sosyal bilimler genç akademisyenler sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/g00155/2016/2016_bozanm.pdf ·...
TRANSCRIPT
Kadim Akademi
2
SOSYAL BĠLĠMLER
Genç Akademisyenler
Sempozyumu 1
BĠLDĠRĠLER KĠTABI
8-9 Mayıs 2015
Mardin
Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu
3
Editörler:
Bilal TOPRAK
Fikret ÖZÇELĠK
Ahmet AKBAġ
ISBN:
978-605-66263-0-2 Sertifika No:
33327
Basım:
Düzenleme Kurulu
Bilal TOPRAK, Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ), AraĢtırma Görevlisi, Cemal ÜLKE, MAÜ, Doktora Öğrencisi, Ahmet ALAN, MAÜ, Yüksek Lisans Öğrencisi, Ferda OCAKHANOĞLU, MAÜ, Lisans
Öğrencisi, Esra ERKAR, MAÜ, Lisans Öğrencisi, Emine YĠĞĠT, MAÜ, Lisans Öğrencisi, Fırat
BEYAZER, MAÜ, Lisans Öğrencisi , Enes BOZGEYĠK, MAÜ, Lisans Öğrencisi, M. ġahin DOĞU,
MAÜ Lisans Öğrencisi
ġubat 2016
www.kadimakademi.org.tr
KADĠM AKADEMĠ
13 Mart Mah. 33. Sok. Aksoy-Su Apt. No:1 Artuklu/MARDĠN
Kadim Akademi
ĠBNÜ‟L-MU‟TEZ VE ARAP DĠLĠNDEKĠ YERĠ 150
Mustafa BOZAN*
Özet: Ġbnü‟l-Mu‟tez, yaĢadığı dönemin siyasi atmosferinden etkilenmiĢtir. Bununla beraber bir
edip ve Ģair olarak fırtınalı bir hayat yaĢamıĢtır. Doğduğu andan itibaren iktidarın baĢkentinde
hatta çoğunlukla saray veya yakın çevresinde hayat sürdürmüĢtür. Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in 16 eseri
bulunmaktadır. Bunlar arasında Arap Belâgatine dair kaleme aldığı ilk müstakil eser olan el-Bedi‟
en önemlisi olarak kabul edilmektedir. Bunun dıĢında Tabakâtü‟Ģ-ġuarâ, Divan ve Kitâbu‟l-Âdâb
önemli diğer eserleri arasında sayılabilir. YaĢadığı dönemde “Zamanın büyük Ģairi” ve
“HaĢimoğulları Ģairi” gibi isimlerle anılması Ģairliğinin ön planda olduğunu göstermektedir. Ayrıca Ģiirlerinde hayalindeki tasvirleri somutlaĢtırıp Ģiirlerinde gerçekmiĢ ve yaĢanmıĢ Ģeyler gibi
yansıtabilme yeteneği sebebiyle “hayali Ģiirlerin sultanı/kralı” diye de adlandırılmıĢtır.
Anahtar Kelime: Ġbnü‟l-Mu‟tez, Ģair, belagat, divan.
GiriĢ
Ġbnü‟l-Mu‟tez, hicriIII. Yüzyıl/miladi IX. Yüzyılın önemli edebiyatçılar arasında yer
almaktadır. Abdullah b. el-Mu‟tez, özellikle Bedi ilminin oluĢumuna önemli katkılar sağlayan
ilk dönem Belâgat bilginlerinin baĢında gelir. O, daha çok Kitabu‟l-Bedî‟ adlı eseriyle tanınsa
da, bunun yanı sıra pek çok eser kaleme almıĢtır. Ġbnü‟l-Mu‟tez edebi kiĢiliğiyle döneminin
diğer Ģair ve Belâgatçilerinden farklı bir çizgi takip etmiĢtir. Abbâsî hanedanına mensup
olması, bir halifenin oğlu, emir ve veliaht olması, hatta bir günlüğüne bile olsa halife olması,
onu diğer ediplerden/Ģairlerden farklı kılmıĢtır. Bu çalıĢmada Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in hayatı, eserleri
ve edebi kiĢiliği ile ilgili değerlendirmeler yapılmaya çalıĢılacaktır.
* Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ġlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgatı Yüksek Lisans Öğrencisi.
Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu
1. Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in Hayatı
Kaynaklarda tam adı, “Ebû‟l-Abbâs Abdullah b. el-Mu‟tez b. el-Mutevekkil b. el-
Mu‟tasım b. Harûn er-ReĢîd b. el-Mehdî b. el-Mansûr b. Muhammed b. Ali b. Abdullah b.
Abbâs b. Abdulmuttalib el-HaĢimî” Ģeklinde geçmektedir.1
Ayrıca Murtaza-i
Billâh,2“Zamanın büyük Ģairi” ve “HaĢimoğulları Ģairi”
3 ve“Hayali ġiirlerin Sultanı”
4gibi
lakaplarla da vasıflandırılmıĢtır.
Ġbnü‟l-Mu‟tez, birçok kaynağa göre h. 247/861;5 diğer bir görüĢe göre ise h. 249/863
yılında dünyaya gelmiĢtir. Bir görüĢe göre hilafet merkezi olan Samarra‟da6, baĢka bir görüĢe
göre de Bağdat‟ta7 dünyaya gelip orada yetiĢmiĢtir. Bazı tarihçiler onu Abbâsî halifeleri
arasında zikrederken,8 kimileri de saymamıĢtır.
9
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in babası Mu‟tez-Billâh lakabıyla meĢhur olan Muhammed‟dir10
.
Annesinin ise bir köle olduğu ve isminin Hayin veya Hayiz olduğu aktarılmaktadır11. Babası,
Muntasır-Billâh döneminde veliahtlıktan azledilip, Müstain-Billâh döneminde de Samarra
Ģehrinde üç yıl hapse atıldı. Bu üç yıllık hapisten sonra devletin önde gelen bazı kiĢilerinin
aracılığıyla hapisten çıkarıldı ve Mu‟tez-Billâh lakabıyla m. 866‟de halife ilan edildi.12
Babası, küçük yaĢlardan itibaren Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in eğitimine özel bir önem göstererek,
tanınmıĢ ve iyi hocalardan ders almasını sağladı. Bu hocalarından Kur‟an, hadis, Arap
Belâgatı, Ģiir, lügat, kelam, tarih ve diğer ilimlerden eğitim aldı13. Babası tarafından kardeĢi
Ġsmail ile birlikte m. 866‟de veliaht tayin edildi. Mu‟tez m. 869‟da tahtan indirildi ve yerine
geçen Muhtedî-Billâh tarafından hapsedildi. Ġbn-i Mu‟tez hapsedildiği yerde öldü14
.
Ġbnü‟l-Mu‟tez babasının ölümünden sonra babaannesi Kabiha ile beraber Mekke‟ye
sürgüne gönderildi. Sonraki dönemde halife olan Amcası Mu‟temid-Alellah‟ın isteği üzerine
Samerra Ģehrine geri getirildi. Babası gibi babaannesi de Ġbnü‟l-Mu‟tez‟e duyduğu sevgi ve
Ģefkatten dolayı onunla özel olarak ilgileniyordu. Babaannesi tarafından kendisine özel olarak 151 zengin bir kütüphane tahsis edildi. Aynı zamanda birçok üstattan farklı ilimlerden olmak
üzere birçok alanda özel eğitimler aldı.15 Bu eğitimlerinin dıĢında, bunlara ek olarak kendisini
ziyarete gelen Arap bedevilerden de atasözleri, deyimler, hikâyeler, fıkralar ve özlü sözler
gibi ilimleri öğrenme çabası gösterdi16. Eğitime duyduğu özel ilgiden dolayı evinde birçok
ilim meclisleri toplar, baĢta eğitim almıĢ olduğu hocaları olmak üzere, dönemin tanınmıĢ alimlerini, ediplerini ve Ģairlerini bu meclislere davet ederdi. Bazı âlimlerin Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in
hocası olmak için babaannesini aracı yapıp bu amaçla çok çaba sarf ettiklerine dair rivayetler
onun parlak bir öğrenci olduğunu göstermektedir. Henüz on üç yaĢındayken hocası Ahmed
ed-DımaĢkî‟nin ilmini öven güzel bir kaside nazmetti. Bu kaside onun küçük yaĢlarda dil, Ģiir,
1 Ebu‟l-Abbâs ġemsuddînAhmed b. Muhammed b. Ebîbekir b. Hallikân, Vefeyâtu‟lA‟yân ve EnbâuEbnâiz-
Zaman,Dâru Sadr, Beyrut t.y., III, 76. 2 Ġbnü‟l-Mu‟tez, Tabakâtu‟Ģ-ġuarâ (thk. Abdussettâr Ahmed Ferrac), Dâru‟l-Meârif, Kahire, 1119, III, 8. 3 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 11. 4 Kerem el-Büstânî, Divanu Ġbni‟l-Mu‟tez mukaddimesi, Dâru Sadr, Beyrut t.y., s. 5-6. 5 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e.,s. 8; Ġsmail DurmuĢ, “Ġbnü‟l-Mu‟tez”, DĠA, Ankara 2000, XXI, 143. 6 DurmuĢ, a.g.e.,DĠA, XXI, 143. 7 el-Büstânî, a.g.e., s. 5. 8 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 9 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 144. 10 Detaylı bilgi için bkz. AĢır Karagöz, Abbâsî Halifesi Mu‟tez ve Dönemi, EÜSBE (BasılmamıĢ Yüksek Lisans
Tezi), Kayseri, 2013. 11 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 8. 12 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 13
el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 14 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 15 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 8; DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 16 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 10.
Kadim Akademi
Belâgat ve dini ilimlerde ne kadar iyi bir birikiminin olduğunu göstermektedir. Babasının Ģairi
olan Buhtirî‟nin Ģiirleriyle büyümesi Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in Ģiire ilgisini arttırmıĢtır17
.
Ġbnü‟l-Mu‟tez on yedi yaĢında iken babaannesinin vefatıyla Samarra yakınlarında
bulunan Matire‟ye taĢındı. Hayatının on beĢ yılını burada geçirip, eserlerinin büyük
çoğunluğunu burada kaleme almıĢtır. Dedesinin ve babasının devlet erkanı tarafından
öldürüldüğünü bildiği halde Ġbnü‟l-Mu‟tez halife olan amcaları ile iyi geçinmiĢ, hatta onları
öven Ģiirler nazmetmiĢtir. Bazı tarihçilere göre bunun sebebi Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in can
korkusuydu.18
M. 892‟de Matire‟den halife olan amcazadesinin iznini alarak halifeliğin merkezi olan
Bağdat‟da taĢındı. Ġbnü‟l-Mu‟tez burada halifenin yeni inĢa ettiği Süreyya adlı sarayın bir
konağına yerleĢti. Bu sarayda ilim, edebiyat, Ģiir ve eğlence meclislerinde halifenin nedimi
oldu. Aynı zamanda saray Ģairi olarak halifeyi öven birçok Ģiir kaleme aldı. Abbâsî
halifelerine mensup bir aileden olduğundan bazı prensler gibi o da Ģarap, eğlencelere ve
rahatlığına düĢkündü.19
Muktefi-Billâh halife olunca bazı komutanların kıĢkırtmalarıyla Ġbnü‟l-Mu‟tez hapse atıldı. Vezire yazdığı Ģikayet mektubuyla hapisten kurtuldu. Ama konakladığı sarayda kalmak istemeyerek eski bir evde yaĢamaya baĢladı. Hayatının bu döneminde toplum arasına çıkmaya
çekindi. Öyle ki, cenaze namazlarına, Cuma ve bayram namazlarına bile katılmadı.20
Muktedir-Billâh‟ın hilafete geçmesiyle baskıcı bir tutum baĢladı. O dönemde devlet
iĢlerinde söz sahibi olan kiĢiler ise Abbâsîlere hizmet eden onların kudreti altında yaĢayan
Türklerdi21. Halifenin bu baskıcı tutumu bazı kadıların, devletin üst düzeyinde bulunan yetkili
devlet adamlarının ve orduda bulunan komutanların hoĢuna gitmedi. Bu yöneticiler ve
komutanlar bir araya gelip bu sorunu çözmek istemeleri aslında Abbâsî Devleti‟nin içinde
bulunduğu durumu göstermektedir. ġöyle ki o dönemde öyle bir duruma gelinmiĢti ki, ordu,
bazı devlet ricali ve vezirler istedikleri kiĢiyi halife yapma giriĢimlerinde bulunabiliyorlardı.
Aslında dedesi ve babası bu tür giriĢimler sonrasında hilafet makamından indirilen Ġbnü‟l-
Mu‟tez‟i yine kaderin bir cilvesi olarak, bir günlüğüne de olsa, benzeri bir yöntemle halife
ilan edilmiĢtir. Muktedir‟in tarafında bulunan bazı kiĢiler ona baĢkaldırıp, vezirini
öldürdükten sonra Ġbnü‟l-Mu‟tez‟i, Murtazi-Billâh lakabıyla m. 17 Aralık 908‟de halife ilan
ettiler. Bazı kaynaklar, Muktedire isyan edip, Ġbnü‟l-Mu‟tez‟e biat eden bu kiĢilerin bundan
vazgeçip tekrar Muktedir‟e biat ettiklerini söylemektedir22
. Bu olaylardan sonra ertesi gün
Muktedir-Billâh‟ın tarafını tutan Munis el-Muzaffer‟in baĢını çektiği ve daha çok saray gulamlarından oluĢan bir topluluk Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in hilafetine karĢı çıktılar. Muktedir-Billâh
ve Ġbnü‟l-Mu‟tez taraftarları arasında çatıĢmalar yaĢandı. Ġki taraf arasında çıkan bu
çatıĢmalarda Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in taraftarları mağlup oldular. Durumun kötüye gittiğini gören
Ġbnü‟l-Mu‟tez de saraydan kaçıp tanıdığı mücevher tacircisi Ġbn Cassâs‟ın evine sığındı. BeĢ
gün sonra Muktedir-Billâh‟ın taraftarları m. 25 Aralık 908 tarihinde Ġbnü‟l-Mu‟tez‟i
saklandığı yerde bulup yakaladılar. Onu Muktedir-Billâh‟a götürdüler. Muktedir de Ġbnü‟l-
Mu‟tez‟i kendi taraftarlarına teslim etti. Muktedir taraftarlarından ileri gelenler Mu‟tez‟i alıp
ona iĢkence etmeye baĢladılar. BeĢ gün süren ağır iĢkencelerden sonra Ġbnü‟l-Mu‟tez , m. 29
Aralık 908 tarihinde öldürüldü.23
Yine farklı bazı kaynaklar, Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in yakalanıp
152
17 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 18 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 19 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6; DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 20 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 21 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10.
22 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 8. 23 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e.,s. 8; Ebi Mansûr Abdulmelik b. Muhammed b. Ġsmail es-Seâlebî, Simâru‟l-Kulûb fî‟l-
Muzâfi ve‟l-Mensûb, Daru‟l-BeĢâir, Kahire 1994, I, 318; DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143; el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6.
Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu
gizlice öldürüldüğünden24 veya Muktedir‟in haznedarı Munis tarafından öldürülüp bir torbaya
sarılı olarak ailesine gönderildiğinden bahsederler.25 BaĢka bir kaynakta da Mu‟tez‟in asılarak
idam edildiği rivayet edilir.26
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in baĢına gelen bu kötü durum aslında Abbâsî devletinde yaĢanan ilk
kötü vakıa değildir. Çünkü kendisinden önce babası Ġbn-iMu‟tez‟in döneminde ve dedesi el-
Mütevekkil‟in döneminde de aynı olaylar yaĢanmıĢtır27. Sonuç olarak, bu kötü gidiĢatın
müsebbibi olarak Mu‟tez‟i göstermemek gerekir. Çünkü bu durum halifelik makamına geçen
veya bu unvanı almak isteyen, bu makama/mevkiye ulaĢmak isteyen birçok halifenin,
padiĢahın baĢına gelen ve bundan kaçamadıkları bir vakıa olmuĢtur.
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in hilafeti sadece bir gün bir gece sürmüĢtür.28
Bundan dolayı Ġbnü‟l-
Mu‟tez kimi tarihçiler tarafından Abbâsî halifelerinden sayılmamıĢtır. Hatta Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in
kısa süren halifeliği Arap edebiyatında darbımesel olmuĢtur.
1. 1. Ġlmi Hayatı
Yukarıda değinildiği üzere, Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in hayatı ilim ile içi içe geçmiĢtir. Hem
babası hem de babaannesi onun eğitimine özel bir önem göstermiĢlerdi. Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in
eğitimi ve ilmi kimliğini onun hocaları ve talebeleri üzerinden okumak daha ciddi bir
değerlendirme olacaktır.
1. 1. 1. Hocaları
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in ilk hocası ve ona Kur‟an‟ın bir kısmını ezberlettiren kiĢi Muhammed
b. Ġmrân b. Ziyâd olmuĢtur. Ġbnü‟l-Mu‟tez hocası Ġmrân b. Ziyâd‟ın yanında Belâgat ve tarih
eğitimi de aldı. Ġlk hocalarından bir diğeri de Ahmed b. Said ed-DımaĢkî olmuĢtur. Ed-
DımeĢkî‟nin hocalığıĠbnu‟lMu‟tezbüyüyünceye kadar devam etmiĢtir. DımeĢkî‟den dil ve din
ilimleri alanında uzun yıllar eğitim alanĠbnü‟l-Mu‟tez de büyüdüğü zaman da bu hocasından 153 ayrılmamıĢtır. Hatta Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in öldürülmesinden sonra da, halen hayatta olan Ed-
DımeĢkî öğrencisi Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in edebiyatını rivayet eden kiĢi olmuĢtur.29
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in bir diğer üstadı Ebu Ali b. Alil el-Anezî‟ydi. el-Anezî, hadisçi, Belâgat
ve tarih ilimlerine sahip alimlerden biriydi. Muhammed b. Hebire el-Esedî (Ferra‟nın arkadaĢı
olan) ve Ġbn Ebu Fenen olarak meĢhur olan alim Ahmet b. Salih de onun hocaları arasında yer
almıĢtır. Ġbnü‟l-Mu‟tez, Tabakat adlı eserinde bu hocalarından bahsetmiĢtir. Ayrıca
Muhammed b. Ġmran ed-Dâbbî, ve tarihçi Belâzurî de Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in ders aldığı
hocalardandı.30
Bunun yanı sıra Basra ve Kufe dil mekteplerinin meĢhur âlimlerinden olan Muhammed
b. Yezid el-Müberred ve Ebu‟l-Abbâs es-Sa‟leb„den de dersler almıĢtır31
. Muhammed b.
Yezid el-Müberred çok meĢhur bir lügat ve edebiyat âlimiydi. O, Ġbnü‟l-Mu‟tez‟e sık sık
uğrar ve onunla beraber kalır ve meclislerine katılırdı. Müberred‟in kendisine ait Tabakatı
vardı. Ġbnü‟l-Mu‟tez hocasının bu Tabakat‟ından birçok konu rivayet etmiĢtir. Ġbnü‟l-Mu‟tez
Ebu‟l-Abbâs Ahmed b. Yahya ile bir çok kere görüĢmüĢ ve kendisiyle mektuplaĢıp bir çok
konuda sualler sormuĢtur.32
24 ġemsuddin Muhammed b Ahmed b Osman ez-Zehebî , “Seyru A‟lami‟n-Nubelâ”,Muessetu‟r- Risâle, Beyrut
1993, XV, 46. 25 Ġbn Hallikân, a.g.e., III, 76. 26 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10. 27 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10. 28 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10; el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 29 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10.
30 Ġsmail DurmuĢ a.g.e., VII, 143; Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10. 31 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6.; DurmuĢ, a.g.e., XXI, 143. 32 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10.
Kadim Akademi
1. 1. 2. Talebeleri
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in, ulaĢabildiğimiz tek talebesi Ģiir alanındadır. Talebelerinden Ebû Bekir
es-Sûlî, Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in yaĢadığı döneme ulaĢmıĢ, onu görmüĢ ve ondan sonrada uzun yıllar
yaĢayıp onun Ģiirlerini rivayet etmiĢtir. es-Sûlî, Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in Ģiirlerini neĢretmiĢ ve
EĢ‟âru‟l-Evladi‟l-Hulafa adlı eserinde onun Ģiirlerini nakletmiĢtir. es-Sûlî Ġbnü‟l-Mu‟tez
hakkında Ģöyle diyor: “ O HaĢimoğullarının mutekaddimin Ģairlerinden ve alimlerindendir.
Rivayet ve semaa‟ dalında yetiĢenlerdendir. Onun bulunduğu mecliste Haddesena ve
Ahbarena kelimeleri çokça kullanılırdı. Evi edebiyatçıların uğrak yeriydi. Edebiyatçılardan
bir cemaat her zaman onun yanında otururlardı”.33Öğrencisi olarak Ebû Bekir es-Sûlî
Mu‟tez‟in divanını da derlemiĢtir.34
2. Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in Eserleri
Ġbnü‟l-Mu‟tez, Arap Belâgatı, Ģiiri ve tabakata dair önemli bazı eserler kaleme almıĢtır.
Bu eserlerin bir kısmı günümüze kadar da ulaĢmıĢtır. Kaleme aldığı eserlerden bilinenleri
kısaca Ģunlardır:
1- el-Bedî‟,
2- Tabakâtü‟Ģ-ġu‟ârâ, 3- Kitâbü Serikati‟Ģ- ġu‟ârâ, 4- Risale fi Mehâsini Ebî Temmâm ve Mesâvihi,
5- Kitâbu‟l-Âdâb,
6- Kitâbu‟l-Mükâtebâtu‟l-ihvan bi‟ĢĢi‟r
7- Fusulü‟t-Temasil fi TebaĢiri‟s-Surür (Kitabu‟Ģ-ġarab) 8- Urcuze fi Tarihu‟l-Mu‟tazıd-Billâh
9- Resa‟ilüĠbnü‟lMutezfi‟n-Nakdve‟l-Edebve‟l-Ġctima
10- KitabuFihiErcuze Fi Zemmi‟s-Subuh
11- Divan
12- El-Fusulü („Ģ-ġigari)‟l-KiĢari
13- El-Cami fi‟l-Gina
14- Kitabu‟l-Cevarihve‟s-Seyd 15- Kitabu‟l-EĢaru‟l-Muluk
16- Kitabu‟z-Zuherive‟r-Riyaz35
Onun bueserlerinden önemli bazılarınadeğinmek istiyoruz.
2. 1.el-Bedî‟
Arap Belâgatine ve edebî sanatlarına dair kaleme alınmıĢ ilk müstakil eseridir. Ġbnü‟l-
Mu‟tez bu eserinde on sekiz edebî sanatı ele almıĢ ve bunları da ayet, hadis, sahabe sözleri ve
eski Ģairlerin Ģiirleriyle açıklamıĢtır. Abbâsî döneminin ilk Ģairlerinin, bedî‟ sanatlarını çok
fazla kullandıklarını ve bununda yeni bir Ģiir tarzıymıĢ gibi gösterdiklerini görülmüĢtür.
Hâlbuki edebî (bedî‟) sanatının Kur‟an‟da ve Hz. Peygamberin hadislerinde ayrıca eski
Ģairlerin Ģiirlerinde de bulunabildiğini bu eserinde kanıtlamıĢtır.36 Bu eserde “istiâre, tecnîs,
tibâk, reddü‟l-acüz ale‟s-sadr ve el-mezhebü‟l-kelâmî adlarını verdiği beĢ türü “temel sanatlar” (usul) kategorisi altında incelemiĢtir. “Mehâsinü‟l-Kelâm” adı altında da on üç
sanattan daha söz eder. Ondan sonra onu takip eden bazı Ģairler de bu sanatları 150 ye kadar
çıkartmıĢtır. Bu eser ilk defa Ignaty Yulianovich Krachkovsky tarafından Ġngilizce olarak
154
33 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 10.
34DurmuĢ, a.g.e., XXI, 144. 35 Ġbn Hallikân, a.g.e., III, 77; DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146. 36 Ġbnü‟l-Mu‟tez, “el-Bedi”, Dâru‟l-Mesîra, Beyrut 1982, s. 3.
Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu
Londra‟da, 1935 tarihinde basılmıĢtır. Muhammed Abdulmun‟im el-Hafaci tarafından Ģerh
edilerek yayımlanmıĢtır37
.
2. 2. Tabakatü‟Ģġuarâ
Bu eser Arap Belâgatında ve Arap edebî kültüründe en önemli eserlerden biri olmuĢtur.
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟den rivayetler eden birçok Belâgatçı bu eserin ismini Tabakatü‟Ģ-ġu‟ârâ
olduğunu belirtmiĢlerdir. Hamza el-Esbehânî ise bu eserin ismini diğer Belâgatçilerden farklı
olarak el-Ġhtiyar Min ġi‟r‟il-Muhaddisîn olarak isimlendirmiĢtir.38
Ġbnü‟l-Mu‟tez bu eserde Abbâsî döneminin bazı Ģairlerinin Ģiirlerinden kısımlar
aktarmıĢtır. Arap Belâgatçıları Abbâsî Ģairlerini “Muhdesun” olarak isimlendirmiĢlerdir.
Ġbnü‟l-Mu‟tez bu Muhdes Ģairlerle alakalı eser yazmıĢtır. Ancak bu hususta eser kaleme alan
ilk Belâgatçi değildir. Çünkü kendisinden önce hocası Müberred‟in yazmıĢ olduğu “Ravza”
adlı eseri mevcuttur. Bunun dıĢında da kendisiyle aynı dönemde veya kendisinden önce
yaĢamıĢ edebiyatçı Harun b. Ali el-Müneccim‟in “el-Barii” adlı bir eseri vardır. Ġbnü‟l-
Mu‟tez kendi döneminde yaĢayan insanların bu “Muhdesun” Ģairlerin, Belâgatçilerin
haberlerine ve Ģiirlerine önem verdiklerini ifade etmektedir. Ġbnü‟l-Mu‟tez kendi döneminde
meĢhur olan bazı lügatçileri kısa bir Ģekilde ele almıĢtır. Bunları da ele alırken ince eleyip sık
dokumuĢ ve en önemlilerini bu eserinde zikretmiĢtir. Bundan dolayı Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in eseri
edebiyatçıların ve tarihçilerin vazgeçilmez kaynaklarından biri olmuĢtur. Çünkü bu kaynakta
bulup diğer kaynakta bulamayacakları bilgiler mevcuttur. Mesela kendisi diğer eserlerde
bulunmayan ama kendisinin bulup rivayet ettiği 1500 beyitten fazla Ģiiri tespit etmiĢtir.39
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in bu eseri, Ġbnu‟s-Sellâm el-Cumâhî‟nin Tabakâtü‟Ģ-ġu‟ârâ eserinden
sonra türünün ikinci örneğidir.40
ġair bu eserinde kendisiyle beraber vakit geçiren, onun meclislerinde bulunan, onunla
zaman geçirmek için gayret sarf eden altmıĢ kadar Abbâsî Ģairlerinden bahsettiğini 155 görebiliyoruz. Ancak kendisi eserinde, Abbâsî devleti döneminde yaĢamıĢ bütün Ģairleri
zikretmemiĢtir. Örneğin Yahya b. Ziyâd el-Hârisî ve Dîku‟l-Cin, Ġbni‟r-Rûmî gibi yirmiden
fazla Ģairi zikretmemiĢtir. Özellikle Ġbni‟r-Rûmî‟yi eserine almamıĢtır. Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in
hilafetten düĢürülüp öldürülmesiyle er-Rûmî onun hakkında hiciv Ģiirleri söylemiĢtir. Diğer
taraftan er-Rûmî, Halife Mütezid‟in ölmesiyle Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in hapse atılmasını sağlayan,
onun hakkında tutuklama kararı çıkaran Kasım b. Ubeydullah ile dost olup, onunla birlikte
hareket ediyordu.41 Bu bilgilerden Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in belki kendi hasımlarını ve kendisiyle iyi
geçinmeyen, ona karĢı olan bazı Abbâsî Ģairlerini bu yüzden eserinde zikretmemiĢ
olabileceğini anlayabiliyoruz.
Abbâs Ġkbal ve Muhammed Abdulmün‟im el-Hafaci gibi bazı edebiyatçılar Ġbnü‟l-
Mu‟tez‟in bu eserini ömrünün sonlarına doğru kalem aldığı bunun da h.293-296 yılları arasına
denk geldiğini bildirmektedirler. Farklı bir görüĢte ise Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in Tabakâtı‟nı otuz iki
yaĢ dolaylarında yazdığını bu da h. 280 yılı olduğunu ifade etmektedirler.42
Bu eser ilk defa Abbâs Ġkbal tarafından Ġngilizce olarak Londra‟da 1939 da basılmıĢtır.
Daha sonra Abdussettâr Ahmed FerrÂc tarafından da neĢredilmiĢtir.43
2. 3. Kitabü‟s-Serikati‟Ģ-ġuarâ
37DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146. 38 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 5. 39 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 10. 40 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146.
41 Ġbnü‟l-Mu‟tez, a.g.e., s. 5. 42 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s.14. 43 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146.
Kadim Akademi
Bu eserde Ġbnü‟l-Mu‟tez, eski Ģairlerin yeni Ģairlere olan üstünlüğünü ortaya koymak
amacıyla ve aynı zamanda yeni Ģairlerin eski Ģairlerin Ģiirlerinden yapılan çalıntıları edebi
tenkitle eleĢtirilerek ele aldığı bir eserdir. Eserde dil ve edebî kusurlara da değinilmiĢtir.
2. 4. Kitabu‟l-Âdâb
Bu eser hikmetli sözlerle ve anonim vecizeleri içeren bir kitaptır. Ġbnü‟l-Mu‟tez bu
eserinde Ġbnu‟l-Mukaffâ‟nın Hikemiyyâtı adlı eserinin etkisi çok yoğun bir Ģekilde görülür.
Eseri IgnatyYulianovichKrachkovsky 1924 Napoli‟de, ayrıca aynı eseri müstakil olarak
Uppsala 1935 Londra‟da ve yine Sabih Redif tarafından da 1972‟de Bağdat‟ta
yayımlanmıĢtır.
2. 5. Fusûlü‟t-Temâsil fî TebâĢîri‟s-Surûr
Ġbnü‟l-Mu‟tez bu eserini m. 892 yıllından sonra kalem alınmıĢtır. Eser ilk defa
Kahire‟de 1925 tarihinde yayımlanmıĢtır.
2. 6. Urcûze fî Târîhi‟l-Mu‟tazıd-Billâh
Bu eserde 417-420 beyitlik dolaylarında manzumeler bulunup, Mu‟tazıd-Billâh
dönemine iliĢkin tarihi bir belge niteliğini taĢımaktadır. Aynı zamanda Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in bu
eserindeki uzun kasidesi, didaktik ve tarih türünün ilk ve en güzel örneklerinden sayılmıĢtır.
Eser Ġlk defa Otto Loth tarafından Almanca Ģerh ve tercümesiyle birlikte,1882 tarihinde
Leipzig‟te neĢredilmiĢtir.
2. 7. Resâilu Ġbni‟l-Mu‟tez fî‟n-Nakd ve‟l-Edeb ve‟l-Ġctimâ‟
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in bu eserini Muhammed Abdulmünim el-HafaciderleyerekneĢretmiĢtir.
Eser Muhammed Abdulmünim el-Hafaci‟nin uzun bir mukaddimesiyle birlikte 1946
Kahire‟de yayımlamıĢtır.
2. 8. Divân
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in on bölümde oluĢan bir eseridir. Bu divan ilk defa Aziz Zend tarafından
1792Kahire‟de neĢretmiĢtir. Bunun dıĢında Muhammed Bedi ġerif geniĢ bir incelemeyle
birlikte ilmi neĢrini gerçekleĢtirmiĢtir (Kahire 1977-1978). Yine müellifin öğrencisi
rivayetiyle gelen Divan, Bernhard Lewintarafından ġi‟ru (Abdillah) Ġbnu‟lMu‟tez adıyla
yayımlanmıĢtır. Talebesi Ebubekir es-Suli, Kitabü‟l-Evrak adlı eserinin bir bölümünü
Ġbnu‟lMu‟tez‟in Ģiirlerinden yaptığı seçmelere ayırmıĢtır.
2. 9. el-Fusûlu (Ģ‟ġigârî)‟l-KiĢârî
Ġbnü‟l-Mu‟tez bu eserinde hikemiyyât, ahlak, âdâb ve siyaset gibi konulara değinip, bu
alanlara dair anonim sözlerden derlenmiĢtir. Eser 887‟den önce kaleme alınmıĢ olup er-
Resâil‟in içinde zikredilmiĢtir.
2. 10. el-Cami‟ fî‟l-Gina
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in talebesi Ebubekir es-Sûlî tarafından derlenmiĢ olan divanında yer alan
Ģiirler fahr, medih, gazel, muatebat, tardiyat, vasf, hamriyyat, risa, zühd ve hica olmak
baĢlıkları altında derlenmiĢtir. Bazı Ģiirlerinde kendi cömertliklerinden, yiğitlik ve
cengaverliğiyle Ģairliğini methetmiĢtir. Hz. Peygamberin amcası Abbâs ve diğer atalarının
yiğitlikleriyle övünmüĢtür. Farklı Ģiirlerinde ise Abbâsî hanedanlığının hilafete liyakatli
olduğunu iĢlemiĢ buna karĢı çıkan ġia ve Hâricîler gibi kesimleri de eleĢtirmiĢtir. Abbâsî
hanedanından biri olduğundan dolayı Ģiirlerini para veya mal, mülk elde etmek için
yazmamıĢtır. Dolayısıyla methiyelerinde çok fazla bir abartı bulunmadığını ve gerçekçi bir
156
Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu
üslup kullandığı görülse de hissi davranıp mersiyeleri arasında babası Mu‟tez-Billâh
veMu‟tazıd-Billâh hakkındaki manzumeler de kaleme almıĢtır.44
3. Edebî KiĢiliği ve Eserlerinin Değerlendirilmesi
Edebi KiĢiliği
Ġbnü‟l-Mu‟tez edîb, belîğ, Ģair bir kiĢiliğe sahip olup, ölümüne sebep olacak olan olaylar
meydana gelinceye kadar âlimlerin, Ģairlerin ve ediplerin meclislerinde bulunmuĢ ve onlarla
beraber vakit geçirmiĢtir45. Kendi dönemindeki Ģairlerden farklı olarak, değiĢik tür ve
temalarda bulunmuĢtur. Bundan dolayı da kendisine “Zamanın büyük Ģairi” ve
“HaĢimoğulları Ģairi” gibi lakaplar verilmiĢtir. Ayrıca kendi dönemindeki muasırları
hakkındaki bilgi verdiği zaman bile senet yoluyla vermeye çalıĢmıĢtır. O edebî kiĢiliğinde
diğer Ģair ve Belâgatçilere benzememekteydi. Abbâsî hanedanına mensup olması, bir
halifenin oğlu, emir ve veliaht olması onu diğer Ģairlerden farklı kılmıĢtır. Kendisi insanların
arkasından dolaĢıp onlardan haberler almaz. Bilakis o kendi evinde durur, insanlar ona
haberleri ve duydukları bilgileri ulaĢtırırdı. Ġbnü‟l-Mu‟tez sadece bir râvi değildi. Bilakis
doğası gereği Ģiirden, edebiyattan lezzet alır; bir konuda kendi bildiği doğruyu kimseden
çekinmeden ifade ederdi.46
Bunun yanı sıra kendisi Ģiirlerinde hayalindeki tasvirleri somutlaĢtırıp Ģiirlerinde
gerçekmiĢ ve yaĢanmıĢ Ģeyler gibi yansıtmıĢtır. Bundan dolayı da kendisine “hayali Ģiirlerin
Sultanı” diye lakap verilmiĢtir.47 ġiirlerinde hicve pek yer vermemiĢ ve bu Ģekilde de Ģöhret
olmamıĢtır. Çünkü kendisi diğer Ģairler gibi Ģiirlerini geçim kaynağı olarak nazmetmiyordu.
Aynı zamanda insanlar arasındaki eĢitlik, barıĢ, hoĢgörü ve kardeĢliği savunan bir edebiyatçı
ve Ģair olduğundan dolayı Ģiirlerinde ağır bir dil kullanmamıĢtır. YaĢantısında da karĢılaĢmıĢ
olduğu sorun ve sıkıntıları diğer Ģairler gibi hicvetmemiĢ o ya kütüphanesine kapanmayı ya da
sukût etmeyi tercih etmiĢtir. Cariye, muganniye ve muganniler için söylemiĢ olduğu gazel 157 türünde Ģiirleri vardır. Kasidelerinin giriĢ kısmında kadın güzelliğini tasvir ettiği
manzumelerin yanında erkek güzelliğini terennüm ettiği parçalarda vardır. Es-Sûlî ve Ebû‟l-
Ferec‟e göre Ġbnü‟l-Mu‟tez bu iki gazel türünde de ustadır.48
Ġbnü‟l-Mu‟tez prenslerin birçoğu gibi rahat bir hayat yaĢamıĢ ve vaktinin çoğunu
eğlence meclislerinde geçirmiĢtir. Eğlenceye düĢkün olduğundan dolayı içki ve Ģarap
hakkında epey Ģiirler nazmetmiĢ ve bundan dolayı da kendi döneminin en fazla Hamriyyat
Ģiiri yazan Ģairi olarak kabul edilmiĢtir.
Çocukluk yıllarından beri av merakı olduğundan ve av partilerine katıldığından dolayı
Tardiyyat türü Ģiirleri de bulunmaktadır. Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in en güzel ve yoğun teĢbihleri tasvir,
Hamriyyât, Tardiyât ve Gazeliyyât türü Ģiirlerinde görülür.
Ġbnü‟l-Mu‟tez Ģiir ve edebiyat alanında gelenekçi bir düĢünceye sahipti. Abbâsî
devletinin reform fikri onu etkilememiĢtir.49
Ġntibaiyye ilkesinin de öncülüğünü yapmıĢtır. Yani bir edebi parça veya Ģiirdeki güzelliğin ve çirkinliğin kurallara göre değil de dil zevkine göre olması gerektiğini savunur. Ġbnü‟l-Mu‟tez ileri derecede musiki kültürüne sahipti. Bu alanda da yenilikçi bir çizgi takip etmiĢ ve bazı musiki notaların da değiĢmesinin gerektiğini
ifade etmiĢtir. Aynı zamanda Ģair kendi Ģiirlerinden bazı besteler de yapmıĢtır50.Ġbnü‟l-Mu‟tez
bunların yanı sıra Ģiirlerinde gelenekçi bir edebiyatçı olmuĢtur. Kendisi çok zeki olduğundan dolayı Ģiirlerinde kendi zamanının problemleri veya kendi dönemindeki konular ilgisini
44 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146. 45 Ġbn Hallikân, III, 76. 46 Ġbnu‟l-Mut‟ez, a.g.e., s. 11. 47
el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 48 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146. 49 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 50 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146.
Kadim Akademi
çekmemiĢtir. Kendinden önce gelen seleflerinin Ģiirleriyle ilgilenmiĢtir. Ġbnü‟l-Mu‟tez çağdaĢı
olan Ģairlerden etkilenmeyip onların Ģiirlerinde iĢlemiĢ oldukları konulardan daha farklı
konular ve türler üzerinde çalıĢmıĢtır. Bu da Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in seleflerini takip ve taklit ettiğini
ve kadim Arap Ģiirlerine ve Belâgatine döndüğünün bir göstergesidir.
3. 2. Eserlerinin Değerlendirilmesi
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in, Urcûze fî‟t-Târîhi‟l-Mu‟tazid adlı uzun kasidesi didaktik ve tarih
türünün ilk ve en güzel örneklerindedir. Bazı dostlarına yazdığı manzum mektuplarıyla
Ġhvâniyyât türü Ģiirin de öncülerinden sayılmıĢtır. Hikemiyyât ve Zühdiyyât‟a dair Ģiirleri de
bulunmaktadır. Nesirde akıcı, yalın ve anlaĢılması zor olmayan doğal bir dil kullanırdı. M. IX
yüzyılda kendi baĢına müstakil bir yapıya ulaĢan edebi tenkidin önemli simalarından biri
olmuĢtur. ġiirlerinde de ağır bir dil kullanmamıĢtır.51
Ġbnü‟l-Mu‟tez teĢbih sanatını çok iyi kullanmıĢtır. TeĢbih türü Ģiirini kendi çağdaĢları
arasında en iyi kullanan Ģair ve edebiyatçı olmuĢtur.52 Bundan dolayı Mu‟tez‟in teĢbihleri de
Arap Belâgatinde darb-ı mesel olmuĢtur. Ġbnü‟l-Mu‟tez Ģiirlerinde teĢbihlerin dıĢında istiare, cinas, tıbak, mecaz, kinaye ve tevriye gibi edebi sanatları da gayet baĢarılı bir Ģekilde
kullanmıĢtır.53
Ġbnü‟l-Mu‟tez, Ġmru‟l-Kays gibi Ģairleri örnek alarak Ģiirlerinde betimleme sanatına
çokça yer vermiĢtir. Kendinden önceki Ģairleri, özellikle de Ġmru‟l-Kays‟ı, örnek aldığından
dolayı onun üslubunu, Belâgatini onda da görebilmekteyiz.54
Sonuç
Ġbnü‟l-Mu‟tez, yaĢadığı yüzyılın siyasi atmosferi içinde bir yandan hanedan üyesi
olarak, diğer yandan da bir edip ve Ģair olarak fırtınalı bir hayat yaĢamıĢtır. Doğduğu andan
itibaren iktidarın baĢkentinde hatta çoğunlukla saray veya yakın çevresinde hayat sürmüĢ
olması bunda önemli bir etkiye sahiptir. Bu yaĢam Ģeklinin kendisi üzerinde önemli etkileri
olmuĢtur. Öncelikle eğitim açısından önemli avantajlara sahip olmuĢ ve genellikle özel
hocalardan ders almıĢtır. Bunlar arasında Ahmed b. Saîd ed-DımaĢkî, Muhammed b. Yezîd
el-Muberred ve Ebû‟l-Abbâs es-Sa‟leb gibi döneminin önemli âlimleri de vardır. Ayrıca ilim
erbabıyla bir araya gelecek meclisler düzenleme imkânına sahip olması da onun ilmî
geliĢimine katkıda bulunmuĢtur. Birçok hocadan ders almasına rağmen onun talebe yetiĢtirme
konusunda özel bir hassasiyete sahip olmadığı anlaĢılmaktadır. Öyle ki, talebesi olarak tek bir
isimden, Ebubekir es-Suli‟den bahsedebiliyoruz.
Ġbnü‟l-Mu‟tez‟in tespit edebildiğimiz kadarıyla 16 eseri vardır. Bunlar arasında Arap
Belâgatine ve edebi sanatlarına dair kaleme alınmıĢ ilk müstakil eser olan el-Bedi‟ en
önemlisi olarak kabul edilebilir. Bunun dıĢında Tabakâtü‟Ģ-ġuarâ, Divan ve Kitâbu‟l-Âdâb
önemli diğer eserleri arasında sayılabilir. YaĢadığı dönemde “Zamanın büyük Ģairi” ve
“HaĢimoğulları Ģairi” gibi isimlerle anılması Ģairliğinin ön planda olduğunu göstermektedir.
Ayrıca Ģiirlerinde hayalindeki tasvirleri somutlaĢtırıp Ģiirlerinde gerçekmiĢ ve yaĢanmıĢ Ģeyler
gibi yansıtabilme yeteneği sebebiyle “hayali Ģiirlerin Sultanı/Kralı” diye de adlandırılmıĢtır.
Onu, dönemindeki diğer Ģairlerden farklı kılan unsur çağdaĢı olan Ģairlerden
etkilenmeyip onların Ģiirlerinde iĢlemiĢ oldukları konulardan daha farklı konular ve türler
üzerinde çalıĢmıĢ olmasıdır. Bu yönüyle yaĢadığı dönem için özgünlük sergileyen Ġbnü‟l-
Mu‟tez, Ġmru‟l-Kays gibi Ģairleri takip etmiĢ ve kadim Arap Ģiirlerine ve Belâgatine
dönmüĢtür.
KAYNAKÇA
158
51 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146.
52 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6. 53 DurmuĢ, a.g.e., XXI, 146. 54 el-Büstânî, a.g.e., s. 5-6.
Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu
El-Büstânî, Kerim, Divânu Ġbnü‟l-Mu‟tez, Dâru Sadr, Beyrut t.y.
DurmuĢ, Ġsmail, “Ġbnü‟l-Mu‟tez”, DĠA, XXI, Ankara 2000.
Ġbn Hallikân, Ebul Abbâs ġemsuddinAhmed b. Muhammed b. Ebubekir, Vefeyatu‟lA‟yan,
Dâru Sadr, Beyrut, t.y.
Ġbnü‟l-Mu‟tez, Ebul Abbâs Abdullah, el-Bedi, Daru‟l-Mesire, Beyrut, 1982.
Tabakatu‟Ģ-ġuarâ (thk. Abdussettar AhmedFerrac), Dâru‟l-Meârif, Kahire 1119.
Karagöz, AĢır, Abbâsî Halifesi Mu‟tezz ve Dönemi, Kayseri, EÜSBE (BasılmamıĢ Yüksek
Lisans Tezi), 2013.
es-Seâlebî, Ebû Mansûr Abdulmelik b. Muhammed b. Ġsmail, Simâru‟l-Kulûb fi‟l-Muzâfi ve‟l-
Mensûb, Dâru‟l-BeĢâir, Kahire 1994.
ez-Zehebi, ġemsuddin Muhammed b Ahmed b Osman, Siyeru A‟lami‟n-Nubelâ, Muessetu‟r-
Risâle, Beyrut 1993.
159