rengÂhenge hoŞ geldİnİz

58
RENGÂHENK RENGÂHENK RENGÂHENK Kültür-Sanat Dergisi Yýl:1 Sayý:1 Diyarbakýr-Yeniþehir Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Mayýs 2009

Upload: fethullah-yuezueguellue

Post on 11-Mar-2016

237 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

DERGİMİZ NİHAYET ÇIKTI

TRANSCRIPT

Page 1: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

RENGÂHENKRENGÂHENKRENGÂHENK

Kültür-Sanat Dergisi Yýl:1 Sayý:1

Diyarbakýr-Yeniþehir Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi

Mayýs 2009

Page 2: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Rengâhenk'e hoþ geldiniz. Sizler için renkli ve ahenkli bir dergi yapmaya çalýþtýk. Hayatta önemli olan da zaten renklerden bir uyum meydana getirmektir. Bizim iþimiz, eðitim ve bizim için her öðrencimiz, her öðretmenimiz, okulumuzun memurlarý, hepsi bir renktir. Okulumuzda bu renklerin kaynaþmasýný gördük. Düþündük ki bu renkleri, bu manzarayý bir tuvale nakþetmek gerekiyor. Rengâhenk, bu düþünceleri hayata geçirmek için ortaya çýktý. Kendini ifade etmenin çeþitli yollarý var, müzik yapmak, resim çizmek, konuþmak, susmak gibi…Rengâhenk, ifadenin imkânlarýný, sýnýrlarýný geniþletmenin yollarýndan birini sunuyor bize. Bizim okulumuz, sesini onunla duyuracak. Kendimizin bile tanýmadýðý yönlerimizi ortaya çýkaracak. O bizim rengimiz, ahengimiz, sesimiz, soluðumuz; tuvalimiz, boyamýz olacak. Rengâhenk'te katkýsý olan tüm idareci, öðretmen ve öðrencilerimize teþekkür ederiz. Tüm okuyucularýmýza renkli ve ahenkli günler dileriz. Buyurun, iyi okumalar…

EDÝTÖRDENEDÝTÖRDEN

FETHULLAH YÜZÜGÜLLÜ TÜRK DÝLÝ ve EDEBÝYATI ÖÐRETMENÝ

RENGÂHENK Diyarbakýr-Yeniþehir Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Yayýn Organý Yýl:1 Sayý:1 Mayýs’09

Diyarbakýr-Yeniþehir Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Adýna Ýmtiyaz Sahibi

Hasan YOSUNKAYA

Genel Yayýn YönetmeniFethullah YÜZÜGÜLLÜ

Ýnceleme KuruluRýdvan KUDAY

Metin ORTAKAYAOrhan ÖZTÜRK

Nimetullah YILDIZZüleyha DURAK ÖZEN

Yayýn KuruluFidan YURDAKUL

Türkân YILMAZBahar ÝPEK

Bahar UYGARSavaþ KAYHANGülcihan UYSALNurullah ÇETÝN

Zeynep DaÐAysun ÖRKE

Hümeyra Leyla ÖCALMahsum ASLAN

Yazý ÝþleriFevzi ÇELÝKTENSabri ERDOÐANM.Salih ÝNANÇ

Grafik Tasarým Fethullah YÜZÜGÜLLÜ

Yazýþma AdresleriDiyarbakýr-Yeniþehir Güzel Sanatlar ve Spor

Lisesi/Süleyman Demirel Kampüsü Telefon: 0412 262 35 77

e-posta:

Dergimiz 2140 Sayýlý Tebliðler Dergisinin “Eðitici Çalýþmalar Yönetmeliði”ne uygun olarak

hazýrlanmýþtýr. Dergimizde yayýmlanan eserlerin tüm sorumluluklarý eser sahiplerine aittir. Yazý Ýnceleme Kurulu gerek

gördüðü takdirde eserler üzerinde deðiþiklikler, ekleme ve çýkarmalar yapabilir. Eserler, yayýmlansýn veya

yayýmlanmasýn iade edilmez.

[email protected][email protected]

Page 3: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

RENGÂHENKÝÇÝNDEKÝLER

Yeni Bir Heyecan ........... 4 Kitaplar Üzerine .................... 5Aziz KANAT’la Mülâkat .................................. 6-7O Çocuk ..................................... 8Mutluluk ............................. 9Mektup ................................ 10Günlük ......................................... 11Anýlarý Anýmsamak .................... 12-13Sanat ve Biz ............................. 14Karanlýk Bayram ...................... 15Deli Remzi .................................. 16-17Resim Sanatçýlarýnýn Yurt Gezileri ...........18-19Yatýlýda Okumak ................. 20Müzik Öðretmenimiz .................. 21Yaðmur ......................... 22Bahar Coþkusu ............................... 23Yýllar ve Yollar .............................. 24Kara Sevda .......................... 25Bilinmezlik-Girdap ....................... 26Güz Þarkýsý ............................. 27Ýki Kelime .............................. 28Ölüm Mahsum ASLAN ..................................... 29Sanata Haykýrýþ .................... 30Sýr .............................................. 31Kimsin Sen ............................. 32Sanat Çocuðu ........................ 33Ne Aþk Kaldý Ne Sen .............. 34-35Sevdamsýn ............................ 36Hüner ........................ 37Sonbaharýn Sesi ................ 38Sessiz Göç ............................. 39Akþam M.Selim AKMAN .................................. 40Sessiz Kalabalýk ........ 41Alo’nun Hikâyesi ........................ 42Sedef Çiçeði ..................... 43Dostluk ...................................... 44Öðretmen Anýlarý .............................................. 45Fýkralar ............................................................. 46Eðlence ............................................................. 47Bizden Enstantaneler ..................................... 48-55Personel Tablosu ............................................ 56............................................................................................................................................................

Hasan YOSUNKAYASibel ÇEFREÞ

Aysun ÖRKEFidan YURDAKUL

Gülcihan UYSALAhmet ATLI

Musa YILDIZBahar ÇÝÇEK

H.Leyla ÖCALFaike ÖZEN

Fýrat GÜZEL

Yusuf ADIYAMANZeynep DAÐ

Abdullatif AKÇAKAYARaif ATEÞ

Bahar GEPMahsum ASLAN

Faike ÖZENH. Leyla ÖCAL

Arzu PAMUKÇU

Gülcihan UYSALAygül BORAL

Türkân YILMAZSavaþ KAYHAN

Serdar AYDIN Aysun ÖRKE

Fethullah YÜZÜGÜLLÜFidan YURDAKUL

Türkân YILMAZ

Züleyha DURAK ÖZENBahar ÇiÇEK

Türkân DEMÝRKOLBahar ÇÝÇEK

Page 4: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Herkese merhaba,Eğitim-öğretimin bir bütün olduğu düşüncesiyle, okullarda yapılan çeşitli etkinlik-

lerin öneminin farkında olarak, okulumuzda bu yıl ilk sayısını çıkardığımız okul dergimiz“Rengâhenk”e hoş geldiniz.

Başta etkinliklerin önemine değindik, bir eser ortaya çıkarmak ve etkinliklerimizi buşekilde taçlandırmak biz insanlara haz veren en önemli unsurlardandır. Çünkü insan sahipolduğu hünerleri, güzellikleri hem kendi görmek hem de başkalarına göstermek isteyenbir varlıktır. İşte insanın sanat yapma ihtiyacı tam da buradan kaynaklanmaktadır. Oku-lumuz da bu anlamda sanat faaliyetlerinin merkezi sayılabilecek ve seçkin bir okuldur.Gerçekten de bizim sahip olduğumuz olanaklara çok az okul sahip-tir. Biz de bu olanaklarıen iyi şekilde değerlendirme telaşındayız. Bu amaçla yeni bir faaliyet içine girdik ve birkültür-sanat dergisi oluşturmaya çalıştık.

Rengâhenk, okulumuzun tanıtımını üstlenecek bir elçi olacak. Rengârenk okulumu-zun dergisinin “Rengâhenk “ olmasından daha doğal bir şey olamaz. Herkes şunu bilmeliki biz çok farklı bir okuluz. Bizim öğrencimiz, ufku geniş ve bağımsız düşünebilen, yaratıcıbir öğrenci topluluğudur. Öğrencilerimize mümkün olduğunca yaratıcı olabilecekleri ola-naklar sunuyoruz. İşte dergimiz, sunduğumuz bu olanakların bir tanesidir.

Rengâhenk, sevgili öğrencilerimiz için hatta öğretmenlerimiz için yaratıcılıklarınısunabilecekleri bir şanstır. Sadece resimle, müzikle değil; onlar, edebiyatla da ilgili olduk-larını ve sanatçının kültürel alt yapısının sağlam olması gerektiğini gösterdiler.

Dergimizin oluşumunda katkısı olan tüm öğrenci ve öğretmenlerimize teşekküreder, dergimizin hayırlı olmasını dilerim.

Rengâhenk4

I

HASAN YOSUNKAYADİYARBAKIR GÜZEL SANATLAR VE SPOR LİSESİ MÜDÜRÜ

YENİ BİR HEYECAN

Page 5: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜLCİHANUYSAL

11 MÜZİK-A

Rengâhenk4

SİBELÇEFREŞ

12 MÜZİK-A

DENEME

KİTAPLAR ÜZERİNEBenimiçin kitap, değerli bir dosttandaha değerli, daha dosttur. Çünkü kitaplar beni terk etmezler,

istediğimzamanonlara ulaşırım. Hemen yanı başımdalar.

Bir sıkıntım olduğu vakit beni kitaplar avutur, onlar dikkatimi başka başka konulara çeker. Zaman

zaman da yarama tuz basmıyor değiller hani; ama olsun, yalnızlığıma da ortak oluyorlar ya, daha ne

olsun! Hem onları uzun zamanaramadığımzamandahi bana kızmazlar vebeni terk etmezler.

Kitaplar, bana hiç zarar vermez; aksinehep yol gösterirler bana; zor zamanlarımda hep yanımda

olurlar. Nezaman başımsıkışsa veya canımsıkılsa onlara sığınırım. Hoşlanmadığım ortamlardan beni

uzaklaştırır, farklı ortamlara sürüklerler.

Yaşlanıpda yalnız kalma korkusu yaşayanlara tavsiyem şudur: “Kitapokuyun!” Çünkü buinsanlar,

kitap okudukları vakit yalnızolmadıklarını anlayacaklar.

Page 6: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

RESÝM ÖÐRETMENÝMÝZ AZÝZ KANAT’LA BÝR

MÜLAKAT GERÇEKLEÞTÝRDÝK

Rengâhenk6

Hümeyra: Öncelikle bizimle görüþmeyi kabul ettiðiniz için teþekkür ederiz. Bize kendinizi tanýtýr mýsýnýz? Aziz KANAT: Ben teþekkür ederim. Böyle bir röportajý uygun gördüðünüz için. Adým, Aziz KANAT, 1971 Diyarbakýr doðumluyum. Ziya Gökalp Lisesinden mezun oldum. Daha sonra 1992'de Dicle Üniversitesi Resim bölümüne girdim. 1996'da mezun olduktan sonra da öðretmenlik hayatýma baþladým ve þu anda Diyarbakýr Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde çalýþmaktayým.Ramazan: Resim sanatýyla ne zaman tanýþtýnýz?Aziz KANAT: Bu klasik bir cevap olacak. Bizim ailede genetik bir þey büyük ihtimalle. Çünkü bizde herkes resimle ilgilidir. Çocukken çalýþmaya baþladým. Cin Ali'lerle baþlamýþtým; þimdi ise çok saðlam deseni olan ve figür resmi yapan bir ressam haline dönüþtük.Hümeyra: Size göre sanatçý olunur mu sanatçý doðulur mu?Aziz KANAT: Aslýna bakarsan net cevaplarsak sanatçý olunmaz sanatçý doðulur. Bunun bir sürü örneði var Van Gogh'undan tutun Picasso'ya, ondan tutun Dali'ye, Egon Þile'sine hayraný olduðum Devrim Erbil 'e hepsi sanatçý doðmuþlardýr; sonradan kesinlikle sanatçý olunmayacaðýna inanan kiþilerdir.Ramazan: Peki hangi ressamlarý beðenirsiniz?Aziz KANAT: Son söylediðim Devrim Erbil, en beðendiðim çaðdaþ sanatýn mimarlarýndan biri. Ardýndan Adnan Turan, Turan Erol bunlar da çalýþmalarýna imrenerek baktýðým sanatçýlar. Benim örnek aldýðým, Devrim Erbil.

Hümeyra: Sanatçý-toplum iliþkisi nasýl olmalýdýr?Aziz KANAT: Yýllardan beri “sanat toplum için mi, sanat için mi” söylemleri söz konusu. Böyle bir polemiðe gerek yok. Sanatçý, toplumun bireyi olduðu için ürettiði eser, toplumu veya toplumun yaþadýðý belli bir dönemi gerek ekonomik, gerek siyasi, gerek kültürel, bir yanýyla mutlaka yansýtýr istese de istemese de. Bu yüzden toplumun mutlaka ortaya konan sanat eserinden etkileneceðine eserle iletiþim kurabileceðine eminim. Ramazan: Sanat zengin insanlarýn iþi midir yoksa herkes sanat yapabilir mi? Aziz KANAT: Þöyle bir anektotla baþlayayým: Rönesans döneminde sanatçýnýn özgür olmasýný saðlayan en önemli etkenlerden bir tanesi, zengin ailelerin sanata olan katkýlarý. Bu baðlamda düþünürsek ilk etapta iþ öyle, zenginlere hitap etmiþtir sanat. Fransýz devriminden sonra dahi burjuvaya hizmet ettiði söylenmiþtir sanatýn; ama günümüzde güncel sanata baktýðýmýz zaman toplumun hatta insanlýðýn yaþadýðý tüm sorunlarý düþünceyi görselliðe sokmaya çalýþan sanat olayýna baktýðýmýz zaman, toplumun her kademesinden her basamaðýna her ekonomik ve kültürel seviyedeki insana hitap etmekte. Yalnýz þöyle bir problem söz konusu, sanatýn bilinçli olarak tüketilmesi lazým. Yani sanatçýya geri dönmesi lazým ki sanatçýyý kamçýlasýn, ürünler ortaya çýkmasýný saðlasýn. Anlayacaðýnýz belki bizim burasý için geçerli olmayabilir; ama Batý'da sanat tüketimi, -yani ticari baðlamda düþündüðümüzde geri dönüþümü- olduðu için sanatçý daha fazla, daha kaliteli iþler üretmektedir.

MÜLAKAT

Page 7: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

MÜLAKATI GERÇEKLEŞTİRNLERHÜMEYRA LEYLA ÖCAL

RAMAZAN EKİNCİ

Rengâhenk7

Hümeyra:

Aziz KANAT:

Ramazan:

Aziz KANAT:

Hümeyra:

Aziz KANAT:

Ramazan:

Aziz KANAT:

Sanatçılar biraz içine kapalı mıoluyorlar, nedendir?

Aslında bakarsanız öyle birdurum söz konusu değil. Sanatçıların, bellibir dönem ürettikleri zaman bu süre içindeyalnız kalmaları gerekiyor ki dışardan gelenetkilerden fazla hasar görmesinler. Yanietkilenmesinler, ortaya koydukları ürünlebaş başa kalsınlar. Bu, sanatçının kendiniizole ettiği, soyutladığı anlamına gelmemeli.Aslında sanatçılar daha sosyal ve aktifinsanlardır.

Müzikle aranız nasıl? Resimçizerken müzik dinler misiniz?

Evet, dinlerim; ama genellikyabancı müzikler, bilhassa sözsüz müzik.Cazz, blues, klâsik bilhassa. Beraberindesözlü olarak hepimizin bildiği Beatles, McCarthy, Eric Clapton ve saire, bunlarıçoğaltabiliriz. Ayrıca klasik Türk sanatmüziği hastasıyım. Itriler, Dede Efendiler vebenzeri…

Edebiyat ve şiirle aranız nasıldır?Son bir yıldır pek kitap

okuyamıyorum şiir de aynı şekilde. Bundanönce ve şu anda hayranı olduğum birkaç şairsayabilirim bunların başında Pablo Nerudageliyor. Walt Whitman var; Türklerden ensevdiğim Orhan Veli'dir. Hatta belli birdönem şiir bile yazdım. Bunda en önemlietken Orhan Veli'den etkilenmemdir.

Son serginizi biliyoruz. Bunundışında başka etkinlikleriniz oldu mu, varmı?

Sergiyi gezdiğiniz içinteşekkür ederiz. İnşallah beğenmişsinizdir.Yaklaşık 10 günlük süredir sergiyoğunluğunun bitmesi.

Bu süre içinde bir sergi teklifi daha aldımİstanbul'dan. Oraya resimlerimizigöndereceğiz. Böyle bir çalışma temposu yinebaşlayacak. Umarım bu tempo bitmez, devameder; yeni ürünler ortaya çıkar.

En sevdiğiniz ve en sevmediğinizşeyler nelerdir?

Benim böyle ayırtma çizgim yok.Sevmediğim şeyleri sırlarsam birileriniüzebilirim; sevdiğim şeyleri sırlarsam birileriniçok sevindirebilirim. Biraz demokratdavranmaya çalışıyorum. “Bende kalsın.”Diyorum. Aslında değişkenlik de gösterir. Şuanda sevmediğiniz bir şey, sevdiğiniz bir şeyeilerde dönebilir. Bu yaşadığınız psikoloji ileilgili bir şey.

Son olarak bir sorumuz daha olacakhocam, resim bölümü öğrencilerimize nelerönerirsiniz?

Benim önerim şu: Kesinlikleçalışmaları gerekiyor. Hem pratik hem deteorik anlamda kendilerini tatmin etmelerigerekiyor. Bununla birlikte, büyükdüşünmeleri gerekiyor. Büyük düşünüldüğüzaman yaşam heyecanının daha fazlayaşanacağını düşünüyorum. Beraberinde busöylediklerim uygulanırsa hem bilinçli birtüketici olacaklardır -sadece sanat alanındadeğil, tüm yaşam alanları için geçerli- hem deüretici olacaklardır, diye düşünüyorum. Zatenyaşam, üretmediğiniz sürece hiçbir anlam ifadeetmez. O açıdan yaşamlarının bir felsefesininolması gerekiyor, diye düşünüyorum.

Bizleri kırmadığınız için teşekkürederiz hocam.

Ben teşekkür ederim.

Hümeyra:

Aziz KANAT:

Ramazan:

Aziz KANAT:

Hümeyra:

Aziz KANAT:

Page 8: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜLCİHANUYSAL

11 MÜZİK-A

O ÇOCUKGüneşli bir günün ilk saatlerinde hayattan kopmuş bir şekilde kendimi sokaklara attım. Yürümeyi

unutmuş bir halim vardı. İnsanlardan soğumuş, yaşamaktan da bıkmıştım. Hayatımı çok iyi koşullardayaşamama rağmen mutsuzdum. Yürürken farkına varmadan Ofis Parkı’na yetiştim. Parktaki çocuksesleri beni apayrı bir dünyaya sürüklemişti. Kendi iç dünyamda hayaller kurmaya başlamıştım.

Birden bire gözüme bir çocuk ilişti. Yüzünden hiç gülümseme eksik olmuyordu. Ayaklarında yırtıkbir ayakkabı, üzerinde ise güneşten yanmış bir gömlek bulunuyordu. Elleri çalışmaktan nasır tutmuştu.Her nedense çocuk çok ilgimi çekmişti. Sattıklarından almak için onu yanıma çağırdım. Çocuk utangaçbir şekilde yanıma yaklaştı:

- Buyur abla, bir şey mi istemiştin?- Şu çöreklerden bir tane alabilir miyim?- Tabi, buyur abla.Çocuk çöreği uzatırken boynunu büküp fiyatını söyledi. Parayı çıkarıp ona uzattım ve onun ismini

sordum. Adının İsmail olduğunu söyledi. İçim cız etti. Küçük kardeşim İsmail gözümün önüne geldi.- Okul okuyor musun İsmail?- Hayır abla.İsmail’le derin bir sohbete daldık. Bana hayat hikâyesini anlattı. Hayretler içinde ve sarsılmış

vaziyette dinliyorum. Çok küçükken İsmail, babası inşaatlarda çalışırmış. Bir kaza sonucu inşaattan,onuncu kattan düşmüş ve feci şekilde ölmüş. Annesi ve üç kardeşiyle yalnız kalmış İsmail. Babasızlığınacısına alışamamışken zaten hasta olan ve maddi durumlarının iyi olmaması yüzünden tedaviedilemeyen annesi de vefat etmiş ansızın. Evin büyüğü olduğu için kardeşlerine bakma sorumluluğukendisine kalmıştı. Zayıf bedeniyle bu ağır yükü nasıl kaldıracaktı? Bu durumun ağırlığını onun süzgünama gülümsemesi eksik olmayan yüzünden okumak mümkündü. Tüm bunlara rağmen yüzündeki ogülümsemeye kafam takılmıştı. Bu durumdan çok etkilendim. İsmail’in hayatını kendi hayatımlakarşılaştırdım. Ne kadar mızmız bir insan olduğumu düşündüm. “Benim şikâyete hakkım yok.” dedim.İçime yaşama sevinci doldu. İsmail bana bir anda yaşamayı sevdirmişti. Bu yüzden kendimi İsmail’eborçlu hissediyordum. Ona bir miktar daha para verdim. Utangaç bir şekilde parayı alamayacağınısöyledi. Çocuğa parayı alması için ısrar ettim. Sonunda onu razı ettim. Parayı aldı. Her şey içinteşekkür ettikten sonra yavaş yavaş uzaklaşırken “Taze çöreklerim var!” diye bağırıyordu.

Şimdi ne zaman hayata küssem o çocuğun sesi kulaklarımı çınlatıyor.

Rengâhenk8

hikayE

AYSUNÖRKE

11 MÜZİK-A

Page 9: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

MUTLULUK Mutluluk, bir çocuðun sevinçten attýðý kahkahadýr. Kimi için

hayallerinin peþinden koþmaktýr; kimi için müzik, kimi için resimdir. Her insan mutlu olmayý hak eder. Kimi insanlar mutluluðu çok

uzaklarda ararlar. Ama asýl mutluluðun çevrelerinde, yaný baþlarýnda olduðunu göremezler. Evet, her insan mutlu olmayý baþaramaz. Bu baþarýyý saðlamak da mutluluðun sýrrýný bilmeyi gerektirir. Benim için mutluluðun þifresi, bir gün dünyanýn deðiþik yerlerini dolaþmaktýr. Ancak o zaman mutluluðun kapýsýný açabilirim; çünkü beni sadece hayallerim mutlu eder.

Bazý insanlar çok fakir olduklarý halde mutluluðu yakalarlar. Bazýlarýysa çok zengin olduklarý halde mutsuzdurlar. Belki de her þeyi bu kadar kolay elde edebilmeleri onlarý boþluða düþürüyor. Her þeyden çabuk sýkýlýyorlar, her þeyi hemen tüketiyorlar. Mutluluðun gölgesini bile yakalamak onlar için zor.

“Mutlu olma”nýn sýrlarýndan biri “mutlu etmek”tir. Evet, baþkalarýný mutlu etmek, bizi en çok mutlu edebilecek yollardan biridir. Bir yetime yardým eli uzatýn, bir öksüzü okþayýn, muhtaçlara ulaþýn göreceksiniz ki bunda büyük bir haz var.

Bazen mutluluk, bir hatýrada gizlidir, bazen de sadece bir melodide saklýdýr. Mutluluk arayýþý bir kovalamaca gibidir. Mutluluk koþar, sen yakalamaya çalýþýrsýn. Yakaladým derken yine kaybedersin. Ele avuca sýðmayan bir þeydir mutluluk.

Mutluluk yaþamayý bilmektir, bir þarký bile insaný mutlu edebilir. Ayrýntýlardan, ufak þeylerden de zevk almasýný bilmektir mutluluk. Her þeyde en güzeli görmektir.

DENEME

Y

FÝDAN URDAKUL

11 MÜZÝK-A

Rengâhenk9

Page 10: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

MEKTUP Çok Sevdiðim Babama: Babacýðým, Sana olan özlemimi ve sevgimi dile getirecek söz bulamýyorum. Seni çok özledim. Seni tekrar görebilmek için her gece dua ediyorum. Belki de her þeyden çok gülüþünü ve o tatlý sözlerini özledim. Allah’a her gece dua ederim seni tekrar görmek, öpebilmek için; aðzýndan çýkan her kelimeyi duyabilmek için neler vermezdim. Rüyalarýmda bile olsun seni görmek isterdim. Çünkü sana çok ihtiyacým var. O kadar kederliyim ki bir ben bir de Allah bilir. Sana duyduðum acýyý anlatmak isterdim. Seninle beraber doðru yolu bulmak isterdim. Artýk yaþamaya gücüm yok. Her gün biraz daha umudumu yitiriyorum. Acýlar beni yok ediyor. Cansýz resmine bakarak acýmý dindirmek istiyorum; ama olmuyor. Elimde deðil seni çok özlüyorum. Herkesin bana acýyan gözlerle bakmasýna, bana ben olduðum için deðil de senin yokluðun için yardým etmelerinden býktým. Her dökülen gözyaþýmda sen ve hasretin varsýnýz. Rüyamda bile olsun gel ve benimle konuþ, acýmý paylaþ. Annemin acý çekmesini istemiyorum. Gel de bu yalnýzlýðýmýza ortak ol. Sen güçlüsün, acýlarýmýzý dindirir, bizi bu sefaletten kurtarýrdýn. Babacýðým, burada olmadýðýný ama yüreðinin bizimle olduðunu biliyorum. Bedenin belki baþka yerde yaþlanýrken ruhunun bizimle yeþerdiðini hissediyorum. Unutma babacýðým seni çok seviyorum ve her zaman seveceðim. Allah’a emanet ol.

GÜLCÝHAN

UYSAL

10 MÜZÝK-A

Rengâhenk10

Page 11: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

NL

Merhaba Günlüðüm, 14.02.2009 Biliyorum seni bugün yine yoracaðým. Belki de

tertemiz bir sayfaný kirleteceðim. Ama senden baþka da açýlabileceðim kimsem yok. Yine bir kýþ mevsimi, her taraf bembeyaz bir yorganla örtülmüþ adeta ve ben yine yalnýzým. Canýmdan çok sevdiðim babam aðýr hastalýðý nedeniyle Ýstanbul’a tedavi amaçlý gitti ve annem de odadan odaya dolaþýyor. Kimseleri bulamýyorum. Evin her tarafý yalnýzlýk kokuyor.

Sonunda aklýma amcama gitmek geldi. Kalktým üzerime beni sýcak tutacak birkaç þey aldým ve yola koyuldum. Kapýya yetiþtim, onu týklattým. Amcam, kapýyý kapatmaz mý yüzüme! Ýþte o an yýkýlmýþtým. Hayatýmda ilk kez böyle bir faciayla karþýlaþmýþtým. Hayatým karmakarýþýk kum taneleri gibi karýþmýþ oldu. Kendimden nefret etmeye baþlamýþtým ve baþýmý önüme eðerek yalnýzlýk kokan, sýcacýk evimin yolunu tuttum.

Þimdi evimdeyim. Belki yalnýzým, mutsuzum; ama güçlüyüm. Direndim, yalnýz kaldým, belki çok üþümüþtüm; ama her þeyin geçeceðini biliyordum. Ýþte sonunda hepsi geçti. Þimdi ben annem ve babam

beraberiz. Bugünlük bu kadar dert arkadaþým. Þimdi seni sýcacýk sayfalarýna kavuþturmak için kapatýyor ve sana teþekkür ediyorum. Görüþmek üzere…

AHMET ATLI 11 RESÝM-A

Rengâhenk11

Page 12: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

ANILARI ANIMSAMAK Anýmsamak anlatýr mý yürekte olup bitenleri? Hazaný hüzünle

harmanlamak, acýyý sevdayla yoðurmak ve yüreði köze yatýrmak…

Kaç oldu bilmem ki bu son dediðim. Kaç zaman oldu bilmem ki tamam bu defa olmaz dediðim. Zamana inat geri dönüp gittiðim anýlar… Yakalanmazsam gece

vakti bu oyuna hiç de oyunbozanlýk yapmam, olmaz ki bu kadar ey köze yatýrýlmýþ yüreðim, demem. Ama akþamýn karanlýðýnda yakalanýrsam, anýlar

oyuna düðümlenir, sözcükler boðazýma; yürek daralýr, göz çoktan ýrlamýþ olur. Dalýp dalýp gidemezsin, çünkü gidecek bir yerin yoktur. Gidecek olan,

özlemlerin akýttýðý gözyaþýndan ibarettir.

“An”da kaybolmak yakalamaksa hayali, umudu pusulanýn gösterdiði yer yine ayný yer olur. Dilin lal olduðu anlar deðil midir yüreðimizin aynasý? Ýþte

yine haykýrýþtýr aslýnda susmak. “Anlatýlýrsa vardýr duygular.” demek, ihanet deðil midir, susarak anlam

bulan yüreklere? Ah ah bir bilsek acýnýn ne olduðunu, pek de kolay konuþamazdýk acýya iliþkin sohbetlerde. Bir bilsek bilerek ya da bilmeyerek kaç

yaraya tuz bastýðýmýzý. O dem iþte anlarýz gidenlerin özlemlerinin silinmediðini. Aksine zamanla izlerinin daha da belirginleþtiðini. Ama unutmamalýyýz ki kâh

bu izlerin taþýyýcýsýyýz, kâh da bu izleri taþýyan yüreklerin mimarýyýz.

Yüzleþmek zor da olsa akþamlarda, yakalanýrsam akþam vakti anýlara; zor, aþýlmasý zorunlu engellerden ibaret kalýyor. Hele bir de yaþadýðýn katran

geceler ise gönlünün kafesini neyin vurduðunu çözemezsin. Alýp baþýný gidemiyorsun. Varsýn kanasýn hiç diyemiyorsun çünkü biliyorsun ki gönlün

kanamadýðý an yoktur.

MUSA

YILDIZ

12 RESÝM-A

DENEME

Rengâhenk12

Page 13: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Anılarda bulurken kendini hep de bilirim insanın anılarda

kaybolacağını. Çünkü bu sahneyi birden çok oynamıştır dünyasahnesinin hayat tiyatrosunun yaşam oyununda. “Dünyaya bedel”

dediğin dünya yoktur aslında. Varken “yoktur.” diyebilip sonrasında

buna kanmak mı? Keşke mümkün olsaydı! Ve bilirsin ki yine bastıracak

karanlık ve “olsun” ya da “olmasın” diye kesin yargı belirten sözcükleri

bir anda söyleyemezsin. “Olmasın!” diyememek neden mi? Çünkü

bilirsin özlemlerini, hasretlerini vuslatın, sılam, yarim dediğin annen,

canlarını ilklerin yüreğinde barındırdıkların, seni sen eden her şey, her

şey anılarda gizlidir. Ama iyi bilirsin ki özlemin hüznü büyük olur.

Gidenlerin bir daha dönmeyeceğini iyi bilirsin. Acıtan, kanatan ne

varsa anılarda, atıldı mı daha büyük izler var edeceğini. En acıtanı da

can dediklerinin-dediğinin açtığı ve kapanmayan yaralarda, anılarda

gizlidir. Ayrılık sözcüğü soğuk duş etkisi yaratır ruhunda. İşte anılar

çekilmez, sevgisiz, umutsuz, dostsuz, yarsız… Yıldızsız geçmesin diye

yarsız bakamıyorsun gecelerde tavandaki yapay yıldızlara. Belki

meydan okursun ölüme; ama anılara yapamazsın o meydan okumayı.Yara (anı) yine hüküm sürüyor, hani bildiğin gibi değildir; bu

sensizliklerde yıldızları seyretmek değildir, ayın şavkında yürümek

değildir. Serin dağ esintisi yaşatmaz. Ve yine de özlemleriyle, hüznüyle

hazanıyla, sevinciyle, umuduyla, vedasıyla, buluşmasıyla,

buluşmuşluğuyla iyi ki var “anılar”.

Çocukluğuna dönmenin özlemi ondan geçiyor. Evden uzaklaştığın

ilk an, matematikten aldığın ilk zayıf, ilk amatör şiirin, en yakınarkadaşınla yaptığın ilk kavga, bilerek ya da “Bir daha yapmam.” diye

işlediğin günahların hepsi ama hepsi anılarda nefes alır.

Rengâhenk13

Page 14: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Sanatta ahlakýn yeri nedir? Bu sorun çok tartýþýlmýþtýr. Bana göre ahlaksýz bir sanat olamaz. Sanat toplumu ve kurallarýný, deðerleri göz ardý edemez. Sanatçý, bilerek ve seçerek ahlaka aykýrý davranamaz. Sanatý yaparken doðada var olanýn dýþýnda bir aþýrýlýða yer vermek doðru deðildir. Peki ahlaklý olmayan biri sanatçý olamaz mý? Olur; ama toplumca dýþlanýr, kabul görmez. Sanata çok ihtiyacýmýz var. Çok sanatçý yetiþtirmeliyiz. Gerçek sanatçýlarý tanýmalý, onlarý el üstünde tutmalý, sanatý hak ettiði mevkîye getirmeliyiz.

SANAT VE BÝZ Sanatýn tanýmlanmasý zordur. Aslýnda kiþiden kiþiye tanýmý deðiþebildiði için kesin bir tanýmý yoktur sanatýn. Sanat, kendini bulmak ve göstermektir; duygu ve düþünceleri farklý yaþamaktýr bana göre. Sanatçý farklýdýr; çünkü o üretkendir, doðadaki ritimleri, sesleri, görüntüleri çabuk kavrar ve bununla birlikte ortaya farklýlýk yaratan eserler býrakýr. Býrakýlan eser, etkili ve kalýcý olmalýdýr. Sanatçý, havadaki titreþimleri bile hisseder. Sanat, yüksek hassasiyettir, bir hastalýk halidir adeta. Sanatçý, eserlerini toplumdan, doðadan esinlenerek ortaya koyar. Dolayýsýyla sanat eseri toplum ve doðaya saygýlý olmalýdýr. Ülkemizde sanatý bilenler sanat konusunda hassasiyetlerini gösteriyorlar. Bunun yanýnda sanat ve sanatçý konusunda yanlýþ deðerlendirmeler de yapýlmýyor deðil. Toplumumuzda televizyona çýkan ve meþhur olan herkes sanatçý olarak gösteriliyor. Oysa bunlarýn çoðu sanatý sömüren, bilmeyen, sanatçý olmayacak türden insanlardýr.

BAHAR ÇÝÇEK 9 MÜZÝK-A

Rengâhenk14

Page 15: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

KARANLIK BAYRAMBayramdan bir önceki akşamdı. Bayram münasebeti ile Eğil’e akrabalarımızın yanına

gitmiştik. Her şey çok güzel gidiyorduAmcamın bir oğlu var; biraz çılgındır. Adı Furkan’dır. O ve kardeşim Nedim, bir araya

geldi mi çekilmezler, ortalığı savaş alanına çevirirler. Tam bir bitirim ikili… Furkan vekardeşim Nedim, bir tüfek mermisi buluyorlar. Merminin içindeki barutu kibrit kutusunun içineboşaltıyorlar. Bu kutulardan 4-5 tane yapmışlar. Bunları bir birbirine bağlamışlar. Benimsehiçbir şeyden haberim yok. Kutuları gördüm.” Bunların içinde ne var?” diye sordum bana daanlattılar. Amcamın oğlu bir ara “Bunu elektrik direğine fırlatırsam bir şey olur mu?”diyesordu. Tam “Atma!” diyordum ki kibritin bir tanesini kullanarak kutunun fitilini ateşledi vebalkondan elektrik direğinin üstüne attı. Ani ve korkunç bir ses kulağımızın nerdeyse zarınıpatlatıyordu. Herkes başımıza üşüştü. Ne oldu ne bitti derken elektrikler de kesilmişti.Hayatımda bu kadar korkunç bir ses duymamıştım.

Sonra ne mi oldu? Büyüklerimiz bizisorguya aldılar. Suçlayan gözler üzerimizedikilmişti. Furkan’ın babası Ramazan amcam, ençekindiğim amcamdı. Çok sert bakıyordu. Beniköşeye çekti: “Söyle bakayım kim yaptı?” Benise büyük baskı altındaydım. Bir cevapveremiyordum. Bir yanda Furkan’ın zavallı yüzü,bir yanımda amcamın çakmak çakmakgözleri…”Furkan mı?” dedi amcam. “Imm ıııı”dedim. Amcam işi Furkan’ın yaptığını anlamıştı.

Verilecek ceza belliydi ve biz bunubiliyorduk. Furkan kendi kendine gidip tuvaletkapısını açtı. Kapı, amcam tarafından kilitlendi.Furkan burada sabahlayacaktı. Bu kazadansonra, pardon, tezgâhtan sonra mahallemizinelektriği bir hafta boyunca kesildi.

Furkan ise sabah uyandığımızda ve cezasıbittiğinde ortamın nefis kokularının etkisiylebaygın bir durumdaydı. Bütün çocuklar kaçamakbakışlarla ona bakıp kıs kıs gülüyorlardı.

Rengâhenk15

HÜMEYRA

LEYLA

ÖCAL

9 MÜZİK-A

Page 16: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜLCÝHAN

UYSAL

11 MÜZÝK-A DELÝ REMZÝ

Burasý Diyarbakýr’ýn kenar mahallelerinden biri. Mahallenin adý “Dicle Mahallesi”. Bu mahalle, düþkünlerin yoksullarýn mahallesi. Burada yaþayan herkesin elemlerle yüklü bir hikâyesi var. Kiminin üç oðlu hapiste, kiminin kimsesi yok, tek oda evde yaþ yetmiþ yalnýz baþýna; kiminin nafakasý çöp kutularýnda… Remzi, Dicle Mahallesi’nin deðiþmez ismi herkes ona Deli Remzi diyor. Daha kýrýk dökük evden dýþarý adým atar atmaz tüm çocuklar baþýna üþüþüyor Remzi’nin: “Deli Remzi, Deli Remzi!” Remzi mahallenin neþesi, Remzi çocuklarýn oyuncaðý… Gece yarýlarý bomboþ odanýn duvarýnda bulunan bozuk saate bakar durur. Her zaman anlatmak istediði bir þeyler var sanki ama anlatamýyor. Deli olduðu için kimse onu ciddiye almaz bunu o da biliyor. Bu yüzden hep susuyor, yalnýzlýðý seviyor. Saatlerce bir köþeye çekilip kendi kendine konuþup duruyor. Böyle zamanlarda hiç kimseye aldýrmýyor. -Ölesiye sevdiði Mihriban hariç- Aradan yirmi üç sene geçti, Remzi hâlâ Mihriban’ý unutmadý. Zaten bu yüzden ona deli demiyorlar mý? Küçüklüðünden beridir onu seviyor. Bir gün bizim marangoz dükkânýnýn önünden geçerken tuttum kolundan çektim içeriye. Gözlerindeki alaycý korkuyu iþte o zaman gördüm. Oturttum bir sandalyeye, dakikalarca yüzüne baktým. Yaþadýðý acýlarý biliyordum. Bu yüzden onu teselli edecek hiçbir söz bulamýyordum. Zaten hiç kimse onu teselli edememiþti. Birden konuþmaya baþladý: - Abi ben gidiyorum! - Nereye gidiyorsun? - Mihriban çok kýzar, yanýna gidiyorum. Birden yüreðimi bir hüzün kapladý. Kendimi çok suçluyorum. Eðer Remzi’nin bu kadar sevdiðini bilseydim Mihriban’la evlenip onun ölümüne sebep olmazdým. Evet, Remzi’nin bu hale gelmesinin sebebi benim. Yirmi üç yýl önceydi. Ahmet amcanýn kýzý olan Mihriban’a âþýk olmuþtum. Belki de öyle sanýyordum. Ama Mihriban beni sevmiyordu. O, Remzi’yi, Remzi de onu seviyordu. Babasý Mihriban’ý bana verdiði gece Mihriban’a benimle evlendiði için Remzi’nin intihar ettiðini söyledim. Bunu nasýl yaptýðýmý hâlâ bilemiyorum. Nasýl bu kadar vicdansýzlýk yapabilmiþim? O anda Mihriban’ýn dünyasý baþýna yýkýlmýþtý. Ertesi sabah annemim feryatlarýyla uyandým. Yataktan fýrlayarak annemin sesinin geldiði yere doðru koþmaya baþladým. Kapýya varýnca bütün dünyam alt üst olmuþtu. Birden bire Mihriban kendini avludaki aðaca asmýþtý. O anda ne yapacaðýmý bilemedim. Bir kaç dakika içinde bütün mahalle evin etrafýna toplanmýþtý. Olayý ilk duyan kiþilerden biri de Remzi’ydi. Zavallý adam yaþamayý unutmuþtu bir anda. Yaþamýnýn en kötü saniyelerine adým atýyordu. Geleceði yaþamak istemiyordu; çünkü geleceðinin her saniyesinde Mihriban’ý düþlemiþti. Oysa artýk Mihriban yoktu. Ona ihanet eden kimdi, yazgýsý mý, yoksa yoksa ona bu acýyý yaþatan Mihriban mý? Kafasý çok karýþmýþtý; ne yaþamak ne de ölmek istemiþti. Hiçbir þey istemiyordu; hâlâ istemiyor, doðrusu Remzi, o günden beri suskun, yaþadýklarýný gözleriyle anlatmaya çalýþýyor ama tam anlamýyla anlatamýyordu. Hep eksik kalan bir þeyler vardý. Daha doðrusu onun için her þey eksikti. Yýllar geçmesine raðmen Mihriban’ýn ölümünü kabullenememiþ gibiydi.

hikayE

Rengâhenk16

Page 17: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜLCÝHAN

UYSAL

11 MÜZÝK-AOnlarýn büyün hayallerini umutlarýný kendim gibi çirkinleþtirip býrakmýþtým yýkýk bir evin en kuytu köþesinde.

Remzi hâlâ karþýmýzda göz bebeklerimin içine bakýp duruyor.

- Remzi, beni af edebilecek misin? Ne istiyorsun söyle yapayým; ama yeter ki affet beni, hakkýný helal et Remzi! Remzi durmadan “Sonra sonra sonra” diye söylenmeye

baþladý. O affetse de ben affetmem kendimi. “Tamam, kalk git!” dedim ona. Yerinden

bir ölüyü andýrýrcasýna yavaþça kalktý ve kapýya doðru yavaþ adýmlarla ilerlemeye baþladý. Tam kapýdan çýkarken bana döndü. Gözlerinden çocukluðuna duyduðu özlemin

gözyaþlarý akmaya baþladý. Yüreðim ise sessizce göçüverdi bir kenara. Onun gözlerinden

akan her bir gözyaþý benim baðrýmý bir parça ateþ gibi yakýyordu. Arkasýný bana döndü ve dýþarý çýktýktan kýsa bir süre sora gözden kayboldu. Akþam olmuþtu bile. Hava yavaþ

yavaþ kararmaya onun çok sevdiði rengi almaya baþlamýþtý. Beþ dakika içerisinde

toparlanýp dükkâný kapatmak için çekmeceden anahtarýmý çýkardým derken dükkânýn önünden bir kalabalýk geçti. Ben merak içerisinde acele bir þekilde dükkâný kapatýp

kalabalýðýn gittiði yere doðru bakýp nedenini anlamaya çalýþtým.

Neyse kötü bir þey olmamýþtý iþçiler aldýklarý maaþtan memnun olmadýklarý için protesto yapmaya gidiyorlardý. Birden içime kötü bir his düþtü, üzerime aðýrlýk çöktü eve gidip

musluklarý tamir etmeliydim. Birden dolabýn kapýsýnýn bozuk olduðu aklýma geldi ve hýzlý

adýmlarla evin yolunu tuttum.

Ay ýþýðý bir yandan üzerime düþüp her þeyi güzelleþtiriyor, bir yandan acýlarýmý tazeleyip benim kendime olan nefretimi iki katýna çýkarýyordu.

Bizim evin aþaðýsýnda bulunan Belalý Hacý Amcanýn dükkânýnýn önünden geçerken

çöp kutusunun arkasýndan yere sere serpe yýðýlmýþ birini gördüm. Hemen yanýna koþtum. Gözlerime inanamadým. Böyle bir þey olamazdý, En azýndan olmamasý

gerekiyordu bunun. Vücudumun hiçbir yerini hissetmiyordum.

Ellerim sonbaharda üþüyen bir yaprak misali titriyor, nasýl olmuþ da bilemiyorum. Remzi kendini 3 katlý bir apartmanýn çatýsýndan atmýþ. Burnundan, aðzýndan ve

kulaklarýndan akan kanlar gözlerini kapatmýþ olsa da dudaklarýndaki o hoþ gülümsemeyi

görebiliyordum. Remzi yýllardýr böyle gülümsememiþti nede olsa… Mihriban’ýn yanýna gidiyor, daha doðrusu hepimize acý çektiren bu dünyandan kurtuluyordu. O kurtuldu,

ben ne haldeyim ne yaþýyorum ne ölüyorum. Ne zaman bir aðaca baksam Mihriban’ýn

asýlý duran cesedi, ne zaman bir yola ya da yere baksam Remzi’nin cansýz bedeni… Hele bir de gece gelmez mi ne uyku girer gözüme ne uyanýk durabilirim. Gece yarýlarý kendimi

yalýn ayak evden kilometrelerce uzakta bazen de mezarlýkta buluyorum. Kendime

geldiðimde yüreðimde tarif edilemeyecek bir acý hissetmeme raðmen gözlerimden bir damla yaþ akmýyor. Benim yaþadýðým sadece bir vicdan azabý. Peki ya kabir azabý, peki

ya cehennem azabý! Nasýl katlanacaðýmý bilemiyorum. Bunlarý düþünmeden de

edemiyorum.

FAIKE ÖZEN

9 RESIM-A

Rengâhenk17

Page 18: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

HAZIRLAYAN: FIRAT GÜZEL RESÝM ÖÐRETMENÝ

MAKALE

Türkiye'nin tek partili sistemle yönetildiði (1923-1945) yýllara rastlayan 1937-1944 arasýndaki sekiz yýl süresince Cumhuriyet Halk Partisi, kültür etkinliklerini gerçekleþtirildiði Halkevleri aracýlýðýyla, resim sanatçýlarýnýn yurt gezilerine çýkarak, bu gezilerden ülke gerçekleri ve doðayý yansýtan yapýtlar oluþturmalarýný saðlayan bir parti programý uygulamýþtýr. ''Anadolu Resim Gezileri'' adýný alan bu programa katýlan 58 Türk ressamý Türkiye'nin 63 iline gönderilmiþ ve 8 yýlda 675 tablodan oluþan bir koleksiyon elde edilmiþtir. Arasýnda Türk resminin ünlü adlarýnýn da bulunduðu bu ressamlarýn, çaðdaþ yaklaþýmlarla ele aldýklarý yerel ve ulusal konular Türk resmine yeni bir bakýþ açýsý kazandýrmýþtýr. Ancak bu koleksiyonun, büyük ölçüde yaðma edildiði anlaþýlmaktadýr. 1955'te ressamlar Cumhuriyet Halk Partisi tarafýndan daha önce yapýlana benzer biçimde, yurdun çeþitli yerlerinde, resim yapmaya çaðrýlmýþtýr. Devletin, baþka hiçbir sanat dalýna bu ölçüde özendirici bir tutumla yaklaþmamýþ olduðu söylenebilir. Bu da doðal olarak, ressamlarýn kendilerini daha iyi yetiþtirmelerini, alanlarýnda ilerlemelerini saðlamýþtýr. Atatürk, diðer sanat dallarýnda olduðu gibi resmin geliþmesi için de önemli katkýlarda bulunmuþtur. Bugün ressamlar, uluslararasý ortamda kendilerini gösterebilecek düzeydedirler.1989'da Yusuf Taktak, Bedri Baykam, Handan Börtüçene, Mehmet Güleryüz, Hüsamettin Koçan, Beril Anýlanmert, Alaaddin Aksoy, Bünyamin Özgültekin adlý sanatçýlar, ''Plastik Sanatlar Derneði''ni kurmuþlardýr. Yalnýz profesyonel sanatçýlarýn üye olabileceði derneðin çalýþmalarý, plastik sanatlarýn geliþtirilmesine yöneliktir,1954'te UNESCO'ya baðlý olarak kurulan ''Uluslararasý Plastik Sanatlar Birliði'' (ALAP) adlý kuruluþla, ortak çalýþmalar da yapýlmaktadýr. Çaðdaþ resim sanatýnýn, özelikle Cumhuriyet'in duyurulmasýndan sonraki kazanýmlarýndan biri de, tarihsel geliþiminin araþtýrýlmasý, bugünkü durumunun incelenmesidir. Resimle, ressamlarla ilgili yazýlar yazýlmakta, kitaplar yayýnlanmaktadýr. Sanatçýlarý ve yapýtlarýný konu alan belgesel filmler çekilmektedir. Sanat eleþtirmenliðinin önemini ve gerekliliðini göz önüne alarak, 1953 yýlýnda Suut Kemal Yetkin, Nurullah Berk, Zahir Güvemli ve Bülent Ecevit, merkezi Ýstanbul'da olan ''Sanat Tenkitçileri Cemiyeti”ni kurmuþlardýr.

RESÝM SANATÇILARININ YURT GEZÝLERÝ

Rengâhenk18

Page 19: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Baský tekniklerinde ilerleme, reprodüksiyonlarýn (týpkýbasým) daha kolay yapýlmasýný; böylece eski-yeni, Türk -yabancý çok çeþitli resim örneklerine görece ucuz bir biçimde ulaþýlabilmesini saðlamaktadýr. Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde duvar resimleri önemsenmiþ, kimi önemli yapýlarda, büyük boyutlu duvar resimleri yer almýþtýr. Bayýndýrlýk Bakanlýðý,1937'de yapýlmakta olan Ankara Gazi büyük holü duvarlarýnda yer alacak resimler için bir yarýþma açmýþtýr. Bu yarýþmada birinciliði Nurettin Ergüven ikinciliði Avusturyalý heykeltýraþ Heinrich Krippel, üçüncülüðü Redif Epikman, dördüncülüðü de Halil Dikmen kazanmýþtýr. Ressam Ayetullah Sümer'in, Güzel Sanatlar Akademisi’nde fresk atölyesini kurmasý da bu yýllara rastlar.(1933). Eren Eyüboðlu’nun Ýstanbul’daki 4. Levent konutlarýnýn dýþ duvarlarý üstündeki çalýþmalarý, 1860’larýn baþýndan kalmadýr. Bulgaristan’daki ilk resim öðrenimini kesk dalýnda yapmýþ olan Salih Acar’ýn da bir bankanýn þubeleri için yaptýðý duvar resimleri vardýr. Bu tür duvar panolarýnda, seramik ya da cam mozaiði (betebe) gibi gereçler kullanýldýðý da olmaktadýr. Çizi, günümüzde yerini fayansa býrakmýþtýr. Oldukça nitelikli bir üretim düzeyine ulaþýlan bu alanda, daha çok süsleme amaçlý resimler kullanýlmaktadýr. Cumhuriyet dönemi kazanýmlarýndan biri de koleksiyonlar ile koleksiyonculardýr. Çok sayýda kuruluþ ve kiþi, resim yapýtlarýný toplamakta ve biriktirmektedir. Ýþ Bankasý baþta olmak üzere, Yapý Kredi Bankasý ile Akbank gibi kuruluþlarýn zengin resim koleksiyonlarý bulunmaktadýr. Garanti Bankasý, Pamukbank, Emlak Kredi Bankasý gibi kuruluþlar da galerileriyle, resim sanatýna destek olmaktadýr. Bu kuruluþlarýn, konuyla ilgili yayýnlarý da vardýr. Özel resim koleksiyonlarý arasýnda Sakýp Sabancý’ya ait olan, oldukça kapsamlýdýr.

Rengâhenk19

Page 20: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Rengâhenk20

YATILIDA OKUMAK Çocuklarýn küçük yaþta ailelerinin sýcak yuvalarýndan kopuþu yatýlý okula gönderilmekle baþlar. Ýlk özlemlerini ve aðlama hýçkýrýklarýný soðuk gözyaþlarýný yatýlýnýn karanlýk odalarýnda dökerler. Çocuklar anne baba sýcaklýðýný yatýlýnýn öðretmeninde göremez. Anne baba þefkatini yatýlýnýn öðretmeni gösteremez. O kadar çok öðrenci vardýr ki öðretmenlerin çocuklarýn duygularýný þefkatli bir þekilde okþamalarý þanslarý yoktur çoðu zaman. Çocuðun yatýlý okulda yaratýcý bir þekilde düþünme, özgür olma þansý çok azdýr. Çünkü bir günü diðer gününden farklý deðildir. Çocuðun yatýlýdaki hayatý saat yelkovaný gibidir. Sürekli ayný eylemlerin tekrarý vardýr. Bunlardan birkaçý uyku saati, etüt saati, banyo saati ve daha neler neler… Çocuklar ilk psikolojik sorunlarý yatýlýda yaþar. Çocuklar ilk azarý öðretmenlerinden iþitir. Ýstediðini istediði zaman yapamaz. (babasý ve annesi ile kucaklaþmasý gibi) Neden bu kadar olumsuz ilkleri çocuklar yatýlýda yaþýyor? Neden çocuklar iyi geceler öpücüðü almadan uyuyor? Bu onlarý son derece mutsuz etmez mi? Çocuklarýn zihinsel geliþimini engellemez mi? Çocuklar küçük yaþta yatýlýya gönderilmemeli diye düþünüyorum. Ailelerin bu konuda duyarlý olmalarý gerekir. Çocuklarýn küçük yaþta yatýlýya gönderilmesi ileride büyük problemler teþkil eder. Yetkili mercilerin de bu konuda duyarlý bir þekilde somut adým atmalarý gerekir. Mesela küçük yaþta yatýlýya öðrenci almamak gibi… Aksi takdirde ülkenin gelecekteki kuþaðýnýn akýbetinin iyi olmayacaðý ortadadýr.

YUSUF ADIYAMAN 12 RESÝM-A

Page 21: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Onu ilk gördüðümde hiç sevmemiþtim. Batman'ýn Kozluk ilçesinde YÝBO'nun müzik öðretmeninden bahsediyorum. Hatta üzülerek söylüyo-rum, Ýstiklal Marþý'ný okuttuðu zaman alay konusu olmuþtu biz arkadaþlar arasýnda. Onun geldiði ilk günlerde ben de koro çalýþmalarýnda yer alýyordum. Aldýðým bir duyumda yeni gelen müzik öðretmeninin eleme ile koro öðren-cilerini deðiþtireceði söyleniyordu. Eleme günü gelip çatmýþtý. Bende inanýl-maz bir heyecan… Ellerim titriyor, kalbim küt küt çarpýyordu. Sýra bana gelmiþti bile! Türkümü söylemeye hazýr bir þekilde öðretmenin karþý-sýna geçtim. Bana hangi türküyü söyleyeceðimi sordu. Ben de cevap ver-dim. Türkümü söyledim. Türküden sonraki gülümsemesi öyle içimi ýsýtmýþtý ki kendimi kuþ gibi hafif hissettim. Bununla beraber sevincim yarýda kAlýr korkusunun da etkisindeydim. Neyse ki elenmemiþ ve baþarýlý olmuþtum. Koro çalýþmalarý artýk iki üç günde bir yapýlmaya baþlandý. O sevmediðim öðretmene gittikçe alýþýyordum. Hatta ona baðlanmaya bile baþladýk. Koro çalýþmasýnýn olmadýðý zamanlarda bile kuyruk gibi peþinde dolaþmaya baþ-ladým. Ortalýkta görünmediðinde odasýna gider onu arardým. Bize sanatý sevdiren bu öðretmenin odasýnda sessizce oturmak bile büyük bir zevk ve-riyordu bizlere. Orta boylu, kumral saçlý, beyaz tenli biriydi bahsettiðim öðretmeni-miz. Bizi kendine hayran býrakan bir yönü de iyilikseverliðiydi. Þunu itiraf etmeliyim ki þimdiye kadar iyilik yapma eðilimi bende bulunmuþsa onun bunda etkisi çok yüksektir. Ona yetiþemeyeceðimi bildiðim halde “Ýnþallah hayatýmýn bundan sonraki kýsmýný onun gibi iyiliksever biri olarak geçiri-rim.” diye niyaz ediyorum. Belki öðretmenimi çok abarttýðýmý düþünüyorsunuz þimdi. Ama insan, hayatýnda bu kadar iz býrakan birini anlatamaz. Hayat çizgimi deðiþtiren o oldu, onun sayesinde þu anda Diyarbakýr Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde müzik bölümü öðrencisiyim. Onun sayesinde müziði sevdim. Ona layýk ol-maya çalýþacaðýma herkesin önünde söz veriyorum.

BIR PORTRE

Þ

MÜZÝK ÖÐRETMENÝMÝZ

ZEYNEP DAÐ 11 MÜZÝK-A

Rengâhenk21

Page 22: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

YAĞMURBir akşamüstüPenceremde, yağmuru izliyordum.Damlaların düşüşü insanların gülüşüne dönüşüyordu.Doğanın güzelliğine dalmışkenHayatın gerçeğiyle uyandım.Canlıların içine düştüm,Çiçeklerin açılışı oldum.İçimde yağmur damlaları,Parlayan yaprakları gördüm.Çocukların neşesini duydum,Her yer yeşil oldu sandım.Şarkı seslerini duydum miniklerin,Kendi çocukluğuma gittim,Onların arasına girdim sevinçle.Her şey güzel giderken,Birden uyandım.Karanlık çökmüş,Yağmur dinmiş,Çocukluk çağlarım çoktan geçmişti.

ABDULLATİFAKÇAKAYA

10 RESİM-A

Rengâhenk22

Page 23: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BAHAR COŞKUSUÇocukların gülmesi,Çiçeklerin açması gibi.Her tarafın yeşil olması,Aydın bir çiçek olması yüzlerin,Kokuların sarması her bir yanı,Baharın gelmesi inan ki güzel!İnan ki güzel!İnsan yüreğini yumuşatması,Bitirmesi küskünlükleri,Barışı yayması damarlarımıza,İnan ki güzel, inan ki güzel!

RAİFATEŞ

10 RESİM-A

Rengâhenk23

Page 24: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

YILLAR VE YOLLARYıllar mı hızla geçiyor, yoksaBana mı öyle geliyor?Bilemiyorum, anlayamıyorum yılları.Bunu bir tek ben bilirim,Kimse bilemez.Çünkü hayatı ben yaşıyorum,Ben çekiyorum ızdırapları.

Yollar mı tükenmekte,Ben mi tükenmekteyim?

Bilemiyorum, anlayamıyorum yolları.Yollar bitmek bilmiyor.Bunu bir ben bilirim, kimse bilemez.Çünkü yolları ben aşıyorum,Ben geçiyorum kuytu karanlıkları…

BAHAR

GEP

10 MÜZİK-A

Rengâhenk24

Page 25: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

KARA SEVDA Bu gece benliðimi esir aldý karanlýk,

Zaptetti ruhumu bir kara sevda.

Alev alev kalbimde yanan aþkýn ateþi

Zindanlarýn derinliklerine atýyor beni.

Seni görmediðim her bir dakika

Bir asýr gibi geliyor bana.

Kara sevdan yerden yere vuruyor,

Öldürüyor, bitiriyor çaresiz yüreðimi.

Bilmem ki dayanýr mýyým kara sevdana,

Bilmem ki savaþabilir miyim kara sevdanla!

Gelsen kollarýma kollarýma

Kazansam kara sevda savaþýný.

“Vur hançeri kalbime,

Kalbim kana bulansýn. Ama fazla derine gitme,

Çünkü orda sen varsýn.” diyor gönlüm.

Seni istiyor, kara sevdalý kalbim.

MAHSUM

ASLAN

9 RESÝM-A

Rengâhenk25

Page 26: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝLÝNMEZLÝK

Bulutlar parçalandýkça Gözlerimin aynasýnda,

Kaygýlarým büyür, Ýsyanýmýn inadýna.

Sabahlar yok olsun,

Geceler büyüsün diye Hapsederim kendimi

Odamýn yalnýzlýðýna. Oysa gömüldükçe

Kendi aynalarýma, Kaygýlarým büyür,

Ýsyanýmýn inadýna…

GÝRDAP Ýþte tam ortasýndayým girdabýn!

Gözün gözü görmediði bir karanlýk

Ve saðýr edici bir sessizlikteyim. Arkamda kapanmýþ bir kapý

Önümde çýkmaz sokak. Ýçindeyim çýðlýksýz bir trenin

Ve yine ortasýndayým girdabýn…

FAÝKE

ÖZEN

9 RESÝM-A

Rengâhen26

Page 27: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜZ ŞARKISIYemyeşilken her taraf,Birden sarı oldu.İçimiz huzurluykenBir anda hüzün doldu.

Her sabah doğan güneş,Neredesin bu sabah?Sen olmayınca sandık,Her yer artık karanlık.

İnsanlar özlemişler,İlkbahar aylarını,Beklerler sonbaharın,Belki de sonlarını.

Bir yaprak döküldü mü,Başlar sonbahar ayı.Bekler insanlar artıkGüzel bahar demini.

Yok oldu ne de çabukBaharın hatırası.Sonbahar geldi şimdi.Hayatımın cefası.

HÜMEYRA

LEYLA ÖCAL

9 RESİM-A

Rengâhenk27

Page 28: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

İKİ KELİMEBeni sevdiğini biliyorum,Senin bakışlarından belli.Sen de benim seni sevdiğimi biliyorsun,Benim de kızaran yanaklarımdan.Gülüşerek bakıyoruz birbirimize,Bir şey yakaladıkça isteyerek kaybediyoruz,Evet, bir şey var aramızda.

Ne kadar saklarsak saklayalım bir şey var belli,Gözlerindeki ışıltıdan anlıyorum.İkimizin de dilimizin ucunda,Sadece iki kelime…“Seni Seviyorum…”

ARZUPAMUKÇU

10 MÜZİK-A

Rengâhenk28

Page 29: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

ÖLÜM Ölüm nedir ki caným,

Bir avuç toprak…

Elbet bir gün öleceðim.

Ölürken yanýmda senin olmaný isterim.

Son isteðim seninle ölmek,

Çünkü senin ellerini tutarak ölsem,

Ölümün acýsý diner belki.

Senin gözlerine bakarak ölsem,

Günahlarým azalýr belki.

Senin sesini duyarak ölsem,

Yerim cennet olur belki.

Ölüm nedir ki caným,

Bir avuç toprak…

MAHSUM ASLAN 9 RESÝM-A

Rengâhenk29

Page 30: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

SANATA HAYKIRIŞNedir sanat, nedir,Sizin için, bizim için?Işık mı, sevgi mi renk mi,Hüzün mü, mutluluk mu,Yoksa hepsi mi bunların?

Bence yaşamdır, estetiktir;Hissedebilmektir, hissedilmeyeni;Sevmektir, sevilmektir,Sevmesini bilmektir. Bitmeyen melodiye çevirmektir yaşamı,

Sonsuz özgürlüktür, ebedi mutluluktur;Bir çiçeğin yaprağıdır, dostluğun gözyaşlarıdır.Bir çocuğun haykırışlarıdır sanat.

Bir annenin feryadıdır,Karanlıktan aydınlığa geçiştir;Olmayan ışığı var etmektir,Gülmeyi bilmeyeni güldürebilmektir sanat.

GÜLCİHAN

UYSAL

10 MÜZİK-A

Rengâhenk30

Page 31: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

SIRAslında uykum yok.Sorunlardan kaçıyor gibiyim.Lütfen daha fazla soru sorma!

Izdıraplarım içimde kalsın.Nafile zaten, ne değişir,İster dönsün ister dursun dünya?Aklın bende kalmasın!

Bana yapacağın ilk ve son iyilikEğer ölmemi istemiyorsan…Ne olur bana soru sorma!

Susup içime attığım keder,Ezip duruyor beni.Ne olur soru sorma bana!

İlk ve son iyilik dedim ya!

Saklamak, ömür boyunca saklamak…

Elimden gelse yapmaz mıyım?Ve o sır uğruna,Dünyayı karşıma almaz mıyım?İyi o zaman söylüyorum dinle!Mutlu musun bilip de!...

AYGÜL

BORAL

12 MÜZİK-A

Rengâhenk31

Page 32: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

KİMSİN SENAnsızın girdin yarasız kalbime,Benliğimi benden çaldın boş yere.Gelecekteki ışıklarımı söndürdün korkusuzca,Tüm hayallerimi yok ettin vefasızca.

Seni şeytan diye adlandırıyorum.Hayatıma sen son veren bir Azrail’sin.Nefes alırken nefessiz kaldım.Sonsuza dek içime gömdüm ihanetini.

Gün gelir belki tekrar girmek istersin bu kalbe.Ama artık istesen de giremezsin.Yaşayan bir ölüyüm şimdi,Hayattan kopmuş, sevmeyi unutmuş biriyim artık.

Şimdi seni anılarla anımsıyorum.Rüyalarımda göremediğim ve hayalini kuramadığım,Dokunmaya bile kıyamadığım o eşsiz gülüşünleHep öyle kalacaksın içimde sonsuza dek…

Ve iki cümle ile kapatıyorum bu sayfayı.Aşka susamış sevmesini bilmeyen,Ve sevgiye değer vermeyen insafsız insana,Ömür boyu mutluluklar ve kucak dolu sevgiler…

TÜRKÂN

YILMAZ

11 MÜZİK-A

Rengâhenk32

Page 33: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

SANAT ÇOCUĞUBen sanat çocuğuyum.Yürürüm çoğu zaman hayaller dünyasında,Basmaz ayaklarım yere,Bir kuş gibi özgürlüğe uçarım.

Ben sanat çocuğuyum.Sanatın öz oğluyum.Sen nerden bileceksin,Anlamazsın ki beni!Ben sanatla doluyum.

Hayat veririm bazen

Tuvale, toprağa, taşa;Yüzüm gözüm boya içinde kalır bazen.

Boş bir tenekeden bir tıngırtıdanKulağın ıza melodiler aşırırım.

Sizin için gürültü, benim için ahenktir;Sizin için karmaşa, benim için düzendir.

Göremediklerinizi görürüm ben.Ben sanat çocuğuyum.

SAVAŞKAYHAN

9 RESİM-A

Rengâhenk33

Page 34: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜLCÝHAN

UYSAL

11 MÜZÝK-A NE AÞK KALDI NE DE SEN Ne gecelerim gündüz oldu seninle , Ne gündüzler doldu yüreðimde. Umutsuz bir kalple düþ tüm stabilize aþklara Düþük hýzda ancak yüksek kararlýlýkla.

Seni seviyordum hiçbi r þeyi umursamazcasýna, El lerim in, s esim in titrem esine bakm a! O bu yüreðe sýðmayýþýndandýr. B iliyorum büt ün suç bende;

Sen sevdin, ben kýskandým ; Sen özledin, ben umursamadým. Sen pýnar oldun bense durgun bir deniz.

Þim di ise , Ne aþk kaldý yüreðimde ne de sen. B ir kýsm ý yýrt ýk bir rom an sayfasý gibi,

Noktasý vurulm am ýþ yitik bir sevda kaldý e limde. Ne ben bitirebil iyorum iç im dekini, Ne o biti r diyebiliyor.

Acýlarýn her daim hiç eks ilmeden bulunduðu Kahvaltý sofram da, B ir tek yokluðun acý veriyor artýk. A levlerin ortasýnda bir damla gözyaþ ýyým þ imdi.

Ya alev ler beni ýsýtacak Ya ben nehir olup söndüreceðim onu.

Ne günler geç iri r yürekte has retlilik, Ne ümitler tüketir yalancý sevgililik… Unufak olm uþ yorgun yürek Ýki bük lüm sevdalardan. Paramparça bir hayat kalýr Yosun gözlerinde bana. B ir sonu görüyorum gözlerinin ardýnda B ir de o gözlerin derinliðinde kendim i, B itti bitecek benliðimi, Yaþlanan buruk ruhum un son ýþýltýlarýný. Sana gitme diyem iyorum . B iliyorum bende sen, sende ben bitmez. Ama yine de özlettiriyorsun kendini. Neden anlams ýzlaþýyor sen gidince bu kâinat? Yoksa benim de savunduðum gibi Kâ inatýn özü sen mis in? B ir bulutun arkasýnda býraktým hüzünlerimi, Bazen yaðmur bazen kar, Bazen de dolu yaðdýrdým her gidiþ inde. Sonra güneþi ç ýkardým sýrýls ýklam ruhumu kurutsun diye. Korkusuzca dim dik kaldým yüreðinin en kuytu köþes inde. B ir gün her þey yýkýlýr da bi r ben kalýrým diye

Rengâhenk34

Page 35: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Ölesiye sevdim pusulu gözlerle seni. Sonu hüs ranlarda olsa dahi sevdim senle gülüm semeyi. Yalnýz denizlere açýlan bir kapýdan giren saf ýþ ýk kalbiyle Sevdim senle gülümsemeyi. Ne kurals ýz ne duyarsýz kaldým gidiþ ine. Oysa seni nice imkânsýzl ýklarýn ötesinde bulm uþ Ötesiyle sevmiþ tim. Ve kim sesizliðin perdes i üzerime kapandý. Bu sonum du biliyorum Ama e limde deðil sensizliðe nefretim . Uyanýk gece lerim in t at lý düþlerisin. Kâbuslarýn nöbet tuttuðu bir gecenin sabahýnda Yine aðlamaklý gözlerim , sensizim . Neler yaþanýp gidiyor bu yürekt e…

Bütün sevdalar yitiyor, bütün sevdalýlar gidiyor. B ir ç ýkm aza sürükleniyor bu can gidiþinle . Derinlerde sadece bir iz kal ýr ýslak gözlerimle . Ne leri varlýðýna sýðdýrdým ama H içbir yokluðuna saklayam adým . Ve alev ler sönüveriyor bir bir Her gel iþinde inadýna yaktýðým, Her gidiþinde ise Ýnsafsýzca söndürm eye çalýþt ýðýn. B ir geceyi bekliyorum buðulu camlarýn buðu taraf ýnda Ya da yaðmurlu bir gündüzü. B ir gün geleceksin diye ýs lak kaldýrým lardaki Topuk seslerini dinliyorum çaresiz liðim le. Ansýzýn ge lmeni is temiyorum . Seni beklerken gelm eni, yürek ateþ imi dindirm eni, “Sus artýk aðlam a, ben ge ldim!” dem eni bekliyorum . Sana bas it bir þ iir yazmamak, Duygu okyanusumun zerrelerini sermek istiyorum Gözlerinin mercan güze lliðine.

SERDAR AYDINMATEMATÝK ÖÐRETMENÝ

Rengâhenk35

Page 36: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

SEVDAMSINYüzümden silmekten bile korktuğumGözümden akan yaşsın.Dokunmaya bile kıyamadığımSen benim tek umudum ve sevdamsın.

Sen aşılamayan bir denizsin.Güneşli bir günün ardındanAyın görkemli ışığısın.Sen benim tek umudum ve sevdamsın.

Sen bir bestenin her bir notasısın.Sen kalplerde açan gülsün.Kuşların o ince, narin sesisin.Sen benim tek umudum ve sevdamsın.

Ağaç dalında açan çiçeksin.Karanlıkların ardından aydınlıksın.Beni hayata bağlayan tek varlıksın.Sen benim tek umudum ve sevdamsın.

AYSUN

ÖRKE11 MÜZİK-A

Rengâhenk36

Page 37: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

HÜNER

Bir tuhfedir.

Bir baðýþtýr yüce katlardan.

Her köþesini bir melaikenin tuttuðu

Bir melekedir.

Kimi “hüner” der adýna,

Kimi “art”, kimi “sanat”,

Kimi “toplum için” der ona,

Kimine göre “Þahsi ve muhteremdir.”

Bir muammadýr hep zihinlerde,

Onulmaz bir bilmecedir.

Kimi bir naðme olur, kimi bir renk cümbüþü,

Kimi bir ýzdýrabýn tecelligâhýdýr o.

Kimi çehresi olur Mona Lisa’nýn;

Kimi þarkýsý olur Mona Rosa’nýn.

Mevlana’ya göre Þems’tir,

Yunus’a göre Taptuk.

Itrî için kulaktan ve sesten ibarettir.

Fuzûlî’nin Mecnun’u, onda arar Leyla’yý.

Picasso’nun karmaþasý, Haþim’in “melal”idir.

Sýðýnýrýz gölgesine gerçeklerden bunalýp. Kurmaca bir dünya sunar bizlere.

Metaforlarla süslenmiþ, leziz bir salatadýr. Zengin bir sofradýr bazen; Bazen acýdýr, bazen kekremsi, bazen tatlý. Onun havarileri uç noktalarda gezinir. Ona köle olanlar, asýl âzâdelerdir. Bir amansýz sahrada “Allah’ý aramaktýr.” Bir incecik tazenin endamýnda bir rakstýr. Kimine göre Lenin, kimine göre Marks’týr. “Hüner”, Bir emanettir.

Bir yaðýþtýr yüce katlardan. Her köþesinde bir ifritin gezindiði Bir melekedir.

Rengâhenk37

FETHULLAH YÜZÜGÜLLÜ TÜRK DÝLÝ ve EDEBÝYATI

ÖÐRETMENÝ

Page 38: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

SONBAHARIN SESIGece ayaz olur, eylül akşamları,Karanlıkta ağlar yaz sevdaları.Kurumuş dallarım, o günleri ararım.Unutur kendini eylül akşamlarım.

Eser dört bir yana üşüyen yapraklarım,Kanar içimde gelmez sonbaharım.Tutsak etti beni her gecesiyle,İnletti yüreğimi sonbaharın sesiyle.

Soğukta titreyen bir daldım ben.Sonbaharın sesiyle ağlardım ben.Güldürür mü dersin yine sonbahar?Sessizliğin sokağında geceler ağlar.

Dört mevsimin mucizesi,En güzeli sonbaharın sesi.Kuru bir dil kaldı geriye,Sonbaharın sesi en güzel hediye…

FİDAN

YURDAKUL

11 MÜZİK-A

.

Rengâhenk38

Page 39: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

SESSİZ GÖÇÜşüyorum yine bu sabah,Sonbahar mı geldi ne?Yüreğim ürperdi birden.Bu sonbahar benim sonbaharım.

Göçmeyin, bırakmayın,Beni yalnızlığa terk etmeyin,Yüreğimde yaralar açmayın,Gitmeyin, gitmeyin umutlarım!

Minik serçem sen, sen de gidecek misin?Ya sen atlıkarıncam,Sen de mi beni b ırakacaksın?Beni bırakmayın,Bırakmayın sonbaharın eline…

TÜRKÂN

YILMAZ11 MÜZİK-A

Rengâhenk39

Page 40: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

AKŞAMZaman hızla ilerliyordu.Akşamın tatlı ılık yorgunluğunu hissediyordum.Nerde o güzel rengârenk hayat,Nerde güzelim sabah?

Penceremin hemen yanında oynayan çocuklar,Sönmüş bir ışığın altındaki köpek…

Bütün yer gecenin karanlığına gömülüyordu.Issız bucaksız kaldırımlarda ilerliyordum.

Yine gecenin karanlığına kayıyordum.Nedenini bilmediğim bir ses beni çağırıyordu.Siyah bir çizgi üzerinde koşuyordu.Sonu gelmeyen betonlaşmış hayata koşuyordu bu ses.

Akşamın yalnızlığını hissediyordum.Çamur kokulu toprağı özlüyordum.Yanı başımda sonu gelmeyen karanlıkVe bir de alacakaranlıkta sessiz sedasız ben;Yere gömülüyordum adeta.

M.SELİM

AKMAN

10 RESİM-A

Rengâhenk40

Page 41: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Bir büyük kalabalýkta buldum kendimi

Aniden hýzlanan yaðmur gibi

Yüreðim kalabalýðýn arasýndan,

Boynu bükük döndü geri.

Sessiz bir çýðlýktý her cümlem, Duvara çarpýp düþmüþ gibi

Gözlerim insanlarýn arasýndan, Ruhu ezik döndü geri. Zaman geçerken býraktý acýsýný

Rüzgârda savrulan kuþlar gibi

Ellerim insanlarýn arasýndan,

Kalbi kýrýk döndü geri.

SESSÝZ KALABALIK

ZÜLEYHA DURAK ÖZEN ÜRK DÝLÝ ve EDEBÝYATI ÖÐRETMENÝT

Rengâhenk41

Page 42: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Rengâhenk42

HAZIRLAYAN:Bahar ÇİÇEK9 MÜZİK-A

'ALO' NUN HİKÂYESİTelefonda her gün kim bilir kaç kez kullandığımız 'alo' kelimesi, gerçekte bir sevgilinin kısaltılmış

adıdır. Sevgilinin tam adı Alessandra Lolita Oswaldo'dur. Bu sevimli genç kız, telefonu icat eden A.GrahamBell'in sevgilisiydi. Graham Bell, telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Atölyesindetelefon çalınca arayanın Alessandra Lolita Oswaldo diyordu. Bell, zamanla sevgilisine adını kısaltarak hitapetmeye başladı ve telefonu her açışında onu 'ale lolos' diye karşıladı. Çalışmaları uzadıkça Graham Bell,sevgilisinin adını daha da kısalttı, önce iki heceli bir ad buldu. Bu kısa ad 'alo' idi.

Allesandra Lolita Oswalda, geliştirip bütün şehre yaymaya çalıştığı telefondan başka bir şey düşünmeyensevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneyimlerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham Bell'i telefonlabaş başa bırakıp terk etti.

Yaşlı Bell, sevgilisinin bir gün onu arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmadı. Şehirde çekilentelefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell'i artık başka kişiler de arıyorlardı. Fakattelefonunun her çalışında kendisini, sevgilisinin aradığını sanarak telefonu 'alo' diyerek açıyordu. Dahasonraları Allexander Graham Bell'in hatırasına saygı olarak 'alo' sözcüğü kullanılmıştır.

Bu gün hepimizin kullandığı 'alo kelimesi işte o günlerden günümüze uzanır.

DUVAR YAZILARI- Hiç oralı olmadı çünkü o buralıydı.- Bizi çekemediler, kamera bozuktu.- Hakkımı aradım, meşgul çaldı.- Adamın biri paraya para demiyor, paya

diyormuş.- Gençlik neden sadece otobüslerde

anlaşılıyor?- Sindirim bağırsakta devam eder, bağırmasak

da…- Birine akıl verirken geri kalanın size yetip

yetmeyeceğini bir düşünün.- Zayıflaman için daha kırk fırın ekmek

yemen lazım.- Şoförle lütfen konuşmayınız. Laf taşıyor adi

herif!- “Aile mezarlığı” damsız girilmez.- Yerin kulağı var, benim de kulağım var, ben

yer miyim, hayır yemem.- Kaptan Kemal konuşuyor, Kaptan Kemal

konuşuyor: “ Çıkarın beni bu kaptan!”- Allah bana, “Yürü ya kulum!” dedi.

“Arabayı sattım.”

ALEXANDERGRAHAM BELL

Page 43: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

TÜRKÂN DEMİRKOL10 MÜZİK-A

HAZIRLAYAN:

Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı.Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini vebıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle,sözü yaşlı kadına verdi hakim. "Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?"

Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra başörtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmışsesiyle konuşmaya başladı."Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan..." Sonra uzunca bir sessizlik hakimoldu mahkeme salonunda...

Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıylabozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıdagazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti? Herkes, onu dinliyordu. Yaşlı kadınıngözleri doldu ve kadın devam etti: "Bizim bir sedef çiçeği vardı çok sevdiğim... O bilmez...50 yıl önceydi. O çiçeği, bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yapraktantohumlamıştım, Öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonraçiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce bir tassuyla sulayacağım onu diye... İyi gelirmiş derlerdi. 50 yıl oldu. Bu herif bir gece kalkıp birkere de bu çiçeğe ben su koyayım demedi. Taa ki geçen geceye kadar... O gece takatimkesilmiş uyuyakalmışım... Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu,her şeyimi verdim. Ondan hiçbir sev görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğimgörevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim. Yemin ederim."

Hakim, yaşlı adama dönerek: "Diyeceğin bir şey var mı, baba?" dedi. Yaşlıadam, bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığınıhissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi. Tane tane konuştu: "AskerliğimiReisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüylebüyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım, sedefleri de... Ona engüzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısınedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa;boynundaki kireç sert1eşir, kötüIeşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın,gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi. O günlerde,tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer.” dedim.Adak diledim... Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını,yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim her gece. O çiçek ben oldum sanki..." dediadam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle. "Her gece o yattıktan sonrauyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece sulanmayı sevmez hakim bey...(Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım. Uyandıramadım... Çiçek susuzkalırdı ama kadınınım boynu yine azabilirdi. Suçlandım... Sesimi çıkartamadım..." Oanda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu...

SEDEF ÇİÇEĞİ

Rengâhenk43

Page 44: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

HAZIRLAYAN:Bahar ÇİÇEK9 MÜZİK-A

Rengâhenk44

Dostluk üzerine 1. Dünya Savaşı'nda yaşanmış bir hatıra son derecedüşündürücüdür: Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker en iyi arkadaşınınaz ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanların başını bir saniye bilesiperin üzerinde tutamadığı bir ateş yağmuru altındaydılar. Asker hızlateğmene koştu.

-Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?- Delirdin mi, der gibi baktı teğmen.- Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük ihtimalle

ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma!Asker ısrar etti. Teğmen:

- Peki, git o zaman, dedi.İnanılması zor bir hadise… Asker o korkunç ateş yağmuru altında

arkadaşına ulaştı. Onu sırtına alıp koşa koşa döndü. Birlikte siperin içineyuvarlandılar. Teğmen kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu siperetaşıyan arkadaşına döndü:- Sana değmez, hayatını tehlikeye atma, değmez! demiştim. Ben haklı çıktım.

Bu zaten ölmüş…- Gitmeye değdi teğmenim! dedi asker.- Nasıl değdi? Dedi teğmen. “bu adam ölmüş, görmüyor musun?”- Yine de değdi komutanım! dedi asker. “Çünkü yanına ulaştığımda henüz

sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için…” vearkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı teğmene:

- Geleceğini biliyordum!..demişti arkadaşı…- Geleceğini biliyordum!..

DOSTLUK

Page 45: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

HAZIRLAYANLAR:BARIŞ SEZGİ AÇIKGÖZBERİVAN GÜLTEKİN

Okulda bir süre devam ettikten sonra artık yeni uygulamalara geçmem gerekiyordu. Müfredata göreresim ve müzik bölümlerinde bazı değişikler yapmam lazımdı. Bir gün bahçeye çıktığımda bir öğretmeningittiğini gördüm.

- Hayırdır, dedim. Hocam, sizin derste olmanız gerekmiyor muydu?Bana:

Arkadaşlar derste. Benim girmeme gerek yok, dedi.Ben de “Neden?” diye sordum.

Biz bir derse üç kişi giriyoruz. Arkadaşlar iki kişi derse girseler de olur, dedi.Ben de hemen araştırdım. Normalde yirmi dört öğrenciye 3 öğretmen girilecek, diye onlar yanlış

anlamışlar. Bana ilginç gelen ve güzel bir anıydı.Hasan YOSUNKAYA

DAGSL Müdürü

Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinin, 1992 girişli 1996 mezunu, ilk öğrencilerindenim.1993-1994 eğitim-öğretim yılında piyano dersime Gülhan ELMAS geliyordu. Hocamız ödev vermişti.Hiç unutmam, “BEYER 96. Etüt” ve ben okuldaki etüde kalmamıştım, okulu aksatıp dışarı kaçmıştıkve akşam “Ne yaparım, ne ederim.” diye düşünüyordum; çünkü evimde orgum yoktu.

Ben hayatımda ilk piyanoyu okulumda görmüştüm. Nasıl çalışırım diye düşünürken birden aklımakarton üzerine piyano çizmek geldi. Gidip kırtasiyeden bir büyük tabaka karton aldım ve santimsantim piyano çizmeye başladım. Ortaya beş buçuk oktavlık bir piyano çıktı. Benim piyanom çokgüzeldi ve katlanabiliyordu. Ben parçaya çalıştım; ama ezgisinin nasıl olduğunu bilmiyordum. Ertesigün okula gittiğimde hoca sınav yapacağını söyledi, Herkes kalkıp sırayla hocanın yanına gidiyordu vegiden arkadaşların hiç birisi de çalamıyordu.Ve hoca bana;

Gel bide sen çal bakalım sen çalabilecek misin? dedi ve benimle alay etmeye başladı. Ben de:Tamam, çalarım; ama ezgisini bilmiyorum, dedim ve oturup çaldım. Öğretmen bana “Aferin!”deyip dört verdi.

Daha sonra sınıfta dolaşırken benim kitabımın arasındaki katlanabilir piyanom yere düşüp açıldıve hoca onu gördüğünde “Bu ne?” diye şaşkınlıkla sordu. Ben de çok utanmıştım. Utanmamın sebebi

ise piyanomun olmamasıydı. Hocam bu hareketimi çok beğenmiş ve bu azmimden dolayı beşvermişti bana. Bu benim çok hoşuma gitmişti.

Fatma YILDIZOĞLU SINIR

Müzik Öğretmeni

Nükhet ve Coşkun Akyol İlköğretim Okulunda görev yaptığım yıllarda bir dönem Din Kültürü dersi

öğretmeni bulunmadığı için bize de bu dersi verdiler. Neyse derse girmeye başladık. Bir sınıfta “şehitlik

ve gazilik” konusunu işliyoruz ve bu konudan sonra sınav yapıyorum. Sınavdan sonra kâğıtları okudum.

“Şehitlik ve gazilik hakkında bilgi veriniz.” Sorusu, sorular arasında yer alıyor. Hakan adlı sessiz bir

öğrencim cevap olarak şunları yazmış: “ İnsan, Şehitlik'te arabaya biner; Gaziler'de iner.”Bunu sınıfta iyi espri diye anlatırken birden Hakan'ın ağladığını gördüm. Meğer espri olsun diye

yazmamış. Fethullah YÜZÜGÜLLÜ

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

-

-

-

-

3 HOCA 24 ÖĞRENCİ

PİYANO

ŞEHİTLİK VE GAZİLER

ÖĞRETMEN

ANILARI

Rengâhenk45

Page 46: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Rengâhenk46

FIKRALARYASAYA UYGUN

Bir adam kendisine çarpan kadına 'Eşek!' der.Kadın onu mahkemeye verir.Hakîm adama şöyle der;

- Sana 6 ay hapis cezası verdim. Cezasını parayaçevirdim. İtirazın var mı?

- İtirazım yok hakîm bey. Peki, ben bir eşeğe“Hanım!” dersem suç olur mu?

“Hayır.” cevabı alınca, kadının yanına gider ve:- İyi günler hanım! Bahar ÇİÇEK

9- MÜZİK A

Adamın birinin evi yanıyormuş.Adam içeri girip karısını çıkarmış, sonra kızını, oğlunu,kedisini ve kuşunu çıkarmış.Daha sonra bir kaç kere eve girip çıkmış.Komşular:- Herkesi çıkardın, hala niye eve giriyorsun? demişler.Adam:- İçeride kaynanam var. Arada bir girip çeviriyorum.''

SAVAŞ KAYHAN9 RESİM-A

KAYNANA

Temel, 63 katlı bir gökdelenin terasından aşağıdüşerken katları saymaya başlamış:”Çok şükür 62katı sağ salim indim. Artık 1. kattan düşene de birşey olmaz ya!...”demiş. BAHAR ÇİÇEK

9 MÜZİK-A

GÖKDELENDEN DÜŞME

Temel kaç gündür hasta, yorgan döşek yatıyor,giderek de kötüleşiyor. Birden inlemeye başlamış:

-Fadume, Fadume!-Buyur Temel ne istedun?-Koş git, gelunluğunu giy, süslen, püslen, öyle gel,

yanıma gel.Fadime sevinmiş, koşup giyinmiş, süslenip gelmiş:

-Nasilum Temel, beyendun mi?Temel inlemiş:

-İnşallah Azrail seni beğenir de, benim yerime senialır!

AZRAİL BEĞENSİN

SAVAŞ KAYHAN9 RESİM-A

FIKRALAR

SON SÖZLER

- Gönder, gönder ben tutarım.- Yalan söylüyorsam şuracıkta öleyim.- Hâlâ karlı mı gösteriyor, hanım?- Hanım bir kibrit yak da bakalım ne kokusuymuş!- Gel, geel, sağ yap gel!

BAHAR ÇİÇEK9 MÜZİK-A

Page 47: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

Rengâhenk47

BÝLÝMSEL BÝLMECELER- Deniz neden mavidir? Denizdeki mavilik, aslýnda suyun kendi rengi olmayýp gökyüzündeki mavinin yansýmasýdýr. Denizin mavisini oluþturan sebep sadece bu deðildir. Iþýðýn yansýmasý ve deðiþik biçimlerde saçýlmasý da bir baþka sebep.- Mýsýr taneleri ne için patlar?

Mýsýr taneleri niþasta ve bir miktar da nem içerir. Isýnan mýsýr tanelerinin içindeki nem, buharlaþýp geniþler. Oluþan basýnca dayanamayan tane de patlar.

- Gök neden gürler? Þimþek çakmasý sonucunda ortaya çýkan sýcaklýk, havayý ýsýtýr ve geniþletir. Bu geniþleme sonucu birbirinden hýzla uzaklaþan hava molekülleri, gök gürültüsü dediðimiz o korkunç sesi ortaya çýkarýr.

- Hiç oralý olmadý çünkü o buralýydý.- Bizi çekemediler, kamera bozuktu.- Hakkýmý aradým, meþgul çaldý.- Adamýn biri paraya para demiyor, paya

diyormuþ.- Gençlik neden sadece otobüslerde anlaþýlýyor?- Sindirim baðýrsakta devam eder, baðýrmasak

da…- Birine akýl verirken geri kalanýn size yetip

yetmeyeceðini bir düþünün.- Zayýflaman için daha kýrk fýrýn ekmek yemen

lazým.

DUVAR YAZILARI AYIDAN YANATemel ile Dursun bir gün ayý avýna çýkarlar vesohbet etmeye baþlarlar. Temel der ki:-Ula Dursun, yolda karþýna bir ayý çýksa ne yaparsun?-Ayýyý sopalarum.-Sopa yoksa?-Taþlarum.-Taþ yoksa?-Tüfekle fururum.-Tüfek yoksa?-Kaçarum.-Kaçamazsan?-Aðaca çýkarum.-Aðaca da çýkamazsan?

HAZIRLAYAN: Bahar ÇÝÇEK 9 MÜZÝK-AEGLENCE

Temel, 63 katlý bir gökdelenin terasýndan aþaðýdüþerken katlarý saymaya baþlamýþ:”Çok þükür 62katý sað salim indim. Artýk 1. kattan düþene de birþey olmaz ya!...”demiþ.

GÖKDELENDEN DÜÞME BÝYOLOJÝ DERSÝ Biyoloji dersinden yapýlacak imtihan içinsýnýftaki herkes hocaya çaktýrmadan nasýlyardýmlaþacaklarýnýn planýný yapar.Nihayet imtihan günü gelir. Hoca sürpriz olarakimtihaný laboratuarda yapacaðýný söyler. Herkes birmikroskobun bulunduðu yere oturduktan sonra hocader ki: -Bu mikroskoplarda lam'da bir böceðin bacaðýnývar. Ýmtihan sorunuz, bacaðýndan o böceði tanýmak.Hemen itiraz sesleri yükselir; ama fayda etmez.Öðrenciler derse çalýþmadýklarýndan bir þeyyapamazlar. En sonunda biri dayanamaz, kapýyýçarpýp çýkar. Hoca arkasýndan seslenir: -Kim bu kapýyý çarpýp çýkan yaramaz?Kapý hafifçe aralanýr ve içeriye bir bacak uzanýr. Talebe dýþarýdan seslenir:

Fýkra bu ya, adam son model Porsche'si ile kýrmýzý ýþýkta dururken arkadan gelen kamyon büyük gürültü ile arabasýnýn arkasýna çarpmýþ. Ýkisi de inip bakmýþlar ki arabanýn arkasý haþat. Kamyon þoförü, gence yalvarmaya baþlamýþ:”Güzel abim, ne olur beni affet! Garibanýn birisiyim ben. Otuz yýl çalýþsam da bunu ödeyemem. Genç bakmýþ ki adam gerçekten fukara, onu affederek arabasýna binip yoluna devam etmiþ. Genç adam iki üç ýþýk sonra tekrar durmuþ. Derken daha büyük bir gürültü ile arabasýna arkadan çarpmýþlar. Aþaðýya indiðinde bakmýþ ki yine ayný kamyon ve kafasýný camdan dýþarý çýkarmýþ kamyon þoförü baðýrýyor: Abi, benim ben; sen devam et.

GARÝBAN

Page 48: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk48

Page 49: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BİZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk49

Page 50: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk50

GELENEKSEL BAHAR KONSERÝMÝZ

Page 51: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk51

Page 52: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk52

Page 53: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk53

Page 54: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk54

Page 55: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

BÝZDEN ENSTANTANELER

Rengâhenk55

Page 56: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

orhan öztürk

müzik öðrt.

abdullatif karabulut

hizmetli hamit çetin

hizmetli ilyas yapýcý

hizmetli ramazan özdemir

memur

atilla altýndað

tarih öðrt. þahin tunç

resim öðrt.

aziz kanat

resim öðrt. berçem doðan tanhan

resim öðrt. fýrat güzel

resim öðrt.fatma yýldýz sýnýroðlu

müzik öðrt.

hakan atmaca

resim öðrt.

hale budak

biyoloji öðrt. ilhami mat

beden eðt. öðrt.

kadriye özalp

ingilizce öðrt.

m.ali aksakal

resim öðrt. metin ortakaya

resim öðrt.

murat bora

bilgisayar öðrt.

NÝVÝDE DEMÝR ÖZEKÝCÝ

REHBERLÝK öðrt.

NÝHAL SAÐIROÐLU

müzik öðrt.

NÝMETULLAH YILDIZ

müzik öðrt.

NEVRET AZÝZOÐLU

RESÝM öðrt. SÜLEYMAN AZÝZ TÝLKÝ

RESÝM öðrt. fETHULLAH YÜZÜGÜLLÜ

EDEBÝYAT öðrt. ZÜLEYHA DURAK ÖZEN

EDEBÝYAT öðrt.

VEDÝDE GÜL BUÐRAHAN

beden eðt. öðrt.

ELÝF NÝLÜFER ÞENALP

RESÝM öðrt.

Sami

COÐRAFYA öðrt.

MÜCAHÝDE SOYLU

DÝN KÜLtÜRÜ. öðrt.

M. SERDAR AYDIN

MATEMATÝK öðrt.

SONER OKAN

MÜZÝK öðrt.

MEHMET KARADAÐ

MÜDÜR YARD. ÜMÝT YAÞAR özerkmen

MÜDÜR YARD.

HALÝT ÖGE

MÜDÜR BAÞYARD.

OKUL MÜDÜRÜ

HASAN YOSUNKAYA

PERSONEL TABLOSU PERSONEL TABLOSU DAGSL DAGSL

RESÝM öðrt. RIDVAN KUDAY

Rengâhenk56

þerif gayretli

MÜZÝK öðrt.

Page 57: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

GÜZEL SANATLAR VE SPOR LÝSELERÝ GÝRÝÞ KOÞULLARI Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi yetenek sýnavýna müracaat edecek öðrencilerin þu þartlarý taþýmalarý gerekir: 1. Ýlköðretim okulunu o yýl bitirenlerden; a) Diploma notu en az 3.00, b) Girecekleri alanla ilgili dersin, 4'üncü, 5'inci, 6'ncý, 7'nci ve 8'inci sýnýflarýna ait yýlsonu notlarýnýn aritmetik ortalamasý en az 4.00, olan öðrenciler sýnava girmek üzere tercih ettikleri okula (Ek-2 ve Ek-3) form dilekçe ile baþvurabilirler. 2. Öðrenimlerinin bir kýsmýný yurt dýþýnda yaparak sýnavlara baþvurunun yapýldýðý ders yýlý baþýnda 8'inci sýnýfa kaydolan öðrencilerden, diploma notu 3.00 ve gireceði alanla ilgili dersin yalnýz 8'inci sýnýfa ait yýlsonu notunun en az 4.00 olmasý þartý aranýr. 3. Öðrenimlerini yurt dýþýnda tamamlayarak denkliðini yaptýran öðrenciler, denklik belgesiyle birlikte girecekleri alanla ilgili dersin yýlsonu notlarýnýn aritmetik ortalamasýnýn en az 4.00 olduðunu, belgelendirerek, yetenek sýnavýna girmek için tercih ettikleri Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Müdürlüðüne baþvurabilirler.

Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümünden mezun olan öðrenciler, Üniversitelerin Resim öðretmenliði bölümlerine, Güzel sanatlar fakültelerinin - Ýç Mimarlýk, - Resim, - Heykel, - Seramik, - Grafik, - Tekstil, - Sahne Dekorlarý, - Kostüm, - Fotoðraf, - Endüstri Ürünleri tasarýmý, - Nefesli Çalgýlar, - Vurmalý Çalgýlar, - Sinema ve Televizyon bölümlerine baþvurabilirler

Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümünden mezun olan öðrenciler, Üniversitelerin Müzik Öðretmenliði Bölümlerine, Devlet konservatuarýnýn - Orkestra Þefliði, - Piyano Ana Sanat Dalý, - Üflemeli Çalgý, - Müzikoloji, - Sahne Sanatlarý bölümlerine, baþvurabilirler

Rengâhenk57

Page 58: RENGÂHENGE HOŞ GELDİNİZ

DÝYARBAKIR-YENÝÞEHÝR

GÜZEL SANATLAR

VE

SPOR LÝSESÝ

DÝYARBAKIR-YENÝÞEHÝR

GÜZEL SANATLAR

VE

SPOR LÝSESÝ