sülfürlü mineraller Ġçeren maden yataklarında ĠĢletme …29_1_2014)/11.pdf · 2019. 3....
TRANSCRIPT
Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, 29(1),127-144 ss., Haziran 2014 Çukurova University Journal of the Faculty of Engineering and Architecture, 29(1), pp. 127-144 , June 2014
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 127
Sülfürlü Mineraller Ġçeren Maden Yataklarında ĠĢletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının OluĢup OluĢmayacağına
Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği
2. Bölüm: Asit Kaya/Maden Drenajı Oluşup Oluşmayacağının Kestirimi
Mesut ANIL 1*
, Ali Can ÖZDEMĠR1, Zehra ALTINÇELEP
1 ve Emine DEMĠREL
1
1Ç.Ü., Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Adana
Özet
Parajenezde yer alan birincil ve ikincil tüm minerallerin mineralojik özellikleri ve kimyasal içerikleri
birinci bölümde incelenmiştir. Karıncadağ kompleks cevherleşmesinde Asit Kaya/Maden drenajının
oluşup oluşmayacağı bu ikinci bölümde çalışılmıştır. Bunun gerçekleştirilmesi için kullanılan kestirim
yöntemleri hakkında önceden özet bilgi sunulmuş ve daha sonra da maden sahasından alınan numuneler
üzerinde toplam kükürt ve karbonat miktarları ölçülerek uluslararası düzeyde kabul gören hesaplama
yöntemleriyle işlem yapılmıştır. Sülfür minerallerinden biri olan asit drenajı oluşturabilecek pirit yaygın
olarak görülebilir. Hem işletme faaliyetleri hem de muhtemel cevher hazırlama işlemleri boyunca pasa
oluşmaktadır. Pasa, artık/atık havuzlarında şuanki durumundan çok daha büyük yüzeylerin atmosferik su
ve havanın oksijeni ile birleşerek reaksiyona girer. Bu durum denklemleri birinci bölümde ayrıntılı olarak
incelenen asit üretimine neden olur ve asit drenajı oluşabilir. Ancak yan kayaç karbonat ağırlıklıdır ve
sülfürlü cevher mineralleri kazılacak malzeme içinde ağırlıkça %10’ un çok altındadır. İşletme sırasında
alınan 10 adet temsili örnek üzerinde toplam kükürt ve karbonat miktarına dayalı asit ve baz
hesaplamaları yapılmıştır. Hem denge değerinin nötürleşmesinin çok kararlı olması hem de en az
karbonat içeren numunenin net nötrleşme potansiyelinde eşik değerin 3 katından fazla olmasından dolayı
işletme sırasında asit drenajının oluşmayacağı belirlenmiştir.
Anahtar Kelime: Sülfürlü mineraller, Asit kaya/maden drenajı, Karıncadağ-Bolkardağ, kestirim
Predictions Related to Whether Acide Mine Drainages will Occur or not in Mine
Deposits Containing Sulphurous Minerals During and after Operating: Examples of Akdağ, Karıncadağ and Bolkardağ
Chapter 2: Estimations Related to Whether Acide Mine Drainages will Occur or
Not
Abstract
Mineralogical properties of primary and secondary minerals in paragenesis and their chemical contents
were investigated in the first part. In the second part, it was studied whether the Acid Rock/Mine of the
drainage will constitute in Karıncadağ complex ores. Summary about the prediction method used for
performing this had presented in advance and then total amount of sulfur and carbonate was measured on
* Yazışmaların yapılacağı yazar: Mesut ANIL, Ç.Ü. Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Maden Mühendisliği Bölümü,
Adana. [email protected]
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
128 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
samples taken from the mine sites, and proceeding was performed by internationally recognized
calculation methods. Pyrite which is one of the sulphide minerals usually can appear and it can cause to
the acid drainage. The tailing occurs by both operating activities and probable mineral processing
operations. Tailing reacts with much larger surfaces than current stage at tailing pool impoundment by
combing atmospheric water and oxygen of air. This condition causes to acid production equations which
were examined at the first part and can form acid drainage. But the rocks are predominantly carbonate
and sulphide ore mineral is well below 10 percent by weight in the material to be excavated. The acid and
base calculations based on the total amount of sulfur and carbonate was performed on 10 representative
samples taken during operation. It was determined that acid drainage will not occur during the operation
because of both the balance value very stable for neutralization and the net neutralization potential of the
sample containing minimum carbonate to be 3 times more than threshold value.
Key Words: Sulphide minerals, Acid rock/mine of the drainage, Karıncadağ-Bolkardağ
1. GĠRĠġ
Önceki makalede genel jeolojisi, mineralojisi ve
kimyasal içeriği verilen Karıncadağ polimetalik
cevherleşme sahasında gerek işletme sırasında ve
gerekse işletme sonunda asit kaya/maden
drenajının oluşup oluşmayacağı hakkında
öngörüde bulunmak yani kestirim yapmak
günümüzde çok önem kazanmıştır. Konunun iyi
anlaşılabilmesi amacıyla kestirim yapabilmek için
asgari olarak nelerin iyice etüt edilmesi gerektiği
hususlarında özet bilgi verildikten sonra
Karıncadağ kompleks cevherleşmelerinin
özelliklerine göre kestirimde bulunulacaktır.
Bir sorunu hiç meydana gelmeden önlemek veya
bu aşama geçilmişse, güvenli ve ekonomik
şartlarda bertaraf edebilmek, daha öncesinde bazı
adımları atmayı gerekli kılar. Çünkü dünyada 50
yıldır uygulanan ve sıkı bir şekilde denetlenen risk
analiz yöntemleri 20 yıldır da ülkemizde uygulama
alanı bulmuş olup, her geçen gün de denetimler
sıklaştırılmaktadır. Yapılan tüm faaliyet
alanlarında bir sorunun çözümü birkaç adımlık
basit bazı işlemler dizisinden ibaret olabileceği
gibi, çözüm için karmaşık süreçlerden oluşan uzun
bir yol haritasına da ihtiyaç olabilir. En basitinden
en zoruna kadar her sorunun çözümü, sebebinden
başlayarak doğurabileceği sonuçlara kadar, onun
yeterince anlaşılmasıyla başlar. Ancak ondan
sonra, konuya ilişkin bir planlama yaparak,
birbirini takip eden aşamaların gerektirdiği
kararları vermek ve uygulamakla istenen nitelikte
bir çözüme ulaşmak mümkündür. Asit kaya/maden
drenajı özel olarak ele alındığında bazı görüşlere
göre; “herhangi bir maden alanında piritin, hatta
bir sülfürlü mineralin mevcudiyeti sahayla
bağlantılı suların asitlenmesi için yeterlidir”. Aksi
bir görüşe göre ise; “karbonat minerallerinin
varlığı asit oluşumunu kesinlikle önler”. Maden
sahasına ait etraflı bir tespit ve değerlendirme
çalışması yapmaksızın, yalnızca sülfür ve karbonat
minerallerinin varlıklarının tespitine dayalı olarak,
bu iki görüşten biriyle cevap vermek bilimsellikten
oldukça uzak bir yaklaşımdır [1].
Kestirim (öngörü) yapılabilmesi için maden
yatağının tüm özelliklerinin belirlenmesi
gerekmektedir. Cevher yatağının jeolojik durumu,
cevherli zonların yankayaçla olan yataklanma
ilişkisi, cevher minerallerini parajenez ve
süksesyonu, parajenezdeki iz elementlerin varlığı,
rezervi, tenörü en ayrıntılı şekilde bilinmelidir.
Özellikle asit drenaj oluşturacak sülfürlü
minerallerin mineralojisi, kimyası ve mineral
formları ve boyutları ayrıntılarıyla belirlenmelidir.
Daha sonra madenin hangi işletme yöntemi
kullanılarak işletileceği, yıllık üretimi, projenin
ekonomik ömrü ve cevher hazırlama
uygulanacaksa tüm ayrıntıları belirlenmelidir. Asit
drenajı oluşturması muhtemel sülfürlü cevherlerin
oksitlenmesiyle ortama salacakları asiditeyi
nötürleştirecek karbonatlı kayaç ve mineralleriyle
nötürleşmeye kısmen destek olacak bazı silikat
minerallerinin var olup olamadıkları
belirlenmelidir. Bölgenin iklimi, topografik yapısı,
hidrojeolojik özellikleri ve mevcut su
kaynaklarının maden işletilmeye başlanmadan
önceki kirlilik oranları mutlaka saptanmalıdır.
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 129
Bölgede benzer özellikli madenler daha önce
işletilmeye başlanmışsa işletme önceki ve
işletmeden sonraki veriler hazırlanacak veri
tabanına işlenmelidir.
MİGEM’e sunulan işletme projesindeki bilgiler ve
bu bölgede bağımsız araştırıcılar tarafından
yapılan tezler, makaleler bir bir gözden geçirilmiş
ve gerek ruhsat sahibi tarafından yaptırılan ve
gerekse tarafımızca alınan örnekler üzerinde
yapılan mineralojik ve kimyasal analizler ve bazı
laboratuvar testleri uygulanarak Karıncadağ
polimetalik cevherleşmesi üzerinde asit
kaya/maden drenajı oluşup oluşmayacağı
konusunda kestirimde bulunulmuştur.
2. KESTĠRĠM YAPILABĠLMESĠ ĠÇĠN
GEREKLĠ ĠġLEMLER
2.1. Saha Karakterizasyonu
Maden yatağının aranıp bulunmuş maden haline
getirilerek ekonomikliğine karar oluşturulmuş ise
zaten temel jeolojik araştırmalar, arama faaliyetleri
sırasındaki jeokimyasal tetkikler sahaya ilişkin
önemli bilgilere ulaşılmış demektir. Arama
sırasında etütler için önceden açılmış galeriler,
kazılan arama kuyuları, yarmalar ve çukurlardan
alınan örneklerin kimyasal, mineralojik analizleri
ve jeoteknik testleri ile daha çok rezervi, cevherin
yataklanma biçimini, örtü tabakası kalınlığını vs.
belirlemeye yönelik sondaj karotlarının aynı
şekildeki analizleri, madencilik açısından, sahanın
niteliklerini büyük ölçüde ortaya çıkarır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) aşamasında
yürütülen kapsamlı ve çok yönlü (jeolojik,
biyolojik, hidrolojik coğrafik ve benzeri)
incelemeler saha çalışmalarıyla elde edilecek
verilerin neredeyse tamamı saha çalışmaları içinde
değerlendirilmektedir.
Madencilik faaliyetleri açısından ise, numune alma
konusu önemli olduğu nispette karmaşıktır ve
güçlükler arz etmektedir. Kimyasal ve mineralojik
analiz temel jeolojik çalışmalardan başlayarak;
arama, rezerv ve içerik tespiti, hazırlık, üretim,
zenginleştirme ve nihayet kapatmaya kadar,
madenciliğin her aşamasında en önemli
yönlendirme parametrelerinden birisidir. Saha
örneklemelerinde, jeolojik ve mineralojik yapının
bileşim ve boyut açısından nadiren tek düzeylik
sergilemesi nedeniyle, numune alma sürecinde
ciddi şekilde zorluklar içermektedir. Dünyada
sistematik numune alma yöntemlerinde birçok
kriter geliştirilmiş olup bunlardan biri veya bir kaçı
seçilerek ekonomik boyutu da göz önünde
tutularak numune alma işlemi yapılır. İşletilmekte
olan veya kapatılan madenler için asit maden
drenajı kestirim çalışmalarında numune alma
kaynakları bazı farklılıklar gösterir. Çizelge 1’de
asit kaya/maden drenajı oluşturabilecek etmenler
ayrıntılarıyla verilmiştir.
Asit maden drenajı oluşumu jeolojik ve
mineralojik faktörlere doğrudan bağlı olduğundan,
numuneler bu faktörler, fasiyes değişimleri ve
yüzey bozuşmaları göz önünde bulundurularak
temsiliyet sağlanır. Jeolojik bakımdan, özellikle
stratigrafik birimlerde sülfür ve nötürleştirici
mineral yüzdeleri ciddi farklılıklar gösterir.
Açılacak sondaj sayısı ve sondajlar arası mesafeler
yanal, sondaj derinliği ve litolojik birimlerde
numuneleme aralığı dikey değişimlere göre tayin
edilir. Atmosferik etkiler ve diğer doğal olayların
etkileri neticesinde yüzeyde veya yüzeye yakın
seviyelerde bulunan karbonatlar çözünerek,
sülfürler oksitlenerek uzaklaşabilir. Kimyasal
bozuşmanın hızı ve gelişebileceği derinlik fiziksel
faktörler ve litolojik yapıca etkilenir.
Gerçekleştirilecek çalışma temel alınarak
şekillendirilen numune alma stratejisi ve planı
uygulanıp, örnekleme aşaması tamamlandıktan
sonraki adım, ihtiyaç duyulan verilerin üretilmesi
için, katı ve sıvı numuneler üzerinde yapılacak
olan ölçüm, test ve analizlerdir.
Saha karakterinin ortaya çıkarılması veya kısaca
tanımlanması diyebileceğimiz bu etapta, çalışmalar
iki farklı gaye için yapılır. Birincisi asit
oluşumuyla, ikincisi drenaj niteliğiyle,
dolayısıyla da, çevresel etkileriyle ilgilidir. Daha
açık olarak asidin meydana gelmesinde kaynak
görevini üstlenen ortamlar ile oluşuma katkıda
bulunan veya engelleyici etki yapan faktörlerin
hangi yönde ve ne şekilde etkinlik
göstereceklerinin saptanmaya çalışılması ilk adımı
teşkil eder.
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
130 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
2.2. Alınan Saha Numuneleri Üzerinden
GerçekleĢtirilmesi Gereken BaĢlıca ĠĢlemler
Alınan katı numuneler üzerinde gerçekleştirilecek
mineralojik analizlerle hem birincil, hem de ikincil
mineraller tespit edilir. Özellikle sülfürlü
mineraller, karbonatlar ve silikatlar asit üretme
veya nötürleştirme reaksiyonlarına doğrudan
girdiklerinden ayrı bir önem taşırlar. Bu nedenle,
yine bu minerallerin tipleri ve kristal yapıları
davranışlarının belirlenmesi bakımından bilinmesi
gereken parametrelerdir. Katı numunelerde ayrıca
fiziksel ve jeoteknik özelliklerin de belirlenmesi
gerekmektedir.
Kimyasal analizlerle, başta sülfür ve karbonat
miktarları olmak üzere, ortamda tepkimeye
girebilecek metalik ve diğer iyonların varlığı tayin
edilerek maden sahasının asit üretme
potansiyelinin olup olmadığı, tepkime ürünlerinin
neler olabileceği, oksitlenme reaksiyonlarının
hangi aşamaya kadar devam edebileceği ve drenaj
sularının karakterinin nasıl gelişebileceği
öngörülebilir. Öğütme sonucunda çok ince tane
boyutuna (şlam boyutuna) geçen malzemeler gibi
drenaj kalitesine etki eden başka unsurların da
içerik ve miktarlarının belirlenerek göz ardı
edilmemelidir [3,4].
Sahadan alınan sıvı örnekler içinde de kimyasal,
fizikokimyasal ve bakteriyolojik analizler
gerçekleştirilir. Uygulanan kimyasal analizlerde
Fe, Al, Cu, Pb, Zn, Mn, As, Hg gibi ağır metal
iyonlarıyla sülfür ve sülfat iyonları, asidite ve
alkalinite seviyeleri belirlenir. Sıvı örneklerindeki
fizikokimyasal testlerle de iletkenlik, debi, Ph, Eh,
sıcaklık ve sıvıda çözünmüş oksijen gibi değerler
belirlenir. Ayrıca sıvılardaki bakteri popilasyonun
tipi ve boyutu belirlenerek bakteri etkisinin
saptanmasına çalışılır.
Maden sahasıyla ilgili yukarıda belirtilen aşamalar
geçildikten sonra söz konusu maden sahasının asit
üretme potansiyeli ve drenaj kaçınılmaz ise
Çizelge 1. Atık kaya yığınlarında ve artık göletlerinde asit maden drenajı etmenlerinin mukayesesi [2].
Asit OluĢumunu Atık Kaya Yığınları Artık Yığını (Göleti)
Etkileyen
Faktörler
Sülfür Kaynağı
-İçerik ve yere göre değişken
-Kısa mesafelerde, sülfür içeriği
açısından değişken
-Koşullar yeknesak, sıklıkta sülfür
içeriği
yüksek
Tane Boyutu
-Ortalama kayaç boyutu, tipik olarak
20 cm’den iri, ama değişkenliği yüksek.
-Artık tane boyutu %100’ü 0,2
mm’den küçük olabilir.
Ph Değişkenliği -Değişkenlik kısa mesafede yüksek.
-Birkaç yatay ana kuşakta,
koşullar iyi derecede yeknesak.
Hızlı Oksitlenmenin
Başlaması
-Genellikle, ilk kayaç yerleştirilir
yerleştirilmez, tetikleyici noktalarda
başlar.
-Çoğunlukla, maden ömrünü
tamamladığında artık yığılma
işlemi bittikten sonra başlar.
Oksijen Girişi
-Tercihli akış hatları boyunca hızlı
-Akış hatlarında mevsimsel değişmeler,
yüksek konsantrasyonlarda depolanan
ürün taşması
-Sızma yavaş ve yeknasak
-Akış yollarında değişkenlik az ve
depolanmış üründe taşma.
-Büyük miktarda süzülme sonucunda,
yeraltı sularına büyük miktarda sızma.
-Erken dönemde, büyük miktarda
üst yüzeyden AMD akıntısı
Amd Salımı
-Daha düşük süzülme
-Oluşumu takiben hızlı salım, bazen
nötürleşmiş ve asit AMD birlikte sızar
-Sızmada, proses sularından
nötürleşmiş AMD’ye, düşük pH’lı
AMD’ye tedrici geçiş.
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 131
nitelikleri hususunda kestirim yapılabilir.
2.2.1. Kükürt (S) Analizi
Asit kaya/maden drenajı kestiriminde, potansiyel
asiditenin tayini kükürt (S) analizine dayalıdır. S
ise çeşitli minerallerin bünyesinde sülfit, sülfat ve
organik form gibi farklı biçimlerde bulunabilir.
Öte yandan, statik kestirim yöntemlerinde
hesaplama işlemi bazen toplam S, bazen de
sülfitlere bağlı S içeriğinin kullanımını gerekli
kılar. Bundan dolayı, S’ün numune içinde ne
miktarda ve hangi biçimlerde yer aldığı hem
kimyasal, hem de mineralojik olarak
belirlenmelidir. Azami asit potansiyeli
hesaplanacaksa, esas olan numunedeki toplam S
miktarıdır. Bu sebeple, öncelikle toplam S
gözetilir. Toplam S içeriğinin saptandığı çeşitli
kimyasal analiz teknikleri bulunmaktadır (ASTM
D 3177, ASTM yöntemleri D 4239-00, D 3177-89
ve D 5016, TS EN 1744-1/Bu çalışmadaki S
tayininde bu standart kullanılmıştır). Kestirimde,
toplam S yerine sülfidik S ile asit potansiyelin
hesaplandığı testlerde ise, S miktarlarının her
birinin ayrı ayrı tespiti gerekmediği belirtilmiştir.
2.2.2. Karbon (C) Analizi
Kestirimin ikinci adımında, jeostatik testlerle
nötürleştirme potansiyel değeri bulunur.
Nötürleştirme tepkimelerinde başlıca rol oynayan
mineraller karbonatlardır. Fakat C’un oluşturduğu
mineraller karbonatlardan ibaret değildir. Grafit ve
organik karbon halinde de bulunabilir. Toplam C
içeriğinin tayin edildiği bir analiz (ASTM E-1915-
17 (ASTM 2000a),BS-1377-3/1990 (Bu çalışmada
bu standart uygulanmıştır), numunenin yüksek
sıcaklıktaki oksijen atmosferinde yakılmasını, tüm
C’un CO2’e dönüştüğü düşüncesiyle, gazlaştırılan
kısmın filtre edilmesini ve içindeki CO2 miktarının
saptanmasını kapsamaktadır [3]. Bu saptama,
aradaki farkın yardımıyla C türlerinin belirlenmesi
mümkündür. Karbonatların bozuşum sıcaklıkları
arasındaki farktan yararlanarak C ayırt edilebilir.
Ayrıca, numune asitte çözündürüldüğünde, tüm
karbonatların sıvı faza geçeceği, katı kısımda
organik karbonun kalacağı temeline dayalı analiz
tekniği uygulanmaktadır. Buna göre, toplam C ile
asitte çözünmeyen karbon arasındaki fark
karbonatlara bağlı C olacaktır.
Elde edilen sonuçların sağlıklı olabilmesi için
kimyasal analizlerle, mineralojik ve petrografik
analizlerin birbirini desteklenmesi son derece
önem arz etmektedir.
2.3. Asit Maden Drenajı Potansiyelinin ve
Drenaj Niteliğinin Kestirimi
Kestirim asit kaya/maden drenajı potansiyelinin
oluşup oluşmayacağını, oluşacaksa büyüklüğünü,
sürekliliğini, çevreye metal salımlarını ve uzun
dönem etkilerini değerlendirmesini kapsar.
Kestirim için kullanılmakta olan yöntemler
arasında jeokimyasal statik ve jeokimyasal
dinamik (kinetik) testler, jeokimyasal
modellemeler, liç (özütleme) testleri,
jeoistatistiksel modellemeler (3D modelleme),
saha ve laboratuvar çalışmalarıyla sağlanan
verilerin değerlendirilmesi ve yorumlanması
sayılabilir [4]. Ayrıca, benzer özellikler gösteren
başka maden alanlarındaki artık malzeme ile ilgili
gelişmelerden (gözlem ve izleme) edinilen veriler
de çalışmalarda kullanılmaktadır. En sık
başvurulan metotlar arasındaki jeokimyasal statik
testler, örneklenen sahaların asit üretme
potansiyelleriyle üretilebilecek asidi nötürleştirme
potansiyelleri arasındaki cebirsel farkın veya
oranın sonucunda bulunan değerin yorumuna
dayalıdır. Büyük ölçüde kimyasal ve mineralojik
analizler ile basit testlere dayalı olup; uygulama
kolaylıkları, düşük maliyetleri ve kısa sürede
netice vermeleri münasebetiyle tercih edilirler.
Bunun aksine, jeokimyasal kinetik testlerden
sonuç alınması uzun sürmektedir. Fakat doğal
koşulların laboratuvar ortamında benzeştirilmesi
esas alındığından, statik testlere kıyasla daha
güvenilir değerler elde edilmektedir.
Kısa süre içerisinde sonuç almayı hedefleyen
matematiksel modeller ise, asit drenaj oluşum
mekanizmalarını birtakım varsayımlara dayanarak
basite indirgeyerek, süre ve maliyet ile güvenilirlik
de azalmaktadır. Kullanımları henüz yaygın
olmayıp, gelişme sürecinde olsalar da günümüzde
Türkiye’de ÇED raporlarının çoğunda pek de
gerçeğe dayanmayan bu tip modelleme paket
programlarıyla kestirim oldukça kullanılmaktadır.
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
132 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
2.3.1. Jeokimyasal Statik Testler
Asit maden drenajının oluşum potansiyelinin
tespitinde, nispeten basit denebilecek ve aynı
ölçüde çabuk sonuç veren statik testler sıkça
başvurulan yöntemlerdir. Statik jeokimyasal test,
sahayı temsil ettiği kabul edilen numunelerin
azami asit üretme ve nötürleştirme potansiyellerini
kısmen hesaplama, kısmen de test ederek
belirlemeyi, sonuçta da bulunan değerleri
kıyaslayarak asit oluşma ihtimalini tayin etmeyi
hedefleyen bir öngörü yöntemidir. Esas itibariyle
kestirim çalışmalarının başlangıcında başvurulan;
uygulaması daha kolay, kısa süreli, düşük maliyetli
ve izleyen kademelere yön veren eleme
niteliğindeki testlerdir. Asit üretme potansiyeli
numunenin mineralojik yapısında yer alan sülfürlü
mineraller dikkate alınarak hesaplama yoluyla
bulunurken, nötürleştirme potansiyeli, seçilen
yönteme göre az çok değişkenlik arz eden basit
testlerle deneysel olarak tespit edilir. Statik
testlerde, her iki yönde bulunan sonuçlar,
matematiksel ifadeler kullanılmak suretiyle
kıyaslanır ve yorumlanır. Statik testler yalnızca
asit üretme ve nötürleştirme kapasitelerini ölçer.
Asidi üreten ve asidi nötürleştiren minerallerin
mevcudiyeti ile bu mineraller arasındaki çözünme
hızlarının farkını dikkate almaz [3]. Statik
testlerde, numunelerin azami asit üretme
potansiyelleri azami nötürleştirme
potansiyelleriyle kıyaslanarak asidik drenaj oluşma
olasılığı tahmin edilir. Asit Üretme Potansiyeli
(AÜP-azami potansiyel asidite ile aynı
anlamdadır) numunedeki sülfür veya sülfitli bileşik
yüzdesinin (seçilen teste bağlıdır) bir çevrim
katsayısı (31,25*%S) ile çarpılmasıyla bulunur.
Nötürleştirme Potansiyeli (NP-asit nötürleştirme
kapasitesi) numunede mevcut bulunan ve asidi
nötürleştirme yeteneğine sahip olan karbonatlı
minerallerin ölçüsüdür. NP değeri numuneye asit
ilave edip, tüketilen asidi belirlemek için geriye
titre edilerek veya numunenin doğrudan asit
titrasyonuyla tayin edilir. Net Nötrleştirme
Potansiyeli (NNP-net asit üretme potansiyeli ile
aynı) ya da Asit/Baz Hesabı AÜP değerinin NP
değerinden çıkarılmasıyla veya NP’nin AÜP’ye
oranlanmasıyla bulunur. Statik test sonuçları,
üretilen asidin nötürleştirilmesi için kayacın her
1000 tonu başına gereken kalsiyum karbonat
kütlesi (kg, ton vs.) olarak ifade edilir [3].
Statik testler ya toplam sülfür veya sülfitli mineral
içeriğini dikkate alarak asit üretme potansiyelini
öngörür. Toplam sülfür içeriği ile hesap
yapıldığında, barit ve jips gibi asit üretmeyen
mineraller de hesaba katıldığından gerçek değerin
üzerinde bir potansiyel değeri bulunur. Öte
yandan, sülfitli mineraller dikkate alınarak hesap
yapıldığında ise melanterit, jarosit gibi asit üreten
mineraller hesaba katılmadığından, bulunan değer
gerçek potansiyelin altındadır. Buradan çıkarılacak
sonuç odur ki, aynı numune için farklı statik test
metotlarıyla birbirini tutmayan nötürleştirme
potansiyeli değerleri bulunabilir. Burada, maden
artıklarının tane boyutu, kullanılan asit, ilave
edilen asit miktarı (ortamın pH değeri), sıcaklık,
süre ve geriye titrasyon işlemi yapılıyorsa geriye
titrasyonun nihai pH değeri gibi değişkenler buna
sebep olabilir. En etkin olanları tane boyutu, asit
ilavesi ve geriye titrasyon uygulamasıdır. Ortaya
çıkabilecek farklılığın ne ölçüde büyük olabileceği
numunenin mineralojisine bağlıdır
2.3.1.1. Asit Baz Hesaplama Yöntemleri
Statik testlerin ilk uygulaması olan Asit-Baz
Hesaplama yöntemini ortaya çıkaran fikrin temeli
ve geliştirilme süreci ise oldukça ilginçtir.
Skousen, Smith ve Sencindiver[in 4] tarafından
ayrıntısı verilen tarihçede, düşünceye, 1930’larda
tartışılmaya başlanan yerkabuğunun bileşimini
tahmin çalışmalarının kaynaklık ettiği ifade
edilmektedir. Genel olarak yerkabuğu bileşiminde,
anyonik veya asit üreten elementlerin (S, Cl, F ve
P) yüzdesine oranla, reaktif haldeki katyonik
elementlerin (Ca, Mg, K ve Na) daha yüksek
yüzdeyle yer aldığı belirtilmektedir. Demir,
alüminyum, silis ve oksijen gibi çok miktarda
görülen diğer elementlerin çözünürlüklerinin zayıf
veya reaktivitelerinin düşük olduğuna dolayısıyla,
asidite ya da alkalinite üzerinde çok sınırlı etki
yaptıklarına işaret edilmektedir. Bu bilgilerden
yola çıkılarak, bir kayaçta baskın olan elementlerin
o kayacın gelecekte asit üretip üretmeyeceğini
belirleyeceği ileri sürülmektedir.
Bir numunenin asit potansiyelinin tayininde
kullanılan üç temel uygulamadan bahsedilebilir.
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 133
Bunlar;
Azami potansiyel asiditenin hesaplanmasında,
toplam S’nin saptanması ve piritin oksitlenmesi
için geçerli stokiyometrik eşitliğin kullanılması,
Demir oksitlerin uzaklaştırılmasının ardından,
piritle bağlantılı demirin tespit edilmesi ve yine,
piritin oksitlenmesi için geçerli stokiyometrik
eşitlik kullanılarak potansiyel asiditenin
hesaplanması,
Numunenin kuvvetli bir kimyasal oksitleyiciyle
(hidrojen peroksit gibi) muamele edilmesi veya
şiddetli bozuşturma sonrasında asit titrasyonu
uygulanmasıdır.
Standart ABH metodunda ilk adım AÜP değerinin
hesaplanmasıdır. Burada herhangi bir deneysel
işlem söz konusu değildir. Numunedeki kükürt
miktarı analizle tespit edilir. AÜP hesaplanırken;
katı fazdaki kükürdün yalnızca disülfit (S-2
)
halinde bulunduğu, kükürdün kaynağının pirit
olduğu ve mevcut kükürdün tamamının reaksiyona
gireceği, bir başka deyişle, oksitlenerek sülfata
dönüşeceği kabul edilmektedir. Öte yandan;
FeS2+3,5 H2O+3.75 O2 Fe(OH)3+2SO4 +4H+
reaksiyonu gereğince her 1 mol kükürdün 4 mol
proton iyonu (2 mol asit) meydana getireceği
varsayılmaktadır. Bunların dışındaki hipotezler,
oksitleyicilerin sadece oksijen ve sudan ibaret
olduğu, piritten gelen demirin Fe+3
’e
yükseltgendiği, tüm demirin de Fe(OH)3 olarak
presipitasyona uğradığıdır [1].
Kükürdün 1 molü 32 gr, CaCO3’ın 1 molü 100
gr’dır. Buna göre, kükürdün CaCO3’ a ağırlıkça
oranı 1/3,125’e eşittir. Numunenin ağırlıkça
içerdiği kükürt yüzdesi 3,125 değeri ile
çarpıldığında, üretilen asidi nötürleştirmek için
gereken CaCO3’ın yüzde ağırlığı bulunur. Katsayı
10’la çarpılmak suretiyle (3,125*10=31,25), yüzde
değeri bindeye dönüştürülür. Dolayısıyla,
numunenin analizi sonucunda bulunan S değerinin
31,25 katsayısıyla çarpılması, sahadaki asit
üretecek malzemenin her tonunu nötürleştirmek
için gereken CaCO3 eşdeğeri ton biriminde AÜP
değerini verir,
AÜP = 31,25 * %S
Bu eşitlik genelde kabul görmekte olup, bir
anlamda standartlaşmıştır. Ancak, önerilen
eşitliğin her durumda geçerliliğini koruduğu
söylenemez. Oksijen bulunmayan ortamlarda piriti
oksitleyen Fe3+ iyonuysa ve bu iyon piritten
türemişse, çevrim katsayısı 15,625, üç değerlikli
demir minerallerinden türemiş se 125 bulunur.
Oksitleyici sadece mangan iyonu olup, serbest
kalan demirin oksitlenmediği ve presipitasyona
uğramadığı durumlarda, katsayı yine 125 çıkar.
Oksitlenen galense ve açığa çıkan kurşun iyonu
hidroksit halinde presipite olursa, bu değer
31,25’dir [1]. Aslında farklı ortam koşulları
altında, değişik katsayılar hesaplanması son derece
doğaldır. Çünkü tepkimeler ortamdaki kimyasal
yapının karmaşıklığına paralel olarak
karmaşıklaşır. Ancak, kimi belirsizlikler ve bazı
sınırlayıcı kabullere karşın, sağladığı basitlik ve
genelde doğru bir yaklaşım sergilemesi nedeniyle
31,25 değerinin yaygın biçimde kullanıldığı
görülmektedir. Eklemek gerekir ki, asit oluşumu
söz konusu olacaksa, oksitleyici eleman olarak
oksijen ve su esas alınmak durumundadır. Diğer
olasılıklar yalnızca çok özel şartlar için geçerli
olabilir. Fe+3
ve Mn’ın tepkimelerin başlangıcında
yer almamalarının ötesinde, mangan örneğinde
olduğu gibi, süreç içindeki rollerinin bağımsız
olduğu da söylenemez.
Paktunç [5] tarafından önerilen hesaplama
biçiminde ise, toplam sülfür analizinden sülfatlara
bağlı sülfürler çıkarılarak asit potansiyel bulunur.
Bu eşitlikle elde edilen asit potansiyelinin birimi
sülfürik asit eşdeğeridir.
∑
Burada; YAP yığın asit potansiyeli (sülfürik asit
eşdeğeri (kg/ton)), nM,a stokiometrik faktör (1 mol
sülfürlü mineralin oksidasyonuyla oluşan sülfürik
asit in mol sayısı, pirit için 2 ve pirotin için 1
alınır), a sülfürik asitin moleküler ağırlığı
(gr/mol), Xs sülfür minerali S’nin moleküler
ağırlığı (gr/mol), sülfürlü mineral S’nin
numunedeki ağırlıkça yüzdesi, k numunedeki
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
134 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
sülfürlü minerallerin sayısı ve 10 ise çevrim
faktörüdür (kg/ton).
NNP veya NAÜP belirlenirken, ikinci adım
NP’nin saptanmasıdır.
NP değeri bulunurken de bazı kabuller yapılmakta,
her 1 mol CaC03’ın 2 mol asit tüketeceği Fe+3
+
3H2O→Fe(OH)3 + 3H+
reaksiyonundan hesap
edilmektedir. Ayrıca, bir başka kabul,
laboratuvardaki asitle muamele esnasında
numunede bulunan ve asit tüketen minerallerin
doğada da tümüyle tepkimeye gireceği üzerine
kuruludur. Yine, eklemek gerekirse; asit tüketen
minerallerin, çözündüğünde asit üreten
minerallerle aynı hızda tepkimeye girecekleri
varsayılmaktadır.
NP saptanırken ilk adım, numunenin tepkimeye
sokulacağı asidin miktar ve şiddetini belirlemektir.
Bilindiği üzere, saha jeolojisi çalışmalarında,
kayaçlardaki karbonat varlığının anında gözlemle
tespit edilmesi gayesiyle HCl kullanımı yaygındır.
Numune üzerine birkaç damla seyreltik HCl
(%10’luk) damlatıldığında, eğer kayaç karbonat
içeriyorsa, karbonatın parçalanması sonucu CO2
açığa çıkması nedeniyle bir kaynama izlenir. Buna
dayanarak, numunenin NP’ni tayin için,
“fışırdama” (fızz) testi geliştirilmiştir. Bu test
yardımıyla, kullanılan asidin miktarı, bir başka
deyişle, numunedeki kalsiyum karbonat ve
magnezyum karbonat içeriği belirlenir [4].
Testin yapılışında; 1 birim suya 3 birim asit olmak
üzere, suyla karıştırılarak hazırlanan HCl çözeltisi
0,5 gr numune üzerine damlatılıp, kimyasal
tepkime esnasında meydana gelen “fışırdama”
izlenir. Fışırdama olayının şiddetine göre, tane
boyutu -60 mesh (250 μm) olacak şekilde
öğütülmüş 2 gr numune ile muamele edilecek HCl
çözeltisinin hacim ve konsantrasyonu tayin edilir
(Çizelge 2). İlave edilecek asidin hacim ve
konsantrasyonu belirlendikten sonra, numune asit
ile karıştırılır. Karışım, baloncuklaşma duruncaya
kadar ısıtılır ve soğumaya bırakılır. Tepkime
süresince tüketilen asit miktarını belirleyebilmek
için, soğuyan karışım NaOH kullanılarak pH 7’ ye
titre edilir. Numune tarafından nötürleştirilen
asidin miktarından, numunenin NP değeri
hesaplanır.
NP birimi olarak genellikle ton CaCO3/1 000 ton
verilmekle birlikte, kg CaCO3 eşdeğeri/t numune,
ppt (binde kısım) CaCO3 eşdeğeri de kimi
araştırmacılarca tercih edilebilmektedir. Ayrıca,
nadiren % CaCO3 ve kg H2SO4 da
kullanılabilmektedir.
Nötürleştirme potansiyelinin de hesap yoluyla
bulunmasının önerildiği [5] bir yaklaşımda,
nötürleştirme yeteneği olan minerallerin tümü
dikkate alınır. Burada da, nötürleştirme potansiyeli
birimi CaCO3 eşdeğeri yerine, sülfürik asit
eşdeğeri alınır.
∑
Burada; YNP yığın nötürleştirme potansiyeli
(sülfürik asit eşdeğeri (kg/ton)), Xi mineralinin
miktarı (% ağırlık), nötürleştirici mineralinin
moleküler ağırlığı (gr/mol), nM,i stokiometrik
faktör (1 mol sülfürik asit tüketmek için gereken
nötürleştirici mineralin mol sayısı) ve k
numunedeki nötürleştirici mineral sayısıdır.
AÜP ve NP bulunduktan sonra, NNP bir
matematiksel işlemle belirlenir.
NNP hesaplanırken, analiz neticesindeki S değeri
yardımıyla hesaplanan AÜP’nin ve test edilerek
ölçülen NP’nin birimlerinin aynı olması gerektiği
gözden kaçırılmaması gereken bir ayrıntıdır.
NNP=NP-AÜP veya NNP=NP/AÜP
eşitliklerinden biri kullanılarak NNP hesaplanır.
Bundan sonrası, çıkan sonucun yorumlanmasından
ibarettir.
Net asit üretme potansiyelinin (NAÜP) doğrudan
saptanmasının hedeflendiği bir test yöntemidir.
Numunenin hidrojen peroksit (H2O2) ile tamamen
oksitlenmesini müteakiben, oluşan asidin malzeme
içindeki nötürleştiricilerle tepkimeye girmesi temin
edilir. Böylelikle, tepkimeler tamamlandığında
ortamda varlığı söz konusu olan asit, titrasyon
yoluyla tayin edilir.
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 135
Tepkimelerin hızla gerçekleşmesini sağlamak için
asit yerine, çok güçlü bir oksitleyici olan hidrojen
peroksit kullanılır. Numunelere (atık kayalardan
alınanlar hariç) tane boyutu küçültme uygulaması
yapılmaz. İşlem sürecinde, %15’lik 100 ml (bazı
kaynaklarda 250 ml) H2O2 5 gr (bazı kaynaklarda
1-2,5 gr) numune ile tepkimeye sokulur. Çözelti
pH’ı 2,5’den büyükse 0,1 M NaOH, 2,5 veya daha
küçükse 0,5 M NaOH tercih edilir.
Tepkime esnasında asit oluşur ve oluşan asit
tampon etkisi yapan veya nötürleştirme
potansiyeline sahip olan minerallerle yeniden
tepkimeye girer.
Tepkimeler gözle izlenemeyecek seviyeye
geldikten sonra 1 saat daha beklenip, ortam pH’ı
ölçülür. Son olarak da, nihai pH 7 olacak biçimde
titrasyon yapılır.
Buradan da net asit üretme ya da nötürleştirme
potansiyeli tayin edilir. Bunun için;
NAÜP = (49*V*M)/A
Eşitlikte;
NAÜP: net asit üretme potansiyeli, (kg H2SO4/t),
V: titrasyonda kullanılan NaOH’in hacmi, (ml),
M: NaOH’in molaritesi, (mol/L),
A: tepkimeye sokulan numunenin ağırlığı, (g)’dır.
2.3.1.2. Sonuçların Değerlendirilip
Yorumlanması
Önceki başlıklarda da belirtildiği gibi asit üretme
potansiyeli ile asit nötürleştirme potansiyeli
değerlerinin bulunmasından sonra, iki değer
arasında bir matematiksel işlemle NNP (net
nötürleştirme potansiyeli) veya NAÜP (net asit
üretme potansiyeli) kalsiyum karbonat eşdeğeri
cinsinden (sahadaki malzemenin tonu başına kg
CaCO3 veya kg/t CaCO3 olarak) hesaplanmış olur.
Bunlardan, genel kabul gören ABH sınıflamasında,
asit üretme potansiyeli yüksek, belirsiz ve düşük
olarak üç kategoriye ayrılmıştır. Bu sınıflamada
NNP ve NP/ AÜP eşitlikleri temel alınmıştır. Basit
bir ayrıntı olmakla birlikte, çizelge incelenirken
gözden kaçırılmamalıdır ki, NP> AÜP ise NP/
AÜP > 1 NP<AÜP ise NP/ AÜP<1’dir. Ayrıca,
NNP değeri için “asit değil” kategorisinde
herhangi bir tanımlama yapılmamıştır. Oransal
eşitlikte, daha kesin bir değerlendirmenin yapıldığı
görülmektedir.
Net Asit Üretme testinde olduğu üzere, elde edilen
sonucun birimi CaCO3’a bağlı değil de, H2SO4
miktarı cinsinden verildiğinde, yorumlama için
kullanımı daha uygun olabilecek bir değerlendirme
ölçütü Çizelge 3’de görülmektedir.
2.3.1.3. Jeokimyasal Statik Testlerde Hata
Kaynakları
Gerçekte numunelerin asit ve nötürleştirme
potansiyellerinin belirlenmesinde esas hata
kaynağı, arazi çalışmalarıyla derlenen numunelerin
incelenen maden sahasını temsil etmesi veya
etmemesi ile ilgilidir. Çünkü o aşamada yapılacak
bir hata, sonraki işlemlerde ne derece hassas
hareket edilirse edilsin, yöntem seçimi ve
uygulama ne kadar başarıyla uygulanırsa
uygulansın telafi edilemez. Bu bakımdan, statik
testlere ilişkin hata kaynakları irdelenirken,
öncesinde gerçekleştirilen adımların doğru olduğu
Çizelge 2. Fışırdama testi için fışırdama gözlemiyle asit miktar ve şiddetinin belirlenmesi [6]
FıĢırdama Hızı Gözlem Asit
Miktarı
Asit ġiddeti
0-Yok Tepkime yok 20 ml 0,1 M
1-Hafif Çok az tepkime, saniyede birkaçtan çok
sayıda küçük baloncuğu kadar
40 ml 0,1 M
2-Orta Şiddette Küçük sıçramayla beraber aktif
baloncuklaşma
40 ml 0,5M
3-Kuvvetli Esaslı sıçramalar içeren son derece aktif
baloncuklaşma
80 ml 0,5 M
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
136 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
varsayılmaktadır. Bununla birlikte statik testler ele
alındığında; analiz, hesaplama ve bir takım
kabullere dayandığı, bu meyanda, çeşitli yönleriyle
eksiklikler içerebileceği doğal karşılanmalıdır.
Eleme niteliği taşıması hasebiyle, nadiren kesin
sonuç verdiği ve zaten çoğunlukla daha ileri
çalışmalarla desteklendiği unutulmamalıdır. Çünkü
bu testler esas itibariyle, karar vericiyi yönlendirici
bir işlev yerine getirmektedir.
Numunenin asit üretme potansiyeli tayin edilirken,
araştırmacıların genel anlamda üzerinde hemfikir
oldukları kabuller çerçevesindeki hatalar bir
kenara bırakılacak olursa, konu S ile sınırlanmış
olur.
S değeri: Asit üretme potansiyelinin bulunmasında
ister toplam S, isterse sülfitli minerallere bağlı S
dikkate alınsın, her iki halde de sülfürlerin
tamamen çözüneceği kabul edilmektedir. Doğal
ortamda % 100 çözünmenin son derece güç, hatta
imkânsız olduğu ortadadır. Dolayısıyla, statik
testlerde verilen değer potansiyelden ibarettir.
Burada, asit üretme potansiyeli açısından asıl
önemli nokta, hesaplamalarda temel alınan S’lü
minerallerdir. Mineraller S’ü ya sülfitler (CuS,
ZnS, PbS, FeS2, MoS2, Sb2S3, As2S3, CU3AsS4 vs.)
veya sülfatlar (KAl3(SO4)2(OH)6, BaSO4, PbSO4,
CaSO4. 2H2O2, SrSO4, CaS04 vs.) halinde
bünyelerinde bulundururlar. Kömür yataklarında
yaygın ve karbonatlı kayaçlarda daha az olarak
organik S bulunması olağandır. Bilindiği gibi
toplam kükürt aşağıdaki eşitlikle
hesaplanmaktadır.
Toplam % S = % Sülfidik S + % Sülfat S + %
Organik S
Sülfürler sadece çözünürlükleri yönüyle değil,
çözündüklerinde asit üretip üretmeme bakımından
da değişkenlik gösterirler. Barit, epsomit, anhidrit
ve jips asit üretmeyen sülfat mineralleri iken;
brokantit, alünit, jarosit ve melanterit
çözündüklerinde ortamın asiditesini arttırabilen
sülfatlardır. Çözünürlüğü yok denecek seviyedeki
minerallerde, barit gibi, yer alan S’de tamamen
çözünürler arasına dahil edildiğinde, hesaplanan
asit üretme potansiyeli gerçek değerinin üzerinde
çıkmaktadır. Bu durum, normalinde, asit üretmez
olarak yorumlanması gereken bir numune için asit
üretir sonucunu doğurabilir.
Organik S, genelde, kimyasal açıdan tepkimeye
girmeye meyilli değildir. O nedenle, asit
oluşumunda etkisi yoktur veya yok denebilecek
ölçüde küçüktür.
2.3.1.3.2. NötürleĢtirme Potansiyelinin
Belirlenmesinde Hata Kaynakları
Numunelerin asit nötürleştirme potansiyelleri tayin
edildiğinde, farklı değerlere ulaşılabildiği
Çizelge 3. Net asit üretme testi için yorumlama kılavuzu [6]
Numune Sınıfı Nihai pH NAÜ Değeri/KgH2SO4/t NNP (Kg H2SO4/t)
Asit Üretme Potansiyeli
Yüksek Kapasite
Düşük Kapasite
˂4
˃4
˃10
≤10
Pozitif
-
Belirsiz ≥4 0 Pozitif
Asit Üretmeyen ≥4 0 Negatif
Bu yorumlamaya göre;
Karbonatlı malzeme veya NP eksikliği asit drenaj oluşma olasılığını arttırır,
Karbonat fazlalığı asit drenaj oluşma potansiyelini azaltır,
Drenaj kalitesinin değişken olduğu durumlarda, ABH için değer aralığı söz konusudur, denilebilir.
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 137
bilinmektedir. Oysa asit üreten ve oluşan asidi
tüketen veya tampon etkisi gösteren minerallerin
varlığında, gerçek birer asit üretme ve
nötürleştirme potansiyelleri olması gerekir. Efektif
nötürleştirme potansiyeli (ENP) nasıl
hesaplanacak?
ENP = SNP + YTNP - FNP
Burada; SNP : saptanan nötürleştirme
potansiyeli
YTNP : yavaş tepkiyenlerin nötürleştirme
potansiyeli
FNP : faydasız (kullanılamaz) nötürleştirme
potansiyeli
Karbonat Nötrleştirme Potansiyeli (KNP),
kimyasal analizle toplam C miktarının
belirlenmesinden sonra, hesaplama yoluyla
bulunur. Yapılan kabul ise, tüm C’unun
karbonatlardan kaynaklandığıdır.
KNP = % C*83,3 (t CaCO3 / 1000 t) veya
KNP = %C02*22,7 (t CaCO3 /1000 t)
Fışırdama testi: Bu testin, yargıyı yanlışa
götürebilecek özelliklerinden biri, asit ile
muamelenin ardından meydana gelen tepkimelerin
değerlendirilmesinin tamamen gözleme dayalı
olmasıdır.
Test neticesinde numunenin muamele edileceği
asit miktarı 20 ml ile 80 ml ve asidin şiddeti 0,1 N
ila 0,5 N arasında olabilir. Bu, 20 kat değişim
demektir. Tabii ki, testin gözlemlenmesi sırasında,
böylesi bir hata yapılması beklenemez. Ancak,
yine de, bunun önemli bir incelik olduğu hatırda
tutulmalıdır. Çünkü numune çözündürülürken
ortam pH’ının 0,5 – 7,0 arasında bir yerde olması
mümkündür. Uygulamada, deneyi yapan kişinin
sahip olduğu tecrübe ve testin sonraki aşamaları
olası hatayı büyük ölçüde engellemektedir.
Örneğin, pH 7’ye titrasyon yapılması esnasında, 3
ml’den daha az NaOH ile sözü edilen pH’a
ulaşılmışsa, numune yetersiz HCl ile
çözündürülmüş demektir. Hatanın en aza
indirilmesi maksadıyla, hidrojen peroksit
kullanımının salık verildiği alternatif bir işlem
süreci önerilmiştir. Buna göre, numuneye asit ilave
edildikten sonra, 5 dk süreyle kaynatılması, oluşan
süspansiyonun filtre edilmesi, 5 ml % 30’luk H2O2
ile tepkimeye sokulması ve nihayet 5 dk daha
kaynatılması halinde NP değerinde kayda değer
azalma olacağı ileri sürülmektedir [7].
Asit miktarı: Çözücü ortamdaki asit miktarının
arttırılması, asiditenin yükselmesine ve pH
seviyesinin düşmesine sebep olur. Bu durumda,
çözücü içindeki minerallerin çözünme hızlan artar.
Sıcaklık: Kimyasal tepkimelerin hızları tepkimeye
giren maddelerin cinsi, temas yüzey alanı,
konsantrasyonu, katalizör varlığı ve sıcaklık
etmenlerine bağlı olarak değişebilir. Bu
etmenlerden, sıcaklık bağlamında, genelde,
tepkime hızlarının artan sıcaklıkla artması
beklenir. Bunun sebebi, sıcaklığın yükselmesiyle,
taneciklerin kinetik enerjilerinin artması
dolayısıyla, çarpışma sayısının sıklaşmasıdır.
Tepkime hız sabiti ile sıcaklık arasındaki ilişki
Arrhenius denklemi ile ifade edilmektedir.
k = Ae-Ea/RT
Burada;
k : hız sabiti,
A : eksponensial öncesi (frekans) faktörü,
E : etkinleştirme enerjisi (J/mol),
R : gaz sabiti (J mol-1
K-1
),
T : sıcaklık (oK),
Süre: Kimyasal tepkimelerin başlangıcında hız
yüksek iken, sonrasında giderek yavaşlar. Fakat,
sürecin gelişimi tepkimeye giren malzemenin
davranışlarından bağımsız değildir.
2.3.2. Jeokimyasal Kinetik (Dinamik) Testler
Jeokimyasal statik testlerin peşinden, gerekli
görüldüğünde başvurulan jeokimyasal kinetik
testler, temelde doğada gerçekleşen süreçlerin,
olabildiği ölçüde, benzeştirme yoluyla laboratuvar
koşullarına taşınmasıdır. Ancak, in-situ niteliğinde,
bizzat sahada gerçekleştirilen kinetik testler de
mevcuttur.
2.3.3. Kinetik Test Metotları
Kinetik testler arasında, Nem Hücresi Testi, Kolon
Testi, Soksolet Ekstraksiyon Testi, British
Columbia Araştırma Doğrulama Testi, Çalkalama
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
138 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
(Shake Flask - Aka Batch Reactor) Testi, Saha
Testleri gibi birçok testin uygulandığı
bilinmektedir. Ancak bu çalışmada Karıncadağ
kompleks cevherleşme zonlarında bunlardan
hiçbiri uygulanmamıştır.
3. KARINCADAĞ KOMPLEKS
CEVHER SAHASINDA
ĠġLETME VE SONRASINDA
ASĠT KAYA/MADEN DRENAJI
OLUġMA DURUMU VE
ALINACAK ÖNLEMLER
Gerek işletme projesindeki resmi bilgiler, gerek bu
saha hakkında önceki yayınlanmış doktora tezleri
ve makaleler ve tarafımızdan gerçekleşen saha
çalışması, örnekler üzerinde mineralojik, kimyasal
ve cevher mikroskobisine dayanan sonuçlar
ışığında bu maden sahasının asit kaya/maden
drenajı oluşturup oluşturmayacağı ve işletme
sırasında ve sonrasında hangi yöntemlerle hangi
tedbirlerin alınması gerektiği bu başlık altında
incelenecektir. Migem’e sunulan projedeki
bilgilerden 72090 sicil nolu ve Erş.2568076
numaralı kompleks cevher (bakır, kurşun, çinko,
altın ve gümüş) madeninde ilk etapta açık işletme
yöntemiyle 700 m uzunluğunda, 2 m ortalama
kalınlığı ve 30 m ortalama derinliğe kadar olduğu
jeolojik etüd, numune alımı ve analiz çalışmaları
yapılarak belirlenmiş ve bu hacimdeki cevher
yoğunluğu 3,5 ton/ m3 olarak alındığında Rezerv;
700 x 2 x 30 x 3,5 = 147.000 ton olarak
bulunmuştur. Bu rakam bir maden yatağı için çok
düşük bir rezerv olup, arama ve rezerv genişletmek
için yapılacağı belirtilen sondaj, arama galerisi ve
jeofizik yöntemlerle desteklenerek artırılacaktır.
Ruhsat sahibi tarafından numune alma işlemleri
yapılırken tespit edilen cevherleşmenin yaklaşık
3000 x 1000=3 000 000 m2’lik alanda izlendiği
belirtilmiştir. Bu alandan alınan cevher örnekleri
içinde bakır, kurşun, çinko, altın ve gümüş varlığı
belirlenmiş ve bu sebeple de cevhere kompleks
cevher adı verilmiştir. Yaptırılan kimyasal
analizlerden % 0,4-2,2 Cu, % 0,4-1 Pb, % 0,4-30
Zn, 0,5-1.09 gr/ton Au ve 5-194 gr/ ton Ag ve %
20-51 Fe arasında değerler elde edilmiştir.
Migem’e verilen işletme projesinde görünür
rezerv;700 x 2 x 30 x 3,5 = 147.000 ton olarak
belirlenmiş, ancak üretim aşamasında % 10 zayiat
olduğu kabul edildiğinde kullanılabilir rezerv;
147.000 x 0,9 = 132.300 ton olarak bulunmuştur.
Sahada görünür rezerv alanı dışında da kompleks
cevherleşmesi izlendiği ve muhtemel rezerv olarak
70.000 ton civarında cevher rezervi olabileceği
tahmin edilmiştir.
Ayrıca görünür ve muhtemel rezerv alanı altındaki
bölüm mümkün rezerv alanı olarak kabul
edilmektedir. Bu alanlardaki çalışmalar
sürdürülerek bu muhtemel ve mümkün kompleks
cevherleşmenin görünür hale getirilmesine
çalışılacağı belirtilmiştir. Öte yandan sahada demir
cevherleşmesi de belirlenmiş olup, potansiyeli ve
kullanım durumunun belirlenmesi amacıyla
çalışmaların sürdürüleceği vurgulanmıştır. Bu
çalışmalardan olumlu sonuç alınması durumunda
saha demir içinde projelendirilecektir denildiği için
burada asit kaya/maden drenajı için yalnızca
kompleks cevher (bakır, kurşun, çinko, altın ve
gümüş) için hesaplamalar ve kestirimler
yapılacaktır.
3.1. Sahanın Asit Üretme Potansiyeli
İşletme sahasında hem birincil sülfür mineralleri
ve hem de ikincil karbonat ve oksitli cevher
mineralleri bulunmaktadır. Sülfür mineralleri
arasında pirit en yaygın mineral olarak belirlenmiş
olup asit üretmede en başta gelen mineraldir. Bu
mineralin yanı sıra çok az kalkopirit, sfalerit ve
galenit gibi mineraller de birincil parajenezde yar
alır. Sahanın henüz işletmeye açılmamış olması ve
ancak sayılı örneklerde mineralojik, kimyasal ve
jeokimyasal incelemeler sonucunda bu maden
yatağının hem gömülü bulunan bir sokulum kayacı
veya Horoz granodiyoritinden kaynaklanan
hidrotermal çözeltiler içindeki metal sülfürlerinin
Bolkardağ mermer, mermer-kalkşist ve mikaşist
gibi metamorfizma geçirmiş kayaçların süreksizlik
zonları içinde yataklandıktan sonra yer yer karstik
evrimin de etkili olduğu oksitlenmeyle ikincil
cevher minerallerinden simitsonit, limonit, götit,
serüzit, anglezit ve hidrozinkit gibi oksit, karbonat
ve sülfat minerallerine dönüştüğü 1. Bölüm olarak
bir başka makalede ele alınmıştır. Yankayaç içinde
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 139
karbonatlı minerallerin çokluğu sebebiyle oldukça
az oranlarda seyreden piritin oksitlenerek
oluşturacağı asiditeyi nötürleştirmede fazlasıyla
yeterli olacağı açıktır. Kayanın azami üretebileceği
asit numunenin analizi ile bulunan toplam kükürt
değeri kullanılarak hesaplanmaktadır.
Numunelerin asit potansiyelin tayininde başlıca 3
yöntem oldukça yaygındır. Bunlar;
Toplam kükürttün saptanması ve piritin
oksitlenmesi için belirlenen stokiyometrik eşitliğin
kullanılması,
Numunenin hidrojen peroksit gibi güçlü bir
oksitleyici ile reaksiyona tutuşturulması veya
şiddetli bozuşturma sonunda asit titrasyonu
uygulanması,
Ortamdan demiroksitlerin uzaklaştırılmasının
ardından, piritten gelen demirin saptanması ve yine
piritin oksitlenmesi için geçerli stokiyometrik
eşitlik kullanılarak oluşabilecek asidin
hesaplanması yöntemleridir.
Karıncadağ kompleks cevherleşmesinde standart
asit baz hesaplama yöntemiyle hesaplama
yapılacaktır. Bu teste her hangi bir deneysel işlem
yapılmadan numunelerdeki kükürt miktarı analizle
belirlenmekte ve AÜP (asit üretme potansiyeli)
katı fazdaki kükürttün (S2-
) yalnızca -2 değerde
bulunan kükürt olup piritten kaynaklandığı
kabullenir. Mevcut kükürttün tamamının
reaksiyona girerek sülfata (SO4) dönüşeceği
varsayılmaktadır. Reaksiyon sonunda 1 molekül
kükürttün 4 molekül proton (H+) iyonu yani 2
molekül asit oluşturacağı öngörülmektedir. Ayrıca
oksitleyicilerin yalnızca oksijen ile sudan ibaret
olduğu ve piritten gelen demirin Fe3+
yükseltileceği ve tamamının da Fe(OH)3 olarak
çökeleceği kabul edilmektedir [1].
FeS2 (k) +3,75 O2 +3,5 H2O 4H+ +2SO4
--+
Fe(OH)3
Kükürttün 1 molü 32 gr, CaCO3’ın 1 molu 100
gr’dır. Bu değerlere göre kükürdün CaCO3’a
ağırlıkça oranı 32/10=1/3,125’dir. Örnek
numunede bulunan ağırlıkça toplam kükürt
değerinin bu 3,125 değeri ile çarpıldığında
ortamda üretilen asidi nötürleştirmek için gereken
CaCO3 yüzde miktarı teorik olarak bulunur.
Bulunan değerin 10 katsayısyla çarpılması bindeye
çevirmek için olup numunedeki bulunan toplam
kükürttün 31,25 katsayısıyla çarpılması maden
sahasındaki üretilecek her ton malzemenin
nötürleştirilmesi için gereken CaCO3 eşdeğerini
ton olarak AÜP (asit üretme potansiyeli)’ni
vermektedir. Tarafımızdan alınan 10 adet cevher
ve kayaç numunesi içindeki hesaplanan toplam
kükürt ve S2 değerleri Çizelge 4’de, hesaplanan
AÜP Çizelge 4 ve 5’de verilmiştir.
Çizelge 4. Alınan örneklerdeki toplam kükürt
miktarı
ÖRNEK NO % Toplam S
K1 Max 0,0014
K2 0,39
K3 0,085
K4 Max 0,0014
K5 0,093
K6 0,082
K7 0,075
K8 0,018
K9 0,055
K10 0,077
Çizelge 5. Karıncadağ cevher ve yankayaç
numunelerinin toplam kükürtte göre AÜP
ÖRNEK NO % Toplam S
Üretilecek
malzemenin her
tonunu
nötürleştirebilmek
için gerekli CaCO3
eşdeğeri ton
biriminde AÜP
K1 Max 0,0014 0,04375
K2 0,39 12,1875
K3 0,085 2,65625
K4 Max 0,0014 0,04375
K5 0,093 2,90625
K6 0,082 2,5625
K7 0,075 2,34375
K8 0,018 0,5625
K9 0,055 1,71875
K10 0,077 2,40625
AÜP=31,25 * % S eşitliği uygulamalarda oldukça
kabul gören ve artık standartlaşmış bir hesaplama
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
140 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
yöntemidir. Hesaplamalar daha önce 2. bölümde
belirtildiği gibi hesaplandığında Çizelge 6’da
görülen sonuçlar elde edilmiştir.
Karıncadağ kompleks cevherleşmesinde henüz
açık işletme başlatılmadığından yığın uygulaması
şu anda imkansızdır. Bu formülü alınan numuneler
üzerinde Paktunç [5] yöntemini uygularsak;
tarafımızdan alınan numunelerin sahayı temsil
ettiğini varsayıp bulunan kükürt içeriklerinin de
tamamının sülfürlü minerallerden kaynaklandığı
savıyla her bir örneğin bir alanı karakterize ettiği
öngörüldüğünde sülfürik asit eşdeğeri olarak
bulunan AÜP Çizelge 7’de verilmiştir.
Aynı örneklerin kimyasal analizleri ve mineralojik
tayinleriyle nötürleşmede çok etkili olan CaCO3 ve
CaMg(CO3)2 içerikleri esas alınarak ve Çizelge
8’de görülen kızdırma kayıplarının esas olarak
karbonat minerallerinden kaynaklandığı
varsayılmıştır. Paktunç [5] yönteminde belirtilen
benzer kabullerle hesaplanan nötürleştirme
potansiyelleri de Çizelge 9’de verilmiştir.
Çizelge 7 ve 9’dan ilk çıkarılacak sonuç alınan
temsili numunelerin asit üretme potansiyellerinin
oldukça düşük, buna karşılık oldukça yüksek
oranlarda karbonat içermeleri sebebiyle
nötürleştirme potansiyellerin yüksek olduğu
görülmektedir.
Bu durumda NNP=NP-AÜP veya NNP=NP/AÜP
eşitliklerinden biri kullanılarak hesaplanır. Net
nötürleşme potansiyeli Çizelge 10’da verilmiştir.
Bulunan bu değerlerden sonra Karıncadağ
kompleks (bakır, kurşun, çinko, altın ve gümüş)
cevherleşmelerinde asit kaya/maden drenajı
gelişemeyecektir görüşü kesinlikle oluşturulabilir
(Çizelge 11).
4. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER
Adana İli, Pozantı İlçesi sınırlarında bu
araştırmada incelenen Karıncadağ Kompleks
cevher (bakır, kurşun, çinko, altın ve gümüş)
sahadaki mineral parajenezi ayrıntılı olarak
incelenmiş olup, pirit, sfalerit, galenit, kalkopirit
birincil sülfür mineralleri olarak belirlenmiştir.
Birincil parajenez içindeki galenit içinde çok
seyrek olarak fahlerz ayırt edilirken sfalerit içinde
de kalkopirit kapanımları oldukça yaygın
durumdadır.
Bu birincil sülfür parajenezi içinde nabit altın ve
gümüş gerek önceki çalışmalarda ve gerekse ruhsat
sahibinin yaptırdığı incelemelerde belirtilmiş ise
de tarafımızca alınan 10 örnek içinde yalnızca 1
örnekte 5-6 mikron boyutunda nabit altın olduğuna
ihtimal verdiğimiz bir gözlemimiz olmuştur. Eğer
çok sayıda cevher örneğinden parlak kesit
yaptırarak inceleme fırsatımız olmuş olsaydı altın
varlığının tarafımızdan da tespit edilmesi mümkün
olacaktı. Ancak şirket elemanlarınca bölgeden
alınan örnekler içinde 1,09 gr/ton altın ile 194
gr/ton gümüş bulunması bu kıymetli metaller
açısından ruhsat sahasının daha ayrıntılı
incelenmesini gerektirmektedir.
Roma döneminden beri bilinen ve bir çok defa
işletme faaliyetlerinde bulunulan ruhsat sahasında
pirimer sülfürlü cevherlerden türeyen ikincil
parajenez daha ön plana çıkmış ve sfaleritin
smitsonite, pirit ve kalkopiritin limonit ve götite,
galenitin anglezit ve serüzite dönüştüğü ve daha
çok Horoz Granodiyoritinin sokulumu sırasında
gelişen hidrotermalitlerle oluşan sülfürlü faza ait
minerallerin büyük oranda oksitlenerek ikincil
parajenezi oluşturduğu ve bu son evrede
karstlaşmanın da etkili olduğu anlaşılmıştır.
Birincil sülfür minerallerine gang mineralleri
olarak kuvars ve karbonatlardan kalsitin eşlik ettiği
anlaşılmakta ancak oksitlenmeden sonra bunlara
serüzit, klorit, siderit-ankerit ile psödomorf götit
ile amorf limonitin eklendiği mineralojik ve
kimyasal incelemelerden anlaşılmıştır. İncelenen
parlak kesitlerde dış kısımlarında tamamen ikincil
oksit ve karbonat minerallerine dönüşmüş ama
merkezi kısımlarında hala ilksel konumunu
muhafaza eden yapıların görülmesi sahada görülen
kompleks cevherleşmenin hidrotermal kökenli
ancak oksitlenme yoluyla ikincil parajeneze
dönüştüğü ve son aşamada karstik evrim geçirdiği
tezini doğrulamaktadır. Sülfür mineralleri arasında
asit drenajını oluşturabilecek pirite yaygın olarak
rastlanması gerek işletme faaliyetleri sırasında ve
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 141
Çizelge 6. Hesaplanan numunelerin sonuçları
Numune
No
Yapılan Gözlem
Asit
Miktarı
Asit
ġiddeti
FıĢırdama Hızı
(0=Yok, 1=Hafif,
2=Orta,
3=Kuvvetli)
K1 Kaynama var, baloncuklaşma belirgin 40 ml 0,5 M 2 (Orta)
K2 Kaynama var, baloncuklaşma belirgin 40 ml 0,5 M 2 (Orta)
K3 Reaksiyon izlenemiyor, sıçrama hiç yok,
saniyede az sayıda baloncuk oluşuyor
40 ml 0,2 M 1 (Hafif)
K4 Kaynama var, baloncuklaşma belirgin 40 ml 0,5 M 2 (Orta)
K5 Kaynama var, baloncuklaşma belirgin 40 ml 0,5 M 2 (Orta)
K6 Kaynama var, baloncuklaşma belirgin 40 ml 0,2 M 2 (Orta)
K7 Önemli oranda sıçramalar içeren ileri
derecede baloncuklaşma var
80 ml 0,5 M 3 (Kuvvetli)
K8 Önemli oranda sıçramalar içeren ileri
derecede baloncuklaşma var
80 ml 0,5 M 3 (Kuvvetli)
K9 Reaksiyon izlenemiyor, sıçrama hiç yok,
saniyede az sayıda baloncuk oluşuyor
40 ml 0,2 M 1 (Hafif)
K10 Önemli oranda sıçramalar içeren ileri
derecede baloncuklaşma var
80 ml 0,5 M 3 (Kuvvetli)
Çizelge 7. Karıncadağ Kompleks cevher sahasından alınan temsili örneklerin Paktunç [5]
yöntemiyle hesaplanan asit üretim potansiyelleri
ÖRNEK NO Xs (%) Ws
(g/mol) Wa (g/mol) nM,a
AÜP (kg/ton)
sülfürik asit eşdeğeri
K-1 0,0014 32 100 2 0,0875
K-2 0,39 32 100 2 24,375
K-3 0,085 32 100 2 5,3125
K-4 0,0014 32 100 2 0,0875
K-5 0,093 32 100 2 5,8125
K-6 0,082 32 100 2 5,125
K-7 0,075 32 100 2 4,6875
K-8 0,018 32 100 2 1,125
K-9 0,055 32 100 2 3,4375
K-10 0,077 32 100 2 4,8125
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
142 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
Çizelge 8. Karıncadağ numunelerinin kızdırma kayıpları ve mineralojik incelemelere dayanan karbonat
içerikleri
ÖRNEK
NO
KIZDIRMA KAYBI(%)
(1000°C’de 2 Saat)
%
KARBONAT
%
CaCO3
%
CaMg(CO3)2
K-1 16,13 36 30 6
K-2 11,42 25 22 3
K-3 2,78 7 5 2
K-4 34,67 78,70 70 8,7
K-5 17,19 39,06 35 4,06
K-6 19,59 45 40 5
K-7 38,97 88,06 80 8,06
K-8 41,47 94,05 85 9,05
K-9 2,87 6,52 6 0,52
K-10 38,9 88,40 82 6,4
Çizelge 9. Karıncadağ numunelerinin hesaplanan nötürleşme potansiyeli
Örnek wa
nm,a
xcaco3 wcaco3 xcamg(co3)2 wcamg(co3)2 npcaco3 npcamg(co3)2 ∑np(kg/ton)
no (g/mol) (%) (g/mol) (%) (g/mol) (kg/ton) (kg/ton) sülfürik asit
eşdeğeri
K-1 100 1 30 100 6 184,4 300 32,53796095 332,537961
K-2 100 1 22 100 3 184,4 220 16,26898048 236,2689805
K-3 100 1 5 100 3 184,4 50 16,26898048 66,26898048
K-4 100 1 70 100 8 184,4 700 43,38394794 743,3839479
K-5 100 1 35 100 4 184,4 350 21,69197397 371,691974
K-6 100 1 40 100 5 184,4 400 27,11496746 427,1149675
K-7 100 1 80 100 8 184,4 800 43,38394794 843,3839479
K-8 100 1 85 100 9 184,4 850 48,80694143 898,8069414
K-9 100 1 6 100 0,5 184,4 60 2,711496746 62,71149675
K-10 100 1 82 100 6 184,4 820 32,53796095 852,537961
Çizelge 10. Karıncadağ kompleks cevherleşmesinde alınan 10 adet temsili numunenin net nötürleştirme
potansiyelleri
AÜP
(Asit Üretme Pot.)
NP
(Nötürleşme Pot.)
NNP(NP-AÜP)
(Net Nötürleşme Pot.)
NNP(NP/AÜP)
(Net Nötürleşme Pot.)
0,0875 332,537961 332,450461 3800,433839
24,375 236,2689805 211,8939805 9,693086379
5,3125 66,26898048 60,95648048 12,47416103
0,0875 743,3839479 743,2964479 8495,816548
5,8125 371,691974 365,879474 63,94700627
5,125 427,1149675 421,9899675 83,33950585
4,6875 843,3839479 838,6964479 179,9219089
1,125 898,8069414 897,6819414 798,9395035
3,4375 62,71149675 59,27399675 18,24334451
4,8125 852,537961 847,725461 177,1507451
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 143
gerekse muhtemel cevher hazırlama işlemler
sonunda oluşacak pasa, artık/atık havuzlarında şu
anki durumundan çok daha büyük yüzeylerin
atmosferik su ve havanın oksijeni ile birleşerek
reaksiyon denklemlerini önceki bölümlerde
ayrıntılarıyla incelediğimiz asit üretimine olanak
sağlayacak ve böylece asit drenajı oluşabilecektir.
Ancak yankayacın karbonat ağırlıklı olması ve
sülfürlü cevher minerallerinin kazılacak malzeme
içinde ağırlıkça % 10’un bile çok altında olması
sebebiyle işletme sırasında alınan 10 adet temsili
örnek üzerinde gerçekleştirdiğimiz toplam kükürt
ve karbonat miktarına dayalı asit ve baz
hesaplamalarında dengenin nötürleşmeden yana
çok kararlı olması ve Çizelge 9 ve 10’da görüldüğü
gibi en az karbonat içeren numunenin bile net
nötürleşme potansiyelinde 3 olan eşik değerin 3
katından fazla olması işletme sırasında asit
drenajının oluşmayacağını göstermektedir. Fakat
çıkarılan cevherlerin tüvenan olacağı öngörülmüş
olmasına rağmen ruhsat sahası içinde 2,73
hektarlık alanda oluşturulacak pasa ve stok sahası
olarak planlanan alanda henüz hiçbir faaliyetin
bulunmaması sebebiyle ne statik testler ve ne de
kinetik testlerden hiçbiri yapılamamıştır. Stoklama
alanlarının çevreye kolayca sızıntı oluşturmaması
için yönetmelikler doğrultusunda hazırlanması
zorunludur. Bu alanların gerek tabanları ve gerekse
kenar duvarlarında uygun boyutlarda (10-32 mm
olabilir) kireçtaşını tabanda 0,5 m kalınlığında
sererek kenar duvarlarına da teraslayarak stoklama
yapılması büyük önem kazanmaktadır. Böyle bir
ortama dökülecek cevher mineralleri içinde de
zaten büyük oranlarda karbonat olacağından
üretilecek asitin karbonat mineralleriyle çabucak
nötürleşmesi beklenir. Buna rağmen önceki
bölümlerde bahsedilen tüm testlerin yapılması ve
veri tabanı oluşturularak sürekli izleme
programlarının tavizsiz uygulanması gerekecektir.
Aşırı derecede boyut küçülterek çeşitli prosesler
sonucu cevher kazanımlarının yapıldığı
zenginleştirme işlemlerinden sonra artık/atık
barajlarının oluşturulması kaçınılmazdır. Ruhsat
sahibi şirketin Migem’e sunduğu işletme
projesinde bu faaliyetlerden bahsedilmemiştir.
Ancak böyle bir zenginleştirme işlemleri sahada
yapılacaksa işletme başlar başlamaz özütleme
deneyleri ve pratik testlerin faaliyetin tüm
safhalarında yaptırılması zorunludur. Önceki
bölümlerde bu testlerin ayrıntıları verilmiş olup, bu
konularda deneyimli danışmanların kontrolünde bu
işlemler gerçekleştirilmelidir.
Henüz hiçbir kazmanın vurulmadığı ve cevher
zenginleştirmeye yönelik herhangi bir projenin
olmadığı maden sahasında sızıntı yapabilecek
drenaj suları ile ilgili su kalitesi modellemesi
yapılması asla gerçekçi olamaz. Yalnızca alınan
örnekler üzerinde belirlenen statik test
sonuçlarında nötürleştirme potansiyelinin çok
yüksek olması ve depolama, pasa ve atık barajları
planlanmadığı için kinetik testlerin de
yapılamadığı Karıncadağ kompleks cevher
(bakır,çinko, kurşun, altın ve gümüş) sahasında net
asit üretim potansiyeli veya kinetik test sonuçları
kullanılarak su kalitesi modellemesinin
(PHRREEQC veya başka modelleme programları)
açık ocaklardaki göl oluşuyorsa göl suyu
kalitesinin, pasa alanında pasa sızıntı suyu
kalitesinin, atık havuzları oluşacaksa atık havuz
suyu kalitesinin modellemesi elbette bu konuda
deneyimli danışman veya danışmanların denetimde
alınacak numuneler veya in-situ (yerinde) olarak
uygulanacak testlerdeki sonuçlara göre
yapılmalıdır.
İşletme sahasından alınan su örneklerinin analiz
sonuçları ve ruhsat sahasından beslenen dere ve
nehirlerde şu anda herhangi bir asit drenajını işaret
eden en küçük bir belirti yoktur. Başka bir deyişle
gerek birincil sülfür mineralleri içeren anakayaç
gruplarında ve gerekse oksitli ve karbonatlı ikincil
parajenezin görüldüğü cevher zonlarında
Çizelge 11. Karıncadağ numunelerinin asit üretme potansiyelinin yorum tablosu
Asit-Baz Hesabı (NP/AÜP) Karıncadağ sonuçları Yorum
Asit Üretir <1 -- --
Belirsiz Zon 1<(NP/AÜP)<3 -- --
Asit Üretmez >3 Hepsi 3’den büyük Temsili numuneler asit
üretmez
Sülfürlü Mineraller İçeren Maden Yataklarında İşletme Sırasında ve Sonrasında Asit Kaya (Maden) Drenajlarının
Oluşup Oluşmayacağına Yönelik Kestirimler: Akdağ, Karıncadağ ve Bolkardağ Örneği, 2. Bölüm
144 Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014
limonitleşme sebebiyle renk değişiklikleri
görülmektedir. Ancak buralarda biriken suların
ölçülen pH’larında 7-7,5 değerlerinin altında bir
ölçüm sonucu bulunmamıştır. Bunun en belirgin
açıklaması piritin nem ve oksijenle parçalanması
sonucu oluşan asiditenin ortamdaki kalsit ve
dolomit gibi karbonatlarla nötürleştirildiği ve
yüzey sularının pH’larında düşük değerler oluşarak
temas ettiği kayaçlarda çözümleme yaparak
içindeki çeşitli metalleri çökelterek sarı,
kırmızımtırak veya yeşilimsi renklerde bir
çökelmeye sebebiyet vermediği anlaşılmıştır. Bu
durum oldukça doğal bir sonuç olup henüz pirit
içeren ana kayanın (Bolkardağ mermer ve şistleri)
delme ve patlatma yöntemleriyle parçalanmadığı
ve üzerinde de zengin orman örtüsünün bulunduğu
bir durumdayken asit üretemeyeceğinden
kaynaklanmıştır. Fakat işletmeye başlanıp
basamaklar açıldığında ve uzun süre oksijen ve
atmosferik kaynaklı yağışlarla pirit çözüldüğünde
üretilmesi beklenen asitli suların yankayaç içindeki
karbonatlarla nötürleştirilip dengelenip
dengelenemeyeceği hususunda olumsuzluk
oluşturacak bir parametre şu anda
görülmemektedir. Çünkü bu inceleme döneminde
nötürleştirme potansiyelinin asit üretme
potansiyelinden çok yüksek olduğu belirlenmiştir.
Yeraltı suyunun kirletilmesi elde edilen verilerle
olası görülmemektedir.
Sonuç olarak; kurşun, çinko, bakır cevherlerinin
üretilmesi için yürütülecek açık işletme sırasında
ve çıkarılacak cevherin belirlenen 2,73 hektar’lık
pasa döküm ve stok alanında mevcut
yönetmeliklerdeki kriterlere uyularak depolama
yapılması koşuluyla ne çevreye, ne de yüzey ve
yeraltı sularına asit kaya/maden drenajından
kaynaklanacak olumsuzluklar yaşanmayacaktır.
5. KAYNAKLAR
1. Morin, K.A., and N.M. Hutt. 1997. A
comparison AMD Predictions with Historical
Records. IN: R.W. McLean and L.C. Bell.,
eds., Proceedings of the Workshop on Acid
Mine Drainage, 15-18July, Darwin, Northern
Territory, Australia, Australian Centre for
Minesite Rehabilitation Research, p. 33-44.in
Karadeniz, 2008
2. Environmental Protection Agency - EPA (US),
1994. Technical Document - Acid Mine
Drainage Prediction.
3. Lapakko, K.A., 2002. Metal Mine Rock and
Waste Characterization Tools: An overview,
International Institute for Environment and
Development, No:67.
4. Karadeniz, M., 2008. Sülfürlü Madenlerin
Sorunu Asit Maden Drenajı ve Çözümü, MMO
Yayını, 231 s, Ankara.
5. Paktunç, A.D.,1998. “Characterization of Mine
Wastes for Prediction of Asid Mine Drainage”,
Environmenta Impacts of Mining Activities,
Azcue, J.M., (Ed). Pp.19-40.
6. Environment Australia, 1997. Managing
Sulphidic Mine Wastes and Asid Drainage,
Best Practice Environmental Management in
Mining Booklet Series.
7. Skousen, J., Perry, E., Leavitt, B., Sames, G.,
Chisolm, W., Cecil, C. B., Hammack, R., 2000.
“Chapter 4: Static Tests for Coal Mining Acid
Mine Dainage Prediction in the Eastern U. S.”
Kleinmann, R. L. P. (Ed.), the National Mine
Land Reclamation Center Located at West
Virginia University, pp. 73-98.
Mesut ANIL, Ali Can ÖZDEMİR, Zehra ALTINÇELEP, Emine DEMİREL
Ç.Ü.Müh.Mim.Fak.Dergisi, 29(1), Haziran 2014 145