presentación sobre instrumentos musicáis

27
GELENEKSEL MÜZİK ALETLERİ Slaydın belirli yerlerinde müzik efekti vardır.Slayt otomatik olarak ilerlemektedir. MERVE ALA 10-B 427

Upload: ies-no-1

Post on 19-Jul-2015

860 views

Category:

Entertainment & Humor


0 download

TRANSCRIPT

GELENEKSEL MÜZİK ALETLERİ

Slaydın belirli yerlerinde müzik efekti vardır.Slayt otomatik olarak

ilerlemektedir.

MERVE ALA 10-B

427

KOPUZ

Kopuz, en eski Türk halk çalgısı olarak bilinmektedir. Ancak

kopuz adıyla anılan farklı çalgılara rastlanmaktadır. ġu anda

hâlâ Anadolu, Kafkasya veOrta Asya'da

kullanılmaktadır. ġamanlar törenlerde kopuzu kullanırlardı.

UD

Ud, telli bir müzik aletidir. Yaylı

sazlarda olduğu gibi udun da bir

Ģekli var. Yapımdan önce

malzemeyi Ģeçmek gerekir.

Utdteknesi; ceviz, maun, erik,

kayısı, akça ağaç, kiraz, ithal

ağaçlardan magase, vengi, pelesenk

gibi birçok ağaçtan yapılmaktadır.

En önemlisi kemanda da olduğu

gibi üst tabladır. Seste baĢarı elde

edebilmek için tablanın yani göğsün

kaliteli ve çok kuru ladin ağacından

yapılması gerekir. Ancak güzel ve

yumuĢak bir ses elde etmek için

tabla kalın olmamalıdır. Çünkü ses

molekülleri udun teknesine

aksederek tablaya yansıyarak

titreĢim sağlar. Utta ses tablasının

yüzde yetmiĢ beĢ önemi vardır,

buna uyulduğu takdirde güzel ses

almak mümkün olacaktır.

Zengin bir ses aralığına sahiptir.Yüzyıllardır kullanılmasına Ud için binlerce eser yazılmasına

rağmen hala melodik zenginliğini korumaktadır.Perdeli ve mızraplı aletlere göre çok teknik

ve zordur.Ud uzunca bir zamanda sabır ve azimli bir çalıĢma ile öğrenilebilir .Hatta Yahya

Kemal, bir Ģiirinde "Eski İstanbul bir ud sesindedir" diyordu. .Tok ve Davudi sesi ile

büyüleyici ve Ģevk verici bir musıki aletidir…

KÂNUN

“Kânun”un bazı kaynaklara göre büyük Türk bilginlerinden FARABĠ (870-950)

tarafından icat edildiği söylenmektedir, aynı kaynaklar FARABĠ’nin

“Kânun”üzerinde çeĢitli değiĢiklikler yaptığını da öne sürmektedir.

Kendine özgü gösteriĢli ve

ahenkli sesiyle yer eden, her

türlü duyguyu zengin bir

Ģekilde ifade etmeye uygun

“Kânun”, bütün parmaklar

kullanılarak ve Arp , Gitar

tekniğine yakın bir teknikle çok

sesli çalıĢmalara da en açık bir

çalgı olarak Türk Mûsikîsinin

piyano’su olarak

adlandırılabilir.

Kanun yapımında ıhlamur, çam ve çınar ağacı kullanılır.

NEY

Günümüzde ney, Türk sazı olarak

anılmaktadır ve tasavvuf müziğinin bir

simgesi haline gelmiĢtir. Bir müzik aleti için

kullanılan çalmak yerine, Ney için üflemek

tabiri kullanılır. Burada üflemenin mecazi

bir anlamı vardır. Kaynağını

Ġslam'da Allah'ın insanı yaratırken ruhu

üflemiĢ olmasından alır.

Kargı denilen bir çeĢit budaklı kamıĢtan

yapılır. Bu kamıĢın tür olarak latince

ismi arundo donax'tır. Türkiye'de

güneydoğu akdeniz ve ege bölgelerinde

yetiĢir.

parçaları

Ney perdesiz bir çalgı olduğu için Klasik

Osmanlı Musıkisi yanında Batı Musıkisi,

Popüler ve Caz musikileri, Halk Musıkisi gibi

pek çok türün ses sistemlerinde icra

edilebilir.

BAĞLAMA

Ülkemizde kullanimi en yaygin olan telli tezeneli Anadolu

Halk Çalgisidir.Halkimizin en çok sevdigi ve elinde

bulundurdugu en yaygin çalgidir,Uzun sapli, ikiserden üç

gurup tellidir.Eski bir Anadolu çalgisi olan, bugün Altay

Türkleri arasinda yay’la çalinan çesidi halen kullanilan

kopuz adli sazdan türedigi biliniyor…

CURA

Cura, Türk halk çalgılarından biridir. Anadolu ozanları

tarafından çoklukla kullanılan bu çalgının uzunluğu 55-60 cm

kadardır ve bağlama ailesinin en küçük çalgısıdır. Cura genellikle

altı, beĢ, dört ya da üç tellidir. Ġki telli curalar da vardır. Oyun

havalarının kıvrak ve hareketli çalınıĢ biçimine uygun bir

çalgıdır.

Tüyleri temizlenmiĢ çebiç adı

verilen oğlak derisinden delik yerleri

bağlanıp, gövde bölümü elde edilir.Ön

ayaklardan birine lülük, birine

de nav takılarak

yapılmaktadır.Geleneksel olarak

boynuzdan yapılan navlar günümüzde

ahĢaptır ve içine yöresine göre zimbon

(Trabzon), çimon/çibu (Rize)adı verilen

kamıĢtan yapılan komalı-

pentatonik sipsi yerleĢtirilmektedir. Lülü

kten dudula adlı ağızlıktan üflenerek

ĢiĢirilen enstrumanda sıkıĢan hava nav

içinde bulunan zimbona gelir ve burada

parmaklar sayesinde istenilen ses elde

edilir.

"B - si" "A -la" "G -sol" karar seslerinde

akort edilen ve komalı pentatonik bir

enstruman olup tek oktavlık ses rengine

sahiptir

TANBUR

Tanbur, Türk müziğinde yaygın olarak

kullanılan ve yalnız Türklerde görülen telli bir

çalgıdır.

Tanburun mızrabı kaplumbağa kabuğundan

(bağa) elde edilir. Oldukça sert bir maddeden

yapılan mızrabın uzunluğu icracının isteği

üzerine 9.5-13.5 cm. arasında değiĢir. Esnemez

bir çubuk olan mızrabın iki ucu da kullanılır.

Ama iki uç, farklı tınılar elde edebilmek için

birbirinden biraz farklı yapılır. Sağ elin baĢ,

iĢaret ve orta parmakları ile tutulan mızrap,

tellere geniĢ yüzüyle değil, diklemesine dar

yüzüyle vurulur. Bu vuruĢ, çalgının tok ses

vermesini sağlar. Mızrabı böyle tutulan baĢka

çalgı yoktur.

KEMENÇE Kemençe, Doğu Karadeniz bölgesinde

yaygın olan ve rebap,keman türü yaylı

çalgılarla akraba olduğu sanılan, bir yay

yardımıyla çalınan üç telli geleneksel

halk çalgısının adı olup, klasik

kemençe ile karıĢtırılmasını önlemek

amacıyla Karadenizkemençesi ya

da Laz kemençesi olarak da

adlandırılmaktadır.

Özellikle Görele, Tirebolu, Espiye ,Vona(PerĢembe), Ordu, Fatsa, Ünye, Eynesil, Mesudiye, Akyazı, Vakfıkebir, Akçaabat, Tonya, Maçka,Sürmene'de süreklilik arzeden kemençe yapımcılığı genellikle babadan oğula geçmekte ve yapımcılar hiçbir resmi eğitim kurumunun formasyonundan geçmemektedirler. 19. yüzyıla dek bağırsak olan teller yerini metal olanlara bırakmıĢtır. Teller inceden kalına doğru zil, sağır ve bam olarak adlandırılmaktadır.

REBAP

Bir saz türüdür, gövdesi Hindistan

cevizi kabuğundan

yapılır. Türkiye, Ġran, Arabistan, Kuzey

Afrika,Afganistan, Pakistan, Hindistan

gibi ülkelerde bazı mızraplı ya da yaylı

çalgılara verilen ortak bir isimdir. Tel

sayısı bir ile beĢ arasında değiĢir, ama

çoğunlukla üç tellidir.

• 18. yüzyıla kadar Türk Müziğinin tek yaylı çalgısı olan Rebab

din dıĢı olduğðu gibi Tasavvuf Müziğinde de büyük bir ilgiyle

kullanılmıĢtır. Hatta Rebab adıyla kullanıldığı Mevlevî

dergâhlarında bu çalgıya kutsallık bile yakıĢtırılmıĢtır.18.

Yüzyılın ikinci yarısında Avrupa'dan gelen Sine Kemanının din

dıĢı müzikte büyük ilgi görmesi üzerine gözden düĢen ve terk

edilen Rebab daha sonra yalnızca Mevlevi müziğinde

kullanılmıĢtır. Günümüzde ise nadiren de olsa kullanılmaktadır.

Yarım küre biçiminde bir çift küçük davuldan oluşan ve din müziğinin önemli çalgılarından “kudüm” dindışı ve mehter müziğinde “nakkare” adıyla anılıyordu. “Tambur” “kemençe” “kanun” gibi çalgılarla zenginleştirilmeden önce Mevlevî müziğinin dört temel çalgısından biri (diğerleri “ney” “rebap” ve “halile”) olan “kudüm”ün çapları yaklaşık 28-30 cm civarındaki davulları dövme bakırdan yapılmış olup biri büyük diğeri küçük iki tasa benzer. Iki canagin büyüklügünün birbirinden farkli olmasinin sebebi icra sirasinda farkli tini elde etmek icindir.

KUDÜM

Yüksekliği ise yaklaşık 16 cm. olan taslar dibe doğru daralırlar. Büyüğünün ağzına iki küçüğünün ağzına bir milim kalınlığında deri gerilir. Tiz ses veren davul (tek) sola öbürü (düm) sağa konur. Daha ince bir derinin gerildiği (tek) boyut olarak da (düm)den biraz küçüktür. Devrilip sallanmalarını önlemek için simit denen içi pamuk doldurulmuş bir çift meşin halka üstüne oturtulan davullar “zahme” denilen bir çift ahşap çubukla çalınır. “Kudüm`ün bakır gövdesi metalik tınıyı gidermek amacıyla çoğunlukla dıştan meşinle kaplanır.

ZURNA

Ġslamiyet'ten önce zurnanın adı I.yy.da

''yurağ veya yerağ'' idi. Zurnanın gür

ve yüksek frekanslı sese sahip olması

çalgımızın salon yerine saha çalgısı

olma özelliğini getirmiĢtir.Osmanlı

Ġmparatorluğu zamanında saray

nöbetlerinde ve savaĢlarda bir çeĢit

ulusal bando olarak yer tutardı. Uzun

yıllar davulla birlikte özellikle Türk

köylüsünün müzik ihtiyacını

karĢılamıĢtır.

Bazı ''anlayana sivrisinek saz,

anlamayana davul zurna az, zurnada

peĢrev olmaz'' gibi Türk deyimleri,

sazımızın devamını ve unutulmamasını

sağlamıĢtır.

ZURNA

Zurnanın yapısı:Zurnanın yapımında kullanılan en makbul ağaç erik ağacıdır. Bunu yanında kiraz ve zerdali'den de yapılır.

Altı tane üst ve bir tane alt delikte toplam 7 delik bulunur. Ayrıca zurnanın ön ağız bölgesinde (cin veya Ģeytan) deliği denilen delikler bulunur. Bunlar 6 tane olup, üçerli veya karĢılıklıdır.

KAVAL

Kaval. Çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha

çok ĢimĢir ağacından (nadiren livori, incir ve erik

ağacından), altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir. Dilli

kaval ve dilsiz kaval olarak adlandırılan iki türü vardır.

Dilli kavalın ucunda ses üretimini sağlayan bir düdük

bulunur. Dilsiz kaval ise içi boĢ bir boru olup çalan kiĢi

nefes teknikleriyle istenen sesi cıkarır.

Kavalın kökeni hakkında değiĢik görüĢler varsa da

insanoğlunun en eski çalgılarından olduğu bilinmektedir.

Ortadoğu ve orta asyada değiĢik formlarına rastlanır.

Dilsiz Kaval üflenme teknikleri açısından Ney'e benzer fakat

ayrıldığı önemli farklılıklar vardır. Dilsiz kavaldan ses çıkarmak

için dudaklar U harfi biçimine getirilir ve çeneye paralel tutlan

kaval yüz ekseninden yaklaĢık 45 derece sağ ya da sola

saptırılarak ses çıkarılmaya çalıĢılınır.

Dilli kavalda ses çıkartmak daha kolay olsa da çalmak için

horlatma denilen ve alt-üst çene kemiklerininde kullanıldığı zor

bir yöntem uygulamak gerekir.

Yapı olarak oldukça basit olan kaval nefese büyük özgürlük

tanıdığı için çok değiĢik üfleme teknikleri geliĢtirilebilir.

MERVE ALA

10-B

427