serenity aralık sayısı
DESCRIPTION
Serenay Aktaş hayranlarının e-dergisi SERENITY'nin aralık sayısıTRANSCRIPT
1
2
Herkese merhaba :) İstanbul’dan Köln’e uzanan başarı hikayesini ve mahalleden arkadaşı Serenay ile olan anılarını bizlerle paylaşan ve kadın futbolundaki milli gururumuz BİLGİN DEFTERLİ’ye ve bu röportajın gerçekleşmesinde emeği geçen Hilal’e (@HerseyiSerenay) Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da Serenay’ın karakter özelliklerinden birini kaleme alan Selin’e (@SeroCimbom) Serenay’la ilgili söyleşi yapmak için Twitter üzerinden sorduğumuz soruya doğru yanıt veren ve söyleşi sorularımızı cevaplayan Pınar, İrem ve Sena’ya, Serenay’la ilgili anılarını, itiraflarını ve yaptıkları fotoğraf kolajlarını bizlerle paylaşan herkese teşekkürler :)
Teşekkürlerin en büyüğü de dergimizin Akşam gazetesinin internet sitesinde haber olmasını sağlayan Serenay Aktaş’a gelsin... Çünkü o olmasaydı biz biraraya gelmeyecek, böyle paylaşımlarda bulunmayacak ve böyle bir iş çıkarmayacaktık. Emeği geçen herkese tekrar teşekkürler. Son olarak geçtiğimiz günlerde Survivor anıları depreşenlerin attıkları tweetlerden eğlenceli birkaç tanesini dergimizin bu sayısına aldık. Bu tweetleri okurken sizin de eğleneceğinizi düşünüyoruz. İyi okumalar :)
NİHAN (@yesssbeee)
3
@yunus507: “Serenay’la bir çok anım oldu. Ama öyle bir anı vardı ki hayatım boyunca unutamayacağım bir anı olarak kalacak. Serenay Survivor’a gitmeden son kez uğurlamak istiyordum onu. Turabi’den havaalanı yerini ve saatini bir şekilde öğrendim yola koyuldum. Dış hatlara geldiğimde saat 8 gibiydi ve saat 11’e kadar bekledim. Umudum kalmamıştı tam kalktım gidiyordum. Bir de ne göreyim Sahra ! Öyle sevinmiştim ki kendi kendime mırıldandım: ''Serenay’a giden kapıyı buldun hadi oğlum Yunus takip et Sahra’yı'' :) ve o an Serenay’ı gördüm yanına hızlı adımlarla gittim, oturuyordu. Yutkunarak “Serenay” dedim. Arkasını döndüğünde beni tanımıştı. ''Aaa yine mi sen'' deyip gülmüştü. Kalktı ayağa ve sanki bir arkadaşı gelmiş gibi karşıladı beni ve masasına davet etti. Bütün SAFC adına gitmiştim oraya. Songül Teyze ve Ali Amca masaya oturur oturmaz benimle sohbet etmeye başlamıştı. Merve Oflaz, Roni ve Gamze de oradaydı. Roni ilerleyen zamanlarda Serenay’la resmimizi çekti. En komiği de neydi biliyor musunuz? Serenay yokken Turabiye gidip “Turabi, Seromuz sana emanet sana güveniyorum” deyip sonra da Serenay’a “Turabi’yle konuştum ona güven” falan dememdi :) Geç olmuştu Sero’yla vedalaştım ve vedalaşmadan önce bir video çekip kolye hediye etmiştim. O videoda ''Kime çekiyoruz bizimkilere mi?'' sözleri SAFC’yi delirtecek şekilde mutlu etmeye yetmişti.”
SAFC ANILARIYLA SERENAY AKTAŞ
4
@serobenimbyu: Belki bu yazdıklarımı okumayacaksın, ama olsun... Ben asla pes etmeyeceğim. Aslında bu yazdıklarım sevgimi anlatacak kadar yeterli değil. Çünkü sevgimi buraya sığdıramayacak kadar çoooook seviyorummm. Nasıl başlasam bilemiyorum... Kelimelerim birbirine giriyor. Serenay ismini duyunca içim kıpır kıpır oluyor. Bir anda neşem yerine geliyor. Moralim bozukken senin fotoğraflarına bakınca moralim yerine geliyor. Nasıl desem sen bana ilaç gibi geliyorsun. Yüzümdeki küçücük bir tebessümün sebebi bile sensin. Mesela en çok da o elma yanaklarını seviyorum. Her fotoğrafında böyle tontiş tontiş çıkıyorsun. Mıncırasım geliyor :) Yerimde duramıyorum, evin içinde çığlıklar atıyorum "SERENAYY SERENAY" diye. Kendimi tutamıyorum. Ben seni dış görünüşün için sevmiyorum (tabi elma yanakları unutmamak lazım:)), ben seni o güzel kalbin için seviyorum. Sanki her baktığında bana bakıyormuş gibi bakıyorsun, her güldüğünde bana gülüyormuş gibi gülüyorsun, her kızdığında bana kızıyormuş gibi kızıyorsun. Ben seni her halinle seviyorum. Hatta biliyor musun? Hayatımda yaptığım en doğru şey seni sevmekti. Hayatımda verdiğim en doğru karar seni seçmekti. İyi ki varsın, iyi ki o gün hayatıma girmişsin, iyi ki ya iyi ki. Her zaman arkandayım, her zaman sol yanındayım, her zaman seninleyim. Bunu sakın unutma. Ve sen beni farkedene kadar da pes etmeyeceğim. Beğeni falan hiç umrumda değil, sadece yazdıklarımı okumanı istiyorum. Eğer birgün beni görürsen o verdiğin beğeniyi gösteriş amaçlı, hava atmak amaçlı asla kullanmayacağım. Sadece o beğeni verdiğin gün, verdiğin saat, verdiğin saniye benim en unutulmaz anım olacak. Seni seviyorum her şeyim... Beni görmen dileğiyle. BETÜL
5
6
O kadın futbolunda ülkemizin Avrupa’daki gururu, aynı zamanda Serenay’ımızın da hem mahalleden arkadaşı hem de futbolda örnek aldığı en büyük isim. Türk Bayan Futbol Milli Takım Kaptanı
Bilgin Defterli’yle gerçekleştirdiğimiz bu samimi röportaja hemen başlayalım :) Kadın futboluna gönül verenler sizi çok iyi tanıyor ama yine de bu soruyla başlayalım. Bilgin Defterli kimdir? Futbola nasıl başladı? 1 Kasım 1980 İstanbul doğumluyum. Aslen Erzurumluyum. 6 kardeşiz, 4 kız ve 2 erkek. Ben ailenin en küçüğüyüm.
Küçük yaşlarda spora cok merakım vardı. Futbola başlamadan önce
1991 yılından 1996 yılına kadar atletizmin bir çok dalında yarıştım. Fakat
futbol oynamak bana daha çok zevk veriyordu bu yüzden de futbol oynamayı
seçtim. Türkiye’de bayan futboluna çok ilgi olmadığından ben de erkeklerle
kendi oturduğum mahallede futbol oynamaya başladım. Benim yaşımda 4
tane kız arkadaşım vardı onlar evlerinde evcilik oynarlardı bense erkeklerle
futbol oynardım. Mahalleler arası turnuvalar olurdu ve o kadar erkeğin
arasında bayan olarak sadece ben olurdum.
Kadın futbolu denince akla ilk gelen isimlerden birisiniz. Hatta
yanılmıyorsam Türk kadın futbolunun yurtdışındaki tek
temsilcisisiniz. Peki neden başka bir spor dalında değil de futbolda
ilerlemeyi tercih ettiniz?
Ailem sokaklarda futbol oynamama karşı geliyordu çünkü
çevremizdekiler aileme sürekli “kız kısmı evde oturur, çamaşır yıkar, temizlik
yapar, ne işi var senin kızının erkekler arasında?“ şeklinde konuşmalar
yaparlardı. Ama ortaokuldaki spor öğretmenimin ailemle konuşmasından
sonra bayan futbol takımına yazılmaya karar verdim ve İstanbul´da olan
DiNARSU BAYAN FUTBOL TAKIMI´na kayıt oldum. Böylelikle ilk defa
Türkiye´de bayan futbol takımıyla idmanlar yapıp maçlara çıkabilecektim.
1996’da Dinarsu Bayan Futbol Takımı ile idmanlara başladım. 3 ay alt yapıda
eğitim aldım ve o zamanki futbol hocam HASAN SEMERCİ bana her zaman
“çok iyi bir futbolcu olacaksın ama şımarmayacaksın” derdi ve disiplinimi
kaybetmememi söylerdi. İyi bir eğitim dönemi geçirdim ve daha sonra A
Takımına yükseldim. Düzenli olarak idman yaptım. A Takımı´nın maçları
başladığında yavaş yavaş oyuna alınmaya başladım. Başlarda yedek
oturuyordum çünkü benden büyük ablalarım vardı ve onlardan öğreneceğim
çok şeyin olduğunu söylerdi hocam hep. Öyle de oldu. İlk zamanlar 10 dakika
oynardım, sonra 20 dakika, sonra 30 dakika derken ilk 11´de oynamaya
başladım. Bu da benim futbola olan azmimden ve disiplinli yetişmemden
geliyordu.
7
Avrupa’ya transfer olan ilk ve tek kadın futbolcumuz sizsiniz. Avrupa
öykünüzü bizimle paylaşır mısınız? Avrupa’da oynamak hep aklınızda
olan bir şey miydi? Yoksa Türkiye’de o dönem kadınlar futbol ligine
ara verilince kaderinize razı olmayıp futbol oynamanın yollarını
aramak için sizi yönlendiren birileri mi oldu? Ya da tamamen
kendinize olan güven ve kişisel çabalarınızın mı bir sonucu oldu?
Benim hayallerimden birisi de yurtdışında
top oynamaktı. iSKENDERUN SANAYiSPOR´da
bir yıl oynadıktan sonra İstanbul´a döndüm ve
bayan futbolunun kapanacağını duydum. Bu
beni o kadar üzmüştü ki, hayallerimin o anda
bittiğini düşündüm ama azmimi ve kendime
olan güvenimi hiç bir zaman kaybetmedim. 8 yıl
Türkiye’de bayan futboluna emek vermiştim ve
başarılı bir oyuncuydum. Neden yurtdışı olmasın
diye düşünürdüm hep. 2003´te bayan
futboluna ara verilince yurtdışında nasıl futbol
oynayabilirim diye araştırmalara. Almanya´daki
bayan futbolunu takip ediyordum hep. Kendime
o kadar çok güveniyordum ki BAŞARACAĞIM
diye hedef koydum kendime. 2004’te
Almanya´daki bayan takımlarına Türkiye´deki
başarılarımı bir CV olarak hazırladım ve bir çok
takıma gönderdim. Bana sadece beklemek
kalıyordu. Artık her gün mail adresime bakıp
cevap bekliyordum.
Bir gün Almanya’nın 1. Lig takımlarından olan FSV FRANKFURT
kulübünden bana cevap gelmişti. Bir ay boyunca idman yapabilmem için beni
davet ediyorlardı. O kadar mutluydum ki.. Hemen işlemlere başladım. Artık
tek düşüncem yurt dışında futbol oynamaktı. 1 ay boyunca FSV FRANKFURT
ile idmanlara çıktım. Bu benim için bir sınav gibiydi ve başarmıştım. Her
zaman kendi kendimi “başaracaksın Bilgin hiçbir şey kolay değil” diye
motive ederdim. Tabii ki zorluklarını da çektim. Tek bir Almanca kelime bile
bilmiyordum. Çok iyi hatırlıyorum bir idmanda hoca takımdakı kızlara "onu da
aranıza alın ve Almanca öğretin” demişti. Çok zor bir dönemdi benim
için. Deneme idmanlarından sonra takım hocasının bana ilk sorusu
“Almanya´ya neden geldin?” oldu. Ben de “sadece FUTBOL oynamak ve
sevdiğim işi devam ettirmek için” dediğimde “bu benim için yeterli bir
cevap”dedi. Türkiye’den böyle yetenekli bir futbolcu beklemediğini, şaşkın
olduğunu, kuvvet açısından biraz eksikliklerimin olduğunu ancak
düzeltilebileceğini söyledi. Bunun üzerine 2 senelik sözleşme imzaladık. Artık
Almanya´da 1. Lig´de futbol oynayacaktım. Bu benim için mükemmel bir
şeydi. Gerçekten çok mutluydum. Fakat karşılaşacağım sorunlardan habersiz
vize işlemleri için evraklarımı hazırlamaya başladım ve Alman
Konsolosluğu´na başvurdum. Bana kısa bir süre beklememi söylediler.
Nihayet eve mektup geldi ve konsolosluğa gittim. Bana üstünde Almanca
yazan bir kağıt verdiler.
8
Almanca bilmediğimden ne yazdığını anlamadım. Oradaki görevlilere
tercüme ettirdiğimde bana VİZE REDDİ kararı verdiklerini söylediler. O kadar
yıkılmıştım ki inanamıyordum. Taksim’de kaldırım taşlarının üzerine oturup
hüngür hüngür ağlıyordum. Kulağımda slow bir müzik ve yakıcı güneş altında
birinin omzuma dokunarak bir şeyler söylemek istediğini fark ettim. Orta yaşlı
bir adam bana: “Ağlama kızım ben de çok sevdim beni de terk ettiler,
yaşın daha küçük, elbette biri vardır seni sevecek“ dediğinde o anki
ağlamaklı halimin yerini gülümseme aldı. Durumu anlatınca o da gülmeye
başladı. Hemen Almanya´daki takımı arayıp Almanca bilen arkadaşımın
yardımıyla durumu onlara anlattım.
Onlar da neden vize verilmediğini anlamadılar. Sonradan araştırdığımda
benim Türkiye´de oynadığım lisans türü AMATÖR olduğundan, Almanya Futbol
Federasyonu neden bir amatör futbolcu alma gereği duyuyor diye
Almanya´daki takıma yazı göndermiş. Takım itiraz edip ben bu futbolcuyu
gördüm denedim ve istiyorum dediğinde Alman Federasyonu ve FSV Frankfurt
arasında uzun süren sorunlar olmuş. Bense artık ümidimi yitirmiştim. Cevap
falan beklemiyordum. Tam 6 ay boyunca Türkiye´deki Alman
Konsolosluğundan hiçbir cevap gelmedi. Ben de artık beklemekten usanmıştım
ve kafamı dinlendirmek icin İstanbul’dan uzaklaşmıştım.
Bir hafta sonra geri gelirken yolda
annemin bana söylediği bir cümle
beni çok etkilemişti: “KIZIM iÇiMDE
BiR HİS VAR AMA HAYIRLISI”
demişti. Ben de anneme artık ümidimi
yitirdiğimi, boşuna kendimi üzmek
istemediğimi söyledim. Eve döndüğümde
posta kutusunda sarı bir zarf gördüm
Alman Konsolosluğundan gelen. Açma
gereği bile görmedim çünkü RED kararını
tekrar gönderdiklerini düşünüyordum.
Zarfı alıp masanın üstüne koydum direkt
ve dışarı çıktım kafamı dağıtmak için.
Eve geri geldiğimde zarf gözüme çarptı
ve açıp okudum. İlk önce yanlış okudum
sandım ve babama okutturdum. Kağıtta
“2 resim ve pasaportunuzla birlikte vize bölümüne başvurun“ diyordu.
Defalarca okudum mektubu ama doğruydu. ANNEMiN hissettiği şey belki de
buydu. Ertesi gün hemen vize bölümüne gittim. Bana bu sefer Almanya´da
kalabilmem için 3 aylık bir vize, yani oturma izni verdiler. Tüm eşyalarımı
toplayıp Almanya’ya yola koyuldum. FAKAT ailem hem sevinçli hem de
üzüntülüydü. Mesafeler gittikçe üzüyordu. İskenderun´da oynadığım
dönemlerde az da olsa maçlarımı seyrediyorlardı. Fakat Almanya yakın değildi
ki gelip seyredebilsinlerdi. Ama ailemin bana olan desteği olmasa belki bu
kadar başarılı olamazdım diye düşünüyordum. Küçükken ailemden gizli kaçıp
kaçıp futbol oynarken şimdi ailemin de desteğini alarak futbol oynuyorum.
9
Türkiye’de futbol erkek sporudur diye bir algı var. Almanya’da veya
diğer ülkelerde de bu böyle mi? Eğer değilse, ülkemizde kadın futbolu
neden gelişmiyor?
Bence hiçbir spor dalında kadın-erkek
ayrımı yapılmamalı her şeyden önce spor
yaptığını düşünmeli insan. Avrupa’da böyle
bir düşünce yok aksine tüm aileler kendi
çocuklarını futbol kulüplerine getirip
götürüyorlar.
Kadın futbolunun gelişebilmesi için
okullarda daha da yaygınlaşması lazım ve
okullar arası bayan futbolu turnuvaları
yapılmalı...
Mesela UEFA bir zorunluluk getirip
Almanya’da bütün Bundesliga (Birinci Lig) erkek takımlarının Bayan takımı
kurma zorunluluğunu getirdi. Şimdi Almanya´da bildiğiniz bütün takımların
bayan takımı da var. Türkiye´deki lig takımlarının çoğu belediyelere bağlı ve
ligde uzun vadeli kalamıyorlar. Her zaman söylediğim gibi Türkiye´de SÜPER
LiG TAKIMLARI BAYAN TAKIMI KURMADIGI SÜRECE BAYAN FUTBOLU HEP
AYNI YERDE KALIR. İnşallah bu statüyü Türkiye´de de uygularlar.
Son birkaç yıldır kadın futbolunun tanıtılması konusunda Serenay
Aktaş ismini de duymaya başladık. Kendisi de verdiği röportajlarda
futbolda hep sizi örnek aldığını dile getirir. Arkadaşlığınızdan
bahsedebilir misiniz? Nasıl tanıştınız?
Serenay’la KARDEŞİM. Aynı mahalle
çocuklarıyız. Mahallemizde benden başka bir
kızın daha futbol oynadığını duyunca çok
sevinmiştim. Tabi ki benim futbol-maç
trafiğimden dolayı çok görüşemiyorduk belki
ama her karşılaştığımızda hep futbol
muhabbeti yapıp gider halı sahada top
oynardık ya da koşmaya giderdik. Bazen de
pazara gezmeye giderdik:)
Bayan futbolunun en eskilerinden olduğum
için ve Türkiye’deki tüm takımları tanıdığım
için SERENAY hangi takıma giderse gitsin
birlikte onun için hangisi daha iyi ise onu yapmaya çalışırdık. Yani bu konuda
fikir alışverişi yapardık. Her zaman ABLAM dediği için kadın futbolunda belki
de güvenebileceği tek isim ben olduğum için örnek alıyor olabilir. Ben zaten
her zama şunu söylerim: “İyi bir futbolcu olmaktansa ÖRNEK bir sporcu
olmayı tercih ederim".
10
Serenay Aktaş hayranları Serenay’ı biraz sizden dinlemek istiyor. Sizce Serenay Aktaş nasıl biri, buluştuğunuzda nelerden bahsediyorsunuz mesela?
Hiç kimse bir insanı tanımadan
yargılamamalı bence. Şimdi insanlar
Serenay’ı çok havalı, kimseyle
konuşmaz, kendini beğenmiş olarak
görebilirler ya da düşünebilirler fakat
bilmezler ki SERENAY’IN KOCAMAN
BİR KALBİ VAR OLDUĞU GİBİ ÇOK
DA CANA YAKINDIR. Komiktir, çok
esprilidir, ailecidir, duygusaldır ve en
önemlisi de çok merhametlidir. Yani TV
karşısında nasılsa günlük hayatında da
öyle. Ha bu arada çok da yeteneklidir
taklit konusunda :)
Almanya’da yaşadığım için ancak devre
arasında ve sezon sonu gidebiliyorum İstanbul’a. Her gittiğimde görüşmeye
çalışıyoruz zaman buldukça çünkü o da yoğun oluyor ve ben de genelde
ailemle oluyorum. Ama buluştuğumuzda konuştuğumuz ilk konu tabi ki
FUTBOL oluyor :) İkimiz de KOYU GALATASARAYLI olduğumuz için bu
konuda konuşacak çok şeyimiz oluyor ama ilk önce sakatlığın var mı hayatının
akışı nasıl anne baba nası diye sorarım. Yani konuşacak çok şeyimiz oluyor
SERENAY’LA...
Peki bize anlatabileceğiniz güzel bir anınız var mı Serenay’la yaşadığınız? Yine bir futbol sezonunda Almanya’daki komşularımdan biriyle İstanbul’a geldim ve bir gün Serenay’la buluşup Beşiktaş pazarına gittik. Metroya bindik sohbet ediyorduk çok kalabalık olduğu için kimin inip bindiğinin farkına varmıyorduk tabi ki. Benim Almanya’dan gelen komşum metronun içinde mavi bir bavul gördü. Herkes iniyor biniyor ama bavulu kimsenin aldığı yok. Doğal olarak da şüphelenmeye başladık bomba vardır diye. Serenay soruyor “bavul kimin” diye kimseden ses yok. Ben soruyorum yine kimseden ses yok. Bu sefer bizim konuşmalarımızı duyanlar panik oldu metronun içinde bomba var diye. Bayrampaşa durağına gelince herkes inmeye başladı metrodan. Bomba var diye :) Bir tane adam hiç yerinden bile kalkmıyor. Birileri mavi bavulu alıp dışarı çıkarmak isterlerken adam birden el hareketleriyle bir şeyler demeye çalıştı bavulu göstererek. Meğerse bavul onunmus :):) Cevap vermemesinin sebebi de adam yabancıymış ve Türkçe bilmiyormuş. Hahahahha çok gülmüştük o gün herkesi panik haline getirdik bomba var diye :) GÜZEL BİR GÜNDÜ :):)
11
Tekrar futbola dönersek, milli takım kaptanlığı yapmak, hem de bir kadın olarak, nasıl bir duygu?
1998’den beri A MiLLi TAKIM FORMASINI giyiyorum ve hala her maça çıkarken
ayrı bir heyecan yaşıyorum. Demek ki duygular anlatılamıyor yaşanması
gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca kaptan olmak takım içinde büyük bir
sorumluluğu da beraberinde getirir. Özveri isteyen bir durum. Her zaman şunu
söylerim takım arkadaşlarıma: "Oyunda ve saha dışında kimse kimseyi
sevmek zorunda degil ama HERKES birbirine SAYGI duymak zorunda.”
Çünkü ancak o zaman TAKIM RUHUNU HiSSEDERSiN.
Çok merak ettiğim bir soruyu sormak istiyorum. Ülkemizde son zamanlarda bir takıma ceza verildiğinde maçın seyircisiz oynanması yerine sadece kadın seyirciler stada alınıyor. Bunu hem futbolcu hem de kadın kimliğinizle nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında maçlara ceza verilmesine anlam veremiyorum ben. Zaten taraftar sıkıntısı yaşıyoruz ama her kadın maça giderken de tabi bir tereddüt içinde gidiyor. Çünkü fanatik gruplar maçlarda kadın taraftar dinlemeden ağıza alınmayacak küfürler edebiliyorlar. Bu yüzden de rahatsızlık duyup maçlara gidemeyen sayısız kadın taraftar var. Şimdi cezalı maçlara giden kadın taraftarlar görüntü olarak çok güzel fakat destek olarak yetersiz. Çünkü şöyle bir düşünürsek futbolcuyu sahada oynatan şey de bir nevi taraftarın desteğidir. Coşku, heyecan, hırs katar sahada. Taraftarın desteğiyle olur böyle şeyler. O yüzden cezaları yersiz buluyorum..
12
Kadın futboluyla ilgili yakın zamanda herhangi bir eğitim veya workshop düzenlemeyi düşünür müsünüz?
Evet düşünüyorum tabi ki çok güzel planlarım var kadın futboluna dair. UEFA
B BELGESİNİ aldığımda bana o belge duvarda asılı kalmasın dediler hocalarım
ve ben de antrenörlük belgemle ilk çalışmamı futbol oynadığım kulup olan Fc
Köln’ün ikinci takımıyla yaptım 3.ligde. Şimdi ise daha büyük başarılara imza
atmak için çalışmalar yapıyorum en kısa zamanda sizler de duyarsınız :)
Kendi isminizi taşıyan bilgindefterli.com internet sitesi içerik olarak çok zengin ve bence kadın futbolu için bir nimet. Websitenin içeriğini kimler hazırlıyor?
Kadın futbolu ülkemizde bir süre önce
kapanmıştı ve UEFA’nın diretmesiyle
tekrar açılmak zorunda kaldı. Tekrar
açılması Türkiye'de iyi oldu fakat arada
geçen süre bizi neredeyse 50 yıl geriye
götürdü. Biz bilgindefterli.com olarak
yaptığımız bu Web sayfasıyla hem kadın
futboluna yön vermek hem de ülkenin
doğusu batısı kuzeyi güneyini birbirinden
haberdar etmek amacıyla kadın
futbolunda bir ilki gerçekleştirmek istedik
ve web sayfası açtık. Türk kadın futbol
liginin böyle bir şeye ihtiyacı vardı.
bilgindefterli.com olarak 5. seneye giriyoruz ve yaptığımız işle ilgili güzel
şeyler duymak hoşumuza gidiyor, doğru yolda olduğumuzu kanıtlar nitelikte
mesajlar almak güzel gerçekten. Sayfa kadın futbolunu çok iyi bilen ve bu işin
içinden gelmiş 2 editör tarafından yönetiliyor..
BİLGİN DEFTERLİ’YLE KISA KISA…
Hangi takımlı?
Bizdeki aşkın renkleri SARI KIRMIZIDIR. Tabi ki GALATASARAYLIYIM.
Türkiye’de en iyi bulduğu kadın futbol takımı?
Derince Belediyespor, çünkü çok yetenekli ve genç sporcular yetiştiriyorlar.
3 kelimeyle Serenay Aktaş?
KOMİK - GÜZEL - HIRSLI
Maçlarda uğur getirdiğine inandığı bir şey var mı?
Benim en büyük uğurum ANNEM’dir. Çünkü ben her maçıma çıkarken
dünyanın bir ucunda bile olsam ANNEM'i arayıp duasını almadan maça
çıkmam.
9 numaralı forma mı 11 numaralı forma mı?
Ooo çok zor bir soru… Her iki formamın da hayatımda çok özel yeri var o
yüzden ayrım yapamayacağım üzgünüm..
13
Örnek aldığı kadın ve erkek futbolcular?
Örnek aldığım bir futbolcu olmadı hiç hayatım boyunca, ama erkek futbolcu
olarak tek sevdiğim sporcu GEORGE HAGI.
Statta canlı izlediği ilk maç?
Hatırlayamadım desem… Ama kesinlikle GS maçıdır.
Futbol onun için ne demek?
Hayatıma enerji veren ve bendeki AŞK.
Futbolcu olmasaydı ne olmak isterdi?
Elektrikçi "aile mesleği" :)
Başarısının sırrı?
İnsan sevdiği işi yaparsa daha mutlu olurmuş bunu öğrendim. Beni yetiştiren
hocam HASAN SEMERCi bana her zaman “çok iyi bir futbolcu olacaksın ama
şımarmayacaksın” derdi ve her zaman disiplinimi kaybetmememi söylerdi. Ben
disiplini seven bir sporcuyum her zaman işimi iyi yapmak için elimden geleni
yapardım.
Ofsaytı bilen kadın… ?
Futbola dair her şeyi bilen kadındır.
Röportaj isteğimizi kırmadığınız
ve bu isteğimizi size ilettiğimiz
ilk günden beri gösterdiğiniz
samimiyet için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim desteğiniz ve
ilginiz için :)
Bir şeyi başarmak istiyorsan peşinden gitmelisin. Korkmadan! PES ETMEK YOK ASLA. Başaramazsanız bir daha yapın. Y ine başaramazsanız bir daha… Bir daha… Bir daha... Unutmayın, her zaman bir seçenek daha vardır. Başarıya ulaşamayanların yüzde doksanı yenilgiye uğramamıştır. Sadece pes etmişlerdir…
BİLGİN DEFTERLİ
14
15
SERENAY EKRANLARDA “MAKAS” ATMAYA GELİYOR
Geçtiğimiz günlerde Serenay’ın yaptığı Periscope yayınında bir TV filmi sürprizinin olduğunu söylemesinden sonra filmle ilgili detaylar yavaş yavaş belli olmaya başladı. TRT’de yayınlanması planlanan 90 dakikalık TV Filminin adı MAKAS. Senaryosu CANER KUZU’ya ait olan projenin yapımcısı ise BURAK TÖRER. Afişinde “Herkesin saklaması gereken bir sırrı vardır” sloganı yer alan filmin korku dram karışımı bir yapım olduğu tahmin ediyoruz. Filmin başrol oyuncusu Serenay Aktaş’ın yanı sıra kadroda son olarak Kocamın Ailesi’nde izlediğimiz Gökhan Alkan, Elveda Derken dizisinden hatırladığımız Beliz İnal, manken Şenay Akay, ünlü şarkıcı ve yine son olarak Kocamın Ailesi’nde izlediğimiz Yeşim Salkım ve tiyatrocu Fulden Akyürek de yer alıyor. Ünlü futbolcu Ümit Karan’ı da taksici rolünde konuk oyuncu olarak izleyeceğiz.
Çekimleri 9 Aralıkta başlayan film Sarıyer Façyo Balık ve Therapia Balık restoranlarının olduğu caddede, Kozdere’de, Esenler Koza Plaza’da ve son olarak Beşiktaş’taki ünlü gece kulüplerinden Masquerade’de çekimler yaptı. Her ne kadar set ekibinden filmle ilgili detayları henüz öğrenemesek de yapımcı Burak Törer’in paylaştığı fotoğraflara bakılırsa heyecan dolu bir yapım bizleri bekliyor gibi.
16
SAFC İTİRAF KÖŞESİ
@yesssbeee İlk itiraf benden olsun :) Serenay'ı Muhteşem Yüzyıl’da gördüm ilk ama ismini bi türlü ezberleyemiyordum uzunca bir süre o benim için Seren Aktaş’tı niyeyse :) Survivor 2014 sonrasında katıldığı programları takip etmeye çalıştım. O zamanlar sosyal medya hesaplarım yoktu o yüzden ne kadar desteklendiğine dair bir fikrim de yoktu ve çıktığı programlardaki "hayranların twitter'ı yıktı yine" sözlerine hep "amma abarttınız ha" diye tepki verirdim içimden. Ne kadar sevilebilirdi ki bir insan… Seviliyormuş meğer :)
@beyza_safc Serenay'ı Arka Sıradakiler'den beri tanıyorum, Arka Sıradakiler favori dizimdi, efsanem yani. O zaman orda iken seviyodum ama Survivor 2014'te iken bana itici geliyodu başlarda ama sonra gerçekten güzel kalbini gördüm :)
@xmavinintonu İtiraf ediyorum Serenay'ı ilk gördüğümde tutulmuştum ona :) Survivor zamanı elenirken göz yaşlarıma hakim olamamıştım :( ve son olarak itiraf ediyorum Serenay'ın attığı her adımda onunla gurur duyuyorum her zerresiyle :)
@Yesim_Dniz Serenay'ın kahküllü saçını beğenmiyorum ama altını boyatması cok güzel olmuş. :)
17
@serizlayf Formsante Dergisini alırken Kipada "Ulan kapak kızı görün be" diye haykırarak "SERENAY AKTAŞ ULAN" diye bağırarak dergiyi bütün dergilerin önüne koydum, sonra çikolata reyonunun arkasından annem ve komşuları çıktı :(
@Vampirellam_17 Serenay'ın futbol oynarkenki videosunu ilk görünce şaşırmıştım ayrıca sevinmiştim çünkü insanlarda bir önyargı var hep 'Kızlar futbol oynayamaz' diye. Ben de onun videosunu çevreme gösterdim ve hepsi erkeklerden daha iyi oynuyor diye ikna oldu ve benim de oynanamı benimsediler bunu Sero'ya borçluyum :)
@SeroCimbom "Serenay’ı ve o güzel karakterini tanımadan önce; hayatımda belki ilk defa psikolojimi oldukça zorlayan zor bir dönemden geçiriyordum. Kendimi çok güçsüz ve çaresiz hissettiğim bir dönemdi. Sero’yu, o güzel insanı, tanımaya başladıkça ondan öğrendiğim şeylerle; zihnimi zorlayan zorluklarla nasıl başa çıkabileceğimi ve güçlü olmayı öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Şu an o zor günlerden doğrulduysam ve dik durmak için çaba gösteriyorsam bunda Sero’nun payı çok büyüktür. "
SAFC İTİRAF KÖŞESİ
18
VEEE “SERENITY” BASINDA !!! 22 Kasım günü Akşam gazetesinin internet sitesinde dergimizin haberi yer aldı. “Yeni medya patronu Serenay” başlığıyla verilen haberde dergimizin sayılarında yer alan röportajlar ve içeriklerinden bahsedildi. Bu vesileyle biz de dergimizin her ay yayınlanmasında ve içeriğinin hazırlanmasında emeği geçen, okuyan, paylaşan, beğenilerini ileten ve eleştiren herkese, en çok da desteğini ve beğenisini hiçbir zaman eksik etmeyen SERENAY AKTAŞ’a teşekkür edelim :)
19
Serenay Aktaş, sıradan değil ama içimizden biri...
Aralık sayısı için Seranay’ın bakış açısını yansıtan bir konu seçtik. Sero’nun bu bakış açısı ‘keşke herkes böyle bakabilse hayata’ dedirten ancak maalesef şimdilerde çoğu insanın çok uzak olduğu bir durum... O yüzden Serenay Aktaş hepimize örnek olsun... ;)
“Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri
mahlûku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden
biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı
hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan
hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?”
Sabahattin ALİ – Kürk Mantolu Madonna
Yargılarımız… Fikir sahibi olmamızı sağlar, bir kişi veya herhangi bir konu hakkında. Yapılması gereken bir şeydir. Ama daha çok tercih edilen şudur ki; yargılamadan yargıya varmak… Öğrenmek için olanak sağlamadan, tanımak için fırsat oluşturmadan peşin hüküm vermek… Ön Yargılarımız… Başımızı kaldırıp etrafımıza baktığımızda çoğu kişinin birbirine ön yargılarla baktığı şu dünyada bazen, bütün bu düşüncelerden arınmış şekilde yaşayan nadide bir insana rast gelebiliriz. :) Bütün koyu tonların içinde açık kalan bir renktir, o insan… Yağmur bulutlarına inat ışığını yansıtan güneştir, gökkuşağı görünür ardından… İşte o insan karanlık düşüncelerin arasında ayrılan aydınlık bakıştır… O insan Serenay Aktaş’tır.
20
Bir insanın en büyük ön yargıları yine bir insanadır. Çünkü ‘anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannederiz, insan dedikleri mahlûku’. Niçin?..
“İnsanlardaki bu ön yargı neden?”
Cevabı bulmak için soruyu tersten soralım bir de; :) ‘Serenay
nasıl ön yargısız bakabiliyor insanlara?’
İnsanları; dış görünüşüne, ne giydiğine, saçına başına, yaşam
şekline, ırkına, yaşına, o’suna, bu’suna, herhangi bir özelliğine göre sınıflandırmak değil de tüm insanlara İnsan… Sadece İnsan olarak bakması...
İnsanları, insan olduğu için
sevmesi… İnsanlara, insan olduğu için değer vermesi… Ve Sero’nun ‘İnsanlık’ kavramına önem vermesi…
“Bir siyasi partiden önce İnsanlık partisini tutun!” “Mühim olan İnsanlık, unutmayın!”
Tanımak için fırsat
oluşturmak... Nasıl tanımaya
çalışırız birini? Dıştan gördüğümüz
özellikleri inceleyerek mi, sahip olunan eşyalara bakarak mı,
bulundukları konuma göre mi? Yoksa nasıl bir insan olduğunu anlamaya
çalışarak mı? Ve Sero'nun “-nasıl bir insan- diye tanımlamaya
çalışması kişileri…”
21
Hepimiz birbirimizden farklıyız. Düşüncelerimiz farklı, zevklerimiz
farklı, huylarımız farklı, her şeyimizle farklı… Sadece bazen benzer yanlarımız, kesiştiğimiz noktalar bazen de tamamen zıtlaştığımız yönlerle yine de ortak olarak insanız. Ancak asıl erdemse bütün bu farklılıklara rağmen kabul etmek birbirimizi… Ve Sero’nun “olduğu gibi kabullenebilmesi insanları…”
Ama zordur. Böylesine ön yargı perdesinin, kalıplaşmış
düşüncelerin hâkim olduğu hayatta bunlardan ayrılan bir bakışa sahip
olmak zordur.
Ve çok tabiidir o rast geldiğimiz nadide insanın da bazen
yorulması…
SELİN (@SeroCimbom)
22
23
24
FANLARLA SÖYLEŞİ (mavirenklipanda)
Öncelikle seni biraz tanıyalım Serenay’la tanışma hikayeni anlatır mısın? 2014 temmuzdan beri Seroistim. Serenay’ı Survivor’da tanıdım ama @serenay_aktaas sayesinde Seroist oldum, biz gerçek hayatta arkadaşız her buluştuğumuzda bana Serenay’ı anlatıp resimlerini gösteriyordu o sayede ben de Seroist oldum iyi ki olmuşum. :) Saymakla bitmez biliyoruz ama neden Serenay? Hayranlarına olan sevgisi.. Diğer ünlüler de öyle ama Serenay elinden geldiğince bizi mutlu etmek için bir şeyler yapıyor imza günü, soru cevap, periscope vs. Bir de ailesine özellikle annesine düşkünlüğü. Ailen veya arkadaşların Serenay’a olan düşkünlüğün için neler diyor? 2014 Survivor’da Serenay’ı seviyordum ama Seroist değildim bu sene All Star’da “hadi Serenay hadi dişi aslanım” demeye başlayınca ailem Serenay’a olan sevgimi gördü. Hatta geçen teyzem “Sena seninki Acil Aşk Aranıyor’da oynuyor geçen sene onun için ağladığın” dedi. Arkadaşlarımla Serenay için tartıştığım dahi var. Serenay hayatında neleri değiştirdi veya sana neler kattı? Birbirimizi görmeden, kan bağı olmasa dahi sevgi oluşabiliyormuş bunu öğrendim Serenay sayesinde. Serenay için yapabileceğin en çılgınca şey nedir? Onun için elimden gelen ne varsa yaparım. Serenay’ın bir özelliğini eleştir desek? Kusursuz biri olanın neresini eleştireyim ama sosyal medya üzerinde geçmişteki fotoğrafları silmiş ona kızdım :) Serenay’ın oyunculuğunu nasıl buluyorsun? En beğendiğin projesi hangisi? Hemen hemen hepsini beğendim ama Pınar Yaymaz’ı daha çok. Kötü kadınlar favorimdir çünkü. Oyunculuğuna gelirsek daha yeni yeni oyunculuğunu oturtuyor. Eminiz ki ileride daha çok iyi performans sergileyecek ve o günlere gelince ailesi ve SAFC ailesi olarak gurur duyacağız Serenayımızla. Serenay’la ilgili en unutamadığın an nedir? Geçen kış 'Sero ayaklarım üşüyo gel ısıt beni' diye tweet atmıştım ve o tweetime FAV vermişti çok şaşırmıştım öyle bir tweete FAV vermesi ayrıca ondan aldığım ilk FAV’ımdı. SAFC hakkında neler diyebilirsin? SAFC’den bazılarıyla konuşmuşluğum var ama samimi olduğum yok ama şunu biliyorum ki biz bir aileyiz. Tek bir cümleyle Serenay’a olan sevgini nasıl anlatırsın? 'Dokunulmasa da, görülmese de kalpte yer verilir bazılarına nedensiz.' Cemal Süreya’nın bu sözü bizim ailemizi anlatmış ve Serenay’ın görmesini istediğim bir söz..
25
FANLARLA SÖYLEŞİ (irmbrk10)
Öncelikle seni biraz tanıyalım Serenay’la tanışma hikayeni anlatır mısın? Serenay’ı ilk Survivor 2014 de gördüm ilk bölümünü çok sık izlemedim ama ilk açtığımda zaten çok dikkatimi çekmişti. Daha sonraki bölümlerini hep takip ettim ve sevinç hareketleri olsun, bağırması, yarışması hepsini o cılız haline çok yakıştırdım. Zamanla hayran kalmaya başladım okuldan geldikçe aynı bölümleri sarıp sarıp izlemeye başladım. Saymakla bitmez biliyoruz ama neden Serenay? Survivor’dayken henüz çok içini bilmiyordum sempatikliği sebep oldu en başta, sonra geldiğinde bize yaklaşımı daha çok sevdirdi kendini. Ailen veya arkadaşların Serenay’a olan düşkünlüğün için neler diyor? Ailem habersiz en başta, arkadaşlarım ise beni çok çılgın buluyor. Sms için çabaladığım günler farketti onlar da, haliyle soruyorlar ve çok ilginç buluyorlar hala ona olan sevgimi. Bazen "Serenaycının dibi" dedikleri oluyor. Serenay hayatında neleri değiştirdi veya sana neler kattı? All Star’dayken tamamen fanıydım, tanıyordum artık ve sorumluluk vardı üstümde. O mutlu olsun diye hayallerini gerçekleştirmek için de bizim bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Orada kalmayı çok istiyordu mesela ve orada tutabilmek için destek olmamız gerekiyordu, epey süre o parayı kenara ayırabildiğimi, sabrettiğimi, kendimi aşıp çok fazla çabaladığımı gördüm kendimde. Bir de burada bana bi dost kazandırdı onun sayesinde tanıdım, onun için minnettarım :) Serenay için yapabileceğin en çılgınca şey nedir? İmkanım olsa yapmayacağım şey yoktur, her türlü şeyi yaparım. Serenay’ın bir özelliğini eleştir desek? Sabırlı yanını eleştireyim, taktir edilesi bi sabrı var, bazen insanlar insan olmaktan çıkıyor ve gösterdiği sabır beni mutlu da ediyor. Serenay’ın oyunculuğunu nasıl buluyorsun? En beğendiğin projesi hangisi? Henüz yaşına rağmen çok çok iyi bana kalırsa. Her rolü ayrı güzel ama ben Pelin Şafak rolünü çok sevdim. Dev ekranda kusursuzdu başrol olduğundan her sahnede vardı, izlemek çok keyifliydi. Serenay’la ilgili en unutamadığın an nedir? Onu göremeyecegim konusunda çok hassasım. İmza gününü Periscope’da izlerken baya bi duygu karmaşası yaşamıştım. Görenler için seviniyordum ama izleyip de yerlerinde olamamak çok kötü bir duygu. SAFC hakkında neler diyebilirsin? Ortak yanımız Serenay. Onunla ilgili bir şey yapacağımız zaman birlik oluyoruz, fazlasına da gerek yok herkes iyi anlaşamıyor ama genel olarak seviyorum. Tek bir cümleyle Serenay’a olan sevgini nasıl anlatırsın? Nazım Hikmet’in sözünü söyleyip kapanışı yapıyorum: "Tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin"
26
FANLARLA SÖYLEŞİ (@Subayistt)
Öncelikle seni biraz tanıyalım Serenay’la tanışma hikayeni anlatır mısın? 2014 yılından beri Serenay hayranı 2015’ten itibaren Serenay hastasıyım. Survivor’ın ilk günü Serenay benim baya dikkatimi çekmişti nedeni kesinlikle göze çarpan gözleri, saçları ve tabi ki dişleri. Saymakla bitmez biliyoruz ama neden Serenay? Samimiyeti yeter. Ben böyle her şeyden çabuk sıkılan biriyim ama 2014’ten beri Serenay’a olan ilgim asla azalmadı her geçen gün daha da arttı. Ailen veya arkadaşların Serenay’a olan düşkünlüğün için neler diyor? Ailem ve arkadaşlarım ilk başta sadece bir heves gelir geçer diyorlardı ama geçmedi. Onlar da kabullendi. Şu an babam felan “Serenay ne yapıyor nasıl” felan diye bana soruyor. Ailemizin bir üyesi oldu resmen. Serenay hayatında neleri değiştirdi veya sana neler kattı? Songül Anneme olan sevgisini gördükten sonra kendi anneme olan bağlılığım arttı kesinlikle. Serenay için yapabileceğin en çılgınca şey nedir? Deli dolu biriyim ben her şeyi yaparım Serenay için. Serenay’ın bir özelliğini eleştir desek? Ya instagramdaki fotoğraflarını siliyor en çok ona kızıyorum. Serenay’ın oyunculuğunu nasıl buluyorsun? En beğendiğin projesi hangisi? Sürekli gelişmekte. Acil Aşk Aranıyor’da 10 gözle izliyordum Serenayı’ resmen karekterini bize çok iyi geçirdi. Serenay’la ilgili en unutamadığın an nedir? “Evde iki kelimemin ikisi de sensin” demiştim. 5 dk sonra “iki kelimeni yerim senin ya Cansın” demişti çok mutlu olmuştum, uçmuştum ya havalara. SAFC hakkında neler diyebilirsin? SAFC çok büyük çok güçlü bir aile, bu aileden olmak gurur verici. Herkes böyle bir aileye sahip olamaz. Tek bir cümleyle Serenay’a olan sevgini nasıl anlatırsın? Çok garip bir şekilde seviyorum işte benden başka kimse anlayamaz.
27