İstanbul Üniversitesi eczacılık fakültesi biyokimya
TRANSCRIPT
İstanbul ÜniversitesiEczacılık Fakültesi
Biyokimya Anabilim DalıÖğretim üyeleri
Anabilim Dalı Başkanı: Prof. Dr. Ayşe Can
Prof. Dr. Nuriye Akev
Doç. Dr. Nurten Özsoy
Doç. Dr. Pınar Aksoy Sağırlı
Yard.Doç.Dr. Özlem Kurt
Yard.Doç.Dr. Tuğba Yılmaz
Biokimya canlı sistemin yapısını ve işlevlerini kimyasal bakımdan inceleyen bir bilim dalıdır.
BİOKİMYA
Bio = yaşam1903 yılında Alman kimyager Carl Neuberg’in önerisiyle Fizyolojik kimya bilim dalına biokimya adı verilmiştir.
Biokimya
İnorganik kimya
Fizyoloji
Mikro biyoloji
Fizik
FarmakolojiToksikoloji
Biyokimya bilgisi, tüm yaşamla ilgili Bilim Dalları için gereklidir
Biokimya alanında insan biokimyası ile ilgili elde edilen başarılar: • Hücrelerin, dokuların ve vücudun genel kimyasal bileşimi belirlenmiş ve
başlıca bileşikler izole edilerek yapıları ortaya konmuştur.
• Belli başlı kompleks biomoleküllerin fonksiyonları ortaya konmuştur.
DNA’nın genetik bir materyel olduğu
İçerdiği bilgiyi RNA’ya (mRNA) aktardığı
mRNA ile proteindeki amino asid dizisinin belirlendiği bilinmektedir.
• Hücrelerde gerçekleşen reaksiyonların hemen hepsinin enzimlertarafından kataliz edildiği saptanmış, birçok enzim saflaştırılmış ve incelenmiştir.
• Belli başlı basit ve kompleks biomoleküllerin sentezi ve parçalanması ile ilgili metabolik yollar belirlenmiştir.
• Genel olarak temel hormonların etki mekanizmaları ile ilgili bilgiler elde edilmiştir.
• Birçok hastalığın biokimyasal mekanizması açıklığa kavuşmuştur.
polisakkaridler
heksozlar
pentozlarpentoz fosfat yolu
glikolizfotosentez
lipidlerin biyosentezi
TCA siklusulipidlerin oksidasyonu
fosfolipidler
iziprenoidlersolunum zinciri
steroidlerporfirinler
aromatik amino asdidler
katekolaminlerpurinler
amino asidler
üre siklusu
Canlı sistem
• Makroskopik (bir-birkaçyüz mm) ⇒ ANATOMİ
• Fonksiyonları ⇒ FİZYOLOJİ
• Mikroskopik (1 mm – 2 x 10 - 4 mm) ⇒ HİSTOLOJİ
• Ültramikroskopik < 200 nm (2 x 10 - 4 mm) ⇒ BİOKİMYA
Biokimyanın konusu
Biokimya
Morfolojik yönü Fonksiyonel yönüCanlı yapıyı meydana getiren molekülleri, iyonları ve bunların canlı sistemdeki dağılışını inceler.
Molekül ve iyonların canlı sistemde oluşumunu, organizmada uğradıkları kimyasal değişiklikleri ve hangi son ürün halinde atıldıklarını araştırır.
BİOKİMYANIN ECZACILIK MESLEĞİ BAKIMINDAN ÖNEMİ
A- Biokimya klinik eczacılık bakımından önem taşır
a) Hastalık tanısında biokimyasal analizler.
b) İlaçların hastaya uygulanması sırasında ilaç metabolizmasının ve kan düzeylerinin takibi.
B- Biokimya eczane eczacılığı bakımından önem taşır
a) İlaç olarak kullanılan biokimyasal maddeler:
- Vitaminler ve mineraller
- Enzimler:
Sindirim için kullanılanlar (sindirim enzimlerini içeren ilaçlar)
Yara tedavisinde kullanılanlar (kollajenaz, hiyaluronidaz vb.)
- Hormonlar (östrojenler, doğum kontrol hapları, kortizon, kalsitonin vb.)
- Parenteral solüsyonlar (serumlar; dekstroz, elektrolitler, amino asid solüsyonları)
b) Biokimyasal reaksiyonları etkileyerek etki gösteren ilaçlar:
- Antihipertansifler: Anjiotensin I hormonunun sentezini durdurarak etki eden ACE (Angiotensin Converting Enzyme) inhibitörleri(kaptopril).
- Antibiotikler:
Bakterilerin salgıladığı enzimleri etkisiz hale getirirler (β-laktamaz inhibitörleri).
Hücre duvarındaki mukopeptid (glikoprotein) sentezini inhibe ederek, bakteriyi eritirler (penisilin türevleri).
- Kolesterol düşürücüler: Kolesterol sentezindeki bir enzimi etkisiz hale getirerek sentezi durdururlar (statinler).
- Antiürisemik ilaçlar: Ürik asid sentezinin son basamağındaki bir enzimi durdurarak etki ederler (allopurinol).
c) Bioteknoloji ile hazırlanan ilaçlar:Rekombinant DNA teknolojisi kullanılarak yapılan ilaç üretimi.
insulin hormonu,
somatotropin hormonu,
immunoglobulinler,
kanser tedavisinde kullanılan interferon,
çeşitli aşılar ve serumlar elde edilmektedir.
yapışkan uç
yapışkan uç
rekombinant DNA
yabancı DNA
DNA parçacıkları yapışkan uçlarında
birleşirler
EcoRI restriksiyon enzimi
Restriksiyon endonukleaz (EcoRI) tarafından DNA’nın sadece belirli baz dizilerinin bulunduğu yerlerden bölünür.
Küçük dairesel DNA’lar bakterilerin sitoplazmasında bulunurlar. Bunlara plazmid denir ve sayıları 20-50 kadar olabilir.
Klonlanması düşünülen geni içeren bir DNA parçası bakteri içersinde kendi kendine çoğalabilen bir plazmide aktarılır
plazmidEcoRI ile DNA
oklarla gösterilen
yerlerden kesilirOluşan DNA parçaların yapışkan (komplementer) uçları var.
Yapışkan uçlar DNA ligaz ile birleştirilir
Rekombinant DNA
Klonlama vektörleri
Bakteri
Bakteri hücrelerinden(genellikle Escherichia coli)elde edilen bakteri DNA’sınınarasına yerleştirilir (klonaj).
Böylece oluşan hibrid adı verilen bakteri DNA’sı, bakterinin çoğalması sırasında, bakterinin kendi proteinlerinin yanında insan insulinini de sentezler.
İnsulin hormonunun geni (insulin sentezi için gerekli genetik kodu taşıyan DNA parçası) insan DNA’sından izole edilir.
proteinsentezi
bakteri kromozomu
rekombinant DNA
replikasyon
bakteriklonları
HÜCRENİN YAPISI
Deri Hücresi
Kas Hücresi
Kan Hücresi Sinir Hücresi
Aynı türden milyonlarca hücre birleşerek dokuları oluşturur. Çeşitlidokular bir araya gelerek organları; organlar sistemleri; sistemler deorganizmayı meydana getirir.
Hücre Doku OrganSistem Organizma
Robert Hooke'un mikroskobunda elde ettiği hücre görüntüsü.
Bütün canlıların yaşayan en küçük birimi hücredir. Hücreterimi ilk defa 1665 yılında İngiliz bilim adamı RobertHooke tarafından basit bir mikroskopla ölü mantar dokukesitinde görülen boşluklar için kullanılmıştır.
Canlı sistemin bazı kısımları doğrudan doğruya gözle görünebilir.Daha küçük bazı kısımları ise ancak ışık veya elektron mikroskobuile görülebilir. En küçük boylu hücreler gametler, bakteriler veparazit tek hücrelilerdir. Bu hücreler 0.2-0.5 mikron (1 mikron =0.001 mm) çapındadır.
ELEKTRON MİKROSKOBU
Işık mikroskobu
AtomT2 fajı
ProteinKüçük moleküller
Lipit
Bakteriler
Kloroplast
Bitki ve
hayvan
hücreleri
En büyük hücre, kuş yumurtasıdır. Bugün yaşayanlardan devekuşununyumurtası bilinen en büyük hücrelerdir. Bilinen en uzun hücreler iseaksonlarıyla beraber 1 m kadar uzunluktaki bazı sinir hücreleridir.
Gözle görünür
Balık yumurtası
İnsan
Balina Ağaç
Kuş
Hayvan hücresi aşağıda belirtilen kısımlardan oluşur
• Hücre zarı
•Hücre çekirdeği (nukleus)
- Çekirdek zarı
- Nukleoplazma
- Kromozomlar
- Çekirdekçik (nukleolus)
• Sitoplazma
- Mitokondriler
- Endoplazmik retikulum
- Ribozomlar
- Lizozomlar
- Golgi cisimleri
- Sitoskeleton (sitoplazma iskeleti)
- Peroksizomlar
- Sentrioller
Organik maddeler
• Karbohidratlar
• Proteinler ve peptidler
• Enzimler
• Lipidler
• Nukleotidler ve nukleik asidler
• Porfirinler
• Hormonlar
• Vitaminler
İnorganik maddeler
• Mineraller
• Su
Canlı hücrelerin bilinen kimyasal yapı taşları
İnsan organizması,
% 65 su,
% 20 protein,
% 12 lipit,
% 1 karbohidrat içerir.
Hücre membranı (zarı)Hücre membranı, hücreyi ve hücre organellerini sararakdış ortamlarından ayıran, hücreye yapısal ve mekanikbütünlük sağlayan seçici geçirgen bir yapıdır.
- Hücre membranı 6-10 nm kalınlığında dinamik bir yapıdır.
-Tüm hücrelerin membranları proteinler, lipidler vekarbohidratlardan oluşur
-Hücre türüne ve fonksiyonuna göre değişiklik göstermelerine karşınhücre membranında:
• Proteinler ……………………. % 55• Lipidler ……………………….. % 41
- Fosfolipidler …… % 25- Kolesterol …….…% 12- Glikolipidler …….. % 4
• Karbohidratlar …………… % 3
Fosfolipidler
Fosfat
Gliserol Yağ asidleri
Yağ asidleri
Fosfolipid Hücre membranı
Fosfolipidler, iki hidrofobik yağ asidi ve bir hidrofilik fosfat içeren baş kısmı ile amfipatik bir moleküllerdir.
Sitoplazma
Fosfat grubu
Hidrofilik baş
Hidrofobik kuyruk
Yağ asidi kuyruğu
Fosfolipitlerin polar baş kısmı suda kolayca çözünürken,polar olmayan kuyruk kısmı (hidrokarbon zinciri) sudaçözünmez. Bu nedenle, polar baş kısımların sulu ortamlailişkili olacak şekilde, polar olmayan hidrokarbonkuyrukların ise suyun az bulunduğu orta kısmında birbiriile ilişkili olacak şekilde dizilmesiyle lipit çift tabakasıoluşur.
Lipit çift tabakası biyolojik membranların temel yapısıdır
Sıvı mozaik modeliLipitler ve proteinler membranda, 1972 yılında Singer ve Nicolsontarafından "sıvı mozaik modeli“ olarak tanımlanan bir düzendeyerleşmektedir: Fosfolipid tabaka membranın sıvı bölümünüoluştururken, bu sıvı tabaka içine gömülü halde bulunan proteinlerise mozaik bölümünü oluştururlar.
Fosfolipit çift tabaka
Proteinin hidrofilik bölgesi
Proteinin hidrofobik bölgesi
Membran Proteinleri• Membran proteinleri, membranın yapısal bütünlüğü ve spesifik
fonksiyonlarından sorumludur.• Membran proteinleri, membrandaki yerşleşim yerlerine göre:
– Periferal membran proteinleri • Membran proteinlerinin yaklaşık % 30 kadarını
oluştururlar ve genellikle integral membran proteinlerine nonkovalent olarak bağlanırlar
– İntegral membran proteinleri• Membran proteinlerinin % 70 kadarını oluştururlar• Lipit çift tabakaya gömülmüş haldedir, • Çoğu tüm membran boyunca uzanır ve bazı maddelerin
karşı tarafa geçtiği kanalları oluşturur ((transmembran proteinler)
Glikolipit Oligosakkarit İntegral protein Hidrofobik
α-heliks
Fosfolipit Kolesterol
FONKSİYONEL SINIFLANDIRMA:
TRANSMEMBRAN PROTEİNLERİ:
a. İyon kanalı: özel iyonları su dolu porlar aracığı ilemembranın diğer tarafına taşır. Birçok plazma membranı çeşitliiyonlar için spesifik kanallar içerir
b. Taşıyıcılar: Şekillerini değiştirerek özel maddelerimembranın diğer tarafına taşır.
c. Reseptör: Çeşitli moleküllerden aldıkları sinyalleri hücreiçine ileterek hücredeki reaksiyonları başlatır veya durdururlar.
d. Enzim: Hücre içinde veya dışında reaksiyonları katalizler.
e.Bağlayıcı: Hücre içinde ve dışında filamentlere bağlanarakhücrenin yapısal bütünlüğünü ve şeklini korumaya yardımcı olur.Aynı zamanda, hücrenin hareketine de etkisi vardır.
Membran Proteinlerin fonksiyonları
Dış taraf
Plazmamembranı
İç tarafTaşıyıcılar Hücre yüzey reseptörleriEnzim
Hücre yüzey antijenleri Sitoskeletona bağlanmaHücre adhezyonu
Hücre Zarının İşlevleri:
1. Seçici Geçirgenlik
a. Pasif Difüzyon (Maddelerin enerji gerektirmeden geçişi)
b. Kolaylaştırılmış Difüzyon (Maddelerin bir zar bileşeni yardımıyla geçişi)
c. Aktif Taşıma (Maddelerin enerji harcanarak taşınması)
2. Sinyal iletimi
a. İyon Kanalına Bağlı Reseptörler
b. G Proteinine Bağlı Reseptörler
c. Steroid Hormon Reseptör Ailesi
3. Endositoz
a. Fagositoz
b. Pinositoz
c. Reseptör aracılı endositoz
4. Ekzositoz
5. İzolasyon ve Bölmelendirme
6. Metabolik süreçlerin uzaysal organizasyonu
7. Depolama, Taşıma ve Salgılama
Makromolekül
Yüksüz molekül
Yüklü molekül
Plazma
membranı
Membran yarı geçirgendir, yani bazı maddelerin membrandan serbestçegeçmesine (diffüze olmasına) izin verir. Membran büyük moleküllere geçirgendeğilken, yüklü iyonları çok az geçirir, ve yağda eriyen küçük moleküllere oldukçageçirgendir.
HÜCRE ZARI TAŞIMA SİSTEMLERİENERJİ GEREKSİNİMİ
Enerji gerektirmeyen
Enerji gerektiren
DifüzyonEndositoz
EkzositozPrimer aktif taşıma
Sekonderaktif taşıma
Kolaylaştırılmışdifüzyon
Basitdifüzyon
Molekül lipid çift katmandan Direk olarak geçer
Aracılı taşımamembran proteini
gerektirir
Membranda vezikül oluşumu gerektirir
Fiziksel gereksinim
Basit difüzyon
Kolaylaştırılmış difüzyon
Aktif taşıma (transport)
Pasif taşıma
Taşıma ModelleriPasif ve Aktif Transport
Taşıyıcı proteinler: pasif ve aktif transportKanallar: sadece pasif
Taşınan molekül
Basit difyüzyon Kanallar aracılığı ile
Kanal proteini Taşıyıcı protein
Taşıyıcı protein aracılığı ile
Konsantrasyon gradiyenti
PASİF TRANSPORT AKTİF TRANSPORT
Lipit çift
tabaka
İki ortam arasındaki konsantrasyon farkına, konsantrasyongradienti denir. Pasif difüzyon, moleküllerin konsantrasyongradienti yönünde kendi kinetik enerjileri ile yayılmalarıdır. Sistemedışarıdan enerji eklenmediği için moleküllerin bu hareketi zarın heriki tarafındaki madde konsantarsyonu eşitleninceye (sistem dengeyeulaşıncaya) kadar devam eder.
Aracısız transportPasif difüzyon
su
Boya molekülleri Yarı geçirgen membran
denge
• Diffüzyon– yüksek → düşük konsantrasyonu
Geçirgenlik katsayıları(cm/sec)
Düşük geçirgenlik
üregliseroltriptofanglukoz
HİDROFOB MOLEKÜLLER
benzen
KÜÇÜK, YÜKSÜZ POLAR
MOLEKÜLLERİüre
gliserol
BÜYÜK, YÜKSÜZ POLAR
MOLEKÜLLERİ sakkaroz
İYONLAR
Sentetik lipit çift tabakaTaşınacak türler geçirgenlik katsayılarına göremembran lipit tabakaları arasındaki geçitlerden hücreiçine veya dışına taşınmaktadır.
glukoz
Yüksek geçirgenlik
Suyun difüzyonu
osmoz
Eğer iki sıvı kompartmanı arasındaki bir zar suya geçirgen, fakat su içinde çözünmüş bazı maddeler için geçirgen değilse (yarı geçirgen membran) ve diffüzyona uğramayan maddelerin konsantrasyonu zarın bir yanındaki sıvı bölümünde diğer taraftakinden daha fazla ise, su yüksek yoğunlukta diffüze olmamış madde içeren bölüme doğru zardan geçer. Suyun difüzyonu, osmoz olarak adlandırılır
Tonisite: efektif osmolarite, osmolalitenin ölçüsüBir solüsyonun osmotik basıncını plazmanınki ile karşılaştırmak için kullanılır.
Hipertonik, hipotonik ve izotonik çözeltiler hücre içi sıvının tonisitesi ile dışardaki ortamın tonisitesinin farkı veya aynı olmasına göre ortaya çıkan terimlerdir.
Hipotonik solüsyonlar –plazmadan düşük osmotik basınçları nedeniyle hücrelerin hacmini arttırırlar. (eritrositlere net su girişi →hemoliz)
İzotonik solüsyonlar – plazma ile aynı basınçları nedeniyle hücre hacmini etkilemezler (eritrositlerle sıvı arasında net su hareketi yok)
Hipertonik solüsyonlar ise plazmadan yüksek osmotik basınçları sonucunda hücre suyunun intravasküler sıvısına çekilmesine ve hücrenin hacim kaybına neden olurlar. (eritrositlerde büzüşme)
izotonik hipotonik hipertonik
Hipotonik Hipertonik
İzotonik
Klinikte kullanılan izotonik çözeltiler
• % 0.9 NaCl
• % 4.8 Glukoz çözeltisi
• % 3.8 Sodyum sitrat
• Ringer: NaCl, KCl ve CaCl2 içeren çözelti
• Tyrode çözeltisi: NaCl, KCl, CaCl2, MgCl2, NaHCO3, NaH2PO4 ve glukoz içeren çözelti
açık kanal = hızlı transport
kolaylaştırılmış = yardım ile
yüksek
düşük
Kanallar veya taşıyıcı proteinler aracılığıyla, konsantrasyongradienti yönünde, enerji harcanmadan gerçekleşir.
Kolaylaştırılmış diffüzyon
İyon kanalları
Na+
KK
Cl- K+
Konsantrasyon gradiyentlerine veelektriksel yüklerine göre akış
Kolaylaştırılmış difüzyonda, membranda yerleşik taşıyıcıproteinler (transmembran proteinler), kanal proteinlerindenfarklı olarak
1. Taşınan bileşiği özgül olarak bağlamakta ve bağlanma sonrası proteinde konformasyon değişikliği meydana getirmektedirler.
2. Bu değişiklikle bağlanma sırasında hücre dışına yönelmiş protein bağlanma sonrası hücre içine (sitozole) yönelmekte
3. Bağladığı bileşiği sitozole bırakmaktadır
Kolaylaştırılmış difüzyondaki taşıma proteinleri hareketlidirler.
conformation change
conformation change
Carrier-mediated solute transport
Konformasyonel değişiklik Konformasyonel değişiklik
Glukoz
Bağlanma
Konformasyon değişikliği
Dissosiyasyon
sitozol
Transport (taşıma): uniport/kotransport
Uniport sistemi tek bir solütü çift yönde taşıyabilir.
Kotransport sistemlerinde, bir solütün membran boyunca taşınması, bir diğer solütün taşınmasına bağımlıdır.
Simport sistemi: solütleri aynı yönde taşıyabilir
Antiport sistemi: iki molekülü zıt yönde taşıyabilir
Dış membran
İç membran
Simport Antiport
Uniport Kotransport
Aktif taşıma (transport)
• Hücre membranından, molekül ve iyonların, metabolik enerji kullanarak, konsantrasyon gradiyentine karşı yönde taşınması işlemine aktif transport denir.
ATP ADP Pi
Primer aktif taşımaNa+K+ ATP az: Na+K+ transportu
İntrasellüler sıvı
Ekstrasellüler sıvıPotasyum
K+
Enerji kaynağı - ATP
Sodyum
Potasyum
Primer aktif taşıma Sekonder aktif taşıma
simport
Sekonder aktif taşıma
• Enerji olarak doğrudan ATP değil, iyon konsantrasyon gradientini kullanır.(Na gradyenti ile aa.’lerin hücre içine taşınması)
• Taşıyıcı protein üzerinde asıl taşınacak madde haricinde bir de enerjiyisağlayacak olan iyonu bağlayan bölge vardır
• Bu iyon genellikle sodyumdur
Primer ve sekonder aktif taşıyıcılar birbiriyle koordinebir şekilde çalışırlar
Hücre içi
Hücre dışı
Sekonder aktif taşımaNa+/amino asid simportu
Na+/glukoz simportu
Ca2+/ Na+ antiportu
Amino asid
Ekstrasellüler sıvı
İntrasellüler sıvı
Endositoz ve Ekzositoz
Plazma membranı
Endositoz Ekzositoz
İntrasellüler sıvı
Ekstrasellüler sıvı
Büyük moleküllerin membranı geçme hareketi
• Büyük moleküller hücre içine ve dışına membrandan tomurcuklanan veya membranla kaynaşan veziküllerle taşınır
Fagositoz
= “hücre yutumu”
Pinositoz
= “hücre içimi”
Receptör-aracılı endositoz
Hücre dışından içine madde alımı pinositoz, reseptör-aracılı endositozve fagositoz olmak üzere üç değişik yolla olmaktadır. Her üç yol hücregereksinimlerinin karşılanmasında veya korunmasında kullanılmaktadır.
Endositoz
Transferrin ve LDL, reseptör aracılıendositozla hücre içine alınır.
bakteriFagositoz
Plazma membranı
otofagozom
Otofaji
mitokondri
lizozom
genç endozom
geç endozom
fagozom
Endositoz
Ekstrasellüler sıvı
Sitozol
Çekirdek, çekirdek membranları adı verilen çift membrandanoluşan bir yapı ile çevrelenerek hücre sitoplazmasından ayrılmıştır.Dış ve iç membran olarak adlandırılan bu çift membran yapısı ilenükleoplazma (çekirdek özü) ve sitoplazmanın içeriği birbirindenayrılmakta ve çekirdek yapısı şekillenmektedir.
Çekirdek (Nukleus)
Dış membranİç membranNukleoplazmaÇekirdekçik
Kromatin
PorlarmembranNuklear
Çekirdekçik: ribozomal RNA kodlayan genlerin birçok kopyasını içermektedir
Ribozomlar
Granüllu ER (GER)
Düz ER (DER)
ÇekirdekÇekirdek zarı
Çekirdeğin dış membran sistemi sitoplazmaya doğru GER olarakdevam etmekte, dış ile iç membran arasında kalan membranlararası bölge, ER lümeni ile doğrudan ilişki halinde bulunmaktadır.Ayrıca fonksiyonel olarak ER ile benzerlik gösteren dış membranınsitoplazmik yüzeyinde protein sentezi için ribozomlarbulunmaktadır. İç membran ise, çekirdeğe özgü olan proteinleritaşımaktadır.
İç membran
Dış membran
Nukleoplazma
Nüklear por
Dış ve iç membranlar arasında bulunan dar alanda iki membran birbirine çapları yaklaşık 90 nm olan geçitler ile bağlanmaktadır. Protein yapısındaki bu geçitler belirli makromoleküllerin sitoplazma ile nukleoplazma arasında seçici geçişini sağlamaktadır.
Çekirdekçik
Nüklear porlar
Çekirdek membranı
nuklear porlar
kromozom
Diploid (2n) bir insan hücresinde herbiri tek molekül DNA içeren 46 kromozom 23 çift halinde bulunmaktadır.
kromatid
sentromer
Ökaryotik DNA organizasyonu
gen
Çekirdeğin büyük bir kısmınıkromatin iplikleri oluşturmaktadır.Hücre bölünme fazlarına girmediğizaman kromatin ipliklerinukleoplazma içinde gelişigüzeldağılmış olarak bulunmaktadır.Hücre bölünmesinden hemen öncekromatin iplikleri kalınlaşarakgranüllü bir yapıda görünenkromozom halini almaktadır.
Diploid (2n) bir insan hücresinde herbiri tek molekül DNA içeren 46 kromozom 23 çift halinde bulunmaktadır.
Sitoplazma: Plazma membranının iç boşluğu, sulu bir çözelti olansitozol ile çözünmeyen ve çeşitli parçacıkların süspansyonoluşturduğu sitoplazma ile doldurulmuştur.
Glikoliz, glukoneojenez, pentoz fosfat yolu, yağ asidi sentezi gibimetabolizma reaksiyonları sitosolde cereyan eder.
RibozomlarRibozomlar, protein sentez organelleridir vebütün canlı hücrelerde bulunurlar. Ribozomların% 60-65’i rRNA lar, % 35-40’ı ise proteinlerdenoluşur. Proteinlerin biosentezi sırasında birçokribozom ayni bir mRNA ya bağlanmış olurlar veelektron mikroskobunda inci dizisi gibigörünürler. Bunlara polizom denir.
Ribozomlar ültrasantrifüjde 70s (prokaryothücresinin) ve 80s (ökaryot hücresinin) lik birsedimentasyon sabitesi gösterirler (Svedbergünitesi).
80s Ribozomu 60s ve 40s alt biriminden oluşur(ökaryot hücreler).
60s ribozom büyük alt birimi = 28s rRNA+5,8srRNA+5s rRNA+50’den fazla polipeptid zinciri
40s ribozom küçük alt birimi = 18s rRNA+30polipeptid zinciri
Ribozom
Polipeptid zinciri
Ribozomlar
Düz ER
(DER)
Çekirdek porları
Sisternalar
Çekirdek zarı
Bir ökaryotik hücrede toplam hücre membranlarının % 50 kadarınıoluşturan endoplazmik retikulum (ER) membranı, tübül ve yassıtılmışkeseciklerden bir labirent oluşturarak çekirdekten plazma membranınakadar bütün sitoplazmayı doldurmaktadır. ER lümenini sitozolden ayıranER membranı, bu iki bölme arasında seçici geçirgenliği sağlayan biryapıdır. ER membranının bazı kısımları granüllü, diğer bazı kısımları isedüzdür.
DER
Lizozom Vakuol
GER
Endoplazmik retikulum
Transport
Golgivezikülü
Plazma membranıGranüllu ER (GER)
Çekirdek
Fonksiyonları: Membran lipitlerinin biyosentezi ve toksikbileşiklerin metabolizmasından sorumludur
Karaciğer hücrelerinde bulunan düz ER, çeşitliilaç ve toksik bileşiklerin metabolizmasındansorumludur ve lümeninde bileşiklerinhidroksilasyonunu katalizleyen sitokrom P450sistemini içermektedir.
Kas hücrelerinde sarkoplazmik retikulum (SR)adlandırılan düz ER, kas kasılması sırasında Ca2+
salınımını sağlayan bir Ca2+ deposu olarak görevyapmaktadır.
Steroid hormonları sentezleyen hücreler olanadrenal korteks, yumurtalık ve testis hücrelerindedaha fazla oranda bulunmaktadır.
Hücre içinde taşınacak olan büyük moleküller içintaşıma vesikülleri oluşturmaktadır.
Agranüler (Düz) endoplazmik retikulumFONKSİYONLARI:
FONKSİYONLARI: Granüllü ER’a (GER) bağlı ribizomlarda proteinlersentezlenmektedir.
ER lümeni adlandırılan bölgede: proteinlerinileri modifikasyonlarını sağlayan pek çok enzimyer almaktadır
Granüllü (pürtüklü) endoplazmik retikulum
Golgi sistemi
Endoplazmik retikulumdan gelen proteinlerin ileri modifikasyonları (sülfat, lipit, karbohidrat bağlanması) ve hücre içinde gideceği organele göre ayrımlanması (lizozomlar, plazma membranı veya salgı vezikülü), morfolojik olarak yassılaşmış membranlardan ve veziküllerden oluşan Golgi sisteminde gerçekleşmektedir.
Hayvan hücrelerinde hücre çekirdeğinin, sentrozomun veya hücremerkezinin yakınına asimetrik olarak yerleşen Golgi sistemi cis,medial ve trans bölümlerinden meydana gelmektedir. Bunlardan ERen yakın bölüm cis, en uzak olan ise trans bölümüdür. Farklıişlevleri bulunan Golgi sistemindeki bu bölümlerde değişik enzimleryer almaktadır.
Lizozomlar
Sitozol
Asid hidrolazlarNukleazlar Proteazlar
Glikozidazlar Lipazlar
Fosfatazlar Sulfatazlar
Fosfolipazlar
taşıyıcı
pompası
Golgi sisteminden meydana gelen, membranla çevrili veziküllerdir.
Peroksizomlar
H2O2 → H2O + ½ O2Katalaz
Ürik asit, amino asitler ve yağ asitleri oksidatif tepkimeler ileperoksizomlarda yıkılmaktadır
Mitokondri, hücrenin enerji merkezi olarak tanımlanmıştır.
Yunanca “iplik şeklinde granül“ anlamına gelir. Genellikle5-6 tanesi uç uca gelerek bir iplik şekli meydana getirir.Mitokondri ökaryotik hücrelerin, enerji üretimi göreviniüstlenen ve kendi halkasal DNA’ sına sahip sitoplazmik birorganeldir. Sayıları enerji ihtiyacına göre değişir.
Mitokondri
Membranlararası boşluk ile ayrılmış iki membrandanoluşmaktadır. Mitokondri iç membranının çevrelediğibölge matriks adını alır.
Dış membran: Küçük moleküller ve iyonlar porin adıverilen proteinler tarafından oluşturulan transmembrankanallardan serbestçe girer ve çıkarlar.
matriks kristaİç membran Dış membran
İç membran:
• Krista (Latince, cristae tarak demektir) adı verilen kıvrımlarıiç membranın yüzey alanını artırırlar, membran bağımlıreaksiyonların daha fazla sayıda olmasını sağlar
• Seçici geçirgenlik gösterir.
• ATP, ADP, piruvat gibi küçük moleküllerin çoğuna ve H+,Na+, K+ gibi iyonlara karşı geçirgen değildir. İç membranı özeltaşıyıcısı olanlar geçebilir.
MatriksPiruvat dehidrojenaz kompleksi DNA, ribozomlar
Sitrik asid siklusunun enzimleri ATP, ADP, Pi,
Yağ asidi β-oksidasyon enzimleri Mg2+, Ca2+, K+, NAD+, FAD
Amino asid oksidasyon enzimleri Birçok çözünür metabolit
Sitoplazmadaki ağ yapısıhücre iskeleti (sitoskeleton)olarak tanımlanmaktadır
(Aktin filamentleri)
7 nm
8-11 nm
Hücreye mekanik destek sağlar ve yükün
dağılmasına yardım ederler
Hücre yüzeyinin şeklinin
belirlenmesinde ve hücre hareketinde rol
alır.
Mikrotübüller, etrafı zarla çevrili organellerin sitoplazmadaki
konumlarının belirlenmesinde ve sabitlenmesinde görevlidir. 25 nm
Mikrotübüller
Tübulin dimer
Sentriyoller: mikrotübül demetleri
mikrotübüller
Sentriyoller çekirdeğe yakın olarak yer alan bir çift silindrikyapıdır. Her biri üçerli gruplar halinde dokuz tübüldenoluşmuştur. Sentriyoller hücre bölünmesi sırasında kromatidlerinhücre kutuplarına çekilmesini sağlarlar.
→ differansiyel santrifüjBüyüklükkütle
homojenat nükleushücre debrisi
mitokondriperoksizom
lizozommikrozom sitozol
• Homojenat, gittikçe artan santrifüj kuvvetine maruz bırakılarak fraksiyonlarına ayrılır
• Kütle büyüdükçe, çökmesini sağlayan santrifüj gücü azalır
Dansite-Gradient Santrifüj
sakkarozgradienti(% 5-20)
numune
ultrasantrifüj
100,000 x g24 h
Tüpün dibi delinirfraksiyonlar toplanır
en yoğun en hafif
Hücrenin kısmı Metabolizma reaksiyonu
Endoplazmik retikulum (düz yüzeyli)
Glikojen granülleri
Golgi cisimleri (salgı vezikülleri)
Hücre zarı
Lizozom
Mitokondri (enerji kutusu)
Nukleus (arşiv) - Kromozomlar
Nukleolus
Peroksizom
Ribozom (kaba yüzeyli endoplazmik retikulum) Sitoplazma
Hidroksilasyon reaksiyonları, Lipid sentezi, Ksenobiyotiklerin zehirsizleştirilmesi
Glikojen sentezi ve yıkımı enzimleri
Glikoprotein deposu, Salgı kesecikleri
Aktif transport
Hidrolitik enzimler
β-Oksidasyon, Solunum zinciri, TCA siklusu
DNA replikasyonu, RNA sentezi
rRNA sentezi
Oksidasyon reaksiyonları
Protein sentezi
Glikoliz, Glukoneojenez, Pentoz fosfat yolu, Yağ asidi sentezi, Transaminasyon
BİOKİMYASAL OLAYLARLA İLGİLİ BAZI FİZİKOKİMYASAL PRENSİPLER
Atomlar Moleküller Lifler ve hücre zarları
Moleküller arası kuvvetler
Doku ve organlar
Moleküller arası kuvvetler
Canlı organizma
Biyolojik yapıyı meydana getiren molekülleri bir arada tutan kuvvetler moleküllerarası kuvvetler’dir.
Moleküler Bağların Özellikleri
Bağ Gücü Özellikleri Örnekler
İyonik Kuvvetli Zıt yüklü iyonize gruplar arasındaki çekim.
Tuz molekülünün yapısı veya proteinlerin amino asit yan zincirleri arasındaki çekim.
Kovalent Çok kuvvetli
Atomlar arasında paylaşılan elektronlar.
Moleküllerin oluşumunda atomları birbirine bağlayan çoklu bağlar.
Hidrojen Zayıf Hidrojen ve oksijenin polarize bağları arasındaki çekim.
Protein yan zincirlerinin polar grupları arasındaki çekim veya su moleküllerinin çekimi.
Van der Waals
Çok zayıf Çok yakın nonpolar moleküller ve gruplar arasındaki çekim.
Proteinlerdeki nonpolargruplar arasındaki veya lipidmoleküllerindeki çekim.
Hidrofobik etkileşim
İyonik bağ
Kovalent bağı
Hidrojen bağı N-terminal
C-terminal
Apolar çekmeler (London kuvvetleri): Atomların geçici polarizasyonundan ileri gelen çekmelerdir.
Anlık dipol - indüklenmiş dipol moleküller arası çekim kuvvetlerin oluşmasına neden olur. Bu etkileşime yaygın olarak London kuvvetleri denir.
Moleküllerarası Kuvvetler Van der Waals çekmeleri – Elektrik yükü olmayan
moleküller arasındaki çekme kuvvetlerine denir.
Dipol-dipol çekmeleri - (Atomların devamlıpolarizasyonundan ileri gelir (Özel durum hidrojen bağı)
Polar moleküllerin negatif ve pozitif uçlarının (elektonegatiflikfarkı) birbirini çekmesi sonucu oluşur.
Hidrojen bağları: Hidrojen atomunun N ve O gibi elektronegatif atomlara ilgisi sonucu oluşan bağlardır.
Biyomoleküllerde bulunan hidrojen bağlarına örnek:
- polipeptid zincirlerindeki amino asitler arasında,
- DNA ve RNA’daki guanin sitozin arasındaki üçlü hidrojen bağı.
Kovalan bağlar: Bir elektron çiftinin iki atom arasında ortaklanmasından ileri gelen kuvvetli bir bağdır. Bazı proteinlerdeki disülfür bağları (-S-S-) bunlara örnektir.
sisteinsistin
Disülfid köprüsü
sistein
İyon bağları: (+) yüklü gruplarla (–) yüklü gruplarıelektrostatik çekme kuvvetleri ile bir arada tutan bağlardır.
C
O- …… +H3N (CH2)4
Anyonik (glutamat, aspartat ve molekülün ucundaki serbest karboksilat)
Katyonik (arginin, histidin, lizin ve
molekülün diğer ucundaki serbest amonyum)
Protein molekülleri
Dispers sistemler
Bir veya birkaç maddenin diğer bir madde içerisinde dağılmasına dispersiyon denir.
Dağılmış parçacıklara – dispers faz
Bunların içinde dağıldığı maddeye – dispersiyon ortamı
Fiziksel yönden hücre içeriği ne gerçek katı ne de gerçek sıvıdır. Katı ile sıvı karışımdan oluşan bir sistemdir. Bu tür sistemler, dağılan parçacıkların büyüklüğüne göre 3 gruba ayrılırlar;
-Gerçek çözelti - parçacık büyüklüğü 10 nm (10-8 cm) den daha küçüktür. Parçacıklar iyon ya da molekül halinde çözücü sıvı içinde tamamen çözülmüşlerdir. Çözeltiler berraktır.
Örnek: NaCl ve glukoz çözeltileri
- Süspansiyon - parçacıkların çapı 200 nm den daha büyüktür. Parçacıklar büyük olduğundan daima karıştırılmazsa dibe çöker.
Örnek: sütte yağ damlacıklarının ve kanda eritrositlerin dağılışı
- Kolloidal çözeltiler – parçacıkların büyülüğü 10-200 nm arasında değişir. Parçacıklar gerçek çözelti oluşturmak için büyük, dibe çökmek için ise küçüktür.
Kolloidal çözeltilerin en önemli özelliği sol denen sıvıhalden jel denen yarı sıvı-yarı katı hale geçebilmesidir. Sol halden jel hale geçen kolloid sistemde parçacıklar su alarak şişmeye başlar ve çözünen faz genişleyerek çözücü içinde daha çok yer kaplar. Bu olay tersinirdir. Jelatinde ısıtma ve soğutmada olduğu gibi.
- Protoplazma da kolloid sistemdir. Kas hücrelerinin kontraksiyonu ile protoplazma sol halden jel hale döner.
DializBir karışımdaki çözünmüş taneciklerin, yarı geçirgen (semipermeabl) bir zardan difüzyonu.
Yarı geçirgen zar, kolloid tanecikleri geçiremez, daha küçüklerini geçirir.
Örnek: NaCl içeren protein çözeltisinin dializi.
Uygulama: Hemodializ
İntraperitoneal dializ (zehirlenmeler, aşırı ilaç alma)
tamponhomojenat
Semipermiablmembran
Diyaliz başı Diyaliz sonu
Dializde, kan yarı geçirgen özellikteki selofandan yapılmış bir borusistemine pompalanır. Bu boru sistemi dializ sıvısı denilen ve kanınnormal elektrolitlerini içeren bir sıvı içinde bulunur. Bu şekildekandaki çözünmüş tanecikler, bu arada zararlı maddeler, selofanzardan dializ sıvısına geçer. Bu arada dializ sıvısındaki elektrolitler(Na+, K+, HCO3
- v.s.) kana geçerek kanın elektrolit düzeyini istenilenseviyede tutar. Böylece böbreğin yapması gereken işlem, kanın vücutdışında dializiyle yapılmış olur.
Kan girişi
Kan çıkışı
Dializ sıvısı girişi
Dializ sıvısıçıkışı
HemodializSelofandan yapılmış
boru sistemi (filtre)
filtre
Ven
Hemodializ
Atık ürünleri
Dializ sıvısı
Yarıgeçirgen membran
Periton dializi
ArterArterovenöz
fistul
Periton
Periton boşluğu
Atık ürünler