t€¦ · web view2011/08/06  · ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs...

147
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :192 CELSE TARİHİ :06.08.2011 BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :HÜSNÜ ÇALMUK 32346 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :ONUR YİĞİT 134033 Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 5 Ağustos 2011 günü saat 09:37’de oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol ve Ergün Poyraz ile başka suçtan tutuklu Sanık Sedat Peker dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildikleri görüldü. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan gelen yok. Bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek müdafii Av. Hikmet Fırat Aslan geldiği görüldü huzurdaki yerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanıklar ve müdafilerinin talep ve beyanlarının alınacak olması karşısında Sanık Bedirhan Şinal’ın savunmasının alınmasına ara verildi. Mahkeme Başkanı: "Talep ve beyanda bulunmak isteyen varsa. Buyurun.” Sanık Erhan Timuroğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkanım yaklaşık 5 buçuk yıldır ben burada tutukluyum. Sürekli suçsuz olduğumu söyledim. Herhangi bir örgütün üyesi olmadığımı söyledim. Herhangi bir örgütün yöneticisi olmadığımı, olmadığımı söyledim. Kimseye silah vermediğimi söyledim, bombaları vermediğimi söyledim. Yani hiçbir şekilde benim ilgi ve alakam yok sadece tek suçum arkadaşları tanımak ve selam vermekti. Bunu Osman’da doğruluyor diyor adamın bir alakası yok Danıştay ile. Alparslan Arslan burada kendisine 50 sefer söyledik Sincan’da söyledik, Ankara’da söyledik. Mahkeme heyetleri söyledi

Upload: others

Post on 29-Jul-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :192CELSE TARİHİ :06.08.2011

BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :HÜSNÜ ÇALMUK 32346ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :ONUR YİĞİT 134033

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 5 Ağustos 2011 günü saat 09:37’de oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol ve Ergün Poyraz ile başka suçtan tutuklu Sanık Sedat Peker dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildikleri görüldü.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.Tutuksuz sanıklardan gelen yok. Bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanıklar Doğu

Perinçek, Hikmet Çiçek müdafii Av. Hikmet Fırat Aslan geldiği görüldü huzurdaki yerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu.Sanıklar ve müdafilerinin talep ve beyanlarının alınacak olması karşısında Sanık Bedirhan

Şinal’ın savunmasının alınmasına ara verildi.Mahkeme Başkanı: "Talep ve beyanda bulunmak isteyen varsa. Buyurun.”Sanık Erhan Timuroğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkanım yaklaşık 5 buçuk yıldır ben

burada tutukluyum. Sürekli suçsuz olduğumu söyledim. Herhangi bir örgütün üyesi olmadığımı söyledim. Herhangi bir örgütün yöneticisi olmadığımı, olmadığımı söyledim. Kimseye silah vermediğimi söyledim, bombaları vermediğimi söyledim. Yani hiçbir şekilde benim ilgi ve alakam yok sadece tek suçum arkadaşları tanımak ve selam vermekti. Bunu Osman’da doğruluyor diyor adamın bir alakası yok Danıştay ile. Alparslan Arslan burada kendisine 50 sefer söyledik Sincan’da söyledik, Ankara’da söyledik. Mahkeme heyetleri söyledi tekrardan yine söyleyin. Diyor ki bunların benimle alakası yok. Bu arkadaşların Danıştay’la da alakası yok diyor. Bunlar Osman Yıldırım’ı tanıyorlar Osman Yıldırım ile beraber Ankara’ya geldiler diyor. Osman Yıldırım’da diyor benim Ankara’da birisinden alacaklı olduğum için diyor bu arkadaşları kendimle beraber o amaçla getirdim diyor. Ve bende doğruluyorum bunu 6 yıldır yaklaşık 6 yıldır aynısını her zaman ben söyledim. Dolayısı ile geçen gün Osman Yıldırım’a en yakın bir tane akrabası geldi orada kürsüde dedi ki Osman Yıldırım bana söylemiş. Ben burada bir alacağımı alacağımdan dolayı Ankara’ya geldiğini söylemiş. Yani akraba, akrabasına bize de aynısını söyledi. Bu amaçla biz Ankara’ya gittiğimizi söyledik. Şimdi ben burada talep ediyorum Alparslan’a da sorun, Osman’a da sorun eğer ikisi de diyorsalar bunlar benimle İsmail Sağır için söylüyorsa bunların Danıştay ile alakası var bunlar Danıştay için geldiler veya bunlar silahları verdiler, bombaları verdiler bunların herhangi bir örgüt üyesidir deseler tüm suçlamaları ben kabul edeceğim. Çünkü yok diyemezler. Çünkü benim alakam yok. Vuran ben değilim bombalayan ben değilim. Bombaları getiren ben değilim, silahları getiren ben değilim. Yani örgütün üyesi değildim örgütün yöneticisi değildim örgütün hiçbir yerinde değildim. Ama (2, 3

Page 2: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:2

kelime anlaşılamadı) anlatıyorum anlatamıyorum bir türlü kendi kurtaramıyorum. Hadi diyelim tamam ben şeyi tanıyorum Osman’ı tanıyorum Osman’a bir selam vermişim Osman’ı doğrudur tanıyorum evet tanıyorum. Ama Danıştay ile bir alakam yok. Ama bu İsmail Sağır ne Osman’ı tanıyor ne Alparslan’ı tanıyor ikisi ile bir alakası yok ve onlarla beraberde Ankara’ya gelmedi benimle beraber geldi ben bunu da söylüyorum. Yani kalkıp da burada çocuğa haksızlık etmenin bir anlamı yok. Adam Ankara’da diyor kardeşim diyor benim kim olduğumu öğrenmek istiyorsan diyor al diyor önündeki dosyaya bak diyor benim orada ne olduğum önüne çıkacak diyor. Adam orada bizimle dalga geçiyor Ankara 11. heyet Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz. Gülüyor gülme krizine giriyor. Yok diyor kardeşim diyor ben sizi yakalamışım diyor ben sizi bırakır mıyım ya diyor. Sizi kurban edeceğim diyor ama nasıl kurban ediyor biliyor musunuz Sayın Başkanım şimdi neye benzetiyorum ben o adamı. Yani yanlış anlamayın kimse de şimdi bir tane robotu düşünün robotun kumandası başkasının elinde adam kendi arkada oturmuş robotu sağa, sola, ileriye, geriye kafasına göre oynatıyor. Orhan Karadeniz’i de ben bu robota benzetiyorum. Adam durup durduğu yerde veyalarla bana müebbet 2 tane ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi daha fazlasını verdi. Veyalarla ya veyalarla adam ceza mı verilir? Diyor ki suçüstü yakalandı diyor. Benim suçüstü yakalanmadım ben gittim İstanbul’da kendim teslim oldum. Onu görmemezlikten geliyor. Diyor ki silahlı bir şekilde Alparslan Arslan’ın yanındaydı veyahut da diyor silahlı bir şekilde diyor arabanın içinde oturuyordu. Ben size silahlı bir şekilde Alparslan Arslan’ın yanında değildim arabada da oturmuyordum, ben otelde yatıyordum. Bana gelip söyleyen Osman Yıldırım’dır. Burada doğrulasın veya desin yok yalandır ben haber vermedim. Benim haberim yoktu. Ben elindeydim bir yere de kaçmıyordum. Suçlu olan adam kaçar veyahut da bu konumda, bu şekilde suçlu olan adam son gaz yürür yani. Teslim olmaz. Ben suçsuzum gittim teslim oldum ve söylüyorum bu arkadaş da bende başka burada tanıdığı kimse yok. Bunun hiçbir şeyi yok. Vallahi de yok billahi de yok. Benimde yok. Sizlerde biliyorsunuz. Bakın Sayın Başkanım o adamın iddia ettiği şekilde size bunun tam tersini her türlü kanıtın tam tersini çıkarttınız. Aynı bilgiler aynı belgeler 11 Ağır Ceza Mahkemesinin elinde yok muydu? Vardı. Ama görmemezlikten geliyordu. Adam zorla direniyordu. Yani öyle avucuna geçirmişti ki bizi ceza vermek için adam kararın karara bağlamak için tutuşuyordu yanıyordu. Ben bunlar uğraştı yani. Osman’ın tek yaptığı tek bir şey vardır. Tek bir şey. Davaları bozdurup getirip burayla birleştirmesi yani benim açımdan. Şimdi ben soruyorum. Osman diyor ki benim azmettiricilerim diyor Ergenekoncular diyor. Alparslan’da diyor ki, benim azmettiricilerim Süleyman Esen ile arkasıdır diyor ve diyor biz bu örgütün üyesiyiz diyor. Yani ikisi için Osman diyor. Alparslan da diyor kardeşim diyor ben bu örgütün üyesi değilim diyor ben diğer tarafın üyesiyim ve arkadaşlarım diyor. Ben size diyorum ne diğer tarafında kimseyi tanıyorum. Ne bu tarafta kimseyi tanıyorum. Ne bunlarla bir alakam var ne diğerleri ile bir alakam var. Ne Cumhuriyet’i bombalamışım, ne Danıştay’ı vurmuşum. Ne de bu bombaları ben getirmişim silahları ben getirmişim. Zaten adam kabulleniyor. Diyor ki ben vurdum. Bombacılar diyor biz bombaladık diyor. Öbürü diyor ben bombaları… bilmiyorum kim getirdiğini ben bilmiyorum da yani öbürü de diyor silahları ben getirdim diyor. Yani herhangi anlamda bakacaksanız bakın benim bir şeyim yok bulamazsınız. Ben kendime o kadar güveniyorum ki inanıyorum ki, tek benlik sizin elinizde tek kanıt yoktur. Ülkede Dünya kadar istihbarat birimleri var. Bunların hepsi cayır cayır çalışıyor. Ben burada talepte bulunuyorum benimle ilgili elinizde tek bir delil, kanıt, belge varsa beni suçlayıcı bir şey açıklayın yüzüme vurun beni utandırın. De oğlum bak böyle yalan konuşuyorsun deyin bunlar bunlar bunlar bu şekilde de sen işin içerisinde varsın. Ben yokum. Diyelim Tekin İrşi’nin orada anlattıklarına bakacak olursak Tekin İrşi diyor ki, Alparslan Arslan demiş tenekeleri deneyelim. Alparslan burada yalanlıyor, Osman yalanlıyor, İsmail yalanlıyor bense dışarıda ciğer yiyordum. O ciğerciyi de ben tanık olarak çağırabilirim. Tabi varsa eğer yaşıyorsa. Ve Alparslan bende ya tenekeleri filan almış değil. Yani bende tenekeleri almayan bir adam neden benimle bu tenekelerin denemesini yapsın, böyle bir saçmalık olabilir

2

Page 3: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:3

mi? E nedir Tekin İrşi kendi dümeninde o da önemsiyor. Diyor ki, ben tank bulacağım, roket bulacağım, silah bulacağım bilmem top bulacağım her şeyi ben bulurum diyor. Ya sen kurusıkı bulamazsın kardeşim sen nereden bulacaksın ya? Bunları bulacak adam bunları iddia edecek adam hiç buradan tahliye olur mu? E sizde Tekin İrşi’yi ciddiye almadınız yalan konuştuğunu biliyordunuz. Maksat neydi tribünlere oynamaktı. Akrabasını hangi gün çağırıyor oraya gelecek savunma yapacak yine oradan akrabalarını çağırıyor. Oraya tribünlere oynamaktı başka bir şey değildi. Yani onun halinden de belliydi sizde bunu anladınız bunu biliyorsunuz. Ben tekrardan burada tekrardan talep ediyorum. Osman’a da sorun Alparslan’a da sorun eğer diyorlar ki bunlar diyor benim ve İsmail için bakın Osman beni zerre kadar sevmiyor ben bunu biliyorum. Osman burada en çok tiksindiği nefret ettiği tek bir kişi varsa o da benim. Sebepse muhalefet ettiğim için. Sadece bundan dolayı. O da niye ben dedim ki arkadaşlara karışma kardeşim arkadaşları yönlendirmeye kalkışma dedim. Oysa sana ne oğlum dedi ya dedi o günden sonra yazdı benim aleyhimde dilekçeler ve sonrada burada geri çekti. Kalktı burada kaç sefer dedi onun bir alakası yok dedi. 50 sefer söyledi 50 sefer memurlarla bana haber gönderdi. Bana karışmasın dedi bakın yemin ediyorum bana karışmasın dedi ben onu tahliye ettireceğim kardeşim o beni tahliye ettiremez. Beni tahliye ettirecek tek birileri varsa onlarda sizlersiniz. Çünkü benlik hiçbir şey yok. Ben yine de söylüyorum kardeşim ben iftiracı adama karşıyım. Ben iftira atan adama karşıyım. Bu benim kendi görüşüm kendi karakterim. Hiç ben dönme adama karşıyım. Herhangi anlamda oluyorsa olsun ben dönme adamdan nefret ediyorum tiksiniyorum doğrusunu söylemek gerekirse böyleyim yapım bu.”

Sanık Osman Yıldırım söz almadan konuştu, anlaşılmadı.Sanık Erhan Timuroğlu: “Ya ben sana demiyorum sen neden üzerine alıyorsun? Yav

şimdi Sayın Başkanım bunu boks manyağı yapacağım burada.”Mahkeme Başkanı: "Mahkeme (1, 2 kelime anlaşılamadı) kimsenin şahsını da

hakaretamiz şeyler söylemeyin.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Harbiden boks manyağı yapacağım burada. Ben buna

söylemiyorum.”Mahkeme Başkanı: "Savunma sınırları içerisinde Erhan Bey.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Ben.”Mahkeme Başkanı: "Mahkeme (1 kelime anlaşılamadı) savunma sınırları içerisinde “Sanık Erhan Timuroğlu: “Ben buna söylemiyorum.”Mahkeme Başkanı: "Beyanda bulunun buyurun.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Tamam ama doğru söylüyorum yani ben buna söylemiyorum.

Ben buna burada bunlar herkes buranın tüm sanıklar bana düşman kesildi. Sebebi de ne biliyor musunuz ben hala o bana beni burada suçladığı halde ben ona Osman abi diye hitap ediyorum. Bunu hatırlıyorsunuz o kürsüde beni suçladığı halde ben ona Osman abi diye hitap ediyordum. Ondan dolayı geldiler beni yani isim vermek istemi… 50 sefer tahrik eden adam oldu. İnanılmaz tahriklerde bulunan adam oldu. Buna rağmen ben ona yine abi demeye devam ettim. Kalkıyor burada diyor sen bana itirafçı diyorsun. Ben ona ne zaman itirafçı dedim burada. Ona ben ne zaman hakaret ettim. Ben onun aleyhinde ne zaman dilekçe yazdım.”

Mahkeme Başkanı: "Kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yok.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Ediyor işte.”Mahkeme Başkanı: "Tamam ona göre sizde öyle beyanda bulunun savunma sınırları

içerisinde beyanda bulunun.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Sayın Başkanım elinizi vicdanınız üzerine koyun yani varsa delil

varsa benim aleyhimde bir şey kalkın yüzüme vurun. Beni 5 buçuk yıldır yatırıyorlar yani kalkıp kimse benden bunu beklemesin ya sen tanımadığın insanlara iftira at. Ya bu yapılmaz ya benim ahlaksızlıktır ya bu. Puştluktur ya bu. Tanımadığı insanlara iftira at. Hangi açıda olursa olsun. Her kim için oluyorsa olsun. Ben atamam kardeşim. Tanımadığım insanlar tanımış gibi yap.

3

Page 4: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:4

Bunu da yapamam. E suçsuz adamı suçlu gibi göster şimdi İsmail Sağır’ın bir şeyle alakası yok İsmail Sağır Adana’dan gelmiş inşaatlarda çalışmış. Orada Bostancı’da bizi tanımış bir selam vermiş. Bizim aracılığımızla başkasını tanımış. Yani hatır gönül için kalkmış bizimle gelmiş adamın hayatı 5 buçuk yıldır karardı. Bense aynı şekilde Osman Yıldırım’ı tanıdım yani onu şu şekilde görüyordum. Yani benim abim yoktu. Onu o derecede güveniyordum. Öyle önemsiyordum ki anlatılacak gibi değildi. Yav bir abinin yapması gereken kardeşini korumaktı. Oysa tam tersini yaptı. Benim çukurumu kazdı beni çukurda boğmaya çalıştı. Yani başkası bana belki elini uzatacaktı o eli de kopardı yok o boğulsun anlamında. Yav sen beni niye boğuyorsun kardeşim? Benimle senin ne sorunun var ya? Senin yapman gereken beni korumaktır. Senin yapman gereken benim aleyhimde doğruları anlatmaktır. Ben tahliyemi istiyorum Sayın Başkanım.”

Sanık Bedirhan Şinal söz istedi verildi: “Sayın Başkanım sizi ve heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi ben dün burada ifadem alınırken talebime geçmeden önce size bazı şeyler sunacağımı söylemiştim. Benim bugün talep günü olduğundan dolayı ifademe ara verildi. İfademe tekrar dönülmesini sabırsızlıkla bekliyorum. O günü çok sabırsızlıkla bekliyorum. Sayın Başkanım şimdi ben size demiştim ki Yasin Hayal’in mektuplarını size sunacağım. Şimdi ben size burada huzurda okuyup ondan sonra size sunmak istiyorum Yasin Hayal’in bana, bana ulaşabildiğim sadece bu 2 mektup Sayın Başkanım siz buradan mahkemeye ara verdiniz. Koğuş, cezaevine beni işte servis gönderildi en son işte bazı sanıklarla gittik en son ben cezaevine götürüldüm. Tesadüfen bir kurum 2. müdürünü gördüm. Dedim ki ya ben mahkemeye bazı isimler vereceğimi söyledim dilekçeyle, hatırlıyorsanız dün burada. Size dilekçeyle ben isimler sunacağımı söyledim. Zahmet olmazsa dedim beni koğuşuma götürün ben dedim isimleri alayım, mektupları alayım mahkemeye bunu sunayım. Dedi ki ben amirime sormam lazım hani sen orada gözetim altındasın. Amiri dediği de Ramiz Atuğ kukla. Sayın Başkanım ben o talepte bulundum kurum 2. müdürü gitti, Ramiz Atuğ kesinlikle Bedirhan Şinal koğuşuna sokulamaz. Neden acaba? Neden benim koğuşuma gidip mektuplarımı almam veya isimleri almam engellendi? Bunu da sizin takdirinize ve araştırmanızı istiyorum efendim takdirinize bırakıyorum. Bunu araştırmanızı istiyorum. Bu kişiyi bakın altı, altını çizerek söylüyorum bu adam bir kukladır. Ramiz Atuğ Silivri 1 nolu cezaevi kurum müdürü bir kukladır. Ona ne söylenirse o onu yapar ve ona söylenenleri hakkıyla yerine getiriyor. 23 gündür 8 gün sonra 1 ay olacak nedensiz yere hücrede tutuluyorum. Hakkımda bir verilmiş hücre cezası yok. Günde 1 saat bahçeye çıkartılıyorum hakkımda hiçbir karar verilmeden. Ben yani benim özgürlüğüm kısıtlanıyor. Neden? Sayın Başkanım bu ulaşabildiğim 2 mektup. Dahası var dahasını sonra sunacağım. Ulaşabildiğimde. Şimdi tarih pardon. Tarih tam olarak ilk mektuplar dediğim gibi bunlar daha sonra gelen mektuplar. Şimdi Yasin Hayal işte yazışmışız bana şöyle bir mektubuma cevap veriyor. E o bana yazmış ben ona cevap vermişim. O bana tekrar cevaplıyor. Yasin Hayal’in yazdığını okuyorum size mektuptan. Sevgili Bedirhan kardeşim mektubunu aldım. Çok memnun oldum. Allah seni memnun etsin. Daha önceki mektubun bana ulaşmadı. Ulaşsaydı biliyorsun yazardım. Demek Trabzon’da karşılaşmıştık. Alperen ocaklarında çok güzel çıkınca ocakları ihmal etme bulunduğun yerde ocak yok ise Büyük Birlik Partisine takıl. O da bizim partimiz. Tuncay e benim tanıdığım hani Trabzon’dan o dava sanıklarından Tuncay arkadaşım. Trabzon’da üniversitede okuyor. Soy isimi şu anda hatırlamıyorum onu da yani ben dediğim gibi Yasin Hayal’i görmüşsem samimiyetim yoktur kendisiyle Trabzon’da birkaç kere Alperen Rize’ye gittiğimde memleketim ben Rize Ardeşenliyim. Rize’ye gittiğimde memlekete Trabzon’a sevdiğim insanları ziyarete gittiğimde orada işte Alperen ocakları hani ocak çocuğu olduğumuz için biz Eyüp ülkü ocaklarını hani ocaklara karşı bir sempatimiz olduğundan dolayı Alperen ocaklarına da gidiyordum ta Rize’ye gittiğimde Trabzon’da. Kendisiyle orada birkaç kere karşılaşmışız. Ondan başka herhangi bir ne bir samimiyetimiz var ne aramızda bir diyalog var devam ediyorum okumaya. Tuncay’a çok selam söyle benim arkadaşım olan Tuncay’ı kastediyor. Söyle gerçi

4

Page 5: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:5

onunla her mahkeme görüşüyoruz. 7 mahkeme geçirdim 8. mahkeme 26 Ocakta inşallah o zaman tam 2 yılı doldurmuş olacağız. İlk 11 ay yalnız kaldım. 10 ay Malatyalı Mete Yalazangil adında bir abiyle kaldım o Silivri’ye sevk oldu. Parantez içine almış Ergenekon sanığı diye Mete Yalazangil ben tanımıyorum kendisini. Şimdi 10 gündür Erzurumlu Eyüp Polat adında bir abi ile kalıyorum. Haftada bir spor yapıyor spora çıkıyorum. Bol bol Fener maçı izliyorum. Ne de Fenerbahçeli ne de olsa Fenerbahçeliyiz bugünler de geçecek elbet. Altına da tırnak içine alıp bir şiir yazmış. Ellerin yurdu güneş açarken bizim ile kar geliyor gardaşım. Bu hududu kimler çizmiş gönlüme dar geliyor dar geliyor gardaşım. Altına bir de yaşasın Büyük Birlik Partisi yaşasın Alperen ocakları kanımız aksa da zafer İslam’ın Allah bütün Müslümanları korusun. Amin. Diye bir şey yazmış. Bunu onaylı şeyi ile birlikte size sunuyorum ilk mektup. 2. mektup burada 5 ya 2. mektup derken 5 noluna gelmiş Silivri Tekirdağ 2 noludan 1 noludan gönderildiğim cezaevine yazdığı çok kıymetli kardeşim Bedirhan göndermiş olduğun tebrik kartını aldım çok memnun oldum. Allah’ta seni memnun etsin. Oradaki arkadaşlarıma çok selam söyle bende senin ve ailenin arkadaşlarının mübarek bayramını kutlar tüm İslam alemine hayırlara vesile olmasını dilerim. Beni soracak olursan işte rahatsızlığını dile böbreklerimde taş var gibi bir şeyler söylüyor. İlaç kullanıyorum şu an iyiyim Allah’a şükür önümüzdeki ayın yani 10. ayın ortalarında mahkemem var. Bakalım ne olur sonumuz her şeyin hayırlısı Allah’tan saygılarımla Yasin Hayal imza. Bu da 2. mektup. Kendi el yazısıyla yazmış oldukları mektup ıslak kendi el yazısına şey. Sayın Başkanım dediğim gibi ben dahasını size sunma niyetim vardı bunlar benim defterimin arasında şu an kalmış olduğum hücrede olan mektuplardı. Dediğim gibi kurum bu bahsetmiş olduğum kukla şahıs tarafından yönlendirilen şahıs tarafından ve bu şahıs kurum 1. müdürü olduğundan dolayı her hareketimi kısıtlamış durumda. Ne bahçeye çıkabiliyorum, ne televizyonum var, ne gazetem var. Yani ellerinden gelse bir radyo var. Radyoyu da söküp götürecekler Sayın Başkanım. Yani o derece. Şimdi ben size dün burada demiştim ki efendim ben Edirne F tipinde çok şiddetli işkencelerden geçirildim. Ben size bunu söylerken burada kesinlikle boş bir şey söylemedim. Elimde sadece kendi sesimi bir kere mah… Edirne F tipinde bir gün işte koğuşa 15 memur giriyor hiç ortada sorgu sual yok. Kafamı gözümü kırıyorlar çıkıyorlar Sayın Başkanım. Allah işte o günden 2 gün sonra da cezaevi dışında mahkemem var Silivri adliyesinde. Gidiyorum yav dilekçeler yazıyorum bu bahsetmiş olduğum bu örgüt elemanı olan Ahmet Yıldız’ın bu Edirne F tipi kurum 2. müdürünün elemanları tarafından 15 memur tarafından kafam gözüm kırılıyor. Dilekçeler yazıyorum. Mektuplar yazıyorum. İnsan hakları komisyonuna başvuruyorum büyük millet meclisine hiçbir dilekçem cezaevinden çıkmıyor. Allah işte 2 gün sonra mahkeme celp gönderiyor beni şeye mahkemeye çağırıyor sulh ceza mahkemesine ben orada diyorum ki yani anlatıyorum kendimi cezaevinde yaşanan durumları Sayın sulh ceza mahkemesi bayan bir hakim vardı başkan. O da üzerimdeki yaralar geçmemiş 2 gün olmuş beni direk olayı tutanakla kayda alıp beni direk adliyenin içinde bulunan adli tıp kurumuna gönderip vücudumdaki işkence yaralarını rapora alınmasını sağlıyor. Daha sonra da mecbur kaldıkları için Fahri Mutlu Tosun, Sayın Başkan sulh ceza başkanı gerekli işlemi yaptığından dolayı Fahri Mutlu Tosun denen Edirne F tipi yüksek güvenlikli cezaevine bakan cumhuriyet savcısı soruşturma açmak zorunda kalıyor. Bakın efendim verdiğim ifade bu da o işkence konusunda teşhis ettiğim memurların teşhis tutanağı. Bunu size sunuyorum Sayın Başkanım. 2. bir işkence konusuna gelince efendim bir astsubay Edirne F tipi cezaevi bölük komutanlığında. Ben işte Adalet Bakanlığından yazılan yazı gereği Sadullah Ergin’in yazdığı işte üst yazı gereği ben cezaevinde bu ifadelerden sonra tek tutulmaya başladım. Hiç kimseyle yan yana getirilmedim hiç kimseyle görüştürülmedim. Faaliyete çıktım faaliyette memurlarla birlikte kurum memurlarıyla birlikte müdür ile birlikte voleybol oynadım, top oynadım. İşte bir gün bu düşüncem bu şahısların yönlendirdiği bir asker rütbeli asker ben işte Silivri Adliyesine talimatlı olarak ifadeye çağırılıyorum. Kapıya tıklatıyorum beni tek başıma nezarete koyuyorlar Sayın Başkanım. Diyorum ki, ya beni burada tek tutmayın yanımdaki

5

Page 6: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:6

arkadaşlarla kalan mahkumlarla beni yan yana verinde sohbet edeyim. Hani yıllardır tek kalıyorum cezaevinde. Askerin o rütbeli askerin Sayın Başkanım yaptığı direk odaya girdi ben o lafı söyledikten sonra küt dedi kafayı koydu bana. Hiç ortada bir şey yok. Elim kelepçeli onların koruması altındayım. Hiç ortada bir şey yok. Daha sonra mahkemeye çağrıldım beni çağıran mahkeme. Bakın Sayın Başkanım Mahkeme Başkanının zapta geçirdiği sözü size okuyorum aynen cumhuriyet savcısının iddianamesinde. Edirne 1 sulh ceza mahkemesi tarafından müşteki hakkında tutulan tutanak gönderilmiş. Müştekinin yüzü ve elleri kan içinde darp edilmiş bir şekilde hakim önüne çıkartıldığı. İşte soruyorlar diyorlar ki askere siz diyorlar bu adamı neden feci şekilde darp ettiniz. Diyor ki elleri kelepçeliydi bize saldırdı bizim rütbeli askeri darp etti düşünün benim elim kelepçeli orada var 20 tane asker ben ne yapmışım rütbeli askeri darp etmişim. Mantığa hiçbir şekilde sığmayan bir olay. Ve onu söyledikten sonra diyor ki Mahkeme Başkanı kaydında askerler kendini yatıştırmak amacıyla darp ettiklerini belirttikleri müştekinin jandarma görevlilerince feci şekilde darp edildiği görülmüş olduğu işte 2009/1103 değişik iş nolu kararda anlaşıldığı denilerek tutanakla kayıt altına anlıyor o olayda yani bir mahkeme düşünün. Beni darp eden şahıslar o kadar kendilerine güveniyor ki Sayın Başkanım, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir mahkemesinin huzuruna darp edilmiş elim yüzüm ağzım patlamış şekilde çıkartabiliyorlar beni ve yapılan Fahri Mutlu Tosun tarafından bu rütbeli asker hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar. Benim savcılıkta verdiğim ifade bunu da size sunuyorum Sayın Başkanım. Şimdi gelelim 3. meseleye. Bu hatırlarsanız 15 Ağır Ceza Mahkemesinde alakalı bir şeyler anlatmıştım size demiştim ki onu da size yarın duruşma tutanaklarına geçti mi demiştiniz siz ben size yarın sunacağım demiştim. Bakın Sayın Başkanım bana 10 yıl verdikleri dosyanın şimdi size şeylerini açıklıyorum. Mahkeme benim ifademi alıyor. Dosya Eyüp 1 Asliye cezada 2 yıl bekliyor. 2 yıldan sonra işte hakkımda 15 Ağır Ceza Mahkemesine dava açılmasına karar veriyor silahlı yağmadan. İşte bir bir 6 ayda orada bekliyor dosya. Daha sonra işte hakkımda dava açıyor ilk duruşmada çıkıyorum ben mahkemede diyorum ki Eyüp araştırma polisleri olayla alakalı ifadem. Eyüp araştırmadaki polislerle bizim ülkü ocaklarındaki bir kısım arkadaşlarımız biri ile çatışmaya girmişler. Bu çatışma nedeniyle polisler gelerek arkadaşlarımın yerini söylememi istediler. Bende yerlerini bilmediğimi söyleyince polisler bana kin beslemeye başladılar. Akabinde bu olayla alakalı bu silahla yağma olayı denilen olayla alakalı polis Rıdvan’a yani bu olayın müştekisi denen kişi polis Rıdvan’a baskı yaparak olayın zorla gerçekleştiğini bıçak kullanıldığını bu şekilde Rıdvan’ın gasp edildiği yönünde bir senaryo uydurmaktadır. Bu da polislerin bana yönelik bir komplosudur demişim. Müştekiye sormuşlar, Sayın Başkanım müşteki bu olayın müştekisi sadece demiş ki emniyette Bedirhan Şinal beni gasp etti. Müşteki savcılığa çıkmış savcının huzurunda demiş ki ben demiş şikayetçi değilim. Mahkeme sormuş bakın burada. Mahkemede demiş ki müşteki olarak ifadesi alınmış talimatla askerdeyken. Savcılıkta beyan etmiştim şu anda sanık hakkında şikayetçi değilim. Davaya katılmak istemiyorum. Sanıkla uzlaşmak da istemiyorum demiş müşteki. Olan bu sanık kişi. Sonra ben karar duruşmasına gelinmiş işte yargılama yapılmış Sayın Başkanım barodan tarafıma atanan avukat müta… şeyini vermiş savunmasını vermiş. İşte tevsi tahkikat talebinde bulunmuş reddedilmiş mahkeme tarafından bu talep. Daha sonra benden sözüm sorulmuş son sözüm. Karar açıklanmadan önce. Bedirhan Şinal okuyorum Sayın Başkanım o duruşmada söylediklerimi. Bedirhan Şinal vekilinden esas mütalaaya karşı diyeceği soruldu. İşte diyecekleri söyledi. Sanık Bedirhan Şinal’dan son sözü soruldu. Bakın tırnak içinde söylüyorum altını çizerek dikkatinize sunuyorum Sayın Başkanım. Son sözü soruldu. Ben bu suçu işlemedim geçen duruşma açıklamalarda yaptım. Avukatımın beyanına aynen katılıyorum. Cumhuriyet savcısının mütalaasında benim cezalandırılmamı istiyor onu da biliyorum ancak neden istiyor onu da biliyorum ancak açıklama yapmayacağım gerisini size bırakıyorum. İşte açıklama yapmadım. Açıklamalarımı burada yapıyorum. Sizin huzurunuzda yapıyorum. Bunu da Sayın mahkemenize sunuyorum Sayın Başkanım. Tutanaklara geçen konuşmalardır. Bunları da sizin

6

Page 7: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:7

sunuyorum size efendim. Şimdi, hakkımda tutuklama müzekkeresi bu kararı veren mahkeme hakkımda tutuklama müzekkeresi yolluyor tutukluyor beni Sayın Başkanım ve o kadar panikle verilmiş bir karar ki efendim bakın tutuklama müzekkeresinde ben silahla yağmadan hakkımda dava açılmış yargılanmışım. Tutuklama müzekkeresinde beni tutukladığı şey silahla yağma silahla tehdit. Tutuklama müzekkeresinde yazan suç silahla tehdit. Yani silahla şeyi yağmayı bir kenara koymuşlar sadece o kadar panikle hazırlanmış bir müzekkere ki silahla tehdit yazılmış. Bunu da size sunuyorum. Yani efendim bu, bu size sunduklarım hepsi hani siz burada demiştiniz ya Bedirhan Şinal neden bu kadar sonra süre sonra konuşuyorsun diye. İşte hayatımı bitirdiler Sayın Başkanım. Yani ben konuşmayım da kim konuşsun? Şimdi gelelim siz benden isim istemiştiniz değil mi Sayın Başkanım? Ben size şu an isim sunacağım. Ancak şu şekilde sunacağım. Şimdi size burada sunacağım isimler bu bahsetmiş olduğum örgütün elemanlarıdır. Kendisi ikisi komiser düzeyinde baş komiser düzeyinde biri de normal polis düzeyinde kişilerdir. Zaten bir kişiyi de dün burada huzurda Serdar denen organize şube bünyesinde çalışan kişiyi teşhis etmiştim. Şimdi size açıklıyorum Sayın Başkanım. Organize suçlarla, organize suçlarla şube müdürü 3. sınıf emniyet müdürü Hüseyin Işıldak denen şahıs organize suçlarla şube müdürlüğü bünyesinde 3. sınıf emniyet müdürlüğü yapmakta ve bizim olay tarihimizde işte hakkımızda düzenlenen bazı şeylerde de kendisinin imzası vardır organize suçlarla şube müdürlüğü yani kendisi.”

Mahkeme Başkanı: "Sana, sana ne dedi tam olarak söyler misin?”Sanık Bedirhan Şinal: “Hayır açıklayacağım. Bir sonunu getirirsem efendim.”Mahkeme Başkanı: "Tamam.”Sanık Bedirhan Şinal: “Bu şahıs bizim şimdi ifademizin ifade Edirne F tipinde benden işte

o yazılan senaryoyu yazdırmaya polisleri gönderen kişidir kendisi. Edirne F tipine gönderdiği kişilerden bir tanesi de organize şube müdürlüğü bünyesinde görevli baş komiser Sait Gök’tür. O bünyede benim Edirne F tipinde gelip bu hani siz bana dün okumuştunuz ya Edirne F tipinde böyle böyle söylemişsin diye. Bu senaryoyu hazırlayan baş komiserdir. Gelelim senaryoyu, senaryonun yazıcısına. Senaryonun yazıcısı senaryonun planlayıcısı daha demin izah ettiğim gibi bu şahıslar yazıcısı da Ercan Güneş organize suçlarla şube müdürlüğü bünyesinde çalışan normal polis. Onun bir rütbesi yoktur. Şimdi Sayın Başkanım bu şahıslar bakın size bir şey söylemek burada açıklamak istiyorum. Ben ifade ifadeler başlanmış alınmaya ifadelerin kısımlarında ifadelerin hiçbir bünyesinde geçmeyen hani hiçbir kısmında geçmeyen kişiler katılmış. İşte örnek vermek gerekirse Semih Tufan Gülaltay. Semih Tufan Gülaltay’ın denen kişinin kardeşi. Bu Cerrahpaşa olayıyla alakalı işte o bomba olayıyla alakalı işte burada okuyorum yazanı görüşmede Gülten Zayim ifadesinde söylediklerini baskı altında söylediğini hiçbirinin doğru olmadığını mahkemede beyan etmesini neden istediği sorulmuş. Melahat Fatma ile bu Melahat Fatma Zayim, Seyhun Zayim’in annesi. Melahat Fatma ile Semih Tufan Gülaltay’ın avukat ile yüz yüze görüşmüş Melahat Fatma Zayim yani Seyhun Zayim’in annesi görüşmüş. Yani kendisini görseniz burada getirseniz deseniz ki Semih Tufan Gülaltay kim teşhis edebilir mi? Hayır. Görüşmüş bu görüşmede Semih Tufan Gülaltay’ın avukatı biz her şeyi biliyoruz Bedirhan’a vaat edilen 50000 dolar para verilmeyecek. Bedirhan emniyette Cerrahpaşa’daki bombalama olayı ile ilgili ifade vermiş. Bu ifadesini geri çeksin parayı vereceğiz diye bir şey düşülmüş buraya bu ifadede. Ben Seyhun Zayim’in daha sonrasında ben.”

Mahkeme Başkanı: "Yani siz öyle ifade vermediniz mi onu mu diyorsunuz?”Sanık Bedirhan Şinal: “Ben vermedim.”Mahkeme Başkanı: "Tamam.”Sanık Bedirhan Şinal: “Bakın şeyi söylüyorum hani.”Mahkeme Başkanı: "Tamam bunun dışında başka söyleyeceğiniz var mı onu da

söyleyin.”Sanık Bedirhan Şinal: “Senaryoyu.”

7

Page 8: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:8

Mahkeme Başkanı: "Çok teferruata girmeyin vaktiniz sınırlı.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tamam tamam yo. Talebim zaten kısa bunu açıklayayım size

Sayın Başkanım. Senaryoyu yazan burada size 3 kişiyi açıkladım. Siz dediniz ya isim söyle gereğini yapacağız. Ben size burada bu isimleri açıkladım. Bende bu isimler siz mahkeme olarak bu kişiler hakkında gereğini yapın ben size daha sona mahkemenize gereğini yaptığını gördükten sonra ifadelerin alınmaya başlandığına isimlerin devamını yani bu yapılanmanın bildiğim kısmını hepsini açıklayacağım Sayın Başkanım. Bakın şu an burada açıkladığım 3 isim dünde açıkladım 4 isim. Serdar Akçay ile birlikte 4 isim. Siz bu isimler hakkında gereğini yapın bu isimler zaten dosyada parmakları kendi ıslak imzaları her şeyi mevcuttur. Bu isimler hakkında gereğini yapın. Yani şimdi düşünün Sayın Başkanım ben orada o ifadeyi vermiş olsam ben Semih Tufan Gülaltay’ı hayatımın hiçbir zerresinde hiçbir evresinde görmemiş bir insanım. Yani Semih Tufan Gülaltay bana 50000 dolar verecekmiş. Ben işte Semih Tufan Gülaltay’ın karde… Ben Semih Tufan Gülaltay’ı tanımıyorum kardeşini nereden tanıyım? Ben kardeşinin olduğunu bilmiyorum ki. Kendisine sorun kardeşi varsa var desin.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam öyle beyanda bulunmadığınızı söylüyorsunuz değil mi?”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet ben işte diyorum size burada açıkladım. Bu 4 isim hakkında

gereğini yapın ifadelerim başladığında gereği yapıldığı takdirde ben size her şeyi burada geri kalan kişileri tek tek açıklayacağım. Sayın Başkanım gelelim talebime. Benim talebim sizden ben sizden sadece adalet talep ediyorum Sayın Başkanım. Neden adalet talep ediyorum? Çünkü 4 yıldır ve 4 yılın öncesi yaşananlar çok adaletsiz şeylerdi. Yani burada bu insanların e dün anlattım size dilim döndüğünce. Hiçbir suçu yokken o insanların yakılması için ben kurban edildim. Ben yakıldım o insanlar benim üzerimden yakıldı. Yani şimdi ben sizden adalet talep ediyorum. Neden adalet talep ediyorum çünkü bu insanların burada yatması adaletsizlik. Burada yatması gereken insanlar size işte açıklıyorum Sayın Başkanım siz burada örgüt dediğim zaman Sayın savcılarım dönüp bana oradan gülüyorlar. Tabi ki gülecekler. Gülecekler tabi ki. Yani şurada şu burada oturan savcılar….”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi meseleyi şahsileştirmeyin. Şahsileştirmeyin.”Sanık Bedirhan Şinal: “Hayır şahsileş… savcıların.”Mahkeme Başkanı: "Siz genel olarak.”Sanık Bedirhan Şinal: “Siz Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: "Savunma kapsamlı olarak konuşun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tamam devam devam edeyim. Sayın Başkanım şimdi burada

savcılar, Savcı Beyler güldüler anlattım burada. Gülebilirler çünkü gül neden güldüler biliyor musunuz onlarda her şeyin farkındalar. Böyle bir örgütün olmadığını onlarda çok iyi biliyorlar. Yani her şey planlanmış her şey işte dediğim gibi senaryolar çizilmiş. Biz bu olayda kurban olarak seçilmişiz. Bizim üzerimizden dediğim gibi insanlar yakılmış. Hala da yakılmaya devam ediyor. Yani ben sizden bugün bakın kendi tahliyemi sizden talep etmiyorum. Size buradan anlattım. Dedim ki Sayın Başkanım o insanların çocukları gelse dese ki bana ey Bedirhan Şinal bu, bu durumlar ne ben onlara ne diyeceğim Sayın Başkanım 4 yıl oldu? Hani bırakın beni ya buraya gerçekler ortaya çıksın 40 sene yatmaya burada razıyım sizin huzurunuzda 40 sene burada yargılanalım gerçekler ortaya çıkana kadar. Ama o insanların bir suçu yok size diyorum gerçekler bu. Gerçekler dün anlattıklarım. Bana bomba veren adamlar dışarıda diyorum size buradaki insanlara komp… hala bir şeyler eklemenin peşinde koşuyorlar. Hala birilerine gidip paralar ödüyorlar bir şeyler yapıyorlar yani bunları araştırın Sayın Başkanım bu insanlar hakkında gereğini yapın ki bizde size güvencimizi güvenelim size güvencimiz tam olsun. Ya ben şimdi size konuşuyorum ama size ağzımla diyorum ki güveniyorum ama kalbimle size güvenebiliyor muyum güvenemiyorum açık söylemek gerekirse. Yani buradan çıkıyorum sizin burada huzurunuzda iyi hoş, her şey güzel buradan çıkıyorum cezaevinde yaşadığım şeyler aynı Sayın Başkanım göz gördüğüm eziyetlerde değişen bir şey yok.”

8

Page 9: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:9

Mahkeme Başkanı: "Mahkememize güveniniz hiçbir zaman sarsılmasın.”Sanık Bedirhan Şinal: “Ama güven size güvenmem için bana ben size adım attım mı

mahkemenizde bana bir adım atmalı. Yani mahkemeniz bana dememeli ki işte 20 yaşındaki çocuğun lafına bakıp mı böyle düşüneceğiz şöyle veya böyle dememeli. Yani benim lafıma 16 yaşındayken benim lafıma bakarak insanların hayatları yakıldı. O zaman beni dinlediniz de şimdi gerçekleri anlatınca beni neden dinlemiyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı: "Dinliyoruz. Dinledik.”Sanık Bedirhan Şinal: “Şimdi gerçekleri anlatınca tırnak içinde.”Mahkeme Başkanı: "Her söylenen zapta geçildi.”Sanık Bedirhan Şinal: “Sayın Başkanım gerçekleri anlatımda.”Mahkeme Başkanı: "Hala dinliyoruz dinlemeye de devam edeceğiz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Burada bakın gerçekleri anlatınca insanlar burada deli moduna

sokuluyorlar. Allah’a şükür ben ne deliyim, ne zırdeliyim. Beni gönderin tapu gibi de size sunarlar adam akıllıdır diye. Yani hiçbir çekingem yok gönderin 10 sene de yatarım ya adlı tıpta.”

Mahkeme Başkanı: "Sizi, sizi dinlemediğimiz vaki oldu mu?”Sanık Bedirhan Şinal: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: "Sizi dinlemediğimiz vaki oldu mu?”Sanık Bedirhan Şinal: “Hayır efendim yani şimdi burada talep duruşması yap

yapıyorsunuz yani bugün hani.”Mahkeme Başkanı: "Biz dinliyoruz söyleyin ne söyleyecekseniz söyleyin.”Sanık Bedirhan Şinal: “Şu yarım saat hayır beni bizi bugün de dinleyebilirdiniz. Yani bir

şeyler canınızı sıktı diye gerçekler ger… şunu bakın Sayın Başkanım şunu açık söylüyorum gerçekler çok can sıkıcıdır. Gerçekleri kabul etmek çok sıkıcıdır.”

Mahkeme Başkanı: "Sıkıcı da olsa gerçekleri söyleyin.”Sanık Bedirhan Şinal: “İşte sıkma işte sizi ben gerçekleri size söylüyorum sizin sıkıntıya

girdiğinizden dolayı beni dinlemeye ara verdiniz. Yani sıkıntıya girmenize gerek yok. Her şey ortaya çıktığında yani bugün siz orada oturuyorsunuz yarın burada olmayacağınız garanti mi? Şu kürsüde burada sanık şeyinde oturmayacağınız garanti değil ki. Yani her şey herkes gelip geçici ama biz burada kalacağız Sayın Başkanım siz gideceksiniz. Yani biz burada kalacağız burada bilmiyorum yani ben sizden adalet istiyorum ya ben sizden talep de bir şey etmiyorum. Ben sizden talep ediyorum bu insanları buraya getirin burada beni yüzleştirin. Ben diyorum ki o insanları bana burada tespit ettirin. Getirin bana fotoğraflarını ben hepsini size tek tek tek tespit edeyim. Yani ben buraya çıkıp ya işte o insan benim hakkım. Ya benim hakkımda kim ne düşünürse kimse benim umurumda değil. Benim umurumda olan benim insanların hani tırnak içinde anne dediğim, baba dediğim insanların benim hakkımda iyi düşünmeleri yani benim tek isteğim o. Yani ben size burada çıkıp kimseye iftira da atmıyorum. İşte diyorum bunlar size burada yazanların hepsi iftira Sayın Başkanım. Buraya benim imzam atılmış dayamışlar Bedirhan Şinal’a ”

Mahkeme Başkanı: "Evet beyanlarınızı toparlayın.”Sanık Bedirhan Şinal: “Sayın Başkanım bunları yazanları buraya getirin sizden bunu

istiyorum. Onlar buraya geldiğinde asıl adalet o zaman sağlanacak. Şu an burada adalet yok. Şu an hiçbir şekilde burada adalet sağlanmıyor. Burada oturuyoruz savcı siz burada herkesi dinleyeceksiniz savcıların yine ben size söyleyeceğini söyleyeyim. İşte şu dos… şu sanık dinlenmedi, şu sanık dinlenmedi tutukluluğun devamına. Diyorum ya biz burada 5 ay yatmışız, 10 ay yatmışız kimsenin umurunda değiliz. Yani şimdi siz burada bizi dinliyorsunuz sizi burada mahkeme bittikten sonra ben inanmıyorum biz sizin aklınızda olalım. Ya bu adamlar 1 buçuk ay daha suçsuz yere yatıyor diye düşüneceğinize inanmıyorum ki. Yani ben efendim son olarak sizden dediğim gibi adalet talep ediyorum. Bu insanların hakkında gereğini yapın. Açıkla dediniz açıkladım. Gereğini yapın Sayın Başkanım.”

9

Page 10: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:10

Mahkeme Başkanı: "Tamam anlaşıldı. Alparslan Bey biraz önce el kaldırmıştınız. Söyleyeceğiniz bir şey var mı?”

Sanık Alparslan Arslan söz istedi verildi: “Teşekkür ederim Sayın Başkan da kusura bakmayın rahatsızlığımdan dolayı ayağa kalkamıyorum. Efendim ben laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan devletimize bağlı ve saygılı bir vatandaşım. Kanunlarımıza da bağlıyım. Terör ile terörizm ile mahkemede görülmekte olan olaylarla alakalı uzaktan yakından herhangi bir alakam yok. İsmail Sağır’ın, Erhan Timuroğlu’nun, Osman Yıldırım’ın da bu olaylarla bir alakası yok. Ondan sonra devletimizi, hükümetimizi seviyoruz tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum. Saygılar sunarım.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam. Buyurun. Buyurun Muzaffer Bey.”Sanık Muzaffer Tekin söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, Değerli üyeler öncelikle

geçtiğimiz celselerde huzurda dinlediğiniz konuşmasına cemaat mensubu olduğunu söyleyerek başlayan bunu da bir ayrıcalıkmış gibi gururla ifade eden Kemalettin Gülen’in atfı cürümüne yanıt vermek istiyorum. Kendisi ile ilgili mahkeme tutanaklarına geçmiş çok önemli iddialar mevcut iken üstelik menfur Danıştay saldırısında hedef haline getirilmiş Sayın yargıç ve bunu kamuoyuna yansıtan gazeteciyi tehdit suçlamalarına maruz kalan bu şahıs büyük bir rahatlık ve pişkinlik ile gazete, kitap ve internet haberlerini üstelik de çarpıtarak yargıç rolü üstlenmiş birtakım psikolojik savaş elemanı kendisini yazarçizer gören kişi ve medya organlarıyla aynı tavır ve davranışları sergilemiştir. Şahsına yüklenen somut suçlamaların hiçbirisi tarafıma yüklenemediği halde 4 senenin üzerinde özgürlüğüm gasp edilmişken sıkılmadan özgür mağdur rolüne bürünmüştür. Muzaffer Tekin’e çete örgüt mensubu diyen kaynak olarak da elindeki internet çıktısına sığınan bu müfterinin bilerek çarpıttığı yalan haber hepsi aynı masada başlığı ile devamında Ergenekon bağlantılı çeteye polis baskını şeklinde bir gazetede yer almış içeriğinde ise bir dizi karalamaları ile devam etmiştir. Bahse konu haber eşim ve kızım ile gittiğim bir düğünden malzeme olarak alınmış bununla ilgili yaptığım hukuki mücadele ve evraklarını da mahkemenize arz ediyorum. Arkada da düğün resmim mevcut. Ben hakkımda ileri sürülen her suçlamaya böylesine hassasiyet gösterirken Kemalettin Gülen kendisi hakkında ileri sürülen çok ciddi suçlamalara 5 yılı aşkındır niçin suskun kalmıştır? Diğer bir konu ise Nusret Aras’ın tanık olarak dinlenilmesi. Bu konudaki talebimi değerlendirdiğiniz için heyetinize teşekkür ederim. Huzurda dinlenen Nusret Aras emniyet ve savcılık, savcılık ifadelerinin doğru olduğunu tekrar tekrar vurgulamıştır. Üstelik her 2 ifadesini verirken de yanında avukatı vardır. 12.11.2009 tarihinde 122. celsede Sayın savcı Mehmet Ali Pekgüzel 16 Mayıs 2006 gününü kastederek Osman Yıldırım’a siz otelden çıkıp nerelere dolaştınız bu olaya karışan veya karışmayan kişilerle kimlerle görüştünüz sorusunu sormuş. Osman Yıldırım ben Yenişehir’e gittim Yenişehir pazarına gittim. Başka bir pazar daha vardı oraya gittim. Tek başıma oradaki tüm Ankara’da bulunan tüm pazarcılar hepsi köylülerimiz. Yakın köylülerimiz olduğu için o pazarlara uğradım demiştir. Fakat kimlerle gittiği görüştüğü sorusuna cevap vermemiştir. Sayın Üye Hakim Sedat Haşıloğlu’nun, Nusret Aras’ı sorgulamasında davaya çok önemli katkı sağlayan bir konu da aydınlığa kavuştu. Israrla yukarıda bahse konu ile ilgili Nusret Aras’a sorular yönelten Üye Hakim Sedat Haşıloğlu o tarihlerde Yenişehir’de pazar kurulmadığını herhangi bir başka pazarda da Osman Yıldırım’ın Nusret Aras ile görüşmediğini net olarak ortaya çıkardı. Osman Yıldırım’ın Yenişehir pazarı ve diğer pazarları dolaştığım dediği 16 Mayıs 2006 tarihi öğleden sonra nerede olduğunu baz istasyon kayıtlarıyla arz ediyorum. 13:28:50 Ankara İzmir Cadde, 13:30:42 Ankara Zafer çarşısı, 13:36:49 Ankara Sıhhiye Köprü, 13:38:10 Ankara Sıhhiye Köprü, 14:49:19 Ankara Necati Sezen, 15:51:27 Ankara Necati Sezen, 16:13:15 Ankara Sıhhıye Merkez, Danıştay’ın etrafında pazar kurulmadıysa bunları lütfen dikkate alın. Yukarıdaki zaman aralığında Alparslan ile de herhangi bir görüşme yapmamış olmaları beraber oldukları şüphesini güçlendirmektedir. Bazı tereddütlerin giderilmesi içinde aşağıdaki veriler üzerinde araştırma yapılmasını talep ediyorum. Nusret Aras 16 Mayıs 2006 günü Osman Yıldırım’ın kendisini otele

10

Page 11: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:11

çağırdığını bizzat emniyet ve savcılık ifadelerinde belirtiyor. Osman Yıldırım 16 Mayıs 2006 günü Nusret Aras’ı bulunduğu otele çağırdığını da bizzat kendisi söylüyor 122. celse sayfa 51. Nusret Aras ısrarla emniyet ve savcılık ifadelerinde 17.05.2006 günü saat 9:30 sularında Osman Yıldırım’ın kendisini aradığını söylüyor. Bahse konu aramalar Nusret Aras’ın telefonunda gözükmüyor o halde Osman Yıldırım’ın cep telefonu dışında ya otel telefonunu ya da herhangi bir ankesörlü telefonu kullanmış olabileceği ortada. Bunun araştırılmasını Nusret Aras’ın telefonuna gelen 15, 16, 17 Mayıs 2006 günlerine ait tüm arama ve mesajların tespit edilmesini talep ediyorum. 17 Mayıs 2006 günü saat ikide kalktığını ve telefonunu açtığını söyleyen Osman Yıldırım’a Sayın Savcı Pekgüzel 17 Mayısta Nusret Aras ile 12:53 ve 12:56’da 2 tane biri 44 saniye biri 33 saniye olmak üzere sizin aradığınız telefon görüşmesi var diyor. Osman Yıldırım evet işte uykudan demek ki o saatlerde kalkmışım cevabını veriyor. Uykudan yeni kalksa baz istasyonu otel bölgesinden sinyal verir. Fakat Osman Yıldırım’ın bulunduğu bölge AŞTİ. Bu savunmada inandırıcı değil. Osman Yıldırım menfur Danıştay saldırısının olduğu gün gerçekten otelde uyuyor muydu? Onu da maddi olarak delillendirmek istiyorum. Halbuki Nusret Aras ile görüştüğü saate kadar çeşitli aralıklar ile 10 bilenen görüşmesi daha var 08:29:25, 11:36:20, 11:39:54, 11:47:33, 11:48:41, 12:04:52, 12:06:29, 12:07:21, 12:13:21, 12:52:45 bu 10 görüşme 08:29:25 saatinden yani sabah itibaren uyanık olduğunu gösterdiği gibi 12:53 ve 12:56’da da Nusret Aras’ı araması sabahki 9:30’da randevu verip görüşme yerine gitmediğinin izahı için açılmış telefonlar olabileceği kuvvetli şüphesini bende hasıl etmiştir. Bu konuda takdir mahkemenizindir. 122. celse sayfa 52’de İsmail Sağır’ın Murat isimli şahsa kendide orada arabayı alıp o avukatın arabası var ya onu alıp gelecek. Yine 11.12.2009 tarihli 127. celse sayfa 21’de İsmail Sağır Ankara'dan İstanbul'a gelirken ben Alparslan cinayetinin olduğu gün Alparslan’ın arabasını alacağım dedi bana da Erhan’a da söyledi diyerek Osman Yıldırım’ın konumunu ortaya koymuştur. Şimdi tanık beyanı ve baz istasyon raporları ortada iken Osman Yıldırım’ın menfur Danıştay saldırısından haberinin olmadığını düşünerek maddi gerçeği arıyoruz demek insan aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir. İsmail Sağır’ın ifadelerini de hatırlatarak 2 yıldır yaşadığımız bu trajikomik duruma son veriniz. Eski IMF Başkanı Strauss Kahn hakkında kefaletsiz tahliye kararı veren mahkeme davacı kadını çelişkili ve yalan beyanlarda bulunmasını baz alarak güvenilir olmadığından böyle bir karara imza atmıştır. Danıştay dosyasının Ümraniye davasıyla birleştirilmesine sebep olan bu davanın hem sanığı hem tanığı hem de gizli tanığı hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz tutarsızdır sözlerine itibar edilemez demesine rağmen buna hiç itibar edilemediği gibi bugün gelinen 192. celsede onlarca, yüzlerce yalanı mahkeme zabıtlarında kesinleşmiş olan bu şahsın iftiralarıyla bizler burada rehin tutulmaktayız. Zabıtlardan şahsım ile ilgili sadece 2 atfı cürümü size tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu konuda ne yapıp yapmadığınızı da vicdanlarınıza havale ediyorum. 11 Eylül 2008 tarihinde Osman Yıldırım Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesine el yazısı ve ile verdiği dilekçesinde bana şu iftirayı atıyor; Aykut Metin Şükre annesini telefonla arıyor ve acele Muzaffer Tekin’i ara Osman Yıldırım konuşacak önlem alsınlar diyor. Aykut Metin Şükre’nin annesi Muzaffer Tekin’i arıyor durumu izah ediyor Muzaffer Tekin’de Emin Gürses’i telefonla arıyor ve hemen hocam diyor şimdi Aykut Metin Şükre’nin annesi beni aradı Osman Yıldırım konuşacakmış diyor. Emin Gürses de diyor; Ankara’ya gidelim Osman Yıldırım konuşmadan Danıştay dosyasını kapatalım diyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü bu ikilinin konuşmasını dinliyor ve maddi delil olarak Ergenekon iddianamesinde yer almıştır diye bir de kesin ifade kullanıyor. İşte asrın davası diye Türk milletine pompalanan Ankara'da görülmekte olan menfur Danıştay davasının bu salona taşınmasına neden olan iddia makamının çok önemli tanık ve gizli tanıklarının ne kadar güvenilir olduğuna dair somut bir örnek. Gözünü kırpmadan senaryo yazıyor ve insanlara iftira atıyor. Mantıkta yok benim cezaevinde olduğum bir dönemde bu söylediklerinin gerçekleşmesi mümkün mü? M.T. rumuzunu hemen Muzaffer Tekin’e uyarlayarak medya haberleriyle yalan yanlış bu tertibe kendince malzeme sağlamaya çalışıyor.

11

Page 12: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:12

Her şey mahkeme huzurunda ortaya çıktıktan sonrada 10.11.2009 tarihli 121. celsede Aykut Metin Şükre’nin nezarette edindiği bilgileri kendi avukatı Mehmet Taş annesine iletmesi doğrudur. Ancak sanırım Muzaffer Tekin’e değil de Mehmet Taşdelen’e dönüştürmüştür. Aradan onca zaman geçtikten sonra kesin bir dil kullanarak şahsıma yüklediği bu suçlama iftira her şey ortaya çıktıktan sonra bu ifadesiyle af mı oldu? Sizler niçin bu çirkinliklere seyirci kalıyorsunuz? Osman Yıldırım’ın bitmeyen iftiralarından birine de 8.12.2010 tarihinde 125. celsede huzurda yaşadık. Teoman Ekşioğlu Ankara'da ziyaretime gelmiştir bana Muzaffer Tekin’in selamını getirdim dini içerikli konuşmalar yap yazılı savunma yapmayacağım kendisi savunmaya inceledikten sonra bana diyor; Muzaffer Tekin’in selamını getirdim. Dini içerikli konuş bu şekilde konuşma bu parantezi de bu şekilde açıyorum demiştir. Fakat 26.8.2010 tarihinde 155. celse sayfa 31’de Savcı Mehmet Ali Pekgüzel Teoman Ekşioğlu’na Osman Yıldırım veya diğer sanıkları bir şekilde ziyaret ettiniz mi, avukat olarak veya arkadaşı olarak sorusunu yöneltmiş Teoman Ekşioğlu; hayır etmedim sadece Alparslan cevabını vermiştir. Ben aynı celsenin devamında Teoman Ekşioğlu’na Osman Yıldırım’ın şahsıma atfı cürümünü sordum. Kendisinden bunlar asılsızdır cevabını aldım. Yine bu davanın 1 numaralı sanığı, Teoman Ekşioğlu’na Osman Yıldırım’a cezaevine gidip bu dava sanıklarından herhangi birisinin sana selamı var bu cinayeti dini sebeplerle işlediğinizi söyleyin gerisini onlar halleder gibi bir mesaj ilettiniz mi sorusuna hayır kesinlikle yanıtını aldı. 155. celsede söz alan Osman Yıldırım; Teoman Ekşioğlu Ankara Sincan Cezaevinde ziyaretime geldiniz mi sorusunu yöneltmiş Teoman Ekşioğlu; sanmıyorum, hatırlamıyorum cevabını vermiştir. Osman Yıldırım ilk Ahmet Doğan’la birlikte Danıştay iddianamesi deyince Teoman Ekşioğlu; belki bir kez gelmiş olabilirim demiştir. Teoman Ekşioğlu’nun başlangıçta sanmıyorum hatırlamıyorum cevabı arkadaşı Ahmet Doğan’ın ismi zikredilince bir yönlendirmeyle tereddüt içeren bir kez gelmiş olabilirim evete dönmüştür. Bunun böyle olduğu da şayet gelen resmi kayıtlar yalan söylemiyor ise Sincan Cezaevinde Teoman Ekşioğlu’nun Osman Yıldırım’ı hiç ziyaret etmediği ile de net olarak ortaya çıkmıştır. Bir ihtimal böyle bir ziyaretin gerçekleştiğini farz edelim. Osman Yıldırım kendi el yazısı ile verdiği dilekçesinde beni tanımadığını kanıtlarıyla belirtmiyor muydu? Bu iftiraların sıkça tekrarlanmasına mahkemeniz fırsat tanıdığı için mağduriyetimin giderilmesi içinde bir talepte bulunmayacağım. Sayın Savcı Mehmet Ali Pekgüzel Necat Uysal’a tanık olarak dinlendiğinde niye duyduklarını adli görevlilere savcılara iletmiyorsun da Emin Gürses’e iletiyorsun, yoksa görülmekte olan bir dava var oraya dilekçe vererek şu şekilde tanıklığınız var beyanda bulunacağız demiyorsun diye eleştirdiler. Fakat mahkeme huzurunda dinlenen tanık Avukat Mehmet Ener’e başta Mahkeme Başkanı olmak üzere sanıklar ve sanık avukatları onlarca soru sormalarına rağmen Sayın Savcı Pekgüzel Muzaffer Tekin size köprü diyor siz köprü müsünüz sorusuyla yetindiler. Süleyman Esen’in avukatı Mehmet Ener Danıştay dosyasının Ümraniye kovuşturmasıyla birleştirilmesinde vicdani, ahlaki ve hukuki değerleri yok sayarak makbul görünümlü melunlar ile el ele vererek bunda da başarılı olmuştur. Hatta daha ileriye giderek menfur Danıştay saldırısında kullanılan silahların kim tarafından temin edildiği dava dosyasında çok açık ortada iken onu bile bana yamayabilmek için yine basındaki idris görünüşlü iblisler ile işbirliğine girerek yürütülmekte olan bir davayı etkilemeye çalışmıştır. Sayın Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün ısrarla üzerinde durduğu husus bugün netleşmiştir. Sen bir hukuk adamı olarak Osman Yıldırım’dan duyduklarını niçin ilgili mahkemeye intikal ettirmedin de bunları basına taşıdın sorusuna düşünmeden insiyaki Avukat Mehmet Ener; ben bu konuları Savcı Hamza Keleş’e ilettim demesine rağmen bunun gerçekdışı olduğu da bizzat Hamza Keleş’in beyanlarıyla ortaya çıkmıştır. Şimdi her şey bu kadar net iken sizlerin Avukat Mehmet Ener’in köprü olduğundan ve Danıştay davasından Ergenekon denilen bu ne üdüğü belli olmayan fiili meçhul, sanal örgüte bağlanmasında kilit rol üstlendiğinden en ufak bir şüpheniz var mı? Avukat Mehmet Ener’in menfur Danıştay saldırısının türban kararıyla ilgili gerçekleştiğini terse çevirme çabaları sonucu davalar birleştirildikten sonra mahkemenizin ilk icraatı; daha ifadesi alınmadan

12

Page 13: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:13

Süleyman Esen’i tahliye etmek oldu. Zira savcılar iddianamelerinde kendisiyle ilgili sevk maddesi tanzim etmedikleri gibi sadece Osman Yıldırım’ın atfı cürümlerinden hareket ile Alparslan Arslan’ın liderimdir bombaları aldım dediği Süleyman Esen’in misyonunu hiçbir vicdan ve hukuki sorumluluk duymadan bana yüklediler. Devam eden celselerde savcıların Süleyman Esen’in Alparslan Arslan’ın lideri olmadığını özenle zabıtlara geçirme çabalarına ısrarla ben ülkücü camiada Alparslan Arslan, Süleyman Esen’in lideri olabilir. Fakat Şeyh Salih Kurter’in dergahında hiyerarşi değişmiştir ikazlarım göz ardı edilmiş tespitlerimde ne kadar haklı olduğum ise tanık Necat Uysal’ın 30.5.2011 tarihindeki 185. celse 4. sayfadaki ifadeleriyle teyit edilmiştir. Süleyman Esen çok sessiz mülayim bir arkadaşımızdır eskiden beri öyleydi yine aynı mülayimliği devam ediyordu. Ama Alparslan, Süleyman Esen’in yanında onun sözünü dinler vaziyette bir durumu vardı. Ben hatta onun kendisine dedim ki; hayırdır dedim gittiğimiz hoca efendiden ötürü o benden önce gittiği için bu hiyerarşik düzende böyle saygı gösterilmesi gerekiyor bu sebepten ötürü ben Süleyman Esen’e bu saygımı gösteriyorum demektedir. Dikkat ederseniz hem maddi delil sunuyorum hem de savcıların yapması gereken gerekçeli karar yazıyorum. Doğruyu bulmak için ille de hukukçu olmaya gerek yok. İyi niyetli olmak ve adil davranmak bence yeterli Sayın Başkanım. Avukat Mehmet Ener’in Osman Yıldırım’ı ziyaret günleri göz önüne alındığında ve Şamil Tayyar’a bu atfı cürümleri taşıdığında tertibinde nasıl kurulduğu çok net görülebilir. Buradaki en önemli kurgu Sayın Veli Küçük ile benim irtibatlı gösterilmem ve müşterek olarak suçlanmamız üzerine inşa edilmiştir. Bu da tertibi çok bilinmeyenli bir denkler haline sokmuş bizim açımızdan değil ama tertipçiler için bu kurgu bir düğüm yumağına dönüşmüştür. Nasıl mı? Bombaların kimin tarafından verildiği konusunda uzunca bir süre karara varılamamış bu da olmayan inandırıcılığı tamamen yok etmiştir. Para ve talimatı kimin tarafından verildiği konusunda da tertipçiler net bir karara varamamışlardır. Örgüt davası olmasına rağmen Osman Yıldırım çıkar amaçlı iş aldım diyerek yine tertipçileri son anda zora sormuştur. Savcılar 3. iddianamede hala bomba, talimat ve parayı Muzaffer Tekin vermiştir, kurgusuna yer verseler de Mahkeme Başkanı Sayın Köksal Şengün 11.12.2009 tarihli 127. celse sayfa 11, 12’deki sorgulamasında bunun doğru olup olmadığını Osman Yıldırım’a sormuş. Osman Yıldırım son ve nihai kararında talimat ve para vaadini benden almadığını söylemiştir. Burada Osman Yıldırım’a 2 adet, Alparslan Arslan’a 1 adet bomba verdiğim atfı cürümü para ve talimat vermediğime göre nasıl açıklanacak? Benim oradaki görevim ne? İddia edilen örgütün mühimmat sorumlusu muyum? Öyleyse örgüt liderliğinden beni mühimmat sorumluluğuna indirsin iddia makamı. 1. iddianamede isimleri zikredilen birçok insanın içinde bomba vermenin mantığı nedir? O gün iddia edilen örgütün gala gecesi mi de vardı yoksa iddia edilen örgüt Osman Yıldırım’a görücüye mi çıkarılmıştı? Peki, Alparslan Arslan’a 1 adet bomba niçin verilmişti? 1. iddianamede 15, 20 kişinin huzurunda verildiği iddia edilen el bombaları 3. iddianamede niçin 1, 2 kişiye indirgenmiştir? Yoksa iddia makamı da mı bunun mantık dışılığına inanarak biraz daha inandırıcı olsun diye böyle bir düzenlemeye gitti. Ya da birçok insanın tutuklanması için Osman Yıldırım’a 1. iddianamede birçok insana yaptırılan atfı cürümler nasıl olsa amacına ulaştı düşüncesiyle mi artık o isimleri telaffuz etmekten vazgeçtiler? Osman Yıldırım ben terör örgütü üyesi değilim Danıştay saldırısıyla ile ilgili bilgim yok diyor, peki hangi belge, bilgi, delil ile beni menfur Danıştay saldırısının azmettiricisi olarak bu iddianamede gösterebiliyorsunuz? Bunu yapanlarda hiç vicdan yok mudur? Onun içinki Avukat Mehmet Ener Danıştay saldırısında kullanılan silahları benim verdiğim iftirasını basına taşıdı, kamuoyu oluşturmaya yarattı. Alparslan Arslan ben bombaları Süleyman Esen’den aldım. Ataşehir'de bir toplantı yapılmadı ben bombaları Osman Yıldırım’a, Recep Özkan'ın evindeyken apartmanın önüne inerek verdim diyor. Recep Özkan ise evinde bir toplantı yapılmadığını ısrarla söylüyor. Toplantı yapıldığı iddia edilen evde bulundukları iddia edilen tüm sanıklar bunu şiddetle reddediyor. En önemlisi de baz istasyon kayıtları Osman Yıldırım’ın atfı cürümlerini tamamen maddi olarak ortaya koyuyor. Zira anılan tarihte suç isnat edilen kişilerin o mahalde olmadığı

13

Page 14: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:14

maddi gerçekler ile ispat ediliyor. Görüldüğü gibi keşfedilmemiş hiçbir şey yok. Gerçekler öylesine net ortada olmasına rağmen suyun başını tutanların aşağıdakilere niçin suyumu bulandırıyorsun mantığıyla bizleri yargılar gibi yapıp yaralıyorsunuz. Bu mahkeme safhasında akli melekelerimizi muhafaza edebiliyor isek bu bile büyük başarı. Danıştay saldırısının din eksenli yapıldığını engellemek için tertip heyetinin medya uzantıları bugün bile Alparslan Arslan’ın ilk günden itibaren emniyet, savcılık, mahkeme ifadelerini diğer sanık ve tanık ifadelerini yok sayarak masum insanlara iftira atarak bu çirkin oyunu devam ettirmek istiyorlar. Son olarak Danıştay Başkanı Sayın Mustafa Birden’in Alparslan ateş ederken tekbir getirmedi ifadesi adeta kendi camialarını aklamak için bir can simidi olmuş günlerce bunun haberini yapmışlardır. Peki, gerçek acaba onların dediği gibi midir? Emin Çölaşan’ın bir yazısını sunacağım vakit geçirmemek için okumuyorum mahkeme kararlarıyla bunu söylediğini takdim edeceğim size kesinleşiyor. Sayın Başkanım Değerli Üyeler, tüm deliller göstermektedir ki; Alparslan Arslan’ın dini duyguları Şeyh Salih Kurter’in dergahında aşırı derecede yoğunlaştırılarak bu eylemi yapar iken sadece din ve Allah için yaptığına inandırılmıştır. Son zamanlarında kendisi içinde bulunduğu ruh halinden ve üzerindeki baskılardan çıkış yolu bulmak için çaba göstermektedir ve bir arayışa girmiştir Elazığ’a gitmek istemesinin amacının anne babasını ziyaretten ziyade orada derin bir hocanın var olduğunu ona gitmek, ona görünmek istediğini Avukat Ahmet Doğan’ın ifadeleriyle burada öğrendik. Alparslan Arslan’ı tanıyanların tamamı tarafından lider vasıflı, gözü pek, kimseden talimat almayacağı gibi kimsenin de kontrolüne girmeyecek bir karakter olarak tarif ediliyor. Bir istisna dini hassasiyetleri onu Süleyman Esen’e ve Şeyh Salih Kurter’e biat ettirmiş. Danıştay baskınından yaklaşık 1, 1 buçuk ay sonra onların isimlerini telaffuz etmesi geçmişte paylaştıkları konusunda bu kişilerin sessiz kalmaları Allah ve din adına yaptığına inandırıldığı saldırı olayında kendisini yalnız bırakmalarındandır. Süleyman Esen benim liderimdir o her şeyi anlatacak demesi anlamak isteyenler için her şeyi açıklamaya yeter. Mahkeme salonunda Salih Kurter ile Süleyman Esen’e savurduğu galiz küfürler ve yine huzurda Süleyman Esen’e Allah’tan kork diye bağırması onların iki yüzlülükleri ve yalancılıklarına isyanıdır. Çünkü Allah yolunda yapılan her şeyin mubah olduğuna inanan Alparslan Arslan menfur saldırı öncesi son saatlere kadar beraber olduğu yanında olduğu inandığı insanların ihanetine uğradığını düşünerek bu tavırları sergilemiştir. Sayın Heyet dikkat ederseniz hakkımda ileri sürülen tüm suçlamaların araştırılması için mahkemenizden taleplerde bulunuyorum. Ümraniye soruşturmasıyla tutuklanmam tuzak kurularak kalleşçe gerçekleştirilmiştir. Bombalarla bombaların sahibi olduğu iddia edilen kişiyle vicdanen ve hukuken kimse beni irtibatlandıramaz. Beşeri ilişkilerim örgütsel faaliyet olarak yansıtılmaktadır. Sizler bir örgüt davası yürütüldüğüne gerçekten inanıyor musunuz? Size yaşadığım bir anekdotu aktarmak istiyorum. Cezaevinde oldukça tecrübeli bir infaz koruma memuru sizden örgüt mensubu olmaz ben bir çok örgütten tutuklu ve hüküm almış insanla haşır neşir oldum. Ama sizlerin hiçbir kriteri onlara uymuyor dedi. Mesela dediğimde onlar çok dayanışma içinde ve organizeler. Her gün ideolojik çalışma yaparlar en önemlisi de mensup oldukları örgütlerini hiç inkar etmedikleri gibi her ortamda da propagandasını yaparlar dedi. Her şey öylesine apaçık ortada iken maddi gerçeği arıyoruz diyerek sadece ve sadece siyasete malzeme edilmiş bu davayı devam ettirmekle yalnız yargıya değil ülkeye çok büyük zarar verdiğinizin farkına ne zaman varacaksınız. Kuvvetli suç şüphesi adı altında kuvvetli kumpas gerçeği ile tutukluluk halinin devam trajedisini ağır ceza mahkemenizin ağırlığı ve ciddiyeti ile hiç bağdaştıramıyorum. Olmayan deliller ve ispat edilemeyen iddialarla suçlamanın kendisi sanki suçun ispatıymış gibi kamuoyuna pompalanıyor, tedbir ceza olarak kullanılıyor ve tedbire hüküm gözüyle bakılıyor. Üstelik bu hükmün infazı da kuvvetli suç şüphesi ambalajına sarılarak icra ediliyor. Ceza yargılamasının ruhuna aykırı olarak şüphe üzerine gizli bir hüküm tesis ediliyor. Sayın Başkanım doğuran deliller konusunda da tereddüdüm var onu da arz etmek istiyorum. Bugüne kadar yaşanan süreçte bu doğumların normal olmadığı aşikar doğumlar sezaryenle mi

14

Page 15: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:15

gerçekleşiyor, prematüre doğum mu oluyor ki biz bu delillere bir türlü ulaşamıyoruz. Doğan deliller yoğun bakımda küvezde mi muhafaza ediliyor? Ne zaman sağlıklı olarak kendileriyle tanışma fırsatı bulacağız? Halbuki CMK’nın 217. maddesi 2. bendi yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmek edilmiş her türlü delille ispat edilebilir demiyor mu? 1. bendinde ise hakim kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayandırabilir demesine rağmen bizler her gün her saat aleyhimize devşirilebilecek yalancı tanık ve gizli tanıkların stresiyle bilinmez bir meçhule doğru sürükleniyoruz. Ülkemiz küresel güçlerin operasyonuyla rejimin değiştirilmesi en önemlisi de parçalanma sürecine itilmiştir. Buna bilerek katkı sağlayanlar olduğu gibi bilmeyerek de alet olanların olduğunu düşünüyorum. Zira asıl örgüt açık tabiriyle Gladyo her dönem iktidarların üstünde olduğu gibi zaman ve şartlara göre de orduyu, yargıyı, siyaseti, bürokrasiyi şekillendirmiş. Hatta halkları da çoğunluklar halinde yönlendirmiştir. Beşiktaş Adliyesinde elinde kalpaklı Atatürk posteriyle ayrılan Sayın Oktay Kuban’ı yine tarafsız, bağımsız, bağlantısız, adil, dürüst, Yargıç Sayın Köksal Şengün’ün temiz cübbesi ve temiz geçmişini tertipler kirletemeyeceği gibi istemeyerekte olsa onların Türk milletinin gönlünde ve hafızalarına kazanmasına katkı sağlayacaklardır. Sayın Heyet, dikkat ederseniz yaklaşık 2 yıldır tahliye istemiyorum. Zira beni tutsak eden irade yargı değildir. O irade bugün Türk yargısını da tutsak etmiştir. Ne zaman yargı özgürleşir o zaman zaten bizlerde bu esaret zincirini kırmış oluruz. 2 talebim var onları takdim edeceğim yazılı konuşmamı bitiriyorum. Bir de para biterken insan giderken değer kazanır ben bir vefa olarak Sayın Mahkeme Başkanımızla ilgili biraz önce tespitlerimin ne kadar doğru olduğunu teyit eden hakkında bir yazı gazete çıkan. Onun için bir eski Adalet Bakanı Ergenekon diye adlandıran davaya bakan ağır ceza mahkemesi Sayın Başkanı olan muhterem zat bir yargıçta bulunması gereken yetenek, haki, birikim ve yüksek karaktere sahip ideal bir yargıçtır. Onu tanıdıktan sonra Berlin’de hakimler var sözünü hatırladım. Kendileriyle görüşmekten ve tanışmaktan mutluluk duydum diyor inşallah sizlerde bu şeye mazhar olursunuz teveccühlere. Şimdi iddianamede kesin bir dille kod adı Muzaffer olarak.”

Mahkeme Başkanı: “Muzaffer Bey toparlayın taleplerinizi alalım.”Sanık Muzaffer Tekin: “Bitti talebi veriyorum onunla ilgili yazdım konuşmayacağım

bunların aslı da bende şayet isterseniz aslını da takdim ederim. İsmimim Zafer adını kod adı olarak yazılmasının ne kadar talihsiz bir şey olduğunu. Diğer bir konu Sayın Savcımız başka bir sanıkta çıkan bir çıktıyı Genelkurmaya gönderiyor bu diyor işte resmi mi değil mi oradan sahte diyor. Bende onlarca yazı yazdım mahkemenize dedim ki; bu sahte değil bunu bir general takdim etti ve göndermiş. Diyor ki şöyle diyor; siz bundan muttali olmadığınız için Muzaffer Tekin’in ben kurmay rütbesinde 96, 98 yılları arasında 122. Taktik Komando Komutanlığı görevinde bulundum. Bu takdirnameyi 96 yılında hatıra amaçlı verdim benim bu takdirnameyi düzenlediğim tarihte imzam o takdirnamenin üzerindeki gibiydi. Yine geçici köy korucularını motive etmek amacıyla ürettiğim bu belgeyi hatıra olarak düzenleyip Muzaffer Tekin’e bizzat kendim verdim. Şimdi buradan son olarak şunu arz ediyorum; basında Muzaffer Tekin lider sahte takdirname hazırlamış diyerek bunu kesin bir dille yazan ki gerçeği bildikleri halde beni sahtecilikle suçlayan basın mensuplarına sesleniyorum. Elinizdeki kirli kalemlerle insan onurlarını çalıp rant sağlamak peşinde değilseniz bu yaptığınız haberleri tekzip edin, düzeltin beni sabırla dinlediğiniz için saygılarımı arz ederim.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan söz istedi verildi: “Saygıdeğer Başkan Saygıdeğer Heyet, 3 seneden beri üstümüze atılmış olan iftiradan dolayı iftirayı ispatlamış olduğumuz halde burada yatırılmaktayız. Sayın Bedirhan Şinal’ın dün mahkemenizde vermiş olduğu ifadelerden dolayı hazırlığımı başka bir şekilde devam ettireceğim. Sayın Bedirhan Şinal’a bu yaşlarda yapılmış olan polisler tarafından yapılmış olan aynı şeyler o yaşlarda bana da yapıldı. Bunları da belgelerle beraber sunacağım. Ben bu iddianamede olmamış bir koğuşta olmamış bir koğuşta yani Bayrampaşa’da olmamış bir koğuşta Bayrampaşa Cezaevinde varmış gibi o koğuş

15

Page 16: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:16

iddianame hazırlanmış ve burada 3 seneden beri bu yüzden yatırılıyorum. Öncelikle Bayrampaşa’da C7 diye bir koğuşun olmadığını polisin ve savcının yapmış olduğu iddianamede görülmesi gerekmektedir. C27 koğuşunda benim hakkımda yapılan iddianamede yapılan bir araştırma ve bilgi yoktur. Polisler benim hakkımda C7 koğuşunda Boğaç Kaan Murathan yatmıştır diye evrak tanzim etmişlerdir. Ama Bayrampaşa Cezaevinde C7 koğuşu yoktur olmayan bir koğuşun olmayan yani bir olmayan bir koğuşta ben yatırılmamı anlamıyorum nasıl yatabiliyorum, nasıl Bedirhan Şinal’a soruluyor C27 nolu koğuşta Boğaç Kaan Murathan sizinle beraber yattı mı diye efendim? C27 nolu koğuşta benim yattığım görülmüyor ki polisin yapmış olduğu tahkikatta benim C7 koğuşunda yatmış olduğum. Ama C7 koğuşunun da cezaevinde olmadığı gelen yazışmalar neticesinde belli. Şimdi ben C7 koğuşunda yaptı gösterilip C27’de yani olmuş bir koğuştan ifade alınarak birileriyle beraber yattı gösterilerek nasıl burada tutuluyorum anlamıyorum ki? İddianamede C27 diye bir koğuştan bahsediliyor ama yapılan dosyada C7 diye bir koğuşta yattığım söyleniyor. Ve biz yine de C27’de yatıp yatmadığımızı sormak açısından Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına, 12 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına ve 9 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına 3 ayrı dilekçe yazarak benim C27 koğuşunda yatıp yatmadığım ve buradaki insanlarla bir arada olup olamayacağım onlarla bir şekilde irtibat kurup kuramayacağım veya onlarla bir plan yapıp bu plan dahilinde uygulamaya geçip geçirilmeyeceğime dair vermiş olduğumuz dilekçeler neticesinde gelen yazıları size okuyayım. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı Muhabere Bürosu niye okuyorum? Eğer bunlar yalansa bu insanların tutuklanıp buraya getirmesi lazım. Çünkü bu insanlar hepimize sahte belge yaparak terör örgütü davasına terör örgütüne bakılan bir davaya neticede delil niteliği taşıyacak bir şey yollamış oluyorlar ve bu da terör örgütünün bir uzantısı oluyor. Buradan ne anlaşılması gerekiyor? Bu insanların da hepsinin getirilip terör örgütü üyesi mi değil mi, böyle bir evrak verdiler mi verdiyseler niye verdiler, bana para karşılığı mı verdiler korktular da mı verdiler yoksa çekindiler de mi? Yani ben öyle bir şekilde bu dosyaya getirilmişim ki ben herhalde Türkiye Cumhuriyetindeki en güçlü insan benim her şeyi yapabiliyorum, her şeyi yapabiliyorum ama cezaevinden çıkamıyorum 3 seneden beri. Böyle bir durumun içerisinde olan bir insanım Silivri Cumhuriyet Savcılığının yollamış olduğu dilekçeyi. Buradaki Ali Gökçe 2. kurum müdürü tarafından yazılıyor Silivri Cumhuriyet Başsav… Muhabere no diyor 201023035 UYAP çıktısıdır diyor bu evrak e-imza ile imzalanmış olup fiziki olarak gönderilmeyecektir diyor. Cumhuriyet Savcılığının 10.12.2010 tarih ve 2010/23095 sayılı yazısı Başsavcılığımıza sunulmak üzere Avukat Burak Bekiroğlu’nun verdiği dilekçeye istinaden ilgili b sayılı dilekçe ile Bayrampaşa Cezaevinde tutuklu olarak bulunan Boğaç Kaan Murathan’ın tutuklu kaldığı dönemde 2007 yılında hangi aylarda ve hangi koğuşta Bayrampaşa Cezaevinde tutuklu kaldığı. Bayrampaşa Cezaevinde C7 diye koğuşun bulunup bulunmadığı C Blok ile B Blok arasında mahkumların görüşme olanağının bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Hani B Blokta yatmışsam bile C Blokta hani o koğuşta olmasam da olmayan koğuşta olmasam bile hani oradan görüşme imkanım var mı diye soruyoruz ki hiçbir şekilde şüphe insanların kafasında kalmasın. Hani belki çok güçlü olduğumdan dolayı cezaevlerinde bütün kapılar bana açıldığından dolayı gidip görüşüp böyle bir eylem planı yaptırmış olabilirim. Bedirhan Şinal bunu yaptırmadığını söylediği halde. Buradaki arkadaşların hiçbiri benimle beraber yatmadığını söylediği halde hakkımda en ufak bir telefon, en ufak bir şüphe en ufak bir teknik takip olmadığı halde. Hakkımda teknik takip bile yok ben bu kadar güçlüyüm bu örgütü kurabiliyorum bu örgütte ben lider pozisyonundayım. Ama öyle bir şey var ki teknik takip bile yok hakkımda. Yapılan arşiv kaydı araştırmalarında Boğaç Kaan Murathan’ın 19.07.2007 tarihinde cezaevine alındığı ve 23.10.2007 tarihinde Kocaeli 1 Nolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildiği anlaşılmış olup ilgili sayılı dilekçeyle sorulan Bayrampaşa Cezaevinde C7 koğuşunun bulunmadığı C Bloğun koğuş numaraları C20’den başladığı ve C39’a kadar devam ettiği B Blok ile C Blokta yatan mahkumların görüşme olanağının olmadığı ve Boğaç Kaan Murathan’ın önce B Blok 14 alt koğuşunda yattığı daha

16

Page 17: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:17

sonrada B Blok 7 nolu koğuşa alındığı oradan da Kocaeli 1 Nolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildiği kayıtlarımızda anlaşılmış olup ilgisi sayılı yazımızın dilekçeyle başvuran iletilmesi hususu. Şimdi bu Cumhuriyet Savcısına başvurumuz; 12 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına da neden tutulduğumuzu anlamak adına aynı başvuruyu yaptık ve 12 Ceza Mahkemesine şöyle bir yazı geliyor aynısı geliyor. İstanbul 12 Ağır Ceza Mahkemesine sunulmak üzere araştırılan arşiv kayıtlarında Boğaç Kaan Murathan’ın 19.07.2007 tarihinde cezaevine alındığı. Yine burada da C7 diye bir koğuşun olmadığı koğuşların C’den başladığını ama B Blok ile C Blok arasında geçişin imkansız olduğu söyleniyor. Biz bunu da kabul edilmediği için veya neden yattığımızı bilmediğimiz için bu sefer 9 Ağır Ceza Mahkemesine benim Kelebek operasyonundan dolayı yargılandığım hala örgüt üyesi olup olmadığım bile belli olmayan ama dosyaya örgüt üyesi olmuşum, Sedat Peker’in adamı olmuşum gibi koyulduğumdan dolayı burada bulunuyorum ya. Daha benim hakkımda en ufak bir ceza almışlığım yok ceza almadığım bir davada ben nasıl birinin adamı olarak kabul etmediğim bir şeyi bana kabul ettiriliyor. Ben örgüt üyesi olduğumu kabul etmiyorum polis beni getirip örgüt üyesi yapıyor. Terör örgütü üyesi olduğumu kabul etmiyorum polis geliyor beni örgüt üyesi yapıyor. Ama hangi delillerle hiçbir delil yok ki delil olmadığından dolayı da mahkemeler cezada veremiyor. Ama benim olan yıllarıma oluyor bu 2003 yılında benim telefon kayıtlarımı falan istemişsiniz efendim yani bu mahkemede. 2004 yılında Kelebek operasyonu olduğunda ben yakalanmadım. Ben 2004 yılında yurtdışına çıktım 2007’nin, 2007’nin Haziran ayında tutuklandım Fethiye Cezaevi Fethiye’den Bayrampaşa Cezaevi ve Bayrampaşa’dan da 1 Nolu Kandıra Cezaevine gittim ve buralarda çok kısa bir müddet kaldım tutuklanmamamın nedeni neydi biliyor musunuz? Üstüme bir cinayet davası atılmıştı. Sedat Peker’e atılması gereken cinayet davası yani onun üzerine doğru yönlendirilmeye çalışılan cinayet davası benim üzerimden ona doğru gitmesi gerektiği için hani hep böyle bir silsile yaşıyoruz ya. Ondan dolayı benim üzerime atılmıştı, yakalandığımda Yunanistan’dan Türkiye’ye girerken Göcek’te yakalandığımda teknede yakalandığımda cinayet davasından yargılandım, beraat aldım. Beraatta ve verdiğim ifadeler şuan elimde bunu yapan dosya polisleri Serdar Akça. Sayın Savcılarımız dün gülüyorlar ama 10 seneden beri başıma gelen şeylere gülüyorsalar eğer yani ben burada acı yaşarken insanlara keyif veriyorsam. Yani bu çok kötü bir şey çünkü savcıların olması gereken yer hakkın yanıysa burada haklı olan bensem neden benim yanımda olunulmadığını anlamış değilim. Dün Bedirhan Şinal çıkıyor konuşma yapıyor konuşmada; hayır herkes ona yalan söylüyor ya efendim hakkında 1 tane delil yok ki siz biliyorsunuz dosyayı siz gördünüz Sayın savcılar bu dosyayı inceledi. Hakkımda 1 tane delil yok ki onun yalan söylediğine nasıl yalan olarak bakılabiliyor. Yani bugüne kadar onun söylediği her şeyi çürüttüm delillerle, cezaevi… Şimdi bir iddianame düşünün aynı koğuşta biz bu olayı örgütlemişiz. Ya ben o koğuşta yatmamışsam ben bu örgütten nasıl oluyorum? Yani olmadığım koğuşta bir şey nasıl örgütleyebiliyorum efendim ben? Yani böyle bir şey olabilir mi ben bundan dolayı yatıyorum. Yani ben C27 nolu koğuşta Seyhun Zayim, Bora Ballı, Bayram Demir, onlarla bir şey… Bir de yani böyle bir şey olabilir mi ben o koğuşta yatmamışım. Dedikleri koğuş yattığımı dedikleri koğuş C7 koğuşu o da cezaevinde yok. Ama benim 3 senem gitti benim çocuğum burada doğdu çok güzel bir işim vardı 30 sene bu işi büyütmek belli bir yere getirmek için uğraştım 3 seneden beri işyerim kapalı. Yani hayatımı ben geleceğimi burada alındıktan ben tekrar bunu nasıl kazanacağım devlet bunları geri verecek mi bana? Devlet bana bunları pardon dediği zaman verecek mi? Daha önceki cinayet davasında okuyorum size kararı okuyorum. Kadıköy 1 Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandım, bozdular kararı 1 kere daha yargılandım. Yani almış olduğum beraatı 2 kere aldım. Hakim değişti, savcı değişti tekrar yargılandım. Yani normalde insanlar 1 kere yargılanır ben 2 kere yargılandım. Bedirhan Şinal’a o yüzden inanıyorum. Çünkü bana dediler ki Sedat Peker hakkında onun yaşlarında; itirafçı ol. Dedim ki kardeşim ben Karadenizliyim ben kimsenin hakkında itirafçı olmam benim kimseyle bir suçumda yok beni dedim bu işlere takmayın ben spor yapıyorum. Ama ne yaptılar biliyor

17

Page 18: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:18

musunuz? İçerenköy’de olmuş olan bir cinayette çocuklara işkence yaparak dosyada işkence raporları var. Benim ismimi geçirdiler, benim ismimi geçirdiler 2004 yılından beri çile çekiyorum. 2004 yılından beri efendim dikkat edin 33 yaşındayım 24 yaşından beri çile çekiyorum ve bunu bu polisler yaptı dün avukatım o yüzden soruyor diyor ki; bu mu çünkü eğer oysa yandık (1 kelime anlaşılamadı) yapan o. Yandık çünkü adam bırakmıyor peşimizi takmış kafayı bize. Yani örgüt yaptı, çete yaptı, terör örgütü yaptı. Şimdi bundan sonra ne var benim can mal güvenliğim var mı? Ben dışarıda birine bir hasmıma bilmem ne bir şey söyleseler. Bana herhangi bir şey yapsalar ben kendimi nasıl koruyacağım? Şimdi Sayın savcılar ben bunu söylüyorum dosyalar burada her söylediğim şeyi de delillerle anlatıyorum. Şimdi savcı benim savcım değil mi, beni korumak zorunda değil mi haklıysam hakkımı. Diyorum ki; bu adamlar bana bunu yaptılar beraat aldım davadan oradan da 9 ay yattım şuan 41 aydan beri yatıyorum. Daha örgüt üyeliğim falan yok, daha örgüt üyesi falan değilim bana kimse örgüt üyesi falan demeden. Ben dosyada örgüt üyesi Sedat Peker’in örgütünün üyesiymişim gibi görünüyorum. Ama daha ben bir karar çıkmadı ki yani ben daha bir şey almadım ki yani bana kimse örgüt üyesisin demedi ki. Şimdi C27 nolu koğuşa bakın bakın. Bedirhan Şinal, Turan Aktaş, Hamza Ateş, Mehmet Aslan, Cavit Balıkçı, Ersin Karaca, İlyas Özcan, Aydın Topraklıer, Zülfikar Ali Özcan bunların hepsi şahit geçiyorum birkaç tane daha sayabilirim C7. Çünkü B7’den de yani benim yatmış olduğum koğuştan da sayacağım B7 koğuşu; Boğaç Kaan Murathan, Yener Keskin, Sinan Süleymanoğlu, İzzet Süleymanoğlu, İrfan Süley…, Mehmet Doğan, Ali Şükrü Özdemir, Saffet Beyazkaya, Abdülaziz Temel, Mükremin Güven, Mehmet Salih En… Bunların hiçbirine bir şey çağırılıp sorulmamış ki; yani bunlara denilmesi gerekmiyor muydu? Boğaç Kaan Murathan diyor ki; ben C27’de yatmadım B7’de yattım sizde bu koğuşlarda yatmışsınız kardeşim bu adam sizinle yattı mı? Birine değil 150’sine sorun birine sormayın ben size bütün önceki taleplerimde de dedim. Bir kişi çıksın desin ki bu böyle ben suçu kabul ediyorum dedim. Ben dedim bu suçu kabul ediyorum bu kadar rahat olabilir mi bir adam hakim karşısındayım. Yani ben bu kadar rahat olabilir miyim? Bu kadar rahatım niye? Bunları anlatırken bile kendi içimde böyle kendimi kasıyorum stres yapıyorum. Bedirhan Şinal çıktı dün açıkladı niye itimat edilmedi? Ben 3 seneden beri Bedirhan Şinal’a yaptırmış oldukları ben inanıyorum yani bu çocuk benimle ne işi var hayatında beni tanımaz ki bana niye gelip kafayı taksın.”

Mahkeme Başkanı: “Dünkü beyanına itimat edip etmediğimiz konusunda herhangi bir beyanda bulunmadık, bütün beyanlarını toplu halde değerlendireceğiz, buyurun.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Hayır ben kendi adıma. Ben kendi adıma konuşuyorum efendim sizlerin adına konuşmuyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Yani mahkemeyi töhmet altında bırakacak şeyler söylemeyin tamam buyurun.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Sizlere işinizi de öğretecek değilim efendim ben hani ben buraya.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam anlaşıldı buyurun devam edin.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “(1, 2 kelime anlaşılamadı) kendim hani 3 sene oldu

efendim. Yani ağlanacak halimize gülünüyor.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun devam edin.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Şimdi Bedirhan Şinal’ın ifadelerinde ayrıca bir şey

söyleyeceğim eğer Sedat Peker’le İlhan Selçuk'un arasında husumet varsa çağırırdınız İlhan Selçuk'u da Sedat Peker’i de efendim. Ya sizin aranızda bir husumet var mı? Ya sizin aranızda bir husumet var mı yani siz böyle bir eylem yapılmış sizden dolayı. Öyle söyleniyor iddia bu sizin aranızda, İlhan Selçuk'un ifadesi yok dosyada. Sedat Peker’in ifadesi yok dosyada ben 3 seneden beri yatıyorum. Kimse onlara bir şey sormamış ben yatıyorum ama yani yapılan konumun onlardan dolayı olduğu söyleniyor. Ama ben yatıyorum, yatmadığım bir koğuşta. Şimdi efendim Bedirhan Şinal dün dedi ki; çok enteresan bu bilgi efendim bu. Dedi ki; benim ananeme

18

Page 19: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:19

dedi ayda dedi 2 milyar lira yatırılmış. Bakın polisin sorduğu soruyu okuyacağım; Bedirhan Şinal’in da ananesinin banka ekstrasını okuyorum. Polis diyor ki; Yüksel Özdoğan’ın mali durumu göz önüne alındığında kendisine düzenli olarak para yatırılamayacağı gibi herhangi bir işte çalışmadığı tespit edildiği halde İstanbul Kapalı Cezaevi Müdürlüğünde tutuklu bulunduğu süre içerisinde; 70, 50, 100, 120, 125, 150, 140 lira para yatırılmış. Diyor ki yani; ananesi fakir bir kadındır yani Bedirhan’ın söylediği gibi bu çocuğa para yatırma imkanı yoktur. Şuradaki toplamda 500 milyon lirayı bile yatırma şeyi yoktur 500 milyon liradan bahsediyoruz efendim. Efendim Bedirhan Şinal diyor ki; anneannem benim diyor mağdur yani biz diyor belediyenin vermiş olduğu şeyle geçiniyoruz diyor. Yani burada da polis diyor ki evet Bedirhan Şinal’ın dediği doğru yani 500 milyonu bile o yatıramaz örgüt olabilmesi için bir para alışverişinin olması lazım diyor. Ama şuraya bakar mısınız? 23.11.2007 yatırılan para 13 milyar anneannesinin banka hesabına. Bu Bedirhan Şinal’ın C27 koğuşunda Bora, Seyhun, Bayram’la beraber yattığımız dediği tarih. Yani Bedirhan Şinal’ın da bizimle yattığını söylediği tarih. Yani Bedirhan Şinal’ın dünkü söylemiş olduğu ifadelerdeki para meselesi burada dosyaya girmiş ben dosyayı incelerken gördüm ve 23.11.2007’de 13 milyar yatırılıyor. 1865 daha yatırılıyor ne zaman biliyor musunuz? 26.12.2007’de yani diyor ya 2 milyar, 2 milyar ananeme geliyordu. Yani şuan ananesinin Yüksel Özdoğan’ın, Yüksel Özdoğan’ın yani bu banka polisin bulmuş olduğu yani bunu ben bulmadım, bunu ben araştırmadım. Bunu ben dosyaya bakarken buldum. E şimdi bu polis burada soruyor diyor ki 500 milyon, 100 milyon bile yatıramaz bunun ananesi diyor e burada aynı tarihlerden 5 ay önce yani ifadeyi aldığından 5 ay önce 13 milyar lira para, 13 milyar iyi para efendim. Yani 13 milyar Bedirhan Şinal’a 100 milyon lira yatıramayacak para mı? Çünkü bu polisin yönlendirmesi olmuyor mu? Yani polis hem evrakı içine koyuyor, hem de ananesinin para verecek gücünün olmadığını söyleyip bir yerlerden para aldığını deyip o parayı da bizlerden aldığını söyletip ama kendi bu parayı buraya koyduğu zaman ve Bedirhan Şinal’da çıkıp burada bana polisler para verdi. Beni öldürecekler, şunu yapacaklar, bunu yapacaklar dediği zaman bu çocuğun can güvenliği var mı? Sizce var mı? Yani bu çocuğun can güvenliği var mı? Bu çocuğa bir şey olduğu zaman pardon mu denilecek? Ben bu çocuktan şikayetçi falan değilim, ben 16 yaşındaki bir çocuğun dinleyip, 16 yaşındaki bir çocuğu dinleyip bu kadar insanı cezaevine atıp delilsiz, ispatsız, telefon bile yok efendim dün telefon kayıtlarını okudunuz siz okudunuz. Benimle alakalı bir şey var mıydı? Biriyle konuşmuş muyum? Ben zaten cezaevindeyim F tipi cezaevindeyim, nasıl konuşabilirim? Ben çıkıyorum Mart’ın 3’ünde. Bedirhan çıkıyor Aralık’ın 12’sinde arada 1 ay var molotof atılalı 29 gün, ben evleniyorum cezaevinde kına gecesini mi yapayım, çocuğum olacak onla mı uğraşayım, ha neyi yapayım ben yani ben bir de gidip şu Cumhuriyet Gaze… benim ne işim var Cumhuriyet Gazetesiyle. Cumhuriyet Gazetesiyle Sedat Peker’in bir husumeti var mıymış? Bütün evraklar, bütün dosyalar Sayın savcılar… yani bu ispatlanamayacak bir şey miydi? Yani varsa evet kardeşim sizin var yapmışsınız bunu ya. Aranızda husumet var İlhan Selçuk’un yazısını okudunuz mu efendim dosyada var ben diyor bu örgütün lideriyim lideri siz bana nasıl diyor nasıl molotof atabilirsiniz. Ben Mustafa Balbay’la aynı cezaevinde yatıyorum selamlaşıyorum. E şimdi aynı cezaevinde yattığım Cumhuriyet Gazetesinin mensubu olan bir adam gelip molotofçuya selam verir mi? İsteyin, sorun bir husumet bildirmez mi, demez mi ki bu adam molotof attı yani neticede bu adam bizim gazetemize, bizim fikirlerimize, bizim ideolojimize attı yani bu adam beni sevmiyor. Bana bir şeyde yapabilir, diyebilir, aynı koridorda yatıyoruz. Şimdi aramızda bir fikir çatışması varsa, bir ideolojik bir çatışma varsa veya bir şeye e nasıl yatıyoruz aynı cezaevinde? Ya efendim olay C27 nolu koğuşta olmamışsa zaten bu iddianame çöküyor. Yani ben C27 nolu koğuşta değilsem ortada yapılan iddianame çöküyor çünkü yapılan tüm isnat benim o koğuşta olduğuma dair. Eğer diyorsanız ki evet sen o koğuşta yatmışsın, Bayrampaşa Cezaevi Müdürü, 12 Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Ağır Ceza Mahkemesi, Silivri Cumhuriyet Savcısının tutuklanmasını istiyorum. Terör örgütüne yardım yataklık yapmışlardır. Benim olduğum bir koğuşta olmadığımı

19

Page 20: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:20

göstermişlerdir. Çok önemli bir iddiadır efendim bu yani evraklar böyle eğer bana inanıyorsanız da beni bırakmanız lazım peki ben niye 3 seneden beri yattım? 3 sene oldu efendim çocuğum 3 yaşında ben buraya geldiğimde eşim hamileydi. Oruçlu olarak konuşuyorum, yani ben bir molotofu huzurlarınızda ne yapacağım yani bu kadar insanın üzerine mi atacağım biz yani yaptığımız bir şeyi kabul etmeyecek bir insan mıyız, yani eğer yaptıysak. Ama nasıl yaptık telepatiyle mi ben bu insanların beynine bağlandım. Ben bu insanlara emir verirken telepati olarak o zaman ben çok hünerli bir insanım beni devletin korumaya alması lazım. Telepatik düşlerim var. Tek Türküm, telepatik güçleri olan tek Türküm. Ama ben cezaevine atılıyorum. Şimdi biz pislik olarak mı görünüyoruz, polis aa bunlar suçludur mu diyor? Ya biz suçlu olsak bile insan haklarında bir şey var diyor ki adam diyor şu suçu, şunu yapmışsa bile onun bir daha 2. bir suçu yapıp yapamayacağı sen ona diyor orda şey yapamazsın öyle kanaat getirip şey yapamazsın, yaptı mı yapmadı mı araştır diyor. Ama biz hiç araştırılmadık ki, bir ortalık bir karıştı Ergenekon furyası 12 Ağır Ceza Mahkemesine gittik.12 Ceza Mahkemesinde biz suçluyuz gibi bize bakılıyor. Derdimizi anlatamıyoruz. Konuşturulmuyoruz. Konuşturulmuyoruz. Bedirhan Şinal’ın arkasındaki güçler tarafından Bedirhan Şinal konuşturuluyor. Ama ben valla çocuğu dinlerken üzüldüm, acıdım, hücrede televizyonsuz, gazetesiz ben Ramazan’a veriyorum yani Ramazan’da Allah korkusundan dolayı belki yaptığını düşünüyorum böyle şeyleri. Yani bu mübarek günde ben hiç böyle bir şey olacağını düşünmüyordum. Ben diyordum ki biz çıkacağız, belgeler ama belgelere, delillere bakılmıyor. Ne yazık ki Türkiye’de delil ve belgenin hiçbir önemi yok. Önyargılarla hareket ediyor. Sizin mahkemenizden bahsetmiyorum efendim sakın yanlış anlamayın yani ben buraya 3 sene olmuş diyorum burada şuan 4. ayım ama şu yaşadığımız diyorum ki polisler benden itirafçı olmamı istediler, olmadım, olmayınca bana kafayı taktılar ben tık cinayet davası. Geldim beraat ettim. İşimi gücümü kurdum, Alanya’ya yerleştim. Alanya’dan ifadeni alacağız diye beni aldılar, 3 seneden beri buradayım, eşim, çocuğum her mahkeme burada, mahkemeye taşındık. Ya o çocuk büyümeyecek mi? O çocuk 25, 30 yaşına geldiği zaman benim babama bunu yaptılar demeyecek mi? Bu gün Diyarbakır Cezaevlerinde yapılan eziyetlerin dönmedi mi? Bugün o yapılan eziyetler konuşulmuyor mu? E bugün bana burada eziyet yapılıyor. Ceza mı? Ben ceza yatarım benim bir sorunum yok cezaeviyle ama yapmadım, yapmadığım bir şeyden dolayı yatırılmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz? Pardon filmine döndü.”

Mahkeme Başkanı: “Burada kimseye eziyet yapılmıyor. O şekilde.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Cezaevinde yatmak bir eziyettir efendim.”Mahkeme Başkanı: “O şekilde düşünmeyin.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Cezaevinde yatmak bir eziyettir.”Mahkeme Başkanı: “Yani mahkememizi töhmet altında saygınlığını zedeleyici şeyler

söylemeyin.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ben mahkemenize baştan beri söylüyorum ben

mahkemenize saygısızlık etmiyorum efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yani ben mahkemenizi tenzih ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “ Biraz savunma amacını aşan sözler bunlar.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Hayır tenzih ediyorum ama dolu yani 3 sene olmuş

efendim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yani bu tarafından bakın.” Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun devam edin, Buyurun devam edin.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Cezaevinde. Yani ben şimdi iş yerimde olup işlerimle

ilgilenmem gereken bir yerde cezaevindeyim bu büyük bir eziyet değil mi, cezaevinde olmamı kullanan insanlar yok mu sizce çevremde veya beni bitirmek isteyen, işimi bitirmek isteyen,

20

Page 21: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:21

ailemi bitirmek isteyen bana yani böyle bunlar zaten ezi… psikolojik eziyet zaten bunlar yani bunu anlatmaya çalışı… kimse bizi dövecek, bize işkence edecek hali yok ama çocuğa onu da yapmışlar yani Bedirhan Şinal’a işkencede yapmışlar. Çocuk diyor ki size efendim beni hücreye atmışlar. Şimdi bizim hakkımızda konuştuğu zaman bu çocuk kötü, iyi pardon iyi bizim hakkımızda konuştuğu zaman, ama gelip doğruları söylediği zaman neden kötü oluyor bu çocuk? Niye bu çocuğa ben 3 sene mi vermişim ben böyle konuşurken burada savcılarımız niye şunu söylemiyor, araştıracağız, söylediklerini ben kimseye iftira atılsın istemem. Yani benim böyle bir beklentim, böyle bir dileğim, böyle bir arzum yok yanlış anlaşılmasın. Ama bunu kim yaptıysa, bu çocuğu kim kullandıysa, benim can güvenliğim, ailemin can güvenliği, dostlarımın can güvenliği, sevdiklerimin can güvenliği için bulunması, yakalanması lazım. Yoksa ben dışarı çıktığım zaman tehlike halindeyim yani bana 3 sene mi alan birileri varsa ortada ve bundan önce yani 2004’ten beri 10 sene bunu alan birileri varsa ortada bunların bulunması gerekmiyor mu? Ben Bedirhan Şinal’ın 16 yaşındaki bir çocuğun söylemleriyle burada tutuluyorum 3 seneden beride aynı Bedirhan Şinal yaşı 4 yaş daha büyümüş olan Bedirhan Şinal belki cezaevinde okumuştur kendini geliştirmiştir, dine dönmüştür, Allah’a inanmıştır. Belki oruçludur, bu insanın söylemleri şuan niye dinlenilmiyor? Yani din… size söylemiyorum dinlenilmiyor, dinlenileceğini düşünüyorum diyor ki ben diyor sizin yapmış olduğunuz bu tahkikatlar neticesinde yeni isimler vereceğim. Bu ne demek? Yani ben eğer sizin bu konunun üzerine eğildiğini beni koruyacağınıza bana bir şey olmayacağını hissettiğim zaman ben diyor bu ben yeni isimler vereceğim köşe yazarlarını okuyorum gazetecilerin diyor ki bu diyor çok önemli bir konudur. Bu konu diyor 1 tane Tuncay Güney’in bilmiyorum o insanın ismiyle başlamışsa Bedirhan Şinal’ın söylemiş oldukları kilittir diyor ve bu kilit bir insanın söylediği her şeyi kaale alınmalı, arkasında ne varsa bakılmalıdır diyor. Çünkü benim hayatım söz konusu burada inanın hayatım söz konusu yani gitti 3 senem ve bunu yapanları cinayetten yargılamanız lazım 3 senemi öldürdüler. Dışarıda çok daha yararlı şeyler yapabilirdim işadamı olma yolunda gidiyordum. Ama işadamı olma yolunda gitmek suç ki vergiyi ödemek suç olmuş ki vergiyi ödeyip cebine maaşlarını alan polisler Bedirhan Şinal’ın iddialarından bahsediyorum yani vergi ödeyip benim ödediğim vergilerle maaşına alan polisler bana komplo kuruyorlar niye Sedat Peker’e gitmek ordan Veli Küçük’e gitmek için. Ya biz burada neyiz efendim ya eğer birine komplo kuracaksan bile delikanlının esasını ona gider kurarsın ki komplo kurmak delikanlılık değildir. Benden niye gidiyorsun? Dosyada deniliyor ki Boğaç Kaan Murathan Sedat Peker’in şoförüdür. Ya ben nerede şoförlük yapmışım, kime şoförlük yapmışım ya böyle bir şey olur mu? Yani benim şeyim mi var yani şoför belgesi mi var bunun nasıl şoför olmuşuz? Sonrada deniliyor ki manevi oğlu gibi sevilir. Allah razı olsun bizi sevenden ama manevi oğlu gibi sevdiği adama şoförlük mü yaptırıyor Sedat Peker iddianamede böyle bir şey var şimdi bu olabilir mi? Hem manevi oğlu gibi seviliyoruz, hem de şoförlük yapıyoruz. E şimdi bunun hangisi doğru, ya şoförüm, ya manevi oğluyum yani. Çok enteresan bir iddianame var ortada. Olmayan bir koğuşta yatmışım zaten, nasıl yatıyorum ben C27’de? E söylüyor, devlet söylüyor, devlet değil mi bunlar? Yani bunlar demiyor mu ki şimdi devlet demiyor mu efendim? Bu adam diyor bunlarla yatamaz. Buyurun. Bu adam bunlarla yatmıyor, yani böyle bir şey olamaz, ayrı binalar, ayrı blok geçemez diyor, atlayamaz diyor, zıplayamaz diyor. Tamam Bayrampaşa Cezaevinde koğuşların içerisinde telefon vardı. Bunu kimse inkar edemez. Ama Bayrampaşa koğuşlarının kapısı demir 2 tonluk kapı orayı patlatmadan geçemezsiniz bu da bütün Bayrampaşa hava… C4 kullanmak lazım yani o Bayrampaşa’nın kapılarını ben nasıl ordan atlayacağım oraya gideceğim? Ama 200, 300 kişi yatıyoruz biz zaten cezaevinde koğuşta 300 kişi yatıyoruz 2 koğuş var alt, üst 90, 90’a geliyor aynı bahçeye çıkıyoruz. Yani benim 300 tane şahidim olduğunu söylüyorum. Ama kimseye sorulmuyor. Şimdi bunlar sorulmazken, bunlar araştırılmazken Bedirhan Şinal çıktı gerçekleri söyledi. Tamam.”

Mahkeme Başkanı: “Toparlayın beyanınızı.”

21

Page 22: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:22

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Bedirhan Şinal çıktı gerçekleri söyledi şimdi suçsuz olduğum belli. Yani şu dosyadan, şu dosyadan hakkımda 1tane delil yok. En son gün Seyhun Zayim’e operasyon yapılacağı gün beni konuya takıyorlar ismimi yazıyorlar, operasyon oluyor. Telefonum yok telefonum efendim telefon benim gibi tehlikeli yani polise göre normal insana göre bir tehlikemiz yok ama öyle gösterilip tutuklandığımız için benim gibi tehlikeli bir adamı cezaevinden çıkmışım ben 9 ay sonra alacaksın ya kaçsaydım. Ben bu konuyu bilseydim veya böyle bir şey olduğunu bilseydim yaptığımı bilseydim ben manyak mıyım efendim 9 ay daha Türkiye’de kalayım. Ya kaçardım, ya teslim olurdum. E şimdi bu değişik bir şey değil mi? Ben 9 ay sonra tutuklanıyorum neyi bekliyorlar Seyhun Zaim C27 nolu koğuştan çıkıyor. Tahliye oluyor. Ona yapılan yani ona yapılan operasyona beni takmak zorundalar çünkü orda bunu söyleyen benim hani öyle deniliyor. Yani iddianamenin Bedirhan’a hazırlanmış olan durumu bu ben ben Bayram’a söylüyorum Bayram, Bora’yla, Seyhun’a söylüyor. Seyhun’la, Bora’da Bedirhan Şinal’ı buluyorlar ama ayrı cezaevindeyiz, ayrı cezaevindeyiz ben Bayram’a oyun oynuyoruz yani ben gelip Bedirhan gel buraya şunu yap demiyorum da Bayram’a söylüyorum. Ya böyle bir şey olabilir mi efendim ya aynı cezaevindeyiz ben Bayram’a, Bayram gidiyor, Bora’yla, Seyhun’a söylüyor.”

Mahkeme Başkanı: “Toparlayın sözlerinizi.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “ Efendim nasıl toparlayayım?”Mahkeme Başkanı: “Bağlayın son cümlenizi alalım.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Nasıl toparlayayım inanın yani ne diyeyim, ne diyeyim

daha ne diyeyim.”Mahkeme Başkanı: “Söyleyin.”Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Tahliyemi istiyorum efendim.” Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”Sanık Semih Tufan Gülaltay söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, Saygıdeğer Hakimler.

Dün burada Bedirhan Şinal’ın ifadesini hayretle dinledim, tabi Bedirhan Şinal burada ifade verirken ben kendi yaşadıklarım ve kendi cenahımdan olayları tekrardan yaşadım, tekrardan süzgecimden geçirdim. Sayın Başkanım daha evvelki celselerde de muhterem heyetinize arz etmiştim. 2007 yılının 8 Mart günü ulusal birlik platformunun Maltepe’de bir düğün salonunda toplantısı esnasında daha evvelden emniyetten tanıdığım emekli bir istihbaratçı, bir emniyet amiri dostum yanıma gelerek koluma girdi. Semih dedi ben seni severim hakkında büyük bir komplo hazırlanıyor. Uzun bir süre cezaevinde kalacaksın ben önce inanmadım hani bu tip atfı cürümlerde bulunulduğu için şahsımla ilgili özellikle Danıştay cinayeti işlendikten sonra Muzaffer Tekin’le olan arkadaşlığım gündeme getirildi, Danıştay cinayetiyle ilişkilendirilmeye çalışıldım. Ama böyle bir şeyin aslı astarı olmadığı içinde hiç tedirginlik duymuyorum. Kendisine bir şey olmayacağını Türkiye’de yargı ve adaletin olduğunu benim adalete güvenimin tam olduğunu falan söyledim. Kendisi dedi ki o dostum bana bak dedi bu şaka değil sizin dedi İmes sanayi sitesinde fabrikanız var mı? Dedim kardeşimin ortak olduğu bir fabrika var. Bak dedi oraya dedi sizin dedi Irak’a tırlarınız gidiyormuş ve gerçektende bizim o dönem Irak’ta ihale almıştık Irak’ın elektrik direklerini yolluyorduk o fabrikada oranın onun imalatı yapılıyordu. Kardeşim Emre, Irak’a elektrik direği yolluyordu Sayın Başkanım. Siz dedi haftada 4, 5 tır Irak’a mal gönderiyorsunuz bu tırlardan bir tanesinin dönüşünde tıra silah koyulacak, tır fabrikanın sahasına girdiği dakika peşinde savcı ve emniyet girecek, size operasyon başlayacak. Şimdi adam böyle bir detay verince ben gerçekten şüphelendim o dönem Sayın Başkanım elimde pasaportum vardı Çin’de ve Dubai’de de ortak olduğumuz firmalar var evimiz var, orada büromuz var yani 2007’nin Mart ayında ben rahatlıkla yurtdışına çoluğumu, çocuğumu alıp çıkabilirdim. Kaçabilirdim ama ben şuna inanıyorum Allah vardır, Allah’ın adaleti vardır, o adaletin de emrinde hakim ve savcılar vardır. Buna inanıyordum ve kesinlikle dedim çıkmayacağım yani ben işlemediğim bir suç karışmadığım bir şeyden benim veremeyeceğim

22

Page 23: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:23

hesap yok dedim. Keşke çıksaymışım bugün diyorum keşke çıksaymışım ben Türkiye’de yargının bu hale geldiğini bilseydim her şeyi ispatlamamıza rağmen birtakım şeylere kayıtsız kalındığını bilseydim çıkardım Başkanım. Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı ve operasyonu başlatan İstanbul organize şube ne yazmış biliyor musunuz? Sanık o kadar profesyoneldir ki devletin içerisinden, polisin içerisinden istihbarat almaktadır. Yani benim bir arkadaşım yav Semih dikkat et sana komplo kuracaklar, seni yakacaklar seni yakmak için her metodu deniyorlar diye beni uyarması ve benim yurtdışına kaçmamam organize şube tarafından fezlekeye o kadar profesyoneldir ki istihbarat almıştır emniyetin operasyon yapacağını biliyordur o yüzden 35, 40 tane iş yerine, adresi bastık 1 tane bile silah bulamadık. Bütün silah ve bombaları sakladılar bunu yazıyor emniyet fezlekeye. Sayın Başkanım tabi ki bunu duyduktan sonra ben fabrika bekçilerini falan uyardım aman dedim dikkat edin buraya silah koyarlar, buraya mühimmat koyarlar dikkatli olun kendimi tabi ki korumaya aldım. Ama hiç bir şeyde saklama ihtiyacı hissetmedim. Zaten ben siyasi ve aleni çalışma yapan legal insanım, herkesin tanıdığı bildiği bir adreste siyasi faaliyetler yürüten bir insanım. Muhterem Başkanım bize yönelik tahkikat hiçbir silah bulunamayınca şöyle bir hal aldı. 2 Nisan günü, 2 Nisan günü bize yönelik operasyon yapılıyor Sayın Başkanım burayı iyi dinleyiniz 1 tane bile tabanca bulamayan emniyet ne yapıyor biliyor musunuz Organize suçlar şubesi? Hiç ömrümde tanımadığım bir silah kaçakçılık çetesini evlerinden topluyor, bunların evlerindeki silah ve mühimmatları da alıyor. Getiriyor emniyete, emniyette Esra Feride Gökçimen denilen polis ajanı kadına teşhis ettiriyor Esra Feride Gökçimen diyor ki bu adam diyor Semih Tufan Gülaltay’ın adamlarındandır. O kişi kim emekli bir polisin oğlu. Polis silah kaçakçısı, oğulları silah kaçakçısı. Silah yükleyecekler dosyaya savcı diyecek ki aylardır tahkikat yapıyorsunuz bu kadar telefon dinleme izni aldın Neden bir şey getiremediniz bir delil savcının aynı meyanda dosyada yazıları var. Organize şubeye diyor ki; Semih Tufan Gülaltay’ın cinayet işlediğine dair duyumlar aldığınızı söyleyerek benden tahkikat izni aldınız, aylardır soruşturma yapıyorsunuz bugüne kadar 1 tane delil getiremediniz diyor. Tahkikatı yürüten Savcı Cuma Özdemir diyor resmi yazı yazmış. Mahkeme dosyasında bunlar ve Sayın Başkanım Esra Feride Gökçimen’e teşhis ettikleri silah kaçakçılığı çetesiyle birlikte biz adliyeye çıktık Beşiktaş Adliyesine. Savcı sorgu yaptı hepimizi tutukladı, Hakimliğe çıktığımızda o silah çetesinin avukatları hakimin önüne pasaportları getirdiler teşhis edildiği tarihte Esra Feride Gökçimen’e bunlar Semih Tufan Gülaltay’ın adamlarıdır denildiği tarihte bu kişiler Hollanda’da pasaportla belgeli ve bu kişiler aynı gün biz sorgu hakimliğinde tutuklanırken bu kişiler apar topar tahliye edildiler ve aynı gece, gece saat 11’de tahkikat Savcısı Cuma Özdemir dosyayı ayırıyor Kartal Adliyesine yolluyor. Yani silah kaçakçılık çetesinin dosyasını ayırıyor Kartal Adliyesine yolluyor. Peki, bunların avukatları bu belgeleri ibraz edemeseydi ne olacaktı biliyor musunuz Sayın savcım? Kardeşimin fabrikasına koyamadıkları silahları B planı olarak silah kaçakçılık çetesiyle birlikte bana yükleyeceklerdi bende size burada yemin edecektim, belgeler gösterecektim yine inandıramayacaktım, kurtuluşum olmayacaktı. Denilecekti ki evet Semih Tufan Gülaltay’ındır bu silahlar bu da onun silah kaçakçılık çetesidir. Muhterem Başkanım Türkiye yıllardır polis içindeki çeteleri konuşuyor, ben 12 Eylül günlerinde 13, 14 yaşlarında bir gençtim, ülkücüydüm, biz polderli polisler tarafından o zaman polis teşkilatında çeteler, örgütler vardı, polderli polisler, polbirli polisler bunlar silahlı eylem yapıyordu. Bir gece nöbet sırası bana geldi ben teşkilata gittim. Ortaokul talebesiydim ben teşkilattan çıkarken polderli polislerle karşılaştım ekip arabasından indiler, ekip arabasından indiler, üniformalı vaziyette bizim teşkilatımızı taradılar ve 12 Eylül yargılamalarında hatırlarsanız polderli ve polbirli polislerin işlediği birçok cinayetler ortaya çıktı. Sıkı yönetim mahkemelerinde de mahkum olanlar oldu. 12 Eylül’de de mahkeme kararıyla o dernekler kapatıldı. Kapandı mı polis içindeki örgütler kapanmadı, polis içinde dehşet örgütler var. Şimdi dün o delikanlı orda anlatırken polis beni kullandı, polis bana bomba verdi. Polis bana verdiği bombayla Cumhuriyet

23

Page 24: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:24

Gazetesine eylem yapmamı istedi derken ben bilinen çok bilinen artık ayyuka çıkmış şeylerin burada polisin kullandığı bir genç tarafından dile getirilmesi olarak dikkatle dinledim o Değerli heyetinizde eminim dikkatle dinledi. Türkiye yıllardır Gazi olaylarındaki polis provokasyonunu konuşuyor, Türkiye yıllardır faili meçhulleri konuşuyor ama 1 tane polis tutuklanmıyor. Ben tutuklandıktan sonra kendi dosyamla ilgili avukatlarımla suç duyurusunda bulunduk emniyette eziyet ve işkence gördüm ellerim arkadan kelepçeli vaziyette İstanbul Organize Suçlar Şubesinde şimdi diyorlar ya işkence yok. İşkence var İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla da tescillidir. İstanbul Organize Suçlar Şubesinin müdürleri ceza aldı basında tek bir tane haber olarak çıkmadı. Bana işkence yaptılar ve ceza aldılar. Sayın Başkan o mahkemede çok ilginç bir şey oldu. Bizi yargılayan heyet, polisleri teşhis için beni çağırdı, özellikle genç polisleri öne dizmişlerdi İstanbul Organize Şubenin Müdürleri de arkada saklanıyorlardı onları teşhis edeyim… heyet bana sorduğunda 15 kişi varmış dedi Sayın Başkan kimlerdi dedi burada gösterebilir misin? Ben dedim ki Sayın Başkanım bu öndeki polis arkadaşların dedim hiç biri yoktu şu arkada saklanan 2 müdür var ya emri de veren yaptıran da onlardı. Hayır dedi 15 kişi varmış dedim hatırlamıyorum ama bu dedim 2 müdürü net hatırlıyorum başlarında bunlar vardı. Bir sonraki celsede bu polislerden birkaç tanesi mahkemeye ifade veriyor. Diyor ki Semih Tufan Gülaltay bu soruşturma esnasında kesinlikle burada iddia edildiği gibi bize saldırmadı, bize küfretmedi, bize hakaret etmedi, kendisine yapılan işkenceyi örtbas etmek için müdürlerimizin talimatıyla size mahkeme dosyasında zabıtlara geçen ifadeleri söylüyorum Sayın Başkanım atfı cürüm değil. Müdürlerimizin talimatıyla yapılan işkenceyi örtbas etmek için gerçeği yansıtmayan tutanaklar tutulması emri bize verildi. Vicdanlı polisler söylüyor bunu. Bize diyor verilen emirle biz kendisinin bize hakaret ettiğini, bize saldırdığına dair tutanak tuttuk ve mahkemenin gerekçeli kararına Mahkeme Başkanı bunları aynen yazdırdı Sayın Başkanım. Şimdi aynı İstanbul Organize Suçlar Şubesi Esra Feride Gökçimen’e yalan ifadeler, yalan beyanlar, yalan teşhisler yaptırdığı gibi o silah kaçakçılık çetesini bana monte etmeye çalıştığı gibi 34 tane sahte evrak düzenlemiş Sayın Başkanım. Bunları tek tek avukatlarım çıkardı biz davacı olduk dedi ki evet örgüt bunlar, işte çete bunlar, devlet içinde örgüt var. Devlet içinde polisin içinde örgütler var, masum insanlara komplo kuruyorlar işte 34 tane sahte belge işte yalancı şahitler, işte yapılan komplolar Sayın Başkanım tam tamına 26 ay geçti İstanbul’un bir Cumhuriyet Savcısı var mı? Bilmiyorum. Varsa nerede? Ben ve avukatlarımın belgelerle, kanıtlarla, şahitlerle desteklediğimiz başvurumuza 26 aydır cevap vermedi. Yav şu basından 1 tane, 1 tane gazete polisin marifetleri hakkında neden yazı yazmaz? Yazamaz çünkü anlatıyor Bedirhan Şinal diyor ki Cumhuriyet Gazetesine bana patlayıcı attırdılar, gittim diyor bir gazetenin diyor yazı işleri müdürü polisin adamıydı gittim onun diyor makamında röportaj yaptım. Adam polis muhabiri değil. Polis ajanlığından yazı işleri müdürü olmuş, bir gazetenin yazı işleri müdürü. Bedirhan Şinal diyor ki efendim diyor filan gazetede haber çıkarttıracağız Sedat Peker’in üstüne yıkacağız sende ondan sonra dilekçe yazarsın gerçektende diyor gazetede haber çıktı. Bakın bakın Sayın Başkanım polisin ne marifetleri var Türkiye’de. Polis Türkiye’de istediği insanı idamlık yapabiliyor. Peki, aynı polis iktidar değiştiği zaman Sayın savcılara, size yapmayacak mı? Yapacak bakın göreceğiz, hiç istemem, sizin çoluğunuzun, çocuğunuzun benim çocuğumun yaşadığını yaşamasını istemem. Bunu ben gayet iyi niyetle ve uyarıcı bir şekilde söyledim dedim Sayın Başkanım, Sayın savcılar yarın sizinde başınıza gelecek bunlarla mücadele edin ben Semih Tufan Gülaltay olarak bir başıma bunlarla savaşıyorum mücadele ediyorum, siz daha fazlasını yaparsınız. Hayır, kimse kimseye atfı cürümde bulunmasın işte ben yaşadım, ben yaşadım ben kimseye atfı cürümde bulunu… var mı? Var polis içinde bütün Türkiye söylüyor, Türkiye’nin Başbakan’ı da polise tahkikat yaptıramıyor, İçişleri Bakanı da, savcılar nasıl yaptırsın? Bedirhan Şinal diyor ki İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi İstanbul emniyetinin doğrultusunda kararlar alıyor. Savcı bana böyle dedi, hakim bana böyle dedi, gizli celsede şöyle dedi. Yani bu çocuk aklıyla anlatıyor siz çocuk dediniz çocuktan al haberi anlatıyor burada daha da vahimi diyor ki

24

Page 25: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:25

bana cezaevinde ben cezaevindeyken diyor İstanbul Organize Şubenin ekibi geldi diyor biraz evvel söyledi. Ekibi geldi Semih Tufan Gülaltay’la ilgili benden diyor zorla ifade aldı. Güya Semih Tufan Gülaltay, Seyhun Zayim’in annesine 50 bin dolar göndermiş avukatıyla yok ben Seyhun Zayim’i tanımam burada tanıdım ama benim adım Cumhuriyet Gazetesine patlayıcı atılması olayına karıştırılması için adımı organize suçlar şubesi oraya monte ediyor. Yine aynı şekilde bu şahısların dosyasının birleşip buraya gelmesi için ki o günlerde Ergenekon iddianamesi yazılmış ben Ergenekon davasının tutuksuz sanığı olarak yargılanacağım için aynı zamanda 1 taşla 2 kuş vuruyor hem onların dosyasını buraya birleştiriyor, hem de benden intikam alıyor. Her şey aleni yazı yazan Emniyet Müdürü, ekibi gönderen Emniyet Müdürü Hüseyin Işıldak Organize Suçlar Şubesinin müdürü. İşte 5. Ağır Ceza Mahkemesinde ceza alan emniyet müdürleri Azmi Reyhan Aras, İbrahim Emre ayyuka çıktı bunların polis içerisinde örgütlü olduğu, çete olduğu bunların marifetleri ayyuka çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı neden bunlarla ilgili tahkikat yapmaz? Emniyetin birtakım hakimlere şantaj yaptığı, birtakım hakimleri takibe aldığı, birtakım avukatlarla, birtakım hakimlerin ilişkilerini kasete aldığı bunlar yazılıyor, çiziliyor, Türkiye’de Adalet Bakanı yok mu, İçişleri Bakanı yok mu, neden el koymazlar? Ben burada Muhterem heyetinizden talepte bulundum burada Esra Feride Gökçimen’in tek tek bütün telefon konuşmalarını size arz ettim ya dedim sen bir ev kadınıyım diyorsun senin bu emniyet müdürleriyle bu irtibatım nedir bu kadar telefon trafiği, bu nasıl bir kadındır devamlı emniyet müdürleriyle telefonda arabaya atlıyor buradan Ankara’ya gidiyor emniyet istihbaratın misafirhanesinde kalıyor baz istasyon kayıtlarını arz ettim. Arzsızca hepsini reddetti, hepsi mahkemenin belgelerindeki, mahkemenin istediği evraklar Sayın Başkanım hatta hatırlarsanız Sayın Başkan Köksal Şengün önce lafımı kesti efendim dedim müsaade edin, müsaade ettikten sonrada gerisi geldi. Kadın burada bir tanesine cevap veremedi. Kadına diyorum ki sen İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Azmi Reyhan Aras’la yasadışı dinleme yapmışsın işte telefon kayıtları üstelik bu dinleme CD’lerini 4 tane dinleme CD’sini İstanbul Organize Suçlar Şubesine Esra Feride Gökçimen götürüyor, bunları delil dosyasına koyuyorlar. Savcı Cuma Özdemir’de bu yasadışı delillerle bana iddianame yazıyor. 52 aydır tutukluyum Sayın Başkan iftiralarla, komplolarla Sayın Başkanım ya bu dehşet bir şey.”

Mahkeme Başkanı: “Bu dosyadan dolayı tutuklu değilsin ama değil mi?” Sanık Semih Tufan Gülaltay: “12 Ağır’daki dosya burayla ilgili yapıldı. Danıştay cinayetiyle

ilgili tutuklayamadıkları için beni avukatlarımın yaptığı icra işlemlerinden tutukluyum bu dosyanın iddianamesini yazan Sayın Zekeriya Öz beni çağırdığında dosyaya incelemişti. Dedim ki neden birleştirmediniz Sayın Savcım e dedi orda (1 kelime anlaşılmadı) bile yok dedi. Yani kayda değer bir şey yok ki dedi birleştireyim. O kayda değer olmayan dosyadan 52 aydır tutukluyum Sayın Başkanım ben Muhterem heyetinizin huzurunda Esra Feride Gökçimen’e dedim ki Aksaray’da filanca otelde buluşmuşsun, İstanbul Organize Suçlar Şubesinin Müdürüyle emniyet dışında görüşüyorsun, gizli dinleme yapıyorsun sen polisin ajanı mısın, bu aranızdaki ilişki nasıl bir örgütsel bağdır. Emniyet müdürü sana diyor ki Semih Tufan Gülaltay’ın yanındaki mimarı çağırın, konuşturun, tuzağa düşürün, kaydedin sen bunları diğer ortaklarında birlikte kayıt yapıyorsun bu nasıl bir örgütsel faaliyettir bunların hepsini hatırlarsanız Başkanım belgeleriyle, baz istasyon kayıtlarıyla hepsini önünüze koydum ve o celsenin sonunda Esra Feride Gökçimen’in yalancı tanıklık yaptığının ispatlı olduğu defalarca mahkeme huzurunda yasa açık tanıklık yapan insan yalan söyleyemez defalarca mahkemeye aldattığını belgeli bir şekilde yalan söylediğini ispatladım ve hakkında suç duyurusunda bulunmanızı talep ettim. Muhterem heyetiniz talebimi reddetti. Dünde burada Sayın Üye Hakim Haşıloğlu Bedirhan’a dedi ki niye söylemiyorsun dedi hangi polisler söyle dedi işlem yapacağız. Yine sizde söylediniz oğlum dediniz söyle işlem yapalım yani mahkeme onlardan da hesap sorar. Şimdi burada çocuk söyledi. Dedi ki benden dedi ifade alan dedi Sait Gök Başkomiser onu gönderen Organize Suçlar Şubesinin müdürü Hüseyin Işıldak işte diğer polisleri falan söyledi çok merak ediyorum

25

Page 26: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:26

Muhterem Heyetiniz bu sefer herhangi bir suç duyurusunda bulunacak mı? Bu kişiler yargı karşısına çıkartılacak mı? Bu işin gerçeği anlaşılacak mı? Niye çok dehşet bir şey söyledi. Şimdi bu gencin eline bomba veren organize şube bu gence şahıs şahsımın aleyhinde iftira atması için atfı cürümde bulunması için hücreye attırıyor. Daha Ergenekon davasıyla dosya birleşmemiş. Ergenekon davasından tutuklu olan kişilerin yanına verdiriyor. Şimdi Sayın Başkanım buraya cezaevine benim bir akrabam gelse tutuklansa tesadüf benim yanıma veremezler çünkü Ergenekon davası tutuklularına yanına başka bir suçtan tutuklu hiç kimseyi veremiyorlar. Peki, Edirne Cezaevinin Müdürü kimin talimatıyla Bedirhan Şinal’ı daha o zaman Ergenekon davasıyla birleşmemiş bu dosya kimin talimatıyla götürdü Ergenekon davasının tutuklularının yanına verdi? Hüseyin Görüm’den nasıl kaldı bir arada, tezgah mı hazırlanıyor, cezaevinin müdürleri polis ajanlığı mı yapıyor? Nitekim Silivri 1 nolu cezaevinin başgardiyanları ve müdürlerinin kendisine baskı yaptığını polisten kendisine haber getirdiğini burada söyledi bu çocuk. E biz 28 Şubat günü 4 nolu cezaevinden sevk edildik, getirildik 1 nolu cezaevine. Tecrit hücrelerine atıldık Sayın Başkan hücre cezasını sadece mahkeme verir yasada hapishane müdürünün haddi değildir hücre cezası vermek disiplin suçu işlerse kurul kararıyla o da 1 ayı geçmemek suretiyle verilebilir kurul kararıyla ki o da yargıya açıktır yargı kararlarlarına. Peki, kimi talimatıyla 19 kişi hücrelere konuldu? Belli ki polisin talimatıyla Silivri 1 nolu cezaevinin müdürleri bizleri tecrit hücrelerine koydu. Basın kimi yazıyor Mustafa Balbay hücreye atılmış, 4 aydır Mustafa Balbay hücreye atılmış. Semih Tufan Gülaltay hücreye atılmış diye yazan yok bizim hakkımız, hukukumuz yok biz gazeteci değiliz ya zaten Türkiye’de ocakçılık Türkiye’yi yıkıyor. Polis polisi korur, savcı savcıyı korur, hakim hakimi korur mesleki dayanışma bir müddet sonra bir bakarsınız ki Sayın Başkanım örgütsel dayanışma haline gelmiş. Meslektaşlarının işlediği suçları kapatan meslektaşlar bir müddet sonra örgütsel dayanışmaya alet olurlar. Bu Türkiye’de bu illet vardır. gazeteci gazeteciyi korur, varsa da yoksa da Tuncay Özkan, Mustafa Balbay efendim hücreye atılmışlar vah vah. Ee bizde aynı hücredeyiz bizim haklarımız bizde masumuz, bizde iftiraya uğradık hayır Sayın Başkanım Muhterem heyet ilerleyen günlerde ben mahkemenin ilk gününde söylediğim şeylerin gerçekleşeceğine inanıyorum Türkiye’de bir iktidar değişikliği olduğu gün, olduğu gün o gün ertesi günü polis saf değiştirecek şimdi oruç tutan, 5 vakit namaz kılan polislerin, akşam rakı masalarında oturduklarını herkes görecek hayretler içerisinde kalacak. Biz bu filmi defalarca gördük polis her iktidarın adamıdır ve yarın hedefte olanlar ilk sizlersiniz. Yarın ki iktidar sahipleri ilk sizi hedefe oturtturacak ve bu muameleyi polis üzerinden yapacaklar. O yüzden polis içerisindeki bu çetelerle bu örgütlerle savaşılmazsa Türkiye Cumhuriyeti bu bataktan kurtaramaz. Türkiye’de orgeneraller tutuklandı ama Mehmet Ağar’ın daha ifadesini alamadı kimse. Yıllardır Mehmet Ağar’ın yaptıkları ayyuka çıktı, Mehmet Ağar’la ilgili hiçbir mahkeme, hiçbir somut eyleme geçemedi. Bunu bırakın polis içerisinde trafikte hırslanıp adamı ayaklarından vuran polisi üstleri kurtarmak için çapa sarf ediyor. Niye o poliste konuşur. Herkes birbirini verir sonra çorap söküğü gibi gelir polis teşkilatında ne iğrençliklerin döndüğü, eroin sevkiyatlarının arkasında kimin olduğu, araziyi mafyasının arkasında kimin olduğu, çetelerin arkasında kimin olduğu, birçok faili meçhul cinayetlerin arkasında kimin olduğu ortaya çıkar.”

Mahkeme Başkanı: “Toparlayın sözlerinizi.”Sanık Semih Tufan Gülaltay: “Toparlayayım Sayın Başkanım. Sayın Başkanım Bedirhan

Şinal burada şahsımla ilgili çok somut şeyler ortaya koydu şahsıma iftira atılmıştır. Hiçbir surette tanışmadığım Seyhun Zayim’in annesine para gönderdiğime dair organize suçlar şubesinin görevlileri Bedirhan Şinal tutuklandıktan 8 ay sonra Edirne F tipi cezaevine giderek 8 ay sonra tahkikata benim adımı karıştırmışlardır. Bana iftira atmışlardır, belgelidir her şey Muhterem heyetinizin bu kişiler hakkında gerekli işlemi yaparak adli mercilere suç duyurusunda bulunmasını saygılarımla talep ediyorum.”

26

Page 27: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:27

Talep ve beyanların alınmasında bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Zeynep Küçük, Av. Çağan Özdemir, Av. Nihal Gündoğan, Av. Osman Aydın Şahin, Av. Burak Bekiroğlu ve Av. Ümit Şahin ile Danıştay Başkanlığı müdafii Av. Perihan Özcan’ın, ayrıca tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, Asım Demir ile tutuklu sanıklardan Hüseyin Görüm’ün rahatsızlığı nedeniyle salondan ayrıldığı anlaşıldı. Gelen avukatlar ve sanıklar huzurdaki yerlerine alındı.

Saatin 12:00 olduğu görüldü.Duruşmaya 13:00’e kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Daha önce verilen ara kararı uyarınca yazılan yazıların bir kısmına cevap verildiği

görüldü. Bunların okunmasına geçildi.Mahkeme Başkanı: "28.04.2011 tarihli 2011/254 değişik iş sayılı kararın 42 nolu ara

kararı gereği resen TİB başkanlığına yazılan yazıya ikmalen. 15.06.2011 tarihli 2011/392 değişik iş sayılı kararın 9-B nolu ara kararı gereği sanık Boğaç Kaan Murathan talebi üzerine TİB başkanlığına yazılan yazıya muameleten. Aynı tarihli kararın 21-B nolu ara kararı gereği resen TİB başkanlığına yazılan yazıya muameleten. Aynı kararın 4-B nolu ara kararı gereği sanık Fikret Emek’in talebi üzerine Genelkurmay Başkanlığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı tarihli kararın 4-B nolu ara kararı gereği ve ayrıca 03.06.2011 tarihli 2011/369 değişik iş sayılı kararın 28-B nolu ara kararı gereği sanık Fikret Emek’in talebi üzerine Genelkurmay Başkanlığına yazılan yazıya muameleten. 15.06.2011 tarihli 2011/392 değişik iş sayılı kararın 19 nolu ara kararı gereği Genelkurmay Başkanlığı askeri mahkemesine resen yazılan yazıya muameleten. 15.06.2011 tarihli 2011/392 değişik iş sayılı kararın 20-B nolu ara kararı gereği TİB başkanlığına yazılan yazı resen yazılan yazıya ikmalen. Aynı kararın 3-C-CC nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün talebi üzerine Dışişleri Bakanlığı güvenlik ve istihbarat genel müdür yardımcılığına yazılan yazıya ikmalen. 15.06.2011 tarihli 2011/392 değişik iş sayılı kararın 20-A nolu ara kararı gereği resen Turkcell İletişim Hizmetleri Müdürlüğüne yazılan yazıya muameleten. Aynı tarihli kararın 9-B nolu ara kararı gereği sanık Boğaç Kaan Murathan’ın talebi üzerine TİB Başkanlığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı kararın 3-A-AA nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün talebi üzerine CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cum Başsavcılığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı kararın 12 nolu ara kararı gereği resen Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan ve 2005, 2006, 2007, 2008 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a tüm Türkiye çapında suikast girişimleri olduğu yönünde yapılan tüm soruşturmaların Emniyet Genel Müdürlüğünce araştırılarak gönderilmesi için yazılan yazıya ikmalen cevap verildiği görüldü. Ayrıca Sanık Hayati Özcan’dan ele geçirilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ege Ordu komutanlığına ait gizli hizmet giderleri, gider örnekleri, ödenek bilançoları ve benzeri evrakların başbakanlık (1 kelime anlaşılmadı) kurulunca inceleme yapılarak verilen raporun ve ilgili klasörün gönderildiği. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimata ikmalen cevap verildiği. Mağdur tanıklar Mustafa Birden, Ayla Günenç, Ayfer Özdemir, Ahmet Çobanoğlu ile tanıklar Hamza Keleş ve Kamuran Erboğan’ın dinlendikleri beyanlarının alındığı mağdur tanık, mağdur tanıklar Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ahmet Çobanoğlu, Ayfer Özdemir ile Tanık Kamuran Erboğan’ın davaya katılmak istediklerini beyan ettikleri anlaşıldı. CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kendiliğinden mahkememize gönderdiği dosyanın mahkemenin 2008/209 esas sayılı dava dosyasında yargılanmakta olan bir kısım sanıkların cezaevinde yapmış oldukları telefon görüşmelerinin yer aldığı 3 adet CD ile yazışmaların yer aldığı belgeler soruşturma kapsamının soruşturma dosyasının kapsamlı olması ve iş yoğunluğundan dolayı diğer soruşturma klasörlerinin arasında kaldığından bir klasörün mahkemeye gönderildiğinin bildirildiği anlaşıldı. Buyurun Veli Bey.”

Sanık Veli Küçük söz istedi verildi: “Sayın Başkan Değerli üyeler, ben 44 aya yakındır tutuklu olarak bulunuyorum. 2009’un Mayıs ayında genel savunmamı yapmıştım ben. Bu

27

Page 28: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:28

savunmamda demiştim ki biraz yadırgandı gerçi ama devletin komplo kuracağına inanmıyordum demiştim. O sözüm biraz yadırgandı devlet komplo kurmaz oldu. Ben Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetin devletine demedim. Ben devletim diyen ne idiği artık kesinlikle ortaya çıkan devletliğe soyunan çetelerin komplosundan söz etmiştim. Devlet komplo kurmaz. Ama kendini devlet hissine kaptıran bazı psikopatların kurmuş olduğu örgütler güzel komplo kurarlar devletim diye maalesef Atatürk’ün cumhuriyetini kirletiyorlar. 2 gündür burada Bedirhan Şinal’ı dinliyoruz. Ben söylediklerinin tamamının doğru olduğuna inanıyorum vaktaki Yüzde 50’si doğruysa bile büyük bir felakettir. Türkiye cumhuriyeti bitmiştir. E yüzde 50’si doğruysa ki tamamının doğru olduğuna inanıyorum. Ha tarih buna kimse bunun hesabını vermese bile tarih verecek. Alman ne diyor Alman profesör. Tarihten Türkleri çıkarırsak tarih yazılamaz diyor. Türk hiçbir zaman ölmez. Asil Türk milleti her zaman payidar olacak her zaman devletini kuracak ve tarih soracak bunları Sayın Başkanım. Çok üzülüyorum gerçekten üzülüyorum. Böyle olmamalıydı. Canımızı kanımızı verdik biz bu vatan için. Bedirhan Şinal’ı dinledik. Çok üzüldüm. Üzüldüm ama bunlara hesap sorulmayışına da çok üzüldüm. Onlara hesap sorulmadı. Sorulamıyor. Sayın Başkanım 16 yaşındaki bir çocuğun beyanlarıyla molotof mudur nedir o kokteylin davasıyla birleştik 16 yaşındaki çocuğun. 20 yaşındaki bir çocuğun lafını mı dinleyeceğiz dendi. Ben 70’ine yaklaşmış birisiyim bir çocuğum. Herhalde 70 yaşına yaklaşan bir çocuğun lafı dinlenecek diye burada bazı şeyleri açıklayacağım. Sayın Başkan ben bu davada şu anda gelinen nokta 192. celse. Hala olmayan örgütün ve olmayan örgüte mal edilecek suçlar aranıyor. Bakın hala olmayan örgüte suç aranıyor. Yargıtay’ın verdiği kararda Yargıtay’ın Danıştay saldırısı failleri ile Ergenekoncu diye tutuklanan vatanperverler arasında ilişkinin olup olmadığının araştırılması istenmiş iken böyle dedi kararında Yargıtay 4 seneye yakındır burada Danıştay saldırısının sıfırdan yapılmasını yargılanmasını yapıyoruz. İlişki aranmıyor. Sıfırdan başladık biz. Ben şöyle düşünüyorum Sayın Başkanım bu herhalde son zamanda bir moda olan açılım var açılım diyorlar ya moda oldu Türk hukukundaki uygulaması açılımın böyle midir acaba diye düşünüyorum olmaması lazım. Hayır diyorum. Ben 44 ay oldu. 44 aydır ne suç işlediğimi bilmeden bakınız suç işlediğimi bilmiyorum. Suç ve suçumun ortaklarını da bilmiyorum. Bana söylenmedi. Bunlar söylenmiyor. Türk ordusunun emekli bir generali olmam nedeniyle esaretteyim tutukluyum. Başka hiçbir gerekçe ortaya konmuyor. Yargılanmak istiyorum. Bu da Türk hukukunda bir ilk. Beni yargılayın diye yalvaran bir sanığım. Mahkemeden yalvarıyorum beni yargılayın diyorum. Yargılanmıyorum. Ama 44 aydır içerideyim. Benim bu talebim nedense mahkemece kabul edilmiyor. Nasıl yargılanmadığımı da izah edeceğim ama öyle güzel mizansenler hazırlanıyor ki, bakın bir iddianamenin 20. sayfasında bir paragrafını okuyorum kısa. Diyor ki aynen Bedirhan Şinal’ın sözde, ananesi, ananesi ile Yüksel Özdoğan ile yapmış olduğu telefon görüşmesi 20. sayfaya iddianamenin geçmiş. Etrafındaki hiç kimseye güvenmemesini tembihlediği ve telefonu tekrar Yüksel’in aldığı ve bir süre konuştuktan sonra Yüksel’in ablan istiyor diyerek telefonu Fatma Melahat Zayim’e verdiği Fatma’nın Bedirhan’ın verdiği ifadede Bora Ballı’nın bir paket yolladığını söyleyip söylemediğini sorduğu. Bundan dolayı evin arandığını söylediği. Bedirhan’ın böyle bir şey söylemediğini söyledi. Fatma’nın tamam mı akıllı ol şey ne diyeceğim sana peki kim en baştaki kim Bedo. Sadece bir isim ver bana dediği. Bedirhan’ın en baştaki ben onu mektupta yazacağım dediği. Fatma’nın bir baş harfini de bana dediği. Bedirhan’ın o V ile başlıyor yok yok buradan değil o da cezaevinde Kandıra’da yatıyor dediği. Burada bu iddianameyi yazan savcı hemen buraya bir parantez açmış. Parantezin içini okuyorum. Parantezin içini okuyorum. Parantez, Kandıra F tipi cezaevinde tutuklu olarak bulunan Veli Küçük’ü işaret etmektedir. V dedi ya. Aynen şöyle diyor. Kandıra F tipi cezaevinde tutuklu olarak bulunan Veli Küçük’ü işaret etmektedir. Bu müthiş zekaya şapka çıkarılır. Aynı iddianamenin 22. sayfasında aynı iddianamenin şöyle diyor. Yine soruşturma esnasında iletişim tespit tutanaklarına yansıdığı şekliyle şüpheli Bedirhan Şinal’ın eylemin arkasında Kandıra’da yatan V’nin olduğundan bahsederek suça konu olayın Ergenekon

28

Page 29: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:29

terör örgütüyle irtibatlı olduğuna dair şifreli bilgi aktardığı. Tam şapka çıkarılacak bir beyan. Çok büyük bir zeka. Ve bu beyanla Sayın Başkanım bu beyanla bu dava birleşiyor. Çok üzülüyorum ve utanıyorum. Olay bu ve bundan dolayı biz şimdi örgütüz. Niye Ergenekon denilen olmayan örgüte bir suç arandı. Bomba dendi bilmem ne dendi Danıştay dendi sıfırdan aldık Danıştay baskınını tekrar başladık gene olmadı. Şimdi böyle molotoflar bilmem neler bunlarla uğraşacağız. Sayın Başkanım 30 Haziran şey düzeltiyorum 3 Haziran 2011 günü yani birkaç ay evvel. Duruşmada yaptığım savunmamda burada madde madde neyle suçlandığımı kendime sormuş ve yine her sorunun cevabını tarafımdan açıklaması yapılmıştır burada. Yapılan açıklamalarda doğru olmayan bir tek husus dahi yoktur. Olsaydı bana sorarlardı savcılar sorardı. Hal böyle iken esaretime hazırlanan iddianamenin o esaretim nedeniyle hazırlanan iddianamenin 919. sayfasındaki şahsımla ilgili konumum şu suçlanmam. Örgütteki konumu başlığıyla almış aynen şöyle diyor. Şüpheli Veli Küçük’ün Ergenekon terör örgütünün gizli üst düzey yapılanması ile gizli sivil yapılanması olan lobi bölümü arasında köprü elemanı olarak görev yaptığı. Köprü elemanı demek Ergenekon terör örgütünün hem üst yapılanmasını bilip bu yapılanmada alınan kararların uygulanmasının temini için Ergenekon terör örgütünün lobi yapılanmasına getirip uygulamasını sağlayan kişidir. Evet, öyle diyor. 919. sayfada. Benim suçum bu. Ben köprüyüm. Yukarıdan emir veriliyor. O emri alıyorum aşağıya veriyorum ve uygulamasını yapıyorum. Bu iddiaya göre ben sözde örgütün üstünü ve altını biliyorum. Üstümden gelen emir ve talimatları altıma iletiyorum ve koordine ile beraber uygulanmasını kontrolünü yapıyorum. Böyle diyor. Yine bu olmayan örgütün şemasının MİT tarafından yapıldı ve mahkemenize verildi diye savcılardan da belirtildi kamuya da basına da çıktı mahkemeniz de kabul etti. Üstü kapatıldı. Ancak mahkemeniz defaten talep edilmesine rağmen şemayı açıklamadığı gibi açıklanmaması kararı da alındı. Şimdi ben köprüyüm. Bütün örgütü biliyorum. Üstümden gelenleri alta alttan gelenleri üste koordineyi sağlıyorum her şeyi ama üstümde kim var bilmiyorum. Altımda kim var bilmiyorum. İddianamede Sayın Başkanım üstümden aldığım talimatlar neler olduğu belirtilmemiş yok. Ne talimat aldım. Üstümde olanların kimler olduğunu da gizli tutuluyor benden. Böyle bir yargılama olur mu? Israrla bunun açıklanmasını defaten talep etmeme rağmen bu açıklanmıyor bana. Ben yalvarıyorum mahkemeden ben bir sanık olarak beni yargılayın. Açıklayın. Çıkarın benim konuşmalarımı diye. Aldığım talimatları söyleyin diye yalvarıyorum. 3 Haziran 2011 tarihinde tarihli celsede yapmış olduğum savunmamın 8. sayfasında şemanın açıklanması talebinde bulundum ancak yine mahkeme dikkate almadı. Şu anda örgütün köprü elemanı olduğum, örgütün yapısını bildiği yukarıdan aldığı talimatları aşağıya bildirdiği ve uygulamasını yaptığı iddia edilen benim, ben bu iddialar çerçevesinde yargılamamın yapılmasını istiyorum. Yapılamıyor yargılanmıyorum. Beni yargılayın. Yine bu olmayan örgütün liderinin kim olduğunu söyleyen yok. Var, var. Şamil Tayyar denen bir kişi vardı. Bu kişi yazdığı kitapta ne dedi, ben dedi bir numarayı biliyorum. Gittim arabayla şunla şunla beraberdik. Gittik kapısına korna çaldık yukarıdan indi. Arabaya bindik. Beraber gittik. Şurada toplantı yaptık. Şamil Tayyar her şeyi biliyor. Yazdı bunları. Bunlar yazıldı belirtildiği halde nedense Şamil Tayyar’a bu kimsenin aklına gelmedi hala biz örgüt arıyoruz. Örgütün başını arıyoruz. Şamil Tayyar ben biliyorum diyor. Sayın Başkanım kısaca bu anlattıklarımın kısaca zaten fazla bir şey anlatmaya gerek yok. Konuşmalarımız pek bir şeye yaramıyor da ne söylesen söyle kendimiz dinliyoruz. Bu konuda bazı taleplerim var. Artık bu taleplerimi da hasseden istirham ediyorum hasseden. Bu taleplerim iddianamede örgütün köprü personeli olarak görev gördüm iddia edildiğine göre iddianameyi söylüyorum. Talimatları kimden veya kimlerden aldığımın, kimlere talimatları ulaştırdığımın bildirilmesini. Altığım ve verdiğim talimatların neler olduğunun aldığım ve verdiğim talimatların neler olduğunun. Örgüt elemanları ile yaptığım telefon görüşmeleri bu görüşmelerde aldığım ve verdiğim talimatların ne olduğu. Olup olmadığı. Görüşmeler yaptım ise baz istasyonları ile birlikte tarih ve sürelerini de belirterek tarafıma bildirilmesini. Bunlardan herhalde bir örgütten bir altı ile üstü ile bir telefon görüşmem

29

Page 30: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:30

vardır. Listede elinizde şu zaman şunla görüşmüşün deyin bana. İddia edilen örgütün liderinin kim olduğunun Mehmet Ener ile ilişkileri de dikkate alınarak Şamil Tayyar’ın tanık sıfatıyla mahkemeye çağırılarak kendisine sorulmasını ve dinlenmesini. 3.6.2011 günü mahkemenize vermiş olduğum savunma metninin bu taleplerim çerçevesinde bir kez daha incelenmesini. Örgüt elemanları ile ne zaman, nerede toplantılar yaptığımı. Savunmama ve yargılanmama esas olacak şekilde tarafıma bildirilmesini ve son madde alenen ve açık olarak yargılamamın yapılmasını istiyorum mahkemenizden yargılayın beni. Saygılar.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun Doğu Bey.”Sanık Veli Küçük: “Taleplerimle beraber bir suretini mahkemenize (1, 2 kelime

anlaşılmadı).”Mahkeme Başkanı: "Alalım onu.”Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi: “22 Mart 2008 günü yani gözaltına alınmamın

hemen ertesi sabahında İstanbul emniyetinden avukatım aracılığıyla milletime seslenmiştim. Ve hemen gözaltına alındığım ilk 24 saat içindeki tespitlerim o zaman Hürriyet, Milliyet, Vatan, Cumhuriyet, Sabah basının hemen hemen bütün gazeteleri tarafından verildi. Orada şunu belirttim. Türkiye Cumhuriyetine ve Türk ordusuna karşı bir operasyon yürütülmektedir. Bu operasyonun 1 nolu hedefi Türk Silahlı Kuvvetleridir. Sebebi de bu bir Türkiye’yi bölme operasyonudur. Atatürk’le Kurtuluş Savaşı ile kurduğumuz cumhuriyeti yıkma operasyonudur ve bu bir zorla, kuvvetle, güçle uygulanmaktadır. Bunun başarılması için milli gücün etkisiz hale getirilmesi yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkisiz hale getirilmesi gerekir Türkiye’yi bölmek için ve cumhuriyeti yıkmak için. Açıklamamın özü buydu. Daha sonra emniyet ifadem, savcılık ifadem, mahkemede verdiğim ifadem hepsinin merkezinde bu tespit bulunmaktadır. Yalnız benim savunmamın özü Türkiye’nin, Türk milletinin ve vatanımızın bir tehdit ile karşı karşıya olduğu, bu tehdidin merkezinin Amerika Birleşik Devletleri olduğu ve bu tehdidi göğüsleyecek Türk Silahlı Kuvvetleri, İşçi Partisi yurtsever güçler diğer milli kuvvetlerin bastırılarak, ezilerek bunun uygulandığı. Benim savunmamın özü budur. Tabi bunları ben afaki ifade etmedim. Hepsini kanıtlarıyla yani Amerika merkezli kanıtlarıyla 5 Temmuz 2007 günü oval ofiste Tayyip Erdoğan’a Amerika başkanı Bush’un Amerika Ergenekon operasyonunun düğmesine basıyor talimatıyla başladığını. Bunu ifade eden Fehmi Koru. Tayyip Erdoğan’ın bir reddi, inkarı yok. Kaldı ki Tayyip Erdoğan 36 yerde ben Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım diyor yani ben Amerikan devletinin hiyerarşisi içinde bir sorumluluk görev yapıyorum. Büyük Ortadoğu Projesi ne? Amerikan devletinin bir projesi. Pentagon’un, CIA’nın Amerikan Dışişleri Bakanlığının projesi. Bugün Başbakan koltuğunda oturan zat 36 yerde ben diyor Amerikan devletinin proje görevlisiyim. İspatlar meydanda kendi ağzıyla. Şimdi geldiğimiz bu noktada benim bu tespitimin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner tarafından doğrulandığını görüyoruz. Çünkü ben bu tespitleri ifade ederken mahkemede o zaman Başkan Köksal Şengün hayır efendim Türk ordusu burada suçlanmıyor veya savcılar biz Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almıyoruz demişlerdi. Bizde ısrarla şunu söyledik. Hayır, siz Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Türkiye’ye karşı bir operasyon yürütüyorsunuz ve bu operasyonla Türkiye bugün bölünmüştür. Herkes bunu görüyor. Şimdi bakın ne ortaya çıktı? Orgeneral Koşaner çok özlü bir veda mektubu yayınladı. Bu veda mektubunda ne diyor? Hukuk ve vicdana aykırı tutuklamalar yapılmaktadır Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına karşı. Hukuk ve vicdana aykırı tutuklamalar. Kim yapıyor bu tutuklamaları? Türk ordusu bir suç teşkilatı gibi gösterilmektedir. Kim Türk ordusunu bir suç teşkilatı gibi göstermektedir iddianamelerinde ve kararlarında? Türk Silahlı Kuvvetlerinin terfilerine bu yoldan müdahaleler yapılmaktadır. Bu müdahaleleri kimler yapmaktadır? Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı millet Türk milleti kışkırtılmaktadır. Bu ifadelerin hepsi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner’e aittir. Ben, benim ifadelerim değil. Tabi ben bunu 3 yıldır burada anlatıyorum. Ama şimdi bizzat Orgeneral Işık Koşaner Genelkurmay Başkanı bu tespitleri yapmaktadır ve son madde yine Işık Koşaner bizim yetkili merciiler nezdinde yaptığımız

30

Page 31: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:31

girişimler ve çabalara rağmen yani kimdir muhatabı hükümet koltuğunda oturanlar ve Çankaya’da oturan zat. Bu girişimlerimize rağmen Türk ordusuna karşı yürütülen bu kışkırtma, suç teşkilatı olarak gösterme, terfilere müdahale, tutuklamalar devam etmektedir. Yani burada da yürütmeyi göstermektedir. Işık Koşaner’in bu veda mektubu anlaşılmak istenmedi gafiller ve hainler bunu sıradan bir mektup gibi göstermek istediler. Anlamak istemediler. Çünkü anlarlarsa durum vahim. Bu bir suç duyurusudur. Suçlar şunlar, Orgeneral Işık Koşaner’in saptadığı suçlar. 1, hukuka ve vicdana aykırı tutuklamalar eylem. Bakın eylem ifade ediyor. Eylem bunlar afaki suçlamalar değil. Eylemi tanımlıyor suçu tanımlıyor. 2, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terfilerine karşı yasadışı müdahalede bulunmak. Bu da bir suç eylemi. 3, Türk Silahlı Kuvvetlerini bir suç teşkilatı gibi göstermek. Bu da bir suç eylemi. 4, Türk milletini kendi silahlı kuvvetine karşı kışkırtmak. Bu da bir suç. 5, Genelkurmay Başkanının görev ve sorumluluğunu yerine getirmesini engellemek. Bu da bir suç. Peki suçlular kim Sayın hakimler, suçlular kim Sayın hakimler?”

Mahkeme Başkanı: "Doğu Bey bu görüşlere katılmak mümkün değil.”Sanık Doğu Perinçek: “Efendim?”Mahkeme Başkanı: "Türk Silahlı Kuvvetleri hepimizin ordusu.”Sanık Doğu Perinçek: “Sizin görüşünüz.”Mahkeme Başkanı: "Yani bu yorumlarınıza katılmıyorum bunu da belirtmek istiyorum.”Sanık Doğu Perinçek: “Ben, ben efendim kendi savunmamı yapıyorum. Kendi

savunmamın ve tespitlerimin 3 yıldır ki tespi…”Mahkeme Başkanı: "Efendim dava, anladım dava dosya kapsamı ve isnat edilen suçlarla

sınırlı. Bunun dışında başka bir yorum getirmeyin.”Sanık Doğu Perinçek: “Şimdi efendim bakın ben savunmada ne dediysem bugün

Orgeneral Koşaner doğruluyor. Ben buraya tanık olarak çağırmıyorum. Zaten tanıklığını yapmış. Orgeneral Koşaner’in bu davadaki tanıklığını size sunuyorum, sunuyorum. Suçlular, hukuka ve vicdana aykırı tutuklamaları yapanlar suçlu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin terfilerine bu yasadışı tutuklamalar yoluyla müdahale edenler suçlu. Türk Silahlı Kuvvetlerini bir suç teşkilatı olarak gösterenler suçlu. Milleti TSK’ya karşı kışkırtanlar suçlu. Bütün bu uygulamaları yapılan girişimlere rağmen önlemeyen yetkili makamlar yani Genelkurmay Başkanının muhatapları olan Başbakan ve Cumhurbaşkanı koltuğunda oturanlar suçlu. Bu da bir iddianame. Bakın çok açık bir iddianame suçluların ve suçun çok net Ergenekon davası iddianameleri gibi değil. Net açık deliller gösterilerek, eylemler gösterilerek tanımlandığı bir iddianame ve bu iddianame bizim iddianamemizi doğruluyor. Benim burada 4 yıldır emniyet ifademden başlayarak ve o demin bahsettiğim 22 Mart sabahı milletime açıkladığım iddianameden başlayarak ifade ettiğim her şey burada doğrulanmaktadır. Ha bununla da kalmıyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit korami… Oramiral onlarda birer mesaj yayınlıyor ve hatta emir diyerek yayınlıyorlar. Son emrimizdir diyerek bütün bu tespitleri yani Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülen operasyon suçlular suç eylemleri oralarda da tanımlanmaktadır. Bir namuslu, bir vicdanlı ve bir milletine bağlı insan düşünemiyorum bu açıklamalar karşısında bilincinde bir titreşim olmasın, vicdanında bir titreşim olmasın. Düşünemiyorum. Bunlar sıradan insanların açıklamaları değildir ve Aydınlıkta çıkan haberlerde bunun kurum adına yapıldığı, Türk Silahlı Kuvvetleri adına yapılan açıklamalar olduğu, kurumun tümünü temsil ettiği bir haftadan beri sürekli ifade edilmektedir. Şimdi bakın ben emniyette ifade verdim savcılıkta huzurda. Tek bir kelimemden ve tek bir harften dönmedim. Bir tek Türkçe’de bulunan yumuşak G’nin üzerinde bulunan bir şapka var ya o şapkadan bile dönmedim harfi bırakın. Ü’nün üzerindeki 2 noktadan dönmedim. Ne söylediysem hepsini kabul ettim. 16 bin civarında partimize, partimizde yapılan dinlemeler şahsımla ilgili dinlemeler bütün bu dinlemelere sahip çıktım. Hepsinin sorumluluğunu taşıdığımı ifade ettim. Hiçbirinden kaçmadım. Hepsinin arkasında durdum. Çünkü hepsi bizim gurur, iftihar kaynaklarımız ve yine partimizde bulunan 1076 genel merkezde 1076 adet CD efendim DVD diğer belgeler kanıtlar dosyalar hepsine sahip

31

Page 32: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:32

çıktım. Hiçbirine efendim bu şöyledir bu böyledir hukuktur hayır hepsine sahip çıktım ve bugün huzur içindeyim. Benim 4 yıl önce söylediklerimi Türk Silahlı Kuvvetlerinin sorumlu komutanları Genelkurmay Başkanları kuvvet komutanları 4 yıl önce söylediklerimin aynısını ifade etmektedirler. Bir huzur içindeyim. Hakikatin cephesinde olmaktan bu hakikati milletine açıkça dürüst olarak en başından ifade etmekten sorumluluğunu yerine getirmiş bir insan olarak huzur içindeyim İşçi Partisi genel başkanı olarak. Şimdi bunu savunma kanıtım olarak size sunuyorum. Sizi hiç mi etkilemiyor kuvvet komutanları, Genelkurmay Başkanları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bize bir operasyon yapılıyor biz hedef alınıyoruz düşman bizi.”

Mahkeme Başkanı: "Doğu Bey, Doğu Bey sesinizi sözünüzü kesmek istemiyorum ama mahkememizi töhmet altında bırakıcı, saygınlığını yitirici anlamdaki şeyler söylemeyin.”

Sanık Doğu Perinçek: “Öyle bir şey söylemedim ki. Niye alınıyorsunuz?”Mahkeme Başkanı: "Hiç mi vicdan yani bizim mahkememize hitaben birtakım şeyler

söylüyorsunuz biraz önce söylediniz.”Sanık Doğu Perinçek: “Şimdi efendim şimdi efendim.”Mahkeme Başkanı: "Yani onu hatırlatmak istiyorum ona göre konuşmanızda fayda var.”Sanık Doğu Perinçek: “Efendim sizi hiç, sizi hiç etkilemiyor mu bir sanık bunu söyleyince.”Mahkeme Başkanı: "Ya buradaki dava hukuki bir dava.”Sanık Doğu Perinçek: “Benim amacım sizi etkilemek.”Mahkeme Başkanı: "Hukuki bir dava, dosyadaki delillerle sınırlı, iddialarla sınırlı.”Sanık Doğu Perinçek: “Efendim buradaki dava bir siyasi dava. Buradaki dava bir

operasyon. Türkiye’ye karşı bir operasyon yürütülmektedir bu davanın özü budur. Bunu herkes görmektedir.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim, efendim katılmıyoruz, katılmıyoruz bu siyasi bir dava değil bu hukuki bir dava.”

Sanık Doğu Perinçek: “Katılmayın ama siz benimle tartışamazsınız. Bakın tartışmaya giriyorsunuz. Dünde aynı şeyleri yapıyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim siz mahkeme heyetine karşı.”Sanık Doğu Perinçek: “Hakimler taraf… siz taraflıysa”Mahkeme Başkanı: "Mahkeme heyetine karşı.”Sanık Doğu Perinçek: “Hayır.”Mahkeme Başkanı: "Töhmet altında bırakıcı şeyler söylüyorsunuz.”Sanık Doğu Perinçek: “Hayır efendim sizin.”Mahkeme Başkanı: "Ben o nedenle müdahale ettim.”Sanık Doğu Perinçek: “Siz kendi kendinizi.”Mahkeme Başkanı: "Yoksa deminden beri müdahale etmiyorum.”Sanık Doğu Perinçek: “Bakın sakin olun siz kendi kendinizi töhmet altında bırakıyorsunuz.

Ben sizlik bir şey söylemedim.”Mahkeme Başkanı: "Efendim sizin biraz önce dediklerinizi duymuşsunuz herhalde.”Sanık Doğu Perinçek: “Ben sizi bir göreve davet ediyorum. Ben sizi bir göreve davet

ediyorum göreve, göreve.”Mahkeme Başkanı: "Biz görevimizi yapıyoruz efendim. Kanunlar dairesinde görevimizi

yapıyoruz.”Sanık Doğu Perinçek: “Sorumluluğa davet ediyorum. Tamam, tamam.”Mahkeme Başkanı: "Vicdanımızda rahat.”Sanık Doğu Perinçek: “Evet. Göreve davet ediyorum ve bu göreve davetin somut ifadesi

olarak tahliyemi talep ediyorum.”Mahkeme Başkanı: "Buyurun. Buyurun Bayram Bey.”Sanık Bayram Demir söz istedi verildi: “Sayın Başkanım 3 yıldır suçsuz olduğumuzu 3

yıldır Cumhuriyet gazetesine atılan molotofu bizim atmadığımızı ve attırmadığımızı her fırsatta

32

Page 33: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:33

dile getiriyoruz. Sade dile getirmekle kalmıyoruz. Yapmadığımıza yaptırmadığımıza dair belgeler sunduk mahkemelere deliller sunduk mahkemelere şahitler gösterdik. Yani 1 tane, 2 tane, 3 tane 5 tanede değil yüzlerce şahit gösterdik. Ama bu şahitler ne hikmetse dinlenmedi. Bu belgeler bu deliller dikkate alınmadı ve 3 yıldır suçsuz günahsız hiç yapmadığımız bir suçun cezasını yatıyoruz. 3 yıldır bizim söylediklerimizi belgelerle, delillerle, şahitlerle ispatladığımıza inandığımız ve dünde Bedirhan Şinal’ın bu eylemin nasıl planlandığını, kime planlandığını, niçin planlandığını itiraf etmesiyle de daha da gün yüzüne çıkmıştır Sayın Başkanım. Yani burada atılan bir molotof ve üzerimize kalmış bir molotof. Hiç haberimiz olmayan bir eylem. Üstelik de ben bunu kimle planladığım iddia ediliyor ve bunu iddia eden bir cumhuriyet savcısı. Boğaç Kaan Murathan ile biz bunu planladığımız iddia ediliyor. Boğaç Kaan Murathan ile planladığımız iddia ediliyor ve iddianame hazırlıyor Sayın savcı. Boğaç Kaan Murathan’ı C Bayrampaşa C7 koğuşunda gösteriyor. Evet, ben Seyhun Zayim, Bora Ballı C27 koğuşunda kaldık. Ama ben Boğaç Kaan Murathan’ı hayatımın hiçbir evresinde görmedim. Üstelik bu iddianameyi hazırlayan Sayın cumhuriyet savcısı, Boğaç Kaan Murathan’ı C7’de gösteriyor ki Bayrampaşa’da zaten böyle bir koğuş yok. E madem Boğaç Kaan Murathan C7’de biz C27’deyiz Boğaç Kaan Murathan ile ben bu eylemi nasıl planlıyorum, nasıl suç ortağı oluyorum, nasıl böyle bir eylem planlayıp Bora Ballı’ya böyle bir şey söyleyebiliyorum? Bora Ballı burada. İfadelerinde, dilekçelerinde her fırsatta benden böyle bir talimat almadığını benden böyle bir şey duymadığını defaten defaten defaten söyledi Sayın Başkanım. Yani suçsuz olduğumuzu daha nasıl ispatlayacağız ben daha bir yol bulamıyorum. Delilse delil sunduk. Şahitse şahit sunduk. Belge ise belge sunduk. Sadece Bedirhan Şinal’ın söylemlerinden dolayı eğer bu kadar kaldıysak e dün Bedirhan Şinal da bu filimin bu eylemin nasıl olduğunu çok açık yüreklilikle çok net bir şekilde anlattı. Artık bu saatten sonra bizim burada bırakın 1 gün 1 ay artık 1 saat dahi tutuklu kalmamız zulümdür Sayın Başkanım. Bu zulmü de devlet yapmış olur bize. Yüce mahkemeler vatandaşına zulüm yapmak için değildir. Zulümden kurtarmak için vardır. Bizde uğramış olduğumuz bu zulümden size sığınıyoruz. Şu mübarek günü gerçekten size sığınıyoruz Sayın Başkanım yani 3 senedir zulüm gördüğümüze dün artık yani vicdanen buna kanaat getiriyorduk ama artık hiç kimsenin kafasında bir şey kalmadığına sonsuz inancımız oluştu. Yok, böyle bir şey zaten yapmadığımız ortadaydı. Bir de Sayın Başkanım artık hukuken şeyle değil mantıken düşündüğümüz zaman bir molotof atmanın Türk Ceza Kanunundaki cezası ne? Dün akşam ona bakıyorum 1 ile 3 yıl arasında yargılanır diyor. Atmak ve attırmak. Ben, Seyhun, Bora veya Boğaç bu işi yaptırmış olsaydık veya dördümüzden biri adam gibi çıkıp evet bu işi ben yaptırdım derdi. Ben yaptırmış olsam adam gibi çıkıp evet ben yaptırdım cezası ne bunun yatar çıkardım. Şimdiye 5 molotof cezası yatmış çıkmıştım ben. E ben enayi miyim ki aptal mıyım ki yapmadığım bir suçu yaptım diyeyim de 2 ay, 3 ay, 5 ay yatayım çıkayım ve üstüme de molotof cezası alayım. Ama bu olayda yapmadığım şu olayda üzerimize atılmış bu suçtan idam cezası da verseniz biz bu işi yapmadık Sayın Başkanım. Bu işin hiçbir yerinde yokuz. Bırakın eylem yapmayı yaptırmayı yani bu olayda biz fikir suçlusu bile değiliz. Aklımıza bile gelmemiş böyle bir eylem. Ama yaptıranların yapanların suçunu biz çekiyoruz. Dün iddianameyi okurken Eyüp Belediye Başkanı Sayın Ahmet Genç ile ilgili bir söz geçti orada Sayın Başkanım. Yani Ahmet Genç’e yönelik eylem planladıklarımız iddianamede geçiyor. Ahmet Genç 3 dönemdir ilçemizin yani Eyüp Sultan’ın belediye başkanıdır. Kendisini siyaseten tanırız. Nereli olduğunu, siyasi düşüncelerini, nerede oturduğunu, neler yaptığını bunları hep biliriz. İddianamede benimde inşaat şirketim olduğu için Ahmet Genç’te benim işlerimi engellediği için böyle bir eylem yapacağımızdan bahsediliyor. Yani bu çok basit bir şey. Polis bunu yapamaz mıydı? İstanbul Ticaret Odasına bir yazı yazıp benim böyle bir şirketimin olup olmadığını alıp bu dosyaya koyamaz mıydı? Sayın Başkanım Ahmet Genç’e gidiliyor. Ahmet Genç’e soruluyor. Yani diyorlar senin Bayram Demir ile herhangi bir problemin herhangi bir şeyin var mı? Ya da Bayram Demir seni herhangi bir tehdit falan şeyi var mı? Sayın Ahmet Genç’in aynen ifadesi ben kendisini

33

Page 34: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:34

tanırım, ailesini tanırım o arkadaşın bana yönelik bir art niyeti olamaz. Aynen ifadesi bu. Ve polis Sayın Ahmet Genç’in ifadesini alıp bu dosyaya koymuyor. Onun için dün Bedirhan Şinal’ın söyledikleri artık benim yani polise karşı bir şeyim olmamasına rağmen kafamda netleşiyor. Yani Ahmet Genç’in o ifadesi bana yaradığı için alıp şu önünüzdeki dosyaya koymuyor. Ama Ahmet Genç’in ifadesi bu aynı. Yani dün iddianamede yani böyle bir şey yok mümkün değil de söylediği için söylüyorum. Sayın Başkanım yani söyleyecek pek bir şeyde yok. Yani her şey dosyada mevcut önünüzde ve Bedirhan Şinal dün her şeyi açık yüreklilikle de itiraf etti. Yani artık daha ne söylenebilir, ne söylememiz gerekir? Takdir sizde ve Yüce heyetinizde yani bizim daha artık diyecek hiçbir şeyimiz yok ama ben şunu tekrar üstüne basarak söylüyorum. Atılan Cumhuriyet gazetesine atılan molotof olayının biz fikir suçlusu bile değiliz Sayın Başkanım. Yaptıranın ve yapanların suçunu biz çektik, biz yaşıyoruz. Ama dünkü Bedirhan Şinal’ın söylediklerinden dolayı da artık bu saatten sonra yani bugüne kadar yapılan zulme son vermenizi talep ediyorum Sayın Başkanım. Tahliyemi talep ediyorum saygılar.”

Mahkeme Başkanı: "Mahkememiz kimseye zulmetmez. Buyurun.”Sanık Bora Ballı söz istedi verildi: “Sayın Başkanım Saygıdeğer Üyeler, sizi ve Yüce

heyetinizi saygıyla selamlarım. Sayın Başkanım Haziran ayında Yüce mahkeme tarafından taleplerin alındığı geçen duruşmada ben hakkımdaki iddiaların tamamıyla asılsız olduğunu delilleri ile ispatları ile birlikte Yüce mahkemeye arz etmiştim. Bu delillerin hemen hepsi de soruşturma aşamasında dosyaya giren adli ve resmi mercilerin çalışması sonucu ortaya çıkmış olan belgeler resmi belgeler Sayın Başkanım. Yine bu deliller ki masumiyetimi hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamış oldu. Zira suçsuzluğumun Yüce mahkeme tarafından anlaşılmadığı gibi bir şüphemde bulunmamaktadır. Bu sebepten dolayıdır ki benim suçsuz olduğumu alenen ispat eden delilleri tekrar tekrar dile getirerek kıymetli vaktinizi harcamak gibi bir niyetimde yoktur. Sayın Başkanım dün burada hepimiz Bedirhan Şinal’ın beyanlarını dinledik. Eğer ben bu beyanlara şahit olmasaydım, kulaklarımla duymasaydım bugün huzurunuza çıkıp şöyle söyleyecektim size. Bir kişinin beyanı gerçek dışı olduğu delillerle ispatlandığı halde tamamının gerçek dışı olduğu hiçbir kısmının gerçekleri yansıtmadığı delillerle ispatlandığı halde bu kadar insanın aileleriyle birlikte hayatlarının, hayallerinin, özgürlüklerinin, aile saadetlerinin, işlerinin, tahsil hayatlarının ellerinden alınmasına yetmekte midir diyecektim. Öyle ya hakkımda Bedirhan Şinal’ın beyanlarından başka çünkü hiçbir delil bulunmamakta dosyada. Ancak dün gördük ki bu beyanların sahibi olan Bedirhan Şinal vicdani sorumluluğu gereği olsa gerek beyanlarının doğru olmadığını Yüce mahkeme huzurunda ikrar etmiştir Sayın Başkanım. Şimdi ortada şöyle bir ikilem var Sayın Başkanım şöyle bir açmaz var. Daha doğrusu Yüce mahkemenin önünde ve bizim önümüzde şöyle bir seçenek var. Eğer önceki süreçte olduğu gibi Bedirhan Şinal’ın her beyanına itibar edilecekse ki öyle olmuştur. Bedirhan Şinal demiştir ki bana bu işi bu insanlar yaptırmıştır. Ya da kendisinin söylediği şekliyle öyle söylettirilmiştir Bedirhan Şinal’a,. azmettirilmiştir Bedirhan Şinal böyle söylemesi için. Bu insanlar yaptırdı demiştir bir sürü insan gözaltına alınmıştır. Daha sonra insanlar kendi beyanlarına göre de kendi beyanlarından da anlaşılacağı şekliyle beğenilmemiş. Yani biz bunları nasıl savcının karşısına çıkartalım nasıl hakimin karşısına çıkartalım bize gülerler gibi bir düşünceyle olsa gerek dem… demiş ki Bedirhan Şinal bu insanlar değildi bana bunu yaptıranlar ben olayın heyecanı ile söyledim. Beyanları aynen bu şekildedir dosyada mevcuttur. Daha sonra bizim üzerimize ifade verdirilmiş. Biz alınmışız tutuklanmışız Sayın Başkanım, ben ve huzurdaki diğer sanıklar. Daha sonra Bedirhan Şinal’a dedirtilmiş ki Yüce mahkeme huzurunda bu eylem Ergenekon terör örgütünün hedef ve amaçları doğrultusunda bana işlettirilmiştir. Çocuk ya, yani kimsenin de aklına sormak gelmemiş nedir bu Ergenekon terör örgütünün hedef ve amaçları. Ben şahsen bilmiyorum. 27 yaşındayım, üniversite öğrencisiyim, gündemi takip eden bir insanım, elimden geldiği kadar okumaya çalışan bir insanım. Ben henüz vakıf değilim Ergenekon terör örgütünün hedef ve amaçlarına. Bilmiyorum yani. Cehaletimden olsa gerek. Kimse Bedirhan Şinal’a

34

Page 35: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:35

sormamış Sayın Başkanım. Nedir bu Ergenekon terör örgütünün hedef ve amaçları. Senin yaptığın eylemin bu hedef ve amaçlar içerisindeki yeri nedir nasıl bir yer teşkil etmektedir diye kimse sormamış. Ha öyle mi denmiş Yüce mahkemenin yürütmekte olduğu yargılama ile birleştirilmesine karar verilmiş. Yani bugüne kadar Bedirhan’ın söylediği her şeye itimat edilmiş oluyor Sayın Başkanım hukuki şeyi bu. Hukuki karşılığı bu. Şimdi ortada şöyle bir durum var eğer Bedirhan Şinal’ın bugüne kadar olduğu gibi her beyanına itibar edilecekse Sayın Başkanım dünkü beyanlarına da itibar edilmesi gerekir ki bu beyanları benim masumiyetimi kanıtlamaktadır kendi ikrar etmektedir çünkü. Yok eğer bu beyanlarının bir kısmına itibar edilecekse ve bu tercih yapılırken göz önünde bulundurulan kriter hukuk olacaksa Sayın Başkanım, dünkü beyanlarına itibar edilmelidir zira dünkü beyanlarının delilleri dosyada mevcuttur. Dün Sayın üye hakim tarafından Bedirhan Şinal’a soruldu. Bedirhan sana ne oldu? Hani sana ne oldu da sen beyanlarını değiştirdin diye. Ben şununda sorulmasını isterdim Sayın Başkanım, tutanaklar önünüzdedir Yüce mahkemenin önündedir. Bedirhan Şinal 12 Ağır Ceza Mahkemesinde görülen gizli oturumda şöyle bir beyanda bulunuyor sizde dün okumuştunuz Sayın Başkanım. Diyor ki, ben emniyette kimsenin adamı değilim. Daha sonra Yüce mahkemede görülen 22.04.2011 tarihli duruşmada savunmasında gene taleplerin alındığı bir duruşmada diyor ki, aynen Bedirhan Şinal’ın beyan ve tutanaklarını okuyorum. Sayın Başkan ve üyeler, ben 12 Ağır Cezadaki celselerde söyledim burada da tekrarlıyorum altını çizerek. Bu kişilerin yani bizlerin iddia ettikleri iddia edecekleri. Benim üzerimden kendilerine komplo kurulduğu saçmalığı kesinlikle gerçekdışıdır ve kendi uydurmalarıdır diyor Bedirhan Şinal. Daha sonraki bir beyanında gene tutanaklarda mevcuttur bu tam anlamıyla tutanaktan söylemeyeceğim ama hepiniz hatırlarsınız dün Sayın hakimde okumuştu. Diyor ki ben yaşadığım müddetçe bu işi polislerin üzerine yıkamayacaklar. Oldukça duygusal sayılabilecek bir beyanda bulunuyor. Yani mevzu bahis Türk polisi olduğu zaman hepimizin elbette bir duygusal tarafı olur da bu gerçekten oldukça aşırı bir duygusallık. Yalnız şurada göz önünde bulundurulması gereken bir şey var Sayın Başkanım. Bedirhan Şinal ben emniyette kimsenin adamı değilim dediği tarihten önce benim ya da huzurdaki diğer sanıkların ya da müdafilerinin Bedirhan Şinal emniyette falancanın adamıdır ya da herhangi birinin adamıdır diye bir beyanı olmadı. Bedirhan bunu durup dururken söyledi. Gene 22.04.2011 tarihli duruşmada dediği benim üzerimden kendilerine komplo kurulduğu saçmalığı gerçekdışıdır beyanına da bakılırsa, bu tarihe kadar kimse tutanaklar mevcuttur kimse Bedirhan Şinal’a karşı ya da Yüce mahkemenin huzurunda bizim bize Bedirhan Şinal üzerinden komplo kuruluyor diye bir beyanda da bulunmadı. Bedirhan Şinal bunu da tamamen kendisi yani birden bire söyledi. Herhangi bir şeye reaksiyon olarak değil yani. Son olarak zaten o beyanın artık bir şey sebep belirtmekte imkansız yani ben yaşadığım müddetçe bu olay polislerin üzerine kalamayacak. Yani Sayın Başkanım şunu ben merak ediyorum. Bu olayın azmettiricisi olarak emniyetin suçlanması emniyetin ortaya çıkması hukuken ya da manevi anlamda bana nasıl bir fayda sağlayabilir ki? Diğer sanıklara nasıl bir fayda sağlayabilir? Bizim suçsuz olduğumuz benim ve diğer sanıkların suçsuz olduğu zaten bu dosyada ayan beyan ortada. Gün gibi ortada Sayın başkanım. Hakkımızdaki beyanların kendi hakkımdaki beyanların hiçbirinin gerçekleri yansıtmadığı ortada. Ki az öncede arz etmiş olduğum gibi bu beyanların sahibi şimdi diyor ki bu beyanlar gerçekdışıdır. Bana bu beyanlar verdirilmiştir. Polisin üzerine kalsa bunun bana ne tür bir avantajı var. Ki biz polis düşmanı insanlar değiliz. Yargılanan insanların kimliklerine baktığınız zaman hepsi milliyetçi, vatanını milletini seven insanlar. Hayatlarında en az bir kere polise uzanan eller kırılsın demiş insanlar. Polis düşmanı falanda değiliz yani. Kimse değil. Ha elbette ben şunu şahsen isterim emniyetin içerisinde yuvalanmış bir kısım kötü niyetli kişiler varsa ve bu insanların hazırladığı bir komplo sonucu ben buradaysam elbette bunun soruşturmasını bu insanların cezalandırılmasını isterim. Sayın Başkanım dün Bedirhan Şinal’ın çocuk olduğundan bahsedildi bazı ithamlarda bulundu Bedirhan Şinal. Haklılık payı vardır yapılan itiraz açısından söylüyorum. Elbette bir çocuk boyundan büyük laflar söylememelidir.

35

Page 36: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:36

Keşke şu güne kadar Bedirhan Şinal’a birisi deseydi ki Sayın Başkanım, ya Bedirhan senin bu ifadelerini siz okudunuz ifadelerini sizde okurken bile farkına varmışsınızdır. Bu ifadelerinde sen hiç olmazsa şaibe var. Eğer bu insanları sen yalan söylüyorsan bu insanlara iftira atıyorsan bu insanları mağdur ediyorsan bunun büyük bir hukuki vebali vardır. Bunun büyük bir vicdani vebali vardır. Bak sen vebal altına girme gel Türk adaletine güven. Mahkemelere güven. Kimse demedi Sayın Başkanım Bedirhan’a bunu çocuk ya öyle ya yani. İyiyi ve kötüyü ayırt etme melekelerinden yoksun olabilir. Birisi de söylemedi Bedirhan’a emniyette söylenmediğini Bedirhan zaten söylüyor emniyette neler söylendiğini. Yüce mahkeme huzurunda da savcılıkta da kimse demedi. Yani burada şaibe olduğu gün gibi ortada hani en azını söylüyorum. Yani Bedirhan’ın öz be öz babası olsa bunu okuyan hukukçu der ki burada şaibe var. Kimse demedi Bedirhan Şinal’a Sayın Başkanım. Yani eğer bu insanları sen mağdur ediyorsan bunun hukuki bir sorumluluğu vardır. Bunun altına girme demedi kimse uyarmadı. Çocuksa büyükleri olarak benimde sizlerinde görevidir bu. Uyarmak onu. Yanlış ve doğru açısından iyiyi seçmesi iyi, iyiyi seçmesi açısından ona bir fikir vermek. Onu iyiye yönlendirmek hepimizin görevi büyüğü olarak. Velhasıl kelam Sayın Başkanım bu çocuğun çocuk olarak söyleniyor bu genç insanın her beyanı doğru kabul edildi. Mahkeme benim ben şahsen terör örgütü üyesi olmak gibi bir beyanı zaten zül sayarım. Herhangi bir şekilde de yanından geçmeyeceğim bir örgüte benim cezaevinde üye olduğum örgüt monte edildi biz şu an huzurunuzdayız. Yani Sayın Başkanım ortadaki durum, durum bir zulümdür Sayın Başkanım durumu ancak zulüm olarak tarif ederiz. Yani zalim olarak sizi itham ettiğimden değil ben durumu tarif etmek için zulüm kelimesini kullanıyorum. Demek ki ortada bir zulüm var Sayın Başkanım. Bu zulmü de sizden başka bitirebilecek olan yok. Ve az önce Sayın Bayram Demir’in de ifade ettiği gibi bu zulmün değil 1 ay değil 1 hafta 1 gün daha sürmesini hangi vicdan açıklayacak Sayın Başkanım insanların hayatları karardı. İnsanlar ailelerinden koparıldı. İnsanların çocukları babasız büyüdü Sayın Başkanım. Ha bunu kim bunun vebalini kim bunun vebalinin altında kim kalacak? Kim ödeyecek bunun vebalini? Yani bizim sizden başka güvenebilecek kimsemiz yok. Biz nereye başvuracağız? Ben Sayın Başkanım artık hakkımdaki suçlamalarla ilgili tuz koktu diyebilirim. O yüzden tahliyemi talep ediyorum Sayın Başkanım teşekkür ederim saygılarımı sunarım.”

Sanık Seyhun Zayim söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, Saygıdeğer Üyeler hepinizi saygıyla selamlıyorum. Efendim bu suçtan 33, 34 aydır toplamda da 52, 53 aydır cezaevinde tutuklu bulunmaktayım. Ben yargılamanın en başından beri organize şube gerek mahkemeler gerek de burada olsun her zaman suçsuz olduğumuzu her beyanlarımda belirtmişimdir ve bu vermiş olduğum beyanları devletin resmi evrakları ile ispat etmişimdir. Ancak şöyle bir durum var ki yani bizim ne lafımıza inanılıyor, ne yaşadıklarımıza inanılıyor. Hiçbir şeye inanılmıyor. Sayın Savcı Bey yapmış olduğu iddianamesinde belirtmiştir ki demiştir Bayrampaşa kapalı cezaevinde Boğaç lakaplı Emre veyahut şu an huzurda bulunan Boğaç Kaan Murathan’ın da bulunduğu bir koğuşta eylem planı planlanılmış ve gerçekleştirilmiştir. Efendim şimdi yatmadığımız bir insanla bize emir veremeyecek bir insanla biz hangi koğuşta nasıl plan yapacağız nasıl planı gerçekleştireceğiz? Şimdi kendisi koğuşta yatmadığını zaten beyan ediyor. Devlet evrakıyla beyan ediyor. Yani diyor ki ben bu koğuşta kalmadım. Benim kaldığım yer B blok. Yani belki orayı anımsamayabilirsiniz şöyle söyleyeyim 1 nolu ile 2 nolu cezaevindeki insan nasıl görüşebilir efendim? Şimdi biz Bayrampaşa cezaevinde Bayram Demir ve Bora Ballı ile beraber tutuklu bulunuyoruz. Biz cezaevinde tutukluyuz. Bedirhan Şinal dışarıda gitmiş molotof kokteylini atmış. 2 milyonluk benzini koymuş Cumhuriyet gazetesinin çöp tenekesine molotof kokteylini atmış. Dünde kendisi vermiş olduğu ifadelerde demiştir ki işte birilerinin baskısıyla veyahut kendisinin beyanlarına göre polislerin baskısıyla ben bu şekilde ifade vermek zorunda bırakıldım. Ben kendi, ben kendisine hakkımı helal ediyorum burada doğruları söyledi. Bizim 3 sene önceki söylediğimiz şeyleri kendisi dün burada artık ne olmuşsa suçsuzluğumuzu kendisi de söylemiştir. Ben kendisine hakkımı helal ediyorum. Şimdi efendim molotof kokteyli atılmış biz

36

Page 37: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:37

cezaevindeyiz. Dün deniyor ki telefonla beni aradılar. Böyle bir ifade veriliyor. Telefonla aranmadığına ilişkin telefon Türk telekomünikasyon şirketi miydi oradan gelen belgelerle biz bunu ispat ettik. Biz nasıl bu eylem planını verdik cezaevinden? Size soruyorum efendim bana söyleyin deyin ki şöyle verdin cezaevinde tutukluyum ben. Bayram Demir de yanımda Bora Ballı da yanımda. Boğaç Kaan Murathan Kandıra F tipinde. Biz asıl eylem yaptırıyoruz? Bir kere Cumhuriyet gazetesine 2 milyonluk benzin atılmış 1, 2, 3, 4 tane azmettirici var. Ya böyle bir olay olsaydı eğer böyle bir olayı ben kendi şahsım adına buradaki diğer sanıklarda yaptırmış olsaydı biz böyle bir olayı kabul etti…. onura, şerefe, namusa sahipli insanlarız. Yaptırdığımız işin arkasında niye durmayalım ki? Ki böyle bir şey yaptırmadık zaten. Ben televizyonlarda izliyorum bugün Beylikdüzü’nde 1 tane askeri araca molotof kokteyli atmışlar ve askeri aracın içinde 1 tane kız vefat etmiş. Orada da çok sanıklı insanlar var ama baktım ki 1 buçuk sene sonra hiç kimse kalmamış içeride. Biz 34 aydan beri yatıyoruz ki kendisi de çıktı doğruları anlattı. Bizde anlattığımız şeyleri 3 seneden beri devlet evrakı ile söylüyoruz zaten resmi evraklarla söylüyoruz. Kendimizi başka nasıl ispat edeceğiz? Bize deyin ki yok siz kendinizi ispat edemediniz. Biz daha konuşmayalım efendim ne yapacağız yani biz nasıl ispat edeceğiz kendi… 24 yaşında ben cezaevine girdim. Bugün 29 yaşındayım. Eşim 3 aylık hamileydi çocuğum bugün 5 yaşında babasını tanımıyor. Yani Sayın savcı mütalaasında siz sorduğunuz zaman diyor ki suçun vasfı mahiyeti delil kararma durumu. Hangi delil kararacak efendim? Hangisi kararacak? Kararan bizim hayatımız bizim okul hayatımız gitmiş. Aile hayatımız bitmiş banka hacizleri bir sürü borçlarımız harçlarımız biz şimdi dışarı çıkacağız aile kuracağız tekrardan iş güç sahibi olmaya çalışacağız. Gelmişiz buraya bizim yüzüme burada yargılanan insanların hangi birisiyle bağlantımız var efendim. Biz yaş itibariyle zaten buradaki insanların hiçbir tanesini tanıma imkanımız bile yok. İddia edilen terör örgütü varsa hangisinde biz kimi tanıyoruz buradan. 24 yaşında cezaevine girmişim ben. Daha öncesinde askerden gelmişim 20 yaşında. Her şey apaçık ortadadır efendim bizi tutmayın bizi niye tutuyorsunuz, bizi tutuyorsanız da deyin sizin suçunuz bu. Benim zoruma gidiyor. Bugün gelin beraber bir iki gün cezaevinde kalalım sahur yapalım, iftar yapalım. Nasıl bir yer olduğunu görün efendim. Onun içinde kimsenin zoruna gitmiyor orada yatmak. Onun içinde yaşananlar ya suçsuz günahsız burada yatıyoruz diyorsunuz ki efendim bizim vicdanımız rahat. Bunu söyleyebiliyorsunuz. Bende sizden şunu rica ediyorum. Ben suçumu öğrenmek istiyorum veya benimle beraber aynı iddianamede ismi geçen insanların suçunu öğrenmek istiyorum ki ben bu olayı kabul edeyim. Varsa bir suçum ben kabul edeyim yani sizi yormayayım yani ben çok mu ileri zekalı bir insanım ki bura Yüce mahkemeye kalkıp yaptığım bir suçu yapmamışım gibi anlatabileceğim? Zaten Bedirhan Şinal çıkıp doğruları söylemişti. Ben zaten en başından beri doğruları söylüyorum. Diyorum ki kendisi annesiz babasız kendisine ben bakmışım. Kendisi dün vermiş olduğu ifadesinde diyor ki ben Seyhun Zayim’i hastalık derecesinde seviyorum. Yani bu adam ufaklığından beri ben bu insana bakıyorum. Evimde yatıyor kalkıyor sorabilirsiniz. Ben bu adama ne suç işletmişim? İnsan kendi kardeşine suç işlettirir mi? Bir de kalkmışlar insanlar için kutsal olan annesi eşi koymuşlar iddianameye annemi eşimi kullanarak birtakım insanlara vesile ederek birtakım işlere kalkmak istiyorlar. Ya bunu hangi yürek kaldırır efendim. Bunu hangi insanoğlu insan yapar. Yani şu an siz büyüklerim buradasınız işte sanıklar mahkeme ziyaretçileri gelmişler burada insanların aileleri gelmi… aslında bunun hakkı başka bir şey söylemek de terbiyem el vermiyor söylemeye yani. İnsanların ailesini katmışlar ya. Annemi katmışlar neymiş Semih Tufan avukatıyla görüşmüş. Ya efendim 6 aylık suça 34 aydır yatıyoruz. Bırakın da bizi biz tutuksuz gelelim yurtdışı yasağı koyun biz bir yere kaçmıyoruz ki ben zaten cezaevinde yatmışım 20 ay. Beni bıraktılar ben çıktım gittim evime. Ben böyle bir olayı yapsam eve mi giderim? Evime gittim 1 ay sonra geldiler eve dedim ki ben kamera şakası yapıyorsunuz herhalde kamera arıyorum evde. Diyor ki o patlayıcı terör örgütü silahlı patlayıcı hangi terör örgütü dedim ya. Diyor ki bomba attırmışsınız. Ya ben evime mi giderim ben zaten kaçmamışım ki cezaevinden beni bırakmışlar.

37

Page 38: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:38

Ben zaten bir yere kaçmamışım. Şimdi Boğaç Kaan Murathan ile aynı koğuşta yatmamışız. Bu evrakla belli değil midir efendim? Dosya kapsamında belli değil midir? Yatmadığımız insan nasıl eylem planı verecek? Telefon nasıl verecek? Sorun Bayram Demir burada Bora Ballı burada Bedirhan Şinal da burada. Yani 1 tane molotof kokteyline 5 tane azmettirici niye eylem versin ki aynı koğuşta değiliz yani nasıl yapıyoruz bunu? Dosyalar sizin önünüzde 1 tane delil varsa bana söyleyin deyin ki sen senin suçun burada. Ben kalkmışım eşimle konuşmuşum 8 ay sonra. Gazetede 1 hafta sonra çıkmış haber. Kimse sormuyor bu gazeteyi sen nereden aldın bu dosyada gizlilik ihlali var. Kimse sormadı Boğaç Kaan Murathan sen B blokta yatmışın. C blokta yatmamışın C7 diye bir koğuş yok. Kimse sormadı Bedirhan’a seni bunlar telefonla aramamış. 12 Ağırda yargılanırken gittik adın soyadın gelirin tamam bir mola veriyoruz 6 ay. 2. mahkemeye gittik heyet yok başka birileri var. A dedi B dedi tamam gidin 6 ay sonra gelin. 4 mahkeme heyete bile çıkamadık derdimizi bile anlatamadık kimseye. Okul hayatımız bitti her şeyimiz bitti. Devlet bize nasıl bir güvence verecek efendim şimdi ben sormak istiyorum. 29 yaşında belki sizde bırakmayacaksınız bizi 1 sene, 2 sene daha yatıracaksınız. Nasıl (1, 2 kelime anlaşılmadı) biz ne yapacağız dışarı çıktığımız zaman? Kimde arayacağız hakkımızı, kime ne diyeceğiz biz yapmadık diyoruz. Kimse bize inanmıyor. Ortada deliller var ispatlar var. Belgeler var. Devletin resmi bel…. o zaman onları da buraya getirin hep beraber yatalım. Böyle adaletsiz olmayalım efendim dosyada zaten 60, 70 tane isim var. Hepsi Sayın savcı yazmış C7 bir koğuş yok o Sayın savcı beyde gelsin koğuşa beraber yatalım. Ya burada 4 tane adam biz burada gelmişiz yatıyoruz. 33 aydır 34 aydır onun çocuğu öyle olmuş, o böyle olmuş kimsenin umurunda değil. Yazık günah değil mi efendim? Ben size sormak istiyorum bu delillerle bu anlatılanlarla vicdanınız rahat mı bize karşı? Oruçlu, niyetli ağzımla sormak istiyorum size bunu kendimde görüyorum 34 aydır yatıyorum kimse bana bir şey sormuyor. Ben bunu sormak istiyorum yani siz bizim suçlu olduğumuza inanıyor musunuz? Yapmadık ki, yapsak niye kabul etmeyelim. 6 ay yatıyor yani bugün PKK’lılar 6 ay yatıyor çıkıyor 8 ay, 1 sene ceza bile almıyorlar. Beşiktaş’tan çıkıyorlar. Daha önce sizin mahkemenizin vermiş olduğu karar var. El bombası atmış 2, 3 tane bırakmışsınız adamları. Ya şimdi biz burada efendim Bedirhan Şinal burada dün her şeyi açıkladı. Biz şimdi burada 1 ay daha, 2 ay daha, 3 ay daha sorguyu bekleyip yatmamız bizim ne anlamı var. Biz her gün zaten kayıp içindeyiz. Bırakın gidelim evimize bari Ramazanı evimizde bayramda ailemizle geçirelim efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Talebiniz nedir onu alalım.”Sanık Seyhun Zayim: “Talebim nedir yani buradaki bu rahatsızlığa son verin yani, deliller

önünüzde.”Mahkeme Başkanı: "Anladık bunları anladık da talebiniz nedir, talebinizi?”Sanık Seyhun Zayim: “Tahliyemi talep ediyorum ne isteyeceğim efendim talebim budur.”Mahkeme Başkanı: "Buyurun. Buyurun Fatih Bey.”Sanık Fatih Derdiyok söz istedi verildi: “Sayın Başkanım 40 aydan beri hiç alakam

olmayan bir olaydan dolayı tutuklu yargılanmaktayım. Efendim ben bu olaydan ceza alsam bile ne kadar ceza alacağım bunu size sormak istiyorum. Bu olayın cezası belli yatarı belli. Ben ve ailem fazlasıyla acı çektik ve mağdur olduk sizden mağduriyetimizi önlemenizi tahliyemi talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun Kemal Bey. Pardon Fikret Bey, Fikri Bey buyurun.”Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi verildi: “Değerli Başkanım yazılı olarak beyanımı

sundum inşallah okumuşsunuzdur. Lütfen siz okuduysa üyelere de okutmanızı istirham ediyorum. Değerli Başkanım geçen gün burada Çınar Mustafa Altunbaş kendi ifadesini verdikten sonra ben notumu almıştım fakat onu unutmuşum. Sayın üyemiz Sedat Sami Haşıloğlu babanız Elazığ’da görev yapmış mı diye ona da teşekkür etmiştim. Bizzat sordu yani çok dikkatli takip etmiş anlaşılan. Bir de orada diyor ki 96 yılına kadar. Babasının Elazığ’da görev yaptığını diyor. Sonra bir öğrendik ki babası Zonguldak’tan hiç çıkmamış. Çünkü 96 yılına kadar Elazığ’da

38

Page 39: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:39

benim görev yaptığımı o işi düzenleyen iftira üretim merkezinde çalışanlar biliyor. Yani ben onların adına o kadar üzülüyor ve utanıyorum ki, onlar hiç sıkılmıyorlar. Huzurlarınızda bunlar ortaya çıktığı halde. Bu işin içerisinde olan ta cumhurbaşkanı, başbakan, adalet bakanı, ne kadar polis, savcı varsa belki hepsi ile helalleşme imkanım var. Onlara belki hakkımı helal edebilirim. Ama Sevgili Başkanım şu koltuklarda oturan hakimleri, hakimlerle helalleşme şansım yoktur. Bu kadar delili, bu kadar yalanı, bu kadar iftirayı anladığınız halde duyduğunuz halde hala bu işe son vermiyorsunuz ben size 2 Dünya’da hakkımı helal etmiyorum teşekkür ederim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi:"Değerli Başkanım Sayın Üyeler sizlerin 2. Ergenekon davasında Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın milletvekili seçilmeleri nedeniyle sizlerden tahliye talebinde bulunması üzerine vermiş olduğunuz 23.06.2011 tarihli bir kararınız var. Bu kararınızdan özellikle eşitlik vurgusu yaparak verdiğiniz bir karar ki o cümleyi konumuzla alakalı olduğundan aynen aktarıyorum. Sırf bu nedenle milletvekili seçilen sanıkların tahliye edilmesi milletvekili seçilmeyen vesair tutuklu sanıkların ise mevcut hallerinin devam ettirilmesi hiçbir hak ve nezafet ilkesi ve eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz. Böyle bir tahliye kararı sınıf ve statü dikkate alınarak karar verilmesi anlamına gelir ki bu durumun mahkemelerin güvenilirliğini ve adalete olan inancı derinden sarsan bir sonuç doğuracağı ve kamu vicdanını yaralayacağı açıktır. Eşitlik ilkesinin uygulanması açısından gönülden katılacağım satırlar. Sonuca katılmıyorum ama bu kuralın eşitlik kuralının nasıl uygulanması gerektiğini son derece veciz sözlerle ifade etmişsiniz. Bunlara katılmamak mümkün değil. Mahkeme bu kararı ile başta tahliye kararları olmak üzere tüm kararlarında Anayasanın 10. maddesinde belirtilen eşitlik kuralının mutlak uygulanması gerektiğini ifade etmiştir bu kararınızda. Nitekim 6110 sayılı yasa kabulünden önce Beşiktaş adliyesinde görev yapmakta olan bazı hakimler hakkında açılan davalarda Yargıtay 4. Hukuk dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu mutlak suretle eşitlik kuralının uygulanması gerektiğini ve ayrıca buna ilaveten de kararların gerekçesiz olması nedeniyle bazı hakimlerin mesuliyetlerine gittiğini hep beraber okuduk o kararlardan. Yani 2 ana öz vardı o kararlarda gerek 4. hukuk dairesinin gerekse Yargıtay hukuk genel kurulunun kararlarında. Birincisi kararların gerekçesiz olması, ikincisi de eşitlik prensibine uyulmamış olmasıydı. Nitekim Bangolar meslek etiği ilkelerinde ki bütün hakim ve savcıların uyması gereken meslek kurallarından bir bütünüdür bu. 6 ilkeden 1 tanesi de eşitlik ilkesidir. Adalet Bakanlığı, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu söz konusu Bangolar meslek etiği ilkelerinden 1 tanesi ve en önemlisi olan eşitlik ilkesinin tüm hakim ve savcılarca uygulanması için genelge yayınlamış ve bu kurala hususiyetle uygulanması ve uyulması gerektiğini ifade etmiştir. Sayın mahkemenin bugüne kadar vermiş olduğu kararlarında eşitlik kuralını tatbik ettiği veya uyduğunu söylemek mümkün değildir. Bugüne kadar çokluk kararlarında maalesef bu ilke göz ardı edilmiştir. Çokluk kararlarında eşitlik kuralının aşikar bir şekilde ilan edildiğine ilişkin onlarca karar örneği sunmak mümkündür. Öncelikle bu karar kendi içerisinde bir çelişki arz etmektedir. Bugüne kadar çokluk kararlarında tahliye taleplerini reddederken Ceza Muhakemeleri Kanununun 101. maddesinin 1 ve 2. fıkrasında belirtilen hiçbir tahliye gerekçesine yer vermediniz. Sadece tahliye sebep… ret sebeplerini belirttiniz. Gerekçe ve sebep birbirinden farklı hadiselerdir.”

Mahkeme Başkanı: "Kemal Bey bizim verdiğimiz kararlardaki gerekçeler yasal gerekçeler, kanuni gerekçeler. Onun dışında yasanın bize izin verdiği ölçüde gerekçe gösterdik.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi Sayın Başkanım, sizden benim kanaatim ki.”Mahkeme Başkanı: "Yani bu kararlar gerekçelerde var zaten (1 kelime anlaşılamadı)”Sanık Kemal Kerinçsiz: “O gösterdikleriniz sizin sebeplerdir. Sebep farklıdır sebepler 101.

maddede sebep ve gerekçeyi birbirinden ayırmıştır. Benim kanaatim bu tabi sizler farklı düşünebilirsiniz. Ancak burada ilk defa Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın kararlarında bir gerekçe yazdınız. Tabi bu gerekçeyi tüm sebepler açısından değil kısmi bir kısım sebepler

39

Page 40: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:40

açısından uzun gerekçeler yazdınız 9 sayfalık. Yani bu karar bile kendi içerisinde bir çelişkiyi ve eşitsizliği getirmektedir. Yani bugüne kadar şahsımda dahil.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim o, o verdiğimiz karar sadece milletvekili seçilmelerinden dolayı verildi. Yani o, o gerekçe o gerekçeye dayandırıldı.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama bir gerekçe belirttiniz efendim.”Mahkeme Başkanı: "Daha öncekine benzer mahiyette aslında ama o milletvekili

seçilmeleri gerekçe olamaz yani tutuk… salıverilmelerine gerekçe olamaz. O vurgulanmak istendi o bakımdan bakmak lazım karara. Yani yanlış yorum yapıp yanlış sonuçlar çıkartmayın.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama ne olursa olsun sizler ilk defa bir tahliye talebini reddederken 9 sayfalık bir gerekçe yazma gereğini hissetiniz. Ama şahsımda dahil olmak üzere bugüne kadar çokluk görüşlerinde vermiş olduğunuz gerekçeleri hep beraber görüyoruz.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim milletvekili seçilmeleri konusunda verilen beyan orda.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sadece sebepler belirttiniz. Yani bu kadar kendi içerisinde bile bir

adaletsizlik ve eşitsizlik içermektedir Değerli Başkanım. Tabi şahsi kanaatim ve görüşüm. Diğer sanıklar hakkında vermiş olduğunuz tahliye kararları ile şahsım hakkında verilen ret kararları arasında da eşitsizlik vardır. Bunlardan ben birkaçını sunacağım sizlere Değerli Başkanım. Tabi bu hiçbir zaman demek değildir ki buradan tahliye edilen kişilerin tahliye edilmelerine karşı veyahut da onların tahliye edilmelerini istemeyen bir yanlı bir tutum tavır içerisinde değilim. Her bir tahliye kararı beni fazlasıyla insani sebeplerden ötürü öncelikle sevindirir ve memnun eder. Yani ben burada bu görüşlerimi kıyaslamalarımı yaparken neden tahliye edildiklerini değil neden eşitlik kurallarının uygulanmayarak benimde tahliye edilmediğimi Sayın Yüce mahkemeden sormak istiyorum. 2. iddianameden birkaç örnek vereceğim. Bunların sayılarını artırabiliriz Değerli Başkanım. Sinan Aygün 2. iddianamenin sanığıdır. Sinan Aygün Değerli üye hakimimiz tarafından tutuklanmıştır. Kendisine isnat edilen suçlar 311, 312, 313, 314/1’dir. 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vardır. Peki, bu kişi kaç gün cezaevinde yatmıştır? İtiraz üzerine yaklaşık 1 hafta sonra tahliye edilmiştir. İsnat edilen suçlarda az önce belirttim şahsıma isnat edilen suçlardan çok daha ağır suçlardır. Siz benim durumumla yani benim tahliye talebimi reddedilen kararlarıyla Sinan Aygün’ün verilen tahliye kararı arasında eşitliğin hak ve adaletin nezafetin uygulandığını söyleyebilir misiniz? Nerede eşitlik? Ahmet Hurşit Tolon örneklerden 1 tanesi yine.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim bunları açıklıyorsunuz da talebiniz nedir yani neye gelmek istiyorsunuz onu anlatın, onu anlatın.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Geleceğim efendim geleceğim ama bunları açıklamadan olmaz tabi Değerli Başkanım aksi halde savunma imkanım olmaz yani.”

Mahkeme Başkanı: "Yani buradan ne gibi bir sonuç çıkartmak istiyorsunuz onu anlatın.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ben yanlışlıkları ortaya koymam gerekir ki benim kanaatim ve

düşüncemce.”Mahkeme Başkanı: "Efendim öyle mahkememiz öyle takdir etmiş. Tahliye etmiş.

Gerekçelerini de göstermiş.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki o zaman e Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: "Diğerlerinin de tutukluluk halinin devamına karar vermiş onunda

gerekçelerini göstermiş.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani ben bu yanlışlık. Ben bu yanlışlıkları ileri sürmeyeyim mi?”Mahkeme Başkanı: "Efendim sonuca gelin yani ne, ne amaçlıyorsunuz?”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama o zaman hiçbir sebep gerekçe belirtmemem gerekir. Hiç

savunma yapmamam lazım. O zaman konuşmayayım.”Mahkeme Başkanı: "Yani şimdiye kadar tahliye kararları veya tutukluluk halinin devamına

ilişkin kararlarda eşitlik ilkesine uyulmadığını anlatmak istiyorsunuz.”

40

Page 41: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:41

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Siz sadece deyin ki. Ama efendim bırakınız da. E ben savunma yapayım gerekçe söyleyeyim ve konuşabileyim. Aksi halde burada savunma yapmam imkansızlaşır takdir buyurursunuz. Bakın Ahmet Hurşit Tolon.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim aynı konuyu, aynı konuyu detaylandırarak anlatıyorsunuz.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama bundan rahatsız olmayın Değerli Başkanım hep beraber

gerçeği yakalamak amacımız adaletli bir sonuca varmak değil midir? Görelim hepimiz yanlışlık yapabiliriz. Sizde yanlış bir kulsunuz en nihayetinde. Yanlış da yapabilirsiniz. Bizde yapabiliriz. Hepimiz yapabiliriz. Bunu makul karşılayın.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim o Sinan Aygün’ün tahliyesine verilen kararın hakimlerin heyeti o şekilde takdir etmiş. Bizim verdiğimiz kararlardaki (2, 3 kelime anlaşılamadı)

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama peki oradaki takdiri neden burada uygulamadınız diyorum. O takdirde hata var diyorum. Bakın orada 2 ağırlaştırılmış müebbet var. Çünkü diyorsunuz ki katalog suçlarda belirtilen suçların mahiyetine göre. E peki bakın bana 313/1’den yargılanıyorum. Ama Sinan Aygün 311 ve 312’den yargılanıyor 2 ağırlaştırılmış müebbet 1 hafta cezaevinde kaldı. Neden çıktı demiyorum. Bakın ona uygulanan kural. Sinan Aygün adaletinin Kemal Kerinçsiz’e de uygulanmasını istiyorum. Olay bu. Ahmet Hurşit Tolon’a uygulanan adaletin Kemal Kerinçsiz’e de uygulanmasını istiyorum. Sayın Tolon 311, 312, 313, 314/1’den yargılanıyor. Örgüt kurucusu. Tüm sanıkların suçlarından da ayrıca sorumlu. 2 ağırlaştırılmış müebbet. Kısa bir süre kaldı tahliye oldu. Peki, siz o uygulanmasını istediğiniz 9 sayfalık gerekçeli karardaki eşitlik kuralı burada var mıdır benim konumumla Ahmet Hurşit Tolon’un konumu aynı mıdır isnat edilen suçlar bakımından Değerli Başkanım? Birol Başaran yani örnekleri o kadar artırabiliriz ki. 312, 313, 314/2, 1 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Kısa bir süre kaldı tahliye edildi. Peki, burada eşitlik var mıdır, bu kural tatbik edilmiş midir?”

Mahkeme Başkanı: "Efendim o gerekçelerde deniliyor ki delil durumu, dosya kapsamı, kuvvetli suç şüphelerinin varlığının bulunması dikkate alınarak.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “2, 3. iddianameden de bir sürü örnekler verebilirim.”Mahkeme Başkanı: "Bu şekilde karar veriliyor.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “3. iddianameden de bir sürü örnekler verebilirim. 3. iddianameyi

bir kenara bırakıp 1. iddianameden Sayın Kemal Yalçın Alemdaroğlu kendisi örgüt lideri olarak yargılanmaktadır. Yani tüm sanıkların işlemiş oldukları suçlar isnat edilmiştir. Peki, tutuklanmış mıdır hayır. Tutuksuz yargılanmıştır. Eşitlik bunun neresindedir? Rahmetli İlhan Selçuk asla tutuklanmasını istemediğim insan veya diğer insanlarda aynı şekilde. Başından itibaren söylediğim gibi yanlış anlamayı önlemek için bir defa daha söylüyorum. İnsani maksatlarla elbette herkesin tahliye olmasını istiyoruz. Sayın Selçuk rahmetli 312’den yargılanmıştır ve aynı zamanda örgüt lideridir ama tutuksuz yargılanmıştır. Yine bu davada bana isnat edilen 313/1 ile bakınız aynı maddeden isnat edilen suç ile tutuksuz olarak yargılanan veya kısa bir süre tutuklu kalıp da tahliye edilen sanıkların isimlerini okuyorum. Her birine memnun olmuşumdur tahliyelerine. Sevinmişimdir, ailelerine dönmüşlerdir. Hayata yeniden başlamışlardır. Bekir Öztürk, Fuat Ermiş, Muammer Karabulut, Orhan Tunç, Ümit Sayın, Serhan Bolluk, Ferid İlsever, Fuat Turgut, Satılmış Balkaş şahsımda olduğu gibi 313 ve 314’den yargılanmışlardır. Devam etmektedir yargılanmaları ama tahliye edilmiştir. Bir kısmı tutuklanmamıştır dahi. Yine şahsımın sözde örgüt platformunun üyesi olduğum iddia edilmiştir. 1 ve 2. iddianamede 6 üyeden bahsedilmiştir. 5 üye tahliye edilmiştir. Bu 5 üyenin bir kısmı bana isnat edilen suçlardan daha ağır suçlarla suçlanmıştır. Bir kısmı da eşit olarak suçlanmıştır. Ama 5 avukatta tahliye edilmiştir tek tutuklu kalan avukat veya o sözde örgütün platformunun üyesi olarak ben kalmışımdır. Bütün bunların neresinde eşitlik vardır? Onlar kaçmayacak, delil karartmayacak, delilleri toplanmış katalog suçlar isnat edilmemiş olup da ben kaçılabilecek, kaçabilecek, delil karartabilecek, delilleri toplanmamış katalog suç isnat edilmiş konumda mıyım? Tarafıma isnat edilen 313. maddedeki amaç suç olarak düşünüldüğünde bu amaç suçun içerisinde olabilecek 313 mutlaka

41

Page 42: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:42

araç suçlarının da işlenmesini gerekli kılmaz benim kanaatimce de ama araç suçlarında işlenmesi arandığı takdirde benim bu davada işlendiği iddia edilen Sayın Başkanım bir araç suçum var mıdır? Bir toplantı gösteri yürüyüşleri yasası veya halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek veya en basit hakaret suçlarından ötürü tek bir ceza dosyam huzurunuza gelmiş midir? O zaman 313. maddenin şartları herkes açısından değerlendirilirken neden eşitlik kurallarına tabi tutularak benimde bulunduğum şartlar değerlendirilmemektedir? Bu adalete asla uygun bir tutum değildir. Ofisimden ve büromdan bu sözde örgütün herhangi bir belgesini buldunuz mu veya bu sözde örgütün isminin geçtiği herhangi bir yazı, doküman, bilgi var mı dosyanın içerisinde? Sözde örgüt üyeliği ile suçlanıyorum. Silah ya da patlayıcı bir madde bulabildiniz mi? Bir çakı dahi bulabildiniz mi bende veya böyle bir irtibat bulabildiniz mi? Yok böyle bir suçlanmam söz konusu mu? Değil. (1 kelime anlaşılmadı) çıkan hangi belge ve delilde bir suç unsuru var veya bu belge ve dokümanlar diğerlerinden siyasi anlamda ne farklılık var tahliye edilenlerden. Darbe yapılacağı iddia edilen kişilerle aramda en küçük bir iletişim veya irtibatım olduğu kanıtlanabilmiş midir? Dosyada bu konuda tek bir konuşma tek bir iletişim var mıdır? Sözde örgüt hiyerarşisi içerisinde birinden emir aldığımı birine emir verdiğime ilişkin yine tek bir delil mevcut mudur? Bu soruşturmanın müdafilik görevini yapmış biri olarak bir avukatın yürüttüğü soruşturma ile irtibatlandırılıp sözde örgüt üyeliği suçlanmasının ne kadar kolay olduğunu en iyi sizler idrak edersiniz. Çünkü müdafiliğini yaptığınız sanığın delilleri sizin dosyanızdadır. O deliller sizin aleyhinize de kullanılabilir. Hatta öyle ileri gidilir ki bana emniyet müdürlüğünde teslim edilen müdafiime ait deliller bile tutup benim delilim olarak huzurunuza getirilebilir. Bunların da farkında olan insanlarsınız. 4 yıla yakın süre toplanan deliller isnat edilen suçları işlediğime ilişkin sizde hiçbir şüphe oluşturdu mu? Şahsım açısından daha hangi delilin toplanmasını bekliyoruz? Karartılacak başkaca bir delil kaldı mı? 28 yıllık bir avukatın adli kontrol uygulamasına rağmen kaçabileceğini mi düşünüyorsunuz? Bıraktığınız ertesi gün eğer yasal müsaade verildiği takdirde huzurunuzda müdafii olarak görev yapacak olan bir avukata tutuklu kalması için samimi ve inandırıcı tek bir sebep gösterebilir misiniz? Şahsımla aynı suçtan ötürü suçlanan tahliye ettiğiniz diğer kişilerle konumum arasında ne fark vardır? Şahsımın tutukluluğu şahsım ve ailem için büyük bir yıkım sizler içinde ağır bir manevi sorumluluk ve vebaldir. Tahliye edilmem sözde Ergenekon örgütünü çökertmeyeceği gibi iddia makamının iddialarını da bir güçsüzlüğe de yol açmayacaktır. Yargılama şahsımın tahliyesi ile bir sekteye uğramayacağı gibi toplumda bir infiale de sebebiyet vermeyecektir. Değerli heyet tüm bunlara rağmen ben tutuklu isem şahsımın tutuklu kalmasının bir tek gerekçesini bana izah edebilir mi? Sözde Ergenekon davasının bizatihi kendisi haksızlıkların kaynağını oluşturmuştur. Bir kısım medyada Ergenekon sanıkları arasında beyaz sanık, zenci sanık ayırımını eşitlik kuralını uygulayarak sınıf ve statü tanımadığınızı ilişkin 23.6.2011 tarihli kararınızı şahsım nezdinde uygulayarak yapmadığınızı kanıtlamayı bekliyor tahliye için en elverişli şartları bünyemde taşıdığım inancı ile durumumun Değerli mahkemeden bir kez daha değerlendirilmesini hassaten arz ediyorum. Değerli Başkanım bir başka konuya daha değineceğim. Mahkemenizden, mahkemenizin 2007/836 teknik işler dosyasından 25.10.2007 tarihinde verilen kararın kararı veren Sayın hakim ve katip tarafından imzalanmadığını ya da kararın üzerinde yazılı tarihte düzenlenmediğini Sayın hakimin iradesinin suistimal edilerek sahte bir karar ihdas edildiğini birkaç defa ifade etmiştim. Bunu ifade ederken kesinlikle Sayın hakime ve iddia makamına bir suçlama asla getirmemekteyim. Böyle bir şey düşünmem mümkün değildir. Ne Sayın hakimin ne de iddia makamının böyle bir karar ihdas edebileceğine kesinlikle inanmam mümkün değildir. Böyle bir inancı kendim açısından da zül addederim. Ancak burada gerek iddia makamının gerekse Sayın hakimin iradesinin ifsadı ve fesada uğratılması söz konusu olabileceği inancını taşıyorum. Bugüne kadar soruşturma kapsamında bu tür suni delillerin tek bir merkezden üretildiğini kendi dosyam açısından da birçok defa huzurunuza getirdim. Bunların birçoğu sehven olarak emniyet müdürlüğünden geri döndü. Bu sebeple bu konudaki beyanlarımın kesinlikle Sayın üye hakimimin ve iddia

42

Page 43: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:43

makamının Değerli savcıların bir suçlama getirmediğim gibi kendilerini de rencide etmem gibi bir maksadım olamaz. Aşağıda sunacağım gerekçeler benim bu tür düşünmeme bu yola bu meselenin beni sevk ettiğini nasıl kanıtladığını sizlere göstermek istiyorum. Bu soruşturma nedeniyle bir hakimin nöbeti sırasında onlarca belki 30, 40 tane teknik işler takip kararlarına imza attığı da bir gerçektir. Yine soruşturmaların büyük bir kısmının maalesef yasaya aykırı bir şekilde emniyet birimleri tarafından yürütüldüğü de hepimizin malumudur. İddialarımın teyidi için sırası ile şu kanıtları Değerli mahkemeye sunacağım. Birincisi her şeyden önce iletişimin dinlenmesi kararı benim ek klasörlerde yani 1. iddianamenin hiçbir klasöründe çıkmamıştır 25.10.2007 tarihli karar. Bu tek başına elbette bir gösterge değildir hatta benim gösterdiğim şu sebeplerin üçü beşi bir araya geldiğinde dahi benim tereddütlerimi mutlaka karşılayacağı anlamına gelmez. Ama olaya bir bütün olarak baktığımızda bu taleplere inanıyorum ki sizler de sahip olacaksınız. Bu sebeple emniyet müdürlüğü organize suçlar şube müdürlüğü ve terörle şube müdürlüğüne yazı yazarak özellikle savcılığa ve mahkemeye tarihi sırasına göre yazılan tüm yapılan yazışmaların listesi tarafımızdan istenmiş ve maalesef benim kararım bu listede de çıkmamıştır. Sadece iletişimin dinlenilmesi kararı değil terörle şube müdürlüğünün talep yazısı ile beraber talep yazısı ile beraber tespit tutanağı dahi söz konusu her 2 şubenin mahkeme ve savcılık yazışmalarının arasında bulunmamıştır. Aynı tarihi taşıyan belgeler olduğu halde 24.10.2007 tarihini taşıyan ne tespit tutanağı ne de talep yazısı yoktur. Emniyetten savcılığa gönderilen 24.10.2007 tarihli tespit tutanağının ve talep yazısının üzerinde savcılığa aynı ya da takip edilen günlerde teslimine ilişkin üzerinde hiçbir havale yoktur. Şu emniyetin savcılığa göndermiş olduğu birincisi talep yazısı ikincisi tespit tutanağı. Bakınız hiçbir havale tarihi yoktur. Havale tarihini atalım bir kenara teslim alındığına ilişkin herhangi bir tek bir bulgu yoktur. Sadece çırılçıplak bir kağıt. Bunu çok rahatlıkla sonradan tanzimi mümkündür. Yani bu belgenin savcılığa verildiğine dair belgenin üzerinde tek bir satır iz yazı emare tarih imza kaşe yoktur. Fotokopiler üzerinde bir inceleme yapıldı tarafımızdan yaptırıldı mahkemeye sunuldu. Fotokopiler üzerinde sağlıklı bir inceleme yapılması elbette ki mümkün değildir. Burada imzaların gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı ama bu bilirkişi raporundan bende sağlıklı olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Ama bir bulgu olarak Değerli mahkemenize sunmuştur. Fakat gerçek imzalar üzerinde vermiş olduğunuz ara karar doğrultusunda maalesef bir inceleme yapılamamıştır. Diğer taraftan savcılığın 25.10.2007 tarihli talep yazısı ile karar aynı bilgisayardan ve yazıcıdan çıkmıştır. Her ikisinde de dinlenilmesi yerine inlenilmesi geçmiştir. Talep ve kararların dışında tüm yazılar noktalama işaretlerine kadar aynıdır. Değerli Başkanım bakınız şu karar mahkemenin kararı. Şu da savcılığın talep yazısı. Şu hataya bakınız şurada iletişimin dinlenilmesini isteyen birim denen yerde maddi bir hata yapılmış inlenilmesini denilmiştir yani d konmamıştır. Bakıyorum kararda da aynı hata var. Bakın inlenilmesine. Yani bir bütün olarak baktığınızda şu kararın ve talep yazısının aynı çıktıdan aynı bilgisayardan alındığı buradan da anlaşılmaktadır. Bu tek başına mıdır yeterli midir elbette yeterli olmayabilir. Ben ne Sayın yargıcımın, savcının odasına giderek bu kararı yazdırabileceğini verebileceğini ne de sayın savcımın, üye hakimimin odasına giderek talep yazısını orada yazdırabileceğini oradan çıktı alabileceğine inanmıyorum. Bütün bunlar mümkün değildir. Ama bir şey var kafamda şüphe ve tereddüt doğuran bir merkezden odaklanan bir belge üretim olayı var. Yani benim üzerinde hassasiyetle durduğum bu. Gerek Sayın savcıların gerekse Sayın hakimlerimizin de iradelerini iğfal edebilecek, fesada uğratabilecek bir merkez. Çünkü bu soruşturmanın böyle bir merkez tarafından yürütüldüğü sadece biz sanıklar tarafından değil bütün kamuoyu tarafından paylaşılan bir endişe olduğu hepimizin malumudur. Kararın aynı anda aynı bilgisayardan ve aynı iradeden çıktığına ilişkin bir başka delil mahkeme kararında da savcılık talebinde de talepte bulunan terörle mücadele şube müdürlüğünün yazılmış olmasıdır. Bakın Değerli Başkanım şurada savcının talep yazısında iletişimin dinlenilmesini isteyen birim olarak ne yazılmıştır? İstanbul Emniyet Müdürlüğü. Doğru mudur? Doğrudur. Çünkü savcıdan talepte bulunan bu kurumdur.

43

Page 44: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:44

Peki, mahkemenin ne yazması gerekir kararda savcının talep yazısını yazması gerekir şurada. Ne demesi gerekir? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/2023 sayılı soruşturma demesi gerekir. Oysa benim kararımda ne yazıyor? Aynen savcının talep yazısında olduğu gibi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü. Soruyorum Değerli Başkanım sizden doğrudan doğruya bir emniyet birimi telefon dinleme veya teknik takip dinleme talebinde bulunma yetkisi var mıdır? Aracı savcı değil midir? Savcıyı devreden çıkararak emniyet birimleri sizden doğrudan bir talepte bulunabilir mi? Bunun bir maddi hata olarak algıladığımızı düşünelim. Bunlardan bir tanesinin de bu olduğunu düşünelim ama sadece bu değil bunun dışındaki 2 karar karşılaştırıldığında noktasına kadar her şeyin aynen yazıldığını görüyoruz. Tabi bu hatanın bir maddi hata olduğunu düşünerek bizim dosyamızda klasörlerimizde telefon dinleme yazılarına baktığımızda Değerli üye hakimimizin vermiş olduğu özellikle o kararlar üzerine baktım tamamında doğru yazılmış. Yani iletişimin dinlenilmesini isteyen birim tüm kararlarda diğer sanıkların hepsinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının falan tarihli falan sayılı talebi ve dosyası olarak belirtilmiş. Sadece ve sadece benim kararımda hata var. Benim kararımda emniyet müdürlüğü olarak yazılmıştır. Kararların birçoğu burada var. Değerli mahkemenize sunacağım. Hem kararda hem de talepte ilk 3 bölümden sonra kalın bir çizgi oluştuğunu görüyoruz. Bu durum bu kalın çizgi hem talep yazısının hem kararın da aynı bilgisayardan çıktığını görüyoruz. Değerli Başkanım bakın şurada işaretledim ben. Bir 1, 2, 3. bölümden sonra şu kalın çizgiyi görüyorsunuz. Şurada da karar bölümünde de aynı karar çi… kalın çizgi var. Bu kalın çizgiyi diğer kararların hiçbirinde göremedim. Düşünülebilir aynı kararın ve talep.”

Mahkeme Başkanı: "Beyanlar, beyanlarınızı toparlar mısınız?”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Biraz daha müsaade eder misiniz Değerli Başkanım.”Mahkeme Başkanı: "Herkese eşit davranıyoruz.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Doğrudur.”Mahkeme Başkanı: "Hayır siz (1, 2 kelime anlaşılamadı).”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sizlerin yüzünü 1 buçuk ayda görüyoruz Değerli Başkanım.”Mahkeme Başkanı: "3, 4 dakika gecikebilir ama daha fazla değil.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Daha fazla değil efendim.”Mahkeme Başkanı: "Toparlayın.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Talep ve kararda az önce söyledim noktalama işaretlerine kadar

ayniyet söz konudur. Talebin ve kararın son paragrafında da ayniyet mevcuttur. Burada sadece karar verildi diye silinmiş talep bölümünde karar verilmesi talep olunur denilmiş. O silinmiş kararda karar verildi diye geçmiştir. Savcılık talep yazısının üzerinde hakimliğin gelen evrak havalesi yoktur. Kalem işleri yönetmeliğinin 76. maddesi çok açıktır. Gerek başkan veya üye hakimlerden biri gelen evraka mutlak suretle bir havale vermek zorundadır. Havale verilmeden hiçbir işleme başlanmaz Değerli Başkanım bunları sizler biliyorsunuz söylemeye gerek yok. 76. madde bu konuda sarih. Peki, bakıyorum savcının talep yazısına. Herhangi bir havale var mı? Sayın Başkandan veya Sayın üye hakimden bu evrakın savcılıktan geldiğine dair herhangi bir havale var mı efendim? Yok. Çünkü ben iddianamemde aynı kalem işleri yönetmeliğinin 45. maddesine göre suçlanıyorum karar almakla. O kadar çok şekil kurallarında farklılıklar var ki fark zamanım yok fazla zaman vermediniz Değerli Başkanım 5 dakika verseniz bunları açıklayacağım. Yani benim kararım ile Değerli üye hakimimizin vermiş olduğu yazmış olduğu kendi titizliğini az çok buradan biliyorum titiz bir hakimimiz. Gerçekten olayı takip edebilen olaylara hakim olan Değerli bir hakimimiz. Ancak benim kararım ile kendisinin vermiş olduğu diğer kararlar arasında o kadar bariz farklılıklar var ki, örneğin Sedat Beyin vermiş olduğu kararlarda Beşiktaş İstanbul ibaresi yoktur ama benim kararımda Beşiktaş İstanbul ibaresi vardır. Yine 13 rakamı parantez içine alınmamıştır hiçbir kararında benim kararımda aynen savcılık talebine uygun olarak 13 rakamı parantez içine alınmıştır. Yine hakim ve katibin isminin

44

Page 45: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:45

yazılmasından hemen sonra iletişimin tespit ve dinlenilmesi kararı başlığı vardır. Şahsımla alakalı böyle bir başlık yoktur. Yine İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesinin tüm kararlarında parantez içinde CMK. 250. maddesi ile yetkili şeklinde yazılı iken şahsımla ilgili kararda yoktur. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin hiçbir kararında Türk milleti adına yazmazken benim tespitlerimde sadece şahsımla ilgili karar vardır. İletişimin dinlenilmesi kararının üzerinde yazılı tarihte düzenlenmediğinin ispatı bakımdan emniyet savcılık ve mahkeme muhabere, zimmet ve değişik iş defterlerinin celbi konusunda 2 yıldan beri gösterdiğimiz mücadele maalesef başarılı olmamış bu kayıtları getirtememiş bulunmaktayız. Ancak ortaya çıkan son durum iddialarımızın doğruluğunu bir kez daha teyit etmiştir. 2.10.2009 tarihli celsede mahkemenin bu konuda defterlerinin ilgili bölümünün sanık vekiline verilmesi konusunda ara karar verilmiş ancak 2.2.2011 tarihine kadar bu ara karar yerine getirilmemiştir. 2.2.2011 tarihinde müdafiim mahkeme kalemine davet edilmiş kendisine gösterileceği değişik iş defterinin tutulmadığı bakın ara kararlarda değişik iş defterlerinin gösterilmesi için ara karar tesis ediliyor. Müdafiim bu değişik iş defterlerinin gösterilmesi konusunda kendisi Beşiktaş Adliyesine davet ediliyor ama deniliyor ki biz değişik iş defteri tutmuyormuşuz. Bunun yerine sadece değişik iş kartonu tutuyormuşuz denilebiliyor. Yani söz konusu kararın sizlerin mahkemenizden 25.10.2007 tarihinde verildiğine ilişkin tevsik edici, ispat edici, kanıtlayıcı tek bir delil, belge yok. Neden; çünkü sizin savcılığın talep yazısını yazdığınız bir zimmet defterinizde yok. Bir muhabere defteri de yok efendim. Savcılığın talep yazısı doğrudan doğruya elden gelmiş, karar doğrudan doğruya elden gitmiş. Yani siz kararı zimmet defterine yazarak savcılığa teslim etmeniz gerekirken böyle bir kayıtta yok. Diyebilirsiniz ki efendim bu güvenlik sebebiyle mahkeme kaleminden bazı sıkıntılarımız var dışarıya duyumlar gidebilir o yüzden biz güvenlik tedbiri olarak sadece karar kartonunu tutuyoruz diyebilir misiniz? Aynı şeyi diğer meseleler içinde güvenlik söz konusu olmaz mı? Tutun ki değişik iş defteri tutmak bu kad…”

Mahkeme Başkanı: "Kemal Bey son cümlenizi, son cümlenizi alalım. Buyurun.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yazılı olarak sunacağım tabi Değerli Başkanım birçok bu

eksiklikler vardı. Onları zannediyorum. Yalnız şunu tekrar ifade edeyim bu beyanlarım sakın ola ki Değerli üye hakimim sizleri üzücü rencide edici olarak gelmesin çünkü hiçbir zaman sizleri suçlamam söz konusu değil başından itibaren ifade ettim adalet bireysel olmamalı. Mutlaka bir sisteme dayanmalı ve objektif olmalı. Evet ben hakimime güvenmeliyim ama bu yeterli olmaz. Çünkü kişilere dayalı adalet gerçek adalet ve kalıcı bir adalet olmaz. Maalesef Değerli Başkanım bu sistem Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemelerinde oturmamış sadece değişik iş kartonlarıyla pekala belli merkezler ve odaklar Sayın hakimlerin ve savcıların iyi niyetlerini suistimal edebilir. İş yoğunluklarından istifade edilebilir. Özellikle bu tür yoğun soruşturmaların emniyet tarafından yürütüldüğü dikkate alındığında bu yolların her zaman için açık olması mümkündür. Benim buradaki serzenişlerim bu yolun kapatılması amacıyladır.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam konu anlaşıldı Kemal Bey.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tek bir cümle ifade ediyorum Değerli Başkanım bu şartlar

altında, bu şartlar altında benim hakkımda verilen telefon dinleme kararının 206. maddesi uyarınca hukuka aykırı olduğu kanaatindeyim. Bu anlamda da bir gerek telefon dinleme kararının gerekse buna dayalı olarak yapılan tüm dinlemelerin ki hiçbirinde yasadışı bir unsur yoktur. Ama buna rağmen yasanın tatbik edilerek hukuk dışı delil olarak kabul edilmesini arz ediyorum teşekkür ederim efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Lütfi İşbulan, Av. Hanifi Altaş ve Av.

Kenan Aşık’ın geldikleri görüldü, huzurdaki yerlerine alındı.Sanık Özkan Kurt söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, benim yapmış olduğum ve

huzurunuzda bulunduğum Zekeriya Öz’ü tehdit eyleminin tamamen bireysel bir eylemdir. Yaşadığım ülkede bulunan ve dönen çirkin olaylara karşı tepki koymak adına yaptığım bir

45

Page 46: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:46

eylemdir. Bu eylemi yaparken ulu önder Mustafa Atatürk’ün, Mustafa Kemal Atatürk’ün 5 Şubat 1933’de Bursa’da verdiği Nutuk’tan feyiz aldım. Atatürk bu nutkunda Türk gençliğine şöyle sesleniyor. Türk genci devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı veya davranış duydun mu bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir diye düşünecek. Ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek demek adalet örgütünü de düzeltmek yönetim biçimine göre düzenlemek gerek. Onu hapse atacaklar yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek diyecek ki, ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemlerimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir. İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği. Sayın Başkanım, bu söylemlerden kendime bir görev çıkararak bu eylemi gerçekleştirdim. Bugün görüyorum ki, yapmış olduğum eylem doğru bir adımmış ki, şu an huzurunuzdayım. Buradaki sanık demekten bile hicap duyduğum bu ülkenin nadide evlatları üzerinden bir politika yürütülmeye insanların gündemlerini meşgul etmeye çalışılıyor. Ben Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanını taşımaktan onur ve şeref duyan bir yurttaşım. Dolayısı ile bu ülkeye hizmet vermiş insanların bu denli mesnetsiz ve asılsız suçlamalarla itham edilmeleri bir vatandaş olarak beni incittiği için böyle bir eylem içerisinde bulundum. İnsanların muhalif olmaları ya da farklı görüşlere sahip olmalarının suç sayıldığı bir ülkede demokrasiden bahsetmemiz mümkün değildir. Bu davada bulunan insanların çoğu görüş, yaşam tarzları ve savundukları açısından birbirlerine zıt kutuplardaki insanlardır. Ortak olan tek noktaları yapılanların doğru olmadığı konusunda verdikleri mücadeledir. Bunun dışında hiçbir ortam bağları yoktur, bir vatandaş olarak bende bu konuda tepkimi ortaya koymak istedim. Düzmece belgelerle dokümanlarla halkın gözü boyanmaya çalışılmış, bunu da yandaş yargıyla yapmaya çalışmışlardır. Böyle bir ortamda yargılandığım mahkemenin de, yargıçlarında adilliğinden ve tarafsızlığından bahsetmemiz mümkün değildir. Savunma hakkının kutsallığına ilişkin derin şüphelerin oluştuğu.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi Özcan Bey şunu hatırlatmak istiyorum.”Sanık Özkan Kurt: “Özkan Kurt efendim.”Mahkeme Başkanı: “Siz sabahtan beri buradasınız. Mahkemeye, mahkeme heyetini

töhmet altında bırakacak, mahkemenin saygınlığını zedeleyici şeyler söylemeyin.”Sanık Özkan Kurt: “Efendim bunlar benim kendi görüşlerim.”Mahkeme Başkanı: “Bunlara müsaade etmemiz mümkün değil.”Sanık Özkan Kurt: “Bunlar benim görüşlerim.”Mahkeme Başkanı: “Savunma sınırını aşan sözler bunlar ona göre beyanda bulunun.”Sanık Özkan Kurt: “Savunma hakkının kutsallığına ilişkin derin şüphelerin oluştuğu.”Mahkeme Başkanı: “Savunma hakkının kutsallığına bizde inanıyoruz.”Sanık Özkan Kurt: “Burada biz şahsım adına söylüyorum derin şüpheler duyuyorum

çünkü burada söylenen hiçbir söylem kaale alınarak karar verilmiyor. Düzmece delillerin e düzmece belgelerin delil sayıldığı, yapay tanıkların oluşturulduğu, bir ortamda yapacağım savunmalarında ne denli sağlıklı olacağı bir muammadır. Ben bu eylemi yaparken insanların gözünü açmak ve kiralık insanları ortaya koymak amacıyla bu eylemi gerçekleştirdim. Ama ne yazık ki bu tarz insanların bamteline hakaret mızrabıyla da vursanız ses almanız ya da duymanız mümkün değildir. Karşımda mağdur sıfatında bulunan insanda bunlardan biridir. Bu dava öyle bir dava ki, bu davaya hizmet eden herkesi bir gün yargılanmak zorunda bırakacaktır. Bunlardan biri de mahkeme heyetiniz, savcılık makamı ve kolluk kuvvetleridir.”

46

Page 47: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:47

Mahkeme Başkanı: “Efendim bu tür beyanları kabul etmiyorum. Mikrofonu kesmek zorunda kalacağım.”

Sanık Özkan Kurt: “Müsaade ederseniz talebimi açıklayacağım.”Mahkeme Başkanı: “Bu tür şeyleri kabul etmiyoruz.”Sanık Özkan Kurt: “Müsaade derseniz talebimi açıklayacağım efendim.”Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz yasalara uygun hareket etmektedir, yasaları

uygulamaktadır.”Sanık Özkan Kurt: “Efendim bu zaten benim görüşüm.”Mahkeme Başkanı: “Bundan mahkemeyi sorumlu tutmanız doğru değil.”Sanık Özkan Kurt: “Bırakırsanız…”Mahkeme Başkanı: “Bunlar savunma amacını aşan sözler.”Sanık Özkan Kurt: “Müsaade ederseniz.”Mahkeme Başkanı: “Hayır müsaade etmiyorum müsaade etmiyorum.”Sanık Özkan Kurt: “Talebimi, talebimi.”Mahkeme Başkanı: Talebinizi alalım, talebinizi alalım buyurun.”Sanık Özkan Kurt: “Evet talebimi anlatacağım efendim. Ben iddianamemde 220/6, 314/2,

314/3 maddelerinden yargılanmaktayım. Fakat ben ömrü hayatımda hiçbir örgüte mensup olmadığım gibi hiçbir örgütün sempatizanı da değilim. Dolayısıyla bu maddeler hakkında takipsizlik karar verilmesini ve davamın bu davadan ayrılarak görevli asliye ceza mahkemesine gönderilmesini tarafınızdan talep ediyorum. Yine.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam talebiniz alındı başka talebiniz var mı?”Sanık Özkan Kurt: “Evet efendim müsaade ederseniz, adil bir kurumda yargılandığımı

düşünerek bunları anlat…”Mahkeme Başkanı: “Efendim savunma amacı… şeyler söylüyorsunuz.”Sanık Özkan Kurt: “Efendim burada kendimi savunmaya çalışıyorum yani taleplerim.”Mahkeme Başkanı: “Bunlar savunmayı aşan şeyler mahkemeyi töhmet altında şeyler

söylüyorsunuz.”Sanık Özkan Kurt: “Yo bunlar benim görüşlerimdir efendim. Bu davada yargılanan

insanları tanımadığım halde sadece savcıyı tehdit ettiğim için bu Ergenekon davasının da hiçbir dayanağı olmadığı için bu davayla birleştirilerek hem Ergenekon davasına bir temel oluşturulmaya hem de şahsımın daha fazla ceza alabilmesi için bir zemin oluşturulmaya çalışılmış bu maksatla da 10 buçuk yıldan 22 buçuk yıla kadar hapisle yargılanmam sağlanmıştır. Zoraki suçun oluşturulduğu bir ortamda bu tarz eylemlerin adil yargıyla bağdaşmadığı kanaatindeyim. Yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu ve demokrasiyle yönetilen bir ülkede birtakım eylemlerde bulunduğumdan dolayı devlete, millete hain olarak lanse edilmiş, terörist sıfatıyla adlandırılmaktayım. Ben hiçbir zaman yasadışı hiçbir örgüte mensup olmadığım, yardım etmediğim gibi hiçbir örgütle de bağım bulunmamaktadır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi talep ediyorum ve bu davadan davamın ayrılmasını talep ediyorum.”

Sanık Muzaffer Tekin söz almadan konuştu, anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam İsmail Bey buyurun.”Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu, anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim konuştunuz lütfen konuştunuz hayır efendim gerek yok,

alındı efendim. Buraya mı gelecek olduğunuz yerden konuşun, oradan konuşun. Birazdan alalım İsmail Bey oturun lütfen birazdan alalım Zekeriya Beyi alalım ondan sonra sizi alalım.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi verildi: “Sayın Başkanım bugün mahkemenize bir yazılı talepte bulunarak süremin mümkünse bugünlük 30 dakikanın üzerinde tutulmasını talep etmiştim.”

47

Page 48: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:48

Mahkeme Başkanı: “Efendim daha konuşacak sanıklar var, konuşacak avukat arkadaşlar var.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Mutlaka doğrudur şunun için yaptım gelen.”Mahkeme Başkanı: “Hayır efendim yarım saatle sınırlı bir ara kararımız var yani konuşma

süreniz yarım saatle sınırlı ona göre süreye riayet ederek konuşun, buyurun.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Tamam yani izin yoksa ona göre ayarlayacağım

kendimi. Zaten 3 Ağustos 2011 tarihinde ilk defa yargılandığım davayla ilgili olarak İstanbul Barosu Sayın Başkanlığına bir faks çekerek geldiğim an itibarıyla geldiğimiz an itibarıyla artık ne savunma hazırlığı ne de bir savunma yapmamın imkan ve ihtimali kalmadığını bildirmiş bulunmaktayım. Bugün ek süre fazla süre istememin sebebi şu; heyetinizde takdir ettiği gibi mahkemenize gelen birçok talep ettiğim evrak var. Daha önceden de talep ettiğim gelen dosyalar var. Bu konuda beyanlarım ve taleplerim vardı reddedilen veya cevap gelmeyen taleplerim var bu sebepten istemiştim. Sayın Başkanım şimdi bugünde en son size gelen yazılardan da anlaşıldığı üzere uzun zamandır talep etmiş olduğum ama bir türlü mahkemenize ulaşılamayan bir suikast ihbarına dair MİT’in yazısında benim adımın geçtiği ve Başbakana suikast yapılacağına dair bilgi olmadığı ortaya çıkmıştır. Buna istinaden ihbarın hangi yolla yapıldığının sorulmasını talep ettim bir önceki duruşmada bunun e-postayla yapıldığını bildirildiğinden dolayı reddine karar verdiniz ve o e-postada adım geçmediği için e-postanın ihbar e-postasının elektronik postasının çıkartılmış, kesilmiş halde olabileceği düşüncesiyle yeniden istenmesini talep etmiştim. MİT’ten cevap geldi. Bunu müsaade eder misiniz, açabilir miyiz o belgeleri? Açıldı, ilk sırayla açalım Sayın Başkanım bu MİT’in adımın da geçtiği İstanbul Kısıklı Caddesinde Başbakan’a yapılacak suikasta ilişkin ihbarın ne şekilde yapıldığına dair üst yazısı diyor ki; N.Y.E. nasıl yardım edebilirim bölümüne gönderilmiş olup ilişikte sunulmuştur. İkincisini açabilir miyiz? Şimdi ikincisi e-postanın kendisi. Evet, bu da bahsedilen ihbarın yapıldığı söylenen adımında olduğu çünkü 35 numaralı bilgi notunda benim adım geçiyor ev kiraladığım Zeki Yurdakul Çağman’ın da bana yardımcı olduğu ve bununda bu elektronik postayla yapıldığı söylenen yazı bu. Şimdi burada adımı görebilen var mı acaba görünüyor mu adım? Şimdi bu durumda MİT 35 numaralı bilgi notunu neye göre hazırladı? Eğer burada yoksa sizde e-postayla yapıldığını bildirildiğinden bir daha sorulmasına gerek yoktur dediniz. İstediniz dediler ki e-posta MİT’in gönderdiği yazı aynen şu; 04.07.2011 tarihli. 10200101000500.167-999276 diyor ki; ilgi a yazınız ile eksiksiz olarak gönderilmesi istenen 24.07.2007 tarih ve 35 sayılı notumuzun 2. maddesine konu e-posta ihbarının ilgi b yazınız ekinde gönderilen örneği eksiksiz olarak ve üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sunulmuş olup bahse konu ihbar e-postasının başlıca bir ilavesi bulunmamaktadır diyor. Şimdi Sayın Başkanım siz burada 35 numaralı bilgi notunu okudunuz ve bunun üzerine haberler yapıldı ve Başbakana soru soruldu Başbakan dedi ki; onların görevi o bizim görevimiz bu. Şimdi benim adım nasıl MİT’in o bilgi notuna girdi? Siz delili yani ihbarın orijinali olmayan bir ithamda bulundunuz dolayısıyla bana. Yani beni suçlamış oldunuz MİT vasıtasıyla bunu yaptınız MİT eliyle bunu yaptınız. Talebim, pardon.”

Mahkeme Başkanı: “Zekeriya Bey yani öyle bir söz konusu değil kimseyi itham etmiyoruz gelen yazıyı okuduk ne demişlerse, ne yazmışlarsa ona şey yaptık.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Ama gelinen sonuç itibarıyla.”Mahkeme Başkanı: “Yani herhangi bir itham söz konusu değil.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Hayır gelinen sonuç itibarıyla ortaya çıkan fiili durum bu

değil mi Sayın Başkanım?”Mahkeme Başkanı: “Buyurun, o sizin yorumunuzda buyurun.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Ben yeniden MİT’ten ayrıntılı olarak yazılarak 35

numaralı bilgi notunun neye göre hazırlandığının benim ismimle Başbakana suikast yapılacak bilgisinin aynı belge, bilgi, doküman neyse içinde bulunduğu verinin istenmesini istiyorum bir talebim bu. Sayın Başkanım yine heyetinizin kabul ettiği yine suikastla ilgili olarak Başbakana

48

Page 49: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:49

yönelik yapılacak saldırıya ait haberin basında yayılmasından sonra MİT’in dağıtım planı gereği İçişleri Bakanına da bildirdim, gönderdim dediği 35 numaralı bilgi notuna ilişkin ve habere ilişkin İçişleri Bakanı eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a sorulan soruya verdiği cevap 2 defa dilekçe verdim. RTÜK göndermedi, Samanyolu televizyonu gönderdiğini söyledi 2 yazısında sizin gönderdiğiniz DVD’ye dedi ki içinde bulunamamıştır. Kendisi yazısında gönderdim diyor Beşir Atalay’ın haberinde 2. yazısında bulunamamıştır diyor. TRT böyle bir kaydın olmadığını söylüyor kendilerinde. Benim bu yöndeki 2. talebim diğer televizyonlardan da istenmesiydi yazılı talebimin içerisinde de bu televizyonların isimlerini vermiştim. Bunlarda ulusal çapta yayın yapan NTV, CNN Türk, Kanaltürk, Kanal D, Star Haber, Show Haber gibi haber kanalları. 31 Aralık 2011 tarihli Sayın Beşir Atalay’a sorulan Başbakana suikast konulu ihbara ilişkin İçişleri Bakanının beyanı aynen şöyledir Sayın heyet; doğrulanmış veya açıklanmış bir şey değil bizim çalışmamız içinde olan bir konu değil bunu spekülatif bir haber olarak değerlendiriyorum. İstenecek şey bu cevabın olacak görüntüler. Zira bu benim delilim bu delilin toplanmasını zannediyorum isteme hakkımda var heyetinizde umarım bu sefer Samanyolu TV’ye bağlı kalmaksızın belirtmiş olduğum diğer televizyonlardan bir de RTÜK’ten istenmesini kabul eder. Şimdi ben MİT’in o bilgi notunda 35 numaralı bilgi notundaki suikast ihbarını neye göre yaptığını bugün size açıklayacağım. Ancak hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar olduğu belgesi de mahkemenize ulaştı. Orada bir adres ikametgah adresim olarak gösterilmiş. Drama İlkokul yanı Cancan Tekstil Maltepe İstanbul. Sayın Başkan soruşturmayı yapan ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı veren savcılığın bu adresi nereden ve nasıl edindiğini sorulmasını talep ediyorum. Şimdi resen vermiş olduğunuz bir karar var suikast Başbakana suikastla ilgili olarak gelen bir cevabi yazı var. Bütün Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı il emniyet müdürlüklerine yapılan suikast ihbarları soruldu. Gelen yazının 4. sayfasında düzeltiyorum 5. sayfasında İstanbul 12.6.2007 tarihinde İstanbul ili Ümraniye ilçesinde ele geçirilen 27 adet el bombası fünyeleriyle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülmekte olan 2007/1536 sayılı soruşturma kapsamında Mete Yalazangil, Zeki Yurdakul Çağman, Tuncay Hacıbektaşoğlu, Saipir Debzlelvitze isimli şahıslar ile İstanbul ilinde yakalanarak gözaltına alınmış ifadelerinin alınmasını müteakip diye devam eden bir yazıda Mete Yalazangil’in tutuklandığı belirtilmiştir şahsımın ismi yoktur. Konuya ilişkin olarak yine İstanbul iline ilişkin olarak 3.2.2008 tarihinde Vatan Bölükbaşıoğlu’nun bu kapsamda ihbar nedeniyle yakalandığını ve tutuklandığını Emniyet Genel Müdürlüğü yazısında belirtmiştir. Hatırlarsanız ben 2 yıl önce Vatan Bölükbaşı’nın bana el yazısıyla nasıl MİT’e girebilirim, nasıl MİT ajanı olurum diye bahseden bana hitaben yazmış olduğunu notları mahkemenize dilekçem ekinde sunmuştum. Dolayısıyla Emniyet Genel Müdürlüğünden 81 il kapsamında yapılan araştırmada da benim adıma bir suikast ihbarının olmadığı ortada. Şimdi 9.12.2010 tarihinde benim bu kürsüde yapmış olduğum bir beyan var. Diyorum ki beyanımda; Sayın Başbakanımızı anlatan bir liderimizin doğuşu adlı kitap aynen 14. sayfasında şöyle yazıyor; kitap elimde 14. sayfada burada; yıldızı parlıyordu insanlara çok kolay ulaşıyordu. Ülkenin sorunlarına ilgisiz kalmıyordu. Müesses nizamın alışık olmadığı bir lisanla konuşuyordu. Güneydoğuda olup bitenleri anlatmaya çalışıyordu bir il başkanı gibi değil alttan alta memleket meselelerin üstünde gelmeyi üstünden gelmeyi gözüne kestiren bir lider gibi davranıyordu. Sorumluluk almaktan kaçınıyordu, kaçınmıyordu, devlet zulmüne de maruz kaldı…. Kürt sorunuyla ilgili rapor hazırlatıyor orada yaşayan insanların PKK zulmü kadar devlet zulmüne de maruz kaldığından söz ediyordu. Devlet ırkçı, baskıcı, asimilasyon yanlısı uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyordu diye kitaptan bölüm okuyorum. Şimdi bunun tarihi 9.12.2010 mahkemenize 35 nolu bilgi notunun geldiği tarih ve okunduğu tarih Sayın Başkan bu tarihten sonra ne ilgisi var diyeceksiniz? Siz 28 Ocak 2011’de o bilgi notunu okudunuz bundan 1 buçuk ay sonra şimdi bahsettiğim kitaptaki o cümlenin devamındaki bölümü aynen okuyorum. Kürt sorunu yaklaşımında resmi söylemi dışarıda bırakan tamamen farklı adil tarafsız bir kullanıyor olması birilerini çileden çıkarmış ve şimdiden önlem almak zorunda bırakılmış olmaz

49

Page 50: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:50

mıydı? Lütfen burasını dikkat edin hemen devamındaki bölüm. Reis tartışmaları dinliyor ve nihai kararını açıklıyor; korkunun ecele faydası yok eve gidiyoruz. Kararlı bir ses duymak insanı rahatlatıyor eve dönüş güzergahını gözden geçirmeye başlıyoruz. Kısıklı Caddesinden eve gidecek yolu girildikten sonra ilk kez ilk 100 metrelik bölüm çok tehlikeli. Yol boyunca devam eden çalılık ve dalları birbirine karışmış bodur ağaçlar arkasına gizlenen bir tehlikeyi ele vermeyecek kadar yoğun. İşe yarayacağını umut ederek bir harekat planı yapıyoruz. Konvoyun önündeki araçta koruma görevini üstlenecek arkadaşlarımız olacaktı. Makam aracını ortaya almıştık reis arkada Mustafa Erdoğan’ın aracındaydı. Makam aracında reisin oturduğu koltukta başka bir arkadaşımız olacak. Yanında da Ahmet Ergün oturacaktı aracı her zaman olduğu gibi Ahmet Çamlı kullanacaktı. Hiç bitmeyecekmiş gibi uzayıp giden o yolu nasıl geçtiğimizi hiç hatırlamıyorum. Tek hatırladığım gerilim filmlerini aratmayacak bir maceranın ardından sağ salim eve ulaştığımızda hepimizin terden, hepimiz terden sırılsıklamdık. Şimdi MİT’in bir türlü mahkemenize gönderemediği ve adımında geçtiği Kısıklı’da Başbakana suikast yapılacağına dair ihbarın benimle nasıl ilişkilendirildiğini 9.12.2010 tarihli bahsettiğim Tayyip Erdoğan bir liderin doğuşu adlı kitapta okuduğum bölümün hemen sonrasına Kısıklıda tehlikeli bir an yaşayan yaşadığını anlatan kitap sahibinin Başbakan Erdoğan’dan bahsediyor olması ona bir tehlikeli durum söz konusu olduğunu anlatması ve bu tarihten sonrada mahkemenize 35 numaralı MİT yazısının gelmesi ve arkasında da ısrarla istemenize rağmen bir türlü o ihbar notunun benim adımı da kapsayacak şekilde mahkemenize gelmemiş olması hiç dikkatinizi çekmiyor mu? MİT’in ihbar dediği kaynak budur ve 9.12.2010 tarihli beyanımdır. Buradan yola çıkarak intikam duygusuyla bu kadar tesadüf olmaz bir şey. Ben bunun delilini koydum ancak hüküm verilebilmesi için bir karara varılabilmesi için hak, adalet, hukuk çerçevesinde talep ettiğim 35 numaralı o notun nasıl hazırlandığını MİT’ten sorulmasını adımın nasıl geçtiğinin çok açık sorulması. Sayın Başkanım madem öyle bir liderin doğuşu bunu ben anlatmıyorum, bu cezaevine ilk girdiğimiz günlerde 26 Ocak 2008 Sayın Veli Küçük, Sayın Kemal Kerinçsiz, Sayın Fikri Karadağ’la aynı koğuşta kalıyorduk ve kendilerini de aktardığım bir not ve defterime düşmüşüm merak ediyorum ve abartıyorum bir genel affı zorunlu kılan mahkumlar haline dönüşür müyüz? Bu durumda Öcalan’la aynı beklentinin içinde olmanın baskısı olmamak içinse gereken fedakarlığın işkencesini hissetmek dedim ya; abartı ve Allah korusun diye not almışım. 26 Ocak 2008 buradan da bahsetmiş olduğum sanıklar bu düşüncemin tanığıdır. Düşüncemin isabetliliğinden bahsetmiyorum olayların zaten nereye evirildiğini anlatmaya çalışıyorum. Bir liderin doğuşu kitabını ben eleştirdikten sonra başıma geleni anlattım. Sadece ben değil bakın Özgür Gündem Gazetesinden Yüksel Genç isimli 99 yılında döndü bu hanımefendi dağdan silah bırakma kapsamında. 1991’deki Erdoğan nerede diye başlık atmış ve soruyor. Kürtlerin konuştuğu dil olan Kürtçe Türkçeyle ilgisi olmayan müstakil bir dildir. Kürt raporunun tespitler bölümünden. Demokratikleşme ve insan hakları noktasında Güneydoğu son derece geridir yakın bir zamana kadar anlamsız ve çağdışı Kürtçe yasağı dolayısıyla bölge insanları hayli baskılarla yüz yüze gelmişlerdir Kürt raporu tespitler bölümünden. Bütün bu halkların Türkiye’de yaşayan diğer halklarda; Laz, Çerkez, Arap, Gürcü vesaire tanınması gerektiğini bu çerçevede Türkiye’nin kültürel bir çoğulculuğa sahip olmasını gerektiğini savunmalıyız. Kürt raporunun bizim görüş ve tavrımız ne olmalıdır bölümünden. Ne yazık ki partimiz bu konuda henüz istenen seviyede değildir. Raporun bizim görüş ve tavrımız ne olmalıdır bölümünden notlar aktarmış eski PKK’nın dağ kadrosundan gelen hanımefendi. Bu 26 Şubat 11 tarihli. 24 Temmuz 2011 tarihli bizim Filistin davamız özel harekatla mı çözülür diye sorusunda şöyle soruyor; 18 Aralık 1991 tarihli kendi imzasını taşıyan Kürt raporunda Erdoğan bakın nasıl bir tespitte bulunuyor. Bugün doğu veya güneydoğu sorunu olarak adlandırılan sorun aslında bir Kürt sorunudur. Sorun gerçekte ulusal bir sorundur Erdoğan yine 1991’deki raporunda şöyle diyordu; bugün güneydoğuda PKK eliyle sürdürülen Kürt silahlı mücadelesi şehre inmiştir. Devlet kontrgerillasıyla özel timiyle harcadığı trilyonlarca lirasıyla köy korucularıyla vesaireyle bu

50

Page 51: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:51

sorunun üstesinden gelinemeyeceğini artık anlamış bulunmaktadır. Kemalist devletin geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi artık iflas etmiştir. Bu Sayın Başbakanın imzası olduğu belirtilen raporda bahsediyor, ben bahsetmiyorum sadece. Dağdaki gerillaya benden daha gaddar davranamıyor devlet. Şimdi geçen sene 27 Mayısta çok ilginç olarak Mustafa Karasu Fırat Haber Ajansına bir açıklama verdi ve dedi ki; Abdullah Öcalan’ın açıklamaları kapsamında 3. dönem çabalarım boşa çıkarılmıştır demekle 4. stratejik mücadele dönemine girilmiştir diyen Mustafa Karasu’yu. Yine dağ kadrosundan Cemil Bayık 4. stratejik mücadele aşamasını ilan etti. Çok ilginç olan bir şey var geçtiğimiz 5, 6 ay zaman öncesine gittiğimizde Dışişleri Bakanımızda Türkiye’nin 4. restorasyon dönemine girdiğini söyledi. 1. restorasyon dönemi 1839, 2. restorasyon dönemi 1876, üçüncüsü Cumhuriyetin kuruluşu ve şimdi içinde bulunduğumuz 2011 yılının da 4. restorasyon dönemi olduğunu anlattı. Bugün yaşadığımız gün ve an koşullar itibarıyla ve yargılandığımız bu dava itibarıyla şuradaki davadan ari dışarıda olan hiçbir şey yoktur. Her şey bu dava üzerinden ayarlanmaktadır Türk Silahlı Kuvvetlerinin bizatihi kendisine verilen ayarda bu dava üzerindendir ve devamındaki davalar üzerindendir. Ama ilk tutanak noktası ana dava denilen bu davadır. Bu konuda birçok beyanım oldu Amerika ordusunun neden küçülmek istediğini, NATO’nun hangi kapsamda harekatlar yapacağını, Türkiye’den hangi rolü beklediğini, kendisini kurtar bizi NATO diye başbakanın yazısını sözünü manşet yapan gazete haberlerini. Birleşmiş Milletlerin Karayılan, Birleşmiş Milletler devreye girsin dediğini Birleşmiş Milletlerin devreye gireriz dediğini. İngiliz Genelkurmay Başkanının El-Kaide’yi asla yenemezsiniz dediğini. El-Kaide liderinin Osmanlı gibi olun gemi göndermek yeterli olmaz dediğini, (1 kelime anlaşılamadı) Times’ten yeni Osmanlıcılık analizi haberi ve birçok benzer haberi burada konuya ilişkin olarak heyetinize savunmalarım içerisinde bu davanın Ergenekon adı verilen bu davanın ve devamındaki davaların PKK ile aynı zamanda ilişkilendirildiğini. PKK’nın bu örgütün şemasında kullanılan örgüt olarak gösterildiğini. Bugün hala yakın tarihe kadar yapılan bütün PKK eylemlerinde şehit olaylarında bu Ergenekon davasında yargılanan sanıkların parmağı olduğunu derin devlet, derin Ergenekon ve PKK’nın Ankara grubunun burayla ilişkili olduğunu söyleyen birçok haber, televizyon yayını, köşe yazısı, analiz bulunmaktadır. Ahmet Davutoğlu stratejik derinlik, 4. restorasyon dönemine Türkiye’nin girdiğini söyleyen Sayın Davutoğlu’nun stratejik derinlik kitabı tüm bunları Osmanlıcılık dahil ortaya koymaktadır. İlginç olan şudur PKK’nın Cemil Bayık ve Mustafa Karasu’yla birlikte ilan etmiş olduğu 4. stratejik eylem döneminin aynı tarihe 4. restorasyon dönemiyle çakışması çok ilginçtir. Sayın Başkan malumunuz ben talep ettim ve sizde Abdullah Öcalan ve KCK dosyalarını getirdiniz. Abdullah Öcalan dosyasını ve KCK dosyasını bitirdim, çalıştım 75 numaralı klasör Abdullah Öcalan dava dosyasından İngiliz yüksek komiserinin Birleşmiş Milletlerde Kürt sorununa ilişkin yapılan gizli görüşmeye dair istihbarat raporu. Bu istihbarat raporunda meclisin nasıl Kürtlere federatif bir yapı vereceğini Türk milletinin medeniyetin gerekleri doğrultusunda ilerlemesini sağlamak amacıyla Kürt ulusu için kendi geleneklerine uyum içinde bir özerk yönetim kurmayı taahhüt eder dediğini. Abdullah Öcalan klasörüne dava 75. klasörüne konulduğunu beyan ediyorum. Şimdi sürekli bir barış havası estirilerek olmadığı zamanda fatura Ergenekon sanıklarına biçilerek dışarıda bir siyaset politika yürütülüyor. Her ne kadar DTP, BDP, DTK Demokratik Topluk Kongresi ve PKK sanki hükümetten AKP’den ayrı bir politikayla bu işi yürütüyormuş gibi görünse de hiç ayrı değil. Ben 1993 ateşkesini yaşadım. 1993 ateşkesi zımnen kabul edilmiş bir ateşkestir. Abdullah Öcalan ilan etti kendi klasöründe de var. İlan edildikten sonra ve zımnen kabul edildikten sonra ne oldu biliyor musunuz Sayın Başkanım? Bütün askeri operasyonlar valiliğe bildirilerek yapıldı. Bir mezra aramasına gittiğimizde bütün mezra kapının önündeydi niye dışarıdasınız diye sorduğumuzda haber geldi valilikten arama yapılacakmış bizde hazır bekliyoruz denildi. Şemdin Sakık o tarihte Mardin bölgesinden 33 eri katlettiği bölgeye çıktı ateşkes tarihinde bizzat ben bugün bir kısmı yasaklanmış bir kısmı yurtdışında kaçak yaşayan bir kısmı da milletvekili olan BDP milletvekillerini saat 8 buçukta evde

51

Page 52: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:52

toplantı halinde yakaladım. İsimlerden bir tanesi Nizamettin Toğuş’tur hakkında talepte bulundum bir de Alman parlamenter vardı Klodyo isimli ve ele geçen bir ajanda ateşkes tarihinde hangi eylemlerin hangi kodlu teröristlerle yapılacağını gösteren bir ajanda plan. 21 Mart Nevroz olaylarını da dahil eden bir tarih çizelgesi bunlar bugün BDP’de milletvekili DTK’da sözcülük yapıyorlar ve özerklik ilan ediyorlar. Şimdi geldiğimiz günlerde asker şehit veriyor. Çünkü asker yeteneksiz ilan edildi, başaramıyor ilan edildi. PKK’nın 5. kongre kararı bu yine Abdullah Öcalan dosyasından. Geldiğimiz an itibarıyla bakın özerkliğin ilan edildiği gazete haberi bunu hepiniz biliyorsunuz kasten gösteriyorum kamerada. 5. kongre kararından farklı hiçbir şey daha önce gösterdiğim bir gazete haberini gösteriyorum. Sayın İçişleri Bakanının kendisinin söylediği bir söz meclis 2 milletin temsilcisi meclis 2 milletin temsilcisi. Bugün özerklik ilan ediliyorsa Abdullah Öcalan dosyasındaki 5. kongre kararlarına çok iyi bakmak lazım 1995. Şimdi 86. klasör.”

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Zekeriya Bey toparlayın.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Toparlıyorum Sayın Başkanım. Abdullah Öcalan’ın 93

tarihinde 17 Mart 93 tarihli ateşkes kararı ilanı burada var yabancılarla yapmış olduğu görüşmeler, röportajlar. Şimdi geçtiğimiz yıl itibarıyla 16 Şubat 2010. Neden zayiat veriyoruz, neden ordu başarısız? Bakın açılımda yayla çıkmazı asker yaylaya çıkılmasını engelleyin diyor siyasi idareye, iradeye. Siyasi iradede diyor ki hayır çıkılacak yaylaya. Yaylaya çıkılırsa Silvan olayı olur. Şırnak’ta kontrol noktaları kalkıyor, asker istemiyor ama kontrol noktaları kalkıyor. Asker yayla yasağını bahane etmesin Taraf Gazetesi Ahmet Altan’ın yönettiği gazete. Gelen bilgiye göre Ahmet Altan’ın babası Ankara-İsrail Evlerinde ev sahibidir Altan Kardeşler küçük çocuktur ve kiracıları o zamanki Amerika CIA yani istihbarat servisinin istasyon şefidir bu 2 kardeş Altan ilk kolalarını bu istasyon şefinin kucağında içer onun gazetesinin sonuçları.”

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Zekeriya Bey son cümlelerinizi alalım, talebinizi alalım.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Bitiriyorum, bitiriyorum çünkü çok uzun zamanımı aldı

Sayın Başkanım bu. Ordu Irak’a girecekti hükümet durdurdu savaş kapıdan dönmüş geçen yılkı haberler bunlar. Şimdi zayiat verince ordu suçlu oluyor ve Ergenekon sanıklarının hepsi derin PKK ile işbirliği içerisinde olduğu iddia ediliyor. Kim yapıyor bunu? Bunu yapan yine yandaş ve belli basın kuruluşları iliştirilmiş Taraf Gazetesi. Bakın PKK’nın 4. ulusal konferans kararı nedir bu karar çok önemlidir 1996? 1993 ateşkesinde bile çözüme ulaşamayan PKK 1996’da kendisini kurtarmak için Abdullah Öcalan notlarından 96. Klasör. Bütün eski teröristlerini şu işaretlediğim yer; yeteneksiz, stratejik derinlikten yoksun, komuta yeteneği olmayan, çatışmada gönülsüzlük gibi suçlarla yeni teröristlere dedi ki; siz onların bu eksikliklerini giderip mücadele edeceksiniz. Şimdi eski PKK’ya Abdullah Öcalan’ın 96’da yapmış olduğu bu hareket bugün Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılıyor. 33 askerin ölümünü de aydınlatılacak kim; Hüseyin Çelik. Çatışmalar Martta yeniden başlayacak kim; Taraf Gazetesi Emre Uslu. 13 çocuk neden nasıl öldü asker şehit olmasından bahsediyor? PKK’yı dağdan indirmek Orhan Miroğlu. Diyelim ki PKK’yı bire kadar kırdınız silahı ben bıraktırırım Abdullah Öcalan. 40 kilo ağırlığın altında ezilen acemi erler ve devlet haklı. 93’te Abdullah Öcalan’ı ateşkese zorlayan bu beğenilmeyen bugün profesyonel orduya geçmek için bahane edilen 3 aylık eğitim almış asker mi denilen askerdi. 96’da Cudi Konferansını 4. konferansını yapmaya iten gerekçe yine bu acemi askerdi.”

Mahkeme Başkanı: “Son cümlemizi alalım.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Anlamadım Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Son cümlemizi alalım.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Bitiremedim bir sonraki duruşmada kaldığım yerden

devam edeyim, dinlediğiniz için teşekkür ediyorum sağ olun.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Ha bir sözlü talebim var Sayın Başkanım müsaade

ederseniz. Ben Bülent Orakoğlu ve birçok eski bürokratında iddia ettiği gibi Abdullah Öcalan’ın

52

Page 53: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:53

da Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğunu belirtmesi ve Ergenekon terör örgütünün PKK’yla ilişkilendirilmesi sebebiyle Abdullah Öcalan’ın bu yöndeki ifadesinin alınmasını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Bir de çok özür dileyerek söyleyeceğim; daha önce

kabul etmiş olduğunuz ve savcılığın hangi dosya olduğunu bildirmenizi istediği bir talebim var. Bunları reddettiniz Sayın Başkanım onların yeniden ben hemen arz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Bu talebi yazılı olarak verecekseniz onu alalım, tamam.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Hayır verdim, verdim reddettiniz şu 27.12.2010’da

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı PKK ana dava dosyasının hangi mahkemeye dava açtığının tespit edilmiş ise de.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam onu yazılı olarak (1 kelime anlaşılamadı) okuruz talebinizi değerlendiririz.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “9 Aralık. 9 Aralık 2010 dilekçe no 9.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Bunun tekrar istenmesini.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk: “Bir de müsaade ederseniz bitiriyorum Sayın Başkanım;

22 Nisan 4 numaralı dilekçemin yeniden gözden geçirilerek beyanlarım doğrultusunda istediğim belge ve bilgilerin getirtilmesine karar verilmesini talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “İsmail Bey buyurun.”Sanık İsmail Yıldız söz istedi verildi: “Şimdi Sayın Başkanım yaklaşık daha önceki görmüş

olduğunuz tarihten bu zamana karşınıza bir insan enkazı olarak gelmiş bulunuyorum. Daha önce ben burada bir defa söz alınca Sayın üye hakim demişti ki siz hasta mısınız sizi hastaneye gönderelim mi? Ben bir hastaneye gönderildim Sayın Başkanım ve gittiğim hastanenin adı Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi yaklaşık 2 ayda yattım ben bu hastanede ve o hastaneden taburcu edilerek geldim ve her ay bundan sonra gideceğim. Bir devlet hastanesinin psikiyatri kliniğine o klinik sonucu bu konuşma bozukluğu da buradan geliyor. Tekrar benim Bakırköy Devlet Hastanesine yatıp yatmayacağım belli olacak. Şimdi Sayın Başkan Sayın Heyet bu yaşadığımız dramın ne denli büyük bir dram olduğunu gösteriyor. Ben ta en başından beri bu süreci yaşamamamız gerektiği için benim mücadele ettiğimi söyledim. Bu süreci yaşamamamız için Türkiye’de diktatörlüğe geçiş verilmemesi gerektiğini söyledim ve bu süreci yaşamamak için Türkiye’de herkesin özgürlüğe sımsıkı sarılması gerektiğine inandığımı söyledim. Ve bilmeniz gerekir ki özgürlük Allah’ın en büyük ismidir eğer bir insan özgür değilse birey olamaz, birey değilse kul olamaz, kul değilse hiçbir şey olamaz. Şimdi ben Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesinde 2 ay yattım. Oraya gidene kadar sanıyordum ki Türkiye’nin en büyük sorunu burası. Oraya gidince anladım ki Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi adli sicil bölümü. Anlatılamaz gece yarısı ekspresi filmi onun yanında çok hafif kalır, yaşamak lazım ben gittim 2 ay yaşadım. Oradaki insanların olağanüstü çabalarını gördüm. Oradan hiçbir kimseyi suçlamıyorum yanlış anlaşılmasın. Fakat orada karşılaştığım tablo Türkiye’nin şuan mücadele ettiğimiz tablonun aynısının tıpkısı. Eğer böyle giderse bir kişi daha Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesine sevk edilirse göreceğiz ki toplum olarak geldiğimiz nokta Avrupa Birliğinin bizi reddetme sebebini çok açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Avrupa Birliğinin bizi reddetme sebebi budur özgürlük. Biz birey özgürlüğünü anlayamamışız hala da anlayamıyoruz Sayın Başkan ben burada bir baba olarak konuşuyorum burada şuanda şu kürsüde ağlarsam bir insan olarak ve bir baba olarak ağlayacağım ve kızımın 16 yaşındaki kızımın enkazımı seyrettirilişini anlatmayacağım burada o ayrı bir dram. 4 yaşına girecek oğlumun ki ben cezaevine girdiğimde eşim 1 aylık hamileydi oradaki psikolojisini anlatmayacağım. Anlatacağım 1 tane şey var size dedim ki; daha önce şuanda bu mahkeme kanuni celse olarak 400’ü geçmiş durumda. Şuanda 192. celseyi mi görüyoruz Sayın Başkan?

53

Page 54: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:54

192. celseyi görüyoruz ve bir karar veremedik hala 192 celsedir hakkında karar verilemeyen bir herhangi bir hüküm olabilemez, Dünya tarihinde yok böyle bir şey. Dünya hukuk tarihinde yok Yassıada duruşmaları dahi bu kadar sürmedi Sayın Başkan. Yassıada duruşmaları bundan daha çabuk ve daha kısa dönemde bitirildi. Sayın Başkan ben buraya (1 kelime anlaşılamadı) çıkalıdan beri hiçbir zaman istismar edici bir konuşma yapmadım, siyaset yapmadım. Söylediğim her şey dedim ki belgeli, resmi belgesi var belgesiz konuşmuyorum. Belgeleriyle konuşuyorum söylediğim her şeyin belgesi var ve şuanda ben dilekçe verdim dedim ki; mahkemeniz kanalıyla ben koğuşumda tek kalmak zorundayım. Bana bir arkadaş verin Muzaffer Şenocak’ı arkadaş olarak istedim yanıma cezaevine bunu yazın dedim. Çünkü ben artık kendisini idame ettiremeyen, kendi kendine bakamayan hale düştüm düşürüldüm ve bu hale düşürüldüğüm yer Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesidir ve oraya gidiş sebebimin hikayesi mutlaka yazılacaktır size basit bir belge göstereyim; şu elimde gördüğünüz bir iddia, iddia diye bir oyunun, iddia diye bir oyun var biliyorsunuz oyunun günlük yayınladığı bülten. İddia diye bir oyunun günlük yayınladığı bülten buradan şunu anlıyoruz ki; Dünya’daki en küçük takım bile her yerden izleniyor Dünya’nın her tarafından izleniyor ve bilmenizi isterim ki; istihbarat teşkilatlarının en çok sevdiği yerler adliyelerdir, adliyeleri takip ederler. Çünkü adliyeler toplumun yarılma yerleri, kırılma yerleri, çatlatılma yerleri, patlatılma yerleri ve toplumun parçalara ayrılma yerlerine giden yolları en azından gösterir.”

Mahkeme Başkanı: “İsmail Bey yorulacaksanız oturarak konuşabilirsiniz oturduğunuz yerden konuşabilirsiniz.”

Sanık İsmail Yıldız: “Oturabilirim mümkünse; şimdi Sayın Başkanım bütün bunları şunun için anlatıyorum; eğer önümüzdeki dönemde bu dava bu şekilde devam edecekse buradan bir tane cenaze çıkacak bu cenazelerden birisi benim adım İsmail Yıldız olacak. Daha önce Kuddusi Okkır çıkmıştı şimdi İsmail Yıldız çıkacak bir cenaze olarak çıkacak buradan. Neden çünkü sağlık durumumu çok iyi biliyorum. Ben daha öncede sizlere anlattım dedim ki Sayın Başkan kanuni celse olarak bu kadar bir duruşmanın devam etmiş olması ortada bir sorunun olduğunu gösterir. Sayın Başkan yine dedim ki sizlere ben aleyhimdeki tüm şahitlerin hepsinin ismini yazdırayım benim aleyhimde şahitlik yapsınlar gelsinler desinler ki İsmail Yıldız teröristtir. Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere söylüyorum İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin çok uzağa gitmeye gerek yok Sayın Başkanım. Çağırın burada benim aleyhimde şahitlik yapsın desin ki; ben İsmail Yıldız’ın faaliyetlerini biliyorum daha da başka bir ilginç bir örnek vereyim Vecdi Gönül Savunma Bakanı. Çıkıp desin ki İsmail Yıldız ihtilalcidir. Çıkıp dedim ki kendisiyle konuştum mecliste konuştum ve konuşmayı yaptığım milletvekili ismi Emin Bilgiç’tir. Emin Bilgiç’in odasında geçen konuşma dedim ki; Sayın Başkan, Sayın Bakan o zaman bakandı önümüzdeki dönemde Türkiye’de genç subaylar ordudan rahatsız şey iktidardan rahatsız subaylar şundan rahatsız, subaylar bundan rahatsız diye birtakım başlıklar görebilirsiniz sakın bunlara inanmayın. Orduyla iktidarın arasını bozmaya yönelik birçok girişim olabilir sakın bunlara aldanmayın siz tecrübeli bir siyasisiniz ANAP’tan geliyorsunuz tanıyorum birbirimizi biliyoruz, anlattım uzun uzun oynanabilecek oyunu. Bugün sahtedeki oyun budur Sayın Başkan. Sayın Başkan bakın eğer 2 ay o Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesinde yattıysanız size bir sahne anlatayım yatsaydınız şöyle bir tabloyla karşılaşacaktınız; duş almak için size bir yer tahsis ediliyorlar orada bir duş alıyorsunuz. Tam duş alırken içeriye birisi giriyor toparlanmaya çalışıyorsunuz o da hasta çünkü ne olduğunu bilmiyor ya da bildirilmiyor ilaçlar ağır ilaçlar zaten nasıl ilaç kullanıldığını bilmiyorsunuz. Zar zor orada yıkanmadan suyu üstünüze tutup dışarı çıkıyorsunuz sadece bu. En ufak en ufak bir kaide yok ahlaki kaide zaten yok. Çünkü hastane adı üstünde hastane adı verilmiş. Fakat havalandırması yok siz dışarı çıktığınızda güneşi görebiliyorsunuz, odadan yattığınızda güneşi görme imkanınız yok orası adli sicil bölümü. Adil sicil bölümü cezaevlerinde en azından oraya nakledilen kişiler için oluşturulmuş bir bölüm. Şimdi oraya ben gittim gördüm Sayın Başkanım ve Sedat Sami Haşıloğlu Beyefendiye de teşekkür

54

Page 55: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:55

ediyorum böylece en azından benim bir akıl hastanesini görmeme şahit oldu ve çok önemli bir iş yaptı. Ben oranın gerçekten her Türk vatandaşı tarafından görülmesini istiyorum. Bir müze haline getirilip gösterilmeli o bizim yüz karamız bu dava yüz karamız diyordum bu dava yüz karamız değilmiş asıl yüz karamız oradaymış. Sayın Başkanım ben burada kalkıp neyin savunmasını yapacağım? SESAR’ın başkanı olarak konuştum dedim anlattım size görevlerimi söyledim. Dedim ki; bir Amerikan vatandaşıyım yalanım yok belgelidir, dedim ki bir İsrail vatandaşıyım belgesi var yalanı yok. Ben bir Alman vatandaşıyım belgesi var yalanı yok. Bunların hepsi doğru ve dedim ki; ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına burada konuşuyorum dedim buna yetkim var yalanım yok belgeleri var bütün bunları şunun için anlatıyorum karşınızda darmadağınık bir konuşma yapan birisi yok tam tersine darmadağınık olmuş bir ülkenin darmadağınık olmuş bir insanın darmadağınık olmuş bir zihni var. Şimdi içeri girip karar vereceksiniz bizlerle ilgili. Sayın Başkan, 16 yaşındaki kızımın bana bakışını görseydi orda orada o anda hakim olmayı bırakır istifa edebilirdi, istifa edilirdi 16 ya… Birkaç dakika istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Devam edemeyecekseniz ara verelim.”Sanık İsmail Yıldız: “Bir 5 dakika ara istiyorum, bir 5 dakika ara.”Mahkeme Başkanı: “Duruşmaya 10 dakika ara verildi.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Başkanım küçük bir açıklama İbrahim Bey

mahkememiz sizi herhangi bir şekilde bir yere sevk etmedi. Sizin buranın polikliniğine sevkiniz yönünde Mahkeme Başkanı Sayın Köksal Şengün’ün üst yazısı oldu bende bu bilgiyi size sordum sevk edildiniz mi dedim? Yani burada bir kişinin tasarrufu değil daha doğrusu mahkemenin tasarrufu da değil. Yani siz mahkeme dışında idari organlarca oraya sevk edildiniz buranın polikliniğine sevkiniz yönünde de Mahkeme Başkanı Köksal Şengün dilekçenizi ilgili idareye gönderdi, cezaevinin polikliniğine sevkiniz yönünde.”

Sanık İsmail Yıldız: “Aradan sonra Sayın Hakim gereken bilgiyi verirseniz sevinirim kayıtlara geçmiş olur ara verdik ya şimdi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Neyi?”Sanık İsmail Yıldız: ““Ara verdik mahkemeyi bir 10 dakika ara istedim ben.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Tamam ara veriyoruz evet.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Sanık İsmail Yıldız talep ve beyanlarına devamla.”Sanık İsmail Yıldız: “Sayın Başkan eğer bunca süredir burada duruşmalara çıkıp

huzurunuzda konuştuysam en azından bir şeyi biliyorsunuz numara yapmam, numara yapamam rol kesmem rol kesmesini bilmem. Aklıma geldiği gibi değil konuşulması gerektiği gibi konuştum ve anlatmaya çalıştım. Ben bir babayım bir eşim ve burada ailem adına konuştum kendi adıma konuştum ve öncelikle hem kendi adıma ağladım hem ülkem adına ağladım hem kızım ve oğlum adına ağladım ve bu benim hakkım doğal hakkım. Burada peşinde olduğum şey hak ve adalet hukuk başka bir şey aramadım ve aramaya da niyetim yok. Heyet her şeyi görüyor heyete çok daha fazla bir şey anlatmaya gerek yok. Açın iddianameye bakın hiç birinize atfı cürümde bulunmadım şu ana kadar açın konuşmalarıma bakın atfı cürüm yok orada. Yine bilmenizde fayda var Sayın hakimim dedi ki; benim dahilim yok ben dahili var demedim varsa açıklasın yoksa yoktur, ben illa var diye de iddia etmiyorum. Ama burada şuanda hem kendi adıma, hem ülkem adına, hem devletim adına, hem de 2 tane evladım adına ağlıyorum, kendi adıma da ağlıyorum. Geldiğimiz nokta maalesef budur bu noktada ben kalkıp devlet hastanesinde 2 ay akıl ve ruh hastalıkları hastanesi. 2 ayı geçirmiş olmanın nasıl bir dönem olduğunu nasıl bir süreç olduğunu nasıl bir psikolojiye insanı sürüklediğini söyleyebilirim size. Nasıl söyleyebilirim yüzüme bakmanız yeterli illa burada saatlerce anlatmama gerek yok. Acaba İsmail Yıldız’a ne oldu diye bakın sadece şu burunda 5 tane dikiş var Sayın Başkan 5 tane dikiş sadece şu dudağın içinde 5 tane dikiş var. Bunlar düşmeler sonucu ilaç verilme seansları var ilacı veriyorlar

55

Page 56: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:56

bu ilacı verdikten sonra kendinizi kaybediyorsunuz, düşüyorsunuz idare edemiyorsunuz çünkü kendinizi. Neticede orada Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesinin adli sicil bölümü var. Türkiye’nin yüz karasıdır gece yarısı ekspresi filmi onun yanında neredeyse süt dökmüş şey gibi yani sütten çıkmış ak kaşık gibidir. Eğer şuanda biz oraya müdahale edemiyorsak insanlığımızdan utanmamız gerekiyor. Şuana kadar yapmış olduğum konuşmamın sebebi de budur Sayın Başkan. Ben akıl ve ruh hastalıkları hastanesine herkesin düşebileceğini biliyorum, hastanenin hepsine herkes düşebilir herkes gidebilir. Ama bildiğim bir şey var o da şuanda benim buradaki yapmış olduğum şu konuşmanın hepimize ve öncelikle çocuklarımıza yönelik bir konuşma olduğunuzu bilmenizdir. En başından beri dedim ki onların özgürlüğü için ağlıyorum ben burada kızımın özgürlüğü için şehit olurum dedim. Hala aynı karardayım ben kızımın özgürlüğü için şehit olurum, vatanım için şehit olurum, çocuğum için şehit olurum ve bunun için mücadele ediyorum. Bir mücadele bu bir demokrasi mücadelesi bir hak mücadelesi bir adalet mücadelesi ve ben adalet istiyorum başka bir şey istediğim yok ve yine açık söylüyorum en ağır şahitleri getirin bir kişi bana şunu söyleyemez bu adam teröristti diyemez bu adam darbecidir diyemez, bu adam ihtilalcidir diyemez. En ağır düşmanlarımı burada şahit olarak dinleyin Sayın Başkan. Bana 36 tane dava açmış Recep Tayyip Erdoğan’ı da burada şahit olarak dinleyin hiç birisinin söyleyemeyeceği bir tane şey vardır bu adam darbecidir diyemez, bu adam teröristtir diyemez, bu adam hırsızdır diyemez, bu adam yalan söylüyor diyemez Sayın Başkanım. Bütün bunlardan sonra sizden beklediğim şey şu; heyet olarak alın düşünün İsmail Yıldız burada bir istismarda bulunmamıştır bulunamaz yapamaz, yapabilseydi zaten huzurunuzda olmaz başka bir yerlerde olurdu İsmail Yıldız. İsmail Yıldız kalktı burada kendisini anlattı yaşadığını anlattı yaşadığı 2 aylık süreyi anlattı 2 aylık süre. O Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesindeki 2 aylık süre önemlidir. Cezaevinden isteyin kayıtları orada kayıtlar var bakın size tek harfim yalan yok çünkü eğer tek harf yalan söyleseydim tek harf tek şey haram yeseydim reddi evlat edilirdik. Ailemizin geleneği de budur devletimizin geleneği de budur haram ve helalin yan yana duramadığı bir yerden geliyorum bir aileden geliyorum ben. Bütün bunlardan istediğim şey şudur heyetinizden adalet istiyorum istediğim adalet çerçevesinde de tahliyemi talep ediyorum. Çünkü gittim gördüm oradaki atfı cürüm bana dedim gösterin 1 tane suçlu olduğuma dair bir şey gösterin dedim. Orada da aynı şeyleri söyledim bana dedim suçlu olduğuma dair 1 tane evrak gösterin bir suçunuz yok biz sizin, şuraya yazayım anlaması zor olur, aynen böyle sanrılı hastası olduğunuzu teşhis ettik. Kim teşhis etmiş? Silivri Devlet Hastanesi teşhis etmiş. Ve ben bu teşhisle yattım ve neticede 3 tane teşhis daha (1 kelime anlaşılamadı) yazmadım buraya çok önemli değil. Çünkü aile şerefime leke sürmeye yönelik ailemin kişiliğine yönelik kendi kişiliğime yönelik teşhisler çok önemli değil. Fakat bildiğim bir şey var Sayın Başkanım adalet hepimiz için önemli önümüzdeki dönem en çok konuşacağımız şey yine bu adalet olacak hak olacak. Ben sizlere burada en başta söyledim sizin haklarınızı da ben savunacağım savunamayacağınız haklarınız olacak ben o zaman yine burada sizlerin yanında sizlerin haklarını savunuyor olacağım. Sadece sizlerin değil hepimizin hakkı için mücadele ediyorum hepimizin hakkı için mücadele etme görevim var dedim. Bu görevlerim çerçevesinde anlattığım şeylerin hepsi belgelidir dedim size daha önce. Hala aynı şeyler geçerlidir sizden tek isteğim var adalet, adaletin tahakkuk etmesini istiyorum ve tahliyemi talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal söz istedi verildi: “Sayın Başkanım ben söz almıştım söz hakkımı

kullandım kusura bakmayın şey yapıyorum ama. Efendim ben dilekçe sundum size öncelikle sizden o dilekçemin gereğinin yapılmasını cezaevine ilk girdiğim 2008, 04.01 tarihinden bugüne kadar hesabıma ne kadar para yatırılmışsa hepsinin hangi kurumda kalmışsam bütün kurumlardan hesap ekstralarının istenmesini talep ediyorum. Daha sonra efendim şimdi ben dün burada huzurunuzda ifade verdim. Size dedim ki ifademde başlarken; ben bu ifadeyi size verirken can güvenliğimi bu ifadeleri verdikten sonra tehlikede olduğunun fark…. hani

56

Page 57: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:57

bilincindeyim. Sayın Başkanım burada talep duruşması yapıyorsunuz benim ifadelerim alındı. Benim ifadelerimi devam etmediniz. Ben cezaevinde gerçekten güvenliğim olduğunu düşünmüyorum. Çünkü cezaevinin 1. müdürü kendisi emekli polis. Polislikten ayrılma bir insan kendisini kukla yapmışlar orada hayatımız yani güvenliğimiz yok Sayın Başkanım. Yani diyorum size; kalem vermeyen 1 aydır bana hücrede tutan zulüm eden insanlar koğuşuma hücreme kalem vermeyen insanlar koğuşuma Permatik yani jilet vermeye başladılar Sayın Başkanım. Yani sizden önemle rica ediyorum bugün benim ifademi alın size gerçekleri anlatmaya başladım. Siz eğer beni buradan gönderdiğiniz takdirde gerçekten sıkıntılar yaşanacaktır sizden bunu önemle rica ediyorum benim burada anlatmama çapraz sorguma devam edin gerçekleri ben mahkemenize anlattım, anlatmaya da devam etmek istiyorum. Burada yani insanları dinlediniz yani burada beni dinlemeye devam edebilirsiniz ben sizden bunu önemle rica ediyorum. Cezaevine gittiğim zaman burada anlattım size yani burada güzel oraya gittiğin zaman zulüm ya ben bunu şunu net şekilde ben buradan gittiğim zaman can güvenliğime herhangi bir tehlike geldiği takdirde net şekilde söylüyorum. Bunu benim burada doğruları anlattım siz beni burada dinlemediniz sorumlusu siz olursunuz Sayın mahkemeniz olur Sayın Başkanım (1 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: “Can güvenliğiniz olmadığına dair cezaevi idaresine herhangi bir dilekçe verdiniz mi?”

Sanık Bedirhan Şinal: “Sayın Başkanım cezaevi idaresine dilekçe verme, cezaevi idaresi zaten benim can güvenliğimi tehlikeye atıyor cezaevine dilekçe yazıyoruz dilekçelerimiz sümenaltı ediliyor. Müdürle görüşmek istiyoruz ya zaten bize kump… adamlar geliyor beni tehdit ediyorlar yani kurum 1. müdürü gelip yani burada konuşmaya başlamadan önce baş memur gelip bize yani sümenaltı yani laflar söylüyorlar Sayın Başkanım. Diyorum size kalem vermeyen bakın dilekçe yazmak için.”

Mahkeme Başkanı: “Bedirhan Bey savunmanızı almaya devam edeceğiz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Dilekçe hayır ama.”Mahkeme Başkanı: “Daha sonra savunmanızı almaya devam edeceğiz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Hayır ama şimdi Sayın Başkanım savunmamı almayı bende

biliyorum devam edeceğinizi. Yani ama bilmiyorsunuz ne yaşadığımı size burada anlatıyorum yani ya beni anlamıyorsunuz ya anlamak istemiyorsunuz ben.”

Mahkeme Başkanı: “Bizden bir talebiniz var mı?”Sanık Bedirhan Şinal: “Sizden talep ediyorum beni dinlemeye devam edin ben bugün

size.”Mahkeme Başkanı: “Dinleyeceğiz, dinleyeceğiz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Ben bugün size ben dün anlattım dün dinlediniz bugünde beni

dinleyebilirdiniz. Bakın buradaki sanıkların konuşması bitti saat 5 beni dinleyebilirsiniz ben size gerçekleri anlatacağım dedim anlatmaya başladım siz beni 1 gün dinlediniz 5 saat, 1 gün sonra kestiniz. Yani gerçekleri istiyorsunuz gerçekleri anlatmaya başlayınca ne oluyor kesiliyoruz yani Sayın Başkanım ben sizden.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam dün bütün gün savunmanızı aldık dinledik geri almaya devam edeceğiz.”

Sanık Bedirhan Şinal: “Ama size, size.”Mahkeme Başkanı: “Konu anlaşıldı talebiniz anlaşıldı, savunmamı yapmaya devam

edeyim diyorsunuz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Size diyorum ki güvenliğim yok siz bana demiyorsunuz ki ya senin

güvenliğini tehlikeye sokan kim bana demiyorsunuz ya diyorsunuz ki talep ettim. Ya zaten o adamlar gelip beni tehdit eden bana haber getiren adamlara ben ne talep edeyim Sayın Başkanım. Yani bunu size önemle arz, rica ediyorum yani Allah rızası için ya vicdanınıza sesleniyorum beni dinleyin burada ya.”

57

Page 58: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:58

Mahkeme Başkanı: “Dilekçeyi mahkememize de verebilirsiniz Bedirhan Bey.”Sanık Bedirhan Şinal: “Efendim ben öldükten sonra size dilekçe.”Mahkeme Başkanı: “Konu anlaşıldı savunmamı almaya devam edin diyorsunuz konu

anlaşıldı buyurun oturun. Başka sanıklardan konuşacak buyurun Osman Bey.”Sanık Osman Yıldırım söz istedi verildi: “Sayın Başkan Değerli Heyet Üyeleri, heyetinizi

saygıyla selamlıyorum. Şunu öncelikle belirtmeliyim Bedirhan Şinal ve bazı sanıkların emniyet teşkilatıyla ilgili söylemleri. Şimdi bunun doğru olduğunu düşünmüyorum bu sanıkların aleyhine konuşmaları için hesaplarına 150, 165 milyar para yatırdığını söylediler. Ben 6 yıldır bunların aleyhine konuşuyorum hesabıma para yatıran olmadı bugüne kadar. Yani emniyet teşkilatının böyle insanlara para vererek kendi vatandaşına komplo kurabileceğine ben ihtimal vermiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Osman Bey hiç kimseye sataşmadan.”Sanık Bedirhan Şinal söz almadan konuştu, anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Bedirhan Bey lütfen, Bedirhan Bey itiraz edersen çıkartmak zorunda

kalacağım lütfen herkes konuşuyor, herkes konuşuyor, herkes dinliyor sizde dinleyin konuşmasını tamamlasın, Bedirhan Bey lütfen, buyurun.”

Sanık Osman Yıldırım: “Hesabımda para olmadığına göre demek kimse bizi kullanmayı başaramamış. Sayın Başkan önce Erhan’ın söylemlerine cevap vereyim; Erhan’ın söylemleri şimdi benim Türkçemi burada bulunanlar kendi içerisinde bulunan insanlar kendisine tercüme etmiyorlar bilinçli bir şekilde kendisi de ya Türkçe mi anlamıyor ya anlamakta zorluk çekiyor. Ben Ankara’da ve burada sizlerinde huzurunuzda kendisini suçlayacak hiçbir beyanım yoktur. Aksine kendilerinin Danıştay olayıyla ilgi ve alakalarının olmadığını dile getirmeme rağmen kendileri sürekli burada benim aleyhime konuşma yaptılar. Sürekli burada birtakım insanların telkinleriyle aleyhime konuşmalar yaptılar. Artı kendilerine cezaevinde Ankara'da cezaevinde mektup gönderiyorum hal hatırlarını soruyorum o hal hatır sorduğum mektupları dahi getirip burada mahkemenize arz ettiler. Şimdi.”

Mahkeme Başkanı: “Avukatınız Mehmet Ener’in göndermiş olduğu mektuplar dosyada mevcut, geldi.”

Sanık Osman Yıldırım: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Onu hatırlatmak istiyorum.”Sanık Osman Yıldırım: “Yani şimdi bu.”Mahkeme Başkanı: “Daha doğrusu sizin avukatınız değil yani tanık olarak dinlenen

Avukat Mehmet Ener sizinle ilgili mektupları gönderdi dosyada mevcut şuanda.”Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi İsmail Sağır’la Erhan Timuroğlu’na 1 tane avukat arkadaş

bu Türkçemi bu söylemlerimi tercüme ederse memnun olurum. Bunu son kez söylüyorum kendileri anlamak istemiyor çünkü başkalarının söylemlerini ezberliyorlar aleyhimde konuşuyorlar söylediklerimi anlamıyorlar. Ben ben kendilerinin aleyhine bir beyanım yoktur kendilerinin Danıştay olayıyla alakaları olduğunu hiçbir yerde söylemedim. Ne Ankara’da ne burada ne de dilekçelerimde söylemedim ve dilekçelerim dosyada mevcut bunu sanırım bir avukat arkadaş tercüme eder bu sözlerimi.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Müdahale etmeyin, müdahale etmeyin.”Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi burada, Muzaffer Tekin yarım saat içerisinde alabildiğim

notlarda yarım saat içerisinde 5 kez iftira atmıştır tam 5 kez yarım saat içerisinde. Yenişehir’de pazar yok diyor Yenişehir’deki pazar 81, 84 tarihine kadar oradaydım Yenişehir pazarı var ve halende o pazar var. Bu son gördüğümde Yenişehir’deki pazarın önceleri üstü açıktı şimdi üstünü kapatmışlar betonla kapatmışlar yani pazar o şekil var. Yani bu son halini gördüğüm pazar. Pazar yok diyor var Abdi İpekçi Parkının yan tarafı, bu 1. iftira. 2. iftira 17 Mayıs 2006 sabahta telefon sinyalim Necatibey Caddesinde sinyal vermiş diyor. Şimdi 17 Mayıs 2006 tarihinde saat 1’de uykudan kalkıyorum ilk telefonumu Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır’a açıyorum

58

Page 59: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:59

doğru mu Erhan ilk telefonumu. Kendilerine telefon açtığım doğru mu? Cevabınızı alabilir miyim doğru mu telefon HTS raporlarında var. Diyor ki Muzaffer Tekin; otelin önünde sinyal telefonu sinyal vermemiştir diyor bu 2. iftira dosyada HTS raporları. Saat 1’de saat 1’den önce Ulus Selvi Otelin doğusunda güneyinde batısında kuzeyinde herhangi bir bölgede benim telefonum sinyal vermişse ben bütün suçlamaları kabul ederim, bütün suçlamaları bunun altını çizelim. 3. İftira.

Sanık Bedirhan Şinal söz almadan konuştu, anlaşılmadı.Sanık Osman Yıldırım: “Bu ne anlatıyor bu çocuk ne anlatıyor ya?”Mahkeme Başkanı: “Müdahale eden kim, konuşan kim? Bedirhan Bey bak tekrar ikaz

ediyorum bir daha konuştuğunuz zaman çıkartacağım.”Sanık Osman Yıldırım: “3. iftirayı saydım 4. iftira; Avukat Teoman Ekşioğlu Osman

Yıldırım’ı ziyaret etmemiştir diyor. Avukat Orhan Doğan burada tanık sıfatıyla ifade verdiğinde; Avukat Teoman Ekşioğlu’yla birlikte Osman Yıldırım’ı ziyaret ettik dedi Avukat Teoman Ekşioğlu burada tanık sıfatıyla ifade verdi evet görüştüm dedi. Buna rağmen huzurlarınızda bunları dile getirmelerine rağmen ifadeleri de duruşma tutakları da sizde dosyada mevcut olmasına rağmen kalkıp diyor ki yok Osman yalan söylüyor Avukat Teoman Ekşioğlu kendisiyle görüşmemiştir diyor. 5. iftira; Orhan Karadeniz Osman Yıldırım’a itibar edilmez diyor; itibar edilmez mi itibar etmedik mi Orhan Karadeniz diyor ki; itibar etmedik itibar edilmez demiyor bu sözü de çarpıtarak iftira atıyor. Peki, söylemlerime itibar etmeyen Orhan Karadeniz art arda dosya Yargıtay’da birleşince art arda 5 tane beyanı var. Diyor ki; bu deliller bizde olsaydı bende birleştirirdim diyor 2. beyanda Osman Yıldırım biz karar vermeden Osman Yıldırım konuşsaydı bende birleştirirdim diyor. E peki benim söylemlerime itibar etmediğini sen gerekçeli kararında yazmışsın bütün kamuoyu bunu biliyor. E buna rağmen kalkıp diyorsun biz kararımızı verdikten sonra Osman Yıldırım konuşuyor diyorsan bu kendisi emekli olmuş bu yargıç yalancıdır.”

Mahkeme Başkanı: “Kimseye hakaret etmeyin.”Sanık Osman Yıldırım: “Hayır hayır bu yalancılıktan ziyade.”Mahkeme Başkanı: “Kimseye hakaret etmeyin.”Sanık Osman Yıldırım: “Bu kasıtlıdır bu kendini günah çıkarıyor. Yani kendisini aklamaya

yönelik beyanlarda bulunuyor 5 tane beyanı var ben demiyorum bunu kendisi diyor. Bu beyanları basında, basında mevcut basın sürekli yayınladı bunu art arda 5 tane beyanları var. Sen benim söylemlerimi gerekçeli kararına yazmışsın kalkıp diyorsun ki; ben kararımı verdikten sonra Osman Yıldırım konuştu. Eğer konuşsaydı bende birleştirirdim diyorsun. Netice itibariyle; 30 dakika içerisinde Muzaffer Tekin şahsıma 5 tane iftira atmıştır TCK’da iftiranın cezası vardır sanırım. Şimdi bilerek iftira atıyor kasıtlı sürekli yapıyor, hukukun gereğinin yapmasını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim o bazı beyanları delilleri değerlendiriyor iftira anlamında söylemiyor.”

Sanık Osman Yıldırım: “Tahliyemi tahliyemi engellemek için sürekli.”Mahkeme Başkanı: “O sizin yorumunuz.”Sanık Osman Yıldırım: “Nasıl benim yorumum söylüyorum kendi beyanı biraz önce

kendisi beyan etti.”Mahkeme Başkanı: “Savunma sınırları içinde devam edin buyurun.”Sanık Osman Yıldırım: “Ben Muzaffer Tekin’e iftira atmıyorum ki Muzaffer Tekin iftira

atıyor bende onun söylemiyle onun söylemlerini karşılaştırıyorum diyorum buyurun diyorum. Somut kanıtlı işte biraz önce 1 saat önce konuştu bunu ben söylemiyorum not aldım cevap veriyorum bunu söyleyen kendisi. Burada Orhan Karadeniz’le ilgili bir konu daha infaz yasasına göre herkes üçte iki yatıyor ben üçte üç yatıyorum. Bana verdikleri müddetnamede aynen bu. Buna itiraz ettim Ankara'da, Ankara 12 Asliye Ceza Mahkemesine itirazım kabul edilmedi. İnfaz yasası gereği herkes üçte iki yatarken ben üçte üç yatıyorum. Muzaffer Tekin’in söylemlerine birazdan yine devam edeceğim.”

59

Page 60: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:60

Mahkeme Başkanı: “Osman Bey lütfen o tür şeyler söylemeyin.”Sanık Osman Yıldırım: “Neyi?”Mahkeme Başkanı: “Yani savunma sınırları içinde kalın.”Sanık Osman Yıldırım: “Söylemlerime devam edeceğim. Anlamadım?”Mahkeme Başkanı: “Savunma sınırları içerisinde beyanda bulunun.”Sanık Osman Yıldırım: “Ben bir şey söylemedim onun söylemlerine birazdan cevap

vereceğim cevap vermeye devam edeceğim dedim bir şey söylemedim ben.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Osman Yıldırım: “Nusret Aras burada sorgusu yapılırken Muzaffer Tekin Nusret

Aras’la ilgili birkaç konuya daha değindi onu not almayı unutmuşum. Nusret Aras burada tanık sıfatıyla dinlendiğinde kendisi okuryazarı yok, Türkçe konuşmayı bilmiyor. Burada onun bu durumuna rağmen kendisi hakkaniyetle sorgulanmadı. Şimdi bu tanık Çınar Altınbaş 3 tane üniversite bitirmesine rağmen Sayın yargıcımız ifadenizi okudunuz mu diye sordu Nusret Aras’a okuma yazması olmadığı halde sormanızı ümit ederdim. Kendisi çünkü yani cümle kuramıyor şimdi orada arabayı yanaştır bu cümleyi kullanmış olabilirim. Ama onun bana gelip oturduğu gün değil daha önceleri ben her gittiğim yerde ya otel lobisinde ya da herhangi bir restoranda bir arkadaşımı oraya çağırıyorum diğer arkadaşlarımı da oraya çağırıyorum geliyorlar araçları yanaştırıyorlar yanıma geliyorlar yani arkadaşlarımın hepsini gezmiyorum yani bir yerde duruyorum hepsini çağırıyorum geliyorlar orada sohbet ediyoruz, hasret gideriyoruz. O kelimeyi kullanmış olabilirim ancak o gün değil Nusret Aras bunu karıştırıyor. İkincisi Nusret Aras, o karikatürle ilgili şimdi bir insan kendi kendisine küfür etmez ben kendi kendime küfür etmem. Anlaşılıyor ki; emniyette kendisini sorgularken önüne karikatür koymuşlar böyle oldu şöyle oldu küfür etmişler Cumhuriyet Gazetesine bu el bombası atanlara küfür etmişler o anlaşılıyor. Ya bize küfür etmişler veya o karikatürü çizenlere ya da gazete yazarlarına küfür etmişler. Nusret Aras’ta burada yaptığı gibi elini önüne bağlıyor evet efendim, doğrudur efendim, bu cümlelerden başka bir şey bilmez bir de korkar yani. Şimdi Allah şahidimdir böyle bir kelime kullanmadım ki kaldı ki kendi kendime küfür edemem Cumhuriyet Gazetesine el bombası attıran benim ve bundan dolayı da pişman değilim. Eğer bana oyun oynandığını bilmiş olsaydım o patlamayan el bombalarından sonra patlayan patlayıcıları getirirdim o Cumhuriyet Gazetesini havaya uçururdum. Bana bu oyunun oynanmasını anlamış olsaydım gerçi anlamıştım da yüzde 50 anlamıştım da tam netleştirmeye çalışıyordum. Bana bu oyunun oynanmış olacağını yüzde 100 emin olsaydım yemin ediyorum o gazeteyi havaya uçururdum içinde kim olursa olsun. Çünkü kimse bana oyun oynayamaz, hiç kimse. Ve o Cumhuriyet Gazetesine yaptırdığım 2 eylemde bir işti, iş gereği olması gerekiyordu oldu bundan dolayı da pişman değilim cezası da neyse zaten burada defalarca dedim ki; Sayın Başkan Cumhuriyet Gazetesine attığım el bombalarından dolayı cezamı en üst sınırdan verin diye talepte bulundum. Ben devletimden hiçbir menfaat talebinde bulunmadım bugüne kadar. Ama Doğan Medyası, Doğan Medyasında bazı fareler bana itirafçı sıfatı yakıştırdılar. Dosyaya bakmadılar. Ben devletimden hiçbir menfaat talep etmedim burada yüzlerce kez dedim ki; benim cezamı en üst sınırda verin TCK’da cezası bellidir. 2 tane eylem yaptırmışım 5 yılsa 10 yıl verin korkum mu var? Yok. E devletime bir menfaatim yok Cumhuriyet Gazetesini şöyle düşünün; bir kirli silahtır o kirli silahı almışız üzerimde yakalanmış silah sahibi vatana ihanet etmiş birtakım film fırıldaklar çevirmiş onu bana isnat etmeye çalışıyorlar bende diyorum ki; hayır diyorum benim suçum sadece bu kirli silahı satın almaktır. Bu silahın sahibi ne halt etmişse buyurun. Ben değilim kimse, kimse beni vatana ihanetle suçlayamaz ben ya bu kelleyi veririm ya bana bunu yakıştıranlara ödettiririm ben. Ben hayatım boyunca bu devletimi milletimi canımdan çok sevdim, vatanıma hizmet ettim ben. Kalkıp çocuklarımı kalkacağım okutacağım doktor yapacağım, savcı hakim yapacağım yargıya yapılan bir saldırıya müsamaha göstereceğim böyle şey olur mu? Ben çocuklarımı ortaokulda bıraktım şimdi üniversitedeler, bir süre daha kalsam gelip burada avukat olarak beni savunacaklar.

60

Page 61: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:61

Avukat olmalarını da istemedim kendileri sürekli avukat olacağız gelip babamızı savunacağız kendileri bu kararları vermişler. Şimdi burada bugüne kadar Alparslan Arslan’ın beyanlarına itibar ettiklerini söyleyenler Alparslan Arslan’ın 2 gündür burada söylediklerini sanırım o söylemlerine de itibar edeceklerdir, itibar ettiklerini de söyleyeceklerdir. Alparslan Arslan diyor bugüne kadar verdiğim tüm beyanlarımı reddediyorum diyor. Devletime, milletime bağlıyım umarım buna itibar ederler. Burada daha önce 2 duruşmada 1 duruşma beyanlar günü burada bana hakaret edenlere cevap verirken dışarı çıkarıldım kimler hakkımda ne tür beyanlarda bulundu onu bilemiyorum CD’sini aldım ancak inceleyemiyorum. Çünkü bilgisayar kullanmasını bilmiyorum bilgisayarın başındaki insanlarda duruşma tutanaklarını görmesine gönlüm razı olmuyor çünkü göstermek istemiyorum yani duruşma tutanaklarını benim davam beni ilgilendirir. Avukatımı bekliyorum kendisine verip inceletip kimler ne tür beyanlarda bulunmuş onlara da o zaman cevap vereceğim. Ancak burada Veli Küçük, Mehmet Demirtaş’a bana hakaret ettiriyor. Mehmet Demirtaş gelip burada diyor ki ben hakaret edeceğim hakkımda dava açsın diyor.”

Mahkeme Başkanı: “Burası hakaret yeri değil Osman Bey.”Sanık Osman Yıldırım: “Hayır, hayır ha…”Mahkeme Başkanı: “Hakaret edenlerde hakkında resen takibi gereken bir şeyse biz

duruşmada olduğu için suç duyurusunda bulanamıyoruz ama bunun dışındaki şeylerde siz yasal yollara başvurabilirsiniz.”

Sanık Osman Yıldırım: “Sayın Başkan o ediyor ben etmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam anladık.”Sanık Osman Yıldırım: “Veli Küçük bana hakaret ettiriyor bütün bunlara.”Mahkeme Başkanı: “Yapmışsa yasal yollara (1 kelime anlaşılamadı).”Sanık Osman Yıldırım: “Bugüne kadar Veli Küçük yaşlıdır diye hep saygı gösterdim. Ama

Veli Küçük hep insanları bana hakaret ettirdi, hep talimatları kendisi verdi.”Mahkeme Başkanı: “Burası hakaret yeri değil kimse hakaret etmemesi lazım etmez (2, 3

kelime anlaşılamadı).”Sanık Osman Yıldırım: “Farkındasınız bir ara kendisi rahatsız oldu ben dedim ki

tahliyesini talep ediyorum yaşlıdır buradan gitsin dedim. Yani bunu söylememe rağmen ve bugüne kadar Veli Küçük’e burada saygısızlık yapmamama rağmen ama Veli Küçük bütün arkadaşlarına öğretiyor her duruşma bana hakaret ettiriyor.”

Mahkeme Başkanı: “Bu tür yorumlar yapmayın, bu tür yorumlar yapmayın. Bunun dışında başka söyleyeceğiniz bir şey var mı?”

Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi Mehmet Demirtaş isimli şahıs.”Sanık Mehmet Demirtaş söz almadan konuştu: “Başkan önünden yesin, önünden yesin,

önünden yesin.”Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi. E sen niye önünden yemiyorsun oğlum?”Mahkeme Başkanı: “Müdahale etmeyin tamamlasın, müdahale etmeyin lütfen. Osman

Bey buyurun.”Sanık Osman Yıldırım: “Sen ne önünden yemiyorsun (1, 2 kelime anlaşılmadı).”Mahkeme Başkanı: “Osman Bey sakin olun, Osman Bey.”Sanık Mehmet Demirtaş: “Önünden ye torbanı bağla önünden ye.” Sanık Osman Yıldırım: “Seni var ya.”Mahkeme Başkanı: “Osman Bey, Osman Bey mahkemeye konuşun, sakin konuşun.”Sanık Osman Yıldırım: “Allah o fırsatı verecek.”Mahkeme Başkanı: “Osman Bey sözünüzü tamamlayın.”Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi el bombaları ihbar eden kendi yeğeni değil mi, eniştesi

değil mi?Sanık Mehmet Demirtaş: “Sana ne.”

61

Page 62: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:62

Sanık Osman Yıldırım: “Şevket Küçük, Yiğit Küçük değil mi? Ne Yiğit, Şevki Yiğit öbürü Ali Yiğit bu insanların hepsini buraya tıkayan o değil mi? Mehmet Demirtaş’ta gelmiş burada bana hakaret ediyor. Ya bu insanlar ben bu insanların içerisinde olsaydım ilk işim onu infaz ederdim.”

Mahkeme Başkanı: “Kimse…”Sanık Osman Yıldırım: “Bu insanların buraya tıkayan hepsi onun yeğeni.”Mahkeme Başkanı: “Osman Bey sakin olun, kimseyi tehdit etmeyin.”Sanık Osman Yıldırım: “Hayır insan bir mantıklı olur ya.”Mahkeme Başkanı: “Burası hakaret ve tehdit yeri değil, buyurun, sakin, sakin, sakin olun.”Sanık Osman Yıldırım: “Bu insanları buraya tıkayan senin kendi ailen.”Mahkeme Başkanı: “Sakin olun.”Sanık Osman Yıldırım: “Buna emin olun bu Ergenekon sanıklarının içerisinde olsaydım

onu 24 saat yaşatmazdım.”Mahkeme Başkanı: “Tehdit etmeyin efendim.”Sanık Osman Yıldırım: “Hayır olsaydım diyorum.”Mahkeme Başkanı: “Burası, burası duruşma salonu, mahkeme salonu.”Sanık Osman Yıldırım: “Onların içerisinde olmuş olsaydım diyorum, onların içerisinde

olmuş olsaydım diyorum tehdit etmiyorum. Bura, 3. ayın 11’inde, 3. ayın 11’inde 2011 tarihindeki söylemlerim, söylemlerim ironi de olsa, ironi de olsa düşmanlarıma saygılarımı arz ediyorum diyorum düşmanlarım bana hakaret ediyor. Bunun altını çizelim benim seviyem bu ben saygı sunuyorum bana hakaret ediyorlar saygı karşısında hakaret ediyorlar. Yani herkese örnek olmak için saygı duyuyorum insanlarda aynı şekilde davransın diye örnek olmaya çalışıyoruz ama nerede? Ve yine 3. ayın 11’inde 2011 tarihindeki söylemlerime yine atfen CIA, KGB, MOSSAD bu 3 istihbarat kuruluşu en iyi istihbarat kuruluşları olduklarını iddia ederler ve bir sınav düzenlerler en iyisini seçmek için. Ormana bir tavşan bırakırlar CIA’e git yakala derler CIA ormana gider her tarafı didik didik arar çıkar bir rapor hazırlar der ki raporunda; ormanda tavşan yoktur der. KBG ormana girer, ormanı ateşe verir özür falanda dilemez tek satırlık bir rapor yazar.”

Mahkeme Başkanı: “Bunun konuyla ne alakası var yani savunmanızla ne alakası var?”Sanık Osman Yıldırım: “Müsaade edin o sözlerime atfen diyorum; KGB ormana girer

ormanı ateşe verir kısa bir rapor yazar; en iyi tavşan ölü tavşandır der. MOSSAD alçak bir sürünmeyle ormana girer yarım saat sonra bir aslan çıkar kan revan içerisinde acılar içerisinde bağırır; yeter vurmayın artık ben tavşanım der o söylemlerime atfen yani ilgisi budur onu söylüyorum. Bunun yorumunu sizin takdirlerinize arz ediyorum yani o söylemlerimin. Sayın Başkan Değerli Heyet Üyeleri, burada gördüğünüz gibi ben kimseye hakaret etmedim kimsenin de bana hakaret etmesine burada müsaade etmeyiniz ben olsam olmasam. Bunu mahkemenizden talep ediyorum şimdi.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam mahkemenin nasıl davranacağını mahkeme (1 kelime anlaşılamadı) iyi bilir tamam.”

Sanık Osman Yıldırım: “Hayır, hayır ben talep ediyorum ben biliyorum mahkemenin nasıl davranacağını ben biliyorum ben talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam.”Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi burada da sık sık gelmek istemiyorum rapor almak

istiyorum alamıyorum buraya geliyorum ruhum buruşuyor, darlanıyorum, herkes cezaevinden kurtulmak için rapor alıyor ben cezaevinde kalmak için rapor istiyorum rapor alamıyorum. Çünkü bazen rahatsızım gelemiyorum ayakta duracak halim yok rapor almak istiyorum alamıyorum. insanlar rapor almak için cezaevinden kurtulmak için rapor alıyorlar bunu da mahkemenize arz ediyorum. Bu konuda yardımcı olursanız memnun olurum rahatsız olduğum dönemlerde duruşmalara katılmamak için izin vermenizi talep ediyorum.”

62

Page 63: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:63

Mahkeme Başkanı: “Tamam talebiniz anlaşıldı.”Sanık Osman Yıldırım: “Şimdi tekrar arz ediyorum. Sürem doldu mu Sayın Başkan?”Mahkeme Başkanı: “Evet süreniz dolmak üzere son cümlelerinizi alalım.”Sanık Osman Yıldırım: “Sözlerimi bağlıyorum, Allah yukarıda şahidimdir Danıştay olayıyla

zerre kadar, zerre kadar zerre miskal kadar ilgi alakam olmuş olsaydı ve o olayın amacı her ne ise ben o zerre miskal kadar ilgi alakam olsaydı o olayın amacı ne ise; 2006’da o amacıma ulaşırdım ve gerçekleştirirdim. Zerre miskal kadar yani insanlar, insanlar tanıyacaklar herkes tanıyacak ama zerre miskal kadar Allah şahidimdir o olayla ilgi alakam yok, yok, yok. Cumhuriyet Gazetesine 2 eylem yaptırdım bundan dolayı cezamı en üst sınırdan verin ve bunu da fazlasıyla yattığımı düşünüyorum, tahliyemi talep ediyorum saygılarımı arz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, buyurun buyurun Mehmet Bey.”Sanık Mehmet Demirtaş söz istedi verildi: “Başkanım İsmail Yıldız’ı seyrettiniz ben 2 yıl

İsmail Beyle aynı koğuşta kaldım. Zaten o döneme canlı tanık oldunuz şeyden sonra. Yani bizim koğuştan ayrıldıktan sonraki dönemi de siz tanık oldunuz burada. Bizim koğuştan ayrılan İsmail Yıldız şuan kürsüye gelen İsmail Yıldız değildi. O zaman ben size başka bir arkadaş daha vardı polis Kenan Temur adında onu da Bakırköy’e göndermiştiniz. Ben size o zaman Bakırköy’ün nasıl bir yer olduğunu biliyorsanız bir şey söylemeye gerek yok ama bilmiyorsanız oraya sağlam insan gitse ölür ben Bakırköy Devlet Hastanesini biliyorum demiştim. Kenan Temur’u tahliye ettiniz İsmail Beyi gördük ben insaniyet adına İsmail Beyi tahliye edin, İsmail Bey adına tahliye istiyorum teşekkür ediyorum.”

Sanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi: “Sayın Başkanım Yüce mahkemenizi saygıyla selamlıyorum, Yüce heyetinizi Sayın savcılarımı da. Önce mahkememize sizin Başkanlığınız hayırlı olsun ailenizi size Türk milletine tebrik ediyorum. Ben savunmalarımın tamamını yaptım, bir herhangi kendime yakışan bir suç bulamadım Yüce mahkemenizin herhalde beni bunca zaman burada suç vasfı değişmedi veya işte kanun maddesine göre mutlaka yasal bir nedeni olduğu için tutuyorsunuzdur buna da inanıyorum. İlk günden itibaren Yüce mahkemenize olan itimadımı her zaman tekrarladım hiçbir zaman heyetinize karşı en ufak bir kırıcı saygısızlık etmem zaten benim fıtratımda yok bu. Her kürsüye gelişinizde ayağa kalktım. Saygımı yitirmedim. Fakat insani olarak tek başına bir hücrede belli bir zaman sonra kaldıktan sonra maalesef halet-i ruhiyemiz değişiyor. Burada İsmail Beyi gördükten sonra zaten söyleyecek laf bulamıyorum. Onun için bunun insani değerlere Yüce mahkemenizin biraz daha ağırlıklı her ne kadar hukuki olarak sizin vazifeniz siz adalet adına görev yapıyor olsanız da adaletten önce insanlığın geldiğini ve bizlerinde şu mübarek günlerde birer insan olduğumuzu küçücük hücrelerde aç susuz, yorgun ve bezgin ailelerimizin burada perli perişan dışarıda işlerimizin darmadağın olduğunu bunları unutmamanızı talep ediyorum. Çünkü sizin heyetinizin insani duygularını ben biliyorum ve duyuyorum diğer avukat arkadaşlardan cezaevine gelenlerden bunları biliyorum. Ve önemli olan nokta yargılamanın çok uzun sürmesi, dosyanın kabarık olması değil sizin bizlerin üzerimizde bir suç unsuru fiili olarak herhangi bir örgüt, bir silah, vurma, kırma, herhangi bir şey olmadığını biliyorsunuz. Yani burada birçok insan bunlardan uzak heyetiniz bunu anlamış olması lazım. Hele hele sizin gibi seçkin Değerli hukukçuların bir bakışta anlamış olması lazım daha neyi beklediğimizi, niçin burada yargılandığımızı bir insani sorumluluk içinde bakmanızı talep ediyorum. Bizlerinde gerçekten bir suç işlemiş herhangi bir şekilde fiilen bir şey yapmış olsaydık zaten bu konuşmaları burada gelip yapacak bu serzenişlerde bulunacak bu haykırışları yapacak vaziyette olmazdık ahlaken olmazdık en azından. Ben şahsen suçlu olsaydım beni bu kürsüde göremezdiniz gelmezdim de, yani hayatıma son verirdim suç işlememiş bir insan olarak rahatlıkla geliyorum. Örneğin cezaevindeki 4 yıl boyunca ki telefon konuşmalarım biraz önce bana verilmesi için Sayın hakim üye beyefendi yargıç dilekçe istedi dinlemiştir. O telefon konuşmalarının her hafta 10 dakika konuşmak üzere benim konuşmalarımı dinlemiştir eğer bir kelime bir tek kelime en ufak orada kendisi orada

63

Page 64: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:64

bulmuş veya duymuş ise bütün suçlamaları kabul ediyorum benim ağzımdan bir tek kötü söz çıkmaz. Kesinlikle bir tek kimseyi kırıcı laf etmem ben bir işadamıyım sağlıklı düşünürüm, memleketin hayrına düşünürüm zamanında olmuş mudur olmuştur. Birçok telefonlarda affedersiniz boş boğazlık yapmış olabiliriz insanızdır kızmışızdır o an için konuşmuş olabilirizdir. Ama bunları Yüce mahkemenizin hoşgörüsüne sığınıyorum. Ben size bir Türk milletinin adına karar veren yargıçlar olarak bizlerin limanı olmanızı talep ediyorum. Bizler size sığınacağız başka gideceğimiz hiçbir yer yok. Yani biz hiçbir başka yere gidemeyiz, en ufak bir şeyde derdimizi size anlatıyoruz siz bizi bir yargıç gibi, bir baba gibi dinliyorsunuz. Çünkü sizler Rabbimizin sıfatıyla anılıyorsunuz, biz öyle görüyoruz bütün arkadaşlar öyle görüyor. Hiç kimse size belki burada yüksek sesle konuşuluyor ikaz ediyorsunuz ama bunları tamamen yaşadığımız halet-i ruhiyeden kaynaklandığını ben düşünüyorum. Çünkü cezaevi gerçekten çok zor inanın çok zor o kapıların demir kapıların bir çarpılması bütün cezaevi inliyor uykunuzdan fırlayıp yataktan düşüyorsunuz. Anlatamam size onun için burada hukuki bir şey savunmaya bir şey anlatmaya gerek yok siz zaten her şeyi biliyorsunuz her şey elinizde istediğiniz her şeye ulaşabiliyorsunuz. Örneğin ben ne yapmışım? Ben bakıyorum soruyorum avukatlara soruyorum benim çok Değerli avukatım 40 yıl kürsüde kalmış Lütfi Beye soruyorum ben ne yaptım Lütfi Bey suçun ne diye? Hiçbir suçumu bulamıyorum dosyada bakıyorum; okuyorum, okuyorum, okuyorum, okuyorum televizyonu kapatıyorum okuyorum tek başıma telefon konuşmalarımın dışında telefon konuşmalarımın hepsinin arkasındayım 1 tane bir şey yok 1 tanesini sormuşum paşam şu nasıl bir insan demişim? Öğrenmek için işadamının her işadamı sorar bunu. Çünkü iş yapıyoruz yani birçok şirketin sahibiyim bunlar normal şeylerdir ticaret hayatında olsanız sizlerde bunu yapacaksınız. Ben yargıç olsaydım bende sizin gibi davranacaktım. Sizin gibi kürsüde olacaktım ama her olayın kendine has bir mecrası vardır bir olayı vardır. Asker asker gibi davranır işadamı iş adamı gibi davranır hatalarım yok mu? Elbette vardır ben yok demiyorum Sayın savcıların her yazdığı yanlışta demiyorum. Ama doğru ama inanın ben fazlasıyla çok fazlasıyla işim gücüm darmaduman olmak vaziyetine gelmiş ailemiz perli perişan olmuş. Ben çünkü ailenin lokomotifiyim yani yöneticiyim. Oğlum üniversiteyi bitirdi askere gidecek ben buradayım diye gidemiyor tek oğlum annesi yok. Tek başına kaldı babaya ihtiyacı var buradayım bunu duygu için söylemiyorum bir baba olduğum için sorumluluğum gereği olduğu için söylüyorum. Onu sizlerinde anlayabileceğinizi ümit ediyorum 4 yıllık, 44 aylık ceza bana yeter diye düşünüyorum ben alacağım derslerin hepsini aldım. Bakın şu mübarek günde bana verebileceğiniz en büyük dersleri çok şey öğrendim, oradaki 20 yaşında 22 yaşındaki gardiyanlardan da çok şey öğrendim açlığı da öğrendim, yokluğu da öğrendim. Yani ben Dünya’yı dolaştım hiçbir zaman kral diye kafama taç takmadım. Ama yokluğu, açlığı her şeyi burada gördüm ben bunun kafi geldiğini buradaki insanların artık bir cezadan ziyade artık zulme doğru gidiyor bunu sizin mahkemeniz yapmıyor. Ama biz orada gerçekten manevi zulüm çekiyoruz şu mübarek günde gerçekten suçu olan insanlar elbet vardır suçlular yargılansın diye devlet düzeninde adalet vardır, kurumlar vardır, mahkemeler, savcılar, yargıçlar bunun için vardır. Ama ben burada birçok insanın yani suçsuz olduğuna inanıyorum ve boşu boşuna yattığına inanıyorum. Ondan dolayı bunu siz daha iyi takdir edersiniz benim söylememle değil. Ben sadece size yakarıyorum bunu söyleyebilirim başka söyleyecek bir şeyim yok. Çünkü beni mutlaka tuttuğunuza göre bir haklı neden vardır ama ben o neden her neyse onu bilmiyorum ama yine o nedenle ilgili beni cezamı verin daha sonra ben buna razıyım ama buraya kadar bundan sonra tutuksuz yargılanmak istiyorum. Her türlü tedbir her türlü teminatı verebilirim. Ben asla ülkesinden kaçacak veya böyle bir insan değilim. Bu yapım yok ben böyle biri olsaydım bu operasyonlar yapıldığında ben Çin’deydim işimin başındaydım internetten izliyordum işte o tutuklandı bu tutuklandı. Ben bindim uçağa geldim ondan sonra tekrar bir yurtdışına gittim Tayland’a gittim tekrar bir daha Hong Kong’a gittim fuar vardı o arada internette zaman bulduğunuz zaman havalimanında falan bakıyordum bu işte Türkiye’deki olayları izliyorduk

64

Page 65: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:65

internet sitelerinden falan bakıyorduk. Ben zaten böyle bir yapının böyle bir insanlarla böyle bir şeylerle örgüt yani böyle insan dediğim sizin savcıların iddia ettiği örgüt gibi. Öyle olsaydı kendimde de orada bir şey bulsaydım yani ben evet bu şeyin içinde, ben derdim ki ya bir müddet gizleneyim, saklanayım, bakayım ne olacak derdim. Ben rahatlıkla bindim uçağıma geldim evime gittim o gün sabah polisler havaalanına geldiler sabah 6 buçukta indi Türk Hava Yollarının Hong Kong uçağı 6 buçukta iniyor Türkiye’ye gece 9 saat uçuyoruz. Geldiler 4 tane polis aldılar beni dediler ki; Hayrettin Bey ben sandım ki gümrük şey falan dedim gümrüğe tabi bir şeyim yok. Hayır dediler bizimle bir 5 dakika bir mülakat yapacağız seninle dediler. Dedim şaka yapıyorlar herhalde benimle çünkü havaalanında ben 40 yıldır uçuyorum 16 yaşımdan beri uçuyorum hiç daha kimse gelip mülakat yapmadı. Organize Şubeye götürdüler Vatan Caddesinde biliyorum orayı çünkü daha önce çok arkadaşlarımın ziyaretine gittim müdürlerin hayırlısı olsuna falan gittiğim bir yer. Dediler ki, Hayrettin Bey sen dediler Semih şey pardon. Buradaki bir arkadaşın ismi Gülaltay, o arkadaşın kardeşini tanıyor musun? Tanımıyorum dedim dedi ki telefon konuşman var onunla. Dedim valla tanımıyorum kim olduğunu bilmiyorum. Telefon konuşmamı dinlettiler dedim evet bu Çin’de fuarda karşılaştığım bir bey 22, 23 yaşında bir çocuk orada bize tercümanlık yapan kişinin yeğeni mi eniştesi miymiş fuar 10000 kişinin olduğu bir alan büyük bir alan fuar Guanzo’da. Orada tanıştık geldi kahve içtik falan o şeyle dedi ki; bu çocuğu buraya getireceksin bunun dedi abisi tutuklu bu da dedi bunun dedi suç örgütünün üyesi bunu dedi seni itimat ediyor bak telefonda sana abi saygılar sunuyor falan. Sen dedi bunu getireceksin havaalanından ben seni alırım diyeceksen sana güveniyor bizde dedi işte bunu alacağız senden bunu istiyoruz. Dedim ki; ben tanımıyorum tanımadığım bir insanı da getirmem böyle bir şeye aracılıkta yapmam bu bana yakışmaz eğer bunun için beni getirdiyseniz sizi şikayet edeceğim dedim. O gün beni takip etmişler ben ertesi günü onları şikayet etmek için Sultanahmet Adliyesinde Hasan Bey var memurlardan sorumlu başsavcı yardımcısı. Onun odasına gittim daha doğrusu başka bir savcıya gitmiştim onunla beraber Hasan Beye gittik Hasan Bey dedi ki; bu dedi Fatih’teki olay seni dedi Ali Beye göndereceğiz. Dedim ki; olay böyle anlattım dedi ki; bir şey çıkmaz bu dedi yani şey olmaz dedi yani şikayet filan. O gün polisler beni takip ediyorlarmış çünkü adliyenin önünde resmim var dosyada var adliyenin önündeki durakta ben gördüm geçen gün baktım durakta. Çünkü arabayla gitmemiştim tramvayla gitmiştim trafik çok yoğun oluyor diye tramvayla Beşiktaş’tan gitmiştim resmimi çekmişler yani beni takip ediyorlarmış. O gün öğlen yemeğe gittim Boğazdaki Fiş Mekana 2 kişiyle 1 general bir de Ak Parti Kayseri Milletvekiliyle yemeğe gitmiştik orada da resmimi çekmişler. Ben karşıda oturuyorum onlar sırtı dönük o da resmim var burada. Demek ki o gün yani benim onları şikayete gittim gün ertesi gün sabah saat 5 buçukta da beni gelip aldılar ben Ergenekoncu oldum, benim bütün hayatım bu. Bütün yani bütün olayı buna bağlıyorum çünkü başka bir şey bulamıyorum yani kendimle ilgili. Örneğin silah diyorlar o silahın sahibini biz işten kovduk attık buradan tahliye olduktan sonra almadık bir daha. Şimdi ikide bir geliyormuş hanıma diyormuş ki; polisler bana geliyor Hayrettin Ertekin’in aleyhine bir şey söyle işte biz seni mahkemeyle konuşalım geçen hafta demişler dün eşim açık görüştü bana söyledi bende dilekçe yazdım mahkemenize. Benimle ilgili ne varsa kim ne biliyorsa bakın bekliyorum aylardır gazetelerde falan her yerde ismim çıktı. Kim ne biliyorsa benim eğer bir tek trafik cezam, bir suçum varsa söylemezse namerttir, gelip burada. Ben çünkü illegal hiçbir şey yapmadım hayatım boyunca insanlara iyilik yaptım. Ben okuyan, yazan, çizen bir insanım bilgisayarımın başında yazarçizerim hiçbir zaman kimseye bir şey. Yani şiddetten bu tip şeylerden uzağım vatan millet sevgisi var içimde benim ben onunla meşgulümdür. Onun dışında hiçbir şeye de bulaşmadım. Böyle bana kimse bir şey yapıştıramaz konduramaz yani bana böyle bir şey yapıştıramayacakları için çok rahatım dilekçeme de yazdım. O kişiyi ya mahkemeniz ya savcılık mutlaka ne varsa bildiği çünkü yanımızda 4 ay, 5 ay kadar kaldım ya ben 2 kere gördüm veya 3 kere gördüm. O kişinin ne varsa söylemesini talep ediyorum ne varsa ama. Eğer ben o gün ne yaptıysam 1 tane kişiyi cezaevinden almışlar yine dosyada gördüm

65

Page 66: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:66

Sayın Başkanım. Adama diyorlar ki soruyor; İstanbul'a kaç yılında geldin. İstanbul'a 2004 yılında geldim. İlk defa Nisan ayında geldim, Hayrettin Ertekin’i bir general vasıtasıyla tanıdım diyor Adil Timurtaş diye biri. Adil Timurtaş’ı ben hayatımda görmedim Beyoğlu’nda gitmişiz yemek yemişiz ben Beyoğlu’nda hiçbir yere yemek yemeğe gitmedim. Ben Tarabya’ya giderim, Florya’ya et lokantasına giderim, 2 tanede Ortaköy’de balıkçı var gittiğim İstanbul’daki gittiğim yerlerin sayısı 5’tir. Burada tanırım bunları da gittiğim yerleri onun haricinde de evimde yerim yani Türkiye’de olduğum zaman böyle onun haricinde ben Beyoğlu’nu inanın, Beyoğlu’na telefonlarımdan bakılabilir en son Beyoğlu’na 1986 yılında gittim. Orda bir iş hanında bir yer almıştım onun için gittim. 86 yılında, ondan sonra gitmedim o da evlendiğim seneydi. Nasıl gitmişim yemek yemişim kim tanımıyorum, hatırlamıyorum. O kişiyi ben yukarıdaki adliye olduğu zaman Sayın savcımızla konuşurken yanına gitti konuşurken Sayın savcım siz eğer bizden bir şey aramayın JİTEM, mitem arıyorsanız bakın bu insanlar burada çünkü o koğuşta kaldığımız zaman 5 nolu koğuşta kaldığımız zaman Levent Bektaş, Levent Göktaş falan o insanların işte bütün pisliklerini bize yıkmaya çalışıyorlar o itirafçıların falan dediği zaman bende geldim Sayın Savcımıza dedim ki bizde aramayın bizde arayacaksanız itirafçılar var, bilmem birtakım insanlar var gidin onlarda arayın diye o ismi ben kağıttan getirip savcıma ben verdim. Sonra o ismi gidiyorlar cezaevinden alıyorlar. Müebbet hapse mahkum olmuş ve 7 yıldır cezaevinde olan adam benimle 2007 yılında yani bundan 4 sene önce yemek yediğini söylüyor. Nasıl oluyor? İstanbul’a siz 2006’da geliyorsunuz 2007. Ben 2007’de Türkiye’de 16 gün kalmışım toplam 16 gün. Hong Kong’tayım, Bankong’tayım fabrika gümüş fabrikası kurdum Çin’deyim, Almanya’dan makineler almaya gitmişim ve Türkiye’ye 16 gün o da Cumartesi günü akşam gelmişim sabah Pazar günü akşam 11 uçağıyla tekrar gitmişim. Geldi Türk Hava Yollarından hepsi var dosyada. Peki, 16 gün ben oğlumla, eşimle yemek yedim evde oturdum falan nasıl gitmişim ben onu merak ediyorum. Türkiye’de olmayan bir adam o adam cezaevinde 2006’dan beri cezaevinde şuan Diyarbakır’da yatıyormuş yani düşünün hiç tanımadığım, görmediğim bir insanla irtibat kurulmaya çalışılıyor. Nasıl kurmaya çalışılıyor işte. Polisler gidiyor anlat hayatını demişler o da Hayrettin Ertekin bana 500 bin dolar teklif etti Karaköy’de birini vurmam için diyor. Valla ben size söyleyeyim mi ben 500 bin dolar birini vurmak için ne sebebim olabilir ki ayrıca da İstanbul’da eğer birini vurmanız gerekiyorsa 50 liraya taksi şoförünü gasp edip öldürenler varken 500 bin dolar bu adama (1 kelime anlaşılmadı) şey pardon verecek miymişim de kabul etmemiş. Ben Karaköy’de kimseyi tanımıyorum. Kimse vurulacak bir insanda yok. Hayatımda kuş bile vuramam ben. Kuş bile vuramam, bırakın vurmayı. Hiçbir şekilde böyle hayatımda şey olamaz. Yazmışlar oraya yani sizde herhalde ciddiye almadığınız için bana sormadınız bunu, ben dosyada gördüm orda bir klasörde var. Bu tamamen iftira ve yalandır. Hiç böyle işlere girmem o kişinin ismini veren Sayın Savcımız Mehmet Ali Pekgüzel Bey bilir ben verdim. Esas bunları dedim araştırın. Bunlara bakın daha birçok isim verdim. O itirafçılardan siz JİTEM mitem arıyorsanız gidin dedin onlara bakın burada yok burada bulamazsınız dedim. Yani faili meçhuller falan o ara işte topraklar kazılıyordu işte bir yerlerden kemik fışkırıyordu ya onu bize sormayın dedim Sayın savcım gidin onlara sorun yapan onlardır eğer varsa çünkü kendi ırkına ihanet edenler Türk ırkına da ihanet eder, herkese ihanet eder. Öyle değil mi? Ondan dolayı ben onu o da o şekilde toparlıyorum Sayın Başkanım. Yüce heyetinize tekrar saygılar sunuyorum benim dosyamın incelenerek tekrar tahliyemin, tahliyem yönünde adaletli bir karar vereceğinize her zaman olduğu gibi adaletli karar vereceğinize yüce kalbi duygularımla inanıyorum saygılar sunuyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Muzaffer Tekin söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Muzaffer Bey lütfen.”Sanık Muzaffer Tekin: “O zaman şöyle vereyim ben size (1, 2 kelime anlaşılmadı).” Mahkeme Başkanı: “Tamam alalım onu.”

66

Page 67: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:67

Sanık Muzaffer Tekin: “En son konuşunca hep haklı olduğunu zannediyor bütün sabah arz ettiğim konular baz istasyon raporları (1 kelime anlaşılmadı) ama ben zamandan tasarruf olsun diye önüme yazıp süratli okudum (2, 3 kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı:”Tamam alalım onu zaten dosyada var onlar.” Sanık Muzaffer Tekin: “İlk arayan İstanbul’dan 0216, 08:29’da aramıştır.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, alalım onu.”Sanık Fikret Emek söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, Sayın Heyet, Sayın Savcılar bende

bulunduğu belirtiler silah, el bombaları ve patlayıcı maddeleri Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarından ve operasyon bölgelerinden, operasyonlarda onlara karşı kullanmak gayesiyle aldığımı ve operasyonlarda onlara karşı kullandığımı bir operasyon esnasında çıkan çatışmada yaralandıktan sonra iyileşmeye müteakip yine operasyonlarda onlara karşı kullanmak gayesiyle bulundurduğumu yaklaşık 14, 15 seneye yakın bir dönem bende bulunduğundan bir dönem varlıklarını dahi unuttuğumdan dolayı açıp bakmadığım bakımlarını yapmadığım materyaller 2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığına tekrar tayinim çıktığında zaman zaman aklıma gelse de uzun yıllar bakımlarını yapamadığımdan ve uygun depo koşullarında kalmadığından raf ömürlerini ve miatlarını doldurup vasıflarının kaybolduğuna inandığımdan operasyonlarda sıkıntı olacağını değerlendirdiğimden dolayı operasyonlara götürmediğimi daha önceki ifadelerimle detaylı olarak arz etmiştim. 25 Haziran 2007 saat 23’te gözaltına alınmama müteakip ben Eskişehir TEM müdürlüğündeyken mahkeme kararı olmayan annemin ve kardeşlerimin adreslerinde yapılan aramalar neticesinde annemin ikametinde bulunduğu belirtiler materyallerin hiçbirinin bende yazılı bir kaydı olmadığından ve aradan geçen uzun yıllardan sonra el bombalarının miktarını ve patlayıcı maddelerin cins ve miktarlarını hatırlayamadığım gibi üzerlerinde yazdığı belirtilen harf ve rakamlar ile kafile numaralarını bilmemde imkansızdır. El bombaların tiplerinden MKE yapımı olduklarını biliyorum. Ancak miktarlarını net olarak hatırlamıyorum. Ancak birer adet Kanas, kaleşnikof marka silah, susturuculu tabanca ile kesik namlı av tüfeğini net hatırlıyorum. Fakat bunlarında üzerlerinde ve parçalarında yazdığı belirtilen seri numaralarının neler olduğunu bilmiyorum. Arz ettiğim materyallerin miktar ve cinslerini net olarak hatırlayamadığımın sebebi o dönem operasyonlar esnasında bir miktarını kullanıyordum. Operasyondan sonrasında da teröristlerin üzerinden kamp, sığınak ve barınaklarından ele geçirdiğim materyallerin bir kısmını alı koyduğumdan dolayı bendeki miktarları sürekli artıp azalan bir değişikliğe sahipti. En son bir operasyonda yaralandıktan sonra uzun süreliğine (1 kelime anlaşılmadı) devresi geçirdikten sonra başka bir birliğe tayin olup aradan geçen uzun yıllarda açıp bakmadığımdan bende yazılı bir kaydı da bulunmadığından dolayı bende en son kalan materyallerin cins ve miktarlarını hatırlayamamamdan kaynaklanmaktadır. Ben uzun yıllardan sonra bu materyalleri ilk defa aramalar sonrası Eskişehir TEM müdürlüğüne getirildiklerinde uzaktan bir kısmını gördüm. Gördüğüm kanas, kaleşnikof marka silahlar ile 8,10 kadar el bombasının paslanmış, oksitlenmiş olarak patlayıcı maddelerde yine oksitlenmiş bir kısmı parçalanmış durumdaydı Eskişehir’de evde çekilen fotoğraflardan ve kamera kayıtlarından da anlaşılacağı üzere hepsi küf ve pas içinde oksitlenmiş olduklarını Sayın heyetiniz görmüştür. Eskişehir TEM müdürlüğündeyken silahların pas ve oksitlerden ayrıştırılarak temizlenmiş bakımları yapılmış olarak çekilen fotoğrafları da hukuka aykırı, delilleri değiştirmeye yönelik bir uygulamadır. Ancak yine temizlenmelerine rağmen el bombaları ve patlayıcıların hala pas ve oksitlerinin fotoğraflarda görüldüğü ortadadır. Daha sonra İstanbul TEM’e getirildiğinde kriminal şubeye incelenmeye gittiği belirtildiğinden dolayı resimleri dahil hiçbirini görmedim. Sadece bende bulunduğu belirtilen materyallerin kafile ve seri numaraları miktar ve cinslerinin yazdığı uzunca bir liste gösterildi. Şahsıma kimsenin komplo kurabileceğini asla düşünmeden annemin kaldığı ikametimde bulunduğundan içlerinde şahsi, özel ve askerlik hatıralarımın olduğunu bildiğinden annemde özel eşyalarıma asla dokunmayan ve materyallerin hiçbirinden haberi olmayan aneminde sorumlu tutulabileceği endişesiyle listede yazılan materyallerin hepsini kabul

67

Page 68: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:68

ettim. Sakın bu anlatımlarından silah, el bombaları ve patlayıcı maddelerimi kabul etmiyorum anlamı çıkarılmasın ben yine hepsini kabul ediyorum. Ancak ben bunlara daha öncede başka hususlarda belirttiğim üzerimde oynanan komploların silah, el bombaları ve patlayıcı maddeler üzerinde de yapılabildiğine dair somut deliller ortaya konmak gayesiyle anlatıyorum. Materyalleri koyduğum andan itibaren uzun yıllar açıp bakmadığımdan elimi sürmediğim delili o kadar materyallerin arasında bir tek parmak izinin bulunması ekspersiz raporlarında da o parmak izinin mukayeseye elverişsiz olduğu belirtilmesindedir. Ayrıca Eskişehir ve Ankara’daki ikametlerimde yapılan aramalar esnasında dijital verilerin hiçbirinin imajlarının alınmaması ve sadece laptop bilgisayarımın yanında bulunan ve içlerinde bilgisayar oyunlarının bulunduğu CD’lerde bulunan parmak izinde mukayeseye elverişsiz olduğu gönderilen yazı ve raporlarda açıkça belirtilmektedir. Aslında bu parmak izleri bile evlerime önceden giren kişi veya kişilere ait olabileceği gibi aramalar esnasında emniyet görevlilerinin birinin parmak izinin olması da ihtimal dahilindedir. Sayın Başkan, Sayın Heyet ve Sayın Savcılar gözaltına alındıktan sonra emniyet, savcılıkta çıkarıldığım mahkeme huzurunuzda savunmalarım esnasında samimi olduğum ve gerçekleri söylediğim halde yanlış anlamalardan da kaynaklansa üzerime atılı ve kabul etmediğim iddiaların devam etmesinin nedenini anlamakta çok zorlanıyorum. Ancak geçen zaman içinde sizleri tenzih ediyorum dürüstlüğüm ve samimiyetimin bilmediğim kişiler tarafından bilerek veya bilmeyerek mahkemenizi yönlendirmek gayesiyle suistimal edildiğine şahit oldum. Ancak bundan sonra buna şahit olacağıma ümit ediyorum, olmayacağıma ümit ediyorum. Şimdi de size bende bulunduğu belirtilen el bombaları hakkında nasıl şaibeler oluşturulmaya çalıştığını arz etmeye çalışacağım. Bende bulunduğu belirtilen 12 adet el bombasının arama tutanaklarında kamera kayıtlarında ve çekilen fotoğraflarında 2 adetinin fünye grupları üzerinde takılı olduğu diğer 10 adetin üzerindeyse fünye grupları takılı olmadığı görülmektedir. Ek 1’de sunduğum inceleme raporunun orda açabilirseniz, hayır hayır öbürü, PDF formatında olan orda ki ilk sayfalarda inceleme raporu. Ek 1’de sunduğum inceleme raporunun 3. maddesinde üzerinde fünye grubu takılı olanlardan 1 tanesinin üzerinde sonunda 12-10-84 yazan. Doğrudur. 3. maddesini tamam. Ek 1’de sunduğum inceleme raporunun 3. maddesinde üzerinde fünye grubu takılı olanlardan 1 tanesinin üzerinde TAPA M204 A2 KFMKE 12-10-84 yazan. harf ve rakam grubu yazılı mavi maşalı eğitim maksatlı hazırlanmış ve içinde patlayıcı madde fünye ve kapsülü bulunmadığı belirtilmektedir. Eskişehir’deki ikametimde çekilen size sunduğum 1. fotoğrafta işaretlenmiş olan bu bombanın mavi maşası pas ve oksitten gözükmemektedir. Eskişehir TEM müdürlüğüne götürüldükten sonra bütün materyallerle birlikte temizlik ve bakımları yapıldıktan sonra çekilen size sunduğum 2. fotoğrafta da mavi maşası görülmektedir. Diğer üzerinde fünye grubu takılı olan el bombası da maşası üzerinde sonunda 91-12-77 yazan harf ve rakam grubu yazılı yani Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarının 2 tanesiyle kafile numaraları benzerlik bulunan el bombasıdır. 1. fotoğrafta diğer 11 adet el bombasının çok eski, paslı ve oksitli olduğu görülmektedir. Bu el bombası ise diğerlerinden daha koyu renkte olduğu gövde üzerindeki dilimlerinin seçilebildiği görüntü ve şekil olarak da diğerlerinden çok farklı durumda olduğu göze çarpmaktadır. Oysa el bombalarının hepsi uzun süredir aynı valizde aynı ortam ve koşullarda kaldığı göz önüne alındığında bu el bombasının diğerlerinden hiçbir farkının olmaması diğerlerinde bulunan pas ve oksitlerin benzeri de bunda da net olarak görülebilecek durumda olması gerekirdi. Suizandan kaçınarak olası ihtimalleri sıralayacak olursak acaba Cumhuriyet Gazetesi olayıyla ilişkilendirilmem için resimlerde rengi farklı bu bombayı evime aramalar öncesi bir zamanda konulmuş mudur veya rahatlıkla gövdesiyle üzerindeki fünye grubu ayrıştırılabileceğinden başka bir el bombasının fünye grubu bendeki bir el bombasının fünye grubuyla değiştirilmiş midir? Yoksa bende bu bomba gerçekten vardı da sadece renginin koyu olmasından mı, diğerlerinden farklı olmasından mı şüpheleniyorum bilemiyorum. Eğer evime bu el bombası da konmuşsa veya mevcut bir el bombası üzerinden fünye grubu değiştirilmişse bunu yapanlar hesaba katmadıkları bir hata yapmışlardır veya el bombası bende bulundu ise de

68

Page 69: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:69

her halükarda Cumhuriyet Gazetesi olayı ile ilişkilendirilmeyeceğimin delillerini size arz edeceğim. Yukarıda arz ettiğim bomba ile Cumhuriyet Gazetesine 5.5.2006 tarihinde fünyesi çekilmeden atılan patlamayan 1. el bombası ve 11.05.2006 tarihinde atılan ve patlayan 3. el bombanın fünye grupları üzerinde yazan harf ve rakamlardan oluşan kafile numaraları benzerlik arz etmektedir. 10.05.2006 tarihinde pimi çekilerek atılan ve patlamayan 2. el bombasının kafile numarası da sonu 9-85 olduğundan bende bulunduğu belirtilen bombaların kafile numaraları ile benzerliği bulunmamaktadır. Ek 3’te size sunacağım Cumhuriyet Gazetesine atılan 3 adet el bombasının değişik tarihlerdeki inceleme ve ekspertiz raporlarında 1. el bombasının gövdesi içerisinden çıkarılan 40 gram ağırlığındaki kahve krem renkli maddenin incelenmesi sonucu TNT artı dumansız barut karışımı olduğu tespit edildiği, 2. el bombasının gövdesi içerisinden çıkan 46 gram ağırlığındaki krem renkli katı madde parçaları ile karışık yeşil kahverengi pulcukların işlenmesi sonucu TNT artı dumansız barut karışımı olduğu tespit edildiği. 3. el bombasının ise patladığından dolayı içindeki bir patlayıcıların analizi yapılamamış ancak olay yerinden alınan bir miktar sıvap örneğinde yapılan incelemede TNT artıklarının tespit edildiği belirtilmektedir. Ayrıca raporların netice ve kanaat bölümünde olayda kullanılan el bombaların fabrikasyon üretimlerinde gövdelerinin içerisinde granül halde TNT bulunmaktadır. Fakat üzerlerinde tadilat yapılmak suretiyle tapa kısmı vidalı yerden açılarak fabrikasyon patlayıcısı olan TNT’den başka içerisine dumansız barut eklenmiş bu itibarla da el bombalarında patlayıcı madde olarak TNT dumansız barut olarak kullanılmıştır. Terör ve organize suç örgütleri çeşitli yollarla ele geçirdikleri bu tür bombaları kamu ve özel kuruluşlara, sivil halka veya güvenlik güçlerine karşı kendi amaçları doğrultusunda kullandıkları bilinmektedir denilmektedir. 3. bomba ise 1. bomba ile aynı seri ve kafile numarası taşıdığından 1 ve 2. el bombaların patlayıcıları aynı özelliklere sahip olduğundan eylemler birbiri ile irtibatlı şahıslar tarafından gerçekleştirildiğinden 3. el bombası patladığından içindeki patlayıcılar yok olduğundan dolayı analizleri 1 ve 2. el bombaları gibi yapılamamış içindeki patlayıcı maddelerin hangi renkte katı madde parçaları ile hangi renklerde karışık pulcuklar tespit edilememiştir. Bu nedenlerden dolayı patlayıcı maddelerin diğerleri gibi TNT artı dumansız barut karışımı olması kuvvetle muhtemeldir. Ekte yine sunacağım bende bulunduğu belirtilen materyallerin incelendiğinde 15.9.2007 tarihli inceleme raporunun yine 3. maddesinde 1 adet MKE yapımı mavi renkli maşalı el bombası başlığı altında incelenerek gövde üzerinde harf ve rakam grubu bulunmayan üzeri oluk ve kare şeklinde dökme pik demirden mamul alt kısmı delik haki renkli gövdeye takılı haki ve mavi renkli maşa grubunun üzerinde sonunda 10-84 yazan harf ve rakam grubu bulunan MKE imali içerisinde patlayıcının ve kapsülünün olmadığı el bombasının eğitimlerde kullanılan eğitim el bombalarından olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle patlayıcısı ve kapsülü olmayan eğitim maksatlı hazırlanmış olduğundan el bombası değil el bombası görünümünde bir metal aksam bileşkesidir ve suç unsuru taşımamaktadır. Geriye kalan 11 adet el bombasının içindeki patlayıcılarda ek 4’te sunduğum 29.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda 1. ve 2. maddelerinde incelenmiş ve içeriklerin TNT olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarının gövdelerindeki patlayıcılar TNT artı dumansız barut olduğundan bende bulunduğu belirtilen ve içlerinde gazeteye atılanların 2’siyle benzer kafile numarasında bulunan el bombası dahil 11 adet el bombasının içindeki patlayıcılarda sadece TNT olduğundan benzerlikleri bulunmamaktadır. İncelenme raporunun 4. maddesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan 2 adet el bombası ile benzer kafile numarasına sahip el bombası 1 adet MKE yapımı sağlam el bombası başlığı altında incelenmiştir. Diğer bombaların hiçbirinde sağlam tabiri kullanılmamış iken neden özellikle ve sadece bu Cumhuriyet Gazetesi ile ilişkilendirilen el bombası için sağlam tabiri kullanılmıştır? Eğer bu el bombası gerçekten sağlam yani kullanılabilir durumda ise o halde diğer el bombalarında sağlam tabiri kullanılmadığından hiçbiri kullanılmayacak durumda demektir. Peki o zaman neden ekspertiz raporlarında bütün bombaların hepsinin içindeki patlayıcı maddeleri ve kapsüllerinin kullanılabilir durumda olduğu belirtilmektedir anlayamıyorum. Yine bende bulunduğu belirtilen 12 adet el

69

Page 70: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:70

bombası inceleme raporunun 1, 2, 3 ve 4. maddelerinde incelenmiştir ve bu 4 maddenin hepsinin sonunda içlerindeki patlayıcı maddeler boşaltılarak gövde kısımlarının 1. ordu komutanlığına teslim edildiği belirtilmektedir. Yine burada da akla gelen soru neden el bombaların içlerindeki patlayıcı maddeler boşaltılarak sadece gövde kısımları 1. ordu komutanlığına teslim edilmiştir? 1. ordu komutanlığından gelen heyete teslim edilen içlerinde 12 adet el bombasının da bulunduğu 10 kalem materyallerle ilgili ek 5’te sunduğum, sunacağım 1. ordu komutanlığının Genelkurmay Askeri Savcılığa göndermiş olduğu 28 Eylül 2007 tarihli lojistik 60 74 47 07 ikmal şube 1551 sayılı yazının 2. sayfasında bulunan 3. maddesinde malzemelerin durumu değerlendirilerek emniyet ve diğer açılarından muhafazasında sakınca görülen 1 adet KF MKE 91-12-77 el bombasının imha edilmiş olduğu belirtilmektedir. Aynı yazının ek C’sinde de imha tutanağı bulunmaktadır. Bu imha tutanağında 1 adet yine sonu 91-12-77 numaralı el bombasını da kritik arıza tespit edilmesi nedeniyle aşağıdaki heyet nezaretinde imha edilmiş olup imha sırasında aşağıdaki malzemeler kullanılmıştır. İmha alanına tekrar gidilerek kontrol edilmiş etrafta patlamamış mühimmat ve aksamına rastlanmamıştır. İmhada kullanılan tahrip malzemeleri 200 gramlık TNT tahrip kalıbı, tahrip kapsülü, M2 fitil çakmağı, saniyeli fitil olarak belirtilmiştir. Emniyet yetkilileri tarafından hazırlanan inceleme raporunda sağlam ve kullanılabilir durumda olduğu belirtilen ve içindeki patlayıcı maddesi boşaltılarak gövde kısmı teslim edilen Cumhuriyet Gazetesine atılan 2 adet bomba ile benzer kafile numarasına sahip bu şaibeli el bombası askeri heyet tarafından da kritik arızası yani arızalı olduğundan kullanılamayacak durumda olduğu tespit edilerek imha edilmiştir. İmha edilmesi için gerekli hiçbir zorunlu şart bulunmadığı halde ki Cumhuriyet Gazetesine atılan ve patlamayan 2 bombanın ve Ümraniye’de bulunduğu belirtilen 27 adet el bombasının fünye gruplarındaki kapsülleri kesilip ayrıştırılarak tamamı imha edilmediği ve muhafaza altına alındığı halde bende bulunduğu belirtilen 12 adet el bombasının içinden sadece bu şaibeli el bombası seçilerek imha tutanağında, imha sonrasında patlamamış mühimmat ve aksamına rastlanmadığı belirtilerek tamamının ortadan kaldırılması acaba kahraman ordumuzun içinde görev yapmaktan her zaman gurur duyduğum Özel Kuvvetler Komutanlığı ve MAK alayının ve can ve kan kardeşlerimin ve benim hakkımda asılsız ihbar mektubu yazan kişi veya kişiler tarafından yine Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarına da şahsım tarafından verildiği yönünde uygulanan bir senaryonun ortaya çıkarılmasını engellemeye yönelik bir tutum mu? Neden arızalı olup da kullanılamayacak durumda olan yani lehime olan bir delil ortadan kaldırılmıştır? Geçmiş celselerde beyanlarımda belirttiğim gibi bende bulunduğu belirtilen ve 1. ordu komutanlığına teslim edilmeyen patlayıcı ve diğer materyallerin eğitim maksatlı dahil kullanılamayacak durumda oldukları hususunda emniyet yetkililerinin yazıları bulunduğu halde, ayrıca imha edilmemeleri hususunda avukatım vasıtasıyla dilekçe verilmesine rağmen dilekçemin kabul edilmeyip bu şaibeli el bombası gibi tamamı imha edilerek lehime olan tüm deliller ortadan kaldırılmıştır. Usul ve yasalara uyulmayarak ortadan kaldırılan deliller hakkında düzenlenen gerçeğe aykırı raporlarla suçlama yolum açılmış bulunmaktadır. İçi boş patlayıcı özelliği bulunmayan sadece gövde ve fünyesinden ibaret bir demir parçası ile eğitim maksatlı dahil kullanılamayacak durumda olduğu belirtilen patlayıcı ve diğer materyaller nasıl olurda ortadan kaldırılabilir? Ortada olmayan delillere istinaden nasıl suçlanırım? Hem şahsım hem de Sayın mahkeme heyetiniz deliller bölümünde şahsıma isnat edilen delilleri görmek istediğimizde hiç birini göremeyeceğiz. Sayın Başkanım, Sayın Heyet içlerindeki patlayıcı maddeleri boşaltılarak gövde kısımları boş olarak teslim edilen el bombaları teslim edildikleri halleriyle içlerinde patlayıcı maddeleri olmadığından artık el bombası değil birer el bombası görüntüsünde demir yığını hükmündedir. Yani mekanizması veya namlusu, iğnesi olmayan bir tabanca ya da içindeki sevk barutları patlayıcıları olmayan boş bir kovan veya mermi çekirdeği hükmünde olacağından suç unsuru içermemektedir. Ayrıca arızalı olduğundan dolayı imha edilen şaibeli el bombası Makine Kimya Endüstrisi tarafından 8800 adet üretilmiş olduğu kayıtlarda bulunmaktadır. Aynı

70

Page 71: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:71

marka olup da aynı zamanda üretilen binlerce tabancadan bir tanesiyle bir suça iştirak edilmişse diğer tabanca sahipleri nasıl ilişkilendirilemez ise benimde bu şaibeli bomba ile Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarıyla ilişkilendirilmem söz konusu olamaz ilişkilendirme ihtimalim hesaplansa bile üretilen 8800 adet el bombasından 2 adeti çıktığında geriye kalan 8798’de bir ihtimaldir. Ayrıca Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombaları ile bende bulunduğu belirtilen el bombalarının tamamının içlerindeki patlayıcı maddeler farklı olduğundan dolayı ilişkilendirmem yine söz konusu olamaz. Ayrıca Danıştay binasının güvenlik kameraları ile ilgili OYAK savunma ve güvenlik şirketinin ismi geçtiğinden mahkemeniz tarafından OYAK savunma ve güvenlik şirketiyle bir dönem ortağı olduğum ODAK güvelikte ODAK inşaat şirketlerinin yönetim kurulu başkan ve üyelerinin isimleri Ankara Ticaret Sicil Memurluğundan istenmiştir. Gönderilen yazılarda ODAK güvenlik ve ODAK inşaat şirketlerinin OYAK savunma ve güvenlik şirketleriyle fiili ve organik olarak hiçbir bağlantılarının bulunmadığı resmi kayıtlarda sabit olmuştur. Daha öncede defalarca belirttiğim gibi Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay olayı ile ve olaya karışan şahıslarla ilgili hiçbir ilişkim bilgim ve alakam yoktur. Bu yönde de aleyhime hiçbir delil bulunmamaktadır. Yukarıda arz ettiğim tüm beyanlarımı doğrulayan el konulan el bombalarının delil değerinde olmadığı ve üzerlerinde oynanarak tarafıma suç isnat edilmeye çalışıldığının en önemli kanıtını sunacağım. Öbür ka…. Naip Hakim olarak Sayın Üye Hakim Hüsnü Çalmuk nezaretinde yapılan bilirkişi incelemeleri esnasında çekilen kamera kayıtlarından çok kısa bölümler izlettireceğim. Bu 1. açar mısınız?”

Salonda sesli ve görüntülü video kaydı izletilmeye başlandı.Sanık Fikret Emek: “24:30 ordan görebiliyorsanız 24:30 bölümüne 24:30 tamam.

İnceleme raporunda içlerindeki patlayıcı maddeler boşaltılarak gövde kısımlarının boş olarak askeri heyete teslim edildiği belirtilen el bombalarının ilk sunum 5 adet savunma el bombasının görüntüleridir izlediğimiz. Biraz hızlandırabilir miyiz? İçlerinin açılması bölümüne doğru biraz daha hızlandıralım. Evet, ilk görüldüğü gibi ilk bombanın içinde patlayıcı maddeler yoktu denildiği gibi. Diğerine hemen hızlanarak diğer 4 bombaya evet ikincisinde patlayıcı madde bulunuyor. Üçüncüye bakalım küf ve pasları da dışından belli oluyor temizlenmiş halde konulmuş. Evet, yine içinde bununda tahrip maddesi. Hızlanırsak kontrol bende olursa daha çabuk gidebiliriz yani hızlanmayı tam bilmiyorum ama nerden. Dördüncüsünde de, beşincisinde de ilk savunma tipi el bombalarının birincisi hariç diğer 4 tanesinde patlayıcı maddeler bulunmakta. Diğer ikinciye geçelim bunu kapatıp. 2. sunumdaki 5 adet taarruz el bombası görüntülerine. Bununda ilk 4 dakikası evet. Taarruz el bombaların içlerinde de görüldüğü gibi patlayıcı maddeler bulunmaktadır. Diğer beşinde de patlayıcı madde bulunmaktadır.” Hızlanabiliriz süre bitiyor mu? Sayın Başkanım 2 sayfa kaldı.

Salonda sesli ve görüntülü video kaydı izletilmeye son verildi.Sanık Fikret Emek: “Sayın Başkanım, Sayın Heyet bende bulunduğu belirtilen 12 adet el

bombasının 1 adedi şaibeli el bombasıdır. Bir bombanın tamamı imha edildiğinden dolayı bu bomba hiçbir parçası kalmamıştır. 1 adedi de mavi maşalı eğitim bombasıdır bu el bombasının içinde de zaten patlayıcı maddeler bulunmaz. Geriye kalan 10 adet biraz önce kamera kayıtlarında da gösterildiği gibi 5 savunma ve 5 taarruz el bombasıdır içleri boş olarak teslim edilen el bombalarının nasıl oluyor da 1 adetinin içi boş diğerlerinin içinde patlayıcı maddeler ortaya çıkabiliyor. Bu patlayıcı maddeler kim veya kimler tarafından ne zaman, nerede ve nasıl ne maksatla konuluyor ve nereden tedarik ediliyor? Ben kimse hakkında suizan beslemiyorum. Ancak haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır şiarı, şiarını benimsemiş birisi olarak nasıl şahsımla ilgili bütün ihtimaller haklı olarak heyetiniz tarafından da soruşturuluyor ise bende bütün bu olası ihtimallerin somut delillerini araştırarak cevaplarını arıyorum. Ben burada asla iddia edilen terör örgütünün üyesi olmadığım halde terörist olma şüphesiyle 4 yıla aşkın bir süredir çok büyük bir haksızlığa uğrayarak tutuklu olarak yargılanıyorum. Yapılan bu haksızlıkların cevabını da bulamıyorum. Siz Sayın Heyetinizden şahsıma yapılan bu haksızlıkları

71

Page 72: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:72

çözmenizin bir hukuk ve delil sorunu olmasından ziyade şahsımın suçlanabilmesi bir vicdan sorunu olduğunu bu görüntüleri izledikten sonra inandığınıza hiçbir tereddüdüm yoktur. Bu sahteciliği ve deliller üzerinde bu kadar ayan beyan oynamanın kim veya kimler tarafından hangi maksatla yapıldığını çözmekte mahkemenizin hukuksal boyutunun ötesinde vicdani bir sorumluluğu olduğu tartışılmaktadır.”

Mahkeme Başkanı: “Fikret Bey özetleyip tamamlayın lütfen.”Sanık Fikret Emek: “Tamam Sayın Başkanım. Bu tarafınızdan çözümlendiği takdirde

benim dava sanıklarından Muzaffer Şenocak ile 2 buçuk yıldır irtibatımı kestiğimi, Mustafa Levent Göktaş ile de 2005 yılında yaptığımız telefon görüşmeleri hariç 5 yıla yakın bir süredir yüz yüze görüşmediğimizden dolayı irtibatlarımız kopmuştur. Ayrıca ek 6’da sunduğum 234. klasörde bulunan emniyet raporunda şahsımın olay kapsamında yakalanan şahıslarda herhangi bir ilişkisi tespit edilememiştir denilerek kimseyle irtibatımın olmadığı emniyet raporlarıyla sabit olduğu halde, birilerinin şahsım hakkında suizan bekleyerek soruşturma devresi ve sonrasında fiilleri veya ihbar mektupları gibi beyanları ile beni bu davaya monte etmeye çalıştıkları ve benim üzerimden masum çevremin üzerine gitmeye yönelik bir çalışma içerisinde oldukları gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Bağımsızlığınıza inandığım heyetinizden şahsıma uygulanan hukuk dışı iradenin kim veya kimler tarafından ortaya çıkarılması için gerekenleri yapacağınıza inanıyorum. Şahsım hakkında birtakım şahıslar tarafından komplo kurulmaya çalışıldığı ortadadır. Her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesiyle sıkı bir ilgisi bulunan şüpheden sanık yararlanır ilkesine göre yapılan ceza muhakemesi sonunda fiilin sanık tarafında işlendiği yüzde 1000 benliğine ulaşmadığı takdirde beraat kararları verilecektir bunları Anayasa Mahkemesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmeleri, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmeleri, böyle bir ilkenin kabul edilmesinin sebebi de bir suçlunun cezasız kalmasının bir mahkum olmasına tercih edilmelidir. Başka bir ifade ile masumluk karinesidir, bu da CMK Adalet Komisyonu raporlarında yazılmaktadır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ceza yargılaması hukukunda geçerli olan bir ispat kuralıdır. Buna göre bir suç işlendiği iddiası ile yargılanan kimse hakkında mahkumiyet kararının verilebilmesi için o kimsenin o suçu işlediğinin yüzde 100 oranında kesin olarak ispatlanmış olması gerekir. Bu hususta yüzde 1’lik şüphede dahi sanığın beraatına yol açar kaidesi de dikkate alınarak mahkemenizden lehime bir karar vermenizi talep ediyorum arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Fikret Bey bu fotoğrafları bize mi veriyorsunuz (1, 2 kelime anlaşılmadı)?”

Sanık Fikret Emek: “Tabi onları ekte sunacağım isterseniz alayım Başkanım komplo vereceğim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam dosyanıza ilave ederiz.”Sanık Fikret Emek: “Komplo vereyim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam, sonra verin. Beyanların alınması sırasında bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Yunus Akçay’ın

geldiği görüldü, huzurdaki yerine alındı. Tutuklu sanık Osman Yıldırım’ın rahatsızlığı nedeniyle salondan ayrıldığı anlaşıldı.

Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan buyurun Zeynep Hanım.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: “Şimdi efendim ben

öncelikle sizi biraz empati yapmaya davet etmek istiyorum. Burada bir davada yargılandığınızı, sanık olarak çok ağır ithamlar altında yargılandığınızı, aleyhinize çok ağır ithamlarla bir başka sanığın ağır ithamlarda bulunduğunu sonra bu sanığın bir şekilde bu iddialarının, ithamlarının yalan olduğunu beyan etmek üzere sanık kürsüsüne çıktığını tüm bu beyanlarının sizin senelerce hapis yatmanıza neden olan tüm bu beyanlarının yalan olduğunu söylediği bir sırada sizi yargılayan heyetten bir hakimin 20 yaşındaki çocuğun beyanına mı bakacağız şeklinde.”

72

Page 73: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:73

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Avukat Hanım çarpıtma özelliğinizi terk edin bakın sizi özellikle uyarıyorum.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Beni evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Devamlı olarak çarpıtıyorsunuz ardından bunu

anlatacağım, göstereceğim dedikten sonra bir sonraki celse bunu ifade etmiyorsunuz. Şimdi Bedirhan Şinal mahkemeye hakaret hami söz sarf ettiğinde ona müdahale edildi ve 20 yaşındaki çocuktan bu söz beklenmez dendi o yüzden beyanları karıştırmayın. Çarpıtma size, müvekkilinize bir fayda sağlamaz. Bedirhan’ın vekilleri burada veya Bedirhan’ı ilgilendiren sanıkların vekilleri burada onların konuşmasına müsaade edin olur mu?”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım Bedirhan beyanını baştan sonra aldık yani bütün gün dinledik. Ne söylediyse zapta geçti.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “İnkara, inkara yönelik.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim ne söylediyse zapta geç… Ne

söylediyse zabta geçti.”Mahkeme Başkanı: “Beyanları zabta geçti. Daha öncekiler okundu.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bakın efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bunu devamlı yapıyorsunuz taş devri taktiklerinden

vazgeçin. Bunu devamlı yapıyorsunuz. Bunu yapmayın.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim üyenizi uyarabilir misiniz?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bunu yapmayın.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Üyenizi uyarabilir misiniz?”Mahkeme Başkanı: “Hakim Bey (1 kelime anlaşılmadı).”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Avukat Hanım bunu devamlı yapmayın. Bu dediğim

gibi taş devri taktiği. Yani biz 17 yıllık hakimiz. 30 yıllık hakimiz.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim şuanda bana, şuanda.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani bu tür şeyler bizi herhangi bir şekilde etkilemez.

Bunu iyi bilin.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben sizleri neyin etkilediğini zaten gayet iyi

biliyorum efendim, sizin nelerden etkilendiğinizi biz öğrendik.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım, Avukat Hanım mahkeme heyetini töhmet altına

bırakacağı, saygınlığını zedeleyecek şekilde konuşmayın herkese söylediğimiz şeyler.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim o zaman ben şöyle söyleyeyim.”Mahkeme Başkanı: “Yani bize nasıl davranacağımızı kimse söyleyemez.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim mahkeme heyetini zan altında

bırakacak.”Mahkeme Başkanı: “Biz burada biz burada elimizden gelen şekilde tarafsız ciddi bir

yargılama yapıyoruz.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Mahkeme heyetini zan altında bıkacak

herhangi bir beyanımın olması halinde bir avukat olarak bunu yapmam halinde kanunda bu şartlar altında ne yapılması gerektiği açık.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim savunma sınırları içerisinde konuş…”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim ben.”Mahkeme Başkanı: “Yani bizi, bizi eleştirmeyin, bizi töhmet altında bırakmayın. Biz ne

yapacağımızı çok iyi biliriz.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Mahkemenin eleştirilmeyeceğine ilişkin bir

kanun maddesi var mı ben yargılandığım dosyada.”

73

Page 74: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:74

Mahkeme Başkanı: “Hayır mahkeme, mahkemenin, mahkemenin hakimlerine yönelik tarafsızlığına yönelik şeyler söylemiş oluyorsunuz bu şekilde bunu kabul etmek mümkün değil efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim ben Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun bu dosyada çekilmesini gerektirecek pek çok neden olduğunu düşünüyorum. Bu kanaatimi ortaya koymak içinde burada bir konuşma yapıyorum. Ben Sedat Sami Haşıloğlu’nun.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim usul hukukuna göre çekilmeye talep yetkiniz yok varsa reddi hakim talebiniz onları sıralarsanız ciddi görünürse.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben bir talepte bulunuyorum siz bunu usulde yok diye reddedin efendim. Ben talepte bulunayım siz reddedin.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim çekilme hakkında talep etme hakkınız yok. Yani çekilmeyi talep etme hakkınız yok.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben Sedat Sami Haşıloğlu’nun sanığın sorgusu sırasında ihsası rey şeklinde 20 yaşındaki çocuk demek suretiyle sanığın o sırada verdiği beyanları etki altına almaya çalıştığını düşünüyorum. Bir sanığı düşünün ki.”

Mahkeme Başkanı: “Bunu bunu reddi hakim talebi olarak değerlendirecekseniz onu dinleriz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Avukat Hanım. Başkanım (1 kelime anlaşılmadı).”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Evet evet efendim.”Mahkeme Başkanı: “Bunun dışında çekilmeye talep hakkınız yok.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “(1, 2 kelime anlaşılmadı).”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bir de efendi müsaade ederseniz ben nasıl

müsaade alıyorsam.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Avukat Hanım.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Siz sanığın 1 saat, 2 saat dinlendikten sonra ona

müdahale edildiğini ve bir sözü üzerine müdahale edildiğini göz ardı edecek kadar meslek etiğini unutuyorsunuz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim söylediklerinize lütfen dikkat edin.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bakın meslek etiğine dikkat edin. Siz bir avukatsınız.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Siz ben nasıl size hakaret edemiyorsam

sizde bana hakaret edemezsiniz.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Siz bir avukatsınız, siz bir avukatsınız.” Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Gayet iyi biliyorum.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Havana kuralları da sizi bağlar lütfen. Bazen bu tür

kuralları da meslektaşlarınızla birlikte okuyun birçok meslektaşınıza, birçok”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim siz bana ders mi veriyorsunuz?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Elbette ki veriyorum. Birçok meslektaşınız, birçok

meslektaşınız.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Sizin böyle bir yetkiniz var mı? Sizin bana

hukuk dersi verme yetkiniz var mı efendim?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Tabi ki var.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Hayır yok efendim. Biz meslektaşız sizinle.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bir çok meslektaşınız bu hususlara dikkat ederken siz

çarpıtmaya özel önem veriyorsunuz. Bakın yine çarpıtıyorsunuz. Ben birkaç kez sizi ikaz ettim gelecek celse söylerim dediniz, hiç gelecek celse bir şey söylediğiniz yok.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben siz gelecek celse.”

74

Page 75: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:75

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Zabıtlar çıkınca ifade ederim diyorsunuz zabıtlar çıkınca sizden ses yok.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim zabıtların çıktığı zaman.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Lütfen, lütfen yani buna dikkat edin.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “O zabıtlarda neler olduğunu.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bakın bu tavrınız kimseye bir şey kazandırmaz. Siz

ortamı gerginleştirerek umduğunuzu, talep ettiğiniz şeyin gerçekleşmesini sağlayamazsınız. Bunu bilin.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben konuşabilir miyim?”Mahkeme Başkanı: “Beyanını tamamlasın Hakim Bey tamam? Buyurun, buyurun Avukat

Hanım.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim bitirdiniz mi? Lütfen bundan sonra

benim beyanımı kesilmeden ben şuanda burada müdafii göreviyle bir savunma yapıyorum ve benim savunmamın bütünlüğü çok önemli ben beyanımı bitirmeden lütfen müdahale edilmesine izin vermeyin.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Salonunu düzenini ve müdafaanın düzenini

korumak açısından bu çok önemli. Ben ağzımı her açtığımda izin almaksızın mikrofona yapışıp müdahale eden bir hakim karşısında maalesef doğru düzgün konuşma yeteneğimi kaybediyorum. Bu da benim savunma hakkımın sınırlandırılması anlamına geliyor.”

Mahkeme Başkanı: “Hakim Bey benim izin vermem üzerine konuşuyor.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Sizden izin almaksızın bu salonda kimse

konuşamıyor. Sizden izin almaksızın bu salonda kimsenin konuşamaması gerekiyor.”Mahkeme Başkanı: “Hakim Bey benim iznim üzerine konuşuyor efendim.” Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Sizin izin verdiğinizi görmedim.”Mahkeme Başkanı: “Daha önceden, daha önceden konuştuk biliyor sataşma olduğu,

sataşma olduğu zaman, sataşma olduğu zaman.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Zımni bir mutabakat mı var aranızda.”Mahkeme Başkanı: “Sataşma olduğu zaman cevap verme hakkına sahip.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim zımni bir mutabakat mı var

aranızda. Mahkeme Başkanı: “Efendim buyurun, buyurun, Avukat Hanım buyurun Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani benim konuşmamın kesilmesine

müsaade mi ediyorsunuz?”Mahkeme Başkanı: “Ne yapacağımızı anlatmayın buyurun.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Benim konuşmamın savunmamın

kesilmesine müsaade ediyorsunuz her şart altında o zaman böyle.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim sabahtan beri, sabahtan beri uzun uzadıya konuştular hiç

kimsenin sözünü kesmedik.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi efenim buradan mikrofonlar

sarkıtıla….”Mahkeme Başkanı: “Biz mahkeme heyetine sataşma olduğu zaman.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Biz hakimleri rencide edeci sözler söylendiği zaman müdahale gereği

duyuyoruz.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Burada bir sürü sanığa rencide edilecek

sözler söyleniyor. Kemalettin Gülen’in yaptığı savunma sırasında burada sanıkları resmen katil

75

Page 76: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:76

olarak ifade etti. Burada sanıkların haklarını korumak sizin mahkemenizin görevi iken buraya bir örgüt ve bu insanları da katil olarak itham etmesine rağmen hiçbir müdahalenizle karşılaşmadı.”

Mahkeme Başkanı: “Hayır efendim defalarca uyardım.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Hayır efendim.”Mahkeme Başkanı: “Dedim ki görüşlerinizi, kanaatlerinizi bildirmeyin diye defalarca

uyardım. Zabıtlarda çıkar bunlar.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Görüşlerinizi ve kanaatlerinizi bildirmeyin

dedikten sonra defalarca tekrarladı.”Mahkeme Başkanı: “Zabıtlara bakın, zabıtlara bakın ne olduğunu anlarsınız.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Zabıtlara bakıyoruz efendim. Buraya bu

mikrofonları sallandırabilir… sallandırılabilir. Burada bizim sesimiz kesilebilir, biz sizin istediğiniz koşullarda konuşmak konusunda her türlü baskıyı, tembihi ders vermeyi, meslek etiğinin öğretilmesini sizler tarafından sineye çekebiliriz.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım, Avukat Hanım.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ama biz gözlerimizi kör, kulaklarımızı sağır

edemezsiniz.”Mahkeme Başkanı: “Bu mahkemede bu mahkemede sağlanmayan, sağlanmayan

imkanlar.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bizim gözlerimiz kör değil, kulaklarımız

sağır değil, sadece sesimiz kesik teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Başka mahkemelerde sağlanmayan imkanlar bu mahkemede

sağlanıyor. Rahat rahat konuşuluyor bazı sanıklardan biri.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Size göre.”Mahkeme Başkanı: “Bir sanık bunu seminer salonu olarak değerlendiriyor. Burası

duruşma salonu. Buyurun.”Sanık Veli Küçük söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun Avukat Bey.”Sanık Veli Küçük söz almadan konuştu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Veli Bey herhangi bir karar verilmedi. Yorum yapmayalım tamam,

tamam. Buyurun. Buyurun Avukat Bey.”Sanık Bayram Demir müdafii Av. Yunus Akçay söz istedi verildi: “Sayın Başkan, Değerli

heyet müvekkil Bayram Demir Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması eyleminden dolayı Bedirhan Şinal’in eski ifadeleri doğrultusunda tutuklanmıştır. Sanık Bedirhan Şinal 4 Haziran 2011 tarihli sorgusunun yapıldığı celsede müvekkil ve diğer sanıklar aleyhinde daha önce vermiş olduğu ifadelerini kabul etmemiş ve müvekkille diğer sanıkların suçsuz olduğunu sanıkların kendisine eylemi gerçekleştirmesi doğrultusunda talimat vermediklerini beyan etmiştir. Gerek dosya kapsamı ve gerekse dosya kapsamını destekler mahiyette olan sanık Bedirhan’ın sorgusunun yapıldığı 4 Haziran 2011 tarihli celsedeki ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde müvekkilin bahsedilen eylemle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığı net olarak anlaşılmaktadır. Zira müvekkil Bayram Demir, Boğaç Kaan Murathan’ı evveliyattan tanımamakta olup isnat edilen bu eylem nedeniyle Silivri Cezaevinde kendisini tanımıştır. Müvekkil Bayram Demir ile Boğaç Kaan aynı dönemde Bayrampaşa Cezaevinde kalmışlardır fakat koğuşları farklıdır. Cezaevinden celp edilen ve dosyada mübrez kayıtlarda bunu doğrulamaktadır. Kaldıkları bloklar dahi farklı olup bloklar arası geçiş yoktur. Müvekkil aynı koğuşta kalmasına rağmen eylemin faili Sanık Bedirhan’ı koğuştan hatırlamamaktadır. Zira koğuşlar 100, 150 kişi olup herkesin herkesle muhabbeti yoktur. Müvekkil sanıklardan Bora ve Seyhun’u da cezaevinde tanımış olup aynı ilçede ikamet etmeleri nedeniyle aralarında muhabbet oluşmuştur. Dosyada müvekkil aleyhinde tek bir delil yoktur. Sadece ve sadece Bedirhan Şinal’ın önceki iddiaları üzerine müvekkil tutuklanmıştır. Söz konusu iddiayı destekleyen başka hiçbir iddia ve

76

Page 77: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:77

beyan olmadığı gibi müvekkil aleyhinde istinat edilen eyleme ilişkin herhangi bir resim, fotoğraf ve telefon görüşmesi de yoktur. Yine müvekkille ilgili müsadere edilen herhangi bir belgede yoktur. Müvekkil Bayram Demir’in herhangi bir sabıkası olmayıp daha önceden isnat edilen başka bir fiille ilgili yargılandığı davada Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi iddia makamının da esas hakkındaki mütalaası doğrultusunda müvekkil Sanık Bayram Demir’in beraatına karar vermiştir. 3 Haziran 2011 tarihli talep celsesinde tahliye talepli dilekçemizin ekinde belirtilen dosyanın son celse zabtını başkanlığınıza ibraz etmiştik. Şimdi ise dilekçemizin ekinde müvekkilin beraat ettiği ve tahliye oluna kadar 18 ay tutuklu kaldığı Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararından müvekkille ilgili kısmı dilekçemizin ekinde ibraz ediyoruz. Ekteki karardan da görüleceği üzerine müvekkil beraat ettiği Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/467 esas 2011/108 karar sayılı dosyasında 20 Temmuz 2007 tarihinde tutuklanmış 15 Ocak 2009 tarihinde ise tahliye olmuştur. Tahliye ile beraber huzurdaki dosya nedeniyle jandarmaca polise teslim edilen müvekkil 16 Ocak 2009 günü tekrar tutuklanmış ve o tarihten beride tutukludur. Yani müvekkilin hürriyeti 30 buçuk ay bu dosyadan 18 ayıda beraat ettiği dosyadan olmak üzere 48 buçuk aydır. Diğer bir ifade ile müvekkil 4 yıla aşkın süredir hürriyeti kısıtlanmış şekilde tutukludur. Netice itibariyle müvekkil Bayram Demir’in Cumhuriyet Gazetesine molotof atılması eylemiyle bağlantısı olduğuna dair ve iddianamede isnat edilen suçların faili olduğuna dair Sanık Bedirhan’ın önceki iddiaları dışında hiçbir delil yoktur. Dosyanın geldiği 12. Ağır Ceza Mahkemesinde 2 yılda çok az sayıda duruşma yapılabilmiş ve her duruşmaya farklı heyetler çıkmıştır. Kanaatimizce heyetler dosyaya tam anlamıyla vakıf olabilmiş olsaydı müvekkil Bayram Demir şuan tutuksuz yargılanıyor olacaktı. Tutuklama bir tedbir olup ceza değildir. Fakat müvekkil açısından bu kadar uzun süre tutukluluk tedbirden ziyade cezaya ve infaza dönüşmüştür. Biz müvekkilin beraat edeceği kanaatindeyiz. Aksi olsa ve müvekkil ceza alacak olsa bile her 2 dosyadan tutuklu kaldığı süreler toplamı muhtemel cezanın infazını neredeyse doldurmuştur. Zira Türk Ceza Kanunun mahsup başlıklı 63. maddesi gereğince müvekkilin 18 ay tutuklu kaldığı diğer dosyadaki süreninde bu dosya için göz önüne alınması gerekmektedir. Bu hususta 3 Haziran 2011 tarihli celsede tahliye talepli dilekçemiz ekinde ilgili Yargıtay kararı da ayrıca ibraz edilmiştir. Müvekkilin geçindirmekle yükümlü olduğu ailesi ve 3 çocuğu vardır. Kendisi Eyüp Yeşilpınar’da ikamet etmekte olup Şişli Yesilpınar arasında çalışan minibüs esnafıdır. Yani sabit ikametgah ve iş sahibi olup kaçma ihtimali olmadığı gibi bu ihtimali uyandıran somut olgularda yoktur. Sanıkların daha önce İstanbul 12. Ağır Ceza mahkemesinde ifadeleri alınmış ve dosya ekseriyet itibariyle tekemmül etmiş ve neticeye etki edecek ciddi bir eksiklik kalmamıştır. Sanık Bedirhan’ın başkanlığınızca da sorgusu yapılmıştır. Müvekkil Bayram Demir'in isnat edilen eylemi işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini bırakın eski CMK'nın aradığı sadece suç şüphesi bile yoktur. Zira Bedirhan Sinal’ın önceki iddiaları dışında müvekkil Bayram Demir aleyhinde hiçbir delil yokken başkanlığınızca yapılan sorgusunda Bedirhan Şinal önceki beyanlarını reddetmiş ve müvekkil Bayram Demir’in isnat edilen eylemle hiçbir ilgisi olmadığını ikrar etmiştir. Dolayısıyla biz müvekkilin beraat edeceği kanaatindeyiz. Müvekkil açısından en kötü durumda bile isnat edilen suçun vasfı değişecektir. Yine siyasi iktidarın Sayın Başkanlığınızın da malumu olduğu üzere mevcut tutukluluk sürelerinin uzun olması ve ciddi mağduriyetlere yol açması nedeniyle tutukluluk sürelerinin yeniden düzenlenmesiyle ilgili çalışma başlattığı bilenmektedir. Arz ettiğimiz ve resen takdir edilecek sebeplerle müvekkil Bayram Demir’in tutuksuz yargılanmak üzere bihakkın tahliyesini, başkanlığınızın gerek görmesi halinde yurtdışı yasağı gibi diğer güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını, bu tahliye talebimizin kabul görmemesi halinde uygun görülecek kefalet karşılığında tahliyesine karar verilmesini Sayın Başkanlığınızdan arz ve talep ediyoruz.”

Sanık Seyhun Zayim müdafii Av. Ümit Şahin söz istedi verildi: “Efendim öncelikle Sanık Bedirhan Şinal’ın sorgusunun devam etmesi yönünde Sayın makamınıza bir dilekçede bulundum buna ilişkin bu talebimizde değerlendirirseniz öncelikle onu belirteyim. Sanık

77

Page 78: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:78

müvekkilim aleyhine herhangi bir delil bulunmamasına karşın 33 aya aşkın süredir tutukludur efendim. Tutuklanmasına sebep olan ve tutukluğunun devamına neden olan şey Bedirhan Şinal’ın daha önce İstanbul 12. Ağır Mahkemesinde vermiş olduğu ifadelerden kaynaklanmaktadır. Ancak Sayın mahkemenin, dünkü ve bugünkü oturumunda Bedirhan Şinal ifadelerini değiştirmiştir. Yeni verdiği ifadelere göre daha önce müvekkilim aleyhine herhangi bir delil bulunmamasına karşın sadece ifadeler yer almasına karşın o verdiği ifadelerinde kimin tarafından ve ne için verildiğini Sayın mahkemeye samimi bir şekilde ikrar etmiştir. Dolayısıyla kendiside Sayın müvekkilimde gündüz oturumunda mağduriyetini dile getirmiştir samimi bir şekilde daha fazla tutukluluğun mağduriyete yol açmaması açısından tahliyesini talep ediyorum.”

Sanıklar Doğu Perinçek ve Hikmet Çiçek müdafii Av. Osman Aydın Şahin söz istedi verildi: “Şimdi mahkemelerin güvenirliği ve adalete olan inancın kaybolmaması için siz vermiş olduğunuz bir kararda hak ve nezafet ilkesine ve eşitlik kuralına bağlılığı karara, karar metni yazıp devamında da sınıf ve statü dikkate alınarak karar verilemeyeceğinden bahsediyorsunuz doğru bir karar. Şimdi müvekkilim Sayın Doğu Perinçek tutuksuz Sanık Sayın Profesör Kemal Alemdaroğlu ve rahmetli Sayın İlhan Selçuk’la beraber iddianamede mevcut iddia olunan örgütün yöneticileri ve aynı zamanda teori grubunun sorumlusudur. Şimdi tensiple birlikte ilk soruşturma aşamasından itibaren Sayın Alemdaroğlu ve rahmetli İlhan Selçuk hiç tutuklanmadılar. Müvekkilimin tutukluluğu 4 yılı buldu. Şimdi bir iddianamede aynı konumda olan 3 sanık var, 2 sanık soruşturma aşamasından beri hiç tutuklanmadılar. Cezaevine girmediler ancak müvekkilim 4 yıldır tutuklu bu biraz önce sizin kararınızdan alarak bahsettiğim prensiplere, ilkelere, Anayasanın eşitlik kuralına aykırılık teşkil etmekte. Şimdi bir buna üstelik müvekkilimin farklı ve tutuklanmamasını ayrıca gerektiren hukuki ve konumu var. Müvekkil İşçi Partisi Genel başkanıdır, dosya kapsamında delil olarak sunulan tüm deliller siyasi faaliyetin bir gereğidir, bir parçasıdır. Nitekim soruşturma aşamasında da, kovuşturma aşamasında da dosya tüm ekleriyle birlikte Yargıtay Başsavcılığına gönderilmiştir. Yargıtay Başsavcılığı da bir işlem yapmayı gerektirir bir delil ve iddia olmadığından bahiste hiçbir dava açılmamıştır. Oysa iddianamedeki isnat olunan bir fiille siyasi partilerin temelli kapatılmasına neden olacak türden fiiller bu nedenle Yargıtay Başsavcılığınca da hukuki durumu değerlendirilerek bir çünkü dava açılmaması ceza muhakemelerindeki takipsizlik kararı anlamında olan bir durumdur. Buna rağmen tutukludur. Müvekkil Hikmet Çiçek’in durumu ise hakikaten şimdi nasıl tahliye talebinde bulunayım? Müvekkil Hikmet Çiçek’le ilgili tahliye hukuken bir tahliye talebinde bulunmak mümkün değil çünkü tutuklandığı tevkif müzekkeresinde isnat olunan fiille ilgili iddianamede sevk maddesi yok. Yargılanmadığı isnat olunmayan iddianamede isnat olunmayan bir fiili bağlı olarak tutuklu kendisi. İstinat olunan fiillerle ilgili olarak da hakkında bir tutuklama kararı yok. Bu durumda yapılması gereken iddianamenin kabulü ile birlikte derhal serbest bırakılması gerekirken müvekkil Hikmet Çiçek’te 4 yıla aşkın, 4 yıldır tutuklu. Şimdi dosyaya gelen tüm deliller tek tek çökertildi. Bunu şuradan da anlıyoruz sizler ret gerekçelerine tahliye taleplerimizi ret gerekçelerinize daha henüz toplanmamış delillerden bahsediyorsunuz. Şimdi bu bir ihtiyaç veya gelecek, toplanacak, sunulacak, üretilecek delillerden şimdi böyle bir şeyi ucu açık bir soruşturma yani bunları taliye talepleri ret gerekçesinde yer almasını kabul etmek mümkün değil. Tutukluluğu gerektirecek hiçbir husus yok bidayette söylediğimiz tüm nedenleri tekrarlıyorum ve müvekkillerimin tahliyesini talep ediyorum.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Av. Burak Bekiroğlu söz istedi verildi: “Efendim benim önce Sayın mahkemenizden bir talebim olacak biz geçen ay müvekkilimin HTS kayıtlarının celbini istemiştik bu HTS kayıtları geldi. Bende çıktısını aldım eğer bir 10 dakika kadar ara verip bu HTS kayıtlarında dosya sanıklarıyla alakalı zaten herkesin ismi yazıyor. Herhangi bir arama olup olmadığını incelerseniz ki çok basit zaten herkesin adı yazıyor burada aradığı ondan sonra ben taleplerime devam etsem çok memnun olurum efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Dosyaya gelmişse incelenecektir.”

78

Page 79: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:79

Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Av. Burak Bekiroğlu: “Geldi efendim ben çıktısını aldım. 10 dakika bir bakarsanız hani herhangi bir arama kaydı var mı yok mu diye çünkü bunu da sonuçta savunmam içerisinde kullanacağım bunu ben inceledim ancak siz incelemediğiniz sürece ben ne kadar konuşsam bir faydası olmayacaktır.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim siz anlatın.”Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Av. Burak Bekiroğlu: “Tamam efendim.”Mahkeme Başkanı: “Beyanınızı alalım, talebinizi alalım.” Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Av. Burak Bekiroğlu: “Önce ben söyle söyleyeyim o

zaman HTS kayıtlarından başlayayım gelen HTS kayıtlarında sanık müvekkilimin öncelik diğer sanık veya buradaki herhangi Ergenekon iddianamesinden yargılanan hiçbir sanıkta telefon görüşmesi olmadığı açıktır. Önce eksik olan bu hususu tamamlayayım. Çünkü delillerle ilgili durumda olan bu eksiklik dosya kapsamında tamamlanmıştır. Öte yandan ben tabi ki Sanık Bedirhan Şinal’ın dünkü konuşmasına geçmeden önce söylemek istediğim başka şeyler var. Biz 3 yıldan beri savunmamızı yaparken dün dikkat ederseniz siz Bedirhan Şinal’ın terörle mücadeledeki ifadesini okuduğunuzda ben bir müdahalede bulunmaya çalıştım ve o ifadede müvekkilimin adının geçmediği yeniledim. Bu nedenden dolayı o ifadeyi konuşmuyorum. Ancak yasaya veya usule aykırı olarak usule uygun olarak alınan bu ifadenin ardından Bedirhan Şinal’ın burada bahsetmiş olduğu bana terörle mücadele şubesinde yapılan baskından sonra tutuklanmamın ardından gazetede çıkan bir haberden dolayı bu insanların gücünü anlayıp bu haberden sonra mektup yazdım dedi. Şimdi yazmış olduğu mektup efendim aynen şöyle okumak istiyorum. Gazete haber tarihi 8 Nisan 2008. Mektup aynen şöyle DGM Savcılığına diye yazılmış. Sayın savcım 30.03.2008 tarihinde sağ terör molotof atma suçlamasıyla ilgili makamınızca tutuklandık. Dosyadaki suçlamayla ilgili olarak itirafta bulunmak önemli bilgiler vermek için huzurunuza çıkmak istiyorum. Gereğinizi yüce makamınızdan saygılarımla arz ederim. Tarih 10 Nisan efendim gazete haberinden tam 2 gün sonra ben bunun karşılaştırılmış halini vermek istiyorum. Çünkü kendisi emniyette görmüş olduğu baskıdan sonra bu haberi de görünce kendisine bahsedilen konuyla ilgili çıkan haberden dolayı bu insanların gücünü fark ettiğini söylemişti buyurun karşılaştırırsanız tarihleri de çizdim ben. Bunun devamında efendim Bedirhan Şinal tarafından verilen daha doğrusu Bedirhan Şinal’a imzalatılan ve kendisinin tam olarak bilgi sahibi olmadığı bu ifadeyi siz dün baştan sona okudunuz. Bu ifade okurken de müvekkilimin adından da bahsederken Boğaç Kaan Murathan olarak değil adı Emre olan soy ismini bilmediğim lakabı Boğaç olan kişi olarak bahsedildi. Şimdi bu ifadeyi 3 sene boyunca ben hep şu şekilde aksini ispat ettim. Bu ifadede diyor ki önce sanıklarla Bayrampaşa Cezaevinde beraber kaldığını söylüyor ama bu sanıkların yanına bu ifadeye ek olarak adı Emre olan kişi eklenmiştir. Terörle mücadele şubesinde verilen ifadeye ek olarak bir kere müvekkilimin zaten bu koğuşta kalmadığı bellidir. İddia ilk eylem talimatlarının koğuşta konuşulduğu olduğuna göre müvekkilimde o koğuşta kalmadığına göre zaten efendim iddia temelden çökmüştür. İddia mesnetsiz kalmıştır. Çünkü tanışılan ortamında o olduğu söylenmiştir. O ortamda bulunmayan biride bu insanlarla tanışamayacağına göre dışarıda da görüşemez. Gene efendim aynı şekilde dün okumuş olduğunuz 30.04.2008 tarihli ifadede cezaevinde bulunduğumuz sırada bir gün Bora Ballı, Seyhun Zayim, Sinan Çetin, Bayram Demir ve Boğaç lakabını kullanan Emre bakın efendim burası çok önemli bir gün siyasi gündeme ilişkin konuşmalar yapıyorlardı. Bende onları dinliyordum. O günlerde diyor Ergenekon operasyondan bahsediyor yani tabi ki buradan Bedirhan Şinal’ın ifadesi demiyorum ona imzalatılan ifade demek istiyorum. Ancak sorun şu bakın şimdi Ergenekon operasyonu 22 Ocak 2008’de eş zamanlı olarak başladı benim müvekkilim 22 Ocak 2008’den, 4 ay önce 23 Ekim 2007 tarihinde Kandıra F tipi cezaevine sevk oldu. Yani Ergenekon operasyonu kapsamında benim müvekkilim zaten C27 koğuşunda kalmadığı gibi o koğuşta da Kandıra cezaevindeyken Bayrampaşa’da kalmadığı koğuşta bu görüşmeyi yapmış olamaz. Burada da yer ve zaman farklılığı vardır hazırlanmış olan ifade de

79

Page 80: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:80

diyorum. Gene aynı şekilde efendim devamında Sedat Peker’le, İlhan Selçuk arasında bir husumetten bahsedilmiştir. Müvekkilimde zaten bu konuyu arz etmiştir. Böyle bir husumet olsaydı bugüne kadar çoktan deşifre olmuştu, bugüne kadar çoktan bu husumet konuşulmuştu. Ya benim burada dikkatimi çeken özel bir konu var. Her nedense İlhan Selçuk gözaltına alındığı 21 Mart tarihinden sonra birden bire suikast yapılmak istenen insan, öldürülmek istenen insan konumuna getirilmeye çalışılmıştır. Yani burada ben inanıyorum ki şu yapılmaya çalışılmıştır. Eğer iddia edilen terör örgütünde İlhan Selçuk liderse o zaman bu örgüt İlhan Selçuk’a niye suikast yapıyor? O halde İlhan Selçuk’un bu örgütle alakası yok konumuna getirilmeye çalışılmıştır. Ha bunu kimler yapmıştır, burada zikretmek istemiyorum. Gene efendim zaman içerisinde ifadenin devamında Boğaç lakaplı Emre’nin Bayram Demir’e İlhan Selçuk’u öldürmesi hususunda para vaat ettiğini duydum demiş. Şimdi efendim eğer aynı ortamda değilseniz böyle bir vaadi duyamazsınız. O halde böyle bir vaat yok demektir. Bu konuşmadan 10, 15 gün kadar sonra ben tahliye oldum diyor. Şimdi efendim Ergenekon operasyonu sırasında eğer bu konuşma olduysa 22 Ocak’tan 10, 15 gün sonrası Şubat’a denk düşüyor Bedirhan Şinal’ın zaten tahliye tarihi Şubatta değil onu da 3 önce Aralık 2007’de. Gene aynı ifadenin devamında da benim tahliyemden 3, 5 gün sonrada adı Emre olan kişi tahliye oldu diyor. Benim müvekkilimin tahliye tarihi 4 Mart 2008’dir, Bedirhan Şinal’ın tahliye tarihi 12 Aralık pardon 4 Aralık 2007’dir. Dolayısıyla benim müvekkilim Bayrampaşa’dan tahliye olmadığı gibi Kandıra F tipi Cezaevinden tahliye olmuştur. Gene aynı şekilde Taksim’de Şiva kulüpte Sarı Serdar, ben ve Boğaç lakabını kullanan Emre oturduk demiş şimdi bakın efendim önümde bir evrak var bu evrakta dün gene Sayın Bedirhan Şinal burada anlattı. Sarı Serdar, Sarı Serdar nerede bu Sarı Serdar. Bütün eylem talimatlarda aracı Sarı Serdar koğuşlarda aracı Sarı Serdar burada bir Sarı Serdar var bunu da sunmak istiyorum efendim ama bu Sarı Serdar bu dosyada sanık değil. Ha çünkü bu Sarı Serdar denen kişi bu dosyada sanık olursa bu dosyada çok daha farklı çok daha değişiklikler olur. Yani bu dosya buralara gelmez yani. Bu kişi bu dosyadan çıkarılmıştır. Bir numaralı faildir kendisi iddialara göre. Gene efendim bu ifadelerden yaklaşık 8 ay sonra benim müvekkilim Boğaç Kaan Murathan gözaltına alınmıştır. Şimdi eğer adı Emre olan kişi hani emniyetin yazmış olduğu veya bahsetmiş olduğu ya da Sayın Şinal’ın burada anlatırken bana bu şekilde lanse ettiler ki açık kalsın yarın öbür gün bu açıklar meydana çıktığında başlarına bir şey gelmesin şeklinde düşüncesiyle lanse ettikleri ismiyle Boğaç Kaan Murathan zaten Bayrampaşa Cezaevinde olsaydı ve Sarı Serdar denen bu kişiyle görüşmüş olsaydı kendiside aynı şekilde burada getirilir gerekirse emniyette getirilir teşhis ettirilirdi. Şimdi burada zaman farklılıklarını anlatmamın nedeni şu. Şimdi Sayın Yargıtay’ın Ceza Genel Kurulu’nun 2008/8-263 sayılı kararında olayla ilgili hakimin somut olayda suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suçun işlendiği zaman ve yeri, meydana gelen zarar ve tehlikeyi ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurması gerekmektedir. E şimdi burada efendim benim müvekkilimle olay müvekkille kişiler olayla eylem arasında hiçbir şekilde yer, zaman, mekan, anlatım, tarif, tarih tutmamaktadır. Bu dosya bu şekilde hazırlanmıştır. Benim müvekkilim ise 8 ay sonra her nedense adı Emre olan lakabı Boğaç olan kişi Boğaç Kaan Murathan’dır diye bir yorum yapılmış ki muhtemelen Boğaç Kaan Murathan 8 ay sonra gözaltına alınmıştır. Müvekkilimin 8 ay sonra gözaltına alınması izaha muhtaçtır neden? Çünkü müvekkilimin cezaevinden çıktıktan sonraki süreçte bulunduğu yerlerdeki kamera kayıtları bulunduğu yerlerdeki MOBESE kayıtları, banka kayıtları, zaten 8 ay içerisinde banka kamera kayıtları ortadan kalkmaktadır. Banka kayıtları efendim 90 gün tutulmaktadır kamera kayıtları. He biz gene de buna rağmen dosyamıza kredi kartı sliplerini Antalya’da olduğuna dair orda ki şirket belgelerini, uçak indi bindi kayıtlarını yapılan kına gecesinin fotoğraflarını her şeyi sunduk. Biz 3 yıl boyunca efendim bunları anlattık. Ben müvekkilim tutuklandığı zaman itiraz ettiğimde benim itiraz dilekçemin dosyada kaybolduğunu geçen mahkeme anlatmıştım ve kaybolan dosyama delil eklemek için gittiğimde dosyamın itiraz dilekçemin olmadığını beyan ettiler. Fakat dilekçeme alındı şerhi

80

Page 81: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:81

vurdurduğumdan o dilekçenin alındı şerh verdim ve onun fotokopisini çekerek alındının, alındısı şeklinde tekrar verdim. Bedirhan Şinal ben buna bir anlam verememiştim. Bedirhan Şinal şunu anlattı dün dedi ki Boğaç Kaan’ın avukatı dedi bu dilekçeyi verdikten sonra dedi ortalık karıştı. İstanbul organize dedi Edirne’ye kadar geldi. Bu dilekçeyle dedi hazırlamış oldukları bir ifadeyi dedi benimde birkaç şeyi eklememi isteyerek imzalattılar dedi. Ha bende zaten hep şunu dedim efendim. 3 seneden beri. Benim bu dilekçemden 12.12.2008 tarihinde vermiş olduğum dilekçeden 7 gün sonra 19’da ayın 19’da İstanbul organize suçlarla mücadele şubesi memurları gidip neden Edirne cezaevinde bu ifadeyi alıyorlar? Bir kere efendim polisin cezaevine girme olayı nedir? Usul yasamızın 148. maddesine göre her ne olursa olsun savcı talimatıyla dahi olsa kolluk güçleri bir kere 2. kere ifade alım yasağı vardır. Şimdi dün siz burada ifadeleri okurken yanlış anlamayın eleştirmek istemiyorum müdahale etmek istememin sebebi dün buydu. Önce terörle mücadelenin ifadesini okudunuz ben müvekkilin ismini olmadığını söyledim akabinde usule aykırı olan ve hükmü esas alınamayacak olan ifadeyi Boğaç Kaan ismiyle geçen ifadeyi okundunuz. Oysaki önce kronolojik sırayla hareket etmemiz lazımdı yani ismi geçmeyen ifadeden sonra adı Emre olan soy ismi bilinmeyen Boğaç lakaplı kişiyle olan savcılık ifadesi okunsaydı. Ondan sonra hükmü esas alınamayacak olan usule aykırı bu ifade okunsaydı burada şunu görecektik. Bedirhan Şinal eğer ifadesi adı Emre olan kişiyse neden emniyet mensupları Bedirhan Şinal’a Boğaç Kaan Murathan’ı tanıyor musunuz diye sorarak yönlendirme yapmışlardır? Bu en önemli husustur ama benim müvekkilim tutuklanmasına sebep olan 30.4.2008 tarihli savcılık ifadesinin tamamıyla yorumlanmasıdır. Bedirhan Şinal dün burada bir kelime etti. Ben kendisini hayıflamıyorum yanlışta bulmuyorum belki cümle biraz ağırdı biraz yumuşatmak lazım dedi ki Sayın savcılarımızda ben dedi bir suç bulmuyorum çünkü dedi emniyet mensupları yaptıkları araştırmaları onların önüne getiriyorlar. Efendim nasıl getiriyorlar? Bizim dosyamızda 10 tane, 15 tane konuya uyarlanabilecek telefon görüşmesi varken 1000 sayfa 2 buçuk klasör getiriyorlar. E şimdi sizin önünüze 30 klasör koydukları zaman hepimiz insanız biz bu 30 klasörü inceden inceye inceleyip bunların karşılaştırılmalarını yapamayız. Biz avukatlar olarak bunları dilekçelerimizde size belirttiğimiz sürece siz bunları karşılaştırarak zaten gereğini yaparsanız. Burada bir kere zaten sizlerin önünde yüzlerce, binlerce klasörler konularak sizlerin kafasının karışmasına neden olunuyor. Diğer bir yandan dün sizden beklemiş olduğum bir soru vardı Bedirhan Şinal’a yöneltmek üzere. Bedirhan Şinal demişti ki bana el bombası verildi. Ben bu el bombasını arkadaşıma verdim. Hatta daha sonra dedi polisler benim evime bombaları aramaya geldiler dedi. Ben dedi bu bombayı iade etmedim dedi. İade etmedikleri için evi aramaya gidilmişti ve ananesiyle olan telefon görüşmesinde zaten Bedirhan Şinal’a ananesi polis geldi yani tutuklandıktan kaç gün sonra hem de. Polis geldi evde bomba, momba arıyor. Yani Bedirhan Şinal’a verdikleri bomba nerede onu arıyorlar. Bu telefon tapesinin devamında eksiklik olarak da görmek istemiyorum efendim iddianameden okuduğunuz için. Devamında Kandıra’da yatan V harfiyle yatan ilgili bir bölüm okudunuz. Ama asıl bunun 9, 10 satır üzerinde önemli bir bölüm var. Bunu Bedirhan Şinal’a sormak gerekirdi şu Bedirhan Şinal’ın telefon konuşmasında Sayın mahkemenizi ve Sayın savcılığınızı tenzih ediyorum. Yav uğraşan mahkemeyle, mahkemeyle alakalı bu savcıların, hakimlerin hani bazı kişilerin üstüne gidiyor benlik hiçbir şey yok içerden çıkmamalarını isteyen bazı kişiler var. Bedirhan içerden çıkmamalarını isteyen bazı kişiler kim, ifadende bahsettiğin emniyet mensupları mı? Ya da bilmiyorum elinde kozu olup da bu insanları kullanan birileri mi gibi bir soru sorulması lazımdı. Ya da ya da devam ediyorum başka bir telefon görüşmesinde de Bedirhan Şinal’ın isimler emniyette gelişiyor diyor. Bakın efendim isimlerin emniyette gelişmesi demek burada anlattım demek miydi Bedirhan, bunu mu kast etmek istedin 3 yıl önce? Onu da bir kenara bırakıyorum efendim şimdi biz bu dosyaya girmeye başladığımızda bundan 3 yıl önce benim müvekkilimin cezaevi kimliğine Ergenekon diye yazıldı. Tabi biz Adalet Bakanlığından hani yollanan sevk cezaevi sevk yazılarını görmediğimiz için ne olduğunu anlayamamıştık. Ama müvekkilim Metris

81

Page 82: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:82

Cezaevinden, Silivri Cezaevine sevk olduğu zaman ben kendi dosyasını görmek istedim. Kendi dosyasında Ergenekon tutuklusu yazıyordu. Eğer benim müvekkilim Ergenekon tutuklusuysa neden 12 Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı? Yani 12 Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı 2 buçuk yıl boyunca bu dosya size bir kere gönderildi siz bu dosyayı istemediniz geri gönderdiniz. Ona rağmen tekrardan gönderildi. Siz gene kabul etmediniz bu dosya Yargıtay’a gitti ve gitmesi gelmesi 9 gün sürdü. 4, 5 gün kadar Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı dedi ki bu dosya birleşmesin, bir bağ yoktur. Ama bir gün içerisinde Yargıtay 5. Ceza Dairesi jet hızıyla birleşmesine karar verdi ve Bedirhan Şinal da şunu dün burada dedi. Ben bu dosyanın Ergenekon dosyasıyla birleşeceğini iddia edilen Ergenekon dosyasıyla birleşeceğini bildiğim için 3 yıl önce ananemle yaptığım telefon görüşmesinde bunu anlattım dedi. Çünkü 3 yıl önce yapılan telefon görüşmesinde bu dosyanın buraya birleşeceği konuşulmuştu ve dosyanızda da vardır efendim. Ben dün tabi sizden o önemli 2, 3 soruyu bekledim hani emniyette alakalı geçen ben şunu demek istemiyorum tabi ki hiçbir zaman emniyetin tamamına suç atamayız. Ama kötü niyetli olan insanlar vardır ki içeride bunun içinde hepsini karalamaya tabi ki gerek yoktur. Şimdi nereye geleceğim ben dün efendim buraya gelirken şu hırsla geldim. Sayın Sedat Sami Haşıloğlu dün dedi ki Bedirhan’a eğer dedi sen hani burada bu şekilde konuşuyorsun peki geçen mahkeme neden Avukat Burak’a polislere laf söylemezsin dedin de birden döndün dedi. Bakın ben bu 1 aylık süre içerisinde İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gittim başıma gelen bu olayı anlattım. Ve çok rica ettim dedim ki lütfen dedim sizdeki dedim ifadeyi alabilir miyim tamamını. Bana dedi ki Başkan Avukat Bey vekaletiniz yok, müvekkiliniz değil veremeyiz. Bakın dedim mağdurum sadece beyanını alayım dedim ve mahkeme sadece Bedirhan Şinal’ın savunmasında kullanmış olduğu bölümün fotokopisini bana verdi. Bedirhan Şinal burada polislerle yani dün anlatmış olduğu gibi diyorum altını çiziyorum. Polislerle aralarında bir kısım arkadaşlarının çatıştığını bu nedenle kendisinden polislerin gelerek bir şeyler istediğini, istediği şeyleri yapmadıktan sonra da kendisine komplo kurduklarını anlatmıştı. Ben bugün daha doğrusu dün Bedirhan Şinal’a şunu yapacaktım. Bedirhan Şinal sen hem bana diyorsun, ben polislerin avukatıyım, 3 ay öncede bu ifadeyi veriyorsun polisler komplo kurdu demek için gelmişken, gelmişken ben burada çok farklı bir şeyle karşılaştım. Ben burada şunu gördüm 3 yıldan beri benim anlattığım 3 yıldan beri 6 klasörlük dosyayı yazdığım 36 dilekçe ve belgeleriyle beraber 10 klasöre çıkardım. Anlattığım şeylerin Bedirhan Şinal’ın dün anlattığı şeylerle birebir örtüştüğünü gördüm. Şimdi müvekkilim Boğaç Kaan Murathan geçmişte çok fazla tabi derine gitmek istemiyorum. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde ağır davranışlara maruz kaldı. Belki zamanında kendisinden başkaca şeylerde istendi benim açıklayamayacağım kendisi isterse açıklar. Ama onun dışında da Boğaç Kaan Murathan’dan bazı insanlar hakkında olanları değil onların söylediği ifadeleri vermesi istendi. Boğaç bunu kabul etmediği zaman ki bakın efendim çok alakasız başka bir mahkemeden size Boğaç’ın ifadesini okuyorum. Bozma öncesi savunmasını tekrarla suçlamayı kabul etmediğini dosyanın diğer sanıklarla birlikte hareket etmediği gibi onları adam öldürmek için azmettirmediği Sedat Peker’in spor öğretmeni olduğu için kendisini ihbarcı yapmak istediklerini bakın efendim altını çiziyorum ihbarcı yapmak istediklerini bunu kabul etmeyince de böyle bir senaryoya dahil edildiğini olaylarla hiçbir alakasının olmadığını olayın olduğu gün tarihte İstanbul’da dahi olmadığını müvekkilim şehir dışındayken, kamera kayıtları varken, kaldığı otelin belgeleri varken gittiler İstanbul organize şube takipsizlik kararını bozmak için başka birinin dosyasıyla birleştirip bozdular yargılama devam oldu. Beraat aldı. Dosya usulden döndü. Savcı heyet her şey değişmişti. Bu sefer Sayın savcıda, temyiz eden Sayın savcıda beraat istedi oybirliğiyle tekrar beraat etti. Bu yargılandığı bir dava buradan ceza almasını istiyorlardı. Burada eğer bir ceza alsaydı yatacağı sene 3 sene civarıydı eski yasaya göre. Ama anladığım kadarıyla buradan istediklerini yapamadıkları için o 3 seneyi buradan yatırmaya çalışıyorlar. Burada bir isimden bahsettik başkomiser Serdal Akça. Bakın efendim 2003 tarihli evrak başkomiser Serdal Akça Boğaç Kaan Murathan’a yönelik, Sayın mahkemenize ibraz

82

Page 83: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:83

edeceğim, 2008 tarihli evrak başkomiser Serdal Akça müvekkilime yönelik. Başka dosya başkomiser Serdal Akça müvekkilime yönelik. Müvekkilim yurtdışındayken 2006 yılında davacı kamu hukuku yani organize şube yani Serdal Akça hakkında örgüt kurmaktan yurtdışındayken suç duyurusunda bulunmuş. Sayın Savcı Selin Berna Atay kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş anladığı için. Aynı organize şube 2007 yılında müvekkilim Türkiye’ye giriş yapıp tutuklandığında cezaevinde bulunduğu halde bakın altını çiziyorum cezaevinde bulunduğu halde aynı kişiler tekrardan müvekkilim hakkında suç örgütü oluşturmaktan suç duyurusunda bulunmuşlar ve tekrar kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş bunları mahkemenize ibraz edeceğim. Şimdi efendim sanırım Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kararına göre biraz önce bir üstadımla konuştum. Burada savunma sınırlıyorsunuz 30 dakikayla. Eğer biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulayacaksak uygulamamız gerekiyorsa şimdi size bir karar okumak istiyorum kısaca. Yasa hükümleri uyarınca Kuzey İrlanda polisi tarafından şahısların yakalanması söz konusu olduğu Fox Cambell ve (1 kelime anlaşılmadı) birleşik krallık davasında demiş devam etmiş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giden dava bu olan bir olay bizim dosyamız gibi olmayan bir şey değil müvekkilimin suçsuz olduğu bir dosya değil ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı gene aynen şöyle. Bay Fox ve Cambell’in her ikisinin de daha önce İra ile bağlantılı terör eylemleri nedeniyle sabıkaları bulunması her ne kadar bu şahısların terör türü suçların işlenmesiyle ilgili olarak haklarındaki şüpheyi güçlendirse de geçmişte örgüt üyesi olduklarından bu durumunun benzer suçlardan mahkumiyetlerinden 7 yıl sonra 86 yılında haklarında duyulan şüphenin yegane dayanağı teşkil etmez. Bu kişilerin suçu bir patlamanın olduğu noktaya yakın bir yerde olmak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diyor ki bu kişiler diyor önceden terör örgüt üyesi olmuş olabilir ama 7 yıl sonra patlamanın bulunduğu noktada o bölgede bulunmaları demek ceza veremezsin diyor. Yapmış demekler değildir diyor. Biz burada adı konmamış, ne olduğu belli olmayan, kimin yarattığı belli olmayan bir örgütten var olmamış bir örgüt yargılamasından insanları 3 yıldır tutuyoruz ya da tutuyorsunuz. Ben hani hukuk adına konuştuğum için efendim genelleme yapıyorum. Onun dışında şimdi size ünlü düşünür Konfüçyüs’ün bir lafını hatırlatmak istiyorum diyor ki Ramazan ayında olduğumuz için bunu söylüyorum; 1günlük adalet 60 yıllık ibadetten faziletlidir. Efendim ben her zaman ülkemiz mahkemelerin adaletli olduğuna bugüne kadar inandım. Bundan sonrada inanmak istiyorum ve inanacağıma da doğru olanların olacağına da inanıyorum inanmaya da devam edeceğim. Ben genç bir hukukçuyum ben bu yaşımda bu yargılamadaysam eğer ben bu yaşımda bu yargılamayı görüyorsam hem üzülüyorum burada olanlardan sistemden, hem de seviniyorum ki böyle bir şeyi Allah bana bu yargılamada avukatlık yapmamı nasip etti. Benimde babam avukat sen 80’li yılları bilmezsin Burak diyordu bana ama yanlış anlamayın gene sizi tenzih ediyorum dışarıda olanlardan dolayı, bu komplolardan dolayı ben bence 80’li yıllardan çok daha beterini yaşıyorum burada. Gene sizi tenzih ediyorum dışarıda olanlardan bahsediyorum. Şimdi gene Bedirhan Şinal’ın anlattığı durumlara baktığımız zaman efendim müvekkilim burada beyan etmişti. Demişti ki Bedirhan Şinal’in ananesine hesabına demişti Bedirhan Şinal’in yaş olayından sonra 13 milyar yattı. Bakın bu paranın yatmasından sonra yaklaşık bir 14, 15 ay daha para yatıyor ve bu paranın meblağda 23 milyara çıkıyor bu belgeyi de vermek istiyorum. Ama bir yerde bu paranın yatırılmayla ilgili hesabının geri kalanı kesilmiş. Şimdi ananesinin hesabına bu paralar yatmış fezlekede iddianamede diyor ki bunların parası yok nereden 50 lira, 100 lira yatıyor. Yani hem kendiniz bu evrakı bu dosyayı koyuyorsunuz bu paranın olduğu evrakı hem diyorsunuz ki bu para nerden geliyor. Aynı şekilde efendim gene İstanbul emniyetinin dosya sanıklarıyla alakalı mali araştırması var. Bakın biz hiçbir zaman hiçbir şeyi eksik söylemedik benim müvekkilim Alanya’da 20 milyon dolar ciro yapan bir şirketin sahibi bunu en başından beri beyan ettik. Ha bugün bu şirket kapandı çünkü burada kendisi bir tutuklama bir tedbir olmaktan çıktı nerdeyse bir cezanın infazına dönerken mali açıdan da bitti. Müvekkilim hariç müvekkilim hariç diğer dosya sanıklarının mali araştırması. Şimdi eğer benim müvekkilim suçluluğu, eğer

83

Page 84: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:84

benim müvekkilimin azmettiriciliği eğer benim müvekkilimin maddi destekleri kabul edilecekse emniyet tarafından o zaman neden bu belgede benim müvekkilim yok? Verebilir miyiz acaba? Bir de efendim dosya tabi o kadar ciddiyetsiz hazırlanmış ki yani ciddiyetsiz bir şekilde şimdi bunu söyleyeceğim herkes gülecek. Soruşturma dosyasında ücret kararında dosya burada Ergenekon’la birleşmiş insanlarımızın çoğu batı insanı, Karadeniz insanı, PKK kongre gel terör örgütüne yapılan operasyon diye evrak yazıyor dosyamızın içerisinde bu da ne kadar ciddiyetsiz çalışıldığını gösteriyor bu evrakı da ibraz etmek istiyorum. Şimdi efendim dün Bedirhan Şinal’ın burada anlatmış olduklarının ben canı gönülden doğru olduğunu inanıyorum şundan inanıyorum ben 3 yıl boyunca yapmış olduğum savunmalarda Bedirhan Şinal’la mücadele ettim. Bedirhan Şinal’la mahkemelerde kavga ettim ama nasıl kavga ettim biliyor musunuz? Ben belgelerin aksini ispat ettim. Ben belgeleri celp ettirdim. Bedirhan Şinal sadece şöyle yaptı cevap vermek istemiyorum. Cevap vermek istemiyorum. Cevap vermiyorum. Ve ben bir gün size isimleri söylenen polis memurları hakkında verilen ceza kararını mahkemeye ibraz ettim İstanbul 12 Ağır Ceza Mahkemesine hemen ardındaki celsede efendim Bedirhan Şinal bir kağıtla çıktı mesleğimize aykırı hani belki de biz bu kağıdı ibraz ettiğimiz için bu memur arkadaşlar çok rahatsız oldular, çok rahatsız oldular bir şeyler hazırlamışlar onu okumak zorunda kaldı yani okudu ben dün onu okumak zorunda kaldığını anladım.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey toparlayın.”Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Av. Burak Bekiroğlu: “Tamam efendim. Yani

kendisinin yapmış olduğu savunma dosya içeriğindeki bütün evraklarla birebir uyuşmaktadır. Ha ben şunu söylüyorum bakın efendim bir kere cezaevlerine polisin girmesi engellenmesi lazım. Ben öncelikle şimdi can güvenliği demiyorum çünkü yarın bir gün can güvenliğinden dolayı savcılık cezaevine polis gönderiyor etkiler edinmeye çalışılıyor. Yani Bedirhan Şinal’ın dün söyledikleri yarın değişirse bunun vebalini kim alacak? Bu konumda dünden beri diyor ki benim sorgumu yapın, ne olur yapın. Çünkü kendisine cezaevi müdürleri tarafından etki ediliyor. Edirne Cezaevinde yatarken kendisinin buradaki cümlesi ben diyor Edirne Cezaevinde yatarken sonra Tekirdağ’a geldim. Tekirdağ’a gelip, Silivri 5 noluya gelince işte dosyanın Ergenekon’la birleşme zamanı geldi, dedim dedi ve şunun da efendim sorulmasını istiyorum. Bedirhan Şinal Edirne F tipi cezaevindeyken o cezaevinde 2. müdürlük yapan kişi Silivri 5 nolu cezaevinde Bedirhan Şinal’ın sevkiyle beraber aynı anda geldi mi, gelmedi mi bunun cezaevinden sorulmasını istiyorum. Onun dışında efendim zaten bakın bizim dosyamız karar aşamasına gelmiş bir şekilde buraya geldi. Bizim dosyamızda eksik hiçbir şey yok. Tanıklar dinlendi bütün evraklar getirildi. Ya karara çıkacaktı dosya buraya geldi. Allah’tan geldi diyorum çünkü İstanbul 12 Ağır Ceza Mahkemesinde her söylediğimiz zapta geçmiyor. Burada en azından her söylediğimiz zapta geçiyor. Dosya buraya geldi efendim şimdi tekrardan sorgulara başladık. Tamam, efendim sorgular olacak ama burada değişmeyen, burada söylemleriyle dosyada evrakı tutan, beyanları olan kişi var Bedirhan Şinal. Onun dışındaki herkesin zaten beyanları bir bütün onun beyanı ile tutulan bu insanlar dosyada mübrez hiçbir delil birbirini tutmazken dünkü Bedirhan Şinal’ın konuşmalarından sonra bütün deliller tamamlanmış oldu ve birbiri ile örtüşmüş oldu. Artık bu dosya bakımından toplanacak bir delil kalmadı efendim. Yani Bedirhan Şinal’ın sorgusu sona yaklaştı. Onun söyledikleri bence her şeye yeter. Devamının gelmesinin çok bir önemi yoktur. Burada bütün tanıklar bizim dosyamızda dinlenmiştir. Zaten bizim dosyamız sanıklarının diğer dosyanın sanıklarıyla bir bağlantısı da yoktur. 1, 2 tanesiyle selamün aleykümü varsa onu bilemem bunun suç olduğunu düşünmüyorum. Müvekkilim 3 seneden beri yatmakta ve artık şirketi de kapandığından dolayı çok daha fazla mağdur olmaktadır. Bakın efendim müvekkilimin çocuğunu buraya 3 gün önce getirdiler sizde buradaydınız ben çocuğunu kucağına verdim. Oğlu anne diye bağırmaya başladı. Benim müvekkilimin 2 buçuk yaşındaki oğlu babasını tanımıyor. Hiçbirimizin dosyada bu kadar lehte delil varken ufacık bir çocuğa bunu yapmaya hakkı yok. Sizi tenzih ediyorum size daha dosya yeni geldi. E bir kaçma şüphesi varsa bununla alakalı zaten

84

Page 85: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:85

Sayın mahkemeniz yurtdışına çıkış yasağı koyar. Zaten yurtdışına çıkmak için inanın mali açıdan şirketlerde kapandığı için öyle bir problemde olmayacaktır. E kaçma şüphesi de ortada yoktur bu saatten sonra bana göre. Ben müvekkilimi de her celsede burada hazır tutmaya siz vareste tutuna kadar kesinlikle taahhüt ediyorum gerekirse her şeye de imza atarım buraya gelecek. Siz istediğiniz zaman burda oturacak ama ne olur ailesinden daha fazla ayrı kalmasın. Bu nedenlerden dolayı artık kendisi aleyhinde toplanacak bir delil kalmadığından bir beyandan dolayı burada olduğundan ve o beyanla alakalıda birçok gerçeğin ortaya çıkmasından dolayı bihakkın olmadığı takdirde bir kefalet mukabilinde tahliyesini talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. Buyurun avukat bey.”Sanık Fatih Derdiyok müdafii Av. Çağan Özdemir söz istedi verildi: “Ben zaten tahliyeye

ilişkin taleplerimi yazılı olarak sunmuştum buna ek olarak birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu yargılama safhasında bu dosya içerisinde yargılananlar içerisinde yaşı en küçük olan Fatih Derdiyok’tur. Fatih’in şuan ki yaşı 22’dir. Kendisi 40 aydır tutukludur ve bu süre hesaplandığında kendisinin suç tarihinde 18 yaşını doldurmuş ve bu 18 yaşını doldurduktan sonra 3 yahut 4 ay geçmiş olması gibi bir tarih çıkıyor karşımıza. Olaydan ben kısaca bahsetmek istiyorum. Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasıyla ilgili olarak yargılandığı dosyada bütün tutanaklarda da sabit olduğu üzere kendisi Bedirhan ile birlikte akaryakıt istasyonuna gidiyor. Burada akaryakıt alıyorlar ve aslında hani şu var ben iddia makamının iddialarını diğer meslektaşlarım gibi çürütmek isterdim ama iddia burada sona eriyor. Aslında bunun dışında dosyaya giren herhangi bir şey yok aleyhimize olan. Bu çerçevede baktığımız zaman olay Bedirhan ile birlikte akaryakıt istasyonuna giden 18 yaşında bir insanın bugün vardığımız bu dosyada bu noktada örgüt şemaları, silahlar vesair şeylerle birlikte yargılanan bir aşamaya gelmesi. Bu aşamada belirtmek istediğim şu var. Bu dosya içerisinde yargılananlar içerisinde tekrar belirtiyorum bu mevzuatı oluşturan şerhlerden öte vicdana binaen kanaatinize hasıl olsun diye söylüyorum. Suç işleme tarihinde 18 yaşında olan bir insan, 18 yaşını 3, 4 ay kadar geçmiş bir insan böyle bir kişinin varılan bu noktada işinin ne olduğunu, burada şuan ne yaptığını ben vicdanlara sunuyorum kanaat Sayın mahkemeden hasıl olsun. Bunun dışında 40 ayı bulan bir tutukluluk süresi var. Bu 40 ayı bulan tutukluluk süresine nasıl gelinmiştir? Meslektaşta belirtti zaten karara çıkmak üzere olan bir dosyada varılan noktada artık dosyanın bu tabiri caizse kalabalık dosya içerisine girmesiyle alakalı olarak mı? Ki bizim bilgisayarlarımızda bakıyoruz zaten dosyalara ki son zamanlara kadar gelinen argümanlar yoktur. Bir insan değil 10 insan ömrünü vakfetse bu kadar dosyayı kesinlikle okuyamaz. Bu kadar argümanı kesinlikle çözemez. O noktadan bu noktaya gelinen aşamada karar aşamasına gelmiş bir dosya mevcutken bu tutukluluk süresinin bu kadar uzaması nedendir ben özelikle bunu merak ediyorum. Bunun dışında yargılama aşaması içerisinde sadece yargılananların buradaki sanıklar olduğunun düşünülmemesini istiyorum zira burada aileler gerçekten daha büyük bir külfet altındadır. Olayı ilişkin olarak zaten daha önceki ifadelerde belirtilmiş. Telefon görüşmesi olmamasına rağmen bakın dosyaya baktığımız zaman zaten hiçbir sabıka kaydı da bulamıyoruz, sabıka kaydıyla birlikte bundan öte bir tape, bir HTS kaydı hiçbir şey bulamıyoruz. Olayın gelişimi Fatih Derdiyok tesadüfü bir şekilde karşılaşma sebebiyle özellikle belirtiyorum tesadüfü bir şekilde Bedirhan’la birlikte akaryakıt istasyonuna gidiyor. Daha sonra molotof için olduğu belirtilen ki kendiside daha sonradan öğreniyor. Bu yakıtı aldıktan sonra ayrılmak üzereyken bunun ne için alındığını soruyor. Bedirhan buna ilişkin beyanda bulunduktan sonra akaryakıtı aldıkları bidon artık her neyse şişe bunu tekmeliyor. Bu zaten 2 buçuk senedir Bedirhan’ın gerek Sayın mahkemeye gerek basına giden mevcut belgelerde de var. Bunu özellikle ki olayın 1. dereceden tanığın Bedirhan kendisi bizzat beyan ediyor. Bunun dışında suç isnadına yarayan tek şey olan kamera kayıtları yalnızca ve yalnızca elinde şişe dahi, elinde akaryakıtın alındığı şişenin dahi olmadığı görüntülerden ibaret. Ben bu noktada tahliye talebiyle beraber kanaati vicdanınıza bırakıyorum teşekkür ediyorum.”

85

Page 86: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:86

Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık söz istedi verildi: “Şimdi öncelikle belirtmek istediğim bir husus var savunma olmamız sıfatıyla bizleri ilgilendiriyor. Bilindiği üzere yargılamanın asli unsurlar, asli ve zorunlu unsurlarından biri olan savunma hakkı vazgeçilmez bir hak. Biraz önce Sayın meslektaşımız Zeynep Küçük savunmasını yaparken Sayın heyetiniz tarafından engellendi bu şekilde savunması kısıtlandı sebepleri duyduk şeyi de kasetler kayıtlı zaten burada tüm yargılama ordan bu çıkartılır tartışması heyet tarafından yapılabilir ama bu bizim nezdimizde savunma üzerine bir baskı oluşturuyor. Savunmanın kısıtlandığı sonucunu doğuruyor bizim nezdimizde bizde özgür bir ortamda yapmamız gereken savunmamızı layıkıyla yapamadığımızı düşünüyoruz. Savunman Sayın heyeti eleştirmek savunma sınırları içerisinde avukatın, müdafiin görevlerinden bir tanesidir. Sayın Heyet Başkanı, Sayın Başkan CMK 203 kapsamında eğer savunmada savunma sınırlarını aşan bir söz, bir hakaret, bir eleştiri görürse orda yine savunmayı engellememek şartıyla gerekli duruşma nizamını sağlayacak tedbirleri alır. Ben bu açıdan savunmanın kısıtlandığını düşünüyorum. Özgür bir ortamda savunma yapma imkanımızın olmadığını düşünüyorum birincisi bu.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bu mahkemede savunma hiçbir zaman kısıtlanmadı. Savunma sınırları içerisinde kaldığınız sürece (1, 2 kelime anlaşılmadı).”

Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “Efendim benim savunma olarak.”Mahkeme Başkanı: “Bakın biraz önceki avukat arkadaşlar rahat rahat konuştu hiç kestik

mi sözünü?”Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “Sanık müdafi olarak benim görüşüm,

düşüncem bu kayıtlara geçmesini istedim geçti.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun devam edin.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “İkincisi, ikincisi efendim bu davanın bu

yargılamanın adil bir yargılama olduğu gerçeğin ortaya çıkması için heyetinizin çaba sarf ettiğini ısrarla söylemenize rağmen Sanık Bedirhan Şinal bugünkü öğleden sonraki duruşmada ısrarla bu cezaevinde can güvenliğinin bulunmadığını, davanın aydınlaması için sorgulamasının çapraz sorgulamasının açıklamalarının dinlenilmesi gerektiğini söyledi ve ayrıca kendisine tehdidin cezaevi idaresinden geldiğini cezaevi 1. müdürünün emniyet emeklisi, polis emeklisi bir kişi olduğunu ve açıklamalarında daha çok bu davanın tahkikatının iddianamesinin düzenlenmesi ve bu aşamaya gelmesinde bir emniyet tertibi olduğunu, bunlara ilişkin bilgilerin olduğunu, bu konuda açıklamalarda bulunacağını ısrarla söylemesine rağmen Sayın heyetinizin de görevinin öncelikle ve ivedilikle adaletin tecelli edilmesi gerçeğin ortaya çıkması için bunu bu imkanı beyanda bulunmak talebinde bulunan sanığa vermesi gerekirken bunu vermedi ve ilerdeki meçhul bir tarihe erteledi. Tabi bu süre içerisinde sanığın anlata…..”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey, Avukat Bey, Bedirhan Bedirhan Bey polislerin isimlerini açıkladı dünde ne şekilde baskı yaptıklarını açıkladı.”

Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “Doğrudur efendim.”Mahkeme Başkanı: “Yani bütün söyledikleri zapta geçti. Cezaevindeki güvenliğiyle ilgili.”Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “Belki yargılamaya katkı sağlayacak.”Mahkeme Başkanı: “Cezaevindeki güvenliğiyle ilgili sorumlu kişi cezaevi savcısıdır. Biz

savunma yönünden beyanları aldık. Suç duyurusunda bulunmasını talep etti, değerlendireceğiz.”Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “İlave edeceği belki bir.”Mahkeme Başkanı: “Yani Bedirhan Bey ne söylediyse aynen zabta geçti talebiyle…”Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “İlave edeceği belki yargılamaya fayda

sağlayacak beyanları olabilirdi bu bizim açımızdan savunma açısından önemli Sayın heyet açısından son derece önemli olması gerekiyor efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Yargılama açısından ne gerekiyorsa zabta geçti efendim.”Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “Çünkü şimdi.”

86

Page 87: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:87

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Müdahale etmeyin, müdahale etmeyin.”Sanık Muzaffer Şenocak müdafii Av. Kenan Aşık: “Simdi Sayın Başkanım Sanık müvekkil

Muzaffer Şenocak’la ilgili kısmı geçeceğim geçemiyoruz sebebi de neden? Danıştay davası, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve benzeri sebeplerden dolayı geçemiyoruz bizim hukukumuzu ilgilendirdiği içinde ben bunları ifade etmek zorunda kaldım. Muzaffer Şenocak’la ilgili biz ta tahkikat aşamasından beri, savcılık aşamasından beri 20 Ekim 2008 tarihinden beri sorgusunun huzurda yapıldığı 1 Aralık 2008 tarihinden beri yazılı, sözlü olarak 16 nolu CD’nin nasıl oluşturulduğunu müvekkilin o tarihte nerde olduğunu teferruatlı bir şekilde açıkladık. Tahliye ettiğiniz Sanık Aydın Yüksek 1.12.2008 tarihli duruşmada çok açık bir şekilde bir beyanda bulundu dosyada bu mevcut. Ben sadece 4 sıra şeyi okumak istiyorum konuşuyor, anlatıyor, anlatıyor. Mahkeme Başkanı: Aydın Yüksek soru sorarken şununla ilgili olduğu için soruyorum şeklinde bir açıklama getirirseniz biraz daha aydınlı olur diyor. Bunun üzerine Aydın Yüksek diyor ki Sanık Aydın Yüksek: Sayın Başkanım aslen zaten bizim Muzaffer Şenocak ile olan bağlantımız kesin birebir husumet, hatta düşmanlık seviyesinde ama nitekim 19 aydır yapmış olduğumuz her müracaatta bu dava kapsamından kopamadığımız için, bu ilişkilerimizi karşılıklı olan husumetlerimizi burada bu şekilde savunmak durumundayım başkada bir şansım yok ki efendim diyor. Yani Muzaffer Şenocak’ın bu davaya monte edilmesi, bu davadan 50 ayı aşkın süredir tutuk bulunmasının yegane sebebi tahliye ettiğiniz Sanık Aydın Yüksek’in husumet ve hasamet içeren iftiralarıdır. 16 nolu CD ile ilgili tekrar, daha önce defalarca belirttik ama yine kısaca değineyim. Bunun müvekkil tarafından oluşturulmadığı dosyanız mutlak gerçeği bunu Aydın Yüksek oluşturduğunu nasıl oluşturdum huzurda uzun uzun anlattı, yazılı olarak ta beyanlarında var. Ki 16 nolu CD’de iddianamedeki sevk maddelerinde belirtildiği gibi müvekkilin 326 ve 237 kapsamında (1 kelime anlaşılmadı) gerektirecek devletin güvenliğine, iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeler olmadığı da talebiniz üzerine 14 Aralık 2007 tarihli Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı adli müşavirlikten alınan inceleme bilirkişi raporuyla ve sonrasında alınan bilirkişi raporuyla net bir şekilde dosyanızın içinde bulunuyor. Yani 326, 327 olmayacaksa ne olacak, 334 olacak kabul etmiyoruz 1, 3 yıl cezası. E şimdi tehlikeli maddeler diyorsunuz tehlikeli maddelerden zaten müvekkil tutuklu değil sadece tutuklu olduğu 326 ve 327. 326, 327 olmadığı vakit müvekkile isnat edilen suç terörle mücadele yasası kapsamında değerlendirilen ne bire, ne dörde, ne beşe giren o kapsamda değerlendirilecek bir cezada değil, o bir suçta değil. Bu dosyanın mutlak gerçeği şimdi (1 kelime anlaşılmadı) hukuk kuralları bunu çok açık bir şekilde gösteriyorsa sizlerde görüyorsanız, görüyorsanız ki görmeniz gerekiyor dosya gerçeği ben bunu uydurmuyorum başka bir yerden de getirmedim. Bu sizin bize verdiğiniz sizin izninizle aldığımız evraklardan, bilgilerden, belgelerden çıkarttığımız şeyler deliller, bilgiler, belgeler 21.3.2011 tarihli bir şey var silah ve bombalarla ilgili yapılan bilirkişi incelemesi var. Diyor ki 13 gram şey kimyasal işte 10, 11 santimetre fitil. Bunun 174. madde kapsamında değerlendirilecek hiçbir şeyi yok özelliği yok diyor. E biz bunu 1 Aralık 2008 tarihinde söyledik o tarihten aşağı yukarı 2 buçuk sene önce söylemişiz. E bu da dosyanın mutlak gerçeği örgüt örgüt yok, örgüt var diyenler beyanda bulunmak istiyor, ifadesini almıyorsunuz. Şimdi 50 ayı aşkın süredir yatmış müvekkil yani neye göre ceza verirseniz verin hiçbirini kabul etmiyoruz masumdur, beraat edecektir ben buna inanıyorum eğer bir yargılama yapılıp sonuçlandırılacaksa Muzaffer Şenocak isnat edilen tüm suçlardan beraat edecektir. Nitekim iddianamedeki müvekkile atılı, isnat edilen suçların hiç birisinin gerçek olmadığı gelen bilirkişi raporlarıyla dahi ispat edilmiş bir durumda. E bu durumda daha CMK 100’ü benim anlatmama gerek yok ki, sizin artık vicdanınıza göre karar verip adil bir karar verip müvekkili tahliye etmeniz gerekiyor. Ben müvekkilimin tahliye edilmesine karar verilmesini saygıyla talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Avukat Bey.”

87

Page 88: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:88

Sanık Hayrettin Ertekin müdafii Av. Lütfi İşbulan söz istedi verildi: “Sayın Başkanım öncelikle yeni görevinizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum Allah kolaylıklar versin, işinizin zor olduğunu da bu celse bende eski bir meslektaşınız olarak gördüm. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum Avukat Kemal Beyin hukukta eşitlik ilkesiyle ilgili beyanlarına aynen katıldığımı belirtmek istiyorum. Hukuk herkese eşit olması, eşit davranması gerekir. Şimdi dosyaya bu celse 18 sayfalık bir tahliye içeren dilekçe sundum bu dilekçemin içeriğini aynen tekrar ediyorum. Artık zamanda darlandı, onun için fazla konuşmayacağım ama birkaç hususun üzerinde durmak istiyorum. Sayın Başkanım, Değerli üyeler artık 44 ay oldu, sözün bittiği yere geldik. Yani bundan sonra artık şu suçun manevi unsuru bu maddi unsuru gerçekleşti veya gerçekleşmedi deme safhasını çoktan aştık. Ama şunu devamlı olarak baştan beri söyledim benim müvekkilim bir örgüt üyesi değildir. Müvekkilim olduğu için değil kendi yaşantısını 25, 30 seneden beri bildiğim bir insan olarak bunu açıklıkla söylüyorum. Bir örgüt üyesi değildir. Buradaki arkadaşlarla dava öncesinde Türk Ceza Kanununun 220. maddesinde belirtilen hiyerarşik anlamda bir birlikteliği yoktur. İşte birliktelik burada meydana gelmiştir. Hiçbir kimseyle olay öncesinde bir eylem birliği, fikir birliği içerisinde olmamıştır. Bu nedenle örgüt üyesi olmadığını belirttim. Bir iddiada işte hükümeti devirmeye teşebbüs ettiği iddiası. Sayın Başkanım Değerli Üyeler, bu insan yani burada belki söylenmesi bile pek abes olacak ama bu hükümetin kurulmasında emeği geçen bir insan. Niye böyle bir insan bu hükümetin devrilmesinde bir rol oynasın ki? Neden hayatın olağan akışına da aykırı bu. Onun için bu suçlamada gerçek bir suçlama değil. Şimdi kendisini tanıyorum 35 yıllık bir ticari hayatı var. Yurtiçinde, yurtdışında ha kendiside ifade etti. Biraz çok fazla konuşan bir insan. Gerçekten o kürsüde konuşurken ben o kadar konuşmasını da pek arzu etmeyen bir insanım. Kendi hukuki durumunu ortaya koyup ama diğer çok fazla konuşmasını istemeyen bir insanım ama çok konuşuyor bunun yaradılışı, karakteri, yapısı bu bunu değiştiremiyoruz biz. Şimdi bu ticari ilişkileri nedeniyle bir örgüte üye olsun ona maddi imkanlar sağlasın bu ne zamanı, ne kişiliği buna uygun değil en önemlisi kendisi de ifadesinde belirtti. Bu olaylar meydana geldiğinde yurtdışında olan bir insan. Şimdi hepimiz hepimiz takdir ederiz ki bir eylemin içinde olan bir insan hele de yurtdışındaysa birçok kişinin yaptığı gibi Türkiye’ye gelmez. Ama o gönül rahatlığıyla Türkiye’ye geldi işlerine devam etti. Şimdi 44 aydan sonra artık söyleyecek sözü bitirdik biz. Onun için sözün bittiği yere geldik dedim. Artık meslektaşlarımın belirttiği gibi CMK 100 maddesindeki şartları burada sayacak değiliz ama deliller toplanmış, delillerin karartılması söz konusu değil, kaçması mümkün değil artık, nereye kaçacak ama şurası bir gerçek ki bazı arkadaşlarımızda belirtti kendisi burada perişan ama dışarıda eşi ve bir çocuğu perişan, işleri dağılmış vaziyette. Yani insanları kaybetmek değil insanları kazanmakta gerekir bunu da düşünmek lazım yani kürsüde olduğumuz bende 32 sene kürsüde oldum ve bunları da düşünmüşüzdür çoğu kerede takdir etmişizdir. Bu insanı artık 44 aydan sonra psikolojisi de bozuldu. Buradaki birçok arkadaşta olduğu gibi hakikaten ondada bozukluk görüyoruz. Yani buna son vermenizi bu tutukluluğun ortadan kaldırılmasını saygıyla arz ediyorum efendim. Teşekkür ediyorum.”

Talep ve beyanlar konusunda görüşü sorulan iddia makamı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan, bir kısım sanık müdafilerinin bir

kısım taleplerine ilişkin iddia makamı görüşünü bildiriyorum. 1- Sanık Hayrettin Ertekin’in 5 Ağustos 2011 havale tarihli,1 rakamlı daha önce tanık olarak dinlenilen Koray Yılmaz’ı tanımadığına dair dilekçesinin dosyaya konulmasına. 2 rakamlı dilekçesindeki daha önce tahliye olan sanık Abdulmuttalip Tonçer’in tekrar sorgulanarak kendisi hakkında bildiği suç konusu herhangi bir olay var ise mahkemeye anlatması için tekrar sorgulanması talebinin, talep konusunda yeterli açıklama yapılmadığından reddine. 2- Sanık Satılmış Balkaş’ın 4 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki, el konulan cep telefonunun iadesi talebinin, telefonun suçta iletişim aracı olarak kullanıldığı iddiası nedeni ile bu aşamada reddine, esas hüküm ile birlikte karara bağlanılmasına. 3- Sanık İsmail Sağır’ın 4 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki,

88

Page 89: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:89

Dosyada mevcut bazı evrakların verilmesi talebinin kabulüne. 4- Sanık Oktay Yıldırım’ın 26 Temmuz 2011 havale tarihli dilekçesindeki dosyada mevcut bazı evrakların verilmesi talebinin kabulüne. 5- Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafi Sayın Av. Burak Bekiroğlu’nun 26 Temmuz 2011 havale tarihli, delil toplama mahiyetindeki talebinin genişletilerek kabul edilip Edirne F Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, a-Tutuklu Bedirhan Şinal hakkında, İlhan Selçuk’a yazdığı tehdit mektubu nedeni ile yapılan tahkikatın, b-Tutuklular Oğuz Alparslan Abdülkadir ve Hüseyin Görüm’ün cezaevi yönetimine verdikleri tüm dilekçelerin çıkartılarak mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. 6- Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesi yerine kurulan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak, Bedirhan Şinal’ın yaş tashihi hakkındaki 2007/166 Esas sayılı dava dosyasının Mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. 7- Sanık Muzaffer Tekin’in 5 Ağustos 2011 havale tarihli, 1 rakamlı savunma mahiyetinde açıklamalar içeren dilekçe ve eklerinin dosyaya konulmasına, 2 rakamlı dilekçesindeki, a-Takdirname konusunda mahkemeye gönderilen bir resmi yazıyı imzalayan Emekli Hakim Kıdem Albay H. Salim Öztürk hakkında işlem yapılması talebinin reddine, bu konuda gerekli başvuruları yapmakta muhtariyetine. B-Kanuni dayanağı olmayan, dosyadan evrak çıkartılması talebinin reddine. 8- Sanık Fikret Emek’in 4 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki taleplerinin kabul edilerek, ismi geçtiğinden dolayı Mahkemenizin 2009/191 Esas nolu davası sanıklarından Gürbüz Çapan’ın emniyet ifadesinin kendisine verilmesine. 9- Sanık Veli Küçük’ün 5 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki, a-Şamil Tayyar’ın tanık olarak dinlenilmesi talebinin, bu kişinin soruşturma aşamasında da dinlendiği dikkate alınarak mahkemenin uygun gördüğü bir tarihte dinlenilmesine, b-Sanıklara yüklenen suç ve suç delillerinin iddianamede belirtilmesi karşısında, dilekçedeki kanuni dayanağı olmayan diğer taleplerinin reddine. 10- Sanık Kemal Kerinçsiz’in 5 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek dosyada mevcut bazı evrakların verilmesi talebinin kabulüne. 11- Bedirhan Şinal ve bir kısım sanıkların Bedirhan Şinal’ın bazı emniyet, jandarma, cezaevi görevlileri ile hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkındaki anlatımları nedeni ile mahkemenin suç duyurusunda bulunması talebinin, sanık Bedirhan Şinal’ın anlatımlarının iddia makamı olarak dosya kapsamına göre tutarlı görülmediğinden reddine, kendilerinin ilgili yerlere başvurmakta muhtariyetlerine. 12- Sanık Hayrettin Ertekin’in 5 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek dosyada mevcut bazı evrakların verilmesi talebinin kabulüne. 13-Sanık Veli Küçük müdafi Sayın Av. Zeynep Küçük’ün 5 Ağustos 2011 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek dosyada mevcut bazı evrakların verilmesi talebinin kabulüne. 14- Sanık İsmail Yıldız’ın sağlık durumu hakkında düzenlenen tüm raporların kaldığı cezaevi idaresinden istenilmesine. 15- Sanık Semih Tufan Gülaltay’ın, 5 Ağustos 2011 havale tarihli, cezaevi şartları ile ilgili dilekçesinin cezaevi idaresine gönderilmesine. 16- Sanık Bedirhan Şinal’ın anneannesi Yüksel Özdoğan’ın banka hesabına yatırılan paralar hakkındaki beyanı içeriğine göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına CMK 250.Maddesiyle Yetkili Bölümüne müzekkere yazılarak, ilgili banka hesabının, bu banka hesabındaki hesap hareketlerinin, özellikle dikkati çeker meblağda hesaba para yatıranların, elden para yatıran var ise ilgili yerlerden kamera kayıtları, ilgili dekontların tespit ve temini ile bu konuda bir araştırma yaptırılarak sonucunda düzenlenecek evrakın mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. 17- Duruşma gününden önce verilen diğer dilekçelerdeki talepler konusunda derkenar olarak yazılan mütalaalarımızın esas alınmasına. 18- Birleşen 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine molotof atılması eylemi dosya sanıklarının bu güne kadar kaldıkları cezaevi müdürlüklerine ayrı ayrı müzekkere yazılarak, hesaplarına para yatıranların, gönderdiği ve aldığı mektupların, kendilerini ziyaret edenlerin listesinin çıkartılarak mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. 19- Sanık Bedirhan Şinal’in can güvenliğinin tehlikede olduğu yönündeki beyanları dikkate alınarak gerekli önlemlerin alınması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına. 20- Danıştay saldırısı mağdurları Ayfer Özdemir, Ayla Gönenç, Mustafa Birden ve Ahmet Çobanoğlu’nun davaya katılma taleplerinin, suçtan zarar gördükleri

89

Page 90: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:90

dikkate alınarak CMK 237 ve devamı maddeleri gereğince kabulüne. 21- Firari Sanık Saipir Debzlelvitze hakkındaki yakalama kararının devamı ile infazının beklenilmesine. 22- Bizzat veya müdafileri aracılığı ile tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıklar ile diğer tutuklu sanıkların, kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi doğuran delillerin bulunması, yüklenen bu suçun Ceza Muhakemesi Kanununun 100/3. maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”

Talep ve beyanlar konusunda karar verilmek üzere duruşmaya ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1-Sanık Semih Tufan Gülaltay’ın talepleri ile ilgili olarak;a)Her ne kadar sanık Bedirhan Şinal’in ifadesini alan polis memurları hakkında suç

duyurusunda bulunulmasını talep etmiş ise de, CMK.205 maddesi dikkate alınarak talebinin reddine, bu konuda kendisinin ilgili yerlere başvurmakta muhtariyetine,

b)Cezaevi koğuşunun değiştirilmesi ile ilgili talep dilekçesinin cezaevi müdürlüğüne gönderilmesine,

2-Başka suçtan tutuklu sanık Özkan Kurt’un cezaevi kanalı ile gönderdiği dilekçelerindeki talepleri ile ilgili olarak;

a)1-3-5 rakamı ile numaralandırılan dilekçelerinde tedavi gördüğünü belirttiği yerlerden sağlık durumunu gösterir rapor, hasta müşahede evrakı ve tüm belgelerin istenilmesine, cevap geldiğinde cezaevinde kalıp kalmayacağına ilişkin rapor alınması talebinin değerlendirilmesine,

b)4 rakamı ile numaralandırılan dilekçesinde sanığın kullandığını belirttiği tüm telefon numaralarını bildirmesi için kendisine süre verilmesine,

c)2 rakamı ile numaralandırılan dilekçesinde belirttiği dosyasının sanığın Askerlik Şubesinden istenilmesine,

d)6 rakamı ile numaralandırılan dilekçesinde belirttiği talep doğrultusunda sanığın kaldığı cezaevinde verilen CD ve DVD’lerin incelenebilmesi için bilgisayar imkanının sağlanmasının istenilmesine, bu konuda gerekli yazının yazılmasına,

e)6 rakamı ile numaralandırılan savunma amaçlı dilekçesinin dosyasına konulmasına, f)Tüm duruşma tutanaklarının CD halinde sanığa gönderilmesine,3-a)Sanık İsmail Yıldız müdafiinin talebinde müvekkilinin halen ceza ehliyetinin bulunup

bulunmadığının sorulmasını talep etmiş olmakla, sanığın tedavi gördüğü tüm rapor ve belgelerin ilgili yerlerden getirtildikten sonra Adli Tıp Kurumuna sevki yapılarak ceza ehliyeti ve nihai sağlık durumu hakkında ivedi olarak rapor aldırılmasına, sanığın tedavisi ile ilgili gerekli işlemlerin ivedi olarak yapılmasının istenilmesine,

b)Sanık İsmail Yıldız’ın bir başka koğuşta kalma talebi ile ilgili dilekçesinin gereğinin takdir ve ifası için cezaevi müdürlüğüne gönderilmesine,

4-a)Sanık Muzaffer Tekin’in Bayrampaşa cezaevinde kaldığını belirttiği 18-22 Haziran 2007 tarihleri arasındaki varsa teknik takip ile ilgili kararların ve sonrasında düzenlenen evrakın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilmesinin istenilmesine,

b)aaSanık Muzaffer Tekin takdirname konusunda mahkemeye gönderilen bir resmi yazıyı imzalayan Emekli Hakim Kıdemli Albay H. Salim Öztürk hakkında işlem yapılmasını talep etmiş ise de, bu husus dosyaya yenilik katmayacağından ve duruşma sırasında işlenmediğinden talebinin bu aşamada reddine, bu konuda kendisinin gerekli başvuruları yapmakta muhtariyetine,

bb)kanuni dayanağı olmayan dosyadan evrak çıkarılması talebinin reddine,c)Sanığın vermiş olduğu diğer dilekçenin savunma kapsamında değerlendirilerek

dosyasına konulmasına,

90

Page 91: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:91

5-Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün talepleri ile ilgili olarak;a)Mahkememizin 15.06.2011 tarihli ve 2011/392 değişik iş nolu kararın 3-b-bb nolu ara

kararının akıbetinin MİT müsteşarlığından sorulmasına,b)Sanığın 1 nolu dilekçesi kapsamında RTÜK Başkanlığına yazı yazılarak görüntü

kayıtlarının istenilmesine,c)MİT müsteşarlığına müzekkere yazılarak Başbakana Suikast girişimi ihbarının yapıldığı

ihbarda sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün adına ne şekilde ulaşıldığı konusunda açıklayıcı bilgi verilmesinin istenilmesine,

d)Başbakana suikast girişimi kapsamında sanık hakkında yapılan soruşturmanın sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararda belirtilen sanığın adresine ne şekilde ulaşıldığının araştırılmasına, bu konuda açıklayıcı bilgi verilmesinin istenilmesine,

6-Sanık Erkut Ersoy’un adına açık veya gizli hesap veya adına kiralık kasa olup olmadığı, sanığın kendisine veya 1. 2. 3. derece akrabalarına ait yurtiçi ve yurtdışı para trafiğinin olup olmadığının araştırılması talebinin kabulü ile bu konuda MASAK’a ve BKM’ye müzekkere yazılarak sorulmasına,

7-Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafiinin talebi ile ve resen;İlgili Cezaevi müdürlüklerine müzekkere yazılarak; a)Dosyamız ile birleşen 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklarının cezaevlerinde

bulundukları süre boyunca kimlerle hangi koğuşta kaldıklarının, b)Hesaplarına kimler tarafından hangi tarihte ve miktarda para yatırıldığının,c)Ziyaretçi listelerinin, d)Aldıkları ve gönderdikleri mektup kayıtlarının ve bu mektupların hangi koğuş adresine

gönderildiğinin,e)Telefon görüşme kayıtlarının f)Bu sanıkları ziyarete gelen kişilerin cezaevi idaresine verdikleri dilekçelerin

gönderilmesinin istenilmesine,g)Sanık Boğaç Kaan Murathan’a cezaevine gelen eşyaların bu sanık tarafından hangi

sanıklara gönderildiğinin sorulmasına,h)Tutuklu sanık Bedirhan Şinal’in Edirne F Tipi Ceza İnfaz Kurumunda İlhan Selçuk’a

yazdığı Mektup nedeniyle yapılan tahkikat evrakının istenilmesine, i)Yine Edirne F Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu kalan Hüseyin Görüm, Oğuz Alparslan

Abdülkadir, Bedirhan Şinal ve Ali Kutlu’nun Cezaevi idaresine yazdıkları tüm dilekçelerin onaylı suretlerinin gönderilmesinin istenilmesine,

8-Kahraman Güvenç isimli kişi ile ilgili dilekçenin hükümle birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden müdahale talebinin reddi kararına itiraz dilekçesinin dosya içerisine konulmasına,

9-Sanık İsmail Sağır’ın talebinde belirttiği ifadelerin sanığa verilmesine,10-Sanık Satılmış Balkaş’ın; a)Telefon iadesi talebinin hükümle birlikte değerlendirilmesine, bu aşamada talebinin

reddine,b)Güvenlik görevlisi olabileceğine dair yazının verilmesi mahkememiz görevine

girmediğinden bu konudaki talebinin reddine,11-Sanık Oktay Yıldırım’ın dilekçesinde belirtilen hususların kalemden araştırılmasına,

verilmesi gereken yazıların verilmediğinin tespiti halinde sanığa verilmesine,12-a)Sanık Hayrettin Ertekin daha önce savunması alınan sanık Abdülmuttalip Tonçer’in

tekrar sorgulanmasını talep etmiş ise de, bu kişinin sorgulanmasını gerektirir dosyaya girmiş yeni ve yeterli bir delil bulunmadığından talebinin bu aşamada reddine,

b)Sanık Hayrettin Ertekin’in tanık Koray Yılmaz’ı tanımadığına dair verdiği dilekçesinin savunma mahiyetli olması sebebiyle, sanığın şahsi dosyasına konulmasına,

13-Sanık Veli Küçük’ün talepleri ile ilgili olarak;

91

Page 92: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:92

a)Örgüt şemasının açılması talebinin, bu konuda daha önce verilen ara kararı uyarınca reddine,

b)Sanığa isnat edilen suçlar ve delillerin iddianamede belirtildiğinden bu konu ile ilgili açıklama yapılması talebinin reddine,

c)Şamil Tayyar’ın tanık olarak dinlenilmesi talebinin ileriki aşamada değerlendirilmesine, bu aşamada talebinin reddine,

14-Sanık Fikret Emek’in talepleri ile ilgili olarak;a)Talebinde bahsettiği Gürbüz Çapan’ın emniyet ifadesinin bir suretinin kendisine

verilmesine, b)Başka dosya sanığı Gürbüz Çapan’ın, sanık Fikret Emek’e dolaylı yoldan (Barbaros

isimli şahıs vasıtasıyla) para yardımı yaptığına dair soruşturma aşamasında Gürbüz Çapan’a yöneltilen soruya dayanak tüm bilgi ve belgelerin ekleri ile birlikte gönderilmesinin istenilmesine, bu konuda İstanbul Terörle Mücadele Müdürlüğüne yazı yazılmasına, dilekçenin yazıya eklenilmesine,

c)Zafer Sancak isimli şahsa ait ihbar mektubunun ilgili dosyadan alınarak bu sanığa verilmesine,

15-Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın kendisine ait harddisk incelemesi bittiğinden harddiskin müdafiine iadesine,

16-Sanık Bedirhan Şinal kendisinin ifadesini alan polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etmiş ise de, CMK.205 maddesi dikkate alınarak talebinin reddine, bu konuda kendisinin ilgili yerlere başvurmakta muhtariyetine,

17a)Sanık Bedirhan Şinal’in şahsına yatırılan para ile ilgili ara kararıyla tüm sanıkları kapsar şekilde değerlendirme yapıldığından yeniden değerlendirme yapılmasına yer olmadığına,

b) Silivri Cezaevi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, sanık Bedirhan Şinal’ın 1 Haziran 2011 tarihinden bu yana cezaevinde nasıl bir koğuşta kaldığı, disiplin cezası alıp almadığı, bu süre içerisinde disiplin yönünden veya tedbir olarak hücrede veya tecrit odasında kalıp kalmadığı, hücrede veya tecrit odasında kaldığı süre içerisinde gözetim altında tutulup tutulmadığı, kendisine jilet verilip verilmediğinin ayrıntılı olarak bildirilmesine, ayrıca sanık Bedirhan Şinal’in kendini yaralaması ve hücre hapsi disiplin cezasına çarptırılması ile ilgili tüm idari soruşturma dosyasının gönderilmesinin resen istenilmesine,

c)aa)Sanık Bedirhan Şinal’in vukuatlı nüfus kaydının Uyap’tan yeniden çıkarılmasına,bb)Sanığın yaş tashihi yapıldığı anlaşıldığından, ilgili mahkemenin dosyasının inceleme

yapılmak üzere incelenmesine,18-a)Sanık Kemal Kerinçsiz’in yazılı talebindeki belgelerin CD halinde örneğinin

verilmesine, b)25.10.2007 tarihli 836 sayılı dinleme kararı ile ilgili olarak verilen 28.04.2011 tarihli 14-c

bendindeki ara kararında herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu karardan rücu edilmesi talebinin reddine, ayrıca sanığın bu konuyla ilgili olarak istediği diğer taleplerin de reddine,

19-Sanıklar Veli Küçük, Hayrettin Ertekin ve Kemal Kerinçsiz’in cezaevinde bulunduğu sürede alındığı belirtilen ses kayıtlarının birer örneğinin tutanakla sanıklara verildiğinden bu konuda ayrıca işlem yapılmasına yer olmadığına,

20- MASAK’a ve BKM’ye müzekkere yazılarak;a)Dosyamız sanıklarından Boğaç Kaan Murathan, Bora Ballı, Bayram Demir, Seyhun

Zayim, Fatih Derdiyok, Murat Aplak, Bedirhan Şinal ile Bedirhan Şinal’in anneannesi Yüksel Özdoğan isimli kişilere ait gerek Türkiye’deki bankalara ait, gerekse yurtdışındaki bankalara ait tüm kredi kartlarının ayrıntılı 2007 ve 2008 tarihlerini kapsar hesap ekstrelerinin gönderilmesinin istenilmesine,

92

Page 93: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:93

b)Sanık Bedirhan Şinal’e, anneannesi olan Yüksel Özdoğan’a ve ayrıca Gülten Zayim’e ait, 01.01.2007 tarihinden bu yana vadeli vadesiz tüm hesaplarının ayrıntılı (yatan-yatıran vs.) hesap hareketleri dökümünü ile bu hesap hareketlerini içeren dökümlerdeki yatıran hanesinde gösterilen kişinin ilgili bankalardaki görüntülerinin gönderilmesinin istenilmesine

21-Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak dosyamız sanıklarından Bedirhan Şinal’ın beyanları doğrultusunda yapılan bir soruşturma varsa soruşturma evrakının, muktezaya bağlanmış ise ilgili mahkeme dosyasının gönderilmesinin istenilmesine,

22-Sanık Özkan Kurt’un dosya kapsamında tespit edilen tüm telefon numaralarının 2006 yılı ile hakkındaki iddianamenin tanzim tarihi arasındaki süre ile ilgili olarak ayrıntılı HTS raporu ve abone kimlik bilgilerinin TİB’den istenilmesine,

23-Dosyadaki belgelerde geçen 05376447657, 05378629729, 05386714788 numaralı telefonların 2005 ile 2006 yılı ayrıntılı HTS dökümlerinin istenilmesine,

24-Tanık Nusret Aras’ın soruşturma aşamasında yakalanması sonrasında kendisine ait olan cep telefonunun incelemesinin yapılıp yapılmadığının Ankara İl Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına,

25-Başbakana suikast girişimi kapsamında istenilen dosyaların soruşturma aşamasında kalmış ise soruşturma dosyalarının, dava açılmış ise ilgili mahkemeden incelenmek üzere istenilmesine,

26-Sanık Bedirhan Şinal hakkında 2010-2011 yılları içerisinde verilen kararların birer örneğinin Uyap kapsamında araştırılarak istenilmesine,

27-Tanık dinleme işlemine Cumhuriyet Gazetesine Molotof kokteyl atılması olayı ile ilgili sanıkların ve diğer birleşen dosya sanıklarının dinlenilmesinden sonra devam edilmesine,

28-a)Suçun mağduru olup doğrudan zarar gördükleri anlaşılan Mustafa Birden, Ayfer Özdemir, Ayla Gönenç ve Mustafa Birden’in talepleri dikkate alınarak CMK.237 gereği davaya katılmalarına, bu kişilere ve Cumhuriyet Gazetesi katılan vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmasına,

b)Tanık Kamuran Erbuğa’nın davaya katılma talebi konusunda iddia makamından mütalaa alınmasına, mütalaa alındıktan sonra gelecek duruşmada bu konuda karar verilmesine,

29-Sanık Bedirhan Şinal’in bugünkü ve dünkü oturumlarda can güvenliğinin tehlikede olduğu yönündeki beyanları dikkate alınarak gerekli önlemlerin alınması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, yazılacak yazının faks ile gönderilmesine,

30-Sanık Bedirhan Şinal’in yargılandığı dosya sanıkları için TİB Başkanlığına HTS raporunun gönderilmesi konusunda yazılan yazının tekidine ve akıbetinin araştırılmasına,

31-Bugün ve geçen oturumlarda belirtilen sözlü taleplerin duruşma zabıtları çıktığında değerlendirilmesine,

32-Sanık Saipir Debzelvidze’nin yakalanmasının beklenilmesine, 33-Dosya kapsamı, dosyadaki mevcut belgeler, raporlar ve bir kısım beyanlar her sanığa

iddianamede ayrı ayrı isnat edilen suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, delillerin tamamen toplanmamış olması, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte ve bu suçların CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine, bir kısım sanıkların kendileri ve de müdafilileri aracılığı ile vaki tahliye taleplerinin reddine,

Tahliye taleplerinin reddine dair verilen ara karara İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine bildirim yapılmasına,

Bu nedenle duruşmanın 05.09.2011 günü saat 9.00’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 06.08.2011 saat 00:10

93

Page 94: T€¦ · Web view2011/08/06  · Ben şahsiyetimi, onurumu korumak için iftiralara göğüs germek için gitmedim. Benimle ilgili tahkikat 2 Nisan günü başladı. Operasyon yapıldı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 06.08.2011 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:192 Sayfa:94

BAŞKAN 28298 ÜYE 32346 ÜYE 37266 KATİP 134033

94