sinir aŞan asİ havzasi su potansİyelİ ve yararlanilmasi · asi havzasında yapılan ilk...

11
TMMOB Su Politikaları Kongresi - 571 - SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI Türkay Baran Doç. Dr. Ünal Öziş Em. Prof. Dr. Yalçın Özdemir Öğr. Gör. Dr. Müh. Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Buca, İzmir, Türkiye ÖZET Türkiye’nin aşağı-kıyıdaş konumda olduğu Asi havzasının durumu sınır aşırı suların kullanımı açısından ayrı bir öneme sahiptir. Asi nehri örneği, Güneydoğu Anadolu Projesi’yle (GAP) Fırat ve Dicle sularının eksileceğini öne süren ve kendilerine hakça ve makul olandan da fazla debi tahsis edilmesini isteyen aşağı-kıyıdaş ülkelerle tartışma sürecine ayrı bir boyut katacak niteliktedir. Bu tatışmaya katkı sağlamak amacıyla, Asi havzası sınırları içinde kalan akım gözlem istasyonlarının (AGİ) uzun süreli akımları için 2000 su yılı sonuna kadar olan akışlılık değerleri kullanılarak tahmin edilmiş; mevcut su potansiyeli değerleri belirlenmiştir. GİRİŞ VE AMAÇ Dünya akarsularının her yıl yenilenen toplam su potansiyeli 20. yüzyıl sonlarında kişi başına 7.000 m 3 /N/yıl gibi bir değere karşı gelmektedir. Ancak, gerek ülkelere göre çok değişken dağılımı, gerekse elverişli iklim ve toprak koşullarına sahip yörelerdeki büyük sulama suyu ihtiyaçları dikkate alındığında, dünyanın özellikle belli bölgelerinde suyun 21. yüzyılda en stratejik maddelerden biri haline geldiği görülmektedir [1, 2]. Türkiye, Suriye ve Irak örneğinde, Türkiye'nin kendi topraklarından kaynaklanan su potansiyeli 180 milyar m 3 /yıl veya 2.900 m 3 /N/yıl mertebesindedir [2, 3, 4, 5]. Nüfusun arttığı dikkate alındığında 1997 yılı için hesaplanmış bu değer 2.500 m 3 /N/yıl mertebelerine inmektedir. Suriye'nin kendi topraklarından kaynaklanan su potansiyeli 7 milyar m 3 /yıl veya 500 m 3 /N/yıl civarında olmasına karşılık, Türkiye'den Fırat ve Afrin, Lübnan'dan Asi havzalarından gelen 30 milyar m 3 /yıl da eklendiği takdirde, 3.000 m 3 /N/yıl mertebesini bulmaktadır. Irak'ın kendi topraklarından kaynaklanan su potansiyeli 25 milyar m 3 /yıl veya 1.400 m 3 /N/yıl civarında olmasına karşılık, Türkiye'den ve Suriye'den Fırat, Türkiye'den ve İran'dan Dicle havzalarından gelen 70 milyar m 3 /yıl da eklendiği takdirde, 5.200 m 3 /N/yıl mertebesini bulmaktadır [1, 2, 3, 4, 6]. Ancak, bu değerlerden hareketle, üç ülkenin kişi başına su potansiyelinin aynı mertebede bulunduğunu, hatta Irak'ta daha büyük olduğunu iddia etmek, memba/yukarı-kıyıdaş ülkenin

Upload: others

Post on 07-Aug-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 571 -

SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI

Türkay Baran Doç. Dr.

Ünal Öziş Em. Prof. Dr.

Yalçın Özdemir Öğr. Gör. Dr. Müh.

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Buca, İzmir, Türkiye

ÖZET

Türkiye’nin aşağı-kıyıdaş konumda olduğu Asi havzasının durumu sınır aşırı suların kullanımı açısından ayrı bir öneme sahiptir. Asi nehri örneği, Güneydoğu Anadolu Projesi’yle (GAP) Fırat ve Dicle sularının eksileceğini öne süren ve kendilerine hakça ve makul olandan da fazla debi tahsis edilmesini isteyen aşağı-kıyıdaş ülkelerle tartışma sürecine ayrı bir boyut katacak niteliktedir. Bu tatışmaya katkı sağlamak amacıyla, Asi havzası sınırları içinde kalan akım gözlem istasyonlarının (AGİ) uzun süreli akımları için 2000 su yılı sonuna kadar olan akışlılık değerleri kullanılarak tahmin edilmiş; mevcut su potansiyeli değerleri belirlenmiştir.

GİRİŞ VE AMAÇ

Dünya akarsularının her yıl yenilenen toplam su potansiyeli 20. yüzyıl sonlarında kişi başına 7.000 m3/N/yıl gibi bir değere karşı gelmektedir. Ancak, gerek ülkelere göre çok değişken dağılımı, gerekse elverişli iklim ve toprak koşullarına sahip yörelerdeki büyük sulama suyu ihtiyaçları dikkate alındığında, dünyanın özellikle belli bölgelerinde suyun 21. yüzyılda en stratejik maddelerden biri haline geldiği görülmektedir [1, 2].

Türkiye, Suriye ve Irak örneğinde, Türkiye'nin kendi topraklarından kaynaklanan su potansiyeli 180 milyar m3/yıl veya 2.900 m3/N/yıl mertebesindedir [2, 3, 4, 5]. Nüfusun arttığı dikkate alındığında 1997 yılı için hesaplanmış bu değer 2.500 m3/N/yıl mertebelerine inmektedir. Suriye'nin kendi topraklarından kaynaklanan su potansiyeli 7 milyar m3/yıl veya 500 m3/N/yıl civarında olmasına karşılık, Türkiye'den Fırat ve Afrin, Lübnan'dan Asi havzalarından gelen 30 milyar m3/yıl da eklendiği takdirde, 3.000 m3/N/yıl mertebesini bulmaktadır. Irak'ın kendi topraklarından kaynaklanan su potansiyeli 25 milyar m3/yıl veya 1.400 m3/N/yıl civarında olmasına karşılık, Türkiye'den ve Suriye'den Fırat, Türkiye'den ve İran'dan Dicle havzalarından gelen 70 milyar m3/yıl da eklendiği takdirde, 5.200 m3/N/yıl mertebesini bulmaktadır [1, 2, 3, 4, 6].

Ancak, bu değerlerden hareketle, üç ülkenin kişi başına su potansiyelinin aynı mertebede bulunduğunu, hatta Irak'ta daha büyük olduğunu iddia etmek, memba/yukarı-kıyıdaş ülkenin

Page 2: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 572 -

kendi topraklarından kaynaklanan suyu mansap/aşağı-kıyıdaş ülkenin kullanımına bıraktığı anlamına da gelebileceğinden, hatalı ve sakıncalıdır.

Türkiye için yıllık ortalama yağış yüksekliği 643 mm değerine karşılık- yılda ortalama 501 milyar m3 – kayıplar ve dışarıdan gelen yüzeysel sular da dikkate alındığında, brüt yerüstü suyu potansiyeli 193 milyar m3 olarak hesaplanmaktadır. Günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik olarak tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli toplam 98 milyar m3 olarak belirlenmekte olup, 14 milyar m3 yer altı suyu potansiyeli ile birlikte tüketilebilir su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3 olmaktadır [7]. Bu değer dikkate alındığında ise, kişi başına düşen su miktarı 1600 m3/N/yıl olarak hesaplanmakta, Türkiye su azlığı çeken ülkeler sınıfında değerlendirilmektedir.

"Sınır-aşan su" kavramı bir ülkede doğduktan sonra başka bir ülkeye/ülkelere geçen suları tanımlamak için kullanılmaktadır. Yeryüzünde bu nitelikte pek çok akarsu olup, bazıları iki ülke arasındaki sınır boyunca da akarak "sınır-oluşturan su" işlevini görmektedir. Sınır-aşan ve/veya sınır oluşturan, çokuluslu akarsu havzalarının sayısı ikiyüzün üzerindedir. Bu sulardan yararlanma ilgili ülkeler arasında ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Çokuluslu havzaların birçoğundan yararlanma amacıyla, çeşitli ülkeler arasında yapılmış 300 civarında andlaşma bulunmaktadır [2, 8].

Türkiye'nin kuzeybatı, kuzeydoğu ve güneydoğu kesimlerinde: (a) Meriç ve kolları; (b) Küçük tekil akarsular; (c) Çoruh ırmağı; (d) Aras havzası; Van havzasında Özalp yakınında Kotur kolu; (e) Asi ırmağı ve Afrin kolu; (f) Fırat-Dicle ve doğrudan sınırı aşan kolları; olmak üzere birçok "sınır-aşan" akarsu yeralmaktadır [1, 2, 9 ,10].

Altı grupta ele alınabilecek bu havzalardan Fırat-Dicle, Aras, Çoruh, küçük tekil akarsularda Türkiye esas itibarıyla yukarı-kıyıdaş ülke, Asi ve Meriç'te aşağı-kıyıdaş ülke konumundadır.

Bu havzaların Türkiye'deki yağış alanları toplam 256.000 km2 mertebesine ulaşmakta, dolayısıyla ülke yüzölçümünün yaklaşık üçte birini kaplamakta; Türkiye'deki ortalama su potansiyelleri ise toplam 70 milyar m3/yıl mertebesinde bulunmakta, dolayısıyla ülke ortalama su potansiyelinin üçte birinden biraz fazlasına karşı gelmektedir [1, 2, 3, 4].

Sınır-aşan akarsuların geliştirilmesi hususunda, uluslararası hukuk açısından dört yaklaşım söz konusu olmuştur: (a) bir ülkenin kendi topraklarından kaynaklanan suları dilediği gibi kullanabileceği esasına dayanan "mutlak egemenlik" görüşü; (b) bir ülkede akan suların, o ülke toprağının ayrılmaz bir parçası olduğu ve membadaki ülkelerin bu suyun doğal nicelik ve niteliğini değiştirme hakkı olmadığı esasına dayanan "alansal bütünlük" görüşü; (c) mansap ülkelere belirgin zarar vermemek üzere, akarsuyun her bir ülkedeki yağış alanı, sağladığı debi, geçmiş ve mevcut kullanımı, gelişme ihtiyacı, sosyal ve ekonomik koşullar, su tasarrufu, diğer seçenekler, dengeleme olanakları gibi bir dizi etkenin dikkate alınarak su tahsisini öngören, diğer ülkelere önemli zarar vermeden "hakça ve makul yararlanma" görüşü; (d) ülkeler arasındaki sınırları gözetmeden, bir akarsudan "havza bütününde en iyi yararlanma" görüşü [1, 2, 11, 12, 13, 14].

Sonuçta, Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonuna bağlı altkomisyonun olgunlaştırdığı, "başkasına önemli zarar vermeden, hakça ve makul yararlanma" esasına dayanan bir karar, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 1997'de genel kurulda oylanarak kabul edilmiştir. Söz konusu karar tasarısının Birleşmiş Milletlerdeki oylamasında, Türkiye iki

Page 3: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 573 -

ülkeyle (Çin, Burundi) birlikte red, birçok ülke çekimser oy kullanmış, birçok ülke oy kullanmamış, bazı maddeler de üye devletlerin ancak üçte bir kadarının olumlu oyuyla kabul edilmiştir [1, 2, 12, 13, 14, 15].

Birleşmiş Milletler'in 21 Mayıs 1997'de kabul ettiği, "Uluslararası Suyollarının Ulaşım Dışı Amaçlarla Kullanımları Kanunu Hakkındaki Sözleşmesi" başlığını taşıyan kararı, sınır-aşan veya sınır-oluşturan suların yeraldığı havzaları "uluslararası suyolları" olarak tanımlamakta, kıyıdaş ülkelerin ötesinde, bu tür ülkelerle ekonomik anlaşmaları olan ülkelere de görüşmelere katılma kapısını aralamakta, bu suların "hakça" (equitable) ve "makul" (reasonable) biçimde kullanılması ve "önemli zarara sebebiyet verilmemesi" (not to cause significant harm) esasını benimsemektedir [2, 15].

Bu bağlamda, hakça ve makul kullanım için yapılacak tahsislerin belirlenmesinde dikkate alınacak kriterler: (a) coğrafi, hidrografik, hidrolojik, iklimsel, ekolojik ve diğer doğal etkenler; (b) kıyıdaş ülkelerin sosyal ve ekonomik ihtiyaçları; (c) kıyıdaş ülkelerin her birinde bu akarsuya bağımlı nüfus; (d) bir ülkedeki kullanımların diğer ülkelere etkileri; (e) suyun mevcut ve tasarlanmış kullanımları; (f) su kaynağının korunması, geliştirilmesi ve kullanımının ekonomisi ile bu doğrultuda yapılacak masraflar; (g) mevcut veya tasarlanmış belli bir kullanım için, aynı değerdeki seçeneklerin varlığı, olarak belirtilmiş; belli süre önceden haber verme ve izin alma gibi kısıtlayıcı bazı hükümler de getirmiştir [2, 15].

1992'de Helsinki'de imzalanan ve 1997'de yürürlüğe giren, "Sınır-aşan akarsuların ve uluslararası göllerin korunması ve kullanımı sözleşmesi"; 1999'da buna ek olarak "Su ve sağlık protokolü" ve 1991'de Espoo'da imzalanmış olup, 1997'de yürürlüğe giren "Sınır-aşan çerçevede çevresel etki değerlendirmesi sözleşmesi" gibi çok sayıda anlaşma Birleşmiş Milletler'in Avrupa Ekonomik Komisyonu (UN/ECE) tarafından gerçekleştirmiştir. Bu alanda 2000'li belli yıllarda sağlanması gereken koşulları hedefleyen anlaşmalar, Avrupa ülkelerinin büyük bölümü ile Avrupa Birliği tarafından da kabul edilmiştir [16].

Bu sözleşmeler doğrultusunda, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu, özellikle su niteliği konusunda yoğunlaşan, bir dizi tavsiye ve yol gösterici talimat da hazırlamıştır. Türkiye’nin de Avrupa Birliğine üye olma yolunda, bu esaslara göre yasal önlemler alması ve erişilmesi istenen koşulların sağlanmasını hedefleyen düzenlemeleri yapması gerekecektir.

Sunulan çalışmanın amacı; a) Asi havzası su potansiyeli için su potansiyelini belirleyerek, “hakça ve makul” kullanım ilkeleri çerçevesinde değerlendirilebilecek su miktarını ortaya koymak; b) Güneydoğu Anadolu Projesi’yle (GAP) Fırat ve Dicle sularının eksileceğini öne süren ve Fırat nehrinden kendilerine mümkün olandan da fazla debi tahsis edilmesini isteyen aşağı kıyıdaş ülkelere Asi nehri örneğini göstererek tartışmaya ayrı bir boyut katmak olarak tanımlanabilir.

Bildiri kapsamında yazarların daha önceki çalışmalarında ve yayınlarında ortaya konan sonuçlar değerlendirilmiş, son çalışmalarda kullanılmış olan akışlılık değerleri 1981-2000 arasındaki akışlılık değerleri kullanılarak güncellenmiş, Asi havzasının bu potansiyeline kıyıdaş ülkelerin katkıları, yararlanma planları ve oranlar irdelenmiştir.

Page 4: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 574 -

ASİ SU POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİ

Sınır-aşan akarsu niteliğindeki Asi nehri havzası, güney ve doğuda Suriye sınırı, batıda Amanos dağları ve Akdeniz, kuzeyde Ceyhan havzasıyla (DSİ 20) çevrelenmiştir (Şekil 1). DSİ’nin 19 uncu havza olarak adlandırdığı Amik Havzası’nın büyük bir kısmını oluşturan ve bölgenin ana akarsuyu konumundaki Asi nehri havzasında; kurulmuş ve kurulacak su yapılarının boyutlandırma ve işletme esaslarının daha duyarlı bir biçimde belirlenebilmesi için havzada yapılan ilk ölçümler 1942 yılında başlamıştır [17]. Defne suyu üzerindeki Harbiye (1901) istasyonu yaklaşık 1.4 m3/s’lik pınar niteliğindedir [18].

Havzada 1963 yılından başlayarak DSİ tarafından da akım gözlem istasyonları açılmıştır [19]. Bu çalışmada verilen düzeltilmiş akışlılık değerlerine esas olan, havzanın da içinde bulunduğu, Türkiye’nin güneyinde yeralan akarsu havzalarının su ve su kuvveti potansiyelinin belirlendiği çalışmalarda [18, 20, 21] değerlendirilen istasyon sayısı 21 adettir (Şekil 1). Bu istasyonların bir kısmının gözlem sürelerinin birkaç yıldan ibaret olduğu dikkate alınarak yapılan ek çalışmalarda [22, 23, 24] havzanın potansiyel değeri ayrıntılı olarak belirlenmiştir.

Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre, Asi nehrinin yıllık ortalama su potansiyeli 3,4 milyar m3/yıl olarak belirlenmiştir.

Asi havzasında ilk yapılan çalışmalarda, 236.100 hektar yüzölçümündeki 6 ovada 140.860 hektar sulanabilir arazi belirlenmiştir. Gelecekte planlanan olası sulanacak arazi miktarı ise 83.868 hektar olarak tespit edilmiştir [25].

Amik havzası master plan raporu [26] çerçevesinde ise, Tahtaköprü barajı sulama projesi çerçevesinde, Samandağ, Yenişehir ve Fevzipaşa sulamaları değerlendirilmiştir.

Asi havzasının su potansiyelinin de belirlendiği çeşitli çalışmalarda, Asi havzası sınırları içinde bulunan AGİ akım gözlemleri havzada bulunan uzun süreli gözleme sahip “baz istasyonlarla” ve kullanılarak kısa süreli diğer istasyonların yılık ortalama akım değerleri uzun dönemi tanımlayacak biçimde düzeltilmiştir [18, 22, 23, 24].

Asi havzası için su potansiyeli, Torun Köprüsü (1905) AGI akışlarının baz istasyon olarak kullanıldığı çalışmada, gözlenmiş 1954-80 akışları yağışla korelasyon yapılarak uzatılan [26] 1941-53 değerleri de dikkate alınarak hesaplanmıştır. Torun Köprüsü AGI uzun dönem (1941-80) ortalaması olarak hesaplanan 13,2 m3/s için, havzanın toplam su potansiyeli değeri 2,9 milyar m3/yıl olarak belirlenmiştir [18].

Page 5: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 575 -

Şekil 1: Asi havzasında değerlendirilen akım gözlem istasyonlarının konumları [23].

Page 6: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 576 -

SINIR-AŞAN AKARSU HAVZASI OLARAK ASİ

Türkiye’nin sınır aşan ve sınır oluşturan akarsu havzalarının değerlendirildiği iki çalışmada, havza su potansiyeli değeri 2,23 milyar m3/yıl olarak belirlenmiş; bu değerin 1,21 milyar m3/yıl kadarının Türkiye'den kaynaklandığı belirtilmiştir [9, 10].

Asi havzasında bulunan AGİ’larının 1987 su yılı dahil gözlenmiş aylık ortalama akış değerlerinin kullanıldığı; uzun dönem akışlarının elde edilmesinde eksik verilerin korelasyon ve regresyon analizleri ile belirlendiği daha ayrıntılı çalışmalarda ise, toplam 2,8 milyar m3/yıl civarındaki su potansiyelinin 0,3 milyar m3/yıl kadarının Lübnan'dan; 1,2 milyar m3/yıl kadarının Suriye'den; 0,2 milyar m3/yıl Afrin'den Suriye geçen sular dahil olmak üzere 1,3 milyar m3/yıl kadarı Türkiye'den kaynaklandığı belirtilmektedir [22, 23, 24].

Çoban [27] 1981- 2000 süresinde gözlenmiş yıllık ortalama akım değerlerini kullanarak, önceki çalışmalarda [18, 20, 21] elde edilmiş olan su ve su kuvveti potansiyeli değerlerini 2000 su yılı akışlarını da içerecek biçimde düzeltilmiştir. Akışlılık katsayıları esasına dayanarak yapılan bu çalışmada, Asi havzası için “baz istasyon” konumunda olan Torun Köprüsü 1981-2000 dönemi yıllık ortala akış değerinin ortalaması 9,62 m3/s; 1941-2000 dönemi ortalama akışı ise 12,01 m3/s olarak belirlenmiştir.

Bu değerler kullanılarak gerekli düzeltmeler yapıldığında; Asi havzası için toplam su potansiyelinin 2,64 milyar m3/yıl olarak belirlenmektedir. Hesaplanan akışlılık değişimi yansıtıldığında toplam su potansiyelinin 0,27 milyar m3/yıl kadarının Lübnan'dan; 1,09 milyar m3/yıl kadarının Suriye'den; 0,18 milyar m3/yıl Afrin'den Suriye geçen sular dahil olmak üzere 1,18 milyar m3/yıl kadarı Türkiye'den kaynaklandığı görülmektedir.

Lübnan'da suyun pek az bir bölümünün kullanıldığı; Suriye'nin Asi üzerindeki Ghab sulama projesi ile kurak aylarda Türkiye'ye hemen hiç su bırakmamağa başladığı; Afrin kolu üzerinde de benzer projeler geliştirmekte olduğu ifade edilmektedir. Suriye Hatay ilini haritalarında kendi toprağı gibi göstermekte, Asi'yi de kendi akarsuyu gibi kabul etmekte, sularının kullanımını görüşmeye yanaşmamaktadır.

Su potansiyeli açısından Fırat'tan çok daha düşük olmakla birlikte, Türkiye'nin aşağı-kıyıdaş konumda olduğu Asi havzasının durumu (Şekil 2 ve 3) ilkeler açısından özel önem taşımakta ve Suriye ile su görüşmelerinde tartışılacak birçok yönü bulunmaktadır. Kaldı ki Türkiye Asi havzasında 165.000 hektar arazinin sulanmasını öngörmektedir ve bunun tamamının Türkiye'den kaynaklanan sularla sulanması da pek mümkün değildir.

SONUÇ

Fırat-Dicle suları konusunda, yukarı-kıyıdaş ülke konumunda olan Türkiye'nin mutlak egemenlik görüşüyle hareket ettiği savlarıyla karşılaşılmakla birlikte, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki işlerin niteliği, suyun tasarruflu kullanımına yönelik modern sulama yöntemleri çalışmaları dikkate alındığında, GAP kapsamında öngörülen tesislerin esas itibarıyla gerek suyun hakça ve makul kullanımı, gerekse havza bütününde en iyi yararlanma yaklaşımları ile de uyumlu olduğu görülecektir.

Aynı uyumun, Türkiye'nin büyük ölçüde aşağı-kıyıdaş konumunda olduğu Asi havzasında da sağlanmasının gereği, gerek Suriye ile olan görüşmelerde, gerekse daha geniş tartışma ortamlarında, ölçek farklılığına rağmen, üzerinde önemle durmaya değer niteliktedir.

Page 7: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 577 -

Şekil 2: Asi nehri havzasında akış aşağı ve akış yukarı ülke konumları

Page 8: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 578 -

TEŞEKKÜR

Yazarlar, Türkiye'nin sınır-aşan akarsu havzaları -özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi- konusundaki çalışmalarda destek ve yardımlarını gördükleri, Dokuz Eylül ve Ege Üniversiteleri, Devlet Su İşleri, Elektrik İşleri Etüd İdaresi, Türkiye Elektrik Kurumu, Türkiye Elektrik A.Ş., GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Ata İnşaat A.Ş. ilgililerine; isimleri ve bu konudaki katkıları yazarların çeşitli yazılarının ilgili yayınlar listesinde de yer alan diğer çalışma arkadaşlarına ve eski öğrencilerine teşekkürlerini sunarlar.

Şekil 3: Asi nehri, Fırat ve Dicle nehirlerinin oluşturduğu havzalar, akış aşağı ve akış yukarı

ülke konumları

Page 9: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 579 -

KAYNAKLAR

1. Öziş, Ü.; Özdemir, Y.; Baran, T.; Türkman, F.; Fıstıkoğlu, O.; Dalkılıç, Y., Türkiye'nin sınır-aşan sularının su hukuku ve su siyaseti açısından durumu. İstanbul, Su Vakfı, Sınır aşan sularımız, 2002, s.27-62.

2. Öziş, Ü.; Özdemir, Y.; Dalkılıç, Y.; Türkman, F.; Baran, T., “Su siyaseti açısından sınır-aşan Fırat-Dicle havzası”. Silâhlı Kuvvetler Dergisi, Ankara, n.382, 2004, s.16-33.

3. Öziş, Ü.; Baran, T.; Durnabaş, Ş.; Özdemir, Y., “Türkiye’nin su kaynakları potansiyeli”. Meteoroloji Mühendisliği, Ankara, n 1997/2, 1997, s. 40-45.

4. Öziş, Ü.; Baran, T.; Durnabaş, Ş.; Şeker, Ş.; Özdemir, Y., “Türkiye akarsularının su ve su kuvveti potansiyeli”. Türkiye Mühendislik Haberleri, Ankara, Y.42, n 391, 1997, s.17-26.

5. Bayazıt, M.; Avcı, İ., “Water resources of Turkey: potential, planning, development and management”. Water Resources Development, V.13, N.4, 1997, s.443-452.

6. Öziş, Ü.; Özdemir, Y.; Baran, T.; Demirci, N.; Fıstıkoğlu, O.; Çanga, R.; Özen (Saf), B.; Tarıyan, Ş., “Mezopotamya su potansiyelinin kestirimine bir yaklaşım”. İstanbul, İ.T.Ü., II. Ulusal Hidroloji Kongresi, 1998, s.9-20.

7. D.S.I., Toprak ve Su Kaynakları. http://www.dsi.gov.tr/topraksu.htm, 2006.

8. Biswas, A.K. (ed.) International waters of the Middle East from Euphrates-Tigris to Nile. Oxford, University Press, 1994, 221 s.

9. Yanık, B., "Türkiye'deki sınıraşan ve sınır oluşturan su kaynakları". İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Su Mühendisliği Yüksek Lisans tezi (yön.: İ. Avcı), 1997, 176 s.

10. Avcı, İ.; Yanık, B., “Sınıraşan ve sınır oluşturan su kaynaklarımız: potansiyel, su talepleri ve sorunları”. Makina Mühendisleri Odası ve 15 Diğer Meslek Odası, İstanbul Şubeleri, Su Kongresi ve Sergisi '97, İstanbul, 1997, s.7-15.

11. Öziş, Ü., “Sınır-aşan sular ve Türkiye”. Makina Mühendisleri Odası ve 15 Diğer Meslek Odası, İstanbul Şubeleri, Su Kongresi ve Sergisi '97, İstanbul, s.17-30. & Celal Bayar Üniversitesi Yüksek Öğrenim Vakfı, n.1, Sınır aşan sularımız, Manisa, 1997, s.69-97.

12. Öziş, Ü.; Özdemir, Y.; Dalkılıç, Y.; Türkman, F.; Baran, T., “Development of the Euphrates-Tigris basin”. İzmir, European Water Resources Association & Dokuz Eylül University - SUMER, EWRA Symposium on Water resources management: risks and challenges for the 21st century, Proceedings, (N.B. Harmancıoğlu, et.al.), 2004, s.85-95.

13. Öziş, Ü.; Türkman, F.; Baran, T.; Özdemir, Y.; “Güneydoğu Anadolu Projesi ve hidropolitik yönleri”. Mühendislik ve Diğer Meslek Odaları İzmir Şubeleri, "İzmir Su Kongresi", İzmir, 1999, s.443-462. & "Yapı Dünyası", N.50 2000, s.37-47.

14. Öziş, Ü.; Türkman, F.; Baran, T.; Özdemir, Y.; Dalkılıç, Y., “Güneydoğu Anadolu Projesi ve su siyaseti”. Türkiye Mühendislik Haberleri, N.420-421-422, 2002, s.35-45. & "İnşaat Mühendisleri Odası, İzmir Şubesi, Bülten", N.115, 2004, s.34-41.

15. U.N., "Convention on the law of the non-navigational uses of international watercourses". New-York, United Nations, 1997, 25 pp.

Page 10: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 580 -

16. Bosnjakovic, B., “Regulation of international watercourses under the UN/ECE regional agreements”. Water International, V.25, N.4, 2000, pp.544-553.

17. E.İ.E.İ, “Akım Neticeleri (1935-2000)”, Elektrik İşleri Etüd İdaresi, Ankara.

18. Baran, T., “Türkiye'nin Güneyindeki Akarsu Havzalarının Brüt Su Kuvveti Potansiyeli”. Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Hidroloji ve Su Yapıları Yüksek Lisans Tezi No.15 (Yön.: Ü.Öziş), 255 s.

19. D.S.İ, “Rasat Yıllıkları (1959-1980)”, Devlet Su İşleri, Etüd Plan Dairesi, Ankara.

20. Baran, T.; Durnabaş, İ. “Türkiye'nin Brüt Su Kuvveti Potansiyeli”. Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Araştırma Raporları, 1990: 33 s.

21. Baran, T.; Durnabaş, İ.; Öziş, Ü., “Türkiye'nin Su Kuvveti Potansiyeli”. Ankara, İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye İnşaat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi, Kasım 1987, Bildiriler Kitabı C II: Su Kaynakları Mühendisliği, 1987, s. 49 - 63.

22. Sayar, E., “Asi Havzası Su Potansiyeli”. Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Hidroloji ve Su Yapıları Bitirme Projesi No: 156 (Yön.: T.Baran), 1997, 44 s.

23. Baran, T.; Sayar, E.; Öziş, Ü., “Asi havzası su potansiyeli”. Ankara, O.D.T.Ü. D.A.Ü.-İ.T.Ü.-B.Ü., İMG'97 - İnşaat Mühendisliğinde Gelişmeler III. Teknik Kongresi Bildiriler Kitabı, C.3, 1997, s.667-678.

24. Kılınç, A., “Assessment of the Water Potential of Asi (Orontes) Basin in Turkey”. Dokuz Eylül University, Graduate School of Natural and Applied Sciences, Civil Engineering Department, Master thesis in Hydrology and Hydraulic Works (Sup.: T.Baran), 1998, 156 pp.

25. D.S.İ., Asi havzası istikşaf Raporu”, Devlet Su İşleri, Etüd Plan Dairesi, 1958.

26. IECO, Water resources development/Amik project, Devlet Su İşleri, Etüd Plan Dairesi, 1966.

27. Çoban, D.E., “1980-2000 Akışlılık Değişiminin Türkiye’nin Su ve Su Kuvveti Potansiyeline Etkileri”. Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Hidroloji ve Su Yapıları Bitirme Projesi No: 293 (Yön.: T.Baran), 2005, 71 s.

Page 11: SINIR AŞAN ASİ HAVZASI SU POTANSİYELİ VE YARARLANILMASI · Asi havzasında yapılan ilk istikşaf çalışmaları 1958 yılında rapor haline getirilmiştir [25]. Rapora göre,

TMMOB Su Politikaları Kongresi

- 581 -

WATER POTENTIAL AND DEVELOPMENT OF TRANSBOUNDARY ASİ (ORONTES) BASIN

Türkay Baran Doç. Dr.

Ünal Öziş Em. Prof. Dr.

Yalçın Özdemir Öğr. Gör. Dr. Müh.

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Buca, İzmir, Türkiye

ABSTRACT

Asi (Orontes) basin, with Turkey being basically a downstream riparian, has a special position with regard to the use of transboundary water courses. The example of Asi basin would add a different dimension to the negotiations with downstream riparian states of the Euphrates-Tigris basin, asking for the allocation of water exceeding the equitable and reasonable amounts. In order to contribute to such negotiations, the data observed until the water-year 2000, at stream gauging stations in Asi basin, have been reevaluated to determine the actual water potentials.