sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · roma kilisesi kanalıyla avrupa...

13

Upload: truongbao

Post on 19-Sep-2018

250 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin
Page 2: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

Sevgili katılımcılar,

Sizleri ITUMUN ’18 ailesi olarak konferansımızda ağırlamanın büyük gururu ve onurunu

yaşamaktayız. Ben Alperen ÜGÜŞ, İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği

üçüncü sınıf öğrencisi olup ITUMUN ’18 organizasyonunda Divan-ı Feth-i Konstantiniyye

Komitesi’nde Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev almaktan büyük bir haz duyuyorum.

Bugüne kadar birçok konferansa katılmış olmamın yanı sıra, ITUMUN kulüp bünyesinde de

farklı görevlerde bulundum. Şu anda Kulüp Genel Sekreteri olarak görevimi devam

ettirmekteyim. Hem akademi hem de organizasyon tarafında bulunduğum bu konferansta

amacım, her zaman olduğu gibi, eğlenirken öğrenmek, tartışırken uzlaşıya varabilmek, geride

güzel hatıralar bırakabilmektir.

Birçok farklı konunun ele alınacağı bu konferansta, Fetih Komitesi’nde sizleri geçmişe bir

yolculuğa çıkarıp hayal gücünüzle neler yapabileceğinizi görmek eminim çok keyifli olacak.

Bu çalışma rehberini hazırlarken İstanbul’un Fethi’nin farklı yönlerini öğrenmek, tarihin

bugünü nasıl şekillendirdiğinin tekrar tekrar farkına varmak benim için ufuk açıcı bir çalışma

oldu. Bu aşamada bana yardımcı olan asistanım Keramettin ÖZYURT’a özverili

çalışmalarından dolayı, genel sekreterimiz Ahmet Zafer SAĞLIK’a da bana bu fırsatı

verdiğinden dolayı bir teşekkürü borç bilirim.

Divan-ı Hümayun’da yapacağınız tartışmalar, alacağınız kararlar benim için daha şimdiden

oldukça heyecan verici. Herhangi bir konuda bilgi almak veya soru sormak için benimle

[email protected] adresinden iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımla

Alperen ÜGÜŞ

Genel Sekreter Yardımcısı

Page 3: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

Divan-ı Feth-i Konstantiniyye 1. Divan-ı Hümayun

2. İstanbul'un Fethi

2.1. Osmanlı ve Bizans Devletlerinin Fetih Öncesi Vaziyetlerine Genel Bir Bakış

2.1.1. Osmanlı Devleti

2.1.2. Bizans Devleti

2.1.2.1. İstanbul’un Surları

2.2. Fethin Gerekliliği

2.2.1. Şehrin jeopolitik konumu ve Stratejik Önemi

2.2.2. Fethin Müslümanlarca Önemi

2.3. Fetih Öncesi

2.3.1. Osmanlı Devleti’nin Ordusu

2.3.2. Bizans Devleti’nin Ordusu

3. Paşalar Arasında Fikir Ayrılığı ve Cuntalaşma

4. Kaynakça

Page 4: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

1. Divan-ı Hümayun

Divan-ı Hümayun Osmanlı Devleti’nde padişahın danışma makamı olan meclise verilen

isimdir. Fatih dönemine kadar padişahın bizzat kendisinin başkanlık ettiği divanın toplantıları

Fatih döneminden itibaren vezir-i azam tarafından yönetilmeye başlanmıştır ve padişah

gözlemci olarak toplantılara katılmaya devam etmiştir. Daha önce de belirtildiği gibi Divan

sadece bir danışma meclisidir, yani son sözü söyleme yetkisi Divan’ın fikrini aldıktan sonra

padişaha aittir. Divanın üyeleri şu şekildedir:

Sadrazam(Vezir-i azam): Padişahtan sonraki en yetkili kişi ve Padişahın vekilidir.

Osmanlıdaki örfi hukuk Vezir-i azam sayesinde düzenlenirdi. Padişah sefere çıktığında

yetkisi genişledi ve Divan-ı Hümayuna başkanlık yapardı. ( Günümüzde Başbakana

benzetebiliriz.)

Kubbealtı Vezirleri: Devlet yönetiminde sadrazama yardımcı olurlardı. Bir kişinin vezir

olabilmesi için beylerbeyi, sancakbeyi gibi görevlerde bulunması gerekiyordu.

Nişancı: Tapu Kadastro kayıtlarını tutardı. Emrindeki kalemlerle yazışmaları düzenlerdi.

Reisülküttap: Nişancıya bağlı olarak çalışan katiplerdendi ve 17. yüzyıldan itibaren

dışişlerinden sorumlu olmuştur. ( Günümüzdeki İçişleri Bakanına benzetebiliriz. )

Defterdar: Anadolu ve Rumeli defterdarı olmak üzere iki defterdar vardı. Hazine ve malların

kayıtları onun tarafından yapılırdı. Defterdar bütçeyi hazırlayıp padişaha sunardı. (

Günümüzdeki Maliye Bakanlığına benzetebiliriz.)

Şeyhülislam(Müftü): Dini konularda yüksek yetkilere sahip olan kişiydi. Osmanlı ordusu için

savaştan önce Fetva çıkarırdı. Şeyhülislamlık makamının etkili olması Osmanlı Devleti’nin

teokratik bir yapıya sahip olduğunu gösterir. (Günümüzdeki Diyanet İşlerine benzetebiliriz.)

Kaptan-ı Derya: Donanmanın başkomutanı idi. Denizcilikte atamaları yapardı, hüküm yazma

ve tuğra çekme yetkisi vardı. Derya kalemine bağlı tımarların dağıtımını yapardı. (

Günümüzde amirale benzetebiliriz. )

Page 5: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

Yeniçeri Ağası: İstanbul’un güvenliğinden sorumluydu. Yeniçerilere emir verirdi. Divan

toplantılarına katılabilme yetkisi vardı.

Kazasker: Divandaki davalara bakardı. Önceleri bir tane iken sonraları Anadolu ve Rumeli

kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkmıştır. Kazaskerlik için Türk soyundan olma şartı

aranıyordu. Kazaskerler kadı ve müderrislerin atama ve görevden alma işine de bakıyorlardı.

( Günümüzde Adalet bakanına benzetebiliriz. )

Reis-ül Küttab: Yazışmaları yapardı.17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin yabancı devletlerle

ilişkileri artınca Reis’ül Küttab dışişleri görevine getirilmiştir.

Rumeli Beylerbeyi: Merkez Manastırdır. Anadolu Beylerbeyliğinden rütbece üstündür.

2. İstanbul’un Fethi

2.1. Osmanlı ve Bizans Devletlerinin Fetih Öncesi Vaziyetlerine Genel Bir

Bakış

2.1.1. Osmanlı Devleti Fatih 1451 yılında babası II. Murad’ın ölümü üzerine üçüncü defa ve kesin olarak tahta çıktı.

Manisa’da vali olarak bulunuyordu.Dünya tarihinin en büyük hükümdarlarından olan Fatih

çok genç yaşta tahta çıkmıştı.Son derece iyi yetişmiş ve deha sahibi idi.Tahta geçer geçmez

bu değişiklikten yararlanmak isteyen Karaman beyi İbrahim Bey Osmanlı topraklarına

saldırdı.Fatih hemen Anadolu’ya geçti.Osmanlı ordusu Akşehir’e geldiği zaman

Karamanoğlu gönderdiği elçiler vasıtası ile Osmanlıdan af diledi.Fatih İstanbul’un fethi ile

uğraşmak istediğinden bunu kabul etti.

Fatih tahta çıktığında Balkanlar ile Anadolu arasında birleşik hayatı engelleyen en önemli

unsur Bizans’tı. Bin yıllık devlet olan Bizans küçüle küçüle sadece İstanbul’a hükmeden bir

devlet haline gelmişti.

O günlerde İstanbul sadece Edirnekapı Haliç arasında yer alıyordu. Bugünkü Galata’nın

bulunduğu yerde ise küçük bir Ceneviz kolonisi yer alıyordu. Bu duruma rağmen Bizans

Page 6: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

boğazları kontrol ediyor, Avrupa ile ilişkiler kuruyor, Haliç’i kapatıyor, beylikleri kışkırtıyor,

çeşitli entrikalar çeviriyordu.

Fatih amacını gerçekleştirmek için Macarlara, Sırplara, Bizans’a gayet yumuşak

davranıyordu. Amacı haçlıların birleşmesini önlemek, zaman kazanmaktı.

2.1.2. Bizans Devleti

İstanbul’un Fethi denince aklımızda bütün bir il canlanmaktadır. Bunun aksine fethedilen yer,

İstanbul'a oranla çok daha küçük olan Byzantion semtidir. Yani Eminönü ile Topkapı

arasında kalan bölümdür.

Bizans'ın bu kadar küçük bir alana sıkıştırılmasına rağmen yıllarca neden yıkılamadığı

sorusunun cevabı şehrin surlarında gizlidir. 3 kat olmak üzere müteaddit şekilde sıralanmış

bu surlar gayet sağlam malzemeden yapılmıştı. Şehri çevreleyen surların toplam uzunluğu

yaklaşık olarak 22 km kadardı. Bu surların kalınlığı 5 metre, yüksekliği 15 metre idi.

Burçların yerden yüksekliği ise bazı yerlerde 20-25 metreye çıkmaktadır.

2.1.2.1 İstanbul’un Surları

Topkapı sarayı’nın bulunduğu mevkideki Lygos şehri milâttan evvel IX. yüzyılda tesis

edilmiş ve yine milâttan evvel 660 senesinde burayı zabt eden Megaralı Byzas şehre kendi

adını vermiş ve Sarayburnu’ndaki ilk tesis olan Akropl’u ve şehri, sur ile çevirmiştir. Bu ilk

sur, Ahırkapı feneri kuzeyinden başlayarak Ayasofya’nın bulunduğu mevkii içeride

bıraktıktan sonra Yerebatan sarayının bulunduğu yerden. Demirkapı^ya ve sonra oradan da

Sirkeci limanına (Prosphorion mevkiine) inmekte idi. Ligos şehri yedi burçlu olan bu surun

içinde bulunuyordu; sahil de surlarla çevrilmiştir.

Daha sonra Roma imparatoru Septim Sever (193-211) burasını genişleterek ikinci bir sur

yaptırdı; bu sur, Portaperema yani Balıkpazarı’ndan başlayarak Nur-i Osmaniye camii mevkii

doğuda kalıp Hamza Paşa mescidi yerinden ve Sokullu Mehmed Paşa camii doğusundan

geçerek doğuya dönüp Ayasofya’nın güneyinden geçer ve Bizans surları ile birleşir.

Page 7: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

Bu ikinci surdan bir buçuk asır sonra Büyük Konstantin (306-333) Roma’yı sevmediğinden

payitahtını Bizans’a, nakletmek için faaliyete geçti (8 Kasım 324); ilk Ayasofya’yı ve diğer

mâbedleri ve bazı binaları yaptırdı ve devlet merkezi olması sebebiyle şehir surların dışına

taşmıştı; bunun için Konstantin kendi ismine mensup surları yaptırdı; bu yeni sur evvelkilere

nazaran çok geniş sahayı içine aldı. Yeni sur Haliç’teki Ayakapısı’ndan başlayarak evvelâ

batıya giderek Sultan Selim Sarnıcı’nın (Bonos sarnıcı) kuzeyinden geçerek, sonra güneye

doğru dönüp Bayrampaşa deresi, Altımermer, Çukurbostan, Davudpaşa, Hekimoğlu caminin

yanından geçerek Samatya kapısı yakınından Marmara’ya, iniyordu. Konstantin, evvelce

yapılmış olan sahil surlarını da tamir ettirdikten başka bu surları kendi yaptırdığı surlara

kadar da uzattı.

Bizans’ın nüfusu sonraları daha ziyade arttığından beşinci yüzyıl başlarında halk mecburen

surlar dışında meskenler yapmışlardı, bu arada imparatora mahsus Vilahama varoşu – ki

ondördüncü mıntaka addediliyordu – yapılarak surlarla çevrildi; bunun üzerine II. Teodosiüs

(408-450) surları diye meşhur olan şimdiki surlar yapıldı. Bu surlar Marmara sahilinde

Tabakhane kapısından başlayarak Tekirsarayı mıntakasında mevcut yukarıda adı geçen

ondördüncü mıntaka surları ile birleştirildi ve aynı zamanda on dördüncü mıntakanın kuzey

batı tarafından temdid edilen sur Haliç’e kadar indirilerek Marmara ile Haliç arası

tamamlanmış oldu. Bir zelzele neticesinde harap olan Teodosiüs surları tamir edilerek aynı

zamanda kara surları önüne araları onbeşle yirmi metre açıklıkta ikinci bir sur daha yapılmış

ve onun önüne de altı, yedi metre derinliğinde bir hendek açılmıştı, öndeki surun yüksekliği

sekiz buçuk, genişliği yani kalınlığı iki metre ve gerideki ikinci surun yüksekliği ise on iki,

genişliği de takriben beş metre idi.

2.2. Fethin Gerekliliği

2.2.1. Şehrin Jeopolitik Konumu ve Stratejik Önemi İstanbul’un jeopolitik konumunun hayati derecede önemli olmasının birincil sebebi

elbette ki Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlamasından gelir. Her iki kıtada da

topraklarını genişletme emeli olan ve fetihten önce her iki kıtada da elinde toprak bulunduran

Osmanlı Devleti açısından topraklarını birleştirmenin tek yolu İstanbul’u ele geçirmekten

geçmektedir.

Page 8: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

2.2.2. Fethin Müslümanlarca Önemi İstanbul'un alınması, iki kıta üzerinde yayılmakta olan Osmanlı Devleti'nin güç­lenmesi için

hayatî bir önem taşımaktadır. Çünkü Osmanlı Devleti'nin Avrupa ve Asya’daki toprakları

ancak bu suretle birbirine bağlanır, Balkanlarda ancak böyle bir egemenlik kurulabilirdi.

Osmanlı Devleti'nin başkenti İstanbul olmalıydı.

II. Mehmet (Fatih) Boğazlara tamamıyla egemen olmadıkça yurdun tam bir güvenlik içinde

olamayacağını biliyordu. Sıkışık anlarda Anadolu'dan Rumeli'ye ya da Rumeli'den

Anadolu'ya rahatça kuvvet geçirebilmeliydi. Oysa İstanbul, Rumların elinde bulunduğu

müddetçe bu rahatlık mevcut değildi.

Osmanlı İmparatorluğu, deniz ticaretini geliştirmek ve boğazlara hakim olmak için mutlaka

İstanbul'u fethetmeliydi. Burayı alarak Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirebilir ve

Akdeniz ticaretinde söz sahibi olabilirdi. İstanbul'un fethiyle kuzey ve doğu Avrupa'dan gelen

ticaret yolları ile Karadeniz - Akdeniz arasındaki su yollarının denetimi de Osmanlıların eline

geçeceği gibi Osmanlı Devleti ticarî ve ekonomik bakımdan güçlenecekti. Bizans

İmparatorluğu, Os­manlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü bozuyor, Osmanlılara karşı

Hristiyan Batı alemini Haçlı Seferleri için tahrik ediyordu. Saltanat iddiasında bulunan

Osmanlı şehzadelerini koruyup destekleyerek, devleti devamlı bir iç savaş tehdidinde

bulunuyordu. İstanbul fethedilirse bütün bu olumsuzluklar ortadan kalkacaktı. Ayrıca

İstanbul’un alınmasıyla Bizans İmparatorluğu’na son verilecek ve Bizans’tan kuvvet alarak

yaşayan Mora Despotluğu ile Trabzon Pontus Rum Devleti gibi siyasî teşekküller de sona

erecekti.

İstanbul'un fethiyle Katolik ve Ortodoks kilisesi birbirinden ayrılacak ve Hristiyan alemi de

birleşmemiş olacaktı. Böylece Fatih hiçbir zaman birleşmeyi arzu etmemiş olan Rumların da

minnetini kazanmış olacaktı. Çünkü uzun zamandan beri Bizans’ta Roma kilisesi ile

Ortodoks kilisesinin birleştirilmesi me­selesi önemli bir hal almıştır. Bizans imparatorları,

Roma kilisesi kanalıyla Avru­pa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks

kilisesi ile Roma kilisesinin birleştirilmesini istiyorlardı. Halkın birleşme fikrini reddetmesine

rağmen imparator Konstantin, Batı’nın yardımını temin edebilmek ümidiyle Papalık ile

anlaşarak birleşmeyi ilan etmiştir. İstanbul'un alınmasıyla Fatih bu birleşmeye darbe

vuracaktı. Türk-İslam alemi için Hz. Muhammed’in şu hadisi İstanbul'un fethedilmesinde

Page 9: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

önemli bir sebep olmuştur: "İstanbul muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne

güzel komutan ve onun aske­ri ne güzel askerdir". Bu hadis, Emevi, Abbasi ve Osmanlı

devirlerinde müslümanları İstanbul fethine şevklendirmekte çok büyük amil olmuş, büyük

siyasî ehemmiyeti olan İstanbul seferlerine dinî bir aşk eklenmiş, böylece zaferin ilahi bir

vaat olduğu inancı doğmuştur. Fakat İstanbul, Emeviler ve Abbasiler zamanında kuşatıldıysa

da alınamamıştır. Hz. Peygamber, İstanbul'un fethini ve fethi başaracak orduyu kutsal ilan

etmiştir. Fatih Sultan Mehmet de bu kutlu ilanı gerçekleştirip hadise mazhar olmak istemiştir.

2.3. Fetih Öncesi

2.3.1. Osmanlı Devleti’nin Ordusu Osmanlı ordusunun, İstanbul’u son ve kat’i muhasarası için Bizans surları önünde kuşatma,

hücum, tertip ve düzenleri şöyle idi:

Sağ yan kuvvetler: Beylerbeyi İshak ve Mahmûd Paşalar kumandasında 50 bin Anadolu

askeri olup, yerleşme alanı Yedikule-Topkapı arası idi. Bu ordu Anadolu’dan Gelibolu’ya

geçerek Osmanlı ordusuna katılmıştı.

Orta kısımdaki kuvvetler: Fâtih Sultan Mehmed Han kumandasında 15 bin yeniçeri olup,

yerleşme alanı Topkapı-Edirnekapı arası idi.

Sol yan kuvvetleri: Karaca Bey kumandasında, 50 bin Rumeli askeri idi. Yerleşme bölgesi

Edirnekapı’dan Tekfursarayı önlerine kadardı. Beyoğlu sırtlarında Zağnos Paşa

kumandasındaki kuvvetler vardı. Bu kuvvetler Cenevizlilere karşı saf tutmuş bulunuyorlardı.

İhtiyat kuvvetleri ise; 100 bin süvariden ibaret kuvvetlerden olup her yönde kullanılacak

şekilde yerleştirilmişlerdi.

Osmanlı toplarının mevzileri: Büyük toplar, Topkapı-Edirnekapı arasındaki alanda

mevzilendirilmişlerdi. Geri kalan 14 batarya; 3 top Silivrikapı önünde, 4 top Topkapı önünde,

4 top Edirnekapı önünde, 2 top Tekfursarayı önünde, 1 top Eğrikapı önünde

mevzilendirilmişti. Bu topların 4’ü büyük çapta idi.

Osmanlı donanması: 12 büyükçe çektin (çektirme) adı verilen gemi ile 80 çift kürekli hafif

gemi (çifte güverteli), ayrıca 55 küçük gemiden olup tamamı 147 gemiden oluşuyordu. Bu

Page 10: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

gemiler, içine çok sayıda asker alan gemiler değildi. Yalnız manevra kabiliyetli, süratli

hareket edebilen, üç ve iki sıra kürekli, hafif, kıyılara kolaylıkla sokulabilen harb gemileriydi.

Bu gemiler Beşiktaş sahili yakınlarında bulunuyorlardı ve Osmanlı Devletinin altıncı kaptân-ı

deryası Baltaoğlu Süleyman Bey kumandasında idiler.

2.3.2. Bizans Devleti’nin Ordusu Bizans’ın müdâfaa düzeni şöyleydi:

İmparatorun savunma kuvveti 15-25 bin askerden oluşuyordu. Buna 2 bin 500 kadar da

yabancı asker ve 500 kadar Cenevizli muhârib katılır ve yine eli silah tutan halktan

silahlandırılmış kişiler de hesaplanırsa, Bizans imparatoru, şehrin kalelerini kuşatacak ve

İstanbul’u ele geçirmeye çalışacak olan Osmanlı ordusuna nazaran İstanbul’u müdâfaa

edecek kadar yeterli kuvvete sahipti.

Bizans’ın askeri gücünün yanında en üstün vaziyeti, surların mukavemetli olması idi. Bu

surların yanına yaklaşmak Osmanlı ordusunun günlerini almıştı.

Bizans’ın müdâfaa gücünü kasıtlı olarak az gösteren tarihçiler vardır. Halbuki, şehri müdâfaa

eden Bizans askerlerinin yanında, şehir halkı, İtalyan, İspanyol, Giritli, Fransız, Venedikli,

Macar ve Rus paralı askerleri de bulunmaktaydı.

3. Paşalar Arasında Fikir Ayrılığı ve Cuntalaşma

İstanbul’un fethi olayını Divan-ı Hümayun açısından ele almak istediğimizde aslında

birinci olarak aklımıza gelecek ve gerçekten de fetih için en önemli diyebileceğimiz bir konu

başlığı da paşaların arasındaki çekişmedir. Fetih, Divan-ı Hümayun’da uzun ve hararetli

tartışmaların konusu olmuştur. Konuyu iyi anlamak için elbette öncelikle Fatih döneminde

Divan-ı Hümayun’a üyelik eden paşaları tanımak ve onların görüşlerinin analizlerini yapmak

gerekir. Fatih döneminde fetih öncesi başlıca paşalar ve Divan-ı Hümayun’a üyelik yapmış

kişiler şu şekildedir:

Page 11: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

Vezir-i Azam ( Sadrazam ): Çandarlı Halil Paşa

1439-1453 Yılları arasında Vezir-i Azam’lık yapmıştır. 1453 Yılında, fetihten hemen sonra

Fatih tarafından idam ettirilmiştir. Fetih konusundaki olumsuz düşünceleri ve son ana kadar

kuşatmadan vazgeçilmesi konusundaki diretmeleriyle tanınır.

Kubbealtı Vezirleri: Zağanos Paşa, Şahabettin Paşa

Zağanos Paşa Fatih’in Manisa sancaktarlığı döneminde hocalığını yapmıştır.

Şehabettin Paşa Fatih’in İstanbul’un fethine ikna edilmesinde ve Çandarlı Halil Paşa’nın

muhalefetine rağmen kuşatmanın sürdürülmesinde önemli rol oynamıştır.

Nişancı: Kara Nişancı Davud Paşa

Fatih döneminde nişancılık yaptığı bilinen Kara Nişancı Davud Paşa daha sonra 1492-1503

yılları arasında Kaptan-ı Derya’lık görevinde bulunmuştur. Fatih’in adamlarından olduğu

belirtilmektedir.

Defterdar: Titrek Sinan Çelebi

Şeyhülislam: Fahreddin-i Acemi

Fahreddin-i Acemi 1460 doğumlu olduğu tahmin edilen Osmanlı din adamıdır. Fatih

döneminde şeyhülislamlık yapmış, o dönemde saray girmeyi başaran Hurufi Tarikatı

mensupları ile çatışmış hatta bu kişilerin yakılması için fetva vermiştir. Fetih Dönemi

boyunca da şeyhülislamlık makamında bulunmuş olması önem arz eder.

Kaptan-ı Derya: Baltaoğlu Süleyman Bey

Yeniçeri Ağası: Veli Mahmud Paşa

Daha çok Fetih sonrası dönemde bulunduğu sadrazamlık göreviyle tanınan Veli Mahmud

Paşa Fetihten önce yeniçeri ağalığı yapmıştır. Kendisi aslen Sırp asıllı bir devşirme Paşadır.

Kazasker: Ahmet Paşa

Kendisi Fatih’in hocalarındandır ve 2. Mehmed ve Sultan 2. Bayezid dönemlerinde

kazaskerlik, sancak beyliği ve kadılık gibi önemli görevlerde bulunmuştur.

Page 12: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

Rumeli Beylerbeyi: Dayı Karaca Paşa

İkinci Murad zamanında önemli görevlerde bulunmuş olan ve Varna Savaşı’ndaki üstün

başarısıyla öne çıkmış olan Dayı Karaca Paşa Fatih Döneminde de Rumeli Beylerbeyi

görevini üstlenmiş ve İstanbul kuşatmasına bizzat katılmıştır.

İshak Paşa ( Anadolu Beylerbeyi )

Fetihten sonraki dönemde Sadrazamlık yaptığı bilinen İshak Paşa Fetih Esnasında Anadolu

Beylerbeyliği görevinde bulunuyordu.

Bu bağlamda öncelikle bahsedilecek paşa Çandarlı Halil’dir. Kendisinin önemi Fatih

döneminde vezir-i azam olması ve İstanbul’un fethine karşı görüşleriyle tanınmasından gelir.

Fetih konusundaki görüşleriyle ilgili Divan’daki paşaları iki farklı ekibe ayıracak olursak

burada Fethe karşı olan paşaların başını elbette ki Çandarlı Halil Paşa çeker. Öyle ki muhalif

grup Çandarlı Halil Paşa etrafında toplanmıştır.

Öte yandan Fethin gerçekleşmesi için olumlu görüşlerini ısrarla sunarak Fatih’i ikna etmeye

çalışan diğer ekibin başını çekenler için de Çandarlı’nın altındaki diğer vezirler olan Zağanos

Paşa ve Şahabattin Paşa sayılabilir.

Page 13: Sevgili katılımcılar, - itumun.orgitumun.org/divan.pdf · Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hıristiyan aleminin yardımını görebilmek için Ortodoks kilisesi ile Roma kilisesinin

DİVAN-I FETH-İ KONSTANTİNİYYE İSTANBUL’UN FETHİ

4. Kaynakça

1. Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı

Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C.II s.324

2. http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentsel-anit/detay/envanter_id/61811

3. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi III. Cilt 2. Kısım: XVI. Yüzyıl Ortalarından

XVI. Yüzyıl Sonuna Kadar , Ankara:Türk Tarih Kurumu 1995 (6. Baskı) ISBN 975-

16-0014-6 s.450-451

4. Emre Kongar, Tarihimizle Yüzleşmek, Remzi Kitabevi, s.59.

5. Birışık, Abdülhamit (1999) "Mahmud Paşa" Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar

Ansiklopedisi, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. C.2 s.70-71 ISBN

975-08-0072-9

6. İnalcık, Mehmed II

Faydalı Linkler

1. http://www.ttk.gov.tr/tarihveegitim/istanbulun-fethi/

2. http://www.theottomans.org/turkce/osmanli_ordu/istanbulun-fethi.asp

3. http://www.osmanlidevleti.gen.tr/istanbulun-fethi/

4. http://dersimiztarih.net/ii-unite-dunya-gucu-osmanli-devleti.html