taŞkÖprÜ abdalhasan kÖyÜ ve tÜrk devrİ mİmarİ eserlerİ · çok eser vermiú fakat büyük...
TRANSCRIPT
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi 583-608
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
TAŞKÖPRÜ ABDALHASAN KÖYÜ VE TÜRK DEVRİ MİMARİ
ESERLERİ*
Esra YILDIZ
Gazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Ankara.
Özet
“Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri” konulu çalışma köyde yer alan
imaret, türbe, hamam ve yeni cami oluşmaktadır. Ayrıca bir köy gelişiminin nasıl geliştiği
hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında arşiv kaynaklarından yararlanılarak
eserler hakkında bilgi edinilmeye çalışılmıştır. Bir sanat tarihçi bakış açısından bilimsel
araştırmanın gereği gibi üzerine eğilinmemiş olması nedeniyle hakkında günümüz yayınlarına
sahip olmayan eserler için yapılan arşiv taraması büyük önem taşımaktadır. Bu aşamada
Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi taranarak köy hakkında arşiv
belgeleri ele geçirilmiştir. Gün ışığına kavuşturulmuş bu arşiv kaynaklarına dayanarak buradaki
bilgiler doğrultusunda ve eserlerin plan, malzeme ve süsleme özellikleri göz önüne alınarak
tarihlendirilmesi yapılmıştır. Bu yapılar plan, malzeme, süsleme, rölöve, fotoğraf v.b. gibi
malzemeye dayanarak belgelenmiş ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Daha önce
araştırılmamış bir konu niteliğindeki yapılar Erken Osmanlı Dönemi çerçevesinde incelenerek
bunların Türk Sanatındaki yeri belirlenmeye çalışılmıştır.
TURKISH PERIOD MONUMENTS FROM TAŞKÖPRÜ
ABDALHASAN VILLAGE
Summary
The study on “Turkish Period Monuments From Taşköprü Abdalhasan Village” includes
architectural types such as a soup kitchen (a kind of place where food is given to the public), a
tomb, a bath and a mosque. Also, some information is given about the development of the village.
At the first step of the study, the aim was to obtain information about the monuments with the help
of archive sources. As it is important to use archive sources when an art historian has difficulty
on getting a specific knowledge if there isn’t enough modern publications on that subject. At this
step, archives such as “Başbakanlık Osmanlı Arşivi” and “Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi”
were searched thoroughly and archive files of the village were obtained. One of the most
important problems of soup kitchen, the bath and the tomb is the lack of epitaph about their
construction. At the second step the monuments in Abdalhasan village were observed analyzed.
After analyzing their features the tomb, the soup kitchen, the bath and the mosque were
documented with the methodology of history of art. After the documentation with a type of an
observation card features of these monuments were gathered and by the method of analogy they
were related to each other. And at the third step with the helps of the knowledge on these archive
sources besides depending on their plans, use of materials and their decorations the bath, the
soup kitchen and the tomb were dated. The complex had never been a subject of a scientific
research before so in this study, they were examined with in the frame of Early Ottoman Period. It
was aimed to determine their places in the Turkish Art.
* Tez çalışması Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi tarafından desteklenmiştir.
584 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Giriş
İstanbul, Bursa, Edirne gibi Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmış
yerlerde büyük ölçülerde pek çok yapı inşa edilmiştir. Bu yapılar pek çok
araştırmacının araştırma ve incelemelerine konu olmuştur. Bunların yanı sıra taşra
şehirleri dediğimiz ikinci, üçüncü planda kalan şehirlerde de Osmanlı Devleti pek
çok eser vermiş fakat büyük şehirlerdeki gibi bu yapılara gereken önem
verilmemiştir. Oysa bu şehirlerde kendine özgü özellikleri bünyesinde barındıran,
araştırılmaya muhtaç pek çok yapı bulunmaktadır.
Araştırma konumuz olan “Abdalhasan Köyü Türk Devri Mimari Eserleri”
Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde, Abdalhasan Köyü’nde yer almaktadır
(Fotoğraf:1-2).
Köye adını veren Abdal Hasan hakkında bugün pek fazla bilgiye sahip değiliz.
Yapılan literatür taraması sonucunda oldukça yetersiz sayılabilecek bilgilere
ulaşılmıştır. Kastamonu İl Kültür Müdürlüğü tarafından yayınlanan broşür
niteliğindeki kitapçıkta Abdal Hasan şu şekilde tanıtılmaktadır:
“Doğum yeri ve tarihine, nereli olduğuna ve nereden geldiğine
dair herhangi bir kayda raslanamamıştır. Dilden dile nakledilen
haberlere göre II. Bayezıt-ı Veli zamanında yaşadığı rivayet
edilmektedir. Ahmet Gökoğlu; Paflagonya adlı eserinin 299 cu
sahifesinde bu zât’ın türbesinden bahsederken eski tapu
kayıtlarının 554 nolu Defterinde H. 990/m.1582, 990 yılında
Köyün adının (TOTAŞ) olduğu, o zamanki Şeyhlerinin Muhammed
Veledi Dede ve Muzaffer Bin Seyfi Efendiler oldukları ve Sultan
Beyazıddan zaviye olarak nişanlı bulunduğunun kayıtlarına
raslandığını yazmıştır.”
“Abdal Hasan Hazretlerinin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Fakat
yaşadığı asrın 15.nci asrın son ve 16.ncı asrın ilk zamanları olması icap eder. Çünki;
II. Bayezıd’ın (1481-1512) yılları arasında Saltanat sürdüğünü dindar ve mutasavvıf
bir kimse olduğunu herkes bilir. Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar Kastamonu
ve havalisi Beylikler arasında el değiştirmiş olduğuna göre buradaki hanım
Sultan’ın kızı olması mümkün değildir. Mutasavvıf bir kişiliğe sahip olan II.
Bayezıd’ın kızı ve Abdal Hasan Hazretlerinin de aynı asır evliyasından olması
kuvvetle muhtemeldir.”
Yine bir başka kaynakta; İlyas Kara’nın “Her Yönüyle Tarihten Günümüze
Kastamonu” adlı kitabında Abdal Hasan hakkında şu bilgiler yer almaktadır:
“Abdal Hasan Paşa’nın künyesi Seydi Ale Bin Seydi Mehmettir.
Candaroğulları devrinin büyük alimlerinden ve şöhretli
şeyhlerinden olan Seydi Ali takvasına ve ibadetine oldukça düşkün
bir kimse idi.”
Her iki kaynakta da Abdal Hasan’ın asıl isminin Muhammed Seydi olduğu
görülmektedir. Talat Mümtaz Yaman ise “Kastamonu Tarihi” adlı kitabında
Kastamonu Evkaf sicilindeki “kuyudi hakani”de Yıldırım Bayezıt zamanında
yapılmış bir zaviye ibaresinin geçtiğini belirtmektedir. Bu bilgilerin doğruluğu
tartışılabilirse de Abdal Hasan’ın 15. yy.ın sonu 16.yy. başlarında yaşayan
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 585
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
evliyalardan biri olduğu, köyün isminin eskinden Tutaş1 olduğu ve daha sonra
Abdalhasan Köyü olarak değiştiği tahmin edilmektedir.
Abdal Hasan’ın -16. yy. evliyalarından biri olarak kabul etmenin dışında-
Kalenderiler zümresine mensup olduğu bilinmektedir2. Kalenderilik XI. yy.dan beri
İslam Dünyasındaki tasavvuf akımlarının en eskilerinden biri olarak dikkati
çekmektedir3. Yaşadığı toplumun düzenine karşı koyan, dünyaya değer vermeyen ve
bunu yaşam tarzı olarak kabul edip davranışlarla göstermeye kalenderiyye denmektedir.
Kalenderilik büyük ölçüde Hind mistisizminden etkilenmiş olarak kabul edilmektedir.
Üç beş kişilik gruplar halinde dolaşmak, yiyeceklerini dilenerek sağlamak, vücut ve
başlarındaki bütün tüyleri kazıtmak ve acayip kılıklarda dolaşmak Kalenderi
zümrelerinin ortak vasıfları arasında yer almaktadır4.
Abdal Hasan da bu zümreye dahil kişiler arasındadır. Abdal kelimesiyle başlayan
köylerle ilgili olarak Ahmet Yaşar Ocak şu ifadeleri kullanmaktadır5:
“Bütün bu köy isimleri, söz konusu köylerin ya tek başına bir
Kalenderi şeyhi, yahutta muhtelif Kalenderi zümreleri tarafından
kurulduklarını göstermektedir. Bu köylerin çoğu, ya buralardaki
Kalenderi zümrelerinin etrafında oluşmuş köylerdir, veya bir kısım
Kalenderi zümrelerinin, zamanla, sürekli seyahat etmekten şu veya bu
sebeple vazgeçmek, yahut bizzat Osmanlı merkezi yönetimi tarafından
iskana mecbur tutulmak suretiyle yerleştikleri köyler olmalıdır.”
Abdal Hasan Köyü de muhtemelen bu şekilde kurulmuştur. Yapılan zaviye etrafında
köy gelişmiş, daha sonra hamam ve Abdal Hasan’ın ölümü üzerine türbe inşa edilmiştir.
Osmanlı Mimarisinin erken dönemine örnek teşkil eden köydeki eserler bir külliye
olarak kabul ettiğimiz imaret-camii (zaviye), türbe, hamam, medrese ile 20.yy. başlarına
tarihlenen camiden oluşmaktadır. Medresesi günümüze gelememiştir. İmaretin
avlusunda medrese odalarının yer aldığı, medrese ile imaretin ortak avluyu paylaştığı
1 Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Temettü’at Defterlerinde yapılan incelemelerde Taşköprü ilçesine
bağlı Tutaş karyesinden bahsedilmektedir. T4833 / 4833 / 1260-61Taşköprü Kazası – Tutaş Divanı
Müslim ahalisinin emlak, arazi ve temettü’at defteri ( 20 sahife ). Yine başbakanlık devlet arşivi
yayını olan 438 numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) yıllarına ait Bolu,
Kastamonu, Kengırı ve Koca-ili Livâlarını kapsayan dizinde Tutaş Karyesi olarak köyün ismi
geçmekte, Abdal Hasan Zaviyesinin evkafı ile Abdal Hasan mescidi vakfından söz
edilmektedir.1252 H. yılına ait Kastamonu Jurnal Defterinde “Abdal Hasan Tekkesi divanında”
tabiri geçmektedir. Bundan da 1837 yıllarında köyün isminin Abdal Hasan olarak değiştiği
anlaşılmaktadır. 2 Abdal Hasan’ın kalenderilik zümresine mensup olduğu Ahmet Yaşar Ocak’ın kalenderilik ile ilgili
kitabından anlaşılmakta fakat tarihi hakkında bir bilgi verilmemektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz:
Ahmet Yaşar Ocak., Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sûfîlik: Kalenderiler (XIV-XVII.
Yüzyıllar), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999, s.216 3 Ahmet Yaşar Ocak., Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sûfîlik: Kalenderiler (XIV-XVII.
Yüzyıllar), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999, s.XXV. 4 Ahmet Yaşar Ocak., a.g.e., s.7, Osman Ergin., Türk Şehirlerinde İmaret Sistemi, İstanbul, 1939, s.
27. 5 Ahmet Yaşar Ocak., a.g.e., s.216.
586 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
söylenmektedir1. İmaret, hamam ve türbe günümüze ulaşabilmiş yapılardandır. İmaret-
camii köyün tam merkezinde bulunmaktadır. Camii merkez olarak alındığında türbenin
cami ile aynı eksen üzerinde ve camiinin 50 m. kuzeyinde yer aldığı görülmektedir.
Külliyeye dahil bir başka yapı ise hamamdır. Hamamda yaklaşık olarak camiye 150 m.
uzaklıkta yer almaktadır. Hamam camii ile aynı eksende olmayıp camiinin
güneydoğusunda bulunmaktadır. 20. yy.a tarihlendirilen köyün yeni camisi ise imaret-
cami ve türbe ile aynı eksende olup imaretin yaklaşık 200 m. güneyinde yer almaktadır
(Çizim:1).
1. Abdalhasan Köyü İmareti (Zaviye)
a- Kitabe:
İnşa kitabesi yoktur. Bu yüzden tam tarihi bilinmemektedir. Fakat yapıda iki
kitabeden söz etmek mümkündür. Bunlardan biri avlu duvarında, üzerinde hadis yazılı
olan kitabedir:
“….İnkâtâa anhu amilihu illa min selasetin; min sadakatin cariyetin ev ilmu
yuntefeau bihi ev veledin salihinn”
“İnsanoğlu öldüğü zaman ondan üç şeyin (sevabı) kesilmez. (Bunlar) Kalıcı sadaka,
ona menfaat veren ilim ve salih bir çocuk”2
Bunun dışında ise avlu içinde bir başka kitabe daha bulunmaktadır. İki parçadan
oluşan kitabe kırık durumdadır. Oldukça aşınmış durumda olan kitabelerden sadece
1326 H. tarihi okunabilmektedir. Fakat bu kitabenin o yapıya mı ait olduğu veya başka
bir yapıdan mı oraya getirildiği bilinmemektedir.
b- Onarım:
Cami çeşitli tarihlerde çok sayıda onarım görmüştür. Başta kubbe olmak üzere pek
çok yeri yenilenmiş, duvarlar sıva ile kaplanmıştır. O gün kubbeli olan imaret kısmı
bugün düz ahşap tavanlı kırma çatıyla örtülüdür (Fotoğraf:3-4).
c- Planı ve mimari özellikleri:
Yapı doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen mekânlı iki bölümden oluşmaktadır
(Çizim:2). Batıda yer alan kubbeli kısım camii, doğuda yer alan kısım ise aşevi olarak
kullanılmaktadır. Bugün cami olarak kullanılan batıdaki kubbeli kısım doğu-batı
doğrultulu dikdörtgen planlıdır. Kubbeyle örtülü kısım bir kemerle eyvanlı kısımdan
ayrılmaktadır. Kubbeye geçiş iki kademeli gibidir. İlki üç parçalı üçgen diğeri ise
kubbeyi boydan boya saran mukarnas dizisidir. Güneyine sonradan mihrap eklenmiştir.
Bu mekanın doğusunda iki eyvan yer almaktadır (Fotoğraf:7). Bunlardan kuzeydoğuda
olanında bir ocak nişi bulunmaktadır. Ocak nişinin her iki yanında ise simetrik olarak
yerleştirilmiş dikdörtgen küçük nişler vardır. Güneydoğudaki eyvanda ise diğer mekanla
bağlantıyı sağlayan bir kapı bulunmaktadır. Caminin güneyi ise simetrik olarak
yerleştirilmiş dikdörtgen iki pencere ile hareketlendirilmiştir. Batı duvarında ise tam
ortada dikdörtgen bir pencere daha bulunmaktadır. Giriş kapısı da caminin
1 V.G.M.A., Vakıf Eski Eser Fişi, 37.11.01 no’lu dosya. 2 Müslim., Riyazü’s-salihin, Vasiyet, 14. Bölüm.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 587
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
güneydoğusunda bulunmaktadır. Güneyde sonradan yapılmış olan mihrap kısmı düz
olup sadece belirtmek amacıyla etrafına bordür yapılmış ve dışa taşırılmıştır.
Güneydoğuda yer alan vaiz kürsüsü ile güneybatıda yer alan minber ahşap olup ikisi de
orijinal değildir. Ahşap minbere çıkış on iki basamaklı merdivenle sağlanmaktadır.
Caminin güney cephesinde üç sıra pencere dizisi dikkat çekmektedir. Bunlardan
üçüncü sırada ve en üstte olanı kasnakta yer almaktadır. Kasnaktaki bu pencereler doğu,
batı, kuzey ve güney olmak üzere her cephede bulunmaktadır. Dikdörtgen formlu bu
pencereler yuvarlak kemerli olup alçı şebekelidir. Alt sırada çökertmeli yuvarlak
kemerli, dikdörtgen formlu iki adet pencere ile onun doğusunda basık kemerli giriş
kapısı açıklığı vardır. Alt sıradaki pencerelerin üstünde alçı şebekeli yuvarlak kemerli
dikdörtgen bir pencere bulunmaktadır.
Kuzey cephesinde iki sıra pencere dizisi bulunmaktadır. Bunlardan üstteki kasnakta
yer alan penceredir. Diğeri ise cephenin ortasında üstte saçakların hemen altında
bulunmaktadır ve yuvarlak kemerli olup alçı şebekelidir.
Batı cephesinde üç sıra pencere dizisi olmakla birlikte güney cepheden farklı olarak
alt sırada yer alan pencere adeti bir tanedir. Yapının doğu cephesi yan mekanla
birleşmiştir.
Yapının doğuda yer alan diğer mekanı bugün düz ahşap tavanlı ve kırma çatıyla
örtülü olan imaret kısmıdır. Bu mekan doğu-batı doğrultusunda enine dikdörtgen
planlıdır (Çizim:2). Yapının doğusunda ocak nişi yer almaktadır. Bu ocağın her iki
yanında simetrik olarak yerleştirilmiş bugün dolap olarak kullanılan nişler
bulunmaktadır. İmaretin kuzeyinde yine dolap nişi olarak kullanılan iki niş ile
kuzeybatısındaki sivri kemerli sağır bir niş dikkat çekmektedir. Yapının batı duvarında
diğer mekana geçişi sağlayan kapı bulunmaktadır. Güneydeki duvarda simetrik olarak
yerleştirilmiş iki dikdörtgen pencere vardır. Güneybatıda ise imarete giriş kapısı yer
almaktadır.
İmaretin güney cephesinde iki sıra pencere dizisi dikkat çekmektedir. Alt sırada yer
alan çökertmeli sivri kemerli dikdörtgen formlu iki pencereye rastlanmaktadır. Bu
pencerelerin ortasında, üstte dıştan içe doğru genişleyen mazgal pencereler yer
almaktadır. Güneybatıda ise basık kemerli imarete giriş açıklığı bulunmaktadır. Kuzey
cephe ise en üstte güney cephedeki mazgal pencereyle aynı hizada bulunan yine dıştan
içe doğru genişleyen mazgal bir pencere ile hareketlendirilmiştir. Doğu cephesinde üstte
simetrik olarak yerleştirilmiş, diğer cephelerde olduğu gibi dıştan içe doğru genişleyen
iki mazgal pencere vardır.
İmaret ve caminin güney tarafında bulunan avlunun etrafı duvarla çevrilidir.
Avlunun ortasında ise altı sütun üzerine oturan piramidal külahla örtülü bir şadırvan
bulunmaktadır. Şadırvanın orijinal hali onikigen bir havuz ve ortada bulunan fıskiye
kısmından oluşmaktaydı. Daha sonra üzeri örtülmüştür. Havuz kısmının kenarlarına, bir
kenarı atlanmak suretiyle altı adet musluk yerleştirilmiştir. Mermerden yapılmıştır.
Süsleme açısından oldukça sade bir eserdir. Bununla birlikte XVI. yüzyılın önemli
süslemelerinden olan burma lülelerin bu şadırvanda da yer alması önem taşımaktadır.
XV. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen1 şadırvanın kısmen onarıldığı şadırvanda
1 Ahmet Gökoğlu, Paflagonya Gayri Menkul Eski Eserleri ve Arkeolojisi, Kastamonu, 1952, s.299.
588 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
mevcut çeşitli musluk delikleri izlerinden anlaşılmaktadır. XVI .yüzyıl eserlerinden
Afyon Alaca Hamamı kadınlar kısmı soyunma yerindeki şadırvan ile yine aynı yüzyıla
tarihlenen Tokat Ali Paşa Camii şadırvanı ile benzerlikler göstermektedir1.
Yapı cami olarak kullanılmaya başlandıktan sonra güneydoğu köşesine ikinci katın
üzerinde yükselen bir minare yapılmıştır. Üst katın yıkılması üzerine daha sonra
güneybatı köşeye minare eklenmiştir. Bugün güneybatıda yer alan bu minare çokgen
kaideli silindirik gövdelidir.
d- Süsleme:
Yapıda çeşitli süslemeler bulunmaktadır. Bunlardan biri cami kısmında olup alt
sıradaki pencerelerin üstünden başlayarak eyvanlar hariç yapıyı çepeçevre kuşatan
palmet dizisidir.
Caminin içinde yer alan başka bir süsleme ise iki eyvanın arasında yer alan geyik
figürüdür (Fotoğraf:9). Bugün zeminin ahşapla kaplanması sonucunda iyice aşağıda
kalmıştır. Ayakta, profilden verilen bu figürün üzerinde tamamlanmamış olduğu
düşünülen bir motif göze çarpmaktadır. Geyik figürünün pek çok yapıda görüldüğü bir
gerçektir. Bunlardan en önemlisi Tokat Niksar Çöreğibüyük Tekkesi (14. yüzyıl)2
portalinde yer alan geyik figürüdür. Kavsaranın üzerinde ön ayaklarını kıvırıp oturmuş
ve başını geriye doğru çevirmiş olan Niksar’daki bu geyik figürü oldukça belirgin bir
yere yapılmış olmasına rağmen Abdalhasan Köyü’nde yer alan geyik figürü eskiden
imaret olarak kullanılan bugünkü camide doğudaki eyvanların arsında zemine yakın
yerde yapılmıştır. Ayakta işlenmiş olan geyik figürü profilden verilmiştir. Tarikat
simgesi olarak bilinen3 geyiklerin hem Niksar’daki yapıda hem de Abdalhasan
Köyü’ndeki imarette aynı amaçla yapıldığı tahmin edilmektedir.
Yapının giriş kapısı ayrı bir süsleme unsurudur (Fotoğraf:10-11). Oyma tekniğiyle
yapılan kapının her iki kanadı da üç ayrı tabladan oluşur. Bu tablalar kayıt ve serenle
çerçevelenmiştir. Her tabla da ayrı süslemeler bulunur. Her iki üst tablada da merkezde
oniki kollu yıldızların sonsuza uzamasıyla oluşan grift bir süsleme vardır. Kapının sağ
alt tablası tamamlanmamıştır. Alt tablaların da aynı yapılması düşünülmüş, fakat biri
tamamlanamamıştır. Tamamlanmış olan kısım da tablayı bir zencerek motifi çevirir. Bu
motifin içinde altıgen bir motif yer alır. Bu altıgenin içinde ise merkezde beş kollu
yıldız olmak üzere onun etrafında gelişen geometrik süslemeler söz konusudur. Orta
tablaların her iki kanadı da aynı şekilde süslenmiştir. Her sırada ikişer tane olmak üzere
beş sırada toplam on adet sekizgen vardır. Bunlar iç içe geçmiş durumdadır. Bu
sekizgenlerin her birinin içinde ise iki üçgenin üst üste oturmasıyla oluşan altı kollu
yıldız (mühr-ü süleyman)4 motifi bulunmaktadır. En altta yer alan sekizgenlerin içinde
ise iç içe geçmiş çiçekler bulunmaktadır. Bu haliyle kapı çok grift bir düzene sahiptir.
1 Yılmaz Önge., Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, Türk Tarih
Kurum, Ankara, 1997, s.89. 2 Halit Çal., Niksar’da Türk Eserleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1989,s.60. 3 Halit Çal., Niksar’da Türk Eserleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1989, s.63, Selçuk
Mülayim., “Anadolu’da Hayvan Üslubunun Bir Örneği”, Folklor ve Etnoğrafya Araştırmaları,
İstanbul, 1984, s. 338. 4 Sadi Bayram., “Mühr-ü Süleyman ve Türk Kültüründeki Yeri”, Sanat Tarihinde İkonografik
Araştırmalar, Güner İnal’a Armağan, Ankara, 1993, s.61-66.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 589
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
e- Malzeme:
Cami ve imaret bitişik olup ikisi de moloz ve düzgün taş ile inşa edilmiştir.
Köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır. Kubbe tuğla olup üzeri kurşunla
kaplanmıştır. Pek çok defa onarım görmüş olan yapının yakın tarihlerdeki onarımlarında
yapıya tuğla malzeme eklendiği görülmektedir.
f- Tarihlendirme:
Yapının inşa kitabesi, vakfiyesi veya tamir kitabesi yoktur. Elimizdeki tek belge
Vakıflar Genel Müdürlüğü eski eser fişlerinde yazılı olan 990 H. tarihidir. Bu tarih
miladi 1582 yılına tekabül etmektedir. Bu yıllarda ise Osmanlı Devleti’nin başında III.
Murat’ın olduğu görülmektedir. Oysaki Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde devir
olarak II. Bayezid’in adı geçmektedir1. Bu açıdan Vakıfların eski eser fişinde yazılı
tarihin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Aynı zamanda Başbakanlık Osmanlı
Arşivlerinde yapılan incelemelerde Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nde (1530)
Abdalhasan Köyü zaviyesinin ve adının geçtiği zaten bu tarihlerde yapının
bulunduğunun göstergesidir. Dolayısıyla yapıyı tarihlendirebilmek için malzeme,
süsleme ve mimari özelliklerini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Yapıyı tarihlemekte bize yardımcı olan ve orijinalliğini yitirmeyen tek unsur giriş
kapısıdır. Kastamonu Kasabaköy Mahmut Bey Cami(1366)2 mihrap köşeliğinde, Bursa
Yeşil Cami (1419)3 kuzeydoğu tabhane odası ocağının doğu tarafındaki büyük nişin
güney duvarının süslemesi, yine Bursa Yeşil Caminin hünkar mahfili batı oda alçı
süsleme pano yüzey kompozisyonu, Ankara Hacı İvaz Cami mihrap alınlığı yan pano ve
mihrabının köşelik süslemesi Kastamonu Honsalar Cami(1407-15. yüzyıl başı)4
mihrabı ikinci kenar bordüründe kapıyla benzeşen motifler bulunmaktadır. Bunun yanı
sıra en önemli benzerlik Kastamonu Küre Akşemsettin Caminin(15.yüzyıl)5 giriş
kapısıdır (Fotoğraf:12). Abdalhasan Köyü İmaretiyle birebir benzeşen bu motif ve
yapının inşa tarihinin çok erken olması da yapınin tarihlendirmesini öne çekmemizi
sağlamaktadır. Gerek yukarıda verilen örnekler gerekse yapıların 1350-1450 yılları
arasına tarihlenmesi 1582 yılına tarihlenen imaretin erken tarihlerde yapılmış olduğunu
göstermekle birlikte kesin bir tarih vermenin güç olduğu da bilinmektedir. Aynı
zamanda caminin avlusunda yer alan şadırvanın XV. yüzyıla tarihlendirilmesi6 dikkat
1 V.G.M.A., Vakıf Eski Eser Fişi, 37.11.01 no’lu dosya. 2 Fazıl Çifci, Kastamonu Camileri-Türbeler, ve Diğer Tarihi Eserleri, Ankara 2000, s.105. 3 Ekrem Hakki Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi Sultan ve II. Sultan Murad Devri, C:II,
İstanbul, 1989, s. 50. 4 Fazıl Çifci, Kastamonu Camileri-Türbeler, ve Diğer Tarihi Eserleri, Ankara 2000, s.100’de
caminin tarihi 15. yüzyıl başı olarak verilmektedir. Kastamonu Tapu Tahrir Defterlerine göre cami
1407 tarihlidir. Bkz: Ayşe Tosunoğlu., Tapu Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Kastamonu
Sancağı, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul,
1993, s. 392. 5 E.H.Ayverdi camiye ait bir vakfiye bulduğunu, bu vakfiyenin yazıldığı dönemde de caminin inşa
edilmiş olduğunu yazmaktadır. Vakfiye 1466 yılına ait olduğuna göre caminin de bu tarihten önce
yapıldığı söylenmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz: E. H. Ayverdi., Osmanlı Mimarisinde Fatih
Devri, C:IV, İstanbul, 1989, s. 808-810. 6 Yılmaz Önge., Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, TTK Yayınları,
Ankara 1997, s. 89.
590 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
çeken bir diğer unsurdur. Bu şadırvanda yer alan süslemelerin XVI. yüzyıl yapılarıyla
benzerlik gösterdiği de bilinmektedir. Yukarıdaki örneklerin üsleme unsurları, mimari
ve plan özellikleri göz önünde bulundurularak 15. yy.’a tarihlemenin doğru olacağı
düşünülmektedir. Aynı zamanda Tapu Tahrir Defterlerine göre 1487 yılında köyde bir
caminin varlığından söz edilmesi1, 16. yy.daki Vakıf Tahrir Defterlerinde Abdalhasan
Zaviyesi’nin adının geçmesi yapıyı 15. yy. sonlarına da tarihlendirmesine imkan
vermektedir.
2- Abdal Hasan Türbesi
a- Kitabe (Tamir)
Feth-î bâb et gir içeri,
Kıl namazı et tazarru,
Rabbine eyle niyâzı 12442
b- Onarım:
Türbe pek çok defa onarılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinden alınan
bilgilere göre türbenin ilk yapılış zamanında kubbeli olduğu3 daha sonra kubbenin
yıkılarak yerine düz ahşap tavan yapıldığı ve kırma çatıyla örtüldüğü anlaşılmaktadır.
Bugün türbenin doğusuna bir giriş mekânı yapılmıştır4. İç giriş mekanın kapısının
solunda 25x25 cm. boyutlarında bir tamir kitabesi de bulunmaktadır. Bu kitabede yer
alan tarihe göre türbe 1828 yılında tamir edilmiştir. Bunun dışında Vakıflar Genel
Müdürlüğü Arşivindeki Vakıf Eski Eser Fişinde 1966 ve 1971 yılında olmak üzere iki
defa tamir edildiği anlaşılmaktadır5.
c- Planı ve Mimari Özellikleri:
Türbe kareye yakın düzgün olmayan dikdörtgen planlıdır (Çizim:3). Köşelerinde
kaymalar vardır. Üstü düz ahşap tavanlı, kırma çatıyla örtülüdür6. Yapının doğu
tarafında sonradan ilave edilmiş dikdörtgen ahşap bir giriş ünitesi bulunur
(Fotoğraf:15). Bu giriş kısmıyla birlikte bütün yapı kırma çatıyla örtülmüştür. Türbenin
giriş kapısı doğu eksende yer almaktadır.
1 Ayşe Tosunoğlu., Tapu Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Kastamonu Sancağı, İstanbul
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1993, s.346, ayrıca
BOA basımı olan Muhasebe defterinde Abdal Hasan Mescidi ibaresinin geçmesi bu savı doğrular
niteliktedir. 2 Anonim., Taşköprü İlçesi Abdalhasan Köyü, İl Kültür Müdürlüğü, Kastamonu, 1997, s.9. 3 V.G.M.A., Vakıf Eski Eser Fişi, 37.11.01 no’lu dosya. 4 1966 tarihli Vakıf Fişi’nde türbe kare planlı olarak tasvir edilmiş, giriş ünitesinden
bahsedilmemiştir. Türbenin onarımına 1966 yılında karar verildiği göz önüne alındığında giriş
ünitesinin bu tarihte eklenmiş olma ihtimali yüksektir. 5 V.G.M.A., Vakıf Eski Eser Fişi, 37.11.01 no’lu dosya. 6 İlyas Kara a.g.e.’de türbenin üstünün açık olduğundan bahsetmektedir. 1997’de yayınlanan kitapta
türbeyi ne zaman gördüğü belirtilmese de büyük olasılıkla başka bir türbeden bahsettiği
düşünülmektedir. İlyas Kara., a.g.e., s. 308.VGMA’da türbenin üst örtüsünün eskiden kubbeli
olduğu ve restore sırasında kırma çatıyla örtüldüğü anlaşılmaktadır.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 591
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
Türbenin güney cephesinde dıştan içe, doğu cephesinde içten dışa genişleyen toplam
iki penceresi bulunmaktadır. Güneyde yer alan penceresinin tavan kısmında üzerinde
kandil ve servi motifinin bulunduğu bir mezar taşı ve kitabe parçasının kullanılması ilgi
çekicidir. Batısında ise ufak bir niş yer almaktadır. Bu niş tahminimizce kitap koymak
için yapılmıştır.
Yapıya sonradan eklenmiş olan doğudaki ahşap mekan kuzey-güney doğrultulu
dikdörtgen planda olup giriş kapısı yine doğuda yer almaktadır. Bu mekanın doğu
cephesinde ise üç bölümlü ahşap kafesli pencereler bulunmaktadır.
Türbenin içinde iki tane ahşap sanduka vardır1. Bunlardan kuzeyde yer alan
sandukanın Abdal Hasan’a güneyde pencere dibinde yer alan sandukanın ise Dilsiz
Sultan2’a ait olduğu söylenmektedir
3. Bu sandukalar direkt toprak zemine oturmaktadır
(Fotoğraf:17).
Kareye yakın dikdörtgen plana sahip olan türbenin kuzey ve batı cepheleri aynı
özelliklere sahiptir. Her iki cephede de herhangi bir pencere veya giriş açıklığı
bulunmamaktadır. Güney cephe diğer cephelere göre farklılıklar göstermektedir.
Orijinal tek pencerenin bu cephede olduğu düşünülmektedir. Cephenin tam ortasında
içten dışa doğru genişleyen bir pencere bulunmaktadır (Fotoğraf:14). Türbenin giriş
cephesi doğu cephesidir. Bu cephenin tam ortasında türbeye giriş ahşap kapısı yer
almaktadır. Kapının kuzeyinde dikdörtgen -belki de tamir sırasında açılan- bir pencere
bulunmaktadır. Bu pencerenin hemen yanında güney tarafta sivri kemerli bir niş vardır.
Mum koymak için yapıldığı düşünülen bu nişin tamir sırasında yapılmış olması
muhtemeldir. Pek çok defa onarım gören yapının 1966 tamiri sırasında doğusuna ahşap
bir giriş ünitesi eklenmiştir.
Dışarıda ise türbenin dört bir yanını çeviren bir hazire vardır (Fotoğraf:13). Türbe ve
hazirenin etrafı bir duvarla çevrilidir. Hazirede eski ve yeni olmak üzere pek çok mezar
taşı bulunmaktadır. Eski mezar taşlarının çoğu bugün ya kırılmış ya toprağa gömülmüş
ya da tahrip olmuştur. Ulaşabildiğimiz 10 mezar taşında bulunan yazıların bir kısmı
1 Talat Mümtaz Yaman Kastamonu tarihi adlı eserinde türbeden bahsederken içeride bir tane
sanduka olduğunu yazmaktadır. Bkz: T.M. Yaman., Kastamonu Tarihi, s.145. 2 Rivayete göre II. Bayezıt’ın bir kız çocuğu olmuş, 20 yaşına kadar hiç konuşmamış, II. Bayezıt
kızının bu rahatsızlığına bir çare bulmak için her tarafa başvurmuş, en sonunda kendisine
evliyadan olan Abdal Hasan tavsiye edilmiş. Sultan Bayezıt adamlarıyla Dilsiz Sultanı Abdal
Hasan Hazretlerine göndermiş. Padişahın adamları köye yaklaşırken Abdal Hasan da yakınlarıyla
onları karşılamış ve kızım konuş demiş. Dilsiz Sultan’da “İnsanın selameti dilini tutmasında,
muhafaza etmesindedir” deyip konuşmaya başlamış. Daha sonra babası tarafından geri çağrılsada
dönmemiş ve bu köyde kalmış. Daha sonra bu Dilsiz Sultan’ın ölümü üzerine babası köye bir türbe
yaptırmış ve mevcut olan medrese, tekke ve hamamı yeniden inşa ettirerek vakf etmiş. Abdal Hasan
ölünce bu türbeye gömülmüştür. İncelemeler sonucunda II. Bayezıt’ın Aynışah Sultan, Ayşe Sultan,
Fatma Sultan, Gevherimülûk Sultan, Hatice Sultan, Hundi Sultan, Hüma Sultan, İlaldı Sultan,
Kamer Sultan, Selçuk Sultan, Şah Sultan ve Sultanzade Sultan olmak üzere toplam oniki kızı olduğu
görülmekte ve Dilsiz Sultan ismine rastlanmamaktadır. Her ne kadar padişah kızlarının isimlerini
tespit etmek güçte olsa bugüne kadar yapılmış incelemelerde en azından hayatı açısından benzerlik
taşıyan biri görülmemektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz: M. Çağatay Uluçay., Padişahların Kadınları
ve Kızları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1992, s. 24-29. 3 İlyas Kara’nın Her Yönüyle Tarihten Günümüze Kastamonu adlı kitabına göre türbedeki
mezarlardan biri Candaroğulları hükümdarı İsfendiyar Bey’in zevcesi Tatlu Hatun’a aittir.
592 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
aşınmadan dolayı yok olduğundan kısmen okunabilmektedir. Saptadığımız bu 10 mezar
taşından üçü mermer, yedi tanesi ise taştır. Tarihler ise hicri 1250-1318 yılları arasında
değişmektedir. Bu tarihler miladi olarak 1834-1900 yıllarına tekabül etmektedir.
d- Malzeme:
Türbenin duvarları moloz taş ve tuğladan oluşan düzgün olmayan bir almaşık
sistemle yapılmıştır. Güney ve doğu cephelerindeki pencerelerin üst ve altlarında üçer
sıra tuğla dizileri görülmektedir. Köşelerinde düzgün kesme taş kullanılmıştır. Türbenin
doğusundaki sonradan eklenen giriş ünitesinde de ahşap malzeme kullanılmıştır.
Malzemesi moloz taş ve tuğla olan yapıda görülen almaşık sistem erken dönemi
hatırlatmaktadır1. Güney cephede pencerenin üstünde, altında ve ortasında üç tuğla
sırası şeklinde devam eden sistem diğer cephelerde düzgün olmayan bir sistemde aynı
tarzda devam etmektedir. Pek çok defa onarım gören yapı bugün içten sıvayla
kaplanmış, sıvalar ise yer yer dökülmüştür.
Yapıda dikkat çeken diğer bir husus da devşirme malzemedir. Gerek türbe, gerekse
diğer yapılarda oldukça fazla görülen devşirme malzeme ve köyde yer alan sütun ile
başlıkları eski zamanlarda buralarda Roma-Bizans yaşantısı olduğunun göstergesidir2.
e- Süsleme:
Türbede yer alan tek süsleme içteki giriş kapısının kuzeyinde üstte yer almaktadır.
Bu süslemenin üzerinde servi ağacı, çarkıfelek, ibriğin yanısıra türbenin onarım tarihi
de bulunmaktadır (Fotoğraf: 20). Ortada servi ağacı, bir yanında ibrik ve ibriğin içinden
çıkan çiçek dalları veyahut fıskiye, diğer yanında ise çarkıfelek motifi3, onun altında ise
H. 1244 tarihi yer almaktadır. Bugün üzeri yağlıboya ile boyanmıştır. Türk Sanatı’nda
kendine oldukça fazla yer bulan bu motifler tarihlendirme bölümünde ele alınacaktır.
f- Tarihlendirme
Yapının inşa kitabesi bulunmamaktadır. Tamir kitabesi ise giriş kapısının üstünde
kuzeyde yer almaktadır (Fotoğraf:19). Bu kitabeye göre türbe H.1244, M.1828 yılında
tamir görmüştür.
1 Almaşık duvar sistemi Osmanlı Mimarisinin erken dönemlerinde yoğun olarak karşımıza çıkmakta
ve tuğla ile taşın ölçülerine göre farklılıklar göstermektedir. Türbenin onarım görmesinden dolayı
almaşık sisteminin orijinalliğini koruyup korumadığı tam olarak bilinmemekle birlikte üç sıra tuğla
bir sıra moloz taş dizisi dikkat çekmektedir. Afife Batur, Osmanlı Mimarisinde Almaşık Duvar
Üzerine adlı makalesinde almaşık duvara sahip yapılar incelendiğinde çoğunun orijinalliğini
yitirdiğini ve yeniden inşa edildiğini belirtmektedir. Pek çok yapının günümüze kadar defalarca
onarım geçirdiği bir gerçektir. Fakat orijinalliğini koruyup korumadığı bilinmemektedir. Ayrıntılı
bilgi için bkz: Afife Batur., “Osmanlı Mimarisinde Almaşık Duvar Üzerine”, Anadolu Sanat
Araştırmaları, sayı:2, 1970, s. 139. 2 Kastamonu’nun Taşköprü İlçesinin eski adının Pompeipolis olduğu ve Romalıların yaşadığını
gösteren pek çok kalıntıya sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz: Ahmet Gökoğlu.,
Paflagonya, Kastamonu., 1952. 3 Köy halkı arasında dolaşan rivayete göre burada yer alan servi ağacı öteki dünyayı, ibrikten çıkan
fıskiye cenneti, çarkıfelek motifi bu dünyayı temsil etmektedir.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 593
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
Tarihlendirmeye katkı sağlayacak en önemli unsur köye adını veren Abdal Hasan’ın
yaşadığı dönemdir. Türbede iki sanduka yer almaktadır. Bunlardan birinin Abdal Hasan,
diğerinin Dilsiz Sultan’a ait olduğu söylenmektedir. II. Beyazıt’ın kızı olduğu öne
sürülen Dilsiz Sultan’ın ölümü üzerine babası tarafından buraya bir türbe yaptırılmış.
Dolayısıyla türbenin tarihi II. Beyazıt’ın yaşamış olduğu 1500’lü yıllara
tarihlenmektedir. Fakat yapılan incelemelerde II. Beyazıt’ın Dilsiz Sultan adında bir kızı
olmadığı anlaşılmaktadır1. Bir çok defa tamir görmüş, orijinalliğini yitirmiş olmasına
rağmen cephe düzenlemesi, almaşık duvar sistemi yapının en erken 15. yy. sonu-16.
yy. başına tarihlenmesi açısından önem taşımaktadır. Yapının plan özelliklerini dikkate
aldığımızda ilk inşa tarihinde kubbeli olması, cephe düzenlemeleri, almaşık sistemin
düzgün olmayan bir sıraya sahip olması yapının 15. yy.ın sonu 16. yy.ın başına
tarihlendirmesini doğrular niteliktedir.
3. Abdalhasan Köyü Hamamı
a- Kitabe: -
b- Onarım:
Şahsa ait olan hamam2 bugün terkedilmiş durumda olup depo olarak
kullanılmaktadır. Kısmen harap olmuştur. Yapı 19663 yılında Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından tescil edilmiş, onarılmamıştır. 1977 yılında hamamın sıcaklık
kısmı restore edilmiş, soyunma odasının restorasyon projesine göre inşa edilmesine;
döşeme, sıva, boya ve badana işlerinin yapılmasına, kubbe deliklerine fanus
konulmasına karar verilmiştir4. Bugün yapı onarılmış haldedir, yerler mermerle
kaplanmıştır. Fakat onarımdan sonra kendi haline terkedilmiştir.
c- Planı ve mimari özellikleri:
Caminin güneydoğusunda ve yaklaşık olarak 150 m. uzaklığında yer alır. Moloz
taşla inşa edilmiştir. Semavi Eyice’nin hamam tipolojisinden “ortası kubbeli, enine
sıcaklıklı, çift halvetli” plan grubuna girer5 (Çizim:4). Buna göre hamamdaki 1
numaralı mekan yani kuzey-güney doğrultulu enine sıcaklık kısmının ortası
kubbeyle örtülmüştür. Kubbeye geçiş pandantifle sağlanmaktadır. Kuzey ve güney
kısmında sivri kemerle ayrılan eyvan kısımları beşik tonozla örtülüdür. Bu eyvanlar
birer seki üzerinde yükselmektedir (Fotoğraf:24). Kuzeyde yer alan eyvanda bir
kurna bulunmaktadır. Ortadaki kubbeli mekanın doğu ve batısında nişler vardır.
Doğuda yer alan nişlerin kuzeydeki büyük sivri kemerli olup güneyde yer alanı
daha küçüktür. Batıda yer alan niş ise 1 numaralı kısımdan 2 ve 3 numaralı kısma
geçiş kapılarının arasında yer alan duvarda bulunmaktadır. 1 numaralı kısımdan bu
kısma birer kapı ile açılan 2 ve 3 numaralı halvet hücrelerine geçilmektedir. 2
1 M. Çağatay Uluçay., Padişahların Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,
1992, s. 24-29. 2 Kime ait olduğunu bilmediğimiz hamamın şahsa ait olduğu Vakıf Eski Eser Fişi, 37.11.01/1 no’lu
dosyada yazmaktadır. 3 V.G.M.A., Vakıf Eski Eser Fişi, 37.11.01/1 no’lu dosya. 4 V.G.M.A.,Abide ve Eski Eser Onarım Fişi, 37.11.01/1 no’lu dosya. 5 Semavi Eyice, İznik’de “Büyük Hamam” ve Osmanlı Devri Hamamları Hakkında Bir Deneme,
Tarih Dergisi, 11/15, 1960, s.112.
594 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
numaralı halvete geçiş yuvarlak kemerli kapıyla sağlanmaktadır. Ilıklık olarak
kullanıldığı tahmin edilen bu halvet hücresi kare planlıdır ve kubbeyle örtülüdür.
Kubbeye geçiş üç parçalı üçgenle sağlanmaktadır. 1 numaralı kısımdan 3 numaralı
kısma geçiş ise yine yuvarlak kemerli bir kapı ile olmaktadır. Diğer halvet
hücresinden daha büyük olan bu kısımda kare planlı olup kubbeyle örtülüdür.
Kubbeye geçiş üç dilimli yelpaze trompla sağlanmaktadır (Fotoğraf:25-27).
Halvetin kuzey ve batısında birer kurna yer almaktadır. Kuzeydeki kurnanın
arkasında, su deposundaki suyu kontrol etmek amacıyla bir kapının olduğu fakat
daha sonra buranın küçültülerek pencereye dönüştüğü tahmin edilmek tedir. 4
numaralı mekan su deposudur. Doğu-batı doğrultulu enine dikdörtgen bu kısım
beşik tonozla örtülüdür. Ortada su kazanının oturtulduğu bir havuz vardır. Bu
mekanın doğusunda yer alan 5 numaralı kare planlı bölümün ise tahliye borusunun
yer aldığı kısım olduğu düşünülmektedir. Bu mekanın doğusunda giriş kapısı vardır.
4 ve 5 numaralı bölümlerin kuzeyindeki doğu-batı doğrultulu enine dikdörtgen
planlı 6 numaralı kısım cephede yer alan ekleme izlerinden de anlaşıldığı gibi
yapıya sonradan eklenmiştir. Üzeri düz betonla örtülü olan kısmın odunluk olması
muhtemeldir. Kuzeydoğusunda dışarıya açılan bir kapısı bulunmaktadır. Hamamın
güneyindeki 7 numaralı mekan ise giriş ünitesidir. V.G.M.A.’daki 1966 yılına ait
fotoğraflarda bu ünitenin yer almadığı görülmektedir. Bu kısım düzgün olmayan
dikdörtgen planlı olup güney cephesinde kayma vardır. Üstü düz ahşap tavanlı olup
kırma çatıyla örtülüdür. Bu mekanın güney ve doğusunda sekiler bulunur. Girişi
batı cepheden olup giriş kapısı, üstünde ve güneyinde birer tane olmak üzere iki
pencere ile hareketlendirilmiştir.
Giriş ünitesinin içinde hamamın esas girişi olan kapı açıklığı vardır. Yuvarlak
kemerli bu açıklığın etrafı bugün ahşap çıtalarla çerçevelenmiştir. Hamamın doğu
cephesinde tıraşlık veya tuvalet olarak tahmin edilen kısım bulunur. Buraya giriş
yuvarlak kemerli kapıyla sağlanmaktadır. Bir diğer kapı ise hamamın kuzeyindeki
odunluğa giriş kapısıdır.
Üst örtü sistemi olan kubbelerin her birinde ise üçlü aydınlatma açıklıkları
bulunmaktadır.
Hamamın sonradan eklenen kısımları hariç olmak suretiyle bütün cephelerini
boydan boya dolaşan tek sıra halindeki tuğla saçak kornişlerine cami-imarette de
rastlanılmaktadır.
d- Malzeme:
Moloz taşla inşa edilmiştir. Daha sonra yapının kuzey ve güney kısmına beton
malzemeden giriş ve odunluk üniteleri eklenmiş, üstleri de moloz taşla kaplanmıştır.
Kirpi saçaklarda ise tuğla malzeme dikkati çeker.
e- Süsleme:
Yapıdaki tek süsleme hamamın halvet kısmında yer alan kubbeye geçiş
elemanlarıdır. Yelpazeli veya üç dilimli tromp olarak adlandırdığımız ve erken
dönemlerde rastladığımız bu tür geçişlere Kastamonu başta olmak üzere pek çok yerde
rastlamak mümkündür.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 595
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
f- Tarihlendirme:
Hamamın inşa veya tamir kitabesi yoktur. Vakıf kayıtlarında yaptığımız
incelemelerde vakfiyesine de rastlanılmamıştır. Vakıf kayıtları eski eser fişinde ise 16.
yüzyıl olarak tarihlenen hamamın imaret-camii ile aynı tarihte yapıldığı tahmin
edilmektedir.
Yapının en önemli tarihlendirmeye yardımcı olacak unsuru kubbeye geçiş
sistemleridir. Yapılan incelemelerde erken dönem örneklerinde görülen ve geç dönem
mimarisinde kullanılmayan bu geçiş sistemi özellikle Kastamonu yapılarında oldukça
fazla karşımıza çıkmaktadır. Dilimli veya yelpazeli tromp olarak adlandırabileceğimiz
bu geçiş sisteminin aynı özelliklere sahip örneğini Kastamonu’nun Kasabaköy’ünde yer
alan hamamlarda1 görmekteyiz. Kasabaköy’de Ilısu hamamları olarak bilinen üç hamam
bulunmaktadır. Bunlardan biri çifte hamam olup 1366 tarihlidir2. Bu hamamın geçiş
sistemleri Abdalhasan Hamamı ile benzerlik göstermektedir. Diğer iki hamam çifte
hamama nazaran daha küçük ölçülerde yapılmıştır. Geçiş sistemleri bire bir Abdalhasan
Hamamı ile benzerlik göstermektedir. Yapım tarihleri kesin olarak bilinmese de aynı
dönemlerde yapıldığı tahmin edilmektedir. Yine Kastamonu’da yer alan İsmail Bey
Külliyesine dahil İsmail Bey Türbesi3 geçiş sistemi hamam geçiş sistemiyle benzerlik
göstermektedir. Yelpaze tromplu 9 dilimli bu geçiş sistemi de tarihlendirme açısından
önemlidir. 1460 yıllarında yapılan türbenin hamamla aynı tarihlerde yapılmış olma
ihtimali bulunmaktadır. Bu geçiş sisteminin kullanıldığı yapılar en erken 14. yüzyıl en
geç ise 15. yüzyıl aralarında görülmektedir. Bu bakımdan yapının inşa tarihini daha
gerilere götürmek mümkün olduğu gibi 15. yüzyıldan fazla ileriye götürmek de
mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla hamamın imaretle aynı tarihlerde yapıldığını
kabul ederek yapının 14. yüzyıl sonu ile 15. yüzyıl ortalarına kadar götürmek
mümkündür.
4. Abdalhasan Köyü Cami
a- Kitabe:
Yapının giriş kapısının üzerinde hadis yazılı bir kitabe yer almaktadır:
“Kalen nebiyyü aleyhisselam idamat el insan
İnkata’a anhu illa amele müzemmir cerimine selese
sadakatı alem yunfetuhu el veledi salih”
Bunun dışında yapı içersindeki levhalarda 1321 tarihi görülmektedir.
“İnnel el hasenat yuzhebin lisyab 1321”
1321 H. tarihi miladi 1903 yılına karşılık gelmektedir. Yapının içinde daha erken
tarihli herhangi bir levha ya da kitabe bulunmaması, caminin plan ve yapı malzemeleri
1. Ayrıntı için bkz: Fazıl Çifci., Kastamonu, Camileri-Türbeleri ve Diğer Tarihi Eserler, Ankara
2000, s.284-5. 2 Candaroğulları’ndan Mahmut Bey tarafından yaptırılmış olan hamam için ayrıntılı bilgi için bkz:
Fazıl Çifci., a.g.e. s.285. 3 Türbe Candaroğulları Emiri İsmail Bey tarafından ölümünden önce 1460 yıllarında yapılmıştır.
Bulgaristan’da öldüğü için orada gömülü olan İsmail Bey’in türbesi bugün makam türbesidir.
596 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
ile cephe düzenlemeleri dikkate alındığında yapının 100 yıllık olduğu söylenebilinir,
dolayısıyla içeride yer alan levhada yazılı 1903 M. tarihi büyük ihtimalle yapının gerçek
inşa tarihidir, aynı zamanda köyde yaşayan kişilerden alınan bilgiler de bu ihtimali
güçlendirmektedir.
Vakıflara ait olan caminin baraj altında kalma tehlikesine karşı 1983 yılında
taşınmasına karar verilmiş1, daha sonra yapı ibadete kapanmıştır.
b- Onarım:
Caminin, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi kayıtlarında onarımına ilişkin herhangi
bir bilgiye rastlanılmamıştır. Ancak cami incelendiğinde yapının büyük ölçüde elden
geçtiği, duvarlarının boyandığı ve yakın bir tarihte yapıya son cemaat yeri eklendiği ve
bu tarihlerde de caminin onarım gördüğü tahmin edilmektedir.
c- Planı ve mimari özellikleri:
Külliyeye dahil olmayan bu cami boyuna dikdörtgen planlı, düz ahşap tavanlı ve
kırma çatı ile örtülüdür (Çizim:5). Malzeme farkı ve birleşme yerinden de anlaşıldığına
göre yakın bir tarihte yapının kuzeyine son cemaat yeri eklenmiştir (Fotoğraf:30).
Harim kısmı boyuna dikdörtgen planlıdır. Güneyde yarım daire niş şeklinde ve sivri
kemerli bir görünüşe sahip olan mihrabın üzerinde herhangi bir süsleme unsuru
bulunmamaktadır (Fotoğraf:32).
Harimin güneydoğu köşesinde iki basamakla çıkış sağlanan bir vaiz kürsüsü,
güneybatısında ise on basamakla çıkış sağlanan minber yer almaktadır. Güney
duvarında mihrap kısmı hariç vaiz kürsüsünden minbere kadar uzanan bir seki vardır.
Harimin kuzey kısmında sonradan eklenmiş ahşap bir mahfil bulunmaktadır. Mahfil
ikisi ortada ikisi ise duvara dayalı olmak üzere dört ahşap direkle taşınır. Mahfile çıkış,
harimin kuzeydoğu köşesindeki on bir basamaklı merdivenle sağlanmaktadır. Caminin
kuzeyinde sonradan ilave edilmiş bir son cemaat yeri vardır. Bu mekanın doğu ve
batısında ahşap parmaklıklarla birbirinden ayrılan birer seki bulunur. Ortada yer alan
koridor kısmı ise harime girişle son cemaat yerini birbirine bağlayan konumdadır. Son
cemaat yerine giriş kapısı ile harime giriş kapısı aynı hizadadır.
Cami doğu, batı ve güney duvarlarında simetrik olarak yerleştirilmiş mazgal
pencereler ile aydınlanmaktadır. Güney duvar, mihrabın her iki yanında birer tane
olmak üzere dıştan içe doğru genişleyen toplam iki; batı ve doğu duvarlar ise aynı
hizada bulunan ve yine dıştan içe doğru genişleyen üçer tane olmak üzere toplam altı
pencere ile hareketlendirilmiştir. Camiye giriş kapısı kuzeyde mihrap ile aynı eksende
yer almaktadır. Son cemaat yerinde ise düzgün olmayan bir sistem görülmektedir. Buna
göre doğu cephesinde iki, batı cephesinde bir toplam üç dikdörtgen pencere yer
almaktadır.
Son cemaat yerinin kuzeyinde eksende tam ortada giriş kapısı onun üzerinde ise
simetrik olarak yerleştirilen dikdörtgen iki pencere yer almaktadır. Güney cephesinde
1 Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın
İstanbul’da yaptığı 8.9.1983 tarihindeki 357 no’lu toplantıda caminin baraj altında kalacağından
taşınmasına karar verilmiştir. Bugün hala aynı yerde olan cami sadece ibadete kapanmış
durumundadır.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 597
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
ise yine simetrik olarak yerleştirilen iki dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Doğu
cephesinde harime ait olan üç tane simetrik dikdörtgen pencere ile son cemaat yerine
dahil altta ve üste ikişer tane olmak üzere dikdörtgen formlu 4 pencere vardır. Batı
cephesinde doğu cephesindeki gibi üç pencere ile son cemaat yerinde altta bir, onun
üstünde iki olmak üzere toplam üç pencere bulunmaktadır.
d. Süsleme: -
e. Malzeme:
Cami moloz taş ve tuğla ile inşa edilmiş, köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır.
Tuğlalar üç sıra olmak üzere pencerelerin alt hizalarından başlayarak kuzey cephesi ve
sonradan eklenen son cemaat yeri hariç yapıyı kuşatmaktadır. Caminin kuzeyine
eklenen son cemaat yeri; tuğlaların yatay, dikey, çapraz yerleştirilmesi ve araya ahşap
hatıllar atılması suretiyle hımış tekniğiyle yapılmıştır. Caminin tavanı ise düz ahşaptır.
f- Tarihlendirme:
Caminin inşa ve tamir kitabesi bulunmamaktadır. V.G.M.A.’da tarihiye ilgili bir
bilgiye rastlanılmamıştır. Caminin harime giriş kapısının üzerinde bir kitabe yer
almaktadır. Yukarıda verilen bu kitabe bir hadis olup tarihi ile ilgili bilgi
vermemektedir. Caminin içinde yer alan çeşitli levhalar vardır. Bunlardan bir tanesinde
1321 H. tarihi göze çarpmaktadır. Bu tarih miladi 1903 yılına denk gelmektedir.
Caminin planı dikkate alındığında geç dönem izleri taşıdığı görülmektedir. Süsleme
olarak herhangi bir öğenin yapı içinde olmaması da tarihlendirme yapmamıza fırsat
vermemektedir. Köy halkı sakinlerinden öğrenildiğine göre en çok 100 yıllık bir tarihe
sahiptir. Dolayısıyla yapıda yer alan levhadaki tarihlerin gerçek olma ihtimali
bulunmaktadır. Bundan dolayı yapının büyük olasılıkla 1903 yıllarında inşa edildiği
düşünülmektedir. Baraj altında kalma ihtimali dolayısıyla yapının 1983 yılında Vakıflar
tarafından taşınmasına karar verilmiştir. Bugün aynı yerinde olan cami sadece ibadete
kapatılmıştır.
Sonuç
Bu araştırmanın konusu “Kastamonu Taşköprü Abdalhasan Köyü Türk Devri
Eserleri” olarak belirlenmiştir. Burada öncelikle Başbakanlık Osmanlı Arşivinde
bulunan Mühimme Defterleri, Temmettuat Defterleri, Yıldız Tasnifi, Muhasebe
Defterleri, Kastamonu Jurnal Defterleri incelenmiş ve köy hakkında bir tarama
yapılarak bu yöre ile ilgili bilgiler bulmaya çalışılmış ve şu sonuçlara ulaşılmıştır.
Bu bilgiler ışığında; Abdalhasan Köyü bir kalender dervişi olan Abdal Hasan
tarafından kurulmuştur. Köyün kurulmasıyla birlikte buraya devlet tarafından bir külliye
inşa ettirilmiştir. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde halkın müslümanlaşması ve bir
teşkilat altında toplanmasında en büyük etkenlerden biri de tarikatlardır. Bu sebeple
Osmanlı yönetimi bu kişilere ve tarikatlara gereken önemi vererek onlara vakıflar
vermiştir. İşte bu sebeplerden dolayı köye imaret (zaviye), cami (mescid), hamam,
medrese yapılmıştır. Bu eserlerden cami veya mescid ile medrese günümüze
ulaşamamıştır. Ayrıca vakfa gelir getirmesi için devlet tarafından toprak verilmiş, bu
topraktan alınan vergiler ile hamamdan sağlanan gelirlerle geçimlerini sağlamışlardır.
598 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Arşiv kaynaklarına dayanarak eski adı Tutaş olduğu anlaşılan köyün adının 1836-
1837 yıllarına ait Kastamonu Jurnal Defterinde Abdalhasan olarak değiştiği
görülmektedir. Abdal Hasan’ın ölümünden sonra köye türbe yapılarak yıllardan beri o
şekilde anılan köyün adının değişmesi de doğal bir sonuç olmalıdır.
Köye kurulan bu külliye ile köy bir gelişim sürecine girmiş, zaviye merkez kabul
edilerek köy, bu külliye çevresinde kümelenen evlerle yeni bir doku kazanmış, köy
değişim göstermeye başlamıştır.
Bugün köyde külliyeye kapsamındaki yapılardan cami ve medresenin de yıkıldığı
görülürken yapılar ile ilgili bir ize rastlanılmamaktadır. Yalnız tarikat simgesi olarak
kabul edilen ve imarette figürlü bir kabartmasına rastladığımızın geyiğe hala saygı
duyulduğu gerek türbe gerekse bazı Kastamonu evlerinde asılan geyik boynuzlarından
anlaşılmaktadır.
Köyün gelişimine katkıda bulunan bu taşınmaz kültür varlıklarının belgelenme
işlemleri tamamlanıp dökümü yanısıra plan, malzeme ve süsleme açısından
değerlendirmesi yapılmıştır. Bu veri tabanlarına dayanarak yapıların Erken Osmanlı
Mimarisi dönemine ait olduğu ileri sürülmüştür.
Mimari bağlamda imarette görülen cephe düzenlemeleri, mazgal pencereler, türbede
görülen almaşık sistem, hamamdaki geçiş sistemi ve kirpi saçaklar erken döneme
tarihlenme sebeplerinden bir kaçıdır.
Süsleme unsurları açısından ele alındığında ise palmet motifinin yoğun olarak erken
dönemlerde karşılaşılması, imaret kapısı ahşap kanatlarının benzer örneklerinin
genellikle 15. yüzyıl ortalarına ve sonlarına tarihlendirilmiş olması bu yapıların erken
dönem mimarisi içinde yer almasının nedenleri arasındadır.
Sonuç olarak bu eserler belli bir sistematikle sanat tarihi disiplininin gerektirdiği
biçimde hiç araştırılmamış bir konu olmasına karşın gösterdiği karakteristik özelliklerle
literatürde yer alması için çaba harcanmıştır.
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 599
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
EKLER
Foto 1. Abdalhasan Köyünün genel
görünüşü
Foto 2. Abdalhasan Köyünden genel bir
görünüm
Foto 3. İmaret-camii (zaviye) Foto 4. İmaretin doğu cephesi
Foto 5. İmaretin kuzey cephesi Foto 6 İmaret-camiinin içinden bir
görünüm
600 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Foto 7. Caminin doğu duvarı Foto 8. İmaretin içinden bir görünüm
Foto 9. Caminin içindeki geyik figürü Foto 11. Kapının süslemesinden detay
Foto 10. Caminin giriş kapısı Foto 12. Küre Akşemsettin Camii’nin
hareme giriş kapısı
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 601
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
Foto 13. Abdal Hasan Türbesi ve
haziresinin uzaktan görünümü
Foto 14. Türbenin güneybatısından bir
görünüm
Foto 15. Doğuda yer alan ahşap giriş ünitesi Foto 16. Türbenin doğu cephesi ve giriş
kapısı
Foto 17. Türbenin içinden bir görünüm Foto 18. Türbenin içinden bir görünüm
602 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Foto 19. Türbenin tamir kitabesi Foto 20. Türbedeki süslemelerden detay
Foto 21. Abdalhasan Köyü Hamamı Foto 22. Hamamdan bir görünüm
Foto 23. Hamamın sıcaklık bölümü Foto 24. Sıcaklık kısmından bir görünüm
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 603
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
Foto 25. Halvetin içinden bir görünüm Foto 26. Halvetten bir görünüm
Foto 27. Halvetin geçiş sistemi Foto 28. Kastamonu İsmail Bey Türbesi
kubbeye geçiş
Foto 29. Yeni Camii’nin kuzey cephesi Foto 30. Caminin batı cephesinden bir
görünüş
604 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Foto 31. Yapının doğu cephesi Foto 32. Caminin içinden bir görünüş
Çizim 1. Köyün Vaziyet Planı (V.G.M.A.’dan işlenerek)
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 605
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
Çizim 2. İmaret-Caminin Planı
606 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Çizim 3. Türbenin Planı
Taşköprü Abdalhasan Köyü ve Türk Devri Mimari Eserleri 607
October 2005 Vol:13 No:2 Kastamonu Education Journal
Çizim 4. Hamamın Planı
608 Esra YILDIZ
Ekim 2005 Cilt:13 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi
Çizim 5. Yeni Camii’nin Planı