saÐlik bÝlgÝsÝ 9 -...
TRANSCRIPT
ORTAÖÐRETÝM
SAÐLIK BÝLGÝSÝ
9DERS KİTABI
Şenay BOYRAZ TOPALOĞLU
Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 31.05.2013 tarih ve 30 sayılı kararıyla 20132014 öğretim yılından itibaren 5 (Beş) yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir.
22
EDİTÖR: Sezer TOPALOĞLU
DİL UZMANI: Aylin ARICAN
GÖRSEL TASARIMCI: Serkan AVCI
PROGRAM GELİŞTİRME UZMANI: Doç. Dr. Ali Murat SÜNBÜL
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME UZMANI: Hasan PEKTAŞ
REHBERLİK VE GELİŞİM UZMANI: Hatice Beylan ÖZENÇ
BASKI:
Her hakkı saklıdır ve Altındal Yayıncılık Ltd. Şirketine aittir.
Bu kitabın tümü ya da bir bölümü, Altındal Yayıncılık Ltd. Şirketinden önceden izin alınmaksızın hiçbir biçimde çoğaltılamaz, basılıp yayımlanamaz.
ISBN:
Atakent Mah. Elvankent Banka Konutları Küme Evleri B Blok No: 343/52 Etimesgut ANKARA
Tel: (0.312) 260 64 99
33
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden, ilâhi, şudur ancak emeli:Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,Her cerîhamdan, ilâhi, boşanıp kanlı yaşım,Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Meh met Âkif ER SOY
‹ST‹KLÂL MARŞI
44
Ey Türk genç li ği! Bi rin ci va zi fen, Türk is tik lâ li ni, Türk cum hu ri
ye ti ni, ile le bet, mu ha fa za ve mü da faa et mek tir.
Mev cu di ye ti nin ve is tik ba li nin ye gâ ne te me li bu dur. Bu te mel,
se nin, en kıy met li ha zi nen dir. İs tik bal de da hi, se ni, bu ha zi ne den,
mah rum et mek is te ye cek, da hi lî ve ha ri cî, bed hah la rın ola cak tır. Bir
gün, is tik lâl ve cum hu ri ye ti mü da faa mec bu ri ye ti ne dü şer sen, va zi
fe ye atıl mak için, için de bu lu na ca ğın va zi ye tin im kân ve şe ra iti ni
dü şün me ye cek sin! Bu im kân ve şe ra it, çok nâ mü sa it bir ma hi yet te
te za hür ede bi lir. İs tik lâl ve cum hu ri ye ti ne kas te de cek düş man lar,
bü tün dün ya da em sa li gö rül me miş bir ga li bi ye tin mü mes si li ola bi
lir ler. Ceb ren ve hi le ile aziz va ta nın, bü tün ka le le ri zapt edil miş,
bü tün ter sa ne le ri ne gi ril miş, bü tün or du la rı da ğıtıl mış ve mem le ke
tin her kö şe si bil fi il iş gal edil miş ola bi lir. Bü tün bu şe ra it ten da ha
elîm ve da ha va him ol mak üze re, mem le ke tin da hi lin de, ik ti da ra
sa hip olan lar gaf let ve da lâ let ve hat tâ hı ya net için de bu lu na bi lir
ler. Hat tâ bu ik ti dar sa hip le ri şah sî men fa at le ri ni, müs tev li le rin si ya si
emel le riy le tev hit ede bi lir ler. Mil let, fakr u za ru ret için de ha rap ve
bî tap düş müş ola bi lir.
Ey Türk is tik ba li nin ev lâ dı! İş te, bu ah val ve şe ra it için de da hi,
va zi fen; Türk is tik lâl ve cum hu ri ye ti ni kur tar mak tır! Muh taç ol du
ğun kud ret, da mar la rın da ki asîl kan da, mev cut tur!
Mustafa Kemal Atatürk
ATATÜRK’ÜN
GENÇL‹⁄E H‹TABES‹
55
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK(1881 - 1938)
66
ORGANİZASYON ŞEMASI ............................................................................................................... 8
İÇİNDEKİLER
1. ÜNİTE: SAĞLIKLI YAŞAM1. Sağlık, Hastalık ve Engellilik ......................................................................................................10 A. Sağlık ve Hastalık Kavramları ..............................................................................................11 B. Engellilik Kavramı ve Toplumsal Duyarlılığın Önemi .........................................................12 C. Sağlık Hakkı ..........................................................................................................................142. Sağlığı Etkileyen Etmenler ........................................................................................................14 A. Bünyesel Etmenler ................................................................................................................15 B. Çevresel Etmenler .................................................................................................................15 C. Sosyoekonomik Etmenler ....................................................................................................17 Ç. Kültürel Etmenler .................................................................................................................183. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması ve Bunlardan Yararlanma Yolları ...............................18 A. Koruyucu Sağlık Hizmetleri ..................................................................................................19 B. Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri ...............................................................................................20 C. Rehabilite Edici Sağlık Hizmetleri ........................................................................................204. Sağlık Hizmetlerinden Yararlanırken Sahip Olduğumuz Haklar ............................................215. Toplumların Sağlık Düzeylerinin Belirlenmesi ve Karşılaştırılması .........................................23Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................26
2. ÜNİTE: BÜYÜME VE GELİŞME1. Büyüme ve Gelişme Dönemleri .................................................................................................28 A. Bebeklik Dönemi ...................................................................................................................30 B. Çocukluk Dönemi ..................................................................................................................30 C. Ergenlik Dönemi ....................................................................................................................31 Ç. Yetişkinlik Dönemi ................................................................................................................32 D. Yaşlılık Dönemi ......................................................................................................................322. Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Etmenler ................................................................................33 A. Genetik Etmenler ..................................................................................................................33 B. Hormonlar ..............................................................................................................................34 C. Beslenme ................................................................................................................................34 Ç. Fiziksel Çevre ..........................................................................................................................34Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................35
3. ÜNİTE: SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI1. Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunmasının Önemi .......................................................................362. Fiziksel Aktivite ve Dinlenmenin Sağlığın Geliştirilmesindeki Etkileri ....................................383. Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Gelişme Dönemlerine Göre Önemi .....................................404. Şişmanlığın Ortaya Çıkış Nedenleri ve Sağlık Üzerindeki Etkileri ...........................................425. Sağlıklı Yaşam İçin Kişisel Temizliğin Önemi ............................................................................44 A. El, Tırnak Temizliği ve Bakımı ..............................................................................................46 B. Yüz, Boyun ve Koltuk Altı Temizliği ....................................................................................46 C. Saç Temizliği, Bakımı ve Tıraş Olma .....................................................................................47 Ç. Ayak Temizliği ve Bakımı ......................................................................................................47 D. Genital Bölge Temizliği ........................................................................................................47 E. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği ............................................................................................48 F. Banyo Yapma ve Giyecek Temizliği .....................................................................................486. Vücut Sağlığının Korunması ve Sürdürülmesi İçin Giyecek Seçiminin Önemi ............................487. Ağız, Diş Sağlığının Önemi ve Korunması ................................................................................49 A. Diş Çürümesi ..........................................................................................................................50 B. Diş Eti Hastalıkları .................................................................................................................50 C. Diş Çürükleri ve Diş Eti Hastalıklarının Vücut Sağlığı Üzerindeki Etkileri ..........................50 Ç. Dişlerin Gelişim Bozukluklar› ................................................................................................51 D. Ağız ve Diş Sağlığının Korunması ........................................................................................51Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................52
4. ÜNİTE: AKIL VE RUH SAĞLIĞI1. Akıl, Ruh Sağlığının Tanımı ve Önemi ......................................................................................542. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Etmenler .................................................................................56 A. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Kişisel Etmenler .................................................................56 B. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Çevresel Etmenler ..............................................................573. Akıl ve Ruh Sağlığını Korumak, Devamını Sağlamak İçin Alınması Gereken Önlemler ........584. Stres Kavramı ............................................................................................................................60 A. Stresin Nedenleri ve Etkileri .................................................................................................61 B. Stresle Başa Çıkmanın Yolları ................................................................................................625. Etkili İletişim Kurma Yolları .......................................................................................................64 A. İletişim Engelleri ....................................................................................................................64 B. Dinlemenin ve Ben Dilinin Önemi ........................................................................................66 C. Etkili İletişimin Sosyalleşmedeki Önemi ...............................................................................66
77
5. ÜNİTE: SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR1. Bağımlılık Yapan Maddeler .......................................................................................................72 A. Bağımlılığın Nedenleri ........................................................................................................74 B. Bağımlılık Süreci Nasıl İşler? ................................................................................................75 C. Bağımlılık Yapan Maddelerin Kullanım Yaygınlığı .............................................................752. Tütün ve Tütün Ürünlerinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri ................................................77 A. Sigara ve Diğer Tütün Ürünlerinin Zararları .......................................................................77 B. Gebelikte Tütün Ürünlerinin Kullanımı ..............................................................................80 C. Pasif Etkilenme .....................................................................................................................80 Ç. Sigaranın Zararlı Etkilerinden Korunmak ...........................................................................813. Alkol Bağımlılığı .........................................................................................................................82 A. Alkolün İnsan Sağlığına ve Davranışlarına Etkileri ............................................................83 B. Alkol Bağımlılığının Bireyin Aile İçi ve Toplumsal Hayattaki İlişkilerine Etkileri ..............844. Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ..................................................................................................855. Bağımlılıkla Mücadele ...............................................................................................................87 A. Sağlığa Zararlı ve Alışkanlık Yapan Maddelerden Uzak Durmak Amacıyla Olumlu Tutum Geliştirme ....................................................................................88 B. Bağımlı Kişilerin Tedavisi İçin Yapılması Gerekenler .........................................................89Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................90
6. ÜNİTE: AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI1. Aile Hayatı ..................................................................................................................................92 A. Aile Kavramı ve Toplumdaki Yeri .......................................................................................92 B. Evlilik ve Aile Hayatı ............................................................................................................94 C. AnaBaba Olmanın Toplumsal ve Yasal Koşulları ..............................................................96 Ç. Aile ve Nüfus Planlaması .....................................................................................................972. Ana ve Çocuk Sağlığı ...............................................................................................................102 A. Ana Sağlığı .........................................................................................................................102 B. Çocuk Sağlığı ......................................................................................................................107Ölçme ve Değerlendirme ..............................................................................................................114
6. Şiddet ve İstismar .........................................................................................................................67 A. Şiddetin Çeşitleri ..................................................................................................................67 B. Şiddetin Nedenleri ................................................................................................................68 C. Şiddet ve İstismarın Etkileri ..................................................................................................69 Ç. Şiddet ve İstismarın Engellenmesi ........................................................................................69Ölçme ve Değerlendirme .................................................................................................................70
7. ÜNİTE: HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER1. Yaygın Hastalıklar ve Korunma Yolları ....................................................................................116 A. Kanser .................................................................................................................................116 B. Şeker Hastalığı ....................................................................................................................122 C. Kalp ve Damar Hastalıkları ................................................................................................1242. Kalıtsal Hastalıklar .....................................................................................................................130 A. Yaygın Kalıtsal Hastalıklar .................................................................................................131 B. Kalıtsal Hastalıkların Önlenmesi .......................................................................................1333. Kronik Akciğer Hastalıkları .......................................................................................................134 A. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ....................................................................135 B. Astım ...................................................................................................................................1354. Bulaşıcı Hastalıklar ....................................................................................................................136 A. Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar ..................................................................................138 B. Solunum Yolu ile Bulaşan Hastalıklar ...............................................................................141 C. Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıklar ...................................................................................144 Ç. Vektörle Bulaşan Hastalıklar .............................................................................................145 D. Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıklar ....................................................................148 E. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ........................................................................................1505. Evde Hasta Bakımı .....................................................................................................................152 A. Akılcı İlaç Kullanımı .................................................................................................................152 B. Vücut Sıcaklığının ve Nabız Sayısının Ölçülmesi ...................................................................153 C. Hasta Odasının Özellikleri .................................................................................................155 Ç. Temizlik Kuralları ...............................................................................................................155Ölçme ve Değerlendirme ..............................................................................................................156
FORMLAR ....................................................................................................................................158ÜNİTE CEVAPLARI ..........................................................................................................................161DİZİN ....................................................................................................................................162SÖZLÜK ....................................................................................................................................164KAYNAKÇA ....................................................................................................................................167
88
ORGANİZASYON ŞEMASI
10
Üniteye Hazırlanalım• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
11. sayfada 1.1, 14. sayfada 1.2, 18. sayfada 1.3 ve 21. sayfada yer alan 1.4 numaralı etkin-likler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli araştırma ödevleri yapacaksınız. Bu araştırmaların sonuçlarını ilgili konunun işlenişi sırasında sınıfta paylaşacaksınız. 10, 19 ve 24. sayfalardaki Araştıralım - Pay-laşalım bölümlerinde yer alan araştırma çalışmalarını öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
SAĞLIKLI YAŞAM1. ÜNİTE
Defne, sabah uyandığında kendini pek de iyi hissetmiyordu. Karnı ağrıyor ve midesi bulanıyordu. Fotoğraf 1.1'de görüldüğü gibi bir süre yataktan çıkmak istemedi. Vücut sıcaklığını ölçtü. Termometre 39 ºC'yi gösteriyordu. Annesi ateşinin yüksek olduğunu söyledi. Bu durumda okula gidemezdi. Kahvaltıdan sonra aile hekimine giderek muayene olması gerekiyordu. Defne, kahvaltıda en sevdiği reçelden tat alamadı. Canı hiçbir şey yapmak istemedi. Üstelik o gün en sevdiği derslerden resim dersi vardı ve kaçırmak istemiyordu. "Hasta olmaktan hiç hoşlanmıyorum." diye düşündü...
Fotoğraf 1.1: Defne, sabah uyandığında kendini iyi hissetmiyordu.
Konuya başlamadan önce aşağıdaki paragrafı okuyarak sağlığın önemi hakkındaki düşüncelerinizi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
1. Sağlık, Hastalık ve Engellilik
Araştıralım - Paylaşalım
Çeşitli kaynaklardan Atatürk'ün sağlık ile ilgili özdeyişlerini araştırınız. Araştırma sonuçlarınızı bir poster hâlinde sınıf ya da okul panosunda sergileyerek arkadaşlarınızla paylaşınız.
Proje Çalışması
Bireylerin sağlık kurum ve kuruluşlarından yararlanırken hasta haklarına sahip olduğu bilincinin, bu hakları kullanabilme becerilerinin önemi ve geliştirilmesi ile ilgili bir proje hazırlayınız. Proje hazırlama sürecinde kitabınızın 160. sayfasındaki yönergeyi takip ediniz.
Günlük yaşamımızda çoğumuz yukarıdakine benzer durumlar yaşamışızdır. Genellikle sağlığımızın değerini hastalandığımızda daha iyi anlarız. "Her işin başı sağlıktır.", "Sağlıktan büyük zenginlik yoktur." gibi atasözlerimiz bu durumu çok güzel anlatır. Hasta bir kişi, her şeyden önce sağlığına kavuşmayı düşünür. Zevk aldığı uğraşlardan hastayken zevk alamayabilir. Mutlu bir yaşamın temel koşulu sağlıklı olmaktır. Sağlıklı olmayan bireyler, görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getiremezler. Bunun sonucu olarak da kendisine, ailesine ve topluma tam anlamıyla yararlı olamayabilirler.
Peki, sağlıklı olmak ne demektir? Sağlık denildiğinde sadece bedensel sağlık mı kastedilmektedir? Hastalık ve engellilik gibi günlük yaşamınızda karşılaştığınız kavramlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
84
ÜNİTE5.
Performans Görevi
Alkol bağımlılığının, insan vücudundaki sistemler üzerine etkilerini araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız. Araştırmanız için okulunuzdaki Yeşilay Kulübünden bilgi ve iş birliği isteyiniz.
Alkol, tıbbi ilaçların etkisini artırdığı için ilaç ve alkol birlikte alındığında zehirlenmelere, komaya girme ve ölüme neden olabilir.
Alkol kullanımı kadında âdet düzensizliklerine, erkekte spermlerin hareketliliğinin azalmasına yol açar.
Gebelikle alkol kullanımının, anne karnında bebek ölümlerine, düşüğe ve ölü doğumlara neden olduğu bilinmektedir. Gebelikte aşırı alkol kullanımı, bebeklerde yüz ve kalpte anormalliklere, zekâ ve gelişme geriliğine yol açar. Bu durum fotoğraf 5.8'deki gibi Fetal Alkol Sendromu (FAS) olarak bilinmektedir.
B. Alkol Bağımlılığının Bireyin Aile İçi ve Toplumsal Hayattaki İlişkilerine Etkileri
Alkol alma isteğini kontrol edemeyen, ortaya çıkan bedensel, ruhsal ve sosyal zararlarına rağmen alkol kullanmaya devam eden kişilerde alkol bağımlılığı oluşmuş demektir. Alkol kullanımı önce azar azar başlar, daha sonra kişi farkında olmadan bağımlı hâle gelir. Alkole başlamanın sebepleri kişilik, arkadaş ya da aile çevresi olabilir. Zayıf iradeli, alkol kullanan arkadaşlarının isteklerine hayır diyemeyen, ailesinde alkol bağımlısı bulunan kişiler alkol bağımlılığına daha yatkındır. Bu kişiler, önceleri hafif alkollü içecekleri zararlı olmadığı düşüncesiyle kullanır, giderek sorunlarla başetmek ya da keyif vermesi amacıyla daha fazla alkol tüketirler. Bağımlılık, alkol alımı arttıkça daha da artar ve kişi giderek alkole daha çok gereksinim duyar. Bu kişiler genellikle bağımlı olduğunu inkâr ederler.
Alkol bağımlısı olan kişinin düşünme yeteneği geriler. Alkol, yaşamındaki her şeyin önüne geçer. Sorumluluklarını yerine getiremeyen kişinin iş hayatında sorunlar ortaya çıkar. Aile içinde huzursuzluk, kavga, ailenin dağılması gibi sorunlar kaçınılmaz hâle gelir. Kişinin sosyal yaşamdaki konumu, arkadaş çevresi ile ilişkileri zarar görür. Alkolün neden olduğu tüm bu olaylar kişide ruhsal çöküntüye neden olur ve kişi çözümü yine fotoğraf 5.9'daki gibi alkolde arar. Böylece bu bir kısır döngü hâlini alır.
Alkolün verdiği geçici kendine güven duygusu, öfke ve saldırganlık alkol bağımlılarını suça itebilir. Araç kullanan alkol bağımlısının duyuları ve refleksleri yavaşladığı, kas koordinasyonu azaldığı için trafik kazalarına yol açabilir. Alkole bağlı işlenen suçlar ve trafik kazaları hem toplumsal huzuru bozar hem de büyük ekonomik kayıplara neden olur.
Fotoğraf 5.9: Alkol, kişinin yeni sorunlar edinmesine yol açar.
Fotoğraf 5.8: FAS ile doğmuş bir çocuk
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütüne göre trafik kazalarının nedenleri arasında alkollü araç kullanımı birinci sırada gelmektedir.
Konunun işlenişiyle ilgili metinler verilmiştir.
Konunun işlenişini destekleyen görseller bulunmaktadır.
Konuyla ilgili kısa, özlü, ilgi çekici bilgiler bu başlık altında verilmiştir.
Öğretmeninizin vereceği performans görevini yerine getirmenizde sizi yönlendiren bölümü göstermektedir.
Konu ile ilgili bilgilerinizi pekiştirmek ama-cıyla daha çok sınıfta sunuma yönelik olarak hazırlayacağınız araştırma çalışmaları bulun-maktadır.
Ünite adı gösterilmiştir.
Ünite numarası belirtilmiştir.
Ünite boyunca yapacağınız etkinliklerin ve araştırmaların ilgili ders saatinden önce hazır-lıklarınızı tamamlamanız için yönlendirmeler yapılmıştır.
İşlenişle ilgili konu başlıkları belirtilmiştir.
Belirli bir konuda inceleme, araştırma ve yorum yapma; görüş geliştirme, yeni bilgilere ulaşma, özgün düşünce üretme ve çıkarımlarda bulun-ma amacıyla öğretmeninizin rehberliğinde yapacağınız çalışmalar bulunmaktadır.
Konu motivasyonu, öykü ve görselle destekle-nerek sağlanmıştır.
99
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
122
ÜNİTE7.
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda, çevresinde şeker hastası yakını bulunan arkadaşlarınızı belirleyiniz. Bu arkadaşlarınız
şeker hastası yakınına aşağıdaki soruları yönelterek cevapları deftere not etsin.• Kaç yaşınızda şeker hastası teşhisi konuldu?• Hastalığınızın tedavisi için hangi yöntemler kullanılıyor?• Ailenizde başka şeker hastası var mı?• Günlük yaşamınızda hastalığınızla ilgili hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?
2. Sınıftaki diğer öğrenciler, İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan şeker hastalığının nedenleri, tipleri, tedavisi ve hastaların dikkat etmesi gereken noktalarla ilgili araştırma yapsın.
3. Topladığınız bilgileri sınıfınıza getiriniz ve sınıf arkaşlarınızla paylaşınız.
Etkinlik 7.3Amaç
Şeker hastalığı ve bu hastalığa sahip kişilerin yaşantılarında nelere dikkat ettikleri konularında bilgi toplamak.
Sonuca Varalım1. Şeker hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir?2. Şeker hastalığının ortaya çıkmasında risk faktörleri nelerdir?3. Şeker hastası bir kişinin dikkat etmesi gereken noktalar nelerdir?4. Şeker hastalarının yaşam kalitesini artırmaya yönelik alınabilecek önlemler nelerdir?
Fotoğraf 7.6'da gördüğünüz çocuk her gün sabah ve akşam iğne olmaktadır. Aslında bu iğne ile kendi vücudunda üretilemeyen bir hormonu enjeksiyonla alır. Her gün iğnesini yaparak ve şekerli besinlerden uzak durarak sağlıklı insanlar gibi yaşamını sürdürebilir.
Yukarıda, şeker hastalığı olan bir çocuğun hastalığıyla ilgili bazı bilgiler verilmiştir. Çevrenizde bu örnekte olduğu gibi şeker hastası olan kişiler var mı? Bu kişilerin günlük yaşamlarında nelere dikkat etmesi gerektiğini biliyor musunuz? Bu soruların cevaplarıın bulabilmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 7.6: İnsüline bağımlı şeker hastaları her gün enjeksiyon yoluyla
hormon alırlar.
B. Şeker Hastalığı
Yaptığınız etkinlikte şeker hastalığı hakkında bilgi edindiniz. Bu hastalığın vücuttaki şeker metabolizmasında bir bozukluktan kaynaklandığını fark etmiş olmalısınız. O hâlde öncelikle vücudumuzdaki şeker metabolizmasını inceleyelim.
Vücudumuz öncelikle enerji kaynağı olarak karbonhidrat adı verilen, glikoz içeren besinleri kullanır. Bu besinler sindirim sistemimizde sindirimleri tamamlandıktan sonra karaciğere geçer. Karaciğer, vücudumuzun gereksinim duyduğu glikozu kana verir. Kan şekeri olarak bilinen glikoz bütün hücrelerimize ulaşarak gereksinim duydukları enerjiyi sağlar. Sağlıklı bir insanda kan şekerinin belirli değerde olması gerekir.
Kan şekeri düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasında pankreastan salgılanan insülin hormonu rol oynar. Gıdalarla vücuda alınan şeker insülin hormonu sayesinde hücre içine alınabilir ve burada enerjiye çevrilebilir. Eğer pankreasın ürettiği insülin yetersiz veya etkisiz ise glikoz hücrelere
Şeker Hastalığı Nedir, Ne Değildir?
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
158158
FORMLAR
Aşağıdaki dereceli puanlama anahtarı, ödevinizin hangi ölçütlere göre değerlendirileceği konusunda sizlere bilgi vermek için hazırlanmıştır. Bu puanlama anahtarınız öğretmeniniz tarafından doldurulacağı için üzerinde herhangi bir işaretleme yapmayınız.
BECERİLER
DERECELER
Hiçbir Zaman
Nadiren Bazen SıklıklaHer
Zaman
1 2 3 4 5
I. Derse Hazırlık
1. Bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacağını bilir.
2. Ulaştığı kaynaklardan etkin bir biçimde yararlanır.
3. Derse değişik yardımcı kaynaklarla gelir.
4. Derse hazırlıklı gelir.
Toplam
II. Etkinliklere Katılma
1. Görüşü sorulduğunda söyler.
2. Yeni ve özgün sorular sorar.
3. Belirttiği görüşler ve verdiği örnekler özgündür.
4. Dersi iyi dinlediği izlenimi veren sorular sorar.
Toplam
III. İnceleme – Araştırma – Gözlem
1. Bilgi toplamak için çeşitli kaynaklara başvurur.
2. Kendisine verilen kaynaklarla yetinmeyip başka kaynaklar araştırır.
3. İnceleme ve araştırma ödevlerini özenerek yapar.
4. Gözlemlerini dikkatli bir şekilde yapar.
5. Gözlemleri sonucunda mantıksal çıkarımlarda bulunur.
6. Araştırma ve inceleme sonucunda genellemeler yapar.
Toplam
IV. Bilimsel Yöntem
1. Bilinenlerden bilinmeyeni kestirir.
2. Verileri çizelgelere ve grafiklere dönüştürür.
3. Araştırma ve inceleme sonuçlarından genellemelere ulaşır.
Toplam
Genel Toplam
ÖĞRENCİ GÖZLEM FORMU
BÜYÜME VE GELİŞME ÜNİTE2.
35
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
1. Büyüme ve gelişme kavramlarını açıklayınız.2. Büyüme ve gelişmenin takibi için hangi ölçümler düzenli olarak yapılmalıdır?3. Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenler nelerdir?4. Büyüme ve gelişme dönemleri nelerdir ve bu dönemler hangi yaşları kapsar?5. Ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde görülen bedensel değişiklikler nelerdir?6. 67 yaşındaki Erdal Bey, emekli olduktan sonra evine kapanmış, huysuz ve inatçı bir insan
olmuştu. Erdal Bey'in toplum yaşamına katılması, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmesi için ona neler önerirsiniz?
B.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Canlı vücudunun hacim ve kütlece artışı ...................................... olarak adlandırılır.2. Bir insanın yaşamında, 1215 yaşları arası dönem ...................................... olarak adlandırılır.3. Bir konuda bilgi edinmeye, yetenek ve becerilerini ilerletmeye ...................................... denir.4. 36 yaşlar arasını kapsayan büyüme ve gelişme dönemine ...................................... dönemi denir.5. Tanımayı ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel etkinliklerin artışı ...................................... gelişme
adını alır.
öğrenmebüyüme bilişselerken ergenlik olgunlaşma oyun
Ölçme ve Değerlendirme
1. Ergenlik dönemi ile ilgili olarak;
I. Her insanda 12 yaşında ergenlik dönemi başlar.
II. Cinsiyet özellikleri bu dönemde belirginleşir.
III. Genellikle erkeklerde kızlardan daha önce başlar.
Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız II B. I ve II C. I ve III D. II ve III E. I, II ve III
4. Aşağıdaki yaş aralıklarından hangisi yetişkinlik dönemini kapsar?
A. 2565 B. 3050 C. 2155 D. 3065 E. 2165
3. I. Anneme basit ev işlerinde yardım edebilirim. Annemden ayrılmam gerekirse ağlamam. Bir başkası üzgün ya da mutlu olduğunda anlarım.
II. 1, 2, 3. sayılarını sırasıyla söyleyebilirim. III. Arkadaşlarımla oyunlar oynar, grup içinde iş birliği yaparım. Kurallara uyabilirim.
Yukarıda 4 yaşında bir çocuğun gelişim özellikleri yer almaktadır. Bu gelişim özelliklerinin bi-lişsel mi, duygusal mı yoksa sosyal mı olduğu aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
I II III
A. Sosyal Bilişsel Duygusal B. Duygusal Bilişsel Sosyal C. Bilişsel Duygusal Sosyal D. Duygusal Sosyal Bilişsel E. Sosyal Bilişsel Duygusal
Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.C.
161161
ÜNİTE CEVAPLARI
1. Ünite Ölçme ve Değerlendirme26. sayfa B soru grubu1. biyoloji, 2. fiziksel psikososyal, 3. hasta hakları, 4. kişiye yönelik çevreye yönelik, 5. ruhsal, 6. sağlık hakkı27. sayfa C soru grubu1. A 2. B 3. E 4. E 5. C 6. B 7. D
2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme35. sayfa B soru grubu1. büyüme 2. erken ergenlik 3. öğrenme 4. oyun 5. bilişsel35. sayfa C soru grubu1. A 2. A 3. B
3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme52. sayfa B soru grubu1. deodorant 2. hastalıkların 3. flor kalsiyum 4. su sabun5. tuvalet kâğıdı 6. fiziksel aktivite52. sayfa C soru grubu1. B 2. C 3. E 4. D 5. A 6. E
4. Ünite Ölçme ve Değerlendirme70. sayfa B soru grubu1. kişisel 2. ruhsal bozukluk 3. psikiyatrist 4. duygusal5. sınav kaygısı 6. kaynak alıcı71. sayfa C soru grubu1. A 2. D 3. C 4. B 5. D 6. E
5. Ünite Ölçme ve Değerlendirme90. sayfa B soru grubu1. psikolojik ruhsal 2. alışkanlık 3. bağımlılık 4. yoksunluk tolerans91. sayfa C soru grubu1. D 2. C 3. E 4. B 5. A 6. E 7. B
6. Ünite Ölçme ve Değerlendirme114. sayfa B soru grubu1. hukuki 2. sosyal 3. onyedi 4. aile planlaması5. nüfus planlaması 6. sağlık kontrolü 7. prematüre postmatüre 8, aşılama115. sayfa C soru grubu1. B 2. A 3. D 4. C 5. E 6. C 7. E
7. Ünite Ölçme ve Değerlendirme156. sayfa B soru grubu1. kene 2. solunum 3. zoonoz 4. pandemit 5. Akciğer amfizemi kronik bronşit6. besin su 7. hemofili Akdeniz anemisi 8. yaş 9. vektör 10. kan157. sayfa C soru grubu1. D 2. C 3. A 4. B 5. D 6. E 7. A 8. B
Öğrenmekte olduğunuz konu ile ilgili etkinlik çalış-maları yer almaktadır.
Konuların alt baş-lıklarını göster-mektedir.
Kitabınızın sonunda "Öğrenci Gözlem, Öz Değerlendirme, Akran Değerlendirme Formları" ve "Proje Çalışması" verilmiştir.
Her ünitenin sonunda yer alan açık uçlu, boşluk doldurmalı ve çoktan seçmeli değer-lendirme sorularının cevapları verilmiştir.
Her ünitenin sonunda ölçme ve değerlen-dirme başlığı altında açık uçlu, boşluk dol-durmalı, çoktan seçmeli sorular verilmiştir.
10
Üniteye Hazırlanalım• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
11. sayfada 1.1, 14. sayfada 1.2, 18. sayfada 1.3 ve 21. sayfada yer alan 1.4 numaralı etkin-likler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli araştırma ödevleri yapacaksınız. Bu araştırmaların sonuçlarını ilgili konunun işlenişi sırasında sınıfta paylaşacaksınız. 10, 19 ve 24. sayfalardaki Araştıralım - Pay-laşalım bölümlerinde yer alan araştırma çalışmalarını öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
SAĞLIKLI YAŞAM1. ÜNİTE
Defne, sabah uyandığında kendini pek de iyi hissetmiyordu. Karnı ağrıyor ve midesi bulanıyordu. Fotoğraf 1.1'de görüldüğü gibi bir süre yataktan çıkmak istemedi. Vücut sıcaklığını ölçtü. Termometre 39 ºC'yi gösteriyordu. Annesi ateşinin yüksek olduğunu söyledi. Bu durumda okula gidemezdi. Kahvaltıdan sonra aile hekimine giderek muayene olması gerekiyordu. Defne, kahvaltıda en sevdiği reçelden tat alamadı. Canı hiçbir şey yapmak istemedi. Üstelik o gün en sevdiği derslerden resim dersi vardı ve kaçırmak istemiyordu. "Hasta olmaktan hiç hoşlanmıyorum." diye düşündü...
Fotoğraf 1.1: Defne, sabah uyandığında kendini iyi hissetmiyordu.
Konuya başlamadan önce aşağıdaki paragrafı okuyarak sağlığın önemi hakkındaki düşüncelerinizi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
1. Sağlık, Hastalık ve Engellilik
Araştıralım - Paylaşalım
Çeşitli kaynaklardan Atatürk'ün sağlık ile ilgili özdeyişlerini araştırınız. Araştırma sonuçlarınızı bir poster hâlinde sınıf ya da okul panosunda sergileyerek arkadaşlarınızla paylaşınız.
Proje Çalışması
Bireylerin sağlık kurum ve kuruluşlarından yararlanırken hasta haklarına sahip olduğu bilincinin, bu hakları kullanabilme becerilerinin önemi ve geliştirilmesi ile ilgili bir proje hazırlayınız. Proje hazırlama sürecinde kitabınızın 160. sayfasındaki yönergeyi takip ediniz.
Günlük yaşamımızda çoğumuz yukarıdakine benzer durumlar yaşamışızdır. Genellikle sağlığımızın değerini hastalandığımızda daha iyi anlarız. "Her işin başı sağlıktır.", "Sağlıktan büyük zenginlik yoktur." gibi atasözlerimiz bu durumu çok güzel anlatır. Hasta bir kişi, her şeyden önce sağlığına kavuşmayı düşünür. Zevk aldığı uğraşlardan hastayken zevk alamayabilir. Mutlu bir yaşamın temel koşulu sağlıklı olmaktır. Sağlıklı olmayan bireyler, görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getiremezler. Bunun sonucu olarak da kendisine, ailesine ve topluma tam anlamıyla yararlı olamayabilirler.
Peki, sağlıklı olmak ne demektir? Sağlık denildiğinde sadece bedensel sağlık mı kastedilmektedir? Hastalık ve engellilik gibi günlük yaşamınızda karşılaştığınız kavramlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
11
A. Sağlık ve Hastalık Kavramları
Yaptığınız etkinlikte sağlık, hastalık ve engellilik kavramları ile ilgili sizin, yakın çevrenizdeki bireylerin görüşlerini ortaya koydunuz. Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal sağlık kavramlarının engelli bireyler ve sizin için ne ifade ettiğini irdelediniz. Ayrıca etkinliğinizde engelli bireylerle empati kurarak toplumsal duyarlılığın gelişmesine katkı sağladınız. Şimdi sağlık, hastalık ve engellilik kavramlarını daha ayrıntılı ele alarak öğrenelim.
Sağlık ve hastalık anlayışı, kişiden kişiye değişebilir. Örneğin bazı insanlar, baş veya mide ağrısı şikâyetlerini açlık, yorgunluk gibi nedenlere bağlayarak ciddiye almaz ve sağlıklı olduklarını düşünürler. Tüm çocuklar ishal oluyor diye düşünen bir anne, çocuğu ishal olduğunda bu durumu hastalık olarak kabul etmeyebilir. Sağlık ve hastalık kavramlarının ne ifade ettiği, toplumların kültürel özelliklerine göre de değişebilir. Bir bölgede toplumun çoğunda bağırsak paraziti varsa bu durum hastalık olarak görülmeyebilir. Gerçekte bir sakatlık olan kalça eklem çıkıklığı, Kızılderili kabilelerinden Navajo (Nevaco) yerlilerinde çok yaygın olduğundan hastalık olarak kabul edilmez.
Yukarıda verilen örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Sağlık ve hastalık anlayışındaki bu gibi farklılıklar, sağlık sorunlarının tespit edilmesini, çözülmesini zorlaştırır. Bu kavramların, kişilere ve toplumlara göre değişmeyen, herkesin kabul edeceği evrensel tanımları olmalıdır. Bu konuda evrensel tanımlamaya ihtiyaç duyulan diğer bir kavram da hastalık kavramıdır. Hekimler, hastalığı "Vücudu
Aşağıdaki etkinliği yaparak kendinizin, yakın çevrenizin sağlık, hastalık ve engellilik hakkındaki
düşüncelerini araştırınız.
Etkinlik 1.1Amaç
Sağlık, hastalık ve engellilik ile ilgili bir anket yaparak soruların cevaplarını değerlendirmek.
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
Sonuca Varalım Anket sorularını cevaplandıran kişilerin sağlık, hastalık ve engellilik kavramları hakkındaki düşünceleri arasında nasıl bir farklılık ya da benzerlik bulunmaktadır?
Bunları Yapalım1. Defterinize aşağıdaki gibi bir çizelge oluşturarak çizelgedeki soruları not ediniz.
2. Ailenizden ya da yakın çevrenizden iki kişiye anket sorularını yönelterek cevaplarını çizelgedeki uygun yerlere not ediniz.
3. Çizelgenin son sütununda yer alan bölümlere sorularla ilgili kendi düşüncelerinizi not ediniz.
Anket Soruları 1. Kişi 2. KişiKendi
Düşüncelerim
A. Sağlık, hastalık ve engellilik kav-ramlarının size ne ifade ettiğini birer cümle ile açıklayınız.
B. Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sos-yal sağlık kavramları size ne ifa-de ediyor?
C. Engellilerin günlük yaşamda kar-şılaştıkları zorluklar nelerdir?
Ç. Siz, bir engelli olsaydınız yaşa-dığınız zorluk ve sıkıntıların or-tadan kaldırılması için ne gibi çözüm yolları önerirdiniz?
Anket Yapıyorum
(Örnek çizelgedir.)
SAĞLIKLI YAŞAM
12
ÜNİTE1.
Fotoğraf 1.3'teki simge ne anlama gelmektedir? Engelliler için tasarlanmış ya da tahsis edilmiş asansör, otopark, lavabo gibi ortak kullanım alanlarında bu simgenin kullanıldığını gördünüz mü? Sizce bu gibi alanlar yeterli midir? Bu soruların cevaplarını irdelemeden önce engellilik kavramını ve engelliliğin çeşitlerini açıklayalım.
Fiziksel ve zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketlerin, duyuların ya da işlevlerin kısıtlanması engellilik veya sakatlık olarak adlandırılır. Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi'nde "Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri doğuştan ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar", engelli olarak tanımlanmaktadır. Engelliliğin evrensel bir tanımının bulunması, bu konudaki yasaların ve hizmetlerin kapsamını belirler, uygulamadaki sorunların ortadan kalkmasını sağlar.
Dünyada ve Türkiye'de yaygın olarak; zihinsel, görme, işitme, ortopedik engel türleri bilinmektedir. Şimdi bu engel türlerini sırasıyla açıklayalım:
oluşturan doku ve hücrelerde meydana gelen yapısal veya işlevsel değişikliklerin oluşturduğu durum." olarak tanımlar. Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü [WHO: World Health Organization (Vörld Helth Organizeyşın)] sağlığı şöyle tanımlamıştır: "Sağlık, sadece hasta veya sakat olmamak değil; bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönlerden tam bir iyilik hâlinde bulunmaktır."
Şimdi bir kişinin sağlıklı kabul edilmesi için dikkate alınan zihinsel, ruhsal ve sosyal iyiliğin ölçütlerini açıklayalım:
Bedensel iyilik hâli, bir insanın bedenen hasta veya sakat olmama durumudur. Örneğin hormonal bir hastalığın olmaması, vücutta mikroorganizmalardan kaynaklanan bir enfeksiyonun bulunmaması; kalp, böbrek gibi organların görevini tam olarak yerine getirmesi vb. durumlar bedensel iyilik hâlini anlatır.
Ruhsal iyilik hâli, karşılaşılan güçlüklerle mücadele edebilme, değişen koşullara uyum sağlayabilme, başarılardan mutluluk duyma, başarısızlıkları ise kabullenebilme durumudur. Böyle insanlar, kendileriyle barışık ve çevresiyle uyum içindedirler. Bu tür insanlar, nedeni belli olmayan, uzun süren korku, kaygı ve kuşkulardan uzaktırlar.
Zihinsel iyilik hâli, yaşına uygun olarak düşünebilme, problem çözme, öğrenme, mantık yürütme, hafıza gibi zihinsel yeteneklerden birinde bir kısıtlılık olmamasıdır.
Sağlıklı olmak sadece kişisel değil, aynı zamanda sosyal bir durumdur. Çünkü çevresindeki kişi ve olaylar insan sağlığını etkiler. Sosyal bir varlık olan insan, yaşamının her döneminde bir topluluk içinde yaşamak ve çevresiyle iletişim kurmak zorundadır. Sosyal iyilik hâli, insanın aile bireyleri, iş arkadaşları, komşuları ve çevresindeki diğer kişilerle uyumlu, dengeli, iyi ilişkiler içinde olmasıdır. Fotoğraf 1.2'de görüldüğü gibi iyi arkadaş ilişkileri, kişilerin sosyal iyilik hâlinin göstergelerindendir. İnsanlarla iyi ilişkiler kuramayan, ekonomik durumu kötü, eğitim düzeyi düşük, sağlıklı ve dengeli beslenemeyen, iş güvenliği olmayan insanların tam bir iyilik hâlinde bulunmasından söz edilemez.
Fotoğraf 1.2: İyi arkadaş ilişkilerinin olması sosyal iyilik hâlinin bir göstergesidir.
B. Engellilik Kavramı ve Toplumsal Duyarlılığın Önemi
Fotoğraf 1.3: Engelliler için uluslararası erişim simgesi
Araştıralım - Paylaşalım
Kanuni Sultan Süleyman'ın "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." sözünün neler ifade ettiğini çeşitli kaynaklardan araştırınız. Araştırma sonuçlarınızı sözlü bir sunum hâlinde sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
13
Zihinsel engel, zihinsel işlevlerde normalden önemli derecede gerilik ve uyumsal davranışlarda da yetersizlik gösterme durumu olarak tanımlanabilir. Zihinsel işlevlere örnek olarak konuşma, dikkat, bellek, düşünme; uyumsal davranışlara ise iletişim kurabilme, günlük yaşam aktivitelerini yapabilme, bir iş bulup çalışabilme örnek olarak verilebilir.
Ortopedik engel, temel hareket fonksiyonlarını engelleyen iskelet, kas veya sinir sistemindeki işlev kaybı ya da bozukluğudur. Kalça eklemi çıkıklığı, ayak çarpıklığı, el – kol ya da ayak – bacak eksikliği, omurga sorunları ve felçler ortopedik engel türlerine örnektir.
Görme engeli, görme yetisinin kısmen veya tamamen yitirilmesi durumudur. Yasal olarak normal görme gücüne sahip bir kişinin 6,1 metre uzaktan gördüğü nesneyi 60 cm'den ve daha kısa bir uzaklıktan görebilen ya da hiçbir uzaklıktan göremeyen kişi görme engelli olarak tanımlanır.
İşitme engeli, işitme yetisinin kısmen veya tamamen yitirilmesi durumudur. Kısmi işitme kaybı olan kişiler, genellikle işitme cihazları yardımıyla duyabilir ve konuşarak iletişim kurabilirler. Tam işitme kaybı olanlar ise işaret dili eğitimi almışlarsa dudak okuyarak ve işaret dili ile iletişim kurabilirler.
Engellilik, doğuştan gelen ya da sonradan geçirilen hastalık veya kazalar sonucu ortaya çıkan bir durum olabilir. Doğuştan gelen nedenler arasında akraba evlilikleri, genetik bozukluklar ve gebelikte annenin ilaç, alkol vb. maddeler kullanması ya da doğum sırasında yaşanan problemler sayılabilir. Doğum sonrası oluşan engellilik nedenlerinin en yaygınları ise çocukluk dönemi hastalıkları; ev, iş ve trafik kazalarıdır. Sayılan bu nedenlerden çoğu önlenebilir niteliktedir. Örneğin akraba evlilikleri engellenerek, trafik kurallarına uyularak veya gebelikte zararlı alışkanlıklardan uzak durularak engelliliğe neden olan etkenler önemli ölçüde azaltılabilir.
Toplumsal duyarlılığın eksik oluşu, yukarıda sayılan nedenlerden herhangi biri sonucu engelli hâle gelmiş bir kişinin yaşamındaki engelleri daha da artırmaktadır. "Anket Yapıyorum" adlı etkinlikte sizin de empati yoluyla fark ettiğiniz gibi engelliler günlük yaşamda çeşitli zorluklarla karşılaşabilirler. Bu zorlukların aşılması, toplumsal duyarlılık ve sosyal dayanışma ile mümkündür. Eğitim, ulaşım, fiziksel çevre, konut, iş bulma ve sosyal güvenlik konularında engelliler birçok zorlukla karşı karşıya kalabilirler. Yolların, kaldırımların, okulların, konutların ve ulaşım araçlarının engellilerin kullanımı gözetilmeden planlanması veya yapılması bu zorlukların başlıcalarıdır. Böylece hareket ya da duyusal yeteneği sınırlanmış insanların fiziksel çevreyi kullanırken, örneğin işe veya okula giderken yaşadıkları zorluklar daha da pekişmektedir. Fotoğraf 1.4'te görüldüğü gibi ortopedik engelli bir kişi için tekerlekli sandalyelerini kullanabileceği rampalar olmadan yaşam çok zorlaşır. Bu gibi fiziksel çevredeki eksiklikler, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Bunun anlamı, engelli bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır.
Engelliliğin insan yaşamına etkisi sosyoekonomik koşullara ve kişiye sağlanan olanaklara göre değişmektedir. Örneğin gözleri iyi görmeyen bir insanın gözlük kullanması, görme yetersizliğini giderebilir ve günlük yaşamındaki bir engeli ortadan kaldırmış olabilir. Ancak bu insan, sosyoekonomik koşulların yetersizliği nedeniyle gözlük temin edemiyorsa görme yetersizliği yaşamında ciddi bir engel hâlini alır. O hâlde engelli kişilerin yaşamda karşılaştığı bazı engelleri ortadan kaldırmak mümkündür. Fotoğraf 1.5'te görüldüğü gibi fiziksel şartlar, engellilerin topluma katılmasını kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir.
Fotoğraf 1.5: Görme engelliler, kaldırımlarda bulunan kabartma
takip taşlarını kullanabilirler.
Fotoğraf 1.4: Fiziksel çevre, engellilerin günlük yaşamını
zorlaştırabilir.
SAĞLIKLI YAŞAM
14
ÜNİTE1.
Sağlık hakkı, toplumdaki her bireyin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ifade eder. Buna göre her insan, sağlık hizmetlerinden eşit derecede faydalanma, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Bu haklar insanın, insan olmaktan doğan en doğal ve temel haklarıdır.
Sağlık hakkı hem uluslararası hukuk belgelerinde hem de birçok devletin anayasasında güvence altına alınmıştır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25. maddesinde "Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir." ve "Anaların, çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar." denilerek en temel hak olan "yaşam hakkı" çerçevesinde "sağlık hakkı"na yer verilmiştir.
Anayasa'mızın 56. maddesinde de "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir." denilerek sağlık hakkına vurgu yapılmıştır.
C. Sağlık Hakkı
Buraya kadar sağlık kavramını ve bu kavramla ilişkili olarak hastalık, engellilik ve sağlık hakkı kavramlarını öğrendiniz. Peki, sağlığı etkileyen etmenler neler olabilir? Bu etmenleri bilmek sağlığın korunmasında ve hastalıkların önlenmesinde nasıl bir yarar sağlar? Aşağıdaki etkinliği yaparak çevrenizde sağlığı etkileyen etmenlerin neler olduğunu gözlemleyeceksiniz.
2. Sağlığı Etkileyen Etmenler
Biliyor musunuz?
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2010 yılında yapılan "Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması"na göre; özürlü bireylerin % 56,8'inin özrü hastalık sonucu ortaya çıkmıştır. Özrün ortaya çıkma nedenleri arasında ikinci sırada (% 15,9) genetik bozukluklar, üçüncü sırada (% 9,6) kaza ve dördüncü sırada (% 3) gebelikte ya da doğum sırasında yaşanan problemler yer almaktadır.
Etkinlik 1.2AmaçÇevremizde bulunan ve sağlığımızı etkileyen etmenleri gözlemlemek. Bu etmenlerin neden olduğu olumsuzlukları engellemek için çözüm yolları önermek.
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
HazırlanalımEvinizde, okulunuzda, yaşadığınız bölgede, toplu taşıma, park, bahçe gibi ortak kullanım alanlarında sağlığımızı etkileyen etmenlerin neler olduğunu gözlemleyiniz. Gözlemlerinizi defterinize not ediniz.
Sonuca Varalım 1. Sizin ve sınıf arkadaşlarınızın yaptığı gözlemler dışında çevremizde sağlığımızı etkileyen ne
gibi etmenler olabilir?2. Çevrenizde sağlık üzerinde etkili olduğunu düşündüğünüz olumsuzlukların engellenmesi için
önerilen çözüm yollarından hangileri günlük hayatta uygulanabilir?3. Sağlığı etkileyen etmenleri nasıl sınıflandırabilirsiniz?
Bunları Yapalım1. Sağlığımızı etkileyen etmenler hakkındaki gözlemlerinizi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.2. Gözlenen etmenlerin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini tartışınız.3. Sağlığı etkileyen etmenleri öğretmeninizin rehberliğinde sınıflandırınız.4. Sağlığımızı etkileyen etmenlerin neden olduğu olumsuzlukları engellemek için çözüm yolları
öneriniz. Sınıfınızda önerilen çözüm yollarını tahtaya yazarak günlük hayatta uygulanabilirliğini tartışınız.
Sağlığımızı Etkileyen Etmenler
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
15
İnsan dışındaki her şey çevre kapsamına girer. O hâlde çevresel etmenler için "Diğer canlılar veya fiziksel çevre gibi insan sağlığı üzerindeki dış etkenlerin bütünüdür." diyebiliriz. İnsan, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için su, yiyecek, barınak vb. gereksinimleri nedeniyle çevreye bağımlıdır. Örneğin temiz havanın astım, kronik bronşit gibi hastalıkları önlemede rolü vardır. Ayrıca bitkilerden elde edilen ilaçlar, mikroorganizmalardan elde edilen antibiyotikler de çevresel etmenlerin sağlık üzerindeki olumlu etkilerindendir. Diğer taraftan çevresel etmenler, bazı hastalıkların ortaya çıkışına ya da var olan bir hastalığın artmasına da neden olabilir. İnsan sağlığını etkileyen çevresel etmenler; fiziksel, biyolojik ve kimyasal olmak üzere üç gruba ayrılır. Şimdi bu çevresel etmenleri sırasıyla inceleyelim.
1. Fiziksel EtmenlerGürültü, radyasyon, ısı, ışık, su ve iklim şartları sağlığı
etkileyen fiziksel etmenlerin başlıcalarıdır.Rahatsız edici ses ve sesler topluluğu olarak tanımla
nabilen gürültünün en yaygın kaynaklarından biri fotoğraf 1.7'de görüldüğü gibi trafikteki motorlu araçlardır. Ayrıca yol, bina yapım çalışmaları, sanayi tesislerinde kullanılan alet ve ekipmanlar, ev aletleri, eğlence yerleri, açık havada yapılan reklam faaliyetleri gürültüye neden olan faktörlerdendir. Gürültünün insan sağlığı üzerinde pek çok olumsuz etkisi belirlenmiştir. Sinir sistemi, işitme bozuklukları, stres, kulak çınlaması ve uyku bozuklukları bu olumsuz etkiler arasında sayılabilir.
Cep telefonları, mikrodalga fırınları gibi elektronik aletler, elektromanyetik dalgalar şeklinde radyasyon yayarlar. Radyasyon, hücrelerin genetik yapılarında bozulmalara yol açarak insan sağlığını olumsuz etkileyebilir. Yaşamımızda büyük yer alan elektronik aletlerin yaydığı radyasyonun olumsuz etkileri henüz tam olarak anlaşılamasa da kanser gibi ölümcül hastalıklara neden olduğu bilinmektedir.
Yaşanılan çevrenin ısısı, ışık alıp almaması, kullanma sularının durumu ve iklim koşulları da insan sağlığını etkiler. Örneğin içme sularının temiz kaynaklardan sağlanması ve temiz ortamlarda
B. Çevresel Etmenler
Fotoğraf 1.7: Yoğun trafiğin neden olduğu gürültü, sağlığı etkileyen
fiziksel etmenlerdendir.
"Sağlığımızı Etkileyen Etmenler" isimli etkinliğinizde çevrenizde sağlığımızı etkileyen olumsuzlukları gözlemlediniz, bunların giderilmesi için çözüm yolları önerdiniz ve bu etmenleri sınıflandırmaya çalıştınız. İnsan sağlığının korunması için sağlığı etkileyen etmenlerin neler olduğunu bilmek ve bu etmenlerin neden olduğu olumsuzlukları gidermek gerekir.
İnsan sağlığını etkileyen etmenler; bünyesel, çevresel, sosyoekonomik ve kültürel olmak üzere dört gruba ayrır. Şimdi bu etmenleri sırasıyla inceleyelim.
Bünyesel etmenler, bireyin vücudu ile ilgili genetik, hormonal ve metabolik bozuklukları kapsar. Genetik bozukluklar, kalıtım yoluyla anne ve babadan geçen hastalıklardır. Bunlar, gen veya kromozomlarda meydana gelen değişikliklerden kaynaklanır. Örneğin balık pulluluk, Down (davn) sendromu ve fotoğraf 1.6'da görülen yapışık parmaklılık genetik bozukluklardandır.
Vücudumuzda hormon salgılayan dokuların normalden az ya da fazla çalışması da hormonal bozukluklara yol açar. Örneğin tiroit bezinin düzensiz çalışması sonucu guatr ve pankreasın düzensiz çalışmasına bağlı olarak şeker hastalığı (diyabet) oluşur.
Böbrek taşlarının oluşması ve protein fazlalığından kaynaklanan gut hastalığı da metabolik bozukluklara örnek verilebilir.
A. Bünyesel Etmenler
Fotoğraf 1.6: Yapışık parmaklılık genetik bir hastalıktır.
SAĞLIKLI YAŞAM
16
ÜNİTE1.
saklanması insan sağlığı için olmazsa olmazlardandır. "Güneş girmeyen eve doktor girer." atasözü fiziksel etmenlerden olan güneş ışığının önemini vurgulamaktadır.
2. Biyolojik Etmenlerİnsanın çevresinde bulunan bütün canlılar ve bu canlılara ait ürünler biyolojik etmenleri oluş
turur. Mikroorganizmalar, vektörler, mantarlar, alerjenler, hayvansal ve bitkisel zehirler biyolojik etmenlerdendir.
Mikroorganizma, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olup ancak mikroskop ile görülebilen organizmaların genel adıdır. Bunların bir kısmı insan sağlığı için faydalıdır. Örneğin kalın bağırsakta yaşayan bazı bakteriler, insan vücudu için gerekli olan B ve K vitaminlerini üretir. Bir kısım mikroorganizmalar ise insan sağlığı için oldukça zararlıdır. Fotoğraf 1.8'de görülen çocuğun boğazının şişmesine neden olan kabakulak, mikroorganizmalardan kaynaklanan hastalıklara örnek verilebilir. Zararlı mikroorganizmalara patojen adı verilir. Dizanteri, boğmaca, zatürre, verem, tifo gibi hastalıkların etkeni olan bakteriler ise bu gruba girer.
Patojen mikroorganizmalar, insan vücuduna içme suları, iyi yıkanmamış meyve ve sebzeler, solunan hava ya da vektör adı verilen taşıyıcı canlılar yoluyla girebilir.
Vektörler, patojen mikroorganizmaları bünyesinde barındıran ve bunların insan ya da hayvanlara taşınmasına aracılık eden canlılardır. Kan emen sinekler, bitler, pireler, keneler ile fareler ve sıçanlar insan sağlığını tehdit eden en yaygın vektörlerdendir. Genellikle vektörlerin ısırması ya da kan emmesi ile hastalık etkeni, insan ya da hayvana geçer. Örneğin sıtma etkeni olan mikroorganizma bir tür sivrisinek ile Kırım Kongo kanamalı ateşine neden olan virüs, fotoğraf 1.9'da örneği verilen bazı kene türleri ile taşınır.
Mantarlar, bir veya çok hücreli canlılardır. Küf mantarları, maya mantarları gibi mikroskobik veya şapkalı mantarlar gibi makroskobik çeşitleri vardır. Birçok maya mantarı ekmek, peynir gibi besinlerin mayalanmasında kullanılır. Bazı küf mantarı türleri antibiyotik üretiminde kullanılır ve insan sağlığı için faydalıdır. Birçok küf mantarı ise açıkta bırakılan besinler üzerinde üreyerek zehirli maddeler üretir ve gıda zehirlenmelerine neden olabilir.
İnsanlarda mantar hastalıklarına neden olan mikroskobik mantarlar da bulunmaktadır. Bunlar vücudun el, ayak, saçlı deri kısımlarında üreyerek kaşıntı, kızarıklık, pul pul dökülme gibi çeşitli belirtilere yol açar. Bu belirtilerin verdiği rahatsızlıkların yanı sıra mantar hastalıkları bazen başka hastalıklara da yol açabilir. Örneğin mantarların neden olduğu kaşınma sonrası deride yaralar açılması başka hastalık etkenlerinin vücuda girişine neden olabilir.
Mantar hastalıkları, terlik, saç fırçası, çorap, havlu gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı veya banyo, havuz, hamam vb. ortak kullanım alanlarından bulaşabilir. Bu nedenle kişisel temizlik eşyalarının ortak kullanılmaması, mantar bulaştığı düşünülen eşyaların dezenfekte edilmesi gerekir. Ayrıca bu hastalıklardan korunmak için vücudun, özellikle parmak araları, üreme organlarının temiz ve kuru tutulması gerekir.
Şapkalı mantarlardan bazıları kültüre alınarak yetiştirilir ve önemli bir besin maddesidir. Ancak şapkalı mantarların birçok türü oldukça zehirlidir. Bunların doğadan toplanması ve yenilmesi ölümcül zehirlenmelere yol açabilir. Fotoğraf 1.10'da ülkemizde de yetişen zehirli bir mantar türü görülmektedir. Zehirli ve zehirsiz mantarlar birbirine çok benzer. Bu nedenle besin olarak kültür mantarları tercih edilmelidir.
Fotoğraf 1.9: Kırım Kongo kanamalı ateşi etkeni olan virüsü
taşıyabilen bir kene türü.
Fotoğraf 1.10: Zehirli bir mantar türü.
Fotoğraf 1.8: Kabakulak hastalığı geçirmekte olan bir
çocuk.
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
17
Bitkisel ve hayvansal zehirler, bitki ve hayvanların bünyesinde bulunan ve insan sağlığını tehdit eden kimyasal maddelerdir. Aslında bitki ve hayvanların çoğu savunma amaçlı olarak zehirli maddeler üretir. Bunların bir bölümünün insan sağlığına yararlı etkileri vardır. Örneğin fotoğraf 1.11'de görülen ve zehirli bir bitki olan baldıran otu eczacılıkta, ağrı kesici ilaçların yapımında kullanılır. Ancak bu bitki, yanlışlıkla yenilirse kısa sürede ölüme yol açabilir. Zakkum, porsuk ağacı, haşhaş, hint keneviri gibi bitkiler de zehirli bitkilere örnektir. Başlıca zehirli hayvanlar ise akrepler ve bazı yılan, arı, örümcek türleridir. Zehirli hayvan türlerinin insanları ısırmaları, ölümle sonuçlanan zehirlenmelere yol açabilir.
Alerjenler, insan vücuduna cilt teması, solunum ya da ağız yoluyla girerek bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine (alerji) neden olan maddelerdir. Normalde birçoğu zararsız olan bu maddeler, alerjiye yatkın kişilerde sonu ölüme kadar varabilen alerjik tepkilere neden olur. Bitki polenleri, yumurta, bal gibi bazı besinler, hayvan tüyü ya da kılı alerjen özellikteki maddelerden bazılarıdır.
3. Kimyasal EtmenlerHava kirliliği, gıda katkı maddeleri ve kanserojen maddeler
insan sağlığını bozan kimyasal etmenlerdendir.
Hava kirliliği, havadaki karbonmonoksit, kükürtlü bileşikler gibi kirleticilerin insan sağlığını tehdit eden miktar ve yoğunluğa ulaşmasıdır. Fotoğraf 1.12'de görüldüğü gibi evlerin bacalarından çıkan gazlar hava kirliliğinin başlıca nedenlerindendir. Kirli hava, insanlarda özellikle akciğer kanseri, astım gibi hastalıkların en önemli sebeplerindendir.
Gıda katkı maddeleri, normal koşullarda tek başına tüketilmeyen gıdanın üretilmesi, ambalajlanması, taşınması vb. aşamalarda yapısının, tadının, kokusunun ve diğer niteliklerinin korunması amacıyla kullanımına izin verilen maddelerdir.
Bu maddeler, günümüzde en çok tartışılan ve endişe yaratan kimyasal etmenlerdendir. Bunlardan birçoğunun kanserojen etkisi belirlenmiş ve kullanımı yasaklanmıştır. Yapılan bilimsel araştırmalar sonucu kalpdamar hastalıkları, astım, migren ve hiperaktiviteye neden olabilecekleri belirlenmiştir. Bu maddelerin yasaların belirlediği şekilde ve miktarda kullanılması, sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini en az seviyeye indirecektir.
Kanserojen maddeler, hücrenin genetik yapısında değişime yol açarak kansere neden olabilme kapasitesindeki maddelerdir. Daha önce değindiğimiz gıda katkı maddelerinin yanı sıra, sigara dumanı, böcek öldürücü ilaçlar, tarım ilaçları, cıva, kurşun gibi ağır metaller kanserojen etkisi bilinen maddelerin başlıcalarıdır. Kanserojen maddelerin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri bünyesel faktörlere, kanserojen maddeye maruz kalma süresine ve vücuda alınan kanserojen madde miktarına göre değişmektedir.
Sosyoekonomik etmenler, bir insanın ya da ailenin meslek, eğitim seviyesi, yaşam koşulları, konut sahipliği ve konutun fiziki şartları gibi faktörlerden kaynaklanan etmenlerdir.
Ekonomik gelir, sosyoekonomik göstergelerden biridir. Kişilerin gelir düzeyleri, sağlıklı yaşam koşullarına, sağlıklı gıdaya ve sağlık hizmetlerine ulaşmada önemli bir araçtır. Bu nedenle gelir düzeyi, sağlığı etkileyen önemli bir etmendir.
Diğer önemli bir sosyoekonomik etmen olan eğitim ise sağlık bilinci oluşturarak davranış değişikliğine yol açar. Sağlıklı beslenme konusunda bilinçli ailelerde beslenme yetersizliği gibi nedenlere bağlı hastalıkların görülme olasılığı azdır.
Fotoğraf 1.12: Hava kirliliği, insan sağlığını etkileyen
kimyasal etmenlerdendir.
Fotoğraf 1.11: Baldıran otu zehirli bir bitkidir.
C. Sosyoekonomik Etmenler
SAĞLIKLI YAŞAM
18
ÜNİTE1.
Bireyin, ailenin ya da toplumun örf, âdet, gelenek ve görenekler, dil, din, ırk gibi özelliklerinden doğan davranışları sağlığa etki eden kültürel etmenlerdir. Örneğin geleneksel bir davranış olan kundaklama, bebeklerde kalça eklemi çıkığına neden olmaktadır. Sağlık üzerinde çok etkili olan beslenme alışkanlıkları da kültürle ilgilidir. Örneğin çiğ ya da az pişmiş et ile beslenme alışkanlığı olan toplumlarda, çiğ et ile bulaşan bağırsak parazitleri daha çok görülebilir.
Aile hekimlerinizin kim olduğunu, hangi durumlarda aile hekiminize gitmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanıyorsunuz? Hasta kişilerin bir sağlık kuruluşuna giderek muayene olması, eczaneden ilaç alıp tedavi olması sizce yeterli midir? Hastalık belirtileri olmadan da muayene olmak gerekli midir?
İnsan sağlığına zarar veren biyolojik, kimyasal, fiziksel ve sosyoekonomik etmenlerin yok edilmesi, toplumun bu etmenlerin etkilerinden korunması ve hastalıkların tedavi edilmesi için yapılan çalışmalar sağlık hizmeti olarak adlandırılır.
Sağlık hizmetlerinden yeterince, yerinde ve zamanında, gereksiz masraflardan kaçınarak yararlanmamız önemlidir. Bu nedenle hangi durumlarda, hangi sağlık kuruluşuna başvuracağımızı iyi bilmeliyiz.
Çevremizde hangi sağlık hizmetlerini veren kuruluşların bulunduğunu ve bunlardan nasıl yararlanacağımızı araştırmak amacıyla aşağıdaki etkinliği yapalım.
3. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması ve Bunlardan Yararlanma Yolları
Etkinlik 1.3Amaç
Çevremizde farklı sağlık hizmetleri veren sağlık kuruluşlarının yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi toplamak.Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi, fotoğraf makinesi.
Sonuca Varalım
1. Sınıfınızdaki grupların ziyaret ettiği sağlık kuruluşları hangi sağlık hizmetlerini vermektedir? Bu kuruluşlardan yararlanma yolları nelerdir?
2. Sağlık kuruluşları, verdikleri sağlık hizmetine göre kaç çeşittir?
Hazırlanalım
1. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde 3 4 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Her grup, yakın çevrede bulunan muayenehane, üniversite hastanesi, devlet hastanesi, özel hastane, toplum sağlığı merkezi gibi sağlık kuruluşlarından birini seçsin.
3. Seçtiğiniz kuruluşta fotoğraf 1.13'teki gibi bir sağlık personeline verdiği sağlık hizmetleri hakkında soracağınız soruları belirleyiniz.
4. Sağlık personeli ile görüşme, not tutma, fotoğraf çekme gibi görevleri belirleyiniz ve grup içinde iş bölümü yapınız.
5. Grup içindeki görev ve sorumluluğunuzu yerine getirmeye özen gösteriniz.
Bunları Yapalım
1. Belirlediğiniz sağlık kuruluşuna giderek daha önceden hazırladığınız soruları bir sağlık personeline yöneltiniz, cevapları defterinize not ediniz, izin verilirse fotoğraf çekiniz.
2. Topladığınız bilgileri bir rapor hâlinde sınıf arkadaşlarınıza sununuz.3. Tüm gruplar sunumlarını tamamladıktan sonra, öğretmeninizin rehberliğinde ziyaret ettiği
niz sağlık kuruluşlarını verdikleri hizmetlere göre gruplandırınız.
Çevremizdeki Sağlık Kuruluşlarını İnceleyelim
Fotoğraf 1.13: Aile hekimi ile görüşme.
Ç. Kültürel Etmenler
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
19
Yaptığınız etkinlikte çeşitli sağlık kuruluşlarını yerinde inceleyip bilgi toplayarak verdikleri hizmetleri öğrendiniz. Sağlık hizmetleri; koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi hizmetleri ve rehabilitasyon hizmetleri olmak üzere üç grupta incelenebilir. Hangi hastalık durumunda, hangi sağlık kuruluşuna başvuracağınızı bilmek sizin ve yakınlarınızın yaşamını kolaylaştırır. Sağlık hizmetlerinin daha kolay ve düzenli verilmesini sağlar. Şimdi sağlık hizmetlerinin çeşitlerini sırasıyla inceleyerek öğrenelim.
Hastalıkları ortaya çıkmadan önce önlemek tedavi etmekten daha kolay ve ekonomiktir. Bu amaçla verilen koruyucu sağlık hizmetleri tüm dünyada ve ülkemizde büyük önem taşımaktadır. Kişileri hastalanmaktan, yaralanmaktan, sakat kalmaktan ve erken ölümden korumak amacıyla verilen sağlık hizmetlerini koruyucu sağlık hizmetleri olarak tanımlayabiliriz. Bu hizmetler, bireyi ve toplumu bilgilendirerek hastalıklardan korunmayı amaçlar. Aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri, semt poliklinikleri, muayenehaneler, koruyucu sağlık hizmetleri veren kuruluşların başlıcalarıdır.
Koruyucu sağlık hizmetleri kişiye ve çevreye yönelik olarak ikiye ayrılır:
1. Kişiye Yönelik Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri; bağışıklama, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırma, erken tanı, sağlık eğitimi ve aile planlaması gibi hizmetlerden meydana gelir. Bağışıklamaya fotoğraf 1.14'teki aşılamayı örnek olarak verebiliriz. Eğitimli sağlık personeli tarafından yürütülen kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri; birincil, ikincil ve üçüncül koruma olmak üzere üç aşamalıdır:
Birincil koruma, kişide hastalık başlamadan önce bazı önlemler alarak söz konusu hastalığın ortaya çıkmasını önlemektir. Bu önlemler arasında okullarda yapılan sağlık taramaları ve eğitimleri, çevredeki sigara dumanı, kirlilik gibi olumsuz etmenlerin yok edilmesi, aşılama, iyi beslenme eğitimi, kazaların önlenmesi için alınan önlemler, kişisel temizlik eğitimi, ailelerin bakabileceği kadar çocuk yapması için aile planlaması eğitimi sayılabilir.
İkincil koruma, hastalıkların belirtisi olduğu ya da belirtilerin hafif olduğu dönemlerde teşhis edilerek tedavi edilmesidir. İkincil korumaya erken tanı hizmetleri de denir. Özellikle kanser gibi ilerledikçe tedavisi güçleşen hastalıkların, sağlık taramaları yapılarak erken teşhis edilmesi hayat kurtarabilir.
Üçüncül koruma, hastalık ortaya çıktıktan sonra hastalığın en iyi şekilde tedavisi, sağlıklı organlara vereceği zararın azaltılması ve sakatlığa neden olmasının önlenmesi gibi hizmetleri kapsar. Üçüncül koruma, hastalıktan değil, hastalığın olumsuz sonuçlarından korumak demektir. Örneğin şeker hastalarında kan şekeri seviyesinin kontrol altında tutulması ve sağlıklı organların etkilenmemesi için verilen hizmetler üçüncül koruma kapsamında yer alır.
2. Çevreye Yönelik Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, çevrede sağlığı olumsuz yönde etkileyen etmenleri yok ederek ya da zararsız hâle getirerek sağlıklı bir çevre oluşturmayı amaçlayan hizmetlerdir. Örneğin gıda sağlığının sağlanması ve kontrolü, atıkların zararsız hâle getirilmesi, gürültünün ve çevre kirliliğinin önlenmesi, temiz su sağlanması, vektörlerin kontrolü gibi hizmetler bu kapsamda yer alır. Çevreye yönelik koruyucu hizmetler, hekim, biyolog, veteriner, gıda ve çevre mühendisleri gibi meslekler ile yerel yönetimlerin iş birliği sayesinde gerçekleştirilir.
Fotoğraf 1.14: Aşılama, hastalıklara karşı bağışıklığı sağlayan kişiye yönelik
bir koruyucu sağlık hizmetidir.
A. Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Araştıralım - Paylaşalım
Aile hekimliği uygulamasının amaçlarını ve aile hekiminin görevlerini İnternet, ilgili kurum ve kuruluşlar gibi çeşitli kaynaklardan araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
SAĞLIKLI YAŞAM
20
ÜNİTE1.
Hastalıkların ve sakatlıkların iyileştirilmesine yönelik yapılan tıbbi işlemlerin tümü tedavi olarak adlandırılır. Tedavi edici sağlık hizmetleri üç aşamada gerçekleştirilir:
Birinci basamak tedavi hizmetleri, hastaların ilk başvurduğu sağlık kuruluşunda ayakta veya evde tedavi ve danışma hizmeti şeklinde verilen sağlık hizmetlerini kapsar. Bu hizmetler esas olarak yataksız sağlık kuruluşlarında ve koruyucu hizmetlerle bir arada, aile hekimi, sağlık memuru, hemşire, ebe gibi sağlık personeli tarafından verilir. Ülkemizde, fotoğraf 1.15'te bir örneği görülen aile sağlığı merkezleri ile toplum sağlığı merkezleri, hastanelerin poliklinikleri ve muayenehanelerde bu hizmetler verilmektedir. Birinci basamak tedavi hizmetleri kapsamına giren sağlık sorunları arasında hafif yaralanmalar, alerji, tansiyon düzensizliği vb. sorunlar sayılabilir.
İkinci basamak tedavi hizmetleri, hastaların yataklı bir sağlık kuruluşunda (hastanelerde) tedavi edilmeleridir. İkinci basamak tedavi hizmetleri uzman hekim ve uzman sağlık personeli tarafından verilir.
Üçüncü basamak tedavi hizmetleri, özel bir yaş grubuna, cinsiyete ya da belli bir hastalığa yakalanan kişilere, o konuda en geniş imkânlara sahip yataklı tedavi kuruluşlarında verilen hizmetleri kapsar. Bu hizmetler genellikle kanser, verem, sinir ve ruh hastalıkları gibi özel dal hastanelerinde ve fotoğraf 1.16'da örneği görülen üniversite hastanelerinde verilir.
B. Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri
Fotoğraf 1.15: Aile sağlığı merkezlerinde birinci basamak tedavi
hizmeti verilir.
Fotoğraf 1.16: Üniversite hastanelerinde üçüncü basamak tedavi
hizmeti verilir.C. Rehabilite Edici Sağlık HizmetleriDoğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık ya da kaza sonucu bazı kişilerde tam olarak
tedavi edilemeyen kalıcı bozukluklar meydana gelebilir. Bu gibi kişilerin özel bir tedaviye, kendine yeterli ve bağımsız yaşayabilmek için desteğe ihtiyaçları vardır.
Kaza veya hastalıklara bağlı olarak gelişen kalıcı bozukluklar veya sakatlıkların günlük yaşamı etkilemesini önlemek ya da bu etkiyi en aza indirmek için düzenlenen sağlık hizmetleri rehabilitasyon veya rehabilite edici sağlık hizmetleri adını alır. Rehabilitasyon hizmetlerinde temel amaç kişileri hem başkalarına bağımlı olmaktan kurtarmak hem de işte, okulda, evde, toplumda uyum içinde yaşamalarını sağlamaktır. Rehabilitasyon hizmetleri, üçüncü basamak tedavi hizmetlerinin yapıldığı hastanelerin bünyesinde yer alan merkezlerde uzman hekim, fizyoterapist, hemşire, psikolog gibi alanında eğitim görmüş kişilerce verilir. Bu hizmetler, fiziksel ve psikososyal olmak üzere iki çeşittir:
Fiziksel rehabilitasyon hizmetleri, bedensel kalıcı bozukluk ve sakatlıkların düzeltilmesi, yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla verilen hizmetlerdir. Bu tedavi şekli ile hasta, tam olarak eski sağlığına kavuşamasa bile günlük gereksinimlerini karşılayabilecek hâle gelebilir. Örneğin fotoğraf 1.17'deki gibi kaza sonucu bir bacağını kaybetmiş ve protez bacak kullanan kişi, protez bacağını kısmen sağlıklı bacağını kullandığı gibi kullanabilecek hâle getirilebilir.
Fotoğraf 1.17: Fiziksel rehabilitasyon hizmeti verilen bir hasta.
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
21
Psikososyal rehabilitasyon hizmetleri, ruhsal hastalıkları bulunan kişilere, kendilerinden beklenen sosyal rollere uyum sağlamaları için gereken becerileri kazandırmak üzere yapılan hizmetlerdir. Burada adı geçen sosyal roller arasında bağımsız yaşama, eğitimini sürdürme, meslek edinme, aile bireyleri ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurma vb. roller sayılabilir.
Buraya kadar incelediğimiz sağlık hizmetlerinin her basamağı "temel sağlık hizmetleri" adı verilen bir bütünün parçalarıdır. Sağlık hizmetleri bir bütün olarak topluma sunulursa etkili olabilir. Örneğin çok önemli olmakla birlikte sadece koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesi toplum sağlığını koruyamaz. Var olan hastalıkların tedavi edilmesi ve sakatlanmış kişilerin rehabilitasyon hizmetlerinden faydalanması da gereklidir. Bu nedenle temel sağlık hizmetleri; koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici hizmetleri bir bütün olarak ele alır. Hasta olan bir kişinin di¤er hastaların tedavilerini geciktirmemesi veya engellememesi için bu basamaklar› s›ras›yla izlemesi gerekir. Örneğin birinci basamak tedavi hizmeti gerektiren bir durumda do¤rudan üniversite hastanelerine başvurulmas›, bu kuruluşlar›n çalışmalar›n› ve diğer hastalar›n buralardan yararlanma olanaklar›n› önemli ölçüde azalt›r.
Toplum sağlığının korunması için temel sağlık hizmetlerinin her kesime ulaştırılması gerekir. Toplumların kalkınması için gerekli olan insan gücü, bir toplumun en önemli zenginliğidir. Sağlıklı bireylerden oluşan bir toplumda üretkenlik artar, sosyal ve ekonomik kalkınma gerçekleşebilir.
Sağlık kuruluşunda olumsuz bir davranışla karşılaşırsanız ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? "Hasta hakları" diye bir kavram duydunuz mu? Bu kavram size ne ifade ediyor? Peki, bir sağlık kuruluşunda hasta ya da hasta yakını olarak bulunduğunuzda uymanız gereken kuralların ve sorumlulukların neler olduğunu biliyor musunuz?
Yukarıdaki soruların cevapları, sağlık personeli ve hasta arasındaki ilişkiyle ilgilidir. Fotoğraf 1.18'de bir örneği görülen bu ilişki, sağlık hizmetlerinin kalitesini etkiler. Aşağıda yer alan etkinliği yaparak sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurduğunuzda hasta haklarını ve sorumluluklarını bilmenin önemini irdeleyeceksiniz.
Fotoğraf 1.18: Hasta ve sağlık personeli arasındaki olumlu ilişkiler sağlık hizmetlerinin kalitesini artırır.
4. Sağlık Hizmetlerinden Yararlanırken Sahip Olduğumuz Haklar
Etkinlik 1.4Amaç
Hasta haklarını ve sorumluluklarını bilmenin yararlarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Sonuca Varalım
Etkinliğinizde edindiğiniz bilgilere dayanarak bir sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda hasta haklarını ve sorumluluklarını bilmenin nasıl bir yarar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Bunları Yapalım
1. Aile bireylerinizden birine aşağıdaki soruları yönelterek aldığınız cevapları defterinize not ediniz.• Sağlık kuruluşlarında karşılaştığınız olumlu davranışlar nelerdir?• Sağlık kuruluşlarında karşılaştığınız olumsuz davranışlar nelerdir?• Olumsuz davranışlar karşısında hangi haklara sahip olduğunuzu biliyor musunuz? Cevabı
nız evetse bu haklar nelerdir?• Bir sağlık kuruluşundan yararlanırken uymanız gereken kuralların neler olduğunu biliyor
musunuz? Cevabınız evetse bu kurallar nelerdir?2. Yönelttiğiniz soruların cevaplarını sınıfınızda arkadaşlarınızla paylaşınız.
Hasta Haklarını Bilmek Nasıl Bir Yarar Sağlar?
SAĞLIKLI YAŞAM
22
ÜNİTE1.
Bütün hastalar;• Hastalıktan korunmak ve tedavi ihtiyaçlarını karşılamak
için sağlık hizmetlerinden yararlanma,• Fotoğraf 1.19'da görüldüğü gibi kendi sağlık durumu
hakkında mevcut sağlık hizmetleri, bilimsel araştırma, teknolojik yenilikler ve bunlardan nasıl yararlanabileceği konusunda bilgi alma,
• Tedavi veya tıbbi müdahaleye onay vererek bu hizmelerden faydalanma,
• Tedaviyi reddetme veya durdurulmasını isteme,• Uygun ortam ve orada bulunması gerekli olan kişiler gö
zetiminde tıbbi tedavi görme,• Farklı tedavi yöntemleri, tedaviyi verecek kişiler ve kuruluşlar arasında seçim yapma,• Kişisel bilgileri, sağlık durumu, yapılan teşhis ve tedavi konularında bilgilerin gizli tutulmasını
talep etme,• Hızlı ve önceden belirtilen süre içerisinde gerekli tedaviyi alma,• İlgi ve özen gösterilerek, güler yüzlü, nazik, şefkatli ve hijyenik şartlar sağlanmış, gürültü veya
rahatsız edici etkenlerin bulunmadığı bir ortamda sağlık hizmeti alma,• Kuruluşun imkânları ölçüsünde ve idarece alınan tedbirler çerçevesinde, dinî vecibelerini yerine
getirme,• Kurum tarafından belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ziyaretçi kabul etme, imkânlar ölçü
sünde veya hekimin uygun görmesi durumunda refakatçi bulundurma,• Yüksek kalitede sağlık hizmetinden yararlanma,• Kötü işleyen sağlık hizmetlerinden, tıbbi yanlışlık ve hatalardan meydana gelen zararlardan
korunma veya yüksek güvenlik standartlarında sağlık hizmetlerinden yararlanma,• Uluslararası standartlara göre yeniliklerden yararlanma,• Hastalığının her evresinde, mümkün olduğu ölçüde acı ve sıkıntıdan korunma,• Kendi kişisel ihtiyaçlarına göre teşhis ve tedavi programlarını yönlendirme,• Sağlık tedavisi sırasında fiziksel, manevi veya psikolojik zarar gördüğünde şikâyet etme ve taz
minat alma haklarına sahiptir.
Fotoğraf 1.19: Hastalar, sağlık durumları hakkında bilgi isteme
hakkına sahiptirler.
Hasta hakları, insan sağlığının korunmasını ve sağlık hizmetlerinin yüksek kalitede verilmesini amaçlar. Bu hakların kullanımında sorun yaşandığında ilgili sağlık kuruluşunun "hasta hakları birimi"ne başvurulabilir. Hasta ve hasta yakınlarının sorumlulukları ise şunlardır:
Hasta ve hasta yakınları;• Hastanın sağlık bilgilerini, tedavi ve bakımından sorumlu sağlık personeline tam ve doğru ola
rak aktarmalı,• Tanı ve tedaviyle ilgili açıklamaları anlamakta güçlük çektiklerinde, bu durumu hastanın bakı
mından sorumlu sağlık personeline bildirmeli ve aklına gelen tüm soruları sormalı,• Tedavi sürecinde alınacak kararlara aktif olarak katılmalı, yapılan tedaviye onay verip vermedik
lerini bildirmeli,
Yaptığınız etkinlikte, hastaların hak ve sorumluluklarını bilmelerinin sağlık hizmetlerinden yararlanmayı kolaylaştırdığını fark etmiş olmalısınız. Örneğin hastalığı hakkında bilgi edinme konusunda sorun yaşayan bir hasta "bilgi alma hakkı" olduğunu bilerek hareket ederse sorunu çözmesi kolaylaşır. Benzer şekilde hastalar, randevu kurallarına bağlı kalmak gibi bir sorumluluğun olduğunu bilirlerse sağlık hizmetlerinin verilmesi kolaylaşır.
Her insanın yaşamı boyunca sağlık hakkına sahip olduğuna daha önce değinmiştik. Hasta hakları da sağlık hakkının bir gereğidir ve kişi hastalığının ortaya çıkmasıyla doğan haklarıdır. Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kişilerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuatlarla güvence altına alınmış bulunan haklar, hasta hakları olarak adlandırılır. Temel hasta hakları şunlardır:
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
23
Bir toplumun ya da bir ülkenin sağlık düzeyi sizce nasıl belirlenebilir? Sağlık düzeyinin belirlenmesi için hangi sayısal değerlere gereksinim vardır?
Sağlık düzeyinin belirlenmesinde kullanılan sayısal değerlerinden birisi de ülkedeki insanların ortalama yaşam süresidir. Aşağıdaki etkinliği gerçekleştirerek beklenen yaşam süresiyle ilgili sayısal değerlerin sağlık düzeyi ile ilişkisini irdeleyeceksiniz.
Sağlık hizmetlerinin aksamadan sürmesi ve herkesin bu hizmetlerden eşit yararlanması için bizler de üzerimize düşen görev ve sorumlulukları bilmeliyiz. Yukarıda verilen sorumluluklarımızı yerine getirerek hekimlerin ve diğer sağlık personelinin görevlerini en iyi şekilde yapmalarına yardımcı olmalıyız.
• Ad, soyad, adres, telefon, gibi temel bilgilerde değişiklik olması durumunda kurumu bilgilendirmeli,
• Randevu zamanına bağlı kalmalı,• Aldıkları sağlık hizmetinin mali sorumluluğu ya da sağlık güvence sistemiyle ilgili konularda
sorumluluk almalı,• Diğer hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını göz önünde bulundurmalıdırlar.
5. Toplumların Sağlık Düzeylerinin Belirlenmesi ve Karşılaştırılması
AmaçÜlkemizde yıllara göre beklenen yaşam sürelerini sütun grafik hâlinde göstermek. Beklenen yaşam süresi ölçütünün ülkelerin sağlık ve gelişmişlik düzeyi ile ilişkisini yorumlamak.
Araç ve GereçlerMilimetrik kâğıt, kalem, silgi.
Ön BilgiBeklenen yaşam süresi, bir ülkedeki bireylerin ortalama yaşam süresini ifade eder.
Etkinlik 1.5
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi dikkatle inceleyiniz. Ülkemizde beklenen yaşam sürelerinin yıllara göre değişimini bir sütun grafik ile gösteriniz.
2. 2003 ve 2013 yılları arasında beklenen yaşam süresindeki artış ile ülkemizin sağlık düzeyi arasında nasıl bir ilişki olabileceğini sınıfınızda tartışınız.
3. Yandaki çizelgeyi dikkatle inceleyiniz. Çizelgede yer alan ülkelerin beklenen yaşam sürelerini bir sütun grafik ile gösteriniz.
4. Ülkelerin sağlık ve gelişmişlik düzeyi ile beklenen yaşam süreleri arasındaki ilişkiyi yorumlayınız.
Yıllar 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
Beklenen Yaşam Süresi (Yıl) 72,2 72,6 73 73,3 73,6 73,8 74,0 74,3 74,5 74,6
Ülkemizde çeşitli yıllarda beklenen yaşam süreleri (TÜİK, Nüfus Projeksiyonları ve Tahminleri, 2012)
Ülke Beklenen Yaşam Süresi (Yıl)
Japonya 82
İsveç 80
Nijerya 51
Orta Amerika Cumhuriyeti
40
Ruanda 39
Bazı ülkelerde beklenen yaşam süreleri (Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Sağlık İstatistikleri, 2012)
Grafik Çizelim ve Yorumlayalım
Sonuca Varalım Sağlık düzeyinin belirlenmesinde ve toplumların sağlık düzeylerinin karşılaştırılmasında başka hangi ölçütlerin kullanılabileceğini tahmin ediniz.
SAĞLIKLI YAŞAM
24
ÜNİTE1.
Yaptığınız etkinlikte ülkemizde beklenen yaşam sürelerinin iyileşen sağlık şartlarına göre yıllar
içinde arttığını, ayrıca beklenen yaşam süreleri bakımından gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasın
da farklılıklar bulunduğunu anlamış olmalısınız.
Sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesi ve sağlık sorunlarının çözümüne yönelik planlar yapıla
bilmesi için sağlık düzeyinin sayısal olarak ölçülmesi gerekir. Bu amaçla kullanılan sayısal değer
lere sağlık ölçütleri ya da sağlık göstergeleri adı verilir. Sağlık göstergeleri; toplumlar, bölgeler,
ülkeler vb. arasında karşılaştırmalar yapmaya olanak sağlar. Sağlık göstergeleri düzenli tutulan
kayıtlarla elde edilir. "Grafik Çizelim ve Yorumlayalım" isimli etkinliğinizde sağlık göstergelerin
den biri olan beklenen yaşam süreleri ile ülkelerin sağlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi değerlendir
diniz. Şimdi bir ülkedeki başlıca sağlık göstergelerini sırasıyla açıklayalım. Bu oranlar, ülke geneli
için olabileceği gibi bölge, il, ilçe vb. için de hesaplanabilir.
Kaba doğum hızı, bir ülkede, bir yıldaki toplam canlı doğum sayısının yıl ortasındaki nüfusa
bölümünün bin katıdır. Aile planlaması uygulamalarının düzenli yapıldığı gelişmiş ülkelerdeki
kaba doğum hızı, gelişmemiş toplumlara göre daha düşüktür.
Kaba ölüm hızı, bir ülkede, bir yılda meydana gelen ölüm sayısının, yıl ortasındaki nüfusa
bölümünün bin katıdır. Sağlık hizmetlerinden tam yararlanan insanların yaşadığı bir ülkede yaşam
süresi ile kaba ölüm hızı arasında ters orantı vardır.
Ana ölüm hızı, bir ülkede, bir yıl içinde gebelik, doğum ve lohusalık sebebiyle meydana gelen
1549 yaş arası kadın ölümleri sayısının, aynı yıldaki canlı doğum sayısına bölümünün bin katıdır.
Bebek ölüm hızı, bir ülkede, her yıl içinde canlı doğup 365 gününü tamamlamadan ölen bebek
sayısının, o yıl içinde meydana gelen canlı doğum sayısına bölümünün bin katıdır. Az gelişmiş
ülkelerde bu oran gelişmiş ülkelere göre yüksektir.
Ana ve çocuk sağlığı hizmetleri birbiriyle yakından ilgi
lidir. Ana ve bebek ölüm hızları, ülkelerin sağlık düzeyle
rini karşılaştırmak için en sık kullanılan göstergelerdendir.
Sağlık hizmetleri, toplumun her kesimine ulaştıkça ve
aile planlaması yaygınlaştıkça bu oranlar giderek azalır.
Fotoğraf 1.20'de görüldüğü gibi bebeklere uygulanan
koruyucu tedavilerin yaygınlaşması bebek ölümlerini azal
tacaktır.
Nüfus artış hızı, bir ülkede, bir yıl içinde meydana gelen
canlı doğumların sayısından, ölümlerin sayısının çıkarılması
ile bulunan sayının yıl ortasındaki nüfusa bölümünün bin
katıdır. Gelişmiş ülkelerde nüfus artış oranı oldukça düşüktür.
Beklenen yaşam süresi, bir ülkedeki insanların ortalama
yaşam süresi hesaplanarak bulunur. Genellikle yaşanan
coğrafyaya ve cinsiyete göre ayrı ayrı hesaplanır.
Fotoğraf 1.20: Koruyucu tedavi kapsamında bebekler düzenli sağlık
kontrollerinden geçirilmelidir.
Araştıralım - Paylaşalım
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sağlık düzeylerini gösteren sayısal değerleri çeşitli kaynaklardan araştırarak bulduğunuz verileri karşılaştırınız. Araştırmalarınızın sonucunda elde ettiğiniz sonuçları bir rapor hâlinde sınıfınızda sununuz.
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
25
Yıllar
Sağlık Göstergeleri 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
Kaba Doğum Hızı (binde) 19,2 18,8 18,5 18,3 18,0 17,9 17,8 17,5 17,3 17,0
Kaba Ölüm Hızı (binde) 6,4 6,4 6,4 6,3 6,4 6,3 6,3 6,3 6,3 6,3
Nüfus Artış Hızı (binde) 12,8 12,4 12,2 11,9 11,7 13,4 13,3 13,0 12,8 12,5
Bebek Ölüm Hızı (binde) 22,8 20,5 18,4 16,9 15,9 14,9 14,0 13,2 12,6 12,2
Çizelge 1.1: Ülkemizde sağlık göstergelerinden bazılarının yıllara göre değişimi (Temel Demografik Göstergeler, 2012. www. kalkinma.gov.tr)
Bir ülkede nüfus, gelir düzeyi, sağlık hizmetlerine ayrılan ekonomik pay gibi sosyoekonomik faktörler sağlık göstergelerini etkiler. Sağlık göstergelerinin iyileşmesi, ülkelerin sağlık düzeyi ve gelişmişliği ile doğru orantılıdır.
Toplumsal gelişme ve kalkınmanın sağlanması için toplumsal sağlığın önemini daha o yıllarda bilen ve her fırsatta vurgulayan Atatürk, sağlık alanında pek çok çalışmalar yapmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, birçok toplumsal alanda olduğu gibi sağlık alanında da çok önemli değişimler gerçekleştirilmiştir. Atatürk'ün sağlık ile ilgili hedeflerini şu sözleri ile vurgulayabiliriz. "Ulusumuzu güvenlik içinde yaşatmak, temel amaçlarımızdan biri olduğu gibi onun sağlığına özen göstermek ve olanaklarımız ölçüsünde toplumsal acılarımıza çözüm bulmak hükûmetimizin genel görevlerinden biridir." Cumhuriyetin ilk yıllarında koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri bir bütün olarak düşünülmüş, sağlık hizmetleri mümkün olduğu kadar hızlı ve kapsamlı şekilde yürütülmüştür. Sağlık hizmetlerinin büyük bölümü, salgın hastalıkların önlenmesi ve yok edilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Özellikle sıtma ile savaş bu konudaki en önemli ve başarılı örnektir. Sağlık alanında Atatürk'ün önderliğinde yapılan çalışmalar, çağdaş Türkiye'ye giden yolda çok önemli adımlardan olmuştur.
Çizelge 1.2: Ülkelere göre bazı sağlık göstergeleri (Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Sağlık İstatistikleri, 2012)
Sağlık göstergeleri, bir ülkenin değişik bölgelerinin ya da farklı ülkelerin birbirleriyle karşılaştırılmasına olanak sağlar. Aşağıda verilen çizelge 1.2'yi dikkatle inceleyelim. Gelişmiş ülkelerin sağlık göstergelerindeki olumlu farklılıklar hangi faktörlerden kaynaklanıyor olabilir? Bu verilere göre ülkemizin gelişmişlik düzeyi hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Aşağıda yer alan çizelge 1.1'deki ülkemize ait bazı sağlık göstergelerinin yıllara göre değişimini inceleyim.
Sağlık Göstergeleri
ÜlkeKaba Doğum Hızı (binde)
Kaba Ölüm Hızı (binde)
Yıllık Nüfus Artışı (%)
Bebek Ölüm Hızı (binde)
Libya 23,1 4,7 1,9 13,0
Hindistan 22,2 8,4 1,5 48,0
Bangladeş 20,3 7,7 1,4 38,0
Türkiye 17,9 4,9 1,3 12,0
Fransa 12,6 8,4 0,6 3,0
Çin 12,3 7,1 0,6 16,0
Almanya 8,5 10,1 0,0 3,0
Japonya 8,5 8,8 0,1 2,0
SAĞLIKLI YAŞAM
26
ÜNİTE1.
Ölçme ve Değerlendirme
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
1. Hasta olmamak, sağlıklı olmak için yeterli midir? Sağlıklı olmanın ölçütleri nelerdir?
2. Sağlığımızı etkileyen biyolojik etmenlere ve bunun etkilerine örnekler veriniz.
3. Engelli olmak ne anlama gelmektedir? Başlıca engel türleri nelerdir?
4. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yararları nelerdir?
5. Tedavi edici sağlık hizmetlerinin aşamalarını yazarak her bir basamak için başvurulabilecek
sağlık kuruluşlarına örnek veriniz.
6. Bir toplumun sağlık düzeyinin belirlenmesinde yararlanılan ölçütler nelerdir? Az gelişmiş
bir toplumda gelişmiş toplumlara göre bu ölçütlerin düşük mü yoksa yüksek mi olacağını
değerlendiriniz.
7. Bir sağlık kuruluşunda tedavisi devam eden Burcu Hanım, hastalığının durumu ve uygulana
cak tedavi konusunda bilgi sahibi olmak istemekte, ayrıca tedavisini evine daha yakın olan
aynı nitelikte bir başka hastanede sürdürmek istemektedir. Burcu Hanım'ın bu durumda
faydalanabileceği hasta hakları nelerdir?
8. Bilinen ve süregelen bir hastalığı olmayan Eda Hanım'ın bir süredir baş dönmesi ve hâlsizlik
gibi şikâyetleri vardır. Geçirdiği trafik kazasında sağ bacağını kaybeden Emre Bey ise protez
bacak kullanmakta ancak bu durum onun sosyal yaşantısını olumsuz etkilemektedir. Karşı
karşıya oldukları sağlık sorunları için Eda Hanım ve Emre Bey'e kaçıncı basamak sağlık kuru
luşlarına gitmeleri gerektiği konusunda öneride bulununuz.
B.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Bitkisel ve hayvansal zehirler, sağlığı etkileyen ...................................... etmenlerdendir.
2. Rehabilite edici hizmetler ...................................... ve ...................................... olmak üzere iki çeşittir.
3. Bir kişinin hastalığının ortaya çıkmasıyla sahip olduğu haklara ...................................... denir.
4. Koruyucu sağlık hizmetleri ...................................... ve ......................................olmak üzere ikiye ayrılır.
5. Karşılaşılan güçlüklerle mücadele edebilme ve değişen koşullara uyum sağlayabilme
...................................... iyilik hâlinin birer göstergesidir.
6. Toplumdaki her bireyin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesi ...................................... olarak
adlandırılır.
hasta hakları
psikososyal
ruhsal
biyolojik
kişiye yönelik
sağlık hakkı
fiziksel
kimyasal
çevreye yönelik
SAĞLIKLI YAŞAM ÜNİTE1.
27
1. Aşağıdakilerden hangisi sağlığa etki eden fiziksel etmenlerdendir?
A. Radyasyon B. Hava kirliliği C. Gıda katkı maddeleri D. Vektörler E. Mikroorganizmalar
2. I. Kaba doğum hızı II. Nüfus artış hızı III. Kadın/erkek oranı Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri bir ülkenin sağlık düzeyini belirlemede ölçüt ola-
rak alınabilir?
A. Yalnız I B. I ve II C. I ve III D. II ve III E. I, II ve III
3. I. Çevre mühendisi II. Biyolog III. Veteriner IV. Uzman hekim Yukarıda verilen meslek gruplarından hangileri çevreye özgü koruyucu sağlık hizmetleri
alanında görev alabilir?
A. I ve II B. II ve III C. III ve IV D. I, II ve III E. I, II, III ve IV
4. Bir ülkede aile planlaması uygulamalarının artması ve yaygınlaşması; I. Kaba doğum hızı II. Bebek ölüm hızı III. Nüfus artış hızı
gibi sağlık göstergelerinden hangisinin ya da hangilerinin azalmasına neden olur?
A. Yalnız I B. Yalnız II C. Yalnız III D. I ve III E. I, II ve III
5. Araştırmalar, eğitim ve gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının bulaşıcı hastalıklara yakalanma oranının yüksek olduğunu göstermektedir.
Yukarıda verilen durum, sağlığı etkileyen aşağıdaki etmenlerden hangisinin sonucudur?
A. Bünyesel etmenler B. Biyolojik etmenler C. Sosyoekonomik etmenler D. Kültürel etmenler E. Kimyasal etmenler
6. Aşağıdaki sağlık hizmetlerinden hangisi koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında yer almaz?
A. Aşılama B. Rehabilitasyon C. Aile planlaması eğitimi D. Kişisel temizlik eğitimi E. Sağlık taraması
7. Aşağıdakilerden hangisi bütünüyle hasta veya hasta yakınlarının sorumluluğu olan konu-lardandır?
A. Tanı ve tedavi yönteminin belirlenmesi B. Yatarak tedavi sırasında hastanın öz bakımının sağlanması C. Randevu zamanının belirlenmesi D. Hastanın sağlık bilgilerinin sağlık personeline aktarılması E. Tanı ve tedavi konusunda bilimsel araştırma ve teknolojik yeniliklerin bilinmesi
Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.C.
28
Üniteye Hazırlanalım• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
29. sayfada 2.1 ve 33. sayfada yer alan 2.2 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 28 ve 31. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım bölümleri yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
BÜYÜME VE GELİŞME2. ÜNİTE
Fotoğraf 2.1'de Barış ve küçük kardeşini görüyorsunuz. Barış, bu fotoğrafa bakarken bir buçuk yaşındaki kardeşinin yeni doğduğu, yürüyemediği ve konuşamadığı zamanları hatırladı. Kısa sayılabilecek bir sürede kardeşinde ne büyük değişiklikler olmuştu. Artık yemeğini kendisi yemeye çalışıyor, ağabeyine oyunlar ve komiklikler yapıyordu. Barış, bu sürede kendisinin de büyüdüğünü ve değiştiğini düşündü. Sadece boyu uzamakla kalmamış, sevdiği ve yapmaktan hoşlandığı şeyler de değişmişti. Bu durum Barış'ın aklına yeni sorular getirdi: "Bu değişimleri sadece ben mi yaşıyorum?", "Her insanın doğumdan yaşlılığa kadar geçirdiği belirli özellikleri olan dönemleri olabilir mi?"
Yukarıda anlatılan durumda olduğu gibi yeni doğmuş bir bebeğin zamanla kendi başına oturmaya, yürümeye başladığını; boyunun ve kilosunun arttığını gözlemleyebiliriz. Sonraki yıllarda, bu değişiklikler hızlı olmasa da devam eder. İnsan, bebeklikten yaşlılığa kadar birçok değişiklik yaşar. Tüm bu değişikliklerin nedeni büyüme ve gelişme olaylarıdır. Bu kavramlar bazen yanlış algılanarak birbirinin yerine kullanılır. Oysa büyüme ve gelişme birbirinden farklı kavramlardır.
Büyüme, canlı vücudunun hacim ve kütlece artışıdır. Örneğin boy uzaması, kilo artışı, birer büyüme olayıdır. Gelişme ise hücre ve dokuların yapı ve bileşimlerindeki değişimler sonucu işlevlerinin belirli bir olgunluğa erişmesi olarak tanımlanabilir. Örneğin konuşma, öğrenme gibi zihinsel etkinlikler gösterebilme, insan ilişkileri kurabilme birer gelişme olayıdır. Buradaki olgunlaşma kavramı, insanların zihinsel ve bedensel yeteneklerinin en üst düzeyde gelişmesini ifade eder. Öğrenme ise bir konuda bilgi edinmek, yetenek ve becerilerini ilerletmek anlamına gelir.
Gelişme bilişsel, duygusal ve sosyal yönleri olan bir değişim sürecidir. Bilişsel gelişme, tanımayı ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel etkinliklerdeki artıştır. Örneğin dil öğrenme, hatırlama, problem çözme gibi zihinsel etkinlikler bilişsel gelişme olaylarıdır. Duygusal gelişme, insanın kendini ifade edebilmesi, duygularını denetleyebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle uyum içerisinde olabilmesidir. Empati kurmak, başkalarına saygılı olmak birer duygusal gelişme göstergesidir. Sosyal gelişme ise insanın çevresindekilerle sosyal ilişkiler kurması sonucu bulunduğu toplumun, evrensel kültürün ilke ve değerlerine uyumlu davranışları kazanmasıdır.
Fotoğraf 2.1: Barış ve küçük kardeşi
Konuya başlamadan önce aşağıdaki paragrafı okuyarak sağlığın önemi hakkındaki düşüncelerinizi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
1. Büyüme ve Gelişme Dönemleri
Araştıralım - Paylaşalım
Büyüme ve gelişme kavramlarının ne anlama geldiğini ve bu kavramlar arasındaki farklılığı çeşitli kaynaklardan araştırınız. Büyüme ve gelişme olaylarına örnekler bulunuz. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyerek sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
BÜYÜME VE GELİŞME ÜNİTE2.
29
Bu kavramları bir örnek üzerinden açıklamaya çalışalım. Fotoğraf 2.2'de gördüğünüz gibi küplerle oynayan çocukların bu becerisi, zihinsel gelişmelerinin bir parçasıdır. Çocuklardan biri, arkadaşının elindeki oyuncağı alırken arkadaşına da oynaması için bir başka oyuncak veriyorsa bu duygusal gelişmeye işarettir. İki çocuğun birbirleriyle oyuncaklarını paylaşarak oynaması ise sosyal gelişmenin bir parçasıdır.
Büyüme ve gelişme, çeşitli ölçümlerle takip edilebilir. Bu amaçla bebeklik ve çocukluk dönemlerinde boy uzunluğu, vücut kütlesi, baş çevresi gibi ölçümler belirli aralıklarla yapılarak bu değerler bir grafik ile gösterilir. Büyüme ve gelişme grafikleri, yaşanılan toplumdaki standart grafiklerle karşılaştırılarak büyüme ve gelişme geriliği belirlenebilir.
Buraya kadar açıkladığımız büyüme ve gelişme olayları, ana rahminde tek bir hücre (zigot) oluşumuyla başlar. Sağlıklı bir insanda büyüme ve gelişme olayları her yaş dönemine özgü fiziksel ve psikolojik özelliklerin ortaya çıkmasına neden olur. Buna göre büyüme ve gelişme dönemleri; bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık olarak gruplandırılabilir. Bu dönemlerin özelliklerini araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 2.2: Oyun, çocukların zihinsel, fiziksel, sosyal yönden gelişimini sağlar.
Yaptığınız etkinlikte aile bireylerinizin fiziki ve psikolojik özelliklerini yaş gruplarına göre sınıflandırdınız. Her yaş grubunun kendine özgü birtakım özellikleri olduğunu fark etmiş olmalısınız. Şimdi bu özellikleri ayrıntılı olarak ele almak üzere büyüme ve gelişme dönemlerini inceleyelim.
Sonuca Varalım
Kendi yaş grubunuza ait büyüme ve gelişme döneminin özelliklerini diğer yaş grupları ile karşılaştırınız.
Etkinlik 2.1
Bunları Yapalım
1. Ailenizdeki ve yakın çevrenizdeki bireylerin yaş, boy, kilo gibi fiziki özelliklerini, eğitim, meslek, evli, bekâr gibi sosyal durumlarını, yapmaktan zevk aldığı ya da onlara endişe, kaygı, mutluluk veren durum ve olaylar gibi psikolojik özelliklerini öğrenerek defterinize not ediniz. Bebek ve çocukların görünüm veya davranışlarını gözlemleyerek ya da ebeveynleriyle konuşarak bu bilgileri edinebilirsiniz.
2. Elde ettiğiniz bu bilgileri bebeklik (01 yaş), çocukluk (112 yaş), ergenlik (1221 yaş), yetişkinlik (2165 yaş) ve yaşlılık (65 yaş üzeri) olmak üzere gruplandırınız.
3. Aşağıdaki gibi bir çizelgeyi defterinize çiziniz. Çizelgede verilen her yaş grubunu en iyi temsil eden özellikleri ilgili bölümlere yazınız.
Büyüme ve Gelişme Dönemi Fiziksel Özellikler Psikolojik Özellikler
Bebeklik (0-1 yaş)
Çocukluk (1-12 yaş)
Ergenlik (12-21 yaş)
Yetişkinlik (21-65 yaş)
Yaşlılık (65 yaş ve üzeri)
Amaç
Büyüme ve gelişme dönemlerinin özelliklerini açıklamak.
Büyüme ve Gelişme
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
(Örnek çizelgedir.)
BÜYÜME VE GELİŞME
30
ÜNİTE2.
A. Bebeklik Dönemi
Doğumdan birinci yaşın sonuna kadarki dönem (012 ay) bebeklik dönemi olarak adlandırılır. Fotoğraf 2.3'te 12 aylık bir bebek görülmektedir. Bebek doğduktan sonra duygusal, zihinsel ve sosyal becerileri gelişmeye başlar. Bu dönem, doğum sonrasında büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönemdir. Genellikle bir yaşın sonunda doğduğu kütlenin üç katına, boyu ise bir buçuk katına ulaşır. Bebek önce başını dik tutar, sonra oturmaya daha sonra da yürümeye başlar. Bir yaşın sonunda anlamlı sesler çıkarabilir, elinden tutulduğunda yürüyebilir, çevresiyle iletişim kurabilecek davranışlar edinir. Gereksinimleri karşılanan, beslenme ve bakımı düzenli olarak yapılan bebekler daha mutlu, daha güvenli bir yaşam sürer. Bu da ileride geliştireceği kişiliği olumlu yönde etkiler.
Fotoğraf 2.3: On iki aylık bir bebek
112 yaş arası dönem, çocukluk dönemi olarak adlandırılır. Çocukluk dönemi, fiziksel ve psikolojik özelliklerine göre üç grupta inceleyebiliriz.
Özerklik dönemi, çocuğun 13 yaşları arasındaki dönemidir. Fotoğraf 2.4'te bu dönemde bulunan bir çocuk görülmektedir. Özerklik döneminde çocuk, yürümeye, konuşmaya ve araştırmaya başlar.
Özerklik dönemindeki çocuk, yasak ve kurallara uymak istemez, bağımsız davranmak ister. Çocukların kendilerini göstermek ve kabul ettirmek istedikleri bir dönemdir. Grupla oynamayı bilmez. Kemik ve kas gelişimi güçlenir, tek ayak üzerinde durabilir, zıplayabilir. Nesneleri eliyle tutar, kelimeleri kullanarak kendi isteklerini dile getirebilir. Kendi başına giysilerini çıkarabilir. Bu dönemde tuvalet eğitimine başlamak için en uygun zaman 1215. aylar arasıdır. Yine de dışkılamanın kontrolü için çocuğa iki yaşına kadar zaman tanınmalıdır. Kitaplara bakmayı sever ve komik şeylere güler.
Oyun dönemi, 36 yaşlar arasını kapsayan dönemdir.
Fotoğraf 2.5'te örneği verilen bu dönemdeki çocuk, kendi yaşıtlarıyla oynamayı sever. Sürekli soru sorar ve öğrenmeye karşı isteklidir. Çevrenizde bu yaş grubunda bir çocuk varsa "Bu nedir?", "Neden?" sorularını sıkça sorduklarını gözlemleyebilirsiniz. Masallara, çizgi romanlara ve gerçeküstü kahramanlara inanır. Bu dönemdeki çocuğun en belirgin özelliklerinden biri de cinsiyetinin farkına varmasıdır. Kızlar annelerini, erkekler ise babalarını örnek alır ve taklit eder. Kelime dağarcığı, ifade ve anlatım yeteneği artar. Ruhsal yönden gelişen çocuk, duygu ve davranışlarını kontrol edebilmeye, toplumda kabul gören davranışlara yönelmeye başlar.
Okul çağı dönemi, çocuğun toplumsal çevreye karıştığı 611 yaşlar arasındaki dönemdir. Fotoğraf 2.6'da örneği verilen bu dönemde çocuğun büyüme hızı yavaşlar, el, kol ve konuşma becerileri artar. Kişiliği gelişir. Okuldaki eğitim,
Fotoğraf 2.4: İki yaşında bir çocuk
Fotoğraf 2.5: Beş yaşında bir çocuk
B. Çocukluk Dönemi
Fotoğraf 2.6: Okul çağındaki çocuklar
BÜYÜME VE GELİŞME ÜNİTE2.
31
C. Ergenlik Dönemi
1221 yaşlar arasındaki dönem ergenlik dönemi adını alır. Bu dönemin en belirgin özelliği, hızlı fiziksel büyümenin yanı sıra cinsel ve ruhsal gelişmenin de hızlı olmasıdır. Ergenlikte, özelliklerine göre erken ergenlik, tam ergenlik ve geç ergenlik olmak üzere üç farklı dönem ayırt edilir.
Erken ergenlik, 1215 yaşlar arası dönemdir. Bu dönemde bedensel değişim ve cinsiyete bağlı özelliklerin gelişimi başlar.
Tam ergenlik, 1518 yaşlar arası dönemdir. Cinsiyete bağlı gelişim sürer. Ruhsal yönden gencin kendi kimliğini bulmaya ve bağımsızlık kazanmaya çalıştığı, duygusal karmaşaların yaşanabileceği bir dönemdir.
Geç ergenlik, 1821 yaşlar arası dönemdir. Cinsiyete bağlı gelişim tamamlanır. Duygusal karmaşalar azalır.
Yukarıda özellikleri verilen dönemlerin başlangıç, bitiş tarihleri, cinsiyet, genetik, ırk, sosyoekonomik şartlar ve iklim gibi faktörlerden etkilenir. Örneğin az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir. Genellikle kızlar ergenlik dönemine erkeklerden iki yıl daha önce girer ve gelişmelerini daha önce tamamlarlar.
Ergenlik döneminde kas, iskelet ve yağ dokusunun artışına bağlı olarak vücut kütlesi artar. Erkeklerde kas, kızlarda ise yağ dokusunun artışı fazladır. Erkeklerde kaslar belirginleşirken, kızlarda göğüsler ve kalça büyür. Bu dönemde eşey bezleri adı verilen ve eşeysel (cinsiyete bağlı) olgunlaşmayı uyaran bezlerin çalışması başlar. Hem kız hem de erkeklerde koltuk altları ve cinsel organların çevresinde kıllanma meydana gelir. Bedensel değişikliklere alışmaya çalışan gencin bu dönemde endişe ve bunalım yaşaması mümkündür.
Bu dönemde kızlarda görülen en önemli değişikliklerden biri âdet (menstruasyon) kanamalarıdır. Âdet kanamalarının başlaması bazen endişe ve gerilime neden olabilir. Ancak bu son derece doğal ve sağlıklı bir olaydır. Erişkin bir kadında ortalama her 25 günde bir yumurtalıklarda bir yumurta hücresi olgunlaşır. Olgunlaştıktan sonra yumurta kanalına iletilen bu hücre, döllenme gerçekleşmediği takdirde bir miktar kan ile birlikte vücuttan atılır. Halk arasında âdet kanaması olarak bilinen bu olay menstruasyon olayıdır. Menstruasyon, gebelik dönemleri hariç, menopoz adı verilen yumurtalamanın bittiği döneme (ortalama 4550 yaş civarı) kadar her ay devam eder.
Ergenlik dönemine giren erkeklerde sakal, bıyık oluşumu, gırtlak yapısının ve ses tellerinin gelişmesi sonucu ses kalınlaşması meydana gelir. Erkek üreme organlarından olan testislerde spermler oluşmaya başlar. Buna bağlı olarak meni meydana gelir.
Hem kız hem de erkeklerde ergenlik döneminde yağ ve ter bezlerinin daha çok çalışmasına bağlı olarak fotoğraf 2.7'de görüldüğü gibi yüzde sivilcenmeler başlayabilir.
çocuğun bakış açısını genişletir, iyiyi kötüden, yanlışı doğrudan ayırmasını sağlar. Somut düşüncelerin yanı sıra soyut düşüncelere geçiş başlar. Hayalle gerçeği ayırt edebilir.
Bu dönemde çocuğun cinsel kimliği belirginleşir. Oyunlar evden dışarıya taşınmıştır. Oyunlarında hayali kahramanları yaratma ve gruplaşma yaygındır. Gruplara, karşı cinsten çocuklar dâhil edilmez. Liderlik isteği ve saldırgan davranışlar görülebilir.
Fotoğraf 2.7: Ergenlik döneminde sivilcelerin görülmesi, bedensel
değişikliklerin bir parçasıdır.
Araştıralım - Paylaşalım
Ergenlik döneminde kişinin karşılaşabileceği sorunlar ve çözüm yolları ile ilgili olarak okulunuzun rehberlik servisinden bilgi alınız. Bu konuda afiş, broşür vb. materyaller varsa temin ediniz. Edindiğiniz bilgileri ve materyalleri sınıfınızda sözlü bir sunum yaparak paylaşınız.
BÜYÜME VE GELİŞME
32
ÜNİTE2.
Ergenlik döneminde bedensel değişikliklerle birlikte duygu ve davranış değişiklikleri de ortaya çıkar. Sinirlilik, dış görünüşe önem verme, fotoğraf 2.8'de görüldüğü gibi yalnız olma ve hayal kurma isteği, bu dönemde gözlenen davranışlardandır. Hızlı beden büyümesinden kaynaklanan değişiklikler gencin kendi kendini beğenmemesine ve mutsuzluğa neden olabilir.
Kişisel bağımsızlığını kazanmak isteyen ergenlik dönemindeki bir genç aileden uzaklaşabilir, arkadaşlarına daha çok güvenir ve onlardan destek bekler. Bu durum bazen anne ve babada endişe yaratır. Oysa bu bağımsız bir yetişkin olma sürecinde geçirilen doğal bir aşamadır.
Ergenlik dönemi, diğer büyüme ve gelişme dönemleri gibi sağlıklı her insanın geçirmesi gereken, insan yaşamının sonraki dönemlerini etkileyen önemli bir dönemdir. Kişilik gelişiminin gerçekleştiği bu dönemde eğitim alanı belirlenerek ileriki hayatta yapılacak mesleğin seçimi ile ilgili önemli kararlar alınır.
Gencin kendi yeteneklerini tanıması, yetenekli olduğu alanlara yönelmesi gelecekte başarılı ve mutlu olması için önemlidir. Planlı ve programlı çalışmanın başarıyı olumlu yönde etkileyeceği bilinmelidir. Bu dönemde spor yapmak, müzik aleti çalmak, edebiyat, tiyatro gibi sanat dallarıyla ilgilenmek gibi etkinlikler hem ruhen dinlenme sağlar hem de kişilik gelişimine katkıda bulunur.
2165 yaşlar arası dönem, yetişkinlik dönemi olarak adlandırılır. Fotoğraf 2.9'da yetişkin kişilere örnekler görüyorsunuz. Bu dönemde genellikle kişiler eğitimlerini tamamlar, geçimlerini sağlayacak bir iş edinir, aile kurar ve çocuk sahibi olurlar. Bu önemli olaylarla ilgili kararların verildiği yetişkinliğin ilk dönemlerinde sağlık sorunları sık görülmez. İnsanın bedenen ve zihnen en verimli dönemidir. Bu dönemde kendini tanıyan, doğru kararlar alan ve olumlu sosyal ilişkiler kuran yetişkin, sonraki dönemlerde mutlu olur.
Erkeklerde 5055 yaşlarında yaş dönümü (andropoz), kadınlarda 4550 yaşlarında menopoz olarak adlandırılan dönemler yaşanır. Mesleki ve ailevi sorunlar, artan sağlık sorunları vb. durumlar bu dönemlerde yaşanabilir. Daha önce değindiğimiz gibi sağlıklı bir insan, bu sorunlarla karşılaştığında üstesinden gelmeyi bilir. Bunu başaramayan insanlar, alkol, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar edinebilir, psikolojik bozukluklarla karşı karşıya kalabilirler.
Bu dönemde kişinin ilgi alanlarına uygun hobi ve benzeri etkinliklerle uğraşması, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının sürdürülmesi, daha sonra gelen yaşlılık döneminin rahat ve mutlu geçirilmesini sağlar.
Ç. Yetişkinlik Dönemi
Fotoğraf 2.9: Yetişkinlikte bir meslek ve iş sahibi olunur.
Fotoğraf 2.8: Ergenlik döneminde ruhsal sorunlar ve mutsuzluklar
yaşanabilir.
D. Yaşlılık Dönemi
65 yaş ve üzeri dönem yaşlılık dönemi olarak adlandırılır. Fotoğraf 2.10'da yaşlılık döneminde bulunan kişiler görülmektedir. Bu dönemde bedensel ve zihinsel faaliyetlerde yavaşlama görülür. Dolaşım, destek ve hareket gibi sistemlerde yetersizlikler ortaya çıkabilir. Bunlara bağlı olarak romatizma, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği gibi hastalıklar yaşlılarda daha sık görülür. Görme ve duyma yetenekleri azalabilir. Zihinsel faaliyetlerde yavaşlama, unutkanlık, yeni bilgi edinme zorluğu gibi sorunlar da kendini gösterir.
Fotoğraf 2.10: 70 yaşın üzerinde yaşlı bir çift
BÜYÜME VE GELİŞME ÜNİTE2.
33
2. Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Etmenler
İnsanlar, büyüme ve gelişme dönemlerinde gözlenen özellikler bu dönemlerin süreleri bakımından farklılıklara sahiptir. Bu farklılıkların nedeni genetik etmenlerin, beslenme özelliklerinin, hormonların ve içinde bulunulan fiziksel çevrenin insandan insana değişmesidir. Bu etmenlerin büyüme ve gelişme üzerindeki etkilerini araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 2.11'de görüldüğü gibi boyunu kardeşleri ile kıyaslayan ve bir an önce uzamak isteyen bir çocuğa boyunun uzaması için neler önerirsiniz? Hangi etmenlerin boy uzunluğu, vücut kütlesi gibi bedensel büyüme ve gelişme olayları üzerinde etkili olduğunu düşünüyorsunuz?
Duygusal ve sosyal gelişmemizde hangi etmenler etkilidir?
Yaşlılık dönemi genellikle fiilen çalışmanın bırakıldığı emeklilik dönemidir. Uzun yıllar çalışmış olan yaşlı insanlar, bu dönemde kendilerini toplum yaşamının dışına itilmiş, faydasız ve yetersiz hissedebilirler. Oysa bir toplumda yaşlıların bilgi ve deneyimleri çok önemli bir değerdir. Yaşlılar, bir toplumun dünü ile bugünü arasında köprü kuran, kültürün yarınlara taşımasını sağlayan kişilerdir. Yaşlıların bilgi ve deneyimlerinden faydalanarak onlara ihtiyaç duyulduğu hissettirilmelidir.
HazırlanalımBüyüme ve gelişmeyi etkileyen genetik etmenler, hormonlar, beslenme, fiziksel çevrenin büyüme ve gelişme üzerindeki etkilerini çeşitli kaynaklardan araştırarak bilgi edininiz.
Sonuca Varalım Büyüme ve gelişme üzerindeki etmenlerden birinin diğerlerinden daha etkili olduğu söylenebilir mi? Düşüncenizin nedenini açıklayınız.
Etkinlik 2.2
Bunları Yapalım1. Öğretmeninizin rehberliğinde sınıfınızda 45 kişilik iki grup oluşturunuz.2. Gruplardan biri büyüme ve gelişmede genetik faktörler ve hormonların etkisini, diğeri ise
beslenme ve fiziksel çevrenin etkisini savunmak üzere 10 dakika hazırlansın. Daha önceden yapılan araştırma sonucu elde ettiğiniz bilgileri grup içinde paylaşarak ve gözden geçirerek savunmanızı hazırlayınız.
3. Her grup kendi konusunu 15 dakikalık süre içinde savunsun. Sınıfınızdaki diğer öğrenciler de soracakları sorular veya yapacakları katkılarla bu grupları desteklesinler.
4. Her iki grup da savunmasını tamamladıktan sonra gruplar savundukları konuları birbirleriyle değiştirsin. Gruplar, 10 dakika savunacakları konuya hazırlansın ve yeni konuları ile ilgili fikirlerini 15 dakikalık süre içinde savunsunlar.
Yaptığınız etkinlikle genetik etmenler, hormonlar, beslenme ve çevresel etmenlerin büyüme ve gelişme üzerinde etkili olduğunu fark ettiniz. Şimdi bu etmenleri sırasıyla inceleyelim.
A. Genetik EtmenlerAnne ve babanın bazı özellikleri genler yoluyla yavrulara geçer. Tıpkı göz rengi, saç rengi, kan
grubu, boy uzunluğu, şişmanlık, ergenliğe başlama yaşı gibi özelliklerin de genlerle yavrulara aktarıldığı bilinmektedir.
Fotoğraf 2.11: Boy uzunluklarını ölçen üç kardeş
Ben ne zaman onlar kadar uzun olacağım?
Münazara Yapalım
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
AmaçBüyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenleri araştırmak ve tartışmak.
BÜYÜME VE GELİŞME
34
ÜNİTE2.
Vücudumuzda iç salgı bezleri (hipofiz, üreme organlarındaki bezler, tiroit vb.) tarafından üretilen, kanla vücudun diğer bölgelerine taşınarak hücre ve dokuların çalışmasını düzenleyen maddelere hormon adı verilir. Hormonlar büyüme ve gelişme olayları üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkilere sahiptir. Örneğin büyüme hormonu olan somatotropin (STH) hipofiz bezinden salgılanarak kemik, kas gibi dokularda hücre sayısının artışını düzenler. STH, büyüme dönemlerinde fazla salgılanırsa fotoğraf 2.13'te görüldüğü gibi devlik, az salgılanırsa cücelik ortaya çıkar.
Ergenlik döneminden itibaren üreme organlarından salgılanan hormonlar büyümeyi ve cinsiyete bağlı gelişmeyi etkiler. Kızlarda yumurtalıktan salgılanan östrojen, erkeklerde ise testislerden salgılanan testosteron hormonları bunlara örnektir. Tiroit bezinden salgılanan tiroksin hormonu da büyüme ve gelişmeyi etkiler. Bebeklik döneminde bu hormonun az salgılanması büyüme ve zekâ geriliğine yol açar.
Büyüme ve gelişmenin sınırları genetik olarak belirlenir. Örneğin bir çocuk genetik olarak yetişkinlikte 1.80 cm boy uzunluğuna ulaşma kapasitesine sahip olabilir. Ancak bu üst sınıra ulaşması için beslenme, fiziksel çevre gibi diğer etmenlerin de uygun olması gerekir.
Büyüme ve gelişmeyi etkileyen bazı hastalıklar da anne ve babadan çocuğa aktarılabilir. Kalıtsal hastalıklar olarak isimlendirilen bu hastalıklara fotoğraf 2.12'de örneği verilen Down sendromu, kısa parmaklılık, albinizim (deride renk pigmentlerinin eksikliği), hemofili (kanın pıhtılaşamaması) gibi örnekler verilebilir. Fotoğraf 2.12: Down sendromlu bir
bireyB. Hormonlar
C. Beslenme
Ç. Fiziksel Çevre
Anne ve babasından uzun boyluluk ile ilgili genleri alan bir çocuğun boyunun uzaması için aynı zamanda iyi beslenmesi de gerektiğine değinmiştik. Büyüme ve gelişmede etkili olan etmenlerden biri de beslenmedir. Sağlıklı bir şekilde büyümek, gelişmek için yeterli ve dengeli beslenmeye gereksinim vardır. Yeterli ve dengeli beslenme büyüme, gelişme için gereken yapıcı, onarıcı, düzenleyici ve enerji verici besin maddelerinin her birinden yeterli miktarda alınması demektir. Özellikle çocuklarda yetersiz, dengesiz beslenme büyüme ve gelişmeyi olumsuz yönde etkiler. Bu durumda kilo alamama, zekâ geriliği, boy kısalığı gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Zatürre, kızamık, ishal gibi hastalıklara karşı direnç azalır.
İnsanın içinde yaşadığı çevrenin fiziki durumu, büyüme ve gelişmeyi etkiler. İklim koşullarının iyi olması, içme sularının ve havanın temizliği gibi fiziksel çevre unsurları büyüme ve gelişmede olumlu etkilere sahiptir. Diğer taraftan radyasyon, sigara dumanı, çevre kirliliği gibi etmenler sağlıklı büyüme ve gelişmeyi engeller. Fiziksel çevrenin büyüme ve gelişmeye etkisi, bebek anne karnındayken başlar. Gebelikte annenin ateşli hastalık geçirmesi, sigara ve alkol kullanması, radyasyona maruz kalması gibi etmenler bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz etkiler. Bebek, dünyaya geldikten sonra da yaşanılan ortamın sağlık koşulları iyi olmalıdır. Örneğin kirli hava ve sigara dumanına maruz kalan çocuklarda hücrelere ulaşan oksijen azalacağından büyüme ve gelişme olumsuz etkilenir.
Fotoğraf 2.13: Hormonal bozukluğu olan bir kişinin normal bir insanın
yanındaki görünümü.
BÜYÜME VE GELİŞME ÜNİTE2.
35
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
1. Büyüme ve gelişme kavramlarını açıklayınız.2. Büyüme ve gelişmenin takibi için hangi ölçümler düzenli olarak yapılmalıdır?3. Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenler nelerdir?4. Büyüme ve gelişme dönemleri nelerdir ve bu dönemler hangi yaşları kapsar?5. Ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde görülen bedensel değişiklikler nelerdir?6. 67 yaşındaki Erdal Bey, emekli olduktan sonra evine kapanmış, huysuz ve inatçı bir insan
olmuştu. Erdal Bey'in toplum yaşamına katılması, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmesi için ona neler önerirsiniz?
B.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Canlı vücudunun hacim ve kütlece artışı ...................................... olarak adlandırılır.2. Bir insanın yaşamında, 1215 yaşları arası dönem ...................................... olarak adlandırılır.3. Bir konuda bilgi edinmeye, yetenek ve becerilerini ilerletmeye ...................................... denir.4. 36 yaşlar arasını kapsayan büyüme ve gelişme dönemine ...................................... dönemi denir.5. Tanımayı ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel etkinliklerin artışı ...................................... gelişme
adını alır.
öğrenmebüyüme bilişselerken ergenlik olgunlaşma oyun
Ölçme ve Değerlendirme
1. Ergenlik dönemi ile ilgili olarak;
I. Her insanda 12 yaşında ergenlik dönemi başlar.
II. Cinsiyet özellikleri bu dönemde belirginleşir.
III. Genellikle erkeklerde kızlardan daha önce başlar.
Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız II B. I ve II C. I ve III D. II ve III E. I, II ve III
4. Aşağıdaki yaş aralıklarından hangisi yetişkinlik dönemini kapsar?
A. 2565 B. 3050 C. 2155 D. 3065 E. 2165
3. I. Anneme basit ev işlerinde yardım edebilirim. Annemden ayrılmam gerekirse ağlamam. Bir başkası üzgün ya da mutlu olduğunda anlarım.
II. 1, 2, 3. sayılarını sırasıyla söyleyebilirim. III. Arkadaşlarımla oyunlar oynar, grup içinde iş birliği yaparım. Kurallara uyabilirim.
Yukarıda 4 yaşında bir çocuğun gelişim özellikleri yer almaktadır. Bu gelişim özelliklerinin bi-lişsel mi, duygusal mı yoksa sosyal mı olduğu aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
I II III
A. Sosyal Bilişsel Duygusal B. Duygusal Bilişsel Sosyal C. Bilişsel Duygusal Sosyal D. Duygusal Sosyal Bilişsel E. Sosyal Bilişsel Duygusal
Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.C.
36
Üniteye Hazırlanalım• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
36. sayfadaki 3.1 etkinlik okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlik için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 42. sayfada 3.4 ve 49. sayfada 3.6 numaralı etkinlikler için gereken araç ve gereçleri öğretmeninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 42. sayfada Araştıralım - Paylaşalım bölümü yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
3. ÜNİTE
Sağlık Bakanlığı ve sağlık alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, toplumun sağlık konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla projeler hazırlar. Bu projelerde görev alan uzmanlar, köy ve ilçelerdeki okullara ve evlere giderek seminerler verir, sağlık konusunda kişileri bilgilendirir; soruları cevaplar. Sağlık eğitimi projelerinin konusu, ağırlıklı olarak kişisel temizlik, anne ve çocuk sağlığı, çevre sağlığı, aile planlaması, bulaşıcı hastalıklardan korunma ve sağlığa zararlı alışkanlıklar ile ilgilidir. Fotoğraf 3.1'de böyle bir proje kapsamında yapılan anket çalışması görülmektedir.
Yukarıdaki metinde anlatılan sağlık eğitimi çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Böyle bir projede görev alsaydınız nerelerde ve hangi konuda eğitim verilmesini isterdiniz? Sizce sağlık eğitiminin yararları neler olabilir?
Aşağıdaki etkinliği yaparak sağlığın önemi ile ilgili edindiğiniz bilgi ve deneyimlerinizi arkadaşlarınızla paylaşabilir, çevrenizde sağlık bilincinin oluşmasına katkı sağlayabilirsiniz.
1. Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunmasının Önemi
Fotoğraf 3.1: Anket çalışması yapılan çiftçiler.
Etkinlik 3.1
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde dört grup oluşturunuz.2. Her grup aşağıdaki konulardan birini seçsin. • Sağlığı korumanın birey ve toplum açısından önemi nedir? • Kişilerin sağlıklarını korumak için dikkat etmesi gereken kurallar nelerdir? • Sağlığı olumsuz etkileyen davranışlar nelerdir? • Sağlığı geliştirici davranışlar kazanabilmek için yaşanılan çevrede neler ve hangi olanaklar
bulunmalıdır?3. Grup içinde iş bölümü yapınız. Seçtiğiniz konuyla ilgili araştırma yaparak bilgi toplayınız. Konuyu
açıklamakta kullanabileceğiniz fotoğraflar, örnekler, atasözleri ve özdeyişler bulunuz.
Amaç
Sağlığın korunması ve geliştirilmesine yönelik bilgiler içeren bir poster hazırlamak.
Poster Hazırlayalım
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
37
Sonuca Varalım
Sizin ve arkadaşlarınızın hazırladığı posterlerin çevrenizde sağlık bilinci oluşturulmasına nasıl bir katkı sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Yaptığınız etkinlikle çevrenizde sağlığın korunması ve geliştirilmesine yönelik katkı sağladınız. Şimdi bu kavramı daha ayrıntılı olarak ele alalım.
Sağlığın geliştirilmesi ve korunması, sağlığı etkileyen kişisel ve çevresel olumsuz etmenlerin ortadan kaldırılarak sağlığın sürdürülmesi ve daha iyiye götürülmesi olarak tanımlanabilir. Dünyada kronik hastalıkların artışı ve yeni enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışı, sağlığın biyolojik faktörlerin yanı sıra sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerle ilişkisi bu kavramın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sağlığın geliştirilmesi ve korunması, sağlık sorunlarının çözümünde günümüzde kabul edilen en etkili ve başarılı yaklaşımdır. Bu yaklaşım, sağlığı tehdit eden faktörler üzerinde bireylerin kontrollerini artırmayı amaçlar. Hastalıklar, sakatlıklar ve sağlık harcamaları, sağlığın korunması ve geliştirilmesiyle azalacaktır. Böylece toplumların sağlık düzeyinin yükseltilmesi, gelecekte daha sağlıklı, mutlu, üretken toplumların oluşturulması sağlanabilir.
Sağlığın geliştirilmesi ve korunması ancak kişilerin sağlık bilinci kazanmaları ile gerçek anlamda sağlanabilir. Sağlık eğitimi, bağışıklama, aile planlaması, kişisel temizlik, beslenme eğitimi vb.leri kişiye yönelik koruma hizmetlerindendir.
Sağlık eğitimi, bireylere ve topluma sağlıklı bir yaşam için alınması gereken önlemleri benimsetip uygulatmak, sağlık hizmetlerini kullanmaya alıştırmak, sağlıklarını ve çevrelerini iyileştirmek için ortak karara vardırtmak ve eyleme yöneltmek amacıyla gerçekleştirilen eğitim ve uygulamalardır. Sağlık eğitimi aynı zamanda kişilere kendi sağlıklarından sorumlu olduklarını da kavratmayı amaçlar. Bir toplumdaki sağlık düzeyinin yükseltilmesi, o toplumdaki bireylerin bu iyileşmeyi gerçekten istemeleri, yani kendi sağlıklarının sorumluluğunu benimsemeleri ile sağlanabilir.
Yaşadığımız çevrede sağlığın geliştirilmesinde ve korunmasında katkıda bulunabilecek pek çok kurum ve kuruluş vardır. Bunların başında, Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar gelmektedir. Hastaneler, halk sağlığı müdürlükleri, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri, ağız ve diş sağlığı merkezleri bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca yerel yönetimlerin sağlık birimleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı gıda denetim birimleri, sivil toplum kuruluşları, basın ve yayın kuruluşları da sağlığın geliştirilmesi ve korunmasında büyük öneme sahiptir. Fotoğraf 3.2'de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı gıda denetimi yapan bir resmî araç görülmektedir. Birey ve toplum sağlığının geliştirilmesi ve korunması, yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların iş birliği ve ortak çabaları ile mümkündür.
Yaşadığımız çevrede bulunan park alanları, spor salonları, belediyeye ait spor tesisleri gibi merkezler de sağlığın geliştirilmesine ve korunmasına katkı sağlar. Şu da unutulmamalıdır ki bu gibi merkezlerin kullanımı yaygınlaştıkça sağlığın geliştirilmesi ve korunmasına katkısı daha da artacaktır.
Fotoğraf 3.2: Gıda Denetim ve Numune Nakil Aracı, sağlığın geliştirilmesinde görev alır.
4. Elde ettiğiniz bilgi ve dokümanları bir poster hâline getirerek sınıf ya da okul panonuzda sergileyiniz.
5. Posterinizde dikkat çekmek istediğiniz noktaları ve seçtiğiniz konunun bir özetini sınıfınızda sözlü olarak sununuz.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
38
ÜNİTE3.
Yaptığınız etkinlikte, günlük yaşamdaki deneyimlerinizden yola çıkarak fiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki etkilerini irdelediniz.
Fiziksel aktivite, günlük yaşamda kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını artıran, farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan olaylar olarak tanımlanabilir. Futbol, basketbol, koşu, yüzme gibi sporlar ile dans, oyun ve gün içerisinde yapılan merdiven çıkma, yürüyüş gibi etkinlikler fiziksel aktivite olarak kabul edilir.
Fiziksel aktivitenin bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığımız ile gelecekteki yaşamımız üzerinde olumlu etkileri vardır.
• Bedensel Sağlığımız Üzerindeki Etkileri: Kas kuvvetinin korunmasını, kas ve eklemlerin esnekliğinin korunmasını ve kas dokusuna ulaşan oksijenin artırılmasını sağlar. Vücut duruşu ve düzgünlüğünü korur. Kalp ve dolaşım sisteminin düzenli çalışmasını, korunmasını sağlar. Metabolizmayı hızlandırır ve kilo alımını önler. Kan basıncını ve kan şekerini düzenler.
• Ruhsal ve Sosyal Sağlığımız Üzerindeki Etkileri: Kişinin kendini iyi hissetmesini ve mutlu olmasını sağlar. Depresyonla başa çıkma ve olumlu düşünebilme yeteneğini geliştirir. Kendiyle barışık, öz güvenli bireyler yaratır. Bireyler arası iletişimi ve dayanışmayı artırır, ekip ruhunu güçlendirir.
• Gelecekteki Yaşamımız Üzerindeki Etkileri: Sağlıklı yaşlanmayı, kansere karşı korunmayı sağlar. Erken ölüm riskini azaltır. Yaşlılık döneminde insanların bedensel ve ruhsal yönden sağlıklı olmaları, gençken yapılan fiziksel aktivite miktarı ile doğru orantılıdır.
Fiziksel aktivitenin yukarıda sayılan olumlu etkileri, sağlığın geliştirilmesindeki rolü ve önemini ortaya koyar. Bu etkilerin açığa çıkabilmesi için fiziksel aktivitenin düzenli yapılması, devamlılığı, günlük ayrılan süre gibi faktörler önemlidir. Çocukluk çağından itibaren düzenli spor yapmak, sporu
Masa başı bir işte çalışan, akşamları ve hafta sonları televizyon ya da bilgisayar karşısında oturan, günlük alışverişini bile İnternet kullanarak sanal marketlerden yapan bir insan düşününüz. Sizce bu insan, sağlıklı bir yaşam sürmekte midir? Bu soruya evet cevabını vermek biraz güçtür. Teknolojik gelişmeler günlük aktivitelerimizin yoğunluğunu azaltarak yaşamımızı kolaylaştırırken bir yandan da sağlığımızı olumsuz etkilemektedir. Günümüzde giderek hareketsiz bir yaşam tarzının benimsenmesi, toplumda şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarının görülme sıklığını artıran nedenlerden biridir.
2. Fiziksel Aktivite ve Dinlenmenin Sağlığın Geliştirilmesindeki Etkileri
Etkinlik 3.2
Bunları Yapalım1. Bir hafta boyunca ne kadar süre fiziksel aktivite yaptığınızı hesaplayınız. Bunun için beden
eğitimi dersinizde geçen süreye ek olarak günlük yürüyüşlerinizi, bisiklete binme, koşma, futbol ve varsa diğer spor dallarından birini yaparken geçirdiğiniz süreleri toplayınız.
2. Sınıfınızda fiziksel aktivite için harcanan zamanın yeterli olup olmadığı ve fiziksel aktivitelerin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini tartışınız.
AmaçFiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki etkilerini açıklamak.
Sonuca Varalım1. Fiziksel aktivite yaparak geçirdiğiniz sürelerde kendinizi nasıl hissedersiniz? Yoğun fiziksel
aktivite sonrasında kalp atışı, solunum, terleme vb. vücut fonksiyonları nasıl değişir?2. Fiziksel aktivitelerin sağlığın geliştirilmesinde ne gibi olumlu etkileri olabilir?3. Bir hafta boyunca fiziksel aktiviteye ayırdığınız zamanı yeterli buldunuz mu?
Haraketli Yaşam, Sağlıklı Yaşam
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
39
günlük yaşamımızın bir parçası hâline getirmek yeteri kadar ve düzenli fiziksel aktivite yapmanın en kolay yoludur. Her birey, yaşamının her döneminde kendisine uygun bir spor dalı ile ilgilenebilir. Örneğin atletizm, basketbol, kayak gibi sporlar çocukluk ve gençlik döneminde yapmak için uygundur. Yürüyüş ve fotoğraf 3.3'te gördüğünüz yüzme gibi sporlar her yaşta tercih edilebilir. Tercih edilen spora bireyin mevcut sağlık durumu ve kasiskelet sisteminin uygunluğu değerlendirildikten sonra başlanmalıdır. Her çeşit fiziksel aktivite, düzenli bir program hâline getirilmez ve sürdürülmez ise sağlık üzerindeki olumlu etkileri hızla kaybolur. Bu nedenle aktif yaşam tarzı bir alışkanlık hâline getirilmelidir.
Türklerde sporun geçmişi çok eskidir. Buna rağmen spora çağdaş bir şekilde gereken önem ve değerin verilmesi ancak cumhuriyetin ilanından sonra olmuştur. Spora ve sporcuya verilen önemin artmasında ulu önder Atatürk'ün çok önemli rolü vardır.
Atatürk, Türk milletine, sporun her dalı ile uğraşılmasını ve başarılı olunmasını tavsiye etmiştir.
Sporun, sağlığın geliştirilmesi ve korunmasındaki önemini iyi bilen Atatürk'ün kendisi de spor yapmaktaydı. İstanbul'a her gelişinde Florya'da denize girer; fotoğraf 3.4'te görüldüğü gibi sık sık sandalla açılır, bol bol kürek çekerdi. Atatürk'ün en çok sevdiği spor ise güreşti. Güreşi her yönüyle teşvik eder, sık sık güreş müsabakalarını izler ve millî güreşçilerimizin başarılarından büyük mutluluk duyardı.
Atatürk, Türk sporcularında yalnız beden kuvveti ve yetenek değil, aynı zamanda iyi ahlak ve zekânın da bulunması gerektiğini "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim!" sözleriyle belirtmiştir.
Uzun süren savaşlardan yeni çıkmış, çok ağır dış borç yüklenmiş Türkiye Cumhuriyeti, o yokluklara rağmen bütçesinden spora çok önemli bir pay ayırmıştır.
Atatürk'ün ölümü üzerine Fransa'da yayınlanan ünlü bir spor gazetesindeki makalede şu sözler yer almaktaydı: "... Dünyada ilk defa beden eğitimini zorunlu kılan devlet adamıydı. Söylev ve kâğıt üzerinde kalmayan icraatlarıyla stadyumlar ve spor tesisleri yaptırdı. Onun döneminde Türkiye'de spor gittikçe artan önem ve değer kazandı."
Fotoğraf 3.3: Yüzme her yaşta yapılabilen bir spordur.
Sağlığın korunması ve geliştirilmesinde etkili olan bir başka faktör de dinlenmedir. Hem fiziksel aktivitelerimizin daha verimli olması hem de zihinsel faaliyetlerimizin sağlıklı bir şekilde sürmesi için bedenimizin dinlenmeye de gereksinimi vardır.
Gün boyu çalışan bedenimizde yorgunluğa yol açan kimyasal maddeler meydana gelir. Yorgunluk vücudun hastalık etmenlerine karşı direncini zayıflatır. Zihin ve ruh sağlığını da olumsuz etkiler. Yorgun olduğumuzda yeni bilgiler öğrenmekte zorluk çeker, kendimizi hâlsiz ve mutsuz hissederiz. Bu nedenle gerektiğinde gün içinde dinlenmeye zaman ayırmamız ve düzenli uyku uyumamız sağlığımız için çok önemlidir. Örneğin bir öğrencinin uyku saatinin düzenli olması, dersine çalışırken bir süre ara verip dinlenmesi zihin yorgunluğunu engeller ve çalışma verimini artırır.
Fotoğraf 3.4: Atatürk sık sık kürek çekerek denize açılırdı.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
40
ÜNİTE3.
Günlük yaşamımızda fotoğraf 3.7'de görüldüğü gibi ev dışında beslenmek zorunda kalabilirsiniz. Evde ya da dışarıda ne tür yiyecekleri tercih edersiniz?
Acaba büyüme ve gelişmeniz için gereken besinleri ve bunlardan ne miktarda yemeniz gerektiğini bilerek mi besleniyorsunuz? Yoksa amacınız sadece sevdiğiniz besinleri yiyerek karnınızı doyurmak mı? Her sevdiğiniz besin sizin için yararlı mı? Beslenme alışkanlığınız sağlığınızı nasıl etkiler?
Beslenme alışkanlıklarımızı belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 3.7: Günlük yaşantımızda hazır gıdalarla beslenmek sağlık için zararlı bir alışkanlıktır.
Uyku, insan vücudunun dinlendiği, sinir ve bağışıklık sisteminin kendini yenilediği bir zaman dilimidir. Uykuda zihnimiz ve bedenimiz gelecek gün için güç depolar. Uyku ile ilgili henüz bilinmeyen pek çok şey olmakla beraber, uykunun belirli dönemlerinde yıpranan hücrelerin onarıldığı, çeşitli madde ve hormonların sentezlendiği, hafızanın yapılandırıldığı bilinmektedir.
Düzenli uyku, sağlıklı bir yaşam için şarttır. Düzenli uyku az ya da çok uyumak değil, yeterince uyumak demektir. Yeterli uyku süresi yaşa göre değişir. Fotoğraf 3.5'te görülen yeni doğmuş bir bebek neredeyse günün tamamını uyuyarak geçirir. Uyku sırasında büyüme hormonu yoğun salgılandığından, çocuklarda büyüme, gelişme için düzenli ve yeterli uyku çok önemlidir.
Yetişkin bir insanda 78 saatlik uykunun yeterli olduğu kabul edilir. Yaşlandıkça günlük uyku gereksinimi azalır. Yaşlı insanlar genellikle gece 45 saat uyur ve fotoğraf 3.6'daki gibi gündüz kısa uykularla bu süreyi telafi ederler.
İnsanlarda her gün yeterli süre uyumamak unutkanlık, dikkat dağınıklığı, sinirlilik gibi sorunlara neden olabilir. Uzun vadede uykusuzluk ise ruh sağlığının bozulması, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sorunlara yol açar.
Gereğinden fazla uyumak, geç saatlerde yatıp sabah erken saatlerde uyanmamak da uyku düzensizliğidir. Kişinin gereğinden fazla uyuması bir depresyon belirtisi olabilir. Fazla uyumak metabolizmayı yavaşlatır, şişmanlığa neden olabilir, kalp ve şeker hastalığına yakalanma riskini artırır.
Fotoğraf 3.5: Bebekler günün büyük bölümünü uyuyarak geçirirler.
Fotoğraf 3.6: Yaşlı insanlar gün içerisinde kısa süreli de olsa uyuma
ihtiyacı hissederler.
Etkinlik 3.3
Bunları Yapalım1. Bir gün boyunca alınması gereken besin çeşitlerini, kitap, dergi, İnternet gibi çeşitli kaynaklar
dan araştırınz ve defterinize not ediniz.
AmaçBir gün boyunca alınması gereken besin çeşitlerini belirlemek, yeterli ve dengeli beslenme kavramlarını sorgulamak.
3. Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Gelişme Dönemlerine Göre Önemi
Yeterli ve Dengeli Beslenme
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
41
Yaptığınız etkinlikte, beslenme alışkanlıklarınızın yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uyup uymadığını değerlendirdiniz. Etkinliğinizde de fark ettiğiniz gibi vücudunuzun enerji, yapım, onarım gibi faaliyetleri için gereksinim duyduğu miktarda besin alınması "yeterli", bu faaliyetlerin her biri için çeşitli besin gruplarından alınması "dengeli" beslenme olarak adlandırılır.
O hâlde vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin ögelerinin her birinin yeterli miktarda alınmasını yeterli ve dengeli beslenme olarak tanımlayabiliriz.
Bilimsel araştırmalar, sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi için yağlar, karbonhidratlar, proteinler, mineraller, vitaminler ve su olmak üzere her çeşit besin ögesine de belirli oranlarda gereksinim oluğunu göstermektedir. Ayrıca sindirim sistemi faaliyetleri için günlük olarak belirli oranda posalı besinler de vücuda alınmalıdır.
Her besin, içerdiği besin ögeleri bakımından farklılık gösterir. Ülkemizde üretilen besinlerin özellikleri ve kişilerin beslenme alışkanlıkları dikkate alınarak, yukarıda sayılan tüm besin ögelerini içeren dört temel besin grubu belirlenmiştir. Bunlar; süt grubu, et, yumurta, kurubaklagil grubu, ekmek, tahıl grubu ile sebze ve meyve grubudur. Yeterli ve dengeli beslenme için fotoğraf 3.8'deki bu dört temel besin grubunda yer alan besinler her öğün, yeterli miktarda tüketilmelidir.
Yeterli ve dengeli beslenme için günlük alınması gereken besin çeşidi ve miktarı, kişinin gelişim dönemlerine göre değişir. Büyüme ve gelişme dönemindeki çocukluklarda yeterli ve dengeli beslenme ileri yaşlara göre çok daha önemlidir. Yalnız bedensel büyüme değil, zekâ gelişimi de beslenmeden etkilenir. Özellikle 06 yaş döneminde zekâ gelişimi büyük ölçüde tamamlanır. Bu dönemde yetersiz ve dengesiz beslenme, zekâ geriliği, dikkat eksikliği ve geç öğrenmeye neden olabilir.
Ergenlik dönemi de büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde beslenme alışkanlıklarında da değişiklikler olmaktadır. Hayat boyu sürecek beslenme alışkanlıkları ergenlik döneminde yerleşir. Her grup besini içeren sağlıklı bir beslenme ve düzenli fiziksel aktivite sağlıklı büyüme ve gelişmeyi sağlar. Kemik kütlesinin % 45'i ergenlikte oluştuğu için bu dönemde yeterli kalsiyum almak çok önemlidir. Bu dönemde günlük enerji, protein, vitamin ve mineral gereksinimi yetişkinlere göre daha fazladır.
Yetişkinlikte ve yaşlılıkta günlük enerji gereksinimi giderek azalır. Özellikle fazla kilolu ya da fiziksel aktivitesi az olan kişiler karbonhidrat ve yağ içeren besinleri daha az tüketmelidir.
Sonuca Varalım1. Vücudunuzun sağlıklı bir şekilde çalışması için gereki enerjiyi karşılayacak "yeterli" miktarda
besin aldığınızı düşünüyor musunuz? Düşüncenizin nedenini açıklayınız.2. Vücudunuzun enerji, yapım, onarım gibi işleri için tüm besin çeşitlerinden dengeli bir şekilde
aldığınızı düşünüyor musunuz? Düşüncenizin nedenini açıklayınız.3. Yukarıdaki sorulara verdiğiniz cevaplar doğrultusunda "yeterli ve dengeli" bir şekilde beslen
diğinizi söyleyebilir misiniz?
Fotoğraf 3.8: Dört temel besin grubu
Et, Yumurta, Kurubaklagil Grubu
Sebze ve Meyve Grubu
Süt Grubu
Ekmek ve Tahıl Grubu
2. Bir gün boyunca alınması gereken besin çeşitlerinden hangilerini tüketip hangilerini tüketmediğinizi değerlendiriniz.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
42
ÜNİTE3.
Her gruptan günlük olarak tüketmemiz gereken toplam besin miktarını 3 ana, 2 ara öğüne dağıtırsak yeterli ve dengeli beslenmiş oluruz. Aşağıda çizelge 3.1'de kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri için değişik örnekler verilmiştir. Ara öğünlerde 1 adet meyve, 1 kâse yoğurt, 1012 adet ceviz ya da fındık, 1 bardak sütten biri gibi besinler tüketebilirsiniz.
Dört temel besin grubu ile ilgili öğrendiğiniz bilgileri ve evdeki yiyecekleri kullanarak yeterli ve dengeli menüler yapabilirsiniz. Böylece sağlıklı beslenmeyi alışkanlık hâline getirebilir ve bilgilerinizi ailenizle paylaşabilirsiniz.
• Bir bardak süt• Bir kibrit kutusu kadar
beyaz peynir• 56 adet zeytin• 1 küçük boy domates• 12 dilim ekmek
ya da• 1 yumurta• 56 adet zeytin• 1 adet portakal• 23 dilim ekmek
Kahvaltı
• 1 porsiyon etli kuru fasulye• 1 porsiyon şehriyeli pilav• 1 kâse cacık• Söğüş sebze
ya da• 1 kâse ezogelin çorba• 1 porsiyon ızgara köfte• 56 adet yeşil erik• 2 dilim ekmek
Öğle Yemeği
• 1 kâse çorba• 1 porsiyon ızgara tavuk• Mevsim salatası• 2 dilim ekmek
ya da• 1 porsiyon etli sebze yemeği• 1 kâse yoğurt• Mevsim salata• 2 dilim ekmek
Akşam Yemeği
Çizelge 3.1: Ana öğünlerde günlük alınması gereken besinleri içeren menü örnekleri
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde şişmanlığın önemli bir sağlık sorunu olduğunu biliyor muydunuz? Şişmanlığın bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmesinin nedenleri neler olabilir?
Vücudun yağ kütlesinin, kas kütlesine oranının aşırı artması ve boya göre kütlenin olması gereken düzeyin üzerine çıkması şişmanlık olarak adlandırılır. Şişmanlığı ve şişmanlığın boyutunu belirlemek için çeşitli yöntemler vardır. En çok bilinen ve kullanılan yöntem Beden Kütle İndeski (BKİ)'ne göre değerlendirme yöntemidir. Kendi BKİ değerimizi belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 3.4AmaçBeden Kütle İndeksimizi (BKİ) hesaplayarak durumumuzu değerlendirmek.
Araç ve GereçlerBanyo terazisi, şerit metre (mezura), kurşun kalem, tahta cetvel.
Bunları Yapalım1. Banyo terazisini kullanarak vücut kütlenizi ölçünüz. Ölçtüğünüz değeri defterinize kaydediniz.2. Düz bir duvar ya da kapı pervazının önünde dik bir şekilde durunuz. Bir arkadaşınız tahta
cetveli başınızın üzerine değecek şekilde yere paralel olarak tutsun ve duvarda karşılık geldiği noktayı kalem yardımıyla işaretlesin.
3. Zeminden duvarda işaretlenen noktaya kadarki uzunluğu şerit metre ile ölçünüz ve ölçtüğü
nüz değeri defterinize kaydediniz. Böylece boy uzunluğunuzu belirleyiniz.
4. Şişmanlığın Ortaya Çıkış Nedenleri ve Sağlık Üzerindeki Etkileri
Araştıralım - Paylaşalım
Şişmanlığın ortaya çıkış nedenlerini araştırarak sınıfınızda sunum yapınız.
Beden Kütle İndeksimizi Hesaplayalım
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
43
Sonuca Varalım
1. Elde ettiğiniz BKİ değerinize göre hangi grupta yer alıyorsunuz?
2. BKİ değerinize göre yeterli ve dengeli beslendiğinizi, fiziksel aktiviteye yeteri kadar zaman ayırdığınızı düşünüyor musunuz? Neden?
Vücut kütlesi (kg)
Boy uzunluğunun karesi (m2)BKİ =
4. Yandaki bağıntıyı kullanarak Beden Kütle İndeksi (BKİ) değerinizi belirleyiniz.
5. Elde ettiğiniz BKİ değerinin yandaki çizelgede verilen aralıklardan hangisinde yer aldığını belirleyerek durumunuzu değerlendiriniz.
Yaptığınız etkinlikte vücut kütlenizin çizelgede verilen BKİ değerine göre durumunu belirlediniz. Sizin de fark ettiğiniz gibi BKİ vücut kütlesinin (kg), boy uzunluğunun karesine (m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir ve birimi kg / m2 dir. Örneğin 60 kg kütlesi olan 1.60 m boyundaki bir insanın BKİ değeri; 60 kg / (1,60 m)2 = 23,4375 olarak hesaplanır. Bu kişinin BKİ'si 18,5 24,9 değerleri arasında yer aldığından durumu sağlıklı kütle (normal) olarak değerlendirilir.
Beden kütle indeksi 30'un üzerinde olduğunda kişi şişman olarak değerlendirilir. Bu değer 30'un üzerine çıktıkça şişmanlığın derecesi de artar.
Vücuda besinlerle alınan enerji, vücudun harcadığı enerjiden fazla olursa şişmanlık ortaya çıkabilir. Enerji alımını artıran etmenler; aşırı yeme, daha çok yağ ve şeker içeren besinleri tüketme, öğün atlama ve hızlı yeme gibi yanlış beslenme alışkanlıklarıdır. Ayrıca fiziksel aktivitenin yetersiz oluşu ise enerjinin az harcanmasına neden olur. Fotoğraf 3.9'da görülen televizyon karşısında atıştırmak gibi yanlış beslenme alışkanlıkları da şişmanlığa neden olur.
Yapılan çalışmalar, şişmanlık oluşumunda kalıtımın da rol oynadığını göstermiştir. Şişman kişilerin çocuklarında şişman olmayanlara göre şişmanlık görülme olasılığı daha fazladır. Şişmanlığa neden olan etmenler arasında hormonal etmenler de sayılabilir. Tiroit, hipofiz, böbrek üstü bezleri, pankreas ve üreme organlarındaki bezlerin işlevlerindeki bozukluk sonucu bazı hormonlar normalden fazla ya da az salgılanabilir. Örneğin tiroit bezinin az çalışması, metabolizmanın yavaşlamasına neden olarak şişmanlığa yol açabilir.
Şişmanlık, yaşam kalitesini düşüren, birçok hastalığın ortaya çıkmasına zemin hazırlayan, sosyal yaşamda çeşitli olumsuzluklara yol açan ciddi bir sağlık sorunudur. Şişman kişilerde ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Şişman kişilerde yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve karaciğer yağlanması gibi sağlık sorunlarının görülme sıklığı artar. Şişmanlığın çoğunlukla hormon düzensizliğini tetiklemesi nedeniyle kanser riskini artırdığı düşünülmektedir.
Şişman kişilerde eklemler üzerine fazla yük bindiği için dizlerde ve kalçada kireçlenme görülebilir. Bunların dışında; fiziksel hareket zorlukları ve çeşitli kazalar, solunum ile ilgili sorunlar, dış görünümü etkilediği için ruhsal ve sosyal sorunlar şişmanlık ile birlikte ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı zayıflama için yapılan beslenme programları kişinin yaşına, cinsiyetine, sağlık durumuna ve yaşam tarzına bağlı olarak planlanmalıdır. Bu nedenle beslenme programları kişiye özgüdür ve konunun uzmanı tarafından belirlenmesi gerekir. Zayıflamayı sağlayan sağlıklı beslenme programları hiçbir zaman çok düşük enerji içermez. Düşük enerjili beslenme programları ile hızlı kilo kaybı olabilir. Ancak hızlı kilo kaybı, vücuttaki yağ dokudan daha çok kas dokunun kaybına neden olmaktadır.
Fotoğraf 3.9: Yanlış beslenme alışkanlıkları şişmanlığa neden olabilir.
Beden Kütle İndeksi (kg/m2) Durumu
18,5'ten küçük Zayıf
18,524,9 arası Sağlıklı kütle (normal)
2530 arası Fazla kilo
30'dan büyük Şişman
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
44
ÜNİTE3.
Performans Görevi
Sürekli fastfood türü yiyeceklerle beslenmenin yeterli ve dengeli beslenmeye etkisini araştırarak bir afiş hazırlayınız. Afişinizi sınıf panosunda sergileyiniz.
Bu da istenmeyen bir durumdur. Hızlı kilo kaybeden kişilerin, daha sonra hızlı bir şekilde bu kiloları geri aldıkları bilimsel olarak gösterilmiştir. O hâlde sağlıklı zayıflama aç kalarak değil, bir uzman tarafından hazırlanmış sağlıklı beslenme programları ile mümkün olabilir.
İnsanların zaman zaman kendilerini olduklarından şişman ya da zayıf olarak değerlendirdiğine hiç tanık oldunuz mu? Bu durumu beden algısı adı verilen kavramla açıklayabiliriz. Bir kişinin kendi bedeni hakkındaki düşünce, duygu ve değerlendirmelerinin bütününe beden algısı denir. Beden algısı, birinci yaştan itibaren ortaya çıkar ve yaşam boyu sürekli gelişerek değişir.
Dış görünümle ilgili değerlendirmeler, içinde bulunulan zamana ve toplumun kültürüne göre değişmektedir. Örneğin eski çağlarda bazı toplumlarda şişman kişiler daha çok beğeni toplamaktayken günümüzde zayıf ve ince bir beden yapısı özendirilmektedir. İnternet, gazete ve televizyonlarda yer alan, sağlık açısından doğru olmayan pek çok diyet ve zayıflama reçeteleri, yeme bozukluklarının toplumda artmasına neden olmaktadır. Kendilerine sunulan ideal ölçülere göre bedenleriyle ilgili duygu ve düşünceleri değişen kişilerde beden algısı bozukluğu ortaya çıkabilir. Böyle kişiler, sağlıklı olduğu kabul edilen standart değerleri dikkate almaksızın kendilerini şişman ya da zayıf olarak algılamaktadırlar.
Özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak ve buna rağmen çok aktif olmak gibi belirtileri olan psikolojik bozukluğa anoreksiya nevroza adı verilir. Fotoğraf 3.10'da bu hastalığa sahip iki kardeş görülmektedir. Bu bozukluk genellikle ergenlik döneminde başlar. Bu kişiler kilo almaktan ve vücut şekillerinin bozulmasından çok korkarlar. Yetersiz beslenme fiziksel ve ruhsal sorunlara neden olabilir. Bu nedenle anoreksiya kısa sürede tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Kusma hastalığı olarak bilinen bir başka yeme bozukluğu da bulimia nevrozadır. Bu hastalık, kontrol edilemeyen, kısa sürede aşırı miktarda yemek yeme, ardından da kusma şeklinde ortaya çıkar. Bu kişiler genellikle dondurma, pasta gibi yiyecekleri gizlice atıştırırlar. Yeme sorununu gizlemeye çalışırlar. Bu hastalarda kusmaya bağlı vücutta mineral ve sıvı eksikliği, yemek borusu, mide ve bağırsak sorunları görülür. Diş minesinin zarar görmesi ve diş çürümeleri meydana gelir.
Kişi, kendi bedeniyle ilgili değerlendirme yaparken başkalarının bakış açıları ve değerlendirmelerinden önce bilimsel standartları dikkate almalıdır. Sağlıklı beslenme kurallarına uyarak ve düzenli fiziksel aktivite yaparak, sağlıklı beden kütlesi korunabilir. Beden algısı olumlu olan insanlar öz güvenleri yüksek, başarılı ve mutlu bir yaşam sürebilirler. Kendilerinde birçok kusur bulunduğunu düşünen insanlar ise huzursuz ve kendilerine güvensizdirler. Yaşamlarının belirli dönemlerinde ya da sürekli mutsuzluk ve değersizlik hissederler.
Eve geldiğinizde yaptığınız ilk iş nedir? Yorucu bir günün sonunda ya da spor yaptıktan sonra daha iyi hissetmezini sağlayan, sizi dinlendiren şey nedir? Saçlarınızın, tırnaklarınızın ve vücudunuzun temizliği sırasında uymanız gereken kuralları biliyor musunuz?
Yukarıdaki soruların cevapları kişisel temizliğinizle ilgilidir. Kişisel temizlik, vücudu kirlerden ve bunlara bağlı olarak bulaşabilecek hastalık etkeni mikroorganizmalardan arındırma işlemidir. Sağlıklı
Fotoğraf 3.10: Anoreksiya nevroza hastası olan iki kardeş
5. Sağlıklı Yaşam İçin Kişisel Temizliğin Önemi
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
45
Etkinlik 3.5AmaçKişisel temizlik kuralları hakkında ön bilgilerinizi değerlendirmek.
Sonuca Varalım1. Sınıfınızda yaptığınız tartışma sonucunda kişisel temizlik konusunda doğru, yanlış ve eksik
bilgileriniz nelerdir?2. Kişisel temizlik konusunda yanlışlık ve eksikliklerinizi gidermenin sağlığınız açısından ne gibi
yararları olacağını düşünüyorsunuz?
Bunları Yapalım1. Defterinize çizeceğiniz aşağıdaki gibi bir çizelgeye uyguladığınız kişisel temizlik çeşitlerini,
bunları uygularken kullandığınız araç veya tüketim malzemelerini ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini yazınız.
2. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde bir tartışma ortamı oluşturarak kişisel temizlik konusunda doğru, yanlış ve eksik bilgilerinizi değerlendiriniz.
3. Konunun sonunda öğrendiğiniz bilgiler ve edindiğiniz deneyimlere göre aynı çizelgeyi defterinize tekrar çizip doldurarak öğrendiklerinizi pekiştiriniz.
Kişisel TemizlikKişisel Temizlik Araçları ve
Tüketim MalzemeleriNelere Dikkat Edilmelidir?
Kişisel temizlik kurallarına uyularak pek çok hastalığın engellenmesi mümkündür. Bu hastalıklar arasında grip, deride meydana gelen mantar, bazı alerjik hastalıklar ve bağırsak enfeksiyonları sayılabilir. Vücudun uygun bir şekilde temizlenmesi ile birçok solunum ve deri hastalığı önlenebilir.
Kişisel temizliğinizde hangi malzemeleri kullanırsınız? Kişisel temizliğin iki önemli aracı su ve sabundur. Genel vücut temizliğinde su ve sabun kullanmak yeterlidir. Su ve sabun dışında kişisel temizlik malzemeleri olarak banyo lifleri, banyo süngerleri, diş fırçaları, tırnak makası, saç fırçası vb. malzemeler de kullanılır. Fotoğraf 3.11'de kişisel temizlik malzemelerinden bazıları görülmektedir. Bu malzemeler kullanılırken belirli kurallara dikkat edilmelidir. Diş fırçası, tarak, havlu, tırnak makası, banyo lifi ve süngeri, iç çamaşırı, çorap, terlik vb. kişiye özel malzemelerdir. Başkaları ile bu malzemeler paylaşılmamalıdır.
Vücuttaki her bölgenin temizliği ve bakımı tekniğine uygun olarak yapılmalıdır. Şimdi genel vücut temizliklerinin neler olduğunu ve bunları yaparken uyulması gereken kuralları daha ayrıntılı ele alalım.
Fotoğraf 3.11: Bazı kişisel temizlik malzemeleri
bir yaşam için kişisel temizlik kuralarına uymalı ve bunları bir alışkanlık hâline getirmeliyiz. Kişisel temizlik kuralları hakkında doğru ve yanlış bilgilerimizi belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Kişisel Temizlik Kuralları
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
(Örnek çizelgedir.)
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
46
ÜNİTE3.
Günlük yaşamda en çok kirlenen organların başında eller gelmektedir. Birçok bulaşıcı hastalık el ve tırnak temizliğine dikkat edilmediğinden kolayca yayılır. Yemek yemeden veya yemek hazırlığından önce ve sonra el temizliğine dikkat edilmelidir. Dışarıdan eve her gelişte, tuvalete girmeden önce ve tuvaletten çıktıktan sonra eller su ve sabunla iyice yıkanmalıdır. Doğru el yıkama tekniği fotoğraf 3.12'de gösterilmiştir.
A. El, Tırnak Temizliği ve Bakımı
Yüz, boyun ve koltuk altı temizliğinde nelere dikkat etmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Genel vücut temizliğinde bu bölgelerin temizliği de önemli yer tutmaktadır.
Vücudumuzun yağlı bölgelerinden olan yüz ile boyun, fotoğraf 3,13'te görüldüğü gibi su ve pH'si uygun sabunla yıkanmalı, daha sonra kişiye özel havlu ile kurulanmalıdır. Bu temizlik her gün sabah ve akşam uygulanmalıdır. Özellikle ergenlik döneminde bu bölgelerde yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanallar tıkanır. Bu bölgelerde akne (sivilce)ler oluşabilir. Bakteriler bu yağlı dokuda çoğalarak enfeksiyona neden olabilir. Yüz temizliğinin düzenli yapılması akne oluşumunu engelleyebilir. Akneli ciltlerde pH dengesi bozulduğu için mutlaka cilde en uygun olan pH 5,5 temizleyicilerin kullanılması gerekir. Akneler asla sıkılmamalıdır. Devam eden ve kişiyi rahatsız eden akne sorunu için bir hekime danışılmalı ve önerilen tedavi uygulanmalıdır.
Deride meydana gelebilecek bir başka sorun da kıl dönmesidir. Deri üzerine doğru uzaması gereken kılların dönerek deri altı yağ
B. Yüz, Boyun ve Koltuk Altı Temizliği
Fotoğraf 3.13: Yüzün günde en az iki kez su ve sabunla yıkanması akne oluşumunu
engelleyebilir.
Ellerle birlikte tırnakların temizliği de önemlidir. Kirler ve mikroorganizmalar tırnakla deri arasında birikir ve hastalıkların bulaşmasına neden olur. El tırnakları yarım ay biçiminde kesilip kısaltıldıktan sonra mutlaka su ve sabunla yıkanmalıdır. Tırnak ve deri arasında kir birikebileceğinden bu bölgeler tırnak fırçası yardımıyla temizlenmelidir. Tırnak kenarlarında oluşan sertleşmiş deri parçaları koparılmamalı, tırnak makasıyla kesilmelidir.
El ve ayak tırnaklarının bakımı için güzellik merkezleri ve kuaförlerde manikür ve pedikür yaptırılır. Bu gibi yerlerde manikür ve pedikür yapılan aletlerin ortak kullanımı, sağlık için uygun değildir. Diş fırçası ne kadar kişiye özel bir bakım aracı ise manikürpedikür setleri de kişiye özel olmalıdır. Ayrıca manikür ve pedikürün steril ortamlarda ve bu konunun uzmanı olan kişilere yaptırılması gerekir. Bu hastalık etkenlerini taşıyan kişilerin el ve ayaklarının bakımı için kullanılan aletler, kesik ve sıyrıklardan mikroorganizmaların geçmesi, AIDS, Hepatit BC, tırnak mantarı gibi pek çok hastalığa neden olabilir.
Fotoğraf 3.12: El yıkama tekniği
Elinizi ıslatıp bir miktar sabun aldıktan sonra
avuçlarınızı birbirine sürtünüz.
Parmak uçlarınızı diğer elinizin ayası
na şekildeki gibi sürtünüz. Diğer elinizle de aynı işlemi tekrar
ediniz.
Bir elinizin ayasıyla diğer elinizin önce üst kısmını
sonra da ayasını ve parmak aralarınızı
ovalayınız.
Ellerinizi birbirine kenetleyerek
parmaklarınızın üst kısımlarını ovalayınız.
Bir elinizin baş parmağını avuç
içinize alarak ovalayınız. Diğer eli
nizle de aynı işlemi tekrar ediniz.
Bu işlemler bitince ellerinizi durulayıp kurulayınız.
2
1
4
5
6
3
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
47
dokusu içine girmesi ve kılın oluşturduğu kanallarda bakterilerin üremesi ile kıl dönmesi oluşur. Derinin tıraş edildiği bölgelerde kıl dönmesi ihtimali daha fazladır. Kıl dönmesi oluştuğunda hekim tarafından tedavi ve bazen cerrahi müdahale gerekir.
Yüz temizliğinin içinde göz, burun ve kulak temizliği de yer alır. Göz çevresi yüzün yıkanması sırasında temizlenir. Gözyaşı gözün içerisini sürekli olarak temizlediğinden ayrı bir uygulamaya gerek yoktur. Kiprik dipleri ve göz kapaklarının iç kesiminde kurumuş çapaklar varsa bunlar su ile temizlenmeli, bu bölgeye sabun sürülmemelidir. Makyaj yapılıyorsa göz çevresi her akşam yatmadan önce uygun bir pamuk ve krem yardımıyla silinmeli, daha sonra yüz yıkanmalıdır. Göze bir şey kaçtığında parmak ya da yabancı cisimlerle alınmaya çalışmak göze zarar verebilir ve enfeksiyonlara neden olur. Bu durumda bir sağlık kurumuna başvurmak en doğru davranıştır.
Burun temizliği, akan su veya kâğıt mendille gerekirse her ikisi birlikte kullanılarak yapılmalıdır. Burun kılları koparılmamalı, gerekirse steril bir makasla kesilmelidir. Kulak kepçesi, kulağın arkası su ve sabunla temizlenip havluyla kurulanmalıdır. Kirleri geriye iteceğinden ve kulak zarına zarar verebileceğinden dolayı kulak yoluna pamuklu çubuk ya da başka bir cisim sokulmamalıdır.
Koltuk altları, vücudun en çok terleyen bölgelerindendir ve temizliğine dikkat edilmesi gerekir. Koltuk altı kıllarının düzenli olarak kesilmesi ve günde bir kez su ve sabunla yıkanıp kurulanması gerekir. Ter kokusu için deodorant ve parfümler geçici birer çözümdür ve kesinlikle temizlik aracı olarak kullanılamaz. Bu kozmetik ürünler, iyi temizlenmemiş deride ter kokusu ile birleşerek daha kötü kokuların oluşumuna neden olur.
Ayaklar, tüm gün vücudun yükünü taşıyan, çorap ve ayakkabı içinde kapalı kalan organlardır. Havasız kalan ve terleyen ayak derisinde bakteri ve mantarlar üreyebilir, hoş olmayan kokular oluşabilir. Bu nedenle ayaklar her gün su ve sabunla yıkanmalı, kurulanmalıdır. Özellikle parmak araları iyi kurulanarak mantar enfeksiyonları için ortam oluşması önlenmelidir. Ayaklar ve eller için ayrı havlu kullanılmalıdır. Ayak tırnaklarının yarım ay şeklinde kesilmesi tırnak batmalarına neden olabilir. Bu yüzden ayak tırnakları düz olarak kesilmelidir.
Hava kirliliği, is, duman, jöle gibi etmenler özellikle saç derisinden salgılanan yağlarla da birleşerek saçın kirlenmesine neden olur. Saç kirliliği hem sağlık hem de görünüm açısından hoş bir durum değildir. Bu nedenle saçlar haftada 23 kez sabun veya şampuanla yıkanmalı, fotoğraf 3.14'te görüldüğü gibi nazik bir şekilde taranmalı ve kurulanmalıdır. Yağlı saçların daha sık mümkünse her gün ya da gün aşırı yıkanması gerekmektedir. Saç temizliğinde saça uygun sabun veya şampuan seçilmelidir. Niteliği bilinmeyen şampuanlar saç derisinde alerjiye neden olabilir.
Saç temizliğinde ve bakımında kullanılan havlu, fırça, tarak gibi kişisel eşyalar sık aralıklarla sıcak su ve sabun ile yıkanmalıdır.
Düzgün bir dış görünüm ve sağlık için düzenli aralıklarla saçların kesilmesi ve erkeklerin her gün sakal tıraşı olması gerekmektedir. Tıraş bıçağı bir sonraki kullanım için temizlenerek bırakılmalı ve körleşen bıçaklar kullanılmayıp yenisiyle değiştirilmelidir.
Fotoğraf 3.14: Sağlıklı saçlara sahip olabilmek için saçlar düzenli yıkanmalı ve
taranmalıdır.
C. Saç Temizliği, Bakımı ve Tıraş Olma
Ç. Ayak Temizliği ve Bakımı
Genital bölge olarak adlandırılan üreme organları ve çevresi, ter bezlerinin ve kıl köklerinin yoğun olmasından dolayı bakterilerin üremesi için uygun bir ortam oluşturur. Bu bölgenin temizliği için öncelikle sık banyo yapmaya özen gösterilmeli, banyo yapmanın dışında da bu bölge her gün ılık su ile yıkanmalı ve kurulanmalıdır. Genital bölgede ergenlik döneminden itibaren oluşan kıllar düzenli olarak kesilmelidir.
Kızlarda, âdet dönemlerinde, hijyenik petlerin 34 saat arayla değiştirilmesi gerekir. Eğer hijyenik pet yerine pamuklu bezler kullanılıyorsa bunlar kesinlikle kaynatılarak yıkanmalı, sonra da ütülenerek temiz bir şekilde saklanmalıdır. Âdet döneminde banyo yapmak yerine ayakta duş alınmalıdır.
D. Genital Bölge Temizliği
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
48
ÜNİTE3.
Giyecek alırken öncelikle nelere dikkat edersiniz? Sıcak bir yaz gününde ya da soğuk ve karlı günde giysi seçiminiz uygun olmazsa sağlığınız bu durumdan nasıl etkilenir?
Giyeceklerimiz bizi çevreden gelecek etkilerden korur ve vücut sıcaklığımızın korunmasına yardımcı olur. Vücut sağlığının korunması ve sürdürülmesi için sağlıklı giyecek ve ayakkabı seçimi için dış görünümden çok mevsimsel özellikler ve vücut yapısına uygunluk dikkate alınmalıdır.
Sindirim atıkları her gün düzenli olarak vücuttan atılmalıdır. Her gün tuvalete çıkma ihtiyacı, sindirim sisteminin düzenli çalıştığının bir göstergesidir. Tuvalet ihtiyacı giderildikten sonra anüs çevresi tuvalet kâğıdı ile önden arkaya doğru temizlenmeli, sonra da yıkanarak kurulanmalıdır. Böylece dışkıda bulunan mikroorganizmaların genital bölgeye ulaşması engellenmiş olur.
Tuvaletler, mikroorganizmaların üremesine ve hastalıkların yayılmasına uygun ortamlardır. Kendimizin ve birlikte yaşadığımız insanların sağlığını korumak için tuvaletlerin temizliğine özen gösterilmelidir. Çıkmadan önce tuvalate bol su dökülerek temiz bırakılmalıdır. Özellikle umumi tuvaletlerin kullanımı sırasında musluk, sifon, kapı kolu vb. yerlere dokunmak gerekiyorsa doğrudan temas yerine tuvalet kâğıdı kullanarak dokunulmalıdır. Tuvalet kullanımının öncesinde ve sonrasında eller mutlaka su ve sabunla yıkanmalı, kurulanmalıdır.
E. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği
F. Banyo Yapma ve Giyecek Temizliği
6. Vücut Sağlığının Korunması ve Sürdürülmesi İçin Giyecek Seçiminin Önemi
Deri, vücudun dış etkilerden korunmasını ve mikroorganizmaların vücuda girmesini engelleyen organdır. Derideki gözeneklerden metabolizma atıkları ve bir miktar su terleme yoluyla atılır. Terleme aynı zamanda vücut sıcaklığının ayarlanmasını sağlar. Deri altındaki yağ bezlerinden salgılanarak deri yüzeyine çıkan yağlar zamanla toz vb. maddelerle birleşerek bir kir tabakası oluşturur. Deride bulunan gözeneklerin kir ve deri kalıntılarıyla tıkanması, derinin görevlerini tam olarak yapamamasına neden olur. Ayrıca kirler, mikroorganizmaların üremesi için uygun ortam oluşturur. Terli vücut bölgelerinde uygun ortam bularak çoğalan bakteriler, vücutta hoşa gitmeyen kokulara neden olabilir. Özellikle ter bezleri ve kıl köklerinin yoğun olduğu bölgelerde daha fazla koku meydana gelebilir. Banyo yapma ve giyecek temizliğine dikkat edilmesi, vücut kokularını da önlemektedir.
Deri sağlığının korunması ve vücuda mikroorganizmaların girişinin engellenmesi için deri temizliği çok önemlidir. Deri mümkünse her gün, değilse haftada en az iki kez banyo yapılarak temizlenmelidir. Banyo suyunun sıcaklığı ortalaması 3338 °C olmalıdır. Sabunlanmış sünger veya lifle deri ovularak yıkanmalı, durulanmalı ve kurulanmalıdır. Banyo sonucunda deri; kir, yağ, ter ve mikroorganizmalardan arınmış olur. Tüm kişisel temizlik malzemelerinde olduğu gibi banyo malzemelerinin kullanımı da kişiye özel olmalıdır.
Evde yıkanırken küveti suyla doldurup içine girmek yerine duş altında ya da su dökerek yıkanmak daha sağlıklıdır. Banyolar ve kullanılan suyun temizliği de dikkat edilmesi gereken noktalardandır.
Banyo yapılarak vücut temizlendiği gibi fotoğraf 3.15'tekine benzer biçimde ruhsal açıdan da rahatlık, canlılık hissedilir ve dinlenme sağlanır. Bunun nedeni, derideki gözeneklerin açılması ve kan dolaşımının hızlanmasıdır.
Giysilerimizin temiz olması da kişisel temizliğimizin bir parçasıdır. Temiz giysilerin vücut temizliği yapıldıktan sonra giyilmesine dikkat edilmelidir. Benzer şekilde, aynı giysinin temizlenmeden tekrar kullanılması da beden temizliği yapılsa bile giysilere sinen ter kokusunun kalıcı olmasına neden olur.
Fotoğraf 3.15: Banyodan sonra insan kendini daha iyi ve zinde hisseder.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
49
Fotoğraf 3.16'da kış ve yaz mevsimlerinde seçilen giysilere örnekler görülmektedir. Kışın kalın ve koyu renk, yazın ince ve açık renk giyecekler tercih edilmelidir. Pamuklu, yünlü, keten kumaşlardan yapılmış giyecekler, naylon ve sentetik kumaşlardan yapılmış olanlara göre daha sağlıklıdır. Çünkü naylon ve sentetik kumaşlar, derinin hava almasını ve terin buharlaşmasını engeller, vücudun terli kalmasına neden olur. Nemli ve terli giyecekler mümkün olduğu kadar çabuk, kuru ve temiz olanları ile değiştirilmelidir. Aynı zamanda tercih edilen giyecekler, vücut yapısına uygun ve hareketleri engellemeyecek kadar rahat olmalıdır. Dar giyecekler, kan dolaşımının yavaşlamasına neden olur ve vücudun hareketini kısıtlar.
Banyo sonrasında temiz ve ütülenmiş iç çamaşırları giyilmelidir. İç çamaşırlarını sık sık değiştirmek, pamuklu kumaştan olanları tercih etmek, makinede yüksek sıcaklıkta yıkamak, sağlık açısından önemlidir.
Ayakkabı ve çoraplar da sağlığımız için çok önemli giyecek malzemeleridir. Pamuklu çoraplar tercih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir. Ayakkabı alırken ayağın rahat etmesine ve ayakkabının ayağı sıkmamasına dikkat edilmelidir. Ayak şekline uymayan ayakkabılar, ayak şeklinin ve kan dolaşımının bozulmasına neden olabilir. Başparmakla ayakkabının burnu arasında 11,5 cm'lik boşluk bulunmalıdır. Çok yüksek topuklu, sivri burunlu ayakkabılar tercih edilmemelidir. Ucu sivri ve dar ayakkabılar, ayak tırnaklarında batmalara, yüksek topuklu ayakkabılar ise ayak kemiğinin yapısında bozulmalara ve duruş bozukluklarına neden olur. Başkalarına ait çorap ve ayakkabılar giyilmemelidir.
Fotoğraf 3.16: Giyecekler mevsimlere göre seçilmelidir.
Diş sağlığımız yaşamımızı nasıl etkiler? Zeynep, diş sağlığını önemseseydi yukarıda anlatılan durum önlenebilir miydi? İlk defa ne zaman diş hekimine gittiniz? Dişlerinizde ağrı, çürük vb. sorunlar olmadan da diş hekimine gidilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz? Ağız ve diş sağlığının önemini kavramak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 3.6Amaç
Ağız ve diş sağlığının önemi konusunda düşüncelerini ifade etmek, dişlerin temizliği ve bakımının nasıl yapılacağını belirlemek.
Sonuca Varalım1. Ağız ve diş sağlığının bozulmasında hangi etmenler etkili olabilir?2. Ağız ve diş sağlığını korumak için neler yapılabilir?3. Diş fırçası, diş ipi ve ara yüz fırçası ne amaçla kullanılır?
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde diş çürümesi, ağız
kokusu, diş eti hastalıkları gibi ağız ve diş sağlığı problemlerinin nelerden kaynaklanabileceğini, bunların yaşamımıza etkilerini tartışınız.
2. Dişlerinizi nasıl fırçaladığınızı diş maketi üzerinde gösteriniz.3. Diş maketi üzerinde öğretmeniniz diş fırçalama, ara yüz fırçası
ve diş ipi kullanma tekniğini uygulamalı olarak göstersin.4. Diş temizliği hakkında eksik ve yanlış bilgilerinizi değerlendiriniz.
Düzenli diş kontrolleri yaptırmayan Zeynep'in ara sıra dişi ağrımakta ama diş ağrısı geçtikten sonra bu durumu umursamamaktadır. Zeynep, sınavdan bir önceki gece dişi ağrıdığı için uykusuz kalır ve sınava uykusuz girer.
Araç ve GereçlerDiş maketi, diş fırçası, diş ipi, ara yüz fırçası.
7. Ağız, Diş Sağlığının Önemi ve Korunması
Fotoğraf 3.17: Diş ipi, diş maketi ve diş fırçası.
Ağız ve Diş Sağlığının Önemi
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
50
ÜNİTE3.
Dişlerin arasında biriken besin artıklarının bakteriler tarafından parçalanmasıyla asit özellikte maddeler ortaya çıkar. Bu asitler, diş minesine ve altında yer alan dokulara zarar verir. Diş minesi ve altındaki dokuların tahrip olması diş çürümesi adını alır. Şekil 3.1'de dişin yapısı ve diş çürüğünün ilerlemesi gösterilmektedir. Eğer çürüme diş özüne kadar inmemişse ağrı meydana gelmez. Çünkü ağrının meydana gelmesine yol açan sinirler diş özünde bulunur. Diş kökü ve çevresindeki dokularda iltihap oluşumu apse olarak adlandırılır. Apse oluşumundan sonra diş kurtarılamayıp çekilmesi gerekebilir.
Dişlerin iyi temizlenememesi sonucu diş yüzeyindeki besin kalıntılarında bakteriler çoğalır. Bakteriler tarafından besin kalıntılarının kullanılmasıyla oluşan madde diş plağı ya da tartar adını alır. Diş plağında çoğalan bakteriler de diş çürümelerine ve diş eti hastalıklarına neden olur.
Diş çürüklerinin başlıca nedenleri arasında ağız ve diş temizliğine dikkat edilmemesi, karbonhidrat ağırlıklı beslenme, sık beslenme, şeker hastalığı gibi metabolizma bozuklukları, kalıtsal nedenler ve flor eksikliği sayılabilir. Flor, diş minesini kuvvetlendiren, ağızda bakteri oluşumunu engelleyen, kemik ve dişlerin gelişiminde rol oynayan bir elementtir. Bu özellikleri nedeniyle flordan diş çürüklerini engellemede faydalanılır.
Diş plağına kalsiyum karbonat gibi inorganik maddelerin eklenmesiyle diş taşı adı verilen sert yapılar meydana gelir. Ağız temizliğine dikkat edilmemesi, diş plakları ve diş taşları oluşumuna yol açar. Bunlar da diş eti hastalıklarının başlıca nedenleridir. Diş taşları, diş etlerinde çekilmelere neden olur. Diş etlerinin çekilmesiyle diş ve diş eti arasındaki boşluklarda bakterilerin çoğalması kolaylaşır.
A. Diş Çürümesi
Yaptığınız etkinlikte ağız sağlığının önemini ve diş fırçalama tekniği hakkında bilgilerinizi değerlendirdiniz. Ağız, dişler, diş etleri, dil, dudak, damak, yanak ve çene kemiği gibi yapılardan oluşur. Ağız ve diş sağlığı denildiğinde ağızdaki tüm yapıların sağlığı anlaşılmalıdır.
Dişler, ağız boşluğu içinde bir uçları üst ve alt çene kemiklerinin içine gömülü, diğer uçları ise serbest olan sert dokulardır. Dişlerin dışında koruyucu bir tabaka olan mine tabakası bulunur. Dişler, besinlerin parçalanarak öğütülmesinde, bazı seslerin çıkarılmasında ayrıca konuşma ve gülme sırasında hoş bir görünüm oluşmasında etkilidir. Çene kemiğinin içine gömülü olan diş kökleri kan damarları ve sinirleri ile çevrilidir. Diş köklerini saran yumuşak doku ise diş eti adını alır.
B. Diş Eti Hastalıkları
C. Diş Çürükleri ve Diş Eti Hastalıklarının Vücut Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Diş ağrısının, diş çürüklerini haber veren ve tedbir almamızı sağlayan bir sinyal olduğunu biliyor muydunuz? Diş çürüklerinin ağrı dışında olumsuz etkileri de olabilir mi?
Diş çürükleri ve diş eti hastal›klar› ağız kokusuna neden olur ve bu da kişileri rahats›z eder. Bunların dışında, a¤›z kokusunun nedenleri aras›nda; sinüzit, bademcik iltihab›, şeker hastal›¤›, solunum ve sindirim sistemi hastal›klar› da gösterilebilir.
A¤›z kokusu, diş çürü¤ü, diş eti hastal›klar› ve dişlerin gelişim bozukluklar›, sosyal ilişkileri olumsuz yönde etkilemektedir. Ayr›ca a¤›z ve diş hastal›klar› önemli oranda ekonomik kay›plara yol açmaktad›r. Diş çürü¤ü ve diş eti hastal›klar› baz› organlarda bölgesel hastal›klara neden olabilece¤i gibi kan yoluyla tüm vücuda da¤›larak çeşitli bedensel hastal›klara da neden olabilir. Bu hastalıklara örnek olarak; eklem romatizmas›, böbrek iltihaplar›, alerjik hastal›klar, kalp hastal›klar›, kalp zar›, beyin zar›, kemik, göz ve lenf bezi iltihaplar› sayılabilir. Ayr›ca diş eti hastal›klar› ateş ve hâlsizlik de yapabilir. Diş eti hastalıkları ve çürük dişler tedavi ettirilmezse diş kaybı olabilir. Diş kayb› ise hem estetik hem de fonksiyonel bozukluklara yol açar. A¤z›nda eksik dişi bulunan kişiler, besinleri iyi çi¤neyip ö¤ütemezler. Bu da sindirim sistemi rahats›zl›klar›na neden olur.
Şekil 3.1: Dişin yapısı ve diş çürüğünün ilerlemesi
Diş çürüğü
Diş özü
1 2 3
Diş minesi
Diş kökü
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
51
Diş çürüklerini engelemek için diş temizliğine özen gösterilmesi, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve flor takviyesi gereklidir. Flor, içme suyuna katılarak, hekim tarafından dişlere sürülerek ya da hap biçiminde alınabilir. Ayrıca düzenli olarak diş hekimine gidilmeli, ağız ve diş sağlığı kontrolleri yaptırılmalıdır.
Çocukluk dönemindeki beslenme ile diş sa¤lı¤ı arasında bir paralellik vard›r. Kalsiyum, fosfor, flor gibi mineraller, A, C ve D vitaminleri dişlerin sağlıklı gelişimi ve diş çürüklerinin engellenmesi için gereklidir. Ayrıca diş çürüklerine neden olabilecek şekerden; kola, gazoz gibi asitli içeceklerden uzak durulmalıdır. Sert kabuklu yemişler (f›nd›k, ceviz vb.) dişlerle k›r›lmamal›d›r. Aksi hâlde diş minesinde çatlamalar meydana gelebilir.
Ağız ve diş sağlığının korunması için en önemli alışkanlıklardan biri, dişlerin düzenli olarak fırçalanmasıdır. Diş fırçasının ulaşamadığı diş araları ara yüz fırçası ve diş ipiyle temizlenmelidir.
Günlük ağız ve diş bakımı için dişlerin kahvaltı sonrası ve yatarken olmak üzere iki kez fırçalanması ve bir kez de diş ipliğinin kullanılması önerilmektedir. Diş fırçası, yumuşak ya da orta sertlikte ve ağza uygun boyutta olmalıdır. Diş fırçası 36 ayda bir değiştirilmelidir.
Dişleriniz bebeklik ça¤›ndan itibaren belirli bir dönem gelişimini sürdürür. Bu gelişim döneminde yaşanan olumsuzluklar dişlerde yap›sal ve diziliş bozukluklar›na neden olabilir. Kal›tsal özellikler, yetersiz ve dengesiz beslenme, t›rnak yeme, parmak emme gibi yanl›ş al›şkanl›klar dişlerde gelişim bozukluklar›na yol açabilir. Dişlerde meydana gelen gelişim bozukluklar› arasında dişlerin normalden büyük ya da küçük olmas›, çene kemi¤i üzerine dizilişlerinin bozuk olmas› şekillerinin bozuk olmas›, eksik veya fazla olmas› sayılabilir.
T›rnak yeme, parmak emme gibi yanl›ş al›şkanl›klar, kal›tsal özellikler, yetersiz ve dengesiz beslenme, dişlerde gelişim bozukluklar›na neden olabilir. Dişlerdeki yapısal bozukluklar fotoğraf 3.18'de görüldüğü gibi diş teli kullanılması gibi yöntemlerle düzeltilebilir.
Fotoğraf 3.18: Diş teli
Ç. Dişlerin Gelişim Bozukluklar›
D. Ağız ve Diş Sağlığının Korunması
Şekil 3.2: Diş fırçalama tekniği
Dış yüzey dairesel hareketlerle fırçalanır.
İç yüzey dairesel hareketlerle fırçalanır.
Çiğneme yüzeyleri ileri, geri hareketlerle
fırçalanır.
Şekil 3.3: Diş ipi kullanma tekniği
Diş ipi "C" şeklinde tutularak yukarı aşağı hareket ettirilir.
Dişler fırçalanırken diş fırçası, diş ile dişetinin birleştiği yerden dişe doğru kısa ve nazik hareketler ile fırçalanır. Dişlerin iç, dış ve çiğneme yüzeyleri şekil 3.2'de görüldüğü gibi fırçalanır. Dişler, en az iki dakika; dil de bakterilerin uzaklaştırılması için 30 saniye süresince fırçalanmalıdır. Fırçalama bittikten sonra ağız bir iki kez su ile çalkalanır.
Diş ipliği, iki elin orta parmakları arasına yaklaşık 40 cm alınarak sarılır. Başparmak ve işaret parmakları yardımı ile dişler arasına yerleştirilir. Dişler ve diş etinin birleştiği sınıra şekil 3.3'te görüldüğü gibi "C" şeklinde tutulur ve dişlerin üzerinden aşağı veya yukarıya doğru kaydırılır.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
52
ÜNİTE3.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
1. Sağlığın geliştirilmesi ve korunması kavramını açıklayınız.
2. Sağlığın geliştirilmesine katkıda bulunabilecek kurum ve kuruluşlar hangileridir?
3. Fiziksel aktivitenin bedensel, ruhsal ve sosyal sağlık üzerindeki etkileri nelerdir?
4. 06 yaş grubu çocuklarda yeterli ve dengeli beslenmenin önemini açıklayınız.
5. Şişmanlığın ortaya çıkış nedenleri nelerdir?
6. Kişisel temizlik araçlarına ve tüketim malzemelerine örnekler veriniz. Bunların kullanımında
nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıklayınız.
7. Vücut sağlığının korunması, sürdürülmesi için giyecek ve ayakkabı seçiminde nelere dikkat
edilmelidir?
8. El, ayak ve tırnak temizliğinde dikkat edilmesi gereken noktaları kısaca açıklayınız.
9. Yaşadığınız şehrin belediyesinde çevre sağlığının geliştirilmesi konusunda çalışan yetkili biri
olduğunuzu düşününüz. Sağlığı geliştirici bir ortam oluşturulması için çalıştığınız çevrede ne
gibi hizmetler verilmesini, hangi yapı ve tesislerin kurulmasını sağlardınız? Neden?
10. Diş hekimi olan Mehmet Bey, diş sağlığının korunmasının tedaviden çok daha ucuz ve kolay
bir yol olduğunu düşünmektedir. Hastalarına bu yönde önerilerde bulunmaktadır. Sizce
Mehmet Bey, bu düşüncesinde haklı mıdır? Neden?
1. Ağız ve diş sağlığının korunması ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A. Dişler, sabah ve akşam olmak üzere en az günde iki kez fırçalanmalıdır.
B. Dişlerin iyi temizlenmesi için bol miktarda diş macunu kullanılmalıdır.
C. Diş fırçasının giremediği diş aralarında ara yüz fırçası ve diş ipi kullanılmalıdır..
D. Diş fırçası, fırçanın kullanımındaki bozulmalara bağlı olarak 36 ayda bir değiştirilmelidir.
E. Diş fırçası orta sertlikte ve ağza uygun boyutta olmalıdır.
Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.C.
B.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Koltuk altında ...................................... kullanılması doğru bir temizleme yolu değildir.2. Kişisel temizlik kurallarına uyulması, bireyin sağlığının korunmasını sağlar ve toplumda
...................................... yayılmasını engeller.3. Diş çürüklerinin engellenmesinde ......................................, ...................................... gibi elementler
etkilidir.4. Genel vücut temizliği için ................................ ve .............................. gerekli olan temizlik malzeme
leridir.5. Tuvalet sonrası temizlik yapılırken ...................................... kullanılmalı ve bu bölge yıkanarak kuru
lanmalıdır.6. Yeterli ve dengeli beslenme ile ...................................... şişmanlığın önlenmesinde etkili iki temel
unsurdur.
havlu
flor
su
tuvalet kâğıdı
kalsiyum
sabun
hastalık
deodorant
fiziksel aktivite
Ölçme ve Değerlendirme
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ÜNİTE3.
53
2. Giyeceklerle ilgili olarak aşağıdaki özelliklerden hangisi diğerlerinden sonra dikkate alınmalıdır?
A. Vücuda uygun olup hareketi sınırlamaması
B. Derinin hava almasına izin veren kumaşlardan yapılmış olması
C. Modaya uygun olması
D. Temiz ve ütülenmiş olması
E. Mevsime uygun kumaşlardan yapılmış olması
3. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin oluşmasında şişmanlık doğrudan ya da dolaylı bir et-ken değildir?
A. Karaciğer yağlanması B. Kireçlenme C. Şeker hastalığı
D. Yüksek tansiyon E. Down sendromu
4. • Bulimia nevroza
• Anoreksiya nevroza
Yukarıda verilen hastalıkların her ikisi için aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenemez?
A. Beden algısı bozukluğu olan insanlarda görülür.
B. Bir çeşit yeme bozukluğudur.
C. Vücutta besin maddelerinin eksikliğine yol açar.
D. Kısa sürede, aşırı miktarda yeme ve sonra kusma şeklinde görülür.
E. Hem ruhsal hem de bedensel sağlığı etkileyen bozukluklardır.
5. Aşağıdaki besin çeşitlerinden günlük yeterli miktarda alan beş kişiden hangisinin o gün için dengeli beslendiği söylenebilir?
Kahvaltı Öğle yemeği Akşam yemeği
A. Süt, peynir, Etli sebze yemeği, Mercimek çorbası, meyve cacık, pilav ızgara et, salata, ekmek
B. Sütlü mısır gevreği ızgara et, pilav haşlanmış tavuk, pilav, yoğurt
C. Yumurta, peynir, börek, ayran makarna, yayla çorbası, zeytin sütlü tatlı
D. Reçel, ekmek, meyve suyu zeytinyağlı sebze ızgara, sebze, pilav, salata
E. Fındık ezmesi, mercimek çorbası, kıymalı makarna, ekmek, peynir balık tava patates tava, ekmek
6. Düzenli fiziksel aktivite,
I. Beden sağlığı
II. Ruh sağlığı
III. Sosyal sağlık
IV. Gelecekteki yaşantı
gibi durumlardan hangileri üzerinde olumlu etkiye sahiptir?
A. I ve II B. II ve III C. III ve IV
D. I, II ve III E. I, II, III ve IV
5454
Üniteye Hazırlanalım• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
56. sayfada 4.2 ve 67. sayfada 4.5 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 54. sayfada 4.1 ve 49. sayfada 4.6 numaralı etkinlikler için gereken araç ve gereçleri öğretmeninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 58, 60 ve 64. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım bölümü yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI4. ÜNİTE
Günlük hayatımızda akıl sağlığı ve ruh sağlığı kavramlarını sıklıkla duyarız. Peki, bu kavramların ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
Sağlığın bedensel ve sosyal açıdan olduğu kadar ruhsal açıdan da tam bir iyilik hâli olduğunu hatırlayalım. Ruhsal iyilik hâlinin ne ifade ettiğini anımsayınız. Ruhsal açıdan sağlıklı bir bireyde hangi özelliklerin bulunması gerekmektedir? Akıl ve ruh sağlığı denildiğinde ne anlıyorsunuz? Bu soruların cevaplarını araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
1. Akıl, Ruh Sağlığının Tanımı ve Önemi
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda altı grup oluşturunuz.2. Beyaz fon kartonuna yandaki şekli çizip yazıları yazarak
kesikli çizgi ile belirtilen yerlerden kesiniz.3. Parçalara ayrıldıktan sonra kalan ortadaki küçük dai
reyi tahtaya ya da düz bir duvara bantlayarak sabitleyiniz.
4. Her grup A'dan E'ye kadar işaretli kartonlardan birini alsın.
5. Grup elemanları kendi aralarında tartışarak 10 dakika içinde kendilerine verilen kartondaki cümleyi yazarak tamamlasın.
6. Her grup ellerindeki kartonları tahtadaki "Akıl ve ruh sağlığı nedir?" yazılı kartonun etrafına bantlayarak daireyi tamamlasın.
7. Oluşan akıl ve ruh sağlığı tanımlarını sınıf arkadaşlarınızla birlikte okuyarak değerlendiriniz.
8. Ortaya çıkan tanımlardan yola çıkarak akıl ve ruh sağlığının sağlıklı yaşam için önemini tartışınız.
Etkinlik 4.1AmaçAkıl ve ruh sağlığının tanımını yapmak ve önemini açıklamak
Araç ve GereçlerBeyaz fon kartonu, kalem, izole bant, makas.UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Daireyi Tamamlayalım
2. Beyaz fon kartonuna yandaki şekli çizip yazıları yazarak
3. Parçalara ayrıldıktan sonra kalan ortadaki küçük daireyi tahtaya ya da düz bir duvara bantlayarak sabit
ye kadar işaretli kartonlardan
5. Grup elemanları kendi aralarında tartışarak 10 dakika içinde kendilerine verilen kartondaki
Akıl ve yazılı kartonun etrafına bantla
akıl ve ruh sağlığı tanımlarını sınıf arkadaşları
8. Ortaya çıkan tanımlardan yola çıkarak akıl ve ruh sağlığı
Akıl ve Ruh Sağlığı
Nedir?
A
E
DÇ
C
B
Akıl ve ruh sağlığı iyi olan
insan ...........................
................. insandır.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olan
insan ...........................
................. insandır.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olan
insan ...........................
................. insandır.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olan
insan ...........................
................. insandır.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olan
insan ...........................
................. insandır.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olan
insan ...........................
................. insandır.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
55
Yaptığınız etkinlikte akıl ve ruh sağlığı iyi olan bir insanın özelliklerinin neler olması gerektiğini belirleyerek bu kavramın tanımını irdeleyip önemini tartıştınız. Bu kavramlar için değişik tanımlamalar yapılabileceğini fark etmiş olmasınız. Kısaca akıl ve ruh sağlığını "kişinin kendisi ve çevresi ile dengeli ve uyumlu bir ilişki sürdürebilmesi" olarak tanımlayabiliriz. Bir insanın çevresiyle dengeli, uyumlu olabilmesi ve bu durumu sürdürebilmesi için birtakım özelliklere sahip olması gerekir.
Sonuca Varalım1. Akıl ve ruh sağlığı nedir? Akıl ve ruh sağlığı iyi olan bir insanda bulunması gereken özellikler
nelerdir?2. Akıl ve ruh sağlığının sağlıklı yaşam için önemi nedir?
Buna göre akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir insan;
• Kendisiyle uyumlu olmalıdır. Nedeni belli olmayan ve uzun süren kaygı, kuruntu ve kuşkulardan uzak olmalıdır. Günlük kaygılar, üzüntüler her sağlıklı insanda vardır ve ruhsal uyumsuzluk belirtisi sayılmaz.
• Çevresindeki kişilerle arkadaşlıklar kurabilmeli ve bu ilişkileri devam ettirebilmelidir.
• İnsanlara karşı sevgi ve saygıyla davranabilmelidir.• Kendine güvenmeli, yeteneklerini gerçekçi gözle değer
lendirebilmelidir. • Toplumda yeri ve görevi olduğu bilinciyle yeteneklerini
geliştirmeli, çalışmalarından, başarısından zevk almalıdır.• Geleceğe yönelik hedefleri olmalıdır. Hedeflerine ulaş
mak için fotoğraf 4.1'de verildiği gibi çalışmalıdır.• Zorluklarla baş edebilecek güce sahip olmalıdır.
Başarısızlıktan yılmamalı, zorlukla karşılaşınca kendini bırakmamalıdır. Geleceğe yönelik umudu ve mücadele gücü ile karşılaştığı engelleri yenmeye çalışmalıdır.
• Kendi başına kararlar alabilmeli, bu kararları uygulamalı ve sorumluluğunu taşıyabilmelidir.
• Yaşadığı toplumla ters düşmeyen değerleri ve inançları olmalıdır. Bunun yanı sıra başkalarının inanç ve görüşlerine saygı duymalı, hoşgörülü olmalıdır.
• Çalışmak kadar fotoğraf 4.2'de görüldüğü gibi dinlenmeyi de bilmeli; spor, sanat gibi uğraşları da olmalıdır.
Fotoğraf 4.1: Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan insan geleceğe yönelik
hedefleri için çalışır.
Sağlıklı yaşam için akıl ve ruh sağlınının önemi büyüktür. İnsanlar hayatları boyunca büyük küçük pek çok sorunla ve engelle karşılaşır. Bu engelleri aşmak için kimi zaman çevresiyle kimi zaman da kendi kendisiyle çatışmaya girer, bocalar. Yukarıda çeşitli özellikleri ile tanımlanan akıl ve ruh sağlığı yerinde bir insan, zorlukları yendikçe güçlenir. Güçsüz ve yetersiz kaldığında başarabildiğiyle yetinir.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olmayan ya da olaylardan etkilenip sağlığı bozulan kişi, gerçeği iyi değerlendiremez. Olaylara karşı tepkileri, duruma uygunluk göstermez. Örneğin abartılı tepkiler vererek sorunları çözeyim derken daha çok büyütebilir.
Bunalımsız, sorunsuz ve kaygısız bir hayat düşünülemez. Ruh sağlığı iyi olan bir insanın da her zaman mutlu olduğunu söylemek doğru olmaz. Üzüldüğü, kendisini kötü hissettiği olaylar mutlaka olacaktır. Fakat dayanma gücü ve değişen koşullara uyum sağlayabilme yeteneği ile zor dönemlerden en az zarar görerek çıkabilir.
Yukarıda sayılan özellikler ideal akıl ve ruh sağlığını tanımlar. Bu özelliklerin hepsini taşımadığımızı düşünüp kendimiz hakkında ümitsizliğe kapılmamalıyız. Bununla birlikte ruhsal olarak sağlıklı sayılmak için verilen özellikleri dikkate almalı ve kendimizi bu doğrultuda geliştirmeliyiz.
Fotoğraf 4.2: Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan insanlar, çalışmak kadar
dinlenmeyi de bilmelidir.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
56
ÜNİTE4.
Yukarıda anlatılan durumda Esra'nın kendine güvensizlik duymasına neden olan etmenler nelerdir? Esra'ya bu sorununu çözebilmesi için neler önerirsiniz?
Yukarıdaki metinde de ifade edildiği gibi bütün olaylar herkesi aynı şekilde etkilemez. Peki, günlük yaşantınızda hangi olayların sizi daha fazla etkilediğini hiç düşündünüz mü?
Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir kişi, yaşamdaki baskılar belirli bir sınırı aştığında bunalım, kaygı, öz güven eksikliği gibi davranış bozuklukları gösterebilir. Tıpkı beden sağlığı gibi akıl ve ruh sağlığı da iç (kişisel) ve dış (çevresel) etmenlere göre değişip bozulabilir. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen iç ve dış etmenleri aşağıdaki etkinliği yaparak belirlemeye çalışalım.
Yaptığınız etkinlikte incelediğiniz kişisel, çevresel etmenlerin akıl ve ruh sağlığına etkileri içinde bulunulan zamana ve topluma göre değişebilir. Şehirde yaşayan bir insanın karşılaştığı sorunlar ile kırsal alanda yaşayan bir insanın karşılaştığı sorunlar tamamen aynı olmayabilir. Şimdi akıl ve ruh sağlığını etkileyen kişisel ve çevresel etmenlerin başlıcalarını inceleyelim.
Daha önce de değindiğimiz gibi her insanın dış etmenlere göstereceği tepkiler aynı değildir. Bu durum kişisel etmenlerdeki farklılıklardan kaynaklanır. Kişisel etmenleri yaş, cinsiyet, kişisel alışkanlılar, meslek, medenî durum ve beden sağlığı olarak sıralayabiliriz.
Yaş: Akıl ve ruh sağlığının yaşla doğrudan bir ilgisi olmamakla birlikte bazı ruhsal sorunlar, belli yaş gruplarında daha fazla görülür. Örneğin ergenlikte, kadınlarda menopoz ve erkeklerde andropoz dönemlerinde vücuttaki hormon miktarı değiştiğinde depresyon, takıntı, (obsesif kompulsif) vb. ruhsal sorunların oluşma olasılığı artar.
Cinsiyet: Kadın ve erkeklerin sosyal hayatta yüklendikleri sorumluluklar ve cinsiyete bağlı olarak salgıladıkları hormonlar akıl ve ruh sağlığının farklı etkilenmesine sebep olabilir. Örneğin orta yaştaki kadınlarda depresyon, orta yaştaki erkeklerde ise alkolizm görülme olasılığı daha fazladır.
A. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Kişisel Etmenler
Esra ve Elif birbirleriyle çok iyi arkadaş olan zeki ve çalışkan öğrencilerdir. Birlikte ders çalışmayı severler ve sınavlara birlikte hazırlanırlar. Elif, kendine güvenir ve çalışmaları sonucu elde ettiği bilgileri sınavlarına yansıtarak başarılı olur. Ders içinde cevabını bildiğini düşündüğü soruları çekinmeden yanıtlar. Esra ise çok çalıştığı hâlde kendine güvenmez, sınav sırasında çok fazla heyecanlanıp normalde yapabileceği soruları yapamaz. Öğretmen sınıfta soru sorduğunda, yanlış cevap verme korkusuyla parmak bile kaldıramaz.
2. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Etmenler
Bunları Yapalım1. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen kişisel ve çevresel etmenlerin neler olduğunu ve etkilerini İnter
net, kitap, dergi gibi çeşitli kaynaklardan araştırınız.2. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyerek sınıfınızda sununuz.3. Hazırladığınız sunuyu diğer arkadaşlarınızın hazırladıklarıyla benzerlik ve farklılıkları yönün
den karşılaştırarak tartışınız.
Etkinlik 4.2AmaçKişisel ve çevresel etmenlerin akıl ve ruh sağlığı üzerindeki etkilerini açıklamak.
Sonuca VaralımAkıl ve ruh sağlığını etkileyen kişisel, çevresel etmenler ve etkileri nelerdir?
Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Etmenler Nelerdir?
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
57
Kişisel Alışkanlıklar: Kişilerin spor, müzik, edebiyat
vb. alanlarda edindikleri hobiler, akıl ve ruh sağlığı açı
sından faydalıdır. Fotoğraf 4.3'te müzik alanında elde
edilen hobilere örnek verilmiştir. Bu uğraşlar zihinsel
etkinliği artırma, ruhsal dinlenme ve tatmin duygusu,
öz güven kazandırma gibi olumlu etkilere sahiptir.
Diğer taraftan kumar, alkol, uyuşturucu gibi zararlı
alışkanlıklar akıl ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki
lere sahiptir. Örneğin alkol kullanan bir kişinin zihinsel
etkinlikleri azalır, görev ve sorumluluklarını yerine geti
remez, suçluluk duygusu gibi ruhsal sorunları oluşur.
Meslek: Yoğun çalışma temposu ve fazla sorumluluk gerektiren cerrahlık, yöneticilik gibi bazı
meslekler kişinin ruhsal dengesini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca kısmen sevmediği bir işi
yapması veya işsizlik de ruhsal sorunlara sebep olabilir.
Medeni Durum: Kişinin evli ya da bekâr oluşu veya evlilik hayatında içinde bulunduğu koşullar
akıl ve ruh sağlığını etkiler. Örneğin mutlu ve uyumlu bir evlilik akıl ve ruh sağlığını olumlu etki
lerken, mutsuz ve huzursuz evlilikler ruhsal bozukluklara yol açabilir.
Beden Sağlığı: Ruh ve beden sağlığı birbiriyle çok yakından ilişkilidir. Bedensel olarak hasta
landığımızda korku, sıkılma, utanma gibi ruhsal değişiklikler yaşayabiliriz. Sakatlıklar, tedavisi zor
ve uzun süren hastalıklar gibi etmenler, ruhsal sorunlara yol açabilir. Bazen de beyin tümörü, sara
(epilepsi), bunama gibi hastalıklar akıl ve ruh hastalıklarına çok benzer belirtilere yol açabilir.
Dış çevreden kaynaklanan etmenler de akıl ve ruh sağlığını etkiler. Bunlar aile, sosyal, kültürel ve ekonomik etmenler, bazı zorlayıcı durumlar olarak gruplandırılabilir.
Aile: Fotoğraf 4.4'te birlikte zaman geçiren mutlu bir aile örneği görülmektedir. Anlayış, hoşgörü ve huzurun egemen olduğu mutlu bir aile ortamı, tüm aile bireylerinin ruhsal durumunu olumlu yönde etkiler. Bazı durumlarda ise aile ortamındaki olumsuzluklar, ruhsal sorunlara yol açabilir. Baskıcı, aşırı ilgili vb. davranış bozuklukları olan anne ve babaların çocuklarında akıl ve ruh sağlığı olumsuz etkilenebilir.
Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Etmenler: Kişinin ilk sosyal çevresi ailedir. Büyüdükçe sosyal çevre genişler, okul, iş yeri gibi alanlar da sosyal çevreyi oluşturur. Akıl ve ruh sağlığı üzerinde ailenin etkilerini yukarıda açıklamıştık. Ailenin sahip olduğu sosyal, kültürel alışkanlıklar da kişilerin akıl ve ruh sağlığını etkiler. Her aile, içinde bulunduğu topluma göre değer yargıları, tutumları geliştirmekte ve bunları uygulamaktadır. Aile bireylerinin akıl ve ruh sağlığı bu değer ve tutumlardan etkilenir. Örneğin çocuklar arasında ayrım yapılması, kadına verilen değer farklılığı gibi olumsuz tutumlar, kişilerde çeşitli ruhsal sorunlara yol açabilir. Ayrıca okul ve iş yerindeki sosyal ilişkiler de akıl ve ruh sağlığı üzerinde etkilidir. Örneğin sık sık okul değiştiren ve uyum zorluğu çeken bir çocuğun ya da iş yerindeki arkadaşlarıyla iyi ilişkiler geliştiremeyen bir yetişkinin ruhsal sorunlar yaşaması mümkündür.
Ailenin ekonomik koşulları da akıl ve ruh sağlığı üzerinde etkilidir. İşsizliğin yaygın olduğu bir toplumda aile içi sorunlar ve suç işleme eğiliminin artması bunun bir göstergesidir.
B. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Çevresel Etmenler
Fotoğraf 4.4: Mutlu bir aile yaşamı, aile bireylerinin ruh sağlığını olumlu etkiler.
Fotoğraf 4.3: Müzik gibi hobiler akıl ve ruh sağlığını olumlu etkiler.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
58
ÜNİTE4.
Doğal Afetler ve Diğer Zorlayıcı Durumlar: Ülkemizin büyük bölümü deprem kuşağında yer almakta, ayrıca heyelan, sel, yangın gibi doğal afetler de ülkemizde sık görülmektedir. Bu nedenle doğal afetlerin akıl ve ruh sağlığına etkileri ülkemiz açısından ayrı bir önem taşır.
Doğal afetler, kişilerin yaşam düzenlerini ve yaşama bakış açılarını alt üst eden olaylardır. Fotoğraf 4.5'te deprem sonrası yıkılan evler ve insanların durumu görülmektedir. Doğal afetlerde yaşadığı evi, iş yerini ve belki de yakınlarını kaybeden kişiler, bu durumların üstesinden gelmekte ve uyum sağlamakta zorlanabilirler. Bu durumda yapılacak en doğal şey rehberlik ve psikolojik danışma merkezlerinden, psikiyatristlerden ve psikologlardan yardım istemektir.
Doğal afetlerin yaşandığı yerlerde insanlar panik, çaresizlik, üzüntü, şaşkınlık gibi duygular yaşarlar. Ayrıca bu gibi durumlarda pek çok asılsız söylenti de çıkmakta, bu söylentiler toplumsal karmaşaya, saldırganlık, öfke, güvensizlik gibi duyguların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu gibi durumlarda kişiler başlarına gelen yeni duruma uyum sağlamaya çalışmalı, söylentilere inanmamalı ve doğru bilgi kaynaklarına ulaşmalıdırlar. Yanlış bilgi ve haberlerin yayılmasını engellemek için toplumsal iş birliği yapılmalı, medya kuruluşları toplumu doğru ve zamanında bilgilendirmelidir.
Doğal afetlerin yanı sıra savaşlar, göçler, terör olayları kişilerin akıl ve ruh sağlığını olumsuz etkileyen toplumsal zorlayıcı olaylardır. Boşanmalar, yakın akrabaların ölümü vb. durumlar ise akıl ve ruh sağlığını etkileyen özel zorlayıcı durumlardır. Toplumsal ya da özel hayatta yaşanan zorlayıcı durumlarla karşılaşan, kişi sorunlarla baş edecek gücü kendinde bulamadığında uyum sağlamakta zorlanabilir, ruhsal sorunlar yaşayabilir. Zorlayıcı durumların üstesinden gelen kişiler ise ruhsal açıdan güçlenir, gelebilecek daha zor olaylara karşı hazırlıklı olur.
Fotoğraf 4.5: Depremde evi yıkılan bir kadın
Yaşlı bir usta, çırağının hayatındaki her şeyden mutsuz olmasından ve sürekli şikâyet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Çırak döndüğünde ustası ona bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yapar ama içer içmez de ağzındakini tükürür. "Tadı nasıl?" diye soran yaşla adama öfkeyle "Acı!" diye cevap verir.
Bunun üzerine usta çırağı kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürür. Bu kez bir avuç tuzu göle atıp gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu silerken usta aynı soruyu sorar, "Tadı Nasıl?", "Ferahlatıcı." diye cevap verir genç çırak. "Tuzun tadını aldın mı?" diye sorar ve "Hayır" cevabını alınca şöyle der: "Yaşamdaki sorunlar da tuz gibidir. Ne azdır, ne de çok. Her sorunun yarattığı acı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Onun için sen de artık bir bardak su olmayı bırak, göl olmaya çalış."
Yukarıda verilen hikâyeyi okuduktan sonra, günlük yaşamda karşılaşılan sorunların çözümünde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
Tıpkı, beden sağlığımız gibi akıl ve ruh sağlığımızın da korunması için çaba sarf etmeliyiz. Ruhsal açıdan sağlıklı bir kişi, yukarıdaki hikâyede de anlatıldığı gibi günlük yaşamdaki çoğu
3. Akıl ve Ruh Sağlığını Korumak, Devamını Sağlamak İçin Alınması Gereken Önlemler
Araştıralım - Paylaşalım
Akıl ve ruh sağlığı konusunda profesyonel yardım alınabilecek uzmanların kimler olduğunu, bunlardan nasıl yararlanılabileceğini araştırınız. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde arkadaşlarınıza sununuz.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
59
Ruhsal bozukluk, bireyin duygu, düşünce ve davranışlarında geçici veya sürekli bir tutarsızlık göstermesi durumudur. Daha önce değindiğimiz gibi aile içindeki çatışmalar, uzun süren hastalıklar, ölümler vb. durumlar ruhsal bozukluklara neden olabilr. Bu ruhsal bozukluklara depresyon, fotoğraf 4.6'da görüldüğü gibi takıntı vb. durumlar örnek verilebilir. Ruhsal bozuklukların önemli bir bölümünün tedavisi mümkündür.
Ruhsal problemlerle karşı karşıya kalındığında, yapılması gereken bu problemi görmezden gelip yok saymak olmamalıdır. Bunun yerine kişi, problemin üzerine giderek çözüm yolları bulmaya çalışmalıdır. Kişi, çözüm yollarını kendisi bulamıyorsa konunun uzmanlarından profesyonel yardım almalıdır. Akıl ve ruh sağlığı konularında çalışan uzmanlık dalları, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, psikoloji ve psikiyatridir.
Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, kendini ve başkalarını anlama, yeteneklerini kullanma, doğru tercihler yapma, insan ilişkilerinde karşılaştığı sorunlara çözüm bulma, yaşamını ve geleceğini planlama becerilerini kişilere kazandıran faaliyetler olarak tanımlanabilir. Psikolojik danışman ve rehber, bireyin kişisel gelişimlerini artırmak için rehberlik eder. Örneğin öğrencilere başarı ya da başarısızlıkları, sınav kaygısı vb. sorunlarda yol gösterir.
Psikoloji (ruh bilimi), insan davranışlarını bilimsel yöntemlerle inceleyen bilim dalıdır. Psikoloji eğitimini tamamlamış, ruh ve zihin faaliyetlerini ve bunların sonucunda ortaya çıkan davranışları inceleyen bilim insanları psikolog adını alır.
Psikiyatri (ruh sağlığı ve hastalıkları), kişinin zihinsel ve duygusal yetilerinde, davranışlarında, çevreye uyumunda görülen bozuklukların tanımlanması, tedavisi ile ilgilenen tıbbi uzmalık alanıdır. Psikiyatrist, tıp eğitimini tamamlamış ve uzmanlığını psikiyatri ana bilim dalında yapmış olan tıp doktorudur. Ruh hastalıklarının tedavisinde ilaç yazma yetkisi yalnız psikiyatristlerdedir.
Fotoğraf 4.6: Temizlik takıntısı, ruhsal bir bozukluktur.
Akıl ve ruh sağlığını korumak için kişi;
• Kendini tanımalı, olumlu ve olumsuz yönleriyle kabul etmelidir. Olumlu davranışlarını geliştirmeye, olumsuz davranışlarını ise azaltmaya çalışmaldır.
• Evinde, okulunda veya iş yerinde çalışmalı, kendisine ve topluma yararlı olmalıdır.
• Yeteneklerini bilmeli, verimli uğraşlar edinmelidir. Böylece hem yararlı işler yapılır hem de ruhen dinlenme sağlanmış olur.
• Geleceğe yönelik hedefleri olmalıdır. Hedefine ulaşmak için çaba göstermelidir. Böylece yaşamak için bir amacı olur.
• Toplumda bir yeri olduğunu bilmelidir.
• Olaylar karşısında toplumun gereklerine göre davranmalı, kendini toplumdan soyutlamamalıdır. Aynı zamanda kendi kişilik özelliklerini de koruyabilmelidir.
• Başarısızlıktan yılmamalı, yeni durumlara gerçekçi değerlendirmeler yaparak uyum sağlamalıdır.
• Farklı görüşlere karşı anlayışlı ve hoşgörülü yaklaşmalı, farklı düşüncelere sahip kişilerle iş birliği yapabilme yeteneğine sahip olmalıdır.
sorunun, üstesinden gelinebilecek kadar küçük olduğunu bilir. Daha büyük sorunlarla karşılaştığında ise bunlarla başa çıkabilecek gücü kendisinde bulur, sorunları bir göldeki bir avuç tuz kadar algılayabilir. Akıl ve ruh sağlımızı korumak ve devamını sağlamak için alınabilecek önlemlerden bazıları aşağıda verilmiştir.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
60
ÜNİTE4.
Koruyucu ruh sağlığı hizmetleri; birincil, ikincil ve üçüncül olmük üzere üçe ayrılır. Bunlardan birincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, ruh sağlığı bozulmadan önceki çalışmaları kapsar. Bu çalışmalar, ruh sağlığını tehdit eden etmenleri bulmaya ve gidermeye çalışmak amacını taşır. Ayrıca ruh sağlığının korunması konusunda eğitimler verilmesi de birincil korumayı oluşturur. Halk eğitim merkezleri, psikolojik danışma ve rehberlik servisleri, okulların rehberlik servisleri birincil koruma hizmeti verirler.
İkincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, ruh sağlığı bozulan kişilerin erken tanı ve tedavilerini kapsayan sağlık hizmetleridir. Bu amaçla hastanelerin psikiyatri bölümlerine veya birincil koruyucu ruh sağlığı hizmeti veren kuruluşlara gidilir. Tedavi, ilaçla veya psikoterapi ile yapılır. Psikoterapide hekim ile hasta fotoğraf 4.7'de görüldüğü gibi karşılıklı görüşerek sorunların sebebini anlamaya ve çözmeye çalışır.
Üçüncül koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, ruh sağlığı bozulan kişilerin topluma kazandırılması ve yeniden hastalanmalarının önlenmesini içine alan rehabilitasyon hizmetleridir. Bu hizmetler, üniversite hastanelerinin psikiyatri bölümleri, ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri ve rehabilitasyon merkezlerinde yürütülür.
Yukarıda anlatılan örneklerin benzerlerini farklı durumlar karşısında da hepiniz yaşamışsınızdır. Bu gibi durumların vücudunuzda meydana getirdiği değişiklikleri "sınav stresi", "iş stresi" gibi kavramlarla açıklamaya çalışırsınız. Stres kavramı size ne ifade eder? Strese neden olan etmenler ve stresin sağlık üzerindeki etkileri nelerdir? Stresle nasıl başa çıkacağınızı biliyor musunuz?
Bu konuyu tamamladığınızda, yukarıdaki soruları da cevaplayabileceksiniz. Şimdi stres kavramını, strese neden olan etmenleri, etkilerini ve stresle başa çıkma yollarını incelemek üzere aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 4.7: Psikoterapi, hekim ve hasta arasında karşılıklı konuşma şeklinde uygulanan bir tedavidir.
İş yerinde terfi eden Mesut Bey'in başka bir şehre taşınması gerekmektedir. Gireceği yeni çevreyi ve yeni işinin sorumluluklarını düşünen Mesut Bey'in kalp atışları hızlanmakta, yüzünü ateş basmaktadır.
Etkinlik 4.3AmaçStrese neden olan etmenleri, stresin etkilerini ve stresle başa çıkma yollarını açıklamak.
Bunları Yapalım1. Stres kavramı size ne ifade ediyor? Bu sorunun cevabını sınıfınızda sözlü olarak açıklayınız.2. Sınıfınızda ortaya konan tanımları bir arkadaşınız tahtaya yazsın. 3. Öğretmeninizin rehberliğinde stresi en doğru açıklayan tanımı ya da tanımları belirleyiniz.
4. Stres Kavramı
Kaan üniversite sınavına çok kısa bir süre kala sabahları uyanmakta güçlük çekmeye, daha az yemek yemeye başlar. Ders çalışırken avuçları terlemekte ve karnına ağrılar girmektedir.
Araştıralım - Paylaşalım
Sınav kaygısı ile başa çıkma yollarına yönelik çalışmalarla ilgili araştırma yapınız. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyerek sınıfınızda sununuz.
Günlük Yaşamda Stres
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
61
4. Günlük yaşamda strese neden olabilecek bir örnek veriniz. Bu durumun insanda ne gibi değişiklikler oluşturduğunu ve bu durumla başa çıkmak için çözüm önerilerinizi aşağıdaki gibi bir çizelgeyi defterinize çizerek yazınız.
5. Hazırladığınız çizelgeyi sınıfınızdaki diğer arkadaşlarınızın hazırladıklarıyla benzerlik ve farkılıkları yönünden karşılaştırarak tartışınız.
Hangi olay/durum stres nedenidir?
Bu olay/durumun insanda oluş-turduğu değişiklikler nelerdir?
Bu olay/durumun neden oldu-ğu stresle nasıl başa çıkabiliriz?
Stres, vücudun uyum gerektiren içsel veya dışsal bir uyarana verdiği tepki olarak tanımlanabilir. Vücut, değişimi tehdit olarak algılar ve bu tehditten kaçmak ya da onunla savaşmak için birtakım tepkiler verir. Dolayısıyla stres, değişimlere uyum sağlamak üzere ortaya çıkar. Bu nedenle tüm canlılarda stres, yaşam için gereken bir durumdur.
Bir miktar stres insan yaşamında da vazgeçilmez ve gereklidir. Uyum sağlamamız gereken yeni durumlar ve bu nedenle yaşadığımız stres olumlu olabilir. Olumlu stres kaynaklarına üniversiteyi kazanmak, yeni bir işe girmek, evlenmek gibi örnekler verebiliriz. Bu olumlu durumların yarattığı stresle başa çıktığımızda olgunlaşırız. Kendimize güvenimiz ve yeni durumlara uyum yeteneğimiz artar. Bazı durumlarda ise insan, hoş olmayan durumlara uyum sağlamak zorunda kalabilir. Buna örnek olarak bir yakının ölümü, problemli ilişkiler, boşanma, işten çıkarılma vb. durumlar verilebilir.
Stres yaratan olaylar, kişi üzerinde baskı, engellenmişlik duygusu ve bunların sonucu olarak da stresi yaratır. Hissedilen baskı, stresin tanımında da değindiğimiz gibi içsel veya dışsal olabilir. Örneğin büyük kentlerde gürültünün yarattığı stres dışsal, mükemmeliyetçi ve hırslı bir öğrencinin sınavdan en yüksek notu alma çabası içsel kaynaklıdır.
Aynı olay karşısında kişilerin verdikleri tepki ve sonuç olarak da stres düzeyleri farklılık göstermektedir. Örneğin sabırsız ve aceleci kişiler, sakin ve rahat davranış biçimi olan kişilere göre daha fazla strese maruz kalırlar. Yoğun stres yaşayan kişilerin sadece ruhsal değil, bedensel sağlıkları da tehdit altındadır. Stresin sağlık üzerindeki etkileri aşağıda verilmiştir.
Fiziksel Etkiler Duygusal Etkiler Zihinsel Etkiler
STRESİN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
• Çarpıntı• Başağrısı• Üşüme ya da terleme• Mide, bağırsak bozukluğu• Nefes darlığı• Ellerde terleme• Düzensiz uyku ya da
uykusuzluk• Bitkinlik
• Huzursuzluk• Sıkıntı• Gerginlik• Kaygı• Neşesizlik• Sinirlilik• Saldırganlık
• Unutkanlık• Kararsızlık• Konsantrasyonda azalma• Organize olamama• Zihin karışıklığı• İlgi azalması• Performans düşüklüğü
Sonuca VaralımStresin insanda oluşturduğu değişiklikleri fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak gruplandırınız.
A. Stresin Nedenleri ve Etkileri
Sizin de yaptığınız etkinlikte örnek verdiğiniz gibi günlük yaşamda hepimiz, değişimle ve uyum sağlamamız gereken yeni bir durumla karşı karşıya kalabiliriz. Bunun için stresle baş etme yollarını bilmemiz önemlidir. Stresle baş etme yolları geliştirip bunları uygulayabilmemiz için öncelikle stresin ne olduğunu ve strese neden olan etmenleri açıklamamız gerekir.
(Örnek çizelgedir.)
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
62
ÜNİTE4.
2. Sınav Kaygısı Nedir?Fotoğraf 4.8'de gördüğünüz öğrenci, yoğun bir sınav stre
si yaşamaktadır. Stresin etkilerinin bu şekilde yoğun olarak yaşanması uyum sağlamaya yol açacağı yerde yaşamı zorlaştırabilir. Sınav öncesi bir miktar stres hisseden öğrenci, ders çalışmak için motive olabilir. Ancak bu stres, sınav başarısının düşmesine neden oluyorsa bu duruma sınav kaygısı adı verilir. Sınav kaygısı olan öğrencide, sınav öncesi terleme, kalp çarpıntısı, titreme, baş ağrısı gibi fiziksel; bütün bildiklerini unutma korkusu gibi duygusal belirtiler meydana gelebilir. Bu etkilerle birlikte performans düşüklüğü ve konsantrasyon kaybı gibi zihinsel belirtiler de yaşanır.
Bir sonraki başlık altında sınav kaygısı ile baş etmenin yolları verilmiştir. Eğer sınav kaygısı yaşadığınızı düşünüyorsanız, bu yollardan kendinize uygun olduğunu düşündüklerinizi uygulayabilirsiniz. Elinizden gelen her şeyi yapmanıza rağmen hâlâ kaygınız devam ediyorsa okulunuzdaki psikolojik danışma ve rehberlik servisinden yardım alabilirsiniz.
3. Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalıdır?Sınav kaygısı arttığı zaman bedende birtakım değişiklikler olur. Solunum hızlanır, kalp nor
malden daha fazla artar, kaslar gerilir. Bedende meydana gelen bu değişiklikler insanın duygusal durumunu etkiler. Soruyu okumakta ve anlamakta zorluk çekilir. Bu nedenlerden dolayı söz konusu sınavdan önce bedeni kontrol etmeyi sağlayacak doğru nefes alma egzersizleri ve düzenli
Fotoğraf 4.8: Yoğun sınav kaygısı başarısızlığa neden olabilir.
• İleriye dönük hedefler gerçekçi olmalıdır. Yakın vadede gerçekleşmesi çok zor olan hedefler stresimizi artırır ve yeni hedefler koyma, çalışma isteğimizi köreltebilir.
• Her gün kendimize en azından yarım saat vakit ayırmak, bu süre içinde sevdiğimiz bir hobiyle uğraşmak rahatlamamıza yardımcı olur. Stresle baş etme gücümüzü artırır.
• Düzenli beslenme ve düzenli uyku, strese karşı toleransımızı artırır. Bu sebeple her gün yeterli miktarda uyumaya ve dengeli beslenmeye özen göstermeliyiz.
• Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar, stresimizi azaltmaz, aksine daha da artırır. Yaşamımızın her evresinde bu gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmalıyız.
• Hayatta her zaman aksilikler olabileceğini unutmamalıyız. Bir aksilikle karşılaştığımızda esnek olmaya çalışarak bunun yarattığı yeni duruma adaptasyon yeteneğimizi geliştirebiliriz.
• Yaşamda her şey kontrolümüz altında değildir. Gerektiğinde kontrolümüzün olmadığı olaylara karşı kabullenici olmanın hayatımızı kolaylaştıracağını bilmeliyiz.
• Sosyal hayat, stresten uzak kalmamıza yardımcı olur. Yakın arkadaşlarımızla vakit geçirmek, güvendiğimiz arkadaşlarımızla sorunlarımızı paylaşmak kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacaktır.
• Düzenli günlük tutmak gibi duygu ve düşüncelerimizi yazmak olumsuz olayların yükünden bir nebze de olsa kurtulmamızı sağlar.
• Stresle başa çıkamadığımızı düşündüğümüzde bir uzman desteği almak doğru bir davranıştır.
1. Günlük Yaşamda Stresle Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalıdır?Hepimiz yaşamımız boyunca belirli dönemlerde az ya da çok stres yaşadığımıza göre stresle
başa çıkma yollarını öğrenmeli ve bu yolları kendi hayatımızda uygulamalıyız. Stresle baş etmenin yollarından bazılarını aşağıda bulacaksınız.
B. Stresle Başa Çıkmanın Yolları
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
63
fiziksel aktivite faydalı olacaktır. Ayrıca düşünce biçimini düzenlemek, sınav öncesinde ve sınav sırasında yapılması gerekenlere dikkat etmek sınav kaygısı ile baş edebilmeyi sağlayacaktır. Şimdi sınav kaygısı ile baş etmenin yollarını sırasıyla inceleyelim.
Doğru Nefes Alma Egzersizi
Nefes almadan önce fotoğraf 4.9'da görüldüğü gibi sol elinizi karnınızın, sağ elinizi göğsünüzün üzerine koyarak nefesinizi ciğerleriniz boşalıncaya kadar veriniz. Burnunuzdan yavaş yavaş ve derin bir şekilde nefes alarak önce karnınızın, sonra da göğsünüzün şiştiğini hissediniz. Nefesi aldıktan sonra bırakmadan içinizden dörde kadar sayınız ve nefesinizi bırakınız.
Günün farklı zamanlarında nefes egzersizini ne kadar çok yaparsanız bedenininiz o kadar çabuk alışacak ve doğru nefes almaya uyum sağlayacaktır. Nefes egzersizi sayesinde bedeninizin gevşediğini hissedeceksiniz.
Düzenli Fiziksel Aktivite
Gerginlik, damarlarda daralmaya neden olduğu için hücrelere giden kan miktarında azalma olur. Bu da hücrelerin yetersiz beslenmesi demektir. Bu durumda vücutta salgılanan bazı maddeler öğrenmeyi zorlaştırır ve hücrelerin kapasitelerini tam manasıyla kullanamamasına neden olur. Günde 10–20 dakika düzenli egzersiz yaparak bu etkileri azaltabilirsiniz. Düzenli fiziksel aktivitenin sınavlara hazırlanan gence sağlayacağı yararlardan birincisi kaygıyı azaltması, ikincisi ise etkin öğrenmenin artmasıdır.
Düşünce Biçimini Düzenlemek
Sınavdan önce zihninizde geçmişteki başarısızlıklarınızı değil başarılarınızı düşününüz ve kendinize güveniniz. "Mahvolurum." "Biterim." gibi düşüncelerin problemi çözmeye yararı olmadığını unutmayınız. Sınav bilgilerin ölçülmesidir, kişiliğinizin değil. "Yapamayacağım.", "Başaramayacağım." şeklindeki düşünceler sınavı baştan kaybetmenize neden olur.
Daha önceki başarısızlık sebeplerini araştırarak onları telafi etmeye çalışınız. Başka bir deyişle aynı sebeplerin yeni bir başarısızlığa yol açmasına izin vermeyiniz. Düzenli çalışma her zaman düşünce biçimini olumlu etkiler.
Sınav Öncesinde Yapılması Gerekenler
Günü gününe ders çalışınız. Eğer bunu, bir sınav için yapamadıysanız paniklemeyip ümidinizi kaybetmeyiniz. Sınava uykusuz girmeyiniz ve sınavdan en az 1 saat önce çalışmayı bırakınız.
Sınava yanınızda getirmeniz gerekenleri de öğrenip zamanında sınav yerine gidiniz. Sınavdan hemen önce sınıf arkadaşlarınızla sınav hakkında konuşmayınız. Bu bütün grubu olumsuz etkileyip kaygınızı artırabilir.
Sınav Sırasında Yapılması Gerekenler
Sınav sorularına bir göz atıp kendinize bir plan yapınız. Nereden başlayacağınızı, hangi soruya ne kadar zaman ayıracağınızı belirleyiniz. Eğer sınavda anlayamadığınız bir yer varsa sınav görevlisinden açıklama isteyiniz. Eğer aklınıza, yapmaya çalıştığınız soru ile ilgili hiçbir şey gelmiyorsa başka bir soruya ya da bölüme geçiniz.
Başkalarına ya da kendinize dikkatinizi vermeyiniz. Fotoğraf 4.10'da görüldüğü gibi dikkatinizi sadece sorulara yöneltiniz. Zamanınızı, kaygılanarak, şüpheye düşerek, kendinizi suçlayarak geçirmeyiniz. "Ne yapabilirdim?" diye değil, "Şu anda ne yapabilirim?" diye düşününüz.
Fotoğraf 4.10: Sınav sırasında dikkati sadece sorulara yöneltmek gerekir.
Fotoğraf 4.9: Doğru nefes almadan önce akciğerlerdeki hava boşaltılır.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
64
ÜNİTE4.
İletişimde önemli olan aktarmak istediğimiz mesajı karşımızdakine amaçladığımız biçimde aktarabilmek, isteneni elde etmek ve beklenen tepkiyi uyandırmaktır. Bazı durumlarda iletişim çabamız başarısızlığa uğrayabilir, engellerle karşılaşabiliriz. İletişim engellerinin neler olduğunu ve etkili iletişim yollarını belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 4.4Amaçİletişim engellerini belirlemek ve etkili iletişim kurma yollarını açıklamak.
Sonuca VaralımEtkinliğinizde elde ettiğiniz bilgilere ve deneyimlere dayanarak ailenizdeki bireylerle, arkadaşlarınızla, öğretmenlerinizle ilişkilerinizde etkili iletişimin önemini tartışınız.
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda ikişer kişilik beş grup oluşturunuz,2. Birinci grup aşağıdaki senaryoyu rol yapma tekniğiyle canlandırsın. Canlandırma sırasında
A öğrencisinin ifadesi karşısında, B öğrencisi bu ifadenin kendisinde nasıl bir duygu yarattığını açıklasın. Sınıftaki diğer öğrencilerle birlikte B öğrencisinin mesajı algılaması ve uygulaması için doğru ifadenin nasıl olması gerektiğini tartışsınlar. Öneriler doğrultusunda canlandırma tekrarlansın.
3. Diğer gruplar da aynı şekilde canlandırmalarını yapsın.
Bir sorununuz olduğunda ya da paylaşmak istediğiniz bir olay yaşadığınızda kiminle konuşmaya istek duyarsınız? Bu kişiyi iyi bir dinleyici yapan onun hangi özellikleridir?
Günlük yaşamda aileniz, arkadaşlarınız ya da öğretmeninizle ilişkilerinizde "Ben onu demek istememiştim.", "Beni yanlış anladı." gibi düşüncelere kapıldığınız oldu mu? Bu durumun nedeni ne olabilir?
Çevremizdeki kişilerle ilişkilerimizi etkileyen en önemli etmenlerden biri etkili iletişim kurmaktır. İnsanların duygu, düşünce ve bilgilerini beden hareketleri, konuşma, yazı gibi çeşitli yollarla birbirlerine aktarmaları iletişim adını alır. Etkili iletişim kurma yollarını öğrenmek için önce günlük yaşamda iletişimi engelleyen davranış ve ifadelerimizi gözden geçirelim.
1. Grup: Emir verme, yönetmeA: Ödevlerini yap ve odanı da topla!B: ................................................................................................................................................................................................................2. Grup: Uyurma, tehdit etmeA: Bu sınavdan geçer not alamazsan dışarı çıkamazsın!B: ................................................................................................................................................................................................................3. Grup: Ön yargılı olma, eleştirmeA: Yine ödevini yapmadan geldin değil mi?B: ................................................................................................................................................................................................................4. Grup: Ad takma, etiketlemeA: Tembel teneke hiç çalışmıyorsun!B: ................................................................................................................................................................................................................5. Grup: Teselli etmeA: Arkadaşlar arasında olur böyle şeyler. Aldırma, zamanla kendini daha iyi hissedersin.B: ................................................................................................................................................................................................................
A. İletişim Engelleri
5. Etkili İletişim Kurma Yolları
Araştıralım - Paylaşalım
Okul rehberlik servisi ile iş birliği yaparak etkili iletişim kurma yolları hakkında çeşitli kaynaklardan bilgi toplayınız. Topladığınız bilgileri sınıf arkadaşlarınızla sunum hâlinde paylaşınız.
İletişim Engellerini Kaldıralım
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
65
Yaptığınız etkinlikte günlük yaşamınızda duyduğunuz bazı ifadelerin iletişimi engellediğini belirleyerek etkili iletişim yollarının neler olabileceğini tartışarak belirlediniz. Bu yolları daha ayrıntılı incelemeden önce iletişimi oluşturan başlıca ögeleri ve iletişim türlerini görelim.
İletişimin gerçekleşebilmesi için şekil 4.1'de görülen mesaj, kaynak, kanal ve alıcı ögelerine gereksinim vardır. Mesaj, karşı tarafa iletilen her türlü duygu, düşünce ve bilgi olarak tanımlanabilir. Kaynak, mesajı gönderen; alıcı gönderilen mesajı alan kişidir. Kanal, mesajı gönderirken kullanılan araç veya yöntemdir. Eğer varsa mesaja alıcının verdiği her türlü yanıt da dönüt (geri bildirim) adını alır.
İletişim türleri sözlü, yazılı ve sözsüz iletişim olmak üzere üç çeşittir. Sözlü iletişim, karşılıklı konuşma ve dinleme etkinliklerini kapsar. Yazılı iletişim; mektup, gazete, dergi ve kitaplardaki yazılar ve İnternet yazışmaları gibi yazılar veya yazılı işaretler yoluyla yapılan iletişimdir. Sözsüz iletişim ise kelimeler olmadan mesajların gönderilmesi ve karşı tarafça kabul edilmesi şeklindedir. Bu mesajların iletim yolu el, kol hareketleri, jestler ve mimikler, yüz ifadeleri, dokunma vb. şekillerde olabileceği gibi direkt nesnelerle iletişim (giyim, saç şekli, dekorasyon) de olabilir.
Bazı iletişim şekilleri gerçek anlamda iletişim kurabilmeyi engeller. Şimdi bu iletişim engellerini sırasıyla açıklayalım.
• Emretme, Yönetme: "Yap!", "…yapacaksın.", "Yapmak zorundasın." gibi ifadeler içeren iletişim şekli alıcıda söylenenlerin tersini yapma isteğine, karşılık vermesine ya da misillemeye yol açabilir.
• Uyarma, Tehdit Etme: Fotoğraf 4.11'de görüldüğü gibi "…yaparsan sonuçlarına katlanırsın.", "Ya yaparsın, ya da..." gibi ifadeler "Senden daha güçlüyüm ve sana istediğimi yaptırırım." mesajları veren iletişim şeklidir. Korku, boyun eğme, gücenmeye neden olabilir.
• Ahlak Dersi Verme: "…yapmalıydın.", "Doğru bir davranış değil.", "…yapmak gerekir." ifadeleri kullanılarak kurulan iletişim zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratabilir.
• Öğüt Verme: "Ben olsam…", "Neden… yapmıyorsun?", "Bence…" mesajları alıcı tarafından kendisine güvenilmediği şeklinde algılanır. Alıcının kendi sorunlarını çözmekten âciz olduğunu ima edebilir.
• Ön Yargılı Olma: "Sen zaten hiçbir işi beceremezsin…" şeklindeki ifadeler olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi engelleyebilir.
• Övme: "Çok güzel!..", "Bence harika bir iş yapıyorsun…" gibi ifadeler kişiden beklentinin çok yüksek olduğunu ima eder, içtenlikten yoksun bir tutum olarak algılanabilir;
• Ad Takma, Etiketleme: "Koca bebek…", "Tembel teneke…" gibi ad takarak etiketlemek karşı tarafın kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına, yol açabilir.
• Tahlil Etme, Teşhis Koyma: "Senin derdin nedir biliyor musun?", "Aslında sen öyle demek istemiyorsun." şeklinde verilen mesajlar tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir.
• Teselli Etme: "Aldırma… Boşver, Düzelir…", "Hadi biraz neşelen…", "Zamanla kendini daha iyi hissedersin…" ifadeleri ile verilen mesaj karşı tarafta yeterince anlaşılmama hissine neden olabilir.
• İnceleme, Soruşturma: "Neden?.. Kim?.. Sen ne yaptın?.. Nasıl?.." gibi sorularla iletişim kurmaya çalışmak sorgulanma hissi yaratarak iletişimi engelleyebilir.
• Konu Değiştirme, İşi Alaya Alma: "Daha güzel şeylerden konuşalım…" "Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?" gibi mesajlar karşı tarafa kendisinin önemli olmadığını düşündürebilir.
Şekil 4.1: İletişimin ögeleri
Fotoğraf 4.11: Karşıdaki kişiyi uyararak konuşma iletişimi engeller.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
66
ÜNİTE4.
Sosyalleşme, kişinin toplumdaki kuralları, gelenek ve görenekleri, toplumdaki alışkanlıkları ve bulunduğu toplumun kültürünü öğrenmesi olarak tanımlanabilir. İnsanlar doğduğu andan itibaren sosyalleşme süreci içine girerler. Bu sürecin sağlıklı devam etmesinde etkili iletişimin rolü çok büyüktür. Diğer insanlarla sürekli bir iletişim hâlinde olan insan, bir şeyler öğrenmeye devam eder. İletişimdeki sorunlar ve engeller aşıldıkça iletişim etkili bir hâle gelir. Sosyalleşme sürecinde ilişkilerimiz de o kadar güçlü ve sağlıklı olur.
İnsanların sosyalleşmesinde ilk ve en etkili kurum ailedir. Aile, çocuğun ilk hayat derslerini aldığı ve yeni tecrübeler kazandığı sosyal bir kurumdur. Aile bireyleri ile kurulan etkili iletişim, kişinin gelişmesini, kimlik kazanmasını ve topluma uyumunu kolaylaştırır.
Arkadaş grubu, aileden sonra çocuğun sosyalleşmesinde önemli etkilere sahiptir. Mücadele etme, hakkını koruma, paylaşma, başarı, sevilme arkadaşlar arasındaki iletişimle öğrenilir. Kişinin akranları ile iyi ilişkiler kurmasının yolu etkili iletişimden geçer.
Çocukların her bakımdan sosyalleşmelerini sağlayan önemli sosyal kurumlardan bir diğeri de okuldur. Okul; öğrenme, spor ve sanat gibi etkinlikler için iletişim ortamı yaratır. Okulda çocuklar kendi yaşıtları içinde yaşamayı, çalışmayı ve paylaşmayı öğrenir.
Sosyalleşmenin en önemli aracı etkili bir iletişim kurmaktır. İnsanların başarılarının çoğu, etkili bir iletişim yeteneğine bağlıdır. Başkalarıyla etkili bir iletişim kurma ve onların nasıl düşündüklerini anlama yeteneğimiz, aile içinde ya da okulda sorunlarımızı çözmemizi kolaylaştırır. Etkili bir iletişim kurma daha rahat arkadaş edinmeye ve sosyal çevrenin geliştirilmesine yardımcı olur. Daha önce değindiğimiz iletişim engellerini ortadan kaldırmak, etkili bir iletişim kurabilmek için atılacak ilk adım olmalıdır.
İletişimi engelleyen tutumlardan biri de fotoğraf 4.12'de görüldüğü gibi karşımızdaki kişiyi gerçekten dinlemememizdir. Etkili iletişim için dinleme en kolay yoldur. Karşımızdakine sadece duygularını ifade etme özgürlüğü tanıyarak dinleme, pasif dinlemedir. Elbette tüm iletişim boyunca pasif dinleme doğru değildir. Bir konuşmanın anlamını tam olarak kavrayabilmek için soru sormamız, geri bildirimde bulunmamız gerekmektedir. Buna da aktif dinleme denir.
Empati kurarak dinleme de bir diğer etkili iletişim yoludur. Empati, kişinin iletişim sırasında karşısındakinin duygu ve düşüncelerini anlayabilmesini ve böylece duyarlı bir yaklaşım içinde olmasını sağlar. Empati kurarak dinleyen kişi, iyi dinleyicidir. Aynı zamanda bu kişiler karşıdaki kişinin dile getiremediği duygularını da sezebilirler.
İletişimde kullanılan iki dil vardır. Bunlar yargılayan "sen dili" ve yakınlaştıran "ben dili"dir. Günlük yaşamda daha çok iletişimde "ben dili"nin kullanılması daha iyi sonuç verir, iletişimi kolaylaştırır. "Kıs şu müziğin sesini!" demek yerine "Müzik bu kadar yüksek açılınca okuduğumu anlamıyorum." demek, karşı tarafa kızgınlığın nedenini açıklar. Karşımızdaki kişinin davranışını kendi isteğiyle ve bize verdiği değer yüzünden değiştirebilmesi için sorunumuzun ve kızgınlığımızın nedenini bilmesi gerekir. Dolayısıyla "ben dili" başkaları hakkındaki değerlendirme ve yorumlarımızı değil, bizim olay karşısındaki gerçek duygu ve yaşantımızı açıklar.
Fotoğraf 4.12: Karşımızdakini dinlemediğimizde etkili iletişim
kurmak da imkânsızlaşır.
Zzzz Zzz...Beni dinliyor mu acaba?
B. Dinlemenin ve Ben Dilinin Önemi
C. Etkili İletişimin Sosyalleşmedeki Önemi
Performans Görevi
"İnsanların çoğu aralarına duvar, çok azı da aralarına köprü kurarlar." sözünün anlamını açıklayan bir yazı yazınız. Yazınızı sınfta okuyarak arkadaşlarınızla paylaşınız.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
67
Günlük yaşamımızda şiddet ve istismar kavramlarını sıklıkla duyarız. Gazete ve televizyonlarda da bu konularla ilgili haberler dikkat çekici bir yer tutar: "Sporda Şiddet!", "Sokakta Şiddet", "Aile İçi Şiddet", "Çocuk İstismarı". Bu örnekleri daha da artırabiliriz. Şiddet ve istismar olayları toplumsal ve bireysel olarak vicdanımızı yaralayan, istenmeyen olaylardır. Size göre şiddet ve istismar nasıl tanımlanabilir? Acaba şiddet veya istismar, bireyin sosyal ve ruhsal gelişimini nasıl etkiler? Bu konuyu araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Yaptığınız etkinlikte toplumsal birer sorun olan şiddet ve istismar ile ilgili yaşanmış olayları değerlendirdiniz. Bir toplumda bu tip olayların yaygınlaşması o toplumdaki bireylerin akıl ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Şiddet ve istismar, aile bireyleri üzerinde yarattığı olumsuz etkiler yoluyla çocukların gelişimini de olumsuz etkiler. Bu nedenle şiddet ve istismar toplumun geleceğini de tehdit eder.
A. Şiddetin Çeşitleri
6. Şiddet ve İstismar
Güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel ya da toplu hareketlerin tümü şiddet olarak adlandırılır. Şiddet, genel olarak bireysel ve yapısal olmak üzere ikiye ayrılabilir:
1. Bireysel ŞiddetBir kişi ya da kişilere uygulanan şiddet, bireysel şiddet olarak adlandırılır. Bireysel şiddeti uygu
lama şekline göre fiziksel, duygusal ve ekonomik olarak inceleyebiliriz.Fiziksel şiddet; itmek, tokat atmak, yumruklama, ateşli silahlar kullanmak, sopa vb. ile dövmek,
yaralamak, cinayet ve cinsel şiddet gibi bedensel zarar veren eylemleri kapsar. Duygusal şiddet; reddetmek, aşağılamak, yoksun bırakmak, umursamamak, başkaları önünde küçük düşürmek, fiziksel şiddet uygulamakla tehdit etmek gibi ruh sağlığını bozucu eylemlerin tümüdür. Ekonomik şiddet ise kişinin çalışma ve gelir sağlama özgürlüklerinin elinden alınması, gelirlerine el konulması, gelir sağlamak üzere çalışmaya zorlanması gibi eylemlerdir.
Etkinlik 4.5AmaçŞiddet ve istismarın bireyin sosyal ve ruhsal gelişmesine etkileri.
Sonuca Varalım1. Şiddet ve istismarın birey üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?2. Şiddet ve istismarın nasıl önlenebileceğini düşünüyorsunuz?
Bunları Yapalım1. Aşağıdaki yollardan birini izleyerek şiddet ve istismarla ilgili bilgiler derleyiniz. Etkinliğiniz
sırasında okul rehberlik servisi ile iş birliği yapabilirsiniz.• Yazılı basından kupür kesiniz.• Görsel basında izlediğiniz olaylar varsa defterinize not alınız.• Çevrenizde yaşanmış olaylar varsa defterinize not alınız.
2. Derlediğiniz bilgileri sınıfa getiriniz.3. Öğretmeninizin rehberliğinde sınıfa getirilen dokümanlardan birkaç tanesini seçiniz.4. Seçilen örneklerden her birini bir arkadaşınız sınıfta sözlü olarak sunsun.5. Sunulan örnekteki olayı ya da durumu aşağıdaki soruları sorarak değerlendiriniz.
• Olayda yer alan yanlış davranışlar nelerdir?• Bu olayın nedenleri neler olabilir?• Olayı yaşayanlar bedensel, duygusal ve zihinsel olarak nasıl etkilenmiş olabilirler?• Olayı yaşayanlar bu sorunu nasıl çözebilirlerdi?• Olaydaki kişilerden biri siz olsaydınız neler yapardınız?• Bireyler şiddet görmeyi hak eder mi?
Şiddet ve İstismarın Etkileri
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi, gazete kupürleri, makas.UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
68
ÜNİTE4.
2. Yapısal Şiddet Yapısal şiddet, sosyal eşitsizlikleri, baskıları, sosyal adaletsizlikleri kapsar. Örneğin bir toplumda
belirli bir grubun hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması yapısal şiddete örnektir.Yapısal şiddetin bir türü de "genellikle yazılı ve görsel basın aracılığı ile kültürel alanda şiddetin empoze edilmesi" olarak tanımlayabileceğimiz kültürel şiddettir. Genellikle yazılı ve görsel basın aracılığı ile kültürel alanda şiddetin empoze edilmesidir. Örneğin sporda yazılı ve görsel basında bir savaş dili ve söyleminin yer alması topluma yanlış mesajlar veren bir kültürel şiddet çeşididir.
Şiddetin nedenleri çok çeşitlidir ve birçok faktöre bağlıdır. Bununla birlikte tüm bu etkenler biyolojik, psikolojik ve sosyal nedenler olmak üzere üç gruba ayrılabilir:
Biyolojik nedenler arasında şizofreni gibi bazı akıl hastalıkları, antisosyal kişilik bozukluğu gibi bazı ruhsal bozukluklar sayılabilir.
Psikolojik nedenler arasında, duygusal baskı ve sorumluluklardan kurtulma isteği, yaşanan hayal kırıklıkları için bir çıkış yolu bulma isteği vb. nedenler sayılabilir.
Sosyal nedenler, büyük oranda şiddetin öğrenilebilen bir davranış olmasından kaynaklanmaktadır. Şiddetin var olduğu bir ailede ve toplumda yetişme şiddet eğilimini artırmaktadır. Ayrıca şiddetin toplumun genelinde kabul görmesi, hatalı namus ve ahlak anlayışı, yoksulluk gibi etmenler de şiddetin sosyal nedenleri arasındadır.
Bireysel şiddet, uygulandığı kişi ya da kişilere göre aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, çocuğa yönelik şiddet ve yaşlılara yönelik şiddet olarak da gruplandırılabilir.
Aile içi şiddet, büyük oranda kadına ve çocuğa erkek tarafından uygulanan şiddet şeklinde görülür. Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken aile içinde oluşan şiddet özel hayat olarak kabul edilmekte ve gizli kalmaktadır. Hatta böyle bir şiddetin varlığına inanmayan ya da onaylayan görüşler de olabilmektedir. Şiddetin, toplumun en küçük birimi olan ailede görülmesi, toplum sağlığını derinden etkilemektedir. Aile içi şiddet, sadece yoksul ve eğitimsiz ailelerde değil, eğitimli ve ekonomik geliri yüksek ailelerde de görülür.
Kadınlar daha çok aile bireyleri ya da eşleri tarafından şiddete uğrar. Şiddete uğrayan kadınlar, bunu uygulayan kişiye genellikle duygusal ve ekonomik açıdan bağımlıdırlar. Dayak, tecavüz, hakaret, ekonomik açıdan yoksun bırakılmak ve eğitim hakkının kısıtlanması kadına yönelik şiddet türleri arasındadır.
Fotoğraf 4.13'te görüldüğü gibi şiddet karşısında çocuklar savunmasızdır ve ruhsal yönden büyük yara alabilirler. Çocuğa yönelik şiddet için yaygın olarak istismar terimi kullanılır. İstismar, çocuğun ruhsal ve bedensel bütünlüğünü bozucu davranışların tümü olarak tanımlanabilir. Çocuk istismarı fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar şeklinde olabilir. Çocuk istismarı, çocuk hastalıkları ve ölümlerinin nedenlerinden olması ve gelecek nesilerin ruh sağlığını etkilemesi bakımından önemli bir sosyal sorundur. Genellikle kişilik bozukluğu olan, annebaba olmayı kabullenememiş, kendi çocukluklarında benzer bir durumla karşılaşmış kişilerin çocuklarını istismar ettikleri belirlenmiştir. Şiddetin kuşaktan kuşağa geçen bir davranış olarak toplum tarafından benimsenmiş olması da çocuk istismarının nedenleri arasındadır.
Aile içi şiddete maruz kalan bir diğer grup ise yaşlılardır. Özellikle hasta ve bakıma muhtaç yaşlıların daha çok şiddete maruz kaldıkları bilinmektedir. Yaşlıların ihmal edilmesi, paralarının ya da mal varlıklarının ellerinden alınması (ekonomik şiddet), sözle küçük düşürülmesi (duygusal şiddet), dövülmesi (fiziksel şiddet) gibi durumlar yaşlıların uğradığı şiddet çeşitleridir. Yaşlının aile bireylerine bağımlı hâle gelmesi, ekonomik yetersizlik, aile bağlarının zayıf ya da kopuk oluşu, toplumsal desteğin olmayışı yaşlılara karşı şiddeti artıran nedenlerdir.
Fotoğraf 4.13: İstismar, çocuğun ruh sağlığına zarar verir.
B. Şiddetin Nedenleri
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
69
Dünyada ve ülkemizde aile içi şiddet ve istismar olayları yeterince bilinmemektedir. Bunun nedenleri arasında toplumun aile meselelerine karışmama şeklindeki değer yargıları, yasal yaptırımların yetersiz oluşu, şiddete maruz kalanların utanma, zorlama vb. nedenlerle bu durumu gizlemeleri ve inkar etmeleri sayılabilir. Fotoğraf 4.14'te şiddet karşısında kadınların suskunluğunu ifade eden bir afiş görülmektedir. Aile içi şiddet ve istismarı engellemek için konu hakkında bireyleri, aileleri ve toplumu eğitim yoluyla bilinçlendirmek gerekir. Şiddete eğilimli kişilerin belirlenmesi ve tedavi edilmeleri, kitle iletişim araçlarının şiddet içeren yayınlarının önlenmesi, konu ile ilgili açık ve caydırıcı cezaları öngören yasal düzenlemelerin yapılması da önleyici tedbirler arasındadır. Gerek aile içi, gerekse aile dışı şiddet ve istismarın önlenmesinde okul, aile, öğrencinin iş birliği gerekmektedir. Bu konuda şiddete maruz kalanların ya da tanık olanların utanmaması, susmaması, yardım ve destek alacağı kurumları bilmesi, başvurması önemlidir. Şiddete maruz kalanlar aşağıda verilen kurum ve kuruluşlardan yardım ve destek alabilirler:• İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri• Alo 183, Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı• Sağlık Kuruluşları• Polis Merkezleri ve Jandarma Karakolları• Cumhuriyet Savcılığı• Belediyelerin ve Baroların Kadın Danışma Merkezleri• Kadın Sivil Toplum Kuruluşları
Fotoğraf 4.14: Şiddet mağduru kişiler, baskı gibi nedenlerle
suskun kalmaktadırlar.
C. Şiddet ve İstismarın Etkileri
Ç. Şiddet ve İstismarın Engellenmesi
Şiddet ve istismarın hem uygulayan hem de maruz kalan kişi üzerinde çeşitli olumsuz etkileri vardır. Şiddetin ve istismarın uygulayan kişiler üzerindeki etkileri, daha çok ruhsal ve sosyal etkilerdir. Örneğin çocuğunu döven bir anne ya da babada utanma, suçluluk, pişmanlık gibi ruhsal etkiler ve kendini cezalandırma gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Elbette şiddet ve istismara maruz kalan birey açısından etkiler çok daha yıkıcı ve önemlidir. Bu etkileri bedensel, ruhsal ve sosyal etkiler olmak üzere üç grupta inceleyebiliriz.
Bedensel etkiler, vücudun çeşitli kesimlerinde oluşan yara, bere, morluk, kırık vb. hasarlar, iç organ yaralanmaları, sakatlanmalar ve ölüm gibi etkileri içerir. Bütün bu etkiler, daha çok fiziksel şiddetin ve fiziksel istismarın uygulanması durumlarında görülür. Çocuklarda görülen önemli bir bedensel etki de büyüme ve gelişme geriliğidir.
Ruhsal etkiler, bedensel etkilere göre daha kalıcı ve zorlayıcı olabilir. Bedensel etkiler bir süre sonra tedavi edilir ve ortadan kaldırılabilirler. Ruhsal etkilerin hem tedavisi zordur hem de ruhsal etkiler uzun sürelidir. Çoğu durumda yaşam boyu devam eder. Özellikle çocuk istismarının ruhsal etkileri ise yetişkinlerinkine göre daha kalıcı sonuçlar doğurabilir. Depresyon, korku, çeşitli kişilik bozuklukları, madde bağımlılığına yönelme, kendini suçlu hissedip utanma, kendi kendine zarar verme girişimlerinde bulunma ve intihar etme eğilimi, sosyal hayattan uzaklaşma, kendine karşı duyduğu güveni ve saygıyı kaybetme gibi etkiler bunlar arasında sayılabilir.
Sosyal etkiler, çok daha uzun vadede ve yıkıcı olarak ortaya çıkar. Şiddet ve istismarın yaygın olduğu bir toplumda, bireylerin akıl ve ruh sağlığı olumsuz etkilenir. Böyle bireylerden oluşan bir toplumun sağlıklı olduğundan, bir geleceği olacağından söz edilemez. Namus uğruna aile içi şiddete maruz kalmış olan kadınların veya cinsel istismara uğrayan çocukların toplum tarafından dışlanması ve istenmemesi, bu kişilerin toplum içine kabul edilmeyerek yalnızlığa itilmeleri de şiddetin sosyal etkilerindendir.
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
70
ÜNİTE4.
B.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Akıl ve ruh sağlığı ne anlama gelmektedir?
2. Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir kişi günlük yaşamdaki zorluklar karşısında nasıl tavır
almalıdır?
3. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen etmenler nelerdir?
4. Akıl ve ruh sağlığıyla ilgili profesyonel yardım alınabilecek uzmanlar kimlerdir?
5. Stres anında bir insanda meydana gelen fiziksel, duygusal ve zihinsel değişiklikler nelerdir?
6. İletişime engel olan tutum ve ifadelerden üçünü örnek vererek açıklayınız.
7. Etkili iletişim kurmada dinlemenin önemini açıklayınız,
8. Şidet ve istismarın bireyin ruhsal ve sosyal gelişimine etkileri nelerdir?
9. Sınav kaygısı yaşadığını düşünen ve sizinle bu sorununu paylaşan bir arkadaşınıza neler
önerirsiniz?
10. Özgür Bey'e arkadaşı işinde yaşadığı birtakım sorunları anlatırken başını bilgisayar ekranın
dan kaldırır ve "Kesinlikle haklısın. Boşver şimdi bunları, gel bir kahve içelim." der. Özgür
Bey'in arkadaşıyla etkili bir iletişim kurduğunu düşünüyor musunuz? Neden?
11. Çocuğuna "Sen hatalısın! Çok yanlış davranıyorsun!" diyen bir annenin "sen dili" ile kurduğu
bu cümleyi "ben dili" ile ifade ederek yeniden kurunuz.
1. Medeni durum, akıl ve ruh sağlığını etkileyen ...................................... etmenlerdendir.
2. Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarında geçici veya sürekli bir tutarsızlık göstermesi duru
mu ...................................... olarak adlandırılır.
3. Ruh hastalıklarının tedavisi ...................................... tarafından ilaç veya psikoterapi ile yapılır.
4. Kaygı, sıkıntı, gerginlik, neşesizlik vb. belirtiler stresin ...................................... belirtilerindendir.
5. Sınav öncesi öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir şekilde kullanılmasına engel olan
stres şekli ...................................... adını alır.
6. İletişimde, mesajı gönderene ..............................., gönderilen mesajı alana ise ............................... adı
verilir.
sınav kaygısı
kişisel
duygusal
psikolog
ruhsal bozukluk
alıcı
kaynak psikiyatrist
Ölçme ve Değerlendirme
AKIL VE RUH SAĞLIĞI ÜNİTE4.
71
1. I. Birincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri II. İkincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri III. Üçüncül koruyucu ruh sağlığı hizmetleri Yukarıda verilen sağlık hizmetlerinden hangisi ya da hangileri okullardaki rehberlik servisleri
kapsamında değerlendirilir?
A. Yalnız I B. Yalnız II C. Yalnız III D. I ve II E. I ve III
2. Aşağıdakilerden hangisi stresin zihinsel etkilerinden biridir?
A. Huzursuzluk B. Neşesizlik C. Kaygı D. Performans düşüklüğü E. Bitkinlik
3. Aşağıdakilerden hangisi bir öğrencinin başarısını düşüren sınav kaygısı belirtilerindendir?
A. Sınavda başarılı olmak istemesi B. Öğrendiği bilgileri tekrarlaması C. Sınav öncesinde titreme, kalp çarpıntısı D. Dikkatini sorulara yöneltmesi E. Motivasyonun artması
4. Aşağıdaki ifadelerden hangisi etkili iletişim yollarındandır?
A. Oyuncaklarını hemen topla! B. Oyuncaklarını toplamadığın zaman ben çok üzülüyorum. C. Ben senin yaşındayken odamı hiç dağıtmazdım. D. Oyuncaklarını hemen toplamazsan televizyon seyredemezsin. E. Seni pasaklı, bu odanın hâli ne?
5. Şiddet ve istismarın bireyin ruhsal ve sosyal gelişimine etkileri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. Çocuk istismarının ruhsal etkileri yetişkinlere göre daha kalıcı sonuçlar doğurabilir. B. Şidet ve istismara uğrayan bireyin toplum dışına itilmesi, sosyal gelişiminin bozulmasına
yol açar. C. İstismara uğramış çocuklarda madde bağımlılığı, korku, depresyon gibi ruhsal bozukluk
lar meydana gelir. D. Şiddet ve istismarın bedensel etkileri diğer etkilerine göre çok ağır ve uzun sürelidir. E. Şiddet ve istismarın yaygın olduğu toplumların akıl ve ruh sağlığının iyiliğinden söz edilemez.
6. I. Aile II. Deprem gibi doğal afetler III. Sosyal ilişkiler Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri akıl ve ruh sağlığını etkileyen çevresel etmenlerdendir? A. Yalnız I B. I ve II C. I ve III D. II ve III E. I, II ve III
Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.C.
72
Üniteye Hazırlanalım!• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
72. sayfada 5.1, 75. sayfada 5.2, 78. sayfada 5.3, 81. sayfada 5.4, 82. sayfada 5.5 ve 88. sayfada 5.7 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 78. sayfada yer alan 5.3 numaralı etkinlik için gereken araç ve gereçleri öğretmeninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 78, 83 ve 75. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım bölümü yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
5. ÜNİTE
"Bağımlılık insanlığın en büyük düşmanıdır."Yukarıdaki özlü söz size ne ifade ediyor?"Bağımlılık yapan maddeler" denildiğinde aklınıza hangi maddeler gelir? Bu soruya pek çok
insan "sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler" cevabını verecektir. Peki, bu maddelerin zararlı oldukları bilinmesine rağmen kullanılmaya devam edilmesinin nedenleri nelerdir? İnsanlar hangi nedenlerle bunları kullanmaya başlar?
Sağlığa zararlı maddelerin kullanımına bağlı olarak tanımlanmış bazı kavramlar vardır. Bu kavramları öğrendiğimizde yukarıdaki soruların cevaplarını da daha kolay bulabiliriz. Bu amaçla aşağıdaki etkinliği yapalım.
1. Bağımlılık Yapan Maddeler
Proje Çalışması
"Öğrencilerin sağlığa zararlı ve alışkanlık yapan maddeleri kullanmasını önlemek için yapılması gerekenler" konulu bir proje hazırlayınız. Proje hazırlama sürecinde kitabınızın 160. sayfasındaki yönergeyi takip ediniz.
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda dört grup oluşturunuz. Her grup alışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kav
ramlarından birini seçsin.2. Gruplar kendi içlerinde seçtikleri kavramın anlamı ve örnekleri üzerine 10 dakika boyunca
beyin fırtınası yapsın.3. Her grup kendi içinden bir grup sözcüsü seçsin.4. Grup sözcüsü, seçilen kavramla ilgili grubun fikirlerini ve örneklerini sözlü olarak sınıfa sunsun.
Etkinlik 5.1AmaçAlışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramlarını açıklamak.
Sonuca VaralımAlışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramlarını açıklayarak birer örnek veriniz.
HazırlanalımAlışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramlarını İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan araştırarak bilgi edininiz.
Alışkanlık, Bağımlılık, Yoksunluk ve Tolerans
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
73
Yaptığınız etkinlikte sağlığa zararlı alışkanlıklarla ilgili çeşitli kavramlar hakkında düşündünüz ve bu kavramları örneklendirdiniz. Şimdi bu kavramları ayrıntılı olarak inceleyelim.
Alışkanlık, düzenli ve sürekli tekrarlanarak edinilmiş davranışlar olarak tanımlanabilir. Alışkanlıklar, el yıkama alışkanlığı gibi yararlı; uzun süreli televizyon izleme gibi zararlı davranışlar olabilir. Bir alışkanlığın zararlı olduğunu ve sürekli tekrarladığımızı fark ettiğimizde bundan vazgeçebiliriz.
Bazı durumlarda alışkanlık olarak başlayan zararlı bir davranışı durdurmak zorlaşır. Kişi, zararlı olduğunu bildiği hâlde bu davranıştan vazgeçmek için fizyolojik ya da psikolojik desteğe ihtiyaç duyar. Bu durumda alışkanlık artık bir bağımlılığa dönüşmüştür.
Bağımlılık, kişinin bir maddeyi alma isteğinin zamanla iradesi dışına çıkması ve onsuz yaşamını sürdürememesi olarak tanımlanabilir. Sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler, bağımlılık yapan sağlığa zararlı maddelerdir. Merkezî sinir sistemini uyararak geçici bir iyilik hâli yaratan bu maddelere karşı sürekli alma isteği duyulmaktadır. Bir süre sonra bu maddeleri kullanan kişi, öz denetimini yitirir ve bağımlılık hâli ortaya çıkar.
Keyif veren zararlı maddelerin, aynı duyguyu tekrar yaşamak için alınma isteğine psikolojik ya da ruhsal bağımlılık adı verilir.
Bağımlı kişinin vücudu, sürekli kullanılan maddeye karşı bir uyum geliştirir. Bu madde alınmadığı zaman ise bazı belirtiler gözlenir. Çünkü vücut normal fonksiyonlarını yürütebilmek için bu maddeye gereksinim duymaya başlamıştır. Bu duruma fizyolojik bağımlılık adı verilir.
Fizyolojik bağımlılık evresinde, bağımlılık yapan maddenin kullanımının azaltılması ya da bırakılmasıyla vücutta fizyolojik ve zihinsel birtakım belirtiler ortaya çıkar. Bu duruma yoksunluk adı verilir. Yoksunluk belirtileri arasında davranış bozuklukları, çarpıntı, huzursuzluk, unutkanlık, terleme, ateş, burun akıntısı, göz bebeklerinde büyüme, fotoğraf 5.1'deki gibi sara nöbetlerine benzer nöbetler, koma vb. durumlar sayılabilir. Yoksunluk belirtileri; kullanılan maddeye, kullanım süresine, dozuna ve kişinin fizyolojik özelliklerine göre değişebilir. Bazı durumlarda yoksunluk, kişiyi ölüme kadar götürebilir.
Bağımlılık yapan maddenin genellikle küçük dozlar şeklinde başlayıp zamanla kullanımının artırıldığı bilinir. Vücut, zamanla kulanılan doza direnç geliştirmeye başladığında aynı madde devamlı kullanılsa bile etkisinde azalma görülür. Küçük dozların zamanla etkisinin azalmasına bağlı olarak kişinin istenilen etkiyi ortaya çıkarmak için maddenin dozunu artırma gereksinimine tolerans adı verilir.
Tolerans, bağımlılık yapan maddelerin kullanımındaki en büyük tehlikelerden biridir; her defasında vücuda alınan dozun, fizyolojik bağımlılık derecesinin ve vücuttaki harabiyetin artmasına neden olur.
Sigara, alkol, uyuşturucu ya da uyarıcı maddelere bağımlı olan kişilerin en büyük ortak özellikleri başlangıçta şu cümleleri kurmalarıdır: "Ben irademe hâkimim.", "İstesem bırakırım.", "Bana bir şey olmaz." Zararlı alışkanlık olarak başlayan madde kullanımı, kısa bir sürede psikolojik bağımlılığa dönüşür. Kişi, aynı etkiyi hissetmek için maddeyi bir kez daha kullanır. Zamanla tolerans gelişir, alınan miktar artırılır. Artık madde kullanılmadığında vücutta yoksunluk belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Diğer bir deyişle fizyolojik bağımlılık oluşur.
Bağımlılık hem beyni hem de davranışları etkileyen bir hastalıktır. Birçok hastalık gibi tedavisi mümkündür. Erken tanı ile madde kullanımının yarattığı pek çok olumsuz sonuç önlenebilir. Ancak en kolay olanı bağımlılığı tedavi etmek değil, bağımlılıktan korunmaktır. Bunun için bağımlılığa neden olan etmenleri bilmek, uzak durmak ve ortadan kaldırmak gerekir.
Fotoğraf 5.1:Yoksunluk durumunda nöbet ve sinir krizi geçirilebilir.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
74
ÜNİTE5.
A. Bağımlılığın Nedenleri
Bağımlılık yapan madde kullanımına neden olan etmenler oldukça karmaşık ve çeşitlidir. Bu etmenleri üç grup hâlinde inceleyebiliriz:
1. Maddenin ÖzellikleriBağımlılık yapan maddelerin geçici keyif veren, sıkıntı ve bunalımı gideren, gerçek yaşamda
ki sorunlardan uzaklaştıran etkileri vardır. Bu etkileri nedeniyle kişide kullanma eğilimi oluşur. Bunlar gerçekte sinir sistemi üzerindeki olumsuz etkilerin bir sonucu ve geçici bir durumdur. Madde kullanımı, yaşamdaki sorunları azaltmaz, aksine daha da çoğaltır.
2. Kişilik Yapısı ve ÖzellikleriMadde bağımlılığı gelişen kişilerin genellikle girişkenliği, kendine güveni ve kendini kontrol
yeteneği az, dışarıdan kolay etkilenen bir yapıda oldukları bilinir. Bu kişilerde duygusal dengesizlik, çabuk parlama, saldırgan davranışlar, olgunlaşmamış çocuksu eğilimler, asi ve kötümser kişilik yapıları gözlenir.
3. Çevresel EtmenlerMadde bağımlılığı her çağda ve her toplumda görülebilir.
Genel olarak toplumda stres, düzensizlik, kültürel yoksunluk arttıkça madde bağımlılığı artar. Çevresel etmenler daha çok kişinin ailesi, fotoğraf 5.2'deki gibi arkadaşları ve içinde bulunduğu toplumun sosyoekonomik koşulları ile ilgilidir.
Arkadaş grubuna bağlı nedenlerin en önemlisi, kişinin madde kullanan arkadaşlara sahip olmasıdır. İçinde bulunduğu arkadaş grubunun madde kullanımı ile ilgili tutumları kişinin madde kullanmasında etkili olmaktadır. Gençler, "merak ettikleri için" kendileri için yeni olan bir alışkanlığı denemek isteyebilirler. Grup tarafından dışlanmamak için arkadaş çevresinin değerlerini benimseyerek onların etkisinde kalıp onların zararlı davranışlarını taklit etmek de bağımlılık yapan maddelerin kullanımına neden olabilir.
Aile büyüklerinden biri madde kullanan kişi madde kullanmaya daha yatkındır. Anne veya babanın madde kullanımına gösterdiği toleransın fazla olması da madde kullanımı olasılığını artırmaktadır. Anne ve babanın birbiriyle tutarsız tutumları, aile içinde yakınlık ve bağlılığın olmaması, aşırı zorlayıcı disiplin yöntemlerinin varlığı madde kullanımı olasılığını artıran etkenler arasındadır.
Düşük sosyoekonomik düzey, nüfusun çok olması ve kötü fiziksel şartlar da madde kullanımı için bir risk olabilir. Yüksek suç işleme oranı olan ortamlarda madde kullanım oranı da yüksektir. Madde kullanımının yaygın ve ulaşmanın kolay olduğu ortamlarda bulunan gençlerin madde kullanım riski artar.
Özellikle ergenlik döneminde rol model (örnek) alınan aile bireyi ve hayranlık duyulan popüler kişilerin bağımlılık yapan madde kullanmaları bağımlılığa başlamayı kolaylaştıran bir nedendir. Bu yönden hem yazılı ve görsel basına hem de ailelere önemli görevler düşmektedir. Gençler, yakın ve uzak çevrelerinde kendilerine rol model alabilecekleri sağlıklı kişiler bulabilmelidir.
Fotoğraf 5.2: Arkadaş çevresi, madde bağımlılığının nedenlerindendir.
Araştıralım - Paylaşalım
Bağımlılık yapan maddelere başlanmasına neden olan etkenleri araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
75
B. Bağımlılık Süreci Nasıl İşler?
C. Bağımlılık Yapan Maddelerin Kullanım Yaygınlığı
Bağımlılık, kişide birdenbire gelişen bir durum değildir. Genellikle bağımlılık süreci, aşağıda
kısaca açıklanan belirli aşamalardan oluşur. Bu aşamalar kişiden kişiye ve kullanılan maddenin
türüne göre farklı zamanlarda tamamlanabilir. İnsanlar, genellikle bu sürecin hangi aşamasında
olduklarını kestiremezler.
Deneme: Maddeyle ilk temas deneme amaçlıdır. Kimse bağımlı olmak için madde kullanmaya baş
lamaz. Bu aşamada özenti, merak, "hayır diyememek" ve "gruptan dışlanma korkusu" rol oynar. Kişi
sosyal ilişkilerini maddeye ulaşabilecek şekilde düzenler. Maddeyi arama davranışının yoğunluğu bu
süreçte giderek artar.
Sosyal Kullanım: Kişi, madde kullanımının kendi kontrolünde olduğunu ve istediği zaman bıra
kabileceğini düşünmektedir. Bu dönemde sosyal ortamlarda ve akranlarla birlikte madde kullanma
sıklığı artar.
Kötüye Kullanım: Kişinin stresle başa çıkma, kaygı ve gerilimden kurtulma isteği maddeyi kullan
ma yoğunluğunu artırır. Artık madde kullanımı çeşitli davranış bozukluklarına ve yasal sorunlara yol
açmaya başlar.
Bağımlılık: Bu aşamada kişi artık maddeye karşı tolerans geliştirmiştir. Yoksunluk belirtileri gö
rünmeye başlanır. Hayat artık madde etrafında dönmeye başlar. Okul, aile ve diğer sosyal ilişkiler
bozulur. Zarar vermesine rağmen madde kullanımı devam eder.
Ülkemizde bağımlılık yapan madde kullanımı ne kadar yaygındır? Tehlikenin boyutlarını aşa
ğıdaki etkinliği yaparak anlamaya çalışalım.
Bunları Yapalım
1. Türkiye'de bağımlılık yapan maddelerin kullanımı ile ilgili istatistiki verileri araştırınız. Bu
amaçla aşağıdaki İnternet sitelerini kullanabilirsiniz.
• www.saglik.gov.tr
• www.tubim.gov.tr
• www.amatem.gov.tr
• www.bagimlilik.info.tr
• www.batem.info.tr
2. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyiniz. Raporunuzu hazırlarken;
• Araştırmanız sonucu elde ettiğiniz verileri bir tablo hâlinde raporunuza ekleyiniz.
• Raporunuza araştırma sonuçlarınızı değerlendirdiğiniz bir "yorum" bölümü ekleyiniz.
3. Hazırladığınız raporu sınıf arkadaşlarınızın hazırladığı raporlarla karşılaştırarak değerlendiriniz.
Etkinlik 5.2Amaç
Bağımlılık yapan maddelerin Türkiye'de kullanım yaygınlığını araştırarak sonuçları yorumlamak.
İstatistikler Ne Gösteriyor?
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
76
ÜNİTE5.
Sonuca Varalım
1. Türkiye'de bağımlılık yapan madde kullanımı oranları yıllara göre nasıl bir değişim izlemektedir? Bu değişimin nedenleri neler olabilir?
2. Türkiye'de bağımlılık yapan hangi maddeler, ne oranda kullanılmaktadır?
3. Türkiye'de bağımlılık yapan madde kullanımına hangi yaşlarda başlanmaktadır? Bu durumun nedeninin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
4. Sizce bu konuda daha ayrıntılı ve güncel çalışmalara gereksinim var mıdır? Neden?
Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla TBMM Araştırma Komisyonu'nun yaptığı araştırmaya ait bulgulardan bazıları çizelge 5.1'de verilmiştir. Bu araştırmada 2006 yılında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından seçilen 60 ildeki 261 okulda öğrenim gören 26.009 öğrenciye ulaşılarak bağımlılık durumları belirlenmiş ve sonuçlar Türkiye geneline oranlanarak tahmini kullanıcı sayısı hesaplanmıştır.
Yaptığınız etkinlikte bağımlılık yapan maddelerin ülkemizde kullanım yaygınlığının azımsanmayacak boyutlarda olduğunu fark etmiş olmalısınız. Şimdi yapılan bilimsel araştırmalar doğrultusunda dünyada ve Türkiye'de bağımlılık yapan maddelerin kullanım yaygınlığını ve bu konuda yapılan araştırma sonuçlarını inceleyerek karşılaştıralım.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Programı (UNDCP)'nın tahminlerine göre 2010 yılı itibariyle dünyada 180 milyon uyuşturucu bağımlısı bulunmaktadır. Avrupa'da uyuşturucunun en az kullanıldığı ülkelerden olmamıza rağmen, uyuşturucu kullanım oranı dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaktadır.
Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) tarafından 20042009 yıllarını kapsayan madde bağımlılığı istatistikleri şu şekildedir:
• 2004 yılından 2009 yılının sonuna kadar tedavi amacıyla AMATEM'e başvuran hasta sayısı yaklaşık 4 kat artmıştır.
• Madde kullanmaya başlama yaşı 1063 arasında değişmektedir. Toplamda yatarak tedavi gören hastaların % 10'unu 18 yaş altı gençler oluşturmaktadır.
• 6 yıllık süre içerisinde hastaların % 48'i alkol, % 28'i uyuşturucu madde, % 16'sı diğer maddeler ve % 8'i tiner gibi uçucu madde kullanımının tedavisi için başvuruda bulunmuşlardır.
İstanbul Valiliğinin 2010 yılında yaptığı bir çalışma ülkemizde uyuşturucu ile tanışma ve başlama yaşının 14'e kadar indiğini göstermiştir. Araştırma sonuçlarına göre sigara kullanmaya başlama yaşı 13,5, alkol kullanmaya başlama yaşı 13, uyuşturucu madde kullanmaya başlama yaşı 14'e kadar düşmüştür.
Bağımlılık DurumlarıBayan (%)
ÖğrenciErkek (%) Öğrenci
Türkiye'deki Tahminî Kullanıcı
Oranı (%)
Türkiye'deki Tahminî Kullanıcı
Sayısı
Sigara kullanımına devam eden 7,5 2,8 15,6 472.382
Son bir ayda en az bir defa alkollü içki kullanan 10,6 31,5 16,5 499.635
Son üç ay içinde uyuşturucu/uyarıcı madde kullanan 1,0 4,3 2,9 87.814
Çizelge 5.1: Öğrencilerin Cinsiyete Göre Bağımlılık Durumlarının Türkiye Geneline Uyarlanması ("Uyuşturucu Başta Olmak Üzere Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılığı Sorunlarının Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi" amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, 2008)
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
77
Yandaki fotoğraf 5.3'ü dikkatle inceleyiniz. Bunlar, sigara kullanan ve kullanmayan iki farklı kişiye ait akciğer fotoğraflarıdır. Bunlara bakarak sigaranın akciğerlere nasıl bir zarar verdiğini görmek hiç de zor değildir. Sizce sigara insan vücuduna başka nasıl zararlar veriyor olabilir? Sigaranın olumsuz etkilerinden en çok hangi organlar etkilenir?
A. Sigara ve Diğer Tütün Ürünlerinin Zararları
2. Tütün ve Tütün Ürünlerinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Dünyada bağımlılık yapan madde kullanımı özellikle gençleri bekleyen en büyük tehlikelerden biridir. Yukarıda verilen yıllar ve oranlar, bağımlılık yapan madde kullanımının ülkemizde de korkutucu boyutlara geldiğini göstermektedir.
Bağımlılık yapan maddelerin aile, okul, arkadaşlık ilişkilerini bozduğuna, bedensel ve ruhsal zararlar verdiğine değinmiştik. Bağımlılığın bir başka zarar verdiği alan da aile ve ülke ekonomisidir.
Bağımlılık yapan sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler aynı zamanda ciddi bir maddi harcama gerektirir. Bağımlı, gelirinin önemli bir kısmını maddeye ulaşmak için harcar. Bu da genellikle diğer harcamalarını kısmasına ve yaşam standartlarının düşmesine neden olur.
Aile ekonomisinin olumsuz etkilenmesi aynı zamanda aile bireyleri arasında sorunlara yol açar. Örneğin alkol bağımlısı bir babanın ailesine yapacağı harcamayı alkole yatırması, ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamamasına neden olur. Bu durumda aile içi huzursuzluklar artar.
Bağımlılık yapan maddelerin ülke ekonomisine de ciddi zararları vardır. Örneğin ithal içki ve sigaralar, yasa dışı yollarla uyuşturucu madde temini ülke ekonomisinin döviz kaybına neden olur. Ayrıca madde bağımlılarının sağlık sorunları hem sağlık harcamalarını artırır hem de işgücü kaybına yol açarak ekonomiyi zarara uğratır. Özellikle alkol ve uyuşturucu madde kullanımına bağlı olarak gerçekleşen iş kazaları da ciddi maddi zararlara yol açmaktadır.
SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) tarafından hazırlanan "Türkiye’nin Gençlik Profili, 2012" isimli raporda sunulan bazı istatistikler aşağıda verilmiştir:
• Erkeklerin % 49,6’sı, kadınların % 23,1’i sigara içmektedir.
• Türkiye, kişi başına sigara tüketiminde Avrupa ülkeleri arasında ilk sıralardadır.
• 1519 yaş aralığındaki gençlerin %24,1’i, 2024 yaş aralığındaki gençlerin %38,8’i ve 2529 yaş aralığındaki gençlerin %46,9’u sigara içmektedir.
• Uyuşturucu madde kullanım oranı % 6,6’dır.
• Alkol kullanım oranı % 21,7’dir.
Tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmasının ne gibi zararlı etkileri olduğunu düşünüyorsunuz? Bu zararlı etkilerden nasıl korunabiliriz? Tütün ve sigara gibi ürünlerin kullanımı günümüzde pek çok hastalığa neden olduğu bilinen bağımlılık türlerindendir. Tütün ve tütün ürünlerinin zararlarını, gebelikte kullanımının olası sonuçlarını, pasif içicilik kavramını ve sigaranın etkilerinden nasıl korunabileceğimizi sırasıyla öğrenelim.
Fotoğraf 5.3: Sigara içen (a) ve içmeyen (b) kişilerin akciğerleri
a b
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
78
ÜNİTE5.
Bunları Yapalım
1. Çevrenizde önceden sigara kulanan ve daha sonra sigarayı bırakan bir kişi bulunuz.
2. Bu kişiye sigara kullanımı ile ilgili bir görüşme yapmak istediğinizi belirtip görüşme saatini ve gününü belirleyiniz.
3. Görüşme sırasında soracağınız soruları hazırlayınız. Aşağıdaki sorular size örnek oluşturabilir. Sigara kullanımı, nedenleri ve etkileri ile ilgili kendi merak ettiğiniz soruları da defterinize not etmeyi unutmayınız.
• Sigara kullanmaya kaç yaşında başladınız?
• Sigara kullandığınız dönemde ne gibi sağlık sorunları yaşadınız?
• Sigaranın sosyal yaşantınıza, bütçenize ne gibi olumsuz etkileri oldu?
• Sigarayı neden bıraktınız?
• Sigarayı bıraktıktan sonra yaşamınızda meydana gelen olumlu değişiklikler nelerdir?
4. Görüşmeye giderken yanınıza not defteri, kalem, silgi ve varsa ses kayıt cihazı alınız.
5. Görüşme sırasında aldığınız yanıtları defterinize not ediniz ya da ses kayıt cihazı ile kaydediniz.
6. Sorularınıza aldığınız yanıtları sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Etkinlik 5.3AmaçSigara kullanımının insan sağlığı üzerindeki etkilerini belirlemek.
Araç ve GereçlerNot defteri, kalem, silgi, varsa ses kayıt cihazı.
Sonuca Varalım
Sigara kullanmanın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir? Sigaranın sosyal yaşam ve ekonomi üzerindeki etkileri nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte, yaygın kullanılan tütün ürünlerinden biri olan sigaranın insan sağlığı üzerindeki etkilerini röportaj yaparak belirlemeye çalıştınız. Ayrıca sigaranın sosyal yaşamda ve ekonomik olarak bireye olumsuz etkilerini incelediniz. Sigara, ülkemizde ve dünyada en yaygın olarak kullanılan tütün ürünlerinden biridir.
Tütün, fotoğraf 5.5'te gördüğünüz tütün bitkisinden elde edilir. Tütün bitkisi zehirli bir bitkidir. Tütünün sigara vb. ürünler üretilirken işlenmesi de zehir özelliğini artırmaktadır. Tütünün çiğnenmesi de içilmesi kadar zararlıdır.
Bir tütün ürünü olan sigaranın insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 5.5: Tütün bitkisi ekili bir tarla.
Fotoğraf 5.4: Sorularınıza aldığınız cevapları not alınız.
Araştıralım - Paylaşalım
Tütün ve tütün ürünlerinin, insan vücudundaki sistemler üzerinde olumsuz etkilerini araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
Röportaj Yapalım
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
79
Tütün, içerdiği nikotin adlı madde nedeniyle keyif verici olarak kullanılmakta ve alışkanlık yapmaktadır. Nikotin zehirli bir maddedir. Tütün nasıl tüketilirse tüketilsin nikotin hemen kana karışır. Kan yoluyla beyni ve diğer sinir hücrelerini etkiler. Nikotin, sinir sisteminde uyarıcı etki yapar. Yüksek dozlarda alındığında kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir, kanın pıhtılaşmasını yavaşlatır; çarpıntıya ve reflekslerde azalmaya neden olur. Sigara içilmediğinde kandaki nikotin seviyesi düşer ve sinir sistemindeki etkinin azalmasına bağlı olarak tekrar sigara içme isteği doğar. Bu da bağımlılığa neden olur.
Tütünden elde edilen sigaradaki tek zararlı madde nikotin değildir. Sigarada yaklaşık 4000 kimyasal madde bulunmaktadır. Şekil 5.1'de görüldüğü gibi bu maddelerden bir kısmı kanserojen ( kanser yapıcı) özelliktedir. Bunlardan en az 81 tanesinin doğrudan kansere neden olduğu ispatlanmıştır.
Sigara içilirken kandaki oksijen miktarı azalır, karbon monoksit miktarı ise artar. Kalp atışı ve solunum hızı arttığı hâlde dokulara yeterli oksijen ulaşamaz. Çabuk yorulma ve kas hareketlerinin yavaşlaması gibi sorunlar ortaya çıkar.
Sigara içinde yer alan bir diğer madde katrandır. Katran, solunum yollarında bulunan ve dışarıdan gelen yabancı maddeleri tutup süzen sillerin yapısını bozar. Bunun sonucunda yabancı maddelerin solunum yoluna girişi tam olarak engellenemez ve hastalıklara yakalanma riski artar. Katran aynı zamanda ağız, dil, gırtlak ve akciğer kanserlerine yol açabilen kanserojen bir maddedir.
Sigarada bulunan kadmiyum, krom, nikel gibi ağır metaller doku ve organlarda zehir etkisi yapar, işlevlerini tam görememelerine neden olur. Bunlar kanserojen etkileri kanıtlanmış maddelerdir ve dokularda birikim yaptıklarından vücuttan uzaklaştırılmaları zordur.
Çizelge 5.2'de görüldüğü gibi sigara ve diğer tütün ürünlerinin en çok zarar verdiği organ ve sistemler ile bunlar üzerindeki etkilerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Solunum Sistemi: Tütün ürünlerini kullananlarda, öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı görülmektedir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre sigara içenlerin % 40'ında kronik bronşit gelişir. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin % 90'ının nedeni sigaradır. Akciğer kanseri dışında gırtlak kanseri riski de sigara içenlerde 30 kat fazladır. Ayrıca nefes darlığı yapan amfizem hastalığının en önde gelen nedeni sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımıdır.
Kalp ve Dolaşım Sistemi: Sigara, kalp ve damar hastalıklarına ve kronik kalp hastalıklarına bağlı ölümlere neden olur. Sigara ve diğer tütün ürünlerinde bulunan maddeler kandaki zararlı kolesterolün artmasına, damar çeperlerinin kalınlaşmasına ve damar tıkanıklığına yol açar. Sigara içenlerde ayak damarlarının
Şekil 5.1: Sigaranın içerdiği çeşitli kimyasal maddeler
Asetik asit
Bütan
Kadmiyum
Metan
Metanol
Karbonmonoksit
Arsenik
Amonyak
Nikotin
Toluen Heksamin
Stearik asit
Yapı ve Organlar Tütün Ürünlerinin Etkileri
Beyin Felç, alzheimer
Gözler Katarakt
Burun Koku alma duyusunda azalma
Ağız ve yutak Kanser, tat alma eksikliği
Gırtlak Kanser, ses tellerinin zayıflaması
Mide Kanser, ülser, kanama
Testisler ve cinsel organ İktidarsızlık, kalıtımsal bozukluklar
İdrar kesesi Mesane kanseri
Kemikler Kemik erimesi
Kılcal damarlar Damar tıkanıklıkları
Rahim ve yumurtalıklar
Kısırlık, çocuk düşürme, kanser, erken menopoz
Eller Parmaklarda sararma, tırnaklarda zayıflama
Kalp Kalp krizi
Akciğer Kanser, bronşit, amfizem
Dişler Diş eti hastalıkları
Cilt Cilt bozukluğu, cildin erken yaşlanması
Çizelge 5.2: Tütün ürünlerinin vücuttaki yapı ve organlar üzerine etkilerine örnekler
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
80
ÜNİTE5.
Gebelik boyunca sigara ve diğer tütün ürünlerini içmek veya içilen ortamlarda bulunmak önemli bir sağlık sorunudur. Sigara içen gebe kadının kanına geçen zararlı maddeler bebeğe de geçmektedir. Gebelik sırasında sigara içimi, düşük riskine, erken doğuma ve erken bebek ölümlerine neden olmaktadır. Gebeliği sırasında sigara içen annelerin bebeklerinin içmeyen annelerin bebeklerine göre daha düşük kütleli ve kısa boylu doğdukları bilinmektedir. Anne karnındayken sigaranın olumsuz etkilerine maruz kalan çocuklarda astım, akciğer kanseri ve bronşit olma riski sigara içmeyen annelerin çocuklarına göre daha yüksektir. Ayrıca gebelikte sigara kulanımı, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini yavaşlatır, ileriki yaşamında öğrenme zorluğu ve davranış bozukluğu görülme riskini artırır.
Emzirme döneminde içilen sigaradaki nikotin anne sütüne geçer. Çocuk hem süt yoluyla hem de aynı ortamda yaşaması nedeniyle sigaranın olumsuz etkilerine maruz kalır.
B. Gebelikte Tütün Ürünlerinin Kullanımı
Sigara dumanının bulunduğu kapalı bir ortamda uzun süre bulunduğunuzda ne gibi rahatsızlıklar hissedersiniz? Sigara kullanmayan fakat sigara içilen bir ortamda bulunan kişiler de sigaranın neden olduğu hastalıklara yakalanır mı?
Fotoğraf 5.6'da görüldüğü gibi sigara içilen bir ortamda sigara içmeyen kişiler bulunabilir. Ancak bu kişiler sigara içmese de ortamdaki dumanı soluduklarından içenler kadar zarar görürler. Çünkü, sigaradan bir nefes çeken kişi bu sırada çevresine de katran, karbon monoksit ve diğer zararlı maddeleri içeren bir duman vermektedir. Sigara içmese de sigara dumanını soluyarak zarar görmeye pasif etkilenme; böyle kişilere ise pasif içici adı verilir. Pasif içicilik doğrudan sigara kullanmak kadar tehlikeli bir durumdur. Sigara içilen evlerde yaşayan çocukların astım, alerji, bronşit gibi hastalıklara daha sık yakalandıkları bilinmektedir. Bu şekilde büyüyen çocukların ileriki yaşamlarında sigaraya başlama olasılıkları da fazladır.
Pasif etkilenme önemli bir halk sağlığı sorunudur. Halkın sağlığını korumak amacıyla ülkemizde 19 Temmuz 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4207 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre ikamete mahsus konutlar haricinde kamu ve özel tüm binaların kapalı alanlarında, toplu taşıma araçlarında tütün ve tütün ürünleri içilemez. Ayrıca bu Kanun'un 3. madesi ile de tütün ve tütün ürünlerinin her türlü reklamı, televizyon programlarında tütün ürünlerinin ve kullanımının gösterilmesi de yasaklanmıştır.
C. Pasif Etkilenme
Fotoğraf 5.6: Çocuklar, sigara içilen ortamlardaki dumanı soluyarak
zarar görürler.
tıkanmasıyla Buerger (Burger) hastalığı denilen bir hastalık görülür. Bu hastalıkta tıkanan damarların bulunduğu bölgeye yeterince kan taşınamadığından kangren oluşur.
Sindirim Sistemi: Sigara dumanı mideden asit salgılanmasını artırır. Gastrite, mide ve onikiparmak bağırsağı ülserine yol açar. Ayrıca ağız, dudak, yemek borusu, mide, safra kesesi ve pankreas kanserleri sigara içenlerde daha çok görülür.
Üreme ve Boşaltım Sistemi: Sigara kullanımı kadında ve erkekte kısırlığa, üreme fonksiyonlarında azalmaya, kadında erken menopoza yol açar. Ayrıca mesane, böbrek, kadında yumurtalık ve rahim, erkekte ise prostat kanserinin nedenleri arasında sigara kullanımı ilk sıralarda yer alır.
İskelet ve Kas Sistemi: Sigara içen kişilerde dokuların yeterince oksijen alamamasına bağlı olarak kemik erimesinin, sırt ve bel ağrılarının daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Tüm bu etkilerinden başka sigara kötü bir ağız kokusuna, dişlerde ve parmaklarda sararmaya, ciltte kırışıklıklara ve solgun görünüme neden olur.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
81
Ç. Sigaranın Zararlı Etkilerinden Korunmak
Kişisel olarak sigaranın zararlı etkilerinden korunmanın iki yolu vardır. Bunlardan ilki sigara içmemek, ikincisi ise sigara içilen ortamlarda bulunmamaktır.
Sigara kolaylıkla vazgeçilebilecek bir bağımlılıktır. Bunun için tek şey karar vermek ve bu kararlılığı sürdürmektir. Sigarayı bırakmaya çalışan kişinin zorlanması nikotin bağımlılığının doğal sonucudur. Sigarayı bırakmanın yarattığı yoksunluk belirtileri son içilen sigaradan yaklaşık 3 hafta sonra yavaş yavaş kaybolmaya başlar.
Bu dönemden sonra, sigara içilen ortamlarda bulunmamak, sigara alışkanlığının yerine yemekten sonra meyve yemek, yürüyüş yapmak gibi yararlı alışkanlıklar edinmek psikolojik bağımlılığın azalmasına yardımcı olabilir.
Sigara bağımlılığından kurtulmak için profesyonel yardım alınabilecek kuruluşlar da vardır. Bunların başında, hastanelerin sigara bırakma merkezleri ve AMATEM'ler gelir. Ayrıca afiş 5.1'de afişini gördüğünüz Sağlık Bakanlığının "171 Sigara Bırakma Hattı" ücretsiz hizmet vermektedir.
Sigara bırakma merkezleri, sigara içen ve bağımlılıktan kurtulmak isteyen kişilere profesyonel düzeyde yardım etmek için kurulmuş birimlerdir. Bağımlı, bu kuruluşlara ilk başvurduğunda genellikle bir sağlık kontrolü yapılır. Daha sonra doktor ya da psikolog tarafından uygulanacak tedavi programı belirlenir.
Sigara bırakma programlarında en sık kullanılan yöntemler nikotini yerine koyma tedavileri ( nikotin sakızları, nikotin bantları), psikoterapi ve ilaçla tedavidir. Nikotin sakızları ve cilde yapıştırılan bantlar, sigara kullanan kişilerin sigarayı bıraktıklarında yaşadıkları yoksunluk belirtilerini yatıştırmaya yöneliktir.
Sigara kullanımının zararları ile ilgili öğrendiğiniz bilgileri ve yaratıcılığınızı kullananarak bir poster hazırlamak için aşağıdaki etkinliği yapınız.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 45 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Grup arkadaşlarınızla birlikte sigaranın zararlarını vurgulayan bir poster hazırlayınız. Bu amaçla;
• Grup içinde iş bölümü yaparak görev ve sorumluluklarınızı belirleyiniz.
• Sigaranın zararları ile ilgili olarak İnternet, gazete, dergi, kitap gibi kaynaklardan bilgi toplayınız. Sigara kullanımına bağlı olarak gelişen hastalıklarla ilgili haber ve fotoğraflar toplayınız. Posterinizde kullanmak üzere okulunuzdaki Rehberlik Servisi ve Yeşilay Kulübünden konu ile ilgili doküman, broşür vb. materyaller temin etmek için yardım ve iş birliği isteyiniz.
• Posterinizde kullanmak üzere, sigaranın zararları ve sigarayı bırakmanın gerekliliği ile ilgili ilgi çekici bir slogan geliştiriniz.
• Grup içindeki sorumluluğunuzu yerine getirmeye ve posterinizi öğretmeninizle birlikte belirleyeceğiniz tarihte tamamlayınız.
3. Hazırladığınız posteri okul idaresine danışarak okul panosunda sergileyiniz.
Etkinlik 5.4Amaç Sigara kullanımının zararları ile ilgili bir poster hazırlamak.
Sigarayı At, Hayatı Tat
Afiş 5.1: Sigara Bırakma Hattı'nın reklam afişi
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
82
ÜNİTE5.
Sonuca Varalım
Hazırladığınız posterin okuldaki arkadaşlarınızın sağlıklı yaşamına nasıl bir katkı sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Yaptığınız etkinlikle sigara kullanımının zararları ile ilgili toplumsal bir bilinç sağlanmasına katkıda bulundunuz. Bağımlılık yapan maddelerin kullanımına bireysel olarak karşı çıkmanız ve çevrenizdekilere bu konuda örnek olmanız sağlıklı bir toplumda yaşayabilmeniz için çok önemlidir.
3. Alkol Bağımlılığı
Fotoğraf 5.7'de bir sürücünün alkol testine tabi tutulduğunu görüyorsunuz. Bu test neden yapılıyor olabilir? Alkollü araç kullanmanın sonuçları neler olabilir?
Yazılı ve görsel basında alkolün neden olduğu sağlık sorunları, trafik kazaları, aile içi sorunlar gibi olumsuz haberlere rastladınız mı? Bu konuda bir araştırma yapmak ve alkolün etkilerini incelemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 5.7: Alkol testi
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz.
2. Birinci grup, İnternet, gazete ve dergilerden alkol bağımlılığının neden olduğu kazalar, aile içi ve toplumsal sorunlar ya da şiddet olayları ile ilgili haberleri derlesin.
3. İkinci grup, aşağıdaki İnternet sitelerinden yararlanarak alkol bağımlılığının insan sağlığına ve davranışlarına etkileri ile ilgili bilgileri derlesin.
• www.madde.gov.tr
• www.bagimlilik.gov.tr
• www.yesilay.org.tr
• www.amatem.gov.tr
4. Elde ettiğiniz dokümanları sınıfa getiriniz. Öğretmeninizin rehberliğinde bu dokümanlardan önemli bulduklarınızla bir sınıf gazetesi oluşturunuz.
5. Oluşturduğunuz gazeteyi sınıf panosunda sergileyiniz.
Etkinlik 5.5AmaçAlkol bağımlılığının insan sağlığına, davranışlarına, aile içi ve toplumsal hayata etkilerini araştırmak.
Sonuca Varalım
1. Alkol bağımlılığının insan sağlığına ve davranışlarına etkileri nelerdir?
2. Alkol bağımlılığının aile içi ve toplumsal hayata olumsuz etkileri nelerdir?
Alkol Bağımlılığının Etkileri
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
83
Yaptığınız etkinlikte alkol bağımlılığının olumsuz etkilerini incelediniz. Alkol, bağımlılık etkisi yüksek olan, üretimi ve satışı yasal olduğu için yaygın olarak kullanılan bir maddedir. Kişilerin sorunlarını unutmak veya keyif verici özelliği nedeniyle devamlı alkol alma istekleri sonucu bağımlılık ortaya çıkar. Oysa alkol çözüm değil, sorunun ta kendisidir.
Alkol, birçok alanda kullanılan bir grup kimyasal maddeyi içeren genel bir terimdir. Örneğin tıpta dezenfektan, otomobillerde antifriz olarak alkol kullanılmaktadır. Ayrıca parfüm, kolonya gibi malzemelerde de bir miktar alkol bulunmaktadır. Alkolün bu gibi maddelerde yaygın kullanımı ulaşımını kolaylaştıran bir etkendir.
Alındıktan kısa bir süre sonra kana karışaran alkol organ ve sistemler üzerinde tahribat meydana getirir. Alkolün en fazla tahribatta bulunduğu organlardan biri beyindir. Alkol, beyin hücrelerini etkileyerek mantıklı düşünme, karar verme, denge, hareket etme yeteneklerini azaltır. Alkol kullanımının süresine bağlı olarak giderek artan unutkanlık, uyku bozuklukları ve hafıza kaybı görülür.
Alkolün sinir sistemi üzerindeki olumsuz etkisi sonucu, alkol kullanan kişide birtakım davranış bozuklukları görülür. Örneğin çabuk sinirlenme, kavgaya eğilim, toplum ahlakıyla bağdaşmayan konuşma ve davranışlar, saldırganlık bu bozukluklardan bazılarıdır. Alkolün oluşturduğu ruhsal yıkım, bazı akıl hastalıklarının görülmesine neden olur. Alkol, göze gelen sinirleri tahrip ederek körlüğe kadar gidebilecek hasarlara yol açar.
Vücutta alkolü etkisiz hâle getiren organ karaciğerdir. Alkol bağımlılarında şekil 5.2'deki gibi karaciğer tahrip olur ve görevini yerine getiremez. Ayrıca alkol, vücuttaki yağ oranını yükselterek karaciğerin yağlanmasına neden olur. Karaciğer üzerinde alkolün bu olumsuz etkileri, yaşamsal önemi olan bu organın bir süre sonra işlevini kaybetmesine ve siroz hastalığına yol açar.
Alkolün sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri de çok fazladır. Alkol, midenin asit salgısını artırır ve midenin iç yüzeyini koruyan mukoza tabakasını bozar. Bu etkiler, ülser ve gastrit gibi mide hastalıklarına zemin hazırlar.
Alınan alkol, kan damarlarını genişleterek deride kızarıklıklara neden olur ve vücut sıcaklığının artmasına yol açar. Bu sıcaklık artışı, aldatıcı ve soğuk havalarda aşırı alkol alan kişinin üşüdüğünü hissetmemesine ve donarak ölmesine yol açabilir. Ayrıca kanın pıhtılaşmasını önlediği için yaralanmalarda ciddi kan kaybına yol açarak yaşamı tehdit eder.
Kanser riskini çok büyük oranda artıran alkol, yemek borusu, gırtlak, mide, pankreas ve karaciğer kanserlerinin en önemli nedenlerinden biridir. Ayrıca az miktarda alkol alanlarda bile kalpdamar hastalıklarına yakalanma riskinin arttığı bilinmektedir.
A. Alkolün İnsan Sağlığına ve Davranışlarına Etkileri
Şimdi alkolün kişi ve çevresi için etkilerini sırasıyla inceleyelim.
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütü 2011 verilerinde, dünyada her yıl 2.5 milyon insanın alkole bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını kaybettiğini bildirmektedir.
Şekil 5.2: Alkol kullanan (a) ve kullanmayan (b) insanların karaciğerleri
a b
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
84
ÜNİTE5.
Performans Görevi
Alkol bağımlılığının, insan vücudundaki sistemler üzerine etkilerini araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız. Araştırmanız için okulunuzdaki Yeşilay Kulübünden bilgi ve iş birliği isteyiniz.
Alkol, tıbbi ilaçların etkisini artırdığı için ilaç ve alkol birlikte alındığında zehirlenmelere, komaya girme ve ölüme neden olabilir.
Alkol kullanımı kadında âdet düzensizliklerine, erkekte spermlerin hareketliliğinin azalmasına yol açar.
Gebelikle alkol kullanımının, anne karnında bebek ölümlerine, düşüğe ve ölü doğumlara neden olduğu bilinmektedir. Gebelikte aşırı alkol kullanımı, bebeklerde yüz ve kalpte anormalliklere, zekâ ve gelişme geriliğine yol açar. Bu durum fotoğraf 5.8'deki gibi Fetal Alkol Sendromu (FAS) olarak bilinmektedir.
B. Alkol Bağımlılığının Bireyin Aile İçi ve Toplumsal Hayattaki İlişkilerine Etkileri
Alkol alma isteğini kontrol edemeyen, ortaya çıkan bedensel, ruhsal ve sosyal zararlarına rağmen alkol kullanmaya devam eden kişilerde alkol bağımlılığı oluşmuş demektir. Alkol kullanımı önce azar azar başlar, daha sonra kişi farkında olmadan bağımlı hâle gelir. Alkole başlamanın sebepleri kişilik, arkadaş ya da aile çevresi olabilir. Zayıf iradeli, alkol kullanan arkadaşlarının isteklerine hayır diyemeyen, ailesinde alkol bağımlısı bulunan kişiler alkol bağımlılığına daha yatkındır. Bu kişiler, önceleri hafif alkollü içecekleri zararlı olmadığı düşüncesiyle kullanır, giderek sorunlarla başetmek ya da keyif vermesi amacıyla daha fazla alkol tüketirler. Bağımlılık, alkol alımı arttıkça daha da artar ve kişi giderek alkole daha çok gereksinim duyar. Bu kişiler genellikle bağımlı olduğunu inkâr ederler.
Alkol bağımlısı olan kişinin düşünme yeteneği geriler. Alkol, yaşamındaki her şeyin önüne geçer. Sorumluluklarını yerine getiremeyen kişinin iş hayatında sorunlar ortaya çıkar. Aile içinde huzursuzluk, kavga, ailenin dağılması gibi sorunlar kaçınılmaz hâle gelir. Kişinin sosyal yaşamdaki konumu, arkadaş çevresi ile ilişkileri zarar görür. Alkolün neden olduğu tüm bu olaylar kişide ruhsal çöküntüye neden olur ve kişi çözümü yine fotoğraf 5.9'daki gibi alkolde arar. Böylece bu bir kısır döngü hâlini alır.
Alkolün verdiği geçici kendine güven duygusu, öfke ve saldırganlık alkol bağımlılarını suça itebilir. Araç kullanan alkol bağımlısının duyuları ve refleksleri yavaşladığı, kas koordinasyonu azaldığı için trafik kazalarına yol açabilir. Alkole bağlı işlenen suçlar ve trafik kazaları hem toplumsal huzuru bozar hem de büyük ekonomik kayıplara neden olur.
Fotoğraf 5.9: Alkol, kişinin yeni sorunlar edinmesine yol açar.
Fotoğraf 5.8: FAS ile doğmuş bir çocuk
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütüne göre trafik kazalarının nedenleri arasında alkollü araç kullanımı birinci sırada gelmektedir.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
85
4. Uyuşturucu Madde Bağımlılığı
Uyuşturucu madde bağımlılarının pek çoğu, bu maddeleri kullanmaya başladıklarında şu cüm
leleri kurarlar: "Bir kereden bir şey olmaz.", "Ben bağımlı olmam, istesem bırakabilirim." Zamanla
bunların yerini şu cümleler alır: "Artık bırakacağım.", "Bu son, bir daha kullanmam." Fakat uyuş
turucu maddelerin bağımlılığa dönüşmesi kolayken bunları bırakmak o kadar da kolay değildir.
Bazı insanlar neden uyuşturucu madde kullanmaya başlarlar? Uyuşturucu madde kullanımı ile
ilgili doğru sanılan yanlışlar nelerdir?
İnsanlarda sakinleştirici, keyif verici etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bıra
kıldığında yoksunluk belirtileri ortaya çıkaran kimyasal maddelere uyuşturucu maddeler denir.
Uyuşturucu maddelerin bir kısmı tedavi amacıyla kullanılır. Tedavi amacıyla kullanılan maddeler
doktor kontrolünde verilmektedir. Bu maddeler sakinleştirici ve keyif verici etkileri nedeniyle dok
tor kontrolü dışında da kullanılmakta ve bağımlılığa yol açmaktadır.
Daha önce de değindiğimiz gibi hiçbir bağımlı "bağımlı" olmak için madde kullanmaya başla
maz. Madde kullanımını denetleyemediği için kişi bir süre sonra bağımlı hâle gelir. Söz konusu
olan uyuşturucu maddeler ise bu süreç çok daha hızlı gelişir. Sonunda kişi maddenin esiri hâline
gelir. Uyuşturucu madde bağımlılığı, bağımlı olunan maddeye ulaşabilmek için bireyin tüm değer
lerini feda edebileceği tehlikeli bir bağımlılık türüdür. Aşağıdaki şema 5.1'de uyuşturucu madde
lere bağımlılık sürecini görüyorsunuz. Aslında bu süreç alkol ve sigara gibi diğer bağımlılıklarda
da benzer şekilde işlemektedir.
Araştıralım - Paylaşalım
Uyuşturucu madde kullanımının sinir sistemi üzerindeki yıkıcı etkilerinin neler olduğunu araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
Şema 5.1: Bağımlılık süreci şeması
Bağımlılık Süreci
"Belki kullanabilirim."
"Korku ve merak."
"Bir kereden bir şey olmaz." "Bıraktım bir daha başlamam."
"Bir daha asla!" "Artık bırakacağım."
"Ben bağımlı olmam." "Bırakmak zorundayım."
"İstesem bırakırım." "Bu meret bırakılmaz ki!"
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
86
ÜNİTE5.
Etkinlik 5.6
Amaç
Uyuşturucu madde kullanımının insan sağlığına ve davranışlarına olumsuz etkilerini incelemek.
Sonuca Varalım
1. Uyuşturucu madde kullanımı insan sağlığını ve davranışlarını nasıl etkiler?
2. Uyuşturucu maddeleri bırakmak mı yoksa hiç başlamamak mı daha kolaydır? Neden?
Uyuşturucu madde kullanımının insan sağılığına ve davranışlarına olumsuz etkilerini incelemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
1. Senaryo
"Kendime engel olamıyorum. Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki... Söylemek isteyip de söyleyemediğim, yapmak isteyip de yapamadığım... Hatalarımı, yanlışlarımı biliyorum ama bir türlü düzeltemiyorum onları... Her defasında bir bakmışım yine yapmışım, yine pişmanlık, yine hüzün... Ben neden böyleyim? Neden kendime engel olamıyorum? Maddenin oyuncağı olmuşum resmen, o yönetiyor beni. Biri yardım etse bana. Kurtulmak istiyorum. Arkadaşlarımı, ailemi, eski hayatımı istiyorum yeniden..."
2. Senaryo
"Kapı çalınıyor ve odama bir kadın giriyor. Bu kadın da kim? Hiç tanımıyorum. Çok çirkin ve korkunç bir suratı var. Ondan korkuyorum. Kendisine annemi sordum. Ben senin annenim dedi... İlk kez gördüğüm bu yaşlı kadın benim nasıl annem olabilir?"
3. Senaryo
"Bir kitapta okumuştum, bir kereden çok şey olur diye... Ne kadar da doğru bir sözmüş. Basit bir merakla başladım ve geldiğim şu noktaya bak. Her defasında aldığım bir önceki doz yetmez oldu. Artık para bulmakta zorlanıyorum. Arkadaşlarımla, ailemle ilişkilerim bozuldu. En çok da aileme bunları yaşattığım için üzülüyorum. Ders çalışmakta hatta bazen yolda yürümekte bile zorlanıyorum. Sağlığım giderek bozuluyor. Hayatımın ellerimin arasından kayıp gittiğini görüyorum. Madde kullanmadan hiçbir şeyden zevk alamıyorum, zihnimi toplayamıyorum. Ama onun etkisindeyken de iyi hissetmiyorum ki kendimi. Korkunç düşler görüyor, karanlıkta kayboluyorum sanki."
Bunları Yapalım
1. Aşağıda uyuşturucu madde bağımlısı gençlerin deneyimlerine dair senaryolar verilmiştir. Bu senaryoların her birini sınıfınızda bir arkadaşınız yüksek sesle okusun.
Yaptığınız etkinlikte uyuşturucu madde kullanan kişilerin mantıklı düşünme yetisini kaybettiğini, ruhsal sağlığını ve sosyal ilişkilerinin bozulduğunu anlatan senaryolar okudunuz. Bu senaryolar, yaşanmış binlerce gencin yaşam öyküsünden sadece birer kesittir. Uyuşturucu madde bağımlısı kişiler, madde etkisindeyken sonu intihara ya da suç işlemeye kadar gidebilen bir ruh hâline girerler.
Uyuşturucu Madde Kullanımının Etkileri
2. Sınıfınızda okuduğunuz senaryolar ile ilgili bir tartışma ortamı oluşturunuz. Gençlerin uyuşturucu madde kullanmaya başlama sebeplerini; bağımlılığın gencin sağlığına, davranışlarına, aile içi ve sosyal yaşamına etkilerini tartışınız.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
87
Uyuşturucu maddelerin tümü merkezî sinir sistemine etki ederek duyarlılığı azaltır ya da yok eder. Uyuşturucu maddelerin devamlı kullanımı sinir hücrelerinin tahribine ve ölümüne yol açarak akıl ve ruh sağlığını bozar.
Uyuşturucu maddelere bağımlılık başlangıçta psikolojiktir. Kişi, verdiği gevşeme, rahatlık, keyif gibi hisler nedeniyle maddeyi kullanmak ister. Kısa bir süreden sonra, hatta bazı uyuşturucu maddelerde bir denemeden sonra bile sinir hücrelerindeki etkilerinden dolayı fizyolojik bağımlılık gelişir. Sinir hücreleri normal görevini yerine getirebilmek için kullanılan uyuşturucu maddeye gereksinim duyar. Fizyolojik bağımlılıkta yoksunluk belirtileri görülür. Uyuşturucu madde alınmadığında titreme, çarpıntı, kusma, uykusuzluk, bilinç bulanıklılığı, nedensiz korkular ve fotoğraf 5.10'daki gibi ruhsal çöküntü ortaya çıkar. Yoksunluk belirtilerini gidermek için gittikçe artan dozlarda uyuşturucu madde kullanımı sonucu zehirlenme belirtileri görülebilir. Aşırı dozda uyuşturucu madde alınması sonucu ölüm gerçekleşebilir.
Sürekli uyuşturucu madde kullanan kişilerin bağışıklık sistemleri zayıflar, iştahları azalır ve kişi kilo kaybeder. Ayrıca fiziksel güç azalır. Sinir sistemi üzerindeki etkileri sonucu fotoğraf 5.11'deki gibi halüsinasyonlar görülür, zaman ve mekân algısı bozulur.
Fotoğraf 5.10: Uyuşturucu madde bağımlısı kişi toplumdan uzaklaşır,
ruhsal bir çöküntü içine girer.
Sinir sistemi üzerindeki etkilerinden dolayı uyuşturucu maddeler kişinin davranışlarını da etkiler. Kişinin aile ilişkileri azalır, içe kapanma, suç işleme eğilimi, iş veya okul hayatında başarısızlık ortaya çıkar. Kişi, bazen neşeli ve sakin, bazen öfkeli ve saldırgan özellikler gösteren değişiklikleri yaşar.
Uyuşturucu maddelerin zararları bilinmesine rağmen tüm dünyada ve ülkemizde kullanımı giderek artmaktadır. Uyuşturucu madde kullanımından maddi çıkar elde eden çevreler öncelikle gençleri hedef almaktadır. Gençlerin tanımadıkları kişilere güvenmemesi ve güvenirliğinden endişe edilen yerlere gitmemesi gerekir. Uyuşturucu madde bağımlılığını engelleyen ilk adımı "Hayır." demeyi bilmektir.
Uyuşturucu maddelerin tıpta tedavi amaçla kullanılmaları, özel reçete ve doktor kontrolünde olmalıdır. Hiçbir ilaç, keyfi olarak alınmamalıdır.
5. Bağımlılıkla Mücadele
Tütün ürünleri, alkol ve uyuşturucu maddelerin insan yaşamına olumsuz etkilerini düşündüğümüzde, bu olumsuzlukları yaşamamak için en kolay yolun zararlı alışkanlıklardan uzak durmak olduğunu söyleyebilir miyiz? Peki, bu zararlı alışkanlıklardan uzak durmanın yolları neler olabilir?
Bu maddelere karşı bağımlılık geliştirmiş bir kişinin tedavisi için neler yapılması gerekir? Bu soruların cevabını 88. sayfadaki "Bağımlı değil, Bağımsız Olalım" isimli etkinliği yaparak araştıralım.
Fotoğraf 5.11: Uyuşturucu madde bağımlıları halisünasyonlar görür.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
88
ÜNİTE5.
Buraya kadar olumsuz birçok etkisine değindiğimiz tütün ürünleri, alkol ve uyuşturucu maddelerden sağlığınız için uzak durmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bu bağımlılıklardan korunma, onları bırakma çabalarından çok daha kolaydır. Ancak kişi bir şekilde madde bağımlısı hâline gelmişse tedavisi de mümkündür. Şimdi bağımlılıkla ilgili korunma ve tedavi yollarını sırasıyla inceleyelim.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 45 kişilik gruplar oluşturunuz. Grup içinde iş bölümü yaparak sorumluluklarınızı yerine getirmeye özen gösteriniz.
2. Sağlığa zararlı bağımlılık yapan maddelerden uzak durulması amacıyla bireysel olarak neler yapılmalıdır? Okul ve ailenin ne gibi önlemler alması gerektiğini grup içinde tartışınız. Ortaya çıkan görüşleri defterinize not ediniz.
3. Bağımlı kişilerin tedavisinde nasıl bir yol izlendiği hakkında www.amatem.gov.tr ve www.amatem.org.tr İnternet adreslerinden bilgi edininiz.
4. Edindiğiniz bilgileri poster ya da afiş hâlinde düzenleyerek sınıf panosunda sergileyiniz.
Etkinlik 5.7Amaç
Sağlığa zararlı, bağımlılık yapan maddelerden uzak durmak için yapılması gerekenleri ve bağımlı kişilerin tedavi yöntemlerini açıklamak.
Sonuca Varalım
1. Bağımlılık yapan maddelere başlanmaması için kişilerin, okulun ve ailenin ne gibi önlemler alması gerektiğini düşünüyorsunuz?
2. Bağımlı kişilerin tedavi yöntemleri nelerdir?
A. Sağlığa Zararlı ve Alışkanlık Yapan Maddelerden Uzak Durmak Amacıyla Olumlu Tutum Geliştirme
Sağlığa zararlı ve alışkanlık yapan maddelerin güvenli bir kullanım şekli yoktur. Bu maddeleri sadece deneme amaçlı kullanıp da bağımlı olmamak mümkün değildir. Bağımlı olma riski kullanan herkes için eşittir. Hücre insan vücuduna giren her maddeyi tanır ve hafızasına alır. Herkes için geçerli olan bu duruma "hücresel öğrenme süreci" adı verilir. Bağımlılığı engellemek ancak hiç başlamayarak olur.
Kişinin sağlığa zararlı bu maddelerle tanışmaması için bilmediği ortamlardan uzak durması, sigara içilen alkol alınan vb. ortamlarda bulunmaması gerekir. Yanlış kişilerle arkadaşlık etmemek, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda boş zamanlarını değerlendirecek uğraşlar edinmek, fotoğraf 5.12'deki gibi spor yapmayı alışkanlık hâline getirmek bu konuda edinilecek olumlu tutum ve davranışlardandır.
Sağlığa zararlı alışkanlıklardan korunmak için kişiye düşen görevlerin yanı sıra aile ve okula da görevler düşmektedir. Ailede kişiler birbirine destek olmalı ve ruhsal sorunların çözümünde gerekli ilgi ve yardım sağlanmalıdır. Anne ve babalar, çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimi için güvenli, huzurlu ve sevgi dolu bir aile ortamı hazırlamalıdır. Özellikle ergenlik dönemindeki gence, gereksinim duyduğu ilgi, sevgi ve anlayış gösterilmelidir.
Fotoğraf 5.12: Spor her türlü zararlı alışkanlığı engellemenin eğlenceli yoludur.
Bağımlı Değil, Bağımsız Olalım
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
89
Okullarda zararlı alışkanlıkların olumsuz etkileri konusunda gençlerin bilinçlendirilmesi için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Öğrencilerin ruhsal sorunlarının erkenden fark edilmesi, mümkünse çözümlenmesi için rehberlik servisleri daha dikkati ve ilgili çalışmalıdır.
Sağlığa zararlı madde kullanan kişilerde fizyolojik bağımlılık gelişmeden önce tedaviye başlanması, kişinin uğrayacağı ruhsal ve bedensel tahribatı azaltır. Bu nedenle her türlü hastalıkta olduğu gibi bağımlılıkta da erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.
Madde bağımlılığının tedavisi sırasında kişinin istekli ve sabırlı olması gerekmektedir. Tedavi genellikle iki aşamalıdır. Kişiler önce fiziksel olarak tedavi edilir. Daha sonra fotoğraf 5.13'teki gibi topluma kazandırılmaları için fiziki, sosyal ve ruhsal yönden güçlendirildikleri rehabilitasyon aşaması gelir. Fiziksel tedaviden sonra günlük yaşamda herhangi bir sorunla karşılaşan kişiler, kullandıkları bağımlılık yapan maddeye tekrar başlama eğiliminde olabilirler. Kişilerin yaşamdaki zorluklarla karşılaştıklarında mücadele edebilecek gücü bulmaları rehabilitasyonla sağlanır.
Ülkemizde birçok kurum, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri, madde ve madde kullanımının önlenmesi ile tedavisi kapsamında çok çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Türkiye'de uyuşturucu kullanımına karşı mücadelede koordinasyon görevini üstlenen kurum, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM)dir.
Alkol ve uyuşturucu madde bağımlısı olan ve tedavi olmaya karar veren kişiler AMATEM'e, hastanelerin psikiyatri bölümlerine ya da bu konuda hizmet veren gönüllü kuruluşlara başvurmalıdır.
AMATEM, ülkemizin alkol ve madde bağımlılığı tedavisi ve araştırmaları konusunda hizmet veren psikiyatri birimlerinin genel adıdır. İlk olarak Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin içinde kurulan AMATEM'e sadece alkol ve uyuşturucu madde sorunları olanlar kabul edilmektedir. Birçok kentimizdeki üniversite ve devlet hastanelerine bağlı AMATEM'ler bulunmaktadır. Bağımlılar veya aileleri bu hizmetlere kendileri başvurabilecekleri gibi sosyal hizmetler tarafından yönlendirilebilmektedir. Tedavi masrafları, sağlık sigortası kapsamında karşılanmaktadır. Bağımlılığı önleme amacıyla ergenlere TUBİM, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından çeşitli programlar aracılığıyla gerekli bilgiler verilmektedir. Afiş 5.2'de Sağlık Bakanlığı ve AMATEM tarafından bu konuda yapılan bir bilgilendirme çalışmasına ait afiş ve slogan görülmektedir.
B. Bağımlı Kişilerin Tedavisi İçin Yapılması Gerekenler
Fotoğraf 5.13: Rehabilitasyonun bir parçası olarak alkol bağımlılığından kurtulanların
katıldığı toplantıdan bir görünüm
Afiş 5.2: Sağlık Bakanlığı ve AMATEM tarafından hazırlanan madde bağımlılığı ile ilgili afiş ve
slogan
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
90
ÜNİTE5.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
1. Bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramları arasındaki farklılıklar nelerdir?
2. Bağımlılık yapan maddelere başlanmasına neden olan etkenler nelerdir?
3. Bağımlılık yapan madde kullanımının aile ve ülke ekonomisine etkileri nelerdir?
4. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin dolaşım sistemi üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
5. Pasif içicilik nedir? Pasif içiciliğin yarattığı tehlikeden korunmak nasıl mümkün olabilir?
6. Alkol kullanan kişinin ruh sağlığında ve davranışlarında ne gibi değişiklikler gözlenebilir?
7. AMATEM'e başvuran uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin tedavisi için neler yapılmakta, nasıl bir yol izlenmektedir?
8. "Sağlığa zararlı alışkanlıklardan korunmak, onları bırakmaktan çok daha kolaydır." ifadesinin ne anlama geldiğini açıklayınız.
9. Deniz'in okuldaki arkadaş çevresinde sigara kullananlar çoğunluktadır. Deniz, arkadaşlarıyla her buluşmasında kendisine sigara ikram edilmekte, zaman zaman sigara içmemesiyle ilgili kötü şakalara ve alaya maruz kalmaktadır. Deniz'e bu sorunu hakkında ne önerirsiniz? Deniz ve onun gibilerin, okul veya ailesinin nasıl bir tutum geliştirmesi, gençlerin zararlı alışkanlıklara başlamasını engeleyebilir?
1. Keyif veren zararlı maddelerin, aynı duyguyu tekrar yaşamak için alınma isteğine ...................................... ya da ...................................... bağımlılık denir.
2. Düzenli ve sürekli olarak tekrarlanan, öğrenilerek edinilmiş, zararlı ya da yararlı davranışlara ...................................... adı verilir.
3. Zarar vermesine rağmen kulanımına devam edilen maddelere ...................................... yapan maddeler denir.
4. Bağımlılık yapan maddenin kulanımının azaltılmasıyla ...................................... belirtileri ortaya çıkar. Bu maddenin küçük dozlarda kullanımına bağlı olarak istenilen etkiyi ortaya çıkarmak için maddenin dozunu artırma gereksinimine ise ...................................... denir.
B.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
psikolojik
yoksunluk
ruhsal fizyolojik
bağımlılık
alışkanlık
tolerans
Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.C.
Ölçme ve Değerlendirme
1. Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi sağlığa zararlı madde bağımlılıklarından kurtulmak isteyen bir kişinin atması gereken ilk ve en doğru adım aşağıdakilerden hangisidir?
A. Günlük olarak kullandığı madde dozunu artırarak yoksunluk gelişmesini engellemek B. Bağımlılık yapan maddeyi daha az kullanmak C. Bağımlılık yapan maddeyi değiştirmek D. Bağımlılıktan kurtulmaya karar vererek bir sağlık kuruluşuna başvurmak E. Sağlıklı beslenme ve spor ile vücudun temizlenmesini sağlamak
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ÜNİTE5.
91
2. I. Damar çeperlerinin kalınlaşması ve damar tıkanıklığı
II. Kandaki oksijen oranının azalması
III. Dokulardan ağır metallerin uzaklaştırılması
IV. Midenin asit salgısında artış
Sigara bağımlısı kişilerde yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri görülür?
A. Yalnız II B. I ve III C. I, II ve IV
D. II, III ve IV E. I, II, III ve IV
3. Vücutta alkolü etkisiz hâle getiren ve aşırı alkol tüketimine bağlı olarak fonksiyonu bozula-
bilen organ aşağıdakilerden hangisidir?
A. Akciğer B. Beyin C. Böbrek
D. Mide E. Karaciğer
4. Aşağıdakilerden hangisi bağımlılık yapan maddelerle ilgili doğru bir ifadedir?
A. Küçük dozlarda alındığında sürekli bir iyilik hâli yaratır.
B. Hem ruh hem de beden sağlığını olumsuz etkiler.
C. Dünyada kullanımları giderek azalmaktadır.
D. Kullanılmaya başlandıktan ve bağımlılık geliştikten sonra bile tedavisi kolaydır.
E. Güvenli bir şekilde kullanıldığında bağımlılık yapmaz.
5. I. Sosyal kullanım
II. Deneme
III. Kötüye kullanım
IV. Bağımlılık
Bağımlılığın gelişmesi sırasında yukarıdaki olayların gerçekleşme sırası aşağıdakilerden
hangisinde doğru verilmiştir?
A. II, I, III, IV B. I, II, III, IV C. III, IV, II, I
D. II, III, IV, I E. III, I, II, IV
6. Aşağıdaki özelliklere sahip gençlerden hangilerinin, bağımlılık yapıcı maddeleri kullanmaya
başlama olasılığı diğerlerine göre daha azdır?
A. Kendine güveni ve kendini kontrol yeteneği az olan
B. Zararlı alışkanlıkları ailesi tarafından hoşgörüyle karşılanan
C. Arkadaşlarının isteklerini reddedemeyen
D. Zararlı alışkanlıklara sahip kişileri rol model alan
E. Bağımlılık yapan maddelerin zararları hakkında bilgi sahibi olan
7. Sigaranın içinde yer alan aşağıdaki maddelerden hangisi solunum yollarındaki silli yapıyı
bozarak dışarıdan solunan havadaki yabancı maddelerin tutulup süzülmesini engeller?
A. Karbon monoksit B. Katran C. Ağır metaller
D. Nikotin E. Aseton
92
Üniteye Hazırlanalım!• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
92. sayfada 6.1, 94. sayfada 6.2, 96. sayfada 6.3, 98. sayfada 6.4, 99. sayfada 6.5, 100. sayfada 6.6, 102. sayfada 6.7 ve 111. sayfada 6.9 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 106. sayfada Araştıralım - Paylaşalım bölümü yer almaktadır. Bu araştırma çalışmasını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
Aile kavramı sizin için ne ifade ediyor? Aile hayatının sağlıklı bireyler ve sağlıklı bir toplumun oluşmasında rolü nedir?
Bütün insanların çok küçük yaşlardan itibaren tanıştığı en önemli kavramlardan birisi aile kavramıdır. İçinde doğup büyüdüğümüz, sevgisi ve ilgisine her yaşta farklı biçimde de olsa gereksinim duyduğumuz ailemiz olmasa yaşamımızda neler değişirdi, hüç düşündünüz mü? Dünyaya geldikten sonra gereksinimlerimizi karşıladığımız ilk ve en doğal ortam ailemizdir. Şüphesiz aile hayatı, aile bireylerinin ruhsal ve sosyal gelişimi en önemli unsurlardan birisidir. "Akıl ve ruh Sağlığı" ünitesinde de değindiğimiz gibi mutlu bir aile ortamı tüm aile bireylerinin ruhsal durumunu olumlu yönde etkiler. Aile, kendisini oluşturan bireyler kadar, toplum için de önemli bir kavramdır. Ailenin toplumdaki önemini araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Aile hayatının önemi, evlilik ve anababa olmak insan yaşamındaki önemli kavramlardır. Bu bölümde aile hayatı ile ilgili pek çok kavramı öğreneceksiniz.
1. Aile Hayatı
A. Aile Kavramı ve Toplumdaki Yeri
Bunları Yapalım
1. Sağlıklı aile ve sağlıklı toplum arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir rapor hazırlayınız. Bu amaçla;
• İnternet, gazete, dergi, kitap vb. kaynaklardan aile hayatının toplum yapısına olumlu ve olumsuz etkilerine örnek oluşturabilecek olay, makale, inceleme yazısı gibi örnekler bulunuz.
• Doğru ve yanlış kararlar alınarak yapılmış evliliklere örnekler veriniz. Bu evliliklerin eşler, çocuklar ve aile çevresi üzerinde ne gibi olumlu/olumsuz etkileri olabileceğini değerlendiriniz.
2. Hazırladığınız raporu sınıfınızda sununuz.
Etkinlik 6.1Amaç
Ailenin toplum için önemini açıklamak.
Sonuca Varalım
Yaptığınız etkinlikte edindiğiniz bilgilerden faydalanarak ailenin toplum için önemini açıklayınız.
Toplumun Temel Birimi: Aile
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
93
Sağlıklı aileler, sağlıklı bir toplum oluşturur. Sağlıklı ailelerde aile bireyleri arasında iyi bir iletişim, sevgi ve bağlılık olmalıdır. Sağlıklı aileler de sağlıksız aileler kadar zorluklar ve problemlerle karşılaşabilir. Buradaki en önemli fark, sağlıklı ailelerin problemlerini daha kolay çözümleyebilmeleri ve zorluklarla başa çıkabilmeleridir.
Ailenin temelleri evlilik kurumu ile atılır. Aile, sosyal bir topluluk iken evlilik karşı cinsten iki kişinin birlikte yaşamak, yaşantılarını paylaşmak, çocuk yapmak ve yetiştirmek gibi amaçlarla yaptıkları bir sözleşme olarak tanımlanabilir. Evlilikte kadın ve erkeğin sevmek, sevilmek gibi psikolojik ve toplumda bir yer edinme, birlikte güven içinde olma, korunma gibi sosyal gereksinimlerinin karşılanması gerekir. Evlilik psikolojik ve sosyal olduğu kadar aynı zamanda hukuki bir olgudur. Fotoğraf 6.3'te görüldüğü gibi nikâh, evliliğin hukuki başlangıcıdır. Buna göre evlilik, doğacak çocuklara belirli bir statü sağlayan, üzerinde devletin kontrol, hak ve yetki iddiası bulunan yasal bir ilişkidir.
Fotoğraf 6.3: Nikâh, hukuki bir işlemdir.
Aile; evlilik, kan ya da evlat edinme bağlarıyla birbirine bağlı; karıkoca, anababa ve çocuklar ya da kardeşler gibi birbirlerini karşılıklı etkileyen, ortak bir kültür yaratan, paylaşan ve sürdüren bireyler grubudur. Toplum içindeki en küçük birlik aile olarak kabul edilir. Aile, bireylerin duygusal gereksinimlerinin karşılandığı bir birlik olmanın yanı sıra aynı zamanda sosyal bir kurumdur. Aile, toplumu ayakta tutan temel ögelerdendir. Ailenin toplumda pek çok görevi vardır. Toplumu oluşturan bireylerin ilk sosyalleştiği, kültür birikimini edindiği ve eğitim aldıkları kurum ailedir. Çocukların ve gençlerin hayata hazırlanmasında, özürlü, bağımlı ve yaşlı nüfusun bakımında, yaşam düzeyinin yükseltilmesinde, toplumsal değerlerin benimsetilmesinde ailenin çok önemli işlevleri vardır. Bundan dolayı aile, sosyal ve kültürel yönden içinde bulunduğu toplumu etkiler. Aynı zamanda aile, bir ülkenin iş gücüne ve üretim sürecine katılarak ekonomik yönden de toplum üzerinde etkilidir.
Aile, yüzyıllardır varlığını sürdüren bir kurumdur. Elbette, toplumların zaman içinde geçirdiği değişimlere paralel olarak aile yapısı da değişime uğramıştır. Günümüz toplumlarında başlıca iki aile tipinden söz edilebilir:
Fotoğraf 6.1'de görülen anne, baba ile onların anne babaları, kardeşleri, çocuklar ve bazen de kardeş çocuklarından oluşan aileye geniş aile denir. Özellikle kırsal kesimde geleneklerin ağır bastığı ve erkeğin egemen olduğu geniş aile yapısı hâkimdir. Geniş ailede yetki erkekte, sorumluluk ise kadındadır.
Hızlı kentleşme ve endüstri alanındaki gelişmeler sonucu kadın ve erkek ekonomiye katkı sağlar hâle gelmiştir. Bu durum sorumlulukların tüm aile bireyleri arasında paylaşılıldığı çekirdek aile yapısını ortaya çıkarmıştır. Fotoğraf 6.2'de görülen anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan aileye çekirdek aile denir. Günümüz toplumlarında çekirdek aile yaygın olarak görülmektedir.
Fotoğraf 6.2: Çekirdek aile
Fotoğraf 6.1: Geniş aile
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
94
ÜNİTE6.
Evlilik, iki kişinin ortak bir yaşamı paylaşması ve bir aile kurmasıdır. Yıllar boyu sürecek huzurlu ve mutlu bir aile hayatının kurulması için bireylerin evliliğe karar verirken bazı faktörleri dikkate alması gerekir. Bu konuda uzun zamandır evli kişilerin deneyimlerinden yararlanmak amacıyla aşağıdaki etkinliği yapalım.
B. Evlilik ve Aile Hayatı
Bunları Yapalım
1. Uzun zamandır evli ve mutlu bir beraberliği olan tanıdığınız bir çiftle görüşme yapınız ve aşağıdaki soruları her iki eşe yöneltiniz. Her iki eşten de aldığınız cevapları defterinize not ediniz ve sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
• Evlenmeden önce eşinizi ne kadar tanıma şansınız oldu?
.............................................................................................................
.............................................................................................................
• Eşinizin sahip olduğu hangi özellikler sizin için önemlidir?
............................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................
• Sizce evlilik kararı verilirken ve eş seçerken neleri göz önünde bulundurmak gerekir?
............................................................................................................................................................................................
• Deneyimlerinize dayanarak evliliğinizi ve aile hayatınızı en çok etkileyen faktörlerin neler olduğunu söyleyebilir misiniz?
............................................................................................................................................................................................
2. Edindiğiniz bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşarak evlilik ve aile hayatına etki eden etmenlerin neler olduğunu tartışınız.
Etkinlik 6.2AmaçEvlilik ve aile hayatına etki eden etmenleri belirlemek.
Sonuca Varalım
1. Evliliğe karar vermede etkili olan faktörler nelerdir?
2. Aile hayatına etki eden etmenler nelerdir?
İki farklı insanın bir araya gelerek ortak bir yaşam sürdürmeleri kolay değildir. Ancak karşılıklı rol ve sorumluluklarını bilen, birbirine destek olan uyumlu çiftler yıllar boyu sürecek huzurlu ve mutlu bir aile hayatına sahip olabilirler. Bunun için atılacak ilk adım olan evlilik kararının doğru verilmiş olması çok önemlidir.
Evliliğe Karar Vermede Etkili Olan Etmenler Evliliğe hazır oluşta yaşın, ruhsal ve fiziksel (bedensel) olgunluğun önemli bir etkisi vardır.
Evlenecek çiftlerin ergenlik dönemini tamamlamış olmaları gerekir. Çünkü ergenlik dönemini tamamlamamış kişinin hayattan beklentileri, kişilik özellikleri, duygu ve düşünceleri değişime çok açıktır. Ergenlik dönemini tamamlayan kişiler ruhsal ve fiziksel olgunluğa erişirler. Ergenlik döne
Fotoğraf 6.4: Uzun süredir evli olan mutlu bir çift.
Soralım, Araştıralım, Öğrenelim
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
95
mini tamamlamamış kişilerin evlenmesi son derece sakıncalıdır. Bu kişilerin evliliğin ve çocuk sahibi olmanın sorumluluğunu yüklenmesi ve yerine getirmesi çok zor olabilir.
Evliliğe karar verirken ekonomik ve sosyal yönden de olgunluğa erişmiş olmak gerekir. Ekonomik özgürlüğe sahip olmayan kişilerin evlenmeleri ve bu evliliği sürdürmeleri zordur. Özellikle evliliğin ilk yıllarında maddi sıkıntılar çekilmesi, aile hayatını olumsuz etkiler. Evlilik kararı vermeden önce kişilerin fotoğraf 6.5'teki gibi öğrenimlerini tamamlamış, bir meslek edinmiş ve erkeklerin askerlik görevini yapmış olmaları gerekir. Askerlik süresince eş ve çocuklardan ayrı kalmak, yaşanabilecek maddi sıkıntılar evlilik üzerinde olumsuz etkiler yapabilir.
Evlilik kararı alınırken yakın akraba evliliklerinin olumsuz etkilerinin olduğu da unutulmamalıdır. Bazı hastalıklar, anne ve babadan çocuğa geçen genlerle aktarılır. Böyle kalıtsal hastalıkların birçoğu anne ve babada etkisini göstermeyerek genlerle çocuğa aktarılabilir. Akraba evliliklerinde eşlerin genetik yapıları birbirine benzediğinden bu hastalıkların taşınması ve doğacak çocuğun hem anne hem de babadan hastalık genini alma olasılığı daha yüksektir. Yarık damak dudak gibi yapısal anormallikler, hemofili, kan hastalıkları bu kalıtsal hastalıklardan bazılarıdır. Sağlıklı bir aile hayatı ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için yakın akraba evliliklerinden kaçınmak gereklidir.
Aile Hayatını Etkileyen Etmenler Aile hayatının sağlıklı ve mutlu sürmesi için evlilik son
rasında da bazı etmenlerin göz önüne alınması gereklidir. Bunların başında sosyal, ekonomik ve kültürel etmenler ile aile bireylerine ait etmenler gelmektedir.
Sosyal Etmenler: Ailenin içinde bulunduğu sosyal çevre, aile hayatını etkileyen önemli bir etmendir. Ailenin yaşam biçimi, eşlerin çalışıp çalışmaması, akraba ve arkadaşlarla kurulan ilişkiler bu sosyal çevrenin etkisiyle şekillenir. Fotoğraf 6.6'da görüldüğü gibi bayramların ya da düğünlerin birlikte kutlanması aile bireyleri arasındaki bağları kuvvetlendirir. Aynı zamanda üzüntü verici olaylarda birlik ve dayanışma içinde olunması da insanların ortak gereksinimlerindendir. Bu ilişkilerin güçlü olması bireylerin, dolayısıyla aile hayatının mutluluğunda rol oynar.
Ekonomik Etmenler: Aile içinde huzurun ve güvenin sağlanması, beslenme, eğitim, sağlık ve eğlence gereksinimlerinin karşılanması ekonomik olanaklara bağlıdır. Ailenin ekonomik gücünün sağlanması sadece anne ve babanın sorumluluğu değildir. Tüm aile bireyleri ailenin gelirine uygun harcama yaparak aile bütçesine katkıda bulunabilir.
Kültürel Etmenler: Din, dil, inanış, örf ve âdetler, aile hayatını etkileyen önemli kültürel etmenlerdendir. Aile bireyleri ve aile ile diğer sosyal kurumlar arasında kültürel etmenlerin uyumlu olmaması ve çatışmalar yaşanması ailenin huzur ve mutluluğunu olumsuz etkiler.
Aile Bireylerine Ait Etmenler: Aile bireyleri arasında iyi bir iletişim olması, sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı bir aile hayatı, ailenin mutluluğunu oluşturan en önemli etmenlerdendir. Bu etkileşimler aile bireylerinin zorluklarla başa çıkmasına, aile içinde yaşanılan sorunların ve tartışmaların aile hayatına zarar vermeden çözümlenmesine olanak sağlar. Yukarıda sayılan etmenlerin olumlu
Fotoğraf 6.5: Kişilerin evlilikten önce eğitim hayatlarını bitirmeleri gerekir.
Fotoğraf 6.6: Bayramlar aile bireylerinin birarada olduğu özel
günlerdendir.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
96
ÜNİTE6.
etkilediği, mutlu ve huzurlu bir aile ortamında yetişen çocuklar sağlıklı bir şekilde büyür. Anne ve baba arasında iyi ilişkilerin bulunduğu, çocuğun duygusal ve bedensel gereksiniminin karşılandığı bir ailede yetişen çocuk ruh sağlığı için çok önemli olan temel güven duygusunu kazanır. Fotoğraf 6.7'dekine benzer mutsuz, huzursuz, tartışma ve kavgaların hâkim olduğu aile ortamlarında büyüyen çocuklar güvensizlik hisseder, ruhsal ve zihinsel gelişimini tamamlayamaz. Bu çocuklarda zararlı alışkanlıklara yönelme, bedensel ve ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına kadar giden sorunlar görülebilir.
Yanda verilen çizelge 6.1'i dikkatle inceleyiniz. Ülkemizde aile yapısı ile ilgili yapılan bu araştırma sonuçlarını sınıf arkadaşlarınızla birlikte yorumlayınız.
Uluslararası belgeler ve kanunlara göre 18 yaşın altında yapılan evliliklere "çocuk evliliği", evlenen kıza da "çocuk gelin" ifadesi kullanılmaktadır. Sizce ülkemizde çocuk gelinlerin oranının yüksek oluşu ne gibi sonuçlar doğurmaktadır? Hangi yaşta anababa olmanın birey, aile ve toplum açısından sağlıklı olduğunu düşünüyorsunuz? Çocuk denecek yaşta evlenmenin ve anababa olmanın sonuçlarını bir etkinlikle araştıralım.
C. Ana-Baba Olmanın Toplumsal ve Yasal Koşulları
Cinsiyete Göre
İlk Evlenme Yaşı
Yüzde Oran
Erkek Kadın
18'in altında 8,8 30,5
18-24 53,7 57,7
25-29 29,6 8,9
30-34 6,2 2,0
35'in üzerinde 1,8 0,8
Çizelge 6.1: Türkiye'de erkek ve kadınlarda ilk evlenme yaşlarının oranı (Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Aile Yapısı Araştırması, 2006-2011)
Fotoğraf 6.7: Eşlerin kavgaları çocuğun ruh sağlığını olumsuz etkiler.
Yaptığınız etkinlikte erken yaşta gebeliklerin anne ve bebek sağlığını tehdit ettiğini, ayrıca anababa olmak için ruhsal olgunluğa ulaşmış olmanın da bir gereklilik olduğunu fark etmiş olmalısınız.
Evlilik kararını etkileyen etmenler arasında değindiğimiz, gerekli fiziksel ve ruhsal olgunluğa erişmemiş kişilerin evlilik ve anababa olmanın sorumluluğunu yerine getirmesi mümkün olmayabilir.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz. Gruplar aşağıda verilen konuları araştırarak araştırma sonuçlarını birer rapor hâlinde düzenlesin.
• Birinci Grup: 18 yaşın altındaki gebeliklerde anne ve bebek sağlığı açısından hangi risklerin görüldüğünü araştırınız.
• İkinci Grup: Ruhsal olgunluğa ulaşmamış bireylerin anababa olmalarının aile hayatına ve çocukların gelişimine ne gibi olumsuz etkileri olduğunu araştırınız.
2. Gruplar, araştırma raporlarını sınıfta sunsun. Sunumlar tamamlandıktan sonra hangi yaşta anababa olmanın sağlıklı olduğunu sınıfınızda tartışınız.
Etkinlik 6.3Amaç
Anababa olmak için en uygun yaşları belirlemek.
Sonuca Varalım
Anababa olmak için en uygun yaşlar hangileridir? Neden?
Ana-Baba Olmanın Koşulları
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
97
18 yaşından önce toplumsal rollere uyum sağlamakta güçlükler yaşanabileceği, anatomik ve fizyolojik olarak cinsel olgunlaşmanın veya ruhsal gelişmenin tamamlanmadığı bilinmektedir. Erken yaşta evlilikler önce bireyi, daha sonra da tüm toplumu etkileyecek yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Anne ve çocuk ölümleri, kadının üreme sağlığında bozulmalar, eğitim eksikliği, kadına yönelik şiddet ve istismar bu sonuçlardan birkaçıdır. Afiş 6.1'de 18 yaşından önce yapılan evliliklerin, olumsuz sonuçlar doğurabileceğini anlatan bir afiş görülmektedir.
Anababa olacak kişilerin anatomik, fizyolojik ve ruhsal olgunluğa erişmiş olması, toplumun sosyal kurallarına uyum sağlaması, evlilik için daha önce değindiğimiz gerekliliklere sahip olması önemlidir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde (1949) bireylere özgür ve tam iradeyle evlenme hakkı verilmiş ancak taraflardan birinin tam olarak olgun olmaması hâlinde iradenin tam ve özgür olamayacağı kabul edilmiştir. Türkiye'nin taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'nde "Çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesi hiçbir şekilde yasal sayılmayacak ve asgari yaşının belirlenmesi ve evlenmelerin resmî sicile kaydının mecburi olması için yasama dâhil gerekli tüm önlemler alınacaktır." denilmektedir. Türk Medeni Kanunu'na göre kadın ve erkeğin evlenebilmesi için 17 yaşını doldurmuş ve 18 yaşından gün almış olması gerekir.
Anababa olmak kanunlar çerçevesinde evlat edinme ya da koruyucu aile olma ile de sağlanabilir. Evlat edinme; durumu evlat edindirilmeye uygun bir çocukla, durumu evlat edinmeye uygun kişi/eşler arasında hukuki bağlar sağlanarak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır.
Koruyucu aile hizmeti; çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakılamayan çocukların, kısa veya uzun süreli olarak bakımlarını üstlenen aile ya da kişilerin yanında, devlet denetiminde yetiştirilmeleri olarak tanımlanmakta ve bu hizmeti veren aile ya da kişilere koruyucu aile adı verilmektedir.
Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayabilecek sıcak bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Koruyucu aile ve evlat hizmetlerinde amaç, bu ortamı onlara sağlayarak normal hayatlarına devam etmelerini sağlamaktır.
Fotoğraf 6.8'de bir kampanya için hazırlanan ve daha az çocuk sahibi olmayı teşvik eden bir afiş yer almaktadır. Bu afişte anlatılmak istenen nedir? Böyle bir kampanya neden başlatılmış olabilir? Bu kampanyanın aile hayatı ve topluma faydaları neler olabilir?
Ailelerin gebelikten korunma yöntemlerini yeterince bilmemeleri ve çeşitli nedenlerle uygulayamamaları doğurganlık oranını artırmaktadır. Annenin yaşının 18'in altında veya 35'in üstünde ve gebelik sayısının dört ya da dördün üzerinde olması anne ve çocuk ölümlerine neden olan etkenleri oluşturmaktadır. Bu sorunların çözümü için gereken iki kavram aile ve nüfus planlamasıdır. Sayfa 98'deki etkinliği yaparak bu kavramların ne anlama geldiğini ve önemini keşfedeceksiniz.
Afiş 6.1: Bir sivil toplum kuruluşu tarafından çocuk yaştaki evliliklerin olumsuz sonuçlarına dikkat çekmek
için hazırlanmış afiş.
Fotoğraf 6.8: Aile planlamasının önemini açıklayan bir afiş
Aile Planlaması, anne ve bebek ölümlerini, kadın ve çocuk sağlığı açısından pek çok sağlık sorunu-nu önlemede basit, kolay, ucuz
ve koruyucu bir sağlık hizmetidir.
Ç. Aile ve Nüfus Planlaması
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
98
ÜNİTE6.
Aile planlaması; ailelerin istedikleri kadar ve bakabilecekleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleri için yürütülen çalışmalardır. Aile planlaması hizmetleri aşağıdaki çalışmaları kapsar:
• Gebelikten korunma yöntemlerini ailelere öğretmek,• İki gebelik arasındaki süreyi uzatmak,• Doğum yapma yaşını ayarlamak, çok erken veya çok geç yaşta gebelikleri önlemek,• İstenmeyen gebelikleri önlemek,• Çocuk sahibi olamayan ailelere, tıbbi yardım sağlamak,• Çocukların daha iyi koşullarda yaşamalarını sağlamak,• Anne ve çocuk sağlığını korumaktır.
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin "Değerler ve Aile" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri anımsayınız. İnsani değerlerin temeli öncelikle aile ortamında atılır. Bir toplumda değerlerin devamını sağlamak, ailenin topluma erdemli insanlar kazandırmasına bağlıdır. Çocukların en iyi şekilde yetiştirilmesi için anne ve babalar, bakabilecekleri ve sorumluluklarını yerine getirebilecekleri kadar çocuk sahibi olmayı istemelidirler. Fizyolojik olarak anne ve çocuk sağlığı açısından uygun olan belirli yaş ve doğum aralıkları çocuk sahibi olmak için uygundur. Çocuk sahibi olmayı isteyen çiftler, annenin 1835 yaş arasında ve en az 2 yıl arayla doğum yapabileceğini bilmelidirler.
Aile planlaması hizmetleri; toplum ve aile sağlığı merkezlerinde, hastanelerin kadın hastalıkları ve doğum kliniklerinde veya doğum evlerinde verilmektedir.
Aile planlaması kavramı bazen nüfus planlaması kavramı ile karıştırılır. Oysa bunlar farklı anlamlara gelen kavramlardır. Aile planlaması, ihtiyacı olan çiftlerin gönüllü katılımı ile gerçekleşir. Nüfus planlaması ise bir devletin nüfus politikasını ifade eder. Nüfus planlaması ile hızlı nüfus artışı gösteren ülkelerde çeşitli önlemler alınarak aşırı doğurganlık önlenir ya da nüfus artış hızı düşük ülkelerde doğum oranını artırmaya yönelik teşvik edici önlemler alınır.
Bunları Yapalım1. Aşağıdaki soruların cevaplarını çeşitli kaynaklardan araştırarak defterinize yazınız.
• Aile ve nüfus planlaması kavramları arasındaki fark nedir?• Fransa, Japonya, Endonezya, Çin, İsviçre ve İsveç'te uygulanan aile ve nüfus planlaması hiz
metleri nelerdir? Araştırınız. Bu ülkelerin nüfus politikaları ile sağlık ve ekonomik açıdan gelişmişliklerini karşılaştırınız.
2. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Etkinlik 6.4Amaç
Aile ve Nüfus Planlaması kavramlarını açıklamak.
Sonuca Varalım
Bazı ülkelerde nüfus artış hızını artırmak, bazı ülkelerde ise azaltmak için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bu durumun sebebini tartışınız.
Ülkemizde cumhuriyetin ilk yıllarında doğurganlığın artırılması yönünde bir nüfus planlama politikası izlenmiştir. Bu durumun başlıca sebepleri, uzun süren savaşlardaki ağır insan kayıpları ile nüfusun azalmış olması ve tarımda insan gücüne doğrudan bağımlı olunmasıdır. O yıllarda, bir dizi yasa ile nüfus artışı doğrudan ya da dolaylı olarak devlet tarafından teşvik edilmiştir. Çocuk sayısına bağlı olarak arazi dağıtımında öncelik, vergi indirimi, para ödülleri bu teşviklerden bazılarıdır. Ayrıca sağlık nedenleri dışında gebeliği önleyici yöntemlerin reklamı ve satışı yasaklanmıştır.
Yaptığınız etkinlikte aile ve nüfus planlaması kavramları ile ilgili araştırma yaptınız. Şimdi bu kavramları ayrıntılı olarak ele alalım.
Aile Planlaması ve Nüfus Planlaması
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
99
Aile Planlaması Yöntemleri İnsanlar, yüzyıllar boyunca istenmeyen gebelikleri ya da doğumları önlemek için çeşitli yön
temlere başvurmuşlardır. Bunlardan bazıları zaman zaman annenin yaşamına mal olmuştur. Günümüzde hem kadınlar hem de erkekler için geliştirilmiş son derece güvenilir ve etkili aile planlaması yöntemleri vardır. Bu yöntemlerle ilgili bilgi edinmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Ülkemizde 1960'lı yıllardan sonra yasal olmayan yolla yapılan kürtajların, sık ve çok doğuma bağlı düşüklerin sonucu olarak pek çok annenin hayatını kaybettiği saptanmıştır. Nüfusun hızla artmasına bağlı olarak kentlerde işsizlik sorunu ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerle nüfus artışının kontrol edilmesi, gebeliği önleyici yöntemlerin yaygınlaştırılması yönünde bir nüfus politikası benimsenmiştir.
Yaptığınız etkinlikte aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi edindiniz. Modern ve güvenilir aile planlaması yöntemleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Kadın tarafından her gün düzenli alınması gereken haplar,• Kadında aylık ya da üç aylık periyotlarla
enjeksiyonla yapılan iğneler,• Kadının kolunun iç kısmına yerleştirilen ve
kibrit çöpü büyüklüğünde deri altı kapsülleri,• Rahim içine yerleştirilen, plastik rahim içi
araçları,• Kadın tarafından kullanılan spermin döl yata
ğına ulaşmasını engelleyen, ince plastikten yapılmış kondom ya da diyafram,
• Kadının üreme organına uygulanan sperm yok edici tablet ya da jeller,
• Şekil 6.1'de görüldüğü gibi kadının yumurtalık kanallarının ameliyatla bağlanması,
• Erkek tarafından kullanılan, ince plastikten yapılmış kondom,
• Erkeğin sperm kanallarının ameliyatla bağlanması belli başlı yöntemlerdir.
Bunların dışında daha az güvenli geleneksel yöntemler de vardır. Kadının yumurtlama döneminde cinsel ilişkide bulunulmaması, cinsel ilişki sırasında spermin dışarı boşaltılarak döl yatağına ulaşmasının engellenmesi bunlar arasında sayılabilir.
Aile planlaması yöntemlerinin sağlığa zarar vermemesi, güvenilir, uygulamasının kolay, maliyetinin düşük olması ve çiftler tarafından benimsenmesi önemlidir.
Şekil 6.1: Kadın üreme organında yumurta kanallarının bağlanması
Rahim
Yumurta kanalı
Yumurtalık
Rahim ağzıVajina
Yumurta kanalının bağlanması
Bunları Yapalım
1. Öğretmeninizin rehberliğinde sınıfınızda 3 ya da 4 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Çevrenizde bulunan aile ve toplum sağlığı merkezleri gibi sağlık kuruluşlarına giderek, resmî kurum ve kuruluşların web sitelerini kullanarak etkili aile planlaması yöntemlerini tanıtan broşür ve afişler temin ediniz.
3. Broşür ve afişleri sınıfa getirerek sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Etkinlik 6.5Amaç
Aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi toplamak.
Sonuca Varalım
Öğretmeninizin rehberliğinde, sınıfınızda etkili aile planlaması yöntemleri ve bu yöntemlerin anaçocuk ve toplum sağlığı açısından önemini tartışınız.
Aile Planlaması Yöntemlerini Öğrenelim
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
100
ÜNİTE6.
Aile planlaması yöntemlerinin sağlık personelinin tavsiyesine uygun olarak kullanılması anne, çocuk ve toplum sağlığı açısından oldukça önemlidir. Aile planlamasının önemi ile ilgili aşağıdaki etkinliği yaparak bilgi sahibi olalım.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki bilgi toplama formunu bir dosya kãğıdına çiziniz ve fotokopi ile çoğaltınız.
Etkinlik 6.6Amaç
Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların anne, çocuk ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini açıklamak, aile planlamasının önemini kavramak.
Annenin Yaşı :Eğitim Durumu :İlk Gebelik Yaşı :Gebelik Sayısı :Çocuk Sayısı :Sırasıyla Gebelikler Arasındaki Süre :
• İki doğum arasında en az kaç yıl olması gerekir?
• Gebeliklerinizden herhangi birinde yandaki sağlık sorunlarından yaşadıklarınız varsa işaretleyiniz.
Düşük Düşük Tehlikesi Erken Doğum
• Çocuklarınızın her birine ayırdığınız zaman yeterli mi?
Hayır Yeterli Değil Evet Yeterli
1 2 3 veya daha fazla
• Gebelik ve doğumlara bağlı olarak yandaki sağlık sorunlarından yaşadıklarınız varsa işaretleyiniz.
Kansızlık Beslenme Üreme Sistemi Yetersizliği Hastalığı
• Çocuklarınızdan herhangi birinde yandaki sağlık sorunlarından gözlenen varsa işaretleyiniz.
Doğumsal Düşük doğum Beslenme Anormallik Kütlesi Yetersizliği
2. Çevrenizde bulunan çocuk sahibi bayanlardan çok ve kısa aralıklarla doğum yapmanın sonuçları üzerine yaptığınız araştırma için bilgi almak üzere izin isteyiniz.
3. Bilgi toplama formunu kullanarak en az üç anne ile görüşme yapınız ve her biri için ayrı bir form doldurunuz.
4. Topladığınız bilgileri sınıfa getirerek paylaşınız. Sınıfa getirilen tüm formlardaki bilgiler ışığında aşağıdaki soruların cevaplarını tartışınız.• Çok ve kısa aralıklarla gebelik yaşayan anneler hangi sağlık sorunları ile karşılaşmışlardır?• Çok ve kısa aralıklarla gebelik yaşayan annelerin çocuklarında hangi sağlık sorunları görül
mektedir?• Annenin ilk gebelik yaşı, gebelik sayısı, iki gebelik arasındaki süre ve eğitim durumu arasın
da nasıl bir ilişki vardır?• Annelerin doğum aralıkları ve sağlıklı gebelik yaşı hakkındaki bilgileri yeterli mi?
Aile Planlamasının Önemi
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
101
Sonuca Varalım
1. Etkinliğinizde elde ettiğiniz bilgiler ışığında çok ve kısa aralıklarla doğum yapmanın anne, çocuk ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini sıralayınız.
2. Aile planlamasının anne, çocuk ve toplum sağlığı açısından önemini yorumlayınız.
Çok ve Kısa Aralıklarla Çocuk Yapmanın Sonuçlarıİki yıldan kısa aralıklarda ve çok sayıda doğum yapan kadınlarda; gebelik, düşük ve doğuma
bağlı anne ölümleri artar. Üreme sistemi hastalıkları görülebilir. Çocuk sayısının ailenin bakabileceğinden fazla olması nedeniyle istenmeyen gebelikleri sonlandırmaya yönelik olarak düşük ve kürtaj sayısı artar. Gebelik, annenin vücudunda birtakım değişikliklerin olduğu ve bazı besin maddelerinin tüketildiği bir dönemdir. Çok ve kısa aralıklarla doğum yapan kadınlarda kansızlık ve beslenme bozuklukları ortaya çıkar. Sadece beden sağlığı etkilenmez. Gebe kalma korkusu, sorumluluklarla baş etme zorluğu gibi nedenlerle annenin ruh sağlığı bozulabilir. Bu durum aile hayatını da olumsuz etkiler.
İki yıldan kısa aralıklarda ve çok sayıda doğum yapmanın çocuk sağlığına etkileri arasında; bebek ölümlerinin, düşük doğum kütleli bebek doğma olasılığının ve doğumsal anormalliklerin artması sayılabilir. Ayrıca çocuklarda beslenme bozuklukları ortaya çıkar. Çok sayıda çocuk sahibi olan anne ve babanın yeterli sevgi ve ilgi gösterememesi sonucu çocukların ruh sağlığı olumsuz etkilenir. Çocukların zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimi bozulur. Çocuk sayısı artan ailede, çocuk başına düşen beslenme, giyecek, eğitim vb. harcamalar azalır.
Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların anne ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri toplumun geneline de yansır. Toplumda hasta anne ve çocuk sayısı artar. Hızlı nüfus artışı, işsizliğe ve beslenme, konut, eğitim gibi alanlarda yetersizliğe yol açar.
Yukarıda sayılan olumsuzlukların giderilmesi için aile planlaması hizmetlerinin yeterli düzeyde verilmesi gerekmektedir. Ayrıca toplumun bilinç ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi zorunludur. Eğitimli aileler, kendileri için en uygun aile planlaması yöntemlerinden birini uygulayarak sağlıklı anneler, sağlıklı çocuklar ve sağlıklı bir toplumun oluşumuna katkıda bulunurlar.
Yaptığınız etkinlikte de farkına vardığınız gibi çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların hem anne hem de çocuk sağlığı açısından olumsuz sonuçları vardır. Bu olumsuzluklar aile planlaması ile aşılabilir.
Aile Planlamasının Ana-Çocuk ve Toplum Sağlığına Olumlu EtkileriAile planlamasının uygulanması ile her aile bakabileceği kadar çocuk sahibi olur. Gebelik,
düşük ve lohusalığa bağlı anne ölümleri azalır. Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğum sonucu annede oluşan kansızlık, vitamin eksikliği gibi hastalıklar ile üreme organları hastalıkları engelenir. Gebe kalma korkusu ile oluşan ruhsal sorunlar önlenir. Sağlıklı anne sayısı artar.
Aile planlaması çocuk sağlığını da olumlu etkiler. Erken doğum ve düşük doğum kütleli bebeklerin doğma ihtimali azalır. Bebek ölümleri ve doğumsal anormallikler azalır. Sağlıklı çocuk sayısı artar. Bakılabilecek kadar çocuk yapılmasıyla çocukların hastalıklara yakalanma ihtimali azalır. Ailelerin fotoğraf 6.9'daki gibi çocuklarına yeterli sevgi ve ilgi göstermesi ile çocukların zihinsel, bedensel veya ruhsal gelişmeleri olumlu yönde etkilenir.
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde gelişmiş ülkelerin sağlık göstergeleri ile ilgili öğrendiğiniz bilgileri anımsayınız. Sizce aile planlaması toplum sağlığını nasıl etkiler? Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştığı toplumlarda sağlıklı anne ve çocuk sayısı artar. Hızlı nüfus artışının olumsuz etkileri azalır. Aile planlaması, toplumun sağlık düzeyi ve ekonomik düzeyinin gelişmesini sağlar.
Fotoğraf 6.9: Çocuğun sağlıklı gelişimi için yeterli ilgiye gereksinimi vardır.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
102
ÜNİTE6.
Sağlık hizmetleri açısından evli olsun ya da olmasın, çocuğu bulunsun veya bulunmasın, doğurganlık dönemindeki her kadın ana olarak adlandırılır. Doğurganlık dönemi genel olarak 1549 yaşları arasını kapsamaktadır. Ana sağlığı toplum sağlığını ilgilendiren önemli konulardandır. Gebelik, doğum ve lohusalık ana sağlığını önemli ölçüde etkileyen biyolojik olaylardır.
Gebelik
Erkek üreme hücresi olan spermin, kadın üreme hücresi olan yumurta ile birleşmesinden (döllenme) doğuma kadar geçen süre gebelik adını alır. Gebelik ortalama 40 hafta devam eden bir süreçtir. Doğumdan sonraki 6 haftalık döneme ise lohusalık adı verilir. Gebelik ve lohusalık dönemi, ana sağlığını etkileyen en önemli faktörlerdendir. Gebelik ve lohusalık dönemlerinin sağlıklı geçirilebilmesi için neler yapılması gerektiğini biliyor musunuz? Bu konuda bilgi sahibi olmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Yaptığınız etkinlikte gebelik ve lohusalık döneminin sağlıklı geçirilebilmesi için yapılması gerekenlerle ilgili bilgi topladınız. Şimdi bu dönemlerde kadın vücudunda meydana gelen değişiklikleri öğrenerek sağlıklı gebelik ve lohusalık dönemlerinin geçirilmesi için yapılması gerekenleri daha ayrıntılı inceleyelim.
Kadından kadına değişmekle birlikte, ortalama 1549 yaşlar arasındaki dönemin doğurganlık dönemi olduğuna değinmiştik. Bu dönemde kadınlarda genellikle 28 günde bir yumurta hücresi olgunlaşır ve yumurta kanalına atılır. Eğer bu yumurta hücresi döllenmezse ortalama 14 gün sonra rahim içi dokusu ile birlikte kanama şeklinde atılır. Halk arasında âdet kanaması adı verilen
2. Ana ve Çocuk Sağlığı
A. Ana Sağlığı
Ana ve çocuk sağlığının önemi ve bu konuda dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında neler biliyorsunuz?
Bilgisizlik yüzünden ana ve çocuk sağlığını tehlikeye atacak davranışlar bazen çocuğun bazen de annesinin hayatına mâl olmaktadır. Bunu engellemenin en önemli koşulu eğitimdir. Ana ve çocuk sağlığı konularını sırasıyla ele alarak bu konuda gerekli bilgileri öğrenelim ve çevremizdeki insanlarla da bu bilgileri paylaşalım.
Etkinlik 6.7
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 34 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Çevrenizde bulunan bir sağlık kuruluşuna giderek gebelik ve lohusalık döneminde anne adayının muayeneleri ve onlara sağlık personeli tarafından yapılan tavsiyeler ile ilgili bilgi toplayınız.
3. Gittiğiniz sağlık kuruluşunda konu ile ilgili broşür ve doküman varsa isteyiniz.
4. Topladığınız bilgi ve broşürleri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Amaç
Gebelik ve lohusalık dönemlerinin sağlıklı geçirilebilmesi için yapılması gerekenleri açıklamak.
Sonuca Varalım
1. Gebelikte nelere dikkat edilmelidir?
2. Lohusalıkta nelere dikkat edilmelidir?
3. Gebelik ve lohusalıkta sağlık kontrolleri neden önemlidir?
Sağlıklı Gebelik ve Lohusalık
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi, broşür ve doküman.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
103
yaklaşık 37 gün süren bu dönemden yaklaşık 14 gün sonra yumurtalıklardan birinden yeni bir olgunlaşmış yumurta hücresi daha atılır.
Bu olaylar menstruasyon (âdet) döngüsü adını alır ve kadının yumurtlama döneminin sonuna (menopoz) kadar her ay devam eder.
Yumurtanın yumurta kanalına atıldığı ve canlılığını koruduğu günlerde sperm tarafından döllenmesiyle gebelik başlar.
Döllenmeyle oluşan ve zigot adı verilen tek hücre hızla bölünerek embriyoyu oluşturur. Döllenmeden yaklaşık 57 gün sonra embriyo rahim iç duvarına tutunur. Tutunmayla birlikte anne ile bebek arasında, anneden bebeğe besin maddelerinin geçişini sağlayan plasenta oluşur. Fotoğraf 6.10'da görüldüğü gibi embriyo, plasentaya göbek kordonu ile bağlanır ve amniyon sıvısı adı verilen sıvı içinde korunur. 8. haftadan sonra anne karnındaki bebeğe fetüs adı verilir.
Gebelik Belirtileri
Gebeliğin oluşması ile birlikte kadında bedensel ve ruhsal birtakım değişiklikler ortaya çıkar. Gebelik belirtileri olarak kabul edilen bu değişiklikler;
• Beklenen âdetin gecikmesi,
• Özellikle sabahları fotoğraf 6.11'deki gibi bulantı ve kusma,
• Göğüslerdeki dolgunluk ve duyarlılık,
• Deri renginin koyulaşması,
• Sık idrara çıkma,
• Hâlsizlik ve yorgunluk,
• Üçüncü aydan sonra karında büyüme,
• Dördüncü aydan sonra bebeğin hareketlerinin hissedilmesi olarak sıralanabilir.
Gebeliğin kesin tanısı için gebelik testi ve ultrason muayenesi yapılması gerekir. Döllenmiş yumurtanın ürettiği özel bir hormon belirli bir seviyeyi aşınca kanda ve idrarda miktarı artar. Gebelik testi, kan veya idrarda bu hormonun tespitine dayanır. Son âdet tarihinden 56 hafta sonra embriyo karından ultrasonla izlenebilir.
Gebelik Öncesinde ve Gebelikte Sağlık Kontrolleri
Çocuk yapmayı planlayan ailelerin gebelik öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmaları önerilir. Bunun amacı gebelik öncesi sağlık kontrollerinin yapılmasıdır. Annede şeker hastalığı, yüksek tansiyon, anemi vb. hastalıklarının olup olmadığı; anne ile çocuk arasında kan uyuşmazlığı ihtimali değerlendirilir. Gebelik döneminde risk oluşturabilecek hastalıklar kontrol altına alınır.
Gebeliği hekim tarafından kesin tespit edilenler belirli aralıklarla sağlık kontrollerine alınırlar. Genellikle ilk 7 ay boyunca ayda bir, daha sonra 15 günde bir ve son ayda haftada bir sağlık kontrolü yapılması önerilir. İlk sağlık kontrolünde anne ve baba adaylarına gebelik hakkında bilgi verilir. Kan uyuşmazlığı olup olmadığı, anneye ait hastalıklar olup olmadığı, annenin geçirmiş olduğu hastalıklar değerlendirilir. Tansiyon ve kan şekeri düzeyi ölçülür, tam idrar ve kan testleri yapılır. Bu değerlendirmeler sonucu yüksek riskli olduğu tespit edilen gebelikler daha yakın takibe alınır.
Fotoğraf 6.11: Gebeliğin ilk dönemlerinde mide bulantıları görülebilir.
Fotoğraf 6.10: Anne karnındaki embriyo ve embriyoyla ilgili yapılar
PlasentaGöbek
kordonu
Embriyo
}
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
104
ÜNİTE6.
Fotoğraf 6.12'deki gibi gebelik süresince tansiyon ölçümü yapılır. Gebelikte kilo takibi de çok önemlidir. Gebelik boyunca 1012 kilo alımı normaldir. Ayrıca her kontrolde bebeğin kalp atışları dinlenir. Ultrason cihazı yardımıyla bebeğin anne karnındaki pozisyonu ve gelişimi izlenir. Bebeğin anne karnındaki pozisyonunun bilinmesi, son aylarda doğum şeklinin belirlenmesine yardımcı olur.
Down sendromu gibi kromozom anormalliklerinin tespiti için 1620. haftaları arasında tarama testleri yapılır. Bu testlerde yapılan ultrason ölçümleri ve kan değerlerinin belirlenmesi ile riskli bulunan gebeliklerde amniyon sıvısından örnek alınarak genetik incelemeler yapılır.
Annede gebeliğe bağlı olarak ortaya çıkabilecek problemlerin önlenmesi ve bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için düzenli olarak sağlık kontrolleri yapılmalıdır. Bununla birlikte, gebelikte annenin uyması gereken bazı kurallar vardır. Bunlardan başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
• Gebelik sırasında beslenme çok önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uyulması; protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral içeren besinlerden uygun ve gereken oranlarda alınması gerekir. Beslenme yetersiz olursa bebeğin gelişimi aksayabilir. Özellikle protein, demir ve kalsiyum gereksinimi artar. Rutin bir uygulama olarak hekim tarafından gebelik öncesinden başlamak üzere ek folik asit desteği önerilir. Ayrıca gebelikte bol sıvı alımı da önemlidir.
• Hekim önerisi dışında gebelik süresince ilaç alınmamalıdır. Çoğu ilaç plasentadan bebeğe geçerek bebekte istenmeyen sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur.
• Gebeliğin ilk üç ayında röntgen ışınlarından sakınmak gereklidir. Bu ışınlar gebelikte gelişim bozukluklarına ve kalıcı sakatlıklara yol açabilir.
• Gebelikte toksoplazmozis ve kızamıkçık hastalıklarının geçirilmesi son derece sakıncalıdır. Toksoplazmozis, bir tür parazitin yol açtığı hastalıktır. Bu parazit, hastalıklı hayvanların etlerinin yenilmesi, kedi gibi hayvanların dışkıları ile insana bulaşabilir. Anne karnındaki bebeklerde ölüm, zekâ geriliği ve görme bozukluklarına neden olur. Gebelikte annenin çiğ ya da az pişmiş et tüketmemesi ve aşılanmamış kedilere temas etmemesi gerekir. Kızamıkçık ise viral bir hastalıktır. Gebeliğin ilk üç ayında kızamıkçık geçirilmesi fetüste gelişim bozukluklarına yol açabilir. Bu nedenle gebelik öncesi kızamıkçık aşısının yaptırılması gerekir.
• Yorucu ve şiddetli olmadıkça gebelik boyunca fiziksel aktivite gereklidir. Hafif tempolu yürüyüşler, yüzme faydalıdır.
• Gebelikte vücudu sıkmayan rahat giysiler, yüksek topuklu olmayan yürüyüşe uygun rahat ayakkabılar tercih edilmelidir.
• Gebelik süresince iyi vakit geçirmeye, ruh sağlığının korunmasına ve fotoğraf 6.13'teki gibi dinlenmeye dikkat edilmelidir. Gebelikte hormonal değişikliklere bağlı olarak çeşitli bedensel ve ruhsal değişiklikler olmaktadır. Annenin bu sürece uyum sağlamasında yakınları özellikle de eşi anlayışlı ve hoşgörülü olmalıdır.
Fotoğraf 6.12: Gebelikte tansiyon takibi çok önemlidir.
Fotoğraf 6.13: Gebelikte dinlenmeye önem verilmelidir.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
105
DoğumNormal bir gebelik süresi yaklaşık 40 hafta olarak belirtilir. Ancak 3842 haftalar arasında
doğan bebekler de zamanında doğmuş kabul edilir. Normal doğumda, hormonların etkisiyle rahimde düzenli kasılmalar olur, rahim ağzı açılır, bebeğin içinde bulunduğu amniyon kesesi patlar. Rahim ve karın kaslarının birlikte kasılmasıyla bebek doğum kanalında ilerler ve vajinadan dışarı çıkar. Bebeğin doğumunun ardından plasenta ve amniyon kesesi de dışarı atılır.
Erken doğum, doğum kanalının dar olması, bebeğin pozisyonunun uygun olmaması gibi bazı tıbbî müdahale gerektiren durumlarda annenin karnı ve rahmi kesilerek bebek ameliyatla alınır. Bu ameliyata sezaryen denir.
Normal gebelik süresinin sonunda vücut kütlesi ortalama 30003500 gram olan bebek doğar. Eğer bebek 2500 gramın altında kütleye sahip ise "düşük doğum kütlesi" olduğu kabul edilir.
Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan ya da bebek 500 gramlık kütleye erişmeden önce herhangi bir nedenle gebeliğin bitmesine düşük adı verilir. Düşükler, bazı hastalıklar (hormonal bozukluklar, toksoplazmozis vb.) veya istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması sonucu meydana gelebilir.
2837 haftalar arasında yani zamanından önce gerçekleşen doğumlara erken doğum, gelişimini tamamlamadan erken doğan bebeklere ise prematüre adı verilir. Bu bebekler fotoğraf 6.14'te görüldüğü gibi özel bir bakım ile yaşatılabilir.
Gebeliğin 42. haftasında hâlâ doğum gerçekleşmemişse tıbbi müdahale (suni doğum sancısı başlatılarak ya da sezaryen) ile doğum gerçekleştirilir. Böyle doğan bebeklere post-matüre adı verilir.
Lohusalık Dönemi
Doğumdan sonraki 6 haftanın lohusalık dönemi olarak adlandırıldığına değinmiştik. Fotoğraf 6.15'te lohusalık döneminde bir anne ve bebeği görülmektedir. Bu dönemde rahim her gün biraz daha küçülürek eski hâline döner. Her organ ve sistemin gebelik öncesi hâline dönmesi farklı zaman alır. Bu dönemde ayrıca hormonal değişiklikler, bebeğin bakımı ile ilgili sorumluluklar gibi nedenlerle anne ruhsal açıdan hassastır. Lohusalıkta bedensel ve ruhsal sağlık sorunları görülebilir. Hatta hayatı tehdit edecek boyutta hastalıklar ortaya çıkabilir. Tüm bu nedenlerle lohusalık döneminde düzenli sağlık kontrollerinin yapılması en az gebelik dönemindeki kadar önemlidir.
Doğumdan hemen sonra hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonu sayesinde süt bezlerinden süt salgılanmaya başlar. Bebek doğar doğmaz emzirmeye başlanmalıdır. Annenin bebeği kendi sütüyle beslediği zaman dilimine emziklilik dönemi denir.
Lohusalık ve emziklilik döneminde annenin yeterli ve dengeli beslenmesi, bol sıvı alması gereklidir. Hekim önerisi olmadan meme başlarına merhem sürülmemeli, emzirmeden önce kaynatılıp soğutulmuş suyla meme başı temizlenmelidir.
Fotoğraf 6.15: Lohusa bir anne ve bebeği
Fotoğraf 6.14: Prematüre bebekler yoğun bakımda tutulur.
• Gebelikte sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanılması hem annenin hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkiler. "Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar" ünitesinde öğrendiğiniz bu maddelerin gebelik dönemindeki olumsuz etkilerini anımsayalım. Sigara, erken doğuma, düşüklere, bebekte düşük doğum kütlesine ve astım gibi hastalıklara neden olabilir.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
106
ÜNİTE6.
Kan Uyuşmazlığı
Halk arasında bilinenin aksine, kan uyuşmazlığı karıkoca arasında değil, gebelik döneminde anne ile karnındaki bebeğin arasında meydana gelen bir durumdur. Kan uyuşmazlığının nasıl ortaya çıktığını anlamak için kan grupları ile ilgili olarak 8. sınıf fen ve teknoloji dersinde öğrendiginiz bilgileri anımsamanız gerekir.
Kanımızda oksijen taşımakla görevli kırmızı kan hücrelerinde bulunan proteinlere göre A, B ve 0 sisteminin yanı sıra bir de Rh sistemi tanımlanır. Bir kişinin kırmızı kan hücreleri "D" proteinine sahipse kan grubu Rh + (pozitif), değilse kan grubu Rh (negatif) olarak ifade edilir.
Rh kişilerin vücudunda D proteini bulunmaz ve bu protein bağışıklık sistemi için yabancı bir maddedir. Normalde gebe kadın ile bebeğinin kanları birbirine karışmadan plasenta aracılığıyla besin, oksijen ve karbondioksit alış verişi gerçekleştirilir. Fakat Rh + bir anne, ilk gebeliğinde karnında Rh bebek taşıyorsa bebek doğarken zedelenen damarlardan bir miktar bebek kanı Rh annenin kanına karışabilir. Böylece annenin bağışıklık sistemi "D" proteini ile karşılaşır ve ona karşı antikor adı verilen savunma proteinini üretir. İkinci gebelikte çocuk eğer yine Rh + kana sahipse annenin kanında hazır bulunan antikorlar plasentadan bebeğin kanına karışırlar. Bu antikorlar bebeğin kırmızı kan hücrelerini yok etmeye başlar. Bebeğin vücudu eksilen kan hücrelerinin yerine yenilerini üretmeye çalışır. Eğer bebek vücudu eksilen kan hücrelerini yerine koyacak kadar kan hücresi üretemezse bebekte kansızlık meydana gelir. Böyle bebekler hafif kansızlıkla doğabilecekleri gibi ağır kansızlık ve hatta ölümle sonuçlanan durumlar ortaya çıkabilir. Bu aşırı kırmızı kan hücresi yıkımı ve yapımı sürecinde bilirubin adı verilen ve fazlası zehir etkisi yapan sarı renkli bir madde açığa çıkar. Bebeğin henüz tam gelişmemiş karaciğeri tarafından tamamen etkisiz hâle getirilemeyen bilirubin, deride ve göz akında birikerek sarı renk verir. Bu duruma yenidoğan sarı-lığı adı verilir.
Yenidoğan sarılığı görülen bebeklerin vücutlarından bilirubini daha kolay uzaklaştırmak için belli bir dalga boyundaki ultraviyole (UV) ışınları kullanılmaktadır. Bebeklerin fotoğraf 6.16'da görüldüğü gibi UV ışığıyla uygun sıcaklık ortamı sağlayan küvöz ya da yataklarda tedavisine "fototerapi" denir. Bu yöntemler ile tedavi edilemez ise bebeğin göbek kordonuna bağlanan özel bir sistem ile kanı uygun bir Rh kanla değiştirilerek yaşamsal tehlikesi atlatılır.
Fotoğraf 6.16: Fototerapi alan yeni doğmuş bir bebek
Doğum sırasında ya da sonrasında temizliğe dikkat edilmemesi doğum kanalından başlayarak rahmin iltihaplanmasına neden olabilir. İltihap, karın bölgesine ve tüm vücuda yayılabilir. Lohusalık döneminde yüksek ateş, nabız hızlanması, kusma, karın ağrısı ve bulantı gibi belirtilerle ortaya çıkan bu mikrobik hastalık lohusa humması (al basması) olarak bilinir. Lohusa humması, sonu ölüme kadar varabilen ciddi bir hastalıktır. Belirtiler görüldüğünde acilen hekime başvurmak gerekir. Halk arasında uygulanan şerbet içirme, kırmızı kurdele gibi davranışlar çözüm değildir.
Lohusalık ve emziklilik döneminde anne ağır işlerden ve stresten uzak durmalı, ailesi ve yakınları tarafından destek ve anlayış görmelidir.
Araştıralım - Paylaşalım
Kan uyuşmazlığı durumunda neler yapılması gerektiğini çeşitli kaynaklardan araştırarak sınıfınızda bir sunum yapınız.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
107
Çocuk sağlığının korunması tüm toplumu yakından ilgilendiren bir konudur. Yetişkinlerde görülen bazı sağlık sorunları çocukluk döneminden kaynaklanmaktadır. Çocukluk döneminde fotoğraf 6.17'de görüldüğü gibi düzenli sağlık kontrolleri yapılması, sağlık sorunlarının erken teşhis edilmesini sağlar.
Çocukların sağlık düzeyini yükseltmek toplumun sağlık düzeyinin yükselmesine çok büyük katkı sağlar. Gelişmemiş ülkelerde çocuklar ishal, zatürre, kızamık gibi önlenebilen ya da tedavisi mümkün olan hastalıklar nedeniyle ölmektedirler.
Anne ve babaların çocuk sağlığı konusunda eğitilmeleri, çocukların birçok hastalıktan korunmasını sağlar. Bu dönemde çocuk sağlığı açısından dikkat edilmesi gereken en önemli iki nokta çocuk beslenmesi ve aşılamadır.
Çocuk Beslenmesi"Büyüme ve Gelişme" ünitesinde de değindiğimiz gibi yeterli ve dengeli beslenme birçok has
talıktan korunmayı, sağlıklı büyüme veya gelişmeyi sağlar. Yeterli ve dengeli beslenme çocukluk döneminde iyi bir eğitimle kazanılır.
Sağlık hizmetleri açısından 06 yaş dönemi anaçocuk sağlığı hizmetleri kapsamına girer. Yaşamın ilk yılının bebeklik dönemi olarak adlandırıldığını anımsayınız. Bebeklik döneminde büyüme ve gelişmenin çok hızlı olduğunu biliyorsunuz. Fotoğraf 6.18'de de bir örneği görülen bu dönemde bebek beslenmesine önem verilmesi, çocuğun gelecekteki tüm yaşantısına ve sağlık durumuna etki edecektir. 01 yaş arasında anne sütünün önemi büyüktür. Bu dönemde bebek ek besinlerle de tanışır. 15 yaş arasındaki çocuklar ise aile üyeleri ile birlikte 3 öğün yemek yemeli, öğün aralarında meyve ya da süt gibi besleyici gıdalar almalıdır. Öğün aralarında şeker, çikolata vb. gıdaların verilmesi çocukların iştahının azalmasına, aşırı kilo alımına ve diş çürüklerine sebep olur.
Şimdi bebeklik döneminde beslenme açısından dikkat edilmesi gereken önemli noktaları 108. sayfadaki etkinliği yaparak araştıralım.
B. Çocuk Sağlığı
Fotoğraf 6.17: Çocukluk döneminde düzenli sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır.
Fotoğraf 6.18: Bebeklik dönemindeki beslenme, büyüme ve gelişmeyi etkileyen
en önemli etmenlerdendir.
Kan uyuşmazlığının sonuçları ağır olabildiğinden Rh anneler için koruyucu bazı önlemler alınması gereklidir. Bir anne adayı eğer Rh kana sahipse ilk doğum, kürtaj ya da düşüğünden hemen sonra, kendisine özel olarak hazırlanmış bir serum verilir. Bu serum annenin kanına bebekten geçmiş olabilecek Rh + bebek kan hücrelerine karşı bağışıklık sisteminde tepki oluşmasını engeller.
Bu serum, anne kanına bebekten geçmiş olan Rh + kan hücrelerini yok eder. Annenin bağışıklık sistemi böylece antikor üretmez.
Rh anne ile Rh + babanın çocukları Rh ya da Rh + olabilir. Eğer anne ve baba her ikisi de Rh iseler genetik kurallara göre Rh + bebekleri olamaz. Bu durumda anne ile bebek arasında kan uyuşmazlığı görülme ihtimali yoktur.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
108
ÜNİTE6.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgenin 1. sütununda yer alan sorulara beyin fırtınası yöntemi ile cevap arayınız.
2. Sınıfınızda ortaya çıkan cevaplar doğrultusunda defterinize çizeceğiniz aşağıdaki gibi bir çizelgenin 2. sütununu doldurunuz.
3. Konunun işlenişi tamamlandıktan sonra çizelgenin 3. sütununu doldurunuz ve "Sonuca Varalım" kısmındaki soruyu cevaplayınız.
Etkinlik 6.8Amaç
Bebeğin beslenmesinde anne sütünün ve D vitaminin önemi konularında ön bilgilerin değerlendirilmesi, konunun işlenişinden sonra ön bilgilerde var olan eksiklik ve yanlışlıkların giderilmesi.
Sonuca Varalım
Anne sütü ve D vitamininin bebeğin beslenmesindeki önemi ile ilgili ön bilgilerinizde hangi eksiklik ve yanlışlıkları belirlediniz?
Bebek Beslenmesiyle İlgili Sorular
Neler Biliyorum? Neler Öğrendim?
Bir bebek anne sütüne ne zaman başlar?
Bebek en az ne kadar süre emzirilmelidir?
Anne sütünün bebeğin bes-lenmesindeki önemi nedir?
Bebeklik döneminde hangi ek gıdalar anne sütünün yerini alabilir?
D vitamininin büyüme ve gelişmedeki rolü nedir?
Bir bebeğin D vitamini gereksinimi hangi yollarla karşılanabilir?
Yaptığınız etkinlikte ailenizden, yakın çevrenizden, basında yer alan bilgilendirici programlardan edindiğiniz bilgileri kullanarak bebek beslenmesi konusunda beyin fırtınası yaptınız ve bazı soruları yanıtladınız. Ayrıca, D vitamininin büyüme ve gelişmedeki önemi ile ilgili olarak 9. sınıf biyoloji dersi "Hücre, Organizma ve Metabolizma" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri anımsamış olmalısınız. Şimdi bu konuları ayrıntılı olarak ele alalım ve eksiklik ya da yanlışlarımızı görelim.
Anne Sütü ve D Vitamininin Bebeğin Beslenmesindeki Önemi
(Örnek çizelgedir.)
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
109
Bebek doğar doğmaz fotoğraf 6.19'da görüldüğü gbi emzirilmeye başlanmalıdır. Anne ile bebek arasında kurulan bağ emzirme döneminde kuvvetlenir. Özellikle doğumdan sonra ilk 5 günde ilk salgılanan ve kolostrum adı verilen sarımtırak renkteki süt bebek için çok faydalıdır. Kolostrumda bulunan bazı maddeler, bebeği ilk birkaç gün içerisinde enfeksiyonlardan korumaktadır. Kolostrum, bebeğin bağırsaklarının iç yüzeyini kaplayarak hastalık etkeni mikroorganizmaların etkisini engeller.
Her canlının sütünün kendisine ve bebeğine özel olması anne sütünü bebekler için benzersiz bir besin maddesi yapar. İnek sütü ile beslenen bebeklerde demir eksikliğine bağlı kansızlık, alerji, aşırı kilo alma ve diğer beslenme bozuklukları görülebilir. Bu nedenle 1 yaşından önce bebeklere inek sütü verilmemesi önerilmektedir.
Bebek her istediğinde emzirilmeli, emzirmeden önce bebeğe hiçbir içecek verilmemelidir. İlk 6 ayda bebeklere sadece anne sütü verilmelidir. 6 aydan sonra tamamlayıcı ek besinlere geçilebilir. Her emzirmede bebek her iki memede en az 710 dk tutulmalı ve emzirmeye her defasında farklı memelerle başlanmalıdır.
Emzirme, en az 1 yıl devam etmelidir. Annenin yeterli sütü varsa 2 yaşına kadar bebek emzirilmeye devam edilebilir. Yeterli anne sütü alan bebeğin kilo artışı ve idrar miktarı normaldir. Bebeğin yeterli beslenmesi için doğru emzirme tekniğinin bilinmesi gerekir. Emzirme sırasında anne oturur durumda olmalı, bebeği de yarı oturur durumda tutmalıdır. Meme başı 2 ve 3. parmaklar arasında tutularak ve bebeğin burnunu kapatmayacak şekilde bebeğin ağzına verilir. Doğru emzirme tekni
Fotoğraf 6.19: Anne sütü her insan için ilk ve en iyi besindir.
Afiş 6.2: Sağlık Bakanlığı, Rize İl Sağlık Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve anne sütünün faydalarını anlatan bir afiş
Bebekler için en iyi besin anne sütüdür. Hiçbir ek besin anne sütünün yerini alamaz. Anne sütünün sindirimi bebek için kolaydır. Bebeğin büyüme ve gelişmesi için gereken tüm besin maddeleri anne sütünde uygun oranda bulunur. Anne sütündeki protein miktarı ve kalitesi bebeklerin gelişimi için ideal düzeydedir. İçerdiği demir, kalsiyum, fosfor gibi mineraller inek sütüne göre daha az olsa da anne sütündeki bu mineraller bebek bağırsağı tarafından inek sütündekilere göre daha fazla emilir. Ayrıca anne sütü afiş 6.2'deki afişte de belirtildiği gibi bebeğin enfeksiyon ve alerjilere karşı korunmasını sağlayan antikorları içerir.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
110
ÜNİTE6.
D Vitamininin Önemi
Bebek beslenmesindeki önemli noktalardan biri de bebeğin D vitamini gereksiniminin karşılanmasıdır. 9. sınıf biyoloji dersi "Hücre, Organizma ve Metabolizma" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri anımsayınız. D vitamininin kalsiyum ve fosforun kandan kemiklere geçmesini sağlayarak kemik ve diş gelişiminde etkili olduğunu anımsayınız.
Anne sütü, bebeğin gereksinim duyduğu D vitaminini karşılayamaz. Bu nedenle doğumdan itibaren bebeklere anne sütü dışında günlük D vitamini desteği sağlanmalıdır. D vitamini desteği en az 2 yaşına, tercihen 5 yaşına kadar sürdürülmelidir. Ek besinlere geçildiğinde D vitaminince zengin besinler bebeğe verilmelidir. Ayrıca D vitamini güneş ışınlarının etkisiyle deri altında sentezlenebilmektedir. Bu nedenle bebek ve çocukların başlarını güneşten koruyarak, fotoğraf 6.20'de görüldüğü gibi kol ve bacakları açık giysilerle açık havada güneşten faydalanması yani güneş banyosu yaptırılması gerekir.
Güneş banyolarına 5 dakika ile başlanmalı ve süresi yavaş yavaş uzatılmalıdır. Günlük 1015 dakika güneş banyosu yeterli olur. Güneş altında kaldıktan sonra kuruyan derinin çocuklar için üretilen uygun kremlerle nemlendirilmesi ve bol su içirilmesi gerekir.
D vitamini takviyesi olmadan anne sütü ile beslenen ve yeterli güneş ışığı almayan bebeklerde D vitamini eksikliği görülür. D vitamini eksikliğinde vücudun kalsiyum ve fosfor dengesi bozulacağından, kafatasında yumuşama, geciken bıngıldak kapanması, kalça kemiği eğrilikleri ve raşitizm görülebilir. Beslenmeye bağlı raşitizm, gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye'de yaygın görülen bir kemik hastalığıdır. Bu hastalıkta kemiklerde yeterli mineral birikimi gerçekleşmediğinden kemiklerin yumuşaması ve eğrilmesi meydana gelir.
AşılamaOkulunuzda ya da bir sağlık kuruluşunda aşı oldu
nuz mu? Aşının ne amaçla uygulandığını ve sağlığınız üzerindeki etkilerini biliyor musunuz? Peki, bebeklik döneminde yapılan aşılardan hangilerini biliyorsunuz?
Çocuk sağlığının korunmasında fotoğraf 6.21'de görüldüğü gibi en önemli noktalardan biri de aşı olmaktır. Ülkemizde hangi aşıların uygulandığını ve bu aşıların hangi hastalıklardan korunmayı sağladığını öğrenmek için 111. sayfadaki etkinliği yapalım. Fotoğraf 6.21: Sağlığın korunmasında en
önemli ilkelerden biri aşılamadır.
Fotoğraf 6.20: Bebeklerin kol ve bacakları açıkta bırakılarak güneş banyosu yaptırılmaları faydalıdır.
ğinin kullanılması ve bebeğin başlangıçta her ağladığında, daha sonra 34 saatte bir emzirilmesi süt salgısının azalmasını engeller.
Büyüme ve gelişmesinin normal olması, çocuğun yeterli ve dengeli beslendiğinin bir kanıtıdır. Böyle çocukların daha fazla beslenmeye zorlanması, yeme bozuklukları gibi ruhsal sorunlara yol açabilir.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
111
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 3 ya da 4 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Grup içinde iş bölümü yapınız. Görev ve sorumluluğunuzu yerine getirmeye özen gösteriniz.
3. Öğretmeninizin rehberliğinde her grubun mümkünse yakın çevrede gidebileceği farklı birinci basamak sağlık kuruluşlarını belirleyiniz.
4. Grubunuz için belirlenen sağlık kuruluşunu ziyaret ederek yetkili bir sağlık personelinden görüşme için izin isteyiniz.
5. Görüşmeniz sırasında güncel aşı takviminde yer alan aşılar, bunların uygulama zamanları ve önlediği hastalıklar hakkında bilgi toplayınız.
6. Topladığınız bilgileri defterinize çizeceğiniz aşağıdaki gibi bir çizelgeye not ediniz.
Etkinlik 6.9Amaç
Birinci basamak sağlık kuruluşlarında güncel olarak uygulanan aşı takvimini, bu aşıların uygulama zamanlarını ve önledikleri hastalıkları belirlemek.
AŞI TAKVİMİ
Aşı Uygulama Zamanı Koruduğu Hastalık / Hastalıklar
Sonuca Varalım
1. Farklı sağlık kuruluşlarından alınan bilgilerle hazırlanan aşı takvimleri arasında bir farklılık var mı? Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
2. Etkinliğinizde elde ettiğiniz bilgiler doğrultusunda, çocukluk dönemi hastalıklarını önlemede aşı yaptırmanın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
7. Hazırladığınız çizelgeyi sınıfınızdaki diğer grupların hazırladıkları ile karşılaştırınız.
Yaptığınız etkinlikte, farklı sağlık kuruluşlarından alınan bilgiler doğrultusunda, tüm ülkede aynı aşı takviminin uygulandığını fark ettiniz mi? Aşı takvimleri ülkelerin sağlık politikalarına göre belirli aralıklarla güncellenir. Ülkemizde çocukluk dönemi aşıları, Sağlık Bakanlığı tarafından güncel aşı takvimine göre birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Aşılama, bağışıklık sağlayarak birçok çocukluk dönemi hastalığını engellemede etkin yollardan biridir.
Aşı Takvimi
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
(Örnek çizelgedir.)
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
112
ÜNİTE6.
Aşılar, toplum sağlığının korunmasını sağlayan ucuz, etkili ve uygulanması kolay bir yöntem olması bakımından çok önemlidir. Aşılama; hastalanma, sakatlanma ve ölümlerin engellenmesinden çok daha az maliyetlidir. Aşılar sayesinde dünyada çiçek hastalığının kökü kazınmıştır. Çocuk felci hastalığının da çiçek hastalığı gibi dünyada tarihe gömülmesi an meselesidir.
Şimdi bağışıklık, aşı ve hastalıklardan korunma yollarını ayrıntılı olarak ele alalım.
Vücudun herhangi bir hastalık etkenine (virüs ve bakteri) karşı direnç kazanmasına bağışıklık adı verilir. Vücut iki yolla bağışıklık kazanabilir:
1- Doğal Bağışıklık: Canlının doğuştan getirdiği ve onu hastalık etkenlerine karşı koruyan bağışıklıktır. Doğal bağışıklık, kalıtsal, anatomik, hormonal yolla veya doku ve salgılardaki özel koruyucu maddelerle sağlanabilir. Örneğin midenin asit salgısı birçok mikrobun mide asidinde ölmesini sağlar.
2- Sonradan Kazanılan Bağışıklık: Canlının yaşamının herhangi bir döneminde hastalık etkeni mikroorganizma ile karşılaşması sonucu oluşur. Vücuda giren mikroorganizmalara karşı bağışıklık hücreleri tarafından antikor adı verilen savunma proteinleri üretilir. Böylece vücudun aynı hastalık etkeni ile karşılaşması durumunda antikor üretimi daha hızlı olur ve hastalık ortaya çıkmadan etkeni olan mikroorganizmalar yok edilmiş olur.
Sonradan kazanılan bağışıklık pasif ve aktif olmak üzere iki çeşittir:
A- Pasif Bağışıklık: Hastalık etkeni ile karşılaşmış canlının vücudunda gelişen antikorları korunmak istenen canlıya aktararak oluşturulan bağışıklıktır. Etkisi kısa sürer. Pasif bağışıklık, serumla veya anne sütü ile kazanılır. Serum genellikle at gibi bir canlıya hastalık etkeni verilerek onun kanında antikor üretilmesi ile elde edilir. Bu canlının ürettiği antikorları içeren kan sıvısı hasta kişiye verilerek koruma sağlanır. Anne sütü içinde bulunan antikorlar da bebeği annenin bağışıklığı olan hastalıklardan korur.
B- Aktif Bağışıklık: Hastalık etkeni ile karşılaşan canlının kendi vücudunda antikor üreterek kazandığı bağışıklıktır. Pasif bağışıklığa göre etkisi uzun sürer. Aktif bağışıklık, hastalık etkeninin vücuda girmesiyle, hastalığı geçirerek veya aşılanma ile kazanılır.
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşıldığı gibi aşı, kişiye aktif bağışıklık kazandırma yoludur. Aşı, hastalığa yakalanmadan vücudun hastalık etkenini tanımasını ve önceden antikor üretilmesini sağlar.
Aşı, zayıflatılmış ya da öldürülmüş hastalık etkenini ya da bu etkenin zehirli ürünlerini içeren karışımlardır. Bulaşıcı hastalıklara karşı üretilen aşılar, hastalık geçirmemiş kişilere uygulanır. Aşılanmış kişiler ya hastalığı hiç geçirmezler ya da hafif geçirirler.
Ülkemizde 2012 yılı aşı takvimine göre düzenli olarak uygulanan aşılar şunlardır:
Hepatit B Aşısı: Hepatit B aşısı bebek doğar doğmaz yapılmalıdır. Aşının 2. dozu 1 ay sonra 3. dozu 6 ay sonra yapılır.
BCG (verem) Aşısı: 2. Ayda uygulanır, tek doz yapılır.
DaBT-İPA-Hib (Difteri, Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio, Hemofilus influenza tip b Aşısı): Beşli karma aşı adı verilen aşıdır. İlk dozu 2. ayda BCG aşısı ile beraber uygulanır. 12 ay aralıklarla 3 kez yapılır. 18. ayda tekrarlanır.
Pnömokok Aşısı: Zatürre aşısı olarak da bilinir. 12 ay ara ile 3 defa yapılır 1 yıl sonra hatırlatma dozu tekrarlanır.
Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak Aşısı: Üçlü karma denilen aşıdır. 1 yaşında ilk dozu uygulanır. 5 yaşta hatırlatma dozu yapılır.
Çocuk Felci Aşıları: İnaktif çocuk felci aşısı (İPA) ve oral çocuk felci aşısı (OPA) olmak üzere iki tipi vardır. OPA fotoğraf 6.22'deki gibi ağızdan damla şeklinde uygulanmaktadır. İPA ise bacaktan veya koldan Fotoğraf 6.22: Oral çocuk felci aşısı
ağızdan damla şeklinde uygulanır.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
113
Aşı Takviminde Yer Alan Kısaltmalar
BCG : Bacille CalmetteGuerin Aşısı
DaBTİPAHib : Difteri, aselüler Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio, Hemofilus influenza tip b Aşısı (Beşli Karma Aşı)
PA : Pnömokok Aşısı
KKK : Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak Aşısı
DBTİPA : Difteri, Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio Aşısı (Dörtlü Karma Aşı)
OPA : Oral Polio Aşısı
Td : Erişkin Tipi DifteriTetanoz Aşısı
T : Tekrar (pekiştirici) doz
Aşı Çeşitleri
Uygulama Zamanı
Do
ğu
md
a
1. a
yın
so
nu
2. a
yın
so
nu
4. a
yın
so
nu
6. a
yın
so
nu
12. a
yın
so
nu
18. a
yın
so
nu
24. a
yın
so
nu
İlkö
ğre
tim
1. s
ınıf
İlkö
ğre
tim
8. s
ınıf
Hepatit B I II III
BCG I
DaBTİPAHib I II III T
PA I II III T
KKK I T
DBTİPA T
OPA I II
Td T
Hepatit A I II
Suçiçeği I
Çizelge 6.2: Sağlık Bakanlığı 2012 yılı aşı takvimi
enjeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. Çocuk felci aşısı ülkemizde 1998 yılından bu yana görülmemekle birlikte dünya üzerinde hâlâ bazı ülkelerde görülmekte hatta salgınlara neden olabilmektedir. Çocuk felci aşısı kullanımı ancak polio virüsü tüm dünyadan tamamen yok edildikten sonra durdurulabilir.
Erişkin Tipi Difteri-Tetanoz Aşısı: Erişkin yaşta hem difteri, hem de tetanoza karşı korunabilmek amacıyla ilköğretim 8. sınıf öğrencilerine uygulanmaktadır.
Su Çiçeği Aşısı: Tek doz olarak cilt altına uygulanır. 12 aydan sonra yapılır.
Hepatit A Aşısı: Ülkemizde 18 ve 24. aylarda birer doz olarak uygulanır.
Bunların dışında, kuduz aşısı gerektiğinde yapılan bir aşıdır. Rota virüs ve kızamıkçık gibi hastalıklara ait aşılarsa isteğe göre yapılabilen aşılardır.
Aşağıdaki çizelge 6.2'de Sağlık Bakanlığı Aşı Takviminde 2012 yılında yer alan aşılar ve uygulama zamanları verilmiştir. Çizelgenin altında ise aşı takviminde bulunan kısaltmalar yer almıştır.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
114
ÜNİTE6.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
1. Aile kavramını ve ailenin toplum için önemini açıklayınız.
2. Çekirdek ve geniş aile arasındaki farklar nelerdir?
3. Aile hayatını etkileyen sosyal etmenler nelerdir?
4. Evlilik kararı alınırken göz önünde bulundurulması gereken noktalar nelerdir?
5. Anababa olmanın toplumsal koşulları nelerdir?
6. Aile planlaması ve nüfus planlaması arasındaki fark nedir?
7. Koruyucu aile olma ve evlat edinmenin yasal koşulları nelerdir?
8. Güvenilir aile planlaması yöntemlerinin doğru bir şekilde kullanılması, anne ve çocuk sağlığını nasıl etkiler?
9. Gebelikte nelere dikkat edilmelidir?
10. Anne sütünün bebek beslenmesindeki önemi nedir?
11. Anne sütü ile beslenen bir bebeğin D vitamini gereksinimi nasıl karşılanabilir?
12. D vitamininin büyüme ve gelişmedeki rolü nedir?
13. Bağışıklık nedir? Aşı yapılması hangi tip bağışıklık kazanılmasını sağlar?
14. Aşılamanın çocuk sağlığı açısından önemini açıklayınız.
15. Zeki Bey ve Esra Hanım iki çocuk sahibi evli bir çifttir. Aile planlaması hizmetlerinden faydalanmak isteyen Zeki Bey ve Esra Hanım, hangi sağlık kuruluşlarına başvurabilirler?
Ölçme ve Değerlendirme
B.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Evliliğin başlangıcı olan nikâh, evliliğin ...................................... bir işlem olmasını sağlar.
2. Ailenin yaşam biçimi ve içinde bulunduğu çevre, aile hayatını etkileyen ...................................... etmenlerdendir.
3. Ülkemizde evlenmek için yasal olarak ...................................... yaşını doldurmuş olmak gerekir.
4. Ailelerin istedikleri zaman ve bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları amacıyla yürütülen çalışmalara ...................................... ...................................... adı verilir.
5. Bir devletin nüfus politikası ...................................... ...................................... olarak adlandırılır.
6. Gebelik ve lohusalığın sağlıklı geçebilmesi için düzenli ...................................... ...................................... yaptırılması çok önemlidir.
7. 2837 haftalar arası doğan bebeklere ......................................, 42. haftadan sonra doğan bebeklere ise ...................................... denir.
8. Çocukluk dönemindeki kızamık, kabakulak, suçiçeği gibi hastalıklardan korunmanın en iyi yolu ......................................dır.
prematüre
on yedi aile planlaması
aşılama
sağlık kontrolü
postmatüre
on beş
nüfus planlaması
sosyal
hukuki
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ÜNİTE6.
115
1. Aşağıdakilerden hangisi anne ve çocuk sağlığı için tehdit oluşturan faktörlerden biridir?
A. Anne yaşının 18'den büyük, 30'dan küçük olması B. Annenin sigara ve alkol kullanması C. Çocuğun 2 yaşına kadar emzirilmesi D. Annenin iki yıldan uzun aralıklarla gebe kalması E. Anne ve babanın Rh kan grubuna sahip olması
2. Aşağıdakilerden hangisi, ülkemizde 0-1 yaş grubundaki bebeklerin rutin aşılama ile korun-duğu hastalıklardan biridir?
A. Hepatit A B. Kuduz C. Hepatit C D. Dizanteri E. Kızamıkçık
3. Aşağıdakilerden hangisi, annenin doğumdan sonraki ilk 6 hafta geçirdiği dönemi ifade eder?
A. Nekahat B. Menopoz C. Emziklilik D. Lohusalık E. Gebelik
4. Anne sütü ile ilgili olarak; I. Sindirimi kolaydır. II. Bebeğin gelişimi için ideal miktar ve kalitede protein içerir. III. Doğumdan sonra ilk salgılanan kısmı bebeğe verilmemelidir. ifadelerinden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız I B. Yalnız III C. I ve II D. II ve III E. I, II ve III
5. Evliliğe karar veren kişilerin sahip olması gereken özellikler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A. Ergenlik dönemini tamamlamış olmalıdırlar. B. Aileyi geçindirecek yeterli ekonomik güce sahip olmalıdırlar. C. Fiziksel olgunluğa erişmiş olmalıdırlar. D. Ruhsal olgunluğa erişmiş olmalıdırlar. E. Yasalara göre erkekler 15 yaşını tamamlamış olmalıdırlar.
6. Gebelik süresince yapılan sağlık kontrollerinden; I. Bebeğin kalp atışlarının dinlenmesi II. Bebeğin ultrason ile izlenmesi III. Tarama testleri IV. Annenin kan basıncının ölçülmesi yukarıdakilerden hangileri her kontrolde yapılır?
A. I ve II B. III ve IV C. I, II ve IV D. I, III ve IV E. I, II, III ve IV
7. I. İnsanda deri altında güneş ışınlarının etkisi ile sentezlenmesi II. Doğal besinlerle dışarıdan alınması III. Ek vitamin takviyesi olarak alınması Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri çocukluk döneminde vücuttaki D vitamininin yeterli
miktarda olmasını sağlayan yollardandır?
A. Yalnız II B. I ve II C. II ve III D. I ve III E. I, II ve III
Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.C.
116
Üniteye Hazırlanalım• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksı
nız. 117. sayfada 7.1, 122. sayfada 7.3, 124. sayfada 7.4, 130. sayfada 7.6, 134. sayfada 7.7, 138. sayfada 7.9, 144. sayfada 7.11, 146. sayfada 7.12 ve 148. sayfada 7.13 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 117. sayfada 7.1, 146. sayfada 7.12 ve 153. sayfada yer alan 7.15 numaralı etkinlikler için gereken araç ve gereçleri öğretmeninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 133, 150 ve 155. sayfalarda Araştıralım - Payla-şalım bölümleri yer almaktadır. Bu araştırma çalışmasını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
Üniteye Hazırlanalım
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde, vücudu oluşturan doku ve hücrelerde meydana gelen yapısal ve işlevsel değişikliklerin oluşturduğu durumun "hastalık" olarak tanımlandığını anımsayınız. Buna göre çevrenizdeki insanlarda hangi hastalıkların görüldüğünü söyleyebilir misiniz? Sizin ve çevrenizdekilerin bu hastalıkların nedenleri ve korunma yolları hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Birçok hastalık için hastalıktan korunma yollarının bilinmesi ve uygulanması en kolay önleme yoludur. Hastalıklardan korunma yollarını bilmemiz için önce hastalıkların nedenlerini bilmemiz gerekir. Böylece hastalık etmenini ortadan kaldırarak korunmuş oluruz. Özellikle mikroorganizmalardan kaynaklanan hastalıklar gibi çevresel nedenlerle ortaya çıkan hastalıkların toplumda görülme sıklığının azaltılması ve hatta ortadan kaldırılması mümkündür. Aşılama ile çiçek hastalığının artık dünyada görülmemesi bunun en güzel örneğidir. Şeker hastalığı gibi bünyesel nedenlerle ortaya çıkan hastalıklarda ise risk faktörlerinin en aza indirilmesi hastalığın erken yaşta ortaya çıkmamasını ve kişinin yaşam kalitesini düşürmeden seyretmesini sağlayabilir.
Hastalıklar ve hastalıklardan korunma yolları hakkında yeterli bilgi sahibi olmamız ve çevremizdeki insanları bu konuda bilgilendirmemiz sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlar. Şimdi yaygın görülen hastalıklar ve korunma yollarını inceleyelim.
1. Yaygın Hastalıklar ve Korunma Yolları
Yandaki fotoğraf 7.1'de "Kanserde Erken Tanı İçin Yol Açık" sloganıyla yapılan bir bisiklet turunu görüyorsunuz. Bu gibi çalışmaların toplumun bilinçlendirilmesindeki rolü sizce nedir? Kanserde erken teşhisin önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kanser hakkında neler biliyorsunuz? Kanserin nedenleri nelerdir? Bazı insanların kanser hastası olma olasılığı daha fazla olabilir mi?
Kanser denildiğinde çoğu insanın zihninde oluşan "önlenemez ve tedavi edilemez bir hastalık" düşüncesine katılıyor musunuz?
A. Kanser
Fotoğraf 7.1: "Kanserde Erken Tanı İçin Yol Açık" sloganıyla yapılan bisiklet turundan görünüm
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
117
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde, hastalıkların erken teşhisinin önemine değinmiştik. Kanser, ilerledikçe tedavisi güçleşen bir hastalıktır. Bu nedenle kanserde erken teşhis ve tedavinin önemi çok fazladır. Bu konuda bilgi sahibi olmak ve okulunuzdaki arkadaşlarınızın bilinçlenmesine katkı sağlamak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Bunları Yapalım1. Kanser hastalığında erken tanı ve başvurunun önemi ile korunma yolları hakkında bilgi topla
yınız. Bu amaçla sınıfınızda aşağıdaki görevlerden her birini yerine getirmek üzere dört grup oluşturunuz.• Kanserin tanımı, nedenleri ve risk faktörlerini İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklar
dan araştırarak bilgi toplayınız.• Kanserle savaş derneklerinden biri ile İnternet kanalıyla irtibat kurarak kanser hakkında
broşür, poster, afiş vb. temin ediniz.• www. kanser.gov.tr ve www.thsk.gov.tr İnternet adreslerinden kanserde erken teşhis ve
tedavinin önemi ve korunma konularında makaleler temin ediniz.• İnternet, gazete ve dergi gibi çeşitli kaynaklardan kansere yakalanmış ve hastalığı yenmiş
bir kişinin hastalık öyküsü ve kanseri nasıl yendiği hakkında bilgi toplayınız.2. Tüm gruplar topladıkları dokümanları sınıfa getirsin.3. Sınıfa getirilen dokümanlardan arkadaşlarınızla birlikte öğretmeninizin rehberliğinde bir
pano oluşturunuz.4. Oluşturduğunuz panoyu okulunuzda, okul idaresinin uygun göreceği bir yerde sergileyiniz.
Etkinlik 7.1Amaç
Kanser, kanserde erken teşhis ve tedavi, kanserden korunma yolları konularında bilgi toplamak ve bir pano hazırlamak.
Sonuca Varalım1. Kanser nedir?2. Kanserin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?3. Kanserde erken teşhis ve tedavinin önemi nedir?4. Kanserden korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte, kanser hastalığı ve bu hastalıktan korunmak, tedavide başarı elde etmek için yapılması gerekenlerle ilgili bilgi topladınız ve paylaştınız. Kanser, dünyada ve ülkemizde yaygın görülen ağır seyreden hastalıklardan biridir. Dünya genelindeki ölüm nedenlerine bakıldığında kanser, kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alır. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın verilerine göre 2008 yılında dünya genelinde 12 milyon kişiye kanser teşhisi konulmuştur. Bu rakamın 2030 yılında 26 milyonu aşacağı ve bu artışın önemli bir bölümünün gelişmekte olan ülkelerde görüleceği bildirilmektedir.
Kanser Nasıl Oluşur? Peki, kanser nedir ve kanserli hücreler nasıl oluşur? Bu sorunun cevabı, tıp dünyasında en çok
araştırılan konuların başında gelmektedir. Vücudumuzdaki sağlıklı hücrelerin bölünerek çoğalması ile dokuların büyümesi ve onarımı ger
çekleşir. Bir hücrenin ne zaman bölüneceğini ise hücre çekirdeğindeki genler belirler. Yeterli sayıda hücre oluştuğunda hücre bölünmesi durdurulur. Eğer hücre bölünmesini kontrol eden genler
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, kanserle ilgili toplanacak dokümanlar, karton, renkli kalemler ve kâğıtlar, yapıştırıcı, makas, raptiye.UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Kanserden Korkma, Geç Kalmaktan Kork!
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
118
ÜNİTE7.
de kontrolü kaybetmelerine yol açan bir değişiklik (mutasyon) meydana gelirse hücreler denetimsiz ve sınırsız olarak bölünmeyi sürdürür. Bölünme kontrolünü kaybetmiş olan hücrelere kanser hücreleri adı verilir. Kanser, kontrolsüz hücre çoğalmasının neden olduğu bir grup hastalığın genel adıdır. Kanser hücreleri sürekli çoğalıp fotoğraf 7.2'deki gibi büyüyerek tümör (ur) adı verilen hücre kitlelerini oluşturur. Tümörler şekil 7.1'deki gibi sağlıklı dokuları sıkıştırabilir, beslenmelerini, gelişmelerini engelleyebilir ve tahrip edebilir. Tümörler iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki çeşittir:
İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayılmazlar. Genellikle vücuttan tamamen çıkarıldıkları zaman tekrarlamazlar.
Kötü huylu tümörler bulunduğu yerden vücudun başka yerlerine yayılma ve işgal etme özelliği gösteren, kontrolsüz olarak bölünen, kanser oluşturan tümörlerdir.
Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa kan ya da lenf dolaşımıyla vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Bunlar gittikleri dokularda yerleşerek büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.
Kanserin, oluşmaya başladığı doku veya organa göre deri, akciğer, meme, prostat, kan, lenf, kemik, mide kanseri gibi tipleri vardır. Farklı tipteki kanserler, farklı hızda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle, kanser hastalarının tedavisinde var olan kanser türüne göre tedaviler uygulanır.
Gelişmiş ülkelerde kanser hastalarının % 5560'ının erken teşhis ile tam olarak iyileşmesi sağlanmaktadır. O hâlde yeni tıbbi teknolojiler ve uygulamaların yanı sıra, erken teşhisin yaygınlaşmasıyla kanser, günümüzdeki kadar korkutucu ve ölümcül bir hastalık olmaktan çıkabilir.
Kanser hem toplum hem de hasta için tedavisi pahalı bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavi, aynı zamanda ailelere ve devlet bütçesine zarar veren pahalı tedavilerin de önüne geçecektir.
Kanser taramaları, erken teşhis amacıyla sağlıklı bireylerin muayene edilmesi ve çeşitli laboratuvar incelemelerinden oluşur. Kanser yıllar içinde bir süreçte gelişir. Kanser taramaları sayesinde kanser öncesi, kansere dönüşebilecek olgular saptanabilir. En yaygın yapılan kanser taramaları; meme, kalın bağırsak, rahim ağzı ve prostat kanserleri için yapılan taramalardır. Taramanın kimlere yapılacağını, hangi hastalık için tarama yapılıyorsa o hastalık için risk taşıyan yaş ve cinsiyete göre karar verilir. Örneğin kadınlarda meme kanserinin erken teşhisi için 30 yaşından sonra düzenli sağlık kontrolleri ve 40 yaşından sonra her yıl meme filmi (mamografi) çektirilmesi önerilir. 50 yaşın üzerindeki erkeklerde de her yıl prostat kanserinin erken teşhisini sağlayan kan testleri yaptırılmalıdır.
Bulunduğu bölgede kanser kontrolünde etkin rol almak amacıyla, Sağlık Bakanlığına bağlı olarak Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurulmuştur. KETEM'lerin başlıca işlevi toplumun kanser ve kanserde erken teşhisin önemi hakkındaki farkındalığını eğitim yoluyla artırararak erken teşhis ve tarama faaliyetlerini yürütmektir. 2011 yılında 81 olan KETEM'lerin sayısının, 2015 yılında her 250.000 nüfus için bir tane olmak üzere toplam 280 adet olması planlanmaktadır.
Şekil 7.1: Normal hücreler arasında kontrolsüz çoğalarak tümör oluşturan
kanser hücreleri
Fotoğraf 7.2: Kontrolsüz olarak çoğalan kanser hücreleri
Tümör oluşumu
Normal hücreKanser
hücreleri
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
119
Kanserde erken teşhis için ailede kanser görülmesi, sigara ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerini göz ardı etmemek önemlidir. Kanser oluşumunun önceden tespit edilmesini sağlayan fotoğraf 7.3'te gördüğünüz tomografi gibi gerekli kontrollerin yaptırılması gerekir. Unutulmamalıdır ki erken teşhis kanser tedavisinin başarı şansını belirgin şekilde artırır.
Kanserin temel belirtileri şunlardır:
• Bağırsak hareketleri veya idrara çıkma alışkanlıklarında
değişiklikler,
• Vücudun herhangi bir bölgesinde olağan dışı kanama ya
da akıntı,
• Memede veya başka bir yerde kalınlaşma ya da şişme,
• Sindirim bozukluğu ya da yutkunma güçlüğü,
• Sürekli karın ağrısı veya karın bölgesinde büyük yumrular,
• İnatçı ses kısıklığı ya da kalınlaşması,
• Bir siğil ya da et beninde gözle görülür değişiklik,
• Aşırı yorgunluk, bitkinlik veya keyifsizlik,
• Beklenmedik kilo kaybı veya iştahsızlıktır.
Kansere Neden Olan EtmenlerKanserin tek bir sebebinden bahsetmek mümkün değildir. Kanser, genellikle uzun bir zaman
sürecinde çeşitli etmenlerin etkisiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu etmenleri önlenebilir ve önlenemeyen etmenler olarak iki gruba ayırabiliriz:
Önlenebilir Etmenler
Sigara Kullanımı: "Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar" ünitesinde de değindiğimiz gibi tütün ve tütün ürünleri kansere neden olarak insan yaşamını tehdit eder. Kanserin yol açtığı tüm ölümlerin % 30'u sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımından kaynaklanmaktadır. Günde 110 adet sigara içenlerin hiç içmeyenlere göre akciğer kanseri riski %20 artarken iki paket içenlerde bu rakam % 80'e ulaşmaktadır. Sigara ve her türlü tütün ürünlerinin kullanımı başta akciğer, gırtlak, ağız ve yemek borusu olmak üzere, pankreas ile mesane kanserlerinin başlıca nedenidir.
Sigara içilmese bile sigara içilen ortamda bulunulması da akciğer kanseri riskini yaklaşık 1,5 kat artırmaktadır.
Fotoğraf 7.3: Bilgisayarlı tomografi cihazları kanser teşhisinde sıklıkla
kullanılır.
Beslenme Alışkanlıkları: Toplumların beslenme alışkanlıkları ve belirli kanser tiplerinin görülme sıklığı dikkate alınarak yapılan çalışmalar yanlış beslenme alışkanlıkları ile kanser oluşumu arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Yüksek yağ, protein, düşük lif içeren gıdalar yenmesinin kalın bağırsak, meme, rahim, pankreas, prostat kanserleri riskini artırdığı düşünülmektedir. Kanserden korunmak için fotoğraf 7.4'te görülen lifli gıdalara ağırlık verilmeli, işlenmiş gıdalardan olabildiğince uzak durulmalıdır. Özellikle taze sebze, meyveler ve son yıllarda ülkemizde de tüketimi giderek yaygınlaşan tam buğday unu gibi işlenmemiş tahıl ürünleri tercih edilmelidir. Vücudun kanserle mücadele etmesinde bağışıklık sisteminin rolü büyüktür. Doğru beslenme alışkanlıkları aynı zamanda bağışıklık sisteminin de güçlenmesinde rol oynar.
Fotoğraf 7.4: Sebze ve meyveler yüksek lif, vitamin ve mineral içeriklerinden dolayı kansere
karşı koruyucudur.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
120
ÜNİTE7.
Kanserojen etki gösteren iste pişirilmiş gıdalardan kaçınılmalıdır. Uzak Doğu ülkelerinde isli balık yeme geleneğinin bir sonucu olarak mide kanserine yakalanma oranının daha fazla olduğu kabul edilmektedir. Etleri pişirmede yeterince iyi yanmamış mangal ateşi kullanılması da aynı şekilde kanser yapıcı kimyasal maddelerin oluşmasına neden olmaktadır.
Virüsler ve Bakteriler: Bazı virüs ve bakterilerin bulundukları organda meydana getirdiği tahribat kanser hastalığına zemin hazırlamaktadır. Örneğin insanda genital bölgede siğillere neden olan bir tür virüsün rahim ağzı kanserine; mide ülserine neden olan bir tür bakterinin ise mide kanserine yol açtığı bilinmektedir.
Radyasyon: Xışınları, ultraviyole (UV) ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, farklı dalga boylarında radyasyon çeşitleridir. Özellikle alfa, beta, gama, Xışınları kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması sonucu iyonlaşma olur. İyonlaştırıcı radyasyon, hücrenin genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur. Örneğin güneşten gelen UV ışınlarının başta deri kanseri olmak üzere pek çok kanser türüne neden olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan fotoğraf 7.5'teki gibi güneş altında korunmasız bir biçimde kalınmamalıdır.
Düzenli Fiziksel Aktivite Yapmamak: Fiziksel aktivite eksikliği, başta kolon kanseri olmak üzere birçok kanser türüne yakalanma olasılığını ciddi şekilde artırmaktadır.
Alkol Kullanımı: Aşırı alkol tüketimi; ağız, gırtlak, böbrek, yemek borusu, mesane, rektum ve meme kanserlerine neden olabilmektedir.
Kimyasal Maddeler: "Sağlıklı Yaşam" ünitesinde değindiğimiz böcek öldürücü ilaçlar, tarım ilaçları, cıva, kurşun gibi ağır metaller; ayrıca asbest, arsenik, benzen gibi maddeler, hazır besinlerde bulunan koruyucu katkı maddeleri ve mantarların ürediği besinlerde bulunan aflatoksin kanserojen maddelerdendir.
Çevre Kirliliği: Çevre kirliliğinden kaynaklanan su, hava ve toprak kirliliği de, kansere neden olan etmenler arasındadır.
Obezite: "Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde de değindimiz gibi şişmanlık kansere neden olan etmenlerdendir. Şişmanlığın neden olduğu kanser türlerinin başında karaciğer, mesane, rahim, kolon ve meme kanseri gelmektedir.
Ruhsal Durum: Ruhsal sıkıntılar ve üzüntülerin kanser oluşumuna bir ortam sağladığı düşünülmektedir. Kanser, kırsal alanlarda endişesiz, basit hayat sürenlere oranla kentlerde yaşayan ve iş hayatlarında stresle yıpranan kişilerde daha çok görülmektedir. Buna sebep olarak da sürekli sinirlilik hâli, üzüntü ve sıkıntıların bağışıklık sisteminin zayıflamasına, bazı hormonal bozukluklara yol açması gösterilmektedir.
Önlenemeyen Etmenler
Yaş: Kansere yakalanma riski yaşla birlikte artar. Kadınlarda meme ve üreme organlarına ait kanserler, erkeklerde prostat, akciğer kanserleri ileri yaşlarda daha çok görülmektedir.
Etnik Köken veya Irk: Bazı kanser türleri, belirli ülkeler veya coğrafi bölgelerde daha az veya daha çok görülebilir. Bunda en önemli etken genetik özelliklerdir. Ayrıca aynı bölgede yaşayan insanların beslenme alışkanlıkları ve yaşam şartlarının benzer oluşu da büyük rol oynar.
Cinsiyet: Prostat veya rahim gibi bazı kanser türleri sadece bir cinsiyette görülür. Meme kanseri hem kadın hem de erkeklerde görülse de kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
Fotoğraf 7.5: Doğrudan ve korunma-sız güneş ışınlarına maruz kalan bir
çocuk.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
121
Kalıtım: Kanserli hastaların, kan bağıyla yakınlığı bulunan akrabalarında aynı türden bir kanserin ortaya çıkma riski daha yüksektir. Kalıtımın etkisi özellikle bronş, mide ve meme kanserlerinde belirgindir. Genel kanıya göre ebeveynlerden gelen genler anlatımlarda verilen diğer kanser etmenleri mevcut olduğunda bunların etkisini artıracak yöndedir.
Kanserden Korunma YollarıBir hastalığa yakalanma olasılığını artıran faktörlere risk faktörleri, bu olasılığı azaltan fak
törlere ise koruyucu faktörler adı verilir. Bilim insanları kanser teşhisi konulan insanların genel özelliklerini inceleyerek risk faktörlerini belrlemişlerdir. Bu risk faktörlerinden sigara kullanımı gibi bazılarından uzak durulabilirken ebeveynlerimizden aldığımız genler gibi bazı risk faktörlerini değiştiremeyiz.
Yaşantımızda bazı basit kurallara uyarak kansere neden olan birçok risk faktörünü ortadan kaldırmamız çok zor olmaz. Öğrendiğiniz bilgilerden yola çıkarak kanserden korunma yollarını belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapınız.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
Etkinlik 7.2Amaç
Kanserden korunma yollarını sıralamak.
Sonuca Varalım
Kanserden korunma yolları nelerdir?
Kanserde Risk Faktörleri Korunma Yolu
Sigara kullanmak Sigarayı bırakmak veya hiç başlamamak
2. Çizelgeyi yukarıda verilen örnekte olduğu gibi soldaki sütuna kanserde risk faktörlerini, sağdaki sütuna ise bu risk faktörünün nasıl ortadan kaldırılacağını yazarak tamamlayınız.
3. Hazırladığınız çizelgeyi sınıf arkadaşlarınızın hazırladıkları ile karşılaştırınız.
Yaptığınız etkinlikte kanserde risk faktörlerini ve bunları azaltarak korunma yollarını sıraladınız. Kanserden korunma, önlenebilir risk faktörlerinden kaçınarak ve kanser olma olasılığını azaltan koruyucu faktörleri artırarak sağlanabilir. Ayrıca daha önce de değindiğimiz gibi kanserde erken başvuru ve teşhis en önemli koruyucu yöntemdir.
"Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz sağlığın korunması için gereken davranışları anımsayınız. Yeterli ve dengeli beslenmek, düzenli fiziksel aktivite yapmak, bağışıklık sistemini güçlendirecek besinler almak, radyasyondan, sağlığa zararlı alışkanlıklardan, kanserojen maddelerden, stresten uzak durmak, doğrudan gelen güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmamak kanser olma olasılığını azaltan davranışlardır.
Kanserden Korunalım
(Örnek çizelgedir.)
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
122
ÜNİTE7.
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda, çevresinde şeker hastası yakını bulunan arkadaşlarınızı belirleyiniz. Bu arkadaşlarınız
şeker hastası yakınına aşağıdaki soruları yönelterek cevapları deftere not etsin.• Kaç yaşınızda şeker hastası teşhisi konuldu?• Hastalığınızın tedavisi için hangi yöntemler kullanılıyor?• Ailenizde başka şeker hastası var mı?• Günlük yaşamınızda hastalığınızla ilgili hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?
2. Sınıftaki diğer öğrenciler, İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan şeker hastalığının nedenleri, tipleri, tedavisi ve hastaların dikkat etmesi gereken noktalarla ilgili araştırma yapsın.
3. Topladığınız bilgileri sınıfınıza getiriniz ve sınıf arkaşlarınızla paylaşınız.
Etkinlik 7.3Amaç
Şeker hastalığı ve bu hastalığa sahip kişilerin yaşantılarında nelere dikkat ettikleri konularında bilgi toplamak.
Sonuca Varalım1. Şeker hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir?2. Şeker hastalığının ortaya çıkmasında risk faktörleri nelerdir?3. Şeker hastası bir kişinin dikkat etmesi gereken noktalar nelerdir?4. Şeker hastalarının yaşam kalitesini artırmaya yönelik alınabilecek önlemler nelerdir?
Fotoğraf 7.6'da gördüğünüz çocuk her gün sabah ve akşam iğne olmaktadır. Aslında bu iğne ile kendi vücudunda üretilemeyen bir hormonu enjeksiyonla alır. Her gün iğnesini yaparak ve şekerli besinlerden uzak durarak sağlıklı insanlar gibi yaşamını sürdürebilir.
Yukarıda, şeker hastalığı olan bir çocuğun hastalığıyla ilgili bazı bilgiler verilmiştir. Çevrenizde bu örnekte olduğu gibi şeker hastası olan kişiler var mı? Bu kişilerin günlük yaşamlarında nelere dikkat etmesi gerektiğini biliyor musunuz? Bu soruların cevaplarıın bulabilmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Fotoğraf 7.6: İnsüline bağımlı şeker hastaları her gün enjeksiyon yoluyla
hormon alırlar.
B. Şeker Hastalığı
Yaptığınız etkinlikte şeker hastalığı hakkında bilgi edindiniz. Bu hastalığın vücuttaki şeker metabolizmasında bir bozukluktan kaynaklandığını fark etmiş olmalısınız. O hâlde öncelikle vücudumuzdaki şeker metabolizmasını inceleyelim.
Vücudumuz öncelikle enerji kaynağı olarak karbonhidrat adı verilen, glikoz içeren besinleri kullanır. Bu besinler sindirim sistemimizde sindirimleri tamamlandıktan sonra karaciğere geçer. Karaciğer, vücudumuzun gereksinim duyduğu glikozu kana verir. Kan şekeri olarak bilinen glikoz bütün hücrelerimize ulaşarak gereksinim duydukları enerjiyi sağlar. Sağlıklı bir insanda kan şekerinin belirli değerde olması gerekir.
Kan şekeri düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasında pankreastan salgılanan insülin hormonu rol oynar. Gıdalarla vücuda alınan şeker insülin hormonu sayesinde hücre içine alınabilir ve burada enerjiye çevrilebilir. Eğer pankreasın ürettiği insülin yetersiz veya etkisiz ise glikoz hücrelere
Şeker Hastalığı Nedir, Ne Değildir?
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
123
giremez ve kandaki miktarı yükselir. Bu durumda şeker hastalığı ya da diğer adıyla diyabet ortaya çıkar.
Kan şekeri düzeyi miligram/desilitre (mg/dL) cinsinden ifade edilir. Sabah açlık anında 100 mg/dL'nin, tokluk anında ise 140 mg/dL'nin altında olması normaldir. Glikoz hücrelere giremediğinde, bir yandan hücreler şeker eksikliği çekerken, diğer yandan kan şekeri yükselir. Kandaki şeker düzeyi 180 mg/dL'den fazla olduğunda idrara da şeker geçmeye başlar. Bu durum idrarla şeker kaybedilmesine ve çok sık idrara çıkmaya neden olur. İdrarla kaybedilen suyun yerine konulması için çok su içme ihtiyacı ve ağız kuruluğu ortaya çıkar. Hücrelere glikoz giremediği için yeterli enerji elde edilemez ve bu enerji ihtiyacından dolayı iştah artar.
Yukarıda sayılan çok idrar yapma, çok su içme ve iştah artışı şeker hastalarında en sık görülen klasik belirtilerdir. Ayrıca hâlsizlik, bulanık görme, beklenmedik kilo kaybı, nefeste asetona benzer koku oluşması, yaraların geç iyileşmesi ve sık idrar yolu enfeksiyonu diğer şeker hastalığı belirtilerindendir.
Şeker hastalığının iki farklı tipi vardır. Glikozun hücrelere girememesi, pankreasın yeterli insülin hormonu üretememesine bağlı olursa çocuklarda ve gençlerde daha çok görülen tip 1 diyabet olarak adlandırılan şeker hastalığı ortaya çıkar. Yeterli insülin üretildiği hâlde bu insülin etkisiz kalıyor ve hücrelere glikoz girişini sağlayamıyorsa daha çok şişman erişkinlerde görülen tip 2 diya-bet meydana gelir.
Şeker hastalığı hem kalıtsal hem de çevresel etmenlerin rol aldığı, yaygın görülen ve tehlikeli sonuçlara yol açabilen bir hastalıktır. Özellikle tip 2 diyabetin oluşumunda kalıtsal faktörler kadar dengesiz beslenme alışkanlıklarının sebep olduğu bilinmektedir. Tip 1 diyabet, pankreasta insülin üreten hücrelerin çoğunlukla vücudun kendi savunma sistemi tarafından tahrip edilmesi ile ortaya çıkar. Tip 1 diyabetin tek bir nedeni yoktur. Bu tür çocukların ailelerinin % 90'ında şeker hastalığı olmadığı bilinmekte, dolayısıyla kalıtsal faktörlerin sınırlı bir rolü olduğu düşünülmektedir.
Şeker hatalığının tıbbi tedavisi kan şekerinin kontrol altında tutulması için ilaç kullanılması veya dışarıdan enjeksiyonla insülin hormonu verilmesi şeklindedir. Şeker hastalığında tedavinin amacı kan şekerini normal sınırlar arasında tutarak yüksek kan şekerine bağlı gelişebilecek sağlık sorunlarını engellemek, yaşam süresini ve kalitesini yükseltmektir. "Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz sağlığın geliştirilmesine katkısı olan etmenleri anımsayınız. Tıbbi tedavinin yanı sıra yeterli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite gibi etmenler şeker hastalarının kaliteli bir yaşam sürmesi için de çok önemlidir. Şeker hastalarının yaşam kalitesini artıran etmenleri şekil 7.2'deki gibi gösterebiliriz.
Şeker hastalarının beslenme programları; yaşa, boya, kiloya, fiziksel aktivite durumuna, sosyoekonomik duruma ve beslenme alışkanlıklarına göre diyetisyen tarafından oluşturulur. Beslenme programı kişiye özeldir ve ortak bir program oluşturulamaz. Şeker hastalarının yeterli ve dengeli beslenebilmeleri için tüm besin ögelerinden önerilen miktarlarda, enerji gereksinimine göre alması gerekir. Uzun aralıklarla ve düzensiz yemek yenmesi sakıncalıdır. 3 ana, 23 ara öğün uygundur.
Şekil 7.2: Şeker hastalarının yaşam kalitesini artıran üç önemli etken vardır.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
124
ÜNİTE7.
Düzenli fiziksel aktivite insülin salgılanmasının kontrolünü sağlayarak kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Bu sayede şeker hastalarının yaşam kalitesi artmakta ve yaşam süreleri uzamaktadır.
Şeker hastalarının hastalıkları ile ilgili eğitim almaları, kan şekerlerini kontrol etmeleri ve beslenme programlarına uymaları hayati önem taşır. Şeker hastaları gerektiği hâlde düzenli ilaç ve insülin kullanmaz, beslenmelerine dikkat etmez ve kan şekerleri sürekli sınırlar dışına çıkarsa bu durum çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu sağlık sorunlarından bazıları, kalp ve damar hastalıkları, inme/felç (serebrovasküler hastalık), cilt hastalıkları, kangren, böbrek yetmezliği ve görme kayıpları sayılabilir.
Şeker hastalığında bir başka önemli sağlık sorunu da ani şeker düşüşleridir. Şeker seviyesinin aşırı düşmesi sonucu terleme, baş dönmesi, bulanık görme, titreme, huzursuzluk ve baygınlık hissi oluşur. Bu belirtiler görüldüğünde fotoğraf 7.7'dekine benzer cihazlarla hastanın şeker seviyesinin ölçülmesi gerekir.
Fen ve teknoloji derslerinizde, kalp ve damarların vücudunuzdaki görevleri hakkında öğrendiğiniz bilgileri anımsayınız. Bu bilgilerin ışığında, bu organlarda meydana gelebilecek hastalıkların önemi hakkında düşününüz.
Kalp ve damar sağlığınızın bozulması yaşamınızı nasıl etkiler? Kalp ve damar hastalıklarının nedenleri neler olabilir? Bu hastalıklardan korunmak için neler yapılabilir? Bu konuyu bir etkinlikle inceleyelim.
C. Kalp ve Damar Hastalıkları
Bunları Yapalım
1. Kalp ve damar hastalıklarında risk faktörlerinin neler olduğu hakkında İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan bir araştırma yapınız.
Etkinlik 7.4Amaç
Kalp ve damar hastalıkları hakkında bilgi toplamak.
Fotoğraf 7.7: Kan şekeri düzeyinin ölçülmesinde kullanılan bir cihaz.
Performans Görevi
Şeker hastası bir kişinin sağlığı ile ilgili dikkat etmesi gereken kuralları göz önünde bulundurarak bir günlük yaşamını anlatan bir afiş hazırlayınız. Hazırladığınız afişi sınıf panosunda sergileyiniz. Kitabınızın 159. sayfasındaki öz değerlendirme formunu kullanarak kendinizi değerlendiriniz.
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2010 yılında 285 milyon kişi, yani dünyadaki erişkin nüfusun % 6.4'ü şeker hastasıdır.
Kalp ve Damar Hastalıkları Hakkında Bilgi Edinelim
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
125
Yaptığınız etkinlikte kalp ve damar hastalıkları hakkında bilgi topladınız. Şimdi şekil 7.3'te genel görünümü verilen kalp ve damarlarımızda meydana gelen hastalıkları daha ayrıntılı inceleyelim.
Vücudumuzdaki her hücre canlılığını korumak ve görevini gerçekleştirmek için besin maddelerine ve oksijene gereksinim duyar. Bu maddeler, hücrelerimize damarlarımız içindeki kanla ulaştırılır. Kanın damarlar içine pompalanması güçlü kaslardan oluşan kalbimizin görevidir. Kalp, her gün yaklaşık 72009000 litre kanı vücudumuza pompalar. Eğer kalbin pompalama gücünde ya da damarlarda kanın ilerleyişinde herhangi bir sorun olursa bütün vücut hücreleri bu durumdan olumsuz etkilenir.
Kalp ve damar hastalıkları, dünyada ve Türkiye'de ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Modernleşme ile birlikte şehirleşme, buna bağlı artan çevre kirliliği, stres, aşırı, yağlı beslenme, fiziksel aktivitenin azalması, sigara gibi sağlığa zararlı alışkanlıklar kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Günümüzde beklenen yaşam süresinin artması ile 65 yaş üstü kişilerin sayısı artmaktadır. Buna bağlı olarak kalp ve damar hastalıkları toplumda daha çok görülür hâle gelmektedir.
Sonuca Varalım
1. Kalp ve damar hastalıklarının nedenleri nelerdir?
2. Kalp ve damar sağlığının korunmasının önemi nedir?
2. Aşağıda maddeler hâlinde hastalıklar verilmiştir. Yakın çevrenizde verilen durumlara uygun, kişi ya da kişiler bulunup bulunmadığını araştırınız. Eğer varsa bu kişilerden, hastalıklarıyla ilgili mevcut durumlarını ve günlük yaşamda karşılaştıkları güçlükleri öğreniniz.
• Yüksek kan basıncı şikâyeti olma
• Kalp krizi geçirmiş olma
• Kalp veya damarlarla ilgili tıbbi bir tedavi görmüş olma
3. Topladığınız bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Yüksek Kan Basıncı ( Hipertansiyon) Kan basıncı (tansiyon), kalbin kanı pompalarken kan damarlarının iç çeperine oluşturduğu
basınçtır ve milimetre cıva (mmHg) olarak ifade edilir. Kan basıncı, halk arasında büyük tansiyon olarak bilinen sistolik ve küçük tansiyon olarak bilinen diastolik olmak üzere iki farklı değerle belirlenir. Sistolik kan basıncı, kalbin kan pompalarken, diastolik kan basıncı ise kalbin kan pompalamaya ara verdiği andaki kan basıncıdır. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre sistolik kan basıncı 140 mmHg üzeri, diastolik kan basıncı 90 mmHg üzeri olduğunda yüksek kan basıncı (hipertansiyon) hastalığı olarak kabul edilir.
Yüksek tansiyon % 90 oranında genetik nedenlere bağlıdır. Bunun dışında şişmanlık, yaşla birlikte damarlardaki esnekliğin kaybolması, kontrol edilmeyen diyabet, aşırı ve tuzlu beslenme bu hastalığa ortam hazırlayıcı etkenlerdir. Ayrıca yüksek tansiyon, böbrek hastalığına veya hormonal bir bozukluğa bağlı da gelişebilir.
Şekil 7.3: Kalp ve kalbin yapısı.
Aort
Alt ana toplardamar
Kalbi besleyen damarlar
Üst ana toplardamar
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
126
ÜNİTE7.
Yüksek tansiyon çoğu zaman belirti vermez. Bazı durumlarda ense kökünde baş ağrısı, burun kanaması, kulakta çınlama, bulanık görme, sık idrara çıkma, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi gibi belirtiler gözlenebilir. Ailede yüksek tansiyon hastası olanlar, 40 yaşından büyükler, şeker hastaları, sigara ve alkol kullananlar, gebelik gibi riskli gruplarınfotoğraf 7.8'deki gibi tansiyon ölçümlerini düzenli yaptırmaları önemlidir. Yüksek tansiyon hastalığı, genel muayene ve tansiyon ölçümü ile teşhis edilebilir.
Yüksek tansiyon hastalarının tansiyonu düzenleyen ilaçları yaşam boyu düzenli almaları gerekir. Günümüzde tansiyon düşürücü ilaçlar son derece etkilidir ve yan etkileri oldukça azdır.
Yüksek tansiyon eğer bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmışsa ve bu hastalık tespit edilebiliyorsa öncelikle bu hastalık iyileştirilmeye çalışılır.
Yüksek tansiyondan korunmak için alınabilecek birtakım önlemler vardır. Bu önlemler hem sağlıklı bireylerin yüksek tansiyon hastası olmamalarına hem de hastaların iyileşmelerine katkı sağlar. Varsa fazla kiloları vermek, sigarayı bırakmak ya da hiç başlamamak, az tuzlu yemek, katı yağla yapılan yiyeceklerden kaçınmak, alkol kullanmamak, düzenli fiziksel aktivite yapmak ve stresle başa çıkmak bu önlemlerden bazılarıdır.
Yüksek tansiyon, beyin kanaması, felç, görme kaybı, kalp krizi, damarlarda daralmalara neden olabilir. Erken teşhis ve tedavi, yüksek tansiyonun vücutta yaratacağı harabiyeti ve birçok ciddi hastalığı önler.
Kalp Yetmezliği
Kalp yetmezliği, kalbin pompa görevini tam olarak yerine getirememesidir. Kalp çalışmaya devam eder ama yeterli miktarda kanı dokulara ulaştıramaz. Bu durumda beyne yeterli kan gitmediğinden yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, akciğerlerde nefes darlığı ve bacaklarda şişme olabilir.
Kalp yetmezliği çeşitli sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kalbin kapakçıklarında veya kalbi besleyen damarlarda bozukluklar olması, damar sertliği, kalp kasının iltihaplanması, kansızlık, hormonal bozukluklar kalp yetmezliğinin başlıca nedenleridir.
Tansiyon yüksekliği de kalp yetmezliğine neden olabilir. Kalp, hep yüksek basınç altında çalıştığından sonunda kasılma yeteneğini yitirebilir. Bu nedenle yüksek tansiyonun kontrol altında tutulması çok önemlidir.
Damar sertliği sonucunda damarın esnekliği kaybolur. Sertleşmiş bir damara kan pompalamak güç olduğundan kalp yetersiz çalışır. Ayrıca kalbi besleyen damarlarda sertleşme, kalbin yeterince beslenememesine yol açar.
Her organ gibi kalbin de beslenmesi gerekir. Kalbi besleyen damarlara koroner damarlar adı verilir. Koroner damarlarda başta kolesterol olmak üzere kalsiyum gibi birtakım maddeler biriktiğinde ya da kan pıhtısıyla buralardaşekil 7.4'teki gibi daralmalar ve tıkanıklıklar oluşur. Buna koroner damar hastalığı denir. Kalp yeterince beslenemez, gerektiği gibi çalışamaz ve kalp krizi meydana gelir.
Kalp krizi, koroner damarlardaki tıkanıklığa bağlı olarak o damarın beslediği kalp kasının beslenememesi ve ölmesidir. Kalp krizi geçirmiş kimselerde ölen dokunun yerine yenisi gelmez, işlevsiz bir doku kalır.
Fotoğraf 7.8: Tansiyon ölçümü
Şekil 7.4: Normal ve daralmış kan damarları
Tıkalı damarNormal damar
Kan akışını engelleyen plak oluşumu
Normal kan akışı
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
127
Kalp ve damar hastalıklarının tedavisi için özel ilaçlar vardır. Damar tıkanıklığı durumunda kan sulandırıcı ilaçlar kullanılır. Bunun dışındaki tedaviler cerrahi işlem gerektirir. Damar tıkanıklıklarında, anjiyo adı verilen cerrahi işlem ile damarlar genişletilir ve kanın rahat bir şekilde akması sağlanır. İlaç tedavisi ve anjiyonun yeterli olmadığı durumlarda bypass (baypas) ameliyatı yapılır. Bu ameliyatta hastanın genellikle bacağından alınan bir damar, daralan bölgenin öncesine ve sonrasına bir köprü oluşturacak şekilde yerleştirilir. Böylece kanın akış yolu değiştirilerek kanın, tıkalı bölgenin ilerisine geçmesi sağlanabilir.
Kalp ve Damar Hastalıklarına Neden Olan EtmenlerKalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasına ve çabuk ilerlemesine yol açabilen birçok etmen
vardır. Bu etmenleri iki grupta inceleyebiliriz:
1. Önlenebilir EtmenlerSigara, Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımı: "Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar" ünitesinde de değin
diğimiz gibi sigara, alkol, uyuşturucu maddeler kalp ve damar hastalıklarının gelişmesine zemin hazırlar. Hastalığın hızlı ilerlemesine ve verdiği hasarın büyük olmasına sebep olur. Sigara, kanın pıhtılaşmasına ve kandaki oksijenin azalmasına yol açarak kalbe büyük zarar verir. Sigara içen kişilerde damar yapısı bozulur ve zamanla damar sertliği meydana gelir. Günde içilen sigara sayısı ne kadar fazla ise risk o kadar fazla olur.
Uzun süreli ve fazla miktarda alkol tüketimi hem yüksek tansiyona neden olarak hem de kalp kası üzerinde zehir etkisi yaparak kalp ve damar hastalıklarına sebep olur.
Uyuşturucu maddelerin kullanımı, özellikle genç yaşta ve ani kalp krizinin nedenleri arasındadır. Birçok uyuşturucu madde, kalp atış hızı ve kan basıncını artırarak ya da kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltarak kalp krizini tetikleyici özelliktedir.
Kalp krizinin belirtileri şunlardır:
• Fotoğraf 7.9'dakine benzer göğüste sıkışma hissi veren ağrı olur.• Ağrı, sol kola ve çeneye yayılabilir.• Ağrı, hareket etmekle artar, dinlenmekle azalır ancak geçmez.• Soğuk terleme ve mide bulantısı görülür.• Nefes darlığı olur.
Yukarıdaki belirtileri hisseden ve kalp krizi geçirdiğini düşünen bir kişi;
• Ağrı başladığı anda telefonla 112 acil sağlık komuta kontrol merkezini ve yakınlarını arayarak durumu haber vermelidir.
• Yardıma gelenlerin işini kolaylaştırmak için bulunduğu yerin kapısını aralık bırakmalıdır.
• Evde aspirin varsa bir bardak su ile almalı, bunun dışında kesinlikle bir şey yiyip içmemelidir.
• Odaya oksijen girmesini sağlamak üzere pencereyi açmalıdır.• Düşerek başını çarpma gibi olası bir kazayı önlemek için yardım
gelmesini yatarak ya da oturarak beklemelidir.• Soğuk ya da sıcak suyun altına kesinlikle girmemelidir.
Bir kişi yanınızda kalp krizi geçiriyorsa yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
• Sağlık deneyiminiz yoksa kalp krizi geçiren birine müdahale etmeyiniz ve başka hastalara ait kalp ilaçlarını vermeyiniz.
• Hemen 112 numaralı acil sağlık komuta kontrol merkezini arayarak yardımı isteyiniz ve hastayı en yakın tam donanımlı bir hastaneye ulaştırınız.
• Ambulans gelene kadar kalp krizi geçiren kişiyi yatırınız. Ayaklarını kalp seviyesinin üzerine kaldırarak kalbe daha çok kan akışının olmasını sağlamaya çalışınız.
• Üzerindeki sıkı olan kıyafetleri gevşetiniz, varsa kravatını çözünüz.
Fotoğraf 7.9: Göğüste sıkışma ve ağrı kalp krizi
belirtisi olabilir.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
128
ÜNİTE7.
Yüksek Tansiyon: Daha önce de değindiğimiz gibi yüksek tansiyon, kalp kasının zorlanarak çalışamaz hâle gelmesine neden olabilir. Yüksek tansiyon etkisiyle kalp kası fazla çalışarak kalınlaşır. Bu durum kalp kasında hasara, kalp yetmezliklerine ve ritm bozukluklarına neden olur.
Kolesterol: Kolesterol, hayvansal hücrelerin zarlarında bulunan bir çeşit lipittir ve hormon, D vitamini sindirim salgıları gibi maddelerin sentezinde rol oynar. Kanda bulunan düşük seviyedeki kolesterol ile bu işlevler gerçekleştirilebilir. Fakat kandaki kolesterol çok yükselirse damar sertliğine ve damar tıkanıklıklarına sebep olur.
Aslında kanda iki tip kolesterol vardır. İyi kolesterol olarak bilinen HDL (yüksek yoğunluklu kolesterol), fazla kolesterolün karaciğere taşınmasında ve vücuttan uzaklaştırılmasında rol oynar. Bu nedenle vücutta miktarının yüksek olması sağlık açısından iyidir. Kötü kolesterol olarak bilinen LDL (düşük yoğunluklu kolesterol) ise karaciğerden kolesterolü vücudun çeşitli bölgelerine taşır. Bu sırada kolesterolün damar içinde birikimine, yani damar sertliği ve daralmasına sebep olur. Kandaki LDL seviyesinin yüksek olması kalp ve damar hastalıklarının başlıca sebeplerindendir.
Beslenme şekli ile kolesterol seviyesi yakından ilişkilidir. LDL, fotoğraf 7.10'daki yağlı ve soslu besinlerle beslenildiğinde artarken daha fazla lifli besinlerle beslenildiğinde azalır.
Fiziksel Aktivite Eksikliği: Hareketsiz kişilerde kaslar zayıflar, kanın oksijen taşıma kapasitesi düşer, yüksek kan basıncı ve kötü kolesterolün artışı gözlenir. Bu nedenlerle fotoğraf 7.11'deki gibi fiziksel aktivitenin yapılması, kalp ve damar hastalıklarında riski azaltır.
Şeker Hastalığı: Şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıklarının önemli nedenlerinden biridir. Şeker hastalarında tansiyonun yükselmeye eğilimli olması, kolesterol yüksekliğinin fazla görülmesi, kan şekerinin ayarlanamaması sonucu ortaya çıkan pıhtılaşma bozuklukları en önemli risk faktörleridir.
Şişmanlık: "Sağlığımızı Geliştirelim ve Koruyalım" ünitesinde şişmanlığın kalp ve damar hastalıklarında önemli risk faktörlerinden biri olduğuna değinmiştik.
Şişman kişilerde kötü kolesterolün yüksek oluşu, tansiyon yüksekliği ve şeker hastalığının daha sık görülmesi kalp ve damar hastalığı riskini artırır.
Stres: Yoğun stresin, kalp krizini tetikleyen faktörlerden biri olduğu bilinmektedir. Özellikle, stres anında salgılanan ve kan damarlarını daraltan, pıhtılaşmayı, kalp atışını ve tansiyonu artıran hormonların bunda etkisi olduğu düşünülmektedir.
2. Önlenemeyen Etmenler
Yaş: Kalp ve damar hastalıklarının görülme olasılığı yaşla birlikte belirgin şekilde artar. Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde olmak ve erken menopoz, kalp hastalıkları açısından risk faktörü olarak kabul edilmektedir.
Fotoğraf 7.10: Patates ve hamburger kötü kolesterolü artıran besinlerdendir.
Fotoğraf 7.11: Her yaşta fiziksel aktivitenin sürdürülmesi gerekir.
Biliyor musunuz?
Beden kütle indeksinin 25'in üzerinde olmasının ve bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm'nin üzerinde olmasının kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığı kabul edilmektedir.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
129
Cinsiyet: Kalp ve damar hastalıkları, erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülür.
Kalıtım: Birinci derecede yakın erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede yakın kadın akrabalarda ise 65 yaşından önce kalp ve damar hastalığı, kalp krizi veya kalp krizine bağlı ölüm görülmesi, kişinin kalp ve damar hastalığına yakalanma riskini artırır.
Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önlenebilir risk faktörlerini ortadan kaldırmak gerekir. Kalp ve damar hastalıklarından korunma yollarını belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
Etkinlik 7.5AmaçKalp ve damar hastalıklarından korunma yollarını sıralamak.
Sonuca VaralımKalp ve damar hastalıklarından korunma yolları nelerdir?
2. Çizelgeyi yukarıda verilen örnekteki gibi soldaki sütuna kalp ve damar hastalıklarındaki risk faktörlerini, sağdaki sütuna ise bu risk faktörünün nasıl ortadan kaldırılabileceğini yazarak tamamlayınız.
3. Hazırladığınız çizelgeyi sınıf arkadaşlarınızın hazırladıkları ile karşılaştırınız.
Kalp ve Damar Hastalıklarında Risk Faktörleri Korunma Yolu
Sigara kullanmak Sigarayı bırakmak veya hiç başlamamak
• Sigara kullanılıyorsa bırakılmalı, sigara dumanı bulunan ortamlardan kaçınılmalıdır.• Alkol ve uyuşturucu maddeler kullanılmamalıdır.• Besinlerle alınan tuz miktarı azaltılmalıdır.
Yaptığınız etkinlikte, kalp ve damar hastalıklarında risk faktörlerini azaltarak korunma yollarını sıraladınız. Kalp ve damar hastalıklarından korunma önlenebilir risk faktörlerinden kaçınarak kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkma olasılığını azaltan koruyucu faktörleri artırarak sağlanabilir. Aşağıda bu amaçla günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktaları bulacaksınız.
Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için;
Kalp ve Damar Hastalıklarından Korunalım
(Örnek çizelgedir.)
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
130
ÜNİTE7.
"Aile Hayatı ve Ana, Çocuk Sağlığı" isimli ünitede evlilik kararı alınırken akraba evliliklerinden kaçınılması gerektiğine değinmiştik. Kalıtsal hastalıklardan birçoğunun akraba anne ve babaların çocuklarında, akraba olmayan anne ve babaların çocuklarına göre daha yüksek oranda ortaya çıktığını anımsayınız. Peki, akraba evlilikleri sonucu toplumda görülme olasılığı artan kalıtsal hastalıklar hangileridir? Bu hastalıkların toplumda görülme sıklığını azaltmak için neler yapabiliriz? Bu soruların cevaplarını bulabilmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
2. Kalıtsal Hastalıklar
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda üç gruba ayrılınız. Her grup aşağıdaki kalıtsal hastalıklardan birini seçsin. Bu etkinlikte her gruptaki öğrenciler araştırmalarını bireysel olarak yapacaktır.
• Akdeniz anemisi (Talasemia)
• Akdeniz ateşi
• Hemofili
2. Grubunuzun seçtiği hastalığın nedenleri ve belirtileri hakkında bilgi toplayınız. Bu hastalığın ortaya çıkmasında akraba evliliklerinin rolünü araştırınız.
3. Öğretmeniniz ve grup arkadaşlarınızın kararıyla her gruptan bir öğrenci araştırma sonuçlarını sınıfa sunsun. Gruplardaki diğer öğrenciler sunum sonunda merak ettikleri soruları sunum yapan arkadaşlarına sorsun.
Etkinlik 7.6Amaç
Bazı kalıtsal hastalıklar hakkında bilgi toplamak ve bunların akraba evliliği ile ilişkisini araştırmak.
Sonuca Varalım
1. Akdeniz anemisinin nedenleri ve belirtileri nelerdir?
2. Akdeniz ateşinin nedenleri ve belirtileri nelerdir?
3. Hemofilinin nedenleri ve belirtileri nelerdir?
4. Kalıtsal hastalıkların bir toplumda daha az görülmesi için alınacak önlemler nelerdir? Tartışınız.
• Yüksek tansiyonu bulunan kişiler, ilaçlarını düzenli kullanmalı ve tansiyonlarını kontrol altında tutmalıdırlar.
• Kötü kolesterolün düşürülmesi, iyi kolesterolün yükseltilmesi için hayvansal yağların tüketimi azaltılmalı, yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uyulmalıdır.
• Fazla kilo almaktan kaçınılmalı, eğer fazla kilo şikâyeti varsa uzun vadeli ve dengeli bir diyetle kilo verilmesi sağlanmalıdır.
• Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.• Şeker hastalığına zemin hazırlayacak bir yaşam tarzından kaçınılmalı, şeker hastalığı ortaya çık
mışsa tıbbi tedavi, beslenme programı ve fiziksel aktivite ile kan şekeri düzeyi kontrol altında tutulmalıdır.
• Stres oluşturan olay, kişi ve ortamlardan uzak durulmalıdır. Stresi yaşamdan tamamen çıkarmak mümkün olmadığından "Akıl ve Ruh Sağlığı" ünitesinde belirtilen stresle başa çıkma yolları uygulanmalıdır.
Kalıtsal Hastalıklar Önlenebilir mi?
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
131
Yaptığınız etkinlikte bazı kalıtsal hastalıkların nedenlerini ve belirtilerini öğrendiniz. Bu hastalıkların nasıl daha az görülebileceği ile ilgili fikirlerinizi paylaştınız. Çeşitli kalıtsal hastalıkları daha ayrıntılı incelemeden önce "kalıtsal hastalık" kavramını ele alalım.
8. sınıf fen ve teknoloji dersindeki, "Hücre Bölünmesi ve Kalıtım" ünitesini anımsayınız. Canlıların kalıtsal özelliklerinin anne ve babadan alınan genlerle ortaya çıktığını öğrenmiştiniz. Anne ve babadan gelen genler, baskın veya çekinik özellik gösterebilirler. Büyük harfle ifade edilen baskın genler tek olsa bile bir özelliğin ortaya çıkmasına neden olur. Küçük harfle ifade edilen çekinik genler ise hem anne hem de babadan alındıklarında yani bu özellikle ilgili baskın gen yoksa etki gösterirler.
Saç, göz rengi gibi kalıtsal özelliklerimizin yanı sıra bazı hastalıklarda anne ve babadan genlerle yavruya aktarılır. Bunlara kalıtsal hastalıklar denir.
Bazı kalıtsal hastalıklar baskın genlerle aktarılır. Eğer baskın gen anne ya da babadan en az birinden yavruya aktarılmışsa, bu hastalık yavruda kesinlikle ortaya çıkar. Baskın genle aktarılan kalıtsal hastalıklara örnek olarak gece körlüğü verilebilir.
Birçok kalıtsal hastalık ise çekinik genlerle aktarılır. Yakın akraba olan bireylerde aynı genlerin bulunma olasılığı yüksektir. Dolayısıyla akraba evliliklerinde çekinik genlerin hem anne hem de babada bulunma olasılığı yüksektir. Birbiriyle akraba olan anne ve baba çekinik geni sadece taşıyor ve hastalık belirtilerini göstermiyor bile olsa doğacak çocuklarında şekil 7.5'te gösterildiği gibi iki çekinik gen biraraya geldiğinde hastalık ortaya çıkabilir.
Kalıtsal hastalıkların çoğu akraba evliliklerinin yaygın olduğu toplumlarda sık görülür. Şimdi bu kalıtsal hastalıklardan ülkemizde de sık görülen Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi ve hemofiliyi daha ayrıntılı inceleyelim.
Akdeniz Anemisi (Talasemia)
Akdeniz anemisi, Akdeniz Bölgesi'ndeki ırklarda görülen bir çeşit kansızlık hastalığıdır. Tıpta Talasemia (talasemi) olarak adlandırılır. Bu hastalıkta, anemi (kansızlık) oluşmasına neden olan etmen, kandaki alyuvarların yapısında bulunan hemoglobin proteinin yapısındaki bozukluktur. Hemoglobin, kanda oksijen ve karbon dioksidi bağlayarak taşıyan moleküldür. Akdeniz anemisi hastalarında hemoglobin yapısındaki bozukluk, alyuvarların üretildikten sonra parçalanmasına neden olur. Kemik iliği çok çalışarak daha fazla alyuvar üretir ancak bu hücreler de erkenden parçalanır. Bunun sonucu olarak kansızlık ortaya çıkar.
Şekil 7.5: Akraba evliliklerinde anne ve babanın her ikisinde de hastalık genlerinin bulunma
olasılığı yükselir. Bu durumda doğacak çocuklar 1/4 olasılıkla hastalık genini bulundururlar.
A. Yaygın Kalıtsal Hastalıklar
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
132
ÜNİTE7.
Akdeniz AteşiAkdeniz ateşi, Akdeniz anemisi gibi Akdeniz Bölgesi'ndeki ırklarda daha sık görülen bir has
talıktır. Bu hastalık, genellikle 2448 saat süren ateş nöbetlerine neden olur. Nöbetlere genellikle karın ağrısı, eklem ağrısı veya göğüs ağrısı eşlik eder. Hastalarda nöbetler dışında hiçbir belirti görülmez. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, ishal, bilinç kaybı, felç gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Akdeniz ateşi, çekinik genle taşınan kalıtsal bir hastalıktır. Akraba evliliklerinden doğan çocuklarda ortaya çıkma olasılığı artar.
Hemofili
Hemofili, kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteinlerin eksikliği nedeniyle ortaya çıkan kalıtsal bir hastalıktır. Hemofili hastası bir kişi, fotoğraf 7.13'teki gibi kanı pıhtılaşmadığı ya da çok geç pıhtılaştığı için basit yaralanmalarda bile kan kaybından yaşamını yitirebilir.
Hemofilinin ilk belirtileri genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkan deride morluklar, eklemlerde ağrılı şişkinlilerdir. Basit travmalarda bile ciddi kanamalar olabilir.
Erkeklerde hastalık etkeni olan çekinik gen var ise kesinlikle ortaya çıkar. Bu nedenle hemofili, erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Erkekler taşıyıcı olamaz. Kadınlar taşıyıcı olabilir. Taşıyıcı bir annenin erkek çocuğuna bu hastalığı geçirme olasılığı % 50'dir.
Akdeniz anemisinin Akdeniz anemisi taşıyıcılığı ve Akdeniz anemisi hastalığı olmak üzere iki tipi vardır.
Taşıyıcı kişiler bu hastalığın bir çekinik genini taşırlar. Bunlar hafif kansızlık dışında belirti göstermezler ve sağlıklı yaşamlarına devam ederler. Akdeniz anemisi taşıyıcılığı ancak kan testiyle anlaşılabilir. Anne ve babadan her ikisi de taşıyıcı ise çocuklarının Akdeniz anemisi olma olasılığı % 25'tir.
Akdeniz anemisi hastalığı bebek doğduktan sonra ilk bir yıl içinde kendini gösterir. Çoğunlukla bebek 6 aylıkken ağır kansızlık gelişir. Kansızlık, demir eksikliğine bağlı olmadığından demir tedavisi uygulanmaz. Düzenli olarak kan nakli yapılır. Hâlsizlik, iştahsızlık, sık sık ateşlenme ve fotoğraf 7.12'deki gibi dalak büyümesi sonucu karın şişliği hastalığın belirtileri arasındadır. Ayrıca yüz ve kafa kemiklerinden başlayarak iskelet yapısında değişiklikler meydana gelir. Alın ve elmacık kemikleri çıkık tipik yüz görünümü ortaya çıkar. Bu hastalar hayatları boyunca düzenli tedavi görmek zorundadırlar.
Akraba evlilikleri toplumda Akdeniz anemisi görülme sıklığını artırır. Türkiye'de yakın akraba evliliklerinin yüksek olması, bu hastalığın ve taşıyıcılığın özellikle Akdeniz Bölgesi'nde doğanlarda daha sık görülmesine yol açar.
Akdeniz anemisinde doğum öncesi tanı yöntemlerinin geliştirilmesi, taşıyıcıların taramalarla ortaya çıkartılması koruyucu tedavi bakımından çok etkili olmuştur. Gelişmiş ülkelerde Akdeniz anemisi ve bu hastalığa bağlı ölümler büyük oranda azalmıştır.
Fotoğraf 7.13:Hemofili hastasında kanamaların durması zordur.
Fotoğraf 7.12: Dalağı büyümüş ve ameliyatla alınacak olan Akdeniz
Anemisi hastası çocuk
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
133
Kalıtsal bozukluk ve hastalıkların bazıları tamamen düzeltilebilir ya da tedavi edilebilir. Örneğin şekil 7.6'daki gibi dudak ya da damak yarıkları cerrahi yöntemlerle düzeltilebilir. Hemofili hastalığında olduğu gibi bazı kalıtsal hastalıklarda eksikliği görülen maddenin dışarıdan verilmesi ile tedavi sağlanır.
Kalıtsal hastalıkların büyük kısmı ağır seyreder, tedavileri yaşam kalitesini artırmaya yetmez ya da ölümle sonuçlanabilir. Akraba evliliklerinin bu hastalıkların ortaya çıkma oranını artırdığını düşünürsek kalıtsal hastalıkların ortaya çıkmadan engellenmesinin mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Bir toplumda akraba evliliklerinin azaltılması kalıtsal hastalıkların görülme oranını düşürür ve toplumun sağlık düzeyini yükseltir.
Sağlıklı olarak dünyaya gelmek ve yaşamını sağlıklı olarak sürdürebilmek her insanın en doğal haklarından biridir. Gebelik ve erken çocukluk döneminde periyodik sağlık kontrollerinin yaptırılması, alınabilecek en iyi önlemdir. Böyle doğacak bebeklerin bir kalıtsal hastalığı varsa bu önlenebilir ya da tedaviye uygun zamanda başlanarak sağlıklı bir yaşam sürmesi sağlanabilir. Günümüzde fotoğraf 7.14'teki gibi ultrason ve bazı kan testleri ile birçok kalıtsal hastalık bebek daha anne karnındayken teşhis edilebilir.
Kalıtsal bir hastalığa sahip olma ya da taşıyıcı olma, akraba evliliği, ileri yaş gebelikleri, daha önceden kalıtsal hastalığa sahip bir çocuğa sahip olma, art arda düşüklerin görülmesi, doğacak çocukta kalıtsal hastalıkların ortaya çıkmasında risk faktörleridir. Bu durumlardan bir ya da birkaçına sahip aileler çocuk sahibi olmadan önce genetik danışmanlık alabilirler. Genetik danışmanlık, doğacak çocuklarda kalıtsal hastalık görülme riski, bu hastalığın önlenmesi, tedavisi ve sonuçları konularında aileyi bilgilendirmeyi amaçlar.
Açıklanan diğer kalıtsal hastalıklarda olduğu gibi hemofili de akraba evliliklerinde daha sık görülür.
Hemofili hastalığının tedavisi, pıhtılaşmayı sağlayan proteinin dışarıdan verilmesiyle ile sağlanır.
Şekil 7.6: Damak (a) ve dudak-damak (b) yarıkları kalıtsal anormalliklerdir.
Fotoğraf 7.14: Gebelikte ultrason muayeneleri, kalıtsal hastalıkların belirlenmesi için yapılan tarama
testlerinin bir parçasıdır.
B. Kalıtsal Hastalıkların Önlenmesi
a b
Araştıralım - Paylaşalım
Akraba evliliklerinden kaynaklanan kalıtsal hastalıklarla ilgili İnternet, dergi, kitap gibi kaynaklardan bilgi ve görsel doküman toplayınız. Topladığınız bilgi ve dokümanları kullanarak bir broşür hazırlayınız. Hazırladığınız broşürü sınıf ya da okul panonuzda sergileyiniz.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
134
ÜNİTE7.
Televizyon, radyo, gazete ve dergilerde yer alan sigarayı bıraktırma kampanyalarında akciğer hastalarının kendi ağızlarından hikâyelerine rastladınız mı? Çevrenizde akciğer hastası olan kişiler var mı? Akciğer hastalıklarında, hastanın ne gibi şikâyetleri vardır? Bu hastalık yaşam kalitesini nasıl etkiler?
Kronik, uzun süreli devam eden ve kimi zaman hayat boyu düzelmeyen hastalıklar için kullanılan bir terimdir. Kronik akciğer hastalıkları, dünyada ve ülkemizde çok sayıda insanın yaşam kalitesini düşüren, ölümlere sebep olan bir grup hastalığın genel adıdır. Bu hastalıklarla ilgili bilgi sahibi olmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
3. Kronik Akciğer Hastalıkları
Etkinlik 7.7AmaçKronik akciğer hastalıklarının nedenlerini ve korunma yollarını açıklamak.
Bunları Yapalım1. Kronik akciğer hastalıklarının nedenleri ve korunma yolları ile ilgili İnternet, gazete, dergi ve
kitaplardan bilgi toplayınız. Bu hastalıklarla ilgili bulacağınız fotoğraf, afiş, poster, video gibi görsel materyalleri sınıfınıza getiriniz.
2. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
Soru : Kronik akciğer hastalıkları hangileridir?Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru : Kronik akciğer hastalıkları en çok kimlerde görülür?Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru : Kronik akciğer hastası olan bir kişinin yaşam kalitesi bu hastalıktan nasıl etkilenir?Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru : Kronik akciğer hastası olan kişinin ve çevresindekilerin nelere dikkat etmesi gerekir?Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru : Kronik akciğer hastalıklarından korunmak için neler yapılmalıdır?Cevap : ........................................................................................................................................................................
Sonuca Varalım1. Kronik akciğer hastalıklarının nedenleri nelerdir?2. Kronik akciğer hastalıklarından korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte kronik akciğer hastalıkları ile ilgili bilgi topladınız. Bu hastalıklar, genellikle uzun bir zaman sürecinde, sigara kullanma, hava kirliliğine ve mesleki olarak zehirli gazlara vb. maruz kalma nedenleriyle ortaya çıkan hastalıklardır. Tedavileri uzun sürelidir ya da bir ömür boyu sürer. Ülkemizde de yaygın olarak görülen kronik akciğer hastalıklarından başlıcaları KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) ve astımdır.
3. Topladığınız bilgi ve materyalleri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız. Öğretmeninizin rehberliğinde, bu hastalıkların nedenleri ve korunma yolları ile ilgili bir tartışma ortamı oluşturunuz.
4. Tartışmanız tamamlandıktan sonra defterinize çizdiğiniz çizelgede yer alan soruların cevaplarını verilen noktalı yerlere yazınız.
5. Defterinize çizerek tamamladığınız çizelgeyi sınıf arkadaşlarınızınki ile karşılaştırınız. Öğretmeninizin rehberliğinde eksiklik ve yanlışlıkları gideriniz.
Kronik Akciğer Hastalıkları Önlenebilir mi?
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi ve çeşitli dokümanlar.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
135
Astım, solunum yollarında süregelen bir ihtihaplanma sonucu zaman zaman tekrarlayan, atak
larla kendini gösteren bir hastalıktır. Ataklar genellikle gece veya sabaha karşı, hırıltılı solunum,
nefes darlığı, göğüste sıkıntı hissi ve öksürük belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Astımda,
solunum yollarının duyarlılığı aşırı artar. Kalıtsal yatkınlık, ev tozu akarı gibi alerjiye neden olan
etmenlere, sigara dumanına, mesleki bazı toz ve kimyasal maddelere, hava kirliliğine maruz kal
mak astım için risk faktörleridir.
Astım, hastalık çok ilerleyip geri dönüşsüz safhaya girmediği sürece kolaylıkla kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Bu nedenle astımda erken başvurunun önemi çok fazladır. Çocukluk çağında
KOAH, "Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı" kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir hastalık ismidir. Daha önce değindiğimiz gibi kronik terimi uzun süreli devam eden anlamındadır. Obstrüktif ise tıkayıcı anlamındadır ve bu hastalık bronşların tıkandığını ifade etmek için kullanılır. KOAH, akciğer amfizemi ve kronik bronşiti kapsayan bir hastalık grubudur.
Akciğer amfizeminin en tipik belirtisi nefes darlığıdır. Bu hastalıkta akciğerlerdeki hava kesecikleri (alveol) gerilip genişler, yırtılır, buna bağlı olarak da akciğerler esnekliğini kaybeder. Nefes alırken genişleyen akciğerler esnekliğini yitirdiği için nefes verirken sönmez ve içlerinde hava kalır. Hastalar nefes alabilir ama vermekte zorlanır.
Kronik bronşit, akciğerlere giden solunum yollarının bronşların şekil 7.7'deki gibi uzun süreli bir biçimde iltihaplanmasıdır. İltihaplanma yoğun öksürüğe ve balgam çıkarmaya yol açar.
KOAH'ın ortaya çıkmasında en büyük etmen sigaradır. Ayrıca mesleki olarak solunum yollarını tahriş edici duman, is, tiner vb. maddelere maruz kalmak, kalıtsal yatkınlık, hava kirliliği ve sık geçirilen solunum yolu enfeksiyonları da hastalığın nedenleri arasındadır.
KOAH'ın belirtileri arasında, nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı soluk alıp verme sayılabilir. Bu belirtiler çok uzun sürer ve giderek artar. Önceleri fiziksel aktivite sırasında ortaya çıkan nefes darlağı zamanla uykudan uyandıran, günlük işleri kendi başına yapmayı engelleyen bir hâl alır. Nefes darlığına hırıltılı solunum eşlik eder. Özellikle kış aylarında öksürük ve balgam miktarında artma görülür. Kirli havada bulunan zehirli bileşikler, solunum yollarının daralmasına ve salgı miktarının artmasına neden olarak şikâyetleri daha da artırır.
Günümüzde KOAH'ı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. Ancak sigaradan ve hava kirliliğinden uzak durmak bu hastalığı çok büyük ölçüde önler. Nefes açıcı ilaçlar ve hastalığı ilerlemiş kişilere oksijen verilmesi en yaygın tedavi yöntemlerindendir.
KOAH'lı hastanın yaşam kalitesini yükseltmek için çevresindeki bireylerin dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Hastanın bulunduğu ortamda kesinlikle sigara içilmemesi bunların başında gelmektedir. Ayrıca kalıtsal olarak hastalığa yatkın olabilecekleri için hasta yakınlarının sağlıklarına daha fazla dikkat etmeleri, hastaya moral vermeleri, özellikle depresyon gelişme riskine karşı hastaya daha duyarlı davranmaları gerekmektedir.
Şekil 7.7: Normal ve daralmış bronşlar
A. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı ( KOAH)
B. Astım
Normal bronş
Daralmış bronş
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
136
ÜNİTE7.
Fotoğrafta 7.16'da gördüğünüz insanlar neden maske takıyor olabilirler?
Grip olmuş bir arkadaşınızla karşılıklı sohbet ettiğinizi düşününüz. Arkadaşınız birden ağzını kapatmadan, öksürüyor ve konuşmaya devam ediyor. Bu sizi rahatsız eder mi? Neden?
"Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri anımsayınız. Sağlığımızı korumak için el ve vücut temizliğimize dikkat etmemiz gerektiğini biliyorsunuz. Peki, bu tür kişisel temizliklerimize dikkat etmezsek hastalıklara yakalanmamız neden kolaylaşır?
Evlerimizde ya da çevremizde yaşayan evcil hayvanların sağlıklı olması ve aşılarının yaptırılması neden önemlidir?
Yukarıdaki soruların cevaplarını sınıfınızda tartışınız. Bu soruların cevapları bulaşıcı hastalıklarla ilgilidir. Konuyu tamamladığınızda bu soruların cevaplarını da öğrenmiş olacaksınız. Önce bulaşıcı hastalıklarla ilgili temel kavramları öğrenmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
4. Bulaşıcı Hastalıklar
Fotoğraf 7.16: Koruyucu maske kullanan insanlar
ortaya çıkan astım genellikle tedavi edilebilir. Astım tedavisinde genellikle fotoğraf 7.15'te görüldüğü gibi solunum yoluyla alınan ilaçlar kullanılır. Astım hastası olan kişi kesinlikle sigara içmemeli, hava kirliliği olan ortamlarda bulunmamalı ve alerjisi olduğunu bildiği maddelerden uzak durmalıdır. Astım hastasının evinde ve çevresinde alınması gereken birtakım önlemler vardır. Astımlı kişinin odasında toz tutacak halı ve kilimler kaldırılmalı, tüylü koltuk, yastık vb. eşyalar kullanılmamalıdır. Ev sıklıkla havalandırılmalıdır. Parfümlü sabun, losyon ve şampuanlardan, tütsülerden uzak durulmalıdır.
Bunları Yapalım1. Aşağıda sıtma hastalığı ile ilgili verilen paragrafı dikkatle okuyunuz.
Etkinlik 7.8AmaçBulaşıcı hastalıklarla ilgili temel kavramları açıklamak.
Sonuca VaralımAşağıdaki kavramların ne anlama geldiğini birer cümle ile açıklayınız.• enfeksiyon • bulaşıcı hastalık • kaynak • vektör • bulaşma yolu • enfeksiyon zinciri
Sıtma bulaşıcı hastalıklardan biridir. Sıtma etkeni olan mikroorganizmaların vücuda girmesi ve çoğalması ile enfeksiyon meydana gelir. Sıtma etkeni olan mikroorganizmaları vücudunda bulunduran ve insana bulaşmasına neden olan vektör, fotoğraf 7.17'de örneği verilen Anopheles (Anofel) cinsi sivrisineğin dişileridir. Burada sivrisinek sıtma hastalığı için kaynaktır. Sivrisinekten insana sıtmanın bulaşma yolu ise hastalık etkeni taşıyan sivrisineğin insanı ısırması ve kan emmesidir. Birbirine bağlı bu üç ögeye yani sivrisinek kan emme ve insan ilişkisine enfeksiyon zinciri denir.
Fotoğraf 7.17: Anopheles (Anofel) cinsi sivrisinek
Bulaşıcı Hastalıklarla İlgil Temel Kavramlar
2. Yukarıdaki paragrafta koyu renkle yazılan kavramların ne anlama geldiğini tartışınız.
Fotoğraf 7.15: Astım hastaları nefes açıcı spreyler kullanırlar.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
137
Yaptığınız etkinlikte sıtma hastalığı ile ilgili verilen paragraftaki kavramların kullanıldığı yere göre ne anlama geldiğini ifadelerinizle açıkladınız. Şimdi bu kavramları ayrıntılı olarak inceleyelim.
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde öğrendiğiniz biyolojik etmenlerden virüsler, bazı bakteri, mantar ve protistler ile parazit hayvanlar birer hastalık etkenidir. Hastalık etkeni olan canlının vücuda girerek üremesi durumuna enfeksiyon denir. Ancak her enfeksiyon hastalık değildir. Meydana gelen enfeksiyonun hastalık olarak adlandırılabilmesi için bulunduğu organ ya da dokuda çoğalarak bunların çalışmasını bozması gerekir.
Hastalık etkeni olan canlı vücuda girer girmez, bağışıklık sistemine ait hücreler bunlarla savaşmaya başlar. Eğer hastalık etkenlerinin tamamı yok edilemezse kalanlar çoğalarak hastalığa neden olurlar.
Hastalık etkeninin herhangi bir yolla insana geçmesiyle oluşan hastalıklara enfeksiyon hasta-lıkları ya da bulaşıcı hastalıklar denir. Hastalık etkeni vücuda girdikten sonra ilk belirtilerin görülmesine kadar geçen süreye ise kuluçka dönemi adı verilir.
Enfeksiyon Kaynağı: Hastalık etkeni olan virüs, bakteri, mantar gibi canlıların yaşamını sürdürebilmek için bağımlı olduğu ve aynı zamanda çoğaldığı hayvan vücudu, insan vücudu, toprak, su vb. ortamlardır. Her hastalık etkeninin kaynağı farklıdır. Örneğin grip ve kızamıkta enfeksiyon kaynağı insanken şarbonda enfeksiyon kaynağı hayvan, tetanozda ise topraktır.
Bir enfeksiyon etkeninin büyüme ve çoğalması için uygun yer sağlayan insan ya da hayvanlara konak adı verilir.
Hastalıklar çok çeşitli etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin kanserin insan vücudundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluştuğunu anımsayınız. Dolayısıyla kanser, insandan insana bulaşabilen bir hastalık değildir. Oysa gribe neden olan virüsler, insandan insana bulaşarak hastalık meydana getirebilir. Hastalık etkeninin çeşitli yollarla sağlam kişilere geçmesine bulaşma yolu denir. Bulaşma yolu, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki çeşittir:
1. Doğrudan bulaşma yolu; hastalık etkeninin hiçbir ara bulaşma yolu olmadan kaynaktan kaynağa geçmesidir. Bu geçiş, solunum yoluyla, temas yoluyla ya da cinsel yolla olabilir.
2. Dolaylı bulaşma yolu; hastalık etkeninin bir aracı ile konağa taşınmasıdır. Su ve besinlerle, vektörlerle veya hayvanlarla bulaşma, dolaylı bulaşma yoludur.
Sağlam kişi, henüz hastalık etkeni ile karşılaşmamış kişidir. Bu kişi, hastalık etkeni ile karşılaştıktan sonra hastalanırsa kaynak durumuna geçer.
Bulaşıcı hastalıklarda; hastalığın kaynağı, bulaşma yolu ve sağlam kişi arasında sürekli bir etkileşim vardır. Yandaki şema 7.1'de görüldüğü gibi bulaşıcı hastalık etkeninin kaynaktan çeşitli bulaşma yolları ile sağlam kişiye varıncaya kadar izlediği yola enfeksiyon zinciri denir. Bulaşıcı hastalıkların yayılması için zincirdeki üç halkanın da eksiksiz olması gerekir.
Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için enfeksiyon zincirinin bilinmesi gerekir. Enfeksiyon zincirindeki bir halkanın diğeriyle bağlantısı kesildiğinde, o enfeksiyonun yayılması mümkün değildir. Örneğin sıtma hastalığının görüldüğü bölgelerde enfeksiyon etkeni ile değil, etkeni taşıyan sivrisineklerle mücadele edilir. Böylelikle bulaşma yolu engellenmeye çalışılır.
Şema 7.1: Enfeksiyon zinciri
Enfeksiyon etkeni ve kaynağı (toprak, insan, hayvan vb.)
Bulaşma yolu (hava, su vb.)
Sağlam kişi
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
138
ÜNİTE7.
Ailenizde ve çevrenizde besinlerin temizliği ile ilgili yapılan hangi uygulamaları gözlemlediniz? Bu uygulamaların amacı ne olabilir?
Özellikle sıcak yaz aylarında midebağırsak enfeksiyonu, ishal gibi hastalıkların çok arttığına tanık oldunuz mu?
Fotoğraf 7.19'daki kişinin karın ağrısı veya kusma gibi belirtiler hangi hastalıkların habercisi olabilir? Sizce bu hastalıkların insana bulaşma yolları neler olabilir?
Aşağıdaki etkinliği yaparak su ve besinlerle bulaşan hastalıklar hakkında bilgi toplayalım.
A. Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar
Bulaşıcı hastalıklar, tarih boyunca insanlığın en büyük korkularından birisi olmuştur. Örneğin Birinci Dünya Savaşı sırasında kolera, tifüs, dizanteri gibi hastalıklar nedeniyle milyonlarca kişi yaşamını yitirmiştir. Bir toplumda veya bir bölgede içinde bulunulan mevsim ya da ayda beklenen sayıdan daha fazla kişide görülen hastalığa salgın hastalık denir. Salgın hastalıklar genellikle aniden ortaya çıkar, kısa sürede çok sayıda insana bulaşır ve sonra giderek azalır. Salgına karar verebilmek için geçmiş yıllarda aynı bölgede ve yılın aynı döneminde olan hasta sayısını bilmek gerekir. Bu durumlarda, o bölgede belirli bir hastalık uzun süredir görülmemişse (çiçek gibi) bir tek vakanın bile görülmesi salgın olarak kabul edilir. Salgın görüldüğünde fotoğraf 7.18'deki gibi aşılamaya benzer gibi koruyucu önlemler artırılır.
Salgın hastalıklar yayılım alanlarına göre endemik, epidemik ve pandemik olmak üzere üç türdür.
Endemik; belirli bir toplumda, bir hastalığın yüksek yayılım göstermesi, ancak zamanla hastalığa yakalanan kişi sayısının sabit kalmasıdır. Örneğin Afrika'da sıtma hastalığı endemiktir.
Epidemik; bir toplumda hiç görülmeyen ya da çok düşük endemik düzeyde seyreden bir hastalığın aniden artması, kısa sürede çok sayıda insana bulaşmasıdır.
Pandemik; enfeksiyon hastalığının kıtalar arası yayılmasıdır. Örneğin domuz gribi ölüm oranı düşük bir hastalık olsa da kıtalararası yayılarak pandemik bir salgın olarak kabul edilmiştir.
Yukarıda verilen salgın türleri birbirinden kesin sınırlarla ayrılamaz. Çünkü endemik olan bir salgın hastalık çeşitli çevresel koşulların etkisiyle (kirlilik, ekonomik faktörler vb.) kısa sürede epidemik veya kıtalararası yayılarak pandemik hâle gelebilir.
Bulaşıcı hastalıklar su ve besinlerle, solunum yoluyla, temas yoluyla, vektörlerle, hayvanlarla ve cinsel yolla bulaşabilir. Şimdi çeşitli yollarla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının genel özelliklerini ve bulaşmalarını öğrenelim.
Fotoğraf 7.18: Salgın görüldüğünde aşılama çalışmaları yaygınlaştırılır.
Etkinlik 7.9Amaç
Su ve besinlerle bulaşan hastalıkların genel özelliklerini ve bunlardan korunma yollarını açıklamak.
Fotoğraf 7.19: Karın ağrısı bulaşıcı bir hastalığın belirtisi
olabilir.
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
139
Yaptığınız etkinlikte incelediğiniz hastalıkların hepsi vücuda su ve besinlerle bulaşabilen hastalıklardır. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini incleyelim.
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Hasta kişilerin dışkı ve idrarları ile su ve besinlere hastalık etkenleri bulaşabilir.
• Hastalık etkenleri çoğunlukla ağız yoluyla vücuda alınır, sindirim yoluna yerleşerek enfeksiyona neden olur.
• Enfeksiyon etkeni su ve besinlerde hızla çoğalır ve aynı anda o besini yiyen veya suyu içen çok sayıda kişiyi enfekte eder. Özellikle su kirlenmişse epidemilere ve pandemilere neden olabilir. Besinler kirlenmişse yayılma daha yavaştır.
• Hava sıcaklığının mikroorganizmaların üremesine uygun olduğu sıcak mevsimlerde, temiz su bulunmayan yerleşim yerlerinde, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanılmayan alanlarda su ve besinlerle bulaşan hastalıklar yaygın görülür.
• Toplumların eğitim ve gelişmişlik düzeyleri yükseldikçe bu hastalıkların görülme sıklıkları da azalır.
Su ve besinlerle bulaşan hastalıklara örnek olarak tifo, kolera, bağırsak parazitleri, bruselloz, hepatit A ve besin zehirlenmeleri verilebilir.
Tifo: Tifo basili adı verilen bakterinin neden olduğu bir hastalıktır. Tifolu hastaların dışkılarında, idrarlarında kan ve tükürük gibi vücut sıvılarında bulunan bakteriler içme suyu ve besinlere bulaşabilir. Bakterilerin besin maddelerine bulaşmasında lağım suları ve karasinekler önemli rol oynar. Ağız yoluyla alınan bakteriler, sindirim yollarında ürerler. Buradan da kana karışarak karaciğer ve dalakta da çoğalabilirler. Hastalığın başlıca belirtileri; baş ağrısı, hâlsizlik, iştahsızlık, ateş, titreme, karın ağrısı, deride pembe kızarıklıklar, ishal, karaciğer ve dalak büyümesidir. Tifo hastalığının tedavisi antibiyotik kullanılarak yapılır.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
2. Çizelgede yer alan hastalıklarla ilgili İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan araştırma yapınız.
3. Araştırmalarınız sonucu elde ettiğiniz bilgiler doğrultusunda çizelgedeki soruları cevaplayınız.
4. Çizelgenizdeki cevapları sınıf arkadaşlarınızın cevapları ile karşılaştırarak öğretmeninizin rehberliğinde eksiklik ve yanlışlıklarınızı gideriniz.
Sonuca Varalım
Etkinliğinizde incelediğiniz hastalıkların ortak bulaşma yolları ve bu hastalıklardan korunmak için alınabilecek ortak önlemler nelerdir?
Hastalığın AdıHastalık Etkeni
Nedir?Bulaşma Yolları
Nelerdir?Nasıl Korunurum?
Tifo
Kolera
Hepatit A
Bağırsak paraziti
Bruselloz
Besin zehirlenmesi
(Örnek çizelgedir.)
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
140
ÜNİTE7.
Kolera: Kolera hastalığının etkeni bir tür bakteridir. Kolera, tarihin belirli dönemlerinde çok büyük salgınlara ve binlerce insanın ölümüne neden olmuş tehlikeli bir hastalıktır. Günümüzde fotoğraf 7.20'deki gibi hâlâ kolera tehlikesi görülen bölgeler vardır. Hastalık etkeni alındıktan birkaç gün sonra ishalle aşırı derecede su kaybı başlar. Karın ağrıları, karında şişlik ve kusma en tipik belirtilerindendir. Tedavide vücudun kaybettiği su ve mineraller yerine konulur. Antibiyotik tedavisi uygulanır. Kolera salgınının olduğu bölgede karantina uygulanır. Hastalık şüphesi olanlar, koleranın ortaya çıkış süresi olan 1 hafta boyunca karantinada tutularak sağlıklı kişilerle temasları engelenir.
Bağırsak Parazitleri: Bağırsak parazitleri tenya (şerit), kıl kurdu, bağırsak solucanı parazit beslenen canlılardır. Bu canlılar, kist adı verilen dayanıklı yapılar oluştururlar. Kistler, paraziti taşıyan kişinin dışkısıyla çevreye yayılır. Kistlerin bulaştığı besinlerin tüketilmesi ile sindirim yoluna geçen parazitler genellikle ince bağırsaklara yerleşir. İnsanın besinine ortak olarak insanda zayıflamaya, hâlsizliğe ve kansızlığa yol açarlar. Özellikle çocuklarda hem beden hem de zihin gelişimini yavaşlatırlar.
Bazı tenya türleri gibi parazitler, hayvanların dokularında kist oluşturduklarından fotoğraf 7.21'deki gibi iyi pişmemiş veya çiğ olarak tüketilen etlerden insana geçebilirler. Hijyen kurallarına ve tuvalet temizliğine dikkat edilmediğinde parazit başkalarına da bulaşabilir.
Bruselloz: Besinlerle bulaşan yaygın hastalıklardan biri de halk arasında "Malta humması" olarak bilinen Brucella (brusella) cinsi bakterilerin neden olduğu hastalıktır. Bu bakteriler pek çok hayvanda ve insanda enfeksiyona neden olur. Özellikle koyun, keçi, sığır ve manda gibi evcil hayvanlarda hastalık varsa bunların idrar, süt ve diğer salgılarında da hastalık etkeni bakteriler bulunur. Bu hayvanların vücut salgılamalarına doğrudan temas edilmesi ya da peynir başta olmak üzere çiğ süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi hastalığın insana bulaşmasına neden olur. Ateş, terleme, yorgunluk, iştahsızlık, baş ağrısı, sırt ağrısı ve eklem ağrıları brusellozun belirtilerindendir. Tedavisinde çeşitli antibiyotikler kullanılır. Brusellozdan korunmanın en iyi yolu fotoğraf 7.22'de örnekleri verilen süt ve süt ürünlerinin pastorize edilmiş olanlarının tüketilmesidir.
Hepatit A: Ülkemizde çok yaygın olan bir virüs hastalığıdır. Halk arasında hastalığın genel adı sarılık olarak bilinir. Hepatit A'ya neden olan virüs, hasta kişilere temasla bulaşabileceği gibi ağız yoluyla, virüsün bulaştığı su ve bunun temas ettiği yiyeceklerle, çiğ ya da az pişmiş yiyeceklerle de bulaşır. Hepatit A hastası kişilerde ateş, titreme, hâlsizlik, iştahsızlık, kusma, karın ağrısı gibi belirtiler görülebilir. Bununla birlikte Hepatit A hiçbir belirti vermeden de ortaya çıkabilir. Virüsün yerleştiği karaciğerde işlev bozuklukları yaşamı tehdit edecek düzeyde olabilir.
Fotoğraf 7.21: Çiğ et kullanılarak hazırlanan yiyecekler bağırsak
parazitlerinin bulaşmasına yol açar.
Fotoğraf 7.20: Su kirliliğinin olduğu bölgelerde kolera hastalığı görülmeye
devam etmektedir.
Fotoğraf 7.22: Süt ve süt ürünleri pas-torize edilmediğinde Bruselloz bulaştı-
rabilir.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
141
Hepatit A'dan korunmak için tuvalet ve el temizliğine dikkat edilmeli, içme sularının temiz olmasına özen gösterilmelidir. İyi yıkanmamış meyve, sebze ve çiğ deniz ürünleri tüketilmemelidir.
Hepatit A'nın tedavisi yoktur. Hastalara yatak istirahati, ateş düşürücüler, sıvı takviyesi verilir. Hepatit A hastalığından korunmada aşılamanın önemi büyüktür. Oldukça etkin ve yan etkisi az olan Hepatit A aşısı, daha önce değindiğimiz gibi Sağlık Bakanlığının aşı takviminde yer almaktadır.
Besin Zehirlenmeleri: Özellikle sıcak havalarda açıkta bırakılan, son tüketim tarihi geçmiş, ambalajında hasar olan ya da üretimi sırasında hijyen koşullarına dikkat edilmemiş hazır besinler, zehirlenmelere neden olabilir. Bunun nedeni, bu besinlerde üreyen bakteriler veya fotoğraf 7.23'te ekmek dilimi üzerinde gördüğünüz gibi mantarlardır. Bu canlıların ürettiği toksin (zehir)ler besin içeriğine karışır. Bu besinleri tüketen insanlarda bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishalle kendini gösteren besin zehirlenmeleri meydana gelir. Besin zehirlenmelerinden korunmada en önemli nokta güvenli besin tüketiminin sağlanmasıdır. Bunun anlamı besinin üretiminden tüketimine kadar her aşamada hijyen kurallarına uyulmasıdır.
Bağırsak enfeksiyonlarının çoğu uygun tedaviyle veya bazen kendiliğinden geçer. Hastalığın seyri sırasındaki en büyük tehlike, kusma, ishal ile vücuttan su ve elektrolit kaybı olmasıdır. Elektrolitler, vücutta asitbaz dengesinin sağlanması, iskelet, kas, hormon ve boşaltım sistemlerinin çalışması için gereken yüklü moleküllerdir (Ca++, Na+, K+ vb.). Bu nedenle bağırsak enfeksiyonlarında kaybedilen sıvının karşılanması için bol su, tuz ve şeker karışımı olan çözeltiler, tuzlu ayran, maden suyu gibi içecekler tüketilmesi önerilir. Kusmanın çok olması gibi ağızdan beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda damardan su ve mineral içeren serum verilebilir.
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklardan Korunma YollarıSağlık eğitimi, su ve besinlerle bulaşan hastalıklardan korunmanın ilk basamağıdır. Kişilere
hastalıkların bulaşma yolları anlatılıp korunmada en başta gelen yöntem olan kişisel temizlik kurallarının önemi öğretilmelidir.
Eller, gıdalara el sürmeden önce ve sonra, çiğ et, balık ya da tavuk ile temas ettikten sonra iyice yıkanmalıdır. Sebze ve meyveler iyice yıkanarak tüketilmelidir. Toz, toprak ve ilaç kalıntılarından temizlenmeleri için sebze ve meyvelerin sirke eklenmiş su dolu bir kapta 510 dakika bekletildikten sonra bol su ile birkaç kere durulanması gerekir.
Enfeksiyon zincirinin kırılmasında en etkili olan, bulaşma yollarının ortadan kaldırılması, yani kötü çevre koşullarının düzeltilmesidir. Su kaynaklarının kirletilmemesi ve besinlerin üretiminden tüketimine kadar tüm aşamalarda hijyen kurallarına uyulması gerekir. Sokakta ya da açıkta satılan ve kaynağı bilinmeyen yiyecekler tüketilmemelidir. Gıdaların üstünü kapalı tutarak sinek ve böceklerden korumalıdır. Gıdaları satın alırken son kullanma tarihine ve içeriğine dikkat edilmelidir. Çöp torbalarının ağızları kapatılmalı ve çöpler kapaklı çöp kovalarında muhafaza edilmelidir.
Fotoğraf 7.23: Küf mantarı, besin zehirlenmelerine neden olur.
Bir hastalığın belirtileri arasında burun akıntısı, öksürük ve hapşırma gözleniyorsa bu hastalığın bulaşmasını engellemek için yapılması gerekenler nelerdir? Bunlar hangi hastalıkların belirtileridir?
Solunum yolu ile bulaşan hastalıklar toplumda oldukça yaygın görülür. Bu hastalıklarla ilgili 142. sayfada yer alan etkinliği yapalım.
B. Solunum Yolu ile Bulaşan Hastalıklar
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
142
ÜNİTE7.
Yaptığınız etkinlikte solunum yolları enfeksiyonlarının belirtilerini incelediniz. Bu hastalıkların bulaşma yollarını ve bunlardan nasıl korunabileceğinizi yorumladınız. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Solunum Yollarıyla Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Doğrudan solunum ile veya havadaki tozlara asılı kalarak daha sonra bu tozların solunması ile konağa bulaşırlar.
• Solunum yollarında üreyen bakteriler veya virüsler tarafından meydana getirilirler.
• Özellikle kış ve bahar aylarında sık görülürler.• Hava yolu ile oldukça uzak mesafedeki konaklara ulaşabilmeleri nedeniyle toplumda sık görülen
hastalıklardır.• İnsanların toplu olarak bir arada bulunduğu kışla, yatılı okul, sinema, tiyatro vb. yerlerde görül
me sıklığı fazladır.• Grip virüslerinde olduğu gibi epidemi ve pandemi oluşturabilirler. • Kızamık, kızamıkçık, boğmaca, gibi birçoğu çocukluk dönemi hastalığı olmakla birlikte zatürre
gibi her yaş grubunda görülenleri de vardır.• Aşılama ile iyi korunma sağlanabilen hastalıklardır.
Solunum yoluyla bulaşan hastalıklara örnek olarak üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları ile çocukluk dönemi enfeksiyonları verilebilir.
Üst ve Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları: Ağız, burun, boğaz ve bademcik hastalıkları üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Nezle, grip, faranjit, sinüzit, larenjit gibi iltihaplanmaların hepsi bu gruba girer. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına % 90 oranında virüsler (viral enfeksiyon), % 10 oranında bakteriler (bakteriyel enfeksiyon) neden olur. Çocuklarda bakteri enfeksiyonları yetişkinlere göre daha fazladır. Viral enfeksiyonlarda burun akıntısı, ateş, öksürük, hapşırma, geniz akıntısı, boğazda yanma ve ağrı, eklem ağrıları, hâlsizlik görülür. Bu hastalıkların tedavisinde bol sıvı alınması, yeterli,
Bunları Yapalım
1. Fotoğraf 7.24'ü dikkatle inceleyiniz.
2. Bu fotoğraflardaki hastalık belirtilerinin neler olduğunu sınıfınızda tartışınız.
3. Fotoğraflardaki belirtilerin hangi hastalıklarda gözlenebileceğini tartışınız.
4. Böyle bir hastalık geçirdiyseniz tedavinizde neler yapıldığını sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
5. Bu çeşit hastalıklardan korunmak için neler yapılması gerektiğini yorumlayınız.
Etkinlik 7.10
Amaç
Belirtileri verilen hastalıkların neler olduğunu, bulaşma ve bunlardan korunma yollarını açıklamak.
Sonuca Varalım
1. Etkinliğinizde incelediğiniz hastalıkların bulaşma yolları nelerdir?
2. Etkinliğinizde incelediğiniz hastalıklardan korunma yolları nelerdir?Fotoğraf 7.24: Çeşitli
hastalık belirtileri
Solunum Yolu Enfeksiyonları ve Korunma Yolları
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
143
Çocukluk Dönemi Enfeksiyonları: Çocukluk çağında yaygın olarak görülen hastalıklardan kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kızıl ve boğmaca da solunum yoluyla bulaşan hastalıklardandır.
Kızamık, suçiçeği, kızamıkçık ve kızıl çocukluk döneminde sık görülen, solunum yolu ile bulaşan, deride döküntülerle beliren hastalıklardır. Döküntüler hastalığa özgü belirgin bir renge ve dağılıma sahiptir. Örneğin kızamıkçıkta fotoğraf 7.25'teki gibi pembemsi – kırmızı renktedir. Suçiçeğinde en fazla gövdede olmak üzere tüm vücutta kabartılar oluşur. Bunlar birkaç gün sonra içi sıvı dolu kesecikler hâline gelir. Bu hastalıklar bir defa geçirildiğinde ya da aşılama yapıldığında tam bağışıklık sağlanır.
Boğmaca da solunum yoluyla bulaşan çocukluk dönemi hastalıklarından biridir. Hafif ateş ve öksürükle kendini gösterir. Giderek öksürük nöbetleri şiddetlenir. Boğmaca merkezî sinir sistemini etkilediğinden büyük hasarlara yol açabilir.
dengeli beslenme, istirahat ve burun açıcı ilaçlar kullanılması önerilir. Bademcik iltihaplarında etken genellikle bakterilerdir. Doktor tavsiyesi olmadan antibiyotik kullanılmamalıdır.
Solunum yolu enfeksiyonları akut ya da kronik olabilir. Aniden ortaya çıkan ve kısa süreli enfeksiyonlar akut olarak adlandırılır. Akut solunum yolu enfeksiyonları; sadece öksürük şikâyeti varsa hafif, öksürüğe hızlı solunum eşlik ediyorsa orta, öksürükle birlikte hızlı solunum ve göğüs çekilmesi varsa ağır dereceli olarak adlandırılır. Ağır dereceli akut solunum yolu enfeksiyonlarında vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gereklidir. Akut solunum yolu hastalıkları tedavi edilemez ve uzun sürerse daha önce değindiğimiz kronik akciğer hastalıklarına zemin hazırlar.
Bronşların iltihaplanması ( bronşit) ve akciğerlerin iltihaplanması ( zatürre) alt solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bronşitte bakteri veya virüsler akciğere giden solunum yollarının iltihaplanmasına neden olur. Bunun yanında vücut direncinin düşmesi, toz, sigara dumanı ve hava kirliliği gibi etmenler bronşite zemin hazırlar. Önce öksürük, hâlsizlik ve ateş görülür. Daha sonra balgam oluşur. Aniden ortaya çıkan ve kısa süreli bronşit, akut bronşit adını alır.
Halk arasında ince hastalık olarak bilinen verem (tüberküloz), bakteriyel ve bulaşıcı bir alt solunum yolu hastalığıdır. Aslında akciğerlere yerleşen verem etkeni bakteriler, kan ve lenf yoluyla tüm vücuda yayılabilir. Hastalık şekil 7.8'deki gibi solunum yoluyla insandan insana kolayca bulaşabilir. Bu nedenle verem hastası kişinin aile bireyleri ya da iş arkadaşları gibi onunla aynı ortamı paylaşan kişilerin de sağlık taramasına alınması gerekir.
Veremde, birkaç haftada giderek kötüleşen öksürük, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi, hâlsizlik, yorgunluk ve öksürükle birlikte kan gelmesi yaygın belirtilerdir. Daha önce değindiğimiz BCG aşısının çocukluk döneminde yaptırılması, vereme karşı koruyucudur. Günümüzde verem tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak tedavi uzun sürelidir ve en çok ilaçla yapılır.
Şekil 7.8: Verem etkeni bakteriler, aktif verem hastalığı olan bir kişinin
öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile bulaşır.
Fotoğraf 7.25: Kızamıkçık hastalığında deri döküntüleri
Biliyor musunuz?
Ülkemizde ocak ayının ilk haftası "Verem Savaş Haftası" olarak kutlanır. Bu haftada, çeşitli etkinliklerle verem hastalığına dikkat çekilir.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
144
ÜNİTE7.
Temas ettiğiniz yüzeylerden bazı hastalıkların deri yoluyla bulaşabileceğini biliyor musunuz? Peki, derinizde sıyrıklar ve açık yaralar varsa hastalıkların bulaşma olasığı artar mı?
Hangi hastalıkların temas yoluyla bulaştığını, bunlardan nasıl korunabileceğimizi hiç düşündünüz mü? Temas yoluyla bulaşan hastalıklar hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
C. Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıklar
Etkinlik 7.11Amaç
Temas yolu ile bulaşan hastalıkların neler olduğunu, genel özelliklerini ve bunlardan korunma yollarını açıklamak.
Sonuca Varalım
1. Temas yolu ile bulaşan hastalıklar nelerdir?
2. Temas yolu ile bulaşan hastalıklardan korunma yolları nelerdir?
Bunları Yapalım
1. Temas yolu ile bulaşan hastalıkların neler olduğunu, genel özelliklerini, bunlardan korunmak için alınabilecek önemleri çeşitli kaynaklardan araştırınız. Bu amaçla İnternet, dergi, kitap gibi kaynakları kullanabilir, çevrenizde bulunan bir sağlık kuruluşuna giderek sağlık personelinden bilgi alabilirsiniz.
2. Araştırmalarınız sırasında, konu ile ilgili afiş, broşür, CD gibi görsel materyaller toplayarak sınıfa getiriniz. Görsel materyallerin temini ve sınıfta paylaşılması konularında öğretmeninizin yardımını alınız.
3. Sınıfa getirdiğiniz materyalleri inceledikten sonra, temas yoluyla bulaşan hastalıklardan korunmanın önemini tartışınız.
Solunum Yolları ile Bulaşan Hastalıklardan Korunma YollarıSolunum yolu ile bulaşan hastalıklar genellikle hapşırma, öksürme ile etrafa saçılan damlacık
ların içindeki mikroorganizmaların havada kalması ve sağlıklı kişilerin soluması ile bulaşır.
Solunum yolu ile bulaşan hastalıklardan korunmak için hastanın kendisi, hasta yakınları ya da hasta ile yakın temas edecek görevlilerin ağız ve burunlarını cerrahi maske, tülbent, mendil vb. ile kapatmaları gerekir. Bu tür maskeler kullanıldıktan sonra boyun etrafında bırakılmamalı, giyildikten sonra dokunulmamalıdır. Maskeyi çıkarttıktan sonra eller yıkanmalıdır.
Çocukluk dönemi hastalıklarından aşı ile korunabilen hastalıklarda mutlaka aşı yaptırılmalıdır.
Bu hastalıklar, hasta bireylerin ellerini ağız ya da burunlarına sürmeleri ve ardından çeşitli yüzeylere temas ederek mikroorganizmaları bulaştırmaları ile de sağlıklı bireylere geçebilir. Bu yolla hastalık bulaşmasını engellemenin en kolay yolu ellerin sık sık yıkanmasıdır.
Yaptığınız etkinlikte araştırdığınız temas yoluyla bulaşan uyuz, mantar hastalıkları ve tetanoz gibi hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Bulaşma genellikle insandan insana olur. Bazısında havlu, çarşaf gibi kişisel eşyalar bulaşmada aracı olabilir.
Bazı Hastalıklar Temas Yoluyla Bulaşır
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, çeşitli dokümanlar.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
145
Uyuz: Şekil 7.9'da gördüğünüz uyuz böceği insanın derisinin içine girerek tüneller hâlinde (2 mm3 cm uzunlukta) yerleşip üreyen, kabarcıklar, delikler ve yaralar meydana getiren bir parazittir. Özellikle geceleri artan şiddetli allerjik kaşıntılar olur. Buna uyuz hastalığı denir. Uyuz, insandan insana el sıkma, kullanılan eşyalar ve bir arada yaşama ile bulaşır. Özellikle okul, yurt, kışla gibi toplu yaşam yerleri en kolay bulaşma ortamıdır.
Mantar Hastalıkları: Mantar hastalıkları, mantarların kılsız deri, deri kıvrımları, el ve ayaklar ve saçlı deride yol açtığı hastalıkların genel adıdır.
Tetanoz: Merkezî sinir sistemini etkileyen, önce çiğneme kaslarında, daha sonra kol, bacak ve gövde kaslarında ağrılı kasılmalara yol açan bir hastalıktır. Tetanoz bakterisi doğada son derece yaygındır. Toprakta, suda ve hatta havada bol miktarda bulunan tetanoz bakterisinin temas yoluyla deri sıyrıklarından girmesi sonucunda hastalık bulaşır.
Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Bu gruba giren hastalıkların önemli bir bölümü, kişisel hijyenle doğrudan bağlantılı olduğu için korunmada kişisel hijyene önem verilmelidir. Evlerde ve genel kullanıma açık yerlerde temizlik kurallarına uyulmalı, su ve sabun kullanma alışkanlığı artırılmalıdır.
Başkalarına ait tırnak makası, saç fırçası, çorap, havlu gibi kişisel eşyalar kullanılmamalıdır. Diş muayeneleri, berberde tıraş olma, manikür ve pedikür yaptırma gibi uygulamalar sırasında kullanılan araç ve gereçlerin temizliğine dikkat edilmelidir.
Sosyal yaşamın gereklerinden olan tokalaşma, yanak yanağa öpüşme, kucaklaşma gibi davranışlar sağlık yönünden sakıncalı davranışlardır. Temas sırasında tükürük gibi salgılar ya da derideki mikroorganizmalar insandan insana kolayca bulaşabileceğinden bu davranışlardan kaçınılmalıdır.
• Hem sağlam deri hem de derideki yaralar aracılığıyla bulaşma olabilir. Örneğin uyuz ve mantar hastalıkları sağlam deriden bulaşırken tetanoz gibi kan yoluyla bulaşan hastalıklar açık yaralardan bulaşabilir.
• Kişisel temizlik kurallarına dikkat edilmesi bu hastalıkların görülme riskini en aza indirir.
• Savaş, göç, yoksulluk gibi temizlik kurallarının uygulanamadığı durumlarda salgınlar görülebilir.
• Solunum yolu ile bulaşan grip, verem, nezle gibi hastalıklar ve çocukluk çağı döküntülü hastalıkları temas yoluyla da bulaşabilir. Enfeksiyon etkenleri vücuda ağız, burun, göz, derideki sıyrıklar ya da yaralardan girebilir.
Sivrisinek, bit, kene, karasinek, pire gibi canlıların bazı hastalıkların insana bulaşmasında rol aldığını biliyor muydunuz? Bu canlılar hastalık etkenlerini insana nasıl bulaştırıyor olabilir?
Zararlı mikroorganizmaları bünyesinde barındıran, taşıyan ve bunları insan vücuduna bulaştıran canlılara vektör adı verilir. Vektörlerle taşınan bazı hastalıklar dünyada çok sayıda insanın ölümüne neden olur. Bu hastalıklarla ilgili bilgi edinmek için 146. sayfadaki etkinliği yapalım.
Ç. Vektörle Bulaşan Hastalıklar
Şekil 7.9: Uyuz böceği ve deride meydana getirdiği yaralar
Uyuz böceği
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
146
ÜNİTE7.
Yaptığınız etkinlikte çeşitli vektörler tarafından taşınan bazı hastalıklarla ilgili bilgi edindiniz. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Vektörle Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Bu hastalıklar insana ya da hayvana bulaşmak için vektör adı verilen bir ara canlıya gereksinim duyarlar. Bazıları ara canlının vücudunda gelişmelerinin bir evresini (üreme ya da kist oluşturma gibi) tamamlar.
• Her vektör belirli iklim ve coğrafya özelliklerinde yaşayabildiğinden bu hastalıklar sıklıkla endemik olarak bulunurlar.
• Bu hastalıklarla mücadelede bulaşma aracı olan vektörlerin ortadan kaldırılması ile başarı sağlanabilir. Bunun yanı sıra kişisel temizlik alışkanlıklarının yerleşmesi ve çevre sağlığının iyileştirilmesi de bu hastalıkların görülme sıklığını azaltır.
• Vektörlerin taşıdıkları hastalık etkeni virüs, bakteri, parazit bir hücreli ya da parazit solucunların yumurta ve kistleri olabilir.
• Her vektör bir ya da birkaç hastalık etkenini taşıyabilir ve bunları kan emme, ısırma, temas gibi yollarla sağlıklı insanlara bulaştırabilir.
Bunları Yapalım1. Sınıfınızda yedi grup oluşturunuz.2. Her grup aşağıdaki hastalıklardan birini araştırma konusu olarak seçsin. • Sıtma • Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) • Tifüs • Veba • Kuduz • Trahom • Şark çıbanı3. Grup içinde iş bölümü yapınız.4. Grup olarak seçtiğiniz hastalıklarla ilgili İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan bilgi
toplayınız. Araştırmanız sırasında hastalığın genel özellikleri, hangi vektörle bulaştığı ve bu hastalıktan korunma yollarını öğreniniz. Konu ile ilgili fotoğraf, resim, broşür gibi görsel materyaller toplayınız.
5. Topladığınız bilgi ve materyalleri bir poster hâlinde düzenleyiniz. Posterinizi sınıf veya okul panosunda sergileyiniz.
Etkinlik 7.12Amaç
Vektörle bulaşan yaygın hastalıklar hakkında bilgi edinmek.
Sonuca Varalım
1. Hangi vektörler, hangi hastalıkların bulaşmasında rol alır?
2. Genel olarak vektörle bulaşan hastalıklardan korunma yolları nelerdir?
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, araştırma konusu ile ilgili toplanacak dokümanlar, karton, renkli kalemler ve kâğıtlar, yapıştırıcı, makas, raptiye.
UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Bazı vektörler ve bulaştırdıkları hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
Tifüs, bitler aracılığıyla bulaşabilen çok tehlikeli bir bulaşıcı hastalıktır. Hâlsizlik, baş ve bel ağrısı, ateş, sayıklama gibi belirtilerle ortaya çıkar. Hastalık ilerledikçe ışıktan korkma, uyuyamama, bilinç kaybı, konuşamama ve organlarda doku ölümleri meydana gelir. Günümüzde yaygın olmayan bu hastalık tarih boyunca büyük salgınlarla çok sayıda insanın ölümüne yol açmıştır. Tifüs tedavisinde antibiyotikler kullanılır.
Vektörle Bulaşan Hastalıklar
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
147
Pire, veba ve tifüs hastalıklarının etkenlerini taşır. Veba, özellikle farelerin kanını emen pirelerin fotoğraf 7.26'daki gibi insana geçmesiyle hayvandan insana taşınan, bakteriyel bir hastalıktır. Orta Çağ Avrupa'sında milyonlarca insanın ölümüne yol açan büyük bir veba salgını yaşanmıştır. Hastalık bu nedenle "kara ölüm" ya da "kara veba" olarak anılır. Hastalık sırasında lenf ve kan damarlarında iltihaplar, dokularda kanamalar meydana gelir. Günümüzde kemirgenlerle mücadele, pire gibi vücut dışı parazitlere etkili ilaçların bulunması ve hijyen koşullarının iyileştirilmesi ile hastalığın önüne geçilebilmiştir. Ancak hâlâ belirli bölgelerde veba vakalarına rastlanmaktadır.
"Bulaşıcı Hastalıklarla İlgili Temel Kavramlar" isimli etkinliğinizde sıtma etkeni olan mikroorganizmaların Anopheles sivrisineklerin dişileri ile insana bulaştıklarını öğrenmiştiniz. Sivrisineğin kan emişi sırasında insan kanına geçen parazitler, nöbetler hâlinde ateş ve titremeye neden olur. Tedavi edilmediği takdirde ciddi problemlere yol açar ve öldürücüdür. Ülkemizde hastalığı taşıyan sivrisineklerin bulunduğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülmektedir.
Son yıllarda sıkça duyduğumuz Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, kene aracılığıyla bulaşan viral bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri ateş, hâlsizlik, baş ağrısı, vücutta morluk ve kanamalardır. Karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezliklerine neden olarak ölümle sonuçlanabilir. Bu hastalığın doğrudan bir tedavisi ve etkin bir ilacı olmayıp daha çok destek tedaviler uygulanmaktadır. Erken dönemde destek tedaviye başlanırsa başarılı sonuçlar alınır. Genellikle kenenin vücuttan çıkarken salgısını bırakması sonucu virüs bulaşır.
Tatarcık humması ve Şark çıbanı gibi hastalıklar tatarcık sineği ile insandan insana taşınarak bulaşır.
Tatarcık humması, bulantı, kusma, ateş, baş ağrısı ve ishale neden olan viral bir hastalıktır. Tatarcık sineğinin ısırdığı yerde kabarma ve kaşıntı olur. Hastalık belirtileri 5 gün boyunca devam eder. Tedavi sırasında dinlenme, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar kullanılması, bol sıvı alınması önerilir.
Şark çıbanı, genellikle vücudun giysi ile örtülmeyen açık bölgelerinde, tatarcık sineğinin kan emdiği deri bölgesinde 48 ay sonra ortaya çıkan bir deri kabartısı şeklinde başlar. Zamanla büyüyerek ortası açık bir yaraya dönüşür ve kabuk bağlar. Tedavi uygulanmazsa 11.5 yıl içinde iz bırakarak iyileşir. Bir defa şark çıbanı geçiren bir hastada ömür boyu bağışıklık oluşur ve hastalık tekrarlanmaz.
Karasinek, kan emen bir vektör değildir. Ancak her türlü hayvan dışkısı, çöp, kanalizasyon suyu, açıkta kalan besinler üzerinde bulunabildikleri için trahom, verem, kolera, çocuk felci, hepatit gibi çeşitli hastalık etkenlerinin bulaşmasında rol oynar.
Vektörle Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Vektörle bulaşan hastalıklardan korunmak için vektörle mücadele edilerek enfeksiyon zinciri kırılabilir. Özellikle vektörlerin önemli sağlık sorunlarına yol açtığı kırsal kesimde sağlık eğitimi çalışmaları ile vektörlerin hastalıkları bulaştırmadaki rolü anlatılmalıdır. Bölge halkına vektörlerle savaş yöntemleri öğretilmelidir. Hastalığın sık görüldüğü bölgelerde sık sık sağlık taramaları yapılıp kan örnekleri alınarak incelenmelidir. Bu bölgelerde bireylere camlara tel takılması, yatarken cibinlik kullanılması gibi yöntemlerle de vektörle temastan korunmaları önerilir.
Yerleşim yerlerine yakın gübrelik ve çöplük alanlar temizlenmeli, vektörlerin üreme ortamları çevreye ve diğer canlılara zarar vermeyecek şekilde ilaçlanmalıdır.
Fotoğraf 7.26: İnsan derisinde kan emerek beslenen bir pire
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
148
ÜNİTE7.
Omurgalı hayvanlardan insanlara, insanlardan da omurgalı hayvanlara geçebilen hastalıkların tümü zoonoz hastalıklar olarak adlandırılır. Dünyada insan ve hayvan sağlığını ilgilendiren 200'den fazla zoonoz hastalığın olduğu bilinmektedir. Siz de yaptığınız etkinlikte bu hastalıklardan bazıları hakında bilgi edinmiş, hayvan bakımında dikkat edilmesi gereken noktaları fark etmiş olmalısınız. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
Evcil hayvanlar et, süt gibi ürünlerinden faydalandığımız, kimi zaman evlerde beslediğimiz dostluğunu ve sevgisini insanla paylaşan yararlı canlılardır. Peki, bazı durumlarda evcil hayvanlar hastalık etkenlerinin yayılmasında rol oynayabilir mi? Hayvanlardan insanlara bulaşan hangi hastalıkları biliyorsunuz? Bu yararlı canlıların insan sağlığını tehdit ederek zararlı hâle gelmemesi için ne gibi önlemler alınabilir? Aşağıdaki etkinliği yaparak bu konuyu araştıralım.
D. Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıklar
Bunları Yapalım1. Çevresinde ya da evinde hayvan besleyen kişiler bulunan arkadaşlarınızı belirleyiniz. Bu arka
daşlarınız, evinde hayvan besleyen kişilerle görüşerek evcil hayvanlarına yaptıkları bakımlarla ilgili bilgi toplasın.
2. Sınıftaki diğer öğrenciler, çevrelerinde bulunan veteriner kliniklerinde görevli bir veteriner hekimle görüşerek evcil hayvanların bakımı, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar ve aşılamanın önemi ile ilgili bilgi toplasın.
3. Topladığınız bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Etkinlik 7.13Amaç
Evcil hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar ve bunlardan korunma yolları hakkında bilgi toplamak.
Sonuca Varalım1. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar nelerdir?2. Evcil hayvanların bakımında, insan ve hayvan sağlığı yönünden uyulması gereken kuralları ve
aşılamanın önemini açıklayınız.
• Zoonoz hastalıklar, hayvandan insana, insandan hayvana, insandan insana bulaşabilirler. • Bu hastalıklar, yayılma alanlarının genişliği, insan ve evcil hayvanların bir arada yaşamalarının
engellenmeyişi bakımından ciddi sağlık sorunları oluştururlar. • Zoonoz hastalıklar ayrıca hayvanların ölümüne ve verim düşüklüğüne de neden olarak ülke eko
nomisine de zarar vermektedir.• Zoonoz hastalıkların, temas, et, süt vb. besinler gibi çeşitli bulaşma yolları vardır. Bu hastalıklarla
mücadelede bulaşma özelliklerinin bilinmesi gerekir.
Kene ile temastan kaçınılmalı, hayvanların üzerinde ya da kendi vücudumuzda bulunan keneler temizlenmemeli ve ezilmemelidir. Kenelerin yaşama alanlarına gidenler, açık renkli giysileri giymeli, pantolon paçalarını çorap içine almalı, dönüşte vücut mutlaka kene yönünden kontrol edilmelidir. Hayvanlarda kene mücadelesi yapılmalı, hayvanların ve insanların kanlarına, vücut sıvılarına korunmasız temas edilmemelidir. Kenelerin yaşam alanlarına gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına böcek kovucu losyon sürülmelidir. Eğer vücutta kene tespit edilmişse kene üzerine alkol, kolonya vb. herhangi bir kimyasal madde kesinlikle dökülmemeli ve kişi keneyi kendisi çıkarmaya çalışmamalıdır. Çünkü bu durumda keneler kusarak hastalık etkenini vücuda verebilmektedir. Kene ısırığı vakalarında müdahalenin yalnızca sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
Hayvan Dostlarımızı da İnsan Sağlığını da Koruyalım
Araç ve GereçlerDefter, kalem, silgi.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
149
Ülkemizde de sıkça rastlanan zoonoz hastalıklardan kuduz, şarbon, kuş gribi ve kist hidatik hastalıklarının genel özelliklerini kısaca açıklayalım.
Kuduz: Kuduz; köpek, kurt, tilki, yarasa gibi hayvanlarda görülen ve insanlara bulaşabilen viral bir hastalıktır. Hastalık etkeni olan virüs, kuduza yakalanmış hayvanların özellikle de köpeklerin ısırmasıyla veya açık yaralara salyaların bulaşmasıyla diğer hayvanlara ve insanlara geçer. Özellikle duyu sinirleri, merkezî sinir sistemi ve beyindeki sinir hücrelerinde çoğalmaya başlayan virüsler beyin iltihaplanmasına yol açar. İlk belirti olarak ısırık bölgesinde ağrı ve duyu kaybı görülür. Daha sonra huzursuzluk, aşırı korku hâli, saldırganlık, uykusuzluk, psikiyatrik bozukluklar ve depresyon, boğaz ağrısı, titreme, karın ağrısı, bulantı, kusma görülebilir. Bu belirtiler başladıktan sonra hastanın kurtulma şansı yoktur. İnsanlar, kuduz şüphesi olan hayvanlar tarafından ısırılırsa ısırık yeri bol su ve sabunla yıkanarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Ayrıca belediye ekiplerine de haber verilerek ısıran köpeğin gözlem altına alınması sağlanmalıdır. Hastalığın kuluçka döneminde uygulanan koruyucu tedavi oldukça başarılı sonuçlar verir.
Şarbon: Şarbon, ot ile beslenen hayvanlarda özellikle sığır, koyun ve atlarda ani olarak ortaya çıkan, insanlara da geçebilen, bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık etkeni bakteri insanlara deriden girerse kara çıban denilen karakteristik bölgesel bir çıban oluşur. Ayrıca kan dolaşımına karışması ile kan zehirlenmesi, iç organ yaraları meydana gelir.
Kuş Gribi: H5N1 adı verilen virüsün neden olduğu kuş gribi, yabani kuşların dışkısı, kümes hayvanlarının eti ve yumurtasının yenilmesi ile insanlarda enfeksiyona neden olabilir. Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, kas ağrıları gibi belirtiler görülür. Zatürre, solunum sıkıntısı ve ölüme yol açabilir.
Kist Hidatik: Köpeklerin bağırsaklarında yaşayan bir tür solucanın (tenya) sebep olduğu hastalık, daha çok ot yiyen hayvanlarda, bazen de insanda görülür. Paraziti taşıyan köpeklere temas edilmesi ve parazit yumurtalarının bulaştığı ellerin ağza götürülmesi ya da köpek dışkısı bulaşan besinlerin tüketilmesi ile insana bulaşma gerçekleşir. Başta karaciğer olmak üzere bütün organlara yerleşebilen kist, yıllar içerisinde büyümeye devam edip çevredeki dokulara baskı yapmakta, doku ölümlerine ve yerleştiği organda fonksiyon kaybına sebep olmaktadır. Kist hidatiğin kesin tedavisi, cerrahi metotla kistin çıkarılmasıdır.
Hayvanlardan Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Hayvanlardan besinler yoluyla bulaşan hastalıklardan korunmak için pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri tüketilmeli, et ve yumurtalar iyi pişirilmelidir. Hastalık şüphesi bulunan et ve deriye çıplak elle dokunmaktan, çiğ köfte ve her türlü çiğ ya da az pişmiş et tüketiminden kaçınılmalıdır. Sağlıklı hayvan yetiştirilmeli, fotoğraf 7.27'deki gibi hayvanların sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır.
Kedi, köpek gibi evcil hayvanlara kuduz aşısı yaptırılmalı, şüpheli ısırıklarda yara su ve sabunla iyice yıkanmalı ve aşı yaptırılmalıdır. Kuduz şüphesi olan hayvan, resmî makamlara bildirilmeli, onların önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir.
Kuş gribinden korunmak için hasta kanatlı hayvanlarla temas edilmemeli, etleri ve yumurtaları tüketilmemelidir.
Hayvanlardan bulaşan parazitleri önlemek için öncelikle hayvanların parazitten korunması gerekir. Evcil hayvanlar, parazitlere karşı aşılanmalıdır. Kesilen ve parazit taşıdığı belirlenen koyun ve sığırların kistli organları etrafa atılmamalı ve köpeklere yedirilmemelidir. Ayrıca köpeklere çiğ et yedirilmemelidir.
Fotoğraf 7.27: Evcil hayvanların sağlık kontrolleri ve aşıları düzenli
yaptırılmalıdır.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
150
ÜNİTE7.
E. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklardan başlıcaları şunlardır:
AIDS: "Acquired Immuno Deficiency Syndrome (Ekuayrıd imyun defişınsi sindrom)" kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkmış ve "Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sendromu" olarak Türkçeye çevrilmiştir. Hastalık etkeni şekil 7.10'daki HIV [(Human Immunodeficiency Virus (Hümın imyunodefişınsi vayrıs)] adı verilen bir virüstür.
AIDS, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Bu virüs, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatır ve direncinin düşmesine neden olur. Bu durum vücudun kendini diğer hastalıklara karşı savunamamasına neden olur. Tüm dünyayı ilgilendiren yeni ve yaygın bir sağlık sorunu olan AIDS'in henüz aşısı ve tedavisi bulunamamıştır. AIDS virüsü ( HIV), bir insana bulaştıktan sonra hastalık belirtileri hemen ortaya çıkmaz. Bu dönemde kişi, virüsü taşır ve bulaştırır.
Şüpheli durumlarda ELISA testi adı verilen özel bir test yaptırılarak hasta olunup olunmadığı belirlenir. Hastalığın bulaşması, kan yoluyla, cinsel temasla ve anneden bebeğe ( gebelik, doğum ya da emzirme sırasında) olmak üzere üç şekilde olur.
AIDS bulaşma riskinin en fazla olduğu gruplar; çok eşli yaşam sürdürenler, eş cinsel ilişkide bulunanlar, uyuşturucu kullananlar, AIDS virüsü yönünden test edilmeden alınan kanların verildiği kişiler, başka kişilerde kullanılan enjektörle enjeksiyon yapılanlardır. Ayrıca hasta kişilerle sık temas hâlinde bulunan sağlık personeli de ciddi risk altındaki gruplardandır. AIDS'e karşı yapılan savaşta eğitim ve korunma çok önemlidir. Herkesin AIDS konusunda bilgi sahibi olması ve yakınlarını uyarması gerekir. AIDS virüsü dayanıksızdır. Dış ortamda kısa sürede ölür. Yukarıda sayılan bulaşma yolları dışında günlük yaşamda bulaşma tehlikesi yoktur. Bu nedenle AIDS hastalarını dışlamamalıyız.
Şekil 7.10: Kan hücreleri arasındaki HIV virüsü
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel hastalığı olan birisiyle girilen cinsel ilişki sırasında bulaşabilir.
• AIDS, frengi ve Hepatit B hastalıklarının etkenleri kanda bulunduğu için bunlar kan yoluyla da bulaşabilir.
• Bu hastalıklar, gebelik süresince veya doğumda anneden bebeğe bulaşabilir.• Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, sağlık sorunu olmanın yanı sıra önemli sosyal sorunlara da
neden olurlar.
Bulaşıcı hastalıkların bir bölümünü de cinsel yolla bulaşan hastalıklar oluşturmaktadır. Bu hastalıklar bugün dünyanın pek çok bölgesinde çok ciddi boyutlara ulaşan bir sağlık sorununu oluşturmaktadır. Bunlara AIDS, Gonore, frengi ve mantar hastalıkları örnek olarak verilebilir. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
Araştıralım - Paylaşalım
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların genel özelliklerini ve korunma yollarını İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan araştırarak bir rapor hazırlayınız. Hazırladığınız raporu sınıfınızda sununuz.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
151
Frengi: Cinsellikle ilgili hastalıklardan en eski olan frengi veya günümüzdeki adı ile sifiliz, bakteriyel bir hastalıktır. Bakteri vücuda girdikten bir süre sonra dış üreme organlarında yara ortaya çıkar. Bu yara tedavi edilmezse el ve ayak tabanı dâhil tüm vücutta deri döküntüleri meydana gelir. Döküntülerin yanı sıra baş, boğaz ve kas ağrıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, lenf bezlerinde büyüme, üreme organlarında siğiller ortaya çıkar. Vücutta kan yoluyla dağıldığından hayati organlara örneğin sinir sistemine, karaciğere ve böbreklere büyük zararlar verebilir. Birçok hastalıkta olduğu gibi erken teşhis çok önemlidir. Tedavisi penisilin grubu antibiyotikler kullanılarak yapılır. Frengi hastası olan gebe bir kadından doğmamış bebeğe geçen frengi etkeni, bebeğin ölü doğmasına ya da erken doğmasına neden olabilir.
Gonore: Halk arasında bilinen ismiyle bel soğukluğu sadece insanda hastalık oluşturan ve cinsel temasla geçen bakteriyel bir hastalıktır. Cinsel temastan sonra 210 gün arasında enfeksiyon belirtileri ortaya çıkar. Hastalık etkeni bakteri vücuda girdiğinde döl yatağında, anüste, idrar yollarında ve boğazda iltihaba neden olur.
Hastalık şüphesi olduğunda hemen doktora başvurmak gerekir. Gonore, antibiyotikle tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde erkeklerde kısırlığa, kadınlarda kısırlığa ve dış gebeliğe sebep olabilir. Gonore taşıyan gebe kadınlarda, doğum sırasında bebeğe bakteri bulaşabilmektedir. Bu durum bebekte fotoğraf 7.28'deki gibi körlüğe, eklem veya kan enfeksiyonuna neden olabilmektedir.
HPV Enfeksiyonları: İngilizce adı "Human Papilloma Virus (Hümın Papilloma vayrıs)" olan İnsan Papilloma Virüsü, genital bölgede enfeksiyona neden olur. HPV enfeksiyonları kadın ve erkekte çok sık olarak görülür. Virüs, cinsel ilişki yoluyla kişiden kişiye bulaşır. Genital bölgede veya anüs etrafında sayıları ve büyüklükleri değişken siğil adı verilen kitlelerin oluşmasıyla belirti verir. Bu siğiller fotoğraf 7.29'daki gibi vücudun diğer bölümlerinde de görülebilir. HPV'nin bazı tiplerinin rahim ağzı gibi genital bölge kanserlerine yol açtığından şüphelenilmektedir. PAP ya da Smear (Smir) Testi adı verilen yöntemle rahim ağzından alınan örnekte kanserin öncü hücreleri tespit edilebilir. Böylece erken teşhis ile tedavinin başarılı olma olasılığı büyük oranda artar.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan Korunma YollarıCinsel temasla bulaşan hastalıklardan korunmanın en iyi yolu güvenli bir cinsel yaşam sürdür
mekle olur. Tek eşli olmalı, eş cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Her türlü kuşkulu cinsel ilişkide koruyucu kılıf (kondomprezervatif) kullanılmalıdır.
Kan yoluyla bulaşmayı önlemek için kontrol edilmemiş kan ve kan ürünleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Enjektörler tek kullanımlık olmalıdır. Manikür ve pedikür aletleri, cerrahi aletler, jilet, dövme aletleri, akupunktur iğneleri gibi malzemeler sterilize edilerek kullanılmalı; kimse ile paylaşılmamalıdır.
Cinsel temasla bulaşan bu hastalıklar tedavi edilmezlerse organizmada başka hastalıklara da yol açabilir. Örneğin merkezî sinir sisteminde enfeksiyona neden olur. Cinsel temasla bulaşan hastalıklar, baş ağrısı, beyin iltihabı vb. yapabilir. Hatta ölümlere bile yol açar. Bunların önüne geçmek için bu hastalıkların mutlaka doktor kontrolünde tedavi edilmesi gerekir. Ayrıca tedavi, aynı anda her iki eşe de uygulanmalıdır. Cinsel temasla bulaşan hastalıkların tedavileri gizli tutulmaktadır.
Fotoğraf 7.28: Gonore hastası bir annenin bebeği
Fotoğraf 7.29: HPV nedeniyle ayakta oluşan siğiller
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
152
ÜNİTE7.
Araştıralım - Paylaşalım
Evde hasta bakım hizmetleri, hasta odasının özellikleri ve hastanın bakımında dikkat edilmesi gereken temizlik kurallarını çeşitli kaynaklardan araştırarak bir rapor hazırlayınız. Hazırladığınız raporu sınıfınızda sununuz.
Başınız ya da dişiniz ağrıdığında, midenizde yanma hissettiğinizde bir hekime danışmadan hemen ilaç alır mısınız?
İlaç kullanmanız gerektiğinde nelere dikkat edersiniz? Bu konuda sınıfınızdaki arkadaşlarınızın ve sizin ön bilgilerini ortaya çıkarmak, doğru ve yanlış bilgileri belirlemek, eksiklik veya yanlışlıkları gidermek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
5. Evde Hasta Bakımı
Evinizde hasta bir kişi var mı? Varsa hasta ile kim ilgileniyor? Hasta bakımında nelere dikkat edilmesi gerektiğini biliyor musunuz?
Bir hastalığın belirtileri hissedildiğinde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulması ve hekimin uygun gördüğü tedavinin uygulanması gerektiğini biliyorsunuz. Bazı hastalıklar sağlık kuruluşunda uzman sağlık personelinin müdahalesini gerektirebilir. Hafif ve orta şiddetli hastalıklarda ise hastalar genellikle evde tedavi edilir. Tedavi süresince hastanın evde bakımı ve ilaç kullanımı oldukça önemlidir. Hastanın ve evde ona bakacak kişi ya da kişilerin, hasta bakımında dikkat edilmesi gereken noktaları bilmeleri gerekir.
A. Akılcı İlaç Kullanımı
Bunları Yapalım1. Aşağıdaki çizelgeyi bir arkadaşınız tahtaya çizsin.
Etkinlik 7.14AmaçEvde ilaç kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken noktaları belirlemek.
Sonuca Varalım
İlaç kullanırken nelere dikkat edilmelidir?
İlaç Kullanırken Nelere Dikkat Edersiniz? Her zaman Bazen Hiçbir
zaman
Doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanır mısınız?
İlaç kullanırken hekimin önerdiği kullanma zamanlarına dikkat eder misiniz?
İlaç kutularında bulunan kullanma talimatlarını okur musunuz?
İlaçların son kullanma tarihlerine dikkat eder misiniz?
İlaçların saklanma koşullarına (buzdolabı ya da oda sıcaklığı gibi) dikkat eder
misiniz?
2. Öğretmeninizin rehberliğinde çizelgedeki her soruyu ve cevap seçeneklerini bir arkadaşınız sesli olarak okusun.
3. Her cevap seçeneğinde cevabın kendisine uygun olduğunu düşünen öğrenciler parmak kaldırsın. Her cevabı veren kişi sayısını ilgili kutucuğa yazınız.
4. Çizelgedeki tüm soruları cevaplandırdıktan sonra verilen cevaplar üzerine bir tartışma başlatınız.
Yaptığınız etkinlikte ilaç kullanırken dikkat edilmesi gereken davranışlara ne kadar uyduğunuzu değerlendirdiniz. Şimdi ilaç kullanımı konusunda dikkat edilmesi gerekenleri sıralayarak hatalı veya doğru davranışlarımızı gözden geçirelim.
İlaç Kullanımı
(Örnek çizelgedir.)
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
153
İlaçlar, hastalıkların tedavisinde kullanılarak yaşam kurtaran, yaşam kalitesini artıran kimyasal maddelerdir. İlaçların insan vücuduna iyileştirici etkilerinin yanında birtakım yan etkileri de vardır. Bu nedenle bilinçsiz ilaç tüketimi hastalıkların kendisinden daha büyük sorunlara yol açabilir.
Hastalık hâlinde mutlaka doktorun tavsiye ettiği ilaçlar, önerilen miktar ve zamanlarda kullanılmalıdır. Daha çabuk iyileşmek amacıyla daha fazla ya da daha sık ilaç alınmamalıdır. Toplumda sık karşılaşılan yanlış davranışlardan biri de aynı rahatsızlıkları yaşayan insanların birbirine ilaç tavsiye etmesidir. Bir başkasının aynı rahatsızlığına iyi geldiğine inanılan ilaçlar, keyfî olarak alınıp kullanılmamalıdır.
İlaç kullanımı doktora danışılmadan bırakılmamalıdır. İyileşme görülse bile doktorun önerdiği sürede ilaç kullanımına devam edilmelidir.
İlaçların amaç dışı kullanımı engellenmelidir. İlaçlar yüksek ve kapalı, çocukların ulaşamayacağı bir yerde, nemsiz, serin ortamlarda saklanmalıdır. Bazı ilaçların ise açıldıktan sonra buzdolabında tutulması gerekir. Bu konuda ilaç kutusunda yazan saklama koşullarına uymak gerekir.
Eğer hasta, ilacını kendisi almıyorsa hastaya ilaç veren kişi, hastanın ilaç içip içmediğini kontrol ederek düzenli kullanmasını sağlamalıdır.
İlaç alırken öncelikle kullanılacak ilacın son kullanma tarihine bakılmalıdır. Son kullanma tarihi geçmiş, rengi bozulmuş, tortulaşmış ilaçlar kullanılmamalıdır. İlaç kutularında, ilacın nasıl kullanılacağı ya da yan etkileri gibi çok önemli bilgilerin yer aldığı fotoğraf 7.30'daki gibi kullanma talimatı (prospektüs) adı verilen kâğıtlar yer alır. İlaçların kullanma talimatını okuyabilirsiniz. Ancak kullanma talimatlarının içinde sizlere yabancı gelebilecek çok fazla kelime ile karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda büyüklerinizden ve eczacınızdan yardım isteyebilirsiniz. Kullanma talimatları veya ilaç kutularının üzerindeki bilgiler size ve ailenize ilaçları güvenli ve doğru bir şekilde kullanmanız için yardımcı olur. Bir ilacın kullanma talimatındaki uyarılara dikkat ederseniz istenmeyen yan etkileriyle karşılaşma riskinizi azaltabilirsiniz.
Yukarıda verilen noktalara dikkat ettiğimizde hastalıklarımızın ilaçla tedavisinin başarıya ulaşma şansı artar, iyileşme sürecimiz hızlanır. Aksi hâlde tedavi başarısız olabilir ve hatta daha büyük sağlık sorunları ortaya çıkar. Akılcı ilaç kullanımı konusunda hem kendimizi hem de çevremizi bilgilendirmeliyiz.
B. Vücut Sıcaklığının ve Nabız Sayısının Ölçülmesi
Evde hasta bakımı sırasında hastanın genel durumunun ve seyrinin izlenmesi gerekir. Böylece hastalığın iyiye doğru mu yoksa kötüye doğru mu gittiği hakkında bir fikre varılır.
Evde bakılan hastanın genel olarak vücut sıcaklığı ve nabzı takip edilir. Hastaya bakan kişinin vücut sıcaklığını ve nabzı takip edebilmesi için bu ölçümlerin nasıl yapıldığını bilmesi gerekir. Şimdi vücut sıcaklığını doğru ölçmek ve ölçüm sonuçlarını yorumlayabilmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.15AmaçVücut sıcaklığını doğru yöntemle ölçmek ve ölçüm sonuçlarını yorumlamak.Araç ve GereçlerVücut termometresi, alkol, pamuk.
Bunları Yapalım1. Öğretmeninizi, sınıfa getirilen vücut termometresini kullanarak bir arkadaşınızın vücut sıcaklı
ğını ölçerken izleyiniz. Vücut sıcaklığının ölçülmesi sırasında nelere dikkat edildiğine ve termometrelerin nasıl kullanıldığına dikkat ediniz.
Vücut Sıcaklığımızı Ölçelim
Fotoğraf 7.30: Kullanma talimatları ilaçların kullanım bilgilerini içerir.
KULLANMA TALİMATI
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
154
ÜNİTE7.
Sonuca Varalım
1. Sınıfınızda ölçülen vücut sıcaklık değerleri hangi aralıkta çıktı?2. Vücut sıcaklığı yükseldiğinde neler yapılması gerektiğini öğretmeninizin rehberliğinde tartışınız.
Yaptığınız etkinlikte vücut sıcaklığının nasıl ölçüldüğünü öğrendiniz. Sınıfınızdaki arkadaşlarınızın ve kendinizin vücut sıcaklıklarınızı karşılaştırdınız. Hastanın ateşini ölçmek için vücut termometresi kullanılır.
Termometre, vücut s›cakl›¤›n› ölçmek için kullanılmadan önce su, sabun ya da alkolle silinerek temizlenmelidir. Hastanın koltuk alt› silinip kuruland›ktan sonra ateşi ölçülmelidir.
Koltuk altından vücut sıcaklığını ölçmek için termometre koltuk alt›na yerleştirilmeli ve kol, gö¤üs üstüne getirilerek 5 dakika beklenmelidir. Daha sonra termometrenin gösterdiği sayısal değer okunmal›d›r. Vücut sıcaklığı fotoğraf 7.31'deki gibi ağızdan da ölçülebilir. Bu amaçla termometre ağız içinde dil altına yerleştirildikten ve hastan›n a¤z› kapat›l›p 23 dakika beklendikten sonra termometre okunmal›d›r. Vücut sıcaklığı makattan ölçülecekse sıvı haznesi makattan 12 cm içeri sokulmal› ve 23 dakika bekledikten sonra termometre okunmal›d›r. Termometre, kullan›ld›ktan sonra temizlenip yerine konmal›d›r.
C›val› termometreler darbe, düşme ve çarpmalara karş› dayan›kl› de¤ildir. Bunlar›n k›r›lmas› hâlinde a盤a ç›kan c›va oda s›cakl›¤›nda buharlaş›r. C›va buhar›n›n solunmas› veya besinlere bulaşmas› zehirlenmelere ve ölüme yol açabilir. Bu nedenlerle Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünün 22 Ekim 2009 tarihli genelgesi uyarınca cıvalı termometreler kullanımdan kaldırılmıştır. Kısaca ülkemizde artık cıvalı termometrelerin kullanımı söz konusu değildir. Bunun yerine dijital göstergeli termometreler kullanılmaktadır.
Dijital göstergeli termometre ile vücut s›cakl›¤› tespit edilince sinyal sesi duyulur. Sinyal sesinden sonra fotoğraf 7.32'deki gibi dijital göstergeli termometredeki de¤er görülür ve okunur.
Genelllikle yetişkinlerde koltuk alt› ve dil alt›ndan, bebeklerde ise makattan ölçüm al›n›r. Vücut sıcaklığı ölçümlerinde, ölçümün yapıldığı yere göre farklı değerler elde edilir. Makattan yapılan ölçümlerde 38 °C üzeri, ağızdan 37,5 °C, koltuk altından 37,2 °C, kulaktan 38 °C'un üstündeki değerler yüksek olarak kabul edilmelidir. Vücut sıcaklığının normalin üzerine çıkması halk arasında "yüksek ateş" olarak tanımlanır. Vücut sıcaklığı yükseldiğinde evde alınabilecek basit ve temel önlemler önemlidir. Hastanın bulunduğu ortamın sıcaklığı 1618 ºC arasında tutulmalıdır. Oda sıcaklığının ayarlanması için havalandırmalar ve vantilatörler kullanılabilir, ancak hastanın direkt olarak hava akımının karşısında olmamasına dikkat etmek gerekir.
Hastanın üzerindeki fazla giysiler çıkartılarak az ve gevşek giysilerle vücut sıcaklığının düşürülmesine yardımcı olunmalıdır. Vücut sıcaklığını düşürebilmek için ılık su (2932 °C) ile ıslatılmış bir bezle vücut silinir. Banyoya girebilecek konumdaki hastalar ılık su ile ve keseler tarzda silinerek duş yaptırılabilir. Duş sırasında saçların çok ıslatılmamasına dikkat edilir. Yüksek ateşte vücudun daha fazla sıvıya ihtiyaç duyması nedeniyle hastanın bol miktarda sıvı almasını sağlamalıdır. Doktorun tavsiye
Fotoğraf 7.32: Dijital göstergeli vücut termometresi
Fotoğraf 7.31: Ağızdan ateş ölçümü
2. Sınıfınızda iki kişilik gruplar oluşturunuz.3. Öğretmeninizin ölçtüğü gibi siz de arkadaşınızın vücut sıcaklığını ölçünüz. Sonra da arkadaşınız
sizin vücut sıcaklığınızı ölçsün. Her kullanım öncesinde termometreyi öğretmeninizin göstereceği gibi alkol ve pamukla temizlemeyi unutmayınız.
4. Ölçüm sonuçlarınızı diğer grupların ölçüm sonuçlarıyla karşılaştırarak değerlendiriniz.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
155
Evde hastaya bakılırken özellikle bulaşıcı bir hastalık söz konusuysa hastanın odası ayrılmalıdır. Hastalık bulaşıcı değilse bile hastanın rahatı için ayrı bir odada yatırılması daha uygun olur.
Hasta odasının sıcaklığı mevsime göre ayarlanmalı, fazla sıcak ya da fazla soğuk olmamalıdır. Odanın fotoğraf 7.33'teki gibi temiz ve aydınlık olması önemlidir. Zaman zaman hastanın odası havalandırılmalıdır. Hastanın rahat uyuması ve rahat nefes alması açısından odanın ılık ve biraz nemli olması gerekir. Odanın normal sıcaklığı 1618 ºC dolayında bulunmalıdır. Odanın güneş alması gerekir, ancak özellikle yaz aylarında hasta yatağının doğrudan güneş alması önlenmelidir.
Hastanın yattığı yatağın sağ ve sol yanları serbest olmalıdır. Eğer hasta solunum güçlüğü çekiyorsa baş tarafı yüksekte tutulmalıdır. Hasta, baygın ya da ameliyattan yeni çıkmış ise düz olarak yatırılmalıdır. Yastığın çok yumuşak ve çukur olmaması ve sık sık düzeltilmesi gerekir. Yorgan ise hastanın bunalmasını önleyecek biçimde hafif, yatak çarşafı gergin olmalıdır.
Hasta ziyaretleri hastanın moral düzeyini yükselterek iyileşme sürecine olumlu etki yapar. Ancak doktorunun izin vermediği durumlarda hastanın yanına ziyaretçi kabul edilmemelidir. Hasta ziyaretinde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Ziyaret süresi kısa (tercihen en fazla 10 dakika) olmalıdır. Hasta odasında ikiden fazla ziyaretçi olmamalı ve yüksek sesle konuşmamaya ve bir şey yiyip içmemeye özen gösterilmelidir. Hasta yatağına oturulmamalı, ziyaret öncesi ve sonrası eller yıkanmalıdır.
C. Hasta Odasının Özellikleri
Fotoğraf 7.33: Hasta odasının temiz ve aydınlık olması gerekir.
Ç. Temizlik Kuralları
"Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz gibi temizlik kurallarına uyulması hastalıkların başlamadan önlenmesini sağlar. Evde hasta bakımında temizlik kurallarına özen gösterilmesi iyileşme sürecini hızlandırır, oluşabilecek başka enfeksiyonları ve hastalığın sağlam kişilere bulaşmasını önler.
Hastanın beslenmesi, tuvalet ihtiyacının giderilmesi ve yatak odasında hijyen kurallarına uyulması gerekmektedir. Bulaşıcı hastalıklar söz konusuysa hastaya bakan kişi odada maske ve eldiven kullanmalı, odadan çıktıktan sonra ellerini su ve sabunla yıkamalıdır.
Hastaya ait kirlenen çamaşırlar, yatak örtüleri ve havlular, evdeki diğer kişilerin çamaşırlarına karıştırılmadan ayrı yıkanmalıdır. Hastanın çamaşırları kaynatılarak yıkanmalı veya dezenfektan madde içinde belirli süre bekletilerek mikroorganizmalardan arındırılmalıdır. Ayrıca hastanın çarşafları ve çamaşırı sık sık güneşlendirilmeli ve havalandırılmalıdır.
Özellikle solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda hastanın balgam, kusmuk, idrar ve dışkıları özel kaplarda dezenfektan maddelerde bir süre bekletildikten sonra atılmalıdır. Hastanın yemek için kullandığı çatal, bıçak ve tabakları diğer kaplardan ayrı kaynatılarak yıkanmalıdır. Hastanın bakımı sırasında uygulanan temizlik ve dezenfeksiyon, hastalığın sağlam kişilere bulaşmasını önler.
ettiği bir ateş düşürücü ilaç kullanılabilir. Ateş düşürücüler hastanın yaşına ve kilosuna bağlı olarak farklı dozlarda kullanılırlar; bu nedenle bir hekime danışarak kullanılmalıdır.
Zamanında düşürülmeyen yüksek ateş, çocuklarda havaleye yol açabildiği için oldukça tehlikelidir. 3 ay ile 5 yaş arasında, yüksek ateşle birlikte görülen nöbetler havale olarak adlandırılır. Havale geçiren çocuk aniden bilincini kaybeder, vücudu, kol ve bacakları hareket etmez. Ardından kasılmalar başlar, gözleri kayabilir. Genelde bir dakika içinde kendiliğinden geçer. Kasılmaların ardından çocuk derin bir uykuya dalar. Ateşli havale mutlaka doktor tarafından değerlendirilmeli, ateşe neden olan etken belirlenerek buna uygun tedaviye başlanmalıdır.
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
156
ÜNİTE7.
B.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.A.
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da kelime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Kanser hücrelerinin vücuttaki sağlıklı hücrelerden farkı nedir? 2. Kanserde erken başvuruyu gerektiren belirtiler nelerdir? 3. Kanserden korunmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 4. Şeker hastası olan bir kişinin, yaşam kalitesini artırmak için uyması gereken kurallar nelerdir? 5. Kalp ve damar hastalıklarına neden olan, önlenebilir etmenler nelerdir? 6. Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi ve hemofili gibi kalıtsal hastalıkların akraba evliliklerinden
doğan çocuklarda daha sık görülmesinin nedeni nedir? 7. KOAH'lı bir kişinin yaşam kalitesini yükseltmek için dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? 8. Bir enfeksiyon zincirinde hangi etmenler bulunur? Enfeksiyon zincirinni bilinmesi, bulaşıcı
hastalıklardan korunmada nasıl bir yarar sağlar? 9. Hastalıkları bulaşma yollarına göre sınıflandırınız. 10. Gıdaları satın alırken ve tüketirken gıda hijyeni açısından nelere dikkat etmeliyiz? 11. Solunum yoluyla bulaşan hastalıkların genel özellikleri nelerdir? 12. Temas yoluyla bulaşan hastalıkların genel özellikleri nelerdir? 13. Vektör nedir? Hangi vektörlerin, hangi hastalıklara neden olduğuna örnekler veriniz. 14. Bir komşunuz evinde köpek beslemektedir. Ancak hem köpek hem de insan sağlığı için
önemli koruyucu önlemler hakkında bilgi sahibi değildir. Komşunuza hayvanlardan bulaşan hastalıklardan korunmak için köpeğinin bakımında nelere dikkat etmesini önerirsiniz?
15. AIDS ve Hepatit B hastası olan bireylerin sosyal yaşamda karşılaştıkları güçlükler nelerdir? 16. Hastalıkların iyileşebilmesi için doktorun önerdiği ilaçları evde kullanırken nelere dikkat
etmeliyiz? 17. Bulaşıcı hastalığı olan kişi evde bakılırken hangi temizlik kuralları göz önünde bulundurulma
lıdır?
1. KırımKongo Kanamalı ateşi, ...................................... aracılığıyla bulaşan viral bir hastalıktır.2. Bronşit, zatürre, kızamık ve kızamıkçık ...................................... yolu ile bulaşabilen hastalıklar
dandır.3. Omurgalı hayvanlardan insanlara geçebilen hastalıklara ...................................... hastalıklar denir.4. Bir enfeksiyon hastalığının kıtalararası yayılması ...................................... olarak adlandırılır.5. KOAH, ...................................... ...................................... ve ...................................... ...................................... kapsa
yan bir hastalık grubudur.6. Hepatit A, bruselloz, tifo ve kolera, ...................................... ve ...................................... ile bulaşabilir.7. Akraba evliliklerinde ortaya çıkma ihtimali artan kalıtsal hastalıklara örnek olarak
...................................... ve ...................................... ...................................... verilebilir.8. Kalp ve damar hastalıklarına neden olan etmenlerden ...................................... cinsiyet ve kalıtım
önlenemeyen etmenlerdir.9. Sıtma, şark çıbanı, veba gibi hastalıklardan korunmada en etkili yol, ...................................... ile
mücadele etmektir.10. AIDS, frengi ve Hepatit B gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ...................................... yolu ile de
bulaşabilir.
pandemik
yaşbesin su
Akciğer amfizemi
endemik
kenesolunum
vektörkronik bronşit
hemofili
kan zoonoz
Akdeniz anemisi
Ölçme ve Değerlendirme
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER ÜNİTE7.
157
1. Aşağıdakilerden hangisi solunum yoluyla bulaşabilen bir hastalıktır?
A. Gonore B. Tetanoz C. AİDS D. Boğmaca E. Hepatit B
2. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklarla ilgili olarak; I. Süt gibi hayvansal besinler aracılığıyla bulaşabilirler. II. Temas yoluyla bulaşabilirler. III. İnsandan insana bulaşamazlar. İfadelerinden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. II ve III E. I, II ve III
3. Aşağıda verilen vektör-hastalık eşleştirmelerinden hangisi doğrudur?
A. KarasinekTrahom B. Tatarcık sineğiSıtma C. SivrisinekVeba D. BitŞark çıbanı E. PireKırım Kongo Kanamalı Ateşi
4. Bir toplumda hiç görülmeyen ya da çok düşük düzeyde görülen bir hastalığın aniden artma-sı aşağıdaki terimlerden hangisi ile açıklanır?
A. Endemik B. Epidemik C. Enfeksiyon zinciri D. Pandemik E. Kronik hastalık
5. Verem teşhisi konulan bireyin ailesinin de sağlık taramasına alınması gerekir. Bunun nedeni aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A. Kalıtsal bir hastalık olması B. Ailenin yediği besinler ve içtiği sudan bulaşması C. Hastaya moral desteği sağlanması D. Solunum yolu ile bulaşması E. Verem etkeni bakterinin genelikle aynı kan grubundan kişileri seçmesi
6. Gonore ve AIDS hastalıkları ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenebilir?
A. Tokalaşma, kucaklaşma gibi temas yollarıyla bulaşabilir. B. Aşı ile korunma mümkündür. C. Besinlerle bulaşabilir. D. Cinsel yolla bulaşmaz. E. Doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir.
7. Bulaşıcı hastalığı olan bir kişi evde bakılırken dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili olarak; I. Hasta, bakımıyla ilgilenen kişilerle aynı odada yatırılmalıdır. II. Hastaya ait kişisel eşyalar ayrı yıkanmalı ve dezenfekte edilmelidir. III. Evde kullanılan ilaçlar doktor tavsiyesi dışında kullanılmamalıdır. İfadelerinden hangisi ya da hangileri doğru değildir?
A. Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. I ve III E. I, II ve III
8. Aşağıdakilerden hangisi kalp ve damar hastalıklarına neden olan önlenebilir risk faktörüdür?
A. Kandaki HDL seviyesinin yüksek oluşu B. Sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı C. Kandaki LDL seviyesinin düşük oluşu D. Cinsiyet E. Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde olmak
Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.C.
158158
FORMLAR
Aşağıdaki dereceli puanlama anahtarı, ödevinizin hangi ölçütlere göre değerlendirileceği konusunda sizlere bilgi vermek için hazırlanmıştır. Bu puanlama anahtarınız öğretmeniniz tarafından doldurulacağı için üzerinde herhangi bir işaretleme yapmayınız.
BECERİLER
DERECELER
Hiçbir Zaman
Nadiren Bazen SıklıklaHer
Zaman
1 2 3 4 5
I. Derse Hazırlık
1. Bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacağını bilir.
2. Ulaştığı kaynaklardan etkin bir biçimde yararlanır.
3. Derse değişik yardımcı kaynaklarla gelir.
4. Derse hazırlıklı gelir.
Toplam
II. Etkinliklere Katılma
1. Görüşü sorulduğunda söyler.
2. Yeni ve özgün sorular sorar.
3. Belirttiği görüşler ve verdiği örnekler özgündür.
4. Dersi iyi dinlediği izlenimi veren sorular sorar.
Toplam
III. İnceleme – Araştırma – Gözlem
1. Bilgi toplamak için çeşitli kaynaklara başvurur.
2. Kendisine verilen kaynaklarla yetinmeyip başka kaynaklar araştırır.
3. İnceleme ve araştırma ödevlerini özenerek yapar.
4. Gözlemlerini dikkatli bir şekilde yapar.
5. Gözlemleri sonucunda mantıksal çıkarımlarda bulunur.
6. Araştırma ve inceleme sonucunda genellemeler yapar.
Toplam
IV. Bilimsel Yöntem
1. Bilinenlerden bilinmeyeni kestirir.
2. Verileri çizelgelere ve grafiklere dönüştürür.
3. Araştırma ve inceleme sonuçlarından genellemelere ulaşır.
Toplam
Genel Toplam
ÖĞRENCİ GÖZLEM FORMU
159159
AKRAN DEĞERLENDİRME FORMU
ÖZ DEĞERLENDİRME FORMU
Adı ve soyadı :
Numarası :
Sınıfı :
AÇIKLAMA: Bu form, yukarıda ad ve soyadını belirteceğiniz arkadaşınızı yaptığı çalışmalarda
değerlendirmek içindir. Aşağıdaki tabloda arkadaşınızın çalışmalarını en iyi şekilde ifade eden
seçeneğin altına "X" işareti koyunuz.
Adı ve soyadı :
Numarası :
Sınıfı :
AÇIKLAMA: Aşağıdaki tabloda çalışmalarınızı en iyi şekilde ifade eden seçeneğin altına "X"
işareti koyunuz.
Bu etkinlik sırasında en iyi yaptığım şeyler ve diğer yorumlarım: ………………………….…… …………………………………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………………….......……………
DEĞERLENDİRİLECEK TUTUM VEDAVRANIŞLAR
DERECELER
HerZaman
Bazen HiçbirZaman
Etkinliğe katılımda gönüllüdür.
Görevini zamanında yerine getirir.
Farklı kaynaklardan bilgi toplayıp sunar.
Arkadaşlarının görüşlerine saygılıdır.
Arkadaşlarını uyarırken olumlu bir dil kullanır.
Sonuçları tartışırken anlaşılır konuşur, konuşulanları anlar.
DEĞERLENDİRİLECEK TUTUM VEDAVRANIŞLAR
DERECELER
HerZaman
Bazen HiçbirZaman
1. Planlı çalışmaya özen gösterdim.
2. Çalışmalarım sırasında planıma uygun hareket ettim.
3. Araştırmada çeşitli kaynaklardan yararlandım.
4. Öğretmenimin önerilerini dinledim.
5. Çalışmalarım sırasında zamanı akıllıca kullandım.
6. Çalışmalarım sırasında değişik materyallerden faydalandım.
7. Sorumluluklarımı tam anlamıyla yerine getirdim.
8. Çalışmalarımı sunarken görsel materyalleri kullanmaya çalıştım.
160160
PROJE ÇALIŞMASI
Süre: İki ay
Çalışma İçeriğinde Yer Alması Gereken Konu Başlıkları
1. Projenin adı (1–15 sözcük arası olmalıdır.)
2. Projenin konusu (Konu açık ve net bir biçimde ifade edilmiş olmalıdır.)
3. Proje çalışması içinde belirlenen durumun ya da sorunun ayrıntılı biçimde tanımlanması (Bu
kısımda projenin amacı belirtilmekle birlikte, durum ya da sorun net biçimde açıklanmalı ve
açıklama ikiüç sayfayı geçmemelidir.)
4. Geliştirme sürecinin açıklanması (Bu aşamada toplanan bilgilerden yola çıkarak bir ürün
ortaya koymaya yönelik ya da öneriler geliştirmeye dönük yapılanlar ikiüç sayfayı geçme
yecek şekilde anlatılmalıdır.)
5. Sonuç ve öneriler
6. Kaynakça
Proje Hazırlanırken İzlenecek Basamaklar
1. Bu aşamada, hangi kaynaklardan araştırma yapacağınıza, konuyla ilgili kaynaklara ne dü
zeyde ulaşacağınıza ilişkin inceleme yaparak konu seçimine hazırlık yapınız.
Öğretmeniniz ile araştırmayı düşündüğünüz konuyu paylaşarak konu belirlemede ondan
yardım alınız.
2. Yaptığınız incelemeler sonucunda belirlediğiniz "konunun önemini, neden bu konuyu seç
tiğinizi, hazırlayacağınız proje sonucunda neye ulaşmak istediğinizi" belirleyiniz.
3. Seçtiğiniz konu ile ilgili yeterli bilgiye ulaşmak amacıyla gerekli kaynaklara ulaşınız. Bu
kaynaklar; kütüphane, İnternet, TV, radyo ve konuyla ilgili kaynak kişiler olabilir.
4. Ulaştığınız tüm kaynaklardan elde ettiğiniz bilgilerden faydalanarak oluşturduğunuz bilgi
leri metne dönüştürünüz (Oluşturacağınız metin ikiüç sayfayı geçmeyecek biçimde olmalı
dır.).
5. Ulaştığınız kaynaklardan elde ettiğiniz bilgileri değerlendirerek çözüm önerileri üretiniz.
Bu çözüm önerilerini belirleme nedenlerinizi ortaya koyunuz.
6. Çalışmalarınızı rapor hâline dönüştürünüz.
7. Raporu resim, gazete haberi, tablo, grafik, istatistik ve çizimlerinizle destekleyerek poster
hâline dönüştürünüz.
8. Çalışmalarınızın sunumunu yapınız.
9. Proje geliştirme aşamalarını inceleyerek, daha önceden belirlenen ölçütlere göre değerlen
dirme yapınız.
161161
ÜNİTE CEVAPLARI
1. Ünite Ölçme ve Değerlendirme26. sayfa B soru grubu1. biyoloji, 2. fiziksel psikososyal, 3. hasta hakları, 4. kişiye yönelik çevreye yönelik, 5. ruhsal, 6. sağlık hakkı27. sayfa C soru grubu1. A 2. B 3. E 4. E 5. C 6. B 7. D
2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme35. sayfa B soru grubu1. büyüme 2. erken ergenlik 3. öğrenme 4. oyun 5. bilişsel35. sayfa C soru grubu1. A 2. A 3. B
3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme52. sayfa B soru grubu1. deodorant 2. hastalıkların 3. flor kalsiyum 4. su sabun5. tuvalet kâğıdı 6. fiziksel aktivite52. sayfa C soru grubu1. B 2. C 3. E 4. D 5. A 6. E
4. Ünite Ölçme ve Değerlendirme70. sayfa B soru grubu1. kişisel 2. ruhsal bozukluk 3. psikiyatrist 4. duygusal5. sınav kaygısı 6. kaynak alıcı71. sayfa C soru grubu1. A 2. D 3. C 4. B 5. D 6. E
5. Ünite Ölçme ve Değerlendirme90. sayfa B soru grubu1. psikolojik ruhsal 2. alışkanlık 3. bağımlılık 4. yoksunluk tolerans91. sayfa C soru grubu1. D 2. C 3. E 4. B 5. A 6. E 7. B
6. Ünite Ölçme ve Değerlendirme114. sayfa B soru grubu1. hukuki 2. sosyal 3. onyedi 4. aile planlaması5. nüfus planlaması 6. sağlık kontrolü 7. prematüre postmatüre 8, aşılama115. sayfa C soru grubu1. B 2. A 3. D 4. C 5. E 6. C 7. E
7. Ünite Ölçme ve Değerlendirme156. sayfa B soru grubu1. kene 2. solunum 3. zoonoz 4. pandemit 5. Akciğer amfizemi kronik bronşit6. besin su 7. hemofili Akdeniz anemisi 8. yaş 9. vektör 10. kan157. sayfa C soru grubu1. D 2. C 3. A 4. B 5. D 6. E 7. A 8. B
162162
AAIDS 46, 150, 156, 157Aile kavramı 92Aile planlaması 19, 24, 27, 36, 37, 99, 101,
114, 161Akciğer amfizemi 135Akdeniz anemisi 130, 131, 132, 156, 161Akdeniz ateşi 130, 131, 132, 156Akıl ve ruh sağlığı 54, 55, 56, 57, 67, 69Aktif bağışıklık 112Akut bronşit 143Akut solunum yolu enfeksiyonları 143Alkol 76, 77, 82, 83, 84, 89, 90, 120, 127, 129Alt solunum yolu enfeksiyonları 142Ana ölüm hızı 24Anoreksiya nevroza 44Astım 135, 136Aşılama 19, 27, 110, 111, 112, 116, 142Aşı takvimi 113Ayak Temizliği 47BBağımlılık 72, 73, 74, 75, 76, 77, 83, 85, 87,
88, 89, 90, 91, 161Bağımlılık süreci 75, 85Bağışıklık 114, 150Bakteri 151Bebeklik Dönemi 30Bebek ölüm hızı 24, 25, 27Beden algısı 44, 53Bedensel iyilik 12Beden termometresi 153, 154Beklenen yaşam süresi 23, 24Ben dili 66, 70Besin Zehirlenmeleri 141Birincil koruma 19Bit 157Boğmaca 16, 112, 113, 142, 143, 157Bronşit 79, 80, 135, 143, 156, 161Bulaşıcı hastalık 46, 136, 137Bulaşma yolu 136, 137Büyük tansiyon 125Büyüme 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 40, 41, 69,
73, 103, 107, 108, 109, 114, 137, 151, 161
ÇÇekirdek 27, 52, 53Çekirdek aile 93Çocuk beslenmesi 107Çocuk felci 112, 113Çocukluk dönemi 30, 143DDifteri 113Dinleme 65, 66Diş çürükleri 50Diş eti hastalıkları 49Diş plağı 50Diş sağlığı 37
Diyabet 15, 123, 125Doğal bağışıklık 112Doğum 13, 14, 24, 25, 27, 30, 98, 100, 101,
102, 104, 105, 106, 107, 132, 150, 151Down sendromu 34, 53, 104Duygusal şiddet 68D vitamini 108, 110, 114, 128, 166EEkonomik şiddet 67Endemik 138, 146, 156Enfeksiyon 37, 109, 136, 137, 138, 142, 147,
151, 156, 165Enfeksiyon kaynağı 137Enfeksiyon zinciri 136, 137, 147Engellilik 10, 11, 12, 13, 14Epidemik 138Ergenlik dönemi 32, 35, 41Etkili iletişim 64, 66, 70Evlilik 93, 94, 95, 96, 114FFiziksel rehabilitasyon 20Fiziksel şiddet 67Fizyolojik bağımlılık 73, 87, 89Frengi 151GGebelik 24, 31, 97, 98, 100, 101, 102, 103,
104, 105, 106, 126, 150Gebelik belirtileri 103Gelişme 25, 28, 29, 32, 33, 34, 35, 40, 41, 69,
84, 135Geniş aile 93, 114Genital bölge temizliği 47Gıda katkı maddeleri 17Gonore 150, 151, 157Görme engeli 13HHasta bakım hizmetleri 152Hasta bakımı 152Hasta hakları 21, 22Hava kirliliği 135, 136Hemofili 34, 95, 132, 133, 156, 161Hemofilus influenza 112, 113Hemoglobin 131, 164Hepatit A 113, 115, 139, 140, 141, 156Hepatit B 46, 113, 150, 156, 157HIV 150Hipertansiyon 125HPV 151İİkincil koruma 19İlaç kullanımı 152, 153İletişim engelleri 64İnce hastalık 143İnsülin 122, 123, 124İstismar 67, 68, 69, 97İşitme engeli 13
DİZİN
163163
KKaba doğum hızı 24, 25, 27Kabakulak 16, 114Kaba ölüm hızı 24, 25Kalp krizi 79, 125, 126Kalp yetmezliği 32, 132Kanser 15, 19, 20, 43, 79, 116, 117, 118, 119,
120, 121, 137Kanserojen maddeler 17Kan uyuşmazlığı 103, 106, 107Karasinek 147, 157KırımKongo kanamalı ateşi 156Kızamık 34, 107, 114, 143, 156Kızamıkçık 104, 113, 142, 143, 156, 165Kızıl 120, 143Kist hidatik 149Kişisel temizlik 27, 44, 45, 52, 145KOAH 134, 135, 156Koroner damarlar 126Kronik akciğer hastalıkları 134Kronik bronşit 79, 156, 161Kuduz 113, 149Kulak temizliği 47Kuluçka dönemi 137Kuş gribi 149Küçük tansiyon 125LLohusalık 24, 102, 105MMantar hastalıkları 144, 145, 150Metastaz 118NNikotin 79, 80, 81, 166Nüfus artış hızı 24, 25, 27Nüfus planlaması 98, 114, 161OOrtopedik engel 13PPandemik 138, 157parazit 104, 137, 140, 146, 149, 166Pasif içicilik 80, 90Patojen 16Pire 147, 157Psikiyatri 59, 60, 89Psikiyatrist 70, 161Psikolog 20, 70, 81Psikoloji 59Psikososyal rehabilitasyon 21RRehabilitasyon 20, 27Ribozom 27, 52, 71, 90, 91Ruhsal bağımlılık 73Ruhsal iyilik 12, 54SSağlığın geliştirilmesi 37, 52Sağlığın korunması 36, 39Sağlık eğitimi 19, 36, 147
Sağlık göstergeleri 24, 25, 101Sağlık hakkı 14Sağlık hizmetleri 18, 19, 20, 21, 22, 25, 26, 27Sağlık ölçütleri 24Sakatlık 11, 12, 14Salgın hastalık 138Sınav kaygısı 62Sigara 17, 62, 73, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 90,
91, 105, 119, 121, 127, 129, 157Siroz 83, 166Sivrisinek 145, 157Sonradan kazanılan bağışıklık 112Sosyal iyilik 12Stres 15, 60, 61, 62, 70, 74, 125, 128Su çiçeği 113ŞŞarbon 149Şark çıbanı 146, 147, 157Şeker hastalığı 15, 43, 50, 103, 122, 123, 130Şiddet 67, 68, 69, 71Şişmanlık 33, 38, 42, 43, 53, 120, 125TTartar 50Tatarcık humması 147Tatarcık sineği 157Tetanoz 113Tifo 16, 139, 156Tifüs 138, 147Tip 1 diyabet 123Tip 2 diyabet 123Toksoplazmozis 104, 105, 166Tolerans 72, 73, 90, 161Tümör 118Tütün 77, 78, 79, 80, 87UUr 118, 166Uyuşturucu 76, 77, 85, 86, 87, 89, 127Uyuz 145Uyuz böceği 145ÜÜçüncül koruma 19VVeba 147, 156Vektör 16, 136, 145, 146, 147, 156, 157, 161Verem 16, 20, 112, 143, 145, 147Virüs 151YYapısal şiddet 68Yaşlılık dönemi 32, 35Yeterli ve dengeli beslenme 19, 40, 41, 107,
123Yetişkinlik dönemi 32Yoksunluk 72, 73, 74, 81, 85, 87, 90, 161Yüksek kan basıncı 125ZZatürre 16, 107, 142, 143, 156Zihinsel engel 13Zihinsel iyilik 12Zoonoz 148, 149, 156, 161
164164
ağır metal : İnsan vücudunda fazla miktarda biriktiklerinde zehir etkisi gösteren, yoğunluğu 5 g/cm3 ten daha yüksek olan metalik özellikteki elementlerin genel adı.
alkolizm : Kişinin alkol tüketimini kontrol edememesiyle kendisini gösteren kronik bir hastalık.
andropoz : Erkeklerde 5055 yaşlarında testesteron hormonunun azalmasına bağlı olarak ortaya çıkan yaş dönümü.
antisosyal kişilik bozukluğu : Çocukluk döneminden başlayarak yetişkinlikte devam eden, başkalarının
haklarına sürekli olarak saygısızlık etme, saldırıda bulunma, toplumsal yasalara ters düşme, suç sayılan davranışlar gösterme ile beliren kişilik bozukluğu.
anemi : Kandaki alyuvar sayısı veya hemoglobin miktarının normal değerlerin altına düşmesiyle beliren bir sendrom, kansızlık.
anket : Bir konu ile ilgili bilgilerin özgün yazılı sorular yoluyla ve bir mülakatçı aracılığıyla kişilerden elde edilmesi esasına dayalı veri toplama biçimi.
antibiyotik : Mikroorganizmaların üremesini engelleyen veya tahrip eden, genellikle mikroorganizmalar ya da bitkiler tarafından meydana getirilen penisilin gibi kimyasal maddelerin genel adı.
antikor : Vücuda giren herhangi bir yabancı maddeye karşı vücudun meydana getirdiği protein yapıdaki savunma maddesi.
amniyon sıvısı : Anne karnında embriyoyu koruyan ve besleyen sıvı.baskın gen : Bir karakterin oluşumunda etkisini her zaman gösteren gen.bakteri : Zarla çevrili gerçek ve belirgin çekirdeği ve organelleri olmayan, toprakta,
suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açabilen mikroskobik bir hücreli organizma.
bakteriyel : Bakteriye ait, bakteriyle ilgili veya bakterinin neden olduğu.beyin fırtınası : Kişilerin bir araya gelip herhangi bir konuyla ilgili düşüncelerini tartışmak
sızın açıklayarak birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmalarını, kısa sürede çok sayıda fikrin ortaya çıkmasını sağlayan, bireyin yaratıcı düşünme gücünü geliştiren bir öğretim tekniği.
balık pulluluk : Deride balık pulu şeklinde dökülmelere neden olan ve sadece erkeklerde görülen kalıtsal bir hastalık.
bıngıldak : Kafatası tamamıyla kemikleşmeden önce kemiklerin birleşme yerlerinde bulunan kıkırdak bölümü.
bilişsel : Bilişle ilgili, zekânın işleyişiyle ilgili.böbrek taşı : Böbreklerin içerisinde kalsiyum ve fosfat tuzları gibi çeşitli maddelerin
birikmesi ile oluşan madde.çekinik gen : Baskın genin varlığında etkisini gösteremeyen gen.çok parmaklılık : Beşten çok el ve ayak parmağına sahip olma durumu.depresyon : Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz olarak etkileyerek yaşa
mını etkileyen, fiziksel sağlığını bozan duygusal çöküntü hâli.dezenfeksiyon : Cansız yüzeylerdeki hastalık yapma özelliği olan bakteri ve virüs gibi
etkenlerin kimyasal maddeler kullanılarak yok edilmesi işlemi.düşük : Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan önce herhangi bir nedenle gebeli
ğin bitmesi.ebeveyn : Anne ve baba.eklem : Vücut kemiklerinin birleştiği bağlantı bölgesi.elektromanyetik alan : Elektrikle çalışan her cihazın çalışır durumda iken etrafa yaydığı dalgalarla
oluşturduğu alan.elisa testi : Belirli bir hastalık etkenini veya buna karşı üretilen bir antikoru belirleme
amacıyla uygulanan, çok duyarlı bir laboratuvar yöntemi.ev tozu akarı : Halı, koltuk, yatak gibi ortamlarda bulunabilen insandaki deri döküntüleri
ile beslenebilen eklem bacaklı türü.farenjit : Boğazda, küçük dil arkasında, bademciklerin olduğu bölgenin (farinks)
iltihaplanması.gece körlüğü : Karanlıkta görme yeteneğinin kaybedilmesi ve aydınlık bir ortamdan
karanlığa geçildiğinde gözün geç uyum sağlaması.
SÖZLÜK
165165
gen : Canlıların her türlü özelliklerini belirleyen ve hücre çekirdeğindeki kromozomlarda bulunan en küçük kalıtım birimi.
genetik : Kalıtım birimi olan genlerin yapısını, görevini ve bir dölden diğerine nasıl aktarıldığını inceleyen bilim dalı, kalıtım bilimi.
genital bölge : Üreme organlarının bulunduğu bölge.gut hastalığı : Organizmadaki ürik asidin atılmayarak vücudun bazı yerlerinde, özellikle ayak
başparmağında, topuk ve eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan bir hastalık.
halüsinasyon : Bir duyu organını uyaran hiçbir uyarıcı olmaksızın o duygunun varlığına inanma durumu; sanrı.
hijyen : Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü.
hormon : İç salgı bezleri tarafından salgılanıp kana verilerek vücudun başka bölgelerindeki hücre veya hücre gruplarının çalışmasını düzenleyen kimyasal madde.
influenza : Influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39°C üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, hâlsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığı, grip.
iletişim : Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması.
inme : Beyni besleyen damarların tıkanması sonucu ortaya çıkan geçici ya da kalıcı felç durumu.
kalıtsal : Ana ve babadan yavrulara geçebilen özellik.kan pıhtılaşması : Yaralanma, ezilme, kesik gibi nedenlerle başlayan kanama durumlarında kan
kaybını önlemek için kanın pelte gibi katılaşıp pıhtı hâline gelmesini sağlayan olayların tamamı.
karantina : Bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış veya hastalığın kuluçka süreci içinde hastalığa yakalanmış olma potansiyeli olan insan veya hayvanların, bu hastalığı yaymalarının önüne geçmek için hareketlerinin kısıtlanması; hastalığın görüldüğü bölgeden dışarı çıkmalarının engellenmesi.
karbonhidrat : Hem canlının yapısına katılan hem de enerji sağlayan karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşan organik bileşiklerin genel adı.
katran : Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde.
kemik iliği : Uzun kemiklerin ortalarında, süngerimsi kemiklerin boşluklarını dolduran, kan hücrelerinin üretiminde görev alan doku.
kızamıkçık : Bir virüsten kaynaklanan çoçukluk dönemi hastalığı.kireçlenme : Eklemin normal yapı ve çalışmasını bozan, kalsiyum tuzlarının birikmesi sonu
cu oluşan sertleşme.kist : Bir hücrelilerin ya da çok hücreli küçük hayvanların uygun olmayan şartlar
altında ya da çoğalma sırasında çevrelerine saldıkları dayanıklı kapsül ile oluşturdukları yapı.
kondom : Cinsel ilişkilerle geçebilecek hastalıklardan korunmak veya kadının gebe kalmasını önlemek için erkeklerin kullandığı ince, saydam bir çeşit kılıf, prezervatif.
kolşisin : Çiğdem bitkisinin soğan ve tohumundan elde edilen ve çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan zehirli bir madde.
kromozom : Hücrelerin çekirdeğinde bulunan, sayısı ve şekli her canlı için sabit olan, üzerinde genleri bulunduran yapıların her biri.
larenjit : Boğaz ağrısı ve öksürükle kendini gösteren, gırtlak (ses borusu) iltihaplanması.lifli gıda : Lif içeriği zengin çiğ meyve, sebze, kepekli yulaf, buğday gibi besinler.lipit : Başlıca karbon ve hidrojen atomlarından oluşan, suda çözünmeyen ancak eter,
kloroform ve aseton gibi organik çözücülerde çözünebilen organik madde.mantar : Bir ya da çok hücreli türleri bulunan, fotosentez yapamayan, başka canlıların
atıkları üzerinde beslenen ya da hastalık yapan organizmaların genel adı.menopoz : Kadınlarda yumurtlama, gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi,
âdetten kesilme.mikroorganizma : Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olup ancak mikroskop ile görülebi
len organizmaların genel adı.mineral : Belirli bir kimyasal bileşimi olan, canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek
için dışarıdan almaya gereksinim duydukları inorganik madde.
166166
mutasyon : Genlerde veya kromozomlarda meydana gelen kalıtsal ve ani değişiklik.nezle : Burnun iç kısmını döşeyen dokunun iltihaplanmasından ileri gelen; burun
akması, aksırma ile beliren hastalık.nikotin : Sinir hücrelerinin arasındaki iletişimi sağlayan maddelerden asetilkolinin faali
yetini engellediği için zehirli olan ve tütünden elde edilen kimyasal bir madde.nöbet : Herhangi bir hastalıkla ilişkili olarak birdenbire baş gösteren; bilinç yitimi,
çırpınma, ateş yükselmesi gibi belirtilerden biri ya da birkaçı.nüfus : Yeryüzünde, sınırları belli bir bölgede yaşayan insanların toplam sayısı.özdeyiş : Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan özlü söz.pankreas : Karın bölgesinde, midenin arkasında yer alan, sindirim salgıları ve hormon
üreten salgı bezi.parazit : Canlı bir organizmanın üzerinde veya içerisinde, beslenmesini bu organizma
dan sağlayarak yaşayan ve organizmaya zarar veren canlı.plasenta : Ana rahminde gelişmekte olan canlı ile ana arasında besin ve oksijen alış veri
şini sağlayan, damarlı, süngerimsi bir yapı.psikososyal : Birbirini sürekli etkileyen psikolojik ve sosyal etkilerin bütünü.protein : Canlıda yapı elemanı, hormon, enzim, elektron ya da madde taşıyıcısı, destek
lik gibi görevleri yapan, amino asitlerin birleşmesiyle oluşan organik bileşiklerin genel adı.
radyasyon : Bir kaynaktan elektromanyetik dalga ya da parçacıkların yayılması, ışınım.rahim : Memelilerin dişilerinde, içinde yavrunun geliştiği, yumurta kanalının genişle
miş bölgesi, döl yatağı. raşitizm : Özellikle süt çocuklarında D vitamini eksikliği ile kalsiyum, fosfor eksikliğinden
veya dengesizliğinden ileri gelen, biçim bozukluğuna sebep olan kemik hastalığı.sara : Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpın
malar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, epilepsi.siğil : Deride, özellikle ellerde oluşan zararsız, küçük ur.sinüzit : Burun boşluğuna yakın olarak bulunan kemik içindeki boşluklardan bir veya
daha fazlasının iltihaplanması.siroz : Karaciğerin büyümesi veya işlevlerinin körelmesi ile ortaya çıkan bir hastalık.sperm : Erkek üreme hücresi.sosyal : Toplum ya da topluluklarla ilgili, onlara ilişkin.sosyoekonomik : Aynı anda hem toplumsal alanı hem ekonomik alanı veya bunların aralarında
ki ilişkileri ilgilendiren.şizofreni : Duygu, düşünce ve davranışlarda bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler
arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir sinir sistemi hastalığı.
tanı : Belirtilere ve bulgulara göre bir hastalığın belirlenmesi, teşhis.tedavi : İlaç vb. yöntemlerle bir hastalığı ya da hastayı iyileştirme.termometre : Sıcaklık ve sıcaklık değişimlerini ölçen araç.toksoplazmozis : Ölü ya da sakat doğumlara, düşüklere neden olabilen bir tür parazitten kay
naklanan hastalık.tomografi : Bir organ veya organizma kesitinin Xışınları kullanılarak görüntülendiği tıbbi
teşhis yöntemi.ultrason : İnsan kulağının işitemeyeceği yüksek frekanslı ses dalgalarından faydalanarak
görüntüleme sağlayabilen bir tıbbi teşhis yöntemi. viral : Virüsün oluşturduğu, neden olduğu, virüsten kaynaklanan.virüs : Çoğalmak için bir başka hücreye girmeye gereksinim duyan, birçok hastalığa
yol açan, ancak elektron mikroskobunda belirlenebilecek kadar küçük yapılı zorunlu hücre içi parazit.
vitamin : Vücuttaki yaşamsal olaylar için gerekli olup hayvansal ve bitkisel besinlerle organizmaya giren, bir bölümü yağda bir bölümü suda eriyen, eksikliğinde çeşitli hastalıkların geliştiği organik bileşiklerin genel adı.
yağ : Canlıların yapısına katılan ve yüksek oranda enerji veren, suda çözünmeyen, yağ asitlerinin alkollerle birleşmesi sonucu oluşan, karbon, hidrojen, oksijen ve bazen de azot ve fosfor elementlerini içeren organik bileşiklerin genel adı.
yumurta : Dişi üreme hücresi.yumurta kanalı : Memelilerde yumurtalıktan atılan yumurtaları rahme taşıyan ve döllenmenin
gerçekleştiği bir çift kanaldan her biri.zigot : Erkek ve dişi üreme hücresinin birleşmesiyle oluşan döllenmiş hücre.
167167
KAYNAKÇA
İNTERNET KAYNAKLARI
AKTÜMSEK, Abdurrahman, İnsan ve Sağlık, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2010.AYDIN, E., Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluş Yıllarında Sağlık Hizmetleri, Ankara Ecz. Fak. dergisi
31 (3) 183192, 2002.DAVID L. Rabin, M.D., M.P.H.; Clifford R. Barnett, Ph.D.; William D. Arnold, M.D.; Robert H., A
Sduyd of the Epidemiology, Natural History, and Social Aspects of the Disease in a Navajo Population, 1965.
KARA, Ateş, Dünya Literatüründen Özetler, Çocuk Enfeksiyon dergisi 4: 1256, 2010.KOCA, C., Engelsiz Şehir Planlaması Bilgilendirme Raporu, Dünya Engelliler Vakfı, İstanbul, 2010.MEB, Ortaöğretim 9. Sınıf Sağlık Bilgisi Dersi Öğretim Programı, Ankara, 2010.NARTGÜN, Z., DURMUŞ, S., BIÇAK, B., BAHAR, M., Ölçme ve Değerlendirme Öğretmen El Kitabı,
Pegem A Yayıncılık, Ankara, 2007.GÜLTEKİN, Fatih, Gıda Katkı Maddeleri ve Hastalıklar, Gıda Katkı Maddeleri: Sorunlar ve Çözüm
Önerileri, 1. Ulusal Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi, Ankara, 2011.GÜR S. B., DALMIŞ İ., KIRMIZIDAĞ N., ÇELİK Z., BOZ N., Türkiye’nin Gençlik Profili, SETA Siyaset,
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Ankara, 2012.SÖZEN, C., Sağlık Eğitimi, Palme Yayıncılık, Ankara, 2008.TANIR, G., Döküntülü Hastalıklara Yaklaşım, Çocuk Enf. dergisi 3 (Özel Sayı 1) 4853, 2009.TDK Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.TDK Türkçe Sözlük Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.TDK Biyoloji Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2007.TURAN, H., CÖMERT, S., Anne Çocuk Sağlığı, Kök Yayıncılık, İstanbul, 2005.TÜİK, İstatistiklerle Kadın, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası, Ankara, 2011.TÜYLÜOĞLU, Ş., TEKİN, M., Gelir Düzeyi ve Sağlık Harcamalarının Beklenen Yaşam Süresi ve Bebek
Ölüm Oranı Üzerindeki Etkileri, Çukurova Üniversitesi İİBF dergisi, 13 (1) 131, 2009.ULUSOY GÖKKOCA, Z., Sağlık Eğitimi Açısından Temel İlkeler, Sürekli Tıp Eğitimi dergisi, 10 (10)
371, 2001.UZBAY, İ. Tayfun, Beyin Nasıl Bağımlı Oluyor? Meslek İçi Sürekli Eğitim dergisi, Sayı: 2122, Aralık
2009.WHO (World Health Organization), World Health Statistics, WHO Press, France, 2012.
http://www.aile.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://ekutuphane.tusak.gov.tr/kitaplar/genetik_hastaliklar_saglik_personeli_icin_el_kitabi.pdf (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.bagimlilik.info.tr/ (Erişim tarihi: Haziran 2013)http://www.batem.info.tr/ (Erişim tarihi: Haziran 2013)http://tdkterim.gov.tr/bts (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://oges.meb.gov.tr/doc2012/org_sinav_kaygisi.pdf (Erişim tarihi: Haziran 2013)http://www.amatem.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.tubim.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.thsk.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.tuik.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.kalkinma.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.asm.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)http://www.tkd.org.tr (Erişim tarihi: Haziran 2013)www.saglik.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)