proje ii - rÜzgar santrallerİnİn Şebeke entegrasyonu
DESCRIPTION
Ackermann'ın John Wiley & Sons Ltd'den 2005 yayımladığı Wind Power in Power Systems eserinden faydalanılarak yapılmış bir araştırmadır.TRANSCRIPT
Rüzgar Elektrik Santrallerinin Şebeke Entegrasyonu ............................................................................. 5
1. Güç Sistemleri Tarihi ve Rüzgar Enerjisi ...................................................................................... 5
1.1 Dünyada Rüzgar Enerjisinin Durumu ....................................................................................... 6
1.2 Avrupa’da Rüzgar Enerjisinin Durumu ................................................................................... 7
1.3 Türkiye’de Rüzgar Enerjisi ..................................................................................................... 8
2 Rüzgar Türbinleri ............................................................................................................................ 9
2.1 Rüzgar Türbinlerinde Generatörler ve Güç Elektroniği Bileşenleri ....................................... 10
2.1.1 Rüzgar Türbini Teknolojilerine Genel Bakış ................................................................. 11
2.1.2 Sabit Hızlı Rüzgar Türbinleri ........................................................................................... 11
2.1.3 Değişken Hızlı Rüzgar Türbinleri .................................................................................... 11
2.1.1 Rüzgar Türbini Teknolojisinde Kullanılan Generatörler ................................................. 12
2.2 Generatör Sistemleri ............................................................................................................. 13
2.2.1 Asenkron Generatör ...................................................................................................... 14
2.2.2 Senkron Generatörler .................................................................................................... 16
2.3 Rüzgar Santrallerinde Kullanılan Güç Elektroniği Bileşenleri ............................................... 17
2.3.1 Yol Vericiler .................................................................................................................... 18
2.3.2 Kondansatör Gurupları .................................................................................................. 18
2.3.3 Doğrultucu ve Eviriciler ................................................................................................. 18
2.3.4 Rüzgar Türbinlerinde Koruma........................................................................................ 19
2.3.5 Rüzgar Türbinlerinde Topraklama Sistemleri ................................................................ 20
3 Rüzgar Türbinlerinin Şebekeye Bağlantısı ..................................................................................... 22
3.1 Rüzgar Türbinlerinin Güç Kalitesi Karakteristikleri ................................................................ 23
3.1.1 Nominal Veriler.............................................................................................................. 24
3.1.2 Maksimum Güç Sınırı ..................................................................................................... 24
3.1.3 Ölçülen Maksimum Güç ................................................................................................ 24
3.1.4 Reaktif Güç .................................................................................................................... 24
3.1.5 Fliker Katsayısı ............................................................................................................... 24
3.1.6 Rüzgar Türbini Maksimum Anahtarlama İşlem Sayısı ................................................. 25
3.1.7 Fliker Adım Faktörü ...................................................................................................... 25
3.1.8 Gerilimdeki Değişim Faktörü ........................................................................................ 25
3.1.9 Harmonik Akımları ....................................................................................................... 26
3.1.10 Değişik Türbin Tiplerinin Güç Kalitesi Karakteristikleri .............................................. 26
3.2 Gerilim Kalitesi Üzerindeki Etki ............................................................................................. 27
3.2.1 Gerilim Dalgalanmaları ................................................................................................. 28
3.2.2 Fliker .............................................................................................................................. 29
3.2.3 Gerilim Düşümü ............................................................................................................. 31
3.2.4 Harmonik Gerilimi ......................................................................................................... 31
3.2.5 Sistem Dinamiği ve Kararlılığı Etkisi ............................................................................... 33
4 Rüzgar Çiftliklerinin Şebeke Bağlantısı için Teknik Düzenlemeler ................................................. 34
4.1.1 110 kV’tan Düşük Şebekeler için Düzenlemeler ............................................................ 34
4.1.2 110 kV’tan Yüksek Şebekeler için Düzenlemeler ........................................................... 35
4.1.3 Teknik Entegrasyon Düzenlemelerinin Karşılaştırılması ................................................ 35
4.2 Türkiye’de Rüzgar Türbinlerinin Uyması Gereken Kriterler .................................................. 40
5 Kaynakça ........................................................................................................................................ 42
I. Önsöz
Rüzgar enerjisi ülkemizde ve dünyada özellikle son 10 yıldaki yatırımlarla gelecek için en önemli enerji
kaynağı alternatiflerinden biri haline gelmiştir. Fosil kaynakların fiyat dengesizliği ve daha önemlisi
artık eldeki kaynaklara 100 yıldan az ömür biçiliyor olması bütün dünyayı kaynak çeşitliliğine ve
yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmiştir. Rüzgar diğer yenilenebilir kaynaklara göre verimlilik ve
kurulum maliyetinin azlığı nedeniyle öne çıkıyor. Bu yeni enerji kaynağının günümüzde Avrupa’da
sistem girişinin %5 düzeylerine geldiğini ve ülkemizde de günden güne yatırımların hızla arttığını
gözlemliyoruz.
Doğal, çevreci, her ülkenin, bölgenin kendi öz kaynaklarından enerji ihtiyacını karşılama olanağı
sunan bu yeni enerji kaynağının var olan şebekelere eklemlenmesi de birtakım sorunları beraberinde
getirmektedir. Rüzgar kaynağının kontrolsüz oluşu temelinden çıkan problemler bizleri enerji arz
güvenilirliği ve birtakım enerji kalitesi problemi konularında çözümü ve iyileştirmeleri bekleyen
sorunlarla karşı karşıya getirmektedir.
Proje çalışmam kapsamında öncelikle elektrik enerjisinin gelişimine içkin olarak rüzgar enerjisinin
gelişimini aktararak tarihselliğiyle bugün yakaladığı trendler gösterilmek istendi. Devamında var olan
şartname, kılavuz, standart çalışmalarını inceleyebilmek için ortak dili, teknik tanımlamaları ve
fomülizasyonları aktarıldı. Bunu takiben karşılaşılan güç kalitesi problemlerine ve güç kalite
kriterlerine değinildi. Pek çok farklı standart kuruluşunun ve kurumun çalışmalarının bir küresel
paydada birleştirilmesi ihtiyacının da doğurduğu karşılaştırmalar, kriterler sonraki bölümlerde
aktarıldı. Ülkemizdeki var olan prosedür ve şartlar da son olarak aktarıldı.
Elimizdeki her veriden görülmektedir ki rüzgar enerjisinin girişim yüzdesi gelecekte daha da
büyüyecektir. Bu proje güç kalitesi problemleri ve standartları üzerine yapılan çalışma ve derlemeleri
özetlemek amacındadır.
II. Şekil Listesi
Şekil 1 - Dünyada Yıllara Göre Toplam Kurulu Rüzgar Gücü .................................................................... 6
Şekil 2 Yıl İçinde Kurulan Rüzgar Kurulu Gücü ........................................................................................ 6
Şekil 3 - Toplam Kurulu Rüzgar Gücü (solda), 2010 Yılında Kurulan Rüzgar Gücü (sağda) Oranları ........ 7
Şekil 4 - Son 10 Yılda Net Kapasite Değişimleri ....................................................................................... 7
Şekil 5 - Avrupa'da Son 10 yılda Yakıt Türüne Göre Kurulu Güç Oranları ................................................ 8
Şekil 6- Yakıt Türlerine Göre Elektrik Enerjisi Üretim Oranları (2010 Yılı) ............................................... 9
Şekil 7 - Rüzgar Türbini Konfigürasyonları ............................................................................................. 12
Şekil 8 - Rüzgar Santrali Topraklama Sistemi Şeması ............................................................................ 21
Şekil 9 - Toplam Elektrik Tüketiminde Rüzgar Payı ................................................................................ 22
Şekil 10 - Örnek 1 ................................................................................................................................... 27
Şekil 11 Yük Akışı Analizi Sonuçları ........................................................................................................ 29
Şekil 12 - Harmonik Sınırları .................................................................................................................. 32
Şekil 13 .................................................................................................................................................. 41
Şekil 14 .................................................................................................................................................. 41
Şekil 15 .................................................................................................................................................. 41
Şekil 16 .................................................................................................................................................. 41
III. Tablo Listesi
Tablo 1 - Yakıt Çeşidine Göre Kurulu Güç Oranları .................................................................................. 8
Tablo 2 - Türbin Tipine Göre Güç Karakteristikleri ................................................................................ 26
Tablo 3 - Örnekteki rüzgar türbininin karakteristikleri .......................................................................... 28
Tablo 4 ................................................................................................................................................... 33
Tablo 5- Aktif Güç Kontrolü Standartları ............................................................................................... 36
Tablo 6 - Frekans Kontrolü Şartları ........................................................................................................ 38
Tablo 7 - Gerilim Kalitesi Standartları .................................................................................................... 39
Rüzgar Elektrik Santrallerinin Şebeke Entegrasyonu
1. Güç Sistemleri Tarihi ve Rüzgar Enerjisi
Thomas Alva Edison’un 1880 yılında ilk güç sistemni kurmasından sonra yatırımcılar elektriğin
avantajlarını fark etti ve fikir bütün dünyaya yayıldı. İlk kurulumlardaki ortak nokta şuydu; üreteçler
yüklere yakın olarak konumlandırılır ve alçak gerilim doğru akım ile dağıtım gerçekleştirilirdi. Bu
yöntemin fazlaca ek kayıplara yol açtığı anlaşıldı.
Transformatörlerin gelişimiyle alternatif akım temel teknolojik altyapıyı şekillendirdi ve generatör
ünitelerini yüklerden daha da uzağa konumlandırabilme olanağını doğurdu. 1920 yılında, her bir yük
merkezi kendi güç sistemini kurmuştu. Daha yüksek iletim gerilimlerinde, üretilen gücün daha büyük
mesafelere ulaştırılması mümkün hale geldi ve bu gelişmeyi farklı güç sistemlerinin birbirine
bağlanması yani enterkonnekte sistemler takip etti. Sonraki gelişmeler ieltim gerilimlerinin adım
adım daha yükseğe ulaşması için teknolojik altyapıyı hazırladı.
Küçük güç sistemlerinin birleşmesinin yanı sıra, elektrik sanayisi için kurumsal ve organizasyon yapısı
belirmeye başladı. Yüzyılın sonlarına doğru, belediyece yürütülen şirketler faaliyete başladı; sıklıkla
özel girişimcilerle ortaklıklarıyla bu faaliyetleri sürdürdü. Belediyelerce yönetilen şirketler esas olarak
elektrik kullanıcıları kooperatifleri şeklinde faaliyet gösterdi. Pek çok ülkede belediye şirketleri
elektrifikasyon yatırımlarında özel şirketlerine öncülük etmiştir. Bunun nedeni olarak yatırım
olanaklarının daha çok olması olarak gösterilebilir.
Devlet ve endüstri sonraki elektrik devrimini taşıyan bir sonraki aktörler oldu. Elektrik sektörünün
doğal tekeller olması maliyetleri düşürdü ve yatırımları hızlandırdı. Teknolojik gelişmelerin ana
sürükleyicisi daha büyük kurulu güçte üniteler inşa etmekti. 1930’larda en verimli termik santraller
60MW gücündeydi. 1950’lerde 180MW ve 1980’e gelindiğinde 1000MW’ı bulmuştu. Hammadde
kaynağına yakın yerler ya da en uygun ulaştırma seçeneklerini sağlayan yerler seçildiğinden ve bu
konumların azlığından büyük güçte termik santraller yan yana inşa edildiler. Hidroelektrik santraller
için de benzer bir gelişim sürecine tanıklık edildi. Nükleer santrallerin 1960’larda sahne almasıyla
takip ettiği gelişme de bunlara benzerdi. 1980’li yılların sonlarında tipik bir nükleer santral 800 ila
1000MW’lık kurulu güçlere sahip oluyordu.
Dane Poul la Cour ilk elektrik üreten rüzgar türbinini 1891 yılında geliştirmiş olsa da, elektrik üretimi
konusunda rüzgar nerdeyse hiçbir rol almadı. Şaşırtıcı bir şekilde, Danimarka’daysa rüzgar
türbinlerinin elektrik talebinin %3’ünü henüz 1918 yılında karşılıyor olmasıydı.
18. yüzyılda başlayan ve endüstri devrimi ile birlikte enerji tüketiminde büyük artış olmuş ve bu
tüketimi karşılayabilmek için fosil kökenli enerji kaynaklarının kullanımı artmıştır. 20. yüzyılın
ortalarından itibaren fosil kökenli enerji kaynakları ile ilgili yaşanan çeşitli krizler ve çevreye vermiş
oldukları olumsuz etkiler nedeniyle birçok ülke yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanabilmek
için çalışmalara başlamıştır. Bu çerçevede tükenmeyen ve çevre dostu olması nedeniyle temiz ve
yenilenebilir enerji kaynaklarından, özellikle de rüzgar enerjisinden teknolojik anlamda yararlanılması
ön plana çıkmıştır.
1.1 Dünyada Rüzgar Enerjisinin Durumu
Rüzgar enerjisi, üretim kapasitesi açısından dünyada en fazla büyüyen enerji kaynağıdır. 1998 yılı
sonunda 9.667 MW olan dünya rüzgar enerjisi santrallerinin kurulu gücü, 2008 yılı içerisinde eklenen
27.261 MW gücündeki rüzgar santralleri ile 2008 yılı sonunda 1998 yılına göre 12.5 kat artarak
121.188 MW olmuştur. 2010 yılı sonunda tüm dünyada kurulu rüzgar gücü 194.390 MW iken bu
kurulu güçte son yılda kurulan santrallerin 35.802 MW’lık büyük bir payı var. (GWEC, 2010)
Şekil 1 - Dünyada Yıllara Göre Toplam Kurulu Rüzgar Gücü
Şekil 2 Yıl İçinde Kurulan Rüzgar Kurulu Gücü
GWEC’in raporlarından ve tablo 1 ve 2’den görüleceği üzere rüzgar enerjisi yatırım miktarı ve kurulu
güç kapasitesi gittikçe büyüyen bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Rüzgar enerji yatırımlarına büyük
oranlarda öncülük eden ülkeler aşağıda soldaki grafikte verildiği gibi Çin, A.B.D, Almanya, İspanya
başta olmak üzere sağdaki grafikte de Asya’da Çin’in başını çektiği yatırımların diğer bölgeleri geride
bıraktığı ve büyük bir ivme kazandığı görülmektedir. 2010 yılında gözlenen kapasite artış hızındaki
göreli azalma dünyadaki ekonomik krizle ilişkilendirilebilirken, Asya’daki yatırımların artış hızlarının
Kriz ortamında dahi büyümeye devam ettiği görülmektedir. 1
1 GWEC – 2010 Wind Statistics (02.02.2011)
Şekil 3 - Toplam Kurulu Rüzgar Gücü (solda), 2010 Yılında Kurulan Rüzgar Gücü (sağda) Oranları
1.2 Avrupa’da Rüzgar Enerjisinin Durumu
Rüzgar enerjisinin durumunu Avrupa özelinde değerlendirelim. 2010 yılında eklenen kurulu güç
kapasitesi bir önceki yıla göre %10 azalarak 9.295MW büyüklüğünde gerçekleşti. Bunun yanında
2010 yılı içinde şebekeye toplam eklenen kurulu güçte rüzgarın payı %16’ya yükseldi. Yenilenebilir
enerji kaynaklarının ise payı 2010 yılında eklenen toplam kapasitenin %41’i gibi yüksek bir oranını
teşkil ediyor. EWEA (Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği)’nın 2011 Şubat’ında yayımladığı yıllık raporda
Almanya en büyük kurulu güce sahipken sırasıyla İspanya, İtalya, Fransa ve İngiltere’nin de rüzgar
enerji atılımında Almanya’yı takip ettiği görünüyor. 2010 yılı sonunda 84.278 MW’lık kurulu güçte
rüzgar santrali bulunduğu rapor ediliyor. 2010 yılı itibariyle kurulan ve devreye alınan RES’lerin
normal üretim koşullarında elektrik üretmesi halinde Avrupa Birliği’nin enerji ihtiyacının %5.3’ünü
karşılaması bekleniyor. 2
Şekil 4 - Son 10 Yılda Net Kapasite Değişimleri
2 EWEA - Wind In Power 2010 European Statistics (02.02.2011)
Şekil 5 - Avrupa'da Son 10 yılda Yakıt Türüne Göre Kurulu Güç Oranları
Yukarıdaki şekilde Avrupa’nın 2000-2010 yıllarında elektrik santrallerinin kurulu güç payları
görülmektedir. Buradan rüzgarın son on yılda payını %2’den %9.6’ya çıkarmış olduğu ve nükleer, fuel
oil, kömür santrallerinin paylarının düştüğü görülmektedir.
1.3 Türkiye’de Rüzgar Enerjisi
Türkiye’ye geldiğimizde TWEA (Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği)’nin raporlarına göre 2011 yılı
itibariyle kurulu santral gücü 1.414 MW. Bu kurulu güce yıl sonu itibariyle 749 MW’lık bir rüzgar
santrali de eklenmesi öngörülüyor. 3
Tablo 1 - Yakıt Çeşidine Göre Kurulu Güç Oranları
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere Türkiye’de rüzgar elektrik santrallerinin kurulu güçteki payı
%3.2’yi bulmuş4 ve bu anlamda Avrupa’nın (%9.6) 10 yıl önceki rakamlarını tutturmuş durumdadır
5.
3 TÜREB (TWEA) – www.ruzgarenerjisibirligi.org.tr
MW % ADET
FUEL-OİL + ASFALTİT + NAFTA + MOTORİN 1.392,5 2,6 26
İTHAL KÖMÜR + TAŞ KÖMÜRÜ + LİNYİT 12.355,7 23,3 24
DOĞALGAZ + LNG 16.220,5 30,6 151
YENİLENEBİLİR + ATIK 115,4 0,2 18
ÇOK YAKITLILAR KATI+SIVI 531,5 1,0 8
ÇOK YAKITLILAR SIVI+D.GAZ 3.548,5 6,7 52
JEOTERMAL 114,2 0,2 7
HİDROLİK BARAJLI 13.484,6 25,4 57
HİDROLİK AKARSU 3.596,1 6,8 250
RÜZGAR 1.691,8 3,2 47
TOPLAM 53.050,7 100,0 640
KATKISANTRAL
SAYILARIKURULUŞLAR
KURULU
GÜÇ
Şekil 6- Yakıt Türlerine Göre Elektrik Enerjisi Üretim Oranları (2010 Yılı)
Yukarıdaki şekilde rüzgar elektrik santrallerinin üretilen brüt elektrik enerjisine katkısının %1 olarak
gerçekleştiği görülmektedir.
2 Rüzgar Türbinleri
Rüzgar türbinleri sayesinde rüzgar enerjisi elektrik enerjisine çevrilir. Rüzgar türbinleri basit bir
prensiple çalışırlar. Rüzgardaki enerji, kanatların bağlı olduğu rotoru döndürerek, havadaki kinetik
enerji mekanik enerjiye çevrilir. Rotor milinin devir hareketi dişli çark yardımıyla arttırılarak, mekanik
enerji generatöre aktarılır ve burada elektrik enerjisine çevrilir.
Elektrik üretimi sırasında türbindeki yönlendirici, rüzgardaki enerjiyi verimli kullanabilmek amacıyla
türbini rüzgara göre yönlendirir, fren sistemi de, rüzgar hızının limiti aşması durumunda, türbini
yavaşlatır ve durdurur. Eğer şebeke beslemesi yapılacaksa, transformatör yardımıyla, gerilim şebeke
gerilim düzeyine yükseltilir. Rüzgar türbinleri, rüzgar enerjisinden daha çok yararlanabilmek amacıyla
bir kulenin üstüne monte edilirler. Daha fazla rüzgar ve daha az türbülans için yerden en az 30 m
yükseğe monte edilirler. Rüzgar türbinleri lokal olarak sadece bir ev veya bina için elektrik
üretebileceği gibi, elektrik şebekesine bağlanarak sistemi de besleyebilir.
Bir rüzgar türbini ana hatlarıyla aşağıda kısaca tanımlanmış kısımlardan meydana gelir.
Kanatlar: Rüzgarı yakalar ve onun gücünü rotora aktarır. Çoğu türbinler 2 veya 3 kanatlıdır. Rüzgarın
kanatların üzerinde esişi, kanatları yukarıya doğru hareket ettirir ve döndürür.
Rotor: Kanatlar ve göbeğin ikisine beraber rotor denir.
Pitch: Kanat eğim mekanizmasıdır. Kanatlar döndürülür veya rüzgarın yönüne göre kanatların eğim
açısı ayarlanır.
5 TEİAŞ 2010 Faaliyet Raporu
Fren: Acil durumlarda hidrolik, mekanik veya elektriksel olarak rotoru durdurmayı sağlar.
Düşük Hız Mili: Rüzgar türbinini, kanatların bağlantı noktası yüksekliğinden dişli kutusuna bağlar.
Rotor dakikada 30-60 defa düşük hız milini döndürür.
Dişli Kutusu: Dişliler, düşük hızlı mili, yüksek hızlı mile bağlarlar. Dönme hızını dakikada 30-60’tan
1200-1500’e çıkarırlar ve generatörlerin elektrik üretmeleri için gereken hız sağlanmış olur.
Generatör: Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirir.
Kontrolör: Makineyi saatte 8 -16 mil rüzgar hızında çalıştırır ve saatte 65 mil hızda da durdururlar.
Türbinler saatte 65 milin üzerinde rüzgar hızında çalıştırılmazlar, çünkü generatörler aşırı ısınabilirler.
Anemometre: Rüzgarın hızını ölçer ve rüzgar hızı bilgilerini kontrolöre iletir.
Yön Belirteci: Rüzgarın yönünü göstermek için kullanılır ve kontrolöre rüzgarın hangi yönden geldiğini
bildirir.
Türbin Kabini (Nacelle): Rüzgar türbininin dişli kutusunu, generatörünü, hatta 1 MW’ın üzerinde
transformatörde dahil ana parçaları içine alan kısımdır.
Yüksek Hız Mili: Yaklaşık 1500 devir/dakika ile döner ve elektrik generatörünü çalıştırır. Acil durumlar
için mekanik disk freni ile birliktedir. Aerodinamik frenler kusurlu olduğu zaman veya türbin hizmette
olduğu zaman mekanik fren devreye girer.
Yön Saptırma (Yaw) Sürücüsü: Yön Saptırma motoru ile beraber rüzgarın yönüne göre türbin
kabininin dönmesini sağlar.
Yön Saptırma Motoru: Rotorun rüzgarı en iyi şekilde kullanabilmesi için kontrolörden gelen bilgiye
göre türbin kabinini döndürme hareketini başlatır
Kule: Rüzgar türbininin dişli kutusunu, rotoru, generatör ve belli gücün üzerinde transformatör dahil
ana parçalarını üzerinde taşır. Kuleler çelik borudan veya çelik kafesten yapılırlar. Çünkü, rüzgar hızı
yükseklikle artar ve daha uzun kulelerle, daha fazla rüzgar enerjisi, dolayısıyla daha fazla elektrik
üretilir.
Genel olarak bakıldığında, yatay eksenli türbinler ve düşey eksenli türbinler olmak üzere iki tip rüzgar
türbini vardır.6
2.1 Rüzgar Türbinlerinde Generatörler ve Güç Elektroniği Bileşenleri
Günümüzde rüzgar türbinlerinde, teknolojideki gelişmeye paralel olarak geliştirilmekte olan
genteratörler ve güç elektroniği ekipmanları kullanılır. Rüzgar santrallerinin elektriksel sistemleri
hakkında genel bilgi vermek amacıyla bu bölümde, rüzgar türbinleri tasarımlarında kullanılan
6 Mahir Aydın, 2003, Rüzgar Enerjisi, Mühendis Türk, Nisan, 15-17
generatörlerden, güç elektroniği ekipmanlarından, rüzgar türbinlerinde koruma ve topraklamadan
bahsedilmiştir.
2.1.1 Rüzgar Türbini Teknolojilerine Genel Bakış
Rüzgar türbinleri sabit ya da değişken hızlarda çalışabilirler. Bu nedenle çalışma hızları açısından
rüzgar türbinleri sınıflandırılabilirler.
2.1.2 Sabit Hızlı Rüzgar Türbinleri
Sabit hızlı rüzgar türbinlerinde karakteristik olarak asenkron generatörü (sincap kafesli veya bilezikli)
bulunmaktadır. Bu asenkron generatörü direkt olarak elektrik şebekesine bağlı olup, reaktif güç
tüketimini azaltmak için yol vericiler ve kondansatör grupları içerir. Sabit hızlı rüzgar türbinleri tek bir
rüzgar hızında azami verimlilikte çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Güç üretimini arttırabilmek için bazı
sabit hızlı teneratörlerde iki set sargı bulunur. Bunlardan biri düşük rüzgar hızında (tipik olarak 8
kutuplu), diğeri ise orta ve yüksek rüzgar hızlarında (tipik olarak 4-6 kutuplu) kullanılır.
Sabit hızlı rüzgar türbinlerinin avantajı basit, sağlam, güvenilir ve kendini ispatlamış olmasıdır. Ayrıca
elektrik aksamları ucuzdur. Dezavantajları ise kontrol edilemeyen reaktif güç tüketimi, mekanik baskı
ve sınırlı güç kalitesi kontrolüdür. Sabit hızla çalışma şeklinden dolayı rüzgar hızındaki değişimler,
sisteme mekanik dönme momentinde oynamalar ve dolayısıyla elektrik şebekesinde iniş çıkışlar
olarak yansır. Zayıf elektrik şebekelerinde bu iniş çıkışlar gerilimde büyük oynamalara dolayısıyla bu
durum elektrik hatlarında önemli kayıplara sebep olur.7
2.1.3 Değişken Hızlı Rüzgar Türbinleri
Değişken hızlı rüzgar türbinleri geniş bir rüzgar hız aralığında azami aerodinamik verimliliğe ulaşacak
şekilde tasarlanmıştır. Bu türbinlerin değişken hızlarda çalışması sayesinde, devamlı olarak değişen
rüzgar hızına (hızın artması veya azalması durumları) göre pervane hızı ayarlanabilmektedir. Sabit hız
sisteminin aksine, değişken hızlı türbinler, generatör dönme momentini, değişen rüzgar hızına göre
değişen generatör hızı sayesinde oldukça sabit tutar.
Sabit hızlı sisteme kıyasla değişken hızlı sistemin elektrik aksamları daha karmaşıktır. Bu sistem
genelde asenkron veya senkron generatör içerir ve şebekeye bir güç çeviricisiyle bağlanır. Güç
çeviricisi generatör hızını kontrol eder. Diğer bir deyişle, güçteki iniş çıkışlara sebep olan rüzgar
hızındaki değişiklikler, generatör motoru hızındaki değişimlerle absorbe edilir ve sonuçta rüzgar
türbini pervane hızı da buna göre değişmiş olur.
Değişken hızlı rüzgar türbinlerinin avantajları, daha az enerji kaybı, gelişmiş güç kalitesi ve rüzgar
türbini üzerinde daha az mekanik baskı olarak sıralanabilir. Bu sistemin dezavantajları ise; güç
elektroniği aksamlarındaki arızalar, daha fazla parça gerektirmesi ve güç elektroniği aksamlarından
dolayı donanımların pahalı olmasıdır.
Değişken hızlı rüzgar türbinlerinin kullanımı sayesinde, generatör türleri ve generatör türüyle
birleştirilebilecek güç çeviricileri için seçim alternatifleri artırılmış olur. Son birkaç yılda tesis edilen
rüzgar türbinlerinde çoğunlukla değişken hızlı rüzgar türbinleri tercih edilmektedir.
7 Ackermann, T,, 2005. Wind Power in Power Systems, John Wiley & Sons, Ltd. Chichester.
2.1.1 Rüzgar Türbini Teknolojisinde Kullanılan Generatörler
Aşağıda, en çok kullanılan rüzgar türbini konfigürasyonları, hız kontrol yetenekleri ve kullandıkları güç
kontrol tiplerine göre sınıflandırılmıştır. Hız kontrolü kriterine göre, şekilde gösterildiği gibi dört temel
rüzgar türbini vardır.
Şekil 7 - Rüzgar Türbini Konfigürasyonları
SCIG; Sincap Kafesli Asenkron Generatör, WRIG; Bilezikli Asenkron Generatör, PMSG; Sabit Mıknatıslı
Senkron Generatör ve WRSG; Bilezikli Senkron Generatördür. Tip D’de kesik çizgilerle gösterilen dişli
kutusu kullanılabilir yada kullanılmayabilir.
2.1.1.1 Tip A: Sabit Hız
Bu konfigürasyon, transformatör aracılığıyla şebekeye bağlanmış Sincap Kafesli Asenkron Generatörlü
(SCIG) bir sabit hızlı rüzgar türbinini belirtmektedir. SCIG, şebekeden her zaman reaktif güç
aldığından, bu konfigürasyonda reaktif güç kompanzasyonu için, kondansatörler kullanılır. Bir yol
verici yardımıyla daha düzgün bir şebeke bağlantısı sağlanabilir.
Sabit hızlı rüzgar türbinindeki güç kontrol prensibinden bağımsız olarak, rüzgar dalgalanmaları önce
mekanik dalgalanmalara, sonra da elektrik gücü dalgalanmalarına dönüştürülür. Zayıf bir şebeke
durumunda ise bağlantı noktasında gerilim dalgalanmalarına neden olabilirler. Bu gerilim
dalgalanmalarından dolayı da sabit hızlı rüzgar türbini (kondansatörler yoksa) şebekeden değişen
oranlarda reaktif güç çeker. Bu gerilim dalgalanmalarını ve hat kayıplarını arttırabilir. Bu yüzden,
sistemin en büyük dezavantajları hız kontrolünü desteklememesi, kuvvetli bir şebeke gerektirmesi ve
mekanik yapısının yüksek mekanik baskıları kaldırmak durumunda olmasıdır.
2.1.1.2 Tip B: Sınırlı Değişken Hız
OptiSlip olarak bilinen konfigürasyon, değişken generatör rotor dirençli, sınırlı değişken hızlı rüzgar
türbinine karşılık gelmektedir. Generatör, şebekeye doğrudan bağlıdır. Reaktif güç kompanzasyonu
kondansatör grupları ile sağlanabilir. İlaveten değişken bir rotor direncine sahip olması bu konseptin
önemli ve kendine has özelliğidir. Bu direnç de rotor milindeki çevirici tarafından manipüle edilir.
Dolayısıyla toplam rotor direnci kontrol edilebilmektedir. Rotor direnci değiştirebildiği için kayma da
kontrol altında olacaktır. Bu yolla sistemde güç çıkışı da kontrol edilir. Dinamik hız kontrolünün aralığı,
değişken rotor direncinin büyüklüğüne bağlıdır. Tipik olarak hız aralığı senkron hızın %0-10
üzerindedir.
2.1.1.3 Tip C: Kısmi Ölçekli Frekans Çeviricili Değişken Hız
Çift beslemeli asenkron generatörü (DFIG) konsepti olarak bilinen bu konfigürasyon, bilezikli
asenkron generatörü (WRIG) ve rotor devresinde kısmi ölçekli frekans çeviricili (nominal generatör
gücünün yaklaşık %30’una ayarlanmış) sınırlı değişken rüzgar hızlı türbinine karşılık gelmektedir. Kısmi
ölçekli frekans çevirici, reaktif güç kompanzasyonu ve daha düzgün bir şebeke bağlantısı sağlar.
Frekans çevricinin büyüklüğüne bağlı olarak Tip B’ye oranla daha geniş bir dinamik hız kontrol
aralığında çalışır. Tipik olarak, hız menzili -%40’tan +%30’a kadar senkron hızları kapsar. Daha küçük
olan frekans çevirici, bu konsepti ekonomik olarak daha çekici yapmaktadır. En büyük dezavantajları
kayar halka kullanımı ve şebeke hatlarındaki korumadır.
2.1.1.4 Tip D: Tam Ölçekli Frekans Çeviricili Değişken Hız
Bu tip, generatörü şebekeye tam ölçekli frekans çevirici aracılığıyla bağlı tam değişken hızlı rüzgar
türbinine karşılık gelmektedir. Reaktif güç kompanzasyonunu ve düzgün şebeke bağlantısını frekans
çevirici sağlamaktadır. Generatör elektriksel olarak, bilezikli senkron generatörü ya da bilezikli
asenkron generatörü veya sürekli mıknatıslı senkron generatörle uyarılabilir.
Bazı tam değişken hızlı rüzgar türbinlerinin dişli kutusu yoktur. Bu durumda doğrudan çalıştırılan,
geniş çaplı, çok kutuplu bir generatör kullanılır.8
2.2 Generatör Sistemleri
1) Asenkron Generatör
a) Sincap kafesli asenkron generatörü
b) Bilezikli asenkron generatörü
i) OptiSlip asenkron generatörü (OSIG)
ii) Çift beslemeli asenkron generatör (DFIG)
2) Senkron Generatör
a) Bilezikli senkron generatörü (WRSG)
b) Sabit mıknatıslı senkron generatörü (PMSG)
8 Ackermann, T,, 2005. Wind Power in Power Systems, John Wiley & Sons, Ltd. Chichester.
2.2.1 Asenkron Generatör
Rüzgar türbinlerinde en yaygın kullanılan generatör, asenkron generatörüdür. Birkaç avantaja
sahiptirler.Bunlar; sağlamlık, mekanik basitlik ve seri halde üretildiği için düşük fiyattır. Başlıca
dezavantajı ise; statorun reaktif mıknatıslanma akımına ihtiyaç duymasıdır. Asenkron generatör
sürekli mıknatıslar içermez ve ayrıca uyarılmaz. Bu nedenle, uyarma akımını başka bir kaynaktan
almalıdır ve reaktif güç tüketir. Reaktif güç, bir elektrik şebekesinden veya bir güç elektroniği
sisteminden sağlanır. Generatörde manyetik alan sadece elektrik şebekesine bağlandığında oluşur.
AC uyarması sırasında yaratılan manyetik alan, akımın frekansı ve sargıdaki kutup sayısı tarafından
belirlenen bir hızda senkron olarak döner. Böylece, eğer rotor hızı senkron hızı aşan bir hızda
dönerse, rotor ve dönen stator arasında, bağıl hareket (kayma) vasıtası ile bir elektrik alanı indüklenir
ve bu rotor sargılarında bir akıma sebep olur. Stator alanı ile rotor manyetik alanının etkileşimi,
rotorun üstüne dönme momenti uygular.
Bir asenkron generatörün rotoru, sincap kafesli rotor (kısa devre rotor) veya bilezikli olarak dizayn
edilebilir
Sincap Kafesli Asenkron Generatör: Son zamanlara kadar, sincap kafesli asenkron generatörü
(SCIG), mekanik basitliği, yüksek verimi ve az bakım gerektirmesi nedeniyle en yaygın seçim olmuştur.
Tip A için, SICG, direkt olarak şebekeyle kuplajlıdır. SCIG’nin hızı, rüzgarın hızı değiştiğinde generatör
kaymasından dolayı çok az yüzdelerde değişir. Bu yüzden bu tür generatörler sabit hızlı türbinlerde
kullanılır (Tip A). Bir SCIG üzerindeki rüzgar türbinleri reaktif güç harcadıkları için, tipik olarak yol
verici mekanizması ve reaktif güç kompanzasyonu sistemiyle kurulurlar. SCIG’ler aşırı dönme
momenti hızı karakteristiğine sahiptir ve bu yüzden rüzgar gücündeki dalgalanmalar şebekeye direkt
olarak iletilir. Bu geçişler rüzgar türbininin şebeke bağlantısında özellikle önemlidir. Çünkü içeriye
akan akım nominal akımın 7-8 katı büyüklüğündedir. Zayıf bir şebekede yüksek hızda içeriye akan
akım, ciddi gerilim sorununa yol açabilir. Bu yüzden, içeriye akan akımın kesilmesi için, SCIG’nin
şebekeye bağlanması, derece derece yapılmalıdır.
Kuvvetli bir AC şebekesine direk bağlantı ve normal bir çalışma sırasında, SCIG çok sağlam ve
kararlıdır. Kayma, artan yüke göre artar ve değişir. Stator sargısına şebekeden sağlanan manyetik
akımdan dolayı, tam yük güç faktörü, bağıl olarak düşüktür. Çok düşük güç faktörü, generatöre
paralel bağlı kondansatörler yardımıyla kompanze edilir.
SCIG’ler de aktif güç, reaktif güç, terminal gerilimi ve rotor hızı arasında benzersiz bir ilişki vardır.
Bunun anlamı yüksek hızlı rüzgarlarda rüzgar türbini, ancak generatör daha fazla reaktif güç
çektiğinde daha fazla aktif güç üretir. SCIG için, tüketilen reaktif güç miktarı kontrol edilemez, çünkü
rüzgar şartlarına göre değişir. Reaktif gücü destekleyecek elektrik bileşenleri olmadıkça, generatör
için gerekli güç şebekeden elde edilir. Şebekeden alınan reaktif güç, bazı durumlarda ilave hat
kayıplarına sebep olarak şebekeyi kararsız yapabilir. Kondansatör gurupları veya modern güç
elektroniği çeviricileri reaktif güç tüketimini azaltabilir. Bu noktada başlıca dezavantaj, anahtarlamada
geçici rejimlerin oluşmasıdır.
Bir hata durumunda, reaktif güç kompanzasyonu olmayan SCIG, şebekede gerilim kararsızlığı
oluşturur. Rüzgar türbin rotoru hızlanabilir ve kayma artar. Örneğin, bir hata meydana geldiğinde,
elektrik ve mekanik dönme momenti arasında dengesizlik oluşması gibi. Böylece, hata düzeltildiğinde,
SCIG’ler şebekeden daha büyük miktarlarda reaktif güç çekerek gerilimin daha fazla düşmesine neden
olurlar. SCIG’ler sabit hızlı rüzgar türbinlerinde (Tip A) ve tam değişken hızlı rüzgar türbinlerinde (Tip
D) kullanılabilir
Bilezikli Asenkron Generatörü: Bilezikli asenkron generatörü (WRIG) kullanıldığında, rotorun
elektriksel karakteristikleri dışarıdan kontrol edilebilir. Sargılı rotorun sargıları, dışarıdan kayar
bilezikler ve fırçalarla veya güç elektroniği düzeneği ile bağlanır. Güç elektroniği düzeneği kullanılarak,
güç rotor devresine aktarılabilir veya etki edebilir ve generatör, rotor ya da stator devresiyle
mıknatıslanabilir. Böylece rotor devresinde harcanan enerjiyi geri kazanmak ve statorun çıkışına
vermek mümkün olur. WRIG’in dezavantajı, SCIG’den daha pahalı ve daha az sağlam olmasıdır.
Rüzgar türbini endüstrisinin en yaygın kullandığı WRIG konfigürasyonları;
OptiSlip Asenkron Generatörü (OSIG), Tip B’de kullanılır.
Çift Beslemeli Asenkron Generatörü (DFIG), Tip C’de kullanılır.
OptiSlip Asenkron Generatörü:
Optislip asenkron generatörü, çok güçlü rüzgar esnasında, rüzgar türbinindeki yükü azaltmak için
üretildi. OptiSlip özelliği generatörün dar aralıkta değişken kaymaya sahip olmasına ve optimum
kaymayı seçmesine, güç çıkışında ve sürücü dönme momentinde daha küçük dalgalanmalara
müsaade eder.
OSIG’ler çeşitli rotor dirençlerinin, rotor sargılarına dışarıdan bağlanmasıyla oluşan WRIG’lerdir (şekil
3.1). Rotor şaftının üzerine monte edilmiş bir çeviricinin yardımıyla, toplam rotor direncinin modifiye
edilmesiyle generatörün kayması değiştirilir. Çevirici optik olarak kontrol edilir, yani kayar bilezikler
gerekli değildir. Generatörün statoru şebekeye direkt bağlıdır.
Bu generatör konseptinin avantajları; basit devre topolojisi, kayar bilezikler gerektirmemesi ve SCIG
ile karşılaştırıldığında daha iyi çalışma hızı aralığıdır. İlave olarak söylenebilecek, bu konseptin,
mekanik yüklerin ve kuvvetli rüzgarın sebep olduğu güç dalgalanmalarını azaltabilmesidir. Bununla
birlikte, yinede reaktif güç kompanzasyon sistemine ihtiyaç vardır. Değişken rotor direncine bağlı
olarak, hız aralığının % 0-10 ile sınırlandırılmış olması, aktif ve reaktif güç kontrolünün zayıf şekilde
sağlanması dezavantajlarıdır.
Çift Beslemeli Asenkron Generatörü :
Çift beslemeli asenkron generatör (DFIG) konsepti, büyüyen pazarla birlikte çekici bir seçenektir.
DFIG, stator sargıları sabit frekanslı üç fazlı şebekeye direkt olarak bağlanmış WRIG’den oluşur ve
rotor sargıları çift yönlü arka arkaya bağlı bir IGBT gerilim kaynağı çeviricisine monte edilmiştir.
Çift yönlü besleme terimi, statordaki gerilimin şebekeden uygulanması ve güç çeviricisi tarafından
indüklenen rotordaki gerilimden dolayı kullanılmaktadır. Bu sistem, geniş fakat sınırlı bir aralıkta,
değişken hızda çalışmaya izin verir. Çevirici, mekanik ve elektriksel frekans arasındaki farkı, değişken
frekanslı rotor akımı ile kompanze eder. Böylece, hem normal çalışmada, hem de hata durumunda,
generatörün davranışı, güç kontrolörü ve çevirici tarafından denetlenir.
Güç çeviricisi, iki çeviriciden oluşur. Bunlar birbirinden bağımsız olarak kontrol edilebilen, rotor yanı
çevirici ve şebeke yanı çeviricidir. Asıl amaç, şebeke yanı çeviricisi DC-link gerilimini kontrol ederken
ve bir güç faktöründe (reaktif güç sıfır iken) bir çevirici çalışması sağlarken, rotor yanı çeviricisinin,
rotor akım bileşenlerinin kontrolü yardımıyla, aktif ve reaktif gücü kontrol etmesidir. Sürücünün
çalışma koşuluna bağlı olarak, güç rotora içten veya dıştan verilir ve senkronun üzerinde, çevirici
aracılığıyla rotordan şebekeye akar, oysa senkronun altında ters yönde akmaktadır. Her iki durumda
da, yani senkron altında ve senkron üstünde, stator şebekeye enerji verir.
DFIG’nin bazı avantajları vardır. Reaktif gücü kontrol etme ve rotor uyarma akımını bağımsız şekilde
kontrol ederek aktif ve reaktif güç kontrolünü ayırma kabiliyetine sahiptir. DFIG’nin güç şebekesinden
mıknatıslanmasına gerek yoktur, çünkü, rotor devresinden de güç alabilir. Ayrıca şebeke tarafındaki
çevirici yardımıyla, statora iletilebilecek reaktif güç üretebilmektedir. Ancak, şebeke tarafındaki
çevirici, bir güç faktöründe çalışmaktadır ve türbinle şebeke arasındaki reaktif güç değişiminde etkin
değildir. Zayıf bir şebeke durumunda gerilim dalgalanabilir, böyle hallerde, gerilim kontrolü amacıyla,
DFIG’den, şebekeye reaktif güç üretmesi ya da şebekeden reaktif güç çekmesi istenebilir.
Çeviricinin büyüklüğü, toplam generatör gücüyle alakalı değildir, fakat seçilmiş hız aralığı ile alakalıdır.
Bu yüzden çeviricinin masrafı, senkron hız çevresindeki hız aralığı arttıkça artmaktadır. Çift beslemeli
asenkron generatörünün bir dezavantajı kaçınılmaz kayar bilezik ihtiyacıdır.
2.2.2 Senkron Generatörler
Senkron generatör, aynı büyüklükte bir asenkron generatöründen çok daha pahalı ve mekanik olarak
da daha karmaşıktır. Ancak, asenkron generatörü ile kıyaslandığında açık bir avantajı vardır ki, reaktif
mıknatıslama akımına ihtiyaç duymazlar. Senkron generatördeki manyetik alan, sürekli mıknatıslar ya
da konvansiyonel alan sargıları kullanılarak oluşturulabilir. Eğer senkron generatörün yeterli sayıda
kutbu varsa (çok kutuplu bir WRSG ya da çok kutuplu bir PMSG), direkt sürücülü uygulamalar
için,herhangi bir dişli kutusuna ihtiyaç duymadan kullanılabilir.Senkron generatörler, en çok tam güç
kontrolüne uygundur ve şebekeye de bir güç elektroniği çeviricisiyle bağlıdırlar.
Çeviricinin iki temel amacı vardır;
Çok kuvvetli bir rüzgar enerjisinin sebep olduğu güç dalgalanmalarına karşı koymak ve şebeke
tarafından gelen geçici olaylar için, bir enerji tamponu görevi görmek
Mıknatıslanmayı kontrol etmek ve şebeke frekansıyla senkron kalarak, problemlerin önüne
geçmek. Böyle bir generatör kullanımı, rüzgar türbinlerinin değişken bir hızda çalışmasına
olanak verir.
Rüzgar türbini endüstrisinde iki klasik senkron generatör tipi sık kullanılmıştır:
1- Bilezikli senkron generatör (WRSG)
2- 2- Sürekli mıknatıslı senkron generatör (PMSG) *22+.
Bilezikli Senkron Generatörü: (WRSG), elektrik güç endüstrisinde çok kullanılır. Hem sürekli durum
performansı, hem de hatalı durum performansı açısından, yıllar içinde birçok araştırma raporlarında
iyi yorumlar almıştır.
WRSG’nin stator sargıları, doğrudan şebekeye bağlıdır ve böylece dönüş hızı kesinlikle şebeke
frekansına bağlıdır. Rotor sargısı, kayar bilezikler ve fırçalar kullanılarak, doğru akımla ya da döner
doğrultuculu bir fırçasız uyarma ile uyarılır. Asenkron generatörünün aksine, senkron generatörlerde
fazladan reaktif güç kompanzasyon sistemine ihtiyaç yoktur. İçinden doğru akım geçen rotor sargısı,
uyarma alanı oluşturur ve senkron hızda dönmeye başlar. Senkron generatörün hızı, döner alanın
frekansıyla ve rotorun kutup çiftleri sayısıyla belirlenir. Dişli kutusuna ihtiyaç duymama avantajına
sahiptir. Ama dişlisiz böyle bir tasarıma ödenecek bedel, büyük ve ağır bir generatör ile, sistemin tüm
gücünü idare etmek zorunda olan tam ölçekli güç çeviricisidir.
Sürekli Mıknatıslı Senkron Generatörü: Birçok araştırma, kendinden uyarmalı olması, yüksek güç
faktöründe ve yüksek verimde çalışabilmeye olanak vermesinden dolayı, rüzgar türbinlerinde sürekli
mıknatıslı senkron generatör (PMSG) kullanımını tavsiye etmiştir. Sürekli mıknatıslı (PM) makinede,
verim asenkron makinesinden yüksektir. Çünkü, uyarma, herhangi bir enerji kaynağı kullanmadan
sağlanır. Ancak, sürekli mıknatısların yapımında kullanılan malzemeler pahalıdır ve üretim sırasında
zorluk çıkarırlar. Buna ilave olarak, PM uyarma kullanımı, üretimin frekansını ve gerilimini, iletimin
frekansı ve gerilimine ayarlamak için tam ölçekli bir güç çeviricisi gerektirir. Bu da ilave bir masraftır.
Bununla birlikte, faydasıda, sürekli koşullara uyacak şekilde, herhangi bir hızda güç üretebilmesidir.
PMSG’nin statoru sargılıdır ve rotorunda sürekli mıknatıslı kutup sistemi vardır ve kutupları çıkıntılı
yada silindirik olabilir. Çıkıntılı kutuplar, düşük hızlı makinelerde daha yaygın kullanılmaktadır ve bir
rüzgar türbini uygulaması için en kullanışlı versiyon olabilir. Tipik düşük hızlı senkron makineler,
çıkıntılı kutuplu ve çok kutuplu tiplerdir. PMSG’nin senkron niteliği, çalıştırma sırasında,
senkronizasyon ve gerilim regülasyonu sırasında problemlere sebep olabilir. Kolayca sabit bir gerilim
sağlamaz.
Bir dış kısa devre durumunda ve rüzgar hızının düzensiz olması durumunda, senkron çalışma
performans oldukça etkilenir. PMSG’lerin bir başka dezavantajıda, manyetik malzemelerin sıcaklığa
karşı hassas olmalarıdır. Örneğin; bir hata anında ortaya çıkabilecek yüksek sıcaklıklarda, mıknatıs
manyetik özelliğini yitirebilir. Bu yüzden, PMSG’nin sıcaklığı daima kontrol edilmeli ve bir soğutma
sistemi gereklidir.9
2.3 Rüzgar Santrallerinde Kullanılan Güç Elektroniği Bileşenleri
Güç elektroniği hızla gelişen bir teknolojidir. Bileşenleri, yüksek oranlı akımları ve gerilimleri kontrol
edebilirler. Böylece, güç kayıpları azalmakta ve cihazlar daha güvenilir hale gelmektedir. Cihazlar,
büyük ölçekli güç amplifikasyonuyla çok kolay kontrol edilir. Güç elektroniği sistemlerinin fiyat/güç
oranı hala düşmektedir ve rüzgar türbinlerinin performansını arttırma konusunda, güç çeviricileri
gittikçe daha çekici hale gelmeye başlamışlardır. Bu bölümde, avantaj ve dezavantajlarıyla, rüzgar
türbinlerinde kullanılan güç elektroniği bileşenlerinden kısaca bahsedilmiştir.
Yenilenebilir enerji kaynakları arasında rüzgar enerjisi, hidrolik enerjiden sonra elektrik üretimi
konusunda diğer kaynaklara göre daha yüksek bir kurulum kapasitesiyle sisteme enerji sağlamaktadır.
Ancak rüzgar enerjisinin şebekeye bağlantısı noktasında, enerji kalitesi ve şebeke etkileşimi yönünden
bazı sıkıntılar mevcuttur. Rüzgarın kesikli ve değişken olan yapısı, rüzgar enerji santrallerinin şebeke
sistemine bağlantısı noktasında, bozucu etkilere sebep olabilmektedir. Bu bozucu etkiler özellikle
sistemin zayıf olduğu yerlerde, türbinlerin bağlanmasında kısıtlayıcı faktörler oluşturmaktadır. Rüzgar
9 Ackermann, T,, 2005. Wind Power in Power Systems, John Wiley & Sons, Ltd. Chichester.
santrallerinin büyük çoğunluğunda asenkron elektrik makinası kullanılmasından dolayı, ihtiyaç
duyulan reaktif enerjinin karşılanması için farklı yöntemler kullanılmakta ve bir kısım sistemlerde
kullanılan güç elektroniği dönüştürücüleri de harmonikler üretmektedir. Ayrıca iletim sisteminde
meydana gelen kısa devre durumlarında rüzgar santrallerinin sisteme katkısı üzerine farklı yaklaşımlar
mevcuttur.
2.3.1 Yol Vericiler
Yol vericiler, sabit hızlı rüzgar türbinlerinin şebekeye bağlanması sırasında kullanılan basit ve ucuz
elektriksel bileşenlerdir (Şekil 3.1’de Tip A, Tip B). Yol vericinin fonksiyonu, yığılma akımını düşürerek
şebeke üzerinde oluşacak problemleri azaltmaktır. Yol verici olmadan, yığılma akımı nominal akımın
7-8 katına kadar çıkabilir ve bu durum şebekede büyük gerilim sıkıntılarına sebep olabilir. Yol vericide,
komütasyon aracı olarak, her fazda iki tristör bulunmaktadır. Her faz için antiparalel bağlanırlar.
Şebeke periyodu boyunca, generatörün şebekeye düzgün bağlanması, tristörlerin ateşleme açısının (.)
belirlenmesiyle olur. Ateşleme açısıyla, yol vericinin ortaya çıkan amplifikasyonu arasındaki ilişki
lineer değildir ve ilaveten, bağlanan elemanın güç faktörünün bir fonksiyonudur. Yığılma akımından
sonra, tristörler, tüm sistemin kaybını azaltmak için by-pass edilir.
2.3.2 Kondansatör Gurupları
Kondansatör gurupları, sabit hızlı veya limitli değişken hızlı rüzgar türbinlerinde kullanılır (Tip A, Tip
B). Asenkron generatörüne reaktif güç sağlayan bir elektriksel bileşendir. Böylece, generatörün
şebekeden çektiği reaktif güç minimize edilir.
Rüzgar türbinlerinin generatörleri, belirli sayıda kondansatörün sürekli bağlandığı ve ayrıldığı yerde,
tam yüklü dinamik kompanzasyona sahip olabilirler. Bu, daha önceden belirlenmiş bir zaman
periyodu içinde, generatörün ihtiyaç duyduğu reaktif gücün ortalama miktarına bağlıdır.
Kondansatör guruplarının yeri, genellikle kulenin dibi ya da rüzgar türbini kabinidir. Kondansatör
grupları, aşırı yüklenme ve şebekedeki aşırı gerilimlerden dolayı zarar görebilirler. Bundan dolayı da
sistemin bakım masrafları artabilir.
2.3.3 Doğrultucu ve Eviriciler
Geleneksel bir frekans çevirici, ayarlanabilir hız sürücüsü ismini de alabilir ve doğrultucu, kondansatör
ve eviriciden oluşur. Bir doğrultucunun görevi, alternatif akımı doğru akıma dönüştürmektir.
Kondansatör, enerji depolayıcı görevini yerine getirirken, evirici, kontrol edilebilir frekans ve gerilimle
doğru akımı alternatif akıma dönüştürmek için kullanılır.
Diyotlar sadece doğrultma modunda kullanılabilirken, elektronik anahtarlar hem doğrultma hem de
evirme modunda kullanılabilir.
Basitliğinden, düşük fiyatından ve kayıp azlığından dolayı en yaygın doğrultucu çözümü, diyot
doğrultucusudur. Doğası gereği lineer değildir ve bu nedenle harmonik akımlar üretir. Bir başka
dezavantajı da, sadece tek yönlü bir güç akışına izin vermesidir ve generatör gerilimini ya da akımını
kontrol edemez. Bundan dolayı, sadece gerilimi kontrol edebilen bir generatörle ve akımı kontrol
edebilen bir eviriciyle (örneğin; IGBT, yani, yalıtılmış kapılı iki kutuplu transistörler) birlikte
kullanılabilir. Tristör bazlı (şebeke komütasyonlu) evirici çözümü, ucuz bir eviricidir. Bunun yanında
kayıpları azdır ve adından da anlaşılacağı gibi, eviricinin çalışabilmesi için şebekeye bağlanması
gerekmektedir. Ancak, maalesef reaktif güç harcamakta ve büyük harmonikler üretmektedirler. Güç
kalitesi açısından artan ihtiyaç, tristör eviricilerini, GTO (kapıdan tıkanabilen tristör) ve IGBT’ler gibi
kendinden komütasyonlu eviricilerden daha az ilgi çeker hale getirmiştir. Bir GTO eviricinin avantajı,
IGBT’den daha fazla güçle başa çıkabilmesidir, ama bu özellik, IGBT’lerin hızlı gelişiminden dolayı
gelecekte önemini yitirecektir.
Evirici, generatör ve doğrultucudan hemen hemen bağımsız seçilebilirken, generatör ve doğrultucu
bir kombinasyon olarak seçilmek zorundadır. Bir diod doğrultucu veya tristör doğrultucu sadece
senkron bir generatörle birlikte kullanılabilir. Çünkü, reaktif bir mıknatıslanma akımına ihtiyacı yoktur.
Buna karşılık, GTO ve IGBT doğrultucuların, değişken hızlı asenkron generatörleriyle kullanılmaları
gerekir, çünkü, reaktif gücü kontrol edebilirler. Ancak, IGBT’ler çok çekici bir seçim olsa da yüksek
fiyat ve büyük kayıp dezavantajları vardır. Örneğin; diod doğrultuculu senkron generatörün toplam
fiyatı, ona denk IGBT eviricili ya da doğrultuculu bir asenkron generatöründen çok daha düşüktür.
Frekans Çeviriciler Son yıllarda, değişik çevirici topolojilerinin rüzgar türbinlerinde kullanılması
incelenmiştir. Bir frekans çeviricisine, bir evirici ve bir doğrultucunun bağlanmasının farklı yöntemleri
vardır. Bunlar; arka arkaya çeviriciler, çok düzeyli çeviriciler, tandem çeviriciler, matris çeviriciler ve
rezonant çeviricilerdir
Bugün rüzgar türbinlerinde en çok kullanılan üç fazlı frekans çevirici arka arkaya bağlı frekans
çeviricidir. İki konvansiyonel darbe genişlik modülasyonlu (PWM) gerilim kaynaklı çeviricilerden
oluşan çift yönlü bir güç çeviricidir.
2.3.4 Rüzgar Türbinlerinde Koruma
Yüksek gerilim güç sistemlerinin her bölümü, anormal durumları saptayan rölelerle ve arızalı devreleri
izole ederek açan devre kesiciler tarafından korunur. Daha düşük gerilimli bazı devreler sigortalar
tarafından korunur, ancak, bunlar daha ucuz olmasına rağmen, rölelerin ve devre kesicilerin sağladığı
oranda emniyet sağlayamazlar.
Bir dağıtım şebekesinde, korunma sisteminin amacı temel olarak, devrelerde izolasyon hatalarından
dolayı oluşan aşırı akımları saptamaktır. İzolasyon hatalarına, havanın delinmesi veya katı maddeden
yapılmış izolasyonun delinmesi örnek verilebilir ki, fazlar arası veya fazlarla toprak arasında aşırı
akımlar geçmesine sebep olurlar. Bu durumlarda meydana gelen tehlikeleri sınırlamak için, aşırı
akımların en fazla bir saniye sürmesine izin verilir.
Bu tehlikeler;
Yüksek akımların toprak empedansına akışından dolayı, aşırı gerilimlerin sebep olduğu hayati
tehlike,
Yüksek akımların elektromanyetik etkilerinin ve zarar verecek derecede ısınmanın tesise
(santrale) zarar verme riski,
Güç sisteminin kararlılığının riske sokulması olarak sıralanabilir.
Rüzgar türbinleri ve rüzgar santrallerinin elektriksel koruma prensipleri, diğer elektrik santrallerine
uygulanan korunma prensipleri ile aynıdır, ancak, iki büyük fark vardır.
Birincisi; rüzgar santralleri genellikle güç sisteminin çevresine kurulduğundan, izolasyon hatalarından
oluşan hata akımları oldukça küçüktür. Bu özellik tehlikeyi azalttığından dolayı, her ne kadar arzu
edilen bir durum olsa da, düşük kaçak akımların hızlı ve güvenilir şekilde saptanmasında ciddi
zorluklar çıkarırlar. Özellikle, yüksek gerilim kesicilerinin bazı tasarımları, doğru çalışabilmeleri için,
ark içindeki enerjiye bağımlıdırlar. Bu yüzden ark enerjisi düşükse, küçük hata akımları kesilmeyebilir.
İkincisi; sabit hızlı rüzgar türbinleri asenkron makineleri kullanırlar ve değişken hızlı rüzgar
türbinlerinin şebekeye bağlanması gerilim kaynaklı çeviricilerle yapılmaktadır. Ne asenkron
generatörler, ne de gerilim kaynaklı çeviriciler, hata akımları için güvenilir kaynaklar değildirler. Bu
yüzden, rüzgar türbini generatörlerinden beslenen anormal durumları ortaya çıkarmak için, gerilim
veya frekans algılamalı rölelere ihtiyaç vardır. Rüzgar santralinin korunması, şebekeye geri besleme
yapabilecek makine sürücüleriyle donatılmış büyük endüstriyel yüklerin (tesislerin) korunmasına
benzer çok özelliklere sahiptir. Dağıtım şebekesi, güvenilir bir hata akımı sağlayarak izolasyon
hatalarının saptanmasını sağlamakla beraber, dönen makinelerden oluşan hata akımının katkı
olasılığı, göz ardı edilmemelidir. Buna ilaveten, rüzgar santralinin güç sisteminden ayrıldığı
zamanlarda, rüzgar santralinde, normalden daha uzun bir süre için, anormal frekans veya gerilim
üretilmesi tehlikesi de vardır.10
2.3.5 Rüzgar Türbinlerinde Topraklama Sistemleri
Bütün elektrik santrallerinde, aşağıdaki sebeplerden dolayı topraklama yapılması gerekmektedir.
Bunlar;
Çalışanların ve çevredeki hayvanların elektriğe çarpılma tehlikesinin en aza indirgenmesi,
Kaçak akımların toprağa geçmesi için düşük empedanslı bir hat tesis ederek, çalışma için etkin
bir koruma elde edilmesi;
Gerilimin makul sınırlar içinde kalmasının sağlanması ve yıldırıma karşı korumanın artırılması;
Yüksek elektrik potansiyeli farklarının oluşmasını önleyerek çalışanların ve ekipmanların
korunması olarak sıralanabilir.
Rüzgar türbini tesislerinde topraklama için özel gereklilikler vardır. Bu tesisler çoğunlukla
kilometrelerce uzanan bir alana dağılmış olup, modern türbin kulelerinin yüksekliğinden dolayı,
yıldırım çarpmalarına daha sık maruz kalırlar. Ayrıca, genellikle direnci yüksek zeminde tepelerin
üzerinde kurulmuşlardır. Bu yüzden normal topraklama işlemlerini bu tesislerde uygulamak pek kolay
değildir ve özel uygulamalar gerekmektedir.
Rüzgar santralinin bütün ekipmanlarının kesintisiz bir topraklama sistemine bağlanması gerekir. Bu
topraklama sistemine, ara istasyonlar, transformatörler, kuleler, rüzgar türbin generatörleri ve
elektronik ekipmanlar da dahil edilmelidir. Bu uygulama, genelde çıplak bir iletkenin, güç toplama
kablosu boyunca eklenmesi sonucunda, rüzgar santralı tesisindeki tüm ekipmanların hem birbirine
bağlanmış olmasını sağlar, hem de uzun yatay bir elektrot görevi yaparak topraklama sisteminin
direncini azaltır.
Bir rüzgar santralinde topraklama sistemi, hem 50/60 Hz elektrik şebekesi akım frekansları için, hem
de tipik olarak 10 µs’den daha az yükselme süresi olan yıldırım düşmelerine karşı etkin şekilde
çalışabilmelidir. Normal olarak hem elektrik şebekesi akım frekansları için, hem de yıldırım
düşmelerine karşı aynı fiziksel topraklama sistemi kullanılmakla beraber, topraklama sisteminin
yıldırım akımın yüksek frekanslı bileşenlerine karşı tepkisi, 50 Hz şebeke akımına olan tepkisinden çok
daha farklıdır. 10
Burton, T., Sharpe, D., Jenkins, N. and Bossanyi, E., 2001. Wind Energy Handbook, John Wiley & Sons, Ltd, Chichester.
Her bir rüzgar türbini kulesinin temelinin 1 metre derinliğine halka şeklinde bir iletken konulup, buna
dikey metal çubuklar yere çakılır. Genelde, rüzgar türbin kulesinin çelik kafesinin temeli de, bu yerel
topraklama şebekesine bağlanır. Bu yerel topraklamanın amacı, yıldırım düşmeleri ve şebekede
oluşan kaçak akımların etkilerine karşı, rüzgar santralinde topraklama sistemine, her bir birimin eş
potansiyelde bağlanmasını sağlamaktır.
Şekil 8 - Rüzgar Santrali Topraklama Sistemi Şeması
Türbinlerin topraklaması, yukarıdaki şekilde Rtürbin olarak gösterilmiştir. Türbinlerin topraklama
şebekesi, sadece 15 metre çaplı bir halka ve dikey çubuklardan oluştuğundan bu sistemin sadece
empedans amaçlı olduğu söylenebilir. Fakat türbinleri birbirine bağlayan uzun elektrotlar, daha
karmaşık bir davranış biçimi sergilerler. Bunlar şekil 3.2’de . eşdeğer devreleri olarak gösterilmişlerdir.
Böylece, seri empedanslar Rseri ve Lseri’nin kombinasyonları iken, topraklama direnci Rparalel olarak
verilmiştir. Rseri ,basit olarak topraklama telinin direnci ve Lseri ise, topraklama devresinin self-
endüktansıdır. Büyük rüzgar santrali tesislerinde, uzun topraklama şebekesinin bu seri empedansı,
göz ardı edilemez. Buradan hemen anlaşılacağı gibi, bir rüzgar türbinine düşen yıldırımın yüksek
frekanslı bileşenleri için, seri endüktans topraklama şebekesini, etkin bir şekilde bir birim türbinin
topraklanmasına indirger. 50 Hz hata akımlı seri empedans bile, seri empedansın ihmal edilebileceği
coğrafi alan olarak, küçük topraklama sistemlerinden beklenebilecek değerden çok daha yüksek bir
topraklama direncine yol açabilir. Bu açıklamalarda, her ne kadar çok yüksek frekanslarda önemli
olsada, şönt kapasitans ihmal edilmiştir.11
11
Burton, T., Sharpe, D., Jenkins, N. and Bossanyi, E., 2001. Wind Energy Handbook, John Wiley & Sons, Ltd, Chichester.
3 Rüzgar Türbinlerinin Şebekeye Bağlantısı
Dünyanın pek çok yerinde eğer bir rüzgar gücü üretimi söz konusuysa da, bu toplam talebin yalnızca
küçük bir bölümünü karşılayacak düzeyde katkı sunacak şekildedir. Bunun yanı sıra, Kuzey Almanya,
Danimarka ya da İsveç Gotland Adası gibi bölgelerde rüzgar enerjisi önemli elektrik üretimini
oranlarda üstlenmektedir. Şekildeki grafikte görüldüğü gibi Danimarka’da rüzgarın elektrik
tüketimine sağladığı katkı %24 iken, sırasıyla Portekiz (%14.8), İspanya (%14.5), İrlanda (%10.1),
Almanya (%9.3) paylarıyla gerçekleşmiştir. 12 Avrupa an itibariyle açık ara farkla rüzgar gücünün en
yüksek oranlarda kullanıldığı bölge durumundadır.13
Şekil 9 - Toplam Elektrik Tüketiminde Rüzgar Payı
Rüzgar türbinlerinden elde edilen elektrik enerjisi mevcut elektrik şebekesine verilmektedir. Bunun
için rüzgar türbinlerinde, sabit hızlı generatörler ve değişken hızlı generatörler olmak üzere iki farklı
dönüşüm sistemi kullanılmaktadır. Sabit hızlı makineler, doğrudan doğruya şebekeye bağlanmaktadır.
Elektrik sistemini kontrol edemezler. Başlama akımları yüksektir ve reaktif gücü de kontrol
edememektedirler. Bunlara karşın, oldukça basit ve sağlam yapıdadırlar. Değişken hızlı rüzgar
türbinleri ise; elektrik sistemi ile etkileşim halindedir ve denetim yapılması kolaydır. AA/DA
dönüşümleri rüzgar türbini ile şebeke arasında olmakta, herhangi bir sapmada frekans ve gerilim
değişiklikleri kontrol edilebilmektedir. Güç elektroniği elemanları reaktif gücü de kontrol
edebilmektedir.
İlgili raporlardan yola çıkılarak büyük güçte rüzgar enerjisinin şebekeye entegrasyonu yalnızca
mümkün olmadığı, üstelik bu entegrasyon için varolan güç sistemine ek olarak önemli şebeke
tasarımı gerekmediği görünmektedir.
12
EWEA – Annual Statistics 2010 13
http://www.iset.uni-kassel.de/abt/w3-w/projekte/awea_2001_czisch_ernst.pdf
Teknik olarak bakılacak olunursa, güç sisteminin şebekedeki kullanıcılara elektriği her daim
sunabilmesi, tüketim için hazır bulundurabilmesi gerekmektedir. Eğer, güç sistemine rüzgar enerjisini
eklersek temel amaç olan arz güvenliğini hala sağlamamız gerekir. Burada karşılaşılan güçlük rüzgarın
doğasındaki değişkenlikten öte gelmektedir.
Buradan karşımıza çıkacak iki temel problem:
Gerilimi şebeke kullanıcıları için makul seviyelerde tutmak.
Güç dengesini sağlamak. (Kullanıcıların tüketim talepleriyle rüzgar ve diğer enerji
kaynaklarının üretim miktarlarını dengede tutmak.)
Bu tarz sıkıntılarla güç sistemi mühendisleri son yüzyılda sürekli yüzleşmek zorunda kaldılar. Nükleer
güç keşfedildiğinde, örneğin, nükleer oldukça katı bir enerji kaynağıyken yüklerin çok değişken yapıda
olması bir problemdi. Bu problemin çözümünde pek çok ülke nükleer gücün katılığını diğer enerji
kaynaklarını esnekleştirerek aşabildiler (hidroelektrikle beraber güç üretimi).
Rüzgar türbinlerinin şebekeye entegrasyonu gerilim kalitesini etkiler. Gerilim kalitesinin belli kesin
değerler arasında hizmet şartlarını sağlıyor olması istenirken, bu etki kurulumdan önce
değerlendirilmelidir. Etkiyi değerlendirmek için, rüzgar türbinlerinin elektriksel karakteristikleri
hakkında bilgi gereklidir yoksa kolaylıkla uygunsuz şebeke entegrasyon dizaynları sözkonusu olabilir.
Rüzgar türbini elektriksek karakteristikleri üreticiye özgüdür. Bu demektir ki, eğer bir rüzgar türbinine
ait geçerli parametre değerlerini bilmekle, belli bir alanda kurulacak olan türbinin –çiftliğin- voltaj
kalitesi üzerindeki olası etkilerini kestirebiliriz.
Tutarlı ve tekrarlanabilir rüzgar türbini güç kalitesi karakteristiklerine ait dökümantasyona duyulan
ihtiyaç gözlemlendiği için Uluslar arası Elektroteknik Komisyonu (IEC) 1996 yılında standartlaşma
çalışmalarına başlamıştır. Bunun sonucunda IEC 61400-21 (IEC,2001) geliştirilerek, bugün pek çok
büyük rüzgar türbin üreticisi güç kalitesi karakteristiklerini bu standardlara göre sağlamaktadır.
IEC 61400-21, rüzgar türbinlerinin güç kalite karakteristiklerini belirlemek için uygulanan prosedürleri
tanımlar.
3.1 Rüzgar Türbinlerinin Güç Kalitesi Karakteristikleri
IEC 61400-21’e göre, aşağıdaki parametreler bir rüzgar türbininin güç kalitesini karakterizasyonuna
ilişkindir:
P n, Qn, Sn, Un, In
Maksimum güç sınırı, Pmc (10 dakikalık ortalama),
Maksimum ölçülen güç P60 (6-saniyelik ortalama) ve P0.2 (0.2-saniyelik ortalama),
Reaktif güç Q, aktif güçün fonksiyonu olarak 10 dakikalık ortalama değerleri,
fliker çarpanı c(ψk, va) sürekli işletme durumunda şebeke empedansının fonksiyonu olarak ψk
ve yıllık ortalama rüzgar hızı va
Anahtarlama operasyonlarının maksimum sayısı 10 dakikalık periyot için N10 ve iki saatlik
periyot için N120
Anahtarlama işlemleri için şebeke empedansının faz açısı ψk ‘nın fonksiyonu olarak fliker
adım faktörü kf(ψk), ve voltaj değişim faktörü, ku(ψk)
Maksimum harmonik akımları Ih, sürekli işletim için 10 dakikalık ortalamalar 50. harmoniğe
kadar olan veriler.
3.1.1 Nominal Veriler
P n, Qn, Sn, Un, In değerleri aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
Rüzgar türbininin normal çalışma koşullarında tasarlandığı maksimum elektriksel çıkış gücü
başarımına Pn , anma gücü
Anma reaktif gücü Qn, nominal voltaj ve frekansta nominal güç üretirken üretilen reaktif güç
Anma görünür gücü Sn, nominal voltaj ve frekansta nominal güç üretirken türbinin üretilen
görünür güç
Anma akımı In, nominal voltaj ve frekansta nominal güç üretirken kullanılan türbin akımı
3.1.2 Maksimum Güç Sınırı
Bir rüzgar türbininin 10 dakikalık ortalama çıkış gücü, türbin dizaynına bağlı olarak, anma gücünü
aşabilir. Böylece Pmc türbinin 10 dakikalık ortalaması için beklenen maksimum güç miktarını açıkça
tanımlamak için kullanılan bir parametredir.
Çıkış gücü aktif kontrollü rüzgar türbinleri (ör. kanat açısı ve/veya hız kontrolü) tipik olarak Pmc=Pn ‘i
sağlar.
Çıkış gücü pasif kontrollü rüzgar türbinleri (ör. sabit hızlı, stall kontrollü) ekseriyetle Pmc, Pn’in %20’si
fazla olacak şekilde ayarlanır.
3.1.3 Ölçülen Maksimum Güç
60 saniyelik ortalamanın maksimum güç ve 0.2 saniyelik ortalamanın maksimum değeri iki amaca
yöneliktir. İlk olarak, P60 ve P0.2 farklı koruma rölesi ayarlı bağlantıları, ikinci olarak da izoleli
şebekelerle bağlantılı rüzgar türbinlerinin özel durumları için gözetilmelidir.
Bir değişken hızlı rüzgar türbini için P60=P0.2=Pn eşitliği sağlanırken, sabit-hızlı rüzgar türbinleri, stall
yada pitch kontrollü, P0.2 genel olarak Pn’den daha büyük olacaktır.
3.1.4 Reaktif Güç
Bir rüzgar türbininin reaktif gücü 10 dakikalık ortalama değerler tablosu halinde, 10 dakikalık
ortalama çıkış gücünün bir fonksiyonu olarak %0.10…%90, anma gücünün %100’ü için,
belirlenmelidir. Ayrıca Pmc P60 ve P0.2 için de reaktif güç belirtilmelidir.
Asenkron generatörlü şebekeye doğrudan bağlı rüzgar türbinleri çıkış gücünün bir fonksiyonu olarak
bir reaktif güç tüketir. Reaktif güç tüketimi kapasitörlerle kompnaze edilir.
Modern frekans konvertörlü rüzgar türbinleri çoğunlukla reaktif güç kontrolünü istenilen şekilde
ayarlama yetisine sahiptir.
3.1.5 Fliker Katsayısı
Sürekli işletim halinde rüzgar türbinlerindeki güç dalgalanmaları buna bağlı olarak şebekede gerilim
dalgalanmalarına sebep olur. Gerilim dalgalanmalarının genliği sadece rüzgar türbini güç
dalgalanmasıyla nısbi şebeke gücüyle alakalı değildir, bunun yanında şebeke empedansı faz açısı ve
rüzgar türbininin güç faktörüne bağlıdır.
Gerilim dalgalanmaları lambalarda ışık şiddetinde insan psikolojisini bozucu değişimlere sebep
olabilir. Bu durum fliker olarak tanımlanır ve flikermetre ile IEC 61000-4-15 (IEC, 1997)’e göre ölçülür.
Bir rüzgar türbinine ait fliker katsayısı aşağıdaki formülden hesaplanır:
PstSn
SkVakc ),(
1
Pst rüzgar türbininin fliker emisyonu,
Sn türbinin görünür anma gücü,
Sk şebekenin kısa devre görünür gücü.
Fliker katsayısı, şebeke empedansının özel faz açısı (30°, 50°, 70° ve 85°) ve yıllık ortalama rüzgar
hızı (6 m/s, 7.5 m/s, 8.5 m/s, 10 m/s) değerleri için yüzde 99 olarak verilmelidir.
3.1.6 Rüzgar Türbini Maksimum Anahtarlama İşlem Sayısı
Aşağıdaki durumlarda oluşan anahtarlama işlemleri kayda değer gerilim dalgalanmalarına sebep olur:
cut-in rüzgar hızında türbinin başlaması
anma rüzgar gücünde türbinin başlaması
generatörler arasında anahtarlama (yalnızca birden fazla generatörlü yada çok sargılı
generatörlü rüzgar türbinlerinde görünür)
Anahtarlama işlemleri yalnızca şebeke gerilimine etkileriyle değil sıklıklarıyla da değerlendirilir.
Böylece 10-dakikalık 2-saatlik maksimum anahtarlama işlem sayıları belirtilmelidir.
3.1.7 Fliker Adım Faktörü
Fliker step faktörü tek bir anahtarlama işlemi sırasında gerçekleşen fliker emisyonuna bağlı bir
hesaplamadır.
31.0
130
1pst
n
k
f TPS
SK
2
Tp anahtarlama esnasında oluşan gerilim dalgalanmasının süresi
Pst rüzgar türbininin fliker emisyonu
Sn rüzgar türbininin anma görünür gücü
Sk şebekenin kısa devre görünür gücü
Değişken hızlı rüzgar türbinleri genel olarak düşük fliker adım faktörlüdür, sabit hızlı türbinlerde ise
bu değer ortalama değerlerden (pitch kontrol) daha yüksek değerlere doğru (stall kontrol) değişir.
3.1.8 Gerilimdeki Değişim Faktörü
Bir rüzgar türbinindeki anahtarlama işlemi esnasında meydana gelen gerilim dalgalanmasının bir
fonksiyonu olarak elde edilir.
n
k
n
kuS
S
U
UUk minmax3)(
3
Umin ve Umax minimum ve maksimum gerilim (RMS faz-nötr) değerleri;
Un fazlar arası nominal gerilim;
Sn anma görünür gücü
Sk şebeke kısa devre görünür gücü.
Gerilim değişim faktörü şebeke empedansının özel faz açıları için (30°,50°,70° ve 85°) ve farklı
anahtarlama işlemleri için ayrı ayrı hesaplanmalıdır. Gerilim değişim faktörü ku devrilme akımı
faktörü ki ile benzerdir. Değişken hızlı rüzgar türbinlerinin düşük gerilim değişim faktörlü olması
beklenirken, sabit hızlı türbinler ortalama değerlerden (pitch kontrollü) yüksek değerlere (stall
kontrollü) kadar değişiklik arz edebilir.
3.1.9 Harmonik Akımları
Bir güç elektroniği dönüştürücülü rüzgar türbininin devamlı çalışması esnasında oluşturduğu harmonik
akımlar belirlenmelidir. Tekil harmonik akımları 50. Harmoniğe kadar 10 dakikalık ortalamalar
şeklinde hesaplanmalıdır ve buna ek olarak THD’nin de hesaplanması gerekmektedir.
Güç elektroniği elemanları kullanılmayan asenkron generatörlü türbinlerde harmonik etkisi az sayıda
santralden raporlanmıştır. Bu nedenle belirli bir prosedür oluşturulmamış ve kullanıcı şikayeti veya
harmonik akımları sebebiyle bir ekipman hasarı gözlemlenmemiştir. IEC 61400-21 standardı bu
nedenle bu tarz kurulumlar için harmonik hesaplamasını şart koşmaz.
3.1.10 Değişik Türbin Tiplerinin Güç Kalitesi Karakteristikleri
Tablo 2 - Türbin Tipine Göre Güç Karakteristikleri
Tip A0 sabit hızlı stall kontrollü, A1 sabit hızlı pitch kontrollü, A2 sabit hızlı aktif stall kontrollü
türbinlerdir. A tipi türbinlerde sincap kafesli asenkron generatör kullanılır (SCIG). Tip B sınırlı
değişken hızlı bilezikli asenkron generatörlerin (WRIG) kullanıldığı türbinlerdir. Tip C değişken hızlı
ve kısmi ölçekli frekans kontrollü türbin tipidir. Çift beslemeli asenkron generatörler kullanılır
(DFIG). Tip D tam ölçekli frekans konverterler aracılığıyla şebekeye bağlanan bilezikli senkron
generatörlerin (WRSG) yada sabit mıknatıslı senkron generatörlerin kullanıldığı türbinlerdir.
3.2 Gerilim Kalitesi Üzerindeki Etki
Bu bölümde 22kV dağıtım hattına bağlı 5x750kW’lık bir rüzgar çiftliği örneğini inceleyerek gerilim
kalitesi üzerindeki etkisini araştıralım.
Normalde gerilim sinyali sabit frekans ve genlikte ideal bir sinüs eğrisi formunda olmalıdır. Fakat
pratikte ideal eğriden sapmalar olur. Temel olarak, en ufak üretim tüketim dengesizliği gerilim
frekansı dalgalanmasına sebep olurken, hat kayıpları da gerilim genliğinde dalgalanmalara sebep olur.
Büyük enterkonnekte şebekeler ada sistemlerine göre daha kararlı bir frekans aralığında çalışır. Bu
durum büyük ölçekli şebekelerde talep dalgalanmasının daha az olmasından ve dolaşan kapasitenin
büyüklüğünden kaynaklanır. Genlikteki değişimler şebekenin bağıl gücüyle ilişkilidir. Genel olarak
iletim hatlarında güçlü şebekeler kullanılırken, dağıtım şebekeleri daha zayıf ve daha büyük genlik
dalgalanmaları içeren şebekelerdir.
EN 50160 (EN,1995) standardı şebeke gerilim karakteristiğini kullanıcı noktalarında düşük ve orta
gerilim seviyeleri ve normal şebeke işletme şartları için belirlemiştir. İnceleyeceğimiz örnekte yalnızca
kararlı hal durumları için belirlenmiş olan yukarıdaki standarda uygunluk durumunu
değerlendireceğiz.
Şekil 10 - Örnek 1
Tablo 3 - Örnekteki rüzgar türbininin karakteristikleri
İlk şekilde gösterilen sistemdeki rüzgar türbinine ait karakteristik değerleri alttaki şekilde belirtilmiştir.
Rüzgar türbinleri sabit hızlı ve yüksek hızlar için gücü sınırlayan stall kontrollü yani A0 tipindedir.
Her bir türbin güç elektroniği elemanlarıyla devrilme akımını sınırlayan ve güç faktorünü düzenlemek
için anahtarlı kapasite elemanları bulunduruyor.
Şekilde görüldüğü gibi, rüzgar çiftliği 22kV’luk dağıtım şebekesine bağlıdır. Şebekenin kısa devre
görünür gücü ortak bağlantı noktasında (PCC) kurulu rüzgar gücü kapasitesinin yaklaşık 10 katıdır.
Dolayısıyla, şebeke görece zayıftır ve rüzgar çiftliğinin çalışması 22 kV fiderinden beslenen
müşterilerin gerilim kalitesinde belirgin etkilere sebep olacaktır. 22 kV fideri ölü aralığı 1% olan bir
gerilim trafosuyla 132kV’luk şebekeye bağlanıyor. Bu gerilim seviyesi için artık 5.750kW’lık rüzgar
çiftliğinin gerilim kalitesini etkilemesi beklenmez. Bu yüzden bu örnek üzerindeki inceleme 22 kV’lık
dağıtım fideriyle sınırlandırılmıştır.
3.2.1 Gerilim Dalgalanmaları
Yük akış analizleri gerilim dalgalanmaları gözlemlenerek gerçekleştirilebilir. Genel olarak, bütün yük
durumu olasılıkları için gerilim dalgalanmaları hesaplanmalıdır. Örneğin, her ne kadar oldukça basite
indirgenmiş olsa da her türbin omik güç faktöründe çalışıyorken, aşğıda belirtilen iki farklı yük
durumunu gözden geçirebiliriz:
fiderin bir ucunda azami güç tüketimi varken, rüzgar güç üretimi olmaması
fiderde asgari güç tüketimi varken, rüzgar güç üretiminin maksimum olması
Yandaki şekilde iki yük durumu için sonuçlar gösterilmiştir. Grafikte 1. düğüm noktası trafo uçlarını
temsil etmekteyken, 5x750kW’lık rüzgar çiftliği 54-58 numaralı düğüm noktalarına bağlıdır. Diğer
bağlantı noktaları ise yükler/tüketicilere aittir.
Orta ve alçak gerilimdeki per unit (p.u.) cinsinden gerilim farklarının sebebi A.G. hatlarındaki gerilim
düşümü ve AG transformatörünün kabul edilen kademe değişim noktalarıdır.
Şekil 11 Yük Akışı Analizi Sonuçları
EN 50160 standardına göre, yavaş gerilim dalgalanmaları tüketici bağlantı noktalarında 10 dakikalık
ortalamalara göre ölçülür ve Un’in %10 aralığında, haftanın %95’i için sağlanıyor olmalıdır. Bunun
yanında, yalnızca alçak gerilim için, yavaş gerilim dalgalanmaları Un’in -%15 ile +%10u aralığında
olmalıdır. Sonuç olarak, örnek aldığımız sistemin standartlara uygun olduğunu görüyoruz. Öte yandan
gerilim dalgalanması rüzgar çiftliğinin büyümesini zorlaştırabilir; çünkü büyümesi durumunda
maksimum gerilim değeri artacaktır. Bu durumda, bu zorluk rüzgar türbinlerinin güç faktörleri
ayarlanarak aşılabilecektir. Güç faktörünü omik durumdan 0.98 (endüktif) olarak ayarlamamız
maksimum gerilimi %1.5 oranında azaltarak bir başka rüzgar türbini kurulumu için yeterli olacaktır.
Esasında 0.98 güç faktörü için rüzgar çiftliği toplamda 8x750kW kurulu gücüne kadar genişletilebilir.
Elbette ki, asgari ve azami yük durumları için tahminlerdeki olası belirsizlikler güvenlik sınırlarını
zorlayabilir. Bu, öte yandan, olası bir gerilim dalgalanması zorlanması durumuna türbinlerin güç
faktörlerini ayarlayarak müdehale edilmesi önerisini geçersiz kılmaz. Düşürülen güç faktörü değerleri
şebeke kayıplarını arttırması konusunda tartışılabilir. Bu demektir ki, güç faktörü regülasyonu dikkatle
uygulanmalıdır ve alternatif çözümler belirlenmelidir.
3.2.2 Fliker
Fliker ve/veya ani gerilim dalgalanmaları genel olarak yükteki ani değişimler veya sistemdeki
anahtarlama işlemleri sırasında meydana gelir. EN 50160 standardına göre, fliker şiddeti Un
geriliminin %5’ini geçmemelidir; buna rağmen gün içinde birkaç defa Un ‘in %10’unu geçebilir.
Fliker şiddeti kısa-zaman değeri, 10 dakikalık periyotlar için ölçülen Pst, veya uzun-zaman değeri Plt,
Pst’ye bağlı olarak 2 saatlik periyotlar için hesaplanarak ifade edilebilir:
EN 50160 standardına göre, uzun zamanlı fliker şiddeti haftanın %95’i için 1’den küçük veya eşit
olmalıdır. Fliker etkisi subjektif olarak gözlemlenir; kimi durumlarda Plt=1 iken insanları rahatsız
edebilirken, bazı durumlardaysa daha büyük değerler kabul edilebilir.
Tüketici bağlantı noktalarında Plt 1 koşulundan emin olmak için, şebekeye bağlı herbir fliker
kaynağının etkisi sınırlandırılmalıdır; örneğin, kullandığımız örnekteki şebekede, rüzgar çiftliğinin
ortak bağlantı noktasında (PCC) sırasıyla kısa-zamanlı ve uzun-zamanlı fliker emisyon sınırları olmak
üzere, EPst=0.7 ve Eplt=0.5 şeklindedir. Diğer şebekelerde, başka değerler IEC 61000-3-7 (IEC, 1996b)
standardından faydalanılarak tespit edilebilir.
Rüzgar türbinleri fliker etkisi üretir. Bu türbinlerde anahtarlama işlemleri devreye girme (startup) ve
sürekli çalışma durumlarında çıkış gücündeki ani dalgalanmalar gibi durumların bir sonucudur.
IEC 61400-21 referans alınarak, tek bir türbin için veya rüzgar çiftliği için fliker emisyonu belirlenebilir.
Anahtarlama işlemlerine bağlı ve sürekli çalışma durumu için fliker emisyonunu belirlemek için
prosedürler aşağıdaki gibidir.
Anahtarlama işlemleri: Her bir türbin fliker adım faktörü kf(ψk) ile karakterize edilmiştir. Bu değer, en
kötü anahtarlama durumu için ölçülür. En kötü durum olarak türbinlerin devreye girmesi (start up)
düşünülebilir. IEC 61400-21 aynı zamanda generatörler arası anahtarlama için ölçümleri istese de bu
prosedürün soru işaretli türbinler için uygulanması yeterlidir. Devamında, prosedür gereği, her bir
türbin için maksimum devreye girme sayısı, 10 dakikalık ve 2 saatlik olarak belirlenir. Bu
karakteristiklere bağlı olarak fliker emisyonu en kötü anahtarlama durumu için aşağıdaki gibi
hesaplanabilir:
Nwt toplam türbin sayısını ifade eder.
Örneğin Pst=0.71 ve Plt=0.68 değerleri bizim örneğimizdeki sınırları aşmaktadır. Böylece, devreye
girmelere bağlı fliker emisyonu şebekeyi zorlayacaktır. Bu güçlük, düşük fliker adım faktörlü başka
tipte bir türbin kullanarak aşılabilir (Örn: pitch kontrollü, yarı-değişken hızlı tip). Bir başka alternatif
de 10 dakikalık periyot içinde yalnızca belli sayıda türbinin devreye girmesine izin vermek olabilir.
Sürekli çalışma: Kararlı durumda fliker emisyonunu belirlemek için izlenecek olan prosedür; her bir
türbin için karakteristik fliker katsayısı c(ψk,va) kabul edilir. Tek bir türbinden kaynaklanan fliker
emisyonuna ulaşmak için, fliker katsayısının değişkenleri ψk ve va basitçe Sn/Sk ile çarpılır. Rüzgar
çiftliğinin fliker emisyonu ise aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanabilir.
Formülizasyonda kısa-zamanlı ve uzun-zamanlı fliker emisyonu değerlerinin eşit olarak alınmasının
sebebi, kısa-zamanlı fliker emisyonu için oluşan koşulların uzun-zamanlı fliker emisyonu için de
devamlı olacağı kabulüne dayanır. Ayrıca formülizasyonda rüzgar türbinlerinin çıkış güçlerinin
birbirinden bağımsız olduğu kabul edilmiştir. Tabii ki bazı durumlarda rüzgar türbinleri senkronize
çalışabilir, güç dalgalanmaları örtüşebilir. Bu durum için formül fliker etkisini gerçekten az olarak
verecektir.
Örneğin Pst=Plt=0.49 değerleri, limit değerimiz olan Eplt=0.50’nin yalnızca biraz altındadır. Eğer rüzgar
çiftliği aynı tipte daha fazla rüzgar türbiniyle genişleyecekse fliker emisyonu limit sınırlarını aşacak
düzeyde artacaktır. Bu durumda daha küçük c değerine sahip bir türbin tipi seçmemiz gerekir. İlk
olarak c=10.9 sabit hızlı stall kontrollü bir türbin için görece büyük bir değerdir, bu nedenle tipik
değer olarak kabul edilemez. Kesinlikle, bir yarı-değişken hızlı türbin daha küçük c karakterine sahip
olacaktır.
3.2.3 Gerilim Düşümü
Gerilim düşümü EN 50160 standardında gerilim değerinin Un ‘in %1’i ile %90’ı arasında 1ms-1 dakika
boyunca ani olarak azalması olarak tanımlanmıştır. Bir yılda gerilim düşümü sayısı bini bulabilir. EN
50610’a göre %10 ile %15 şiddetindeki gerilim düşümleri genel olarak yüklerin anahtarlanmasına
bağlıdır, daha şiddetli durumlar ise arızalardan kaynaklanır.
Bir rüzgar türbininin devreye girmesi de gerilim düşümüne sebep olur. Her bir rüzgar türbininin bir
gerilim düşümü faktörü ku(ψk) ile karakterize edildiği kabul edilerek, ani gerilim düşümü aşağıdaki
formül yardımıyla hesaplanabilir:
Bir rüzgar çiftliğinde birkaç rüzgar türbininin birden aynı anda devreye girmesi ihtimali düşük
olduğundan bu formül türbin sayısına göre bir yaklaşım sunmamaktadır.
Örnekteki türbinler için, d=%3.0’tür. Bu gerilim düşümü pek çok durum için kabul edilebilir düzeyde
ve 0.90 p.u.’lik bir gerilim dipine karşılık gelmektedir. Yalnızca devreye girme işlemi şebekede büyük
bir yükle senkron gerçekleşirse sorun teşkil edebilir.
3.2.4 Harmonik Gerilimi
Nonlineer yükler (akımı kontrol eden yükler gerilimin lineer bir fonksiyonu değildirler) gerilim dalga
şeklini bozar ve bazı durumlarda nötr iletkenlerinde ve dağıtım transofmratörlerinde aşırı ısınmalara
sebep olurlar. Ayrıca elektronik cihazlarda işlev bozuklukları ve haberleşme sistemlerinde
bozukluklara sebep olur. Nonlineer yüklere örnek olarak güç elektroniği dönüştürücüleri, ark fırınları,
florasan lambalar gösterilebilir. Bozulmuş dalga şekilleri Fourier denklemleri yardımıyla farklı frekans
ve genlikteki sinüs dalgalarının bileşimi olarak ifade edilebilir. Temel frekansın tam sayı katı
frekanslardaki sinüs dalgalarına harmonikler, diğerlerine ara-harmonikler denir.
Harmonik gerilimleri, Uh olarak ve h harmonik derecesini olacak şekilde gösterilir. Bağıl harmonik
değeri aşağıdaki şekilde hesaplanır:
EN 50160 standardına göre, 10 dakikalık RMS ortalamaları her bir uh değeri haftanın %95’i için şekilde
gösterilen değerlerin altında olmalıdır. Gerilim toplam harmonik distorsiyonu da %8 olmalıdır.
Şekil 12 - Harmonik Sınırları
EN 50160 yüksek dereceli harmoniklerin küçük değerler olduğunu kabul ettiği için bir limit
getirmezken, bu değerler büyük ölçüde tahmin edilemez. Öte yandan rüzgar türbinlerinde güç
dönüştürücüleri olarak PWM dönüştürücüler kullanılır ve bunlar 2-3 kHz aralığında çalışırlar. Bu
yüzden IEC’nin de şart koştuğu 50. harmoniğe kadar değerlerin hesaplanması rüzgar türbinlerinin
harmonik emisyonu için doğruyu yansıtmaz. Bunun yanında harmonki ölçümleri yapmayı güçleştiren
şebekede zaten var olan harmoniklerdir. Şebekede halihazırda olan etkin 5 ve 7. harmonikler ve diğer
harmonikler için rüzgar türbinleri tüketici gibi davranır ve bütün ölçümler bundan etkilenir.
Harmonik gerilimleri sınır değerler içinde tutmak için her bir harmonik akım kaynağı
sınırlandırılmalıdır. Bunun için IEC 61000-3-6 rehber olarak kullanılabilir.
Bir asenkron generatörlü doğrudan şebeke bağlantılı rüzgar türbini gerilim dalga şeklini bozmaz.
Yumuşak yol vermeler için kullanılan güç elektroniği elemanları da darbe şeklinde ve küçük genlikli
gerilim darbelerine neden olur ki bu da kabul edilebilir bir durumdur. Öyleyse, sabit hızlı rüzgar
türbinleri harmonik sınırları açısından bir sorun yoktur. Öte yandan, güç elektroniği dönüştürü
elemanlarıyla değişken hızlı rüzgar türbinleri, ciddi harmonik kaynaklarıdırlar.
Rüzgar türbinlerinin şebekeye bağlanmasının farklı sonuçları vardır, bu sonuçlar çoğunlukla türbin
çeşidine göre değişir. Yukarıdaki bahsedilen sonuçlar bunlardır. Ortalama güç üretimi ise, türbülans
yoğunluğu rüzgar paylaşımı gibi jeografik ve meteorolojik etkenlere bağlıdır. Bütün diğer sonuçlar
yalnızca türbinin teknik performansıyla alakalıyken güç kalitesi motorun aerodinamiği, rotor ve sürme
devresinin mekanik davranışı gibi elektriksel yapısından bağımsız etmenlere de bağlıdır.
Güç Kalitesi Sorunu Nedenleri
Gerilim Yükselmesi Güç üretimi
Gerilim dalgalanması ve flikerlar
Anahtarlama işlemleri Kule gölgelenme etkisi Kanat açısı kontrolü pitch kontrol hatası Yaw hatası Rüzgar paylaşımı Rüzgar hızındaki dalgalanma
Harmonikler Frekans inverterleri, tristör kontrolörleri
Reaktif Güç Tüketimi Endüktif bileşenler veya asenkron generatörler
Gerilim pikleri/dipleri Anahtarlama işlemleri
Tablo 4
Güç Pikleri: Değişken hızlı türbinler (Tip C ve D) inverter sistemin çıkışındaki güç değerini pitch kontrol
sayesinde kontrol edebilir, böylece güç dalgalanmalarını ve güç piklerini düzeltebilir. Böylelikle güç
pikleri anma gücü aralığında kalır. Diğer taraftan, ani güç pikleri sabit hızlı rüzgar türbinleri (tip A) için
anma gerilim değerinin %30 ve daha fazlası olabilir, hatta pitch kontrollü sabit hızlı türbinler için de.
Pitch kontrol hızlı güç pikleri için yeterince çabuk değildir. Ancak 1 dakikalık ve 10 dakikalık pikleri
pitch kontrol tarafından elemine edilebilir. Stall kontrollü rüzgar türbinleri için güç pikleri her şeyden
çok hava basıncı ve sıcaklığına bağlıdır. Bu koşullar güç piklerinin anma gücünü %10 ile %20’si
oranında aşmasına sebep olabilir.
Reaktif Güç: Sabit hızlı asenkron generatörlü rüzgar türbinlerinin reaktif güç ihtiyacı kapasitör
üniteleri tarafından kompanze edilir. Böylece güç faktörü 0.96 civarında olur. Değişken hızlı rüzgar
türbinlerinin reaktif gücü kontrol etmek için bir dönüştürücüsü vardır. Bundan dolayı güç faktörü
1.00’dir ve ayrıca bu türbinlerle reaktif güç kontrolü de yapılabilir.
3.2.5 Sistem Dinamiği ve Kararlılığı Etkisi
Rüzgar santrallerinin sistem dinamiği ve kararlılığı üzerindeki bozucu etkileri, bu santrallerin
türbinlerindeki generatör sistemlerinin, konvansiyonel santrallerdeki senkron generatörlerden farklı
olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu generatörlerin bağlantı noktasındaki gerilim ve frekansa bağlı
tepkileri, diğer senkron generatörlerden farklılık göstermektedir. Değişken hızlı türbinlerin elektronik
güç çeviricileri, gerilim düşümüne bağlı aşırı akımlara çok duyarlı olduğundan, küçük bir gerilim
düşümünde bile, bir bölgedeki rüzgar santralleri topluca açabilmektedir. Bu durumda, şebekede çok
önemli sorunlara yol açabilecek sistem kararlılığının korunması konusunda problemler meydana
gelmektedir.
Bir taraftan, rüzgar santralinin çalışması, şebeke dinamik davranışını ve çalışmasını veya ona bağlı
olabilecek özel cihazların çalışmasını etkilememeli veya zarar vermemelidir. Bu, rüzgar çiftliğinin
çalışma koşulları ve çeşitli konfigürasyonlar için kontrol edilmek zorundadır. Bunlara, çalışmaya
başlama, çalışmayı kesme ve rüzgar hızı değişimleri gibi örnekler verilebilir.
Diğer taraftan, rüzgar çiftliğinin devre dışı olarak bağlantısının kesilmesi, ani gerilim düşmeleri ve
arızalar gibi şebeke üzerinde yaşanan şiddetli bozukluklar durumu kötüleştirebilir. Bu, ada
şebekelerde veya yüksek rüzgar gücü bağlantılı iletim şebekelerindeki üç fazlı hatalarda özellikle
doğrudur. Eğer rüzgar çiftliği devre dışı kalırsa, bu önemli üretim kaybına yol açabilir. Bu durum,
enerji dağıtım istasyonlarındaki aşırı yükü kaldırmak için, belirli bölgelerde kısa süreli elektrik
kesintilerine, hatta daha kötü durumda sistemin çökmesine sebep olabilir. Bundan dolayı, bağlantı
noktasındaki gerilim seviyesine bağlı olarak, şebeke operatörleri, rüzgar çiftliklerinin hata taşıma
yeteneğine sahip olmasına ihtiyaç duyabilirler. Böylece belirlenmiş olan ani gerilim düşmelerine karşı
koyabilirler [24].
4 Rüzgar Çiftliklerinin Şebeke Bağlantısı için Teknik Düzenlemeler
Endüstriyel teknik standardlar genelde IEEE ve IEC kurumları kaynaklı olurlar. Bu standardlar, öte
yandan, özel organizasyonlar tarafından ya da yasalarca şart koşulmadıkça, yalnızca gönüllü
çalışmalardır. Bu nedenle, bunlara ek olarak, rüzgar türbinlerinin şebeke entegrasyonu için pek çok
milli ve bölgesel standartlar, şartnameler, rehberler, öneriler, kılavuzlar bulunur.
1980’lerin sonlarında Avrupa’daki dağıtım şirketleri kendi bağlantı kriterleri ve standartları
geliştirmeye başladılar. 1990’larda her bir dağıtım şirketi için farklı olan standartlarda milli düzeyde
bir uyuma gidildi (Almanya, Danimarka). 2000’lere gelindiğinde büyüyen ve yaygınlaşan rüzgar
türbinleri için artık dağıtım şebekelerine entegrasyonun ötesinde iletim şebekelerine entegrasyon için
standart gereksinimi doğdu.
Bu bölümde, dünyada var olan farklı standartların karşılaştırması yapılacaktır. Entegrasyon kurallarını
iki bölümde inceleyeceğiz:
110kV’tan düşük gerilimli şebekelere bağlı rüzgar türbini/çiftliği
110kV’tan yüksek gerilimli şebekelere bağlı rüzgar türbini/çiftliği
4.1.1 110 kV’tan Düşük Şebekeler için Düzenlemeler
Bu bölümde 110 kV’tan düşük dağıtım hatları (AG) ve orta gerilim (MV) seviyeleri için düzenlemeler
incelenmiştir. Bu düzenlemelerin amacı kurulum rehberleri, rüzgar türbinleri ve şebekeler için teknik
destek ve gereksinimler, gerilim kalitesi ve enerji sürekliliğini sağlamak için bir temel oluşturmaktır.
Yine bu düzenlemeler türbin yapısından ve tasarımından bağımsız olmalıdır (Asenkron ya da senkron
generatörlü, inverterli olup olmaması vb.).
Danimarka: DEFU 111: Danimarka Elektrik Standartları Araştırma Enstitüsü (DEFU) 1998 yılında ‘Alçak
ve Orta Gerilim Şebekelerine Rüzgar Türbinlerinin Bağlanması’ ya da DEFU 111, olarak bilinen bir
entegrasyon kılavuz raporu yayımlamıştır. Rapor rüzgar türbinlerinin yüksek girişimi durumunda
doğacak güç kalitesi kararlılık problemlerini ya da rüzgar çiftliklerinin kısa devre gücü küçük noktalarla
rüzgar çiftliklerinin bağlanması ve toplam kurulu rüzgar gücü gibi konularda eksik olduğundan 2003
yılında gözden geçirilerek güncellendi.
Danimarka: Eltra ve Elkraft: Danimarka’nın iki iletim şirketinin Eltra (Batı Danimarka) ve Elkraft
System (Doğu Danimarka) katkılarıyla oluşan yeni dağıtım şebekesi ihtiyaçlarına yönelik ve
muhtemelen DEFU 111’in yerini alacak olan yeni bir çalışma yürütülmüştür. ‘100 kV’tan Düşük
Gerilim Seviyelerinde Şebekelere Bağlı Rüzgar Türbini Generatörleri’ adıyla düzenlemeler 1 Haziran
2004’te uygulanmaya başlandı. Bu düzenlemeler rüzgar türbinlerinin regülasyon ve dinamik
ölçülerinin sistem kararlılığını ve güvenliğini, gerilim kalitesini sağlamasından emin olmak üzere
yapıldı.
İsveş: AMP: DEFU 111’in İsveç’teki karşılığı AMP olarak bilinir. Birçok konuda DEFU 111 ile
uyumludur. Kılavuz şebeke stabilite problemleri ve yüksek rüzgar gücü girişimi durumlarını göz
önünde bulundurmamıştır.
Almanya: VDEW Rehberi: ‘Orta Gerilim Şebekelerinde Üretim – Üretim Araçlarının Orta Gerilim
Şebekeleriyle Bağlanması ve Çalışması Kılavuzu’ Alman Elektrik Kurumu (VDEW) tarafından 1998
yılında yayımlanmıştır.
Kılavuz güç kalite ölçümlerini her bir türbin tipi için şart koşar. 1992 yılında ilk kez detaylı güç kalitesi
ölçümleri eklenmiştir.
Birleşik Krallık: G59/1 ve G75: Birleşik Krallıkta 5MW’a kadar 20kV ve altındaki generatörlerin
bağlantı koşullarını belirleyen, Elektrik Kurumu’nun 1990 yılında çıkarttığı G59/1 öneri raporudur.
Sonrasında 1996 yılında 5 MW’tan büyük 20 kV ve altındaki generatörler için G75 oluşturulmuştur.
4.1.2 110 kV’tan Yüksek Şebekeler için Düzenlemeler
Bu bölümde iletim hatları için bağlantı koşullarıyla ilgili kısa bir giriş yapılacaktır.
Danimarka: Eltra: Eltra’nın 2000 yılında düzenlediği ‘Rüzgar Çiftliklerinin İletim Hatlarına Bağlantısı
için Şartname’, 100 kV’tan yüksek gerilimli hatlara rüzgar çiftliklerinin bağlantı koşullarını
belirlemektedir. İletim şirketi tarafından yeter şartlar belirtilmiş ve bu şartlar rüzgar çiftliği sahipleri
tarafından sağlanmalıdır.
Almanya: E.ON: Alman iletim şirketi E.ON Netz, devamlı olarak entegrasyon kurallarını
güncellemektedir. 2003 yılı Ağustos ayında 60 kV ve 110 kV hatlar için ve ekstra yüksek gerilim (220
kV 380 kV) hatları için rüzgar çiftliği bağlantı kuralları da belirlenmiştir.
İrlanda: ESB: İrlanda Elektrik Kurulu (ESB) tarafından 2002 yılında ESB NG bağlantı kurallarını
belirleyen bir taslak hazırlanmıştır.
4.1.3 Teknik Entegrasyon Düzenlemelerinin Karşılaştırılması
4.1.3.1 Aktif Güç Kontrolü
Güç sistemlerinde güç üretimi ve tüketimi bir denge içinde tutulmalıdır. Güç talebi ve arzındaki
değişiklikler geçici dengesizlikler oluşturabilir ve elektrik santrallerinin çalışma koşullarına ve aynı
zamanda tüketicileri de etkiler.
Uzun süreli dengesizlikleri engellemek için güç talebi tahminleri yapılarak elektrik santrallerinin enerji
üretimi buna göre ayarlanır. Aktif güç kontrolü rüzgar çiftliklerinin sabit bir frekansta çalışması, iletim
hatlarını aşırı yüklemesinden sakınmak ve güç kalitesi standartlarına uygun bir şekilde büyük gerilim
adımlarını engelleyerek ve devreye girme ve devreden çıkma esnasında çekilen in-rush akımlarını
sınırlamak için yapılır.
Tablo 5- Aktif Güç Kontrolü Standartları
4.1.3.2 Frekans Kontrolü
Güç sistemlerinde, frekans üretim ve tüketim arasında bir denge/dengesizlik indikatörüdür. Normal
çalışma esnasında, frekans nominal değerine yakın olmalıdır. Avrupa ülkelerinde frekans genellikle
50 0.1 Hz arasında ve çok nadir olarak 49-50.3 aralığının dışında olur.
Üretim ve tüketim arasındaki dengesizlik durumunda, primer ve sekonder kontrol denge durumuna
dönmek için kullanılır. Eğer, örneğin, tüketim üretimden büyükse, büyük senkron makinalardaki
dönme enerjisi üretim ve tüketim dengesini korumak için harcanır ve, sonuç olarak, generatörün
dönüş hızı azalır. Bu da sonuçta sistem frekansını düşürür. Güç sistemlerinde, frekansa karşı hassas
ekipmanlar bulunur. Bu ekipmanlar primer kontrol ekipmanları olarak adlandırılır. Primer kontrol
elemanları üretimlerini denge oluşuncaya dek arttırarak frekans değerini korurlar. Bu kontrol 1-30s
arasında değişen bir zaman alır.
Frekans değerini nominal değerine getirmek ve birincil rezervleri devreden çıkartmak için, ikincil
kontrol elemanları 10-15 dakika arasında değişen bir zamanda cevap verir. İkincil kontrol elemanları
böylece daha yavaş bir üretim artışı veya azalışı cevabı verir.
Bazı ülkelerde otomatik üretim kontrolü kullanılırken, diğer ülkelerde sekonder kontrol manuel olarak
sistem operatörünün isteğiyle uygulanır.
Normal koşullarda, bir rüzgar çiftliğinin güç çıkışı 15 dakika içinde kurulu gücünün %15i oranında
değişebilir. Bu üretim ve tüketim arasındaki dengesizliği arttırıcı bir etki yapar. Ekstrem rüzgar
koşullarında ve sonrasında ise daha büyük güç üretim dalgalanmaları oluşur.
Rüzgar türbinleri diğer enerji kaynaklarına göre kontrol edilemeyen bir kaynak kullandığı için, birincil
frekans kontrolü yetenekleri sınırlı yapılardır. Buna karşın ESBNG rüzgar çiftlikleri için termal elektrik
santralleriyle aynı primer frekans kontrolü şartlarını belirlemiştir. Yüksek frekanslarda frekans
kontrolü türbinlerin kapatılması veya kanat açısı (pitch) kontrol yöntemiyle sağlanabilmektedir.
Rüzgar kaynağı kontrol edilemediğinden, güç üretimi normal frekanslar için mümkün olandan az
düzeyde tutularak, düşük frekanslarda sekonder frekans kontrolü yapabilmek mümkündür.
4.1.3.3 Gerilim Kontrolü
Yükler ve şebeke elemanları belli bir gerilimde çalışmak üzere tasarlanmıştır. Gerilim stabilite
problemlerini önlemek ve gerilimi gerekli aralıklarda tutabilmek için generatörlerde reaktif güç
kontrolü ve gerilim regülatörleri kullanılır. Rüzgar türbinleri de gerilim regülasyonu sağlamak
durumundadır. Şartnameler rüzgar türbini/çiftliği bağlantı noktasında işletme gerilimi aralığını ya da
sağlaması gereken reaktif güç kompanzasyonunu belirtir.
Tablo 6 - Frekans Kontrolü Şartları
Transformatörlerin basamak adımları da 110 kV hatlar için %2.5’tan, 220-400kV hatlar için %1.6’dan
büyük olmamalıdır.
4.1.3.4 Rüzgar Çiftliği Koruması
Rüzgar santrallerinin şebekedeki bir arıza durumunda hemen devreden çıkartılması şebeke üzerindeki
baskıyı arttıracaktır. Arıza durumunu takip eden birkaç dengesizlikten sonra iletim veya dağıtım
hatlarının bazılarının devreden çıkacağı ve üretim tüketim dengesizliği doğabileceği ihtimali için
rüzgar türbinleri gerilim ve frekans aralıkları aşılmadığı sürece devreden çıkarılmaması tercih edilir.i14
14
Technical Regulations for the Interconnection of Wind Farms to the Power System – Julija Matevosyan, Thomas Ackermann ve Sigrid M. Bolik
Rüzgar türbinleri şebekedeki arıza durumlarında meydana gelen kısa devre akımı değerleri, gerilim
düşümü veya gerilim yükselmesi koşullarından zarar görebilir. Bu nedenle röle koruma sisteminin iki
amacı bulunmaktadır:
Arıza sırasında ve sonrasında şebekenin normal çalışma şartlarını koruması için rüzgar
türbinlerinin yardımcı olması
Şebekedeki arızalardan kaynaklanabilecek hasarlara karşı rüzgar türbinlerini korumak.
Tablo 7 - Gerilim Kalitesi Standartları
4.2 Türkiye’de Rüzgar Türbinlerinin Uyması Gereken Kriterler15 Türkiye’de kurulacak rüzgar santralleri 24 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik
Piyasası Şebeke Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve Şebeke Yönetmeliği Ek-
18’de belirtilen “Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesislerinin Şebeke Bağlantı Kriterleri”ni sağlamak
zorundadır. Bu ekte yer almayan konular için ise Elektrik Piyasası Şebeke Yönetmeliğinin ilgili
hükümleri ve diğer yönetmelikler geçerliliğini sürdürmektedir. Ek-18’de yer alan kriterler iletim
sistemine bağlı rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisleri ile dağıtım sistemine bağlı kurulu gücü 10 MW
ve üzerinde olan rüzgar enerjisine dayalı üretim tesislerini kapsamaktadır.
Ek-18’de yer alan kriterlerde şebeke kodu dokümanlarında belirtilen bazı kurallar yer almaktadır.
Bunlar rüzgar türbinlerinden arıza sonrasında sisteme katkı yapması, aktif güç kontrolü, frekans
tepkisi, reaktif güç kapasitesi ve rüzgar santrallerinin şebeke bağlantı trafosu ile ilgili gerekli
koşullardır.
Arıza Sonrasında Sisteme Katkı:
Herhangi bir fazda veya tüm fazlarda oluşan gerilim düşümlerinde rüzgar türbini şebekeye
bağlı kalmalıdır. Bununla ilgili olarak arıza sırasında gerilim düşümünün bulunduğu bölgeye
göre şekil
Gerilim düşümünün 1 numaralı bölgede olması halinde rüzgar türbini aktif gücü arıza
temizlendikten hemen sonra saniyede nominal gücünün % 20’si oranında artırılarak,
üretilebilecek maksimum aktif güç değerine ulaşması
Gerilim düşümünün 2 numaralı bölgede olması halinde rüzgar türbini aktif gücü arıza
temizlendikten hemen sonra saniyede nominal gücünün % 5’i oranında artırılarak,
üretilebilecek maksimum aktif güç değerine ulaşması
Gerilim dalgalanmalarında rüzgar türbininin reaktif güç tepkisi Şekil-14’e göre olmalıdır.
Şebeke geriliminde meydana gelebilecek % 10’a kadar olan dalgalanmalarda rüzgar türbini
tepki vermeyecektir. Bunun üzerindeki dalgalanmalarda nominal gerilimin % 1’lik değişimi
için nominal akımın % 2’si oranında reaktif akım desteği sağlanmalıdır. Bu destek 20
milisaniye içinde gerçekleşmeli ve 3 saniye boyunca sürdürmelidir.
Aktif Güç Kontrolü :
İletim sistemine bağlı rüzgar santrallerinde acil durumlarda TEDAS tarafından gönderilecek sinyallerle
tesisin toplam kurulu gücünün 20-%100’ü arasında otomatik olarak aktif güç kontrolü yapabilme
özelliği olmalıdır. Bu kapsamda yük alma/ yük atma hızı:
Kurulu gücü 100 MW ve altındaki RES’ler için dakikada kurulu gücün % 5’i
Kurulu gücü 100 MW ve üzerindeki RES’ler için dakikada kurulu gücün % 4’ü
Frekans Tepkisi :
Rüzgâr Türbinleri Şebeke Yönetmeliğinin 11. maddesinde belirtilen frekans aralıkları ve
çalışma sürelerine göre çalımsalıdır.
Şebeke frekansı 50.2 Hz’in üzerinde olduğu durumlarda ilave rüzgâr türbini devreye
girmemelidir.
15
Altuntaşoğlu, Z.T., Rüzgar Türbinleri Güç Kalitesi Şebeke Kodları
Rüzgâr türbini şebeke frekansı 47.5-50.3 Hz aralığında olduğu sürece emre amade gücünün
tamamını üretebilmeli, şebeke frekansının 50.3’ün üzerine çıkması halinde her 100mHz
frekans artısı için emre amade gücünün % 5’i oranında yük atabilmelidir (Sekil-15)
Reaktif Güç Kapasitesi :
Rüzgâr üretim tesisi iletim sistemine bağlantı noktasında Şekil-16’da koyu çizgilerle belirtilen
sınırlar arasındaki güç faktörü değerleri için (düşük ikaz güç faktörü .835-aşırı ikaz güç faktörü
0.835) her noktada çalışabilmelidir.
Şebekeye bağlı trafonun kademe oranları, Sekil-5 Z noktasında (şebeke bağlantı noktasındaki
trafonun yüksek gerilim tarafındaki noktada) nominal gerilimin %10’u olan her gerilim
değeri için Y noktasında (trafonun orta gerilim tarafında) nominal gerilimi sağlamalıdır.
Şekil 13
Şekil 14
Şekil 15
Şekil 16
5 Kaynakça
EWEA. (2010, 02 02). Wind In Power 2010 European Statistics.
GWEC. (2010, 02 02). Global Wind Statistics 2010. Brüksel, Belçika.
TEİAŞ. (2011, 01 01). 2010 Faaliyet Raporu.
TWEA. (2010, 02 02). Türkiye'de Rüzgar Enerjisi. İstanbul.
Ackermann T., 2005 Wind Power in Power Systems, John Wiley & Sons, Ltd, Chiester.
Tekin K., 2006 Rüzgar Santralleri İçeren Elektrik Sistemlerinde Etkilenmeler ve Kısa-devre İncelemesi
(Yüksek Lisans Tezi)
Mahir Aydın, 2003, Rüzgar Enerjisi, Mühendis Türk, Nisan, 15-17 Uygun C., Eker M.K., Rüzgar Enerji Santrallerinin Şebekeye Bağlanması Durumunda Enerji Kalitesi Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi Altuntaşoğlu Z.T., Rüzgar Türbinleri Güç Kalitesi ve Şebeke Kodları Prof Dr. Ermiş M., Rüzgar Enerjisi Santrallarının Türkiye Elektrik Sistemine Entegrasyonu, 2009