qardashliq kardaŞlik82 qardashliq kardaŞlik 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi...

68
KERKÜK VAKFI Türkmen Ressam Hamid Şerif ve Bir Tablosu KARDAŞLIK 82 QARDASHLIQ KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE NİSAN - HAZİRAN 2019 APRIL - JUNE 2019 SAYI/ISSUE YIL/YEAR 21

Upload: others

Post on 15-Oct-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

2019 نيسان - حزيران

KERKÜK VAKFIKERKÜK VAKFI

ISSN

130

2285

73-0

Türkmen Ressam Hamid Şerif ve Bir Tablosu

82العدد

21 السنة

QA

RD

ASH

LIQ

KA

RD

AŞL

IK KARDAŞLIK 82Q

AR

DA

SHLI

Q

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİREVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE

NİSAN - HAZİRAN 2019APRIL - JUNE 2019

SAYI/ISSUEYIL/YEAR 21

لوحات زيتية للرسام التركمانيحميد شريف

Page 2: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

Yeni çıkan kitaplarımızı Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

Irak Türkmenlerinin Dünya Görüşü

YENİ

ÇIKTI

Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

KERKÜK VAKFI

Fiyatı : 20 TL

Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75www.kerkukvakfi.com

İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade / İSTANBUL

TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Necat KEVSEROĞLU (Kerkük)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Bilim KuruluProf. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Zeynep AYGEN

Prof. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU

Yazı KuruluKemal BEYATLI

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜHabib HÜRMÜZLÜ

Mahir NAKİPAcar OKAN

Suphi SAATÇİSuphi SALT

Nazım TERZİOĞLU

KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların

sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak göster-

ilerek alınabilir.

Abone yurtiçi yıllık 80 TL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/

İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492

EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

Tasarım Ercan ŞİMŞEK

BaskıŞenyıldız Matbaacılık

Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu, İstanbul

Tel: +90 212 483 47 91

ISSN : 1302-2857

Yıl 21 Nisan-Haziran 2019Sayı 82

Page 3: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

1KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران

İÇİNDEKİLER

10 17 20 30

Kerkük’te Güven Sağlanmadıkça…Editör’den 2

Zirvede KalabilmekErşat HÜRMÜZLÜ 4

Altunköprü MemleketimSettar KÖPRÜLÜ • şiir 37

Türkmen Edebiyatında İlk Dönem Çocuk Şiirleri • Mehmet Ömer KAZANCI 26

Mehmet Sadık (1891-1967) I. BölümAta TERZİBAŞI 38

Gazi Nakip’in Şiir DefterindenHazırlayan: Nâzım TERZİOĞLU 44

Türkmen AlbümündenEditörün Seçtikleri 50

Kerkük’üm Hüseyin ŞÜKÜR • şiir 5

Yine Kerkük Yine KerkükMahir NAKİP 6

Sanan Ahmet Ağa: Türkmen ve Türk Tek Milleti Temsil Eden İki İsimdir • Ali ANTAR 30

Kerkük’te Yatan Bir Türk Şairi Birecik’li Namık Ekrem • Uğur Yılmaz BİLGİN 10

Irak Türkmen Ağızlarından Şaşırtan Kelime-ler (Yalancı Eşdeğerler) • Önder SAATÇİ 14

ARAPÇA 55-64

İNGİLİZCE 52-54

HasretRıza ÇOLAKOĞLU • şiir 33

DörtlüklerCumhur KERKÜKLÜ • şiir 7

Türkmen DağarcığıSuphi SAATÇİ 24

Prof. Dr. Enver Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Birliği’nin Gelecek Başkanı Seçildi • Basından 20

Kerkük’ün Eski Tahrirat Müdürlerinden Abdurrahman Nafiz Efendi • Ahmet TÜRKER 17

Irak Türkmenleri ve TürkiyeZekeriya KURŞUN 8

ÜregimCumhur KERKÜKLÜ • şiir 9

Kurt Anaİlaf KÖPRÜLÜ 36

Bir Kalem Erbabı Defterdar Erbilli Mehmet Latif Efendi II • Nâzım TERZİOĞLU 34

Page 4: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران2

Kerkük’te Güven Sağlanmadıkça…

Suph

i SA

ATÇ

İ

Irak’ın en güvenli ve en sakin olan şehri olan Ker-kük, tarih boyunca kardeşliğin ve dostluğun da sembolü olmuştur. Münevver ve anlayışlı halkı

arasında her zaman dayanışma ve yardımlaşma görü-len Kerkük’ün halkı arasında hiçbir zaman kargaşa ve çatışma olmamıştır. Birinci Dünya Savaşından sonra Kerkük’te meydana gelen arbede, çatışma ve soykı-rımları, her zaman şehre dışarıdan sokulan fitne ve fesat odaklarından kaynaklanmıştır.

İlk Katliam (4 Mayıs 1924/29 Ramazan 1342)Kerkük’te Türkmenlerin maruz kaldığı ilk saldırı 4 Mayıs 1924 tarihinde meydana gelmiştir. Bayram ari-fesine tesadüf eden pazar günü, Levy (İngilizce olan bu sözcük toplama, devşirme demektir) adı verilen Teyyarî (Asurî) askerlerinin başlattığı bu olaya halk yanlışlıkla Ermeni Davası (Kavgası) adını vermiştir. Bilindiği gibi Teyyarîlerin 15 Ağustos 1923’te Mu-sul çarşısında işledikleri cinayetlerden sonra Kerkük’e sevk edilmişlerdir. Bu da aslında hükümetin bilerek veya bilmeyerek yaptığı hatadan kaynaklanmıştır. Ramazan’ın arife günüde yaşanan bu facianın kur-banları Türkmenler olmuştur. Böylece Türkmen hal-kının Bayramını zehir etmişlerdir. Gâvurbağı Katliamı (12 Temmuz 1946/12 Şaban 1365)İkinci Dünya Savaşından sonra Kerkük’te acı bir olay daha yaşandı. Kerkük Petrol Şirketinde çalışan işçiler ücret, çalışma ve hayat şartlarının düzeltilme-si için şirket yöneticilerine başvururlar. İsteklerinin ciddiye alınmaması üzerine işçiler, bu sefer istekle-rini sıraladıkları dilekçeleri gazetelerde yayınlayarak kamuoyuna duyururlar. Daha sonra durumu protes-to etmek için 1 Temmuz 1946 tarihinde topluca işi bırakırlar. Arkasından Gâvurbağı Meydanı denilen yerde her akşam toplanan işçiler, konuşmalar ve gös-teriler yapmaya başlarlar. Ancak şirket yöneticilerinin isteği üzerine polis, greve ön ayak olanların bir kıs-mını tutuklar. Tutuklamalardan dolayı işçiler daha fazla galeyana gelirler. Polis güçleri grevi kırmak için 12 Temmuz günü işçilerin her akşam toplandıkları Gâvurbağı Meydanını kuşatma altına alırlar. Gösteri-cilerin dağılmayacağını gören polis güçleri, otomatik silahlarla işçileri taramaya başlarlar. Gâvurbağı Katli-amı olarak tarihe geçen bu üzücü olayda biri kadın, diğeri çocuk olmak üzere toplam 20’ye yakın sivil vatandaş can verir. Ertesi gün (13 Temmuz) ölenlerin

hazin cenaze törenleri yapılırken halk hem hükümeti hem de şirket yöneticilerini lanetler.

Kerkük Katliamı (14-16 Temmuz 1959) (8-10 Mu-harrem 1379)Irak’ta monarşi sisteminden sonra getirilen cumhuri-yet (!) rejiminin birinci yıldönümünde Türkmenlere yönelik uygulanan katliam insanlık tarihinin bir yüz karasıdır. Tarihe Kerkük Katliamı olarak geçen bu fa-ciada, Türkmenlerin en seçkin evlatları hunharca şe-hit edilmişlerdir. Türkmenleri yasa boğan bu faciada yüzlerce Türkmen de yaralanmışlardır. Katliamdan sonra yapılan araştırma, tahkikat ve incelemelerde bu katliamın aylar önceden nasıl planlandığı, Türkmen-leri ne biçim işkencelerle öldürmeleri ve ayaklarına ipler takılarak motorlu araçlarla nasıl sokak sokak sürüklenmeleri yolunda, katillerin eğitim kurslarına tabi tutuldukları ortaya çıkmıştır.

Altunköprü Katliamı (28 Mart 1991/12 Ramazan 1410)Türkmenlerin dikta döneminde yaşadıkları acılar ise doğrusu saymakla bitmez. Özellikle 28 Mart 1991 tarihinde Türkmen kasabası Altunköprü’de yaşanan katliam, tarihte görülmedik bir vahşet sahnesidir. Birkaç saat içinde toplanan yüzün üzerindeki Türk-men genci hem de sorgusuz-sualsiz kurşuna dizilerek açılan büyük bir çukura gömülmüşlerdir. İçlerinde 8-10 yaşlarında olan çocuklar dahil olmak üzere adil bir yargılama yapılmadan şehit edilmişlerdir. Müba-rek Ramazan ayı içinde iftar vaktine birkaç saat kala katledilen oruçlu gençlerin aileleri günlerce çocukla-rının akıbetini araştırırken, bir çobanın verdiği bilgi-ler üzerine şehit edilen gençlerin cesetleri gömüldük-leri çukurdan çıkarılmışlardır. Bu katliamın hesabı maalesef bugüne kadar sorulmamıştır.

İşgal Sonrası Yaşanan HaksızlıklarNisan 2003 işgalinden sonraki dönemde yaşananlar, maalesef eskiden Türkmenlerin yaşadıkları faciaları kat kat aşmıştır. Daha önce özellikle İntifade zama-nında (1991) Kerkük şehrinin yaşadığı yağmalama, talan ve işgaller peşmergelerin gelişi ile başlamıştır. Haksız ve gerekçesiz biçimde kentin resmi daireleri-ne el konulmuş, hükümet binalarına ek olarak sivil ve özel mülkiyette olan evler, binalar ve araziler işgal edilmiştir.

Editör’densu

phisa

atci

@gm

ail.c

om

Page 5: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران3

TuzhurmatuKerkük’ten sonra Türkmen yurdu Tuzhurmatu ilçe-si de işgal ve baskılara maruz kalmıştır. Tuzhurmatu Türkmenlerini üzüntüye sevk eden acıların ilki 22 Ağustos 2003 tarihinde yaşanmıştır. Şii Türkmen halkının yaşadığı Tuzhurmatu’da kutsal sayılan dinî makamlardan Aliyyü’l-Murtaza Yatırı peşmergelerin silahlı saldırısına maruz kalmıştır. Halkı galeyana ge-tiren bu menfur saldırıda 20’ye yakın Türkmen şehit düşmüştür.

Tuzhurmatu bölgesi terör belasından bir türlü kurtu-lamamıştır. İlçeye bağlı Amirli Nahiyesinde 7 Tem-muz 2007 tarihinde meydana patlama, korkunç bir faciaya yol açmıştır. Pazar yerinde karpuz yüklü bir kamyonda yerleştirilen patlayıcılar infilak etmesi so-nucu çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 160’a yakın Türkmen şehit düşmüştür. Yaralı sayısının 250’yi aş-tığı bu korkunç patlamada 50 civarında ev yerle bir olmuştur.

Tuzhurmatu’da terör olayları durmamış, hatta 2007 yılının sonlarından itibaren ilçe terör saldırılarının merkezi haline gelmiştir. 12 Eylül 2007 tarihin-deki bombalı saldırıda 6 şehit ve 18 yaralı; Aralık 2009’da 4 şehit 15 yaralı; 5 Eylül 2012’de Türkmen Savcı Emel Ahmet Kayacı ile şoförü şehit edilmiştir. 9 Eylül 2012’de Tuzhurmatu’da meydana gelen 2 patlamada toplam 8 kişi şehit düşmüş, 35 Türkmen de yaralanmıştır. Saldırıların ardı arkası kesilmeyen Tuzhurmatu’da 24 Haziran 2013’te meydana gelen bombalı saldırıda Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu, Selahattin Vali Yardımcısı Ahmet Abdülvahit Koca ve 15 yaşındaki oğlu Eren Koca ile birlikte10’dan fazla Türkmen şehit olmuş ve 71 kişi de yaralanmıştır. Türkmenleri yasa boğan bu faciada yasa boğan bu faciadan sonra terör olaylarının ardı arkası kesilmemiştir.

TelaferIrak Türkmenlerinin en büyük ilçesi olan Telafer kenti, tarih boyunca gördüğü acıların en büyüğünü 2004-2006 yılları arasında yaşadı. 9 Eylül 2004 tari-hinde ABD hava kuvvetleri tarafından kent acımasız-ca bombalanmaya başlandı. Büyük çapta can kaybına yol açan bu saldırı ile kent harabeye dönüştü. Enkaz altında kalan kadın ve çocukların kurtarılması için gelen yardım ekipleri de Telafer’e sokulmadı. 21 Şu-bat 2005 tarihinde Telafer yeniden bombalandı; kent bir kez daha vahşet ve dehşet manzaralarına sahne oldu. 2006 yılında baskı altında tutulan Telafer hal-kına büyük zulümler yapıldı.

Telafer’in maruz kaldığı diğer bir facia, 10 Haziran 2014 tarihinde adına DAEŞ denilen Irak İslam Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından önce Musul, Hazi-ran sonlarına doğru Telafer’in işgali ile başladı. Bu işgal yüzünden yüzlerce aile Telafer’i terk etmek ve

yollara düşmek zorunda kaldı. Bir kısmı Sincar ta-rafına, bir kısmı Erbil yönüne, bir kısmı da Türkiye sınırına göç etti. DAEŞ’in saldırıları sonucu yüzlerce Türkmen hayatını kaybetti.

Kısacası işgal dönemi (2003-2019) boyunca Türk-menlerin hayatı kendi yurtlarında zehir edildi. Bu dönemde Mustafa Kemal Yayçılı (14 Mayıs 2004), Yaşar Cengiz, Sabah Karaaltun (3 Haziran 2005), Ali Haşim Muhtaroğlu ile Ahmet Abdülvahit Koca (24 Haziran 2013) ve Münir Kafilî (23 Haziran 2014) gibi sayısız Türkmen siyasetçi, aydın, öğretmen, iş adamı, doktor ve öğrenci terör kurbanı oldu.

Kerkük’teki Son Patlamalar (30 Mayıs 2019/24 Ramazan 1446)Irak’ta öncelikle Bağdat’ta mezhep çatışmalarının nis-peten yatıştığı, insanların hasret kaldığı istikrarlı ve huzurlu günlere yeniden kavuşma heyecanın yaşandı-ğı görüldü. 2019 yılının ilk aylarında sağlanan kısmî istikrar ve bazı illerde mübarek Ramazan ayının gelişi ile başlayan dikkat çekti. Özellikle Kerkük’te Rama-zan ayı boyunca, insanların sahura kadar sokaklarda dolaştığı, Türkmenlerin mübarek ayın ruhaniyetini yaşadığı görüldü. Ramazan Bayramının yaklaşması üzerine Türkmenlerin yoğun oldukları semtlerde çar-şı ve pazarlar dolup taştı. Bayram hazırlığının telaşı, ailelerin çocuklarıyla beraber coşku içinde alışveriş merkezlerini dolaştığı, herkesin yeni elbiseler, tatlılar ve şekerler almak için sahur vaktine kadar sokaklarda gezdiği güzel günler yaşanıyordu.

Türkmenlerin yüzlerinin gülmesi, ailelerin neşe ve sevinç içinde çocuklarını bayram heyecanı ile gez-dirdiği bu mutlu tablo yine birilerine battı. Böylece 30 Mayıs 2019’da yani Ramazan’ın 24. gününde, Kerkük’ün 7 semtinde aynı anda meydana gelen pat-lamalar kenti kan gölüne çevirdi. Türkmenlerin yak-laşan bayramı mateme dönüştü. Patlamaların sadece ve sadece Türkmenlerin yaşadıkları bölgelerde olması da manidardır. Verilen haberlerde patlamaların nasıl tezgâhlandığı, bombaların hangi arabalarla nerelere döşendiği, esasen arabaların hangi illerden geldiği yolunda tespitler de yapılmıştır. Ancak bu hususta takibat ve soruşturma yapılamıyor anlaşılan. Zaten zarar gören ve hedeflenen kesim de Türkmenler (!) olduğuna göre fazla önemli değildir. Sahipsiz ve des-teksiz olan Türkmen toplumu böyle şeylere alışkın-dır; bunu da sineye çekerler.

Yüce Mevla’dan medet ummaktan başka bir şey elden gelmiyor…

… …

KERKÜK VAKFI

Page 6: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران4

Zirvede Kalabilmek

Erşa

t HÜ

RM

ÜZ

Stephen R. Covey (1932 - 2012) adlı Amerikalı yazar ve teorisyeni çoğunuz okumuş veya duymuşsunuzdur. Saygın

bir uluslararası liderlik otoritesi, aile uzmanı, eğitmen ve kurumsal danışman olan bir yazardır.

Doksanlı yıllarda okuduğum “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabı 38 dile çevrilmiş ve 25 milyonun üzerinde satışa ulaşmıştır. Okumayanınız varsa şiddetle tavsiye ederim.Tabii ki bu gibi önemli bir kitabı özetlemek çok zor olmalı. Ancak esas temas edilen 7 alışkanlığın başlıklarına göz atarsak ne demek istendiği anlaşılır.

• Proaktif ol• Sonunu düşünerek işe başla• Önemli işlere öncelik ver• Kazan-Kazan diye düşün• Önce anlamaya sonra anlaşılmaya bak

• Sinerji yarat• Baltayı bile, yani değerli bir biçimde ken-

dini yenile

Bir alıntı yapmamız gerekirse söylemlerinden şunun altını çizebiliriz:

“Unutmayın ki, öğrenmek ve yapmamak, aslında öğrenmemektir. Bilmek ve yapma-mak, aslında bilmemektir”. Bu söylem normal hayatımızda yol haritamızı çizmeli mi? emi-nim ki “evet” diyeceksiniz.

Bizim davanın öğretileri içinde “hatayı kendinde ara” mekanizmasının belki en ba-riz örneklerinden birini izah etmeye yarıyor bu alışkanlıkların izahı. Zaten bilmeliyiz ki erişeceğiniz yüksekliği tavrınız belirler. Bunu bilerek hareket etmemek acizliktir, ancak her şeyi, istisnasız her şeyi biliyormuş gibi

Bize Göreeh

urm

uzlu

@gm

ail.c

om

Page 7: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران5

düşünmek aslında bilmemektir, kibirdir ve hatadır.

Bilmeliyiz ki zirveye tırmanmanın esas şartı ve olmazsa olmazı kolektif hareket etmektir. İnanmayan toplulukları peşinden kimse sü-rükleyemez. Bunun en bariz örneği 2018 ba-harında olan Mavi Direniş dediğimiz kolektif hareketti. Topluluğa vaki olan zulme baş kal-dıran dalgalar vicdanlarının sesini dinledikleri için o sahaya indiler.

Buradan ulaşmaya çalıştığımız husus yenilen-me ihtiyacıdır. Kendini yenilemeyen, hatala-rından arınıp doğrularını pekiştirmeyen top-luluklar hüsrana uğrarlar. Bu bakımdan her sahada yenilenme ihtiyacını duymak gerekir.

Başarısızlığın babası yoktur derler. Başarıl-mayan konunun sorumluluğunu normalde kimse üstlenmez. Buradan doğan nefret duy-gularının ise bir babası vardır, o da cahilliktir. Yenilenme ihtiyacının en normal kuralı da öz-gürlük duygusudur. Özgürce hareket eden ve kimseye diyet borcu olmayanlar başarılı olur.

Malumunuz, kafeste doğan kuşlar uçmayı suç sayarlar, böyle bir şeye yeltenmezler.

Davalar doğru fikir ve inanışlar üzerine ku-rulur. Topluluğa liderlik yapan insanlar bunu kavrayan ve bu istikamette yürüyen, şahsî hesabını geri planda tutan, hatta hiç hesapta tutmayan; fikre ve inanışa sadece inanmış olan değil, inandıran insandır da.

Zirveye ulaşmak çok zor olsa da tek zorluk o değildir. Esas zorluk orada kalabilmektir. Bu fikirleri özümsemeyen kitlelerden hiç kimse orada kalamaz.

Ne yapalım o zaman? Yine Stephen Covey’in şu vecizesini hatırlayalım:

“Zirveye çıkarken yanlarından geçtiğin şahıs-lara iyi davran, onları kırma. Çünkü inmek zorunda kaldığında yine onların yanından geçeceksin. Neticede kimse hayat boyu zirve-de kalamaz.”

Zirvede kalmanız temennisiyle.

KERKÜK VAKFIK

ERK

ÜK

’ÜM

H

üseyin ŞÜK

ÜR

Güneşimiz doğacak Yaban eller gidecek Bu çileler dolacak Üzülme sen Kerkük’üm

Bir gün özgür olacak Ma’şuka kavuşacak Hep bizlere kalacakAtam yurdu Kerkük’üm

Altından taç yapacak Altına taht kuracak Düşmana saldıracak Senin uğruna Kerkük’üm

Bil ki kanın verecek Canın feda edecek Bence sana yetecek Bir tek Türkmen Kerkük’üm

Kurt koyunu sürecek Ama devran dönecek Çoban elbet alacak Sürüyü ey Kerkük’üm

Mavi devrim yapacak Sonra kaçan kaçacak Gülen en son gülecek Sen de gül can Kerkük’üm Sen de gül can Kerkük’üm

Page 8: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران6

Yine Kerkük Yine Kerkük

Mah

ir N

AK

İP

Tadı Kaçan Mesele

Gerçekten Kerkük’ü konuşmanın, yaz-manın veya tartışmanın tadı kaçtı. Geçen sayıdaki yazımız da Kerkük

hakkında idi. 1918 yılından 2003 yılına kadar Araplaştırma, 2003 yılından 2017 yılına kadar da Kürtleştirme politikaları bu şehri sorunlar yumağı haline getirdi. 2007 yılında kadük olan Irak Anayasasının 140. Maddesi temcit pilavı gibi her fırsatta ısıtılıp bölge gündemine getiriliyor. Millî ve merkezi bir devlet otorite-si olmayınca Irak’ın her yerinde olduğundan bir kat daha fazla hadiseler bu şehirde cereyan etmektedir. 2003 yılından 2017 yılına kadar nüfus kaydırmaları, şehir nüfusunun 700 bin-den bir milyon 400 bine çıkmasına sebep ol-muştur. İdari görevler tek tek Türkmenlerden alınarak önceleri Kürtlere, şimdi de Araplara verilmektedir. En son bir Türkmen olan Ker-kük Üniversitesi rektörü görevden alınarak ye-rine bir Kürt getirilmiştir.

2014 yılının Haziran’ında DAEŞ bahane edi-lerek şehir güvenliği merkezi hükümetten alın-mış ve Peşmerge kuvvetlerine teslim edilmişti. 25 Eylül 2017 Referandumu başarısız olunca şehir güvenliği tekrar merkezi hükümete dön-müştü. Ancak Adil Abdulmehdi Hükümeti kurulduktan sonra kapıdan çıkan güçler, ba-cadan girmeyi başardı. Referandumdan dolayı KDP ve KYB, ihtilaflı bölgelere dönme mese-lesi hariç, kaybedilen birçok hakkı geri alabil-diler. Kerkük ve Tuzhurmatu’da istediklerini elde edemeyenler bu sefer şehirde patlamalar ve tahılları yakmalar başladı. İşin tuhaf tarafı ise KYB yanlısı medya bu yangınların arka-sında, KDP Kerkük temsilcisi Muhammed Hurşid’in olduğunu iddia etmesidir. Bu olay-ların çoğu Türkmen bölgelerinde cereyan edi-yor olması manidar ve düşündürücüdür. Za-

ten Kerkük’te her olay çıktıktan kısa bir süre sonra iki Kürt partisinin temsilcileri Kerkük’te güvenliğin sağlanamadığı ve dolayısıyla acilen Peşmerge güçlerinin şehre tekrar girmeleri ge-rektiğini vurgularlar.

Yeni Siyasi ManzaraMerkezi Hükümet, başarısız referandum de-nemesinden sonra ülkeden kaçan valinin yeri-ne Arap bir valiyi vekaleten atamıştır. Bir yıl-dan beri tekrar bir Kürt valinin atanması için kollar sıvanmış ancak KDP ile KYB arasında birçok konuda ihtilaf olduğu gibi, bereket ki bu konuda da fikir ayrılığı var. Hem kel hem fodul misali, her iki Kürt partisi de bu konu-yu ne Araplarla ne de Türkmenlerle müzakere ediyor; ama kendi aralarında bu konuda ihtilaf olduğu için hamle de yapamamaktadırlar. Dü-şünün pazarlıklar o raddeye ulaştı ki bir süre önce Kürt Parlamentosunda Neçirvan Barzani Federasyon Başkanı olarak seçildikten sonra, yerel parlamentoda yemin törenine KYB tem-silcilerinin katılması için Kerkük valiliğinin kendilerine verilmesini şart koştu. Kendileri arasında bu gelin-güveylik yana dursun, Türk-men siyasetçiler hariç, hiçbir hamiyetli Iraklı politikacı çıkıp bunlara şu soruları sormuyor:

- Kerkük merkezi hükümete bağlı iken siz neye göre aranızda valilik tartışması yapı-yorsunuz?

- Sizden olan kaçak Vali Necmettin Kerim’in yaptığı kanunsuz uygulamaların ve çaldığı paraların hesabını kim verecek?

- Şehirde yaşayan Türkmen ve Araplarla mu-tabakat sağlamadan siz neyin pazarlığını yapıyorsunuz?

Bu siyasi manzara muhtemelen yeni gelişme-lere gebedir. Yani bir sabah kalkacağız ve ba-

Türkmeneli’nden Türk’ün dilindenm

naki

p@ya

hoo.

com

Page 9: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران7

kacağız ki ABD araya girmiş, hem iki parti arasındaki vali adayı ihtilafını hallederek adayı belirlemiş, hem de Abdulmehdi Hükümeti Peşmergelerin ihtilaflı bölgelerde dolaşması-na izin vermiştir. Amaç, Kerkük’ü gündem-den düşürmemek ve 140. Maddeyi tekrar tazelemektir. Sağlam temellere oturmayan Abdulmehdi Hükümeti bir taraftan sorunları çözmekten âciz diğer taraftan da Kuzey Irak Yönetimine bol bol tavizler veriyor. Seçimlerin üzerinden neredeyse iki sene geçecek kabinede hâlâ atanmamış bakanlar var. Kısacası Hükü-met mevcut sorunları çözemediği gibi yeni so-runların doğmasına da ön ayak olacaktır.

Ne Bekleniyor?2003-2017 yılları arasında Kürtler Kerkük’e ciddi bir nüfus kaydırmıştır. Son iki yıl içeri-sinde Arap vali sayesinde Araplar da kaybettik-lerini geri almaya başladılar. Bu gelişmelerin tek mağduru Türkmenler olmuştur. Çünkü Türkmenlerin başka bölgelerden nüfus kaydı-racak ne gücü ne imkânı var. Evet, Kerkük’ün üç Türkmen milletvekili canla-başla Irak Parla-mentosunda bu hususta çaba sarf ediyor. Ama her şeyi değil, sadece bazı şeyleri durdurabi-liyor. Kerkük’te şartların her gün daha kötü-ye gitmesi, Türkmenlerin tayin imkânlarının neredeyse hiç olmaması, ister-istemez onları alternatif aramaya zorluyor. Bunların başında Türkiye’ye göç etmek gelmektedir. Hele bir de Türkiye’de yabancıların 250 bin dolarla gelip gayri menkul almaları halinde vatandaşlık yo-lunun açması, bu göçü kamçılamıştır. Kısacası Kerkük’te Türk varlığı giderek erimektedir. Bu erime, Kürtlerin olduğu kadar Arapların da işine geliyor.

Sözün Sonunda...21. Asırda Ortadoğu’da Türk olarak yaşamak ve Türk olan bir toprak parçasını veya şehri koru-mak giderek zorlaşmıştır. Bugün ne Lübnan’da ne de Golan’da Türkmen kalmıştır. Suriye’nin Kuzeyinde de Türkmenler Türkiye’ye göç et-miş ve Suriye topraklarındaki nüfusları azal-mıştır. Irak’ta ise Türkmenler gerçekten di-reniyor. Telafer’de Kerkük’te Tuzhurmatu’da kan kaybediyor ama var olmaktan caymıyor.

Kerkük konusunda Arapların ne Sünni’sinde ne de Şii’sinde toprak birliği ve vatan sevgisi var. Türkiye de maalesef baştan beri bekle-gör politikasına devam etmektedir.

Her Türk aydını şunu çok iyi idrak etmeli-dir: Kerkük’te Türkmenlerin sayısı azaldıkça, şehrin Irak bütününden koparılıp nevzuhur bir ülkeye bağlanma ihtimali yükselir. Kuzey Irak’ta böyle bir devletin kurulması, Suriye’de-ki çözülmeyi kolaylaştırır. Bu çorap söküğü-nün sonu Ortadoğu’da Türk varlığının tartışıl-masına kadar gidebilir.

Çözüm Ne Olabilir?Gelişmeler, Kerkük’te belirsizliğin devam et-mesi Türkmenlere yaramadığını göstermiştir. Onun için yıllar önce Celal Talabani’nin öner-diği 1/3 formülünü acilen gündeme getirip, Türkiye ve İran’ı da devreye sokarak çözüme gitmektir. Bu yolla, Kerkük’ün parlamento-daki sandalyesi, İl Meclis üye sayısı ve şehirde üst idari görevler 1/3 esasına göre bölünür ve bütün bu ihtilaflar, nüfus kaydırmaları, adam kaçırmalar, tahıl yakmalar ve patlamalar bir anda duruverir.

KERKÜK VAKFID

ÖR

TLÜ

KLER

Cum

hur KER

KLÜ

Yana merdHakten çıkmaz yana merdDünyamız (i)ki canlıdıYa biç doğar ya namerd

Baharda dağBezeni baharda dağSen gül ol mende bülbülBeraber bahar dadağ

Men dedim dost olasanAlemden üst olasanNe bir gün gevliv kırdımNe koydum pest olasan

Page 10: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران8

Irak Türkmenleri ve Türkiye

Zek

eriy

a K

UR

ŞUN

Dışişleri Bakanı  Mevlut Çavuşoğ-lu  geçen hafta sonunda başladığı Irak temasları kapsamında Erbil’de

bulunan  Irak Türkmen Cephesi  Bürosu’nu de ziyaret ederek önemli açıklamalarda bulundu. “Türkmenlerin Irak’ın genelinde üçüncü, Kuzey Irak’ta ise ikinci sırada gelen etnik gurup olduğunu vurgulayarak özellikle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) temsil edilmeleri gerektiğini” söyledi.

Türk-Irak ilişkileri konusundaki yaşanan olumlu gelişmeler, karşılıklı iyi niyet beyan-ları ve daha önemlisi  Irak’ın yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin sorumluluk alma ini-siyatifi  bölge barışı ve geleceği için atılmış önemli adımlardır. Şu günlerde, ziyaretler ve ikili temaslar ile bölgede hesapları olan hemen herkesin boy gösterdiği Irak’ı, sayın Dışişleri Bakanı’nın da ziyaret etmesi önemli bir mesaj içerdiğinde kuşku yoktur.

Şahsi kaynaklarımdan aldığın bilgiler ve dışarıya yansıyan açıklamalardan, ABD ve İran baskıları yüzünden son seçimlerden sonra hükümetini hala tam olarak tesis edemeyen Irak tarafının da ziyaretten oldukça memnun olduğu anlaşılmaktadır. Dışişleri Bakanı’nın başkent Bağdat’ın dışında, Basra’yı ziyaret etmesi; özellikle  ataları asırlarca Osmanlı yö-netiminde kalmış Basra yöresi aşiretlerini mutlu ettiği kadar, Körfez ülkelerine de önem-li bir mesaj olmuştur. Ancak bu ziyaretten en çok memnun olan taraflardan biri de 2017 referandumundan sonra Türkiye ile ilişkileri kopan IKBY’dir.

Bir kaç ay önce ziyaret ettiğim Erbil’de, yö-netime yakın isimler, referandum sonrasında Türkiye’nin kendilerine karşı aldığı tavrın nasıl sonuçlanacağını ve ne zaman Ankara’ya davet edilecekleri veya Erbil’e üst düzey bir

ziyaretin yapılacağını merak ettiklerini söy-lemişlerdi. Önce  Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’ın ardından Çavuşoğlu’nun Erbil ziyaretleri  IKBY’nin kafasındaki endişeleri kısmen giderdiği ve Ankara ile temasların ve hatta iş birliklerinin daha sıklaşabileceğini göstermiştir.

Yazının başında alakasız gibi duran mesele-ye dönecek olursak, sayın bakanın Türkmen Cephesi’nin Erbil Bürosu’nda yaptığı önemli açıklamaya rağmen, zannımca, Irak ziyaretin-den en az mutlu olanlar Türkmenlerdir. Zira verilen mutlu pozun eşliğindeki kısa açıklama-da belirtildiği gibi; Irak’ın en önemli unsurlar-dan biri Türkmenler olmasına rağmen, ziya-retin planlı tarafları olamamışlardır. Kaldı ki, Türkmen Cephesinin merkezi de Kerkük’tür.

Biraz daha açık ifade edelim.  Türkmenler Irak’ın aslî unsurlarından biridir. Her ne ka-dar 2003 ten sonra kenara itilmiş; ABD’nin dikte ettiği anayasada hamişde kalmış olsalar da Irak’ın yeniden inşasında vazgeçilemeyecek unsurların başında gelmektedirler. Türkmen-lerin rol almadığı, alamadığı bir Irak’ın dü-şünülmesi mümkün değildir. Bütün ayrımcı politikalara, baskı ve hatta uğradıkları katli-amlara rağmen, kimliklerini, kültür ve dillerini muhafaza ederken aynı zamanda Irak’ın üniter yapısına bağlı kalan yegane unsurun da onlar olduğunu söylemek mümkündür. Türkmenler, özlerini muhafaza ederken, kendilerini çeşitli isimler ile ifade eden diğer gruplardan çok daha fazla Iraklılık kimliği ve sahiplenme ge-liştirmişlerdir. Bunun elbette pek çok siyasi ve sosyolojik sebepleri vardır. Fakat hepsinden önemlisi Türkmenlerin yaşadıkları coğrafya ile kurdukları bağlarıdır. Unutulmamalıdır ki, Irak, Anadolu henüz Türk yurdu olmadan önce Irak Türkmenlerin büyük bir bölümü-ne yurt olmuştu. Sadece bu tarihi geçmiş bile

Yeni

şafa

k, 2

May

ıs 2019

Page 11: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران9

Türkmenleri Irak coğrafyasının aslî unsuru yapmaya yetmektedir.

Modern Irak’ın kurulmasından sonra yaşa-nanlar, yerinden yurdundan uzaklaştırılma-ları, Araplaştırma politikaları hatta  1924 ve 1959 Kerkük; Gavurbağ, Altın Köprü ve daha bir çok katliamlara  rağmen Türkmenler, Irak coğrafyasına sıkı sıkıya sarılmışlardır.

Bugün  Türkmenleri, Erbil, Musul, Kerkük, Telafer, Tuzhurmatu, Diyala, Selahattin ve Bağdat’ta; hülasa Irak’ın her tarafında görmek mümkündür. Bulundukları her yerde dayanış-malarını ve imkanları ölçüsünde teşkilatlanıp varlıkları sürdürmektedirler. Kültür ve daya-nışma derneklerinin yanı sıra siyasal açıdan da organize olmaktadırlar. En büyük rolü üst-lenmesine rağmen Irak Türkmenleri, sadece Türkmen Cephesi ile de temsil edilmemekte-dir.

Mesela Irak Milli Türkmen Partisi, Irak Türk-men Cephesi’nden de eskidir. 2000 yılında Türkmen Cephesi’nden ayrılanların kur-duğu  Türkmeneli Partisi  ve Erbil’de kuru-lan Türkmen Bağımsızlar Hareketi’nin de yad-sınamayacak derecede etkileri vardır. Suriye’de kurulup 2003’ten sonra Irak’a geçen  Irak Türkmen İslam Birliği; Kerkük’te kuru-

lan Türkmen Milliyetçi Hareketi, İran’da sür-günde kurulup sonra Kerkük’e taşınan Türk-men Vefa Hareketi  de Irak Türkmenlerinin diğer bölümünü temsil eden siyasi yapılardır.

Parçalanmış ve dağınık bir görüntü arz etse de, Irak gibi tanımlanmada zorluk çekilen bir coğrafyada bu durum normal kabul edil-melidir. Bu yapıların hiç birinin rolü diğerle-rinden daha az değildir.  Bu açıdan hepsinin planlı ziyaret edilmesi, muhatap alınması, dinlenmesi ve çözüm önerilerinin incelenmesi gerekmektedir. Tabii bir de Türkiye’de yaşayan ve benzeri yapılanmaları olan Irak Türkmenle-ri bulunmaktadır. Onların düşünce ve fikirleri de alınmadan Irak’ın geleceğinde etkin olun-ması mümkün değildir. Yansıyan haberlere göre;  Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yukarıdaki grupların bazılarının temsilcileri ile Bağdat’ta görüşmüştür.  Ancak bu yeterli değildir. Böl-genin geleceği ile ilgilenen kurumlar, üniversi-teler, araştırma merkezleri sorumluluk alıp ra-porlar hazırlarken; siyaset de elini taşın altına daha fazla koymalıdır.

Sözün özü,  Irak Türkmenleri olmadan Irak yeniden inşa edilemez.  Aynı şekilde  Irak Türkmenleri kendi yurtlarında istikrara kavuşmadan Türkiye güvende olamaz.

KERKÜK VAKFIÜ

REG

İMC

umhur K

ERK

ÜK

Menim bu baş üregimAşkıva1 tuş üregim

Ne bir gün ne bir saatEtmediv2 hoş üregim He tırp ettiv he düştüv3

Kanatsız kuş üregim Hem ke(y)ften hem safadanSen ettiv boş üregim

1 Aşkına2 Etmedin3 Hep düşüp hep kalktın

İçirttiv4 aşk badasınEttiv serhoş üregim

Her aduv eşidendem5

Olu6 ataş üregim

He bilseydim sevmezdimEderdim daş üregim

4 İçirdin5 Adını her duyduğumda6 Olur

Page 12: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران10

Kerkük’te Yatan Bir Türk Şairi Birecik’li Namık Ekrem

Uğu

r Yılm

az B

İLG

İN

Asıl adı Mehmet Ekrem olan yazar, va-tan şairi Namık Kemal’e aşırı hayranlı-ğından Namık ön adını almıştır.

1878’de tarihi bir belde olan Birecik’te doğ-muştur. Babası Ayanzade Mehmet Sürur Efendi, annesi ise yine Birecik eşrafından Şeyh Hacı Kâmil Ağanın kızı Hafize Hanımdır. Aile isimleri dedesi Ayan Ağa’dan gelmektedir. Ayanzadeler, Kerkük’ten gelerek Birecik’e yer-leşmişlerdir.

Namık Ekrem, Birecik Rüştiyesinden sonra Halep İdadisinde leyli olarak okumuş, daha sonra İstanbul’a gelmiştir (1898). Yeğeni olan babam Merhum Şair İbrahim Hakkı Bilgin’in söylediğine göre ilk olarak mühendishane mektebine devam etmiş, son sınıfta iken öğret-men olma arzusuyla Darülmuallim-i Aliye’ye

devam ederek buradan mezun olmuştur. İstanbul’da 11 yıl kalmış ve 1909 yılında sağlık nedenleriyle ve memleket hasretiyle Birecik’e dönmüştür. Bu haber Musavver Devr-i Cedit adlı derginin 6 Temmuz 1909 tarihli 10. sayı-sında belirtilmiştir.

Namık Ekrem, İstanbul’da kaldığı yıllar içinde Makriköy (Bakırköy) ve Mercan İdadilerin-de Riyaziye Hocalığı yapmıştır. Öğrencilerine daha yararlı olmak için Mühendis Mekte-bi Hocalarından Mehmet Misbah Efendi ile birlikte kaleme aldığı “FAİDELİ MESAİL-İ HESABA DAİR” adlı kitabı yazmıştır. 1. Meşrutiyet’in ilanına ve 31 Mart Vak’asına şahit olmuştur. 2. Meşrutiyet’in ilanını büyük bir sevinçle karşılamış, fakat bundan sonra gelen 31 Mart Vak’asını hayret ve hüzünle seyretmiş, bu hareketin yanlışlığını “AH VA-TAN!..” başlıklı makalesiyle halkı uyarmaya çalışmıştır (1325). Askerlerin ‘Şeriat isteriz’ nidalarıyla sokaklara dökülmesine, onların Meclis-i Mebusan’ı kapatmak için uğraşma-larına karşı çıkmış, bunun yanlışlığını dili döndüğünce ifade etmiş, Meclis-i Mebusan’ı padişaha açtırmak için çok büyük mücadele-ler verildiğini şöyle vurgulamıştır. “Meclis-i Mebusan” Bu muazzam meclisi 33 senedir yana yakıla aradık, özledik, nihayet bulduk, sevindik, mesut olduk. Şimdi nasıl oldu da bu saadet-i milliye’yi bu muvaffakiyet-i kudsiye’yi ayaklar altına almak istediniz, ey nankörler söyleyiniz. Nasıl bu nimet-i mübecceleyi ayak-larınızla tepiyorsunuz? Hayf sad hezar hayf ’.

O hem bozulan sağlığını düzeltmek hem de 11 yıldır göremediği annesini ve memleke-tini görmek arzusuyla deniz ve kara yolu ile İzmir, Rodos, Beyrut, Halep, Kilis ve Antep güzergâhını izleyerek 16 günlük bir seyehat-tan sonra 21 Ağustos 1909 tarihinde Birecik’e ulaşmıştır. İki aydan fazla Birecik’te kalan Namık Ekrem

Page 13: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران11

Namık Ekrem, memleketin problemleriy-le ilgilenmeye çalışmıştır. Anadolu’daki hal-kın mevcut hürriyet, adalet ve eşitlik gibi 2. Meşrutiyet’in ilkelerinden haberdar olmadığı-na ve Anadolu’da istibdat yönetiminde olduğu gibi yöneticiler tarafından halka zulmedildiği-ni bildiren bir telgraf ile 19 Eylül 1909 tari-hinde Dahiliye Nezaretine başvurmuştur.

Namık Ekrem Birecik’te sık sık İttihat ve Te-rakki Kulübüne devam ederek, halkı bilgilen-dirmeye çalışmıştır. Namık Ekrem İstanbul’a yine zaman zaman giderek İstanbul matbua-tında yazıları yayımlanmış ve eserleri basılmış-tır. Bir meşrutiyet ve özgürlük tutkunu olan Namık Ekrem istibdatının son 9-10 yılını İstanbul’da yaşamıştır. 1911’de Erzurum, Van ve Bitlis bölgesi maarif müfettişliğine görev-lendirilerek İstanbul’dan 2. kez ayrılmak zo-runda kalmıştır.

Avukat Ata Terzibaşı’ndan alınan bilgiye göre Kerkük Mekteb-i Sultani Müdürü Tahir Nadi Efendi’nin Basrada yeni tesis olunan Basra Sultan-i Mektebi Ulum-i Diniyye ve Faris-i Muallimliğine tahvil edilmesi üzerine boşa-lan Kerkük Mekteb-i Sultani Müdürlüğü-ne getirilmiştir. Namık Ekrem, bu görevde yaklaşık 3 yıl görev yapmış, bu görevde iken yakalandığı tifodan kurtulamayarak 20 gün hasta yattıktan sonra 1917 tarihinde vefat etmiş ve Kerkük Ali Paşa Camii Mezarlığına defnedilmiştir. Namık Ekrem’in mezar taşının üzerinde: “Havelhayy-Eleman ya Nebiyellah-Kerkük Mekteb-i Sultani Müdürü Birecikli Namık Ekrem Bey ruhuna el-fatiha teveffa fi şehr-i şaban il muazzam 1333” yazılıdır.

Namık Ekrem kendisinin şairlik anlayışını şu dörtlükte ifade etmeye çalışmıştır.

AH! Şair miyim, neyim bilmem?Ne için ağlarım, niçin gülmem?Bana ilham-ı şiir eder her şeySöylerim, dinlerim neşaid-i gam

Bazen hayaller alemine dalar. Nerede güzel bir şarkı nağmesi işitsem, ne zaman ki bir avaz-ı nayu saz hissetsem, gönlümde derhal bir cilve-i naire-i garam uyanır, ruhumdan reşehat-ı teessür sızar, vücudumun her tara-

fında bir hisse-i rakik-i incizap ceyelan eder, gözlerim o dakikada nemnak olur, bazan hazin ve sedasızca ağlarım.

Bazen de;

“Ben caddeye nazır odamın penceresi önünde oturmuş, mütalaya dalmış idim, o anda yuva-sından mahrum kalan bir güvercin rüznemin derununa iltica etti. Bu tair-i misafiri kemal-i memnuniyetle kabule rüy-ı müsareat göster-dim. O biçare kuşcağız etrafına hazin ve hai-fane bakıyor, penceremin önünde öteye beriye dolaşıyordu.”

KERKÜK VAKFI

Page 14: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران12

Türk edebiyatına sayısız eserler kazandıran Namık Ekrem, hep Hürriyete inanmıştır. Onun Hürriyete düşkünlüğünün temeli, Mit-hat Paşa ve Namık Kemal’e dayanmaktadır. Namık Ekrem bir eserinde Mithat Paşa’yı şöy-le methetmektedir.

Çık! Ey şehid-i mukaddes mezardan (Mithat) Bak! Asman-ı vatan leman-ı hürriyet.Nazarların görecekti bu tak-ı hoş rengi İşitmeliydim evet, umduğum şevahikiniOtuz yıl evvel idi işittin bu mes’u detiBu şevk-i milleti, feyzi, bu şan-ı memleketi Fakat esef ki bu yolda şehit olup gittin!

O gayretinle yine na-ümd olup gittin…Sema-ye fikru siyasette bir güneştin senFena-ye pehn daha feyz alırdı zavaiktenSenin gurub-ı vücudunla başladı zulmat. Bunaldık, ah teessürle ağladık, heyhat!Senin hayat-ı münirin zamanına lazımdır;Değil zamana, müebbet cihana lazımdır.

Bir başka şiiri NEŞİDE-İ RUHAşkın ebedi lezzet-i ruhisini senden Görmek emeli kalbimi mesrür ediyorkenBilmem ne için! Gizledim o hüsnünü benden Bilmem ne için eyledin! Amelini mahzun

Yadında mı? O Levha-i mesu’di temaşaBir nur-i mehasin melek aguşuna almış Dildadesini, neşveli sevdalara dalmış Olmuştun, o sevdaya evet, sen dahi meftun Sende o kadar şiveli sevdaya dalar Meclüb olarak gıbta-i aşk eyledin izhar Yad eyle! O anı, temaşagehi dildar!..Gel biz de füruzan edelim şevk-i hayatı,Gel biz de seninle güzelim, aşk-ı hayatıHem becm-ü, hem-aguş edelim zevk ile im-ran…

Namık Ekrem’in Bestelemiş Şiirleri de vardır.Örneğin:

-Zevahiri Pejmürde sayfa 58’deki şiir Eşref Ne-zihi Bey tarafından Hicaz Makamında bestele-nen şarkısı

Ey cay-i muazzez!.. Beni aguşuna aldın Çok geçmedi lakin yeni sevdalara saldınAttın beni beydalara sen yar ile kaldın Bu hale sebep kim ise canından usansın

Bilmem ki ne yaptım? Ne kusur eyledim ey mahSoldurdun esef!.. Gonca-i amalimi nagâhSoldursun o gül çehreni de Hazret-i Allah Kim yaktı ise kalbimi kalbim gibi yansın

-Buhar-ı edep. Sayfa 95’teki şiiri de Nihavent Makamında bestelenmiştir.

Beyhude yere cilve-i canana inandımSevda gibi bir afet-i can-süz ile yandımEyvah, şebabımda hayatımdan usandım Sevda gibi bir afet-i can süz ile yandım.

Namık Ekrem’in Kerkük’te müdürlüğünü yaptığı sultani mektebinin Temeli Kerkük Mutasarruf ’u Avnullah Kazımi tarafından atılmış olup, Mutasarruf Süleyman Sırrı za-manında tedrisata açılmıştır ki; Süleyman Nazif ’in Musul’da bulunduğu zamana rastlar. Namık Ekrem’in medfun bulunduğu Ker-kük Ali Paşa Camii ise Meşhur ‘Hankah Tekkesi’nin zaviyesi bitişiğinde olup vaki ona-rım tarihi 1854’tür.

Namık Ekrem’i anlatmak kitaplara sığmaz, fa-kat onun eserlerini “EĞİTİME ADANMIŞ BİR ÖMÜR, AYANZADE NAMIK EKREM” adlı

KERKÜK VAKFI

Namık Ekrem Merhumun,

Kerkük Ali Paşa Camiindeki

Mezarı

Page 15: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران13

eserinde Sayın Dr. Yunus Ayata, bir nebze de olsa anlatmaya çalışmıştır. Ona medyunu şük-ranız, ne kadar teşekkür etsek azdır.

Ayrıca ortaokuldan sınıf arkadaşım olan Ede-biyat Doktoru ve Avukat Sayın Verdi Kankılıç Beyefendiye de katkılarından dolayı teşekkür et-meyi bir borç bilirim.

Yine DERGÂH adlı Edebiyat Sanat ve Kültür Dergisi’nde Yrd. Doç. Dr. Süheyla Yüksel Hanı-mefendiye “MUALLİM, ŞAİR ve YAZAR Bİ-RECİKLİ NAMIK EKREM” adlı makalesinden dolayı sonsuz teşekkürler.

KERKÜK VAKFI

Namık Ekrem’inKitabının Ön Kapağı

Page 16: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران14

Irak Türkmen Ağızlarından Şaşırtan Kelimeler (Yalancı Eşdeğerler)

Bir dilin çeşitli coğrafyalardaki farklı konuşma biçimlerine lehçe adı ve-rilir. Buna “şive” diyenler de vardır.

Adına ne denirse densin. Geniş coğrafyalara dağılan dillerin kullanım biçimlerinde ister istemez farklılıklar görülür. Bu farklılıklar yalnızca telaffuzla da kalmaz; zamanla, kul-lanılan kelimelere ve hatta kelimelerin an-lamlarına kadar ilerler.

Lehçeler arasındaki kelimelerin anlam fark-lılıklarının sebeplerine de bir parça olsun değinmeyi faydalı görüyoruz. Türk lehçeleri arasında kelimeler arasındaki anlam farkının en başta gelen sebebi coğrafya farkıdır. De-ğişik ülkelerde kullanılan aynı dilin kelime-leri fiziki ve sosyal çevre şartlarından dolayı zamanla farklı anlamlar kazanmış olabilir. Sonra, farklı ülkelerde yaşayan; ancak arala-rında dil birliği olan kişiler aynı siyasi bir-lik içinde olmadıklarından bazı kelimeler zamanla farklı anlamlar kazanabilir. Bir de birbirinden uzak düşmüş ülkelerdeki konu-şurlar farklı yabancı dillerin etkisinde kal-dıklarından dile o lehçe kanalıyla giren belli bir alıntı kelime diğerine farklı bir zamanda farklı bir anlamla girmiş olabilir. Bu da belli bir kelimenin zamanla iki ayrı lehçede farklı anlamlar taşımasına dolayısıyla, farklı leh-çeyle konuşanların şaşırmalarına sebep ola-bilir. Bunun yanı sıra, dilin tabiî gelişiminin bir sonucu olarak her bir coğrafi alanda fark-lı bir anlam gelişmesi gösteren kelimeler za-manla farklı yan anlamlar kazanabilir. Böy-lece bir lehçede bulunmayan bir yan anlam diğerinde ortaya çıkmış olabilir. Bütün bu etkenler lehçeler arasında kelimelerin farklı anlamlarla yaşatılmasına, sebep olabilir.

Bazen Türk lehçelerinde tesadüfen sesteş kelimeler de bulunabilir. Bunlar aynı şekil-de telaffuz ediliyor olsa da bambaşka keli-melerdir. Hatta birindeki, Türkçe kökenli diğerindeki alıntı olabilir. Bunlara “sesteş ya-lancı eşdeğerler” diyebiliriz. Bu tür kelimele-rin farklı köklerden geldiğini ancak uzman-lar kavrayabilir. Bazen de aynı kökten gelse dahi belli bir Türk lehçesindeki kelimeye di-ğer Türk lehçesini konuşanlar bambaşka bir anlam vermiş olabilirler. Bunlar da “kökteş yalancı eşdeğerler”dir. Bir de her iki lehçede de aynı kökten gelip birkaç anlamı da aynı olan; fakat birindeki yan anlamla (mecaz) diğerindeki yan anlamın farklı olduğu ke-limeler vardır. Bu anlam farklılıkları ancak cümle içinde belli olur. Bu gibi kelimeler de “göreli yalancı eşdeğerler”dir. Bu gibi “ya-lancı eşdeğer” kelimelerin tespit edilmesi ihtiyacı Türk lehçeleri arasında artan metin aktarma1 çalışmalarında ortaya çıkmıştır. Çünkü bu gibi kelimeler Türk dilini farklı lehçelerle konuşanları ilk duyuşta veya bir yazılı metinde ilk okuyuşta şaşırtabilir ve yanlış anlamalara sebep olabilir.

Bilindiği üzere, Türkiye Türkçesi diğer Türk lehçelerine göre, başlı başına bir lehçe olarak ortaya çıkmıştır. Irak Türkmenlerinin ağız-larıysa Azerbaycan Türkçesinin alt kollarıdır. Irak Türkmenlerinin ve bu arada Kerküklü-lerin birçoğu, çeşitli tarihlerde Türkiye’ye; eğitim, iş, sığınma, vb. vesilelerle gelmiş; bazıları da Türkiye’de yerleşmiştir. 2003 yılı-na kadar Türkiye’ye seyahat ve Türkiye’deki medyayı takip etme imkânları çok kısıtlıy-

1 Bir Türk lehçesinden diğerine yapılan çevirilere dil-cilikte “aktarma” denir.

Önd

er S

AAT

Çİ

kerk

uklu

7@ho

tmai

l.com

Page 17: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران15

ken bu tarihten sonra Irak Türkmenlerinin anavatanla iletişim imkânları daha da geliş-miş; bu da iki lehçe arasındaki çeşitli fark-lılıkların kullanıcılar tarafından daha fazla hissedilmesini beraberinde getirmiştir.

Bu yazıda Kerkük ağzından ve Türkiye Türk-çesinden seçtiğimiz çeşitli “kökteş yalancı eşdeğer” kelimeleri karşılaştırarak anlamla-rıyla sunmaya çalışacağız. Ümidimiz odur ki Türkmen kardeşlerimizin, Türkiye’deki soy-daşlarıyla daha iyi iletişim kurmalarına bir parça vesile oluruz.

İster Türkçe ister alıntı olsun, her iki lehçede de aynı şekilde veya az bir farkla telaffuz edi-len kökteş yalancı eşdeğerler apayrı anlamlar taşıyabilir. Bu gibi kelimeleri, Türkiye Türk-çesinde ilk defa duyan bir Kerküklü veya herhangi bir Irak Türkmeni epeyce şaşırabi-lir. Türkiyeli Türkler de bir Kerküklüden bu kelimeleri, hiç de alışık olmadıkları anlam-larda duyduklarında aynı şaşkınlığı göstere-bilir. Aşağıda, Irak Türkmen ağızlarından ve Türkiye Türkçesinden, yalnızca “kökteş ya-lancı eşdeğer” kelimelere bazı örnekler ver-meye çalışacağız:

Sümík-sümük bu bağlamda ele alacağımız ilk kelime çiftidir. Kerkük ağzında “kemik” karşılığında kullanılan sümík Türkiye Türk-çesinde sümük telaffuzuyla “burundan akan yapışkan sıvı” için kullanılmaktadır. Bir Kerküklünün Türkiye’deki bir kasaptan “sü-müksüz et” istediğini düşünürsek her hâlde kasap, müşterisinin, etleri kötülediğini dü-şünecektir.

Bir de bir Kerküklünün “kayısı”yı kaste-derek Türkiyeli manavdan ērük istediğini düşünün. Manavın kendisine vereceği erik hiç de onun istediği meyve olmayacaktır. Çünkü manav Kerküklülerin erükünün “kayısı”ya karşılık geldiğini bilmez, Kerkük-lü de Türkiye Türkçesinde allı ballı kelime-sinin bulunmadığından haberdar değildir.

Tuhafiye de her iki lehçe konuşurlarını şa-şırtacak kelimelerdendir. Irak Türkmenleri-ne göre bu kelime “hediyelik eşya”, Türki-yelilere göre ise “çorap, eldiven, dantel, vb.” anlamındadır. Türkiyeliler “konfeksiyon mağazası”na da tuhafiye derler. Kayseri’de Kerküklü bir tuhafiyecinin tuhafiyeciler çar-şısını bir yerliye sorup konfeksiyon mağaza-sına yönlendirildiğine şahit olmuşumdur. Hatta Kayserili vatandaş Kerküklüye, erkek tuhafiyesi mi yoksa bayan tuhafiyesi mi ara-dığını sormuştu.

Bu bağlamda ele alınacak kelimelerden biri de kündedir. Bir Irak Türkmeni için künde “açılmaya hazır bir ekmeklik hamur topa-ğı” iken Türkiye Türkçesinde bu kelimenin hiçbir anlamı ekmekle ilgili değildir. Türki-yelilere göre künde “güreşte bir oyun, hile, suçluların ayağına bağlanan köstek” anlam-larına gelir.

Kerküklüler Osmanlı dönemi sonrasında İn-gilizlerle karşılaşınca onlardan kítlí kelime-sini daha 20. yüzyılın başında “çaydanlık” için almışken, Türkiyeli Türkler bu kelime-yi, İngilizcedekine yakın bir telaffuzla ketıl şeklinde, aynı yüzyılın sonlarında “elektrikli su ısıtıcısı” anlamıyla dillerine kattılar.

Külçe kelimesi de iki lehçe arasındaki şaşır-tan kelimelerdendir. Türkiye’de külçe “kalı-ba dökülmüş altın” iken Irak Türkmenleri-nin külçesi bayram ziyaretlerinde misafire ikram edilen nefis bir çeşit kurabiyedir. Ka-lıba dökülmüş külçelere istediğiniz kadar sahip olun onu ağzınıza alamazsınız; ama Türkmeneli’deki dostlarınızın size ikram et-tiği külçeleri afiyetle yiyebilirsiniz.

Şaraza-şiraze kelime çifti de kökteş kelime-ler olmasına rağmen ilk duyuşta hiç de aynı kelime değilmiş gibi gelir insana. Nitekim, Irak Türkmenlerine göre şaraza “alışkın, bildik” anlamlarına gelirken, şiraze Türkiye Türkçesinde “ciltçilikte, kitap yapraklarını

KERKÜK VAKFI

Page 18: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران16

düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şe-rit, pehlivan kıspetinin paçası” anlamlarına gelir.

ḳoca-koca kelime çifti de her iki lehçedeki farklı anlamlarını bilmeyenleri şaşırtabi-lecek kelimelerdir. Türkiye Türkleri ailede “erkek eş” için koca derken, Irak Türkmen-leri “dede”lerine ḳoca derler. Yıllar yıllar önce Türkiye’ye yüksek tahsil için gelmiş bir Kerküklü erkek öğrenci emniyetteki ikamet işlemlerini takip ederken Irak nüfus kanunlarına göre pasaportunda kayıtlı üçlü ismindeki üçüncü adın ḳocasına ait oldu-ğunu belirtmiş, polisler de ona kahkahalarla gülmüşler.2 Kerküklüler “kartlaşmış sebze ve meyve”lere de ḳōca derler ki bunun ilk he-cedeki ünlü uzun söylenir.

Türkiyelileri, Irak Türkmenlerinden duy-duklarında şaşırtacak bir diğer kelime de kıçtır. Türkiyeli soydaşlarımız bu kelimeyi kibarlık kaygısıyla “makat, kaba et, kalça” karşılığında, bir de “gemilerin arka tarafı” anlamında kullanırlarken, Irak Türkmenle-rinin bir kısmına göre bu kelime “ayak” an-lamındadır. Kerkük’te bizler sularımızı bōrıdan içerdik. Türkiye’ye geldiğimizde ise herkesin suyu “çeşme”den veya “musluk”tan temin etti-ğini gördük. Bir Kerküklü bōrıdan su iç-tiğini söylerse her hâlde Türkiye’deki soy-daşlar Kerkük’te boruların ucunda çeşme olmadığını zannedeceklerdir.

Kerkük’teki çocukluk yıllarımda Zeki Müren’in bir kaset kaydını dinlerken, rahmetli, iki şarkı arasında kostümünü değiştirip geleceğini söylediğinde ben de çok şaşırmıştım. Çünkü en büyük halam Behice Bacı Kerkük hanımlarına o güne kadar bir-çok kostüm (tayyör) dikmişti. Acaba Zeki

2 Irak nüfus kanununa göre bir kişinin künyesi kendi adı, babasının adı ve dedesinin adının art arda sıralanmasıyla oluşturulur. Dede adı üçüncü sırada söylenir. Örnek: “Ahmet Mehmet Ali”.

Müren de kadınlara mahsus tayyörle mi sah-neye çıkıyordu, diye düşünmüştüm.

Bir de Irak Türkmenlerinin rezili ile Türkiye’nin rezili bambaşkadır. Türkmenler “cimri”ye rezil derken, Türkiye’deki soydaş-lar “alçak, aşağılık” kimselere…

Kerkük’teki Türk Kültür Merkezinde Türkçe okuma yazma kurslarına devam ederken bir öğrenci arkadaşımız okulda aḫşamçı (öğ-lenci) olduğunu söylemiş, öğretmenimiz H. Hüseyin Dolamaç da “Türkiye’ye gidersen sakın böyle söyleme, seni içkici sanırlar.” demişti.

Bir de belli bir kelimenin farklı çekimlerin-deki bazı ses hadiselerinin o iki çekimi sesteş kıldığı olur. Buna örnek olarak kimdi keli-mesi gösterilebilir. Kimdi Kerküklülere göre “kimdir?” anlamındayken Türkiyelilere göre “kim idi?” anlamına gelir. Bu iki kelimenin de farklı iki lehçeyi konuşanlar arasında ile-tişim pürüzü çıkardığını gözlemlemişimdir. İki lehçe arasında anlam farkı taşıyan bütün yalancı eşdeğer kelimeleri, elbette bu kısa yazının sınırları içine sığdıramayız. Burada örneklediğimiz kelimeler küçük bir demetti sadece. Ancak aynı dili konuşmamıza rağ-men yine de zaman zaman iletişimimizde bazı azizlikler yaşanır diye birkaç kelimeyi de olsa hem Irak Türkmenlerine hem de Türkiye Türklerine hatırlatmak istedik. Di-limizdeki bu anlam farklılıkları ilkin anlaş-mayı güçleştiren birer engel gibi görünse de, dilimizin işlekliğinin ve zenginliğinin birer göstergesidir. Belki bu gibi farklılıklar dün-yanın dört bucağına yayılmış olan dilimiz üzerinde düşünmemizi sağlamaya yönelik bir vesiledir de.

Allah İnsanları farklı dillerle donatır da aynı dili konuşanları farklı lehçelerle donatmaz mı?..

KERKÜK VAKFI

Page 19: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران17

Kerkük’ün Eski Tahrirat Müdürlerinden Abdurrahman Nafiz Efendi A

hmet

RK

ER

Kerküklü hemşehrim araştırmacı ve ya-zar Dr. Cüneyt Mengü’nün “Osman-lı Arşivi Belgelerinde Kültür Merkezi

Kerkük” adlı kitabı İstanbul’da 2012 tarihinde yayımlanmıştır1. Bu kitabın Dokuzuncu Bö-lümünde, 33 Kerküklü Bürokratın hakkında arşiv belgelerine dayanılarak ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Ayrıca aynı Bölümde 209’uncu sayfada, 280 Kerküklü Bürokratın doğum ta-rihlerine göre isim listesi yer almaktadır. Bu listede Dedem Abdurrahman Nafiz Efendi’ye 60’ıncı sırada yer verilmektedir.

Esasen Dedeme ait arşiv belge sureti, değerli Kerküklü bilim insanı Prof. Dr. Suphi Saat-çi tarafından T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığından temin edilmiş ve tarafıma bir süre önce tevdi edilmiştir2. Bura-da Prof. Saatçi’ye bu hizmetten ötürü şükran borçluyum. Bu belgeye ek olarak, tarafımdan bir süre Devlet Arşivleri Başkanlığında çalışa-rak Dedem Abdurrahman Nafiz Efendi’ye iliş-kin başka belgeler de elde ettim. Bu makalede, Kerküklü bir Türkmen bürokrat olan dedeme ilişkin bilgileri Kardeşlik Dergisinin değerli okurlarıyla paylaşmak isterim.

Abdurrahman Nafiz Efendi, Resul Efendi’nin oğludur. H. 1271 (1855) Kerkük kasaba-sı, Kale Hamam Müslüm (İslam) Mahallesi, Danyal Peygamber sokağında dünyaya gel-miştir. İlk tahsilini sıbyan mektebinde yapmış ve daha sonra medreselerde Arapça ve Farsça dersler görmüştür. Tercüme-i halinde Türkçe, Arapça ve Farsça konuşur ve yazar, Kürtçeye de aşinadır denilmektedir.1290 Muharrem ayında (1873) açılan sınavı

1 Cüneyt Mengü, Osmanlı Arşivi Belgelerin-de Kültür Merkezi Kerkük, Yalın Yayıncılık, İstanbul, 2012

2 T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH. SAİD-0055

kazanarak maaşsız olarak Kerkük Sancağı Tah-rirat Kaleminde istihdam edilmiştir. 1291 Şa-ban ayında (1874) 80 Kuruş maaşa nail olup ve 1293 Şaban ayında (1876) 115 Kuruş maaş-la Kerkük’ün Meclis-i İdaresi ikinci kâtipliğine tayin edilmiştir. 1296 Şaban ayında (1879) Kerkük, Bağdat Vilayetinden ayrılmış ve Mu-sul Vilayetine bağlanmıştır. İlgilinin Meclis-i İdaresi ikinci kâtipliğinde maaşı 250 Kuruşa yükseltilmiştir. 1298 Muharrem (1880) maaşı

Page 20: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران18

350 kuruşa yükseltilmiş ve 1298 Recep ayın-dan (1881), Rebiyülahir 1299 (1882)’a kadar Meclis-i Vilayet başkâtip vekâletini yüklenmiş ve maaşına 200 kuruş ilave edilmiştir.Abdurrahman Nafiz Efendi, Kerkük Musal-la Mahallesinin köklü ailelerinden Nalbant Seyyidler adiyle tanınmış Seyyid Salih’ın kızı Meryem hanımla evlenmiştir. Babaannem olan Meryem Hanım, Ankara’da uzun yıllar Türkiye Büyük Millet Meclisinde Şef olarak çalışan ve İstiklal Madalyası sahibi Şair Rauf Görkem’in halasıdır.

Bu evlilikten ikisi erkek dördü kız, altı çocuk dünyaya gelmiştir. Çocukların en büyüğü am-cam Mehmet Şakir, Kerkük’te Rüştiye ve Sul-tani okullarını bitirmiş; Kerkük’e bağlı Şivan Nahiyesinde Nahiye Müdürlüğü görevini yü-rütmüş, yakalandığı bir hastalıktan dolayı kırk yaşında hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ba-bam Kadri ise 1899 doğumlu olup, Kerkük’te Rüştiye okulunu bitirmiş, Sultani okulunun 9’uncu sınıfa kadar okumuştur. Ancak Birinci Dünya Savaşından sonra İngiliz işgali nede-niyle okul kapatılmıştır. Değişik işlerde çalış-mış; daha sonra Bağdat’ta öğretmen Okulunu bitirmiştir. Ardından üç yıl Kerkük’e uzak bir köyde öğretmenlik yapmıştır. Öğretmenlikten sonra İkinci Dünya Savaşı sırasında kurulan Temvin (İaşe) idaresinde o zaman Kerkük’e bağlı olan Kifri ilçesinde çalışmış, Savaştan sonra Kerkük’e dönmüştür. 1950’lerin başın-da doğup büyüdüğü Kale Hamam Müslüm (İslam) Mahallesine Muhtar seçilmiş ve bu görevi vefat ettiği 1969 yılına kadar sürdür-müştür.

Abdurrahman Nafiz Efendi 1301 (1884) yı-lında Kerkük’te Kale Hamam Müslüm Mahal-lesi Ulucami karşısında bulunan arsa ve üze-rindeki küçük evleri satın almıştır. Bu evleri yıktırmış; üzerinde selamlık ve haremlik bö-lümlerinden oluşan büyük bir ev yaptırmıştır. Söz konusu ev, 1997 yılında Kaledeki tüm evlerin yıktırıldığı dönemde yıktırılmıştır3. Şu anda evin yerinde yeller esmektedir. Evlerin selamlık bölümüne Kerkük’te eskiden Divan-hane denilirdi. Bu bölümde her gün akşam

3 Mahir Nakip, Kerkük’ün Kimliği, Bilgi Yayınevi, İstanbul 2007, s. 111.

vaktinden sonra, ev sahibi oturur ve tanıdık erkekler ziyarete gelir, burada o günün çeşitli konuları, sunulan kahve eşliğinde konuşulur. Dedemin vefatından sonra Divanhane bölü-mü kapatılmıştır4. Bir süre sonra Divanhane bölümü, Selamlık bölümünden tamamen ayrılarak, bağımsız bir ev haline getirilmiş ve kiraya verilmiştir. Evin haremlik bölümü ise ailenin yaşamını sürdürdüğü bölümdür. Biz torunları olarak da bu evde doğduk ve büyü-dük. Evin bu bölümünün mimarisine ilişkin bilgiler, Suphi Saatçi’nin 2003 yılında yayım-lanan “Kerkük Evleri” adlı kitabının 74 ve 75. sayfalarında yer almaktadır5.

Bu arada Kerkük Sancağının Musul Vilayeti-ne bağlanması nedeniyle idari ve mali yapıda yapılan değişiklikler nedeniyle Abdurrahman Nafiz Efendi farklı işlerde görevlendirilmiş ve nihayet 1305 Cemaziyülahır (1888) 1000 Kuruş maaşla Kerkük Sancağı Tahrirat Mü-dürlüğüne atanmıştır. 1309 Muharrem ayında (1891) 3. dereceye yükseltilmiştir. 1310 Zil-hicce (1893) tarihinde 40 günlük bir süreyle; ayrıca Zilhicce 1311, 6’sından (10 Haziran 1894) ile 1312 Safer’inin 10’ununa kadar (12 Ağustos 1894) tarihleri arasında ise 63 gün sü-reyle Erbil Kazasında görevlendirilmiştir.

Kerkük Sancağı Mutasarrıflığından ilgilinin dirayetli olduğu ve görevini layıkıyla yerine getirdiği onaylanmış ve Rebiyülevvel 1312 (Eylül 1894)’de ikinci derece memurluğa yük-seltilmiştir. 26 Eylül ile 06 Mayıs 1901 tarih-leri arasında Süleymaniye Tahrirat Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Ardından Divaniye Tahrirat Müdürlüğüne atanmıştır. Bu arada 10 Ekim 1901 ile 16 Kasım 1901 tarihleri arasında Şamiye Kazasında Kaymakam Vekil-liği görevini yerine getirmiştir. Nisan 1902 ile Mart 1904 tarihleri arasında İmara Sancağı Tahrirat Müdürlüğü; Nisan 1904 ile Nisan 1907 tarihleri arasında ise Nasıriye (Müntefik) Tahrirat Müdürlüğü ve İdare Meclisi Sancak

4 Kerkük, Kale’de Divanhane geleneğinin en son örneği 1957 yılında vefat eden ve Kale’nin Topkapı Kapısı dışında bulunan Abdülgani Efendinin Divanhanesi idi. Bu bina hala ayakta, yıktırılmadı.

5 Suphi Saatçi, Kerkük Evleri, Klasik Yayınları, İstanbul 2003.

KERKÜK VAKFI

Page 21: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران19

Müdde-i Umumi (Savcı) muavinliği göre-vinde bulunmuştur. Kendisinin bu görevleri iyi bir şekilde yerine getirdiği Cemaziyülahır 1328 (Haziran 1910) tarihli Nasıriye (Mün-tefik) Sancağının İdare Meclisi mazbatasında anlaşılmaktadır. Aşağıdaki fotoğraf6, Abdur-rahman Nafiz Efendi (Fotoğrafta ön sırada soldan 6. kişi) Nasıriye (Müntefik) de iken bir bayram sabahı Sarayda yapılan tören sırasında çekilmiştir.

Daha sonra 4 ay izinle Kerkük’e dönmüş, an-

6 Kerkük’te bizim evde bir adet olan bu fotoğraf, çoğaltılmak üzere fotoğrafçıya verilmiştir. Fotoğ-raf çoğaltılmış, ancak fotoğrafçı bir adet de ken-dine edinmiştir. Bu sayede fotoğraf başka ellere geçmiş ve fotoğraf hakkında farklı yorumlar ya-pılmıştır. Örneğin Necat Kevseroğlu’nun Arapça yazılan ve 2015 yılında yayımlanan “Safahat Min Tarih Kerkük Münzü Fecir El-Tarih ila 1958” adlı kitabın 581. sayfasında, bu fotoğraf için, 1908 ih-tilali nedeniyle Kerkük Sarayında yapılan tören, diye yazılmıştır.

cak izin süresini bir misli aşınca, Basra Vilaye-tinden bildirilmesi üzerine 14 Mart 1327 (27 Mart 1911) tarihinde ilgili görevinden azledil-miştir. Fakat Musul Vilayetinden gelen Ocak 1327 (Ocak 1912) tarihli yazının ekindeki Kerkük Belediyesi Tababet (Hekimlik) rapo-rundan, ilgilinin hasta olduğu anlaşılmakta; bu nedenle zamanında görevine dönemediği anlaşılmaktadır.

Babam, dedemin iki kez İstanbul’a gittiğini; bir seferinde ise İstanbul’da sınava girdiğini anlat-mıştır. Dedem Abdurrahman Nafiz Efendi’nin İstanbul’a gidiş-gelişine ilişkin herhangi bir bel-ge bulamadım. Yukarıdaki fotoğraf, dedemin İstanbul’da bulunduğu günlerde çekilmiştir.

Abdurrahman Nafiz Efendi’ye 15 Mart 1328 (28 Mart 1911) tarihinden itibaren 750 Kuruşla emekli maaşı tahsis edilmiştir. 1921 tarihinde 66 yaşında iken vefat etmiş; mezarı Kerkük’te Mu-salla Mezarlığında yer almaktadır.

KERKÜK VAKFI

Page 22: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران20

Prof. Dr. Enver Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Birliği’nin Gelecek Başkanı Seçildi

Uluslararası Pediatri Birliği (International Pediatric Association - IPA) nedir?

Bas

ında

n

Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekrete-ri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, 144 ülke çocuk sağlığı derneğinin üyesi olduğu Uluslararası Pediatri Birliği’nin (International Pediatric Association-IPA) gelecek başkanı seçildi. 19 Mart’ta dünyanın farklı ülkelerinden delege-lerin katılımıyla Panama’da yapılan seçimde iki aday arasından IPA’nın gelecek başka-nı olarak seçilen Hasanoğlu, Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın ardından 30 yıl sonra bu göre-ve gelen ikinci Türk hekim oldu. 

IPA, farkındalık yaratma, politika oluşturma ve şekillendirme, eğitimler ve çocuk hakları sa-vunuculuğu yolu ile dünyada çocuk ve ergen sağlığını koruma, iyileştirme amacına yönelik

faaliyet gösteriyor. IPA, kurulduğu 1910 yılın-dan beri bu alanda dünya çapında çalışan ço-cuk sağlığı kuruluşları arasında yer alıyor. Üni-versitemiz emekli öğretim üyesi ve 1992-2000 yılları Gazi Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, konuyla ilgili olarak Gazi Haber’in sorularını yanıtladı.

Uluslararası Pediatri Birliğine Başkan ola-rak seçilme sürecinde neler yaşadınız? Ben çocuk doktoruyum, sonrasında rektörlük de yaptım. 1987’den beri dernek işlerinin içe-risindeyim. Bizim Türkiye’de bir derneğimiz var, Türkiye Milli Pediatri Derneği. Kurucusu hocamız merhum Prof. Dr. İhsan Doğrama-cı. 1958 yılında kuruldu. Ben 1987’den beri

Uluslararası Pediatri Birliği (International Pediatric Association - IPA) dünyada 144 ülke çocuk sağlığı

derneklerinin üyesi olduğu, bir milyon çocuk hekimini temsil eden küresel bir kuruluştur. Farkındalık yaratma, politika oluşturma ve şekillendirme, eğitimler ve çocuk hakları savunuculuğu yolu ile dünyada çocuk ve ergen sağlığını koruma, iyileştirme amacına yönelik faaliyet göstermektedir. IPA, kurulduğu 1910 yılından beri bu alanda dünya çapında çalışan yegane çocuk sağlığı kuruluşu olmuştur. Yaptığı çalışmalar ile çocuk ölümlerinin azaltılması, erken çocukluk gelişiminin desteklenmesi, beslenme bozukluklarının düzeltilmesi, bulaşıcı hastalıkların önlenmesi gibi pek çok alanda çocuk sağlığı göstergelerinin iyileşmesine

katkıda bulunmuştur. Çocuk sağlığını tehdit eden bir çok konuyu gündemine alarak sadece sağlık alanında değil yoksulluk, savaş, göç, çocukların eğitimi, çocuk ihmal ve istismarının önlenmesi gibi bir çok farklı alanda gelişmelerin öncüsü olmuştur. Özet olarak dünyada ‘çocukların sesidir’.

Prof. Dr. Enver Hasanoğlu 19 Mart 2019 günü dünyanın farklı bölgelerinden delegelerin katılımıyla Panama’da yapılan seçimde IPA’nın gelecek başkanı olarak seçilmiştir. Bu pozisyonda hizmet edeceği iki yılın sonunda görevine IPA Başkanı olarak devam edecektir. Dr. Hasanoğlu, 1992 yılında Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın ayrılmasından sonra bu göreve gelen ilk Türk hekimi olmuştur.

Page 23: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران21

derneğin yönetim kurulundayım. İhsan Doğ-ramacı Hoca bana Derneğin Genel Sekreteri olmayı teklif etti. Hocamız divan başkanlığı-nı yürüttüğü genel kurul konuşmasında; “Bir önerim var. Enver Hasanoğlu’nu hepiniz tanır-sınız. İstanbulludur, Hacettepelidir, Kayserili-dir, Gazilidir. Rektörlük yaptı, dekanlık yaptı. Kendisini Genel Sekreter olarak divana sunu-yorum” dedi. Ve ben daha önce başkanlığını yaptığım Türkiye Milli Pediatri Derneği’nde Genel Sekreter görevini aldım.

Aynı zamanda uzun yıllardır, UMEMPS (Or-tadoğu ve Akdeniz Pediatri Birliği) Genel Sekreterliğini yürütmekteyim. Bu birlikte, Fas, Ürdün, Lübnan, Irak, Suriye, Yunanis-tan, Fransa, İspanya gibi birçok Orta Doğu ve Akdeniz Ülkesi Pediatri Dernekleri yer almak-tadır. Kerküklü olduğum için Türkçe ve İngi-lizce yanı sıra Arapça bilmekteyim. Bu bölge-lerde daha iyi diyalog kurabiliyorum.

1992 yılında yine Doğramacı hocamız UNPSTR (Türk Dili Konuşan Ülkeler Pe-diatri Birliği)’ni kurmuştur. Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan vs. gibi ülkeler üyesidir. Bu birliğinde Genel Sekrete-riyim. UMEMPS ve UNPSTR’ın en önemli, aktif üyelerinden biri Türkiye Milli Pediatri Derneğidir. Derneğimiz ve ben Genel Sek-reterliği görevim dolayısıyla bu birliklerin kongrelerinin düzenlenmesi, bölgedeki çocuk hekimlerinin ve çocukların sorunlarına çözüm arayışlarında öncü olduk, olmaya devam et-mekteyiz. IPA çatısı altında da yıllardır çeşitli görevlerde yer aldım. IPA (International Pe-diatric Association) Yönetim Kurulu Üyeliği, IPA-F (International Pediatric Association Fo-undation) Yönetim Kurulu Üyeliği yapmak-tayım. Sağlık Bakanlığı, AFAD, TMPD’nin yürüttüğü Suriyeli Göçmen Çocuklarımızla ilgili Projelerde yürütücüyüm.

IPA başkanlığına gelince, ülkemizden sa-dece 30 sene önce İhsan Doğramacı baş-kanlığını yapmıştır. Sonra çeşitli ülkelerden başkanlar oldu; Amerika’dan, Kanada’dan, Honkong’dan.

Başkanlığımın gelişmesini özetlersem; geçen sene Mart ayında IPA’nın toplantısına gittim. Orada birliğin başkanlığına aday olmam ko-nusunda teklif aldım. Türkiye’ye geldikten sonra Boston’dan birliğin yönetiminden baş-kan adaylığını ciddi anlamda düşünmem ko-nusunda bana bir mail geldi. Bizim ekibimiz-le toplantı yapıp ne düşündüklerini sordum, hepsi aday olmam konusunda destek verdi. E-maile cevap verdim. Memnun olduğumu ancak destek vermelerini istedim. O sırada 3-4 aday vardı. Ben aday olunca çoğu çekildi. Ben-den başka bir aday kaldı, Rus bir Bayan, Mos-kova doğumlu Leyla Namazova-Baranova.

IPA’nın dünyada 1 milyon 200 bin çocuk hekimi üyesi vardır. 7 bölgesi var, 144 ülke üyedir. 144 ülkede 164 cemiyeti var. Aday olmada IPA’ya üye olan bazı ülke dernekleri tarafından aday gösterilme uygun oluyor. Ben-de çeşitli ülkelerce aday gösterildim. IPA üyesi ülkelere kendimi, projelerimi, derneğimizi, ülkemizi anlatmam gerekiyordu. Asya Pasifik gibi bölgesel birçok kongre ve toplantıya ka-tılarak çocuk sağlığı sorunları ve çözüm öne-

KERKÜK VAKFI

Page 24: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران22

rileri konusunda konuşmalar yaptım. İki sefer Hindistan’a gittim. Beni tanıyorlar ve destek-liyorlardı.

Seçimimiz Panama’da yapılan IPA Kongresi’nde olacaktı. Burada da Türkiye’nin Panama Büyükelçisi Sayın Deniz Özmen’in de teşrifleriyle dünyanın dört bir tarafından gelen çocuk hekimlerinin dernek temsilcileri-nin katıldığı bir tanıtım gecesi düzenledik. Bu toplantı ülkemiz ve ülkemizdeki çocuk sağlığı hizmetlerinin tanıtılması için de iyi bir fırsat oldu.

Yalnız Türk Cumhuriyetleri’nden hiçbiri-nin kongreye gelememesine üzüldüm. Orta Doğu’dan 8 ülke gelmişti, Latin Amerika ül-keleri de beni destekledi.

IPA Genel Kurul Toplantısı’nda seçim za-manı geldiğinde ben kendimi takdim ettim. Senelerden beri IPA’nın içindeyim. Kendimi anlattım, yapacaklarımı söyledim. Oylama sonucunda “Prof. Dr. Enver Hasanoğlu 19 Mart 2019 günü dünyanın farklı bölgelerin-den delegelerin katılımıyla Panama’da yapılan seçimde IPA’nın gelecek başkanı olarak seçil-

miştir. Bu pozisyonda hizmet edeceği iki yılın sonunda görevine IPA başkanı olarak devam edecektir” denildi.

Bu ortamda kazanmak hakikaten güzel bir şeydi. Rektörlük, dekanlık bizim esas işimiz değil, esas mesleğim doktorluktur. Mesleğim-de en üst düzeye gelmiştim, dünyanın çocuk başkanı oluyorsun. Elimizden geldiği kadar çalışacağız, mutluyum. Bu görev mesleğim olduğu için seviniyorum. Şimdi 2021-2023 döneminde Glasgow’daki toplantımızda ben görevi devralacağım.

IPA’nın faaliyetleri nelerdir? Uluslararası düzeyde ve Türkiye’deki faaliyetleri konu-sunda neler söyleyeceksiniz? IPA projeler desteklemekte, burs vermekte, UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü ile ortak görüşler ve projeler yapmakta, genç pediatrist-lerin önünü açmak için destek programları uy-gulamakta. Ayrıca özellikle göçmen çocuklar (Suriye’deki göçmenlerin muayenesi, oradaki doktorların eğitimi, annelerinin eğitimi gibi), çocuk ihmal ve istismarı konularında projeleri bulunmakta. Endenozya’da deprem olduğun-da oralara gidildi.

KERKÜK VAKFI

Page 25: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران23

IPA’nin projelerinin planlanması, yürütül-mesinde IPA Genel Direktörü olan Kerem Hasanoğlu’nun çalışmaları önemli yer tut-makta. Özellikle Suriyeli göçmen çocuklarla ilgili başlatmış olduğu ‘Herşey Sevgiyle Başlar’(Everything Starts With Love) projesi ve diğer projelerle bu çocukların sorunlarına Kerem Hasanoğlu çok farkındalık yarattı ve çözüm önerileri sundu. Ülkemizde başlatılan projeler IPA çatısı altında Dünya’ya yayılmakta, tüm dünya çocukları için umut kaynağı ol-makta. Oğlum Kerem Hasanoğlu’nun IPA başkanlığına aday olmamda ve bu süreçte bü-yük desteğini gördüm.

IPA yaptığı projeler ve çalışmalar ile çocuk ölümlerinin azaltılması, erken çocukluk gelişiminin desteklenmesi, beslenme bozukluklarının düzeltilmesi, bulaşıcı hastalıkların önlenmesi gibi pek çok alanda çocuk sağlığı göstergelerinin iyileşmesine katkıda bulunmaktadır. IPA kuruluşundan bu yana, bu uğraşısı ile son yıllarda ülkemizin, derneğimizin ve bizlerin desteği ile daha da ivme kazanmıştır.

Çocuk sağlığını tehdit eden birçok konuyu gündemine alarak sadece sağlık alanında değil yoksulluk, savaş, göç, çocukların eğitimi, çocuk ihmal ve istismarının önlenmesi gibi birçok farklı alanda gelişmelerin öncüsü olmuştur. Özet olarak dünyada ‘çocukların sesidir’. Türkiye Milli Pediatri Derneği de ülkemizde ve bölgemizde benzer rolü üstlenen bir kuruluştur.

Türkiye’de çocuk alanında çalışan akade-misyenler IPA’nın projelerine katılmak iste-diklerinde bireysel başvuru mu yapıyorlar, yoksa Türkiye Milli Pediatri Derneği üze-rinden mi yönlendiriliyorlar? Türkiye Milli Pediatri Derneği aracı oluyor. Mesela bize soruyorlar, biz olabilecek hekim-ler hakkında öneride bulunuyoruz ve CV’sine göre karar veriliyor.

IPA 2019 Kongresi içinde Türkiye Milli Pediatri Derneğinin düzenlediği toplantıda

yaptığınız konuşmadan notlar aktarabilir misiniz? Türkiye Milli Pediatri Derneği, çocuk sağlığı alanında savunuculuk, bilgilendirme ve eğitim için ülkelerin çocuk sağlığı ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından durumlarını tartışmak, iş birliği ve çözüm önerileri oluş-turmak amacıyla 17-21 Mart tarihlerinde Panama’da yapılan IPA 2019 Kongresi içinde bir toplantı düzenlemiştir. Böylelikle ülkemiz ve bölgemiz ülkeleri başta olmak kaydıyla dünyada çocuk sağlığı ve sürdürülebilir kal-kınma hedefi ilişkisinin ve bu alandaki sorun-ların IPA Kongresi’nin gündemine taşınması sağlanmıştır. Bu kongrede özellikle Balkanlar, Türk Dili Konuşan Ülkeler Pediatri Birliği (UNPSTR), Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden temsilcilerin katılımı ile bu bölgelerdeki ülke-lerin çocuk sağlığı sorunlarının ve ülkelerarası eşitsizliklerin tartışılması ve çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının bu konuların çözü-mündeki görevlerinin ve katkılarının tanım-lanması mümkün olmuştur.

Sonuç olarak, IPA Kongresi sırasında TMPD tarafından TİKA desteğiyle gerçekleştirilmiş toplantı ve diğer etkinlikler, başkan olarak seçilmiş olmamın yanı sıra çocuk sağlığı ko-nusunda önemli görüşmeler ve iş birliklerine zemin hazırlaması bakımından başarılı olmuş-tur.

KERKÜK VAKFI

Page 26: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران24

Hamit Şerif ve Savaşın Acıları

Suph

i SA

ATÇ

İ

İstanbul Çağaloğlu’nda 10 Haziran 2019 tarihinde “Ruins/Harabe” adlı bir re-sim sergisinin açılışı vardı. Bağımsız Sa-

nat Vakfı’nın galerisinde, Amed Sharef adlı İtalya’da yaşayan Iraklı Türkmen ressam Ha-mit Şerif ’in tabloları sergilenmişti. 10-30 Ha-ziran 2019 tarihleri arasında gezilen serginin Küratörü Hülya Yazıcı, aynı zamanda Bağım-sız Sanat Vakfının ev sahipliğini yapıyor. Ha-mit Şerif ’in tablolarının sergilendiği galerinin adresi şöyledir: Hobyar Mahallesi, Ankara Caddesi Nu: 3 Çağaloğlu/İstanbul. Bu vesi-leyle tanışmış olduğumuz hemşehrimiz Hamit Şerif ’i okuyucularımıza da tanıtmak istedik.

Hamid Şerif Kimdir?Ressam Hamid Şerif 1952 yılında Kerkük’ün Bulak Mahallesinde doğdu. Eğitimine Kale İlkokulunda başladı. Daha sonra Musalla Or-taokulunu bitirdi. Lise eğitimini bırakarak Kerkük’te iş hayatına atıldı. Resim sanatına eğilim gösterdi ve özellikle plastik sanatlar üzerinde çalışmaya başladı. Kitap okuma me-rakı da daha çok sanat, estetik ve felsefe konu-ları üzerine yoğunlaştı.

Sanat ve özellikle resim ve heykel sanatının merkezi olan İtalya’da okumayı hayal etti. Bu hususta okuyup araştırarak bilgisini ve görgü-

sünü arttırmaya başladı. Düşüncenin, sanatın, fikrî ve aklî tekâmülün, estetik olgunlaşmanın ancak ve ancak, özgür düşünme ve tartışmayla gelişeceğine inandı. Her türlü olgunlaşmanın temelinde sağlam bir eğitim alt yapısı ile ger-çekleşeceğine inanmaya başladı. Sokrat ve Ef-latun gibi filozofların düşünce ve felsefî ilkele-rine ilgi duydu. Özellikle Sokrat’ın “Bildiğim bir gerçek varsa, o da hiçbir şey bilmememdir” prensibine ve tevazuuna karşı büyük hayranlık duyuyordu.

Irak’ta yetmişli yılların akışı içinde siyasî bas-kılara maruz kaldı. Baas Partisinin insanı ra-hatsız ve taciz eden baskıları karşısında ruhu daraldı. Özgür insanın her hangi bir partiye girmesinin doğru olmadığını savunan Hamit, yaşadığı çevreden kurtulmak ve özgürlük ha-vasına kavuşmak için yollar aramaya başladı. Para biriktirmek ve elinde uygun bir miktar sermaye oluşturmak istiyordu. Bu düşünce ile Kerkük’te bir Alman şirketine girdi. Burada kazandıkları ile bir tarafta para biriktirmeye başladı.

Hakkında olan takibatlar yüzünden pasaport alamıyordu. 1979 yılında genel af çıkınca pa-saport almaya niyetlendi. Verdiği uzun müca-dele sonucunda pasaport alınca İtalya için vize başvurusunu yaptı. Vize başvurusu olumlu sonuç verdi ve böylece Irak’taki baskıcı düzen-den kurtulma şansını elde etti. Artık özgür bir kuş misali kendi kanatları ile uçarak yeni bir hayata açılacaktı.

Biriktirdiği paralarla yola çıkan Hamit, bazı maceralardan sonra kapağı İtalya’ya attı. İtalya’nın Florence kentine yerleşti. Buranın sanat enstitüsü olan “Artistic Institute Leon Battisti Arlberti” ye girdi. 5 yıl süren eğitimini tamamlayarak diplomasını aldı. Bunun ardın-dan Florence’nın en önemli sanat akademisine girdi. “Art Accademy Florence” okulundan da diplomasını alarak çalışmalarını sürdürmeğe başladı.

Florence’da resim yapıyor ve sanatını giderek

Türkmen Dağarcığısu

phisa

atci

@gm

ail.c

om

Page 27: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران25

geliştirmek için yeni arayışlar içine giriyordu. Belediyenin ressamlara tahsis ettiği yerlerden kiraladığı tezgâhlarda çalışmaya başladı. Bura-da yaptığı resimleri halka arz ediyor ve yavaş yavaş resim satışları gerçekleşiyordu. Kendine has üslubu ile tablolar yapıyor, tuval üzerinde-ki yağlı boya resimlerini giderek geliştiremeye yöneliyordu. Yağlı boyadan akrilike ve başka karma tekniklere doğru denemelere girişiyor-du. Akrilik, yağlı boya, kum ve daha değişik maddeleri katarak yeni teknikler deniyordu.

Gerçekleştirdiği SergilerResim çalışmalarını geliştiren Hamit 1984-1997 yılları arasında dünyanın çeşitli ülkele-rinde 10’un üzerinde kişisel sergi açtı. Gerçek-leştirdiği kişisel sergiler şunlardır:

Florence (1984, 1987, 1992, 1997)Sardegna (1991)Amesterdam/Hollanda (1993)Copenhagen/Danmark (1993)London/England (1994)Soho New York/USA (1994)Brisbane/Australia (1995, 1996)

Ayrıca 1987-2019 yılları arasında karma ser-gilere katıldı. Bu sergiler aşağıda verilen şehir-lerde açılmıştı: Florence (1987, 1988, 1989, 1992, 2018, 2019)Strasburg/France (1989)Graz/Austria (1992)Viborg/Danmark (1993)London/England (1994)Copenhagen/Danmark (1994)Istanbul/Turkey (2017, 2018, 2019)Malmö/Sweeden (2019).

Sanat eğitimini İtalya’da tamamlamayarak başarı sağlayan Türkmen hemşerimiz Hamit, mazlum ve mağdur milletlerin dramını tema olarak işlemeye yöneldi. Savaşın, dikta rejim-lerinin, zulmün, baskının acılarını tuvaline aktarmaya çalıştı. Ezilen, kırılan, dökülen, harabe haline gelen objeleri seçerek, onların onarımlarını, tashihini ve yeniden ayakta dur-masını sağlamak için çaba harcadı. Bu müca-delede sanatın evrensel dilini kullandı. Ezilen Iraklılara, mağdur Filistin halkına, mahzun Kudüs’e destek oldu. Bunun için İstanbul’daki Kudüs sergilerine sürekli davet edildi. Bu açı-dan İstanbul’a birkaç kez geldi.

Savaşın izlerini tablolarına yansıtan sanat-çı Hamit “yıkılan yerlerin bir hatırası kalsın, insanlar unutmasın istiyorum” diyor. Bu asil davranışı birçok kurum tarafından takdirle karşılandı. İstanbul’a da davet edildi ve sergi-lere katıldı. Kendisine bu şehirde her zaman destek buldu. İstanbul’da açtığı bu sergiye des-tek verenler arasında İstanbul Büyük Şehir Be-lediyesi ve Sabah medya grubu vardı.

Gurbette Tükenen ÖmürÖmrünü gurbette geçiren Hamit, doğduğu topraklara karşı büyük bir özlem ve iştiyak duymaktadır. Mahalle ve okul arkadaşlarını sürekli hatırlayan, çocukluk ve gençlik yılları-na karşı hâlâ büyük hasret duyuyor. Dünyada görmediği yer kalmayan Hamit ABD’ye yer-leşmek istemiş ve oraya gitmiş. Fakat Ame-rika’daki düzeni ve hayatı benimsememiştir. Daha sonra Avusturalya’yı denemiştir. Ancak hiçbir yer, Batı Avrupa ülkeleri gibi istikrarlı ve huzurlu değildir, diyor. Ne var ki Hamit’in burnunda en çok tüten ve zihnini en çok kur-calayan husus, Kerkük’te doğduğu topraklarda yaşamaktır.

Duygusal bir kişi olan Hamit, Kerkük’te doğ-duğu Bulak mahallesini dünyanın en güzel yer kabul ediyor. “Ah, ah” diyor, “hiçbir yer bizim memleket kadar güzel değildir”. Ne var ki sa-nat ortamı her zaman özgür ve bağımsız çev-relerde yaşar ve gelişir. Irak’ta son 50 yıl içinde yaşanan çağ dışı gelişmeler, ülkede yüzlerce bi-lim insanı, sanatçı, müzisyen, edebiyatçı, şair, yazar, doktor, mühendis ve her meslekten bin-lerce kişinin ülkesini terk etmeğe zorlamıştır. Ressam Hamit de bu kıymetli sanatçılardan biri olarak gurbette yanıp kavrulmak durumu-na düşmüştür. Fakat yine de ümitsizliğe düş-memek gerekir. Kim bilir belki günün birinde her şey Hamit’in de istediği biçimde olur. Al-lah kendisine yar ve yardımcı olsun…

KERKÜK VAKFI

Page 28: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران26

Türkmen Edebiyatındaİlk Dönem Çocuk Şiirleri

Meh

met

Öm

er K

AZ

AN

CI

Havadis gazetesinden1 yaklaşık bir yıl son-ra yayın hayatına başlayan Maarif dergi-si2 Türkmenlerin ilk edebiyat dergisidir.

Her ilk, ilkleri beraberinde getirir âdete. Maarif dergisinin de getirmiş olduğu ilklerden biri ço-cuk şiirleridir. Çocuk şiiri, her ne kadar yetişkin-ler için yazılan şiirlerin özelliklerine sahipse de, yine de kendine özgü nitelikleriyle özel bir şiir türü olarak bilinir. Bu özellikler çoğunlukla, kul-

1 Havadis gazetesi 11 Şubat 1327 Rumi yılında ya-yın hayatına başlamıştır. Bu tarih 24 Şubat 1912 tekabül eder. Araştırıcılarımızın birçoğu bu tarihi yanlış olarak 25 Şubat 1911 olarak göstermiş-tir. Bkz: Selahattin Saki Vali ve Mehmet Hurşit Dakuklı (1980) Basın Tarihi: Irak’ta Türkmence-Arapça, Türkmence-Kürtçe olarak Yayımlanan Gazete ve Dergiler Tarihi, Türkmen Kültür Mü-dürlüğü, Kültüre yayınları Dizisi, Nu: 32, Bağ-dat. Ve ayrıca Ata Terzibaşı, (2005) Kerkük Mat-buat Tarihi, Kerkük Vakfı, İstanbul.

2 Bu derginin ilk sayısı Rumi 11 Nisan 1329 (Mi-ladi 24 Nisan 1913) tarihinde yayımlanmıştır.

lanılan dilde, üslûpta ve de ele alınan temalarda kendini gösterir. Dilin kolay anlaşılır olması, ele alınan temaların çocukların yaşamlarıyla ilişlikli olması, çocukların duygularını okşaması, düşü-nüş tarzlarıyla bağdaşması, imgeleme, hayal etme yeteneklerinin göz önünde bulundurulması, bu şiirin temel özelliklerini oluşturur.

Genel Türk edebiyatında olduğu gibi, Türkmen edebiyatında da çocuklara yönelik şiirler, dergi ve gazeteciliğin yaygınlaşmasıyla başlamıştır. Daha önceki dönemlerde bu ihtiyaç, çoğunlukla ölçü-lü-uyaklı olarak söylenen ninniler, tekerlemeler, masallar, efsaneler, bilmeceler gibi dilden dile ak-tarılan halk ürünleri ile karşılanmıştır.

Şinasi3 ile Recai-zade4 ,Türk edebiyatının Tanzi-mat devrinde yabancı dillerden yapmış oldukları manzum hikâye çevrileriyle çocuk edebiyatının öncülüğünü yapmışlardır. Bu çevriler ile kendile-rinin de yazmış oldukları yine manzum hikâyeler, bu edebiyatın alt yapısının oluşturulmasında ilk çalışmalar niteliğindedir. Oysa bu konuya göste-rilen gerçek önem ve özen, ikinci meşrutiyetten sonra başlamıştır. Edebiyat tarihçilerinin tespi-tine göre, İbrahim Alâeddin Gövsa’nın Çocuk Şiirleri (1911), Ali Ulvi Elöve’nin Çocukları-mıza Neşideler (1912), Tevfik Fikret’in Şermin (1914), İbrahim Aşkî Tanık’ın Çocukların Şiir

3 Bu çevrileri Şinasi (1826–1871), La Fontaine’den yapmış; ilk örneği, Eşek ile Tilki Hikâyesi’dir. Bu, Şinasi’nin Tercüme-i Manzume (1859) kitabın-da yer almıştır. Şinasi’nin kendi yazdığı fabllar da vardır: Kara Kuş Yavrusu ile Karga Hikâyesi, Arı ile Sivrisinek Hikâyesi. Şinasi bu fablları, Müntehabat-ı Eş’ar adlı kitabına almıştır. Bu me-tinlerin dili yalındır.

4 Recai-zade Mahmut Ekrem yaptığı on çevriden Naçize (1885) adlı eserinde bir araya getirir. Ki-taptaki manzumeler şunlardır: Ağustos Böceği ile Karınca, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Kurbağa ile Öküz, Biri Tuz Diğeri Sünger Yüklü İki Eşek, Aslan İle Akd-i Şirket Eden Dana, Kuzu ile Oğlak, Horoz ile İnci, Tilki ile Keçi, Ölüm ile Oduncu. Bunlar-dan, Ağustos Böceği ile Karınca hem aruz, hem he-ceyle; diğerleri aruzla çevrilmişlerdir.

Page 29: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران27

Defteri (1917) ve Ali Ekrem Bolayır’ın Şiir De-meti (1923) adlı eserler çocuk şiiri alanında yazıl-mış ilk eserlerdendir.5

Kerkük’te ilk çocuk şiir kitabı ise Mektepli Şarkı ve Şiirleri kitabıdır. Eğitimci ve yazar Reşit Ka-zım Beyatlı’nın hazırlamış olduğu bu kitap 1968 yılında Cumhuriyet basımevi tarafından yayın-lanmıştır. Daha sonra üzerinde bir az detayla du-racağımız bu kitapta yer alan şiirlerin çoğunluğu, adı geçen eserlerden alınan seçmelerden oluşmak-tadır.

Oysa Türkmen edebiyatında çocuk şiirinin ilk örneklerini, Maarif dergisinde görmekteyiz. Der-ginin 11. Sayısının 86. Sayfasında (7 Tişrinisanı 1329 / 20 Kasım 1013) yayımlanan ilk çocuk şi-iri “Doğru Söz” adındadır. Şiir, “Bağdat Mekteb-i Sultanîsinden” M. Bahaettin tarafından yazılarak gönderilmiştir. O dönemde Bağdat Sultaniye okulunda öğretmen olduğunu tahmin ettiğimiz bu kişi hakkında her hangi bir bilgiye sahip deği-liz. Şiirin metni şöyle:

Gayet uslu bir çocuğun bir babası var idiBaba haylaz bununla da hırsızlara yar idiBaba dedi yavrusuna benimle gel gidelimGidelim de bahçelerden bir az meyve çalalımÇocuk durdu düşündü: bana layık mı bu işLayık değil, lakin demen babama ben bir deyişŞu sözleri yavaşçacık dedi çocuk pedere-Haydı baba gidelim biz buyurduğun o yereBaba aldı çocuğunu yola çıktı yürüdü

Bir bahçeye vardılar da baba çocuğa buyurdu:-Kimse beni görmemek’çin dur sevgili sen burda-Evet, dururum, lakin Vallah bir mikropsun şu yerde-Olsun mikrop olayım da yalnız meyve çalayım-Haydı git çal, senin için ben yerde durayım

Ayva, elma, nar çalmakçın baba indi bahçeye Ellerini uzatırken çocuk birden vay diye-Baba, baba kendini tut sana bakan bir zat var-Bırak oğlum bakan yoktu, bak ne kadar güzel nar

Çocuk tekrar bir haykırdı: baba sizi görüyorBaba döndü soruyordu: kimdir bana bakıyorÇocuk güldü bir de dedi: bilmez misin bakanı?-Hayır, bilmem, çabuk şöyle ey sevgili sen onu-İşte baba söylüyorum, onun adı Tanrıdır

5 Yelda Kökçe (2015) İlk dönem çocuk şiir kitapla-rının biçim ve ç.erik açısından karşılaştırılması.

Uluslar-arası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Der-gisi Sayı: 4/4 2015 s. 1616-1638, Türkiye.

O her yerden bakar dinler, her yer onun yeridirBaba kendi çocuğunun dediğini anladı“Diken, bir gül yetiştirdi” demesiyle ağladı

Manzum hikâye tarzında yazılan bu şiir didaktiktir, yani öğretici, eğitici bir özelliğe sahiptir. Dini bir temel üzerene kurulmuştur. Allah her şeyi görür, bir şey Allah’tan saklanamaz mesajını vermektedir. Çocuklar, babalarına suret açısından benzeseler de, tavır ve tutumlarıyla, ahlak ve edepleriyle farklı olabilirler. O genetikten, soydan kaynaklanan bir sorun, bu, bir eğitim meselesi. Şiir, çocukların terbiyelerinde yalnız babalarından değil, başta an-neleri olmak üzere başkalarından da etkilendikleri gerçeğini ortaya koymaktadır.

Şiirin dili, yazıldığı dönemde kullanılan dil ile karşılaştırılırsa, çok saf, çok sade denebilecek bir düzeydedir. O tarihlerde yetişkinler için yazılan şiirlerde kullanılan Arapça, Farsça kelime ve ter-kiplerden uzaktır. Yani çocukların kolay anlayabi-leceği bir yöntemle yazılmıştır.

Bu şiir, bizim tespitimize göre, başka bir örneği ortaya çıkmayıncaya kadar Türkmen edebiyatın-da ilk çocuk şiiridir. Fakat o dönemde yazılan tek çocuk şiiri değildir. Diğerleri de vardır. Bir örne-ğini 11 Temmuz 1330 (24 Temmuz 1914) tarihli Havadis gazetesinde görüyoruz. Mekki Lebib’in kaleme aldığı bu şiir “Kalem” adındadır:

-Baba kalem yazamaz-Hani küçük yaramazİyi yazar bu kalem-İyi değil istemem Pürüzlüdür yazmıyor Hep de leke yapıyor-Bilir misin neden ya-Hayır, sen söyle baba-Çünkü bütün tembeller Böyle bahane eder.

Rahmetli hocamız üstat Ata Terzibaşı Mekki Lebib’in edebi kişiliği hakkında verdiği bilgiler ara-sında bu şiir için “yerli edebiyatımızın bu alanda – çocuk şiiri alanında – görülen ilk edebi mahsul olsa gerek”6 düşüncesini ileri sürmektedir. Oysa az önce gösterdiğimiz “Doğru Söz” şiiri, 1913 yılın-da Maarif dergisinde, yani bu şiirden bir yıl önce yayınlanmıştır. Maarif dergisini birkaç yazısında detaylı olarak tanıtan hocamızın bu şiir, nasıl ve neden gözlerinden kaçmıştır. Bilemiyoruz.

6 Ata Terzibaşı (Kerkük Şairleri) İkinci kitap, sayfa: 366 (İstanbul, 2013)

KERKÜK VAKFI

Page 30: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران28

Şiir diyalog tipindedir. Bir baba ile oğlu arasında geçen bu diyalogda, oğul kaleminin iyi yazmadı-ğını söyleyerek, derslerini çalışmaktan kaçınmak-tadır. Baba bunun bir bahane olduğunu ortaya koymaktadır. Şiirde kullanılan dil, duruluk, ya-lınlık bakımından dikkat çekici olduğu gibi, aruz vezninin yaygın olduğu bir edebiyat ortamında hece ölçüsüyle yazılmış olması açısından da bir başkadır.

Çocuk şiirinin bir diğer örneğine Kevkeb-i Ma-arif dergisinde rastlamaktayız. Derginin 5. sayısı-nın 35- 36. sayfalarında (1 Mart 1332 / 14 Mart 1916) yayımlanan bu şiir, yazıldığı yöntem ba-kımından farklıdır. Bir şehidin eşi ile tek çocuğu arasında geçen bir diyalogdan oluşmaktadır. Bu bakımdan piyes veya tiyatro özellikleri taşımak-tadır. “Şiir Tablosu” başlığı altında yayımlanan bu örnek, M. Örfi tarafından yazılmıştır. M. Örfi o tarihte “Kerkük’te müteşekkil olan müdafaayı milliye heyetinin” başkanlığıyla derginin “heyet-i tahririye reisliğini”7 yapmaktadır. Şiirin başında, “kahraman bir asker karısının çocuğuyla muha-veresi” diye açıklayıcı bir not gösterilmiştir. 88 dizeden oluşan bu şiirde, aşağıya aldığımız ilk bö-lümünden görüldüğü gibi, çocuk için “ç”, valide için “v” harfleri, konuşanlara işaret olarak kulla-nılmıştır:

Ç: anne pederim nerdeV: oğlum gitmiş gazayaÇ: anne pederim nerdeV: kavuşmuştur Huda’yaÇ: anne pederim nerdeV: yavrum yeter ağlatmaÇ: ağlatmak mı? Bu ne söz V: oğlum yeter ağlatma

Şiir, bu saf ve sade söyleşi ile başlasa da, git gide o önemde yazılan divan şiiri tarzına dönüşmek-tedir. Kullanılan sözcüklerde ve terkiplerde, git gide çocuklarca kolay anlaşılmayan bir durum sergilemekte ve bir tür ağdalık söz konusu olmaya başlamaktadır.

Şiirin adı “Şiir Tablosu” ise de, asılında tek bir tablodan değil, birkaç tablodan oluşmaktadır. Bi-rinci tabloda çocuk, uzun bir süredir evde göre-mediği babasını “anne pederim nerde” sorusuyla özlediğini bildirmektedir. Anne bu soruya verdiği karşılıkla çocuğu kandırmaya çalışmaktadır. Ne-dense çocuk, babasının evden uzaklaşmasının

7 Kevkeb-i Maarif (10 Şubat 1331Rumi) sayı: 3, sayfa: 24.

gayrı tabii bir nedeni olduğunu sezmektedir. Ya hastadır, ya da ölmüştür. “Yoksa yetim miyim?” diye bunu dile getirmekte ve annesine “ey valide kalmam ki babasız, yanına gönder” diye annesin-den istirham etmektedir. Bu isteğe, bu ısrara karşı anne, bir müddettir çocuğundan gizlediği gerçeği açıklamak zorunda kalmaktadır. Baba vatanı mü-dafaa etmek için cepheye asker olarak gitmiştir. Yiğittir. Son güne kadar savaştıktan sonra döne-cektir: “ yok, yok o bulur sonrasını, şanlı bir as-ker” demektedir.

Ayrılık uzuyor. Çocuk her defasında bu ayrılığa dayanamaz olduğunu annesine yanık ifadelerle dile getiriyor. Annesi ise onu bütün imkânlarıyla yatıştırmaya, sabrettirmeye çalışıyor. Oysa şehir-de, babanın şehit olduğu haberi yayılıyor. Çocuk bunu, şehrin kahvehanesinde oturanların kendi-sine müşfik bakışlarından anlıyor. Anne oğluna “bu sözler yalan” dese de, ancak “yalan değilse de”, babanın “vatan fedaisi” olduğunu, dolayısıy-la üzülmemesi, guru duyması gerektiğini hatırlat-maya çalışıyor.

Son tabloda baba ortaya çıkıyor. Bir sevinçtir ai-leye saran, kaplayan artık. Baba oğla, oğul babaya sarılıyor ve baba:

Öptü ve dedi al bunu ezberle ve söyleEttikçe tahattur:Asker, o fedakâr-î vatan mevte müheyyaYardımcısı MevlaAsker, o mukaddes, o mehabetli Memet Hamisi Muhammet (s)Asker ki odur Kevser-i cennetle mübeşşerSakisi de HaydarAsker ki onun gömleği bir kanlı kefendirTimsal-î hasandırAsker ki onun gayesi bir şanlı kefendirKurban-î vatandırAsker, yine asker, yine asker, yine askerEr oğludur, er oğludur, er oğludur er…

Askerin, vatanı korumak gibi kutsal bir vazifey-le görevlendirilmiş olduğunu ifade eden bu son dizelerden de görüldüğü gibi, şiir aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Ancak bu gibi şiirlerin ses unsurla-rından önemli biri olan kafiyeye gereken önem verilmemiştir. Hatta sözcükler arasında ses uyu-munun sağlanması konusuna fazlaca çaba har-canmamıştır.

Bu üç örnek dışında, o dönümde çıkan dergi ve gazetelerimizde diğer çocuk şiirleri yayınlan-

KERKÜK VAKFI

Page 31: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران29

mış mı, değil mi? Bu soruya şimdilik kesin bir cevap vermek mümkün değildir. Çünkü o dergi ve gazetelerin tüm koleksiyonları günümüze ka-dar tam olarak ele geçirilmemiştir. Bu konuda bir hayli eksiklik söz konusu. Yine de, elde bulu-nan bu örneklere, gerek nicelik gerekse de nitelik perspektifinden bakıldığında, o ilk dönemlerde Türkmen edebiyatçılarının çocuk şiirine fazlaca özen göstermediklerini söyleyebilir ve bu söylem-de aşırı bir haksızlık olmadığını ileri sürebiliriz. Hatta daha sonraki dönemlerde de - söz gelimi, İngiliz işgaliyle Krallık ve Cumhuriyetin ilk dö-nemlerinde de - çıkarılan yayın organlarımızda çocuk şiiri diye pek önemli bir şeylere rastlanıldı-ğını göremiyoruz.

Bunun nedenleri vardır kuşkusuz ki. Türk-men edebiyatçılarının o dönemlerde kafalarını kurcalayan daha önemli - ölüm kalım niteliği-ni taşıyan onlarca sorunlar vardı. O sorunların yükümlülüğünü üstenmekte idiler. Lozan ve Ankara anlaşmalarıyla Türkmenlerin Irak coğ-rafyası içerisinde kalmaları kesinleşince, tekrar-dan kendi varlıklarını bu topraklarda saptamak mücadelesi veriyorlardı. Ele aldıkları konuların çoğunluğu bu yöndeydi. Çocuklara yönelik ça-lışmalar hatıra gelmiyordu. Bu ihtiyaç, onun kadar önemsenmiyordu. Bu ihtiyaç, folkluları-mızda yerleşen, ninniler, tekerlemeler, masallar, bilmeceler gibi türlere bırakılmış, terk edilmiş, ertelenmişti.

Ancak ortalık inkişaf edince, kimi çevreler, özel-likle de çocuklarla en çok ilgilenen çevre olarak bilinen eğitimciler, bu ihtiyacın karşılanmasının zorunluluğunu algılamaya başladılar. Aralarında bu işi en iyi yapan kişi şüphesiz ki, Reşit Kazım Beyatlı idi. Çünkü hem eğitimci hem de edebi-yatçı idi. Reşit Kazım Beyatlı Mektepli Şarkı ve Şiirleri kitabını işte bu amaçla 1968 yılında ya-yımladı. Bizim şairlerden bu konuda çok önemli bir şeyler bulmayan şair, kitabına almış olduğu şiirleri, Türkiye’de okutulan ders kitapları ile eli altında bulunan kaynaklardan derlemiştir. 44 sayfadan oluşan kitap 40 kadar şiir içermektedir. Sairlerin adlarına işaret edilmemiştir. Bu yüzden kimi araştırıcılar bu şiirlerin Beyatlı’ya ait oldu-ğunu sanmışlardır8. Bu, rahmetli hocamız Ata Terzibaşı’ın kanaati. Aslında kitapta yer alan kimi şiirlerin Beyatlı tarafından kaleme alınmış oldu-ğunu, kesin olarak değilse de, tahminen söyle-mekte bir yanlışlık olamaz diye düşünüyorum.

8 Ata Terzibaşı (2013)Kerkük Şairler, 2. Kitap, say-fa 447.

Şiirlerin bir kısmında kullanılan sözlükler, özel-likle de Irak sözcüğü, bu düşüncemi kanıtlamak-tadır. “Mektepliyiz” ve “Askerimiz” şiirlerinde olduğu gibi örneğin:

Mektepliyiz ey kardeşlerBirdir bizim yurdumuzYürümektir çalışmaktırVatan için borcumuzCan verelim şan alalımŞu uğurda hepimizYatağımız taştan olsaYorganımız topraktanVazgeçmeyiz şu topraktan Şu sevimli Irak’tan9

Var olsunlar var olsunlarMert Iraklı askerleriAsker değil, aslan onlarZabitleri neferler.10

Diğer şiirler, Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Ali Os-man Atak, İbrahim Alâeddin, Ali Ulvi, İbrahim Aşkî, Ali Ekrem gibi Türk şairlerinden alınmıştır. Kitabın hazırlanmasında, çocukların tüm karak-terleri göz önünde tutularak yola çıkılmıştır. Ço-cukların sevdiği, merak ettiği konuları tema olarak işleyen şiirlerle birlikte çocuklarda anne-baba sev-gisi, eğitim-okul sevgisi, doğa sevgisi, yurt sevgisi, millet sevgisi duygularını besleyen temalı şiirlere ağırlık verilmiştir. Bu konuda Beyatlı’nın eğitim alanındaki birikiminin rolü büyük olmuştur. Ki-tap bildiğimiz kadarıyla tek bir baskı yapmıştır. Ancak ilk yayınlandığı günden itibaren, edebiyat ortamında ilgi ile karşılanmıştır. Bu kitaptan son-ra, çocuk şiiri alanında yayımlanan eserler, bazı eklemeler dışında, ayni şiir örneklerini içererek tekrarlanmıştır11.

9 Mektepli Şarkı ve Şiirleri, sayfa,26 Cumhuriyet Basımevi, (1968)

10 Mektepli Şarkı ve Şiirleri, sayfa,31. 11 Bu eserler sırasıyla şunlardır:1- Aydın Kerkük (1972) Çocuk Şiirleri, Cumhuri-

yet Basımevi, Kerkük. 2- Cemal Şan (1989) Çocuk Bahçesi, Türkmen Kül-

tür Müdürlüğü, Bağdat. 3- Kasım Sarıkâhya ve Siham Zengi (2012) Irak

Türkmenleri Çocuk Edebiyatı Antolojisi, Fuzuli Basımevi, Kerkük.

4- Necat Kevseroğlu (2005) Okul Şiirleri, Türkmen İş Adamları Derneği Yayınları, Kerkük.

5- Necat Kevseroğlu (2007) Okul Şiileri, Irak Türk-men Cephesi, Kültür ve Eğitim Dairesi Yayınları, Kerkük.

KERKÜK VAKFI

Page 32: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران30

Sanan Ahmet Ağa:Türkmen ve Türk Tek Milleti Temsil Eden İki İsimdirA

li A

NTA

RTü

rkm

en B

asın

Aja

nsı

Türkmen șahsiyet Sanan Ahmet Ağa, Türkiye’nin vazgeçilmez bir devlet olduğunu vurgulayarak, “Türkiye her-

hangi bir ülkede, herhangi bir millet haksızlı-ğa uğruyorsa, o haksızlığa karşı gelip bertaraf etmek için imza atan ilk ülkelerden biridir” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mev-lüt Çavuşoğlu ile Türkmen siyasiler ve ITC yetkilileri’nin yaptığı görüşmede Irak’a ilişkin genel konuları görüştüklerini belirten Sanan Ahmet Ağa, “Türkmenler nerede haksızlığa uğramışsa, tıpkı diğer milletleri destekleyip savundukları gibi Türkmenleri de destekleyip savunma sözünü verdiler.” şeklinde açıklama yaptı. Sanan Ahmet Ağa, Türkmen halkının uygar bir millet olduğunu ve bu nedenle anayasaya

bağlı olduklarını dile getirerek, “Irak’ı ayrı bir ülkeye veya Türkiye’ye bağlamak peşinde de-ğiliz. Her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduk.” ifadelerinde bulundu. Eski Irak Türkmen Cephesi başkanı Sanan Ahmet Ağa, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Erbil’e ziya-retine ve Türkmenler ile ilgili son gelişmelere ilişkin Tba’nın sorularını yanıtladı. 

“Türkiye bölgede vazgeçilmez bir ülkedir”

 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun hem Bağdat hem Erbil’de Türkmen yetkili ve şahsiyetler ile bir araya gelmesi, ayrıca gerek Bağdat ge-rekse Erbil’de resmi, bir o kadar da samimi görüntüler vermesini nasıl değerlendiriyor-sunuz?Tabii ki öncelikle sağ olsunlar, geldiler Türk-men kuruluşları ve sorumluları ile görüştüler. Zaten ziyaret etmesi gayet normal bir şey, çok şaşırılacak bir durum değil. Çünkü Türkiye bölgede vazgeçilmez bir ülkedir, üstelik Irak’la uzunca bir sınırı paylaşıyor. Tabii ki vazgeçil-mez bir devlettir. Türkiye, uygar bir devlet ol-ması hasebiyle omuzunda birkaç önemli görevi var, bunu daha önce de Birleşmiş Milletler’de dile getirdik. Türkiye herhangi bir ülkede, her-hangi bir millet haksızlığa uğruyorsa, o haksız-lığa karşı gelip bertaraf etmek için imza atan ilk ülkelerden biridir. Bu birinci nokta. Irak’ın içerisinde bir problem olursa Türkiye’ye de sıçrayacağı için, Türkiye’nin bu problem-lerden haberdar olması gerekiyor. Onun için Türkiye sadece Türkmenlerle değil, Araplar-la, Kürtlerle ve Hristiyanlarla da samimiyet içerisindedir. Bizimle ise kan bağı var, bu da çok normal bir şey. Niye bizim için haram da

Page 33: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران31

başkası için helal olsun? Zaten biz bu ziyaretin geç bile kaldığını düşünüyoruz. Daha önceden gelmeleri gerekirdi. 

“Türkiye’nin politikası çok açık, öncelikle Irak toprağında gözü yoktur”

 Türkiye’nin politikası çok açık, öncelikle Irak toprağında gözü yoktur. İkincisi bütün Irak milletlerini barışa ve birbirini kabul etmeye davet ediyor. Türkiye, Irak’ta yatırım yapmak için 5 milyar dolar ayırdı, bu bakımdan da başta gelen ülkelerden biridir. Niye gelmesin-ler? Tabii ki gelmeleri çok normal. 

“Türkmen ve Türk tek milleti temsil eden iki isimdir ve aralarında hiçbir

fark yoktur” Görüşmenizde ele aldığınız başlıca önemli konular neler oldu?Tabii ki en önemli konular Irak çapında ele alınan konulardı, yatırımlar konusu, Irak’taki milletlerin birbirini kabul etmesi gibi nokta-lar görüşüldü. Türkmenler nerede haksızlığa uğramışsa, tıpkı diğer milletleri destekleyip savundukları gibi Türkmenleri de destekleyip savunma sözünü verdiler. Bu devlet olarak da üzerlerine düşen bir vazifedir. Kimse bunu ne-den yaptıklarını soramaz. Eğer soruyorlarsa, o zamam Türkiye bu kadar Suriyeli mülteciyi niye kucakladı? Türkiye’nin tavrı hep bellidir. Zaten bizim de Türk Dünyası ile bağımız var ve bunu kimse inkar edemez. Sümerler döne-minden beri Irak’ta Türkler var. Türkmen ve Türk tek milleti temsil eden iki isimdir ve ara-larında hiçbir fark yoktur. 

“Irak’ı ayrı bir ülkeye veya Türkiye’ye bağlamak peşinde değiliz. Her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduk,

milletin birbirini kabullenmesini savunduk”

Biz uygar bir millet olduğumuz için anayasaya bağlıyız. Birleşmiş Milletler bu sınırları çizdi ve biz bu sınırlara bağlı kaldık. Irak’ı ayrı bir ülkeye veya Türkiye’ye bağlamak peşinde de-ğiliz. Her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünü,

milletin birbirini kabullenmesini savunduk. Bunlar da uygar bir milletin düşüncesidir. Biz de her zaman bunları biliriz ve hiçbir zaman Irak Anayasası’na karşı gelmeyiz. Şayet uluslararası sınırlar değişirse o zaman herkes konuşur, biz de o zaman Türkmen olarak nerdeyiz diye sorarız. Acaba 3-4 parça-nın içinde mi bölüneceğiz? Yoksa biz tek par-çada mı toplanacağız? Türkmen olarak bizim görüşümüz bütün coğrafyamızın tek parça kalması ve parçalanmamasından yana. Biz bu konuyu böyle görüyoruz ama başkaları farklı bir şekilde görüyorsa o da ayrı bir konu. Eğer uluslararası Irak’ı 3 bölgeye bölerse, o zaman Türkmen 3’e bölünür. Bir bölümü Telafer ve Musul, bir bölümü Tuzhurmatu ve Diyale bölgesine düşer, biz Erbil olarak bir bölgeye düşeriz. Eğer Kerkük özel bir bölge olursa o da başka bir bölgeye düşer. Biz Iraklı olarak, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Çünkü bizim görüşümüze göre parçalanmak zayıflıktır. Ama eğer ki uluslararası yeniden bir sınır çizmek isterse, Türkmenler olarak birkaç bölgeye dağılmak yerine tek bir bölgeyi isteriz. Projemize göre bir coğrafyanın içinde kalmak bizim için daha iyi olacaktır. Biz böyle görüyoruz, başkası nasıl görüyorsa kendisinin bileceği bir iştir. Irak Türkmen Cephesi Genel Başkanı Er-şet Salihi, Cephe’nin 24. kuruluş yıl dönü-münde “büyük Türkmen kurultayı” yapma çağırısında bulundu. Bunu nasıl değerlen-diriyorsunuz?Bizim Erşet Bey’le görüşmemiz olmadı. Bu konuyu da konuşmadık, projesini de görme-dik. Bu nedenle şimdi fikrimi söylemem doğ-ru olmaz. Ama onunla görüşürsem, projesini görürsem, neden bunu düşündü, projesi ne-dir, stratejisi nedir, nasıl olur, bizim bunların üzerine konuşmamız lazım. Şimdi körü körü-ne nasıl fikir verebilir ve konuşabiliriz ki. “Eğer eşitlikten söz edersek Türkmenlere

oluşum diye yaklaşılması ve hak verilmesi lazım”

 Bölgede kurulacak hükümette Türkmenle-re bir bakanlık verileceğinden bahsediliyor.

KERKÜK VAKFI

Page 34: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران32

Sizce bakanlığın verilmesi ne kadar önemli?Bunları hep dile getirdik, konu sadece bir bakanlığın verilmesi değil. Biz, bu bölgede vatandaşız ve vatandaş olduğumuz için eşit haklara sahibiz. Eşitlik bizim vatandaşlık hak-kımız. Eğer eşitlikten söz edersek Türkmenlere oluşum diye yaklaşılması ve hak verilmesi la-zım. Kotası var ya da bu kadar sandalyesi var gözüyle yaklaşılmaması gerekir. Kürt kardeşlerimiz Bağdat’ta sandalye sayıları üzerinden imtiyaz almıyor, onlar oluşum veya halk olarak bu görevleri elde ediyorlar. Biz de burada halkız. Bundan dolayı bu noktada kim-se bize bir sadaka vermiş olmuyor ki çıksın bize bir bakanlık versin. Bizim zaten daha önce 2 bakanlığımız vardı, 2004-2005 yıllarında Ve-dat Arslan Bey ve Abdullatif Benderoğlu Bey Türkmen bakanlardı. Biz zaman geçtikçe öne mi gideceğiz, geriye mi döneceğiz? En azından o 2 bakanlıktan aşağısı olmaması lazım. Bakan da zaten başbakanlığın kararlarını uygular. Bizim oluşum veya halk diye bir temsilcimizin olması lazım. Nerede olur? Nasıl olur? Hangi seviyede olur? Bunları konuşmak lazım. Bize verilen görevin bizim müesseselerimize sahip çıkacak seviyede olması lazım. Bizim müesse-

selerimizin bugüne kadar sahibi yok, okulları-mızın sahibi yok, derneklerimizin sahibi yok. Hepsi kurulmuş izni alınmış ama ondan son-ra üzerinde çalışma olmamış. Nedeni nedir? Bildiğiniz gibi her şeyin hem maddi hem de manevi desteği olması gerekir. Ama biz bunu görmüyoruz. 

“Kimse Türkmen’in bir çatı altında olmadığını ya da birbirine karşı

olduğunu düşünmesin” Kimse Türkmen’in bir çatı altında olmadığı-nı ya da birbirine karşı olduğunu düşünme-sin. Biz Türkmenlerin gerek ITC içerisinde gerek ITC dışında olsun vazgeçilmez ilkesi, Türkmen hakkını savunmaktır. Bizim dernek-lerimizde ve partilerimizde herkes kendi ala-nında Türkmenlerin haklarını savunmaktadır. Her bir tablo, her bir kuruluş Türkmen adını yazmış ise biz onu Türkmen olarak kabul ede-riz, kabul etmemekte caiz değildir. Birisi ben Türkmen’im derse ona kimse sen Türkmen değilsin diyebilir mi? Madem ki bayrak kaldı-rıyorsun, Türkmen hakkını savun. Savunmu-yorsan da o da ayrı bir konu. Onun için kurtuluş olarak siz de biliyorsunuz ve bunu çok dile getirdik, 11.11.1969’dan beri kurtuluş fikri ve ilkesi kurulması bize nasip oldu. O günden beri biz gönül bağı ile milli davamızı ve folklorumuzu savunuyoruz. Di-limiz, tarihimiz ve hakkımız neyse onu savu-nuruz. Aynı zamanda başka tarafları da kabul ederiz. İnsanların gönlünde yerimizi açarız. Onlar bizim haklarımıza engel olmasın diye ilk olarak biz onların hakkına engel olmayız. Biz onları kabul ederiz, ama onların da bizi biz olarak kabul etmesi gerekir. “Biz herkesle kardeşiz ama kimseye bağlı değiliz ve kimseye de bağlı olmamamız lazım” Biz herkesle kardeşiz ama kimseye bağlı değiliz ve kimseye de bağlı olmamamız lazım. Herkes bunu iyi bilsin, her kim bir tane bardak kal-dırırsa ve liderlik iddiasında bulunursa, özgür biri olması gerekir ve hiçbir güce tabi olmama-sı gerekir. Eğer tabi olursa o güç onun lideri olur ve o kişi bir milletin liderliğini hak etmez.

KERKÜK VAKFI

Page 35: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران33

KERKÜK VAKFIH

ASR

ETR

ıza ÇO

LAKO

ĞLU

Beş günlük hayatta ömür payımdır Tuz kari1 biberdir aşıma hasret Ömür yaşdaşımdır ekiz tayımdır Dayamış başını başıma hasret

Yıllanmış tortular acı kederim Günbegün ömrümden borcun öderim Alnımın yazısı bahtım kaderim El koymuş gül ömrü yaşıma hasret

Boy vermiş her yana sermiş kol kanat Geceler meltemdir gündüzler imbat Kalbimin zarında kat üstünde kat Çadırını kurmuş döşüme hasret

Kalbim çeldi renkten renge batırdı Kitap açtı masalını bitirdi Diyar diyar kovdu kaçtı yetirdi Yakam salmaz düşmüş peşime hasret

Eğlencem tesellim kuytu odamdaBuram buram ıtrı mezem bademde Sorgu odasında sehpa idamda Boylanır upuzun karşıma hasret

1 kari=köri baharatı

Memleket benimdir sevinç çık dedi İster üzül ister darıl bık dedi Öz kaleyi öz elinde yık dedi Külünü savurdu başıma hasret

Kont olsam lort olsam baron olsam da Asrının zengini Karun olsam da Buluttan su içen Harun olsam da Sinsi sinsi uğrar tuşuma hasret

Sefilliğim kara günüm vebalım Dileklerim arzularım visalim Benden ayrılmayan gölgem hayalim Ortak hülyalarım düşüme hasret

Her dem efkârlıyım kafam dumandır Fikrim allak bullak karman çormandır Bu ahenk gürültü değil kemandır Yankısı gidiyor hoşuma hasret

Ömür boyu can evimde gezisi Kemikte deride işler sızısı Belalı başımın kara yazısı Yazılacak mezar taşıma hasret

Page 36: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران34

Bir Kalem Erbabı Defterdar Erbilli Mehmet Latif Efendi IIEdebî Kişiliği İlk bölümde hayatı ele alınan Mehmet Latif Efendi’nin ne zaman şiir ve yazı yazmaya başla-dığı belli değildir. Ancak hayatı hikâyesinde de belirtildiği gibi düzenli bir eğitimden geçmiş ve uzun yıllar çeşitli devlet dairelerinde kâtip olarak görev yapması sayesinde şiir ve yazı yazmayı kül-fetsiz ve kolaylıkla başarabildiği anlaşılmıştır. O, ticari, ekonomik ve kültürel bakımdan Osmanlı İmparatorluğunun önemli merkezlerinden biri sa-yılan Selanik’te yetişmiş bir ediptir. Mehmet Latif, Selanik’te hem uzun bir müddet ikametinden do-layı hem de görevi gereği geniş bir çevre edinmiş, oradaki birçok devlet adamı ve kalem erbabıyla tanışma fırsatı bularak yakın ilişkiler kurmuştur. On beş günlük çıkardığı Mezra‘a-i Ma‘arif mec-muasındaki yazar kadrosunda da bunu izlemek mümkündür. Bunlardan eski şiir geleneğini devam ettiren devrin tanınan simalarından Osman Âgâh Paşa, Selanik’te Mekteb-i Osmanî Müdürü Mu-allim Sadî gibi şairlerle iyi münasebetler kurmuş, edebî musahabede bulunmuştur.1 Aşağıya alınan manzume, Mehmet Latif Efendi ile Âgâh Paşa’nın bir edebî sohbeti sırasında irticalen müşterek söy-ledikleri gazeldir. Gazel, ilk defa Mehmet Latif Selanik’te bulunduğu yıllarda Mezra‘a-i Ma‘arif mecmuasını çıkardığı dönemde eşzamanlı yayım-lanan Gonca-i Edeb mecmuasında neşretmiştir.2

Âgâh: Gerçi devrinde çok içtik bâdesin sürdük de-min Latif: Bezm-i dehrin görmedik hiç neş’e-i câm-ı Cemin

L: Giryeden müjgânına dizdikçe dürr-i eşkini Â: Gonca reşkinden bütün gülzâra saçtı şebnemin

Â: Çekmem artık her demi bin vaslı te’min etse deL: Baʽd-ez-in alsın felek gühsâra yükletsün gamın

L: Zanneder âzâdeyim ʽaşkından ol zâlim beni Â: Atmak ister boynuma gördükçe zülf-i pür-

1 Şairlerle ilgili bkz.: Mahmut Kemal İnal, Son Asır Türk Şairi, “Agâh Paşa”, Cilt 1, s. 32-34; “Sadî”, Cilt 2, MEB, İstanbul 1969, s. 1532-1534.

2 Gonca-i Edeb, Birinci Sene, Cüz 10, 15 Şubat 1299 (27 Şubat 1884), s. 147.

hamin

Â: Gâlibâ hem-bezm iken Âgâh ol mehveş bu şeb L: Lutf î dilzâra açmış sırr-ı vasl-ı mübhemin

Eski şiir geleneğine bağlı kalan Mehmet Latif, az ve öz yazan şairlerdendir. Divan şairlerinin mazmunlarını andıran bazı berceste beyitler de söylemiştir:

Bir ufuktan ikisi sanki tuluʽ etmiştirKevkeb-i bahtım ile hâl-i siyâh-ı cânân

Çârsûy-ı dehrde bulmaz harîdârın yine Söz değil dür yağdırırsa ebr-i tab‘ı şâirin

Eyleme Kârûn-ı dehre ser-fürû bir nân içün Yere batsın genc-i gevher-bârı da dinârı da

Mehmet Latif Efendi az şiir yazmışsa da yazdık-ları başka şairlerin şiirlerine ilham kaynağı olmuş-tur. Nitekim, Selanik’in velut şairlerinden Sadî Efendi’nin Mehmet Latif ’in söylemiş olduğu şu:

Zâr gönlüm nâliş-i hicrân ile şeb tâ-seher Bülbül-i şûrîde hâlin nağmesin taklît eder

beytine nazire olarak aşağıdaki gazeli yazmıştır:

Hangi dest ü hâme bilmem derdimi tahrîr eder Hangi söz hangi lisân ahvâlimi takrîr eder

Ben o gam-alûd-ı hicrânım ki çeşmim dem-be-dem Dehre tûfân-zed belâ bârânını taktîr eder

Şerh olunmaz yaralar açtı firâk-ı yâr kim Sîne teşrîh-hâne resmin yaradan tasvîr eder

Bir nasıl âlemde kalb olsun da teʽsîr etmesin Tîr-i âhım kim benim taş olsa da teʽsîr eder

Ben mi icâd eyledim sevmek sevilmek âdetin Bir sanem sevdim neden zâhidini tekfîr eder

Ben bu sûzişlerle Saʽdî yana yana söylesem Sözlerim âteş-perest iklimini teshîr eder3

3 Gonca-i Edeb, İkinci Sene, Cüz 11, 15 Mart

Nâz

ım T

ERZ

İOĞ

LU

nazim

terz

iogl

u@gm

ail.c

om

Page 37: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران35

Gazellerinde Lutfî mahlasını seçen şairin, yazı ve şiirleri edebiyat-şinaslar tarafından her zaman alaka ve takdir toplamıştır. Neşredilmek üzere, yeni yazmış şiirlerini mecmuaya gönderen Latif ’e, Gonca-i Edeb mecmuası kendisine şu şekilde ilti-fat edilmiştir.

Ey lutf-ı tabʽi bî-bedel Ey nazmı nesrinden güzel Kilk-i latifinle gazel Yazdıkça ver bu Gonca’ya

Ne var ki, Mehmet Latif Efendi sadece şiir yazma anlayışında eski geleneğe bağlı kalmamış, fikir ve düşünce yazılarında da aynı tutumu sergilemiştir. Dini inancına zıt ve Batı’dan gelen fikirleri kale-miyle sert şekilde eleştirmiştir.

Söz konusu, Selanik’te 1895-1908 yılları arasın-da çıkan Asır gazetesinin yazarlarından Ahmet Enverî’nin, gazetenin 30 Ağustos 1311 (1895) tarihli sayısında yayımlanan yazısı Elvah-i Hayat eserinden alınmış bazı şiirlerinin yorumundaki düşünceleri İslam dininin inançlarına aykırı bulan Mehmet Latif ona cevaben bir yazı yayınlanarak bir tartışma başlatmıştır. Uzun süre iki yazar ara-sında devam eden bu münakaşa, sonunda 19. yüz-yıl Türk edebiyatının önde gelen isimlerden Reca-izade Mahmud Ekrem (1847-1914) bu tartışmaya son vermek adına gazetede bir yazı yayımlamıştır. Recaizade, Edebiyat-ı Cedidenin bir temsilcisi olarak Ahmet Enverî’nin fikirleri haklı bularak böylece bu konuyu noktalamıştır.4

Bunların dışında, Mehmet Latif ’in yine Selanik’te haftalık çıkan Mütala‘â gazetesinde yayınlanmış Ravza-i Mutahhara hakkında yazılan manzumesi ile bir makalesi tespit edilmiştir.5

Mehmet Latif Efendi ve Vesîle Kitabı Mezra‘a-i Ma‘arif mecmuası dışında Mehmet Latif ’in bilinen tek eseri Vesîle adlı kitabıdır. Tarikatlar arasında en çok Kadirî ve Nakşibendî tarikatlarının yaygın olduğu bir çevrede yetişmiş olan Mehmet Latif, bu eserde Nakşibendî tari-katının belli başlı şeyhlerinin hayatı, menkıbeleri ve bu tarikatın bazı hususiyetlerini kısaca yazmayı

1300 (27 Mart 1884), s. 161-165.4 Bu konuyla ilgili gazetenin şu sayılarına bkz.: Asır

Gazetesi, 1311 (1895-1896), 30 Ağustos, s. 4; 13 Eylül, s. 4; 23 Eylül, s. 4; 27 Eylül, s. 4, 28 Teşri-nievvel, s. 4; 8 Teşrinisani, s. 4; 15 Teşrinisani, s. 3-4, 22 Teşrinisani 3-4.

5 Mütâla‘a Gazetesi, yıl 1, sayı 2, 30 Temmuz 1312 (11 Ağustos 1896), s. 2; yıl 1, sayı 3, 6 Ağustos 1312 (18 Ağustos 1896), s. 2-3.

hedeflemiştir. Muhtemelen kendisi de Nakşibendî tarikatına mensup bir mürittir. Selanik Ma‘arif Meclisinin Vilayet Matbaasında basılan Vesîle kitabının üç baskısı yapılmıştır (1. baskı 1306, 47 sayfa; 2. baskı 1307, 83 sayfa; 3. baskı 1309, 90 sayfa). Eserin ikinci baskısında kitabın ismi-nin alt başlığı şöyle vermiştir: “Sâdât-ı Silsile-i Nakşîbendîyyenin Ahvâl-i Târihiyye ve Şemâl-i Şerîfesini Mutazammındır”. Kitapta başta mu-kaddime ile tarikata ilişkin genel bilgiler, tarikatın ortaya çıkışı ve Nakşibendî kavramına ayrılmıştır. Eserde esas konu olarak Peygamber efendimiz ve bu tarikatın ilk öncüsü sayılan Hazreti Ebubekir Sıddık’tan başlayarak mürşitlerinin hayatları hak-kında bilgi verilmiş, Mevlâna Halid-i Bağdadî ile son bulmuştur. Eserde yerine göre kimilerinin hayatı oldukça uzun tutulmuş ve menkıbelerine yer verilmiş, kimileri hakkında ise birkaç cümleyle kısaca bilgi vermekle yetinilmiştir. Yazar, ön sö-zünde bu kitabının yazılış gayesini, detaylı bilgilere değinmeden bu tarikata girmek isteyen salikleri gereken temel konuları hakkında bilgilendirmek için hazırlandığını ifade etmiştir. Ayrıca eserde meşhur İran şairlerinden Mevlâna Câmî, Mevlâna Celalettin Rumî ve Keçecizade İzzet Monla’nın Nakşîler ve Nakşibendî tarikatı hakkında yazı-lan şiirlere yer verilmiştir. Kitabının sonunda da Mevlâna Halid’in Silsilename adlı uzun Farsça manzumesine yer vermiştir. Eserin en son sayfa-sında Râmî adına bir şairin Vesîle’ye ithaf ettiği şu beyti yazılmıştır:

Bir tuhfe-i latîf-i sa‘adet eliftir Kesb-i yakîne ‘âşık için bir vesîledir

KERKÜK VAKFI

Vesile Kitabının Ön Kapağı (3. baskı)

Page 38: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران36

Kurt Ana

İlaf

PR

ÜLÜ

Bu ormanın güzel olmadığı bir gün, bir vakit yoktu sanki. Hep ışıl ışıl, bu ışıl-tı sanki gökten gelip iniyordu ağaçla-

ra. Tengri nasıl da iyi bakıyordu, askerlerinin barındıkları ışıltılı ormana. Artık erlerin bile boylarının varamadığı yükseklikteki upuzun ve yemyeşil, bol meyveli ağaçlar az kalsın bu-lutlara değiyordu. Akan derenin sesi uzaklar-dan duyuluyor, kuş sesleri de eşlik ediyorlardı bu musikiye.

“Aman da aman, su yüzüne varan, bu küçük kurtlar, ne yaman, ne yaman…”

Tatlı dilli bir katun1 durmadan bu cümleyi tek-rarlıyor, oturduğu ağacın gölgesinden, dereye dalıp oynayan iki yavru kurda sesleniyordu.

“Yeleleri bozmuş, pençeleri uzunmuş, düşma-na da dokunmuş, kan dökmüş, kan dökmüş… aman da aman bu kurtlar ne yaman”

Çok geçmeden göğe varan ağaçların bitimindeki vadiden bir ses yükseldi. Bir kurt uludu, vadiye dönme vakti geldi. Katun, ağa-cın gölgesinden çıkıp, kenarlarını işlediği to-funun beyaz oyalarını da alıp, yavru kurtların eşliğinde vadiye doğru, ağaçların arasından açılan dar yollardan ilerledi.

“Bu orman Ötüken Ormanı’dırDüşmana korku ormanıdırBizler Gök Tanrı’ya taparkenIşıltılar aldığı ormanıdır”

Hâle… Siyah saçları gür, gözleri küçük, tıp-kı zeytin renginde, simsiyah… Yanaklarını ve burnunu süsleyen epey belirgin çilleri olan, kısa, siyah kirpikli, güzelliğinden ziyade Tür-lüğünü süs kabul eden, Ötüken’in nazlı ka-tunu idi. Nazı nehre geçiyordu, yüzmek için

1 Hakanın eşi, kağan eşi, hatun, melike, kraliçe

adımlarını suya atmadığı sürece… Nazı atına geçiyordu, ormanını karış karış gezmediği sü-rece ve nazı Kurt Ana’ya geçiyordu…

Onun sütünden içmiş, onun getirdiği eti et, ekmeği ekmek bilmiş idi Hâle. Kundağa sarıl-mamış, beşiğe konulmamıştı. Çiğ kan içmiş, ağaçlar delmişti. Düşman kovalamış oklar sa-vurmuştu.

Bir tek Kurt Ana ile diyarlar gezmemişti. Bir gün o vadiden çıkıp, bu güzel diyarı gezmeyi çok istiyordu. Hayali idi… geceleri yıldızlara bakıyor, bakıyor, otağa geri dönmeden çayırla-rın üstünde uyuyakalıyordu. Acaba bu yıldız-lar hangi noktada, değiyordu dünyaya…Ellerini uzatıp, gözlerini kısıp, düşler alemin-de yıldızları avuç içlerine aldığının hayalini kuruyordu. Ve hiç ayrılmadığı ormanından bir süreliğine çıkıp, kurt anası ve kardeşleri ile gitmek istiyordu.

Çayırlıkta uyuyakaldığı gecelerden birisinin sabahı idi. Boz rengindeki gür tüyleri ve uzun-ca yelesi hafif meltemde savrularak Hâle’nin yanına geldi, Kurt Ana…Küçük yavrularını emzirmiş, uyutmuş, Hâle’yi uyandırmak için otağdan çıkmıştı. Hâle’nin dört örgü ile zor ördüğü saçı iki ya-nına düşmüş, bir eli yüzünde bir eli yanında, kendisi de uyur halde idi.

Kendisine evlat edindiği katunun baş ucun-da durup bekledi. Ormandan gitmek istemi-yordu. Vadiyi bırakmak istemiyordu. Büyülü ağaçlardan, sarhoş eden derelerden ve yakınla-rından uzaklaşmak onun için çok zordu. Dü-şündü, düşündü…

Belki de bir süreliğine, ormandan ayrılabilirdi. Bunu, Hâle için yapabilirdi. Birkaç ay geçti…

Page 39: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران37

Hazırlıkları yaptı. Yiyeceklerini, içeceklerini, Hâle’nin tofunu ve kalın, yün yeleklerini koy-du. Giyindiler, hazırlandılar.

Otağa son bakışları içini yakıyordu Kurt Ana’nın.

Asya’nın kışına denk gelen kasvetli soğuk rüzgârların estiği bir güne denk gelmişti, va-diden ayrılık. Artık karlar ile kaplanıyor, gök-lerden inen ışıltıların yerini, masallardaki gibi bembeyaz karlar alıyordu. Ötüken yavaş yavaş gözden kayboluyordu. Vadiden çıkmışlardı. Ağaçları aşmış, dağlardan geçmişlerdi. Günler geçti, haftalar geçti. Tanrı Dağları’nda gezip, Gök Tanrı’ya dualar ettiler. Geceleri, dağlara yakın olan yıldızları izlediler. Ancak yetmedi…

Hâle, daha fazla gitmek, dağları da aşmak, yeni bir diyar görmek istiyordu. Kurt Ana, evlatla-rını alıp yolculuğa devam etti. Tanrı Dağları’nı da geçtiler. Yeni, yüksek, sivri dağlara vardılar. Tepesine çıktılar. Yıldızları avuçlarının içine aldılar.

Dönüş zamanı geldi. Havalar daha çok soğu-du, yağan karlar her yeri örttü, gizledi…

Dönüş yolu boyunca Kurt Ana ve Hâle, Gök Tanrı’ya dua ediyor, yolu bulmak istiyorlardı… Dağları saran karların arasından inip ormanı arıyorlardı. Ancak bir türlü bulamıyorlardı. Kar giderek artıyordu. Bir kurt ana, iki yavru-kurt ve Hâle, bilmedikleri dağların gizlenmiş zirvelerinde kayboluyorlardı…

KERKÜK VAKFIA

LTU

NK

ÖP

MEM

LEKET

İMSettar K

ÖPRÜ

Zap suyu geçer içindenAltunköprü memleketimYandım öldüm hasretindenAltunköprü memleketim

Oğuzhan’ın bir BozkurduEyledi köprünü yurduToprağında mesken kurduAltunköprü memleketim

Doğdum büyüdüm men ordaBaşım hiç kalmadı dardaÇalıştım yağmurda kardaAltunköprü memleketim

Konuşursun dilin güzelBeye beye lehcen özelSende buldum horyat gazelAltunköprü memleketim

Çemin güzel bol ağacıEl eledir kardeş bacıSensin dertlerin ikacıAltunköprü memleketim

Milletin vermiş el eleYaşarlar gönül gönüleBenzerler bahçede güleAltunköprü memleketim

Her gönülün fermanısınBütün derdin dermanısınYiğitlerin harmanısınAltunköprü memleketim

Vas(i)yet etti baba anaŞiir horyat yazım sanaDiyiller1 köprülü meneAltunköprü memleketim

Men Settar köprülü özümBu son şiirim bu son sözümŞöhret parada yok gözümAltunköprü memleketim

1 Diyorlar

Page 40: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران38

Mehmet Sadık (1891-1967)I. Bölüm

Ata

TER

ZİB

AŞI

Kaynaklar ve Bibliyografya:1 - Şairin kendisiyle yaptığım görüşme-lerde edindiğim bilgiler

2 - Şairin Düşüncelerim ve Coşkun Duygularım adlı şiir kitapları.3 - Ölümünden sonra elime geçen bütün şiir mecmuaları ki şairin kendi el hattıyla yazılmıştır. 4 - Şairle ilgili belgeler ki dağınık evrakı arasında bulunmuştur.

Mehmet Sadık hakkında yayımlanan yazı ve şiir-ler Kardaşlık dergisinde izlenilmektedir. Bu der-ginin yedinci yılına ait Eylül 1967 tarihli nüsha-sı, şaire ayrılmış özel sayıdır. Bunda şairle ilgili birçok yazı ve şiir yer almıştır... Bizim de “Molla Sâdık’tan Anılar” başlıklı bir yazımız çıkmıştır.

Öte yandan genç yazarlarımızdan Mevlut Taha Kayacı’nın, millî amaç doğrultusunda yayımla-dığı on altı sayfalık küçük kitapta şairin kısa hâl tercümesiyle birkaç parça şiiri ve hakkında yazı-lan şiirlerden alınmış parçalar yer alıyor.

Doktor Fâzıl Mehdi Bayatlı’nın telifi olan ve Bağdat’ta Türkmen Kardaşlık Ocağı tarafından 1984 yılında yayımlanan Irak’ta Türkmen Ede-biyatı Tarihi 1958-1968 adlı kitapta Mehmet Sadık’ın hayatı ve şiirlerine dair on bir sayfalık yer ayrılmıştır.

Ayrıca Vahîdettin Bahâeddin’in de 1962 yılın-da Bağdat’ta yayımladığı Arapça min-Edebi’t-Türükmān kitabında şaire ayırdığı bölümde onun bazı şiirlerini Arapça’ya çevirmiştir. Hayatı: Asıl adı Mehmet Sadık terkipli olup, şiirde mahlâsı sadece Sadık’tır. Bunu hemen hemen bütün manzumelerinde kullanır. Halk arasında ise Molla Sadık diye meşhurdur.

Babasının adı Hasan’dır. 1962 tarihli hac pasa-portunda Hasan Avni yazılıdır. Annesi de Ali kızı Zeynep’tir. Doğum tarihi ise aynı belgede 1891 olarak gösterilmiştir... Kendisinin bir va-rakada yazdığına göre dedesi Avni, İsmail İbra-him adında bir kişinin ↓ oğludur. Babası Hasan İstanbul’dan Kerkük’e gelerek bu şehrin altı sa-atlik mesafesinde bulunan Alibibânî köyünde ↑ bir ara ziraatle uğraşarak orada ölmüştür.

Şair Düşüncelerim kitabının sonunda derc ettiği bir manzumesinde Ali ve İrfan adlı kardeşlerinin İstanbul’a giderek orada Harbiye Mektebi’nden mezun olup yüzbaşılık rütbelerini almaları ko-nusunda öne sürdüğü rivayet şüpheli görülmek-tedir. Ama ne var ki Sadık, baba cihetinden soy-lu bir Türk, yani Türkiye asıllı, ana cihetinden Kerkük’lü yani Türkmen olduğunu ve doğum yerinin Kerkük olduğunu şöylece belirtiyor:

Page 41: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران39

Babamız Türk annemiz KerküklüdürAslımız fazl u şerefle yüklüdürKerkük oldu maskat-ı re’sim benimDöndü zindâna bu yüzden meskenim

Kendisinin söylediği gibi çocuk iken babası öl-müştür.

Biz çocukken babamız etti vefât Görmedik bir kimseden bir iltifât

Rahmetli dostum Arslanzade Mehmet Cemil Bey’in; Neftçi Nâzım Bey’den naklen anlattığına göre Mehmet Sadık annesiyle birlikte Yarımca köyünden Kerkük’e gelerek Salih Paşa’nın ko-nağında yerleşmiş olup bu ailenin yardımıyla, Neftçiler’e ait Mütesellim Camii medresesinde tahsil görmüştür. Bu medresede kalıp çokça is-tifade ettiğini şahsen bana söyleyen şair, burada meşhur Molla Abdullah Kerküklü ve kardeşi Mol-la Saîd’den şiir ve makam sanatını öğrenmiştir. Sadık’ın aynı medresede Şeyh Mehmet Talişî’den de yararlandığı ve bunun Hicrî 1347 tarihinde ölümü dolayısıyla manzum bir ağıt yazdığını bi-liyoruz.

Şair ilk Kur’an dersini Hâc Kevseroğlu Molla Ömer’den almış ve Türkçe mevlüt kitabını da bunun yanında okumuştur. Kendi söylediğine göre Arapça nahiv ilminde Câmî kitabıyla aruz ilmini Hertil köyü âlimlerinden Molla Fethul-lah bin Molla Abdülkādir Sineyî yanında tahsil etmiştir. Bu müderris aruzu öğretirken parmak-larıyla bakır teşte (leğene) vurarak tempo tuttu-rurmuş!

Mehmet Sadık’ın tahsiliyle ilgili perakende evra-kı arasında bulduğumuz 10 Recep 1350 tarihli bir belgeden öğrendiğimize göre, Kerkük’te Hâc Mustafa Kırdar ve Tokatlı Cami medreselerin-de hocalık ve vaizlik yapan Molla Rıza Efendi, şairin akait, ma‘ani ve beyan ve bedî‘ ilimleriy-le nahiv ve sarf ve hattâ aruz ilmini de okuyup bellediğine ve başkaca bazı ilimleri de önceden kavramış olduğuna ve böylece öğretim yapma-ya hak kazandığına dair bir şehadetname tanzim ederek buna imza ve mührünü koymuştur. Doğ-ruluğuyla tanılan Molla Rıza Efendi’nin bu ya-zılı tezkiyesini, Sadık’ın ilmî tahsiline ışık tutan değerli bir belge olarak görmekteyiz.

Şair ayrıca Osmanlılar devrinde idâdî mülkî mektebinde de bir süre tahsil görmüştür. Elinde

bulunan 21 Temmuz 1328 tarihli belgeyi 1945 yılında maarif umum müdürlüğüne sunarak iş istemesi üzerine bunun ortaokul tahsiline eşit olduğunu ve bu yüzden sahibinin altı dinar aylık alabileceğini bildiren 3 Şubat 1946 tarihli tahri-rattan öğreniyoruz.

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine askerliğe alındığını söyleyen şair, Irak’ın güney cephesinde İngilizlere karşı sava-şarak gazilik payesine erişmiştir. Anlaşılan, Ker-kük eşrafından Nâzım Neftçi Bey’in maiyetinde gönüllü halk teşkilatı içinde Sadık da bu savaş-lara katılmıştır. Sadık’ın sonradan elime geçen 9 Teşrinisâni 1330 tarihinde Nâsıriye’den anası Zeynep’e yazdığı bir parça mektubunda Neftçi-zade Nâzım Bey’in maiyetinde mücahitler teşki-latında bulunduğu kayıtlıdır.

1918 yılında savaşların son bulması dolayısıyla Kerkük’e döndükte işsiz ve güçsüz kaldığından bir müddet geçim sıkıntısı içerisinde yaşamıştır. Bir ara, sözü edilen Neftçiler (Mütesellim Ah-met Bey) camiinde mahalle mektebi kurarak ço-cuklara elifba, Kur’an, mevlüt ve inşa kitaplarını okutmuştur.

Daha sonra polis memuru olarak vazife gördü-ğü sanılan şairin meslek elbisesiyle altmış bir fotoğrafı, dağınık evrakı arasında bulunmuştur. Bu mesleğinden hiç söz etmeyen Sadık, Halep’te harbiye mektebinden yedek subaylıkla neşet et-tiğini sık sık tekrarlardı!

1929 yılında yapılan öğretmenlik imtihanını kazanarak, Kifri ilçesine bağlı Kâlâr köyünde ilkokul öğretmeni tayin edilmiş, bir ay son-ra Tuzhurmatu’ya, bir yıl sonra da Karatepe’ye nakledilmiştir. Burada iki yıl kaldıktan sonra Bakuba’da ilkokula verilmiş, burada da iki yıl hizmetten sonra Kerkük’te Şâtırlu mahallesinde yeni açılan İslâmî eytâm mektebinde öğretmen olarak üç yıl kadar çalışmıştır. Daha sonra tekrar Bakuba’ya atanan şairin burada işine son veril-mesi üzerine Kerkük’e dönmek mecburiyetinde kalmış ve hayatının sonuna değin bu şehirde ya-şamıştır.

Bir ara Hânkāh medresesinde mollalık yapmış ve daha çok yazdığı şiirleriyle maddi kazanç sağla-yabilmiş ve halktan oldukça yardım görmüştür.

1952’de Hicrî Dede’nin ölümü üzerine yaşlılık

KERKÜK VAKFI

Page 42: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران40

ve başşairlik aylığı olan on dinarın altı dinarı ailesine, geri kalan dört dinarı da, altmış yaşını dolduran şair Mehmet Sadık’a bağlanmıştır. Be-lediyece verilen bu aylık sonradan bir dinar daha artırılarak beş dinara iblâğ edilmiştir.

Hayatını hep bekâr olarak geçiren şair bir süre Korya çarşısında evkaf hanında bir odaya yer-leşmiştir. Son yıllarda ise, yeniden onarılan Molla Kevser camiinde kendisine ayrılan odada kalmakta idi. Burada beş vakit namazını çok-luk cemaatle kılar, imamın gıyabında cemaate imamlık ederdi. Ara sıra sabah temcidini kendi şiirlerinden seçtiği parçalarla sabâ makamıyla okurdu.

1.7.1967 Cumartesi günü ikindi namazına ha-zırlanırken ansızın ölen şair Pazar sabahı kalaba-lık bir halk topluluğu tarafından şehrin Korya yakasındaki Ali Paşa (Şehitler) Mezarlığına gö-mülmüştür. Türbe taşına şu şiiri kazınmıştır1: Yâ Rab ki bu gönlümdeki îmân da senindir İrfân da senin akl senin cân da senindir

İnsân doğuşum Türk oluşum bence şerefse İnsân da şeref de ki bütün şân da senindir

Bilmem ne ile hamdini îfâ edeyim benÇün şâkir isem lûtfuna şükrân da senindir

Bir eldir uzanmış sana bu seng-i mezârım Rahm et bana bu abd-i perîşân da senindir Sâdık gibi ettim sana bin cânla dehâlet Afv et bu hazîn Şâkir’i gufrân da senindir

Ölüm tarihini meslektaşı Osman Mazlum şu makta beytiyle söylemiştir:

‘Âşe Mazlûm söyledi herkes dedi târîh-i tâm Elvedâ‘ u elvedâ‘ ey şâir-i hâss ü âm

Hicrî-1387

عاش مظلوم سويلدى هركس ديدى تاريخ تام الوداع و الوداع اى شاعر خاص و عام

Mehmet Sadık’ın yakın arkadaşı olan şair Esat Naip de onun ölümü dolayısıyla ta‘miyeli ve

1 Şair, bu manzumeyi mahlâs beyitinde görüldüğü gibi Şakir Sabir Zabit’in isteğiyle yazmıştır. Ancak bunu kimin için yazdığını belirtmey-erek, yazma şiir mecmuasında “Kitâbe-i Seng-i Mezâr” başlığıyla derc etmiştir.

sade birkaç beyit tarih düşürerek vaktiyle bana göndermiştir. Bunlardan birini aşağıya alıyorum:

Afvimi bildirecek nokta budur: Târîh oldu ölüme ism-i Gafûr

عفويمی بيلديره جك نقطه بودرتاريخ اولدی اولومه )اسم غفور(

Mehmet Sadık’ın ardından birçok edip ve şair çeşitli mersiyeler yazmıştır. Bu arada öncekiler-den halk şairi Mustafa Gökkaya avam diliyle yazdığı bir şiirinde ona şu mini beyitlerle sesle-niyor:

Hatmettiv neçe diliDünyâda herkes bili(r)Târîhe kaydedildivSen ikinci Fuzûlî

Sâdık sene hayf olduSadâv dünyâya dolduHer yolun bir başı varGiden gelmez ne yoldu

Çağdaş şairlerimizden Salâh Nevres de şöyle söy-lüyor:

Ne tarlada sünbül ne bahçede gülSustu artık bizi şâd eden bülbülSâdık öldü eyvâh gam doldu gönülKoca Sâdık için yandım bunaldım

Türk şairi Hâlide Nusret Zorlutuna 24.7.1967’de mesnevi biçiminde şu manzumeyi Ankara’dan yazıp göndermiştir:

Bir fecr-i sâdıktı ufukta yitti!Aziz şâir Mehmet Sâdık da gitti!

Yüzünü görmeden tanır severdim;Köz bağrıma döküldü derdim.

Yasa boğdu bizi bu kara haber.Ulu Tanrım ona cennette yer ver.

Kerküklülerin dostu olan Ebu Afâf da matlaı,

حملوا وفاتك فاحتقرت حياتيووددت لومعك استقررفاتي

olan Arapça bir kaside yazmıştır.

KERKÜK VAKFI

Page 43: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران41

Eserleri: 1. Düşüncelerim: Şairin çeşitli zamanlarda yaz-dığı şiirlerinden otuz üç tanesini içeren bu ki-tap 21x14,5 cm. çapında doksan sekiz sayfadan ibaret olup 1956 yılında Avukat Mehmet Hâcı İzzet’in işrafıyla Bağdat’ta Darülmarife matbaa-sında basılmıştır. Kitabın ön sözünü, değerli kla-sik nazım üstadı şair Esat Naip yazmıştır.

2. Coşkun Duygularım: Daha çok, 1959 Kerkük katliamında şehit düşen Türkmen gençleri için yazılan yetmiş kadar manzumeyi içine alan bu kitap 21x14,5 cm. ölçülü 144 sayfadan ibaret olup 1964 yılında Mevlüt Taha Kayacı’nın işra-fıyla Kerkük’te Belediye matbaasında basılmıştır. Şair, kitabı için yazdığı ön sözünde şöyle diyor:

“… Bu Kerkük şehitleri için Coşkun Duygula-rım adındaki tanzim ettiğim şiir şeklinde yüre-ğimden kopan, tabiat makinasından nazım gra-mafonu ile, kavan (plak) gibi safha-i kâğıdlara bırakılan ruhun yurttaşlara karşı hazîn hazîn feryatlarıdır..”

3. Yazma Şiir Mecmuaları: Şairin kendi el hat-tıyla yazılmış olan ve 32,5x21 cm. büyüklüğün-de üç defterden ibaret olan bu mecmualar özel kitaplığımızda duruyor. Bunlardan birinci defter 382 sayfa tutmakta ve Hicrî 1330-1372 tarih-leri arasında yazılmış iki yüzden fazla şiiri içine almaktadır. İkinci defter 222 sayfa tutmakta ve 1373-1377 tarihli yüz altmış kadar şiiri kapsa-maktadır. Üçüncü defter ise 252 sayfa tutmakta ve 1377-1382 tarihli yüz otuz parça şiiri ihtiva etmektedir.

Bu defterlerden başka şairin bir yığın evrakı da çeşitli zamanlarda yazdığı bir kısım şiirlerini kapsamaktadır. Bunların birçoğu yerli dergi ve gazetelerde yayımlanmıştır.

Edebî Kişiliği: Toplumsal şiirleriyle yerli halkın dili ve tercüma-nı olan Sadık, 1952 yılında ölen Hicrî Dede’den boşalan başşairlik payesini hakkıyla alabilmiş, ölümüne değin edebî çevrelerde öylece kabul edilmiştir. Tıpkı Hicrî Dede gibi ömrü boyunca şiire sadakat göstermiş, kalem ve kâğıdı elinden bir türlü bırakmamıştır. Halka hizmet duygu-suyla bıkmadan ve usanmadan devamlı biçimde şiir yazan Sadık bu alanda hiç durmayarak çık-rık gibi çalışırdı. Kendi anlattığına göre şiire he-nüz çocukken mahalle mektebinde başlamıştır.

Kur’an’ı hatmettikten sonra mevlüt kitabından ders alırken Cahide adındaki halfesi kendilerine mevlüdün

Evvelâ ben bir hikâyet edeyimEhl-i ahbârdan rivâyet edeyimVar idi Bağdâd’da bir sâliha‘Ābideydi zâhideydi nâsıha

başlamalı bölümünü okuttuğu vakit Mehmet Sadık ona alay edici bir dille: Aklı şaşkın fikri yoktur Câhide Babası Ahmed nenesi ZâhideKaşuv göziv kör olsınKimse görmez fâide

mısralarıyla söylenirmiş!

Sadık’ın on üç-on dört hattâ daha küçük yaşla-rında yazıldığı sonucu çıkarılan bazı şiirlerine, yazma mecmualarında kendisi tarafından sonra-dan konulduğu -sayı ile yazılı- tarihler, gerçeği yansıtmıyor. Ne var ki şairin Rumî 1330 (M. 1914) tarihinde patlak veren Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla yazdığı ve bu sıralarda ölen bazı ünlü kişiler için söylediği tarihli mersiyele-rinin yazılış zamanından pek kuşkulanmıyoruz. Şairin asıl yayım hayatına 1921 yılı başlarında atıldığını görmekteyiz. Nitekim 1918’de Kerkük şehrinde çıkmaya başlayan Necme gazetesinin 9.2.1921 tarihli sayısında ilk kez bir tahmisine tesadüf ediyoruz2.

1926 tarihinde çıkan Kerkük gazetesinde o ta-rihten bu yana kırk yılı aşkın bir süre içerisin-de ikide birde eserlerini yayımlayan Sadık bir ara 13.10.1954 tarihinde yine Kerkük şehrinde çıkmaya başlayan Afak ve 23.9.1958 tarihinde çıkan Beşir gazetelerinde durmadan şiirler ya-yımlamıştır.

1960’lılarda Kardeşlik dergisinde birçok şiirleri yayımlanan Sadık’ın, ölümünden bir yıl kadar bir zaman önce 21.5.1966 tarihinde Bağdat’ta çıkan Türkçe ‘Irāk gazetesinde de bazı şiirleri ya-yımlanmıştır. Mehmet Sadık, şiirlerini hep anadiliyle yazmış,

2 Dr. Fâzıl Mehdi Beyat, Irak Türkmen Edebiyatı Tarihi (1958-1968) kitabında Mehmet Sadık’a ayırdığı bölümde (s 76) şairin birçok eserlerinin, Osmanlılar devrinde çıkan Havādis gazetesiyle Kevkeb-i Ma‘ārif dergisinde yayımladığını söy-lemesi indîdir.

KERKÜK VAKFI

Page 44: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران42

Farsça’yı da bildiği için bu dille bazı tahmisler ve mersiyeler yazmıştır. Sanatfüruşluk gayesiy-le tek tük Kürtçe ve Arapça şiirler yazmışsa da bunlarda başarı sağlayamamıştır. Hele çok düşük bir dil ve pek kötü bir üslupla yazdığı Arapça manzumeleri hiçbir değer taşımayan meziyetsiz eserlerdir.

Şairin anadiliyle yazdığı çeşitli konulardaki şi-irlerinin başında tarihli mersiyeler önemli bir yer tutar. Kerkük kabristanındaki mezar taşları en çok Sadık’ın şiirleriyle süslüdür. Hele 1959 Kerkük katliamında şehit düşen soydaşlarımız için yazdığı feryat ve figan dolu mersiyeleri halk tarafından çokça tutulmuş ve şairin toplumla kaynaşmasına sebep olmuştur. Bu gerçeği, za-manında kendisi de duymuş, bir şiirinde şöylece dile getirmiştir:

Mersiye yazmakta böyle fikrimi sarf etmişim Hâme-i eş‘ârım olmuş halk içün bir tercümân

Ölüler için bu kadar mersiye yazdığı hâlde ken-disi için hiç mi mersiye yazmadığını sorduğum zaman bana “belî hem de tarihli bir mersiye yazmışımdır. Bunun tarihli mısraını her yıl de-ğiştirerek yerine başkasını eklemekteyim!” yollu karşılık vermişti. Ölümünden sonra elime geçen şiirleri arasında böyle tarihli bir mersiyeye tesa-düf etmedim. Ancak bu konuda yazdığı tarihsiz bir mersiyesini kitapta “Şiirinden Örnekler” bö-lümünde derc etmişimdir.

Mehmet Sadık mersiye türünden başka methi-yeleriyle de tanılmış bir şairdir. Methiyelerinde ve umumiyetle şiirlerinde en çok tabiat tasvirleri, bu arada baharla ilgili parlak vasıfları ile büyük bir başarı sağlamıştır. Bazı şiirlerinde baharı vas-federken vahdet şarabını ve İlahî hiyâm u garâmı yansıtmakla, kendisinden önce gelen meslektaşı Faiz’i taklit etmek istemiş, ama peyrevlik edeme-miştir.

Sadık aynı zamanda Faiz’in kardeşi ünlü hic-viyeci Şeyh Rıza’yı da “Atom Bombaları” adını verdiği bir kısım şiirleri ile boşuna izlemeye ça-lışmıştır.

Şiirlerinde eskiye bağlı kalan Mehmet Sadık hep aruz vezinlerini kullanmakla birlikte sade ve se-lis yazmaya özen göstermiştir. Halkın kolayca kavrayabildiği bir dille yazdığı şiirlerini aruzun, musıki ahengiyle en çok uyum sağlayan özel

vezinleriyle yazmıştır. Hece vezniyle bu ahengi tutturamadığını söyleyen şair, bir makamşinas olmak itibariyle de şiirlerini kendi musıki zevki-ne uygun ve nağme ile söylenişe elverişli biçimde aruzla yazmıştır. Bu şiirlerinden bir kısmı her zaman mevlüt, zikir ve taziye törenlerinde yer-li makam ezgileriyle söylenmektedir. Bu arada ölüm var, ölümdür ve eden sensin redifli şiirleri yaygındır.

Hece veznini pek beğenmeyen Sadık, serbest şiire karşı da amansız bir düşman kesilmiş-ti. Bir ara serbest şiir savunucularından ünlü bir edibimizin divan şiirini kötüleyerek Nef‘î hakkında “herzegû şair” diye söz etmesine si-nirlenen şair, hatır gönül tanımayarak mesnevi tarzında yazdığı bir hicviyesinde ona şöylece sesleniyordu:

Nef‘i’ye herze diyen herze savurmuş kendisi Yükselir her bir edîbden kendine la‘net sesi

Kim beğenmezse bugün dehşetli Nef‘î sözlerinKör eder tîr-i kazâsı3 halka karşı gözlerin

Şi‘ri çok dehşetli elfâzı metîn kuvvetlidir Sanki meydân-ı belâgatte duran bir atlıdır

Eski dîvan şâirin şi‘rinde san‘at görünür Her sözünde nice irfân nice hikmet görünür

Aynı manzumede serbest şiire şöylece saldırıyordu:

Yazılan serbest şiir benzer hayâsız kadınaBaldırı çıplak koşar gelmez hayâsı yâdına Pudra sürmüş yüzüne olmuş dudağı kırmızıKol açık dizler açık olmuş bu asrın kızı

Mehmet Sadık yerli şairlerimizden en çok Fuzulî, Faiz, Şeyh Rıza, Sâfî, Kābil ve çağdaşı Râsih ve Hicrî Dede’nin şiirleriyle etkilenmiştir. Başkaca Namık Kemal ve Mahmut Ekrem’in şiirlerini de izlemiş ve bunlara benzetmeler yazmıştır.

Farsça bir kısım divanları da yakından izleye-rek Hayyam, Hâfız ve Sa‘dî’den ilhamlar almış, Mevlâna Câmi, Şifayî ve Süleymaniyeli Mevlâna Hâlid’in bazı şiirlerini tahmis etmiştir. Bu dilde yazılmış şiirlerden Türkçeye manzum tercümeler yapmış, bazen de anlamlar tazmin etmiştir. Bu şairin:

3 [68/3] Tîr-i kazâ sözüyle Nef‘î’nin Sihām-ı każā adlı hicviyesine telmih edilmiştir.

KERKÜK VAKFI

Page 45: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران43

آهو زتو آموخته بهنكام دويدنرمكردن واستادن و واپس نگريدن

شب ازمن و پروانه زمن گل زمن آموخت4افروختن و سوختن و جامه دريدن

şiirini, Türkçe bir gazelinin başına şu biçimde almıştır:

Ceyran var ise senden bugün anladı kaçmakKaçtıkça durup arkasına nâz ile bakmak Mum, gül, kelebek5 her üçü öğrenmede benden Yandırmak, özün âteşe atmak, yaka yırtmak6

Divan şiirini derinden tetkik edip kavrayan şair bu sahada geniş bilgi sahibi idi. Fuzulî’den ezbe-re aldığı sayısız gazelleri, en mahrem noktalarına kadar bilir ve incelerdi.

Beni sık sık yazıhanemde ziyaret eden şairin edebî sohbetleriyle hep haz duyardık. Divan edebiyatında engin bilgiye sahip olmakla birlik-te gayet mütevazı, uysal ve yumuşak huylu bir kişi idi. Makamşinas olmak dolayısıyla da, yanı-ma gelen bazı ses sanatçılarıyla dostluk kurmuş, kendilerine methiyeler yazmıştır. Bu arada yaşlı çağırıcı Osman Teplebaş için yazdığı methiye münasebetiyle kendisine: evleri Kale’de Topka-pı başında bulunan Teplebaş’ın orada hoyrat çağırırken sesinin tesiriyle Hassa çayındaki ça-kıl taşlarının birbirine değip yankısını belirten bir beytin daha bu methiyeye ilâve edilmesinin uygun olacağını söylediğim zaman eline aldığı kalemle bir kâğıt parçasına bir şeyler karalamaya başladı. Adeta nesir yazarcasına duraklamadan üç beyit şiir tanzim ederek sundukta bunların arasında:

Çağırsa eger Kal‘a’dan hoyrâtı hevesle Hâssa’da deger birbire taşlar eder efgān

beytini, sözü edilen manzumesine ekleyerek Eylül 1961 tarihli Kardaşlık dergisinde yayımla-mıştık. Bu fıkrayı şairin edebî kişiliği konusunda

4 Bu mısrada bir karışıklık olmuştur: شب زمن پروانه زمن پروانه زمن گل زمن آموخت yazılmıştır.

5 Gülbün گلبن yazılmıştır.6 [68/4] Erbilli şair Abdürrezzak Ağa aynı şiiri daha

önce şu biçimde Türkçeye çevirmiştir: Öğrendi gazâlân-ı çemen ey gözü گوزلری âhû Atlamayı durmayı dönüp bakmayı senden Meşk eyledi pervâne vü şem‘-i gül-i sadberg Yanmayı yakılmayı yaka yırtmayı benden

yazmamızın sebebi şairin çok seyyal bir kaleme sahip olduğunu ve şiirlerini külfetsiz olarak kısa zamanda yazdığını göstermek içindir.

Mehmet Sadık, yazdığı uzunca manzumelerin-den aynı anlamlı mükerrer beyitleri vezin gere-ği konulan gereksiz sözleri çıkartarak şiirlerini kısaltıp düzeltmiş olsaydı daha başarılı bir şair olurdu.

Bununla birlikte şöhreti Irak Türkmanları ara-sında yaygınlık kazandığı gibi taşraya da taşarak Azerbaycan ve Türkiye’de az çok duyulmuştur. Namık Kemal’in bir şiirinden ilham alarak yaz-dığı:

Gözümle görmesem gönlümde tasvîr ettiğim asrı Bu dünyâda bana cây-i eseften bir mezâr olsun

matlalı şiiri dolayısıyla şair Ali Tebrizî, kendisine yolladığı mektubuna şu beyitlerle başlıyor:

Gözünle tez görürsen gönlün içre canlanan asrı Mezârından çiçekler baş verir güller açar Sâdık

Bütün her yanda bu asrı sevenler az değil baksan Derinden gönlüne dolmuş esef senden kaçar Sâdık

Mehmet Sadık’ın şiirleriyle etkilenen Tebrizli edip ve şair Hüseyin Mehmet Sadık da yazdığı bir manzumesinde şöyle diyor:

Öğrendi gazâlân-ı çemen ey gözü âhûAtlamayı durmayı dönüp bakmayı sendenMeşk eyledi pervâne vü şem‘-i gül-i sadbergYanmayı yakılmayı yaka yırtmayı bendenSenin sözlerini ben izleyirdim Azarbaycân’da yol gözleyirdimBüyük dayak idi bana gurûrun Göremeden yârı çok dileyirdim

Şiirden kanlı bir defter dizmiştim Gökte güvercinin kanın sızmıştım Kerkük’lü Muhammed Sâdık adını Ana varakında onun yazmıştım…

Şairin Beşīr ve Kardaşlık dergilerinde yayımlanan şiirlerini zevkle izleyip hayranı olan ünlü Türk şairesi Hâlide Nusret Zorlutuna, ölümü dolayı-sıyla, metnini az aşağıda yazdığımız duygulu bir mersiye yazmıştır.

KERKÜK VAKFI

Page 46: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران44

Gazi Nakip’inŞiir Defterinden

Bu sayıda Gazi Nakip’in şiir defterinden yine Kerkük’ün değerli Türkmen şairleri-nin önde gelen simalarından İzzettin Abdi

Beyatlı’nın şiirlerine yer vereceğiz. Irak’ın çağdaş Türkmen şairleri arasında birinci sırada yer alan Beyatlı, Gazi Nakip’in şiir defterine naklettiği bir-kaç şiirini kendi kalemiyle yazmıştır.

Açıklamasında duygularını da dile getiren şairin düştüğü notu ve kendi şiir defterinden naklettiği şiirlerinin, Kardaşlık dergisinin değerli okuyucu-larıyla paylaşılması uygun görülmüştür:

Elime bu değerli defteri aldığım zaman ne yaza-cağımı hangi şiirimi öne geçeceğimi bir türlü kes-tirmiyorum!

Evet hangi şiirim acaba bu değerli deftere layık olacak diyorum!

Çocuklarımın her biri güzel de olsa çirkin de olsa yanımda aziz ve sevimlidir. Bir çocuğumu diğer bir çocuğuma nasıl üstün tutamıyorsam, çocukla-rıma benzeyen şiirlerimi de biri birine tercih ede-miyorum. Çünkü her güzelde bir ayıp varsa her çirkinde de bir güzellik bulunur, kanaatindeyim.

İşte şiir defterimi açıyorum cerbeze çocuklar gibi hangi şiirlerim kendilerini göze girdirecekler ba-kalım!

Değerli kardeşim Gazi Nakip beye sunuyorum.İzzettin Abdi BEYATLI

7.11.1969

SEVGİLİME1

Kendimi tanıyalı seni karşımda gördüm Ey bağımın goncası ey gönlümün neşesi O güzel saçlarını kaç kere çözüp ördüm Ey gülzârın sümbülü bahçemin menekşesi

1 Sevgilim, Kerkük’ümdür (şairin notu)

Ne kadar yakın imiş gönlümüz birbirine Meğerki sevgi imiş aramızdaki bu bağ Rakip olsun el olsun uymadık hiçbirineBağ değil bir cennetmiş buluştuğumuz bu bağ

Sana benzeyen herkes bence güzel şirindi Genzime sinen kokun en sevdiğim kokuydu Gözlerindeki saflık ne tatlı ne derindi İşte onlardan olmak bana büyük korkuydu

Kaç yıllar böyle geçti sen benim ben de senin En güzel günlerimiz baş başa kalmamızdı En büyük kaygımız da aldatması kimsenin En büyük zevkimiz de göz göze dalmamızdı

Nice kaldık baş başa kederli günlerde biz Ne kadar sevinirdik bilmeden yalnızlığa Ne kadar sıkılırdık bayram düğünlerde biz Belki göz değer diye sığınırdık azlığa

Ben sende miyim bilmem sen bende misin yoksa Çünkü yok olsan bile sen içimde yaşarsın Ve eminim ki sen de ne kadar seven çoksaYalnız benim’çin güler yalnız bana coşarsın

Neden bilmem büyümek bize oldu ibtilâ Büyüdükçe de bilmem güzelleştin de niçinKi o güzelliğin de bize olsun bir belaYoksa bize durmadan rakipler bulmak için

Keşke serpilmeseydin açılmasaydın ey gül Keşke körpe kalsaydın kıskanan olmasaydı Daha rahat ederdi bugünkü gamlı gönül Bugün hasretli gözler yaşlarla dolmasaydı2

Keşke çirkin olaydın hem de yoksul olaydın Ve cömert tabiatın keşke bilinmeseydi Keşke vaktinden evvel yıpranıp da solaydın Böyle bir meta gibi sana dilinmeseydi Haydi güzelleş artık haydi uzaklaş benden Meğer senin içinmiş bu düğün bu şamata

2 Dokunulmasaydı

Haz

ırla

yan:

Nâz

ım T

ERZ

İOĞ

LU

Page 47: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران45

KERKÜK VAKFI

Var git sevgilim var git kavuşmazsak bir daha Koy kalsın kavuşmamız bir daha kıyamete

7.11.1969

Katliamın İlk Bayram Akşamı Öksüz Çocuk

Şehit babasının şehit kardeşinin Şehit bacısının mezarı başında 1959

Dinle baba dinle kardeş dinle bacı sesimiz Yeri göğü yedi katı yakıyor nefesimiz Sizler değil babacığım ölen biten asıl biz Deme baba bunlar yapıyorlar seyranı Bizim değil bu gördüğün gamsızların bayramı

Yarın baba her bir baba çocuğunu soracak Ona türlü hediyeler elbiseler alacakYa bizi kim babacığım okşayıp da saracak Bilmem nasıl yarın sabah karşılarım anamı Bilmem nasıl babasızlar kutlayacak bayramı

Yarın baba her bir çocuk ta erkenden duracak Daha uyku sersemiyken babasını soracak Sonra birden diskinecek3 öyle boynun buracak Bir de dönüp çekecektir başına o yorganı Dönmez olsun diyecektir nankör çarkın devranı

Neden felek bomboş etti girdiğimiz kucağın Koy girelim bari gene tek olmasın yatağın Ne fark eder bizim için altı üstü toprağın Yoktur baba yoktur burda öksüzlerin bayramı İşittiğin bizim değil gamsızların bayramı

Nerde baba o bayramlar o sönmeyen ocaklar Nerde güzel hediyeler nerde sıcak kucaklar Cennet gibi neşe saçan o yuvalar bucaklar Neden felek bana kıydı bir dul etti anamı Neden beni öksüz etti şom şom etti bayramı

Neden bilmem felek bizi bu dünyaya getirtti Rahat yüzü göstermedi takatimiz bitirdi Neden bilmem biz doymadan neşemizi yitirdi Neden bilmem kışkırttı o üstümüze zamanı Neden bize matem etti bu sevimli bayramı

Uyan baba uyan kardeş uyan bacı kalk uyan Dözmüyoruz4 ayrılığa biz yatalım sen dayan

3 Diskinmek, Türkiye Türkçesinde “irkilmek” demektir. 4 Dözmek: dayanmak, tahammül etmek

Namusunda yavrusunda bulsun yuva dağıtan Bu gördüğün şenlik değil babacığım matemdir Biz bayramı çoktan kovduk felek etsin bayramı

Güzel bacım sanma sakın unutmuşuz biz seniAziz aziz saklamışız gelinlik elbiseni Kesilsin bizim gibi yavrumuzu keseni Ezilsin parçalansın bilinmesin makamı Dünyası zindan olsun şom şom olsun bayramı

Sen de nasıl yatıyorsun kuru yerde kardeşim Çocuklukta tesellim büyüklükte yoldaşım Uğruma sen başın koydun uğrunda olsun başım Ben dedim gel kalbime gir demedim git ırağa Ben dedim gel gerdeğe gir demedim gir toprağa

Arslan baba yiğit baba şehit baba can baba Malım sana mülküm sana ben sana kurban baba Ayrılığa dözmüyoruz kalk artık uyan baba Kalk gör ki kimler imiş bu yollara sapanlar Keşke bir mert olaydı da bu işleri yapanlar

Biliyorum şehit baba türben içi cennettir Er oğluyuz şehit olmak canımıza minnettir Korktuğumuz ölüm değil ihanetle zillettir Mertlik değil baskın etmek boş bulmakla makamıFelek çıksın karşımıza savaşmaksa meramı

Ey şehitler sanmayınız unutalım sizleriÖyle alçak sanmayız yerde kalan bizleri Biz Türkmen’iz unutmayız bırakılan izleri Unutursak kahpeyiz biz koy yürüsün zamanı Bir gün bayram gene döner koy yapsınlar bayramı

Kerkük 8 Teşrinievvel 1969

Hepimiz Adına

Her devirde mertçe durduğumuz halde hiç oluyoruzBen de Irak Türkmenleri adına sesleniyorum

5.12.1961

Yeter artık çekemem bunca azabı elemi Geçecek mi acaba bendeki bu kaygı demi

Nice yıl çekti ezildim de yalan töhmet ile Bana düşman kesilir beslediğim karga bile Vatanın hizmetine kendimi önde bulurum Sonu bir hiç sayılır ha’ib ü hasir olurum Kara günde vatanın ben gibi emini emeli Ne yazık “hâdim”i “hain” yazıyor hain eli

Page 48: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران46

Nerede kan dökülür yurt yoluna çoğu benim Düşüncem yok imiş sade Irak’tır vatanım

Nice bin tecrübede yurduma sadık imişim Kime sorsan sayacak -ger er ise- bunca işim

Beni sor cenge giden kan da döken yoldaşıma Gene sor bak nelere muktedirim tek başıma

Beni sen 41’e5 sor ecnebiye sor da beniHâlâ isimim anıyor cümle Filistin sekeni

Beni musta‘mere6 sor gör ne yaman kahiriyim Beni elbet lekeler gerçi vatan tahiriyim

Beni elbet sevmez ecnebi hem de köpeği Biliyor rafız ederim ger bana sunsa emeği

Beni elbet çekemez sığdıramaz nakıs olan Baş vurur zulme dahi kalbi hasadetle dolan

Ne kadar zulmet edilse gene parlar eserim Beni tarih biliyor ben ne vefalı bir erim Ne oyun bilse le’im dökse yakutun başına Gene yakut çıkacak vursa mihenkler taşına

Ne kadar çirkef atılsın da sayfam ağına Gene sadık kalırım bu vatanın toprağına

12.11.1969

Yakarış

Yetmez mi İlahi bu bulut artık ayaz etDönder7 bu siyah günlerimi bir de beyaz et

Her derde tahammül edebildim dözebildimArtık biraz olsun keder efganımı az et

Geçti bu ömür fırtınalı kaygılı günleDindir yeter et fırtınayı sen kışı yaz et

Ha... İşte niyaz etmedeyim senden İlahiGöster dediğin “ben vereyim sen de niyaz et”

Tebriklerimi sunar, başarılar diler, değerli kardeşim İzzettin Abdi 12.11.1969

5 41’e sor: 1941 Reşit Âli harekâtına sor (şairin notu)6 Sömürgeciye 7 Kerkük ağzıyla söylenen bu sözcük Türkiye

Türkçesinde “Döndür” diye ifade edilir.

KERKÜK VAKFI

Page 49: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران47

KERKÜK VAKFI

Page 50: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران48

KERKÜK VAKFI

Page 51: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران49

KERKÜK VAKFI

Page 52: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران50

Kerkük 1919

Türkmen Albümünden

Üniversiteliler Kültür Derneği, Ankara

Page 53: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران51

Editörün Seçtikleri

Ulu Cami, Erbil

Hacı Mevlit Camii, Erbil

Page 54: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران52

KERKÜK VAKFI

Contents

QARDASHLIQREVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLORE

Year: 21 Issue: 82 April-June 2019

KERKÜK FOUNDATION

ISSN : 1302-2857

On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editor and Genel CoordinatorSuphi SAATÇİ

Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Fax (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

Administrative OfficeHaseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

RepresentavtivesHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Consulted by an Anditorial Referrence Counsul

Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Editorial BoardKemal BEYATLI

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜ

Habib HÜRMÜZLÜMahir NAKİPAcar OKAN

Suphi SAATÇİSuphi SALT

Nazım TERZİOĞLU

QARDASHLIQ

Published quarterly in Turkish, English, and Arabic

by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation

(Kerkük Fondation)

Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review may be

used elsewhere by indicating the source

Iraq Harvests Go Up In Smoke, But Who Lit The Fires? / AFP 53

Section in Arabic 55-64

Section in Turkish 01-51

Page 55: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران53

Iraq Harvests Go Up In Smoke, But Who Lit The Fires?

AFP

KIRKUK, IRAQ: Resurgent jihadists, eth-nic land disputes or regular field burning? Iraq’s northern farmlands are on fire, but the area’s complex patchwork of grievances has made it hard to identify the culprits.

Farmers in the country’s breadbasket had been hoping for bumper wheat and barley harvests in May and June, following heavy winter rains.Instead, many saw their hopes turned to ash.

The Iraqi fire service says that in a single month, 236 fires destroyed 5,183 hectares (more than 12,800 acres) of farmland - the equivalent of more than 7,000 football pitches.

The blazes hit four northern provinces, all of which had been at least partly con-trolled by the Islamic State group and have remained prey to the jihadists’ sleeper cells.

IS has continued to carry out hit-and-run attacks despite losing its Iraqi foothold in late 2017 and its last Syrian enclave just a few months ago.

Indeed, the group was quick to claim re-sponsibility for the fires.

In its weekly online magazine al-Naba, it said its fighters had destroyed “hundreds of hectares” owned by “apostates” in the

provinces of Kirkuk, Nineveh, Salahaddin and Diyala.

Officials in those areas told AFP they be-lieved IS was responsible for at least some of the fires.“IS fighters set fire to the fields because the farmers refused to pay them zakat,“ said one police officer in Kirkuk, referring to a tax imposed under Islamic law.

“They came by motorcycle, started the fires and also planted explosives that would go off when residents or firefighters got there,“ he told AFP.

The mines have killed at least five people and wounded 10 in Kirkuk province.

Burning questionsBut experts are reluctant to blame all of the fires on pyro-jihadists.

The extreme heat of northern Iraq, where temperatures have been hitting 45 degrees Celsius (113 Fahrenheit), has created tin-der-dry conditions in which a stray ciga-rette can easily set a field alight.

Farmers are also known to burn off vegeta-tion in fields left fallow to make the soil more fertile for future seasons.

And the longstanding tug-of-war over land in northern Iraq likely plays a role,

Page 56: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران54

said security expert Hisham al-Hashemi.

“IS claimed dozens of fires, but the oth-ers were certainly the product of land dis-putes, most often among tribes,“ he told AFP.

Kirkuk, whose status is disputed by fed-eral government and autonomous Kurdish regional administration, has witnessed pe-riodic violence between Arabs, Kurds and Turkmen.

So has Nineveh, which has seen 119 fires in recent weeks, 16 of them on Thursday alone, according to its agricultural depart-ment chief Duraid Hekmat.

“There could be a variety of reasons — it could be deliberate or just an act of God, it could be negligence or personal disputes,“ he said.

Nineveh was among the provinces hardest hit by IS, which seized its capital Mosul as its headquarters in 2014 and slaughtered thousands of members of its Yazidi reli-gious minority.

“We’re facing a huge shortage of fire trucks. We have 50-55 vehicles but it’s not enough for 1.5 million hectares,“ said Zakaria Ahmad, deputy head of Nineveh’s fire service.

Harvest hopes dashedThe fires have been devastating for farm-ers banking on a good harvest to pay off their debts.

Around a third of Iraqis rely on agriculture for their livelihoods, with the government

subsidising seeds and guaranteeing to buy part of the harvest.

Kirkuk’s 200,000 hectares produce an av-erage 650,000 tonnes every year, accord-ing to Burhan Assi, who heads the provin-cial council’s agricultural service.

“This year, thanks to the rains, we were expecting around four tonnes per hectare, compared to just two last year because of the drought,“ he told AFP.

But most of that has been destroyed in fires he called “the biggest, most wide-spread we’ve ever seen”.

Raad Sami, who farms land in southern Kirkuk, lost 90 hectares of wheat to the fires, which he blamed on IS.“We had been waiting for the end of the season to reap our harvest and sell it to pay back our debts,“ he said.

“Right now, the government needs to compensate us.”

Youssef Ahmad, a Turkmen farmer, doesn’t know who burned his fields.

But he doesn’t much care.

“Either it was IS, people who want to seize our land, or the result of a dispute between Baghdad and the Kurds,“ he said.

“All together, they successfully destroyed Iraq’s economy and agriculture. Because of them, we’re going to have to import wheat.”

KERKÜK VAKFI

Page 57: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران55

الهدم والخراب عشرات المطاحن وقد لحق كانت التي المياه وجداول العتيقة الحجرية تروي المدينة، وجرى هدم القشلة العثمانية، وتدمير البساتين والبيوت التراثية المبنية من الحجر، وتسوية المساجد التاريخية باألرض.

وفي الوقت التي ال تزال فيه بعض األحياء القديمة في المدينة تحافظ على النذر اليسير مما تبقى من البيوت المقببة وأجزاء من السوق المسقوف، تستنجد المدينة الخيرين والواعين ألهميتها من أجل ترميمها والستعادة ما تبقى ووجه األجداد آثار على والحفاظ ألقها من

المدينة المشرق بمعالمها.

األثار من العديد واإلهمال الدمار طال لقد التركمانية في المدن والبلدات التركمانية، ففي مدينة قزلرباط مثاًل تم هدم بيوتها التاريخية، وحمامها العثماني. ورغم قدرة بعض البيوت على الوقوف بوجه الزمن وأعمال التخريب، إال أنها تعاني من األهمال، رغم نضالها من

أجل الحفاظ على إرث المدينة.

اإلرهابي، ”داعش“ تنظيم ظهور ومع دماراً التركمانية المناطق معظم شهدت التركمان آالف مئات نزح فقد له، مثيل ال وكركوك والموصل ديالى في مناطقهم من مرقد تعرض كما البيات. ومنطقة وتلعفر النبي يونس والنبي شيت للتدمير، من خالل داعش، إرهابيي يد على بالقنابل تفجيرهما وتعرضت أثار مدينة نمرود التاريخية للنسف والنهب، وُدّمرت محتويات متحف الموصل، ونسف التنظيم مسجد النوري الكبير ومنارته نورالدين زنكي السلطان بناها التي الحدباء يتم ثاني مسجد قبل نحو تسعة قرون، وهو

بناؤه في الموصل.

الذي مارسه تنظيم الممنهج الدمار لقد طال التاريخية، تلعفر قلعة اإلرهابي، داعش وتدميره القلعة نسف على التنظيم أقدم فقد

كركوك بقشلة الدمار ولحق بالكامل. العثمانية، بسبب األهمال، فقد سقطت أجزاء واإلهمال الطبيعية الظروف بسبب منها

وعدم ترميمها منذ سنوات.

تعرض 2018 نوفمبر الثاني/ تشرين وفي السوق القيصرية المسقوف في كركوك إلى حريق هائل، التهم محالته التاريخية وحولها إلى رماد. ولم يُعرف سبب الحريق على وجه التحديد، رغم ورود أنباء عن قيام مجهولين علبة لوجود استناًدا وذلك الحريق، بافتعال كاميرا أمام موضوعة غازية مشروبات

المراقبة الموجودة عند مدخل السوق.

أبرز إال هو ما أعاله، ذكره تم ما إن واألمكان اآلثار طالت التي االغتياالت والقائمة التركمانية، المناطق في التاريخية تطول فيما لو قمنا بذكر المواقع األثرية التي

تعرضت للتدمير، كّل على حدة.

الدمار تاريخنا وتراثنا من الحفاظ على إن والضياع مسؤولية كل تركماني، ومسؤولية في المحلية والسلطات العراقية، الدولة

مناطق ومدن توركمن إيلي.

التركمان المثقفين جميع أدعو هنا، ومن •التركمانية، والمؤسسات المنظمات وكافة األماكن واقع يتناول دولي مؤتمر لعقد مناطق في واألثرية التاريخية والمواقع توركمن إيلي بالعراق، وبحث سبل حمايتها

وترميمها وإعادة بناء المدمر منها.

العراقية الوزارات إلى بالدعوة أتوجه كما المعنية، ومنظمة األمم المتحدة للتربية والعلم الدولية والمنظمات ”يونسكو“، والثقافة المهتمة بالمواقع األثرية والتراثية في العالم، األماكن واقع على الضوء تسليط أجل من األثرية والتراثية في مناطقنا، ووضع آليات أجدادنا، آثار من تبقى ما على المحافظة

والمعالم الحضارية لمناطقنا.

KERKÜK VAKFI

Page 58: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران56

لييات

ر بشا

ر بتو

دكال

اغتيال آثارنا وتاريخنا

تعرضت األماكن التاريخية والمواقع األثرية في مختلف المدن والبلدات التركمانية بالعراق، منذ عقود، للتدمير والتخريب واإلهمال بشكل متعمد تارة على يد نظام البعث، وتارة أخرى آخرها كان ومتطرفين، عنصريين يد على مارستها التي والتخريب التدمير أعمال

التنظيمات اإلرهابية.

إن القضاء على شعب ما، يكون عبر تصفية وإضعافها، لغته على والقضاء قياداته، وتشريد الحضارية، ومعالمه آثاره وتدمير اإلجراءات تلك كل تنفيذ تم وقد أفراده. تركمان بحق وممنهج منظم بشكل الظالمة العراق منذ مطلع عشرينيات القرن الماضي

ولغاية يومنا هذا.

قيادات خيرة إعدام تم 1970 عام ففي البعث، نظام يد على العراق في التركمان المدارس إغالق حمالت ذلك أعقب التركمانية، وإضعاف المؤسسات والصحف والمجالت التركمانية، وإفراغها من كواردها وموالين فاشلين أشخاص وتعيين الحقيقية، قيوٍد وفرض رأسها، على البعث لحزب الدوائر في التركمانية اللغة استخدام على إيلي، وحظر الحكومية في مناطق توركمن

على شرح الدروس بالتركمانية أيضاً.

تعسفية شملت قرارات البعث أصدر حزب والقرى، والبلدات، المدن، أسماء تغيير واستبدالها األصلية، التركمانية واألحياء بأسماء عربية ذات طابع حزبي، إلى جانب التركمانية، القرى من العديد سكان تهجير

عرب، لسكان ومنحها أراضيهم، وسلبهم تحت مسميات وذرائع مختلفة.

لم يكتِف نظام البعث بهذا، بل أقدم في مطلع تدمير على أيًضا الماضي القرن تسعينيات قلعة كركوك وسط المدينة، وتهجير سكانها

التركمان، بحجج واهية.

ال يمكن تصور قيام حكومة ما في أية بقعة من العالم، بتدمير مناطق أثرية تعود تاريخها إلى آالف السنين وتسويتها باألرض!. أعتقد أن هذه الجريمة التي تستهدف البشر والحجر، لها نظير والمستقبل، ال والماضي الحاضر في أرجاء المعمورة. ففي الوقت الذي تعتز وأماكنها األثرية، بمواقعها العالم دول كل وتطويرها ترميمها إلى وتسعى التراثية، لجأت للسياح، مقصداً وجعلها وحمايتها، قلعة هدم إلى حسين صدام نظام حكومة

كركوك التي بنيت قبل أكثر من ألفي عام.

في الواقع، إن قلعة كركوك لم تكن كأي قلعة، الحياة، فيها تاريخية تعج بل كانت حاضرة عمد لقد مكتضة. سكنية أحياًء تضم كانت تدمير البعث على تشريد سكانها، وتم نظام التراثية، وهدم مدارسها ومساجدها بيوتاتها لطالما التي التاريخية، ومعالمها وكنائسها وقفت شامخة لتروي عبق وثراء حضارات

أرض الرافدين.

وفي مدينة كفري التركمانية، تعرض سوقها المسقوف لتدمير واسع، فيما ال تزال أطالل ذلك السوق تقف شاهدة على عراقة المدينة،

basa

rbay

atli@

yaho

o.co

m

Page 59: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران57

الى بنفسك ترمي الصورة، ال مقدمة هذه الهوة، إياك وذلك.

أيها الصديق، لم نفعل نحن ذلك فإياك -أن تفعل أنت، فاذا فعلت فسوف يعانقك اليوم من يراك في الشارع ولكن سوف لن يلتفت لك أحد في نفس الشارع وال

يقرأك السالم غدا. اعلم هذا، اعلمه.

إن األوائل؟ قال ماذا أتعلم صديقي، -السكوت، يقتضي عندما التحدث والسكوت عندما يقتضي الحديث دليل تفعل ال والعقل. العقيدة ضعف على

ذلك.

شمس يقول ماذا أتعلم بني، ويا -الى الخالن أقرب أحد التبريزي، إن الرومي؟ الدين جالل موالنا في وإنما الخارج في ليست القذارة الملبس في كامنة ليست الداخل، ذلك عدا ما كل القلب. في ولكنها لكن بلغ، يمكن غسله وتطهيره مهما بأي وال بالماء غسله يمكن ال ما النية وسوء الحسد هو آخر شيء

الذي ينتاب القلوب.

سننهل هل القائد؟ أيها ذلك فهمنا هل لنا ستقولون كنتم فماذا األفكار؟ هذه من

اليوم؟ هل اإلفصاح امكانكم في كان لو هذه؟ هل الزائفة الدنيا امتحان في نجحنا

أصبحنا نليق بكم؟

يفهم من احفادكم من اليوم هناك أن ثقوا ينبغي، كما والعقيدة النظرة هذه ويعي يريدون أن يسلموا الراية لألجيال القادمة الشخصية المنافع وراء الجري دون

والمواقع والغرور. أما اآلخرون؟

هل تسال عمن ال ينتهجون هذا األسلوب؟ الخجل ينتابهم فقد قبركم شواهد سنريهم أنت بدمائكم. األسطر هذه سطرتم فقد وجدنا عبد هللا حسن ضحيتم بأرواحكم من أجل الوطن واألجيال المقبلة. لقد أصبحتم في مصاف من استشهد قبلكم وبعدكم من

أجل العقيدة والوطن والراية.

تراب على سقطوا الذين الشهداء لستم اليمن فقط. أنتم بذاتكم الشهداء الذين قضوا في كركوك وفي تكية ايلخانلي وفي التون وتازة خورماتو وطوز واربيل كوبري خورماتو، وكذلك في آمرلي وداقوق وكل نحبهم قضوا الذين واالالف أرضنا بقاع امثالكم. أنتم حسن بن مصطفى من كركوك والمالزم قلعة، جناق في استشهد والذي في يرقد الذي محمد درويش بن توفيق استشهد والذي باكو في الشهداء مقبرة في اإلسالمي القفقاس جيش صفوف في الدرب تنير التي الشعلة وأنتم أذربيجان، مقبرة في قوجاق نجدت الشهيد لألجيال،

المصلى بكركوك.

لتكن قبوركم روضة من رياض الجنة.

KERKÜK VAKFI

Page 60: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران58

رسالتي الى المقدمسليمان حكمت في صنعاء

العابدين، زين بن سليمان حكمت سيدي، اليك والى من حارب بجرأة متناهية جنبا الى جنب معك الجندي عبد هللا حسن أوجه قرن مضى قد أنه أعلم أنا هذه. رسالتي على استشهادك. ولكنني أعلم أيضا أنكم قد مهمة في وانخرطتم كركوك من خرجتم لم المبين. الدين وعن الوطن عن الدفاع تبالوا عما إذا كان أحدهم قد يمر بمرقدكم ويقرأ سورة الفاتحة هدية لروحكم. ولكنني كان فيما وتمعنت الفاتحة قرأت أتيت،

نضالكم يعنيه.

سيادة المقدم، لقد وجدتكم هناك في براري اليمن وتحديدا في صنعاء. لقد رحلتم غير مبالين بما تركتموه، وخلفتم لنا أمانة يعجز من للصراع رحلتم األشداء. حملها عن أجل الوطن والعقيدة واستشهدتم في حمى الدفاع ّعمن هم منا ّ. قد ال يعلم الكثيرون عما يعنيه هذا الشرف الكبير ولكنكم رحلتم إرثا لنا لكم عين وتركتم أن تطرف دون

كبيرا.

نور هم الذين شبابنا ليت المقدم، إيها مستقبلنا ومن يعيشون بعد قرن من فراقكم أهبة المرء على يكون أن يعني ما يعون االستعداد دائما دون انتظار موقع أو مقام. األسطر هذه لنا بشهادتكم ولكنكم سطرتم

الخالدة:

انتظار دون العمل ينبغي بني، يا -ينبغي المقام، أو الموقع أو المكافأة

العمل بإخالص وبجد وإيثار.

أن يمكن والمقام الموقع صديقي، يا -

ينتابكم قد غدا. ويختفي اليوم يوجد أنكم تتذكرون عندما يوما الخجل

عملتم لمنفعة ذاتية.

الموقع تطلبوا ال الدرب، رفيق يا -أجدر هو لمن بل لشخصكم، والمقام بذلك منكم، وبهذا تضمنون خالصكم،

كما ستنالون التقدير والتبجيل.

أن بعد تتعلم ألم الدعاء، مخلص يا -تستبدل كلمة أنا بكلمة نحن؟ اعلم أنك فستبلغ حقك هو الحق أن قررت إذا

نقطة الصفر، ستكون ال شيء.

يا ابني، ألن تدرك أنك تقابل بابتسامة -هازئة عندما تتسابق الحتالل مقعد في الصفوف األمامية دائما والظهور في

لووز

رمهو

ـد رش

ا

Page 61: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران59

”المناطق بـ ذلك تحديد وبدون الوطن سكانية“. كثافة التركمان فيها يشّكل التي وقد اّكدت الفقرة )ثانيا( من المادة 14 من القانون ذلك عندما نصت صراحة على ان ”لكل مكّون عراقي الحق في انشاء كليات او معاهد ومراكز ثقافية او مجامع علمية وتراثها“. وثقافتها لغتها تطوير تخدم العراقي“ ”المكّون عبارة ان ونرى ”المواطن“ تشمل الفقرة تلك في الوارد او ”الفرد“ العراقي، وبعبارة اخرى ”اي نشير ان وبقي ايضا. المكّون“ من فرد هنا الى ان حق التعليم هذا ال يقتصر على ”تعليم اللغة التركمانية“ بل يشمل ”التعليم بين واضح والفرق التركمانية“، باللغة

المفهومين.

لصالح تحسب التي االيجابيات ومن في مرة وألول – نصه هو القانون هذا عليا لجنة تشكيل على – العراق تاريخ ارتباط القانون، وجعل هذا تنفيذ لمتابعة مباشرة، الوزراء بمجلس العليا اللجنة اي ان اللجنة العليا هذه ال تكون مرتبطة بوزارة التربية او بوزارة التعليم العالي. تفريقه القانون على يؤخذ مما انه غير العراقية المكّونات بين اخرى مّرة كممثل اللجنة في عضو وجود وعدم على واقتصاره التركماني، المكّون عن ”اللجنة في التركمان عن ممثل وجود العليا، وبذلك للجنة المساعدة المختصة“ القرارات في دور للتركمان يكون ال فيما حتى العليا اللجنة تتخذها التي

التركماني. الشأن يخص

الى القانون من 15 المادة واشارت المجمع واختصاصات صالحيات بعض الكوردية، واالكاديمية العراقي العلمي على نصت المادة ان لو جميال كان وكم نفس تتولى تركمانية( )اكاديمية تشكيل

المؤسستين الى المعهودة االختصاصات ان لذلك ونتمنى والكوردية. العربية التركمان حقوق قانون مشروع يتضمن النواب مجلس قبل من تشريعه المزمع اكاديمية بتشكيل يقضي نصا العراقي يتولى تركماني او مجمع علمي تركمانية نفس االختصاصات المعهودة الى نظيرتيها واالكاديمية العراقي العلمي الممجمع

الكوردية.

جاءت القانون من 16 المادة ان وحيث بعقوبات تفرض على من يخالف احكامه، مواطن اي امكانية الى هنا نشير فاننا تركماني حزب او مؤسسة او تركماني المناطق في الرسمية الدوائر من الطلب يغمط الذي الموظف مالحقة التركمانية الى سلب حقوقهم ويعمد التركمان حقوق بحقه، االنضباطية العقوبات ايقاع وطلب وعلى سبيل المثال ال الحصر، فانه يمكن لمدير الرسمي المرجع الى شكوى تقديم المناطق في رسمية دائرة اية رئيس او الدائرة اسم اضافة عن يمتنع التركمانية الداللة لوحات الى التركمانية باللغة لدائرته، وغير ذلك من الحاالت المماثلة. قانونية اية مادة وال شك ان حسن تطبيق أمر الشأن صاحب بمتابعة يتم ان يمكن من متضرر اي بامكان ان كما تطبيقه. المنصوص الحقوق من حق ألي مخالفة او الحق هذا غمط او القانون في عليها حجبه عن المواطن او المكّون، سواء كان يقيم دعوى او مؤسسة او حزبا، ان فردا جزائية مطالبا بمعاقبة من يرتكب مخالفة

ألحكام القانون.

KERKÜK VAKFI

Page 62: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران60

االدارية الوحدات في اخريين رسميتين التي يشّكلون فيها كثافة سكانية.

وبالرغم من صدور قرار من مجلس النواب الذي هو السلطة التشريعية في البالد ويمثّل الشعب بكون باإلقرار فيه، ”الشرعية“ التركماني مكون اساسي والقومية الثالثة في العراق، فان قانون ”اللغات الرسمية“ الذي نحن بصدد بحثه هنا، لم يستطع تخّطي العقبة التي وضعتها المادة الدستورية التي أشرنا اليها تّوا، وعمدت بذلك الى تصنيف شكل على العراق في الرسمية اللغات صنفين هما :1 – اللغة الرسمية، وعّرفها 2 العربية والكردية. اللغتان بانها القانون القانون وحّدد المحليّة، الرسمية اللغة –نطاق استعمالها ”بالوحدات األدارية التي

يشّكل المتحدثون بها كثافة سكانية“.

عند البرلمانية الكتل بعض حاولت وقد القانون اضافة عبارة مناقشة مشروع هذا لتكون سكانية“، ”كثافة عبارة نهاية الى الوحدات ...” : النص على شكل صياغة كثافة بها المتحدثون يشّكل التي االدارية للفقرة واضح خرق في عالية”، سكانية الدستور، من الرابعة المادة من )رابعا( الدستورية المحكمة قرار على وتطاول العليا التي فّسرت مفهوم ”الكثافة السكانية“ ومحاولة لتشويه وتضييق مضمون ”الكثافة السكانية“ وربطه بشرط قد يصعب تطبيقه وجرى العراق. من المناطق بعض في نقاش مطّول حول هذه النقطة،غير ان تلك بالشكل الفقرة وجاءت تنجح لم المحاولة الوارد في المادة المشار اليها من هذا القانون.نطاق القانون من السابعة المادة وّسعت باعطائها ”التركمانية“، باللغة التعليم باللغة للتعليم مدارس لفتح المجال التعليمية المؤسسات في التركمانية والواقع المراحل“. جميع ”في الحكومية

كان التركمانية“ باللغة التعليم ”حق ان وتوسيع وتضييق وجذب، شّد موضع منذ صدرت التي التشريعات في لنطاقه وجدنا فقد األن. حتى العراق دولة قيام ان قانون اللغات المحلية الصادر في عام 1931 نص على ان تكون لغة التعليم هي المدارس في )التركمانية( التركية اللغة التركمان من طالبها اكثرية تكون التي التعليم، لهذا الدراسية للمرحلة تقييد دون المقّدم العراقيىة الحكومة تصريح وجاء المجال، هذا في مقيّدا األمم عصبة الى األم بلغة والتعلّم التعليم عندما قصر حق في المدارس االبتدائية فحسب، وحذا قرار بتاريخ الصادر الثقافية الحقوق اقرار المنحل الثورة قيادة مجلس من 1970مرحلة على التعليم بقصر حق ذلك حذو دستور اما وحدها. االبتدائية الدراسة عام 2005، فقد وجدنا انه جاء بنص في في التركمان حق يضمن الرابعة مادته المؤسسات ”في األم بلغة ابنائهم تعليم التعليمية الحكومية“ دون قصر ذلك على قانون وجاء االبتدائية. الدراسة مرحلة للمادة تطبيق هو الذي الرسمية اللغات تحديدا اكثر بنص المذكورة الدستورية بتضمينه المادة السابعة منه عبارة ”يجوز ويعني المراحل...“. لجميع مدارس فتح وثانوية متوسطة مدارس فتح جواز ذلك باللغة عليا ودراسات ومعاهد وكليات

التركمانية في العراق.

فتح جواز عن هنا السؤال ويرد في التركمانية باللغة للتدريس مدارس في بها المنّوه الدراسية المراحل جميع ”المؤسسات التعليمية الخاصة“ من عدمه، واننا نرى ان النص المذكور مطلق بحيث يجوز فتح مدارس ومعاهد وكليات وحتى معاهد عليا خاصة )أهلية( تقوم بالتدريس باللغة ”التركمانية“ وفي اية بقعة من بقاع

KERKÜK VAKFI

Page 63: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران61

الدستور إحترام ضمان أواًل: اللغات إستعمال بتنظيم وتفعيله العراق. جمهورية في الرسمية التقريب بغية اللغوي، الوعي نشر ثانياً: بين المكونات العراقية و تعميق و ترسيخ

المفاهيم اإلنسانية والوطنية.

ثالثا: تحقيق روح االعتزاز باللغة األم.رابعاً: تأمين المساواة بين اللغة العربية و الكوردية في الحقوق و اإلمتيازات بالنسبة اإلتحادية. المؤسسات في إلستخدامها العربية اللغتين تطوير و دعم خامساً: األخرى العراقية اللغات و الكوردية و والمندائية السريانية و كالتركمانية

واألرمنية.

اما المادة الرابعة عشرة من القانون، فانها جاءت بمبدأين مهمين للغاية وهما :

1 – ان لكل مواطن عراقي او اجنبي تعليم ابنائه بلغة األم.

2 – ان لكل مكّون عراقي الحق في انشاء كليات او معاهد ومراكز ثقافية او مجامع علمية تخدم تطوير لغتها وثقافتها وتراثها.

التي السابقة التشريعات خلت حين وفي للمكون معينة بحقوق باالعتراف تتعلق من األم بلغة التعليم مجال في التركماني اللغات ”قانون فان رادعة، نصوص اية بعقوبات جاء البحث موضوع الرسمية“ وميّز احكامه. يخالف من على تفرض ألحكامه المخالف كان من بين القانون موظفا او غير موظف. فبالنسبة للموظف السادسة المادة من )اوال( الفقرة نصت العقوبات تطبيق على القانون من عشرة االنضباطية بحقه في حالة مخالفته ألحكام من )ثانيا( الفقرة نصت بينما القانون. نفس المادة بالنسبة للمخالف غير الموظف

يوما، 15 خالل المخالفة بازالة بانذاره معاقبته المخالفة ازالة عن امتناعه وعند بغرامة ال تقل عن خمسين الف دينار لكل

يوم يتخلف فيه عن ازالة المخالفة.

الحق القانون من )ثالثا( الفقرة واعطت تحريك في المخالفة من متضرر لكل احكام يخالف من ضد جزائية دعوى الموجبة األسباب وحددت القانون. هذا للقانون مبررات اصداره بان القانون يأتي الدستور من الرابعة المادة تطبيقا ألحكام في اللغوي و القومي للتنوع إحتراماً و“ اإلنساني البعد لترسيخ تأكيداً و العراق الجديد، اإلتحادي عهده في لحضاراته التي اإلسالمي الدين تعاليم مع وإنسجاماً ومن اللغات، إختالف إحترام على تؤكد أجل تمكين المكّونات االساسية لجمهورية و حاجتها عن الحر التعبير من العراق

متطلباتها بلغاتها االصلية.“

تقييم قانون اللغات الرسميةمنسجما الرسمية اللغات قانون جاء جمهورية دستور رسمه الذي الخط مع 2005 من حيث العراق الصادر في عام مكّونين الى العراقية المكّونات تقسيمه العربي المكّون او رئيسيين هما اساسيين لم ثانوية ومكّونات الكردي، والمكّون يطلق الدستور عليها حتى تعبير ”األقلية“. فبعد ان أقّر الدستور في مادته الثالثة بان القوميات والمذاهب“، بلد ”متعدد العراق فّرق بين لغات هذه ”القوميات“ بأن جعل رسميتين لغتين والكردية العربية اللغتين للعراق، وثنّى ذلك بضمان حق العراقيين المادة واكتفت األم، باللغة ابنائهم بتعليم بالقول العراقيين لهؤالء امثلة بإعطاء واألرمنية“، والسريانية كالتركمانية ”المادة نفس من )رابعا( الفقرة واقّرت بكون اللغتين التركمانية والسريانية لغتين

KERKÜK VAKFI

Page 64: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران62

KERKÜK VAKFI

لغة )التركمانية( اللغة واعتبار الحكومية يشكل التي االدارية الوحدات في رسمية التركمان فيها كثافة سكانية. وأكد الدستور على ذلك بقوله ان الدستور يضمن الحقوق

التعليمية للتركمان.

اللغة )التركمانية( لغة رسمية في العراق:العراقي في جلسته النواب صادق مجلس كانون من السابع بتاريخ عقدها التي “قانون على 2014 لعام يناير الثاني/ باعتبار قضى الذي الرسمية” اللغات العراق في لغة رسمية )التركمانية( اللغة القانون فّرق اذ ضيق. نطاق في ولكن ”اللغة من شكلين بين األولى مادته في الرسمية“ وهما : 1 – اللغة الرسمية 2 – اللغة الرسمية المحلية. وفّسرالقانون هذين الرسمية“ ”اللغة بأن اللغة من الشكلين التكلم في الدولة تعتمدها التي ”اللغة هي واالوراق الرسمية والمخاطبات والتعبير في الرسمية والوثائق والطوابع النقدية الداخل في الدولة بأمور يتعلق ما جميع المجاالت من ذلك وغير والخارج المحلية“، الرسمية ”اللغة اما األخرى“. فقد اعتبرها القانون بانها ”اللغة التي تتقيّد االدارية بالوحدات الرسمية استعماالتها

التي يشّكل المتحدثون بها كثافة سكانية“.

”اللغة الثانية مادته في القانون وحدد والكردية العربية اللغتان بانها الرسمية“ بقولها: ”اللغة العربية واللغة الكردية هما وأفرد العراق“. في الرسميتان اللغتان التعامل نطاق لتحديد مواد القانون خمس باللغة الكردية، وهي المواد الثالثة والرابعة والخامسة والسادسة والثامنة. وتحدثت هذه المواد عن نطاق ومجاالت استعمال اللغة الكردية في العراق. اما المادة السابعة، فقد وردت بالشكل اآلتي: ” يجوز فتح مدارس العربية باللغة للتدريس المراحل لجميع

السريانية أو التركمانية أو الكردية أو المؤسسات في المندائية او األرمنية أو لغة أخرى في بأي أو الحكومية التعليمية المؤسسات التعليمية الخاصة وفقاً للضوابط

التربوية“.

ووفقا لهذه المادة يكون هذا القانون قد وّسع )التركمانية( باللغة التدريس نطاق من بالقياس الى النصوص القانونية التي اشرنا التدريس شمل بحيث اعاله، في اليها ”جميع المراحل“ وليس المرحلة االبتدائية التشريعات في عليه الحال كان كما فقط المشار اليها آنفا. اما المادة التاسعة، فانها جاءت تأكيدا للفقرة رابعا من المادة الرابعة من الدستور العراقي مع تغيير طفيف في نصت ما جوهر على يؤثر ال الصياغة

عليه المادة الدستورية.

عشرة الحادية مادته في القانون ونص بمجلس ترتبط عليا“ ”لجنة تشكيل على القانون، تنفيذ متابعة ومهمتها الوزراء لمجلس العامة األمانة عن ممثل برئاسة من كل عن ممثلين وعضوية الوزراء مجلس وديوان كردستان اقليم حكومة النواب. كما نصت المادة على تشكيل لجنة وممثلين واكاديميين لغويين من مختصة والمندائيين، والسريان التركمان عن المختصة“ ”اللجنة هذه مهمة تكون وان

مساعدة ”اللجنة العليا“.

العليا“ ”اللجنة مهام القانون يحدد ولم المادة في ذلك ترك بل اليها، المشار يصدرها تعليمات الى منه عشرة الثانية القانون ان غير الوزراء. مجلس رئيس حدد الخطوط العريضة ألهدافه في مادته اهداف المادة حّددت اذ عشرة، الثالثة

القانون بخمسة مواضيع وهي:

Page 65: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ/قارداشلق • Yıl/Year 21 السنة • Sayı/Issue 82 العدد • Nisan-Haziran/April-June 2019 نيسان - حزيران63

التركمان وقانون اللغاتالرسمية في العراق1 زي

رمله

ب احبي

• “اللغة التركمانية” لغة رسمية محلية في العراق

• ماذا استفاد التركمان من هذا القانون• ما هي الحقوق التي اقّر بها القانون

للتركمان• بامكان اي مواطن تركماني او

مؤسسة او جمعية او حزب تركماني مراجعة المحاكم لطلب ايقاع العقوبة على رئيس الدائرة الذي يمتنع عن اضافة اسم الدائرة بالتركمانية الى

لوحة الداللة لدائرته1

اللغات موضوع يتناول تشريع اول ان اللغات ”قانون هو العراق في المستعملة المحلية“2 الذي صدر عام 1931، والذي بالنسبة الحقوق من انماط ثالثة تضمن استعمال جواز - 1 : وهي للتركمان اللغة التركية )التركمانية( في المحاكم من اللوائح وتقديم والترافع التبليغات حيث والعرائض الى المحاكم. 2 - كون لغة التعليم هي اللغة التركية )التركمانية( في المدارس التركمان. من طالبها اكثرية تكون التي لغة )التركمانية( التركية اللغة كون – 3كما وكفري. كركوك قضائي في رسمية في الصادر العراقية الدولة تصريح ان عام 1932 والذي قدمته الدولة الى عصبة األمم كشرط لقبول العراق في هذه المنظمة لكاتب صدر كتاب عن بتصرف مستّل البحث هذا -1التشريعات في )التركمان بعنوان 2019 عام المقال العراقية( وهو من منشورات ”مؤسسة وقف كركوك“

في استانبول. انظر الصفحة 111 من هذا الكتاب. 1931 لسنة 74 رقم المحلية اللغات قانون انظر -2 989 العدد – العراقية الوائع جريدة في المنشور

بتاريخ االول من حزيران/ يونيو لعام 1931.

والتعلّم التعليم حق ايضا تضمن الدولية باللغة األم في المدارس االبتدائية، اضافة )التركمانية( التركية اللغة اعتبار الى شمل محدود نطاق في ولكن رسمية لغة

قضائي كركوك وكفري.

للتركمان3 الثقافية الحقوق منح قرار اما الذي صدر في عهد نظام البعث من مجلس تدريس تضّمن فانه المنحل، الثورة قيادة الدراسة مرحلة في التركمانية اللغة باللغة االيضاح وسائل وجعل االبتدائية، بهذه تدرس التي المدارس في التركمانية

اللغة.

واذا ما انتقلنا الى الفترة التي تلت االحتالل تشريع اول ان نجد للعراق، االمريكي يقّر بوجود التركمان في العراق ويعترف ببعض الحقوق لهم هو قانون ادراة الدولة العراقية للمرحلة االنتقالية الذي صدر في بلدا العراق بكون أقّر الذي 2004 عام تعليم للتركمان واجاز القوميات متعدد ابنائهم بلغتهم األم في المؤسسات التعليمية اعتبار الى يشير ان غير من الحكومية في ولو رسمية لغة )التركمانية( اللغة

نطاق ضيّق.في الصادر الحالي العراقي الدستور اما مهمة نوعية نقلة أحدث فقد ،2005 عام في مجال االعتراف باللغة )التركمانية( في نطاق محدود شمل حق التركمان في تعليم التعليمية المؤسسات في األم بلغة ابنائهم صدر هذا القرار من مجلس قيادة الثورة المنحل برقم -3

68 وتاريخ 14 كانون الثاني/ يناير لعام 1970.

Page 66: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

السنة 21 العدد 82 نيسان - حزيران 2019

مجلة ثقافية فنية ادبية تراثية

صاحب االمتياز باسم وقف كركوكالمدير المسوولارشاد هورموزلو

رئيس التحريرصبحي ساعتجي

العنوان البريديP.K. 20 Cerrahpaşa / İSTANBUL

Tel: )0212( 584 00 75

العنوان االلكترونيwww.kerkukvakfi.com

المقر العامHaseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1 / 1Fındıkzade / Fatih / İSTANBUL

الهيئة العلمية ا.د. ياووز اقبنار / ا.د. زينب آيكن ا.د. عبدالخالقباقر / ا.د. هاشم قاربوزا.د. ماهر نقيب / ا.د. صبحي ساعتجي

ا.د. صائم سقااوغلو

الممثلونحبيب هورموزلو )انقرة(

علي احسان نقيب )الواليات المتحدة(

هيئةالتحريركمال بياتلي / ايديل ارول

ارشاد هورموزلو / حبيب هورموزلو ماهر نقيب / اجاراوقان

صبحي ساعتجي / صبحي صالتصبحي ناظم توفيق / ناظم ترزي أوغلى

قارداشلقمجلة محكمة

تصدر عن وقف كركوك باللغات التركية واالنكليزية والعربية مرة كل ثالثة اشهر

*ترجع مسوولية المقاالت التي تم نشرها الى كتابها ويمكن

اعادة نشر الصور والمقاالت شريطةاالشارة الى مصدرها

قارداشلق

التركمان وقانون اللغات الرسمية في العراق63حبيب الهرمزي

52-54 النجيلزيا لقسما لتركيا لقسما

1-51النجيلزيا لقسما

لتركيا لقسما

رسالتي الى المقدم سليمان حكمت في صنعاء58ارشـد هورموزلو

اغتيال آثارنا وتاريخنا56الدكتور بشار بياتلي

Page 67: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

Yeni çıkan kitaplarımızı Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

Irak Türkmenlerinin Dünya Görüşü

YENİ

ÇIKTI

Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

KERKÜK VAKFI

Fiyatı : 20 TL

Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75www.kerkukvakfi.com

İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade / İSTANBUL

TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Necat KEVSEROĞLU (Kerkük)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Bilim KuruluProf. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Zeynep AYGEN

Prof. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU

Yazı KuruluKemal BEYATLI

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜHabib HÜRMÜZLÜ

Mahir NAKİPAcar OKAN

Suphi SAATÇİSuphi SALT

Nazım TERZİOĞLU

KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların

sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak göster-

ilerek alınabilir.

Abone yurtiçi yıllık 80 TL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/

İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492

EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

Tasarım Ercan ŞİMŞEK

BaskıŞenyıldız Matbaacılık

Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu, İstanbul

Tel: +90 212 483 47 91

ISSN : 1302-2857

Yıl 21 Nisan-Haziran 2019Sayı 82

Page 68: QARDASHLIQ KARDAŞLIK82 QARDASHLIQ KARDAŞLIK 82 · 2019 ناريزح - ناسين kerkÜk vakfi issn 130228573-0 kerkÜk vakfi türkmen ressam hamid Şerif ve bir tablosu 82 ددعلا

2019 نيسان - حزيران

KERKÜK VAKFIKERKÜK VAKFI

ISSN

130

2285

73-0

Türkmen Ressam Hamid Şerif ve Bir Tablosu

82العدد

21 السنة

QA

RD

ASH

LIQ

KA

RD

AŞL

IK KARDAŞLIK 82

QA

RD

ASH

LIQ

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİREVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE

NİSAN - HAZİRAN 2019APRIL - JUNE 2019

SAYI/ISSUEYIL/YEAR 21

لوحات زيتية للرسام التركمانيحميد شريف