t.c. Çukurova Ünverstes sosyal blmler ensttÜsÜ … · abdurrahman aliy’e, bu zorlu yolda her...

224
i T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ FELSEFE VE DN BLMLER ANABLM DALI SÜLEYMAN ATEN “YÜCE KUR’AN’IN ÇADA TEFSR” ADLI ESERNDE EHL- KTAP VE YORUMU Ayçe ÖZEVN YÜKSEK LSANS TEZ ADANA–2006

Upload: others

Post on 11-Aug-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

i

T.C. ÇUKUROVA ÜN�VERS�TES�

SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ FELSEFE VE D�N B�L�MLER� ANAB�L�M DALI

SÜLEYMAN ATE�’�N “YÜCE KUR’AN’IN ÇA�DA� TEFS�R�” ADLI ESER�NDE EHL-� K�TAP VE YORUMU

Ayçe ÖZEV�N

YÜKSEK L�SANS TEZ�

ADANA–2006

Page 2: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

ii

T.C. ÇUKUROVA ÜN�VERS�TES�

SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ FELSEFE VE D�N B�L�MLER� ANAB�L�M DALI

SÜLEYMAN ATE�’�N “YÜCE KUR’AN’IN ÇA�DA� TEFS�R�” ADLI ESER�NDE EHL-� K�TAP VE YORUMU

Ayçe ÖZEV�N

DANI�MAN: Doç. Dr. Kadir ALBAYRAK

YÜKSEK L�SANS TEZ�

ADANA–2006

Page 3: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

iii

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü�üne,

Bu çalı�ma, jürimiz tarafından Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalında

YÜKSEK L�SANS TEZ� olarak kabul edilmi�tir.

Ba�kan: Doç. Dr. Kadir ALBAYRAK

(Danı�man)

Üye: Prof. Dr. Kerim YAVUZ

Üye: Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK

ONAY

Yukarıdaki imzaların, adı geçen ö�retim elemanlarına ait olduklarını onaylarım. ……/……/ 2006

Prof. Dr. Nihat KÜÇÜKSAVA� Enstitü Müdürü

Not: Bu tezde kullanılan özgün ve ba�ka kaynaktan yapılan bildiri�lerin,

çizelge, �ekil ve foto�rafların kaynak gösterilmeden kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat

Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.

Page 4: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

iv

ÖZET

SÜLEYMAN ATE�’�N “YÜCE KUR’AN’IN ÇA�DA� TEFS�R�” ADLI

ESER�NDE EHL-� K�TAP VE YORUMU

Ayçe ÖZEV�N

Yüksek Lisans Tezi, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı

Danı�man: Doç.Dr. Kadir ALBAYRAK

Haziran 2006, 212 sayfa

Bu çalı�mada Süleyman Ate�’in “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eserinde

Ehl-i Kitab’ı nasıl yorumladı�ı esas alınmaktadır. Bu ba�lamda ilk olarak Kur’an-ı

Kerim’in Allah’a ve ahiret gününe inanıp salih amel i�leyerek cenneti kazanabilece�ini

müjdeledi�i gruplardan Sabiîler ve Mecusîler hakkında açıklama yapılmı�tır. Daha

sonra Kur’an’ın Ehl-i Kitap kategorisinde bahsetti�i Yahudiler ve Hıristiyanlar konu

edinilmi�tir.

Ate�’e göre insanları kurtulu�a götüren din tek de�ildir. Bakara 62. ayette

belirtildi�i gibi Allah’a ve ahiret gününe inanarak salih amel i�leyen kimseler cennetle

müjdelenmi�tir. Bu çerçevede Ate�’in önemle üzerinde durdu�u, cennetin kimsenin

tekelinde olmadı�ı görü�ünü savunması ve bu esnada izledi�i yöntem ve metodlar

ara�tırılmaya çalı�ılmı�tır. Ayrıca bu görü�lere yapılan ele�tirilere ve Ate�’in bu

ele�tirilere cevaplarına da yer verilmi�tir. Sonuç olarak Ate�’in savundu�u fikirlerin

diyalog çalı�malarına katkı sa�layaca�ı gözlemlenmi� ama bu fikirlerin �slâm

dünyasında bazı kesimlerce benimsenmedi�i kanaatine ula�ılmı�tır.

Anahtar Kelimeler: Ehl-i Kitap, Yahudiler, Hıristiyanlar, Cennet, Cehennem.

Page 5: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

v

ABSTRACT

THE PEOPLE OF THE BOOK AND ITS INTERPRETATION IN

“CONTEMPORARY INTERPRETATION OF HOLY KORAN” BY

SÜLEYMAN ATE�

Ayçe ÖZEV�N

Master Degree Thesis,

The Department of The Philosophic and Religious Sciences

Supervisor: Doç. Dr. Kadir ALBAYRAK

June 2006, 212 Pages

This study is based on the interpretation of The people of the Book in

“Contemporary Interpretation of Holy Koran” by Süleyman Ate�. In this respect, firstly,

explanation about Sabians and Mazdeans who believed in the Judgment Day and acted

good and heavenly and due to these acting’s who were gospelled by the heaven is done.

Later Jews and Christians who were mentioned by the Koran in content of the The

people of the Book.

According to Ate� there not only one religion which leads human beings to

salvation. As mentioned in Bakara sura, verse 62, anyone who believes in God and the

Judgment Day and performs good acts is gospelled by the heaven. In this frame,

methods and processes of Ate� which support the idea that “heaven is not the property

of one group of people” is investigated. Additionally, criticisms to this approach and

reply of Ate� to these critics are included. As a result, we observed that these opinions

by Ate� have contributed to Islam World, however came to the opinion that they are not

totally accepted by some parts.

Key Words: The people of the Book, Jews, Christians, Heaven, Hell

Page 6: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

vi

KISALTMALAR

Ans. : Ansiklopedisi

a.s. : Aleyhisselam

b. : Bin

Bkz. : Bakınız

C. : Cilt

ÇÜ�FD : Çukurova Üniversitesi �lahiyat Fakültesi Dergisi

Çev. : Çeviren

Hz. : Hazreti

�AD : �slâmî Ara�tırmalar Dergisi

Kr�. : Kar�ıla�tırınız

M.Ö. : Milattan Önce

M.S. : Milattan Sonra

s. : Sayfa

Sa. : Sayı

s.a.v. : Sallallahü Aleyhi Vesellem

TDV�A : Türkiye Diyanet Vakfı �slâm Ansiklopedisi

UÜ�FD : Uluda� Üniversitesi �lahiyat Fakültesi Dergisi

vb. : ve benzeri

yy. : Yüzyıl

Page 7: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

vii

ÖNSÖZ

On dört asırlık bir tarihî geçmi�e sahip olan �slâmiyet, do�du�u co�rafyada

tanı�mı� oldu�u Ehl-i Kitapla olan ili�kilerini günümüzde diyalog adı altında devam

ettirmektedir. Ehl-i Kitap kapsamına giren Yahudilik ve Hıristiyanlık, tevhid,

peygamber, kutsal kitap ve ahiret inancı gibi itikâdî konularda ve bazı genel ahlak

ilkelerinde �slâmiyetle benzer görü�leri benimsemektedir.

�lahî dinlerin temsilcileri olan Yahudi ve Hıristiyanların sergilemi� oldu�u tutum

ve davranı�lar ile her iki toplumun da ba�larına gelen olaylar Müslümanlara ders verme

amacı ile Kur’an’da zikredilmi�tir. Tabi bu zikredili� sadece olumsuz yönde olmamı�tır.

Kur’an-ı Kerim birçok ayette Ehl-i Kitab’ın hepsinin bir olmadı�ından, onlardan iyi i�

yapanların mükâfata ve cennete kavu�aca�ından bahsetmi�tir. Kur’an’ın bu ifadesine

ra�men bazı din adamları cenneti tekelle�tirmi� ve sadece kendi dinlerine mensup

ki�ilerin cennete girebilece�ini savunmu�lardır. Esasen her din kurtulu�u kendi yolunda

görmü�tür. ��te bu tartı�ma konusu, herhangi bir dinin savunmasını üzerine almadan,

dinleri objektif olarak de�erlendiren Dinler Tarihi açısından önem arz etmektedir.

Biz bu çalı�mamızda, yazılarında ısrarla cennet tekelcili�i yapılmaması

gerekti�ini ve her dinin özde birli�ini savunan Prof. Dr. Süleyman Ate�’in “Yüce

Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eserinde Ehl-i Kitab’a bakı� açısını ele almaya çalı�tık.

Çalı�mamız dört bölümden olu�maktadır. Birinci bölümde Kur’an’da sadece

ismen zikredilen ve haklarında hiçbir açıklama yapılmayan Sabiîlik ve Mecusîlik ele

alınmı�, bu dinler hakkında tarihî bilgiler verildikten sonra bu dinlerin Kur’an’da

bahsedilen durumlarına de�inilerek Ate�’in konu hakkındaki yorumlarına yer

verilmi�tir.

�kinci bölümde Ehl-i Kitap nitelemesiyle Kur’an’da sıkça anılan Yahudilere

de�inilmi�, bu konu kendi içinde yirmi ba�lık altında incelenerek önemli konular

mümkün mertebe etraflı bir �ekilde ele alınmı�tır. Bu çerçevede Yahudilik hakkında

genel bir bilgi verilmi�, Yahudiler açısından çok önemli olan “seçkinlik, seçilmi�lik”

konusu üzerinde durulmu�tur. Yine bu çerçevede Tevrat’ın tahrifi, Yahudilerin genel

karakterleri, kendilerine verilen nimetler, bu nimetlere nankörlükleri ve Hz. Muhammed

ile olan ili�kilerine temas edilmi�, son olarak da Yahudilerin �slâm’a bakı�ına

de�inilmi�tir.

Üçüncü bölümde Kur’an’ın Yahudilerle birlikte Ehl-i Kitap olarak tavsif etti�i

Hıristiyanlar dört ana ba�lık altında ele alınmı�, Hıristiyanlı�ın tarihçesi, �ncil ve tahrifi,

Page 8: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

viii

Hz. �sa’nın hayatı, tebli�i, mucizeleri, ölümü, ref’i ve nüzulü gibi konular alt ba�lıkları

ile beraber incelenmi�tir.

Son bölümde ise, Ehl-i Kitab’ın cennete girip girmeyece�i konusu tartı�ılmı�tır.

Bu çerçevede özellikle Ate�’in “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir” önermesinde (ki

bu önerme aynı zamanda Ate�’e ait bu makalenin ba�lı�ıdır) ifadesi bulunan görü�leri

detaylıca ele alınmı� ve Ate�’e yapılan olumsuz ele�tirilere de kısaca temas edilmi�tir.

Bu çalı�mamız esnasında Dinler Tarihi’nin önemli metotlarından olan deskriptif

ve mukayese yöntemini kullanarak Ate�’in görü�lerini ortaya koymaya çalı�tık. Dinler

arası diyalog faaliyetlerinin Türkiye’deki temellerini atanlardan sayılan Süleyman

Ate�’in “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri Adlı Eserinde Ehl-i Kitap ve Yorumu”

konusunun diyalog faaliyetlerinin büyük bir hızla sürdü�ü günümüzdeki tartı�malara bir

bakı� açısı kazandırabilir kanaatindeyiz.

Çalı�mamızın bu a�amaya gelmesinde her an yardımına ba�vurdu�um, muhteva

ve teknik yönden yapıcı uyarı ve ele�tirileri ile çalı�mamızı yönlendiren danı�man

hocam Sayın Doç Dr. Kadir Albayrak’a, Süleyman Ate�’in adresine ula�mamızı

sa�layan ve kaynak konusunda yardımcı olan Sayın Doç. Dr. Mustafa Öztürk’e, ayrıca

yardımlarını esirgemeyen Sayın Yrd. Doç. Dr. Münir Yıldırım’a ve Sayın Dr.

Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i�

arkada�larıma ve dostlarıma te�ekkürü bir borç bilirim.

Bu çalı�ma Ç.Ü. Ara�tırma Fonu’nun �F2004YL16 no’lu proje ile

desteklenmi�tir. Katkılarından dolayı te�ekkür ederim.

Ayçe ÖZEV�N

Adana - 2006

Page 9: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

ix

��NDEK�LER

ÖZET .............................................................................................................................. iv

ABSTRACT..................................................................................................................... v

KISALTMALAR ........................................................................................................... vi

ÖNSÖZ .......................................................................................................................... vii

G�R�� ............................................................................................................................... 1

1. Konunun Belirlenmesi ve Sınırlandırılması ................................................................. 1

2. Ara�tırmanın Amacı...................................................................................................... 1

3. Ara�tırmanın Metodu.................................................................................................... 2

B�R�NC� BÖLÜM

SAB�ÎL�K VE MECUSÎL�K ......................................................................................... 4

�K�NC� BÖLÜM

YAHUD�L�K................................................................................................................. 16

2.1. Yahudilik Hakkında Genel Bilgi ............................................................................. 16

2.2. Yahudilerin Geçirmi� Oldukları Dönemler ............................................................. 19

2.2.1. �brahim Zamanından Mısır’a Geldikleri Vakte Kadarki Dönem.................... 20

2.2.2. Mısır’dan Çıkı� ve Krallı�ın Kurulmasına Kadar Geçen Dönem................... 20

2.2.3. Krallıkların Kurulması �le Babil Esareti Arasındaki Dönem.......................... 21

2.2.4. Babil Esaretinden Kudüs’ün Tahrip Edilmesi Arasındaki Dönem................. 22

2.2.5. Yahudilerin Yeryüzüne Da�ılmalarından Günümüze Kadar Geçen Dönem. 23

2.3. Yahudilikte Seçilmi�lik Anlayı�ı ............................................................................. 25

2.4. Tevrat ....................................................................................................................... 28

2.4.1. Tevrat ve Hangi Peygambere �ndirildi�i �le �lgili Tartı�malar ....................... 28

2.4.2. Kur’an-ı Kerim’e Göre Tevrat’ın �lahî Men�ei .............................................. 32

2.4.3. Kur’an-ı Kerim ve Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat’ta Tahrif Meselesi..... 33

2.5. Firavun ve Musa ...................................................................................................... 39

2.6. Tûr-ı Sînâ, On Emir ve Altın Buza�ıya Tapınma.................................................... 49

Page 10: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

x

2.7. �srailo�ulları’nın Allah’ı Görmek �stemesi ve Allah’ın Buluttan Gölge �çinde

Gelmesi Meselesi ................................................................................................... 54

2.8. �srailo�ullarına Bir �nek Kesmelerinin Emredilmesi............................................... 56

2.9. �srailo�ullarının �lahî Sözleri Tahrifi, Müslümanlarla Alay Etmeleri ve Selam

Olayı....................................................................................................................... 57

2.10. �srailo�ullarına Verilen Nimetler ve Nankörlükleri............................................... 60

2.10.1. Menn ve Selvâ ile On �ki Gözeden Su Çıkması ........................................... 61

2.10.2. Arz-ı Mev’ûd’a Girmede Korkaklık Etmeleri ve Kırk Yıl Çölde Kalmaları 62

2.10.3. �srailo�ullarından Alınan Misak ve Sözlerinde Durmamaları (Da�ın

Ba�larına Kaldırılması, Kendi Irkda�larıyla Sava�maları, Hakkı Görmek

�stememeleri) ............................................................................................. 64

2.10.4. Cumartesi Yasa�ını Çi�nemeleri ve Mesh Olayı ......................................... 68

2.11. �srailo�ullarının Karakterleri ................................................................................. 71

2.11.1. Tefecilikleri................................................................................................... 71

2.11.2. �nanmak �çin Hz. Muhammed’den Kurban ve Gökten Kitap �ndirilmesini

�stemeleri, Kıskançlıkları.............................................................................. 73

2.11.3. Allah Hakkında Uygunsuz Konu�maları ...................................................... 76

2.11.3.1. “Allah Fakirdir” Demeleri ................................................................ 76

2.11.3.2. “Allah’ın Eli Ba�lıdır” Demeleri ve Birbirlerine Dü�man Olmaları 77

2.11.4. Bozgunculukları ve Buas Harbi’ni Hatırlatmaları ........................................ 78

2.11.5. Allah’ı Kimin Yarattı�ını ve Kıyameti Sormaları ........................................ 78

2.11.6. Mala Dü�künlükleri ve Cimrilikleri.............................................................. 79

2.11.7. �nkârcılıkları.................................................................................................. 81

2.11.8. Gururlu ve Kibirli Davranıp �limleri �le Övünmeleri ................................... 81

2.11.9. Sava�tan Kaçmaları....................................................................................... 82

2.11.10. Cehennemi Kendileri �çin Geçici Saymaları .............................................. 85

2.11.11. Müslümanlara Dü�man Olmaları................................................................ 87

2.12. Cebrail’e Dü�man Olmaları ................................................................................... 89

2.13. Üzeyir’i (Ezra) Allah’ın O�lu Saymaları............................................................... 90

2.14. Kıblenin Tahvili Problemi ..................................................................................... 91

2.15. Peygamber Ayrımcılı�ı Yapıp Hz. Muhammed’i Reddetmeleri ........................... 93

Page 11: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

xi

2.16. Hz. Muhammed’in Kitap Ehli’ne Soru Sormayı Yasaklamasına Dair Rivayetler ve

Recm Meselesi ....................................................................................................... 95

2.17. �srailo�ullarına Haram Kılınan Yiyecekler.......................................................... 100

2.18. �srailo�ullarının Cezalandırılması ve Aralarında Bulunan �yilerin Ayrı

Tutulması ............................................................................................................. 102

2.19. Hz. Muhammed’in Yahudi Kabileleri ile Münasebeti......................................... 105

2.19.1. Kaynuka O�ulları........................................................................................ 105

2.19.2. Nadir O�ulları ............................................................................................. 106

2.19.3. Kurayza O�ulları......................................................................................... 107

2.19.4. Hayber’in Fethi ........................................................................................... 109

2.20. Yahudili�in Di�er Dinlere Bakı�ı ........................................................................ 110

2.21. Kur’an-ı Kerim ve Yahudilik............................................................................... 113

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HIR�ST�YANLIK....................................................................................................... 115

3.1. Hıristiyan Kelimesinin Men�ei .............................................................................. 115

3.2. Hıristiyanlı�ın Tarihçesi ........................................................................................ 117

3.2.1. Pavlus ve Hıristiyanlık.................................................................................. 118

3.2.2. Mekke ve Medine’deki Hıristiyanlar............................................................ 121

3.3. �ncil ........................................................................................................................ 125

3.3.1. Dört �ncil....................................................................................................... 129

3.3.1.1. Matta �ncili........................................................................................ 129

3.3.1.2. Markos �ncili..................................................................................... 130

3.3.1.3. Luka �ncili......................................................................................... 130

3.3.1.4. Yuhanna �ncili................................................................................... 131

3.3.2. Hıristiyanlıktaki Vahiy Anlayı�ı ve �nciller Arasındaki Çeli�kiler .............. 132

3.3.3. Kur’an ve Hıristiyan Kaynaklarına Göre �ncil’de Tahrif Meselesi .............. 134

3.3.4. Kur’an, Tevrat ve �ncil’in Benzer Ayetlerinin Kar�ıla�tırılması .................. 139

3.4. Kur’an ve �ncillere Göre �sa’nın Hayatı ................................................................ 141

3.4.1. �sa’nın Soyu ve �mran Ailesi ........................................................................ 141

3.4.2. Meryem’in Hayatı ve �sa �le Müjdelenmesi ................................................. 144

Page 12: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

xii

3.4.3. �sa’nın Do�umu ............................................................................................ 148

3.4.4. Do�um Esnasında Ya�anan Mucizeler ......................................................... 153

3.4.5. �sa’nın Tebli�i............................................................................................... 155

3.4.6. �sa’nın Mucizelerle Desteklenmesi............................................................... 158

3.4.6.1. Gökten Sofra �ndirilmesi .................................................................. 159

3.4.7. �sa’nın Ölümü ............................................................................................... 162

3.4.8. �sa’nın Ref’i .................................................................................................. 168

3.4.9. �sa’nın Ahir Zamanda �nece�i Meselesi ....................................................... 170

3.4.10. Ruhbanlık.................................................................................................... 174

3.4.11. Ehl-i Kitab’ın Kadınları �le Evlenme Meselesi .......................................... 176

3.4.12. Ehl-i Kitab’ın Yiyeceklerinin Yenilmesi Meselesi..................................... 179

3.4.13. �lahî Kitaplar ve Do�unun Kutsal Kitaplarında Hz. Muhammed’in

Müjdelenmesi.............................................................................................. 181

3.4.14. Ehl-i Kitab’ı Dost ve Veli Edinmeme......................................................... 184

3.4.15. Hıristiyanlı�ın Di�er Dinlere Bakı�ı........................................................... 189

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

“CENNET K�MSEN�N TEKEL�NDE DE��LD�R” TARTI�MALARI ............. 192

SONUÇ ........................................................................................................................ 202

KAYNAKÇA............................................................................................................... 205

ÖZGEÇM�� ................................................................................................................ 212

Page 13: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

1

G�R��

1. Konunun Belirlenmesi ve Sınırlandırılması

�lahî din olarak adlandırılan dinlerin kayna�ı, ilahî vahiydir. Ya�am döngüsü

içerisinde Yüce Allah birçok peygamber göndererek emir ve buyruklarını insano�luna

iletmi�tir. Kur’an bu peygamberleri aynı misyonu savunan ve birbirlerini do�rulayan

elçiler olarak nitelendirmi�tir. ��te peygamberlerin bize bildirdi�i, bizleri iyiye, güzele,

barı�a ve huzura yönlendirmeye çalı�an dinin önemli amaçlarından biri, insanları

kurtulu�a ula�tırmaktır. Her dinin bir kurtulu� reçetesi olmasına ra�men bu konuda

dinler sundukları reçeteler ile birbirlerinden ayrılmı�lardır. Bu tutum dinleri cennet

tekelcili�ine yöneltmi�tir. Gerçekte bu yargı dinin kendi yargısı olmayıp, onu

yorumlayanlarca dile getirilmi�tir.

Bu çerçevede Kur’an Ehl-i Kitap ba�lı�ı altında Yahudi ve Hıristiyanlardan,

di�er din mensupları adı altında da, Sabiî ve Mecusîlerden bahsetmi�tir. Çe�itli

ayetlerde zikredilen bu gruplar Allah’a ve ahiret gününe inanıp, salih amel i�lemeleri

durumunda cennetle müjdelenmi�lerdir. Fakat Müslüman bilginlerden birço�u bu

ayetlerin, bahsedilen grupların �slâm’dan önceki durumlarına i�aret etti�ini ileri

sürmü�tür. Ancak bu görü�e muhalif olanlar da bulunmaktadır. Nitekim ça�da�

müfessirlerimizden olan Süleyman Ate�, “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eserinde

Ehl-i Kitapla ilgili ayetleri detaylıca ele almı�tır. Ate�’in, Ehl-i Kitab’ın da cennete

girebilece�ini savunması Dinler Tarihi ve diyalog çalı�maları açısından önem arz eder.

Biz de bu sebepten dolayı, kimilerince Türkiye’de diyalog faaliyetlerinin ilk temsilcisi

olarak da görülen ve günümüzün önemli müfessirlerinden olan Süleyman Ate�’in

tefsirinde Ehl-i Kitapla ilgili ayetlerin yorumunu kendimize konu edindik.

Çalı�mamızda Ate�’in Ehl-i Kitapla ilgili yorumlarına de�indik. Bu esnada belki

de Ate�’in daha birçok konudaki fikirlerine de yer vermek gerekirdi, ancak hem

süremizin kısıtlı olması hem de bunun teknik ve bilimsel anlamda mümkün olmaması

sebebiyle Ehl-i Kitapla ilgili konuları belli ba�lıklar altında ele alarak açıklamaya

çalı�tık.

2. Ara�tırmanın Amacı

Ehl-i Kitap konusunda �u ana kadar birçok eser kaleme alınmı�tır. Bu

çalı�malarda genel amaç, Ehl-i Kitab’ın yaptı�ı yanlı�lıkları ve bu yüzden

Page 14: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

2

çarptırıldıkları cezaları hatırlatmak, ayrıca Hz. Muhammed ile olan ili�kilerine açıklık

getirmektir. Ayrıca bu dünyayı payla�tı�ımız Ehl-i Kitapla di�er dünyada da beraber

olma fikrine sıcak bakılmaması sebebiyle bu yönde ciddi bir ara�tırma yapılmamı�tır.

Bizim bu çalı�mada amacımız Ehl-i Kitab’ın cennete girmesi konusunu cesurca

kaleme alanlardan önemli bir isim olan Süleyman Ate�’in bu konudaki fikirlerini daha

detaylı incelemektir. Gerçekten Ate�, birçok ki�inin aklından geçirmeye bile cesaret

edemedi�i soruların tartı�ılmasına vesile olmu�tur. Günümüzde yazdı�ı kö�e yazıları ile

görü�lerini dile getirmeye devam etmektedir.

Ate�’in, cenneti Ehl-i Kitab’a sonuna kadar açtı�ı iddialarını önyargısız bir

�ekilde dü�ünecek olursak birçok soruya muhatap kalırız. Acaba kurtulu�a götüren din

tek midir? Bu din sadece �slâm mı, Yahudilik veya Hıristiyanlık mı ya da ça�ımız

insanlarını ahlakî prensipler, yoga ve meditasyon gibi rahatlama metotları etrafında

toplayan popülaritesi olan Uzak Do�u dinleri midir? E�er tek bir din insanın

kurtulu�unu belirliyorsa di�er dinlerin durumu nedir? Bu durum Allah’ın sınırsız

merhameti açısından nasıl açıklanabilir? Kendisine herhangi bir dinin mesajı ula�madan

ölen kimsenin durumu nedir? Son olarak, e�er her din belli �artlar altında mensuplarını

kurtarıyorsa tebli� vazifesinin anlamı nedir?

Kısaca bu çalı�mamızın amacı, Ate�’in bu sorulara Ehl-i Kitap çerçevesinde

vermi� oldu�u cevapları tespit etmek ve onların tevhid çizgisinin neresinde durdu�unu

belirlemeye çalı�maktır.

3. Ara�tırmanın Metodu

�sminden de anla�ılaca�ı gibi Süleyman Ate�’in tefsirinde Ehl-i Kitab’ı konu

edinmemiz sebebiyle çalı�mamızın temel kayna�ı Süleyman Ate�’in 11 ciltlik tefsiri

olmu�tur. Bunu takiben yine Ate�’in 20 ciltlik Kur’an Ansiklopedisi’nin basımı

tamamlanmı� ilk 10 cildinden faydalanılmı�tır. Kur’an Ansiklopedisi, konuları belli

ba�lıklar altında ele alması ve konu ile ilgili tüm ayetleri nüzul sırasına göre açıklaması

yönünden çalı�mamıza büyük katkı sa�lamı�tır.

Ate�’in konu ile ilgili di�er bütün eserlerine ula�ılmı�tır. Bu çerçevede Ate�’in

eserlerinin esasen çok yeni konular ve fikirler içermedi�i, genellikle birbirlerinin aynı

oldu�u ve Ate�’in kendisini ele�tiren muarızlarına verdi�i cevaplardan olu�tu�u

kanısına varılmı�tır. “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” müellifin önsözde belirtti�i gibi

Page 15: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

3

her kesime hitap etmesi açısından sade bir dille yazılmaya çalı�ılsa da, eserde cümle

devriklikleri, özne-yüklem uyumsuzlukları göze çarpan kusurlardandır.

Tefsirde ayetler genellikle nüzul sebepleri ile birlikte zikredilmi�tir. Fakat aynı

konuyu içeren ve farklı surelerde bulunan ayetler tekrar tekrar açıklanmı�tır. Yazarın

Ehl-i Kitapla ilgili ayetlerin açıklamasında Tevrat ve �ncil’den pasajlara sıkça yer

vermesi konu bütünlü�ünün bozulmasına sebep olmu�tur. Bütün bunlar eserin hacim

olarak geni�lemesini sa�lamı�tır. Ate�’in ayetlerin açıklamasında de�i�ik müfessirlerin

fikirlerine yer vermesi önemli görünmekte, ancak konu sonunda kendi görü�lerine yer

vermemesi genel gidi�atta kar�ıla�tı�ımız zorluklardandır. Çalı�mamızda kullanılan ayet

mealleri herhangi bir de�i�ikli�e gidilmeksizin Ate�’in mealinden alınmı�tır. Bu yüzden

cümle bozuklukları bizden kaynaklanmamaktadır.

Çalı�mamız esnasında dikkatimizi çeken bir di�er nokta Dinler Tarihi açısından

önem arz eden tahrif meselesi ve Ehl-i Kitab’ın ahiretteki durumu konularında Ate�’in

görü�lerinin genellikle Muhammed Abduh ve Re�id Rıza’nın, Tefsîrü’l Menâr, M. �zzet

Derveze’nin, et-Tefsîrü’l Hadîs ve �bn Kesîr’in, Tefsîrü’l Kur’âni’l-Azîm adlı

eserlerinden alınmı� ya da desteklenmi� olmasıdır. Ayrıca di�er konularda da

Kurtubî’nin, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân adlı eserinden faydalanılmı�tır.

Tefsir ve Kur’an Ansiklopedisi dı�ında genel olarak ansiklopediler, Dinler

Tarihi ile ilgili kitaplar, makaleler ve dergilere de ba�vurulmu�tur. Çalı�mamız

esnasında çok önemli ve sorunlu olmadıkça hadisleri konuya dâhil edilmemi�tir.

Metot olarak Dinler Tarihi’nce önemli olan deskriptif ve mukayese yöntemini

kullanarak Ate�’in görü�lerini ortaya koymaya çalı�tık. Ayrıca Süleyman Ate� hocamız

ile bire bir görü�me çabalarımız hocanın yurtdı�ı seyahatlerinin fazlalı�ı ve çok yo�un

bir programı olması sebebiyle gerçekle�ememi�tir. Fakat telefon görü�melerimizden

edindi�imiz bilgilere göre hocanın tahrif meselesi ve Ehl-i Kitab’ın uhrevî durumu

hakkındaki fikirlerinde bir de�i�iklik olmadı�ı kanaatine varılmı�tır.

Page 16: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

4

B�R�NC� BÖLÜM

SAB�ÎL�K VE MECUSÎL�K

Üç ayette1 ismen zikredilen Sabiîlik hakkında Kur’an da herhangi bir açıklama

geçmemekte, ayrıca hadislerde de Sabiîlikten söz edilmemektedir.

Gerçek Sabiîlik ilk dönem �slâm kaynaklarında Yahudili�in ve Hıristiyanlı�ın

bir mezhebi olarak görülüp, Ehl-i Kitab kapsamında mütaala edilmi�tir.2 Mensubu az

da olsa Sabiîlik ya�ayan bir dindir.3 Günümüzde toplam nüfusları 20–30 bini

a�mamakta olup, bu rakam sadece dinine ba�lı olan dindar Sabiîleri de�il, Sabiî cemaati

ile organik ili�kisi bulunan bütün fertleri de ihtiva etmektedir. Dine olan ilgisizlik ve

dinden dönmeler bu sayıyı oldukça dü�ürmektedir. Bu sebeple gelecek yıllarda

Sabiîli�in ya�ayan bir din olmayı sürdürmesi pek mümkün görülmemektedir.4

Sabiîler konusunda yapılan çalı�malara bakacak olursak �slâm âlimlerinin

yüzyıllardır Müslümanlarla yan yana ya�amı� bu cemaatle ilgili detaylı bir inceleme

yapmadıklarını ya da imkânsızlıklar nedeniyle böyle bir çalı�maya girmediklerini

görürüz. 20.yy’da yapılan çalı�malar da klasik �slâm kaynaklarından aktarmalar olup,

ilk elden kaynaklara inilmeden hazırlanmı�tır. Dolayısıyla bu kaynaklarda Sabiîli�in

gerçek inanç esasları ve dini yapılarıyla ba�da�mayan bir takım ithamların bulunması

Sabiîlerin tepkisine yol açmı�tır.5 Hatta Sabiîlerin yıldızların ulûhiyetine inanan bir

topluluk oldu�u ve yıldızlara tapınmanın Sabiîlerin temel ibadet �ekilleri arasında

bulundu�unu iddia eden Arap yazar Abdurrezzak el-Hasanî aleyhine Sabiîlerce tazminat

davası açılmı�tır.6

Arapça’da “Sabee” kökünden türemekte olan “Sabi” kelimesi “bir dinden çıkıp

ba�ka bir dine girdi” anlamına gelir.7 Di�er anlamları ise “dönmek, ortaya çıkmak,

de�i�mek ya da meyletmektir”. Hz. Muhammed’in Kurey�’in dinini terk ederek yeni bir

inanç sitemini savunması sonucu mü�riklerce kendisine “Sabiî" yani “dönek”

1 Bkz. Bakara, 62; Mâide, 69; Hac, 17. 2 Remzi Kaya, “Ehl-i Kitap”, T.D.V.�.A, �stanbul 1994, C. X, s. 517. 3 Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1997, s. 127. 4 Bkz. �inasi Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, Ankara 1999, s. 24. 5 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 25. 6 �inasi Gündüz, “Kur’an’daki Sabiîlerin Kimli�i Üzerinde Bir Tahlil ve De�erlendirme”, Türkiye I.

Dinler Tarihi Ara�tırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 43. 7 Bkz. Fatih Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Kitap,

Ankara 2001, s. 53.

Page 17: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

5

denilmi�tir. Bazı �slâm âlimleri ise bu görü�ün aksine, mü�riklerin Hz. Muhammed ve

Müslümanları Sabiîlerle kıyasladıkları için onlara Sabiî dediklerini aktarmaktadır.1

“Sabiî” isminin Aramice olması ihtimali kuvvetli gözükmektedir. Sabiî kutsal

kitaplarında da birçok Aramice ifadeye rastlamak mümkündür. Çünkü Aramice “Sabiî”,

yıkanmı�, suya daldırılmı� anlamını ta�ımaktadır. Bu suya daldırma olayı Sabiîlerde

mevcut olup aynı zamanda Hıristiyanların vaftizi ile de örtü�mektedir.2

Sabiîlik için kullanılan Mandeizm ve Nasura isimleri de vardır. Bu isimlerin

anlamlarına ve kimler için kullanıldıklarına kısaca de�inirsek; kelime Mandayuta,

Manda kökünden türetilmi� olup Mandance anlamı bilgi ve hikmettir. Sabiîli�i yani

Mandeizmi ifade eder ve Sabiîler arasında yaygınca kullanılır. Sami dillerindeki

Nasara3 fiil kökünden gelen “Nasaruta” ise Sabiî literatürü içinde erken dönemlere ait

metinlerde Sabiîlik için kullanılmı� ve Nasuraizm anlamına gelmi�tir. Sabiîlerce özelde

kendi dinlerini ifade etmek için kullanılan terim Nasaruta ve Mandayuta olmu�, Sabiîler

kendi dinlerine mensup olan sıradan cemaat üyelerini Mandayye (mandenler, bilenler)

olarak nitelendirmi�, cemaat içinde ilim ve otorite sahibi, ayrıcalıklı ki�ileri ve atalarını

da Nasurayye (Nasuralar, do�ru inancı koruyup gözetenler) olarak adlandırmı�lardır.

Sabiîlik (Subbâ, Subbî, Sâbiûn) ismi ise Sabiîlerin kendilerince kullanılmamı�, Arap

kom�ularınca vaftiz ritüellerinden dolayı onlara verilmi�tir.4 Ayrıca Sabiî kelimesinin

�it (a.s.)’in o�lu Sabiî’den kaynaklandı�ı da söylenmektedir.5

Sabiîlere göre kendi dinleri “ilk-din” olup Hz. Âdem ile ba�lamı�tır. Fakat

ara�tırmalar onların dinlerinin M.Ö 2000’li yıllara dayandı�ını göstermektedir. Dinin

kim tarafından kuruldu�u ve yayılı�ı hakkında ise net bir bilgi yoktur.6

Sabiîlerin tarih içinde ya�amı� oldukları yerler de problem te�kil etmektedir.

Sabiîlerin kullandıkları dile bakılarak onların Filistin-Ürdün bölgesinde ya�amı�

oldukları söylenebilir.7 Bu din heterodoks Yahudi akımları içinde filizlenmi�tir.8

1 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, Ankara 1999, s. 27. 2 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Kitap, s. 53. 3 �branca ve Mandence, nasara; Akadca, nas�ru; Arapça nazara, “korudu gözetti, muhafaza etti” anlamına

gelir. 4 �inasi Gündüz, “Sabiîlikte Din ve Din Anlayı�ı” Dinler Tarihi Ara�tırmaları II, Konya 1998, s. 144. 5 �aban Kuzgun, �slâm Kaynakalarına Göre Hz. �brahim ve Haniflik, Kayseri 1985, s. 106. 6 Bkz. Ekrem Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Isparta 2002, s. 140; Tümer-Küçük,

Dinler Tarihi, s. 128. 7 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 45. 8 Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 128.

Page 18: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

6

Sabiîlik, Yahudilikle ilgili kavram, figür, çe�itli görü� ve de�erlendirmeleri

ihtiva etmektedir. Fakat “Adonai*, Musa ve �brahim” gibi Yahudilikle ilgili temel

figürler Yahudilerin Sabiîlere takındı�ı sert tutum yüzünden kötülenmektedir. “Adonai”

bir yerde “sahte Tanrı, kötü ve karanlık güçlerin lideri” ifadesi ile anılırken di�er Sabiî

dini metinlerinde de övülebilmektedir.1 Bunun ana sebebi Yahudiler ve Sabiîlerin ataları

arasında geçmi�te ya�anmı� olaylardır.

Kudüs merkezli resmi Yahudilik anlayı�ını temsil eden Yahudiler, kendi

anlayı�ları dı�ında kalan ve zındıklıkla suçladıkları, kendilerine kar�ı çıkarak ayrı bir

yapı olu�turmaya çalı�an Hz. Yahya ile proto-Sabiîleri de içinde barındıran Nasuralar

hareketini çe�itli yollarla sindirip yok etmeye çalı�mı�lar, Ortodoks Yahudilerin bu

baskıcı tutumları da Sabiîlerin Yahudilere kar�ı duydukları kin ve nefreti kitaplarına

yansıtmasına sebep olmu�tur.2

Sabiîlerin temel inanç esaslarından da kısaca bahsedecek olursak, Sabiîlik

Gnostik din anlayı�ının tüm özelliklerine sahip bir dindir. Gnostik düalizm esasına

dayalı olan teoloji Demiurg (yaratıcı güç) inancı, ruh tasavvuru, kutsal gizli bilgi

(Gnosis) ve kurtarıcı (Redeemer) doktrinlerine sahiptir. Buna dayanarak Sabiîli�in bu

gnostik tasavvurlarının Hıristiyanlık ve benzer dinsel geleneklere kaynaklık etti�i fikri

de ileri zamanlarda tartı�ma konusu olmu�tur.3

Yüce Varlık inancı yani Hayat (Hiia) kolay anla�ılabilir özellikler ta�ımaz. Zaten

Sabiîli�in temel inanç esasları Gnostik olmayanlarca anla�ılamaz. Gnostikler ise zaten

bu bilgiye sahiptirler. Sabiîlik Yüce I�ık Tanrısı tarafından kötülük ve yanlı�lıklara kar�ı

mücadele edilmesi için insana ö�retilen protodindir. Ku�ta’nın (hak ve gerçek)

temsilcisi olan Sabiîler bu sebeple seçilmi� toplumu olu�turur.4 Bu dinde peygamberlik

anlayı�ı da oldukça problemli olup, Sabiîlerin dinleri I�ık Tanrısınca kendilerine

verilmi�tir. Bu sebeple hiçbir tarihi �ahsiyet Sabiîli�in kurucusu olamaz. Fakat Sabiîler

beraber ya�adıkları kom�ularının “Peygamberiniz kim?” sorusunu cevapsız bırakmamak

için Hz. Yahya’nın peygamberleri oldu�unu söylerler. Bu da kendi kutsal metinlerinden

anla�ılmaktadır. Sabiîlerce iki grup Nbiha (peygamber) vardır. �lk grup Sabiîlerce Nbiha

d Kadba (sahte peygamber) diye adlandırılır. Bunlar; �brahim, Musa ve �sa’dır. �kinci

* Adonai: �branca Yüce Tanrı Yahve için kullanılan ve “Rabb” anlamına gelen bir isim. Hıristiyanlı�a ait

bazı metinlerde zaman zaman �sa Mesih için de kullanılmı�tır. 1 Bkz. Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 35, 45-46. 2 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 55. 3 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 89. 4 �inasi Gündüz, “Sabiîlikte Din ve Din Anlayı�ı”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları II, Ankara 2000, s. 150.

Page 19: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

7

grup ise samimi bir mü’min ve büyük önder olan, Sabiî inanç ve ibadetlerini muhafaza

eden Nbiha d Ku�ta (gerçek peygamberler)’dır. Bunlar da �it ve Yahya’dır. Sabiîlere

göre peygamberler vahiy almaz. I�ık tanrısının emri ile ı�ık elçisinin Manda d Hiia

tarafından ö�retilen ilahî mesajı uygulayıp ö�retirler.1

Sabiîlerin kutsal kitabı “Ginza”dır ve iki kısımdan olu�ur. Sa� Ginza teolojik,

mitolojik ve kozmik konuları içerirken, sol Ginza ruh ve ruhun kurtulu�unu ve

eskatolojik konuları içerir.2 Bunun dı�ında yalnızca rahiplerin kullandı�ı esoterik

metinler, divanlar, �erhler, tefsirler, astrolojik metinler, büyü ve sihir yazmaları yazılı

metinleri olu�turur. Güney Mezopotamya’da yapılan kazılarda ele geçirilen sır metinleri

de vardır. Bunlar genellikle büyü bozma, kötü ruhlara kar�ı iyileri ça�ırma gibi konuları

içerir.3

Sabiî ibadetlerine gelince ilk sırayı vaftizin aldı�ını görürüz. Su, Sabiî hayatında

önemli bir yer tutar. Bu sebeple Sabiîler akarsu kenarlarında ya�arlar. Vaftiz �slâm’daki

abdest ile benzerlik ta�ımaktadır. Sabiî namazları ise duadan ibarettir. Günde 5 vakit

dua vardır. Kıbleleri kuzeydir. Sarho�luk veren içkilerin içilmesi yasaktır. Kurbanları

koç ve güvercindir.4 Kuralına göre ve bir Sabiîce kesilmeyen et ve kendili�inden ölen

hayvanın yenilmemesi prensibi vardır. Ayrıca dı�arıdan bir kimse Sabiî olamamaktadır.

Bu özellik Yahudilere benzerken di�er kurallar da Ehl-i Kitap anlayı�ı ile

örtü�mektedir.5

Sabiîler 7. yy’da ya�adıkları bölgenin Müslümanlarca fethi ile Müslüman

hâkimiyeti altına girince Müslümanlar Sabiîlere Ehl-i Kitap muamelesi yapmı�tır. Bu

sebeple Sabiîler “anla�malı vatanda�” (zımmî) sayılmı�tır. Müslümanların fetih

esnasında kendilerine iyi davranması ise Sabiîlerce �öyle açıklamı�tır; Sabiîler

Müslümanlara kutsal kitaplarını göstermi�ler, Müslümanlar da onların kitapların gizemli

gücünden etkilenerek kimseye dokunmamı�tır.6 Fakat Sabiîler Müslüman hâkimiyetini

pek ho� kar�ılamamı�, Hz. Muhammed için “kan dökücünün o�lu Arap” sözlerini sarf

etmi�lerdir. Ayrıca Ginza ve di�er kutsal kitaplarında ise, Hz. Muhammed’i �eytan

Bizbat ile özle�tirmi�lerdir. Fetih sonrası dönemlerde de Müslümanlarca Sabiîlere kar�ı 1 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 138-139. 2 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 80. 3 Bkz. Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 77–78. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet Aydın, Ansiklopedik

Dinler Sözlü�ü, Konya 2005, s. 655–656. 4 Kurban konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmet Güç, Çe�itli Dinlerde ve �slâm’da Kurban, �stanbul

2003. s. 73–74. 5 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 137–143. 6 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 67.

Page 20: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

8

izlenen sindirme politikası, kutsal metinleri kopyalayan kendi yazarlarınca kutsal

metinlerine eklenmi�tir.1

Sabiîlik, geçirmi� oldu�u tarihsel süreç esnasında, içinde filizlenmi� oldu�u

Yahudilikten, kom�usu �ranlıların dininden ve geleneklerinden ayrıca do�u

Hıristiyanlı�ı ve �slâm’a ait olan bazı unsurlardan etkilenmi�tir.

Ba�ta da de�indi�imiz gibi Kur’an’da üç yerde zikredilen2 Sabiîli�in Ehl-i Kitap

sayılıp sayılmaması konusunda çe�itli fikirler öne sürülmü�tür. �leride bahsedece�imiz

Harran Sabiîleri ile Mandenlerin birbirine karı�tırılmı� olması da fakihler arasında görü�

ayrılı�ına sebebiyet vermi�tir. �imdi bu görü� ayrılı�ına sebep olan iki gruba da kısaca

de�inmek istiyoruz.

a) Harran Sabiîleri: “Halife Me’mun bir sava� seferinde Diyarbakır bölgesinde

kar�ıla�tı�ı kılık ve kıyafetleri de�i�ik bir grup insana “Siz zimmet ehlinden misiniz?”

diye sorar. Onlar da “Biz Harraniyiz” derler. Me’mun tekrar “Siz Yahudi veya

Hıristiyanlardan mısınız?” diye sorar ve “hayır” cevabı alır. “Sizin kitabınız ya da

nebiniz var mıdır?” sorusuna cevap veremeyen insanlara �öyle der: “Siz puta tapan

zındıklarsınız. Sizi öldürmek helaldir”. Onlar bunun üzerine cizye verdiklerini söylerler.

Me’mun ise “cizye Kitap Ehli’nden alınır, ben seferden dönünceye kadar yolunuzu

seçin” der. Bu olay üzerine Harraniler korkar ve bir grubu dinini de�i�tirir. Ancak

içlerinden bir âlim ortaya çıkar ve “Korkmayın, e�er Me’mun tekrar size gelir

durumunuzu sorarsa, ona deyiniz ki, biz Sabiîleriz, bu çok eski bir dindir ve Kur’an’da

geçmektedir”. Bundan sonra Sabiîlerin pek azı eski dininde kalır”.3 Halife Me’mun’un

sefer esnasında vefatı üzerine Hıristiyanlı�ı seçen Harraniler tekrar eski dinlerine döner,

ama Müslüman olanlar öldürülme korkusu ile din de�i�tiremez. Yani kısaca bu grup

Sabiîler ismini almadan önce Harraniler veya Keldaniler olarak tanınıyorlardı. Onlar

zımmî statüsünü devam ettirmek amaçlı bu ismi almı�lardı.4

Harranilerin her gün üç vakit namazları vardır. Horoz kurban eder ve

kurbanlarını yemeden yakarlar, sünnet olmazlar. Tevhidî bir ya�ayı� sürdürmezler. Bu

sebeple Harran Sabiîlerini Kitap Ehli’nden saymak do�ru de�ildir. Bunlar daha çok

putperest kavim özelli�i ta�ımaktadırlar.5

1 Gündüz, Sabiîler Son Gnostikler, s. 69. 2 Bakara,62; Mâide,69; Hac,17. 3 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Kitap, s. 60–61. 4 �inasi Gündüz, “Kur’an’daki Sabiîlerin Kimli�i Üzerine Bir Tahlil ve De�erlendirme”, Türkiye I.

Dinler Tarihi Ara�tırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 59. 5 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Kitap, s. 61–62.

Page 21: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

9

b) Betayih Sabiîleri: (Mandeenler): Güney Irak’ta giyim, ku�am ve ya�ayı�

�ekilleri ile itikadi bakımdan Harran Sabiîlerinden ayrılmı� bir gruptur. Kur’an’da da

kendilerinden bahsedilen Sabiîler muhtemelen bu gruptur. Betayih Sabiîlerinin yanlı� da

olsa Allah’a yönelmi� olması onların Ehl-i Kitap arasında bahsine sebep olmu�tur.1

Kur’an’da Sabilikten bahseden ilk ayet �udur: “�nananlar, Yahudiler, Sabiîler,

Hıristiyanlar, Mecusiler ve Mü�rikler.. Allah kıyamet günü bunlar arasında hüküm

verecektir. Allah her �eye tanıktır.”2

�kinci sırada nazil olan ayet, “�üphesiz iman edenlerden, Yahudilerden,

Hıristiyanlardan ve Sabilerden her kim ki Allah’a ve ahiret gününe inanır, iyi bir i�

yaparsa elbette onlara Rabları katında mükâfat vardır; onlara korku yoktur ve onlar

üzülmeyeceklerdir”.3

Üçüncüsü ise: “�nananlar, Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlar(dan) Allah’a ve

ahiret gününe inanan ve iyi i� yapanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”4

Ate�, tefsirinde bu üç ayeti yorumlamadan önce, Sabiînin “Sabe” kökünden

gelip “bir dinden ayrılıp di�erine geçmek” anlamına geldi�ini bildirmi� ve Sabiîlik

hakkında birçok ihtilafın oldu�unu belirtmi�tir.5 Biz bu ihtilaflara bakarken di�er

âlimlerin de Sabiîlik hakkındaki fikirlerine çok kısa bir �ekilde de�inmi� olaca�ız.

1. Özel bir dinleri olmayan Sabiîler, Mecusi-Yahudi ve Hıristiyanlar arasında bir

topluluktur.

2. Kitap Ehli’nden olan Sabiîler Zebur okur. Bu sebeple Ebu Hanife, bunların

kestiklerinin yenilip, bunlarla evlenilebilece�ine hükmetmi�tir.

3. Sabiîler meleklere tapan, kıbleden ba�ka yöne namaz kılan, Zebur okuyan bir

topluluktur.6

4. Musul’da oturan “Allahtan ba�ka Tanrı yoktur” demelerine ra�men peygamberi,

kitabı ve ameli bulunmayan bir topluluktur. Hz. Muhammed de “Allah’tan ba�ka ilah

yoktur” deyince mü�rik Araplarca kendisine “Sabiî” denilmi�tir7. Ayrıca “Sabiî”

1 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Kitap, s. 63. 2 Hacc, 17. 3 Bakara, 62. 4 Mâide, 69. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 176. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 34. 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 176.

Page 22: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

10

eskiden Araplar tarafından atalarının dininden dönenler için kullanılmı�, peygamberimiz

de atasının dininden dönmü� sayılıp “Sabiî” olarak adlandırılmı�tır.1

5. Razi’ye göre, yıldızlara tapan Sabiîleri do�ru yola iletmek için Hz. �brahim bu

kavme yollanmı�tı.

6. �bn Kesîr ise Mücahid ve Vehb’in görü�ünün bu konudaki en do�ru görü�

oldu�unu söylemekte, Sabiîlerin Yahudi, Hıristiyan, Mecusi ya da Mü�rik olmadıklarını

kendi yaratılmı� bulundukları tabii halleri üzerine kalan bir millet olup tâbi oldukları

belli bir dinin bulunmadı�ını savunmaktadır.2

7. Son olarak da Sabiîli�in Hz. Nuh’tan kalma bir din oldu�undan

bahsedilmektedir.3

Süleyman Ate�, bu yorumlar için tahminden öteye gidilemeyece�ini belirtmekte,

Hac 17. ayette Mecusilerden ayrı olarak, Sabiîlerden de bahsedilmesini onların ayrı bir

kategoriye sahip olmasından dolayı oldu�unu söylemektedir. Ate�’e göre, Bakara ve

Mâide suresinde bahsedilen Sabiîlerin Allah’ın birli�ine inananlar kategorisinde

sayılması da onların meleklere ya da yıldızlara tapan mü�rik bir kavim olmadı�ının

kanıtı sayılmaktadır.4

�slâm öncesi zamanlarda eski göksel kitapları okuyan ve atalarının batıl üzere

oldu�unu anlayan bazı kimseler puta tapmayı bırakmı�, Allah’ın birli�ine inanmı� ve

�brahim’in dinini aramaya koyulmu�tu. Sonuçta �brahim’in dinine ya da kendi

dü�üncesine göre Allah’a kulluk edenlere Araplar Sabiî demi�lerdi. Ate�’e göre

Kur’an’ın bahsetti�i Sabiîler Allah’ın birli�ine inanan muvahhidlerdir.5 Bunun yanısıra

Ate�, ayette zikredilen her gruptan Allah’ı birleyenlerin, hak din üzere olaca�ını kabul

etmektedir.6 Zaten Kur’an da genel olarak insanları topyekün cehennemlik saymaz ve

her milletin içinde iyinin de kötünün de olabilece�ini varsayarak hareket eder. Yani

ılımlı, iyi yürekli insanları cennetle müjdeler.7

Ate�, Bakara 62. ayetin yorumunda kendi fikirlerine destek amaçlı olarak

Ku�eyri’den �unları nakletmektedir: “Asıl bir olunca yolun ayrılı�ı, güzel kabul

görmeye engel olmaz. Her kim yüce Allah’ın ayetlerini do�rular, O’nun kendi zatı ve

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 15. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 176. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 15. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 15. 5 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 16. 6 Süleyman Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, �stanbul 1999, s. 22. 7 Bkz. Mâide, 66; A’râf, 159, 181.

Page 23: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

11

sıfatları hakkında söylediklerine inanırsa �eriatın farklı olması, isim ayrılı�ı, rızayı

kazanmaya zarar vermez. Bundan dolayı Allah: ‘�man edenler, Yahudi olanlar...’ dedi.

Sonra da ‘bunlardan her kim inanırsa...’ dedi. Yani ma’rifet (gerçek bilgi)de ittifak

ederlerse, hepsine de güzel gelecek ve bol sevap vardır. Mü’min Hakk’ın güvencesinde

olandır. Kim Yüce Hakk’ın güvencesinde bulunursa elbette onlara korku olmaz ve

üzülmezler”.1 Ate�, Ku�eyri’nin bu görü�lerine katılarak cennetin Allah’ı birleyen her

zümreye açık olaca�ı görü�ünü savunmu� ve �u cümleleri ile konuya açıklık getirmi�tir:

“Kur’an Allah’ın geni� rahmetini tevhid erbabına sunmu� iken bizim Allah’ın

rahmetini daraltmaya, son din mensuplarından ba�ka kimsenin cennete giremeyece�ini

iddia etmeye hakkımız var mı? Kur’an peygamberler ve ilahî dinler arasında ayrım

yapmıyor ki! Son din ne ise, ilk din de odur. Peygamberin misyonu yeni din icat etmek

de�il, �brahim’in getirdi�i tevhid dininin aslî safvetine kavu�turmak, kendinden

öncekileri kendisine tabi kılmak de�il, �brahim’e ve onun soyundan gelen

peygamberlere uymaktır. O halde Peygamber (s.a.v.)in getirdi�i din yeni de�il, atası

�brahim’in getirdi�i �slâm’dır.2 Yahudilik ve Hıristiyanlık da aslî hüvviyetleriyle

�brahim’in getirdi�i tevhid dinidir. En’âm suresinin 83-89. ayetlerinde �brahim’den

itibaren �srailo�ulları peygamberleri zikredilip bunların davetleri övgü ile anıldıktan

sonra 90. ayette Peygamberimize, anılan o peygamberlerin izinden gitmesi

emredilmektedir”.3

Ate�, ayrıca son peygamber Hz. Muhammed’e inanan herkesin de cennete

gidece�ini söylemez. Cenneti kazanmanın ilk yolu Allah’a iman, ahirete iman ve salih

ameldir. Ate�’e göre iman, güzel eylemler biçiminde görülen kesin dü�üncedir. Kur’an

bazı ayetlerde müminlerin sıfatlarını hatırlatır ve sadece “inandık” diyenlerin de�il bunu

fiillerine yansıtan kimselerin4 kurtulu�a ereceklerinden bahseder.5

Sonuç olarak bazı müfessirlerin bu konuya geni� bir perspektifle baktı�ını

görmekteyiz. Mesela Bakara 62. ayet için Taberî mükâfatın tek bir zümreye ait

olamayaca�ını, Re�it Rıza ise salih amelin Yahudi, Hıristiyan ve Sabiî dininin

1 Süleyman Ate�, Kur’an’ın Nizamı, �stanbul ?, s. 32-33. 2 Bkz. Ahkaf,9; Hac,78; Nisa,125. 3 Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, Ocak 1989, Sa. 1, s. 9. 4 Bkz. Ra’d, 19–24; Mü’minûn, 1-11. 5 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâma, �stanbul 1997, C. I, s. 44–45.

Page 24: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

12

geleneklerindeki kar�ılı�ını bilemedi�imizi ama buna göre davrananların Allah katında

mükâfatlarını alacaklarını söyler.1

Sabiîlerle ilgili, Ate� tefsirinde son olarak Irak’ta Sabiî denilen birkaç ailenin

varlı�ından bahsetmi�, 1973 yılında üniversite ö�rencisi olan bir Sabiî ile Ba�dat’ta

namaz kıldı�ını ve ondan Sabiîlerin yıldızlara tapanlar ile Hıristiyanlık karı�ımı bir

dinde olduklarını ö�rendi�ini tefsirine not dü�mü�tür.2

Bütün bu tartı�malar sonucu Sabiîli�in bir sır dini olması günümüzde tam anlamı

ile bu dini ya�ayan mensupların çok az olması dinin anla�ılmasını zorla�tırmakta ve

öznel görü�lere sebebiyet vermektedir. Ate� ise, her fırsatta “cennet tekelcili�i”

yapılmaması gerekti�ini Allah’a ve ahiret gününe inanan salih amel sahibi her zümrenin

cennete girme umudunun mevcut oldu�unu hararetle savunmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’in sadece bir ayetinde zikretti�i Mecusîlik, di�er adı ile

Zerdü�tîlik ise tartı�malı olarak, M.Ö 6.yüzyılda ortaya çıkmı� bir dindir. Bu din bazen

dualistik yapısına ra�men tektanrıcı dinler kategorisinde de de�erlendirilmi�tir.3

Mecusîlik Zerdü�t tarafından kurulmu� olup, kelimenin aslı “Zarat-U�tra”,

Latincele�mi�i “Zaratustra”, Yunancala�mı� hali ise “Zoraaster” dir. Bu sebeple

“Zoraastrianizm” ya da bu dinin tanrısı “Ahura-Mazda” ismine istinaden “Mazdaizm”

adını alır. “Parsizm” ismi de ülkeye atfen kullanılırken, Kur’an bu din için “Mecûs”

deyimini kullanır. Mecusîler ibadetlerinde kullandıkları ate� yakma âdetinden dolayı da

“Ate�peret” ismini alırlar.4 Mecusîler ya�adıkları bölgelere göre de de�i�ik isimlerle

anılmı�lar, onlar için �ran yöresinde “vehdin”, Hindistan ve Bombay’da “hudin” ismi

kullanılmı�tır. Müslümanlar da �ran fethi öncesi Mecusiler için “mazdayasna” ismini

kullanmı�lar, Batılılar ise bunu “mazdeen” olarak de�i�tirmi�tir. Dinler Tarihi

literatüründe ise bu din “Zerdü�tîlik” olarak geçmektedir.5 Ayrıca “Mecus” kelimesi

Arapça eserlerde Kuzey Avrupa kavimleri ve özellikle �skandinavyalılar için

kullanılırken, Müslüman tarihçiler ise Ortaça�’da �slâm ülkelerine saldıran

�skandinavya korsanları için de bu ismi kullanmı�tır.6

1 Bkz. Mustafa Öztürk, Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak -Tefsirde Anakronizme Ret Yazıları-,

Ankara 2004, s. 174–176. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 176. 3 Rafaella Pettazzoni, Tanrıya Dair, Çev. Fuat Aydın, �stanbul 2002, s. 21, Ali Erba�, “Zerdü�tilikte Din

Anlayı�ı”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları II, Konya 1998, s. 275–276. 4 Ekrem Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 124. 5 Ali Erba�, “Zerdü�tilikte Din Anlayı�ı”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları II, s. 270. 6 Osman Cilacı, Dinler ve �nançlar Terminolojisi, �stanbul 2001, s. 235, V. F. Buchner, “Mecûsî”, �slâm Ansiklopedisi, C. VII, �stanbul 1993, s. 442.

Page 25: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

13

Mecusîli�in kurucusu Zerdü�t �ran dinlerini etkilemi�, tek tanrılı bir inancı

savunması sebebiyle peygamber olarak kabul edilmi�tir. Onu bir �aman olarak

de�erlendirenler de vardır.1 Yerli rivayetlere göre Zerdü�t �ran’ın do�usu olarak kabul

edilen ve Arya ülkesi denilen bir bölgede ya�amı�tır. Do�um tarihi oldukça ihtilaflıdır.

M.Ö 6. yüzyılda Ahamenidler devrinde ya�amı� olması muhtemel görülmektedir.2

Zerdü�t’ün faaliyetlerinin ne zaman vu’ku buldu�unu tespit etmek pek mümkün

de�ildir.3

Zerdü�t’ün tanrısı “her �eyi bilen Rab” olarak tercüme edilebilen “Ahura-

Mazda”dır. Ahura-Mazda sadece iyi varlıkları, Ehrimen ise kötü varlıkları yaratmı�tır.

Ahura –Mazda ate�ten bir varlık olup bir nur ya da alev kütlesi olarak tasvir edilmi� ve

ona özel bir vücut isnat edilmemi�tir.4 Zerdü�tilikte insanlar kendisini Tanrı’nın kölesi

ya da hizmetkârı olarak hissetmez. Sadece Ahura Mazda örne�ini izlemeleri için

uyarılır, tercihlerinde ise özgür bırakılır.5

Mecusîli�in Kutsal kitabı “Avesta”dır. Avesta eski �ran’ın, bugün ise

Hindistan’da ya�ayan �ran asıllı Parsilerin kutsal kitabıdır. Dili Pehlevi (Eski Farsça)dir.

Üç bölümden olu�ur:

a) Yesna: Dini törenlerde okunan ilahî kısım olup, Zerdü�t’ün Gataları burada

bulunmaktadır.

b) Ye�t: Tanrı’yı övme, iyi güçlere ve meleklere (feri�teh) yakarı�ı içerir.

c) Videvdat: �eytanlara kar�ı tılsım ve temizleme kaideleri bulunur.

Zerdü�t Eski �ran’a tevhid prensibini getirmi�tir. Bu prensiplere bakacak olursak,

birincisi Ahura Mazda’ya ibadet; ikincisi meleklere hürmet; üçüncüsü kötü güçlere

(�eytanlar) lanet ve son olarak iyilikte yarı� olmu�tur.6

Zerdü�tîlik dualizm esasına dayanmaktadır. Zerdü�t’e göre dünyadaki iki kuvvet

mutlak hâkimiyet için sürekli faal haldedir. Ahura-Mazda ve emrindeki melekler tüm

canlıları iyili�e sevk ederken, Angra-Mainyu ve emrindeki �eytanlar ise kötülü�e sevk

ederler. Bu sadece ahlakî de�il, metafizik olarak da kar�ımıza çıkmaktadır. Pozitif

kuvvet ile negatifin çatı�ması, yaratıcı bir kuvvet ile yıkıcı bir kuvvetin ezelden beri

kar�ı kar�ıya kalması buna örnektir. Bu ezeli rekabetten nihaî zaferle ayrılacak olan

1 Tümer- Küçük, Dinler Tarihi, s. 120. 2 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 126. 3 Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giri�, �stanbul 1999, s. 87. 4 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 129. 5 Mircea Eliade, Dinsel �nançlar ve Dü�ünceler Tarihi, C. I, Çev. Ali Berktay, �stanbul 2003, s. 381. 6 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 120.

Page 26: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

14

Ahura-Mazda olacaktır. Onun mutlak hâkimiyeti güne� gibi aydınlıktır. Bu sebeple

Mecusîler ideal temizlik ve aydınlı�ın sembolü olarak ate� yakarlar1 ve Müslümanlarca

“Ate�perest” olarak adlandırılırlar.2

Mecusili�i dinsel yapı açısından iki dönemde inceleyebiliriz. Birincisi

Avesta’nın Gatalar kısmından temel özelliklerini ö�rendi�imiz Zerdü�t dönemi, ikincisi

ise sonraki dönemler Mecusîli�idir.3 Zerdü�t öncesi �ran’ı politeist bir yapıya sahipken,

Zerdü�t ile bu yapı monoteizme kaymı� fakat onun ölümü ile tekrar eskiye dönü�

ya�anmı�tır. Bu esnada dualist bir Tanrı fikri yerle�mi� ve Mecusilik �ran’ın resmi dini

haline gelmi�, �ran’ın Müslümanlarca fethi sonucu da Mecusîlik hızla tarih sahnesinden

silinmi�tir.4 641’de gerçekle�en bu fetih sonucu 8. yüzyıldan itibaren Hindistan’a göç

eden �ranlılara “Parsiler” denilmi�, �ran’da kalanlara ise “Ceberler” (Geberler-Gabriler)

adı verilmi�tir.5 1976 sayımına göre dünyadaki Zerdü�tî sayısı 130.000 civarındadır.6

Kuran’da ise “Mecusî” kelimesi sadece bir yerde geçmektedir: “�nananlar,

Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve Mü�rikler… Allah, kıyamet günü bunlar

arasında hüküm verecektir. Allah her �eye tanıktır”.7

Süleyman Ate� bu ayetin tefsirinde Allah’ın kıyamet günü mü’minler,

Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve mü�rikler arasında hüküm verece�ini

belirtmi� 8 ve ayetin tefsirine detaylı bir açıklamaya girmemi�, kısaca “Mecus”

kelimesinin anlamına de�inip müfessirlerce Mecusîlerin ate�e tapanlar oldu�unu ve bu

dinin eski �ranlılar arasında ya�adı�ını aktarmı�tır. Ayrıca ate�te Tanrısal kudret

oldu�una inanan Mecusîlerin yanan do�al gaz ocaklarını mabed yaptıklarından

bahsetmi�tir. Bu esnada, halen Azerbeycan’da mevcut olan bir Ate�gedeyi9 ziyaret

etti�ini de belirtmi�tir.10

Mecusîlerin Ehl-i Kitap arasında zikredilmesi bazı âlimlerce tartı�ma konusu

olmu�, kimisi onlara Ehl-i Kitab’a davranıldı�ı gibi davranılaca�ından bahsetmi� kimisi

1 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 130. 2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlü�ü, s. 655–656. 3 �inasi Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, Konya 1998, s. 252. 4 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 252. 5 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 134, Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s.

125. 6 M. Eliade-Joan P.Couliano, Dinler Tarihi Sözlü�ü, Çev. Ali Erba�, �stanbul 1997, s. 311. 7 Hacc,17. 8 Süleyman Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, �stanbul 1990, s. 14. 9 Ate�gede: Mecusilerin tapındıkları özel yapı veya alan 10 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 14.

Page 27: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

15

de Mecusîleri ve âdetlerini Ehl-i Kitab’a yakın bulmayıp onları putperestlerle aynı

kefeye koymu�tur.1 Görüldü�ü gibi Mecusîlikle ilgili tek bir ayetin olması ve bu ayetin

de yeteri kadar açık olmaması problem te�kil etmi�tir.

Hadislerde ise Hecer Mecusîlerinden cizye alınması hakkında Peygamberimizin

“Onlara da Ehl-i Kitab’a davrandı�ınız gibi davranın” diye buyurması �slâm âlimlerince

Mecusîlerin Ehl-i Kitap oldu�una delil olarak kullanılmı�tır. Bu konu hakkında �bn

Kayyım el-Cevziyye Mecusîlerle putperestler arasında bir fark görmedi�ini belirtmekte,

Mecusîlerin Kitap Ehli olmaları durumunda Hz. Ömer’in onlardan cizye alırken

tereddüte dü�memesi gerekti�ini söylemektedir.2

Cassas ise, Mecusîlerin Kitap Ehli olmadıklarını savunmaktadır. Cassas,

Resulullah’ın Rum Hükümdarı Hirakl’e yazdı�ı mektupta “Ey Kitab Ehli, bizim ve sizin

aranızda e�it olan bir kelimeyle gelin! …”3 hitabına kar�ılık Kisra’ ya yazdı�ı mektupta

aynı hitabı kullanmaması onların Kitap Ehli olmadıklarını göstermektedir. Rum

suresinin ilk be� ayetinin nüzulüne sebep olan olayda Müslümanların Kitap Ehli olan

Rumlardan taraf olması mü�riklerin de “ümmî” dedikleri �ranlı Mecusîlerin yanında

olması bu görü�ün temelini olu�turmaktadır.4

�ehristânî de Mecusili�i Haniflikten bir sapma olarak nitelendirerek �öyle

demi�tir: “�brahim’in sahifeleri, içinde ilmî ve amelî hükümler bulunması ve Allah

tarafından gönderilmesi bakımından kitap hükmünde iken daha sonraları Mecusîler bu

sahifelerde birtakım tahrifat yapmı�lar ve bu yüzden Allah bu sahifelerin hükümlerini

kaldırmı�tır. Bu yüzden Mecusîler ile ticaret akdi caizdir fakat kestikleri yenmez,

kadınları ile evlenilmez”.5

1 Bkz. Osman Güner, Resulullah’ın Ehli Kitapla Münasebetleri, Ankara 1997, s. 50- 51. 2 Bkz. Güner, Resulullah’ın Ehli Kitapla Münasebetleri, s. 51. 3 �l-i �mrân, 64. 4 Bkz. Güner, Resulullah’ın Ehli Kitapla Münasebetleri, s. 52. 5 Bkz. �aban Kuzgun, �slâm Kaynaklarına Göre Hz. �brahim ve Haniflik, s. 162.

Page 28: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

16

�K�NC� BÖLÜM

YAHUD�L�K

2.1. Yahudilik Hakkında Genel Bilgi

Günümüz de müntesibi bulunan ilahî dinlerin en eskilerinden olan Musevîlik

din-ırk-millet üçgeni içinde dinler tarihinde özel bir yere sahiptir.

Kurucusu Musa’ya atfen Musevîlik ismi kullanılmaktadır.1 Yakub’un 12

o�lundan dördüncüsünün adı “Yuda” veya “Yahuda” idi. Bu sebeple �srailo�ullarına

Yahudi de denilmi�tir. Bu toplum M.Ö. 2000’den sonra tarih sahnesinde yerini

almı�tır.2 Yahudi kelimesinin “tevbe etti” anlamına geldi�i de hatırlanacak olursa,

Musa’nın Sînâ Da�ı’na gitmesinden sonra buza�ıya tapan fakat Musa’nın kendilerine

çok kızması ile pi�man olup tevbe eden �srailo�ullarına Yahudi adı verilmi�tir.3

Süleyman’ın ölümü ile ikiye ayrılan devletin güney krallı�ı Yahuda ismi ile

anılmı�tır. Babil sürgünü sonrası ise kabile ve krallık mensupları için kullanılan Yahudi

ismi zamanla genel bir isim haline gelmi�tir.4 Ayrıca Filistin’in güney bölgesinde

kurulan Yahuda Krallı�ı da Yahudi isminin kayna�ı sayılmaktadır.5

�srailo�ulları ismi ise Yakub’un ikinci adı veya lakabı olan �srail’den dolayı

kullanılmı�tır.* Bu sebeple Yakub’un soyundan gelenlere Kur’an-ı Kerim’de “Benî

�srail”, Tevrat’ta da “Beney Yisrael” denilmi�tir. Kur’an Yahudilerden Benî �srail’in

yanı sıra “hûd, yehûd ve hâdû” kelimeleriyle de bahsetmi�tir. “Yehûd” kelimesi sadece

Medenî surelerde geçmektedir. Buna ra�men “Benî �srail” Mekkî surelerde de yer

almakta ve daha çok �slâm öncesi dönemlerde vukû bulan olayların anlatımında

kullanılmaktadır. �slâmî kaynaklar “Benî �srail”i Yakub’un soyundan gelen ve ırken

Yahudi olanları belirtmek için kullanırken, “Yehûd”u ise hem bunları hem de ba�ka

ırklardan olup bu dine girenleri temsilen kullanmaktadırlar.6 Ayrıca �srail, kelime olarak

Tevrat’ta “ Yakub’un Tanrı ile güre�ip onu yenmesi” anlamında da kullanılmı�tır.7

1 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 249. 2 M. Eliade-Joan P.Couliano, Dinler Tarihi Sözlü�ü, Çev. Ali Erba�, �stanbul 1997, s. 285. 3 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 29. 4 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 250. 5 Tümer, Küçük, Dinler Tarihi, s. 205. * Bu kullanım �ekli Kur’an-ı Kerim’in iki yerinde geçmektedir. Bkz. Âl-i �mran, 93; Meryem, 58. 6 Ömer Faruk Harman, “�srail”, TDV�A., C. XXIII, �stanbul 2001, s. 193–194. 7 Tekvin, 32: 28; 45:9–18 ve Ho�ea, 26: 5–6.

Page 29: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

17

Tevrat’a göre Yakub soyundan gelenler Mısır’da, Mısır’dan çıktıktan sonra

çöllerde ve Kenan diyarında �srail ve �srailo�ulları adı ile anılmı�tır.1 �srail kelimesine

ilk defa II. Ramses’in o�lu Merneptah (M.Ö. 1232–1224) tarafından diktirilen ve “�srail

Anıtı” adıyla bilinen kitabede rastlanmaktadır. 2

Yahudi inancına göre Tanrı tarafından Yakub’a �srail adının verilmesinden

dolayı, Yahudilik millî din olup Yehova da millî Tanrı olmu�tur. Bu ad sonradan tüm

Yahudileri içine alacak �ekilde kullanılmı�, günümüz �srail Cumhuriyeti’ne de ad

olmu�tur.3

“Ey �srailo�ulları” tabiri Kur’an-ı Kerim’de hicretten önce nazil olan surelerde

yer almamaktadır. Bu Mekke’de Yahudi nüfusunun yok denecek kadar az olmasından

kaynaklanmaktadır. “Ey �srailo�ulları” hitabının yer aldı�ı ayetler, �srailo�ullarının

geçmi�te ya�adıkları olaylardan, Musa’nın Firavun ile mücadelesi ve �srailo�ullarını

kurtarmasından, Musa’ya kar�ı çıkanların akıbetinden bahsetmektedir. Ayrıca

�srailo�ullarına verilen nimetlere ve onların âlemlere üstün kılındıklarına da

de�inmektedir.4

Mekkî surelerde Yahudilerden bahsedilmesi ise genellikle Müslümanlarla

mücadelede Yahudilerden bilgi deste�i almakta olan Mekke mü�riklerine kıssadan hisse

amaçlıdır. Bu dönemde nazil olan ayetlerde; Tevhid, Allah’a iman, ayetleri inkârın

sonu, Musa ve Firavun kıssası örnekleriyle bildirilmi�tir. �srialo�ullarının zulüm ve

kibirlerinin onları kurtaramadı�ı, nasıl ceza aldıkları ve kendi tarihlerine ait

kötülüklerden bahsedilmektedir.5

�brânî kelimesi ise göçmen olan Yahudilere verilmi�tir. Fırat ve Ürdün nehrinin

di�er kıyısından Filistin’e gelen göçmenler için “öte tarafın insanları, nehri geçenler”

anlamında “�brânî” kelimesi kullanılmı�tır. �srailo�ullarının göçmen oldukları hususu

kendi kitaplarında da belirtilmi�tir: “Ve Allah’ın Rabbin önünde cevap verip diyeceksin:

Babam göçebe bir Aramî idi ve sayıca az olarak Mısır’a inip orada misafir oldu ve

orada büyük, kuvvetli ve sayıca çok bir millet oldu.”6 �kinci bir görü� ise “�brânî”

kelimesinin Yakub’un “Âbir” olan büyükbabasının ismine atfen kullanılmı� olmasıdır.7

1 Harman, “�srail”, TDV�A., C. XXIII, s. 194. 2 Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 206. 3 Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 206. 4 Bakara, 47, 122; A’râf, 140; Duhân, 32; Casiye, 16. 5 Bkz. Bakara, 71–79; Nisa, 44–52; Cum’a, 5–8. 6 Tesniye, 26;5. 7 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 28–29.

Page 30: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

18

�srailo�ulları kutsal kitaplarında “Ahd”e geni� yer ayırmı�lardır. Bu sebeple

Musevilik “Ahid dini” olarak da geçmektedir.1 Bu ahidler hem Kur’an-ı Kerim’de2 hem

de Tevrat’ta3 geni�çe yer almaktadır. Bu anlamda Kur’an’da �srailo�ullarının ahde vefa

göstermemesi ile ba�larına gelen felaketlerden sorumlu olduklarından bahsedilmektedir.

Tevrat’taki ahidlere bakacak olursak, Tanrı ve insan arasında yapılan iki önemli

ahid gözümüze çarpar. Bu ahidlerden ilki Nuh ile di�eri ise �brahim ile yapılmı�tır. Nuh

ile yapılan birinci ahid tüm insanlı�ı kapsamaktadır. “Ve Allah Nuh’a ve kendisiyle

beraber o�ullarına söyleyerek dedi: Ve ben i�te sizinle ve sizden sonra zürriyetinizle ve

sizinle beraber olan her canlı mahlûkla gemiden çıkanların hepsinden, bütün yerin

hayvanlarına kadar sizinle beraber olan ku�lar, sı�ırlar ve bütün yerin hayvanları ile

ahdimi sabit kılıyorum. Ve ahdimi sizinle sabit kılaca�ım ve bütün be�er artık tufanın

suları ile kesilmeyecektir. Ve yeryüzünü helak etmek için artık tufan olmayacaktır...”4

Bu ahit ile Elohim Nuh’a soyunun tufanla kar�ıla�mayaca�ı ve bütün insanların

yeryüzünden faydalanaca�ı sözünü vermektedir.5 Nuh ile yapılan bu ahid zamanla

Rabbinik literatürde6 geni�letilmi� ve Yahudilerin gentilelilere7 bakı� açısında önemli

rol oynamı�tır.

Yedi maddeden olu�an I. Ahid kurallarının temeli Tevrat’a dayanmaktadır. Bu

kurallar Tevrat’ta fazla açık olmamasına ra�men,8 Tekvin’in midra�ik tefsiri olan

Bere�it Rabah’ta detaylıca bulunmaktadır.9

Nuh’un yedi kanunu adı ile bilinen kanunlar �öyledir:

1. Putlara tapmamak.

2. Tanrıya küfretmemek.

3. Kan dökmemek.

4. Hırsızlık yapmamak.

5. Gayrı me�rû cinsel ili�ki kurmamak.

1 Osman Cilacı, Günümüz Dünya Dinleri, Ankara 2002, s. 64. 2 Bkz. Âl-i �mran, 77. 3 Bkz. Levililer 26: 14–46; Tekvin, 9: 1–7; 15: 1–21; 17: 1–26. 4 Bkz. Tekvin, 9: 8–18. 5 Kür�at Demirci, Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, �stanbul 2000, s. 27. 6 Rabbinik Literatür: Kudüs’ün yıkılmasından sonra Kitab-ı Mukaddes ve Talmud’un ö�retilerini

zamanlarına uyarlamak konusunda rabbilerin yaptı�ı çalı�ma sonucu Rabbinik ortaya çıkmı�tır. Rabbilerin ö�retilerini içeren ve onlar tarafından meydana getirilen eserlere ise Rabbinik literatür adı verilmektedir.

7 Gentile: Kitab-ı Mukaddes’te Yahudi olmayanlar için kullanılan genel terimdir. 8 Bkz. Tekvin 9: 1–7. 9 Baki Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, �stanbul 2002, s. 24.

Page 31: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

19

6. Canlı hayvanlardan koparılan et yememek.

7. Adaleti gözetmek.

Yahudiler dı�ında tüm insanları ilgilendiren bu kurallara uyanlar; “Nuh o�ulları

ya da Nuhîler” olarak adlandırılır. Rabbilere göre Nuhîler cennet nimetlerinden

faydalanabilirler ama Yahudilerle aralarında derece farkı olur.1

�kinci ahid ise Tanrı ve �brahim arasında yapılmı�tır. Birinci ahid tüm insanlı�ı

kapsamasına ra�men ikinci ahid sadece �srailo�ullarını kapsamaktadır ve seçilmi�lik

kavramının delili olarak kullanılmaktadır. Bu ahid ile Tanrı, �brahim’e Mısır’dan Fırat’a

kadar uzanan topraklar vadeder: “O günde Rab Abrahamla ahdedip dedi. Mısır

ırma�ından büyük ırma�a, Fırat ırma�ına kadar bu diyarı.... senin zürriyetine verdim.”2

Ahdin di�er kısmında ise Tanrı �brahim’e soyunun kutsanıp çok bereketli kılınaca�ı

haberini vermi�tir: “... Ve seni ziyadesiyle semereli kılaca�ım ve seni milletler

yapaca�ım ve senden krallar çıkaracaklar. Ve sana ve senden zürriyetine, Allah olmak

için seninle ve senden sonra zürriyetinle benim aramda ahdimi, nesillerce ebedî ahid

olarak sabit kılaca�ım...”3 Bu ahdin görsel simgesi ise sünnettir.4 �kinci ahid

�srailo�ullarının tarihe sokulmasını ve �branilikten �srailli�e geçi� a�amasını ima

etmi�tir.5

Görüldü�ü gibi Yahudilikte ahid kavramı önemli bir yer tutmaktadır.

Yahudilerin özellikle ikinci ahide dayanarak seçilmi� kavim olduklarını iddia etmeleri

meselesini “Yahudilikte Seçilmi�lik” konusu ba�lı�ı altında detaylı �ekilde

inceleyece�iz.

Buraya kadar verilen bilgilerde “Yahudi-Musevî-�branî ve �srail” kelimelerinin

Yahudiler için nerede ve nasıl kullanıldı�ını göstermeye ve kısaca Yahudilerin tarihine

de�inmeye çalı�tık. Özetle Yahudili�in özel ve ya�ayan bir kavmi belirtti�ini,

�srailo�ullarının ise genel olarak tarihî anlamda kullanıldı�ını gördük. Kısaca de�inmek

istedi�imiz bir di�er konu da Yahudilerin geçirmi� oldukları dönemler olacaktır.

2.2. Yahudilerin Geçirmi� Oldukları Dönemler

Yahudilik tarihini be� ana dönem altında inceleyebiliriz. 1 Bkz. Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 24–26; Demirci, Yahudilik ve

Dinî Ço�ulculuk, s. 48. 2 Tekvin, 15: 18–21. 3 Tekvin, 17: 6–8. 4 Bkz. Tekvin, 17:10–15. 5 Demirci, Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, s. 27.

Page 32: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

20

2.2.1. �brahim Zamanından Mısır’a Geldikleri Vakte Kadarki Dönem

Bu dönem M.Ö. 1996–1645 yıllarını kapsar. Bilindi�i üzere �brahim’in içinde

ya�adı�ı toplum putlara tapmaktaydı. �brahim’in putları kırıp ate�e atılmasından sonra

mucizevî kurtulu�unu takiben ailecek Kenan Ülkesi’ne* göç etmesiyle bu dönem ba�lar.

Filistin’e göç emri Allah’tan gelmi�tir. Kur’an bundan bahsetmektedir1. Yakub ve on iki

o�lu Yusuf’un Mısır’da yönetici olmasının ardından Mısır’a göç etmi�tir2. Daha sonra

Yusuf’un peygamberli�i ile rahat bir nefes alan �srailo�ulları onun ölümü ile sarsılmı�,

bolluk ve refah dönemi bitmi�, �srailo�ulları da bu �artlara tahammül göstermeyince

aynı idarecilerce baskı altına alınmı�lardır. Sonuçta bu kötü durumdan Musa aracılı�ı ile

kurtulmu�lar,3 böylece birinci dönem sona ermi�tir.4

2.2.2. Mısır’dan Çıkı� ve Krallı�ın Kurulmasına Kadar Geçen Dönem

M.Ö. 1645–1080 yıllarını kapsar. Musa ile Mısır’dan çıkan kavmi, Musa’ya

itaatsizlik sebebiyle 40 yıl çölde kalmı�tır. Kavmi Musa’dan kendilerine bir put

yapmasını istemi� ama Musa buna kar�ı çıkmı�,5 fakat Sâmîrî6 Musa’nın yoklu�unda bir

altın buza�ı7 yapmı� ve kavmin ba�ında bulunan Harun bile buza�ıya tapınmayı

önleyememi�tir. Bu sırada Sînâ Da�ı’nda Yüce Allah ile bulu�an Musa’ya “On Emir”

verilmi�tir.8 Geri döndü�ünde kar�ısında sapmı� bir kavim bulan Musa ilk i� olarak

Harun’dan bunun hesabını sormu�tur.9 Hatta Tevrat, “Musa’nın öfkesi alevlendi ve

elinden levhaları attı ve da�ın ete�inde onları kırdı”10 diyerek Musa’nın, elinde bulunan

On Emir’in yazılı oldu�u levhaları öfke ile yere çarpmasından ve onları kırmasından

* Kenan: Tevrat’ta adı hakkında birbirini tutmayan pek az rivayetin bulundu�u Batı Asya, Filistin ve

Fenike’yi içine alan bölge. Kitab-ı Mukaddes’e göre Musevilere va’dedilen bu topraklara Arz-ı Mev’ud (va’dedilmi� topraklar) adı verilmi�tir.

1 Enbiya, 71. 2 Yusuf, 99. 3 �uarâ, 61–67. 4 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 20. 5 Bakara, 54; A’râf, 138–139. 6 Tâhâ, 87. 7 Tâhâ, 88; A’râf, 148. 8 A’râf, 142–143, 145. 9 Tâhâ, 88; A’râf, 150–155. 10 Çıkı�, 32: 1–35.

Page 33: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

21

bahseder ama Kur’an, açıkça yere çarpmadan bahsetmez sadece öfkesi dinince levhaları

yerden aldı�ını belirtir. “Musa’nın öfkesi dinince levhaları aldı.”1

Musa kavmi ile Filistin topraklarına ilerlemeye ba�lamı� ama kavmin yaptı�ı bu

hata cezasız kalmamı�tır. Tövbelerinin kabul edilmesi üzerine bu sefer de Musa’nın

Filistin topraklarına geçme iste�ine itiraz ederek isyan eden kavim, 40 yıl süreyle

çöllerde sıkıntı içinde dola�mı�tır.2 Musa ve Harun’dan sonra ba�a Musa’nın yakın

dostlarından olan Yû�â b. Nûn geçmi� ve kavim onun önderli�inde Filistin’e

yerle�mi�tir.3 Bu olay Kur’an’da da zikredilmektedir.4 Yû�â b. Nûn Filistin topraklarını

12 e�it bölgeye ayırmı�, sonra 4 yıl sürecek “Hâkimler” dönemine girilmi�tir. Devrin

son hâkimi Samuel’dir. Bu dönem oldukça karı�ık geçmi�, Samuel’e kar�ı ayaklanan

�srailo�ulları onun egemenli�ine son vermi�tir.5 Hâkimler devrinden sonra �srailo�ulları

“Krallar” devrine girmi�tir.

2.2.3. Krallıkların Kurulması �le Babil Esareti Arasındaki Dönem

Bu dönem kralları Talut, Davud ve Süleyman’dır. Kur’an-ı Kerim Talut’tan

bahsetmektedir.6 Talut’tan sonra Davud tahta geçmi�tir. Fazilet ve hikmet sahibi olarak

bilinen Davud Yahudilerce peygamber kabul edilmez, sadece hükümdar olarak anılır.

Bu konuda �slâm âlimleri ile Yahudi âlimler farklı görü� bildirmektedirler.7 Davud’un

ya�lılık dönemine kadar bolluk içinde ya�ayan �srailo�ulları son dönemlerde yine

ayaklanma çıkarmı�lardır.

Davud’dan sonra Süleyman dönemi ba�lamı�tır. Kur’an’da, “… Biz onların her

birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik…”8 denilmektedir ama

Yahudiler Davud’u da Süleyman’ı da peygamber kabul etmezler.

Süleyman zamanında ticaret güçlenmi�, halk zenginle�mi�, Kudüs imar

edilmi�tir. Halkın refah seviyesi çok yüksek olmasına ra�men, a�ır vergiler ve askerlik

süresinin uzunlu�undan �ikâyetçi olan �srailo�ulları isyan çıkarmı� ve bu isyan sonucu

1 A’râf, 154. 2 Mâide, 20–26. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ye�u 1. ve 2. bölüm. 4 Bakara, 58. 5 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 253–257, Kesler, Kur’an-ı Kerim’de

Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 20–21. 6 Bakara, 247–249. 7 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 258. 8 Enbiyâ, 79.

Page 34: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

22

ikiye ayrılmı�lardır. Bu ayrılık sonunda da Buhtunnasr �srailo�ullarını Bâbil’e sürgün

etmi�tir.1

Görüldü�ü gibi �srailo�ulları hem sıkıntı hem de refah zamanlarında çe�itli

isyanlar, ayaklanmalar ve huzursuzluklar ile kendi rahatlarını bozmu�, bu isyanların

bedelini de �srâ suresinde belirtildi�i gibi2 a�ır bir sürgün ile ödemek zorunda

kalmı�lardır.

2.2.4. Babil Esaretinden Kudüs’ün Tahrip Edilmesi Arasındaki Dönem

Babil Kralı Buhtunnasr’ın �srail topraklarına yürüyüp, Kudüs’ü tahrip etmesi ve

�srailo�ullarını Babil’e sürgün etmesi ile ba�layan bu dönem Yahudiler arasında her

alanda bir da�ılmaya sebep olmu�tur.

M.Ö. 586’da Babillilerin Yahuda Krallı�ına saldırıp Kudüs’ü tahrip etmesi ile

Yahudiler için diaspora dönemi ba�lamı�tır. Birçok Yahudi Babil egemenli�indeki

bölgelerde zorunlu ikamete tabi tutulmu�tur. Bu Yahudi tarihinin I. Diaspora’sı olarak

adlandırılır.3

Yahudiler Mısır’dan çıkınca Kuzeybatı Arabistan, Sînâ ve Ürdün kabileleri

yardımıyla Samî kültüründen etkilenerek, Filistin’de neredeyse Kenanlı olmu�lar,

Babil’de ise Mezopotamyalı Zerdü�tler tarafından kültürel de�i�ime u�ratılmı�lardır. Bu

de�i�im sonucu kendilerine ait bir kültür olu�turamamı�lardır.4 Ayrıca bu sürgün,

Yahudilerin mehdîlik dü�üncesini geli�tirmeleri ve inançlarında ırka dayalı milliyetçilik

fikrine yer vermelerini sa�lamı�tır.5

M.Ö. 538’de Babil’in Farslılarca i�gali sonucu Yahudilerin tekrar Kudüs’e

dönmelerine izin verilmi�tir. Böylece I. Babil Sürgünü sona ermi� ama bu sevinç fazla

sürmemi�, M.Ö. 330’da Makedonyalı �skender’in Farslıları yenmesi ile Yahudilere

baskı tekrar artmı� hatta Yahudiler her tarafa sürgün edilmi�tir.6

1 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 260–261; Kesler, Kur’an-ı Kerim’de

Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 21–22. 2 �srâ,4-6. 3 Bkz.Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 368. 4 Güner, Resûlullah’ın Ehl-i Kitapla Münasebetleri, s. 58–59; �smail Racî el-Fârukî -Lâmiâ el-Fârukî, �slâm Kültür Atlası, Çev. Mustafa Okan Kibaro�lu- Zerrin Kibaro�lu, �stanbul 1999, s. 70.

5 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 56. 6 Bkz. Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 23.

Page 35: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

23

Bu döneme çok iyi ba�layan Yahudiler içinde bulundukları �artların kıymetini

bilmemeleri sonucu çe�itli sıkıntılara maruz kalmı�lar, baskı ve sürgünler ile bu dönem

de sona ermi�tir.

2.2.5. Yahudilerin Yeryüzüne Da�ılmalarından Günümüze Kadar Geçen Dönem

Kendilerine yapılan baskılar sonucu bütünlüklerini koruyamayan Yahudiler

dünyanın her tarafına yayılmı� olsalar da çe�itli zulümlerden kurtulamamı�lardır.

Kur’an’a göre bu durumdan bizzat kendileri sorumludurlar.1 Çünkü tarih boyunca

kendilerine iyilik yapanlara sırt çevirmi�lerdir. Meselâ kendilerine çok iyilik eden Fars

Kralını, Makedonyalı �skender kar�ısında savunmayıp saf de�i�tirerek yenilmesine

sebep olmu�lardır.2

M.S. 70’te Titus’un Kudüs’ü i�gali ve M.S. 135’te Bar Kochba isyanı sonunda

Rum baskısından kurtulup Arap Yarımadası’na göç etmi�lerdir. Birbirlerine sıkı sıkıya

ba�lı cemaatler halinde Akabe körfezindeki Eyke limanından, Yemen ve Umman’ın en

ücra kö�elerine kadar yerle�mi�ler, özellikle Medine ve Hicaz’ın kuzeyindeki muhtelif

ovaları tercih etmi�lerdir. Asıl meslekleri maden i�leme ve ticaret olan Yahudiler kendi

ba�larına buyruk ya�amamı�lar, genellikle bölgedeki Arap kabilelerinin himayesine

sı�ınmı�lardır.3

Yahudilerin Medine’deki durumlarına ayrıntılı olarak bakacak olursak,

Medine’ye göçün kesin tarihi hakkındaki bilgilerin çok az oldu�unu ve zikredilen bu

tarihlerin de çe�itli olaylara dayandı�ını görürüz. Medine’de ya�amakta olan 20 kadar

Yahudi kabilesi mevcuttur. Bunların en önemlileri, Nadir, Kaynuka ve Kurayza

O�ullarıdır.

Ticaret, ziraat, okuma-yazma alanında Araplara üstünlük sa�layan Yahudiler

ayrıca kendilerine ait bir kitabın varlı�ı ile de psikolojik olarak kendilerini üstün

görmü�lerdir. Yahudiler putperest Arapların peygamber, vahiy ve �eriat gibi

kavramlarla tanı�malarına da vesile olmu�, böylece daha ileriki zamanlarda

Peygamberimizin Mekkeli Araplar arasında yaymaya u�ra�tı�ı vahyin Medinelilerce

daha iyi anla�ılmasını sa�lamı�lardır.4

1 �srâ, 4-8. 2 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 23–24. 3 Güner, Resûlullah’ın Ehl-i Kitapla Münasebetleri, s. 59–62. 4 Güner, Resûlullah’ın Ehl-i Kitapla Münasebetleri, s. 82–84.

Page 36: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

24

Medine’de önemli bir yer i�gal eden Yahudilerin rahatı, Peygamberimizin

Medine’ye hicreti ile bozulmu�, menfaatlerine ters dü�en bu durum sonucu Yahudiler

Müslümanlara dü�manca tavır takınmı�tır. Yahudilerin bu olumsuz tavırları sebebiyle

uyarı niteli�i ta�ıyan bazı ayetlerde, “ Ey �srailo�ulları!... ” hitabına rastlarız. Bu ayetler

genellikle, Yahudilerin �slâmî davet kar�ısında inatçı ve inkârcı tavırlarını, Allah

kelamını dinlememelerini, kutsal kitaplarını tahrif etmelerini, peygamberlerine kötü

davranmalarını ve ba�larına gelen iyi-kötü olayları anlatır. Bu dönemde nazil olan

surelerde genellikle �srailo�ullarının geçmi�te ya�adıkları olaylardan, Musa ile

Firavun’un mücadelesinden, Musa’nın �srailo�ullarını kurtarmasından, �srailo�ullarına

verilen nimetler vb. konulardan bahsedilmi�tir.1

Mekkî olan Rad suresi ve benzeri surelerdeki ayetlerde Kitap Ehli’nin Kur’an

ayetlerinin vahyinden sevinç duydukları ve bunların vahiy oldu�unu söylemelerine

rastlanırken, Medenî olan Mâide 146. ayette ise onlardan bir grubun gerçe�i bile bile

gizlediklerinden bahsedildi�ine rastlanır.2 Bu gerçe�i gizleyenler genellikle

Medine’deki Yahudilerdir. Çünkü Mekke Yahudileri sayıca az olmaları bakımından

Peygamberimizi otoritelerini sarsacak bir güç olarak görmüyorlardı. Fakat Medine

Yahudileri hicretle beraber siyasi iktidarın ellerinden gitmesinden korkmu�, vahye ve

risalete tepki göstermi�lerdir. Ayrıca bekledikleri peygamberin ümmî bir toplumun

içinden çıkmasını hazmedememe gibi bir durum da söz konusudur.

Kitap Ehli ile ilgili Mekke’de nazil olan ayetlerde ise Mekke’de vahye ve

risalete olumlu bakan ki�ilerin bulundu�u bu sebeple onlarla güzel bir üslupla

konu�ulup tartı�ılması emrine rastlamaktayız. “ Kitap Ehli ile haksızlık edenleri dı�ında,

en güzel tarzda tartı�ın ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de inandık.

Tanrımız ve Tanrınız birdir, biz Ona teslim olanlarız.”3

Yahudiler Mekkelilerle fazla kayda de�er bir ili�ki kurmamı�tır.4 Yahudilerin

Cahiliye Arapları ile ili�kileri ise bir bakıma Peygamberimizin i�ini kolayla�tırmı�tır.

Medine’de ya�ayan Yahudilerden dinî bilgiler ö�renen Araplar tebli� esnasında

Peygamberimize daha çabuk tabi olmu�tur.

1 Harman, “�srail”, TDV�A., C. XXIII, s. 194. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 520. 3 Ankebut, 46. 4 Güner, Resûlullah’ın Ehl-i Kitapla Münasebetleri, s. 75.

Page 37: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

25

�leriki konularımızda Hz. Muhammed’in belli ba�lı Yahudi kabileleri ile

münasebetlerinden bahsederken Yahudiler ile yapılan anla�malara ra�men Yahudilerin

sözlerinden dönmeleri sebebiyle nasıl sürgün edildiklerine de de�inece�iz.

Tüm bu bilgiler ı�ı�ında Yahudilerin geçirmi� oldukları dönemleri be� ba�lık

altında incelemi� bulunuyoruz. Bu bilgilere bakarak Yahudilerin geçmi�ten pek ders

almayan bir millet oldu�unu görmekteyiz. Ba�larına gelen pek çok felakete ra�men yine

de davranı�larını de�i�tirmeyen �srailo�ulları ço�u kez Yehova tarafından ba�ı�lansa da

tekrar eden davranı�ları yüzünden çe�itli azablara maruz kalmı�lardır.

2.3. Yahudilikte Seçilmi�lik Anlayı�ı

Tarihî seyir içerisinde Musevîli�in önemli problemlerinden birisi, ırk ve dinin iç

içe bir mahiyet arzetmesidir. Musevîli�in bir ırka tahsis edilmesi onu ilahî dinlerden

ayırmı�tır. Fakat dinin içinde bulunan tek tanrıcılık, kutsal kitap, peygamber inancı ve

vahiy anlayı�ı da Musevîli�in milli bir din olmasına engel olmu�tur. Seçilmi�lik

kavramını daha iyi anlayabilmek için Yahudili�in bakı� açısı ile ilk insana kadar

gitmekte fayda vardır. Tevrat’a göre insanların hepsi “Âdemî” olup tek bir atadan

gelmi�, daha sonra “Nuhî” olmu�lardır. Buraya kadar ırkî bir ayrım söz konusu de�ildir.

�lk ırkî ayrım Nuh’un o�lu Sam ile ba�lamı�tır. Sam’ın fazileti Eber’e, Eber’den de

�brahim’e geçmi�tir.1 Musevîler Tevrat’taki Balam hikâyesine dayanarak Tanrı’nın

�brahim’e vaadi gere�i kendi kavimlerini di�er milletlere tercih etti�ini dile getirmi�tir.2

Tanrı’nın bu tercihi sonucu �brahim ve soyundan gelenler dünya milletleri arasından

seçilmi�, Sînâ Yarımadası’na götürülmü�, Tanrı’ya muhatap kılınmı� ve kendilerine

Tevrat verilmi�tir.3 Bu fazilet zinciri �brahim’den o�lu �shak’a geçmi� ve Tevrat’ta da

�shak’ın soyunun mübarek kılınıp, �brahim soyunun �shak’ta yüceltildi�i bildirilmi�tir.4

“… Çünkü senin zürriyetin �shak’ta ça�rılacaktır…”5 Seçilmi�li�in bir di�er basama�ı

ise Yakup olmu�tur. “Ve i�te Rab üzerinde durup dedi. Baban �brahim’in Allah’ı ve

�shak’ın Allah’ı Rab benim. Üzerinde yatmakta oldu�un diyarı sana ve senin zürriyetine

verece�im ve senin zürriyetin yerin tozu gibi olacak… ve yerin bütün kabileleri sende ve

1 Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 21. 2 “��te ayrıca oturan bir kavimdir ve milletler arasında sayılmayacaktır.” Sayılar, 23: 9. 3 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 249. 4 Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 21. 5 Tekvin, 21: 12.

Page 38: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

26

zürriyetinde mübarek kılınacaktır.”1 Görüldü�ü gibi Yahudiler tarih boyunca kendi

ırklarına has bir seçilmi�lik iddiasında bulunmu�lardır.2

Kur’an’da da açıkça, “Ey �srailo�ulları! Size verdi�im nimeti ve sizi âlemlere

üstün kılmı� oldu�umu hatırlayın”3 ayetinde Yahudilerin diger milletlere üstün kılındı�ı

dile getirilmi� ama ayet, tefsirde yeteri kadar açıklanmamı�tır.4 Kur’an seçilmi�lik

kavramının ve hidayetin yalnızca bir topluma verilmeyece�ine de de�inmi�tir. Fazlur

Rahman’a göre hiçbir toplum tek ba�ına seçilmi�li�in temsilcisi olup do�ruya giden

yolun kendi zümresine ait oldu�unu savunamaz. Bu sebeple Kur’an’da seçilmi�lik

(election) fikrine kar�ı çıkan ayetlere rastlamaktayız.5 “Onlar tek ümmet idi, gelip geçti.

Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size aittir. Siz onların

yaptıklarından dolayı sorulmazsınız.”6 Ate�’in açıkladı�ı gibi, ayette kendilerini

düzeltmeyen bir milletin atalarının yaptıklarıyla övünmesinin bo� oldu�u ve onları

örnek gösterip, ba�ka milletlere üstünlük sa�lanamayaca�ı belirtilmektedir. “�yi

atalarının yolundan gidenler, muhakkak ki onların �erefinden istifade ederler. Fakat

kendileri tamamen o yoldan ayrıldıkları halde sırf atalarının iyiliklerine güvenenler, bo�

hayale kapılmı� olurlar. Çünkü bunların onlarla manevî ba�ı tamamen kopmu� olur.”7

Bakara 134. ayet ile hiçbir topluma atalarından dolayı imtiyaz tanımayaca�ını,

bu sebeple seçilmi�lik adı altında bir kavramın ilahî bir dinde olamayaca�ını

anlamaktayız. Kur’an her toplumun amelinin kendisine ait oldu�unu, gelecek nesilleri

etkilemeyece�ini de bu ayet ile bize bildirmi�tir. Buna ra�men �srailo�ulları seçilmi�lik

iddialarına devam etmi�, Hacer’den gelen �smailî soyu, köle olarak görmü�lerdir.8

Esasen bu seçilmi�lik iddiası, �srailo�ullarının kendilerine verilen nimetleri yanlı�

anlamasından kaynaklanmı�tır.9 Onlar, Tanrı’nın kendilerini bu kadar sevmesine

1 Tekvin, 28: 13–15. 2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ömer Faruk Harman, “Tefsir Gelene�inde Yahudilere Bakı�”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları, C. IV, Ankara 2004, s. 121–122; Mircea Eliade, Dinsel �nançlar ve Dü�ünceler Tarihi, C. I, Çev. Ali Berktay, �stanbul 2003, s. 312; Mehmet Paçacı, “Kur’an’ı Kerim I�ı�ında Vahiy Gelene�ine-Kitab-ı Mukaddes Ba�lamında- Bir Bakı�”, �slâmî Ara�tırmalar, C. V, 1991, Sa. 3, s. 189–190.

3 Bakara, 122. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 230. 5 Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur’an, Ankara 1998, s. 243. 6 Bakara, 134. 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 244. 8 Bkz. Abdurrahman Küçük, Dönmeler (Sabatayistler) Tarihi, Ankara 2003, s. 14–16. 9 Bkz. Maide, 20; Câsiye, 16.

Page 39: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

27

kar�ılık çokça hatalar yapmı�, kendi Nebilerini dahi dinlememi�lerdir.1 Bu hatalar kendi

kitaplarında ve Kur’an’da dile getirilmi�tir. Burada sadece Tevrat’ta yer alan “Tanrı’nın

kavmi” olarak nitelendirilen �srailo�ullarının kendi Tanrısınca tenkitlerine kısaca

de�inece�iz.

�srailo�ulları bazı davranı�larından dolayı kendi Tanrısınca tenkit edilmi�tir.2

Onlar Musa ve Harun’a kar�ı gelmi�3 ve çe�itli peygamberlere ho� olmayan davranı�lar

atfetmi�lerdir. Âdem4, Nuh5, Yakub6, �shak7, Davud8 ve Süleyman’a9 ho� olmayan

sözler sarf etmi�ler, Yahve’yi terk edip yeni ilâhlar edinmi�ler ve altından bir buza�ı

yapıp tapmı�lardır.10 Ayrıca zina etmi�11, ahidlerini bozmu�, ibadethaneleri yıkmı�12,

ba�ka ilâhlardan korkarak kendilerine verilen �eriatı terk etmi�lerdir.13 Son olarak

Tevrat’ta �srailo�ullarının Rablerini bilmediklerini14 a�ır bir dille göstermeye çalı�an

pasajları bulmak mümkündür.15 Seçilmi�lik iddiasında bulunan bir toplumun böylesi

davranı�lar sergilemesi gerçekten ilginçtir.

Günümüz Yahudili�inde ise seçilmi�lik kavramı Kabalacı gelenekle ırkî bir

mahiyet arz etse de, Rabbinik gelene�in bir kısmında takva açısından üstünlük olarak

yorumlanmı�tır. Reformist ve Yeniden Yapılanmacı (Reconstructionist) çevrelerde ise,

bu hiçbir ehemmiyet ve belirleyicilik ta�ımamı�tır.16

Reconstructionist Yahudili�in kurucusu Mordecai Menahem Kaplan’ın

seçilmi�likle ilgili fikirleri ilginçtir. O, Yahudili�i Yahudi halkının bir kültür de�eri

olarak görmektedir. Kendi yazdı�ı ibadet kitabında da “Seçilmi� Halk” inancına yer

vermemi�tir. Ona göre Yahudiler de di�er halklar gibi olup, Tanrı Yahudileri de�il,

1 Bkz. Francine Kaufmann-Josy Eisenberg, “Yahudi Kaynaklarına Göre Yahudilik”, Derleyen ve Çev.

Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Konya 2000, s. 95. 2 Çıkı�, 19: 5–6. 3 Sayılar, 11: 10–15; Sayılar, 16: 2–3; Çıkı�, 32: 1–4. 4 Tekvin, 3: 22–23. 5 Tekvin, 9: 20–25; Tekvin, 9: 14–19. 6 Tekvin, 2: 1–4; Tekvin, 35: 22; Tekvin, 38: 6–26. 7 Tekvin, 26: 1–27. 8 II. Samuel, 11: 1–26; II. Samuel, 13: 9–12. 9 I. Krallar, 11: 4. 10 Çıkı�, 32: 1–6; Hakimler, 3: 7; Hakimler, 4: 1; Hakimler, 10: 6. 11 Hakimler, 8: 33. 12 I. Krallar, 19: 14. 13 II. Krallar, 17: 7–23; Yeremya, 32: 30–35. 14 ��aya, 1: 3. 15 Bkz. Harman, “�srail”, TDV�A., C. XXIII, s. 194. 16 Demirci, Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, s. 26.

Page 40: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

28

Yahudiler Tanrıyı seçmi�tir. Bu sebeple “Seçilmi� halk” inancı anlamsızdır.1 Tüm

Yahudiler bu fikri benimsemese de günümüz ko�ullarında seçilmi�lik kavramının eski

realitesini kaybetti�ini de görmekteyiz.

Konumuza Yahudili�in kutsal kitabı Tevrat’ı daha geni� bir �ekilde ele alarak

devam etmeyi yararlı görüyoruz.

2.4. Tevrat

2.4.1. Tevrat ve Hangi Peygambere �ndirildi�i �le �lgili Tartı�malar

Kur’an ve Eski Ahid’de Musa’ya verilen “Kitab” ile ilgili birçok isim

kullanılmı�tır. Eski Ahid’de “Sefer Ha-Berid, Ha-Sefer, Sefer Mo�e, Torah” isimleri,

Kur’an’da ise “Suhuf-u Musa, Elvah, el-Kitab ve Kitâb-ı Musa” isimleri kullanılmı�tır.2

Torah, Tevrat’ın �branca kar�ılı�ıdır. Eski Ahid’de Musa Kitabı’nın özel adı oldu�una

dair kesin bir ifadeye rastlanmamaktadır. Musa Kitabı’na “Torah” ismi sonradan

Yahudilerce verilmi�tir.3 Tevrat’ı meydana getiren kitap sayısı Yahudilerce 24,

Hıristiyanlarca 39 olarak kabul edilir. Bu konuda iki toplum farklı görü�lere sahiptir.4

�branîce, “kanun, �eriat” anlamına gelen Tevrat5, Kur’an’da 16 ayette 18 kez zikredilir.6

Bazı ayetlerde ise Tevrat ismi açıkça yer almamı� “el-Kitab” lafzı kullanılmı�tır.7

Kur’an’da söz edilen Tevrat’ın, Benî �srail’e indirilmi� oldu�u anla�ılmakta ama hangi

peygambere vahyedildi�i mevzuuna açıklık getirilmemektedir. �ncil’in �sa’ya, Zebur’un

Davud’a verildi�i a�ikârken Tevrat’ın Musa’ya verildi�ine dair açık bir ayet yoktur.8

Kur’an’ın Tevrat’ın mahiyeti hakkında detaylı bir bilgi vermemesi de problem

te�kil etmektedir. Aynı zamanda Yahudilerin ellerindeki kitapların hangilerinin Tevrat’a

dâhil olup olmadı�ı konusunda da bir bilgi bulunmamaktadır. �sa döneminde derlenen

Eski Ahid’in Kur’an’ın geldi�i dönemde son �eklini almı� oldu�u tarihen sabittir. Zaten

Yahudiler de Tevrat (Torah)’tan Eski Ahid’in tümünü anlamaktadır. Yani Kur’an’da da

Tevrat sadece Musa’ya verilmi� kitabı tanımlamaz. Bu ad, Musa da dâhil olmak üzere, 1 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 245. 2 Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, �stanbul 2002, s. 55. 3 Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 257. 4 Cilacı, Günümüz Dünya Dinleri, s. 70. 5 Cilacı, Dinler ve �nançlar Terminolojisi, s. 358. 6 Bkz. Âl-i �mran, 3, 48, 50, 65, 93; Mâide, 43, 44, 46, 66, 68, 110; Â’raf, 157; Tevbe, 11; Fetih, 29; Saff,

6; Cum’a, 5. 7 Bkz. �srâ, 2; Mü’minûn, 49; Furkan, 35; Kasas, 43; Secde, 23; Saffat, 117; Fussilet, 45; Ahkaf, 12;

Bakara, 53, 87; En’âm, 154; Hud, 17, 110. 8 Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 63–64.

Page 41: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

29

tüm �srail peygamberlerine gönderilen vahiylerin genel adıdır.1 Kur’an’da geçen Tevrat

teriminin hiçbir ayette Musa ve onun dönemiyle ili�kili olmadı�ı göz önüne alınırsa,

Tevrat’ın Musa’ya inen bir Kitab olup olmadı�ı tartı�masının ciddiyeti anla�ılır.2

Tevrat teriminin yer aldı�ı ayetler incelendi�inde bu ayetlerin özellikle Hz.

Peygamber dönemi Yahudileri3 ya da �sa dönemiyle ili�kili olarak nazil oldu�u4

görülür. Tevrat’ın Musa’ya verildi�ine dair do�rudan ya da dolaylı hiçbir ayete

rastlanmaz.5 Musa’ya verilen ise “Kitab”, “Suhuf” ve “Furkan” olarak geçmektedir.

�smen Tevrat’ın zikri yoktur.6 Ayrıca Kur’an’da �sa’ya “Kitabın, hikmetin, Tevrat’ın ve

�ncil’in”7 ö�retildi�inden bahsedilir.8 Kur’an’ın “el-Kitab” lafzını sıkça kullanması bu

lafızla kastedilen kitabın, Kur’an’ı mı yoksa Tevrat ve �ncil’i de mi kapsadı�ı tartı�ma

konusu olmu�tur. Müfessirlerden bazıları “el-Kitab” lafzının gaybî bir lafız oldu�unu

savunmu�tur.9 Bu konuda Süleyman Ate�’in “el-Kitap”tan kastının ilk önce Tevrat daha

sonra da Kur’an oldu�unu görürüz.

Ate� Kur’an’ın Kitab olarak indirilmedi�ini ama Tevrat’ın Musa’ya yazılı

levhalar halinde verildi�ini A’raf suresi 39. ayete dayanarak söyler.10 Kur’an’da

Kitab’ın verilmesi ile indirilmesi farklı �eylerdir. Kitab’ın verilmesi do�rudan yazılı

olarak peygambere verilmesi iken, Kitab’ın indirilmesi ise anla�ılacak bir dil ile

peygambere vahyedilmesidir. Dolayısıyla Kur’an’ın birçok ayetinde Kitab’ın Musa’ya

verildi�i bildirilir.11

Musa’ya Kitap verildi�inden bahseden birçok ayet vardır. “ Biz Musa’ya Kitabı

verdik. Ve �srailo�ullarına benden ba�kasına dayanılıp güvenilen bir Rab edinmeyin

1 Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 66; Mustafa Öztürk, “�slâm Tefsir Gelene�inde Ehl-i

Kitapla �lgili Bazı Telakkilerin Epistemik De�eri”, (Yayımlanmamı� Sempozyum Bildirisi),Kur’an’ın Farklı �nanç Mensuplarına Yakla�ımı Sempozyumu, Konya 2006, s. 8.

2 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 368. 3 Âl-i �mran, 93; Mâide, 43, 66, 68; A’raf, 157; Cuma, 5–6. 4 Âl-i �mran, 48, 50; Mâide, 46, 110; Saff, 6. 5 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 368. 6 Bkz. Bakara, 53, 87; En’âm, 91, 154; Hud, 17, 110; �srâ, 2, 101; Enbiyâ, 48; Mü’minûn, 49, Furkan, 35;

Kasas, 43; Secde, 23; Mü’min, 53; Fussilet, 45; Ahkaf, 12; Necm, 36; A’lâ, 19. 7 “Melekler Meryem’e hitaben �sa hakkında sözlerine devam ettiler. Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat’ı

ve �ncil’i ö�retecek.” Âl-i �mran, 48; “... Sana kitabı, hikmeti, Tevrat ve �ncil’i ö�retmi�tim.” Mâide, 110.

8 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 368. 9 Bkz. Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 64–65. 10 “Ö�üde ve her �eyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalara yazdık…” A’raf, 39. 11 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I, s. 20.

Page 42: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

30

diyerek bu Kitab’ı bir hidayet rehberi kıldık.”1, “Andolsun Musa’ya Kitab’ı verdik.”2,

“Sonra Musa’ya Kitab’ı verdik.”3, Ayrıca Kur’an’da “Musa ve Harun’a Kitap

verilmesinden” bahseden ayetler4 ile “kendilerine Kitap verilenler”den bahseden ayetler

mevcuttur.5 Sadece bir ayetle de �srailo�ullarına Kitap ve peygamberlik verilmesinden

bahsedilmektedir.6 �brahim ailesinin de �srailo�ullarından olması sebebiyle, “�brahim

ailesine Kitab’ı ve Hikmeti vermi�tik”7 ayetine de burada de�inebiliriz.

Ate�, “Musa’ya verilene el-Kitap dedi�i gibi, temel Kitab’ın içeri�i olarak Hz.

Muhammed’e indirilene de Kitap denilmi�tir” demektedir.8 Temel ilahî Kitab’ın bir

oldu�unu savunan Ate�, Kitab’ın her peygambere, anla�ılsın diye kendi dili ile

indirildi�ini belirtmi�tir. “Ana Kitab kendi katındadır.”9 Ana Kitab’ın Musa’ya yazılı

levhalar halinde verildi�ini10 ve onun de�i�meyen kıssalarının Hz. Muhammed’e

vahyedildi�ini de bildirmi�tir.11 Ate�, Kur’an’ın kendinden önceki Kitab’ı tasdikleyici

oldu�unu da açıklamalarına eklemi�tir.12

Ate�, iki Kitab’ın birbirine benzerli�ini ve birincisinin esas oldu�unu belirtir.

Buna dayanak olarak Ahkaf suresi 10. ve 12. ayetleri gösterir: “De ki: Hiç dü�ündünüz

mü? E�er bu Kur’an Allah katından oldu�u halde siz onu tanımamı�sanız,

�srailo�ullarından bir �ahid de benzerinin Tevrat oldu�una tanık olup inandı�ı halde siz

inanmaya tenezzül etmemi�seniz (durumunuz nice olur)? ... Ondan önce imam ve

rahmet olarak Musa’nın Kitab’ı var. Bu da kendisinden öncekileri do�rulayan, Arap

diliyle vahyedilmi� bir kitaptır…” Ate�’e göre, bu ayet ile Kur’an’ın Tevrat’ın benzeri

oldu�una dikkat çekilirken, Tevrat’ın asıl (imam), Kur’an’ın da onu tasdik edici bir

Kitab oldu�u açıklanmak istenmi�tir.13

1 �srâ, 2. 2 Bkz. Kasas, 43, Hud, 110; Fussilet, 61; Mü’minûn, 49; Secde, 53; Bakara, 53, 87. 3 En’âm, 154. 4 Saffat, 117; Enbiya, 48. 5 Bkz. Kasas, 52; En’âm, 20, 89, 114; Bakara, 121, 146; Müddesir, 31; Âl-i �mran, 19, 20, 186; 187; Nisa,

47, 131; Beyine, 4; Mâide, 5, 7; Hadid, 16; Tevbe, 29. 6 Câsiye, 16. 7 Nisa, 54. 8 Bkz. Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I, s. 22. 9 Rad, 39; Fussilet, 44–45. 10 A’raf, 145. 11 Fussilet, 1–3. 12 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 494–498; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı

Yeniden �slâm’a I, s. 23–24. 13 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 12–13.

Page 43: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

31

Ate�, el-Kitab’dan kastın ne oldu�unu daha iyi anlamamız için daha birçok

ayetin tefsirinde bu konuya yer vermektedir. Meselâ, “O Kitab’dan sana vahyedileni

oku ve namaz kıl… Kitap Ehli ile ancak en güzel biçimde tartı�ın… O (sana vahyedilen

Kur’an), kendilerine ilim verilmi� olan (Kitab sahip)lerinin gö�üslerinde (belleklerinde)

bulunan açık anlamlı ayetlerdir.”1

“O Kitab’dan sana vahyedileni oku!” emri de daha önce �srailo�ulları ile ilgili

anlatılan kıssaların Kur’an’da da anlatıldı�ından bahsetmektedir. Ankebut 49. ayette de

Kur’an’ın Kitap Ehli’nin hafızasında bulunmasının açıklaması yapılmı�tır. Kur’an

ancak Kitap Ehli’nin bilginlerinin hafızasında bulunabilir. Bu da Kur’an’ın Tevrat’ın

tamamlayıcısı oldu�u ve Tevrat ile ortak noktalarının bulundu�u anlamına gelmektedir.2

Birçok ayette de daha önce Musa’ya vahyedilmi� Kitab’ın Hz. Muhammed’e de

Arapça vahyedildi�ini görmekteyiz.3 Kitap Ehli bilginlerinden bazıları da Kur’an’ın

anlattıklarını kitaplarında da bulunca4 iki kitabın benzerli�ini onaylamı�lar ama

içlerinde bir kısmı inkâr etmi�tir. Ate� buna örnek olarak, Medine’den gelen

Yahudilerin Kur’an’ı dinledikleri halde Müslüman olmamalarını göstermi�tir.5

Kısaca özetleyecek olursak Ate�’e göre Kur’an’da ma’rife olarak “el-Kitab”,

Tevrat ve eklerini bildirirken, "Ehlu’l Kitab” ise Yahudi ve Hıristiyanları

kapsamaktadır. Ate� tefsirinde Mücahid ve Katade gibi müfessirlerin de Huruf-u

Mukatta ile ba�layan Rad, Hicr, Yusuf gibi surelerin ba�ında anılan Kitab’ın Tevrat ve

�ncil oldu�unu söylediklerini aktarmı�tır.6

Ate�’in di�er bir görü�ü de Kur’an’da bulunan müte�abih ayetlerin Tevrat ve

�ncil’in ayetleri oldu�unu savunmasıdır. “Müte�abihlerin ardına dü�enler Müslümanlar

de�il, kitaplarının ayetlerini kasteden yanlı� anlamlara çeken, istedikleri biçimde tefsir

edip ayrılıklara, bölünmelere, çe�itli mezheplerin ortaya çıkmasına sebep olan Kitap

Ehlidir”7 demi�tir. �lgili ayetlerden de anla�ılaca�ı gibi “el-Kitap”tan kasıt Tevrat ve

1 Ankebut, 45–49. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 516–518. 3 Bkz. Ankebut, 45; Rad, 37. 4 Bkz. Bakara, 146; Mâide, 83; �sra, 107; Rad, 36, 37, 43; Enbiya, 7. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 520–521; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel

Mesajına Ça�rı, s. 14–16; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I, s. 20–28. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 517; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s.

15. 7 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 16.

Page 44: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

32

�ncil’dir. Kur’an da kendisinden önceki kitapları neshedici de�il, do�rulayıcı ve

koruyup kollayıcı olarak gönderilmi�tir.1

Bu ba�lamda “Kitap” lafzı Kur’an’da özellikle bu konuyla ilgili ayetlerde bildik

anlamda yazılı bir metni de�il, ilahî vahyi ifade etmektedir.

2.4.2. Kur’an-ı Kerim’e Göre Tevrat’ın �lahî Men�ei

Kur’an birçok ayeti ile Tevrat’ı tasdik eder ve onda hidayet ve nur oldu�unu

bildirir.2 “Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır…”3, “Biz

Musa’ya ve Harun’a (do�ruyu yanlı�ı) ayıran (Kitab)ı sakınanlar için bir ı�ık ve ö�üt

olarak verdik.”4 Yine Kur’an Tevrat’ın ve di�er kutsal kitapların aslî �eklini tasdik eder.

“Sana da kendinden öncekini do�rulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak bu kitabı

gerçekle indirdik.”5, “Kitaptan sana vahyetti�imiz, kendinden öncekini do�rulayan

gerçektir…”6 ve daha birçok ayet Tevrat’ın ilk halini tasdik etmektedir.7

Yahudiler kendilerine ait eserleri Allah kelamı olarak takdim etmekten de

çekinmemi�lerdir. “Vay haline o kimselerin ki, Kitab’ı elleriyle yazıp, az bir paraya

satmak için, Bu Allah katındandır derler! Ellerinin yazdı�ından ötürü vay haline

onların!”8 Ehl-i Kitap’tan Allah yolunda ölenlerin cennetle müjdelendi�ini de

Kur’an’dan ö�renebiliriz. “... Allah onlardan inanıp iyi i� yapanlara ma�firet ve büyük

sevap vermi�tir.”9

Kur’an-ı Kerim son Peygamber Hz. Muhammed’in Tevrat ve �ncil’de

müjdelendi�ini de belirtmektedir: “Yanlarındaki Tevrat ve �ncil’de yazılı buldukları o

elçiye, o ümmî peygambere uyanlar (var ya), i�te o peygamber onlara iyili�i emreder,

onları kötülükten men eder, onlara temiz �eyleri helal, pis �eyleri haram kılar.

A�ırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O peygambere inanıp ona saygı

1 Bkz. Bakara, 41, 89, 91, 97, 101; Âl-i �mran, 3; Nisa, 47; Mâide, 48; En’âm, 92; Fâtır, 31; Ahkaf, 12, 30. 2 �srâ, 20; Secde, 23… 3 Mâide, 44. 4 Enbiya, 48. 5 Mâide, 48. 6 Fâtır, 31. 7 Bkz. Bakara, 41, 89, 91, 97, 101; Âl-i �mran, 3; Nisa, 47; Mâide, 48; En’âm, 92; Ahkaf, 12, 30. 8 Bakara, 79. 9 Fetih, 29.

Page 45: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

33

gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur’a (Kur’an’a) uyanlar var

ya, i�te kurtulu�a erenler onlardır.”1

Son olarak da Kur’an’da Tevrat’ın Musa’ya do�ruyu göstermek ve rahmet

olmak üzere gönderildi�i açıklanır:2 “Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak

Musa’nın kitabı vardır. Bu (Kur’an)da zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde

olmak üzere Arap lisanıyla indirilmi�, do�rulayıcı bir kitaptır.”3

Görüldü�ü üzere bu ayetler Tevrat’ın ilahî men�eili oldu�unun kanıtıdır. Burada

Tevrat ile ilgili bahsedilecek mevzular oldukça fazladır. Fakat biz bunları ayrı konu

ba�lıkları altında daha detaylı vermeye çalı�aca�ız.

2.4.3. Kur’an-ı Kerim ve Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat’ta Tahrif Meselesi

Tahrif, bir kelimenin yerinden kaydırılması ve de�i�tirilmesi anlamına

gelmektedir. Bu kelime fiil kalıbında olmak üzere birkaç ayette zikredilmi�tir.4 �lahî

kitaplarda tahrif çok tartı�ılan problemli konulardan biridir.5 Her din müntesibi kendi

kitabının asıl oldu�unu di�erinin ise tahrif edildi�i görü�ünü savunmu�tur.

Müslüman bilginler Tevrat’ın tahrifi ile ilgili olarak üç farklı fikir beyan

etmi�lerdir. Bu üç görü�e kısaca de�inecek olursak, ilk grup Tevrat’ın lafız ve mana

bakımından tahrif edilmi� oldu�unu ve Tevrat’ı Allah’a atfetmenin O’na iftira olaca�ını

söyler ve Tevrat’ın hürmete layık olmadı�ını belirtir. �bn Hazm ve el-Karafî bu grubun

temsilcileridir. �kinci grup ise, tahrif ve tebdilin Tevrat’ın lafzında de�il tefsirinde

meydana geldi�ini savunur. Bu grubun temsilcisi de �bn Haldun ve Makrizî’dir. Üçüncü

grup ise iki grubun ortasında bir yer tutmu�tur. Tevrat lafzının pek az bir kısmının tebdil

edilip asıl tebdil ve tahrifin onun tefsirinde oldu�u görü�ündedir. �bn Teymiyye,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve Süleyman Ate� ise bu grubun temsilcileridir.6

Süleyman Ate�’in Tevrat’ın tahrifi ile ilgili görü�lerine geni�çe bakacak olursak

Ate�’in sözlerine Kur’an’ın kendinden önceki Kitabı neshedici de�il tasdik edici olarak

1 A’râf, 157. 2 Bkz. Furkan, 35; En’âm, 154, 157; Secde, 23; �srâ, 2; Enbiya, 48. 3 Ahkâf, 12. 4 Bkz. Bakara,75; Nisa,46; Mâide,13,41. 5 Ayrıntılı bilgi için bkz. Öztürk, “�slâm Tefsir Gelene�inde Ehl-i Kitapla �lgili Bazı Telakkilerin

Epistemik De�eri”, s. 14–20. 6 Bkz. Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 230–251.

Page 46: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

34

gönderildi�ini belirten ayetler1 ile ba�ladı�ını görürüz.2 Ate�, “Kur’an’ın do�ruladı�ı

Kitap ortadan kalkmı� bir Kitap de�ildir” der. Bu görü�ünü de, “Sizin yanınızda

bulunanı do�rulayıcı olarak…”3 ayetine dayandırır ve ayetin, bahsedilen Kitab’ın

Yahudilerin elinde bulundu�unu gösterdi�ini savunur.

Kur’an’ın bir ayetinde, “Tevrat indirilmeden önce, �srail’in, kendisine haram

kıldı�ı �eyler dı�ında, �srailo�ullarına bütün yiyecekler helaldi. De ki: Do�ru iseniz

Tevrat’ı getirip okuyun!”4 buyrulur. Ayet Yakub’un kendisine haram kıldıkları dı�ında

bütün yiyeceklerin �srialo�ullarına helal oldu�unu ve bunun ispatı için de Tevrat’ın

getirilip okunmasını istemektedir.5 Bu konuda Ate� �öyle demektedir: “�imdi e�er

Yahudilerin ellerinde bulunan Tevrat Kur’an’ın kastetti�i Tevrat de�ilse, o zaman

Kur’an nasıl Yahudilerden Tevrat’ı getirip okumalarını istemektedir? Adamlar, olmayan

Tevrat’ı nasıl getirsinler? Demek Tevrat var ki, Kur’an onun getirilip açıkça okunmasını

emretmektedir.”6

�srailo�ulları Allah’ın sözünü i�itip anladıktan sonra kendi ayetlerini kasten

yanlı� yorumlayarak Tevrat’ın anlamını tahrif etmi�lerdir: “�imdi (ey mü’minler) siz,

bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardı ki, Allah’ın

sözünü i�itirlerdi de dü�ünüp akıl erdirdikten sonra, bilebile onu de�i�tirirlerdi.”7 Ate�,

�srailo�ulları’nın bu i�i çıkar için yaptıklarını belirtmi�tir.8 Çıkar u�runa böyle kötü bir

i�i yapanlar da Kur’an tarafından uyarılmı�tır: “Vay haline o kimselerin ki, elleriyle

Kitab’ı yazıp az bir paraya satmak için ‘Bu Allah’ın katındandır’ derler. Ellerinin

yazdı�ından ötürü vay haline onların! Kazandıklarından dolayı vay haline onların!”9

Bu ayet ile kastedilen, Yahudilerin elleriyle yazmı� oldukları Tevrat’ın kendisi olmayıp,

din bilginlerinin Tevrat ayetleri üzerine yazdıkları �erhler ve Tevrat ayetlerini

arzularınca yorumlayıp telif ettikleri ahkâm kitaplardır, diyen Ate� ayrıca, din

1 Bkz. Bakara, 41, 89, 91, 97, 101; Âl-i �mran, 93; Nisa, 47; Mâide, 48; En’âm, 92; Fâtır, 31; Ahkaf, 12,

30. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 498–501. 3 Bakara, 40. 4 Âl-i �mran, 93. 5 Bkz. Tekvin, 32: 22–31. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 80-81. “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, Ocak 1989, Sa. 1, s. 10.

7 Bakara, 75. 8 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 185. 9 Bakara, 79.

Page 47: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

35

adamlarının Kitab’ın aslında bulunmayan ayrıntılara dair içtihad hükümlerini -çeli�kili

bile olsa- Allah’ın buyrukları olarak gösterdiklerini açıklamalarına eklemi�tir.1

Görüldü�ü gibi Ate�, Kur’an’ın Yahudileri Tevrat’ın hükümlerini uygulamaya

ça�ırması sebebiyle Tevrat’ın muharref ve mensuh olmadı�ını belirtmi�tir. Ate�’e göre,

her dine zamanla çe�itli eklemeler olmu� sadece Yahudiler de�il mü�rikler de kendileri

hükümler koyup bunları Allah hükmü göstermeye çalı�mı�2 ve bu sebeple

uyarılmı�lardır.

Mâide suresi 44 ve 45. ayetlerde Tevrat hükümlerini uygulayan din adamları

övülürken, “Kim Allah’ın indirdi�i ile hükmetmezse kâfirlerin ta kendileridir” ayeti ile

de ilahî hükme uymayanların durumu bildirilmi�tir. Bu hükümlere uymak zorunda olan

sadece Yahudiler de�ildir. Kitap Ehli kapsamındaki Hıristiyanlara da Rablerinden

gelene uymaları emredilmi�tir. “De ki: Ey Kitap Ehli! Siz, Tevrat’ı ve �ncil’i ve

Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir esas üzerinde de�ilsiniz!”3 Bu ayetten de

anla�ılaca�ı gibi Kur’an Kitap Ehli’ne kitaplarını do�ru dürüst uygulamalarını

emretmektedir. Ate� bu emre uyanların, tüm ilahî dinlerin özde birli�i4 esasına

dayanarak mutlulu�a eri�ece�ini belirtmektedir.5

Ate�, Tevrat’ın Kur’an’ın indi�i dönemde sahih oldu�unu, daha sonra kasıtlı-

kasıtsız müstensihlerin hatalarından kaynaklanan de�i�ikliklerin Tevrat’a girdi�ini

savunmaktadır. Kur’an’da anlatılan �srail peygamberleri ile ilgili kıssalarının bazı

bölümlerinin bugünkü Tevrat’a bulunmamasını da bu de�i�ikliklerden saymaktadır. Bu

görü�ünü Muhammed �zzet Derveze’den etkilenerek söyleyen Ate�, daha sonra Hz.

Muhammed’in peygamberli�inin Tevrat’taki delillerinin tahrifini saçma bulmaktadır.

Tek nüsha olmayan ve her kabilesi ayrı bir yerde olan Yahudilerin ellerinde bulunan

Tevratların hepsinin birden de�i�tirilmesinin imkânı olmadı�ını söylemektedir ve bu

görü�ünde de tamamen haklıdır. Ate�, “Peygamberin vasıflarının yazılı olması

�srailo�ullarının tahrife gitmesine bir sebep olmamalıydı. Çünkü isterlerse �srailo�ulları

bu sıfatların Hz. Muhammed’e uymadı�ını söylerlerdi. Kendilerini inanmaya zorlayan

yoktu ve Arapların da kendi dillerinden olmayan bir Kitab’ı anlamaması i�lerini

kolayla�tırıyordu. Bu sebeple Tevrat’ta bunlar yoktur deyip savunmalarını yaparlardı.”

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 187. 2 Nahl, 17. 3 Mâide, 68. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 489–494. 5 Bkz. Mâide, 66, 69; A’râf, 159, 181; Fâtır, 32.

Page 48: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

36

diyerek Tevrat’ın de�i�tirilemeyece�ini söylemektedir.1 Fakat burada önemli bir

problemle kar�ı kar�ıya kalınmaktadır. Baki Adam eserinde, kimsenin Tevrat’ın metni

ile oynayamayaca�ını, bunun kolay olmadı�ını savunan Ate�’in, �srailo�ulları

kıssalarının da de�i�tirilmesinin mümkün olmayaca�ını söyleyece�i yerde bunun aksini

söyleyerek kendi içinde çeli�kiye dü�tü�ünü belirtmektedir.2

Tevrat’ta tahrif konusu tartı�maya açık bir konudur. Fakat bu konuda Ate�’in

görü�ü di�er âlimlerden farklıdır. Ate�, Bakara 79. ve 80. ayetlere dayanarak Tevrat’ın

metin tahrifine u�ramadı�ını sadece onun yorumuna yazılan �erhlerde tahrif oldu�unu

savunmaktadır. Böylece Ate�, Tevrat’taki tahrifin metninde de�il de yorumunda yapılan

de�i�ikliklerin Tevrat’ta yapılmı� gibi algılanmasına açıklık getirmeye çalı�mı�tır. Fakat

son olarak yukarıda belirtti�imiz dü�ünceleriyle kendi içinde çeli�ki sergilemi�tir.

Son olarak Tevrat’taki tahrif ile ilgili âlimlerin bir tartı�masına daha de�inmekte

fayda vardır. �slâm âlimlerinden bir kısım Tevrat ve �ncil gibi asılları ilahî olan ancak

sonradan tahrif edildi�ini savundukları kitapların lâfzen de olsa bir anlam içermedi�ini

�öyle bildirirler: “Herhangi bir kimse namazda yanlı�lıkla Tevrat, Zebur ya da �ncil’den

bir bölüm okursa, bu okudu�u �ey geçerli olmaz. Çünkü okudu�u Kur’an ve Tesbih

dı�ındadır.”3

Süleyman Ate� ise, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir” adlı makalesinde

“Allah’ın sözlerini de�i�tirecek kimse yoktur”4 ayetine dayanarak sözlerin, kalıpların

de�i�ik olabilece�ini ama Tevrat, �ncil ve Kur’an’ın her kavme kendi dili ile

vahyedildi�ini ve içeri�inin aynı olaca�ını belirtmi�,5 �mam-ı A’zam Ebû Hanife’nin

namazda Kur’an yerine Tevrat’tan Kur’an’a uygun dü�en bir ayet okumasının namazı

bozmayaca�ını ve namazın sahih olaca�ını söyledi�ine de�inmi�tir.”6

Konumuzun bu kısmına kadar Tevrat’ın tahrifi konusunda beyan edilen üç

görü�ü inceledik. Tevrat’ın lâfzen ve manen tahrif edilmi� oldu�una, ikinci olarak

tefsirinin tahrif edilmi� oldu�u görü�üne ve son olarak da Tevrat lafzının az bir

kısmında tahrifi kabul edilip Tevrat’ın tefsirdeki tahrifin daha fazla oldu�unu savunan

grupların görü�lerine kısaca de�indik. Özellikle üçüncü gruba giren Süleyman Ate�’in

1 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 127–131. Adam, Yahudi

Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 249–251. 2 Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 251. 3 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 189. 4 En’âm, 20. 5 Bkz. A’lâ, 18–19. 6 Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, Sa. 1, s. 16.

Page 49: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

37

görü�lerini açıklarken, kendi içinde dü�mü� oldu�u tutarsızlıklara da yer vermeye

çalı�tık. Son olarak namaz içinde Tevrat’tan ya da �ncil’den bir bölüm okumanın

namazın sahihlik derecesini etkileyip etkilemedi�i tartı�masında âlimlerin bir kısmının

bu durumun namazı etkilemeyece�i ve namazın sahih olaca�ı görü�ünü savundu�unu

(Ate� de dâhil), di�er kısmın ise tahrif edilmi� bir Kitab’ın ayetlerinin namazda

okunamayaca�ını savundu�unu gördük. Bu konuya ı�ık tutması amacı ile �imdi de

Yahudi kaynaklarına göre Tevrat’ın tahrifi meselesine kısaca de�inmeyi uygun

görmekteyiz.

Eski Ahid’de bulunan bilgilere göre Musa’ya gelen vahyin kapsamının bu

günkü Tevrat’ın hacmi kadar olmadı�ı belirtilmektedir. Mesela Ye�u Kitab’ında,

Musa’nın kitabının bir mezbah yani 12 ta� üzerine yazılı oldu�u belirtilmektedir.

Rabbîlerin açıklamasına göre de bu hali ile Tevrat’ın 12 ta� üzerine yazılı olması

imkânsızdır. Yani bugünkü Tevrat muhtevasının tamamıyla Musa’ya ait oldu�unu

söyleyemeyiz.1

Musa’dan çok sonra tespit edilmi� olan Tevrat’ın aslî yapısını koruyamadı�ını

devamlı de�i�ikli�e u�rayıp tahrif edildi�ini ise Rabbanî kaynaklardan ö�renmekteyiz.

Önceleri “Bugünkü Tevrat’ın Musa’ya verilen Tevrat oldu�unu ve hiç de�i�ikli�e

u�ramadı�ını” söyleyen Ortodokslu�un temelini olu�turan Rabbanî kaynaklar sonradan

Tevrat’ın tahrif edilmesinden dolayı içinde bilgi yanlı�lıklarının ve çeli�kilerin

bulundu�unu söylemi� ve çeli�kiye dü�mü�lerdir. Ayrıca Tevrat’ın Musa’ya yazılı ve

sözlü olarak verildi�ini iddia ederek Rabbîlerin yorumunu içeren “Sözlü Tevrat”ı daha

de�erli saymı�lardır.2

Günümüzde ise kimi Yahudiler, Rabbanî kaynakların temelini olu�turan, “Tanrı,

yorumlarıyla birlikte, Tevrat’ı harf ve kelimeleriyle Musa’ya yazdırmı�tır” anlayı�ını

terk ederek, Tevrat’ı asırlar boyu tedricen geli�en, Tanrı’nın yazdırdı�ı kutsal kitap

olarak görmemi�, Tevrat’ın ilâhî ve be�erî unsurlar ta�ıyan kitaplar koleksiyonu

oldu�unu savunmu�lardır.3

1 Bkz. Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 258. 2 Bkz.Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 260. 3 Daha geni� bilgi için bkz. Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 165–205. Paçacı, “Kur’an’ı

Kerim I�ı�ında Vahiy Gelene�ine(Kitab-ı Mukaddes Ba�lamında) Bir Bakı�”, �slâmî Ara�tırmalar, s. 181–182.

Page 50: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

38

Konumuza son vermeden önce Tevrat müfessirlerinden Adam Clark’ın �u

sözlerinden de bahsetmeliyiz. Clark: “Tekvin 36: 32–39.* pasajların Tevrat’ın do�ru bir

nüshasına ha�iye olarak yazıldı�ını, sonra onu istinsah eden birinin, bunları Tevrat

metninden sanıp Tevrat’a soktu�unu kesinli�e yakın bir biçimde kuvvetle

zannediyorum.” demi�tir.1

Bu konuda Süleyman Ate� bu örnekleri ço�altmanın mümkün oldu�unu,

Tevrat’ı yeniden derleyen Ezra’nın dahi ona neler kattı�ının bilinmedi�ini ve Babil

esaretinden sonra derlenmi� olması sebebiyle Tevrat’ta Babil sözlerine de fazlaca

rastlandı�ını bildirmektedir. Ayrıca Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Peygamber döneminde

Yahudilerin ellerinde bulunan Kitabı -temeli ilahî oldu�u için- ilahî Kitap kabul etti�ini,

çe�itli dönemlerdeki peygamberlerce derlenmi� olsa bile, esas itibarı ile ilhama dayalı

oldu�u için Yahudilere “Ehlu’l-Kitab” ( �lahî Kitab sahibi ) denildi�ini bildirmi�tir.2

Kur’an’ın “kelimeleri yerlerinden tahrif ettikleri”nden kastı ise Yahudilerin

kitabı tahrif ettikleri de�ildir. Çünkü ayetin devamı, “Sizin yanınızda bulunanı

do�rulayıcı olarak indirdi�imiz bu (Kur’an)a inanın…” demekte, bu da Kur’an’ın

Yahudilerin elinde bulunan Kitab’ın do�rulu�unu onayladı�ını kanıtlamaktadır. Ate�

burada, “E�er Kitap bozulmu�, tahrif edilmi� ise Kur’an nasıl o Kitab’ı do�rulayıcı

olur? Bu çeli�kidir. Kur’an’da çeli�ki yoktur” diyerek tartı�ma yaratan bu görü�ünü

açıklamalarına eklemi�tir.3

Sonuç olarak, çok uzun bir tarihe sahip olan Yahudilerin kitaplarını

koruyamadıklarını, kutsal metinlerin içine giren yorumların zaman içinde vahiy

mahsulü gibi algılandı�ını ve Yahudi Rabbîlerin de do�rulaması ile Tevrat’ta tahrifin

oldu�una de�indik. Fakat Tevrat’ın bazı ayetlerinin Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ile

örtü�mesi de bize Tevrat’ta olan tahrifin tüm kitabı kapsamadı�ının kanıtı olmu�tur. Bu

sebeple Müslümanlar Tevrat’ta tahrif olsa bile yine de onu Allah’ın kelamı saymı�lar ve

bu konuda söyleyecekleri sözlerde ihtiyatlı davranmı�lardır.

* “Edomda Bear’un o�lu Bela kral oldu ve �ehrin adı Dinhaba idi. Bela öldü ve onun yerine Botsralı

Zerah’ın o�lu Yobab kral oldu. Yobab öldü ve onun yerine Temanîlerin diyarından Hu�am kral oldu. Hu�am öldü ve Moab kırında Midyan’ı vuran Bedad o�lu Hadad onun yerine kral oldu ve �ehrinin adı Avit idi. Hadad öldü ve onun yerine Masrekalı Samla kral oldu. Samla öldü ve onun yerine ırmak kenarındaki Rehobottan olan �aul kral oldu. �aul öldü, onun yerine Akbor’un o�lu Baal-hanan kral oldu. Ve Akbor’un o�lu Baal-hanan öldü ve onun yerine Hadar kral oldu ve �ehrin adı Pau idi ve karsının adı Mezahab’ın kızı, Matredin kızı Mehehtabeldi.” Tekvin, 36: 32–39.

1 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 469. 2 Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 469. 3 Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 470.

Page 51: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

39

2.5. Firavun ve Musa

Kur’an’da �srailo�ulları ile ilgili kıssaların fazlaca bulunması Hz. Muhammed’in

Yahudilerle aynı �ehirde yan yana ya�aması ve Müslümanların Yahudilerle olan

ili�kisinden kaynaklanmaktadır. Mekke’de mü�riklerle, Medine’de Yahudilerle

mücadele etmek zorunda kalan Hz. Peygambere bu konuda inen ayetler oldukça

fazladır. Kur’an’da birçok ayette Hz. Musa ve Firavun arasındaki ili�kiden

bahsedilmektedir. �imdi de Firavun’un �srailo�ullarına yaptıklarına ve Allah’ın onları

nasıl korudu�una de�inece�iz.

“Sizi Firavun ailesinden de kurtarmı�tık. Hani (onlar) size azabın en kötüsünü

reva görüyor, o�ullarınızı bo�azlayıp, kadınlarınızı sa� bırakıyorlardı ve bunda sizin

için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. Sizin için denizi yarmı�, sizi kurtarmı� ve

Firavun ailesini bo�mu�tuk; siz de bunu görüyordunuz.”1

Mısır kralı (Firavun) gördü�ü bir rüya üzerine �srailo�ullarından do�acak bir

çocu�un tahtını ele geçirece�ini anlamı� ve bu sebeple �srailo�ullarından do�acak tüm

erkek çocukların öldürülmesi emrini vermi�tir.* Bu olay Kitab-ı Mukaddes’te de

geçmektedir. Güçlenen �srailo�ullarının olası bir sava�ta kar�ı taraf ile birle�mesinden

korkan Firavun, ebelere do�acak erkek çocukların öldürülmesini emretmi�,2 fakat

merhametli ebelerin bazen bu emri uygulamaması ve Yüce Yaratıcının takdiri ile

kurtulan çocuklar da olmu�tur. ��te Musa da Rabbin takdiri ile annesi tarafından sandık

içinde nehre bırakılmı�, bu sandık ilahî hikmet ile Firavun ailesince bulunmu� ve aile

Musa’yı evlat edinmi�tir.3 Bu olay Kur’an’da �öyle geçmektedir: “(Sen do�du�un

zaman) annene vahyedileni vahyetmi�tik: Onu sandı�a koy suya at; su sahile bıraksın;

onu benim de dü�manım onun da dü�manı olan biri alacaktır. Gözümün önünde

yeti�tirilmen için senin üzerine benden bir sevgi koydum. Kız karde�in gidip ona

bakacak birini size göstereyim mi? diyordu. Böylece seni annene geri verdik ki, gözü

aydın olsun, üzülmesin. Sen, bir de adam öldürmü�tün, o zaman da seni tasadan

kurtarmı� ve seni iyice denemi�tik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra takdir

etti�imiz bir vakitte bize geldin ey Musa! Seni kendim için yeti�tirdim. Sen ve karde�in,

ayetlerimi götürün, beni anmakta gev�eklik etmeyin. Firavun’a gidin, çünkü o azdı. Ona

1 Bakara, 49–50; Kasas; 4. * Muhammed Abduh bu rivayetin sa�lam bir senedi olmadı�ını ayrıca tarihî gerçeklere de uymadı�ını

bildirmekte, asıl olayın Kitab-ı Mukaddes’te anlatılan gibi oldu�unu söylemektedir. Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 162.

2 Bkz. Çıkı� 1:8–22. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 163.

Page 52: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

40

yumu�ak söz söyleyin belki bir ö�üt alır veya korkar.”1 Görüldü�ü gibi Musa’nın

do�umu ve büyümesinin Allah gözetiminde oldu�undan bahseden ayetler ayrıca onun,

Allah tarafından korundu�una da i�aret eder.

Musa delikanlılık ça�ında, bir Mısırlı ile kavga etmekte olan �srailo�ullarından

bir ki�iyi ayırmak isterken bir yumrukla Mısırlının ölümüne sebep olmu�, bu sebeple

Mısır’dan kaçıp Medyen’e gitmi�tir. Böylece Allah onu hapis ya da öldürülme

tehlikesinden korumu�tur. Medyen’de on yıl kalan Musa orada bir aileye hizmet ederek

hem olgunla�mı� hem de evlenmi�tir.2 Burada i�i biten Musa daha sonra peygamberlikle

görevlendirilmi�tir.3 Bu olaylar Tevrat’ın Çıkı� 2. Bab’ında da anlatılmaktadır.

Ayrıca Musa’nın do�umu ve yeti�tirilmesi4, Mısırlıyı öldürmesi ve Medyen’e

kaçı�ı5, Medyen’e gelip evlenmesi6, hizmet süresinin bitmesi ve ailesi ile Mısır’a

dönü�ü7 Kur’an’da ayrıntılı olarak anlatılmı�tır.

Firavun’un acımasızca kıydı�ı canlara ra�men Allah’ın takdiri ile

�srailo�ullarından birisi hem kendi evinde büyümü� hem de zamanla onun kar�ısına

peygamberlik iddiası ile çıkmı�tır. Musa �srailo�ullarını Mısır’dan çıkarıp Filistin’e

götürmek isteyince iyice sinirlenen Firavun, Musa’nın peygamberli�ini reddetmi� ve

gösterdi�i mucizelerin de onun bir büyücü oldu�unun kanıtı saymı�tır. Bu davranı�ın

sadece Firavun’a özgü oldu�unu söyleyemeyiz. Tarih boyunca birçok kavmin zalimleri

ilahî kudreti inkâr etmi� ve uyarı almı�tır. ��te Musa ve Firavun arasında geçen bu

diyaloglara Kur’an birçok ayetinde yer vermi�tir. Bu ayetlere bakacak olursak hangi

kavimlerin uyarıldı�ını görürüz. “O orduların haberi sana gelmedi mi? Yani Firavun ve

Semûd’un?”8 “Onlardan önce Nuh kavmi, Resliler ve Semûd da yalanlamı�tı. Âd,

Firavun ve Lut’un karde�leri de. Eykeliler ve Tubba kavmi de.”9 �üphesiz Firavun’un

kavmine de uyarıcılar gelmi�ti. Onlar bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de onları

galip ve kudretimize layık bir �ekilde yakaladık.”10 “Onlardan önce Nuh kavmi, Âd ve

1 Tâhâ, 36–45. 2 Bkz. Kasas, 22–28. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 430. 4 Bkz. Kasas, 7–14. 5 Bkz. Kasas, 15–22. 6 Bkz. Kasas, 23–28. 7 Bkz. Kasas, 29–35. 8 Bkz. Burûc, 17–18. 9 Bkz. Kâf, 12–14. 10 Bkz. Kamer, 41–42.

Page 53: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

41

kazıklar sahibi Firavun yalanlamı�tı.”1 Bu ayetler Allah’ın gönderdi�i peygamberleri

yalanlayıp onlara i�kence eden Firavun, Resliler, Âd, Lût, Eyke ve Tubba kavimlerinin

nasıl �iddetle cezalandırıldı�ını ve helak edildi�ini anlatmaktadır.2

Kâf suresi 12–14. ayetlerde ilk defa Res, Eyke ve Tubba kavimlerinin adı

geçmektedir. Peygamberleri yalanladıklarına göre bu kavimlere de peygamber

gönderildi�ini görmekteyiz. Furkan ve Kâf suresinde “ashâbu’r-ress” tabiri bir kez

anılmaktadır. “Tubba” adına da Kâf suresinden ba�ka bir ayette rastlanmamaktadır.

Eyke halkından ise 4. ayette bahsedilmektedir. Peygamber’in yeti�ti�i ortamda Araplar

arasında Hud ve Salih kıssaları gibi Eykelilerin ve Tubba kavminin kıssaları da

anlatılmaktaydı. Dolayısıyla Kur’an’da bu kavimlerden çok kısa olarak bahsedilmesi,

dinleyenlerin bu olayları bildiklerinin göstergesidir. Böylece Kur’an bu olayları anlatma

üslubunu de�il, sadece bilinenleri hatırlatma üslubunu seçmi�tir.3 Zaten Tevrat, �ncil ve

Kur’an vahiy mahsülü olup bu kitaplar birbirlerini açıklayıcı konumdadırlar.4

Tekrar konumuza dönecek olursak, Medyen’den yola çıkan Musa’nın bu

yolculuk esnasında vahye mazhar oldu�unu görürüz. “Hani o, bir ate� görmü�tü de

ailesine: ‘Siz durun, ben bir ate� gördüm, belki ondan size bir kor getiririm yahut ate�in

yanında bir yol gösteren bulurum’ demi�ti. Ate�in yanına gelince kendisine: ‘Ey Musa’

diye seslenildi. ‘Ben, (evet) Ben senin Rabbinim! Pabuçlarını çıkar. Zira sen kutsal

vadide, Tuva’dasın. ‘Ben seni seçtim �imdi vahyolunanı dinle.’ Muhakkak Ben, (evet)

Ben Allah’ım; Benden ba�ka Tanrı yoktur. Bana kulluk et ve beni anmak için namaz

kıl…”5 Bu ayetlerde Musa’nın Allah ile konu�tu�u6 ve kutsal vadi Tuva’da

peygamberlikle görevlendirildi�i anlatılmı�, bu olaya Neml, 7; Kasas, 29 ve Naziat, 15.

ayetlerde de temas edilmi�tir.

Neml suresi 7. ayette Musa ’ya hitaben söylenen sözler ise çe�itli yorumları

beraberinde getirmi�tir. “Oraya gelince kendisine seslenildi: “Ate�in içinde bulunan da,

1 Bkz. Sâd, 12. 2 Bkz. Ate�, “�sraio�ullarıl” , Kur’an Ansiklopedisi, C. VI, s. 268. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX,1991, s. 20. 4 Bkz. Baki Adam, “Kur’an’ın Anla�ılmasında Tevrat’ın Rolü” �slâmî Ara�tırmalar, C. IX, 1996 Sa. 1–

4, s. 167. 5 Tâhâ, 10–15. 6 “Bunun mahiyetini Allah bilir. Bir insanın Allah ile konu�ması, insanın insan ile konu�ması gibi

dü�ünülmemelidir. E�’ari’ye göre Allah, Musa’ya harf ve ses olmayan kadîm sözünü i�ittirmi�tir. Mu’tezile Allah’ın kadîm sözü oldu�unu kabul etmez. Allah, Musa’ya ça�ırma i�lemini a�aç gibi bir cisimde yaratmı�tır. Çünkü ça�ırma Allah’ın kelamıdır. Allah diledi�i zaman bunu yapmaya kâdirdir. Maveraünnehirli Ehl-i Sünnet ise kadîm sözünü kabul etmekle beraber, Musa’nın i�itti�i sözün kadîm olmayıp Allah’ın a�açta yarattı�ı bir ses oldu�unu söylemi�lerdir. Onlara göre i�itilen �ey yaratılmı� olan sestir.” Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 427.

Page 54: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

42

çevresinde olan da mübarek kılındı…” Bu konuda Razî, ate�in yani, nurun içinde olanın

Musa, çevresindekilerin de melekler oldu�unu iddia etmi�tir. Zemah�erî ate�in

içindekinin Musa, çevresinde bulunanları da kutsal topraklar olarak yorumlamı�tır.

Ate�’e göre ise “Ate� �eklinde görünen nurun içinde bulunan Musa’dır. Çevresinde olan

da Musa’ya tecelli eden vahiy nurunun çevresinde toplanan insanlar yani, ona tabi olan

mü’minlerdir. Yüce Allah gerek Musa’nın, gerek ona inen nurun çevresinde toplanan

mü’minlerin mübarek kılındı�ını bildirmektedir.”1

Musa’ya peygamberlik verilmesini bildiren ayetlere2 genel olarak bakacak

olursak ayetleri üç kısımda inceleyebiliriz. �lk kısım Musa ve Allah arasında geçen

diyalog, ikinci kısım Musa’ya bu esnada verilen mucizeler ve son kısım ise azmı� olan

Firavun’un uyarılması emridir. “Sa� elindeki nedir ey Musa? O, asamdır dedi, ona

dayanıyorum ve onunla davarıma yaprak silkeliyorum ve onda benim daha birçok

ihtiyaçlarım var. (Allah ) buyurdu: Yere at onu ey Musa! Musa onu yere attı bir de ne

görsün, o, ko�an kocaman bir yılan! (Allah): Al onu dedi, korkma biz onu yine ilk

durumuna sokaca�ız. Elini (sol) yanına sok; bir hastalık olmadan, ayrı bir mucize

olarak bembeyaz bir durumda çıksın ki sana en büyük mucizelerimizden bazılarını

göstermi� olalım.”3

�ni� sırasına göre ilk defa Tâhâ suresinde bahsedilen Tuva’da bulu�ma, Musa’ya

verilen iki mucize ve Musa’nın elinin parlaması olayından Tevrat’ın Çıkı� Kitabı’nın 3.

ve 4. Bablarında da bahsedilmi�tir.4 Ayetlerin devamı olan üçüncü kısımda ise

Musa’nın Firavun’a uyarıcı olarak gitmesi istenmi�tir.5 Musa bu emir kar�ısında

gönlünün geni�letilmesini6 yani sabırlı kılınmasını, i�inin kolayla�tırılmasını7 ayrıca

dilindeki tutukluk için de karde�i Harun’un kendisine yardımcı verilmesini8 Allah’tan

niyaz etmi�tir.9 Musa ve Harun’un ilahî emri almasından sonraki a�ama Firavun’a

gitmek olmu�tur. Bu ayetlerde de Firavun’un zulmünden ve Musa’ya verilen

mucizelerden bahsedilmektedir.

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, 1990, C. VI, s. 364. 2 Tâhâ, 10–15; Neml, 7; Kasas, 29; Naziat, 15. 3 Tâhâ, 17–24; Ayrıca bkz. Neml, 10–13; Kasas, 30-34. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, �stanbul 1990, C. V, s. 428. 5 �uarâ, 11; Tâhâ, 24, 43. 6 Tâhâ, 25. 7 Tâhâ, 26. 8 Tâhâ, 27-32. 9 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 427.

Page 55: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

43

“Sen ve karde�in ayetlerimi götürün, beni anmakta gev�eklik etmeyin. Firavun’a

gidin, çünkü o azdı. Ona yumu�ak söz söyleyin, belki ö�üt alır veya korkar. Dediler ki:

Rabbimiz, onun bize ta�kınlık etmesinden yahut iyice azmasından korkuyoruz.

Korkmayın dedi, ben sizinle beraberim, i�itir ve görürüm.”1 Musa ve Harun

tedirginliklerini Allah’a bildirmi�ler ve O’nun deste�ini arkalarına almı�lardır.

“Ondan sonra Musa’yı mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen

adamlarına gönderdik, ayetlerimize haksızlık ettiler, fakat bak bozguncuların sonu nasıl

oldu!… Musa dedi ki: Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmi� bir

elçiyim… Firavun kavminden ileri gelen bir topluluk dediler ki: Bu çok bilgili bir

büyücüdür… Büyücüler Firavun’a gelip: E�er üstün gelirsek elbet bize bir mükâfat var,

de�il mi? dediler…”2

Firavun Mısır’da emri altında bulunan �srailo�ullarına eziyet etmekteydi.

Peygamberlik iddiasını Firavun’a ispatlamaya çalı�an Musa, “… Size Rabbinizden açık

delil getirdim, artık �srailo�ullarını benimle gönder!”3 ayeti ile �srailo�ullarını

Mısır’dan çıkarmak istemi�, fakat Firavun’un adamları onu büyücülükle suçlayıp

Mısırlıları yurtlarından çıkarmak için çalı�tı�ını Firavun’a bildirince, buna çok kızan

Firavun Musa’ya kar�ı tüm kentlerden usta büyücüler getirtip onun büyülerini

bozmalarını istemi�tir.4 Ortak bir bulu�ma zamanı belirlenmi�tir. “Bulu�ma zamanımız

Süs (Bayram) günü ve insanların toplandı�ı ku�luk vakti olsun.” Firavun dönüp gitti ve

hilesini topladı, sonra geldi. Musa onlara: Yazık size, dedi. Allah’a yalan uydurmayın,

sonra O, bir azab ile kökünüzü keser…”5 Musa’nın uyarılarına aldırmayan büyücüler

Musa’nın da sadece bir büyücü oldu�unu ve yurtlarını ele geçirme amacında oldu�unu

söylemeye devam etmi�lerdir.6

Bulu�ma yerinde toplanan halkın önünde önce büyücüler hünerlerini

sergilemi�tir. “Dediler ki: Ya Musa önce sen at ya da önce atan biz olalım. Hayır, siz

atın dedi. Bir de ne görsün, büyülerinden ötürü onların ipleri ve sopaları, kendisine

gerçekten ko�uyor gibi görünüyor. Bu yüzden Musa içinde bir korku duydu. Biz korkma

dedik, üstün gelecek sensin, sen!”7 �çini korku kaplayan Musa’ya Allah tarafından

1 Tâhâ, 42-47. 2 A’râf, 103-104, 109, 113. Bkz. �uarâ, 40-42. 3 A’râf, 105. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, �stanbul 1989, C. III, s. 380. 5 Tâhâ, 59–62. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 438. 7 Tâhâ, 65–69, bkz. A’râf, 115–117; Yunus, 80–81.

Page 56: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

44

korkmaması vahyedilmi� ve onun galip gelece�i bildirilmi�tir.1 Ate� bu ayetleri

yorumlarken �öyle demektedir: “Büyücüler göz hileleri ile de�neklerini yürüyor

gösteriyorlardı. Bir görü�e göre büyücüler iplere cıva sürüp de�neklerin içine

yerle�tirmi�ler, açık havada yere atılan de�neklerin içindeki cıva güne�in altında ısınıp

geni�leyince, içten yaptı�ı basınç ile de�nekleri kıpırdatmı�, halk ise de�neklerin büyü

ile hareket etti�ini sanmı�tır.”2

Büyücüler hünerlerini sergiledikten sonra sıra Musa’ya gelmi�tir. Allah’ın vahyi

ile de�ne�ini yere atan Musa tüm büyücülerin oyununu bozmu�tur.3 “Biz de Musa’ya

‘âsânı at’ diye vahyettik. Bir de baktılar ki o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.

Gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları batıl oldu. Orada yenildiler, küçük

dü�tüler.”4 Tüm bu olaylar kar�ısında büyücüler secde etmi�tir. “Ve büyücüler secdeye

kapandılar: Âlemlerin Rabbine inandık! dediler. Musa ve Harun’un Rabbine! Firavun:

Ben size izin vermeden ona inandınız mı? dedi. Bu bir tuzaktır, �ehirde bu tuza�ı

kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız ama yakında (ba�ınıza gelecekleri) bileceksiniz!

Elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kesece�im, sonra hepinizi (hurma

dallarına) asaca�ım! Dediler ki, biz zaten Rabbimize dönece�iz! Rabbimizin bize gelen

ayetlerine inandı�ımız için öç alıyorsun. (Ey) Rabbimiz, üzerimize sabır bo�alt ve bizi

Müslümanlar olarak öldür.”5 Allah’ın yüreklerine verdi�i ilham ile secde eden

büyücüler “Âlemlerin Rabbine inandık” dedikten sonra özellikle, “Musa ve Harun’un

Rabbine” diyerek de Firavun’un kendisini tanrı sanmasına atıfta bulunmu�lardır.

Firavun da büyücüleri Musa ile önceden anla�ma yapmak ile suçlamı�, onların ellerini

ve ayaklarını çaprazlama kesece�ini bildirmi�tir. Firavun’un büyücülere yönelik bu

tehdidine Kur’an ba�ka ayetlerinde de yer vermi�tir.6

Firavun ve büyücüler arasında geçen diyaloga Ate� �u yorumu getirmi�tir:

“Firavun gerçekten dedi�i gibi yaptı mı, büyücülerin ellerini ayaklarını çapraz kesip

onları hurma dallarına astı mı bilmiyoruz. Ayet, (A’râf, 126) mü’min büyücülerin dua

sahnesiyle kıssayı kapatmaktadır. ��in böyle kapanması, okuyucuya dü�ünme payı

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 380. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 380. 3 Bkz. A’râf, 117–120; Tâhâ, 69–71; �uarâ, 45-48. 4 A’râf, 117–120. 5 A’râf, 120–127. 6 Bkz. Tâhâ, 70–74; �uarâ, 49–52.

Page 57: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

45

bırakmaktadır. Zihin olayın sonucu üzerinde dü�ünür. Sahnenin böyle kapanması daha

etkilidir. Mamafih, Firavun’un dedi�ini yaptı�ı anla�ılmaktadır.”1

Tüm bu olanlara kar�ılık Firavun inadından ve zulmünden vazgeçmemi�tir.

Firavun’un hı�mına u�ramaktan korktukları için �srailo�ullarından çok az kimse

Musa’ya inandı�ını açıklama cesaretini gösterebilmi�tir.2 Haddi a�an Firavun’u

durdurmak pek mümkün olmamı�tır. “... O (insanları ezip) yücelen, haddi a�anlardan

biri idi.”3

Musa’ya, Firavun’u ve onun toplumunu ikna etmesi için dokuz mucize

verilmi�tir: “Andolsun biz Musa’ya açık açık dokuz ayet (mucize) vermi�tik.”4 Firavun

bu açık mucizelere ra�men Musa’ya “Bence sen sihirle donanmı�sın” demi� Musa da

Firavun’a, “Ben de seni mahvolmu� görüyorum” cevabını vermi�tir. Ayetlerde

bahsedilen dokuz mucize �unlardır5: Ejderha olan de�nek, ı�ık saçan el, kıtlık yılları,

ürünlerin eksilmesi, tufan, çekirge, kımıl, kurba�a ve kan. Fakat Firavun ve yanda�ları

bunlardan ders almamı�lar, durumlarındaki düzelmeyi kendilerinden, ba�larına gelen

musibetleri ise Musa ve �srailo�ullarının u�ursuzlu�undan bilmi�lerdir. “Bizi büyülemek

için ne kadar mucize getirirsen getir, biz sana inanacak de�iliz.”6 diyen toplum gelen

azap kar�ısında da, “ Ey Musa! dediler. Sana verdi�i söz uyarınca bizim için Rabbine

dua et; e�er bizden azabı kaldırırsan muhakkak sana inanca�ız ve mutlaka

�srailo�ullarını seninle beraber gönderece�iz!”7 demi�ler ama bela üstlerinden kalkar

kalkmaz yine bildikleri gibi davranmı�lardır. Musa’nın asasını suya vurması ile

çe�meleri, ırmakları, gölleri kan olmu�tur.8 Musa’nın mucizeleri Tevrat’ta da �öyle

geçmektedir: “Kavmimi salıver ki bana ibadet etsinler. Yoksa kavmimi salıvermezsen,

i�te ben senin üzerine ve senin evlerinin içine at sinekleri gönderece�im... Ve

Firavun’un evine ve kullarının evlerine pek çok at sine�i geldi ve at sinekleri yüzünden

bütün Mısır diyarında memleket harab oldu.”9 Ate�, Tevrat’ta at sine�i olarak

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 381. 2 Bkz. Yunus, 83. 3 Duhân, 31. 4 �srâ, 101. 5 Bkz. Neml, 10, 12; A’râf, 130, 133. 6 A’râf, 132. 7 A’râf, 133. 8 Çıkı�, 7: 17. 9 Çıkı�, 8: 21–25.

Page 58: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

46

bahsedilen azaptan, Kur’an’da kımıl, çekirge gibi uçan ama daha küçük bir hayvan

olarak söz edildi�ini belirtir.1

Bu ayetlere ra�men uslanmayan ve imana gelmeyen Firavun, kendi ailesinden

olup da imanını gizleyen bir adam tarafından, Musa’ya kötülük yapmaması konusunda

uyarılmı�, ama Firavun önceki kavimlerden Nuh, Ad ve Semud’u ayrıca Yusuf’un

kıssasını anlatan bu ki�iyi hiç dikkate almamı�tır.2 Hatta veziri Hâmân’a Musa’nın

Rabbine ula�abilmesi için kendine bir kule yapmasını emretmi�tir. “Ey Hâmân3! Haydi

benim için çamurun üzerine ate� yakarak (tu�la imal et) bana bir kule yap belki

Musa’nın Tanrısına çıkarım, çünkü ben onu yalancılardan sanıyorum. O (Firavun) ve

askerleri orada haksız yere büyüklük tasladılar ve kendilerinin bize

döndürülmeyeceklerini sandılar”4 ayetinde Firavun Musa’nın tanrısını göklerde aramı�,

öyle bir tanrı bulamayaca�ını bildi�i için de Musa’yı yalancılıkla suçlamı�, bunun

üzerine Allah da onlara çetin bir azap vermi�tir.5

Burada Hâmân’ın kimli�i ile ilgili tartı�malar konusunda Ate�, �u yorumu

yapmı�tır: “Tarihçiler Hâmân’ın, Firavun’dan çok sonra geldi�i, o devirde mevcut

olmadı�ı, Firavun’un de�il, �ran Kisrâ’sının veziri oldu�unu söylerler. Ancak o

kanaatteyiz ki, Hz. Peygamber devrinde Hâmân’ın Firavun’un veziri oldu�u rivayeti

biliniyordu. Kur’an’da bu olay halkın bildi�i biçimde hatırlatılmak suretiyle ö�üt

verilmi�tir. Çünkü Kur’an’ın amacı tarih anlatmak de�il, bilinen kıssaları hatırlatıp ö�üt

vermektedir.”6 Kur’an’ın buradaki amacı, adı geçen milletlerin özelliklerini belirterek,

Hz. Muhammed’e bilgi ve duruma göre teselli vermektir.7

�imdi, bu kadar uyarıya, mucizelere, Musa’nın kendisine gönderilmesine8

ra�men bunları kulak ardı eden Firavun’a verilen azaba de�inelim. Musa’nın

peygamberli�ini kabul etmeyen Firavun ve ordusu Mısır’dan çıkmak isteyen Musa ve

kavminin ardına dü�mü� ve o ibret verici azap onları bu esnada yakalamı�tır.9

“�srailo�ullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak 1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 383–384. 2 Bkz. Mü’min, 28–36. 3 Ankebut, 39-40; Mü’min, 23; Kasas, 6,8,38. 4 Kasas, 38-39. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VIII, 1990, s. 78–80. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VIII, 1990, s. 81. 7 Bkz. Abdullah Aydemir, Tefsirde �srailiyat, Ankara ?, s. 69. 8 Yunus, 75, 79, 83, 88, 90; Hûd, 96–98; Mü’min, 23–29, 36–37, 45, 46; Zuhruf, 46–56; Duhân, 17, 30–

31; Zariyat, 38; �brahim, 6; Mü’minûn, 45–46; Hakka, 9–10; Naziat, 17; Ankebut, 39–40; Bakara, 49–50, Enfâl, 52, 54; Âl-i �mrân, 11.

9 Bkz. Bakara, 50; A’râf, 136; Enfâl, 52, 54; Kasas, 40–42; Ankebut, 39–40; Zuhruf, 55–56; Zariyat, 38.

Page 59: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

47

için onların arkalarına dü�tü. Nihayet bo�ulma kendisini yakalayınca (Firavun):

‘Gerçekten �srailo�ullarının inandı�ından ba�ka Tanrı olmadı�ına inandım, ben de

Müslümanlardanım!’ dedi. �imdi mi? Oysa daha önce isyan etmi�, bozgunculardan

olmu�tun.”1Bu ayetten de anla�ılaca�ı üzere Firavun ve askerleri Kızıldeniz’de

bo�ulmu�tur. Musa Allah’tan aldı�ı vahiy ile de�ne�ini denize vurmu�, “Musa

de�ne�iyle vurunca deniz yarıldı, her bölüm kocaman bir da� gibi oldu”2 açılan yoldan

geçmi�, Firavun da bu yola girince denizin kapanmasıyla bo�ulmu�tur.3

Ate�, Bakara 49. ve 56. ayetlerin yorumuna yedi sayfa ayırmı�tır. Hz. Musa’nın

denizi asası ile yarması olayı da takriben bir sayfa kadar i�lenmi�tir. Ate�, burada konu

ile ilgili olan �uara 63. ayeti de zikretmi� ve açıklanmasında, Musa’ya verilen emir ile

yarılan denizin yolun iki tarafında birer da� gibi yükseldi�inden bahsetmi�tir. Buraya

kadar de�i�ik bir görü�üne rastlamadı�ımız Ate�, cümlenin devamında farklı bir görü�ü

�öyle beyan etmektedir: “Kızıldeniz’in �imdi Süvey� Kanalı’nın ba�langıcı olan kuyruk

kısmında deniz çekilince iki kıyı, birer da� gibi yükselir. Ayete “külli fırkın” ile denizin

bu dar yerindeki iki kıyı da kastedilmi� olabilir.” demi� ve de�indi�imiz bu görü�ünün

dı�ında, denizin yarılması olayının bir gel-git olayından ibaret olabilece�i ihtimalini de

hesaba katmı�tır. Fakat bu ihtimali açıklarken de olayın bir mucize olmasının inkâr

edilemeyece�ini belirtmi�tir.4

Ate�, bu gel-git olayının çok iyi bir zaman ayarlaması ile gerçekle�ti�ine

de�inerek, gel-git’in ya�andı�ı esnada denizin açık olmaması durumunda Musa ve

kavminin kar�ıya geçemeyece�ini dile getirmi�tir. ��te gel-git olayının tam zamanında

ya�anmı� olması da Ate�’e göre, Allah’ın �srailo�ullarına büyük bir lütfudur.5 Ayrıca

Ate�, olayın Tevrat’ta bahsedilen kısmında6, denizin çekilmesinin rüzgâra ba�lı

oldu�undan bahsedildi�ini bizlere aktarır.7

Bakara suresinde “denizin kapanması” ile ilgili ayetlerin tefsirinde farklı bir

görü�ten bahsetmeyen Ate�, A’râf 136. ayette8 önem arz eden de�i�ik bir yoruma yer

vermi�tir. Ate�, Re�id Rıza’nın Tefsîrü’l-Menâr’ından, Firavun’un anlatıldı�ı gibi

1 Yunus, 90–91. 2 �uara, 63. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, �stanbul 1988, s. 163–164. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 164. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 164. 6 Bkz. Çıkı�, 14: 21. “Ve Musa deniz üzerine elini uzattı ve Rab bütün gece kuvvetli �ark yeli ile denizi

geri çevirdi ve denizi kara etti ve sular yarıldı.” 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 440. 8 “Biz de onlardan öç aldık, onları yemm (su) de bo�duk!...”

Page 60: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

48

Kızıldeniz’de bo�ulmadı�ı görü�ünü nakletmektedir. Re�id Rıza’ya göre: “Musa’nın

atıldı�ı “yemm” Nil idi. O halde Firavun’un bo�uldu�u su da “yemm” (yani Nil)dir.”1

Ate�’in, Re�id Rıza’nın bu görü�ünün ba�ına ya da sonuna kendi cümlelerini

eklememi� olması bu görü�ü savunup savunmadı�ı konusunda bize bir bilgi

vermemektedir. Fakat bu görü�ü tefsirine almı� olması ve bir itirazda bulunmaması

buna ılımlı baktı�ının bir kanıtı olabilir.

Firavun ve Musa kıssasında son olarak de�inmek istedi�imiz ayet �udur: “Bugün

senin bedenini kurtarıp bir tepeye ataca�ız ki senden sonra gelenlere ibret olasın. Ama

insanlardan ço�u bizim ayetlerimizden gafildir.”2 Firavun’un cesedinin korunmu�

olarak kalaca�ından bahseden bu ayet tanrılık iddiasında bulunanlara ibret olacaktır. Bu

olay Firavun’un dünyadaki cezası olup, ahiretteki cezasını ise �u ayet belirtmektedir3:

“Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu.

Firavun’un kavmini ise kötü azab ku�atıverdi. Onlar sabah ak�am o ate�e sokulurlar.

Kıyamet kopaca�ı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun denilir.”4

Musa ve Firavun mücadelesi, görüldü�ü gibi Kur’an’da oldukça geni� yer

almaktadır. Kur’an’ın Firavun hakkında verdi�i bilgiler Eski Ahid’le uyu�sa da bazı

yönlerden daha farklı ve ayrıntılıdır. Örne�in, Eski Ahid’de Firavun’un kızı, Kur’an’da

karısı olarak anılmı�tır.5

�srailo�ullarının tarihi serüveni Eski Ahid’in, Çıkı�, Levililer, Sayılar ve Tesniye

bölümlerinde uzunca anlatılmı�tır. Fakat Eski Ahid’de tarih üslûbuyla çok uzun tutulan

bu olaylar, Kur’an’da da ö�üt vermesi ve hatırlatıcı olmasından dolayı uzunca

anlatılmamı�tır. Ne var ki, tefsirlerde bu kısa olaylar çok geni�letilmi� ve tefsirlere çok

garip rivayetler de eklenmi�tir. Ate�’e göre, tefsirdeki bu rivayetlerin bugünkü Tevrat’ta

bulunmaması tefsire kaynaklık eden Kitab-ı Mukaddes parçalarının günümüzde mevcut

olmadı�ını gösterir. “Hz. Peygamber devrindeki Kitab-ı Mukaddes nüshalarının

anlattı�ı olaylar, Yahudiler, Hıristiyanlar veya Kitab-ı Mukaddes’ten bir �eyler

ö�renmi� bazı Araplar tarafından anlatılırdı. Ancak Hz. Muhammed bunları vahyen

ö�renmi� ve insanlara duyurmu�tur.”6

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 385. 2 Yunus, 92. 3 Afif Abdü’l-Fettah Tabarra, Kur’an’da Yahudi Men�ei ve Karakterleri, Çev. Mehmet Aydın, Konya

1978, s. 256. 4 Mü’min, 45–46. 5 Bkz. Ate�, “Firavun”, Kur’an Ansiklopedisi, C. VI, s. 278. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 386–387.

Page 61: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

49

Kavmini Mısır’dan çıkarmak isteyen Musa’nın durumuna gelecek olursak,

Firavun ilk önce Musa’ya izin verme e�iliminde bulunmu� ama daha sonra Musa’yı

siyasî gücü ele geçirme sevdası ile suçlamı�tır.1 Firavun �srailo�ullarını gönderirse

ülkenin i� gücü kaybedece�ine ve yapılmakta olan i�lerin yarım kalıp ülkesinin zarar

edece�ine inanmaktaydı. �kinci olarak da Mısır’dan ayrılan �srailo�ullarının Mısır’ın

kuzeyindeki dü�manlarla birle�ip kendisini zor durumda bırakabileceklerini

dü�ünmekteydi.2

Musa kendisine verilen mucizeleri art arda sıralasa da, saltanatının elden

gidece�i korkusu ile Firavun bunları görmezden gelmi�, onu büyücülükle suçlamı�,

böylece Musa �srailo�ullarını Mısır’dan çıkarma i�ini gizlice yürütmü�tü. Bu olaydan

haberdar olan Firavun ve askerleri onları Kızıldeniz’i geçerken yakalamı� fakat

mucizevî bir �ekilde Musa’nın vahiy sonucu asasını suya vurması ile açılan deniz,

Firavun ve askerleri onlara yeti�ince tekrar mucizevî bir �ekilde kapanmı�tır. Girdi�i

suyun içinde iken, Musa’nın Rabbine iman etti�ini söyleyen Firavun’u acı bir azap

yakalamı� ve gelecek nesillere ibret olması amacı ile secde etmi� haldeki cesedinin ilahî

hikmet ile kıyıya vurması sa�lanmı�tır. Tefsirinde Firavun ve askerlerinin bo�ulması ile

ilgili detaylı bir açıklama yapmayan Ate�, birçok ayette bahsedilen3 bu olayın mevcut

Yahudi kitaplarında bulunmadı�ını söylemi�tir. Bu olayın Hz. Peygamber dönemi

Yahudilerince bilinmekte oldu�unu fakat zamanla bu parçanın kayboldu�unu belirten

Ate�, aksi takdirde Yahudilerin “Böyle bir �ey yok!” diye itiraz edebileceklerini ama

böyle bir itirazın da gerçekle�memi� oldu�unu açıklamalarına eklemi�tir.4

2.6. Tûr-ı Sînâ, On Emir ve Altın Buza�ıya Tapınma

�srailo�ullarının Musa önderli�inde Kızıldeniz’i a�arak Firavun ve askerlerinin

zulmünden nasıl kurtuldu�unu daha önceki konumuzda i�lemi�tik.5

Esasen �srailo�ulları Musa’yı bir peygamber de�il, onun kendilerini Mısır’daki

esaret hayatından kurtaracak ki�i olarak görmeleri sebebiyle etrafında toplanmı�lardı.

Hatta Mısır’daki rahatlıklarını çölde bulamayınca Musa ve Harun’a isyan edip, “Ke�ke

1 Bkz. Tâhâ, 63; Yunus, 75, 78, 87; Mü’min, 26. 2 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 252; Ayrıntılı bilgi için bkz. Ali Sayı, Firavun,

Haman ve Kârun Kar�ısında Hz. Musa, �stanbul 1992, s. 36–67. 3 Bkz. A’râf, 136; Yunus, 90–92; �srâ, 103; Tâhâ, 78; �uara, 64. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 250. 5 Konuyla ilgili ayetler için Bkz. A’râf, 138–141; �uarâ, 61–68; Kasas, 3–4; Yunus, 90–93; Duhân, 30–

33; Bakara, 49–50.

Page 62: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

50

Mısır’da et kazanlarının ba�ında otururken doyuncaya kadar ekmek yerken Rabbin eli

ile ölseydik, çünkü bütün bu cemaati açlıkla öldürmek için bizi bu çöle çıkardın”1

diyorlardı.2

Filistin’e (Kenan ili) do�ru ilerleyen Musa Allah’ın emri üzerine kabilesini

Harun’a emanet edip i�aret edilen da�a çıkmı�tır. Musa Firavun’un helakinden sonra

otuz gece Rabbine ibadet etmeyi adamı�, Sînâ Da�ı’nda bu süreyi kırk güne

çıkarmı�tır.3 Allah ibadetle me�gul olan Musa’ya niçin kavmini bırakıp çabucak

geldi�ini sormu� o da kavminin kendi ardından geldi�ini kendisinin de Rabbini

memnun etmek için acele etti�ini söylemi�tir.4 Fakat Rabbi Musa’yı uyarmı� bu kırk

günlük süre içinde kavminin Sâmirî adında birisi tarafından saptırıldı�ını vahyetmi�tir.5

Musa’nın kavmine dönüp olayın iç yüzünü ara�tırmasından önce Musa’nın Tûr-ı

Sînâ’da almı� oldu�u On Emir’e de�inmek istiyoruz.

Musa’ya verilen On Emir6, Kur’an surelerinde ayrı ayrı zikredilmi�tir. Bu

emirler direk Yahudilerden bahseden ayetlerde de�il, müminlere hitab eden ayetlerde

yer alır.7 Tevrat’ın On Emir’den sadece bir tanesi Çıkı� bölümünün 20. Babında geçen,

“Sebt gününü takdis etmek için onu aklında tut. Altı gün i�leyeceksin ve bütün i�ini

yapacaksın, fakat yedinci gün Allah’ın Rabbe Sebttir. Sen ve o�lun ve kızın... hiçbir i�

yapmayacaksın, çünkü Rabb gökleri, yeri ve denizi... altı günde yarattı ve yedinci günde

istirahat etti. Bunun için Rabb sebt gününü mübarek kıldı ve onu takdis etti” pasajında

Rabbin altı günlük bir yaratı� sonunda yorulup bir gün istirahat etti�i söylenmektedir.

Bu sebeple tüm �srailo�ulları da bu yedinci günde (Cumartesi) istirahat etmek

zorundadır. ��te bu kısım Kur’an’la örtü�memektedir.

�imdi kar�ıla�tırmalı olarak Tevrat ve Kur’an’a bakalım.

1- Kar�ımda ba�ka ilâhlar olmayacaktır.8

2- Kendin için oyma put... yapmayacak ve onlar önünde secde etmeyeceksin.9

1 Çıkı�, 16: 2-4. 2 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 253. 3 A’râf, 142-145. 4 Tâhâ, 83-84. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 444. 6 Çıkı�, 20: 1-15. 7 Konu ile ilgili olarak bkz. Bakara, 83,224-225; Mâide,33,38, 89; Mümtehine, 12; Nisa, 29,36; En’âm,

151-153; Hacc, 30; Nûr, 30-31; Furkân, 68-72; Ankebut, 8; Lokman, 14; �srâ, 32; Duhâ, 9; Cin, 18; Nahl, 36; Ahkaf, 15.

8 Çıkı�, 20: 3. Kr�. Bakara, 83; Nahl, 36; �srâ, 23; Cin, 18. 9 Çıkı�, 20: 4. Kr�. Hacc, 30.

Page 63: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

51

3- Rabbin ismini bo� yere a�zına almayacaksın.1

4- Babana ve anana hürmet et.2

5- Katletmeyeceksin.3

6- Zina etmeyeceksin.4

7- Çalmayacaksın.5

8- Kom�una kar�ı yalan �ahadet etmeyeceksin.6

9- Kom�unun karısına, kölesine, cariyesine, öküzüne, e�e�ine ve kom�unun

hiçbir �eyine tamah etmeyeceksin.7

Görüldü�ü gibi Kur’an’da da bulunan bu genel hükümler Musa’ya Tûr-ı Sînâ’da

vahyedilmi�tir. Bu emirleri alan Musa tebli� vazifesi ile kavmine dönmü�, fakat onları

bıraktı�ı gibi bulamamı�tır.

Musa’nın, kavmine geri dönme süresi uzayınca8 kavmi Harun’a, “... Kalk bizim

için ilâh yap, önümüzden gitsinler çünkü Musa’ya, bizi Mısır’dan çıkaran bu adama ne

oldu bilmiyoruz”9 demi�tir. Tevrat’a göre Harun, Kur’an-ı Kerim’e göre de Sâmirî

adında biri kavme altından bir buza�ı yapmı�tır: “Musa kavmi kendisin (in Rabbi ile

mülakata gitmesin)den sonra kendilerinin ziynet takımlarından yapılmı�, bö�ürmesi

olan bir buza�ı heykelini (tanrı diye) benimsediler. Görmediler mi ki o, ne kendilerine

söz söylüyor, ne de onlara yol gösteriyor? Onu benimsediler ve zalimlerden oldular.”10

Tâhâ suresinde ise kavmi kandıran ve buza�ıyı yapan Sâmirî hakkında bilgi

verilmektedir. Musa kavmine geri döner dönmez onları sorguya çekmi�tir. “Bunun

üzerine Musa çok kızgın ve üzüntülü bir halde kavmine döndü: ‘Ey kavmim, dedi.

Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamı� mıydı? (Ayrılı�) süre(m) mi size uzun geldi?

Yoksa Rabbinizden bir gazabın üstünüze inmesini mi istediniz ki, bana verdi�iniz sözden

caydınız. (beni izleyip gelmediniz).”11 �srailo�ulları Musa’nın bu sözlerine kar�ılık

Sâmirî’nin onları yoldan çıkardı�ını bildirmi�, buza�ıyı kendi mallarından

1 Çıkı�, 20: 4. Kr�. Bakara, 224-225; Mâide, 89. 2 Çıkı�, 20: 12. Kr�. Bakara, 83, �srâ, 23; Ankebut, 8; Lokman, 14; Ahkaf, 15. 3 Çıkı�, 20: 13. Kr�. Nisa, 29; Mâide, 33; En’âm, 151; Furkân, 68. 4 Çıkı�, 20: 14. Kr�. �srâ, 32; Nûr, 30-31; Furkân, 68. 5 Çıkı�, 20: 15. Kr�. Mâide, 38; Mümtehine, 12. 6 Çıkı�, 20: 16. Kr�. Hacc, 30; Furkân, 72. 7 Çıkı�, 20: 17. Kr�. Nisa, 36; Duhâ, 9. 8 Bakara, 51; A’râf, 142. 9 Çıkı�, 32: 1. 10 A’râf, 148. 11 Tâhâ, 86.

Page 64: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

52

yapmadıklarını, Mısırlılardan aldıkları ziynet e�yaları ile yaptıklarını söyleyerek

suçlarını hafifletmeye çalı�mı�lardır. Mısır’dan kaçarken Mısırlılardan aldıkları ziynet

e�yalarını1 ba�kasının malı nitelendirerek eritmi�ler ve eriyen altınlardan da Sâmirî,

içine havanın girmesiyle ses çıkaran bir buza�ı yapmı�tır.2 “Dediler ki: Kendi malımızı

harcamak suretiyle senin sözünden çıkmadık. Fakat o milletin (yani Mısırlıların) süs

e�yasından bize yükletilip ta�ıtılmı�tı. Onları (ate�e) attık. Aynı �ekilde Sâmirî de attı.

Onlara, bö�ürmesi olan bir buza�ı heykeli ortaya çıkardı. Dediler ki: Bu Musa’nın da

tanrısı, sizin de tanrınız, fakat o unuttu. Onlar görmüyorlar mı ki o (buza�ı) kendilerine

bir söz söyleyemez; ne bir zarar ne de yarar vermez?”3

Bu olanlar kar�ısında Harun kavmini uyarmı� ama sözleri bo�una gitmi�tir:

“Önceden Harun kendilerine: ‘ Ey kavmim, andolsun siz bununla sınandınız. Rabbiniz o

çok esirgeyen (Allah)’tır. (Gelin) siz bana uyun, emrime itaat edin’ demi�ti. (Hayır)

dediler, Musa bize dönünceye kadar buna tapmaktan vazgeçmeyece�iz”4 ayettenden de

anla�ılaca�ı gibi Harun’u dinlemeyen kavim i�ledikleri fiilde ısrarcı davranmı�dır.5

Bu duruma çok sinirlenen Musa ilk olarak kavmini emanet etti�i karde�i

Harun’un yakasına yapı�mı� ve hesap sormu�tur: “Ey Harun! Onların saptıklarını

gördü�ün zaman sana ne engel oldu? dedi. Neden bana uymadın? Emrime kar�ı mı

geldin? dedi. (ve karde�inin sakalından tutup çekmeye ba�ladı.) Harun karde�ini

yumu�atabilmek için: Ey anamın o�lu, dedi, sakalımı ba�ımı tutma. Ben senin

�srailo�ulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın diyece�inden korktum (da

onun için idare yoluna gittim).”6 Musa Harun’un bu konu�masından sonra buza�ının

yapıcısı Sâmirî’ye dönmü�tür: “Ey Sâmirî! Ya senin kastın nedir? (Sâmirî) ben dedi,

onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç alıp attım; nefsim bana

böyle (yapmayı) ho� gösterdi. (Musa) (Defol!) Git dedi. Artık hayat boyunca sen: ‘Bana

dokunmayın!’ diyeceksin; sana va’dedilen bir ceza var ki, ondan asla �a�ırılmayacaksın

(mutlaka o cezanı tam zamanında bulacaksın). �imdi durup taptı�ın tanrına bak. Biz

onu yakaca�ız, sonra onu ufalayıp denize savuraca�ız. Tanrı bilgisi her �eyi

ku�atmı�tır.”7

1 Bkz. Çıkı�, 11: 2–3. 2 Ate�, “Altın Buza�ıya Tapma”, Kur’an Ansiklopedisi, C. III, s. 87. 3 Tâhâ, 87–90. 4 Tâhâ, 90–91. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 445. 6 Tâhâ, 92–95. Bkz. A’râf, 150. 7 Tâhâ, 95-98.

Page 65: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

53

“Müfessirlerin anlattıklarına göre Sâmirî, denizin yarılması sırasında veya

Musa’yı Sînâ Da�ı’na götürmek için geldi�i sırada Cebrail’i at üzerinde görmü�, onun

atının bastı�ı yerden bir avuç toprak alıp saklamı�, taptı�ı buza�ı heykelinin hamuruna

bu topra�ı atınca ses çıkaran bir heykel olmu�tur. ��te, Sâmirî’nin “Elçinin eserinden bir

avuç aldım.” sözündeki elçiden kastedilen Cebrail’dir.”1

Ate� bu olayın yorumu için ilk önce Tevrat’a ba�vurulması gerekti�ini

söylemi�tir ama Tevrat’ta buza�ı heykelini yapanın Sâmirî de�il Harun oldu�u

belirtilmektedir.2 Ate�, günümüz Tevrat’ında buza�ıyı yapanın, bunu elçinin izinden

alarak yaptı�ı ifadesine rastlanmadı�ını, bu kaydın muhakkak Hz. Peygamber

dönemindeki nüshada veya Tevrat tefsirlerinde oldu�unu belirtmektedir. Zaten Ate�,

melek olan Cebrail’in atının da ruhsal olup, izinin olmayaca�ını ve onun bastı�ı yerden

de toprak alınamayaca�ını, alınmı� olsa bile ondan put de�il, hayırlı i�lerin hâsıl

olaca�ını söylemektedir.3

Altın buza�ıya tapınma meselesinde de�inmek istedi�imiz bir ayet de Bakara

suresindedir: “Musa kavmine demi�ti ki: ‘Ey kavmim, sizler buza�ıyı (tanrı) edinmekle

kendinize zulmettiniz, gelin yaratıcınıza tevbe edin de nefislerimizi öldürün. Bu

yaratıcınız katında sizin için daha iyidir...”4

Bu ayete ili�kin üç farklı yorum yapılmı�tır.

1- �srialo�ullarının tevbesi birbirlerini öldürmek �eklinde olup, kılıcı alan herkes

birbirini öldürmü�tür. Ama bu ihtimalde sadece katiller sa� kalır ve toplum mahvolurdu.

2- �bn Abbas’a göre ise, Musa buza�ıya tapanları Allah’ın emri veçhi ile

oturtmu�, tapmayanlar da ellerine hançerleri almı�lar. Zifiri karanlık olunca bunlar

birbirlerini öldürmeye ba�lamı�lar, ortalık aydınlanıncaya kadar yetmi� bin ki�i

öldürülmü�tür. Öldüren de öldürülen de affedilmi�tir. Ate� ise ayetin, peygamberlerini

dinlemeyen Yahudiler arasındaki birli�in bozulmasına de�indi�ini bildirir. Hatta bu

sebeple çıkan iç sava�ta kavim birbiri ile sava�mı� ve sava� Peygamberin müdahalesi ile

son bulmu�tur.

3- Son mana ise tasavvufîdir. “Kendinizi öldürün”den kasıt maddî ölüm de�il,

nefsin öldürülmesidir.5

1 Bkz. Ate�, “Altın Buza�ıya Tapma” , Kur’an Ansiklopedisi, C. III, s. 89. 2 Çıkı�, 32: 1–4, 7–8, 19–24; Ayrıntılı bilgi için bkz. Güç, Çe�itli Dinlerde ve �slâm’da Kurban, s. 184. 3 Ate�, “Altın Buza�ıya Tapma” , Kur’an Ansiklopedisi, C. III, s. 90. 4 Bakara, 54. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 164–165.

Page 66: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

54

Günümüzde birçok oryantalistin benimsedi�i, Kur’an kıssalarının Kitab-ı

Mukaddes ya da Hıristiyan çevrelerinden adapte edildi�i fikrine ra�men, konumuz olan

kıssanın Kur’an’da ve Kitab-ı Mukaddes’de, özde aynı ayrıntıda farklı oldu�unu

görmekteyiz.1

Altın buza�ıya tapma meselesi görüldü�ü gibi �srailo�ullarının sabırsız ve

Rabbe itaatsiz olduklarının bir kanıtıdır. Peygamberleri ba�larında olmayınca hemen

da�ılıveren bir toplumu Harun bile toplayamamı� ve bu sebeple Musa’dan azar

i�itmi�tir. Fakat Musa olayın iç yüzünü dinleyince kendisi ve karde�i için Allah’tan af

dilemi�tir. Sâmirî’ye olayın hesabını soran Musa, onun �iddetli bir azap ile

kar�ıla�aca�ını kendisine bildirmi�tir. �srailo�ulları yaptıklarından pi�man olmak yerine,

a�a�ıda temas edece�imiz üzere, bir sonraki safhada da Musa’ya Allah’ı görme

isteklerini belirtmi�lerdir.

2.7. �srailo�ulları’nın Allah’ı Görmek �stemesi ve Allah’ın Buluttan Gölge �çinde

Gelmesi Meselesi

�srailo�ulları Allah’ı görmek istemi�tir. Bu olay Kur’an’da �öyle

anlatılmaktadır: “Ey Musa, biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana inanmayız demi�tiniz de

derhal sizi yıldırım yakalamı�tı; siz de bunu görüyordunuz. Sonra belki �ükredersiniz

diye sizi ölümünüzün ardından tekrar diriltmi�tik.”2 Bu iste�i kabul eden Musa Allah’ın

emri ile yetmi� ki�i seçip Rabbin huzuruna çıkmı� ve onunla konu�mu�tur ama konu�ma

ile yetinmeyen yetmi� ki�i Allah’ı görmekte ısrar edince onları �iddetli bir sarsıntı

tutmu� ve hepsi baygın dü�mü�tür.3

Onların bayıldı�ını gören Musa öldüklerini sanıp tela�a kapılmı� ve kavminin

kendisini bu ki�ileri götürüp öldürmekle suçlayacaklarını dü�ünerek Rabbine niyaz

etmi�, “... (hepsi baygın dü�tüler) Musa dedi ki: ‘Rabbim dileseydin, bunları da beni de

daha önce helak ederdin. �çimizden bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak

mi edeceksin?’ Bu i� senin imtihanından ba�ka bir �ey de�ildir...”4 ayeti ile korkusunu

dile getirmi�tir.5

1 Bkz. Kadir Albayrak, “�srailo�ullarının Altın Buza�ısı ve Kızıl �nek’i”, Bilimname V, 2004, s. 91 2 Bakara, 55–56, bkz. Nisa, 153; A’râf, 155. 3 A’râf, 155. 4 A’râf, 155. 5 Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 362.

Page 67: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

55

Süleyman Ate�, Bakara suresi 55.ayette geçen “sâ’ika”yı gök gürültüsü ve

vurdu�u yeri yakan, canlıyı öldüren yıldırım olarak açıklamı�tır. Ate�’e göre, “sâ’ika”

azabın gürültüsü anlamını ta�ır ki, burada kasıt Allah’ı görmek isteyenlerin bu �iddetli

ses ile irkilip kendilerinden geçmelerinin anlatılmasıdır.1 Bu olay Tevrat’ta da

anlatılmaktadır.2

Allah’ı görme istekleri kendilerini �iddetli bir azabın yakalamasıyla (�im�ek

çarpması) sona eren �srailo�ulları uslanmamı� olsa gerek ki, tekrar Allah’ın kendilerine

görünmesini dile getirmi�lerdir.

“Onlar ille, buluttan gölgeler içinde Allah’ın ve meleklerin gelmesini ve i�in

bitirilmesini mi bekliyorlar? Hâlbuki bütün i�ler Allah’a döndürülüp götürülecektir.”3

Ate�, ayetin nüzul sebebi olarak bildirilen üç görü�ü �u �ekilde zikreder: Birinci

ihtimale göre ayet, bir yandan Müslüman olmu� ama di�er yandan da Yahudili�in bazı

hükümlerine ba�lı kalan Kitap Ehli’nden Müslüman olanlar hakkında inmi�tir. �kincisi;

ayetin Müslüman görünüp de içten kâfir olanlar hakkında inmi� oldu�udur. Son olarak

ayet, Müslüman olup da dinin hükümlerine tam riayet etmeyen, gev�ek davranan

ki�ilere uyarı niteli�indedir.4

Bazı kelamcılar ayetteki “Allah’ın gelmesini” Allah’ın emrinin gelmesi, azabın

gelmesi vb. �ekillerde te’vil etmi�lerdir. Râzî’ye göre, bundan bir önceki, “Ey

inananlar, hepiniz �slâm’a girin...” ayeti Yahudileri kastetmektedir. Bu sebeple 210.

ayet de onların halini anlatmaktadır. Çünkü Yahudiler Allah’ın bulutların gölgesi

arasında Sînâ Da�ı’nda Musa’ya göründü�ünü söylüyorlardı.5 Olayın di�er bir boyutu

da bu iste�in Hz. Muhammed’e Kurey� kâfirlerince söylenmi� olabilece�idir. Zira

onların da böyle talepleri mevcuttur.6 Son olarak Ate� ayetin, “görmedi�imiz �eye

inanmayız” diyen Yahudilerin ba�larına gelecek azaba i�aret etti�ini açıklamı�tır.7 ��te

bu istekler sonucu daha önce Allah’ı görme talebinde bulunan �srailo�ullarının ba�larına

gelenlerin ibret olması sebebiyle �u ayetler zikredilmi�tir: “�srailo�ullarına sor, onlara

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 167–168. 2 Bkz. Sayılar, 16: 1–35. 3 Bakara, 210. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 354–355. 5 Çıkı�, 19. 6 Bkz. Furkân, 21; En’âm, 8; Hûd, 17; �srâ, 92. 7 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 354.

Page 68: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

56

nice açık ayetler verdik. Kim Allah’ın kendisine gelen nimetini de�i�tirirse bilsin ki,

Allah’ın cezası çetindir.”1

Esasen, inanmakta problem ya�ayanların garip isteklerinden bahseden bu

ayetlerde, Allah’ın azabının çetin oldu�u hatırlatılmaktadır.

2.8. �srailo�ullarına Bir �nek Kesmelerinin Emredilmesi

�srailo�ullarından çocu�u olmayan bir adamın ye�eni, mirasını ele geçirmek için

onu öldürmü�, cesedi ba�ka birinin evinin önüne koyup ona iftira atarak diyet almak

istemi�tir. Adam suçu kabul etmeyince iki taraf da silahlara davranmı�, bu esnada yol

gösterici bir zat sayesinde Musa’ya danı�ılmı�tır. Musa da vahye dayanarak özelliklerini

Allah’ın belirtti�i bir inek kesmelerini ve bir parçası ile maktule vurmalarını

emretmi�tir.2 “Musa kavmine ‘Allah size bir inek kesmenizi emrediyor’ demi�ti. ‘Bizimle

alay mı ediyorsun?’ dediler… Bizim için Rabbine dua et, onun ne oldu�unu bize

açıklasın, dediler…”3 �srailo�ullarının buradaki �a�kınlı�ı eskiden tanrı saydıkları

buza�ıya atfettikleri kutsallıktan hala kurtulamamı� olmalarındandır. Bu sebeple

ayetlerin devamında sürekli ine�in özelliklerinden sorup i�i yoku�a sürmü�lerdir.4

Zorla kestikleri ine�in bir parçasıyla öldürülen ki�iye vurmaları istenmi�tir.

“Hani siz bir adam öldürmü�tünüz de onun hakkında birbirinizle atı�mı�tınız, oysa

Allah gizledi�inizi ortaya çıkaracaktır. Onun için: (�ne�in) bir parçasıyla o

(öldürülen)’na vurun demi�tik. ��te Allah, böylece ölüleri diriltir, size ayetlerini gösterir

ki dü�ünesiniz.”5 Bu ayetin tefsirinde Ate�, kesilen ine�in bir parçasıyla ölen ki�iye

vuruldu�unu ve maktülün dirilip kendisini ye�eninin öldürdü�ünü söyledi�ini beyan

eder. Ate�’e göre ayetlerin amacı, Allah’ın �srailo�ullarına öldükten sonra dirilme

hakkında bir mucize göstermesidir.6 Fakat onlar hiçbir zaman içtenlikle

inanmamı�lardır.

Bu kıssa eldeki mevcut Tevrat’ta bulunmaktadır. Tesniye 21. Bab’da, kırda

katili belli olmayan bir adam görüldü�ü zaman yapılması gerekenler anlatılıyorsa da,

olay Kur’an’ın bahsetti�i boyutta de�ildir. Ate�, bu anlatılan olayların Peygamberimiz

1 Bakara, 211. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 181. 3 Bakara, 67-68. 4 Bkz. Bakara, 69-72. 5 Bakara, 72-74. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 181-183.

Page 69: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

57

zamanındaki Tevrat nüshalarında mutlak suretle bulundu�unu söylemi�, bu olayların

Tevrat’ta bulunmaması durumunda ise, Yahudilerin Kur’an’a itiraz etmesi gerekti�ini,

ama tarihte böyle bir �eye rastlanmadı�ını ifade etmi�tir.1

Bu ayetlerde de görüldü�ü üzere �srailo�ulları Allah’ın emrini bir defada

yapmak yerine sorularla bu emri geciktirmi�tir. Kendilerine tekrar dirili�in gösterildi�i

bu büyük mucizeden bile etkilenmedikleri anla�ılmaktadır. Çünkü ayetin devamında,

“Sonra yine bunun ardından kalbiniz katıla�tı, �imdi onlar ta� gibi hatta daha da

katıdır…”2 buyurulmaktadır.

2.9. �srailo�ullarının �lahî Sözleri Tahrifi, Müslümanlarla Alay Etmeleri ve Selam

Olayı

Yahudiler yaptıkları hatalardan dönmemekte ısrar edince onların acımasızlı�ı ve

duygusuzlu�u, “…Onlar ta� gibi, hatta daha da katıdır”3 ayeti ile dile getirilmi�tir. ��te

kalpleri böyle katı olan insanların da tabiatları gere�i ilahî kelamı bilseler bile, onu

de�i�tirmeleri ya da inkâr etmeleri zor de�ildir. Dolayısıyla böyle insanları tanımlamak

için �u ayetler indirilmi�tir: “�imdi (ey mü’minler) siz, bunların size inanmalarını mı

umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardı ki, Allah’ın sözünü i�itirlerdi de dü�ünüp

akıl erdirdikten sonra, bile bile onu de�i�tirirlerdi. �nananlara rastladıkları zaman…

Aklınızı kullanmıyor musunuz?’ derler. Bilmiyorlar mı ki Allah onların gizlediklerini ve

açı�a vurduklarını biliyor? Onların içinde bir de ümmîler ver ki, Kitab’ı bilmezler,

bütün bildikleri birtakım kuruntular, onlar sadece zan içinde bulunurlar. Vay haline o

kimselerin ki, Kitab’ı elleriyle yazıp az bir paraya satmak için: ‘Bu Allah katındandır’

derler. Ellerinin yazdı�ından ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!”4

Ayette de görüldü�ü üzere, tamamen siyasî ve çıkar amaçlı olarak Yahudilerden

bir kısım Allah’ın sözünü bilerek tahrif etmi�lerdir. 76. ayette bu insanların içinden

bazıları, “Hz. Muhammed’e gelen sözlerle bizim Kitabımız uyu�maktadır” demi�ler

ama di�er Yahudilerce sert bir dille uyarılmı�lardır. 78. ayette de bunların içinde

bulunan ümmîlerin bile bu tartı�malara katıldı�ı ve dü�ünmeden konu�tukları

belirtilmektedir. Tevrat’ı elleri ile yazmaları ve az bir paraya satma olayı ise Ate�

tarafından Tevrat’ı de�i�tirmek de�il, onun ayetlerine yorum getirmeleri �eklinde

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 182. 2 Bakara, 74. 3 Bakara, 74. 4 Bakara, 76–80.

Page 70: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

58

açıklanmı�tır. Yahudiler yazdıkları tefsirler, �erhler ve ahkâm kitaplarında ayetleri

i�lerine geldi�i gibi yorumlamı�lardır. Bu davranı�larla toplumu yanıltıp kendi ba�larına

hüküm verenlerin de1 79. ayette hallerinin çok acı olaca�ı belirtilmi�tir.2

Yahudilerin, sözleri çarpıtmalarına en güzel örnek �u ayetlerdir: “Görmedin mi

�u kendilerine Kitab’dan bir pay verilenleri: Sapıklı�ı satın alıyorlar, istiyorlar ki siz de

yolu sapıtasınız… Yahudilerden öyleleri var ki kelimeleri yerlerinden tahrif ediyorlar.

Dillerini e�ip bükerek ve dini ta�layarak: ‘��ittik ve itaat ettik’, ‘Dinle dinlemez olası’,

‘râinâ’ diyorlar. E�er onlar ‘i�ittik ve itaat ettik’, ‘Dinle bize bak’ deselerdi elbette

kendileri için daha do�ru olurdu. Fakat Allah inkârlarından dolayı onları lanetlemi�tir,

pek az inanırlar.”3 Bu ayetlerde “Kitap’tan kendilerine pay verilenler”4den kasıt, Tevrat

hakkında azçok bilgi sahibi olanYahudi din bilginleridir. �lerleyen ayetlerde ise

Yahudilerin yaptıkları tahriflerden bahsedilmektedir. Hatta bu ayet “Kulak ver ya

Muhammed! Sana anlatalım.” �eklinde peygamberle kabaca konu�an Yahudi

büyüklerinden olan Rifâa �bn Zeyd gibiler hakkında nazil olmu�tur.5 Yahudilerden

bazılarının bilerek kelimeleri yanlı� söylemeleri ve a�ız hareketleri ile Müslümanlarla

dalga geçmeleri ba�ka ayetlerde de zikredilmi�tir.6

Nisa 46. ayette ise: “Tevrat’ı ve onda bulunan Peygamberimizin vasıflarını tahrif

ettikleri gibi (Semi’nâ ve atâ’nâ: ��ittik ve itaat ettik) yerine (Semi’nâ ve asaynâ: ��ittik

ve isyan ettik) (�sma’: dinle) yerine (�sma’ gayra musma’in: Dinle dinlemiyesice!) ve

(unzurnâ: Bize bak, bizi gözet) yerine (râ’inâ: Bizim çoban) derledi.”7

Yahudilerin de�i�tirmi� oldukları bu sözler tahkir ifade eden sözlerdir.

Müslümanların ba�langıçta Rasûlullah’a “râina: Bize riayet et, halimize acı, bizi gözet”

diye hitab etmesi ile dalga geçen Yahudiler “râ’inâ” diyerek anlamı çarpıtmı�tır. Bu

sebeple, “Ey iman edenler “râinâ” demeyin, “bize bak, bizi gözet” deyin ve (size

emredileni) dinleyin. Kâfirler için acı bir azap vardır”8 ayetinin nazil olması ile

Müslümanlar “râinâ”yı kullanmaktan men edilmi�tir.9

1 Bkz. Nahl, 116. 2 Bkz.Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 188. 3 Nisa, 44-47. 4 Bkz. Bakara, 85; Mâide, 13, 43-44. 5 Bkz. Süleyman Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 293. 6 Bkz. Âl-i �mran, 78; Mâide, 41. 7 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 294. 8 Bakara, 104. 9 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 295. Ayrıca Bkz. Yüce Kur’an’ın

Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 211–212; “�sraio�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 422–424.

Page 71: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

59

Ayrıca Ate�, Bakara 104. ayetin tefsirini yaparken Kurtubî’nin �u görü�üne

katılmamakla birlikte tefsirinde yer vermi�tir. Kurtubî’ye göre: “Yüce Allah önceki

ayetlerde Yahudilerin kendi peygamberlerine ve Hz. Muhammed’e kar�ı edebe aykırı

davrandıklarını anlattıktan sonra Müslümanlara, Hz. Muhammed’e kar�ı edepli olup

kaba sözler sarf etmemelerini söylemi�tir.”1 Fakat Ate�, bu ayetlerin Müslümanları

de�il Yahudileri uyardı�ını bildirir.

Yahudiler sözleri çarpıtmakla beraber ka�ları ve gözleri ile Müslümanları

çeki�tirip “selam” kelimesini de “sâm” (ölüm) olarak de�i�tirmi�, böylece

Peygamberimize selam verirken “essâmu aleyk” (canın çıksın) diyerek ona ölüm

temennisinde bulunmu�lardır. Bu sebeple �u ayetler nazil olmu�tur: “Görmedin mi sen

�u adamları ki, gizli gizli konu�maktan men edildikleri halde yine o men edildikleri i�e

dönüyorlar, günah, dü�manlık, elçiye isyan hususunda gizli gizli konu�uyorlar. Sana

geldikleri zaman seni, Allah’ın selamladı�ı bir tarzda selamlıyorlar ve kendi içlerinde

de: ‘Bu dedi�imizden ötürü Allah bize azab etse ya’ diyorlar. Cehennem onlara yeter.

Oraya gireceklerdir. Ne kötü gidilecek yerdir orası!”2

Ate�, Yahudi ve münafıkların bir araya gelip fısılda�maları, mü’minlere tuzak

kurup, ka� göz i�areti yapmalarını Peygamberimizin men etti�ini ama onların bu i�lere

devam etmeleri sonucu bu ayetin nazil oldu�unu aktarmı�tır. Ayrıca konu ile il�ili

olarak, Hz. Ai�e’nin, Yahudi bir grubun Peygamberimizi “ölüm senin üzerine olsun”

diyerek selamlayınca, kendisinin olaya çok kızıp müdahale etti�ini ama Rasûlullah’ın

kendisine sakin olmasını telkin edip, Allah’ın yumu�aklı�ı sevdi�ini söyledi�ini

aktarmı�tır. Bu sebeple Yahudiler yaptıklarının kar�ılı�ını cehennem olarak

alacaklardır.3

Ayetlerden de anla�ılaca�ı gibi Yahudiler bazı kelimeleri i�lerine geldi�i gibi

kullanmı�lar, Tevrat’ın kendisinde de�il ama yorumunda de�i�iklikler yapmı�, Allah’ın

kendilerinden söz almasına ra�men (Allah, kendilerine kitap verilenlerden: ‘Onu

mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz!’ diye söz almı�tık…)4 sözleri

çarpıtmı� ve para kar�ılı�ında satmı�lardır. Sonuçta Kur’an’ın hak oldu�unu gören

Kitap Ehli’nden birkaç ki�i Müslüman olsa da5 büyük kısmı beklenen peygamberin

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 212. 2 Mücâdele, 8. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, �stanbul 1991, C. IX, s. 316–318; �slâm’a �tirazlar ve

Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 304–305. 4 Bkz. Âl-i �mrân, 187. Bkz. Mâide, 12–13. 5 Bkz. Â’raf, 157; Kasas, 52–53; Mâide, 82–83.

Page 72: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

60

kendi aralarından çıkmaması, inat, kibir ve çekememezlik gibi sebepler ile Tevrat’tan

bazı parçaları saklamı�lardır.

Ate� kendi kanaatine göre, bu saklama olayının Kitap Ehli’nin bazı ayetlerin

haklarında delil olarak kullanılmasından korktuklarından dolayı oldu�unu dile

getirmi�tir. Bu sebeple çıkarılan kısmın, Kitap zamanla yazıya geçirilirken unutulup yok

oldu�unu, Kur’an’ın anlattı�ı olayların peygamber zamanındaki nüshalarda oldu�unu

ama günümüz nüshalarında bulunmadı�ını açıklamı�tır. Mesela Ate�, Ye�u Kitabı’nın

10. Babında, “Ve millet dü�manlarından öç alıncaya kadar Güne� durdu ve Ay yerinde

kaldı. Ya�ar Kitabı’nda bu yazılmı� de�il midir?” denildi�i halde Tevrat’ta böyle bir

Kitab’ın olmadı�ını söyler. Yine II. Tarihler 11. Babda bahsedilen peygamber �emâya

ve Gören �dda adlı Kitap ve I. Krallar 11. Babda geçen Süleyman’ın ��leri Kitabı da

günümüz Tevrat nüshaları arasında yoktur. ��te Ate�, bu örnekleri vererek eldeki Tevrat

nüshaları içinde geçen cümlelerden bazı Tevrat parçalarının kayboldu�unu görü�lerinde

bildirmi�tir.1 Bu sebeple Kur’an, kitaplarını sırf çıkarları u�runa de�i�tiren Yahudi

toplumunun kalplerinin katıla�tı�ını ve lanetlendiklerini �u ayet ile bildirmi�tir:

“Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalplerini katıla�tırdık.”2

2.10. �srailo�ullarına Verilen Nimetler ve Nankörlükleri

Allah �srailo�ullarına çe�itli nimetler vermi�tir3. Bu nimetlere kar�ı

�srailo�ullarının takındıkları olumsuz tavırlar ile ba�larına gelen ve gelecek olan azaba

birçok ayette de�inilmi�tir. Allah �srailo�ullarını “âlemlere üstün” kılmı�,4 Firavun’un

erkek çocuklarını öldürdü�ü zamanlarda Musa’yı sa� salim kurtarmı�5 ve pe�lerine

takılan Firavun’u denizde bo�mu�tur.6 Musa’nın Allah ile görü�meye gitmesi üzerine

geçen kırk günlük süre içinde kavminin altın bir buza�ı yapıp ona tapmalarını

affetmi�tir.7 �srailo�ullarının Allah’ı görme istekleri bile geri çevrilmemi� ama burada

ki tutumları sebebiyle ba�larına bir azab gelmi�tir.8 Yine de bu topluma verilen nimetler

Allah’ın merhametine en güzel örnektir.

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, �stanbul 1989, C. II, s. 496. 2 Mâide, 13. Bkz. Bakara, 74. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayı, Firavun, Haman ve Kârun Kar�ısında Hz. Musa, s. 259–272. 4 Bakara, 40, 42, 47; A’râf, 140; Duhân, 32. 5 Bakara, 49; Kasas, 4; �brahim, 6. 6 Bakara, 50; A’râf, 138; Yunus, 90; Tâhâ, 77–78; �uarâ, 60–66. 7 Bakara, 51–52; Nisa, 153; A’râf, 152–153. 8 Bakara, 55–56; Nisa, 153.

Page 73: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

61

2.10.1. Menn ve Selvâ ile On �ki Gözeden Su Çıkması

Allah �srialo�ullarına nimet olarak “menn” ve “selvâ” vermi�tir: “Bulutu sizin

üzerinize gölgelik çektik, size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size verdi�imiz güzel

rızıklardan yeyin dedik ama onlar bize de�il kendilerine zulmediyorlardı.”1 Ate� ayetin

tefsirinde menn ve selvâyı açıklarken di�er müfessirlerin de görü�lerine de�inmi�tir. Tîh

(çöl)’de kalan �srailo�ulları üzerlerini kaplayan bir bulut ile serinlemi�ler ayrıca

kendilerine a�açlardan bol bol reçineler verilmi�tir. Ayrıca �srailo�ullarına beslenmeleri

için hazır yiyecekler indirilmi�tir. Katâde’ye göre verilen bu yiyecekler kardan beyaz,

baldan tatlı olup, tan yerinin a�arması ile güne�in do�ması arasında ya�ar ve herkes

günlük yiyece�ini alırdı. Bazı müfessirler de “menn”i “zahmetsizce kazanılan yiyecek

ve içecek çe�idi” olarak tanımlamı�, tek bir çe�it olmadı�ını da bildirmi�lerdir.2

Bu olay Kitab-ı Mukaddes’te de geçmektedir. �srailo�ulları sabah kalktıklarında

topra�ın üzerinde bir �eyler görüp “bu nedir?” diye sormu�lar, Musa da onlara: “Bu

Rabbin yemek için size verdi�i ekmektir” demi�tir. “Onun adını man koydular, o ki�ni�

tohumu gibi beyaz ve lezzeti ballı yufka gibiydi.”3 Çıkı� 16. Bab’da bıldırcın etinden,

verilen menn’den, bu yiyece�i herkesin alabilece�inden, altıncı gün bu yiyecekten iki

kat verilip yedinci gün ise Sebt dolayısıyla kimsenin yerinden çıkmaması gerekti�inden

ve bu yiyece�in kırk yıl boyunca devam etti�inden bahsedilir.4

Tekrar Kur’an’a dönecek olursak ayetlere göre �srailo�ullarına sadece yiyecek

de�il su verildi�ini de görürüz: “Biz onları (Yakub’un on iki o�lundan gelen) on iki

torun kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince Musa’ya: ‘Asânla ta�a vur’ diye

vahyettik. Ta�tan on iki göze yaptık ve onlara kudret helvası ile bıldırcın eti

indirdik....”5

Kendisinden su isteyen kavmi için Musa de�ne�ini Allah’ın adı ile ta�a vurmu�,

on iki boya ayrılan �srailo�ulları için on iki ayrı kaynak fı�kırmı�tır.6 Allah kızgın

çöllerde bile �srailo�ullarını korumu�, onlara yiyecek ve içecekler ihsan etmi�tir. Fakat

�srailo�ulları bu nimetler kar�ısında �ükretmemi�lerdir.

1 Bakara, 57, bkz. A’râf, 160; Tâhâ, 80–83. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 169. 3 Çıkı�, 16: 14–16, 31. 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. Çıkı�, 16. 5 A’râf, 160. Ayrıca bkz. Bakara, 60. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 404; Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C.

X, s. 374–378.

Page 74: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

62

“Hani siz demi�tiniz ki: ‘Ey Musa! Biz bir yeme�e dayanamayaca�ız, bizim için

Rabbine dua et de bize yerin bitirdi�i sebzesinden, acurundan, sarımsa�ından,

mercime�inden, so�anından çıkarsın.’ (Musa) ‘�yi olanı daha a�a�ı olanla mı

de�i�tirmek istiyorsunuz? Bir �ehre inin, orada sizin istedi�iniz var’ demi�ti. Üzerlerine

alçaklık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah’ın gazabına u�radılar. Öyle oldu, çünkü

onlar, Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı.

�syana daldıkları, sınırı a�tıkları için bunu hak ettiler.”1 Ayetten de anla�ılaca�ı gibi bir

çe�it yeme�e dayanamayan �srailo�ulları her yerde bulunabilecek basit �eylerle

kendilerine indirilen nimetleri bir tutmaları yüzünden cezalandırılmı�lar, bu sebeple

peygamberleri onlara Allah’ın emri üzerine “�ehre inin” demi�tir. Ate�’in açıklamasına

göre “Ya�adıkları mutlulu�un kadrini bilmeyen �srailo�ullarına gitmeleri emredilen

mısr, nekire oldu�u için kent demek olup, Filistin kentlerinden biridir. Oradan kafasına

göre ayrılanlar sapmı�, Allah’ın gazabına u�ramı� ve ayrıca a�ır vergiler altında

ezilmi�lerdir.”2 Yahudiler Allah’ın verdi�i bu nimetlerin �ükrünü bilememi�ler, onlara

yapılan hatırlatmalar hep bo�a gitmi�tir. “Ey �srailo�ulları! Size verdi�im nimeti ve sizi

âlemlere üstün kılmı� oldu�umu hatırlayın.”3 Bu ve benzeri ayetlere ra�men

�srailo�ulları kendi ba�larını belaya sokup azaba duçar olmu�lardır.

Ate�, tefsirinde “üstün kılma” ile ilgili ayetleri çokça zikretmesine ra�men bu

ayetlerle ilgili geni� bir açıklama yapmamı�tır. Bu ayetlerden, sürekli kendilerine nimet

verildi�i halde bunun kıymetini bilmeyen �srailo�ullarının uyarılması konularında

yararlanmı�tır. Ate�, ayrıca �srailo�ulları ile ilgili ayetleri olabildi�ince geni� açıklamı�

ve Kitab-ı Mukaddes’ten örnekler ile açıklamalarını zenginle�tirmi�tir.

2.10.2. Arz-ı Mev’ûd’a Girmede Korkaklık Etmeleri ve Kırk Yıl Çölde Kalmaları

Bir millete peygamber gönderilmesi belli ba�lı bir nimettir. “Musa kavmine

demi�ti ki: Ey kavmim! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Zira (O) aranızda

peygamberler var etti, sizi krallar yaptı ve size, dünyrda hiç kimseye vermedi�ini verdi.

Ey kavmim, Allah’ın size yaz(ıp nasip et)di�i Kutsal Topra�a girin, arkanıza dönmeyin

yoksa kaybedersiniz! Dediler ki: Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya gireriz. (Allah’tan)

korkanlardan, Allah’ın nimet verdi�i iki adam dedi ki: Onların üzerine kapıdan girin,

e�er kapıdan girerseniz, muhakkak ki siz galip gelirsiniz. Haydi, e�er inanıyorsanız 1 Bakara, 61. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 172. 3 Bakara, 122; ayrıca bkz. Bakara, 40, 47, 211; A’râf, 140; Duhân, 32.

Page 75: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

63

Allah’a dayanın! Dediler ki: Ey Musa! Onlar orada oldu�u sürece biz oraya girmeyiz.

Sen ve Rabbin gidin, sava�ın, biz burada oturuyoruz! (Musa) Ya Rabbi, dedi. Ben

kendimden ve karde�imden ba�kasına malik de�ilim. Bizimle o yoldan çıkmı� toplumun

arasını ayır! (Allah) buyurdu ki: Orası onlara kırk yıl yasaklandı. O yerde �a�kın �a�kın

dola�acaklardır. Sen, yoldan çıkmı� o toplum için üzülme.”1

�srailo�ulları kendilerine verilen bunca nimetler kar�ısında Allah’ın emirlerine

rahatlıkla kar�ı çıkmı�tır. Allah onlara Arz-ı Mev’ûd’a2 girip sava�tan korkmamalarını

emretmi� ama onlar korkaklık etmi�tir. �çlerinden iki mü’min ve Musa’nın çabaları bo�a

çıkmı�, Musa da bu durum kar�ısında Allah’tan özür dileyip kendisini söz dinlemeyen,

korkak kavmi ile bir tutmamasını istemi�tir. Ate�, bu olayın Sayılar 13. ve 14. Bablarda

ayrıntılı olarak anlatıldı�ını belirtmi� ve konu ile ilgili pasajların tamamına tefsirinde

yer vermi�tir.3

Ate� bu ayetlerin ini� sebebine rastlayamadı�ını, muhtemelen bu ayetlerin

Hıristiyanların sapıklıklarını anlatan ayetlerin ardından Yahudilerin nankörlüklerini

belirtmek üzere onlarla birlikte ya da hemen sonra indi�ini belirtmi�tir.4 Ate�, sava�

olayını Bakara 58–61. ayetlerin tefsirinde �öyle açıklamı�tır: Allah’ın �srailo�ullarına

sava�masını emretti�i kavim Arz-ı Mev’ûd’da oturan kâfir Amelikalılardı. Onlarla

sava�mamaları yüzünden �srailo�ulları ceza olarak kırk yıl çölde kalmı�lardır. Daha

sonra Beyt-i Mukaddes’e yürüyüp orayı fethetmi�lerdir. Allah oranın fethi sonucu

böbürlenmeden, fethedilen �ehrin kapısından secde ederek, alçakgönüllülükle

girmelerini, girerken de “hitta” (bizi ba�ı�la) demelerini emretmi�tir. Fakat onlar “hitta”

yerine “hinta” (bu�day) diyerek maddî menfaat istemi�ler ve kibirlenerek �ehrin

kapısından girmi�lerdir.5 “Demi�ti ki: �u kente girin, orada diledi�iniz yerde bol bol

yiyin, secde ederek kapıdan girin ve “hitta” (Ya Rabbi bizi affet) deyin ki, biz de sizin

hatalarınızı ba�ı�layalım... derken o zalimler onu kendilerine söylenenden ba�ka bir söz

ile de�i�tirdiler. Biz de yaptıkları kötülüklerden dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten

bir pislik (azâb) indirdik.”6

1 Mâide, 20-26. 2 Vadedilen toprak anlamına gelir. Tevrat ve Kur’an’a göre Allah’ın �brahim ve çocuklarına vermeyi

vadetti�i Kenan (Filistin ve �am ) diyarıdır. Bkz. Tekvin, 12: 7. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 504. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 503-504. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 171. 6 Bakara, 58–59; ayrıca bkz. A’râf, 161.

Page 76: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

64

Ate�’in aktardı�ına göre, bu ayetlerde anlatılanların büyük bir kısmı Kitab-ı

Mukaddes’in Çıkı�, Sayılar ve Tesniye kitaplarında çok detaylı bir �ekilde yer

almaktadır. Fakat Kitab-ı Mukaddes’te geçen peygamberlere yakı�mayacak i� ve sıfatlar

Kur’an’da yer almaz.1

2.10.3. �srailo�ullarından Alınan Misak ve Sözlerinde Durmamaları (Da�ın

Ba�larına Kaldırılması, Kendi Irkda�larıyla Sava�maları, Hakkı Görmek

�stememeleri)

Tarihin akı�ı içinde Allah, �srailo�ullarından çe�itli sözler almı�, fakat her sözün

sonu hüsranla sonlanmı�tır. Yahudiler verdikleri sözleri bir türlü tutamamaları sebebiyle

cezalandırılmı�lardır.

“Ey �srailo�ulları! Size verdi�im nimetleri hatırlayın, bana verdi�iniz sözü tutun

ki, ben de size verdi�im sözü tutayım…”2 ayetinde ve daha birçok ayette Allah,

�srailo�ullarından verilen nimetleri dü�ünmelerini, sözlerinde durmalarını, Kur’an’a

inanmalarını ve inen Kur’an’da kendi kitapları ile uyu�an yerlerin oldu�unu gördükleri

halde gerçe�i gizlememelerini istemi�tir. Ate�, “�srailo�ullarına inen “misak”la ilgili

ayetlerin geneli �srailo�ullarına hitap etse de ayetlerin sözgeliminden hitabın daha çok

Yahudi bilginlerini kapsadı�ını görmekteyiz” yorumunu yapmı�tır.3

Allah, �srailo�ullarının verdi�i sözü tutmamaları yüzünden da�ı üzerlerine

kaldırmı�tır: “Bir zaman da sizin sözünüzü almı�, üzerinize da�ı kaldırmı�tık. ‘Size

verdi�imizi kuvvetle tutun, içinde olanı hatırlayın ki (azabımızdan) korunasınız.’

(demi�tik). Ardından yine dönmü�tünüz; e�er Allah’ın size iyili�i ve merhameti

olmasaydı, elbette ziyana u�rayanlardan olurdunuz.”4

Ate�’in aktardı�ına göre, burada Allah’ın �srailo�ullarından aldı�ı söz, hitap

edilen toplumca bilindi�i için izah edilmemi�tir. Hitap Hz. Peygamber dönemi

Yahudilerinedir. Onlar bu olayları kendi kitaplarında okuyup halka anlatmaktaydılar.

Müfessirimize göre, Kur’an’ın amacı da onları, uyanmaya davet olup, bu olayları ana

hatları ile kendilerine hatırlatmaktır.5

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 404. 2 Bakara, 40; bkz. Bakara, 47, 63–64, 83–85; Âl-i �mrân, 81, 187; Mâide, 12. 3 Bkz.Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 151–152. 4 Bakara, 63-64; bkz. Bakara, 93. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 177.

Page 77: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

65

Ate�, “da�ın kavim üzerine kaldırılması” olayına ise elde bulunan Tevrat

nüshalarında rastlayamadı�ını, ama Allah’ın bulut içinde Musa’ya inmesi esnasında

orada bulunanların çe�itli sarsıntılar geçirdiklerine rastlandı�ını belirtmi�, olayın

Tevrat’ta Kur’an’ın i�aret etti�i biçimde muhakkak oldu�unu, ama bu ayetlerin

saklandı�ını ya da Hz. Peygamber dönemindeki nüshalarının zamanla kayboldu�unu

sözlerine eklemi�tir.1

Da�ın kaldırılması olayında insanlar, da�ın üzerlerine dü�ece�ini sanmı�tır.2

Ayetleri yorumlarken Ate� �öyle der: “Bu, Allah’ın dilemesi ile imkânsız de�ildir, ama

“Allah’ın yasasında bir de�i�iklik bulamazsın”3 ayeti gere�ince de Allah genel yasasını

de�i�tirmez. ��te burada da�ın kalkması olayı bir deprem olabilir. Ama olayın burada

bir mucize olarak anlatılması mutlak surette ya�ananların ola�anüstü bir �ekilde cereyan

etti�ini göstermektedir. Yine de insanlar bazen bunun farkına varamaz ve tabii olay

deyip geçerler”.4

Allah’ın �srailo�ullarından aldı�ı söz birkaç ayetle sınırlı de�ildir. Musa’ya

verilen On Emir de �srailo�ullarının uyması gereken kurallardan olup, onlar

peygamberleri ile bu kurallara uyacaklarına dair söz vermi�lerdir. “Biz

�srailo�ullarından �öyle söz almı�tık: ‘Allah’tan ba�kasına kulluk etmeyeceksiniz,

anaya-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. �nsanlara güzel söz

söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin!’ Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz; hala da yüz

çevirip duruyorsunuz. Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan

çıkarmayacaksınız diye sizden kesin söz almı�tık; göre göre bunu kabul etmi�tiniz. Ama

siz yine birbirinizi öldürüyorsunuz, sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz, onları

çıkarmak size yasaklanmı�ken (çıkarıyorsunuz sonra da) esir olarak geldiklerinde

fidyelerini verip kurtarıyorsunuz. Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr

mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan ba�ka

nedir? Kıyamet gününde de (onlar) azabın en �iddetlisine itilirler. Allah yaptıklarınızı

bilmez de�ildir.”5

Allah, �srailo�ullarına vermi� oldu�u On Emir’e uymalarını emretmi�, ayrıca

tüm ilahî dinlerin ortak buyru�u olan namazın kılınması ve zekâtın verilmesi konusunda

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 177. Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, “�srailo�ulları”,

Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 398–408. 2 Bkz. A’râf, 171. 3 Ahzâb, 62; Fâtır, 43; Fetih, 23. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 178. 5 Bakara, 83–85.

Page 78: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

66

onları uyarmı�tır. Söz alınan di�er bir konu da Yahudilerin birbirlerine destek olup,

birbirlerini öldürmemeleri, birbirleri aleyhine yabancılara yardım etmemeleri olup

Yahudiler bu konuda da sözlerine sadık kalmamı�lardır.1

Yahudilerin bu ayette kınanan hareketlerine bakacak olursak, Yesrib (Medine)

Yahudilerinden Nadir O�ullarıyla Kaynuka O�ulları, Hazreclilerle, Kurayza O�ulları da

Evs kabilesiyle ittifak kurmu�lardır. Ate�’in konu ile ilgili açıklamalarına göre Evs ve

Hazrec arasındaki anla�mazlık durumunda her Yahudi kabilesi kendi müttefikinin

yanında yer alır ve kar�ı taraftaki soyda�larını öldürerek esir alırlardı. Sava�ın biti�i ile

de aralarında yardım toplayıp Arap kabilelerine esir dü�en Yahudileri fidye ile

kurtarırlardı.2 ��te ayette kınanan, Yahudilerin bu tutumudur. Arap toplumunun sosyal

karakterine uyan Yahudiler görüldü�ü gibi birle�mek yerine birbirlerine dü�manca

tavırlar sergilemi�, Allah’ın ayetlerini hiçe sayıp “kıyamet günü azabın en �iddetlisi” ile

ikaz edilmi�lerdir.

Yahudilerle ilgili olarak sava� konusunda de�inmek istedi�imiz bir mevzu daha

vardır. Allah �srailo�ullarına çok güçlü bir orduyu yenme nimeti vermi�tir. Peygamber

Yû�â b. Nûn zamanında Kral Tâlût (Saul), kendisinden çok güçlü olan Câlût (Golyat)

ordusunu yenmi�tir. Bu da, inançsız bir toplum ne kadar güçlü olursa olsun iman

gücünün onlara galip gelece�inin kanıtı olmu�tur.3 Bu olayı anlatan ayetler ise hem

Allah’ın �srailo�ullarına verdi�i nimetlerden bahsetmekte hem de hicretin ilk yıllarında

sayıca çok az olan Müslümanlara zaferlerin sayı ile de�il, iman gücü ile kazanılaca�ı

bildirilmektedir.4 Yahudiler yapıları gere�i Allah’ın kendilerine vermi� oldu�u bu

nimetlere nankörlük etmi�, yıllar sonra birbirleriyle dahi sava�mı�lardır.

�srailo�ulları peygamberler ve ilâhî kitaplar hakkında da vahye muhatap

olmu�lar, kendilerinden gönderilecek peygamberlere itaat etmeleri ve kendi

kitaplarındaki ilahî mesajları saklamamaları istenmi�tir.5 Tüm bunlara aldırı� etmeyen

�srailo�ulları tarih boyunca Allah’a kar�ı gelmeye devam etmi�ler, bunun üzerine

ayetlerde de belirtildi�i gibi, lanetlenmi� ve kalpleri katıla�tırılmı�tır. Burada

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 193. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 193. 3 Bkz. Bakara, 246–251. Kitab-ı Mukaddes’te de bu olay benzer �ekilde II. Samuel, 1: 24’te

anlatılmaktadır. 4 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 474–476; Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da�

Tefsiri, C. I, s. 436. 5 Bkz. Bakara, 100–101; Âl-i �mrân, 187; Mâide, 12–13.

Page 79: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

67

Yahudilerin peygamberlerine kar�ı olumsuz davranı�larına da kısaca de�inmek

istiyoruz.

“Andolsun, biz �srailo�ullarından söz almı� ve onlara elçiler göndermi�tik. Ne

zaman bir elçi onlara canlarının istemedi�i bir �ey getirdiyse (gelen elçilerin) bir

kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürüyorlardı. Bir fitne kopmayacak sandılar, kör

oldular, sa�ır kesildiler. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Sonra yine çokları kör

ve sa�ır kesildiler. Allah yaptıklarını görüyor.” 1Ate�, bu ayetlerin nüzul sebebinin tam

olarak zikredilmedi�ini söylese de, bilindi�i kadarıyla ayetler Peygamberimizi teselli

amacıyla indirilmi�tir. Ayrıca ona hıyanet eden Medine Yahudilerinin de ileride

cezalandırılaca�ı bildirilir. Ayet �srailo�ullarının kör ve sa�ır olmasından da bahseder.

Ate�, bu kör ve sa�ırlıktan kastı açıklarken bazı müfessirlerin görü�lerine yer vermi�tir.

Müfessirlerin görü�üne göre, kör ve sa�ırlık ilk olarak Zekeriyya (a.s.) zamanında

olmu� ve kavmi onu dinlememi�, gösterdi�i yolu da görmemi�tir. �kincisi ise kavmin

Hz. Muhammed’in peygamberli�ini inkâr ederek ona kar�ı kör ve sa�ır gibi

davranmı�lardır. Kaffâl’e göre ise, �srâ suresi 4-6. ayetler2 bu ayetin tefsiri

niteli�indedir .3

Tüm bu ayetlerden de anlayaca�ımız gibi �srailo�ulları genel karakterleri

itibariyle verdikleri sözü tutmayan, kendilerine verilen hiçbir nimete �ükretmeyen,

ba�larına gelenlerden de hiç ders almayan bir toplumdur. Peygamberlerin getirdikleri

kendi çıkarlarına uymayınca hiç tereddüt etmeden hem peygamberleri hem de vahyi

reddetmi�lerdir. Yine de Allah çok merhametli olması sebebiyle onları affetmi� ama

davranı�larını tekrarlamaları yüzünden azaba maruz kalmı�lar, fakat bu azap tüm

�srailo�ullarını kapsamamı�tır. Çünkü Allah tüm Kitap Ehli’nin davranı�larını bir

tutmamı�, kendisine inanıp güzel i� yapanları sevdi�ini ve onların mükâfatının kendi

katında olaca�ını da belirtmi�tir. Bu durum Ate�’in üzerinde önemle durdu�u

konulardandır.

1 Mâide, 70–71. 2 “Kitab’da �srailo�ullarına �u hükmü verdik: ‘Siz o ülkede iki kere fesat çıkaracaksınız ve büyük bir

yükseli�le yükseleceksiniz (çok kabarıp kibredeceksiniz).’ Birincisinin zamanı gelince üzerinize güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) ara�tırdılar. Bu yapılması gereken bir va’d idi. Sonra tekrar size onları yenme imkanı verdik ve sizi mallarla, o�ullarla destekledik ve sava�çılarınızı ço�alttık.”

3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 36.

Page 80: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

68

2.10.4. Cumartesi Yasa�ını Çi�nemeleri ve Mesh Olayı

Bir insanın �eklinin de�i�tirilip hayvan �ekline sokulmasına “mesh” denir.1

Cumartesi yasa�ına uymayan Yahudilerin mesh edilmesi müfessirler arasında farklı

görü�lerin ortaya çıkmasına sebep olmu�tur.

“Onlara deniz kıyısında bulunan kent (halkın)’ın durumunu sor. Hani onlar

Cumartesine saygısızlık edip haddi a�ıyorlardı. Çünkü (Cumartesi günü avlanmaları

yasaklanmı�tı) Cumartesi (tatil) yaptıkları (yasa�a riayet ettikleri) gün, balıklar onlara

akın akın gelirdi. Cumartesi yapmadıkları gün (yani Cumartesi olmayan günlerde ve

veya Cumartesine saygı göstermedikleri zamanlarda) balıklar gelmezlerdi.

(Avlandıklarını anladıkları için artık balıklar gelmez olmu� ve Allah’ın koydu�u yasa�a

uymamalarından ötürü rızıkları daralmı�tı). Biz onları yoldan çıkmalarından ötürü

böyle sınıyorduk.”2

Görüldü�ü gibi Allah �srailo�ullarına Cumartesi avlanmayı yasaklamı�tı.

Ate�’in verdi�i bil�ilere göre, “Deniz kıyısında bulunan bir köy halkı Cumartesi

avlanmak için hileye ba�vurmu�tur. Buranın halkı Cumartesi’nden önce a�larını denize

atıp Pazar günü çekiyorlardı ya da Cumartesi çokça gelen balıkları toplamak için ark

açmı�lardı. Buraya gelen balıklar su azalınca geri dönemiyorlardı. Biriken bu balıkları

toplayan �srailo�ulları böyle bir hileye ba�vurup Allah’ın yasa�ını çi�niyorlardı”.3

Ayetlerin devamına bakacak olursak bu çirkin fiile katılmayanların di�erlerini

uyardıklarını ama onların hatalarında ısrar etmeleri sebebiyle “a�a�ılık maymunlar”a

çevrildiklerini görürüz: “�çlerinden bir topluluk: ‘Allah’ın helak edece�i yahut �iddetli

bir �ekilde azap edece�i bir kavme artık ne diye ö�üt veriyorsunuz?’ dedi. Dediler ki:

‘Rabbimize mazeret (beyan edebilmek) için, bir de belki korunurlar diye (ö�üt

veriyoruz).’ Ne zaman ki onlar kendilerine hatırlatılanı unuttular, biz de kötülükten men

edenleri kurtardık, zulmedenleri de yoldan çıkmaları yüzünden çetin bir azap ile

yakaladık. Kibirlerinden dolayı kendilerine yasak kılınan �eylerden vazgeçmeyince

onlara: ‘A�a�ılık maymunlar olun!’ dedik. Rabbin elbette ta kıyamet gününe kadar

onlara azabın en kötüsünü yapacak kimseler gönderecektir!’ diye ilan etmi�ti. �üphesiz

Rabbin çabuk ceza verendir ve O, çok ba�ı�layan, çok esirgeyendir.”4

1 Süleyman Ate�, Gerçek Din Bu, �stanbul ?, C. II, s. 44. 2 A’râf, 163; bkz. Bakara, 65; Mâide, 60; Nisa, 47, 154. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 178–179. 4 A’râf, 164–167.

Page 81: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

69

Tefsirdeki açıklamaların devamına göre �srailo�ulları’nın ba�vurdu�u bu hileye

katılmayanlar, arkada�larını uyarmı�tır. Onların söz dinlemedi�ini gören bazı ö�ütçüler

de onlara söz dinlemedikleri halde niye ö�üt verdiklerini birbirlerine sormu�lardır.

Akıllı arkada�ları ise olaya iki açıklama getirmi�lerdir. Birincisi Allah’a kar�ı

görevlerini yapıp özür beyan edebilmek, ikincisi de belki yola gelirler diye çabalamak.

Fakat sınırı a�anlar ö�üdü de dinlemeyince Allah ö�ütçüleri kurtarmı�, yoldan çıkanları

ise �iddetli azaba çarptırmı�tır. Onları a�a�ılık maymunlara çevirmi�tir.1

Ayetin müfessirler nezdinde problemli kısmı i�te burasıdır. Yasa�ı delen kıyı

halkının maymun olması hakkında iki görü� vardır: Birinci görü�e göre, bu insanlar

gerçekten maymun olmu� ve üç gün maymun kılı�ında kaldıktan sonra ölmü�lerdir.

�kinci görü�e göre de, bunlar sureten de�il sîreten maymun kılı�ına sokulmu�lar;

huyları, sıfatları maymun huyu ve sıfatına benzemi�tir. Ate�, ikinci görü�ün

temsilcilerindendir. Maymunların taklitçi olup, dü�ünce ile hareket etmedi�ini, bu

insanların da maymun gibi davranıp, ayetleri dü�ünmeden, çevresindekilerin yaptıkları

kötü hareketleri taklit etmeleri sebebiyle ceza aldıklarını açıklamı�tır.2

Bu konu ile ilgili Cuma suresi 5. ayete bakmakta da fayda vardır: “Kendilerine

Tevrat yükletilip de sonra onu ta�ımayanların durumu, kitaplar ta�ıyan e�e�in durumu

gibidir” ayetinde Tevrat’ın hükmünü uygulamayanlar sadece kitap ta�ıyan e�ek gibidir,

denilmi� ve burada da manevî bir durum anlatılmak istenmi�tir.3 ��te maymuna

çevrilmenin maddî olarak de�il, manen dü�ünülmesi bu olayı anlamada daha etkili

olacaktır.

Mesh olayı ele�tiriye açık bir konu olması sebebiyle bazı yazarlarca farklı

yorumlanmı�tır. Mesela Turan Dursun, “Din Bu” adlı eserinde bu ayetleri alaycı bir

üslupla kaleme almı�tır. Süleyman Ate� ise, Dursun’un kitabındaki iddialara reddiye

olarak yazdı�ı iki ciltlik “Gerçek Din Bu” adlı eserinin ikinci cildinde Dursun’un mesh

olayını nasıl ele aldı�ına de�inmi�tir.

Dursun, kitabında ravisi sika olmayan bir ki�iden aldı�ı hadise dayanarak �unları

yazmı�tır: “Muhammed �öyle der: �srailo�ullarından bir topluluk yitiktir, ne yaptıkları,

ba�larına ne geldi�i de bilinmiyor. Ben bunların kesinlikle sıçanlara

dönü�türüldüklerine eminim…”4

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 406. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 179. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 426–434. 4 Ate�, Gerçek Din Bu, C. II, s. 46.

Page 82: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

70

Ate�, ravinin rivayet etti�i hadisi zamanla de�i�tirerek, rivayet etti�ini

bildirmi�tir. Bu sebeple Hz. Ömer de raviyi hadis rivayet etmekten men etmi�tir. Ayrıca

Peygamberimizin böyle bir �ey söylemesi olası gözükmemektedir. Kur’an’da iyi

davranı�larının kar�ılıksız kalmayaca�ı belirtilen Kitap Ehli’nin fare olması mümkün

de�ildir.1 Ate�, “Aynı zamanda bir dâhi olan peygamber insanların fare olmayaca�ını

bilmez mi?” diyerek tek bir habere dayanıp onu suçlayan Dursun’a, kitabında çe�itli

açıklamaları ile cevap vermi�tir.2 Daha önce de belirtti�imiz gibi “maymuna çevirme”

ayetini bazı insanlar i�lerine geldi�i gibi kullanmı�, ayeti kafalarından yorumlamaları

yetmezmi� gibi Peygamberimize ait olmayan sözleri de ona atfederek bu konuya daha

geni� yorumlar getirmi�lerdir.

Meshle ilgili di�er bir ayet de �udur: “De ki: ‘Allah katında yeri bundan daha

kötü olanı söyleyeyim mi? Allah kim(ler)e lanet ve gazab etmi�, kimlerden maymunlar,

domuzlar ve �eytana tapanlar yapmı�sa, i�te onların yeri daha kötüdür ve onlar düz

yoldan daha çok sapmı�lardır.”3

Ate� bu ayetin açıklamasında, Fahreddin Razî’nin Mefâtihu’l-�ayb’ına

dayanarak �öyle der: “Müfessirlere göre bu ayette maymuna dönü�türülenlerden kasıt,

Cumartesi yasa�ını çi�neyen Yahudilerdir. Domuzlardan kasıt ise, �sa’ya inen sofrayı

inkâr edenlerdir. Di�er bir rivayete göre de iki mesh de Cumartesi yasa�ını çi�neyenlere

yapılmı�tır. Bunların gençleri maymun, ya�lıları domuz kılı�ına sokulmu�tur.”4

Konu ile ilgili di�er bir ayet �öyledir: “Ey Kitap verilenler! Biz bazı yüzleri silip

arkalarına döndürmeden ya da Cumartesi adamlarını lanetledi�imiz gibi onları da

lanetlemeden önce yanınızdakini do�rulayıcı olarak indirdi�imiz (Kur’an)a inanın.

Allah’ın buyru�u yapılır.”5

Bu ayette de “yüzlerin tams” edilmesini açıklamakta fayda vardır. Tams, bir

�eyin izini silmek, gidermek olup, yüzlerin tams edilmesi, kılı�ından çıkıp yüz denecek

hallerinin kalmaması demektir. Bazı müfessirler bu kelimeden kastın Yahudilerin

yüzlerinin meshedilip, devetabanına, hayvan tırna�ı �ekline ya da maymun suratına

sokulaca�ıdır, demi�lerdir. Fakat Ate�, Razi’nin de Abdurrahman �bn Zeyd’den

nakletti�i �u açıklamaya son cümle olarak yer vermi�tir: “�nanmayan Yahudiler evlerini

1 Ate�, Gerçek Din Bu, C. II, s. 48. 2 Bkz. Ate�, Gerçek Din Bu, C. II, s. 46–51. 3 Mâide, 60. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 22. 5 Nisa, 47.

Page 83: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

71

ve yurtlarını terk etmek zorunda kalınca yüzleri üzüntüden peri�an bir hal almı� ve

gözleri eski yurtlarında kalsa da yurtlarını zorla terk etmi�lerdir.” 1 Ate�’in bu ayetin

yorumunda, kendi fikrini açıkça beyan etmedi�ini görmekteyiz.

Sonuç olarak Ate� tefsirinde, maymun �ekline sokulmanın görünürde

olmadı�ını, burada manevî ve davranı�larda olan de�i�ikliklerin kastedildi�ini

anlatmı�tır. Bu olayın bugünkü Tevrat nüshalarında yer almadı�ını ama bu ayetlerin

indi�i dönemde ya�ayan Yahudilerin bu olaya itiraz etmediklerini çünkü mesh olayını

kendi aralarında da ö�üt ve ibret için anlattıklarını da açıklamalarına eklemi�tir.

2.11. �srailo�ullarının Karakterleri

2.11.1. Tefecilikleri

Yahudilerin paraya olan dü�künlükleri onları çe�itli yollara sevk etmi�tir. Kendi

kitapları dahi faizi yasaklamı�ken, paranın getirdi�i kâr onları kitaplarında tahrife

sürüklemi�tir.

Bu konuda Tevrat’a göz atacak olursak, Davud için, “Parasını faize vermez,

suçsuza kar�ı rü�vet almaz”2 denilirken, Hezekiel için de, “Kimseye haksızlık etmez,

ancak borçlunun rehinini geri verir. Soygunculuk etmez, aç olana ekme�ini verir ve

çıplak olana esvap giydirir. Faizle para vermez ve murabaha kârı almaz, elini

kötülükten alıkor”3 denilmektedir. Ate�’in görü�lerine göre, kendi peygamberlerinin

faiz almadı�ı belirtilen bir kutsal kitapta ba�ka milletlerden faiz alınabilece�inin

bulunması mantı�a aykırıdır. Oysa Tevrat faiz konusunda ırkçı bir politika izlemi�tir:

“Para faizi olsun, zahire faizi olsun yahut ödünç verilen �eyin faizi olsun, faizle

karde�ine ödünç vermeyeceksin. Yabancıya faizle ödünç verebilirsin”4 denilerek, Tevrat

faizi Yahudilere yasaklamı� ama ba�ka milletlere serbest bırakmı�tır.5

Ate�, Kur’an’ın bu ifadesinden iki anlam çıktı�ına i�aret eder. Ate�’in

nakletti�ine göre, Yahudiler Tevrat’ın hükmünü çi�neyip, yalnız yabancılardan de�il,

kendi karde�lerinden de faiz almaya ba�lamı�lardır. �kinci olarak da, Tevrat faizi kesin

olarak yasakladı�ı halde faiz alabilmek için Tevrat’ı tahrif ederek, “yabancıya faizle

ödünç verebilirsin” hükmünü Tevrat’a sokmu�lardır. Ate� burada ikinci ihtimali daha

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 299. 2 Mezmurlar, 15: 5. 3 Hezekiel, 18: 7–8. 4 Bkz. Tensiye, 23: 19-20. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 409.

Page 84: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

72

kuvvetli bulmakta ve “Tevrat’a çok elin girdi�i muhakkaktır” cümlesi ile açıklamasını

sonlandırmaktadır.1 Ayrıca bu konu ile ilgili olarak Ate�, faizin neden kötü oldu�u ve

�slâm’da faizin haram kılındı�ı konusunu tefsirinde kısaca açıklamı�tır.

Kur’an Hz. Peygamber döneminde insanların mallarını haksızlık ve faiz ile

yiyen Yahudilerin durumuna de�inmekte ve onları can yakıcı bir azabın bekledi�ini

haber vermektedir.2

Burada Yahudilerle ilgili olarak de�inilmesi gereken bir di�er konu da,

Yahudilerin ümmîlere kar�ı sorumlu olmadıklarını gerekçe göstererek borçlarını

ödemeyen bir topluluk olarak Kur’an’da zikredilmeleridir. Fakat Kur’an, Yahudilerin

hepsini bir tutmamı�, emanete ihanet etmeyen Yahudilerin de varlı�ına de�inmi�tir:

“Kitap Ehli’nden öylesi vardır ki, onlara yüklerle emanet bıraksan onu sana öder.

Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı ba�ına dikilmedikçe onu

sana ödemez. Onlar: Ümmîlere kar�ı bir sorumluluk yoktur, dedikleri için böyle

yapıyorlar ve Allah’a kar�ı bile bile yalan söylüyorlar.”3 Ate�, Yahudilerin ümmîlere

kar�ı sorumlu olmadıklarını söylemelerini tamamen kendi uydurmaları olarak

de�erlendirmi�tir. Zaten Tevrat’ta da ümmîlere hıyanet edebilece�ine dair bir hüküm

yoktur. Kitapları Yahudilere do�rulu�u emretse de, i�lerine geldi�i gibi hüküm veren

Yahudi din adamları sayesinde i�ler karı�mı�tır.4

Ate� konu ile ilgili olarak, Re�id Rıza’nın görü�lerine yer verir ve bu görü�lere

katılarak dini bozan Yahudi din adamlarının yanı sıra bazı hîle-i �er’iyyeci Müslüman

din adamlarının da, dâr-i harbde gayri müslimlerin, hatta Müslümanların mallarını (faiz

yoluyla) yemeye cevaz verdiklerine ve dâr-i harbi kendi istedikleri gibi

yorumladıklarına de�inir.5

��te tüm bu insanlar Kur’an’da �u �ekilde uyarılmaktadır: “Men edildikleri halde

faiz almalarından ve haksız yere insanların mallarını yemelerinden ötürü (böyle yaptık).

�çlerinden inkâr edenlere de acı bir azab hazırladık.”6 Ayetlerden de anla�ıldı�ı gibi

Tevrat faize ho� bakmadı�ı halde, Yahudiler menfaatleri u�runa faizi helal saymı� ve

Yahudi milleti dı�ındakilerin mallarının iade bile edilmeyebilece�ini savunmu�lardır.

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 409. 2 Bkz. Nisa, 161. 3 Âl-i �mrân, 75. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 65. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 65. 6 Nisa, 161.

Page 85: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

73

2.11.2. �nanmak �çin Hz. Muhammed’den Kurban ve Gökten Kitap �ndirilmesini

�stemeleri Kıskançlıkları

Yahudiler tarihin ilk safhalarından itibaren inanma hususunda peygamberlerini

zor durumda bırakmı� “�öyle olursa inanırız” türünden �art cümlelerini sıkça kullanmı�,

Allah’ı görmek istemi�, verilen mucizeleri yeterli bulmamı�, �ükürde geri kalmı� bir

görüntü arz etmektedirler.

Kendi peygamberlerinin getirdi�i dine inanmak için öne sürdükleri abes �artların

bir benzerini de Hz. Muhammed’e iletmi� ve Allah’a inanmak için �öyle bir �art

ko�mu�lardır: “Onlar: ‘Allah bize and verdi ki, bize ate�in yiyece�i bir kurban

getirmedikçe hiçbir elçiye inanmayalım’ dediler. De ki: ‘Size benden önce açık deliller

ve bu dedi�inizi de getiren elçiler gelmi�ti. E�er do�ru iseniz niçin onları

öldürdünüz?”1

Kâ’b �bnü’l-E�ref, Malik, Huyey �bnu Ahtab, Finhas b.Azûrâ ve Vehb �bnu

Yahuda, �srailo�ulları peygamberlerine mahsus olan mucize gelmedikçe

inanmayacaklarını belirtmi�lerdir. Bu mucize, ortaya bir kurban getirilip peygamberin

dua etmesi ile gökten inen ate�in kurbanı yakması �eklinde olurdu.2 Bu konu Tevrat’ta

da geni� yer bulmaktadır.3

Bu olayın Kur’an’da anlatılma sebebi Peygamberimizi teselli etmektir.

Yahudilerin sadece kendisini de�il daha önceki peygamberleri de yalanlamı� olmaları

ve istedikleri mucizeleri kendilerine gösteren peygamberlere bile inanmayıp onları

öldürmeleri konusu bu ayetler ile Peygamberimize bildirilmi�tir.4 Ayrıca Yahudiler

Peygamberimizden kurbanın yanı sıra “gökten bir kitap indirmesi” talebinde de

bulunmu�lardır. Yahudilerden Rafi’ �bnu Huraymile ve Vehb �bnu Zeyd Hz.

Muhammed’in kendilerine bir kitap indirmesini ve nehirler fı�kırtmasını istemi�tir:5

“Yoksa siz de peygamberinizden daha önce Musa’dan istendi�i gibi birtakım isteklerde

bulunmak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfürle de�i�tirirse, �üphesiz (o), dümdüz yolu

sapıtmı�tır.”6

1 Âl-i �mrân, 183–184. 2 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 289. 3 Bkz. I. Krallar, 18: 20–41. 4 Bkz. Âl-i �mrân, 184. 5 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 278. 6 Bakara, 108.

Page 86: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

74

Ate�’in bildirdi�ine göre, ayet müfessirlerce üç nüzul sebebiyle açıklanmaya

çalı�ılmı�tır. Buradaki hitabın peygamberlerden çok fazla �ey isteyip, çok soru soran

Müslümanlara yönelik oldu�unu söyleyen müfessirlerin yanı sıra bu hitabın Yahudilere

yönelik oldu�unu söyleyen müfessirler bu görü�lerini, “Kitap Ehli, senden, kendilerine

gökten bir kitab indirmeni istiyorlar. Musa’dan bundan daha büyü�ünü istemi�ler,

Allah’ı bize açıkça göster demi�lerdi…”1 ayetine dayanarak beyan etmektedirler. Di�er

müfessirlere göre ayet, puta tapanlara yöneliktir. Ate�, ayetteki hitabın Müslümanlara

ait olmasının, muhtevaya daha uygun dü�tü�ünü söyleyerek, bazı Müslümanların

Yahudilerin te�vikiyle Peygamberden bir �eyler istemesinin Allah tarafından

kınandı�ını söylemi�tir.2

Ate�, konu ile ilgili olarak “�slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar”

adlı eserinde iki Yahudinin Peygamberimize gelerek inanmak için çe�itli mucizeler

isteyip, okuyacakları bir kitap talep etmelerinden bahsetmi�tir. Peygamberimiz, Hz.

Musa’nın da böyle bir talep ile kar�ıla�tı�ını onlara anlatmı�tır. Hatta bu istekte

bulunanların sonları hakkında da onlara bilgi vermi�tir.3 Fakat bu ki�iler

Peygamberimizin söylediklerine aldırı� etmemi�ler ve “Ey Muhammed! Bu senin

getirdi�in gerçek ve Allah indinde ise neden Tevrat gibi muntazam kitap halinde de�il?”

diyerek ısrarla gökten kitap indirilmesini isteyen bu �ahıslar, Kitap gelmezse

kendilerinin de böyle bir kitap getirebileceklerini iddia etmi�lerdir.4 Onların bu

iddiasına kar�ılık �u ayetler nazil olmu�tur: “De ki: Bu Kur’an gibisini getirmek üzere

bütün insanlar ve cinler toplansalar ve birbirlerine arka olsalar yine de bunun mislini

getiremezler.”5

Aslında Yahudilerin bu davranı�ı ilk de�ildir. Onlar daha önce de Hz. Musa’dan

Allah’la konu�mayı istemi�ler, konu�mayla yetinmeyip Allah’ı görmeyi de isteyince

kendilerine acı bir azab verilmi�tir.6 Bunları bildikleri halde ders almayan Yahudiler Hz.

Muhammed’den de aynı �eyleri talep etmi�lerdir.

“Bilmeyenler dediler ki: ‘Allah bizimle konu�malı, ya da bize bir ayet (mucize)

gelmeli de�il miydi?’ Onlardan öncekiler de onların dedikleri gibi demi�lerdi. Kalpleri

1 Nisa, 153. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 219. 3 Bkz. Bakara, 108; Nisa, 153. 4 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 278–279. 5 �srâ, 88. 6 Bkz. Bakara, 55.

Page 87: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

75

birbirine benzedi…”1 Ayetteki bilmeyenlerden kasıt, bir görü�e göre, Yahudi ve

Hıristiyanlar, di�er bir görü�e göre de mü�riklerdir. Ate�’e göre bu ayetler gerek

mü�riklerin gerek Yahudilerin peygamberden tuhaf ve alaylı isteklerde bulunmalarını

kınamak için indirilmi�tir.2

Kitap isteyen bu kimselere cevap olabilecek di�er bir ayet de �udur: “Biz Nuh’a

ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyetti�imiz gibi sana da vahyettik. Nitekim

�brahim’e, �smail’e, �shak’a, Yakub’a, Esbât (Yakubo�ullarına), �sa’ya, Eyyûb’a,

Yunus’a, Harun’a Süleyman’a da vahyetmi�, Davud’a da Zebur’u vermi�tik.”3 ayette

onbir peygamberin ismi geçmekte ve bu peygamberlerin vahye mazhar oldukları

belirtilmektedir. Ate� bu konuyu Kadı Beydâvî’nin �u cümlelerini nakletmi�tir: “Yani

bu peygamberlerin hepsine gökten bir kitab indirilmemi�, vahyedilmi�tir. Siz de bunu

böyle biliyorsunuz.”4

Sonuç olarak, istedikleri mucizelerin zaten atalarına Allah tarafından gösterilmi�

oldu�u ayetlerle belirtilen Yahudiler, istekleri gerçekle�se bile inanmayacak bir

toplumdur. Çünkü amaçları mucize görüp de inanmak de�il, kendilerinden olmayan

peygamberi zor durumda bırakmaktır. Fakat Hz. Muhammed’in koruyucusu daima

Allah olmu� ve ayetleriyle Peygamberimizi teselli etmi�tir.

Ate�’in açıklamalarına göre, Yahudilerin buradaki di�er amaçları da Müslüman

olanların kafasını karı�tırmaktır. “Nankör olan bazı Kitap Ehli kimseler de mü�rikler de

size Rabbinizden bir hayrın indirilmesini istemezler. Oysa Allah rahmetini diledi�ine

tahsis eder. Allah büyük lütuf sahibidir”5 ayetinde bazı nankör Kitap Ehli kimseler

Müslümanlara inen vahyi çekememi� bu sebeple kıskançlıklarından ötürü insanların

kafasını karı�tırmı�lardır.6 Onların yaptı�ı bu kötü davranı� �u ayetlerle dile

getirilmi�tir: “Kitab sahiplerinden ço�u, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf

içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler….”7

Yahudiler türlü desiselerle Müslümanların kafasını karı�tırmaya çalı�ıyorlardı.

Âlûsî’nin ifadesine göre bazı Yahudi hahamları Uhud Sava�ı’ndan sonra Müslümanlara,

“E�er do�ru yolda olsaydınız yenilmezdiniz” demi�lerdir. Yahudilerin bu yaptıklarına

1 Bakara, 118. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 228. 3 Nisa, 163. 4 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 280. 5 Bakara, 105. 6 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 410–411. 7 Bakara, 109.

Page 88: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

76

kar�ılık Kur’an Müslümanlara ho�görülü ve affedici olmalarını emretmi�tir. Ayetin

“Allah her �eye gücü yetendir” kısmı da özellikle Yahudilere yapılan bir vurgudur.1

Böylece Yahudilerin önemli özelliklerinden biri olan kıskançlık konusuna da

de�inmi� olduk. Bundan sonraki konumuz Yahudilerin Allah hakkında uygunsuz

konu�maları olacaktır.

2.11.3. Allah Hakkında Uygunsuz Konu�maları

2.11.3.1. “Allah Fakirdir” Demeleri

Yahudilerin çok bilinen önemli özelliklerinden biri, mala olan dü�künlükleridir.

�u an dahi kapitalizm üzerine kurulu bir ya�am biçimleri vardır. Onların mal hırsının

kökenleri çok eskilere dayanmaktadır. Hatta para söz konusu olunca söyledikleri

sözlerin bile dozunu ayarlayamamı�lardır.

“Allah: ‘Allah fakirdir, biz zenginiz’ diyenlerin sözünü i�itti. Onların dediklerini

ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazaca�ız ve: ‘Yangın azabını tadın!’

diyece�iz.”2 Bu ayet müfessirlerin rivayetlerine göre;“Kimdir o adam ki Allah’a güzel

bir borç versin de Allah da ona kat kat fazlasıyla (verdi�ini) ödesin…”3 ayeti

Yahudilerin, ‘Ey Muhammed, herhalde Rabbin fakirle�ti ki kullarından borç istiyor!”

demeleri sonucu nazil olmu�tur.

Ate� ayetin nüzul sebebi hakkında bazı müfessirlerin rivayetlerine de�inmi�tir.

�lk rivayete göre Hz. Ebû Bekir, Peygamberimiz tarafından bir Yahudi toplumuna

�slâm’ı anlatmak için gitmi�, Allah için borç verme konusuna gelince bir Yahudi -�bn

�shak’ın rivayetine göre Finhas-: “Demek Allah fakir ki bizden borç istiyor. Biz O’na

yalvarmıyoruz, O bize yalvarıyor. Biz O’na muhtaç de�iliz. E�er O zengin olsaydı,

arkada�ınızın zannetti�i gibi bizden borç istemezdi. Sizi faizden men ediyor ama

kendisi bize faiz veriyor. E�er zengin olsaydı bize faiz vermezdi” demi�tir. Bunun

üzerine Ebû Bekir kendisini tutamayıp Yahudi’ye bir tokat atmı�tır.4

�kinci rivayete göre de Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir’i yapılacak bir sava� için

borç istemeye göndermi�ti. Peygamberimiz Medine’ye geldi�inde Yahudilerle bir ittifak

yapmı� her iki taraf da bir saldırı durumunda birbirlerine mal ve para yardımı yapaca�ı

sözünü almı�tı. Bu anla�maya binaen Hz. Ebû Bekir sava� yardımı isteyince, 1 Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 411. 2 Âl-i �mrân, 181. 3 Bakara,245. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 151.

Page 89: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

77

Yahudilerin, “Demek Allah fakir ki, bizden borç istiyor” demeleri üzerine bu ayet nazil

olmu�tur. Ate� ikinci rivayetin gerçe�e daha uygun oldu�unu söylemektedir.1

2.11.3.2. “Allah’ın Eli Ba�lıdır” Demeleri ve Birbirlerine Dü�man Olmaları

Yahudiler Allah hakkında uygunsuz konu�malarına “Allah’ın eli ba�lıdır”

diyerek devam etmi�lerdir. “Yahudiler: ‘Allah’ın eli ba�lıdır (Allah cimridir)’ dediler.

Kendi elleri ba�landı ve söyledikleri sözden ötürü lanetlendiler. Hayır, Allah’ın iki eli

de açıktır. Diledi�i gibi verir. Andolsun Rabbinden sana indirilen, onların ço�unun

azgınlı�ını ve küfrünü arttıracaktır. Biz onların aralarına, tâ kıyamet gününe kadar

dü�manlık ve kin atmı�ızdır. Ne zaman sava� için bir ate� yakmı�larsa Allah onu

söndürmü�tür. Onlar yeryüzünde bozgunculu�a ko�arlar. Allah da bozguncuları

sevmez.”2

Ate�,“eli ba�lı” deyiminin cimrilikten kinaye oldu�unu, ayetin de Yahudilerin

pintiliklerinden bahsetti�ini söyleyerek �u açıklamaları yapmı�tır: “Yahudiler

kendilerinden Allah için yardım istenince, Allah’ın kendilerine bir �ey vermemesinden,

ellerinin darlı�ından yakınıp, “Sanki verse Allah’ın hazinesinden mi eksilir?” diyerek

Allah’a kar�ı uygunsuz konu�malarına devam etmi�lerdir. Bu ayetin amacı da

Yahudilerin “Allah cimridir” sözünü bo�a çıkarmaktır”.3

Kısaca de�inilecek bir mevzu da ayette geçen “Allah’ın iki eli de açıktır”

lafzıdır. Ayette Allah’a el nispet edilmi�tir ama buradaki “eli ba�lıdır” cimrilik

anlamında, “eli açıktır” da cömertlik anlamında insanların anlayaca�ı bir üslup olması

sebebiyle kullanılmı�tır. Bu konu daha çok Kelamcıları me�gul etmi�, Mücessime bu

ayetten Allah’ın cisim oldu�unu çıkarmı�tır. Kimi Kelamcılar Allah’ın eli oldu�una

inanırız ama mahiyetini bilemeyiz, derken kimilerine göre de el, “kuvvet, mülk, inayet,

ihtisas ve kudret” anlamında kullanılmı�tır. Fakat Ate� yorumda zorlamaya gitmenin

gereksiz oldu�unu ayetin amacının Allah’a el, ayak vermek olmayıp, Allah’ın

cömertli�ine vurgu yapmak oldu�unu belirtmi�tir.4

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 151–152; bkz. �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı

Kerim’den Cevaplar, s. 288–289. Ayrıca, Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 212–213.

2 Mâide, 64. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 26. daha geni� bilgi için bkz. Ate�,

“�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 446–447. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 27.

Page 90: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

78

Ayetin devamında Yahudilerin karakterinden bahsedilmektedir. Yahudiler fesat

çıkarmaya uygun seciyeleri yüzünden kendi aralarında bile dirlik sa�layamayan bir

toplum olup, Allah Rasûlüne kar�ı bir sava� hazırlı�ına girdikleri an, Allah onların

yaptıklarını bo�a çıkaracaktır. Onlar kendi aralarında sa�layamadıkları düzenin dünya

insanları arasında olmasını çekememektedirler.

Ayetin “Allah bozguncuları sevmez” kısmı ise oldukça açık olup, bozgunculuk

yapan Yahudilerin ba�larına gelenleri tarih bilgilerinden ö�renmek mümkündür.

Yahudiler Tevrat’ın hükmüne aykırı davrandıkları için Allah onların ba�ına

Buhtunnasr’ı musallat etmi�, bozgunculukta devam etmeleri üzerine Rum Fatris’le

u�ra�mı�lar, en sonunda da kar�ılarında Müslümanları bulmu�lardır.1

2.11.4. Bozgunculukları ve Buas Harbi’ni Hatırlatmaları

Yahudilerin toplumlar arasındaki fitneciliklerine en güzel örnek ise “Buas

Harbi”dir. Önceden sürekli sava� halinde olan Evs ve Hazrec kabileleri Müslümanlı�ın

da etkisi ile can-ci�er karde� haline gelince Yahudiler bu durumu çekememi� ve Kays

o�lu �as’ın, Yahudi bir çocu�u iki kabilenin arasına göndermesi ile ortaya fitne

tohumları atılmı�tır. Çocuk iki kabile arasında en son yapılan Buas Harbi’ni ve o süreci

onlara hatırlatınca iki kabile tekrar silahlara sarılmak için davranmı�lardır. Rasûlullah

olaydan haberdar olup, “Ben sizin aranızda iken Cahiliyye davasını mı güdüyorsunuz?”

sözleri üzerine pi�man olup barı�mı�lardır.2 Bu olay üzerine Peygamberimiz �u ayetleri

okumu�tur: “De ki: ‘Ey Kitap Ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken neden Allah’ın

ayetlerini inkâr ediyorsunuz, ey Kitap Ehli gerçe�i gördü�ünüz halde niçin Allah’ın

yolunu e�ri göstermeye yeltenerek inananları Allah yolundan çevirmeye çalı�ıyorsunuz.

Allah yaptıklarınızdan habersiz de�ildir.”3 Yahudilerin çıkarmı� oldu�u bu karı�ıklık da

Peygamberimizin yumu�ak tutumu ile tatlıya ba�lanmı�tır.

2.11.5. Allah’ı Kimin Yarattı�ını ve Kıyameti Sormaları

Yahudilerin Peygambere, “Allah yaratıkları yarattı ise, Allah’ı kim yarattı?”

demeleri üzerine, bazı rivayetlere göre �hlâs suresi nazil olmu�tur. Ate�’in Câmî’ul

Beyân’dan nakletti�i di�er bir rivayette göre de; Yahudiler: “Bize Rabbini anlat, O’nun 1 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 290. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 85; bkz. �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı

Kerim’den Cevaplar, s. 304. 3 Âl-i �mrân, 98–99.

Page 91: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

79

nesebini söyle, çünkü o Tevrat’ta kendisini ve nesebini tanımlamı�tır” demeleri üzerine

�hlâs suresi inmi�tir. Ama Tevrat’ta Allah’a neseb atfedilmedi�ine göre Yahudilerin

böyle bir �ey söylemesi mümkün de�ildir. Onlar da Allah’ın birli�ine inanır. Surenin

üslubu ve neseb sorununun mü�riklere ait olması bu soruyu mü�riklerin sorması

ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Çünkü onlar meleklerle, cinlerle Allah arasında bir soy

ili�kisi oldu�una ve meleklerin Allah’ın kızları oldu�una inanıyorlardı. �htimal üzere de

olsa bu soruyu Peygamberimize Yahudiler sormu� olabilir. Ate�, surenin ini� sebebi ne

olursa olsun, bu surede �slâm inancının özetlendi�ini bildirmektedir.1

Ate�, “�slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar” adlı eserinde

Yahudilerin kıyametin ne zaman kopaca�ını sormalarından da bahsetmi� ve Allah’ın

onlara �u ayeti indirdi�ini söylemi�tir2: “Sana kıyametin saatinden soruyorlar: Gelip

çatması ne zaman diye. De ki: ‘Onun bilgisi ancak Rabbimin yanındadır. Onu tam

zamanında açı�a çıkaracak olan yalnız O’dur. O, göklere de, yerlere de a�ır gelmi�tir.

O size ansızın gelecektir.’ Sanki sen onu biliyormu�sun gibi sana soruyorlar. De ki:

‘Onun bilgisi Allah’ın yanındadır. Fakat insanların ço�u bilmezler.”3

Bu ayetin tefsirinde ise Ate�, kıyametin ne zaman kopaca�ının bilinmedi�ini

söylemektedir. Ate� �bn Kesîr’e katılarak bu soruyu soranların tahminen Araplar ya da

Yahudiler oldu�unu söylemi�tir. Mekke mü�riklerinin Peygamberimize alay niteli�inde

bu konu hakkında soru sorduklarının vaki oldu�unu belirten Ate�,4 bu ayetin alay

niteli�i ta�ımayıp, sorunun samimi bir ö�renme sorusu olup, bunu soranların da kâfir

olmadıkları ihtimalinin güçlü oldu�una tefsirinde yer vermi�tir.5 Yahudilerin

Peygamberimize sordukları bu sorularla onun risaletini zedelemek istedikleri kesindir.

2.11.6. Mala Dü�künlükleri ve Cimrilikleri

Yahudilerin mala olan dü�künlüklerine, Allah’a kar�ı uygunsuz konu�maları

ba�lı�ı altında de�inmeye çalı�mı�tık. Yahudi karakterinin parayla olan ili�kisinin tarihe

nasıl yansıdı�ını da tarih kitaplarından ö�renmemiz mümkündür.

Bu mal hırsı Yahudilerin “seçilmi�lik” inançlarına dayandırılabilir. Mal,

Yahudileri hedeflerine götüren en önemli vasıtalardan biridir. Günümüzde Yahudileri

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. XI, s. 176 2 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 303. 3 A’râf, 187. 4 Bkz. Yunus, 48; Hûd, 7; Enbiyâ, 38; Neml, 71; Mü’minûn, 82–83; Yâsîn, 48. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 427.

Page 92: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

80

büyük devletlerin yanında, dünya ekonomisini ve siyasetini harekete geçirir halde

görmekteyiz. Bu sebeple �srailo�ullarını hidayete erdirmek için gönderilen Hz. �sa, “�ki

Allah’a ibadet etmeyin; Allah’a ve mala” diyerek Yahudileri, mala olan dü�künlükleri

sebebiyle uyarmı�tır.1

Yahudiler dünya malına kar�ı a�ırı dü�künlük göstermi�ler, hatta bu huylarını

ba�ka toplumlara da a�ılamaya çalı�mı�lardır. Peygamberimiz Medine’ye hicret etti�i

zaman oradaki Müslümanlar, muhacirlere madden ve manen yardımda bulunmu�lardır.

Onların bu davranı�ını içlerine sindiremeyen Yahudiler: “Mallarınızı infak etmeyin,

hayırlı olan �eylere harcamayın. E�er böyle yapmaya devam ederseniz mallarınız

ellerinizden çıkacak ve fakir olacaksınız.” demi�tir.2 Onların bu sözü üzerine �u ayetler

inmi�tir: “Bunlar öyle insanlardır ki, cimrilik ederler ve insanlara da cimrili�i

emrederler. Allah’ın bol hazinesinden kendilerine verdi�ini gizlerler. (Bizde) o

nankörlüklere alçaltıcı bir azab hazırlamı�ızdır. Bunlar mallarını insanlara gösteri�

için verirler. Allah’a ve ahiret gününe inanmazlar. Kimin arkada�ı �eytan ise o(nun) ne

kötü bir arkada�ı (var)dır!”3

Ate� ayetleri �u �ekilde açıklamı�tır: “Cimrilik Allah’ın nimetlerini inkâr etmek

olup böyle yapanlar alçaltıcı bir azaba u�rayacaktır. Harcamalarında da Hakkın de�il,

halkın rızasını gözetenlerin dostu �eytan, gidecekleri yer ise cehennemdir. Mallarını

Allah rızası için harcayanlar ise asla mükâfatsız bırakılmayacaktır.4 Yaptıkları iyilikleri

kar�ılıksız kalmayacak olan Kitap Ehli’nin kötülükleri de kar�ılıksız kalmayacaktır.

Kendi çirkin huylarını ba�kalarına da bula�tırmak isteyen Yahudiler de �üphesiz

cezalandırılacaktır”.5

Kur’an’da sadece cimrilikleri ile ünlü Yahudiler de�il, tüm Kitap Ehli cimrilik

etmeme hususunda uyarılmı�tır. “Allah’ın kereminden kendilerine verdi�ine cimrilik

edenler, onu kendileri için hayırlı sanmasınlar. Hayır, o kendileri için �erlidir. Cimrilik

ettikleri �eyler kıyamet günü boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası

Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haber alandır.”6

1 Afif Abdu’l Fettah Tabarra, Kur’an’da Yahudi Men�ei ve Karakterleri, s. 52. 2 Bkz.Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 211. 3 Nisa, 37–38. 4 Bkz. Bakara, 261; Nisa, 39–40. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 284. 6 Âl-i �mrân, 180.

Page 93: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

81

Yahudilerin cimrilik ederek mala ve mülke çok önem vermeleri ahiret hayatını

göz ardı ettikleri fikrini akla getirmektedir. Gerek mevcut Tevrat’ta gerekse Talmud’da

ruh ve ahiret hayatı konularına de�inilmemi� olması bu fikri desteklemektedir.1

2.11.7. �nkârcılıkları

Yahudiler dünya tutkusu ile kitaplarında i�lerine gelmeyen kısımları, bazı

peygamberleri2 ve Allah’a verdikleri sözleri inkâr etmi�lerdir. En önemli inkârlarından

biri Allah katından gelen Kitab’ı inkârlarıdır: “Ne zaman ki onlara Allah katından,

yanlarında bulunan (Tevrat)ı do�rulayıcı bir Kitap (Kur’an) geldi, daha önce inkâr

edenlere kar�ı yardım isteyip dururlarken, o bildikleri (Kur’an) kendilerine gelince

inkâr ettiler. Artık Allah’ın laneti inkârcıların üzerine olsun.”3 Yahudiler yeni bir

peygamber ve bir Kitap beklemelerine ra�men, kendi milletleri dı�ında birinin

peygamber olmasını çekememi�, bu sebeple inkâra kalkı�mı�lardır.4

“Allah’ın kullarından diledi�ine lütfuyla (vahiy) indirmesini çekemeyerek,

Allah’ın indirdi�ini inkâr etmek için kendilerini ne alçak �eye sattılar da gazab üstüne

gazaba u�radılar. �nkâr edenler için alçaltıcı bir azab vardır”5 ayeti ile de inkârlarının

sonunun azab oldu�u kendilerine bildirilmi�tir.6

Kitap Ehli’nden bir kısım kendilerine verilen Kitab’ı inkâr edip, “...sanki

Allah’ın kitab’ını biliyorlarmı� gibi onu arkalarına atıp terk ettiler.”7 ayetinde de

belirtildi�i gibi, Kur’an’a de�il de kulaktan dolma sözlere tabi olmu�lardır. Buna en

güzel örnek Bakara 102. ayettir. Ayet, Yahudilerin Süleyman’ın mülkünü büyü yolu ile

elde ettiklerine inandıklarını ve onun büyücü oldu�unu söyledikleri bildirilmektedir.

Oysa büyücülük küfür i�lerinden olup hiçbir peygamber küfre girmemi�tir.8

2.11.8. Gururlu ve Kibirli Davranıp �limleri �le Övünmeleri

Yahudi milleti kendilerini “seçilmi� ırk” olarak adlandırıp di�er milletlerle e�it

olmayacaklarını her fırsatta dile getirmi�lerdir: “�u kendilerini övüp, yüceltenleri

1 Bkz.Tabarra, Kur’an’da Yahudi Men�ei ve Karakterleri, s. 53. 2 Bkz. Âl-i �mrân, 81, 105; Nisa, 165–168. 3 Bakara, 89. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 197. 5 Bakara, 90. 6 Bkz. Mâide, 12- 13. 7 Bakara, 100. 8 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 409–410.

Page 94: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

82

görmedin mi? Hayır ancak Allah diledi�ini yüceltir, onlara kıl kadar zulmedilmez. Bak

nasıl Allah’a yalan uyduruyorlar? Apaçık bir günah olarak bu onlara yeter.”1 Ate�’in

açıklamalarına göre, bu ayet yaptıkları tahrifleri hiç dü�ünmeden kendilerini öven,

yücelten insanların davranı�larını kınar ve üstünlü�ün belli bir millete ait olmadı�ını,

Allah’ın diledi�i kimseyi yüceltece�ini, manevî temizlik ve yüksek ahlaklı olmada laf

ile üstünlük sa�lanamayaca�ını belirtir.2

Yahudileri �slâm’a davet eden Peygamberimiz onları Allah’ın azabı ile

korkutunca Yahudiler Peygamberimize kar�ı gelmi� ve �öyle demi�lerdir3: “Yahudiler

ve Hıristiyanlar: Biz Allah’ın o�ulları ve sevgilileriyiz. De ki, o halde niçin

günahlarınızdan ötürü (Allah) size azab ediyor? Hayır, siz O’nun yarattıklarından bir

insansınız.”4

Tevhide aykırı bu görü�ü Kur’an reddetmektedir. Ayrıca bu görü�ler

�slâmiyet’in ulûhiyet ve ubudiyet anlayı�ına da aykırı olup Yahudiler Allah’ı kullar

arasında e�it davranmayan bir konuma dü�ürmü�lerdir. Hatta Yahudilerin yaptıklarına

uymamak, benzememek için Peygamberimiz bazı davranı�larını de�i�tirmi�tir.

Yahudilerin tutmu� oldu�u bir günlük a�ure orucunu, üç güne çıkarmı�, saçlarını

Yahudilere benzememesi için ortadan ayırarak taramı�tır.5 Peygamberimiz böyle bir

topluma benzememek için elinden gelen çabayı göstermi�tir.

Bazı âlimler �srailo�ullarının gururlanıp kendilerini üstün görmelerini, onlara

gönderilen peygamberlerin çok olmasına ba�lamı�lardır. Fakat peygamberlerin çok

olması onların ırklarının kötülü�üne delalet etmektedir. Çünkü azgınlıklarına ve

isyanlarına dönmeleri sebebiyle Allah onlara her seferinde yeni bir peygamber

göndermi�tir.6 Görüldü�ü gibi ne Allah’ın sevgilileriyiz demeleri ne de birçok

peygambere sahip olmaları Yahudi toplumunu gururlu ve seçilmi� kılmamaktadır.

2.11.9. Sava�tan Kaçmaları

“�u binlerce ki�i iken ölüm korkusu ile yurtlarından çıkanları görmedin mi?

Allah onlara, “Ölün!” dedi de sonra kendilerini diriltti. �üphesiz Allah, insanlara kar�ı

1 Nisa, 49-50. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 301. 3 Bkz. Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 202. 4 Mâide,18. 5 Bkz. Mirza Tokpınar, Hadislere göre Yahudi ve Hıristiyanlara Uymak, �stanbul 2003, s. 86–88; 92–

95. 6 Bkz. Tabarra, Kur’an’da Yahudi Men�ei ve Karakterleri, s. 33.

Page 95: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

83

ikram sahibidir. Ama insanların ço�u �ükretmezler. Allah yolunda sava�ın ve Allah’ın

semi’, âlim oldu�unu bilin.”1

Bu ayette anlatılan olayın hangi toplumun ba�ına geldi�i tam olarak

bilinmemektedir, ama tefsirlerde genellikle �srailo�ullarıyla ilgili bir olay olarak

de�erlendirilmesi sebebiyle konu ile ilgili iki rivayeti burada zikretmeyi uygun bulduk.

�bn Abbas’tan gelen rivayetlere göre, �srailo�ullarının bulundu�u bölgede

meydana gelen veba salgını sebebiyle kent halkı ölümden korkarak bölgeyi terk

etmi�tir. Allah’ın gönderdi�i iki mele�in çıkardı�ı sesler ile hepsi ölmü�tür. Çok zaman

sonra ölen insanların kemiklerinin bulundu�u vadiden geçen �srailo�ullarının Hezekiel

adlı peygamberinin duası ile kemikler dirilmi�tir.2

Ate�’in, �bn Kesîr ve Taberî’den alarak tefsirinde yer verdi�i ikinci rivayete göre

de Peygamber Hezekiel, �srailo�ullarından bir grubu sava�a te�vik etmi�, ama korkup

isteksizlik gösteren bu grup ölümle cezalandırılmı�, sonra Hezekiel yani Zülkifl’in duası

ile Allah onları hayata döndürmü�tür.3 Bu olay Kitab-ı Mukaddes’te Hezekiel’in

a�zından anlatılmı�tır.4 Burada Hezekiel’in Zülkifl (a.s.) oldu�unun belirtilmesine Ate�

herhangi bir açıklama yapmamı�tır. Bu konuda Âlûsî, Rûhu’l Me’anisî’nde Zülkifl’in

Hz. �lyas’ın Kur’an’daki ikinci adı oldu�unu zikretmi�tir. Ayrıca tefsir kitaplarından

alınan bilgilere göre Zülkifl, Hz. Eyyub’un o�lu Bi�r, Yû�â b. Nûn, Zekeriyya, Elyasa’,

Hezekiel ve hatta Gotama Budha ile de özde�le�tirilmi�tir.5

Ate�’in açıklamasına göre, bu kıssa Medine devrinin ba�langıcında ilk cihad

emri gelince bazı Müslümanların korkup tereddüt göstermesi üzerine6 anlatılmı�tır.

Aynı zamanda Ate�, bu kıssada anlatılan ölümün mecazî olmasının da muhtemel

oldu�unu görü�lerine eklemi�tir. Ate�, kıssada bir grup �srailo�lunun çalı�ma ve

cihattan uzak durmaları sebebiyle geri kaldıklarını ve dü�man istilasına u�rayıp, zillet

içine dü�mü� olabileceklerini belirtmi�tir. Bu sebeple birçok ki�i ölmü�, kalanlar ise esir

dü�mü�tür. Yıllar sonra bir peygamber onları esaretten kurtarmı�tır. Ate�, yorumunu,

ba�ımsızlık ve hürriyetin bir millet için hayat, esaretin ise ölüm oldu�u sözleri ile

noktalamı�tır.7

1 Bakara, 243–244. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 430–431. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 432. 4 Bkz. Hezekiel, 37. 5 Bkz Öztürk, Kıssaların Dili, s. 252. 6 Bkz. Nisa, 77–78. 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 431–432.

Page 96: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

84

Buna benzer bir kıssaya �u ayetlerde de rastlamaktayız: “Yahut �u kimse gibisini

(görmedin mi) ki duvarları, çatıları, üstüne yı�ılmı� (alt üst olmu�) ıssız bir kasabaya

u�ramı�tı. ‘Allah, bunu böyle öldükten sonra nasıl diriltecek?’ demi�ti. Allah da

kendisini yüz sene öldürüp diriltti, ‘Ne kadar kaldın?’ dedi. ‘Bir gün ya da bir günün

birazı kadar kaldım.’ dedi. (Allah) ‘Hayır’ dedi. Yüz yıl kaldın. Yiyecek ve içece�ine

bak, bozulmamı�. E�e�ine bak, seni insanlar için bir ibret kılalım diye (bunları böyle

yaptık). Kemiklere bak, nasıl onlara et giydiriyoruz!’ Bu i�ler ona açıkça belli olunca:

“Allah’ın her �eye kadir oldu�unu biliyorum!” dedi.”1

Bu olayın kimin ba�ından geçti�ine dair müfessirler arasında görü� ayrılı�ı

vardır. Ço�unlu�a göre bu ki�i bir �srailo�lu peygamberi olup Üzeyr, Yeremya ya da

Hızır’dır.2 Abdullah ibn Abbas’ın aktarımına göre Üzeyr’dir. Buhtunnasr’ın Kudüs’ü

ya�malaması esnasında tutsak olarak Babil’e götürülmü� bulunan Üzeyr bir gün e�e�ine

binmi� ve ayette anlatılan kasabaya gelince, “Allah bunları nasıl diriltir?” diyerek

umutsuzlu�a kapılmı�, Allah da onu uykuda iken yüz yıl öldürmü�tür. �nsanlar ve yırtıcı

hayvanlar onun öldü�ünü fark etmemi�ler, Allah’ın kendisini diriltmesi ve e�e�inin

dirilmesi üzerine “Allah her �eye kadirdir” diyerek secde etmi�tir. Daha sonra kasabaya

gelen Üzeyr’i kimse tanımamı�tır. Yüz yıl sonra çıkagelen Üzeyr Tevrat’ı ezberinden

yeniden yazdırmı�, elde bulunan ile kar�ıla�tırılan bu sözlerde bir harf bile de�i�iklik

bulunmamı�tır.3

Ate�, bu öykünün Tevrat’a sa�lamlık kazandırmak için Yahudi bilginlerince

uydurulmu� oldu�unu söylemi�tir. Ate�’in yorumuna göre, bizler olayın tarihini,

mahiyet ve kahramanlarını bilemeyiz ama Kur’an’nı söylemi� oldu�u her �eye de

inanırız. Ayrıntıyı ise Allah’ın ilmine havale ederiz. Ayrıca Ate�, bazı modern

yorumcuların bu ayeti reenkarnasyona i�aret saymakta oldu�unu bildirmi�, kendi

kanaatine göre, bunların Peygamberimiz döneminde Kitab-ı Mukaddes’te ve

tefsirlerinde anlatılan ve �srailo�ulları arasında bilinen olaylar olup, Kur’an’ın ö�üt

üslubuyla naklinden ibaret oldu�unu vurgulamı�tır.4

Ayetlerde ilk olarak Allah yolunda sava�tan kaçan Yahudilerin gösterdikleri

korkaklık kınanmı� ve Müslüman toplumun bu ayetlerden ders alması istenmi�, ayrıca

ölümün bir yok olu� olmadı�ı anlatılmı�tır. �kinci olarak da, sadece �srailo�ullarının

1 Bakara, 259. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 459. 3 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 472–474. 4 Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 474.

Page 97: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

85

de�il, gelmi� geçmi� tüm toplumların “ölülerin tekrar diriltilmesi” konusundaki merakı

cevaplandırılmı�tır. Bu konu tarih boyunca hep merak uyandırmı�, bu sebeple bazı

peygamberlere Allah’ın izni ile ölüleri diriltme mucizesi verilmi�tir.1 Peygamberlerden

Hz. �brahim ise ölülerin nasıl diriltece�ini bizzat Allah’a sorarak görmek istemi�tir.2

Sonuç olarak �srailo�ullarının ölüm korkusu ile sava�tan kaçmalarının anlamsız

oldu�unu ve ölümün bir yok olu� de�il Allah’a kavu�ma vasıtası oldu�una de�indik. Bir

sonraki konumuzda ise �srailo�ullarının sava�tan kaçmaları, korkaklık göstermeleri ve

daha birçok konuda hata yapmalarına ra�men cehennemi kendileri için geçici

saymalarına ve bu konudaki rahatlıklarına de�inece�iz.

2.11.10. Cehennemi Kendileri �çin Geçici Saymaları

Yahudiler kendilerini Allah’ın seçilmi� kulları olarak gördükleri için yaptıkları

�eylerin affedilece�ini ve “sayılı birkaç gün” azaba u�rayacaklarını iddia etmi�lerdir.

Örne�in Yahudiler, Musa Tûr-ı Sînâ’da iken onun sözünü unutup kırk gün

buza�ıya taptıkları için sadece kırk gün azap çekeceklerine inanmaktadırlar. �krime’nin

bir rivayetine göre de, Peygamber Medine’ye geldi�i zaman Yahudiler, dünya hayatının

yedi bin yıl oldu�unu kendilerinin de dünya hayatının her bin yılı için bir ahiret günü,

yani toplam yedi gün azaba u�rayacaklarını söylemi�lerdir.3 Bu olayı �u ayetler

özetlemektedir: “Bir de dediler ki: Sayılı birkaç gün dı�ında bize ate� dokunmayacaktır.

De ki: ‘Allah’tan bu hususta bir söz mü aldınız? –�ayet öyle ise Allah verdi�i sözden

dönmez.- Yoksa Allah hakkında bilmedi�iniz bir �ey mi söylüyorsunuz? Evet, kim bir

günah kazanır da suçu kendisini ku�atmı� olursa i�te onlar, ate� halkıdır. Orada sürekli

kalacaklardır. �nanıp yararlı i�ler yapanlara gelince, onlar da cennet halkıdır, orada

sürekli kalacaklardır.”4

Bu ayetlerin benzerinde Yahudilerin yanı sıra Hıristiyanlar da uyarılmaktadır.

“Baksana kendilerine Kitap’tan bir pay verilmi� olanlar, aralarında hüküm vermesi için

Allah’ın Kitab’ına ça�rılıyorlar da sonra onlardan bir topluluk yüz çevirip dönüyorlar.

Bu hareketleri onların: ‘Ate� bize sayılı birkaç günden ba�ka dokunmayacak.’

1 Bkz. Âl-i �mrân, 49; Mâide, 110. 2 Bakara, 260. Ölümden sonra tekrar dirilmeyle ilgili olarak bkz. Fâtır, 9; Hûd, 7; Nahl, 38, 39; �srâ, 49–

52, 97, 98–99; Meryem, 66–72; Ankebût, 19, 20; Rûm, 56. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 188. 4 Bakara, 80–82.

Page 98: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

86

demelerinden ileri gelmektedir. Uydurdukları �eyler onları dinlerinde yanıltmı�tır.”1

Yahudiler hakkında indi�i rivayet edilen bu ayetlerde “Kendilerine Kitap’tan pay

verilmi�” kesim Ate�’e göre, Yahudiler olmayıp, kulaktan dolma bilgilerle Kitab-ı

Mukaddes’ten yarım yamalak bilgi edinen Hıristiyan Araplardır. Ate�’e göre, hangi

kesim olursa olsun cennete kendilerinin girece�ini savunan bir zihniyet dü�ünülemez.

Çünkü Allah’ın verilmi� böyle bir sözü yoktur.2

Kur’an kendi uydurma sözlerine kar�ı Yahudilere �öyle hitab eder: “Yahudi

yahut Hıristiyan olandan ba�kası cennete girmeyecek, dediler. Bu onların

kuruntusudur. De ki do�ru iseniz delilinizi getirin.”3 Ate�’e göre, mükâfat, cennet ve

cehennem Allah katında olup, insanlar iyi amel ve gönülden Allah’a ba�lılık ile

kurtulu�a erecektir.4

Cenneti sadece kendilerine tahsis eden Yahudiler’e neden dünya hayatını tercih

ettikleri sorulmakta ve kaçtıkları ölümün kendilerini elbet bulaca�ı bildirilmektedir.5

“De ki, e�er gerçekten Allah katında ahiret yurdu kimsenin de�il, yalnız sizin ise,

sözünüzde do�ru iseniz, ölümü temenni ediniz. Fakat ellerinin yapıp öne sürdü�ü

i�lerden dolayı asla ölümü temenni etmezler. Allah zalimleri bilir. Onları insanların

hayata en dü�künü, ortak ko�anlardan daha tutkunu bulursun, her biri bin yıl

ya�atılmasını ister. Oysa ya�atılması onu azabdan uzakla�tıracak de�ildir. Allah ne

yaptıklarını görüyor.”6

Allah’ın kendilerini sevdi�ini söyleyip, cehennemde kalacakları gün sayısını bile

-yedi gün- tereddüt etmeden söyleyebilen Yahudilere ölüm lafı çok itici gelmi�tir.

Cennete gideceklerinden emin bir toplumun ya�ama bu denli ba�lı olması sözlerine zıt

bir görüntü arz etmektedir. “�� ne sizin ümniyyelerinizle, ne de Kitap Ehli’nin

ümniyyeleri ile olur... Erkek veya kadından güzel i� yapanlar da cennete girerler ve

zerre kadar haksızlı�a u�ratılmazlar.”7

Nisâ suresindeki bu ayetler Müslümanlarla Kitap Ehli arasında geçen bir

münaka�a üzerine nazil olmu�tur. Kitap Ehli kendi Kitap ve peygamberlerinin daha

önce gelmi� oldu�unu, bu sebeple Allah katında kendilerinin de�erli olduklarını

1 Âl-i �mrân, 23–24. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 29–30. 3 Bakara, 111. 4 Bkz. Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �.A.D., C. III, Ocak 1989, Sa. 1, s. 8. 5 Bkz. Cumâ, 6–8. 6 Bakara, 94–96. 7 Nisa, 123–124.

Page 99: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

87

savununca, Müslümanlar buna “Bizim Peygamberimiz peygamberlerin sonuncusu olup,

Kitabımız da daha öncekilerin hükmünü kaldırmı�tır” cevabını vermi�lerdir.1 Bu tür

üstünlük tartı�malarına Kur’an’da rastlamak mümkündür.2 Böyle tartı�malara noktayı

koyan ayetler ise genellikle Allah katında sözün de�il, amelin makbul oldu�unu öne

çıkarmı�tır. Her zümre, “Yahudi veya Hıristiyan olun ki, do�ru yolu bulasınız” 3 diyerek

kendi yollarını do�ru saymı�tır. Buna cevaben Kur’an “Asıl do�ru yol Allah’ın

yoludur”4 demi�tir. �ncelenen ayetlerden de görüldü�ü gibi Ate�, cennet ya da

cehennemi herhangi bir gruba tahsis etmenin Allah’ın adaletine ters bir durum oldu�unu

kabul eder.5

Ate�’in önemle üzerinde durdu�u fikre göre, “Kur’an’ın mesajı evrensel olup,

birçok ayette cennete girmek için gerekli �artlar açıklamı�tır. Zaten �slâm kelimesi

Kur’an’da sadece Hz. Muhammed’in getirdi�i dinin adı olarak kullanılmamı�, tüm

peygamberlerin getirdikleri mesajlar için kullanılmı�tır. Bu sebeple misyonları aynı olan

peygamberler arasında ayrım yapılmaz”.6

Ate� her fırsatta cennet ve cehennemin sadece Allah’ın dilemesi ile kullara

açılaca�ını belirtir. Oraya giri� �artları ise bellidir. Ate�’e göre, cennet tekelcili�i yapan

toplumlar bu iddialı lafları ile Allah’ın gazabını üzerlerine çekmelerinin yanı sıra, her

toplumun cenneti kendi din mensuplarına layık görmesi de Ehl-i Kitap arasında �iddetli

tartı�malara yol açacaktır.

2.11.11. Müslümanlara Dü�man Olmaları

Yahudiler karakterleri gere�i bozgunculu�a, tefecili�e vb. kötü huylara sahip

olarak tarihe geçmi�lerdir. Elbette bunların içinde iyilik timsali, kurtulmu� insanlar

mevcuttur. ��te Kur’an Yahudilerin dü�manlı�ı konusunda Müslümanları �öyle

uyarmı�tır: “�nsanlar içerisinde inananlara en yaman dü�man olarak Yahudileri ve

(Allah’a) ortak ko�anları bulursun, insanlara sevgice en yakınları da “Biz Hıristiyanız

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 372; Daha geni� bilgi için Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” ,

Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 413–418. 2 Bkz. Bakara, 111, 113, 135; Mâide, 18. 3 Bakara, 135. 4 Bakara, 120. 5 Bkz. Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, Sa. 1, s. 7. 6 Bkz. Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, Sa. 1, s. 7.

Page 100: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

88

diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde ke�i�ler ve rahipler vardır ve onlar

büyüklük taslamazlar.”1

Ayetlerden de anla�ılaca�ı gibi Müslümanların en �iddetli dü�manları Yahudiler

ve Mü�riklerdir. Dostça en yakın olanlar da Hıristiyanlardır. Çünkü onların içinde

Allah’a kulluk eden rahip ve ke�i�ler bulunmaktadır.2 Müslümanlara dü�man olan

Yahudiler Mü�rikleri kendi emellerine alet etmi�, onları Müslümanlara kar�ı

kı�kırtmı�lardır.

Mü�riklerin Müslümanlara dü�manlı�ı �slâm’ın ba�langıcından Mekke’nin

fethine, hatta Huneyn Sava�ı’na kadar dayanır. Mü�rikler, �slâm’ı ve Müslümanlı�ı yok

etmek için çalı�mı�tır. Yahudiler ise güçlenen Müslümanlara kar�ı siyasal ve ekonomik

güç kaybından korkmu�lardır. Dünya menfaatine dü�kün bu toplum, Mü�rikleri

kı�kırtmı�, münafıklarla da i�birli�i yapıp Müslümanlı�ı imha için tuzaklar

hazırlamı�lardır.3

Bu ayetler Müslümanların Habe�istan’a göç etmeleri sonucu Mekke döneminde

fazlaca kar�ıla�madıkları Yahudi tehlikesine kar�ı Müslümanlara uyarı niteli�i

ta�ımaktadır. Bu sebeple Hz. Muhammed ayette verilen mesajı çok iyi de�erlendirmi�

Medine’ye hicretin ilk günlerinde Yahudi toplumu ile kuraca�ı münasebetleri belli

kurallara ba�layıp çe�itli anla�malar yapmı�tır.4

Hz. Muhammed, entrikacı ve siyasal alana hâkim olma iste�i ile yanıp tutu�an

Yahudilerle sosyal ve siyasal anla�mazlıklar ya�amı�tır. Rahmet Peygamberi bazen

onların tutumu kar�ısında üzülmü� ama çok geçmeden Allah tarafından teselli

edilmi�tir.5 Çünkü hem Yahudiler hem de Hıristiyanlar kurtulu�u kendi dinlerinde

görmü�6, Peygamberimize uymak için de onun kendi dinlerine uyması gibi muhal

isteklerde bulunmu�lardır.7 Hz. Muhammed ise böyle bir ortamda hem mü�rik Araplar

hem Yahudiler hem de Hıristiyanlarla u�ra�mı�tır.

Hıristiyanların inançlarında hata olmakla beraber onlar peygamberleri �sa’nın

telkinleri ile dünyayı pek önemsememi�ler8 böylece Müslümanlara Yahudiler kadar

1 Mâide, 83. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 46. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 46. 4 Bkz. Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 200. 5 Bkz. Lokman, 23. 6 Bakara, 113. 7 Bakara, 120. 8 Bkz. Matta, 5: 39–42.

Page 101: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

89

�iddetli dü�man olmamı�lardır. Bu yumu�aklıkları Peygamberimizle olan ili�kilerine de

yansımı�tır.1 Kur’an Müslümanları, Yahudi ve Hıristiyan dü�manlı�ına kar�ı uyarmı�tır.

Bu grubun içinde olup dü�manlık etmeyenlere altlarından ırmaklar akan cennetler

va’dedilmi�2, inkâr edenler ise “cehennem halkı” 3 olarak nitelendirilmi�tir.

2.12. Cebrail’e Dü�man Olmaları

Yahudiler Cebrail’i, ba�larına Sînâ Da�ı’nı kaldırdı�ı, kendilerine azap indirip,

dü�manlık etti�i için özellikle de Peygambere vahiy getirdi�i için sevmezler.4

“De ki: Allah’ın izniyle Kur’an’ı kendinden öncekini do�rulayıcı ve inananlara

yol gösterici ve müjdeci olarak senin kalbine indirdi�i için kim Cebrail’e dü�man

olursa, kim Allah’a, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikail’e dü�man olursa bilsin ki

Allah da inkâr edenlerin dü�manıdır.”5 Ate�, ayetin nüzul sebebi hakkında birçok

rivayetin oldu�unu, anlatı�ların farklı olsa da hepsinin özünün bir oldu�unu söylemi�tir.

Bu rivayetler arasında Ate�’in üzerinde durdu�u ortak nokta �öyledir:

Yahudilerden bir grup Peygambere gelip ona birtakım sorular sormu�, aldıkları

cevaplar Tevrat’ta bildirilen gibi çıkınca onun do�ru söyledi�ini tasdik etmi�lerdir. Son

olarak kendisine kimin vahiy getirdi�ini sormu�lar, Cebrail cevabını alınca, davranı�ları

de�i�mi�tir. Peygamberimize, “O bize felaket, deprem, �iddet, sava� ve ölüm getirir.

Buhtunnasr’ın öldürülmesini önlemekle bizim mahvolmamıza sebep olmu�tur. O bizim

dü�manımızdır. Mikail ise dostumuzdur. E�er sana vahiy getiren Mikail olsaydı sana

inanırdık” demeleri sonucu bu ayetler inmi�tir.6 Yani Yahudiler Cebrail’in Peygambere

vahiy getirmesini kabul etmemi� ve Cebrail’i sevmediklerini bildirmi�lerdir.

Yahudilerin Müslümanlara besledikleri kin ve nefret onları inkâra sürüklemi�tir. Bu

sebeple onların fasık ve sapmı� oldukları ayetlerle bildirilmi�tir.7

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 46. 2 Bkz. Mâide, 83–85. 3 Mâide, 86. 4 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 277. 5 Bakara, 97–98. 6 Bkz.Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 200. 7 Mâide, 59-60.

Page 102: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

90

2.13. Üzeyir’i (Ezra) Allah’ın O�lu Saymaları

�srailo�ulları Üzeyir’i (Ezra) Allah’ın o�lu sayarak -Kur’an’ın ifadesiyle- daha

önceki kâfirlerin yaptı�ı gibi yapmı�lardır. Bu konu ile ilgili ayete geçmeden önce

Müslümanlarca Üzeyir, Yahudilerce Ezra’nın tarihteki önemini anlamak için hayatına

kısaca de�inelim.

Ezra, M.Ö. 5–4. yüzyılda ya�amı� peygamber olmayan ama peygamberden de

öte bir konuma sahip birisidir.1 Hatta Rabbiler, Musa önce gelmeseydi Tevrat’ın

Ezra’ya verilece�ini bile savunmu�lardır.2

Ezra Babil sürgünü sonrasında cemaatin ba�ında Kudüs’e döndükten sonra bir

dizi reform yapmı� ve günümüz Yahudili�inin temellerini atmı�tır. Eski Ahit’te3,

“Musa’nın Torahı’nın usta yazıcısı” olarak nitelendirilmi�tir. Ezra Kudüs’te, elde hiç

yazılı nüshası bulunmayan Torah’ı yeniden belirleyip yazmı�tır.4 Talmud’a göre Ezra

birtakım de�i�iklikler ile Tevrat’ı yazmı� olup �branî karakterli yazı stilini Asurî yazı

stiline çevirmi�tir. Bu olay onun faziletlerinden sayılmı�tır.5 Bu faaliyetleri sebebiyle

Yahudilerce ona “Yahudili�in Babası ve �kinci Musa” gibi isimler takılmı�tır. Ezra’ya

günümüz Yahudilik dü�üncesini ana hatları ile ilk sistematize eden, Yahudili�in gerçek

kurucusu gözü ile bakılmaktadır.6 Kur’an’da ona uluhiyet atfedildi�ini mecazî

anlatımdan anlamaktayız. Günümüzde ise Ezra’yı ilahla�tıran hiçbir Yahudi cemaati

bilinmemektedir.7

Kur’an-ı Kerim’de ise Üzeyir ile ilgili ayette �öyle buyurulmaktadır: “Yahudiler,

‘Üzeyir Allah’ın o�ludur’ dediler. Hıristiyanlar da, ‘Mesih Allah’ın o�ludur’ dediler.

Bu onların a�ızlarıyla geveledikleri sözleridir. (Sözlerini) önceden inkâr etmi� (olan

mü�rik)lerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da (haktan batıla)

çevriliyorlar! Hahamlarını ve rahiplerini Allah’tan ayrı rablar edindiler. Meryem o�lu

Mesih’i de öyle. Oysa kendilerine, yalnız tek Tanrı olan Allah’a ibadet etmeleri

1 Ayrıntılı bilgi için bkz. Öztürk, Kıssaların Dili, s. 245–262. 2 Bkz.Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 127. Bkz. Kaufmann-Eisenberg, “Yahudi

Kaynaklarına Göre Yahudilik”, Din Fenomeni, s. 99 3 Bkz. Ezra, 7: 6. 4 Bkz. Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 123-124. 5 Bkz.Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s. 128. 6 Bkz.Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 124. 7 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 267. Ayrıntılı bilgi için bkz. Baki Adam

“Müslümanların Yahudilere Yöneltti�i Teolojik Ele�tiriler”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları, C. IV. Ankara 2004, s. 110.

Page 103: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

91

emredilmi�ti. O’ndan ba�ka Tanrı yoktur. O onların ortak ko�tukları �eylerden

münezzehtir.”1

Ate�, bu konu ile ilgili Kadî el-Beydavî’nin �u görü�lerine yer vermi�tir: Tevrat

ile amel etmeyi bırakan Yahudiler peygamberleri öldürmü�ler, bu sebeple çe�itli

azaplara u�ramı�lardır. Allah’ın yüz sene sonra ölmü� olan Üzeyir’i diriltmesi ile

Üzeyir hıfzetti�i Tevrat’ı ezberden yazdırmı�tır. Yahudiler bu olay kar�ısında “Bu

Allah’ın o�ludur” demi�lerdir.2

Ayetin açıklamasında Ate�, Üzeyir’e Allah’ın o�lu demekle Yahudi toplumunun

daha önceki kâfir topluma benzedi�ini söylemektedir. Çünkü yoldan sapanlar genellikle

kutsal tanıdıkları kimseleri, peygamberlerini veya liderlerini Allah’ın o�lu sanmı�lardır.

Mü�rikler de melekleri Allah’ın kızları sanıyorlardı. Bu tür inanç sahipleri kınanmı�tır.3

Ayetin devamında bahsedilen �sa’nın da Allah’ın o�lu oldu�u konusunu, Ehl-i

Kitab’ın Hıristiyanlık maddesinde daha detaylı açıklamayı uygun gördük. Bu konu ile

ilgili Kur’an’da birkaç ayete daha rastlamaktayız.4 Ate� ise bu konuda bahsedilen

ayetlerin tefsirinde kendi görü�ünün yanı sıra Re�id Rıza, Kadi el-Beydavî ve Elmalılı

Hamdi Yazır’ın da fikirlerine yer vermi�tir.

2.14. Kıblenin Tahvili Problemi

Peygamberimiz Mekke’de Kâbe’ye kar�ı namaz kılarken Medine’ye gelince

Yahudilerin kıblesi olan Kudüs’teki Sahra’ya do�ru namaz kılmaya ba�lamı�tır. Bundan

maksat Yahudileri �slâm’a ısındırmak ve Allah’tan gelen tüm dinlerin özde bir

oldu�unu anlatmaktı. Fakat Yahudiler bunu kötüye kullanarak “Muhammed ve adamları

kıblenin neresi oldu�unu bilmiyorlardı, biz onlara gösterdik” diyerek �ımarmı�lardır. Bu

olaya çok üzülen peygamberimize hicretten on yedi ay sonra �u ayet nazil olmu�tur5:

“(Ey Muhammed!), biz senin yüzünün gö�e do�ru çevrilip durdu�unu görüyoruz.

Elbette seni ho�lanaca�ın bir kıbleye döndürece�iz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i

Haram’a çevir. Nerede olursanız yüzlerinizi o yöne çevirin...”6

1 Tevbe, 30–31. 2 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 282–283. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet

Paçacı, “Kur’an’ı Kerim I�ı�ında Vahiy Gelene�ine-Kitab-ı Mukaddes Ba�lamında- Bir Bakı�”, �slâmî Ara�tırmalar, C. V, Sa. 3, s.

3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, �stanbul 1989, s. 69. 4 Bkz. Bakara, 116; Mâide, 18. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 250. 6 Bakara, 144.

Page 104: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

92

Bu ayet üzerine kıblenin yönü de�i�mi� bu da Yahudilerin canını sıkmı�tır.

“Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir? Evvelce yöneldi�in kıbleye dönersen seni

tasdik ederiz.” demi�lerdir.1 Bunun üzerine de �u ayet nazil olmu�tur: “�nsanlardan bazı

beyinsizler ‘Onları, üzerlerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?’ diyecekler. De ki:

‘Do�u da batı da Allah’ındır. O diledi�ini do�ru yola iletir”.2

Görüldü�ü üzere ilk önce kıble kendi inandıkları yönde olan Yahudiler bu olayı

övünç meselesi yapmı� ve peygambere inanmı�ken, kıblenin yeri de�i�ince e�er tekrar

eski yöne dönerlerse inanacaklarına dair konu�malarda bulunmu�lardır. Fakat Allah

onların yaptıklarından haberdardır ve onlara �u ayetle cevap vermektedir:

“Sen Kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen yine onlar senin kıblene

uymazlar, sen de onların kıblesine uyacak de�ilsin. Sana gelen ilimden onların

keyiflerine uyarsan o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun.”3

Ate� ayetin yorumunda, Kitap verilenlerin sadece Yahudiler olmadı�ını ayrıca

Hıristiyanların da bu ayet ile uyarıldı�ını belirtir. Çünkü birbirlerinin kıblesine

uymayanlardan kasıt Yahudi ve Hıristiyanlardır. Yahudiler Kudüs’e yönelirken

Hıristiyanlar da do�uya yönelmi�lerdir. Ayrıca, “Kendilerine Kitap verdiklerimiz onun

gerçek oldu�unu, o�ullarını tanıdıkları gibi tanırlar ama yine de onlardan bir grup, bile

bile gerçe�i gizlerler”4 ayeti ile kıblenin de�i�tirilmesi emri Allah’tan geldi�ini halde,

sırf bencillikleri sebebiyle bu gerçe�i bilmezlikten gelmektedirler.5 Ate� burada,

ayetlerdeki kıble probleminin do�u-batı tartı�masından çok daha öte oldu�una dikkat

çekmi�tir. Esasen Kudüs ya da Kâbe’ye yönelmek tevhidin sembolü sayılmaktadır.

Tevhid dininin asıl temsilcisinin de �brahim olması ve Kâbe’yi ilk Onun yapması

sebebiyle Kâbe Allah’ın evi sayılmı� ve kıble tayin edilmi�tir.6

Kıblenin konumunda problem çıkaran �srailo�ulları Peygamberimizi bu konuda

da üzmü�tür. Yönlerin sadece bir sembol oldu�u, asıl meselenin dinin özünü kavrayıp

peygambere ve kitaba tam uymak oldu�unu7 bir türlü anlayamamı�lardır.

1 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 285. 2 Bakara, 142. 3 Bakara, 145. 4 Bakara, 146. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 257. 6Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 251. 7 Bkz. Bakara, 177.

Page 105: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

93

2.15. Peygamber Ayrımcılı�ı Yapıp Hz. Muhammed’i Reddetmeleri

�srailo�ulları ya da daha genel bir ifadeyle Kitap Ehli Hz. Muhammed’in

peygamber oldu�unu bildikleri halde onu inkâr etmi�tir. Bu sebeple birçok ayet nazil

olmu�, bu ayetlerde de genellikle önceki toplumlardan örnekler verilmi� ve

Peygamberimize, kendisine inanmayanlardan dolayı üzülmemesi bildirilmi�tir.

Daha önceki konularımızda �srailo�ullarının peygamberlerine nasıl

davrandıklarına Tevrat’ta onları nasıl suçladıklarına ve onlara nasıl günah atfettiklerine

de�inmi�tik. �slâm inancına göre peygamberler “ismet” sıfatına sahiptir ve günah

i�lemezler. Peygamberler örnek insan olmaları sebebiyle daima Allah’ın koruması

altındadırlar.1 Günahsız olan peygamberlerde sadece “zelle” kavramı vardır ki, o da

sürçme, dalgınlık gibi haller olup, çok az miktardadır. Bu, netice itibariyle onların

mükemmel olmayıp insan olduklarına delildir. Mesela Hz. Yunus’un Allah’ın izni

olmadan kavmini terk etmesi sonucu balı�ın karnında kalması2, Peygamberimizin âmâ

bir ki�inin iste�ini biraz tehir etmesi sebebiyle uyarılması da3 peygamberlere insanüstü

özellikler yükleyenlere bir uyarı niteli�indedir.4

Kitap Ehli’nden Yahudiler, peygamberlerin bir kısmını üstün tutarken, di�er bir

kısmını da inkâr etmi� ve onlara çe�itli iftiralarda bulunmu�lardır. ��te bu sebeple Allah

onları uyarmı�tır: “Onlar ki Allah ve elçilerini inkâr ederler, Allah ile elçilerinin arasını

ayırmak isterler, ‘Kimine inanır kimini inkâr ederiz’ derler; bu ikisinin (inanmakla

inkârın) arasında bir yol tutmak isterler. ��te onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere

alçaltıcı bir azab hazırlamı�ızdır.”5

Ate�, bu ayetlerin tefsirinde, ayetin kimler hakkında indi�inin belirtilmedi�ini

ama sözgeliminden ayetlerin kendi peygamberleri dı�ında peygamber kabul etmeyen

Yahudiler hakkında indi�inin anla�ıldı�ını söylemektedir. Tüm peygamberlerin Allah’ın

elçisi oldu�u dü�ünülürse onlar arasında ayrım yapmak Hakkı inkâr etmek gibi

dü�ünülebilir. Bir peygamberi risaleti belli olduktan sonra inkâr edip, onu di�erlerinden

ayırt etmek küfür sayılmaktadır.6 Bu sebeple Kur’an peygamberler arası ayrımı

yasaklamı�tır. “... O’nun elçilerinden hiçbirini di�erlerinden ayırt etmeyiz (dediler)...”7,

1 Bkz. Mâide, 67; Yûsuf, 24. 2 Saffât, 141, 145; Enbiyâ, 87–88. 3 Bkz. Abese, 1–2. 4 Bkz. Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 191–192. 5 Nisa, 150–151. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 390. 7 Bakara, 285.

Page 106: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

94

“Ve onlar ki, Allah’a ve elçilerine inandılar, onlardan hiçbiri arasında ayrım

yapmadılar...”1

Her peygambere verilen bir mucize vardır. Allah kimi peygamber ile

konu�mu�2, kimisine ate� dokunmamı�tır.3 Âdem’e melekler secde etmi�4, Süleyman’a

cinler, ku�lar ve vah�i hayvanlar dahi boyun e�mi�tir.5 �sa babasız do�mu� ve Allah

katına yükselmi�tir.6 Tüm bunların yanı sıra bazı peygamberler hakkında da derecelere

yükseltilmeden bahsedilir ki bu övgü de, Hz. Muhammed’i kasteder. Son peygamber

olması sebebiyle o peygamberlerin en üstünüdür.7 Bu özelli�i Kur’an’ın birçok ayetinde

belirtildi�i halde Peygamberimiz bunu övünç konusu yapmamı�, tevazusunu

korumu�tur.8 Kitap Ehli’nin Yahudileri Peygamberimizin bu tevazusunu anlamamı�

olmalılar ki sürekli onu sorguya çekme gere�i duymu� ve abes mucizeler istemi�lerdir.9

Yahudilerin inkârlarına örnek bir ayet �öyledir: “Ne zaman ki onlara Allah

katından, yanlarında bulunan Tevrat’ı do�rulayıcı bir Kitap (Kur’an) geldi, daha önce

inkâr edenlere kar�ı yardım isteyip dururlarken, o bildikleri (Kur’an) kendilerine

gelince onu inkâr ettiler, artık Allah’ın laneti inkârcıların üzerine olsun. Allah’ın

kullarından diledi�ine vahiy indirmesini çekemeyerek, Allah’ın indirdi�ini inkâr etmek

için kendilerini ne alçak �eye sattılar da gazab üstüne gazaba u�radılar...”10

Gelen peygamberin hak oldu�unu bildikleri halde11 ırk problemi, menfaat, haset

ve inatları sebebiyle Hz.Muhammed’i inkâr eden Yahudiler, geldi�i zaman kendisi ile

fetihler yapmayı bekledikleri peygamberi yalanlamı�, bu sebeple çe�itli azaplara duçar

olmu�lardır.12 Hz. Muhammed kendi dinlerine uymadı�ı müddetçe, Yahudi ve

Hıristiyanlar Hz. Muhammed’e uymayacaklarını bildirmi�ler13, bu sözleri üzerine

Peygamberimize Allah’tan gelene uyması, onları dinlememesi vahyolunmu�tur.14

1 Nisa, 152. 2 Bakara, 253; Nisa, 164. 3 Enbiyâ, 68–70. 4 Bakara, 34; A’râf, 11; Hicr, 30; �srâ, 61; Kehf, 50; Tâhâ, 116. 5 Sâd, 35–38; Neml, 16; Enbiyâ, 81. 6 Âl-i �mrân, 47, 55, 59; Nisa, 158. 7 Bkz. Ahzab, 40; Sebe’, 28. 8 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 440–442. 9 Bkz. Âl-i �mran, 183; Mâide, 19. 10 Bakara, 89–90. 11 Bkz. Bakara, 146; En’âm, 20. 12 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 268. 13 Bakara, 120. 14 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 230.

Page 107: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

95

Mekke döneminde Hz. Muhammed’e yansız ve hatta olumlu davranan

Yahudiler, onun da�ınık Arap kabilelerini birle�tirip güç kazandı�ını görünce, siyasal

geleceklerini tehlikede görüp Medineli münafıklar ve Mekkeli mü�riklerle i�birli�i

yaparak Hz. Muhammed’in davetine sekte vurmaya çalı�mı�lardır.1

“Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? (Baksana onlar) tâ�uta

ve cibte inanıyorlar ve inkâr edenler için: ‘Bunlar inananlardan daha do�ru yoldadır’

diyorlar...”2 Bu ayette ve devamında3 Kitab’a tabi oldukları halde kıskanç Yahudilerin,

Mü�riklere “Sizin dininiz Muhammed’in dininden daha iyidir” diyerek ortalı�ı

karı�tırdıklarını görmekteyiz.

Hıristiyanların Hz. Peygambere yakla�ımı ise daha ılımlı olup, onların din

adamları dünyalık pe�inde olmadı�ından dolayı bakı� açıları daha farklı olmu�tur.

Sonuç itibariyle Yahudi din adamları Hz. Muhammed’in nübüvvetini bildikleri halde

inat ve hasetleri sebebiyle iman etmemelerinin yanı sıra ona iman edenlerle de i�birli�i

yapmı� ve onların aklını karı�tırmak istemi�, bu sebeple Tevrat’ta Hz. Muhammed ile

ilgili ayetleri tahriften dahi kaçınmamı�lardır. Oysa do�ruları gizlememek için Allah’a

söz veren bu toplum4 geriye dönüp baktı�ında atalarının ba�ına gelenlerden ders

almamı� olmalılar ki, davranı�larında hiçbir düzelme görülmemektedir.

2.16. Hz. Muhammed’in Kitap Ehli’ne Soru Sormayı Yasaklamasına Dair

Rivayetler ve Recın Meselesi

Kur’an-ı Kerim bazı ayetlerinde bir bilene danı�ılmasını söylemektedir. Bu tür

ayetler genellikle Kur’an’ın kendinden önceki kavimler hakkında bilgi verdi�inin ve

Allah katından indirildi�inin kanıtıdır. Çünkü Kur’an’ın bahsetti�i olaylar kuru

hikâyeler olmayıp, Kitap Ehli’nce te’yid edilebilen ya�anmı� gerçeklerdir. �imdi bunları

bir de ayetler ı�ı�ında inceleyelim.

“Biz senden önce de kendilerine vahyetti�imiz erkeklerden ba�kasını elçi

göndermedik. Bilmiyorsanız zikir ehline sorun.”5 Ayetteki “zikir ehli”nden kasıt, Kitap

sahibi olan �srailo�ullarıdır. Bu ayette “Allah elçi gönderse melek gönderir” diyenlere

cevaben Allah’ın daha önce gönderdi�i elçilerin erkekler oldu�u, onlara açık kanıtlar,

1 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 462–464. 2 Nisa, 51. 3 Bkz. Nisa, 51–57. 4 Bkz. Âl-i �mrân, 187. 5 Nahl, 43.

Page 108: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

96

mucize ve kitaplar verildi�i belirtilir. E�er bunları bilmiyorlarsa da Kitap Ehli kimselere

sormaları istenir. Ayrıca burada Mü�riklerin Kitap Ehli’ne itibar ettikleri anla�ılır.

Çünkü Kitap Ehli’nin okur-yazarları bilgi sahibiydi.1

“Zikir ehli”nin kimler oldu�u konusunda çe�itli görü�ler mevcuttur. Bir görü�e

göre, zikir ehli Allah’ın kitabının manasını bilen Kitap Ehli’dir. Di�er görü�e göre de,

geçmi�lerin haberini bilen ilim sahipleridir. Râzî ise, bunların Yahudi ve Hıristiyanlar

oldu�unu belirtmi�tir. Kitap Ehli’ne sorma ile ilgili ayetler2 bilmeyenlerin (özellikle

mü�riklerin) bilgi edinmesine dair hükümler içermektedir. Ayetlerin genel hükmü ise

her konuyu bilenden, uzmanından ö�renilmesinin önemini bildirmektir.3 Ate�, Kur’an

Kitap Ehli’ne danı�maya kendisi izin vermi�ken bazı rivayetlerde Hz. Muhammed’in

Kitap Ehli’ne soru sormayı yasakladı�ını söyleyenlerin varlı�ına dikkat çeker. Bu

konuya açıklık getirmekte fayda vardır.

“�bn Asâkir’in �bn Mesud’a dayandırdı�ı bir habere göre güya Peygamber, Kitap

Ehli’ne bir �ey sormayın, korkarım ki onların do�ru söyledikleri bir �eyi yalanlarsınız

yahut yalan söylediklerini tasdik edersiniz. Size Kur’an yeter. Çünkü onda sizden

öncekilerin hikâyeleri, sizden sonrakilerin haberi, aranızdaki meselelerin çözümü

vardır” demi�tir. Beyhakî’nin �u’ab’den, Deylemî’nin ve Ebû Nasr’ın da Câbir’den

rivayet ettikleri bir haberde de Peygamberin, “Kitap Ehli’ne bir �ey sormayın, çünkü o

sapık kimseler size do�ru yolu göstermezler. (Onlardan sorarsanız) Ya bir batılı tasdik

etmi�, ya da bir gerçe�i yalanlamı� olursunuz. E�er Musa sa� olsaydı, bana uymaktan

ba�kası ona helal olmazdı” dedi�ini naklederler.4

Ate�, bu rivayetleri bildirdikten sonra bu haberlerin uydurma oldu�unu belirtip,

“Kur’an Kitap Ehli’ne sorun diyorsa, Peygamber nasıl “Kitap Ehli’ne bir �ey sormayın,

onlar sapmı�lardır” der? Adamların din konusunda söyledikleri hep uydurma,

güvenilmeyecek sözler ise Kur’an nasıl, Peygambere vahyin do�rulu�unu anlatmak için

onlara sormasını emreder? Kur’an’ın ayetlerine tamamen ters ve aynı zamanda sened

bakımından da zayıf olan bu âhâd rivayetlerin hiçbir de�eri yoktur” demektedir.5 Ate�,

dikkatleri rivayetin son cümlesine çekmi� ve “Musa gelseydi bana tabi olurdu” sözünün

1 Bkz. Süleyman Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, �stanbul 1990, s. 108. 2 Bkz. Furkan, 59; �srâ, 101; Yunus, 94; Zuhruf, 45; Nahl, 43–44; Enbiyâ, 7. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 108. 4 Bkz. Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 72. 5 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 73.

Page 109: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

97

Nisa 26. ve En’âm 90. ayetlere aykırı oldu�unu, hem de Hz. Muhammed’in önceki

peygamberlerin metbû’u de�il, tabii oldu�unu belirtmi�tir.1

Kur’an’ın “Kitap Ehli’ne sorun” �eklindeki ayeti �öyledir: “Tevrat indirilmeden

önce, �srial’in kendisine haram kıldı�ı �eyler dı�ında, �srailo�ullarına bütün yiyecekler

helaldi. De ki: ‘Do�ru iseniz Tevrat’ı getirip okuyun.’ Artık bundan sonra da kim

Allah’a yalan uydurmu�sa, i�te onlar zalimlerdir.”2

Bu ayetin yorumunu inceleyecek olursak, Ate�’in savundu�u fikrin do�ru

oldu�unu görebiliriz. Ayette anlatılan olay Tekvin 32. Babda da geçmektedir. Ayetin

ini� sebebi hakkındaki rivayetler çe�itlidir. Yahudiler Peygamberimize çe�itli sorular

sormu�lar, cevaplar do�ru olursa ona tabi olacaklarına söz vermi�lerdir. Ataları �srail’in

(Yakub) en sevdi�i yeme�i sormu�lar, Peygamberimiz de deve eti ve sütü cevabını

vermi� ve yakalandı�ı bir hastalık esnasında bunları kendisine haram eden Yakub’un

iyile�ince bu sözünde durdu�unu söylemi�tir. Fakat Yahudiler bu yiyeceklerin �srail’in

adaması ile de�il, �brahim zamanından beri haram oldu�unu söyleyerek Hz.

Muhammed’e itiraz etmi�lerdir. Ayetin böyle bir konu�ma üzerine inmi� olmasının

mümkün olmadı�ını söyleyen Ate�, surenin genel itibarı ile Kitap Ehli olan Yahudi ve

Hıristiyanların dinleri hakkındaki a�ırılıklarından bahsetti�ini belirtmi�tir.3

Buraya kadar bahsedilen konulardan da anla�ılaca�ı gibi, Kur’an Kitap Ehli’ne

danı�ma, olayların iç yüzünü ö�renme fırsatını sunarken, böyle bir imkânı Hz.

Muhammed’in keyfine göre engellemesi beklenemez. Bu, peygamberin Kur’an

hükmüne ters dü�mesi demek olup, imkânsızdır. Peygamberin Kitap Ehli’ne soru

sormayı yasakladı�ına dair rivayetler ise sened açısından zayıftır.

Allah Rasûlünün Kitap Ehli’ne, “Kitabınızı getirin Tevrat’ta bu konu hakkında

ne buluyorsunuz?” dedi�i di�er bir olay da recm meselesidir.

“Recm” ta�lamak demektir. Terim olarak ise zina eden kimseleri yarı beline

kadar soyup topra�a gömdükten sonra cemaatin ta� atarak onu öldürmesidir.4 �u ayetler

sebebiyle recm konusu gündeme gelmi�tir: “Yalana kulak verirler, haram yerler. Sana

gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir, e�er onlardan yüz

çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve e�er hüküm verirsen aralarında adaletle

hüküm ver. Çünkü Allah adalet edenleri sever. �çinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat

1 Bkz. Ate�, “Bilene Sorma” , Kur’an Ansiklopedisi, C. IV, s. 14. 2 Âl-i �mrân, 93–94. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s.80 -81. 4 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a, C. II, s. 174.

Page 110: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

98

yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar, ondan sonra da (verdi�in hükümden)

dönüyorlar? Onlar inanıcı de�illerdir.”1

Ate� olayı �u �ekilde aktarmaktadır: “Tevrat’ta zina edenlere recm

emredilmi�tir. Yahudiler de bunu tatbik etmekteydi ama Yahudi büyüklerinden biri zina

etmi� e�raf da onun recmedilmesine kar�ı çıkmı�tır. Fakir tabakadan biri de zina etmi�ti.

Bu sefer de bu tabaka ayaklanma çıkarmı�, ötekini recmetmeyince bunu da

recmetmeyeceksiniz, demi�ler2 ve bu karga�a ortamında Hz. Muhammed’e danı�maya

karar vermi�lerdir. “Geliniz bu olayı Muhammed’e götürelim, e�er celd, tahmim3 ile

hükmederse kabul edersiniz. Böylece Allah’ın peygamberlerinden birinin hükmetmi�

olması, sizin recmi de�i�tirmeniz hususunda Allah’a kar�ı bir tutanak olur. E�er recm

ile hükmederse onun hükmüne uymazsınız” demi�lerdir”.4

Olay Peygamberimize nakledildi�i zaman,

- Tevrat’ta recm hakkında ne buluyorsunuz? demi�. Onlar da:

- Suçlulara yüz sopa vururuz, yüzlerine kara çalıp, onları merkebe ters bindirir,

sokaklarda dola�tırırız, demi�tir. Abdullah �bn Selam:

- Yalan söylüyorsunuz. Tevrat’ta recm vardır. Tevrat’ı getiriniz, demi�tir.

Tevrat’ı getiren Yahudiler recm ayetini kapayarak ayetin öncesini ve sonrasını

okumu�lar, Abdullah �bn Selam olaya müdahale etmi� ve kapatılan ayetin açılmasını

sa�lamı�tır. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti ortaya çıkmı�, “Ey Muhammed, do�rusu

Tevrat’ta recm vardır” demi�lerdir.5

Bu ayetler hakkında daha de�i�ik rivayetler de vardır.6 Bu rivayete göre de

Peygamber kendisine getirilen bu ki�iler hakkında recmi uygulamı�tır ki, Ate�’in

dedi�ine göre bu iddialar gerçekle ilgisi olmayan hikâyelerdir. Zinanın hükmü

Kur’an’da bellidir.7 Recm ise Tevrat’ın hükmüdür.8 Arapların da bu hükmü

Yahudilerden aldı�ı sanılmaktadır. Ama �slâm’da bu hüküm celd (sopa) ile

1 Mâide, 42-43. 2 Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 297. 3 Tahmim: Zânîye, elyaftan örülmü�, zifte bulanmı� bir kamçı ile kırk kamçı vurma, yüzü karalama,

e�e�e tersten bindirip dola�tırıp, te�hir etmedir. 4 Bkz.Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 528. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 529. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 528. 7 Bu konuda Ayrıntılı bilgi için bkz. Süleyman Ate�, Kur’an’da Nesh Meselesi, �stanbul 1996, s. 48–66. 8 Bkz. Tesniye, 22. Bab.

Page 111: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

99

de�i�tirilmi�tir. Tevrat’ın hükmü ve Arapların uygulaması, Arapların gelene�inin

tesiriyle hadis �ekline sokulup �slâm hukukuna girmi�tir.1

Bu ayetlerin gerçekte zina ile ilgili de�il, bir öldürme olayı ile ilgili oldu�u da

savunulmu�tur.2 Tartı�ma konusu olan bu ayetlerde nüzul sebebi ne olursa olsun, “�ster

onların arasında hükmet, ister onlardan yüz çevir” ayeti Peygamberimizin Kitap Ehli

ile olan münasebetine vurgu yapmaktadır.

Ate�’in recm meselesi hakkındaki görü�ünü özetleyecek olursak; ona göre, recm

Kur’an hükmü olmayıp tamamen Tevrat’ın hükmüdür. Ate�, recm ile ilgili yazmı�

oldu�u bir yazısında3, âlemlere rahmet olan peygamberin kimseyi recmetmeyece�ini

söylese de, “Peygamber, kendisine vahy gelmeyen konularda Kitap Ehli’nin

uygulamalarına uyardı. Kur’an’ın bu konudaki özel emri gelmeden önce Peygamber de

Kitap Ehli’nin uyguladı�ı recm cezasını uygulamı� olabilir, ama yarattıklarına acıyan

Allah, Kur’an’da bu cezayı hafifleterek yüz sopaya çevirmi�tir” sözlerini de yazısının

sonuna ekleyerek belki de Peygamberin recmi uygulamı� olabilece�i ihtimaline yer

vermi�tir.4 Ate�, her zaman Kitap Ehli’ne kar�ı olumlu bir tutum sergilemi�tir. Bu

konuda da Ate�’in olumlu yakla�ımını sezmek mümkündür.

Ayrıca Ate�, konu ile ilgili olarak: “Do�ru iseniz Tevrat’ı getirip okuyunuz”5

ayeti üzerine Peygamberimizin �u hadisi zikretti�ini belirtir: “Tevrat ehline Tevrat

verildi, onlar onunla amel ettiler. �ncil ehline �ncil verildi, onlar da onunla amel ettiler.

Size de Kur’an verildi, siz de onunla amel ettiniz.” Bu hadise dayanarak Ate�, bu üç

Kitap’tan biri ile amel edenin Allah katında amelinin makbul oldu�unu söylemi�,

Buharî’nin Kitabu’t-Tevhîd’inde yer alan bir ba�ka hadise dayanarak da, Tevrat’ın

Arapça’ya çevrilmesinin caiz oldu�u fikrine katıldı�ını belirtmi�tir.6

Sonuç olarak Ate�, Kur’an’ın Kitap Ehli’ne soru sorulabilece�ine ili�kin

ayetlerini çe�itli görü�ler altında yorumlamı� ve Peygamberin asla Kitap Ehli’ne soru

sormayı yasaklamayaca�ını e�er öyle olsaydı, Tevrat’ın Arapça’ya çevrilmesine

müsaade etmeyece�ini ileri sürmü�tür.

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 529. 2 Olay için bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 530. 3 Bkz.Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a, C. II, s. 174–200. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 200. 5 Âl-i �mrân, 93. 6 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 75–77.

Page 112: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

100

2.17. �srailo�ullarına Haram Kılınan Yiyecekler

�srailo�ullarına kötü davranı�ları sebebiyle ceza olarak bazı yiyecekler haram

kılınmı�tır. Bundan ziyade �srailo�ullarından birkaç din adamı da kendi içtihatlarıyla

hükümler koymu� ve �srail’in (Yakub) sadece kendi için koydu�u yasa�ı genelleyerek

tüm topluma uyarlamı�tır. Biz burada sadece �srailo�ullarına haram kılınan yiyecekler

konusuna de�inece�iz. Ate�’in tefsirinin dı�ında bu konu ile ilgili olarak birçok yazısına

rastlamak da mümkündür.1

Kur’an’da Yahudilerin kendi kendilerine haram kıldı�ı yiyecekler konusuna �u

ayetle ba�layalım. “Tevrat indirilmeden önce, �srail’in kendisine kıldı�ı �eyler dı�ında,

�srailo�ullarına bütün yiyecekler helaldi. De ki: Do�ru iseniz, Tevrat’ı getirip okuyun.”2

Kur’an’ın bahsetti�i, �srail’in (Yakub) kendisine haram kıldı�ı et konusu Tekvin 32.

Bab’da yer almaktadır. Ate� ayetin açıklamasında Kurtubî’den aldı�ı rivayeti

nakletmi�tir. Buna göre, �srail yakalandı�ı bir hastalıktan -rivayete göre siyatik-

kurtulursa deve eti ve sütünü kendisine haram kılaca�ını adamı�tı. Bu sebeple bunları

yemez ve içmezdi.3 Di�er bir rivayete göre de �srail gördü�ü bir rüya üzerine yaptı�ı

yemin ile yememeyi adadı�ı etin dı�ında, �srailo�ullarına bütün yiyecekler helaldi. Bu

hüküm sadece �srail’i ba�lıyor olmasına ra�men, din adamları bu yasa�ı kendilerine de

hükmediyor gibi algılamı� ve ictihadlarıyla dinlerini zorla�tırmı�lardır.4

Yahudilere haram kılınan yiyecekler ise Kur’an’da açıkça belirtilmi�tir:

“Yahudilere bütün tırnaklıları haram ettik. Sı�ır ve koyunun da, ya�larını onlara haram

kıldık, yalnız (hayvanların) sırtlarının yahut ba�ırsaklarının ta�ıdı�ı, ya da kemi�e

karı�an ya�larını haram etmedik. A�ırılıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz

elbette (söylediklerimizi) do�ru söyleyenleriz.”5

Ate�, En’âm suresi 146. ayetin tefsirinde “bütün zufurlu” (tırnaklı) hayvanların

Yahudilere haram kılınması ile ilgili olarak ilk önce “zufur”un açıklamasını yapmı�tır.

Bazı müfessirlere göre zufur sadece devedir. Bazılarına göre de deve ku�u, gagalı ku�lar

ya da yırtıcı hayvanlardır.6

1 Bkz. Ate�, “Etleri Yenilen Hayvanlar” , Kur’an Ansiklopedisi, C. VIII, s. 142-153; “�srailo�lu Din

Adamlarının �ctihadlarıyla Dini Daraltmaları””, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 391-395; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a, C. II, s. 152-166.

2 Âl-i �mrân, 93. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 80. 4 Bkz. Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a, C. II, s. 156 5 En’âm, 146. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 246–248.

Page 113: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

101

Kur’an-ı Kerim, Mü�riklerin ve Yahudi yorumcuların ço�alttıkları haramlara

son noktayı koymu�, tüm haramları kaldırmı� ve ayetlerde belirtilen dört yiyecek çe�idi

dı�ında bütün etlerin helalli�ini belirtmi�tir. �nsanların kendilerini dü�ürdükleri bu

duruma Kur’an �öyle son vermi� ve Peygamberimiz aracılı�ı ile bunu insanlara

iletmi�tir1: “Onlara güzel �eyleri helal, çirkin �eyleri haram kılar. Üstlerine binen

yükleri, kendilerini ba�layan (bâtıl inançlardan olu�mu�) zincirleri kaldırıp atar.”2

Müslümanlara haram olan yiyecekler sadece dört cins ettir. Bunlar; le�, akıtılmı�

kan, domuz eti ve Allah’tan ba�kasının adı anılarak kesilmi� hayvandır.3 Bunların

dı�ındakiler için “�u helaldir, �u haramdır” diyenlerin, Allah’a kar�ı yalan uydurmu�

oldukları ve böyle insanların da iflah olmayaca�ı ayetle belirtilmi�tir.4

Ate�, insanların kendi ba�larına hüküm koymasını, yeti�tikleri ortamın etkisiyle

bazı hayvanları yemekten tiksinmelerine ba�lamaktadır. Bu sebeple insanlar bunların

haram oldu�una dair rivayetler icat etmi�lerdir. Ama böyle yapanların da Allah’a iftira

atmı� oldu�unu, bir �eyi yemek istememenin onu din hükmü ile yasaklamayı

gerektirmeyece�ini görü� olarak sunmu�tur.5

�srailo�ullarının kendilerine yasak ettikleri �eylere; kartal, tav�ancıl, karaku�,

toy �ahin, karga, bayku�, sürünen bütün ha�arat, çok aya�ı olanlar, gelincik, fare,

kertenkele, bukalemun örnek olarak verilebilir. Bunları suda yüzenler, karada olanlar,

uçanlar �eklinde sınıflara ayırabilir ve bu örnekler ço�altabiliriz.6

Ate�, bu konu ile ilgili önemli bir probleme de �u yorumuyla açıklık getirmi�tir:

“Özellikle Tevrat’a dayanılarak yazılmı� Mi�na’yı okuyunca insan bizim fıkıh

kitaplarını okuyor hissine kapılmaktadır. Bundan da Kur’an’ın söylemedi�i �eyleri dine

sokan ulema ve fukahânın nerelerden esinlendikleri; aslında bu tür rivayetlerin,

Müslüman olmu� Kitap Ehli’nden bazı kimselerin akıllarındaki inanç ve görü�lerini

nasıl hadis haline getirildi�i ortaya çıkmaktadır.”7 Gerçekten zaman zaman ülkemizde

de “�unların yenilmesi haram mıdır?” sözleri ile birçok �ey hakkında tartı�ıldı�ını

görmekteyiz. Verilen hükümlerin farklılı�ı Ate�’in bu sözlerini do�rular niteliktedir.

1 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 393. 2 A’râf, 157. 3 Bkz. Bakara, 173; En’âm, 145; Mâide, 3–5; Nahl, 115. 4 Bkz. Nahl, 116. 5 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a, C. II, s. 161. 6 Ayrıntılı bilgi için bkz. Tesniye, 14: 1–19; Levililer, 11: 9–12, 13–19, 20–21, 26–31, 41–42. 7 Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 394–395.

Page 114: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

102

Burada Yahudi hahamların herhangi bir pasajı yorumlarken meseleyi nasıl

büyüttüklerine de�inmek istiyoruz. Bilindi�i üzere Tevrat’ta, “Ananın sütüyle yavruyu

pi�irmeyeceksin” denilmi�tir. Fıkıhçı hahamlar bunu o kadar ileri götürmü�lerdir ki,

aynı sofrada et ile tereya�ı bulundurmak �öyle dursun, bunların aynı kapta pi�irilmesi,

bula�ıklarının aynı kapta yıkanması, yıkanmı� kaplarının aynı dolapta bile bulunması

haram olup çıkmı�tır.1 Bu örnekleri ço�altmak mümkündür. Bu yasaklar Yahudileri

günah i�leme korkusu içinde bırakmı�, sosyal hayatta, alı�veri�te birçok problem

do�urmu�tur. Son yüzyıl içinde aydın din adamlarının yaptıkları reformlar ile yiyecek

maddeleri kuralları iyice gev�ese de küçük bir cemaat hala bu kurallara uyma çabası

göstermektedir. Meselâ günümüzde etliyle sütlünün karı�tırılmaması kuralı iyice

azalmı� olsa da büyük toplantı ve ziyafetlerde bu kurallara uyuldu�u gözlenmektedir.2

Bu ba�lı�ımız altında da �srailo�ulları peygamberlerinden �srail (Yakub)’in

kendisine “Oyluk kemi�indeki eti yememeyi”3 ya da rivayetlere göre deve etini

yemeyip, sütünü içmeyi haram kılması ile �srailo�ullarının bunu genelleyip bu yasa�a

bir �eyler katması sonucu, Allah’ın kendilerine helal kıldı�ını haram etmek cezası ile

cezalandırdıklarını i�lemeye çalı�tık. Ayrıca din adamlarının bu tutumu sadece

�srailo�ullarına mahsus de�ildir. Ate�’in de dedi�i gibi dinde a�ırı giden bazı Müslüman

din adamlarının da esin kayna�ının Mi�na oldu�unu gördük. Bundan sonraki ba�lıkta

ise �srailo�ullarına yaptıklarından dolayı verilen di�er cezaları ele alırken onların içinde

iyilerin de bulundu�una ve onların bu cezadan muaf olduklarına de�inmeye çalı�aca�ız.

2.18. �srailo�ullarının Cezalandırılması ve Aralarında Bulunan �yilerin Ayrı

Tutulması

Bu konu ba�lı�ımız altında �srailo�ullarına verilen cezaları ve bunun yanı sıra

tüm �srailo�lu toplumunun bir olmadı�ını, içlerinde inanan kimselerin bulundu�unu ve

bu inananlara uygulanacak hükümlerin farklı oldu�unu ayetler ı�ı�ında ele almaya

çalı�aca�ız. �lk olarak Allah’ın �srailo�ullarını topyekün aynı kefeye koymadı�ına,

içlerinde iyilerin de kötülerin de oldu�una ve onların nimetle ve bela ile sınandıkları

ama yerlerine gelen neslin (Hz. Muhammed dönemindekiler) geçmi�ten ders

almadı�ına, “Biz affedilece�iz” diyerek mal biriktirmelerine de�inece�iz.

1 Bkz. Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, �stanbul 1966, s. 387–388. 2 Bkz. Örs, Musa ve Yahudilik, s. 388–389. 3 Tekvin, 32: 21–31.

Page 115: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

103

�srailo�ullarından söz alınmasına ra�men onlar sözlerini tutmamı�lar, ellerindeki

kitapta bulunan hükmü okudukları halde bu hükme uymayıp dünya malı ile

u�ra�mı�lardır.1 “Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi ki�ilerdi,

kimi de alçak. Belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle de sınadık. Onların

ardından yerlerine geçip, Kitaba varis olan birtakım insanlar geldi ki, onlar, �u alçak

(dünyan) ın menfaatini alıyorlar. ‘Biz nasıl olsa ba�ı�lanaca�ız.’ diyorlar… Peki, Allah

hakkında gerçekten ba�kasını, söylememeleri hususunda kendilerinden Kitab misakı

alınmamı� mıydı? … Ahiret yurdu korunanlar için daha hayırlıdır. … O (koruna)nlar ki

Kitab’a sımsıkı sarılırlar, namazı kılarlar; elbette biz, iyili�e çalı�anların ecrini zayi

etmeyiz.”2

Ate�’in ifadesine göre, ayetler Yahudileri tamamen kötülememi�, içlerinde

ılımlı, sâlih kimselerin bulundu�unu ama ço�unlu�un sapmı� oldu�unu belirtmi�,3

ayrıca Yahudilerin dünya tutkusundan bahsetmi�tir. Burada kınanan konu rü�vettir.

�srailo�ullarının hâkimlerinin rü�vet almadan hüküm vermemesi olayından bahsedilmi�,

bunun tek sebebinin de dünya tutkusu oldu�u bildirilmi�tir.4

�srailo�ullarının gruplara ayrıldı�ından bahseden bir di�er ayet de �udur: “Sonra

Kitab’ı kullarımız arasından seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimi nefsine

zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allah’ın izni ile hayırlarda öne geçendir. ��te

büyük lütuf budur.”5 Kitabı miras alan �srailo�ullarından kimi günah i�ler yapmak

suretiyle kendilerine yazık etmekte, kimi orta yolda ama ibadette gev�eklik

göstermekte, kimi de hayır i�lerinde önde gitmektedir.6

Sadece �srailo�ullarından de�il; Âdem, Nuh, �brahim ve �srail (Yakub)

soyundan salih insanlar için de durum yukarıdaki ayette belirtti�imiz gibidir diyen Ate�,

onlardan bir kısmının Allah’ın ayetlerini duyunca a�layıp secdeye kapanmı�

olduklarından sıkça bahsetmi�tir. Bunların arasında güzel i�ler yapanlar cennetle

ödüllendirilirken tam tersine giden, namazı zayi edip �ehvetlerine dü�enlerin ise

yaptıklarının kar�ılıksız kalmayaca�ını,7 içlerinde gece namaza kalkan, iyili�i emredip

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 410. 2 A’râf, 168–170. 3 Bkz. Âl-i �mrân, 110, 113–115, 119; Mâide, 13, 66. 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 410. 5 Fâtır, 32. 6 Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 453. 7 Bkz. Mâide, 58–60; Saffât, 83–113; A’râf, 159, 181.

Page 116: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

104

kötülükten alıkoyan ki�ilerin oldu�u da bildirilmi�tir.1 Kitap Ehli’nin Hıristiyan

kesiminde de kötü davranı�larda bulunan insanlar uyarılmı�tır.2 Di�er yandan Kitab’ın

hükmüne uyması istenen �srailo�ullarından Tevrat’ın hükmü ile amel etmeyen âlimler,

Kitap ta�ıyan e�eklere benzetilmi�tir.3 �ncil sahiplerine de Allah’ın indirdikleri ile

hükmetmeleri emredilmi�tir.4 Ate�, Kitap Ehli’nin bu özelliklerinden sonra �u sözleri

özellikle vurgulamaktadır: “Kur’an kendinden önceki kitapları kaldırmamakta,

kitaplarının gösterdi�i yoldan ayrılanları kınarken, kitaba ba�lı kalanları da

övmektedir.”5 Ate�’in bu cümleleri sarf etmesi, Kur’an’da nesh meselesine ve Kitap

kavramının içeri�i ile ilgili yorumlar üzerine dikkat çekmesi sebebiyledir.6

Burada kısaca de�inece�imiz di�er bir olay da Yahudilere verilen cezalardan

“sürgün” olayıdır. “E�er Allah onlara sürgünü yazmamı� olsaydı, elbette dünyada

kendilerine azab edecekti…”7 Bu ayette, Ate�’in yorumuna göre e�er bu ceza

kendilerine verilmeseydi, Yahudiler’in esir dü�me, öldürülme gibi daha da acı bir azaba

maruz kalabilecekleri kendilerine bildirilmi�tir. Bu cezayı alma sebeplerine burada

de�il, Peygamber Efendimizin Yahudi kabileleri ile münasebetleri konusunda ayrıntılı

olarak de�inece�iz.8

Yaptıklarından ötürü cezaya maruz kalan Yahudilerin sınıflara ayrılması,

içlerinde iyi, kötü ve orta yolu seçenlerin bulunmasının sadece onlara has bir durum

olmadı�ı, Kitap Ehli ve genel olarak tüm insanlar arasında da böyle bir sınıflamanın

oldu�u ise Kur’an’da �u ayetlerle bize bildirilmektedir: “Ve sizler üç sınıf oldu�unuz

zaman. Sa�ın adamları (amel defterleri sa� tarafından verilenler), ne u�urludur onlar!

Solun adamları (amel defterleri sol tarafından verilenler), ne u�ursuzdur onlar! Ve o

sâbıklar (o inançta ve amelde duraklamadan ileri geçenler) i�te O, (Allah’a)

yakla�tırılanlar. Nimet cennetlerindedirler. Ço�u öncekilerden, birazı da sonrakilerden

(olan bu mutlu insanlar).”9

1 Bkz. Âl-i �mrân, 113–115; Mâide, 66. 2 Hadîd, 26–27. 3 Mâide, 43–44. 4 Mâide, 47. 5 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 457. 6 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 494–525. 7 Ha�r, 3 8 Konu ile ilgili olarak bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 306–308. 9 Vâkı’a, 7–14.

Page 117: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

105

Ayetlerden de anla�ılaca�ı gibi ahirete inanan, güzel i�ler yapan kimselerin

Kur’an’ın tanımına göre cennete girece�ini, yalanlayıcı sapıkların1 ise, kaynar sudan bir

ziyafete atılacaklarını nakleden Ate�, bu üç sınıftan zalimler ile muktesidin sonunun

belirsiz bırakıldı�ına, hayırda ileri gidenlerin durumunun ise çekici biçimde anlatılmı�

oldu�una de�inmi�tir.2

Görüldü�ü gibi her toplumun iyisi ve kötüsü mevcuttur. Allah ise emirlerine

uyanları mükâfatsız bırakmayacaktır. Zaten konu ile ilgili ayetlere dikkatlice bakılacak

olursa, Allah’ı dinlemeyen, kafalarına göre hükümler veren Yahudilerin çekecekleri

azablardan bahsedilmi� ama her i�te oldu�u gibi burada da müstesna insanların

yaptıkları iyiliklerin mutlaka kar�ılı�ını alacakları belirtilmi�tir. Bu da Allah’ın

adaletine en güzel örnektir.

2.19. Hz. Muhammed’in Yahudi Kabileleri ile Münasebeti

2.19.1. Kaynuka O�ulları

Hz. Muhammed Medine’ye geldi�inde burada söz sahibi üç Yahudi kabilesi ile

anla�ma yapmı�tır. Bu anla�maya göre Yahudiler kendi dinlerinde serbest olacaktı. Evs

ve Hazrec ile yaptıkları anla�malar yürürlükte kalacak, Müslümanlara yapılan bir

saldırıda Yahudiler onların yanında yer alacak, Müslümanlara dü�manca bir tutum

izlemedikleri takdirde ise, Yahudiler bir saldırıya u�rarsa Müslümanlar onlara yardım

edecekti.

Anla�maya ra�men Yahudiler siyasi güç ve ekonomik üstünlük kaybı endi�esi

ile Müslümanlara kin ve dü�manlık beslemekle birlikte, anla�ma �artlarına da aykırı

davranmı�lardır. Peygamberimizin onları uyarmasına da, çok güçlü bir toplum olup,

Müslümanları yenebileceklerini söyleyerek cevap vermi�lerdir. Ate�’in aktardı�ına göre

il�kilerde barda�ı ta�ıran son damla, Kaynuka O�ullarına ait bir kuyumcu dükkânına

giden Müslüman kadına yapılan uygunsuz bir davranı� olmu�tur. Duruma müdahale

eden bir Müslüman, Yahudi kuyumcuyu öldürmü�, Yahudi’nin arkada�ları da

Müslümanı öldürmü�, böylece ili�kiler iyice gerginle�mi�tir.3 Kaynuka O�ullarının bu

davranı�ına kar�ı �u ayetler nazil olmu�tur: “Sen kendileriyle anla�ma yaptı�ın halde

onlar, hiç çekinmeden her defa anla�malarını bozarlar… Bir kavmin (antla�maya)

1 Vâkı’a, 92–94. 2 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 456. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 11–13.

Page 118: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

106

hıyanet etmesinden korkarsan, sen de (onların seninle yaptıkları antla�mayı) aynı

�ekilde onlara at; çünkü Allah hainleri sevmez… E�er onlar barı�a yana�ırsa sen de

ona yana� ve Allah’a dayan, çünkü o i�itendir, bilendir. E�er sana hile yapmak

isterlerse (korkma) Allah sana yeter.”1 Ayrıca Müslümanların Yahudi ve Hıristiyanları

veli edinmemeleri, onları dost ve koruyucu bilip ardından gidenlerin de onlardan

olaca�ı da ayetlerde2 belirtilmektedir.3

Müslümanlar için büyük tehlike olu�turan Kaynuka O�ulları, hicretin yirminci

ayında ku�atılmı� ve Peygamberin verece�i hükme razı olmu�tur. Sürgün cezası alan

Kaynuka O�ulları �am’da Ezri’at’a sürülmü�lerdir.4

2.19.2. Nadir O�ulları

Kur’an’da Nadir O�ullarından bahseden ayetlerin detaylarını tarih kitaplarından

ö�renmekteyiz. Burada amaç, Müslümanlara ya�anan olayı anımsatarak ö�üt vermek ve

ele geçirilen ganimetlerin hükümlerini açıklamaktadır.5

Biz olayı burada detaylıca anlatma gere�i duymuyoruz.6 Nadir O�ulları ile

Müslümanlar arasında çıkan bir anla�mazlı�ı çözümlemek için Peygamberimiz Nadir

O�ulları yurduna gitmi�tir. Peygamberimize “�stedi�ini yaparız” diyen Nadir O�ulları

riyakâr davranmı� ve aralarında bir suikast planı kurmu�lardır. Bu durumu sezen

Peygamberimiz acele ile oradan ayrılmı�, onların suikast planını bo�a çıkarmı�tır. Niye

alelacele haber vermeden ayrıldı�ını soran Yahudilere de, suikasta yeltendiklerinin

Allah tarafından kendisine bildirildi�ini söylemi�tir.7

Bu olay üzerine Peygamberimiz on gün içinde Nadir O�ullarının Medine’yi

bo�atmasını istemi�tir. Bu iste�e ilk önce kar�ı çıkmayan Yahudiler daha sonra

çevreden gelen Kurayza ve Gatafanlı müttefiklerin kendilerine yardım sözü vermesi ile

cesaret alarak yurtlarını terk etmeme kararı vermi�lerdir. Hz. Muhammed de onların

sı�ındı�ı kaleyi ku�atmı�tır. On be� günlük ku�atma esnasında Yahudilere yardım sözü

veren hiç kimseden yardım gelmemi�tir. Bu süreç sonunda Nadir O�ulları kentten

1 Enfâl, 56–58, 61–62. 2 Bkz. Mâide, 51–53. 3 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 478. 4 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 480. Ayrıntılı bilgi için bkz. Abidin

Sönmez, Rasulullah’ın Diplomatik Münasebetleri, �stanbul ?, s. 106-110. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 344. 6 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 344–345. 7 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 344.

Page 119: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

107

çıkmaya razı olmu�tur. Bu sürgün sonucu bir kısmı �am diyarı Erîha ve Ezri’at’a, di�er

kısmı da Hayber’e gitmi�tir. Hayber halkına göre daha kültürlü olan Yahudiler daha

sonra oranın liderleri olmu�lardır.1 ��te bu olay bizlere �u ayetlerle anlatılmaktadır:

“Kitap sahiplerinden inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından O çıkardı. Siz onların

çıkacaklarını sanmamı�tınız. Onlar da kalelerin, kendilerini Allah’tan koruyaca�ını

sanmı�lardı. Allah onlara ummadıkları yerden geldi, yüreklerine korku saldı, öyle ki,

evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle harab ediyorlardı. Ey akıl sahipleri

ibret alın. E�er Allah onlara sürgünü yazmamı� olsaydı, mutlaka onlara dünyada azab

ederdi. Ahirette de onlar için ate� azabı vardır. Bunun sebebi �udur: Onlar Allah’a ve

elçisine kar�ı geldiler, kim Allah’a kar�ı gelirse (bilsin ki) Allah’ın azabı çetindir.

Hurma a�açlarından herhangi bir �eyi kesmeniz yahut kökleri üzerinde bırakmanız hep

Allah’ın izni ve (O’nun) yoldan çıkanları cezalandırması içindir.”2

Ate�’in belirtti�ine göre bu ayetlerde Allah’ın gücü anlatılmı�, Ehl-i Kitab’ın

kâfirlerinin kalbine salınan korku ile yurtlarını kendi elleri ile terk ettiklerinden ve bu

sürgünü kendi elleriyle hazırladıklarından bahsedilmi�tir.3 Ayrıca ayetlerde Nadir

O�ullarına “sizin yanınızda oluruz” diyen münafıkların sözlerinden nasıl döndüklerine

ve Allah katında yalancı olduklarına de�inilmi�tir.4 Ayetlere göre bu tip insanlar

Allah’tan çok Müslümanlardan korkarlar, çünkü onlar anlayı�sız toplumlardır.5 Önce

Yahudilere yardım va’deden münafıklarla, onlara güvenerek açıkta kalan Yahudilerin

durumu ise �u ayetlerle çok güzel anlatılmı�tır: “ (Onların durumu) tıpkı �eytanın

durumuna benzer ki, insana “inkâr et” dedi. (�nsan) �nkâr edince de: ‘Ben senden

uza�ım, ben âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım!’ dedi. Nihayet ikisinin de sonu ebedî

olarak ate�te kalmaları oldu. Zalimlerin cezası budur.”6

2.19.3. Kurayza O�ulları

“Kitap Ehli’nden onlara yardım eden (Kurayza Yahudi)lerini de kalelerinden

indirdi ve kalblerine korku dü�ürdü. (Onlardan) bir kısmını öldürüyor ve bir kısmını da

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 345–346. 2 Ha�r, 2–5. 3 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 481; Ayrıntılı bilgi için bkz. Sönmez,

Rasulullah’ın Diplomatik Münasebetleri, s. 111–123. 4 Bkz. Ha�r, 11–12. 5 Bkz. Ha�r, 13–14. 6 Ha�r, 16–17.

Page 120: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

108

esir alıyordunuz. Onların topraklarını, evlerini, mallarını ve henüz ayak basmadı�ınız

bir topra�ı size miras verdi. Allah, her �eye kadirdir.”1

Buraya kadarki açıklamalarımızda Kaynuka ve Nadir O�ullarının Müslümanlara

kar�ı haince davranmaları, antla�malarına hıyanet etmeleri sonucu sürgün ile

cezalandırıldıklarına de�inmi�tik. Peygamberimiz bunlara ölüm cezası uygulamamı�tı

ama Kurayza O�ulları için uygulanan ceza, ölüm olmu�tur.2

Ate�, bu hükmü a�ır bulanlar için, meselenin iyice dü�ünülmesini önermektedir.

Müslümanların müttefiki iken saf de�i�tiren Kurayza O�ulları kendilerinden önceki

Yahudilerin ba�larına gelen sürgün olayından ibret almamı�lardır. E�er sava�ta

birle�tikleri grup galip gelseydi, kesin olarak Müslüman erkekleri öldürecek, çocuk ve

kadınları da esir edeceklerdi. Bu sebeple yapılan suç dengiyle cezalandırılmı�tır.3 Zaten

bu hüküm Tevrat’ın hükmüdür4 ve hükmü Kurayzalıların temsilci olarak seçmi� oldu�u

Sad vermi�tir. Peygamberimiz hüküm kar�ısında: “Sen Allah’ın hükmü ile hükmettin”

diyerek hükmün Tevrat’a dayandı�ını bildi�ini belirtmi�tir. Ate�’in �bn Kesîr’den

aktardı�ı görü�e göre Kurayza O�ullarına kendi kitaplarının hükmünü uygulamak

zulüm de�il adalettir.5

Ayette, “Onların topraklarını, evlerini, mallarını size miras verdi” denilerek

arazi ve evlerin Müslümanlara ganimet olarak verildi�i belirtilmi�, ayrıca “Ve henüz

ayak basmadı�ınız bir topra�ı da size verdi” cümlesi ile de müfessirlerin ço�unlu�una

göre Hayber Fethi’nin müjdesi verilmi�tir. Ate�, bazı müfessirlerin de bahsetti�i bu

toprakların; Mekke, �ran, Anadolu topra�ı ya da Kurayzalıların kent dı�ında kalan

toprakları oldu�unu belirtenlerin oldu�unu da �bn Kesîr’e dayanarak söylemi�tir.6

Kaynuka O�ulları ve Nadir O�ullarının ba�larına gelenden ibret almayan

Kurayza O�ulları daha acı bir sonla kar�ıla�mı�tır. Buna ra�men tarih kitaplarından

1 Ahzab, 26–27. 2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, “�srailo�ulları” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 487–493. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VII, s. 152. 4 “Bir �ehre kar�ı cenk etmek için ona yakla�tı�ın zaman, onu karı�ıklı�a ça�ıracaksın. Ve vaki olacak ki

e�er sana sulh cevabı verirse ve kapılarını sana açarsa, içinde bulunan bütün kavim sana angaryacı (esir, köle) olacaklar ve sana kulluk edecekler. Ve e�er seninle barı� yapmayıp cenk etmek isterlerse o zaman onu ku�atacaksın ve Allah’ın Rab onu senin eline verdi�i zaman, onun her erke�ini kılıçtan geçireceksin; ancak kadınları ve çocukları ve hayvanları ve �ehirde olan her �eyi, bütün malını kendin için çapul edeceksin (ganimet alacaksın)!” Tesniye, 10–14.

5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VII, s. 152. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VII, s. 152; Ayrıntılı bilgi için bkz. Sönmez, Rasulullah’ın

Diplomatik Münasebetleri, s. 123–144.

Page 121: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

109

edindi�imiz bilgilere dayanarak Yahudilerin uslanmayan ve ders almayan bir toplum

olduklarını söylemek mümkündür.

2.19.4. Hayber’in Fethi

Medine’den sürülmü� olan Yahudi Nadir O�ulları Hayber’e yerle�mi�tir. Burada

güçlenen ve iyi bir konum sahibi olan Yahudiler, çevrelerindeki Yahudi ve Mü�rikleri

kı�kırtıp Müslümanların ba�ına bela olmaya ba�layınca bu mıntıkayı güvenlik altına

almak isteyen Peygamberimiz Hayber’e hareket etmeye karar vermi�tir. Hayber’in

nüfusça kalabalık olması, kalelerinin sa�lam, ekonomilerinin iyi, silahlarının çok olması

Müslümanları bir hayli zorlasa da, Hayber alınmı�tır. Bu fetih Müslümanlara çok fazla

ganimet getirmi�tir.1

Bu fetih Kur’an’da �u ayetlerle anlatılmaktadır: “Allah �u mü’minlerden razı

olmu�tur ki onlar, a�acın altında sana bi’at ediyorlardı. Allah onların gönüllerinden

geçeni bildi�i için onların üzerine huzur ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi.

Yine onlara alacakları birçok ganimet bah�eyledi. Allah üstündür, hüküm ve hikmet

sahibidir. Allah size elde edece�iniz birçok ganimetler va’detti. �imdilik size bu

(Hudeybiye Barı�ı)nı verdi… (Size) Ba�ka (ganimetler) de söz vermi�tir ki, henüz onları

ele geçirmediniz, fakat Allah onları ku�atmı�tır (ileride bunları size verecektir. Allah,

ileride sizlere birçok fetihler ve ganimetler verecektir.) Allah her �eye kâdirdir.”2

Ayetler Hayber’in fethinden bahsetmektedir. Fakat müfessirlere göre, Fetih

suresi 18. ayette anılan “feth-i karîb” ile 19. ayette Müslümanların ellerine geçecek

ganimetler hakkında iki tefsir vardır. Birine göre, feth-i karîb (yakın fetih) Hudeybiye

Barı�ı’dır. Alınacak ganimetler ise ilerideki fetihlerde ele geçecek olan ganimetlerdir.

Di�er görü�te feth-i karîbden kasıt Hayber’in fethi, ganimetler de Hayber’in

ganimetleridir.3 Ate�’in yorumu da birinci görü�e uygundur. O, ayetlerden, Allah’ın

Müslümanlara verdi�i fethin Hudeybiye Barı�ı oldu�unu, daha sonra elde edilecek

zaferin ise Hayber oldu�unu belirtmi�tir. Ayetlerde sava� ganimetlerinden bahsedilmi�,

Peygamberimiz de ele geçen ganimetleri uygun �ekilde payla�tırmı�tır.4

Buraya kadar Peygamberimizin Yahudi kabileleriyle olan münasebetlerini ele

aldık. Yahudilerin davranı�larında bir de�i�me olmadı�ını, yaptıkları anla�malara

1 Bkz. Ate�, “�srailo�ulları”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 495–497. 2 Fetih, 18-21. 3 Süleyman Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VIII, �stanbul 1990, s. 482–483. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VIII, s. 482–483.

Page 122: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

110

ra�men Müslümanları aldatmaya çalı�tıkları, bozguncu oldukları, ortalı�ı karı�tırıp,

kı�kırtıcı davranı�larda bulunduklarını gördük. Hatta evlerine gelen misafir

konumundaki Peygamberimize suikaste bile yeltendiklerine de�indik. ��te Yahudiler

tüm bu eylemlerinin kar�ılı�ını pahalı ödemi�lerdir. Çok sevdikleri mal ve mülklerini

bırakıp yurtlarından sürülmek zorunda kalmı� ve son olarak Kurayza O�ullarının ba�ına

geldi�i gibi canlarını da bu yolda vermi�lerdir. Müslümanlara kar�ı sayıca fazla

olmalarının kendilerine hiçbir yararı olmamı�, Allah’ın Müslümanlara yardım etmesi ve

Yahudilerin kalplerine saldı�ı korkuyla bazen kendiliklerinden teslim olmu�lardır.

Buradan çıkardı�ımız di�er bir ders de, münafıklara asla güvenilmeyece�idir.

Çünkü münafıklar lâfzen hep Yahudilerin yanında olmu� hatta onları kı�kırtmı� ama i�

fiile gelince kaçmı� ve onları yüz üstü bırakmı�lardır. Ayetlerde böyle yapanların da

cezasız kalmayaca�ı bildirilmi�tir.

2.20. Yahudili�in Di�er Dinlere Bakı�ı

Yahudili�in di�er dinlere bakı�ını ya�anan tarihsel ko�ullar etkilemi�tir. Bu

süreç asla sabit kalmamı�tır. Süreçte en katıdan en yumu�a�a kadar uzanan geni� bir

spektrum söz konusu olup, günümüz Yahudili�i de bu konudaki fikirlerini aynı

spektrum üzerine temellendirmi�tir.1 Yahudilerin ya�adıkları co�rafyalar, kar�ıla�tıkları

farklı kültürler onların ya�am tarzını ister istemez etkilemi�tir. Bu konun detaylarına

geçmeden önce Yahudili�e göre Yahudi olmayanların durumuna bir göz atalım.

Halakhah’ta2 Yahudi olmayanlar “Nuhîler” (Bney Nooh) ve “Putperestler”

(Avoda Zarîm) olarak iki kısımda de�erlendirilirler. Temeli Tevrat’a3 ve Nuh’un tevhid

esasına dayanan yedi kanunu benimseyen kimseler “Nuhî”, bunun dı�ındakiler de

“Putperest”tir.4

Nuh’un yedi kanunu açıklamalı olarak Tekvin’in midra�ik tefsiri olan Bere�it

Rabah’ta detaylıca yer alır. Bu yedi kanun �unlardır:

1- Putperestlikten kaçmak,

2- Küfürden kaçmak,

3- Zinadan, özellikle akrabalar arası zinadan kaçınmak,

1 Bkz. Demirci, Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, s. 47. 2 Yahudilikte do�rudan Musa kanunundan kaynaklanmayan hukukî kurallar dizisidir. Sözlü hukuk

gelene�inden çıkarılan Halakhah, Talmud’da maddele�tirilmi�tir. 3 Bkz. Tekvin, 9: 1-17. 4 Bkz. Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 24.

Page 123: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

111

4- Adaleti sa�layacak adalet kurumlarını olu�turmak, tüm münasebetlerde adil

ve dürüst davranmak,

5- Kan dökmemek,

6- Hırsızlık yapmamak,

7- Canlı hayvandan et koparıp yememek.1

Bu altı kanun ilk önce Âdem’e verilmi�, yedincisi yani canlı hayvandan et

koparıp yememek de Nuh’a verilmi�tir. Yahudi olmayıp da bu yedi kanuna uyan

kimseler Halakhahta “dünyanın dindar insanları” olarak tanımlanır. Böyle kimseler

Yahudi topraklarında imtiyazlı olup, bir mühtedinin sahip oldu�u tüm haklardan

faydalanırlar. Bu kanunu kalben benimseyip yerine getiren kimseler her iki dünyada da

kurtulu�a ula�ır, Cennet nimetlerinden faydalanabilirler ama Yahudilerle aralarında

derece farkı olur.2

Yahudiler de, her din sahibinin tartı�tı�ı gibi, kendi dinleri dı�ındaki dinlerin

insanı kurtulu�a götürüp götürmeyece�i problemini tartı�mı�lardır. Nuh’un yedi temel

kanununa bünyesinde yer veren dinler, Yahudi olmayanları hem bu dünyada hem de

gelecekte mutlulu�a ve kurtulu�a ula�tırabilirler. �slâmiyet ve Hıristiyanlık bu tarife

uyan dinlerdendir. Bu dinler yayılmacı ve misyoner karakterleri ile Allah’ın mesajını

putperestlere ula�tırması açısından de�er ta�ımaktadır. Muhafazakâr Yahudili�in önemli

bilginlerinden Neusner ve Maimonides, Hıristiyanlık ve �slâmiyet’in kutsal tarihteki

yerini anlamak gerekti�ini, bu dinler sayesinde Tevrat’ın da uzak diyarlara kadar

gitti�ini ileri sürmü�lerdir. Bu olumlu görü�e ra�men yine de bir Yahudinin din

de�i�tirmesi büyük günahlardandır. Din de�i�tiren Yahudi kendisini Tanrıya ve halkına

ba�layan “ahid”i bozmu� sayılır.3

Konunun daha iyi anla�ılması için Yahudili�in �slâm hakkındaki görü�lerine

bakmak yerinde olacaktır. Burada olumlu ve olumsuz yakla�ımlarla kar�ıla�mamız

mümkündür. Yahudilere Müslüman kelimesinin ilk ça�rı�tırdı�ı Araplar olmu�tur.

Araplarla tarihte olan amansız dü�manlıkları Yahudiler’in Araplara bakı� açısını

olumsuz yönde etkilemi�tir. Bu dü�manlı�ın temelinde de �brahim’in soyunun devamı

meselesi olup, �smail ve �shak problemi vardır. Yahudiler Arapların soyunu �smail ile

ili�kilendirmi� ve Müslümanlara “�smailî” adını vermi�lerdir. Yahudiler Tekvin 16.

1 Bkz. Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 25. 2 Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 25–26. 3 Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 35-37, 44.

Page 124: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

112

Babda �smail hakkındaki: “Onun eli herkese kar�ı açık olacaktır” pasajına dayanarak

Müslümanları çapulcu bedevî yı�ını olarak yorumlamı�lardır.1

�slâm-Yahudi kültürünün önemli isimlerinden olan Maimonides ise �slâm’ın

Nuh’un yedi kanununu içerdi�ini söylese de �slâm’ın tamamen vahiy dini oldu�unu

kabul etmemektedir. Ona göre �slâm da dâhil olmak üzere tüm dünya dinleri

Yahudilikten çalıntı olup ekleme ve çıkarmalarla orijinallik iddiasında

bulunmaktadırlar. Bu görü�e tüm Yahudi bilginler katılmaktadır. Yahudi bilginlerine

göre, Muhammed de Yahudi tesiri altında yeti�mi� olup gerçek peygamber de�il,

niteliksiz ve ayıplı biridir. Mesajını ilk defa yayarken de kıblesini ilk önce Kudüs olarak

tayin etmi�2, haftanın yedinci gününün �abat gibi kutlanmasını, Kefaret Günü’nün yıllık

oruç ve tövbe günü olarak kabul edilmesini ö�retmi�tir. Bu iddialarda bulunan

Yahudiler kendi yanda�larının bu uygulamalara ra�men Hz. Muhammed’i peygamber

olarak kabul etmedi�ini bu sebeple Hz. Muhammed’in de bu uygulamaları de�i�tirdi�ini

söylerler.3 Hz. Muhammed hakkındaki bu görü�lerine ra�men Yahudiler dini hükümler

açısından �slâm’ı kendilerine daha yakın bulurlar, her ne kadar �slâm’ı Yahudilikten

çalıntı bir din olarak görseler de Müslümanların kurtulu�una vesile olaca�ına inanırlar.

Maimonides kurtulu�un Yahudilerle sınırlı tutulması gerekti�ine inanır. Ona

göre hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar potansiyel Yahudidir. Dalaletleri gerçe�i

bilmemelerinden kaynaklanmakta olup, gerçek onlara anlatılırsa hepsi ona dönecektir.4

Yahudiler birçok açıdan Hıristiyanlı�ı ele�tirir. Fakat aralarında köken birli�i

bulunması sebebiyle de Hıristiyanları kendilerine daha yakın bulurlar. Hıristiyanlar

sadece Kutsal Kitab’ın yorumunda kendilerinden ayrılır. Bu sebeple onlara Tevrat

ö�retilebilir ama Müslümanlar Tevrat’ta tahrifi savundukları için onlara Tevrat

ö�retilemez. Yahudiler Tevrat’ın hükümleri ile amel etmeyi sadece kendilerine has

kılmı�lardır. Bu sebeple di�er ırkların Yahudili�e dâhil olması zorunlulu�u yoktur.5

Yahudiler bir yandan Hıristiyanlı�ı Yahudilik açısından �irk olarak de�erlendirmi� ama

di�er yandan da onları kendilerine daha yakın bularak kendi içlerinde çeli�kiye

dü�mü�lerdir.

1 Demirci, Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, s. 43. 2 Kıble meselesi için bkz. Bakara, 142, 145, 177. 3 Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 51–52. 4 Bkz. Demirci, Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, s. 52. 5 Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 11, 41-44.

Page 125: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

113

�slâm ve Hıristiyanlık kurtulu�a götüren dinler kategorisine girse bile bir

Yahudi’nin dinini de�i�tirmesi Allah ile olan ahdine hıyanet olup bu büyük günahlardan

sayılır. Fakat yine de �slâm hukukunun Yahudi hukuku ile örtü�mesi sebebi ve bu iki

dinin en önemli özelli�i olan monoteizmin �slâm sayesinde yayılması da Yahudilerce

hayırlı bir i� olarak algılanmaktadır.

Buraya kadar anlattıklarımızı kısaca özetleyecek olursak, Nuh’un yedi kanununu

benimseyen Müslümanlar “Nuhî” sayılmakta, bu da onları kurtulu�a götürmektedir.

Buna ra�men �slâmiyet gerçek bir din de�il, Yahudilikten çalıntıdır. Hz. Muhammed ise

ö�retisine Yahudi kuralları ile ba�lamı� ama müntesip bulamayınca bu kuralları

de�i�tirmi�tir. Hiçbir Yahudi Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul etmez. Sonuç

olarak Nuhîler kurtulu�a erebilir, ama Yahudilerle aralarında derece farkı olacaktır.

2.21. Kur’an-ı Kerim ve Yahudilik

Ehl-i Kitap’tan olan Yahudilerde, Allah, peygamber, kitap ve ahiret inancının

bulunması ve Kur’an’ın indi�i dönemde Yahudilerin Müslümanlarla iç içe ya�aması

sebebiyle Kur’an bu gruptan sıkça bahseder.1 Kur’an’ın Yahudilerin yaptıkları ve

ba�larına gelenleri Müslümanlara anlatması, bir bakıma onları geçmi� milletlerin

ba�larına gelenlerle uyarması da Kur’an’da Yahudi toplumuna çok yer verilmesine

sebep gösterilebilir.

Kur’an, Yahudilerden genel olarak “Ehl-i Kitap, Kitap Ehli” tabiri ile özel

olarak da “Benî �srail, Yehud, Yakub” terimleri ile bahsetmi�tir. Çok geni� bir topluluk

olan Yahudilere birçok peygamber gönderilmi�tir. Bunlardan bazılarına suhuf bazılarına

ise kitap verilmi�tir. Bu sebeple �srailo�ulları peygamberlerinden bahseden ayetlerde

dolaylı olarak bu topluluk hakkında bize bilgi vermektedir.

Kur’an’da Yahudilerden bahseden ayetleri �öyle tasnif edebiliriz:

1- Allah tarafından Yahudilere bah�edilen nimetler,

2- Allah’ın Yahudilere yönelik tavsiyeleri,

3- Uymaları gereken dinî hükümler,

4- Menfaatlerine a�ırı dü�künlükleri,

5- Peygamberlerin tebligatını de�i�tirerek sapmaları,

6- Allah’a kar�ı söz verip dönmeleri ve bunu âdet haline getirmeleri,

7- Peygamber ve salih ki�ilerden bazılarına iftira etmeleri, hatta öldürmeleri,

1 Bkz. Kaya, “Ehl-i Kitab”,T.D.V. �slâm Ansiklopedisi, C. X, �stanbul 1994, s. 517.

Page 126: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

114

8- Yaptıkları i�lerle zillet ve meskenete dü�meleri,

9- Yeryüzünde fesat çıkarmaları.1

Biz de çalı�mamızda Yahudili�i bu genel hatlar çerçevesinde incelemeye

çalı�tık. Genel olarak Yahudilik hakkında kısa bir bilgiden sonra Yahudilerin geçirmi�

oldukları dönemleri ve onlar için çok önemli olan seçilmi�lik kavramından bahsettik.

Kutsal Kitap Tevrat’ın men�ei ve tahrifi meselesinde, bir bakıma, kısaca Yahudilerin

karakterine de de�inmi� olduk.

Kur’an’ın en çok bahsetti�i �srailo�lu peygamberi Musa ve Firavun arasındaki

mücadeleyi, Musa’nın bu esnada peygamber olup On Emir’i almasını ve Allah’ın

dilemesi ile bu emirleri Firavun’a tebli�ini i�ledik. Bu esnada kendisinin hem karde�i

hem de yardımcısı olan Harun’un kar�ıla�tıkları zorlukları, kendilerine sürekli problem

çıkaran kavminin kendilerine verilen nimetlere nankörlük etmelerine de�indik. Bu

nimetleri detaylı olarak ele aldıktan sonra Yahudilerin; tefecilikleri, bozgunculukları,

mala kar�ı dü�künlükleri, sürekli Allah ile pazarlık halinde olmalarına ve sava�tan kaçıp

korkaklık göstermelerine de�inerek tarihe bu �ekilde yansıyan karakterlerini açıklamaya

çalı�tık.

Bir di�er ba�lık altında da Yahudilerin �slâm’a bakı� açısını göstermeye çalı�tık.

Yahudilerin genel karakterleri konusundan sonra, onların Cebrail’e dü�manlıklarını,

Üzeyir’i Allah’ın o�lu saymalarını ve kıble problemini tartı�tık.

Yahudilerin Peygamberimizi reddetmesini, Müslümanlara amansız dü�man

olmalarını, kendilerine birçok �eyin haram kılınmasını ve yaptıklarından dolayı

cezalandırılmalarını, aralarında bulunan iyilerin ise elbette ayrı tutulaca�ı konularını da

ayrı ba�lıklar altında ele aldık. Son olarak Hz. Muhammed’in Yahudi kabileleri ile olan

ili�kilerine de�inerek Kur’an’da Yahudileri anlatan ayetlerin içerik olarak dokuz madde

halinde incelenebilece�ini gördük. Böylece bu ba�lıklar altında Kur’an’da Ehl-i

Kitap’tan olan Yahudiler hakkında geçen ayetleri inceleyerek Süleyman Ate�’in, “Yüce

Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eserinde bu ayetlere getirmi� oldu�u yorumları aktardık.

Bu yorumlar içinde farklılık arz edenler üzerinde ise özellikle durduk.

1 Bkz. Tümer, Küçük, Dinler Tarihi, s. 212–213; Ayrıca, Cilacı, Günümüz Dünya Dinleri, s. 74–75.

Page 127: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

115

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HIR�ST�YANLIK

3.1. Hıristiyan Kelimesinin Men�ei

Hıristiyanlık dünya nüfusunun büyük bir kısmının inanmı� oldu�u, temelde

vahiy kaynaklı olup �sa peygamber tarafından tebli� edilmi�, kutsal bir kitabı olan ve ilk

gönderildi�i esnada tektanrıcılı�a dayalı iken zamanla çe�itli faktörlerin etkisi sonucu

“teslis”i savunup, “�sa Mesih” inancı üzerine temellenmi� bir dindir. Peygamber, melek,

kader, ahiret vb. dinî kavramları içermesine ra�men bu kavramlar içerik olarak �slâm’a

göre farklıdır.

Rakamsal olarak ifade edecek olursak günümüzde iki milyarlık bir nüfusa sahip

olan Hıristiyanlık; Katolik, Ortodoks ve Protestan Kiliselerinden müte�ekkil üç büyük

mezhep ve daha birçok küçük mezhep ile tarikattan meydana gelmi�tir.1

Hıristiyan kelimesi Yunanca “Hıristos”tan türemi� ve anlam olarak “Mesih’e

ba�lı” demektir. �branicesi de “Me�iah” olup “ya�lanmı�, takdis edilmi�” anlamlarını

içermektedir. Eski Yahudi gelene�inde krallar ve din görevlileri, görevlilerine

ba�lamadan önce kutsal ya� ile ya�lanıp kutsanırdı. Bu sebeple kral olacak tebli�ci ve

müjdeci �sa da “Mesih” olarak adlandırılmı�tır.2 Hıristiyan kelimesinin ilk defa nerede

kullanıldı�ı ise tartı�malı bir konudur. Buna göre Hıristiyan kelimesi ilk kez �sa’dan 20–

30 sene sonra Antakya’da kullanılmı�tır.3 Ayrıca Pavlus’un �sa’yla ilgili görü�lerinin

takipçileri olarak “Mesihçi” anlamında da kullanılmı�tır.4 Yeni Ahit’te de bu kelimeye

�u �ekilde rastlanmaktadır: “...Ve �akirtlerin Hıristiyan diye ça�rılması önce Antakya’da

oldu.”5

�slâmî literatürde “Hıristiyan” kelimesinin Kur’an’da kar�ılı�ı, “Nasrânî ve

Nasârâ” �eklindedir. Kur’an’da 219 ayet Hıristiyanlıktan bahsetmektedir. Bu ayetlerin

sadece bir tanesinde “Nasrânî”, on dört tanesinde de “Nasârâ” kelimesi kullanılmı�tır.

Hz. �sa’nın Filistin’in Nâsıra kentinde ya�amı� olması sebebiyle ona ba�lı kimselere

1 Bkz. Kür�at Demirci, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, �stanbul 1998, s. 328. 2 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 293; Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s.

261. 3 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 262. 4 Bkz. Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 169. 5 Resullerin ��leri, 11: 26; Ayrıca bkz. 11: 28.

Page 128: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

116

“Nasrânî”, ço�ulu olarak da “Nasârâ”denilmi�tir.1 Ayrıca literatürde Hıristiyanlar için,

“Mesihî” ve “�sevî”, Hıristiyanlık için de, “Nasrâniyye ve Mesîhiyye” adları

kullanılmı�tır.2

Nasârâ isminin kullanımı ile ilgili farklı görü�ler de vardır. Bu ismin, �sa öncesi

dönemlerden �sa sonrası dönemlere kadar varlıklarını sürdürmü� olan heterodoks

Yahudi mezhebi Nasuralarla ili�kili oldu�u ileri sürülmektedir. Ayrıca Talmud’da

Hıristiyanlar için “Nusrim”, Süryanca kaynaklarda ise “Nasranâye” isimlerinin

kullanıldı�ını görmekteyiz.3 Bazı �slâm âlimlerine göre de �sa’ya tabi olanların

arasındaki yardımla�madan dolayı bu isim kullanılmı�tır. Bu kelimenin kullanımını

Kur’an’a da dayandırabiliriz. Kur’an’da4, “Benim yardımcılarım kimlerdir? sorusuna,

bizleriz.” diyerek cevap veren havarilerin diyalogu, Nasara kelimesinin kullanımında

etkilidir.5 Son görü�e göre de bu isim Nasaraeanizm hareketi ya da Nazırî denilen,

Yahya peygamberin de dâhil oldu�u, kendini tanrıya adayan münzevi gruplarla

ba�lantılı olarak kullanılmı�tır.6 Görüldü�ü gibi bu kullanımların hepsi �sa’dan öncesi

ile ilgilidir.

Hz. �sa döneminde, bu dine mensup ki�ilerin kendileri için kullandıkları isimler

ise �öyledir: 1. “�akirtler”; genel olarak Mesih’e inananları ifade eder.7 2. “Karde�ler”8,

3. “Azizler veya Mukaddesler”, Yahudilikten alınmı� olup insanların Tanrıya

adanmı�lı�ını ima eder.9 Mukaddesler ibaresi özellikle Kudüs cemaatine

yöneltilmi�tir.10 4. “�nananlar”, bu terimin anlamı açık olmamakla beraber, dinî inanç

veya ahlakî fazilete sahip olanları ima eder.11 5. “Seçilmi�ler”, nadiren kullanılmı� olup

apokaliptik bir mahiyet ta�ır.12 6. “Ça�rılmı�lar”, muhtemelen cemaat üyelerinin

1 �aban Kuzgun, “Kur’an-ı Kerim’e Göre Hıristiyanlık ve Hıristiyanlar”, Asrımızda Hıristiyan

Müslüman Münasebetleri, �stanbul 1993, s. 61. 2 Demirci, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, s. 328. 3 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 278. 4 Bkz. Âl-i �mrân, 52; Saf, 14. 5 Kesler, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar, s. 45. 6 Demirci, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, s. 328. 7 Konu ile ilgili olarak bkz. Yuhanna, 6: 8; 9: 28; 12: 14; Matta, 10: 1; 11: 1; 22: 16; Markos, 2: 18;

Resullerin ��leri, 6: 1-2, 7; 9: 10, 26; 11: 26; 15: 10. 8 Bkz. Kolaselilere Mektup, 1: 2; Resullerin ��leri, 1: 15; 15: 25, Romalılara Mektup, 16: 23. 9 Bkz. Korintoslulara Birinci Mektup, 1: 2; 6: 1-2; 7: 14; Resullerin ��leri, 9: 13, 32, 41; 26: 10, 18;

Korintoslulara �kinci Mektup, 1: 1; Efesoslulara Mektup, 1: 1; Filipililere Mektup, 1: 1. 10 Bkz. Korintoslulara Birinci Mektup, 16: 1; Korintoslulara �kinci Mektup, 8: 4; 9: 1; bkz. Romalılara

Mektup, 15: 26; Galatyalılara Mektup, 2: 10. 11 Bkz. Resullerin ��leri, 2: 44; 5: 14; Efesoslulara Mektup, 1: 1; Koloselilere Mektup, 1: 2. 12 Bkz. Markos, 13: 20, 22; Matta, 24: 22; Titus, 1: 1; Petrus’un Birinci Mektubu, 1: 2.

Page 129: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

117

adlandırılmasında kullanılmı�tır. 1 7. “Kilise”, toplulu�un bütününü ifade etmekte

kullanılmı�tır. 8. “Fakirler”, Yahudi men�eli ilk Hıristiyanlar için kullanılmı�tır.2 9.

“Dost”, Yahudilerce takılmı� bir isim oldu�u tahmin edilmektedir.3 10. “Nâsıralılar”, bu

kelime tekil olarak Yeni Ahid’in birçok yerinde kullanılmı�tır. Ço�ulu ise bir yerde

geçmektedir.4 Ve son olarak 11. “Celileliler”, genellikle Gentileler tarafından

kullanılmı�tır.5 Görüldü�ü gibi Hıristiyanlık için birçok isim kullanılmı�tır.

3.2. Hıristiyanlı�ın Tarihçesi

Hıristiyanlık, Filistin bölgesinde do�mu� Yahudi-Mesihî bir harekettir. Hz.

�sa’nın amacı da �srail’i gelecek Tanrı Krallı�ına hazırlamaktır.6 Hıristiyanlı�ın

do�du�u co�rafyaya bakacak olursak, burada Yahudilik dı�ında Grek, Roma, Helenistik

ve Pagan kültürleri olarak adlandırılabilecek dört kültürel model mevcuttur. Bölgede

�ehirli bir medeniyet kurmu� olan Grek kültürü etkisini daha çok felsefî alanda

göstermi�tir. Grek, Roma, Pagan ve Do�u kültürlerinin sentezinden olu�an Helenistik

kültür ise özellikle sanat ve dinî alanı etkilemi�tir.7 M.Ö. 4. yüzyıl sonlarında Büyük

�skender’in Filistin bölgesini egemenli�i altına alması ile Filistin halkı kendilerine hiç

de�er vermeyen ve çoktanrılı dine sahip olan bir toplulukla kar�ıla�mı�tır. Bunu

Romalıların bölgeyi ele geçirmeleri izlemi�, Romalılar da çoktanrılı bir inanç sistemini

benimsediklerinden dolayı istisnalar dı�ında, tektanrı inancına pek saygı duymamı� ve

topluma zulmetmi�lerdir.8 Baskıya maruz kalan Yahudiler zamanla bazı de�erlerini

yitirmi�, dinî konuları çıkar meselesi yapmı�, çe�itli mezhepler ortaya çıkmı�, Kudüs’te

bulunan Kutsal Mabed ticaret yeri olmu�tur.9 Bu karga�a esnasında, “kurtarıcı mesih”

söylentisi Yahudilere güç verirken, Romalıları da oldukça kızdırmı�tır. Mesih meselesi

Yahudilerin arasını da açarak ikiye bölünmelerine sebep olmu�tur. Gelecek Mesih’in

Tevrat’ın bildirdikleri do�rultusunda bir Kral oldu�una inananlar ile onun bir

peygamber olaca�ına inananlar arasında çe�itli gerginlikler ya�anmı�tır. Ya�anan

1 Romalılara Mektup, 1: 6–7; Koloselilere Birinci Mektup, 1: 2; Yuhanna, 1: 16; 3: 1. 2 Luka, 6: 20; Romalılara Mektup, 15: 26; Galatyalılara Mektup, 2: 10; Resullerin ��leri, 4: 35. 3 Luka, 12: 4; Yuhanna, 15, 13–15. 4 Resullerin ��leri, 24: 5. 5 Resullerin ��leri, 2: 7. 6 Cilacı, Günümüz Dünya Dinleri, s. 76. 7 Bkz. Demirci, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, s. 330. 8 Bkz,. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, 1999, s. 3–4. 9 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 267.

Page 130: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

118

gerginlik ileride Mesih’in çarmıha gerilmesine sebep olmu�tur.1 Tüm bu karga�a

ortamında Hz. �sa’nın do�umu gerçekle�mi� ve bir müddet sonra Hz. �sa

peygamberli�ini açıklamı�tır. Tebli�i esnasında Hz. �sa insanları do�rulu�a, karde�li�e,

sevgiye, fedakârlı�a ça�ırmı�tır. Fakat bu durum bazı çıkarcı Yahudileri rahatsız

etmi�tir. Onlar sürekli Mesih’in Davud soyundan gelece�ini, Kral olup, genele de�il,

özele hitap edece�ini ve �srailo�ullarını dünyaya hâkim kılaca�ını savunmu�lardır. Bu

geli�meler Roma’nın dikkatini Hz. �sa ve ona inanan az sayıda samimi dindarın üzerine

çevirmesini sa�layarak manevî de�erlerini dünyevî de�erler için harcayan Yahudilerin

çarmıh olayını gerçekle�tirmesine zemin hazırlanmı�tır.2

Çarmıha gerilme meselesi Ehl-i Kitab’ın üzerinde tartı�tı�ı meselelerin ba�ında

gelir. �slâm gelene�ine göre çarmıhta ölen Hz. �sa de�il, onu ele veren Yahuda

��karyot’tur. Hz. �sa Allah’ın izni ile gö�e yükseltilmi�tir.3 Hıristiyanlar ise onun

çarmıhta öldü�üne inanmı� ve �sa’yı tanrıla�tırmı�lardır. Özellikle, topra�a verilen

�sa’nın mezarının açık bulunması, onun annesine görünüp Tanrı’nın yanına çıkaca�ını

bildirmesi, yakınları ve �akirtlerine görünmesi4 ile tanrıla�tırma süreci ba�lamı�tır.5 Bu

olaya Yahudilerin bakı� açısı ise daha de�i�iktir. Onlar “Mesih muzaffer olacak,

çarmıhta ölemez” diyerek Hz. �sa’yı Mesih kabul etmemi�, onu asi ve suçlu

bulmu�lardır.6

Hz. �sa’nın çarmıha gerilmesi Hıristiyanlık tarihi açısından çok önemlidir. Bu

karga�a ortamında Hıristiyanlı�ın konumu belirlenemese de, Pavlus Hıristiyanlı�ı bir

Yahudi mezhebi olmaktan kurtarmı�, bu sebeple kimi tarihçiler Pavlus’a Hıristiyanlı�ın

mimarı gözü ile bakmı�tır.

3.2.1. Pavlus ve Hıristiyanlık

Pavlus Hıristiyanlı�ın �ekillenmesinde büyük rol oynamı�tır. Kendi ifadesine

göre Pavlus, ana rahminde iken Tanrı tarafından seçilmi�7 ve sünnetsizlere yani Yahudi

1 Bkz,. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 4–6. 2 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 261. 3 Bkz. Âl-i �mrân, 55; Mâide, 117; Nisa, 157. 4 Bkz. Markos, 16; Luka, 24; Yuhanna, 20–21. 5 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 306. 6 Bkz. Tümer, Küçük, Dinler Tarihi, s. 262. 7 Bkz. Galatyalılar, 1: 15–16.

Page 131: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

119

olmayanlara tebli� görevini üstlenmi�tir.1 Fakat Pavlus’un ba�naz bir Yahudi iken �am

vizyonu ile birden din de�i�tirip Hıristiyanlı�a geçmesi ve Hz. �sa’yı görüp görmedi�i

tartı�ma konusu olmu�tur. Ayrıca Pavlus’un fikirlerini benimseyenler oldu�u gibi onu

hasta olarak niteleyenler de az de�ildir. Pavlus’un hayat hikâyesine bakarsak bu

ele�tirilerin sebebine açıklık kazandırmı� oluruz.

Pavlus hakkındaki ilk temel kaynak Yeni Ahit içinde bulunan ve Pavlus’a

atfedilen mektuplardır. Resullerin ��leri Kitabı da önemli bir bilgi kayna�ıdır. Ayrıca

Pavlus’un arkada�ı, hekimi ve talebesi olan üçüncü �ncil yazarı Luka’dan da Pavlus

hakkında çe�itli bilgiler ö�renilmektedir.2

Luka, Pavlus’u “Klikya’dan Tarsuslu bir Yahudi”3 olarak tanımlasa da

Pavlus’un aslen nereli oldu�u konusu tartı�malıdır. M.S. ilk 10’da do�mu� oldu�u

tahmin edilen Pavlus Yahudi diasporasına ait bir ailenin ferdidir. Asıl adı Saul’dur.4

Tevrat hakkında sa�lam bir e�itime sahip olan Pavlus ayrıca klasik e�itim alabilecek

kadar da zengindir.5

Pavlus, Hıristiyan olmadan önce �sa yolunda gidenlere öldüresiye zulmeden,

erkek-kadın ayrımı yapmaksızın onları hapseden birisidir.6 Fakat bir gün ba� kâhinden

�am’daki �sa yanlısı ayrılıkçıları tutuklayıp Kudüs’e getirmesini emreden bir görev

almı� ve Kudüs’ten �am’a do�ru yola çıkması ile hayatında önemli bir de�i�iklik

olmu�tur. Luka’dan alınan bilgilere göre, Pavlus �am’a yakla�tı�ı bir esnada gökten bir

ı�ık çevresini aydınlatmı� ve “Saul, Saul bana neden zulmediyorsun?” sorusunu

duymu�tur. “Ey efendim, sen kimsin?” sorusuna, “Ben, senin bana zulmetti�in

�sa’yım”7 cevabını almı�8 ve bu olay Pavlus’un hayatındaki dönüm noktası olmu�tur.

“�am vizyonu” olarak adlandırılan bu olay Pavlus’un dinini de�i�tirmesine

sebep olmu�tur. Rab �sa Mesih’in mucizevî bir �ekilde kendisiyle görü�üp konu�ması

ile olu�an bu a�kın tecrübe ile Pavlus, �sa Mesih ve Baba tarafından havari olarak

1 “... Müjde’yi sünnetlilere bildirme i�i nasıl Petrus’a verildiyse, sünnetsizlere bildirme i�inin de bana

verildi�ini gördüler.” Galatyalılar, 2: 7. 2 Bkz. �inasi Gündüz, Pavlus Hıristiyanlı�ın Mimarı, Ankara 2001, s. 22. 3 Bkz. Resullerin ��leri, 21: 39; 22: 3. 4 Gündüz, Pavlus, s. 32. 5 Bkz. Mircea Eliade, Joan P. Couliano, Dinler Tarihi Sözlü�ü, Çev. Ali Erba�, �stanbul 1997, s. 120. 6 Bkz. Kenan Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları 3, Hıristiyanlık Dünü

Bugünü ve Gelece�i, Ankara 2002, Sa. III, s. 100. 7 Bkz. Resullerin ��leri, 9: 3–5; 22: 6–9; 26: 13–15. 8 Bkz. Gündüz, Pavlus, s. 39.

Page 132: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

120

atandı�ını söylemi�tir.1 Ayrıca Pavlus, kendisinin ana rahmindeyken seçilmi� bir kimse

oldu�unu2, sünnetsizlere tebli� için görevlendirildi�ini3, iletti�i mesajın uydurma

olmadı�ını, bunu Mesih �sa’dan aldı�ını4 ve bu mesajı �sa’nın yetkisiyle tebli� etti�ini

bildirmi�tir.5 Pavlus iletti�i mesaja kar�ı çıkanları Tanrı’ya kar�ı çıkmak ile aynı

kategoride de�erlendirmi�tir.6 Ayrıca Pavlus cemaatini, kendisini örnek almaları

konusunda uyarmı�tır.7 Esasen Pavlus’un bu uyarısı sadece inançlarının de�il,

kendisinin ya�am biçiminin de örnek alınmasını kapsamaktadır.8 Bu örnek alma

biçiminde dozu ayarlayamayan Pavlus, son olarak insanlardan Tanrı’nın bir mele�ini ya

da �sa Mesih’i nasıl kabul ediyorlarsa kendisini de öyle kabul etmelerini istemi�tir.9

Ayrıca Pavlus kendi ö�retmi� oldu�u “Mesih-�sa” anlayı�ı dı�ındaki �sa anlayı�larının

ho� kar�ılanmaması gerekti�ini de vurgulamı�tır.10

�am vizyonu ile hayatı de�i�en Pavlus kendisini dini tebli� görevine adamı�tır.

Fakat tebli�i ve ö�retilerinde Tanrıyı de�il, Mesih’i merkeze koyması problem

olmu�tur. Bu kapsamda Pavlus’un ö�retilerinin o dönemde varolan ö�retiler mi, yoksa

Pavlus’un kendi fikirlerini ekleyerek olu�turdu�u yeni ö�retiler mi oldu�u da ayrı bir

tartı�ma konusu olarak görünmektedir.

Pavlus’un önemli bir teolog ve görevini ba�arı ile ifa eden bir misyoner oldu�u

konusunda hemfikir olanlar çoktur. Fakat bu fikri ele�tirenlere göre de Pavlus, �sa

inancına ihanet ve onun basit ö�retilerini tahrip etmekle suçlanmı�tır. Yani, “Mesih

mistisizmine dayalı bir sır dini �eklinde Hıristiyanlık Pavlus’un ellerinde

�ekillenmi�tir.”11 Pavlus’un Hıristiyanlı�ın kurucusu mu yoksa �ekillendiricisi mi

oldu�u tartı�malarına bir de �am vizyonu konusunu eklemek mümkündür.

1 “�nsanlarca ya da insan aracılı�ı ile de�il, �sa Mesih ve onu ölümden diriltmi� olan Baba Tanrı

aracılı�ıyla elçi atanan ben Pavlus’tan ve benimle beraber olan bütün karde�lerden Galatya’daki inançlı topluluklarına selam.” Galatyalılar, 1: 1-2.

2 Bkz. Galatyalılar, 1: 15-16. 3 Bkz. Galatyalılar, 2: 7. 4 Bkz. 1. Korintliler, 11: 23. 5 Bkz. 1. Selanikliler, 4: 2. 6 “... Daha önce söyledi�imizi �imdi yine söylüyorum, bir kimse size etti�inize ters dü�en bir müjde

bildirirse ona lanet olsun.” Galatyalılar, 8-9. 7 Bkz. 1. Korintliler, 4: 16; 11: 1; Galatyalılar: , 4: 12; Filipililer, 3: 17; 2. Selanikliler, 3: 7. 8 Bkz. Filipililer, 4: 9; 1. Korintliler, 7: 7. 9 Galatyalılar, 4: 14. 10 Bkz �inasi Gündüz, “Pavlus’un Hıristiyan Gelene�indeki Merkezili�i/Belirleyicili�i”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları 3, Ankara 2002, s. 52-54. 11 Gündüz, Pavlus, s. 17-18.

Page 133: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

121

Pavlus ya�amı� oldu�unu iddia etti�i �am vizyonuna göre kendisini seçilmi� ki�i

ilan ederek dinini de�i�tirmi� ve zulmetti�i Hıristiyanların safına geçmi�tir. Bu

deneyimi ile Pavlus halüsinasyonlar gören bir epilektik ya da sürekli vizyonlar gören bir

histerik olmakla da suçlanmı�tır. Mektuplarda yer alan bazı ifadeler Pavlus’un

fizyolojik bir hastalı�a sahip oldu�unun kanıtı sayılmı�tır.1 Bu semptomlar epilepsi

vakasını akla getirmektedir. Özellikle Pavlus döneminde epilepsi gibi vakalar insanları

korkutmu� ve insanlar bu hastalı�ın kendilerine bula�maması için hastaya tükürme gibi

bir önlem almı�lardır. Ama Pavlus bu sebeple kendisine tükürülmedi�ini belirtmi�tir.

Ayrıca Luka’nın bize verdi�i bilgilerde de �am vizyonu sonrası Kudüs’e gelen Pavlus

burada da bir vizyon ya�amı�, kendisinden geçmi� ve Rabbi görmü�tür.2 Pavlus’un bu

halinin epilepsiden kaynaklanıyor olabilece�i ihtimalini göz ardı etmeyen teologlar onu

“ekztatik bir vizyoncu” olarak de�erlendirmi�lerdir.3 Ya�adı�ı dönem göz önünde

tutulursa Pavlus hakkında detaylı ve do�ru bilgiler elde etmenin zor oldu�u

anla�ılmaktadır. Tüm bu ele�tirilere ra�men Pavlus Hıristiyanlı�ın yayılmasında önemli

rol oynamı�tır. Neron’un Roma yangınından manen Hıristiyanları sorumlu tutması

sebebiyle Pavlus 62 yılı civarında Roma’da öldürülmü�tür.4

Bilindi�i gibi Pavlus ba�ta teslis inancı olmak üzere �sa’nın Tanrı katına çıkması

ve O’nun sa� tarafına oturması, ikinci kez dünyaya dönerek bin yıllık Tanrı krallı�ı

kurması vb. konularda olu�turdu�u paradigmalar çerçevesinde Dört �ncil’e etki etmesi

ve �sa’nın mesajlarını orijinalli�inden uzakla�tırması bakımından Hıristiyanlık tarihinde

önemli rol oynamı�tır.5 Ayrıca Pavlus takipçilerinden kendisini sadece inanç yönü ile

de�il, tüm ya�antısı ile örnek almalarını isteyerek Hıristiyanlık tarihi içindeki önemine

bizzat kendisi temas etmi�tir.

3.2.2. Mekke ve Medine’deki Hıristiyanlar

Hıristiyanlı�ın Arap Yarımadası’na ne zaman girdi�i tartı�malı bir konudur.

Kilise bu tarihi, Hıristiyanlı�ın ilk günlerine kadar götürmektedir. Hz. Muhammed

zamanında Arabistan’ın kuzey ve güney kısımlarında Hıristiyanlık geni� bir alana

yayılmı�tır. Fakat Hıristiyanlı�ın Yarımada’ya ne zaman nüfuz etti�i kesin olmamakla

1 Bkz. 2. Korintliler, 12: 7-8; Galatyalılar, 4: 13-14; 1. Korintliler, 2: 3. 2 Bkz. Resullerin ��leri, 22: 17-18. 3 Gündüz, s. 11-18; 39-44. 4 Bkz. Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 101 5 Bkz. Eliade-Couliano, Dinler Tarihi Sözlü�ü, s. 120.

Page 134: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

122

birlikte; miladî ilk asırdan beri misyonerlik, ticaret ve köleli�in bu süreçteki rolü

büyüktür.1 Hıristiyanlık, Arap halkının putperestli�i millî bir din olarak benimsemesi

sonucu Yarımada’da pek ilgi görmemi�tir. �slâm öncesi en güçlü Hıristiyan merkezi ise,

çok zor �artlar altında kalmı� olmalarına ra�men varlıklarını �slâmiyet’in ilk devirlerine

kadar sürdürebilmi� olan Necran Hıristiyanlarıdır.2

Arap Yarımadası’nda Hıristiyanlar genellikle, Habe�istan, Suriye, Mezopotamya

gibi bölgelerde ya�amı�lardır. Orta Arabistan ise di�er bölgelere oranla daha az

Hıristiyan nüfusu barındırmı�tır. Bedevî Araplar, Hıristiyanların zayıf olan misyonerlik

faaliyetlerinden etkilenmemi�, ama �arap tüccarları sayesinde özellikle �arap içme

âdetini almı�lardır.3 Yarımada’da bulunan Hıristiyanların dikkat çeken bir yönü itikadî

anlamda çok fazla grup olu�turmalarıdır. �slâm’ın do�u�u esnasında en fazla yayılan

grup hem Kuzey hem de Güney Arabistan’da bulunan Nesturilerdir.4

Müslümanlar Hıristiyanlıkla ilk defa Mekke’de kar�ıla�mı�tır. Mekke’de

bulunan Hıristiyanlar; Habe�istan, Yemen, Suriye ve Yarımada’nın di�er bölgelerinden

gelen ve Mekke halkınca ho� kar�ılanmayan kölelerdir. Peygamberimiz döneminde ise

Hz. Muhammed’i teselli eden ve Hz. Hatice’nin akrabası olarak bilinen Varaka b.

Nevfel Mekke’de bulunan Hıristiyanlardandır. 5

Mekke’deki Hıristiyanlarla Peygamberimizin ili�kileri dostane �ekilde

ba�lamı�tır. Ate�, Peygamberimizin Hıristiyanlarla arasında bir sürtü�me olmamasını,

Hıristiyanların genellikle bir cemaat olmayıp köle ya da köle azatlısı yoksul kimseler

olmasına ba�lar. Bu kimseler Kur’an’ın vahiy oldu�unu kabul etmektedir. Kur’an

onların mü�rik toplumu içindeki durumlarını güçlendirerek onların kitaplarını tasdik

etmi� ve kendi kitaplarından hikâyeler anlatmı�tır. Bu da onlara yarar sa�lamı�tır. Ate�

bu yorumu yaptıktan sonra Müslümanların, Hıristiyanları Ehl-i Kitap olmaları sebebiyle

sevdiklerini de sözlerine eklemi�tir.6 Bu duruma Müslümanların, Hıristiyan Bizans ile

Mecusî �ran arasında gerçekle�en sava�ta kalben Hıristiyanları desteklemesini, onların

1 Bkz. Ahmet Güç, “Hz. Peygamber Döneminde Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları III, Ankara 2002, s. 396. 2 Bkz.Mehmet Aydın, “Hz. Muhammed Devrinde Müslüman-Hıristiyan Münasebetlerine Bir Bakı�”,

Asrımızda Hıristiyan-Müslüman Münasebetleri, �stanbul 1993, s. 81-82. 3 Güner, Resulullahın Ehl-i Kitabla Münasebetleri, s. 66. 4 Bkz. Aydın, “Hz. Muhammed Devrinde Müslüman-Hıristiyan Münasebetlerine Bir Bakı�”, Asrımızda

Hıristiyan-Müslüman Münasebetleri, s. 81–82. 5 Bkz. Güner, Resulullahın Ehl-i Kitabla Münasebetleri, s. 74; Güç, “Hz. Peygamber Döneminde

Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 399. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, �stanbul 1990, s. 522.

Page 135: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

123

yenilgisine üzülmelerini örnek verebiliriz.1 Görüldü�ü üzere Mekke’de bulunan

Hıristiyanlarla münasebetlerde fazla bir hareketlilik yoktur. Medine’de ise durum daha

farklıdır.

Medine’de Yahudilerin çok olması Hıristiyan nüfusunun varlı�ını engellese de

burada Mekke’den daha fazla Hıristiyan bulunuyordu. Sayıları elli kadar olan bu

Hıristiyanlar Evs kabilesine mensuptu. Hz. Muhammed Medine’de �slâm devletinin

temellerini attıktan sonra Medine halkını bu devlet yapısı içinde te�kilatlandırdıktan

sonra kom�u devletlerle irtibatta bulunmu�tur. Özellikle bazı devlet ve kabile reisleri ile

mektupla�arak onları �slâm’a davet etmi�tir.2

Habe�istan’da bulunan Hıristiyanlar da �slâm tarihi açısından önem arz

etmektedir. Habe�istan Müslümanların, Peygamberimizin emri ile hicret etti�i ilk

Hıristiyan ülkesidir. Habe�istan hükümdarı Neca�î’nin topraklarında kimseye

zulmedilmedi�ini bildiren Hz. Muhammed gücü yetenlerin Habe�istan’a göç

edebilece�ini söylemi�tir.3 Neca�î döneminde burada ikamet eden Müslümanlar emin

bir hayat sürmü�tür.

Hz. Muhammed’in Necranlı Hıristiyanlar ile ili�kisi de Dinler Tarihi konuları

açısından önemli unsurlar ihtiva etmektedir. Peygamberimizin �slâm’a davet mektubunu

alan Necranlı Hıristiyanlar altmı� ki�ilik bir heyeti Medine’ye göndermi�tir. Bu heyet

Peygamberimizle; Hz. �sa’nın Allah’ın o�lu oldu�u, teslis konusu, haçın kutsallı�ı ve

domuz eti yemeleri konusunda tartı�mı�lardır. Bu heyet ile yapılan tartı�ma sonucu Âl-i

�mran suresinin seksen küsur ayeti nazil olmu�tur.4

Teslis konusunda Necranlı Hıristiyanlar arasında fikir birli�i yoktu. Onlardan

kimi “O Allah’tır”, kimi “O, Allah’ın o�ludur”, kimisi de “O, üçten üçüncüsüdür”

diyerek kendilerine göre deliller öne sürüyorlardı. Peygamberimiz tüm bunları

dinledikten sonra onlara “�slâm olunuz” demi�tir. Onlardan, “Biz senden önce �slâm

olduk” cevabını alınca; “Hayır, yalan söylediniz, siz �slâm olmadınız, Allah’a çocuk

1 Güç, “Hz. Peygamber Döneminde Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları

III, s. 412. 2 Aydın, “Hz. Muhammed Devrinde Müslüman-Hıristiyan Münasebetlerine Bir Bakı�”, Asrımızda

Hıristiyan-Müslüman Münasebetleri, s. 85-92; Güç, “Hz. Peygamber Döneminde Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 404-405.

3 Bkz. Aydın, “Hz. Muhammed Devrinde Müslüman-Hıristiyan Münasebetlerine Bir Bakı�”, Asrımızda Hıristiyan-Müslüman Münasebetleri, s. 159–160.

4 Bkz. Güç, “Hz. Peygamber Döneminde Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 408-410.

Page 136: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

124

isnad edip, haça taptıkça, domuz eti yemeye devam ettikçe nasıl �slâm olursunuz?”

demi� ve böylece ilgili ayetler nazil olmu�tur.1

Bu konu ile ilgili Âl-i �mran suresinin ilk ayetlerinde, üç dinin kayna�ının da

aynı oldu�u bildirilmi�tir. Ate�, tefsirinde Âl-i �mran suresinin 1-28’e kadar olan

ayetlerinde, Allah’tan ba�ka ilah olmadı�ının, yürekleri do�ru olmayanların, Allah’tan

gelen Kitab’ın anlamları dı�ında yorumlar yapıp dini yozla�tırdıklarından, mü’minlerin

kâfirleri dost edinmemesi gerekti�inden ve Allah’ın her �eye gücünün yetece�i

konularını açıklamı�tır.2

Ayrıca Necranlı Hıristiyanların, “Bizim �sa hakkındaki sözlerimiz, onu

sevdi�imizden dolayıdır” demeleri üzerine �u iki ayet nazil olmu�tur: “De ki: E�er

Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı ba�ı�lasın. Allah

ba�ı�layan ve esirgeyendir. De ki: Allah’a ve peygambere itaat edin! E�er dönerlerse

muhakkak ki Allah, kâfirleri sevmez.”3 Ate�, tefsirinde bu ayetlerin hepsinin Necranlı

Hıristiyanlar ile ilgili olmadı�ını, çünkü bir kısım ayetlerin Bedir’den önce indi�ini,

Necran heyetinin ise dokuzuncu hicrî yılda Peygamberimizle görü�tü�ünü, belki de bu

heyetin ba�ka bir Hıristiyan heyeti oldu�unu görü� olarak belirtmi�tir. Daha sonra

tefsirinde ayetin ini� sebebinin özel, manasının genel oldu�unu, Allah’ı sevmenin onun

buyruklarını sevmekle olaca�ını, bu sebeple de onun elçisi Hz. Muhammed’in

getirdiklerini kabul etmenin gerekli oldu�unu ifade etmi�tir.4

Ate�, Hıristiyanların yanlı� yolda oldu�unu Elmalılı Hamdi Yazır’ın �u görü�ü

ile desteklemi�tir: “Hıristiyanlar �sa’nın sıfatını bırakıp �ahsına ba�lanmı�lar, bu yüzden

de ondan sonra gelen Hz. Muhammed’i tanımamı�lardır. Hz. Muhammed ise kendi

�ahsiyetini Allah’ın vahdaniyetinde eritmi�, Allah’ı kendinde de�il, kendini Allah’ta

görmü�tür. Fakat Hıristiyanlar ulûhiyeti �sa’ya indirmi�ler ve batılın içine dü�erek kendi

peygamberlerinden sonra peygamber kabul etmemi�lerdir.”5 ��te Âl-i �mran suresinin

33-61. ayetleri Hz. Meryem ile o�lunun hallerinden, �sa’nın tevhide davetinden Hz.

Yahya ve Zekeriyya’nın durumlarından bahsetmi�tir. Son olarak 62-68. ayetler arasında

da Hz. �sa’nın kendisine tabi olanları sadece Allah’a kullu�a davet etti�i belirtilmi�,

onun be�er oldu�u ve fanili�i vurgulamı�tır.

1 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 309–310. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, �stanbul 1989, s. 8, 165–166. 3 Âl-i �mrâ, 31–32. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 38. 5 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 314.

Page 137: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

125

Âl-i �mran suresinin ilgili ayetleri bir bakıma Necranlı Hıristiyanların Hz.

Muhammed ile tartı�tıkları konulara ı�ık tutmu�tur. Sonuç olarak Necranlı Hıristiyanlar

Hz. Muhammed’in �sa tarafından müjdelenen son peygamber oldu�unu kabul etmi�ler

ama �sa hakkındaki bazı kanaatlerinden de vazgeçmemi�lerdir. Bu sebeple �u ayetin

ortak ilkelerinde birle�ilmesi teklif edilmi�tir: “De ki: Ey Kitap Ehli! Bizim ve sizin

aranızda e�it olan bir kelimeye gelin: Yalnız olan Allah’a tapalım. O’na hiçbir �eyi

ortak ko�mayalım. Birimiz di�erimizi Allah’tan ayrı Rab edinmesin. E�er yüz

çevirirlerse �ahit olun, biz Müslümanlarız, deyin.”1 Görüldü�ü gibi ayet tüm Ehl-i

Kitab’ı kapsaması açısından önemlidir. Hatta bu ayetin hiçbir ayrım gözetmeksizin

yapmı� oldu�u davetin en büyük ekümenik davet oldu�u söylenmi� ve ilk diyalog

çalı�malarının Hz. Muhammed devrinde ba�lamı� oldu�una dikkat çekilmi�tir.2

Sonuç olarak Peygamberimiz döneminde Mekke ve Medine’de bulunan

Hıristiyanlarla ili�kilerin dostluk çerçevesinde oldu�unu görmekteyiz. Bu iyimser tavır

mecburiyetten de�il, Hz. Muhammed’in âlemlere rahmet olmasından kaynaklanır.

Ayrıca Hıristiyanların Ehl-i Kitap olması da bu ili�kide olumlu bir ortamın olu�masına

sebep olmu�tur.

3.3. �ncil

Kur’an-ı Kerim’e göre �ncil, �sa’ya Allah tarafından vahyedilen, insanlık için bir

hidayet ve nur kayna�ı olan kutsal kitaptır.3 �ncil’in Hz. �sa’ya verili� tarihi ve nasıl

verildi�i konusunda bir açıklık yoktur. �ncil genellikle Tevrat ile birlikte

zikredilmektedir. Bu ayetlerden sadece bir tanesi Mekkî bir surede yer alırken4 di�er on

bir ayet Medenî surelerde yer almaktadır. Yani toplam on iki yerde zikredilen �ncil, Hz.

�sa’nın tebli� etti�i ilahî vahyi içermektedir.5

�ncil ilk defa A’râf suresi 157. ayette anılmaktadır: “Onlar ki yanlarındaki

Tevrat ve �ncil’de yazılı buldukları o Elçi’ye, o ümmi Peygambere uyarlar...” Ayet

ümmî peygamberin Tevrat’ta ve �ncil’de yazılı bulundu�unu belirtmektedir. Ayrıca �sa

da Hz. Muhammed’i müjdeleyici olarak geldi�ini belirtmi�tir. “Hatırla ki Meryem o�lu

1 Âl-i �mrân,64. 2 Bkz. Güç, “Hz. Peygamber Döneminde Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları III, s. 414. Suat Yıldırım, “Kiliseyi �slâm �le Diyalog �stemeye Sevk Eden Sebepler”, Asrımızda Hıristiyan-Müslüman Münasebetleri, s. 17.

3 Bkz. Âl-i �mrân, 3–4; Mâide, 46. 4 A’râf, 157. 5 Bkz. Âl-i �mran, 3, 48, 65; Fetih, 29; Mâide, 46, 47, 66, 68, 110; Hadid, 27; Tevbe, 111.

Page 138: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

126

�sa: Ey �srailo�ulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı

do�rulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici

olarak geldim, demi�ti...”1 Bu müjde pasajları �ncillerde de yer almaktadır: “...Babanın

benim adımla gönderece�i Yardımcı, Kutsal Ruh, size her �eyi ö�retecek, bütün

söylediklerimi size hatırlatacak.”2 Fakat bu pasajlar �ncil yorumcularınca farklı tevil

edilmi�tir. Ayrıca Kur’an Hz. Muhammed’in yanında bulunan mü’minleri tanımlarken

bu mü’minlerin benzerlerinin Tevrat ve �ncil’de de tarif edildi�ini belirtmi�tir.3 �ncil’in

�sa’ya ö�retildi�inden bahseden ayetler, ayrıca ona hikmetin ve Tevrat’ın da

ö�retildi�ine de�inmi�4 ve Hz. �sa da Allah’ın kendisine Kitap verdi�inden

bahsetmi�tir.5

Sonuç olarak Kur’an’ın, �ncil’den on iki ayette bahsetti�ini, fakat bu ayetlerin

çok fazla detay ve bilgi içermediklerini görmekteyiz. Kur’an’a göre �ncil’in ilahî

men�eine de�indikten sonra, �ncil’i etimolojik olarak inceleyip, �ncil hakkında bilgi

vermeyi uygun bulmaktayız.

�ncil kelimesi Yunanca “Euangelion”dan gelmekte ve iyi haber manası

ta�ımaktadır. Zamanla “Evangile” �eklinde de�i�ime u�ramı�, �slâmî kaynaklar da

Evangile kelimesini �ncil olarak almı�lardır. Sözlük anlamı ise, “iyi haber ve müjde”6

demektir. �ncil ile esasen Yeni Ahid’de yer alan Matta, Markos, Luka ve Yuhanna

tarafından yazılan dört kitap kastedilmektedir.7 �ncil kelimesinin içeri�inde bir sıkıntı

ya�anmaktadır. Çünkü �sa’nın top yekün mesajının adı, dört Evangelist’in yazmı�

oldu�u kitabın adı ve son olarak Resullerin ��leri, Yirmi bir Mektup ve bir Vahiy’den

olu�an yirmi yedi kitabın adı da �ncil’dir.8

�ncil kelimesi Yeni Ahit külliyatı içinde Hıristiyanî anlamda ilk kez Pavlus

tarafından “�sa tarafından ö�retilen yeni doktrin” anlamında kullanılmı�tır. �ncil

kelimesinin ilk defa kitap anlamında kullanılması da II. yüzyıl ortalarında Justin

tarafından olmu�tur.9 Görüldü�ü gibi �ncil kelimesinin kullanımı duruma göre

1 Saff, 6. 2 Yuhanna, 14: 25; Ayrıca Bkz. Yuhanna, 14: 16–26; 15: 26–27; 16: 7–15. 3 Bkz. Fetih, 29; Kr�. Matta, 13: 31–32. 4 Âl-i �mran, 48; Mâide, 110. 5 Bkz. Meryem, 30. 6 Bkz. Matta, 4: 23, 24: 14; Markos, 1: 14. 7 �aban Kuzgun, Dört �ncil Yazılması Derlenmesi Muhtevası Farklılıkları ve Çeli�kileri, �stanbul

1991, s. 91. 8 Bkz. Kuzgun, Dört �ncil…, s. 91. 9 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 270.

Page 139: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

127

de�i�mi�tir. Buna ra�men Hıristiyanlar bu konuyu fazlaca açıklı�a kavu�turmamı�tır.

Ayrıca �nciller �sa Mesih’in hayatını anlatan siyer kitapları görünümündedir.1

�ncil kelimesinin kullanım alanında ya�anan problemin ardından �ncillerin

yazıya geçirilmesinin de oldukça problemli oldu�unu görmekteyiz. Hz. �sa’nın

�branice–Aramice konu�tu�u ve vaazlarını bu dille yaptı�ı göz önüne alınırsa �ncillerin

de bu dille yazılmı� oldu�u fikri ortaya çıkar; ama Markos, Luka ve Yuhanna �ncillerini

Yunanca yazmı�lar, Matta �ncili ise ilk önce �branice yazılmı�, fakat daha sonra

Yunanca’ya tercüme edilmi�tir.2

�ncil Hz. �sa zamanında yazıya geçirilmemi�tir. Hz. �sa Filistin’i dola�arak

�ncil’i tebli� etmi� onu yayma görevini de havarilerine vermi�tir: “Ve onlara dedi.

Bütün dünyaya gidin, �ncil’i bütün hilkate vazedin.”3 Havariler bu görevi üstlenmi�tir.

Fakat zamanla �sa’yı görenlerin sayısının azalması �ncil’in yazıya geçirilmesi

zorunlulu�unu do�urmu�tur. ��te problem burada ba�lamı�tır. �nciller yazıya

geçirilirken sadece sözlü rivayetler de�il, hitab edilen toplumun kar�ıla�tı�ı problemler

de yazıya geçirilmi�tir.4 Ayrıca �ncillerin yazıya geçirilmesi esnasında izlenilen yolun

ve olayların akı� sırasının da ne denli düzenli oldu�u tartı�ma konusudur. �ncil’in

yazıldı�ı tarihlerde Yahudilerin kendi peygamberleri dı�ında peygamber, kitapları

dı�ında kitap tanımamaları sebebiyle �ncil hakkında hiç bilgi toplamamı� olmaları da

�ncil’in yazılması sırasında ya�anılan talihsizliklerdendir.5 �ncillerin yazılması esnasında

tarihin belirtilmemi� olması da ayrı bir problemdir. Tarihler üzerindeki bu

tartı�malardan çıkacak tek kesin nokta, �ncillerin �sa’nın ölümünden 20–30 sene kadar

sonra yazılmı� oldu�udur. �sa’nın talebeleri onun ölümünden sonra yeryüzüne gelip

“Tanrının Krallı�ı”nı kuraca�ına inanmaktaydı. Fakat uzun süre bekledikten sonra gelen

giden olmadı�ını gören ilk dönem Hıristiyanları, “Hz. �sa gelmedi bari onun sözlerini

yazalım” diyerek �ncilleri kaleme almı�lardır. ��te �nciller arasındaki farklılık da bu

hazırlıksız ve tedbirsizce alınan kararın sonucudur.6

Hıristiyanlık tarihinden elde edilen bilgilere göre Hıristiyanların ellerinde

bulunan çok sayıda �ncil Konstantin tarafından toplanmı� 325 �znik Konsili’nde dörde

indirilmi� ve bu �nciller Kilise tarafından “kanonik” sayılmı�, di�erleri “apokrif”

1 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 190. 2 Bkz. Kuzgun, Dört �ncil.., s. 137–138. 3 Bkz. Markos, 16: 15. 4 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 271. 5 Bkz,, “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 17. 6 Kuzgun, Dört �ncil.., s. 157.

Page 140: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

128

sayılarak reddedilmi�tir. Bu dört �ncil’den aralarında benzerlik olan; Matta, Markos ve

Luka “Sinoptik �nciller” olarak adlandırılır. Yuhanna ise gnostik unsurların a�ır bastı�ı

“Dördüncü �ncil” sayılır.1 Metin ara�tırmaları sonucu en eski �ncil’in Markos �ncili

oldu�u tespit edilmi�, Matta ondan sonra yazılmı�tır. Luka ise ilk ikisine dayalı son

sinoptik �ncil’dir. Bu üç �ncil’in de ele geçmemi� olan Aramca bir �ncil’e dayandı�ı

kabul edilmektedir. Yuhanna �ncili ise ikinci yüzyılda yazılmı�tır.2 Bu �ncillere ek

olarak Kilise; Pavlus, Petrus, Yuhanna, Yakub ve Yahuda’nın Mektuplarını, Resullerin

��leri ve Vahiy Kitaplarını da sahih sayarak Yeni Ahid’e eklemi�tir. �ncillere ekleme

yapılmasının amacı, elde kesin bir kutsal metnin bulunmaması yoksunlu�unu

gidermektir. Fakat bunlar Hz. �sa’ya ait olmayan �eylerin de Kitab’a girmi� oldu�unun

kanıtıdır.3

Bu �nciller dı�ında �braniler �ncili, Yakub, Mısırlılar, Tomas, Philip, Meryem

�ncili ve Çocukluk �ncilleri olarak adlandırılan çe�itli �nciller de mevcuttur.4 Kilisenin

apokrif saydı�ı en önemli �ncil ise Barnaba �ncilidir. Kilisenin iddiasına göre, Barnaba

�ncili 14. asırda Hıristiyanlıktan �slâmiyet’e geçen birisi tarafından kendisini haklı

göstermek için yazılmı� olup Kilise tarafından apokrif sayılmı�tır. Bu �ncil’in

reddedilmesindeki gerçek sebep ise, �ncil’de �sa’nın ilahlı�ının ve teslis inancının

reddedilmesi, çarmıh olayının kabul edilmemesi ve �sa’nın peygamber oldu�unun

açıkça zikredilmesidir.5 Görüldü�ü gibi Hıristiyan doktrinine aykırı konulara yer

vermesi sebebiyle Barnaba �ncili yok sayılmı�tır.

Sonuç olarak �ncil, �slâmî literatürde �sa’ya Allah tarafından vahyedilen insanlık

için bir hidayet ve nur oldu�u Kur’an’da belirtilmi� olan kutsal kitaptır. Hıristiyan

literatüründe ise belli bir açıklı�a sahip olmamakla beraber, �sa’nın hayatını anlatan ve

onun ölümünden çok sonra kaleme alınmı� eser olarak kabul edilmektedir. �ncil

kelimesinin kapsamı konusunda verdi�imiz bu bilgilerden sonra; Matta, Markos, Luka

ve Yuhanna �ncilleri ile ilgili bilgilere ve bu �ncillerin benzerlik ve çeli�kilerine

de�inece�iz.

1 Bkz. Kuzgun, Dört �ncil…, s. 122; Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 271. 2 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 287; Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giri�, s. 160. 3 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 288–289. 4 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 191. 5 Bkz. Kuzgun, Dört �ncil…, s. 128.

Page 141: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

129

3.3.1. Dört �ncil

3.3.1.1. Matta �ncili

Kanonik �nciller sıralamasında ilk, tarihsel sıralamada ise üçüncü sırada yer alan

Matta �ncili’nde 28 Bab bulunur.1 Bu �ncil’de yazarı ile ilgili bilgiye

rastlanmamaktadır.2 Matta Romalılar adına vergi toplayan bir Yahudi olarak

bilinmektedir.3 Kefar Nahum’da görevli iken Hz. �sa’nın havarileri arasına katılmı� ve

Hıristiyanlık tebli�i için gitti�i Habe�istan’da öldürülmü�tür.4

Matta �ncili’nin dikkat çekici noktası sürekli Eski Ahid’e atıfta bulunuyor

olmasıdır. Matta sürekli Eski Ahid’den nakiller yaparak Hz. �sa’nın Yahudilerce

beklenen Mesih oldu�unu kanıtlamak istemi�tir.5 Matta �ncili, Matta’nın Yahudi asıllı

olması sebebiyle Yahudi cemaatine ı�ık tutmak ve onları Hıristiyanlı�a çekmek amacı

ile kaleme alınmı�tır.

Matta �ncili’nde dikkati çeken bir di�er nokta, Matta’nın olayları kaydederken

gördü�ü ve i�itti�i olayların ço�unu üçüncü �ahıs kipiyle anlatmasıdır. Bu olay Matta

�ncili’nin havari Matta’ya nisbeti hususunda tereddütlerin varlı�ını göstermektedir.6

Bazı ara�tırmacılar, bu �ncil’in aslında ismi meçhul Filistinli bir Yahudi tarafından

yazıldı�ını savunmaktadırlar. Çünkü bu �ncil tamamen Yahudi dü�ünce sistemine uygun

yazılmı� olup ifadeleri de Yahudi hukukuna saygılıdır.7

Genel olarak bu �ncil de; Tanrı’nın birli�i, yüce olu�u, �sa’ya yakınlı�ı, erdem,

ruh, ahiret, olgunluk ve iyilik kavramları ele alınmı�tır.8 Baba-O�ul-Kutsal Ruh

üçlemesi ise son kısımda yer alır.9

1 Bkz. Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 87; “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi

Ansiklopedisi, C. II, s. 17. 2 Bkz.Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 271. 3 Bkz. Matta, 10: 3. 4 Bkz. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 17. 5 Bkz. Maurice Bucaille, Müsbet �lim Yönünden Tevrat, �nciller ve Kur’an, Çev. Mehmet Ali

Sönmez, Ankara 2001, s. 105. 6 Bkz.Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 272. 7 Kuzgun, Dört �ncil…, s. 144. 8 Bkz. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 18. 9 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 251.

Page 142: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

130

3.3.1.2. Markos �ncili

Eski Ahid’de ikinci sırada yer almasına kar�ın, tarihi anlamda en eski �ncil’dir.1

Bu �ncil’in yazarı Yuhanna Markos Hz. �sa’yı görmemi�tir. O, Petrus’un �akirdi ve

tercümanı ayrıca Barnaba’ın ye�enidir.2 Bir rivayete göre de �skenderiye Hıristiyan

cemaatinin kurucusudur.3 Fikirlerini yaymaya çalı�ırken Mısır’da öldürülmü�tür.4

Matta �ncili’ne çok benzemekle beraber, tarih sırasına hiç özen göstermeden

kaleme alınmı�tır. Mevcut �ncillerin en kısası ve ifade olarak da en zayıfıdır.5 16

Babdan olu�maktadır.6 Bu �ncili’nin kayna�ını Hz. �sa’ya dair hikâyeler ve Petrus’un

vaazları olu�turmu�tur.7 Filistin’de ya�amayan Hıristiyanlara hitap etti�i için Aramca

deyimlerin açıklaması üzerinde özellikle durmu�tur.8

Bu �ncil de Hz. �sa’nın, dü�üncelerini yayarken kar�ıla�mı� oldu�u zorluklar dile

getirilir. Hz. �sa’nın ya�adıkları ile �srail peygamberlerinin hikâyelerinin örtü�mesi

Markos’un da Matta gibi kaynak olarak Tevrat’ı kullandı�ını göstermektedir.9

Görüldü�ü gibi Markos’un amacı Hz. �sa’yı, Hz. Musa’nın �eriatının bir takipçisi

göstererek Hıristiyanlık dinine yumu�ak bir geçi� yapmaktır.

3.3.1.3. Luka �ncili

Yeni Ahid’de üçüncü sırada yer alan Luka �ncili 24 Babdan olu�mu�tur.10 �sa’yı

görmemi� olan Luka, Antakyalı ya da Suriyeli olarak bilinmektedir.11

Luka, �ncili’ni Markos �ncili’nden sonra yazmı�tır. Ayrıca Yeni Ahid’in 5. kitabı

olan “Resullerin ��leri” kitabının da yazarıdır. Luka, �ncili’ni yazarken sözlü

kaynakların yanı sıra yazılı kaynaklara da yer vermi�tir.12

1Bkz. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 18. 2 Bkz.Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 272. 3 Bkz.Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 88. 4 Bkz. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 18. 5 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 272. 6 “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 18. 7 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 272. 8 Bkz.Bucaille, Müsbet �lim Yönünden Tevrat, �nciller ve Kur’an, s. 112. 9 “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 18. 10 “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 18. 11 Kuzgun, Dört �ncil…, s. 149-150. 12 Bkz. Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 88; Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s.

272.

Page 143: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

131

Luka �ncili, Luka’nın okumu� bir putperest olması sebebiyle dil kurallarına ba�lı

klasik bir Yunanca ile yazılmı� olup, hakiki bir romanın tüm üstün özelliklerine sahiptir.

Fakat Luka �ncili’nde Yahudilere kar�ı olumsuz bir tutum sergilenmi�tir.1 Ayrıca di�er

�ncillerden farklı olarak kadınlara daha saygılı bir biçimde yakla�ılmı�tır.2

Luka �ncili Yahudi asıllı olmayan Hıristiyanlar için yazıldı�ından dolayı

mü�rikleri cezbedecek �ekilde güzel hikâyelerle doludur.3 Luka �ncili ya�am ve ölüm

temasını i�lemi�, �sa Mesih’in ö�retisinin yalnızca Yahudileri de�il tüm insanlı�ı

kapsadı�ını anlatmaya çalı�mı�tır.4 Ayrıca Luka �ncili �sa’nın do�umu gibi ba�ka

�ncillerde olmayan hikâyeleri de içerir.5

3.3.1.4. Yuhanna �ncili

Yeni Ahit sıralamasında dördüncü sırayı alan ve 21 Bab içeren bu �ncil sinoptik

�ncillerden farklıdır. Yuhanna tarafından Efes ya da Antakya’da yazıldı�ı

sanılmaktadır.6

Yuhanna önce Yahya’nın sonra da �sa’nın �akirdi olmu�tur ve Hz. �sa’nın �ekil

de�i�tirip, tutuklanmasına �ahit olurken, yargılanıp haça gerilmesi esnasında da di�er

havariler gibi kaçmayıp onun yanında bulunmu�tur.7

Bu �ncil’in gnostik unsurlara fazlaca yer vermesi ve Hz. �sa’yı Nasırâlı bir

peygamberden öte insan �ekline girmi� bir ilâh olarak takdim etmesi onu sinoptik

�ncillerden ayırmı�tır.8 Sinoptik �nciller “Tanrısal Devlet” anlayı�ına de�inirken, bu

�ncil “�sa’nın Tanrısallı�ı”nı ön plana çıkarmı�tır.9 Yuhanna �ncili’nde konular,

hikâyelerin seçimi ve sırası, co�rafî ve kronolojik bilgiler, dinî akidelerin farklılı�ı

hemen göze çarpmaktadır.10 Bu �ncil “logos” doktrinini i�lemesi sebebiyle dinden çok

felsefeye yakla�mı�tır.11

1 Bkz.Bucaille, Müsbet �lim Yönünden Tevrat, �nciller ve Kur’an, s. 116. 2 Bkz.Kuzgun, Dört �ncil…, s. 148. 3 Bkz.Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 89. 4 Gündüz, Din ve �nanç Sözlü�ü, s. 239. 5 Bkz.Schimmel, Dinler Tarihine Giri�, s. 161. 6 Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 89. 7 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 272. 8 Kuzgun, Dört �ncil…, s. 151. 9 Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 314. 10 Bkz.Bucaille, Müsbet �lim Yönünden Tevrat, s. 121. 11 Bkz. “Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C. II, s. 20.

Page 144: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

132

Dört �ncil’in temel özelliklerini ele aldı�ımız bu bölümde ilk olarak �ncillerin

�sa’nın ölümünden çok sonra kaleme alındı�ını, aradan geçen uzun zaman sebebiyle

�ncillerin yazıya aktarılması esnasında, unutma ve yanlı� bilgi aktarılması gibi

problemler ya�andı�ına de�indik. �ncillerin yazıya geçirilmesi esnasında göze çarpan

bir di�er problem de yazarların kendi görü�lerini ve zamanın problemlerini �ncillere

yansıtmalarıdır. Yazarlara Yahudi olup olmaması açısından bakıldı�ında da, Yahudi

kökenli üç yazarın �ncillerinde Musa ve �sa peygamberler arasında ılımlı bir ba� kurup,

�sa’yı Musa’nın takipçisi olarak betimledikleri görülmektedir. Yahudi asıllı olmayan

Luka ise yazılarını Yahudileri ele�tirecek �ekilde kaleme almı�tır. Sonuç olarak dört

�ncil’in de yazarları yazdıkları �ncilleri belirli istekler do�rultusunda kaleme almı�tır.

Asıl nüshaları kaybolan bu �ncillerde çe�itli hata ve farklılıklar bulunmaktadır. �nciller

arası çeli�kiler ise özel olarak incelenmesi gereken bir problemdir.

3.3.2. Hıristiyanlıktaki Vahiy Anlayı�ı ve �nciller Arasındaki Çeli�kiler

Hıristiyanlara göre �sa, ilahî kelamın bedenle�mi� �ekli olup, O Allah’tan bir

kitap almamı�tır. �sa’nın ölümünden çok sonra Onun söz ve fiilleri kitapla�tırılarak

�nciller olu�turulmu�tur. �ncil yazarları �sa’nın mesajını kutsal ruhun ilhamıyla almı�

fakat kendi üsluplarınca yazıya geçirmi�lerdir. Bu konudaki eski yorumlara göre, kutsal

yazılar harfi harfine semadan gelip yazarlara dikte ettirilmi�tir. Günümüz görü�lerine

göre de kutsal yazılarda lafızların olmasa bile, mananın vahyedilmi� oldu�u kabul

edilmektedir. Yani mesaj ilahî, fakat ifade ve üslup yazara aittir.1

�nciller arasındaki farklılık ve çeli�kilere ra�men �nciller arası benzerliklerin

daha fazla olması, �ncil yazarlarının birbirlerinden istifade ettikleri �ekilde

yorumlamı�tır. Bu fikre göre Aramice tek bir �ncil’in di�er üç �ncil’e kaynaklık etti�i

görü�ü de ortaya atılmı�tır.2 Tüm bu tartı�malar günümüze kadar gelmi� ve kesin bir

sonuca varılamamı�tır.

�nciller arasındaki çeli�kiler te’vil edilemeyecek kadar a�ikârdır.3 Bu

çeli�kilerden bazıları �öyledir: Mesela �sa’nın nesebi ile ilgili olarak Matta ve Luka

farklı bilgiler aktarırlar. Matta’ya göre Meryem’in kocası Yusuf, Yakub’un o�lu;

Luka’ya göre, Heli’nin o�ludur.4 Sinoptik �ncillere göre �sa’nın asıl memleketi Galile,

1 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 272. 2 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 273. 3 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 274. 4 Bkz. Matta, 1: 16; Luka, 3: 23.

Page 145: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

133

Yuhanna’ya göre Yahudiye’dir.1 Matta ve Luka’ya göre �sa, Bethlehem’de do�mu�tur.

Markos ve Yuhanna’da ise bu konu açık de�ildir.2

Markos �ncili’nde �ncil Allah’a, Pavlus’un Romalılara Mektubunda, �sa’ya

nisbet edilmi�tir.3 Markos’un kendi içinde de çeli�kiler mevcuttur. �ncil bir yerde

“Allah’ın �ncili” di�er yerde “�sa Mesih’in �ncili” olarak geçmektedir.4 Luka �ncili’nde

kurtarıcı ilk olarak “Allah” daha sonra “Rab Mesih” olarak geçmektedir.5 Matta’ya göre

oruçlu olup �sa’ya soru soranlar Yuhanna’nın talebeleri iken, Markos’a göre yazıcılar ve

Ferîsîlerdir.6 Yuhanna’da �sa’yı ele verecek ki�i, �sa’nın lokmayı kendisine verdi�i

kimse olarak tanımlanırken, sinoptik �ncillerde, eli �sa’nın eli ile beraber sofraya uzanan

kimse olarak tanımlanmaktadır.7 Tanrı’yı görme hususunda üç �ncil birbiri ile

çeli�mektedir.8 Ayrıca dört �ncil’de de bulunan �sa’nın tutuklanması gecesinde meydana

gelen olaylar her �ncil’de farklı olarak zikredilmi�tir.9 Luka �ncili’nde sarho�luk veren

her �eyin yasaklandı�ı bildirilmesine ra�men, Yuhanna �ncili’nde �sa’nın bir dü�ünde

misafirler için suyu �araba çevirerek bir mucize gösterdi�inden bahsedilmektedir.10

�ncillerde yer alan bu çeli�kili ve farklı ifadeleri ço�altmak mümkündür. Fakat

biz burada en önemlilerini kısaca ele alarak bu çeli�kileri göstermeye çalı�tık.11

�ncillerdeki bu çeli�kiler ve farklılıkların �ncillerin insan kaleminden çıktı�ının açık bir

delilidir. Hıristiyanların gözü ile �ncil’in ilahî men�eini inceledikten sonra bu konuyu

bir de Kur’an-ı Kerim’in bakı� açısı ile ele almakta fayda görmekteyiz.

1 Bkz. Matta, 13: 54–58; Markos, 6: 4; Luka, 4: 29; Yuhanna, 4: 3, 43–45. 2 Bkz. Matta, 2: 1; Luk, 4: 4, 15. 3 Bkz.Markos, 1: 14; Romalılara Mektup, 1: 8–10. 4 Bkz. Markos, 1: 1; 1: 14. 5 Bkz. Luka, 1: 47; 2: 11. 6 Bkz. Matta, 9: 14; Markos, 2: 18. 7 Bkz.Yuhanna, 13: 26; Markos, 14: 20; Matta, 26: 23; Luka, 22: 21. 8 Bkz. Yuhanna, 5: 37; 14: 7–9; Matta, 17: 1–14; Markos, 9: 1–8. 9 Bkz.Matta, 26: 47–54; Markos, 14: 43–47; Luka, 22: 36–38; 47: 51; Yuhanna, 18: 1–11. 10 Bkz.Luka, 1: 15; 21: 34; Yuhanna, 2: 1–18. 11 Konu ile ilgili daha Ayrıntılı bilgi için Bkz. Kuzgun, Dört �ncil…, s. 242–273; Bucaille, Müsbet �lim

Yönünden Tevrat, s. 140–175.

Page 146: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

134

3.3.3. Kur’an ve Hıristiyan Kaynaklarına Göre �ncil’de Tahrif Meselesi

Hıristiyanların �ncil’i tahrifi konusunda Kur’an’da açık bir ifadeye

rastlanmamakla beraber ayetlerdeki bazı dolaylı ifadeler �ncil’de tahrif oldu�unu

göstermektedir.1

�slâm tarihi boyunca tahrif konusunda birçok reddiyeler ve çe�itli eserler kaleme

alınmı� fakat bu eserler tahriften daha fazla dört �ncil arasındaki tutarsızlık ve çeli�kileri

ele almı�tır. Zaten tüm Hıristiyan mezheplerince �ncillerin farklı zamanlarda ya�ayan

Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazıldı�ı kabul edilmektedir. �sa

döneminde ya�ayan Hıristiyanların inançlarını gizlemek zorunda olmaları ve daha

sonraki 300 yıl baskı altında ya�amaları sebebiyle �ncil metinleri orijinal hali ile

muhafaza edilememi�tir.2 Bu da tahrife zemin hazırlamı�tır. �sa’nın ulûhiyeti, teslis

inancı, çarmıh hadisesi gibi Hıristiyanlı�ın temel inanç esasları �slâmiyetle uyu�maz ve

bu tür ifadeler Müslümanlarca tahrif sebebi olarak görülür.3

Tahrif meselesinde en önemli nokta Kur’an’ın kendinden önceki kitapları tasdik

edici olmasıdır. Kur’an kendinden önceki kitapları yani Tevrat’ı ve �ncil’i tasdik

ediyorsa bu kitaplar tahrif edilmi� midir? Ya da bu kitaplardaki tahrif bazı bölüm ve

kısımları mı kapsıyor? ��te �slâm âlimleri yıllarca bu iki sorunun cevabını do�ru �ekilde

vermeye çalı�mı�tır. Bu konuda bazı âlimler kısmi tahrifi savunurken bazıları da Tevrat

ve �ncil’in büyük bir kısmında tahrif oldu�unu savunmu�tur. Bu konuda Ate�’in

fikirlerine geçmeden önce Kur’an’ın kendinden önceki kitapları tasdik edici oldu�unu

bildiren ayetleri inceleyelim.

“Sizin yanınızda bulunanı do�rulayıcı olarak indirmi� bulundu�um (Kur’an)’a

inanın.”4

“Sana Kitabı gerçek ile ve kendinden önceki Tevrat’ı ve �ncil’i do�rulayıcı

olarak indirdi.”5

“Onların ardından, yanlarındaki Tevrat’ı do�rulayıcı olarak Meryem o�lu �sa’yı

gönderdik ve Ona, içinde yol gösterme ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı do�rulayan,

korunanlar için yol gösterici ve ö�üt olan �ncil’i verdik.”6

1 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 275. 2 Bkz. Mustafa Sinano�lu, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, �stanbul 1998, s. 366. 3 Harman, “�ncil”, TDV�A., C. XXII, s. 275. 4 Bakara, 41. 5 Âl-i �mran, 3. 6 Mâide, 46.

Page 147: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

135

Görüldü�ü gibi bu ve benzeri ayetler1 Kur’an’ın kendinden önceki kitapları

do�rulayıcı oldu�una delildir. Bu ayetlerde �ncil’den daha çok Tevrat üzerinde

durulmu�tur.

Kur’an Kitap Ehli’ne kendilerine indirilmi� olan Kitaptaki hükümler ile

hükmetmelerini emretmektedir: “�ncil sahipleri Allah’ın onda indirdi�iyle hükmetsinler.

Kim Allah’ın indirdi�iyle hükmetmezse i�te onlar yoldan çıkmı�lardır.”2 Ate�’e göre

e�er onlar bu hükümlere uyarsa, Müslümanlara dü�manlık etmez, onlarla dost olurlar.

Ayrıca Allah’a kullukta birle�mek insanları manen karde� yapmaktadır. Kıskançlık,

hased ve dü�manlık ilahî kitapları iyi anlamamanın sonucudur. Zaten ilahî kitapları

gönderen Rabbin de bir zümreyi tutup di�erini atması dü�ünülmez. Ate� burada önemli

bir nokta olarak, insanların kendi dü�manlıklarını dünya tutkularıyla birle�tirmeleri

sonucu dinde daralmaya yol açtıklarını belirtmi�tir. Bu insanlar Allah’tan gelen Kitab’a

sahip olduklarını söylemi�ler ve hayallerine göre Allah adına, Allah’ın kullarına dü�man

olmu�lardır. Bu dü�manlı�ın çözüm yolu ise Mâide 47. ayette belirtildi�i gibi, Kitab’ı

iyi anlayıp hükümlerini do�ru uygulamaktır.3 Kur’an’da daha birçok ayet Yahudi ve

Hıristiyanları Kitablarına do�ru bir �ekilde uymaları konusunda uyarmı�tır. Mâide, 47.

ayetten sonra yine bu surenin 66. ve 68. ayetinde aynı konuya de�inilmi�tir: “E�er onlar

Tevrat’ı, �ncil’i ve Rablerinden kendilerine indirileni gere�ince uygulasalardı

muhakkak ki üstlerinde (ki a�aç meyvelerinde)n ve ayaklarının altın(daki ürünler)den

yerlerdi. �çlerinde (ileri geri gitmeyen) ılımlı bir ümmet var ama onlardan ço�u, ne kötü

i�ler yapıyorlar!”4

Ate�, Mâide 66. ayette “Rablerinden kendilerine indirilen” cümlesi üzerinde

özellikle durmu�, bu cümlenin “Rabbinizden size indirilen” olarak Mâide 68. ayette de

geçti�ini belirterek cümlenin açıklamasını �öyle yapmı�tır: “Rablerinden kendilerine

indirilen” acaba Tevrat ve �ncil’in hükümleri mi yoksa E�’iyâ, Habbuk, Danyal gibi

�srailo�ulları peygamberlerine verilen vahiyler midir? Son ihtimal olarak Ate�, yoksa

Hz. Muhammed’e indirilen Kur’an mıdır? sorusunu sorarak bu konuya �öyle açıklık

getirmi�tir: Bazıları “Rablerinden kendilerine indirilen” Kur’an demi�lerdir. Fakat Ate�,

bu görü�ün ayetin ruhuna uymadı�ını çünkü Allah’ın her millete kendi diliyle elçi ve

1 Bkz. Bakara, 89, 91, 97, 101; Âl-i �mran, 3; Nisa, 47; Mâide, 48; En’âm, 92; Fâtır, 31; Ahkaf, 12, 30. 2 Mâide, 47. 3 Bkz.Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 6–7. 4 Mâide, 66.

Page 148: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

136

Kitab indirdi�ini söylemi�tir.1 Ate� bu ayetin Kur’an’ı kastetmedi�ini söylemekte ve

�öyle bir açıklama yapmaktadır: “Ayette Rablerinden kendilerine indirilen” kitaplardan

söz edildi�ine göre bunların, evvel emirde Araplara hitabeden Kur’an de�il, Musa’dan

sonra gelmi� olan peygamberlere verilen vahiyler olması gerekir. Çünkü Kur’an onlara

de�il, Arap peygamberler vasıtasıyla ilk önce Araplara indirilmi�tir. �branice konu�an

Yahudilere Arapça Kur’an indirilmi� olması, bu ayetlerin anlamına ters dü�er. Demek ki

Rablerinden kendilerine indirilen tabiri Musa ile �sa arasında gelen �srailo�lu

peygamberlerine verilen vahiy eserleri, Tevrat’ın ekleridir. Zaten 68. ayet bu hususu

açıklamaktadır. Çünkü, “Ey Kitap Ehli, siz Tevrat’ı, �ncil’i ve Rabbinizden size

indirileni uygulamadıkça bir esas üzere de�ilsiniz” buyurulduktan sonra bu kez de

Peygambere hitaben “Rabbinden sana indirilen, onlardan ço�unun azgınlık ve inkârını

artıracaktır” buyurulmaktadır. Demek ki Kitap Ehli’ne Rablerinden indirilen ba�ka, Hz.

Muhammed’e Rabbinden indirilen de ba�kadır.2

Sonuç olarak Ate�, Kitap Ehli’nin kendilerine indirilenleri do�ru olarak

uygulamı� olanlarının Mâide 66. ayet gere�ince bolluk içinde ya�ayıp cennet ile

ödüllendirileceklerini fakat kendilerinden ba�kasına vahiy gelmesini çekemeyenler ve

ellerinde bulunan Kitabı do�ru dürüst uygulayamayanların da dünya tutkusu ile ortalı�ı

karı�tırdı�ını ve Allah’ın herkesi kapsayan rahmetini daralttıklarını bildirmi�tir. Ayrıca

Ate�’in, “Rablerinden kendilerine indirileni uygulamaları” hususundaki görü�leri de

ilginçtir. Burada özellikle tahrif konusuna de�inilmektedir.

Ate�’e göre, Kitap Ehli’ne Tevrat, �ncil ve Rablerinden kendilerine indirilenin

uygulanması istendi�ine göre, Kur’an indi�i zaman mevcut Kitab’ı do�ru kabul

etmektedir. Bu duruma göre Ate�, “Aksi takdirde olmayan �eyin uygulanmasını istemek

çeli�ki olur” demektedir. Ate� özellikle �u sözleri vurgulamaktadır: “Ama bu sözümüz

Tevrat ve �ncil’de hiç tahrifat olmadı�ı anlamına gelmez. Kur’an kendi zamanında

Yahudilerin ve Hıristiyanların ellerinde bulunan Kitab’ı do�ru kabul etmektedir. Fakat

geçen zamanda Tevrat ve �ncil’de de�i�meler olmu�tur. Matbaanın olmadı�ı uzun

zaman içinde müstensihlerin elinde bilerek veya bilmeyerek bazı de�i�melerin olması

do�aldır.” Özellikle Kur’an’da bulunan �srailo�lu peygamberlerine ait kıssaların

günümüzdeki Kitab-ı Mukaddes’te bulunmamasını bu görü�üne örnek gösteren Ate�,

sözlerine �u �ekilde devam eder: “�imdi Kur’an’ın anlattı�ı kıssalar, Yahudilerin

ellerinde bulunan Kitab’a uymuyorsa, bunların do�ru oldu�unun onlardan sorulmasının 1 Bkz. �brahim, 4; Fussilet, 44. 2 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I, s. 36–38.

Page 149: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

137

anlamı kalmaz. Oysa Kur’an’ın her yerinde Kitap Ehli âlimlerinin Kur’an’ı kendi

kitaplarına uygun bularak onun vahiy oldu�una inandıkları anlatılmaktadır. Demek ki

Kur’an kendi devrindeki Kitab-ı Mukaddes’i do�rulamaktadır. Fakat sonraları o Kitab’a

birçok de�i�me girmi�tir. Hatta Luter zamanındaki �ncil ile bugünkü �ncil arasında bile

bazı farklar tespit etmi� durumdayız.”1 demi�tir.

Ate�, �ncil’in tahrifi için de �unları söyler: “Esasen �ncil, �sa’nın yazdı�ı bir

Kitab de�ildir. Sonradan �akirtleri, ondan duydukları ilahî sözleri, kıssaları, va’z

mahiyetindeki mektuplarla çevrelerine iletmi�lerdir. ��te onların yazdıkları bu

mektupların derlenmesinden �nciller meydana gelmi�tir. Kur’an do�ru yola ileten

Tevrat’ı da �ncil’i de tasdik etmektedir.”

Ate�, Tevrat ve �ncil’deki tahrif için, “... Yanınızdakini do�rulayıcı olarak

indirdi�imize inanın”2 ayetini yorumlarken “Kur’an burada Musa ve �sa’dan kalma bazı

gerçek ayetleri do�ruluyor, yoksa tüm Tevrat’ı ve �ncil’i do�rulamıyor” diyenleri sert

bir dille ele�tirmi�tir. E�er Kur’an Kitab’ın bütününü de�il bir kısmını onaylayacak

olsaydı “yanınızda bulunanı do�rulayıcı” ifadesi yerine “yanınızda bulunanın bir

kısmını do�rulayıcı” demesi gerekirdi. Bu sebeple Ate� Kur’an’ın do�ruladı�ının cüz

de�il, Kitab’ın bütünü oldu�unu söylemi�tir. Ate� kendisinin bu fikrini ele�tiren

muarızına3 ise yaptı�ının zoraki te’vil oldu�unu belirtmi�tir. Ate�, Hz. Muhammed

devrindeki Tevrat’ı ve �ncil’i muharref kabul edersek bu iddianın Kur’an’a da

dokunaca�ını, çünkü Kur’an’ın da hemen hemen aynı �eyleri biraz üslup farklılı�ı ile

anlattı�ına de�inmi�tir.4

Kur’an’da �ncil’in tahrifinden yeteri kadar bahsedilmemesi sebebiyle Ate� bu

konuda fazlaca fikir beyan etmemi�tir. O genellikle Tevrat’ın tahrifi meselesinde farklı

görü�lerini kaleme almı�, kendisini ele�tirenlere de açıklamalar yapmı�tır. �ncil’in

tahrifinde de Tevrat’ın tahrifinde de Ate�’in tüm eserlerinde vazgeçmeden savundu�u

“Cennetin kimsenin tekelinde olmadı�ı” fikri tartı�malara damgasını vurmu�tur. Ate�,

“Cennete sadece Yahudi veya Hıristiyanların girece�i fikrini savunanları ya da bunun

tam tersi olan “Cennete Müslümanlardan ba�kası girmeyecektir” fikrine sarılanların

egoizmden kaynaklanan dar dü�ünceli insanlar olduklarını her yazısında istisnasız dile

1 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 127-128. 2 Nisa, 47. 3 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Haydar Hatipo�lu, Süleyman Ate� Ate�le Oynuyor-Reddiye, Ankara 1990. 4 Bkz. Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 133.

Page 150: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

138

getirmi�tir. Ate�’e göre Rablerinden kendilerine indirileni uygulayan Kitap Ehli bu

uygulamanın mükâfatını mutlak surette alacaktır.

�ncil’de tahrifi savunanlar görü�lerine Âl-i �mrân 187. ayeti örnek gösterirler:

“Allah kendilerine Kitab verilenlerden: Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu

gizlemeyeceksiniz diye söz almı�tı. Fakat onlar verdikleri sözü sırtlarının ardına

attılar...”1 Fakat Ate�, Âl-i �mrân 187. ayetin tefsirini yaparken bu ayeti �ncil’in

tahrifine delil olarak almamı�tır. Ate�’e göre bu ayet Kitap Ehli’nden olan Yahudilere

hitab etmektedir.2

Di�er bir ayet; “Biz Hıristiyanız diyenlerin de sözünü almı�tık ama uymadıkları

�eyden pay almayı unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına dü�manlık ve

kin saldık. Yakında Allah onlara ne yaptıklarını haber verecektir. Ey Kitap Ehli!

Elçimiz size geldi, Kitap’tan gizledi�iniz �eylerin ço�unu size açıklıyor, ço�undan da

geçiyor. Size Allah’tan bir nur ve açık bir Kitab gelmi�tir.”3 Bu ayetlerin açıklamasında

Ate�, çok kısa bir �ekilde Hıristiyanlardan bahsetmi�, ayetlerin Kitap Ehli’nin

Yahudilerine de�indi�ini açıklamı�tır.

�ncil’in tahrifi ile ilgili Kur’an, Hıristiyanları teslissiz ve çocuksuz olarak müteal

ve tek Allah’a kulluk etmeye ça�ırır. �sa’nın Tanrı olamayaca�ını belirtir.4 Ate�, �ncil’in

tahrifi ve teslis konusunda �nciller arasında farklılıklar oldu�una de�inse de teslis ve

�sa’nın ulûhiyeti konusunu ayrı bir ba�lık altında ele almamı�tır. Ayrıca “�ncil ve

Tevrat’ta tahrif yoktur” fikrini savundu�u gerekçesiyle çok fazla ele�tiriye maruz

kalmı�tır.

�ncillerde tahrif konusunu ele alan bilinçli âlimler olmasına ra�men gerek

Hıristiyan dünyası gerek Yahudiler kutsal kitablarında tahrifi pek kabul etmezler. Bizim

âlimlerimiz arasında da cüzde ya da bütünde tahrif tartı�maları hala devam etmektedir.

Sonuç olarak Kur’an’daki tahrif ile ilgili ayetler incelendi�inde tahrif yapmakla

suçlananların Yahudiler oldu�u görülmektedir. Bu tahrif meselesi de Yahudilerin kendi

kutsal kitaplarını yanlı� yorumlamaları sonucu dile getirilmi�tir.5 Zaten ortada aslı

bulunmayan bir siret kitabının muharref oldu�unu kabul etmek anlamsızdır.6

1 Bkz. Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 106. 2 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 156. 3 Mâide, 14–15. 4 Bkz. Nisa, 171; Mâide, 17; Meryem, 30. 5 Bkz. Muhammed Tarakçı, “�slâm Kaynaklarında �ncil Tartı�maları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları IV,

Ankara 2004, s. 261. 6 Bkz. Öztürk, “�slâm Tefsir Gelene�inde Ehl-i Kitapla �lgili Bazı Telakkilerin Epistemik De�eri”, s. 22.

Page 151: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

139

3.3.4. Kur’an, Tevrat ve �ncil’in Benzer Ayetlerinin Kar�ıla�tırılması

Tevrat ve �ncil’in tahrifi meselesini ele aldı�ımız bölümde bu iki kutsal Kitab’ın

da Kur’an’ın bazı bölümleriyle örtü�tü�ü konusuna de�inmi�, ama detaylı bir

kar�ıla�tırma yapmamı�tık. �imdi bu benzerlikleri ayet ve pasajlarda inceleyerek

esasında tüm ilahî kitapların özünün bir oldu�unu ve ayrıca ilahî kitaplarda tahrif olsa

bile bu tahrifin tüm Kitab’ı kapsamadı�ını göstermeye çalı�aca�ız.

Kitab-ı Mukaddes’te Musa ve �sa’nın tebli� etmi� oldu�u ahlâkî ilkeler

Kur’an’da da yer almasına kar�ın üslûp yönünden farklı olup bir bütün halinde de�il de

Mekkî ve Medenî surelerde da�ınık bir �ekilde zikredilmi�, çok defa da her biri bir

durum hakkında hüküm olarak gelmi�tir.1

�lk olarak Tevrat’ın Çıkı� bölümünün 20. Babında geçen On Emir’in “Sebt günü”

hariç, Kur’an’da hangi sure ve ayetlerde yer aldı�ını inceleyece�iz.

Çıkı� 20: 3: Kar�ımda ba�ka ilahlar olmayacaktır.2

Çıkı� 20: 4: Kendin için oyma put... yapmayacak ve onlar önünde secde

etmeyeceksin.3

Çıkı�, 20: 7: Rabbinin ismini bo� yere a�zına almayacaksın.4

Çıkı�, 20: 12: Babana ve anana hürmet et.5

Çıkı�, 20: 13: Katletmeyeceksin.6

Çıkı�, 20: 14: Zina etmeyeceksin.7

Çıkı�, 20: 15: Çalmayacaksın.8

Çıkı�, 20: 16: Kom�una kar�ı yalan �ahadet etmeyeceksin.9

Tevrat’ta bulunan bu pasajlar ahlâkî kaidelerin dayandı�ı esaslar olup Musa’nın

tebli�ini bu aslî vecibelerden ibaret saymak onu küçümsemektir.10 Tevrat’ın di�er

bölümlerinde kalbe ve zahirî amele taalluk eden ve �ncil’deki emirleri o zamandan

haber veren di�er emirlere de bakmakta fayda vardır.

1 Abdullah Draz, Kur’an’a Giri�, Çev. Salih Akdemir, Ankara 2000, s. 71. 2 Kr�. Bakara, 83; Nahl, 36; �srâ, 23; Cin, 18. 3 Kr�. Hacc, 30. 4 Kr�. Bakara, 224-225; Mâide, 89. 5 Kr�. �srâ, 23; Ankebut, 8; Lokman, 14; Ahkaf, 15. 6 Kr�. Nisa, 29; Mâide, 33; En’âm, 151; Furkan, 68. 7 Kr�. �srâ, 32; Nur, 30-31; Furkan, 68. 8 Kr�. Mâide, 38; Mümtehine, 12. 9 Kr�. Hacc, 30; Furkan, 72. 10 Draz, Kur’an’a Giri�, s. 71.

Page 152: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

140

Çıkı�, 22: 21: Garibe haksızlık etmeyeceksin ve ona gadretmeyeceksin.1

Çıkı�, 22: 22: Hiçbir dul kadını ve garibi incitmeyeceksin.2

Çıkı�, 22: 31: Bana mukaddes adamlar olacaksınız.3

Çıkı�, 23: 1: Yalan haber ta�ımayacaksın.4

Çıkı�, 23: 2: Kötülük için çoklu�un pe�inde olmayacaksın.5

Çıkı�, 23: 7: Yalan �eyden uzak ol.6

Levililer, 19: 15: Hükümde haksızlık etmeyeceksiniz.7

Levililer, 19: 34: Sizinle misafir olan garip aranızda yerli gibi olacak ve onu kendin

gibi seveceksin.8

Levililer, 19: 35: Uzunluk, tartı, miktar ölçülerinde haksızlık etmeyeceksin.9

Tesniye, 5: 9: Allah’ı bütün kalbinle seveceksin.10

Kur’an sadece Tevrat’ın bazı bölümleriyle de�il aynı zamanda �ncil’in de bazı

bölümleriyle aynı mesajları vermektedir.

Matta, 5: 3: Ne mutlu ruhta fakir olanlara, çünkü göklerin melekûtu onlarındır.11

Matta, 5: 4: Ne mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edileceklerdir.12

Matta, 5: 5: Ne mutlu halim olanlara, çünkü onlar yeri miras alacaklardır.13

Matta, 5: 7: Ne mutlu merhametli olanlara, çünkü onlara merhamet edilecek.14

Matta, 5: 27-29: Zina etmeyeceksiniz denildi�ini i�ittiniz, fakat ben size derim: Bir

kadına �ehvetle bakan her adam zaten yüre�inde onunla zina etmi�tir.15

Matta, 5: 42: Senden isteyene ver, senden ödünç isteyene sırtını çevirme.16

Matta, 6: 1: Gösteri� için iyilik yapmayınız.17

1 Kr�. Nisa, 36. 2 Kr�. Nisa, 10, 121; Duhâ, 9. 3 Kr�. Âl-i �mrân, 79; Tevbe, 108. 4 Kr�. Nûr, 11-19; Hucurât, 12. 5 Kr�. Mâide, 2. 6 Kr�. Bakara, 204. 7 Kr�. Nisa, 58. 8 Kr�. Nisa, 36. 9 Kr�. Mutaffifîn, 1-3; �srâ, 35. 10 Kr�. Bakara, 165. 11 Kr�. Bakara, 212; Âl-i �mrân, 14. 12 Kr�. Bakara, 155-157. 13 Kr�. Âl-i �mrân, 133-134. 14 Kr�. Beled, 17-18. 15 Kr�. Nur, 30-31. 16 Kr�. Bakara, 177; �srâ, 29; Zâriyât, 19; Hadîd, 18; Meâric, 24-25; Duhâ, 10; Mâun, 7. 17 Kr�. Bakara, 264; Nisa, 38; Mâun, 6.

Page 153: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

141

Matta, 6: 19: Yeryüzünde kendinize hazine biriktirmeyiniz.. Fakat kendinize gökte

hazineler biriktirin.1

Görüldü�ü gibi Tevrat, �ncil ve Kur’an-ı Kerim zaman zaman aynı konulardan

bahsetmektedir. Sadece üslup farklılı�ı söz konusudur. Ayrıca Kur’an’da kıssalardan

bahsederken kıssanın uzun uzadıya anlatılmasından ziyade daha kısa bir anlatım göze

çarpmaktadır. Amaç olayın detaylarına de�il, anlatılan olaydan çıkarılacak sonuca

ula�maktır. Üç ilahî kitap arasındaki benzerlik bizlere kitapların kayna�ının bir

oldu�una kanıttır. Zaten Allah Kur’an’ın kendisinden önceki ilahî mesajların tasdikçisi

oldu�unu çe�itli ayetlerinde bildirmi�tir.2

“Sana da, daha önceki Kitabı do�rulamak ve onu korumak üzere hak olarak

Kitab’ı (Kur’an’ı) gönderdik... Her birinize bir �eriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi

sizleri bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdi�inde (yol ve �eriatlarda) sizi denemek

için (böyle yaptı). Öyleyse iyi i�lerde birbirinizle yarı�ın...”3

Di�er bir ayette de Kur’an’ın di�er kitaplarla muhteva yönünden benzedi�ini

görebiliriz. “O �üphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.”4

Bu benzerli�in üç kitabın da ilahî kökenli oldu�unun kanıtı oldu�unu ve Kur’an

ayetlerinin de bu benzerli�e dikkat çekti�ini örnek ve kar�ıla�tırmalı ayetlerle belirttik.

Bazen bu benzerli�e olumsuz yorum getirenler de olmu�tur. Özellikle Hz.

Muhammed’in Kitab-ı Mukaddes’ten alıntı yaptı�ı ve bu alıntılara kendinden bir �eyler

ekleyerek yeni bir kutsal kitap olu�turdu�u fikrini benimseyenler de yok de�ildir.

3.4. Kur’an ve �ncillere Göre �sa’nın Hayatı

3.4.1. �sa’nın Soyu ve �mran Ailesi

Kur’an ve �ncil’in Allah katından indirilen kitaplar olması sebebiyle benzer

yanlarının oldu�una daha önceki konumuzda de�inmi�tik. Burada da Hz. �sa ile ilgili

benzerlikleri incelemeye çalı�aca�ız. Hz. �sa’nın hayatını daha iyi anlayabilmek için

Hıristiyanlık tarihinde önem arz eden isimlerden Zekeriyya ve Yahya peygamberlerin

hayatlarına da de�inece�iz.

Hz. �sa Kur’an’da çe�itli sıfatlarla anılan, kendisine �ncil’in verildi�i

peygamberdir. Kur’an’da “Allah’tan bir ruh ve kelime” olarak tavsif edilse de özellikle 1 Kr�. Tevbe, 34; Fecr, 19-20. 2 Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, Sa. 1, s. 19. 3 Maide, 48. 4 �uara, 196.

Page 154: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

142

kul oldu�u vurgulanmı�tır. Hıristiyanların �sa’yı Tanrı’nın o�lu kabul etmesi

Müslümanlarca problem olu�turmu�tur. Kur’an ve �ncillerde �sa’nın hayatını

incelemeye geçmeden önce �sa’nın kimli�i ile ilgili yapılan tartı�malara kısaca

de�inmekte fayda görmekteyiz.

Hıristiyan dininin inanç esaslarının olu�masında �sa’nın �ahsiyeti ve misyonu

önemli bir rol oynamı�tır. �sa ile ilgili ara�tırmalar sonucu “Christology” adlı ilim dalı

olu�turulmu�tur.1 Fakat �sa’nın tarihsel bir �ahsiyet olarak ya�ayıp ya�amadı�ı konusu

tartı�malara yol açmı�tır. Bu tartı�ma konularından birincisi, ontolojik boyutlu bir

�ahsiyetten ziyade daha çok mitolojik karakterin ön planda oldu�u �sa’dır. �kincisi ise

kutsal metinlerin ortaya koydu�u tarihsel bir kimlik olarak ya�amı� �sa olup, ara�tırma

yapanların ço�unlu�u bu ikinci görü�ü savunmu�tur.2

�lk görü�ü temsil eden A. Drews, Robertson, Bollant ve R. Stahl gibi

ara�tırmacılara göre �sa, kısmen Yahudili�in içinde varlı�ını sürdürmü� olan Sami

kaynaklı bir inancın yeniden ortaya çıkması �eklinde de�erlendirilmi�tir. Stahl, �sa’nın

�ahsiyetinin tamamen mistik karakterli oldu�unu savunurken Baver de �sa’nın hayali bir

�ahıs oldu�unu, Hıristiyanlı�ın kurucusu olmayıp onun bir ürünü oldu�unu dile

getirmi�tir.3 �kinci görü� ise daha fazla savunulur. Bu görü�ün savunucusu Bultman’a

göre �sa’nın ya�ayıp ya�amadı�ı konusunda �üpheye dü�mek dahi anlamsızdır. Bu

konuda Bultman �öyle der: “�ncillerden yola çıkılarak �sa’nın ya�amı ve �ahsıyla ilgili

tarihsel bir bilgi edinmemiz mümkün de�ildir. Çünkü �nciller de dâhil olmak üzere ilk

Hıristiyan kaynakları, onun ya�amına ve �ahsiyetine ilgi göstermeyip masalımsı bir

anlatımı seçmi�lerdir.” Yani Bultman’a göre �sa sorunu, Hıristiyan imanı için merkezî

bir önem arz etmez. Çünkü tarihsel �sa konusunda yapılan ara�tırmalar Hıristiyan

imanını ne tasdik ne de inkâr edebilir.4 Bu konuda Ogden ise, Hıristiyanlı�ın Nasıralı

�sa’nın tarihsel olgusu ile gerçekle�ece�ini söylemekte, Fuchs, Ebeling ve Kasmann gibi

ikinci görü�ün temsilcileri de ayrıntıları ele geçmemesine ra�men �sa’nın yeryüzünde

ya�amı� olan bir �ahsiyet oldu�unu savunmaktadır.5 Esasında �nciller arasındaki eksik

ve tutarsız bilgiler bu tür tartı�malara zemin hazırlamı�tır.

1 Bkz. Zekiye Sönmez, “�nciller ve Kur’an I�ı�ında Hz. �sa”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, Ankara

2002, Sa. III, s. 137. 2 Bkz. Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 97. 3 Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 97. 4 Mahmut Aydın, Tarihsel �sa: �manın Mesih’inden Tarihin �sa’sına, Ankara 2002, s. 49. 5 Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 97–98.

Page 155: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

143

�ncillerden Matta ve Luka’da �sa’nın soy kütü�ü, do�um öncesi geli�en olaylar,

do�umu ile ilgili bilgilere ve çocukluk yıllarına ait az ama de�i�ik örneklere rastlansa

da, Markos ve Yuhanna’da rastlanmaz. Bu �nciller genellikle �sa’nın ö�retilerini konu

edinmektedir.1

�ncillerde bulunan en önemli eksiklik ise �sa’nın on iki ya�ından sonraki

hayatının yazılarda hiç yer almamasıdır. Matta ve Luka’nın �sa ile ilgili on iki ya�ına

kadar verdikleri bilgilerin aniden kesilmesi ve arada geçen on sekiz yıllık bo�luk

yoruma açık bir konudur. Tüm ömrü otuz üç yıl olan bir insanın hayatının en önemli

safhasının anlatılmamı� olması �ncillerin en büyük eksikli�i olarak de�erlendirilebilir.

Fakat 1947 yılında Filistin’de Lut Gölü civarındaki Tillo ma�arasında bulunan Atinalı

bir Yahudi cemaatine ait kütüphane ve burada ele geçirilen “Lut Gölü Yazmaları” ile bu

eksiklik giderilmeye çalı�ılmı�tır. Burada inceleme yapan bilim adamları �sa’nın on

sekiz yıllık gençlik döneminin bu ma�arada geçti�ini tespit etmi�tir.2 Bazı ara�tırmacılar

ise �sa’nın hayatının bu ma�arada geçmedi�ini savunmu�tur. Onlara göre, �sa çok eski

bir kervan yolunu kullanmı�, �ran ve Afganistan’ı geçerek Hindistan’a gitmi�tir. �sa’nın

gençlik dönemi hakkında hiçbir bilgi bulunmadı�ı gibi çarmıhtan sonraki dönem de

oldukça karanlıktır. Bazı ara�tırmacılara göre, �sa çarmıh hadisesinden sonra, ilk olarak

Ke�mir’e sonra da Himalayaların Tibet bölgesi civarına gitmi� ve seksen be� ya�larında

vefat etmi�tir.3

Görüldü�ü üzere Hz. �sa’nın ya�antısı hakkında �nciller ve di�er Hıristiyan

kaynaklarında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Hıristiyanların özellikle �sa’nın ölümü,

dirilmesi ve semaya yükseltilmesi konuları ile ilgilenmeleri, onun dünyevî hayatı ile

ilgili bilgilerin ikinci plana atılmasına sebep olmu�, arada geçen bu zaman ise çe�itli

yorumlarla doldurulmaya çalı�ılmı�tır.

Do�um olayı ve nesep tartı�malarına geçmeden önce kısaca Hz. �sa’nın

Kur’an’da nasıl bahsedildi�ine bakalım.

Kur’an’da Hıristiyanlarla ilgili ayetler genellikle Yahudilerle birlikte

zikredilmi�tir. Hz. �sa ise on be� surede ve doksan üç ayette ismen ya da bir sıfatı ile

zikredilmi�tir. �sa ismi tek ba�ına yirmi be� defa, “�bn Meryem” (Meryemo�lu) �eklinde

ise yirmi üç defa kullanılmı�tır. Mesih kelimesi üç yerde tek ba�ına, “Mesih �bn

Meryem” (Meryemo�lu Mesih) olarak dört yerde, “Mesih �sa b. Meryem”

1 Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 98. 2 Kuzgun, Dört �ncil…., s. 174–175. 3 Has, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 99.

Page 156: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

144

(Meryemo�lu �sa Mesih) olarak da üç yerde geçmi�tir. Bunların dı�ında “müeyyed,

rûhullah, vecîh, sâlih, resûl, mübe��ir, musaddık, ayet, merfû, temizlenmi�, göz

aydınlı�ı, abd, mübarek, ilim veya âlem ile rahmet” sıfatları da Hz. �sa için

kullanılmı�tır.1

Hz. �sa’nın hayatı ile ilgili bilgiler özellikle Âl-i �mrân, Mâide ve Meryem

surelerinde ele alınmı�tır. �sa’nın hayatı ile ilgili �ncillerdeki bilgileri anlatırken on sekiz

yıllık bir bo�luktan bahsetmi�tik. Bu bo�luk ile ilgili olarak Kur’an’da da hiçbir bilgiye

rastlanmaz. Zaten Kur’an, Hıristiyanların Hz. �sa’yı ilâhla�tırması sebebiyle ayetlerde

Hz. �sa’nın bir peygamber ve be�er olu�una dikkat çekilmi�tir.

3.4.2. Meryem’in Hayatı ve �sa �le Müjdelenmesi

�sa’nın hikâyesi Kur’an ve �ncillerde farklı �ekillerde anlatılmı�tır. Bazen ortak

bir paydada kesi�en Kur’an ve �ncil bazen de bu hayat hikâyesini çok farklı �ekilde

nakletmi�tir.

Bu konuya �ncillere bakarak bir giri� yapacak olursak, ilk �ncil olan Markos’ta

�sa’nın do�umu ve çocuklu�uyla ilgili bilgilere rastlarız. Fakat Markos’u kaynak olarak

kullanan Matta ve Luka �ncillerinde birbirlerini tutmayan do�um ve çocukluk

hikâyelerinin bulundu�unu görürüz. Bu yüzden �sa Okulu ara�tırmaları bu bilgilerin

�ncillere sonradan eklendi�i kanaatindedirler. Matta ve Luka’dan sonra �sa’nın

mucizelerini anlatan ve “Genç �sa” modeli çizen Thomas’ın Çocukluk �ncili

derlenmi�tir.2 Özellikle di�er �ncillerde konu edilmeyen Meryem’in ailesi, mabede

yerle�tirilip hamile kalması ve �sa’nın do�umu olaylarını içeren �ncil ise apokrif Yakub

�ncilidir.3

Görüldü�ü gibi �sa’nın do�umu kanonik �ncillerden ziyade apokrif �ncillerde

daha fazla yer bulmu�tur. Bu olay Kur’an’da biraz gizemli ve mucizevî bir tarzda

anlatılmı�tır. Fakat bu ayetlerde özellikle zaman ve mekân gibi unsurların kapalı

oldu�unu görmekteyiz.4

Kur’an’a göre Meryem, seçkin kılınmı� dört aileden biri olan �mran ailesine

mensuptur. �u ayette seçkin aileler belirtilmi�tir: “Allah Âdem’i, Nuh’u, �brahim ailesini

1 Bkz. Harman, “�sa”, TDV�A., C. XXII, s. 469. 2 Bkz. Aydın, Tarihsel �sa, s. 149. 3 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Ekrem Sarıkçıo�lu, “Hıristiyanlarda Çocukluk �ncilleri”, Türkiye I. Dinler

Tarihi Ara�tırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 5–42. 4 Bkz. Mustafa Öztürk, Kıssaların Dili, Ankara 2006, s. 212.

Page 157: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

145

seçip âlemlere üstün kıldı.”1 Âl-i �mrân suresi 33. ayetten 63. ayete kadar Hz.

Meryem’in hayatı, Allah’ın onu seçip temizlemesi, onu �sa ile müjdelemesi, �sa’nın

mucizeleri, vefatı ve ref’i ile ilgili konular hakkında bilgi verilmi�tir. Ayrıca Meryem

suresi 1’den 38’e kadar olan ayetler de bu konuları i�lemi�tir.

�mran Ailesinin seçilmi�li�i ile ilgili olarak Ate�, �bn Kesîr’e dayanarak �u

bilgileri vermektedir: “�mran’dan kasıt Matano�lu �mran olup, Musa’nın babası �mran

de�ildir.”2 �mran’ın karısı Fakuz’un kızı ve Meryem’in annesi olan Hanna’dır.

Hanna’nın kız karde�i -bir rivayete göre Meryem’in kız karde�i- �y�a, Hz.

Zekeriyya’nın karısı ve Hz. Yahya’nın annesidir. Luka �ncil’ine göre de Zekeriyya’nın

karısı Elisabet olup, o da Meryem’in teyzesidir.3

Ate�, �bn �shak’ın rivayetine dayanarak Hanna’nın uzun süre çocu�unun

olmadı�ından bahseder. Fakat Hanna sürekli Allah’tan bir çocuk ister. �ayet çocu�u

olursa onu Beytü’l-Makdis’e vermeyi adar. Bu olay ayetlerde �öyle geçer: “�mran’ın

karısı demi�ti ki: Rabbim karnımda olanı tam hür olarak sana adadım, benden kabul

buyur, �üphesiz sen i�itensin, bilensin.”4 Duası kabul olan Hanna hamile kalır ama

çocu�un kız oldu�unu görünce �öyle der: “Onu do�urunca –Allah onun ne

do�urdu�unu bilirken- yine �öyle dedi: Rabbim onu kız do�urdum, erkek kız gibi

de�ildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu, kovulmu� �eytanın �errinden sana

ısmarlıyorum.”5 Meryem do�madan önce babası vefat etmi�tir.6

Ate�, Hanna’nın ya�adı�ı �a�kınlı�a bir açıklama getirmemi�, fakat �mran

kelimesinin iki yerde geçmi� oldu�unu7 ve bu isim üzerinde tartı�malar yapıldı�ına

de�inmi�tir. Bu tartı�malarda geçen birinci �mran, Hz. Musa’nın, ikinci �mran ise Hz.

Meryem’in babası kabul edilmi�tir. Ate� de bu fikre katılır. Ate�’e göre,

Hıristiyanlardan küçük bir kısım dı�ında ço�unluk Hz. Meryem’in babasının adını

�mran olarak kabul etmez. Bu sebeple Matta ve Luka’da �sa’nın nesebi farklı olarak

gösterilmi�tir.8 Bu da Hıristiyanlar arasında görü� ayrılı�ı bulundu�unun kanıtı sayılır.9

1 Âl-i �mrân, 33. 2 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Öztürk, Kıssaların Dili, s. 202–203. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 39. 4 Âl-i �mrân, 35. 5 Âl-i �mrân, 36. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 39. 7 Bkz. Âl-i �mrân, 33, 35. 8 Bkz. Matta, 1: 15–16; Luka, 3: 23–24. 9 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 40.

Page 158: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

146

Meryem’in bir kız çocu�u olarak dünyaya gelmesinden sonra, onun bakımının

üstlenilmesi de bir di�er problemdir. Kur’an Meryem’in yeti�tirilmesini �u �ekilde

anlatır: “Rabbi onu güzel bir �ekilde kabul buyurdu. Onu güzel bir bitki gibi yeti�tirdi ve

Zekeriyya da onun bakımını üzerine aldı. Zekeriyya onun yanına, mihraba her

girdi�inde yanında bir rızık bulurdu. Ey Meryem! Bu sana nereden? derdi. Bu Allah

katından derdi. Zira Allah diledi�ine hesapsız rızık verir.”1

Bu ayetin açıklamasında Ate� “hadis-i �erife göre” demi� ama hadisi

zikretmemi�tir. Hadise göre Meryem’in eni�tesi, bir rivayete göre de teyzesinin kocası

olan Zekeriyya Meryem’in bakımını üzerine almak istemi�tir. Fakat hahamlar ona kar�ı

çıkmı�tır. Meryem’i yanına almak isteyen yirmi dokuz ki�i arasında çekilen kurada

kazanan Zekeriyya olmu� ve Meryem onun yanına verilmi�tir. Meryem büyüyünce

Zekeriyya onu, annesinin va’di gere�ince Beytü’l-Makdis’e götürmü�tür. Meryem’in

ibadetle me�gul oldu�u bu dönemde ona mana âleminden rızıklar gelmi�tir. Bu

rızıkların nereden geldi�ini soran Zekeriyya “Allah tarafından” cevabını almı�tır. Ate�,

burada ayeti, evliyanın kerametinin hak oldu�unun göstergesi olarak �u sözlerle

açıklamı�tır. “Zira bir peygamber olmayan Meryem’e Allah tarafından rızıklar gelmesi

salih ki�ilerin böyle ilahî lütuflara nail olacaklarının delilidir.”2

Meryem’in böyle güzel bir lütfa eri�mesini ve ona zamanından önce taze meyve

verildi�ini gören Zekeriyya, ya�ının çok geçmi� olmasına ra�men kendisinin de salih bir

çocu�u olmasını istemi�tir. “Orada Zekeriyya Rabbine dua etmi�ti. Rabbim demi�ti,

bana katından temiz bir nesil ver. Sen duayı i�itensin.”3 Bu ayette Zekeriyya’nın çocuk

istemesine çe�itli yorumlar getirilmi�tir. Ate�’in nakletti�ine göre, kimi müfessirlerce,

Zekeriyya Allah’tan mülküne de�il, bilgisi ve peygamberli�ine varis olacak salih bir

evlat istemi�tir. Bazı müfessirler ise, Zekeriyya’nın mutlak çocuk de�il, yerine geçecek

herhangi salih bir varis istedi�inden bahsetmi�tir. Fakat ço�unluk bunun salih bir zat

de�il, evlat oldu�u kanısındadır.4

Duası kabul edilen Zekeriyya bir çocuk ile müjdelenmi�tir: “Ey Zekeriyya! Biz

sana bir o�ul müjdeliyoruz, adı Yahya’dır.”5 Bu haber kar�ısında çok sevinen Zekeriyya

Allah’tan çocu�u olaca�ına dair bir i�aret istedi�ini aktarmı�tır: “Rabbim dedi, öyle ise

1 Âl-i �mrân, 37. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 41. 3 Âl-i �mrân, 38; ayrıca Bkz. Meryem, 2–15. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 369–370. 5 Meryem, 7.

Page 159: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

147

bana i�aret ver, senin i�aretin sapasa�lam oldu�un halde tam üç gece (ve gündüz)

insanlarla konu�mamandır, dedi.”1 Ayetten de anla�ılaca�ı gibi bu i�aret konu�ma

yasa�ıdır. Ate�, Zekeriyya’nın hiç mi konu�madı�ını ya da sadece yakınları ile mi

konu�tu�unun kapalı ve tartı�malı mevzulardan oldu�unu tefsirinde belirtir.2

Ate�, Zekkeriyya ile ilgili bu ayetleri de�erlendirme babında, ihtiyarlık

ça�ındaki Zekeriyya’nın çocuk sahibi olmasının ola�anüstü oldu�unu söyler. Buradaki

hikmetin, ileride babasız olarak yaratılacak olan Hz. �sa’nın do�umu için bir hazırlık

oldu�unu ve giri� niteli�i ta�ıdı�ını belirtir.3 Gerçekten de insanın fizyolojik özellikleri

dü�ünüldü�ünde olayın boyutları farklıla�maktadır.

Hz. Zekeriyya’nın bu durumuna de�indikten sonra asıl konumuz olan Hz.

Meryem’in hayatına tekrar dönecek olursak, Hz. Meryem’in bakımının üstlenmesi

esnasında ya�ananların Hz. Muhammed’e vahiy yoluyla bildirdi�ini görmekteyiz.

“Bunlar sana vahyetti�imiz görünmez âlemin haberlerindendir. Meryem’e hangisi kefil

olacak diye kalemlerini (oklarını) atarlarken sen onların yanında de�ildin…”4

�üphesiz bu bilgiler, �ncilleri okumamı� olan Hz. Muhammed için gaybdı.

Allah, tüm bu rivayetlerde üzerinde, ayrılı�a dü�ülen konuları açıklı�a kavu�turmu�tur.

Ayrıca Ate�, Hz. Muhammed’in bunları Kur’an beyanıyla böyle güzel anlatmasının

onun peygamberli�inin en büyük delili oldu�unu sözlerine eklemi�tir.5

Kur’an bu olaydan bahsettikten sonra Hz. Meryem’in �sa ile müjdeleni�ini

anlatır ve �sa’nın do�umuna geçer. Biz bu konuya geçmeden önce �ncillerde Meryem’in

hayatından nasıl bahsedildi�ine de�inmek istiyoruz.

�ncillerde Meryem ile ilgili bilgiler çok sınırlıdır. Apokrif Yakub �nciline göre

Meryem on iki ya�ına gelinceye kadar mabedde kalmı�tır. O ya�tan sonra kendisini

koruyacak dul erkeklerden bir zevce aramı� ve o�ulları olan Yusuf adında ya�lı bir zat

bulmu�tur. Fakat Yusuf, onu evine almanın uygun olmayaca�ını dü�ünse de Allah’ın

emrine kar�ı çıkmak istememi�tir. Meryem’in hamile kalması ile Yusuf’un onu kirletti�i

dü�ünülmü�, Yusuf bu konuda rahipler tarafından denenmi� ve suçsuz oldu�u

anla�ılınca affedilmi�tir.6 Kanonik �ncillerde ise Meryem’den ilk kez �sa Mesih’in

1 Meryem, 10. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 370–371. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 372. 4 Âl-i �mrân, 44. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 44. 6 Sönmez, “�nciller ve Kur’an I�ı�ında Hz. �sa”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 140.

Page 160: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

148

annesi ve Yusuf’un ni�anlısı olarak bahsedilir.1 Di�erlerinde ise mele�in gelerek onu

müjdelemesi, �sa ile birlikte bir dü�ünde bulunması2, çarmıh hadisesi esnasında �sa’nın

yanında bulunması3 ve �sa’nın ref’i esnasında dua etmesinden bahsedilmi�tir.4

3.4.3. �sa’nın Do�umu

Meryem’den mucizevî �ekilde dünyaya gelen �sa Âl-i �mrân 42. ve 43. ayetlere

göre “melekler” tarafından, Enbiya 91. ve Meryem 17. ve 19. ayetlere göre de “ruh”

tarafından müjdelenmi�tir. Bu bir çeli�ki gibi görünse de esasen böyle de�ildir.5 Bunu

�öyle açıklayabiliriz: “Zira Meryem’in �sa’ya hamile kalaca�ına dair müjdenin Ruh

veya melekler tarafından verilmi� olması yahut Meryem’e izafe edilen sözün Ruh’a

veya do�rudan Allah’a söylenmi� olması, gerçekte hiçbir çeli�ki içermez. Çünkü �sa’nın

vücut bulması, en nihayet zat-ı ilahiyyenin irade ve iznine ba�lıdır. Ayrıca unutmamak

gerekir ki, Kur’an kısalarında tarihî malumat vermek gibi bir maksada yer yoktur.”6

Bu konuda Ate�, Meryem’e çocuk üfleyen ruhun adının belirtilmedi�ini

söylemi�tir. Tefsirlerin geneline göre bu ruh Cebrail’dir. Çünkü o, “er-rûhü’l-emîn”

güvenilir ruh olarak adlandırılmı�tır. Ate�, Bakara 97. ayette Kur’an’ın Cibril tarafından

indirildi�ini ve Tahrim 4. ayette de Cibril’in Hz. Muhammed’in dostu olarak bizlere

bildirildi�ini söylemi�tir. Bu sebeple Ate�, Kur’an’ı getiren Cibril ise Meryem’e ruhu

üfleyenin de o olması gereklidir dese de, bunu ısrarla savunmaz. “Yine de kesin olan

Meryem’e yüce bir ruhun çocuk üfledi�idir.” der. Bu konu ile ilgili son olarak

Müslim’in görü�lerine de yer verir. Müslim’e göre, Meryem’e gönderilen ruh onun

karnında �ekillenip insan olan ruhtur. Ate�, ilk görü�ü daha kuvvetli bulmu�tur.7

�sa’nın Meryem’e müjdelenmesi olayına geçecek olursak �sa’nın “Allah’ın

kelimesi” olarak nitelendirilmesi olayına da temas etmemiz gerekmektedir.

“Melekler demi�ti ki: Ey Meryem! Allah seni kendisinden bir kelime ile

müjdeliyor. Adı Meryem o�lu �sa Mesih’tir. Dünyada da ahirette de yüzde (�erefli) ve

Allah’a (yakın) olanlardandır.”8 Ate�’in açıklamasına göre burada �sa’nın Allah’tan bir

1 Matta, 13: 55; 1: 17–20. 2 Yuhanna, 2: 1–12. 3 Yuhanna, 19: 26–27. 4 Resullerin ��leri, 1: 9-14 5 Sönmez, “�nciller ve Kur’an I�ı�ında Hz. �sa”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 146. 6 Öztürk, Kıssaların Dili, s. 214. 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 375. 8 Âl-i �mrân, 45; ayrıca Bkz. Nisa, 171.

Page 161: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

149

kelime olarak tavsif edilmesi, onun babasız olarak ve sadece “ol” emri ile yaratılmı�

olmasındandır. Bu sözde de onun mucizevî yaratılı�ına i�aret vardır. Onun bu �ekilde

do�umu herkes için Allah’ın kudretini ifade eden sözsüz bir konu�ma olup, do�umun

uyandırdı�ı ibretten dolayı “Allah’ın Kelimesi” olarak adlandırılmı�tır.1

�sa ile müjdelenen Meryem, Kur’an’da iffetli ve faziletli bir hanım olarak

zikredilir.2 Hz. Meryem bu müjdeyi kendisine bildirmek için yakı�ıklı bir erkek

�eklinde gelen ruhtan, kendisine saldıraca�ı endi�esi ile korkmu�tur: “Ben senden o çok

esirgeyene sı�ınırım. E�er Allah’tan korkuyorsan bana dokunma!”3 Buna cevaben ruh

�öyle demi�tir: “Ben dedi. Sadece Rabbin elçisiyim. Sana tertemiz bir erkek çocu�u

hediye etmek için geldim.”4 Bu duruma daha da fazla �a�ıran Meryem: “Benim nasıl

o�lum olur dedi. Bana bir insan dokunmadı ve ben bir kahpe de de�ilim?”5 Ruh:

“Öyledir ama dedi. Rabbin, o bana kolaydır, onu insanlara bir mucize ve bizden bir

rahmet kılmak için (böyle yarataca�ız) dedi ve i� olup bitti.”6 Ate�, bu yaratmanın Allah

için kolay oldu�unu söyler.7

Esasen Hz. Meryem tüm bu olayların ilahî bir vahiy oldu�unun farkındadır. O,

Hz. Âdem’in topraktan8, sonraki neslin ise bir erkek ve di�iden yaratıldı�ını9 bilse de

kendisine bahsedilen babasız bir çocuk müjdesinde �a�ırmı�, fakat Allah’ın “ol” emri ile

her �eyin olaca�ını kendisine bildirmesi ile tamamen teslim olmu�tur.10

Daha önce de bahsetti�imiz gibi Hz. Yahya’nın do�umu, Hz. �sa’nın do�umuna

hazırlıktır. Hz. �sa’nın mucizevî do�umundaki hikmet ise ilk insanın yaratılı�ının tarihin

belli bir yerinde hatırlatılmasıdır. Âdem’i aslî do�um unsurları olmadan11 var eden

Allah için �sa’yı da sadece tek unsur olan anneden var etmesi �üphesiz kolay bir i�tir.12

Tekrar konumuza dönecek olursak, Hz. Meryem’in hamile kalmasından sonraki

olaylar �u �ekilde devam etmektedir: “Ona gebe kaldı, onunla uzak bir yere çekildi.

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 46. 2 Bkz. Âl-i �mrân, 42–43; Mâide, 75; Enbiyâ, 91; Tahrim, 12. 3 Meryem, 18. 4 Meryem, 19. 5 Meryem, 20. 6 Meryem, 21; ayrıca Bkz. Âl-i �mrân, 47. 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 375. 8 Bkz. Âl-i �mrân, 59. 9 Hucurât, 13. 10 Bkz. Ahmet Güç, “Kur’an-ı Kerim’e Göre Hz. Meryem ve �sa”, Uluda� Üniversitesi �lahiyat

Fakültesi Dergisi, C. III, Bursa 1991, Sa. 3 s. 218. 11 Bkz. Âl-i �mrân, 59. 12 Bkz. Güç, “Kur’an-ı Kerim’e Göre Hz. Meryem ve �sa”, U.Ü.�.F. Dergisi, Sa. III, s. 218.

Page 162: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

150

Do�um sancısı onu bir hurma dalının altına getirdi. Ke�ke dedi, bundan önce ölseydim,

unutulup gitseydim. Altından (ruh) ona �öyle seslendi: Rabbin alt tarafında bir su arkı

var etti. Hurma dalını sana do�ru silkele, üzerine olmu� taze hurma dökülsün. Ye, iç

gözün aydın olsun! E�er insanlardan birini görürsen, ben Rahman için (susma) oruc(u)

adadım, bugün hiçbir insanla konu�mayaca�ım de.”1

Ate�, tefsirinde Meryem’in gebeli�inin ya altı ay sürdü�ünü ya da gebe kalır

kalmaz do�urdu�unu savunanların görü�lerini zikretmi�, fakat bu gebeli�in dokuz ay

sürdü�ünü, ço�unlu�un ve kendisinin de bu görü�te oldu�unu bildirmi�tir.2

Gebeli�i iyice belli olmaya ba�layan Meryem, durumu ailesinden gizlemek için

do�u tarafında uzak bir yere gider. Buradaki do�u, müfessirlerce Mescid-i Aksa’nın

do�u yanı veya Meryem’in evinin do�usu �eklinde tefsir edilmi�tir. Böylece

Hıristiyanların neden kıble olarak do�uyu seçtikleri de bu �ekilde açı�a çıkmı�

olmaktadır.3 Ate�, tefsirinde do�u tarafı ile ilgili bir açıklamada bulunmamı�tır.

�ncillerde ise bu olay �u �ekilde anlatılmı�tır. Apokrif Barnabas �ncili’ne göre:

“Yahudi kavminin Davud soyundan Meryem adlı bir bakire Allah’ın gönderdi�i Cebrail

tarafından ziyaret edilir. Cebrail kutsal bir hayat süren Meryem’i selamlar ve

korkmamasını söyleyerek �srailo�ularına gönderilecek bir peygamberin annesi olaca�ını

haber verir. Meryem bu duruma çok �a�ırır. “�imdi benim hiçbir erkek bilmedi�imi

görüp dururken nasıl o�lan dünyaya getirece�im?” diyen Meryem’e melek �öyle der:

“Ey Meryem, insan yokken insan yaratan Allah senden de erkek olmadan insan

meydana getirmeye kadirdir. Çünkü onun için hiçbir �ey imkân haricinde de�ildir.”4

Buraya kadar Kur’an ile örtü�en bilgiler içeren Barnabas �ncili’nin bundan sonrası biraz

farklıdır.

Meryem insanların kendisini bu hamilelik yüzünden suçlayıp ta�lamasından

korkup kendisine Yusuf adında dindar bir Marangozu e� olarak seçmi�tir. Fakat Yusuf

onun hamile oldu�unu ö�renince ondan ayrılmak istese de Allah’ın mele�i tarafından

uyarılmı�, Meryem’den olanın Allah’ın iradesi ile oldu�u ve onun adını �sa koyması

gerekti�i kendisine bildirilmi�tir.5

1 Meryem, 22–26. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 376. 3 Bkz. Kur’an-ı Kerim Açıklamalı Meali, Komisyon, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2004, s.

291. 4 Bkz. Barnabas �ncili, Çev. Mehmet Yıldız, �stanbul, s. 56–57; ayrıca Bkz. Matta, 1: 18–21; 24–25;

Luka, 1: 26–38. 5 Bkz. Matta, 1. ve 2. Bablar.

Page 163: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

151

Melek Cebrail’in Meryem’e �sa’yı müjdelemesi1 Hıristiyanlarca önemli bir

inanç konusu kabul edilir. Bu olayı her zaman anıp, zihinlerinde tutmak isteyen

Hıristiyanlar 25 Mart’ta bir kutlama ibadeti düzenlerler.2

Gerek apokrif gerek kanonik �ncillerde, Meryem’in Allah tarafından seçildi�i,

do�acak çocu�un kendisine melek tarafından müjdelendi�i, adının �sa konulması

Kur’an ile örtü�mektedir. Fakat Meryem’in kendine e� araması ve bulması konusu

farklılık arz eder.

Ayrıca burada de�inmek istedi�imiz bir di�er konu da, Dinler Tarihi açısından

Hz. Meryem’in durumudur. Müslümanlar Hz. Meryem’in iffeti konusunda herhangi bir

endi�e ta�ımaz ve ayetlerin bildirdi�i gibi Hz. �sa’nın babasız olarak do�du�unu kabul

ederler.3 Bu konuda Ate�’in de özel bir açıklaması yoktur. O, tefsirinde genel olarak

ayetler do�rultusunda Meryem’in bakireli�i ve �sa’nın do�umunun mucizevî �ekilde

gerçekle�ti�inden bahseder. Ehl-i Kitap’tan Yahudiler ise bu konuda farklı bir görü�

benimser. Yahudilere göre, Meryem Romalı bir askerle zina etmi� ve bu gayrı me�ru

ili�kiden �sa’ya hamile kalmı�tır. Bu durum erken dönem Hıristiyanlarınca da

Meryem’in dülger Yusuf ile birlikteli�i sonucu �sa’ya gebe kaldı�ı görü�ü ile ifade

edilmi�tir. Son dönem Hıristiyanları ise, Luka �ncili’ne �sa’nın bakire Meryem’den

do�du�u kısmın sonradan eklendi�i görü�ünü savunur. Bazı yazarlar ise bu �ekilde

do�umun bir mitos oldu�unu söylerler. Ortado�u mitolojilerinde bakireden do�um

olayına rastlanıyor olması esasen bu olayın mitos kabul edilmesinde etkili olmu�tur.4

Konuyu fazla da�ıtmadan Hıristiyan mezheplerinin de bu konuya bakı� açısını

de�erlendirirsek, Protestanların Meryem’in evlili�ini gerçek sayıp, �sa’nın babasını da

Yusuf olarak kabul ettiklerini görürüz.5 Yani Protestanlara göre, Meryem mucizevî

olarak do�urmamı�tır. Bundan dolayı da kutsal sayılmaz. Ortodokslar ise, Kutsal

Ruh’un o�ul yoluyla babadan çıktı�ını savunurlar.6 Ortodokslar Meryem’e çok saygı

gösterirler. Meryem �konları Ortodoks hayatında geni� bir yer tutar.7 Son olarak

Katoliklere bakacak olursak, onların bu evlili�i formalite saydı�ını görürüz. Onlar

Yusuf ve Meryem’in iki karde� gibi bir evde ya�adıklarını, �sa’ya isnad edilen

1 Bkz. Luka, 1: 26–34. 2 Bkz. Ali Erba�, Hıristiyanlıkta �badet, �stanbul 2003, s. 74. 3 Bkz. Âl-i �mrân, 56. 4 Bkz. Gündüz, Pavlus, s. 155–157. 5 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 298. 6 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 301. 7 Bkz. Günay Tümer, Hıristiyanlıkta ve �slâm’da Hz. Meryem, Ankara 1997, s. 139.

Page 164: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

152

karde�lerin ise manevî karde�ler olduklarını savunurlar.1 Hıristiyan kutsal kitaplarında

Meryem’in bir mucizesinin oldu�undan bahsedilmemesine ra�men Katolikler, resim ve

heykellerin bulundu�u yerlerde mucizevî iyile�meler oldu�una inanırlar.2 Meryem

hakkında �slâmî görü�e en yakın görü� Katoliklerin dü�üncesidir.

Hz. Meryem Kur’an’a göre kendisini do�ar do�maz konu�an bebe�i ile

aklamı�tır: “Ey Harun’un kız karde�i, baban kötü bir adam de�ildi, annen de fahi�e

de�ildi, sen ne yaptın böyle? Meryem çocu�u gösterdi. Dediler ki: Be�ikteki çocukla

nasıl konu�uruz? (Çocuk) en Allah’ın kuluyum, dedi. O, bana Kitab’ı verdi, beni

peygamber yaptı. Beni bulundu�um her yerde insanlara yararlı kıldı. Sa� oldu�um

sürece bana namaz kılmayı, zekât vermeyi emretti.”3

Ate� bu ayetleri �öyle yorumlar: “Meryem do�urdu�u çocuk ile dönünce ailesi

onu kınamı�tır fakat o, Allah’ın kendisine daha önce emretti�i susma orucunu

bozmayarak be�ikteki bebe�i i�aret etmi�tir. Bebek ise mucizevî bir �ekilde konu�mu�

ve Allah’ın kulu oldu�unu söylemi�tir. Ayetin devamında “… O bana Kitab’ı verdi…”

cümlesinde geçen Kitab’ın Eski Ahit oldu�unun anla�ıldı�ını söyleyen Ate�’in

açıklaması �u �ekilde olmu�tur: “Demek ki �sa’ya verilecek olan Kitap, Yahya’ya da

verilmi� olan kutsal kitaptır. Gerek Yahya’ya, gerek �sa’ya kutsal kitabın ruhunu

uygulamaları emredilmi�, yani bu iki peygamber Yahudi dinini hurafelerden temizleyip

asıl safvetine kavu�turmakla görevlendirilmi�lerdir.4

Ate�, 28. ayetin açıklaması üzerinde de özellikle durmu�tur. “Ey Harun’un kız

karde�i” cümlesinden maksadın Meryem’in, Hz. Musa’nın karde�i Harun’un ailesinden

gelmi� oldu�unun bildirilmesidir, diyen Ate�, burada Hz. Harun ile Hz. Meryem

arasında ça�lar oldu�unu belirtmi� fakat ba�ka bir açıklama yapmamı�tır. Oysa bu ayet

�slâm tarihinde Kur’an’la ilgili bir polemik haline getirilmi�tir. Necran Hıristiyanları:

“Siz Kur’an’da ‘Ey Harun’un kız karde�i’ �eklinde bir ayet okumuyor musunuz?

Hâlbuki Musa ile �sa arasında çok uzun bir zaman aralı�ı var!” diyerek akılları

karı�tırmak istemi�lerdir. Müfessirler de ayette geçen Harun üzerine çe�itli yorumlar

yaparak durumu açıklamaya çalı�mı�lardır. Ate�’in ayetteki Harun’a yorumu, Hz.

Meryem’in Harun soyundan geldi�inin belirtilmek istenmesi oldu�unu söylemi�tik.5

1 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 298. 2 Bkz. Tümer, Hıristiyanlıkta ve �slâm’da Hz. Meryem, s. 142–143. 3 Meryem, 29-31; ayrıca Bkz. Mâide, 110. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 376. 5 Bkz. Öztürk, Kıssaların Dili, s. 200–205.

Page 165: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

153

Buna benzer ifadeler �ncil’de Zekeriyya ve karısı Elisabeth için de kullanılmı�tır.1 Ate�,

bir konu�macının kar�ısındakini etkileyip, co�turmak için, “Ey Fatih’in torunları,

Yavuz’un o�ulları” gibi hitaplar kullandı�ını söyler. Aslında kimse Fatih’in geçek

torunu de�ildir ama nesil olarak Fatih’e ba�lıdır. Bu açıklama ile Ate�, yukarıdaki

ayetle bir ba� kurmu� ve ayet üslûp açısından Meryem’in neslinin temizli�ine dikkat

çekmek istedi�ini belirtmi�tir.2

3.4.4. Do�um Esnasında Ya�anan Mucizeler

Kur’an’da �sa’nın do�umu esnasında ya�anan mucizeler, Hz. Meryem’in

suçlanmasına kar�ılık �sa’nın do�ar do�maz be�ikte konu�masından ibarettir.3

Kur’an’da daha fazla bilgi yer almaz ama bu konuda �ncillerdeki bilgiler oldukça

fazladır.

�ncillere göre, Meryem ve ni�anlısı Yusuf hükümdar Heredos’un kendi

saltanatını sona erdirecek bir çocu�un do�aca�ı kehanetine inanarak yeni do�an

çocuklara zarar verdi�ini duyunca Nâsıra’dan Beytlehem’e gider ve �sa burada do�ar.

Do�um esnasında gece olmasına ra�men ortalı�ın aydınlandı�ını gören çevredeki

çobanlar ı�ı�a ko�ar ve bebek �sa’yı selamlarlar.4 Ayrıca üç hâkim ki�inin de yıldızları

izleyerek bebe�i buldukları anlatılmaktadır.5 Yahudi adetlerince sekiz günlük olunca

sünnet edilen �sa6, ilk do�anlar için gerekli görüldü�ü biçimde Kudüs’teki mabede

götürülüp Tanrıya sunulur.7 Mabette bulunan Rahip Simeon, Meryem’in ve çocu�un

gelece�i ile ilgili kehanetlerde bulunur.8 Heredos’un ölümü ile aile Nasıra’ya geri

döner.9 Luka �nciline göre �sa’nın bir di�er mucizesi Fısıh bayramı için Kudüs’e giden

ailesinin dönü�te �sa’yı bulamamasıdır. �sa üç gün sonra mabette rahiplerle tartı�ırken

bulunmu�tur.10 Bu anlatılanlar dı�ında �sa’nın çocukluk ve gençlik yılları ile ilgili fazla

1 Bkz. Luka, 1: 5, “… Harun soyundan gelen karısının adı ise Elisabeth’ti.” 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. V, s. 376. 3 Bkz. Mâide, 110; Meryem, 29-33. 4 Bkz. Luka, 2: 15-21; Matta, 2: 1-5. 5 Bkz. Luka, 2: 25-35; Matta, 2: 1-3. 6 Bkz. Luka, 2: 21. 7 Luka, 2: 22–24; Levililer, 12. 8 Bkz. Luka, 2: 25–35. 9 Bkz. Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 270–271; Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler

Tarihi, s. 297; Sönmez, “�nciller ve Kur’an I�ı�ında Hz. �sa”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 147–150.

10 Bkz. 2: 41–52; Barnabas �ncili, s. 62–63; , Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 298.

Page 166: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

154

bilgi yoktur. Ayrıca �sa’nın karde�leri tartı�ması,1 �sa’nın okuma-yazma bildi�i2, Ârâmî

dilini konu�up Grekçe’yi de anlayabildi�i bilgileri de �ncillerde mevcuttur.3

Tekrar Kur’an’a dönecek olursak Hz. �sa’nın çocuklu�u ile ilgili bilgiler

mu�lâktır. Hz. �sa’nın do�umu ve tebli� faaliyetine kadar geçen dönemle ilgili olarak,

Meryem ve o�lunun iskâna elveri�li, suyu bulunan bir tepeye yerle�tirildi�inden

bahseden tek bir ayete rastlarız: “Meryemo�lunu ve annesini de bir mucize kıldık ve

onları oturmaya uygun çe�meli bir tepeye yerle�tirdik.”4

Bu ayetin yorumunda Ate� ilk olarak, �sa’dan “Meryemo�lu” diye söz

edilmesine de�inmi�tir. Bu hitap Hıristiyanların onu Allah’ın o�lu diye bahsinden men

etmek içindir. Ayette geçen “rebve” de �sa’ya gebe kalan Meryem’in onu do�urmak için

sı�ındı�ı yerdir. Ayette buranın düz ya da meyveli ve verimli bir yer olan “karâr” ve

akarsuyu olan “ma’in” oldu�u belirtilmi�tir. Ate� bu yerin Beyt-i Makdis, Mısır veya

�am oldu�unu tartı�anların mevcudiyetinden de bahseder. Ayrıca Ate�, Meryem’in

yerle�ti�i yerin neresi oldu�u konusunda, Matta �ncili birinci ve ikinci Babdan

açıklamalar yapmı� ve �sa’nın Mısır’a götürüldü�ünden bahsetmi�tir. Kendisi bu yerin

tam olarak neresi oldu�unu söylememi� ama farklı görü�lere tefsirinde yer vermi�tir.

Özellikle et-Tefsirü’l-Hadis’ten �u görü�e de�inmi�tir: “Herhalde olay, Hıristiyanlar

vasıtasıyla Hz. Peygamberin ya�adı�ı çevreye aktarılmı�tır. Ayete geçen rebve’nin,

içinde Nil ırma�ı bulunan Mısır olması mümkündür. Çünkü ortasından Nil’in aktı�ı

Mısır topra�ı, meyveli ve verimlidir.”5

Tekrar Hz. �sa’nın mucizelerine dönecek olursak; �ncillere göre, �sa mucizeleri

kendi ba�ına göstermi�tir. Fakat Kur’an’a göre bu mucizeler Allah’ın izni ile

gerçekle�mi�tir. Hz. �sa’nın çocuklu�u ve mucizeleri ile ilgili bilgiler bazen �ncil’de ve

Kur’an’da ortak �ekilde yer alır. Fakat Kur’an �sa’nın bu mucizeleri gerçekle�tirirken

kaç ya�ında oldu�u konusuna de�inmemi�tir. Mesela apokrif Tomas �ncili’nde �sa’nın

be� ya�ında iken oynadı�ı dere kenarında on iki serçe figürü yaptı�ı ve onlara “gidiniz”

dedi�inde ku�ların uçup gitti�i anlatılır.6 Olay Kur’an’da ise �öyle yer alır: “Ben size

1 Bkz. Markos, 6: 3. 2 Bkz. Luka, 4: 17; Yuhanna, 7: 15. 3 Bkz. Harman, “�sa”, TDV�A., C. XXII, s. 467. 4 Mü’minûn, 50. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VI, s. 103. 6 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 298.

Page 167: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

155

Rabbinizden bir mucize getirdim, ben çamurdan ku� �eklinde bir �ey yaparım, ona

üflerim Allah’ın izni ile hemen ku� oluverir…”1

Ate�, bu ayetin tefsirinde Hz. �sa’nın mucizelerine de�inildi�ini açıklayan kısa

bir cümleden sonra, ayette geçen “ennîy ahluku lekum- Ben sizin için yaratırım”

denilmesi üzerinde özellikle durmu�tur. Burada “Halk”ın aslında yoktan var etmek

de�il, takdir etmek ölçü ve biçim vermek anlamına geldi�ine, Hz. �sa’nın da bu fiili

kullanmı� olmasının, bu sözü kullanmakta bir sakınca olmadı�ına delil oldu�una

de�inmi�tir.2

3.4.5. �sa’nın Tebli�i

Hz. �sa’nın tebli� vazifesine kaç ya�ında nerede ba�ladı�ı konusu Kur’an’da

açıklanmamı�tır. �ncillerde onun tebli� görevi Yahya’nın zindana atılması ile ba�latılır.3

�sa, “Zaman doldu. Tanrı’nın egemenli�i yakla�tı, tövbe edin. Müjde’ye inanın”4

diyerek görevine ba�lar. Bunu birbiri ardınca mucizeler takip eder. Fakat �sa’nın

tebli�de bulunaca�ı toplum, dinî ve siyasî açıdan oldukça karı�ıktır. �sa’nın do�um yeri

olan Nasıra kasabasının Galile muhitinde birçok etnik grubun barındı�ını görürüz.

Burada Yahudi olmayanlar, Fenikeliler, Suriyeliler, Yunanlar ve Araplar ya�amaktaydı.

Ço�unlu�u olu�turan Yahudilerin mesle�i genellikle çiftçilik ve balıkçılıktı. Ayrıca

toplumda devlet memurları ve din görevlileri de mevcuttu. Yahudili�in merkezi ise

Filistin’deki Kudüs’tü. Filistin bölgesindeki halkın ço�u tek tanrı inancı ta�ırken

aralarında putperestler de vardı. Siyasî açıdan Roma baskısı altında bulunan halk rahat

de�ildi. Buna bir de dinî açıdan Yahudi mezheplerinin sürekli mücadele halinde olması

eklenince halktaki huzursuzluk iyice artmaktaydı. Ümitsizlik içindeki halkın tek

tesellisi, Davud soyundan gelecek bir Mesih beklentisiydi.5

Yahudiler bir Mesih beklentisi içinde olmalarına ra�men, �sa’nın ıslahatçı

vaizli�ine pek sıcak bakmamı�lardır. �sa’ya inananlar genellikle, yurtlarından

uzakla�mı� kimseler, köleler ve yoksullardır. Çünkü �sa’nın ça�rısı, dı� dünyanın

1 Âl-i �mrân, 49. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 46–47. 3 Yuhanna’ya göre tebli� Yahya’nın tutuklanmasından önce ba�lamı�tır. Bkz. Yuhanna, 3: 22–24. 4 Markos, 1: 15. 5 Bkz. Ernest Renan, �sa’nın Hayatı, (Çev. Ziya �hsan), �stanbul 1992, s. 17-18; Sönmez, “�nciller ve

Kur’an I�ı�ında Hz. �sa”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, s. 152-153.

Page 168: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

156

önemsizli�i olup, esas önemli olanın iç dünya oldu�u fikrine dayanmaktaydı.1 Fakat bu

ça�rı dünya malına çok önem veren �srailo�ullarına pek ho� gelmeyince onlar, �sa’ya

inanmamı�tı.

Görüldü�ü gibi �srailo�ulları kabul etmese de �sa Yahudi toplumuna gönderilmi�

bir elçidir. �ncil bu olaya �u pasaj ile de�inir: “Ben yalnız �srail halkının kaybolmu�

koyunlarına gönderildim.”2 Bu ifadenin Kur’an’daki kar�ılı�ı ise �u ayettir: “O,

�srailo�ullarına bir elçi olacak…”3 Ayrıca Hz. �sa, Kur’an’da bildirildi�ine göre

mübarek kılınmı� ve kendisine kitap verilmi�tir: “Ona Kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve �ncil’i

ö�retecek, Onu �srailo�ullarına bir elçi yapacak…”4 Ayrıca Kur’an’da Hz. �sa’nın

milletine sesleni�ine de yer verilir: “ (Ben), benden önce gelen Tevrat’ı do�rulayıcı

olarak ve size haram kılınan bazı �eyleri size helal yapayım diye gönderildim. Size

Rabbinizden bir mucize getirdim. Allah’tan korkun, bana itaat edin. Allah benim de

sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin; do�ru yol budur.”5 Bu ayetler Ate� tarafından

bir-iki cümle ile açıklanmı�tır. Özellikle ayetin önemli bir kısmını olu�turan “haram

kılınanları helal kılma” konusunda tefsirde bir açıklama yapılmamı�tır.

Bu zor görev kar�ısında Hz. �sa’dan risaletini tebli� konusunda söz alınmı�tır.

“Biz peygamberden (verdi�imiz görevi yapıp, gerçe�i duyurmak hususunda) kuvvetle

sözlerini almı�tık; senden Nuh’tan, �brahim’den, Musa’dan, Meryem o�lu �sa’dan

onların hepsinden sa�lam söz almı�tık.”6 Bu ayet ile sadece �sa’dan de�il tüm

peygamberlerden görevlerini yapacaklarına dair söz alındı�ı anla�ılmaktadır. Ate�

burada, peygamberlik görevinin zorlu�undan bahsedildi�ini söyler. Ayrıca ayetin ileride

anlatılacak Hendek Sava�ı ve Müslümanları bekleyen zor günlere bir hazırlık niteli�i

ta�ıdı�ını anlatır.7 Alınan bu söz üzerine gönderilecek vahyin Allah tarafından oldu�u

Hz. �sa’ya bildirilmi�,8 ona bir hidayet ve ö�üt olarak �ncil verilmi�tir: “Onların

ardından yanlarındaki Tevrat’ı do�rulayıcı olarak Meryem o�lu �sa’yı gönderdik ve

Ona içinde yol gösterme ve nur bulunan, önündeki �ncil’i verdik. �ncil sahipleri Allah’ın

1 Bkz. �smail Racî el-Fârukî -Lâmiâ el-Fârukî, �slâm Kültür Atlası, Çev. Mustafa Okan Kibaro�lu-

Zerrin Kibaro�lu, s. 71. 2 Matta, 15: 24. 3 Âl-i �mrân, 49. 4 Âl-i �mrân, 48–49; ayrıca Bkz. Nisa, 171; Mâide, 75; Meryem, 30–31. 5 Âl-i �mrân, 50–51. 6 Ahzâb, 7. 7 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. VII, s. 139–140. 8 Bkz. Mâide, 117; Nisa, 163.

Page 169: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

157

onda indirdi�i ile hükmetsinler.”1 Bu ayet Meryem o�lu �sa’nın kendinden önceki

Tevrat’ı do�rulayıcı olarak geldi�ini bildirir.

Ate�, bu ayetin tefsirini yaparken, ayetin içindeki “min” harf-i cerinin iki

durumundan bahsetmi�tir. Birinci duruma göre e�er min beyaniyye ise, “önünde

bulunan Tevrat’ı do�rulayıcı” anlamı ta�ır. �kinci durumda min ba’diyye ise, “Tevrat’ın

bir kısmını do�rulayıcı �ncil” anlamına gelir ki, birinci anlam do�ru olup, ikinci anlam

zorlama olur. Yani Ate�, ayette �öyle buyruldu�unu söyler: “Tevrat’ı (ikinci ihtimale

göre Tevrat’ın kaybolmaktan, tahriften korunmu� kısmını) do�rulayan Meryem o�lu

�sa’yı gönderdik. Ona �ncil’i verdik.” Ate�’in görü�lerine göre Kitab’ın kime

gönderildi�ine açıklık getirildikten sonra, Hıristiyanlara �ncil’i do�ru dürüst

uygulamaları emredilmi�tir. Ate�, “Hıristiyanların emredilen hükmü do�ru dürüst

uygulamaları neticesinde dü�manlı�ın ve ayrılı�ın ortadan kalkaca�ı” görü�ünü

savunmu�tur.2

Ayetin devamında da Hz. Muhammed’e hitap vardır: “Sana da kendinden önceki

Kitab’ı do�rulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak bu Kitab’ı gerçekle indirdik. Artık

onların aralarında Allah’ın indirdi�iyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların

keyiflerine uyma… Allah dileseydi hepinizi bir ümmet yapardı. Fakat size verdi�i

(nimetler) içinde sizi sınamak istedi…”3 Bu ayetler Hz. Muhammed’e Allah katından

indirilmi� olup Kur’an’ın Tevrat ve �ncil’i do�ruladı�ına kanıttır. Ate� bu ayeti �öyle

yorumlar: “Yani Kur’an kendinden önceki kitapların koruyucusu ve kollayıcısıdır.

Onlardaki ayetleri do�rular, onları Allah’ın sözü kabul eder. Fakat onlara sokulan

tahriflere de i�aret eder. Böylece o, kitaplardaki hak ile hak olmayanları birbirinden

ayırt eder. Kur’an ölçüdür. Kur’an’ın anlattı�ı mevzular e�er Tevrat’ta yoksa bunlar

zamanla kaybolmu�tur.”4

Ayrıca bu ayetler ile Hz. Muhammed’e, Ehl-i Kitab’ın keyfine göre hüküm

vermemesi hatırlatılmı�tır. Allah her ümmete ayrı �eriatlar vermi�tir ve ümmetler,

�eriatlara uyup uymama ile sınanmı�lardır. Ate�, bu açıklamaları yaptıktan sonra Re�id

Rıza’nın bu ayetler hakkındaki görü�ünü uzun uzadıya tefsirine eklemi�tir.5

1 Mâide, 46–47. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 6–7. 3 Mâide, 48–49. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s.7. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 8–10.

Page 170: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

158

Kısaca özetleyecek olursak, �sailo�ullarına gönderilen Hz. �sa, onları Allah’a

kullu�a ça�ırmı�tır.1 Bu esnada hitab etti�i topluma, kendine emredildi�i gibi, namaz ve

zekâtı tebli� etmi�tir.2 Ate�, bu ayette bahsedilen namaz ve zekât konusunun içeri�i

hakkında bir açıklama yapmamı�tır. Hz. �sa’nın bu ça�rısı toplum tarafından hemen

kabul görmemi�tir. Bu durumda Kur’an’ın da belirtti�i gibi Hz. �sa birçok mucize ile

desteklense de büyücülükle suçlanmaktan kurtulamamı�tır.3

Burada Ate�’in Mesih konusundaki açıklamalarına de�inebiliriz. Kur’an’da 9

ayette 11 kez geçen4 Mesih kelimesinin kullanım amacı açıkça belirtilmemi�tir. �sa

(a.s.)’nın Mesih olarak anılması ilk defa Âl-i �mrân 45. ayettedir. Müfessirlerin Mesih

kelimesini birkaç anlamda kullandıklarını belirten Ate�, bu kelimenin �branice me�îh ya

da mi�îyâ kelimesinden gelerek zamanla Mesih oldu�unu bildirmi�tir. Ate�’e göre bu

kelime, Allah tarafından seçilmi�, tertemiz bir insan anlamı ile kullanılmaktadır.5

Ate�’in, Mesih beklentisi konusu hakkındaki görü�leri “�sa’nın Ahir Zamanda �nece�i”

ba�lı�ı altında ele alınacaktır.

3.4.6. �sa’nın Mucizelerle Desteklenmesi

Kur’an Hz. �sa’nın mucizelerine, Meryem’e üflenen ruh ile dünyaya

gelmesinden haber vererek ba�lar.6 Ayrıca Hz. �sa Allah’tan bir kelime olarak

bahsedilmi�7 ve Rûhu’l-Kudüs ile desteklendi�i bildirilmi�tir.8 Bu ifade sadece Hz. �sa

için kullanılmı�tır. Hz. �sa’nın mucizeleri, do�ar do�maz onun be�ikte konu�ması ile

devam etmi�tir.9 O, çamurdan yaptı�ı ku�a üfleyip onu canlandırmı�, ölüleri diriltip,

körü ve cüzzamlıyı iyile�tirmi�, evde yenilen ve biriktirilen �eylerden de haber

vermi�tir.10 Son olarak da gökten bir sofra indirmi�tir.11

1 Bkz. Bakara, 87; Mâide, 110–117. 2 Bkz. Meryem, 30. 3 “… Fakat o, kendilerine açık deliller getirince, bu apaçık bir büyüdür, dediler.” Saff, 6. 4 Bkz. Âl-i �mrân, 45; Nisa, 157, 171–172; Mâide, 17, 72, 75; Tevbe, 30–31. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 46. 6 Bkz. Nisa, 171; Enbiya, 21; Tahrim, 12. 7 Bkz. Âl-i �mrân, 39, 45, Nisa, 171. 8 Bkz. Bakara, 87, 253; Mâide, 110. 9 Bkz. Meryem, 30; Mâide, 110; Âl-i �mrân, 46. 10 Bkz. Âl-i �mrân, 49; Mâide, 110. 11 Bkz. Mâide, 112-115.

Page 171: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

159

Sonuçta her peygambere verildi�i gibi Hz. �sa’ya da birçok mucize verilmi�tir.

Fakat Hz. �sa’nın göstermi� oldu�u bu mucizeler di�er peygamberlerin mucizeleri ile

kıyaslanacak olursa daha farklıdır.

3.4.6.1. Gökten Sofra �ndirilmesi

Hz. �sa tebli�ine �srailo�ullarından bir cevap bulamayınca, kendisine Allah

yolunda yardım edecek ki�iler aramı�tır. Bu sebeple ona yardımcı olacak Havarîler

verilmi�tir.

“�sa onlardan inkârı sezince: Allah yolunda kimler bana yardımcı olacak? dedi.

Havariler: Biz Allah (yolun)un yardımcılarıyız. Allah’a inandık, �ahit ol biz,

Müslümanlarız.”1 Ate�, bu ayetin tefsirinde Hz. �sa’ya gönderilen yardımcılardan, “Hz.

�sa’nın özel çömezleri” olarak bahsetmi�tir. Ayetin devamında, “Rabbimiz, senin

indirdi�ine inandık, elçiye uyduk, bizi �ahitlerle beraber yaz”2 denilmektedir. Ate�’e

göre, Havarilerin bu imanı Allah’ın bir lütfudur. Ate�, bu ayetlerin tefsiri üzerinde

fazlaca durmamı�, özellikle bir sonraki ayet olan Âl-i �mrân 54’te, Hz. �sa’ya kurulan

tuzaktan bahsetmi�tir.3

Havariler Hz. �sa’ya inanmalarına ra�men, ondan bir mucize istemekten de

çekinmemi�lerdir. “Havariler demi�lerdi ki: Ey Meryem o�lu �sa, Rabbin bize gökten

bir sofra indirebilir mi? (�sa) inanıyorsanız Allah’tan korkun dedi. �stiyoruz ki ondan

yiyelim, kalplerimiz iyice yatı�sın, senin bize do�ru söyledi�ini bilelim ve buna bizzat

tanık olalım, dediler. Meryem o�lu �sa da: Allah’ım bizim üzerimize gökten bir sofra

indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için (o gün) bir bayram olsun ve o (olay),

Senden bize bir mucize olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık verenlerin en hayırlısısın, dedi.

Allah buyurdu ki: Ben onu sizin üzerinize indirece�im, ama ondan sonra sizden kim

inkâr ederse ben ona dünyalarda hiç kimseye yapmayaca�ım azabı yaparım.”4

Ate�, Mâide suresinin 109-120. ayetlerin tefsirine dört sayfa ayırmı�tır. Hz. �sa

ile ilgili olan bu ayetlerin Kur’an’da üç kısım olarak ele alındı�ını belirtmi�tir. Biz

burada konumuzla ilgili iki kısma de�inece�iz.

Birinci kısım 110. ayetin belirtti�i, Hz. �sa’ya verilen mucizelerden ibarettir.

Ate� bu bilgiler için, Hz. �sa’nın göstermi� oldu�u mucizelerin Hıristiyanlar arasında

1 Âl-i �mrân, 52. 2 Âl-i �mrân, 53; ayrıca Bkz. Mâide, 111. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 47. 4 Mâide, 112-115.

Page 172: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

160

bilindi�ini ve Hıristiyanların aralarında anlattıkları bu mucizelerin Kur’an tarafından

tekrar onlara hatırlatıldı�ını bizlere aktarmaktadır.1

�kinci kısım ise biraz önce bahsetti�imiz 110-115. ayetlerin açıklamalarını içerir.

Havarilerin gökten bir sofra istemesine cevaben, Yüce Allah’ın inen bu sofraya itiraz

edenleri cezalandıraca�ını söyledi�i bu ayetlere göre Ate�, gökten bir sofra indirilip

indirilmedi�inin ayetlerde açık olmadı�ını söylemi�tir. Fakat “sözgeliminden böyle bir

sofranın indi�i anla�ılmaktadır” diyerek sözlerini noktalamı�tır. Ate�, konu ile ilgili

olarak �bn Abbas’a dayanan bir rivayete yer vermi�tir. Bu rivayete göre �sa (a.s.)

�srailo�ullarına vaaz ederken, “E�er Allah için otuz gün oruç tutar, sonunda dilekte

bulunursanız, Allah size diledi�inizi verir” demi�tir. Bu sözü tutan Havarilere gökten bir

sofra inmi�tir.2

Ate�, müfessirlerin Hıristiyan kaynaklara dayanarak sofranın içeri�i hakkında

çe�itli rivayetlerde bulunduklarını bildirmi�, ayrıca Razi’nin de bu konu hakkındaki

görü�lerini nakletmi�, son olarak kendi görü�üne yer vermi�tir. Fakat biraz önce

“sözgeliminden böyle bir sofranın indi�i anla�ılmaktadır” ifadesiyle görü�ünü belirten

Ate�, açıklamasının devamında “Hz. �sa’ya gökten sofra indi�i kesin de�ildir” diyerek

birbiriyle çeli�en fikirler ileri sürmü� görünmektedir. Müfessirlerin ço�unlu�una göre

gökten bir sofra inmi�tir ama Ate�’e göre sofranın içeri�ini ancak Allah bilir ve bu

konuda da sa�lam bir delil yoktur. Hatta Ate� burada Katade’ye göre, Allah’ın inen bu

sofrayı inkâr edecek olanlara kar�ı bir azaptan söz etmesinin Havarileri korkuttu�undan,

bu sebeple Havarilerin sofra istemekten vazgeçmi� oldu�undan bahsetmektedir. Bu

olayın bugünkü �ncillerde yer almadı�ını bildiren Ate�, buna benzer bir olay olan

�sa’nın be� bin ki�iyi doyurması3 hadisesine de tefsirinde yer vermi�tir.

�ncillerde anlatılan bu olayın Kur’an’ın anlattı�ına benzedi�ini, ama aynısı

olmadı�ını belirten Ate�, günümüzde Kudüs’te hem Müslümanların, hem de

Hıristiyanların saygı gösterdi�i Davud Peygamber binası içinde bulunan “Sofra

Evi”nden bahseder. Buna göre Hıristiyanlar ya da onların bir bölümü, Hz. �sa ve gökten

inen bu sofraya inanmaktadır. Peygamberimiz ile görü�en Hıristiyanların bu kanıda

oldu�unu belirten Ate�, Kur’an’ın bu olaya kısaca de�indi�ini fakat ayrıntıya

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 85. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 86. 3 Bkz. Matta, 14: 17; Markos, 6; Luka, 9; Resullerin ��leri, 10: 5–16.

Page 173: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

161

girmedi�ini söylemi�tir. Ate�’in her zaman belirtti�i gibi Kur’an’ın amacı, insanların

bildi�i bir �eyi kendilerine hatırlatıp ö�üt vermektir.1

Bu sofranın niteli�i hakkındaki ayrıntıların Müslümanlarla ili�kide bulunan

Hıristiyanlardan alındı�ını söyleyen Ate�’in konuyla ilgili di�er bir görü�ü de çok

önemlidir. Ate�’e göre, “O zaman Hıristiyanların ellerinde bulunan �ncil parçaları

zamanla ortadan kaldırılmı� veya kalkmı� oldu�u için bu sofra olayı mevcut �ncillerde

yer almamı�tır ama olayın Kur’an’da anlatılması, Hıristiyanların tamamının olmasa bile

bir kısmının elinde buna dair parçalar oldu�unun kanıtıdır. Aksi takdirde Kur’an’ın bu

olayı anlattı�ını duyan Hıristiyanların �ncil’de böyle bir �ey yoktur diyerek

Müslümanlara itiraz etmesi gerekirdi. Ancak böyle bir itiraz meydana gelmemi�tir.”2

Son olarak Ate�, Kur’an’ın indi�i dönemde �ncillerde var olan, fakat �ncililerin

Latince olması sebebiyle, Hz. Peygamberin haberdar olmadı�ı bir olayı kendisine

vahyedilerek anlatan bu ayetlerin, sa�duyu sahiplerinin dikkatini Kur’an vahyinin

önemine çekti�inden bahsetmi�tir.3

Konu ile ilgili olarak de�inmek istedi�imiz bir nokta da, Ate�’in Gerçek Din Bu

II adlı eserinde gök sofrası ile ilgili görü�leridir. Ate� bu eserini -Mesh olayında

de�indi�imiz gibi- Turan Dursun’un Din Bu adlı eserine cevaben yazmı�tır. Gök sofrası

ile ilgili olarak Dursun, Havarilerin �sa’ya inanmamı� oldukları için bir sofra

indirilmesini beklediklerini görü� olarak beyan etmi�tir. Buna kar�ılık Ate�, Havarilerin

sofra istemelerinin �sa’ya inanmamaları sebebiyle de�il, kalplerinin itmi’nân (tam

güven ve huzur) bulması için oldu�unu belirtmi� ve Bakara 260. ayeti örnek göstererek,

Hz. �brahim’in Allah’a inanmadı�ı için de�il, kalbinin itmi’nân bulması için bir ölünün

diriltilmesini görmek istedi�i olayına vurgu yaparak Dursun’a cevap vermi�tir.4

Ayrıca Dursun’un gökten sofra inmesini mümkün görmemesine, “Allah için güç

bir �ey yoktur” �eklinde cevap veren Ate�, “Havarilerin gökten inmesini istedikleri bu

sofranın maddî bir sofra oldu�unu nereden biliyoruz” demi�tir. Ate�’e göre, bu sofra

kalplerinin tatmini için istenmi�tir. Bu sebeple maddî sofra geçici olup insan onu

görünce inanmakta ama sonra unutmaktadır. Yani onunla itmi’nân hâsıl olmaz.

Kur’an’a göre gönüllerin itmi’nâna kavu�ması zikir ile gerçekle�ebilir. Ayrıca feyiz de

önemlidir. Bu görü�leri bildiren Ate�, son olarak, “ ��te sanıyorum ki �sa’nın Havarileri

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 87. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 87. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 87. 4 Bkz. Ate�, Gerçek Din Bu II, s. 40.

Page 174: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

162

de kendisinden gönüllerini tam huzur ve itmi’nâna kavu�turacak bir feyiz sofrasının

indirilmesini istemi�lerdir. Allah isterse maddî sofra da indirebilir ama gönlü asıl

itmi’nâna kavu�turacak olan manevî a�k ve feyiz sofrasıdır. Bu da ancak

peygamberlerin ve onların çömezi olan velilerin önünde yenilebilir”1 demi�tir. Ate�’in

itmi’nân ve feyz meselesine tasavvufî bir yorum getirdi�ini görmekteyiz. Fakat Ate�, bu

görü�lerine tefsirinde yer vermemi�tir.

3.4.7. �sa’nın Ölümü

Hıristiyanlıkta �sa’nın ölümü çarmıh meselesi ile iç içe geçmi� ve Kur’an-ı

Kerim de bu konu üzerinde önemle durmu�tur. Kur’an üç surede geçen ilgili ayetler ile2

Hz. �sa’nın Yahudilerce öldürülmedi�ini ve asılmadı�ını zikretmi� ama onun akıbetini,

ölüp ölmedi�ini, ref’inin ve nüzulünün nasıl oldu�unu ise açıkça beyan etmemi�tir.

Hıristiyan inançlarına göre, IV. yy’a ait üç bölümlü, on iki maddeli Havariler

Kredosuna göre her Hıristiyan;

1- �sa’nın Pilatus zamanında çarmıha gerildi�ine, öldü�üne ve gömüldü�üne,

2- Üçüncü gün ölüler arasında dirildi�ine,

3- Göklere yükseltildi�ine,*

4- Babanın sa�ına oturdu�una,

5- Oradan ölüleri ve dirileri yargılamak üzere inece�ine, inanmak zorundadır.3

Hıristiyanların önemle üzerinde durdukları çarmıha gerilme olayı kendi

aralarında da tartı�malı konulardandır. Bilindi�i üzere, üç yıl gibi kısa bir süre içinde

ö�retisini yaymaya çalı�an �sa’ya çok az ki�i iman etmi�tir. �sa’nın Cumartesi yasa�ına

kar�ı hastaları tedavi etmesi, �eriatın zaruret halinde yumu�atılabilece�ini söylemesi,

�ekilsel dindarlı�ı ele�tirerek, çevresine toplananlara yeni yorumlar ile vaaz vermesi,

onun Yahudi din adamlarını kar�ısına almasına ve idareci çevrelerde ho�nutsuzlu�a

sebep olmu�tur.4 Bu durumdan rahatsız olan Ferisiler, Romalı yöneticilere yaranıp

dünyevî menfaatleri u�runa siyasî idareyi �sa aleyhine kı�kırtmı�lardır.5 Sonuçta

1 Ate�, Gerçek Din Bu II, s. 41. 2 Bkz. Âl-i �mrân, 52–55; Nisa, 157–158; Mâide, 116–117. * Hıristiyanlar �sa’nın gö�e çıkmasını Paskalya’dan 40 gün sonra hatıra amaçlı kutlarlar. Buna “�sa’nın

Miracı Bayramı” (Ascension) adı verilir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Ali Erba�, Hıristiyanlıkta �badet, s. 72; ayrıca bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 354.

3 Bkz. Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 280–281. 4 Bkz. Sarıkçıo�lu, Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 306. 5 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 17–20.

Page 175: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

163

havarilerden Yahuda �skaryot’un yardımı ile yakalanan �sa, Yahudi Yüksek

Mahkemesi’nde yargılanarak idama mahkûm edilmi�tir.1

Kanonik �ncillere göre, Romalı idareciler �sa’yı suçlu bulmamı� ve onu

cezalandırmak istememi�lerse de, Yahudi ileri gelenlerinin ısrarı üzerine �sa haça

gerilmi�tir.2 �sa’nın ölümü meselesinde; tutuklanmasından sonra talebelerinin durumu,

idamdan önce ne içti�i, ölümü esnasında yanında kimin bulundu�u, dirildikten sonra

ya�ananlar vb. konular Kanonik �ncillerde farklı �ekillerde aktarılmı�tır.3

Bu çeli�kileri Ate�, Nisa suresi 156-159. ayetlerin tefsirinde üç sayfada ele

almı�tır. Ate�, Kanonik �ncillerdeki çeli�kilere özetle de�inmi�tir. Burada Matta 26: 56,

69-74; 27: 45-46. pasajlara yer veren Ate�, özellikle çarmıhta iken �sa’nın: “Eli, Eli,

lama sabaktani? Allah’ım Allah’ım niçin beni bıraktın?” yakarı�ına dikkat çekmi�tir.4

Bazı Hıristiyan kaynaklarına göre çarmıhta iken bir ara �sa’nın imanı gev�emi�,

bir bulutun Babasının yüzünü ondan gizlemesi ile ümitsizli�e kapılarak, bu kadar

a�a�ılık bir millet için ızdırap çekti�ine üzülerek bu sözleri sarf etmi�tir. Fakat ilahî

insiyakı galip gelince bu isyandan vazgeçmi�tir.5

Ate�’in de�indi�i di�er çeli�kiler; Markos �ncilinde, Yahuda’nın intiharından

bahsedilmedi�i, Matta �ncilinde haça gerilme saati belirtilmedi�i halde, Markos’ta

üçüncü saat �eklinde ifade edildi�idir. Örnekleri ço�altan Ate�, Allah sözünde bu kadar

tutarsızlık olamayaca�ını belirtmi�tir.6

Bu çerçevede, Mecdelli Meryem ile ilgili olan çeli�kili bilgilere Ate�’in yorumu

ilginçtir: “�sa’nın kabirden kalkı�ını ilk gören ki�inin Mecdelli Meryem oldu�u”

konusuna de�inen Ate�, �sa’nın hayatta iken bu kadından yedi cin çıkardı�ından

bahsetmi�tir. Ate�’e göre bu kadın normal birisi de�ildir. E�er rivayetlerde bir gerçeklik

payı varsa bu kadın yine cin görmü� ve bu cin de �sa kılı�ına girmi�tir. Ate�, burada cin

ve mele�i ayırt edemeyecek zekâya sahip Mecdelli Meryem’in �sa’yı görmü� oldu�unu

söylemesi ve hiçbir kültüre sahip olmayan ümmî �akirtlerin de buna inanması

1 Bkz. Matta, 26–27; Markos, 15–16; Luka, 23; Yuhanna, 19. 2 Bkz. Luka, 23: 13–25. 3 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Kuzgun, Dört �ncil Yazılması Derlenmesi Muhtevası Farklılıkları ve

Çeli�kileri, s. 265–273. 4 Bkz. Matta, 27: 46; Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 397. 5 Bkz. Renan, �sa’nın Hayatı, s. 234–235; Renan’ın bu eserinde �sa’nın ölümü dramatik bir dille kaleme

alınmı�tır. 6 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 400.

Page 176: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

164

sonucunda, �sa’nın ölüp gö�e çıkarıldı�ı inancının Hıristiyanlar arasında yayıldı�ını

ileri sürmü�tür.1

Kur’an Hz. �sa’nın ölümünü açık �ekilde ele almaz. Bu konuda inceleyece�imiz

ilk ayette Ate�, çarmıh hadisesinin altında yatan aslî suçun açıklamasına yer vermi�tir.

“Allah demi�ti ki: Ey �sa! Ben seni vefat ettirece�im, bana yükseltece�im, seni

inkâr edenlerden temizleyece�im ve sana uyanları, ta kıyamet gününe kadar inkâr

edenlerin üstünde tutaca�ım…”2

Konu ile ilgili ayetlerin açıklamasında Ate�, Re�id Rıza’nın, Tefsîru’l-Kur’ani’l-

Hakîm’inden yararlanmı�tır. Çarmıh hadisesi Âdem’in yasak meyveyi yeyip, Allah’a

asi olması sebebiyle vuku bulmu�, bu sebeple Âdem soyundan gelenler hem Âdem’den

hem de kendi günahlarından ötürü cezaya müstahak olmu�lardır. Bu durumda, Allah’ın

Âdemo�ullarını cezalandırması rahmetine aykırı, cezalandırmaması da adaletine aykırı

olmaktadır. ��te Allah ilk isyandan bu yana hep rahmet ve adalet sıfatlarını

ba�da�tırmayı dü�ünmü� ve sonunda kendi nefsi olan o�lunu, bir çocuk �eklinde, bir

kadının karnına koyarak onun bir insan olarak dünyaya gelmesine karar vermi�tir. Bu

çocuk insanlar gibi ya�ayarak insanların zulmü ile insanları ezelî günahtan kurtaracaktır.

Hıristiyan kaynaklarına göre olayı aktaran Re�id Rıza, olayın mantı�a sı�ar bir tarafının

bulunmadı�ını dile getirmi�, Ate� de bu fikri onaylamı� ve �öyle yorumlamı�tır: “Allah

adalet ve rahmet sıfatlarını ba�da�tırabilmek için Âdem’in yaratılı�ından itibaren

dü�ünüp, çareyi bu uzun müddet zarfında bulabilmi�se demek ki O, uzun süre aciz

kalmı� ve bir çözüm yolu bulamamı�tır.” Ate�, sözlerini “Hâ�â, Allah’a hiçbir an

cahillik ve acizlik arız olmaz” diyerek bitirmi�tir. Ayrıca insanları affetmek için

Allah’ın çareler dü�ünmesi abestir ve babanın suçunu çocu�un çekmeyece�i, yoksa bu

durumun Allah’ın adaletine ters dü�ece�i Ate�’in yorumları arasındadır.3

Aslî suç sebebiyle kendini feda eden �sa’nın çarmıhta ölmesini �iddet olarak

kabul eden farklı görü�ler de mevcuttur. Hıristiyan gelene�inde �iddetin

me�rula�tırılmasında çarmıh, yani kefaret doktrininin rolü büyüktür. �sa’nın çarmıhta

ölmesi, insanlık tarihinde hukuk ve günaha ba�lılık döneminin kapanıp, iman ve sevgi

aracılı�ı ile kurtulu� döneminin açılmasına ba�langıç sayılmı�tır.4 Fakat “sevgi ve barı�

Tanrısının” �iddete pirim veren çarmıh olayı ele�tiriye açık bir mevzudur. Ayrıca �sa’yı

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 400. 2 Âl-i �mrân, 55. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 50–52. 4 Bkz. Romalılar, 3: 25–26.

Page 177: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

165

çarmıha germe eyleminin sorumlusu da açık de�ildir. Sorumlu, onun çarmıhta ölmesine

izin veren ve bunu irade eden Tanrı mı, Pavlus’un mektubunda belirtti�i Yahudiler mi,

yoksa cezayı infaz eden Romalı askerler midir? Bu sorulara Hıristiyan teolojisinde

de�i�ik �ekillerde cevaplar aranmı�tır. Fakat konumuzu fazla da�ıtmamak için bunlara

burada de�inmiyoruz.1

Dinsel �iddet içerikli çarmıh olayı sonuç itibarı ile gerek �ncil yazarları ve

Pavlus tarafından, gerek de ilk dönem Hıristiyanlarınca ilahî bir takdir olarak

kar�ılanmı�tır. Yani bu �iddetin amacı, kim tarafından yapılmı� olursa olsun bir haklılık

ta�ımakta olup, gelece�e yönelik ilahî iradenin gerçekle�mesi ve Tanrı ile iyilerin zaferi

amacına yöneliktir.2

Gerçi çarmıha germe köken itibariyle bir Hıristiyan prati�i de�ildir. Bu

uygulamanın tarihçesini daha eskilere götürmek mümkündür. Mesela Hindu inancına

göre, Kri�na insanlı�ı kurtarmak için ellerinden ve ayaklarından çivilenerek asılmı�tır.3

Burada haçın tarihine kısaca de�inecek olursak, Ortado�u kökenli oldu�u ileri sürülen

haçın tarihinin M.Ö. 3000-4000’lere kadar götürüldü�ünü görebiliriz. Günümüz

tarihçileri haçın ilk defa �ran’da ortaya çıktı�ını ileri sürmektedirler. Anadolu

kavimlerinde ölen ataları simgeleyen, ellerini koruyucu gibi yanlara açan basit insan

resimleri ve gerdanlıklar haçın ilk �eklini göstermektedir. Ayrıca, Hititler, Mitaniler ve

Urartulardan kalan heykellerde de haça rastlanmı�tır. Akamenid, Pers ve Sasani

�mparatorluklarının sikkelerinde de haç kullanılmı�tır. Antik dünyada haça germe belli

bir co�rafyaya özgü de�ildir. Bu ceza Hindistan’da, �skitler’de, Mezopotamya, Kuzey

Afrika, Yunan, Roma ve Kuzey Avrupa kavmi olan Keltler arasında da uygulanmı�tır.

Ölü Deniz Yazmaları da bu cezadan bahsetmektedir. Bazı kayıtlar Budistlerin de haça

saygı gösterdiklerinden ve putperestlerin de ayinlerinde alınlarına haç i�areti yapmı�

olduklarından bahseder. Yani Hıristiyanlıkla bir ilgisi olmayan haç putperest âdeti de

sayılmı�tır.4

Konumuza tekrar dönecek olursak, bu inancın Hıristiyanlı�a bir Babil

efsanesinden geçmi� oldu�unu Lord Headly’nin bir eserinden nakleden �eyh

Tantavî’den alıntı yapan Ate�, 1903–1904 yıllarında ke�fedilen Babil yazıtında bulunan

Bil’in dramının �sa’nın dramı ile aynı oldu�unu 14 madde altında aktarır. 1 Ayrıntılı bilgi için bkz. �inasi Gündüz, Dinsel �iddet, Samsun 2002, s. 72–74. 2 Gündüz, Dinsel �iddet, s. 78. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 51, 402–403. 4 Bkz. Kadir Albayrak, “Dinsel Bir Sembol Olarak Haç’ın Tarihi, Dinî Ara�tırmalar, C. VII, Sa. 19, s.

108–109.

Page 178: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

166

Mesela,

1- Bil esir dü�er / �sa da esir dü�er

2- Bil ile iki haydut götürülür / �sa ile de iki suçlu götürülür.

3- Bil tepeye (çarmıha) çıkınca yer sarsılır / �sa da öldü�ü zaman yar sarsılır.1

Sonuçta her nereden alınırsa alınsın Hıristiyan inancına göre Hz. �sa çarmıhta

öldürülmü�tür ama Kur’an, Hz. �sa’yı öldürdüklerini iddia eden Yahudilere ve onun

çarmıhta can verip, defnedildikten sonra bedeniyle kalkıp gö�e çıkarıldı�ına inanan

Hıristiyanlara �u ayetler ile cevap vermektedir: “Biz Allah’ın elçisi Meryem o�lu �sa

Mesih’i öldürdük, demelerinden ötürü (kendilerini yıldırım çarptı). Oysa onu

öldürmediler ve asmadılar. Fakat (öldürdükleri) kendilerine (�sa’ya) benzer gösterildi.

Onun hakkında ayrılı�a dü�enler, ondan yana tam bir ku�ku içindedirler. O hususta bir

bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu yakinen öldürmediler (onu öldürdüklerini

kesinlikle bilemediler). Hayır, Allah onu (�sa’yı) kendisine yükseltti…”2

Ate�, ayetin yorumunda çarmıh olayının gece oldu�unu, bu sebeple �sa’yı

yakalamaya gelenlerin onu tanımadı�ını belirtir. Onu ihbar eden Yahuda, �sa’yı

askerlere gösterecekti, bu esnada �sa’nın yanındaki tüm �akirtler kaçmı�tı, sadece Petrus

olayı çok uzaktan seyretmi� ama �sa’nın yakalanı�ını yakından görmemi�ti. Ate�’in

vurguladı�ı detay, �sa’nın yakalanı�ının kimse tarafından görülmedi�idir. �hbarcı

Yahuda da bu olaydan sonra bir daha görülmemi�tir.3 Genel �slâmî kanı ihbarcı

Yahuda’nın �sa’ya ihanetine ceza olarak �sa suretine büründürülüp onun yerine

öldürüldü�ü yönündedir. Ate� bu olayı iki �ekilde ele almı�tır.

�lk olarak, vali Pilatus �sa’yı seviyordu ve onu suçsuz buldu�unu ve asmak

istemedi�ini Yahudi kâhinlerine bildirmi�ti. Fakat onun asılmasında kararlı kâhinler bu

ısrarcı tutumlarını sürdürünce Pilatus �sa’yı saklamı� ve yerine ba�kasını idam ettirmi�

olabilirdi. Çünkü kâhinler ve askerler �sa’yı tanımıyorlardı.4

�kinci olarak, çarmıhtan sonra �sa’nın mezarına gelenler onu görememi�lerdi.

Demek ki �sa çarmıha gerilmemi�ti. Fakat onun çarmıhta ölüp gömüldü�üne inananlar

onun mezarını bo� bulunca, �sa’nın dirilip cesedi ile gö�e çıktı�ını sanmı�lardır. Ate� bu

dü�üncede olan �akirtleri; balıkçılıkla u�ra�an, parlak zekâlı olmayan ki�iler olarak

tanımlamı�tır. Ayrıca ümmî olan bu insanlar olayın efsanele�mesinde rol oynamı�lardır.

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 403–404. 2 Nisa, 157–158. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 400. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 400.

Page 179: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

167

Tüm peygamberlerin bir mucizesi oldu�unu söyleyen Ate�, buna ra�men peygamber de

olsa ölen bir insanın cesedi ile gö�e yükselmesini sünnetullaha aykırı bulur.1

Kanonik �nciller Yahuda’nın �sa’nın yerine öldü�ünü kabul etmez. Mesela

Matta �ncili �sa’nın yakalanmasına dayanamayan Yahuda’nın kendini astı�ından

bahseder.2 Resullerin ��leri’nde ise ihbarı kar�ılı�ı aldı�ı tarlada ba� a�a�ı dü�üp bütün

ba�ırsaklarının dı�arı çıktı�ından bahsedilir.3 Barnaba �ncilinde de askerlerin Yahuda’yı

�sa sanmalarına de�inilir: “Ben size gerçe�i söylüyorum. Yahuda’nın sesi, yüzü ve

�ahsiyeti �sa’ya benziyordu.”4

Ate�, Yahuda’nın akıbeti hakkında kesin bilgi bulunmadı�ını ve “onu yakinen

öldürmediler” ayetinin �sa’nın kurtuldu�u ve yerine ba�kasının geçti�i konusuna açıklık

getirdi�ini bildirir. Umumiyetle di�er müfessirlerin de aynı görü�ü benimsedi�ini

söyler.5 Yahuda hakkında Re�id Rıza’nın de�i�ik bir fikrine yer veren Ate�, vicdan

azabından kurtulamayan Yahuda’nın kendisini �sa olarak tanıtıp asıldı�ını nakleder.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Hıristiyan kaynaklarında onun intihar etti�inin

söylenmesi olup, onun kendini askerlere teslim etmesinin de bir çe�it intihar oldu�udur.6

Ate�, Re�id Rıza’nın �sa’nın ölümü ile ilgili olarak �u görü�lerine yer vermi�tir:

“Seni inkâr edenlerden seni temizleyece�im” ayetine binaen Allah’ın �sa’yı

dü�manlarının elinden kurtarmı� ve gizlice ba�ka bir ülkeye gönderilen �sa normal

hayatını devam ettirdikten sonra ölmü�tür, vefatından sonra da ruhu Allah katında

derecelere yükseltilmi�tir. Ate� konu ile ilgili açıklamalara Re�id Rıza’nın görü�leri ile

devam etmi�, kendi dü�üncelerine yer vermemi�tir.7 Re�id Rıza’nın bu görü�leri ise �u

�ekilde ele�tirilmi�tir: Hz. �sa Yahudilerce öldürülmediyse kalan hayatını nasıl ve

nerede geçirmi�tir?8 Bu esnada nübüvvet görevi ne olmu�tur? Görüldü�ü gibi bu

soruların cevapları muallâkta kalmaktadır.

Çalı�mamızda genel Hıristiyan inancına göre �sa’nın çarmıhta ölmü� oldu�una

inanıldı�ından bahsettik. Fakat tarihsel süreçte çarmıh hadisesini kabul etmeyen

Hıristiyan mezhepleri de mevcuttur.

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 400. 2 Bkz. Matta, 27: 5. 3 Bkz. Resullerin ��leri, 1: 18. 4 Bkz. Muhammed Ali Kutup, Barnaba �ncili Ara�tırmalar, Çev. Osman Cilacı, Konya 1998, s. 88. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 401. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 52. 7 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 52. 8 Bkz. Zeki Sarıtoprak, �slâm �nancı Açısından Nüzul-i �sa Meselesi, �zmir 1997, s. 39–40.

Page 180: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

168

Bu mezheplerden Cerinthi ve Tatianos mezhebine tefsirinde yer veren Ate�, bu

mezheplerin asılmayı kabul etmedi�inden bahseder. Tatianos �arap içmeyi haram

saydı�ından dolayı sapık ilan edilmi�tir. Ayrıca Kanonik �ncillere aykırı �ncil

nüshalarının okunmasının haram sayıldı�ını belirten Ate�, bu nüshaların do�ru bilgiler

içerdi�ini ve bu sebeple yakıldıklarını, bu akıbetten kurtulan tek �ncil’in ise Barnaba

�ncili oldu�unu söylemi�tir.1

�sa’nın haça gerilmeyip, onun yerine Yahuda’nın ya da Cyreneli Simon’un haça

gerildi�ini savunan di�er bir mezhep de Doketizm mensuplarıdır. Bu konuda Doketler,

Kur’an ile örtü�en görü�lerinin yanı sıra, �sa Mesih’in acı çekmedi�i çünkü onun

fiziksel bir bedeni olmadı�ını savunurlar. Hıristiyanlarca mezhep olarak kabul

edilmeyen Doketizm, Gnostik bir hareket sayılır. Eliade bu konu hakkında; “Hz.

Muhammed, Yahudilerin kanısının aksine hem Gnostikler hem de Doketistlerle uyum

içinde �sa’nın çarmıha gerilmesini ve ölümünü yadsır” der.2

Ayrıca Hıristiyan mezheplerinden Basilidianlar’da haça gerilenin Cyreneli

Simon oldu�una inananlardandır. Markionistler, Pavlikanlar, Bardasianlar,

Karpaçratianlar da haça gerilmeyi kabul etmemektedir. Bogomiller ona büyük bir

nefretle bakmakta ve “nasıl ki Mesih binmi�tir diye bir merkebe saygı göstermiyorsak,

üzerine çivilendi�i haçı da kutsamamalıyız” fikrini savunmaktadırlar.3 Kur’an ifadesine

uygun fikirler benimseyen bu ve benzeri mezhepler ne yazık ki heretik sayılmı� ve

fikirlerinin yayılması engellenmi�tir.

3.4.8. �sa’nın Ref’i

Nisâ suresi 158. ayette, “Allah, onu kendisine ref’ etti…” yani yükseltti

denilmektedir. Buna benzer di�er bir ifade, “Ey �sa, ben seni öldürece�in, bana

yükseltece�im…” �eklinde Âl-i �mrân suresi 55. ayette yer alır. Özellikle Âl-i �mrân 55.

ayette geçen “teveffi” kelimesi üzerinde çe�itli yorumlar yapılmı�tır.4

Teveffi kelimesinin açıklaması ile konuya giri� yapan Ate�, kelimenin, “bir i�i

tam yapmak, can almak” anlamlarına geldi�inin söylemi�tir. Teveffi müfessirlerce üç

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 403. 2 Kadir Albayrak, Bogomilizm ve Bosna Kilisesi, Adana 2004, s. 140. 3 Bkz. Albayrak, “Dinsel Bir Sembol Olarak Haç’ın Tarihi”, Dinî Ara�tırmalar, C. VII, Sa. 19, s. 123–

124. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 49-50, 401-402; Ate�, “�sa”, Kur’an

Ansiklopedisi, C. X, s. 205-212.

Page 181: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

169

anlama gelecek �ekilde yorumlanmı�tır. Bunlar: 1- Ölüm, 2- Uyku, 3- Kabz (tamamen

alıp kaldırmak) anlamlarındadır.

Ate� birinci anlama göre, kelimenin ayette “ben seni öldürece�im” anlamında

kullanıldı�ını �bn Kesîr’in tefsirinden faydalanarak açıklamı�tır. Burada kastedilen

gerçek ölümdür. �kinci anlama göre kelimeye “seni uyutaca�ım” manası verilmi�tir ve

bu görü�ü savunanlar az de�ildir. Üçüncü anlam da kelime, “ben seni ruhun ve cesedin

ile yerden alıp bana kaldıraca�ım” manasında kullanılmı�tır ki, Ate� bu yükseli�in

sadece ruh ile oldu�unu savunan müfessirlerin yanı sıra, hem ruh hem beden ile

yükseli�ten bahsedenlerin de mevcut oldu�unu nakletmi�tir. 1

Bu açıklamalardan sonra kendi görü�lerine üç madde halinde de�inen Ate�,

“teveffi”yi gerçek ölüm manası ile kullanmı� ve ref’ konusunu �u �ekilde açıklamı�tır:

1- Kur’an Allah kanununda bir de�i�iklik olmayaca�ını söyler. Bu sebeple Hz. �sa

bedeni ile gö�e yükselemez.

2- Gök ile kastedilen maddî gök ise bu yıldızlardan ibaret olup, �sa yıldızlara mı

çıkarılmı�tır? E�er kastedilen manevî gök ise oraya ceset de�il, ruh girer.

3- Kur’an �sa gö�e yükseltildi demiyor, Allah’a yükseltildi diyor. Yani Allah’a

yükselmek O’nun katında derece kazanmak anlamındadır. Nitekim Kur’an bazı

peygamberler hakkında bu yükseltme ifadesini kullanmı�tır.2

Yani Âl-i �mrân 55. ayette Allah’ın �sa’yı manevî derecelere yükseltmesi

anlatılmak istenmi�tir. Bu yükseli� ise ancak ruhun yükselmesi �eklinde olursa

mantıklıdır. Ate�’in benimsedi�i bu görü�ü Re�id Rıza ve Mahmut �eltut gibi âlimler de

savunmu�lardır.

Ayetin, “ta kıyamet gününe kadar sana uyanları, inkâr edenlere üstün

kılaca�ım…” kısmını Ate�, “Gerçekten �sa’nın ümmeti, onun Allah nezdindeki �anının

yüceli�ini gösterir” �eklinde yorumlar.3

�sa’nın ref’i konusu daha birçok tartı�mayı beraberinde getirmi�tir.4 Hz. �sa’nın

cismen yükseli�ini savunan müfessirlerin, Hz. Muhammed’in Miraç’ta Hz. �sa ve

Yahya’yı görmü� olmasını delil göstermelerine ise Ate�’in yorumu �öyledir: “E�er,

Miraç’taki bulu�ma �sa’nın cismen gö�e çıktı�ına delil ise, Hz. Yahya ve di�er 1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 50. 2 Bkz. Nûr, 36; Yusuf, 76; �n�irâh, 4; Meryem, 57; Mücadele, 11. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 49–50. 4 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Mahmut �eltut, “Hz. �sa’nın Gö�e Yükseltilmesi ve Tekrar Dönü�ü”, Dinî

Ara�tırmalar, Çev. Mustafa Ba�, C. VII, Ankara 2005, Sa. 21, s. 289–306; Mehmet Ünal, “Tefsir Kaynaklarına Göre Hz. �sa’nın Ölümü, Ref’i ve Nüzulü Meselesi”, �slâmiyat, C. III, 2000, Sa. 4, s. 133–146.

Page 182: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

170

peygamberlerin de cismen gö�e çıktı�ına delildir. Çünkü Peygamberimiz di�er

peygamberleri de gökte görmü�tür ama kimse di�er peygamberler için böyle bir iddiada

bulunmamı�tır. Ate�, tüm peygamberlerin ruhlarının yücelere, melekût âlemine

yükseldi�ini de son cümlesine eklemi�tir.1

3.4.9. �sa’nın Ahir Zamanda �nece�i Meselesi

Kur’an’da Hz. �sa’nın kıyametten önce gelece�i ile ilgili bir ayet

bulunmamasına ra�men bazı ayetler de�i�ik yorumlarla bu manaya hamledilmi�tir.2

Konu ile ilgili hadislerin mevcudiyeti de bu yorumların fazlala�masında rol oynamı�tır.

Ate�, tefsirinde bu konuya “Ahir Zamanda Hz. �sa’nın �nece�ine Dair Hadisler”

ba�lı�ı altında üç buçuk sayfalık bir yer ayırmı�tır. Ayrıca di�er eserlerinde de bu

konuya bazen bilgi vermek, bazen de muarızlarına cevap vermek amaçlı olarak

de�inmi�tir.3

Ate�, konuya, “Kitap Ehli’nden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce ona

inanacak olmasın”4 ayeti üzerine yapılan yorumlar ile giri� yapmı�tır. Bu ayetin

“mevtih” kelimesindeki zamirin kime raci oldu�u tartı�malıdır. Zamir için, Kitap

Ehli’nden her insana racidir diyen Ate�, bazı müfessirlerin bu zamiri Hz. �sa’ya

götürdü�ünden de bahseder. Bu müfessirler genellikle �sa’nın kıyametten önce dünyaya

dönece�ine inanırlar.5 Onlara göre, Hz. �sa gökten yere inip, bir müddet ya�adıktan

sonra ölecek ve Kitap Ehli’nden herkes ona inanacaktır. Bu görü�ün kabulünün

mümkün olamayaca�ını savunan Ate�, bu durumda Kitap Ehli olan her insanın �sa’nın

inece�i zamana kadar ya�aması gerekir ki bu da mümkün de�ildir, der. Buradaki

zamirin aynı zamanda Hz. Muhammed’e de götürüldü�ünü belirtir ve bu dü�üncenin

yanlı�lı�ını �öyle açıklar: Kitap Ehli’nden her ferdin Hz. Muhammed’e inanması

muhaldir. Çünkü Hz. Muhammed’den önceki Kitap Ehli onu bilmez ve tanımaz.6

Konu ile ilgili olarak Ate�’in katıldı�ı bir di�er yorum, Kitap Ehli’nden

herkesin, ölüm esnasında gözden perde kalkınca �sa’nın Allah’ın o�lu olmadı�ını

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 52. 2 Bkz. Âl-i �mrân, 46; Mâide, 110; Nisa, 159. 3 Bkz. Ate�, “�sa”, Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 216–221; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına

Ça�rı, s. 140–158; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I, s. 205–242. 4 Nisa, 159. 5 Bkz. Öztürk, Kıssaların Dili, s. 235. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 52–53, 408.

Page 183: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

171

anlayacak olmasıdır ama yeis halindeki bu iman geçersiz olacaktır. Bu yorum �bn

Kesîr’den nakledilmi�tir.1

Hz. �sa’nın nüzulü ile ilgili birçok hadis de mevcuttur. Ate�, bu hadislerin

birkaçına yer vermi�tir. Buharî, Müslim ve Tirmizî’de, Ebû Hüreyre’den muhtelif

yollarla �u hadis rivayet edilmi�tir: “Nefsim, elinde bulunan Allah’a and olsun ki

Meryem o�lu Mesih �sa’nın aranıza adil bir hakem olarak inece�i zaman

yakla�maktadır. O zaman o, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, mal o

kadar bolla�acak ki onu kabul edecek kimse bulunmayacak.” Ate� bu hadisin çe�itli

rivayetlerinde fazlalık ve eksikliklerin mevcudiyetinden bahsetmektedir. Meselâ, Ebû

Davud’da bulunan bir hadiste “Meryem o�lu �sa” kıyametin on alametinden biri olarak

sayılmakta ama gökten inece�inden bahsedilmemektedir. Tirmizî’nin rivayet etti�i iki

hadisten birinde, Hz. �sa’nın �am’da Ak Minare yakınlarına inece�i, di�erinde Deccal’i

Ludd Kapısında öldürece�i ifadesine rastlanır. Ate� birkaç farklı rivayetten bahsettikten

sonra, lafızları birbirinden farklı bu hadislerin manalarında da bir birlik olmadı�ını ama

sonuçta, hadislerin genelinde Hz. �sa’nın nüzulünden bahsedildi�ini belirtir.2

Bu konu ile ilgili Ate�, “Yeniden �slâm’a I” adlı eserinde daha detaylı bilgi

vermi�, burada Hz. �sa’nın tüm sinagog ve kiliseleri yıkaca�ından bahsedilmesinin Hac

suresi 40. ayete ters oldu�una de�inmi�tir.3

Ate�, �sa’nın inece�ine inanmanın itikadî bir mesele oldu�unu, itikadın ise �ek

üzerine kurulmayıp, yakîn üzerine kurulaca�ını söylemi� ve sözlerine �öyle devam

etmi�tir: “Hz. �sa’nın gö�e çıkıp, ahir zamanda dönece�ine dair yakîn ifade edecek bir

haber yoktur. Bu konudaki rivayetlerin hepsi âhâd haberlerdir. Bu rivayetler mütevatır

olmadı�ı gibi me�hur bile de�ildir. Bunlar hadisçilere göre sahih hadisin altında bir

derece olan hasen hadis kabul edilmi�lerdir. Kesinlik ifade etmeyen bu hadislerle itikad

sabit olmaz.”4

Bu hadisler genel yapı itibarı ile zekât verecek kimsenin dahi bulunamayaca�ı

�ekilde refah seviyesinin yükselece�ini bildirmektedir. Ate� buradaki anlamı manevî

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 52–53, 408–409. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 53–54. 3 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I, s. 233–234; Hacc, 44: “Onlar, ba�ka

de�il, sırf ‘Rabbimiz Allah’tır’ dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmı� kimselerdir. E�er Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) di�er bir kısmı ile def edip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah’ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılır giderdi. Allah kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç �üphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.”

4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 54.

Page 184: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

172

olarak dü�ünmek gerekti�ini hatırlatıp, �u yorumu yapmı�tır: “Belki Birle�mi� Milletler

Örgütü gittikçe güçlenerek dünya milletleri arasında tam bir hakem rolü oynar, uluslar

arası ili�kilerde adalet, barı� ve huzur sa�lanır.”1

Bu inanca benzer bir inancın, �iîlere göre ortadan kaybolan on ikinci imamın

ahir zamanda çıkıp adaleti kurma beklentisi oldu�unu söyleyen Ate�, Ehl-i Sünnet’te de

bu adaleti Mehdî’nin gerçekle�tirece�i beklentisinden bahseder. Ate�’in konu ile ilgili

kesin yorumunu ise �u cümleler ile ifade edebiliriz: “Bizim gökten �sa’nın inmesini

yahut ortadan kaybolmu� imamın çıkmasını ya da Mehdî’nin gelmesini beklemeye

ihtiyacımız yoktur. Biz ne Mehdî’yi inkâr ederiz, ne de mutlaka gelecektir diye hüküm

belirtiriz. �slâm kıyamete kadar olan son din olup, bu u�urda canını feda eden her

Müslüman; �sa’dır, �mamdır, Mehdî’dir.”2

Konu ile ilgili olarak Ate�, ilginç ve yerinde olan �u soruyu sormu�tur: “Diyelim

ki bugün �sa geldi, acaba Ona kim inanır? �nsanlar kolay kolay yerle�mi� inançlarını

bırakamaz. Müslümanlar da ona inanmazlar.” Ate�, tarihte Mehdî ve Mesih iddiasında

bulunanların ba�larına gelenleri tefsirinde anlatmı�tır. Hatta günümüzde Bahailik ve

Kadıyanilik ile bu konuda mücadele edildi�ini bildirmi�tir.3

Ayrıca Ate�, �sa’nın inece�i rivayetinin Hz. Muhammed’in son peygamber

olması inancı ile de çeli�ece�ine de�inerek konuyu �öyle açıklar: “Peygamber olmu� bir

zatın tekrar ümmet bireyi olarak gelmesi onun peygamberlik rütbesinden a�a�ı inmesi

demektir ki bu, Allah’ın evrim yasasına aykırıdır. Çünkü evrim geriye gitmez. Allah,

kuluna lütfetti�i bir rütbeyi onun bir kusuru olmadan geri alamaz. E�er Hz. �sa

peygamber olarak gelirse bu da, Hz. Muhammed’den sonra bir peygamber gelmeyece�i

inancına ters dü�er.”4

Hadisler hakkında kendi görü�lerine bu �ekilde yer veren Ate�, mevzu edilen

hadislerin do�ru olması ihtimali durumunda, hadislerin �u �ekilde te’vil edilebilece�ini

söylemi�tir: “Bir peygamberin dini ya�adıkça kendisi de manen ya�amaktadır. Onun

(Hz. �sa’nın) ruhunu temsil eden ümmeti, bir gün ismen olmasa bile manen Hz.

Muhammed’in fikriyatını benimseyecek, onları uygulayacaktır.” Sözlerinin devamında

Afrika’da �slâm’ın hızla yayıldı�ını belirten Ate�, �slâm’a engel olan, onun hüviyetini

de�i�tirerek, tahrif ederek Avrupa’ya anlatan misyonerlerin, yeni yeti�en tarafsız bilim 1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 406. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 407. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 407. 4 Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, s. 145–146; Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı

Yeniden �slâm’a I, s. 235.

Page 185: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

173

adamlarının çabalarıyla, yava� yava� bu tutumlarından vazgeçmek zorunda kaldıkları

fikrini beyan eder. �slâm’ın do�ru anlatılması durumunda da tüm dünyaya hâkim olacak

bir din oldu�unu da iddia eder.1 Sonuç olarak Ate�, �sa’nın vefatının kesin oldu�unu,

konu ile ilgili ayetleri âhâd haberlere dayanarak te’vil etmek yerine, hadislerin te’vilinin

daha do�ru olaca�ını savunur.

Di�er müfessirlerin de bu konu hakkında çe�itli görü�leri mevcuttur.2 Bu

müfessirlerden; Taberî, �bn Kesîr, Ebû Hayân, Suyûtî, �evkânî, Kettânî, Ke�mîrî ve

Kevserî gibi âlimler konu ile ilgili haberlerin mütevatir seviyesinde oldu�unu açıkça

ifade etmi�lerdir.3

�sa’nın vefatının kesinli�ini ve nüzulün gerçekle�meyece�ini savunan di�er

müfessirler ise bu rivayetlerin âhâd haber oldu�unu belirtip, itikada yönelik konularda

kesinlik ifade eden haberlere itibar edilece�ini söyleyerek de�i�ik te’vil yollarına

gitmi�lerdir.4 Bu fikri benimseyen Re�id Rıza, Muhammed Abduh, Hamdi Yazır, Said

Nursî gibi âlimler ise bu haberleri te’vil ederek ahir zamanda �sevî ruhu temsil eden

birilerinin dini -�slâm ya da Hıristiyanlık- canlandıraca�ını söylemi�lerdir.5 Ate� de bu

görü�ün temsilcilerindendir. Bazı müfessirler, bu nüzulün gerçekle�mesi halinde

durumun Müslümanlar için sadece vakti gelmi� olan kıyamet habercisi olmaktan öte

anlam ifade etmeyece�ini söylemi�lerdir.6

Sonuç olarak, “gerek nüzul dönemiyle aramızdaki uzun tarihsel mesafeden

gerekse tefsir literatüründeki yorum çe�itlili�inden dolayı “Kur’an’daki �sa”, ça�da�

Müslümanlar tarafından çözülmesi neredeyse imkânsız gözüken bir bilmeceye

dönü�mü�tür.”7

Hıristiyan dünyasında �sa beklentisi ise Amerika’nın ke�fi ile güç kazanmı�tır.

Koloniler arasında yaygın dinî inanı�a göre Amerika �sa’nın ikinci geli� yeri olarak

seçilmi�tir. Hatta “�sa’nın muhte�em zafer ümidini yıkmakla tehdit eden Anti-�sacı

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 55. 2 Bkz. Ünal, “Tefsir Kaynaklarına Göre Hz. �sa’nın Ölümü, Ref’i ve Nüzulü Meselesi”, �slâmiyat, C. III,

Sa. 4, s. 145. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Sarıtoprak, �slâm �nancı Açısından Nüzul-i �sa Meselesi, s. 69-82. 4 Bkz. Ünal, “Tefsir Kaynaklarına Göre Hz. �sa’nın Ölümü, Ref’i ve Nüzulü Meselesi”, �slâmiyat, C. III,

Sa. 4, s. 144–145. 5 Bkz. Ünal, “Tefsir Kaynaklarına Göre Hz. �sa’nın Ölümü, Ref’i ve Nüzulü Meselesi”, s. 146. 6 Bkz. Ünal, “Tefsir Kaynaklarına Göre Hz. �sa’nın Ölümü, Ref’i ve Nüzulü Meselesi”, s. 146; Ayrıntılı

bilgi için Bkz. �eltut, “Hz. �sa’nın Gö�e Yükseltilmesi ve Tekrar Dönü�ü”, Dinî Ara�tırmalar, C. VII, Sa. 21, s. 289–306; Öztürk, Kıssaların Dili, s. 237–243; Hayri Kırba�o�lu, “Hz. �sa’yı Gökten �ndiren Hadislerin Tenkidi”, �slâmiyat, C. III, 2000, Sa. 4, s. 147–168.

7 Öztürk, Kıssaların Dili, s. 244.

Page 186: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

174

hareketin Amerika’yı i�gali”nden korkulmu�, bu sebeple �sa’nın geli�ine kadar Amerika

sınırlarını ku�atacak bir sur yapılması teklif edilmi�tir.1

Bu beklenti kutsal kitaptaki sırlı ifadelerden dolayı Hıristiyanlar arasında da

tartı�malı konulardandır. �sa’nın ilk geli�i ceseden oldu�una göre ikinci geli�i de bu

yönde olacaktır.2 Bazı mezhepler kendi aralarında bile görü� birli�i sa�layamamı�tır.

Mesela Yehova �ahitlerinin bir kısmına göre �sa bedenen dünyaya gelecek,

Armageddon (son sava�) ba�layacak ve sonra, �sa �ahitlerle beraber dünyayı

yönetecektir. Fakat bir grup Yehova �ahidi ise, �sa’nın ikinci geli�inin gerçekle�ti�ini

iddia etmektedir.3

3.4.10. Ruhbanlık

Be�erî istekler ve dünya hayatından el çekmek �eklinde tabir edilen ruhbanlık,

kilise otoritesiyle belli bir hiyerar�i içinde müessesele�mi�, Allah rızasını kazanma

amacıyla Hıristiyanlarca ba�latılan bu gelenek zamanla bozulmu�tur.4

“… Ona �ncil’i verdik ve ona uyanların kalplerine �efkat ve merhamet koyduk.

�cad ettikleri ruhbanlı�ı biz onlara yazmamı�tık, yalnız Allah’ın rızasını kazanmak için

kendiliklerinden uyguladılar ama ona gere�i gibi de uymadılar. Biz de onlardan iman

edenlere ödüllerini verdik. Fakat onlardan birço�u da yoldan çıkmı�tır.”5

Ate� ayete Allah’ın kalplerine �efkat ve merhamet verdi�i insanların, Allah’ın

rızasına ermek için bahsedilen ibadetlerin yanına bir de ruhbanlı�ı eklemelerinden ve

daha sonra icad ettikleri bu âdete uymadıklarından bahsedildi�ini belirtmi�tir.

Açıklamasının devamında, “�cad ettikleri ruhbanlı�ı biz onlara yazmamı�tık, yalnız

Allah’ın rızasını kazanmak için kendiliklerinden uyguladılar” ayetine �bn Kesîr’in

tefsirinde iki mana verildi�ine de�inmi�tir. Bu manalardan Said �bn Cübeyr ve

Katade’ye dayanan birinci tefsire göre mana �öyledir: “Onlar bu ruhbanlı�ı Allah’ın

rızasına ermek amacıyla ortaya çıkardılar. Biz bunu onlara farz kılmadık.” �kinci tefsire

göre, “Biz onların ortaya çıkardı�ı bu ruhbanlı�ı onlara sırf Allah’ın rızasına ermeleri

1 Bkz. Mircea Eliade, Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu, Çev. Mehmet Aydın, Konya 2004, s. 93–

100. 2 Bkz. �branilere, 9: 28; Koloselilere, 3: 2,4; I. Selaniklilere, 2: 19; 4: 15, 17; I. Petrus, 1: 5,7. 3 Bkz. Sarıtoprak, �slâm �nancı Açısından Nüzul-i �sa Meselesi, s. 69–82. 4 Sinano�lu, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, s. 365. 5 Hadid, 27.

Page 187: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

175

için yazdık (farz kıldık).”1 Ate� bu görü�leri sadece nakletmi� hangisine katıldı�ını

açıklamamı�tır.

Ate�, yine �bn Kesîr tefsirinde anlatılan ve Peygamber Efendimiz ile �bn Mesud

arasında geçen bir diyaloga de�inmi�tir. �srailo�ullarının 72 fırkaya ayrılaca�ından

haber veren bu hadise göre, “…sonra bir ba�ka fırka kalktı. Bunların ne sava�maya ne

de adaleti yerine getirmeye güçleri yoktu. Da�lara çekildiler, kendilerini ibadete,

ruhbanlı�a verdiler. ��te Yüce Allah’ın, �cad ettikleri ruhbanlı�a gelince, biz onu onların

üzerine yazmamı�tık, sözüyle andı�ı fırka budur.” Ate�, hadisin sahih olması

durumunda Hıristiyanlar arasında bölünmelere i�aret sayılaca�ını bildirmi�tir. Bunun

dı�ında bir açıklama yapmamı�, son olarak Ahmet b. Hanbel ve Ebû Ya’lâ’nın

rivayetine göre, “Her peygamberin bir ruhbanlı�ı vardır. Bu ümmetin ruhbanlı�ı da

Yüce Allah yolunda cihaddır”2 hadisine tefsirinde yer vermi�tir.

Ruhbanlık konusunda de�inilmesi gereken di�er bir ayet de �udur:

“Hahamlarını ve rahiplerini Allah’tan ayrı Rabler edindiler. Meryem o�lu Mesih’i de

öyle. Oysa kendilerine yalnız tek Tanrı olan Allah’a ibadet etmeleri emredilmi�ti.

Ondan ba�ka Tanrı yoktur. O, onların ortak ko�tukları �eylerden münezzehtir.”3

Bu ayet ruhbanlarca istismar edilen dini otoritelerin Hıristiyan toplumu

üzerindeki etkilerine i�aret ederek, Hıristiyanların �sa’yı kutsalla�tırdıkları gibi, zamanla

rahiplerini de kutsalla�tırdıklarını hatırlatmı�tır.4 Ayetin açıklamasını yapan Ate�,

Hıristiyanların içini bir papaza dökerek, onu af için araç kılmasını ele�tirmi�. Zamanla

insanın Allah’ı bırakarak kendi gibi bir insanı Tanrı kabul etmesinin yanlı�lı�ını dile

getirerek, bu ayetin de, böyle davranan insanları kınadı�ını bildirmi�tir.5 Konu ile ilgili

olarak Tefsîrü’l-Menar’dan alıntı yapan Ate�, Hatemi Tâi’nin o�lu Adiyy’in Tevbe 31.

ayeti okuyan Peygamberimize: “Biz onlara tapmayız” dedi�ini, buna cevaben

Peygamberimizin: “Onların haram yaptı�ını siz haram, helal yaptı�ını da siz helal

kılmaz mı idiniz? ��te bu onlara tapmaktır” diyalogunu aktarmı�tır. Ate�’in olaya

yorumu ise �öyledir: “Allah’ın kitabında olmadı�ı halde birtakım akıl oyunlarıyla,

Allah’ın helal ve haramları arasına sokulmu� �eyleri helal ve haram kabul etmek de,

bunu yapan din adamlarını tanrıla�tırmaktır.” Sözlerinin devamında Ate�, bazı �slâm

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 280–281. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 282. 3 Tevbe, 31. 4 Bkz. Sinano�lu, “Hıristiyanlık”, TDV�A., C. XVII, s. 365. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 70.

Page 188: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

176

mezheplerinin de çe�itli oyunlarla dine helal ve haramlar ekleyerek dini daralttı�ından

bahsetmi�tir. Sonuç olarak da, insanların din adamlarını tanrıla�tırmasını, onlarda ilahî

bir güç oldu�una inanmalarına ba�lamı�tır. Aciz bir insanı tanrıla�tırmanın, yaratılı�

yasalarına aykırı oldu�unu, bu sebeple Kur’an’ın bu tür putla�tırmaları reddederek

insanları tevhide davet etti�ini açıklamı�tır.1

3.4.11. Ehl-i Kitab’ın Kadınları �le Evlenme Meselesi

Kur’an-ı Kerim’de önemli bir akit olan ve te�vik edilen evlilik2 konusunun

içinde incelenmesi gereken önemli bir ba�lık Ehl-i Kitap ile evliliktir. Ate�, evlilik ve

evlenilebilecek kadınlar konusuna, hem ilgili ayetlerin tefsirinde hem de di�er

eserlerinde detaylı bir �ekilde yer vermi�tir.3

Konu ile ilgili ilk olarak �u ayeti inceleyebiliriz: “… �nanan namuslu hür

kadınlar ve sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar –zina

etmeksizin, gizli dost tutmaksızın, namuslu bir biçimde (evlenmek üzere) mehirlerini

verdi�iniz takdirde size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse, onun eylemi bo�a

çıkmı�tır ve o, ahirette kaybedenlerdendir.”4

Ate�, bu ayetin Müslümanların Kitap Ehli olan namuslu hür kadınlarla

mehirlerinin verilmesi durumunda evlenilebilece�ini, bu kadınlarla gayrı me�ru ve gizli

bir ili�ki kurulamayaca�ını belirtti�ini söyledikten sonra ayetin ini� sebebi hakkında

Taberî’nin, Katade’den �unu nakletti�ini bildirmi�tir: “Yüce Allah bu ayette

Müslümanlara Kitap Ehli’nin kadınlarını helal kılınca bazı insanlar: Bizim dinimizden

olmayan kadınlarla nasıl evlenelim? demi� bunun üzerine Allah ayetin son cümlesini

indirmi�tir. Fakat Ate� ayetin bir bütün oldu�unu ve ayetin parça parça indi�ini gösteren

bu rivayetin güvenilir olmadı�ını söylemi�tir.5

Burada önemli bir tartı�ma konusuna de�inen Ate�, bazı müfessir ve fakihlerin

ayette kastedilen Kitap Ehli’nin Tevrat ve �ncil tahrif olmadan önceki mi, yoksa tüm

Kitap Ehli mi oldu�u konusunda tartı�tıklarını nakletmi�tir. Ate�, Yüce Allah’ın

Kur’an’ın indi�i zamandaki Kitap Ehli’nin kadınlarıyla evlenmeyi helal kıldı�ını”

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 71. 2 Bkz. Nisa, 3; Nûr, 32. 3 Bkz. Ate�, “Evlenme”, Kur’an Ansiklopedisi, C. VI, s. 14–16; “Haram Olan Kadınlar”, C. VII,

Kur’an Ansiklopedisi s. 298–314; �slâm’da Kadın Hakları, �stanbul 1996, s. 84; Kur’an’a Göre Evlenme ve Bo�anma, �stanbul ty., s. 30-33; Haram Kavramına Ça�da� Yakla�ımlar, s. 273-301.

4 Mâide, 5. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 469.

Page 189: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

177

beyan etmi�tir. Ayrıca, teslise inanan, çe�itli fırkalara ayrılıp, kitaplarını tam manasıyla

uygulamayan Kitap Ehli’nin bu özellikleri Kur’an’ın birçok suresinde bildirilmesine

ra�men, Yüce Allah’ın bir �art ko�madan onlara bu izni verdi�ini de söylemi�tir. Konu

ile ilgili olarak, Tefsîrü’l-Kur’ani’l-Hakîm’den: “Kur’an’ın indi�i devirdeki Kitap Ehli

ne ise, müfessir ve fakihlerin bu tartı�maları ba�lattıkları zamandaki Kitap Ehli de odur”

cümlelerini tefsirine alarak kendi görü�lerini peki�tirmi�tir.1

Konu ile ilgili di�er bir ayet de �udur: “Allah’a ortak ko�an kadınlarla, onlar

inanıncaya kadar evlenmeyin. (Allah’a ortak ko�an kadın) ho�unuza gitse dahi, inanan

bir cariye, ortak ko�an bir kadından iyidir. Ortak ko�an erkekler de inanıncaya kadar,

onları (kadınlarınızla) evlendirmeyin. (Allah’a ortak ko�an hür bir erkek) ho�unuza

gitse dahi, inanan bir köle ortak ko�an bir adamdan iyidir…”2

Ayetin ini� sebebi olarak tefsirinde iki rivayete yer veren Ate�, ayetin �irk ko�an

kadınlarla evlenmeyi yasaklayarak ve inanan köle ile cariyelerin, mü�rik olan hür erkek

ve kadınlardan daha hayırlı olduklarını açıkladı�ını bildirmi�tir.3

Bu ayet ile ilgili olarak bir kısım ulema, “Üzeyir Allah’ın o�ludur” diyen

Yahudileri ve “Mesih Allah’ın o�ludur” diyen Hıristiyanları, mü�rik kategorisinde

de�erlendirerek, ayeti bu açıdan tefsir etmeye çalı�mı�lardır. Fakat Ate� bu iddiaya

cevaben önce mü�ri�in tanımını yapmı� daha sonra Kur’an’ın Ehl-i Kitab’ı asla mü�rik

saymadı�ını açıklamı�, bu açıklamasına da Bakara 105. ve Mâide 82. ayeti örnek

göstermi�tir.4

Kur’an, Ehl-i Kitab’ın evlenilecek kadınlarını bize bildirdikten sonra göç ederek

Müslümanlara sı�ınan kadınların durumuna da �u ayetle açıklık getirmi�tir: “Ey

inananlar, mü’min kadınlar göç ederek size geldikleri zaman onları imtihan edin. Allah

onların imanlarını daha iyi bilir. E�er onların gerçekten inanmı� olduklarını

anlarsanız, onları kâfirlere geri döndürmeyin. Ne bu kadınlar onlara helaldir, ne de

onlar bunlara helal olurlar. Onların, (bu kadınlara) harcadıkları (malları)nı onlara

verin. Ücretlerini (mehirlerini) kendilerine verdi�imiz takdirde bu kadınlarla

evlenmenizde sizin için bir günah yoktur. Kâfir kadınların ismetlerini (nikâh ba�larını)

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 470. 2 Bakara, 221. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 381. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 381–382.

Page 190: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

178

tutmayın, (onları salıverin) harcadı�ınız (mal)ı da isteyin. Onlar da (size katılan

kadınlarına) harcadıklarını istesinler. Bu size Allah’ın hükmüdür.”1

Görüldü�ü gibi ayet birçok hükmü bir arada, açık bir �ekilde zikrederek, dar-i

harpten kaçıp da Müslümanlara sı�ınan kadınlarla -evli dahi olsalar- evlenmenin helal

kılındı�ını belirtmi�tir. Ate�, tefsirinde böyle kadınların kâfir ve mü�rik kocalarıyla

ba�larının koptu�unu ve iddetini doldurduktan sonra kocalarından ayrılmı� olduklarını

açıklamı�tır.2

Ayrıca ayet, bazı Müslümanların Mekke’de kalan ama iman etmeyen

kadınlarının durumunu bildirmi�, mü’minlerin artık o kadınlarla i�leri kalmadı�ına

açıklık getirmi�tir. Ayet, Müslümanlarla evli kadınların inkâr edip kâfir tarafına

geçmesi ya da kâfirlerin Müslüman tarafına geçen kadınlarından mehirlerini geri

isteyebileceklerini de belirtmi�tir. Ayetin devamında mü�rik kadınlarla evlenmek ve

daha önce nikâh altında bulunanlarla da akdi sürdürmek yasaklanmı�tır.3 Bu

açıklamalara Ate�’in herhangi bir yorumu ya da eklemesi olmamı�tır.

Ayette bahsedilen, “kadınların imtihan edilmesi” konusu ise Ate� tarafından

�öyle açıklanmı�tır: “�mtihan, yemin ettirmek sureti ile kadının Müslüman olup

olmadı�ının sınanmasıdır.” �bn-i Abbas’tan gelen rivayetlere göre, Peygamberimiz

(s.a.v.) kadınlara önce kelime-i �ahadeti söyletmi�, daha sonra bir erke�e â�ık

olmaksızın ya da dünya menfaati için de�il sırf Allah ve elçisinin rızası için geldiklerine

dair Allah adına yemin ettirmi�tir. Ate�, bu imtihanın dı�ında, yürekten inanmanın

yalnız Allah tarafından bilinece�i ile açıklamasını noktalamı�tır.4

Tüm bu ayetlere bakıldı�ında, Kur’an’da Ehl-i Kitap kadınları ile -belli �artlar

dâhilinde- evlenilmesine izin verildi�i halde, Kitap Ehli erkeklere kız verme konusunda

bir açıklamanın olmadı�ını görürüz. Ate� bu konuyu �u �ekilde açıklamı�tır: “Allah’ın

elçisi devrinden beri Müslüman kadınların, ba�ka din mensuplarıyla evlenemeyecekleri

konusunda oy birli�i vardır. Ba�ka türlü de olamaz, çünkü �slâm tamdır. Tahrifata

u�ramı� di�er dinler eksiktir. Eksiklikten tama geçilir, ama tamdan eksi�e geçilmez.

Erkek ailenin reisidir. Nesil erke�e ba�lanır. Hıristiyan biriyle evlenen bir

Müslümandan do�acak çocuk Hıristiyan olur.”5

1 Mümtehine, 10. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 387. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 387–388. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 389. 5 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 473; Ayrıntılı bilgi için bkz. Cafer Sadık Yaran, �slâm

ve Öteki Dinlerin Do�ruluk Kurtarıcılık ve Birarada Ya�ama Sorunu, �stanbul 2001, s. 261–263.

Page 191: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

179

Son olarak Ate� kısa bir açıklamadan sonra, Müslüman kadının, gayrı müslim

erkekle evlenmesinin ümmetin �erefine aykırı oldu�u için, �slâm �eriatında bu tür

evlili�in haram ve batıl oldu�unu da sözlerine eklemi�tir.1

3.4.12. Ehl-i Kitab’ın Yiyeceklerinin Yenilmesi Meselesi

Ehl-i Kitap ile aynı ortamı payla�an Peygamberimiz ve ashabına, Kur’an-ı

Kerim’de Ehl-i Kitab’ın yiyeceklerinin helal olup olmadı�ı bildirilmi�tir.

“Bugün size iyi ve temiz �eyler helal kılındı. Kendilerine Kitap verilenlerin

yeme�i size helal, sizin yeme�iniz de onlara helaldir…”2

Ate�, ayetin Kitap Ehli’nin yiyeceklerinin Müslümanlara helal oldu�unu

bildirdi�ini, sadece domuz eti, akıtılmı� kan ve �arap gibi yiyeceklerin bunlar dı�ında

tutuldu�unu belirtmi�tir. Ate�, Kitap Ehli olmayanların kestiklerinin Müslümanlara

helal olmadı�ını, fakat kesilen etler dı�ında pi�irilen yemeklerin haram oldu�una dair

bir açıklama da yapılmadı�ını bildirmi�tir. Kesilen etin haram olması da hayvanların

Allah’tan ba�kası adına kesilmi� olmasından dolayıdır, demi�tir.3

Zaten Kur’an, En’âm 145, Nahl 115, Bakara 173 ve Mâide 3. ayetlerde

yenilmemesi gerekenleri bildirmi�tir. Ayrıca bu ayetler zaruret halinde haramlardan

yenilebilece�i hükmünü de içermektedir.

“Allah (size) sadece, ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah’tan ba�kası adına

kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (ba�kalarının haklarına)

saldırmaksızın, sınırı da a�madan (bunlardan) yiyebilir.”4

“Le�, domuz eti, Allah’tan ba�kası adına bo�azlanan, bo�ulmu� (tahta veya

ta�la) vurularak öldürülmü�, yukarıdan dü�mü�, boynuzlanmı� ve canavar parçalayarak

ölmü� olan hayvanlar –henüz canları çıkmadan kestikleriniz hariç- dikili ta�lar (putlar)

adına bo�azlanan hayvanlar… size haram kılındı…”5

Ate�, ayeti uzun ve detaylı bir �ekilde ele almı�tır. Ayette geçen meyte’nin yani

kesilmeden ya da avlanmadan öldürülmü� hayvanların, kanın ve domuz etinin niçin

yasaklanmı� olduklarını, zararlarına de�inerek açıklamı�tır. Ayrıca Kitab-ı Mukaddes’in

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 473. 2 Mâide, 5. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 471; Ayrıntılı bilgi için bkz. Yaran, �slâm ve

Öteki…, s. 258-263. 4 Nahl, 115. 5 Mâide, 3.

Page 192: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

180

birçok yerinde de alkollü içki içmenin ve domuz eti yemenin haram kılındı�ını ama bu

yasa�ın sonradan kaldırıldı�ını cümlelerine eklemi�tir.1

Allah’tan ba�kası adına bo�azlananlar konusunu açıklarken ise, “Hıristiyanların

�sa’nın adını anarak kestikleri yenilir mi yenilmez mi?” sorusuna, “Bu mesele ihtilaf

konusu olmu�tur” �eklinde bir açıklama yapmı�tır. Ebu Hanife, Malik ve �afiî’nin de

içinde bulundu�u bir grubun, �sa’nın adı anılarak kesilenlerin, Allah’tan ba�kası adına

kesilenler grubuna girece�ini savunduklarını ama bir ba�ka grubun da bu �ekilde kesilen

hayvanın haram olmadı�ını bildirdiklerini aktaran Ate�, “�htilaf nereden çıkmı�tır?”

sorusuna �öyle bir açıklama getirmi�tir:2

Mâide 5. ayette “Kendilerine Kitap verilenlerin yeme�i size helal, sizin

yeme�iniz de onlara helaldir” denilmektedir. Bu ayet, Bakara 173. ayeti tahsis etmekte

oldu�u gibi, o ayet de bunu tahsis etmektedir. O zaman mana, “Allah’tan ba�kasının adı

anılmadıkça Kitap Ehli’nin yeme�i size helaldir” �eklinde olabilece�i gibi, “Allah’tan

ba�kasının adı anılarak kesilenler haramdır, ancak Kitap Ehli’nin kestikleri hariç”

�eklinde de olabilir. ��te birinci görü�te olanlar, Hıristiyanların, �sa’nın adını anarak

kestikleri hayvanları haram saymı�lar; ikinci görü�te olanlar da, �sa’nın adı anılarak

kesilmi� olsa da Kitap sahiplerinin kestiklerini helal saymı�lardır.” Ate�, burada ikinci

görü�ü tercihe �ayan bulmu�, çünkü ayetin Arapların putlar adına kestiklerini

yasakladı�ını, Kitap Ehli ile ilgili olmadı�ını belirtmi�tir.3

Ehl-i Kitab’ın kestiklerinin yenmesi meselesine bu tartı�ma ile de�inen Ate�,

konu ile ilgili olarak, En’âm 118-121. ayetleri de aynı bilgiler do�rultusunda

yorumlamı�tır.4

“Kesilirken üzerine Allah’ın adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyiniz! Çünkü

o(nu yemek) yoldan çıkmadır…”5 Ate�, Allah adı anılmadan kesilen yemek fısktır, yani

Allah’a isyandır, diyerek “herhalde Mü�rikler, imanı zayıf bazı Müslümanlara

telkinlerde bulunarak, bu yasa�ı çi�netmek istemi�lerdir” açıklamasını yapmı�tır.6

Görüldü�ü gibi ayetler Kitap Ehli’nin kestiklerinin yenilmesi konusunu uzunca

ele almamı�, Ate� de ayetleri bu do�rultuda yorumlayarak, Ehl-i Kitab’ın kestiklerinin

yenilmesi konusundan ziyade “Haram Olan Etler” ba�lı�ı altında yasaklanan etlerin

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 458. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 283. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 283. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 227–230. 5 En’âm, 121. 6 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 230.

Page 193: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

181

özelliklerini ve niye yasak edildiklerine daha fazla de�inmi�tir. Ayrıca daha önceki

konularımızda de�inmi� oldu�umuz, �srailo�ullarına haram edilen etleri de bu ba�lık

altında incelemi�tir.1

3.4.13. �lahî Kitaplar ve Do�unun Kutsal Kitaplarında Hz. Muhammed’in

Müjdelenmesi

Zamanla tahrife u�rayan kutsal kitaplarda, Peygamberimizin ismine ve son

peygamber olaca�ına dair deliller mevcuttur. Kur’an ise Hz. Muhammed’in gelece�ini

di�er peygamberlere bildirmi�tir.2 Ate� bu konuya tefsirinde, A’râf 157 ve Saff 6.

ayetlerin açıklamasında de�inmi�tir. Daha derli toplu bir açıklama ise �slâm’a �tirazlar

ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar adlı eserinde mevcuttur.

Hz. Muhammed’in �srailo�ullarına müjdelenmesine Kur’an, Bakara 133. ayette

de�inmi�tir.3 Tevrat’ta bu müjde �öyle yer alır: “Allah’ın Rab, senin için aranızdan,

karde�lerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracaktır, onu dinleyeceksin…”4

Tevrat’ın bu pasajında, Hz. Musa’nın �srailo�ullarına kendi aralarından ve

karde�leri arasından kendisi gibi bir peygamber gelece�inin müjdelenmesinden

bahsedildi�ini söyleyen Ate�, açıklamanın devamında, Hz. Musa’dan sonra gelen Hz.

�sa’nın yeni bir din getirmeyip sadece Hz. Musa’nın dinini düzeltmeye çalı�tı�ını

belirtmi� ve Hz. Musa’ya denk olarak bahsedilen peygamberin �srailo�ullarının kendi

aralarından de�il, karde�leri arasından çıkaca�ından bahsetmi�tir. �srailo�ullarının

karde�leri de, �smail soyundan gelen Kurey� kabilesi oldu�una göre bu peygamber Hz.

Muhammed’dir diyerek, pasajın açıkça Hz. Muhammed’i müjdeledi�ini bildirmi�tir.5

Di�er bir ayette Hz. Muhammed’in �ncil’de de müjdelendi�inden bahsedilir:

“Meryemo�lu �sa da: Ey �srailo�ulları, ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen

Tevrat’ı do�rulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir elçiyi müjdeleyici

1 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, “Haram Olan Etler”, Kur’an Ansiklopedisi, C. VII, s. 326–340;

“Allah’tan Ba�kası Adına Kesilen Havyan”, Kur’an Ansiklopedisi, C. II, s. 485–488; Süleyman Ate�, Haram Kavramına Ça�da� Yakla�ımlar, �stanbul 2005, s. 223–240.

2 Bkz. Âl-i �mrân, 89. 3 Bkz. Bakara, 133; “… (Yakub) o�ullarına benden sonra kime kulluk edeceksiniz demi�ti. Onlar: Senin

ve ataların �brahim, �smail ve �shak’ın ilahı olan tek Allah’a kulluk edece�iz, biz ancak ona teslim olmu�uzdur, dediler.”

4 Tesniye, 18: 15–18. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 242–243; C. III, s. 398–400.

Page 194: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

182

olarak (geldim) demi�ti. Fakat (�sa’nın müjdeledi�i elçi) onlara apaçık deliller

getirince, ‘Bu apaçık bir büyüdür’ dediler.”1

Ate�, ayette geçen “Felemma caehum”daki zamiri, bazı kimselerin �sa’ya,

bazılarının da onun müjdeledi�i peygamber Ahmed’e götürdüklerini belirtir. Ate� de,

zamirin Hz. Ahmed’e gitti�inden bahseder ve açıklamasına �öyle devam eder: “Zaten

Hz. �sa’nın �srailo�ulları ile konu�up, onlara Ahmed’i müjdeledikten sonra ‘�sa gelince’

demesi uygun de�ildir. Çünkü �sa gelmi�tir. Onun gelmesi beklenmemektedir. Gelmesi

beklenen Ahmet’tir.”2 �ncillerde geçen Ahmed adının muhakkak o zamanki �ncillerde

var oldu�unu bildiren Ate�, aksi halde o dönemdeki Hıristiyanların bu ayeti duyunca

reddetmesi gerekti�ini ama böyle bir durumun olmadı�ını da belirtir.3

Barnaba �ncil’inde Ahmed adı yerine, övülen, yüksek ahlak sahibi anlamında

“Faraklit” kelimesi kullanılmı�tır.4 Faraklit �efaatçi olarak da tercüme edilmi�tir ki, bu

da Resulullah’ın bir sıfatıdır. Bazı Hıristiyanlara göre de hakkı batıldan ayıran demektir

ve bunun aslı da Faruk olup, “lît” tahkik ve tekid ifade eder. Bu suretle Faraklit (Furkan

sahibi) olur, bu sıfat da Resulullah’ın isimlerinden biridir. Günümüz �ncillerinde

Faraklit yerine Arapça tercümelerde Muazzî, Türkçelerde teselli edici ifadeleri

kullanılmı�tır.5

Ate�’in önemle üzerinde durdu�u bir nokta, Hz. Peygamberin adının Ahmed

olmadı�ı, onun bu ad ile ça�rılmadı�ı hususudur. Bu ad Ate�’e göre, muhtemelen Hz.

Muhammed’in sıfatı olup, ona kendi döneminden sonra verilmi�tir.6

Gelece�i müjdelenen peygamber ile ilgili pasajlar bugünkü �ncillerde de �u

�ekilde mevcuttur: “E�er beni seviyorsanız, emirlerimi tutarsınız. Ben de babaya

yalvaraca�ım ve size ba�ka bir tesellici, hakikat Ruhunu verecek”7, “Artık sizinle çok

�ey konu�mayaca�ım, çünkü bu dünyanın reisi geliyor ve ben de onun hiçbir �eyi

1 Saff, 6. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 414. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 416. 4 Faraklit kelimesinin Yuhanna’da kullanılı�ı ve etimolojik tahlili konusu için bkz. Osman Güner,

Resulullahın Ehl-i Kitapla Münasebetleri, s. 151–156; Mehmet Paçacı, “Kur’an’ı Kerim I�ı�ında Vahiy Gelene�ine-Kitab-ı Mukaddes Ba�lamında- Bir Bakı�”, �slâmî Ara�tırmalar, C. V, Sa. 3, s. 186–188.

5 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 341–342. 6 Ate�, “�sa” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 240. 7 Yuhanna, 14: 16–17.

Page 195: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

183

yoktur…”1, “…Benim gitmem sizin için hayırlıdır, çünkü gitmezsem Tesellici size

gelmez, fakat gidersem, onu size gönderirim.”2

Apokrif sayılan Barnaba �ncilinde de Hz. Muhammed’in gelece�i

müjdelenmi�tir.3 Fakat bu �ncil’de Muhammed adı kullanılmı�tır. Ate�, büyük ihtimalle

Müslüman olan Arap asıllı birisinin ustalıkla Muhammed ismini Barnaba �ncili’ne

soktu�unu �brahim Müteferrika’nın “Risale-i �slâmiyye” adlı eserinden nakletmi�tir.4

Konu ile ilgili olarak, Müslüman olan bir rahibin görü�lerine de tefsirinde yer vermi�tir.

Konumuzu toparlayacak olursak Ate�, Tevrat ve �ncil’de son peygamberin

vasıflarından üstü kapalı �ekilde bahsedildi�ini ve Hz. �sa’nın hak dini tamamlayıp,

güçlendirecek bir elçiyi müjdeledi�ini bildirmi�tir. Ate�, “Bu sözler gerçekten Hz.

�sa’nın sözleri ise, bunların, ahir zaman peygamberine i�aret oldu�unu söylemek biraz

kendi kafamızda bulunan öncel dü�ünceleri okumak gibi olmaktadır. Çünkü bu sözlerde

�sa kendi çevresine ve �akirtlere hitap ederek, kendi gidi�i ile Tesellici’nin gelip,

misyonunu tamamlayaca�ını söylemektedir. Bu Tesellici’nin hemen �sa’nın ardından

onun ya�adı�ı toplum içine gelece�i anla�ılır. Hz. �sa’nın kastı asırlar sonra gelecek bir

peygamber de�ildir. Çünkü o, peygamber “size gelecek” demi�tir. Ayrıca bahsedilen

Tesellici asırlar sonra gelecek olsaydı, Hz. �sa’nın hitap etti�i toplumu göremezdi”

demi�tir.5

Ate�, Yahudi ve Hıristiyanlara, Hz. Muhammed’in vasıflarının Kur’an’da

bildirildi�ini söylemi�tir.6 Daha sonra, Kitap Ehli’nden bazı kimselerin, Kur’an’ın Allah

katından gönderildi�ine inandıklarını ve bundan sevinç duyduklarını belirten ayetlerin

varlı�ından da bahsederek cümlelerini noktalamı�tır.7

Konumuz Ehl-i Kitap olmasına ra�men, Ate�’in “Do�unun Kutsal Kitaplarında

Muhammed’e ��aretler” ba�lı�ı altında verdi�i bilgilere de de�inmek istiyoruz. Ate�, bu

bilgileri 1962 yılında Ankara �lahiyat Fakültesi’nde, hocası Muhammed Hamidullah’ın

dersinde aldı�ı notlardan aktardı�ını söylemi�tir.

1 Yuhanna, 15: 26. 2 Yuhanna, 16: 7; ayrıca bkz. 14: 15, 25–26, 29–31; 16: 4–14. 3 Bkz. Barnabas �ncili, �ngilizceden Çev. Mehmet Yıldız, Önsöz ve Notlar, Ali Ünal, ty. s. 196,

“…Fakat senin dinin dü�meyecek. Muhammed, onun kutlu adıdır.” s. 296, “Havariler kar�ılık verdiler: Ey muallim sözünü etti�iniz, bu dünyaya gelecek ki�i kim olacak? �sa kalp co�kusuyla cevap verdi: O, Allah’ın elçisi Muhammed’dir.”

4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 415–416. 5 Ate�, “�sa” , Kur’an Ansiklopedisi, C. X, s. 239–240 6 Bkz. A’râf, 157. 7 Bkz. Kasas, 52–53; �srâ, 107–108; En’âm, 114; Ahkaf, 10; Rad, 36; Âl-i �mrân, 159; Nisa, 162; Mâide,

83–84.

Page 196: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

184

Bu notlara göre, Zerdü�t’ün kitabı “Zend-Avesta”da, “Övgülere lâyık ve herkes

için rahmet isminde bir put kırıcı gelecek” denmektedir. Burada övülmü�, Hz.

Muhammed’in ismine, herkes için rahmet sıfatı da Rahmeten li’l âlemîn olu�una

delalettir. Ayrıca Brahmanizm’in kutsal kitaplarından müte�ekkil külliyatının adı

“Purana” yani “Eski Yazılar”dır. Kur’an �uara 196. ayette, “O zuburu’l evvelinde (Eski

Yazılar’da) vardır” denilmi�tir. Yani Kur’an Purana’ya i�aret eder. Purana’ya göre

Allah yeryüzüne on defa inecektir. Sonuncusunda sava�çı olarak zuhur edecek, babası:

“Allah’ın kulu (Abdullah)”; annesi, “Güvene layık (Âmine)” olacaktır. Vedalarda ise bu

sava�çı, kumlar diyarında do�acak (yani Mekke), vatanını terk edip kuzeye iltica edecek

(hicret), bu zat deve sahibi hikmetli bir ki�i olup, yapaca�ı iki büyük sava�ın birinde,

300 sava�çı (Bedir Sava�ı), di�erinde 10 bin sava�çısı olacaktır (Mekke’nin Fethi).

Ayrıca gö�e de�en arabası olaca�ından, yani Miraç’tan da bahsedilmi�tir.1 Görüldü�ü

gibi, di�er dinler de bir kurtarıcı beklentisi içindedir ve bahsedilen bu kurtarıcının

özellikleri Hz. Peygambere uymaktadır.

3.4.14. Ehl-i Kitab’ı Dost ve Veli Edinmeme

Kur’an, Müslümanların Ehl-i Kitapla olan ili�kilerine net açıklamalar getirmese

de, do�rudan ya da dolaylı olarak Ehl-i Kitab’ı dost ve sırda� edinmeyi yasaklamı�tır.

“Ey inananlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirlerinin

dostudurlar. Sizden kim onları dost tutarsa, o onlardandır...”2

Ehl-i Kitab’ı dost edinmeyi yasaklayan bu ayeti Ate� detaylıca be� sayfada

açıklamı�tır. Ayetin ini� sebebi olan birçok rivayeti çe�itli tefsir kaynaklarından

alıntılarla aktarmı� ve kendi görü�leri ile de konuyu zenginle�tirmi�tir.

Ate�’e göre, bu ayet Yahudilerin bir kitle olarak Medine’de bulundukları sırada

inmi�tir. Ayet Müslümanlara kar�ı sava�an Yahudi ve Hıristiyanları dost ve veli

edinmemeyi emretse de, Müslümanlarla sava�mayan gayri müslim ve mü�riklerle

ittifaka bir engel getirmemi�tir. Çünkü Peygamberimiz Medine’ye gelen Yahudilerle

ittifak yapmı�tır. Ate�, Müslüman bir toplumun gayri müslimlerle dost olmasının bir

sakıncası olmadı�ının ama bu dostlu�un ba�ka Müslümanlara zarar vermesi durumunda

haram sayılaca�ına da de�inmi�tir. Mesela Peygamberimiz, Medine Yahudileriyle

dı�arıdan gelecek bir saldırıya kar�ı ortak savunma ittifakı yapmı�, bunun da

1 Bkz. Ate�, �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, s. 351–352. 2 Mâide, 51.

Page 197: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

185

Mümtehine 8. ve 9. ayetlerde belirtildi�ini söylemi�tir. Ate� bu ayetlerde gayri

müslimlerle ittifakın men edildi�i konusundan ziyade, �slâm’ın barı� dini olmasının

önemine de�inmi�tir.1

Bu konuda incelenmesi gereken di�er bir ayet de �udur: “�nsanlar içerisinde,

inananlara en yaman dü�man olarak Yahudileri ve (Allah’a) ortak ko�anları bulursun.

�nsanların sevgice en yakınları da ‘Biz Hıristiyanız’ diyenleri bulursun. Çünkü onların

içlerinde ke�i�ler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.”2

Ate�, ayetin Yahudi ve mü�riklerin �slâm’ın azılı dü�manları oldu�unu

bildirdi�ini söylemi�tir. Mü�rikler �slâm’ın ba�langıcından Huneyn Sava�ı’na kadar

Müslümanlara dü�manlık etmi�lerdir. Yahudiler ise, dünya menfaatleri, siyasal ve

ekonomik güç kaybı sebebiyle mü�rikleri Müslümanlara kar�ı kı�kırtmı�, yaptıkları

ittifakı bozmu�, mü�rik ve münafıklarla bir olup �slâm’a zarar vermeye çalı�mı�lardır.

Hıristiyanların durumu ise biraz farklıdır. Onlar, Hz. �sa’nın telkinleri ile dünyaya fazla

önem vermemi�tir. Ate�’in açıklamalarına göre, bazı ke�i� ve rahiplerin telkinleri ile de

Hıristiyanlar Müslümanlara dostça davranmı�tır. �çlerinden gelen heyetler

Peygamberimiz ile görü�üp, Kur’an dinlemi�, bunlardan bazıları dinlerinde kalmı�,

bazıları da Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul etmi�tir. Bu grup Necran

Hıristiyanlarıdır. Hz. Muhammed Hıristiyanların, kendi mescidinde, Hıristiyan usulüne

göre ibadet etmelerine de müsaade etmi�tir.3

Kur’an, Hıristiyan ve Yahudilerden dü�man olanları açıkladıktan sonra, Kur’an’ı

dinleyip, a�layan gerçe�i gören Kitap Ehli’nden de bahsetmi�tir: “Elçi’ye indirilen

(Kur’an)’ı dinledikleri zaman, tanıdıkları gerçeklerden dolayı gözlerinin ya�la dolup

ta�tı�ını görürsün. Derler ki: Rabbimiz, inandık, bizi �ahitlerle beraber yaz!... Bu

sözlerden dolayı Allah onlara, altlarından ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetler

verdi...”4

Ate�, ayette bahsedilen gurubun �bn Kesîr’in tefsirine göre Habe�istan

Hıristiyanları oldu�unu aktarmı�tır. Ate� bu grubun �am tarafından gelen Hıristiyanlar

da olabilece�ini savunmu�, gerekçe olarak da Kur’an’ı dinleyip, anladıklarına göre bu

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 13–14. 2 Mâide, 82. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 46-47. 4 Mâide, 83-86.

Page 198: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

186

grubun Süryânî –Ârâmî gibi Arap soyundan bir Hıristiyan heyeti olma ihtimaline i�aret

etmi�tir.1

“Mü’minler, inananları bırakıp kâfirleri dost edinmesin. Kim böyle yaparsa

Allah ile bir dostlu�u kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden ) korunmanız,

ba�ka (�erlerinden korunmak için dost gözükebilirsiniz). Allah, sizi kendisin(in

emirlerine kar�ı gelmek)den sakındırır. (Sakın hükümlerine aykırı davranarak,

dü�manlarını dost tutarak O’nun gazabına u�ramayın: çünkü ) dönü� O’nadır.”2

Bu ayet kâfirleri dost edinmeyi yasaklamı�tır ama ayet Yahudileri de içine

alması sebebiyle konumuzla ilgilidir. Ate�, ayetin indirili� sebeplerini Kurtubî’ye

dayanarak dört ba�lık altında ele almı�tır:

1- Birinci rivayete göre bazı Müslümanlar Yahudiler ile dostluklarında

samimilerdi. Di�er Müslümanlarca uyarılsalar da onları dikkate almadılar.

2- Ayet Abdullah ibn Ubeyye ve adamları hakkında inmi�tir. Müslümanların

sırlarını Yahudilere ta�ıyan bu kimseler Yahudilerin zafer kazanmasını istiyorlardı.

3- Ubâde ibn es-Sâmit’in Yahudiler arasında dostları bulunmaktaydı. Hendek

Sava�ı’nda Ubâde, “Ya Resulallah, Yahudiler içinde be�yüz adamın var, onların da

benimle beraber dü�mana kar�ı sava�malarını istiyorum” demesiyle ayet inmi�tir.

4- Son olarak, ashabından Hâtib ibn Ebî Beltea, Mekke fethinin hazırlıklarını

Kurey�’e bildirmeye te�ebbüs edince bu ayetler inmi�tir.3

Ate� 4. rivayetin ayetin siyakına uymayaca�ını çünkü bu rivayetin Mümtehine 1.

ayet sebebiyle anlatıldı�ını söylemi�tir. Ayetin ini� sebebini Ate�, Yahudilerin de zaman

zaman katıldı�ı Necran Hıristiyanları ile Hz. Peygamber arasında geçen uzun

münaka�alar olarak açıklamı�tır. Yüce Allah bu ayetle Ehl-i Kitap olan Yahudilerin

küfürlerini ve peygamberlere saldırılarını açıklamı� ve Müslümanların böyle toplumlara

sır vermeyip, ihtiyatlı davranmalarını istemi�tir. Ayrıca ayetin Müslüman olan ve

olmayan toplumlarla ili�kiler konusuna iki prensip getirdi�ini bildiren Ate�, bunu �öyle

açıklamı�tır:

1- Müslüman olmayanlarla ili�kilerde ihtiyatlı olup sadece Müslümanları

gerçek dost bilmek,

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 47. 2 Âl-i �mrân, 28. 3 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 33.

Page 199: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

187

2- �artlara göre, gerekirse �erlerinden korunmak için onlarla iyi geçinmek ama

onları ba� tacı etmemek.1

Konu ile ilgili olarak Tevbe 23., Mücadele 22. ve Mümtehine 1. ayetleri de göz

önünde bulundurmalıyız, diyen Ate�, ayet meallerini bu konuyu açıklarken zikretmi�tir.

Ayrıca Nisâ 138-139., 144. ve Mâide 51. ayetin de münafık ve kâfirlerle dostlu�u

yasakladı�ını belirten Ate�, bu ayetlerin Müslümanların o zamanki stratejik

durumlarıyla yakından ilgisinin oldu�unu belirtmi�tir.2

�ttifaklar kar�ılıklı menfaatlere dayanır diyen Ate�, “anla�ma yapıp iyi geçinmek

ba�ka �ey, dost tutmak ba�ka �ey” demi� ve bu cümlesine Mümtehine 8. ayette geçen,

“Ancak onlardan korunmanız ba�ka” ayeti ile açıklık getirmi�tir. Bu ayetten takiyye

hükmü çıkarıldı�ından bahseden Ate�, bazı müfessirlere göre zayıf oldukları bazı ülke

ve zamanlarda Müslümanların kâfirlere kar�ı ya da Müslümanlara kar�ı takiyye

uygulayabilece�ine hükmedenler oldu�undan bahsetmektedir. Taberî ve Hazin ise,

kâfirleri kendilerine dost edinme hususunda takiyye olmayaca�ını belirtmi�tir.3

Ate�, ayetin kâfirlerin davranı�larını kastetti�ini, bu sebeple buradan

Müslümanların birbirlerine kar�ı takiyye ile hareket edecekleri anlamı çıkarmanın uzak

bir te’vil oldu�u yorumunu yapmı�tır.4

“Ey inananlar! Kendinizden ba�kasını kendinize dost edinmeyin, onlar sizi

bozmaktan geri durmazlar. Size sıkıntı verecek �eyleri isterler. Onların a�ızlarından

öfke ta�maktadır. Gö�üslerinde gizledikleri kin ise daha büyüktür. Dü�ünürseniz, size

ayetleri açıkladık. ��te siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, hâlbuki onlar sizi

sevmezler. Kitabın hepsine inanırsınız. Onlar sizinle kar�ıla�tıkları zaman ‘inandık’

derler, ama kendi ba�larına kaldıklarında size kar�ı öfkeden parmak uçlarını

ısırırlar...”5

Bazı müfessirler bu ayetlerin münafıkları kastetti�ini söylese de, Ate�’e göre

ayette candan dost tutulması yasaklanan grup Yahudilerdir. Samimi olmayanların

dostlu�unun özellikle askerî açıdan sakıncalı oldu�unu, Müslümanların dostunun ancak

Müslümanlar olması gerekti�ini Nisâ 144. ve Mâide 51. ayetlere göre belirten Ate�,

Müslüman olmayan, zeki bir genci katiplik için Hz. Ömer’e önerenler oldu�unu ama

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 32–33. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 34. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 35–36. 4 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 36. 5 Âl-i �mrân, 118–119.

Page 200: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

188

Hz. Ömer’in “Müslümanlardan ba�kasını kendime dost mu edineyim?” dedi�ini �bn

Kesîr’den aktarmı�tır.1

Ate�, ilim ve sanat konusunda ise herkesten faydalanılması gerekti�ini

cümlelerine ekleyerek, Peygamberimizin, hikmeti, mü’minin yiti�i sayıp nerede

bulunursa alınmasını emretti�ini de belirtmi�tir.2

Mümtehine suresinde de belirtildi�i gibi, “Allah sizinle din u�runda

sava�mayana ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil

davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah adaletli olanı sever. Allah yalnız sizinle din

u�runda sava�anları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım

edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa i�te zalimler onlardır.”3

Ayetten de anla�ılaca�ı üzere Müslümanlar kimseye durduk yere dü�man olmamalıdır.

Ayrıca Bakara 190, 256 ve Mümtehine 8-9. ayetler ile Müslümanların kendilerine

saldırmayanlara saldırmaları yasaklanmı�tır. Ate�, bu bilgilerden sonra ayetlere göre

Müslüman olmayan toplumların dört grupta incelenebilece�ini belirtmi�tir. Bunlar:

1- Müslümanlara saldıran veya vaktiyle saldırıp kötülük etmi�, yaptıklarını telafi

etmedikleri gibi hala da saldırıya devam eden veya fırsat kollayan dü�manlar,

2- Müslümanların müttefiki olan gayri müslimler,

3- Tarafsız olan gayri müslimler,

4- Sava� sonucu cizye kar�ılı�ında Müslümanların egemenli�ine tabi olan gayri

müslimler.

Ate�, bu dört gruptan sadece birinci gruba saldırılabilece�ini, çünkü bunun

adaletin gere�i ve nefsi savunmanın prensibi olup, gasp edilen hakların geri alınması

gerekti�ini söylemi�tir. Di�er �artları ta�ıyan gruplara saldırmanın zulüm oldu�u

gerekçesi ile yasaklandı�ını belirten Ate�, “Allah zalimleri sevmez”4 ayetini konuya

örnek göstermi�tir.5

Bu konuda de�inilmesi gereken bir mevzu da Ate�’in bildirdi�ine göre bazı

müfessirlerin Mümtehine 8. ayetin Tevbe 5. ayet ile neshedildi�ini söylemesidir.

“Haram ayları çıkınca (Allah’a) ortak ko�anları nerede bulursanız öldürün, onları

yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerinde oturup onları bekleyin. E�er tevbe

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 100. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. II, s. 101. 3 Mümtehine, 8–9. 4 Âl-i �mrân, 140. 5 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 385; Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, “Dostluk

Karde�lik”, Kur’an Ansiklopedisi, C. V, s. 274–295.

Page 201: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

189

ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse yollarını serbest bırakın. Çünkü Allah

ba�ı�layan, esirgeyendir.”1 Ate�, Taberî’ye göre bu görü�ün bir anlamı olmadı�ını ve

Tevbe suresinin, bu ayetin Müslümanlara saldıran mü�rikler hakkında oldu�unu,

Mümtehine 8. ayetin ise tarafsızlar hakkında oldu�unu aktarmı�tır. Yani açıklamaya

göre Ate�, Taberî’nin “ayet mensuhtur demenin bir anlamı yoktur” sözlerine tefsirinde

yer vermi�tir.2

Sonuç olarak diyebiliriz ki, yasaklama getiren ayetler, Ehl-i Kitab’ı istenmeyen

grup ilan etmemi�, sadece onlarla kurulacak askerî ve siyasî ili�kilerde ihtiyatlı

davranılması konusunu açıklı�a kavu�turmu�tur. Konu ile ilgili birçok hadis de

mevcuttur.3

3.4.15. Hıristiyanlı�ın Di�er Dinlere Bakı�ı

Hıristiyanlar, �sa’nın Ferisî gelene�ine göre yeti�mi� bir Yahudi olmasından

dolayı Yahudili�e birinci derecede önem vermektedirler. Ayrıca Hıristiyanlık,

Yahudili�in iptal edilip seçilmi�li�in Kilise’ye geçti�ini iddia etmesine ra�men, Yahudi

kutsal metinlerini kendi kutsal metinleri olarak benimsemektedir. Bu bilgiler

do�rultusunda Hıristiyanlı�ın Yahudili�e bakı�ını çatı�ma ve uzla�ma dönemi olarak iki

ba�lık altında inceleyebiliriz.4

Çatı�ma dönemine çok kısa de�inecek olursak, ilk dönem Yahudilerinin, �sa

ö�retilerine gösterdi�i sert tutum, Kilise’nin Yahudilere bakı�ını olumsuz etkilemi�tir.

Kilise bu dönemde Haç’a gerilenin Nasıralı �sa oldu�una, seçilmi�li�in Yahudilerin

günahları sebebiyle Kilise’ye geçti�ine karar vermi�tir. Ayrıca �sa’yı Haç’a

germelerinden dolayı Tanrı’nın cezasına maruz kalan �srailo�ullarının Kutsal

Mabedlerinin yıkıldı�ını ve son olarak Pavlus’un tasarrufuyla Yahudi �eriatının

neshedildi�ini benimsemi�lerdir.5

Uzla�ma döneminde ise, Hıristiyanların Yahudilere II. Dünya Sava�ı’nın sonuna

kadar süren baskıcı tutumu ve �srail Devleti’nin kurulmasını önleme çabaları göze

çarpmaktadır. Fakat buna ra�men 1948’de kurulan �srail Devleti, Kilise’nin kendi

tutumlarını yeniden gözden geçirmesine sebep olmu�tur. 1965’te hazırlanan 1 Tevbe, 5. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IX, s. 385–386. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Mirza Tokpınar, Hadislere Göre Yahudi ve Hıristiyanlara Uymak, �stanbul

2003. 4 Bkz. Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 125. 5 Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 126–129.

Page 202: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

190

Hıristiyanlıkla ilgili ilk resmî doküman olan Nostra Aetate’de di�er din mensuplarından

Yahudilerin durumuna detaylıca yer verilmi�tir.

Bu dokümanda Kilise’nin Yahudilerle olan tarihî ba�ı ve ortak mirasından söz

edilmi�, Pavlus’un mektuplarına atıfta bulunularak Yahudilerin �ncilleri kabul etmeseler

de Tanrı’nın sevgili kulları oldukları hatırlatılmı�tır. Yuhanna �ncilinde bulunan ve

Yahudileri �sa katili olmaları sebebiyle lanetleyen pasajların da sadece o dönemdeki

Yahudileri kapsadı�ı savunularak ifade yumu�atılmı�tır.1

Hıristiyanlıkla �slâm arasında tarihsel bir ba�ın bulunmaması sebebiyle

Hıristiyanların �slâm’a bakı�ı oldukça farklıdır. Bu iki din arasında “Seçilmi�lik mirası,

Mesihlik ve Tanrı Katilli�i” gibi problemler ya�anmamı�tır.

Hıristiyanlarla Müslümanlar arası ilk diyalog, Hz. Muhammed’in Necranlı

Hıristiyanlarla yapmı� oldu�u görü�medir. �lk ciddi çatı�ma ise, Müslümanların

Hıristiyan topraklarına girmeleri ile ba�lamı�tır. Hıristiyanlar Müslümanlı�ı ilk

zamanlarda Hıristiyanlı�a ait heretik bir mezhep sayarak pek ciddiye almamı�lar, ama

kar�ılarında farklı bir inanç sistemi görünce bu hatalarını anlayarak hemen savunmaya

geçmi�lerdir. Fakat bu savunma ilmî anlamdan ziyade, �slâm’a çirkin saldırılar �eklinde

olmu�tur. �slâmî inanç bile bile çarpıtılmı�, �slâm kılıç dini olarak takdim edilmi�,

özellikle Hz. Muhammed’in ki�ili�ine ve özel ya�amına iftiralarda bulunulmu�tur.2 Bu

esnada heretik bir akım sayılan �slâm, Hıristiyanlardan intikam almak için �sa’nın can

dü�manı olan �eytan tarafından Hz. Muhammed’e kurdurulmu� sahte bir din olarak da

yorumlanmı�tır.3

Müslüman inanç ve ibadetlerinden ilk defa II. Vatikan Konsili’nde

bahsedilmi�tir. 1964’te kabul edilen Luman Gentium’da Müslümanlar için �öyle

denilmi�tir: “Kurtulu� planı, Yaratıcıyı kabul edenleri de kapsar. Bunların ba�ında

Müslümanlar gelir. Onlar, �brahim’in imanını payla�ırlar. Bizimle birlikte tek ve

ba�ı�layıcı, hüküm gününde insanları yargılayacak olan Tanrı’ya ibadet ederler.” Bu

ifade 1965’te Nostra Aetate’de daha da geni�letilerek, Müslümanların tek Tanrı’ya

ibadet etmeleri, �sa ve annesine saygı gösterip, onları anmaları övgüye layık

1 Bkz. Yuhanna, 19: 6; Romalılar, 11: 28–29. 2 Bkz. Montgomery Watt, Günümüzde �slâm ve Hıristiyanlık, Çev. Turan Koç, �stanbul 2002, s. 20–22;

Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 147–149. 3 El-Fadl �elek, “Ba�lamayan Diyalog”, Çev. Kadir Albayrak, Ç.Ü.�.F.D. Sa. 1, Adana 2001, s. 279–280.

Page 203: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

191

bulunmu�tur. Fakat bunların eksik tarafı �slâm’ın �brahimî bir din oldu�unun kabul

edilmemesidir.1

Lumen Gentium’a göre, Kurtulu� planı, “Yaratıcıyı kabul edenleri de kapsar”

ifadesi, Müslümanları kurtulu� planına dâhil etse de, bu onların kendi �slâm inançları

içinde kalarak kurtulabilecekleri anlamına gelmemektedir. Bu sebeple Müslümanlar,

Hıristiyanlı�a davet edilerek kurtarılması gereken halklar arasında de�erlendirilmi�tir.2

1983’ten itibaren Rahip Race’in sınıflandırmasına göre, Hıristiyanların di�er

dinsel gelenekler ve onların taraftarlarına yönelik tutumları; dı�layıcılık, kapsayıcılık ve

ço�ulculuk olarak üç grupta ele alınmı�tır.

Bu sınıflandırmada dı�layıcılık anlayı�ına göre, Hıristiyanlık dı�ındaki tüm

dinsel gelenekler hatalı oldukları için geçersizdirler. Kapsayıcılık ise, di�er dinsel

gelenekleri tamamen dı�lamaz, onların �sa’ya yakınlık ve uzaklık derecesine bakar ve

�sa’ya gizli imanı �art ko�ar. Kısacası kurtulu� için tek din vardır, o da Hıristiyanlıktır,

ancak bu çe�itli �ekillerle di�er dinlerde de mevcuttur. Son görü� olan ço�ulculu�a göre

de, Hıristiyanlık ya da �sa-Mesih Hıristiyanlar için nasıl kurtulu� vasıtası ise di�er dinsel

gelenekler de Hıristiyan olmayanlar için kurtulu� vasıtasıdır. Tek kurtulu� vasıtası �sa-

Mesih de�ildir.3

Görüldü�ü gibi Kur’an’ın Ehl-i Kitap sayıp bazı haklar verdi�i Hıristiyanların

�slâm’a bakı� açısının ilmî ve objektif oldu�unu söyleyemeyiz.4 Hıristiyanlarca �slâm,

günümüz dünyasında sava� ve terör ile özde�le�tirilerek, Müslüman ismi “terörist,

insafsız, ho�görüsüz, zalim vb.” anlamlar ile kullanılmaktadır. Esasen bu bakı� açısı

Hıristiyan kimli�inin devamlılı�ını temin etme ve ona yönelik tehditlerle mücadele

arzusuna indirgenebilir.5

1 Bkz. Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 153–158. 2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet Aydın, Monologdan Diyaloga: Ça�da� Hıristiyan Dü�üncesinde

Hıristiyan-Müslüman Diyalogu, Ankara 2001, s. 75–120; Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, s. 158.

3 Bkz. Aydın, Monologdan Diyaloga, s. 90–115. 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. Harman, “Hıristiyanların �slâm’a Bakı�ı”, Asrımızda Hıristiyan-Müslüman

Münasebetleri, s. 95–110. 5 Ayrıntılı bilgi için bkz. Asım Yapıcı-Kadir Albayrak, “Ötekini Algılama Ba�lamında Dinî Gruplar

Arası �li�kiler”, Ba�lamayan Diyalog, Adana 2004, s. 36–40.

Page 204: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

192

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

“CENNET K�MSEN�N TEKEL�NDE DE��LD�R” TARTI�MALARI

Konumuzun akı�ı içerisinde Kur’an’da Ehl-i Kitap’tan olan Yahudi ve

Hıristiyanlardan bahseden ayetlerin “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri”ndeki yorumuna

de�indik. Belli konular üzerinde yo�unla�arak Ate�’in bu konudaki fikirlerini

aktarmaya çalı�tık. Bu son bölümde ise Ate�’in önemle üzerinde durdu�u, Ehl-i

Kitab’ın cennete gidip gitmeyece�i konusunu ele alaca�ız. Bu konuda Ate�’in bazı

ayetlere getirmi� oldu�u yorumlara ve bu yorumlara yapılan ele�tirilere de de�inece�iz.

Ehl-i Kitap terim olarak Müslümanlar dı�ındaki kutsal kitap sahibi din

mensupları için kullanılmaktadır.1 Ate� ise eserlerinde Ehl-i Kitap’tan ziyade “el-Kitab”

ile bahsedilen Kitap’ın hangisi oldu�unu açıklamı�tır. Burada Ate�’in Kitap, Ehl-i Kitap

ve �slâm kavramlarından ne anladı�ı önem arz etmektedir. Ate�’e göre, “Kur’an’da

özellikle ‘el-Kitab’ �eklinde tarifli olarak anılan Kitap ile kasıt Kur’an’dan önce

Musa’ya verilmi� olan Tevrat’tır. Çünkü Kur’an Kitap olarak indirilmemi�tir. Ama

Kur’an’ın ifadesine göre, Tevrat Musa’ya yazılı levhalar halinde verilmi�tir.2 Bu

açıklamanın ardından Ate�, Musa’ya verilen Kitab’a, el-Kitab denildi�i gibi temel

Kitap’ın içeri�i olarak Hz. Muhammed’e indirilene de Kitap denildi�ini3 belirtmi�tir.4

Ate�, tefsirinde ve kaleme aldı�ı di�er eserlerinde “Kur’an’ın �lahî Kitaplara

Bakı� Açısı” ya da “Kur’an’ın Kendinden Önceki Kitapları Tasdiki” ba�lıkları altında

Kur’an ve di�er ilahî kitapların durumunu da incelemi�tir.

Ate�’e göre, Kur’an Allah’ın birli�ini kabul eden, ahirete inanan ve salih

amelleri bulunan tüm insanları cennetle müjdelemi�tir. Ate�, “Kur’an’ın kendi ifadesine

göre Kur’an, kendisinden önceki kitapları nâsih (ortadan kaldırıcı) de�il, musaddik

(do�rulayıcı) ve müheymin (koruyup kollayıcı) olarak gelmi�tir” diyerek, Kur’an’ın

1 Bkz. Kaya, “Ehl-i Kitap”, TDV�A., C. X, s. 516; Ignaz Goldziher, “Ehl-i Kitap”, �slâm Ansiklopedisi,

C. IV, �stanbul 1977, s. 208. 2 Bkz. A’râf, 145; �srâ, 2; Kasas, 43, 52; Hûd, 110; Fusssilet, 41; Mü’minûn, 49; Secde, 53; Bakara, 53,

87, 92, 121, 146; En’am, 20, 89, 154; Saffat, 117; Enbiyâ, 48; Hadid, 16; Tevbe, 29; Casiye, 16; Müddessir, 31; Âl-i �mrân, 19-20, 186-187; Nisâ, 47, 31; Beyyine, 4; Mâide, 5.

3 Bkz. Nisâ, 136; A’râf, 145; Zümer, 41; Fussilet, 1-3, 44-45; Mü’min, 53-54. 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı Yeniden �slâm’a I, s. 20–

28.

Page 205: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

193

daha önceki ilahî Kitab’ı do�ruladı�ını ve onlara uygun oldu�unu da birçok ayet ile1

örneklendirmi�tir.2

Bu açıklamaları ile tartı�ma konusu olan Ate�, “Kur’an’ın önceki ilahî kitapları

neshetti�i, o kitapların mensuplarının, Hz. Muhammed’in getirdi�i �ekliyle Müslüman

olmadıkça ibadetlerinin Allah katında kabul görmeyece�i söylenemez, bu Kur’an’ın

açık ifadesine terstir” demi�tir.3 ��te bu açıklamalar “Cennete Kim Girer?”

tartı�malarına zemin hazırlamı�tır. Süleyman Ate� ise bu konu ile ilgili olarak, tüm ilahî

dinlerdeki ruh birli�ine sıkça de�inerek konuyu açıklama yolunu seçmi�tir. Özellikle

peygamberlerin mesajlarının dil bakımından ayrı olsa da, anlam ve ruh bakımından bir

oldu�una de�inmi� ve tüm dinlerin temel prensibinin Allah’a ve ahiret gününe iman ve

salih ameller oldu�unu belirtmi�tir. Bu sebeple herhangi bir peygambere tâbi olanların

-ötekini inkâr etmeksizin- di�erine de tâbi sayıldı�ına ve hiçbirinin arasında ayrım

yapılamayaca�ına bazı ayetleri4 delil göstermi�tir.5

Ate�’e göre �slâm Kur’an’da yalnız Hz. Muhammed’in getirdi�i din olarak

de�il, bütün peygamberlerin getirdi�i din için kullanılmı�tır. Ate� �u ayet ile sözlerini

desteklemi�tir: “Havarilere: Bana ve elçine inanın diye vahyetmi�tim. �nandık, bizim

Müslüman oldu�umuza �ahit ol, demi�lerdi.”6

Ate�’e göre �slâm, sadece son dinin adı de�il, tüm ilahî dinlerin ortak adı olup,

bu dinlerin dillere göre adları ba�ka ba�ka olsa da ruhları �slâm’dır. Böylece Allah da

tek bir zümrenin de�il, âlemlerin Rabbi olmakta ve rahmeti gazabını geçmektedir.7

Buna ra�men Ate�’in dedi�ine göre, insanlar bencillikleri ile ilahî mesajın geni� ufkunu

daraltmı� ve her din mensubu sadece kendi grubunun cennete girebilece�i iddiasında

bulunmu�tur.8

“Dediler ki, Yahudi ya da Hıristiyan olandan ba�kası cennete giremeyecek. O,

onların kuruntularındandır. Do�ru iseniz (bu konuda) delilinizi getirin. Hayır, kim i�ini

1 Bkz. Bakara, 41, 89, 91, 97, 101; Âl-i �mrân, 3; Nisâ, 47; Mâide, 48; En’âm, 92; Fatır, 31; Ahkaf, 12,

30. 2 Ate�, �slâm’da Güncel Tartı�malar, s. 10. 3 Ate�, �slâm’da Güncel Tartı�malar, s. 10. 4 Bkz. Bakara, 131–133, 136, 285; Nisâ, 152, 163. 5 Ate�, Yeniden �slâm’a I, s. 63–64. 6 Mâide, 112. 7 Bkz. En’âm, 12; A’râf, 156. 8 Bkz. Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �.A.D., C. III, Ocak 1989, Sa. I, s. 7-8.

Page 206: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

194

güzel yaparak özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbi’nin yanındadır.

Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecekledir.”1

Ate� bu ayetin yorumunda, cenneti kendilerine tahsis eden Kitap Ehli’nin bu

bencilli�ini, ümmî Arap mü�riklerin kendilerini köleler kar�ısında yüksek görmelerine

benzetmi�tir. Ayetin tefsirinde tekrar �slâm’ın açıklamasına yer veren Ate�, burada

kendini Allah’a teslim eden Müslim’in di�er bir vasfı olan ihsandan söz etmi�tir.

Hadislere göre ihsanı, Allah’ı görüyormu�çasına O’na ibadet olarak tanımlayan Ate�

ayrıca, “özünü Allah’a teslim eden ki�i, güzel davranır, her �eyi güzel yapar.

Görüyormu�çasına Allah’a kulluk eder. ��te cennete girecekler, sadece Yahudi ve

Hıristiyanlar de�il, her devirde özünü Allah’a verip, güzel davrananlardır, böyleleri

Rablerinin yanında mükâfatlarını bulur” demi�tir.2

Ate�, Yahudi ve Hıristiyanların aynı kitabı okudukları halde aralarında ayrılı�a

dü�melerinin sebebini, Kitab’ı yanlı� anlamaları oldu�unu söylemi�tir. Bu sözlerinin

ardından, “o halde her iki fırkanın iki kitabı da do�rulayan, aralarındaki davayı hak ile

çözümleyen bu yeni Kitab’ı tanıyıp �slâm’a gelmeleri gerekir ki, yeryüzünde ihtilaf

kalmasın. �slâm bu iki ucun orta noktasıdır. A�ırı uçlardakiler merkezde birle�irse ihtilaf

kalmaz. �slâm’da ifrat ve kıskançlık yoktur” diyerek görü�lerini bildirmi�tir.3

Bu konu ile ilgili esas tartı�maya yol açan Bakara 62. ve Mâide 69. ayetlerin

tefsirleri olmu�tur.

“�üphesiz iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden her

kim ki Allah’a ve ahiret gününe inanır, iyi bir i� yaparsa elbette onlara Rableri katında

mükâfat vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”4

Ate�, bu ayette bir istisna oldu�unu Kitap Ehli’nden ve Sâbiîlerden Allah’a ve

ahiret gününe inanıp iyi i�ler yapan kimselere korku olmadı�ının bildirildi�ini

söyledikten sonra, “Bu ayetin hükmüne göre, Allah’a �irksiz inanmak, Uzeyr’i ve �sa’yı

Allah’ın o�lu saymamak ahirete de lâyik-i veçhile inanmak, bunun yanında �slâm

dini’ne girmese dahi Kur’an’ın Allah kelamı, Hz. Muhammed’in de hak peygamber

oldu�unu inkâr etmemek lazımdır” diyerek, “Rabbimiz Allah’tır deyip sonra do�ru

1 Bakara, 111–112. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 222. 3 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 222. 4 Bakara, 62.

Page 207: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

195

olanların üzerine melekler iner, korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennet ile

sevinin (derler)”1 ayetini de konuya örnek vermi�tir.2

Ate�’in bu görü�leri müfessirlerin yorumundan oldukça farklıdır. Kendisinin de

belirtti�i gibi müfessirler genellikle Kitap Ehli’nden Allah’a ve ahirete inanmı� olan

kimselerin ancak Hz. Muhammed’e inanıp Müslüman oldukları takdirde ahirette

üzüntüye u�ramayacaklarını savunmu�lardır. Ate�, kendi görü�ünde olmayan, �bn

Kesîr’in de bu konudaki açıklamalarına yer vererek, Musa’ya inananların iman ve

amellerinin �sa gelene kadar, �sa’ya inananların iman ve amellerinin de Muhammed

(s.a.v.) gelene kadar makbul oldu�unu, Hz. Muhammed’in sözleriyle amel etmeyenlerin

imanının ise makbul olmayaca�ı inancının yaygın oldu�unu belirtmi�tir. Fakat kendi

kanaatine göre ayette böyle bir kayıt olmadı�ını söylemi�tir. Ate�, ayetin Allah’a ve

ahiret gününe inanan herkesin güvene kavu�up, üzüntüden kurtulaca�ını bildirdi�ini Âl-

i �mrân 113-115. ayetler de ispatlamaya çalı�mı�tır: “Ama hepsi de�ildir. Kitap Ehli

içinde öyleleri var ki gece saatlerinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak

secdeye kapanırlar. Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. �yili�i emreder, kötülükten men

ederler. Hayır i�lerine ko�u�urlar. ��te onlar iyilerdendir. Yaptıkları hiçbir iyilik inkâr

edilmeyecektir. �üphesiz Allah (günahlardan) korunanları bilir.”3 Bu ayetten sonra

Mâide 69. ayeti de* örnek gösteren Ate�, bu ayetler ve Bakara 62. ayet ile Allah’ın

cennete girebilmek için üç �art belirtti�ini söylemektedir. Bu �artlar: 1. Allah’a �irksiz

iman, 2. Ahiret gününe iman, 3. Salih ameldir.

��te bu �artları yerine getiren her kul, Kur’an’a göre cennetliktir, diyen Ate�,

açıklamasının devamında �bn Abbas’a dayandırılan bir söze göre bu ayetin neshedildi�i

söylense de bunun do�ru olmadı�ını, çünkü bu ayetin emir de�il, haber oldu�unu

belirtmi�tir. Ate�, “haber verilen gerçek de�i�mez ki neshedilsin, hâ�â böyle bir �ey

Allah’a yalan isnad etmek olur. Böyle bir �ey Allah’ın �anına yakı�maz” sözleri ile

ayetin tefsirini noktalamı�tır.4

Sonuç olarak Mâide 69. ayetin tefsirini yaparken Ate�, Kitap Ehli’nin Allah’a ve

ahirete inanırlarsa mü’min sayılıp cennete gidebilecekleri ifadesini kullanmı�tır. Ayrıca

1 Fussilet, 30. 2 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 174. 3 Âl-i �mrân, 113–115. * “�nananlar, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlar (dan) Allah’a ve ahiret gününe inanan ve iyi i�ler

yapanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” 4 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. I, s. 175.

Page 208: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

196

en fazla tartı�ılan nokta, “mutlaka kendi dinlerinden ayrılıp Müslüman olmaları �art

de�ildir” sözleri olmu�tur.1

“Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir” adlı makalesinde ise “Kur’an Allah’ın bu

geni� rahmetini tevhid erbabına sunmu� iken bizim Allah’ın rahmetini daraltmaya, son

din mensuplarından ba�ka kimsenin cennete girmeyece�ini iddia etmeye hakkımız var

mı? Kur’an peygamberler ve ilahî dinler arasında bir ayrım yapmıyor ki? Son din ne ise

ilk din de odur. Peygamberlerin misyonu yeni din icat etmek de�il, �brahim’in getirdi�i

tevhid dinini aslî safvetine kavu�turarak, kendinden öncekileri kendisine tâbi kılmak

de�il, �brahim’e ve Onun soyundan gelen peygamberlere uymaktır”2 diyerek görü�lerini

Ahkâf 9, Hacc 78, Nuh 125 ve En’âm 90. ayetler ile desteklemi�tir. Bu yorumlar Türk

�slâm dünyasında büyük yankılar uyandırmı�tır. Çünkü Ate�’in bu konudaki görü�leri

daha önce Abduh ve Re�id Rıza tarafından seslendirilmi�tir. Bakara 62. ayetin Menar

tefsirindeki yorumu Ate�’in söyledikleriyle aynıdır. Ate� Hoca bu görü�leri Menar’dan

almı�, fakat kendisine ait gibi takdim etmi�tir.3 Birçok âlim tarafından ele�tirilen bu

görü�ler, Ate�’in onlara verdi�i cevaplar ile daha da sertle�tirmi�tir. Bu kadar fazla

tartı�maya sebep olan Bakara 62. ayetin açıklamasında ini� sebebi zikredilmemi� ve

detaylı bir açıklama da yapılmamı�tır.

Bir di�er tartı�ma konusu olan, “�nananlar, Yahudiler, Sabiîler ve

Hıristiyanlar(dan) Allah’a ve ahiret gününe inanan ve iyi i�ler yapanlara korku yoktur

ve onlar üzülmeyeceklerdir”4 ayetinin tefsirinde de Ate�’in açıklaması oldukça kısadır.

Bu ayetler ile ilgili yorumlar genellikle Ate�’in makaleleri ve eserlerinde yer

almaktadır.

Ate�’in Kitap Ehli’nin cennete girmesine delil saydı�ı bu ayetlerin yorumuna

Talat Koçyi�it’ten sert bir cevap gelmi�tir. Koçyi�it, Ate�’in ayetleri siyak ve sibak

içinde ele almadı�ına ve nerede, ne �ekilde nazil oldu�una de�inmedi�ine temas

etmi�tir. Koçyi�it’e göre bu ayetler, kendilerine sonsuz nimetler verildi�i halde yine de

küfürlerinde ısrarcı olan Yahudi ve Hıristiyanlardan söz eden ayetlerden sonra

zikredilmi� olup, �slâm’a davet metoduyla yakından ilgilidir. Koçyi�it, Kur’an’da

davetin ba�lıca üç grupta nitelendirildi�ine dikkat çekmi�tir. Buna göre, ilk davet

mü�riklere olup, onlar tevhid inancına davet edilmi�tir. �kinci davet, kendilerine kitap

1 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. III, s. 33. 2 Ate�, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, s. 9. 3 Bkz. Re�id Rıza, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm (Tefsîru’l-Menar), Beyrut 1999, C. I, s. 275-277. 4 Mâide, 69.

Page 209: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

197

ve peygamber gönderilen ama onlara uymayan Kitap Ehli’ne; üçüncü davet de,

kalplerinde iman nuru oldu�u halde iman için kendilerine bir yol bulamayan Kitap Ehli

ile Müslümanlara yakınlık duyan kimselere yapılmı�tır. Bunlar Allah’a, resulüne ve

Kur’an’a imana davet olunmu�lardır. Üç davetin de amacı tüm insanları Hz.

Muhammed’in tebli� etti�i dinde birle�tirmektir.1

Koçyi�it, Ate�’in, “Ehl-i Kitab’ın muhakkak kendi dinini bırakıp Müslüman

olması �art de�ildir. Peygamberlerin misyonu insanları sadece Hakk’a taptırmaktır.

Bütün peygamberlerin mesajları aynıdır. Herhangi bir kul Allah’a yöneliyor, yalnız

O’na kulluk ediyorsa, o, Peygamberin yolundadır”2 sözlerini, “Bir �eyin yenisi, tamamı

ve en mükemmeli gelince, onun eskisi, eksi�i ve bozulmu�uyla yetinilebilece�ini ileri

sürmek aklın alabilece�i i�lerden midir?” diyerek ele�tirmi�tir.3

Koçyi�it’in ele aldı�ı bir di�er mevzu da, Ate�’in Tevrat’ta de�il, Talmud’da

tahrif bulundu�u konusunu i�lerken, “Müslüman fakihlerin de dini zorla�tırmada

Yahudilerden geri kalmadı�ı” yorumunadır.4 Koçyi�it hiçbir fakihin bu ele�tirileri hak

etmedi�ini dile getirmi�tir. Ayrıca Yahudi ve Hıristiyan din âlimlerinin de, elde mevcut

bulunan tahrif edilmi� kitaplarını Ate� kadar fazla savunmadıklarını iddia etmi�tir.5 Ate�

ise bu ele�tirilere hem “Yüce Kur’an’ın Evrensel Mesajına Ça�rı Yeniden �slâm’a” adlı

eserinde hem de “Cennet Tekelcisi mi?” makalesinde uzunca cevaplar vermi�tir.6

Bu tartı�malara katılan Muhammed Ali es-Sâbûnî, Bakara 62. ayetin, Hz. Musa

ve Hz. �sa zamanında ya�ayıp da, onlara iman edenleri kapsadı�ını, ayetten Ate�’in

dedi�i gibi herkesin cennete girebilece�i anlamının çıkartılmayaca�ını belirtmi�tir.

Ayrıca Peygamberimizin Hz. Ömer’in Tevrat’tan bazı sayfalar okudu�unu görünce ona

kızarak, “Allah’a kasem olsun ki, Musa hayatta olsaydı bana tâbi olmaktan ba�ka bir

�ey yapmazdı” sözlerini açıklamasına eklemi�tir.7

Ate�’in Mâide 69. ayeti yanlı� anladı�ını, kendi dinine ba�lı kalan Hıristiyan ve

Yahudilerin kurtulacaklardan sayılamayaca�ına da de�inen Sâbûnî, �mam-ı Müslim’in

1 Bkz. Talat Koçyi�it, “Cennet Mü’minlerin Tekelindedir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, 1989, Sa. 3, s.

89. 2 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 506. 3 Bkz. Koçyi�it, “Cennet Mü’minlerin Tekelindedir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, s. 89. 4 Bkz. Süleyman Ate�, “Cennet Tekelcisi mi?”, �slâmî Ara�tırmalar, C. IV, Ocak 1990, Sa. 1, s. 34. 5 Bkz. Koçyi�it, “Cennet Mü’minlerin Tekelindedir”, �slâmî Ara�tırmalar, C. III, s. 93. 6 Bkz. Ate�, “Cennet Tekelcisi mi?”, �slâmî Ara�tırmalar, C. IV, Sa. 1, s. 39; Yüce Kur’an’ın Evrensel

Mesajına Ça�rı Yeniden �slâm’a, s. 36–58. 7 Muhammed Ali es-Sâbûnî, “Süleyman Ate�’in Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir Ba�lıklı Makalesinin

Tenkidi”, Çev. Ömer Faruk Tokat, www.inkisaf.net, 2006, s. 7.

Page 210: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

198

Sahihi’nden �u hadisi de delil göstermi�tir: “Nefsim elinde tutan (Allah’a) kasem olsun

ki, bu ümmetten her kim -Yahudi olsun Hıristiyan olsun- beni i�itir, sonra da bana

gönderilene inanmadan ölecek olursa, mutlaka cehennem ehlinden olacaktır.” Bu

hadisin üzerine Sâbûnî, kendi kafamıza göre ahkâm kesip Kitap Ehli’nin cennete

girebilece�ini, söylememizin caiz olmayaca�ını, herkesin cennete girmesini arzu

edebilece�imizi ama cennetin anahtarlarının ne bizim ne de Hıristiyanların elinde

olmadı�ını beyan etmi�tir.1

Ayrıca Sâbûnî makalesinin devamında cennete girmek için Kur’an’da

belirlenmi� birtakım �artlar oldu�una2, Yahudi ve Hıristiyanların kâfir oldu�unun

ayetlerle sabit bulundu�una3, Hz. Muhammed’in tebli�inin evrenselli�ine4, �slâm’a ters

dü�en her dinin merdud oldu�una5 ve �slâm’ın en üstün din sayıldı�ı konusuna

de�inmi�tir.6 Özellikle makalesinin bir kısmında, “Hz. Muhammed’in bi’setinden sonra

bile olsa, semavî dinlerden herhangi birine tabî olan kimse, Allah’ın azabından

kurtuluyorsa, o halde Müslümanların oruç, kıtâl, cihad gibi me�akkatli tekliflerin

olmadı�ı �ncil’e tabî olmalarında bir sakınca görülmeyece�i, ayrıca �ncil’in, “Bir

yana�ına vurulursa, di�er yana�ını çevir” emrine uyularak zevkü sefa içinde

ya�anabilece�ini dile getirmi�tir. Son cümlesine ise bu fikirlerin hiçbir Müslümanca

kabul edilemeyece�ini eklemi�tir.7

Ate�’in Bakara 62. ayeti keyfince yorumladı�ını dü�ünüp ona bir reddiye yazan

di�er bir isim de Haydar Hatipo�lu’dur. O, söz konusu ayette geçen “�man edenler”i,

iman etmi� gibi görünen münafıklar veya fetret devrinde �sa (a.s.)’ya gere�i gibi iman

etmi� olup, sonra Hz. Peygamber dönemine yeti�enler ya da onun dinine girmi� olanlar

�eklinde yorumlamı�tır.8

Ate�’in bu ayet ile cennetin anahtarlarını da�ıtmaya çalı�tı�ını ama bu

davranı�ın Kur’an’a ihanet oldu�unu söyleyen Hatipo�lu, Ehl-i Kitab’ın cennete

girebilmek için Hz. Muhammed’in peygamberli�ini tanıyıp Müslüman olmalarının �art

1 Sâbûnî, “Süleyman Ate�’in Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir Ba�lıklı Makalesinin Tenkidi”, s. 6. 2 Bkz. Bakara, 285; Nisâ, 150. 3 Beyyine, 6; Nisâ, 156; Mâide, 17-18, 72-73. 4 Sebe, 28; A’râf, 158. 5 Âl-i �mrân, 19, 85, 102; Mâide, 3; Nûr, 63. 6 Tevbe, 33; Mâide, 14, 48; Nisâ, 46. 7 Sâbûnî, “Süleyman Ate�’in Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir Ba�lıklı Makalesinin Tenkidi”, s. 7. 8 Hatipo�lu, Ate� Ate�le Oynuyor, s. 50.

Page 211: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

199

oldu�unu1 dile getirmi�tir. �slâm’ı din olarak saymayan Yahudi ve Hıristiyanların kâfir

sayılıp cehenneme gidece�ini2, ayrıca Kur’an’a aykırı olan hiçbir ibadet ve amelin de

salih amel sayılamayaca�ını, sadece mü’minlerin ödüllendirilece�ini3 söylemi�tir. Salih

amel sahibi gayrı müslimlerin davranı�larının kar�ılı�ını bu dünyada alaca�ını da görü�

olarak belirtmi�tir.4

Ate�’in bu makalesinde çürütülecek daha birçok fikir oldu�undan ama �imdilik

bu kadarıyla yetinece�inden bahseden Hatipo�lu, bu yazıyı okuyup da zihni karı�an

mü’minlere de hidayet duasında bulunmu�tur.5 Ate� ise, Hatipo�lu’nun bu ele�tirilerine

“Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı Yeniden �slâm’a” adlı eserinde “Tenkid

De�il, �ftira, Saldırı ve Kin Belgesi” ba�lı�ı altında kırk sayfalık bir cevap vermi�tir.6

Ate�’in Bakara 62. ve Mâide 69. ayetlere yorumunu ele�tirenlerden Ahmet

Tekin ise, di�erlerinden farklı olarak, Ehl-i Kitap’tan Yahudi ve Hıristiyanların kitapları

oldu�unu kabul etsek bile, Sabiîlerin �u anda bir kitabı olmadı�ına göre onların ne ile

amel edecekleri sorusunu Ate�’e yöneltmi�tir.7 Tekin’in dikkat çekici di�er bir sorusu

ise �öyledir: “Acaba �imdiye kadar Resulullah’a inanıp da Yahudilik ve Hıristiyanlı�ı

terk etmemi� kimseler çıkmı� mıdır?” Bu sorulara Nisâ, 115. ve Âl-i �mrân, 86-87.

ayetleri cevap gösteren Tekin ardından �unu eklemi�tir: “E�er sadece Allah’a inanıp

salih amel i�leyerek Kitap Ehli kurtulacaksa; ça�da� yorumcu Ate� de bu iddiasında

ba�ka maksatlar ta�ımayıp gerçekten samimi ise, Allah’ın onu Yahudi ve Hıristiyanlarla

beraber ha�retsin.”8

Tekin, Ate�’in, Kitab’a yükledi�i anlamı da ele�tirmi� ayrıca, “Yüce Kur’an’ın

Ça�da� Tefsiri’ndeki Hata Örnekleri” ba�lı�ı altında bir bölümde de Tefsirdeki hatalı

kısımları kaleme almı�tır.9 Diyaloga bakı� açısı da farklı olan Tekin, Türkiye’de 1980’li

yıllardan itibaren diyalogun hız kazanmasını Ate�’in meal ve tefsirlerine ba�lamı�,

diyalog toplantıları ba�lamadan önce Ate�’in Türkiye’deki din adamlarının % 15’i

üzerinde etkili oldu�unu iddia etmi�tir.10 Ate�’i Ehl-i Kitab’a cennet kapılarını açmakla

1 Bkz. A’râf, 3, 158; Âl-i �mrân, 31–32; En’âm, 153–155; Ha�r, 7; Nisâ, 80. 2 Bkz. Bakara, 75–81, 146, 159, 174–176. 3 Bkz. Nahl, 97; Mü’min, 40; Nûr, 39; Furkan, 23. 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. Hatipo�lu, Ate� Ate�le Oynuyor, s. 49–61. 5 Bkz. Hatipo�lu, Ate� Ate�le Oynuyor, s. 140. 6 Bkz. Ate�, Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı Yeniden �slâm’a, s. 180–220. 7 Bkz. Ahmet Tekin, Diyalogculara Kur’an Dersi, �stanbul 2006, s. 308. 8 Tekin, Diyalogculara Kur’an Dersi, s. 308. 9 Bkz. Tekin, Kur’an Yolunda Kalem Oynatanlar, s. 149–168. 10 Ayrıntılı bilgi için bkz. Tekin, Diyalogculara Kur’an Dersi, s. 14–47.

Page 212: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

200

ele�tiren Tekin, diyalogcuların da onun fikirlerini kullandı�ına de�inmi�, Müslümanlara

imanın altı ve daha fazla �artı yüklenirken Ehl-i Kitab’a sadece iki �artın geçerli

sayılmasının abesli�ini dile getirmi�tir.1

Ate�’i ele�tirenlerin yanı sıra Bakara 62. ayetin yorumunda Ate� gibi dü�ünenler

de mevcuttur. Mesela, Fazlur Rahman bu konuda müfessirlerin büyük ço�unlu�unun

Bakara 62. ve Mâide 69. ayetteki apaçık anlamı kabul etmemek için kendilerini bo� yere

yorduklarını söylemi�tir.2

Görüldü�ü gibi Ate� Bakara 62. ve Mâide 69. ayetin yorumu ile dikkatleri

üzerine çekmi�tir. �slâm’ın son din oldu�u bu sebeple Hz. Muhammed’e iman

etmeyenlerin cennete giremeyece�ini savunanlara cevaben, “�sa dininde olan bir insan

e�er duymu� ise, Hz. Muhammed’in peygamberli�ine inanmak ve tevhid çizgisine

gelmek zorundadır. Bu da �slâm’ın egemenli�ini kabul etmektir” demi�tir. Ayrıca Ate�,

Kur’an’da Ehl-i Kitab’a gösterilen ho�görü ayetlerini görü�leri için delil saymı�tır.3

Cennetin de laf ile de�il, iman ve salih amel ile kazanılaca�ını ayetler ile ispatlamaya

çalı�mı�tır.4 Ate� ayetleri siyak ve sibak içinde de�erlendirmedi�i konusundaki

ele�tirilere de, “Hıfzım vardır ve tazedir. Ayetleri hep siyak ve sibakı içinde

dü�ünürüm” demi�tir.5

Ate�’in önemle üzerinde durdu�u konu ise ilah dinlerdeki ruh birli�i olmu�tur.6

O, ilahî dinler arasında fark olmadı�ını savunmu� ama bazı din adamlarının bunu kabul

etmedi�ini ve dinlerin birbirini neshetti�i fikrini benimsedi�ini söylemi�, bu davranı�ın

da cennetin tekelle�tirilmesine sebep oldu�unu belirtmi�tir. Kendini ele�tirenleri de

ba�naz dü�üncelere sahip olmakla suçlayarak bu insanlardan bazılarının art niyet sahibi

oldu�unu ve ikna edilemeyeceklerini dile getirmi�tir.7

Ate� gelecek ele�tirileri daha önce tahmin etti�ini belirtmi� ve sözlerine �öyle

devam etmi�tir: “Biz Kur’an’ı Peygamber (s.a.v.)’e gelen anlamıyla sunmak için

tefsirimizi önyargılardan uzak, ilmî bir metod, ça�da� ara�tırmacıya yakı�ır ilmî bir

1 Tekin, Diyalogculara Kur’an Dersi, s. 248. 2 Bkz. Rahman, Ana Konularıyla Kur’an, s. 244. Ayrıntılı bilgi için bkz. Öztürk, Kur’an’ı Kendi

Tarihinde Okumak Tefsirde Anakronizme Ret Yazıları, s. 170–176. 3 Bkz. Ate�, “Cennet Tekelcisi mi?”, �slâmî Ara�tırmalar, C. IV, Sa. 1, s. 32. 4 Bkz. Nisâ, 116–121; Bakara, 62; Mâide, 69, 72–73; Âl-i �mrân, 113–115. 5 Bkz. Ate�, “Cennet Tekelcisi mi?”, �slâmî Ara�tırmalar, s. 32. 6 Bkz. Ate�, “Din Birli�i”, Kur’an Ans., C. V, s. 89-117; “�lahî Dinlerdeki Ruh Birli�i”, C. VIII, s. 207-

211. 7 Bkz. Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 489.

Page 213: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

201

yakla�ımla yazmaya çalı�tık. Köhne dü�ünceleri yıkılan bazı primitif kafaların nurunun

önündeki bulutları kaldırma azmiyle çabalarımızı sürdürece�iz.”1

Ate�, be� milyar insandan sadece bir milyara yakınının Müslüman oldu�unu,

bunların içinde de dinî vecibelerini yerine getiren Müslümanların üç yüz milyonu

geçmeyece�ini, bu gruplar içindeki hiziple�melerin de dü�ünülmesi durumunda bu

sayının iki-üç milyona kadar dü�ece�ini söyleyerek �u soruyu sormu�tur: “Acaba Allah

cenneti bu be� milyardan sadece �u birkaç milyon için mi yarattı?” Böyle bir durumun,

Allah’ın gazabını öne çıkarması olarak yorumlayan Ate�, Allah’ın kullarının acı

çekmesinden ho�nut olmayaca�ını dile getirmi�tir. Ate�’e göre Brezilya ya da

Meksika’da do�an birinin benimsedi�i dini bırakması oldukça zordur. Bir de bu insana

�slâm tebli� edilmemi�se o, Allah tarafından cehenneme mi atılacaktır? Ate�, bu

sorunun cevabını, Cenâb-ı Hak inanıp iyi i�ler yapanlarla müfsidleri, korunanlarla

facirleri bir tutmayacaktır2, �eklinde vermi�tir.

Bu tartı�maları noktalarken gerçekten sorulması gereken �u sorular önem arz

etmektedir. Allah’ın rahmeti sadece belli bir zümreye ise di�er insanların durumu nedir?

Müslüman olu� özgür iradeye mebni bir tercih mi yoksa dünyaya geli�te istem dı�ı

giydirilen kültürel bir kimlik mi? E�er bu bir imtiyaz ise Allah niye bunu sadece bize

vermi�tir? Ayrıca �u ihtimaller de göz önünde bulundurulmalıdır: Kur’an nazil oldu�u

dönemde Ehl-i Kitap arasında övülenler veya teslisten uzak Hıristiyan veya muvahhid

Yahudiler niçin günümüzde de olmasın? Yahudilik ya da Hıristiyanlık inancına sahip

bir co�rafyada do�an, Kur’an’da ifadesi bulunan inanç ve ö�retilere ula�amayan ama

tevhid ekseni ve ahiret bilincinde ya�ayan erdemli insanlar niçin bulunmasın?3

Sonuç olarak belirtmek gerekir ki, Ate�’in tefsirinde ve eserlerinde bu soruların

cevabı net olarak ele alınmamı�tır. Fakat eserlerde dikkatimizi çeken nokta, Ehl-i

Kitab’ın ayrıcalıklı bir sınıf oldu�unun üzerinde sıkça durulmu� olmasıdır. Genel olarak

diyebiliriz ki Ate� Allah’ın geni� merhamet sahibi olmasını delil göstererek cenneti belli

bir zümreye tahsis etmemek gerekti�ine her fırsatta de�inmi�, aldı�ı ele�tirilere ra�men

savundu�u fikirlerden vazgeçmemi�tir.

1 Ate�, Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, C. IV, s. 517. 2 Bkz. Ate�, “Cennet Tekelcisi mi?”, �slâmî Ara�tırmalar, C. IV, Sa. 1, s. 37. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Öztürk, Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak Tefsirde Anakronizme Ret

Yazıları, s. 176-178.

Page 214: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

202

SONUÇ

Süleyman Ate�’in “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eserindeki görü� ve

yorumlar temelinde yapmı� oldu�umuz bu çalı�mada “Ehl-i Kitap” ile ilgili ayetleri

mümkün mertebe incelemeye çalı�tık. Bu çalı�ma sonunda Ehl-i Kitab’ın Kur’an’ı

Kerim’de çokça zikredilen bir terim oldu�unu gördük.

Kur’an’da Ehl-i Kitap tabiri Yahudi ve Hıristiyanları kapsamaktadır. Kur’an bu

grupların ba�larına gelen olaylardan yer ve zaman belirtmeden, ayrıntıya girmeden

bahsetmi�tir. Bu, Ehl-i Kitap ile münasebet içinde bulunan Müslümanlara yol gösterme

amaçlıdır. Kur’an’da bahsedilen bu gruplar sadece Yahudi ve Hıristiyanlar de�ildir.

Bunun yanında Sabîi ve Mecusiler de Kur’an’da adı geçen di�er Müslüman olmayan

topluluklardır. Fakat bu gruplar hakkındaki ayetler çok az oldu�u gibi bunlar hakkında

hiçbir bilgi de verilmemektedir. Bu ayetlerde zikredilen gruplardan Allah’a ve ahiret

gününe inanıp yararlı i�ler yapanların cennetle müjdelenece�i de Kur’an’da yer

almaktadır. Bu ba�lamda Ehl-i Kitab’ın durumu tartı�ma konusu yapılmı�tır.

Kur’an’ın Ehl-i Kitap statüsü ile en çok bahsetti�i grup �üphesiz Yahudilerdir.

Süleyman Ate� de tefsirinde Yahudilik konusuna etraflıca de�inmi�tir. Kur’an Ehl-i

Kitab’ın durumundan bahsederken hepsinin bir olmadı�ını, içlerinde fasıklar

bulunmasına ra�men övgüye layık olanlarına da bulundu�unu zikretmi�tir. Fakat

�slâm’ın son din, Hz. Muhammed’in de son peygamber olması sebebiyle âlimler

kurtulu�u sadece �slâm’a girip, Hz. Muhammed’e tabi olmakla sınırlandırmı�tır. Oysa

“ötekine” göre de kurtulu� sadece kendi dinlerine ba�lılıktan geçmektedir. ��te bu

ba�lamda Ate� “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eserinde bu konu hakkında di�er

müfessirlere göre farklı görü�ler beyan etmi�tir. Ate�, Ehl-i Kitap ile ayetleri ele alırken

Kur’an’ın bahsetti�i bu grubun sadece Hz. Muhammed öncesi ya�ayan Ehl-i Kitap

olmadı�ını, Hz. Muhammed’den sonra ya�ayanların da de�erlendirmeye tabi tutulması

gerekti�ini dile getirmi�tir. Bu sebeple Ehl-i Kitab’ı korumakla ve bu i�i yaparken art

niyet ta�ımakla suçlanmı�tır.

Ate�’in bildirdi�ine göre, yaptıkları yanlı�lıklar ayetlerde belirtilen Ehl-i Kitap

içinde gerçekten inanan insanlar mevcuttur. Bu zümre di�erleri ile aynı kategoride

de�erlendirilmemelidir. Onların içinde Allah’a ve ahiret gününe inanan, salih amellerde

bulunan, geceleri Allah’ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan ve kendilerine verilen

emanete hıyanet etmeyen kimseler de mevcuttur.

Page 215: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

203

Bu çerçevede Kur’an, Ehl-i Kitab’ı kendi kitaplarına uymaya davet emi�tir.

Yahudiler ellerinde bulunan Tevrat’la hükmetmeleri konusunda uyarılmı�,

Hıristiyanlara da �ncil’in mesajını hayata geçirmeleri halinde kar�ıla�acakları

nimetlerden bahsedilmi�tir. Her iki gruba da kendilerine indirilene uymadıkları

müddetçe do�ru yolda olmayacakları bildirilmi�tir. Bu ayetlerin Kur’an’ın en son nazil

olan Mâide suresindeki ayette yer alması da dikkat çekicidir. Yani bu ayetler Yahudi ve

Hıristiyanların hâlihazırda bulunan kitaplarının tümüyle bozulmu� olmadı�ına delil

sayılmaktadır. ��te Ate� bu konuda, Tevrat’ta metin tahrifini -ki Ate� böyle bir �ey varsa

bile çok az oranda, der- de�il, Tevrat’a yazılan �erhlerin tahrif edildi�ini savunmu�tur.

Tevrat’ın metninde tahrif, Peygamberimiz döneminde zamanla saklanan ayetlerin tekrar

Tevrat’a eklenmesi ile olu�mu�tur. �ncil’deki tahrife ise �ncil’in Hz. �sa’nın ölümünden

çok sonra kaleme alınması ve �ncil yazarlarının birbirleri ile çeli�en ifadelerinin sebep

oldu�unu bildirmi�tir. Tüm bu de�i�ikliklere ra�men Ate�’in her zaman savundu�u,

ilahî dinlerin özde birli�i fikrine dayanarak kutsal kitapların aynı ahlakî prensipleri

içerdi�ini söylemesidir. Mesela Hz. Musa’nın “On Emir”i ve �sa’nın belirtmi� oldu�u

ilkeler Kur’an’da bir bütün olarak sunulmasa da gerekli konularda zikredilmi�tir.

Çalı�mamız esnasında Ate�’in fikirlerinden anladı�ımız kadarıyla Kur’an’da

Yahudiler kendilerine verilen nimetleri ve fırsatları iyi de�erlendiremeyen bir toplum

olarak nitelendirilmi�tir. Hıristiyanların durumu ise biraz daha farklıdır. Kur’an onların

Müslümanlara yakın kimseler olduklarından bahsetmi� ama yine de onları samimi

dostlar edinmemek gerekti�ini vurgulamı�tır. Hıristiyanlarla ilgili ayetlerde Hz. �sa’nın

ölümü, ref’i ve nüzulü konularını Ate� detaylı bir �ekilde ele almı�tır. Ref’ konusunda

Ate� Hz. �sa’nın bedeni ile gö�e yükselmi� olamayaca�ını, bunun sünnetullaha aykırı

oldu�unu savunmu�tur. Nüzul meselesine de farklı bir yorum yaparak, Hz. �sa’nın

tekrar bu dünyaya cismen gelmesinin mümkün olmadı�ından bahsetmi�, nüzuldan

bahseden ayetleri ise Hz. �sa’nın ruhunu temsil eden milletlerin günümüz içerisinde Hz.

Muhammed’in fikirlerini benimseyerek bu fikirleri uygulayacak olmaları �eklinde

yorumlamı�tır.

Ayrıca Ate�’in �slâm’dan anladı�ı da genel kanıya göre farklıdır. Çünkü Ate�’e

göre �slâm Hz. Muhammed’e inananlara ad olarak kullanılmaktan ziyade tüm ilahî

dinlerin ortak adıdır. Her peygamber aynı misyonu yerle�tirmek için birbirlerini

do�rulayan elçiler olarak gönderilmi�tir. Bu sebeple ilahî dinler arasında bir fark yoktur.

Böylece Ate�’in savundu�u en önemli fikre göre dininin kurallarına uyan Kitap Ehl-i

kendi dini üzerine kalsa bile kurtulu�a erebilecektir. ��te temel problem veya tartı�ma

Page 216: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

204

burada ba�lamaktadır. Ate�’in savundu�u bu görü� geleneksel inancı savunan çevrelerin

ele�tirisine hedef olmu�tur. Cennet tekelcili�i yapmamak konusunda tüm din

mensuplarını uyaran Ate�’in bu görü�ü savunmasıyla ortaya çıkan ve cevap bekleyen

birçok soru vardır.

Acaba cennete götüren din tek midir? Bu din �slâm mı, Yahudilik ve ya

Hıristiyanlık mı ya da ça�ımız insanını ahlakî prensipler etrafında toplayan Uzak Do�u

dinleri midir? E�er tek din insanın kurtulu�unu belirliyorsa di�er dinlerin durumu nedir?

Bu durum Allah’ın merhameti açısından nasıl açıklanabilir? vb. sorular Ate�’in tefsir ve

eserlerinde cevaplandırılmaya çalı�ılmı�tır.

Ate�, merhamet sahibi Yüce Allah’ın yaratmı� oldu�u milyarlarca insana azab

etmesinin dü�ünülemeyece�ini, e�er tek din kurtulu�a götürüyorsa, bir iki milyon

insanın kurtuluyor olmasının Allah’ın merhameti ile ba�da�mayaca�ını detaylı bir

�ekilde açıklamı�tır. Ama en önemli sorulardan biri olan “Tüm dinlerin mensupları

kurtuluyorsa neden son din ve son peygamber gönderilmesine ihtiyaç duyulmu�tur?”

sorusuna net bir cevap verilmemi�tir. Ayrıca bu çerçevede misyonerlik ve tebli�

vazifesinin durumuna da açıklık kazandırılmamı�tır. �lahî dinlerin özde birli�ini sürekli

savunan Ate� bu soruların cevabını tefsirinde net olarak vermemi�tir.

Tefsirde Dinler Tarihini ilgilendirecek açıklamalara yer verilmi�, ilgili ayetlerin

açıklamasında gere�inden fazla kar�ıla�tırma yapılmı�tır. Tüm bunlara ra�men

Süleyman Ate�’in “Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri” adlı eseri, Ehl-i Kitapla ilgili

ayetlerin tefsirinde ho�görü çerçevesinde bir dil kullanması ve her kesime hitap etmesi

açısından de�erli bir eserdir. Aynı zamanda farklı ilahî dinlerin ortak noktalarını

vurgulaması açısından günümüz dünyasındaki dinî tartı�malara da katkıda

bulunmaktadır.

Page 217: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

205

KAYNAKÇA

ADAM, Baki, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, Pınar Yayınları, �stanbul 2002.

----------------- Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Di�er Dinler, Pınar Yayınları,

�stanbul 2002.

----------------- “Kur’an’ın Anla�ılmasında Tevrat’ın Rolü” , �slâmî Ara�tırmalar,

C. IX, 1996 Sa. 1–4.

---------------- “Müslümanların Yahudilere Yöneltti�i Teolojik Ele�tiriler”, Dinler

Tarihi Ara�tırmaları, C. IV. Ankara 2004.

ALBAYRAK, Kadir, “Dinsel Bir Sembol Olarak Haç’ın Tarihi”, Dinî

Ara�tırmalar, C. VII, Sa. 19, 2004.

----------------- Bogomilizm ve Bosna Kilisesi, Baki Kitabevi, Adana 2004.

----------------- “�srailo�ullarının Altın Buza�ısı ve Kızıl �nek’i”, Bilimname, C.

VII, Sa. 19, 2004.

ATE�, Süleyman, “Cennet Kimsenin Tekelinde De�ildir”, �slâmî Ara�tırmalar,

2004, Sa. 5.

--------------------- “Cennet Tekelcisi mi?”, �slâmî Ara�tırmalar, C. IV, Ocak 1990,

Sa. 1.

--------------------- Gerçek Din Bu, I-II, Yeni Ufuklar Ne�riyat, �stanbul ?.

--------------------- Haram Kavramına Ça�da� Yakla�ımlar, Yeni Ufuklar Ne�riyat,

�stanbul 2005.

--------------------- �slâm’a �tirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, Yeni Ufuklar

Ne�riyat, �stanbul ?.

--------------------- �slâm’da Güncel Tartı�malar, Yeni Ufuklar Ne�riyat, �stanbul

2002.

--------------------- �slâm’da Kadın Hakları, Yeni Ufuklar Ne�riyat, �stanbul 1996.

--------------------- Kur’an Ansiklopedisi, Kur’an Bilimleri Ara�tırma Vakfı,

�stanbul ?.

------------- “Allah’tan Ba�kası Adına Kesilen Hayvan”, C. II.

------------- “Altın Buza�ıya Tapma”, C. III.

------------- “Bilene Sorma”, C. IV.

------------- “Dostluk Karde�lik”, C. V.

------------- “Etleri Yenilen Hayvanlar”, C. VIII.

------------- “Evlenme”, C. VI.

Page 218: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

206

------------- “Haram Olan Etler”, C. VII.

------------- “Haram Olan Kadınlar”, C. VII.

------------- “�lahî Dinlerdeki Ruh Birli�i”, C. X.

------------- “�sa”, C. IX.

------------- “�srailo�ulları”, C. X.

--------------------- Kur’an’a Göre Evlenme ve Bo�anma, Yeni Ufuklar Ne�riyat,

�stanbul ?.

--------------------- Kur’an’da Nesh Meselesi, Yeni Ufuklar Ne�riyat, �stanbul 1996.

--------------------- Kur’an’ın Nizamı, Yeni Ufuklar Ne�riyat, �stanbul ?.

--------------------- Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajı Yeniden �slâm’a I-II, Kur’an

Okulu Yayıncılık, �stanbul 1997.

--------------------- Kur’an-ı Kerim’in Evrensel Mesajına Ça�rı, Yeni Ufuklar

Ne�riyat, �stanbul 1999.

--------------------- Yüce Kur’an’ın Ça�da� Tefsiri, I-XI, Yeni Ufuklar Ne�riyat,

�stanbul 1988–1991.

AYDEM�R, Abdullah, Tefsirde �srailiyat, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

Ankara ?.

AYDIN, Mahmut, Monologdan Diyaloga: Ça�da� Hıristiyan Dü�üncesinde

Hıristiyan-Müslüman Diyalogu, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2001.

--------------------- Tarihsel �sa: �manın Mesih’inden Tarihin �sa’sına, Ankara

Okulu Yayınları, Ankara 2002.

AYDIN, Mehmet, “Hz. Muhammed Devrinde Müslüman-Hıristiyan

Münasebetlerine Bir Bakı�”, Asrımızda Hıristiyan-Müslüman

Münasebetleri, �lmî Ne�riyat, �stanbul 1993.

------------------------ Ansiklopedik Dinler Sözlü�ü, Din Bilimleri Yayınları, Konya

2005.

Barnabas �ncili, �ngilizceden Çev. Mehmet Yıldız, Önsöz ve Notlar, Ali Ünal,

Kültür Basın Birli�i Yayınları, ?.

BUCAILLE, Maurice, Müsbet �lim Yönünden Tevrat, �nciller ve Kur’an, Çev.

Mehmet Ali Sönmez, Diyanet ��leri Ba�kanlı�ı Yayınları, Ankara 2001.

BUCHNER, V. F., “Mecûsî”, �slâm Ansiklopedisi, C. VII, Milli E�itim Bakanlı�ı

Yayınları, �stanbul 1993.

C�LACI, Osman, Dinler ve �nançlar Terminolojisi, Damla Yayınevi, �stanbul

2001.

Page 219: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

207

--------------------- Günümüz Dünya Dinleri, Diyanet ��leri Ba�kanlı�ı Yayınları,

Ankara 2002.

DEM�RC�, Kür�at, “Hıristiyanlık”, Türkiye Diyanet Vakfı �slâm Ansiklopedisi, C.

XVII, �stanbul 1998.

--------------------- Yahudilik ve Dinî Ço�ulculuk, Ayı�ı�ı Kitapları, �stanbul 2000.

Dinler Tarihi Ansiklopedisi, “Hıristiyanlık” C. II, Medya Ofset, �stanbul 1991.

DRAZ, Abdullah, Kur’an’a Giri�, Çev. Salih Akdemir, Kitabiyat, Ankara 2000.

EL-FÂRUKÎ, �smail - Lâmiâ Racî, �slâm Kültür Atlası, Çev. Mustafa Okan

Kibaro�lu- Zerrin Kibaro�lu, �nkılâp Yayınları, �stanbul 1999.

ELIADE, Mircea-COULIANO, Joan P., Dinler Tarihi Sözlü�ü, Çev. Ali Erba�,

�nsan Yayınları, �stanbul 1997.

ELIADE, Mircea, Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu, Çev. Mehmet Aydın, Din

Bilimleri Yayınları, Konya 2004.

--------------------- Dinsel �nançlar ve Dü�ünceler Tarihi, C. II, Çev. Ali Berktay,

Kabalcı Yayınları, �stanbul 2003.

ERBA�, Ali, “Zerdü�tilikte Din Anlayı�ı”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları II, Dinler

Tarihi Derne�i Yayınları, Konya 1998.

------------------ Hıristiyanlıkta �badet, Ayı�ı�ı Kitapları, �stanbul 2003.

FAZLUR RAHMAN, Ana Konularıyla Kur’an, Çev. Alparslan Açıkgenç, Ankara

Okulu Yayınları, Ankara 1998.

GOLDZIHER, Ignaz, “Ehl-i Kitap”, �slâm Ansiklopedisi, C. IV, Milli E�itim

Bakanlı�ı Yayınları, �stanbul 1977.

GÜÇ, Ahmet, “Hz. Peygamber Döneminde Müslüman-Hıristiyan Münasebetleri”,

Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, Ankara 2002.

----------------- “Kur’an-ı Kerim’e göre Hz. Meryem ve �sa”, Uluda� Üniversitesi

�lahiyat Fakültesi Dergisi, C. III, Sa. 3, Bursa 1991.

------------------ Çe�itli Dinlerde ve �slâm’da Kurban, Dü�ünce Kitabevi, �stanbul

2003.

GÜNDÜZ, �inasi, “Kur’an’daki Sabiîlerin Kimli�i Üzerinde Bir Tahlil ve

De�erlendirme”, Türkiye I. Dinler Tarihi Ara�tırmaları Sempozyumu,

Samsun 1992.

--------------------- “Kur’an’daki Sabiîlerin Kimli�i Üzerine Bir Tahlil ve

De�erlendirme”, Türkiye I. Dinler Tarihi Ara�tırmaları Sempozyumu,

Samsun 1992.

Page 220: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

208

-------------------- “Pavlus’un Hıristiyan Gelene�indeki Merkezili�i/Belirleyicili�i”,

Dinler Tarihi Ara�tırmaları III, Ankara 2002.

--------------------- “Sabiîlikte Din ve Din Anlayı�ı” Dinler Tarihi Ara�tırmaları II,

Konya 1998.

--------------------- Din ve �nanç Sözlü�ü, Vadi Yayınları, Konya 1998.

--------------------- Dinsel �iddet, Etüt Yayınları, Samsun 2002.

--------------------- Pavlus Hıristiyanlı�ın Mimarı, Ankara Okulu Yayınları, Ankara

2001.

--------------------- Sabiîler, Son Gnostikler, Vadi Yayınları, Ankara 1999.

GÜNER, Osman, Resulullah’ın Ehli Kitapla Münasebetleri, Fecr Yayınevi,

Ankara 1997.

HARMAN, Ömer Faruk, “�srail”, Türkiye Diyanet Vakfı �slâm Ansiklopedisi, C.

XXIII, �stanbul 2001.

--------------------- “�sa”, Türkiye Diyanet Vakfı �slâm Ansiklopedisi, C. XXII,

�stanbul 2000.

--------------------- “Tefsir Gelene�inde Yahudilere Bakı�”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları, C. IV, Ankara 2004.

HAS, Kenan, “Tarihsel �sa Ara�tırmaları”, Dinler Tarihi Ara�tırmaları III,

Hıristiyanlık Dünü Bugünü ve Gelece�i, Sa. 3, Ankara 2002.

HAT�PO�LU, Haydar, Süleyman Ate� Ate�le Oynuyor-Reddiye, Mesaj

Yayıncılık, Ankara 1990.

�ncil, Yeni Ya�am Yayınları, �stanbul 2001.

KAUFMANN, Francine- EISENBERG, Josy, “Yahudi Kaynaklarına Göre

Yahudilik”, Din Fenomeni, Derleyen ve Çev. Mehmet Aydın, Din

Bilimleri Yayınları, Konya 2000.

KAYA, Remzi, “Ehl-i Kitap”, Türkiye Diyanet Vakfı �slâm Ansiklopedisi, C. X,

�stanbul 1994.

KESLER, Fatih, Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’an-ı Kerimde

Ehl-i Kitab, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2001.

KOÇY���T, Talat, “Cennet Mü’minlerin Tekelindedir”, �slâmî Ar�atırmalar, C.

III, 1989, Sa. 3.

KIRBA�O�LU, Hayri, “Hz. �sa’yı Gökten �ndiren Hadislerin Tenkidi”, �slâmiyat,

C. III, 2000, Sa. 4.

Kitab-ı Mukaddes, Kitab-ı Mukaddes �irketi, �stanbul 1997.

Page 221: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

209

Kur’an-ı Kerim Açıklamalı Meali, Komisyon, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

Ankara 2004.

KUTUP, Muhammed Ali, Barnaba �ncili Ara�tırmalar, Çev. Osman Cilacı, Tekin

Kitabevi, Konya 1998.

KUZGUN, �aban, Dört �ncil Yazılması Derlenmesi Muhtevası Farklılıkları ve

Çeli�kileri, Metinler Matbaacılık, �stanbul 1991.

--------------------- �slâm Kaynaklarına Göre Hz. �brahim ve Haniflik, Se-da

Yayınları, Kayseri 1985.

KÜÇÜK, Abdurrahman-TÜMER, Günay, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ankara

1997.

KÜÇÜK, Abdurrahman, Dönmeler (Sabatayistler) Tarihi, Andaç Yayınları,

Ankara 2003.

ÖRS, Hayrullah, Musa ve Yahudilik, Remzi Kitabevi, �stanbul 1966.

ÖZSOY, Ömer-GÜLER, �lhami, Konularına Göre Kur’an, Sistematik Kur’an

Fihristi, Fecr Yayınları, Ankara 2004.

ÖZTÜRK, Mustafa, Kıssaların Dili, Kitabiyat, Ankara 2006.

--------------------- Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak Tefsirde Anakronizme Ret

Yazıları, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2004.

-------------------- “�slâm Tefsir Gelene�inde Ehl-i Kitapla �lgili Bazı Telakkilerin

Epistemik De�eri”, (Yayımlanmamı� Sempozyum Bildirisi), Kur’an’ın

Farklı �nanç Mensuplarına Yakla�ımı Sempozyumu, Konya 2006.

PAÇACI, Mehmet, “Kur’an’ı Kerim I�ı�ında Vahiy Gelene�ine-Kitab-ı

Mukaddes Ba�lamında- Bir Bakı�”, �slâmî Ara�tırmalar, C. V, 1991, Sa.

3.

PETTAZONI, Rafaella, Tanrıya Dair, Çev. Fuat Aydın, �z Yayıncılık, �stanbul

2002.

RENAN, Ernest, �sa’nın Hayatı, Çev. Ziya �hsan, Milli E�itim Bakanlı�ı

Yayınları, �stanbul 1992.

RIZA, Re�id, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm (Tefsîru’l-Menar), Beyrut 1999, C. I.

SÂBÛNÎ, Muhammed Ali, “Süleyman Ate�’in Cennet Kimsenin Tekelinde

De�ildir Ba�lıklı Makalesinin Tenkidi”, Çev. Ömer Faruk Tokat,

www.inkisaf.net, 2006.

SARIKÇIO�LU, Ekrem, “Hıristiyanlarda Çocukluk �ncilleri”, Türkiye I. Dinler

Tarihi Ara�tırmaları Sempozyumu, Samsun 1992.

Page 222: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

210

--------------------- Ba�langıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Fakülte Yayınları,

Isparta 2002.

SARITOPRAK, Zeki, �slâm �nancı Açısından Nüzul-i �sa Meselesi, Ça�layan

Yayınları, �zmir 1997.

SAYI, Ali, Firavun, Haman ve Kârun Kar�ısında Hz. Musa, �z Yayıncılık,

�stanbul 1992.

SCHIMMEL, Annemarie, Dinler Tarihine Giri�, Kırkambar Yayınları, �stanbul

1999.

S�NANO�LU, Mustafa, “Hıristiyanlık”, Türkiye Diyanet Vakfı �slâm

Ansiklopedisi, C. XVII, �stanbul 1998.

SÖNMEZ, Abidin, Rasulullah’ın Diplomatik Münasebetleri, �nkılab Yayınları,

�stanbul ?.

SÖNMEZ, Zekiye, “�nciller ve Kur’an I�ı�ında Hz. �sa”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları III, Ankara 2002, Sa. 3.

�ELEK, El-Fadl, “Ba�lamayan Diyalog”, Çev. Kadir Albayrak, Çukurova

Üniversitesi �lahiyat Fakültesi Dergisi, Sa. 1, Adana 2001.

�ELTUT, Mahmut, “Hz. �sa’nın Gö�e Yükseltilmesi ve Tekrar Dönü�ü”, Dinî

Ara�tırmalar, Çev. Mustafa Ba�, C. VII, Ankara 2005, Sa. 21.

TABARRA, Afif Abdü’l-Fettah, Kur’an’da Yahudi Men�ei ve Karakterleri, Çev.

Mehmet Aydın, Konya 1978.

TARAKÇI, Muhammed, “�slâm Kaynaklarında �ncil Tartı�maları”, Dinler Tarihi

Ara�tırmaları IV, Ankara 2004.

TEK�N, Ahmet, Diyalogculara Kur’an Dersi, �stanbul 2006.

----------------- Kur’an Yolunda Kalem Oynatanlar, Kelam Yayınları, �stanbul

2006.

TOKPINAR, Mirza, Hadislere Göre Yahudi ve Hıristiyanlara Uymak, �nsan

Yayınları, �stanbul 2003.

TÜMER, Günay, Hıristiyanlıkta ve �slâm’da Hz. Meryem, Diyanet ��leri

Ba�kanlı�ı Yayınları, Ankara 1997.

ÜNAL, Mehmet, “Tefsir Kaynaklarına Göre Hz. �sa’nın Ölümü, Ref’i ve Nüzulü

Meselesi”, �slâmiyat, C. III, 2000, Sa. 4.

WATT, Montgomery, Günümüzde �slâm ve Hıristiyanlık, Çev. Turan Koç, �z

Yayıncılık, �stanbul 2002.

Page 223: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

211

YAPICI, Asım-ALBAYRAK, Kadir, “Ötekini Algılama Ba�lamında Dinî Gruplar

Arası �li�kiler”, Ba�lamayan Diyalog, Nobel Kitabevi, Adana 2004.

YARAN, Cafer Sadık, �slâm ve Öteki Dinlerin Do�ruluk Kurtarıcılık ve Birarada

Ya�ama Sorunu, Kaknüs Yayınları, �stanbul 2001.

YILDIRIM, Suat, “Kiliseyi �slâm �le Diyalog �stemeye Sevk Eden Sebepler”,

Asrımızda Hıristiyan Müslüman Münasebetleri, �lmî Ne�riyat, �stanbul

1993.

------------------ Mevcut Kaynaklara GöreHıristiyanlık, Diyanet ��leri Ba�kanlı�ı

Yayınları, Ankara 1988.

Page 224: T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ … · Abdurrahman Aliy’e, bu zorlu yolda her zaman beni destekleyen aileme, i arkadalarıma ve dostlarıma teekkürü bir borç

212

ÖZGEÇM��

K���SEL B�LG�LER

Adı Soyadı : Ayçe ÖZEV�N

Do�um Yeri ve Yılı : Adana 1979

Medeni Durumu : Bekâr

Telefon : 0 (322) 226 51 41

Adres : Beyazevler Mah. 24 sk. Miraç Sitesi A Blok 4/8

01150 Seyhan / ADANA

E-mail Adresi : [email protected]

E��T�M DURUMU

2002–2006 Yüksek Lisans, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe

ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Adana.

1998–2002 Çukurova Üniversitesi, �lahiyat Fakültesi, �lkö�retim Din Kültürü ve

Ahlak Bilgisi Ö�retmenli�i Bölümü, Adana

1994–1997 �ehit Temel Cingöz Lisesi

1991–1994 Sıtkı Kulak Ortaokulu

1985–1990 Celalettin Sayhan �lkö�retim Okulu

Yabancı Dil : Arapça, �ngilizce.

�� Durumu : 2002, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ö�retmeni, Salba� �lkö�retim

Okulu/Karaisalı