İngİlİz belgelerİyle musul...

68
İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU (1890-1926) Dr. Kemâl MELEK

Upload: others

Post on 20-May-2020

43 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

İNGİLİZ BELGELERİYLE

MUSUL SORUNU (1890-1926)

Dr. Kemâl M E L E K

Akademik Kitaplar Serisi: 28

Dizgi Baskı: Tasvir Gazetecilik ve Matbaacılık İşletmesi İstanbul — 1983

Yirmi yılı aşan evliliğimiz süresince üç kıtada yapmış olduğum araştırma ve

incelemelerde bana sonsuz destek ve yardımlarını esirgemiyen eşime...

İ Ç İ N D E K İ L E R

ÖNSÖZ 7

I. GİRİŞ 9

II. BİRİNCİ D Ü N Y A S A V A Ş I N D A N ÖNCE M U S U L SORUNU ... 11

a — Almanlarla Petrol Görüşmeleri 12

b — Chester İmtiyazı 14

c — İngilizlerle Petrol Görüşmeleri 14

III. BİRİNCİ D Ü N Y A S A V A Ş I N D A N L O Z A N K O N F E R A N S I N A ... 16

a — Gizli Londra Görüşmeleri ve Gizli Antlaşmalar 16

b — Sykes-Picot Görüşmeleri ve Savaş ı Sona Erdirme Çabaları 16

c — Mondros Mütârekesi ve Musul 20

d — Paris Barış Görüşmelerinde Musul 24

e —• San Remo Görüşmeleri 25

f — Misak-ı Milli ve Sevres Antlaşması 26

IV. L O Z A N K O N F E R A N S I VE SONRASI 29

a — Lozan Görüşmelerinde Musul 32

b — Haliç Konferansı 44

c — Milletler Cemiyeti ve Ankara Antlaşması 46

V. S O N U Ç 52

Y A R A R L A N I L A N K A Y N A K L A R 57

Ö N S Ö Z

Birinci Dünya Savaş ından sonra Türklere karşı İngil izlerin yürüttük­leri dış politikalarını incelemek üzere İngiliz Kültür Heyetinin vermiş olduğu bir bursla Londra'ya gidip Lordlar Kamarası Kütüphanes inde bu­lunan Başbakan Lloyd George ve Bonar Law özel yazışma ve belgeleri­ni incelemek fırsatını elde ettim. A y n ı zamanda, Lozan Konferansında İngiliz baş delegesi olarak bulunan Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un da özel yazışmaları ve belgeleri üzerinde incelemelerde bulundum. Eski Hin­distan İşleri Bakanlığı (India Office) Kütüphanes i ve Arşivinde çalışt ım. Burada o devrin Hindistan İşleri Bakanı Edwin Montagu'nun Hind müs -lümanları ve Türkler lehindeki hareket ve fikirleri üzerinde araştırma yapt ım. Ayrıca İngiliz Milli Arş iv Dairesinde (Public Record Office) bu­lunan Musul'la ilgili Dış İşleri Bakanlığı (FO), Savaş Bakanlığı (WO), Bahriye Bakanlıkları (Admiralty) arşivleriyle Ordu ve Hava Kuvvetle­ri istihbarat raporlarını da gözden geçirdim. Bunların dışında Doğu Ko-misyonu'nun (Eastern Committee) raporlarını da inceledim.

İngiltere'deki araştırmalarımı yapmamda büyük yardımları bulunan İngiliz Kültür Heyetinin İstanbul Bölgesi Müdürü Mr. D.J. E V A N S ile Londra'daki bütün irtibatları yapan ve izinleri alan Miss. A. B A N K O F F ve yukarıda adı geçen kütüphane ve arşiv daireleri personeline teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Ayrıca Türkiye'de yapt ığ ım araştırmalarda bana yardımcı olan Milli Kütüphane, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi , Türk Tarih K u ­rumu Kütüphanesi , Türk Devrim Enstitüsü Arşivi , Ankara Üniversitesi , Siyasal Bilgiler Fakültesi Kütüphanesi , Harb Tarihi Dairesi Arşivi , Bo­ğaziçi ve Çukurova Üniversi te leri Kütüphaneleri , Robert Kolej Kütüp­hanesi personeline de minnet borcum sonsuzdur.

B ü t ü n çalışmalarımda bana sonsuz desteğiyle yardımcı olan eş ime de şükranlarımı bir daha belirtmek isterim.

Dr. Kemâl M E L E K

I. GİRİŞ

Türk-İngiliz ilişkileri yönünden Musul sorunu Birinci D ü n y a Sava­şının sona ermesiyle ortaya ç ıkmış bir sorun değildir. Her nekadar Mu­sul, Misak-ı Milli sınırları içinde bulunuyorsa da, İngil izlerin destekle­dikleri Yunanlı lar yenilgiye uğratıldıkları halde Musul sorunu Türkler lehine çözümlenememişt ir . İlk önce Türklerin bu sorunu etnik ve strate­jik bir yaklaşımla çözümlemeye uğraşmaları, sonucu olumsuz yönde et­kilemiştir. İngil izlerin yaklaşımı Türkiye-Irak sınırının tespiti gibi gös­terilip daha çok stratejik ve ekonomik yöne ağırlık verilmesine karşı­lık, ana amaçları Musul ve yöresinde bulunan petrol kaynaklarının elden çıkarılmamasıydı .

Birinci Dünya Savaşına girmeden önce İngiliz Bahriye Bakanlığı , do­nanmanın petrol ikmalini güven altına almak için incelemeler yapmak­taydı. Winston Churchill'ün Ekim 1911 yı l ında Bahriye Bakanlığına ge­tirilmesiyle petrol sorunu daha fazla önem kazandı (1).

İngiltere'nin Birinci D ü n y a Savaşına girmesinin en önemli nedenle­rinden birinin Almanların Berl in-Bağdat demiryolu inşasıyla Basra kör­fezine doğru yaklaşması ve İngiliz İmparatorluğunun Hindistan yolunun tehlikeye düşebilmesi ve aynı zamanda Musul petrollerinin elden kaçı­rılması olasılığı idi. Bu durumu düzel tmek için İngiliz emperyalizmi A l ­man emperyalizmiyle çatışmış ve sonunda İngil izler başarı kazanmış­lardı.

İngiltere, petrolünün büyük bir kısmını Amerika ve Rusya'dan te­min etmekteydi. 1912 yı l ından itibaren İran ve Mezopotamya'daki pet­role olan ilgi arttı. Bahriye Bakanl ığı petrol ikmalini güven altına almak ve fiyat istikrarını elde tutmak istiyordu. Böylece petrol polit ikasına en fazla etkide bulunan da Bahriye Bakanlığı oldu (2).

Bunun için bu incelememde Musul sorununu daha uzla petrole sa­hip olma mücadelesi olarak görmekteyim. İkinci bölümde, Birinci Dün­ya Savaşına kadar Musul ve petrol sorununu ortaya koymaktayım. Üçün­cü bölümde, Birinci Dünya Savaşı sırasında Musul'la ilgili yapı lan giz­li antlaşmalar ve görüşmelere değ inmektey im. Ayrıca, Birinci Dünya Sa­vaşının sona ermesi ve Mondros Mütarekesiyle birlikte Musul sorunu

(1) Marian Kent, Oil and Empire, British Policy and Mesopotamian Oil, 1900-1920, (London: MacMillan Press, Ltd., 1976), s. 4-5.

(2) Ibid., s. 5, 13:

10 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. İngilizler, Paris Barış görüşme­leri ve San Remo'da Musul sorununu kendi lehlerine çevirebilecek çö­z ü m yollarını aramaktaydılar. Misak-ı Milli'ye göre kabul edilmeyen Sev-res Antlaş ması, Musul sorununa çözümü sadece kağıt üzerinde getirmek­teydi. Ayn ı zamanda Milli Mücadele sırasında Musul sorunu da gözden geçiri lmektedir.

Dördüncü bölümde ise, Lozan konferansı, görüşmeleri ve Milletler Cemiyetindeki tartışmalar üzerinde durulmaktadır.

Beşinci bölümde de, Türklerin Musulu ve petrollerini ne şekilde kay­bettikleri belirtilmektedir (3).

(3) Edith ve E.F. Penrose, Iraq, International Relations and National Deve lopment (London: Ernest Benn Ltd., 1978), s. 12, 15.

II. BİRİNCİ D Ü N Y A S A V A Ş I N D A N ÖNCE M U S U L SORUNU

Musul sorununu anlamak için Batı l ı devletlerin 19. yüzyı l ın Orta Doğudaki çıkar çatışmalarına bakmakta yarar vardır. Orta Doğu dendi­ği zaman daha çok Osmanlı İmparatorluğu anlaşı lmaktaydı. Birinci D ü n ­ya Savaşma giden yolda Avrupa'nın «hasta adamı»nın ı,e şekilde kur­tarılacağı değil de, ne şekilde parçalanacağı ve kimler masında bölüşü-leceği düşüncesi önemliydi . 19. yüzyı l diplomasisi daha çok eski diplo­masiye dayanmaktaydı . O da devletler arasında yapı lan gizli antlaşma­larla, ekonomik, siyasal, stratejik yerler elde edilmekteydi. Bu antlaşma­lara giren devletler ne kadar azsa, çözüm yolu o kadar kolaydı. Devlet­lerin sayısı çoğaldıkça antlaşmalar güçleş iyor ve çıkar çatışmaları daha fazla çetrefil leşiyordu.

İngiliz dış polit ikasının ana amacı Britanya İmparatorluğunun gü­venliğini korumak ve refahını devam ettirmekti. Bunun sağlanabilmesi ise üç prensibe bağlanmıştı . Birincisi, açık denizlerin İngiliz donanması tarafından kontrolü; ikincisi. Avrupa'daki kuvvetler dengesinin devamı ve üçüncüsü ise İngiliz İmparatorluk sınır ve ulaş ımının rahatça savu-nulmasıydı (1).

Fransız dış politikası ise Orta Doğu'da ekonomik yatır ımlar yapıl­ması ve Hırist iyanların korunması idi. Ekonomik imtiyazlar Osmanlı la­rın verdikleri ilk kapitülasyon olup, 1535 yı l ında veri lmişti . 16. yüzyı lda çok kuvvetli olan Osmanlı devleti Batıl ı devletlere verdikleri bu imti-3'azlarla ticari faaliyetlerin gel işmesini hedef al ıyordu (2).

Rusların 1774 tarihinde Kırım'a inmeleriyle Orta Doğu'daki politi­kada yerlerini almada ilk adımlarını attılar. 1783 yı l ında Kırım'ı tama­men almaları ve 1877-1878 Rus-Türk Savaşı ile Ruslar Balkanlarda ve Kafkasya'da daha fazla toprak elde ederek «Doğu Sorunu»nda söz sahi­bi olacaklarını ortaya koydular.

Osmanlılar, İngiliz, Fransız ve Rus dış politikalarına karşı Alman­ları bir denge unsuru olarak ortaya çıkarmağa çalıştılar. Bu çalışma ba-

(1) Harold Nicolson, Curzon: The Last Phase, 1919-1925: A Study in Post­war Diplomacy (London): Constable and Co., Ltd., 1934), s. 49-50.

(2) Hakkı Yenlay, Osmanlı Borçlan Tarihi (Ankara: A. İhsan Matbaası, 1936); Nasim Sousa, The Capitulatory Regime in the Ottoman Empire (New York: Columbia University Press, 1929); D.C. Blaisdell, European Financial Control in the Ottoman Empire (New York: Columbia Univer­sity Press, 1929).

12 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

zı imtiyazların Almanlara verilmesiydi. Bu da Berl in-Bağdat demiryo­lunun Almanlar tarafından yapı lmasıydı . Buna tarihde Drang Nach Osten (Doğuya Doğru) politikası denmektedir (3).

Amerikal ı ların politikası ise sadece ekonomik imtiyazlar elde etmek­ti. Bu da demiryolu ve liman inşa ederek ticareti gel işt irmek ve petrol aramalarına başlamak idi (4).

İtalyanlar ise ancak 20. yüzyı lda, Libya'nın Türklerden 1912 tarihin­de al ınmasiyle , çıkarları çatışan devletler grubuna girebildiler (5).

a — Almanlarla Petrol Görüşmeleri

Sultan Abdülhamid ileri görüşü sonucunda İngiltere'de öğrenim gör­m ü ş İ s t a n b u l l u bir Ermeni tüccarının oğlu olan Kalust Serkis Gülbank-yan'a Osmanlı topraklarında petrolle ilgili gerekli araştırma ve çalış­manın yapı lması için emir verdi. 1890 yı l ının başlarında, araştırmanın sonucu olarak Madenler Bakanlığına, Musul ve Bağdat yörelerinde pet­rol bulunabi leceğine dair, Gülbankyan tarafından olumlu bir rapor su­nuldu. Bu durum karşısında Abdülhamid Musul ve Bağdat petrol saha­larını 1890 ve 1898 tarihinde çıkarmış olduğu özel ferman ile «Memalik-i Şahane» haline sokarak kendi şahsi arazisi olarak ilân etti. Böylece ya­bancıların ellerine geçebi lecek sahalara şahsen el koymuş cldu (6).

Berl in-Bağdat demiryolu inşası için Almanlara verilen 1888 imtiya-zıyla birlikte Alman Bankasına (Deutsche Bank) mali girişimlerde bu-

(3) General L. V. Sanders, Five Years in Turkey (Annapolis: The Williams and Wilkins Co. for the U.S. Naval Institute, 1928), s. 2; Kadir Mısıroğlu, Mu­sul Meselesi ve Irak Türkleri (İstanbul: Sebil Yayınevi, 1973), s. 66.

(4) Henry Woodhouse, «American Oil Claims in Turkey,* Current History, XV, s. 953-954, Mart 1922; Benjamin Shwadran, The Middle East and the Great Powers, 3rd edition, (Jerusalem: israil Universities Press, 1973), s. 197; John DeNovo, American Interests in the Middle East, 1900-1930, (Minnesota, 1963), Bölüm I.

(5) Christopher Seton-Watson, Italy from Liberalism to Fascism, 1870-1924, (London, 1967), s. 16-25; İtalyanlar Sardunya krallığı zamanından beri Osmanlılarla ve özellikle Kuzey Afrika ile ilgilenmişlerdir. İtalyan Birli-ği'nin kurulduğu 1870'lerden sonra bu ilgi daha da artmıştır.

(6) Shwadran, op, cit., s. 195; Fermanların Türkçe ve İngilizce metinleri için bkz.: «The Mesopotamian Oil Fields*, Oil Engineering and Finance, 17 Şu­bat 1923, s. 198-201; Papers Relating to the Foreign Relations of the United States (Washington, 1936), c. II, s. 81; Stephan Hemsley Longrigg, Oil in the Middle East (London: Oxford University Press, 1968), s. 13; Great Britain, F.O., Correspondence between His Majesty's Government and the United States Ambassador Respecting Economic Rights in Man­dated Territories, Cmd. 1226, 1921, s. 11; Mısıroğlu, op. cit., s. 61; R. Hewins, Mr. Five Percent, (London, 1957), s. XVI.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 13

lunabilmesi için öncelik tanınmış ve böylece maden ve petrol araştırma­ları için gerekli izin de veri lmiş oluyordu. İmtiyazla birlikte gelen bu girişimle, Almanların nüfuzu da artmış oluyordu.

Bir Alman uzmanlar heyeti 1871 tarihinde Musul ve Bağdat'ı ziya­ret etmiş ve zamanın valisi Mithat Paşanın yardımlarıyla Mandali ba­taklığını geliştirerek kısa bir zaman içinde Bakuba'da bir rafineri yapıl­dı. Tuz ve Kayyara arazileri Sultan Abdülhamid' in şahsi arazisi olduk­tan sonra Fransa'dan getirtilen bir uzman vasıtasıyla, ga3'et ilkel bir şe­kilde arazide delikler açılarak randıman arttırıldı. Daha sonra ilkel ola­rak petrol arıtıldı. A y n ı şekilde, Kerkük yakınında bulunan Baba Gur-gur bölgesinde Neftçi ailesine bir fermanla bırakılan arazide de petrol elde edildi.

Sultan Abdülhamid Temmuz 1904 tarihinde «Memalik-i Şahane» de Anadolu Demiryol ları ş irketine bir yı l için Musul ve Bağdat vilayetle­rinde petrol arama izni verdi. 1890 tarihli fermanla da bu arazilerin ken­disine ait olduğu bir defa daha hatırlatıldı. Bir Alman şirketi olan Ana­dolu Demiryol ları yönet imi de bu aramayı Deutsche Bank'a aktardı. Ya­pılan anlaşma gereğince petrol bulunduğu takdirde 40 yı l l ık bir imtiyaz veri leceği ve kârların ne oranda paylaşı lacağı daha ilerdeki bir tarihte tespit edileceği belirtildi. Bir jeoloji uzmanlar heyeti araştırma yapa­rak olumlu bir rapor sunmasına rağmen herhangi bir giriş imde bulu­nulmadı. Yapılan 20.000 sterling'lik masraf i s tenmişse de, bu istek geri çevrildi. Bu hukuki durum 1907 yı l ına kadar devam etti (7).

Türk topraklarındaki petrole olan ilgi sadece Almanlardan gelme­miştir. İran'da 1901 yı l ında petrol imtiyazını elde eden William Knox D'Arcy de İstanbul'daki İngiliz Büyükelç i s in in teşvik ve desteği ile Türk­lerle görüşmelere başladı. 1907 yı l ında başl ıyan görüşmelere ayrıca Shell ve Royal-Dutch şirketi de ilgi göstermeğe başladı. D'A,-ey Şirketi İstan­bul'a Marriot adında bir temsilci göndermesine rağmen on sekiz aylık bir gayrete rağmen birşey elde edilemedi. Onun yerine gönderilen H.E. Nichols ise birkaç ay içerisinde Osmanlı Hükümet inden imtiyaz verile­ceğine dair söz aldı. Buna Almanlar derhal itiraz ettiler (8).

Bu görüşmeler İstanbul'da sürerken, 1908 yı l ında Jön Türkler yöne­time el koyarak, Sultan Abdülhamid'in şahsi arazisi olan «Memalik-i Şa­hane,» Maliye Bakanl ığ ına devredildi. Daha sonra yapı lan görüşmelerden de bir sonuç al ınamadı (9).

1912 yı l ında Alman yönet iminde bulunan Anadolu Demiryol ları Şir­keti eskiden almış o lduğu imtiyazı yenilemek için girişimlerde bulun-

(7) Longrigg, op cit., s. 13-14. (8) Shwadran, op. cit., s. 195. (9) Ibid.; Longrigg, op cit., s. 28-29.

14 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

du. A y n ı zamanda Shell-Royal Dutch şirketi de kendisine bağlı, fakat de­ğişik adla çalışan Anglo-Saxon Petrol Şirketi kanalıyla ayrı bir girişim­de bulundu. Daha önce Sultan Abdülhamid'e petrol hususunda yardım­da bulunan Osmanlı Uyruklu Kalust Serkis Gülbankyan, bu şirkete yar­dımda bulundu.

b — Chester İmtiyazı

Bir Amerikan Chester grubu da petrol imtiyazı alabilmek için Os­manl ı Hükümet ine başvurdu. Amiral Colby M. Chester, Kentucky gemi­siyle 1899 yı l ında İstanbul'u ziyaret etti. 1908 yı l ında Amerika'nın Ha­lep Konsolosu, Amerikan Dışişleri Bakanl ığına gönderdiği bir raporda Amerikan firmalarının Osmanlı topraklarında demiryolu ve liman yapı­mı ve i ş letmeci l iğ iy le beraber, maden iş letme imtiyazları almak istedi­ğini belirtti. Amiral Chester, New York Ticaret Odası ve New York Eya­leti Ticaret Müdürlüğünce imtiyazlar hususunda görüşmeler yapmak üze­re İstanbul'a gönderilmişti . Bu durum ayrıca Cumhurbaşkanı Theodore Roosevelt ve Dışişleri Bakanı Elihu Root tarafından da desteklenmişti (10).

Avrupa dışından bir ülkenin Osmanlı topraklarında imtiyaz isteme­ye kalkması İngilizleri hiç de memnun etmedi. Amerikalı ları bu petrol işinde saf dışı bırakmak için İngil izler Berl in-Bağdat demiryolu yapımın­da Almanlarla işbirliği yapabilmek için girişimlerde bulundular (11).

Bu arada Jön Türklerin başa geçmeleriy le liberal ekonomiye daya­nan bir programı savunmaları sonucunda, İngiltere 1910 yı l ında Türk Hükümet iy l e bir anlaşma yaparak sermayesi tamamen İngiliz olan «Türk Milli Bankası» adı altında bir banka kurmuş ve başına da Sir H. Babing-ton-Smith'i getirmişti . Bu banka petrol araştırmalarına sermaye yatıra­cağı gibi aynı zamanda da İngiliz ve Alman menfaatlerini koruyacaktı . Türk Milli Bankası daha önce Deutsche Bank'la anlaşmış olduğundan böyle bir karara kolayca varılabilmişti (12).

c — İngilizlerle Petrol Görüşmeleri

Almanya doğumlu İngiliz bankacısı Sir Ernest Cassel «Türk Petrol Şirketi» adı altında hisseli bir İngiliz Şirketi kurdu. Sermayesi 80.000

(10) Ibid., s. 197; Longrigg, op cit., s. 28; U.S. Federal Trade Commission Report on Foreign Ownership in the Petroleum Company (Washington, 1923), s. 21-69; Henry Woodhouse, «American Oil Claims in Turkey», Current History, Mart 1922, s. 953-954.

(11) Edward Mead Earle, Turkey, The Great Powers and the Baghdad Railway: A Study in Imperialism (New York, 1923), s. 261 v.d.

(12) Longrigg, op. cit., s. 30.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 15

sterling olan bu şirket Mezopotamya'ya ya da Osmanlı ülkesinin başka bölgelerinde petrol imtiyazları alarak araştırmalarda bulunacaktı . Bu şir­ketin İstanbul'daki temsilcisi de Türk Milli Bankasının Müdürü Sir Henry Babington olacaktı (13). Böylece , daha önce Afrika ve D o ğ u İmtiyazları Limited Şirketi, adını «Türk Petrol Şirketi» olarak 1912'de değişt irerek çalışmalarına yeni adla daha kolay devam edebileceği kanısına varmıştı . Fakat esas amaç Musul ve Bağdat bölgelerindeki petrolle ilgili gerekli imtiyazları alabilmekti (14).

Hisse senetleri üzerindeki görüşmeler Londra'da devam etti. 19 Mart 1914 tarihinde İngiliz Dışişleri (FO) Bakanl ığ ında yapı ian anlaşma ile Türk Petrol Şirketi Sermayesini 80.000'den 160.000 sterling'e çıkarıyordu. D'Arcy grubu % 50, Deutsche Bank % 25 ve Anglo-Saxon Şirketi de % 25 hisse alacaklardı. Gülbankyan'm da yapt ığ ı arabuluculuktan dolayı D'Arcy grubundan % 2.5 ve Anglo-Saxon Şirket inden de % 2.5 hisse al­ması kararlaştırılmıştı (15).

15 Ocak 1914 tarihli Grey-Lichnowsky anlaşmasıyla Alman-İngi l iz so­runu çözümlenmiş oluyordu. Fakat Osmanlı Sadrazamı Said Halim Paşa her ikisine de gönderdiği 28 Haziran 1914 tarihli mektupla petrol soru­nunu şu şekilde hallediyordu: Maliye Bakanlığı , Musul ve Bağdat vila­yetlerinde bulunacak petrolü bir mukavele ile Türk Petrol Şirket ine ver­meği kabul edecekti. Ancak «imtiyazın ne şekilde verileceği , hisselerin nasıl dağıtılacağı daha ilerdeki bir tarihte tayin edilecektir» diye şerh konmuştu (16).

(13) Shwadran, op. cit., s. 196. (14) Longrigg, op. oit., s. 30. (15) Shwadran, op. cit., s. 196; George Lenczowski, Oil and State in the

Middle East (Ithaca, New York: Cornell University Press, 1960), s. 14. (16) E.M. Earle, «The Turkish Petroleum Company: A Study in Oleaginous

Diplomacy*, Political Science Quarterly, June 1924, c. XXXIX, s. 277-279; Foreign Relations, 1927, c. II, s. 80; Shwadran, op cit., s. 197; Longrigg, op. cit., s. 31-32.

III — BİRİNCİ D Ü N Y A S A V A Ş I N D A N L O Z A N K O N F E R A N S I N A

a — Gizli Londra Görüşmeleri ve Gizli Antlaşmalar

Birinci Dünya Savaş ın ın 4 Ağustos 1914 tarihinde başlamasından Mondros Mütarekesine kadar Musul ve Bağdat yörelerinde petrol araş­tırmaları yapı lamadı . Buna karşılık petrol sahalarıyle ilgili gizli antlaş­malar yapıldı. Bu gizli görüşmeler bilhassa Batıl ı Devletler arasında sür­dü. Rusya, İstanbul'u ve Boğazları kendi yönet imi altına almak istiyor­du. Böylece bu gizli görüşmelerde her devlet kendi geleceğini garantiye almak için Osmanlı topraklarının ne şekilde paylaşılacağına karar ver­mek için bir araya geliyorlardı. Mart-Nisan 1915 tarihli «İstanbul Ant-laşması»yle İstanbul ve Boğazlar bölgesi Rusların eline kağıt üzerinde geçmiş oluyordu. İtalyanların savaşa katı lması ile de Küçük Asya'da ken­dilerine toprak verilmesi 26 Nisan 1915 tarihli «Londra Antlaşması» ile kabul ediliyordu (1).

b — Sykes-Picot Görüşmeleri ve Savaşı Sona Erdirme Çabaları

Başbakan Asquith tarafından 8 Nisan 1915 tarihinde kurulan «Asya Türkiye'sini İnce leme Komisyonu» başkanlığına Sir Maurice Bunsen

(1) H. W. V. Temperley, A History of the Peace Conference of Paris (London, 1924), s. 5-11; W. W. Gottlieb, Studies in Secret Diplomacy During the First World War (London: George Allen and Unwin, 1957), s. 98; C. J, Smith, Jr., The Russian Struggle for Power, 1914-1917 (New York, 1956), s. 223; Henry H. Cumming, Franco-British Rivalry in the Post-War Near East Decline of French Influence (London, 1938). s. 21-22; A. Şükrü Es­mer, Siyasi Tarih (Ankara; Güney Matbaası, 1953); M. S. Anderson, The Great Powers and the Near East, 1774-1923, (London: Edward Arnold, 1970), s. 157-160; Ray S. Baker, Woodrow Wilson and World Settlement, (New York: Doubleday Page and Co. 1922). C. II, s. 64 v.d.; J. C. Hurewitz, ed., Diplomacy in the Near and Middle East: A Documentary Record, 1914-1956, (Princeton: D. Van Nostrand and Co. 1957), C. II, s. 7-11; Ömer Kürkçüoğlu, Türk-tngiüz İlişkileri, 1919-1926, (Ankara: SBF Yayın­ları, No. 412, 1978), s. 41; Parliamentary Papers, 1920, Cmd. 671, «Agree-ment between France, Russia, Great Britain and Italy signed at London, April 26, 1916», Hikmet Bayur, «Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devle­tinin Paylaşılması Hakkmda Yapılan Anlaşmalar», Cumhuriyetin 50. Yıl­dönümü Semineri, (Ankara: T.T. Kurumu, 1975), s. 31-49; Fahir H. Ar-maoğlu, Siyasi Tarih, 1789-1960 (Ankara: SBF Yayınlan, No. 362, Üçüncü Baskı, 1975), s. 427-428.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 17

getirildi. Bu komisyonun görevi savaş sonunda İngiltere'nin başarılı ol­ması halinde Türkiye'de nasıl bir polit ikanın uygulanacağına dair araş­tırma yapmaktı. 30 Haziran 1915 tarihinde sunulan raporda ilginç görüş­meler yer alıyordu. Asya Türkiye'sinde ve Basra Körfezindeki ekonomik unsurlar ve petrol, İngiliz çıkarlarına göre ayarlanmalıydı . Musul vila­yeti petrolden dolayı İngiliz nüfuz bölgesinde bulunmalıydı . Mezopotam­ya, tahıl ambarı olduğu için gerekli işçiler de Hindistan'dan getirilecek göçmenlerle buraları iskân edilebilirdi (2).

Anadolu dışındaki topraklarla ilgili gizli görüşmeler, İngiliz Dışiş­leri (FO) Bakanlığından Sir Mark Sykes ile Fransız Dışişleri Bakanl ı ­ğından François Georges Picot arasında oldu. 16 Mayıs 1916 tarihinde va­rılan anlaşmaya göre Fransa, Suriye ve Musul dahil olmak üzere Kuzey Irak'ı elde ediyordu. İngiltere ise Filistin ve İran arasındaki bölgeyi yö­netimi altına almaktaydı. Tarihte Sykes-Picot anlaşması diye anılan bir anlaşma İngiliz Dışişleri Bakanı Edward Grey ile Fransız Dışişleri Ba­kanı Paul Camdon arasındaki yazışmaların bir sonucu olarak ortaya çı­kıyordu. Ayrıca Fransa'ya nüfuz bölgesi olarak Adana Vilayeti, Kilikya ve Harput dahil Anadolu'nun güney-doğu bölgesi de veriliyordu (Mavi Bölge) . İngiltere ise Mezopotamya, Akka ve Hayfa l imanlarını al ıyordu (Kırmızı Bö lge ) . Fransa düşündüğü Suriye ve Lübnan'a sahip olduğu gibi petrol bulunan Musul'u yönet imi altına alıyordu. Fransa'nın Ana­dolu'da İngiliz ve Rus bölgeleri arasında bir tampon bölge olması fikri Sykes'a aitti (3). Sykes-Picot anlaşması Doğu Anadolu'daki Arap dün­yasının savaş sonrası durumunu ancak geçici bir şekilde çözümleyebi l i -yordu (4).

(2) Kent, op. cit, s. 120-122; Jukka Nevakivi, Britain, France and the Arab Middle East, 1914-20 (London: University of London, Athlone Press, 1969), s. 22, 34-35; Report of the Committee on Asiatic Turkey, June 1915, s. 3, 11.

(3) Harry N. Howard, The Partition of Turkey, A Diplomatic History, 1913-1923 (New York, 1966), s. 185-86; Temperley, op. cit., s. 16; Shwadran, op. cit., s. 198-99; David Lloyd George, The Truth about the Peace Treaties (London, 1938), c. n, s. 1087; Anderson, op. cit., s. 160-162: Accounts and Papers, c. XXVII, 1938-39 (cmd 5957, s. 8; Howard M. Sachar, The Emer­gence of the Middle East, 1919-1924 (New York: Alfred A. Knopf, 1969), s. 166; Kent, op. cit., s. 122; Nevakivi, op. cit., s. 18-24; FO/371/2767, No. 2522.

(4) Briton Cooper Busch, Britain, India and the Arabs, 1914-1921 (Berkeley, Los Angeles: University of California Press, 1971), s. 182, 202; Temperley, op. cit., s. 16; Kemal Melek, Dogu Sorunu ve Milli Mücadelenin Dış Po­litikası (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, No. 149, 1978), s. 31-35; Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1919,

F : 2

18 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

İtalyanların bu anlaşmaya iştirak etmeleri daha sonra oldu. 19-21 Ni­san 1917 tarihinde St. Jean de Maurienne'de kabul edilen anlaşmaya gö­re İtalyan nüfuz bölgeleri Arap ülkelerinden ziyade Anadolu'da bulun­maktaydı . Musul sorunu da bilahere Fransızlarla İngil izlerin arasında çözüm yolu bulabilecekleri bir husus o lmuştu (5).

Batı l ı larca Birinci D ü n y a Savaş ının iki y ı l süreceği tahmin edilerek, bu savaşı kısaltmak için bazı giriş imlerde bulundular. Savaşın uzaması­na Türklerin Boğazları kapatması sebeb olmuştu. 1917 yı l ının başında, İngil izler Türklerle ayrı bir barış antlaşması yapılabileceği fikrini dü­şünmekteydi ler . General Wilson, savaş kabinesine verdiği bir muhtıra­da, «İngilizlerin elinde böyle bir fırsat varken bundan faydalanamadık» diye yazmışt ır (6).

Bu biçim görüşmelere karşı ç ıkan Dışişleri Bakanı Lord Curzon ise Lord Milner'in fikirlerini kabul etmiyordu. Lord Curzon yazıl ı olarak verdiği cevapta İstanbul ve Boğazları Türklere bırakmak, kapitülasyon­ları kaldırmak ve onların mevcudiyetini Anadolu'da tanımak gibi şart­ları, onlara vermemek için savaşa gidildiğini belirtti (7).

Savaş ı sona erdirmek için Türklerle yapı lan görüşmelerin sonu gel­miyordu. Bu arada İngiltere'nin İsviçre Büyükelç i l iğ inden başka bir tek­lif geldi. O sırada İsviçre'de bulunan Muhtar bey ile ilişki kurularak er­ken barış iç in Türklerin teklifte bulunmaları isteniyordu. Türklerin ile­ri sürdükleri teklif şöyle idi:

1. Türkler bağımsız bir devlete sahip olacak, 2. İstanbul şehri kendilerine bırakılacak, 3. Mali yardım yapılacak,

4. Kapitülasyonlar kaldırılacaktı.

İngil izler de bu tekliflere karşı şu isteklerde bulundular:

1. Boğazlarda deniz trafiği serbest olacak,

(Washington: US Goverment P.O., 1920), C. XI, s. 50; Elliot G. Mears, Mo­dern Turkey, (New York, 1924), s. 614; Current History, Sykes-Picot Agree­ment, C. XI, pt II, 1920, s. 405; Sachar, op. cit., s. 166-174.

(5) Smith, Jr., Russian Struggle, s. 425-30; Cummings, op. cit., s. 160; Eli Kedourie, England and the Middle East - The Destruction of the Otto­man Empire (London: Bowes and Bowes, 1956), s. 34; Documents on Bri­tish Foreign Policy, (DBFP), edited by E. L. Woodward and Rohan Butler, First Series (London: HMSO, 1946-1952), s. 374.

(6) Milner Papers, New College Library, Oxford Üniversitesi, Box AC/229-230, 20 Ekim 1917 tarihli muhtıra.

(7) Ibid., Peace Negotiations with Turkey, Box A/151-52, 12 Kasım 1917 ta­rihli muhtıra; Curzon Collection, India Office Library, London, MSS/F112/ 278, Peace Negotiations with Turkey, 16 Kasım 1917 tarihli muhtıra.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 19

2 Mezopotamya (Bağdat ve Basra vilayetleri), Arabistan ve Erme­nilere bağımsızlık verilecek,

3. Filistin ve Suriye bağımsız birer devlet olacaklardı (8). Musul ve yöresinin değerini bilen Türkler herhangi bir anlaşma paha­sına Musul petrollerini elden çıkarmak niyetinde değildiler. Savaşı er­ken sona erdirme giriş imlerinden bir sonuç çıkmadı.

Ekim 1918'in ilk haftalarında İstanbul'dan İsviçre'ye Sultan tarafın­dan yollandığı anlaşılan Rüştü Bey ise ayrı bir barış teklifi getiriyordu. Bu teklifte Mezopotamya diğer bir deyiş le Bağdat ve Basra'nın bağım­sız bir yönet ime kavuşturulacağı belirtiliyordu. Fakat bu teklif de red­dedildi (9).

Kut-ül Amara'da Türklere esir düşen general Townshend, Hüsey in Rauf Bey'e bir mektup göndererek «İngiltere ile görüşmelere girişildi-ği takdirde, Osmanlı Hükümet ine yardıma hazır olduğunu» ve «şerefli koşullar elde edilmesi için», çaba harcayacağını bildirdi (10). 17 Ekim 1918 tarihinde Sadrazam İzzet Paşa ile görüşen general Townshend Türk­ler lehine görüşmelerde bulunacağını söyledi (11).

Ancak, İngiliz, Fransız ve İtalyan Başbakanları daha 7 Ekim 1918 ta­rihinde Osmanlılarla yapılacak mütarekenin koşullarını kararlaştırmış­lardı (12).

İngilizler General Townshend'in sözlerini kabul etmedikleri gibi ken­disini Mondros Mütarekesi görüşmelerine dahi sokmadılar. Mütareke ko­şulları Hüsey in Rauf Bey ve Amiral Calthorpe başkanlıklarındaki iki he­yet tarafından görüşülerek 30 Ekim 1918'de imzalandı (13).

(8) Milner Papers, Box A, s. 169, Rumbold (Berne)'tan Dışişleri Bakanlığı'na (Londra) 21 Aralık 1917 tarihinde yollanan telgraf No. 1274.

(9) Ibid., Box A, s. 221-25, No. 1772. (10) C.V. Townshend, My Campaign in Mesopotamia (London, 1920), s. 477. (11) Mahmut Kemal İnal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar (İstanbul, 1940 -

53), s. 1985. (12) David Walder, The Chanak Affair (London, 1969), s. 73; Selahattin Tan-

sel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, Kültür Müsteşarlığı (Ankara, 1973), s. 25.

(13) Salahi R. Sonyel, Turkish Diplomacy, 1918-1923, Mustafa Kemal and the Turkish National Movement (London: Sage Publications, 1975), s. 3; FO/3449/181110, Armistice documents; Rauf Orbay'ın Hatıraları, Yakın Tarihimiz, XV, s. 49; Ali Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekelerinin Tarihi (Ankara, 1948), s. 33-34; Tansel, op. cit., s. 25, 33-38; İsmet İnönü, «Devlet Kurucusu Atatürk, «Belleten, XXXIH, No. 129, Ocak 1969, s. 1-2; Lord Kinross, Atatürk, The Rebirth of a Nation (London, 1966), s. 128-129; Hikmet Bayur, «Kuvayi Milliye Devrinde, Atatürk'ün Dış Siyasa İle İlgili Bazı Görüş ve Davranışları», Belleten, XX, Ekim 1956, s. 659-683; Mustafa Kemal, Söylev, c. I, (Ankara, 1963), s. 256 v.d.; David Walder,

20 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

c — Mondros Mütarekesi ve Musul

Mondros Mütarekesi görüşmeleri yapı l ırken İngiliz heyetinin göster­miş olduğu aşırı nezaketten dolayı, H ü s e y i n Rauf Bey koşulların ağır o lmayacağı kanısına safça inandı ve sözlü yapı lan bazı garantilerin ye­rine getiri leceği düşünüldü. Halbuki, H ü s ey i n Rauf Bey, iki dost devlet arasındaki bir görüşmede olmayıp, yenilgiye uğrayan bir devletin tem­silcisi olarak bulunmaktaydı . Bu koşullara göre görüşmelerde bulunma­lıydı.

Batı l ı devletlerce zaten önceden tespit edilen mütareke koşulları muğlak kaleme al ınmış ve ilerde yanl ış yorumlar yapılabileceği ve yan­lış uygulamalarda bulunulacağı düşünülmemişt i .

Sadrazam İzzet Paşa yalnız General Townshend'le yetinmeyip Şam'­daki eski Fransız konsolosu Marcel Savoie'yi Mareşal Francet d'Esperey'e gönderdi. Ayrıca Hahambaşı Naum Efendiyi de Amerika'ya gitmek üze­re Paris'e yolladı. Bern Ateşemil i ter i Halil Bey 'i de Fransızlarla görüş­mek üzere görevlendirdi . Bu giriş imlerden de bir sonuç elde edilemedi. Çünkü Amiral Calthorpe, Fransızları dahi görüşmelere sokmadı (14).

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekes inin 7. maddesi Batı ­lı devletlerin güvenl iğ i bakımından tehlikede bulundukları takdirde Os­manl ı topraklarının stratejik yerlerini işgal etme hakkını veriyordu. 24. maddeye göre de doğudaki altı «Ermeni vi layetinde» ortaya çıkabilecek asayişsizl ikten ötürü Batı l ı devletler derhal asker gönderip o yerleri iş­gal edebileceklerdi. Bu yorumlar Türkler tarafından kabul edilmemek­le beraber, bu maddeler uyarınca birçok yerler işgal edildi. Ancak, bu yorumların yanl ış olabileceği bazı İngiliz yazarları tarafından son zaman­larda çıkan kitaplarda belirt i lmiştir (15).

The Chanak Affair, s. 60; C. V. Townshend, op. cit., s. 477-478; Curzon Collection, India Office Library, London, MSS/F 112/124/Cabinet and Council Papers, Lord Curzon'dan Amiral Calthorpe'a gönderilen telgraf, Savaş Kabinesinin almış olduğu kararla kendisinin Türklere karşı çok iyi şartlarla bir mütareke imzaladığı için kabinenin tebrik ve teşekkür­lerini bildirir, s. 5, Savaş Kabinesinin 31 Ocak 1918 ve saat 12:00 de yap­tığı toplantı tutanaklarından alınmıştır, MSS/F 112/132/War Cabinet 494 A; M. Cemil, Lozan, (İstanbul, 1933), C. I. s. 202-203; Command Papers, (London; HMSO, 1919), No. 53, V. LIII, Armistice of Mondros; British and Foreign State Papers, (London: HMSO, 1917-18), V. CXI, s. 611-613, Armistice of Mondros; Salâhi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Sa­vaşı ve Dış Politika, (Ankara: T.T.K. Basımevi 1973), s. 7-21; Yusuf Hik­met Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, (İstanbul: Ahmet Sait Mat­baası, 1942), s. 14 V.d.

(14) Türkgeldi, op. cit., s. 29; Kent, op. cit., s. 122. (15) Busch, Britain, India, s. 273; Peter Sluglett, Britain in Iraq, 1914-1932

(Oxford: St. Antony's College, 1976), s. 4, Dipnotu No. 23: ...«I disap-

21

6. Ordu Kurmay Başkanı Kaymakam Halit Beyin verdiği rapora göre Irak cephesinde, Mondros mütarekes inden bir gün ence 13.000 esir ve 50 top kaybedilmişti . Bu durumdan faydalanmak isteyen İngil izler birliklerini kuzeye Musul'a doğru şevkett i ler (16).

Mondros Mütarekesi imzalandığı zaman İngil izler Musul'un 30 kilo­metre güneyinde bulunuyorlardı. B ü y ü k bir süratle Musul'u ele geçir­mek için harekete geçti ler (17). İngilizler, düşmanları Tüık lere karşı Or­ta Doğu'nun tek hakimi olmak istiyorlardı. Hattâ, müttefikleri olan Fran-sızları bile buralara sokmak niyetinde değildiler. Bir an önce Musul'u iş­gal etmek ve savaş sonrasında, yapılacak Barış Konferansı için güçlü bir durumda olmak istiyorlardı (18).

Savaşın sonuna gelinmesine rağmen Almanlar Ağustos 1918'de dahi Musul petrollerinin ne şekilde kontrol edi lebi leceğini Berlin'de görüş­mekteydiler (19).

Diğer taraftan, İngiltere'nin Mezopotamya'daki askeri hareketi baş­langıçta İngiltere'nin Hindistan yönet iminin özel bir savaşı o lduğu dü­şünülmüş, aynı zamanda petrol ve Almanların İran'daki nüfuzlarını kır­mak için çalışıl ırken savaşın sonuna doğru durum tamamen değişmiş, İngiltere'nin Orta Doğu'daki büyük bir sorunu haline dönüşmüştü. Onun

proved strongly of Wilson's efforts after the armistice to continue the war that Mosul might be in our hands before the bargaining began at the Peace Conferences and Gotthard Jaeschke, Mondros'a Giden Yol», Belleten, C. XXVIII, No. 109, Ocak 1964, s. 152.

(16) Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası (İstanbul: Ah­met Sait Matbaası, 1942), s. 162-163.

(17) Sluglett, op. cit., s. 6; Lord Kinross Atatürk, Bir Milletin Yeniden Do­ğuşu, Türkçesi: Necdet Sander, (İstanbul: Sander Yayınları, 1981) 8. Baskı, s. 545.

(18) Busch, Mudros to Lausanne, Britain's Frontier in West Asia, 1918-1925 (New York: Albany, State University of NY. Press, 1976), s. 10-11: Gwynne Dyer, «The Turkish Armistice of 1918», Middle East Studies, No. 8 (1972), s. 43-78; Col, S. I. Shuttleworth, «Turkey from the Armistice to the Peaces, Journal of the Central Asian Society, No. 11 (1924), s. 51-67: J. C. Hurewitz, Diplomacy, C. II, s. 36-37; Lt. Col. A. H. Bnrne, Mesopotamia. The Last Phase (London: Aldershot, 1936): Lt. Gen. Sir Will'am Marshall. Memories of Four Fronts (London. 1929), s. 3?4-?5: Helmut Meiner. «Ou and British Policy towards Mesopotamia, 1914-1918», Middle East Studies. No. 8 (1972), s. 377-92: G. D. Clayton, Brita'n and the Eastern Question, Missolonghi to Gall'poli (London" Univers'ty of London Press, Ltd., 1971): s. 233-34; Reader Bullard, Britain and the Middle East, from Earliest Times to 1963 (London: Hutchinson University Library, 1964), s. 77.

(19) Ulrich Truirmener, Germany and the Ottoman Empire, 1914-1918 (Princeton: Princeton Univ. Press, 1968), s. 349.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

22 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

için devamlı olarak ingiliz Dışişleri Bakanlığı ile Hindistan İşleri Bakan­lığı arasında Mezopotamya üzerinde sürtüşmeler olmaktaydı (20).

Musul'a doğru ilerleyen İngilizlere karşı 6. Ordu Komutanı Al i İh­san Paşa bulunmaktaydı . Cephe komutanı General Cassel Musul'u işgal etmek için emir aldığını 2 Kasım'da Türk komutanına bildirdi. Ertesi gün Ah İhsan Paşa, yapı lan görüşme esnasında bunun mahzurlarını or­taya koyarak, durumu İstanbul'a bildirdiğini General Cassel'e söyledi. O da General Marshal'a haber verdi. Sadrazam İzzet Paşa Türk komu­tanının hareketini onayladı. Fakat aynı zamanda da mütarekenin tefsi­rini Amiral Calthorpe'den rica etti. Calthorpe'da bu hususta 4 Kas ım 1918 de bir telgrafla cevap verdi. Buna göre, Osmanlı Hükümet in in sö­zünü tutacağından emin bulunduğunu da telgrafına ekledi. Ertesi gün İngiliz Savaş Bakanl ığ ından (WO) gelen cevapta Mondros Mütarekesi­nin 16. maddesi uyarınca işgal edilmesi gerektiği belirtiliyordu. Dicle grubunda Al i İhsan Paşa'nın hatası yüzünden daha öm.e esir verdikle­rinden, Musul'u savunacak kuvvet de yoktu. «Irak hududunun ancak diplomatlar tarafından tespit edilmesi gerektiği, al ınan raporun özel bir düşünce o lduğunu ve resmi bir k ıymet taşımadığını söyleyen Ali İhsan Paşa, İzzet Paşa'dan 9 Aralık 1913 tarihinde gelen resmi direktife daya­narak, ertesi gün Musul'u İngil izlere bırakarak 6. Ordu karargâhını Nu­saybin'e çekti (21).

(20) Clayton, op. cit., s. 231; Montagu Papers, India Office Library, MSS/EUR/ D 523/S, Lord Chemsford'a Montagu tarafından gönderilen 22 Nisan 1919 tarihli yazı, s. 89-90; 15 Haziran 1919 tarihli yazı, s. 139; Elizabeth Monroe, Britain's Moment İn the Middle East (London: Chatto and Windus, 1963), s. 53.

(21) Ali İhsan Sabis, Harb Hatıraları (Ankara, 1951) c. V, s. 7; La Question de Moussoul, Le Livre Rouge (İstanbul, 1926), s. 9-15, No. 4-8; Howard, op. cit., s. 210; A. J. Toynbee ve K P. Klrkwood, Turkey (London, 1926), s. 274 v.d.; Accounts and Papers, Cmd. 1061, Ch. 5; Philip Willard Ireland, Iraq-A Study in Political Development (London, 1937), s. 155; Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Askeri, Siyasaj ve Sosyal Yönleriyle (Ankara: Başbakanlık Basımevi, 1973), s. 32-33; Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı İle İlgili Belgeler (Türkçeye çeviren Cemal Köprülü) (An­kara: T. T. Kurumu Basımevi, 1971), s. 33; Ziya Arif Sirel, «Bir Emri­vaki ile İngilizler Musulu Nasıl Aldılar», Yakın Tarihimiz, C. I. s. 9; Mı-sırlıoğlu, op. cit., s. 82; Mustafa Kemal, Nutuk (Ankara, 1927), s. 407, Yücel Özkaya, Türk İstiklâl Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi Ankara: An­kara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayını, No. 414, 1981. s. 5; Kinross, op. cit., s. 133; FO/3411 ve 3413; M. Tayylp Gökbilgin, Milli Mücadele Baş­larken, (Ankara: T. T. Kurumu Basımevi, 1959), C. I, s. 23; Türkgeldi, op. cit., s. 103-104; İnönü'nün Hatıratı, Lozan Kısmı, Ulus Gazetesi, 21 Eylül 1968; Monroe, op. cit., s. 51; Stephan Hemsley Longrigg ve Frank Stoakes, Iraq (New York: Frederick A. Praeger, 1958), s. 79.

23

Musul'un ingiliz birliklerince işgali terminoloji ve coğrafya kelime­lerinin karmaşıkl ığından da ileri gelmiyordu. Mondros Mütarekesinin 16. maddesi'ne göre Türk garnizonlarının en yakın müttef ik komutanı­na teslim edilmesi gerektiği ileri sürülüyordu. Garnizon kelimesinin yo­rumu çok muğlaktı . Bu maddeye göre Hicaz, Asır, Yemen, Suriye ve Mezopotamya'daki garnizonlar ibaresi kullanıl ıyordu. Mezopotamya eski Yunanca bir kelime olup, iki nehrin geçtiği ova anlamına geliyordu. Türkler bu kelimeyi kullanmıyorlardı. Türkçede kullanılan kelime Irak'tı ve Musul, Bağdat ve Basra vilayetlerini kapsıyordu. Musul Mezopotam­ya'da olmadığına göre İngilizlerin 16. maddeye göre de Musul'u işgal ede­memeleri gerekirdi. Musul'un stratejik durumu ve petrolü akla gelen hususlardı. Musul'un işgal inden sonra da İngilizler Irak kelimesini kul­lanmağa başladılar (22).

Bağdat'ta bulunan İngiliz Siyasal Temsilcisi 31 Ekim 1918'de Hin­distan İşleri Bakanlığına gönderdiği telgrafta şöyle deniliyordu:

«... Başkomutan, Türklerle muhtemel bir mütareke üzerinde anlaş­maya varı lmadan önce, Musul'u ele geçirmek umuduyla oraya seyyar bir kuvvet gönderme kararını vermişt ir . . . Yerli halka, kendimize, müt­tefiklerimize ve insanlığa verdiğimiz sözler, Musul'u ele geçirerek orada düzeni sürdürmemizi kesinlikle gerektiriyor. Bu sorun herhalde askeri bir mütarekenin koşullarına dayanmamaktadır . Esasen Musul'un büyük bir kısmı şimdi işgalimizde bulunmaktadır.» (23)

Böylece daha sonra yapılacak konferanslarda Musul'un durumu gö­rüşülürken burasını işgal eden haklı çıkacak ve bunun «fetih hakkından» bahsedilmesine bilhassa dikkat edilecekti. Bu görüşmelerin sonucunda zengin petrol yataklarının kimler tarafından yönet i leceği ortaya çıkacak­tı (24).

İngiliz askerlerinin Musul'u işgaliyle savaş sırasında irrzalanan Sykes-Picot anlaşmasının sona erdiği fikrine kapılan Irak ve Hindistan'daki yö­neticiler derhal duruma müdahele ederek, herhangi bir karışıklık çık­masını önlemek gayesiyle, yeni bir değişiklik yapı lana kadar Musul'un İngiliz işgalinde olacağını açıkladılar. Hirtzel'in vermiş olduğu bir muh­tırada Mezopotamya'daki ekonomik çıkarlarının çok büyük olduğu ve diplomatik görüşmeler için gözden çıkarılmaması gerektiğini belirtti (25).

(22) Ernest Main, Irao, From Mandate to Independence (London: George Al­len and Unwin, Ltd., 1935), s. 60-61.

(23) FO/3384/182014, Bağdat'tan Hindistan İşleri Bakanlığına telgraf No: 3904, 31.10.1918.

(24) Stanford J. Shaw and Ezel Kural Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey (Cambridge, 1977), C. II, s. 319; Kent, op. cit., s. 136.

(25) Busch, Britain and India, s. 273-274; Hirtzel muhtırası, 20 Ekim 1918, CAB 27/36.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

24 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Bu yeni durumda Irak'ın savunma sınırları Musul petrollerinin ku­zeyinden geçmeye başladı. Bu sınırın değişmemesi için İngilizler her tür­lü çarelere başvurdular. Irak'taki üzülen Türklerin yanı sıra Musul'daki Arapların kurmuş olduğu «Genç Arap Komitesi» de Türk taraftarı sa­yı l ıyor ve üzüntülerini açıkça belirtiyorlardı (26).

d — Paris Barış Görüşmelerinde Musul

İngiltere Başbakanı Lloyd George, Sykes-Picot Antlaşmasından mem­nun değildi. Bir hata yapılarak Musul Fransa'ya bırakılmıştı ve düzel­tilmesi gerekiyordu. Bu anlaşmanın iki önemli değişikliğe uğraması ile düzel tme olacaktı. Birincisi, Musul'u İngiliz bölgesinde tutmak ve ikin­cisi ise, Filistin'in sınırını ve statüsünü yeniden tespit etmekti. Bu fır­sat, Fransız Başveki l i Clemenceau'nun Paris Barış Konferansından ön­ce, Aral ık 1918'de Londra'ya gelmesiyle eline geçti. İngilizler pazarlık konusunda avantajl ı durumdaydılar. Ruhr havzası, Suriye ve Kilikya için Fransız isteklerine karşı İngilizlerde Musul'u ve Filistin'deki deği­şik s tatüyü belirttiler. Her iki taraf da takastan mutluydu. Fransızlar ayrıca Musul petrollerinden hisse alacaklar ve bir boru hattı ile petrol İskenderun şehrine akıtılacaktı. Ayrıca, Amerikan isteklerine karşı Fran­sa desteklenecekti. Paris'e dönen Clemenceau, 15 Şubat 1919 tarihli muh­tıra ile bu değişiklikleri kabul etti (27).

Bu takasın başka nedenleri de vardı. 28 Temmuz 1920 tarihinde Fran­sız Senatosunda konuşan Victor Bernard, «Clemenceau, Musul ve Filis­tin'i İngil izlere vererek karşıl ığında Metz ve Strasbourg şehirlerini ple­bisit yapı lmadan almış, ayrıca Saar havzası ve Ren bölgesini de elde ede­rek Fransa tam bir güvenl iğe kavuşmuştur. Aynı zamanda kömüre de sahip olmuştur,» dedi (28).

Andre Tardieu ise, Musul'un İngilizlere verilmesi karşılığında pa­zarlığı üç şarta bağlıyordu. Birincisi, Musul petrollerinden hisse alına­caktı. İkincisi, İngiltere Fransa'yı barış konferanslarında, gizli anlaşma­lar çerçevesi içerisinde destekleyecekti. Üçüncüsü ise Orta Doğu'daki «manda sistemi» ile Suriye, Şam, Halep ve İskenderun'u alacaktı (29).

(26) Busch, op. cit., s. 47, 296; Kent, op. cit., s. 136. (27) Shaw and Shaw, Ottoman History and Turkey, C. II, s. 332; Howard,

Partition, s. 211, 228; R. S. Baker m, Woodrow Wilson and World Settlement (New York, 1923), s. 1-19; Lenczowski, op. cit., s. 15; Shwadran, op. cit., s. 197-198: Temperley, op. cit., s. 181-182; Nevakivi, op. cit., s. 178; Kent, op. cit., s. 136-137.

(28) Journal Officiel, Senate (1920) ve Briand'in Meclis Konuşması 25 Ha­ziran 1920, Journal Officiel, Débats Parlementaires (1920), s. 2434-35.

(29) Andre Tardieu, «Mossoul et Petrole», L'Illustration, c. 155, No. 4033, 19

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 25

Paris Barış Konferansı çerçevesi içerisinde ikinci safha, 18 Nisan 1919'da iki devlet arasında varı lan Berenger-Long petrol anlaşmasıdır. İngiltere'nin petrol işleri Başkanı Walter Long ile Fransız Petrol Ürün­leri Genel Komiseri, Senatör Henry Berenger 8 Nisan'da Paris'te görüş­melere başladılar. Orta Doğu'daki ve Akdeniz'e yakın ülkelerdeki ortak petrol politikası üzerinde anlaşmaya vardılar. İngiltere Mezopotamya'yı Manda yönet imi alt ına alacak ve Türk Petrol Şirketi de yeniden örgüt­lenecekti. Bu yeni plâna göre, İngiltere % 70, Fransa % 20 ve yerel hü­kümet te % 10 hisse alacaktı. Fransızlar aynı zamanda Musul ve İran'­dan petrolün bir boru hatt ı ile Akdeniz'e bağlanmasını sağlıyacaklar-dı (30).

Lloyd George ile Lord Curzon arasında fikir anlaşmazlığı o lduğu gi­bi, petrol şirketi yönetici lerinin de ayrı düşünceleri bulunmaktaydı . Fran­sa'nın Londra Büyükelçis i 6 Ocak 1919 tarihinde Lord Curzon'a gönder­diği bir yazıda petrolle ilgili görüşmelerin hemen başlamasını istiyor­du. Buna karşılık Lord Curzon ise Paris Barış Konferansının Irak'ın yö­netimi ile ilgili karar ç ıkmadan görüşmelere başlamak istemiyordu. Di­ğer taraftan ise, Lloyd George, Suriye ile ilgili olarak Clemenceau'dan şüpheye düştüğünden petrol görüşmelerine yaklaşmaktan kaçınıyordu. Sonuçta, şirket temsilcisi Sir John Cadman ile Fransız temsilcisi Henry Berenger petrol görüşmelerine başladılar. Fransızlara % 20-30 hisse ve­rilmesi kabul edildi. Bu arada Clemenceau'nun, Musul'dan Trablusşam'a döşenecek boru hattı ile demiryolu inşasında Lloyd George ile anlaşmaz­lığa düşmesiyle daha önce kararlaştırılmış anlaşmanın kaldırı lmasına gi­dildi (31).

e — San Remo Görüşmeleri

Henry Berenger'in hazırlayıp, M. Philippe Berthelot ve Clemenceau'-ya gönderdiği muhtırada Orta Doğu'daki petrol araştırma ve geliştiril­mesi için Fransa'nın daha âdil bir çözüm yolu istediği belirtildi. Yeni­den yapılan görüşmeler sonunda Berthelot'un Lloyd George'a gönderdi­ği 12 Aralık 1919 tarihli yazıyla Fransa, Musul petrollerinden % 50 ora­nında bir hisse isteğinde bulundu (32).

Haziran 1920, s. 380-2; Nevakivi, op. cit., s. 90; Longrigg, Oil, s. 44; Henry Berenger, Le Petrole et la France (Paris, 1921), s. 169.

(30) Temperley, op. cit., s. 182; Shwadran, op. cit., s. 200; Lenczowski, op. cit., s. 14-15; DBFP, First Series, c. İV, s. 1089-1091; Kent, op. cit., s. 137-138; 127-129; Nevakivi, op. cit., s. 227-228, 154-155, 158-159, 173-174.

(31) DBFP, First Series, c. IV, s. 1092; Temperley, op. cit., s. 182-85. (32) DBFP, First Series, c. IV, s. 583; Lloyd George, Truth about.; c. II, s.

1100-1101; Shwadran, op. cit., s. 200-201.

26 INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU

29 Aralık 1919 tarihinde İngiltere Petrol İşleri Başkanı ile Senatör Henry Berenger arasındaki anlaşma üzerine bir muhtıra hazırlandı. Bu­na göre Fransız hissesi gene eski oranına dönüyor (% 25) ve buna kar­şılıkta İran ve Mezopotamya'dan Akdeniz'e iki ayrı boru hattı ve de­miryolu yapımı ile bakımı ve petrol ulaştırı lmasının sorumluluğunu alı­yordu.

Hazırlanan bu muht ıranın çerçevesi içerisinde görüşmelere San Re-mo'da devam edildi. 25 Nisan 1920 tarihinde San Remc-Ma imza edilen Musul petrolleri üzerinde anlaşma eskiden kaleme alınmış, Berenger-Long anlaşmasının biraz değişmiş şekliydi.

Yeni duruma göre, Fransa ham petrol üret iminin net % 25'ini ala­cak ve % 25 hisse senetlerine sahip olacaktı. Petrol şirketi ise devamlı olarak İngiliz yönet iminde olacaktı. Sonuç olarak, İngiltere hisselerin % 75'ine sahip olmuş ve eski Alman hissesi olan % 25'de Fransa'ya dev­redilmişti (33).

f — Misak-ı Milli ve Sevres Antlaşması

Fransızlarla İngilizler arasında Musul ve Petrolleri üzerinde yapılan pazarlıklar sırasında Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa Samsun'a ayak basmış ve Milli Mücadele de başlamış oluyordu.

Erzurum ve Sivas kongrelerinde gelişt iri len Misak-ı Milli, Osmanlı Meclisinde 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edildi. Misâk-ı Milli s ın ır lan içinde Musul da vardı. Böylece tarihte ilk defa olarak nüfusu Türk ve Müslüman çoğunluğuna dayanan bir devlet ve milli bir politika ortaya ç ıkmış oldu. 4 Eylül 1919'da çal ışmaya başlayan Sivas kongresi «Mondros Mütarekesinin uygulanmasında, Türkler aleyhine yorumlar yapı lmakta­dır», diye protesto edildi. Fakat Batıl ı lar mücadelenin başlarında bu ha­reketi küçümsediler.

16 Mart 1920 tarihinde Meclis-i Mebusan, İngiliz askerlerince bası­lınca Ankara'ya kaçan mebus ve diğer bölgelerden gelenlerle birlikte 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Millet Meclisi açıldı. Ankara hükümet i de Misak-ı Milli'yi aynen kabul etti (34).

(33) Command Papers, Cmd 675, 1920; Temperley, op. cit., s. 183; Shwadran, op. cit., s. 201; Taner Baytok, İngiliz Belgeleriyle Türk Kurtuluş Savası (Ankara, 1970), s. 302-4; Camille Barrere, «La Conference de San Re-mo», Revue Deux Mondes, CVIII, Ağustos 1938, s. 510-511.

(34) Tarık Zafer Tunaya,, Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Rejimine Geçiş (İstanbul, 1956), s. 19 vd.; Ela'ne D. Smith, Turkey: Origins of the Kemalist Movement and the Goverment of the Grand National Assembly (Washington, 1959), s. 30-44; Mustafa Kemal, Nutuk, s. 308; Arnold J. Toynbee, Western Question in Greece and Turkey, (Boston, 1922), s. 209-10; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 6-9; Enver Ziya Ka-ral, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, 1918-1965 (İstanbul, 1971), s. 55-56.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 27

Milli Hareket'in dış politikada üç önemli amacı vardı.

1. Misak-ı Milli'nin uygulanması . 2. Anadolu dışında Milli Hareketin tanıtı lması , 3. Ahlâki ve maddi destek temin edilerek bunu dostluk veya antlaş­

malarla temine çalışılması, 4. Bu amaçlara varabilmek için gerekli propagandalara girilebilme-

siydi (35).

Batıl ı devletler, bilhassa, İngilizler, Türkler, Yunanlı ları y e n m e ğ e başlayınca Anadolu'daki milli hareketi daha ciddiye almaya başladılar. Fakat İstanbul'da bulunan Sultan ve hükümet in i resmen tanıyorlardı. Türklerle barış daha imzalanmamışt ı .

11 Mayıs 1920 tarihinde Sevres Ant laşmasının ana hatları tespit edil­miş ve fikirlerini almak üzere bazı devlet adamlarına ve askeri kuman­danlara dağıtılmıştı . Amiral Sydney Fremantle muht ıravı okuduktan son­ra gayet açık bir şekilde barış koşullarının çok ağır o lduğunu belirtti. Bu barışı Türklerin de imzalamıyacaklarmı sözlerine ekledi. Sevres Antlaş­masını imzalayacak bir Türk Hükümet i çıktığı takdirde, bunun halkın güvenl iğini kazanmamış zayıf bir hükümet olacağını ve açıklanan koşul­ların yerine getirilmesinin de çok güç olacağını söyledi. Eğer bu koşul­ları hakikaten uygulamak gerekiyorsa ş imdiden önlemler al ınmalıydı . Hindistan İşleri Bakanı Edwin Montagu ise bu barışın uygulanamaya­cağını ve Mustafa Kemal ile daha iyi bir sonuç alınacağını belirtiyordu. Lord Curzon da yazmış o lduğu muhtırada «İngiliz Donanmasının İstan­bul'da bulunmasıyla, i s tediğimiz barış şartlarını Türklere dikte edebile­ceğimizi umuyorduk», diye fikrini açıklamıştır (36).

Bazı İngiliz gazeteleri bile Sevres antlaşma taslağı için «imkansız», «müttefiklerin hal ledemediği sorunlar maskelendi», «suni», «geçici» gibi başlıklarla uygulama güçlüklerini yazıyorlardı (37).

Fransızlar ise Sevres Antlaşmasını kötü buluyorlardı. Bu antlaşma

(35) Sonyel, op. cit., s. 37. (36) Vice-Admiral Sydney Fremantle's Papers, National Maritime Museum,

Greenwich, MS 56/041, FRE 3198, Enclosure 1 st, B.S. 407/79, s. 1, 30 Mayıs 1920 tarihli muhtıra; DBFP, First Series, c. IV, No. 647; Montagu Collection, India Office Library, London, Montagu'den Lord Chemsford'a. Hindistan Valisine gönderilen yazı, 7 Ocak 1920, MSS/EUR/D 523/4, s. 1: Curzon Collection, India Office Library, MSS/EUR/F 112/290, Eastern, Orta Doğu İle İlgili Muhtıra, 25 Mart 1919, F. O. No. 46887, No. 1, Kı­sım 1.

(37) C. Paul Helmreich, From Paris to Sevres (Columbus, Ohio: Ohio State University Press, 1974), s. 314-647.

28 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

«Türkler için adil o lmadığı gibi Fransa'nın çıkarlarını korumuyor» diye gazeteler yorumlarda bulunuyordu (38).

Sevres Antlaşması Türkler için bir ö lüm fermanı idi. Bağımsız l ık prensipleriyle bağdaşmıyordu. Bu şartları Mustafa Kemal ve Misak-ı Milliciler reddettiler. A y n ı zamanda büyük bir milliyetçi grubun da İs­tanbul'dan Anadolu'ya geçmeler ine neden oldular (39).

Sevres Barış Antlaşmasını , İstanbul'da bulunan Osmanlı H ü k ü m e ­tinin temsilcileri tarafından 10 Ağustos 1920 de imzaladı. Bu ant laşma­ya göre İstanbul ve Boğazlar uluslararası bir denetime bırakıl ıyordu. Güney Anadolu ve Adana bölgesi Fransızlara, Antalya bölgesi İ talyan­lara, İzmir bölgesi Yunanlı lara veriliyordu. Doğuda bir Ermeni devleti, ayrıca bağımsız bir Kürdistarı devleti de kuruluyordu. Musul, bu Kür-distan devletine bırakılıyordu. Suriye, Mezopotamya, Filistin ve Arabis­tan Türk yönet iminden tamamen ayrıl ıyordu (40).

(38) Yahya Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu, 1919-1922, (Ankara: T.T. Kurumu Basımevi, 1975), s. 85-87.

(39) Lord Kinross, op. cit., s. 266; Nicolson, Cwzon, s. 249; Harry N. Howard, An Inquiry in the Middle East. The King-Crane Commission (Beirut: Khayat, 1963), s. 300.

(40) Treaty of Peace with Turkey, signed at Sevres, C. LI, August 10, 1920, Cmd. 964;Temperley, op. cit., s. 17-18; Tripartite Agreement between France and Italy Respecting Anatolia, c. LI, 1920, Cmd. 963. British and Foreign State Papers, C. 113, Treaty of Sevres, 1920, s. 652-776; Hurewitz, op. cit., C. H, s. 87-89; Kürkçüoğlu, op. cit., s. 74-78; Reşat Ekrem, Osmanlı Mua­hedeleri ve Kapitülasyonlar, 1300-1920 ve Lozan Muahedesi, (İstanbul: Muallim Halit Kitabevi, 1938); Sonyel, Turkish Diplomacy, s. 77-82; Seha Meray ve Osman Olcay, Osmanlı İmparatorluğunun Çöküş Belgeleri, Mondros Bırakışması, Sevr Antlaşması İle İlgili Belgeler, (Ankara: SBF Yayınları No. 409, 1977), s. 52-60; Celâl Erikan, Kurtuluş Savaşımızın Tarihi, (İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1971), s. 80-83; Mustafa Kemal, Nu­tuk, s. 750-767; Harb Tarihi Da'resi, Türk İstiklâl Harbi, C. II. Kısım 2, s. 402-405; Münir Sirel, «Sevr Antlaşmasını Kabul Eden Saltanat Şu­rası», Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, No. 4, Ocak 1968, s. 15-21.

IV — L O Z A N K O N F E R A N S I VE SONRASI

Sevres Antlaşması Osmanlı Hükümet ine dikte ettirilmişti . Ş imdi uy­gulama safhasına geçilecekti . Yunanistan'da tahta geçen yeni kral üze­rine, 22 Aralık 1920'de Londra'da yapı lan toplantıda, Batı l ı ların Yunan­lıları destekleyecekleri belirtildi. Fransızlar biraz daha Türk tarafına ka­yarken İtalyanlar ise, İzmir bölgesinin Yunanl ı lara verilmesinden dola­yı kırgın bir duruma düşüyordu. Üç Batıl ı Devlet arasında işbirliği Türk toprakları yüzünden bozulmağa başlamıştı . İngiliz Genel Kurmayı 'nın 15 Mart 1920 tarihli muhtıras ında şöyle denilmekteydi: «Siyasi kudret mil­l iyetçi lerin eline geçmiştir. Halk, topraklarının parçalanarak Rumlar ve Ermeniler arasında paylaşı lmasını önlemek için amansız bir şekilde sa­vaşa hazırlanmaktadır» (1).

Hindistan İşleri Bakanı Edwin Montagu gayet açık bir şekilde Sev­res Ant laşmasının değişt ir i lmesine inanmasına rağmen Eaşbakan Lloyd George ve Dışişleri Bakanı Lord Curzon kesinlikle «olmaz» diyorlardı. Lord Curzon bilhassa «usûl yönünden değişt ir i lmesine imkân yoktur», diyordu. Böylece savaş hali devam edecek, Türkler taleplerini yenileye­cek ve aynı zamanda da Bulgaristan ve İtalya gibi diğer devletler de ye­ni çıkarlar elde etmek için isteklerde bulunabileceklerdi (2).

Sevres Ant laşmasının çok kötü koşullarla Türklere imza ettirilmesi Hindistan'da kargaşalıklara da yol açmış bulunuyordu. Bunu sadece Hin­distan'daki İngiliz Valileri yazı larıyla bildirmekle ka lmıyo ı , aynı zaman­da Kral V. George'un sekreteri Lord Stanfordham, Lord Reading'e yol­ladığı yazıda da aynı fikirleri belirtiyor ve müs lümanlar arasındaki İn­giliz aleyhtarı propagandayı durdurmak gerektiğini yaz ıyordu (3).

Birinci İnönü Savaş ında Yunanlı lar yenilgiye uğrayınca İngilizler, tarafları 21 Şubat -10 Mart 1921 de Londra'ya çağırıp, Sevres Ant laşma­sında bazı değişiklikler yapabileceklerini gene kendileri açıkladılar (4). Mustafa Kemal Paşa'nın Bekir Sami Beye verdiği talimat gayet açıktı.

(1) Jaeschke, Kurtuluş Savaşı, s. 151. (2) Montagu Collection, Sir David Wales, «Life of Edwin Montagu», basıl­

mamış metin, Eylül 1920, MSS/ETJR/D 591/ 1,2 cilt. s. 294. (3) Lord Reading Collection, Lord Stamford'tan Lord Reading'e gönderilen

4 Ekim 1921 tarihli yazı, MSS/EUR/E 238/2, s. 4, No. 4. (4) Davison, Turkish Diplomacy, s. 188; Mustafa Kemal, Nutuk, s. 412; Ni-

colson, Curzon, s. 258; Temperley, Peace Conference, s. 32-34.

30 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Misak-ı Milli m ü m k ü n mertebe dünyaya duyurulacaktı . Yoksa Londra Konferansından fazla bir şey beklemiyordu (5).

Bekir Sami Bey Londra'da Fransız ve İtalyanlarla ayrıca bir de ti­caret antlaşması imzaladı. Böylece , her iki devlet de Ankara hükümeti ­ni tanıyor ve resmen bir anlaşma imzalıyordu. Sonuç olarak, Kemalist-Konferansından fazla bir şey beklemiyordu (5).

Türk dış polit ikası artık konferans masalarında değil de, askeri za­ferlere dayanmaktaydı . Birinci ve İkinci İnönü zaferlerinden sonra Rus­larla imzalanan 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması ile Türk Milli­yetç i ler inin durumu daha da güçlenmiş oldu. Enver Paşa'nm Türkistan'­da bulunması Cemal Paşa'nın Afganistan'da olması ve Türk ordusunun doğudaki harekatı ile Hindistan bir nevi tehdit altına girmekteydi (7).

A y n ı zamanda İngiltere'nin iç politikası da kötüye gitmekteydi. 1921 yı l ın ın başında işsizlerin sayısı bir milyona yaklaşmıştı . Fiyatlar durma­dan yükse lmekteydi . Koalisyon kabinesinin Muhafazakâr kanadı «Türk taraftarı» o lduğu için Türklerle daha yumuşak bir antlaşmanın imzalan­masını istiyorlardı. İngiliz kamuoyu da gitt ikçe emperyalist düşüncele­rin aleyhinde gel işmekteydi . İngiltere ekonomik bir bunal ım içine gir­miş bulunuyordu (8).

Bunun için Türk - Yunan savaşına bir an önce son vermek ve her iki tarafı bir araya getirerek anlaşmalarını sağlamaktı . 18 Haziran 1921 ta­rihinde Paris'e giden Lord Curzon, Fransız Dışişleri Bakanı Briand ile görüşmelere başladı. Üç büyüklerin Paris'teki görüşmeleri sonunda Sev-res Ant laşmasın ın önemli maddelerine hiç dokunulmadı. Bilhassa, İstan­bul şehri, Boğazlar, azınlıklar, mali durumlar, Bat ı Trakya ve Musul ko­nuları üzerinde görüşme yapılmadı. İngilizler, Türklerin Yunanlı lara kar­şı askeri zaferler elde etmeden bazı ufak tefek değişiklikler yapı lmasını

(5) Bayur, Dış Siyasa, s. 79; Mustafa Kemal, Nutuk, s. 413. (6) Bayur, Dış Siyasa, s. 86-89; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 27-28; George R.

Montgomery, «Secret of France and Italy with Turkey*, Current History, c. XIV, 1921, s. 203-205.

(7) Bilâl N. Şimşir, İngiliz Belgeleriyle Sakarya'dan İzmir'e, 1921-1922 (İstan­bul: Milliyet Yayınlan, 1972), s. 15; Stefanos Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, Ekim Devriminden Milli Mücadeleye, (İstanbul: Gözlem Yayın­ları, 1979), s. 215-231, Belge 88, s. 314-318; Yusuf Kemal Tengirşenk, Va­tan Hizmetinde, (İstanbul: Bahar Matbaası, 1967), s. 293-302; Kemal Melek, Atatürk ve Milli Türk Dış Politikası, 1919-1924, Tebliğler, Uluslar­arası Atatürk Konferansı, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, Kasım 1981, C. III, No. 48, s. 7-10; Hikmet Bayur, «Kurtuluş Savaşında Atatürk'ün Dış Siyasası», Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Semineri, (Ankara: T. T. Kuru­mu, 1975); s. 139; Hikmet Bayur, «I. Genel Savaştan Sonra Antlaşma­larımız», Belleten, C. XXX, No. 117, Ocak 1966, s. 151-156.

(8) RonaldShay, op. cit., c. IH, s. 296-298; Churchill, Aftermath, s. 415.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 31

istiyorlardı. Türklerin kesin zaferleri, Mısır, Irak ve Filistin gibi müslü-man ülkelerde de etkisini gösterebilecekti . Yeni bir toplantı yapı lması fikri Türkler ile Yunanlı lara bildirilince her iki tarafta konferans fikri­ni reddettiler (9).

Doğu Anadolu'da İngiliz birliklerinin Kafkasya'dan çekilmesi üzeri­ne Kâzım Karabekir Paşa saldırıya geçti ve Ermenileri bozguna uğra­tarak Gümrü Ant laşmasıy la 3 Aral ık 1920 tarihinde doğu sınırı Brestli-tovk'ta olduğu gibi kabul edildi (10). Moskova antlaşması ile Türk-Sov-yet sınır sorunu çözümlendi.

Sakarya zaferinin diplomasi sahasındaki başarısı, Fransız Dışişleri Komisyonu eski başkanı Franklin-Bouillon ile, 20 Ekim 1921 tarihinde imzaladıkları anlaşma oldu (11). Daha önce Sovyet Rusya ile bir dostluk anlaşması imzalanmışt ı (12). Ukrayna heyeti başkanı olarak Türkiye'ye gelen Sovyet Rusya Savaş Bakanı General Mihail Frunze de Türkiye-Ukrayna antlaşmasını 2 Ocak 1922 tarihinde Ankara'da imzaladı (13).

Bu sırada Yunan saldırısı 30 Ağustos'ta Türklerin zaferi ile sona er­di. 9 Eylülde Türkler, İzmir'e girmişler ve Yunanl ı lar kesin bir yenil­giye uğramışlardı. Diğer bir deyişle , Sakarya'da Lloyd George'un Sevres Antlaşması ile Mustafa Kemal'in Misak-ı Millisi çarpışmış ve Batı l ı lar yenilgiye uğratılmıştı .

Churchill derhal dominyonlara başvurarak askeri yardım isteğinde bulundu. Avusturalya derhal olumsuz cevap verdi. Kanada ile G ü n e y

(9) DBFP, First Series, c. XV, s. 597, No. 88/2; Şimşir, op. cit., s. 65-66. (10) Gotthard Jaeschke, Türk İnkllâbı Kronolojisi, 1918-1923 (İstanbul: Mil­

li Mecmua Basımevi, 1939), b. 93; R. H. Davison, «Turkish Diplomacy from Mudros to Lausanne», The Diplomats, 1919-1923, Derleyen, G. A. Craig ve E. Gilbert (Princeton: Princeton University Press, 1953), s. 18.

(11) Türkgeldi, op. cit., s. 103; Adkisson, op. cit., s. 375-377; DBFP, First Series, c. XVII, No. 423, 429, 432, 437, 439; Account and Paper, Cmd. 1570, 1922, c. XXIII, s. 3-43; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 29-36; Temperley, Peace Conference, s. 33-34; Mustafa Kemal, Nutuk, s. 443-451; Tevfik Bıyıklıoğlu, «Türk İstiklâl Savaşı Yıllarında Sovyet-Türk Dostluğu», Belleten, XXV, No. 99, Temmuz 1961, s. 486-491.

(12) Düstûr, Üçüncü Tertip, c. 2, s. 102; Cebesoy, Moskova Hatıraları (istan­bul: Vatan Neşriyatı, 1957), s. 139-140; Jane Degras, Soviet Documents on Foreign Relations (London: Royal Institute of International Affairs, Oxford University Press, 1951), c. I, s. 337-42; Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz (İstanbul: Türkiye Yayınevi, 1960), s. 882; J. A. S. Grenville, Major International Treaties, 1914-1973 (New York: Stein and Day, 1974), s. 77-79; İsmail Soysal, Türkiye'nin Dış Münasebetleriyie İlgili Başlıca Siyasi Antlaşmaları (Ankara: T. T. Kurumu Basımevi, 1965), s. 5-17.

(13) Claire Price, «Turkish Ukranian Treaty,» Current History, Şubat 1923, s. 769-70.

32 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Afrika ise, herhangi bir yardımda bulunmak için gerekli ve ayrıntıl ı bil­ginin gönderi lmesini istediler. İngilizlerin dominyonlara yaptığı isteğe ancak Yeni Zelanda ile küçük Newfoundland olumlu cevap verdi (14).

Türk-Yunan savaşını sona erdirmek üzere tarihte Mudanya müta­rekesi diye adlandırılan konferansta İngiltere'yi General Harrington, Fransa'yı General Charpy, İtalya'yı General Mombelli ve Türkiye'yi ise İsmet Paşa temsil ediyordu. 11 Ekim 1922'de mütareke imzalanmış ve Misak-ı Milliciler barış konferansı için hazırdılar (15).

a — Lozan Görüşmelerinde Musul

Mudanya mütarekesi askeri alandaki Türk zaferini noktalarken, ş im­di Türkler, İngil izlerle barış antlaşması imzalamak üzere, masaya otur­maları gerekmekteydi. Artık yenilgiye uğramış bir devlet değil de, za­fere ulaşmış bir devlet olarak ve eşit koşullarla konferansa gidiliyordu. Yeni diplomatik mücadele Türkiye'nin siyasal, ekonomik, hukuki ve mali yönden zaferini elde etmek için Milli Mücadelenin ikinci safhası olacak­tı. Mustafa Kemal Lozan için şöyle dedi;

«Bu Antlaşma, Türk Milleti aleyhine, asırlardan beri ha­zırlanmış ve Sevres Ant laşmasıy le ikmal edildiği zannedilmiş, büyük bir suikastın yıkı lmasını ifade eden bir vesikadır. Os­manl ı devrine ait, tarihte emsali hiç görülmemiş bir siyasi za­fer eseridir» (16).

Türkler, Ruslardan almış oldukları askeri yardım ve altın para ile Batıl ı lara bilhassa Ermenilere ve Yunanlı lara ve hattâ Fransızlara karşı askeri başarı kazanmışlardı. Ş imdi konferans masasında Ermeniler bu­lunmayacak ve Yunanl ı ların ise sesi ç ıkmayacak ve Türkler, daha çok İngiltere'ye karşı mücadele vereceklerdi.

(14) Malcolm Thomson, David Lloyd George (London: Hutchinson, 1948), s. 358-359; Lord Beaverbrook, The Decline and Fall of Lloyd George (London: Collins, 1966), s. 214, 159-161; Thomas Jones, Lloyd George (London: Ox­ford University Press, 1951), s. 199; Nicolson, Curzon, s. 271; RonaldShay, Curzon, c. Ill, s. 301-302.

(15) Türkgeldi, op. cit., s. 158; Nicolson, Curzon, s. 276; General Sir Charles Harrington, Tim Harrington Looks Back (London: John Murray, 1940), s. 118-123; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 40; Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, İsmet İnönü (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1966), c. I, s. 210; Türk­geldi, op. cit., s. 178-181; Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya'da Milli Mücadele (Ankara, 1955), c. I, s. 455; Ali Naci Karacan, Lozan Konferansı ve İsmet Paşa (İstanbul, 1943), s. 11-20; FO/7905/E 1187.

(16) Mustafa Kemal, Nutuk, s. 767.

33

Bunun için barış konferansında Türkleri destekleyecek başka dev­letlere ihtiyaç vardı. Ankara hükümet i 4 Ekim 1922 de Batıl ı lara verdi­ği notada barış konferansının İzmir'de yapı lmasını ve Boğazlar sorunun­da Rusya, Ukrayna ve Gürcistan Cumhuriyetlerinin de temsil edilmesi­ni istedi. Konferansa çağrılan yeni devletleri kabul eden Batı l ı lar yer ola­rak tarafsız bir ülkenin şehri olan Lozan'ı teklif ettiler. Bulgarlar ise, Boğazlarla ilgili görüşmelere katılacaktı (17).

Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, istifa eden Yusuf Kemal'in ye­rine Dışişleri Bakanı olarak tayin edi lmiş ve Lozan'a gidecek Türk he­yetinin başkanı seçi lmişti (18).

Lozan'a gitmeden önce Sovyet Büyükelç is i Aralof ile görüşme yapan İsmet İnönü, Boğazlarla ilgili görüşmelerini gayet kısa ve açık bir şekil­de anlattı. Boğazlar sorunu Misak-ı Milliye göre çözümlenecekti . Bu pren­siplerin ışığı altında «Sovyet Rusya ile işbirliği yapacağız» diye görüş­lerini açıkladı (19).

Lozan Konferansına İngiltere ve Fransa'nın dışında İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven devletleri katılacaktı. Belçika ve Portekiz sadece mali ve ekonomik sorunlar görüşüldüğü vakit katı­lacaklardı. Amerika ise, Türklere karşı savaş i lân etmediği için sadece görüşmeleri takip etmek için gözlemci gönderecekti (20).

Sovyet Rusya ile Boğazlar sorununda işbirliği yapacağını zanneden Türkiye, eski Çar Rusya'sının Karadeniz'le ilgili polit ikasının canlandığı­nı görür gibi oldu. Sovyet Rusya Boğazların savaş gemileri yönünden Karadeniz devletleri dışındaki ülkelere kapanmasını istiyordu. Sadece ti­caret gemilerine açık olmalıydı .

İsmet Paşa'nın Türk görüşü ise Rusların ileri sürdükleri a ş ı n Türk taraıtarı polit ikayı reddederek, İngiliz teklifinin değiştiri lmiş bir şekliy­di. Buna göre, Boğazlardan geçen savaş gemilerinin tonajının kısıt lan­ması ve ticaret gemilerinin sıhhi nedenlerle kontrolüydü. Her ne kadar

(17) M. Cemil Bilsel, Lozan (İstanbul: Ahmet İhsan Matbaası, 1933), c. II, s. 2-3.

(18) Mustafa Kemal, Nutuk, s. 488-489. (19) Ş. I. Aralof, Bir Rus Diplomatının Türkiye Hatıratı (İstanbul: Burçak

Yayınevi, 1967), s. 98. (20) Great Britain, Treaty Series (London: HMSO, 1923), No. 16, Treaty of

Peace with Turkey and Other Instruments Signed at Lausanne on July 24, 1923, Cmd. 1929; Joseph Grew, Turbulent Era (London, 1953), s. 884-898; Yusuf Hikmet Bayar, Türk İnkilâbı Tarihi (Ankara: T.T. Ku­rumu Basımevi, 1952), s. 120-121; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 41-42; Ba-yur, Dış Siyasa, s. 120-23: The London Times, 25 Eylül 1923; Nuri Suphi İleri, Sevres ve Lozan (İstanbul, 1954), s. 30-40.

F : 3

34 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Boğazlar mınt ıkas ının silahlardan arıtılması ve uluslararası bir komis­yon kurulmasına itiraz edilse de, bunlar madde olarak kaldı. Fakat 1936'-da toplanan Montreux Antlaşması ile bu iki husus Türklerin istediği şe­kilde değiştirildi (21).

Boğazlar sorununda Türk-İngiliz yakınlaşmasına mukabil Musul so­rununda çok ateşli konuşmalar yapıldı. Lozan konferansının birinci dev­resinin sekteye uğramasına neden kapitülasyonlarla Musul sorunu oldu.

Musul sorunu açık toplantılarda görüşülürken, İsmet Paşa daha çok tarihi, etnik, sosyal, dini, ekonomik, siyasal ve askeri ve stratejik sebep­ler ileri sürüyordu. Buna karşılık Curzon'un verdiği cevapta etnik tab­loyu şöyle belirtiyordu:

Kürt Türk Arap Gayri Müsl im

S ü l e y m a n i y e 153.000 1.000 — 1.000 Kerkük 45.000 35.000 10.000 20.000 Musul 180.000 15.000 171.000 67.000 Erbil 77.000 15.000 5.000 9.000

T O P L A M 455.000 66.000 186.000 79.000

Türklerin istatistikleri ş ö y l e y d i :

Kürt Türk Arap Gayri Müsl im

S ü l e y m a n i y e 62.000 32.000 7.000 Kerkük 97.000 79.000 8.000 • —̂ . Musul 104.000 35.000 28.000 31.000

T O P L A M 263.000 146.000 43.000 31.000

İsmet Paşa, İngiliz istatistiklerinin doğru olmadığını ve Türk ista­tistiklerine göre Musul'un çoğunluğunu Kürtler ile Türklerin, meydana getirdiğini açıkladı (22).

(21) Lausanne Conference, Cmd. 1814, s. 12-30; Philip M. Brown, «From Sev­res to Lausanne», American Journal of International Law, No. 18, Ocak 1924, s. 113-116; Jbseph C. Grew, «The Peace Conference of Lausanne, 1922-1923», Proceedings of the American Philosopical Society, No. 98, Şu­bat 1954, s. 1-10; Edgar Turlington, «The Settlement of Lausanne», American Journal of Int. Law, No. 18, Ekim 1924, s. 696-706.

(22) Seha L. Meray (Çeviren), Lozan Bans Konferansı, Tutanaklar ve Belge­ler, Takım I, cilt 1, kitap 1 (Ankara: SBF Yayınları, No. 291), s. 359.

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 35

Her ne kadar iki taraf da sınır üzerinde görüşme yapıyorlarsa da, aslında iki ülke Musul petrolleriyle ilgili olarak görüşmelere devam edi­yorlardı. Bu da gizli yapı lan konuşmalarda sürdürülüyordu. İsmet Paşa 27 Kasım 1922 akşamı Lord Curzon ile özel görüşmek istediğini belirtti ve bu istek derhal kabul edildi. Lord Curzon, konuşma sırasında İsmet Paşa'dan beklediğim «petrol» kelimesini fısıldadı, dedi. «Anadolu fakir bir ülke olmuştu ve petrole sahip değildi» ve «Petrole ihtiyacı var», dedi. Lord Curzon bu fikri, «hiç de gayri makulolarak karşılamadığını» söy­ledi ve «incelenmeğe değer bir husus», diye cevap verdi (23).

İsmet Paşa'nm Musul'u istemekteki gayesi petrolleri elde etmekti. Buna karşılık, Lord Curzon Musul'u vermek istamemesi gene petroldü. İki diplomatın arasında yapılacak mücadele sonunda sinirlerine hakim ve soğuk kanlı ve diplomatik görüşmelerde usta olan ve diplomatik ma­nevralar yapabilecek kimse, ülkesine petrol yönünden daha fazla çıkar sağlayabilecekti.

İsmet Paşa'dan sonra gelen ikinci delege, Rıza Nur Bey de 5 Aralık 1922 tarihinde Lord Curzon ile özel konuşmak için kendisini ziyaret etti. Rıza Nur Bey, «Musul vilayeti Türklere verildiği takdirde İngilizlerle tatmin edici bir antlaşma yapabileceklerini, hattâ Sovyet Rusya'dan ko­pabileceklerini», sözlerine ekledi. Bu görüşmede, Lord Curzon'un aklına şöyle bir fikir geldi. Türklerin taleplerini k ısmen karşılayarak Köy, San­cak. Revandüz ve Süleymaniye 'y i vermek ve Musul şehri ile Amadiye, Erbil ve Kerkük'ü de İngiliz yönet imine bırakmaktı (24).

Türk ve İngiliz heyetleri arasında özel görüşmeler devam ediyordu. Bu sefer İsmet Paşa, İngiliz heyetinde bulunan Sir V. Tyrrell'i ziyaret etmiş ve Musul petrollerinden Türklere hisse verilip ver i lmeyeceğini sor­muştur. Tyrrel ise verdiği cevapta petrol hissesi veya mali yardımın an­cak, antlaşmanın maddeleri hazırlanırken bir pazarlık unsuru olarak or­taya çıkabileceğini belirtti. İsmet Paşa bundan sonra konuyu Musul sı­nırına getirdi. Bu sınır hususunu da dostane bir şekilde Musul'daki ma­halli durumu gözönüne alarak düzeltmelerin yapılabileceğini söyledi (25).

343; Aydemir, op. cit., s. 232-234; «La Question de Moussoul», op. clt., s. 116, FO/9060/E 896, E 959, CP No. 109, 932; FO/9061/E 1000, E 1001; FO/9063/E 1297, E 1391; DBFP 1/XVIII, s. 463-465; Dr. Salahı S. R. Son-yel, Belleten, Lozan'da Türk Diplomasisi, C. XXXVIII, No. 149, Ocak 1974, s. 60-61; M. Cemil Bilsel, Lozan, op. cit., C. I. s. 218-219.

(23) Curzon Collection, Switzerland, political (Lausanne) MSS/EUR/F 112/ 285. 27 Kasım 1922, No. 41, s. 2; Kürkçüoğlu, Türk-İngüiz İlişkileri, s. 279-80; Sonyel, Turkish Diplomacy, s. 195.

(24) Curzon Collection, Curzon tarafından (Lausanne) F.O. ya yollanan 5 Ara­lık 1922 tarihli telgraf, No. 80, MSS/EUR/F 112/285.

(25) Sir W. Tyrrell tarafından hazırlanan 28 Kasım 1922 tarihli muhtıra, Lo-

36 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Lozan'da görüşmeler yapı l ırken 5 Aralık 1922 tarihinde Başbakan Bonar Law, Lord Curzon'a gönderdiği mektupta Mezopotamya sorununun çok zor o lduğunu ve bundan bir an önce kurtulmak istediğini yazdı:

«Petrol ile ilgili soruna bir çözüm yolu bulmak mümkündür . Arap devletinin varlığı garanti edilirse ve bu duruma İtalya'da dahil edi­lirse bir sonuç elde edilebilir. Tabii yapacağım bütün bunlar, görüş­melere bağlı olarak ortaya çıkmalıdır. Musul sorunu yüzünden ba­rış konferansının kesilmesi çok kötü olacaktır. Hattâ bahset t iğ im kıs­mî tekliflerin kabul edilmesi bile çok ciddi durumları da ortaya çı­karabilir» (26).

Buna karşılık Curzon'un verdiği cevap, çok enteresandı. Başka bir alternatif de «Eğer Türkler Musul'a saldırıya geçerse ne yapacağımızdır», diye fikrini açıkladı. Türklere karşı «savunmaya geçip, ancak zorlandığı­mız takdirde geri çekiliriz», diye cevap verdi (27).

Lord Curzon, Bonar Law'a gönderdiği mektupta, «İsmet Paş,â sadece Musul'u istemiyor, aynı zamanda petrolleri de almak niyetinde. Çünkü Amerikanl ı larla da petrol üzerine görüşmeler yapmaktadır», diye yaz-dı (28).

İngiliz Başbakanı Bonar Law, «Eğer Türkler Musul'u işgal eder ve konferans yarıda kesilirse,

halkımızın yarısı ve bütün dünya, bizleri petrolden dolayı barışı bal­taladığımızı iddia edecektir. Onun için petrol işini halletmek için Türkleri ve diğer Batıl ı dostlarımızı bir araya getirip Mezopotamya'-daki Arap devletlerinin garantisini sağlamak gerekir», diye cevap verdi (29). «Hali hazırdaki durumdan mutlu olduğunu söyleyen Bonar Law Mu.

sul için savaşa girmemeliyiz. Fransızlar bize yardım etmedikleri takdir­de Sevres Ant laşmasından geri kalanı biz tek başımıza savaşarak kur­tarmaya çal ışmamalıyız», diye mektubuna devam etti (30).

zan'dan F.O. ya gönderilmiştir, Curzon Collection, E 13599/13003/44-MSS/ EUR/F 112/294, No. 1, sec. 1.

(26) Bonar Law Papers, House of Lords Library, London, (Lord Beaverbrook Collection), Bonar Law'dan Lord Curzon'a gönderilen 5 Aralık 1922 tarihli mektup, 111/12/38: 111/12/40 7 Aralık 1922 tarihli mektup; Curzon Collection, MSS/EUR/F 112/282.

(27) Bonar Law Papers, 111/12/53, Lord Curzon'dan Bonar Law'a yollanan 27 Aralık 1922 tarihli mektup.

(28) Bonar Law Papers, 111/12/12/56, Lord Curzon'dan Bonar Law'a gönderi­len 6 Ocak 1922 tarihli mektup.

(29) Bonar Law Papers, 111/12/54, Bonar Law'dan Lord Curzon'a gönderilen 28 Aralık 1922 tarihli mektup; Curzon Collection, MSS/F 112/282.

(30) Bonar Law Papers, 111/12/57, Bonar Law'dan Lord Curzon'a gönderiler 8 Ocak 1923 tarihli mektup; Curzon Papers, MSS/F 112/282, s. 2-3.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 37

İngiliz yönetici leri arasındaki Türkler lehine olan görüşler ortaya çık­maktaydı. Bunlardan Edwin Montagu görevinden istifa etmeden önce Winston Churchill'e yazdığı mektupta şöyle der: •

«Fransızların topukları altında ezi leceğimize, Türkleri kabul ede-miyecekleri bir ant laşmaya zorlamaktansa, onların kabul edebilece­ği koşulları hazırlayarak Orta Doğu'daki durumumuzu düzeltebil i ­riz. Böylece Hindistan'daki durumumuz da iyileşir. A y n ı zamanda ingiliz çıkarlarına da yardım etmiş oluruz» (31).

Musul petrollerinden Türklere hisse verilmesi fikri, Montagu'nun. is­tifa etmesiyle yerine geçen Lord Peel için de geçerl iydi (32).

Bu arada Lozan konferansının kesilmesiyle, Anadolu'da bulunan İn­giliz birlikleri de müşkül durumda kalabilirlerdi. Onun için İstanbul'da­ki İngiliz Baş Komiserl iğinde görevli bulunan Mr. Henderson Londra'-daki Savaş Bakanlığına gönderdiği bir yazı ile «İzmit ve İstanbul'daki İngiliz askerlerini derhal Gelibolu yarımadasına çekmek icabedecektir. Çanakkale'de de bir öncü birliği bırakılabilir. Böylece , müttef iklerden müstakil olarak Türklere karşı mücadele ve görüşmelerde insiyatifi elde bulundururuz», dedi (33).

Bu arada Bonar Law ve Lord Curzon arasındaki Musul üzerine yar pılan görüşme ve yazışmalardan habersiz olan İsmet Paşa, Londra'ya ba­zı Türkleri göndererek Musul ve petrolleri üzerinde ayrı görüşmeler yap­tırmaktaydı. Londra'ya gönderilen Türkler İngiliz Dışişleri Bakanl ığ ın­dan C.C.F. Adams'la bir görüşme yaptılar. Bu görüşme sırasında Muh­tar Bey B ü y ü k Millet Meclisinde 20 Kürt mebusun bulunduğunu, Mu­sul'un elden çıkmasına göz yummayacaklar ın ı belirtti. «Aynı petrol şir­keti, savaştan önce Türkiye'deki petrol sahalarında çal ışmayı kabul et­mişken, acaba şimdi niçin çalışmak istemezler?» diye sordu. «1914 yı l ın­daki Türkiye aynı şekilde yabancı sermayeye güvenl ik ve yat ır ımdan elde edilebilecek kâr'ı veremiyecektir», diye cevap alır (34).

Ayrıca Ahmet Bey'in de Londra'da gizli görüşmeler yaptığını haber alan Lord Curzon duruma fena kızar ve derhal İsmet Paşa'ya bir mek­tup yazar. Bu mektupta, arkasından gizlice hükümet erkânı ve özel ki­şilerle görüşmeler yapmak üzere bazı kimselerin Londra'ya gönderildi­

ğ i ) Montagu Collection, Sir David VValey, op. clt., s. 303-304. (32) Reading Papers, Lord Peel'den Hind'stan Genel Valisi Reading'e gönderi­

len 30 Kasım 1922 tarihli mektup, MSS/EUR/E 238/5, No. 27, s. 122. (33) Mr. Henderson'in İstanbul'daki İngiliz Komutanlığından Savaş Bakanlığına

(General Harrington'a) gönderdiği 28 Ocak 1923 tarihli yazı, No. 53, Yazı daha sonra Lozan'a gönderilmiştir, Curzon Collection, MSS/EUR/P 112/282.

(34) Curzon CoUection, MSS/EUR/F 112/294. E. G. F. Adam'dan Curzon'a gön­derilen 3 Aralık 1922 tarihli yazı, s. 213.

38 ÎNGİLÎZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

ğini belirtir. Ayrıca, ilişki kurdukları kimselerin herhangi bir yetkileri olmadığı için boşuna vakit kaybettiklerini de sözlerine ekler (35).

A y n ı zamanda Halil Paşa'ya Kut-ul Amara'da esir düşen General Charles Townshend Lozan'a gelerek Türklere yardım etmek istedi. Türk­lere olan sempatisi yüzünden, Lord Curzon tarafından ingiliz çıkarları aleyhine çal ışmaktan dolayı, kendisi vatan hainliği ile itham edildi (36).

Daha önce de, General Townshend, Lord Curzon ve Başbakan Lloyd George'a 1920 lerde bir mektup yazarak İngiliz Hükümet in in hizmetinde çalışmak istediğini ve İstanbul'a gönderilirse, Türklerle olan sorunu hal­letmek üzere gayret göstereceğini belirtmişti . Fakat her iki müracaat da reddedildi (37).

Lord Curzon'un 5 Aralık 1922 tarihli yazısı üzerine, Musul sorunu­na çözüm bulmak gayesiyle İngiliz Dışişleri Bakanlığı , Orta Doğu Daire­si, durumu inceleyerek bir rapor halinde fikirlerini ileri sürdü.

İngiltere Hükümet i sadece, Musul sorunundan dol avı Lozan Konfe­ransının kesilmesini kabul edemez. Lord Curzon'un önerisine göre Kürt­lerin bulunduğu vilayetin Kuzey ve Batı bölgeleri ile Eağdat'ı çevrele­yen dağlık yörelerde Türkçe konuşulan Erbil, Kerkük ^e Kiyri , Bağdat'­tan ayrı lmış olacaktı. Halbuki, Türkçe konuşulan bölge «Türk Milliyet­çiliğinin» merkezi durumundaydı . Eğer bu öneri, Türkler tarafından ka­bul edildiği takdirde, ilk yapacakları hareket Türk şehir ve kasabalarını ele geçirmek olacaktı. Eğer sınır hatt ıy la ilgili bir anlaşma yaptığımız takdirde, Türklere petrollerden hisse vermemiz gerekmez», deniyordu (38).

Sömürgeler Bakanl ığında hazırlanan rapor ise, daha çok Musul'un stratejik önemine değiniyordu:

«Siyasal yönden Musul vilayeti Irak Krall ığının bölünmez bir parçasıdır. Kral Faysal'la yapt ığ ımız anlaşma ile Musul resmen Irak'a bırakılmıştır. Aksi takdirde, bu hareketimizle anlaşmaya bir darbe vurulmuş olur.

Askeri yönden ise, yeni bir çözüm şekli imkânsızdır. Çünkü bu yeni durumda, güçlükler artacağı gibi, askeri masraflarımız da yük­selecektir. Musul bölgesinin Türkiye için ekonomik ve yönet im yö-

(35) Ibid., MSS/EUR/F 112/295, Lord Curzon'un İsmet Paşa'ya gönderdiği 12 Ocak 1923 tarihli yazı; İngiliz Mavi Kitabı, Mosul, Turkey, No. 1 (1923): «Correspondence between Lord Curzon and İsmet Pacha Respecting Mo­sul; Toynbee, Survey, c. I, s. 481-82.

(36) Ibid., MSS/EUR/F 112/295, Lord Curzon'dan Walter Long'a gönderilen 25 Ocak 1923 tarihli yazı; Bonar Law Collection, 111/12/61.

(37) Lloyd George Papers, MSS/EUR/F/46/11-1, General, Townshend'ten Lloyd George'a gönderilen 2 Aralık 1920 tarihli mektup.

(38) Curzon Collection, 7 Aralık 1922 tarihli rapor. Middle East Department, FO/MSS/EUR/F 112-294.

39

nünden önemini idrak ediyoruz. Fakat bölgenin çıkarları göz önüne alındığı takdirde, ihtiyaçlar kuzeye doğru olmayıp, güneye doğru­dur» (39).

Dışişleri Bakanl ığ ının hazırlamış olduğu başka bir raporda da ilginç tezleı ileri sürülmektedir.

«Musul vilayeti İngiltere'ye ait o lmayıp, Irak devletine ait bir bölgedir. Kendimize ait olmayan bir yeri bir başka ülkeye vereme­yiz», denmektedir. Fakat buna mukabil rapor aşağıdaki hususların da gözden geçiri lebileceğini öneri olarak ileri sürmektedir: 1 —• Türkler, petrol araştırma ve gel işt ir i lmesine iştirak edebilirler. 2 — Türk asıllı Iraklılara, yabancı statüsü ya da kapitülasyonlarca

tanınan hukuki haklar verilebilir. 3 — Irak hükümeti Osmanlı Halifesini dini lider el arak tanıyabi­

lir (40).

İngiliz resmi çevrelerinde «Musul sorununa» bir çözüm yolu aranırken, şimdi de Irak'taki gel işmelere bir göz atalım. Irak'ta Tüık lere karşı sa­vaşmak için Hindistan'dan asker getiri lmişti . Savaşın ilk yıl larında Hin­distan İşleri Bakanlığı (IO) ile Savaş Bakanlığı (WO) savaşı birlikte yönetirken, Musul'un al ınmasıyle Dışişleri Bakanlığı da (FO) işlere ka­rışmaya başladı. Bilahare Sömürgeler Bakanlığı (CO) da gerektiği za­man, bazı girişimlerde bulundu. Bu dört bakanlık arasında daimi surette rekabet ve sürtüşme devam etti (41).

I. Dünya Savaşı başında Sir Percy Cox, Irak'a sivil Yüksek Komi­ser olarak gönderi lmeden önce Bombay'dan yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: «Mezopotamya'daki mahalli yetkililer İstanbul'dakilerden daha fazla İngilizlere karşı düşmanca hareket ediyorlardı. Böylece buranın tehlikesi daha da artıyordu». Alt ı hafta içerisinde Sir Percy Cox fikrini, değiştirmiş ve «Mezopotamya'daki askeri gerçekleri anlayamamak yü­zünden, harekât bir felaketle sonuçlanabilirdi», diyebilecekti (42).

Irak'taki Ş e y h Mahmud isyanı, İngiliz yönet iminin pek tutulmadı­ğını gösteriyordu. Böylece, 1919 yı l ında Hindistan İşleri Bakanlığı . Dış ­işlerinden Türkiye ile sorunun bir müddet için tehir edilmesini istedi (43).

Musul'un zengin petrol yataklarından başka bir özelliği de sünni haJkın çoğunlukta olmasıydı. Eğer İngiltere Irak'ta kalacaksa, güneyde-

(39) Ibid., The Northern Frontier of Iraq (Colonial Office paper), no date, no author.

(40) Ibid., «Question of Mosul, «typewritten paper, most probably by FO for H. M. Goverment, MSS/EUR/F 112-294.

(41) Busch, Britain and India, s. 359. (42) Peter Graves, Life of Sir Percy Cox (London, 1942), s. 179. (43) Ibid., ST 360.

40 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

ki şiî çoğunluğuna karşı kuzeydeki sünni çoğunluk bir nevi dini denge unsuru meydana getirecekti.

Ayrıca, Irak'taki askeri harekât sonucunda İngiliz hazinesi büyük mali külfetlere sokulmuştu. İngiliz askeri ve sivil yönetic i lerin maaşları, Osmanlı borçlarının Irak'a düşen kısmı, yeni kurulan Irak ordusunun silah ve gereçlerinin temini ve bakımı, epeyce pahalıya mal oluyordu. Musul petrollerinden gelecek olan gelir, bu masrafları karşılayacaktı. Ge­nellikle İngiltere'nin Irak'taki amaçları Hindistan ve İmparatorluk tica­ret yolunun güvenl iğ i ve aynı zamanda İran ve Musul petrollerinin ko-runmasıydı . Fakat savaştan sonraki uluslararası düşünce ve yeni hare­ketlerin ge l i şmesiy le bu amaçlar da değ i şmeye başladı (44).

Ş imdi de Irak'taki iç durumu gözden geçirelim. Irak 1918 den 1920 yı l ına kadar İngiliz askeri işgalinde kaldı. Aralık 1920 de Araplar ara­sında çok ciddi bir ayaklanma oldu. Bu durum Suriye'ye de tesir etti. Sir Arnold Wilson, Irak'ta vekâle ten yönet imin başında olup, randımanlı, fa­kat sert bir yöneticiydi . Araplara yönet imde hiç yer veri lmemişt i . Irak'ın geleceği hakkında verilecek kararın gecikmesi, durumu biraz tatsız bir biç ime sokmuştu. İngiliz manda rejiminin ilânı kimseyi tatmin edeme­di. Sonuçta başkaldırma oldu. Ancak, Hindistan'dan getirilen askerler isyanı bastırabildi. Irak'a asaleten yüksek komiser olarak tayin edilen Sir Percy Cox, Bağdat'a 1 Ekim 1920 de geldi. Suriye'de tutunamayan Emir Faysal' ın Sömürgeler Bakanlığınca Irak'a kral olması isteniyordu. Fakat yeni Yüksek Komiser Cox, bunun ancak halkın oyuna başvurarak, durumunu güçlendireceğine inanıyordu (45).

Yapı lan plebisitte, Kuzeydeki Kerkük, Sü leymaniye ve Musul, Kral Faysal aleyhinde oy verdi. Böy le olmasına rağmen, Kral Faysal 28 Ağus­tos 1921 de merasimle taç giydi (46).

İngil izler Sünni-Şi î arasındaki sayısal dengeyi elde etmek istiyorlar­dı. Kuzeydeki Sünni ler in Kıral Faysal aleyhinde oy kullanmaları tatsız bir durumu ortaya çıkardı. Okur-yazar oranı, bilhassa Şii'lerle Musul bölgesindeki Sünni' ler arasında yüksekti . İngilizler, Sünni bir Kralı okur­yazar olmayan Şiî oylarla başa geçirmişlerdi. Fakat Türkler, daha son­ra Musul bölgesinde plebisit yapılmasını ileri sürdükleri zaman halkın okur-yazar o lmamasından dolayı, bu fikri reddedeceklerdi. Hattâ, Baş­kan Woodrow Wilson'un bilimsel çözüm yoluyla uluslararası bir komis-

(44) Sluglett, op. cit., s. 4-6. (45) Review of the Civil Administration of Mesopotamia, Cmd. 1061 (1920),

s. 126-47; Sir Aylmer Haldane, The Insurrection in Mesopotamia (London, 1922); J. de V. Loder, The Truth about Mesopotamia, Palestine and Syria (London: Allen and Unwin, 1923); Howard, op. cit., s. 320-21.

(46) Howard, op. cit., s. 321.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 41

yon ile Filistin ve Mezopotamya'da ya da Suriye'de plebisit yapı lması fik­rini ileri sürdükleri zaman, ingilizler bunu yapacak durumda değildi­ler (47).

1920 yı l ında Irak'ta İngil izlere karşı olan ayaklanmada Revadüz'lü-ler, Türklerden yardım talebinde bulundular. Elcezir cephesinde, zayıf bir Türk tümeni bulunmaktaydı . Ancak bir bölük asker, yardım için gön-derilebildi. Ağustos 1921 tarihinde, Binbaşı Şevki Bey S ü l e y m a n i y e Ko­mutanlığına gönderildi. 1922 i lkbaharında ise Antep, Milli Kuvvetler Ko­mutanı Özdemir Bey küçük bir kuvvetle Diyarbakır'dan Musul'a yollan­dı. Bu kuvvetlerde Fransızlardan kaçan Cezayir ve Tunus'lu askerler de vardı. Özdemir Bey'e verilen talimat, Misak-ı Milli sınırları içinde bu­lunan Musul'un Faysal'a bağlı kuvvetler tarafından işgaline engel ol­maktı. Özdemir Bey Revandüz'de büyük bir merasimle karşılandı. Bu arada, İngilizlere isyan eden Ş e y h Mahmut'la da ilişki kuruldu. Kuvvet gönderildiği takdirde, Türklere yardım edeceğini söyledi. İngilizler, Ara­lık 1922 de uçakların yardımı ile büyük bir saldırıya geçtiler. Kendisi­ne yardım gönderilmediği için Özdemir Bey yenilerek geri çekildi (48).

Lozan'da İngilizlerle Türklerin arasında geçen gizli konuşmalardan bir sonuç ç ıkmayınca Musul sorunu açık bir şekilde konferansta görü­şü lmeye başlandı. İsmet Paşa petrolle ilgili yaptığı gizli konuşmalardan birşey elde edemedi. Türk-Irak sınır sorununa dönerek, müzakerelerden bir şey çıkarabileceğini umuyordu. Sinirleri sağlam olan Lord Curzon, Lloyd George'un 1922 de düşmes iy le Başbakan olacağını ummuş , fakat bu olmayınca görüşmeleri daha sert bir şekilde sürdürmek için Lozan'da bulunuyordu. Bir Lise Müdürü edasıyla öğretmenleri yönet iyor duru­mundaydı . Hatta daha önce başka bir hususta Mark Sykes'la tartışmış ve Orta Doğu ile ilgili konularda az bildiklerini iddia ederek birbirleri­ni itham etmişlerdi (49).

İsmet Paşa Türk tezini klasik anlamda, Lozan Konferansında şu şe­kilde savundu:

«1 — Etnografik yönden Kürtler 263.000 ve Türkler de 146.000 kişi olduğuna göre Musul vilayetinin büyük bir çoğunluğunu mey­dana getirmektedir.

2 — Siyasal yönden ise, çoğunluğu Kürt-Türk olan Musul böl­gesinin bir azınlık yönet imine terkedi lemiyeceği ve bu amaçla Tür­kiye Büyük Millet Meclisine müracaatta bulunmuşlardı .

(47) Monroe, op. cit., s. 63; Busch, Britain and India, s. 373; Colonial Office Records, CO 730/5; 25 Ekim 1921 tarihli telgraf, Forbes Adam'm muhtı­rası, 2 Kasım 1921 M.E.C., 4. tutanak, 3 Kasım 1921, FO 371/6347.

(48) Belen, op. cit., s. 413-414. (49) Busch, Britain and India, s. 208.

42 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Bu husus Wilson prensipleriyle de bağdaşmaktadır. 3 — Tarihi yönden ise 11. yüzyı ldan beri Musul, Türk yönet i ­

minde bulunmaktadır. 4 — Coğrafi yönden Musul, Anadolu'nun bir parçasıdır. İktisa­

di yönden de Suriye ve İran'ı birbirine bağlamaktadır. 5 — Askeri ve stratejik yönden ise, güneydoğu Anadolu'nun sa­

vunulması , Musul bölgesinden geçmektedir,» dedi (50).

İngiliz tezi ise, petrol sorununu tamamen gizleyerek, Musul'daki nü­fus ve bölgesinin Irak için öneminden bahsetmeye başladı. Daha önce verdiğimiz istatistikleri öne sürerek, hatta Arap toplumunu Türklerden de fazla göstererek Türklerin Musul'da herhangi bir hakları olmadığını ileri sürdü. Plebisitin Kürt ve Araplar tarafından istenmediği dahi be­lirtildi. Kral için plebisit yapılabilirdi, fakat bir sınır anlaşmazlığı için yapılamazdı.

Söz düellosu daha çok Türk ve İngiliz delegeleri arasında oldu. Di­ğer ülkelerin temsilcileri daha çok kendilerini ilgilendiren celselerde ko­nuşmalar yaptılar. Hele yok denecek bir Hırist iyan azınlığının Türk yö­netimini i s temediğini söy lemekten geri kalmadılar. Bu azınlıklardan Nes-turiler savaş sırasında İngilizler tarafından si lahlandırılmış ve Türklere karşı savaşmışlardı. Böyle bir etnik grubun Türklerin yönet imini iste­mesi de beklenemezdi (51).

Ayrıca, Musul'un Türklere verilmesi sonunda, Bağdat'ın 60 mil ku­zeyinde bulunacak olan Türkler, Irak için de bir tehlike olabilirlerdi.

Lord Curzon sadece gerçekleri tahrif etmiyor, aynı zamanda diplo­matik manevralarla Türkleri bezdirmek istiyordu. Musul'un Anadolu'­nun bir parçası olmadığı ve ekonomik ve yönet im yönünden de Güney'e Bağdat'a bağlı o lduğunu söylemesi , gerçek dışı konuşmalardan biriydi (52).

Çünkü yıl lar sonra bu devreyi inceleyen İngiliz tarihçisi Peter Slug-lett, «Musul'un daha çok Ş a m ve Güney Türkiye'ye bağlı olduğunu, Bağ­dat'a olan il işkisinin daha az bulunduğunu» kitabında belirtti (53).

Ankara Hükümet i Musul konusunda direnmek için elden geleni yap­mak istiyordu. İsmet Paşa'ya 3 Şubat'ta yollanan talimatta, görüşmelerin kesilmesi halinde, İngiliz halkının Musul petrolü için yeni fedakârlıkla­ra sürüklenmek istendiğinin bütün dünyaya duyurulması ve Musul ko­nusunda Amerikal ı ların desteğinin elde edilmesine gidilmesi isteniyor­du (54).

(50) Meray, op. cit., s. 343 v.d. (51) Ibid., s. 342-354. (52) Ibid., s. 354-364. (53) Sluglett, op. cit., s. 4. (54) Kürkçüoğlu, op. cit., s: 286.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 43

Chester imt iyaz ın ın yeniden gözden geçirilmesi , ancak Türk petrol şirketi ile görüşmelere başlamakla kabildi. Amiral Chester, Amerikan Dışişleri Bakanlığında yapt ığ ı konuşmalarda savaştan önce alınan imti­yazların hukuki bir mesnedinin olmadığı, buna mukabil ahlaki yönden hakları o lduğunu belirtti.

Mart 1922 tarihinde Amerikan istekleri Osmanlı - Amerikan Kalkın­ma Şirketi adı altında yeniden örgütlendi. Bu yeni şirketin temsilcileri Aralık 1922 tarihinde Ankara'ya giderek, Bayındırl ık Bakanlığında gö­rüşmelerde bulunarak bir anlaşmaya doğru yaklaşı l ıyordu. Amerika bu hususta «Açık Kapı» polit ikasını devam ettirmek arzusundaydı (55).

Türk - Amerikan ticari i l işkilerindeki bu gel i şmeler Lozan Konferan­sı sırasındaydı. Musul sorununun daha hal ledi lmemiş olması hem Ame­rikalıları, hem de Türk Hükümet in i tedirgin etmekteydi.

17 Kas ım 1922 tarihinde A .C. Bedford Dışişleri Bakanl ığına başvu­rarak Türk Petrol Şirketi ile yapı lan görüşmelerde ilerleme olup olma­dığını sordu. Yapı lan gizli görüşmelerin açığa vurulamayacağı kendisine bildirildi. Lozan konferansına gözlemci olarak iştirak eden Amerikan dip­lomatı Musul'un Türklere geri verilme ihtimalinin o lduğunu ve Türk Pet­rol Şirketinde hissesi olan İngiliz ve Fransız şirketleriyle de görüşmeler yapılabileceği bildirildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 10 Nisan 1923 tarihinde Chester pro­jesini 16'ya karşı 141 oyla kabul etti (56). 29 Nisan 1923 tarihinde ise Ches­ter İmtiyazı Anlaşması Ankara'da imzalandı.

Lozan'daki görüşmeler gitt ikçe uzuyordu. Bütün bu gayretler Mu­sul üzerindeki İngiliz taleplerini değiştirmedi. Türkiye işgal ett iği bir toprak üzerinde hak istemiyordu, ingilizlerin usulsüzce işgal ettiği ve manda sistemi altında yönet i len Musul üzerinde hak iddia etmek için, diplomatik manevra kabiliyeti de çok azdı.

Bu durum karşısında İsmet Paşa 4 Şubat 1923'de şöyle konuştu:

«Salt barışın yapı lmasına engel o lunmamasını sağlamak amacıy­la, Türkiye ile İngiltere arasında bir yı l iç inde yapılacak anlaşmay­la çözümlenmek üzere, Musul sorununun konferans programından çıkartı lmasının yerinde olacağını düşünmekteyiz» (57).

Yukarıda da bel irtt iğimiz gibi İngilizler askeri planlarını Musul'un savunmasına göre hazırlamışlardı. Hatta pazarlık konusunda da Türk-

(55) U. S. Foreign Relations, 1923, c. II, s. 1202; Benjamin Gerig, The Open Door and the Mandate System (London, 1930).

(56) U. S. Foreign Relations, 1922, c. II, s. 966-983: Monroe, op. cit., s. 102; DBFP, First Series, c. IV. Document 265, 9 Eylül 1919.

(57) Meray, op. cit., c. IV, s. 8 v.d.

44 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

İer, askeri yönden biraz avantajl ı duruma gelebiliyorlardı. Askeri hare­kât için gerekli emirler dahi veri lmişt i (58).

Mustafa Kemal, Musul'u Al i İhsan Paşa tarafından İngilizlere tes­lim etmesini, daha ilk adımda yapı lan hata olarak görmekteydi (59). Tu­haf bir raslântı olarak Mustafa Kemal Milli Mücadele sırasında İngiliz­lerle çat ışmaktan bilhassa çekinmişti . Yunanlılara, Fransızlara ve Erme­nilere karşı Türk Si lâhl ı Kuvvetlerini göndermekten kaçınmamışt ı . Bel­ki de İngilizler, Mustafa Kemal'in bu davranışını çok önceden hissetmiş olup, politikalarını ona göre geliştirmişlerdi. Ya da İsmet Paşa'nm Lo­zan. Konferansı sırasında Ankara ile yaptığı gizli görüşmelerin şifresini İngil izler çözmüşler ve TBMM'nin yaptığı 29 Ocak 1923'teki gizli otu­rumda, savaşın «her ne pahasına olursa olsun» önlenmesi yolunda alı­nan karar Londra'ya bildirilince hareketlerini ona göre ayarlamışlar­dı (60). Böy le bir durum daha önce «Çanakkale Bunalımında» da ortaya çıkmıştı . Sevr Ant laşmasına göre sınırları çizi lmiş «Boğazlar mıntıkası» na giren Türk askerleri İngil izlere karşı savaşmamış ve geri dönmüş­lerdi;

Sonunda, Lozan Barış Ant laşmasının 3. maddesi ve 2. fıkrası gere­ğince İngiltere ve Türkiye'nin istekleri şöyle birleştiril iyordu:

Türkiye ile Irak arasındaki sınır, işbu Lozan Antlaşmasının yürür­lüğe girmesinden sonra dokuz aylık bir süre içinde, her iki tarafça dost­ça bir çözüm yoluyla saptanacaktır.

Belirtilen süre içinde iki hükümet arasında anlaşma olmadığı tak­dirde, bu anlaşmazlık Milletler Cemiyeti Meclisine götürülecekti (61).

b — Haliç Konferansı

Lozan Barış Ant laşmasının ikinci devresi açılırken Lord Curzon'un yerine İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold gön-

(58) H. Lybyer, «Turkish Relations to Mosul Decisions», Current History, Şu­bat 1926, s. 765; C. J. Edmonds, Kurds, Turks and Arabs, Politics, Travel and Research in North Eastern Iraq, 1919-1925 (London: Oxford Univer­sity Press, 1957), s. 313; Belen, op. cit., s. 535; Türkiye Dış Politikasında 50 yıl Kurtuluş Savaşımız. 1919-1922 (Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Si­yaset Plânlama Genel Müdürlüğü. Ankara, 1973), s. 175.

(59) Mustafa Kemal, Nutuk, c. II, s. 668-669. (60) Sonyel, Turkish Diplomacy, s. 191; Aptülahat Aksin, Atatürk'ün Dış Politi­

ka İlkeleri ve Diplomasisi (İstanbul: İnkilap ve Aka Kitabevleri Koli. Şti., 1969), s. 122; E/1194/35/44, FO 371/9121 Henderson'dan Londra'ya, No. 47; Salâhi R. Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngilizlerin Eline Ge­çen TBMM Gizli Tutanakları. Belleten, C. XLV/2, Sayı 179, Temmuz 1981, s. 285-286; (PRO 7872/E 8805.

(61) Meray, op. cit., c. II, s. 4.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 45

derilmişti. Kendisi İstanbul'a gönderi lmeden önce İsviçre'de elçi bulun­maktaydı . Hatta savaşı sona erdirme çabaları iç in yapı lan girişimler bu­lunduğu Büyükelç i l ik kanalı ile yapıl ıyordu. İstanbul'a tayin edildiği va­kit Orta D o ğ u ve bilhassa Osmanlı Devleti ile ilgili pek fazla bilgisi- yok­tu, istanbul'da İngiliz Büyükelç i l iğ inde tercüman olarak bulunan Andrew-Ryan, Türklerle ilgili gerekli bilgileri ve bir nevi uzmanlık görevi yapa­rak Sir Horace Rumbold'a danışmanlık yaptı . Hatta İstanbul'dan ayrıl­dıktan sonra Rumbold kendisine bu görevinden dolayı teşekkür etti (62).

Sir Horace Rumbold'un Lozan'a gönderi lmesi bir bakıma İngiliz po­l it ikasının biraz daha yumuşayacâğ ı anlamına geldi (63). Böylece Türk -İngiliz i l işkilerinde, Musul sorunundan dolayı ortaya çıkan soğukluğun da ortadan kalkacağı ümit ediliyordu. Fakat ümit edilen hiç de doğru çıkmadı. Musul sorunu Lozan görüşmelerinin ikinci devresinde de çö­zümlenemedi .

Lozan'da alman karara göre, dokuz aylık bir süre için taraflar karşı­lıklı görüşerek sorunu çözümlemeye çalışacaklardı.

İstanbul'a gelen İngiliz Heyetine Irak'ta yüksek komiserlik yapmış bulunan Sir Percy Cox başkanlık ediyordu. Irak'ta sivil yönet imi güç-iendirmiş ve mahalli yönet ime Irak'lıları sokarak iyi bir düzen meydana getirmişti . Dolayıs ıy le Musul sorununa iyice vakıftı .

Türk Heyetine ise Fethi Bey (Okyar) başkanlık ediyordu. Fethi Beye, 26 Nisan 1924 tarihinde hükümetçe verilen talimatta, Sü leymaniye , Ker­kük ve Musul şehirlerini Türkiye'ye bırakan bir s ınır isteniyordu. Buna karşılık İngilizlere petrollerde ortaklık teklifinde bulunacaktı . Böylece 19 Mayıs 1924 tarihinde Haliç Konferansı başladı (64).

Sir Percy Cox, açış konuşmasında Türk misafirperverl iğine teşekkür etti ve anlaşma olmadığı takdirde Musul sorununu görüşmek üzere Mi l ­letler Cemiyetine götürüleceğini söyledi. İngiliz Heyeti Başkanının daha ilk oturumda İstanbul'a anlaşmak için gelmediği yaptığı konuşmayla an­laşıldı (65).

Fethi Bey, Türk görüşünü açıklarken Musul'un Türkiye için «ne ka­dar hayati» bir önem taşıdığını» daha önce Lozan'da belirti ldiğini söy-

(62) Sir Andrew Ryan Papers, Public Records Office, London, FO/800/240, File 1, H. Humbold'tan Ryan'a gönderilen 9 Şubat 1923 tarihli mektup, s. 66.

(63) Dagobert Von Mikusch, Mustapha Kemal, Between Europe and Asia, A Biography, trans, by John Linton (London: William Heinemann Ltd., 1931), s. 343.

(64) Cumhuriyetin hk On Yılı ve Balkan Paktı, 1923-1934 (Ankara: Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü, 1973), s. 80; Shwadran, op. cit., s. 222; Le Livre Rouge, op. cit., s. 180-200; Edmonds*, op. cit., s. 386; Bayur, Dış Siyasa, s. 165.

(65) Mısıroğlu, op. cit., s. 113-114; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 64-65.

46 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

leyerek bu bölgenin çoğunluğunun Türk ve Kürt olduğunu belirtti. Fethi Bey, aynı zamanda «Musul Sorununu» Türk - İngiliz ilişkilerini de boz­mayacak bir şekilde çözümlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

O sırada İngiltere'de Ramsay McDonald başkanlığında bir İşçi Par­tisi vardı. Muhalefette iken Muhafazakâr partinin dış politikasını tenkit ediyor ve Türklerle en kısa zamanda barış yapılmasını İşçi Partisi talep ediyordu. Hükümet i kurduktan sonra da dış politikada yeni ve barışçı bir polit ikanın savunuculuğunu yapması Türkler tarafından Musul soru­nunda daha yumuşak hareket edileceği kanısı uyanmışt ı (66).

A y n ı zamanda Başbakan McDonald'ın 15 Ekim 1923'de Türkiye'yi zi­yaret etmiş olması da bu kanıyı kuvvet lendirmişt i . Ayrıca Mr. Hender-son'un İstanbul'dan Londra'ya gönderdiği bir yazıda Lord Curzon'un Dış­işleri Bakanl ığ ından ayrı lmış olması da ayrı bir «rahatlamaya» sebep ol­muştu, denilmekteydi (67).

Karşılıklı konuşmalar ve karşılıklı verilen muhtıralar Lozan Konfe­ransının hemen hemen bir kopyasıydı .

Sir Percy Cox, Lozan'daki İngiliz isteklerine bir de Nesturi Hıristi-yanları iç in Hakkari vilayetinin de Irak'a bağlanmasını isteyince anlaşa­cak bir durumun ortada kalmamış olduğu gerçeği meydana çıkıyordu (68).

Konferans 5 Haziran 1924'de başarısızlıkla sona erdi. Fakat gerek Ha­liç konferansı sırasında ve gerek konferans sonrasında, ingilizler Musul sınırında karışıklıklar çıkardılar. Halbuki Lozan antlaşmasının 3. mad­desine göre askeri harekâtta bulunmak yasak ediliyordu. Böyle olması­na rağmen S ü l e y m a n i y e havadan bombardıman edilmiş ve Türkiye de bu olayı protesto etmekten başka bir şey yapamamışt ı (69).

Konferans sırasında Londra'da bulunan Yusuf Kemal Tengirşenk Baş­bakan ve Dışişleri Bakanı McDonald'ı ziyaret ederek Türklere karşı ver­diği sözü tutmadığını hatırlatt ıysa da «Dışişleri Makinesinin içine düştü­ğünden sözümü tutamıyorum», diyebilmişt i (70)..

c — Milletler Cemiyeti ve Ankara Antlaşması

İngilizler, Musul Sorunu için Milletler Cemiyetine gitmeden önce

(66) W. N. Medlicott, British Foreign Policy since Versailles, 1919-1963 (Lon­don, 1968), s. 53-54. '

(67) Mr. Henderson'un Londra'ya gönderdiği yazı E/1097/32/44, FO 371/1071, No. 81.

(68) Kürkçüoğlu, op. cit., s. 292; Mısıroğlu, op. cit., s. 114; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 64-65.

(69) Cumhuriyetin İlk On Yılı, s. 83; Edmonds, op. cit., s. 114; Gönlübol ve Sar, op. cit., s. 64-65; Kadir Mısıroğlu, Lozan, Zafer mi? Hezimet mi? (İstanbul: Sebil Yayınevi, 1973), s. 185-198.

(70) Yusuf Kemal Tengirşenk, Vatan Hizmetinde (İstanbul, 1967), s. 289.

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 47

petrol konusunda Türk petrol şirketine danışıp onların da, fikirlerini al­mak istediklerini bildirdiler. Zaten hisse senetlerinin büyük bir kısmı­nın ingilizlerin elinde olması, sonucu değişt irmeyecekti . Türk petrol şir­keti 25 Temmuz 1923'de İngiliz Dışişleri Bakanl ığına gönderdiği yazıda «Musul vilayetinin petrol bölgesinin ve Kürt halkının Türkiye'ye bıra­kılmasının, Irak'ın çıkarlarına aykırı düştüğünü» bel irtmişt ir (71).

Böylece İngiltere 6 Ağustos 1924'de Milletler Cemiyetine müracaat ederek Musul sorununun gündeme al ınmasını istedi. 30 Ağustos'ta baş­layan görüşmelerde Türkiye'yi Fethi Bey ve İngiltere'yi ise Lord Par-moor temsil ediyordu. Türkler Musul vilayetinin görüşme konusu oldu­ğunu ileri sürerken, Lord Parmoor da Musul'un geleceği hakkında gö­rüşme yapılmadığını , sadece Türk - Irak sınırını tespit etmek için top­lanmış bulunduklarını söyledi.

«Musul çoktan beri Irak'ın bir parçasıdır. Plebisit'le hiçbir ilgisi yok­tur. Sınır sorunu plebisitle halledilemez. Bunun için tarafsızlardan bir komisyon kurulup bu durum incelensin», diye Lord Parmoor sözlerine devam etti (72)

Fethi Bey verdiği cevapta Milletler Cemiyeti'ne get iri lmiş bulunan Musul sorununun esas gayesinin Musul üzerindeki egemenlik hakkının tespit edilmesi o lduğunu söyledi ve bunun için tek çıkar yolun plebi­sitle çözümleneceğini belirtti (73).

Milletler Cemiyeti Meclisi, 30 Eylül 1924 de toplanarak Musul soru­nunu inceleyecek bir komisyon kurulmasını kararlaştırdı. Türkiye ve İngiltere komisyona danışmanlar tayin edeceklerdi. Verilecek kararların önceden taraflarca kabul edilmesi ve herhangi bir askeri harekâttan ka­çınmaları istendi (74).

Türkiye ve İngiltere arasında gerginl iğin artması ile, Türkiye'nin baş­vurusu ile «Brüksel Hattı» denilen sınır ile Musul, Hakkari'den ayrılı­yordu.

Seç i len üç kişilik heyet şöyleydi: Macar Kont Teleki, eski başkan­larından; Belçikalı A. Paulis, emekli albay ve İsveçli A. Wirsen, diplo­mattı. Türkiye'yi de Cevat Paşa temsil ediyordu. 13 Kasım'da Cenevre'­de toplanan komisyon bir «soru listesi» hazırladı. Önce Londra'da İngi­liz resmi makamlarını ziyaret edip, görüşlerini aldıktan sonra 4 Ocak 1925 de Ankara'da gerekli temaslar ım yaptılar. Konya'da Mustâfa Kemal'le

(71) From: Turkish Petroleum Company, No. T2, E 7721/91/65, FO 371/8995. (72) Shwadran, op. cit., s. 222; Misiroglu, op. cit., s. 131-133; Aym Tarihi, c.

IV, s. 138-39; League of Nations, Official Journal, 1924, s. 1319. (73) Edmonds, op. cit., s. 389; Kuxkcuoglu, op. cit., s. 294. (74) Edmonds, op. cit. s, 388.

48 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

görüştüler. 16 Ocak'ta da Bağdat ve Musul'da incelemelerine devam et­tiler.

Komisyon, 16 Temmuz 1925 tarihinde raporunu tamamlayıp ve Mil ­letler Cemiyetine verdi. Al ınan kararlar şu mahiyetteydi:

1 — Brüksel Hatt ı sınır olarak kabul ediliyordu. 2 — Musul vilayetinin çoğunluğunu Kürtler oluşturuyordu. Onun

için bu bölgenin Irak'a bağlanmasını ve ayrıca Türkiye ile bir ekonomik anlaşma yapı lması öneriliyordu. Manda yönet imi de 1928 de biteceği için bu süreyi 25 yı l uza­tacak ve Kürtlere y ö ne t im serbestl iği ve kültürel haklar veri­liyordu.

3 — Bu iki noktaya uyulmadığ ı takdirde ise, Musul vilayetinin Tür­kiye'ye verilmesini uygun bulduklarını belirttiler. Milletler Ce­miyeti Meclisi, Musul bölgesini ikiye ayıracaksa, o zaman kü­çük Zap hatt ının sınır olarak kabul edilmesi öneriliyordu (75).

Hazırlanın rapor tezatlar içerisindeydi. Bir taraftan Türk Hüküme­ti feragat etmedikçe Musul'un hukuken Türkiye'de kalacağını belirtmek­te, diğer taraftan Musul'u 25 yı l l ık bir süre içinde İngiliz manda rejimi­ne bırakmakta, aynı zamanda plebisit yapı lmış olsa idi, Musul'un Irak'ta kalmak is teyeceğini yazmakta, fakat, plebisit yapı lmasını kabul etmemek­teydiler (76).

Milletler Cemiyeti raportörü Ünden İngiltere temsilcisi Lord Par-moor'a Cemiyetin vereceği kararı kabul edip e tmeyeceğini sordu. Fethi Beyin yerine de Tevfik Rüştü Bey baştemsilci olarak Cenevre'ye gönde­rildi. Yaptığı konuşmada Tevfik Bey, manda rejimini tanımadığı için Mu­sul üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçmediğini belirtti. Raporun ancak istişari mahiyette bulunduğunu ve komisyon heyetinin bir hakem heyeti olmadığını söyledi (77).

Türkiye'nin yapmış olduğu itiraza, Milletler Cemiyeti, 19 Eylül 1925 tarihinde Uluslararası Daimi Adalet Divanına başvurarak istişari yoru­munu istedi. Üç madde halinde cevap istenecek üç soruyu sordu:

1 — Milletler Cemiyeti Meclisi'nin Lozan Ant laşmasının 3. maddesi gereğince vereceği kararın, hukuki durumu nedir? Bu bir ha­kem kararı mı, yoksa öneri mi, ya da bir arabuluculuk mudur?

(75) League of Nations, Official Journal, 1925, s. 1313-1327. (76) Mısıroğlu, op. cit., s. 139-163; Cumhuriyetin ilk On Yılı, s. 93 v.d; League

of Nations, Official Journal, 1925, s. 1313-1329. (77) Mısıroğlu, op. cit., s. 140-160; League of Nations, official Journal, 1925,

s. 1379-1380.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SÛRUNU

2 — Böyle bir karar için oybirliği gerekli midir? Yoksa oy çoğunlu­ğu yeterli midir?

3 — İki taraf temsilcileri oylarım kullanabilirler mi?

Türkiye, «siyasal bir sorunun, hukuki yoldan çözümünün imkansız­lığı» gerekçesiyle itiraz etti ve divan önüne ç ıkmayı reddetti (78).

Diğer taraftan Divan'a yapı lan başvuru sırasında, Brüksel hatt ının her iki tarafında çıkan karışıklıkları yerinde incelemek üzere, Estonyalı General Laidoner'i Musul'a gönderdi. Türk Hükümet i generali Türk hat­tına sokmadı (79).

Bu arada bazı belgeleri Divan'a vererek, Adalet Bakanı Sir Douglas Hogg başkanlığındaki İngiliz Heyeti 26 ve 27 Ekim 1925 tarihlerinde Ada­let Divanında İngiliz görüşlerini belirtti. 21 Kas ım 1925 tarihinde de Ada­let Divanı görüşünü şöyle açıkladı:

1 — Lozan Antlaşmasının 3. maddesi 2. fıkrası gereğince taraflar ke­sin çözümü sağlamak, diğer bir deyiş le Türkiye ve Irak arasın­daki sınır anlaşmazlığını çözümlemek istemektedirler. Bu ka­rarın iki tarafı da bağlayıcı nitel iği olmalıdır.

2 — Milletler Cemiyeti Meclisi, alacağı kararı oybirliği ile elde et­melidir. Taraflar oya katı lamazlar (80).

Bu tartışmalar İsviçre'de devam ederken, bir de İngil izlerin parma­ğı olduğu sanılan Türkiye'de Kürt isyanı da başgösterdi. Estonyalı Ge­neral Laidoner'in olumsuz raporu da eklenince Milletler Cemiyetinin al­mış olduğu karar dâ Türkiye aleyhine çıktı. Milletler Cemiyetinin baş mimarı olan Amerikan Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson'un bu girişimi­ni Amerikan Senatosu reddederek, Cemiyet içindeki hakimiyet de İngil-

(78) Cumhuriyetin İlk On Yılı, s. 99; Shwadran, op. cit., s. 223; League of Nations, Official Journal, 1925, s. 1377-1382; Permanent Court of Interna­tional Justice, Series C, Acts and Documents Relating to Judgements of Advisory Opinions (Leyden: 1926), No. 10, 9; Gilbert Gilel, «Musul Me­selesi Hakkında», Ayın Tarihi, 1926, No: 22, s. 868-875.

(79) Kürkçüoğlu, op. cit., s. 297-298; Cumhuriyetin ilk O n Yılı, s. 101-102. (80) Shwadran, op cit., s. 224; Permanent Court of International Justice, Col­

lection of Advisory Opinions, No. 12, Article 3, paragraph 2 of the Treaty of Lausanne, Series B. No. 12, Nov. 21, 1925 (Leyden, 1925), s. 33; Meh­met Gönlübol ve Cem Sar, Olaylarla Türk Dış Politikası, 1919-1973, Bölüöî I (Ankara: SBF Yayınları No. 279, 1974), s. 79; Bayur, Dış Siyasa, s. 168-169; F. P. Walters, A History of the League of Nations (London, 1926), c. I, s. 307-308; Nihat Erim, Milletlerarası Adalet Divanı ve Türkiye, Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi, 1944, c. II, Sayı 1, s. 62-72, C. VII, Sayı 3-4, s. 44-59.

49

50 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

tere'nin eline geçti. Bu durum karşısında kendi lehine bir kararın kolay çıkabileceğini bildiği için İngiltere diplomatik taktik ve manevralara gi­rişti.

Milletler Cemiyeti Meclisi 16 Aralık 1925 tarihinde Üçlü komisyonun raporunu benimseyerek, Brüksel hatt ının güneyin i Irak'a bırakarak, ku­zeyini de Türkiye'ye verdi. Komisyonun önerisi ile Irak'taki manda yö­netiminin 25 yı l uzatı lmasını ve bu hususta Irak'la yeni bir antlaşma ya­pılmasını önerdi. Bu arada İngiltere, mandater devlet olaıak Kürt halkı­nın gel işmesi için, gerekli kültürel, yönetsel , eğit imsel , sosyal ve ekono­mik tedbirler alacaktı.

Türkiye'nin Milletler Cemiyeti kararına tepkisi çok sert oldu. Karâr günü, Tevfik Rüştü Bey'in gönderdiği yazıda, «bir devletin, kendisine bağlı bir toprak parçası üzerindeki egemenl iğ in i ancak, kendi rızasıyla sena erdireceğini ve sonuç olarak da, Türkiye'nin Musul vilayeti üzerin­deki egemenlik haklarının olduğu gibi kaldığını», bildiriyordu (81).

Milletler Cemiyetinin almış o lduğu kararların tatbik edilmesi ve et­kin olabilmesi, ancak Türkiye'nin bu durumu kabul etmesine bağlıy­dı (82).

Türkiye iki ş ıktan birini seçmek zorunluluğundaydı: 1 — Musul vilayeti üzerindeki hukuki egemenl iğ in devam ettiğini

i lân etmek, 2 — 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesinden beri mevcut

olan durumu kabul ederek İngiliz Hükümet i ile görüşerek, bir antlaşma imza etmekti (83).

Türkiye'nin direnmesi uzun sürmedi. Bunda iç ve' dış faktörlerin et­kisi önemli rol oynadı. Türkiye, Milletler Cemiyetine üye değildi ve Mil ­letler Cemiyeti, İngiliz hakimiyetinde bulunmaktaydı . Kürt ayaklanma­sının kuvvet kullanarak bastırılması, Nesturi'lerin geri al ınmaması , Es-tonyalı General Laidoner'in Türk bölgesine sokulmaması , La Haye Ulus­lararası Daimi Adalet Divanına çıkarılmaması , Musul sorununun çözü­mü için hep Avrupal ı Hırist iyan devlet temsilcileri tarafından incelen­mesi, Türkiye'yi yalnızl ığa itti. Türkiye'nin tek müs lüman devlet olarak Avrupa örgütlerinde hak araması, durumu biraz aleyhlerine geliştirdi. Türklerin dıştaki yalnızl ığını kırmak için Sovyet Rusya ile Paris'te bir saldırmazlık paktı imzalandı. Bu olay, Milletler Cemiyetinin aldığı ka­rar gününü takip eden günde meydana geldi. Bir nevi diplomatik pro­testo mahiyetindeydi (84).

(81) League of Nations, Official Journal, 1926, s. 187-192. (82) Kirkwood and Toynbee, op. cit., s. 284-285. (83) Bayur, Dış Siyasa, s. 171. (84) Armaoğlu, op. cit., s. 483-484.

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 51

İç faktörlerden ise, Türkiye'nin geçirdiği reform hareketlerinin yer­leşmesi sorunu idi. Halifel iğin kaldırılması ile, Türkler ve Kürtler ara­sındaki bağlar biraz gevşedi . Türkiye dış baskılara dayanabilmek için kuvvetli bir hükümete ve halkın desteğine ihtiyacı vardı. Halifel iğin kal­dırılması ile Hindistan Müslümanları ile diğer müslümanlar ın desteği de azaldı. Milli Mücadele'deki Müslüman desteği zayıfladı. Türk halkının huzur ve refahı da bu iç ve dış faktörlere bağlıydı.

Bu yeni faktörler karşısında Türkiye'de İngiltere ile uzlaşmaya doğ­ru adımını atmak zorunda kaldı. 4 Aralık 1925 tarihinde Türk Büyükel ­çisi ile görüşen İngiliz Dışişleri Bakanı Sir Austen Chamberlain, Millet­ler Cemiyeti kararını Türkiye için, «kabul edilebilir» bir şekle sokmak için çalışabileceğini söyledi (85).

İngiltere'nin Türkiye Büyükelç is i Sir Ronald Lindsay, 26 Ocak 1926 tarihinde Başbakan İsmet Paşa ile görüşmüş ve «Türkiye'nin toprak ih­tirası içinde olmadığını ve güvenl iğ i için gerekli koşulları istediğini» Londra'ya bildirdi (86).

Sir Ronald Lindsay, ayrıca Tevfik Rüştü Bey'le yaptığı görüşmede bilhassa Irak petrolünden Türkiye'ye hisse verilmesi üzerinde durdu. 2 Mayıs tarihli raporunda ise, Sir Ronald Lindsay'ın mali y önden güç du­rumda bulunan Türkiye'ye 500.000 sterling'lik bir ödeme teklifinde bu­lunduğunu bildiriyordu. Buna karşılık Ankara Hükümet i de toprak ve petrol hissesinden vazgeçecekti (87).

Görüşülen koşulların ışığı altında Türkiye ile İngiltere, 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşmasını imzaladı. Bu ant laşmaya göre Türk -Irak sınırı Milletler Cemiyetinin 29 Ekim 1924'te kabul ettiği «Brüksel Hattı» olacak ve Türk petrol ş irket inden de % 10 hisse alacaktı. İ lâve edilen bir maddeye göre de Türk Hükümet i istediği takdirde % 10 his­sesinin yerine, 500.000 sterling'lik parayı alabilecekti (88).

Böylece 1890 yı l ından beri süregelen Türk - İngiliz i l işkilerindeki Mu­sul sorunu tarafların şartları kabul etmeleriyle sona eriyordu (89).

(85) Austin Chamberlain Papers, Birmingham University, Central Library. (86) 2 Şubat 1926 tarihli rapor, E 884/62, FO 371/114 (?) No. 52. (87) 21 Nisan 1926 tarihli rapor, E 2555/62/65, FO/371/11461, No. 2. (88) E/140/62/65, PO/371/11462, No. 31. (89) Shwadran, op. cit., s. 225; Treaty Between United Kingdom and Iraq and

Turkey Regarding the Settlement of the Frontier Between Turkey and Iraq, Cmd. 2679, 1926; Hurewitz, op. cit., c. II, s. 131-142; Edmonds, op. cit., s. 432; Kürkçüoğlu, op. cit., s. 315-324; Arnold J. Toynbee, Survey of International Affairs, (London: Oxford University Press, 1925), s. 471-520; Zeki Mesud Alsan, Yeni Devletler Hukuku (Ankara, 1950), C. n, s. 79-91.

V — S O N U Ç

19. yüzyı lda Osmanlı ların takip ettikleri dış politika, büyük bir dev­leti, bir diğeriyle karşı karşıya getirmek gerekirse, savaşa sokup kendi milli çıkarlarını koruyabilmekti. Fransızları İngilizlere karşı, Rusları da Avusturya - Macaristan'a karşı kullanarak, Osmanlı Devleti hem Avrupa dengesi içerisinde kendi varlığını koruyabiliyor, hem de bu sayede tica­retini yapabiliyordu. 19. yüzyı l ın sonuna doğru Almanlar, kuvvetli bir devlet olarak ortaya ç ıkmağa başladılar. Almanların Fransızları 1870 yı­l ında askeri bir yenilgiye uğratmaları Avrupa dengesini bozmuş oldu. Fransızlar, Osmanlı ülkesindeki mali yatırımlarını korurken, İngilizler de Hind ticaret yolunun açık kalmasına çalışıyorlardı. Ruslar ise, «Sı­cak Su»lara varmak için Boğazlara doğru gelmeyi tasarlıyorlardı. Avru­pa'nın yeni gel işen gücü Almanya ise, «Drang Nach Osten» politikası ile Berlin - Bağdat demiryolunun yapımına başlamış ve bu durum diğer bü­yük devletleri tedirgin etmişti .

Demiryolu imt iyaz ından başka Almanlar petrol aramak için de ay­rıca girişimlerde bulundular. İngiliz petrol şirketi, İran'da petrol bulmuş­tu. Almanlar da Bağdat ve Musul bölgelerinde petrol arıyorlardı. Ab-dülhamit hemen çıkardığı fermanlarla bu bölgeleri kendi şehri arazisi haline getirdi. «Memalik-i Şahane» de bulunacak petrol kendisine ait ola­caktı. Osmanlı yurttaşı Serkis Gülbenkyan, 1890 tarihinde yaptırdığı in­celeme sonucu bu bölgede petrol çıkabileceğini Sultana bildirdi. T ü r k -İngiliz i l işkilerindeki Musul petrol sorunu da böylece başlamış oldu.

Almanlar ın ilkel koşullar altında elde ettikleri petrol kısa zamanda ingilizler tarafından duyuldu. İran'da petrol araştırmaları yapan D'Arcy grubu ile Royal Dutch-Shell şirketleri de gerekli girişimlerde bulunarak Sultan Abdülhamit ' ten imtiyaz elde e tmeğe çalıştılar.

1908 Jön Türk devrimi ile «Memalik-i Şahane», Maliye Bakanlığına devredildi. Petrol görüşmeleri ise Osmanlı hükümet i ile devam etti.

Bu arada petrole olan ilgisini Amerikan Chester grubu da gösterdi, imtiyazlar ı almak için de gerekli girişimlerde bulundu. Rekabetin art­tığını gören İngiltere, durumdan hiçte hoşnut kalmadı.

Her ne kadar Musul bölgesinde ilk petrolü bulan Almanlar olması­na rağmen, İngil izlerin ticari ve endüstri örgütleri daha güçlü olduğun­dan duruma derhal müdahale ederek, «Türk Petrol Şirketi» adı altında

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 53

kurduğu yeni bir örgüt ile şirketin % 75 hisselerini satın aldı. Ancak, hisselerin % 25'ini Almanlara verdi. Sadrazam Sait Halim Paşa'nın yaz­dığı mektup ile bu durum meşrulaşmış , fakat hukuken işlerlik kazana­bilmesi için Meclisi Mebusan'dan da bir kanunun çıkması beklenirken Birinci Dünya Savaşı başladı.

İngilizlere petrol iht iyacının büyük bir kısmını Amerika Birleşik Devletleri (% 80) ve Rusya'dan temin ediyordu. Bu bakımdan İngiltere, petrol yönünden özerk olmalıydı . Winston Churchill'in Ekim 1911 tari­hinde Bahriye Bakanl ığına getirilmesiyle donanmayla ilgili olarak tat­min edici bir petrol ikmalinin yapı labi lmesi için araştırmalara başlandı. Bu arada Churchill'in Amiral Fisher ile yaptığı işbirliği sayesinde güç­lenen Alman donanmasına karşı petrol sorununun bir an önce çözümlen­mesi gerektiğine karar verdiler (1). İlk iş olarak, yabancı ş irketlerinden alınan petrol yerine, İngiliz ş irketlerinin desteklenmesi ve İngiliz Hükü­metinin Orta Doğu petrol imtiyazlarını elde etmek için girişimlerde bu­lunması ve aynı zamanda da dış polit ikalarının ona göre ayarlanması dü­şüncesini ileri sürdüler. 1912 yı l ından itibaren de, Bahriye Bakanlığı pet­rol hususunda Orta D o ğ u polit ikasında söz sahibi o lmağa başladı. İran ve Osmanlı devletinden petrol imtiyazları alabilmek için de İngiliz H ü ­kümet i gerekli girişimlerde bulundu.

İngiltere'nin Birinci D ü n y a Savaşı sırasındaki petrole olan ihtiyacı daha da belirgin bir biçimde ortaya çıktı (2). Petrol sorununu çözümle­mek üzere savaş içinde bir «İmparatorluk Petrol Polit ikası Komisyonu» kuruldu. Bu komsiyonun incelemelerinden, ortaya çıkan sonuca göre Anglo-Persian Petrol Şirket inin İngiliz Hükümet in in yönet iminde olma­sı ve Mezopotamya'daki petrolleri de kontrol altında bulundurmasıydı .

İngiltere tarafından petrole bu kadar önem verilirken, Birinci Dün­ya Savaşı sırasında Musul petrolleri nasıl olurda Fransa'ya verilebilir­di. Araştırmalara göre bir yanlışl ık eseri olarak, Musul petrolleri Sykes-Picot anlaşmasıyle Fransa'ya bırakılmıştı . Bu anlaşmaya güre, Musul ken­ti ve kuzeyi Fransa'ya, Musul'un güneyinde bulunan Kerkük ve civarı ise İngiltere'ye kalıyordu (3).

Yapılan yanlışl ığı düzeltmek ancak İngiliz birliklerinin Bağdat'ı ele geçirdikten sonra bu fırsat ele geçebilecekti . Türk ordularının Mezopo­tamya'da yenilgiye uğratı lması , Musul petrollerinin geri alınacağını m ü j ­deliyordu. Savaş sonrası dünyasında daha fazla petrole ihtiyacı olacak olan İngiltere, böylece yeni bir anlaşma ile Musul'u yalnız Türklerden değil, aynı zamanda da Fransızlardan almış olacaktı.

(1) Kent, Oil, s. 4-5. (2) Lord J. R. Jellicoe, The Crisis of the Naval War (London, 1920), s. 147. (3) Helmreich, op. cit., s. 205.

54 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Ekim 1918 yı l ında Türklerin yenilgiye uğrayacağı belli olduğundan 7 Ekim'de hazır olan mütareke koşullarının görüşülmesini İngiltere uza­tarak, birliklerinin Musul'u işgal etmesi için ellerinden geleni yaptılar. 30 Ekim 1919 da Mondros Mütarekesi imza edildiği zaman, İngiliz bir­likleri Musul'un 30 kilometre güneyinde bulunmaktaydı . Mütarekeye gö­re, t ü m çarpışmaların kesilmesi gerekirken İngiliz birlikleri, Savaş Ba­kanlığından aldıkları emir üzerine kuzeye doğru harekete devam etti­ler. İngiliz birliklerinin gayesi, Musul vilayeti ve petrollerini ele geçir­mekti. Böylece Fransızlara taahhüt ettikleri petrolleri, silahlarının hak­kıyla geri alıyorlardı. Musul'daki Türk komutanı Al i İhsan Paşa da faz­la ilerisini göremediği için Sadrazam İzzet Paşa'dan aldığı talimat üze­rine, Musul'u İngil izlere terkederek geri çekildi.

Böylece İngiltere tarihte ilk defa olarak Musul'u ve petrol bölgesi­ni elde ediyordu. Musul'un işgalinde başka faktörler de bulunmaktaydı . Musul'un Kuzeyi bir tampon bölge olarak düşman saldıı darına karşı pet­rollerini koruyabilecekti. Bundan dolayı Mondros Mütarekesi «iç düzen» için o lmayıp Rusya'ya karşı stratejik bir mevkiye sahip olduğu için ko­şullar Türkler aleyhine ağırlaştırılmıştı (4).

İlerde Musul üzerine Türkler ve İngilizler arasında çıkacak tartış­maların ana noktası bu işgal üzerine dayanacaktı . Mondros Mütareke­sinin çok muğlak yazı lması İngil izlerin maddeleri kendi lehlerine göre yorum yapmaları içindi. İngiliz tarihçi ve araştırmacıların son yıllarda yazdıkları kitaplarda bu gerçekler açık bir şekilde ifade edilmiştir. Olan o lmuş ve Türkiye Musul petrollerini elinden kaçırmıştı.

İngilizler, Paris Barış Konferansından önce Musul'un İngiltere'ye ge­ri verilmesini istediler ve San Remo Konferansında resmen aldılar. Za­ten İngil iz Kuvvetlerinin işgalinde olan Musul'u Fransızların alması söz konusu olamazdı.

Bu sırada Anadolu'da Milli Hareket başlamış ve Mustafa Kemal ön­derliğindeki Milli Mücadele Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Misak-ı Milli prensiplerini kabul e tmiş ve bu prensipler son Meclis-i Mebusancâ da kabul edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin de ana politikası ha­line geldi. Misak-ı Milliye göre Musul vilayeti Türk sınırları içerisinde bulunmaktaydı (5).

(4) A. J. Mayer, Politics and Diplomacy of Peace Making: Containment and Counter Revolution at Versailles, 1918-1919 (New York, 1967), s. 95-96; Dr. K. Krüger, Kemalist Türkiye ve Orta Doğu, Çeviren Nihat önol, (İs­tanbul: Altın Kitaplar Yayınevi, 1981), s. 160; Musul'un Ehemmiyeti, Ayın Tarihi, «19th Century and After* dergisinden çeviri, No. 24, 1926, s. 1045-1051; M. Larcher, Büyük Harpte Türk Tarihi, Mehmet Nihat çevirisi (İs­tanbul, 1928), s. 309.

(5) «İngilizler Misak-ı Milli'nin tek taraflı bir bildiri olduğunu ve diğer ta-

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU 55

Anadolu'daki Batı l ı emperyalistlere karşı güdülen kurtuluş hareke­ti yalnız Orta Doğu'da, Suriye, Irak, Mısır gibi ülkelerde etkisini gös­termemiş, aynı zamanda büyük Müslüman azınl ığının bulunduğu Hin­distan'da da etkisini göstermişti .

Zorla Osmanlı Hükümet ine imza ettirilen Sevres Antlaşmasını , M i -sak-ı Milliciler kabul e tmemiş ve mücadele Yunanlı ları İzmir'de denize dökerek Ermenileri Rus sınırından dışarı çıkararak ve Fransızları Ada­na, Maraş ve Gaziantep'i bırakmağa mecbur edinceye kt'dar devam et­miştir.

Türklerin gitt ikçe güçlenmesi ilk nazarda gözden kaçmışsa da İngi­lizler durumu derhal anlayarak Musul vilayetini elden kaçırmamak için gerekli önlemlere başvurmuşlardı. Bu önlemlerden birincisi Emir Fay-sal'ı Irak'a kıral yaptılar. Şii ve Sünni ler arasındaki dengeyi elde etmek için Musul'u Güney'e bağlayarak Paris Barış Konferansının kararı ile İngil izlerin manda rejimini ilân ettiler ve durumu meşru bir şekle sok­tular. Bu arada, Musul bölgesindeki Türkleri ve Türk taraftarı Kürtleri sindirdiler. Musul'un elden ç ıkmasıyla Sünni bir kral halkın çoğunluğu Şii olan bir ülkede hükümrân olacaktı. Bu taktiğin arkasında Musul pet­rolleri bulunmaktadır.

Mudanya mütarekes iy le Lozan'da toplanan Batıl ı ların önderliğinde bulunan İngiltere, Musul'u vermemek için her türlü diplomatik manev­ralara girişti. İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon gerçekleri tahrif ederek İs­met Paşa ve diğer Türk temsilcilerini bezdirmek için söz düel losunda en akla gelmedik taktikleri uyguladı .

Savaştan hemen sonra, İngiliz askerlerinin terhis edilmesi, işsizl iğin artması ve ekonomik buhranın başgösterdiği bir devrede Türk birlikle­rinin Musul'u işgale yanaşmaması petrollerin elden kaçırı lmasının ikinci aşamasını meydana getirir. Irak'taki İngiliz hava kuvvetlerinin Londra'ya gönderdiği istihbarat raporlarında Türk kuvvetlerinin savaşmayacakla­rı açık bir şekilde belirtiliyordu.

Lozan'da Türk Baş temsilcisi İsmet Paşa Curzon'la yaptığı gizli gö­rüşmelerde Musul'daki petrole yeni Türkiye'nin ihtiyacı o lduğunu söy­lemesi makul karşı lanmış ve İngiliz Başbakanı Bonar Law da dünya ka­muoyuna karşı barışı elde etmek için petrolle ilgili bir rnlaşmayâ yana­şabileceklerini açıklamıştı .

Osmanlı devletinin yerini alan Türkiye küçük bir devletti. İngiltere ise Birinci Dünya Savaşı sonunda galip ge lmiş büyük bir devletti. Lo­zan'da yapılan konferansta İngiltere Musul'u hiç bir zaman elden çıkar-

rafları bağlıyamıyacağı ve Musul'u kapsamadığını ileri sürdüler,» Toynbee, Survey, 1925, C. I, s. 482.

56 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

mayı düşünmemişt i . Onun için Türklerin ileri sürdükleri plebisite ya­naşmadılar. Musul ve petrollerini tehlikeye düşürebilecek herhangi bir giriş imde bulunmadılar. Bu arada İsmet Paşa'nın Ankara ile yapı lan şif­reli görüşmelerinin İngilizlerce çözülmesi ile Lozan Konferansı Musul yö­nünden halledilmeden sona erdi.

O andan itibaren Musul ve petrol sorunu İngilizlerin lehine çalışma­ğa başladı. Haliç'te toplanan Türk ve İngiliz temsilcileri bir sonuç ala­madan dağıldı. Yapı lan anlaşma gereğince Milletler Cemiyetine getiri­len sorun için Uluslararası bir komisyon kurulmuş ve sonuç gene olum­suz yönde bitti. Milletler Cemiyeti ve Lahey Daimi Adalet Divanında tem­sil edilmeyen Türkiye, bu örgütlerdeki İngiliz hakimiyeti ve etkisi so­nunda da Musul petrolleri ile ilgili sorunda boş yere vakit kaybetti.

Türkiye Ankara, Ant laşmasıy la Musul petrollerinden 25 yı l için % 10 hisse alabilecekken bilahare 500.000 sterling alarak bu hissesinden de vazgeçti .

Türkler bir süredir İngil izlerle yaptığı petrol mücadeles inde yenil­giye uğrayarak Musul'u kaybetmiş oldular.

Böylece Türk - İngiliz i l işkilerinde bir dönem kapanmış oldu.

Y A R A R L A N I L A N K A Y N A K L A R

I. Y A Y I N L A N M A M I Ş B E L G E L E R

A. Milli İngiliz Arş iv Dairesi, Londra (Public Records Office).

1. Resmi Belgeler

Bahriye Bakanlığı Arşivi (Admiralty), Belirtilen belgeler. Dış İşleri Bakanlığı Arşivi (FO), Belirtilen belgeler. Hava Kuvvetleri Bakanlığı Arşivi (Air Ministry), Belirtilen bel­geler. Sömürgeler Bakanlığı Arşivi (CO) Belirtilen belgeler.

2. Özel Belgeler

Lord Balfour Papers (FO 800) Lord Curzon Papers (FO 800) Lord Milner Papers (FO 800) Sir Andrew Ryan Papers (FO 800) Sir Mark Sykes Papers (FO 800)

B. Hindistan İşleri Bakanlığı Kütüphanes i ve Arşivi , Londra (India Office Library and Records)

Lord Curzon Collection. Belirtilen belgeler. Montagu Collection. Belirtilen belgeler. Lord Reading Collection. Belirtilen belgeler.

C. Lordlar Kamarası Kütüphanesi ve Arşivi , Londra (House of Lords Library and Records) (Lord Beaverbrook Library).

David Lloyd George Papers. Belirtilen belgeler. Andrew Bonar Law Papers. Belirtilen belgeler.

B. Fransa:

France. Documents diplomatiques. Conference de Lausanne sur les af­faires du Proche-Orient, 1922-23. Recueil des Actes de la Conference. Paris, imprimerie nationale, 1923. Türkçesi: Seha L. Meray tarafından Lozan Barış Konferansı olarak tercüme edilmiştir. Ankara Üniversitesi , Siyasal Bilgiler Y a y ı n l a n No. 291 Ankara Üniversitesi Bas ımevi , 1971'de yayınlanmışt ır .

— . Journal officiel. Débat Parlementaire. Sénat , 1920.

58 İNGlLÎZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

C. İngiltere:

Great Britain. Foreign Office. Turkey No. 1 (1923). Lausanne Conference on Near Eastern Affairs, 1922-1923. Records of Proceedings and Draft Terms of Peace. Cmd. 1814.

. Treaty Series No. 16 (1923). Treaty of Peace with Turkey and other instruments signed at Lausanne on July 23, 1922. Cmd. 1929.

. Parliamentary Papers, 1920. Tripartite Agreement between the British Empire, France and Italy respecting Anatolia. Signed at Sev-rev, August 10, 1920.

. Parliamentary Papers, 1920. Treaty of Peace with Turkey. Sig­ned at Sevres, August 10, 1920. Cmd. 964.

. Documents on British Foreign Policy, 1919-1939: Edited by E. L. Woodward and Rohan Butler. First Series, cilt IV-VII. London, 1946-1952.

. Parliamentary Debates. House of Commons. London, 1919-1926. Belirtilen ciltler.

. Accounts and Papers. London, 1938-1939. Belirtilen ciltler. . Parliamentary Debates. House of Lords. London, 1919-1926. Be­

lirtilen ciltler. . Dispatch from H. M. Ambassador at Paris, enclosing the Franco-

Turkish Agreement signed at Angora. October 20, 1921. Cmd. 1556. . Review of the Civil Administration of Mezopotamia, 1920. Cmd.

1061. . Treaty Regarding the Settlement of the Frontier between Tur­

key and Iraq, 1926. Cmd. 2679. . British Blue Book, Mosul, Turkey, No. 1 Correspondence bet-

weet Lord Curzon and İsmet Pacha Respecting Mosul, 1923. . Parliamentary Papers, 1920, Cmd. 671, Agreement Between

Russia, Great Britain and Italy, Signed at London, April 26, 1916.

D. Milli Deniz Müzesi (National Maritime Museum, Greenwich). Vice-Admiral Sydned R. Fremantle's Papers. Belirtilen belgeler.

E. İngiliz Milli Kütüphanesi , Londra (British Library) Balfour Papers.

F. Diğer Özel Belgeler

H.H. Asquitic Papers. Bodleian Library, Oxford Üniversitesi Austen Chamberlain Papers, Central Library, Birmingham Üniver­sitesi. Lord Milner Papers, New College Library, Oxford Üniversitesi . Sir Mark Sykes Papers, St. Antony's College, Oxford Üniversitesi .

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 59

Sir Reginald Wingate Papers, School of Oriental Studies Library, Durham Üniversitesi .

II. Y A Y I N L A N M I Ş RESMİ B E L G E L E R , H Ü K Ü M E T TAMİMLERİ, RESMİ Y A Z I Ş M A L A R V E A N T L A Ş M A L A R

A. Amerika Birleşik Devletleri:

United States. Department of State. Papers Relating to the Foreing Re­lations of the United States. The Paris Peace Conference, 1919. 13 Cilt, Washington 1942-47.

— . Senate Document No. 266, 66 th Congrees, 2 nd Session. Con­ditions in the Near East. Report of the American Military Mission to Armenia, by Major General James J. Harbord.

. King-Crane Report on the Near East. Editior and Publisher, C. L V , No. 27, 1922.

D. Sovyetler Birliği :

Degras, Jane. Soviet Documents on Foreign Policy. Royal Institute of International Affairs. London, Oxford University Press, 1951.

Shapiro, Leonard. Soviet Treaty Series. 1917-1928. c. I. Washington.

E. Türkiye:

Atatürk, Mustafa Kemal. Atatürk'ün Söy lev ve Demeçleri . Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi , 1954.

Reşat, Ekrem. Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar 1300-1920 ve Lo­zan Muahedesi, 24 Temmuz 1923. İstanbul, Muallim Halit Kitabevi, 1934.

Gazi Mustafa Kemal. Nutuk. İstanbul, Devlet Bas ımevi , 1938.

Soysal, İsmail. Türkiye'nin Dış Münasebet ler iyle ilgili Başlıca Siyasi Ant­laşmaları. Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas ımevi , 1965.

Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri. 1917-193S Ankara, Anka­ra Üniversitesi Bas ımevi , 1964.

Düstûr. Üçüncü Tertip. Belirtilen ciltler. T.B.M.M. Zabıt Ceridesi. 1920-1923. Belirtilen ciltler. Türk İstiklal Harbi Hülasası . 1919-1922. Türk Tarih Encümeni , Genel Kur­

may Başkanlığı , 1937. Le Livre Rouge. La Question de Mossoul a la 35me session de la Societe

de Nations. Imprimerie de la Societe Suisse de Publicite, Lausanne, 1925.

Türkiye ve Irak Hududu Meselesi. T.B.M.M. Matbaası Ankara, 1925.

60 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

F. Milletler Cemiyeti Y a y ı n l a r ı :

League of Nations. Official Journal. Geneva, 1920-1926. Belirtilen ciltler. Records of the Assembly. Geneva, 1920-1932. Minutes of the Permanent Mandates Commission. Geneva, 1920-1932. G. Lahey Uluslararası Daimi Adalet Divanı Yay ın lar ı : Acts and Documents Relating to Judgements of Advisory Opinions. Ley-

den, 1926. Belirtilen ciltler.

III. K İ T A P L A R

Adkisson, Laura M. Great Britain and the Kemalist Movement for the Turkish Independence, 1919-1922. Doktora Tezi, Texas Üniversitesi , Austin, 1958.

Aksin, Aptülahat . Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi. İstan­bul, İnkilap ve Aka Kitabevi, 1964.

Akyüz, Yahya. Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu, 1919-1922. An­kara, 1975.

Albrecht-Carrie, Rene. Italy at the Paris Peace Conference. New York, 1938.

Anderson, M. S. The Great Powers and the Near East, 1774-1923. Lon­don, Edward Arnold, 1970.

Aralof, S.I. Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıratı. İstanbul, Burçak Yayınevi , 1967.

Armaoğlu, Fahir H . Siyasi Tarih, 1789-1960. Ankara, 1975. Arsan, Zeki Mesud. Yeni Devletler Hukuku. Ankara, 1950. Aydemir, Ş. Süreyya. Tek Adam. İstanbul, 1964.

İkinci Adam, İsmet İnönü. İstanbul, 1966, 1980.

Baker, Ray S. Woodrow Wilson and World Settlement. New York. Doub-leday. Page and Co., 1922.

Baytok, Taner. İngiliz Belgeleriyle Türk Kurtuluş Savaşı . Ankara, 1970.

Bayur, Yusuf Hikmet. Türk İnkılabı Tarihi. Ankara Türk T.K. 1952. . Türkiye Devletinin Dış Siyasası . İstanbul, 1942.

Lord Beaverbrook. The Decline and Fall Lloyd George. London, Collina. 1966.

Belon, Fahri. Türk Kurtuluş Savaşı Askeri, Siyasal ve Sosyal Yönleriyle. Ankara, 1973.

Berenger, Henry. Le Petrole et la France. Paris, 1920.

Lord Bertie. The Diary, 1914-1918. London. Hodder and Stoughton, Ltd., 1924.

Bıyıkoğlu, Tevfik. Atatürk Anadolu'da (1919-1929). Ankara, 1959.

İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SÛRUNU 61

. Trakya'da Milli Mücadele. Ankara, 1955, 1956. Blaisdell, D.C. European Financial Control in the Ottoman Empire. New

York, Columbia University Press, 1929. Bullard, Reader. Britain and the Middle East, From the Earliest Times

to 1963. London, 1963. Burne, Lt. Col. A . H . Mesopotamia, The Last Phase. London, 1963. Busch, Briton Cooper. Britain, India, and the Arabs. 1914-1921. Berkeley,

California, 1971. . Mudros to Lausanne, Britain's Frontier in West Asia. 1918-1925.

New York, 1976. Cebesoy, Al i Fuat. Moskova Hatıraları. İstanbul, Vatan Neşriyatı , 1955.

. Milli Mücâdele Hâtıraları. İstanbul Vatan Neşriyatı , 1957.

. Siyasi Hatıralar. Cemil, M. (Bilsel). Lozan. İstanbul, 1933. Child, Richard W. A Diplomat Looks at Europe. New York, Duffield, 1925. Clayton, G.D. Britain and the Eastern Question, Missolonghi to Gallipoli.

London, 1971. Cumming, Henry H. Franco-British Rivalry in the Post-War Near East.

The Decline of French Influence. London, Oxford University Press, 1938.

Churchill, W. S., The World Crisis, 1911-1914. London, Thornton Butter-worth Ltd., 1923.

Çelik, Edip. Türkiye'nin Dış Politika Tarihi. İstanbul, 1969. DeNovo, John A. American Interests in the Middle East. 1900-1939.

Minneapolis, University of Minnisota Press, 1963.

Earle, Edward Mead. Turkey, The Great Powers and the Baghdad Rail­way: A Study in Imperialism. New York, 1923.

Edmonds, C. J. Kurds, Turks and Arabs, Politics. Travel and Research in North Eastern Iraq. 1919-1925. London, 1925.

Erikan, Celâl, Kurtuluş Savaş ımız ın Tarihi. İstanbul, 1971. Esmer, A. Şükrü. Siyasi Tarih, 1919-1939. Ankara, 1953.

Evans, Laurence, U.S. Policy and the Partition of Turkey, 1914-1924. Bal­timore, The Johns Hopkins Press, 1965.

George, David Lloyd. Memoirs of the Peace Conference. New Haven, 1939. . War Memoirs. London, Odham Press, 1938. . The Truth about the Peace Treaties. London, 1938.

Gerig, Benjamin. The Open Door and the Mandate System. London, 1030. Gottlieb, W. W. Studies in Secret Diplomacy During the First World War.

London, George Allen and Unwin, Ltd., 1957.

62 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Gökbilgin, M. Tayyip. Milli Mücâdele Başlarken. Ankara. 1959. Gönlübol, Mehmet ve Sar. Cem. Atatürk ve Türkiye'nin Dış Politikası ,

1919-1938. İstanbul, 1943. . Olaylarla Türk Dış Politikası . 1919-1923. Ankara, 1974.

Graves, Philip. Life of Sir Percy Cox. London, 1942. Grenville, J. A. S. Major International Treaties, 1914-1P75. New York,

Stein and Day, 1974. Grew, Joseph. Turbulent Era. London, 1953. Haldane, Sir Aylmer. The Insurrection in Mesopotamia. London, 1922. Harrington, General Sir Charles. Tim Harrington Looks Back. London,

John Murray, 1940. Helmreich, Paul C. From Paris to Sevres. Columbus, Ohio State Univer­

sity Press, 1974. Hewins, R. Mr. Five Per Cent. London, 1957. Horse, Edward M. ve Seymour, Charles. What Really Happened at Pa­

ris, Paris Peace Conference. New York, Scrubners, 1921.

Howard, Harry N. The Partition of Turkey: A Diplomatic History, 1913-1923. Norman, University of Oklahoma Press, 1931.

— . An American Inquiry in the Middle East. The King-Crane Commission. Beirut, Khayat, 1963.

Hurewitz, J. C. (ed.). Diplomacy in the Near and Middle East: A Docu­mentary Record, 1914-1956. Princeton, D. Van Nostrand and Co., 1957.

İğdemir, Uluğ. Sivas Kongresi Tutanakları. Ankara, 1969. İleri, Nuri Suphi. Sevres ve Lozan. İstanbul, 1954. İnal, Mahmut Kemal. Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar. İstanbul,

1940-53. İnan, Afet. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi. Ankara, 1977. Ireland, Willard Philip. Iraq, A Study in Political Development. London,

1937. Jaeshke, Gotthard. Türk inkı labı Tarihi Kronolojisi. 1918-1923. İstanbul,

1939. . (Çev. C. Köprülü) . Kurtuluş Savaşı ile ilgili İngiliz Belgeleri.

1971. Jollicoe, Lord J. R. The Crisis of the Naval War. London, 1920. Jones, Thomas. Lloyd George. London, Oxford University Press. 1951. Kansu, Mazhar, Müfit. Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber.

Ankara, 1966. Karabekir, Kâzım. İstiklâl Harbimiz. İstanbul 1960. Karacan, Al i Naci. Lozan Konferansı ve İsmet Paşa. İstanbul, 1943. Kedovrie, Eli . England and the Middle East-The Destruction of the Otto­

man Empire. London, 1956.

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 63

Kent, Marian. Oil and Empire, British Policy and Mesopotamian oil. 1900-1920. London, 1976.

Kürkçüoğlu, Ömer. Türk-İngiliz İlişkileri, 1919-1926. Ankara, 1978. Lord, Kinross. Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu. Türkçesi Necdet

Sander. İstanbul, 1981. Lord, Kinross. Atatürk. New York, William Morrow and Co., 1965.

Kruger, K. Kemalist Türkiye ve Orta Doğu. Çeviren Nihal Ünal . İstan­bul, 1981.

Langer, William L. (ed). An Encylopedia of World History. Ancient, Me­dieval and Modern. Chronologically Arranged. Boston, Houghton Miff­lin C , 1952.

Lenczowski, George. Oil and State in the Middle East. Ithaca, New York, 1960.

Lewis, Bernard. The Emergence of Modern Turkey. London, Oxford Uni­versity Press, 1961.

Loder, J. de V. The Truth about Mesopotamia, Palestine and Syria. Lon­don, 1923.

Longrigg, Stephen Hemsley. Oil in the Middle East. London 1968. Longrigg S. H ve Iraq. New York, 1958.

Stoakes, Frank. Main, Ernest. Iraq, From Mandate to Independence. London, 1935. Marshall, Lt. Gen Sir William. Memories of Four Fronts. London, 1929. Mayer, A. J. Politics and Diplomacy of Peace making: Containment and

Counter Revolution at Versailles. 1918-1919. New York, 1967.

Medlicott, W. N. British Foreign Policy Since Versailles, 1919-1963. Lon­don, 1968.

Mears, E. G. Modern Turkey. New York 1924. Melek, Kemal. Doğu Sorunu ve Milli Mücâdele'nin Dış Politikası . İstan­

bul, 1978. Meram, Al i Kemal. Belgelerle Türk - İngiliz ilişkileri Tarihi. Meray, Seha ve Olcay, Osman. Osmanlı İmparatorluğunun Çöküş Belge­

leri, Mondros Antlaşması , Sevr Antlaşması .

Mikusch, Dagobert Von. Mustapha Kemal, Between Europe and Asia, A Biography. London, 1931.

Mısırlıoğlu, Kadir. Musul Meselesi ve Irak Türkleri. İstanbul, Sebil Ya­yınevi , 1973.

Monroe, Elizabeth. Britain's Moment in the Middle East. London, 1963. Mustafa Kemal (Atatürk) . Nutuk. İstanbul, 1933.

Nevakivi, Jukka. Britain, France and the Arab Middle East, 1914-1920. London, 1969.

64 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

Nicolson, Harold. Curzon: The Last Phase, 1919-1925, A Study in Post-War Diplomacy. London, Constable and Co., Ltd., 1933.

. Peacemaking 1919. London, Constable and Co., Ltd., 1933. Owen, Frank. Tempestuous Journey: Lloyd George, His Life and Times.

New York, 1955. Özkaya, Yücel . Türk İstiklâl Savaş ı ve Cumhuriyet Tarihi. Ankara, 1981. Penrose, Edith ve E.F. Iraq, International Relations and National Deve­

lopment. London, 1978. Ronaldshay, Earl of. The Life of Lord Curzon. London, Ernest Benn, Ltd.,

1928. Sabis, Al i İhsan. Harb Hatıralarım. Ankara, 1951. Sachar, Howard M. The Emergence of the Middle East, 1919-1924. New

York, 1969. Selek, Selahattin. Anadolu İhtilâli. İstanbul, İstanbul Matbaası, 1965. Seton-Watson, Christopher. Italy from Liberalism to Fascism, 1870-1924.

London, 1967. Seymour, C. The Intimate Papers of Colonel House. Boston, 1926. Shaw, Stanford, J. and Shaw, Ezel Kural. History of the Ottoman Empire

and Modern Turkey, c. II, Cambridge; 1977.

Shwadran, Benjamin. The Middle East and the Great Powers. 3rd Edi­tion, Jerusalem, 1973.

Sluglett, Peter. Britain in Iraq, 1914-1932. Oxford, 1976. Sonyel, Salâhi R. Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika. Ankara, 1973.

. Turkish Diplomacy, 1918-1923, Mustafa Kemal and the Turkish National Movement. London, 1975.

Sousa, Nasim. The Capitulatory Regime of Turkey. Baltimore, Johns Hop­kins University Press, 1933.

Smith Jr., C. Jay. The Russian Struggle for Power, 1914-1917. A Study of Russian Foreign Policy During the First World War. New York, Philosophical Library, 1956.

Smith, E. D. Turkey: Origins of the Kemalist Movement and the Govern­ment of the Grand National Assembly, 1919-1923. Washington, 1959.

Şimşir, Bilâl N., der. İngiliz Belgelerinde Atatürk, c. III, Ankara, 1979. . İngiliz Belgeleriyle Sakarya'dan İzmir'e, 1921-1922. İstanbul,

Milliyet Y a y ı n l a n , 1972. Tansel, Selâhatt in. Mondros'tan Mudanya'ya Kadar. Ankara, 1973. T.C. Dışişleri Bakanlığı . Cumhuriyetin İlk On Yılı ve Balkan Paktı, 1923-

1934. Ankara, 1973. . Kurtuluş Savaşımız , 1919-1922. Ankara, 1973.

Temperley, H. W. V., A History of the Peace Conference of Paris, c. VI. London, Henry Frowde and Hodder and Stoughton, 1924.

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 65

Tengirşenk, Yusuf Kemal. Vatan Hizmetinde. İstanbul, Bahar Matbaası, 1967.

Townshend, C. V. My Campaing in Mesopotamia. London, 1927̂ Toynbee, A. J. Turkey, A Past and Future. New York, George H. Doan

Co., 1917. •. Western Question in Greece and Turkey. Boston, Houghton

Mifflin Co., 1922. . Survey of International Affairs. 1920-23. London, Royal Insti­

tute of International Affairs, 1925. . Survey of International Affairs, 1925. London, Royal Institute

of International Affairs, 1927. Toynbee, A. J. and Kirkwood, K. P. Turkey. London, 1926.

Trask, Roger R. The United States Response to Turkish Nationalism and Reform, 1914-1919. Minneapolis, University of Minnesota Press, 1971.

Trumpener, Ulrich. Germany and the Ottoman Empire, 1914-1918. Prin­ceton, 1918.

Tunaya, Tarik Z. Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Büyük Millet Mec­lisi Hükümet i Rejimine Geçiş. İstanbul, Akgün Matbaası, 1956.

Türkgeldi, Al i . Mondros ve Mudanya Mütarekelerinin Tarihi. Ankara, 1948.

Uluğ, Naşit H. Siyasi Yönleriyle Kurtuluş Savaşı . İstanbul, Milliyet Ya­yınları, 1973.

Vali, Ferenc A. Bridge Across the Bosporus. Baltimore and London, The Johns Hopkins Press, 1971.

Vere-Hodge, Edward R. Turkish Foreign Policy, 1918-1948. Ambilly-Anne-masse, Imprimerie Franco-Suisse, 1950.

Walder, David. The Chanak Affair. London, Hutchinson and Co., 1969. Yeniay, Hakkı. Osmanlı B o r ç l a n Tarihi. Ankara, A. İhsan Matbaası, 1936. Yerasimos, Stefanos. Türk-Sovyet İlişkileri, Ekim Devriminden Milli Mü­

cadeleye. İstanbul, 1979.

IV. M A K A L E L E R

Barrere, Camille. «La Conference de San Remo,» Revue Deux Mondes, CVIII, Ağustos, 1938.

Bayur, Y. Hikmet. «Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devletinin Payla­şılması Hakkında Yapılan Anlaşmalar», Cumhuriyetin 50. Yı ldönümü Semineri, Ankara, 1975.

. «I. Genel Savaştan Sonra Antlaşmalarımız», Belleten, X X X , No. 117, Ocak 1966.

P : 5

66 İNGİLİZ BELGELERİYLE MUSUL SORUNU

. «Kurtuluş Savaşında Atatürk'ün Dış Siyasası», Cumhuriyetin 50. Yı ldönümü Semineri, Ankara, 1975.

. «Kuvayı Milliye Devrinde Atatürk'ün Dış Siyasa ile İlgili Bâzı Görüş ve Davranışları», Belleten, C. X X , 1956. No. 7780.

Bıyıkl ıoğlu, Tevfik, «Türk İstiklâl Savaşı Yıllarında Sovyet-Türk Dost­luğu», Belleten, X X V , No. 99, Temmuz 1961.

. «Mondros Mütarekesinde Elviye-i Selase ile İlgili Vesikalar,» Belleten, No. 84, 1957.

Brown, Philip M. «From Sevres to Lausanne,» American Journal of In­ternational Law, No. 18, Ocak 1924.

Davison, R. H. «Turkish Diplomacy from Mondros to Lausanne,» The Dip­lomats, 1919-39, ed. by G. A. Craig ve E. Gilbert. Princeton University Press, 1953.

Dunn, Robert. «Mustafa Kemal Pasha: The Key to India and Egypt.» World's Book. London, C. 40, May 1922.

Dyer, Gwynne. «The Turkish Armistice of 1918.» Middle East Studies, No. 8, 1972.

Earle, Edward Mead. «The Turkish Petroleum Company: A Study in Oleaginous Diplomacy,* Political Science Quarterly, X X X I X , Hazi­ran 1924.

Erim, Nihat. «Milletlerarası Adalet Divanı ve Türkiye,» Ankara Hukuk Fakültes i Dergisi, CII. Sayı I, 1944 ve C. VII, Sayı 3-4, 1944.

Gilel, Gilbert. «Musul Meselesi Hakkında,» A y ı n Tarihi, No. 22, 1926. Grew, Joseph C. «The Peace Conference of Lausanne, 1922-1923,» Pro-,

ceedings of the American Philosophical Society, No. 98, Şubat 1954.

Howard, N. Henry. «An American Experiment in Peace-Making, the King-Crane Commission,* The Muslim World. C. XXXIII, Nisan 1942.

İnönü, İsmet, «Devlet Kurucusu Atatürk,» Belleten XXXIII, Ocak 1969. •. «İnönü'nün Hatıratı, Lozan Kısmı,» Ulus, 21 Eylül 1969.

Jaeshke, Gotthard. «Milli Mücâdele Başlarken Mondros Mütarekesinden Sivas Kongresine,» Belleten, C. 34, No. 93, 1960.

. «Mondros'a Giden Yol,» Belleten, XXVIII, No. 109, Ocak 1964. Kandemir, Feridun. «Rauf Orbay'ın Hatıraları,» Yakın Tarihimiz, C. XV,

1968. Mejcher, Helmut. «Oil and British Policy towards Mesopotamia, 1914-

1918.» Middle East Studies. No. 8, 1972. Melek, Kemal. «Atatürk ve Milli Türk Dış Politikası , 1919-1924,» Tebliğ­

ler, Uluslararası Atatürk Konferansı, Kas ım 1981. Mahver, H. «Turkish Relations to Mosul Decisions,* Current History,

Şubat 1926.

INGILIZ BELGELERIYLE MUSUL SORUNU 67

Montgomery, George R. «Current History of France and Italy with Tur-key,» Current History, C. XIV, 1921.

Orbay, Rauf. «Hatıralar,» Yakın Tarihimiz, X V .

Price, Claire. «Turkish-Ukranian Treaty,» Current History, Şubat 1923, s. 769-70.

Qureshi, I. H. «The Foreign Policy of Turkey since Mudros (1918),» India Quarterly, C. 2, 1946.

Sirel, Münir. «Sevre Antlaşmasını Kabul Eden Saltanat Şurası,» Belge­lerle Türk Tarihi Dergisi, No. 4, Ocak 1968.

Sirel, Ziya Arif. «Bir Emrivaki ile ingilizler Musul'u Nasıl Aldılar,» Ya­kın Tarihimiz, C. I.

Shuttleworth, Col. S. I. «Turkey from the Armistice to the Peace,» Journal of the Central Asian Society, No. 11, 1924.

Sonyel, Salâhi R. «Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngilizlerin Eline Geçen T B M M Gizli Tutanakları,» Belleten, X L V / 2 , Sayı 179, Temmuz 1981.

. Lozan'da Türk Diplomasisi,» Belleten, XXXVIII , Ocak 1974.

Stephanove, C. «Why France is Helping the Turks,» Current History. Temmuz 1922.

Tardieu, Andre. «Mossoul et Petrole,» L'Illustration, C. 155, No. 4033, 19 Haziran 1920.

Tevetoğlu, Dr. F. «Atatürk's Soviet Policy,* Culture Turcica, C. II, No. 1, Ankara 1965. -

Turlington, Edgar. «The Settlement of Lausanne,» American Journal of International Law, No. 18, Ekim 1924.

Unat, Faik Reşit. «Atatürk'ün Askerlikten İstifası,» Tarih Vesikaları , 1955.

Woodhouse, Henry. «American Oil Claims in Turkey,* Current History, X V , Mart 1922.

. «The Mesopotamian Oil Fields,* Oil Engineering and Finance, 17 Şubat 1923.

Yale, William. «An Imperial Crisis. Significance of the Indian Khilafat Delegation,* Foreign Affairs, Special Supplement, C. II, Temmuz 1920.

Ü Ç D A L N E Ş R İ Y A T I N DİĞER Y A Y I N L A R I

B Ü Y Ü K K İ T A P L A R SERİSİ

H U L Â S A T ' Ü L B E Y Â N (Büyük Kur'an Tefsiri)

16 CİLD

Konyal ı Mehmed V E H B İ

E V L İ Y A ÇELEBİ S E Y A H A T N A M E S İ 10 CİLD

TARİH-İ C E V D E T (Osmanlı Tarihi)

12 CİLD

H A M M E R TARİHİ (Osmanlı Tarihi)

18 CİLD

İBNİ B A T Û T A S E Y A H A T N A M E S İ CİLD I-II

A K A D E M İ K SERİ

H U K U K

K A M U H U K U K U (Devlet Doktrinleri - Temel Hak ve Özgürlükler)

Prof. Dr. İ lhan F. A K I N

FENOMENOLOJİ V E H U K U K (Hukukun ö z ü Sorunu)

Doç. Dr. M. Niyazi ÖKTEM

H U K U K FELSEFESİ (Ders Notlan)

Doç. Dr. M. Niyazi ÖKTEM

H U K U K V E H U K U K BİLİMİ ÜZERİNE

Pref. Dr. Vecdi A R A L

A S K E R Î C E Z A H U K U K U

Prof. Dr. Sahir E R M A N

T Ü R K İŞ H U K U K U N D A Y I L L I K ÜCRETLİ İZİN

M. Taner ÇÖĞENLİ

C E Z A H U K U K U N A GİRİŞ (Ders Notlan)

Dr. Emin A R T U K

M E M U R V E RESMÎ H E Y E T L E R E K A R Ş I H A K A R E T V E SÖVME CÜRÜMLERİ

Dr. İsmet P O L A T C A N

S İ Y A S E T BİLİMİ V E TARİH

T Ü R K D E V R İ M TARİHİ

Prof. Dr. İ lhan F. A K I N

T Ü R K İ N K I L Â P TARİHİ

Prof. Dr. Yı lmaz A L T U Ğ

BİR S İ Y A S A L D Ü Ş Ü N Ü R O L A R A K D O K T O R A B D U L L A H C E V D E T V E DÖNEMİ

Dr. M. Şükrü H A N İ O Ğ L U

OSMANLI İMPARATORLUĞU, SİYONİZM V E FİLİSTİN S O R U N U

Dr. M. Kemal ÖKE

İNGİLİZ C A S U S U W A M B E R Y ' N İ N GİZLİ R A P O R L A R I N D A

II. A B D Ü L H A M İ D VE DÖNEMİ

Dr. M. Kemal ÖKE

TÜRKİYE'DE A S K E R Î D A R B E GİRİŞİMLERİ (1960 - 1964)

Nevin Y U R T S E V E R

R U S Y A ' D A P A N - T Ü R K İ Z M V E M Ü S L Ü M A N L I K

Serge A. Zenkovsky'den Çeviren :

Prof. Dr. İzzet KANTEMİR

S İ Y A S A L E Y L E M S İ Y A S A L K A T I L M A Ü Z E R İ N E K A R Ş I L A Ş T I R M A L I

BİR İNCELEME (Türkiye, Kore, Kenya)

Doç. Dr. Ersin K A L A Y C I O Ğ L U

BATININ D O Ğ U POLİTİKASININ A H L A K E N İFLASI

Ahmed RIZA'dan Çeviren: Ziyad E B Ü Z Z İ Y A

TEOLOJİ, F E L S E F E V E SOSYOLOJİ

HAZRETİ M U H A M M E D (Hadis ve Sözleri)

Roger ARNALDEZ'den Çeviren: Burhanettin SEMİ

AYDINLIKTAKİLER V E K A R A N L I K T A K İ L E R (Toplumumuzun Dramı)

Prof. Dr. Orhan T Ü R K D O Ğ A N

MİLLÎ KÜLTÜR, M O D E R N L E Ş M E V E İ S L Â M

Prof. Dr. Orhan T Ü R K D O Ğ A N

TÜRKİYE'DE K E N T - GÖÇMENİ V E BÜROKRATİK ÖRGÜTLER

Prof. Dr. Metin H E P E R

İŞLETME, İKTİSAT V E YÖNETİM

İŞLETMELERDE PSİKOTEKNİK

Doç. D r . İ lhan E R D O Ğ A N

D A V R A N I Ş A Ç I S I N D A N İŞBİLİM

Doç. D r . Fuad ÇELEBİOĞLU

K A M U YÖNETİMİ

Doç. D r . Acar ÖRNEK

E N F L A S Y O N M U H A S E B E S İ

Doç. D r . Ahmet Y Ü K S E L

E S N E K DÖVİZ K U R L A R I

Dr . Sema K A L A Y C I O Ğ L U

B A Ş A R I L I İ Ş A D A M I

Erich WEBSTER'den Çeviren: Nesrin DİKMEN

V E DİĞERLERİ

A H K Â M - I KUR'ANİYE

Konyal ı Mehmed V E H B İ

KUR'AN-I KERÎM'İN Lafzen ve Meâlen

TERCEMESİ

A l i Rıza S A Ğ M A N

Y U N U S D İ V A N I (Hayat ı ve Bütün Şiirleri)

KENZ'ÛL M E N Â M (İslâmî Rüya Tabirleri)

Seyyid S Ü L E Y M A N