r )ça kelimeleri farsça kelimelerle kar ış tırması, farsça'ya geçen yunanca, sür~....

2
BURHAN AiLESi rak tayin etti (1238). Bundan sonra Bur- han ailesi manevi ve siyasi nüfuzunu kay- betti. Ahmed destek Buhara'ya tekrar hakim ol- mak istediyse de 636 ( 1238) olaylardan sonra Buha- ra'da sadr rastlan- ise Mahbubi sülalesi ile il- gili Çünkü Burhan sülalesinin yerine geçen Mahbubi sülalesi sadrla- da Burhan ailesine ait bilinen un- van ve la kaplar. görülmektedir. Mahmud b. Ahmed el-Mahbubi di- ye Ahmed b. el-Ewel", tarunu Ubey- dullah b. Mes'ud b. Mahmud da "Sad- es-Sani" olarak Tarff]- ·i Buf]-ara Ch. Schefer). Paris 1892, s. 2, 23-24, 33; Nizarnl-i Arüzi. Çehar Mal!:ale Muhammed Kazvini). Lon· don 1909, s. 22-24; Sem'anT, el -Ensab D. Litt). London 1912, s. 36, 353; Beyhakl, Tarff]- (Hüseyni), s. 183 vd.; Nesevi, Siret-i Celaled- dtn-i Mingburnr (tre. Anonim, Mücteba MTnovT), Tahran 1344 s. 309-311; el-Kamil, XI, 56-57, 205; XII, 170- 171, 239; Avfi. Lübab, I, 169-180, 184, 186, 211, 269; ll, 332, 385, 393; Sira c el- Cüzcanf. W. N. Lees), Kal- kOta 1864, s. 167 vd.; Cüveynf, Tarff]--i Cihangü- ll, 74, 85-90; 46, 268 vd.; Muinülfukara. Mollazade Barthold, Turkestan içinde). Petersburg 1898, I, 44-45, 166-172; Zambaur. Manuel, s. 210; Hediyye- tü'l-'ari{fn, ll, 107; Brockelmann, GAL, 374; Suppl., I, 639-640, 642; Kehhale, Mu 'cemü ' l- mü'elli{fn, X, 176; Xlll, 146; Barthold. Türkis- tan, s. 393-394, 398, 406-407, 414, 416, 438- 441, 502-504, 581-584; a.mlf .. "Buhara", iA, ll, 766, 767; a.mlf.. "Bürhan Ailesi", iA, ll, 839- 840; Devleti Tarihi, Ankara 1984, s. 57, 97, 261, 270; Meh- met Altay Köymen. Büyük Selçuklu impara- Tarihi, Ankara 1984, ll, 158-163, 323- 336; Ahmet Özel, Hanefi Alim leri, Anka- ra 1990, s. 46, 61, 62, b k. M. C. Defremery, "Histoire Des Khans Mongols du Turkistan", JA, XX (1852). s. 370-406; Omei- yan Pritsak. "Al-i Burhan", Isi. , XXX/ 1 (I 952). s. 81 -96; a.mlf .. iA, VI, 266- 269; A. Yakubovskiy, "Merv", iA, VII, 776; DMBi, I, 606-608; C. E. Bosworth. "Al-e Borhiin", Elr., 753-754. Iii ALi ÖNGÜL L KATI' (tki! Muhammed Hüseyin b. Halef-i Tebrizi'nin Farsça'dan Farsça'ya sözlük. _j Güney Hindistan'da kurulan hTier Devleti Abdullah na 1 062'de ( 1652) kaleme Söz- lük, Mir Cemaleddin b. Fahreddin-i 432 zi' nin Ferheng-i Cihangiri, Süruri-yi Mecma'u'l-Fürs (Ferheng-i Sürurf) . Takr-i Evhadf'nin Sürme-i Sü- leymani, Hüseyn-i Ensarf'nin edviye eserlerine dayanmakla bir- likte kaynaklar- dan da Hindistan'da bir dönemde bu anlayabil- mek için sözlük veril- görülmektedir. Ancak bu alanda ya- eserler daha çok belirli ke- limeleri ihtiva ediyordu. Muhammed Hü- seyin b. Halef-i Tebrizi bu gi- dermek Nitekim o zamana kadar Fürs 2278, Mecma 'u'l-Fürs 6000, Ferheng-i Cihangiri ise 6950 ke- lime ihtiva ediyordu; buna Bur- Kap.' 20.000'i kelimeyi içi- ne Eser sadece hacim tertip da ön- ce Hindistan'da, daha sonra iran'da bu alanda büyük ölçüde ilgisini çekti. Bundan önceki sözlüklerin kelimelerin son harfleri- ne, ikinci, da ise ilk ve son harfiere göre ise kelimeler Fars alfabesine göre Ancak Fars- ça'ya has "p" ( Y, ). "ç" ( r ) ve "g" ( ) harfleri kelime hal- de ikinci ve üçüncü harflerde birbirine oldukça uzun bir mu- kaddime ile Burada esere lam ve reddi mümkün olmayan delil" an- '" ifa- de edilir. Daha sonra Deri, Pehlevi, Fars dilleri ve grameriyle ilgili bil- giler ve alfabe göre kelimeler yer Her harf bir bölüm gibi tasar- için bölümler "Goftar" (söz) la Farsça dillerden de ke- lime ihtiva eden sözlükte, Arapça belirtilmeden Arapça ke- limeler olmak üzere Türkçe, Süryanice, Hintçe, Yunanca. Latince, Er- menice, Zend ve Pazend dillerinden ge- len kelimelere de yer Önce Hindistan'da, daha sonra ve islam ülkelerinde büyük bet yazma an- ek- siklik ve yer sözlüklerde de rastlanan daha çok onun hacminin il- gilidir. en önemli ek- -benzeri sözlüklerde gibi- örneklere yer ve- Sözlükte rastlanan gelince, bunlar eski Farsça yeterli derecede bilmemesin- den kaynaklanan Arap- ça kelimeleri Farsça kelimelerle Farsça'ya geçen Yunanca, yanice ve Latince kelimelere ma- na vermesi, bunun adla- tarih ve ile ilgili özel isim- lerdeki ve nihayet yazmalardaki imla iba- rettir. sebebiyle üzerinde çok durulan tenkit ko- nusu lehinde ve aleyhinde birta- eserler Bunlar Galib Mirza Esedullah Dihlevf'nin Burhan, Seyyid Saadet Ali Mir Burhdn, Mir- za Rahim hdn, Aga Ahmed Ali -yi Sirazi'nin Mü' ey- yid-i Burhan ve Eminüddin-i Dihlevf'nin eserleri zikredilebi- lir. Necef Ali Han Dafic -i He?e- yan Burhdn'a, Galib de Tig-i Tiz Mü' eyyid-i Burhan ·a reddiyeler Sira - ceddin Ali Han Arzu da daki Sira cü '1-luga eserinde bir - re sonra Muhammed Kerim b. Mehdi Ku- Tebrizi, eseri gözden geçirerek Bur- Cami' yeni bir sözlük mey- dana Onu takip eden Han Ferheng-i Encümen- ara- Muhammed Anendrac, J. A. Vullers Lexicon Persico Latinum (l-ll. Bonnae 1855-1864). Francis Johnson Dictionary Persian, Arabic and English (London 1852). F. Steingass A Compre- hensive Persian - English Dictionary (London 1892). J. J. P. Desmaison Dic- tionnaire Persan- Français (!-IV. Roma 908). Ziya Farsça- Türkçe Gencine-i Güttar Ferheng-i Ziya (I- XI. fa si kül. istanbul 1944-1951) eser- lerinde Kap'dan ölçü- de Birçok olan (bk Elr., IV. 370). oldukça bir önsöz ve birlikte mükemmel denecek bir biçimde Muham- med Muin önce dört cilt (Tah- ran I 330 1 195 daha sonra ci lt halinde (Tahran I 342 1963)

Upload: others

Post on 27-Dec-2019

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

BURHAN AiLESi

rak tayin etti (1238). Bundan sonra Bur­han ailesi manevi ve siyasi nüfuzunu kay­betti. Ahmed Karahıtaylar'dan destek sağlayarak Buhara'ya tekrar hakim ol­mak istediyse de başarılı olamadı. 636 ( 1238) yılındaki olaylardan sonra Buha­ra'da sadr unvanını taşıyaniara rastlan­ması ise Mahbubi sülalesi sadrları ile il­gili olmalıdır. Çünkü Burhan sülalesinin yerine geçen Mahbubi sülalesi sadrla­rında da Burhan ailesine ait bilinen un­van ve la kaplar. görülmektedir. Mahmud b. Ahmed el-Mahbubi "Tacü'ş-şeria " di­ye anılırken babası Ahmed b. İbrahim "Sadrü'ş-şerfa el-Ewel", tarunu Ubey­dullah b. Mes'ud b. Mahmud da "Sad­rü'ş-şeria es-Sani" olarak tanınmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

NerşahT, Tarff]- ·i Buf]-ara (nşr Ch. Schefer). Paris 1892, s. 2, 23-24, 33; Nizarnl-i Arüzi. Çehar Mal!:ale (nşr. Muhammed Kazvini). Lon· don 1909, s. 22-24; Sem'anT, el-Ensab (nşr D. Litt). London 1912, s. 36, 353; Beyhakl, Tarff]­(Hüseyni), s. 183 vd.; Nesevi, Siret-i Celaled­dtn-i Mingburnr (tre. Anonim, nşr Mücteba MTnovT), Tahran 1344 hş./1965, s. 309-311; İbnü'I-Esir, el-Kamil, XI, 56-57, 205; XII, 170-171, 239; Avfi. Lübab, I, 169-180, 184, 186, 211, 269; ll, 332, 385, 393; Minhac-ı Sira c el­Cüzcanf. Tabakat-ı Nasırf(nşr. W. N. Lees), Kal­kOta 1864, s. 167 vd.; Cüveynf, Tarff]--i Cihangü­şay, ll, 74, 85-90; Keşfü'?·?unan, ı , 46, 268 vd.; Muinülfukara. Kitab-ı Mollazade (nşr. Barthold, Turkestan içinde). Petersburg 1898, I, 44-45, 166-172; Zambaur. Manuel, s. 210; Hediyye­tü'l-'ari{fn, ll, 107; Brockelmann, GAL, ı, 374; Suppl. , I, 639-640, 642; Kehhale, Mu 'cemü'l­mü'elli{fn, X, 176; Xlll, 146; Barthold. Türkis­tan, s. 393-394, 398, 406-407, 414, 416, 438-441, 502 -504, 581-584; a.mlf .. "Buhara", iA, ll, 766, 767; a.mlf.. "Bürhan Ailesi", iA, ll, 839-840; İbrahim Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti Tarihi, Ankara 1984, s. 57, 97, 261, 270; Meh­met Altay Köymen. Büyük Selçuklu impara­torluğu Tarihi, Ankara 1984, ll, 158-163, 323-336; Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Alim leri, Anka­ra 1990, s. 46, 61, 62, ayrıca b k. İndeks; M. C. Defremery, "Histoire Des Khans Mongols du Turkistan", JA, XX (1852). s. 370-406; Omei­yan Pritsak. "Al-i Burhan", Isi. , XXX/ 1 (I 952). s. 81 -96; a.mlf .. "Kara-hanlılar", iA, VI, 266-269; A. Yakubovskiy, "Merv", iA, VII, 776; DMBi, I, 606-608; C. E. Bosworth. "Al-e Borhiin", Elr., ı. 753-754. Iii ALi ÖNGÜL

L

BURHAN-ı KATI' (tki! ot.ı..r.)

Muhammed Hüseyin b. Halef-i Tebrizi'nin yazdığı Farsça'dan Farsça'ya sözlük.

_j

Güney Hindistan'da kurulan Kutubşa­hTier Devleti sultanlarından Abdullah adı­na 1 062'de ( 1652) kaleme alınmıştır. Söz­lük, Mir Cemaleddin b. Fahreddin-i Şira-

432

zi' nin Ferheng -i Cihangiri, Süruri-yi Kaşanf'nin Mecma'u'l-Fürs (Ferheng-i

Sürurf) . Takr-i Evhadf'nin Sürme-i Sü­leymani, Hüseyn-i Ensarf'nin ŞıJ:ıaJ:ıu'l­edviye adlı eserlerine dayanmakla bir­likte bunların dışında başka kaynaklar­dan da faydalanıldığı anlaşılmaktadır.

İran edebiyatının Hindistan'da gelişti­ği bir dönemde bu edebiyatı anlayabil­mek için sözlük çalışmalarına hız veril­diği görülmektedir. Ancak bu alanda ya­zılan eserler daha çok belirli sayıda ke­limeleri ihtiva ediyordu. Muhammed Hü­seyin b. Halef-i Tebrizi bu eksikliği gi­dermek amacıyla Burhan-ı Kat/ı hazır­ladı. Nitekim o zamana kadar yazılan Luğat-i Fürs 2278, Mecma 'u'l-Fürs 6000, Ferheng- i Cihangiri ise 6950 ke­lime ihtiva ediyordu; buna karşılık Bur­han-ı Kap.' 20.000'i aşkın kelimeyi içi­ne almaktadır. Eser sadece hacim bakı­mından değil tertip bakımından da ön­ce Hindistan'da, daha sonra iran'da bu alanda çalışanların büyük ölçüde ilgisini çekti. Bundan önceki sözlüklerin bazıla­rında sıralama kelimelerin son harfleri­ne, bazılannda baştan ikinci, bazıların­da ise ilk ve son harfiere göre yapılmış­tı. Burhan-ı ~ap.'da ise kelimeler Fars alfabesine göre sıralanmıştır. Ancak Fars­ça'ya has "p" ( Y, ). "ç" ( r ) ve "g" ( ~ ) harfleri kelime başlarında belirtildiği hal­de ikinci ve üçüncü harflerde birbirine karıştırılmıştır.

Burhan-ı ~atı' oldukça uzun bir mu­kaddime ile başlar. Burada esere "sağ­lam ve reddi mümkün olmayan delil" an­lamında "Burhan-ı f5,atı '" adı verildiği ifa­de edilir. Daha sonra Deri, Pehlevi, Fars dilleri ve Farsça'nın grameriyle ilgili bil­giler ve alfabe sırasına göre kelimeler yer alır. Her harf bir bölüm gibi tasar­landığı için bölümler "Goftar" (söz) adıy­la belirtilmiştir.

Farsça yanında diğer dillerden de ke­lime ihtiva eden sözlükte, başta Arapça oldukları belirtilmeden alınan Arapça ke­limeler olmak üzere Türkçe, Süryanice, İbranice, Hintçe, Yunanca. Latince, Er­menice, Zend ve Pazend dillerinden ge­len kelimelere de yer verilmiştir.

Önce Hindistan'da, daha sonra İran ve diğer islam ülkelerinde büyük rağ­bet gördüğü yazma nüshalarından an­laşılan Burhan-ı ~ap.'da birtakım ek­siklik ve yanlışlar yer almaktadır. Başka sözlüklerde de rastlanan bazı yanlışla­

rın Burhan-ı ~iitı'da daha çok olması şüphesiz onun hacminin genişliğiyle il-

gilidir. Burhan-ı ~iitı'ın en önemli ek­sikliği -benzeri sözlüklerde olduğu gibi­açıklamalarda örneklere (şevahid) yer ve­rilmemiş olmasıdır. Sözlükte rastlanan yaniışiara gelince, bunlar yazarın eski Farsça 'yı yeterli derecede bilmemesin­den kaynaklanan hataları, ayrıca Arap­ça kelimeleri Farsça kelimelerle karış­

tırması, Farsça'ya geçen Yunanca, Sür~.

yanice ve Latince kelimelere yanlış ma­na vermesi, bunun yanında şahıs adla­rı, tarih ve coğrafya ile ilgili özel isim­lerdeki hataları ve nihayet faydalandı­ğı yazmalardaki imla yanlışlarından iba­rettir.

Gördüğü rağbet sebebiyle üzerinde çok durulan Burhan-ı Katıc tenkit ko­nusu olmuş, lehinde ve aleyhinde birta­kım eserler yazılmıştır. Bunlar arasında Galib Mirza Esedullah Han-ı Dihlevf'nin ~atı' -ı Burhan, Seyyid Saadet Ali Mir Münşf'nin Muhrik-ı Katı' -ı Burhdn, Mir­za Rahim Big~i Mirt~hfnin Satı' -ı Bur~ hdn, Aga Ahmed Ali -yi Sirazi'nin Mü' ey­yid-i Burhan ve Eminüddin-i Dihlevf'nin ~ap.'u1 -~at/ adlı eserleri zikredilebi­lir. Ayrıca Necef Ali Han Dafic -i He?e­yan adıyla MuJ:ıri~-ı ~atı' -ı Burhdn'a, Galib de Tig-i Tiz adıyla Mü' eyyid-i Burhan ·a reddiyeler yazmışlardır. Sira­ceddin Ali Han Arzu da Burhan-ı Katıc­daki bazı yanlışları Sira cü '1-luga adlı

eserinde düzeltmiştir.

Burhan-ı ~ap.'ın yazılışından bir sü­re sonra Muhammed Kerim b. Mehdi Ku­lı-i Tebrizi, eseri gözden geçirerek Bur­han-ı Cami' adıyla yeni bir sözlük mey­dana getirmiştir. Onu takip eden Rıza Kulı Han Ferheng- i Encümen- ara- yı Naşiri, Muhammed Padş'ah Anendrac, J. A. Vullers Lexicon Persico Latinum (l-ll. Bonnae 1855-1864). Francis Johnson Dictionary Persian, Arabic and English (London 1852). F. Steingass A Compre­hensive Persian - English Dictionary (London 1892). J. J. P. Desmaison Dic­tionnaire Persan- Français (!-IV. Roma ı 908). Ziya Şükun Farsça- Türkçe Lı1gat Gencine-i Güttar Ferheng-i Ziya (I­

XI. fa si kül. istanbul 1944-1951) adlı eser­lerinde Burhan-ı Kap'dan geniş ölçü­de faydalanmışlardır.

Birçok baskısı yapılmış olan Burhan-ı Katıc (bk Elr., IV. 370). oldukça ayrıntılı bir önsöz ve geniş açıklamalarla bir likte mükemmel denecek bir biçimde Muham­med Muin tarafından önce dört cilt (Tah­ran I 330 hş . 1 195 ı), daha sonra beş ci lt halinde (Tahran I 342 hş ./ 1963) yayımlan­

mıştır.

Mevlevi Bediüddin, Abdullah ve Müci­bürrahman gibi müellifler le birlikte Ab­dülmecid Kaimmakami tarafından Mül­}ıa~at-ı Burhôn (Kalküta 1250, 1274) adıy­

la bir zeyli yazılan Burhan-ı ~at/ı Mü­tercim Asım birtakım eklemelerle bir­likte Tibyan-ı Nati' der Terceme-i Bur­han-ı Katı ' adıyla Türkçe'ye çevirmiştir (aş bk ).

BİBLİYOGRAFYA : Muhammed Hüseyin b. Halef-i Tebrizi, Bur­

han- ı Ka!ı ' (nşr. Muhammed Muin). Tahran 1342 hş. , 1, naşirin mukaddimesi; a.e. (nşr. Mu­hammed AbbasiL Tahran 1344 hş. , n iiş iri n mu­kaddimesi, s. 36-37 ; Reyhanetü'l-edeb, 1, 162 ; Zebihullah Safa. Mu!Jtaşar der Tarf!]-i Tahav­uül-i Nazm u Neşr-i Parsf, Tahran, ts ., s. 82-83; Bahar. Sebk-i Şinasi, Tahran 1349 hş., lll, 290-291 ; Münzevi. Fihrist, lll , 1922-1924 ; Han­baba, Fihrist, ı , 754-756 ; Ali Asgar Hikmet. "Si­sadumin Sal-i Te'lif-i Kitab-ı Burhan-ı Ka­tı' ", Name-i Ferhengistan, lll jl, Tahra n 1324 hş . , s. 1-24 ; Abdülemir Selim, "Lugat-i Zend u Pazend der Burhan-ı Katı'", Neşriyye-i Da­nişkede·i Edebiyyat ve 'Utam u insan[, XVII / 1, Tebriz 1344 hş., s . 33-76; a.mlf. , "Vajeh&­yi Çend ez Burhan-ı Katı'", a.e., XVII /2 (1344 hş.). s. 241-260; XVII / 3 (1344 hş). s. 377-389; Z. A. A. Desai. "17'h Century Iranian Callig­rapher of India and the Identity of the Fat­her of the Author of Burhan-i Qati", lndo­lranica, XXX/1 ·2, Calcutta 1977, s. 49-61; DMF, ı , 421; Dihhuda. Lugatname, ı , 199-217 ; Mohammad Dabirsiaqi, "Borhan- e Qate'", Elr., N , 369-370. ı:;:-ı

ıııllıı AYLA DEMİROGLU

Burhan-ı Katı' Tercümesi. Türk okuyu­cusu arasında daha çok Burhan-ı Katı' Tercümesi adıyla tanınan eserin önsö­zünde Mütercim Asım Efendi (ö. 1819). Burhan-ı ~at/a, çeşitli ilim dallarında ihtiva ettiği bilgiler dolayısıyla Farsça '­nın büyük sözlüğü anlamında "KamO­sü' I- cAcem" unvanını vererek o~ u öv­mekte ve "Kitab-ı Burhan-ı Katıcu 'l-be­

yan" diye adlandırmaktadır. Ayrıca Tür­kiye'de elde dolaşan Farsça sözlüklerin. sonradan ortaya çıkan kelimeleri de (mü­velledat) ihtiva etmelerinden dolayı de­ğer verilmeye layık olmadıklarını söyle­yen Mütercim Asım , Burhan -ı Katıcın

Farsça kelimelerin aslı ve anlamları. te­rimlerin doğru ve açık karşılıkları, hen­dese. nücOm, hikmet, kelam, tasawuf gibi otuzdan fazla ilim dalının belli başlı konuları ve bunların incelikleri üzerinde bilgiler verdiğini, bunun da bütün Acem ve Türk bilginleri tarafından kabul edil­diğini göz önünde tutarak eseri Türkçe'­ye çevirmeye karar verdiğini belirtmek­tedir. Bu kararda yakın arkadaşlarından birinin, çeşitli konularda kalem oynat­maktansa "bir eser-i cedid ve cemi!" ya-

digar bırakmasının her bakımdan da­ha uygun olacağını söylemesi de etkili olmuştur. Bunun üzerine Asım Efendi 1204'te ( 1789-90) Antep'ten İstanbul'a gitmiştir ( Tibyan-ı Nafi ' der Terceme- i Bur­

han- ı Katı', Bulak 1251, s. 5 vd.) istanbul'­da tercüme işine başlayan Asım Efendi bu konuda Müşkilat-i Şahname, Ne­vadirü'l-luga, Ahterf, Vankulu Lugatı, Ferheng-i Şuurf, Bahrü'l-garaib, Ken­zü'l-luga gibi tanınmış birçok sözlükten de faydalanmıştır. Asım Efendi Burhôn-ı ~ap c ı tercüme ederken bedence ve ruh­ça bir hayli yorulduğunu , bu durumunu bilenlerin kendisini takdir edeceklerini de kaydetmektedir. İstanbul'a geldik­ten iki yıl sonra başladığı ve altı yıllık bir çalışma ile 1 Cemaziyelewel 1212'de (22 Ekim 1797) tamamladığı eserine Tibyan-ı Nafi ' der Terceme -i Burhan-ı Katı' adı­nı vermiştir.

Burhan -ı Katı' Tercümesi, tertip ve muhteva bakımından aslından daha üs­tün bir eser olarak kabul edilmektedir. Nitekim kendisinin de işaret ettiği gibi Asım Efendi'yi Burhan-ı Kapcın "bi 't­tercüme müellifi" saymak yerinde olur. Eserin Farsça aslında kelimeler kısa ses­liler göz önünde tutulmaksızın sessiz harfiere göre sıralanmış, ancak tercü­mede bunların ilk kısa seslileri de hesa­ba katılarak fetha, kesre ve zammelere göre sıralanmak suretiyle okuyucuya ko­laylık sağlanmıştır. Muhteva bakımından bir özelliği de mevcut kelimelere ve ke­limelerin anlamlarına faydalandığı eser­lerden eklemeler yapmış olmasıdır. Bu şekliyle Farsça aslından daha mükem­mel hale gelen tercümede Asım Efendi Türkçe kelimeleri Türkçe'deki kullanım­larına göre şu adlarla belirtmektedir :

a) Türkçe'nin herkesin malı olan keli­melerini "Türki'de" diye vermiş ve bu­nunla Türkiye'de konuşulan ve bir de­receye kadar yazılan Türkçe kelimeleri kastetmiştir. Türkiye dışında yaşayan

Türkler'in dilinde bulunan kelimeler ise "Türkistan'da" diye adlandırılmıştır. Asım Efendi'ye göre Türkçe'nin başka ayırım ­

ları da vardır. Bunlardan biri "Türki-i ka­dim"dir (eski Türkçe) . Bir diğeri olan "Tür­ki-i gayr-i m-eşhur" ne · hangi kelimele­rin kastedildiği pek belli değilse de bu tabirin herkesçe bilinmeyen ve yaygın olmayan Türkçe kelimeler için kullanıl­

dığı kabul edilebilir. "Türki-i mehcOr" tabiriyle artık kullanımdan düşmüş olan kelimeler ifade edilmiştir. "Taşra Türk­çesi "yle de İstanbul dışında kullanılan Türkçe kelimeler kastedilmişti r. "ROmi",

BURHAN- ı KATI '

birçok eserde görüldüğü üzere Anadolu veya doğrudan Türk ve Türkiye yerine kullanılmıştır. "lstılah " kelimesi deyim ve kelimelerin daha dar ve özel anlam­larını karşılamaktadır. Nitekim bazı ke­lime ve deyimierin daha dar bir sınır için­de kullanıldıklarına işaret eden Asım Efendi bunu da " ... ıstılahlarında" diye belirtmektedir. "Avami Türki"den ise halk ağızındaki Türkçe kelimeler kaste­dilmiştir.

b) Tercümede geçen kelime ve deyim­Ierin bir kısmı Asım Efendi'nin doğup büyüdüğü Gaziantep çevresinden alın­

mış ve bunlar "bizim diyarda, bizim di­yarımızda" veya "bizim diyar ıstılahında" diye belirtilmiştir. Ancak "bizim diyar­da " diye belirtilen kelimeler yalnız Gazi­antep yöresinde değil bütün Güneydo­ğu Anadolu'da kullanılan kelime ve de­yimlerdir. Bunların dışında Asım Efen­di'nin " bazı diyarda" diye ayırdığı keli­meler de vardır. Bu tabirle onun yetişti­ği Gaziantep çevresi dışında kalan böl­geler kastedilmiş olmalıdır.

Burhan-ı Katı' Tercümesi'nin dikka­te değer bir yönü de Türkçe kelime ve deyimierin tanıklarıyla gösterilmesidir. Tercümede atasözlerine, yiyecek ve içe­ceklerle bunların nelerden ve nasıl ya­pıld ığına geniş yer verilmiştir. Ayrıca bir­çok bitki, çiçek ve ağaç adıyla bunların çoğunun hangi hastalığın ilacı olarak kul­lanıldığı hakkında bilgi bulunmaktadır. Çeşitli zenaatleri ve bu zenaatlerde kul­lanılan aletlerin adlarını bildiren kelime: ler, Türk kültür tarihi bakımından ayrı bir önem taşımaktadır. Başta çocuk oyunları olmak üzere birçok oyun adıyla bu oyunların nasıl oynandığı hakkındaki bilgiler de benzerleriyle birlikte Türk folkloru açısından büyük bir değere sa­hiptir. Bu özellikleriyle eseri sıradan bir sözlük değil bir ansiklopedi olarak ka­bul etmek daha uygun olur.

Burhan-ı Katı' Tercümesi'nin Türk dili bakımından önemi üzerinde ilk defa Ziya Paşa durmuş ("Şür ve İnşa", Hür­

riyet, nr. ll , London, 20 Cemaziyelewel 1285). onu Namık Kemal (Bahar-ı Daniş,

istanbul 130l, Mukaddime, s. 15) ve Ebüz­ziya Tevfik (f'lumane·i Edebiyyat-ı Osma­

niyye, İ stanbul 1329, s. 98) takip etmiştir. Burhan-ı Katı' Tercümesi ilk defa 1214'­te ( 1799) tek cilt olarak İstanbul'da, da­ha sonra 1251 (1835) ve 1268 (1870) yıllarında Bulak'ta basılmış, bunu iki cilt halindeki İstanbul baskısı takip etmiş­tir (I 287) Ziya · ŞükOn 'un başka sözlük­lerden de faydalanmak suretiyle hazır-

433