t.c. cumhurbaşkanlığı strateji ve bütçe başkanlığı - sbb · 2020. 9. 25. · bata sayn...
TRANSCRIPT
iii
TE�EKKÜR Tez çal��mas� boyunca anlay��l� ve yap�c� bir yöneticilik örne�i sergileyen,
yo�un çal��ma temposunun içerisinde vakit ay�rarak teze ili�kin görü�lerini benimle payla�an Devlet Planlama Te�kilat� Müste�ar� Say�n Kemal MADENO�LU’na,
Tez çal��mas� boyunca katk�lar�yla beni yönlendiren, tezi de�erlendiren ve tezin sonuçlanmas�nda eme�i bulunan Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürü Say�n Y�lmaz TUNA’ya,
Tezin genelinde katk�lar�n� ve te�viklerini esirgemeyen �nsan Kaynaklar�n�n Geli�tirilmesi Dairesi Ba�kan� Say�n Ahmet Alper EGE’ye,
Tez çal��mas� boyunca göstermi� olduklar� anlay��tan ve katk�lar�ndan dolay� Say�n Yusuf YÜKSEL’e ve Say�n Alper YATMAZ’a ve bu çal��man�n genelinde, özellikle de tashih ve redaksiyonunda eme�i bulunan Say�n �brahim Emre �LYAS’a, Say�n Aysel B�NLER’e ve Say�n Mehmet YAVUZ’a,
Ba�ta Say�n Duygu TANRIKULU, Say�n Ahmet ÖZTÜRK ve Say�n Filiz ALSAÇ olmak üzere tez sürecinde beraber çal��t���m arkada�lar�ma,
Tezin yaz�m� esnas�nda göstermi� olduklar� anlay�� ve desteklerinden dolay� aileme ve bu eserin ortaya ç�kmas�nda beni te�vik eden Türkiye’nin gelece�i tüm çocuklara
te�ekkürlerimi sunmay� bir borç bilirim.
v
ÖZET
Planlama Uzmanl��� Tezi
TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Serdar POLAT
Bu tezin amac�, Türkiye’de e�itimde adalete ve içermeye engel te�kil eden
e�itsizliklere dikkat çekerek bu e�itsizliklerin azalt�lmas�na yönelik politikalar geli�tirmektir.
E�itim sistemlerindeki nitel ve nicel geli�meler her zaman f�rsat e�itli�ini sa�lamamaktad�r. Son y�llarda birçok ülke sosyal ve ekonomik kalk�nmaya birçok katk�s� oldu�u bilinen e�itimde f�rsat e�itli�ini gündemlerine alm��lard�r. Türkiye’de de özellikle son y�llarda e�itimin kalitesinin ve e�itime eri�imin art�r�lmas� çerçevesinde kapsaml� bir de�i�im ya�anm��t�r. Ancak, Türkiye’de e�itimde adalet boyutu kapsam�nda toplumsal cinsiyet ve sosyo-ekonomik ko�ullar gibi ki�isel ve sosyal durumlar e�itimdeki ba�ar�ya ve kaliteli e�itime eri�ime engel olu�turmaktad�r. Ayr�ca, e�itimde içerme boyutu kapsam�nda ise günümüz toplumunun gerekli k�ld��� asgari düzeydeki yeterliklerin ve becerilerin toplumun tüm kesimlerine kazand�r�lmas� noktas�nda sorunlar ya�anmaktad�r. Söz konusu e�itsizlikler giderilmeden e�itimin di�er alanlar�ndaki reformlar�n etkisi s�n�rl� olacakt�r.
Bu çal��man�n kapsam�nda, örgün e�itim sistemindeki okul türlerinin farkl�la�t�r�lmas� ve yerle�tirme yöntemleri, temel e�itimin tamamlanmas� ve ortaö�retime geçi�ler, kaynaklar�n sektörler, bölgeler, okullar ve ö�renciler itibar�yla önceliklendirilmesi ve e�itimde f�rsat e�itli�inin izlenmesi alanlar�ndaki politikalar�n neden oldu�u e�itsizlikler istatistiksel analizler, uluslararas� kar��la�t�rmalar ve literatür taramas� yap�larak bütüncül bir yakla��mla incelenmi�tir. Bu çerçevede e�itimde adalet ve içerme boyutlar�n�n geli�tirilmesi için ortaö�retimin yeniden yap�land�r�lmas�, dokuzuncu s�n�f�n zorunlu e�itime dahil edilmesi, okul öncesi e�itimin zorunlu e�itim kapsam�na al�nmas�, f�rsat e�itli�inin etkin olarak izlenmesi, e�itimin temel kademelerinin kamu harcamalar� ile yüksekö�retimin ise özel harcamalar ile finanse edilmesi, ortaö�retimde mesleki e�itime önem verilmesi, sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük ö�rencilere ve okullara ilave kaynaklar�n yönlendirilmesi, e�itim imkanlar� aç�s�ndan bölgeler aras�ndaki farkl�l�klar�n azalt�lmas� gerekti�i sonucuna ula��lm��t�r. Anahtar Kelimeler : F�rsat E�itli�i, E�itimde Adalet, E�itimde �çerme, E�itime Ayr�lan Kaynaklar, Erken Yönlendirme, Akademik Seçicilik
vii
ABSTRACT
Planning Expertise Thesis
THE IMPACTS OF EDUCATION POLICIES on EDUCATIONAL INEQULATIES in TURKEY
Serdar POLAT
The aim of this study is to highlight educational inequalities hindering
‘educational fairness’ and ‘educational inclusion’ in Turkey, and to develop policies in order to decrease those inequalities.
Qualitative and quantitative improvements in education systems may not necessarily secure equality of opportunity. The equality of opportunity is assumed be contributive significantly to social and economic development and secures a high place on many countries’ agenda. In Turkey, some comprehensive changes in terms of access and quality of education have taken place in recent decades. Yet, problems remain as to the fact that not all segments of society are provided some minimum standards of skills and competences required in today’s world. It should be acknowledged that without remedying the imbedded inequalities, impacts of reforms in other areas of education will be limited.
Within the scope of this study, inequalities stemming from policies with respect to differentiation of school types in formal education, placement methods, completion of basic education, transition to secondary education, monitoring inequalities and prioritization of resources by sectors, regions, schools and students are analyzed with a holistic approach by means of statistical analysis and international comparisons. As a result, within the crucial nature of educational fairness and inclusion, the findings of this study point to restructuring of secondary education, inclusion of the ninth grade and pre-school level in compulsory education, monitoring of educational inequalities effectively, financing lower levels of education by public resources and higher levels of education by private resources, increasing attractiveness of secondary vocational education, targeting extra resources to schools and students with low levels of socio-economic conditions, decreasing regional disparities in terms of educational facilities. Keywords : Equality of Opportunity, Educational Fairness, Educational Inclusion, Educational Resources, Early Tracking, Academic Selection
ix
�çindekiler�TE�EKKÜR .............................................................................................................. iii�ÖZET v�
ABSTRACT .............................................................................................................. vii�TABLOLAR .............................................................................................................. xi��EK�LLER ............................................................................................................... xii�KISALTMALAR .................................................................................................... xiv�
G�R�� 1�
1.� E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR ................... 9�
1.1.� Kavramsal Olarak E�itimde F�rsat E�itli�i ve Boyutlar� ............................ 9�1.2.� E�itimde F�rsat E�itli�inin Sa�lanmas�n�n Sosyal Politikalar Aç�s�ndan Önemi ...................................................................................... 12�1.3.� E�itimin F�rsat E�itli�i, Verimlilik ve Kalite Boyutlar� Aras�ndaki �li�kiler .................................................................................... 16�1.4.� Türkiye’de E�itimde F�rsat E�itsizli�ine Neden Olan Politikalar�n Tarihsel Geli�imi .................................................................. 23�
2.� E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR ......... 33�
2.1.� F�rsat E�itli�inin Adalet Boyutu ............................................................... 33�2.1.1.� Toplumsal cinsiyet ................................................................................ 33�2.1.2.� Sosyo-ekonomik ko�ullar�n ö�rencinin e�itime eri�imindeki ve ba�ar�s�ndaki etkisi ........................................................................... 38�2.1.3.� Okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n�n ö�renci ba�ar�s� üzerindeki etkisi .................................................................................... 43�2.2.� F�rsat E�itli�inin �çerme Boyutu ............................................................... 46�2.2.1.� E�itim kademeleri aras�nda geçi�ler ve erken terkler ........................... 46�2.2.2.� Okul öncesi e�itime kat�l�m .................................................................. 48�2.2.3.� Temel becerilerin kazand�r�lmas� .......................................................... 50�2.3.� F�rsat E�itsizli�inin Ortaya Ç�kt��� Alanlar .............................................. 52�
3.� OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE
YERLE�T�RME YÖNTEMLER� ................................................................... 57�
3.1.� Farkl�la�t�rman�n Neden Oldu�u E�itsizlikler .......................................... 57�3.2.� Akademik Seçicilik ................................................................................... 60�3.3.� Okul Seçimi .............................................................................................. 69�3.4.� Okullar�n Kaynaklar� ve Ö�rencileri �tibar�yla Sosyo-ekonomik Olarak Farkl�la�mas� ................................................................................. 73�3.5.� Kore Örne�i .............................................................................................. 77�
x
4.� ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE�� .............................................................................. 83�
4.1.� Zorunlu Temel E�itimin Tamamlanmas� .................................................. 83�4.2.� Ortaö�retime Geçi� ................................................................................... 87�4.2.1.� Erken yönlendirme ................................................................................ 91�4.2.2.� Ortaö�retimin program türüne göre yap�land�r�lmas� ........................... 94�4.2.3.� Mesleki ve teknik e�itimin cazibesinin art�r�lmas� ............................... 96�4.3.� Rehberlik ve dan��manl�k ....................................................................... 103�
5.� E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES� ............................................................................................. 109�
5.1.� E�itim Kademelerine Göre Kaynak Tahsisi ........................................... 109�5.1.1.� E�itim kademelerinin önceli�i ............................................................ 110�5.1.2.� Özel harcamalar .................................................................................. 115�5.2.� E�itim Kademeleri �tibar�yla Harcama Öncelikleri ................................ 119�5.2.1.� Okul öncesi e�itim .............................................................................. 119�5.2.2.� �lkö�retim ve ortaö�retim ................................................................... 123�5.2.3.� Yüksekö�retim .................................................................................... 130�5.3.� E�itimde Kaynak Kullan�m�nda Mekânsal Önceliklendirme ve Yerinden Yönetim............................................................................................................... 133�5.4.� F�rsat E�itli�inin �zlenmesi �çin Ç�kt�lar�n Belirlenmesi ........................ 135�
6.� GENEL DE�ERLEND�RME ........................................................................ 140�
SONUÇ VE ÖNER�LER ....................................................................................... 153�
KAYNAKLAR ....................................................................................................... 157�
EKLER.................................................................................................................... 163�
xi
TABLOLAR Tablo 1.1 E�itimde ve E�itim D���nda Olan Genç Nüfusun De�i�im E�ilimi (1998-
2007) ................................................................................................................. 14�Tablo 1.2 E�itim Sistemlerindeki Verimlilik ve E�itlikçilik (PISA 2003) ............... 19�Tablo 1.3 25-64 Ya� Grubunda ��gücünün E�itim Düzeyi �tibar�yla Görece
Kazançlar� (2007).............................................................................................. 22�Tablo 2.1 6-14 Zorunlu Temel E�itime Devam Etmeyenlerin Oran� (2007-2008,
2008-2009) ........................................................................................................ 37�Tablo 2.2 Ö�rencilerin E�itime �li�kin Evdeki �mkanlar�n�n Ba�ar� Düzeylerine
Etkisi ................................................................................................................. 40�Tablo 3.1: Ortaö�retimde Okul Türlerine Göre Ö�rencilerin Ebeveynlerinin E�itim
Düzeyi ............................................................................................................... 67�Tablo 4.1 Ülkeler �tibar�yla Ortaö�retimde Genel ve Mesleki ve Teknik E�itimin
Paylar� (2007).................................................................................................... 97�Tablo 4.2 Ortaö�retimde Okul Türü �tibar�yla Ö�renci Say�lar� (2008-2009) ....... 101�Tablo 5.1 Kamu ve Özel E�itim Harcamalar�n�n Görece Oranlar� (2005) ............. 117�
xii
�EK�LLER �ekil 1.1 Ülkeler �tibar�yla E�itimde Verimlilik ve F�rsat E�itli�i �li�kisi ............... 20��ekil 1.2 E�itim Kademeleri �tibar�yla Kamu Harcamalar�n�n Bireylerin Sosyo-
ekonomik Düzeyine Göre Faydas� .................................................................... 21��ekil 2.1 Cinsiyete ve Ya� Grubuna Göre E�itimde Kalma Süresi Aras�ndaki
Farkl�l�k ............................................................................................................. 35��ekil 2.2 �lkö�retim ve Ortaö�retimde Cinsiyet Oran� (1997-2008) ........................ 36��ekil 2.3: Çocu�un Yetene�i ve Ailesinin Gelir Düzeyi �le Ula��labilece�i E�itim
Düzeyi ............................................................................................................... 39��ekil 2.4: Sosyo-ekonomik Ko�ullar�n Ö�renci Ba�ar�s� Üzerindeki Muhtemel
Etkileri............................................................................................................... 42��ekil 2.5: Fen Bilimleri Becerisinde Okullar Aras�nda ve Okul �çinde Ö�renci
Performans Varyans� (PISA 2006) ................................................................... 45��ekil 2.6 OECD Ülkelerinde Ya� Gruplar� �tibar�yla En Az Ortaö�retim Mezunu
Olan Nüfusun Oran� (2007) .............................................................................. 47��ekil 2.7 Türkiye ve AB’de Temel E�itime Eri�im Düzeyi ve Erken Okul Terkleri48��ekil 2.8 Ülkeler �tibar�yla Okul öncesinde Okulla�ma Oranlar� (2007) ................. 49��ekil 2.9 Okuma Becerisinde Ba�ar� Düzeyine Göre Ö�rencilerin Da��l�m� (PISA
2006) ................................................................................................................. 50��ekil 2.10 Matematik Becerisinde Ba�ar� Düzeyine Göre Ö�rencilerin Da��l�m�
(PISA 2006) ...................................................................................................... 51��ekil 3.1 �rencilerin Kendi ve Devam Ettikleri Okulun Sosyo-ekonomik
Düzeyinin Fen Bilimleri Ba�ar�lar� Üzerindeki Etkisi (1) ................................ 59��ekil 3.2 Okula Kay�tlarda Akademik Notlar�n ve S�navlar�n Önemi (PISA 2003,
PISA 2006)........................................................................................................ 66��ekil 3.3 �ller �tibar�yla S�navla Ö�renci Alan Ortaö�retim Okullar�n�n
Kontenjanlar�n�n �lkö�retim Mezunlar�na Oran� (2007) ................................... 69��ekil 3.4 Ülkeler �tibar�yla Kay�tlar�n �kametgâha Göre Yap�ld��� Okullardaki
Ö�rencilerin Oran� (PISA 2003, PISA 2006) ................................................... 72��ekil 3.5: Ülkeler �tibar�yla Okullar Aras�ndaki Sosyo-ekonomik Farkl�la�ma (PISA
2003, PISA 2006).............................................................................................. 74��ekil 4.1 �llere Göre �lkö�retimde Net Okulla�ma Oranlar� (2008-2009) ................ 84��ekil 4.2 Y�BO ve Ta��mal� �lkö�retimdeki Ö�renci Say�s� ve K�z/Erkek Oran�
(2008-2009)....................................................................................................... 85��ekil 4.3 �llere Göre Ortaö�retime Geçi� Oranlar� (2008-2009) .............................. 88��ekil 4.4 �llere Göre Ortaö�retim Geçi� Oranlar� (2008-2009) ................................ 90��ekil 4.5 �llerde Mesleki E�itimin Pay� ve Ortaö�retime Geçi�ler Aras�ndaki �li�ki
(2008-2009)....................................................................................................... 99��ekil 4.6 �llere Göre Ortaö�retimde Mesleki ve Teknik E�itimin Pay� (2008-2009)
......................................................................................................................... 100��ekil 4.7 Y�llar �tibar�yla Mesleki ve Teknik E�itimin Ortaö�retimdeki Pay� (1996-
2009) ............................................................................................................... 102��ekil 4.8 Ortaö�retimde Genel ve Mesleki E�itimdeki Ö�rencilerin Akademik
Becerileri ......................................................................................................... 105��ekil 5.1 E�itimde Nicel ve Nitel Geli�melerin Ekonomik Büyümeye Etkisi ....... 111�
xiii
�ekil 5.2 Y�llara Göre Merkezi Yönetim Bütçe E�itim Yat�r�mlar��n�n Kademeler �tibar�yla Da��l�m� (1999-2009) ...................................................................... 113�
�ekil 5.3 Ortaö�retimde ve Yüksekö�retimde Ö�renci Ba��na Yap�lan Harcamalar�n �lkö�retimde Yap�lan Harcamalara Oran� (2004) ........................................... 114�
�ekil 5.4 Yüksekö�retimde Harcama ve Ö�renci Art��� (1995-2004) .................... 115��ekil 5.5 Kamu ve Özel Harcamalar�n E�itim Kademeleri �tibar�yla Da��l�m� (2002)
......................................................................................................................... 116��ekil 5.6 Okul Öncesi E�itimin F�rsat E�itli�ine Etkisi ......................................... 121��ekil 5.7 �llere Göre Okul Öncesi E�itim Okulla�ma Oranlar� (2008-2009) ......... 122��ekil 5.8 �llere Göre �lkö�retim ve Ortaö�retimde Ö�retmen Ba��na Dü�en Ö�renci
Say�lar� (2008-2009) ....................................................................................... 125��ekil 5.9 �llere Göre �lkö�retim ve Orta ö�retimde Derslik Ba��na Dü�en Ö�renci
Say�lar�, (2008-2009) ...................................................................................... 126��ekil 5.10 �lin Sosyo-Ekonomik Geli�mi�lik Düzeyi ve Yüksekö�retime
Yerle�enlerin Oran� ......................................................................................... 132�
xiv
KISALTMALAR AB Avrupa Birli�i ABD Amerika Birle�ik Devletleri ADNKS Adrese Dayal� Nüfus Kay�t Sistemi BM Birle�mi� Milletler ÇSGB Çal��ma ve Sosyal Güvenlik Bakanl��� DEA Data Envelopment Analysis (Veri Zarflama Analizi) DPT Devlet Planlama Te�kilat� ERG E�itim Reformu Giri�imi ESKS Ekonomik Sosyal ve Kültürel Statü EUROSTAT European Union Statistics Office (Avrupa Birli�i �statistik Ofisi ) ESKS Ekonomik Sosyal ve Kültürel Statü GSMH Gayri Safi Milli Has�la GSY�H Gayri Safi Yurtiçi Has�la HSEP High School Equalization Policy (Lise E�itleme Politikas� ) �K�S �l Koordinasyon ve �zleme Sistemi MEB Milli E�itim Bakanl��� MEGEP Mesleki E�itimi Güçlendirme Projesi OECD Organization for Economic Co-operation and Development
(Ekonomik Kalk�nma ve ��birli�i Örgütü) OGES Ortaö�retime Geçi� Sistemi OKS Ortaö�retim Kurumlar� S�nav� ÖSS Ö�renci Seçme S�nav� ÖSYM Ö�renci Seçme ve Yerle�tirme Merkezi PIRLS Progress in International Reading Literacy Study
(Uluslararas� Okuma Becerilerinde Geli�im Projesi) PISA Programme for International Student Assessment
(Uluslararas� Ö�renci De�erlendirme Program�) RAM Rehberlik Ara�t�rma Merkezi P�O Pansiyonlu �lkö�retim Okulu SBS Seviye Belirleme S�nav� TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TIMSS The Teaching Integrated Mathematics and Science
(Ö�retme ile Bütünle�tirilmi� Matematik ve Fen Bilgisi Ara�t�rmas�)
xv
TÜ�K Türkiye �statistik Kurumu Y�BO Yat�l� �lkö�retim Bölge Okulu YÖK Yüksek Ö�retim Kurulu
G�R���
1 G�R��
G�R��
E�itim kaynaklar�na ve e�itim hizmetlerine hiçbir ayr�m yap�lmaks�z�n e�it
ölçüde ula��labilmesi ve bunlardan yararlan�lmas� olarak bilinmekle beraber,
e�itimde f�rsat e�itli�i, kapsam�, derecesi ve düzeyi bak�m�ndan farkl� �ekillerde
tan�mlanabilmektedir. Bireylerin ya�am kalitesinin art�r�lmas�, sosyal e�itli�in
güçlendirilmesi, demokrasinin geli�tirilmesi ve kamunun sosyal ve ekonomik
maliyetlerinin azalt�lmas� bak�m�ndan çok önemli katk�lar� olan e�itimde f�rsat
e�itli�i ile ilgili kavramsal tart��malar� derinle�tirmek yerine bu alanda somut
politikalar�n belirlenmesi daha önemlidir. Bu itibarla, e�itimde f�rsat e�itli�inin
art�r�lmas� öteden beri birçok ülkenin gündeminde olmu�tur.
Tüm modern toplumlar f�rsat e�itli�i ile bütünle�mi� bir refah ve zenginlik
amaçlamaktad�r. Bu kapsamda, sosyal politikalar�n önemli bir alan�n� olu�turan
e�itimin, ekonomik refah�n ve sosyal içermenin art�r�lmas� için ‘verimli’ ve
‘e�itlikçi’ ç�kt�lar üretmesi anahtar bir rol oynamaktad�r. Bununla beraber s�n�rl�
kaynaklar�n tam ve etkin bir biçimde kullan�lmas� yönündeki politikalar, sa�lanan
e�itim hizmetlerinin adil da��l�m�n� güvenceye almayabilir. Özellikle ba�lang�çtaki
kaynak da��l�m�, e�itlik aç�s�ndan ba�ar�l� de�ilse e�itli�i geli�tirmek için e�itimsel
yararlar�n yeniden da��l�m�n� sa�lamak gerekir. Bu süreçte, toplumsal cinsiyet,
sosyo-ekonomik-ko�ullar, mekânsal farkl�l�klar, e�itimin kademesi, finansman ve
karar alma düzeyi ba�ta olmak üzere, f�rsat e�itli�ini etkileyen birçok faktör
bulunmaktad�r. Bunun yan�nda, söz konusu faktörler kendi aralar�nda da önemli ve
karma��k etkile�imler göstermektedir. Dolay�s�yla, e�itimde f�rsat e�itli�inin çok
boyutlu olarak incelenmesi gerekmektedir.
E�itimde f�rsat e�itli�inin çok boyutlu olu�u nedeniyle, f�rsat e�itli�ini
art�rmaya ili�kin politikalar, e�itim sisteminin bütüncül olarak ele al�nmas�n� ve
farkl� uygulama araçlar�n�n kullan�lmas�n� gerektirmektedir. E�itimde f�rsat
e�itli�inin sa�lanmas� için tek bir politika arac� ile e�itimin tek bir kademesine
müdahale etmek yeterli olmayacakt�r. Bu kapsamdaki her politikan�n ilgili di�er
politikalar üzerinde yans�malar� bulunmaktad�r.
2 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
E�itimde f�rsat e�itli�inin art�r�lmas� ‘adalet’ ve ‘içerme’ boyutlar�n�n
geli�tirilmesi ile mümkün olmaktad�r. Esas itibar�yla, e�itimde adaletin sa�lanmas�
için ki�isel ve sosyal durumlar�n, e�itimdeki ba�ar�ya ve kaliteli e�itime eri�ime
engel olu�turmamas� gerekir. E�itimde içermenin sa�lanmas� için ise günümüz
toplumunun gerekli k�ld��� asgari düzeydeki yeterliklerin ve becerilerin, ki�isel ve
sosyal durumlar�ndan ba��ms�z olarak toplumun tüm kesimlerine kazand�r�lmas�
gerekmektedir. Uluslararas� literatürde e�itimde f�rsat e�itsizli�ine neden olan
politikalar genel olarak bu iki boyut çerçevesinde tart���lmaktad�r. Bu alanda yap�lan
çal��malarda, geçti�imiz dönemde hemen hemen tüm ülkelerin e�itim sisteminde
nitel ve nicel önemli geli�meler olmas�na kar��n, bu geli�melerin daima f�rsat
e�itli�ini geli�tirmedi�i ortaya konmu�tur. Ayr�ca e�itimde verimlilik ve f�rsat
e�itli�inin birlikte gerçekle�tirilebilece�i ve bu iki hususun uzun dönemde
tamamlay�c� oldu�u yönünde bulgulara ula��lm��t�r. Bu kapsamda, e�itimde nicel ve
nitel geli�melerin f�rsat e�itli�ini nas�l geli�tirebilece�i üzerinde incelemeler
yap�lmaya ba�lanm��t�r.
E�itimdeki e�itsizliklerin giderilmesinin sosyal ve ekonomik hayata birçok
katk�s� olmas�na ra�men Türkiye’de bu alandaki literatür oldukça k�s�tl�d�r. Mevcut
çal��malar ise bu konuyu bütüncül olarak ele almamakta ve veri eksikli�i nedeniyle
ayr�nt�l� analizlere yer vermemektedir. Bu çal��malar, e�itimde f�rsat e�itli�ini genel
olarak e�itimdeki eri�im ve girdiler aç�s�ndan ele almakta olup e�itimdeki ç�kt�lar ve
kalite aç�s�ndan bir yakla��m getirmemektedir. Bununla beraber, geli�mekte olan bir
ülke konumundaki Türkiye’de, e�itimdeki k�s�tl� bütçe imkânlar� ve genç nüfusun
büyüklü�ü dikkate al�nd���nda e�itimde hangi politikalar�n e�itsizli�e neden
oldu�unu belirlemek ve bu politikalar�n hangi yönde revize edilmesi gerekti�ini
ortaya koymak büyük önem arz etmektedir. Türkiye’de özellikle son y�llarda
e�itimin kalitesinin ve e�itime eri�imin geni�letilmesi kapsam�nda e�itime ayr�lan
kaynaklar�n art�r�lmas�, fiziksel altyap�n�n iyile�tirilmesi, ilkö�retim müfredat�n�n
yenilenmesi, okulla�ma oranlar�n�n artmas� ba�ta olmak üzere e�itim sisteminde
kapsaml� bir de�i�im ya�anm��t�r. Ancak, ya�anan bu de�i�im süreci, e�itimde f�rsat
e�itli�ini sa�lama konusunda yeterince ba�ar�l� olamam��t�r. Türkiye’de e�itim
sisteminde çok ciddi bir e�itsizlik sorunu vard�r. Bununla beraber, bu e�itsizlik
3 G�R��
sorunu devam etti�i sürece e�itimin di�er alanlar�nda yap�lan reformlar�n ba�ar� �ans�
yüksek olmayacakt�r. Mevcut e�itim politikalar�n�n f�rsat e�itsizli�ini hangi yönde
etkiledi�inin ortaya konmas�, söz konusu politikalar�n revize edilmesi gereken
alanlar�na ���k tutacakt�r. Özellikle, Türkiye’nin 2003 y�l�ndan itibaren kat�ld���
OECD taraf�ndan yap�lan PISA ara�t�rmas�, e�itimdeki f�rsat e�itsizlikleri ile ilgili
kullan�labilir bilgiler sunmaktad�r. Ayr�ca 2007 y�l�ndan itibaren uygulanmaya
ba�lanan Adrese Dayal� Nüfus Kay�t Sistemi (ADNKS) il baz�nda e�itimdeki ça�
nüfuslar�n� sa�lad��� için mekânsal analizler ve kar��la�t�rmalar yap�lmas�na imkân
vermektedir. Son y�llarda ülkelerin e�itim sistemlerindeki e�itsizlikleri
kar��la�t�rmal� olarak de�erlendiren OECD ve Dünya Bankas� raporlar� da
Türkiye’nin konumunu belirlemek aç�s�ndan yararl� olacakt�r.
Tüm bunlardan hareketle genel olarak çal��man�n amac�n�; örgün e�itim
sistemindeki okul türlerinin farkl�la�t�r�lmas� ve yerle�tirme yöntemleri, temel
e�itimin tamamlanmas� ve ortaö�retime geçi�ler, kaynaklar�n da��l�m� ve f�rsat
e�itli�inin izlenmesi alan�ndaki politikalar�n e�itimde adalet ve içerme boyutunda
neden oldu�u e�itsizlikleri analiz edilerek, bu e�itsizliklerin azalt�lmas�na yönelik
politikalar önerilmesi olu�turmaktad�r. Bununla beraber, yayg�n e�itim ve özel e�itim
gibi alanlarda da e�itsizlikler bulunmakla birlikte, bu konular kendi ba��na bir
çal��may� gerektirdi�inden, bu çal��ma daha geni� bir kesimi hedefleyerek örgün
e�itim üzerine odaklanm��t�r. Ayr�ca, Türkiye’de yüksekö�retime giri�lerde de
önemli f�rsat e�itsizlikleri vard�r. Ancak, bu e�itsizlikler büyük oranda yüksekö�retim
öncesi e�itim kademelerinde geli�en e�itsizliklerin bir sonucu oldu�u için
yüksekö�retime giri� sistemi bu çal��ma kapsam�nda detayl� olarak ele al�nmam��t�r.
Bu çerçevede, çal��man�n birinci bölümünde; e�itimde f�rsat e�itli�i ve f�rsat
e�itli�inin boyutlar� gibi bu çal��man�n arka plan�n� olu�turan kavramlar ele
al�nm��t�r. Daha sonra, e�itimde f�rsat e�itli�inin sosyal politikalar aç�s�ndan önemi
üzerinde durulmu�tur. Ayr�ca, e�itimin f�rsat e�itli�i, kalite ve verimlilik boyutlar�
aras�ndaki ili�kiler aç�klanmaya çal���lm��t�r. Bölüm sonunda ise, Türkiye’de
e�itimde f�rsat e�itsizli�ine neden olan politikalara tarihsel geli�im perspektifiyle
de�inilmi�tir.
4 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�kinci bölümde, özellikle Türkiye’de e�itimdeki f�rsat e�itsizlikleri tespit
edilmeye çal���lm��t�r. Bunun için, e�itimde adalet ve içerme boyutlar� kapsam�ndaki
muhtemel e�itsizlikler aç�s�ndan Türkiye’nin durumu, hem ulusal hem de uluslararas�
veriler kullan�larak incelenmi�tir.
Üçüncü bölümde, Türkiye’de özellikle ortaö�retimde farkl�la�t�r�lm��
program ve okullar�n neden oldu�u e�itsizlikler, PISA verisi kullan�larak ve
kar��la�t�rmal� analizler yap�larak ortaya konmaya çal���lm��t�r. Daha sonra, okula
yerle�tirmede kullan�lan akademik seçicilik ve okul seçimi kavramlar� üzerinde
durulmu� ve bunlar�n Türkiye’de neden oldu�u e�itimdeki e�itsizlikler ile ili�kisi
incelenmi�tir. Bu çerçevede, baz� ülkelerin e�itim politikalar� incelenmi� ve bu
politikalar�n Türkiye’de uygulanabilirli�i tart���lm��t�r.
Dördüncü bölümde, temel beceri ve yeterliklerin kazand�r�lmas� aç�s�ndan
önem te�kil eden temel e�itimin tamamlanmas� ve ortaö�retime geçi�lerin art�r�lmas�
hususlar�ndaki sorun alanlar�na dikkat çekilmi�tir. Bu kapsamda öncelikle, temel
e�itimde yüzde yüz okulla�ma oranlar�n�n sa�lanamamas�na neden olan politikalar
tart���lm��t�r. Daha sonra, erken yönlendirmenin, ortaö�retimin yap�s�n�n ve mesleki
ve teknik e�itimin ortaö�retime geçi�ler üzerindeki etkileri uluslararas�
kar��la�t�rmalar yap�larak incelenmi�tir. Bölüm sonunda, rehberlik ve dan��manl�k
hizmetleri alan�ndaki politikalar�n erken terkleri önleme aç�s�ndan etkileri ve
yeterlili�i ortaya konmaya çal���lm��t�r.
Be�inci bölümde, e�itime ayr�lan kaynaklar�n kullan�m�n�n f�rsat e�itli�ini
hangi yönde etkiledi�i ve bu alandaki izleme sistemlerinin etkinli�i incelenmi�tir. Bu
kapsamda, e�itimdeki kamu ve özel harcamalar�n e�itim kademeleri itibar�yla
da��l�m�n�n ortaya ç�kard��� olumsuzluklar tespit edilmeye çal���lm��t�r. Daha sonra,
her bir e�itim kademesinde yap�lan harcamalar�n ö�renciler, okullar ve bölgeler
aç�s�ndan ihtiyac� olan kesimlere hangi ölçüde ula�t��� ele al�nm��t�r. Bölüm
sonunda, e�itime ayr�lan kaynaklar�n e�itli�i güvence alt�na alacak �ekilde
da��t�lmas� için gerekli olan izleme sistemleri tart���lm�� ve mevcutlar�n hangi yönde
revize edilmesi gerekti�i ortaya konmaya çal���lm��t�r.
5 G�R��
Alt�nc� bölümde, bu çal��ma kapsam�nda yap�lan inceleme ve analizlerin
genel bir de�erlendirmesi yap�lm��t�r.
Sonuç bölümünde; bütün bu inceleme ve analizlerin �����nda elde edilen
bulgulara dayal� olarak, e�itimde f�rsat e�itli�inin art�r�lmas� amac�yla bir dizi öneri
geli�tirilmi�tir.
E��T�MDE�FIRSAT�E��TL����VE�SOSYAL�POL�T�KALAR�
9 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
1. E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
1.1. Kavramsal Olarak E�itimde F�rsat E�itli�i ve Boyutlar�
Her toplum f�rsat e�itli�i ile bütünle�mi� bir refah ve zenginlik
amaçlamaktad�r. Bu çerçevede daha fazla say�da ve niteli�i daha yüksek i�ler ile
sosyal içermenin oldu�u, sürdürülebilir bir ekonomik büyümeye imkân veren,
rekabetçi ve bilgiye dayal� bir ekonomi modern toplumlar�n ula�mak istedikleri bir
hedeftir. Bu kapsamda, e�itim ve ö�retim sistemlerinin, ekonomik refah�n ve sosyal
içermenin art�r�lmas� için ’verimli’ ve ’e�itlikçi’ ç�kt�lar üretmesi anahtar bir rol
oynamaktad�r.
E�itimsel niteliklerin üretimi sürecinde, kaynaklar tam ve verimli bir biçimde
kullan�lm�� ve verimlilikte önemli geli�meler sa�lanm��sa, e�itim finansman�nda
önemli bir ko�ul gerçekle�mi� demektir. Ancak verimlilikteki geli�meler, üretilen
e�itim hizmetinin adil da��l�m�n� güvenceye almaz.
Kamu politikas�n�n, herkesin ayn� oldu�u ve eri�ebilece�i e�itim kademesi,
e�itimdeki ba�ar� düzeyi, elde etti�i gelir gibi aç�lardan ayn� sonuçlara ula�abilece�i
anlam�nda e�itlikçi olamayaca�� ve olmamas� gerekti�i konusunda genel bir kabul
vard�r. Böyle bir yakla��m ne mümkündür, ne de arzu edilmektedir. ‘E�itlikçilik’
kavram�na ili�kin olarak, bireylerin elde ettikleri sonuçlar aras�ndaki farkl�l�klar�n
refah, gelir, güç ve di�er imkânlardaki farkl�l�klara dayand�r�lamayaca�� konusunda
da ortak bir kabul olu�mu�tur. Bundan sonra sorulacak soru ise e�itsizli�in ne
kadar�n�n kabul edilebilir oldu�udur. Ancak bu soruya verilecek her cevap çok
tart��ma götürecek nitelikte olacakt�r. Politika alan�nda, bu konudaki tart��malar
devam etmektedir. Son zamanlarda, bu tart��malar genel olarak yeterli f�rsat ve
imkan� olmayan bireylerin sahip olduklar� bu e�itsizliklerin giderilmesi yönünde bir
seyir izlemi�tir.
Baz� ara�t�rmac�lar ise ‘e�itlik’ kavram�n� kalite ve e�itli�i kar��la�t�rarak
aç�klamaya çal��m��lard�r. Bu çerçevede, insanlar�n kaliteli imkânlara eri�im
sa�lad�klar�nda, e�itlikçi imkanlardan ise uzakla�t�klar�nda bu iki kavram� daha iyi
anlad�klar� ortaya konulmu�tur (OECD, 2007b:31). Örne�in, 60 ki�ilik birle�tirilmi�
10 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
bir s�n�fta okuyan ö�renci, 30 ki�ilik s�n�flar�n oldu�u ve tekli e�itimin yap�ld��� bir
okula eri�im sa�lad���nda ‘kaliteli’ e�itimin ne oldu�unu, hâlihaz�rda bu okulda
e�itimine devam eden çocuklardan çok daha iyi anlayabilir. Di�er taraftan, e�itlik
ilkesinin gere�i olarak ilkö�retimde ücretsiz ders kitab� da��t�lmas� uygulamas�na son
verilmesi durumunda, ders kitaplar�n� alamayacak yoksul ö�renciler, bu kitaplar�
kendi imkânlar� ile alabilecek di�er ö�rencilere göre ‘e�itlikçi’ e�itimin ne oldu�unu
daha iyi kavrayabilirler. Dolay�s�yla, e�itlikçi imkânlardan uzakla��ld�kça e�itli�in
kavranmas� daha kolay olmaktad�r.
Genel olarak ‘f�rsat e�itli�i’ kavram�, kaynaklara ula�abilme ve bunlardan
yararlanabilme e�itli�i olarak tan�mlanmaktad�r. Bununla beraber, sosyal politika
alan�nda, ‘f�rsat e�itli�i’ kavram� üzerinde uzun zamand�r akademik tart��malar
yap�lmakta ve bu konuda oldukça geni� bir literatür bulunmaktad�r. Genelde yar�
kamusal mal olarak tan�mlanan e�itim hizmetinin, özellikle e�itimin temel
kademelerinde e�itli�i art�r�c� �ekilde ücretsiz sa�lanmas�, kamunun sosyal ve
ekonomik maliyetlerini azaltt��� için verimsizlik olarak alg�lanmamal�d�r. E�itimde
f�rsat e�itli�ini art�rman�n sosyal politikalar aç�s�ndan önemine bir sonraki bölümde
de�inilmi�tir. Bununla beraber Türkiye’de e�itimde e�itsizlik sorununun boyutu çok
derin oldu�u için bu alandaki kavramsal tart��malar�n art�r�lmas� de�il bu sorunun
çözümüne yönelik somut tedbirlerin geli�tirilmesi daha önemlidir. Dolay�s�yla, bu
çal��ma söz konusu kavramsal tart��malar� derinle�tirmek veya bu konuda olu�mu�
kavramsal literatüre katk� yapma amac�n� ta��mamaktad�r.
Tezcan (1997:94), ‘e�itimde f�rsat e�itli�i’ kavram�n�, herkesin gizilgüç ve
yeteneklerini en uygun biçimde geli�tirebilmesi için e�itim kaynaklar�na ve e�itim
hizmetlerine hiçbir ay�r�m yap�lmaks�z�n e�it ölçüde ula�abilmesi ya da bunlardan
yararlanmas� olarak tan�mlam��t�r. Bu çal��ma kapsam�nda, e�itimde f�rsat e�itli�i
söz konusu tan�m çerçevesinde de�erlendirilmi�tir.
E�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas�, e�itimde ‘adalet’ ve ‘içerme’
boyutlar�n�n geli�tirilmesi ile mümkün olmaktad�r (OECD, 2007b:29). Bu çal��mada
da Türkiye’deki e�itimde mevcut olan f�rsat e�itsizlikleri söz konusu iki boyut
kapsam�nda ele al�nacakt�r.
11 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
� F�rsat e�itli�inin ‘adalet’ boyutu: E�itimde adaletin sa�lanmas�, genel
anlamda cinsiyet ve sosyo-ekonomik ko�ullar gibi ki�isel ve sosyal
durumlar�n e�itimdeki ba�ar�ya bir engel olu�turmamas� gerekti�ini ifade
etmektedir. Bu kapsamda, ö�rencinin ailesi ve içinde ya�ad��� yerle�im
yerinin sosyo-ekonomik ve kültürel ko�ullar�n�n e�itim ba�ar�s� üzerindeki
etkisinin azalt�lmas� gerekir. Bir di�er deyi�le, e�itimde e�itsizli�in
azalt�lmas� için ö�rencinin do�u�tan gelen becerileri ve ba�arma iste�inin
e�itim hayat�ndaki ba�ar�s�n� belirleyicili�inin mümkün oldu�unca
art�r�lmas� gerekmektedir.
� F�rsat e�itli�inin ‘içerme’ boyutu: E�itimde içermenin sa�lanmas�,
günümüz toplumunun gerekli k�ld��� asgari düzeydeki yeterliklerin ve
becerilerin toplumun tüm kesimlerine kazand�r�lmas� gerekti�ini ifade
etmektedir. Bu kapsamda, ö�renme kabiliyeti, sosyo-ekonomik durumu
veya ya�am ortam� gibi ko�ullardan ba��ms�z olarak temel becerileri ve
yeterlikleri kazand�racak e�itim imkân�n�n herkese sunulmas�
gerekmektedir. Eri�imin tüm bunlardan ba��ms�z k�l�narak temel beceri ve
yeterliklerin kazand�r�lmas� için e�itim hizmeti, ö�rencilerin farkl�
gereksinim ve yeteneklerine uygun içerik, yöntem ve araçlarla sunulmal�d�r.
E�itimde ‘adalet’ ve ‘içerme’ kavramlar� birbirleriyle örtü�en kavramlard�r.
Örne�in, yoksul ve/veya k�z ö�renciler kaliteli e�itime eri�imde sorunlar ya��yor
veya e�itimdeki ba�ar�lar� do�u�tan gelen yeteneklerinden ba��ms�z olarak daha
dü�ük ise bu e�itsizli�in giderilmesine yönelik politikalar�n geli�tirilmesi e�itimde
adaletin sa�lanmas� kapsam�ndad�r. Günümüz toplumunun gerektirdi�i temel
becerilere sahip olmayan tüm bireyler, sosyo-ekonomik ko�ulundan, kad�n veya
erkek olmas�ndan, ya�ad��� yerin kültürel özelliklerinden ba��ms�z olarak hem
ekonomik hem de sosyal ya�amda baz� risklerle kar�� kar��ya kalabilmektedir. Bu
nedenle, sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olanlar� da kapsayacak �ekilde istisnas�z
tüm ö�rencilerin ba�ar� düzeyinin ve e�itime eri�iminin art�r�lmas� e�itimde
içermenin kapsam�nda de�erlendirilmektedir.
12 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
1.2. E�itimde F�rsat E�itli�inin Sa�lanmas�n�n Sosyal Politikalar Aç�s�ndan
Önemi
F�rsat e�itli�i ve sosyal korumaya ili�kin kamu politikalar�n�n geni� bir
kapsam� bulunmaktad�r. Baz� ülkeler sosyal korumay� sosyo-ekonomik ko�ullar�
yetersiz kesimlere temel düzeyde sa�lam��, baz� ülkeler ise toplumun daha geni�
kesimlerinin bu hizmetlerden faydalanmas�na imkân sa�lam��lard�r. Kaynaklar�n
yeniden da��t�m� konusunda farkl� görü�ler ortaya ç�km��, ekonomik büyümenin ve
giri�imcilerin te�vik edilmesi gibi di�er hedefler kar��l���nda f�rsat e�itli�ine farkl�
düzeyde de�er atfedilmi�tir. Ancak, hemen hemen tüm ülkeler sosyal riskleri
azaltmak için temel düzeyde bir koruma alan� olu�turmay� amaçlam�� ve e�itimi,
gelir e�itsizli�ini azaltmak için bir araç olarak öne ç�karm��lard�r (OECD, 2007b:29).
Kaliteli temel e�itime eri�enlerin kapsam�n�n f�rsat e�itli�i sa�lanarak art�r�lmas�n�n
sosyal ve ekonomik alanda birçok olumlu sonuçlar� bulunmaktad�r:
i. E�itim bireylerin ya�am standartlar�n� yükseltmektedir:
E�itim hem istihdam ve gelirin hem de sa�l�kl� ya�am, uzun hayat ve ba�ar�l�
bir �ekilde çocuk yeti�tirme gibi ekonomik olmayan ç�kt�lar�n temel belirleyicisi
olmaktad�r (OECD, 2007b:32). E�itimin ya�am standard�n� önemli ölçüde belirledi�i
dikkate al�nd���nda e�itimdeki f�rsat e�itli�inin, sosyal ve ekonomik hayattaki f�rsat
e�itli�ini de destekleyece�i aç�kt�r.
ii. E�itimdeki f�rsat e�itli�i sosyal e�itli�i güçlendirmektedir:
Gelir da��l�m�ndaki e�itsizlikler genel olarak ücretlere, istihdama, sermaye
gelirine ve devletin, geliri vergi ve transferlerle nas�l da��tt���na ba�l� olarak
de�i�mektedir. Nickell (2004:9-10) ülkeler itibar�yla gelir da��l�m�ndaki
e�itsizliklerin büyük oranda (yüzde 70) bu ülkelerdeki bireylerin beceri
farkl�l�klar�ndan kaynakland���n� ve kaliteli e�itime eri�im düzeyinin ise ücretlerdeki
ve yoksulluktaki farkl�la�man�n temel belirleyicisi oldu�unu göstermi�tir. Toplumun
e�itimdeki ba�ar� düzeyinin art�r�lmas� yoksullu�un ve ücretlerdeki farkl�la�man�n
azalt�lmas� aç�s�ndan çok önemlidir. Birçok ülke, gelir e�itsizli�i ve yoksullu�a
ili�kin sorunlar� azaltmak için sosyal korumaya, sosyal içermeye ve e�itime
13 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
odaklanmaktad�r. OECD’nin dezavantajlar�n nesiller aras� geçi�kenli�i konusunda
yapt��� ara�t�rmada ise, e�itimin nesiller aras�ndaki ekonomik avantajlar�n kal�t�m�na
ve sosyal tabakala�maya önemli derecede etki etti�ini ortaya koymu�tur. Ayr�ca, bu
ara�t�rma nesiller aras�ndaki sosyal hareketlili�i art�rmak için e�itimin uygulanma
�ans� en yüksek politika seçene�i oldu�unu ortaya ç�karm��t�r (OECD,2006a:4).
Türkiye’de 1994’te 0,49 olan Gini katsay�s�, 2005 y�l�nda 0,38’e dü�mekle beraber
gelir da��l�m� ve yoksulluk göstergeleri hala Avrupa Birli�i (AB) ve OECD
ortalamalar�n�n gerisindedir1. Türkiye için 2005 y�l�nda transfer öncesi göreli
yoksulluk oran� yüzde 28, transfer sonras� göreli yoksulluk oran� yüzde 25 iken, AB-
25 için ayn� oranlar s�ras�yla yüzde 26 ve yüzde 16’d�r. Türkiye’de gelir da��l�m�n�n
iyile�tirilmesi ve yoksullu�un azalt�lmas� için e�itimde f�rsat e�itli�ine yönelik
politikalar geli�tirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’nin sosyal e�itli�i
sa�lamay� amaçlayan politikalar� içinde e�itimde f�rsat e�itli�inin art�r�lmas�na
yönelik politikalar da büyük önem ta��maktad�r.
iii. E�itli�i sa�layamayan e�itim politikalar�n�n a��r maliyetleri olmaktad�r:
Kaliteli e�itime eri�imin art�r�lmas�n�n sosyal boyutunun yan�nda ekonomik
boyutu da vard�r. Okuldaki ba�ar�s�zl�klar ve erken terkler en çok dezavantajl�
gruplar aras�nda görülmekte olup maliyetleri toplumun tamam�na yans�maktad�r
(Schütz and Wössmann, 2006:13). Ayr�ca, Green ve ark. (2003:467-468) yapt�klar�
ara�t�rmada; e�itimde f�rsat e�itsizli�i artt�kça, sosyal içerme düzeyinin azalaca��n�
göstermi�lerdir. Eri�imin art�r�lmas�, yoksul olanlar�n say�s�n� azaltaca��ndan,
yoksulluk yükünü azaltmaya yönelik gerekli transfer ödemeleri de azalmaktad�r.
Kaliteli e�itime eri�im sa�lam�� ki�ilerin sosyal transfer almaya hak kazanma
ihtimalinin dü�mesinin yan�nda, yap�lan ara�t�rmalar e�itim düzeyi yüksek bireylerin
sosyal transfer alma k�staslar�n� kar��lasalar dahi bu transferlerden yararlanma
konusunda daha isteksiz olduklar�n� ortaya koymu�tur (Schütz and Wössmann,
2006:7-8). Baz� ara�t�rmalar, dezavantajl� bireylerin e�itime eri�imlerinin
geli�tirilmesinden uzun vadede sa�lanacak kazançlar�n, kamunun sosyal
transferlerinden ve kamunun sa�l�k harcamalar�ndan yap�lacak tasarruflar ile s�n�rl� 1 Gini katsay�s� gelir da��l�m�ndaki e�itsizli�i ölçmekte kullan�lmaktad�r. Katsay� 0 ve 1 aras�nda de�erler almakta ve yüksek de�erler daha büyük e�itsizli�e tekabül etmektedir.
14 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
olmayaca��n� ayr�ca bu çerçevede kaliteli e�itime eri�imleri artan bireylerin gelir
düzeylerinin ve dolay�s�yla kamunun toplayaca�� gelir vergisinin de artaca��n�
göstermi�tir (OECD, 2007b:33).
Sonuç olarak, herkesin f�rsat e�itli�i çerçevesinde kaliteli e�itime eri�iminin
sa�lanmas� i�gücüne kat�l�m� art�rmada ve belirli kesimlerin sosyal d��lanma riskini
azaltmada önem ta��maktad�r. Türkiye, birçok ülkenin toplam nüfusundan fazla olan
genç nüfusuna önümüzdeki dönemde kaliteli e�itim sa�layarak temel becerileri
kazand�ramad��� takdirde, çok büyük sosyal ve ekonomik maliyetlerin ortaya
ç�kmas� kuvvetle muhtemeldir. Tablo 1,1’de görüldü�ü üzere, Türkiye’de 20-24 ya�
aras�ndaki genç nüfusun yakla��k olarak yüzde 48’i ne e�itimde ne de i�gücünde yer
almaktad�r. Bu oran, 15-19 ya� grubunda ise yakla��k olarak yüzde 35’tir.
Türkiye’nin gelecek nesilleri için bu tabloyu muhakkak de�i�tirmesi gerekmektedir.
Tablo 1.1 E�itimde ve E�itim D���nda Olan Genç Nüfusun De�i�im E�ilimi (1998-2007) 1998 2001 2007
Ya� Grubu
E�itimde E�itim D���nda E�itimde E�itim D���nda E�itimde E�itim D���nda
Toplam �stihdam
edilen �stihdam d���nda Toplam
�stihdam edilen
�stihdam d���nda Toplam
�stihdam edilen
�stihdam d���nda
% % % % % % % % %
Türkiye 15-19 40,2 32,1 27,7 41,0 26,7 32,3 44,60 19,30 36,10 20-24 13,4 44,7 42,0 12,7 43,1 44,2 17,60 36,70 45,70 25-29 2,9 60,4 36,7 2,6 57,1 40,2 4,70 53,50 41,80
OECD ortalamas�
15-19 80,2 11,2 8,6 80,4 11,4 8,2 84,3 8,6 7,1 20-24 35,2 46,9 18,0 36,7 46,7 16,5 41,0 42,9 16,1 25-29 12,8 67,1 20,1 12,6 68,8 18,6 14,0 68,9 17,1
AB-19 (1) ortalamas�
15-19 83,7 8,5 7,8 83,8 9,0 7,2 87,7 6,6 5,7 20-24 36,7 45,2 18,1 38,1 45,6 16,3 42,2 41,5 16,3 25-29 12,8 66,5 20,7 12,2 69,2 18,6 13,6 69,2 17,2
(1) Ayn� zamanda OECD üyesi olan AB üyesi ülkeler Kaynak: OECD, Education at a Glance
iv. Temel e�itime yap�lan kamu harcamas� mevcut gelir da��l�m�nda
düzeltici bir etki yapmaktad�r:
OECD taraf�ndan yap�lan ara�t�rma, e�itime yap�lan kamu harcamalar�n�n
gelir e�itsizli�ini azalt�c� bir etki yapt���n� göstermektedir. Bu durum gelir
da��l�m�n�n üst kesiminde bulunan kesimlerden nispeten daha fazla vergi toplan�p,
bunun herkesin kapsand��� zorunlu e�itimde kullan�lmas�ndan kaynaklanmaktad�r.
Özellikle, okul öncesi ve ilkö�retime yap�lan harcamalar önemli ölçüde gelir
15 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
da��l�m�n�n alt kademesinde olan nüfusa ula�t��� için gelir e�itsizli�ini düzeltici bir
etki yapmaktad�r. Yüksekö�retime yap�lan kamu harcamas�n�n ise ço�u zaman gelir
e�itsizli�ini düzeltici etkisi olmay�p, birçok ülkede gelir e�itsizli�ini art�rmakta ve
varl�kl� kesimleri öne ç�karmaktad�r (OECD, 2006b:11). Dünya Bankas�n�n yapt���
çal��mada ise, Türkiye’de zorunlu e�itimin sekiz y�la ç�kar�lmas� ile beraber gelir
da��l�m�n�n alt kesimlerine yap�lan kamu e�itim harcamalar�n�n artt��� tespiti
yap�lm��t�r (Dünya Bankas�, 2005:9).
v. Bilgi toplumuna geçi�le birlikte e�itimdeki f�rsat e�itsizliklerinin telafisi
daha da zorla�maktad�r:
Bilgi toplumlar�n�n geli�imi e�itimin ve becerilerin önemini daha da
art�rm��t�r. Bilim ve teknolojideki h�zl� ve kapsaml� geli�melerin her alanda sürekli
de�i�im yaratt��� ve yeni talepler ortaya ç�kard��� bilgi toplumuna geçi� sürecinde bu
geli�im ve de�i�ime uyum sa�lama, toplumun tüm kesimleri için büyük önem arz
etmektedir. Bilgi ve teknolojiyi kullanabilme becerisi bireylerin ulusal kalk�nmadan,
uluslar�n ise küresel kalk�nmadan alacaklar� pay�n belirleyicisi olmaya ba�lam��t�r.
Bu kapsamda örgün, yayg�n ve resmi olmayan ö�renmeyle ferdin kendini
geli�tirmesi ve sürekli yenilemesi ancak kaliteli e�itime eri�im ve hayat boyu
e�itimle mümkün olabilmektedir. De�i�imin çok h�zl� �ekilde ya�and��� günümüzde
temel becerileri ve ö�renmeyi ö�renme becerileri yetersiz olan bireylerin sosyal ve
ekonomik e�itsizliklerinin artmas� kuvvetle muhtemeldir.
vi. E�itimde f�rsat e�itli�i kendi ba��na bir vatanda�l�k hakk� olarak
görülmektedir:
Birçok ülkenin Anayasas�nda ‘e�itim hakk�’ temel hak ve özgürlükler
aras�nda say�lm�� ve ‘sosyal devlete’ vurgu yap�lm��t�r. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasas�nda da e�itim hakk� ve e�itimde f�rsat e�itli�ine ‘e�itim ve ö�renim hakk�
ve ödevi’ ba�l���nda yer verilmi�tir. Ayr�ca, Türkiye’de Milli E�itim Temel
Kanununda e�itimde f�rsat e�itli�ine;
“E�itimde kad�n, erkek herkese f�rsat ve imkan e�itli�i sa�lan�r. Maddi imkânlardan yoksun
ba�ar�l� ö�rencilerin en yüksek e�itim kademelerine kadar ö�renim görmelerini sa�lamak
16 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
amac�yla paras�z yat�l�l�k, burs, kredi ve ba�ka yollarla gerekli yard�mlar yap�l�r. Özel
e�itime ve korunmaya muhtaç çocuklar� yeti�tirmek için özel tedbirler al�n�r.”
�eklinde yer verilmi�tir.
Türkiye’de Kalk�nma Planlar�nda da e�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas�na
yönelik politikalar geli�tirilmi�tir. Bu politikalara çal��man�n sonraki bölümlerinde
de�inilmi�tir.
1.3. E�itimin F�rsat E�itli�i, Verimlilik ve Kalite Boyutlar� Aras�ndaki
�li�kiler
E�itimin hem gelir hem de istihdam f�rsatlar� aç�s�ndan bireylerin sahip
oldu�u ya�am kalitesinin ve ekonomik büyümenin temel belirleyicisi oldu�u
bilinmektedir. Genel olarak e�itimde f�rsat e�itli�inin art�r�lmas� bireylerin ya�am
kalitesini art�rmakta, sosyal e�itli�i desteklemekte, kamunun sosyal ve ekonomik
maliyetlerini azaltmakta ve kalk�nma sürecine katk� vermektedir. Öte yandan e�itim
politikalar�n�n olu�turulmas� sürecinde f�rsat e�itli�i boyutu kadar verimlilik ve kalite
boyutlar� da önem kazanmaktad�r.
Genel anlamda e�itlik ve verimlilik üzerinde, e�itimin de dahil oldu�u birçok
alanda önemli tart��malar olmaktad�r. Baz� ekonomistler kaynaklar�n ihtiyac� olan
kesimlere yönlendirilmesinin f�rsat e�itli�ine katk� vermekle beraber verimlili�e
zarar verece�ini öne sürmektedirler. Bu savlar�n�, devletin daha çok çal��an
bireylerin ve i�letmelerin gelirlerinin bir k�sm�na el koyarak varl�kl� olmayan
kesimleri finanse etmesine dayand�rmaktad�rlar (OECD, 2007b:33). Bu sav�n kar��t�
olan görü�ler de ortaya ç�kmaktad�r. Örne�in, Dünya Bankas�n�n 2006 y�l�nda
yay�nlad��� ‘e�itlik ve kalk�nma’ konulu Dünya Kalk�nma Raporunda, ekonomik
kalk�nma için e�itli�in ve verimlili�in uzun dönemde tamamlay�c� oldu�u
belirtilmi�tir. Ayr�ca bu raporda, e�itlikçi politikalara kendi ba��na bir kalk�nma
hedefi oldu�u için de�il, ayn� zamanda ekonomik ve politik f�rsatlar�n daha geni�
kitleler taraf�ndan payla��lmas�yla, ekonomik büyümeye ve kalk�nmaya verece�i
katk� aç�s�ndan da önem verilmesi gerekti�i belirtilmi�tir (Dünya Bankas�, 2006:22).
E�itimde verimlilik ve f�rsat e�itli�i aras�ndaki ili�kiye farkl� aç�lardan
bak�labilmektedir. E�itimsel kaynaklar�n f�rsat e�itli�ini sa�lamak için bireyler veya
17 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
e�itim kademeleri itibar�yla farkl�la�t�r�lmas�n�n e�itimde verimlilik üzerinde farkl�
yans�malar� olmaktad�r.
E�itimde verimlilik genel anlamda; derslik, ö�retmen, müfredat, ö�renme
süresi vb. e�itim girdileri ile ula��labilen e�itim kalitesi olarak tan�mlan�rken,
e�itimin kalitesi ise ö�rencilerin belirlenen beceri standartlar�n� kar��lama derecesi
olarak tan�mlanmaktad�r. Dolay�s�yla, e�itimde kalite ve verimlilik kavramlar�
birbiriyle ço�u zaman örtü�mektedir. Ülkelerin sosyo-ekonomik yap�lar�ndan
ba��ms�z olarak e�itim sistemlerinin kalite düzeyi bu sistemlerin verimlili�i hakk�nda
da bir fikir vermektedir. Bu kapsamda, e�itimsel kaynaklar� en verimli
kullanabilecek olan bireylere yönlendirmenin, mevcut kalite standartlar�n�
yakalayacaklar�n oran�n� art�rmak için bir e�itim politikas� olarak uygulan�p
uygulanamayaca�� tart���lmal�d�r.
Wössmann (2004:17) uluslararas� ö�renci ba�ar� de�erlendirme
çal��malar�ndan biri olan TIMMS verisi ile yapt��� çal��mada, ülkelerin e�itim
sistemlerinde sa�lam�� olduklar� kalite düzeyi ile f�rsat e�itli�i düzeyi aras�nda
negatif veya pozitif bir ili�ki olmad���n� ortaya koymu�tur. Schütz ve ark. (2005:26)
taraf�ndan OECD ülkelerinde yap�lan bir ara�t�rmada, daha e�itlikçi e�itim
sistemlerinde ö�rencilerin ortalama ba�ar�s�n�n daha dü�ük oldu�u yönünde bir
bulguya ula��lmam��t�r. Ayr�ca, PISA 2006 ara�t�rmas�nda da ülkelerin kalite ve
f�rsat e�itli�i skorlar� aras�nda bir ili�ki bulunmad��� görülmü�tür (Bkz. Ek-1).
Ülkelerin e�itimin kalitesini art�rmak için f�rsat e�itli�inden ödün vermek zorunda
olmad�klar� görülmektedir.
Afonso ve Aubyn (2005:28-29) ise yapt�klar� çal��mada çe�itli ülkelerin
ortaö�retim sistemlerinin verimlilik düzeylerini de�erlendirmi�tir. Bu çal��mada
e�itimin ç�kt�s� (ö�renci ba�ar�s�), e�itim sisteminde do�rudan kullan�lan girdiler
(ö�retmen ba��na dü�en ö�renci say�s� ve okulda ö�rencinin geçirdi�i zaman) ve
çevresel faktörler (refah düzeyi ve ailenin e�itim düzeyi) de�erlendirilmi�tir.
Öncelikle, e�itim sisteminin girdileri ve ç�kt�s� ile standart Veri Zarflama Analizi
(DEA)2 kullan�larak ülkeler için verimlilik skorlar� hesaplanm��t�r (Bkz. Tablo 1.2, 1.
2 Data Envelopment Analysis
18 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
ve 2. sütunlar). Görüldü�ü üzere en verimli ülkeler3 olarak Finlandiya, Kore ve �sveç
öne ç�kmaktad�r. Bu çerçevede, Endonezya, Türkiye, Tayland ve Uruguay’�n en
verimsiz ülkeler oldu�u gözlenmektedir. Örne�in, Türkiye kaynaklar�n� etkin
kullanabildi�i takdirde (�sveç, Kore ve Finlandiya kadar) ortalama ö�renci
ba�ar�s�n�n genel olarak yüzde 26 oran�nda artmas� beklenmektedir. Dolay�s�yla,
Türkiye’nin ö�retmen say�s�n� ve okuldaki e�itim ve ö�retim süresini etkin olarak
kullanamad��� anla��lmaktad�r. Bunun temelinde, ö�retmenlerin yeterliklerinin s�n�rl�
olmas� ve e�itim programlar�n�n i�levsel olmamas� etkili olmaktad�r. Sonuç olarak,
Türkiye’nin e�itim sisteminde sa�layaca�� nicel art��lar mutlaka kalitenin de artaca��
anlam�na gelmemektedir.
E�itim sektöründeki verimlilik en az�ndan k�sa ve orta vadede k�smen
devletin kontrolü d���nda de�i�ebilmektedir. Söz konusu çal��mada, ülkeler itibar�yla
ailenin sosyo-ekonomik ko�ullar� için kullan�lan ki�i ba��na GSY�H’nin ve ailenin
e�itim düzeyinin verimlilik skorlar� ile istatistiksel olarak anlaml� bir �ekilde negatif
ili�kili oldu�unun tespiti yap�lm��t�r. Ailenin sosyo-ekonomik ko�ullar� e�itim
sisteminin verimlili�ine olumsuz bir etki yapmaktad�r. Bu nedenle e�itim
sistemlerinin ailelerin sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan ba��ms�z olarak gerçek
verimlilik düzeylerinin ölçülmesi için verimlilik skorlar� ki�i ba��na GSY�H ve
ailenin e�itim düzeyi de�i�kenleri ile düzeltilerek yeniden hesaplanm��t�r (Bkz.
Tablo 1.2, 3. ve 4. sütunlar). Türkiye, düzeltilmemi� skorlara göre verimlilik
aç�s�ndan 22. s�rada iken düzeltilmi� skorlara göre 12. s�raya yükselmektedir.
3 Verimlilik skoru 1 (teorik verimlilik imkanlar s�n�r�) ise verimlilik tamd�r. 1’den uzakla��ld�kça verimlilik dü�mektedir.
19 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
Tablo 1.2 E�itim Sistemlerindeki Verimlilik ve E�itlikçilik (PISA 2003)
Ülkeler Düzeltilmemi� Verimlilik Skorlar�
Ki�i Ba��na GSY�H ve Ailenin E�itim Düzeyi ile
Düzeltilmi� Verimlilik Skorlar�
Ekonomik Sosyal ve Kültürel Statünün Ö�renci Ba�ar�s�n� Aç�klama Oran�
Skor S�ra Skor S�ra Oran (%) S�ra Avustralya 1,038 7 1,077 3 13,7 6 Avusturya 1,095 14 1,174 22 16 13 Belçika 1,055 8 1,095 7 24,1 24 Çek Cum. 1,068 9 1,087 6 19,5 19 Danimarka 1,093 13 1,184 23 17,6 17 Finlandiya 1 1 1,1 8 10,9 2 Fransa 1,072 10 1,115 14 19,6 20 Almanya 1,083 12 1,17 21 22,8 23 Yunanistan 1,182 21 1,167 20 15,9 11 Macaristan 1,105 15 1,082 4 27 25 Endonezya 1,447 25 1,196 24 7 1 �rlanda 1,079 11 1,159 19 16,3 14 �talya 1,151 19 1,159 18 13,6 5 Japonya 1,024 4 1,127 17 11,6 4 Kore 1 1 1,068 2 14,2 9 Hollanda 1,037 6 1,112 13 18,6 18 Yeni Zelanda 1,036 5 1,087 5 16,8 15 Norveç 1,109 16 1,246 25 14,1 8 Portekiz 1,161 20 1,067 1 17,5 16 Slovak Cum. 1,118 17 1,108 10 22,3 21 �spanya 1,129 18 1,105 9 14 7 �sveç 1 1 1,116 15 15,3 10 Tayland 1,283 24 1,12 16 11,4 3 Türkiye 1,26 22 1,109 12 22,3 22 Uruguay 1,278 23 1,109 11 15,9 12
Kaynak: Afonso ve Aubyn (2005:20,26) ve OECD (2004:397)
�ekil 1.1’de ülkelerin düzeltilmi� verimlilik skorlar� ile ö�rencilerin sosyo-
ekonomik ko�ullar�n�n ba�ar� düzeylerini aç�klama oranlar� kar��la�t�r�lm��t�r.
�ekilden de görüldü�ü üzere iki oran aras�nda negatif bir ili�ki olsa da bu ili�ki yüzde
90 güvenirlik düzeyinde dahi istatistiksel olarak anlaml� de�ildir. Dolay�s�yla, f�rsat
e�itli�inin sa�lanmas� verimlilikten vazgeçilmesi anlam�na gelmemektedir. Bu
kapsamda e�itimde kalitenin art�r�lmas� için kaynaklar�n f�rsat e�itli�i ilkesi
gere�ince ihtiyac� olan bireylere veya e�itim kademelerine yönlendirilmesinden
kaç�nmak yerine kaynaklar�n verimli kullan�lmas�n� sa�layacak mekanizmalar�n
geli�tirilmesi gerekmektedir.
20 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�ekil 1.1 Ülkeler �tibar�yla E�itimde Verimlilik ve F�rsat E�itli�i �li�kisi
F�rsat e�itli�i ve verimlilik ili�kisi kapsam�nda e�itime yap�lan kamu
harcamalar�n�n, hangi e�itim kademesinde yap�ld��� da önem ta��maktad�r. �ekil
1.2’den görüldü�ü üzere e�itimin temel kademelerine yap�lan kamu harcamalar�n�n
bireylere faydas� sosyo-ekonomik düzeylerinden ba��ms�z olarak daha yüksek
olmaktad�r. E�itimin ileri kademelerine yap�lan kamu harcamalar�n�n faydas� ise
dü�mektedir. Söz konusu dü�ü� sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük bireyler için daha
fazla olmaktad�r. Kamu harcamalar�n�n yap�ld��� e�itim kademesinin fayda
esnekli�inin sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük bireyler için daha yüksek oldu�u
görülmektedir.
1,251,201,151,101,05
Ki�i Ba��na GSY�H ve Ailenin E�itim Düzeyi ile Düzeltilmi� VerimlilikSkorlar�
30,00
25,00
20,00
15,00
10,00
5,00
Ekon
omik
Sos
yal v
e K
ültü
rel S
tatü
nün
Ö�r
enci
Ba�
ar�s
�n� A
ç�kl
ama
Ora
n�
Norveç
Endonezya
Danimarka
Avusturya
Almanya
Yunanistan
�talya
�rlanda
JaponyaTayland
�sveç
FransaHollanda
Uruguay
Türkiye
Slovak Cum.
�spanya
Finlandiya
Belçika
Yeni Zelanda
Çek Cum.
Macaristan
Avusturalya
Kore
Portekiz
Pearson korelasyon = - 0,282 , p=0,172>0,10 , N=25, korelasyon 0,01 düzeyinde anlams�z Spearman korelasyon = -0,230, p=0,268>0,10 , N=25, korelasyon 0,01 düzeyinde anlams�z Kaynak: Tablo 1.2’deki de�erlerlerden derlenmi�tir.
F�rsat e�itsizli�i art�yor Verimsizlik art�yor
21 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
�ekil 1.2 E�itim Kademeleri �tibar�yla Kamu Harcamalar�n�n Bireylerin Sosyo-ekonomik Düzeyine Göre Faydas�
Kaynak: Schütz ve Wössmann (2006:11)
Farkl� e�itim düzeyinde çal��anlar�n gelirleri ülkeler itibar�yla
farkl�la�maktad�r. Tüm ülkelerde çal��anlar�n e�itim düzeyi yükseldikçe gelirleri de
artmaktad�r. Tablo 1.3’ten görüldü�ü üzere Türkiye’de çal��anlar�n e�itim düzeyi
artt�kça gelirleri de artmaktad�r. Örne�in, Türkiye’de 25-64 ya� grubundaki
çal��anlar�n gelir düzeyi, e�itim seviyesi ortaö�retimin alt�nda olanlar için 65 birim
iken, yüksekö�retim mezunlar� için 141 birimdir. Dolay�s�yla, yüksekö�retim
mezunlar� e�itim düzeyi ortaö�retimin alt�nda olanlar�n yakla��k olarak iki kat�ndan
fazla kazanmaktad�r. Ayn� ya� grubundaki yüksekö�retim mezunu kad�nlar�n gelir
düzeyinin (164) e�itim seviyesi ortaö�retimin alt�nda olan kad�nlar�n gelir düzeyinin
(46) yakla��k olarak dört kat� oldu�u görülmektedir. OECD’de ise bu farklar�n daha
az oldu�u anla��lmaktad�r.
Sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük bireyler
Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bireyler
Fayda
Ya� [Okul öncesi] [�lk-ortaö�retim] [Yüksekö�retim] [Yeti�kin E�itimi]
22 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Tablo 1.3 25-64 Ya� Grubunda ��gücünün E�itim Düzeyi �tibar�yla Görece Kazançlar� (2007)
Ortaö�retim Alt� Mezunlar
Yüksekö�retim Mezunlar�
Türkiye
Erkek 72 153
Kad�n 43 154
Toplam 69 149
OECD
Erkek 79 156
Kad�n 75 153
Toplam 78 152
(1) Ortaö�retim mezunlar�n�n kazançlar� 100 olarak al�nm��t�r (2) Türkiye verisi 2005 y�l�na aittir. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2009.
Türkiye’yi OECD’den farkl� k�lan di�er bir husus ise, çal��anlar�n e�itim
düzeylerinin artmas�n�n gelirlerine olan marjinal etkisinin farkl� oranlarda
gerçekle�mesidir. Örne�in, Türkiye’de çal��anlar�n e�itim düzeyi artt�kça gelir
düzeyleri de s�ras�yla 69, 100 ve 149 birim olarak gerçekle�mektedir. E�itim
düzeyinin artmas�n�n gelire marjinal etkisi ise s�ras�yla 31 ve 49 birim olmaktad�r.
OECD’de ise gelir düzeyindeki söz konusu marjinal etkiler s�ras�yla 22 ve 52 birim
olarak gerçekle�mektedir. Dolay�s�yla, Türkiye’de ortaö�retim mezunu olman�n,
e�itim düzeyinin ortaö�retimin alt�nda kalmas�na göre gelire yapt��� marjinal etki
OECD’den daha fazlad�r. Yüksekö�retim mezuniyetinin ortaö�retim mezuniyetine
göre gelirde yapt��� marjinal art�� ise OECD’de daha fazlad�r. Bu nedenle,
Türkiye’de ortaö�retim mezunu olman�n çal��anlar aç�s�ndan marjinal faydas�n�n
halen daha yüksek oldu�u söylenebilir. Söz konusu etki Türkiye’de kad�nlar için
daha belirgindir.
Sonuç olarak, e�itime ayr�lan kaynaklar�n verimli kullan�lmas� kapsam�nda,
bu kaynaklar�n toplumun belirli kesimlerine yönlendirilmesi ile bu kesimlerin
ortalaman�n üzerinde bir süre e�itim sisteminde kalmas� ve ortalaman�n üzerinde bir
kalitede e�itim almas� anlay���n�n gözden geçirilmesi gerekmektedir. E�itimde
verimlili�in sa�lanmas� bu anlay��la ba�da�mamaktad�r. Dünya Bankas�n�n yapm��
oldu�u bir ara�t�rma ülkelerin e�itim düzeyinden ziyade e�itimin niteli�inin
ekonomik büyümeye katk�s�n�n çok daha fazla oldu�unu ortaya koymu�tur (Dünya
Bankas�, 2007:35). Dolay�s�yla, toplumun tüm kesimlerine temel kademelerde
kaliteli bir e�itim sa�lanmadan, yüksekö�retimde eri�imin kamu harcamalar�yla
art�r�lmas� politikas�n�n tart���lmas� gereken bir konu oldu�u dü�ünülmektedir.
23 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
1.4. Türkiye’de E�itimde F�rsat E�itsizli�ine Neden Olan Politikalar�n
Tarihsel Geli�imi
Türkiye’de, günümüzde e�itimde f�rsat e�itsizli�ine neden olan politikalar�
çe�itli yönleriyle analiz etmeden önce, bu politikalar�n geçmi�ten günümüze
gösterdi�i seyre de�inmek yerinde olacakt�r.
Türkiye’de e�itim sistemine yönelik politikalar genel olarak 1939’da
toplanmaya ba�lanan Milli E�itim �uralar�nda ve 1963’ten itibaren haz�rlanan
Kalk�nma Planlar�nda belirlenmi�tir. Günümüze kadar on yedi kez Milli E�itim
�uras� gerçekle�tirilmi� ve dokuz kez de Kalk�nma Plan� haz�rlanm��t�r. Bu ulusal
belgelerde e�itimde f�rsat e�itli�i meselesine gösterilen hassasiyet zaman içinde bir
de�i�im ve geli�im göstermi�tir.
Türkiye’de planl� döneme geçilmeden önceki dönemde e�itim sistemindeki
temel politika yakla��mlar� as�l olarak Milli E�itim �uralar�nda ortaya ç�kmaktad�r.
1940’l� ve 1950’li y�llar� kapsayan söz konusu dönemde genel olarak e�itimdeki
temel politikalar niteli�in geli�tirilmesi, e�itim ve ö�retim programlar�n�n
olu�turulmas�, mesleki ve teknik e�itimin yap�land�r�lmas�, tarih ve ahlak bilincinin
geli�tirilmesi ve ö�retmen yeti�tirilmesi konular�na odaklanm��t�r. Kaynaklar�n
yetersiz olmas� nedeniyle e�itim politikas� genel olarak toplumun tüm kesimlerine
ula�mak yerine ülkenin ihtiyaç duydu�u alanlarda insangücü ihtiyac�n� kar��lamay�
hedeflemi� ve e�itimde f�rsat e�itsizli�ini gidermeye yönelik politika yakla��mlar�
yetersiz kalm��t�r. Planl� dönemin ba�lamas�yla beraber e�itimde f�rsat e�itsizli�i ile
ilgili meselelere Kalk�nma Planlar�nda daha net bir �ekilde yer verilmeye
ba�lanm��t�r. E�itim kademeleri itibar�yla f�rsat e�itsizliklerine neden olan politikalar
tarihsel geli�im perspektifi içinde ve e�itim kademeleri itibar�yla �u �ekilde
olu�mu�tur.
Okul öncesi e�itime verilen önemde Cumhuriyet tarihinde birtak�m sapmalar
ya�anm��t�r. 1930’lu y�llarda Devlet, kaynaklar� as�l olarak ilkö�retimi
yayg�nla�t�rmaya yöneltti�inden anaokullar�na gereken önem verilememi�tir. 1940’l�
y�llarda anaokullar�n�n, özel ve kamu kurulu�lar�nca aç�lmas� desteklenmi�, 1950’li
24 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
y�llarda ise bu konu unutulmu�tur. 1961’de kabul edilen 222 say�l� �lkö�retim ve
E�itim Kanunu okul öncesi e�itimi yeniden gündeme getirmi�tir. Bu dönemde
�lkö�retim Genel Müdürlü�ü anaokullar� açmaya devam etmi�, K�z Teknik Ö�retim
Genel Müdürlü�ü ise k�z enstitülerinde çocuk geli�imi ö�rencilerinin uygulama
yapmas� için anaokullar� açm��t�r. 1973’te yasala�an 1739 say�l� Milli E�itim Temel
Kanunu’nda ilk defa okul öncesi e�itimin amaçlar�na aç�kl�k getirilmi�tir. Bu
amaçlar aras�nda f�rsat e�itli�i aç�s�ndan en öne ç�kan� ise �artlar� elveri�siz
çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yeti�me ortam� yaratmak
olmu�tur. Ancak ilerleyen dönemlerde bu amaç göz ard� edilmi�tir. Kalk�nma
Planlar�nda okul öncesi e�itim ilk olarak ikinci planda (1973-1977) yer alm�� olup
e�itimin bu kademesi anne e�itiminden yoksun 3-6 ya� grubu çocuklar�n e�itimi
olarak alg�lanm�� ve okulla�ma oran� hedefi de belirlenmemi�tir. Dolay�s�yla, planl�
dönemde okul öncesi e�itimdeki geli�meler çok s�n�rl� kalm��t�r. Genel olarak okul
öncesi e�itimdeki geli�me özel kesimin ve illerin inisiyatifine b�rak�ld��� için bu
e�itime en çok gereksinim duyanlar�n yeterince faydalanmas� sa�lanamam��t�r.
1926’da ç�kar�lan 789 say�l� Maarif Te�kilat�na Dair Kanunda ilk mektepler
(ilk okullar), (1) �ehir ve kasaba gündüz, (2) �ehir ve kasaba yat�l�, (3) köy gündüz ve
(4) köy yat�l� olmak üzere dört tür mektepten söz edilmekteydi. �lk mekteplerin
ö�renim süresi be� y�l olup paras�zd�. K�z ve erkek ça� çocuklar�n�n ilk mektebe
devam� zorunluydu. 1923’te okur-yazar oran� sadece yüzde 10 civar�ndayd�. Bu
nedenle Cumhuriyetin ilk y�llar�nda kaynaklar büyük oranda ilkokul kademesine
yönlendirilmi�tir. 1940’lara gelindi�inde ise nüfusun yakla��k olarak yüzde 80’i
köylerde ya�amaktayd�. 1942 y�l�nda kabul edilen 4274 say�l� Köy Okullar� ve
Enstitüleri Te�kilat� Kanunu ile Köy E�itim Sistemi yeniden düzenlenmi�tir. Bu
kapsamda e�itmenli köy okullar� (üç y�ll�k), ö�retmenli köy okullar� (be� y�ll�k),
ö�retmenli ve e�itmenli köy okullar� (be� y�ll�k), Köy Bölge Okullar� (yat�l�-yat�s�z
ve ilkokulla birlikte dokuz y�ll�k) ile köy ve bölge meslek kurslar� (ilkokul ve
mezunlar� ve yeti�kinler için) bu sistem içinde yer ald�. Üç s�n�fl� okullardan da
ç�kanlara dördüncü ve be�inci s�n�flarda okuma imkân� verebilmek için özellikle üç
s�n�fl� okullar�n ço�unlukta bulunduklar� bölgelerde pansiyonlu veya pansiyonsuz
Köy Bölge Okullar� açman�n yararl� olaca�� dü�ünülmü�tür. Bu okullar, yaln�z
25 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
e�itmenli, ö�retmenli veya ö�retmenli-e�itmenli olabilmekteydi. Köy enstitülerinin
kapat�lmas� ile ortadan kalkan köy bölge okullar�n�n amac� ilkö�retim ça��ndaki
çocuklara hem ilkokul ö�retimi yapmak hem de ilkokulu bitirenlere, on alt� ya��na
kadar, köylerine gereken el sanatlar�nda insangücü yeti�tirmekti. Bu dönemde
özellikle köylerdeki ilkokul mezunu zeki çocuklar�n köy enstitülerinde köy
ilkokullar� için ö�retmen olarak yeti�tirilmesi modeli, f�rsat e�itli�i aç�s�ndan önemli
bir politika olarak ortaya ç�km��t�r. Köye göre yeti�tirilen bu ö�retmenlerin görev
yapt�klar� köylerde ba�ar�l� olma �ans� da daha fazlayd�. Köylüleri ça�da� endüstri ve
tar�m teknolojileriyle donatarak köyün kalk�nmas�n� sa�lamay� amaçlayan köy
enstitüleri zamanla as�l i�levlerinden uzakla�t�klar� için 1954’te kapat�lm��lard�r.
1946 y�l�nda toplanan Üçüncü Milli E�itim �uras�’nda be� y�ll�k ilkokula üç y�ll�k
ortaokulun eklenmesiyle, kentlerde zorunlu ö�renimin süresinin sekiz y�la
ç�kar�lmas� önerilmi� ancak uygulamas�na geçilememi�tir. 1961 y�l�nda yasala�an
�lkö�retim ve E�itim Kanunu ile zorunlu e�itimin süresi 7-14 ya�lar�n� kapsayacak
�ekilde sekiz y�la ç�kar�ld�. �lkokul kesimi uygulanmas�na ra�men ortaokul k�sm�
sadece bölge okullar�nda uyguland�. 1997 y�l�ndaki Temel E�itim Reformu ile
ilkö�retim, süresi sekiz y�l ve kesintisiz olarak düzenlenmi�tir. Zorunlu e�itimin
sekiz y�la ç�kar�lmas� ile birlikte görece sosyo-ekonomik ko�ular� yetersiz olan
çocuklar�n ilkö�retimin ikinci kademesine eri�imleri artm��t�r. Di�er yandan zorunlu
olmas�n�n yan�nda, ilkö�retimin kesintisiz olmas�n�n ortaya ç�kard��� fayda ve
problemlerin yeniden tart���lmas� gerekmektedir. Zorunlu e�itimin sekiz y�la
ç�kar�lmas� ile birlikte temelleri 1963-1964 e�itim ö�retim döneminde at�lan yat�l�
ilkö�retim bölge okullar� ve pansiyonlu ilkö�retim bölge okullar�n�n say�lar� h�zla
art�r�lm�� ve yayg�nla�t�r�lm��t�r. K�rsal kesimde okulu bulunmayan, köy ve köy alt�
yerle�im birimlerinde bulunan çocuklar ile yoksul ve fakir ailelerin çocuklar�n�n
ilkö�retim hizmetlerine kavu�turulmas�n� sa�lamak amac�yla aç�lan bu okullarda
okuyan çocuklar�n yiyecekleri, giyecekleri, ders kitaplar�, defterleri, harçl�klar�, ders
araç ve gereçleri ile her türlü giderleri devlet taraf�ndan kar��lanmaktad�r. Bununla
beraber bu okullara k�z çocuklar�n�n talebi dü�ük kalm�� ve pedagojik birtak�m
sorunlar ortaya ç�km��t�r.
26 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Ortaö�retim kademesinde, Cumhuriyetin kurulmas�yla beraber ç�kar�lan
yönetmelik ile sultaninin ikinci devresinin ad� lise, birinci devresinin (idadinin) ad�
da ortaokul oldu. 1924’te k�zlar�n daha az süreli ö�renim görmelerine son verilerek,
k�z ve erkekler için aç�lan lise ve ortaokul süresi e�itlendi. Daha sonra 1926 y�l�nda
ise yat�s�z ortaö�retim okullar�nda k�z erkek ayr�m� kald�r�larak karma ö�retime
geçildi. 1926’da ç�kar�lan 789 say�l� Maarif Te�kilat�na Dair Kanun’a göre
ortaö�retim basama��ndaki liseler 3 y�l, ilk ö�retmen okullar�, köy ö�retmen okullar�
2 y�l süreli ö�retim yapmaktayd�. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kaynak yetersizli�i
nedeniyle ortaokullar�n ve liselerin kapasiteleri s�n�rl� oldu�undan fazla talep olan
çe�itli okullara giri�te, yeterli�e dayanan, seçme usulleri uygulanmas�
benimsenmi�tir. Ancak birinci planda e�itimin çe�itli dallar�nda, seçme usullerinin
kabiliyetlere ba�l� olmas�ndaki aksakl�klar�n ve çe�itli gelir gruplar� ile bölgeler
aras�nda e�itim imkânlar�ndan yararlanma bak�m�ndan e�itsizliklerin, e�itimin sosyal
adalete ve toplum ç�karlar�na uygun bir sosyal hareketlilik etkeni olma niteli�ini
kaybettirmi� oldu�u yönünde yap�lan vurgu e�itsizli�in boyutunu ortaya
koymaktad�r. Ayr�ca bu planda, yüksek kabiliyetli fakat dü�ük gelirli olanlar�n
yükselmesinde ba�l�ca araç olan burs sisteminde de bir geli�me olmad���
belirtilmektedir. Bugünkü s�navla ö�renci alan ortaö�retim kurumlar�n�n temelini
olu�turan Maarif Kolejleri ise ilk olarak 1956 y�l�nda aç�lm��t�r. 1739 say�l� Temel
E�itim Kanunuyla 1973 y�l�nda Anadolu Lisesi ad�n� alan bu resmi kolejlerde
yabanc� dille e�itim yap�lmaktayd�. Mesleki ve teknik ortaö�retim düzeyinde de
s�navla ö�renci alan Anadolu türü liselerin aç�lmas� be�inci planda kararla�t�r�lm��t�r.
1970’li y�llardan itibaren yüksekö�retime olan talebin artmas�yla beraber ortaö�retim
kurumlar� özellikle son y�llarda lise diplomas� veren kurumlar olarak alg�lanmaya
ba�lanm��, dershaneler de yüksekö�retime haz�rlayan kurumlar olarak
benimsenmi�tir. Özellikle 2000’li y�llardan sonra genel olarak kaliteli ortaö�retim
kurumlar� yerine s�navla ö�renci alan ortaö�retim kurumlar�n�n yayg�nla�t�r�lmas�
politikas� okullar aras�ndaki farkl�l�klar�n aç�lmas�na neden olmu�tur. Zira daha
kaliteli e�itimin ve ö�retimin yap�ld��� s�navla ö�renci alan ortaö�retim okullar�na
sosyo-ekonomik düzeyi yüksek çocuklar�n eri�im düzeyi daha yüksek olmu�tur.
Ortaö�retime olan talebin artmas�yla beraber özel okullar�n yayg�nla�t�r�lmas�ndaki
27 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
te�viklerin yetersiz olmas�, kamunun sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük çocuklar için
kaliteli e�itim imkânlar� sunmas�n� engellemi�tir.
Cumhuriyetin ilk y�llar�nda mesleki ve teknik e�itimdeki temel hedef bu
e�itime önem kazand�rmak ve ülkenin geli�en ekonomik ve sosyal ko�ullar�na uygun
olarak yön vermekti. Bu dönemde mesleki ve teknik e�itim okullar�n�n say�s�
oldukça s�n�rl�yd�. Tüm giderleri genel bütçeden kar��lanan mesleki ve teknik
ö�retim okullar�n�n say�s� 1930’lu ve 1940’l� y�llarda h�zla artmaya ba�lam�� ve
hemen hemen her ilde ve büyük ilçelerde k�z ve erkek sanat enstitüsü aç�lm��t�r.
Özellikle, planl� dönemin ba�lamas�yla beraber ihtiyaç duyulan alanlarda
insangücünün yeti�tirilmesi için mesleki ve teknik ortaö�retime devam edenlerin
oran�n art�r�lmas� hedeflemi�tir. Ancak üçünde planda, bütün e�itim sisteminde
yöneltme yöntemi uygulanmad���ndan genel ve akademik e�itim kanal�nda
gere�inden çok y���lma oldu�u, mesleki ve teknik ö�retim kanal�ndaki ö�rencilerin
ise yetenek ve seçmelerden çok sosyo-ekonomik �artlar�n sonucunda bu alana
yöneldi�i tespiti yap�lm��t�r. 1973 y�l�nda yasala�an 1739 say�l� Kanun’la,
yüksekö�retime haz�rlayan programlardan mezun olanlar�n yeti�tirildikleri yönde
yüksekö�retim programlar�na girme imkânlar�n�n oldu�u kararla�t�r�lm��t�r. Nitekim
dördüncü planda genel liselerden mezun olanlar�n tüm fakülte ve yüksekokullar�
tercih edebildi�inden bahisle genel e�itimde bir y���lma oldu�u belirtilmi�tir. 1983
y�l�nda söz konusu yasan�n ilgili maddesi de�i�tirilerek lise ve dengi okullar�
bitirenlerin yüksekö�retim kurumlar�na girmek için aday olmaya hak kazanaca��
ifade edilmi�tir. Bununla beraber 1999 y�l�nda Yüksek Ö�retim Kurulu’nun alm��
oldu�u farkl�la�t�r�lm�� katsay� uygulamas� ile mesleki ve teknik ortaö�retim
mezunlar�n�n lisans e�itimine devam etme imkân� yok denecek kadar azalm��t�r.
Türkiye’de, 1960’l� y�llara gelene kadar lise mezunu say�s� az oldu�undan
yüksekö�retimde arz ve talep dengesizli�i olu�mam��t�r. Özellikle 1970’li y�llar�n
ba�lar�ndan itibaren yüksekö�retime artan talep ile birlikte yüksekö�retime giri�
meselesi tart���lmaya ba�lanm��t�r. Yüksekö�retime yerle�tirmenin objektif k�staslara
göre yap�lmas� için 1974 y�l�ndan itibaren merkezi s�nav uygulamas�na geçilmi�
fakat sorun tam anlam�yla çözülememi�tir. Nitekim dördüncü planda, lise mezunlar�
28 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
aras�nda yüksekö�retime geçi�te bölgeler ve yerle�me yerleri, cinsiyet, gelir düzeyi,
baba mesle�i ve okul türü aç�s�ndan aç�k bir f�rsat e�itsizli�inin h�zla artt��� ifade
edilmi�tir. Ayr�ca yine bu planda yüksekö�renime geçi�te, paral� e�itim görmenin,
kurslara kat�lman�n, baba mesle�inin ve gelirin, ba�ar� sa�lay�c� etmenler oldu�una
ve yurt düzeyinde ortaö�retim kurumlar�n�n nitelik farkl�l�klar� nedeniyle
üniversiteleraras� seçme s�navlar�n�n büyük ölçüde sosyal adaletsizli�e yol açt���na
vurgu yap�lm��t�r. Söz konusu sorunlar bugün de artarak devam etmektedir.
Yüksekö�retime giri� sistemindeki e�itsizlikler, büyük ölçüde önceki e�itim
kademelerinde meydana gelen e�itsizliklerin bir sonucu olmas� nedeniyle bu çal��ma
kapsam�nda ayr�nt�l� olarak incelenmemi�tir.
Türkiye’de e�itim sisteminin öteden beri yüksekö�retim odakl� olmas�,
e�itimin temel kademelerindeki f�rsat e�itsizliklerinin olu�mas�nda önemli derecede
etki etmektedir. Örne�in, II. Me�rutiyet döneminin en ünlü e�itim bakan� olarak
nitelendirilen Emrullah Efendi, e�itimle ilgili olarak milli seçkinci (elitism) bir
tutumla ‘Tuba A�ac� Nazariyesi’ni ortaya atarak ülkenin kalk�nmas� için öncelikle
e�itim reformuna yüksekö�retimden ba�lanmas� gerekti�ini savunmu�tur. Bu
kapsamda devletin, imkanlar� dahilinde, kaliteye yönelerek ayd�n, seçkin (elite) bir
zümre yeti�tirmesi arz eder. Asl�nda bu seçkin zümrenin varl��� e�itimsel amaçlar
haricinde ba�l� ba��na bir olgudur. Toplumsal ve kültürel de�erlerin toplum geneline
yay�l�m� ancak bu seçkin zümre ile mümkündür. Özellikle 19. yüzy�ldaki siyasal,
sosyal ve ekonomik geli�im ve de�i�imler, Me�rutiyetle birlikte Osmanl�
�mparatorlu�u’ndaki rejim de�i�ikli�i, geleneksellik ve yenilik aras�nda bunal�ma
dü�mü� halk�n bu de�i�imlere ayak uydurmas�n� ve böylece sosyal uyumu
sa�layacak halk�n içinden ç�km�� ayd�n seçkin bir zümrenin varl���n� zorunlu
k�lm��t�r (Bak�r, 2008:198). O dönemin �artlar� dikkate al�nd���nda ilk ve orta
ö�retimi düzenleme ve onlar�n daha sa�l�kl� i�lemesini sa�lamak için gerekli olan
ö�retmen kadrosunun yeti�tirilmesi öncelikle yüksekö�retim kademesine önem
verilmesi ile mümkün olabilirdi. Ancak aradan geçen yüzy�la ra�men seçkinci e�itim
anlay��� küçük dalgalanmalara ra�men önemini korumu� ve e�itimdeki temel beceri
ve yeterlikler toplumun tamam�na yayg�nla�t�r�lamam��t�r. Milli E�itim Temel
Kanunu’nda, güçlü ve istikrarl�, hür ve demokratik bir toplum düzeninin
29 E��T�MDE FIRSAT E��TL��� VE SOSYAL POL�T�KALAR
gerçekle�mesi ve devam� için yurtta�lar�n sahip olmalar� gereken demokrasi
bilincinin, yurt yönetimine ait bilgi, anlay�� ve davran��larla sorumluluk duygusunun
ve manevi de�erlere sayg�n�n, her türlü e�itim çal��malar�nda ö�rencilere
kazand�r�l�p geli�tirilmesine çal���laca�� belirtilmektedir. Bununla beraber e�itimin
temel kademelerinin büyük oranda yüksekö�retime ö�renci haz�rlayan bir yap�
olarak alg�lan��� bu kademelerdeki e�itim ve ö�retimin hayatla ili�kisinin yeterince
kurulamamas�na ve yukar�da say�lan de�erlerin topluma yeterince
kazand�r�lamamas�na neden olmu�tur.
Cumhuriyet tarihinde e�itimde f�rsat e�itsizli�inin giderilmesine yönelik baz�
politikalar kaynaklar�n k�s�tl� olmas� nedeniyle sürekli ertelenmi�tir. Özellikle planl�
dönemin ba�lamas�yla beraber bu sorunun varl��� tespit edilmi�tir. Örne�in, birinci
planda e�itimden yararlananlar�n e�itim harcamalar�na, imkânlar�na göre
kat�lmay���n�n, paras�z e�itimin gerçekten ihtiyac� olanlara sa�lanmas�n� önledi�i ve
e�itim harcamalar�n�n daha yüksek bir seviyeye ç�kmas�na engel oldu�u
belirtilmi�tir. Ayr�ca, dördüncü planda temel e�itim kademesinde kitap giderleri ile
köylere ve gecekondulara hizmet götüren ilkokullardan ba�lanarak ö�rencilerin
e�itim araç-gereç ve k�rtasiye gereksinmesinin devlet taraf�ndan kar��lanaca��
politikas�na yer verilmi�tir. Söz konusu politikan�n önemine çok geç var�lm�� olup
uygulamas� ancak 2000’li y�llarda mümkün olmu�tur.
E��T�MDE�FIRSAT�E��TS�ZL���N�N�BULUNDU�U�ALANLAR�
33 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
2. E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
Son y�llarda hemen hemen tüm ülkelerin e�itim sisteminde okulla�ma
oranlar�n�n artmas�, fiziki altyap�n�n iyile�tirilmesi, ö�retmen say�s�n�n artmas� vb.
birtak�m nicel geli�meler olmu�tur. Bu geli�melerin e�itimdeki ç�kt�lar� iyile�tirmesi
ve sosyo-ekonomik ko�ullar�n ba�ar� üzerindeki etkisinin azalmas�na katk� sa�lamas�
beklenmi�tir. Ancak, sadece baz� ülkeler e�itimdeki bu geli�meyi f�rsat e�itli�ini
sa�layarak ba�arm��t�r. Dünyadaki bu geli�meler paralelinde beceri düzeyleri artm��
ve e�itimde e�itsizlik ya�ayanlara yönelik politikalar�n daha da önem kazanmas�na
neden olmu�tur (OECD, 2007b:38-39).
Türkiye’de özellikle 1997-1998 y�l�nda ba�lat�lan Temel E�itim Reformu ile
e�itim sisteminde önemli geli�meler olmu�tur. Reformun ba�lamas�ndan bugüne
kadar geçen süreç içinde; ilkokul ve ortaokulun birle�tirilerek zorunlu temel e�itim
süresinin sekiz y�la ç�kar�lmas�, e�itime ayr�lan kaynaklar�n art�r�lmas�, fiziksel
altyap�n�n iyile�tirilmesi, ilkö�retim müfredat�n�n yenilenmesi, okulla�ma oranlar�n�n
artmas� ba�ta olmak üzere e�itim sisteminde kapsaml� bir de�i�im ya�anm��t�r.
Ayr�ca bu süreç içinde e�itim mevzuat�nda birçok kanun ve yönetmelik de�i�ikli�i
olmu�tur. Ancak, ya�anan bu de�i�im süreci e�itimde f�rsat e�itli�ini sa�lama
konusunda yeterince ba�ar�l� olamam��t�r. Türkiye’de e�itim sisteminde çok ciddi bir
e�itsizlik sorunu vard�r. Dolay�s�yla, bu e�itsizlik sorunu devam etti�i sürece e�itimin
di�er alanlar�ndaki reformlar�n etkisi s�n�rl� olacakt�r.
Bu bölümde; Türkiye’de e�itim sistemindeki f�rsat e�itsizli�inin bulundu�u
alanlar, e�itimde ‘adalet’ ve ‘içerme’ boyutu çerçevesinde uluslararas�
kar��la�t�rmalar ve istatistiksel analizler yap�larak incelenecektir.
2.1. F�rsat E�itli�inin Adalet Boyutu
2.1.1. Toplumsal cinsiyet
Son 20 y�ll�k dönemde OECD ülkelerinde e�itimde toplumsal cinsiyet e�itli�i
aç�s�ndan bir sosyal devrim gerçekle�mi�tir. Ancak, OECD içinde erkeklerin ve
kad�nlar�n ortalama e�itim düzeyi aras�ndaki fark�n kad�nlar aleyhine artt��� tek ülke
Türkiye olmu�tur. 20 y�l önce Türkiye cinsiyet e�itli�i aç�s�ndan Yunanistan,
34 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Hollanda, Lüksemburg, Kore, Meksika ve �sviçre’den daha olumlu bir yap�
göstermesine ra�men, bu dönemde söz konusu ülkelerde kad�nlar�n örgün e�itimde
kalma süresi erkeklerinkine göre daha çok artm��t�r. Ayn� dönemde Türkiye’de ise
erkeklerin e�itim düzeyi kad�nlar�nkine göre daha çok artm��t�r. 25-34 ya� grubunda
erkeklerin ve kad�nlar�n e�itim düzeyi aras�ndaki fark�n en çok oldu�u ülke
Türkiye’dir (Bkz. �ekil 2.1). OECD’ye üye 21 ülkede 25-34 ya� grubundaki
kad�nlar�n ortalama e�itim düzeyi erkeklerden daha yüksektir. Bu ülkelerde
erkeklerin e�itim düzeyinin daha dü�ük olmas�, erkeklerin kad�nlara göre daha erken
bir ya�ta e�itimden ayr�l�p i�gücü piyasas�na girmeleri ile aç�klanabilir. Ancak,
Türkiye’de kad�nlar�n e�itim düzeyinin dü�ük olmas� onlar�n i�gücünde olmas�ndan
kaynaklanmamaktad�r. Zira Türkiye’de 15-24 ya� grubundaki k�zlar�n yakla��k yar�s�
ne e�itimde ne de i�gücünde yer almaktad�r (OECD, 2006c:317).
Sonuç olarak OECD ülkelerinde ya�anan bu de�i�imle beraber kad�nlara
yönelik e�itlikçi politikalar e�itim üzerinde de�il bunun yerine i�gücü piyasas� ve
sosyal politikalar üzerine odaklanmaya ba�lam��t�r. Ancak, Türkiye’de ise kad�nlara
yönelik e�itlikçi e�itim politikalar� önemini korumaktad�r.
35 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
�ekil 2.1 Cinsiyete ve Ya� Grubuna Göre E�itimde Kalma Süresi Aras�ndaki Farkl�l�k
(1) Ülkeler 25-34 ya� grubundaki kad�nlar ve erkeklerin ortalama örgün e�itimde kald�klar� süre (y�l) aras�ndaki farka göre azalan bir �ekilde s�ralanm��t�r. E�itimde kalma süresi aras�ndaki farkl�l�klar y�l olarak verilmi�tir. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2006 verilerinden derlenmi�tir.
-2 -1,5 -1 -0,5 0 0,5 1 1,5 2 2,5 3
Türkiye
�sviçre
Birle�ik Krall�k
Avusturya
Kore
Almanya
Japonya
Meksika
Lüksemburg
Danimarka
Çek Cumhuriyeti
Slovak Cumhuriyeti
Avustralya
Fransa
ABD
OECD ortalamas�
Macaristan
AB-19 ortalamas�
Yeni Zelanda
Belçika
�srail
�rlanda
Norveç
Kanada
Hollanda
�sveç
�talya
�spanya
Yunanistan
Polonya
Finlandiya
Portekiz
�zlanda
25-34 Ya� Grubu 45-54 Ya� Grubu
36 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
‘Bin Y�l Kalk�nma Hedefleri’ kapsam�nda, k�z ve erkek ö�rencilerin
okulla�ma oran�n�n ilkö�retimde 2005 y�l�nda ve ortaö�retimde ise 2015 y�l�nda e�it
olmas� hedeflenmektedir. �ekil 2.2’den de görüldü�ü üzere Türkiye’de son on y�lda
k�zlar�n e�itime eri�imi konusunda bir iyile�me sa�lanm��t�r. Ancak, 2008-2009
e�itim ve ö�retim y�l� itibar�yla ilkö�retimde k�z/erkek okulla�ma oran�n�n e�it
olmas� hedefine ula��lamam��t�r. Ortaö�retimde ise son 11 y�lda k�z/erkek ö�renci
oran� 74,7’den 88,89’a yükselmi�tir. Söz konusu art�� e�ilimi bu �ekilde devam etti�i
takdirde 2015’te ortaö�retimde de bu hedefe ula��lmas� mümkün görünmemektedir.
�ekil 2.2 �lkö�retim ve Ortaö�retimde Cinsiyet Oran� (1997-2008)
Kaynak: MEB e�itim istatistiklerinden derlenmi�tir.
222 say�l� �lkö�retim ve E�itim Kanunu’na göre mecburi ilkö�retim ça��, 6 -
14 ya� grubundaki çocuklar� kapsar. Bu ça� çocu�un 5 ya��n� bitirdi�i y�l�n eylül ay�
sonunda ba�lar, 14 ya��n� bitirip 15 ya��na girdi�i y�l�n, ö�retim y�l� sonunda biter. 14
ya��ndaki çocuklar ilkö�retimde, ortaö�retimde veya e�itim sisteminin d���nda
olabilirler. Bu ya�ta e�itim sisteminin d���nda olan çocuklar�n bir k�sm� ilkö�retimi
bitirdikten sonra e�itimin d���na ç�kabilecekleri için zorunlu temel e�itim d���nda
kalan çocuklar�n say�s�n� hesaplamada 6-13 ya� grubunun kullan�lmas� daha do�ru
bir sonuç verecektir. Tablo 2.1’den görüldü�ü üzere bu ya� grubunda olup mecburi
olan ilkö�retime devam etmeyen ö�rencilerin say�s� oldukça fazla olup 2008-2009
e�itim-ö�retim y�l� itibar�yla 275.912’dir. Söz konusu say� bir önceki y�la göre
50556065707580859095
100
1997
/'98
1998
/'99
1999
/'00
2000
/'01
2001
/'02
2002
/'03
2003
/'04
2004
/'05
2005
/'06
2006
/'07
2007
/'08
2008
/'09
�lkö�retimde Cinsiyet Oran� Ortaö�retimde Cinsiyet Oran�
Genel Ortaö�retimde Cinsiyet Oran� Mesleki Ve Teknik Ortaö�retimde Cinsiyet Oran�
37 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
yakla��k 85 bin art�� göstermi�tir. Bu art�� ise temel olarak erkek çocuklar�n kat�l�m
oran�n dü�mesinden kaynaklanmaktad�r. Mecburi olan ilkö�retime devam etmeyen
çocuklar�n ise büyük bölümünü % 59 ile k�z çocuklar� olu�turmaktad�r.
Tablo 2.1 6-14 Zorunlu Temel E�itime Devam Etmeyenlerin Oran� (2007-2008, 2008-2009)
2007-2008 2008-2009 (1) Toplam Erkek K�z Toplam Erkek K�z
6-13 Toplam Ça� Nüfusu A 10.398.454 5.334.820 5.063.634 10.314.237 5.294.176 5.020.061
6-13 Ya� Grubunda
Ortaö�retime Devam Edenlerin
Say�s�
B 83.594 45.108 38.486 85.760 46.057 39.703
6-13 Ya� Grubunda
�lkö�retime Devam Etmesi Gereken Ça�
Nüfusu
C=A-B 10.314.860 5.289.712 5.025.148 10.228.477 5.248.119 4.980.358
6-13 Ya� Grubunda
�lkö�retime Devam Edenlerin
Say�s�
D 10.124.820 5.256.559 4.868.261 9.952.565 5.134.722 4.817.843
�lkö�retime Devam Etmeyen
Çocuk Say�s� E=C-D 190.040 33.153 156.887 275.912 113.397 162.515
�lkö�retime Devam Etmeyen Çocuklar�n Oran�
(%)
F=E/C*100 1,8 0,6 3,1 2,7 2,2 3,3
�lkö�retime Devam Etmeyen Çocuklar �çinde
Erkek ve K�zlar�n Oran� (%)
100 17 83 100 41 59
(1) Yap�lan hesaplamalar kodlarla gösterilmi�tir. Kaynak: TÜ�K Adrese Dayal� Nüfus Kay�t Sistemi (ADNKS) verileri ve MEB e�itim istatistiklerinden derlenmi�tir
1999-2000 e�itim ö�retim y�l�nda mesleki ve teknik e�itim mezunlar�n�n
yüksekö�retime giri� imkan�n� k�s�tlayan katsay� uygulamas� ile mesleki ve teknik
liselerdeki k�z ö�rencilerin erkek ö�rencilere oran� dü�mü� ve tekrar bu seviyeye
ancak 2006-2007 e�itim ve ö�retim döneminde ula��lm��t�r (Bkz. �ekil 2.2). Mesleki
ve teknik ortaö�retimdeki k�zlar aleyhine geli�en bu durum genel liselerde yeterince
38 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
telafi edilemedi�inden ortaö�retimde k�z ö�renci say�s�n�n erkek ö�renci say�s�na
oran�ndaki art�� s�n�rl� kalm��t�r.
2.1.2. Sosyo-ekonomik ko�ullar�n ö�rencinin e�itime eri�imindeki ve
ba�ar�s�ndaki etkisi
Yetersiz düzeyde gerçekle�en okul ba�ar�s� birçok faktörün sonucudur.
Bununla beraber, ailelerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n yetersiz olmas�n�n
çocuklar�n�n e�itime eri�imi ve e�itimdeki ba�ar�s� üzerindeki etkisi büyüktür. Çünkü
ailelerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n iyi olmas�, çocuklar�n�n e�itim hizmetlerinden
daha çabuk ve sorunsuz yararlanmalar�n� sa�lamaktad�r. Ailelerin sosyo-ekonomik
ko�ullar�na ba�l� olarak çocuklar� için sunmu� oldu�u e�itim imkanlar�
de�i�mektedir. Bu kapsamda, ö�renciye ait odan�n ve çal��ma masas�n�n olmas�,
evdeki kitap say�s�n�n, evde bilgisayar bulunmas�n�n vb. di�er e�itim olanaklar�n�n
varl��� ailenin sosyo-ekonomik ko�ullar� ile belirlenmektedir. Sosyo-ekonomik
ko�ullar�n yan� s�ra ailenin çocuk say�s� da bu imkânlar�n niteli�ini etkilemektedir.
Genel olarak ailelerin çocuk say�s� ve sosyo-ekonomik ko�ullar� aras�nda negatif bir
ili�ki oldu�u bilinmektedir. Sosyo-ekonomik ko�ullar� kötü olan ailelerin çocuk
say�s� da fazla olmaktad�r. Dolay�s�yla, bir çocu�una dahi nitelikli e�itim imkânlar�
sa�layamayan ailelerin muhtemelen daha fazla çocuklar� bulunmaktad�r.
Bireylerin belirli bir e�itim düzeyine (E) (örne�in üniversite mezuniyeti)
ula�malar�, büyük oranda onlar�n yetenekleri ve ailelerinin gelirinin fonksiyonu ile
belirlenmektedir (Bkz. �ekil 2.3). Çocuklar�n�n, ortalaman�n üzerinde bir e�itim
almas�n� isteyen ve bunu finanse edebilecek durumda olan tüm aileler çocuklar�n�n
e�itimine her ko�ulda yat�r�m yapmaktad�rlar. Gelir düzeyi dü�ük aileler,
çocuklar�n�n yetenek düzeyi ancak ailenin vazgeçece�i tüketim harcamas�n�n neden
olaca�� z�mni f�rsat maliyetinden fazla ise çocuklar�n�n daha fazla e�itim almas� için
yat�r�m yapmaktad�rlar. Dolay�s�yla, gelir düzeyi yüksek ailelerin yetenek düzeyi
dü�ük çocuklar� her ko�ulda diploma sahibi olmaktad�r (Checchi, 2006:117-119).
Çünkü ailenin maddi imkanlar� çocuklar�n�n yetenek eksikli�ini telafi etmektedir.
�ekil 2.3’ten de görüldü�ü üzere bireylerin yetene�indeki sabit dü�ü�leri telafi etmek
için ihtiyaç duyulan gelir de artan bir oranda yükselmektedir.
39 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
�ekil 2.3: Çocu�un Yetene�i ve Ailesinin Gelir Düzeyi �le Ula��labilece�i E�itim Düzeyi
E*it+1=E(Ait+1,Yit) , E>=0 E: Eri�ilmek istenen e�itim düzeyi E*it+1: Belirli bir yetenek ve gelir düzeyi ile ula��labilecek e�itim düzeyi A: Çocu�un yetenek düzeyi, Y: Ailenin gelir düzeyi, t: Nesil, i: Aile Kaynak: Checchi (2006:117-119)
PISA4 ara�t�rmas� ülkelerdeki e�itimin kalitesi ve sosyo-ekonomik ko�ullar�n
ba�ar� üzerindeki etkisi konusunda önemli bulgular ortaya koymu�tur. Türkiye en son
yap�lan PISA 2006 ara�t�rmas�nda hem OECD ortalamas�n�n alt�nda bir ba�ar�
göstermi� hem de sosyo-ekonomik ko�ullar�n ö�renci ba�ar�s� üzerindeki etkisinin
ortalaman�n üzerinde oldu�u bir ülke olmu�tur (Bkz Ek-1). Dolay�s�yla, Türkiye’de
e�itimin kalitesinin yetersiz olmas�n�n yan� s�ra f�rsat e�itsizli�i de önemli bir sorun
olarak ortaya ç�kmaktad�r.
PISA kapsam�nda ö�rencilerin e�itime ili�kin evlerinde sahip oldu�u
imkânlar�n ba�ar�lar� üzerindeki etkileri de incelenmi�tir. Evde bulunan çal��ma
masas�, ö�rencinin kendine ait odas�, bilgisayar, kitap say�s� vb. imkânlar�n düzeyini
ölçen bir endeks geli�tirilmi� ve bu endeksin ö�rencilerin fen bilimleri becerisindeki
ba�ar� düzeyine olan etkisi incelenmi�tir. Sonuç olarak, ara�t�rma kapsam�ndaki tüm
ülkelerde ö�rencilerin evlerindeki e�itime ili�kin imkanlar�n, ba�ar� düzeylerinde
4 PISA (Uluslararas� Ö�renci De�erlendirme Program�) ara�t�rmas� OECD’ye üye ve ortak ülkelerdeki 15 ya��ndaki çocuklar�n matematik, fen bilimleri ve okuma alanlar�ndaki beceri düzeylerini ölçmektedir. Ayr�ca, PISA çocuklar�n sosyo-ekonomik ko�ullar�, ö�renme motivasyonlar� ve e�itim sistemlerinin karakteristikleri ile bunlar aras�ndaki sebep sonuç ili�kilerini ara�t�rmaktad�r. PISA ara�t�rmas�nda ö�rencilerin ba�ar� düzeyleri 1’den 6’ya kadar olan bir ölçekte de�erlendirilmi�tir. Bu ara�t�rma 2000, 2003 ve 2006 y�l�nda yap�lm��t�r. Son iki ara�t�rmaya Türkiye de kat�lm��t�r.
Ailenin Geliri
Bireylerin yetene�i
E*it+1=E(Ait+1,Yit)=E
40 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
etkisi oldu�u görülmektedir (Bkz. Tablo 2.2). Ancak, bu etkinin gücü ülkeler
itibar�yla farkl�la�maktad�r.
Tablo 2.2 Ö�rencilerin E�itime �li�kin Evdeki �mkanlar�n�n Ba�ar� Düzeylerine Etkisi
E�itime �li�kin Evdeki �mkanlar� En Kötü Olan
Ö�rencilerin En �yi Olanlara Göre Fen
Bilimlerinde Ba�ar�s�z Olmas� �htimali (1)
E�itime �li�kin �mkanlar� En �yi ve En Kötü Olan Ö�rencilerin PISA Fen Bilimleri Skorlar� Aras�ndaki Fark
PISA 2006 PISA 2003 PISA 2000 ABD 1,7 58 51 80 Almanya 1,8 50 50 47 Avustralya 1,6 39 42 45 Avusturya 1,6 34 35 40 Belçika 2 44 74 74 Birle�ik Krall�k 1,8 51 a a Çek Cumhuriyeti 2,4 66 64 54 Danimarka 1,3 25 65 59 Finlandiya 1,4 17 31 26 Fransa 2,4 71 48 49 Hollanda 2,1 60 74 a �rlanda 1,8 49 53 46 �spanya 1,9 48 39 36 �sveç 1,5 34 57 27 �sviçre 1,4 30 60 38 �talya 1,9 56 46 35 �zlanda 1,5 29 21 18 Japonya 1,6 42 53 30 Kanada 1,5 30 36 28 Kore 1,6 48 57 29 Lüksemburg 1,6 32 36 a Macaristan 2,6 77 52 63 Meksika 1,8 72 73 69 Norveç 1,6 32 45 65 OECD Ortalamas� 1,8 50 53 47 Polonya 2 54 46 63 Portekiz 2,3 56 58 50 Slovak Cumhuriyeti 2,6 86 66 a Türkiye 2 73 85 a Yeni Zelanda 1,9 63 55 60 Yunanistan 2,3 78 69 40 a=Veri yok (1) Fen bilimlerinde ba�ar�s�z olarak nitelenen puan aral���nda olma ihtimali e�itim imkânlar� en iyi ve en kötü olanlar için farkl�d�r. Söz konusu rakamlar bu olas�l�klar aras�ndaki oran� göstermektedir. Örne�in, Türkiye’de e�itime ili�kin olarak evdeki imkanlar� en alt düzey olanlar�n ba�ar�s�z olarak nitelenen puan aral���nda olmalar� ihtimali en üst düzeyde olanlara göre 2 kat daha fazlad�r. Kaynak: OECD, PISA 2006 verilerinden derlenmi�tir.
41 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
Türkiye’de, evdeki e�itime ili�kin imkanlar� en yetersiz ö�rencilerin fen
bilimlerinde en ba�ar�s�z ö�renciler aras�nda yer almas� ihtimali di�er ö�rencilere
göre iki kat daha fazla olup bu oran OECD ortalamas�n�n üzerindedir 5 (Bkz. Tablo
2.2, 1. sütun). Türkiye’de e�itime ili�kin imkânlar� en iyi olan ve en kötü olan
ö�rencilerin fen bilimleri skoru aras�ndaki fark�n 73 puan oldu�u görülmektedir.
Türkiye, OECD ülkeleri içinde bu fark�n en fazla oldu�u 3. ülke durumundad�r (Bkz.
Tablo 2.2, 2-4. sütunlar).
PISA ara�t�rmas�nda ülkeler itibar�yla sosyo-ekonomik ko�ullar�n ö�renci
ba�ar�s� üzerinde üç muhtemel etkisi oldu�u belirlenmi�tir. PISA 2006’ya kat�lan
ülkelerin ço�unlu�unda ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar� ile ba�ar� düzeyleri
aras�ndaki ili�ki kabaca do�rusald�r. Bununla beraber söz konusu etkinin azalan
oranda (sa�daki �ekil) veya artan oranda (ortadaki �ekil) olabildi�i ülkeler de
bulunmaktad�r. Türkiye’de ise sosyo-ekonomik ko�ullar�n ö�renci ba�ar�s�
üzerindeki etkisinin artan oranda oldu�u belirlenmi�tir. Dolay�s�yla, Türkiye’de
ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�ndaki nispi art��, ö�renci ba�ar�s�nda daha
büyük bir nispi art��a neden olmaktad�r (Bkz. �ekil 2.4). Türkiye’de f�rsat e�itli�ine
yönelik e�itim politikalar�na göre bu durumun olumlu veya olumsuz sonuçlar�
olabilir. Türkiye, sosyo-ekonomik ko�ullar� kötü olan ö�rencilerini e�itim
hizmetlerinden e�it bir �ekilde yararlanmas� konusunda destekledi�i takdirde,
ö�rencilerin ba�ar� düzeyinin h�zla yükselmesi beklenmektedir. Türkiye bu yönde bir
politika geli�tirmedi�i takdirde ö�rencilerin ba�ar� düzeyinin di�er ülkelerdekinden
çok daha kötü bir �ekilde etkilenmesi kuvvetle muhtemeldir.
5 Türkiye’de, PISA’n�n yap�ld��� 15 ya��ndaki okulla�ma oran� PISA’ya kat�lan tüm ülkeler içinde en dü�ük oldu�undan, görece sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz ve ba�ar� düzeyi dü�ük çocuklar PISA ara�t�rmas�nda yeterince temsil edilmemi�tir (Bkz. Ek-1). Dolay�s�yla, Türkiye’de 15 ya��ndaki çocuklar�n ba�ar� düzeylerinin daha dü�ük ve sosyo-ekonomik ko�ullar�n ise ö�renci ba�ar�s� üzerindeki etkisinin daha fazla olmas� kuvvetle muhtemeldir. Çal��man�n sonraki bölümlerinde bu kapsamda yap�lan de�erlendirmelerde bu etki dikkate al�nmal�d�r.
42 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�ekil 2.4: Sosyo-ekonomik Ko�ullar�n Ö�renci Ba�ar�s� Üzerindeki Muhtemel Etkileri
ESKS: Ekonomik Sosyal ve Kültürel Statü ÖB: Ö�renci Ba�ar�s� Kaynak: OECD (2007c:187)’den derlenmi�tir.
Türkiye’de sosyo-ekonomik ko�ullar kaliteli e�itime eri�im konusunda da
belirleyici bir etken olmaktad�r. Mete (2004:23) yapt��� çal��mada Türkiye’de sosyo-
ekonomik ko�ullar�n ö�rencilerin kaliteli e�itime eri�iminde etkileri konusunda
önemli bulgulara ula�m��t�r. Bu çal��mada, ilkö�retim ça��nda olan nüfusun yüzde
35’inin yoksul oldu�u, bununla beraber ilkö�retim ça��nda olup okula gitmeyenler
için bu oran�n yüzde 53 oldu�u belirlenmi�tir. Ayr�ca, çocu�un ailesinin gelir
düzeyinin yüksek olmas� ortaö�retime devam etme olas�l���n� yüzde 11, anne ve
babas�n�n ortaö�retim ve üzerinde mezun olmalar� ise bu olas�l��� yüzde 20 oran�nda
art�rmaktad�r. K�rsal alanlarda lisenin bulunmas� ise bu olas�l��� yüzde 10 oran�nda
art�rmaktad�r. Gelir da��l�m�n�n alt çeyre�inde olan aileler üst çeyre�inde olanlara
göre çocuklar�n�n okulundaki ö�retmen eksikli�i ve tesislerin yetersiz olmas� ba�ta
olmak üzere bu okullarla ilgili olarak daha çok sorun ya�amaktad�rlar. Dolay�s�yla,
Türkiye’de sosyo-ekonomik ko�ullar sadece e�itime eri�im için de�il kaliteli e�itime
eri�im için de belirleyici olmaktad�r. E�itimin temel kademelerindeki bu e�itsizlikler,
e�itimin daha ileri kademelerindeki e�itsizlikleri de art�rmaktad�r.
Birçok ülkede e�itim düzeyi yüksek ailelerin çocuklar� yüksekö�retime daha
çok eri�im sa�lamaktad�r. 1995 y�l� itibar�yla OECD ülkelerinde ebeveynleri
yüksekö�retim mezunu olan çocuklar�n yüksekö�retimden mezun olma
olas�l�klar�n�n ebeveynleri ortaö�retimin alt�nda mezun olanlara göre iki ve alt� kat
aras�nda daha fazla oldu�u belirlenmi�tir. Son dönemde görece sosyo-ekonomik
ko�ullar� yetersiz olan bireylerin yüksekö�retime eri�imlerinde mutlak bir art��
ESKS ESKS
ÖB ÖB ÖB
ESKS
43 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
olmu�tur. Ancak, genel olarak sosyo-ekonomik ko�ullar yüksekö�retime devam etme
konusunda önemini korumaktad�r (Hiroshi ve ark., 1995:193). Türkiye’de de ÖSYM
taraf�ndan yap�lan ara�t�rmada ö�rencilerin Ö�renci Seçme S�nav�nda (ÖSS) fen,
matematik, Türkçe ve sosyal bilimler alanlar�nda ald�klar� ham puanlar�n sosyo-
ekonomik düzeylerinden nas�l etkilendi�i incelenmi�tir. Ara�t�rman�n sonuçlar�na
göre anne ve baban�n e�itim düzeyinin, ailelerin ayl�k toplam gelirinin, temel e�itim
ve ortaö�retimdeki ba�ar�n�n, ya�an�lan yerin nüfusunun, dershaneye devam edilen
sürenin, dershaneye ve özel kurslara ödenen ücretlerin ö�rencilerin puanlar� ile
istatistiksel olarak anlaml� pozitif ili�kileri oldu�u ortaya ç�km��t�r (ÖSYM, 2005:25-
63). Bu nedenle Türkiye’de yüksek ö�retime giri� sistemi de f�rsat e�itsizli�ini
art�rmaktad�r. Yüksekö�retime giri�lerdeki e�itsizlik genel olarak s�nav sisteminden
dolay� okul d��� kurumlara duyulan ihtiyaç ve e�itimin temel kademelerindeki
e�itsizliklerden kaynaklanmaktad�r. Türkiye’de sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz
olan birçok genç ortaö�retimden mezun olamad��� ve kaliteli e�itim alamad��� için
üniversite s�nav�na giri� imkân� bulamamakta veya ba�ar�l� olamamaktad�r.
Dolay�s�yla, e�itimin temel kademelerindeki e�itsizliklerin azalt�lmas�n�n
yüksekö�retimdeki f�rsat e�itli�ine de katk� vermesi beklenmektedir.
2.1.3. Okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n�n ö�renci ba�ar�s�
üzerindeki etkisi
Ö�rencilerin e�itimdeki ba�ar�s� sadece kendi yetenek düzeylerinden veya
sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan de�il ayn� zamanda devam ettikleri okulun
kalitesinden de etkilenmektedir. Bu nedenle okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar� da
f�rsat e�itsizli�ini art�rmaktad�r. Farkl� e�itim sistemlerinde farkl� say�da okul türü
bulunabilmektedir. E�itim sistemi içinde farkl� okul türlerinin bulunmas� ile bu
okullar aras�nda ö�rencilerin yeteneklerine ve sosyo-ekonomik ko�ullar�na göre
da��l�m�, e�itim ö�retim tekniklerinin ve kaliteli e�itim imkânlar�n farkl�l��� gibi
nedenlerden dolay� okullar aras�nda kalite farkl�l�klar� ortaya ç�kmaktad�r (OECD,
2007b:42).
PISA ara�t�rmas� kapsam�nda, ülkeler itibar�yla okullar�n ortalama ba�ar�
(kalite) farkl�l�klar�n�n nedenleri incelenmi�tir. �ekil 2.5’de ülkeler itibar�yla farkl�
44 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
okullardaki ö�rencilerin ba�ar� düzeyleri aras�ndaki farkl�l�klar (okullar aras�ndaki
varyans) ve ayn� okul içindeki ö�rencilerin ba�ar� düzeyleri aras�ndaki farkl�l�klar
(okul içindeki varyans) görülmektedir6. �ekilden de görüldü�ü üzere okullar içindeki
ba�ar� farkl�l�klar� hemen hemen tüm ülkelerde yüksek olmakla beraber baz�
ülkelerde okullar aras�ndaki ba�ar� farkl�l�klar� yüksektir.
Türkiye’de ö�renciler aras�ndaki ba�ar� farkl�l�klar�n�n büyüklü�ü OECD
ortalamas�n�n yüzde 77’si kadard�r7. Bununla beraber, bu farkl�l�klar�n okullar
aras�ndaki kalite farkl�l�klar�yla aç�klanan oran� Türkiye’de yüzde 53 iken OECD’de
yüzde 33’tür. Dolay�s�yla, Türkiye’de ö�rencilerin ba�ar� farkl�l�klar� büyük oranda
okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�ndan kaynaklanmaktad�r. Türkiye PISA’ya
kat�lan 57 ülke içinde okullar aras�ndaki ba�ar� farkl�l�klar�n�n en fazla oldu�u 19.
ülkedir. Okullar aras�ndaki ba�ar� farkl�klar� ise büyük oranda farkl� okullardaki
ö�rencilerin ‘sosyo-ekonomik kompozisyonu’ taraf�ndan belirlenmektedir. OECD
itibar�yla okullar aras�ndaki ba�ar� düzeyi (kalite) farkl�l�klar�n�n yakla��k olarak
yüzde 62’si bu okullar�n ve bu okullardaki ö�rencilerin sosyo-ekonomik düzeyindeki
farkl�l�klardan kaynaklanmaktad�r. Türkiye’de ise bu oran yakla��k olarak yüzde
60’t�r. Türkiye’de okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n�n yüzde 40’l�k k�sm� ise,
okullardaki e�itim imkânlar�, ö�rencilerin yetenek düzeyleri, e�itim ve ö�retim
teknikleri vb. di�er faktörler ile aç�klanmaktad�r.
6 �ekil 2.5’deki barlar�n toplam uzunlu�u ö�rencilerin ba�ar� düzeyinin varyans�n� göstermektedir. OECD ortalamas� olan 100’den büyük varyans de�erlerine sahip ülkelerdeki ö�rencilerin ba�ar� farkl�l�klar� OECD ortalamas�ndan yüksektir. Ö�rencilerin ba�ar� düzeyindeki varyans, okullar içindeki ve okullar aras�ndaki ba�ar� farkl�l�klar�ndan kaynaklanabilmektedir. �ekilde, sa� tarafta yer alan barlar�n uzunlu�u okullar içindeki ba�ar� varyans�n�, sol tarafta yer alan barlar�n uzunlu�u ise okullar aras�ndaki ba�ar� varyans�n� göstermektedir. Öte yandan aç�k renkle i�aretlenmi� barlar�n uzunlu�u ise ba�ar� varyans�n�n ne kadar�n�n ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar� ile aç�klanabildi�ini göstermektedir. 7 Bu oran�n oldu�undan az tahmin edilmi� olmas� kuvvetle muhtemeldir (Bkz. Dipnot 5).
45 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
�ekil 2.5: Fen Bilimleri Becerisinde Okullar Aras�nda ve Okul �çinde Ö�renci Performans Varyans� (PISA 2006)
Okullar Aras�ndaki Toplam VaryansOkullar aras�ndaki varyans�n ö�rencilerin ve
okullar�n ekonomik, sosyal ve kültürel ko�ullar� ileaç�klanan oran�
Okullar aras�ndaki varyans�n ö�rencilerin ve okullar�n ekonomik, sosyal ve kültürel ko�ullar� ile aç�klanan oran�
Okulllar Aras�ndaki Varyans Okullar �çindeki Varyans 100 80 60 40 20 0 20 40 60 80 100 120
BulgaristanAlmanyaSlovenya
ÇekAvusturya
MacaristanHollanda
BelçikaArjantin
�iliJaponya
�talyaYunanistan
KatarÇin Taipei
�srailBrezilya
SlovakTürkiyeUruguay
�sviçreRomanyaS�rbistan
Hong Kong-H�rvatistan
TunusKore
K�rg�zistanLüksemburg
ABDPortekizTaylandMeksika
LitvanyaKolombiya
RusyaBirle�ik Krall�k
Karada�Yeni Zelanda
AvusturalyaÜrdün
EndonezyaMakao-ChinAzerbaycan
Kanada�rlanda
EstonyaDanimarka
Letonya�spanya
Polonya�sveç
Norveç�zlanda
OECD Ortalamas�yüzde 33
OECD Ortalamas� yüzde 67
(1) Ülkeler okullar aras�ndaki ba�ar� farkl�l���n�n büyüklü�üne göre s�ralanm��t�r Kaynak: OECD, (2007c:171)
Okullar �çindeki Toplam Varyans
46 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar� büyük oranda e�itim sistemindeki
örgütsel yap�lardan ve kaynak da��l�m�ndan etkilenmektedir. Birçok ülke okullar
aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n� azaltmak için bu yönde e�itlikçi politikalara
odaklanmaktad�r. Örne�in, PISA’da OECD ortalamas�n�n üzerinde bir ba�ar�
gösteren, ancak okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n�n fazla oldu�u Almanya’da bu
konu üzerinde derin tart��malar yap�lmaya ba�lanm��t�r. Türkiye’de de okullar
aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n fazla olmas� ve bunun da ö�rencilerin e�itimdeki
ba�ar� düzeylerine etkisinin yüksek olmas� bir di�er f�rsat e�itsizli�i alan�n�
olu�turmaktad�r.
2.2. F�rsat E�itli�inin �çerme Boyutu
2.2.1. E�itim kademeleri aras�nda geçi�ler ve erken terkler
Toplumun tüm kesimlerinin günümüz toplumunun gerektirdi�i asgari
becerilere sahip olmas� sosyal ve ekonomik ya�ama uyum sa�lamalar� aç�s�ndan
önem ta��maktad�r. Bu kapsamda, tüm bireylerin ki�isel özelliklerinden ba��ms�z
olarak zorunlu temel e�itimi tamamlamalar� gerekmektedir. Ayr�ca, modern
ekonomilerde yüksek derecede becerilerin kazan�lmas� ancak ortaö�retime geçi�lerin
yüksek olmas� ve ortaö�retimin tamamlanmas� ile mümkün olmaktad�r. Bu nedenle,
birçok ülke ortaö�retimde yüzde 100 okulla�may� hedeflemektedir. Türkiye’de de
Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda 2013 y�l�nda ortaö�retimde yüzde 100 okulla�ma
oran�n�n yakalanmas� hedeflenmektedir (DPT, 2006:63).
Birçok geli�mi� ve geli�mekte olan ülkede, ortaö�retim mezuniyeti i�gücü
piyasas�na ve sosyal ya�ama tam olarak kat�lmak için asgari k�staslardan biri haline
gelmi�tir. Son 20 y�ll�k dönemde OECD ülkelerindeki 25-34 ya� grubundaki en az
ortaö�retim mezunu olanlar�n oran� yüzdesel olarak ortalama 13 puan artm��t�r (�ekil
2.6). Bu dönemde �ili, �talya, Fransa, �spanya, Yunanistan, Portekiz, �rlanda ve
Kore’de art�� yüzdesel olarak 20 puan�n üzerinde gerçekle�mi�tir. Kore, 32 puanl�k
art�� oran� ile en fazla geli�meyi sa�layan ülke olmu�tur. Türkiye’de söz konusu art��
16 puan olarak gerçekle�mi�tir. Geli�mi� ülkeler düzeyini yakalamak isteyen
Türkiye’de art�� oran� oldukça yetersiz kalm��t�r. Ayr�ca, ayn� dönemde
47 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
yüksekö�retim mezunu olanlar�n oran� OECD ülkelerinde yüzdesel olarak ortalama 9
puan artm�� iken Türkiye’de art�� miktar� 5 puan olmu�tur (OECD, 2009:39).
�ekil 2.6 OECD Ülkelerinde Ya� Gruplar� �tibar�yla En Az Ortaö�retim Mezunu Olan Nüfusun Oran� (2007)
(1) Ülkeler 25-34 ya� grubundaki ortaö�retim mezuniyeti oran�na göre azalan bir �ekilde s�ralanm��t�r. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2009.
Lizbon Stratejisi kapsam�nda 18-24 ya� grubunda olanlar�n yüzde 85’inin
temel e�itimi tamamlamas�n� ve 20-24 ya� grubunda erken terk oran�n�n yüzde 10
olmas�n� hedeflemektedir. �ekil 2.7’den görüldü�ü üzere, Türkiye iki hedefin de
oldukça gerisinde kalmaktad�r. Türkiye’de genç nüfusun beceri düzeyinin yetersiz
olmas� ba�ta kad�nlar olmak üzere onlar�n i�gücü piyasas�na giri� imkânlar�n�
k�s�tlamaktad�r. Dolay�s�yla, Türkiye’de temel e�itimi tamamlayanlar�n oran�n�n
dü�ük ve ortaö�retimi tamamlamadan e�itim sisteminin d���na ç�kanlar�n oran�n�n
yüksek olmas� e�itimde f�rsat e�itsizli�inin di�er bir alan�n� olu�turmaktad�r.
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
Kor
eÇ
ek C
umhu
riyet
iSl
ovak
Cum
huriy
eti
Slov
enya
Polo
nya
Kan
ada
�sve
çR
usya
Fed
eras
yonu
Finl
andi
ya�s
viçr
eA
BD
Avu
stur
yaEs
tony
a�s
rail
Mac
aris
tan
Dan
imar
kaA
lman
ya�r
land
aN
orve
çFr
ansa
Hol
land
aB
elçi
kaA
vust
raly
aN
ew Z
eala
ndO
ECD
Lüks
embu
rgY
unan
ista
nB
irle�
ik K
rall�
k�z
land
a�ta
lya
�spa
nya
�ili
Bre
zily
aPo
rteki
zM
eksi
kaTü
rkiy
e
Yüz
de
45-54 25-34
48 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�ekil 2.7 Türkiye ve AB’de Temel E�itime Eri�im Düzeyi ve Erken Okul Terkleri
(1) 20-24 ya� grubundaki nüfus içinde en az ortaö�retim alm�� ki�ilerin oran� (2) 18-24 ya� grubundaki nüfus içinde en üst düzey olarak temel e�itim alm�� ve e�itime devam etmeyen ki�ilerin oran� Kaynak: EUROSTAT
2.2.2. Okul öncesi e�itime kat�l�m
Dezavantajl� çocuklar ba�ta olmak üzere, okul öncesi e�itimin ki�inin ya�am�
boyunca önemli faydalar� oldu�una ili�kin çok say�da bulgu vard�r. Bu alanda
yap�lan bir çal��ma, okul öncesi e�itimin yayg�nla�t�r�lmas� ile ö�rencilerin ba�ar�
düzeyinin ailelerinin sosyo-ekonomik özelliklerinden daha az etkilendi�ini ve f�rsat
e�itli�inin artt���n� ortaya koymu�tur (Sylva ve ark., 2007:1). Ayr�ca, ABD’de
yap�lan çal��malar erken çocukluk e�itimi alm�� dezavantajl� çocuklar�n okul
0102030405060708090
AB-25 Türkiye AB-25 Türkiye AB-25 Türkiye
Toplam Erkek K�z
Yüz
de
Temel e�itime eri�im düzeyi (1)
2000
2003
2005
0
10
20
30
40
50
60
70
AB-25 Türkiye AB-25 Türkiye AB-25 Türkiye
Toplam Erkek K�z
Yüz
de
Erken okul terkleri (2)
2000
2003
2006
49 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
ba�ar�lar�n�n artt���n� ve suç i�leme olas�l�klar�n�n dü�tü�ünü belirtmi�tir (OECD,
2007b:117).
Türkiye’de çocuklarda ve gençlerde artan �iddet e�ilimi ile okullarda
meydana gelen olaylar�n ara�t�r�larak al�nmas� gereken önlemlerin belirlenmesi
amac�yla kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Ara�t�rma Komisyonu
raporunda da, okul öncesi e�itimin önemine vurgu yap�lm��t�r. Raporun çözüm
önerilerinde, okul öncesi e�itimin öncelenmesi durumunda, daha sonraki ya�larda
ortaya ç�kabilecek; �iddet ve yaralanmalar�n nedeni olabilecek zihinsel, davran��sal
ve e�itsel pek çok sorunun erken müdahale ile engellenebilece�i ve daha sonraki
ya�larda ortaya ç�kabilecek sorunlar�n çözümünde ortaya ç�kacak maliyetleri
azaltaca�� ifade edilmi�tir (MEB, 2007c:211).
Okul öncesi e�itimin verildi�i ya�lar ülkeler itibar�yla farkl�la�makla beraber
genel olarak 3-6 ya� aral���n� kapsamaktad�r. Geli�mi� ülkelerin birço�unda en az bir
y�ll�k okul öncesi e�itim zorunlu e�itim kapsam�nda bulunmaktad�r. Türkiye’de ise
okul öncesi e�itim 3-5 ya�lar�n� kapsamakla birlikte zorunlu e�itim kapsam�nda
de�ildir. �ekil 2.8’de görüldü�ü üzere 3-5 ya�lar�nda okulla�ma oran� ülkeler
itibar�yla farkl�l�k göstermektedir. Türkiye’de ise okul öncesindeki okulla�ma oran�
di�er ülkelerin oldukça alt�nda kalmaktad�r.
�ekil 2.8 Ülkeler �tibar�yla Okul öncesinde Okulla�ma Oranlar� (2007)
Kaynak: EUROSTAT
0
20
40
60
80
100
120
Türkiye ABD AB-27 Japonya
Yüz
de
3 ya� 4 ya� 5 ya�
50 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Okul öncesi e�itimin daha sonraki e�itim kademelerinde ö�rencilerin
ba�ar�lar�na olan olumlu etkisi ve ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n
ba�ar�lar� üzerindeki etkisini zay�flatt��� dikkate al�nd���nda, okul öncesinde yüzde
100 okulla�ma oran�n�n sa�lanmas� büyük önem ta��maktad�r. Türkiye’de okul
öncesi e�itime devam etmeyen çocuklar için ileri kademelerde f�rsat e�itsizli�i
artmaktad�r.
2.2.3. Temel becerilerin kazand�r�lmas�
Okuma ve matematik gibi temel becerileri güçlü olan bireyler çal��ma
hayat�nda ve günlük hayatta daha ba�ar�l� olmaktad�rlar. Ayr�ca, bu becerilerin
güçlendirilmesi e�itimin üst kademeleri için de çok önemli bir temel olu�turmaktad�r.
Bununla beraber, PISA ara�t�rmas� okuma ve matematik alan�nda temel becerileri
gösteremeyen ö�rencilerin oran�n�n dikkate de�er bir �ekilde yüksek oldu�unu ortaya
koymu�tur.
�ekil 2.9 Okuma Becerisinde Ba�ar� Düzeyine Göre Ö�rencilerin Da��l�m� (PISA 2006)
Kaynak: OECD, PISA 2006 verilerinden derlenmi�tir
05
101520253035
1. Düzeyin Alt�
Düzey 1 Düzey 2 Düzey 3 Düzey 4 Düzey 5
Yeterlilik Düzeyleri
Yüz
de
Türkiye OECD OECD (üye ve ortak ülkeler)
51 E��T�MDE FIRSAT E��TS�ZL���N�N BULUNDU�U ALANLAR
OECD itibar�yla, 15 ya��ndaki çocuklar�n yakla��k olarak yüzde 20’si
PISA’da okuma becerisinde birinci düzey ve alt�nda bulunmaktad�r8. Türkiye’de ise
bu oran yakla��k olarak yüzde 32,2’dir (Bkz. �ekil 2.8).
�ekil 2.10 Matematik Becerisinde Ba�ar� Düzeyine Göre Ö�rencilerin Da��l�m� (PISA 2006)
Kaynak: OECD, PISA 2006 verilerinden derlenmi�tir
Matematik becerileri aç�s�ndan ise Türkiye’de birinci düzey ve alt�nda ba�ar�
gösteren ö�rencilerin oran� yüzde 52,1’dir. Türkiye’de 15 ya��ndaki her iki
ö�renciden biri çok temel düzeydeki matematik problemlerini çözmekte dahi sorun
ya�amaktad�r. OECD’de ise bu oran yüzde 21,3’tür. Türkiye’deki ö�rencilerin
matematik becerileri oldukça yetersiz bir düzeyde kalmaktad�r. Türkiye’de
matematik becerileri üst düzeyde olanlar�n oran� OECD ortalamas�na nispeten daha
yak�nd�r. Dolay�s�yla, Türkiye’de e�itim sistemi bir k�s�m ö�rencisine OECD
düzeyinde beceri kazand�rabilmektedir. Bu durum, Türkiye’de e�itime ili�kin
imkânlar�n ö�rencilerin geneli itibar�yla çok dengeli da��lmad���n� göstermektedir.
Temel becerileri eksik olan bireylerin hem e�itimin ileri kademelerinde hem
de çal��ma hayat�nda f�rsat e�itsizli�i ya�amas� kuvvetle muhtemeldir. Türkiye’deki
ö�rencilerin yakla��k yar�s� bu aç�dan risk alt�ndad�r. Bu ba�amda temel becerilerin
tüm ö�rencilere kazand�r�lamamas� di�er bir f�rsat e�itsizli�i alan�n� olu�turmaktad�r. 8 PISA ara�t�rmas�nda ö�renciler ba�ar�lar� itibar�yla matematik becerisinde alt�, okuma beceresinde ise 5 düzeyde bulunabilirler. Birinci düzey ve alt�nda ba�ar� gösteren ö�renciler çok basit nitelikteki sorular� cevaplayamam��t�r.
0
5
10
15
20
25
30
1. Düzeyin Alt�
Düzey 1 Düzey 2 Düzey 3 Düzey 4 Düzey 5 Düzey 6
Yeterlilik Düzeyleri
Yüz
de
Türkiye OECD OECD (Üye ve ortak ülkeler)
52 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
2.3. F�rsat E�itsizli�inin Ortaya �kt��� Alanlar
Bu k�s�mda f�rsat e�itli�inin hem ‘adalet’ hem de ‘içerme’ boyutu aç�s�ndan
Türkiye’de önemli sorunlar oldu�unun tespiti yap�lm��t�r. E�itim sisteminde birbirini
izleyen kademelerde sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz ve dezavantajl� ortamlardan
gelen çocuklar daha az ba�ar� göstermekte ve e�itime eri�imleri s�n�rl� kalmaktad�r.
Ayr�ca, Türkiye’de bireylerin ki�isel özelliklerinden ba��ms�z olarak okul öncesi
e�itime kat�l�m�n dü�ük, temel becerileri yetersiz olanlar�n oran�n�n ve ortaö�retimi
tamamlamadan e�itim sisteminin d���na ç�km��lar�n oran�n�n yüksek oldu�u tespit
edilmi�tir.
Nihai ya�am kalitesi ve f�rsatlar�, e�itim sistemindeki ç�kt�lar ile
belirlenmektedir. Di�er yandan ailenin e�itim düzeyi ve geliri ile �ekillenen çocu�un
sosyo-ekonomik ortam� ve di�er bireysel faktörlerin hepsi e�itimin ç�kt�lar�n�
etkilemektedir. Ayr�ca, ö�rencilerin matematik ve okuma becerilerinde temel
yeterlikleri dahi gösterememeleri hem hayat boyu ö�renme faaliyetlerine kat�l�m�n�
azaltmakta hem de istihdama geçi�lerini zorla�t�rmaktad�r. Öte yandan, erken
terklerin9 fazla olmas� genç nüfusun minimum standartlarda bir e�itim almas�n�
k�s�tlamaktad�r.
Bu çal��mada ele al�nan f�rsat e�itli�inin iki boyutu da e�itsizli�in
giderilmesine yönelik politika geli�tirmek aç�s�ndan önem ta��maktad�r. Tüm
ö�rencilerin ba�ar�s�n� art�rmak için geli�tirilecek politikalar�n genel çerçevesi içinde
baz� stratejiler ö�rencilerin dü�ük sosyo-ekonomik ko�ullar�n� telafi etmeye
odaklan�rken, baz� stratejiler f�rsat e�itsizli�i yaratan e�itim sistemindeki
mekanizmalar�n analizini yaparak sistemi de�i�tirmeye yönelik olabilir.
Bu çal��man�n sonraki bölümleri, Türkiye’de e�itimdeki f�rsat e�itsizli�inin
nedenlerini ortaya koyarak bu e�itsizliklerin azalt�lmas�na yönelik farkl� stratejilerin
analizini yapmakta ve hem ö�rencilerin eri�im ve ba�ar� düzeyini art�rmak hem de
9 Erken terk (Early School Leavers), ortaö�retimi tamamlamadan e�itim sisteminin d���na ç�k�lmas�n� ifade etmektedir. EUROSTAT erken terklerin oran�n�, 20-24 ya� grubunda olup ortaö�retimi tamamlamadan e�itimin d���na ç�kanlar�n say�s� olarak belirlemektedir (Bkz. Tablo 2.3). Bu tan�m, Lizbon Stratejisi ba�ta olmak üzere birçok ülkenin ulusal belgesinde de kullan�lmaktad�r.
53
ba�ar� üzerinde sosyo-ekonomik etkilerin azalt�lmas� için tamamlay�c� yakla��mlar
geli�tirmektedir. Bu kapsamda “okullar�n ve programlar�n farkl�la�t�r�lmas� ve
yerle�tirme politikalar�”, “temel e�itimin tamamlanmas� ve ortaö�retime geçi�ler” ile
“e�itime ayr�lan kaynaklar�n önceliklendirilmesi, kaynak kullan�m�nda yerinden
yönetim ve f�rsat e�itli�inin izlenmesi için ç�kt�lar�n belirlenmesi” politika alanlar�
çerçevesinde sorunlar�n nedenleri uluslararas� kar��la�t�rmalar yap�larak ve e�itim
kademelerini dikkate alarak bütüncül bir yakla��mla incelenmektedir.
Bu çerçeveden bak�ld���nda e�itim politikalar� ve uygulamalar�n�n f�rsat
e�itli�i ilkesi temelinde kurgulanmas� ve e�itim alan�ndaki kamu harcamalar�n�n ve
hizmetlerin dezavantajl� çocuklar lehine planlanmas� önem kazanmaktad�r. Önceki
bölümde e�itim sistemlerinin hem verimlilik hem de f�rsat e�itli�ini birlikte
ba�armalar� konusunda bir engel olmad��� üzerinde durulmu�tur. Dolay�s�yla
Türkiye’nin önümüzdeki dönemde e�itim sistemindeki verimlili�e zarar vermeden
f�rsat e�itli�ine yönelik politikalar olu�turabilmesi mümkündür.
OKUL�VE�PROGRAMLARDA�FARKLILA�TIRMA�VE�YERLE�T�RME�YÖNTEMLER��
57 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
3. OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME
YÖNTEMLER�
3.1. Farkl�la�t�rman�n Neden Oldu�u E�itsizlikler
E�itim sistemi içinde ö�renciler farkl� okullara ve/veya programlara bazen
kendilerinin veya ailelerinin tercihleri do�rultusunda bazen de a��r� talebin oldu�u
durumlarda s�nav ve ikametgâh gibi araçlar kullan�larak yerle�tirilmektedirler.
E�itim sistemi içinde farkl� okul türleri ve/veya programlar�n bulunmas� ile bu okul
ve programlara ö�rencilerin yerle�tirilmesinde uygulanan politikalar mevcut
e�itsizliklerin daha da artmas�na veya azalmas�na neden olmaktad�r. Bu bölümde
okul türlerinde ve programlarda yap�lan farkl�la�t�rman�n ortaya ç�kard��� ‘akademik
seçicilik’ (academic selection) ve ‘okul seçimi’ (school choice) uygulamalar�n�n
mevcut olan e�itsizlikleri art�rmada ve azaltmada nas�l bir rol oynad��� üzerinde
durulmu�tur.10
E�itim sistemi içinde farkl� okul türleri ve programlar�n�n bulunmas� ile
yap�lan çe�itlendirme ve farkl�la�t�rman�n birtak�m sonuçlar� bulunmaktad�r.
Örne�in, ortaö�retimde seçici okullar�n olmas� ve okullar içinde ö�rencilerin farkl�
programlara veya s�n�flara yönlendirilmesi, s�n�flar�n ö�rencilerin ba�ar�s� ve sosyo-
ekonomik ko�ullar� aç�s�ndan oldukça ‘homojen11’ olmas� sonucunu do�urmaktad�r.
Bu e�ilim, birbirini takip eden e�itim kademelerinde yap�lan çe�itli elemeler sonucu
daha da güçlenmektedir.
Ö�rencinin ortaö�retimde devam etti�i okul/program ve alan/dal, örne�in
ortaö�retimde genel e�itime devam edilmesi, ö�renme sürecini iki yönde
etkilemektedir12:
10 ‘Akademik seçicilik’ e�itim sistemi taraf�ndan ö�rencilerin akademik becerilerine göre farkl� okul ve/veya program türlerine yönlendirilmesine ili�kin uygulamalar�, ‘okul seçimi’ ise ö�renciler ve/veya aileler taraf�ndan okulun/program�n seçilmesi yönünde verilen kararlar� ifade etmektedir. 11 Benzer düzeyde yetene�e sahip ö�rencilere farkl�la�t�r�lm�� s�n�f ve okullarda e�itim ve ö�retim yap�lmas� bu s�n�flar�n ve okullar�n ba�ar� düzeyi aç�s�ndan homojen oldu�unu göstermektedir. 12 Türkiye’de 1997 y�l�ndan itibaren zorunlu temel e�itimin sekiz y�la ç�kar�lmas� ile farkl� programlar uygulayan okul türlerine yönlendirme ilkö�retim sonras�na b�rak�lm��t�r. Dolay�s�yla, bu bölümde odak noktas� olarak ortaö�retim al�nm��t�r. Bununla beraber konuya ili�kin olarak ilkö�retimdeki baz� uygulamalara da de�inilmi�tir.
58 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
i. Devam edilen okul ve/veya program türündeki müfredat, ö�retmen
kalitesi, pedagojik yakla��m veya e�itim ö�retim için tahsis edilen
kaynaklar ö�renme ortamlar�n� farkl� k�lmaktad�r:
Türkiye’de ortaö�retimde s�navla ö�renci alan fen lisesi, anadolu lisesi,
anadolu ö�retmen lisesi vb. okul türlerinde �ube mevcutlar� 30 ile s�n�rland�r�lm��
olup tekli e�itim yap�lmaktad�r. Ayr�ca bu okul türlerinde spor salonu, pansiyon,
yemekhane gibi fiziki imkânlar di�er okul türlerine göre daha iyi bir durumda olup,
yabanc� dil e�itimine daha çok önem verilmektedir. Ö�retmenler ise bu okul türlerine
s�navla al�nmaktad�r. Genel olarak bu okul türlerinde ö�renci ba��na dü�en
harcamalar daha yüksek oldu�u için e�itim imkânlar� da daha kaliteli olmaktad�r.
Ayr�ca, Türkiye’de siyasal ve parasal güç, kamu hizmetleri sunumunu kendi lehine
de�i�tirebildi�i için sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan okullar�n kamu
kaynaklar�ndan daha fazla istifade etmesi okullar aras�ndaki imkân farkl�l�klar�n�n
artmas�na neden olmaktad�r.
ii. Ö�rencilerin ba�ar�s�, birlikte e�itim ve ö�retim gördü�ü ö�rencilerin
hem sosyo-ekonomik düzeylerinden hem de ba�ar� düzeylerinden
etkilenmektedir:
Ö�rencinin devam etti�i okuldaki di�er ö�rencilerin sosyo-ekonomik
ko�ullar� ve ba�ar� düzeyleri kendi ba�ar�lar�na etki etmektedir. Bu etki, literatürde
akran grubu etkisi (peer group effect) olarak ifade edilmektedir. Söz konusu etki,
PISA 2006 ara�t�rmas�nda okullar�n sosyo-ekonomik düzeyi ile bu okullardaki
ö�rencilerin kendi sosyo-ekonomik düzeylerinden ba��ms�z olarak ba�ar� düzeyleri
aras�nda yüksek bir ili�ki oldu�unun ortaya ç�kmas�yla da peki�mi�tir. Ayn� sonuç
hem PISA 2000 hem de PISA 2003 ara�t�rmalar�nda da ortaya ç�km��t�r (OECD,
2007b:81). �ekil 3,1’de de görüldü�ü üzere, PISA’ya kat�lan ülkelerin ço�unda
ö�rencinin kendi ekonomik sosyal ve kültürel statü (ESKS) düzeyinden ziyade
devam etti�i okulun ortalama ESKS düzeyi ö�rencinin performans�nda daha büyük
etki yapmaktad�r. Türkiye’de de söz konusu durum aç�kça görülmekte olup, bu etki
OECD ortalamas�n�n üzerindedir. Söz konusu etkiler mutlak olup ülkedeki okullar
aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar artt�kça reel etki daha da büyük olmaktad�r.
OK
Türkiye’d
ortalamas�
Türkiye’d
mutlak et
büyüklü�ü
düzeyi dü
etkinin old
�ekil 3.1 ÖBilimleri Ba
(1) Ö�renciperformanslKaynak: OE
Ay
ula��lm��t�
ayn� ortam
sapma art
sa�lad���n
0
10
20
30
40
50
60
70
Japo
nya
Hol
land
aSl
oven
ya
PISA
Ba�
ar� P
uan�
ndak
i Far
k
Ö�rencOkulunOkullar
KUL VE PR
de de okulla
�n�n (0,63)
de okullar�n
tkisi OECD
ü OECD’ye
ü�ük illerde
du�undan d
Ö�rencilerin a�ar�lar� Üze
ilerin kendi lar� üzerindekiECD, PISA 20
yr�ca daha
�r. Hanushe
mda bulun
t���n�n ö�re
n� ortaya ko
Sov
eya
Çek
Cum
huriy
eti
Alm
anya
Avu
stur
yaÇ
in T
aipe
iB
elçi
ka�ta
lya
Mac
aris
tan
H�rv
atis
tan
Kor
e
cinin ESKS düzeyn ortalama ESKS r�n ESKS Düzeyl
ROGRAML
ar aras�ndak
) üzerinde
sosyo-eko
D ortalama
e oranla da
ortaö�retim
daha dü�ük t
Kendi ve Drindeki Etkis
ESKS düzeyi etkisi birbiri
006
önce yap�
ek ve ark. (2
nan ö�renci
encinin ken
oymu�lard�r
Kor
eK
�rg�z
ista
nS�
rbis
tan
Birl
e�ik
Kra
ll�k
�svi
çre
�sra
ilLü
ksem
burg
Bul
garis
tan
Yun
anis
tan
yindeki yar�m birdüzeyindeki yar�
leri Aras�ndaki Fa
LARDA FA
ki sosyo-eko
bulunmak
nomik düze
as�na yak�n
aha büyük
m okulla�m
tahmin edilm
Devam Ettiksi (1)
yinin ve devnden ba��ms�z
�lan di�er
2001:25) Te
ilerin ortala
ndi ba�ar�s
r. Bahsi g
0,78
0,63
ua
sta
Kar
ada�
Türk
iye
OEC
D o
rtala
ma
Hon
g K
ong-
Çin
Rom
anya
Arja
ntin
Avu
stra
lya
Slov
ak …
Yen
iZel
anda
rimlik art���n ba�a�m birimlik art���narkl�l�k
ARKLILA�T
onomik fark
ktad�r (Bk
eylerinin ö�
n olmas�na
olmaktad�r
ma oranlar� d
mi� olmas�
kleri Okulun
vam ettikleri zd�r.
ara�t�rmala
eksas’taki o
ama ba�ar�
�nda 0,2 b
geçen etkile
Yen
i Zel
anda �ili
AB
D�r
land
aB
rezi
lya
Litv
anya
Uru
guay
Kan
ada
Endo
nezy
a
ar� puan� üzerinden ö�rencinin ba�a
TIRMA VE
kl�l�klar�n dü
z. �ekil 3
�rencilerin
a ra�men,
r. Türkiye’d
dü�ük oldu
kuvvetle mu
n Sosyo-ekon
okulun ortal
arda da bu
kullarda ya
s�ndaki 0,1
birimlik sta
er dikkate a
doe
yaTa
ylan
dEs
tony
aD
anim
arka
Rus
ya …
Mek
sika
Tunu
sLe
tony
a�s
veç
Porte
kiz
eki etkisi (puan faar� puan� üzerinde
E YERLE�TYÖNTEM
üzeyi (0,78
3.1). Bu
ba�ar�s� üz
bu etkinin
de sosyo-ek
�u için söz
uhtemeldir.
nomik Düzey
lama ESKS
u yönde b
apt�klar� ara�
1 birimlik
andart sapm
al�nd���nda,
Porte
kiz
Kol
ombi
yaN
orve
çÜ
rdün
�spa
nya
Polo
nya
Aze
rbay
can
Mak
ao-C
hin
Finl
andi
ya�
arkl�l���)eki etkisi (puan fa
5T�RME MLER�
) OECD
nedenle,
zerindeki
n gerçek
konomik
z konusu
.
yinin Fen
düzeyinin
bulgulara
�t�rmada
standart
ma art���
, okullar
0,00
0,20
0,40
0,60
0,80
1,00
1,20
1,40
Finl
andi
ya�z
land
a
Alt
ve Ü
st Ç
eyre
k E
SKS
Skor
u A
ras�
ndak
i Far
k
arkl�l���)
9
60 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
aras�ndaki ‘kalite farkl�l�klar�n�n’ ve ‘sosyo-ekonomik farkl�la�man�n’13 da
ö�rencinin kendi sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan ba��ms�z olarak önemli bir husus
oldu�u anla��lmaktad�r.
Bahsi geçen iki etki, ortaö�retimde farkl� okul türleri ve programlar�n
bulunmas�, bu okullara ve programlara ö�rencilerin yerle�tirilmesinde uygulanan
politikalar ve okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar�n fazla olmas� ile
�ekillenmektedir. Dolay�s�yla, Türkiye’de ortaö�retime yerle�tirme politikalar�n�n ve
bu politikalar�n ortaya ç�kard��� sonuçlar�n incelenmesi önem arz etmektedir.
3.2. Akademik Seçicilik
‘Akademik seçicilik’ ö�rencilerin akademik becerilerine göre farkl� okul
ve/veya program türlerine yönlendirilmesine ili�kin uygulamalar olarak
tan�mlanmaktad�r. Birçok ülkenin e�itim sisteminde ö�renciler, farkl� e�itim
kademelerinde farkl� programlara ve okullara yerle�tirilirken akademik becerileri
dikkate al�nmaktad�r. Bu yerle�tirme yap�l�rken ço�u zaman ulusal veya okul baz�nda
yap�lan bir s�nav veya ö�rencinin daha önceki e�itim kademesinde ald��� notlar
kullan�lmaktad�r. ‘Akademik seçicilik’ özellikle liselere girmek için yayg�n olarak
kullan�lmaktad�r.
Akademik seçicili�in, seçilen ö�rencilerin ö�renme süreçlerine olumlu
etkileri olabilmektedir. Çünkü akademik olarak görece ba�ar�l� ve ba�ar�s�z
ö�rencilerin ö�renme ortamlar�n�n her grubun ihtiyaçlar�na göre adapte edilerek her
grubun kendi seviyesinde ö�renmesi sa�lanmaktad�r. Arzu edilen okul veya program
türüne girebilmek için ö�renciler aras�ndaki artan rekabet çal��may� te�vik
etmektedir. Ancak bu rekabet ö�rencileri okul d��� özel kurumlara yöneltmekte ve
e�er ülkedeki sosyo-ekonomik farkl�l�klar yüksekse, sosyo-ekonomik ko�ullar�
yetersiz olan ö�renciler aç�s�ndan bir dezavantaj olu�turmaktad�r. Artan rekabetten
dolay� f�rsat e�itsizli�inin olmamas� için ülkedeki görece sosyo-ekonomik farkl�l�klar
dü�ük olmal� ve okul d��� kurumlar�n talep edece�i ücretler herkes taraf�ndan
kar��lanabilmelidir.
13 Okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�la�ma okullar�n sosyo-ekonomik düzeyleri (okuldaki ö�rencilerin sosyo-ekonomik düzeylerinin ortalamas�) aras�ndaki farkl�la�ma olarak tan�mlanmaktad�r.
61 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
Akademik seçicili�in ortaya ç�kard��� bu olumlu etkinin yan�nda olumsuz
etkileri daha fazlad�r. Akademik seçicili�e çok s�k bir �ekilde ba�vurulmas�
durumunda a�a��da say�lan problemlerin ortaya ç�kmas� kuvvetle muhtemeldir
(OECD, 2007b:59-60):
i. Aileler ve çocuklar üzerinde önemli maddi ve manevi bask�lar
olu�maktad�r:
‘Akademik seçicilik’ çocuklar�n zamanlar�n�n büyük bölümünü s�navlara
haz�rlanmak için harcamalar�na, sosyal faaliyetlerden uzakla�malar�na ve okuldaki
e�itim ve ö�retim faaliyetlerinin aksamas�na sebep olmaktad�r. Öyle ki, örne�in
Japonya’da e�itim sisteminde s�navlar�n çok olmas� nedeniyle s�navlardan duyulan
rahats�zl�k ‘s�nav cehennemi’ (examination hell) olarak ifade edilmektedir.
‘Akademik seçicilik’ ö�rencilerin rekabetin d���nda kalmamak için okul d���
kurumlara yönelmelerine neden olmakta ve bu da maddi imkânlar� yetersiz aileler
üzerinde önemli bask�lar olu�turmaktad�r. Baz� aileler di�er tüketim harcamalar�n�
k�sarak çocuklar�n� okul d��� kurumlara gönderebilmekte, baz� aileler ise çocuklar�n�n
bu harcamalar�n� kar��layamamaktad�r. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalk�nma
Plan�nda, “e�itim sisteminin etkinli�inin art�r�lmas�, e�itime ayr�lan kaynaklar�n daha
verimli kullan�lmas�, ö�renciler ve aileleri üzerindeki mali, sosyal ve psikolojik
yüklerin hafifletilmesi amac�yla e�itim sisteminin, s�nav odakl� yap�dan kurtar�lmas�”
hedeflenmi�tir (DPT, 2007:95).
ii. Seçilmeyen ö�rencilerin kaliteli e�itim imkanlar�na eri�imi s�n�rl�
kalmaktad�r:
‘Akademik seçicilik’ kullan�ld���nda kalite düzeyi yüksek okullara ve
programlara devam etme imkan� bulamayan akademik olarak görece ba�ar�s�z
ö�renciler ile söz konusu okul ve programlara devam etme imkan� bulan görece
ba�ar�l� ö�renciler aras�ndaki fark daha da aç�lmaktad�r.
62 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
iii. Akran-Grubu etkilerinden yeterince faydalan�lamamaktad�r:
Görece ba�ar� düzeyi dü�ük ve sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz ö�renciler,
daha ba�ar�l� ve sosyo-ekonomik ko�ullar� daha iyi ö�rencilerin beklentilerinden,
gayelerinden ve bilgilerinden faydalanamamakta ve ba�ar� düzeylerini
geli�tirememektedirler.
iv. ‘Damgalanma’ (Stigma) ve ‘Ö�renilmi� Çaresizlik’14 (Learned
Helplessness) durumu öne ç�kmaktad�r:
Ö�rencilerin ba�ar� düzeylerine göre s�ralanmas� belirli standartlar� sa�layan
ö�rencilerin ba�ar�l�, bu standartlar�n alt�nda kalanlar�n ise ba�ar�s�z olarak
s�n�fland�r�lmas�na neden olmaktad�r. Bu durum, ö�rencilerin sonraki e�itim
kademelerindeki ve i�gücü piyasas�ndaki beklentilerini dü�ürmektedir. Di�er yandan
‘ö�renilmi� çaresizlik’ kavram� seçilmeyenlerin durumunu tan�mlamak aç�s�ndan
önem ta��maktad�r. Genel olarak akademik seçicilik sonras�nda ba�ar�s�z olarak
s�n�fland�r�lan ö�renciler:
a) Motivasyon aç�s�ndan; çevreyi kontrol etmek istememekte ve pasifli�e
dü�mektedirler.
b) Duygusal aç�dan; kontrol kayb�, umutsuzluk, depresyon ya�amaktad�rlar.
c) Bili�sel aç�dan; eylemleri ile eylemlerinin sonuçlar� aras�nda ba�
kuramamakta ve ne yapt�klar�nda ne olaca��n� öngörememektedirler.
Ayr�ca söz konusu etkiler beraberinde disiplin sorunlar�n� getirmektedir.
PISA ara�t�rmas� göstermi�tir ki disiplin sorunlar�n�n oldu�u okullarda ö�renci
ba�ar�s� daha da dü�mektedir.
14 Seligman ve ark. (1975) taraf�ndan ortaya at�lan ‘Ö�renilmi� Çaresizlik’ (learned helplessness) kavram� insanlar�n ba�lar�na gelen �eyler üzerinde hiçbir denetimleri olmad���n� gördükleri zaman ortaya ç�kan apati durumunu ifade etmektedir. �nsanlar, içinde bulunduklar� durumda olumsuz veya stres yarat�c� bir olay meydana geldi�inde, olay�n kontrol edilebilirli�i konusundaki beklentilerine ba�l� olarak kontrol kayb� duygusunu benzeri durumlara genelle�tirebilmektedirler.
63 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
v. Ö�rencilerin akademik becerilerine göre s�ralanmas� her zaman do�ru
sonuçlar� vermemektedir:
Genç ya�lardaki ba�ar� düzeylerinin gelecekteki ba�ar� için bir rehber
olmayaca�� aç�kt�r. Akademik becerilerine göre ö�rencilerin s�ralanmas� veya
seçilmesi için yap�lan s�navlar�n çocuklar�n gizil güçlerini ortaya ç�karma konusunda
yeterli olmad��� konusunda genel bir kabul vard�r. Akademik seçicili�e ili�kin olarak
kullan�lan s�navlar genel olarak ö�rencilerin test tekni�i becerilerini ölçmektedir.
vi. Çocuklara olumsuz de�erler ö�retilmektedir:
Temel e�itimin ba�l�ca amaçlar�ndan biri vatanda�l�k e�itimi olup bu da
de�erler e�itimini gerektirmektedir. Bununla beraber, akademik seçicili�in oldu�u
ülkelerde çocuklara, ba�ar� dereceleri ve sosyo-ekonomik durumlar� aç�s�ndan
insanlar� ayr��t�rman�n kabul edilebilir oldu�u mesaj� verilmektedir. Çocuklara
gerçek olmayan doktor raporlar� al�narak okula devam etmemek, yalan söylemek ve
mesle�i kötüye kullanmak gibi davran��lar�n kabul edilebilir oldu�u alg�s�
kazand�r�lmaktad�r.
Akademik seçicili�in ortaya ç�kard��� bu problemler bask�n oldu�u zaman
seçilmeyenlerin daha da ba�ar�s�z olmalar� gündeme gelmekte, kaynaklar�n verimsiz
kullan�lmas�na neden olmakta ve ö�rencilerin etik de�erleri kazanmas� konusunda
sorunlar ya�anmaktad�r. Seçilenler ve seçilmeyenler aras�nda mevcut ba�ar�
farkl�l�klar� ve e�itimdeki f�rsat e�itsizli�i daha da artmaktad�r. E�er ö�rencilerin
ba�ar�lar� aras�ndaki fark büyük oranda sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan
kaynaklan�yorsa, ‘akademik seçicilik’ neticesinde sosyo-ekonomik ko�ullar�n etkisi
daha da artm�� olur. ‘Akademik seçicilik’ sonuç olarak hem e�itimin ç�kt�lar�
aras�ndaki e�itsizlikleri hem de sosyo-ekonomik ko�ullar�n ç�kt�lar üzerindeki
etkisini art�rmaktad�r. PISA ara�t�rmas�nda akademik seçicili�i daha çok kullanan
ülkelerdeki ö�rencilerin ba�ar�lar�n�n sosyo-ekonomik ko�ullardan daha fazla
etkilendi�i yönünde bulgulara ula��lm��t�r (OECD, 2007b:81).
Akademik seçicili�in ortaya ç�kard��� yukar�da bahsi geçen problemlerin yan�
s�ra, genel olarak ülkedeki e�itimin kalitesine olumlu bir yans�mas� olup olmamas�
64 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
da önem ta��maktad�r. PISA 2006 ara�t�rmas� ‘akademik seçicilik’ ve ülkelerin
ortalama skorlar� aras�nda anlaml� bir ili�ki olmad���n� göstermi�tir. Yani
ö�rencilerin akademik becerilerine göre s�ralan�p farkl� okullara veya programlara
yerle�tirilmesinin ülkenin genel olarak e�itim kalitesini art�raca�� yönünde bir bulgu
bulunmamaktad�r. Akademik seçicili�in fazla oldu�u ülkelerde matematik becerisi
aç�s�ndan en üst düzeyde ba�ar� gösteren ö�rencilerin pay� daha fazlad�r. Ayn� durum
fen bilimleri ve okuma becerisi için ise geçerli de�ildir. Bununla beraber her üç
alanda da ülkeler itibar�yla dü�ük performans gösterenlerin oran� ile akademik
seçicilik oran� aras�nda anlaml� bir ili�ki bulunmamaktad�r (OECD, 2007b:81).
Türkiye’de ilk olarak ö�rencilerin ba�ar� düzeyine göre grupland�r�lmas�
ilkö�retim 6. s�n�fta olmaktad�r. Okul idaresi, ö�rencileri 6. s�n�fta ba�ar� düzeylerine
ve davran��lar�na göre homojen s�n�flara grupland�rmaktad�r. Bu da çocuklar�n çok
erken bir ya�ta ba�ar�l� ve ba�ar�s�z olarak s�n�fland�r�lmas� sonucunu do�urmaktad�r.
Homojen s�n�flarda e�itim ve ö�retim yapmak ö�retmenler taraf�ndan arzu edilen bir
durum olmakla beraber ba�ar�s�z olarak s�n�fland�r�lan çocuklar�n beklentilerini
dü�ürmekte ve davran��lar�n� olumsuz yönde etkilemektedir.
�lkö�retimden sonra, Türkiye’de özellikli ortaö�retim kurumlar�na ve
üniversitelere ö�rencilerin yerle�tirilmesi için akademik seçicilik kullan�lmaktad�r.
Üniversiteler için yap�lan yerle�tirme s�nav� yüksekö�retimde kapasitenin s�n�rl�
olmas�ndan kaynaklanmakta iken ortaö�retimde durum biraz daha farkl�d�r.
Ortaö�retim düzeyinde daha kaliteli e�itim imkânlar�na sahip olan fen liseleri,
anadolu liseleri, anadolu ö�retmen liseleri, sosyal bilimler liseleri, anadolu meslek
liseleri vb. okullara ö�rencilerin yerle�tirilmesi için akademik seçicilik
kullan�lmaktad�r. Dolay�s�yla bu çal��mada akademik seçicili�in zorunluluk arz etti�i
yüksekö�retimdeki uygulamalara de�inilmemi�, ortaö�retimdeki uygulamalar
incelenmi�tir.
Türkiye’de ortaö�retimde s�navla ö�renci alan okul türlerine yerle�tirmenin
yap�lmas� amac�yla 2009 y�l�ndan önce ilkö�retim sekizinci s�n�f ö�rencileri için
Ortaö�retim Kurumlar� S�nav� (OKS) yap�lmaktayd�. Milli E�itim Bakanl���
ö�rencilerin akademik becerilerini tek bir s�navla ölçmenin sak�ncalar�n� dikkate
65 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
alarak 2009 y�l�ndan itibaren Ortaö�retime Geçi� Sistemini (OGES) uygulamaya
ba�lam��t�r. Ö�rencilerin ortaö�retimdeki özellikli okullara yerle�tirilmesinde esas
al�nacak puanlar�n hesaplanmas� aç�s�ndan OGES iki k�s�mdan olu�maktad�r.
Ö�rencilerin ilkö�retim 6-8. s�n�f�n sonunda girecekleri Seviye Belirleme
S�nav�’ndan (SBS) ald�klar� puanlar ve ö�rencilerin ilkö�retim 6-8. s�n�flardaki not
ortalamalar� yerle�tirmeye esas te�kil eden puan�n hesaplanmas�nda kullan�lmaktad�r.
OGES’in uygulamas� henüz yeni ba�lad���ndan, OKS’nin neden oldu�u okul d���
kurumlara olan talebi azaltmada ve e�itimdeki f�rsat e�itsizliklerini çözmede bu
uygulaman�n ne kadar ba�ar�l� olaca�� bilinmemektedir. Di�er yandan, ilk a�amada
dershaneye devem etme ya��n�n daha da dü�tü�ü bilinmektedir. Ayr�ca ilkö�retimde
müfredatlar�n yenilenmesi ile ortaya ç�kan olumlu etki, okul d��� kurumlara olan
talebin artmas�yla azalmaktad�r.
Ülkeler itibar�yla ‘akademik seçicili�in’ hangi oranda kullan�ld���n�n
belirlenmesi uluslararas� kar��la�t�rma yap�lmas� aç�s�ndan önem ta��maktad�r. PISA
ara�t�rmalar�nda ülkeler itibar�yla okullar�n ne kadar�n�n ö�renci kabulünde s�nav
veya akademik notlar kulland���n�n tespiti yap�lm��t�r. �ekil 3.2’den görüldü�ü üzere
akademik seçicili�in kullan�lmas� aç�s�ndan ülkeler farkl�l�k göstermektedir.
Türkiye’de ortaö�retimdeki akademik seçicilik 2006 y�l�nda 2003 y�l�ndakinin
neredeyse iki kat� art�� göstermi� olup art�� gösteren di�er ülkelerden daha fazlad�r.
Bunun en önemli nedeni yabanc� dil a��rl�kl� liselerin anadolu lisesine
dönü�türülmesi ile anadolu liseleri ve anadolu ö�retmen liseleri ba�ta olmak üzere
ortaö�retimde s�navla ö�renci alan okullar�n yayg�nla�mas�d�r. �ekil 3.2’de
görüldü�ü üzere Türkiye’de s�navla ö�renci alan ortaö�retim kurumlar�ndaki 15
ya��ndaki ö�renci say�s� ortaö�retimdeki toplam 15 ya��ndaki ö�renci say�s�n�n
yakla��k olarak yüzde 30’u kadard�r. Ancak, Milli E�itim Bakanl��� s�navla ö�renci
alan okullar�n say�s�n� art�rmaya devam etmektedir. Ortaö�retim düzeyinde e�itim
imkânlar� aç�s�ndan kaliteli okullar�n art�r�lmas� önemlidir. Ancak bu okullar�n hepsi
için giri� s�nav� yap�lmas� yukar�da de�inilen sorunlar� ortaya ç�karmaktad�r.
66
TÜRK�YÜZER�N
�ekil 3.2 Ok
(1) De�erlerö�renci say�Kaynak: OE
Ak
etme zoru
ülkelerde
ücretleri h
gibi sosy
sosyo-eko
e�itim kad
de görüldü
e�itim dü
etti�i oku
Özellikle,
yüksek, m
dü�üktür.
ö�renciler
0102030405060708090
100
�zlanda
Yüz
de
YE’DE E�NDEK� ET
kula Kay�tlar
r akademik ba�s� içindeki oraECD, PISA 20
kademik seç
unlulu�u, re
f�rsat e�it
hemen hem
o-ekonomik
onomik düze
demelerine
ü�ü üzere o
üzeyleri old
l türü ve e
s�navla ö�r
mesleki ve
Bu durum
rin yar���n g
�sveç
�rlanda
�spanya
Danim
arka
��T�M POLTK�LER�
rda Akademi
a�ar�n�n okulaan�n� gösterm
003 ve PISA 2
çicili�in ort
efah düzeyi
sizli�ine n
men tüm aile
k farkl�l�kl
eyi dü�ük ö
(yüksekö�r
ortaö�retim
dukça farkl�
ebeveynlerin
renci alan o
teknik lisel
m, akadem
gerisinde ka
Finlandiya
Yunanistan
Portekiz
�talya
L�T�KALA
ik Notlar�n ve
a kabul için önmektedir. 2006 verilerind
taya ç�kard�
yüksek ve
neden olma
eler taraf�nd
ar�n yükse
ö�rencilerin
retime) geçi
de okul tür
�la�maktad�
nin e�itim
okullardaki
lerdeki çocu
mik seçicili
lmalar�na n
AB
D
Avusturalya
Yeni Zelanda
Birle�ik K
rall�k
200
ARININ FI
e S�navlar�n Ö
nemli oldu�u
den derlenmi�
��� rekabet
sosyo-ekon
amaktad�r.
dan kar��lan
ek oldu�u
n rekabet �a
i� �anslar�n
rleri itibar�y
r. �statistik
düzeyi aras
ö�rencilerin
uklar�n ise
i�in sosyo-
neden olmas
Kanada
Polonya
Belçika
Türkiye
3 2006
RSAT E��
Önemi (PISA
okullardaki ö
�tir.
ile okul d��
nomik fark
Çünkü oku
nabilmekted
ülkelerde
ans�n� ve do
n� azaltmakt
yla ö�rencil
ksel olarak,
s�nda anlam
n ebeveynle
ebeveynler
-ekonomik
s� aç�s�ndan
Meksika
Alm
anya
Lüksemburg
Çek C
umhuriyeti
�TS�ZL���
A 2003, PISA
�renci say�s�n
�� kurumlara
kl�l�klar�n az
ul d��� kur
dir. Ancak
akademik
olay�s�yla d
tad�r. Tablo
erin ebevey
ö�rencinin
ml� bir ili�k
erinin e�itim
rinin e�itim
ko�ullar�
önemlidir.
Slovak Cum
huriyeti
�sviçre
Kore
Macaristan
�
2006)
n�n toplam
a devam
z oldu�u
rumlar�n
Türkiye
seçicilik
daha ileri
3.1’den
ynlerinin
n devam
ki vard�r.
m düzeyi
m düzeyi
yetersiz
Avusturya
Hollanda
Japonya
67 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
Tablo 3.1: Ortaö�retimde Okul Türlerine Göre Ö�rencilerin Ebeveynlerinin E�itim Düzeyi
Ebeveynlerin E�itim Düzeyi
Fen Liseleri
Anadolu Liseleri
Anadolu Meslek Liseleri
Genel Liseler
Meslek Liseleri
Çok Programl�
Liseler Toplam % % % % % % % �lkokul Alt� - 0,9 2,8 4,6 2,5 7,3 4,0 �lkokul 2,9 17,7 27,7 29,7 40,3 46,5 32,5 Ortaokul 2,9 9,1 14,7 20,1 26,3 21,8 20,6 Lise 20,0 35,7 28,9 28,6 23,5 18,2 26,7 MYO 5,7 8,0 10,7 5,1 3,9 4,4 5,2 Üniversite 68,6 28,5 15,3 11,8 3,6 1,8 10,9 Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 (Ki-Kare= 765,3; df=42; sig:0,000; 0.01 düzeyinde anlaml�) Kaynak: PISA 2006 verilerinden derlenmi�tir.
Ortaö�retimdeki ‘akademik seçicilik’ neredeyse tüm ülkelerde daha seçkin
üniversiteler ba�ta olmak üzere yüksekö�retime giri�leri belirlemektedir. Türkiye’de
de ortaö�retime geçi� için yap�lan OKS büyük oranda yüksekö�retime geçi�
yapabilecek ö�rencileri belirlemekte, yüksekö�retime geçi� için yap�lan Ö�renci
Seçme S�nav� (ÖSS) ise söz konusu ö�rencilerin yerle�tirilece�i üniversiteleri
belirlemektedir. Dolay�s�yla, ortaö�retimdeki geçi� sistemi büyük oranda
yüksekö�retime geçi�lerin de belirleyicisi konumundad�r. Türkiye’deki bu olgu
neredeyse okul öncesinden itibaren e�itim ve ö�retim sisteminin üniversite odakl� bir
yap�ya dönü�mesine; ailelerin ve ö�rencilerin tüm çabalar�n� bu yönde sarf
etmelerine neden olmaktad�r. Bununla birlikte Türkiye’deki bu yüksekö�retim odakl�
yap�, mesleki ve teknik e�itimin yeterince geli�ememesine de yol açmaktad�r.
Türkiye’de ortaö�retim sisteminde akademik becerilerin kazand�r�ld��� ve
ö�rencilerini yüksekö�retime haz�rlamay� amaçlayan genel liselerden 2007 itibar�yla
mezun olanlar�n sadece yüzde 8’i yüksekö�retime geçi� yapabilmi�tir. Bu nedenle,
ortaö�retimde özellikli bir liseye yerle�emeyen ö�renciler için yukar�da da bahsi
geçti�i üzere ‘ö�renilmi� çaresizlik’ olarak tan�mlayabilece�imiz bir durum söz
konusu olmaktad�r. Genel ortaö�retimdeki ö�rencilerin büyük bölümünü genel
liselerdeki ö�rencilerin olu�turdu�u dikkate al�nd���nda; herhangi bir özellikli liseye
yerle�ememi� ve kendilerini ba�ar�s�z olarak gören bu ö�rencilerin yüksekö�retime
geçi� konusunda beklentileri ve motivasyonlar� azalmaktad�r. Ayr�ca akademik
seçicili�in artmas�yla beraber genel liselerdeki ö�rencilerin kendilerine örnek
alabilecekleri veya bilgisinden faydalanabilecekleri ö�rencilerin say�s� da
68 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
azalmaktad�r. Bu durum genel liselerdeki ö�rencilerde ilgi kayb�na neden olmakta ve
disiplin sorunlar�n�n ortaya ç�kmas�nda etkili olmaktad�r.
Akademik seçicili�in ortaya ç�kard��� yukar�da de�inilen f�rsat
e�itsizliklerinin yan� s�ra s�navla ö�renci alan okullar�n Türkiye genelinde dengeli
olarak da��lmam�� olmas� da kaliteli e�itim imkanlar�ndan herkesin e�it �ekilde
faydalanmas�n� zorla�t�rmaktad�r (Bkz. �ekil 3.3). S�navla ö�renci alan ortaö�retim
kurumlar�na ba�vurularda herhangi bir mekansal kriter aranmamakla birlikte, adaylar
fen liseleri ve öne ç�kan birkaç anadolu lisesi d���nda kendi �ehri d���nda bulunan
s�navla ö�renci alan ortaö�retim kurumlar�na ba�vurma konusunda çok istekli
olmamaktad�rlar. Bununla beraber ülke genelinde ö�renci hareketlili�i artt�kça hem
ailelerin çocuklar�n� di�er �ehirlere göndermelerinden kaynaklanan maliyetler hem
de kamu aç�s�ndan pansiyon maliyetleri artmaktad�r. K�z çocuklar� s�navla ö�renci
alan okullara yerle�me konusunda ba�ar�l� olsa veya ba�ar�l� olacak potansiyele sahip
olsa dahi ailelerin bir k�sm� k�z çocuklar�n�n ba�ka bir ilde e�itim ve ö�retimine
devam etmesi konusunda çok istekli olmamaktad�r. Dolay�s�yla bu durum k�z
çocuklar� için çoklu bir dezavantaj olu�turmaktad�r.
S�navla ö�renci alan ortaö�retim kurumlar�n�n ülke genelinde dengeli
da��lmamas�n�n yan� s�ra, di�er önemli bir husus ise bu okullar�n genel olarak sosyo-
ekonomik düzeyi dü�ük bölgelerde yo�unlu�unun az olmas�d�r (Bkz. �ekil 3.3).
Dolay�s�yla bölgesel düzeydeki bu farkl�l�klar hem akademik seçicili�in neden
oldu�u f�rsat e�itsizli�i boyutunun katlanarak artmas�na hem de e�itime ayr�lan
kaynaklar�n verimli bir �ekilde kullan�lamamas�na neden olmaktad�r.
69 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
�ekil 3.3 �ller �tibar�yla S�navla Ö�renci Alan Ortaö�retim Okullar�n�n Kontenjanlar�n�n �lkö�retim Mezunlar�na Oran� (2007)
Kaynak: MEB e�itim istatistiklerinden derlenmi�tir
3.3. Okul Seçimi
‘Okul seçimi’ genel olarak, ailelerin çocuklar�n� hangi okula gönderecekleri
konusunda karar verebilmeleri hakk� olarak tan�mlanmaktad�r (OECD, 2007b:62).
E�itim kurumunu seçme hakk� genel olarak yüksekö�retimde daha yayg�n olup
ortaö�retimde ise görece daha azd�r. �lkö�retimde okul seçimi nadir olup tart��mal�
bir konudur. Son y�llarda baz� ülkelerde, ailelerin çocuklar�n�n hangi okula devam
edece�ine kendilerinin karar vermesi yönündeki artan talepleri seçim yap�lan
okullar�n say�s�n� art�rm��t�r. Ayr�ca, baz� ülkelerde rekabeti art�rmas� beklendi�inden
okul seçimi yap�lmas� te�vik edilmi�tir. Bununla beraber okul seçimi de akademik
seçicilik gibi f�rsat e�itli�i aç�s�ndan riskler bar�nd�rmaktad�r. Bu nedenle okul seçimi
tart��ma konusu olmu�tur.
Okul seçme hakk� aileler ve ö�renciler için cazip görünse de, pratikte az
uygulanmaktad�r. Çünkü ailelerin tercih yapacaklar� okul say�s� ço�u zaman
k�s�tl�d�r. Öte yandan, ailelerin okul seçimi yapmalar� her zaman sonucu tek ba��na
belirlemez. Bunun yan�nda okullar�n mevcut kapasitelerinden daha çok ba�vuru
oldu�u zaman okulun seçme k�staslar� da sonucu etkilemektedir.
70 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Okul seçimi normal piyasa ko�ullar�nda okullar aras�ndaki rekabeti art�raca��
temelinde savunma alan� bulmu�tur. Bu varsay�m genel olarak özel okullarda geçerli
olabilmekte iken kamu okullar�nda da geçerli olabilmesi için okullara ortalama ba�ar�
düzeylerine göre bütçe tahsis edilmesi uygulamas�n�n olmas� gerekmektedir. Bununla
beraber okuldaki ö�rencilerin ba�ar� düzeyi her zaman okulun yönetim �ekli ile
belirlenmez. Okulun ö�renci ald��� sosyo-ekonomik ortam�n da etkisi olabilmektedir.
Bu nedenle kamu okullar�nda böylesine bir te�vik mekanizmas� kurmak zordur
(OECD, 2007b:62).
Ailelerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n okul seçimine ili�kin talepleri üzerinde
etkileri bulunmaktad�r (OECD, 2007b:62):
i. Bilgiye Dayal� Talep
Genel olarak ebeveynlerin çocuklar� için talep ettikleri e�itim kendilerinin
e�itim düzeyinden etkilenmektedir. E�itim düzeyi yüksek ebeveynler çocuklar� için
mevcut olan e�itim f�rsatlar� hakk�nda tam bir bilgiye sahiptirler. E�itim düzeyi
dü�ük olan ebeveynlerin çocuklar�n�n sahip olabilece�i e�itim f�rsatlar� hakk�nda
bilgileri s�n�rl� olmaktad�r. Bu nedenle ebeveynleri taraf�ndan yeterince
yönlendirilemeyen çocuklar dezavantajl� bir konuma gelmektedirler. Genel olarak,
e�itim düzeyi yüksek ebeveynler mevcut e�itim f�rsatlar�na ili�kin fark�ndal�klar�n�n
yüksek olmas� nedeniyle çocuklar�n�n devam edece�i program ve okul türünün
tespitinde daha do�ru kararlar verebilmektedirler. Ayr�ca e�itim düzeyi yüksek
ebeveynler çocuklar� için okul ve program tercihlerini daha do�ru yapt���ndan bu
çocuklar e�itim yar���nda daha avantajl� bir konuma gelmektedirler. Dolay�s�yla,
e�itim sistemi içinde karma��k kararlar verilmesi gerekti�inde dezavantajl� çocuklar
için riskler daha çok ortaya ç�kmaktad�r.
ii. Talebin Neden Oldu�u Maliyetler
Ö�renciler ve aileler aras�nda daha kaliteli olarak alg�lanan okullara devam
etmek isteyen ö�renciler için bu okullar herhangi bir yasal giri� ücreti almasalar bile,
ikamet edilen yer okula uzak oldu�unda ula��m maliyeti, farkl� üniforma maliyeti vb.
maliyetler ortaya ç�kmaktad�r. Ayr�ca, talebin çok oldu�u okullara kay�t
71 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
yapt�rabilmek için yasal olmamas�na ra�men ailelerden gönüllülük esas�na dayal�
olarak ba��� yapmalar� talep edilebilmektedir. �rencilerin devam edecekleri okullar
ikametgâhlar�na göre belirlendi�inde söz konusu maliyetler ortadan kalkmaktad�r.
Okula kay�t için ikametgâh k�stas� kullan�lmad���nda, okullar aras�ndaki kalite
farkl�l�klar�na ili�kin alg�lar aileleri ve ö�rencileri kaliteli oldu�u dü�ünülen okullara
yönlendirmektedir. Bu da bir k�s�r döngü halini almakta ve toplum içinde kalitesiz
olarak alg�lanan okullar�n hep öyle kalmas�na neden olmaktad�r.
E�itim kurumlar�na yap�lan kay�tlar�n ikametgâha dayal� olarak yap�lmas�
zorunlulu�u ailelerin okul tercihinde bulunmalar�n� k�s�tlamaktad�r. Dolay�s�yla, bir
ülkede ikametgâha göre yap�lan kay�tlar�n oran� yüksekse, okul seçiminin daha az
oldu�undan bahsedilebilir. Türkiye’de de, 2007-2008 e�itim-ö�retim döneminden
itibaren e-kay�t sistemi ile ilkö�retimde ikametgâha dayal� kay�t sistemi ba�lam��t�r.
�lkö�retim okullar�n�n ö�renci alaca�� bölgeler belirlendikten sonra internet
yard�m�yla aileler çocuklar�n� hangi okula göndermek durumunda olduklar�n�
ö�renebilmektedirler. Bu uygulaman�n servis maliyetlerinin ortadan kalkmas�,
okullar itibar�yla ö�renci say�s�n�n daha dengeli da��lmas� ve küçük ya�taki
çocuklar�n uzak okullara gitmek için zamanlar�n�n kaybolmamas� aç�s�ndan önemli
katk�lar sa�layaca�� beklenmektedir. �lkö�retimde okullara kayd�n ikametgâha göre
yap�lmas� çal��malar� ba�lamakla birlikte bu sistemin d���na ç�k�labilmektedir. “en iyi
okul, en yak�n okuldur” parolas�yla ba�layan çal��malar�n amac�na ula�mas� için,
sistemdeki kontrol mekanizmalar�n�n iyi çal��t�r�lmas� ve ilkö�retim okullar�ndaki
e�itim imkânlar�n�n e�itlenmesi gerekmektedir. Ayn� durum ortaö�retimde
ikametgâha göre ö�renci alan liseler için de geçerlidir.
Ortaö�retimde ise ikametgâha göre ö�renci alan okullar�n say�s� k�s�tl�d�r.
Bunun iki temel nedeni vard�r. Öncelikle, ortaö�retimdeki okullar�n bir k�sm� s�navla
ö�renci ald��� için bu okullar�n ikametgâha göre kay�t yapmas� mümkün
olmamaktad�r. Ancak, Türkiye’de ortaö�retim düzeyindeki s�navla ö�renci alan
okullar�n say�s� azalt�l�rsa bu okullar�n ikametgâha göre ö�renci almas� sa�lanabilir.
�kinci neden ise, ortaö�retim düzeyinde mesleki ve teknik liselerin bulunmas�d�r.
Mesleki ve teknik liselerdeki programlar ilke olarak bölgenin ihtiyaçlar�na göre
72
TÜRK�YÜZER�N
yap�land�r
program�n
programla
için mesle
mesleki ve
PIS
ili�kin bilg
kayd�n ika
oran�nda
al�n�nca b
düzeyinde
Türkiye’d
�ekil 3.4 ÜOran� (PISA
(1) De�erlerö�renci say�Kaynak: OE
0102030405060708090
100B
elçika
Yüz
de
YE’DE E�NDEK� ET
r�ld��� için
n�n bulunm
ara e�it bir �
eki ve teknik
e teknik lise
SA ara�t�rm
gi sunmakta
ametgaha gö
bir art�� o
bu geli�men
e okul seçim
de s�navla ö�
Ülkeler �tibarA 2003, PISA
r kay�tlarda ik�s� içindeki oraECD, PISA 20
Macaristan
Meksika
Hollanda
�talya y
��T�M POLTK�LER�
ö�rencileri
mas� mümk
�ekilde ülke
k e�itim ok
elerde ikam
mas�, ülkele
ad�r. �ekil
öre yap�ld��
lmu�tur. O
nin olumlu
mi oran�n�n
�renci alan
r�yla Kay�tlaA 2006)
kametgah�n önan�n� gösterm
003 ve PISA 2
Slovak Cum
huriyeti Japonya Ç
ek Cum
huriyeti K
ore A
vusturya
L�T�KALA
in ikamet e
kün de�ildi
e genelindek
kullar�nda ok
etgâha göre
er itibar�yla
3.4’te de g
�� okullarda
Okul seçimi
oldu�u söy
n halen çok
okullar�n sa
ar�n �kametg
ncelikli oldu�mektedir. 2006 verilerind
Avusturya
Türkiye A
vusturalya �rlanda Lüksem
burg
2003
ARININ FI
ettikleri her
ir. Mesleki
ki tüm ö�re
kul seçimi y
e kay�t yap�l
okul seçim
örüldü�ü üz
aki ö�rencile
nin ortaya
ylenebilir. A
k yüksek ol
ay�s� artmak
âha Göre Ya
�unu belirten o
den derlenmi�
Lüksemburg
Yeni Zelanda
Danim
arka Portekiz �sveç
2006
RSAT E��
r bölgede h
i ve tekni
encilerin eri
yap�labilme
lmas� mümk
minin hangi
zere Türkiy
erin toplam
ç�kard��� p
Ancak, Türk
ldu�unu söy
ktad�r.
ap�ld��� Oku
okullardaki ö�
�tir.
� Birle�ik K
rall�kA
lmanya
�spanya Y
unanistan
�TS�ZL���
her meslek
ik e�itimde
i�im sa�lay
ektedir. Dol
kün de�ildir
oranda yap
ye’de ortaö�
m ö�renciler
problemler
kiye’de orta
yleyebiliriz
ullardaki Ö�r
�renci say�s�n
Finlandiya K
anada N
orveç �sviçre
�
ki e�itim
eki tüm
abilmesi
ay�s�yla,
r.
p�ld���na
�retimde
içindeki
dikkate
aö�retim
z. Çünkü
rencilerin
n�n toplam
AB
D
Polonya �zlanda
73 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
3.4. Okullar�n Kaynaklar� ve Ö�rencileri �tibar�yla Sosyo-ekonomik Olarak
Farkl�la�mas�
Akademik seçicili�in ve okul seçiminin, f�rsat e�itsizli�i ba�ta olmak üzere
neden oldu�u problemlere yukar�da de�inilmi�tir. Söz konusu iki uygulaman�n da
okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas� üzerinde etkileri bulunmaktad�r.
Okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas�n�n hem ülkedeki e�itimin kalitesi
hem de f�rsat e�itli�ine etkisinin önemi aç�s�ndan daha ayr�nt�l� ele al�nma ihtiyac�
hâs�l olmu�tur.
Okullar�n sosyo-ekonomik olarak birbirinden farkl�la�mas�, e�itim sisteminde
bir farkl�la�t�rma ve seçicilik politikas�n�n olmas�ndan ve/veya farkl� sosyal gruplar�n
farkl� bölgelerde ya�amas� e�iliminden kaynaklanmaktad�r. Türkiye’de ikinci
unsurun da dikkate al�nmas� önemlidir. Ancak, Türkiye’de;
i. Ortaö�retimde 15 okul türünün ve 79 program türünün bulunmas� nedeniyle
okul çe�itlili�inin fazla ve sistemin kar���k olmas�,
ii. Ortaö�retime geçi�lerdeki akademik seçicili�in sosyo-ekonomik ko�ullar�
daha iyi olan ö�rencilere avantaj sa�lamas�,
iii. �lkö�retimde ikametgâha dayal� kay�t sisteminde s�k�nt�lar ya�anmas�,
iv. Ortaö�retimde s�navla ö�renci alan okullar�n say�s�n�n artmas� ve okul
seçiminin halen çok yüksek olmas�,
v. �lkö�retim ve ortaö�retimdeki okullar aras�ndaki kaliteli e�itim imkânlar�n�n
farkl�l�k göstermesi,
gibi unsurlar�n ilk ve ortaö�retimdeki okullar�n sosyo-ekonomik olarak
farkl�la�malar�nda önemli etkenler oldu�u bilinmektedir.
PISA ara�t�rmas�nda okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas� ülkeler
itibar�yla de�erlendirilmi�tir. �ekil 3.5’ten de görüldü�ü üzere okullar aras�ndaki
sosyo-ekonomik farkl�la�ma düzeyini gösteren endeks de�erleri OECD ülkelerinde
farkl�l�k göstermektedir. Daha önce de de�inildi�i üzere akademik seçicilik ve okul
seçiminin okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas�nda önemli etkileri
74
TÜRK�YÜZER�N
bulunmak
ülkelerden
�ekil 3.5: Ü2006)
(1) Endeks Endeks degöstermekteKaynak: OE
Ok
temel nede
i. O
k
PIS
farkl�la�m
olarak e�
bölümlerin
sosyo-eko
etti�i oku
etkili olm
nedeniyle
0,00
0,05
0,10
0,15
0,20
0,25
0,30
0,35
0,40
0,45
0,50
Sosy
o-ek
onom
ik F
arkl
�la�m
a E
ndek
si
YE’DE E�NDEK� ET
ktad�r. Türk
n olup ortala
Ülkeler �tibar
de�eri ülkedee�erinin s�f�redir. ECD, PISA 20
kullar aras�n
en bulunma
Okullar�n
kalitesini olu
SA ara�t�rm
man�n çok ol
�itimin kali
nde de bah
onomik ko�
ulun sosyo-e
aktad�r (Bk
sosyo-eko
Finlandiya N
orveç �sveç D
animarka
��T�M POLTK�LER�
kiye okulla
aman�n üzer
r�yla Okullar
eki okullar�n r olmas� ok
003 ve PISA 2
nda sosyo-e
aktad�r.
sosyo-ekon
umsuz yön
malar� gös
ldu�u ülkel
itesi de dü
hsedildi�i ü
�ullar�yla b
ekonomik k
kz. �ekil 3.
onomik ko�
�zlanda �sviçre Y
eni Zelanda K
anada �rlanda
L�T�KALA
r aras�ndak
rinde bir en
Aras�ndaki S
sosyo-ekonomkullar aras�n
2006 verilerind
ekonomik fa
nomik ola
nde etkilem
stermi�tir k
lerde, ülken
ü�mektedir
üzere ö�ren
belirlenmem
ko�ullar� ke
1). Dolay�s
�ullar� yete
�rlandaH
ollanda A
vusturalya Lüksem
burg �spanya
200
ARININ FI
ki sosyal f
ndeks de�eri
Sosyo-ekonom
mik olarak fanda sosyo-ek
den derlenmi�
arkl�l�klar�n
arak farkl
ektedir.
ki; okullar
nin sosyo-ek
(OECD, 2
cilerin ba�a
mektedir. Ö
endi sosyo-
�yla akadem
ersiz olan
�spanyaJaponya �talya Polonya A
lmanya
3 2006
RSAT E��
farkl�la�man
ine sahiptir.
mik Farkl�la�
arkl�la�ma derkonomik far
�tir.
incelenmes
l�la�mas� ü
r aras�ndak
konomik dü
2007b:57).
ar�s� sadece
�rencinin b
-ekonomik
mik seçicilik
ö�rencileri
Al
Kore
AB
D
Belçika
Çek C
umhuriyeti
�TS�ZL���
n�n yüksek
.
�ma (PISA 20
recesini gösterrkl�l�klar�n o
sini önemli
ülkedeki e
ki sosyo-ek
üzeyinden b
Çal��man�n
e kendi yet
ba�ar�s�nda,
ko�ullar�nd
k veya oku
in sosyo-ek
Avusturya
Türkiye Portekiz Y
unanistan
�
k oldu�u
003, PISA
rmektedir. olmad���n�
k�lan üç
e�itimin
konomik
ba��ms�z
n önceki
tenek ve
, devam
dan daha
ul seçimi
konomik
Slovak Cum
huriyeti M
eksika M
acaristan
75 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
düzeyi dü�ük olan bir okula devam etmek durumunda olmas�, ö�rencinin
dezavantaj�n� daha da art�rmaktad�r. Genel olarak bu durum iki nedenden
kaynaklanmaktad�r. �lk olarak, sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük çocuklar, ba�ar�l� ve
sosyo-ekonomik düzeyi yüksek çocuklar�n oldu�u okullara gidemediklerinden akran
grubu etkisinden faydalanamamaktad�rlar. �kinci etki ise, okuldaki sosyo-ekonomik
düzeyin artmas�yla ailelerin okula yapt�klar� maddi katk�lar� ve okulda verilen
e�itim-ö�retimdeki denetim mekanizmalar� da artmakta, bu da okuldaki e�itimin
kalitesini geli�tirmektedir. Bu iki etkiyle beraber, ba�ar�l� ö�rencilerin ö�renmeleri
daha da h�zlanarak ba�ar�l� ve ba�ar�s�z ö�renciler aras�ndaki fark aç�lmaktad�r.
Dolay�s�yla, Türkiye’de PISA ile ortaya konulan e�itimin kalitesinin yetersiz
olmas�n�n önemli nedenlerinden biri de okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik
farkl�l�klar�n fazla olmas�d�r.
ii. Farkl� sosyo-ekonomik ortamlardan gelen ö�rencilere birlikte e�itim ve
ö�retim yap�lmas� ortak bir kültür ve vatanda�l�k anlay���n�n
kazand�r�lmas� aç�s�ndan önem ta��maktad�r.
Okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas� yönündeki e�ilimin fazla
olmas�, toplumun farkl� kesimlerinin birbirlerine kar�� tahammül etme konusunda
bilinç olu�mas�n� zorla�t�rmaktad�r. 14 ya��ndaki ö�rencilere, bireylerin sosyo-
ekonomik ko�ullar�na göre ayr��t�r�lmas�n�n do�ru oldu�u yönünde verilen mesaj,
çocuklar�n ileri ya�lar�nda da bu yönde bir tutum geli�tirmelerine neden olmaktad�r.
�nsanlar�n, farkl� davran�� ve tutumlara kar�� sayg� gösterememe gelene�i
demokrasinin geli�ememesi yönündeki en büyük engellerden biri olarak kabul
edilmektedir.
iii. Dezavantajl� çocuklar�n sadece belirli baz� okullara yönlendirilmesi bu
okullardaki çal��ma ko�ullar�n� zorla�t�rmaktad�r.
Genel olarak daha nitelikli ö�retmenler dezavantajl� çocuklar�n yo�un oldu�u
okullarda görev almaktan kaç�nmaktad�rlar. Bu durum dezavantajl� çocuklar�n sahip
olduklar� f�rsat e�itsizli�inin artmas�na neden olmaktad�r. Türkiye’de de bu yönde bir
e�ilim vard�r. Örne�in, görece sosyo-ekonomik ko�ullar� iyi olan ö�rencilerin
76 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
bulundu�u fen liseleri ve anadolu liseleri gibi giri� s�nav� ile ö�renci alan okullara,
ö�retmenler s�navla seçilmektedir. Dolay�s�yla nitelikli ö�retmenler bu yönde bir
tercih kullanmaktad�rlar. Ayr�ca, görece sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük ö�rencilerin
bulundu�u mesleki ve teknik ortaö�retim kurumlar�nda ve genel liselerde baz�
nitelikli ö�retmenlerin özel ders verme imkân� bulamamas� gibi nedenlerden dolay�
sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan okullara tayinini ald�rmas� vb. hususlar
Türkiye’de sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük okullardaki ö�retmen kalitesini
dü�ürmekte ve bu durum da bu okullardaki ö�rencilerin mevcut dezavantaj�n�
art�rmaktad�r.
Yukar�da de�inilen hususlar�n, Türkiye’nin gelecek dönemde okullar
aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar� azaltmas� aç�s�ndan önem ta��d��� a�ikârd�r.
Ülkeler itibar�yla, okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas�nda hem akademik
seçicilik hem de okul seçiminin etkisi bulunmakla birlikte, okul seçiminin etkisi daha
fazlad�r (OECD, 2007b:64).
Genel olarak, okul seçiminin daha fazla yap�ld��� ülkelerde okullar�n sosyo-
ekonomik olarak daha fazla birbirinden ayr�ld��� görülmektedir. Okul seçiminden
kaynaklanan okullar aras�ndaki sosyal farkl�la�ma okul seçimi yapmaya olan talebi
art�rmaktad�r. Yani okul seçimi bir k�s�r döngü sürecine girmektedir. Üst gelir
düzeyindeki ailelerin çocuklar�n� özel okullara gönderdi�i dikkate al�nd���nda, bu
durum genel olarak orta gelir düzeyindeki ailelerin, çocuklar�n�n görece sosyo-
ekonomik düzeyi dü�ük çocuklarla ayn� ortamda bulunmas�n� istememelerinden
kaynaklanmaktad�r. Okula kay�tlar�n ikametgâha dayal� olarak de�il de ailelerin
tercihiyle yap�lmas� durumunda, fark�ndal��� yüksek, okullar�n talep etti�i kay�t
ücretlerini ve servis ücretlerini kar��layabilen aileler çocuklar� için nispeten daha
varl�kl� çocuklar�n devam etti�i okullar� seçmektedir. Bu olgu ise okullar aras�ndaki
sosyo-ekonomik farklar�n artmas�na neden olmaktad�r. Çocuklar�n� sosyo-ekonomik
düzeyi daha yüksek okullara göndererek bu okullardaki di�er ö�rencilerin kendi
çocuklar�na katk� sa�layaca�� beklentisi içinde olmak aileler aç�s�ndan arzu edilen bir
durum olmakla birlikte bu durum okullar aras�ndaki kalite farklar�n� ve f�rsat
e�itsizli�ini art�rmaktad�r.
77 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
Di�er yandan akademik seçicili�in yani akademik becerinin okula veya
programlara giri�te bir k�stas olarak kullan�lmas�n�n iki sonucu olabilir. Öncelikle
ö�rencilerin daha önceki e�itim kademesindeki veya merkezi s�navlardaki ba�ar�s�
büyük oranda ö�rencinin sosyo-ekonomik statüsüne göre �ekilleniyorsa okullar
aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar artmaktad�r. Bu durum ö�rencinin ailesinden
daha çok destek almas� ile hem daha önceki e�itim kademesinde hem de merkezi
s�navlarda daha ba�ar�l� olmas�ndan kaynaklan�r. Söz konusu destek, do�ru
yönlendirme, e�itime ili�kin daha iyi imkânlar�n sunulmas�, özel ders al�nmas�n� ve
dershanelere göndermeyi kapsamaktad�r. Bu durumda akademik seçicili�in okullar
aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�la�may� art�rmas� beklenmektedir.
Okullar�n sosyo-ekonomik olarak farkl�la�mas� birçok ülkenin gündeminde
olup bu konuda baz� ülkeler gerekli tedbirleri y�llar önce alm��lard�r. Bu konuda en
önemli e�itim reformunun Kore taraf�ndan yap�ld��� kabul edilmektedir (Baker ve
ark., 2004:33-43).
3.5. Kore Örne�i
Kore, PISA ara�t�rmalar�nda hem OECD ortalamas�n�n üzerinde ba�ar�
gösteren hem de ö�rencilerin sosyo-ekonomik-ko�ullar�n�n ba�ar� üzerindeki
etkisinin ortalaman�n alt�nda oldu�u bir ülkedir. Ayr�ca daha önce de de�inildi�i
üzere Kore’de okullar aras�ndaki ba�ar� farkl�l�klar� OECD ortalamas�n�n alt�ndad�r
(Bkz. �ekil 2.5, Tablo 2.2). Kore son 20 y�lda 25-35 ya� grubu içindeki ortaö�retim
mezunlar�n� en çok art�ran ülke olmu�tur (Bkz. �ekil 2.6). Kore’nin e�itimde
sa�lam�� oldu�u bu ba�ar� rastlant�sal olmay�p, e�itimde ‘e�itleme politikas�’
(equalization policy) olarak tan�mlanan reformu yapmas�yla sa�lanm��t�r. Kore’de
e�itim sisteminin dengeli büyümesi aç�s�ndan e�itlik kavram� önemli bir rol
oynam��t�r (Baker ve ark., 2004:33-43).
Kore’de 1950’li y�llarda ilkö�retimde artan okulla�ma oranlar� ile birlikte
ortaokullara olan talep artm��t�r. Bununla birlikte, ortaokullar�n imkânlar� k�s�tl�
oldu�u için artan talep birtak�m sosyal problemlere neden olmu�tur. �lkö�retimdeki
müfredat ortaokullara yönelik s�navlara haz�rlamaya odaklanm��t�r. S�navlara yönelik
artan rekabet ö�renciler üzerinde büyük bask�lar olu�turmu�tur. 1969 y�l�nda söz
78 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
konusu problemleri ortadan kald�rmak için, ortaokullara giri� s�navlar� kald�r�lm�� ve
ilkokul mezunlar� kendi bölgelerindeki ortaokullara kurayla yerle�tirilmeye
ba�lanm��t�r. Yerle�tirme, ekonomik imkânlar veya di�er sosyo-ekonomik faktörler
taraf�ndan etkilenebilecek olan s�nav sonuçlar� yerine ikametgâha göre yap�ld���ndan
kura çekimi adil bir sistem olarak görülmü�tür. Hemen hemen tüm seçkin
ortaokullar� ortadan kald�ran bu yeni sistem, ö�renciler, veliler ve di�er payda�lar
taraf�ndan çok fazla muhalefet gösterilmeksizin benimsenmi�tir. Ortaokullardaki
giri� s�navlar�n�n kald�r�lmas� ile ortaokullardaki eri�im 1966’daki yüzde 41’lik
düzeyinden 1980’de yüzde 95’e ula�m��t�r. Bu art��ta s�navlar�n kald�r�lmas� ile tüm
ortaokullar�n e�itim kalitesinin e�itlenmesi etkili olmu�tur.
Ortaokullardaki artan ö�renci say�s� ise sonraki dönemde liselere olan talebi
art�rm��t�r. Her lise okula kabulde kendi s�nav�n� yapt��� için ö�renciler kaliteli
liselere girebilmek için okul d��� kurumlara yönelmi�lerdir. Ayr�ca ortaokullar�n
müfredat� s�nav odakl� olmaya ba�lam��t�r. Ö�renciler, yeteneklerine göre s�raland���
için liseler aras�ndaki kalite farkl�l�klar� artm��t�r. Lise düzeyindeki bu sorunu
çözmek için 1974 y�l�nda ‘Lise E�itleme Politikas�’ (High School Equalization
Policy) (HSEP) ad� alt�nda bir reform yap�lm��t�r. Bu reform ile her okulun kendi
s�nav�n� yapmas� yasaklanm�� ve ulusal düzeyde yap�lmaya ba�lan�lan s�nav sadece
meslek liselerini tercih edeceklerin de�erlendirilmesi için kullan�lmaya ba�lam��t�r.
Sübvansiyonlar ve e�itlik politikas� kapsam�ndaki di�er önlemler sayesinde, kamu
okullar� aras�nda veya kamu okullar� ile özel okullar aras�nda görülebilen herhangi
bir kalite fark� bulunmamaktad�r (Dünya Bankas�, 2005:54). Ailelerin daha prestijli
okullar�n bulundu�u bölgelere ta��nmas� ihtimaline kar��l�k birçok prestijli okul
ortadan kald�r�lm��t�r (Kim, 2004:9).
Kore’de ortaö�retim düzeyinde üç farkl� okul türü bulunmaktad�r: genel
liseler, meslek liseleri ve di�er liseler (yabanc� dil, sanat, müzik, spor ve fen liseleri)
(Secondary Education. Ministry of Education, Science and Technology in Korea.
14.04.2008. <http://www.moe.go.kr>).
� Genel Liseler: Bu liselerde ö�rencilere üniversiteye haz�rlayan akademik
e�itim verilmektedir. Bu lise türüne ba�vuranlara istedikleri okul seçme
79 OKUL VE PROGRAMLARDA FARKLILA�TIRMA VE YERLE�T�RME YÖNTEMLER�
imkan� verilmemektedir. Bu liselere girmek isteyen ö�renciler ikamet ettikleri
bölgelerdeki bir genel liseye kurayla yerle�tirilmektedir.
� Meslek Liseleri: Bu liselerde hem genel e�itim hem de tar�m, teknoloji,
ticaret, bal�kç�l�k ve denizbilim, ev idaresi alanlar�nda meslek e�itimi
verilmektedir. Meslek liselerine devam etmek isteyen ö�renciler ulusal
düzeyde yap�lan s�navda veya bazen de ortaokulda ald��� notlarla tercih etti�i
meslek lisesine yerle�tirilmektedir. Böylece herkes istedi�i bir alandaki
meslek lisesine devam etme imkân� bulmaktad�r. Bu liselerdeki müdürler
ö�renci kabulü konusunda daha fazla otonomiye sahiptirler. Ö�renci al�m�nda
ortaokul notlar�n�n veya ulusal s�navdaki skorlar�n kullan�lmas�nda tercih
yapma haklar� bulunmaktad�r.
� Di�er Liseler: 1980 y�l�nda, fen liseleri, spor liseleri, sanat liseleri, sosyal
bilimler liseleri gibi liseler bu alanda üstün yetenekli olan ö�rencilere yönelik
olarak tüm ülke genelinde kurulmu�tur. Bu okullar�n amac� erken ya�ta
yetenekli ö�rencileri seçerek ö�rencilerin potansiyellerini maksimize
etmektir. Ancak bu tür liselerin say�s� k�s�tl�d�r. Örne�in, nüfusu yakla��k
olarak 50 milyon olan ülkede fen liselerinin say�s� ülke geneli itibar�yla
sadece 16 tanedir. Bu okullara ö�renciler s�navla al�nd��� için ‘e�itleme
politikas�ndan’ sap�lan tek ve en önemli uygulamad�r. Söz konusu liselerin
mezunlar�n�n en iyi üniversiteleri kazanabilmeleri bu okullara olan talebi ve
rekabeti art�rm��t�r. Hükümet bu nedenle, üniversitelerin ö�renci
yerle�tirmelerinde kulland�klar� lise notlar�nda lisenin kalitesini dikkate
almamalar� yönünde bir yasak getirmi�tir (Kim, 2001:9).
Kore deneyiminden ç�kar�lan dersler ile birlikte, ‘okul seçimi’ konusunda
dikkatli bir yönetim, mümkün oldu�u kadar akademik seçicilikten kaç�n�lmas� ve
talebi fazla olan okullarda kura gibi yöntemler kullan�lmas� okullar aras�nda benzer
bir sosyal yap� kurulmas� aç�s�ndan büyük önem ta��maktad�r. Bunlara ek olarak mali
gücü zay�f okullara ek kaynaklar aktar�larak okullardaki kaliteli e�itim imkânlar�n�n
e�itlenmesi gerekmektedir. Ayr�ca, sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük okullara daha
fazla kaynak aktar�ld���nda, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ve popüler okullar�n
80 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
daha dengeli bir sosyal yap� kurmak için sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük ö�rencileri
okula çekmekte istekli olmalar� muhtemeldir.
ZORUNLU�TEMEL�E��T�M�N�TAMAMLANMASI�VE�ORTA�RET�ME�GE���
83 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
4. ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE
ORTA�RET�ME GE��
E�itim sisteminin yap�s� mevcut e�itsizlikleri azaltabilir veya art�rabilir. Bu
konuda ba�ar�y� art�rmak için gerekli faktörler özellikle ö�rencilerin okulu terk etme
risklerinin oldu�u noktada bir kademeden di�erine etkili geçi�lerin yap�labilmesi,
ortaö�retimi kayna�t�racak cazip alternatiflerin geli�tirilmesi ve farkl� alanlar
aras�nda geçi� yap�labilecek köprülerin olu�turulmas�n� kapsamaktad�r. �kinci
bölümde de de�inildi�i üzere Lizbon Stratejisi kapsam�nda AB ülkeleri genç nüfus
içinde ortaö�retimi tamamlamadan ayr�lanlar�n oran�n� azaltmaya çal��maktad�r. Bu
kapsamda zorunlu temel e�itimin tamamlanmas�, ortaö�retime geçi�lerin art�r�lmas�,
ortaö�retimde mesleki e�itimin cazibesinin art�r�lmas�, erken yönlendirme ve
rehberlik önemli politika alanlar� durumundad�r.
4.1. Zorunlu Temel E�itimin Tamamlanmas�
1997 y�l�ndaki Temel E�itim Reformu ile zorunlu temel e�itimin süresi sekiz
y�la ç�kar�lm��t�r. Aradan geçen on y�la ra�men halen ilkö�retim ça��nda olup okula
gitmeyen çocuklar bulunmaktad�r. �lkö�retimde, geç kay�tlar, okul terkleri ve k�z
çocuklar�n e�itime eri�imindeki sorunlar okulla�ma oran�n�n istenilen düzeye
yükseltilmesini engelleyen ba�l�ca faktörlerdir.
Milli E�itim Bakanl��� ö�renci say�lar� ve Türkiye �statistik Kurumu (TÜ�K)
ADNKS (Adrese Dayal� Nüfus Kay�t Sistemi) verilerine göre 2008 y�l� itibar�yla
zorunlu ilkö�retim ça��nda (6-13 ya�) olup ilkö�retime devam etmeyen yakla��k 275
bin çocu�un oldu�una önceki bölümlerde de�inilmi�tir. Bu çocuklar aras�nda
113.397 (yüzde 41) erkek ve 162.515 (yüzde 59) k�z çocu�u bulunmaktad�r. �ekil
4.1’den de görüldü�ü üzere ilkö�retimin d���nda kalan çocuklar�n da��l�m� aç�s�ndan
da iller aras�nda farkl�l�klar bulunmaktad�r. ADNKS’de özellikle k�rsal kesimlerde
nüfusun oldu�undan az hesaplanm�� olmas� ihtimali nedeniyle ilkö�retim d���nda
olanlar�n say�s�n�n daha fazla olmas� kuvvetle muhtemeldir.
84 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�ekil 4.1 �llere Göre �lkö�retimde Net Okulla�ma Oranlar� (2008-2009)
Kaynak: MEB e�itim istatistikleri ve T�K ADNKS verilerinden derlenmi�tir
�lkö�retime eri�imde iller aras�ndaki farkl�l�klar temelde k�z çocuklar�n�n
eri�imindeki farkl�l�klar ve k�rsal nüfusun yo�unlu�undaki farkl�l�klardan
kaynaklanmaktad�r.
Okula gitmeyen veya çe�itli sebeplerle gönderilmeyen k�z çocuklar�n e�itim
görmelerini sa�lamak için 2003 y�l�nda ba�lat�lan ‘Haydi K�zlar Okula
Kampanyas�’15 çerçevesinde 280 bin k�z çocu�u okulla�t�r�lm��t�r. Ayr�ca, e-okul ile
Nüfus ve Vatanda�l�k ��leri Genel Müdürlü�ünün adrese dayal� veri taban� verileri
esas al�narak zorunlu e�itim ça��ndaki tüm çocuklar�n okulla�mas�n�n sa�lanmas�
çal��malar� devam etmektedir (MEB, 2007b:191).
K�rsal alanda ya�ayan çocuklar�n e�itime eri�imlerini kolayla�t�rmak için son
y�llarda ta��mal� e�itim ve Yat�l� �lkö�retim Bölge Okullar� (Y�BO) olmak üzere
temelde iki politika üzerinde odaklan�lm��t�r. Milli E�itim Bakanl���, 1739 say�l�
Millî E�itim Kanununun 25. maddesi ve 222 say�l� �lkö�retim ve E�itim Kanununun
9. maddesi hükümleri gere�ince; nüfusu az ve da��n�k olan yerle�im birimlerinde
15 MEB ve UNICEF aras�nda imzalanan protokol çerçevesinde ba�lat�lan kampanya ile, ilgili kamu kurum ve kurulu�lar�, sivil toplum kurulu�lar� ve yerel yönetimlerin kat�l�m ve katk�s� ile, ilkö�retim ça��nda olan (6-14 yas) k�z çocuklar�n�n okulla�ma oranlar�n�n art�r�lmas�, e�itim sistemi d���nda kalan, okulu terk eden ya da devams�zl�k yapan ö�rencilerin ilkö�retime kazand�r�lmas� amaçlanmaktad�r.
ZOR
bulunan i
çocuklar�n
okullar� aç
birimlerin
yapan ok
kavu�turul
ilkö�retim
göre yerle
belirtilen
gerekli dü
yeme�i hi
yararlanan
çok ö�ren
göre daha
devam ed
olmas�d�r.
�ekil 4.2 Y�
(Ö�renci Sa
1) Yat�l� ilköKaynak: ME
0
50.000
100.000
150.000
200.000
250.000
300.000
350.000
400.000
RUNLU TEM
ilkö�retim
na ça�da�
çmaktad�r.
nde bulunan
kullarda bu
lmas�, e�iti
m uygulama
e�im birimin
özelliklere
üzenlemeler
izmetinden
n ö�renci sa
ncinin yarar
a e�itlikçi bi
dip pansiyo
�BO ve Ta��m
ay�s�)
ö�retim bölgeEB e�itim ista
91.934
PansiyonlÖ�renc
MEL E��T
ça��ndaki
ortamlarda
Ayn� �ekild
ilkö�retim
ulunan ö�r
imde f�rsat
as�na devam
ndeki ö�ren
uygunsa,
r yap�lmakt
yararlanma
ay�lar� �eki
lanmas�n� h
ir imkân sa�
onda kalan
mal� �lkö�reti
e okullar�na deatistiklerinden
58.167
0,63
arda�Kalan�ci�Say�s�
Erke
T�M�N TAM
çocuklar i
e�itim-ö�r
de okulu bu
ça��ndaki ç
rencilerin
ve imkân
m edilmekte
ci say�s� ve
ö�rencileri
tad�r. Ta��m
aktad�r. 200
l 4.2’de gö
hem de k�zl
�lamaktad�r
n çocuklar
imdeki Ö�ren
evam eden ö�rderlenmi�tir.
149.05
Yat�l���lkö�Okullar�nd
Sa
k K�z
MAMLANM
le maddi i
retim verm
ulunmayan n
çocuklar ile
daha kalit
e�itli�inin
edir. Ta��m
yerle�im bi
in ta��mal�
mal� e�itim
08-2009 y�l�
sterilmekted
lar�n e�itim
r. Bunun en
içinde k�z
nci Say�s� ve K
rencilerin bir
1
113.787
0,76
�retim�Bölge�daki�Ö�renci�ay�s�
Cinsiyet�
MASI VE O
imkânlardan
ek amac�yl
nüfusu az v
e birle�tirilm
teli e�itim-
sa�lanmas�
al� �lkö�ret
iriminin me
e�itimden
mdeki ö�ren
� itibar�yla
dir. Ta��ma
me eri�imi aç
n önemli ne
zlar�n oran
K�z/Erkek Or
k�sm� pansiyo
353.716
Ta��nan�Ö
Oran�
ORTAÖ�REG
n yoksun
la yat�l� ilk
ve da��n�k y
mi� s�n�f uyg
-ö�retim im
� amac�yla
tim Yönetm
erkez okula
yararlanm
nciler, para
bu uygulam
al� e�itim he
ç�s�ndan Y�
edeni ise Y�
n�n oldukça
ran� (2008-20
(K�z/Erkek
onda kalmakta
329.699
0,93
Ö�renci�Say�s�
8ET�ME GE��
ailelerin
kö�retim
yerle�im
gulamas�
mkân�na
ta��mal�
meli�i’ne
uzakl���
mas� için
as�z ö�le
malardan
em daha
�BO’lara
�BO’lara
a dü�ük
009)
k Oran�)
ad�r.
0,00
0,10
0,20
0,30
0,40
0,50
0,60
0,70
0,80
0,90
1,00
5
86 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�lkö�retim ça��nda olup anne ve babas�n�n bak�m�na ve ilgisine ihtiyaç duyan
6-13 ya��ndaki ö�rencilere Y�BO’larda e�itim ve ö�retim verilmesinin pedagojik
olarak çok uygun olmad��� yönünde ele�tiriler yap�lmaktad�r. Ta��mal� e�itimde ise
küçük ya�taki çocuklar�n zamanlar�n�n yolda geçmesi ve çetin k�� �artlar�nda
aksamalar olmas� gibi dezavantajlar bulunmaktad�r. Ayr�ca bu uygulamalar, ‘en iyi
okul, en yak�n okuldur’ �eklinde geli�tirilen politikayla da ba�da�mamaktad�r.
Ta��mal� e�itim ve Y�BO’lar, köylerdeki birle�tirilmi� s�n�f uygulamalar�na
alternatif olarak yayg�nla�t�r�lm��t�r. Gerek kalk�nma planlar� gerekse y�ll�k
programlarda e�itim politikalar� aras�nda, “birle�tirilmi� s�n�f uygulamas�n�n sona
erdirilmesi” e�itim kalitesinin art�r�lmas� kapsam�nda de�erlendirilmi�tir. Bununla
birlikte, birle�tirilmi� s�n�f, geli�mi� ve geli�mekte olan birçok ülkede ö�renci
nüfusunun az oldu�u yerle�im bölgelerinde ve bazen de pedagojik amaçl� olarak,
örne�in �sveç’te, uygulanmaktad�r. Birle�tirilmi� s�n�f uygulamas� etkili bir �ekilde
uyguland���nda ö�renci ba�ar�s� aç�s�ndan olumlu sonuçlar verebilecek bir uygulama
olup ta��mal� e�itim ve Y�BO gibi di�er alternatiflerin ortaya ç�kard��� sorunlar� da
azaltmaktad�r.
Birle�tirilmi� s�n�f uygulamas�yla ilgili önde gelen örneklerden biri
Kolombiya’da ba�lay�p 2007 y�l� itibar�yla 3 k�tada 16 ülkede uygulanan ‘Yeni Okul’
(Escuela Nueva) modelidir. Bu model genel olarak e�itim altyap�s� ve kaynaklar�n
yetersiz, ö�retmen de�i�ikli�inin s�k, mezun olmadan okuldan ayr�lanlar�n oran�n�n
yüksek ve e�itim ba�ar�s�n�n dü�ük oldu�u yerle�im yerlerinde uygulanmaktad�r.
Model genel olarak dört temel bile�en üzerine dayanmaktad�r. Bunlar yarat�c�
müfredat, etkili ö�retmen e�itimi, topluma sorumluluk verilmesi ve okul-s�n�f
yönetimidir. Modelin uyguland��� s�n�flarda e�itim gören çocuklar�n di�er okullara
devam eden benzer aile özelliklerine sahip çocuklarla kar��la�t�r�ld���nda daha güçlü
demokratik de�erlere sahip olduklar�, s�n�f arkada�lar�yla daha yap�c� ileti�im
kurduklar� ve bili�sel becerileri ölçmeye yönelik s�navlarda daha ba�ar�l� olduklar�
görülmü�tür (Escuela Nueva’s evaluations. Volvamos. 14 Aral�k 2007.
<http://www.volvamos.org/ english/evaluaciones2.php>).
87 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
Türkiye’de ta��mal� e�itim ve Y�BO uygulamalar�n�n geli�tirilmesi ile birlikte
kapat�lan yakla��k 16 bin köy okulu bulunduklar� köyler için büyük önem
ta��maktayd�. Kapat�lan bu okullarda daha öncesinde ba�ta kad�nlar olmak üzere
yeti�kinler için okuma yazma kurslar� düzenlenmekteydi. Kapat�lan bu okullar
aç�larak hem bu e�itimlere devam edilebilir hem de ilkö�retim 5. s�n�fa kadar
birle�tirilmi� s�n�flarda e�itim verilebilir. Ayr�ca, bu okullar�n okul öncesi e�itimin
yayg�nla�t�r�lmas� aç�s�ndan da büyük önemi oldu�u dü�ünülmektedir. Türkiye’de de
birle�tirilmi� s�n�f uygulamalar�n� tamamen kald�rmak yerine bu konudaki iyi
uygulamalar ele al�narak Türkiye’ye özgü bir model geli�tirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu yeni modelde tek ö�retmen yerine k�demli olan ö�retmene destek olacak
bir ö�retmeninde s�n�fta bulunmas� faydal� olabilir. Böylece geride kalan ö�rencilere
takviye yap�lmas� sa�lanabilir.
Milli E�itim Bakanl��� 2008 y�l�nda, zorunlu ö�renim ça��nda olup
ö�renimlerini ya��tlar�yla birlikte zaman�nda yapamam�� olan çocuklar�n, ilkö�retime
devamlar�n� sa�lamas�n� hedefleyen yeti�tirici s�n�f uygulamas�n� ba�latm��t�r.
Yeti�tirici s�n�f uygulamas�na 10-14 ya� grubunda olup okula hiç kay�t yapt�rmam��
çocuklar ile hâlen ilkö�retime kay�tl� olup devams�z duruma dü�mü� veya çe�itli
nedenlerle ilkö�retime geç dâhil edilmi� ve s�n�f tekrar� nedeni d���nda ya��tlar�ndan
en az üç s�n�f geride olan ö�renciler al�nmaktad�r. Bu uygulama kapsam�ndaki
ö�rencilere, ya�lar� ve ö�renim durumlar�na göre belirlenecek yeti�tirici s�n�f
programlar�n� tamamlay�p akranlar�yla beraber e�itim-ö�retim yapmalar� imkân�
verilmektedir. Bu kapsamda mecburi ilkö�retime devam etmeyen çocuklar�n okula
kazand�r�lmalar� için ikna çal��malar�n� yürütecek olan okul müdürü, ö�retmen,
muhtar, imam, sivil toplum kurulu�u temsilcileri ve toplum önderlerine büyük
sorumluluk dü�mektedir.
4.2. Ortaö�retime Geçi�
Günümüz toplumundaki h�zl� de�i�imler, art�k i�gücü piyasas�ndaki birçok i�
için ortaö�retim mezuniyetini minimum k�stas haline getirmi�tir. �kinci bölümde de
de�inildi�i üzere Türkiye’de genç nüfus içindeki ortaö�retim mezunlar�n�n oran�
OECD ve AB ülkelerine göre oldukça yetersiz düzeyde kalm��t�r. Dolay�s�yla,
88 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
zorunlu temel e�itimin tamamlanmas�ndan sonra ortaö�retime geçi�lerin art�r�lmas�
da önem ta��maktad�r. E�itim sisteminin d���na ç�k�lmas�nda, ortaö�retime geçi�
önemli bir k�r�lma noktas� olabilmektedir. �ekil 4.3’den de görüldü�ü üzere
ortaö�retime geçi� oran� iller itibar�yla farkl�l�klar göstermektedir. Özellikle sosyo-
ekonomik geli�mi�lik düzeyi dü�ük illerde ortaö�retime geçi� oranlar� daha dü�ük
kalmaktad�r. �lin sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyi ile ortaö�retime geçi� oran�
aras�nda istatistiksel olarak anlaml� bir ili�ki bulunmaktad�r (Bkz. Ek-1).
�ekil 4.3 �llere Göre Ortaö�retime Geçi� Oranlar� (2008-2009)
Kaynak: Milli E�itim Bakanl��� verilerinden derlenmi�tir
�lin sosyo-ekonomik yap�s� ilkö�retimden ortaö�retime geçi�lerde önemli bir
etken olmakla beraber, erkek ve k�z çocuklar�n�n ortaö�retime geçi�i aras�ndaki fark�
aç�klamamaktad�r. Ortaö�retime geçi� oran�n�n Türkiye ortalamas� olan yüzde
85,2’nin üzerinde oldu�u baz� illerde erkek ve k�z çocuklar�n�n ortaö�retime geçi�leri
aras�nda önemli oranda farkl�l�klar bulunmaktad�r (Bkz. �ekil 4.4). Örne�in, Bolu,
Erzincan ve Çank�r� gibi illerde ilkö�retimden ortaö�retime geçi� oran� Türkiye
ortalamas�n�n üzerinde olmas�na ra�men erkek ve k�z çocuklar�n�n geçi� oran�
aras�nda ortalaman�n üzerinde bir fark bulunmaktad�r. Kars, �anl�urfa ve Van gibi
illerde ortaö�retime geçi�ler ortalaman�n alt�nda ve oldukça dü�ük olup bu durum
hem k�zlar hem de erkekler için geçerlidir. Erkeklerin ortaö�retime geçi�lerinin
k�zlardan daha yüksek oldu�u illerde mesleki ve teknik e�itimin ortaö�retim içindeki
89 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
pay� da yüksektir. Dolay�s�yla, mesleki ve teknik e�itimin erkeklerin ortaö�retime
eri�imi aç�s�ndan bir kald�raç olarak kullan�ld��� ancak k�zlar için bunun
kullan�lamad��� söylenebilir. E�itim düzeyi yüksek kad�nlar�n i�gücüne kat�l�m oran�
da yükseldi�i için özellikle k�zlar�n ortaö�retime eri�iminin art�r�lmas� önem
ta��maktad�r.
�llerin sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyinden ba��ms�z olarak, ortaö�retime
geçi�lerin art�r�lmas� aç�s�ndan erken yönlendirme, mesleki ve teknik ortaö�retimin
geli�tirilmesi ve rehberlik ve dan��manl�k hizmeti konular� önem ta��maktad�r. �lk ve
ortaö�retimde eri�imin art�r�lmas� aç�s�ndan önem ta��yan pansiyon ve �artl� nakit
transferi gibi uygulamalara ise 5. bölümde de�inilmi�tir.
90
TÜ
RK
�YE
’DE
E�
�T�M
PO
L�T
�KA
LA
RIN
IN F
IRSA
T E
��T
S�ZL
���
ÜZE
R�N
DE
K� E
TK
�LE
R�
�eki
l 4.4
�lle
re G
öre
Ort
aö�r
etim
Geç
i� O
ranl
ar� (
2008
-200
9)
Kay
nak:
MEB
e�i
tim is
tatis
tikle
ri ve
TÜ
�K A
DN
KS
veril
erin
den
derle
nmi�
tir.
3025
2015
105
0
Erk
ek v
e K
�zla
r�n
Ort
aö�r
etim
e G
eçi�
Ora
nlar
� Ara
s�nd
aki F
ark
(%)
110
100 90 80 70 60
Ortaö�retime Geçi� Oran� (%)
DÜ
ZCE
OS
MA
N�Y
EK
�L�S
KA
RA
BÜ
K
YA
LOV
A
I�D
IR
AR
DA
HA
N
BA
RTI
N
�IR
NA
K
BA
TMA
N
KIR
IKK
ALE
KA
RA
MA
NB
AY
BU
RT
AK
SA
RA
Y
ZON
GU
LDA
K
YO
ZGA
T
VA
N
U�
AK
�A
NLI
UR
FA
TUN
CE
L�TR
AB
ZON
TOK
AT
TEK
�RD
A�
S�V
AS
S�N
OP
S��R
T
SA
MS
UN
SA
KA
RY
A
R�Z
E
OR
DU N��
DE
NE
V�
EH
�R
MU
�
MU
�LA
MA
RD
�N
K.M
AR
A�
MA
N�S
A
MA
LATY
A
KÜ
TAH
YA
KO
NY
A
KO
CA
EL�
KIR
�E
H�R
KIR
KLA
RE
L�
KA
YS
ER
�
KA
STA
MO
NU
KA
RS
�ZM
�R
�STA
NB
UL
ME
RS
�NISP
AR
TA
HA
TAY
HA
KK
AR
�
GÜ
MÜ
�H
AN
E
G�R
ES
UN
GA
Z�A
NTE
PE
RZU
RU
M
ER
Z�N
CA
N
ELA
ZI�
D�Y
AR
BA
KIR
ÇO
RU
M
ÇA
NK
IRI
ÇA
NA
KK
ALE
BU
RS
AB
UR
DU
R
BO
LU
B�T
L�S
B�N
GÖ
L
B�L
EC
�K
BA
LIK
ES
�R
AY
DIN
AR
TV�N
AN
TALY
A
AN
KA
RA
A�
RI
AFY
ON
AD
IYA
MA
N
AD
AN
A
91 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
4.2.1. Erken yönlendirme
Birçok e�itim sistemi, ö�rencileri farkl� müfredatlar�n uyguland���, devam
edilen program sonunda farkl� yeterliliklerin kazan�ld��� ve yüksekö�retime veya i�e
geçme noktas�nda farkl� beklentilerin olu�tu�u farkl� türdeki e�itimlere ay�rmay�
sa�layan mekanizmalar içermektedir. Genel olarak akademik alanlar yüksekö�retime
daha kolay geçi� sa�lamakta iken mesleki alanlar i�gücü piyasas�ndaki belirli i�lere
geçi�i kolayla�t�rmaktad�r.
Mesleki veya genel e�itime yönlendirme genel olarak ortaokul veya lisede
olmaktad�r. Örne�in, Finlandiya, Norveç ve �sveç gibi ülkelerde mesleki ve genel
e�itime yönlendirme 9 y�ll�k kesintisiz temel e�itimin sonras�nda olmaktad�r. Okullar
aras�ndaki ba�ar� farkl�l�klar�n�n yüksek oldu�u Orta Avrupa’daki Almanya,
Avusturya ve Macaristan gibi baz� ülkelerde ise yönlendirme neredeyse çocukluk
döneminde olmaktad�r. PISA sonuçlar� Orta Avrupa’daki bu ülkelerde e�itimin
kalitesinin ortalaman�n üzerinde oldu�unu göstermekle beraber okullar aras�ndaki
ba�ar� farkl�l�klar�n�n çok oldu�unu ortaya koymu�tur. Bu farkl�l�klar büyük oranda
erken yönlendirmenin neden oldu�u okullar aras�ndaki farkl�l�klardan
kaynaklanmaktad�r (PISA, 2007:274).
Birçok OECD ülkesi zorunlu ve temel e�itimi 15 ya��na kadar uzatm�� ve
ortaokul düzeyinde farkl� alanlara yönlendirmeyi yasaklam��t�r. Kuzey ülkeleri bu
de�i�imi bir nesil önce yapm�� ve bu konuda ilk olmu�lard�r. �spanya bu reformu
1990’lar�n ba��nda yaparak kapsay�c� e�itimi iki y�l daha art�rm��t�r. �spanya’da
ilkokul ve ortaokulu kapsayan zorunlu e�itimin süresi 10 y�l olup mesleki e�itime
yönlendirme 11. s�n�fta yap�lmakta ve lise 2 y�ldan olu�maktad�r. Polonya’n�n 2002
y�l�nda yapt��� e�itim reformunda ise, genel e�itim ve mesleki e�itim aras�nda seçim
yap�lacak ya� 14’ten 15’e ertelenmi�tir. Böylece zorunlu temel e�itimin süresi 9 y�la
ç�kar�lm��t�r. PISA 2000 ve PISA 2006 sonuçlar� kar��la�t�r�ld���nda, Polonya’da
hem ö�rencilerin ortalama ba�ar� düzeyinin artt��� hem de e�itsizli�in azald���
gözlenmi�tir (OECD, 2007b:67).
92 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Gerek PISA ara�t�rmas� gerekse bu alanda yap�lan di�er çal��malar erken
ya�ta ö�rencilerin farkl� okul türü ve farkl� programlara yönlendirilmesinin ö�renci
ba�ar�lar� aras�ndaki fark� açaca�� konusunda birle�mi�lerdir (OECD, 2007c:274).
Ayr�ca, Hanushek ve Wössmann (2005:75) uluslararas� ö�renci de�erlendirme
çal��malar�yla yapt�klar� çal��mada erken yönlendirmenin f�rsat e�itsizli�i ve
verimlilik üzerindeki etkisini incelemi�lerdir. Bu çal��man�n sonuçlar�, erken
yönlendirmenin f�rsat e�itsizli�ini art�rd���n� ve e�itimin geneli aç�s�ndan da bir
verimlilik sa�lamad���n� ortaya koymu�tur.
Türkiye’de, 1997 y�l�nda ‘Temel E�itim Reformu’ ile birlikte zorunlu ve
kesintisiz temel e�itimin süresi sekiz y�la ç�kar�lm�� ve genel ve mesleki e�itime
devam etme karar�n�n lise düzeyinde verilmesi sa�lanm��t�r. Avrupa Birli�i hibesi ve
deste�i ile yürütülen Mesleki E�itimi Güçlendirme Projesi (MEGEP) kapsam�nda
yap�lan çal��malar ile 2005-2006 e�itim ö�retim döneminde ortaö�retimin süresi dört
y�la ç�kar�lm�� ve modüler esasa göre yeniden yap�land�r�lm��t�r. Bu kapsamda
ortaö�retimdeki dokuzuncu s�n�f tüm okul türlerinde ortak ve yönlendirmenin
yap�laca�� bir s�n�f olarak düzenlenmi�tir. Ö�renciler 10. s�n�fta hangi program� takip
edeceklerine, 9. s�n�f sonundaki akademik becerileri, ilgileri ve istekleri
do�rultusunda karar vermektedirler. Genel ve meslek liselerinde, ortak 9. s�n�fa
konulan ‘Tan�t�m ve Yönlendirme’ dersi ile ö�rencilere mesleki ve teknik e�itim ile
akademik alanlar tan�t�lmakta, ilgi ve yönelimlerine uygun meslek seçimini do�ru
olarak yapabilmelerine katk�da bulunulmaya çal���lmaktad�r. Mesleki ve teknik
e�itime devam eden ö�rencilerin 10. s�n�fta meslek alanlar�na, 11. s�n�fta meslek
dal�na ayr�larak ve 12. s�n�fta da bu dallara devam ederek mezun olmalar�
beklenmektedir.
Türkiye’de zorunlu e�itimin süresinin uzat�lmas� ve ortaö�retimde bir y�l�n
ortak olmas� ile yönlendirmenin bir y�l ertelenmesi f�rsat e�itli�i aç�s�ndan olumlu bir
geli�me olmu�tur. Bununla beraber, ortaö�retimdeki 9. s�n�f�n ortak olmas�n�n
e�itimde f�rsat e�itli�ine katk� vermesi beklenmekle birlikte bu katk� ortaö�retime
geçi�lerin oran� nispetinde olacakt�r. �lkö�retimden sonra e�itim sisteminin d���na
ç�k�lmas�n�n önemli nedenlerinden biri de çocuklar�n genel ve mesleki ortaö�retim
93 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
ile yüksekö�retimde kendilerini ne tür f�rsatlar�n bekledi�i konusunda yeterince
bilgilendirilmemesi olarak kabul edilmektedir. Özellikle, ebeveynlerinin e�itim
düzeyi dü�ük ve bu konuda kendilerine rehberlik edecek yeti�kinlerin olmad���
çocuklar bu riskle daha çok kar�� kar��ya kalmaktad�r.
Fransa, �spanya, Finlandiya, �sveç, Almanya ve Avusturya’n�n da aralar�nda
bulundu�u birçok AB ülkesinde, Japonya’da ve Kore’de zorunlu temel e�itimin
süresi en az 9 y�ldan olu�maktad�r. Ayr�ca, birçok ülkede ortaokulun son y�l�
ö�rencileri lisedeki genel veya mesleki e�itim programlar�na haz�rlamay�
amaçlamaktad�r. Örne�in, Fransa’da zorunlu e�itim, 5 y�l� ilkokul, 4 y�l� ortaokul ve
1 y�l� da lise olmak üzere toplam 10 y�ldan olu�makta olup ortaokulun son y�l�nda
genel ve mesleki e�itim programlar�na yönelik yönlendirme yap�lmaktad�r.
Türkiye’de Dünya Bankas� kredisi ile yürütülen Ortaö�retim Projesi
kapsam�nda ortaö�retimin zorunlu e�itime dahil edilerek zorunlu e�itimin süresinin
12 y�la ç�kar�lmas� hedeflenmektedir. Ancak, k�sa vadede ortaö�retimin zorunlu
e�itime dahil edilmesi mevcut kapasite ile çok mümkün görülmemektedir. Bu
nedenle öncelikle zorunlu temel e�itimin süresinin 9 y�la ç�kar�lmas� daha ula��labilir
ve makul bir hedeftir.
Türkiye’de ortaö�retimdeki ortak ve yönlendirme s�n�f� olan 9. s�n�f�n
zorunlu temel e�itime dahil edilmesi durumunda ilkö�retimdeki tüm ö�rencilerin
gelecekteki e�itim f�rsatlar� konusunda daha fazla bilgiye sahip olmalar�
beklenmektedir. Dolay�s�yla, ilkö�retim mezunlar� ortaö�retime devam etme ile
mesleki ve genel e�itim aras�nda seçim yapma konusunda daha sa�l�kl� karar verme
imkan� bulacaklard�r. Ayr�ca, 9. s�n�ftaki bilgi ve ileti�im teknolojileri ile yabanc� dil
dersleri günümüz toplumunda herkesin sahip olmas� gerekti�i becerilerin
kazan�lmas� aç�s�ndan önem ta��maktad�r. Bu nedenle okulla�ma oranlar�n�n daha
yüksek oldu�u ilkö�retimin süresinin 9 y�la uzat�lmas� ile bu becerilerin daha çok
ö�renci taraf�ndan kazan�lmas�n�n sa�lanmas� gerekmektedir. Di�er yandan 9.
s�n�ftaki mevcut tan�t�m ve yönlendirme faaliyetleri yetersizdir. Bu s�n�f genel olarak
genel ve mesleki e�itimde ortak genel kültür derslerinin verildi�i bir s�n�f
görüntüsündedir. Bu s�n�f�n, özellikle çocuklar�n meslekleri ve ilerideki e�itim
94 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
imkânlar�n� tan�malar� aç�s�ndan i�yeri ve e�itim kurumlar� gezileri, mesle�inde
ba�ar�l� ki�ilerle söyle�iler gibi birtak�m faaliyetlerle desteklenmesi gerekmektedir.
4.2.2. Ortaö�retimin program türüne göre yap�land�r�lmas�
Ülkeler genel olarak farkl� ortaö�retim sistemlerini benimsemi�lerdir.
Ortaö�retimde mesleki ve teknik e�itim programlar�n�n birlikte bulundu�u ‘çok
amaçl� liseler’ (comprehensive schools), veya bu programlar�n ayr� okullarda
bulundu�u akademik ve mesleki liseler olabilmektedir. Baz� ülkelerde akademik
liseler, mesleki liseler ve çok amaçl� liseler birlikte de bulunabilmektedir. Yap�lan
ara�t�rmalar bu sistem farkl�l�klar�n�n ülkelerin ortaö�retimdeki f�rsat e�itli�i
üzerinde etkili oldu�unu ortaya koymaktad�r (OECD,2007b:65). Bu konuda yap�lan
di�er bir ara�t�rma ise, ortaö�retimde okul türlerinin çe�itlili�inin artmas�n�n
ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�yla performanslar� aras�ndaki ili�kinin
yükselmesine ve dolay�s�yla f�rsat e�itsizli�ine neden oldu�unu ortaya koymu�tur
(OECD, 2004b:263).
Ortaö�retimi okul türü yerine program türüne göre yap�land�rm�� �sveç ve
Norveç gibi ülkeler hem mesleki e�itimi daha cazip hale getirmeyi ba�arm�� hem de
erken terkleri de büyük oranda azaltm��lard�r (OECD, 2007b:72). Hem �sveç hem de
Norveç mesleki ve teknik e�itimin kalitesini art�rmak için ortaö�retim reformu
yapm��lard�r. Her iki ülkede de hem mesleki e�itimde hem de genel e�itimde
yüksekö�retime geçi� imkân� veren esnek bir ortaö�retim yap�s� bulunmaktad�r.
Ortaö�retim düzeyindeki tüm ö�rencilere teorik ve mesleki e�itimi birle�tiren bir
müfredatla e�itim ve ö�retim yap�lmaktad�r. Her iki ülkede de mesleki e�itim ve
genel e�itim, yatay ve dikey geçi�lerin yap�labildi�i ayn� okul çat�s� alt�nda
verilmektedir. Örne�in, �sveç’te, 3’ü akademik 14’ü de mesleki olmak üzere toplam
17 ortaö�retim alan� vard�r. Yüksekö�retime giri� imkân� aç�s�ndan bu alanlar�n
hepsi e�ittir. Bu alanlardan bir veya birkaç� ayn� okul içinde olabilmekte ve
ö�rencilerin bu alanlar aras�nda geçi� yapmalar� daha kolay olmaktad�r.
Türkiye’de de Kalk�nma Planlar�nda ortaö�retimin program türüne göre
yap�land�r�lmas� do�rultusunda hedefler benimsenmi�tir. Sekizinci Kalk�nma
Plan�nda “ortaö�retimin, okul türü yerine program türünü esas alan bir yap�ya
95 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
kavu�turulaca��”, Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda da “ortaö�retimin, program türünü
esas alan, yatay ve dikey geçi�lere imkân veren, etkin bir rehberlik ve yönlendirme
hizmetini içeren bir yap�ya kavu�turulaca��, programlar�n, geni� tabanl� ve modüler
esasa göre düzenlenece�i” ifade edilmi�tir. Bu çerçevede Milli E�itim Bakanl���
ortaö�retimde okul çe�itlili�inin azalt�lmas�na yönelik yay�nlad��� genelge ile
ortaö�retimde 79 olan okul çe�idini 15’e indirmi�tir. Söz konusu uygulamaya 2009-
2010 e�itim-ö�retim y�l�ndan itibaren 9. s�n�ftan ba�lamak üzere kademeli olarak
geçilecektir. Örne�in, Erkek Teknik Ö�retim Genel Müdürlü�üne ba�l� olarak 35 ad
alt�nda faaliyetini sürdüren mesleki ve teknik ortaö�retim kurumlar� ‘Teknik ve
Endüstri Meslek Lisesi’ ad� alt�nda birle�tirilmi�tir. Buna benzer birle�tirmeler di�er
genel müdürlüklerde de yap�lm��t�r. Bu kapsamda okul türleri, Fen Lisesi, Genel
Lise, Anadolu Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi, Teknik
ve Endüstri Meslek Lisesi, K�z Teknik ve Meslek Lisesi, Otelcilik ve Turizm Meslek
Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi, Anadolu Ö�retmen Lisesi, Anadolu �mam Hatip
Lisesi, Özel E�itim Meslek Lisesi, Sa�l�k Meslek Lisesi, Çok Programl� Lise ve
Mesleki ve Teknik E�itim Merkezi olarak s�n�fland�r�lm��t�r. Öte yandan genelgeden
önceki okul türleri ise yeni uygulamada program türü olmu�tur. Dolay�s�yla
ortaö�retimde okul çe�itli�i yerine program çe�itli�ine geçilmesi konusundaki
anlay�� tabela de�i�ikli�inden ileri gitmemi�tir.
Türkiye’de genel e�itimde 7 (fen bilimleri, sosyal bilimler, türkçe-matematik,
spor, müzik, resim, yabanc� dil) ve mesleki ve teknik e�itimde 50 alan olmak üzere
toplam 57 alana ili�kin e�itim ve ö�retim, 15 okul ve 79 program türünde
yap�lmaktad�r. Ortaö�retimde yatay ve dikey geçi�lere imkân verecek �ekilde
modüler yap�ya geçilmesi için MEGEP ile önemli çal��malar yap�lm��t�r. Örne�in,
10. s�n�f�n sonunda mesleki e�itimden genel e�itime geçmek isteyen ö�renciler,
yönetmelikte belirtilen derslerdeki puan kriterlerini kar��lad�klar�nda genel e�itime
geçebilmektedirler. Ayn� �ekilde, genel e�itimden mesleki e�itime veya mesleki
e�itimin kendi içindeki alanlar�na, fark derslerinin yaz döneminde al�nmas� suretiyle
geçilebilmektedir. Bununla beraber, mesleki ve teknik e�itimde alanlar aras�nda
geçi�leri düzenleyen bir uygulama yoktur. Ayr�ca ortaö�retimin program türü yerine
okul türüne göre yap�land�r�lmas� bu geçi�leri zorla�t�rmaktad�r. E�itimde f�rsat
96 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
e�itli�inin sa�lanmas� için ortaö�retimde yatay ve dikey geçi�lerin daha kolay ve
basit olmas� gerekmektedir. Yatay ve dikey geçi�lerin kolayla�t�r�lmas�, ö�rencilerin
verdikleri yanl�� kararlar� telafi etmelerini sa�lamakta ve e�itimde f�rsat e�itli�ine
katk� vermektedir.
Ortaö�retimde gerçek anlamda program çe�itli�inin sa�lanmas� önemlidir.
Bu ise ancak, ortaö�retim düzeyinde bulunan tüm okullar�n altyap�s� ve bölgenin
ihtiyaçlar� dikkate al�narak hangi okullarda hangi alanlarda e�itim ve ö�retim
yap�labilirli�i yönünde bir strateji geli�tirilmesi ile mümkündür. Bu stratejide
ortaö�retim alanlar� aras�nda yatay ve dikey geçi�lerin de nas�l olaca��n�n net bir
�ekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda genel liselerin sadece genel e�itim
alanlar�nda mesleki ve teknik liselerin ise hem genel hem mesleki e�itim alanlar�nda
e�itim ve ö�retim vermesi sa�lanabilir.16 Bunun yan�nda üstün yetenekli ö�rencilere
yönelik fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, anadolu güzel sanatlar liseleri, yabanc� dil
liseleri ve spor liselerinin bölgeler itibar�yla dengeli da��l�m� sa�lanarak ve s�n�rl�
say�da tutularak korunmas�nda fayda görülmektedir. �ller itibar�yla ilkö�retimden
mezun olan ö�renci say�s�yla orant�l� olarak bu liselerin kontenjanlar�n�n bölgeler
itibar�yla dengeli da��lmas� sa�lanabilir.
4.2.3. Mesleki ve teknik e�itimin cazibesinin art�r�lmas�
Baz� ö�renciler ilkö�retimden sonra ortaö�retim düzeyinde akademik e�itimi
cazip bulmad�klar� için e�itimden ayr�labilmektedir. Ortaö�retimde cazip ve
geli�tirici alternatiflerin olmas� bu ö�rencilere yeni f�rsatlar�n sunulmas� ve erken
terklerin önlenmesi aç�s�ndan önemlidir. E�itlikçilik ilkesi ‘e�itli�i ve çe�itlili�i’
birlikte ba�armay� amaçlamaktad�r. Bu bak�mdan e�it düzeydeki e�itim
programlar�n�n prensip olarak e�it de�eri ve insanlara sundu�u f�rsatlara e�it etkisi
olmal�d�r. Örne�in, ortaö�retimin yüksekö�retime ve i�gücü piyasas�na giri�lerde
e�itlikçi olmas� gerekmektedir. Amaç, tüm çocuklar�n e�it f�rsatlar sunan 16 Türkiye’de nüfusun uygun olmad��� yerlerdeki ö�rencilerin hem mesleki e�itime hem de genel e�itime eri�imlerini kolayla�t�rmak için uygulanan ‘çok programl� liseler’ kendi içinde yatay ve dikey geçi�lere imkan veren bir yap�da olmad��� için bu çerçevede de�erlendirilmesi söz konusu de�ildir. Türkiye’de ‘çok programl� lise’ uygulamas� konusunda Milli E�itim Bakanl���n�n yapt��� çal��malar neticesinde bu okullar�n bir k�sm�n�n kapat�lmas� bir k�sm�n�n da di�er lise türlerine dönü�türülmesi benimsenmi�tir. Uygun bir model olmamas� nedeniyle yeni çok programl� lise projeleri art�k yat�r�m program�na dahil edilmemektedir.
97 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
ortaö�retimi tamamlamas� ve isterlerse hepsinin yüksekö�retime geçi� yapabilecek
f�rsatlara sahip olmas�d�r (Nicaise et al, 2005:15).
Tablo 4.1 Ülkeler �tibar�yla Ortaö�retimde Genel ve Mesleki ve Teknik E�itimin Paylar� (2007)
Genel E�itim
Mesleki ve Teknik E�itim
Toplam Mesleki E�itim
Sadece Okula Dayal� Mesleki
E�itim Okula ve ��e Dayal�
Mesleki E�itim (1) % % % %
Avusturya 22,7 77,3 43,0 34,3 Çek Cumhuriyeti 24,7 75,3 41,3 34,0 Slovak Cumhuriyeti 26,8 73,2 43,4 29,8 Belçika 30,4 69,6 66,2 3,4 Hollanda 32,4 67,6 49,1 18,5 Finlandiya 33,3 66,7 55,3 11,5 Slovenya 35,1 64,9 63,3 1,6 �sviçre 35,2 64,8 5,8 59,0 Lüksemburg 37,7 62,3 48,3 14,0 Avustralya 39,6 60,4 60,4 0,0 �talya 40,2 59,8 59,8 0,0 Norveç 42,5 57,5 42,5 14,9 Almanya 42,6 57,4 15,3 42,2 �sveç 42,9 57,1 57,1 0,0 AB 19 47,0 53,0 37,1 15,9 Danimarka 52,3 47,7 0,5 47,2 Rusya Federasyonu 54,2 45,8 45,8 0,0 OECD 54,3 45,7 31,3 14,4 Polonya 55,7 44,3 38,0 6,4 Fransa 56,2 43,8 31,7 12,1 �spanya 56,6 43,4 41,5 1,9 Birle�ik Krall�k 58,6 41,4 41,4 0,0 Türkiye 63,3 36,7 36,7 0,0 �ili 64,9 35,1 35,1 0,0 �srail 66,1 33,9 30,0 3,9 �zlanda 66,2 33,8 18,2 15,7 �rlanda 66,5 33,5 31,3 2,2 Yunanistan 68,3 31,7 31,7 0,0 Portekiz 68,4 31,6 31,6 0,0 Estonya 68,7 31,3 0,0 31,3 Kore 73,2 26,8 26,8 0,0 Japonya 75,7 24,3 24,3 0,0 Macaristan 76,4 23,6 10,4 13,2 Brezilya 90,6 9,4 9,4 0,0 Meksika 90,6 9,4 9,4 0,0 Kanada 94,5 5,5 5,5 0,0
ABD 100,0 0,0 0 0,0
(1) Ülkeler mesleki e�itimin pay�na göre büyükten küçü�e do�ru s�ralanm��t�r. (2) AB-19 ülkeleri OECD'ye üye olan AB üyesi ülkelerdir. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2009.
98 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Mesleki e�itimin ortaö�retime geçi�leri art�rmada önemli bir görev üstlendi�i
bilinmektedir. Mesleki e�itimin pay�n� ortaö�retim içinde art�rmay� ba�arm�� ülkeler
erken terkleri de büyük oranda azaltmay� ba�arm��lard�r. Bu ülkelerde 20-24 ya�
nüfusu içinde en az ortaö�retim mezunu olanlar�n oran� di�er ülkelere göre daha
yüksektir (OECD, 2007b:71).
Ortaö�retime eri�imin art�r�lmas� aç�s�ndan büyük önem ta��yan mesleki
e�itimin ortaö�retim içindeki pay� aç�s�ndan ülkeler farkl�l�k göstermektedirler (Bkz.
Tablo 4.1). �sveç ve Norveç gibi OECD ortalamas� üzerinde bir mesleki ve teknik
e�itim oran�na sahip ülkeler ortaö�retim düzeyinde mesleki e�itime a��rl�k
vermektedirler. Japonya ve ABD gibi ülkeler ise mesleki e�itimi büyük oranda
yüksekö�retim kademesine kayd�rm��lard�r. Ortaö�retimde, mesleki ve teknik
e�itimin pay� OECD ülkelerinde ortalama olarak yüzde 50 civar�ndad�r.
Türkiye’de de, illerin mesleki ve teknik ortaö�retimdeki geli�mi�lik düzeyi
ortaö�retime geçi�lerde önemli bir etkiye sahiptir. Mesleki ve teknik e�itimdeki
ö�rencilerin ortaö�retimdeki pay� yükseldikçe ilkö�retimden ortaö�retime geçi�ler de
artmaktad�r (Bkz. �ekil 4.5). Bu durum özellikle ortaö�retime geçi�lerin dü�ük
oldu�u bölgelerde eri�imi art�rmak için mesleki e�itimin geli�tirilmesi yönünde bir
politika seçene�i ortaya koymaktad�r.
�lkö�retimden mezun olan ö�rencilerin bir k�sm� yüksekö�retime girme
niyetinde olmay�p daha k�sa süren bir e�itimle i�gücü piyasas�na girmek
isteyebilmektedir. Ancak ildeki mesleki ve teknik e�itim kurumlar�n�n
programlar�n�n ve altyap�s�n�n bölgenin ihtiyaçlar�na göre yap�land�r�lmam�� olmas�
nedeniyle mezunlar i� bulamay�nca, mesleki e�itime devam etme potansiyeli olan
ilkö�retim mezunlar� da mesleki e�itime gitmeme yolunu seçmektedirler. Bu nedenle
iller aras�nda mesleki ve teknik e�itimin ortaö�retimdeki pay� aç�s�ndan önemli
farkl�l�klar bulunmaktad�r (Bkz �ekil 4.6).
99
ZOR
UN
LU T
EMEL
E�
�T�M
�N T
AM
AM
LAN
MA
SI V
E O
RTA
Ö�
RET
�ME
GEÇ
��
�eki
l 4.5
�lle
rde
Mes
leki
E�i
timin
Pay
� ve
Ort
aö�r
etim
e G
eçi�
ler
Ara
s�nda
ki �l
i�ki
(200
8-20
09)
6050
4030
20
Mes
leki
ve
Tekn
ik O
rtaö
�ret
imin
Pay
� (%
)
110
100 90 80 70 60
Ortaö�retime Geçi� Oran� (%)
DÜ
ZCE
OS
MA
N�Y
E
K�L�
S
KAR
ABÜ
K
YALO
VA
I�D
IR
ARD
AHA
N
BAR
TIN
�IR
NA
K
BA
TMAN
KIR
IKK
ALE
KAR
AMA
N
BAY
BUR
T
AKSA
RAY
ZON
GU
LDAK
YO
ZGA
T
VAN
U�
AK
�AN
LIU
RFA
TUN
CEL
�
TRA
BZO
N
TOKA
T
TEK
�RD
A�
S�V
AS
S�N
OP
S��R
T
SAM
SUN
SAKA
RY
A
R�Z
E
OR
DU
N��
DE
NEV
�EH
�R
MU
�
MU
�LA
MA
RD
�N
K.M
AR
A�
MA
N�S
A
MA
LATY
A
KÜ
TAH
YA
KON
YA
KO
CA
EL�
KIR
�EH
�R
KIR
KLA
RE
L�
KAYS
ER
�
KAS
TAM
ON
U
KAR
S
�ZM
�R
�STA
NBU
LM
ERS
�N
ISP
ARTA
HAT
AYH
AKKA
R�
GÜ
MÜ
�HA
NE
G�R
ESU
N
GAZ
�AN
TEP
ESK�
�EH
�R
ER
ZUR
UM
ER
Z�N
CAN
ELA
ZI�
ED
�RN
E
D�Y
ARB
AKIR
DE
N�Z
L�
ÇO
RU
M
ÇAN
KIR
I
ÇAN
AKK
ALE
BUR
SA
BUR
DU
R
BOLU
B�T
L�S
B�N
GÖ
L
B�L
EC
�K
BALI
KES
�R
AYD
IN
AR
TV�N
ANTA
LYA
ANK
ARA
AMA
SYA
A�
RI
AFYO
N
ADIY
AM
AN
ADA
NA
Pear
son
kore
lasy
on=
0,54
, ili�
ki 0
,01
düze
yind
e an
lam
l�d�r.
K
ayna
k: M
EB e
�itim
ista
tistik
lerin
den
derle
nmi�
tir.
100 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�ekil 4.6 �llere Göre Ortaö�retimde Mesleki ve Teknik E�itimin Pay� (2008-2009)
Kaynak: MEB e�itim istatistiklerinden derlenmi�tir.
�llerde mesleki ve teknik e�itimin cazibesinin art�r�lmas�nda yeni kurulan
Mesleki Yeterlilik Kurumunun bir an önce meslek standartlar�n� geli�tirip s�nav ve
belgelendirme faaliyetlerine ba�lamas� gerekmektedir. �llerdeki sanayi ve hizmet
sektörünün meslek standartlar�n�n haz�rlanmas�nda kat�l�m sa�lanmas� önemlidir.
Ayr�ca, MEGEP ile geli�tirilen modüler sistemin tamamlay�c�s� olacak ortaö�retimin
program türüne göre yap�land�r�lmas� çal��malar�n�n tamamlanmas� da önem arz
etmektedir.
Türkiye genelinde k�zlar ve erkekler içindeki mesleki ve teknik e�itime
devam eden ö�rencilerin paylar� aras�nda da farkl�l�k bulunmaktad�r. Ortaö�retimde
erkekler içinde mesleki ve teknik e�itime devam eden ö�rencilerin pay� yüzde 43
iken bu oran k�zlar için yüzde 38,2’dir (Bkz. �ekil 4.7). Mesleki ve teknik e�itimin,
ortaö�retime geçi�lerdeki olumlu etkisi dikkate al�nd���nda k�zlar�n ortaö�retime
geçi�lerde dezavantajl� oldu�u söylenebilir. K�zlara yönelik mesleki ve teknik e�itim
programlar�n�n yeterince geli�tirilememesi k�z ö�rencilerin ortaö�retime geçi�
e�ilimini azaltmaktad�r. Di�er yandan ortaö�retimde k�zlar�n devam oran�n�n erkek
ö�rencilere göre daha yüksek oldu�u okul türleri “Sa�l�k Meslek Lisesi”, “K�z
Teknik ve Meslek Lisesi” ve “Anadolu �mam Hatip Lisesi”dir (Bkz. Tablo 4.2).
101 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
Dolay�s�yla söz konusu okul türlerinin ortaö�retimde k�z okulla�ma oran�n�n dü�ük
oldu�u illerde yayg�nla�t�r�lmas�nda fayda görülmektedir.
Tablo 4.2 Ortaö�retimde Okul Türü �tibar�yla Ö�renci Say�lar� (2008-2009)
Toplam Erkek K�z Ö�renci
Say�s� Oran (%)
Ö�renci Say�s�
Oran (%)
Ö�renci Say�s�
Oran (%)
Genel Ortaö�retim (resmi) 1.799.127 100 909.950 50,58 889.177 49,42 Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, Genel Lise, Sosyal Bilimler Lisesi, Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi
1.739.261 100 878.397 50,50 860.864 49,50
Anadolu Ö�retmen Lisesi 59.866 100 31.553 52,71 28.313 47,29 Mesleki ve Teknik Ortaö�retim (resmi) 1.410.457 100 815.022 57,78 595.435 42,22
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 608.414 100 519.899 85,45 88.515 14,55
K�z Teknik ve Meslek Lisesi 283.166 100 39.661 14,01 243.505 85,99 Anadolu �mam Hatip Lisesi 143.637 100 65.916 45,89 77.721 54,11 Sa�l�k Meslek Lisesi 50.585 100 13.627 26,94 36.958 73,06 Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi 324.655 100 175.919 54,19 148.736 45,81
Türkiye’de mesleki ve teknik e�itime olan talebin yeterince art�r�lamam��
olmas�n�n nedenlerinden biri de mezunlar�n� yüksekö�retime giri�lerde dezavantajl�
duruma dü�üren katsay� uygulamas�d�r. 1999 y�l�nda Yüksek Ö�retim Kurulunun
(YÖK) ald��� kararla mesleki e�itim mezunlar� kendi alanlar�ndaki birkaç bölüm
d���ndaki lisans programlar�na yerle�ememektedir. Söz konusu uygulama ile birlikte
mesleki ve teknik e�itimin oran�nda ciddi bir dü�ü� ya�anm��t�r. Sekizinci Kalk�nma
Plan�nda “üniversitelere giri� s�navlar�nda normal liseler ve mesleki ve teknik liseler
aras�ndaki farkl� de�erlendirilmelerin kald�r�laca��” yönünde konulan hedefe ra�men
bu konuda 2009 y�l�na kadar bir ba�ar� sa�lanamam��t�. Bununla beraber, YÖK 2010
y�l�ndan itibaren yüksekö�retime yerle�tirmede mesleki ve teknik e�itim ile genel
e�itim mezunlar�n�n lisans programlar�na giri�lerinde uygulanan katsay�lardaki
fark�n�n azalt�lmas� yönünde bir düzenleme yapm��t�r. Bu uygulaman�n sonuçlar�n�n
dikkatli bir �ekilde izlenmesi gerekmektedir.
102
TÜRK�YÜZER�N
�ekil 4.7 Y�
Kaynak: ME
20
kurumlar�n
(Meslek
ortaö�retim
olmu�tur.
olumsuz
geçi�lerini
azaltmakta
geli�tirilm
geçi�lerin
geleneksel
http://ec.eu
So
dört y�la
özellikle 2
bir art�� s
25,0
30,0
35,0
40,0
45,0
50,0
Yüz
de
YE’DE E�NDEK� ET
�llar �tibar�yl
EB e�itim ista
01 y�l�nda
ndan mezun
Yüksek O
min ortaö�
Ancak, b
yönde et
in sadece ö
ad�r. Avrup
mesi amac�y
önünün
l engeller
uropa.eu/ed
on olarak, 20
ç�kar�larak
2007-2008
sa�lanm��t�r
44,5
45,847,2 48,4
40,2
42,0
1995
/' 96
1996
/' 97
��T�M POLTK�LER�
la Mesleki ve
atistikleri
yasala�an 4
n olanlara, k
Okulu) s�na
�retim içind
u geli�me
tkilemi�tir.
n lisans pro
pa Komisyo
la, Maastric
aç�lmas� v
rin kald�r
ducation/pol
005-2006 e
modüler e
e�itim ve ö
r. Tüm bu
845,2
43,8
447,5
45,7
42,0 41,1
37
1997
/' 98
1998
/' 99
L�T�KALA
Teknik E�iti
4702 say�l�
kendi alanla
avs�z geçi�
deki pay�n�
Meslek Y
Mesleki
ogramlar�yla
onu, Lizbon
cht Konfera
ve mesleki
r�lmas�n�”
licies/2010/
�itim ve ö�
e�itim prog
ö�retim dön
geli�meler
39,6
37,0
7
41,339,6
7,2
33,5
3
1999
/' 00
2000
/' 01
Toplam
ARININ FI
imin Ortaö�r
Kanun ile
ar�ndaki iki
� hakk� ta
art�rmas� n
Yüksek Ok
e�itim m
a k�s�tlanma
n Stratejisi
ans�nda “me
i e�itim v
benimsem
/doc/maastr
�retim döne
gramlar�n�n
neminde me
re ra�men
0
35,1
32,6
637,7
35,0
31,629,0
2001
/' 02
2002
/' 03
2003
/'04
Erkek
RSAT E��
retimdeki Pay
mesleki ve
i y�ll�k ön li
an�nmas� m
nedeniyle o
kullar�ndaki
mezunlar�n�n
as� mesleki
kapsam�nd
esleki e�itim
ve yüksekö
mi�tir (Avr
richtfigel_en
eminde ise o
uygulanm
esleki e�itim
mesleki e�
34,8
36,3
38,039,7
30,631,8
2003
/' 04
2004
/' 05
2005
/'06
K�z
�TS�ZL���
y� (1996-2009
teknik orta
isans progra
mesleki ve
olumlu bir
ö�renci k
n yüksekö
e�itime ola
da mesleki
mden genel
ö�retim ar
rupa Kom
n.pdf).
ortaö�retim
aya ba�lanm
min pay�nda
�itimin orta
36,336,7
39,5 39,74
32,1 32,9
2005
/ '06
2006
/' 07
2007
/'08
�
9)
aö�retim
amlar�na
e teknik
geli�me
kalitesini
ö�retime
an talebi
e�itimin
l e�itime
ras�ndaki
misyonu,
in süresi
mas� ile
a önemli
aö�retim
39,0
40,841,6
43,0
35,7
38,2
2007
/' 08
2008
/' 09
103 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
içindeki pay� OECD ve AB ortalamas�n�n gerisinde kalmaktad�r. Öte yandan mesleki
e�itimin pay� iller itibar�yla da çok büyük farkl�l�klar göstermektedir.
4.3. Rehberlik ve dan��manl�k
Baz� gençler, e�itim sistemi içinde kendilerini ilgili olmad�klar� bir alanda
bulabilmektedir. Tercih ettikleri alan için yeterli sonuçlar� elde edememeleri, bilgi
eksikli�i veya kritik bir noktada mesleki bir seçim yapmak için haz�r olmamalar� bu
durumun nedenleri aras�ndad�r. Birçok ülkede ö�renciler devam ettikleri alanda ilgili
olmad�klar�n� anlay�nca okulu terk etmektedir. �lke olarak, rehberlik ve dan��manl�k
hizmetleri ö�rencilerin e�itimlerine ve kariyerlerine ili�kin seçim yapmalar�na
yard�mc� olmal�d�r. Ancak rehberlik ve dan��manl�k hizmetlerinin kalitesi ve
yeterlili�i ülkeler itibar�yla veya ülke içinde büyük oranda farkl�la�abilmektedir.
Ayr�ca, okulu terk edecek potansiyel ö�renciler için verilen destek yetersiz düzeyde
de olabilmektedir. Kariyer dan��manl���n�n hem e�itimsel karar verme hem de
meslek seçimi konusunda kapsay�c� olmas� önem ta��maktad�r. Rehberlik ve
dan��manl�k hizmetleri i�gücü piyasas�ndaki f�rsatlar� ve e�itim f�rsatlar�n�
ö�rencilere tan�tma görevini uygun bir �ekilde yapamaz ise hem kaynaklar�n
verimsiz kullan�lmas�na hem de ö�renciler üzerinde psikolojik bask�lar olu�mas�na
neden olacakt�r. Rehberlik ve dan��manl�k hizmetlerinden en çok faydalananlar ise
sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz çocuklar olmaktad�r. Çünkü bu çocuklar
ailelerinden veya çevresindeki di�er yeti�kinlerden bu konuda çok az yard�m
alabilmektedir.
Bireyin e�itim hayat� boyunca alm�� oldu�u derslerin s�n�f geçmek için araç
olmas�ndan ziyade, onun bilinçli yönelmesine kaynakl�k edecek nitelikte olmas�
gerekmektedir. Bu tür bir anlay�� ö�renciler üzerinde olu�abilecek s�n�f geçme
korkusunu da engellemi� olacakt�r. Ö�renciler aras�nda do�u�tan gelen yetenekleri
hususunda farkl�l�klar vard�r. Bu farkl�l�klardan dolay� onlar� e�itim sisteminin d���na
atmak demokrasi ve insan haklar� aç�s�ndan da ça��n gereklerine uymamaktad�r. Her
bireyin bir yetene�i vard�r ve bu yeteneklerin tespit edilerek yönlendirilmesi insan
kaynaklar�n�n verimli kullan�lmas� aç�s�ndan da büyük önem ta��maktad�r.
104 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Mesleklerin tan�t�lmas�n�n, rehberlik ve dan��manl�k hizmetleri kapsam�nda
büyük önemi vard�r. Türkiye’de mesleki ve teknik e�itime olan talebin yeterince
art�r�lamamas�n�n en önemli nedenlerinden biri, edinilen mesleklerin toplum içinde
yeterince sayg� görmemesidir. Mesleklerin yeterince tan�t�lamamas� bu sorunu öne
ç�karmaktad�r. Bu nedenle, Türkiye’de genel veya mesleki e�itime yönelmede; ilgi,
kabiliyet ve yeteneklerden ziyade ö�rencinin sosyo-ekonomik ko�ullar� öne
ç�kmaktad�r. �ekil 4,8’te de görüldü�ü üzere Türkiye’de genel e�itim ve mesleki
e�itimdeki ö�rencilerin matematik becerileri aras�nda bir fark olmakla beraber bu
fark istatistiksel olarak anlaml� de�ildir. OECD ortalamas�nda ise beklendi�i gibi
anlaml� bir fark vard�r. Türkiye’de yüksekö�retimi amaçlayan genel e�itimdeki
ö�rencilerin matematik becerileri mesleki e�itimdekilerle benzer olmas�na ra�men
sosyo-ekonomik ko�ullar� istatistiksel olarak anlaml� �ekilde daha iyidir (Bkz. Ek-1).
Bu durum, Türkiye’de ba�ar� düzeyleri akademik bir e�itim için yetersiz birçok
ö�rencinin mesleki e�itimle kazand�r�lan mesleklere ili�kin toplum içindeki olumsuz
bak�� aç�s� nedeniyle genel e�itime devam etmesinden veya ba�ar�l� ancak sosyo-
ekonomik ko�ullar� yetersiz olmas� nedeniyle yüksekö�retim hayali kuramayan
birçok ö�rencinin mesleki e�itime devam etmesinden kaynaklanabilir. Erken
yönlendirme ve okul çe�itlili�inin yan�nda rehberlik ve dan��manl�k hizmetlerinin de
yetersiz olmas� bu konuda önemli bir etkendir.
105 ZORUNLU TEMEL E��T�M�N TAMAMLANMASI VE ORTA�RET�ME GE��
�ekil 4.8 Ortaö�retimde Genel ve Mesleki E�itimdeki Ö�rencilerin Akademik Becerileri
(1) �statistiksel olarak anlaml� olmayan farklar aç�k renkle gösterilmi�tir. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2006
Ö�renciler ortaö�retime gelmeden önce temel e�itimin ikinci yar�s�nda
sa�l�kl� bir yönlendirme sürecinden geçmelidirler. Ancak bu yöneltme, ö�renciye
belli bir alan� ya da mesle�i dayatmak biçiminde de�il, ö�rencinin gizil güçleriyle
çal��ma ya�am�n�n gerekleri aras�nda bir e�leme yapmaya dönük olmal�d�r.
Dolay�s�yla, özellikle temel e�itimin ikinci yar�s�nda uygulanan teknoloji e�itimi
programlar�nda çocuklara meslekler hakk�nda kapsaml� bir bilgilendirme
yap�lmal�d�r. Bu bilgilendirme, k�sa bir seminer ya da konferans biçiminde olmamal�,
ders kapsam�nda y�l boyu süren ö�renme etkinlikleri olarak düzenlenmelidir. Bu
çerçevede ilkö�retimden itibaren, ö�rencilerin i�gücü piyasas� temsilcileriyle bir
araya getirilmesi ve i�letmelerin ziyaret edilmesi ortaö�retimde ve daha ileri e�itim
kademelerinde do�ru meslek seçimleri ve e�itim kararlar� verilmesi aç�s�ndan önem
ta��maktad�r. Ayr�ca, ö�rencilere her mesle�in önemli oldu�u bilinci a��lanmal�d�r.
Ancak bu konudaki en büyük zorluklardan birisi önceki bölümde de de�inildi�i üzere
e�itim sisteminin büyük ölçüde yüksekö�retime giri� üzerinde odaklanm�� olmas�d�r.
Türkiye’de okullar�n sosyo-ekonomik ve ba�ar� düzeyi aç�s�ndan farkl�la�mas� da
birçok okuldaki ö�rencinin gerçek hayat ile ili�kisinin zay�flamas�na neden olmu�tur.
Bu kapsamda, mesleki e�itime yönelik ötekile�tirme ö�rencilerden politika yap�c�lara
-40
-20
0
20
40
60
80
100
120
140
Hol
land
a
Bel
çika
Kor
e
Yun
anis
tan
Mac
aris
tan
�taly
a
Japo
nya
OEC
D o
rtala
ma
Avu
stur
ya
Türk
iye
Slov
ak C
umhu
riyet
i
Rus
ya F
edar
asyo
nu
Çek
Cum
huriy
eti
�svi
çre
Mek
sika
Porte
kiz
Lüks
embu
rg
Mat
emat
ik B
ecer
isin
deki
Ba�
ar� D
üzey
i Far
k�
Genel ve Mesleki E�itime Devam Eden Ö�rencilerin Matematik Ba�ar� Düzeyleri Aras�ndaki Fark
Genel ve Mesleki E�itime Devam Eden Ö�rencilerin ESKS �le Düzeltilmi� Matematik Ba�ar� Düzeyleri Aras�ndaki Fark
106 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
kadar birçok ki�i taraf�ndan yap�lmaktad�r. Bu nedenle ilkö�retim düzeyinde mesleki
e�itime yönelik olarak yap�lacak bu tür aktiviteler büyük önem ta��maktad�r.
Ö�renciler, temel e�itimdeki bu bilgilendirme sonucunda liselerde uygun
bölümü seçmeli ve seçtikleri bölüm kendilerine uygun de�ilse de�i�tirebilmelidirler.
Bölüm ya da meslek alan� seçerken, ö�renci ad�na ö�retmen ya da anne-baban�n
de�il, ö�rencinin kendisinin karar vermesi ve bu karar�n da bilgilendirmeye dayal�
bir karar olmas� gerekir.
Psikolojik dan��manl�k ve rehberlik hizmetleri, sadece, yönlendirme boyutu
ile tüm ö�rencilerin e�itim sistemi içinde bireysel potansiyellerini ke�fetmeleri ve
geleceklerine ili�kin do�ru seçimler yapmalar� aç�s�ndan önemli de�ildir. Özellikle
dezavantajl� gruplardaki çocuklar�n duygusal geli�imleri, e�itim sisteminde kal��
süreleri ve okuldaki ba�ar�lar� aç�s�ndan bu gruplara yönelik müdahalelerin olmazsa
olmaz bir bile�enidir.
Psikolojik dan��manl�k ve rehberlik hizmetlerine eri�imin ve bu hizmetlerin
kalitesinin art�r�lmas�n�n önündeki en temel engel rehber ö�retmen say�s�n�n
yetersizli�idir. Rehberlik ve ara�t�rma merkezlerinde, ilkö�retim okullar�nda ve
liselerde 12.356 rehber ö�retmen hizmet vermektedir. 2004 y�l� itibar�yla �lkö�retim
düzeyinde: (i) rehber ö�retmenlerin yakla��k yar�s�n�n ilkö�retim okullar�nda
çal��t���, (ii) ilkö�retim okullar�n�n yüzde 73’ünde rehber ö�retmen olmad���, (iii)
ilkö�retim ö�rencilerinin yüzde 41’inin rehber ö�retmen olmayan bir okulda
e�itimlerine devam etti�i, (iv) rehber ö�retmen olan okullarda rehber ö�retmen
ba��na 924 ö�renci dü�tü�ü (v) sekiz ilde il genelinde rehber ö�retmen ba��na dü�en
ö�renci say�s�n�n 2000’den fazla oldu�u görülmektedir (ERG, 2008:50). Dolay�s�yla,
rehberlik ve dan��manl�k hizmetlerinin daha etkin olarak yap�labilmesi için personel
a��n�n kapat�lmas� gerekmektedir.
E��T�ME�AYRILAN�KAYNAKLARIN�ÖNCEL�KLEND�R�LMES��VE�FIRSAT�E��TL���N�N��ZLENMES�NE�YÖNEL�K�ÇIKTILARIN�BEL�RLENMES��
109 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
5. E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN
BEL�RLENMES�
Bu bölümde, e�itime ayr�lan kaynaklar�n farkl� kademeler, bölgeler ve
bireyler aras�nda ne yönde da��t�ld��� incelenmi� ve bunlar�n neden oldu�u f�rsat
e�itsizlikleri ele al�nm��t�r.
E�itime ayr�lan kaynaklar�n da��t�m�ndan sorumlu olan politikac�lar�n ve
bürokratlar�n en çok kar��la�t�klar� sorun, bu kaynaklar�n e�itimdeki farkl� sektörlere,
farkl� bölgelere, farkl� okullara ve farkl� sosyo-ekonomik ko�ullar� olan ö�rencilere
hangi nispette da��t�lmas� gerekti�idir. Bununla beraber, kaynak da��t�m�nda
önceliklendirme yap�lmas�ndan, farkl� ç�kar gruplar�n� memnun etmeyebilece�inden
dolay� ço�u zaman kaç�n�lmaktad�r. Bunun temel sonucu, e�itimdeki farkl� sektörler
için öngörülen bütçelerin birbirinden ba��ms�z olarak ele al�nmas�d�r. Örne�in, bütçe
imkânlar� s�n�rl� oldu�unda, yüksekö�retimde kapasitenin art�r�lmas�n� söylemek
veya bu yönde bir politika geli�tirmek bu kapasite art���n�n maliyetini kar��lamak için
temel e�itimde nelerden vazgeçilece�ini söylemekten daha kolay olmaktad�r.
E�itimde her �eyin öncelikli olmas� mümkün de�ildir. Bununla beraber, farkl� ç�kar
gruplar�ndan gelecek olan tepkilere ra�men e�itime ayr�lan kaynaklar�n f�rsat
e�itli�inin ve verimlili�in sa�lanmas� amac�yla kullan�lmas� büyük önem
ta��maktad�r.
Bu bölümde, Türkiye’de e�itimde f�rsat e�itli�inin art�r�lmas� için e�itime
ayr�lan kaynaklar�n uygun bir önceliklendirme ile da��t�l�p da��t�lmad��� ele
al�nm��t�r. Ayr�ca e�itime ayr�lan kaynaklar neticesinde ula��lmak istenen hedefleri
belirlerken nelere dikkat edilmesi gerekti�i üzerinde durulmu�tur.
5.1. E�itim Kademelerine Göre Kaynak Tahsisi
E�itim sistemlerinin kar��la�t��� en önemli zorluklardan birisi, e�itime ayr�lan
kaynaklar�n kademeler itibar�yla nas�l da��t�lmas� gerekti�idir. Bu kapsamda,
Kalk�nma Planlar�nda da e�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas�na yönelik olarak
vurgu yap�lm��t�r. Yedinci Kalk�nma Plan�nda; toplumsal faydan�n büyük oldu�u
110 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
zorunlu e�itimin devlet taraf�ndan üstlenilmesi, bireysel faydan�n nispeten büyük
oldu�u daha üst e�itim kademelerinde hizmetten yararlananlar�n hizmetin bedelini
ödemesinin sa�lanaca�� ve bu yap�n�n, f�rsat e�itli�i aç�s�ndan ödeme gücü olmayan
ö�rencilerin hizmetten yararlanabilmesini sa�lamak üzere özel kesimin de katk�s�yla
dar gelirli aile çocuklar�ndan ba�lanarak kredi ve burs sistemiyle desteklenmesi
hedeflemi�tir (DPT, 1996:30). Ayr�ca, Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda; e�itime
ayr�lan özel kaynaklar�n e�itimde f�rsat e�itli�ine imkan sa�layacak �ekilde
yönlendirilece�i, bütün e�itim kademelerinde özel sektörün pay�n�n art�r�laca��,
kamu kaynaklar�n�n en fazla ihtiyaç duyan kesimlere yönlendirilmesinin sa�lanaca��
ifade edilmi�tir (DPT, 2006:87).
5.1.1. E�itim kademelerinin önceli�i
Öncelik, kaynaklar�n hedeflenen amaçlar için kullan�lmas�nda gösterilen istek
düzeyi olarak tan�mlanabilir. Bu kaynaklar, her zaman sadece mali kaynaklar�
içermemektedir. Örne�in, politik risklerin üstlenilmesi olarak tan�mlanan politik
sermaye de bu kaynaklar aras�nda say�lmaktad�r. Çok ihtiyaç duyulan bir reform,
di�er hedeflerden k�smen taviz verilmeden gerçekle�tirilemeyebilir. Popülist
olmayan ancak ihtiyaç duyulan reformlar�n yap�lmas� ancak demokrasinin kökle�ti�i
ve yerle�ti�i ülkelerde mümkündür. Öte yandan, hükümetler bazen yeniden seçilme
kayg�s�yla söz konusu reformlar� yapma konusunda yeterince istekli olmayabilirler.
Bu nedenle, önceliklerin çok aç�k bir �ekilde belirlenmesi önem ta��maktad�r.
E�itimin farkl� sektörleri aras�nda bütçe aç�s�ndan bir önceliklendirme
yapmada, e�itime yönlendirilecek ek kaynaklar�n verimlilik ve f�rsat e�itli�i
aç�s�ndan marjinal faydas� belirleyici olmaktad�r. �kinci bölümde de de�inildi�i
üzere, e�itimin temel kademelerine yap�lan kamu harcamas�n�n sosyo-ekonomik
düzeyi dü�ük olanlar aç�s�ndan faydas� daha çok oldu�undan (Bkz. �ekil 1.1), bu
yönde yap�lan bir önceliklendirmenin f�rsat e�itli�ine katk�s� da fazla olmaktad�r.
Verimlilik aç�s�ndan bak�ld���nda ise, Hanushek ve Wössmann (2007:34)’�n
çal��mas� bu konuda önemli bulgulara ula�m��t�r. Bu çal��mada genel olarak
ülkelerin son 40 y�ll�k dönemde gerçekle�tirmi� olduklar� büyümenin, e�itimde
kalma süresi ve e�itimin kalitesi ile olan ili�kisi ara�t�r�lm��t�r. Ara�t�rman�n
111 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
sonuçlar�na göre, örgün e�itimde kalma süresi ile ölçülen e�itimdeki nicel art��lar�n
ülkelerin büyüme oranlar�na etkisinin oldukça az oldu�u, bununla beraber ülkelerin
uluslararas� ö�renci de�erlendirmelerinde ald�klar� skorlar ile ölçülen e�itimin
kalitesinin ekonomik büyümeye etkisinin daha fazla oldu�u gözlenmi�tir (Bkz. �ekil
5.1). Dolay�s�yla, örne�in kendini ifade edebilme becerisi gibi uluslararas�
standartlarda temel becerileri kazanmam�� ortaö�retim mezunlar�n�n yüksekö�retime
devam etmesinin ekonomik büyümeye etkisinin az oldu�u söylenebilir. Bu nedenle,
temel e�itimde sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan ba��ms�z olarak tüm ö�rencilerin
kaliteli e�itim f�rsatlar�na eri�mesi önem arz etmektedir.
�ekil 5.1 E�itimde Nicel ve Nitel Geli�melerin Ekonomik Büyümeye Etkisi
Kaynak: Hanushek ve Wössmann (2007:35)
E�itimde f�rsat e�itli�i ve verimlili�i sa�lamada, kamu harcamalar�n�n
önceliklendirilmesinin önemli bir fonksiyonu bulunmaktad�r. Y�llar itibar�yla
bütçeden e�itim sektörlerine ayr�lan paylar öncelikli sektörlerin hangileri oldu�una
ili�kin z�mni bir gösterge olarak kabul edilebilir. Genel olarak, sektörler aras�nda
öncelik belirlenmesi, bu �ekilde z�mni olarak kalmaktad�r. Bunun nedeni ise daha az
kaynak aktar�lan sektörün önceli�inin daha az oldu�unu sarih olarak aç�klamak
zordur.
20 y�l önce geli�mekte olan ülkeler aras�nda yer alan Kore’nin e�itim
politikalar� içinde en fazla övülen ve ba�ar�ya ula�m�� politikas�, kamu harcamalar�n�
yüksekö�retim yerine ilkö�retim düzeyine yo�unla�t�rm�� olmas�d�r. Dünya Bankas�
taraf�ndan da geli�mekte olan ülkeler için önerilen bu ba�ar�l� model, bu ülkelerin
Ekon
omik
Büy
üme
Ekon
omik
Büy
üme
Ortalama E�itim Süresi Uluslararas� Test Skorlar�
112 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
e�itim bütçelerini büyük oranda temel e�itim kademelerine aktarmas�n�
öngörmektedir. Kore, temel e�itimde hem eri�imi hem de kaliteyi art�rmak için
önceli�i bu alana vermi�, yüksekö�retime olan talebin ise özel sektör taraf�ndan
kar��lanmas�n� sa�lam��t�r. �lkö�retim düzeyine yap�lan bu yo�un yat�r�m ile
okulla�ma oranlar� 1960’lar�n ba��nda yüzde 90’lar� geçmi�tir (Baker et al, 2004:39).
Kore’nin son 20 y�lda ortaö�retim mezunlar�n�n oran�n� en fazla art�ran, PISA
ara�t�rmas�nda her üç beceri düzeyinde de ilk üç s�rada yer alan ve ö�rencilerin
sosyo-ekonomik düzeylerinin ba�ar�s� üzerindeki etkisinin dü�ük oldu�u bir ülke
olmas�n�n arkas�nda yatan temel politikan�n bu oldu�u söylenebilir.
Türkiye’de de son 10 y�lda merkezi yönetim bütçesi e�itim yat�r�mlar�
artmakla birlikte, e�itimin temel kademelerine yap�lan yat�r�m�n oran� azalm��t�r
(Bkz. �ekil 5.2). Yüksekö�retimdeki kapasite art���n�n kamu kaynaklar�yla finanse
edilmesi bu sonucu ortaya ç�karm��t�r. E�itimin temel kademelerinde yüzde yüz
okulla�ma oranlar�n� ba�arm�� geli�mi� ülkeler için, ilave kaynaklar�n
yüksekö�retime kayd�r�lmas� anlaml� bir politikad�r. Bununla beraber, Türkiye gibi
temel e�itim kademelerinde henüz yüzde yüz eri�im sa�layamam�� ve hatta kalite
bak�m�ndan da çok ciddi sorunlar� olan geli�mekte olan ülkelerin, e�itime ili�kin
kaynaklar�n� f�rsat e�itli�ini sa�lama konusunda daha çok etkisi oldu�u bilinen
e�itimin temel kademelerine yönlendirmesi önem ta��maktad�r.
E
�ekil 5.2 YDa��l�m� (1
(1) Milli E�(2) YÖK, ünKaynak: DP
E�
bask�lara b
ülkenin yü
ba��na har
tüm ülkel
yüksekö�r
ö�retmen
ücretlerini
�e
harcamala
oran di�e
sadece kam
sa�lama k
harcama
etkilemekt
0
500.000
1.000.000
1.500.000
2.000.000
2.500.000
3.000.000
Bin
TL
E��T�ME AFIRS
Y�llara Göre 999-2009)
itim Bakanl��niversiteler vePT verilerinden
�itim kadem
ba�l� olabil
üksekö�reti
rcamalar�n
lerde, e�iti
retime do�r
ba��na ö�re
in yüksek o
kil 5.3’ten d
ar ilkö�retim
er ülkeler i
mu harcam
konusunda
e�itimin
tedir. Türk
0
0
0
0
0
0
0
1999 20
MEB (1)
AYRILAN SAT E��TL
Merkezi Yö
�� yat�r�mlar� oe Yurt-Kur yatn derlenmi�tir
meleri itiba
ir. Örne�in
ime daha fa
yorumlanm
m harcama
ru bu harca
enci say�lar�
lmas� bu art
de görüldü�
mdeki ö�ren
ile kar��la�
malar�n� kaps
etkisinin
hem kalit
kiye’de yük
000 2001 20
YÖK+Ü
KAYNAKL���N�N �ZL
önetim Bütçe
okul öncesi e�t�r�mlar� yükser.
ar�yla, harc
, genç yeti�
azla harcam
mas� daha d
alar� ya�la
amalar tedri
�n�n dü�mes
t��ta etkili o
�ü üzere; Tü
nci ba��na h
�t�r�ld���nda
sad��� için
s�n�rl� oldu
esini hem
ksekö�retim
002 2003 2
Üniversiteler+
LARIN ÖNLENMES�N
e E�itim Yat
�itim, ilkö�retiekö�retimi ka
amalarda o
�kinlerin faz
ma yapmas�
do�ru sonuç
beraber yü
icen artmak
si ve yüksek
olabilir.
ürkiye’de yü
harcamalar�n
a oldukça y
sonuç daha
u�u bilinen
de f�rsa
mde özel se
2004 2005
+Yurt-Kur (2)
NCEL�KLENNE YÖNEL
t�r�mlar��n�n
im ve ortaö�rapsamaktad�r.
olu�an fark
zla ve çocuk
do�ald�r. D
çlar vermek
ükselmekte
ktad�r. Örne
kö�retimdek
üksekö�reti
n yakla��k o
yüksektir.
a da çarp�c�
n yüksekö�
at e�itli�ini
ektörün pay
2006 2007
) Yükse
ND�R�LMEL�K ÇIKTILBEL�RLEN
Kademeler
etimi kapsama
kl�l�klar dem
klar�n az ol
Dolays�yla,
ktedir. Gene
dir. �lkö�re
e�in, ortaö�
ki e�itici pe
imde ö�renc
olarak 4 kat
Veriler Tü
�d�r. F�rsat e
�retime yap
i olumsuz
y�n�n art�r�l
2008 2009
kö�retimin Pa
1ES� VE LARIN NMES�
�tibar�yla
aktad�r.
mografik
du�u bir
ö�renci
el olarak
etimden,
�retimde
ersonelin
ci ba��na
t�d�r. Bu
ürkiye’de
e�itli�ini
p�lan bu
z yönde
mas� ve
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
Yüz
de
ay�
13
114 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
kamu kaynaklar�n�n mümkün oldu�u kadar e�itimin ilk kademelerine
yönlendirilmesi f�rsat e�itsizli�ini azaltmak aç�s�ndan bir politika seçene�i olarak
ortaya ç�kmaktad�r.
�ekil 5.3 Ortaö�retimde ve Yüksekö�retimde Ö�renci Ba��na Yap�lan Harcamalar�n �lkö�retimde Yap�lan Harcamalara Oran� (2004)
1. Sadece kamu kurumlar�. 2. Baz� e�itim kademeleri di�er kademeler içinde yer alm��t�r. 3. �lkö�retime yap�lan harcamada endeks de�eri 100 olarak al�nm��t�r. Kaynak: OECD Education at a Glance 2007.
Son 10 y�lda, birçok ülkede yüksekö�retimdeki ö�renci say�s�nda önemli
art��lar olmu�tur. Baz� ülkelerde bu art��lar yüzde 50’nin üzerine ç�kmaktad�r (Bkz.
�ekil 5.4). Baz� ülkeler, yüksekö�retimdeki ö�renci art��� oran�nda harcamalar� da
art�rm��t�r. Baz� ülkelerde yüksekö�retimdeki ö�renci art���n�n yaratt��� bask�
harcamalar k�s�larak hafifletilmi�tir. Veriler, kamu ve özel harcama ayr�m�n�
yapmad��� için yüksekö�retimdeki ö�renci art���n�n getirmi� oldu�u yükün ne
kadar�n�n özel sektör taraf�ndan kar��land��� konusunda bir yorum yap�lamam��t�r.
Bununla beraber, Türkiye, Yunanistan’dan sonra harcama ve ö�renci art��� aras�ndaki
fark�n en fazla oldu�u ikinci ülkedir. Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Brezilya ve
Polonya gibi ülkeler ise yüksekö�retimdeki ö�renci say�s� art���n� kaynaklar� daha
verimli kullanarak gerçekle�tirmi�tir.
50
100
150
200
250
300
350
400
450
Bre
zily
a 1
Türk
iye
1
Mek
sika �ili
Slov
ak C
umhu
riyet
i 2
�svi
çre
1
AB
D
Alm
anya
Avu
stur
alya
Çek
Cum
huriy
eti
Finl
andi
ya
Hol
land
a
�sra
il
�sve
ç
Fran
sa
Birl
e�ik
Kra
ll�k
�spa
nya
�rla
nda
Dan
imar
ka
Japo
nya
Mac
aris
tan
1
Avu
stur
ya
Bel
çika
Nor
veç
Yen
i Zel
anda
Porte
kiz
1
Kor
e
Esto
nya
1
Polo
nya
1
Yun
anis
tan
2
�zla
nda
�taly
a 1
Lüks
embu
rg 1
,2
Endeks Ortaö�retim Yüksekö�retim
115 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
�ekil 5.4 Yüksekö�retimde Harcama ve Ö�renci Art��� (1995-2004)
(Yüzdesel art�� oran�)
(1) 1994 y�l�ndaki harcama miktar� ve ö�renci say�s� 100 birim olarak al�nm��t�r. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2007 verilerinden derlenmi�tir.
�kinci bölümde de�inildi�i üzere, e�itimde meydana gelen nitel ve nicel
geli�meler her zaman f�rsat e�itli�i üzerinde olumlu bir etki yapmayabilir. Türkiye’de
de son dönemde kamu e�itim harcamas�nda meydana gelen art��lar da daha geni�
kitlelerin eri�im sa�lad��� temel e�itime yeterince yönelmedi�i için f�rsat e�itli�i
üzerindeki etkisi s�n�rl� kalm��t�r. Bu nedenle, Türkiye’de e�itim harcamalar�n�n
f�rsat e�itli�ini sa�lamas� daha muhtemel olan sektörlere yönlendirilmesi argüman�
kuvvetlenmektedir. Daha önceki bölümlerde de de�inildi�i üzere, Türkiye’de hem
e�itimin kalitesindeki hem de f�rsat e�itli�indeki yetersizlik dikkate al�nd���nda,
e�itimin temel kademelerinin halen daha öncelikli oldu�u sonucu ortaya ç�kmaktad�r.
5.1.2. Özel harcamalar
Ö�rencilerin ebeveynleri, okul ücretleri, e�itim materyallerinin al�m� vb.
e�itim harcamalar�na ülkeler itibar�yla belirli oranlarda kat�lmaktad�rlar. OECD’ye
üye ülkeler itibar�yla özel harcamalar genel olarak okul öncesi ve yüksekö�retimde
daha fazlad�r. Hanehalk� harcamalar�n�n oran�n�n yüksek oldu�u ülkelerde, sosyo-
ekonomik düzeyi dü�ük aileler üzerinde daha fazla bask� olu�maktad�r.
75
100
125
150
175
200
225
250
275
300
325
Çek
Cum
huriy
eti
Mac
aris
tan
Bre
zily
a
Polo
nya
�sra
il
Birl
e�ik
Kra
ll�k
Port
ekiz
�sve
ç
Avu
stur
alya
Japo
nya
Hol
land
a
Nor
veç
Alm
anya
AB
-19
orta
lam
as�
Finl
andi
ya �ili
OEC
D o
rtal
amas
�
Mek
sika
Slov
ak C
umhu
riyet
i
Avu
stur
ya
Dan
imar
ka
�taly
a
�rlan
da
AB
D
�svi
çre
�spa
nya
Türk
iye
Yuna
nist
an
Harcamadaki Art�� Oran�
�renci Say�s�ndaki Art�� Oran�
116 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Türkiye OECD ülkeleri içinde, özel harcamalar�n en fazla oldu�u üçüncü
ülkedir (Bkz. Tablo 5.1). Ayn� �ekilde, Kore’de de özel harcamalar�n oran� fazlad�r.
Bununla beraber Türkiye ve Kore, söz konusu özel harcamalar�n e�itim kademeleri
aras�nda da��lmas� aç�s�ndan farkl�l�k göstermektedir. Kore’de özel harcamalar
a��rl�kl� olarak yüksekö�retim düzeyinde yo�unla�makta iken, Türkiye’de
yüksekö�retimdeki özel harcamalar�n oran� görece dü�üktür. Türkiye’de ilk ve
ortaö�retimde özel harcamalar�n oran� OECD ve Kore ile kar��la�t�r�ld���nda oldukça
yüksek kalmaktad�r. Ayr�ca, ki�i ba��na dü�en milli gelirin Kore’ye nazaran daha
dü�ük oldu�u dikkate al�nd���nda Türkiye’de özel harcamalar�n pay�n�n yüksek
olmas�n�n aileler üzerinde olu�turdu�u maddi bask�lar daha fazla olmaktad�r. Sonuç
olarak, Türkiye’de özel harcamalar�n hem toplam harcamalar içindeki pay�n�n
yüksek olmas� hem de yüksekö�retim yerine e�itimin temel kademelerinde
yo�unla�m�� olmas� e�itimde f�rsat e�itli�ini olumsuz yönde etkilemektedir.
�ekil 5.5 Kamu ve Özel Harcamalar�n E�itim Kademeleri �tibar�yla Da��l�m� (2002)
(1) Türkiye verisi 2002 y�l�na ait olup TÜ�K E�itim Harcamalar� Ara�t�rmas�ndan derlenmi�tir. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2007.
34 38
8066
8092
67
21
76
66 62
2034
208
33
79
24
0%
10%
20%
30%
40%
50%
60%
70%
80%
90%
100%
Türkiye Kore OECD Türkiye Kore OECD Türkiye Kore OECD
Okulöncesi E�itim �lk ve Ortaö�retim Yüksekö�retim
Kamu Harcamalar� Özel Harcamalar
117 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
Tablo 5.1 Kamu ve Özel E�itim Harcamalar�n�n Görece Oranlar� (2005)
Kamu Harcamalar�
Özel Harcamalar
Toplam Özel Harcamalar
Hanehalk� Harcamalar�
Özel Kurumlar�n Harcamalar�
% % % % �ili 51,6 48,4 46,2 2,2 Kore 60,5 39,5 30,1 9,4 Türkiye (1) 65,0 35,0 33,0 2,0 ABD 68,4 31,6 20,0 11,6 Avustralya 73,0 27,0 20,3 6,7 Japonya 74,2 25,8 23,2 2,6 �srail 76,4 23,6 16,7 6,9 Meksika 80,5 19,5 19,3 0,2 Yeni Zelanda 80,7 19,3 18,8 0,5 Almanya 82,3 17,7 - - Birle�ik Krall�k 83,9 16,1 14,0 2,1 Slovak Cumhuriyeti 84,0 16,0 11,2 4,8 Slovenya 86,3 13,7 11,8 1,9 OECD ortalama 87,0 13,0 �spanya 87,1 12,9 12,1 0,8 Çek Cumhuriyeti 87,3 12,7 9,1 3,6 Polonya 90,1 9,9 9,9 - Hollanda 90,1 9,9 5,9 4,0 �talya 90,4 9,6 7,2 2,4 �zlanda 90,6 9,4 9,4 - Macaristan 90,7 9,3 3,6 5,7 AB-19 ortalama 91,1 8,9 Fransa 91,2 8,8 6,5 2,3 Avusturya 92,8 7,2 4,1 3,2 �rlanda 92,9 7,1 6,6 0,5 Belçika 94,3 5,7 4,8 0,9 Yunanistan 95,3 4,7 4,2 0,5 Danimarka 95,6 4,4 4,4 - �sveç 97,0 3,0 0,1 2,9 Portekiz 97,5 2,5 2,5 - Finlandiya 97,9 2,1 - -
(1) Türkiye verisi 2002 y�l�na ait olup TÜ�K E�itim Harcamalar� Ara�t�rmas�ndan derlenmi�tir. Kaynak: OECD, Education at a Glance 2007.
Türkiye’de özel harcamalar�n yüksek olmas�n�n önemli nedenlerinden biri de
hem ortaö�retime hem de yüksekö�retime giri�teki s�navlar nedeniyle ailelerin
dershaneler ba�ta olmak üzere okul d��� kurumlara yapt��� harcamalard�r. 2002
y�l�nda yap�lan E�itim Harcamalar� Ara�t�rmas�nda ailelerin dershanelere yapt���
harcama 2008 fiyatlar�yla yakla��k 1,4 milyar TL’dir. Bu ara�t�rmaya göre
dershanelere yap�lan harcaman�n toplam e�itim harcamalar�na oran� yüzde 4,5 ve
118 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
toplam hanehalk� harcamalar� içindeki oran� ise yüzde 13,7’dir. Türk E�itim
Derne�inin 2004 y�l� verilerini kullanarak 2005 y�l�nda yapt��� ara�t�rmada ise
dershanelere yap�lan harcaman�n 2008 y�l� fiyatlar�yla yakla��k olarak 2,4 milyar TL
oldu�u saptanm��t�r. Bununla beraber artan dershane say�s� dikkate al�nd���nda söz
konusu harcaman�n bugün itibar�yla çok daha yüksek olmas� kuvvetle muhtemeldir.
Türkiye’de özellikle yüksekö�retime giri� s�nav�na haz�rl�k amac�yla yap�lan
harcamalar�n yüksek olmas� aileler üzerinde ciddi bir bask� olu�tururken, ayn�
zamanda bu alanda önemli bir kaynak potansiyeli oldu�unu da göstermektedir.
Aileler, bu harcamalar� genel olarak örgün ortaö�retim kurumlar�nda verilen
bilgilerin dershanelerde tekrar� için yapmaktad�rlar. Dolay�s�yla paralel bir e�itim
için kaynaklar israf edilmektedir. Bu nedenle, Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda,
ortaö�retim ve yüksekö�retime haz�rl�k dershanelerinin özel okullara
dönü�türülmesine yönelik te�vikler sa�lanaca�� ifade edilmi�tir (DPT, 2006:87).
Türkiye’de özel ortaö�retim kurumlar�ndaki ö�renci say�s� bu düzeydeki
ö�renci say�s�n�n sadece yüzde 3,2’sini olu�turmaktad�r. Dolay�s�yla, kamunun
ortaö�retim düzeyindeki harcama yükü fazlad�r. Bu kapsamda, ortaö�retim
düzeyinde özel okullar�n say�s� art�r�labilirse, kamu kaynaklar�n�n paras�z e�itime
daha fazla ihtiyac� olan kesimlere yönlendirilmesi aç�s�ndan e�itli�i art�r�c� bir
fonksiyonu olacakt�r. Ortaö�retimde özel okullara olan talebin art�r�lmas�
kapsam�nda özel okullara gitmek isteyen ö�rencilerin e�itim maliyetlerinin,
kamudaki ö�renci ba��na dü�en ortalama harcama miktar� oran�nda sübvanse
edilmesi bir seçenek olarak tart���lmal�d�r. Bunun yan�nda, ortaö�retim
kurumlar�ndaki e�itim ve ö�retimin yüksekö�retime yerle�tirmedeki etkisinin
art�r�lmas�, hem dershanelere olan ihtiyac� azaltaca�� hem de özel okullara olan talebi
art�raca�� için üstünde durulmas� gereken bir konudur. Di�er yandan, Türkiye’de
özel okullara olan talebin dü�ük kalmas�n�n en önemli nedenlerinden biri de fen
liseleri ve Anadolu liseleri gibi s�navla ö�renci alan kamu ortaö�retim kurumlar�n�n
birço�unun kalitesinin özel okullardan daha iyi olmas�d�r. Ayr�ca üçüncü bölümde de
de�inildi�i üzere hâlihaz�rda bu okullar büyük oranda sosyo-ekonomik düzeyi
yüksek çocuklar taraf�ndan doldurulmaktad�r.
119 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
Sonuç olarak, Türkiye’de özel harcamalar�n oran� yüksek olmakla beraber
hem kaliteyi hem de f�rsat e�itli�ini art�rmak için etkin olarak kullan�lmamaktad�r.
Özellikle yüksekö�retimin büyük oranda özel, e�itimin temel kademelerinin ise
kamu harcamalar� ile finanse edilmesi gerekmektedir. Sa�lanacak te�viklerle büyük
bir potansiyel olan dershanelere yap�lan harcamalar�n özel okullara yönlendirilmesi
ve özel ortaö�retim kurumlar�ndaki ö�renci say�s�n�n art�r�lmas� önem arz
etmektedir.
5.2. E�itim Kademeleri �tibar�yla Harcama Öncelikleri
E�itim kademeleri itibar�yla farkl� öncelikler bulunmaktad�r. Kamu
kaynaklar�n�n bu farkl� önceliklere hangi oranlarda aktar�ld��� ise e�itimde f�rsat
e�itli�inin sa�lanmas� aç�s�ndan önem ta��maktad�r. Bu bölümde, e�itim kademeleri
itibar�yla f�rsat e�itsizlikleri incelenmi� ve kamu kaynaklar�n�n hangi alanlarda
kullan�lmas�n�n f�rsat e�itli�ini art�rabilece�i üzerinde durulmu�tur.
5.2.1. Okul öncesi e�itim
Okul öncesi e�itim alm�� çocuklar�n hem ileri e�itim kademelerindeki ba�ar�
düzeyi artmakta hem de erken terk riski azalmaktad�r. Dolay�s�yla, okul öncesi
e�itime eri�im sa�layamam�� çocuklar�n e�itimdeki f�rsat e�itsizlikleri artmaktad�r.
Okul öncesi e�itime aktar�lan kaynaklar�n e�itli�i sa�lay�c� bir �ekilde art�r�lmas�
e�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas� aç�s�ndan önemli bir kald�raç görevi
görmektedir.
�kinci bölümde belirtildi�i üzere, erken ya�larda kazan�lan sosyal ve bili�sel
beceriler e�itimin sonraki a�amalar� için önemli bir temel olu�turmaktad�r.
Dolay�s�yla, erken ya�larda ö�renme aç�s�ndan geride kalanlar�n sonraki ya�larda
akranlar�n� yakalamalar� daha da zorla�maktad�r. Bu nedenle, okul öncesine yap�lan
kamu harcamalar� e�itimin ileri kademlerindeki kaliteyi art�rmaktad�r.
Okul öncesi e�itimin f�rsat e�itli�ine katk� vermesi ba�ta olmak üzere
sa�lam�� oldu�u faydalar aç�kça görülmektedir. Bununla beraber, tarihsel olarak,
okul öncesi e�itim ebeveynleri çal��an ailelerin çocuklar� için bir bak�m hizmeti
olarak alg�lanm��t�r. Ancak son zamanlarda, uzun vadede hem sosyal hem de bili�sel
120 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
olmak üzere önemli faydalar sa�layan okul öncesi e�itimin önemi art�k birçok ülkede
yayg�n olarak kavranm��t�r. Bu ülkelerde, okul öncesine kat�l�m ebeveynlerin
istihdam durumundan ba��ms�z bir konuma gelmi�tir.
Okul öncesi e�itime kamu deste�i ve e�itimin bu kademesine kat�l�m
aç�s�ndan farkl�l�klar bulunmaktad�r. Birçok geli�mi� ülke, okul öncesi e�itim
hizmetini ücretsiz sa�lamakta veya en az�ndan dezavantajl� kesimlerden ücret
almamaktad�rlar. Örne�in, Belçika’da 2,5 ya��ndan, Fransa’da ise 3 ya��ndan itibaren
tüm çocuklar�n okul öncesi e�itime ücretsiz olarak kat�lma imkan� bulunmaktad�r.
�sveç’te ise 4 ve 5 ya��nda okul öncesi e�itim ücretsiz olarak sa�lanmaktad�r.
Macaristan’da okul öncesi e�itim 3-7 ya��n� kapsamakta olup, son y�l zorunludur.
Macaristan’da okul öncesine devam edilen süre 3,3 y�l olup Avrupa’daki en yüksek
ortalamad�r. (The Database on Education Systems. Eurydice. 18 �ubat
2008.<http://www.eurydice.org/portal/page/portal/Eurydice/Overview/
ByCountry>). Yap�lan ara�t�rmalarda, okul öncesi e�itimin ücretli oldu�u ülkelerde
ailelerin gelir düzeylerinin okul öncesi e�itime kat�l�m�n temel belirleyicisi oldu�u
ortaya konulmu�tur (Chiswick and DebBurnam, 2004:20-22). Bununla beraber
geli�mi� ülkelerde okul öncesi e�itimin zorunlu olmamas� hem annelerin çal���yor
olmas� hem de bilinç düzeyinin yüksek olmas� nedeniyle okulla�ma oranlar�n�n
artmas� aç�s�ndan bir engel olu�turmamaktad�r.
Türkiye’de okul öncesi e�itim; iste�e ba�l� olarak, ilkö�retim ça��na
gelmemi� 3-5 ya� grubundaki çocuklar�n e�itimini kapsamaktad�r. Okul öncesi
e�itim kurumlar�, ba��ms�z anaokullar� olarak kurulabildikleri gibi, gerekli görülen
yerlerde ilkö�retim okuluna ba�l� ana s�n�flar� halinde veya ilgili di�er ö�retim
kurumlar�na ba�l� uygulama s�n�f� olarak da aç�labilmektedir. Okul öncesi e�itimin
amac�; millî e�itimin genel amaçlar�na ve temel ilkelerine uygun olarak, çocuklar�n
beden, zihin, duygu geli�imini ve iyi al��kanl�klar kazanmas�n�, onlar�n ilkö�retime
haz�rlanmas�n�, �artlar� elveri�siz çevrelerden gelen çocuklar için ortak bir yeti�me
zemini temin edilmesini, Türkçenin do�ru ve güzel konu�ulmas�n� sa�lamakt�r.
Türkiye’de son 10 y�lda okul öncesi e�itimdeki ö�renci say�s� yakla��k olarak
dört kat art�� göstermi�tir. Bununla beraber 2008-2009 e�itim ö�retim dönemi
121 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
itibar�yla Türkiye genelinde yüzde 34 olan okulla�ma oran� birçok geli�mi� ülkede
yüzde 90’lar civar�nda olan oran�n�n oldukça gerisinde kalmaktad�r. Okul öncesi
e�itimin özellikle dezavantajl� gruplara olan faydas�n�n daha fazla oldu�u dikkate
al�nd���nda, bu nicel art��tan hangi çocuklar�n yararland��� da önem ta��maktad�r.
�ekil 5.6 Okul Öncesi E�itimin F�rsat E�itli�ine Etkisi
Kaynak: Schütz et. al, (2005)
Bir ülkede okulla�ma oranlar�n�n art�yor olmas� f�rsat e�itli�ini art�raca��
anlam�na gelmemektedir. Schütz ve ark. (2005:23) yapt�klar� çal��mada, okul
öncesindeki okulla�ma oranlar�n�n belirli bir düzeye kadar artmas�n�n ö�rencilerin
sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n ba�ar�lar� üzerindeki etkisini art�rd���n�, ancak bu
düzeyden sonra meydana gelecek art��lar�n bu etkiyi zay�flatt���n� ortaya
koymu�lard�r (Bkz. �ekil 5.6). Okul öncesindeki ça� nüfusunun küçük bir
bölümünün okul öncesi e�itimde olmas� ülke genelinde ö�rencilerin sosyo-ekonomik
ko�ullar�n�n ba�ar�lar� üzerindeki etkisini ve dolay�s�yla f�rsat e�itsizli�ini
art�rmaktad�r. Bunun nedeni ise okulla�ma oranlar�n�n dü�ük oldu�u ülkelerde
okulla�an kesimin kuvvetle muhtemel sosyo-ekonomik düzeyi daha yüksek çocuklar
olmas�d�r. Dolay�s�yla bu çocuklar�n mevcut avantajlar� okul öncesi e�itime
kat�lmakla birlikte artmaktad�r. Okul öncesindeki okulla�ma oranlar�n�n belirli bir
seviyeye kadar artmas�, ailenin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n ö�rencilerin ba�ar�lar�
üzerindeki etkisinin de artmas�na neden olmaktad�r. Ancak, ülke genelinde yüzde 60-
Sosy
o-ek
onom
ik K
o�ul
lar�n
Ö�r
enci
B
a�ar
�s� Ü
zerin
deki
Etk
isi
Okul Öncesi E�itim Okulla�ma Oran�
122 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
70’ler civar�nda bir okulla�ma oran�ndan sonra okul öncesi e�itim f�rsat e�itli�ine
katk� vermektedir.
Türkiye’de okul öncesi e�itime eri�en ve eri�meyen çocuklar�n ailelerin
sosyo-ekonomik ko�ullar�na ili�kin do�rudan bir veri bulunmad���ndan, iki de�i�ken
aras�nda do�rudan bir ili�ki kurulamamaktad�r. Bununla beraber, illerin sosyo-
ekonomik geli�mi�lik düzeyi ve okulla�ma oranlar� aras�nda bir benze�me oldu�u
görülmektedir. Sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyi yüksek olan illerde okulla�ma
oran� daha yüksektir. Bununla beraber, Türkiye genelindeki bu farkl�la�man�n di�er
bir nedeni ise okul öncesinde okulla�ma oranlar�n�n art�r�lmas� konusunda baz�
illerdeki vali ve belediye ba�kanlar�n�n, inisiyatiflerindeki kaynaklar� bu alana
yönlendirmelerinden kaynaklanmaktad�r. �ller itibar�yla okulla�ma oranlar�, yüzde
14,5-91,2 gibi çok geni� bir aral�kta farkl�la�maktad�r. Dolay�s�yla, son y�llarda okul
öncesi e�itimde okulla�ma oranlar�ndaki art���n iller itibar�yla çok dengeli
olu�mad��� söylenebilir.
�ekil 5.7 �llere Göre Okul Öncesi E�itim Okulla�ma Oranlar� (2008-2009)
Kaynak: MEB ve T�K verilerinden derlenmi�tir
Türkiye’de okul öncesi e�itime sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olan
ö�rencilerin yeterince eri�im sa�layamamas�n�n nedenlerinden biri, halen bu e�itimin
çal��an annelerin çocuklar� için bir bak�m hizmeti olarak alg�lanmas� ve bu konuda
123 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
bilincin olu�mamas�d�r. Di�er önemli bir neden ise, sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük
yerle�im bölgelerinde okul öncesi e�itim kurumlar� olsa bile velilerden ö�rencinin
beslenmesi için maddi katk� talep edilmesi nedeni ile en yoksul ailelerin bu hizmete
eri�ememesidir.
Sonuç olarak, okul öncesi e�itime eri�imin, genel olarak artmas�n�n yan�nda
bu art���n bölgeler ve farkl� sosyo-ekonomik ko�ullara sahip kesimler aras�nda
dengeli olmas� gerekmektedir. Aksi takdirde, okul öncesi e�itimin, e�itimin ileri
kademelerine olan olumlu katk�s� dikkate al�nd���nda sosyo-ekonomik ko�ullar�
yetersiz olanlar aleyhine f�rsat e�itsizli�i artm�� olacakt�r. Yukar�da da de�inildi�i
gibi Türkiye’de bu türden bir risk mevcuttur. Bu nedenle, okul öncesi e�itimin en az
bir y�l�n�n zorunlu e�itim kapsam�na al�nmas� ve bu alana yap�lan kamu
harcamalar�n�n art�r�lmas�, sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük çocuklar�n f�rsat
e�itsizli�ini gidermek aç�s�ndan önem ta��maktad�r.
5.2.2. �lkö�retim ve ortaö�retim
�lk ve ortaö�retim düzeyinde kaliteli e�itime eri�im sa�layamayan ve bu
nedenle temel becerileri bile kazanamayan ö�renciler, kaliteli e�itime eri�im
sa�layan ö�rencilere göre bir f�rsat e�itsizli�i ya�amaktad�rlar.
Ö�rencilerin e�itimdeki ba�ar� ve eri�im düzeyleri, genel olarak ailelerinin
sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan, devam ettikleri okullar�n sosyo-ekonomik
düzeylerinden ve kamunun sunmu� oldu�u e�itim imkânlar�ndan etkilenmektedir. Bu
kapsamda, e�itimde f�rsat e�itli�i farkl� kaynaklar�n farkl� ö�rencilere tahsis
edilmesini gerektirir. Çünkü baz� ö�renciler bu kaynaklara di�er ö�rencilerden daha
fazla ihtiyaç duymaktad�rlar.
�kinci bölümde de de�inildi�i üzere, PISA sonuçlar�na göre, Türkiye’de 15
ya��ndaki ö�rencilerin yar�ya yak�n� matematik ve okuma alan�ndaki temel becerilere
dahi sahip de�ildir. Dolay�s�yla, bu ö�rencilerin e�itimin ileri kademelerinde ve
i�gücü piyasas�nda dezavantajl� bir konumda olmalar� kuvvetle muhtemeldir.
E�itimde f�rsat e�itli�inin içerme boyutu gere�i temel becerilere sahip olan
ö�rencilerin art�r�lmas� gerekmektedir. Zorunlu temel e�itim, ba�ar� düzeyi ve sosyo
124 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
ekonomik düzeyi dü�ük ve risk alt�nda olan herkesi içerdi�inden, bu alanda f�rsat
e�itli�ine yönelik müdahale yapma alan� daha fazlad�r. Bununla beraber di�er e�itim
kademlerinde eri�imin art�r�lmas� için büyük çabalar gösterilse de mutlaka e�itimin
d���na ç�kanlar olmaktad�r. Dolay�s�yla, bu düzeye yap�lan kamu harcamalar�ndan
daha geni� kitlelerin faydalanmas� beklenmektedir.
Bölgeler aras�ndaki ö�retmen ve derslik ba��na dü�en ö�renci say�lar�ndaki
e�itsizliklerin giderilmesi, sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olan ö�rencilerin
ailelerinin ve bunlar�n devam ettikleri okullar�n desteklenmesi konusunda
kaynaklar�n yönlendirilmesi e�itimde e�itlik ilkesinin gere�i olarak kabul
edilmektedir.
Bölgeler Aras�ndaki E�itsizlikler:
Türkiye’de e�itim imkânlar� aç�s�ndan, hem ilkö�retimde hem de
ortaö�retimde derslik ve ö�retmen ba��na dü�en ö�renci say�lar� aç�s�ndan bölgeler
aras�nda önemli farkl�l�klar bulunmaktad�r. �ekil 5.8 ve �ekil 5.9’dan da görüldü�ü
üzere ilkö�retim ve ortaö�retimde, özellikle büyük �ehirler ile Güney Do�u ve Do�u
Anadolu bölgelerinde ö�retmen ve derslik ba��na dü�en ö�renci say�lar� görece
yüksektir.
125 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
�ekil 5.8 �llere Göre �lkö�retim ve Ortaö�retimde Ö�retmen Ba��na Dü�en Ö�renci Say�lar� (2008-2009)
Kaynak: MEB, Milli E�itim �statistikleri 2008-2009, 2009
126 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
�ekil 5.9 �llere Göre �lkö�retim ve Orta ö�retimde Derslik Ba��na Dü�en Ö�renci Say�lar�, (2008-2009)
Kaynak: MEB, Milli E�itim �statistikleri 2008-2009, 2009
2004-2005 e�itim ö�retim döneminden itibaren, ilkö�retimde uygulanmaya
ba�lanm�� olan müfredat�n ve yenilenme çal��malar� devam eden ortaö�retim
müfredat�n�n ö�renci merkezli olarak yap�land�r�lmas�ndan dolay� küçük s�n�flarda
ba�ar� �ans�n�n daha yüksek olmas� beklenmektedir. Bu nedenle derslik ve ö�retmen
ba��na dü�en ö�renci say�s�n�n yüksek oldu�u illere özel önem verilmesi
gerekmektedir.
127 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
E�itime ayr�lan kaynaklar�n objektif k�staslara göre önceli�i olan yerle�im
birimlerine e�it olarak yönlendirilerek, kaynaklar�n da etkin ve verimli kullan�lmas�n�
sa�lamay� amaçlayan e-yat�r�m projesi 2006 y�l�nda ba�lat�lm��t�r. Ancak, proje
kapsam�nda yat�r�mlar�n illere göre planlanmas� amac�yla objektif k�staslar
belirlenmi� olmas�na ra�men, yat�r�mlar�n subjektif k�staslara göre da��t�lmas�
konusundaki al��kanl�k devam etmektedir. Bu nedenle projeye bir an önce i�lerlik
kazand�r�lmas� bölgeler aras�ndaki fiziki imkân e�itsizliklerinin giderilmesi aç�s�ndan
büyük önem ta��maktad�r.
Ö�retmen eksikli�inin oldu�u sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyinin dü�ük
oldu�u illerdeki bir di�er sorun ise, tecrübeli olanlar ba�ta olmak üzere ö�retmenlerin
uzun süre bu illerde kalmamalar�d�r. Bu durum özellikle ilkö�retim düzeyinde e�itim
ve ö�retim sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu illerde ö�retmenlerin
kalmas�n� sa�lamak için bölgeler aras�nda ücret farkl�la�t�rmas� bir politika seçene�i
olarak dü�ünülebilir. Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda da, ö�retmenlerin bölgelere ve
yerle�im yerlerine göre dengeli da��l�m�n�n sa�lanaca��, özlük haklar�nda hizmet
yapt�klar� yerle�im yerleri ve hizmet �artlar� itibar�yla farkl�la�maya gidilebilmesine
imkan sa�lanaca�� ifade edilmi�tir (DPT, 2006:86).
Okullar Aras�ndaki E�itsizlikler:
Okullar, sahip oldu�u ö�rencilerinin ortalama ba�ar� düzeyleri veya ortalama
sosyo ekonomik düzeyleri itibar�yla farkl�la�abilmektedir. Okullar aras�ndaki ba�ar�
farkl�l�klar�n�n giderilmesi için ba�ar� düzeyi dü�ük okullara ilave kaynaklar�n
yönlendirilmesi uygulamas� e�itsizli�in azalt�lmas� kapsam�nda
de�erlendirilmektedir. Bu uygulaman�n, daha önce de de�inildi�i üzere ‘akran grubu
etkisinden’ daha az faydalanan çocuklar�n ö�renme süreçlerindeki eksiklerin
giderilmesi aç�s�ndan faydal� yönleri olabilir. Bu uygulaman�n zay�f taraf� ise, ba�ar�
düzeyi dü�ük okullar�n daha fazla kaynak almas�ndan dolay� ba�ar� düzeyi daha
yüksek olan okullar�n cezaland�r�lmas�d�r (OECD, 2007b:124). Alternatif olarak,
ilave kaynaklar dezavantajl� ortamlardan ö�renci alan okullara yönlendirilebilir. Bu
uygulaman�n ise üç faydas� bulunmaktad�r:
128 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
i. Ba�ar� düzeyi dü�ük okullar�n daha fazla kaynak almas� ba�ar� düzeyi
yüksek okullarda motivasyon kayb�na neden olmaz,
ii. E�itimde f�rsat e�itli�inin ‘adalet’ boyutunu dikkate al�r ve sosyo-ekonomik
ko�ullar�n ba�ar� düzeyi üzerindeki etkisini azalt�r
iii. Okullar�n sosyo-ekonomik düzeyi yüksek çocuklar� okula çekme e�ilimi
azal�r ve okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar ortadan kalkar.
Türkiye’de okullar�n kaynaklar�, Milli E�itim Bakanl���nca tahsis edilen
ödeneklerin yan�nda, okul-aile birli�i gelirleri, çe�itli kaynaklardan elde edilen nakdi
ve ayni ba���lar ve döner sermaye gelirleri ile çe�itli ulusal ve uluslar aras� fonlardan
sa�lanan gelirlerden olu�maktad�r. Ancak, mevcut durumda bütçe ödenekleri
d���ndaki gelirlerin kayd� tutulmad���ndan her okulun toplam bütçesi
bilinmemektedir. Bununla birlikte haz�rl�k a�amalar� devam eden “Türkiye’de
E�itimin Finansman� ve E�itim Harcamalar� Bilgi Yönetim Sistemi Projesinin”
tamamlanmas� ile birlikte Bakanl�kça tahsis edilen ödeneklerin yan� s�ra okullar�n
di�er gelirleri de kayda al�nm�� olacakt�r. Bu proje kapsam�nda Bakanl��a ba�l� tüm
resmi ve özel e�itim-ö�retim kurumlar�n�n web tabanl� olarak gelirleri ve
harcamalar� izlenebilecektir. Söz konusu uygulama �effafl��� art�raca��ndan okullara
yap�lan ba���lar�n da artmas� beklenmektedir. Okul bütçelerinin gerçekçi olarak
belirlenmesi;
i. Kamu kaynaklar�n�n, daha çok ihtiyac� olan okullara yönlendirilmesine,
ii. Okullara ö�renci say�s� ile orant�l� olarak bütçe tahsisi yap�labilmesine,
iii. Ö�renci ba��na yap�lan kamu ve özel harcamalar�n sürekli bir �ekilde elde
edilmesi ve uluslararas� kars�la�t�r�labilir göstergeler olu�turulabilmesine
imkan verecektir.
Üçüncü bölümde de de�inildi�i üzere, Türkiye’deki e�itim sisteminde genel
olarak, ba�ar�l� ö�rencilerin daha küçük s�n�flarda ve daha nitelikli ö�retmenler
taraf�ndan e�itim ve ö�retim almas�n�n sa�lanmas� yönünde bir e�ilim vard�r. Buna
ek olarak, daha nitelikli ö�retmenlerin de ba�ar� düzeyi dü�ük çocuklar�n bulundu�u
okullarda görev almaktan kaç�nmalar� bu ö�rencilerin dezavantaj�n� art�rmaktad�r.
129 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
Bununla beraber, son ara�t�rmalar göstermi�tir ki, etkili e�itim-ö�retim ba�ar� düzeyi
dü�ük ö�renciler için daha faydal� olmaktad�r (OECD, 2007b:124). Örne�in,
Fransa’da dezavantajl� çocuklar�n devam etti�i okullara nitelikli ö�retmenleri
çekmek için ilave ödemeler yap�lmaktad�r (OECD, 2007b:125). Türkiye’de de sosyo-
ekonomik ko�ullar� kötü olan yerle�im yerlerinden ö�renci alan okullarda, daha fazla
ücret alan uzman ve ba�ö�retmenlerin görev almas� konusunda düzenlemeler
yap�labilir.
Ba�ar� düzeyi dü�ük ö�rencilerin daha nitelikli ö�retmenlere ihtiyaç
duymas�n�n yan� s�ra daha küçük s�n�flarda e�itim-ö�retim görmesi ihtiyac� daha
fazlad�r. S�n�f içinde yap�lan ö�renme aktivitesinin etkinli�i, s�n�ftaki ö�rencilerin
yetenek ve davran��lar�na ba�l� olarak de�i�mektedir. S�n�ftaki her ö�rencinin, derse
dikkatini verebildi�i zaman toplam ders saatinin p (0<p<1) oran� kadar ise, teorik
olarak s�n�ftaki toplam ö�renme ve ö�retme etkinli�inin gerçekle�ebilece�i zaman
süresi toplam ders saatinin pn (n=s�n�ftaki ö�renci say�s�) oran� kadar olmaktad�r
(Checchi, 2006:94). Dolay�s�yla ba�ar� düzeyleri dü�ük ö�rencilerin olu�turdu�u bir
s�n�ftaki ö�renme etkinli�inin ba�ar� düzeyi yüksek bir s�n�ftaki ö�renme etkinli�i ile
ayn� düzeyde olmas� için s�n�f mevcudunun daha dü�ük olmas� gerekmektedir. Di�er
bir çal��mada ise s�n�f mevcutlar�n�n dü�ürülmesinin dezavantajl� çocuklar için daha
etkili oldu�u ortaya konulmu�tur (Krueger, 1999:526).
Ö�renciler Aras�ndaki E�itsizlikler:
Türkiye’de sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olan aileler, çocuklar�n�n
e�itim masraflar�n� kar��layamamalar� durumunda onlar� okula gönderme konusunda
istekli olmamaktad�rlar. Bu nedenle, ilk ve ortaö�retimde, nüfusun en muhtaç
kesimindeki ailelerin çocuklar�n�n temel e�itim hizmetlerine tam olarak eri�imini
hedef alan ‘�artl� Nakit Transferi’ kapsam�nda ö�rencilere kar��l�ks�z olarak e�itim
yard�mlar� verilmektedir. Bu uygulama kapsam�nda 2008 y�l�nda 1.951 ö�renciye
293.510 bin TL e�itim yard�m� yap�lm��t�r. Söz konusu e�itim yard�mlar�n�n ç�kt�lar�
faydal� görülmekle beraber e�itim yard�m� yap�lacak ailelerin seçimindeki kriterlerin
gözden geçirilmesi gerekmektedir. Buna ek olarak son y�llarda ilk ve ortaö�retimde
130 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
ders kitaplar�n�n ücretsiz olarak da��t�lmas� ailelerin üzerindeki e�itim harcamas�
bask�s�n� azaltmas� aç�s�ndan oldukça olumlu olmu�tur.
5.2.3. Yüksekö�retim
Son y�llarda, yüksekö�retime kat�l�m düzeyinin artt��� ülkelerde bu art���n
farkl� sosyo-ekonomik ko�ullara sahip ki�ilerin ya�am �anslar�n� e�itlemedi�i
gözlenmi�tir (OECD, 2007b:120). OECD ülkeleri itibar�yla, 25-34 ya� grubundaki
nüfusun yakla��k olarak üçte biri yüksekö�retim mezunudur. Türkiye’de
yüksekö�retimde okulla�ma oran� örgün e�itimde 2006-2007 e�itim-ö�retim dönemi
itibar�yla yüzde 29 olarak gerçekle�mi�tir. Bu a�amadan sonra, yüksekö�retimde
olu�acak kapasite art���ndan, genel olarak ba�ar� ve yeterlilik aç�s�ndan orta düzeyde
yer alanlar faydalanacakt�r. Dolay�s�yla yüksekö�retimdeki bu kapasite art���n�n
e�itimin bu kademesinden faydalananlar�n say�s�n� art�rmas� aç�s�ndan olumlu
katk�lar� olur. Ancak kamu harcamas� ile olu�turulacak yeni yüksekö�retim
kurumlar�n�n kalitesi k�sa vadede s�n�rl� olaca��ndan, buralardan mezun olanlar�n
beceri düzeyleri i�gücü piyasas�ndaki i�ler için yeterli olmayabilir.
Yüksekö�retimdeki kapasite art��� büyük oranda özel sektör eliyle kar��lanabilirse
hem sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük gençlerin kaliteli kamu üniversitelerine girme
�ans� artacak hem de kamu kaynaklar� e�itimin temel kademelerindeki e�itsizliklerin
giderilmesinde kullan�labilecektir.
Yüksekö�retimin tüm dünyada büyümesi ile birlikte, yüksekö�retimdeki
ö�renim ücretlerinin hangi oranda ö�renci ve kamu taraf�ndan kar��lanmas� konusu
önemli bir tart��ma alan� olmu�tur. Yüksekö�retimdeki ö�renim ücretlerine ili�kin
f�rsat e�itli�i argüman�, yüksekö�retimdeki ö�renim ücretlerine kamu taraf�ndan
yap�lan sübvansiyonlar�n genel olarak refah düzeyi yüksek olan ailelere gitti�i ve bu
nedenle bu ailelerin refah düzeyinin daha da artt��� �eklindedir. Bu argüman, mali
gücü olmayan ailelerin çocuklar�n�n yüksekö�retime devam etmesini teminen daha
sonra elde edilecek gelire ba�l� kredileri veya kar��l�ks�z burslar� kapsayan iyi
kurgulanm�� mekanizmalar� desteklemektedir.
Verimlilik aç�s�ndan bak�ld���nda, yüksekö�retime yap�lan kamu
harcamalar�n�n ekonomik büyümeye etkisinin, e�itimin di�er kademelerine yap�lan
131 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
harcamadan daha fazla oldu�una ili�kin bir bulgu yoktur (OECD, 2007b:121).
Yüksekö�retimde, büyümeyi sa�lamada ö�renci katk�lar�n� art�rma seçene�i varken,
yeterli büyüklükteki bir yüksekö�retim kapasitesi olu�turmak için kamu
harcamas�n�n gerekli oldu�u yönündeki argüman çok da anlaml� de�ildir. Sonuç
olarak, e�itimin temel kademelerinin kamu harcamas�na olan ihtiyac� dikkate
al�nd���nda, yüksekö�retimdeki kamu harcamas�n�n hem f�rsat e�itli�i hem de
verimlilik temelinde etkisinin zay�f oldu�u söylenebilir.
Türkiye’de ö�rencilerin sosyo-ekonomik düzeyi ve yüksekö�retime yerle�me
durumlar� aras�nda do�rudan ili�ki kurulabilecek bir veri bulunmamaktad�r. Bununla
beraber, ikinci bölümde de de�inildi�i üzere ÖSYM taraf�ndan yap�lan bir ara�t�rma,
gelir düzeyi yüksek ailelerin çocuklar�n�n ÖSS’de ald�klar� puanlar�n da yüksek
oldu�unu ortaya koymu�tur. Ayr�ca, illerin sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyi ve
ilde ÖSS’ye ba�vuranlar�n yüksekö�retime yerle�me oran� aras�nda da yüksek bir
ili�ki bulunmaktad�r (Bkz. �ekil 5.10).
Daha önce de de�inildi�i üzere Türkiye’de yüksekö�retimde özel
harcamalar�n toplam harcamalar içindeki oran� di�er ülkelere göre oldukça s�n�rl�d�r.
Bunun temel nedenleri aras�nda, kamu üniversitelerindeki ö�renci katk� paylar�n�n
dü�ük olmas� ve Anayasa gere�i özel üniversite kurulamamas� say�labilir. Bu
kapsamda, Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda, yüksekö�retim kurumlar�nda finansman
kaynaklar�n�n geli�tirilece�i ve çe�itlendirilece�i; ö�renci katk� paylar�n�n, mali gücü
olmayan ba�ar�l� ö�rencilere burs ve kredi sa�lanmas� �art�yla yüksekö�retimin
finansman�ndaki pay�n�n art�r�lmas�na yönelik düzenlemelerin yap�laca�� ifade
edilmi�tir (DPT, 2007:97). Ayr�ca, etkin bir kalite de�erlendirme ve denetim sistemi
kurulmas� ko�uluyla özel yüksekö�retim kurumlar�n�n aç�labilmesine imkan
sa�lanaca��na vurgu yap�lm��t�r.
132
TÜ
RK
�YE
’DE
E�
�T�M
PO
L�T
�KA
LA
RIN
IN F
IRSA
T E
��T
S�ZL
���
ÜZE
R�N
DE
K� E
TK
�LE
R�
�eki
l 5.1
0 �l
in S
osyo
-Eko
nom
ik G
eli�
mi�
lik D
üzey
i ve
Yük
sekö
�ret
ime
Yer
le�e
nler
in O
ran�
21
0-1
-2
�lin
Sos
yo E
kono
mik
Gel
i�m
i�lik
End
eksi
35 30 25 20 15
Yüksekö�retime Yerle�me Oran� (%)
ZON
GU
LDA
K
YO
ZGA
T
YA
LOV
A
VA
N
U�
AK
TUN
CE
L�
TRA
BZO
N
TOK
AT
TEK
IRD
A�
�IR
NA
K
�A
NLI
UR
FA
S�V
AS
SIN
OP
S��R
T
SA
MS
UN
SA
KA
RY
A
R�Z
E
OS
MA
N�Y
E
OR
DU
NE
V�
EH
�R
MU
�
MU
�LA
ME
RS
�N
MA
RD
�N
MA
LATY
A
KÜ
TAH
YA
KO
NY
A
KO
CA
EL�
KIR
�E
H�R
KIR
IKK
ALE
K�L
�S
KA
YS
ER
�
KA
STA
MO
NU
KA
RA
BÜ
K
KA
HR
AM
AN
MA
RA
�
ISP
AR
TA
I�D
IR
HA
TAY
HA
KK
AR
�
GÜ
MÜ
�H
AN
E
GA
ZI�A
NTE
P
ES
KI�
EH
�R
ER
Z�N
CA
N
ELA
ZI�
DÜ
ZCE
DE
NIZ
LI
ÇA
NK
IRI
ÇA
NA
KK
ALE
BU
RS
A
BU
RD
UR
BIT
L�S
BIN
GÖ
L
BIL
EC
�K
BA
YB
UR
T BA
TMA
N
BA
RTI
N
AY
DIN
AR
DA
HA
N
AN
TALY
A
AFY
ON
KA
RA
H�S
AR
AD
AN
A
(1) �
stan
bul,
�zm
ir ve
Ank
ara
iller
ine
ayk�
r� de
�erle
re sa
hip
oldu
�u iç
in a
naliz
de y
er v
erilm
emi�t
ir.
Kor
elas
yon
(0,7
29) 0
,01
düze
yind
e an
lam
l�d�r.
K
ayna
k: D
PT v
e Ö
SYM
ver
ilerin
den
derle
nmi�
tir.
133 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
Yüksekö�retime giri� sisteminin de okul d��� kurumlara talebi art�rmas�
ba�lam�nda, gelir düzeyi dü�ük aileler için f�rsat e�itsizli�i yaratt��� bilinmektedir.
Bununla beraber, yüksekö�retime giri�lerde kullan�lan s�nav sisteminin revize
edilerek f�rsat e�itli�ini iyile�tirece�i beklense dahi okul d��� ö�renim kurumlar�
kendilerini yeni sisteme hemen adapte ederek yeni alternatifleri ortaya koymaktad�r.
Dolay�s�yla, yüksekö�retimdeki giri� sisteminin de�i�tirilmesinin etkinli�i sa�lama
konusunda faydalar� olsa da, f�rsat e�itli�ine katk�s� çok fazla olmayacakt�r.
Türkiye’de, yüksekö�retime giri�lerde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas� yönündeki en
önemli hususlar; sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olan ö�rencilerin kaliteli
ilkö�retime eri�iminin ve genel ortaö�retimdeki oran�n�n art�r�lmas� ile mesleki ve
teknik ortaö�retim mezunlar�na lisans programlar�na giri�te akranlar� ile e�it
verilmesini kapsamaktad�r. Bunlara ek olarak, yüksekö�retimde özel üniversitelerin
aç�labilmesinin bu ö�rencilerin kendilerine kamu üniversitelerinde daha çok yer
bulmalar�na imkân sa�lamas� beklenmektedir.
5.3. E�itimde Kaynak Kullan�m�nda Mekânsal Önceliklendirme ve
Yerinden Yönetim
E�itimle ilgili hizmetlerin sunumu kapsam�nda kaynak kullan�m kararlar�
k�smen merkezi düzeyde k�smen de yerel düzeyde verilebilmektedir. Özellikle son
y�llarda çe�itli ülkelerin, uluslar aras� kurulu�lar�n ve ara�t�rmac�lar�n e�itimde
yerinden yönetime daha çok ilgi gösterdikleri bilinmektedir. Bununla beraber
yerinden yönetimin etkinlik ve f�rsat e�itli�i aç�s�ndan bir tak�m sonuçlar�
bulunmaktad�r.
E�itimde etkinlik, genel anlamda kaynaklar� daha iyi kullanman�n yolu
olmad��� ideal durum olarak tan�mlanmaktad�r. E�itimde bu noktaya ula��lmas�,
kaynak kullan�m�na ili�kin sürekli yeni çal��ma ve incelemelerin yap�lmas�n�
gerektirir. Son dönemde yap�lan çal��malar ise e�itimin merkezden yönetiminin
birim maliyetleri yükseltti�ini ve maliyet dü�ürme olanaklar�n� ortadan kald�rd���n�
ileri sürmektedir (Tural, 2002:235). Ayr�ca, e�itime ili�kin kararlar�n ço�unlukla
yerel düzeyde verilmesi, bu düzeyin kaynak yaratma sorumlulu�unu da art�rabilir.
134 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Etkinli�i sa�larken bu çerçevede, e�itim e�itsizliklerini giderecek
mekanizmalar�n ve bu konuda merkezi yönetimlerin sorumluluklar�n�n da gözden
geçirilmesi önemlidir. E�itimin yerinden yönetiminin en önemli sak�ncalar�ndan biri
bölgelerin gelir ve servet düzeylerine ba�l� e�itsizliklere yol açaca�� görü�ünün
yayg�nl���d�r. Bu daha çok e�itimdeki parasal kaynaklar�n k�smen ya da tamamen
yerinden sa�lanmas� durumunda ortaya ç�kacakt�r. Di�er yandan kaynaklar�n
merkezden da��t�ld��� durumda, üst yönetim düzeylerinden alt düzeylere, bu
kaynaklar�n e�itim gereksinimleriyle do�ru orant�l�, yerel birimin gelir ve servet
düzeyiyle ters orant�l� olarak aktar�lmas� e�itli�in art�r�lmas�na katk� verecektir.
Kaynak da��t�m�nda bölgesel önceliklerin dikkate al�nmas�n� teminen stratejilerin ve
eylem planlar�n�n haz�rlan�p duyurulmas� önemlidir. Örne�in, GAP Eylem Plan� ile
fiziki altyap� imkanlar� aç�s�ndan Türkiye ortalamas�n�n oldukça alt�nda olan GAP
illerine eylem plan� süresince daha çok kaynak aktar�lmas�n�n öngörülmesi önemli
bir geli�medir. Kaynaklar�n mekânsal olarak önceliklendirilmesinin ard�ndan bu
kaynaklar�n kullan�m�nda yerinden yönetime a��rl�k verilmesi önem ta��maktad�r.
Özellikle 2008 y�l�nda yasala�an ve 5302 say�l� �l Özel �daresi Kanun’unda de�i�iklik
yapan 5793 say�l� Kanun, kaynak kullan�m�nda yerinden yönetime büyük imkân
vermektedir. Söz konusu Kanun’un ilgili maddesine göre Bakanl�klar ve di�er
merkezi idare kurulu�lar� kendi görev alan�na giren yat�r�mlar� il özel idarelerine
aktararak gerçekle�tirebilmektedir. Bu kapsamda aktarma i�lemi Bakan�n onay� ile
yap�labilmekte ve tahsis amac� d���nda kullan�lamamaktad�r. Ayr�ca il özel idareleri
de bütçe imkânlar� ölçüsünde bu yat�r�mlara kendi bütçesinden ödenek
aktarabilmekte ve söz konusu yat�r�mlar bütün il s�n�rlar� içinde yap�labilmektedir.
Hali haz�rda makine-teçhizat, büyük onar�m, okul öncesindeki ve ilkö�retimdeki
okul yap�m� yat�r�m ödenekleri toplu olarak illere gönderilmektedir. Bu Kanun ile
lise, pansiyon yap�m� ve di�er e�itim yat�r�m� ödeneklerinin de toplu olarak illere
aktar�lmas� mümkündür. Bununla beraber Milli E�itim Bakanl���’n�n, mekânsal
ihtiyaçlar� göz önüne alarak e�itime ayr�lan kaynaklar�n hangi nispette illere
aktar�laca�� hususunda, Dokuzuncu Kalk�nma Plan� dönemi ile uyumu olarak bir
strateji haz�rlamas� yerinde olacakt�r.
135 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
Sonuç olarak, e�itim kaynaklar�n�n merkezi düzeyde mekânsal olarak
önceliklendirilmesi ve bu kaynaklar�n kullan�m�nda yerinden yönetime a��rl�k
verilmesi hem etkinli�in hem de e�itli�in art�r�lmas� için önemlidir. Bu kapsamda
yerel düzeyde, parasal kaynak yaratma ve bu kaynaklar�n da��l�m�nda adil, e�itlikçi
ve etkinli�i gözetme yönünde mekanizmalar olu�turulmal�d�r. Bu süreçte merkezi
yönetim, e�itime ili�kin bilimsel ölçünleri geli�tirmek, bölge ve ülke düzeyinde bu
ölçünlere ula��l�p ula��lamad���n� de�erlendirmek, çerçeve planlar olu�turma, e�itim
birimleri ve bölgeleri aras�nda i�birli�i ve e�güdümü sa�lama, e�itim finansman�na
ili�kin uygulamalar� sürekli izleme, sorunlar�n çözümüne ili�kin ara�t�rmalar yürütme
gibi i�levlerle donat�lmal�d�r.
5.4. F�rsat E�itli�inin �zlenmesi �çin Ç�kt�lar�n Belirlenmesi
Ö�rencinin ö�renme kabiliyeti, sosyo-ekonomik, kültürel ve ya�am
ko�ullar�na ili�kin özelliklerinin kaliteli e�itime eri�imi üzerindeki etkisinin
azalt�lmas� ancak e�itlik ilkesi üzerine kurulu e�itim politikalar�yla mümkündür. Bu
politikalar�n olu�turulmas�n�n ön ko�ullar�ndan biri, var olan e�itim girdi ve
ç�kt�lar�n�n farkl� dezavantajl� gruplar için nas�l farkl�la�t���n�n ortaya konulmas�d�r.
Bu amaçla, e�itime ayr�lan kaynaklar�n kademeler, bireyler ve bölgeler aras�nda
e�itlik ilkesinin gere�ince da��t�labilmesi için ulusal ve bölgesel düzeyde hedeflerin
ve ç�kt�lar�n belirlenmesi ve bu hedeflerin izlenmesine imkân verecek göstergelerin
geli�tirilmesi büyük önem ta��maktad�r.
E�itimde f�rsat ve imkan e�itli�inin sa�lanmas�na yönelik olarak ölçülebilir
politika hedeflerinin belirlenmesi, kaynaklar�n ve di�er çabalar�n bu alanda
yo�unla�mas� aç�s�ndan önemlidir. Bu çerçevede belirlenen hedeflerin duyurulmas�
hem bu politikalara yönelik hassasiyetin art�r�lmas� hem de, söz konusu hedefe
ula��lmas� için yap�lmas� gerekenler konusunda e�itim alan�ndaki tüm ç�kar
gruplar�nda beklenti olu�mas�n� sa�lamaktad�r. Bu da, daha güçlü bir denetim
mekanizmas�n�n olu�mas� için önem ta��maktad�r. Ayr�ca, merkezi yönetimin
sorumlulu�u d���ndaki kaynaklar�n da bu alana yönelmesi aç�s�ndan faydal� yönleri
bulunmaktad�r. Öte yandan, e�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas�na yönelik olarak
hedeflerin s�n�rl� tutulmas�, etkilerinin kaybolmamas� aç�s�ndan önemlidir.
136 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Türkiye’de f�rsat e�itli�inin art�r�lmas� yönünde geli�tirilen politikalar
olmakla beraber, bu politikalar�n izlenmesi amac�yla ölçülebilir hedeflere çok s�k
ba�vurulmamaktad�r. Örne�in, Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda (2006:63), ilkö�retim
ve ortaö�retimde okulla�ma oranlar�n�n yüzde 100’e, okul öncesi e�itimde ise yüzde
50’ye ç�kar�lmas� hedeflenmektedir. �lkö�retim ve ortaö�retimde belirlenen hedef
tüm ça� nüfusunu kapsad��� için f�rsat e�itli�inin ‘içerme’ boyutunu dikkate
almaktad�r. Bununla beraber, okul öncesi e�itimde hedeflenen yüzde 50 okulla�ma
oran� ülke genelinde sa�lansa dahi, bu ba�ar� önceki bölümde de de�inildi�i üzere
f�rsat e�itli�ine katk� sa�lamayabilir. Bu hedefin “Plan dönemi sonunda okul öncesi
e�itimde okulla�ma oran�n�n yüzde 50’nin alt�nda kald��� il kalmayacak” �eklinde
düzenlenmesi, bu hizmetin ülke genelinde e�it �ekilde yayg�nla�t�r�lmas� konusunda
uygulay�c� birimlere yön gösterecektir. Benzer bir durum, ortaö�retime geçi�
oranlar�nda da söz konusudur. Üçüncü bölümde de de�inildi�i üzere, ortaö�retime
geçi� oranlar� baz� illerde genel olarak dü�ük iken, geçi�lerin yüksek oldu�u baz�
illerde k�zlar�n erkeklere k�yasla geçi� oranlar� daha dü�üktür. Türkiye’de e�itim
göstergeleri aç�s�ndan bölgesel farkl�l�klar kadar kent ve k�r aras�ndaki farkl�l�klar da
önem ta��maktad�r. Büyük�ehirler ba�ta olmak üzere baz� illerde kent ve k�r
aras�ndaki e�itim göstergeleri aras�nda önemli farklar bulunmaktad�r. Örne�in, 2007-
2008 e�itim ve ö�retim dönemi itibar�yla Türkiye genelinde ilkö�retimde derslik
ba��na dü�en ö�renci say�s� kentlerde 40 iken, k�rsalda 23’tür. Söz konusu fark baz�
illerde daha da büyüktür. Bununla beraber, Dokuzuncu Kalk�nma Plan�nda
ilkö�retim ve ortaö�retimde bu oran�n Türkiye geneli itibar�yla 30’a dü�ürülmesi
hedeflenmi� olup bölgesel ve kent/k�r düzeyinde bir hedef belirlenmemi�tir. Sonuç
olarak, bölgesel ve kentsel/k�rsal at�flar�n yap�ld��� ölçülebilir hedeflerin
belirlenmesinin, mekansal olarak e�itim birimlerine motivasyon sa�layaca��
dü�ünülmektedir.
Mekânsal e�itim göstergelerinin izlenmesi kapsam�nda, haz�rl�k çal��malar�
Devlet Planlama Te�kilat� taraf�ndan yürütülmekte olan �l Koordinasyon ve �zleme
Sistemi (�K�S) büyük önem ta��maktad�r. �K�S hayata geçirildi�inde, her valinin
kullanaca�� veriler belirlenecek ve bir karar destek sistemi olu�turulacakt�r. Bu
çerçevede farkl� sektörler için bilgi setlerinin toplanmas� görevinin �l Planlama
137 E��T�ME AYRILAN KAYNAKLARIN ÖNCEL�KLEND�R�LMES� VE
FIRSAT E��TL���N�N �ZLENMES�NE YÖNEL�K ÇIKTILARIN BEL�RLENMES�
Müdürlüklerine verilmesi dü�ünülmektedir. Söz konusu bilgiler �����nda belirli
aral�klarla raporlar�n haz�rlan�p aç�klanmas� �effafl���n art�r�lmas� aç�s�ndan önemli
görülmektedir. Ayr�ca, bu sistem sayesinde il düzeyinde yatay, merkezle de dikey
koordinasyonun sa�lanmas� beklenmektedir. Milli E�itim Bakanl��� veritaban�n�n bu
sisteme entegre edilmesi durumunda hem illerin kar��la�t�r�lmas� hem de ildeki
trendin belirlenmesi imkan� do�acakt�r. Ayr�ca, bu sistemle beraber yat�r�m teklifleri
il koordinasyon kurulunda görü�üldükten sonra belirlenecek ve sistemde yer
alacakt�r. Bu aç�dan Milli E�itim Bakanl���’n�n yürütmekte oldu�u e-yat�r�m
program�n�n, daha �effaf ve i�ler hale getirilmesi için bu sistemle bütünle�mi� olmas�
önemlidir.
Türkiye’de e�itim kalitesinin düzeyi ve ö�rencilerin ba�ar� düzeylerinin hangi
oranda sosyo-ekonomik ko�ullar�yla ili�kili oldu�u konusunda PISA, TIMMS vb.
uluslararas� çal��malardan bilgi al�nmaktad�r. Bununla beraber, ulusal düzeydeki
politika belgelerinde, bu çal��malar�n sonuçlar�na at�fta bulunan ölçülebilir hedefler
yer almamaktad�r. Örne�in, Lizbon Stratejisinde, PISA’ya at�fta bulunularak AB
ülkelerinde okuma alan�nda temel becerileri gösteremeyenlerin oran�n�n yüzde 15’in
alt�na indirilmesi konusunda bir hedef belirlenmi�tir. Böyle bir hedefin belirlenmesi,
e�itimde f�rsat e�itli�inin hem ‘içerme’ hem de ‘adalet’ boyutunu dikkate almaktad�r.
Sosyo-ekonomik ko�ullar�n ö�rencilerin e�itim hayatlar� boyunca ba�ar�
düzeylerine hangi oranda etki etti�inin belirlenmesi, buna yönelik politikalar�n
geli�tirilmesi aç�s�ndan önemlidir. Türkiye’de bu tür veriler uluslararas�
çal��malardan ulusal düzeyde edinilebilmekle beraber; mekânsal ve okul düzeyinde
ayr��t�rma yapan veri bulunmamaktad�r. Örne�in, Fransa ve Avustralya gibi ülkeler
farkl� sosyo-ekonomik ko�ullara sahip ö�rencilerin birbirini takip eden e�itim
kademelerinde geçi� oranlar�n� ve ba�ar� düzeylerini belirlemek için ulusal sistemler
geli�tirmektedirler. Türkiye’de de son y�llarda ba�lat�lan e-kay�t ve e-okul
projelerinin risk alt�ndaki ö�rencilerin ve okullar�n tespitine imkân verecek �ekilde
geli�tirilmesinin izleme açs�ndan faydal� sonuçlar� olmas� beklenmektedir. Ancak bu
sistemler halihaz�rda etkin bir �ekilde kullan�lmamaktad�r.
138 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Sonuç olarak, e�itim politikalar� ve uygulamalar�na ili�kin yak�n dönemdeki
de�i�ikliklerin ö�renci ba�ar�s� üzerindeki etkisini bütüncül bir biçimde izlemek,
sorunlu noktalar� saptamak ve ba�ar�lar� vurgulamak için düzenli ölçme ve
de�erlendirme çal��malar�n� hem ulusal düzeyde yapmak hem de PISA, TIMSS ve
PIRLS gibi uluslararas� çal��malara kat�lmak çok önemlidir. Dolay�s�yla, farkl�
alanlardaki uluslararas� de�erlendirme çal��malar�na düzenli kat�l�m sa�lanmas� ve
bu de�erlendirmelerden ç�kan sonuçlar�n, özellikle e�itim girdi ve ç�kt�lar�nda
e�itsizli�in azalt�lmas� yönünde politikalar olu�turulmas� amac�yla daha etkin bir
biçimde kullan�lmas� büyük önem ta��maktad�r. Ayr�ca, ulusal bazda hedef
belirlemek yerine bölgesel ve kentsel/k�rsal at�flar�n yap�ld��� hedeflerin
belirlenmesinin f�rsat e�itli�ine yönelik izleme mekanizmas�n� güçlendirmesi
beklenmektedir.
139
GENEL�DE�ERLEND�RME�
141
6. GENEL DE�ERLEND�RME
E�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas�; cinsiyet ve sosyo-ekonomik ko�ullar
gibi ki�isel ve sosyal durumlar�n e�itimdeki ba�ar�ya bir engel olu�turmamas� olarak
tan�mlanan ‘e�itimde adalet’ boyutu ve günümüz toplumunun gerekli k�ld��� asgari
düzeydeki yeterliklerin ve becerilerin toplumun tüm kesimlerine kazand�r�lmas�
olarak tan�mlanan ‘e�itimde içerme’ boyutunun geli�tirilmesi ile mümkündür.
E�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas� bireylerin ya�am kalitesini art�rmakta, sosyal
e�itli�i desteklemekte, kamunun sosyal ve ekonomik maliyetlerini azaltmakta,
ekonomik büyümeyi h�zland�rmakta ve demokrasiyi geli�tirmektedir. Bununla
birlikte, e�itimde f�rsat e�itli�i ve verimlilik aras�nda negatif bir ili�ki oldu�u
konusunda yayg�n bir kan� vard�r. Ancak literatürdeki ara�t�rmalar ve bu çal��ma
kapsam�nda yap�lan analizler söz konusu kan�y� destekleyecek nitelikte bulgular
ortaya koymamaktad�r. Dolay�s�yla, f�rsat e�itli�inin art�r�lmas� yönünde geli�tirilen
politikalar�n e�itimde verimlili�e zarar vermesi gerekmedi�inden, e�itimde kalitenin
olumsuz etkilenmesi de söz konusu olmayacakt�r. E�itimde kalitenin art�r�lmas� f�rsat
e�itli�inden ödün vermeyi de�il, kaynaklar�n verimli kullan�lmas�n� gerektirmektedir.
Türkiye’de e�itimdeki e�itsizliklerin tarihsel geli�imi incelendi�inde mevcut
e�itsizliklerin daha do�ru bir �ekilde yorumlanmas� mümkün olmaktad�r.
Türkiye’de muhtemel f�rsat e�itsizliklerinin e�itimin hangi alanlar�nda ortaya
ç�kt��� konusunda yap�lan incelemeler sonucunda, e�itimde adalet ve içerme
boyutlar�n�n gere�i olarak iyile�tirilmesi gereken birtak�m meselelerin tespiti
yap�lm��t�r. Bu kapsamda; k�zlar�n e�itime eri�iminin yetersiz olmas�, sosyo-
ekonomik ko�ullar�n ö�rencilerin e�itimdeki ba�ar�s�na ve e�itime eri�imine etkisinin
fazla olmas�, okullar aras�nda kalite ve sosyo-ekonomik farkl�l�klar�n yüksek olmas�,
temel e�itimin ve ortaö�retimin herkes taraf�ndan tamamlanmamas�, temel
becerilerin toplumun tüm kesimlerine kazand�r�lamamas� ve okul öncesi e�itime
eri�imin yetersiz kalmas� önemli f�rsat e�itsizli�i alanlar� olarak öne ç�kmaktad�r.
Son 20 y�ll�k dönemde OECD ülkelerinde e�itimde cinsiyet e�itli�i aç�s�ndan
bir sosyal devrim gerçekle�mi�tir. Ancak, OECD içinde erkeklerin ve kad�nlar�n
ortalama e�itim düzeyi aras�ndaki fark�n kad�nlar aleyhine artt��� tek ülke Türkiye
142 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
olmu�tur. Türkiye’de ilkö�retim ve ortaö�retime eri�imde cinsiyet e�itli�i aç�s�ndan
önemli geli�meler sa�lanmakla beraber ‘Bin Y�l Kalk�nma Hedefleri’ kapsam�nda
ilkö�retimde k�z ve erkek okulla�ma oranlar�n�n 2005 y�l�nda e�it olmas� yönündeki
hedefe henüz ula��lamam��t�r. Ayr�ca, 2015 y�l� için ortaö�retimde de ayn� yönde
koyulan hedefe mevcut e�ilimle ula��lmas� beklenmemektedir.
PISA ara�t�rmas� kapsam�nda OECD taraf�ndan yap�lan çal��malarda
ö�rencilerin e�itimdeki ba�ar� düzeyini ve/veya e�itime eri�imini yeteneklerinin yan�
s�ra ailelerinin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n da etkiledi�i saptanm��t�r. Bu çerçevede,
Türkiye’de ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n ba�ar�lar� üzerindeki etkisinin
OECD ortalamas�n�n üzerinde oldu�u anla��lmaktad�r. Sosyo-ekonomik ko�ullar�n
ö�rencilerin ba�ar�s� üzerindeki etkisinin kabaca do�rusal oldu�u OECD ülkelerinde,
ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n iyile�mesindeki art�� oran�nda ba�ar�
düzeyleri de artmaktad�r. Türkiye’de ise bu ili�ki artan orandad�r. Türkiye’de
ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n iyile�mesindeki art�� oran� ö�rencilerin
ba�ar� düzeylerinde daha büyük bir oransal art��a neden olmaktad�r. Dolay�s�yla,
Türkiye’de sosyo-ekonomik ko�ullar�n ba�ar� üzerindeki etkisinin azalt�lmas� daha
da önem ta��maktad�r. Ayr�ca Türkiye’de çocuklar�n sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n
yetersiz olmas�, onlar�n hem e�itime hem de kaliteli e�itim imkânlar�na eri�imlerini
zorla�t�rmaktad�r.
PISA kapsam�nda yap�lan çal��malar ö�rencilerin e�itimdeki ba�ar�s�n�n
sadece kendi yetenek düzeylerinden veya sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan de�il ayn�
zamanda devam ettikleri okulun kalitesinden ve sosyo-ekonomik düzeyinden de
etkilendi�ini ortaya koymu�tur. OECD itibar�yla ö�rencilerin ba�ar� farkl�l�klar�n�n
sadece yüzde 33’ü okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�yla aç�klan�rken, Türkiye’de
bu oran�n yüzde 53 oldu�u ortaya ç�km��t�r. Türkiye’de ortaö�retimde okullar
aras�ndaki ba�ar� düzeyi farkl�l�klar� fazlad�r. Ayr�ca, Türkiye’de okullar aras�ndaki
kalite farkl�l�klar�n�n büyük oranda (yüzde 60) farkl� okullarda, farkl� sosyo-
ekonomik düzeyde ö�rencilerin bulunmas�ndan kaynakland��� saptanm��t�r.
Zorunlu temel e�itimi tamamlamayan ve bu nedenle günümüz toplumunun
gerektirdi�i asgari becerilere sahip olmayanlar�n sosyal ve ekonomik ya�amda birçok
143
riskle kar�� kar��ya kald�klar� bilinmektedir. Modern ekonomiler birçok i� için
ortaö�retim mezuniyetini asgari bir e�itim düzeyi konumuna getirmi�tir. Ancak
Türkiye, genç nüfusun içinde temel e�itimi tamamlayanlar�n oran� ve ortaö�retimi
tamamlamadan e�itimin d���na ç�kanlar�n oran� aç�s�ndan Lizbon Stratejisi
kapsam�nda belirlenen hedeflerin oldukça gerisinde kalm��t�r.
Çocuklar�n geli�imi ve daha sonraki e�itim kademelerindeki ba�ar�lar�
aç�s�ndan büyük önem ta��d��� belirlenen okul öncesi e�itimde birçok geli�mi�
ülkede okulla�ma oranlar� yüzde 90’lar� geçmi�tir. Türkiye’de ise okul öncesi
okulla�ma oran� 2007-2008 e�itim ve ö�retim dönemi itibar�yla sadece yüzde 30
civar�ndad�r.
PISA 2006 sonuçlar�na göre, Türkiye’de 15 ya��ndaki ö�rencilerin yakla��k
olarak yar�s�n�n okuma ve matematik alanlar�nda temel beceri düzeylerinin yetersiz
oldu�u dikkate al�nd���nda bu gençlerin çal��ma hayat�nda ve günlük hayatta
ba�ar�s�z olmalar� kuvvetle muhtemeldir.
Türkiye’de e�itimde adalet ve içerme boyutlar� kapsam�nda giderilmesi
gereken f�rsat e�itsizliklerinin incelenmesi sonucunda, bu e�itsizliklerin büyük
oranda örgün e�itim sistemindeki okul türlerinin farkl�la�t�r�lmas� ve yerle�tirme
yöntemleri, temel e�itimin tamamlanmas� ve ortaö�retime geçi�ler, kaynaklar�n
sektörel ve mekânsal önceliklendirilmesi ve e�itimde f�rsat e�itli�ine yönelik
göstergelerin izlenmesi konusunda uygulanan politikalardan kaynakland��� ortaya
ç�km��t�r.
Ö�rencilerin sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n ba�ar�lar� üzerindeki etkisinin ve
okullar aras�ndaki kalite ve sosyo-ekonomik farkl�l�klar�n fazla olmas�n�n Tükiye’de
önemli e�itsizliklere neden oldu�u belirlenmi�tir. Bu kapsamda örgün e�itim
sistemindeki okul türlerinin farkl�la�t�r�lmas� ve yerle�tirme yöntemleri bu
e�itsizliklerin ortaya ç�kmas�nda önemli bir rol oynamaktad�r. Sosyo-ekonomik
ko�ullar�n ö�renci ba�ar�s� üzerindeki etkilerini ölçmeyi amaçlayan ara�t�rmalar,
ö�rencilerin ba�ar� düzeylerinin, sadece kendi yetenek ve sosyo-ekonomik
ko�ullar�yla belirlenmedi�ini, ayn� zamanda birlikte e�itim ve ö�retim gördükleri
144 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
akranlar�n�n hem sosyo-ekonomik düzeylerinden hem de ba�ar� düzeylerinden
etkilendi�ini göstermektedir. Türkiye’de de ortaö�retimdeki okullar�n, ö�rencilerin
ba�ar� düzeyi ve sosyo-ekonomik düzeyi aç�s�ndan önemli derecede birbirinden
farkl�la�t��� ortaya ç�km��t�r. Ayr�ca, kaliteli ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek
okullara giri� imkân� bulamayan ö�rencilerin ba�ar� düzeylerinin, OECD
ortalamas�n�n üzerinde bir oranda sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan olumsuz yönde
etkilendi�i tespit edilmi�tir. Dolay�s�yla, bu ö�renciler e�itimin adalet boyutu
aç�s�ndan f�rsat e�itsizli�i ile kar�� kar��ya kalmaktad�rlar. Kamunun sosyo-ekonomik
düzeyi ve ba�ar� düzeyi yüksek olan okullar� daha nitelikli ö�retmenler ve daha iyi
bir fiziki altyap�yla destekledi�i görülmü�tür. Bunda, parasal ve siyasal gücün kamu
hizmetlerini kendi faydas� do�rultusunda yönlendirmesinin etkisi de büyüktür. Bu
durumun okullar aras�ndaki kalite farkl�l�klar�n� derinle�tirdi�i belirlenmi�tir.
Okullar aras�ndaki kalite ve sosyo-ekonomik farkl�l�klar�n nedenlerini
belirlemeyi amaçlayan ara�t�rmalar; bu farkl�l�klar�n olu�mas�nda ö�rencilerin
okullara yerle�tirilmesinde kullan�lan yöntemlerin önemli oldu�unu ortaya
koymaktad�r. Ö�rencilerin okullara yerle�tirilmesinde; s�navlar�n ve akademik
notlar�n kullan�lmas� olarak tan�mlanan akademik seçicilik yan�nda ikametgah�na
göre veya kurayla yerle�tirme gibi yöntemler yerine ailelerin tercihlerinin ön plana
ç�kmas� olarak tan�mlanan okul seçiminin etkili oldu�u bilinmektedir. Türkiye’de de
ortaö�retimdeki okullar�n sosyo-ekonomik yap�lar�ndaki ve kalitelerindeki
farkl�la�man�n büyük oranda ortaö�retimde okul çe�itlili�inin fazla olmas�ndan,
s�navla ö�renci alan okullar�n say�s�n�n artmas�ndan ve ikametgaha göre ö�renci alan
okullar�n say�s�n�n s�n�rl� olmas�ndan kaynakland��� belirlenmi�tir.
Akademik seçicili�in fazla oldu�u ülkelerde ö�rencilerin ba�ar� düzeyinin
sosyo-ekonomik ko�ullar�ndan daha fazla etkilendi�i ve dolay�s�yla f�rsat e�itsizli�ini
art�rd��� bilinmektedir. Bu etki, sosyo-ekonomik ko�ullardaki farkl�l�klar�n fazla
oldu�u ülkelerde daha belirgindir. Örne�in; Japonya gibi refah düzeyi yüksek
ülkelerde okul d��� kurumlar�n ücretleri herkes taraf�ndan kar��lanabildi�i için di�er
olumsuz etkileri bir yana b�rak�ld���nda akademik seçicilik rekabeti art�rmas�
nedeniyle olumlu olarak görülmektedir. Ancak, sosyo-ekonomik farkl�l�klar�n yüksek
145
oldu�u ülkemizde; baz� aileler çocuklar�n� yeterince yönlendiremedi�i ve okul d���
kurumlar�n ücretlerini kar��layamad��� için akademik seçicili�in sosyo-ekonomik
düzeyi dü�ük ö�rencilerin rekabet �ans�n� ve dolay�s�yla daha ileri e�itim
kademelerine (yüksekö�retime) geçi� �ans�n� azaltt��� ve bu nedenle f�rsat
e�itsizli�ine neden oldu�u anla��lm��t�r. Türkiye’de özellikle son y�llarda s�navla
ö�renci alan ortaö�retim okullar�n�n say�s�nda bir art�� olmu�tur. Kaliteli okullar�n
yayg�nla�mas� olumlu bir geli�me olmakla beraber bu okullar�n s�navla ö�renci
almas�, okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar�n artmas�na ve kalite fark�n�n
da aç�lmas�na neden olmaktad�r. Di�er yandan, özellikle OECD taraf�ndan bu alanda
yap�lan çal��malarda akademik seçicili�in ortaya ç�kard��� e�itsizliklere ra�men
ülkelerin toplam e�itim kalitesinde olumlu yönde bir etkisinin oldu�u konusunda bir
bulguya rastlanmam��t�r. Bununla birlikte, akademik seçicili�in yüksek oldu�u
ülkelerde sadece en ba�ar�l� ö�rencilerin oran�n�n artt��� tespit edilmi�tir.
Okula kay�tlar�n ikametgâha veya kuraya dayal� olmas� yerine büyük oranda
ailelerin tercihiyle yap�ld��� ülkelerde; fark�ndal��� yüksek aileler ile okullar�n talep
etti�i kay�t ücretlerini ve servis ücretlerini kar��layabilen aileler, çocuklar� için
nispeten daha varl�kl� çocuklar�n devam etti�i okullar� seçmekte ve bunun sonucunda
okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�la�ma artmaktad�r. Bu çerçevede,
Türkiye’de tüm ilkö�retim okullar�nda kay�tlar�n ö�rencilerin ikametgahlar�na göre
yap�lmas� olumlu bir geli�me olmakla birlikte sistemde baz� kaçaklar�n oldu�u
görülmü�tür. Ortaö�retimde ise, farkl� mesleki e�itim programlar�n�n farkl�
bölgelerdeki mesleki ve teknik liselerde bulunmas�ndan dolay� tüm çocuklar�n bu
programlara e�it bir �ekilde eri�ebilmesi aç�s�ndan bu okullarda okul tercihinin
yap�lmas�n�n zaruri oldu�u sonucuna ula��lm��t�r.
Kore, bugün ülkemizde mevcut olan söz konusu f�rsat e�itsizliklerini 1960’l�
ve 1970’li y�llarda ya�am�� bir ülkedir. Bu çerçevede, Kore, söz konusu sorunlar�
ortadan kald�rmak için 60’l� y�llarda ortaokullara yönelik giri� s�nav�n� yasaklam�� ve
e�itim kaynaklar�n� tüm okullar�n e�itim imkânlar�n� e�itlemek yönünde kullanm��t�r.
Ayn� �ekilde 70’li y�llarda ‘Lise E�itleme Politikas�’ (High School Equalization
Policy) (HSEP) kapsam�nda her lisenin kendi giri� s�nav�n� yapmas� yasaklanm�� ve
146 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
ulusal bir s�nav yap�lmaya ba�lanm��t�r. Bu politika ile akademik e�itimin verildi�i
genel liselere devam etmek isteyen ö�renciler ikamet ettikleri bölgedeki okullardan
birine kurayla yerle�tirilmeye ba�lanm��t�r. Hem ileri düzey genel e�itimin hem de
çe�itli alanlarda meslek e�itiminin verildi�i meslek liselerine, okullar�n tercihine
ba�l� olarak ö�renciler ya ortaokuldaki notlar�na ya da ulusal s�navdaki skorlar�na
göre yerle�tirilmektedir. Kore’de sübvansiyonlar ve e�itlik politikas� kapsam�ndaki
di�er önlemler sayesinde, kamu okullar� aras�nda herhangi bir kalite fark�
bulunmamaktad�r. Dolay�s�yla, Kore’nin yapt��� e�itim reformlar�ndan Türkiye için
ç�kar�lmas� gereken önemli dersler oldu�u görülmü�tür.
Türkiye’de ba�ta k�zlar olmak üzere erken terklerin yüksek olmas� bireylerin
f�rsat e�itsizli�i ya�amalar�na neden olmaktad�r. Bu kapsamda, zorunlu temel
e�itimin tamamlanmas�, ortaö�retime geçi�ler, ortaö�retimde mesleki e�itime olan
talep, erken yönlendirme ile rehberlik ve dan��ma hizmetleri, üzerine e�ilinmesi
gereken önemli politika alanlar�d�r.
Türkiye’de zorunlu temel e�itim uygulamas� 1997-1998 y�l� itibar�yla
ba�lat�lm�� olmakla beraber ADNKS verilerine göre yakla��k 275 bin çocu�un temel
e�itimin d���nda bulundu�u belirlenmi�tir. ADNKS verilerine göre nüfusun az
say�lm�� olmas� ihtimali nedeniyle bu rakam�n daha fazla olmas� kuvvetle
muhtemeldir. Temel e�itim d���nda kalan çocuklar�n genel olarak k�rsal kesimdeki
çocuklardan ve k�z çocuklar�ndan olu�tu�u görülmü�tür. Zorunlu temel e�itim
d���nda kalan çocuklar�n % 60’� k�zd�r. Temel e�itime eri�imin art�r�lmas� için
özellikle k�rsal alanlarda birle�tirilmi� s�n�f uygulamas�na alternatif olarak ba�lat�lan
Y�BO ve ta��mal� e�itim uygulamalar� çok küçük ya�taki çocuklar�n ö�renme ve
geli�im süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayr�ca, Y�BO’lar�n
pansiyonlar�nda kalan k�z ö�rencilerin erkek ö�rencilere oran� yakla��k 0,6
oldu�undan bu uygulaman�n ilkö�retimde k�zlar�n eri�imini art�rmada yeterince
ba�ar�l� olamad��� söylenebilir. Bununla birlikte di�er uygulamalara göre ta��mal�
e�itimden k�z çocuklar�n�n daha e�it bir �ekilde yararland��� tespit edilmi�tir.
Birçok ülkede ö�renciler mesleki veya genel e�itime devam etme karar�n� en
az 9 y�ll�k zorunlu temel e�itimin sonras�nda vermektedirler. Yap�lan ara�t�rmalar,
147
mesleki veya genel e�itime devam etme ya��n�n ertelenmesinin, çocuklar�n sosyo-
ekonomik ko�ullar�n�n ba�ar�lar� üzerindeki etkisini zay�flatt���n� göstermektedir.
Türkiye’de dokuzuncu s�n�f�n tüm okul türlerinde ortak müfredat� olan ve
yönlendirmenin yap�ld��� bir s�n�f olarak düzenlenmi� olmas�n�n f�rsat e�itli�inin
adalet boyutuna katk� verece�i beklenmektedir. Bununla beraber bu s�n�f�n zorunlu
e�itim kapsam�nda olmamas� ve yönlendirme faaliyetlerinin yetersiz olmas� bu
olumlu etkiyi zay�flatmaktad�r.
Ortaö�retimde okul çe�itlili�inin fazla olmas�n�n ö�rencilerin sosyo-
ekonomik düzeylerinin ba�ar�lar� üzerindeki etkisini olumsuz olarak art�rd���
yönünde bulgular bulunmaktad�r. Bu ba�lamda MEB’in ald��� bir kararla Türkiye’de
genel e�itimde 7 (fen bilimleri, sosyal bilimler, Türkçe-matematik, spor, müzik,
resim, yabanc� dil) ve mesleki ve teknik e�itimde 50 alan olmak üzere toplam 57
alana ili�kin e�itimler 15 okul ve 79 program türünde verilmektedir. Ancak söz
konusu yeni uygulaman�n uygunlu�u tart��mal�d�r. Türkiye’de okul çe�itlili�inin
fazla olmas� yukar�da de�inilen f�rsat e�itsizli�inin yan�nda ayr�ca hem ortaö�retime
geçi�lere olumsuz etki yapmakta hem de ortaö�retimde yatay ve dikey geçi�leri
zorla�t�rmas� nedeniyle de f�rsat e�itsizli�ine yol açmaktad�r.
Türkiye’de iller itibar�yla ortaö�retime geçi� oranlar�n� önemli ölçüde
art�rd��� tespit edilen mesleki ve teknik e�itimin ortaö�retim içindeki pay� son
y�llarda bu alanda yap�lan düzenlemelerle artm�� olsa da geli�mi� birçok ülkenin
oldukça gerisindedir. Mesleki e�itime olan talebin yeterince art�r�lamamas�n�n
önemli nedenlerinden birisi bu liselerde mezun olanlar�n üniversiteye girme
�anslar�n� azaltan katsay� uygulamas� olmu�tur. Türkiye genelinde mesleki ve teknik
e�itime devam eden ö�rencilerin k�z-erkek oranlar� aras�nda da farkl�l�k
bulunmaktad�r. Bu çerçevede, k�zlara yönelik mesleki ve teknik e�itim
programlar�n�n yeterince geli�tirilememesinin bu ö�rencilerin ortaö�retime geçi�
e�ilimini azaltt��� ortaya konulmu�tur. Di�er yandan k�z çocuklar�n�n ortaö�retimde
K�z Teknik Ve Meslek Liselerine, Sa�l�k Meslek Liselerine ve Anadolu �mam Hatip
Liselerine olan talebi fazlad�r.
148 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Türkiye’de mesleki ve teknik e�itime olan talebin yeterince art�r�lamamas�n�n
en önemli nedenlerinden birisi de, edinilen mesleklerin toplum içinde yeterince sayg�
görmemesidir. Türkiye’de ilkö�retim mezunlar�n�n genel e�itime veya mesleki
e�itime devam etmesi noktas�nda akademik becerilerinden çok sosyo-ekonomik
ko�ullar�n�n belirleyici oldu�u görülmü�tür. Bu durumun sebebinin ilkö�retimde
genel ve mesleki e�itimde yönlendirme konusunda yap�lan rehberlik ve dan��manl�k
hizmetlerindeki yetersizlik oldu�u dü�ünülmektedir.
E�itime ayr�lan kaynaklar�n farkl� sektörlere, bölgelere, okullara ve farkl�
sosyo-ekonomik ko�ullara sahip ö�rencilere hangi oranda da��t�lmas� gerekti�i tüm
dünyada karar al�c�lar� zorlayan alanlar olarak öne ç�km��t�r. Bu nedenle, e�itime
ayr�lan kaynaklar�n f�rsat e�itli�i ve verimlili�i sa�layacak �ekilde kullan�lmas�
büyük önem ta��maktad�r.
Dünya Bankas� taraf�ndan yap�lan bir çal��mada, e�itimin temel
kademelerinde sa�lanan nitel geli�melerin, ülkelerin ekonomik büyümelerine nicel
geli�melerden daha fazla katk� verdi�i ortaya ç�km��t�r. Ayr�ca, e�itimin temel
kademelerine yap�lan kamu harcamalar�n�n sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük çocuklar
için faydas� daha fazlad�r. Dolay�s�yla, hem verimlilik hem de f�rsat e�itli�i aç�s�ndan
kamu e�itim harcamalar�na e�itimin temel kademelerinde daha fazla ihtiyaç
duyulmaktad�r. Yirmi y�l öncesinde geli�mekte olan ülkeler aras�nda yer alan Kore
örne�inde de görüldü�ü üzere, kamu harcamalar�n�n büyük oranda e�itimin temel
kademelerine yönlendirilmi� olmas� ve yüksekö�retime olan talebin ise özel sektör
taraf�ndan kar��lanmas�na yönelik mekanizmalar�n geli�tirilmesi, bu ülkenin e�itim
sistemini hem eri�im hem de kalite aç�s�ndan OECD ülkeleri içinde ön s�ralara
ta��m��t�r.
Türkiye’de son on y�lda e�itime yap�lan yat�r�mlar tedricen artmakla birlikte
kaynaklar�n kapasiteyi art�rmak için yüksekö�retime yönlendirilmesi e�itimin temel
kademelerine yap�lan yat�r�m�n oran�n� azaltm��t�r. Ayr�ca, Türkiye’de
yüksekö�retimde ö�renci ba��na yap�lan harcamalar ilkö�retimdekinin yakla��k 4
kat� olup, 2 kat olan OECD ortalamas�n�n oldukça üzerindedir. Ayn� �ekilde, son on
y�lda Türkiye’de yüksekö�retimdeki kamu harcamalar� art�� oran�, ö�renci
149
say�s�ndaki art�� oran�ndan fazla gerçekle�mi�tir. Bununla beraber, Çek Cumhuriyeti,
Macaristan, Brezilya ve Polonya gibi ülkeler yüksekö�retimde önemli orandaki
ö�renci say�s� art���n� kaynaklar� daha verimli kullanarak gerçekle�tirmi�lerdir. Bu
çerçevede, Türkiye’de yüksekö�retimin kamu harcamalar� üzerindeki bask�s�
nedeniyle, toplumun tüm kesimlerinin eri�im düzeyinin daha yüksek oldu�u temel
e�itim kademelerine kamu harcamalar� yeterince yönlendirilememi� ve bu da f�rsat
e�itsizli�ine yol açm��t�r. Di�er taraftan, Türkiye’de toplam e�itim harcamalar�
içinde özel harcamalar�n oran� da, özel harcamalar�n temel e�itim kademelerindeki
oran� da OECD ortalamas�ndan yüksektir. Dolay�s�yla, ki�i ba��na dü�en milli gelirin
OECD ortalamas�n�n alt�nda oldu�u Türkiye’de, toplam e�itim harcamalar� içinde
özel harcamalar�n pay�n�n yüksek olmas� ve bu harcamalar�n da temel e�itimde
yo�unla�m�� olmas� aileler üzerindeki mali bask�lar� art�rd���ndan e�itimde f�rsat
e�itsizli�ine neden olmaktad�r. Di�er yandan Türkiye’de özellikle yüksekö�retime
haz�rl�k dershanelerine yap�lan harcamalar çok yüksek olup özel okullar�n
yayg�nla�t�r�lmas� için önemli bir potansiyele i�aret etmektedir.
Türkiye’de kaynak kullan�m�nda mekânsal önceliklendirme ve yerinden
yönetim kapsam�nda yap�lan çal��malar�n k�s�tl� oldu�u anla��lm��t�r. Bu kapsamda
yap�lan çal��malar�n art�r�lmas� hem verimlili�e hem de e�itli�e katk� sa�layacakt�r.
Okul öncesi e�itim alan çocuklar�n daha sonraki e�itim kademelerinde ba�ar�
düzeyleri artmakta ve sosyo-ekonomik ko�ullar�n�n ba�ar�lar� üzerindeki etkisi
azalmaktad�r. Okul öncesi e�itimin zorunlu e�itim kapsam�nda olmad��� ülkelerde
öncelikli olarak sosyo-ekonomik düzeyi yüksek çocuklar e�itimin bu kademesine
eri�im sa�lamaktad�r. Dolay�s�yla, bu alanda yap�lan çal��malar ülkelerin okul öncesi
e�itimdeki okulla�ma oran�n�n yüzde 70 seviyelerine ula�ana kadar okul öncesi
e�itimin mevcut f�rsat e�itsizliklerini daha da derinle�tirdi�ini ortaya koymu�tur.
Türkiye’de okulla�ma oran�n�n yüzde 34 oldu�u okul öncesi e�itimde sosyo-
ekonomik geli�mi�lik düzeyi dü�ük illerde bu e�itim kademesine eri�im s�n�rl�
kalm��t�r.
PISA ara�t�rmas�na göre Türkiye’de 15 ya��ndaki ö�rencilerin yakla��k olarak
yar�s�n�n sahip olmad��� temel beceriler ilkö�retim ve ortaö�retimde
150 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
kazan�lmaktad�r. Bununla birlikte e�itimin bu kademelerindeki baz� çocuklar�n;
ailelerinin sosyo-ekonomik ko�ullar�, ya�ad�klar� bölge ve devam ettikleri okul
itibar�yla kaliteli e�itim imkânlar�na eri�iminde e�itsizlikler oldu�u görülmü�tür.
Ayr�ca, ba�ar� düzeyi dü�ük ö�rencilerin küçük s�n�flara ve nitelikli ö�retmenlere
daha çok ihtiyaç duymas�na ra�men, Türkiye’de bu e�itim imkânlar�n�n ba�ar�l�
ö�rencilere sa�lanmas� yönünde bir e�ilim vard�r.
E�itimde f�rsat e�itli�inin sa�lanmas� kapsam�nda uygulay�c� birimlere yön
gösterecek ve kaynaklar�n bu yönde kullan�lmas�n� sa�layacak ölçülebilir hedeflerin
belirlenmesi önem ta��maktad�r. Türkiye’de ba�ta Kalk�nma Planlar� olmak üzere
ulusal politika belgelerinde f�rsat e�itli�inin art�r�lmas�na yönelik olarak belirlenen
hedeflerin genel olarak e�itimdeki girdiler üzerinden olmas� yan�nda bölgesel ve
kentsel/k�rsal at�flar�n da yap�lmamas� nedeniyle i�levsel de�ildir. Bununla beraber
haz�rl�k çal��malar� devam eden �K�S projesinin tamamlanmas�, mekânsal olarak
e�itim göstergelerinin izlenmesini ve karar alma süreçlerinde kullan�lmas�n�
kolayla�t�racakt�r. Bu süreçte hangi e�itim göstergelerinin mekânsal düzeyde
izlenmesi gerekti�inin belirlenmesi önem ta��maktad�r. Sosyo-ekonomik ko�ullar�n
ö�rencilerin ba�ar�s� üzerindeki etkilerinin incelenmesi kapsam�nda uluslararas�
çal��malardan faydalan�lmakla beraber bu çal��malar�n sundu�u verilerin mekansal
ve okul düzeyinde olmamas� nedeniyle bu tarzda ulusal verilerin üretilmesine ihtiyaç
duyulmaktad�r.
151
SONUÇ�VE�ÖNER�LER�
153
SONUÇ VE ÖNER�LER
Tüm bu de�erlendirmeler �����nda;
� Türkiye’de ortaö�retim düzeyinde bulunan tüm okullar�n altyap�s� ve bölgenin
ihtiyaçlar� incelenerek toplam 57 genel e�itim ve mesleki ve teknik e�itim alan�ndan
hangisinde bu okullarda e�itim ve ö�retim yap�labilece�i yönünde bir strateji
geli�tirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ortaö�retimde okul türleri genel liseler,
meslek liseleri ve üstün yetenekli ö�rencilere yönelik lise türlerinden olu�mal�d�r. Bu
stratejinin haz�rl�k a�amas�nda yerel ve bölgesel anlamda bilgi ve katk� önem
ta��maktad�r. Haz�rlanan strateji kapsam�nda tüm liselerin hangi okul türünde yer
alaca�� belirlenmelidir. Ayr�ca, okullar aras�ndaki kaliteli e�itim imkânlar�n�n
birbirine yakla�t�r�lmas� için kalite düzeyi dü�ük okullara daha fazla kaynak
aktar�lmal�d�r. Genel liselerde sadece yüksekö�retime haz�rlayan akademik e�itim
verilmeli, meslek liselerinde ise hem yüksekö�retime hem de i�gücü piyasas�na
yönelik genel ve mesleki e�itim birlikte verilmelidir.
� Okullar aras�ndaki sosyo-ekonomik farkl�l�klar azalt�lmal�d�r. Bu kapsamda,
genel liselere devam etmek isteyen ö�rencilerin ikamet ettikleri bölgede yer alan
okullardan birine kura yöntemiyle yerle�tirilmesi gibi yöntemlerin tart���lmas�
gerekmektedir. Meslek liselerine devam etmek isteyen ö�rencilere ise okul seçme
hakk� verilmeli ve bu ö�renciler hem ilkö�retimdeki notlar�n� hem de SBS’de
ald�klar� puanlar�n� kapsayan OGES ile bu okullara yerle�tirilmelidir.
� Üstün yetenekli ö�rencilere yönelik fen liseleri, sosyal bilimler liseleri,
anadolu güzel sanatlar liseleri ve spor liselerinin bölgelerin ça� nüfusu itibar�yla
dengeli da��l�m� sa�lanarak ve s�n�rl� say�da tutularak korunmas� gerekmektedir. Bu
tür okullara yerle�tirme yap�l�rken ö�rencilerin akademik becerilerinin yan� s�ra özel
yeteneklerinin de ölçülmesini sa�layacak mekanizmalar geli�tirilmelidir.
� E-okul ile Nüfus ve Vatanda�l�k ��leri Genel Müdürlü�ünün adrese dayal�
verileri esas al�narak zorunlu e�itim ça��nda olup okula gitmeyen tüm çocuklar�n
tespit edilmesi ve okula devam etmeleri sa�lanmal�d�r. Ayr�ca, gerek nüfusun
yetersiz olmas� gerekse pedagojik amaçlarla birçok ülkede uygulanan birle�tirilmi�
s�n�f uygulamas�na ili�kin ba�ar�l� modeller incelenerek, örne�in Kolombiya’da
154 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
uygulanan ‘Yeni Okul’ (Escuela Nueva), Türkiye’ye özgü bir modelin geli�tirilip
nüfusun yetersiz oldu�u kesimlerdeki ilkö�retim okullar�n�n 1-5. s�n�flar�nda
uygulanmas� uygun olacakt�r. Yeni modelin s�n�fta tek ö�retmen yerine iki ö�retmen
olacak �ekilde kurgulanmas�, s�n�f içinde geri kalanlar�n ikinci ö�retmen taraf�ndan
takviye edilmesi aç�s�ndan önemlidir. Birle�tirilmi� s�n�f uygulamas�n�n oldu�u köy
okullar�n�n, köyün sosyal geli�imi ve okul öncesi e�itim hizmetinin verilebilmesi
aç�s�ndan da önemli katk�lar� oldu�u dü�ünüldü�ünde böyle bir modelin
geli�tirilmesi büyük önem arz etmektedir. Birle�tirilmi� s�n�f uygulamas�n�n mümkün
olmad��� yerlerde ise sadece ta��mal� e�itim uygulanmal�d�r. Ayr�ca “Yeti�tirme
S�n�f�” uygulamas�n�n sonuçlar� dikkatle izlenmeli ve bu uygulamadan maksimum
derecede faydalan�lmal�d�r.
� Ortaö�retime geçi�lerin ve mesleki ve teknik e�itime olan talebin art�r�lmas�
için ortaö�retimdeki ortak ve yönlendirme s�n�f� olan 9. s�n�f�n zorunlu temel e�itime
dahil edilmesi ve ilkö�retimdeki tüm ö�rencilerin sonraki e�itim kademelerindeki
f�rsatlar konusunda daha fazla bilgiye sahip olmalar� sa�lanmal�d�r. Ay�ca bu
s�n�ftaki yetersiz olan mevcut tan�t�m ve yönlendirme faaliyetleri daha da
etkinle�tirilmelidir.
� Ortaö�retime geçi� oranlar�n�n dü�ük oldu�u illerde mesleki ve teknik
e�itimin geli�tirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, bu illerde mesleki ve teknik
e�itim kurumlar�n�n programlar�n�n ve altyap�s�n�n bölgenin ihtiyaçlar�na göre
yeniden yap�land�r�lmas�n�n bu e�itime olan talebi art�rmas� beklenmektedir.
� Yüksekö�retime giri�lerde mesleki ve teknik e�itim mezunlar�na yönelik
katsay� engelinin kald�r�lmas� yönünde yap�lan çal��malar neticelendirilmelidir.
� K�z ö�rencilerin ortaö�retime eri�im oranlar�n�n dü�ük oldu�u illerde bu
oran�n art�r�lmas� amac�yla mesleki ve teknik e�itimde k�z ö�rencilere yönelik
programlara a��rl�k verilmeldir. Bu kapsamda k�zlar�n ortaö�retime eri�imlerinin
görece yüksek oldu�u K�z Teknik ve Meslek Liseleri, Sa�l�k Meslek Liseleri ve
Anadolu �mam Hatip Liselerinin bu etkisinden, yeniden yap�land�r�lacak ortaö�retim
sisteminde istifade edilmelidir. Ayr�ca Milli E�itim Temel Kanunu’nda da belirtildi�i
155
üzere e�itimin türüne, imkan ve zorunluluklara göre baz� okullar yaln�zca k�z veya
yaln�zca erkek ö�rencilere ayr�labilmelidir.
� Ailelerin üzerinde maddi bask�lar olu�turan temel e�itimdeki özel
harcamalar�n oran�n� azaltmak için e�itimin temel kademelerindeki kamu e�itim
harcamalar�n�n oran� art�r�lmal�d�r. Bununla birlikte özel harcamalar�n büyük bir
bölümünün yap�ld��� dershanelerin özel okullara dönü�türülmesi sa�lanmal�d�r.
Yüksekö�retimde ise özel üniversite kurulmas� yönündeki yasal engeller kald�r�lmal�
ve ö�rencilerin bu e�itim hizmetine olan katk�lar� art�r�lmal�d�r. Dokuzuncu
Kalk�nma Plan�nda da belirtilen bu hedeflere h�z verilmelidir.
� E�itim yat�r�mlar�na yönelik olarak e�itli�i art�r�c� mekânsal
önceliklendirmenin yap�ld��� bir strateji belgesi haz�rlanmal�d�r. Mevzuat�n büyük
ölçüde imkân verdi�i kaynak kullan�m�nda yerinden yönetim konusundaki
uygulamalar art�r�lmal�d�r. Merkezi idare ise söz konusu yat�r�mlara ili�kin olarak
izleme ve etki de�erlendirmesi çal��malar� üzerinde yo�unla�mal�d�r.
� F�rsat e�itli�ini geli�tirmesi amac�yla okul öncesi e�itimden ilgili ya�
grubundaki tüm çocuklar�n faydalanmas� gerekmektedir. Dolay�s�yla, okul öncesi
e�itimdeki bir y�l zorunlu e�itim kademesine dahil edilmeli ve ücretsiz olmal�d�r. Bu
kapsamda sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyinin dü�ük oldu�u illerde okul öncesi
e�itime eri�imin art�r�lmas� daha çok önem ta��d���ndan bu illere özel önem
verilmelidir.
� Tüm okullara bütçeden tahsis edilen cari ve onar�m ödeneklerinin yan� s�ra
di�er gelir ve giderlerin sürekli izlenmesini sa�layacak bir sistem olu�turulmal�d�r.
Bu çerçevede, kamu kaynaklar� daha fazla ihtiyac� olan okullara yönlendirilmeli ve
okullar�n bütçesi ö�renci say�s�yla orant�l� olarak olu�turulmal�d�r. �lkö�retim ve
ortaö�retimde kaliteli e�itim imkânlar� aç�s�ndan okullar ve bölgeler aras�ndaki
farkl�l�klar�n azalt�lmas� kapsam�nda yat�r�mlar illere objektif k�staslara göre
da��t�lmal�, sosyo-ekonomik düzeyi dü�ük illerde ve ba�ar� düzeyi dü�ük okullarda
görev alan ö�retmenlerin özlük haklar� geli�tirilmelidir. �lkö�retim ve ortaö�retimde
sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olanlara yönelik olarak burs, �artl� nakit transferi,
156 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
ücretsiz ders kitab� da��t�lmas�, ücretsiz ö�le yeme�i vb. uygulamalar�n niteli�i
geli�tirilerek devam edilmelidir.
� Sosyo-ekonomik ko�ullar� yetersiz olan ve e�itimin d���na ç�kma riski bulunan
çocuklar�n birbirini takip eden e�itim kademeleri itibar�yla izlenmesine imkan
verecek bir sistem geli�tirilmelidir. Ayr�ca, mekânsal ve okul düzeyinde f�rsat
e�itsizli�ine yönelik de�erlendirmelerin yap�labilmesine imkân verecek veriler
üretilmelidir. Bu çerçevede, kurulacak IKIS’de e�itim göstergeleri
güçlendirilmelidir.
� Uluslararas� ö�renci de�erlendirme çal��malar�na düzenli kat�l�m sa�lanmal�,
bu çal��malarda bölgesel kar��la�t�rmalara imkan verecek �ekilde veriler üretilmeli ve
bu çal��malar�n sonuçlar� e�itim girdi ve ç�kt�lar�nda e�itsizli�in azalt�lmas� için daha
etkin bir �ekilde kullan�lmal�d�r.
� Politika belgelerinde eri�im ve kaliteye ili�kin olarak bölgesel ve kentsel/k�rsal
at�flar�n yap�ld���, e�itimin girdileri kadar ç�kt�lar�n� da dikkate alan ölçülebilir
hedefler geli�tirilmelidir.
157
KAYNAKLAR
AFONSO, A., M. AUBYN, Cross-Country Efficiency of Secondary Education Provision: A Semi-Parametretic Analysis With Non-Discretionary Inputs, European Central Bank, 2005(çevirimiçi) http://ssrn.com/abstract_id=726688 30 Mart 2008.
AKPINAR, A., H. ERCAN, Mesleki ve Teknik E�itim Sistemi Raporu, Ulusal Gözlemevi, Ankara, May�s 2002.
ALLODI, M. W., “Equal Opportunities in Educational Systems: the Case of Sweden”, European Journal of Education, Vol. 42, No.1, 2007, pp. 134-146.
BAKER, D., F. BULLER, , H. E. ANNUM., R. WERUM, “Inequality Across Societies: Families, Schools and Persisting Stratification”, Research in Sociology of Education, Vol. 14, 2004.
BAKIR, KEMAL., “II. Me�rutiyet Döneminde Milli Seçkincilik ve E�itim: Emrullah Efendi Tuba A�ac� Nazariyesi”, Do�u Bat�, Say� 45, Cilt 1, 2008.
BALO�LU, Z., Türkiye’de E�itim: Sorunlar ve De�i�ime Yap�sal Uyum Önerileri, TÜS�AD, Temmuz 1990.
BJORKLUND, A., P.A. EDIN, P. FREDRIKSSON, A. KRUEGER, Education, Equality, and Efficiency: An Analysis of Swedish School Reforms During the 1990s, Institute for Labour Market Policy Evaluation, Uppsala, 2004.
BLANDEN, J., P. GREGG, S. MACHIN, Intergenerational Mobility in Europe and North America, Centre for Economic Performance, London, 2005.
BREEN, R., R. LUIJKX, “Social Mobility in Europe between 1970 and 2000” in R. Breen (ed.), Social Mobility in Europe, Oxford University Press, Oxford, 2004, pp. 37-75.
BRUNELLO, G., M. GIANNI, K. ARIGA, “The Optimal Timing of School Tracking”, Institute for the Study of Labor (IZA) Discussion Paper, No. 995, 2004.
BRUNELLO, G., M. GIANNI, “Stratified or Comprehensive? The Economic Efficiency of School Design”, Scottish Journal of Political Economy, Vol. 51, No. 2, May 2004, pp. 173-193.
CHECCH�, D., The Economics of Education: Human Capital, Family Background and Inequality, Cambridge University Press, 2006.
CHISWICK, B., N. DEBBURNAM, “Pre-School Enrollment: An Analysis by Immigrant Generation”, Centre for Research and Analysis of Migration Discussion Paper, No. 4, 2004.
158 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
CONTRERAS, D., Vouchers, School Choice and the Access to Higher Education, Yale University Economic Growth Center, No. 845, June 2002. (çevrimiçi) http://ssrn.com/abstract_id=317964, 15 Mart 2008.
COULOMBE, S., S. MARCHAND, J. TREMBLAY, International Adult Literacy Survey, Literacy Scores, Human Capital and Growth Across Fourteen OECD Countries, Statistics Canada, Ottawa, 2004.
Council of the European Union, Conclusions of the Council and the Representatives of the Governments of the Member States, Meeting within the Council, on Efficiency and Equity in Education and Training, November 2006.
Devlet Planlama Te�kilat� , Dokuzuncu Kalk�nma Plan�, 2007.
Devlet Planlama Te�kilat� , Sekizinci Kalk�nma Plan�, 2000.
Devlet Planlama Te�kilat� , Yedinci Kalk�nma Plan�, 1995.
Devlet Planlama Te�kilat� , Alt�nc� Kalk�nma Plan�, 1989.
Devlet Planlama Te�kilat� , Be�inci Kalk�nma Plan�, 1984.
Devlet Planlama Te�kilat� , Dördüncü Kalk�nma Plan�, 1979.
Devlet Planlama Te�kilat� , Üçüncü Kalk�nma Plan�, 1972.
Devlet Planlama Te�kilat� , �kinci Kalk�nma Plan�, 1967.
Devlet Planlama Te�kilat� , Birinci Kalk�nma Plan�, 1962.
DÜLGER, �., An Integrative Approach to the Organization of Turkish Vocational and Technical Education, DPT, Ankara, 1994.
Dünya Bankas�, Expanding Opportunities and Building Competences for Young People A New Agenda for Secondary Education, Washington D.C, 2005a.
Dünya Bankas�, Turkey Education Sector Study, 2005b.
Dünya Bankas�, World Development Report 2006: Equity and Development, World Bank and Oxford University Press, Washington DC and New York, 2006.
Dünya Bankas�, Education Quality and Economic Growth, 2007.
E�itim Reformu Giri�imi, E�itim �zleme Raporu 2007, Mart 2008.
ELLIS, H., “Public Education, Occupational Choice, and the Growth Inequality Relationship”, International Economic Review, Vol. 41, No.1, February 2000, pp. 171-201.
159
Escuela Nueva’s Evaluations, 2007, (çevrimiçi), http://www.volvamos.org/english/evaluaciones2.php., 1 Nisan 2008
European Commision, Achieving the Lisbon Goal: The Contibution of VET, (çevrimiçi) <ec.europa.eu/education/policies/2010/studies/maastricht_en.pdf> 13 Nisan 2008.
FITZ, J., S. GORARD, C. TAYLOR, “Explaining School Segregation”, paper presented to British Educational Research Association (BERA) Annual Conference, University of Leeds, 13-15 September 2001, Cardiff University School of Social Sciences, 2001.
GERSHBERG, A. I., T. SCHUERMANN, “The Efficiency–Equity Trade-Off of Schooling Outcomes: Public Education Expenditures and Welfare in Mexico”, Economics of Education Review, Vol. 20, 2001, pp. 27-40.
GREEN, A., J. PRESTON, R. SABATES, “Education, Equality and Social Cohesion: A Distributional Approach”, Compare, Vol. 33, No. 4, 2003, pp. 453-470.
HANUSHEK, E.A., J.F. KAIN, J.M. MARKMAN, S.G. RIVKIN, “Does Peer Ability Affect Student Achievement?”, Working Paper 8502, National Bureau of Economic Research, Cambridge, MA. 2001.
HANUSHEK, E. A., L. WÖSSMANN, “Does Educational Tracking Affect Performance and Inequality? Differences in-Differences Evidence Across Countries”, The Economic Journal, Vol. 116, March 2006.
HICKOX, M., E.S. LYON, “Vocationalism and Schooling the British and Swedish Experiences Compared”, British Journal of Sociology of Education, Vol. 19, No.1, 1998, pp. 25-37
HIROSHI, I., W. MULLER, J. RIDGES, “Class Origin, Class Destination, and Education: A Cross-National Study of Ten Industrial Nations”, American Journal of Sociology, Vol.101, No.1, 1995, pp. 145-193.
JARVINAN, Anitta, “VET Under Review in Finland: The Impact of VET in Secondary Education”, European Journal of Education, Vol. 36, No:.1, 2001, pp. 55-65.
KIM, S., J. LEE, “Demand for Education and Developmental State: Private Tutoring in South Korea”, Social Science Research Network Electronic Paper Collection. (çevrimiçi)http://papers.ssrn.com/paper.taf?abstract_id=268284 1Mart 2008
KRUEGER, A. B. Experimental Estimates of Education Production Functions. Quarterly Journal of Economics, Vol.114, No.2, 1999, pp.497-532.
KUMAR, K., Sanayi Sonras� Toplumdan Post-Modern Topluma: Ça�da� Dünyan�n Yeni Kuramlar�, Çev. Mehmet Küçük, 1995.
160 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
LENEY, T., “Green, Andy, Achieving the Lisbon Goal: the Contribution of Vocational Education and Training”, European Journal of Education, Vol. 40, No.3, 2005, pp. 261-278.
LEWIS, Theodore, “Towards a Liberal Vocational Education”, Journal of Philosophy of Education, Vol. 31, 1997, pp. 477-489.
LISTROM, A., “Local School Choice Policies in Sweden”, Scandinavian Political Studies, Vol. 22, No. 2, 1999, pp. 137-156.
MATEAR, A., “Equity in Education in Chile: The Tensions between Policy and Practice”, International Journal of Educational Development, Vol. 27, 2007, pp.101-113.
MEB, PISA 2003 Projesi Ulusal Nihai Rapor, 2005.
MEB, Türkiye’nin Ba�ar�s� için �tici Güç: Hayat Boyu Ö�renme Politika Belgesi, Ankara, Ekim 2006.
MEB, Milli E�itim Say�sal Verileri 2006-2007, 2007a.
MEB, 2008 Y�l� Bütçesine �li�kin Rapor, Ankara, 2007b.
MEB, Çocuklarda ve Gençlerde Artan �iddet E�ilimi ile Okullarda Meydana Gelen Olaylar�n Ara�t�r�larak Al�nmas� Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amac�yla Kurulan TBMM Ara�t�rma Komisyonu Raporu, Ankara, 2007c.
MEB, Milli E�itim Say�sal Verileri 2007-2008, 2008.
MEB, Milli E�itim Say�sal Verileri 2008-2009, 2009.
METE, C., “Education Finance and Equity in Turkey”, Paper commissioned for the Turkey ESS. World Bank, Washington DC.
Ministiry Of Education and Human Resources Development in Korea (MOE), Secondary Education, .(çevrimiçi) http://www.moe.go.kr, 10 Nisan 2008
NASH, R., “Inequality/Difference in Education: Is a Real Explanation of Primary and Secondary Effects Possible?”, The British Journal of Sociology, Vol. 54, No. 4, December 2003, pp. 433-451.
NICAISE, I., G., E. ANDERSEN, B. PONT, P. TUNSTALL, Equity in Education Thematic Review: Sweden Country Note, OECD, Paris, 2005, (çevrimiçi)www.oecd.org/dataoecd/10/5/35892546.pdf. 3 Ocak 2008
NICKELL, S., “Poverty and Worklesness in Britain”, Economic Journal, Vol. 114, pp. C1-C25, 2004.
161
OECD, Vocational Education and Training for Youth: Towards Coherent Policy and Practice, Paris, 1994.
OECD, Pathways and Participation in Vocational and Technical Education and Training, Paris, 1998.
OECD, Completing the Foundation for Lifelong Learning: An OECD Survey of Upper Secondary Schools, Paris, 2004a.
OECD, Learning for Tomorrow’s World:First Results from PISA 2003, 2004b.
OECD, Extending Opportunities: How Active Social Policy Can Benefit Us All, Paris, 2005a.
OECD, From Education to Work: A Difficult Transition For Young Adults With Low Levels of Education, Paris, 2005b.
OECD, “Intergenerational Transmission of Disadvantage”, Paris, 2006a.
OECD, “Publicly Provided Goods and the Distribution of Resources”, Paris, 2006b.
OECD, Education at a Glance 2006, Paris, 2006c.
OECD, Education at a Glance 2007, Paris, 2007a.
OECD, No More Failures: Ten Steps to Equity In Education, Paris, 2007b.
OECD, PISA 2006 Science Competencies for Tomorrow’s World, Vol. 1, Paris 2007c
OECD, Education at a Glance 2009, Paris, 2009.
ÖSYM, 2002 Ö�renci Seçme S�nav�na Ba�vuran Adaylar�n Sosyo-ekonomik Düzeyleri ve S�navdaki Ba�ar�lar�, Ankara, 2005.
PEKKARINEN, T., S. PEKKALA, R. UUSITALO, "Education Policy and Intergenerational Income Mobility: Evidence from the Finnish Comprehensive School Reform", IZA Discussion Paper, No. 2204, 2006.
PSACHAROPOULOS, G., Education for Development, World Bank, 1995.
SCHÜTZ, G., H. URSPUNG, L. WÖSSMANN, “Education Policy and Equality of Opportunity”, IZA, Discussion Paper Series, December 2005.
SCHÜTZ, G., L. WÖSSMANN, Efficiency and Equity in European Education and Training Systems, Prepared by the European Expert Network in Economics in Education to Accompany the Communication and Staff Working Paper by the European Commission under the same title, (çevrimiçi) http://ec.europa.eu/education/policies/2010/doc/eenee.pdf , 26 Nisan 2006.
162 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
SELIGMAN, M.E.P., ROSELLINI, R.A., KOZAK, M.J.. “Learned Helplessness in the Rat: Time Course, Immunization and Reversibility”, Journal of Comparative and Physiological Psychology, Vol. 88, 1975, pp. 542-547.
SOARES, J. F., “Measuring Cognitive Achievement Gaps and Inequalities: The Case of Brazil”, International Journal of Educational Research, Vol. 45, 2006, pp. 176–187.
SYLVA, K., E. MELHUISH, P. SAMMONS, I. SIRAJ-BLATCHFORD, B. TAGGART, K. ELLIOT. The Effective Provision of Pre-School Education (EPPE) Project: Findings from the Pre-school Period, Summary of Findings, Institute of Education/Surestart, 2003, (çevrimiçi) www.ioe.ac.uk/cdl/eppe/pdfs/eppe_brief2503.pdf., 25 Mart 2008
TANSEL, A., General Versus Vocational High Schools and Labor Market Outcomes in Turkey, Social Science Social Network, October 1998, (çevirimiçi) http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=263276, 2 �ubat 2008
TEZCAN, M., Egitim Sosyolojisi, AÜ , Ankara,1997.
TURAL, Nejla K., E�itim Finansman�, An� Yay., Kas�m 2002.
TÜRKMEN, F., “E�itimin Ekonomik ve Sosyal Faydalar� ve Türkiye'de E�itim Ekonomik Büyüme �li�kisinin Ara�t�r�lmas�”, DPT Uzmanl�k Tezi, Eylül 2002.
United Nations, Responding to Globalization: Skill Formation and Unemployment Reduction Policies, New York, 2003.
YÖK, Meslek Yüksekokullar�: Mevcut Durum ve Öngürüler, Ankara, Nisan 2006.
YÖK, Uluslararas� Mesleki ve Teknik E�itim Konferans�, Ankara, 15-16 Ocak 2007.
YÖK, Türkiye’nin Yüksekö�retim Stratejisi, Ankara, �ubat 2007.
YÜKSEL, Y. “Türkiye’de Demografik Geçi� Süreci ve Sosyal Politikalar”, DPT Uzmanl�k Tezi, Aral�k 2006.
WÖSSMANN, L., “How Equal are Educational Opportunities? Family Background and Student Achievement in Europe and the United States”, IZA, Discussion Paper Series, September 2004.
EKLER
164 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
EK-1 PISA GÖSTERGELER� ve �L��K� ANAL�ZLER�
165
�eki
l Ek1
.1: F
en B
ilim
leri
Bec
eris
inde
Ort
alam
a Sk
or v
e So
syo-
ekon
omik
Öze
llikl
erin
Per
form
ansa
Etk
isi, P
ISA
200
6
100,
0095
,00
90,0
085
,00
80,0
075
,00
Ö�r
enci
leri
n P
erfo
rman
slar
�n�n
Sos
yo-E
kono
mik
Öze
llikl
erle
Aç�
klan
amay
an Y
üzde
si
600,
00
550,
00
500,
00
450,
00
400,
00
350,
00
300,
00
Ö�rencilerin Fen Bilimlerinde Ortalama Skoru
Uru
guay
AB
D
Birl
e�ik
Kra
ll�k
Tür
kiye
Tun
us
Tay
land
�svi
çre
�sve
ç
�spa
nya
Slo
veny
a
Slo
vak
Cum
huriy
eti
S�r
bist
an
Rus
ya F
eder
asyo
nu
Rom
anya
Por
teki
zPol
onya
Nor
veç
Yen
i Zel
anda
Hol
land
a
Kar
ada�
Mek
sika
Mak
ao-Ç
in
Lüks
embu
rg
Litv
anya
Liht
en�t
ayn
Leto
nya
K�r
g�zi
stan
Kor
e
Ürd
ün
Japo
nya
�taly
a
�sra
il
�rla
nda E
ndon
ezya
�zla
nda
Mac
aris
tan
Hon
g K
ong-
Çin
Yun
anis
tan
Alm
anya
Fra
nsa
Fin
land
iya
Est
onya
Dan
imar
ka
Çek
Cum
huriy
eti
H�r
vatis
tan
Kol
ombi
ya
Çin
Tai
pei
�ili
Kan
ada
Bul
garis
tan
Bre
zily
a
Bel
çika
Aze
rbay
can
Avu
stur
alya
Arja
ntin
Fen
Bili
mle
rinde
Ö�r
enci
lerin
Per
form
ans�
Ort
alam
an�n
Üze
rinde
Sos
yo E
kono
mik
Öze
llikl
erin
Etk
isi O
rtal
aman
�n Ü
zerin
de
Fen
Bili
mle
rinde
Ö�r
enci
lerin
Per
form
ans�
Ort
alam
an�n
Üze
rinde
Sos
yo E
kono
mik
Öze
llikl
erin
Etk
isi O
rtal
aman
�n A
lt�nd
a
Sos
yo E
kono
mik
Öze
llikl
erin
Etk
isi O
rtal
aman
�n Ü
zerin
deS
osyo
Eko
nom
ik Ö
zelli
kler
in E
tkis
i Ort
alam
an�n
Alt�
nda
Fen
Bili
mle
rinde
Ö�r
enci
lerin
Per
form
ans�
Ort
alam
an�n
Alt�
nda
Fen
Bili
mle
rinde
Ö�r
enci
lerin
Per
form
ans�
Ort
alam
an�n
Alt�
nda
166
TÜ
RK
�YE
’DE
E�
�T�M
PO
L�T
�KA
LA
RIN
IN F
IRSA
T E
��T
S�ZL
���
ÜZE
R�N
DE
K� E
TK
�LE
R�
Tab
lo E
k1.1
: Mat
emat
ik v
e O
kum
a B
ecer
isin
de Ö
�ren
cile
rin
Yet
erlik
Düz
eyle
rine
Gör
e O
ran�
, PIS
A 2
003
ve P
ISA
200
6
Oku
ma
Bec
erile
rind
eki Y
eter
lilik
lere
Gör
e Ö
�ren
cile
rin
Da�
�l�m
�, 20
03 v
e 20
06
(
Yüz
de)
O
kum
a B
ecer
isi
Yet
erlil
ik D
üzey
leri
1. D
üzey
in
Alt�
D
üzey
1
Düz
ey 2
D
üzey
3
Düz
ey 4
D
üzey
5
2006
Türk
iye
10,8
21
,4
31,0
24
,5
10,3
2,
1
OEC
D (ü
ye v
e or
tak
ülke
ler)
8,
9
14,2
23
,1
26,6
19
,2
8,1
O
ECD
Üye
Ülk
eler
7,
4
12,7
22
,7
27,8
20
,7
8,6
2003
Türk
iye
12,5
24
,3
30,9
20
,8
7,7
3,
8
OEC
D (ü
ye v
e or
tak
ülke
ler)
8,
1
13,6
22
,9
27,2
20
,1
8,1
O
ECD
Üye
Ülk
eler
6,
7
12,4
22
,8
28,7
21
,3
8,3
Mat
emat
ik B
ecer
ileri
ndek
i Yet
erlil
ikle
re G
öre
Ö�r
enci
leri
n D
a��l�
m�,
2003
ve
2006
(Yüz
de)
Mat
emat
ik B
ecer
isi
Yet
erlil
ik D
üzey
leri
1. D
üzey
in
Alt�
D
üzey
1
Düz
ey 2
D
üzey
3
Düz
ey 4
D
üzey
5
Düz
ey 6
2006
Türk
iye
24,0
28
,1
24,3
12
,8
6,7
3,0
1,2
OEC
D (Ü
ye v
e or
tak
ülke
ler)
10
,2
16,2
23
,2
22,8
16
,7
8,3
2,6
OEC
D Ü
ye Ü
lkel
er
7,7
13,6
21
,9
24,3
19
,1
10,0
3,
3
2003
Türk
iye
27,7
24
,6
22,1
13
,5
6,8
3,1
2,4
OEC
D (ü
ye v
e or
tak
ülke
ler)
11
,0
14,6
21
,2
22,4
17
,6
9,6
3,5
OEC
D Ü
ye Ü
lkel
er
8,2
13,2
21
,1
23,7
19
,1
10,6
4,
0
167
Tablo Ek1.2: Ülkeler �tibar�yla Fen Bilimlerinde Ö�renci Performans� ve Sosyo-Ekonomik Özelliklerin Performansa Etkisi
Ülkeler PISA Fen Bilimleri
Skoru
Tüm Ülkelerdeki Sosyo-ekonomik
Düzeyin ayn� Olmas� Durumunda Skor
Ö�renci Performanslar�n�n
Sosyo-ekonomik Düzey �le Aç�klanan Yüzdesi
Sosyo-Ekonomik Düzeyin Bir Birim
Artmas�ndan Kaynklanan Ö�renci
Performans�ndaki Art�� ABD 488,9 482,9 17,9 49,2 Almanya 515,6 504,7 19,0 46,4 Arjantin 391,2 416,5 19,5 38,3 Avustralya 526,9 519,1 11,3 43,0 Avusturya 510,8 502,1 15,4 46,0 Azerbaycan 382,3 387,6 4,7 11,4 Belçika 510,4 503,4 19,4 47,7 Birle�ik Krall�k 514,8 508,3 13,9 48,4 Brezilya 390,3 423,7 17,1 29,5 Bulgaristan 434,1 446,1 24,1 51,6 Çek Cumhuriyeti 512,9 511,8 15,6 50,8 Çin Taipei 532,5 545,9 12,5 41,8 Danimarka 495,9 484,7 14,1 39,0 Endonezya 393,5 425,1 10,2 20,8 Estonya 531,4 527,2 9,3 31,4 Finlandiya 563,3 555,7 8,3 31,1 Fransa 495,2 502,2 21,2 53,7 H�rvatistan 493,2 497,0 12,3 34,5 Hollanda 524,9 514,6 16,7 43,7 Hong Kong-Çin 542,2 559,8 6,9 25,9 �rlanda 508,3 510,1 12,7 39,1 �spanya 488,4 498,7 13,9 31,5 �srail 453,9 447,6 10,9 42,7 �sveç 503,3 496,0 10,6 38,2 �sviçre 511,5 508,1 15,7 44,2 �talya 475,4 478,0 10,0 30,8 �zlanda 490,8 470,1 6,7 28,5 Japonya 531,4 533,3 7,4 38,8 Kanada 534,5 524,2 8,2 33,1 Karada� 411,8 412,5 7,5 24,5 K�rg�zistan 322,0 340,3 8,2 27,1 Kolombiya 388,0 411,4 11,4 23,2 Kore 522,1 522,5 8,1 31,6 Letonya 489,5 490,8 9,7 29,0 Lihten�tayn 522,2 513,4 20,4 48,9 Litvanya 488,0 486,9 15,2 38,2 Lüksemburg 486,3 483,3 21,7 41,0 Macaristan 503,9 508,1 21,4 44,0 Makao-Çin 510,8 523,1 2,2 13,3 Meksika 409,7 434,8 16,8 25,1 Norveç 486,5 474,0 8,3 35,8 Polonya 497,8 510,0 14,5 39,4 Portekiz 474,3 492,0 16,6 28,3 Romanya 418,4 431,3 16,6 34,7 Rusya Federasyonu 479,5 482,8 8,1 32,2 S�rbistan 435,6 440,4 13,2 32,8 Slovak Cumhuriyeti 488,4 495,3 19,2 44,9 Slovenya 518,8 513,3 16,7 45,9 �ili 438,2 464,5 23,3 37,6 Tayland 421,0 461,0 15,9 27,9 Tunus 385,5 408,3 9,5 18,7 Türkiye 423,8 463,4 16,5 30,9 Uruguay 428,1 446,0 18,3 33,9 Ürdün 422,0 438,0 11,2 27,1 Yeni Zelanda 530,4 527,7 16,4 52,0 Yunanistan 473,4 479,3 15,0 36,5 OECD ortalama 500 500 14,4 40
Kaynak: OECD, PISA 2006 veritaban�ndan derlenmi�tir
168 TÜRK�YE’DE E��T�M POL�T�KALARININ FIRSAT E��TS�ZL��� ÜZER�NDEK� ETK�LER�
Tablo Ek1.3: PISA’ya Kat�lan ülkelerde 15 Ya� Okulla�ma Oranlar�
S�ra Ülkeler 15 Ya� Ça� Nüfusu
15 Ya��nda Olup E�itim Sisteminde
Olanlar
Okulla�anlar�n Oran�
1 Almanya 951 535 1 062 920 1,12 2 �talya 578 131 639 971 1,11 3 Yunanistan 107 505 110 663 1,03 4 Kanada 426 967 428 876 1,00 9 Azerbaycan 139 119 139 119 1,00 5 Finlandiya 66 232 66 232 1,00 6 Fransa 809 375 809 375 1,00 7 Lüksemburg 4 595 4 595 1,00
10 Tunus 153 331 153 331 1,00 8 ABD 4 192 939 4 192 939 1,00
11 Belçika 124 943 124 557 1,00 12 Norveç 61 708 61 449 1,00 13 Polonya 549 000 546 000 0,99 14 �spanya 439 415 436 885 0,99 15 �zlanda 4 820 4 777 0,99 16 Estonya 19 871 19 623 0,99 17 Danimarka 66 989 65 984 0,98 18 Birle�ik Krall�k 779 076 767 248 0,98 19 Hollanda 197 046 193 769 0,98 20 �rlanda 58 667 57 648 0,98 21 Slovenya 23 431 23 018 0,98 22 Letonya 34 277 33 659 0,98 23 Bulgaristan 89 751 88 071 0,98 24 �sviçre 87 766 86 108 0,98 25 Japonya 1 246 207 1 222 171 0,98 26 Slovak Cumhuriyeti 79 989 78 427 0,98 27 �sveç 129 734 127 036 0,98 28 Katar 8 053 7 865 0,98 29 Çek Cumhuriyeti 127 748 124 764 0,98 30 Karada� 9 190 8 973 0,98 31 Hong Kong-Çin 77 398 75 542 0,98 32 Macaristan 124 444 120 061 0,96 33 Litvanya 53 931 51 808 0,96 34 Çin Taipei 334 391 318 691 0,95 35 Avustralya 270 115 256 754 0,95 36 Kore 660 812 627 868 0,95 37 Avusturya 97 337 92 149 0,95 38 H�rvatistan 54 500 51 318 0,94 39 Yeni Zelanda 63 800 59 341 0,93 40 Rusya Federasyonu 2 243 924 2 077 231 0,93 41 Ürdün 138 026 126 708 0,92 42 S�rbistan 88 584 80 692 0,91 43 �srail 122 626 109 370 0,89 44 Arjantin 662 686 579 222 0,87 45 Portekiz 115 426 100 816 0,87 46 Lihten�tayn 422 362 0,86 47 �ili 299 426 255 459 0,85 48 Tayland 895 924 727 860 0,81 49 Uruguay 52 119 40 815 0,78 50 Makao-Çin 8 835 6 648 0,75 51 K�rg�zistan 128 810 94 922 0,74 52 Endonezya 4 238 600 3 119 393 0,74 53 Romanya 341 181 241 890 0,71 54 Brezilya 3 390 471 2 374 044 0,70 55 Meksika 2 200 916 1 383 364 0,63 56 Kolombiya 897 477 543 630 0,61 57 Türkiye 1 423 514 800 968 0,56
Kaynak: OECD, PISA 2006
169
Tablo Ek1.3: Genel ve Mesleki E�itimdeki Ö�rencilerin Sosyo-ekonomik Düzeyleri Aras�ndaki Fark
Ö�renci Say�s�
Ortalama ESKS Düzeyi (1)
Genel Ortaö�retim 3411 -0,87594 Mesleki ve Teknik Ortaö�retim 1434 -1,16162
(1) OECD’de ortalama Ekonomik Sosyal ve Kültürel Statü (ESKS) düzeyi s�f�rd�r. Genel ortaö�retim ve mesleki ve teknik ortaö�retim aras�ndaki ö�rencilerin ortalama ESKS düzeyleri aras�ndaki fark, yüzde 1 anlaml�l�k düzeyinde istatistiksel olarak anlaml�d�r. (t=8,497, sig=0,000, df=4843) Kaynak: PISA 2003 ham verileri ile yazar�n kendi hesaplamalar�.
�ekil Ek1.2: �llerin Sosyo-ekonomik Geli�mi�lik Düzeyi ve Ortaö�retime Geçi�ler Aras�ndaki �li�ki (2008-2009)
2,000001,000000,00000-1,00000-2,00000
�lin Sosyo Ekonomik Geli�mi�lik Endeksi
110,00
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
Ort
aö�r
etim
e G
eçi�
Ora
n�
(1) �stanbul, �zmir ve Ankara illerine ayk�r� de�erlere sahip oldu�u için analizde yer verilmemi�tir. Korelasyon (0,665) 0,01 düzeyinde anlaml�d�r. Kaynak: DPT ve MEB verilerinden derlenmi�tir