nali mehmed efendi tuhfetul emsal

353
T.C. İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı NÂLÎ MEHMED EFENDİ TUHFETÜ'L-EMSÂL (İNCELEME-METİN-DİZİN) YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN Bahir SELÇUK DANIŞMAN Doç. Dr. Hasan KAVRUK MALATYA-1999

Upload: adil-celik

Post on 09-Dec-2015

174 views

Category:

Documents


2 download

DESCRIPTION

kitap

TRANSCRIPT

Page 1: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

T.C.

İnönü Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı

NÂLÎ MEHMED EFENDİ

TUHFETÜ'L-EMSÂL

(İNCELEME-METİN-DİZİN)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN Bahir SELÇUK

DANIŞMAN Doç. Dr. Hasan KAVRUK

MALATYA-1999

Page 2: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

© T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3376 KÜLTÜR ESERLERİ 516 Eser Adı: Tuhfetü'l-Emsâl Şair: Nâlî Mehmed Efendi Hazırlayan: Bahir SELÇUK 2012 ISBN: 978-975-17-3641-3 www.kulturturizm.gov.tr e-posta: [email protected] Bu kitap internet ortamında ilk kez yayımlanmaktadır.

Page 3: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

ÖZGEÇMİŞ 

 

Doç. Dr. Bahir SELÇUK: 1972 yılında Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Bademli köyünde doğdu. İlk

ve  orta  öğrenimini  Keban’da,  lise  öğrenimini  Elazığ’da  tamamladı.  İnönü  Üniversitesi  Eğitim

Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1997 yılında mezun oldu. 1997 yılında Türk Dili ve

Edebiyatı Ana Bilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalında başladığı Yüksek Lisans Eğitimini Nâlî

Mehmed  Efendi  Tuhfetü’l­Emsâl  İnceleme­Metin  adlı  tezle  1999  yılında  tamamladı.  Fırat

Üniversitesi Türk Dili  ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı  Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı’nda başladığı

doktora  eğitimini Âhenk Unsurları Bakımından Nef’î Divanı’nın Tahlili  adlı  teziyle  2004  yılında

tamamladı.  1997‐2007  yılları  arasında  Malatya’da  MEB’e  bağlı  çeşitli  okullarda  Türkçe  ve

edebiyat öğretmenliği yaptı. 2007 yılında Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi

Bölümüne Yrd. Doç. Dr. olarak atandı. 2010 yılında doçent oldu ve Adıyaman Üniversitesi Fen‐

Edebiyat  Fakültesi  Türk  Dili  ve  Edebiyatı  Bölümü’ne  atandı.  Hâlen  adı  geçen  bölümde  doçent

olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. 

Page 4: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

 

ÖZET 

Nâli  Mehmed  Efendi,  Tuhfetü’l­emsâl  adını  taşıyan  bu  çalışmada  17.  yüzyıl

şairlerinden  Nâlî’nin  Tuhfetü’l‐emsâl  adını  taşıyan  eserinin  tenkitli  metni

hazırlanmış,  eseri  incelenmiş,  hayatına  dair  bilgiler  verilmiş,  edebî  kişiliği

değerlendirilmeye çalışılmıştır. 

 

SUMMARY 

In this book, titled Nâli Mehmed Efendi, Tuhfetü’l­emsâl  the editional critical text

of  the  “Tuhfetü’l‐emsâl”  of  Nâlî  who  was  the  17th  century  poet  has  been

prepared,  his  text was  studied  in  scientific methods,  the  details  of  his  life  has

been mentioned, literary personality has been tried to evaluate. 

 

Page 5: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

İÇİNDEKİLER

Önsöz ..................................................................................................................... VI

Kısaltmalar .............................................................................................................VII

Transkripsiyon İşaretleri ........................................................................................VIII

Giriş..............................................................................................................................1

NÂLÎ MEHMED EFENDİ'NİN HAYATI, ŞAHSİYETİ, ESERLERİ ......................3

1. Hayatı ..........................................................................................................3

2. Şahsiyeti ......................................................................................................1

3. Eserleri .................................................................................................. ..8

BİRİNCİ BÖLÜM

I.TUHFETÜ'L-EMSÂL'İN NÜSHALARI, YAZILIŞ SEBEBİ ..............................10

A. Eserin Nüshaları ve Özellikleri ......................................................................10

B. Eserin Yazılışı ................................................................................................13

II. TUHFETÜ'L-EMSÂL'İN İNCELEMESİ .........................................................20

A. Eserin İç Yapısı .................................................................................................20

1. Olay Örgüsü ............................................................................................20

2. Kahramanlar ............................................................................................34

3. Tahkiye Özellikleri ................................................................................47

4. Duygu ve Hayal Öğeleri...........................................................................49

5. Dini ve Ahlaki Öğeler ..........................................................................54

B. Eserin Dış Yapısı ............................................................................................61

1. Nazım Biçimi .......................................................................................61

2. Vezin ve Kafiye........................................................................................63

3. Edebi Sanatlar .....................................................................................70

4. Dil ve Anlatım ................................................................................... 82

Page 6: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

İKİNCİ BÖLÜM

1. Metnin Kuruluşuyla İlgili Açıklamalar ................................................. 87

2. Metnin Bölüm Başlıkları ....................................................................... 88

3. Metnin Çevriyazısı ................................................................................ 89

SONUÇ .................................................................................................................. 302

BİBLİYOGRAFYA............................................................................................... 303

DİZİN..................................................................................................................... 305

Page 7: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

VI

ÖN SÖZ

Sanat eserleri yazıldıkları dönemleri yansıtırlar. Her devrin kendine has bir

sanat anlayışı vardır. Dolayısıyla edebî eserlerin incelenmesi aynı zamanda o eserin

yazıldığı dönemin ve şairin şahsiyetinin de incelenmesi demektir.

İncelenmesini yapmaya çalıştığımız bu eser 17.yüzyıl şairi Nâlî'nin manzum

hikâyeler anlatan didaktik ve ahlaki bir mesnevisidir. Hikâyelerin sonundaki

temsillerle şair, kıssadan hisseye varmak amacındadır.

Eserin çevriyazısı ortaya konmaya çalışılırken Süleymaniye Kütüphanesinde

bulunan 4 nüshadan ve Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan nüshadan

faydalanılmıştır. Nâlî'nin kaynaklardan bulabildiğimiz kadarıyla hayatı, şahsiyeti

veeserlerinin ele alındığı kısımdan sonra eser iki bölümde incelenmiştir.

Birinci bölüm, eserin şekil özellikleriyle iç ve dış yapısına ait özelliklere

ayrılmıştır. Eserin içyapısında olaylar, kişiler, tahkiye özellikleri, duygu ve hayal

öğeleri, dini ve ahlakî unsurlar ele alınmıştır. Dış yapının ele alındığı bölümlerde ise

dil ve anlatım özellikleri incelenmiştir.

İkinci bölümde ise çevriyazıya yer verilmiştir.

Çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen danışmanım Doç. Dr. Hasan

KAVRUK Bey’e, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen eşim Şaziye SELÇUK’a

gönülden teşekkürü bir borç bilirim.

Page 8: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

VII

KISALTMALAR

age.: Adı geçen eser

Ank.: Ankara

Ans.: Ansiklopedi

AÜ.: Ankara Üniversitesi

B.: Bağdatlı Vehbi Bölümüne Kayıtlı Nüsha

bkz.: Bakınız

BTK.: Büyük Türk Klasikleri

C.: Cilt

Ç.: Çelebi Abdullah Efendi Bölümüne Kayıtlı Nüsha

E.: Esad Efendi Bölümüne Kayıtlı Nüsha

E.H: Emânet Hazinesi

H.: Hicri

Ktb.: Kütüphanesi

G.: Gazel

Haz.: Hazırlayan

İst.: İstanbul

No: Numara

s.: Sayfa

S.: Sayı

T.: Topkapı Sarayı Müzesi Nüshası

TTK.: Türk Tarih Kurumu

v.b: Ve benzeri

yk.: Yaprak

Z: Zühdü Efendi Bölümüne Kayıtlı Nüsha

Page 9: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

VIII

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ

s ص a, â آً أ ا a, e, ı, i, u, ü ض d, z t ط b ب z ظ p پ

‘ ع t ت

g غ s ث

f ف c ج

k ق ç چ k, g, ñ ک ك گ h ح l ل h خ

m م d د

n ن z ذ

v, o, u, û و r ر

h, a, e ه j ژ y, ı, i, î ى s س

ş vâv-ı شmaǾdûle

ˇ

Page 10: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

1

GİRİŞ

XVII. yüzyıl, Osmanlının güçlü döneminin sona erdiği, gerileme

devrinin yaşandığı bir dönemdir. Daha önceki dönemlerde başlamış olan karışıklıklar,

çekişmeler bütün alanlarda boy göstermeye başlamıştır.

Dokuz padişahın saltanat dönemlerinin yaşandığı bu yüzyılda devlet otoritesi

sarsılmış, idari kurumlar bozulmaya başlamıştır. Osmanlının batıda Avrupalılar,

doğuda ise İranlılarla sürekli savaştığı, içte isyanların idari ve ekonomik bozuklukların

yaşandığı bu yüzyılda, Osmanlı Batı’daki gelişmelere ayak uyduramamaktadır.

Aralarında şair olanların da bulunduğu bu dönemde “I. Ahmed, I. Mustafa, II. Osman,

IV. Murad, IV. Mehmed, II. Süleyman, II. Ahmed ve II. Mustafa.”1 tahta geçmişlerdir.

Siyasi ve sosyal alandaki bu gerileme ve olumsuzluklara mukabil, 17. yüzyıl

Osmanlı sahası Türk şiiri, diğer yüzyıllara göre daha oturmuş ve

daha yerli bir yapıya sahiptir. Şiire giren yerli unsurlarla İran edebiyatının etkisi daha

da azalmıştır. Bu yüzyılın sanatçıları, Necati, Bâkî, Fuzûlî başta olmak üzere önceki

yılların Türk sanatçılarından esinlenerek kendilerini yetiştirmişlerdir. Şairlerimiz, bir

yüzyıl öncesinden başlayarak İran edebiyatı ile eşdeğer eserler ortaya koyduklarını,

kaside ve gazelde İranlı sanatçıları aştıklarını, “mesnevi”de ise yeni bir yolda

yürümeye başladıklarını söylemekle birlikte, İran edebiyatı ile ilşikilerini de büsbütün

kesmiş değillerdir2.

Bu yüzyılda, Klâsik Türk şiiri geleneksel yapısını sürdürmekle beraber, aynı

zamanda yeni bir arayış peşindedir. Bu arayışlar sonucu ve İran edebiyatının etkisiyle

bu dönemde klâsik şiir, sebk-i Hindî ve hikemî şiir denen iki yeni akımın etkisine

girer. Dolayısıyla bu tesirden devrin bütün şairleri az veya çok etkilenirler. Hikemî şiir

akımı edebiyatımızda Nâbî ile zirveye ulaşır.

Hikemi şiir, insanı ve onu ilgilendiren çeşitli olayları ele alır. Amacı okuyucuyu

eğitmek, ona yol göstermek ve yardımcı olmaktır. Sözün dinleyen üzerinde etki

bırakması için söylenenlerin kısa ve özlü olmasına dikkat edilir. Bu sebeple mesnevi

nazım şekli, didaktik ve ahlaki konuları yansıtmak amacıyla sıkça kullanılmıştır.

Edebiyatımıza İran’dan geçen, çeşitli ve uzun konuları işlemeye müsait olan

mesnevi nazım şekli, işlenen konulara göre şu şekilde gruplandırılabilir:

1 Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara, 1994, s. 174-175. 2 Mine Mengi, a.g.e., s. 176.

Page 11: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

2

a. Okuyucuya bilgi vermek, onu eğitmek amacı güden mesneviler,

b. Okuyucunun kahramanlık duygusuna hitap eden, konusu menkıbelerden ya da

tarihten alan mesneviler, c. Sanat yönü ön planda olan, okuyucunun edebi zevkine hitap

eden,

ana çizgisi aşk ve macera olan mesneviler, ç. Şairlerin gördükleri, yaşadıkları olayları

anlatan, toplum hayatından kesitler veren mesneviler, olmak üzere dört grupta

incelenebilir.3

Birinci gruba giren mesneviler Ahmed Fakih’in, Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-

şerife’siyle başlar. 15. ve 16. yüzyıllarda öğretici ve eğitici amaç güden oldukça fazla

mesnevi kaleme alınır.

17. yüzyılda bu gruba örnek olabilecek şu mesneviler kaleme alınmıştır. Kırk

Hadis Tercüme ve Şerhi (Hakâni), Mevlîd (Necibî, Nahîfî), Hicret-nâme (Nahîfî)

Mi’râciyye (Nahîfî), Hilyetü’l-envar (Nahîfî), Mesnevî Tercümesi (Nahîfî), Mantıku’l-

esrâr (Fedâî Dede), Nefhatü’l-ezhâr (Atâyî), Sohbetü’1-ebkâr (Atâyi), Hayriyye (Nâbî),

Teşrifatu’ş-şu’arâ (Güftî). 4

Yüzyılın II. yarısında yetişen, Nabi’nin çağdaşı olan Nâlî Mehmed Efendi de

Tuhfetü’l-emsâl adlı mesnevisini; okuyucusunu uyarmak, onun iç ve dış dünyasını,

dünya ve ahiret dengesini sağlamaya yardımcı olmak amacıyla kaleme almıştır. Bu

yüzden ahlakîve didaktik bir nitelik arz eden bu mesnevideki hikâyeler ve benzerleri

daha önceki dönemlerde dile getirilmiş olduğundan konu olarak bir yenilik görülmese

de, dil ve üslupta bir orijinallik görülür.

3 İsmail Ünver, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II, (Divan Şiiri) Ankara 1986, s.438. 4 İsmail Ünver a.g.e., s.459.

Page 12: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

3

NÂLÎ MEHMED EFENDİ’NİN HAYATI, EDEBÎ ŞAHSİYETİ,

ESERLERİ

1. HAYATI

Nâlî Mehmed Efendi’nin hayatı hakkında kaynaklarda pek fazla bilgi yer almaz.

Şairin ne zaman doğduğu belli değildir. Asıl adı Mehmed, lakabı Nâlî, babasının adı da

Osman’dır.5 Konya’da doğmuş olan şair, daha sonra İstanbul’a gelerek Üsküdar’a

yerleşmiştir. Nâlî Mehmed Efendi, iyi bir eğitimden sonra ilme yönelmiş, Karabâği

İshâk Efendi’den mülazım olup, kendisini yetiştirmiştir. Mevleviliğe intisap eden şair,

müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Medine ve Kudüs’te kadılık yapan

Nâlî, Selanik kadısı iken vefat etmiştir.6

Nâlî’nin ölüm tarihi Safâyi Tezkiresi’nde 1085 (1674), Şeyhi Mehmed

Efendi’nin Vakayiü’l-Fuzalâ’sında 1086 (cemaziyü’l-evvel) olarak verilmiştir.7

Nâlî’nin mezarı hakkında Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri’nde:

“Mahkeme civarında Seyfullah Efendi Camii mezarlığında medfundur.

Bu cami-i şerif ve mezarlık Sabri Paşa Caddesi denilen hükümet caddesinde ve

hükümete çıkarken sağ taraftaki sokak içinde ise de bugün yıkılmış bulunmaktadır.”8,

şeklinde bilgi vermektedir.

2. EDEBÎ ŞAHSİYETİ

Nâbî’nin çağdaşı olan Nâlî, fazla tanınmamış bir şairdir. Konya’dan İstanbul’a

giden Nâlî, gerekli ilimleri öğrendikten sonra çeşitli görevlerde bulunmuş, yazdığı

eserleri geleneğe uyarak devlet büyüklerine sunmuştur.

Safâyî: “Ma’arif-i cüz’iyye ve külliyede mâhir ve şi’r ü inşâda akranı nâdirdür”

derse de Nâlî’nin mensur bir eserinden bahsetmez. Tezkiresinde onun divanından ve

diğer eserlerinden bolca örnekler verir.

Eskiler “Eser, müessire delalet eder” derler. Nâlî’nin incelediğimiz eserinden

5 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, C.4, İstanbul 1996, s. 1223. 6 Safayi, Tezkiretü’ş-şu'ara, Süleymaniye Kütüphanesi, No:2549, s.276b. 7 Şeyhi Mehmed Efendi, Vakâyiü'l-Fuzalâ, C.l, s.209b-210a, Bâyezid Ktb. No:2361. 8 Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, C.2, Ankara 1997, s 261.

Page 13: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

4

ve diğer iki eserinin içeriğinden hareketle onun eserlerinde dini ve tasavvufi

düşüncenin ön planda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mevlevi olan şair, eserinde

yer yer Mevlânâ’dan ve Sa’dî’den alıntılar yapmıştır:

Kim buyurur hażret-i Mollâ-yı Rûm

Kâşif-i esâar- diyâr-ı ‘ulûm (1811)

Hufte-dil ü bî-edeb ü leng ü lûk

Eyle reh-i hażret -i Hakk’a sülûk (1882)

Bunda yazup Sa’di-i mu’ciz-dehen

Bir iki pâkîze vü şîrîn sühen (428)

Biz de mezâminin idüp iktibâs

Tâ ki ola cümle-i beyte esâs (429)

17. yüzyıldaki Sebk-i Hindi’nin ve Hikemi Şiir tarzının etkileri Nâli’de de

görülür. Mutasavvıf şair, hikemi tarzın da etkisiyle yeri geldikçe okuyucusunu

uyarmak, nasihat etmek için hikmetli ve özlü beyitler söyler. (bkz. Ahlaki Düşünceler)

Sen kul isen hidmet eyle bul vusûl

Hikmetini sorma da olma fużûl (65)

Her kim ola câm-ı gurûr ile mest

Kâse-i ‘arżı olur elbet şikest (1310)

Şair, güzel ve değerli bir eser bırakanın rahmetle anılacağını, ruhunun şad

olacağını belirterek eser yazma sebebini belirtir.

Nâlî şiir, nesir ve zamanındaki edebi düşünce hakkındaki görüşlerini

mesnevisinin “Sebeb-i Teǿlîf” bölümünde dile getirir. Ona göre, şiir yazmak nesirden

daha güçtür. Nesirde zorluk çeken, şiirde hiç başarılı olamaz:

Page 14: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

5

Nesri tekellümde çeken ‘usreti

Nazma ne vech ile olur kudreti (377)

Eser vermek isteyen bir kimsenin evvela kendine güvenmesi ve yapacağı işe

gönülden bağlanması gerekir:

Talibe ikdâm u cesâret gerek

Sînede tef dilde harâret gerek (379)

Dîde vü dilde ger ola âb u tâb

Sehl olur erbâbına nazm-ı kitâb (380)

Nâlî’nin yetiştiği 17. yüzyıl, klasik edebiyatımızın zirvede olduğu, adeta

söylenebilecek her şeyin söylendiği bir dönemdir. Özellikle bu yüzyılın ikinci

yarısında edebiyatta bir durgunluk göze çarpar. Şairlerin çoğu taklitten öteye

geçemez. Pek az bir grup bu durumun farkındadır.

Şair Nâlî de devrindeki durgunluğun, eskiyi aynen tekrar etme hastalığının

farkındadır:

Kâǿide-i nażm-ı tarîk-ı selef

Oldı kamu hezl ü hebâ vü telef (382)

Eylediler şi’ri bu gûne tırâş

Sem’i olur ehl-i dile cân-hırâş (383)

Lafżı lugaz şekli veli anı yok

Kâlbüd-i mürde gibi cânı yok (385)

Nâlî’ye göre şiir, gönül ehline sıkıntı verecek bir haldedir. Şiirde mana

derinliği ve güzellik kalmamış, sadece dış görünüşe değer verilir hale gelinmiştir.

Bu sebeplerden dolayı şair, aynı vadide eser vermek istemez. Çünkü artık şiir

sadece şekil ve kalıptan ibaret bir haldedir:

Page 15: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

6

Biz de bu vâdîde yazarsak eğer

Lafż-ı mücerred nice eş’âr-ı ter (386)

Göstere hirbâ gibi nakş-ı hayâl

Kılmaya ma’nâlârı ‘arz-ı cemâl (387)

Şimdi bu vâdîlere kimdür bakar

Almaz ele belki ayakla kakar (391)

Edebiyattaki bu çıkmazın farkında olan ve bu sıkıntıyı ifade eden şair de

maalesef, bu olumsuz etkilerdenden kurtulabilmiş değildir. Eserinin ismini belirtirken;

aslının eski olduğuna işaret eder:

Tuhfe-i Emsâl ola ser-nâmesi

Aslı kühen tâze ola câmesi (416)

“Ârif, derviş, âlim ve Farisi-şinâs olan Nâlî Efendi”9 tarih düşürme ve

muammada da başarılı bir şairdir. Safâyi, tezkiresinde şairin İstanbul’daki Valide

Cami’i’ne dediği tarihi ve Şeyhü’l-İslam Ali Efendi’ye verdiği tarihi aktarır:

Ma’denü’1-’ilmi ‘Aliyyün ve ‘aleyhi ‘1-fetvâ

Safâyi, şairin mu’ammâ ilminde de nam ve nişan sahibi olduğunu söyledikten

sonra “Hüsrev” adına söylediği mu’ammayı verir:

9 Mehmet Süreyya, a.g.e, s. 1223

Page 16: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

7

Hesâbı nâm-ı dildâruñ hafîdür

Seri dört şeyin içinde mahfîdür10

İyi bir tahsil gören Nâlî, buna rağmen hatalarının da olabileceğini söyleyerek

hoşgörü ister:

Eylerüm arz-ı temennâ vü ricâ

Bu ceridemde olan sehv u hatâ (1916)

Olıcak ehl-i kemâle źâhir

Olalar lutf u kerem ile sâtir (1917)

Farsça bilen şair yer yer bunu hissettirir:

Çün be-leb-âyed nefes-i vâpesin

Mî-zened Allâh ber-âyed hemîn (1494)

Ez-der-i Hak nûr-ı hidâyet resîd

Yâft sa’âdet be-kudûmeş Sa’îd (1577)

Merre-pelidân-ı sakar-câhdan

Şirzime-i râhib-i güm-râhdan (1712)

Nâlî, 17. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş, mutasavvıf bir şairdir. Divanı

dışındaki üç eserinin muhtevası da dinî ve tasavvufi özellik arz eden şair, eserleriyle

halka hizmet etmek niyetindedir. O da diğer şairler gibi İran edebiyatından ve eski

şairlerden etkilenmiştir. Klâsik Türk şiirinin içine düştüğü bazı olumsuzlukların

farkına varmış, fakat buna rağmen bu olumsuz etkilerden, eskiyi tekrardan

kurtulamamıştır.

10 Safâyî, a.g.e., s.277a

Page 17: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

8

3. ESERLERİ

Safâyi Tezkiresi’nde, Sicill-i Osmânî’de ve Osmanlı Müellifleri’nde şairin

divan sahibi olduğu ayrıca Tuhfetü’1-Emsâl, Menâsik-i Hac, Miftâh-ı Heftgâne adlı

eserlerinin de bulunduğu belirtilmektedir. Araştırmalarımızda şairin; Divan,

Tuhfetü’1-Emsal ve Miftâh-ı Heft-gâne’sine ait bir nüshanın (aynı yazma içinde) Yapı

Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Kütüphanesinde olduğunu tespit ettik.11

1. Divan

Kaynaklar şairin mürettep bir divanının olduğunu belirtir. Divanın tek nüshası

Sermet Çifter Kütüphanesinde bulunmaktadır. Nâlî Dîvânı üzerine bir çalışma

yapılmıştır.12

2. Tuhfetü’l-Emsâl

Safâyi’nin “te’lif-i latif” diye nitelendirdiği bu eser, 1082 (1671)’de bitirilerek

Musâhib Mustafa Paşa’ya takdim edilmiştir.

Nâbî’nin eserlerinden söz eden kaynaklar şairin bir de Tuhfe-i Dil-keş-i Nâbî

adlı eserinin adını verirler. Bu eser Nâbî ‘nin değil, Nâbî ‘nin çağdaşı Nâlî’nindir. Asıl

nüshanın yazıcısı, Nâbî ile Nâlî arasndaki benzerliğe aldanarak eseri, zamanında

büyük ün kazanmış olan Nâbî ‘nin sanmış ve nüshaya Nâbî ‘nin adını koymuştur.13

Nâlî ve Nâbî imlalarının birbirine yakın olması bu yanlışlığa sebeb olmuş

olabilir.14

İncelemesini yaptığınız bu eser hakkında Vasfi Mahir: “Mahzen-i Esrar”

vezninde ve onu takip eden eserler şekil ve evsafında tasavvufi bir mesnevidir. İçinde

bulunan hikâye konuları ekseriyetle eski İran kaynaklarından alındığı gibi, ruh da

eskiye bağlıdır. Dil ve ifadesi kuvvetli, edebi evsafı yerinde olmakla beraber orijinal

bir karakter göstermeyen bu kitap edebiyatımızda mühim bir yer almamıştır” der15.

11 Nedret İşli, Cevdet Serbest, Sermet Çifter Ktb. Yazmalar Katalogu İstanbul 1999, s. 197-198. 12 Süleyman Çaldak, Nâlî Dîvânı, Kesit Yay., İstanbul 2010. 13 Agah Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, C.l Ank.1973, s.20-21 14 Meserret Diriöz, Nabi Divanı, İstanbul 1994, s. 125

Page 18: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

9

3. Miftâhı Heftgâne

Şair, bu eserinde Kur’an-ı Kerim’den 7 ayeti manzum

olarak tefsir ettikten sonra manalarına uygun birer hikâye ve münacat eklemiştir.16

Sermet Çifter Kütüphanesi’nde rastladığımız nüsha ve özellikleri şöyledir:

Baş: Bâ-i bi’smillâh ile feth olsa bâb

Keşf olurdı ma’âbdan habâb

Son: Didi ol dem hâme-i çâlâk ger

Oldı bu dürc-i ma’ârif bir güher

4. Menâsik-i Hâcc

Safâyi’nin “eser-i celile” dediği bu eser, hacıların yapmakta oldukları

ibadetlerin rükünlerini manzum olarak anlatan bir eserdir. Safâyî tezkiresine bu eserden

örnek olarak iki beyit almıştır.

Nâliyâ Hażret-i Hak’dan budur ümmîd-i ricâ

Eyleye dâhil-i silk-i cülesâ-yı Mekke

Dem-i âhir gele devletle cenâzem Harem’e

Zeyn-i tâbûtum ola zeyl-i kabâ-yı Mekke17

15 Vasfi Mahir Kocatürk, Büyük Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara, 1975, s.473 16 Nedret İşli, Cevdet Serbest, a.g.e., s.200 17 Safâyî, a.g.e, s.276b

Page 19: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

10

BİRİNCİ BÖLÜM

I. TUHFETÜ’L-EMSÂL’İN NÜSHALARI, YAZILIŞ SEBEBİ

A. Eserin Yazma Nüshaları ve Özellikleri

Yaptığımız araştırmada eserin dört nüshasına Süleymaniye Kütüphanesinde, bir

nüshasına Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde, bir nüshasına da Yapı Kredi Kültür

Merkezi Sermet Çifter Kütüphanesinde rastladık. Çalışmamızda Süleymaniye

Kütüphanesindeki dört nüshayı ve Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan

nüshayı kullandık. Bu nüshalar ve özellikleri şöyledir:

1. Sül. Ktb. Bağdatlı Vehbi Bölümü (B Nüshası) No: 1614

Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm

Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm

Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ”

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka

61 yk. 17 st. 214x155 (148x94) mm. Rik’a, 1240 H. Aharlı,

su yollu, fligranlı, sarımtırak kt. meşin ct.

Bağdatlı Vehbi bölümü 1614 numarada kayıtlı nüsha, Divan-ı Hümâyûn katibi

Seyyid İbrahim Şeref tarafından H. 1240’ta istinsah edilmiştir. Nüsha 1922 beyitten

oluşmaktadır.

Page 20: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

11

2. Sül. Ktb. Çelebi Abdullah Efendi Bölümü (Ç Nüshası) No: 278:

Baş: ‘Âlem ü âdemde bu nakş-ı suver

Pertev-i hurşîd ile nûr-ı kamer

Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka

58 yk. 17 st. 220x135 (155x75) mm. Ta’lik, aharlı, fligranh, krem renk kt. sırtı

meşin, kapakları ebru kağıt kaplı ct.

Çelebi Abdullah Efendi bölümü 278 numarada kayıtlı bu nüshamn müstensihi

ve istinsah tarihi belli değildir. 1797 beyitten oluşan nüshamn besmele kısmı yoktur

(16 beyit eksik)

3. Sül. Ktb. Es’ad Efendi Bölümü (E Nüshası) No: 2532

Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm

Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm

Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka

74 yk. 13 st. 210x155 (160x101) mm. Ta’lik, aharlı,

fligranlı, krem renk kt. Başlık ve sahife cetvelleri tezhipli, sırtı ve kenar meşin,

kapaklan ebru kâğıt kaplı, şirazeli ct.

Es’ad Efendi bölümü 2532 numarada kayıtlı nüsha 1897 beyittir. Bu nüshada

bölümlerin sıralanması farklıdır. Besmele, Tevhid, Münâcât, Na’t, dört halife ve

mezhep imamlarına övgüden sonra hikâyeler yer almaktadır. Konunun işleniş

bölümünden sonra padişah, vezir hakkında övgü, sebeb-i te’lif, Musâhip Mustafa

Paşa’ya övgü ve Hatime bölümü gelmektedir.

Page 21: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

12

4. Sül. Ktb. Zühdü Bey Bölümü (Z Nüshası) No: 190

Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm

Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm

Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka

52 yk. 19 st. 225x153 (153x173) mm. 1277 H. Aharlı, fligranlı, sarımtırak kt.

sırtı meşin, kapakları ebru kağıt ct.

Zühdü Bey bölümü 190 numarada kayıtlı bu nüsha 1897 beyitten oluşmaktadır.

Sonundaki ibareden Hüseyin Râci adlı bir müstensih tarafından yazıldığı

anlaşılmaktadır.

5. Topkapı Sarayı Müzesi Ktbh. (T Nüshası) E. H. 1528

Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm

Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm

Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka

59 yk. 17 st. 212 xl35 mm. 1082 H. talik, aharlı, cetveller kırmızı, miklepli

kırmızı deri ve ebru ct.

En fazla beyit sayısına sahip olan (1923) ve en eski tarihli nüsha budur.

Nüshada bölüm başlıkları da mevcuttur.

6. Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Ktb. No: 572/2

Baş: ‘Âlem ü âdemde bu nakş-ı suver

Pertev-i hurşîd ile nûr-ı kamer

Page 22: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

13

Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka

30b-77a varakta, 21 satır, 210x115 (150x60)mm talik, aharlı sarı kâğıt, sırtı

meşin, üstü bej kâğıt kaplı ct. 18

İncelediğimiz beş nüshadan yalnız B ve T nüshasında bölüm başlıkları

mevcuttur. Bölüm başlıkları bu iki nüshadan alınmıştır. B nüshasında bağlaç görevi

üstlenen atıf vavı (vu, vü, vü) çoğu zaman gösterilmemiş, yer yer müstensihçe yazım

yanlışları yapılmıştır.

E nüshasında bölümlerin sıralaması değişik yapılmıştır. Eksiklikler oldukça

fazladır.

Türkçe kelimelerde geçen ç ünsüzünün yazımında dört nüshada da bir birlik

yoktur. Bu harf bazan “ج” bazen de “چ” ile gösterilmiştir.

Nüsha karşılaştırması yapılırken başlıklar, B nüshasından alınmıştır. Ç ve Z

nüshası diğer nüshalara göre daha okunaklı olmakla beraber Z nüshasında yazım

yanlışları fazladır.

Nüsha karşılaştırmamız sonucu ortaya çıkan tenkitli metin 1929 beyitten

oluşmaktadır.

B. Eserin Yazılışı

Nâlî Mehmed Efendi, Tuhfetü’l-Emsâl’in yazılış nedenini eserin “sebeb-i telif”

bölümünde (307-417) şöyle dile getirir:

Bir Kadir gecesi tüm kâinat, Allah’ın feyziyle dolup taşmakta, onun kudretini

seyretmektedir:

Feyż ile pür idi zemîn ü zamân

Nâzır idi kudret-i Hakk’a cihân (319)

18 Nedret İşli, Cevdet Serbest, Sermet Çifter, a.g.e., s.200

Page 23: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

14

Kâinat böyle bir canlılık yaşarken, Nâlî Efendi gaflet içinde, eli başının altında

tembel tembel oturmaktadır.

Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm

Olmış idi baña celîs ü nedîm (324)

Tûl-ı emel sînede salmışdı bîh

Dört tarafum olmış idi çâr-mîh (325)

Ahiret fikrinden uzak, dünya işlerini düşünüp gah üzülüp gah hırslandığı an

içeriye ay gibi parlak bir güzel girer:

Meh gibi girdi kpudan bir cüvân

Oldı cemâliyle münevver cihân (329)

Kâmetinüñ serv-i çemen bendesi

Gül ruhınuñ valih ü şermendesi (330)

Dünyada eşi benzeri olmayan bu civanda sanki bütün güzellikler toplanmışır.

Mahlası hoş ismi o mâhuñ hıred

‘Âleme ol rûh idi ‘âlem cesed (336)

Daha önce kendisine şeyhlik yapmış olan bu akıllı şahıs, yetişmesinde büyük

emek harcamış, etkili olmadığını görünce uzaklaşmıştır:

Her ne kadar eylese lutf u kerem

Bil ki mükâfâtı iderdüm sitem (346)

Bildi ki itmez dile pendi eser

Cân gibi itmişdi bedenden sefer (347)

Page 24: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

15

Şeyh, yaptığı iyiliklerin, verdiği nasihatlerin işe yaramadığını görünce Nâlî’nin

yanından ayrılır. Büyük bir üzüntüye kapılan şair, üstadının yanına gelmesiyle tekrar

sevince boğulur.

Geldi o dem yanuma biñ nâz ile

Başda yir itdüm aña i’zâz ile (348)

Hâlini sorduktan sonra, nasihata başlar.

‘Ömr-i girân-mâyeni kıldun hebâ

Sanma ki dünyâ ola dârü’1-bekâ (353)

İtmedesin cehl ile ‘ömrüñ telef

‘Akıbetüñ añmaduñ ey bî-halef (354)

Kendisine, amel etmesini, gaflet uykusunda uyanmasını söyleyen bu zat:

“Öldükten sonra adını hatırlatacak bir eserin yok, dünya Allah’ın sanatından ibret

alırken, sen gam köşesinde habersiz yatmaktasın, kalk.” der.

Taşraya çık zulmet ü envârı gör

Leyle-i İsrâ’daki esrârı gör (359)

Bu bilge kişi, iyi eserin hatırlama sebebi; gaflet ve tembelliğin gönül afeti

olduğunu söyler ve şairi şiir yazmaya teşvik eder:

Ya’ni cihân içre ko git bir eser

Bil ki eserdür halef-i mu’teber (370)

Sonra gelenler seni yâd ideler

Rahmet ile rûhuñı şâd ideler (371)

Page 25: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

16

Vâdi-i nazm içre yüri bas kadem

Kıl kalemi dûş-ı benâna ‘adem (372)

Bu sözler üzerine Nâli, kendisinden yardım ister:

Evvel ü âhir baña sensin zâhir

Ol yine lutf ile bu dem dest-gîr (374)

Nesirde dahi zorluk çeken birinin, nazımda daha da zorluk çekeceğini söyleyen

şaire, bilge kişi:

Tâlibe ikdâm u cesâret gerek

Sînede tef dilde harâret gerek (379) der.

Şair, şiirin artık saçma sapan şeylerle dolu olduğunu; dinleyenin kulaklarını

tırmaladığını söyler:

Kâǿide-i nazm-ı tarîk-i selef

Oldı kamu hezl ü hebâ vü telef (382)

Lafżı lugaz şekli velî anı yok

Kâlbüd-i mürde gibi cânı yok (385)

Eski tarzda yazmanın artık değerini kaybettiğini ifade edince, bilge kişi:

Vâdi-i inkâra ‘ażîmet neden

Zann idesin olmaya fehm-ı suhen (395)

diyerek kemal sahibi kimseleri koruyan, fazilet ve adalet timsali, makam sahibi yüce

bir şahıstan bahseder:

Page 26: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

17

Şimdi Hüdâvend-i cihân-âferîn

Bir kulunı eyledi şâha karîn (396)

Fażl u kemâliyle ser-efrâzdur

Cûd u sehâ lutf ile mümtâzdur (397)

Var ise źâtuñda liyâkat eger

Bârgeh-i fażlına var kıl nazar (398)

Şaire, “hatırlanmak istiyorsan ona candan bağlanarak meclisine katıl” der.

Bâ’is-i tezkîr ola nazmuñ hemân

İsm-i şerîfi anıla çok zamân (402)

Büyük üstadının, Musâhip Mustafa Paşa’ya sunmak üzere kendisinden bir eser

istemesinden sonra, şairin eski tembelliği durgunluğu ortadan kalkar.

İrdügi dem gâyete güftâr-ı hûş

Dilde idüp bahr-i ma’ânî hurûş (404)

Ardından hemen şair, mana denizini kâğıda dökmek için kaleme sarılır:

Kılmag içün hâmeye ‘arż-ı niyâz

Eyledüm engüşt-i zebânın dırâz (406)

Sonra kalemle konuşmaya başlar:

Didüm eyâ mûnis ü yâr-ı kadîm

Râh-ı sadâkatde nazîrüñ ‘âdim (407)

Page 27: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

18

Hikmet ile oldı zebânuñ iki

Yazmag içün levhe sıfât-ı yeki (408)

Bu konuşmalardan sonra şair, kalemi övmeye ve ondan yardım istemeye başlar:

Sensin olan sıdk ile dehre ‘âlem

Şânuñı ta’zîm yeter ve’1-kalem (410)

Lutfuña dil-beste cemi’-i lisân

Cümlesine sensin olan tercemân (412)

Reşha-i feyżüñle baña ol mu’în

Çeşme-i dilden aka mâǿ-i ma’în (413)

Himmetüñ olursa koyam bir eser

Bâ’is-i teźkîr ola şâm u seher (415)

Yazacağı eserle eskiye yeni giydirmiş olacağını söyler ve adını şöyle

dile getirir:

Tuhfe-i Emsâl ola ser-nâmesi

Aslı kühen tâze ola câmesi (416)

Şair, eserinin tamamlanması için Allah’tan yardım ister:

Hażret-i dârende-i bâlâ vü şîb

Hayr ile itmâmını ide nasîb (417)

Eserini Musâhib Mustafa Paşa’ya takdim eden şair, hatalarının ve yanlışlarının

bağışlanmasını diler:

Page 28: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

19

‘Aybı ki sultân begenürse eger

Gayb olur ‘aybı olur ‘ayn-ı hüner (457)

Sözlerimüñ ekseri sehv ü hatâ

Eyle mukâbil aña lutf u atâ (458)

Kârı kuluñ sehv ile noksândur

Lâyık olan hażrete ihsândur (459)

Bu sözlerden sonra şair dua ile eserin asıl bölümüne geçer.

Eserin 1082 (1671)’de bitirilmiş olduğunu şairin son beyitte düştüğü tarihten

anlıyoruz. Meserret Diriöz, eserin 1082 (1671)’de Musâhib Mustafa Paşa’ya takdim

edildiğini belirtir.19

Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka لكــش حـقا نه عجـب تحـفة د

19 Meserret Diriöz, a.g.e, s. 125

Page 29: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

20

II. TUHFETÜ’L-EMSÂL’İN İNCELENMESİ:

A. ESERİN İÇ YAPISI

1. Olay Örgüsü

a. Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem

Şam şehrinde, Mîr adında güzelliği dillere destan olan güzel mi güzel bir kız

vardır. Halk, her geçen gün daha da güzelleşen bu kızı görmek için sıraya girer.

Zengin, fakir onun güzelliğini tartışır, birbirine düşer. Fakat Mîr kimseye

görünmez.

Mîr’in yüzünü sadece gece gündüz hizmetinden ayrılmayan hizmetçisi, dadısı,

rakkası, şu’le-bâzı görebilmektedir.

Çok kimseler Mîr’e kavuşmak için çile çeker, hazineler sarf eder. Fakat Mîr

çekilen çilelere, hazinelere aldırış etmez ve değer vermez.

Mîr’i, delicesine seven zenginliği ile meşhur Muhteşem adında bir

karasevdalısı vardır. Gözü Mîr’den başka birşey görmeyen Muhteşem, sonunda

sevgilisine canını feda ederek sadakatini gösterecektir.

Muhteşem, bir gece vakti ayrılık acısıyla öylesine yanıp tutuşur ki, onun bu

hasret ateşi Mîr’in kalbine de tesir eder. Bir seher vakti güneş gibi ışık saçan Mîr,

Muhteşem’in evine gelir. Muhteşem’in evine sanki nurlar saçılır. Bu esnada

Muhteşem göğsünü gam sinesine siper etmiş şuursuz ve hareketsizce toprakta

yatmaktadır.

Mîr, nazla gülerek Muhteşem’e yaklaşır, ayağını üzerine kor. Muhteşem

gözlerini açınca gördüklerine inanamaz, hayal gördüğünü sanır. Gördüğü perinin uçup

gitmemesi için kirpiklerini oynatmaz, kendi kendine yalvarmaya başlar: “Ey göz,

gönül sırlarımı sakın açığa vurma, nazlı sevgili incineceği için yaşarma. Çünkü yârin

hayali gönülde misafirdir, hayalin geçtiği yerse gözdür. Ey iniltilerim n’olur bir an

olsun kesilin.”

Dertli âşık, deliler gibi saçmalamaya kendi kendine konuşmaya başlayınca

Mîr, bunun aklının başında olmadığı kanaatine varır. Garip aşığın başını alıp dizine

koyduktan sonra eteğiyle terlerini siler ve “Ey mübtela uyan artık, gecen sona erdi,

başına gün doğdu.” der.

Mîr’in nazlı sesini duyan Muhteşem’in kirpikleri yavaşça oynamaya başlar,

ardından gözleri açılır. Hayalini değil de yârin kendisini gören zavallı Muhteşem

Page 30: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

21

titremeye başlar, cansız varlıklar gibi hareketsiz kalır.

Muhteşem’in durumunu gören Mîr, bin nazla bu sessizliğin, kederin sebebini

sorar: “Daha önce beni candan isterken şimdi bu halin nedir? “diyerek kaşlarını çatar,

ordan gidip Muhteşem’i yalnız bırakmaya karar verir.

Muhteşem; o gonca dudaklı, gül bedenli sevgilisinin gitmek üzere olduğunu

anlayınca aklını başına toplar. Çünkü onu alıkoyacak, ona arz edecek bir isteği

yoktur. Derdini söyleyecek sözü bulamayan Mîr, Muhteşem’in ayağına kapanarak

yalvarır, gitmemesini ister. Kendisini sevdiğinden dolayı âleme efsane olduğunu, bu

hale düştüğünü ifade eder.

Mîr gülerek: “Ey müptela! Geçmişi hatırlama, geçen geçti. Halden anlayanlar

bugüne bakarlar, mazi akıllıya üzüntü vermez. Derdin neyse onu söyle.” der.

Muhteşem de: “Allah ömrünü uzun etsin. Köleler için murat etmek yoktur; ama

gönlümde Rabve’ye gitme temennisi yer etmiştir. Rabve, İrem Bağı’nı kıskandıracak

derecede güzel. Her tarafı lale ve çimenlerle dolu, sulak bir yer. Eğer mümkünse

seninle oraya gidip, birkaç saat eğlenelim.” der.

Muhteşem’in bu acayip isteği Mîr’i oldukça şaşırtır. Ya nasip deyip gitmek

isteyince Muhteşem, ayağına kapanarak gitmemesini, onsuz yapamayacağını

gözyaşları içinde ifade eder.

Muhteşem’in elinden kurtulmanın imkânsız olduğunu anlayan Mîr, kendi

fikrince bir kurtuluş çaresi bulur ve Muhteşem’e: “Gezip dolaşmak serserice olmaz.

Çok altın ve gümüş gerekir.” deyince Muhteşem: “Ey değerli varlık, altın, gümüş ne

ki, yollarını altınla donatayım” der.

Muhteşem, Mîr’in adım bastığı her yere “bir eşref altını” atmak gayesiyle,

altınlarını sırtlar ve sevgiliyse beraber Rabve’ye doğru yola koyulur. Yolda

giderlerken Muhteşem, Mîr’in önüne altın atar, o da yürümeye devam eder.

Akşam vakti yaklaşınca Muhteşem’in heybesi boşalır, Mîr de olduğu yerde

kalır. Sevgilisinin halini gören Muhteşem şehre varınca sevgilisinin her adımına “on

altın” vermeyi teklif eder, ama kabul ettiremez. Yalvarıp yakarmanın işe yaramadığını

anlayan Muhteşem, yaşlı gözlerle geriye döner, hazinesine varır. Her yerini altınla

doldurduktan sonra sevgilinin bulunduğu yere doğru yola koyulur.

Mîr’in düşkünleri oldukça fazladır. Bunlardan birisi, sihirle Harut’u kuyuya

salacak kadar güçlü, bir o kadar da hileci ve acımasızdır. Şeytana benzeyen kısa

boylu, çirkin şekilli bu kişinin adı da Çerdûn’dur.

Page 31: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

22

Mîr ve Muhteşem’in durumunu tesadüfen öğrenen Çerdûn, Mîr’i ele geçirmek

için hazırlık yapar. Hümâ (Mîr) avına çıkmak için bir karga bulur ve köpekler gibi

yola koyularak o ceylan gibi güzeli izler. Serserice sağa sola doğru koşuşan Çerdûn,

periye benzeyen Mîr’in su kenarında yalnız başına oturduğunu görür. Kara bir bulut

gibi Mîr’in yüzüne bakmadan önünden geçer. Güzelliği dillere destan olan Mîr,

Çerdûn’un kendisine bakmadan geçip gitmesine şaşar ve oldukça üzülür. Çerdûn’un

arkasından birkaç kere seslenir. Cevap alamayınca da, Çerdûn’un peşine takılır ve

yanına gelir. Fırsat kollayan Çerdûn: “Aman, kazancımı engelleme, beni yolumdan

alıkoyma oyun, eğlence ve gevşeklik kâra zarar verir.” der.

Mîr, Çerdûn’a hayli yalvarır. Karganın neyin nesi olduğunu ve koşmasının

sebebini öğrenmek ister. Çerdûn da: “İşim karga avlamaktır. Bu kuş, kazanç

sebebimdir. Akıllıya bir karga da sermayedir.” der.

Çerdûn’un bu sözleri Mîr’i güldürür ve hayrette bırakır: “Bu kuş elinden

kurtulursa karga avcılığını bırak.” der. Şeytan fikirli Çerdûn da: “Ey gül bedenli, kuş

kuş ile avlanır,” der.

Mîr daha önce Muhteşem’den aldığı altın ve gümüşleri vererek kargaya

müşteri olur. Çerdûn, altın ve gümüşe değer vermediğini onların, açık elde

durmadığnı söyleyince Mîr: “Muradın neyse söyle, artık bana sıkıntı verme” der.

Çerdûn sihir tuzağını kurup elindeki kargayla hümayı (Mîr) avlar. Mîr’e sahip

olup, dileğine erişince bir baykuş gibi Şam’a doğru yönelir.

Altınları alıp dönen Muhteşem geldiğinde her şey çoktan olup bitmiştir. Mîr’in

saçı, başı dağınık bir haldedir, yüzünde de gam izleri vardır. Mîr, olup bitenleri

anlattıktan sonra hançeri sinesine saplar ve mecaz meclisine veda eder. Muhteşem de

aynı şekilde hançeri kendisine saplar ve Mîr’in üzerine düşer.

Türbeleri Rabve’de olan bu iki sevgilinin hikâyeleri meşhurdur.

Temsîl

Fazilet tahtının eşsiz sultanı, zekâ denizi İbni Kemâl mecazi aşkla ilgili sırlar

verir. Surete ve dış görünüşe yönelenleri üçe ayırır. Bunların ilk ikisinin iyi,

üçüncüsünün de lanete uğrayacak kadar kötü olduğunu belirtir.

Bu üç grubun istediği de dilberdir. (دلبر) dilber kelimesinin harflerine bakmak

gerekir. İlk grup “lam (ل)” ile “be (ب)” yi ister ( لب leb-dudak); ikinci grup “b (ب) ile re

-dübür دبر) ortadan kaldırır ,”(ل) üçüncü grup ise “lamı ;(ber-göğüs بر) ye koşar”(ر)

Page 32: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

23

makat). İbn-i Kemal mecazın kıssasını bu kadar anlatmıştır, arif olan hissesini alır.

Aslında mecaz olan aşka dördüncüsünü de eklemek gerekir. Dördüncü grubun

mensupları yârin yanağını seyrettiklerinden tok gözlüdürler, nefisleri de kendilerine

köledir. Bu tür aşkın sahipleri kantaraya varsa yeridir. Kantara bir su değildir.

Çukuru ateş, yolu dolambaçlı; dış görünüşü göz alıcı eşsiz güzellikte bir yerdir.

Burdan koşarak geçen gerçek aşktan pay alır, kantarının nakşına (yani kadına, kıza)

vurulan yolda kalır.

Mecaz olan aşk, gönlü aldatır ve gerçek aşktan mahrum bırakır. Muhteşem’in

başına gelenleri görüp, ibret almalı; mecaz olan aşkta kalarak sıkıntı çekmemelidir.

b. Hikâyet-i Şeyh ‘Abdü’l-kâdir-i Geylânî

Irak şehrinde, birbirlerine candan bağlı, sabahtan akşama kadar beraber gezip,

eğlenen üç arkadaş vardır.

Bir gün, bir tarafında padişah köşkü bulunan işlek bir caddeden geçerlerken

içlerinden birinin gözü bu köşkte bulunan çok güzel bir kıza takılır. Genç, kızı görür

görmez âşık olur; sararır, solar, toprağa yığılıp kalır. Diğer iki arkadaş bu duruma

hayret ederler. Arkadaşının birisi, her halde bunu peri vurdu deyip, başını dizine koyar.

İki arkadaş bağırıp, gözyaşı dökerken dertli âşık kendine gelir, gözlerinden sular

gibi yaşlar akıtır. Arkadaşları kendisinden derdinin sebebini sorduklarında o, yarasının

içinde olduğunu bu yaranın da ilacının olmadığını söyler. Garip dostlarının sultanın

kızına âşık olup, delilik zincirine bağlandığını anlayan diğer iki arkadaş, öğüt vermeye

başlarlar. Verdikleri öğütlerin işe yaramadığını da anlayınca onu derdiyle başbaşa

bırakıp ayrılırlar. Yalnız kalan âşık, çaresizlik içinde inler, kendinden geçer.

Sabahleyin bunu gören padişahın iki kapıcısı, ağlamasına aldırmadan âşığı yara bere

içinde sürükleyip oradan uzaklaştırır.

Düştüğü derdin dermanının olmadığını anlayan âşık, çaresinin ölüm olduğunu

düşünür, rastladığı kişilere kendisini öldürmelerini söyler. Bu durumu görenler, deli

olduğunu düşünüp âşığın sözlerine kulak asmazlar.

Yine bir seher vakti dolaşıp katlini rica ederken, gayet gösterişli bir

delikanlıyla karşılaşır. Delikanlıyı cellât sanan çaresiz âşık, bundan da kendisini

öldürmesini isteyince; merak eden heybetli delikanlı âşığa derdini sorar. Macerasını

anlatan âşık, derdinin dermanının olmadığını söyler.

Irak’ta civanmertliğiyle tanınan bu genç; Acem’e, Geylân’dan yeni gelmiş

Page 33: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

24

Kâdirî adında, dertlere derman bir zattan bahseder.

Çaresiz âşık, derdine derman bulmak gayesiyle, şeyhin dergâhına varır.

Bu sırada şeyh, yanından hiç ayrılmayan iki hizmetçisiyle beraberdir. Âşık , hürmetle

içeri girip şeyhin ayaklarına kapanır, derdini söyleyerek derman ister. Şeyh ondan,

korkmadan saraya gitmesini ve sevdiği kıza talip olmasını ister.

Şeyhin nasihatini dinleyen âşık, saraya gelerek vezirin yanına uğrar ve ondan,

padişahın kızını ister. Vezir, bu duruma çok sinirlenerek, iki sipahi çağırtır ve aşığı

sürükletip dışarı attırır.

Dertli âşık, gönlü yaralı, gözü yaşlı bir şekilde şeyhin huzuruna varır, olanları

anlatır. Şeyh üzülmemesini ve sabretmesini söylerek genci tekrar saraya gönderir.

Saraya varıp kızı isteyen âşık, aynı hakaretlere maruz kalıp geri dönünce, şeyh

sıkıntı çekilmeden hiçbir şeye ulaşılamayacağını söyleyerek aşığı tekrar saraya

gönderir. Talihsiz, bir seher vakti vezirin karşısına çıkıp kızın kendisine nikâh

edilmesini ister. Padişahın kızıp, bu garibi öldürmesinden korkan vezir, aşığı

caydırmak için elini koltuğunun altına sokarak eşine az rastlanan bir inci çıkarır ve:

“Ey fakir âşık, şahın kızını istiyorsan böyle incilere sahip olman gerekir, “der. Bu

sözü duyan âşık gözyaşları içinde gelir, olup biteni şeyhe anlatır. Şeyh ayağa kalkarak

üzülmemesini ve kendisini beklemesini söyler.

Asasını eline alan şeyh Abdü’l-kâdir-i Geylânî, Bahreyn sahiline uğrar ve

asasını suya vurarak: “Ey denizin sakinleri geliniz!”, der. Emri dinleyen deniz canlıları

sahili incilerle doldurur. Şeyh, üç tane değerli inciyi alır, diğerlerini denize atar. Çok

geçmeden âşığın yanma varır ve incileri vererek tekrar saraya gönderir.

Vezirle, aşığın halini bulunduğu yerden görmüş olan padişah, hiddetle veziri

yanına çağırır ve olup bitenin anlatılmasını ister. Vezir durumu anlatınca padişah

oldukça sinirlenir: “O hayâsız tekrar gelirse, başını gövdesinden ayır!” diye emir

verir.

Yerine dönen vezir, âşığı orda görünce öldürülmesini emreder. Tam bu esnada

âşık incileri çıkarıp sununca vezir, sevinçle incileri alıp padişaha varır. Kızın aşığa

verilmesi için padişahı ikna eder.

İki gencin nikâhları kıyılır ve düğün hazırlıkları başlar. Âşık bu kadar

tantanayı, debdebeyi bırakıp şeyhin huzuruna gelir. Şeyh, ona: “Gerdek gecesi kıza

yaklaşma, o ay yüzlü güzelin yüzünü açma. Ben oraya varıncaya kadar, namazla

meşgul ol ve nefsine sahip çık.” der.

Page 34: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

25

‘Âşık , bu sözleri dinleyip yola çıkar, saraya varır. Düğün töreni bitince içeri

girer, gördüğü gösteriş karşısında adeta kendinden geçer. Kızın yanına varıp yüzünü

açmayı düşünür, sonra şeyhin nasihatini hatırlar ve namaza durur. Kocasının yanına

yaklaşmadığını gören kız onun utandığını sanıp kendisine yöneldiği an, şeyh içeriye

girer. Dünyanın fani olduğunu, baki âlemi kazanmanın da kişinin elinde olduğunu

belirtir.

Âşık: “Ebedi olan güzele bu gece erişeceksem, dünyayı talep etmem” der.

Sonra şeyhle beraber dışarı çıkarlar. Nikâhlısı gidince gelin feryat eder, tahtından

düşer, hizmetçiler içeriye koşarlar. Durumu öğrenen padişah, damadını aratmaya

başlar, bulunmazsa vezirini katledeceğini söyler.

Dergâha vardıklarında âşık, sabrının kalmadığını söyler; şeyh de onun

Allah’a geceleyin kavuşacağını müjdeler. Şeyh yanındaki iki hizmetçisine “meyyiti

yıkamak için hazırlanın, birazdan padişah ve adamları gelecek” der.

Hizmetçiler genci yıkarlarken yanlarına sultan ve vezir gelir.

Damadını musallada gören padişah üzülünce şeyh kendisine teselli verir, işin aslının

da seher vaktine kadar sorulmamasını ister. Kızının da gerçek sevgiliye eriştiğini

duyan padişah sarayına doğru yola koyulur. Saraya varınca padişah, kızının da ölmüş

olduğunu görür. Herkes ağlamaya başlar.

Seher vakti iki sevgili musallaya getirilir. Durumu öğrenen herkes toplanır,

şeyhin imamlığında namaz kılınır; defin işleminden sonra topluluk dağılır. Bu kıssadan

sonra Abdu’l-kâdir-i Geylânî’nin “gavsiyeti” ortaya çıkar ve şöhreti her tarafa

yayılır.

Temsîl

Leylâ’nın aşkıyla çöllere düşen Mecnûn’un işi gücü aşkla savaşmaktır. İçine

düştüğü mecazi aşk, kendisini düşkün edip boynuna delilik zinciri vurur. Kays gerçek

sevgiliyi çölde bulduğundan Leylâ’ya bakmaya utanır. Bu hale şaşıran Leylâ,

Mecnûn’a bunun sebebini sorar.

Kays’da: “Yüzünü isteyene göster. Bir gönül, sadece bir tuzağa yakalanır. Bir

gönlü, temiz bir aşk imar ederse ona başka aşklar karışamaz. Müminlerin sadece bir

kıblesi vardır. Dünyada Yusuf’a Züleyhâ, Mecnun’a da Leylâ gerek.” der.

Leylâ Mecnûn’a yönelerek “Leylâ benim” der. Mecnûn, Leylâ’nın yüzüne

bakar asıl aradığını bulamayınca da “ah” çeker, ağlayarak oradan uzaklaşır; Leylâ da

Page 35: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

26

hayretinden olduğu yerde kalır.

Leylâ’nın yüzü Mecnun’a aynadır. Daha önce gördükleri hayaldir.

c. Hikâyet-i İskender-i Zü’l-Karneyn

İskender, adalet ve cümertliği ile şöhret yapmış bir hükümdardır. Devlet

erkânının tamamı âlim ve hikmet sahibi kimselerdir. İskender, âlim ve aydınları o

kadar çok sever ve rağbet gösterir ki, kendisine böyle birinin varlığından bahsedilse

hediye almış gibi sevinir ve haber verene altın gümüş saçardı.

Bu sıralar, geçici dünyadan el etek çekmiş, fakirliği seçmiş hikmet sahibi bir

kimse vardır. İlim hazinesinin sultanı olan bu zat, çok şeylere erişir. Öyle ki, kendisine

Câlinûs lakabı verilir.

Hazret-i İskender bir gün hakimlerine: “Ey ilim dünyasının yıldızları, demiri

hikmetle yumuşattınız. Sizler, hüner denizinde inci gibisiniz. Bunun için kalbimi de

kötü düşüncelerden temizleyiniz!” der ve kalbe bazen mutluluğun, bazen de kederin

yerleşmesinin sebebini sorar.

Âlimler topluluğu: “Ey süreyya makamlı şah, Allah insanın bedenini dört

unsurla şekillendirmiştir. İyi veya kötü her şeyin sebebi de dört unsurdur.” derler.

Daha sonra kimisi tıptan, kimisi de hikmetten delil getirir.

Âlimlerden birisi İskender’e, bunun kıyasla anlaşılmayacağını söyler: “Bunu

ancak ilmiyle amel eden, kâmil bir mürşit halledebilir. İçi ve dışı nurla dolu olmayan

kimsenin anlattığı da kuru bir sözden ibarettir.” der.

İskender bunun üzerine, şu anda böyle birinin olup olmadığını sorunca âlimler,

daha önce bahsi geçen yüce zatın menkıbelerini anlatırlar. İskender bunu duyunca bir

elçi göndererek hikmet sahibi şahsın gelmesini rica eder.

Elçi hediyeler eşliğinde, bir seher vakti hikmet sahibi zatın kapısına varır ve

o öğülen kişinin kuru toprakta oturduğunu görür, hayret eder. Ârif olan kimse dış

görünüşe aldanmaz. Şeytan, toprağın zahirine aldandığı için sonsuz azaba müstehak

olur, toprağın içindeki cevheri de anlayamadığı için ateş kıvılcımına esir düşer.

Elçi de, bu hakim kişinin giyimine, kuşamına bakar ve aldanır, “Sana müjdeler

olsun, İskender armağanlarla beni sana gönderdi.” deyip hediyeleri ve mektubu verir.

Hediyeler aldırmayan hakim mektubu okur ve: “İskender’e selam söyle, olmayacak

ricada bulunmuş. Ben yokluk kapısına değil, ebedi kapıya yönelmişim. Ferman beni

ilgilendirmez.” der.

Page 36: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

27

Elçi bu haberi ulaştırınca İskender gayet üzülür, uzun müddet düşünür.

Sonunda hakimin yanına giderek işin aslını öğrenmeye karar verir, hazırlıklarını yapar

ve askerleriyle yola çıkar. Hâkimin bulunduğu şehre varınca çadırlar hazırlanır. Halk

büyük bir sevinç içinde padişahın gelişini kutlar. İskender de bunlara çok ihsan eder.

Şehirde bulunan bütün halk geldiği halde, hakim görünmez. Şehir halkının

ziyareti bittikten sonra İskender, bir seher vakti hakimin dergâhına uğrar. Fazilet ve

hüner sahibi bu yüce kişinin harap ve gösterişsiz bir evde oturduğunu görür.

İskender, hürmetle içeri girip selam verir, hakim eğilmeden gayet tabii bir

halde selamı alır. İskender’in bu duruma üzüldüğünü gören hakim: “Sıkıntı çekip

yanıma gelmenizin sebebi nedir, eğer amacınız beni görmekse üzüntünüzün sebebi

nedir?” der.

İskender, Allah’ın kendisini bu asra hükümdar eylediğini, bu yüzden kendisine

uyulması gerektiğini söyler.” Biz mektupla gelmeni rica ettik, sen dinlemedin. Biz de

ilmine hürmet ederek ta buralara kadar geldik, ama bize hoş geldin bile demedin,

karşımızda eğilmedin. Büyükler, sultanları böyle karşılamaz.” der.

Hâkim, İskender’in sözlerini dinledikten sonra: “Gece ve gündüz kapımın

kölesi olan iki kişi vardı. Bunlar baş kaldırmıştı; fakat aklın eli bunları bastırınca

“fısktan ve heva”dan beri oldular. Ben bu iki kulun adını bir kez olsun anmadım.

Kölelerimin birisinin adı şehvet, diğerininki hırstır. İşte sen, benim bu iki kuluma

kölesin, ikisinin de ayaklarına düşmüşsün, kendi kölesine değer vermeyen, kölesinin

kölesine hiç değer vermez. Mülkünün ebedi olmasını isteyen, yalnıza Allah’a karşı

kıyam, rükû ve secde eder, köleye karşı kıyam edilmez.” der.

Bu sözler İskender’in sinesine ok gibi tesir eder, hakimin irfan denizi,

kendisinin de damla olduğunu anlar, özür diler. İskender, aklına takılan soruları

sormak isterken hakim keramet gösterir. Kalbe bazen sevincin, bazen de kederin

yerleşmesinin sebebinin “hırs ve şehvet” olduğunu, bunların başta hurma ve süt gibi

lezzet verdiğini, sonradan sarımsak gibi olduğunu söyler. İskender’in nefsinin esiri

olmamasını ve vesveseden uzak durmasını öğütler, son pişmanlığın fayda vermeyeceğini

söyler.

İskender, bu nasihatları dinleyip, hissesini aldıktan sonra geriye döner.

Temsîl

Page 37: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

28

Bir zamanlar, şehvet ve hırsının esiri, son derece fakir, gözü yaşlı bir kimse

vardı. Bu fakirin evine, günün birinde güzel bir genç gelir. Misafirine güçlükle bir

parça ekmek ve soğan bulabilen fakir, acı halini anlatır. Misafir, sabrederse kendisine

altın ve gümüş bulabileceğini, aksi halde helak olacağını söyler. Fakir, sabredeceğine

söz verince misafiriyle beraber yola koyulurlar. Bir

tarafında dağ, diğer tarafında dere olan bir yere gelince genç kişi fakire: “Hâkimin

biri buraya hazinesini saklamıştır, üzerinde de çok çekici gözcü bir kız vardır. İçeriye

girdiğimizde bunun sözlerine kulak asma, yoksa işimiz sonuca ulaşmaz.” deyip dualar

okumaya başlayınca kapı açılır.

İçeriye girdiklerinde her tarafın inci ve elmasla dolu olduğunu görürler. Bu

esnada, tahtta yatmış olan kız kalkıp, doğrular, göğsü açılır. İşveyle: “Maksadınız

neyse alınız, hazinem size feda olsun”, deyip onları yanına çağırır, anahtarın

kendisinde olduğunu söyler.

Nefsine uyan o uğursuz fakir, korkusuzca kıza yaklaşıp kendisini kızın üstüne

atınca korkunç bir ateşle yok olur. Sabreden arkadaşı kurtulur.

Fakir, nefsine uymayıp sabretse anahtar kızdan düşecek onlar da

alıp isteklerine erişeceklerdi. Sabr eden, istediğine erişir; acele eden helak olur.

ç. Hikâyet-i Sultân Selîm Hân

Mısır, Şâm, Rûm ve Acem fatihi eşsiz sultan, Selim Han’ın işi gücü

savaşmaktı. Ara sıra satranç ve tavla da oynayan sultan, bu oyunlarda da rakipsizdi.

Bu yiğit aslan, “at” sürdüğü zaman Kızılbaş şahını “mât” ederdi. Bundan dolayı da

gurura kapıldı, yenilmez olduğunu sandı.

O sıralar Acem şahının dünyada eşi benzeri olmayan, eğitilmiş bir maymunu

vardı. Satrançta son derece usta olan bu maymuna, sultanlara hürmet etme ve edep

yollarının tümü öğretilmişti.

İran şahı, intikam almak için, çok değerli bir satranç takımını ve maymunu

çeşitli hediyelerle beraber Sultan Selim’e gönderir. Elçi uzun ve yorucu bir

yoluculuktan sonra saraya varır. Durum padişaha bildirilince padişah: “Şeytan yine

hileye başladı.” der.

Elçi dinlendikten sonra sultanın huzuruna çıkar; saygı ve selamlarını sunduktan

sonra, mektubu vezire verir. Bu sırada maymun, tıpkı bir insan gibi gelip yeri öper,

saygı gösterir. Maymunun bu davranışları hem padişahı hem de oradakileri güldürür.

Page 38: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

29

Elçi bu durum üzerine hemen maymunun özelliklerini sayar, satranç ve

tavladaki yenilmezliğini dile getirir. Bunların doğru olmadığını sanan padişah kaşlarını

çatınca maymun hemen satranç kesesini boşaltır, oyun taşlarını dizer, sultanı

beklemeye başlar. Sultan Selim hayret ve şaşkınlık içinde oyuna başlar.

Sultan, oyunu başlatınca şahlar karşı karşıya gelir, adeta savaş başlar. Sanki

sultanın askerinin hareketi ile karşı tarafın süvari ve piyadesi de harekete geçer. İki

taraf birbirine girer, oyun alanı kızışır.

Maymun ile erkek aslan (Yavuz) bir iki saat savaşırlar. Sultan, askerinin

tamamen galip olacağı an gurur ve kibire kapılır; ama maymun telaşlanmaz.

Gurur camı ile mest olanın kadehi kırılır, kaba kuvvete güvenen mağlup olur.

Akıllı olan, büyüklüğü bırakmalıdır. Çünkü felek deren hokkabaz, ankaları sineğe

yenik düşürür.

Sultan Selim, bir daha hücum etse maymunu mat edecektir; fakat hamle sırası

maymundadır. Maymun da hilesini en sona sakladığı için mansube (açmaz) ile şahı

mat eder. Sultan oldukça üzülür, tekrar taşlarını dizer.

Oyun alanında yeniden gerginlik başlar, iki hasım da son derece dikkatle

oynar. Kızgınlıktan sultanın gözleri kararır, bunu hisseden maymun tekrar hile ile

fırsatını bulup şahı “mat” eder. Sultan Selim utancından kızarır, terler; “şahı”

maymunun kafasına fırlatır. Maymunun kafasından kanlar akmaya başlar. Sultan

vezire maymunun öldürülmesini emreder.

Akıllı vezir, bir gün sultan bu macerayı hatırlayıp, kendisinden tekrar böyle bir

hayvan ister diye, maymunu eve götürüp yarasını tımar eder. Bu durumdan kimsenin

haberi olmaz. Çünkü arif olan kimse işini sonunu düşünüp ani kararlar vermez. Sağ

olanı öldürmek kolaydır, ama ölüyü kimse diriltemez. Sabır ile kan misk, diken gül

olur; kamış şeker, koruk da şarap olur.

O sıralar şehre tavla ve satrançta oldukça maharetli bir genç gelir. Dünyayı

dolaşıp, herkesi yendiğini, çeşitli hediyeler kazandığını söyleyen bu usta oyuncu,

kendisine güveneni oyuna çağırır. Kendisiyle karşılaşan herkesi mat edince kibirli

kibirli şehirde dolaşmaya başlar. Gurur şarabıyla sarhoş olan bu kişi, Leclâc’ı dünya

denen hokkabazın yendiğini unutur.

Padişah da, bu gencin adım duyar ve saraya çağırtır, müsabaka başlar. İlk

başlarda sultan, gevşek davranır, daha sonra hünerini gösterir ve genci mat eder.

Kendisine çok güvenmiş olan genç sultandan aman diler.

Page 39: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

30

Genci yenen sultanın aklına daha önce mağlup olduğu maymun gelir. Veziri

çağırtır: “Sen maymunu öldürmekle hata ettin. O zamanlar gönlümde çeşitli sıkıntılar

olduğundan maymuna yenildim. Artık olan oldu. Ama gönlümdeki şüphe ve

sıkıntıların gitmesi için başka bir maymun bulman gerekir.” der. Vezir de böyle bir

maymunun artık bulunamayacağını söyler. Padişah ısrar edince, kendisine mühlet

verilen vezir evine gelir. Maymunu, panterlerin bile kıskanacağı renklere büründürür,

kürkünü cila ile parlatır, kuyruk ve başını da kırmızıya boyar.

Vezir bir gün, bol paralar vadedince aynı maymuna benzer bir maymunun

getirildiğini padişaha müjdeler. Padişah isteği üzerine, maymun getirilir. İçeri giren

maymun yüzünü yerlere sürer, kendi dilince dua eder. Sultan, maymunun

haraketlerinden şüphelenir, fakat derisinin nakış ve cilası bu şüpheyi ortadan kaldırır.

Sultan Selim ferman eder tavla getirilir. Oyun başlayınca sultan, Rüstem gibi

korkusuzca ve kendisinden emin bir şekilde hareket eder. Oyunun sonuna doğru

padişah yenecek gibidir. Ancak maymun, şaha hücum etmek için bir atını saklamıştır.

Ferzi (vezir) verip at atsa şahı mat edecektir. O anda aklına daha önce başının

yaralandığı gelince orda duran gümüş bir tası alıp kafasına geçirir. Ardından ustalıkla

ferzi (vezir) verip, at atarak şahı “mat” eder.

Sultan Selim yenilgiden sonra olanları öğrenince yaşlı gözlerle vezire bakar, daha sonra

vezirin yaptıklarını beğenir, görünürde de olsa maymuna şefkat gösterir.

Sultan aslan iken, maymuna mağlup olur. Büyüklük taslayanın sonu baş aşağı

düşmek, gururlanmanın sonu mahcup olmaktır.

Temsîl

Hz. Davud öleceğini anlayınca, Hz. Süleyman’ı yerine tayin eder. Ondan

büyüklük taslamamasını, gururlanmamasını, mührüne sahip çıkmasını, insanoğluna

iyi davranmasını, kibre, gurura kapılmamasını ister. Hz. Davud öldükten sonra bütün varlıklar

Hz. Süleyman’in emri altına girer.

Hz. Süleymân’ın, bütün erkânını üzerinde taşıyabilecek, çok kıymetli bir halısı

vardır. Bir gün havada gezerlerken sahip olduğu nimetlerden dolayı kalbine dünya

sevgisi gelir. Ardından hemen ters esen bir rüzgâr, tahtlarının bir tarafını yere doğru

eğerek pek çok cin ve insanı yere düşürerek helak eder.

Yere inip saba rüzgârına azap etmeyi düşündüğü an, Hz. Cebrail gelerek

“kibriyâ”nın (büyüklenmek) Allah’ın sıfatı olduğunu söyler. Kibirlenmenin kulun

Page 40: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

31

vasfı olmadığını anlayan Hz. Süleyman pişmanlık duyar, tevbe eder. Allah’ın emriyle rüzgâr

tekrar emrine verilir.

d. Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid

Vaktiyle nefsinin esiri olmuş, işsiz güçsüz bir fakir, gam şehrinin

sultanı gibi, mutluluk ve zenginlik hayalleri kurarak yaşamaktadır. Fakirlik hançeriyle

yaralı bu talihsiz kişi, başıboş durmakla işlerin yürümeyeceğini anlayınca çeşitli

çareler düşünür, sonunda hileyle ve büyüyle para kazanmaya karar verir. Bulunduğu

yerde tanındığı için, iş yapamayacağım anlar, başka bir diyara gitmek için hazırlanır.

Ayağını at, gölgesini köle, gamlarını da azık edinip yola çıkar.

Serserice çıkıp giderken yolda kendisine benzeyen fakir kılıklı iki kişiye

rastlar. Bu iki gencin de kendisi gibi geçim sıkıntısından dolayı yollara düştüğünü

öğrenince, onlara yoldaş olur. Geçim diyarına varmak için yola koyulurlar.

Yolda giderlerken ne yapacaklarını tartışırlar. Her birisi ayrı bir görüş ileri

sürünce, ayrılığa düşmemek için içlerinden birini başkan seçerler. Daha sonra bir

hilede birleşip yola koyulurlar.

Reşîd diyarı görünmeye başlayınca birisi şeyh, diğer iki kişi de mürit edasına

bürünür. Şeyhin elinde asa, müritlerinin elinde de ibrik ve hasır vardır. Yoksulluk

içinde şehre varılınca selam verilir, halk şeyhi cihanın kutbu sanıp hürmet gösterir,

evine davet eder.

Şeyh kendilerine cevap vermeyince Reşîdliler, müritlere yönelip: “Bize eziyet

vermeyin, bu yüce insanı bırakıp nereye gidelim” deyince riyacı müritlerden biri: “Ey

Reşîd halkı, talihiniz yaver gitti. Hazret-i şeyhin ayağı size Allah’ın rahmetidir.

Şeyhin misafir olmamasına üzülmeyin, Allah’ın izni olsaydı misafiriniz olurdu. Şeyhin

başka bir diyara gitmesini istemiyorsanız ona sıkıntı verip, eziyet çektirmeyin” der.

Reşîd halkı mecburen, bu yüce zatı kaybetmektense geri çekilmeyi yeğlerler.

Şehrin surlarının dışındaki, bakımsız ve sahipsiz bir tekkeyi kendilerine meclis

edinen şeyh ve müritleri birkaç gün dışarı çıkmazlar. Hileleri anlaşılmasın diye

halktan bir şey istemeye gitmez, açlığa sabrederler. Sabırlarının sonunda sıkıntılarının

geçeceğine, mutluluğa ulaşacaklarına inanırlar.

Taklitçi şeyh, halkı kandırmak için riyazete başlar; namaz kılar. Cüneyd ve

Bayezid gibi meşhur olan şeyhin elini ayağını öpmek için uzun kuyruklar oluşur. Riya ve

hile tuzağını kuran şeyh, ziyaretçilerini soymaya başlar. Halkın yükte hafif, pahada

Page 41: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

32

ağır nesi varsa alır, değersiz şeyleri reddeder. Böylece tekkesi kıymetli mal ve mülkle

dolar. Şeyh ve müritleri, gündüzlerini ibadetle, gecelerini de eğlenceyle geçirerek

halkı avlamaya devam ederler.

Bir gece vakti münafıklık yolunun reisi olan şeyh; “Hilemiz anlaşılmadan

buradan uzaklaşalım” der. Üç arkadaş anlaşarak, Sa’îd şehrine doğru çıkarlar. Sa’îd

halkı, bu haberi duyunca yollara düşer, şeyhi karşılarlar ve sevinç içinde: “Allah’ın

katından hidayet nuru doğdu; Sa’îd, onun gelişiyle mutluluğa boğuldu” derler.

Heybetle şehre giren şeyh, halkın isteğine karşılık vermez; yine şehrin dışındaki

gösterişsiz bir yere yerleşirler. Buranın halkını da kandırıp istediklerine erişince, bir

zaman sonra Kahire’ye doğru yönelirler.

Nîl nehrinin sahilinden geçerek Kâhire’ye varırlar. Büyük bir sevgi gösterisiyle

karşılaşan üç arkadaş, şehrin dışında Karâfe denen bir yere yerleşirler. Şeyh

kalabalıkla baş edemeyince onlara cuma gününü ayırır. Halkı kendisine köle edecek

kadar bağlar ve mallarını ellerinden alır.

O sıralar Kıbrıs sahilinden gelen kırk keşiş Hıristiyanlığı yaymaya,

Müslümanlar arasına fitne sokmaya başlar. Dönemin Mısır sultanı kırk keşişi ve

büyük âlimleri meseleyi halletmek için saraya çağırır.

Mısırlı âlimler, İncil ve Zebur’un Kur’an’la yasaklandığını söylerler.

Keşişler bunu inkâr edince büyük bir âlim onlara kesin deliler gösterir ve susturur.

Sultan bunlara başka bir meselelerinin kalıp kalmadığını sorunca onlar: “Soyut

kavramlarla, fasih kelamla iş bitseydi, Hz. Mesih ölüleri diriltmezdi. Peygamberler ölünce

ümmetlerine kerameti miras bırakırlar. Biz kuşlar gibi uçabiliriz, sizde bunu

başarabilen varsa gelsin” derler. Âlimler: “Uçmak ya riyazetle, ya da kerametle olur.

Riyazet haram kılınmıştır, keramet sahibi de aramızda yok” derler.

Padişah sinirlenip çıkar yol ararken âlimlerin aklına Sa’îd’e yeni varan “büyük

zat” gelir. Durum sultana iletilir ve sultan, şeyhi rica eder. Şeyh davete icabet

gerekir, deyip saraya varır, hürmet görür. Mesele anlatılınca da başını kaplumbağa

gibi hırkasına çekip bir kurtuluş yolu arar sonunda şu hileyi bulur: “Evliyanın uçması

“rütbe-i ûlâda” gerçekleşir. Yüksek derecelere çıkmış birisinin ilk dereceye inmesi

için “kırk gün” gerekir.” deyip müsaade ister.

Telaşla eve gelen mukallit şeyh durumu anlatıp, çıkar yol ister. Sonunda da

değerli eşyaları alarak kaçmaya karar verirler. Dikkat çekmemek için kaçış işlemi son

geceye bırakılır.

Page 42: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

33

Son gece tam çıkacaklarken içeriye dünya güzeli bir genç girer, Şeyhten medet

ister. Şeyh, onunla uğraşırken seher vakti yaklaşır. Genç, şeyhin telaşını öğrenince

sebebini sorar ve macerayı öğrenip, nasihat ederken sultanın adamları kendilerini

götürmek için gelirler. Yakışıklı genç de şeyhin asasını alıp bunlarla beraber yola

koyulur.

Gösteri için son derece güzel bir meydan hazırlanmıştır. Sultan ve halk dört

gözle şeyhi bekler. Şeyh alana yaklaşınca delikanlı, şeyhe: “Attan inip tevazu göster

ki, Allah yüzünü kara çıkarmasın.” der. Şeyh denilene uyar, halk da kendisine saygıda

bulunur. Şeyh, tahtına oturunca güzel delikanlı, şeyhin ayakkabılarını alıp koltuğunun

altına koyar.

Şeyh de gelince gösteri başlar. Keşişlerden biri ellerini birbirine vurarak

duman gibi göğe doğru yükselince; diğerleri de, karga gibi peşinden yükselir. Kara

bir bulut gibi havada durunca içlerinden birisi: “Ey Kâhireliler, mesele açıklığa

kavuştu; başka bir mesele varsa söyleyin”, der. Sultan ve halk üzülünce can

korkusuyla şeyh de yanındaki gence: “Ey dinin kutbu, ferman senindir” der.

Delikanlı, şeyhin ayakkabılarını koynundan çıkarıp havaya fırlatır. Bir çift

şahini andıran ayakkabılar, keşişlerin üzerine yükselip yıldırım gibi enselerinden vurup

düşürdükten sonra tekrar gencin eline gelir.

Şeyh olanların etkisiyle kendinden geçer. Halk büyük bir sevinçle kendisine

hürmet ettikten sonra şeyh tekkesine getirilir. Yardımcı genç, şeyhe: “Allah’tan

utanmayıp hile ve riya ile halkı kandırdın, kutbun adını kullandın. Senin yardım

görmenin sebebi de bizi taklit etmendir. Zamanın kutbu bu yüzden beni gönderdi.

İslamiyet’e de şüphe bulaşmadı.” der.

Sırf uluları taklit ettiğinden dolayı mukallit şeyh, mukaddes feyizden nasibini alır;

kalbi, Allah’ın isimlerinin cilasıyla temizlenir. Himmetle “ser-i erbain” (kırkların başı)

olur.

Temsîl

Firavun, Mısır diyarına hükümdar olunca halkına adaletle, iyilikle hizmet eder,

halkının sevgisini kazanır. Aradan aylar yıllar geçince sahip olduğu servetten dolayı

çirkin işler yapmaya başlar, güzel adını kötüye çıkarır. En sonunda da Tanrılık iddia

edince, Hz. Musa kendisini doğru yola davet eder. Hz. Musa’nın bütün çabalarına

rağmen Firavun küfründe inat eder.

Page 43: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

34

Firavun’un, Hz. Musa’yı taklit ederek kendisini eğlendiren bir soytarısı vardır.

Hz. Musa’nın da Firavun’u taklit eden, onun kötü hallerini ve sıfatını Hz. Musa’ya ileten

Kıpti bir soytarısı vardır. Hz. Musa’yı taklit eden kişi cennete; diğeri de cehenneme

girer. Züht sahibi olmayanlar ve dini bağı güçlü olmayanlar büyükleri taklit ederek

kurtuluşa erebilir.

2. Kahramanlar

1. Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem

Hikâyede olay, iki kişi arasında geçen bir ‘aşk macerası olduğundan baş

kahramanlar Mîr ve Muhteşem’dir. İkinci derecede rolü olan kahraman Çerdûn’dur.

Olayda üçüncü derecedeki kişilerse Mîr’in hizmetini gören dört kişidir. Kahramanların

olay içindeki etkinlikleri ve karakter özellikleri şöyledir:

Mîr

Hikâyenin kadın kahramanıdır. Eşsiz güzelliği yüzünden birçok taliplisi

vardır. O bunların hepsine yüz çevirir. Kendisini delicesine seven Muhteşem’e gönül

verir. Muhteşem’in içine düştüğü duruma üzülür, ona yardım eder:

Nâz ile zânûsına aldı serin

Dâmen ile sildi ruhından terin (549)

Muhteşem, kendisine Rabve’ye gelmesini teklif edince o da her adamına altın

isteyerek onu bu fikrinden vazgeçirmeye çalışır:

Didi n’ola Rabve’ye mümkin sefer

Lîk gerek nakl-i kadem sîm ü zer (585)

Güzelliğinin yanında son derece nazlı ve işveli olan Mîr, Rabve’ye giderlerken

altını biten Muhteşem’i altın almak için geri gönderecek kadar da acımasızdır.

Mîr, yalnız kalıp Çerdûn kendisine sahip olunca bu acıyla hançeri bağrına

Page 44: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

35

saplar, hayata veda eder:

Çekdi fenâ câmını ol mest-i nâz

Böyle olur âhir-i bezm-i mecâz (647)

Hikâye boyunca kendisinden, “ meh, sanem, perî, hümâ, cüvân, serv-i nâz

mest-i nâz, necm-i sühâ, meh-likâ, gonce, nâzik-beden, âftâb, pür-cefâ, vahşi gazal”

diye bahsedilen Mîr’in en önemli özelliği nazlı, güzel ve cefakâr oluşudur.

Muhteşem

Muhteşem, olayın erkek kahramanıdır. Hikâyede “âşık-ı bi-hân-mân, kâlüb-i bî-

can, mübtelâ,” sıfatlarıyla anılan Muhteşem, son derece zengin ve cömerttir.

Devlet ile şöhre-i devrân idi

Dirhem ü dinârı firâvân idi (515)

Mîr’e âşık olunca dünyadan elini eteğini çeker, kendinden geçer. Mîr, yanına

varınca gözlerine inanamaz. Ondan kendisiyle Rabve’ye gelmesini ister. Mîr’i son

derece seven Muhteşem, ona kavuşabilmek için tüm hazinesini ayaklarına döker.

Yolun yarısında evine geri dönüp, altın gümüş getirecek kadar da Mîr’e sevdalıdır.

Mîr, kendisine hançeri saplayınca onu delicesine seven Muhteşem de

hançeri vücuduna saplayarak hayatına son verir:

Câmı çeküp mest olıcak Muhteşem

Hancerine kıldı temennâ o dem (651)

Page 45: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

36

Çer dûn

Bütün kötülükleri üzerinde toplayan Çerdûn, Mîr ile Muhteşem’in birbirlerine

kavuşmalarını engeller.

Hikâyede, kötülüğün temsilcisidir. Kısa boylu, çirkin şekilli olan

Çerdûn, son derece hileci ve kötü kalplidir. Mîr’i yalnız bulunca hile ile ona sahip olur.

İçi gibi dışı da kötü olan Çerdûn, isteğine erişince kaçıp kurtulur:

Kârı murâd üzre olınca tamâm

Bûm-sıfât itdi yine ‘azm-i Şâm (634)

Mîr’in Hizmetçileri

Figüran rolündeki hizmetçiler, dört kişidir. Bunların cinsiyeti belli değildir. Kimse

Mîr’in yüzünü göremezken, hizmetçileri onun sırlarını bilirler.

Her birisi mahrem-i esrâr idi

Çârı dahi mazhar-ı didâr idi (501)

Bu dört kişi, Mîr’in hadimliğini, dadılığını, rakkâslık ve şu’le-bâzlığını

yaparlar. Olayın akışını etkileyen bir rolleri yoktur.

2. Hikâyet-i Şeyh ‘Abdü’l-kâdir-i Geylânî:

Mecazi aşktan İlahi aşka geçişin anlatıldığı bu hikâyede birinci derecede

kahramanlar âşık genç, sultanın kızı ve şeyhtir. İkinci derecedeki kahramanlar vezir ve

padişahtır. Diğer şahısların aktif bir rolü yoktur.

Âşık

Hikâyenin başkahramanı olan bu kişiden isim olarak bahsedilmemiş,

“bend-i belâ-yı cünün, bi-çâre, vâlih, dem-beste, bi-nevâ, bi-vücûd, divâne, mübtelâ,

fakir, damâd, şevher” sıfatlarıyla zikredilmiştir.

Âşık ve üç arkadaşı işsiz, güçsüz serserice yaşayan üç kişidir. Aylak aylak

gezdikleri bir gün bu, padişahın kızını görür delicesine vurulur, eli ayağı tutmaz olur.

Padişahın kızını alamayacağını bildiği için öldürülmeyi diler. Sonra tavsiye

Page 46: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

37

üzerine Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî’ye varır. Onun tavsiyesi üzerine birçok defa

vezirden kızı ister. Çektiği sıkıntılara rağmen sabreder, asla vazgeçmez. Sonunda

isteğine kavuşacağı an şeyhin tavsiyesi üzerine sabreder, gerdeğe girmez, dünya

nimetlerine aldanmaz.

Dünyadaki her şeyin geçici olduğunu anlayan âşık, sonunda mecazi aşka veda

ederek Allah’a kavuşur.

Padişahın Kızı

Hikâyenin başkahramanlarından olmasına rağmen pek ön plana çıkmaz.

Hikâyede kendisinden “zen, duhter, duhter-i sultân, duhter-i şâh, âftâb, perî, mehveş,

meh-pâre, şimşâd-ı nâz” sıfatlarıyla bahsedilir. O kadar güzeldir ki, yüzünü bir kez

gören genç, kendinden geçer.

Göstericek buna yüz ol âftâb

Sâye-sıfât menzilin itdi türâb (720)

Âşığın çabaları sonucu nikâhları kıyılır. Gerdek gecesi nikâhlısının, yanına

gelmeyip sürekli namaz kılmasına hayret eder, acaba kaza namazı mı kılıyor diye

düşünür, çaresiz kendisi kalkıp damada yönelirken birden şeyh içeri girer, kocasını alıp

gider. O da Allah’a eşini kendisinden ayırmaması için yalvarır:

Didi eyâ kâdir ü hayy u mecîd

Şevherümi eyleme benden ba’îd (927)

Kocası gittikten sonra kız kendinden geçip, yere düşer. Damadının ölmüş

olduğunu gören şah ve adamları döndüklerinde kızın da ölmüş olduğunu görürler.

Şeyh Abdü’1-kâdir-i Geylânî

Olayın asıl kahramanlarından biri olan şeyh “er, mîr, âftâb, bahr-i cûd, ulu,

nûr-ı kutb-ı cihân, kutb-ı zamân, kutb-ı dîn, gevher-i tâc-ı ricâl” sıfatlarıyla anılır.

Şeyh, son derece merhametli, yardımseverdir. Dünya malına değer vermeyen şeyh

yanına gelenleri de bu yönde irşat eder. Âşık genç, yanına geldiğinde o, karanlık

Page 47: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

38

bir hücrededir. Şeyh, aşığa hep sabır tavsiye eder ve ona vezire sunması için Bahreyn

denizinden kerametle inci çıkartıp getirir.

Âşık, öldükten sonra padişahı sakinleştiren ve ona sabrı tavsiye eden şeyh, bu

hadiseden sonra meşhur olur:

Zâhir olup rütbe-i gavsiyyeti

Oldı bu kıssa sebeb-i şöhreti (981)

Âşığın İki Arkadaşı

Bu iki kişi, âşık olan arkadaşlarının can yoldaşıdır, birbirlerinden hiç

ayrılmazlar. Beraber gezdikleri birgün arkadaşları, padişahın kızına âşık olup kendinden geçip

yere yığılınca ne yapacaklarını şaşırırlar. Arkadaşlarının, padişahın kızına âşık olduğunu

öğrendiklerinde bunun imkansız olduğunu söyleyip kendisine öğüt verir, yalvarıp

yakarırlar.

Eylediler gerçi nice nush u pend

Bildiler olmaz birisi sûdmend (733)

Öğütlerinin işe yaramadığını anlayan bu iki arkadaş, dertli aşığı kaderiyle

başbaşa bırakıp yanından ayrılırlar.

Vezir

Âşık, kızı her istemeye gelişinde muhatap olduğu kişi vezirdir. Âşık, yanına

geldiğinde onu kovdurup, dışarı attırır. Âşık üçüncü kez yanına gelince onu padişahın

gazabından kurtarmak için parasız pulsuz bu işin olamayacağını söyleyip bu sevdadan

vazgeçirmek ister. Daha sonra âşık, yanına değerli incilerle gelince vezir, padişahı ikna

edip nikah kıydırır.

Vardı şehe eyledi ahvâli arz

Dürleri gösterdi didi oldı farz (857)

Padişah, damadı kaybolunca bu işe sebep olduğu için veziri sorumlu tutar.

Damadı bulunmazsa veziri katledeceğini söyler. Daha sonra vezir, şeyhin dergâhını

Page 48: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

39

tespit edip sultanı buraya götürür, canını kurtarır.

Padişah

Şât tarafında bir köşkte oturan padişah, olaylara sonradan vakıf olur, âşığın

öldürülmesini ister. İncileri görünce kızını çılgın aşığa nikâhlamaya razı olur.

Gerdek gecesi damadı ortadan kaybolup da kızı baygın düşünce onu aratır.

Şeyhin yanına varıp da damadını ölmüş görünce üzülür, kızar. Şeyhin öğütlerinden

sonra evine varınca kızının da öldüğünü görür, çaresizlik içinde olanlara razı olur.

Cüvan

Çaresiz âşığın halini görüp, şeyhi salık veren odur. Son derece heybetli, uzun

boylu olan bu gencin elbisesinin üzerinde kan izleri vardır. Hatta âşık onu cellât sanıp

kendisini öldürmesini ister.

Bu korkunç ve heybetli görünüşüne rağmen son derece merhametlidir. Âşığın

halini görünce acıyıp ona yol gösterir. Abdulkâdir-i Geylânî’nin büyüklüğünü anlatıp

ona yönlendirir.

İki Zenci Köle

Sultanın kapıcıları olan bu iki abd-i siyah (zenci köle), padişahın kızını görüp de

kendinden geçen aşığın haline acımayıp, eziyet ettikten sonra sürükleyerek köşkten

uzaklaştırırlar.

İki Sipahi

Âşık, padişahın kızını her istemeye gelişinde bu iki merhametsiz sipahi, onu iyice

dövdükten sonra saraydan uzaklaştırır.

Dayeler

Gerdek gecesi damat uzaklaştıktan sonra kız yere yığılıp kalır. İçerden sesin geldiğini

duyan dadılar, biraz bekledikten sonra içeriye girince telaşa kapılırlar. Damadın

kaybolduğunu görünce de hemen sultana haber verirler.

Page 49: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

40

3. Hikâyet-i İskender-i Zü’1-Karneyn

Olay İskender ile bilge bir zat arasında geçer. Bu iki asıl kahramanın yanında

ikinci planda âlimler topluluğu ve elçi yer alır.

İskender-i Zü’l-Karneyn

Eski kültürümüzde iki İskender vardır. Bunların birincisi İskender-i Zü’l-

karneyn, diğeri de İskender-i Yunânî’dir. Hayatları, yaşadıkları bölgeler ve başarıları

yönünden birbirlerine çok benzeyen bu kişileri eski müellifler çok defa aynı kişi

saymışlardır.20

İskender son derece adaletli, merhametli bir hükümdardır. Halkı, bu yüzden

kendisine çok bağlı olan İskender, âlimleri sever, sayar ve onlara hürmet eder.

Bir gün âlimlere, bazen sevincin, bazen de kederin kalbe gelişinin sebebini

sorar. Onlar cevap veremeyip kendisine hakim bir zatı tavsiye ederler:

Vasfın o ‘allâme-i bahr u berüñ

Sem’ine irgürdiler İskender’üñ (1073)

İskender, bu yüce zatın ayağına gitmeyip onu çağırtır, gelmeyince de sıkıntılar

çekerek hakimin yanına varır. Emrine itaat etmediği için sinirlenir ve onu hor görür.

İskender’in bu halini gören bilge kişi son derece etkileyici konuşarak onu pişman

eder, derdinin dermanını söyler. İskender de hatasını anlayıp geri döner.

Hikâye boyunca “ferhunde-fâl, sipihr-iktidâr, sâhib-kıran, alî-nejâd, süreyyâ-

makâm” sıfatlarıyla anılır.

Hakim

“Hakim, allâme-i fazl-intisâb, yem-i irfân, âlim-i hikmet-şi’âr” sıfatlarıyla

anılan âlim, fakirliği tercih etmiş bir kişidir. Dünya malına değer vermeyen âlim, ilimde

son derece mertebe sahibidir:

20 İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Ankara 1990. s.260.

Page 50: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

41

Mâlik idi genc-i ‘ulûma velî

Her neye sunsa yitiştirdi eli (1054)

Sultan, gelmesini isteyince o gönderilen çok kıymetli hediyeleri küçümser,

daveti kabul etmez, kimseden korkmadığını söyler. İskender yanına varınca eğilmez,

sadece selâmına karşılık verir; ilmin izzetini muhafaza eder.

İskender’in büyüklenmesine karşılık o, alçakgönüllülük gösterir:

Şâha olur añla rükû’ vü sücûd

Bendeye lâyık mı kıyâm u ku’ûd (1149)

İlim tahtının sahibi bilge zat daha sonra keramet yoluyla, İskender’e çok değerli

sözlerle cevap vererek İskender’in hatasını bildirir ve onu ikna eder.

Elçi

İskender âlimi çağırmak için bir elçi gönderir. Elçi nice hediyelerle âlimin

kapısına gelince dış görünüşe aldanıp onu küçümser.

Görmedi hâk içre olan gevheri

Añlamadı kıymet-i sîm ü zeri (1086)

Kendisini son derece beğenen elçi, âlimin davetini kabul etmemesi üzerine

küçük düşer, yüzü kara bir şekilde dönerek olanları İskender’e haber verir.

Âlimler Topluluğu

“Encüm-i çerh-i ulûm, dürr-i yek-dâne, ferzene” sıfatlarıyla anılan âlimler;

İskender’in kalbe üzüntü ve sevincin gelip gitmesinin, bu zıt durumların sebebini

sorması üzerine, çok çeşitli görüşler ileri sürerler. İskender’in ikna

olmadığını görünce kâmil bir mürşit olan “yüce âlimi” haber verirler.

4. Hikâyet-i Sultân Selîm Hân

Hikâyedeki olay, Sultan Selim’le Acem şahının gönderdiği çok zeki bir maymun

arasında geçer. Olayın ikinci plandaki kahramanları vezir ve satrançta usta bir delikanlıdır.

Acem şahı figüran rolündedir.

Page 51: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

42

Sultân Selîm Han

Sultan Selim, Osmanlı devletinin seçkin sultanlarındandır. Rum, Acem, Mısır ve Şam

fatihidir.

Hem savaşta hem de satrançta üstat olan Sultan Selim, bu yüzden gurura

kapılır, büyüklenir. Acem şahının, kendisini küçük düşürmek ve intikam almak için

gönderdiği maymuna yenilir. Hiddetinden vezirine maymunun öldürülmesini emreder.

Akıllı vezir maymunu alıp iyileştirir ve saklar.

Bu olaydan sonra satranç ve tavlada hünerli bir genci yenen Selim Han

tekrar gururlanır. Daha önce öldürttüğünü sandığı maymuna benzer bir maymun ister. Vezir

elindeki maymunu boyayıp sultanın karşısına çıkarır; ama sultan yine maymuna

yenilir.

“Şîr-i merd, şîr-i nerd, şehr-yâr, dilîr, sultân-ı Rum, Cem-serîr, Ferîdûn-

haşem, şehen-şâh, alî-cenââ” sıfatlarıyla anılan Sultan Selim, büyüklendiği için küçük

düşer, aslan gibi güçlüyken iki kez de aynı maymuna yenilir, dersini alır, pişman olur.

Maymun

“Kırd-ı mu’allem, pûzîne, vesvâs, nesnâs” gibi isimlerle anılan maymunu, İran şahı,

Yavuz’u küçük düşürmek için gönderir.

Satrançta, tavlada son derece usta olan bu maymun, insan gibi anlayışlı, şeytan

gibi hileci ve sihirbazdır. Büyüklere karşı nasıl davranılacağını hep öğrenmiştir:

Hidmet-i şahân u tarîk-ı edeb

Cümleyi ta’lîm ile bilmişdi heb (1248)

Hareketleri ile insanları güldüren maymun, satrançta Yavuz’u yener. Çok

sinirlenen padişah kafasını kırarak katlini emreder. Vezir maymunu alıp tedavi

eder, derisini boyar; ikinci kez bunu Yavuz’a başka bir maymunmuş gibi takdim eder.

İkinci karşılaşmada maymun yeneceği an, kafasının kırılmasını önlemek için gümüş

bir tası alıp başına kor ve sultanı mat ederek küçük düşürür.

Page 52: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

43

Vezir

İsim olarak anılmayan vezir son derece akıllı, ileri görüşlü ve tedbirlidir. Yavuz

katletmesi için kendisine maymunu verince, onu öldürmez alıp iyileştirir ve saklar:

‘Âkıl u dânâ idi gayet vezîr

Kıldı tefekkür ki şeh-i Cem-serîr (1342)

Lu’bet-i pûzîneyi yâd eyleye

Belki birin dahi murâd eyleye (1343)

Sultan, kendisinden başka bir maymun isteyince vezir; elindeki maymunun

rengini değiştirerek karşısına çıkarır. Sultan yine maymuna yenilince vezirin

yaptıklarını öğrenir, yapmış olduklarını beğenir ve tebrik eder.

Reǿy-i vezîr oldı kabûle karîn

Eyledi tahsîn ü hezâr âferîn (1410)

Cüvân

Yavuz maymuna yenildikten, bir süre sonra şehre gelen bu genç, usta bir

oyuncu olduğunu söyler. Satranç ve tavlada kendisiyle karşılaşan herkesi yener.

Şehirde gururla, kibirle yürür, yenilmez olduğunu sanır.

Hâli kıyâs eyledi meydânı ol

Sürdi gurûr ile atın sag u sol (1362)

Yavuz’la karşılaşan genç, gurunun cezasını Yavuz’a yenilerek öder, mahcup

olur, af diler.

Acem Şâhı

Olay örgüsünde aktif değildir. İsim olarak anılmaz; “şâh-ı şum, şah-ı Acem”

sıfatlarıyla anılır. İntikam almak için bir yol düşünür:

Şâh-ı sakar-câh-ı şeyâtîn-sipâh

Vesvese-hüddâm u ma’âsî-penâh (1249)

Page 53: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

44

Kıldı ‘azîmet o şeh-i bed-nizâm

Ya’ni ala hîle ile intikâm (1250)

Acem şahı, Sultan Selim’i küçük düşürüp, mağlup etmek için son derece iyi

yetiştirilmiş bir maymunu çeşitli hediyeler eşliğinde Yavuz’a gönderir.

Elçi

Yavuz’a gönderilen çok çeşitli hediyeleri ve maymunu alarak yola çıkar:

İlçi-i şâh-ı ‘Âcem-i bed-güher

Düşdi yola bâr ile mânend-i hâr (1258)

Elçi, çeşitli sıkıntılar çektikten sonra saraya varır, birkaç gün dinlenip sultanın

huzuruna çıkar. Hediyeleri takdim edip, mektubu uzattıktan sonra maymunu vererek

onun üstün özelliklerini anlatır.

Hikâyede elçi de, temsilcisi olduğu İran şahı gibi kötü bir kişi olarak ele alınmıştır.

5. Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid

Olayın başkahramanı muallid (taklitçi) şeyh ve riyacı iki arkadaşıdır. İkinci

derecedeki kahramanlar kırk keşiş ve civan, figüran rolündeki kahramanlar Mısır

sultanı ve âlimler topluluğudur.

Şeyh-i Mukallid

Hikâyenin başkahramanı olan bu kişi “bî-nevâ, şeyh-i m’âsî-penâh, nâ-bekâr, şeyh-i

Sa’îd” sıfatlarıyla anılır. Mal ve para hırsı ile kendisine iki arkadaş bularak büyük bir şeyh

kılığına girer. Beraberce çok yerler dolaşırlar. Gittikleri yerlerdeki halkı yalan ve hile ile

kendilerine bağlayıp kıymetli mallarını ellerinden alırlar. Mısır sultanı kendisinden

keşişlere keramet göstermesini isteyince, kaçıp kurtulmak için kırk gün mühlet ister.

Page 54: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

45

Kırk güne dek hâsıl olur müdde’â

Halvet-i hâs itdi veli iktiżâ (1729)

Kaçacakları gece evlerine gelen güzel bir delikanlıyla uğraşırlarken sabah olur,

kaçamazlar. Mukallid şeyh, keramet gösterilecek olan yere geldiğinde korkudan titrer.

Keşişler uçunca da hayatından ümidini keser. Yanındaki gencin keramet göstermesiyle

kurtulur, sonra da pişmanlık gösterir himmet ile kırkların başı olur.

Şeyhin İki Arkadaşı

“bî-nevâ, murîd-i riyâ” sıfatlarıyla anılan iki kişi, mukallid şeyhin yanından hiç

ayrılmaz. İkisi de geçim sıkıntısından dolayı memleketlerini terk ederler.

Mukallid şeyh, zor duruma düştüğünde bunlarla fikir alış verişinde bulunur.

Hilelerinin anlaşılacağını anladıkları zaman yükte hafif, pahada ağır eşyayı alıp

kaçmayı önerirler, şeyh de kabul eder.

Gâfil iken halk idelüm irtihâl

Müşkil olur va’de tamâmında hâl (1726)

Olay zincirinde şeyhle beraber hareket ettiklerinden kendilerinden çok sık

olarak bahsedilmez.

Kırk Keşiş

Hıristiyanlığı yaymak için Kıbrıs sahilinden Kahire’ye gelmişlerdir.

Müslümanlar arasına fitne sokup İslamiyet’i zayıflatmaya çalışan kırk keşiş, İslâm

âlimlerinin delillerini yeterli bulmaz. Kendilerinde uçma kabiliyetinin bulunduğunu

söyleyip âlimlerden de böyle bir şey beklerler.

Bir zaman sonra bunlar, fikirlerini ispatlamak için uçup havada beklerler.

Fakat taklitçi şeyhin yanındaki gencin koynundan çıkarıp attığı bir çift ayakkabı,

yükselip bunların enselerine vurup aşağı düşürerek rezil ve zelil eder.

Page 55: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

46

“Çel yâve-kîş, şirzime-i bî-nühâ, gurâb, efsûnger sâhir” sıfatlarıyla anılan

rahipler, gururlarının ve sihirlerinin sonlarını yere düşüp halka maskara olmakla

öderler.

Cüvân

Son derece güzel olan bu genç, mukallid şeyhe yardım etmek için zamanın

kutbu tarafından gönderilmiş kırklardan bir zattır.

Kâmeti tûbâ saçı dâm-ı melek

Lebleri kevser ruhı bedr-i felek (1737)

Hileci şeyh, keşişlerin yanına götürülürken bu genç de şeyhin asasını alarak

yanında yürür. Varacakları yere yaklaştıklarında şeyhin ayakkabılarını alıp koynuna

koyar. Müsabaka yerine geldiklerinde keşişler sihir gösterip göğe çıkınca koynundaki

şeyhin ayakkabılarını havaya fırlatır. Ayakkabılar şahin olup keşişlerin ensesine vurup

yere düşürür.

Eve geldiklerinde şeyhi irşad eder ve doğru yola sevk eder. Mukallid şeyh onun

himmeti ile kırkların başı olur.

Mısır Sultanı

Keşişler Mısır’a gelip fitne çıkarınca sultan, âlimlerini toplar. Bunlar meseleyi

halledemeyince Mısır sultanı çok methedilen mukallid şeyhi çağırtır.

Keşişler, kuş gibi havaya uçunca çok üzülen sultan; cüvan keramet gösterip

bunları düşürünce, şükür secdesine kapanır.

Sultan, İslam dinini fitne ve fesatlardan korumak için çalışan, bilginlere kıymet

veren bir kişilik arz etmektedir.

Âlimler Topluluğu

Keşişleri mağlup etmek için, sultan tarafından davet edilen âlimler, keşişleri

ikna etmek için çok deliller ileri sürerler. İçlerinden birisinin verdiği güzel cevaba

keşişler karşılık veremezler. Fakat daha sonra kendilerinden keramet istenince âlimler,

Kahire’ye yeni gelen şeyhi (şeyh-i mukallid) tavsiye ederler.

Page 56: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

47

3. Tahkiye Özellikleri

Beş müstakil hikâyeden oluşan Tuhfetü’l-Emsâl’deki tarihi olaylar, üslup ve

anlatış tarzı masalımsı bir görünüm arz eder. Bu açıdan baktığımızda

eserdeki tahkiye özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Eserde mekân olarak “Dımışk, Şam, Rabve, Irak, Acem, Mısr, Reşîd,

Kâhire, Kıbrıs Karafe, Şât, Bahreyn, Nîl” gibi yer isimleri zikredilmiş olmasına

rağmen, buralar bir masal öğesi konumundadır.

2. Zaman kavramı çok belirsizdir. Olayların geçtiği tarih ve zaman belli

değildir. Günler, aylar birbiri ardına geçer, gider.

3. Olayların gelişmesinde, vak’a zincirlerinin bağlanışında genellikle mantıksal

bir neden arama kaygısı göze çarpmaz.

4. Kahramanların her türlü erdem ve kusurları mübalağalıdır. Kahramanlar

ya tamamen iyi ya da tamamen kötüdür. Mesela, Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid’de

şeyh, hikâyenin sonundaki kişilik değişimine kadar son derece kötü bir izlenim arz

eder.

5. Kahramanların davranışlarında tabiilik yoktur. Bu davranışlar gerçekçi

ölçülerin dışına taşan bir biçimde anlatılmıştır. Muhteşem, Mîr’in aşkıyla

kendinden geçip her şeyini terk eder:

Firkat-ı Mîr olmagile hem-demi

Çıkdı gözinden giderek dirhemi (519)

Abdülkâdir-i Geylânî’nin hikâyesinin kahramanı olan âşık, sultanın kızını

pencereden görür görmez çılgına döner:

Göstericek buna yüz ol âftâb

Sâye-sıfât menzilin itdi türâb (720)

Nâhun-ı hasretle olup sîne-çâk

Bî-hareket yirde yatur hem-çü hâk (722)

Page 57: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

48

6. Kahramanların erdem ve eksikliklerinde, olayların gelişmesinde mübalağaya

başvurulmuştur. Örneğin, Sultan Selim’i yenmesi için gönderilen maymun, bir

insandan daha güzel satranç oynar ve sonunda Yavuz’u yener:

Şâh-ı ‘Acem’de o zamân ey püser

Var idi bir kırd-ı mu’allem meger (1244)

Mâhir idi’ arsa-i satrancda

Yog idi hem-tâ aña Efrenc’de (1245)

7. Şair, olay içerisinde araya girerek okuyucuya hitap eder, olay zincirini sekteye uğratır.

Konu değiştiğinde, önceki bir olayın devamının anlatılmasında ya da yeni bir olayın

başlangıcında şair okuyucusuna seslenir:

Aldı zeri girdi o sa’ât yola

Diñle ser-encâmını âhir n’ola (601)

Kıldı o dem ‘azm-i der-i şehr-yâr

Diñle neye irdi ser-encâm-ı kâr (839)

Ol iki sûfî ki mukaddem haber

Virmiş idük añlara kıldı nazar (936)

Kaldı bu hâl içre nice rûzgâr

Kıssayı gûş eyle neye irdi kâr (1622)

Page 58: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

49

4. DUYGU VE HAYAL ÖĞELERİ

1. Duygu Öğeleri:

a. Aşk

Tuhfetü’1-Emsâl’deki ilk iki hikâyenin konusu aşktır. Muhteşem, çok

sevdiği Mîr için çok çeşitli sıkıntılar çeker; fakat sonunda onu elde edemez,

hayatından olur. Şair bu hikâye ile dünyadaki aşkın geçiciliğini ortaya kor. Mîr

kendisini öldürünce şair:

Çekdi fenâ câmını ol mest-i nâz

Böyle olur âhir-i bezm-i mecâz (647)

der. Mîr ü Muhteşem hikâyesinden yola çıkan şair, okuyucusunu tasavvufi aşka

yönlendirmek için temsil bölümünde çeşitli fikirler ileri sürer. En sonunda,

Muhteşem’in haline bakıp ibret alınmasını ister:

‘Aşk-ı mecâz ile kalup çekme gam

Saña yiter mâ-hasal-ı Muhteşem (682)

İkinci hikâyede, sultanın kızına âşık olup kendinden geçen bir aşığın, çeşitli

sıkıntılardan sonra tam sevgilisine ulaşacakken bundan vazgeçip hakiki sevgiliye,

Allah’a varması, anlatılmaktadır. Dolayısıyla bu aşk tasavvufi bir aşktır. Aşığın

rehberi olan şeyh Abdulkâdir-i Geylânî, aşığı çeşitli merhalelerden geçirir, tam kıza

ulaşacağı anda kendisine, dünya nimetlerinin ve mecazi aşkın geçiciliğinden bahseder:

‘Âkıbeti bunlarun olur ‘adem

‘Âkıl olan yok yire çekmez elem (912)

Şeyhin sözlerine uyan âşık, onun anlattıklarıyla kendinden geçer, fani

dünyadan ayrılır ve Allah’a ulaşır. Daha sonra sultanın kızı da dünyevi aşktan geçip

hakiki aşka ulaşır.

Her iki hikâyede de daima koşuşturup duran, çileler çeken kişiler erkek

kahramanlardır. İki kahraman da sevgililerinin aşkıyla kendilerinden geçer, günlerce

aç, susuz kalırlar.

Page 59: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

50

İkinci hikâyedeki aşığın, yol göstericisi olduğu için mecazi aşkta kalmaz,

gerçek aşka ulaşır. Fakat Mîr’e yol gösterecek bir kimse bulunmadığı için mecazi

aşkta kalır, yenik düşer. Şair bununla, mürşidin önemini belirtir.

Her iki hikâyenin kahramanı da aşklarında son derece samimidir. Muhteşem

sevgilisi için sayısız altın gümüş harcar. Çıktıkları yolculukta altınları bitince altın

almak için sevgilisini yalnız bırakıp geri döner. Bu fırsatı kollayan “Çerdûn” adlı kötü

kalpli kişi Mîr’e sahip olur. Bu durum üstü kapalı olarak belirtilir.

Kârı murâd üzre olınca tamâm

Bûm-sıfât itdi yine’ ażm-i Şâm (634)

Muhteşem geri döndüğünde durumu görür. Mîr de Muhteşem de bu acıklı

duruma dayanamayıp hayatlarına son verirler.

Şeyh Abdulkâdir-i Geylânî’nin menkıbesinin anlatıldığı hikâyedeki âşık,

sultanın kızını istemek için defalarca saraya varır. Her seferinde çok eziyetlere maruz

kalır. Sonunda kız, kendisine nikâhlanır. Fakat şeyhin nasihati üzerine gerdek gecesi

kıza yaklaşmaz. Allah’a varmak için sabırsızlık içinde bekler. Sonunda uykuya dalar

ve bir daha da uyanmaz. Ardından sultanın kızı da dünyaya veda edip ruhunu teslim

eder.

Tuhfetü’l-Emsâl’de, üzerinde durulan ve tavsiye edilen aşk “ilâhi aşk”tır.

Fakat ilahi aşka vasıl olmak da kolay değildir. Bunun içi de hakiki bir “murşid-i

kâmil” gerekir.

b. Ölüm

Eserde ölüm temi, Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem, Hikâyet-i Şeyh ‘Abdu’1-kâdir-i

Geylânîî bölümlerinde verilir.

İlk hikâyede Mîr, Çerdûn’un kendisine sahip olması üzerine hançeri bağrına

saplar:

Teşne idi deşnesi kana hemân

Sîne-i Mîr’i göricek atdı cân (644)

Bu durumu gören Mîr, hançere yalvarır ve canına kıyar:

Page 60: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

51

Sînesini açmış iken şimdi Mîr

Vâsıta ol ikimizi eyle bir (653)

İkinci hikyedeki âşık, şeyhe Allah’a kavuşmak istediğini söyler. Şeyh, âşığı

yatağına kor ve yardımcılarına ölüyü yıkamak için hazırlıklara başlayın, der. Ardından

yanına gelen sultana da üzülmemesini söyler ve ona sabrı tavsiye eder. Evine dönen

şeyh, kızının da ölmüş olduğunu görür. Ağıtlar, feryatlar başlar:

Başladılar nâleye bi-fâǿide

Hande gehî girye budur kâǿide (971)

Ardından halk bu iki aşığı defnetmek için toplanır. Şeyhin imamlığında

namazları kılınan âşıklar defnedilir:

İkisini bir yire defn itdiler

Her kişi yirlü yirine gitdiler (975)

Tuhfetü’l-Emsâl’de işlenen ölüm düşüncesi, İslâm’ın telkin ettiği, sebebi

tartışılmayan kaza ve kaderin sonucudur, yapılacak tek şey sabır ve tevekküldür.

2. Hayâl Öğeleri:

a. Hayvanlarla ilgili imajlar: Eserde çok sık olarak kullanılmış hayal öğesi

niteliğindeki imajlar insan-hayvan benzetmeleridir. Eserde adı geçen hayvanlar

şunlardır: “bülbül/hezâr, kebk, anka, hüma, gâv, hirbâ, karga/gurâb, şeb-pere, tu’ti,

hüdhüd, şîr, mûş, fil, maymun/kırd/pûzîne, at, rübâh, peşşe, bûm, cürre-bâz, şâhîn,

gürg (gürâz, hûk), peleng.”

Göstere hirbâ gibi nakş-ı hayâl

Kılmaya ma’nâları ‘arz-ı cemâl (387)

Page 61: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

52

Hîn-i güzer itmedi o rû-siyâh

Şeb-pereveş mihrine Mîr’üñ nigâh (612)

Hîle-i rübâh ile lâkin o şûm

İtmek içün üstine şâhuñ hücûm (1402)

Bûm-sıfât ülfet idüp şâm ile

Şeb-pereveş hasm idi eyyam ile (1506)

b. Çiçek ve Bitkilerle İlgili İmajlar:

Eserde geçen çiçek, bitki ve meyve adları şunlardır: “gül, nergis, lâle, sünbül,

benefşe, gonca, serv, sûsen, bîd, hizrân, nîlûfer, hurma, rutab, abher, gure, sünbile,

şimşâd.”

Yukarıdaki çiçek, bitki ve meyvelerin renk biçim ve diğer özellikleriyle,

kahramanların ruhsal durumları ve sevgilinin güzellik unsurları anlatılmaya

çalışılmıştır:

Lâle-i sahn-ı çemen-i Kerbelâ

Lâle degül hûn-ı dil-i Murtażâ (213)

Açsa tekellümle o gonce femi

Zâhir idi güllerinüñ şeb-nemi (482)

Gâyete irdükde zer ol gül-’izâr

Servi gibi pâyine virdi karâr (594)

Olmış idi her yiri gömgök bere

Dönmiş idi gövdesi nîlûfere (742)

c. Sevgiliyle İlgi İmajlar:

Hikâyelerin yalnızca ilk ikisinde sevgili ile ilgili özelliklere ve benzetmelere

rastlanmaktadır. Her iki hikâyedeki sevgili de son derece zengin ve güzeldir, görenler

kendilerinden geçerler:

Page 62: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

53

Şehr-i Dımışk içre çü necm-i sühâ

Zâhir olup bir sanem-i meh-likâ (478)

Virmez idi kâkülüni şâneye

Girmeye zülf-i yed-i bigâneye (496)

Nâz ile güldi didi ol pür-cefâ

Eylediler nakde erenler du’â (597)

Kayd-ı miyâna düşüp ol bî-nevâ

Bir kıl ile bagladı gönlin hevâ (1023)

ç. Zaman Kavramıyla İlgili İmajlar

Eserde ele alınan zaman kavramı çok soyuttur. Olaylar çok kısa sürede gelişir.

Zamanla ilgili en önemli unsurlardan biri de seher vakti imajıdır.

(Yaklaşık on yerde)

Mîr, Muhteşem’in yanına seher vakti varır:

Vakt-i seher gün gibi o âftâb

Muhteşem’üñ hânesine virdi tâb (523)

Abdulkâdir-i Geylânî’nin hikâyesinin anlatıldığı bölümün kahramanı, seher

vakti sultanın kızına vurulur. Şeyhin isteği üzerine saraya hep seher vakti varır:

Vardı vezîre seher ol mübtelâ

Kıldı yine duhter-i şâhı ricâ (807)

İskender ve elçisi âlim zatın yanına seher vakti varırlar:

Şehr-i hakîme irişüp bir seher

Menzilini eyledi cây-ı makar (1078)

Page 63: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

54

Gün gibi ol pâdşeh-i dâdger

Ayagına vardı hakîmüñ seher (1119)

5. DİNİ VE AHLAKİ ÖĞELER

1. Dini Öğeler

Tuhfetü’l-Emsâl’de dine ve İslâm kültürüne ait düşünceler, tevhid, münâcat,

na’t, dört halife ve mezhep imamları için söylenmiş beyitlerde görülmektedir. Ayrıca

hikâyelerde de yeri geldikçe Allah’ın birliği, ona sığınma ve yardım isteme gibi

konulara da birer ikişer beyitle yer verilmiştir.

Allah: Allah’ın birliği, yüceliği eserde şöyle dile getirilmiştir: Bütün hamd ve

övgüler ancak O’nadır (13); koskoca âlemi yoktan, insanoğlunu da siyah topraktan

yaratmıştır (15); O’nun yardımcıları yoktur, akıl ve sırrına hayal kuşu varamaz (23);

kün (ol) dediği vakit, bütün kâinat ve içindekiler var olmuştur (24); burçları,

yıldızları, güneşi ve ayı yaratıp hareket ettiren, feleği yıldızlarla süsleyen O’dur (26-

29) Allah’ın kudretini anlamak imkânsızdır (52); İstediği her şey anında oluverir (54);

zâtı bütün eksikliklerden, kusurlardan beridir (61); dünya ve ahireti yaratan O’dur

(68); müminlerin ve çaresizlerin yardımcısıdır (104); âlemde var olan her şey O’nun

aşkıyla mest olmuştur (683–691); cömertliliğinin ve ihsanının haddi hesabı yoktur

(1028); gizli açık her şeyi bilir (1209); insana şah damarından daha yakındır (1212);

Nemrûd’u sineğe mağlup ettiren O’dur (1466); düşkünlerin ve kimsesizlerin tek

yardımcısıdır (1468); insanlığı irşat için dört kitap gönderen O’dur (1892).

Eserde Allah; “Ferd, Samed, Melik, Rahim, Hâfız, İlâh, Hakk, Hudâ, Hayy,

Hâlik, Hâkim, Kâfil, Ehad, Hudâvend, Râzık, Kadim, Sânî’, Nâzım, Hüsrev-i bî-

yâver, Şeh-i dânâ, Şeh-i lem-yekün, Fâ’iz-i bî-yâver” isim ve sıfatlarıyla anılmıştır.

Hz. Muhammed: Dünyanın yaratılış sebebidir (118); insanlığın en seçkini ve

övünç sebebidir (120); parmağından sular akıtmıştır (121); taşlar, elinde konuşmuş,

parmağı ayı ikiye bölmüştür (122); son peygamberdir (125); refrefe binmiştir (129);

Allah’ın cemalini gören O’dur (130); dokuz kat gök ayaklarının altında kalmıştır

(130); beş vakit namazı Mîr açtan getiren O’dur (132); gölgesi yere düşmemiştir, bulut

kendisine gölgelikti (134-135); peygamberlik O’nunla son buldu (136); hesapsız

mucizeleri vardır, en büyük mucizesi de Kur’ân’dır (140); ona uymayan kâfir olur

Page 64: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

55

(141); ümmeti her geçen gün artmaktadır (145-146), en büyük şefaatçidir (153);

Levlâk tahtının sultanıdır (154); İbrâhim, Yûnus, Dâvûd ve Süleymân peygamber

onun hürmetine kurtuluşa ermiştir (157-160); Yusuf peygamber güzelliğini O’ndan

almıştır (162).

Dört Halife: Hz. Ebu Bekir 8 beyitte, diğer üç halife de 7 beyitte ele alınmıştır.

Hz. Ebu Bekir: En büyük sadıktır. Peygamberden sonra ümmetin en hayırlısıdır.

Halifelerin baş tacıdır. O vefa denizi, doğruluk ve kerem kaynağıdır. (180–187)

Hz. Ömer: Hz. Ebu Bekir’den sonra ümmetin en hayırlısıdır. Rum, Acem, Mısır,

Şam fatihidir. İslâm’ın gücü, kırkların başıdır. Adalet timsalidir. (188–194)

Hz. Osman: Üçüncü halifedir, iffet ve hayâ abidesidir. Kur’an’ı bir araya

getiren O’dur. Zalimlik edilerek katledilmiştir, O’nu vuran gazap ateşinde yanacaktır. (195-

201)

Hz. Ali: O düldül süren sultandır. Allah’ın aslanı, Zü’1-fikârın sahibidir. Hz.

Muhammed son peygamber, bu da son halifedir. Peygamber ilmin şehri, Hz. Ali kapısıdır.

Şehitlik buna da nasip olmuştur. (202-208)

Hz. Hasan ve Hüseyin: Hz. Hasan ve Hüseyin, Peygamber’in gözlerinin

nurudur. Peygamberlik bağının iki nazlı servisidir. Birisi Medine eMîr i, diğeri Hicaz

şahıdır. Peygamber kızının ciğer-pareleri olan bu iki yiğit, kaza camını kabul etmiştir.

Peygamber soyu bunlarla devam etmektedir. (209-228)

Mezhep İmamları:

Ebu Hanîfe: Ebu Hanife irfan kaynağıdır, ilk mezhep kuran O’dur. Asla hata

etmemiştir, yaptıklarının tümü doğrudur. (229–237)

İmâm Şafi’î: İsmi Muhammed, lakabı Şâfi’îdir. Çok müşkülleri halletmiştir.

Mezhebi gün gibi ortaya çıkmıştır. (238–242)

Page 65: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

56

İmâm Mâlik: Verâ ve zühd ülkesinin yolcusu, ilim ve amel cevherinin

sahibidir, dikkatli bir şekilde çalışmıştır. Güzel çalışmalarıyla birçok kavme imam

olmuştur. (243–247)

İmâm Hanbelî: İlim burcunun ayı, kanun koyucudur. Gizli ve açık her şeyin

aynasıdır. Bu da sabah akşam durmadan çalışmıştır. Dört mezhep de bununla tamam

olmuştur. (248–252)

2. Ahlâki Öğeler

Nâlî, hikâyelerden yola çıkarak okuyucusuna nasihat etmek amacındadır. Her

hikâyenin sonunda bulunan temsil, hikâyenin maksadını ortaya koymaktadır. Bundan

dolayı Tuhfetü’l-Emsâl ahlaki ve didaktik bir eserdir.

XVII. yüzyılın ikinci. yarısında etkili olan Hikemi tarzın etkisiyle Nâlî de, çoğu

yerde mesaj vermek, telkinde bulunmak amacıyla kısa ve özlü beyitlere yer vermiştir:

1. Akıllı insan, her zaman korku ve ümit arasında olmalıdır:

Vâcib olan bendeye bîm ü ümîd

Olmadı ma’lûm şakî vü sa’îd (56)

2. Kul, hayır ve şerri tercih edebilse de, hayır ve şerri yaratan Allah’tır:

Hayr u şerre gerçi muhayyer beşer

Oldur olan hâlik-i her hayr u şer (58)

3. Allah’ın hikmetinden sual olmaz:

Sen kul isen hidmet eyle bul vusûl

Hikmetini sorma da olma fużûl (65)

4. Dünya ebedi değildir:

‘Ömr-i girân-mâyeni kıldun hebâ

Sanma ki dünyâ ola dârü’1-bekâ (353)

Page 66: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

57

5. İnsan öldükten sonra geride bıraktığı eseriyle yaşayabilir:

Ya’ni cihan içre ko git bir eser

Bil ki eserdür halef-i mu’teber (370)

Sonra gelenler seni yâd ideler

Rahmet ile rûhuñı şâd ideler (371)

6. Gerçek âşık, sırrını açığa vurmamalıdır. Hakiki aşk yârin kalbine tesir eder.

‘Aşk odur anda beyân olmaya

‘Âşık odur anda zebân olmaya (523)

Sînede ger âteş-i ‘aşk olsa germ

Kalbini yârüñ ider elbette nerm (530)

Âteş-i ‘aşk olsa eğer üstüvâr

Dilde gelür hâneye elbette yâr (532)

7. Kalpten yapılan dua kabul olur:

Tîr-i du’â irse nişângâhına

Kebk-i derî kendi gelür şâhîne (551)

8. Kula kulluk edilmez:

Niceye dek bendelere bendelik

Hâk-i derinde ne bu şermendelik (701)

9. Kişi, geçici olan şeylere bağlanmamalıdır:

Kasr ana dirler ki harâb olmaya

Dil-ber odur zîr-i türâb olmaya (913)

Ehl-i mecâz olsa garażdan beri

‘Aşk-ı kakîkatdür anuñ reh-beri (976)

Page 67: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

58

10. Dış görünüş insanı aldatır: Ârif olan zâhire itmez nazar

Nûr-ı hüdâyı göremez çeşm-i ser (1082)

Çeşm-i serüñ gördüği levn ü ‘araż

Gevheri görmekdedür ancak garaż (1083)

Nakşına aldanma bakup zâhirüñ

Hışmına dûş olma sakın kâhirüñ (1084)

11. Yakınlarına itibar etmeyen kimse, başkasına hiç itibar etmez:

Bendesine eylemeyen i’tibâr

Bendesinüñ bendesin itmez şümâr (1146)

12. Boğazına düşkün olanın kalbi vesveseyle dolar:

Olma sakın bende-i gîr ü gülû

Vesveseden olmaya kalbüñ tolu (1160)

13. Sabr etmeyen kurtuluş bulamaz:

Yog ise ger sende nişân-ı sebât

Cây-ı hatârdur bulımazsın necât (1175)

14. Gururla mest olan, kaba kuvvete güvenen her zaman mağlup olur:

Her kim ola câm-ı gurûr ile mest

Kâse-i ‘arżı olur elbet şikest (1310)

Kuvvet-i bâzûya iden i’timâd

Hasmına maglûb olur ey hoş nihâd (1311)

Nahveti ko ‘âkıl u dânâ isen

Kendüni hor añla tüvanâ isen (1312)

Page 68: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

59

Şu’bede-bâz-ı felek-i bi-sükûn

Peşşeye ‘ankâları eyler zebûn (1314)

15. Olacağa çare bulunmaz, kazadan kaçılmaz:

Her ne zamân âdeme gelse każâ

Yir mi kalur kaçmaga đâku’l-fezâ (1319)

16. Akıllı kimse, işinin sonunu düşünerek çalışır:

‘Ârif olan ‘âkıbet-endîş olur

Kârı ‘âcülüñ gam u teşvîş olur (1348)

17. Öldürmek kolaydır, diriltmek imkânsızdır:

Sag olanuñ katli kolay ey ehi

Küşteyi kim zinde ider bir dahi (1349)

18. Sabr etmek ve düşünerek çalışmak her başarının anahtardır.

‘Âkıl isen eyle te’emmül müdâm

Sabr u teǿemmülle olur iş tamâm (1350)

Sabr u teǿemmülle olan hem-’inân

Âhir-i kârında görinmez ziyân (1352)

Sabr ile dem nâfe olur hâr gül

Sabr ile ney sükker olur gurre mül (1353)

19. Büyüklenen kimse sonunda küçük düşer:

Nahvetüñ encâmı ser-efgendelik

‘Ucb u gurûruñ sonı şermendelik (1413)

20. Gönül Allah’ın evi olduğundan oraya büyüklük ve gurur girmemelidir:

Hâne-i kalb oldı çü arş-ı ehad

‘Ucb u gurûr anda yir itmez ebed (1419)

Page 69: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

60

21. Bir işin yapılmasına sebep olan, zorluklara da sonunda kendisi çare bulur:

Evvel-i kâra kim ola piş-vâ

Âhir ider derde yine ol devâ (1715)

Page 70: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

61

B. TUHFETÜ’L-EMSÂL’İN DIŞ YAPISI

1. Nazım Biçimi

İran menşeli bir nazım biçimi olan mesnevi destanî, dinî-tasavvufî ve öğretici

konulara en uygun bir biçim olarak, Türk edebiyatında büyük bir ilgi görmüş ve XIX.

yüzyılın başlarından sonra yerini Batıdan alınan yeni bir düz yazı türü olan romana

bırakıncaya değin kullanılmıştır.21

Belli bir konuyu işleyen, bağımsız bir kitap olarak yazılmış mesnevilerin

planları, genellikle birbirine benzer. Bu genel planda üç bölüm vardır:

A. Giriş Bölümü

(1. Besmele, 2. Tevhid, 3. Münâcât, 4. Na’t, 5. Mi’râc, 6. Mu’cizat, 7. Medh-i Çehâr-

yâr, 8. Padişah için övgü, 9. Devlet büyüğüne övgü, 10. Sebeb-i te’lif

B. Kanunun İşlendiği Bölüm

C. Bitiş Bölümü22

Tuhfetü’1-Emsâl mesnevi biçiminde yazılmış, beş ayrı hikâyeden oluşan, ahlaki

terbiye amacı güden didaktik bir eserdir. Eseri şu şekilde tasnif edebiliriz:

A. Giriş Bölümü

1. Besmele: 12 beyitten oluşan bu bölümde besmele ilk beyti oluşturmuştur. Şair bu

kısımda besmelenin erdeminden, besmeledeki her harfin neye delalet ettiğinden

bahsetmiştir.

2. Tevhid: 54 beyitten oluşan bu bölümde Allah’ın isimlerinden ve kâinattaki

tecellisinden, Allah’ın her şeyi yoktan yaratmasından, evrendeki düzenden bahsedilmiştir.

3. Münâcât: Her hikâyeden sonra da yer alan bu kısımda şair, insanın

güçsüzlüğünden, her an Allah’a muhtaç olmasından bahsetmiştir. Ardından da

günahlarını söyleyip bağışlanma dilemiştir.

4. Na’t: 39 beyitlik bu bölümde Hz. Muhammed’in üstünlüklerinden, son

peygamber oluşundan ve mucizelerinden bahsedilmiştir. Ardından 22 beyitlik bir bölümle

de peygamberden şefaât talep edilmiştir.

21 İsmail Ünver, a.g.e, s.430

Page 71: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

62

5. Mi’rac: Mîraç konusu üzerinde durulmamıştır.

6. Mu’cizât: Na’t kısmında ele alınmıştır.

7. Medh-i Çâr-yâr: Hz. Ebu Bekir’in isminin başlık olarak geçmediği bu

bölümde dört halifenin üstün özellikleri anlatıldıktan sonra şefaatleri istenmiştir.

Şair, dört halifeden sonra Hz. Hasan ve Hüseyin’e ve mezhep imamlarına da

başlık olarak yer vermiştir. Hz. Hasan ve Hüseyin’in ve mezhep imamların üstün

nitelikleri anlatıldıktan sonra onlardan manevi yardım istenmiştir.

8. Padişah İçin Övgü: Şâir bu bölümde hükümdara (IV. Mehmed 1648–1687)

bağlılığını dile getirmiştir. Padişahın kahramanlığından, adaletinden, kereminden

bahsetmiş, sonra padişahın ömrüne ve devletine dua ile bu bölümü bitirmiştir.

9. Devlet Büyüğü İçin Övgü: Vezir Fâzıl Ahmed Paşa’nın mevkii, adaleti,

ilmi, cömertliği dile getirilmiş, ardından dua edilmiştir.

10. Sebeb-i Te’lîf: Bu başlık altında şair, kendisini bu eseri yazmaya yönelten

sebepleri vermiştir. Şair kendi âlemine dalmışken üstadının yanına gelip kendisini

uyarması ve böyle bir eser yazmasını istemesi üzerine harekete geçip Tuhfetü’l-Emsâl’i

yazdığını belirtmiştir. Daha sonra şair, kaleme yalvarıp yakardıktan sonra eserinin

hayırla bitmesi için dua ederek bu bölümü bitirmiştir.

Sebeb-i te’lif bölümünden sonra şair, eserini takdim ettiği Musâhib Mustafa

Paşa’ya 54 beyitle yer vermiştir. Mustafa Paşa’nın büyüklük ve faziletinden bahseden

şair, eserinin kabulünü rica ettikten sonra dua ederek asıl konuya geçmiştir.

B. Konunun İşlendiği Bölüm

Eserde bağımsız 5 hikâye ve hikâyelerden sonra yer alan 5 temsil ve münâcât

vardır. Şair, anlattığı kıssalardan hisse alınması için temsiller verir, ardından Allah’a

yalvarır.

C. Bitiş Bölümü

Hatime-i Kitâb başlıklı bu bölüm 23 beyitten oluşmaktadır. Şair, eserini

yazmayı nasip ettiği için Allah’a hamd u sena ettikten sonra eseriyle ve şairliğiyle

övünmüştür. Hatalarının affını diledikten sonra son eserin bitiş tarihini ebced hesabıyla vermiştir.

22 İsmail Ünver, a.g.e, s.433

Page 72: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

63

2. Vezin ve Kafiye:

Vezin

Eserde yalnızca iki ayrı vezin kullanılmıştır.

1. Müfte’ilün müfte’ilün fa’ilün (1–1906)

2. Fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün (1906–1929 Hâtime-i Kitâb)

Eserde vezinle ilgili olarak aşağıdaki özellikleri vermek yerinde olur.

a. İmâle: Klasik şiirimizde sıkça rastladığımız imale, kapalı hece gereken yerlerde açık

heceyi biraz uzatarak okumaktır.23 Eserde değişik yerlerde karşımıza çokça çıkan imale,

Türkçe kelimelerin ilk ve son hecelerinde fazlaca görülmektedir.

Bulmadı çâre dilümüñ yaresi

Sensin olan çâresüzüñ çâresi (104)

Keffe-i mizânum ide Hak girân

Defterüme hem çeke hatt-ı emân (20)

Kimisi helvâ kimi pâlûdedür

Sükker ile kimisi âlûdedür (450)

Birisi rakkâs u biri şu’le-bâz

Oldı lakab anlara sûz u güdâz (505)

Eylediler gerçi nice nush u pend

Bildiler olmaz birisi sûdmend (733)

Niǿmetinüñ garkı nice aç olur

Saña kul olan kime muhtâc olur (1894)

23 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara 1995, s. 13.

Page 73: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

64

b. Zihaf: Ölçü zorunluluğuyla Arapça ve Farsça sözcüklerdeki uzun bir heceyi

kısa okumaktır.24 Eserde, daha çok sonu uzun ünlü ile biten kelimelerde karşımıza

çıkmaktadır:

Nâlî ki bi-çâre ola mûrdan

Dilde temennâsı bu cumhûrdan (227)

Sayd-ı segi âhû-yı Çîn ü Hoten

Beste-i fitrâki gazâl-ı Puten (270)

Nâlî Hudâvend-i cihân-âferîn

Eyleye şeh-zâdeye hıfżı karîn (275)

Ya’nî olup ebr-i kederden beri

Zâhir idi cümle dür-i ahteri (308)

Leylî ider lutf ile ref’-i nikâb

Kays anı gördükde ider ictinâb (989)

Kârı heme ol segi taklîd idi

Kıbtî gibi bu da mukallid idi (1875)

c. Med: İki kapalı hece arasında bir açık hece bulunması gerektiğinde, sonu

bir uzun ünlü ve bir ünsüzle biten heceyi imaleden biraz daha uzun okumaktır. Med

bir ses sanatıdır.25 Şiirde çok yerde med yapılmıştır:

Olmasa memdûd eğer meyl-i sîn

Bulmaz idi kıbleyi ehl-i yakîn (3)

Serve asâ gülşene seccâdeyi

Sîm-kadeh şeb-neme hem bâdeyi (79)

24 Cem Dilçin, a.g.e, s. 15. 25 Cem Dilçin, a.g.e, s. 14

Page 74: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

65

Hân Muhammed şeh-i ‘alî-tebâr

Hüsrev ü gazî-i Tehemten-şi’âr (258)

Med, son iki harfi ünsüz olan sözcüklerle de yapılmıştır.

‘Aşk odur anda beyân olmaya

‘Âşık odur anda zebân olmaya (523)

Her birinüñ evveli hurma vü şîr

Telh olur ammâ sonı mânend-i sîr (1159)

Fikr-i Hıżr gâhi ricâ-yı sefer

Oldı derûnına keder-ber-keder (1592)

ç. Vasl (Ulama): Sonu ünsüzle biten bir sözcüğü, ondan sonra gelen sözcüğün

ünlü harfine bağlamaktır. Yan yana iki hece gerektiği zaman yapılır.26 Eserde ulamaya

da çok sık başvurulmuştur:

Ahter-i hefti o şeh-i lâ-mekân

On iki burc üzre kodı pâsbân (27)

Yâhud idüp cümlesi bi’l-ittifâk

Şirk ü şekâ cürm ü đalâl u kemâl (60)

Mâmeleküm eyledi gâret hevâ

Senden ırag itdi beni mâ-sivâ (102)

Fâtih-i Rûm u ‘Acem u Mısr u Şâm

‘Adli-i hilâfetleri dehre nizâm (189)

26 Cem Dilçin, a.g.e, s. 12

Page 75: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

66

Gördi ki Mîr olmadı nutka mecâl

Eyledi biñ nâz ile andan su’âl (556)

d. Hece Düşmeli Ulamalar: Tuhfetü’1-Emsâl’de görülen bir diğer özellik de

iki hece arasındaki hece düşmeli ulamalardır.

Zâtuña mahsûs idi rüǿyet şehâ

N’ola Kelim’e diseler len-terâ (163)

Aldı zeri girdi o sa’ât yola

Diñle ser-encâmını âhir n’ola (601)

N’oldı sebeb redd ile âzârına

Bunda nedür maslahatı kârı ne (845)

Atdan inüp meskenet ‘arż it k’İlâh

İtmeye kâruñda seni rû-siyâh (1783)

e. Farsça Sözlüklerde Ses Türemesi: Eserde vezin gereği sadece bir yerde

ses türemesine yer verilmiştir:

Hîn-i rezim Rüstem-i düşmen-şikâr

Vakt-i bezim gonce-i fasl-ı bahâr (423)

Kafiye

a. Türkçe Adlarla Yapılmış Kafiyeler

Ditredi endâmı sarardı yüzi

Kaynadı sevdâsı karardı gözi (719)

Zâg-ı belâ gibi üşüp başına

Bakmadılar gözlerinüñ yaşına (740)

Kıldı tebessüm didi sen gör yarak

Page 76: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

67

Sanma ola caşıka Bagdât ırak (924)

Da’vet ile kıldı mükerrem seni

‘İzzet idüp payüñe saldı beni (1091)

Böyle diyüp aldı âsâsın ele

Âsaf-ı sultân ile girdi yola (1675)

b. Türkçe Eylemlerle Yapılmış Kafiyeler

Böyle diyüp hâlini şerh eyledi

Gördüğüni cümle aña söyledi (764)

Bir iki sâ’at kapuda turdılar

Halka-sıfât bâba kulak urdılar (931)

‘Aşk -ı mecâzîden elin tut geçür

Bâde-i câm-ı keremüñden içür (1930)

Hażret-i Hak’dan ‘inâyet oldı

Feyż-i tevfîk ile gâyet buldı (1938)

c. Türkçe Ad ve Eylemlerle Yapılan Kafiyeler

Aldı zeri girdi o sâ’at yola

Diñle ser-encâmını âhir n’ola (601)

Himmet iderse saña bir gerçek er

Her ne ise cümle murâduñ biter (766)

Didi baña arż idiñüz hâliñüz

Genc ise ger matlabıñuz alıñuz (1192)

Gerçi ki seccâdeyi saldı suya

Didi ne lâzım bizi ‘âlem tuya (1597)

Page 77: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

68

ç. Türkçe ve Farsça Sözlüklerle Yapıan Kafiyeler:

Çekmiş idi terbiyetümde emek

Yenmiş idi ortada nân u nemek (341)

Hikmet ile oldı zebânuñ iki

Yazmag içün levhe sıfât-ı yeki (408)

Şimdi bu manzûmeyi kasdum hemân

Dergeh-i vâlâna idem armagan (443)

Pâyine yüz sürmeğe bernâ vü pîr

Gelse nasîb olmaz idi biñde bir (1560)

d.Türkçe ve Arapça Sözcüklerle Yapılmış Kafiyeler:

Menkabeti hâric-i âkl-ı beşer

Hâme nice vasfını tahrîr ider (300)

Şehrimüze şimdi misâl-ı kamer

Geldi karâr itdi ‘Acem’den bir er (768)

İşte każâsın da edâ itdi heb

Şimdi niçün vaslumı kılmaz taleb (898)

Hażret-i şeyh itdi tebessüm biraz

Didi eyâ sâlik-i râh-ı mecâz (911)

e. Arapça ve Farsça Sözcüklerle Yapılmış Kafiyeler:

Duhterinüñ yanına geldi o şeb

Gördi yatur şevheri kıldı taleb (936)

Hâsılı ol gevher-i tâc-ı ricâl

Perde-i ihfâda nice mâh u sâl (979)

Page 78: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

69

Sayrefi-i nakd-ı diyâr-ı haber

Kîse-i hikmetden idüp sarf-ı zer (1032)

Devr ideli künbed-i heft âsmân

Lâzıme-i çerh budur her zamân (1129)

f. Arapça Sözcüklerle Yapılan Kafiyeler

‘Âlem ü ‘ademde bu nakş-ı suver

Pertev-i hurşîd ile nûr-ı kamer (17)

Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm

Olmış idi baña celîs ü nedîm (324)

Kalmadı cisminde salâta kuvâ

Eyler idi makdem-i şeyhi ricâ (894)

Yanma Firǿavn’un ger ol racîm

Söyler idi gelse misâl-ı kelîm (1869)

g. Farsça Sözcüklerle Yapılan Kafiyeler

Seyr-i sirişk ile tutup râhını

Âh ile sed itdi güzergâhını (582)

Kime o bülbül gibi itdikçe cûş

Tutmaz idi gül gibi kavline gûş (747)

Oldı perâkende ricâl-ı neberd

Döndi tolu urmış sahrâ-yı nerd (1331)

Hâk-i rehüñ sıdk ile itdüm penâh

Bendeñe kıl lutf ile bir kez nigâh (1822)

Page 79: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

70

3. Edebi Sanatlar

a. Tam Cinâs (Cinas-ı tâm): Söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki

sözcükle yapılan cinastır27. Sadece üç beyitte kullanılmıştır.

‘Aşk -ı hakîkatde olup dil beri

‘Aşk -ı mecâz oldı şehâ dil-beri (703)

Şehri gezüp gözden akardı demi

Nâle idi yâri yaşı hem-demi (744)

Varını sarf itdi bu gün yârına

Bilmedi ser-mâye gerek yarına (1025)

b. Ayrık Cinâs (cinâs-ı mefrûk): Cinaslı sözlerden biri, iki ayrı sözük olan

cinastır.28 İki beyitte kullanılmıştır.

Mâl ile pür eylediler tekyesin

Almaya lâyık geleni tek yesin (1565)

‘Âkıbeti n’oldı bu kârın işit

‘Âkil isen anâ göre bir iş it (1874)

c. Eksik Cinas (Cinas-ı nakıs): Cinaslı sözcüklerin birinin başında, bir harf (ses) ya

da bir hece eksik olan cinastır.29 Fazlaca kullanılmıştır:

Sûz-ı firâk ile o gün şâma dek

Sâye gibi bekledi ahşama dek (735)

Bakmadı bu tantana vü âyine

Geldi der-i hażret-i şeyhe yine (866)

Bir iki sâ’at kapuda turdılar

27 Cem Dilçin, Mesud bin Ahmed, Süheyl ü Nevbahar, Ankara 1991, s. 151 28 Cem Dilçin, a.g.e., s. 151 29 Cem Dilçin, a.g.e., s. 152

Page 80: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

71

Halka-sıfât bâba kulak urdılar (931)

Hâsılı bir mürşid-i kâmil gerek

Şâm u seher ‘ilm ile ‘âmil gerek (1068)

Bizim ile şimdi nedür kârıñuz

Var mı dahi şübhe vü inkârıñuz (1802)

ç. Ünlüleri Değişik Cinâs (Cinâs-ı Muharref): Eski yazılışa göre yazılışları

aynı, okunuşlarında bir harf (ünlü, hareke) değişikliği olan cinastır.30 İki yerde

kullanılmıştır.

Reşha-i feyżüñle baña ol mu’în

Çeşme-i dilden aka mâǿ-i ma’în (413)

Çünki sıfâtumdan ola kibriyâ

Bende neden lâyık ola kibre yâ (1455)

d. Ünsüzleri değişik Cinâs (cinâs-ı lâhık): Eski yazıya göre cinaslı

sözcüklerden birinin başında ya da ortasında bir harfi (ünsüzü) değişik olan

cinastır.31

Bulmadı çâre dilümüñ yâresi

Sensin olan çâresizün çâresi (104)

Sînede ger âteş-i ‘aşk olsa germ

Kalbini yârüñ ider elbette nerm (540)

Cünbiş-i pûzîne virüp şâha şevk

Kıldı dilin lu’b ile şatranca sevk (1289)

Didiler ey şeyh-i diyâr-ı füsûn

30 Cem Dilçin, Süheyl ü Nevbahar, s. 153 31 Cem Dilçin, a.g.e, s. 153

Page 81: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

72

Bizde ne tedbîr ola senden füzûn (1714)

2. Teşbih: Anlama güç katmak için, aralarında gerçek açıdan veya mecaz

açısından benzerlik bulunan en az iki varlıktan zayıfını güçlüye benzetme sanatıdır.34

Eserde teşbih sanatının her çeşidine rastlanmaktadır:

Gözleri cellâd u nigâhı sinân

Gamzesi dellâl-ı emânü’1-emân (479)

Gördi ki ol ‘âşık-ı şûrîde-ser

Tîr-i gama sînesin itmiş siper (536)

Kârı murâd üzre olınca tamâm

Bûm-sıfât itdi yine ‘azm-i Şâm (634)

Şeyhüñ ayağına düşüp sâyevâr

Kefşine yüz sürdi misâl-ı gubâr (787)

Sâye gibi yirde yatur ol perî

Aradılar bulmadılar şevheri (934)

Âyineveş zîr-i nemedde nihân

Bahr gibi bî-kemer ü taylasân (1080)

Kâmeti tûbâ saçı dâm-ı melek

Lebleri kevser ruh bedr-i felek (1737)

3. İstiare: Teşbihteki temel unsurlardan (benzeyen, kendisine benzetilen) biri

söylenmeyerek yapılan benzetmelerdir.32 Eserde daha çok açık istiare kullanılmıştır:

Hem-dem idük ol mâh ile sabıkâ

Olmaz idük birbirimüzden cüda (339)

34 M. Orhan Soysal, Edebî Sanatlar ve Tanınması, İstanbul 1998, s.8. 32 M. Orhan Soysal, a.g.e, s.52.

Page 82: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

73

Şehr-i Dımışk içre çü necm-i sühâ

Zâhir olup bir sanem-i meh-likâ (478)

Bakmaz idi âyineye ol perî

Olmaya âksi mehine müşterî (495)

Çatdı kaşın ol büt-i Çîn ü Çigil

Mîr’i bu vaż’ eyledi âzürde-dil (559)

Gûş idicek sözlerini dil-berüñ

Bendini almışdı meger hancerüñ (643)

Gördi o gencîne-i fażl u hüner

Bir küçicek hâneyi itmiş makar (1120)

4. Leff ü neşr: Çeşitli kelimeler veya kavramlar söylendikten sonra bunlarla

ilgili olan ve tamamlayıcı başka kelime, kavram veya hükümlerin sıralanması

san’atıdır.33

Kaldı göñül fikr-i ruh-ı sînede

Nûr-ı safâ kalmadı âyînede (99)

Virmez idi kâkülini şâneye

Girmeye zülfi yed-i bigâneye (496)

Birisi hâdim birisi dâyesi

Ya’ni ki hurşîd ü biri sâyesi (503)

Ugradı Mîr’üñ önine bâ-şitâb

Mâhı geçüp gitdi misâl-i sehâb (611)

33 M. Orhan Soysal, a.g.e, s.66

Page 83: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

74

Kayd-ı miyâna düşüp ol bî-nevâ

Bir kıl ile bagladı göñlün hevâ (1023)

Bâde-i şehvetle katı mest idi

Cur’a-sıfât mertebesi pest idi (1166)

5. Tenasüp: Anlam bakımından aralarında ilgi bulunan iki veya daha fazla

kelime, terim veya deyimi tezat olmaksızın bir araya getirme sanatıdır.34

a. İçki Meclisi

Didi eyâ gâfil ü mest-i hevâ

Ser-hoş-ı ter-dâmen-i bezm-i sivâ (394)

Olmış idi bâde-i ceźbeyle mest

İtmiş idi sâgar-ı ‘aklı şikest (1824)

b. Satranç

Feyż ü rûh u peydak ile atını

Eyledi tertîb mühimmâtını (1285)

Ferzi virüp atdı zarâfetle at

Eyledi mansûbe ile şâhı mât (1320)

c. Tabiat Varlıkları

Bahre dürr û kûha güherler virüp

Hâke şecer nahle semerler virüp (38)

Emrine râm oldı gelüp mâr u mûr

Pâyine yüz sürdi vuhûş u tuyûr (1424)

ç. Savaş Aletleri

Çeşm-i cebe tîre iderken nazar

34 İskender Pala, a.g.e. s.486

Page 84: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

75

Tutdı ışık tîge serin bî-siper (1295)

Bezm-i vegâdan sürilüp vehm ü bâk

Karşuladı rumhı siper sîne-çâk (1294)

d. Müzik

Sazın alıp murib-i heycâ ele

Kârı hüseynîde idüp sünbile (1326)

Şevke getürdi nagamı ‘askeri

Çalmadan oynarlar idi her biri (1327)

e. Dini Terimler

Şâha olur añla rükû’ vü sücûd

Bendeye lâyık mı kıyâm u ku’ûd (1149)

Ümmetine mu’cizesidür eser

Keşf ü kerâmetdür olan mu’teber (1639)

f. Anâsır-ı Erba’â

Âbı idüp mâye-i nev-i hayât

Hâki kılup dâye-i tuhm-ı nebât (44)

Nâra virüp gevher-i germiyyeti

Bâ’da terâvetle dem-i sür’ati (45)

g. Vücut Organları

Zîr-i sere virmiş idüm müştümi

Şâne idüp nâhun-ı engüştümi (322)

Hâl-i ruhı dâne saçı dâm idi

Alnı kamer turreleri şâm idi (483)

Page 85: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

76

h. Ünlü Kişiler:

Şöhreti günden güne oldı mezîd

Sanki Cüneyd idi yâhûd Bâyezîd (1559)

Tarzını Kârun ile ger Sâmir î

Görse olurdı nökeri her biri (1620)

6. Tezat: İki düşünce, duygu ve hayal arasında birbirine karşıt olan nitelikleri

ve benzerlikleri bir arada söyleme sanatı.35

Bûm sıfât ülfet idüp şâm ile

Şeb-pereveş hasm idi eyyâm ile (1506)

Anlara bir şeb didi ey hem-demâan

Kârımuza ‘akıbet irdi ziyân (1709)

Zulmet-i şeb gitdi görindi nehâr

Bildi degül kendüsine bahtı yâr (1752)

Kâfir-i ni’met olup ol bed-günâh

Yahşi adın eyledi âhir yaman (1860)

7. Nida: Edebiyatta sevinç, şaşma, acıma öfke vs. duyguları belirtmek için

sesi yükseltmeye ve seslenmeye denir.36

Ey şeh-i dârende-i bâlâ vü şîb

Hâkim-i fermân-dih-i rûz-ı hasîb (67)

35 İskender Pala, a.g.e, s.494. 36 İskeder Pala, a.g.e, s.390.

Page 86: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

77

Ey kalem-i mâdih-i kuy-ı selef

Dök kabak-ı midhate dürr-i şeref (175)

Didüm eyâ mürşid-i râh-ı savâb

Hak bu ki her bir sühânuñ bir kitâb (373)

Didi şehâ şehre gelüpdür bir er

Zühd ü salâh ile bulup zîb u fer (1663)

Anlara bir şeb didi ey hem-demân

Kârımuza ‘âkıbet irdi ziyân (1709)

8. İştikak: Aynı kökten türemiş en az iki sözcüğü bir dize ya da beyit içinde

kullanmaktır.37

‘Âşık u ma’şûka mühim-sâz olan

Kâtib-i sır mahrem-i her-râz olan (475)

‘Âşık odur anda beyân olmaya

‘Âşık odur anda zebân olmaya (523)

‘Aşk ile ‘ankaları zenbûr iden

Çeşm ü ruhı nâzır u manzûr iden (687)

Olmış idi cümle ‘akîk-i sefîd

Olmag içün vakt-i ‘amelde bedîd (1254)

Hükm-i Hudâ’dur bulan elbet vücûd

Sihr ile sâhir uçar ise çi sûd (1792)

9. İstifham: Sözü, sorulan şeye yanıt isteme amacı gütmeden, duyguyu ve

anlamı güçlendirmek için soru biçiminde söylemektir.38

37 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s.483 38 Cem Dilçin, a.g.e., s.456

Page 87: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

78

Niceye dek hırs ile bu dil-mürdelik

Tâ-be-key ey mürde bu efsürdelik (350)

Geçme öte yohsa virürsün seri

Görme misin belde turur hanceri (487)

Niceye dek bendelere bendelik

Hâk-i derüñde ne bu şermendelik (701)

Böyle midür ‘âdet-i ehl-i sülûk

Böyle midür resm-i senâ-yı mülûk (1138)

Sag olanuñ katli kolay ey ehi

Küşteyi kim zinde ider bir dahi (1349)

10. Mübalâğa: Bir sözün etkisini güçlendirmek amacıyla bir şeyi ya

olamayacağı bir biçimde anlatmak ya da olduğundan pek çok ve pek az

göstermektir.39

Bakmaz idi âyineye ol perî

Olmaya ‘aksi mehine müşterî (495)

Gamze gibi hâsılı ol pür-cefâ

Olmış idi dehre görinmez belâ (497)

Ter düşe şâyed o sanem cûydan

İncine belki kademi mûydan (545)

Cânına kâr eyledi sûz-ı derûn

Akdı gözinden iki seyl-âb-ı hûn (726)

39 Cem Dilçin, a.g.e, s.447

Page 88: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

79

11. Teşhis: İnsanın dışındaki canlı ve cansız varlıkları, bir insan kişiliğinde

göstermek, kişileştirmektir.40

Sandal-ı pervîne binüp müşteri

Çıkdı temâşâya nücûm ekseri (312)

Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm

Olmış idi baña celîs ü nedîm (324)

Nevbeti geldükde gehi şeş-berüñ

Gözleri dört olur idi migferüñ (1296)

Emrine râm oldı gelüp mîr u mûr

Pâyine yüz sürdi vuhûş u tuyûr (1424)

Kıldı ‘azîmet ide ol şeb sefer

İtdi o dem çâk-i girîbân seher (1751)

12. Telmih: Söz arasında, herkesçe bilinen geçmişteki bir olaya, ünlü bir

kişiye bir inanca ya da yaygın bir atasözüne işaret etmek, onu anımsatmaktır.41

İtmese nûrñndan eger iktiâab

Tutmaz idi rûyına Yûsuf nikâb (162)

Sihr ile Hârût’ı salardı çehe

Eyler idi hâleyi meclis mehe (603)

‘Aşkuñ ile buldı ‘anâsır vücûd

‘Aşkuñ ile Âdem’e oldı sücûd (691)

40 Cem Dilçin, Süheyl ü Nevbahar, s. 161 41 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s.461

Page 89: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

80

Zâhirine bakdı türâbuñ racîm

Oldı giriftâr-ı ‘azâb-ı elîm (1085)

Şu’bede-bâz-ı felek-i bi-sebât

Bilmedi kim eyledi Leclâc’ı mât (1363)

13.Tekrir: Manayı kuvvetlendirmek, ifadeye şiddet vermek için, bir veya

birkaç kelimenin sanatkârane tekrarlanmasına denir.42

‘Aşkuñ ile çâk-ı girîbân seher

‘Aşkuñ ile dönmede şems u kamer (1007)

‘Aşkuñ ile giryede çeşm-i sehâb

‘Aşkuñ ile dönmede şems ü kamer (1008)

Böyle midür ‘âdet-i ehl-i sülûk

Böyle midür resm-i senâ-yı mülûk (1138)

Bir tarafı gerçi beyâż taş idi

Bir tarafı lîk Kızılbaş idi (1255)

14. İktibas: Söze anlamı pekiştirmek amacıyla ayet, hadis ya da bunlardan

parçalar almaktır.43

Zâtuña mahsûs idi rü’yet şehâ

N’ola Kelîm’e diseler len-terâ 44 (163)

Hâk-i derüñden beni itmez beri

Kuvvet-i ümmîd-i fe-lâ-tenheri 45 (168)

Gevher-i dürc-i şeref-i hel etâ

Dürr-i yetîm-i sadef-i lâ-fetâ 46 (169)

42 Necmeddin Şahiner, Edebi Sanatlar, istanbul 1975, s.37 43 Cem Dilçin, a.g.e. s.465 44 Kur'an, A 'raf Süresi/ 143: “Len terâni: Beni göremezsin” 45 Kur'an, Duhâ Suresi (93/9): “Fe-emmâl-yetime fe-lā-tenher: Öyleyse sakın yetime kahretme.” 46 Kur'ân, İnsan (76/1):”Hel eta.. insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?”. “Lâ-fetâ.. Ali'den başka genç, Zülfikir'dan

Page 90: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

81

Sensin olan sıdk ile dehre ‘alem

Şânunı ta’zîm yeter ve’1-kalem 47 (410)

‘Aşk iledür âmed ü reft-i cihân

‘Aşk iledür mâ-hâsâl-ı kün-fe’kan 48 (690)

Men idemez tâlibi âzâr u red

Men talebe şey’in vecedde veced 49 (814)

Men sabere mâ-yetemennâ melek

Men ‘acele külle ‘acûlîn helek 50 (1204)

Virmiş iken lu’b ile ol pür-hüner

El-veledu sırru ebîden haber 51 (1240)

Hufte-dil ü bi-edeb ü leng ü lûk”

Eyle reh-i hażret-i Hakk’a sülûk 52 (1882)

15. İrsal-ı Mesel: Söylenen bir düşünceyi inandırmak ve pekiştirmek amacıyla

bir atasözü ya da atasözü değerinde bir örnek katmaktır.53

Düşdi hemân ardına gürgüñ bere

Başa gelür her ne yazılsa sere (617)

Eyleme işgâl beni ey püser

Kâra virür lu’b u terâhî żarâr (622)

keskin kılıç yoktur” (hadis) 47 Kur'an, Kalem (68/1): “Ve’l-ķalem: Kaleme andolsun.” 48 Kur'an, muhtelif yerler: “kün-fe’kan: ol, hemen oldu.” 49 “Talep eden istediğine ulaşır.” 50 “Sabr eden dilediğine erişir; acele eden helak olur.” 51 “Evlat, babanın sırrı üzeredir.” 52 “(Ey) Uyumuş gönüllü, edepsiz, topal, yük devesi!” 53 Cem Dilçin, a.g.e., s.464

Page 91: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

82

Hâsılı bu kuş sebeb-i mâyedür

‘Âkıla bir karga da ser-mâyedür (626)

Didi meseldür bunı gûş eyle sen

Kuş kuş ile avlanur ey gül-beden (629)

Didi yanumda zere yok i’tibâr

Zer kef-i âzâdede tutmaz karâr (631)

Açma ruhın hâsılı ol mehveşüñ

Yok oyunı âb ile bil âteşüñ (875)

Kıldı tebesüm didi sen gör yarak

Sanma ola ‘âşıka Bagdâd ırak (924)

Kârnuñ endîşesini eyle pîş

Dir ‘ukalâ ivmek ile bitmez iş (1351)

Re’sine her kim ide mâlın fedâ

Dir ‘ukalâ kad rabiha men necâ (1720)

4. Dil ve Anlatım:

Klasik edebiyatımızda mesneviler, yazıldıkları dönemlerde, öbür edebi türler

arasında dilleri en sade olan eserlerdir. Tuhfetü’l-Emsâl “didaktik-ahlaki” bir

mesnevi olduğundan, konunun işlendiği bölümlerde dil gayet sadedir. Fakat aynı

sadelik, “Besmele, Tevhid, Münâcât, Na’t, Medh-i Çâr-yâr, Menkabet-i İmâm-ı

Mezâhib bölümlerinde ve hikâyelere giriş yapılırken görülmez. Bu bölümlerde dil,

diğer kısımlara göre daha ağırdır.

Sebeb-i Te’lif ve konunun işlendiği bölümlerde tamlamalar; Arapça, Farsça

kelimeler azdır:

Meh gibi girdi kapudan bir civân

Oldı cemâliyle münevver cihân (329)

Her ne kadar eylese lutf u kerem

Page 92: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

83

Bil ki mükâfâtı iderdüm sitem (346)

Böyle diyüp hâlini şerh eyledi

Gördügüni cümle aña söyledi (764)

Şehrimüze şimdi misâl-ı kamer

Geldi karâr itdi ‘Acem’den bir er (768)

Aynı özellik diğer bölümlerde pek görülmez:

Gerdiş-i eflâk ü sükûn-ı zemîn

Leźźet-i şûr u nemek ü engübîn (18)

‘Arşı hudâvend-i zemîn ü zamân

Eyledi tâc-ı ser-i heft-âsmân (32)

Sâni’-i bî-illet ü çün u çirâ

Fâ’il-i muhtar u şeh-i mâ-yeşâ (53)

Nâkıl-ı efsâne-i bezm-i kühen

Hˇâce-i kâlâ-yı diyâr-ı sühen (472)

Nâlî Mehmed Efendi, konunun işlendiği bölümlerde, sade bir dil kullanmakla

kalmamış söze canlılık vermek için deyimleri de kullanmıştır: “Yüzü kara (106),

yakayı ele vermek (110), başta yer etmek (348), başına gün doğmak (499,550) gûşına

girmek (kulağa girmek) (552), özünü zayi itmek (kendini kaybetmek) (553), göz

dikmek (778), ayağına düşmek (838), gözünün yaşına bakmamak (846), ayağına

varmak (1119), kafasına almak (1292), birbirine girmek (1293), gözleri dört olmak

(1296), ayak altında kalmak (1299), başa çıkmak (1302), yahşi adın yaman eylemek

(adını kirletmek) (1890)

Tuhfetü’l-Emsâl’in “Besmele, Tevhîd, Münâcat,..” gibi bölümlerinde

tamlamaların çokluğu yanında atıv vavına (u, ü, vü) bağlacına da çok rastlanmaktadır.

Bu bağlaç, cümlecikleri ve yakın anlamlı kelimeleri bağlamakta kullanıldığı gibi,

Türkçe isimler, eylemler ve Arapça Türkçe kelimeler arasında da kullanılmıştır:

Page 93: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

84

Nâli katı ‘ak u yüzi karedür

Nefs ü hevâ bestesi âvâredür (704)

Maskatı Geylân ü adı Kâdirî

Keşf ile devr-i kamerüñ nâdiri (773)

Gördi ki pür-tantana dîvân-ı şâh

Gelmede vü gitmede mîr ü sipâh (796)

Hâli kıyâs eyledi meydânı ol

Sürdi gurûr ile atın sag u sol (1362)

Almış ele iki mürid-i riyâ

Birisi ibrîk ü biri bûriyâ (1534)

Bunların yanında, karşılıklı konuşma bölümlerinde genellikle mısra başlarında

olmak üzere “didi, didi kim, dir idi..” gibi konuşma ifade eden kullanımlara da sık sık

rastlanır.

Tuhfetü’l-Emsâl’de hikâyelerdeki olayların anlatımında ve karşılıklı

konuşmalarda belirli bir yöntem izlendiği görülmektedir. Anlatımda en yaygın olarak

sırasıyla “görülen geçmiş zaman, geniş zaman, geniş zamanın hikâyesi, duyulan

geçmiş zamanın hikâyesi ve duyulan geçmiş zaman” kullanılmıştır:

a. Görülen geçmiş zaman

İtdi ayâsında tekellüm hacer

Mu’cize-i usbu’ı şakku’l-kamer (122)

Muhteşem aldı zeri hemyân ile

Oldı revân Rabve’ye canân ile (590)

Cânı gibi kıldı bu sırrı nihân

Geçdi bunuñ üstine hayli zamân (1341)

b. Geniş zaman:

Bu yetişür ‘izzet ü iclâline

Page 94: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

85

Hem şeref ü devlet ü ikbâline (147)

Böyle rivâyet olınur ez-kibâr

Olsa eda menkabet-i şehr-yâr (278)

Pister-i hâk üzre yatur bi-şu’ûr

Yok hareket ‘aklına gelmiş fütûr (537)

c. Geniş Zamanın Hikayesi:

Bakmaz idi âyineye ol perî

Olmaya ‘aksi mehine müşterî (495)

Defter-i ‘uşşâkınuñ encüm-misâl

İrmez idi haddine kilk-i hayâl (509)

‘Aşk ile her kim ki ide kâr-zâr

Gâlib olurdı aña ‘aşk-ı nigâr (983)

ç. Duyulan Geçmiş Zamanın Hikâyesi:

Gamze gibi hâsılı ol pür-cefâ

Olmış idi dehre görinmez belâ (497)

İkisi her şeb o kuluñ tâ-seher

Tutmış idi hidmete bel çün kemer (504)

Ol iki sûfi ki mukaddem haber

Virmiş idük anlara kıldı nazar (956)

d. Duyulan geçmiş zaman:

Her ne kadar var ise cürmüm şehâ

Eylemiştüm hâk-i derüñ ilticâ (167)

Fażl ile ol fâǿik-i akrân imiş

Page 95: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

86

Nazm ile hod nâdir-i devrân imiş (447)

Olmış idi rüǿyeti emr-i muhâl

Kande gelür hâtıra fikr-i visâl (493)

e. Emir ve İstek kipi:

Katma beni zümre-i cânîlere

Virme yakam dest-i zebânîlere (110)

Na’t-ı Nebî gencini it âşkâr

Rûz u şeb ol ‘âleme gevher-nisâr (117)

Nâlî hudâvend-i cihân-âferîn

Eyleye şeh-zâdeye hıfzı karîn (275)

Yüz süre pâyine sigar u kibâr

Sadr-ı vezâretde olup ber-karâr (305)

Page 96: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

87

İKİNCİ BÖLÜM

1. Metnin Kuruluşuyla İlgili Açıklamalar

a. Tuhfetü’l-Emsâl’in çevriyazısı yapılırken herhangi bir nüsha esas

alınmamıştır. Dört nüshada eksik veya farklı olan yerler, bütün nüsha farkları,

dipnotlarda verilmiştir.

b. Beyitler 1,2,3,.. diye işaretlenmiştir. Dipnotlarda beytin 1. mısra’ı için a;

2. mısra’ı için de b harfi kullanılmıştır.

c. Farklar, dipnotlarda gösterilirken beytin bir mısra’ı içindeki farkları

göstermek için / işareti, iki mısra arasındaki farklar da // işaretiyle gösterilmiştir.

ç. Okunuşunda şüphe edilen yerlerdeki sözlerin yanına soru (?) işareti

konulmuştur.

d. Vezin gereği zihaf yapılması gereken yerlerde uzatmalar

gösterilmemiştir.

e. Vezin gereği ünlü düşmesi olan yerlerde kesme işareti (‘) kullanılmıştır.

Msl. n’ola.

f. Beyitlerin sol tarafında bulunan numaralar, nüsha karşılaştırması sonucu

ortaya çıkan beyit numaralarıdır.

g. Nüshaların sayfaları a,b diye numaralandırılmış olup beyitlerin sol tarafında

nüsha sayfaları belirtilmiştir. Msl. Zlb.

h. Nüshalar bulundukları bölümlerin isimlerinin baş harfleriyle

numaralandırılmıştır: Z (Zühdü Bey Bölümü) B (Bağdatlı Vehbi Bölümü) Ç (Çelebi

Abdulah Bölümü) E (Esad Efendi Bölümü), T (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi

Nüshası)

Page 97: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

88

2. Metnin Bölüm Başlıkları:

1. Besmele: 12 beyit (1–12)1

2. Der-Tevhîd-i Bârî ‘Azze İsmihu: 54 beyit (13–66)

3. ‘Arz-ı Niyâz be-Dergâh-ı Hudâ-yı bî-Enbâz: 47 beyit (67–113).

4. Na’t-ı Resûl-ı Ekrem Salla’llâhu Ta’âlâ ‘Aleyhi ve Sellem: 39 beyit (114–152).

5. Taleb-i Şefâ’at ez-Hâk-i Pây-ı Şefi’-i Ümem: 22 beyit (153–174)

6. Menkabet-i Çâr-Yâr-ı Güzîn Rıđvanu’llâhi Ta’âlâ ‘Aleyhim Ecma’în: 13 beyit

(175-187)2

7. Der-Menkabet-i Hażret-i ‘Ömer İbnü’l-Hattâb: 7 beyit (188–194).

8. Der-Menkabet-i Hażret-i ‘Osmân İbni ‘Affân (r.a) 7 beyit (195–201).

9. Der-Menkabet-i Hażret-i ‘Aliyyü’l-Murteżâ Kerrema’llâhu Vechehu: 7 beyit

(202-208)

10. Der-Menkabet-i Hażret-i İmameyn Hasan ü Hüseyn Rađıya’llâhu ‘Anhâ: 20

beyit (209–228)

11. Der-Menkabet-i İmâm-ı Meźâhib Ebî Hanîîfe: 9 beyit (229–237)

12. Der-Menkabet-i İmâm-ı Meźâhib Şafi’î: 5 beyit (238–242)

13. Der-Menkabet-ı İmâm-ı Meźâhib Mâlikî 5 beyit (243–247)

14. Der-Menkabet-i İmâm-ı Meźâhib Hanbelî: 5 beyit (248–252)

15. Der-Menkabet-i Pâdşâhi Halleda’llâhu Mülkehu: 25 beyit (253–277)

16. Der-Sitâyiş-i Vezîr-i A’zâm Destûr-ı Ekrem Hażret-i Fâżıl Ahmed Paşa

Bi’smillâhi Yurîdu ve mâ-Yeşâ: 29 beyit (278–306)

17. Sebeb-i Telîf: 111 beyit (307–417)

1 Besmele başlık olarak yer almamış, ilk mısra Bi'smi'llâhir-rahmâni 'r-rahîm şeklinde verilmiştir. 2 Hz. Ebubekir’e başlık olarak yer verilmemiştir. 180–187. beyitler arasında anlatılmıştır.

18. Der-Sitâyiş-i Musâhib Şehen-şâh-ı Vâlâ Hażret-i Mustafâ Paşa: 54 beyit

(418-471)

19. Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem: 185 beyit (472–656)

20. Temsîl: 26 beyit (657–682).

21. Münâcât: 23 beyit (683–705)

22. Hikâyet-i Şeyh ‘Abdul-kâdir-i Geylânî: 276 beyit (706–981)

23. Temsîl: 21 beyit (982–1002)

24. Münâcât: 29 beyit (1003–1031)

25. Hikâyet-i İskender-i zü’l-Karneyn: 132 beyit (1032–1163)

Page 98: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

90

26. Temsîl: 41 beyit (1164–1204)

27. Münâcât: 18 beyit (1205–1222)

28. Hikâyet-i Sultân Selîm Han ‘Aleyhi’r-rahmeti ve’1-Gufrân: 191 beyit (1223–

1413)

29. Temsîl: 44 beyit (1414–1457)

30. Münâcât: 37 beyit (1458–1494)

31. Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid: 389 beyit (1495–1853)

32. Temsîl: 32 beyit (1854–1885)

33. Münâcât: 21 beyit (1886–1906)

34. Hâtime-i Kitâb: 23 beyit (1907–1929)

Page 99: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

91

TUHFETÜ’L-EMSÂL*

B/E/Z 1 Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- rahîm

T lb Kıble-nümâ-yı der-i zât-ı kadîm

2 Besmelenüñ bâsı eger feth-i bâb

İtmese feth olmaz idi dört kitâb

3 Olmasa memdûd eger meyl-i sîn

Bulmaz idi kıbleyi ehl-i yakîn

4 Mîmi ise mâye-i fülk-i cihân

Bâ’is-i âsâyiş-i kevn ü mekân

5 Şübhesiz oldı elifi ism-i zât

Hâme-i nakkâş-ı nukûş-ı hayât

6 Lâmı nihâl-ı çemen-i lâ-yezâl

Hâsı gül-i gülbün-i bâg-ı visâl

7 Râsı hilâl-ı felek-i kibriyâ

Tâc-ı hayât oldı ser-i kevne hâ

8 ‘Üsküre-i bezm-i visâl oldı nûn

Çerhe virüp devr ü zemîne sükûn

* -B, E; Hazâ Kitâbu Tuhfetü’l-Emsâl-i Nâlî Ç; Tuhfetü’l-Emsâl li-Cenâb-ı Hüdâvend-i Kemâl Hazret-i Nâbî-i Yek-dâne Lâl T 1-16 –Ç 3a. meyl-i: mimle B / kıbleyi: kıble-i T 4. Revzeni mim açmasa şems ü kamer / Bulmaz idi kıbleyi ehl-i yakîn Z 5a. elifi: elf-i E,Z 6b. Hâsı: Bâsı Z 8b. devr ü: devr B, E

Page 100: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

92

9 Yâsı revân-ı sü’edânuñ hemîn

Gerdenine tavk-ı vele’d-dâllîn

10 Şeddesidür erre-i ‘ırk-ı racîm

Noktasıdur mâye-i kalb-i selîm

B2a 11 Hükmine irmez kef-i naks u zevâl

Besmele tugra-yı şeh-i bî-misâl

12 Besmeleyi kılduñ ise hırz-ı cân

Ol reh-i tevhîd-i Hudâ’ya revân

Der-Tevhîd-i Bârî ‘Azze İsmihu*

E2a 13 Hamd u sipâs ol şeh-i dânâyadur

Şükr ü senâ Hâlık-ı yek-tâyadur

T2a 14 Hayy u tüvâna vü kadîm ü ehâd

Dergeh-i vâlâsı cihâna sened

Z2a 15 Ketm-i âdemden getürüp ‘âlemi

Hâk-i siyehden yaradup Âdem’i

16 Âdem ile ‘âleme virdi safâ

Âdem’i rûhıyla kılup ıstıfâ

Ç1a 17 ‘Âlem ü âdemde bu nakş-ı suver

Pertev-i hûrşîd ile nûr-ı kamer

*-Ç, E, Z 16b. ruhıyla: vahy ile Z

Page 101: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

93

18 Gerdiş-i eflâk ü sükûn-ı zemîn

Lezzet-i şûr u nemek ü engübîn

19 Cümlesinüñ hilkat u mahiyyeti

Oldı kamu hadîs ü ‘âriyyeti

20 Zâtına mahsûsdur ancak kıdem

Aña nazar gayrısı mahz-ı ‘adem

21 Cevher-i zâtı nitelikden beri

Halk iden oldur ‘araz u cevheri

22 Zâtı gibi cümle sıfâtı kadîm

Aña yaraşmaz vüzerâ vü nedîm

23 Künhine idrâk irişmek muhâl

Dergehine irmedi murg-ı hayâl

24 Kaf ile nûn emri ile iktirân

İtdigi dem geldi vücûda cihân

25 Kün didigi sâ’at idüpdür zuhûr

İns ü melek dîv ü perî mâr u mûr

E2b 26 Yapdı yedi kal’a mu’allak kemer

İtdi anuñ burcını isnâ ‘aşer

18a. eflâk ü: eflâk: B // b. Lezzet-i: Lezzet ü E, Z / şûr u: şûr E 19a. hilkat u: hilkat B 23b. Dergehine irmedi: Derüñe irmez dahı Z 24a. emri ile: emr bile Z

Page 102: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

94

B2b 27 Ahter-i hefti o şeh-i lâ-mekân

On iki burc üzre kodı pâsbân

28 Her biri devr eyleye şâm u seher

Anlara dizdâr ola şems u kamer

29 Oldı kevâkible müzeyyen felek

Eyledi eflâki makarr-ı melek

30 İtmedi merdüm gibi bunlar günâh

Cümlesi ma’sûm bilâ-iştibâh

T2b 31 Vesveseden pâk u mukaddes felek

Devlet-i kurbetle mu’azzez melek

32 Arşı hudâvend-i zemîn ü zamân

Eyledi tâc-ı ser-i heft âsmân

33 Kürsiyi vaz’ eyledi iclâl ile

Sanma bular oldı meh ü sâl ile

Ç1b 34 Gerçi mu’allâ felegüñ pâyesi

Z2b Şems ü kamer hem-dem ü hem-sâyesi

35 Sanma zemîn esfel ü mehcûrdur

Lutf-ı Hudâ’dan dükeli dûrdur

36 Feyzi yaratdı anı da cûd ile

Virdi şeref eşref-i mevcûd ile

31a. pâk u: pâk B, Ç, Z // b. melek: felek B

Page 103: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

95

37 Kıldı yedi bahri ana âşnâ

Her tarafın kûh ile itdi binâ

38 Bahre dürr ü kûha güherler virüp

Hâke şecer nahle semerler virüp

E3a 39 Lutfı ile her birisi mugtenem

Cümleye feyzi irişür dem-be-dem

40 Kudreti urdukda zemîne binâ

Tahtını mâ’ eyledi fevkın semâ

41 Dört kemeri bagladı şeş hâneye

İki kapu açdı se kaşâneye

42 Kim ki basa bâb-ı vücûda kadem

Oldı güşâde ana bâb-ı ‘adem

B3a 43 Geldi vücûda çü serây-ı cihân

Rûz u şebi kıldı aña pâsbân

44 Âbı idüp mâye-i nev’-i hayât

Hâki kılup dâye-i tuhm-ı nebât

45 Nâra virüp gevher-i germiyyeti

Bâda terâvetle dem-i sür’ati

36a. Eyledi pür-feyz anı cûd ile T 43b. rûz u şeb: rûz şeb B, Ç 44a. Âbı: Mâyı Z

Page 104: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

96

46 Çârı idüp birbirine imtizâc

Oldı cihân içre hüveydâ mizâc

47 Eyledi hikmetle o hayy u ehad

Cümle benî Âdeme andan cesed

T3a 48 Zâhir-i hilkatde müsâvî şirişt

Kimisi nerm oldı kimisi dürüşt

49 Bilmedi kimse nedür asl u sebeb

Kimisi Sıddîk ü kimi Bû Leheb

50 Kimisi ‘âbid kimisi muttakî

Kimisi başdan çıkup oldı şakî

Ç2a 51 Var mı rızâ ile ider terk-i ser

Egse de cellâd-ı kazâ vü kader

52 Hâric-i ‘akl-ı beşeri kudreti

Kendi bilür bunda nedür hikmeti

Z3a 53 Sâni’-i bî-’illet-i çûn ü çirâ

E3b Fâ’il-i muhtâr u şeh-i mâ-yeşâ

54 Her ne murâd itse görinmez muhâl

Zâtı münezzeh hikemi bî-su’âl

50 -E

Page 105: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

97

55 Eyle hulûs ile rızâsın taleb

Cebre düşüp olma sakın bî-edeb

56 Vâcib olan bendeye bîm ü ümîd

Olmadı ma’lûm şakî vü sa’îd

57 Dest-i ibâdetde kodı ihtiyâr

Kıldı anı bâ’is-i firdevs ü nâr

58 Hayr u şerre gerçi muhayyer beşer

Oldur olan hâlık-i her hayr u şerr

B3b 59 Cümle-i halk eyleseler subh u şâm

Dergehine ‘arz-ı salât u sıyâm

60 Yâhud idüp cümlesi bi’1-ittifâk

Şirk ü şekâ cürm ü dalâl u nifâk

61 Oldı berî cümleden ol zü'1-celâl

Dergehine irmedi naks u kemâl

62 Cümle-i mahlûka olınsa nazar

Birbirine zıdd u mugayyer suver

63 Ko ‘adedi nev’i bilinmek muhâl

‘Âkıl olan bundan ider intikâl

64 Mümkini bilmek olıcak mümteni’

53a. ‘illet-i: ‘illet ü E, Ç 58b. Oldur: Oldı B

Page 106: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

98

Zât-ı Hudâ fikri degül mi şeni’

T3b 65 Sen kul iseñ hıdmet eyle bul vusûl

Hikmetini sorma da olma fuzûl

E4a 66 Şâm u seher eyle niyâz u ricâ

Dergeh-i vâlâsına kıl ilticâ

‘Arz-ı Niyâz be-Dergâh-ı Hudâ-yı bi-Enbâz*

Ç2b 67 Ey şeh-i dârende-i bâlâ vü şîb

Hâkim-i fermân-dih-i rûz-ı hasîb

68 Hâlık-ı kevneyn ü zemîn ü zamân

Râzık-ı mûr u mekes ü ins ü cân

69 ‘Azme virüp lahm u urûka demi

Oldı meni feyzüñ ile âdemî

70 Eyledüñ insâna atâ beş güher

Bûy u şinev lezzet ü lems ü basar

Z3b 71 Cevher-i nutk ile müzeyyen lisân

Zîver-i ‘akl ile muhallel cinân

72 Tâc-ı kerâmetle beşer ser-firâz

Kulluguñ oldı sebeb-i imtiyâz

65b. olma fuzûl: olup bu'1-fuzûl Z * -E, Z 71a. Cevher: Zîver Z

Page 107: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

99

73 Hˇân-ı zemîn ni’met-i lutfuñla pür

Çerhe nücûm itdüñ atâ bahre dür

B4a 74 Hâre gül ü hâreye âb-ı zülâl

Kâne güher nahle rutab nahle bal

75 Virdi yire feyz-i ‘amîmüñ nebât

Hayya ecel ‘azm-ı remîme hayât

76 İtdüñ atâ nergise tâc-ı zeri

Lâleye micmer çemene ‘anberi

77 Bülbüle feryâd u güle bûy-ı nâz

Sünbüle şeş-tâ vü benefşe niyâz

E4b 78 Kahkaha kebgâna cibâle sadâ

Goncaya tanbûr u hezâra nevâ

79 Serve asâ gülşene seccâdeyi

Sîm-kadeh şeb-neme hem bâdeyi

80 Abhere göz şâh-ı enâra fenâr

Sûsene dil nergise çeşm-i humâr

T4a 81 Şem’e ziyâ zulmete âb-ı hayât

Bâda tekâpû vü zemîne sebât

73b. itdüñ: İtdi B 75a. yire: yine Ç, Z 76 -Z 77a. bûy u nâz: bûy-ı nûz B, E // b. benefşe nâz: benefşeye sâz Z 79a. asâ: atâ E

Page 108: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

100

82 Çerhe zerre mâha siper mihre tîg

Kûha kemer safha-i gerdûna mîg

83 ‘Arza sükûn u felege ıztırâb

Bahre temevvüc kef-i necme şihâb

Ç3a 84 Şâmı midâd eyledi subhı varak

Rîgi süreyyâ tuta sürhı şafak

85 Sun’ını tahrîr ideler subh u şâm

Bilmek içün birligini hâs u ‘âm

86 Feyz-i nevâl-i keremüñden şehâ

İrmede eşyâya dem-â-dem nevâ

87 Mazhar-ı lutf u keremüñ âsmân

Garka-i bahr-i ni’âmuñdur cihân

88 Mü’min ile müşrike leyl ü nehâr

Sofra-i cûd u keremüñ ber-karâr

89 Münkir iken zâtunı âteş-perest

Eylemedüñ kâse-i ‘ayşın şikest

B4b 90 Cümleye sen virmiş iken ni’meti

Ba’zı kuluñ gayre ider hidmet

E5a 91 Gelmedi ihsânuña andan kesel

Z4a Virmedesin rızkların bî-halel

81b. sebât: nebât Z 82a. zerre: zer B

Page 109: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

101

92 Mü’mini hâşâ keremüñ redd ide

Râh-ı ma’âşın günehi sedd ide

93 Mü’minüm ammâ katı âlûdeyüm

Müznibüm ammâ reh-i kalûdeyüm

94 Var mı ma’âsî ki anı itmeyem

Kaldı mı bir râh-ı hatâ gitmeyem

95 Çâh-ı şekâ ka’rına gâyet mi var

Kulzüm-i isyâna nihâyet mi var

96 ‘Aşk-ı cüvân ile serüm oldı pîr

Olmadı ammâ dahı emmâre sîr

97 Zülf-i nigâr u mey-i dil-ber lebi

Virdi ‘aceb gârete rûz u şebi

T4b 98 İtdi dili kâmet-i dil-ber sakîm

Eylemedüm fikr-i reh-i müstakîm

99 Kaldı göñül fikr-i ruh u sînede

Nûr-ı safâ kalmadı âyînede

100 Hayf u dirîgâ heves-i mû-miyân

Oldı dile rişte-i naks u ziyân

91b. rızkların: rızklarun Z / rızklarını B, Ç 96b. emmâre: âmâde B 97a. Zülfi nigâr u mey ü dil-ber lebi E / Zülf ü nigâr u mey ü dil-ber lebi Z 99a. kaldı: kaldı bu T

Page 110: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

102

Ç3b 101 Serde hevâ dilde temennâ-yı sâk

Şâm u seher düşmez elümden ayak

102 Mâmeleküm eyledi gâret hevâ

Senden ırag itdi beni mâ-sivâ

103 Tîg-i ma’âsî bedenüm itdi çâk

Tutdı girîbânumı dest-i helâk

E5b 104 Bulmadı çâre dilümüñ yâresi

Sensin olan çâresizüñ çâresi

105 Geldi der-i lutfuña Nâlî kuluñ

Gösterivir togrısın aña yoluñ

B5a 106 Eyleme i’râz o yüzi karadan

Al yakasın pençe-i emmâreden

107 Gerçi benüm kulların içre ferîd

Cürm ile şâyeste-i hel min mezîd

108 Rahmetüñe göre günâhum kalîl

Baña yeter sebkat-ı rahmet delîl

109 Fazlun ile kıl beni vakt-ı ‘adem

101-126: -Z 103. Tutdı: İtdi T 105a. Nâli: Nâbi Ç, T

Page 111: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

103

Zâtuñı bir bilmede sâbit-kadem

110 Katma beni zümre-i cânîlere

Virme yakam dest-i zebânîlere

111 Rûz-ı cezâ açma ‘uyûbum şehâ

İtme beni heyzüm-i nâr-ı hayâ

112 Sen yetişür bildigün ey pâdşâh

Eyleme mahşerde dahı rû-siyâh

113 Ben kuluñı lutf idüp ey müste’ân

Eyleme şermende-i fahr-i cihân

T5a Na’t-ı Resûl-ı Ekrem Salla’llâhu Ta’âlâ ‘Aleyhi ve Sellem*

114 Ey ney-i ‘Îsî-dem ü Abbâs-ser

Dök varak-ı berg-i güle müşg-i ter

115 Sa’yüñ ile ey kalem-i müşg-bâr

Bir yire gelsün yine leyl ü nehâr

E6a 116 Zülf-i leyâle idüben nazm-ı dür

Hâl ile kıl ‘ârız-ı eyyâmı pür

Ç4a 117 Na’t-ı Nebî gencini it âşkâr

Rûz u şeb ol ‘âleme gevher-nisâr

108b. delil: vekil E 113a. kuluñı: kulını Ç * -E, Z; Na’t-ı Nebî Resûl-ı Ekrem Sallâllâhu ‘Aleyhi ve Sellem B; Der-Na’t-ı Nebî-i Mükerrem Resûl-ı Mahrem Sallâ’llâhu ‘Aleyhi ve Sellem T 116b. Hâl ile: Hâlde E

Page 112: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

104

118 ‘İllet-i îcâd-ı zemîn ü zamân

Bâ’is-i âsâyiş-i kevn ü mekân

119 Eşref-i mahûk u güzîn-i beşer

Hâk-i der-i devleti kuhlu’l-basar

120 Rûm u ‘Arab bende Kureyşî-tebâr

Cümleye oldur sebeb-i iftihâr

B5b 121 Keff-i dürer-pâşı yem-i mu’cizât

Barmagı ser-çeşme-i âb-ı hayât

122 İtdi ayâsında tekellüm hacer

Mu’cize-i usbu’ı şakku’l-kamer

123 Bâ’is-i ârâyiş-i heft âsmân

Kân-ı kerem gevher-i emn ü emân

124 Mehbit-i Cibrîl ü emîn-i Hudâ

Hâfız-ı tenzîl ü şeh-i enbiyâ

125 Hatm-i rüsul revnak-ı İslâm u dîn

Efdal-i kül matla’-ı nûr-ı mübîn

126 Mâh-ı harem maşrık u aksâ-hırâm

Neyyir-i nüh-târem ü yesrib-makâm

120a. Rûm u: Rûm B

Page 113: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

105

127 Kevkeb-i dürrî meh-i burc-âftâb

Fâris-i meydân-ı felek meh-rikâb

128 Şâh-ı şeb-i da’vet-i kürsî-nişîn

Gâşiye-dâr-ı rehi rûhu’l-emîn

E6b 129 Hüsrev-i tenhâ-rev u refref-süvâr

Zayf-ı serâ perde-i Perverdigâr

T5b 130 Tekye-i kün bârgeh-i lâ-mekân

Vâsıl-ı dîdâr-ı şeh-i bî-nişan

131 Cism-i şerîfiyle ‘ale’l-ittifâk

Zîr-i kadem oldı ana nüh tıbâk

132 Genc-i Hudâ’dan getürüp beş güher

Eylediler ümmete iklîl-i ser

133 Pencgeh-i nevbeti her subh u şâm

Oldı cihâna sebeb-i intizâm

Ç4b 134 Sidre vü ‘arşı geçicek pâyesi

Z4b Hâke düşer mi o mehüñ sâyesi

135 Sâyesini görmedi çeşm-i cihân

Ebr idi ol mâha velî sâybân

125a. İslâm u: İslâm B // b. Şems-i Hudâ matla’-ı nûr-ı mubîn T 135b. sâyeban: pâsbân E; Z nüshasında 1. ve 2. mısralar yerleri değişiktir.

Page 114: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

106

136 Geldi nübüvvetle o hayru’1-enâm

Oldı vücûdıyla risâlet tamâm

B6a 137 Oldı sebeb fıtratına âdemüñ

Bâ’is odur hilkatine ‘âlemüñ

138 Zâtı idi hilkat-ı dehre garaz

Cevher idi zâtı ‘avâlim ‘araz

139 Rahmet-i Hak âyet-i tâhâ vü nûn

Bütleri itdi kademi ser-nigûn

140 Mu’cize-i bâhiresi bî-hisâb

Cümlesinüñ a’zamı vahy ü kitâb

E7a 141 Her ne getürdiyse kamu hakdurur

Münkir olan kâfir-i mutlakdurur

142 Şâh-ı ‘Arab nesl-i benî Hâşimî

Hükmi revân saltanatı dâ’imi

143 Kavl-i dürer-bârı cihâna sened

Şer’ine yok nesh ü tagayyür ebed

144 Gonce-sıfat tâze vü ter devleti

Artmada günden güne cem’iyyeti

145 Ümmeti dünyâyı tutup ser-te-ser

Sît-i salâtıyla tolup bahr u ber

138b.’araz: garaz E 142b. Hükmi: Hükm Z

Page 115: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

107

146 Bang-ı Muhammed’le pür oldı cihân

Velvele-gîr oldı zemîn ü zamân

T6a 147 Bu yetişür ‘izzet ü iclâline

Hem şeref ü devlet ü ikbâline

148 Hazret-i dârende-i ‘arz u felek

Kendüsi bi’z-zât u ‘umûm-ı melek

149 Kıldı resûline selâm ü salât

Eyledi fermân ide hep kâ’inât

150 Sallu ‘alâ nûrı şefî’ü’1-ümem

Sallu ‘alâ neyyir-i burc-ı hırem

Ç5a 151 Rûh-ı şerîfine hezârân hezâr

Her dem ü her sa’ât u leyli ü nehâr

152 Hazret-i Hak ide salât u selâm

Âline ashâbına her subh u şâm

B6b Taleb-i Şefâ’at ez-Hâk-i Pây-ı Şefi’-i Ümem*

E7b 153 Ey sened-i halk u şefi’-i ümem

147b. Şeref ü devlet ü: şeref devlet B 148b. bi’z-zât u: bi’z-zât B 149b. ide: ile E 151b. dem ü: dem B, Ç / sa’ât u: sa’ât B * -Ç, E, Z

Page 116: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

108

Z5a Bahr-i sehâ menba’-ı cûd u kerem

154 Taht-nişîn-i şeh-i levlâk-câh

Kufl-güşâyende-i genc-i İlah

155 ‘İllet-i ‘isyâna şifâdur demüñ

Zahmına merhem sen idüñ Âdem’üñ

156 Âb-ı ruhuñ katresi ma’-i hayât

Feyz-i nesîmüñ dil-i Nûh’a necât

157 Nûruñ ile nâre girince Halîl

Eyledi gülzâr aña nârı Celîl

158 Bulmaz idi batn-ı semekden rehâ

İtmese Yûnus kapuna ilticâ

159 Olması Dâvûd-ı hilâfet-penâh

Şânuñı ta’zîm idi bî-iştibâh

160 Taht-ı Süleymânı getürmezdi bâd

Olmasa ger gevher-i zâtuñ murâd

161 Feyz-i demüñ merhem-i Eyyûb’dur

Hak-i derüñ sürme-i Ya’kûb’dur

162 İtmese nûruñdan eger iktisâb

Tutmaz idi rûyına Yûsuf nikâb

155b. merhem sen: sen merhem Z / idüñ: idin E, Z 158b. kapuña: kabuña Z 159b. -E 162a. nûruñdan: nûrından T, Z

Page 117: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

109

T6b 163 Zâtuña mahsûs idi rü’yet şehâ

N’ola Kelîm’e diseler len-terâ

164 İrdi Mesîh’e haber-i şevketüñ

Kıldı ricâ Hak’dan ola ümmetüñ

165 Cümleye lutfundur olan dest-gîr

Geldi der-i lutfuña Nâli fakîr

166 Kişver-i cürm ü günehüñ mîriyüm

Hânkeh-i ma’siyetün pîriyüm

E8a 167 Her ne kadar var ise cürmüm şehâ

Ç5b Eylemişüm hâk-i derüñ ilticâ

B7a 168 Hâk-i derüñden beni itmez berî

Kuvvet-i ümmîd-i fe-lâ-tenherî

169 Cümle resûlüñ sen iken eşfakı

Yok ümem içre baña benzer şakî

170 Ümmetinüñ cümle günâhı tamâm

Gelse kamu bir yire rûz-ı kıyâm

171 Cürmüme nisbetle olur zerrevâr

163a. Źâtuña : Źâtına B 165b. Nâli: Nâbi T 166a. Cürm ü: Cürm: B 168b. Kuvvet-i: Kuvve-i Z 169a. iken: iseñ Z, ise E, T

Page 118: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

110

Kaldı şefâ’at baña ancak medâr

Z5b 172 Zâhir olınca dem-i rûz-ı ‘îd

Bir yire geldükde şakî vü sa’îd

173 Cümlemüze eyle şefâ’at ‘atâ

Olmayalum birbirimüzden cüdâ

174 Ümmetüñi lutfuna eyle karîn

Fazl-ı Hak’a vâsıl ola ecma’în

Der-Menkabet-i Çâr-Yâr-ı Güzîn Rıdvânu’llâhi Ta’âlâ ‘Aleyhim Ecma’în*

175 Ey kalem-i mâdih-i kûy-ı selef

Dök tabak-ı midhate dürr-i şeref

176 Kıl bize ey hâme-i ‘anber-şemîm

Zikr-i havâs itmede lutf -ı ‘amîm

177 Rûz u şeb ol bize cevâhir-nisâr

İt rakam-ı menkabet-i çâr-yâr

178 Pâlarına saç dür-i medhi hemîn

Şâyed ola hüsn-i kabûle karîn

E8b 179 Şerm u hayâ ile olup hoy-feşân

T7a Eyle senâ-yı hulefâyı beyân

172a. rûz-ı: rûz u E, Z, T * -E, Z; Menkabet-i Çâr-Yâr-ı Güzîn Rıdvânu’llâhi Ta’âlâ ‘Aleyhim Ecrna’în B, Menkabet-i Çâr-Yâr Ç 179a. hoy-feşan: dür-feşân Z

Page 119: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

111

180 Hazret-i Sıddîk-i sadâkat-şi’âr

Gevher-ı tâc-ı hulefâ yâr-ı gâr

181 Fazl ile ol cümleden akdemdürür

Taht-ı hilâfetde mukaddemdürür

182 Ba’de Nebî hayr-ı ümemdür o şâh

‘Âsim olur her kim ider iştibâh

Ç6a 183 Efdal-ı ashâb u güzîn-i ümem

B7b Bahr-i vefâ menba’-ı sıdk u kerem

184 Necm ile san itdi kamer iktirân

Merkadıdur ravza-i fahr-ı cihân

185 Hazret-i Hak’dan ola bî-had atâ

Rûhına her sâ’at-ı subh u mesâ

186 Rûh-ı şerîfinden olur mültemes

İde ricâ Hazret-i Hak son nefes

187 Lutf ile bu ‘âsiye rahm eyleye

Sıdk ile îmân ile hatm eyleye

Der-Menkabet-i Hazret-i ‘Ömer İbnü’l-Hattâb Radiyâ’llahu ‘Anh*

188 Şâh-ı düvüm Hazret-i Fârûk-ı dîn

Kuvvet-i İslâm u ser-i erba’în

* -Ç, E, Z; Menkabet-i Hazret-i ‘Ömer ü’l-Fârûk Radiyâ’llahu ‘Anh T 188a. Kuvvet-i: Kuvve-i Z / İslâm u: İslâm B, Ç, Z

Page 120: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

112

Z6a 189 Fâtih-i Rûm u ‘Acem u Mısr u Şâm

‘Adl-i hilâfetleri dehre nizâm

190 Kırdı ‘adûnuñ başını muşt ile

Kayseri kör eyledi engüşt ile

E9a 191 Ba’de Ebâ Bekr o şeh-i ‘âdil u dâd

Efdal idi cümleden it i’timâd

192 Uçmaga kasd eyledi ol şeh meger

Açdı şehâdetle hemân bâl u per

193 Rûh-ı şerîfinden olupdur su’âl

İde şefâ’at o şeh-i lâ-yezâl

T7b 194 Kabre varınca baña ihsân ide

Redd-i cevâb itmegi âsân ide

Der-Menkabet-i Hazret-i ‘Osman İbni Affân Radiya’llâhu Anh*

195 Şâh-ı süvüm maşrık-ı nûr-ı ziyâ

Câmi’-i Kur’ân u sipihr-i hayâ

B8a 196 Hazret-i ‘Osmân-ı hilâfet-penâh

Mesned-i İslâm u ‘adâlet-sipâh

197 Ba’de ‘Ömer efdalidür ümmetüñ

Server ü ser-dârı o cem’iyyetün

192a. eyledi: itdi T // b. hemân: hümâ B 194b. Redd-i: Redd ü Ç * -Ç, E, Z; Menkabet-i Hazret-i ‘Osman-ı Zi’n-nûreyn Radiya’llâhu Anh T

Page 121: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

113

Ç6b 198 Zulm-i sarîh oldı o şâha ‘aceb

Kâtili şâyeste-i nâr-ı gazab

199 Açdı bu da perr-i şahâdet hemân

Hazret-i Fârûka ola hem-’irfân

200 Dergehüne eylerüm ‘arz-ı niyâz

İde ricâ ol şeh-i dânâ-yı râz

201 Rûz-ı hisâb olsa bu züri hemîn

Eyleye hem meclis-i ehl-i yemîn

Der-Menkabet-i Hazret-i ‘Aliyyü’l-Murtazâ Kerrema’llâhu Vechehu*

E9b 202 Hüsrev-i çârüm şeh-i düldül-süvâr

Şîr-i Hudâ pençe-zen-i zü’l-fikâr

203 Gevher-i dürc-i şeref-i hel etâ

Dürr-i yetîm-i sadef-i lâ-fetâ

204 Hatm-i rüsûl oldı çü fahru’1-enâm

Oldı hilâfet de bunuñla tamâm

205 Ba’de süvüm efdal-ı ashâbdur

‘İlme Nebî şehr ü ‘Alî bâbdur

Z6b 206 Açdı şehâdetle o şeh şeh-peri

İrdi Hak’a oldı sivâdan berî

200a. arz-ı: arz u B, Ç * -Ç ,E, Z; Menkabet-i Hazret-i ‘Alî Kerrema’llâhu Vechehu ve Radiya’llâhu Anh T 203b. sadef: sıdk-ı B 204a. fahru’l: fahr-ı E 205a. süvüm: siyum E

Page 122: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

114

207 Hâk-i derine iderüm ilticâ

İde beni Hazret-i Hak’dan ricâ

208 Keffe-i mizânum ide Hak girân

Defterime hem çeke hatt-ı emân

T8a Der-Menkabet-i Hazret-i İmâmeyn Hasan ü Hüseyn Radiya’llâhu

Anha*

B8b 209 Nûr-ı ziyâ-bahş-ı dü-çeşm-i cihân

Şems ü kamer hazret-i şehzâdegân

210 Bâg -ı nübüvvetde iki serv-i nâz

Mîr-i Medîne biri şâh-ı Hicâz

211 Hurd u ciger-pâre-i bint-i Resûl

Eylediler câm-ı kazâyı kabûl

212 Gonce-i bâg-ı şühedâ gül-kefen

Sâgar-ı sem-nûş Hüseyn ü Hasan

Ç7a 213 Lâle-i sahn-ı çemen-i Kerbelâ

Lâle degül hûn-ı dil-i Murtazâ

E10a 214 Olma sakın ey kalem-i hûn-feşân

Bâ’is-i âşûb-ı belâ-yı cihân

206a. şeh-peri: meşheri B 208a. Hâk -B * -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i Âl u Ashâb-ı Resûl-ı Ekrem Sallâ’llâhu Ta’âlâ ‘Aleyhi ve Sellem T 214a. kalem-i: -Ç // b. âşûb-ı: âşûb u: Ç, T, Z

Page 123: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

115

215 Urma elüñ silsile-i mâteme

Virme yine tâze cünûn ‘âleme

216 Yohsa ider âteş-i derd-i firâk

Sahn-ı zemîn ü felegi ihtirâk

217 Ol iki dür-dâne-i bahr-i Necef

Ol iki lü’lü-yi hümâyûn-sadef

218 Vâsıta-ı ‘ırk-ı mutahhardurur

Menşe-i evlâd-ı Peyem-berdürür

219 Rûh-ı mükerremleri bâ-’izz ü nâz

Bâg-ı cinânda olalar cilve-sâz

220 Her birine budurur ‘arz-ı merâm

Hîn-i şefâ’at ideler ihtimâm

221 Vaz’ olıcak metn-i sırât-ı kadîm

Pâyumuzı ide Hudâ müstakîm

222 Sitte-i bâkî ki bilâ-irtiyâb

Müjde-i cennetle olup kâm-yâb

223 Dahı iki ‘ammisi ‘âlî-nijâd

Hamza vü ‘Abbâs-ı emîr-i cihâd

221a. metn-i: cisr-i E

Page 124: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

116

Z7a 224 Cümle-i ashâb-ı sa’âdet-mekân

Zümre-i evlâd-ı behişt-âşyân

B9a 225 Hem dahı zevcât ü benât-ı Resûl

T8b Perde-i ‘ismetde fürû’ u usûl

226 Her birinüñ rûhı ‘ale’l-infirâd

Nûr-ı tecellîden ola ber-murâd

E10b 227 Nâli ki bî-çâre ola mûrdan

Dilde temennâsı bu cumhûrdan

228 Eyleyeler ‘afvumı Hak’dan taleb

Rûz-ı cezâ itmeye nâra hatab

Der-Midhat-i İmâmu’1-A’zâm Radiyallâhu ‘Anh*

Ç7b 229 Şâd ola ervâh-ı imâmân-ı çâr

Eylediler mezheb-i çâr ihtiyâr

230 Dîn-i Muhammed’de idüp ittihâd

Eylediler her birisi ictihâd

231 Ba’zı mesâ’ilde idüp ihtilâf

Mahz-ı savâb oldı bize ol hilaf

225b. fürû’ u: fürû’ B, fürûg u Ç 227a. Nâli: Nâbi T * -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Ebî Hanîfe B 231 -E; a. ider: idüp T // b. bize ol hilâf: yine ihtilâf T

Page 125: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

117

232 Bâg-ı şeri’atde olup bâgbân

İtdiler enhâr-ı ‘ulûmı revân

233 Efdal-ı kül Hazret-i Nu’mân idi

A’lemi ol menba’-ı ‘irfân idi

234 Vâzi-i mezheb ol idi ibtidâ

Olsa revâ cümleye ol muktedâ

235 Şer’-i şerîf içre kodı bir eser

Oldı cihâna eseri zîb ü fer

236 Gayrı gibi itmedi hergiz hatâ

Cümle savâb ‘aksi de câ’iz ola

237 Merkadı pür-cilve-i rıdvân ola

Hem-demi hûrâ ile gılmân ola

Der-Midhat-i İmâm Şâfi’i Radiya’llâhu ‘Anh*

B9b 238 Fâris-i meydân-ı fürû’ u ‘usûl

Müctehid ü mürşid ü âl-i Resûl

E11a 239 Kân-ı ‘ulûmuñ güher-i nâfi’i

İsmi Muhammed lakabı Şâfi’i

237b. hûrâ: hûrî B

Page 126: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

118

T9a 240 Sa’yile dünyâda o ‘alî-nejâd

Eyledi çok müşkili hall u güşâd

Z7b 241 Gün gibi mezhebleri oldı bedîd

Pey-rev olanlar aña oldı sa’îd

242 Kabri ola gülşen-i huld-ı berîn

Dâ’im ola lutf -ı Hudâ’ya karîn

Der-Midhat-ı İmâm Mâlik Radiya’llâhu ‘Anh*

243 Nûr-ı hüdâ mehdi-i râh-ı savâb

Fâzıl u ‘allâme-i takvâ-nisâb

Ç8a 244 Kişver-i zühd ü verâ’uñ sâliki

Gevher-i ‘ilm ü ‘amilüñ mâliki

245 Dikkat ile eyledi sa’y-i cemîl

Teşnelere nehr-i ‘ulûmı sebîl

246 Sa’y-ı belîg ile idüp ihtimâm

Bir nice kavme bu da oldı imâm

247 Rûhı ola garka-i bahr-ı kerem

Türbesi gülzâr-ı cinân-ı İrem

* -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Şâfi’î B * -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Mâliki B 243b. Fâzıl-ı: Fâzıl u: Ç, E, Z 244a. verâ’uñ: verâ’ın Z

Page 127: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

119

Der Midhat-ı İmâm Ahmet Hanbel Radiyâ’llahu ‘Anh*

248 Şems-i ma’ârif meh-i burc-ı ‘ulûm

Vâzı’-ı kânûn-ı tarîk u rüsûm

249 Âyine-i lutf-ı hafî vü celî

Sadr-ı fuhûl-ı ‘ulemâ Hanbelî

E11b 250 Şukka-firâz-ı ‘alem-i ictihâd

Kâfile-sâlâr-ı tarîk-i murâd

B10a 251 Eyledi gûşiş bu dahı subh u şâm

Mezheb-i çâr oldı bunuñla tamâm

252 Rûhına Hak’dan nice ihsân ola

Mazhar-ı eltâf-ı firâvân ola

Der-Menkabet-i Pâdşâhi Halleda’llâhu Mülkehu*

253 Hamd-ı Hudâ na’t-ı Resûl-ı enâm

Dahı ulu’1-emre du’â ey hümâm

T9b 254 Olmasa iklîl-i ser-i her-kitâb

Bulmaz o nüsha ebedî âb u tâb

* -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Hanbeli B 248b. kânûn-ı: kânûn u / tarîk u: tarîk B 252a. Rûhına: Ravza-i B *-Ç, E, Z; Der-Midhat-i Sultân Mehmed Hân Tâbe Serâhu T 254b. tâb: nâb B

Page 128: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

120

255 Her ne kitâba olına ibtidâ

Ebter olur olmasa şâha du’â

256 Zikr ola ger menkabet-i şehr-yâr

Rûşen ü tâbende olur çün nehâr

Z8a 257 Hazret-i sultân-ı süreyyâ-makar

Zıll-ı Hudâ pâdşeh-i bahr u ber

E65a 258 Hân Muhammed şeh-i ‘âlî-tebâr

Hüsrev ü gâzi-i Tehemten-şi’âr

Ç8b 259 Şâh-ı kamer-câh-ı memâlik-sitân

Şîr-i vegâ zübde-i ‘Osmâniyân

260 Her ne diyâra ide ‘azm-i sefer

Reh-ber olur nusret-i feth ü zafer

261 Eylediler devlet ile çok gazâ

Kelle-i a’dâ ile toldı fezâ

262 Darb ile kâfirden alup çok bilâd

Hak yolına eyledi bî-had cihâd

263 Oldı müyesser aña feth-i Girîd

Hak kıla rûzi yine feth-i cedîd

256b. çün: çok Z 257a. makar: makâm Z 258b. şi’âr: şikâr: B, Ç 260b. nusret-i: nusret ü Z 262a. Darb: Hizb Z 263b. yine: nice E

Page 129: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

121

264 Hâsılı ol hüsrev-i ‘âlî-nejâd

Nâvek-i ser-tîzine virse güşâd

265 Hasmı eger eylese kûhı siper

Sînesi pûlâd ise andan geçer

B10b 266 Tîgine karşu turamaz Sâm u Zâl

Nîzesinüñ men’i hod emr-i muhâl

267 Rezmini seyr itse eger Güstehem

Bezmini yâ görse Ferîdûn u Cem

268 Gâşiye-ber-dûşı olurdı biri

İkisi de dergehinüñ çâkeri

269 Şevket ü iclâl ile olsa süvâr

Her ne zamân eylese kasd-ı şikâr

270 Sayd-ı segi âhu-yı Çîn ü Hoten

Beste-i fitrâkı gazâl-ı Poten

E65b 271 Himmeti şeh-bâzına ‘ankâ şikâr

T 10a Devleti bâzına hümâ âşkâr

272 İstese şîr-i felegi sayd ider

Gâv-ı zemîni dilese kayd ider

264b. ser-tîzine: ser-tîz E, tîzine B 267b. Ferîdûn u: Ferîdûn B, Ç, Z 268a. biri: yiri E 270a. âhu-yı: âhu E // b. Puten: Yemen E

Page 130: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

122

273 Emrine fi’1-cümle musahhar cihân

‘Avn-ı Hudâ yâver ola her zamân

274 Feth ide dünyâyı Sikender-misâl

‘Adli ile halk ola âsûde-hâl

275 Nâli hudâvend-i cihân-âferîn

Eyleye şeh-zâdeye hıfzı karîn

Ç9a 276 ‘Ömr-i tavîl ile ser-efrâz ide

Z8b Baht-ı hümâyûn ile mümtâz ide

277 Dergeh-i lutfına be-câh-ı resûl

Hazret-i Hak ide du’âmuz kabûl

Der-Sitâyiş-i Vezîr-i A’zâm Destûr-ı Ekrem Hazret-i Fâzıl Ahmed Paşa

Bi’smi’llâhi Yurîdu ve Mâ Yeşâ*

278 Böyle rivâyet olınur ez-kibâr

Olsa edâ menkabet-i şehr-yâr

279 Ba’de du’â-yı şeh-i vâlâ-himem

Âsaf-ı sultâna du’âdur ehem

280 Hazret-i destûr-ı sipihr-iktidâr

Âsaf-ı bî-misl-i Sikender-vakâr

281 İsmi Nebî ile müsemmâdur ol

Âyine-i enver-i esmâdur ol

275a. Nâli: Nâbi T // b. hıfzı: hıfzın E, hıfz B * -Ç, E, Z; Der-Sitâyiş-i Vezîr-i A’zâm Hâfız Ahmed Paşa T

Page 131: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

123

B11a 282 Kal’a-güşâ sâhib-i seyf ü kalem

Şîr-i zafer yâver-i nusret-’alem

E66a 283 Nâsır-ı dîn hâdim-i hısn-ı cedîd

Fâtih-i Uyvâr u diyâr-ı Girîd

284 Yıkdı nice kal’alaruñ taşını

Koydı ‘adûnuñ yirine başını

285 Bahri ber itdi ser-i küffâr ile

Berri yem itdi dem-i füccâr ile

286 Tîgi ne dem olsa keşîde-gılâf

Cân virür sulha ‘adû bi-hilaf

T10b 287 ‘Arsa-i heycâda ger ol şîr-i merd

Her ne zamân eylese ‘arz-ı neberd

288 Tîgine karşu turamaz Kahramân

Olmasa elde siper-i el-amân

289 Nusret-i Mevlâ yitişüp ‘an-karîb

Feth-i Yemen zâtına ola nasîb

290 Yümn-i şehen-şâh ile ol şîr-i Hak

Rûm’a revâ eylese Hind’i yamak

282a. sâhib-i: sâhib u B / seyf u: seyf B / kalem: ‘alem Z // b. yâver-i: yâver u E, Z 283b. Uyvâr u: ebvâb-ı Z, Uyvâr T 284b. Koydı: Kodı: B, Ç, E 287a. heycâda: heycâra Z

Page 132: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

124

291 İtmiş iken feth nice merzbûm

Oldı musahhar da diyâr-ı ‘ulûm

Ç9b 292 Kişver-i fazlında nice kâdı mîr

Fazla-i ihsânın umar bir fakîr

293 Kâşif-i gencîne-i Kur’ân’durur

Fâ’ik-i her-müşkil-i Furkân’durur

Z9a 294 Kâdı huzûrında olur beste-dem

Yâ nice keşşâf ola sâbit-kadem

295 Dergehine olsa Aristo gulâm

Harkı bilüp eyler idi iltiyâm

E66b 296 Eylese kânûn ile zîce ‘amel

Müşkil-i fenn-i rasadı kılsa hâl

297 Mîr Ulug ile gelüp Bû ‘Alî

Dergeh-i fazlında olurdı kulı

B11b 298 Fazl u şecâ’atde yem u âftâb

Cûd u sehâvetde nesîm ü sehâb

292b. ihsânın: ihsânuñ B / bir: her B, T 293a. Fa’ik-ı: Fârık-ı Z, Fâyık-ı T 295a. Harkı: Hakkı E, Cürmi T 297a. Mîr Ulug: Mîr-i livâ T

Page 133: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

125

299 Devr ideli hâsılı çarh-ı felek

Görmedi hem-tâsını ins ü melek

300 Menkabeti hâric-i ‘akl-ı beşer

Hâme nice vasfını tahrîr ider

301 Sa’y-ı belîg eylese ger murg-ı hûş

Evc-i kemâline irişmez hamûş

302 Nâli du’â vakti idüp keşf-i râz

Sıdk ile kıl dergeh-i Hakk’a niyâz

303 Sâbit ola tâ ki meh ü müşterî

Keffi ola zînet-i engüşteri

304 Gonce-i bâg-ı emeli her zamân

Ola ter ü tâze çü verd-i cinân

T11a 305 Yüz süre pâyine sigâr u kibâr

Sadr-ı vezâretde olup ber-karâr

306 Feyz-i Hudâ yâver-i nusret-karîn

Hâfızı Hallâk-ı cihân-âferîn

298a. yem u: yem Z 302a. Nâli: Nâbi T 303a. meh ü: meh B 305 E, Z ve T nüshasında 2 mısra yer değiştirmiştir // b. olup: ola Z 306a. yâver-i: yâver ü Ç

Page 134: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

126

Sebeb-i Te’lîf*

307 Bir gice bu kulzüm-i heft-âsmân

Dehre olup dürr-i kevâkib-feşân

Ç10a 308 Ya’ni olup ebr-i kederden berî

E67a Zâhir idi cümle dür-i ahteri

309 Olmış idi fülk-i mehe kehkeşân

Sîm-serin tâb-ı kamer bâd-bân

310 Lengeri maşrıkdan alup vakt-i şâm

İtmiş idi cânib-i garba hırâm

311 Saldıgı dem engine fülk-i kamer

Asmış idi keştiye mâhı fener

Z9b 312 Sandal-ı pervîne binüp müşterî

Çıkdı temâşâya nücûm ekserî

B12a 313 Revzene-i ahtere geldi nebât

Hayret ile kaldı bakup sâbitât

314 İtmek içün zînet-i çarha nigâh

Mastaba-i hâleye çıkmışdı mâh

*-Ç, E, Z; Sebeb-i Tahrîr-i Manzûme-i Mergûbe T 307b. dürr-i: dürr ü E 308a. olup: idi Z 309a. mehe: felek E // b. Sîm-serin: Sîm-serün B 311a. Saldıgı: Çıkdıgı Z 313b. kaldı bakup: bakup kaldı Z

Page 135: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

127

315 Çekdiricek firkate sîn mâh-tâb

Hayli hevâyî fişek atdı şihâb

316 Şem’-i nücûm ise çerâgân idi

Sun’-ı Hudâ dehre nümâyân idi

317 Kudret ile itmiş idi müste’ân

Perde-i sakf-ı felegi perniyân

318 Atlas-ı çarh olmış idi heft reng

Nakş-ı nücûm ile misâl-i peleng

319 Feyz ile pür idi zemîn ü zamân

Nâzır idi kudret-i Hakk’a cihân

320 Gûşe-i gafletde o şeb ben fakîr

Olmış idüm pister-i gamda esîr

E67b 321 Gelmiş idi cümle kuvâya kesel

T11b Geçmiş idi gerdene dâm-ı emel

322 Zîr-i sere virmiş idüm müştümi

Şâne idüp nâhun-ı engüştümi

323 Rîşe halel gelmiş idi şâneden

Murg-ı hıred uçmış idi lâneden

317b. sakf-ı: sakfı Z 321b. dâm-ı: tûl-ı Z 322b. nâhun-ı: te’mîn-i B

Page 136: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

128

324 Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm

Olmış idi baña celîs ü nedîm

Ç10b 325 Tûl-ı emel sînede salmışdı bîh

Dört tarafum olmış idi çâr-mîh

326 Semt-i ma’âşa idüben istinâd

Gelmez idi hâtıra fikr-i me’âd

327 Mihnet-i hırs u elem-i mâ-sivâ

Olmış idi dilde belâ-ber-belâ

328 Hâsılı bu bende-i dünyâ-perest

Olmış iken bâde-i gafletle mest

B12b 329 Meh gibi girdi kapudan bir cüvân

Oldı cemâliyle münevver cihân

330 Kâmetinüñ serv-i çemen bendesi

Gül ruhınuñ vâlih ü şermendesi

Z10a 331 Virdi başın fikr-i lebiyle şeker

Dür dişi reşkiyle sadef dür döker

332 Nergisinün nergis-i cân hastesi

Goncesinün gonce-i gül bestesi

324a. Hırs u: Hırs-ı E 327a. elem-i: elem ü B, Z

Page 137: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

129

333 Gerdenine kâküli ‘akluñ kemend

Zahm-ı Mesîhâ’ya demi sûdmend

E68a 334 Katre-i la’l-ı lebi Hızr’a hayât

Feyz-i demi mürde-i dehre necât

335 ‘Ârızı revnak-şiken-i bedr idi

Şübhesiz ol gice şeb-i Kadr idi

336 Mahlası hoş ismi o mâhuñ hıred ‘Âleme ol rûh idi ‘âlem cesed

337 Şâ’ir-i mümtâz idi ol dil-firîb

Ol idi bu bendeye şeyh ü edîb

T12a 338 Nev-res idi gerçi o dânâ velî

Pîr-i felek ‘aklına dirdi belî

339 Hem-dem idük ol meh ile sâbıkâ

Olmaz idük birbirimüzden cüdâ

340 Var idi çok sohbet-i dîrînemüz

Saf idi âyîne-sıfat sînemüz

341 Çekmiş idi terbiyetümde emek

Yenmiş idi ortada nân u nemek

329a. kapu: kabu E, Z 336a. mâhuñ: şâhuñ Z 339b. Olmaz: Olmış Z

Page 138: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

130

Ç11a 342 Her ne nasîhat ide ol nîk zât

Bedlik idüp itmez idüm iltifât

343 Her ne kadar eylese lutf u kerem

Bil ki mükâfâtı iderdüm sitem

344 Hâsılı her hayra ki olsa delîl

Tutmaz idüm kavlini illâ kalîl

B13a 345 Eyler idüm gâyet ile harlıgı

İdemedük ‘akıbeti dirligi

346 Bildi ki itmez dile pendi eser

Cân gibi itmişdi bedenden sefer

E68b 347 Çıkmış idi başuma dûd-ı firâk

Kalmış idi dilde gam-ı iştiyâk

348 Geldi o dem yanuma biñ nâz ile

Başda yir itdüm aña i’zâz ile

349 Hâlümi sordı didi ey mübtelâ

Beste-i zencîr-i nukûş-ı hevâ

342b. ide: idem Z 346a. itmez dile pendi: pendi dile itmez Ç, B // b. bedenden: bundan B / sefer: mefer B, Ç 347a. dûd-ı: dûd u B // b. gam-ı : gam u B 348a. dem: meh Z // b. i’zâz: i’râz B 349b. hevâ: sivâ T, Z

Page 139: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

131

Z10b 350 Niceye dek hırs ile dil-mürdelik

Tâ-be-key ey mürde bu efsürdelik

351 Zînet-i dünyâya nedür bu heves

Kim bile hâlüñ n’ola âhir nefes

352 Gaflet ile niceye dek hurd u hˇâb

Añ o demi menzilüñ ola türâb

353 ‘Ömr-i girân-mâyeni kılduñ hebâ

Sanma ki dünyâ ola dârü’1-bekâ

354 İtmedesin cehl ile ‘ömrüñ telef

‘Âkıbetüñ añmadun ey bî-halef

T12b 355 Nakd-ı ‘amel âdeme ser-mâyedür

Hayr-ı halef mâye-i bî-gâyedür

356 Sen de ‘amel yok ki ola reh-berüñ

Kanı halef kim tuta soñra yirüñ

357 Hˇâb-ı tegâfül nice bir ey fakîr

Olma mısın dahı nasîhat-ı pezîr

358 Sun’-ı Hudâ ile cihân pür-’iber

Gûşe-i gamda sen isen bî-haber

352b. Añ: An B 354a. ömrüñ: ömri B, Ç, E, T 357b. Olma mısın: Olmayasın Z; Olmaya ki B

Page 140: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

132

Ç11b 359 Taşraya çık zulmet ü envârı gör

Leyle-i İsrâdaki esrârı gör

E69a 360 Encüm ü mâh u felek-i nüh-tabak

Sun’-ı Hudâvend’e nazar ber-varak

B13b 361 Emrini tut bende-i fermân iseñ

Sun’ına bak sâhib-i ‘irfân iseñ

362 Penbe-i vesvâsı çıkar gûşdan

Diñle dür-i pendi fem-i hûşdan

363 Bildüñ ise bâ’is-i îcâduñı

Nefsi ko tut dâmen-i üstâduñı

364 Eyle tefekkür sebeb-i hilkatüñ

Bil ne imiş cevher-i mâhiyyetüñ

365 Âdem olur ehl-i ma’ârif olan

Hakk’ı bilür nefsini ‘ârif olan

366 Hüsn-i ‘amel kesbine kıl sa’y-i tâm

Dil-ber-i vahşîdür anı kıl be-dâm

367 Saña odur reh-ber-i râh-ı ‘adem

Haşre degin hem-nefes ü hem-kadem

358b. isen: ise T 359a. zulmet ü envarı. zulmet envâr B 362b. fem-i: zahm-ı B 363a. îcâduñı: îcâdıñı Z 366a. kıl sa’y-ı tâm: ikdâm kıl B, Ç, T / b. kıl be-dâm: râm kıl B, Ç, T

Page 141: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

133

368 Hayr-ı halef bâ’is-i tezkîrdür

Âfet-i dil gaflet ü te’hîrdür

Z11a 369 Eyle halef kesbine sa’y-ı belîg

Fevt olıcak fâ’ide virmez dirîg

370 Ya’ni cihân içre ko git bir eser

Bil ki eserdür halef-i mu’teber

371 Soñra gelenler seni yâd ideler

Rahmet ile rûhuñı şâd ideler

T13a 372 Vâdi-i nazm içre yüri bas kadem

Kıl kalem i dûş-ı benâna ‘alem

E69b 373 Didüm eyâ mürşid-i râh-ı savâb

Hak bu ki her bir sühânuñ bir kitâb

374 Evvel ü âhir baña sensin zâhir

Ol yine lutf ile bu dem dest-gîr

375 Sen gideli vâlih ü dem-besteyüm

Sûz-ı firâk ile katı hasteyüm

Ç12a 376 Zerre kadar kalmadı nutka mecâl

Fikr-i mezâmin ise emr-i muhâl

B14a 377 Nesri tekellümde çeken ‘usreti

369a. sa’y-ı: sa’y u B, Ç

Page 142: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

134

Nazma ne vech ile olur kudreti

378 Didi ne gam ben saña oldum refîk

Olsa refîk eyleme vehm-i tarîk

379 Tâlibe ikdâm u cesâret gerek

Sînede tef dilde harâret gerek

380 Dîde vü dilde ger ola âb u tâb

Sehl olur erbâbına nazm-ı kitâb

381 Didüm eyâ gevher-i tâc-ı hüner

Nüsha-i cân gibi sözüñ mu’teber

382 Kâ’ide-i nazm-ı tarîk-i selef

Oldı kamu hezl ü hebâ vü telef

383 Eylediler şi’ri bu gûne tırâş

Sem’i olur ehl-i dile cân-hırâş

384 Nazm-ı zamâne neye benzer dilâ

Besteler içre nitekim tenterâ

385 Lafzı lugaz şekli velî ânı yok

Kâlbüd-i mürde gibi cânı yok

E70a 386 Biz de bu vâdîde yazarsak eger

378a. ne gam: ne’am B, Ç, E 380a. Dîde vü dilde: Dîde-i devlet B 383a. şi’ri: şi’r E // b. sem’i: şem’i Ç, sa’y B 384b. tenterâ: ten-nümâ B, ten-sera E 385b. Kâlıb-ı mürde gibi kim cân yok T 386b. Lafz-ı: Lafzı Z

Page 143: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

135

Lafz-ı mücerred nice eş’âr-ı ter

Page 144: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

136

387 Göstere hirbâ gibi nakş-ı hayâl

Kılmaya ma’nâları ‘arz-ı cemâl

Z11b 388 Mümkin idi olmasa ‘özrüm kavî

Yazmaga her dem nice şi’r-i nevi

T13b 389 Tâze zebân ile velî köhne pîr

Cem’i nice mümkin olur ey habîr

390 Nazm-ı kadîm üzre olup dür-feşân

Eyler isem nice hikâyet beyân

391 Şimdi bu vâdîlere kimdür bakar

Almaz ele belki ayakla kakar

392 Sözlerümi gûş idicek şeyh u şâb

‘İlm-i ledünnîden açup bir kitâb

B14b 393 Eyledi meclisde o ‘âlî-tebâr

Ç12b Dürc-i hikemden nice gevher-nisâr

394 Didi eyâ gâfil ü mest-i hevâ

Ser-hoş-ı ter-dâmen-i bezm-i sivâ

395 Vâdi-i inkâra ‘âzimet neden

Zann idesin olmaya fehm-i sühan

387a. hirbâ: deryâ Z // b. ma’nâlara: ma’nâları Z 394a. gâfil ü: gâfil-i B, Z // b. ser-hoş-ı: ser-hoş u E; Eyledi ser-hoş seni bezm-i sivâ T 395b. idesin: ide ki B

Page 145: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

137

396 Şimdi Hudâvend-i cihân-âferîn

Bir kulını eyledi şâha karîn

397 Fazl u kemâliyle ser-efrâzdur

Cûd u sehâ lutf ile mümtâzdur

398 Var ise zâtuñda liyâkat eger

Bârgeh-i fazlına var kıl nazar

E70b 399 Dergehidür mecmâ’-ı ehl-i kemâl

Her birinüñ sözleri âb-ı zülâl

400 Himmet ü pîrâne vü ikdâm-ı tâm

Mâye-i dil olsa olur iş tamâm

401 İsm-i şerîfine yazup bir kitâb

Kendüni kıl sen dahı sâhib-nisâb

402 Bâ’is-i tezkîr ola nazmuñ hemân

İsm-i şerîfi añıla çok zamân

403 İster isen sen de bu bezme vusûl

Kullıgını cân ile eyle kabûl

404 İrdügi dem gâyete güftâr-ı hûş

Dilde idüp bahr -i ma’ânî hurûş

397a. Fazl u: Fazl-ı Z / efrâzdur: efrâzdurur B, Ç // b. mümtâzdur: mümtâzdurur B, Ç 398a. zâtuñda: zâtında B // b. fazlına: lutfına Z 400a. ikdâm-ı tâm: ikdâm u kâm B 401b. Kendüni: Kendini B

Page 146: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

138

405 Lutf-ı Hudâvend’e kılup istinâd

Virdüm o dem kufl-ı midâda güşâd

406 Kılmag içün hâmeye ‘arz-ı niyâz

Eyledüm engüşt-i zebânın dırâz

Z12a 407 Didüm eyâ mûnis ü yâr-ı kadîm

T 14a Râh-ı sadakatde nazîrüñ ‘adîm

408 Hikmet ile oldı zebânuñ iki

Yazmag içün levhe sıfât-ı yeki

B15a 409 Sıdk ile dehr içre bulup iştihâr

Oldı kavlüñ cümle sigâr u kibâr

Ç13a 410 Sensin olan sıdk ile dehre ‘alem

Şânuñı ta’zîm yeter ve’1-kalem

411 Garka-i bahr-i keremüñ hâs u ‘âm

Sa’yün ile buldı cihân intizâm

E71a 412 Lutfuña dil-beste cemi’-i lisân

Cümlesine sensin olan tercemân

413 Reşha-i feyzünle baña ol mu’în

Çeşme-i dilden aka mâ-i ma’în

404a. İrdügi: İrdigi Z, T 405b kufl-ı: fazl-ı B, T 406a. kılmag içün: kılmak içün E, Z, T // b. Eyledüm: Eyledi B, Ç, E, T/ zebânın: zebânuñ B, Z 407a. mûnis ü: munis-i B, Z 408b. Yazmag içün: Yazmak içün Z 412a. Lutfuña: Nazmuña T 414a. müstenîr: müstetîr E

Page 147: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

139

414 Kâle gele hâl-ı dil-i müstenîr

Sa’yüñ ile ketb ola mâ-fi’z-zamîr

415 Himmetüñ olursa koyam bir eser

Bâ’is-i tezkîr ola şâm u seher

416 Tuhfe-i Emsâl ola ser-nâmesi

Aslı kühen tâze ola câmesi

417 Hazret-i dârende-i bâlâ vü şîb

Hayr ile itmâmını ide nasîb

Der-Sitâyiş-i Musâhib-i Şehen-Şâh-ı Vâlâ Hazret-i Mustafâ Paşa*

418 Mustafâ Paşa dür-i bahr-i kerem

Sâhib-i sultân-ı kevâkib-hâşem

419 Zâtı ile oldı vezâret şerîf

Görmedi emsâlini çeşm-i ‘ârif

420 ‘Akl ile bil Âsaf-ı devrândur

Fazl ile hod fâris-i meydândur

421 Tıynet-i pâkini idüp Rabb-i cûd

Fazl u hüner lutf u keremden vücûd

422 Şîr-i vegâ sâhib-i seyf u kalem

Fazl u sehâ ile vücûdı ‘alem

*-Ç, E, Z; Der-Sitâyiş-i Musâhib Mustafâ Paşa Mahrem-i Şehen-şâh-ı Vâlâ T

Page 148: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

140

T14b 423 Hîn-i rezim Rüstem-i düşmen-şikâr

Vakt-i bezim gonce-i fasl-ı bahâr

B15b 424 Şevket ile sâhib-i sultân iken

E71b Mertebesi vâsıl-ı Keyvân iken

Z12b 425 Gelse yine meclisine bir fakîr

Lutf u nevâzişle ider anı sîr

Ç13b 426 Hulk-ı hasen fazl u sehî vü edeb

Zât-ı şerîfinde nümâyândı heb

427 İtdi Hudâ zât-ı kerîmin hemân

Bâ’is-i âsâyiş-i halk-ı cihân

428 Bunda yazup Sa’di -i mu’ciz-dehen

Bir iki pâkîze vü şîrîn sühan

429 Biz de mezâminin idüp iktibâs

Tâ ki ola cümle-i beyte esâs

430 Lutf-ı cihân-perver-i feyz-i İlâh

Bir kulını eylese makbûl-ı şâh

431 Hikmet-i mahz oldıgına yok gümân

Dehre olur bâ’is-i emn ü emân

421b. Fazl u: Fazl-ı B, Ç / lutf u: lutf B, Ç 426b. nümâyândı: nümâyân Z, T 430a. perver-i: perver ü Z 431b. olur: olup B, Ç

Page 149: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

141

432 Hazret-i sultân-ı felek-câh eger

Hâl-i re’âyâyı aña sorsa ger

433 Hüsn-i edâ ile ider terbiyet

Hazret-i sultâna gelür merhâmet

434 Saltanat-ı şâh bulur izdiyâd

Muntazam olur dahı hâl-i ‘ibâd

435 Hazret-i paşayı Hudâ-yı kadîm

İtdi şehen-şâha celîs ü nedîm

436 Dehre bu bir ni’met-i ‘uzmâdurur

Hikmet-i gencîne-i Mevlâ’durur

E72a 437 Seng-i deri gevher-i tâc-ı Kubâd

Hâk-i rehi kuhl-ı fuhûl-ı ‘ibâd

438 Gelse zamânında eger Barhayâ

Eyler idi hâk-i derinden hayâ

439 Menkabetin yazmada ‘âciz kalem

Vasfını ‘arz itmede kâsır rakam

B16a 440 Ey dür-i deryâ-yı kemâlât-ı cûd

Tl5a Nâli-i efgende vü hem bî-vücûd

435b. celîs ü nedîm: celîs-i kadîm B 437b. rehi: deri Z 440a. vü hem: dih-i B, Ç // b. Nâli: Nâbi T

Page 150: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

142

441 Nâm-ı şerîfüñe yazup bir kitâb

Eyledi iklîl-i ser-i âftâb

442 Zikr-i cemîlüñle tola Şâm u Rûm

Vasfuñ ile pür ola her merzbûm

Ç14a 443 Şimdi bu manzûmeyi kasdum hemân

Dergeh-i vâlâna idem armagan

Z13a 444 Keff-i dürer-pâşuña bulsa vusûl

Belki ider redde tefevvuk kabûl

445 Dergehüne gerçi idüp ittikâ

Bir nice hoş lehçe vü şîrîn edâ

446 Biri kemâlât ile Nâbî’dürür

Cümlesinüñ ruhları ‘âlîdürür

447 Fazl ile ol fâ’ik-i akrân imiş

Nazm ile hod nâdir-i devrân imiş

448 Her sühanı gayret-i kand u nebât

Şi’ri virür âdeme tâze hayât

449 Kimisinüñ sözleri şîr ü ‘asel

İtse devâ sâmi’i def’-i kesel

441a. şerîfüne: şerîfine B, Ç; şerîfüñle T 444a. pâşuna: bârına Z / bulsa: bula Z // b. ide: ider Z / redde: redd-i Ç, dürr-i B 446a. Biri: Bir B, Pîr-i Ç / Nâbî’dürür: Nâlî’dürür Z 448a. gayret-i: ‘ibret-i Z / kand u: kand-ı T, Z 449b. devâ: revâ: Ç, Z 451b. hâtıra: hâzıra T, Z; hâsırâ Ç

Page 151: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

143

E72b 450 Kimisi helvâ kimi pâlûdedür

Sükker ile kimisi âlûdedür

451 Kand u şeker et’ime-i fâhire

Dem-be-dem olursa eger hâtıra

452 Ekli virür âdeme bî-şek kesel

Olsa eger şîr ü nebât ü ‘asel

453 Bir kurevî eylese ihzâr o dem

Dûg ile keş mîve-i pîr-i kerem

454 Meyl ider elbette tabî’at aña

Sâhib-i beyt aña ider çok ‘atâ

455 Ey meh-i bedr-i felek-i lutf u cûd

Ehl-i hüner buldı kapunda vücûd

456 Şimdi fakîrâne budur kavl-i râst

Dergehüñe eyledüm ihdâ-yı mâst

B16b 457 ‘Aybı ki sultân begenürse eger

Gayb olur ‘aybı olur ‘ayn-ı hüner

T15b 458 Sözlerimüñ ekseri sehv ü hatâ

Eyle mukâbil aña lutf u ‘atâ

452b. nebât u: nebât-ı B 453. -T 454a. elbette: elbetde Z 456b. Dergehüñe: Dergehine Z / ihdâ-yı: ihdâ ey B 457b. ‘aybı olur: ‘ayb içre o B, Ç 458b. lutf u: lutfla B

Page 152: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

144

459 Kârı kuluñ sehv ile noksândur

Lâyık olan hazrete ihsândur

Ç14b 460 Eyle bu mikdâr ile pes iktifâ

Gafleti ko geldi mahall-i du’â

461 Tâ ki Hudâvend-i zemîn ü zamân

Bir kulını ide şeh-i kâm-rân

462 Ya’ni anı ‘âleme sultân ide

Halkı aña bende-i fermân ide

Z13b 463 Emri vire dehre ser-â-ser nizâm

E73a Bula vücûdıyla cihân intizâm

464 Bir kulını ol şehe sâhib ide

Ya’ni vezâretle musâhib ide

465 Lutf ile insâf ile şâm u seher

Eyleye ahvâl-i ‘ibâda nazar

466 Hâl-i re’âyâyı şehen-şâha heb

Rıfk ile ‘arz eyleye her rûz u şeb

467 Sâye-i şehde ola her subh u şâm

Râhat u emn üzre kamu hâs u ‘âm

462a. anı: añı Z 466b. rûz u: rûz B, Ç 468b. Görmeye gülzâr-ı vücûduñ hazân Z 469 -Z

Page 153: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

145

468 Kurb-ı şehen-şehde şeh-i lâ-mekân

Mertebeni ber-ter ide her zamân

469 Gonce-i bahtuñ açıla râygân

Görmeye gülzâr-ı vücûduñ hazân

470 Hâtıruña gelmeye âsâr-ı gam

Konmaya pâyüñe gubâr-ı elem

471 Hâfız-ı zâtuñ ola ‘avn-ı Hudâ

Hem dahı câh-ı kenef-i Mustafâ

Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem*

B17a 472 Nâkıl-ı efsâne-i bezm-i kühen

Hˇâce-i kâlâ-yı diyâr-ı sühan

473 Perde-ber-endâz-ı likâ-yı fünûn

Silsile-cünbân-ı fezâ-yı cünûn

T16a 474 Mâşıta-ı ‘ârız-ı ebkâr-ı nâz

Bülbül-i şûrîde-i bâg-ı niyâz

475 ‘Âşık u ma’şûka mühim-sâz olan

Kâtib-i sır mahrem-i her-râz olan

470a. Hâtıruña: Hâtırına B // b. pâyüne: pâyine Z 471a. Hudâ: İlâh Z *- Ç, E, Z; Hikâyet-i Mîr Muhteşem B 473a. endâz-ı: endâze B // b. cünbân-ı: cünbâ-yı T 475a. ‘Âşık u: ‘Âşık-ı: B, Ç / olan: -Z 476a. şehir ü: şehir-i Z // b. ya’ni ki: ya’ni bu Z 477b. rûz u: rûz B,Ç

Page 154: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

146

Ç15a 476 Şehr-i sadâkatde şehîr ü ‘alem

Hızr-nefes ya’ni ki nevk-i kalem

E39b 477 Virdi haber esbak-ı eyyâmdan

Mihnet-i rûz u keder-i şâmdan

478 Şehr-i Dımışk içre çü necm-i sühâ

Zâhir olup bir sanem-i meh-likâ

479 Gözleri cellâd u nigâhı sinân

Gamzesi dellâl-ı emânü’1-emân

480 Misk-i Hoten zülfinüñ üftâdesi

Serv-i çemen kaddinüñ âzâdesi

481 Çeşmi ile lebleri mevt ü hayât

Hışmı ile handesi zehr ü nebât

Z14a 482 Açsa tekellümle o gonce femi

Zâhir idi güllerinüñ şeb-nemi

483 Hâl-i ruhı dâne saçı dâm idi

Alnı kamer turreleri şâm idi

484 Baksa girîbânına ger ehl-i hâl

Bedrini ancak görür idi hilâl

479a. cellâd u: cellâd B 480a. Misk-i: Müşg-i Z, T 481a. Çeşm-i: Cismi T // b. Hışmı: Çeşmi T 482a. tekellümle: tekellüme B 485a. çok : yok B, cog E

Page 155: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

147

485 Söz çok idi itmege vasf-ı beden

Olsa idüm müşterek-i pîrehen

486 Tab’umı itdüm nice kez imtihân

Girmedi ‘âgûş-ı hayâle miyân

487 Geçme öte yohsa virürsüñ seri

Görme misin belde turur hanceri

B17b 488 Hâsılı ol dil-ber-i nâzik-beden

Hırmen-i nesrîn ü gül-i nesteren

489 Meh gibi günden güne buldı kemâl

Servine gelmişdi henüz i’tidâl

E40a 490 Hüsnine dil-beste olup ehl-i Şâm

Reh-güzerin bekler idi hâs u ‘âm

T16b 491 Kûyunı beklerler idi şâma dek

Çıkmaz idi meh gibi ahşama dek

492 Subha degin uymaz idi şeyh u şâb

Togmaz idi gün gibi ol âftâb

Ç15b 493 Olmış idi rü’yeti emr-i muhâl

Kande gele hâtıra fikr-i visâl

489b Servine: Serviye Z 491a. Kûyunı: Yolunı T 492a şeyh u: şeyh B 494b. idi: -Z

Page 156: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

148

494 Cismi ser-a-pâ sanasın cân idi

Dîdeden ol vech ile pinhân idi

495 Bakmaz idi âyineye ol perî

Olmaya ‘aksi mehine müşterî

496 Virmez idi kâkülini şâneye

Girmeye zülfi yed-i bigâneye

497 Gamze gibi hâsılı ol pür-cefâ

Olmış idi dehre görinmez belâ

498 Birbirine girmiş idi hâs u ‘âm

Rûz-ı hisâb oldı firâkıyla şâm

499 Nahsa düşüp yıldızı ‘âmîlerüñ

Başına gün togmadı şâmîlerüñ

500 Çâr idi ancak o mehüñ bendesi

Hidmetinüñ rûz u şeb efgendesi

Z14b 501 Her birisi mahrem-i esrâr idi

Çârı dahı mazhar-ı dîdâr idi

502 Bende-i çâruñ ikisi Şâm’a dek

Eyler idi hidmetin ahşama dek

E40b 503 Birisi hâdim birisi dâyesi

Ya’ni ki hurşîd ü biri sâyesi

495b. ‘aksi:’aks Z

Page 157: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

149

504 İkisi her şeb o kuluñ tâ-seher

Tutmış idi hidmete bel çün-kemer

B18a 505 Birisi rakkâs u biri şu’le-bâz

Oldı lakab anlara sûz u güdâz

506 İkisi de hâfız-ı cânânedür

Birisi şem’ ü biri pervânedür

507 Rûyunı fi’1-cümle gören çâr idi

Görmesi çâruñ dahı nâ-çâr idi

T17a 508 Olmış idi gün gibi ol meh şehîr

Şöhreti oldı gül-i ter nâmı Mîr

509 Defter-i ‘uşşâkınuñ encüm-misâl

İrmez idi haddine kilk-i hayâl

Ç16a 510 Çekdi kimi ism okuyup çilleler

Dökdi kimi dergehine sîm ü zer

511 Saydına sa’y eylediler mâh u sâl

Olmadı nahcîr o vahşî gazâl

512 Tu’ti gibi itmedi kande heves

Anuñ içün olmadı bend-i kafes

513 Cümle-i ‘uşşâkınuñ ammâ biri

Mir’e fedâ eyledi cân u seri

503b. hurşîd ü: hurşîd B

Page 158: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

150

514 Râh-ı mahabbetde olup ser-firâz

Olmış idi zübde-i ehl-i mecâz

515 Devlet ile şöhre-i devrân idi

Dirhem ü dinârı firâvân idi

E41a 516 Açmaz idi gencini miftâh-ı had

İrmez idi fazlına dest-i ‘aded

517 Batmış idi hâsılı sîm ü zere

Geçmedi Kârûn gibi ancak yire

518 Sâgar-ı ‘aşk ile olup ser-girân

Girmez idi ‘aynına mülk-i cihân

519 Firkat-i Mîr olmagile hem-demi

Çıkdı gözinden giderek dirhemi

Z15a 520 Nâmına dirlerdi bunuñ Muhteşem

Sanma gedâ gibi ola bî-haşem

B18b 521 Kays ile Ferhâd ise meftûn-ı zen

Vasf-ı zen itmez ‘ukelâ zemm-i zen

522 Bende idi şâha egerçi gedâ

Virdi haber her ne ise mâ-cerâ

505a. rakkâs u: rakkâs B, Ç 517b. ancak: ammâ E 521a. Kays ile Ferhâd: Kıble-i Ferhâd T // b. zemm-i zen: demm-i karn B

Page 159: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

151

523 ‘Aşk odur anda beyân olmaya

‘Âşık odur anda zebân olmaya

524 Bir gice ol ‘âşık-ı bî-hân-mân

Bâde-i firkatle olup ser-girân

T17b 525 Vâlih ü dem-beste vü hayrân idi

Mürde-sıfat kâlıb-ı bî-cân idi

526 Yok idi tahrîk-i lisâna mecâl

Teşne idi nâleye ammâ muhâl

Ç16b 527 Kâlıb-ı efsürdesi bî-iştibâh

Mevtine olmışdı delîl ü güvâh

528 Kaldı hemân bir nefes-i vâpesin

Kayd-ı kafesden ola rûhı emîn

E41b 529 Muhteşem’üñ âteş-i ‘aşkı meger

İtmiş idi kalbine Mîr’üñ eser

530 Sînede ger âteş-i ‘aşk olsa germ

Kalbini yârüñ ider elbette nerm

531 Her ne kadar olsa da pûlâd-dil

Nerm olur ol sûz-ı derûn ile bil

523a. odur: odur ki Z // b. ‘Âşık odur: ‘Aşk odur ki Z 525a. Vâlih ü: Vâlih-i Z 526a. Yok: Yog B, Ç 530b. elbette: elbetde Z

Page 160: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

152

532 Âteş-i aşk olsa eger üstüvâr

Dilde gelür hâneye elbette yâr

533 Vakt-i seher gün gibi ol âftâb

Muhteşem’üñ hânesine virdi tâb

534 İtdi müşerref kademi hânesin

Kıldı münevver dahı kâşânesin

535 Rûh-ı musavver gibi ol gül-beden

Devlet ile girdi der-i hâneden

536 Gördi ki ol ‘âşık-ı şûrîde-ser

Tîr-i gama sînesin itmiş siper

537 Pister-i hâk üzre yatur bî-şu’ûr

Yok hareket ‘aklına gelmiş fütûr

B19a 538 Nâz ile geldi gülerek yanına

Bakdı biraz çâk-ı girîbânına

Z15b 539 İtdi dahı üstine vaz’-ı kadem

Açdı o demde gözini Muhteşem

540 Gördi turur anda o ‘âşık kişi

Sandı hayâli ola yâhûd düşi

532b. elbette: elbetde Z 534a. kademi: kadem B 537a. bî-şu’ûr: bî-huzûr T

Page 161: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

153

541 Çeşminüñ oldı müje kufl-ı deri

Şîşede mahbûs ola tâ ol perî

E42a 542 Kala hayâli o mehüñ dîdede

T 18a ‘Aks-i mehi bend ide âyînede

543 İtdi ricâ didi eyâ murg-ı hˇâb

Eyleme pervâze kerem kıl şitâb

Ç17a 544 Râz-ı dili kılma eyâ dîde fâş

Eyleme tahrîk-i müje dökme yaş

545 Ter düşe şâyed o sanem cûydan

İncine belki kademi mûydan

546 Şimdi hayâli dile mihmândur

Reh-güzeri dîde yiri cândur

547 Eyleme bîdâr beni muttasıl

Bir nefes ey nâle kerem kıl kesil

548 Başladı halt itmege dîvânevâr

Bildi anı Mîr degül hûşyâr

549 Nâz ile zânûsına aldı serin

541a. müje: müze Z 542a. mehüñ: şehüñ B, Ç // b. ‘Aks-i: ‘Aksi B 543b. pervâze: pervâz Z 544a. eyâ: gel ey Z 545a. cûydan: hûydan Z 546a. mihmândur: mihmândurur E // b. cândur: candurur E 549b. derin: terin Z

Page 162: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

154

Dâmen ile sildi ruhından derin

550 Didi uyan gâyete irdi mesâ

Başuña gün togdı tur ey mübtelâ

551 Tîr-i du’â irse nişângâhına

Kebk-i kendi gelür şâhine

552 Gûşına çün girdi bu gül-bang-ı nâz

İtdi yine kufl-ı der-i çeşmi bâz

553 Cem’-i havâs eyledi açdı gözin

Mîr’i görüp eyledi zâyî özin

B19b 554 Oldı ser-â-pâ bedeni lerzenâk

Nutkı tutıldı olayazdı helâk

E42b 555 Bî-hareket kaldı misâl-ı cemâd

Bâb-ı sühan bulmadı feth ü güşâd

556 Gördi ki Mîr olmadı nutka mecâl

Eyledi biñ nâz ile andan su’âl

557 Didi ne bu hâlet-i dem-bestegî

Sûret ü nakş-ı keder-i hastegî

551b. kendi: kendü Z 552a. çün girdi: girdi çün B, Ç 533a. havâs: havâsı B 555b. feth ü: feth B, Ç 557b. sûret ü: sûret-i Z 558a. iderken: iderdüñ Z

Page 163: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

155

Z16a 558 Vaslumı cân ile iderken taleb

Vaz’-ı şütür-gürbeye n’oldı sebeb

T18b 559 Çatdı kaşın ol büt-i Çîn ü Çigil

Mîr’i bu vaz’ eyledi âzürde-dil

560 Gitmege kasd itdi yıka hânesin

İstedi bî-genc ide vîrânesin

Ç17b 561 Muhteşem itdi o mahal cem’-i hûş

Bildi eger böyle kalursa hamûş

562 Şübhesiz ol gonce-fem ü gül-beden

Hem-çü perî gâ’ib olur dîdeden

563 Dil-beri te’hîre biraz dâmı yok

Dilde ise ‘arz idecek kâmı yok

564 Nutka mecâli yog idi söyleye

Hâl-i dil ü firkati şerh eyleye

565 Mîr’üñ ayagına düşüp Muhteşem

Didi tevakkuf demidür kıl kerem

566 Olmış iken sâkin-i kasr-ı vefâ

Olma yine sâlik-i râh-ı cefâ

562b. yok: -Z 564b. Hâl-i: Hâl u Ç / dil ü: dil B

Page 164: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

156

567 Vaz’-ı bedümden kerem it çekme gam

‘Âşık-ı dîvâneye yokdur kalem

E43a 568 ‘Aşkun ile ‘âleme efsâneyüm

Bend olalı zülfüne dîvâneyüm

569 İtdi dili âteş-i ‘aşkuñ kebâb

Zerre kadar kalmadı güftâra tâb

B20a 570 Kıldı tebessüm didi ey mübtelâ

Firkati yâd itme mazâ-mâ-mazâ

571 Hâle nazar itdiler erbâb-ı hâl

Mâzi dil-i ‘âkıla virmez melâl

572 Vuslatum el virmiş iken râygân

Şimdi murâduñ ne anı kıl beyân

573 Didi Hudâ ‘ömrüñi kılsun ziyâd

Bende içün gerçi ki olmaz murâd

574 Var bu kadar dilde temennâ velî

Rabve’ye kim maksim-i mâdur yiri

575 Sahnı ser-â-pâ çemen ü lâlezâr

Reşk-i İrem her tarafı cûy-bâr

T19a 576 Rabve’dürür cennet-i huld-ı berîn

570a. kıldı: itdi Z 573a.’ömrüñi: ömriñi B, Ç, E, T // b. gerçi ki: gerçi kim E 576a,b. Rabve’dürür: Dîve’dürür B

Page 165: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

157

Rabve’dürür zât-ı karâr ü ma’în

Z16b 577 Mümkin ise anda varup ey sanem

Bir iki sâ’at idelüm dem-kadem

Ç18a 578 Senden olan şimdi budur iltimâs

Zanna düşüp eyleme gayrı kıyâs

579 Mîr’e ‘aceb geldi bu vaz’-ı garîb

Turdı ayag üzre didi yâ nasîb

580 Düşdi ayagına yine Muhteşem

Didi eyâ ma’den-i lutf u kerem

E43b 581 Ger gidesin ey meh-i burc-ı kemâl

Gün yüzini bir dahı görmek muhâl

582 Seyr-i sirişk ile tutup râhını

Âh ile sedd itdi güzergâhını

583 Dâmenini tutdı yed-i nâleler

Bedrine âh oldı siyeh hâleler

584 Bildi halâs olmaga yokdur mecâl

Eyledi zu’mınca recâ-yı muhâl

585 Didi n’ola Rabve’ye mümkin sefer

Lîk gerek nakl-i kadem sîm ü zer

578b. gayrı: gayra Z 584b. ancak: ammâ E

Page 166: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

158

B20b 586 Seyr-i çemen sanma ola serserî

Tâlib isen seyre fedâ it zeri

587 Didi nedür sîm ü zer ey hırz-ı cân

Reh-güzerüñ masrafı nakd-ı revân

588 Aldı haber âhiri cânâneden

Rabve’ye varınca der-i hâneden

589 Pür ola altun ile ceyb ü kefi

Her kademîye vire bir eşrefi

590 Muhteşem aldı zeri hemyân ile

Oldı revân Rabve’ye cânân ile

591 Virmese pîşîn zeri Muhteşem

İtmez idi pîşine vaz’-ı kadem

592 Eylese biñ nâz ile ber-vaz’ u pâ

Oldı galat diyü sayardı dü-tâ

T19b 593 Oldı hemân nısfa irince rehi

Kîse-i müflis gibi ceybi tehî

E44a 594 Gâyete irdükde zer ol gül-‘izâr

Servi gibi pâyine virdi karâr

Ç18b 595 Kaldı hemân anda o şimşâd-ı nâz

Mümkin olup esmedi bâd-ı niyâz

588a. âhiri: âhir-i Z // b. muhâl: nevâl T 594b. Servi: Serv Ç, Z

Page 167: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

159

Z17a 596 Didi ki şehre varıcak ey perî

Her kademîye vireyüm dih zeri

597 Nâz ile güldi didi ol pür-cefâ

Eylediler nakde erenler du’â

598 Bildi aña lâbe degül sûdmend

Döndi yine pîşine ol derdmend

599 Bulmaz idi hâneye bî-şek sebîl

Olmasa ger cûy-ı sirişki delîl

600 Açdı der-i genci saçup hâke dür

Dâmen ü ceyb ü bagalın itdi pür

601 Aldı zeri girdi o sâ’at yola

Diñle ser-encâmını âhir n’ola

602 Çog idi Mîr’üñ katı üftâdesi

Var idi bir cilf-i harâm-zâdesi

B21a 603 Sihr ile Hârût’ı salardı çehe

Eyler idi hâleyi meclis mehe

604 Mekr ü hîlede yog idi yekdeşi

595b. bâd-ı: bâr-ı E 598a. aña lâbe degül: degül lâbe aña Z // b. yine pîşine: pîşine yine B, Ç 599a. hâneyi: hâneye Ç, Z 604a. hîlede: cedelde Z

Page 168: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

160

Hâsılı olmışdı racîmüñ eşi

605 Kâmeti kûtâh adı Çerdûn idi

Şekli bed ü heykeli mel’ûn idi

606 Kıssaya vâkıf olur ol ittifâk

Eyler o dem saydına Mîr’üñ yarak

E44b 607 Kıldı tedârik o mahal bir gurab

Sayd-ı hümâ ‘azmine itdi şitâb

608 Seg gibi âhûnuñ izin izledi

Pâyına düşdi o mehi gözledi

609 Her yaña yilmekde iken serserî

Gördi leb-i cûda oturmış perî

T20a 610 Murg-ı hümâ gördi ki inmiş yire

Bildi ki tenhâdur ol âhû bire

611 Ugradı Mîr’üñ öñine bâ-şitâb

Mâhı geçüp gitdi misâl-i sehâb

Ç19a 612 Hîn-i güzer itmedi o rû-siyâh

Şeb-pereveş mihrine Mîr’üñ nigâh

605a. kûtâh adı Çerdûn: kûtâh ü Hardûn Z 608b. Pâyine: Yolına Z / mehi: mehüñ B, T 609b. oturmış: olurmış B / perî: biri Z 612a. siyâh: sipâh Ç // b. Mîr’üñ: mâhuñ Z

Page 169: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

161

613 Mîr’e keder virdi bu vaz’-ı garîb

Fikre varup didi bu kâr-ı ‘acîb

614 Hüsnüme dil-dâde iken kâ’inât

Eylemedi bir nazar-ı iltifât

Z17b 615 Gel diyü Çerdûn’ı çagırdı cüvân

Bakmadı ammâ yine ol kartabân

616 Bir iki kez itdi bu resme nidâ

Gelmedi ol sahradan aslâ sadâ

617 Düşdi hemân ardına gürgüñ bere

Başa gelür her ne yazılsa sere

618 Bildi gelür eñseden o serv-i nâz

Başladı yurt itmege hem-çün gürâz

619 Har göricek esbi ider sür’ati

Devleti kogdıkça kaçar nekbeti

B21b 620 İtmiş iken kebkini zâgın siper

E45a İrdi sabâveş didi eyne’l-mefer

621 Mîr’i görince didi Çerdûn meded

Çekme reh-i kesbüme lutf ile sed

615a Çerdûn’ı: Hardûn’ı Z 619a. esbi: esb B, Z // b. kogdıkça, kondıkça B, kodıkça E 620a. kebkini: kebki B, Ç 621a. Çerdûn: Hardûn B

Page 170: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

162

622 Eyleme işgâl beni ey püser

Kâra virür lu’b u terâhî zarar

623 Hayli niyâz eyledi Çerdûn’a Mîr

Didi bizi kıssadan eyle habîr

624 Sen ne kişisin ya nedür bu gurâb

Aslı nedür böyle idersün şitâb

625 Didi ki sayyâdum eyâ gül-’izâr

Sayd-ı gurâb oldı baña kesb ü kâr

626 Hâsılı bu kuş sebeb-i mâyedür

‘Âkıla bir karga da ser-mâyedür

T20b 627 Güldi bu sözden katı ol gonce-leb

Didi ki lâfuñ ‘aceb-ender-‘aceb

628 Uçmaga bu bulsa elüñden mecâl

Gayrıyı ko saydı bunuñ hod muhâl

Ç19b 629 Didi meseldür bunı gûş eyle sen

Kuş kuş ile avlanur ey gül-beden

630 Oldı gurâba o perî müşterî

623 -B; a. Çerdûn’a: Hardûn’a B 624a. ne: -B // b. idersüñ: idersin B, Z 625b. kesb ü: kesb B / baña: -Ç 626b. karga: karka B

Page 171: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

163

Virdi kamu aldıgı sîm u zeri

631 Didi yanumda zere yok i’tibâr

Zer kef-i âzâdede tutmaz karâr

632 Didi murâduñ ne ise kıl taleb

Virme hemân tek bize renc u ta’ab

E45b 633 Dâm-ı füsûnı kurup ol nâ-bekâr

İtdi gurab ile hümâyı şikâr

Z18a 634 Kârı murâd üzre olınca tamâm

Bûm-sıfat itdi yine ‘azm-i Şâm

635 Muhteşem’üñ rûha irince teni

Gitmiş idi gam gibi ol küştenî

636 Yanına Mîr’üñ gelicek Muhteşem

Gördi ‘izârında var âsâr-ı gam

B22a 637 Gülleri pejmürde dili bî-karâr

Zülfi gibi hâli perîşân ü zâr

638 Gamzesi bîmâr ü nigâhı hazîn

Bî-meze nutkı lebi bî-engübîn

639 Kâmeti ham dîdeleri nâ-tüvân

Gülşen-i ruhsârına irmiş hazân

627a. ol: o Z 636a. Yanına: Pâyine Ç 637b. hâli perişân ü: hâl-i perişân B

Page 172: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

164

640 Bildi ferâsetle idince nazar

Âyine-i ‘ismete konmış keder

638b. lebi: gibi B

Page 173: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

165

641 Zann u yakîn olmış iken tev’emân

Zâgı görüp eyledi def’-i gümân

642 Agzına dil sokdı misâl-i nebât

Aldı haber her ne ise vakı’ât

643 Gûş idicek sözlerini dil-berüñ

Bendini almışdı meger hancerüñ

T21a 644 Teşne idi deşnesi kana hemân

Sîne-i Mîr’i göricek atdı cân

645 İrdigi dem sîneye mâhî misâl

Oldı hemân garka-i bahr -i visâl

Ç20a 646 Sanma ki kan oldı bedenden revân

E46a Dökdi felek sînesine ergavân

647 Çekdi belâ câmını ol mest-i nâz

Böyle olur âhir-i bezm-i mecâz

648 Hâsılı o sîm-ber ü mû-miyân

Gonce-i nev-reste-i ârâm-ı cân

649 Bezm-i fenânuñ bilicek mihnetin

Çekdi ayagını savup nevbetin

650 Sâki-i devr-i felek-i bî-emân

Muhteşem’e sundı o câmı hemân

Page 174: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

166

651 Câmı çeküp mest olıcak Muhteşem

Hancerine kıldı temennâ o dem

652 Didi kerem it baña bir çâre kıl

Sa’yüñ ile hâsıl ola kâm-ı dil

653 Sînesini açmış iken şimdi Mîr

Vâsıta ol ikimizi eyle bir

B22b 654 Böyle didi düşdi hemân hancere

Z18b Oldı hem âguşte-i dem dil-bere

655 Kıssaları ‘âleme meşhûrdur

Türbeleri Rabve’de ma’mûrdur

656 Şimdi dahı tâk-ı binâsı turur

Maksim-i mâya varan anı görür

Temsîl*

657 Taht-ı fazîletde şeh-i bî-nazîr

Bahr-i zekâ ibn-i Kemâlu’l-vezîr

E46b 658 ‘Aşk-ı mecâzîden idüp keşf-i râz

Didi olan sâlik-i râh-ı mecâz

T21b 659 Ya’ni olan mâ’il-i nakş u suver

Üç bölük oldı ikisi mu’teber

645a- Z; a. İrdigi: İrdügü Ç, Z *-Ç, E, Z 657b. ibn-i: ile B 658a. keşf-i: keşf ü B

Page 175: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

167

660 Fırka-i sâlis katı mezmûmdur

Mazhar-ı la’n-ı ‘Arab u Rûm’dur

661 Her birisi bir yola sâlik geçer

Nükte-i ser-beste-i dil-ber açar

Ç20b 662 Cümlesinüñ matlabı dil-ber velî

Diñle mufassal idelüm mücmeli

663 Eyle hurûfına nazar dil-berüñ

Hâsıl ola şâh-ı emelden berüñ

664 Bir böligi lâm ile bâsın diler

Bir böligi bâ ile râya yiler

665 Fırka-i sâlisdür iden hazf-ı lâm

Dâl ile bâ râya olupdur gulâm

666 Yazdı mecâzuñ bu kadar kıssasın

‘Ârif olan bundan alur hissesin

667 Cây-ı kelâm olmagın ammâ mahal

Keşf-i ‘ukûd itse revâ dest-i hâl

668 Eyledi endîşe bu ‘abd-i nizâr

Olsa revâ ‘aşk-ı mecâz ehl-i çâr

660 b. ‘Arab u: ‘Arab B 663b. ola: -B 664b. bâ: yâ B / râya: dâya: E, Z 666b. hissesin: hisse Z 668b ehl-i: ehli Ç, Z

Page 176: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

168

B23a 669 Çârı süvüm gibi zurûfî degül

Gayrı gibi ya’ni Hurûfî degül

670 Ber-ter imiş mertebede râbi’i

Fâ’ik olur râbi’inüñ tâbi’i

E47a 671 Seyr-i ruh-ı yâr ile hursendedür

‘İsmet ile nefsi kavî bendedür

Z19a 672 ‘Aşkı bunuñ kantara olsa revâ

‘Aşk-ı hakîkîye budur reh-nümâ

673 Virdi haber hazret-i fahr-ı rüsül

‘Aşk-ı hakîkîye mecâz oldı pül

674 Kantarayı sanma ki bir âbdur

Handeki âteş yolı gird-âbdur

675 Gerçi murassa kemeri ferşi ‘âc

Tahtesi fîrûze ruhâmı zücâc

T22a 676 Hışt-ı binâsı zer ü sibâkı sîm

Sengi güher topragı ‘anber-şemîm

677 Sakf-ı tarab-hânesi nakş u nigâr

Tahtı velî âteş-i düzeh-karâr

669a. Çârı: Çâr-ı B 670. -T 676a. Hışt-ı: Haşmet-i E 677b. Tahtı: Bahtı Z

Page 177: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

169

678 Hîn-i güzer her kim iderse şitâb

‘Aşk-ı hakîkatden olur behre-yâb

Ç21a 679 Nakşına ammâ ki o dil-bend ola

Ya’ni esîr-i zen ü ferzend ola

680 Âb-ı ruhı âteş olur gül gibi

Şerm ile ayakda kalur mül gibi

681 Gerçi mecâzı görinür dil-firîb

Lîk hakîkatden olur bî-nasîb

682 ‘Aşk-ı mecâzide kalup çekme gam

Saña yiter mâ-hâsal-ı Muhteşem

Münâcât*

683 Ey eser-i ‘aşkı hüveydâ kılan

‘Aşk ile ‘âlemleri şeydâ kılan

B23b 684 Nüh felegi ‘aşk ile gerdân iden

Meş’ale-i bedri fürûzân iden

685 Âteş-i ‘aşk ile yakan ahteri

Bahre salan ‘aşk ile nîlûferi

679a. ki o: o ki Z 680a. ruhı: ruhuñ B, ruhın Ç / gibi: -Z 681a. mecâzı: mecâz Z * -Ç, E, Z 684. Z’de 684 ile 685’inci beyitler yer değiştirmiştir.

Page 178: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

170

686 ‘Aşk ile hurşîde viren germ ü tâb

Seng-i siyehden akıdan âb-ı nâb

687 ‘Aşk ile ‘ankâları zenbûr iden

Çeşm ü ruhı nâzır u manzûr iden

688 Âteşi ‘aşk idi gülistân iden

‘Aşk idi İsmâ’il’i kurbân iden

689 Eyledi ‘aşkuñ dil-i Tûr’ı şikest

Bâde-i ‘aşk eyledi Mûsâ’yı mest

Z19b 690 ‘Aşk iledür âmed ü reft-i cihân

‘Aşk iledür mâ-hasal-ı kün-fekân

691 ‘Aşkuñ ile buldı ‘anâsır vücûd

‘Aşkuñ ile Âdem’e oldı sücûd

T22b 692 Merdümek-i dîdeye virdüñ feri

Âyine itdün ruh-ı dil-berleri

693 İtdigi dem dîdede nûruñ zuhûr

Âyinede mün’akis oldı o nûr

694 Vech-i nazar mazhar-ı zâtundurur

Nâzır u manzûr sıfâtundurur

686a. germ ü: germ B, Z // b. âb-ı: âb u B, T 687b. Çeşm ü: Çeşm: B 693a.Vech-i: Vech ü B, Ç

Page 179: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

171

Ç21b 695 Âyine-i sun’uña itsen nazar

Sûret-i matlûb degül cilveger

696 Nakş-ı sivâdur görinen dîdede

Gayrı olur mün’akis âyînede

698 Añlamaduk nakşını nakkâşdan

Gevheri fark eylemedük taştan

699 Oldı hıred-beste-i ‘aşk-ı beşer

Gitdi elümden mihek-i hayr u şer

700 Ta’ata kuvvet komadı bâr-ı nâz

Mâmeleküm eyledi gâret mecâz

701 Câme-i ten fısk ile âlûde-ter

Bâliş-i ‘isyân ü fesâd üzre ser

B24a 701 Niceye dek bendelere bendelik

Hâk-i derüñde ne bu şermendelik

702 Rîş sefîd oldı gam-ı tâzeden

Geçdi kumâş-ı güneh endâzeden

703 ‘Aşk-ı hakîkatde olup dil berî

‘Aşk-ı mecâz oldı şehâ dil-beri

695a. dîdede: dîdeden Z 696b. âyînede: âyîneden Z 698a. bar-ı: nâz B 701b. derüñde: derinde B

Page 180: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

172

704 Nâli katı âk u yüzi karedür

Nefs ü hevâ bestesi âvâredür

705 Eyle dilüñ kayd-ı sivâdan rehâ

Boynuña kıl ‘aşkuñı tavk-ı rızâ

Hikâyet-i Şeyh ‘Abdu’1-kâdir-i Geylânî*

E11b 706 Bülbül-i hoş-nagme-i müşgîn-kafes

Tu’ti-i mu’ciz-dem-i ‘Îsî-nefes

707 Bâz-ı seher gerdiş-i şâm-âşyân

Hüdhüd-i Belkîs-i serîr-i cinân

Z20a 708 Kutb-ı siyeh-şemle vü kuhlı ‘alem

T23a Mâşıta-i rûy-ı velâyet-kalem

709 Bahr-i kerâmetden olup dür-feşân

Eyledi bir turfe hikâyet beyân

710 Şehr-i ‘Irâk içre sütûde-siyer

Var idi üç merdüm-i âzâde-ser

Ç22a 711 Birbirine hem-dem ü gam-hˇâr idi

Râh-ı mahabetde vefâ-dâr idi

712 Lahm u dem ü ‘ırk gibi dâ’imâ

Olmaz idi birbirisinden cüdâ

704a. Nâli: Nâbi T 705a. dilüñ: dilin. Ç // b. Boynuña: Boynına Z *-Ç, E, Z; Hikâyet-i Şeyh Hazret-i ‘Abdu’1-kadir-i Geylânî Kuddise Sirruhu T 706a. Bülbül-i: Bülbüle B

Page 181: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

173

713 Olmış idi kârları subh u şâm

Zevk ü safâ seyr-i çemen nûş-ı câm

714 Seyr ü temâşâya çıkup bir seher

Eylediler cânib-i Şât’da güzer

E12a 715 Dicle kenârında idi kasr-ı şâh

Olmış idi bir tarafı şâh-râh

B24b 716 Vakt-i güzer taht-ı serâdan hemân

Fevkına bakdı birisi nâ-gehân

717 Oldı güşâde o mahal revzene

Düşdi gözi revzeneden bir zene

718 Gördigi dem yakdı anı nâr-ı ‘aşk

Kâmetini eyledi ham bâr-ı ‘aşk

719 Ditredi endâmı sarardı yüzi

Kaynadı sevdâsı karardı gözi

720 Göstericek buña yüz ol âftâb

Sâye-sıfat menzilin itdi türâb

721 Pâyine geldi ol iki gam-küsâr

Gördiler ol vâlih ü hayrân u zâr

713b. zevk ü: zevk B 714a. Seyr ü: Seyr-i E // b. Şât’da: Şat’a Z 716a. güzer: seher T

Page 182: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

174

722 Nâhun-ı hasretle olup sîne-çâk

Bî-hareket yirde yatur hem-çü hâk

723 Başını zânûsına aldı biri

Didi bunı var ise urdı perî

724 Başladılar giryeye bî-ihtiyâr

Eylediler nâle vü efgân ü zâr

T23b 725 Açdı gözin revzene itdi nigâh

Gördigüni görmeyicek itdi âh

726 Cânına kâr eyledi sûz-ı derûn

Akdı gözinden iki seyl-âb-ı hûn

Z20b 727 Didiler ey hem-dem-i yâr-ı kadîm

Râh-ı sadakatde nazîrüñ ‘adîm

E12b 728 Hâke niçün düşdüñ olup huşk-leb

Ç22b Söyle nedür giryeye şimdi sebeb

729 Didi benüm hâlümi itmen su’âl

Yare derûnumda ‘ilâcı muhâl

730 Revzeneye dîdelerüñ itdi câm

Reh-güzerin bagladı sevdâ-yı ham

720a. buña: buna Z // b. menzilin: menzilüñ B 725a. gözin: gözün B 727a. dem-i: dem ü B,Ç / yâr-ı: yâr u B

Page 183: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

175

731 Bildiler ol bend-i belâ-yı cünûn

Silsile-i ‘âşk ile olmış zebûn

732 Duhter-i sultân imiş ol gördigi

Olmayacak kâr göñül virdigi

B25a 733 Eylediler gerçi nice nush u pend

Bildiler olmaz birisi sûdmend

734 Bahtı gibi oldılar andan revân

Kaldı gam-ı ‘aşk ile ol nâ-tüvân

735 Sûz-ı firâk ile o gün şâma dek

Sâye gibi bekledi ahşama dek

736 Şeb yine bî-zemzeme leb dîde ter

Yummadı göz necm-sıfat tâ-seher

737 Dehre ziyâ-bahş olıcak âftâb

Zerre-sıfat itdi yine ıztırâb

738 Gördi anı bir iki ‘abd-i siyâh

Anlar idi hâdim-i dergâh-ı şâh

739 Tutmış idi her biri bir hizrân

Çehreleri leyle-i gamdan nişân

740 Zâg-ı belâ gibi üşüp başına

728a. huşk-leb: hande-leb Z 732b. kâr: kâra B 738a. ‘abd-i: ‘abd ü B

Page 184: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

176

Bakmadılar gözlerimin yaşına

741 Darb-ı ‘asâ ile o bî-çârenüñ

Vâlih ü dem-beste vü âvârenüñ

E13a 742 Olmış idi her yiri gömgök bere

Dönmiş idi gövdesi nîlûfere

T24a 743 Urdılar endâmına çok yareler

Sürdiler anı o yüzi kareler

744 Şehri gezüp gözden akardı demi

Nâle idi yâri yaşı hem-demi

Ç23a 745 Bildi ki bitmez dilinüñ yaresi

Ölmek imiş derd ü gamuñ çâresi

Z21a 746 Her kimi görseydi olup sîne-çâk

Dirdi kerem kıl beni eyle helâk

747 Kime o bülbül gibi itdükçe cûş

Tutmaz idi gül gibi kavline gûş

748 Şehri bu vech üzre gezüp zâr zâr

Geçdi bunuñ üstine bir rûzgâr

749 Bir gice ol sâki-i câm-ı firâk

741a. Darb-ı: Darb u B 742b. gövdesi: gökdesi Z 745a. Bildi ki bitmez: Didi ki onmaz Z 747a. Kime: Kimse B, Ç, E 749b. sûz: zîr: E

Page 185: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

177

Mutrib-i sûz-efgen-i bezm-i ‘arâk

B25b 750 Âteş-i hasretle olup sîne-dâg

Yakdı bu endîşesi dilde çerâg

751 Her kimi görse seher ol bî-nevâ

Yalvarup andan ide katlin ricâ

752 Subh olıcak eyledi şehre güzer

Râh-ı mahabbetde ide terk-i ser

753 Karşusına geldi o dem bir cüvân

Dehşet alur görse yüzin Kahramân

754 Hûn ile âlûde idi câmesi

Rüstem idi cünbiş ü ger nâmesi

E13b 755 Kaddi olup himmeti gibi bülend

Merdüm-i kassâb idi ol hûşmend

756 Derdi olan ‘âşıka hem-derd idi

Şehr-i ‘Irâk içre cüvân-merd idi

757 Sandı o miskîn anı cellâd ola

Ölmek ile gussadan âzâd ola

758 Düşdi ayagına idüp keşf-i râz

Gel beni katl diyü itdi niyâz

751b. andan ide: eyler idi Z 752b. ide: idüp Z, iden E 754b. cümbiş ü: cünbiş Z

Page 186: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

178

759 Didi aña lutf ile ey derdmend

Kimdür uran cânuña dâg-ı gezend

T24b 760 Katli n’içün eyleyesin ihtiyâr

Gonce olur sabr ile elbette hâr

761 Söyle hemân hâlüni ey bî-nevâ

Zahmuña şâyed bulına bir devâ

Ç23b 762 Didi göreydüñ dilümüñ yaresin

Terk-i ‘ilâc eyler idüñ çâresin

763 Şâha gedâ olsa eger mübtelâ

Ölmeden özge aña var mı devâ

764 Böyle diyüp hâlini şerh eyledi

Gördigüni cümle aña söyledi

Z21b 765 Vâkıf-ı esrâr olıcak ol cüvân

Didi bunuñ çâresi ey nâ-tüvân

766 Himmet iderse saña bir gerçek er

Her ne ise cümle murâduñ biter

759b. cânuna: cânına Z 760b. olur: ol B / elbette: elbetde Z 761a. hâlüni: hâlini B // b. Zahmuña: Zahmına B, Z 762a. göreydüñ: göreydin B, Z // b. idüñ: idin B 764a. hâlini: hâlüni Ç, Z 766a. bir: ger E / gerçek: gerçek B, Ç, Z

Page 187: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

179

B26a 767 Himmet ider şîr-i neri sayd-ı mûş

Himmet ider kand-ı nemek zehri nûş

E14a 768 Şehrimüze şimdi misâl-ı kamer

Geldi karâr itdi ‘Acem’den bir er

769 Himmeti bâlâ-ter ü sinni sagîr

Gonce-i gülzâr-ı siyâdet o mîr

770 Seng-i derî gevher-i tâc-ı felek

Hâk-i reh-i sürme-i çeşm-i melek

771 Nutkı şifâ-sâz-ı devâ-yı ‘alîl

Teşnelere çeşme-i lutfı sebîl

772 Vasfını yazmakda kalem bî-zebân

Lutfını şerh itmede âciz lisân

773 Maskatı Geylân ü adı Kâdirî

Keşf ile devr-i kamerüñ nâdiri

774 Burc-ı ‘Acem’de olur ol âftâb

Dergehine zerre sıfat kıl şitâb

775 Sür yüzüni pâyine eyle niyâz

Rahm ide şâyed saña ol çâre-sâz

776 Gûş idicek vasfını şeyhüñ o dem

771a. Nutkı: Nutk-ı E // b. lutfı: lutf B 773a. Źâtı inâyet kerem-i Kâdirî T // b. devr-i kamerüñ: devrimüzüñ T 774a. ‘Acem’de: ‘Acem’den E

Page 188: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

180

İtdi serin râh-ı talebde kadem

775a. yüzüñi: yüzine Ç, E, yüzini B / pâyine: pâyüne Z

Page 189: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

181

T25a 777 İrdi der-i hazret-i şeyhe hemân

Buldı ten-i mürdesi san tâze cân

778 Sıdk ile ferş eyledi hâke yüzin

Halka gibi dikdi kapuya gözin

Ç24a 779 Dest-i kerâmetle olup feth-i bâb

İtdi su’âline takaddüm cevâb

780 Oldı der-i genc-i temennâ güşâ

Girdi ele gevher-i kân-ı murâd

E14b 781 Halvetine hazret-i şeyhüñ hemân

Girdigi dem gördi o bedr-i zamân

782 Bir karañu hücrede itmiş karâr

Sanki dil-i şebde meh-i tâb-dâr

B26b 783 Bedri degülken o mehüñ hâle-gîr

Olmış idi şehr-i velâyetde mîr

Z22a 784 Dirdi gören pertev-i rûyın meger

İtdi tulû’ burc-ı ‘Acem’den kamer

785 Var idi yanında iki ihtiyâr

Hidmetinüñ bendesi leyl ü nehâr

777a. der-i : -B 780a. Oldı: Buldı Z 783b. şehr-i: şehre B

Page 190: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

182

786 Hâsılı ol mest-i mey-i iştiyâk

Gavta-hˇar-ı lücce-i bahr-i firâk

787 Şeyhüñ ayagına düşüp sâyevâr

Kefşine yüz sürdi misâl-ı gubâr

788 İtdi tebessüm didi ol bahr-i cûd

Söyle murâdun nedür ey bî-vücûd

789 Hazretine eyledi ‘arz-ı merâm

Söyledi esrâr-ı dili bi’t-tamâm

790 İtdi nefes hazret-i kutb-ı zamân

Didi bu iş hâsıl olur râygân

791 Pendüm ile ‘âmil olursañ eger

Şâhid-i maksûda bulursuñ zafer

792 Didi şehâ bende-i fermânunam

Eyleme red câh ile kurbânunam

793 Didi var eyvân-ı şehe bâmdâd

Belki güşâde ola bâb-ı murâd

E15a 794 Eyle taleb duhteri destûrdan

T25b İtme hayâ kesret-i cumhûrdan

791b. bulursuñ: bulursın B, Z / maksûda: maksûd Ç 794a. duhteri: duhter B

Page 191: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

183

795 Vakt-i seher kasr-ı şehe atdı cân

Vardı der-i devlete ol nâ-tüvân

Ç24b 796 Gördi ki pür-tantana dîvân-ı şâh

Gelmede vü gitmede mîr ü sipâh

797 Ahz u ‘atâ lutf u gazab ‘adl u dâd

Bulmış idi bâb-ı hükûmet güşâd

798 Vardı vezîrüñ öñine bî-nevâ

Kıldı taleb duhter-i şâhı gedâ

799 Gûş-ı vezîre iricek bu haber

Nâr-ı gadab yakdı dilin ser-te-ser

B27a 800 Didi sürüñ taşra bu dîvâneyi

Söylemesün buldugı efsâneyi

801 Bir iki bî-rahm sipâhî o dem

Tutdı girîbânını mânend-i gam

802 Virmediler turmaga bir dem emîn

Eylediler taşra keşân-ber-keşân

Z22b 803 Geldi der-i şeyhe yine sîne-çâk

Dîdede nem lebde dem-i sûz-nâk

804 Redd-i vezîr ü sitem-i hâcibân

Cümlesini eyledi bir bir beyân

800b. buldugı: buldıgı Z 804b. beyân: ‘ayân Z

Page 192: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

184

805 Diñledi güftârını şeyh-i güzîn

Kıldı aña himmet-i lutfın karîn

806 Didi elem çekme yine hîn seher

Duhteri var eyle taleb ey püser

E15b 807 Vardı vezîre seher ol mübtelâ

Kıldı yine duhter-i şâh-ı ricâ

808 Def’a-i sânîde o bî-çâreye

‘Âşık-ı dil-beste vü âvâreye

809 Virdi ‘asâ gerçi cevâb-ı dürüst

Olmadı ammâ kadem-i sa’yi süst

810 İtdi yine dergeh-i şeyhi sened

İstedi ol kân-ı keremden meded

T26a 811 Ol dür-i deryâ-yı kerâmet yine

Merhem-i nutk urdı anuñ zahmına

812 Didi eger tâlib iseñ ey cüvân

Var der-i dîvâna seher hem-çünân

Ç25a 813 Eyle yine duhter-i şâhı taleb

Sanma murâda irülür bî-ta’âb

814 Men’ idemez tâlibi âzâr u red

Men talebe’ş-şey’e vecedde veced

805b. lutfın: lutfuñ Z 806a. hîn: çîn-i E

Page 193: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

185

807b. duhter-i: duhteri B

Page 194: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

186

815 Vardı vezîrüñ yanına çün sabah

Didi baña duhteri eyleñ nikâh

816 Def’a-i sâlisde vezîr itdi bâk

Bildi ider şeh bunı tuysa helâk

B27b 817 Didi buña hüsn-i tedârik hemân

Bend-i muhâla çekelüm bir zamân

818 Bir dahı yâd eylemeye duhteri

Sâlim ola tîg-ı gazabdan seri

819 Var idi bir dürr-i girân-mâyesi

Necm-i sühâ pertevinüñ sâyesi

E16a 820 Görmedi emsâlini çeşm-i ‘Aden

Dürcini keşf itmedi dest-i sühan

821 İtmiş idi cânı gibi der-bagal

Sokdı hemân koynına el ol mahal

Z23a 822 Didi gel ey ‘âşık-ı bî-sîm ü zer

İster isen duhter-i şâhı eger

823 Şîr-i bahâ şâha gerek böyledür

Sanma hevâ ile olur kîse pür

815a. çün: çin Ç 816a. bâk: pâk Z. 819 -B 822b. duhter-i: duhteri B, E 823b. kîse: böyle Z

Page 195: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

187

824 Sa’y-i tehî bildi degülmiş müfîd

Gördi düri eyledi kat’-ı ümîd

825 Düşdi dili ye’s ile çâh-ı gama

Çeşme-i lebden kesilüp zemzeme

826 Geldi yine hücreye ol mübtelâ

Oldı hüveydâ rece’al-kahkara

827 Kıssa-i dürden açup efsâneyi

Dökdi gözinden nice dür-dâneyi

T26b 828 Ebr-i temennâ olıcak katre-rîz

Kulzüm-i keşf oldı o dem mevc-hîz

829 Turdı ayag üzre o serv-i sehî

Didi dilüñ gussadan eyle tehî

Ç25b 830 Bunda otur eyle kudûmüm ricâ

Ben gelicek hâsıl olur müdde’â

831 Aldı ‘asâsın ele oldı revân

Sâhil-i Bahreyn’e irişdi hemân

832 Urdı ‘asâ ile yeme ol ulu

Didi eyâ sâkin-i bahr ukbilu

824b. düri: dür B 827b. nice: nice B, Ç, E

Page 196: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

188

E16b 833 Her ne kadar var ise sükkân-ı yem

Pâyine yüz sürdi gelüp pîş ü kem

834 Ayagına dökdiler ol hadde dür

Eylediler sâhil-i deryâyı pür

B28a 835 Eyledi üç dürr-i yetîm ihtiyâr

Sâ’irini kulzüme itdi nisâr

836 Eylemeden bir iki sâ’at mürûr

Burc-ı ‘Acem içre görindi o nûr

837 İtdi ‘atâ dürleri ol ‘âşıka

Göstere Azrâ’sını tâ Vâmık’a

838 Düşdi ayagına alup dürleri

Oldı dili kayd-ı elemden berî

839 Kıldı o dem ‘azm-i der-i şehr-yâr

Diñle neye irdi ser-encâm-ı kâr

840 Var idi fevkınde vezîrüñ meger

Revzene şâh anda gelüp her seher

833b. pîş ü: pîş B 834a. dökdiler: tökdiler E 835b. itdi: kıldı B, T 836a. Eylemeden Eylemedi B 839b. ser: ki B, Sen Ç

Page 197: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

189

Z23b 841 Halka nihânîce iderdi nigâh

Var mı zamânında bile dâd-hˇâh

842 ‘Âşık-ı şûrîdenüñ ahvâlini

Cümle vezîr ile geçen hâlini

843 Görmiş idi revzeneden şehr-yâr

Tahta sa’âdet ile idince karâr

844 Kıldı vezîri taleb itdi su’âl

Didi o dervîş idicek ‘arz-ı hâl

T27a 845 N’oldı sebeb red ile âzârına

Bunda nedür maslahatı kârı ne

E17a 846 Soñra niçün urduñ anuñ başına

Bakmadun aslâ gözinüñ yaşına

Ç26a 847 Soñra niye itdüñ aña iltifât

Togrısını söyle dilersen necât

848 Bûs-ı zemîn eyledi kıldı du’â

Söyledi fi’1-cümle nedür mâ-cerâ

849 Âteş-i gayretle şeh-i kâm-kâr

İtdi dilin reşk-i dıraht-ı çenâr

845a. redd: dürr B 848b. fi’1-cümle nedür: nedür fi’1-cümle B

Page 198: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

190

850 Didi eger bir dahı ol bî-hayâ

Gelse başın eyle teninden cüdâ

851 Havf ile geldükde yirine vezîr

Gördi serây içre turur ol fakîr

B28b 852 Bildi ki tedbîr degül kârger

Gelse ecel fâ’ide itmez hazer

853 Eyledi cellâda işâret vezîr

Kim kıla ol teşneyi şemşîr sîr

854 Katline emr itmiş iken pâdşâh

N’eyledi gör lutf-ı cenâb-ı İlâh

855 Vardı vezîrüñ öñine bî-direng

Dürleri ‘arz itdi misâl-i neheng

856 Gördigi dem dürleri ol nîk zât

Buldı dili gussa vü gamdan necât

857 Vardı şehe eyledi ahvâli ‘arz

Dürleri gösterdi didi oldı farz

858 ‘Afv ile şeh cürmini âzâd ide

Bende-i hâs eyleye dâmâd ide

852a. tedbîri, tedbîr E, Z // b. kârger: kar-gîr B 853a. Eyledi: Eyleye B, Ç // b. Kim kıla: Eyleye B / teşneyi şemşîr: teşne-i şemşîri T, Z 858a. ile: ide Ç

Page 199: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

191

E17b 859 Şeh didi bu dürleri itsen taleb

Kıymetine râzı olur mı ‘aceb

Z24a 860 Didi vezîr ey şeh-i hurşîd-fer

Şehr-i ‘Irak olsa tolu sîm ü zer

861 Birisinüñ kıymeti olmaz edâ

İtmeyelüm emr-i muhâli ricâ

T27b 862 Tutdı vezîrüñ sözini şehr-yâr

Kıldı vezâretle anı kâm-kâr

863 Eyledi eflâke ber-â-ber serin

‘Akd-ı nikâh itdi o gün duhterin

Ç26b 864 Virdi aña hil’at u tâc u kemer

Hayl u haşem kasr u serâ sîm ü zer

865 Her ne ise lâzıme-i ihtişâm

Oldı murâd üzre müheyyâ tamâm

866 Bakmadı bu tantana vü âyine

Geldi der-i hazret-i şeyhe yine

867 Kaldı kamu taşrada hayl u haşem

Girdigi dem eyledi bûs-ı kadem

864b. Hayl u: Hayl-i E 866a. tantana vü: tantana B867 -Z

Page 200: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

192

B29a 868 Kıldı nazar hâline kutb-ı cihân

Fikre varup söylemedi bir zamân

869 Oldı güşâde yine dürc-i sühen

Başladı güftâra o mu’ciz-dehen

870 Didi eyâ bülbül-i bâg-ı hıyâl

Mâlik-i gencîne-i nakd-ı visâl

871 Zîver-i gûş eyler isen pendümi

Cev añuben gil idesin gendümi

El8a 872 Şeb varıcak hâne-i cânâneye

Virme göñül zîver-i kâşâneye

873 Halvet-i hâs añlamayup bu’l-heves

Hırsa düşüp olma giriftâr-ı nefs

874 Keşf-i nikâb eyleme ruhsârdan

Umma vefâ penbe ile nârdan

875 Açma ruhın hâsılı ol mehveşüñ

Yok oyunı âb ile bil âteşüñ

876 Bir iki dem eyle sivâdan rücû’

Eyle hulûs ile salâta şürû’

868a. Oldı güşâde: Buldı güşâyiş Z 872a. varıcak: olıcak B 875. Bu beyit Z’de 879’dan sonradır.

Page 201: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

193

877 Varmayıcak kasra ben ey nâm-dâr

Olma sakın tâlib-i bûs u kenâr

878 Şeyhüñ idüp sözlerini gûşvâr

Taşra çıkup atına oldı süvâr

T28a 879 Geldi serâ-perdeye itdi cülûs

İrdi o gün gâyete kâr-ı ‘arûs

Z24b 880 Şeb gelicek cümle-i erkân-ı şâh

Her ne kadar var ise mîr ü sipâh

Ç27a 881 Cümlesi dâmâd ile oldı süvâr

Eylediler ‘azm-i der-i şehr-yâr

882 Hâne-i cânâna gelince hemân

Cümle mübârek diyüp oldı revân

883 Şevk u sürûr ile girüp hâneye

Bakdı zer ü zîver-i kâşâneye

B29b 884 Cümle zer-endûde revâk u deri

Reşk-i ‘Aden ferşinüñ incuları

E18b 885 Pister ü bâlini ser-â-ser harîr

Revzeneler sîm ü murassa’ serîr

877a. kasra ben: ben hazer B, Ç, E, T 878a. Şeyhüñ: Şeyhin Z / sözlerini: dürlerini Z 883a. Şevk u: Şevk B, Ç

Page 202: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

194

886 Reşk-i İrem her tarafı zer-nigâr

Zîr-i tütûkda o meh-i gül-’izâr

887 Gördigi dem zînet-i kâşâneyi

Taht-ı serâ-perde-i cânâneyi

888 Cânı kopup agzına geldi hemân

Ditredi endâmı çü berg-i hazân

889 Kalmadı bir vech ile sabra mecâl

Oldı perâkende vü şûrîde-hâl

890 Kıldı hemân cânib-i tahta şitâb

Eyledi niyyet ide ref’-i hicâb

891 Yâdına geldi o mahal nush u pend

Kıldı yed-i sabr ile nefsi kemend

892 İtdi rücû’ kıbleye ol tâb ile

Bagladı el hazrete âdâb ile

893 Nısfa irince gice kıldı namâz

Eyledi dergâh-ı Hudâ’ya niyâz

894 Kalmadı cisminde salâta kuvâ

Eyler idi makdem-i şeyhi ricâ

890b. niyyet ide: niyyet k’ide B, Ç, E 891b. sabr ile nefsi: sabrını nefse Z 892b. hazrete: hazret B

Page 203: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

195

895 Kapladı hayret katı üftâdeyi

Cây-ı karâr eyledi seccâdeyi

T28b 896 Kârı bunuñ duhtere geldi ‘aceb

Didi salât ile geçüp gitti şeb

897 Farz idelüm kılmadı aslâ salât

Bu gice lâzım mı kazâ-yı fevât

E19a 898 İşte kazâsın da edâ itdi heb

Ç27b Şimdi n’içün vaslumı kılmaz taleb

Z25a 899 Hüsnüme biñ nâz ile ‘âşık geçer

İrmiş iken vasluma n’oldı kaçar

B30a 900 Dest-i hayâ tutdı mı nutkın ‘aceb

Bagladı mı râhını şerm ü edeb

901 Ref’-i hicâb itmek içün ol perî

İstedi kim da’vet ide şevheri

902 Kopdı o sâ’at bir ‘aceb zelzele

Düşdi serây içre katı velvele

903 Cânib-i kıblesi cidâruñ hemân

Şakk oluben geldi o kutb-ı zamân

904 Kasra girüp hâzıra virdi selâm

Eyledi dâmâd ile duhter kıyâm

898a. itdi: kıldı B, Ç

Page 204: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

196

905 Sadra vakar ile idince ku’ûd

Berk-i ruhı eyledi çarha su’ûd

906 ‘Ârızınuñ nûrı ile ol kamer

Şem’aları eyledi bî-tâb u fer

907 Didi gel ey ‘aşk ile âşüfte-hâl

Hubb-ı sivâ ile olan pây-mâl

908 Var mı cihân içre ‘aceb ey ahî

Cây-ı safâ böyle mahal bir dahı

909 Çok bulınur gerçi cihânda güzel

Var mı bu meh-pâreye ammâ güzel

910 Didi eger bendeden itsen su’âl

Bunlara dünyâda bulınmaz misâl

E19b 911 Hazret-i şeyh itdi tebessüm biraz

Didi eyâ sâlik-i râh-ı mecâz

912 ‘Âkıbeti bunlaruñ olur ‘adem

‘Âkıl olan yok yire çekmez elem

T29a 913 Kasr aña dirler ki harâb olmaya

Dil-ber odur zîr-i türâb olmaya

900a. nutkın: nutk-ı B

Page 205: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

197

914 Bundan iyü var nice kasr u serâ

Hışt-ı zer ü sîmine gelmez fenâ

Ç28a 915 Hidmet içün her birisi câriye

Anlara nisbetle bu hod Mâriye

916 ‘Arz-ı cemâl itse biri dehre ger

Şems u kamer gösteremez nûr u fer

B30b 917 Cümlesi pâyende vü bâkî velî

Ehl-i mecâzuñ aña irmez eli

Z25b 918 Kangısını eyler isen ihtiyâr

Eyle taleb şimdi elünde hıyâr

919 Eyledi dâmâdı bu câm ile mest

Geldi hemân yâdına bezm-i elest

920 Didi eyâ mürşid-i râh-ı hüdâ

Dergehüñe eylemişüm ilticâ

921 Zerre kadar kalmadı dilde karâr

Firkat ile niceye dek intizâr

922 Dil-ber-i bâkîye irürsem bu şeb

Eylemezüm bunları aslâ taleb

914b. Hışt-ı: Hışt u: Ç, E 915a. her birisi: cümlesi pür Ç, Z; cümlesi bir B 916b. nûr u: nûr B 918a. kangısını: kankısını E 919b. yâdına: yanına B 920a. hüda: Hudâ B

Page 206: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

198

923 Havfum odur ola zamânı dırâz

Öyle olursa baña yekdür mecâz

E20a 924 Kıldı tebessüm didi sen gör yarak

Sanma ola ‘âşıka Bagdâd ırak

925 Böyle diyüp kıldı ‘azîmet hemân

İkisi de dîdeden oldı nihân

926 Diñler idi sözlerini bint-i şâh

Eyler idi zîr-i tutûkdan nigâh

927 Didi eyâ kâdir ü hayy u mecîd

Şevherümi eyleme benden ba’îd

928 Şeyh ile gâ’ib olıcak şevheri

Kıldı girîbânını çâk ol perî

929 Aglar iken cezbe irüp duhtere

Düşdi serîrinden o sâ’at yire

T29b 930 Tâk u tarâk itdi içerden zuhûr

Dâyelerüñ ‘aklına geldi fütûr

931 Bir iki sâ’at kapuda turdılar

Halka-sıfat bâba kulak urdılar

Ç28b 932 Gelmedi bir vech ile sît u sadâ

Eyledi girmek içerü iktizâ

Page 207: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

199

933 Cür’et idüp bir ikisi hâneye

Girdi bakup hey’et-i cânâneye

B31a 934 Sâye gibi yirde yatur ol perî

Aradılar bulmadılar şevheri

935 Kıssaya vâkıf olıcak şehr-yâr

‘Aklı gidüp oldı katı bî-karâr

936 Duhterinüñ yanına geldi o şeb

Gördi yatur şevheri kıldı taleb

E20b 937 Bildi ki dâmâdı kılınmak muhâl

Z26a Kız ise bî-hod kime itsün su’âl

938 Vâkı’adan olmadı kimse habîr

Kıldı taleb geldi huzûra vezîr

939 Bakdı vezîrüñ yüzine pür-gazab

Didi bu âşûba sen oldın sebeb

940 Bulmaz isen bu gice andan nişân

Kat’ iderüm ‘ırkunı ey kartabân

941 Öpdi yiri eyledi şâha du’â

Didi mu’înüñ ola dâ’im Hudâ

942 Burc-ı ‘Acem içre şehâ bir velî

Sâkin imiş tutmış o andan eli

Page 208: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

200

943 Dürleri de ol imiş ihsân iden

Lutf ile ol hasteye dermân iden

944 Kutbı imiş şimdi bu ‘asruñ tamâm

Keşf ü kerâmet ile olmış be-nâm

945 Dûr ola mir’ât-ı dilüñden keder

Var ise bu müşkili o hall ider

946 Menkabet-i hazret-i şeyhi vezîr

‘Arz idicek pâdşâh-ı Cem-serîr

T30a 947 Kıldı ‘azîmet vara şeyhi göre

Aslını bu müşkilüñ andan sora

948 Ârızasın duhterinüñ söyleme

Gıybet-i dâmâdı beyân eyleme

Ç29a 949 Gelmede şeh diñle sen ey nükte-dân

Hâlini dâmâd ile şeyhüñ hemân

E21a 950 Hâne-i duhterden idince güzâr

Eylediler burc-ı ‘Acem’de karâr

B31b 951 Hazret-i şeyhe didi ey çâre-sâz

Geldi zamânı idesin keşf-i râz

939b. bu: şu Z 944a. Kutbı: Kutb B 947b. müşkilüñ: müşkilin B, Ç, Z 948a. söyleme: söyleye T // b. eyleme: eyleye T 950b. ‘Acem’de: ‘Acem’den Ç

Page 209: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

201

952 Kalmadı bu bendede sabr u sükûn

Niceye dek hicr ile yansun derûn

953 Vasfını şerh eyledigün hâneye

Bu gice gönder beni cânâneye

954 Didi biraz hˇâbile ol beste-leb

Lutf-ı Hak’a vâsıl olursın bu şeb

955 Kodı başın bâliş-i hˇâba hemîn

Örtdi ridâsıyla yüzin kutb-ı dîn

Z26b 956 Ol iki sûfî ki mukaddem haber

Virmiş idük anlara kıldı nazar

957 Didi görüñ meyyiti gusla yarak

Şimdi gelür hücreye şâh-ı ‘Irak

958 Göz yumıcak bildiler ol mübtelâ

Olmış o dem vâsıl-ı dâr-ı bekâ

959 Gusla şürû’ eyledi ol iki pîr

Geldi o dem hücreye şâh u vezîr

960 Şeh göricek tahtada dâmâdını

Kıldı rehâ duhterinüñ yâdını

961 Heybet-ı şeyh eyledi şâha eser

Olmadı kudret sora andan haber

952a. sükûn: karâr Z // b. derûn: bu zâr Z

Page 210: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

202

962 Bîd-sıfat cismi olup lerzenâk

Âyine-i dilde görindi helâk

E21b 963 Lutf ile şeyh itdi nevâziş şehi

Çıkdı biraz ebr-i kederden mehi

T30b 964 Didi bunuñ aslını ey şehr-yâr

Sorma seher olsa gerek ‘aşkâr

965 Sen de varup duhterinün kârını

Gör ki o da buldı gibi yârını

Ç29b 966 Oldı temennâsı anuñ da kabûl

Bunlar içün olma şehâ sen melûl

B32a 967 Gûş idicek remzini şeyhüñ hemân

Duhterinüñ menziline atdı cân

968 Geldi yatur gördi o meh-pâreyi

Derdine zann itdi bula çâreyi

969 Duhterini istedi bî-dâr ide

Cem -i etıbbâ ide timâr ide

970 Açdı yüzin gördi o şimşâd-ı nâz

İtmiş o da terk-i serâ-yı mecâz

956a. sûfî ki: sûfî Z 960a. Şeh göricek: Şâh u vezîr Z / tahtada: tahta B 962a. olup: anda Z 964a. seher olsa gerek: seni eyleme sen T 966b. sen: ki B

Page 211: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

203

971 Başladılar nâleye bî-fâ’ide

Hande gehi girye budur kâ’ide

972 Geldi musallâya seher iki yâr

Vâkıf-ı sır oldı sigâr u kibâr

973 Ol gün olup gâyet ile izdihâm

Bir yire gelmişdi havâs u ‘avâm

974 Hazret-i şeyhe idüben iktidâ

Eylediler cümle salâtın edâ

Z27a 975 İkisini bir yire defn itdiler

Her kişi yirlü yirine gitdiler

E22a 976 Ehl-i mecâz olsa garazdan beri

‘Aşk-ı hakîkatdür anuñ reh-berî

977 Şübhesiz ‘âşık ki ola pâk-bâz

Aña olur kantara ‘aşk-ı mecâz

978 Pûte-i ‘aşk içre özin kâl ider

‘Aşkı anı mürşide îsâl ider

979 Hâsılı ol gevher-i tâc-ı ricâl

Perde-i ihfâda nice mâh u sâl

970a. yüzin: yüzüñ Z 973b. havâs u: havâs B 974b. eda: -Z

Page 212: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

204

980 Rûh-ı mücerred gibi pinhân idi

Burc-ı ‘Acem kâlıb ü o cân idi

T31a 981 Zâhir olup rütbe-i gavsiyyeti

Oldı bu kıssa sebeb-i şöhreti

Temsîl*

Ç30a 982 Kays-ı benî Âmir-i sahra-neverd

B32b, E23b Olmış idi ‘aşk ile kârı neberd

983 ‘Aşk ile her kim ki ide kâr-zâr

Gâlib olurdı aña ‘aşk-ı nigâr

984 Pençe-i aşk eyledi anı zebûn

Gerdenine takdı kemend-i cünûn

985 Hâsılı bir ‘âşık-ı çâlâk idi

‘Aşk ı mecâz idi velî pâk idi

986 Firkat-i Leylî ile Mecnûn idi

Hicr ile ahvâli diger-gûn idi

987 Râh-ı talebde olıcak ser-firâz

Virdi netîce aña ‘aşk-ı mecâz

988 Tâlib iken görmege dîdârını

Turfe bu sahrada görür yârını

* -Ç, E, Z 983a. kim: dem B, Ç, E / zâr: râz Ç 984b. Gerdenine: Gerdânına B

Page 213: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

205

989 Leyli ider lutf ile ref’-i nikâb

Kays anı gördükde ider ictinâb

990 Leyli didi Kays’a ki ey mübtelâ

‘Âşıka nâz itmek olur mı revâ

991 Tâlib iken vuslatuma rûz u şeb

Şimdi nedür kaçmaga benden sebeb

992 Düşdi dil-i Kays’a katı âb

Virdi su’âline zarûrî cevâb

Z27b 993 Didi kerem kıl baña itme cefâ

Tâlibe ‘arz eyle cemâl u likâ

994 Bir dili ma’mûr ide çün ‘aşk-ı pâk

Gayrıları itmez aña iştirâk

E24a 995 Bir dil iki dâma nice kayd olur

Bir kuş iki bâza nice sayd olur

996 Kıble-i mü’min bir olur ey nigâr

İtme kelâmuñla beni dil-fikâr

T31b 997 Yûsuf’a ‘âlemde Züleyhâ gerek

Hâsılı Mecnûn’a da Leylâ gerek

986b. B nüshasında 986 ile 987 yer değiştirmiştir 987b. virdi, vir B / netîce: netîce B, Ç 989b. gördükde: görür Z 991a. vuslatuma: vaslumı sen Z / rûz u: rûz B 998a. Leylî: Leylâ Z 1000a. Leylî Leylâ Z

Page 214: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

206

998 Didi ki Leylî benüm ey bu’1-heves

Eyle nazar ‘ârızuma bir nefes

B33a 999 Kays aña şevk ile nigâh eyledi

Ç30b Görmedi maksûdını âh eyledi

1000 ‘Ârız-ı Leylî aña mir’ât idi

Gördigi evvelde hayâlât idi

1001 Görmedi ol cezbeyi âyînede

Kaldı hayâli gam ile dîdede

1002 Nâle-künân eyledi andan firâr

Hayret ile kaldı yirinde nigâr

Münâcât*

1003 Ey felegi devr ile meftûn iden

Rûz u şebi Leyli vü Mecnûn iden

1004 Mihri kılan hüsn-i mehüñ bendesi

Eşk-i sehâbı yemüñ efgendesi

1005 Leyli gibi mâhı siyâh-pûş iden

Kays-sıfat neyyiri pür-cûş iden

1006 ‘Aşkun olınca güneşüñ hem-rehi

Eylemez idrâk-ı visâl-ı mehi

* - Ç, E, Z 1006b. visâl-ı visâli Ç; T’de 1006 ve 1007 yer değiştirmiştir. 1008a. çeşm-i: çeşm ü B

Page 215: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

207

E24b 1007 ‘Aşkuñ ile çâk-ı girîbân seher

‘Aşkuñ ile dönmede şems u kamer

1008 ‘Aşkuñ ile giryede çeşm-i sehâb

‘Aşkuñ ile yanmada cism-i şihâb

1009 ‘Aşkuñ ile geldi ‘ademden vücûd

‘Aşkuñ ile Âdem’e oldı sücûd

1010 Kenz-i nihân ‘aşk ile oldı ‘ayân

‘Aşkdur olan âyine-i imtihân

Z28a 1011 Âyinedür âdeme rûy-ı beşer

Âyineden hâsıl olur hayr u şer

1012 Ol kişinüñ kim nazarı pâk ola

Ehl-i hıred sâhib-i idrâk ola

T32a 1013 Añladı vâdî-i mahabbet nedür

Âyinede rûy-ı hakîkat nedür

B33b 1014 Eylemedi meyl-i nukûş-ı siva

Olsa revâ vasıl-ı ‘aşk-ı Hudâ

Ç31a 1015 Âyineye baksa eger kec-nazar

Reh-zen olur aña mecâzı suver

Page 216: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

208

1016 Fark idemez nakşı vü nakkâşını

Âhiri hasretle virür başını

1017 Lutf u kerem eyle eya kirdgâr

İtme huzûruñda bizi şermsâr

1018 Câm-ı mecâz ile bizi kılma mest

Bendelerüñ eyleme sûret-perest

1019 Nâli-sıfat bu dil-i âşüfte âh

Subh u mesâ itmede kesb-i günâh

E25a 1020 Geçdi güni zikr-i ruh-ı yâr ile

Câm-ı dili pür mey-i efkâr ile

1021 Rûzını endîşe-i zülf itdi şâm

Gerdenine tûl-ı emel oldı dâm

1022 Kârı temennâ-yı dehen dem-be-dem

Eylemedi yâd-ı diyâr-ı ‘adem

1023 Kayd-ı miyâna düşüp ol bî-nevâ

Bir kıl ile bagladı göñlin hevâ

1024 Fikri bugün gerçi ki kâmetdedür

Seyri velî rûz-ı kıyâmetdedür

1016a. nakşı vü: nakş ile Z, nakşını E 1017a. Lutf u: Lutf B, Ç // b. huzûruñda: huzûrında B, Z 1019a. Nâli: Nâbi T 1020b. dili: dil-i Z 1027b. Mürtekib ü: Mürtekib-i B, Ç / ‘âk u: ‘âk B 1028a. cûduña: cûdına B, cudıña Z

Page 217: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

209

1025 Varını sarf itdi bugün yârına

Bilmedi ser-mâye gerek yarına

1026 Hâsılı bir müflis-i bî-mâyedür

Mest-i şarâb-ı ‘araz u sâyedür

1027 Gerçi esîr-i yed-i emmâredür

Mürtekib ü ‘âk u yüzi karedür

1028 Lîk senüñ cûduña yokdur hisâb

Kabza-i lutfundadur ümmü’l-kitâb

T32b 1029 Âyine-i kalbini kıl tâbnâk

Perde-i nakş u suveri eyle çâk

Z28b 1030 ‘Aşk-ı mecâzîden elin tut geçür

Bâde-i câm-ı keremüñden içür

B34a 1031 ‘Âşık -ı dil-dâde-i meftûnuñ it

Vâlih ü âşüfte vü Mecnûn’un it

Hikâyet-i İskender-i Zü’1-Karneyn*

Ç31b 1032 Sayrefi-i nakd-ı diyâr-ı haber

E47b Kîse-i hikmetden idüp sarf-ı zer

1033 Dürc-i kısâsdan çıkarub hayli dür

Sâmi’inüñ dâmenini kıldı pür

1030a. elin: elün B / içür: icir Z * -Ç, E, Z; Hikâyet-i Hazret-i İskender bâ-Câlinûs T 1034b. kârgeh-i: kârına B

Page 218: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

210

1034 Hazîn-i gencîne-i devr-i zamân

Sikke-zen-i kârgeh-i imtihân

1035 Devlet ile bulsa biri mertebe

Kalbini eyledi anuñ tecrübe

1036 Olmasa kalbinde eger hırs u âz

Dahme-i gencin aña eylerdi bâz

1037 Kimde ki görse tamâ’ vü hırs-ı mâl

Eyler idi gayrı dere intikâl

1038 Nakl iderek hâsılı derden dere

Geldi der-i hazret-i İskender’e

1039 Gördi müsâvî aña hâk ile zer

Hidmetine bagladı bel çün kemer

1040 Hâsılı darb itdi felek zergeri

Sîm ü zere sikke-i İskender’i

1041 Oldı cihân içre şeh-i dâdger

Emrine fermân-ber olup bahr u ber

1042 Şevketine bâ’is olup ‘adl u dâd

Devleti günden güne oldı ziyâd

1043 Şevketi tutmışdı cihânı tamâm

Bende-i fermânı idi hâs u ‘âm

1040a. darb: harâb B

Page 219: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

211

1044 ‘Âlim idi cümle müdebbirleri

Hikmet ile fâ’ik idi her biri

E48a 1045 Kimi Aristo kimi Bokrat idi

T33a Kimi Felâtûn kimi Sokrât idi

1046 ‘İlme ‘aceb itmiş idi ragbeti

‘Âlim ü dânâyı severdi katı

1047 Ehl-i hikemden birinüñ yâdını

Bir kişi gûş itse bilüp adını

Ç32a 1048 Müjde iderdi varup İskender’e

Z29a, B34b Nâ’il olurdı nice sîm u zere

1049 Hâsılı İskender’e her subh u şâm

Tuhfe idi ehl-i hünerden peyâm

1050 Var idi bir ‘âlim-i hikmet-şi’âr

Gûşe-i fakr itmiş idi ihtiyâr

1051 Mâmeleki bir nemed ü bir külâh

İtmez idi devlet-i dehre nigâh

1052 Yakmış idi pîh-i cigerden çerâg

İtmiş idi dehr-i denîden ferâg

1048a. varup: gelüp Z 1052a. pîh-i: yine B

Page 220: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

212

1053 Ma’den-i zer gibi yiri hâk idi

Kayd-ı fenâdan su gibi pâk idi

1054 Mâlik idi genc-i ‘ulûma velî

Her neye sunsa yitişürdi eli

1055 İtmiş idi taht-ı ‘ulûma cülûs

Nâmına dirlerdi anuñ Câlinûs

1056 Hazret-i İskender-i ferhûnde-fâl

Eyledi bir gün hükemâdan su’âl

1057 Didi eyâ encüm-i çerh-i ‘ulûm

Eylediñüz âheni hikmetle mûm

E48b 1058 Her biriñüz âlim u ferzânedür

Bahr-i hünerde dür-i yek-dânedür

1059 Hâtıradan kalbümi eylen halâs

Tâb ile bu hikmeti hep ‘âm u hâs

1060 Kalbe neden ‘ârız olur dem-be-dem

Mâye-i şâdî gehi âsâr-ı gam

1061 Gûş idicek kavlini şâhuñ tamâm

Didiler ey şâh-ı süreyyâ-makâm

1054 -Z, a. genc-i: genc ü B

Page 221: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

213

T33b 1062 Kâlbüd-i halkı hakîm-i kadîm

Eyledi çâr ‘unsûr ile müstakîm

1063 Her ne gelür âdeme sûd u ziyân

‘İllet-i çâr-’unsûr olur bî-gümân

1064 Zâhib olup her biri bir ‘illete

Düşdi kimi tıbba kimi hikmete

B35a 1065 Kavl-i şehen-şâha bilâ-irtiyâb

Ç32b Her biri bir vech ile virdi cevâb

1066 ‘Arz-ı güher eylediler sag u sol

Olmayıcak zîver-i sem’-i kabûl

1067 Didi biri ey şeh-i hikmet-şinâs

Hall idemez bil bunı dest-i kıyâs

Z29b 1068 Hâsılı bir mürşid-i kâmil gerek

Şâm u seher ‘ilm ile ‘âmil gerek

1069 Zâhiri vü bâtını ma’mûr ola

Câm-ı dili gün gibi pür-nûr ola

1070 Kalbe virür dagdaga çok kîl u kâl

Yohsa bu ‘akl ile bilinmek muhâl

E49a 1071 Şeh didi şimdi ‘acebâ bir hakîm

Var mı ola bezm-i yakîne nedîm

1062a. Kâlbüd-i: Kâlbüdin B, E

Page 222: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

214

1072 ‘Âlim-i mezbûrı beyân itdiler

Menkabetin şerh u ‘ayân itdiler

1073 Vasfın o ‘allâme-i bahr u berüñ

Sem’ine irgürdiler İskender’üñ

1074 Vâkıf olınca şeh-i ‘âlî-nejâd

Gelmesini itdi hakîmüñ murâd

1075 Nâme yazup kıldı selâm u du’â

İlçi salup itdi kudûmin ricâ

1076 Eyledi ihdâ nice tuhfe latîf

Kıymet ile hamli girân u hafîf

1077 Bir nice gün kâsıd-ı şâh-ı cihân

Oldı reh-i deşt-i talebde devân

1078 Şehr-i hakîme irişüp bir seher

Menzilini eyledi cây-ı makar

T34a 1079 Gördi o ‘allâme-i fazl-intisâb

Genc-sıfat meskenin itmiş türâb

1080 Âyineveş zîr-i nemedde nihân

Bahr gibi bî-kemer ü taylasân

1069a. Zâhiri vü: Zâhiri hem Z, Zâhir ile E / ola: eyle Z 1073b. irgürdiler: irgürüben Z 1079a. intisâb: iktisâb Z 1080a. Âyineveş: Âyine tek E, Z 1081b. ser ü: ser-i B, Ç, E 1082b. Hüdâ’yı: hüdâyı B, Ç, E

Page 223: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

215

1081 Zâhirine kıldı hakîmüñ nigâh

Oldı ser ü kârı harâb u tebâh

B35b 1082 ‘Ârif olan zâhire itmez nazar

Ç33a Nûr-ı Hüdâ’yı göremez çeşm-i ser

1083 Çeşm-i serüñ gördigi levn ‘araz

Gevheri görmekdedür ancak garaz

E49b 1084 Nakşına aldanma bakup zâhirüñ

Hışmına dûş olma sakın kâhirüñ

1085 Zâhirine bakdı türâbuñ racîm

Oldı giriftâr-ı azâb-ı elîm

1086 Görmedi hâk içre olan gevheri

Añlamadı kıymet-i sîm ü zeri

Z30a 1087 Şu’lesine âteşüñ oldı esîr

Bilmedi keyfiyyet-i nârı fakîr

1088 Zâhir ile itdügi kesb-i gurûr

Oldı aña bâ’is-i la’n u nüfûr

1089 Hâsılı ol kâsıd-ı zâhir-perest

Pâye-i dânâyı kıyâs itdi pest

1083a. levn: kevn Z 1087b. nârı: nar-ı E 1088a. kesb-i: kesb ü B // b. la’n u: la’n B 1089b. pest: pes E

Page 224: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

216

1090 Çeşm-i hakâretle bakup bir zamân

Didi saña müjde şeh-i kâm-rân

1091 Da’vet ile kıldı mükerrem seni

‘İzzet idüp pâyüñe saldı beni

1092 Hazret-i İskender-i sâhib-kırân

Nâme ile virdi nice armagan

1093 Sundı hakîmüñ eline nâmeyi

Kodı öñinde kemer ü câmeyi

1094 Gerçi alup kıldı nazar nâmeye

Bakmadı ammâ kemer ü câmeye

1095 Eylemedi tuhfesine iltifât

Didi eyâ peyk-i sütûde-sıfât

T34b 1096 Eyle var İskender’e bizden du’â

Eylemesün emr-i muhâli ricâ

E50a 1097 Bir kişi bir baba ide ittikâ

Der-be-der olmak aña olmaz revâ

1098 Her kim umar bâb-ı fenâdan meded

Bâb-ı vücûdı ider elbette sed

1091b. pâyüñe: pâyiñe Z 1094b. ammâ: aslâ Z 1098b. elbette: elbetde Z 1100b. haber: cevâb Z

Page 225: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

217

Ç33b 1099 Dergeh-i fakrı kim ider ihtiyâr

B36a Olmaz o fermân-ber-i her şehr-yâr

1100 Virdi hakîmâne o kân-ı güher

Kâsıd-ı İskender’e şâfî haber

1101 İlçi dönüp olmadı hâcet revâ

Oldı hüveydâ rece’a’l-kahkara

1102 Düşdi dil-i şâha katı ıztırâb

Bildi ki yok gayrı tarîk-i savâb

1103 Kendi ola şehr-i hakîme revân

Mertebe-i zâtuñ ide imtihân

1104 İtdügi du’âda o sâdık mıdur

Fazl ile bu rütbeye lâyık mıdur

Z30b 1105 Yohsa mücerred ola ger iddi’â

Hîleger ü cev-dih ü gendüm-nümâ

1106 Vâcib olur aña biraz gûş-mâl

Varmayıcak anda bilinmez muhâl

1107 Hâzır olup cümle mühimmât-ı râh

Geldi der-i devlete mîr ü sipâh

1108 ‘Asker-i şâh oldı ser-â-ser süvâr

Şevket ile girdi yola şehr-yâr

1105a. mücerred ola: tecerrüd ger Z / b. Hîleger ü: Hîleger E

Page 226: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

218

1109 Kat’-ı menâzilde misâl-ı kamer

Sür’ati reşk-âver-i bâd-ı seher

E50b 1110 Devlet ile olsa seherden süvâr

Reh-ber iderdi aña şemsi nehâr

1111 Her gice encümle o meh hem-’inân

Olsa düşerdi öñine keh-keşân

1112 Seyr ü temâşâ iderek subh u şâm

Oldı sefer müddeti âhir tamâm

T35a 1113 Bir gün idüp şehr-i hakîme nüzûl

Nasb-ı hıyâm eylediler sag u sol

1114 Kıldı edâ şehrüñ ekâbirleri

Tehniye-i makdem-i İskender’i

1115 Pâyine yüz sürdi gelüp hâs u ‘âm

Eyledi şeh anlara çok ihtirâm

Ç34a 1116 Kalmadı şehr içre gabî vü fehîm

B36b Gelmeye İskender’e illâ hakîm

1117 Bir iki gün şâh-ı sipihr-iktidâr

Devlet ile eyledi anda karâr

1118 Ber-taraf oldukda zihâm-ı ‘avâm

Meskenine kıldı hakîmüñ hırâm

Page 227: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

219

1119 Gün gibi ol pâdşeh-i dâdger

Ayagına vardı hakîmüñ seher

1120 Gördi o gencîne-i fazl u hüner

Bir küçicek hâneyi itmiş makar

1121 Seng-i siyeh bâlişi ferşi türâb

Câmesi peşmîne mekânı harâb

1122 Olmış idi kayd-ı recâdan berî

Zerreye saymazsa revâ hâveri

E51a 1123 Hürmet ile virdi Sikender selâm

Aldı selâm itmedi şâha kıyâm

1124 Virdi şehe vaz’ı hakîmüñ melâl

İtdi ferâsetle hakîm intikâl

Z31a 1125 Eyledi İskender’e dânâ hitâb

Virdi sühan gevherine âb u tâb

1126 Didi bize gelmeñe n’oldı sebeb

Kim çekesüz bâr-ı esferden ta’âb

1127 Görmek ise ger bizi maksûd eger

Âyine-i dilde nedür bu keder

1120a. fazl u: fazl B 1121a. bâlişi: bâliş ü Z // b. peşmîne: peşmîn Z 1122b. saymazsa: saymadı Z 1127a. maksûd eger: maksûduñuz Z // b. nedür bu keder: ne bu dûduñuz Z

Page 228: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

220

1128 Şeh didi ilzâm içün ey nükte-dân

Añladı bu sırrı ser-â-ser cihân

1129 Devr ideli künbed-i heft âsmân

Lâzıme-i çerh budur her zamân

T35b 1130 Bir kişi bir ‘asra olur pâdşâh

Bi’ât iderler aña mîr ü sipâh

1131 Râzı olur emrine hep hâs u ‘âm

Nâfiz olur hükmi anuñ subh u şâm

1132 Çünki beni hazret-i Perverdigâr

Eyledi bu ‘asra şeh-i tâc-dâr

Ç34b 1133 İmdi ulu’1-emre itâ’at gerek

B37a Zâtına ikrâm u ri’âyet gerek

1134 Nâme ile oldı kudûmüñ murâd

Eylemedüñ emrimüze inkıyâd

1135 ‘İlmüñe itdük yine biz ihtirâm

Şehrüñe geldükde havâs u ‘avâm

E51b 1136 Oldı der-i devletüme çehre-sâ

Olmadı senden bize bir merhabâ

1137 Pâyüne geldükde yine ey hakîm

Eylemedüñ kâmetüñi müstakîm

Page 229: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

221

1138 Böyle midür ‘âdet-i ehl-i sülûk

Böyle midür resm-i senâ-yı mülûk

1139 Gûş idicek nükte-i İskender’i

Bezme nisâr itdi dür ü gevheri

1140 Didi benüm vardur iki çâkerüm

Şâm u seher bende-i hâk-i derüm

1141 Ser-keş idi her biri hadden füzûn

Dest-i hıred anları kıldı zebûn

1142 Terbiyet-i ‘akl ile pes her biri

Oldı reh-i fısk u hevâdan berî

1143 Ben yine ol kullaruñ ey hoş-nihâd

Eylemedüm nâmını bir kerre yâd

Z31b 1144 Şehvet ü hırs oldı müsemmâları

Tab’uma hoş gelmedi sîmâları

1145 Sen o benüm kullaruma bendesin

Her birinüñ pâyine efgendesin

1146 Bendesine eylemeyen i’tibâr

Bendesinüñ bendesin itmez şümâr

1141a. hadden: ez-had Z 1143a. kullaruñ: kulların B

Page 230: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

222

T36a 1147 ‘Âkıl olan ol şehe eyler kıyâm

Saltanat u mülki olur müstedâm

1148 Şâh aña dirler ola zâtı kadîm

Bencileyin sen de bir ‘abd-i sakîm

E52a 1149 Şâha olur añla rükû’ vü sücûd

Bendeye lâyık mı kıyâm u ku’ûd

Ç35a 1150 Tîr-i sühan sîne-i İskender’e

B37b İşledi varınca dem-i şeh-pere

1151 Bildi hakîmi yem-i ‘irfân imiş

Kendisi bir katre ol ‘ummân imiş

1152 Düşdi ayagına idüp i’tizâr

Didi beni itme yeter şermsâr

1153 Bilmez idüm kendümi ben ey ulu

Pâyüne her kim süre yüz bahtlu

1154 İstedi İskender ide ‘arz-ı hâl

Ya’ni kıla hâl-i derûnı su’âl

1155 Eylemeden şeh sühana feth-i bâb

Virdi şehe keşf yüzinden cevâb

1147b. olur: ola B, Ç, E // b. saltanat u: saltanat-ı B, Ç

Page 231: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

223

1156 Didi dil-i mürdeme bil her zamân

‘Ârız olan hâtıralar subh u şâm

1157 Sûret-i şâdî gehi nakş-ı keder

Âyine-i dilde olan cilveger

1158 Hâsılı âmed-şod-ı şâdî vü gam

Hırs ile şehvetden olur dem-be-dem

1159 Her birinüñ evveli hurma vü şîr

Telh olur ammâ soñı mânend-i sîr

1160 Olma sakın bende-i gîr u gülû

Vesveseden olmaya kalbüñ tolu

1161 ‘Âkıl olan bunlara virmez vücûd

Kâra ziyân irse nedâmet çi sûd

E52b 1162 Eyledi bu vech ile hatm-i kelâm

Hissesini aldı Sikender tamâm

Z32a 1163 Gevher-i pendi idicek hırz-ı cân

Oldı yine ‘âzim-i sûy-ı mekân

1151b. Kendisi: Kendüsi Z / bir katre ol: katre vü ol: Ç, E / vü: -B 1156a. her zamân: ey hümâm Z

Page 232: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

224

T36b Temsîl*

1164 Var idi bir merdek-i ehl-i hevâ

Gavta-hur-ı lücce-i bahr-i sivâ

B38a 1165 Şehvet ü hırs ile olup hem-’inân

Nefsine mahkûm idi ol her zamân

Ç35b 1166 Bâde-i şehvetle katı mest idi

Cur’a-sıfat mertebesi pest idi

1167 Ehl-i hevâ kayd-ı şikem-bestesi

Subh u mesâ gîr u gülû hastesi

1168 Dîdesi pür-nem dili büryân idi

Kâse tehî sofrası bî-nân idi

1169 Hâsılı ol şehvet ü hırs-âşnâ

Olmış idi fakra katı mübtelâ

1170 Hânesine bir gün o şûhuñ hemân

Geldi konuk oldı meger bir cüvân

1171 Eyledi mihmân içün ol gün fakîr

Sa’y-ı firâvân ile bir nân u sîr

1172 Eyledi bahtından o şeb çok gile

Gûş idicek geldi müsâfir dile

1161b. Kâra: Gâhi Z * -Ç, E, Z 1164a. hevâ: fenâ Ç

Page 233: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

225

1173 Didi seni bend-i fakrden rehâ

Eylemek âsân idi ey mübtelâ

E53a 1174 Sabr ü tahammül var ise sende ger

Göstereyüm saña biraz sîm ü zer

1175 Yog ise ger sende nişân-ı sebât

Cây-ı hatârdur bulımazsın necât

1176 Düşdi ayagına idüp çok niyâz

Didi saña bendeyüm ey ser-firâz

1177 Emrine râm olmaga ‘ahd eyledi

Mâlik-i genc olmaga cehd eyledi

1178 Çıkdılar ol dem ikisi dârdan

Geçdiler ol şeb bir iki gârdan

1179 Yolları irdi o gice bir yire:

Her tarafı kûh u miyânı dere

T37a 1180 Didi bu vâdîde hakîmüñ biri

Defn ü rasad eyledi sîm ü zeri

1168b. Kâse: Kîse Z 1169a. şehvet ü: şehvet-i E, Z 1170b. meger: ‘aceb Z 1171a. ol: o Z // b. sîr: şîr Z 1173a. fakrden: fakîrden B // b. âsân: ân B 1175a. yog: yok E // b. bulımazsın: bulamazsın T, Z 1177a, b.olmaga: olmagı Z 1179b. kûhu: kûh B, Ç, E 1180b. defn ü: defn Z 1184a. nefs ü: naks u Ç

Page 234: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

226

Z32b 1181 Üstine bir duhter olup pâsbân

Gencüñ odur hâfızı bil her zamân

B38b 1182 Fethi nasîb olsa bu gencüñ bize

Eyle hazer bakma sakın ol kıza

Ç36a 1183 Tutma kulak lâbesine duhterüñ

Olma sakın tâlibi sîm ü zerüñ

1184 Ger düşesin nefs ü hevâ dâmına

Hayr ile irmez bu iş encâmına

1185 Böyle diyüp oldı hemân ol fetâ

Müştagil-i da’vet-i ism ü du’â

1186 Toldı o dem vâdîye tâk u tarâk

Düşdi derûn-ı cebele iştikâk

E53b 1187 Zâhir olup genc-i nihânuñ deri

Girdi kapudan içerü her biri

1188 Gördiler ol hâneyi genc ile pür

Her tarafı tûde-i elmâs u dür

1189 Vaz’ olınup ortaya bir zer serîr

Pâyeleri sîm u bisâtı harîr

1185b. da’vet-i: da’vet E, Z 1187a. genc-i: genc ü B // b. kapudan: kabudan E 1189a. hâneyi: hâneye B / genc ile: bir genc-i Z 1192b. ger: çün Z

Page 235: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

227

1190 Meh gibi üstinde yatur bir perî

Beste velî hˇâb ile nergisleri

1191 Başladı isme yine ol ser-firâz

Açdı gözin uyhudan ol mest-i nâz

1192 Didi baña ‘arz idiñüz hâliñüz

Genc ise ger matlabuñuz alıñuz

1193 Diñlemedi kavlini ol pür-hüner

Kıldı yine vâdi-i isme güzer

1194 İtdi bisât üzre ku’ûd ol perî

Oldı lihâfı bedeninden berî

1195 Nâfına dek keşf olıcak sînesi

Sanki görindi mehüñ âyînesi

1196 Lâbeye âgâz idüp ol gül-’izâr

Didi beni eylemeñüz şermsâr

T37b 1197 Cümle hazînem size olsun fedâ

Eylemeñüz keşf-i ‘uyûbum ricâ

1198 Dahmenüñ ammâ kilîdi ferc idi

Ferci içinde rasadı derc idi

B39a 1199 Kılsa kıyâm eylese ref’-i hicâb

Gence irerlerdi bilâ-irtiyâb

Page 236: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

228

E54a 1200 Kılmadı bir lahza tahammül o şûm

Z33a, Ç36b Şehvet ü nefs itdi dilinden hücûm

1201 Gördi bürehne oturur duhteri

Tutdı cuhud sıtmaları ol harı

1202 Düşdi hemân üstine bî-şerm ü bâk

Çıkdı bir ot hâneden oldı helâk

1203 Kuvvet-i ism ile refîki hemân Kendin atup taşraya kurtardı cân

1204 Men sabere mâ-yetemennâ melek

Men ‘acele külli ‘acûlin helek

Münâcât*

1205 Ey melik-i mülk-i diyâr-ı ezel

Pâdşeh-i saltanat-ı lem-yezel

1206 Hüsrev-i bî-yâver-i şehr-i kıdem

Hâlık-ı yek-tâ-yı vücûd-ı ‘adem

1207 Hâfız-ı bî-şirket-i ‘arz u semâ

Râhim-i mahlûk u semi’ü’d-du’â

1201a. oturur: oturur Z // b.cuhûd: çift Z, çifut T 1202a. bi-şerm ü bâk: bi-şerm pâk Ç, E, ot: od Z 1203b. Kendin: Kendüñ Z 1204-1221-E * -Ç, E, Z 1206b. vücûd-ı: vücûdı B 1207a. Hâfız-ı: Hâlık-ı Z 1208b. hayy: ins Z

Page 237: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

229

1208 Nâzım-ı ahvâl-i umûr-ı ‘ibâd

Feyz-i resânende-i hayy u cemâd

1209 Vâkıf-ı esrâr-ı celî vü hafî

Yokdurur ‘adlüñde şehâ muhtefî

1210 Bizden olan cehl ile her dem hatâ

Senden olan lutf ile dâ’im ‘atâ

1211 Gerçi görür ‘aybımuzı dem-be-dem

Setr ider ammâ yine zeyl-i kerem

1212 Akreb iken sen bize bizden şehâ

Nefsimüz itdi bizi senden cüdâ

T38a 1213 Beste-i dil gerden-i zencîr-i âz

Şehvet ile dest-i temennâ dırâz

B39b 1214 Vakt-’ibâdetde beden nerm u süst

Hîn şefâ’atde kavî hem dürüst

1215 Dest-i tehî pây-ı irâdet-şikest

Sâgar-ı dil hırs ile pür pâye-pest

Ç37a 1216 Şehvet ü hırsuñ olalı çâkeri

Oldı dilüñ hâk-i mezellet yiri

1209b. Yokdurur: Yokdur B, Ç; Yok der-i T

Page 238: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

230

1217 Yüzi yok Nâlî’nüñ ide i’tizâr

Tevbesinüñ ‘akd ü şikesti hezâr

Z33b 1218 Nefs ü hevâ hem-demi ‘âsî iken

Gark-i yem-i cürm ü ma’âsî iken

1219 Senden ider yine saña ilticâ

Merhamet ü lutfuñı eyler recâ

1220 İtme bizi şehvet ü hırsa esîr

Eyle şehâ kenz-i kana’âtle sîr

1221 Eyle hidâyet bize ol reh-nümûn

Olmayalum şehvet ü hırsa zebûn

1222 Cümlemüzi mazhar-ı in’âmuñ it

Cur’a-keş-i sâgar-ı ihsânuñ it

Hikâyet-i Sultân Selîm Hân ‘Aleyhi’r-rahmeti ve’1-Gufrân*

1223 Esb-i siyeh-perçem-i müşgîn-licâm

Kıldı seherden yine meyl-i hırâm

1224 Olmag içün ‘âzim-i sahrâ-yı sîm

Kâkülini kıldı serinde dü-nîm

1211b. zeyl-i: zeyl ü B 1213a. Z ve T’de: Gerden-i dil beste-i zencîr-i âz şeklindedir. 1214a. nerm u: nerm Ç; T’de 1214’ün a mısra’ı ile 1215’in b mısra’ı beyti oluşturmuştur. 1215’in b ve 1214’ün a mısra’ı yoktur. 1217a. yok:-Ç / yüzi yok: Yok yüzi T, Z; Nâlî: Nâbî T 1218a. hem-demi: hem-dem-i B // b. cürm ü: cürm-i B 1220b. şehvet ü: şehvet-i B * -Ç, E, Z, Bâziçe-i Sultân Selîm Hân Tabe Serâhu T 1224b. dü-nîm: nîm E 1225b. Behrâm u: Behrâm B

Page 239: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

231

1225 Hâme-sıfat eyledi dümmüñ ‘alem

Girdi reh-i vasfa misâl-i kalem

1226 Şâh-ı Sikender-der ü Dârâ-gulâm

Hüsrev-i Cem-çâker ü Kisrâ-nizâm

1227 Zübde-i şâhân u ser-i hüsrevân

Müntahab-i zümre-i ‘Osmâniyân

1228 Fâtih-i Rûm u ‘Acem ü Mısr u Şâm

Rûz-ı vegâ çâkeri Behrâm u Sâm

B40 1229 Tûr-ı şecâ’atde yegâne Kelîm

T38b Kal’a-güşâ hazret-i Sultân Selîm

E54b 1230 Olmış idi kârı dem-â-dem neberd

Oynar idi gâhîce şatranç u nerd

1231 Çengi gibi lu’bda mümtâz idi

Bu iki san’atda ser-efrâz idi

Ç37b 1232 Hâsılı bî-misl idi ol şîr-i merd

Olmış idi nerd ü neberd içre ferd

1233 Her ne zamân şevket ile sürse at

Eyler idi şâh-ı Kızılbaş’ı mât

1230b. şatranç u: şatranç u Ç, şatranc B 1234b. Hind’üñ: Hind’in Z

Page 240: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

232

1234 Takdı nice kerre idüp fîl bend

Gerdenine hüsrev-i Hind’üñ kemend

1235 Hasmına ruh göstericek ol dilîr

Eyler idi sayd anı ger olsa şîr

Z34a 1236 Hâsılı bâzîsi ‘aceb-tarz idi

Cümle yayası o şehüñ ferz idi

1237 Yok idi bâzîde şehi bir diger

Saysa felek gibi tokuz kat eger

1238 Olmış iken hayli zamân tâlibi

Bulmadı bir kendüsine gâlibi

1239 Gerçi ki şeh-zâde Süleymân Hân

Ol dahı bu fende olup bî-nişân

1240 Virmiş iken lu’b ile ol pür-hüner

El-veledu sırru ebîden haber

1241 Şâha nazar pâyesi olmışdı pest

Dirdi gören dest-be-bâlâ-yı dest

1242 Hâsılı saymazdı Süleymân’ı mûr

Kalb-i selîminde görindi gurur

1237a. Yok: Yog Z / şehi bir: şebîhi E

Page 241: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

233

E55a 1243 Kesb-i gurûr eyledi ol şehr-yâr

N’eyledi gör şu’bede-i rûzgâr

1244 Şâh-ı ‘Acem’de o zamân ey püser

Var idi bir kırd-ı mu’allem meger

1245 Mâhir idi ‘arsa-i şatrancda

Yog idi hem-tâ aña Efrenc’de

B40b 1246 Fehm ü ferâsetde san insân idi

T39a Mekr ü füsûn itmede şeytân idi

1247 San’at-ı bâzîçede vesvâs idi

Hurde idi cüssede nesnâs idi

1248 Hıdmet-i şâhân u tarîk-ı edeb

Cümleyi ta’lîm ile bilmişdi heb

Ç38a 1249 Şâh-ı sakar-câh-ı şeyâtin-sipâh

Vesvese-hüddâm u ma’âsî-penâh

1250 Kıldı ‘azîmet o şeh-i bed-nizâm

Ya’ni ala hîle ile intikâm

1251 Tuta derûnında hafî kîneyi

İlçi ile göndere pûzîneyi

Page 242: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

234

1252 Kıldı o maymûnı hemân şâh-ı şûm

İlçi ile tuhfe-i sultân-ı Rûm

1253 Var idi bir nâdire şatrancı hem

Görmedi emsâlini Dârâ vü Cem

1254 Olmış idi cümle ‘akîk-i sefîd

Olmag içün vakt-i ‘amelde bedîd

Z34b 1255 Bir tarafı gerçi beyâz taş idi

Bir tarafı lîk Kızılbaş idi

E55b 1256 Olmış idi kîse vü nutkı hemân

Reşk-ber-i nüh-felek-i perniyân

1257 Dahı nice tuhfe-i Çîn ü Hıtâ

Eyledi ihdâ-yı şeh-i pür-’atâ

1258 İlçi-i şâh-ı ‘Acem-i bed-güher

Düşdi yola bâr ile mânend-i har

1259 Renciş-ı subh u elem-i şâm ile

Geldi der-i devlete eyyâm ile

1260 İlçinüñ ahvâlini sadr-ı kibâr

Eyledi telhîs-i der-i şehr-yâr

1238b. kendüsine: kendisine E 1245b. yog: yok E 1247b. cüsssede: cüsssesi Z / b. idi: ile E 1248a. şâhân u şâhân-ı B, Ç 1249a. câh-ı: câh u B // b. hüddâm u: hüddâm B 1254a. sefîd: Sa’îd Ç, Z // b. ‘amelde: ‘alemde Z 1255a. B, Ç, E’de: Gerçi beyâz idi kamu taş idi, şeklindedir.

Page 243: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

235

1261 İlçiye vâkıf olıcak Hân Selîm

Didi yine başladı mekre racîm

B41a 1262 ‘Arz-ı hulûs itmez o seg serserî

Kasdı bu igfâl ide şîr-i neri

T39b 1263 Eyledi fermân o şeh-i nîk-zât

İlçiye resm üzre ola iltifât

1264 Bir nice gün itdi karâr u direng

Oldı següñ câyı künâm-ı peleng

1265 Kâ’ide-i mekse irince nefâd

Gelmesini kıldı şehen-şeh murâd

Ç38b 1266 Kendi gibi bir nice magbûn ile

Geldi der-i devlete maymûn ile

1267 Kıldı serin sûde-i seng-i kadem

Nâmesini sundı vezîre o dem

1268 Nâmesini itdi kırâ’at vezîr

Kıldı taleb kırdı şeh-i Cem-serîr

E56a 1269 Girdi huzûr-ı şehe bevvâb ile

Bûs-ı zemîn eyledi âdâb ile

1264b. şîr-i: şîr ü B, Ç 1265a. mekse: mekse Z 1266b. kırdı: kırd B

Page 244: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

236

1270 Turdı ayag üzre senâ eyledi

Şâha lisânınca du’â eyledi

1271 Her ne ise şart-ı rüsûm-ı edeb

Eyledi ber-kâ’ide bî-rahne heb

1272 Yogdı bir vasfı ki ola nâ-sezâ

Cümle pesendîde vü ‘ibret-nümâ

1273 Âlet-i dıhk olmış idi her işi

Handeye ser-mâye ide cünbişi

Z35a 1274 Hâsılı evzâ-ı pesendîdesi

Cümle-i etvâr-ı hoş-âyendesi

1275 Tab’-ı selîmini şehüñ gül gibi

İtdi güşâde eser-i mül gibi

1276 İlçi görince şehüñ ikbâlini

Söyledi pûzinenüñ ahvâlini

1277 Didi eyâ şâh-ı ‘adâlet-penâh

Hüsrev-i meh kevkebe zıll-ı İlâh

1278 Gerçi bu pûzîne mu’allemdürür

Nerd ile şatrancı müsellemdürür

1272b. ‘ibret: gayret B 1274b. âyendesi: âyinesi Z

Page 245: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

237

B41b 1279 Çok kes eyle oynadı şatranc u nerd

Olmadı gâlib buñâ ‘âlemde ferd

T40a 1280 Lu’bı bunuñ ey şeh-i hikmet-şinâs

Nev’-i beñî Âdem’e olmaz kıyâs

1281 Sözlerini sürh-serüñ pîş ü kem

Gûş idicek şâh-ı Ferîdûn-haşem

E56b 1282 Hezl ü güzâf añladı peygâmını

Dest-i gazab pür kılıcak câmını

Ç39a 1283 Eyledi ebrûları izhâr-ı çîn Çehre-i maymûna bakınca hemîn

1284 Eyledi pûzîne o dem intikâl Kîse-i şatranca virüp inhilâl

1285 Ferz u ruh u peydak ile atını Eyledi tertîb mühimmâtını

1286 Oldı hemân muntazır-ı izn-i şâh

Eyler idi çeşm-i edeble nigâh

1287 Hâsılı âmâde olınca bisât Kalb-i şehe geldi biraz inbisât

1288 İtdi ta’accüb şâh-ı vâlâ-neseb Gördi ki evzâ’ı hakîmâne heb

1275a. şehüñ şeyhüñ Z 1280a. Lu’bı: Ya’ni B, T 1281a. sürh-ı: sürh u B 1282a. añladı: eyledi B // b. kılıcak: kılıcak B

Page 246: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

238

1289 Cünbiş-i pûzîne virüp şâha şevk Kıldı dilin lu’b ile şatranca sevk

1290 Şâh dilîrâne sürince yaya Eyledi maymûn ile lu’b iktizâ

1291 Birbirine oldı mukâbil dü şâh İki cenâh oldı sufûf-ı sipâh

1292 Çün reviş-i leşker-i ‘Osmâniyân Aldı kafâsına süvârî yayan

Z35b 1293 Germ olıcak ma’reke-i kâr-zâr

Birbirine girdi piyâde süvâr

1294 Bezm-i vegâdan sürilüp vehm ü bâk

Karşuladı rumhı siper sîne-çâk

E57a 1295 Çeşm-i cebe tîre iderken nazar

Tutdı ışık tîge serin bî-siper

B42a 1296 Nevbeti geldükde gehî şeş-berüñ

Gözleri dört olur idi migferüñ

T40b 1297 İrdigi dem zırha sökildi sinân

Gördigi dem tîri çekildi kemîn

1284b. şatranca: satrança E 1290a. yaya: payâ B, Ç, T 1292b. Aldı: Oldı B / kafasına: kafasını Z 1293a. kâr-zar: kâr u zâr Z // b. piyâde süvâr: yaya vü Z 1294a. vehm u bâk: vehm pâk B, vehm ü pâk Ç, vehmnâk Z // b. karşuladı: karşıladı T 1297a. irdigi: irdi E

Page 247: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

239

1298 Her ne zamân kim atıla zenberek

Çatlar idi nâr-ı gazabla tüfenk

1299 At ile fîl oldı ber-â-ber ‘ayân

Kaldı ayaklarda piyâde hemân

Ç39b 1300 İki ruhı ferze idince dü-tâ

Hurca sürildi arada çok payâ

1301 Eylediler şehleri fîl ile bend

İrmeye tâ ceyşe vegâdan gezend

1302 Ba’zı payâ eyledi ikdâm-ı tâm

Başa çıkup kârına geldi nizâm

1303 Nükte-i ez-desti bilüp her biri

Hâne pür olsa dönemezdi geri

1304 Men tama’a zelle olup âşkâr

San’at-ı mansûbe görindi şikâr

1305 Hâsılı maymûn ile o şîr-i merd

Eylediler bir iki sâ’at neberd

1306 Gâlib idi ‘askeri şâhuñ tamâm

Bulmış idi leşker-i hasm inhizâm

1307 Ekseri esbâbını şâh-ı cihân

1298a. atıla: top ile Z 1299a. ‘ayân: ‘inân B 1300b. payâ: yaya Z 1301a. şehleri fîl ile bend: şâhları fîl-bend B, Ç, E // b. ceyşe: ceyş-i E

Page 248: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

240

Almış idi san’at ile râygân

E57b 1308 Ferz ile bir at u bir iki payâ

Kaldı hemân gayrısın itdi fedâ

1309 Geldi şehen-şâha kemâl-ı gurûr

Gelmedi pûzîneye ammâ fütûr

1310 Her kim ola câm-ı gurûr ile mest

Kâse-i ‘arzı olur elbet şikest

1311 Kuvvet-i bazûya iden i’timâd

Hasmına maglûb olur ey hoş-nihâd

B42b 1312 Nahveti ko ‘âkıl u dânâ isen

Z36a Kendüni hor añla tüvânâ isen

1313 Yohsa nice Rüstem’i Zâl-ı zamân

Çâha salup eyledi kârın figân

T41a 1314 Şu’bede-bâz-ı felek-i bî-sükûn

Peşşeye ‘ankâları eyler zebûn

1315 Gâlib olup hasmına sultân-ı Rûm

Devlet ile bir dahı kılsa hücûm

1302a. payâ: yaya Z / tâm: dâm B 1303b. olsa dönemezdi: ki dönilmez Z 1304b. mansûbe: magsûbe Z 1308a. payâ: yaya Z 1309b. pûzîneye: bûzîneye E

Page 249: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

241

1316 Kârını maymûnuñ iderdi tamâm

Hamle velî hasmuñ idi ey hümâm

Ç40a 1317 Gösterüben rûy-ı telâşı hemîn

Hîlesini itmiş idi der-kemîn

1318 Ferzini aldurdı şehe râygân

At ile kiş geldi aña nâ-gehân

1319 Her ne zamân âdeme gelse kazâ

Yir mi kalur kaçmaga dâku’1-fezâ

1320 Ferzi virüp atdı zarâfetle at

Eyledi mansûbe ile şâhı mât

E58a 1321 Âyine-i tab’-ı selîmi şehüñ

Kursı gibi oldı mükedder mehüñ

1322 Şâhid-i ârâmı çeküp sîneye

Kıldı işâret yine pûzîneye

1323 Düzdi yine fîl ü atı ferd ferd

Eyledi tertîb-i sufûf-ı neberd

1324 ‘Arsa-i heycâda yalan itdı ‘azm

Oldı ter ü tâze yine bezm ü rezm

1325 Kıldı yine şâkî-i bezm-i vegâ

Leşkeri kan içmege germ-iştihâ

1312b. kendüñi: kendini Ç

Page 250: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

242

1326 Sazın alup mutrib-i heycâ ele

Kârı hüseynîde idüp sünbile

1327 Şevke getürdi nagamı ‘askeri

Çalmadan oynarlar idi her biri

1328 Birbirine turdı mukâbil dü-sâf

Oldı pür-âşûb miyân-ı mesâf

B43a 1329 Ferz ile ruh olmayıcak pây-dâr

Çünd-i payâ virdi firâra karâr

1330 Oldı şikâr arada çok fîl u at

Kalmadı şehlerde devâm-ı sebât

T41b 1331 Oldı perâkende ricâl-ı neberd

Döndi tolu urmışa sahra-yı nerd

Z36b 1332 Hâsılı meydân-ı zafer hem-çünân

Cânib-i pûzîneye kaldı hemân

1333 Gerçi şehüñ dikkati efzûn idi

Tâli’-i maymûn hümâyûn idi

1316b. Hamle: Cümle B 1323a. Düzdi: Dizdi Ç, E 1324a. yalan: yaya T // b. bezm ü: bezm E 1325b. Leşkeri: Leşker Z 1326a. heycâ ele: heyecân ile Z 1329b. payâ: yaya Z 1330 -Z 1331b. Döndi: Tondı E

Page 251: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

243

Ç40b 1334 Çünki müsennâya ire kârhâ

E58b Cânib-i teslîsi ider iktizâ

1335 Def’a-i sâlisde şehüñ âşkâr

Dikkatine oldı gazab perde-dâr

1336 Fursatı add itdi ganîmet o şûm

Gâfil iken eyledi şâha hücûm

1337 Gâhi payâ sürdi gehî atdı at

Hîle ile itdi yine şâhı mât

1338 Yakdı derûn-ı şehi nâr-ı hicâb

Çıkdı sıkılmakla gülinden gül-âb

1339 Âteş-i dil irdigi dem sîneye

Şâhı urup kelle-i pûzîneye

1340 Kıldı serin reşk-i ser-i ferkâdan

Çeşme-i hûn oldı başından revân

1341 Katlini emr itdi hemâ pâdşâh

Aldı vezîr eyledi hıfz u nigâh

1342 ‘Âkıl u dânâ idi gâyet vezîr

Kıldı tefekkür ki şeh-i Cem-serîr

1333a. dikkati: dikkat B // b. maymûnı: maymûn Z 1337a. payâ: yaya Z 1338a. derûn-ı: derûnı B // b. sıkılmakla: sıkılmagla Z 1339b. pûzîneye: bûzîneye E

Page 252: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

244

1343 Lu’bet-i pûzîneyi yâd eyleye

Belki birin dahı murâd eyleye

1344 Bu ölicek müşkil olur soñra hâl

Mislini tahsîl bunuñ hod muhâl

1345 Zahmına tedrîc ile dermân idem

Genc gibi hânede pinhân idem

B43b 1346 Böyle diyüp zahmına kıldı ilâc

Oldı ilâc eyleyerek hoş-mizâc

E59a 1347 Cânı gibi kıldı bu sırrı nihân

Geçdi bunuñ üstine haylî zamân

T42a 1348 ‘Ârif olan ‘âkıbet-endîş olur

Kârı ‘acûlüñ gam u teşvîş olur

1349 Sag olanuñ katli kolay ey ehî

Küşteyi kim zinde ider bir dahı

1350 ‘Âkıl iseñ eyle te’emmül müdâm

Sabr u te’emmülle olur iş tamâm

Z37a 1351 Kârınuñ endîşesini eyle pîş

Ç41a Dir ‘ukalâ ivmek ile bitmez iş

1352 Sabr u te’memülle olan hem-’inân

Âhir-i kârında görinmez ziyân

Page 253: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

245

1353 Sabr ile dem nâfe olur hâr gül

Sabr ile ney sükker olur gûre mül

1354 Geldi o esnâda hemân bir fetâ

Şehre salup lu’b ile sît u sadâ

1355 Didi cihânı tolaşup ser-te-ser

Eyledüm erbâbına ‘arz-ı hüner

1356 Kişver-i İrân u diyâr-ı ‘Arab

Hind u Sıfâhân u ‘Irâk u Haleb

1357 Cümlesinüñ şahne vü destûrını

Gördüm alup hil’at u menşûrını

1358 Kasdum odur bezl-i güher eyleyem

Bunda dahı ‘arz-ı hüner eyleyem

1359 Çün göresiz mertebe-i zûrumı

Siz de virüñ hil’at u menşûrumı

E59b 1360 Gûş idicek bu haberi hâs u ‘âm

Dikkat-i bâzîde idüp ihtimâm

1361 Her görüşen mîr u gedâ şeyh u şâb

Cümlesi teslîm ile virdi cevâb

1353b. sükker: şekker Z

Page 254: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

246

B44a 1362 Hali kıyâs eyledi meydânı ol

Sürdi gurûr ile atın sag u sol

1363 Şu’bede-bâz-ı felek-i bî-sebât

Bilmedi kim eyledi Leclâc’ı mât

1364 Hâsılı o merdek-i nahvet-perest

Olmış idi câm-ı gurûr ile mest

T42b 1365 Sem’-i şehen-şâha irüp bu haber

Eyledi fermân gele ol pür-hüner

1366 Dikkat idüp sarf ide makdûrını

Gâlib olursa ala menşûrunı

1367 Da’vet ile geldi huzûr-ı şehe

Sanki kıran eyledi kevkeb mehe

Ç41b 1368 Nevbet-i ûlâda şeh-i kâm-yâb

Hasma biraz rıfk ile virdi cevâb

1369 Bâr-ı düvüm şâh olıcak saht-gîr

Benzedi rubeh ola nahcîr-i şîr

Z37b 1370 Kalmadı bî-çârede tâb u tüvân

Oldı hemân dâhil-i hısn-ı emân

1371 Geldi şehüñ gâlib olınca aña

1359b. virüñ: virin Z 1362a. meydânı: meydân B // b. atın: atuñ Z

Page 255: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

247

Yâdına pûzîne ile mâ-cerâ

1372 Hazret-i şâhen-şeh-’âlî-cenâb

Da’vet idüp kıldı vezîre hitâb

E60a 1373 Didi o maymûna cefâ eyledüñ

Hak bu ki katlinde hatâ eyledün

1374 Dilde o dem var idi nev’ân melâl

Yohsa baña gâlib ola ne ihtimâl

1375 Añmayalum anı mazâ-mâ-mazâ

İtdi birin bulmak anuñ iktizâ

1376 Eyle birin dahı tedârik hemân

Def’ ola tâ dildeki zann u gümân

1377 Didi vezîr ey şeh-i vâlâ-neseb

Zîr-i kadem olsa eger şark u garb

1378 Pây-ı taleb eylese ikdâm-ı tâm

Geşt ü güzâr itse cihânı tamâm

B44b 1379 Mümkin olur mı bulına yekdeşi

Mislini yâ görmiş ola bir kişi

1368a. gâlib: kâlıb E 1375b. bulmak: bulma Z 1377a. vâlâ: ‘âlî T // b. Zîr-i kadem: Zîr u kudûm B 1379a. ikdâm-ı: ikdâm u B 1379a. yekdeşi: bir işi E

Page 256: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

248

1380 Lîk bunı yazdılar ehl-i sülûk

Emr-i muhâli taleb itse mülûk

1381 Şeyhi nice tâlibi irşâd ider

Himmet-i şeh de kula imdâd ider

T43a 1382 Tâb-ı himem ‘arz ide ger şehr-yâr

Gonçe olur fasl-ı şitâ içre hâr

1383 Lîk iderüm hazret-i şehden ricâ

Bir nice gün eyleye mühlet ‘atâ

1384 Mehl aluben hâneye geldi vezîr Eyledi tedbîr ile sûret-pezîr

Ç42a 1385 Bukalemun gibi virüp aña reng Eyledi pûzîneyi reşk-i peleng

E60b 1386 Cismini zer-nih ile kıldı tılâ Ferve-i semmûrı ola zer-divâ

1387 Dümm ü serin sürh ile al eyledi Hâsılı maymûnı şigâl eyledi

1388 Eyledi müjde şehe bir gün vezîr Didi eyâ hüsrev-i gerdûn-serîr

Z38a 1389 Yümn-i şehen-şâh-ı kevâkib-sipâh Yâver olup bendeye bî-iştibâh

1390 Bâz idicek kuflını gencînenüñ Oldı tedârik biri pûzîneyi

1381b. şeh: şeyh B

Page 257: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

249

1391 Şekli ‘aceb manzarası pür-’iber Lu’bı bunuñ hâric-i ‘akl-ı beşer

1392 Gûş idicek şeh-i süreyyâ-makâm Eyledi destûrı nevâziş tamâm

1393 Geldi der-i devlete fermân ile Şeh bakıcak dikkat u im’ân ile

1394 İtdi ruhın ferş-i der-i şehr-yâr

Kıldı lisânınca du’â-yı şümâr

B45a 1395 Şeh göricek cünbiş-i vaz’ın hemân

‘Ârız olur kalbine nev’ân gümân

1396 Zâhirinüñ nakş u nigârı velî

Salmaz idi kayd-ı gümâna dili

1397 Eyledi fermân şeh-i Dârâ-neberd

Oldı ferâşîde yine nat’-ı nerd

1398 Başladı devletle yine Hân Selîm

Hamleye Rüstem gibi bî-vehm ü bîm

E61a 1399 Hiddet ile sürdigi dem fîl u at

1384b. ile: ola E 1385b. reşk-i: şekl-i Z 1387a. Dümm ü: Dümm B 1390b. pûzîneyi: bûzîneyi E 1391a. manzarası: kâlbüdi E // b. Lu’bı: Ya’ni B, Z, T 1393b. dikkat u: dikkat B 1394a. ruhın: ruhuñ Z // b. du’â-yı: du’âyı E; du’â bî- T 1395a. vaz’ın: vasfın Z 1396a. nakş u: nakş B 1399a. fîl u: fîl B

Page 258: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

250

T43b İtmez idi peydaka hîç iltifât

1400 Atına şeh eyleyicek fîli bend

‘Asker-i maymûna irişdi gezend

1401 Hâsılı maymûna gelüp za’f-ı tâm

Gâlib idi hüsrev-i gîtî-nizâm

Ç42b 1402 Hîle-i rûbâh ile lâkin o şûm

İtmek içün üstine şâhuñ hücûm

1403 Kılmış idi bir atını der-kemîn

Kiş dimege fursat aradı hemîn

1404 Geldi mahal ferzi virüp atsa at

Şübhesiz eylerdi o dem şâhı mât

1405 Lîk gelüp hâtırına zahm-ı ser

İstedi başına bula bir siper

1406 Darb-ı şehen-şehden iderken hirâs

Gördi turur ortada bir sîm tâs

1407 Tâsı alup başına giydi hemîn

Pâdşehüñ üstine açdı kemîn

Z38b 1408 San’at ile ferzi virüp atdı at

Eyledi mansûbe ile şâhı mât

1400a. fîli: fîl T

Page 259: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

251

1409 Kıssaya vâkıf olıcak pâdşâh

Hande-künân itdi vezîre nigâh

1410 Re’y-i vezîr oldı kabûle karîn

Eyledi tahsîn ü hezâr âferîn

1411 Cünbiş-i maymûna şeh-i dil-nevâz

Zâhiri gösterdi şetâret biraz

E61b 1412 Zehr olur elbette anuñ handesi

B45b Kırduñ ola şîr iken efgendesi

1413 Nahvetüñ encâmı ser-efgendelik

‘Ucb u gurûruñ soñı şermendelik

Temsîl*

T44a 1414 Hazret-i Dâvûd ‘aleyhi’s-selâm

Eyleyicek bâg-ı cinâna hırâm

1415 İtdi Süleymân’ı yirine emîn

Kıldı vasiyyet aña ol şâh-ı dîn

1416 Didi saña râm olur ins u perî

Eyler isen nahveti dilden beri

1417 Kılsa itâ’at saña ger mâr u mûr

Eyle hazer olmaya dilde gurûr

1406a. iderken: iden B 1413a. Nahvetüñ: Mihnetüñ Z / ser-efgende: ser-efgendegî Z // b. şermendelik: şermendegî Z * -Ç, E, Z

Page 260: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

252

Ç43a 1418 Zerre kadar kibr ide dilde karâr

Emrüñe râm olmaz ogul rüzgâr

1419 Hâne-i kalb oldı çü ‘arş-ı ehad

‘Ucb u gurûr anda yir itmez ebed

1420 Eyleme tahkîr benî Âdemi

Virme yed-i Ehremen’e hâtemi

1421 Hâk-sıfat meskenet eyle kabûl

Kim olasın pâdşeh u hem resûl

1422 Gevher-i pendini idince tamâm

Vâsıl olur kurb-ı Hak’a ve’s-selâm

1423 Oldı Süleymân nebî câ-nişîn

Virdi risâletle aña Hak nigîn

E62a 1424 Emrine râm oldı gelüp mâr u mûr

Pâyine yüz sürdi vuhûş u tuyûr

1425 İns ü perî ebr u yem ü rûzgâr

Eylediler hıdmetini ihtiyâr

Z39a 1426 Dûş-ı sabâ oldı serîrine câ

İstese seyr eyler idi ber-hevâ

1417b. gurûr: fütûr Z 1418b. emrüñe: emrine E, T

Page 261: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

253

B46a 1427 ‘Arz olınup dergehine sâfinât

Kabza-i teshîre gelüp şeş-cihât

1428 Olmış idi ‘âleme hükmi revân

İtdi tuyûr ecnihâsın sâybân

1429 Var idi bir kâliçesi cevheri

Üstine cem’ olsa eger ‘askeri

1430 Vüs’atını yazdı bu hadde kalem

Fazla kalurdı yine mânend-i yem

T44b 1431 Hîn-i güzer ‘askerin iden şumâr

Dirdi serîr üzre ola sad hezâr

1432 Devlet ile bir gün o şâh-ı hümâm

Ya’ni Süleymân ‘aleyhi’s-selâm

1433 Eyledi fermân gele bâd-ı sabâ

Seyr ide erkânı ile ber-hevâ

1434 Kâliçeyi kaldırup emr ile bâd

Zîr-i kadem oldı ser-â-ser bilâd

Ç43b 1435 ‘Asker ile şâhı gören ber-hevâ

Dirdi nücûm içre hüveydâ zekâ

1430a. hadde: hadd-i B, resme Z // b. mânend-i: zâtında Z 1431a. Hîn-i: Çîn-i Ç // b. Dirdi: Didi Z / ola: -B 1432a. şâh-ı şâhı B 1435b. Dirdi: Didi B

Page 262: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

254

1436 Pîş-i serîrinde havâs u ‘avâm

Kimi ku’ûd üzre kimi ber-kıyâm

E62b 1437 Eyleyen etrâf-ı serîrini ‘ad

Kürsi-i zerrîn ola dir çâr sad

1438 Bil iden ol kürsiler üstinde câ

Kimisi Lokmân u kimi Berhayâ

1439 Her birisi ‘âkıl u dânâ idi

Cümlesi ‘ilm ile tüvânâ idi

1440 Ehremen ü dîv u perî ins ü cân

Var idi her sınfa münâsib mekân

1441 Havf-ı Süleymân ile dîv ü perî

Olmış idi inse zarardan berî

1442 Bîm ü hirâs üzre idi cümle kes

Olmış idi havf ile ‘ankâ mekes

1443 Tahta bu şevketle olınca süvâr

Tahtını baş üzre alup rûzgâr

B46b 1444 Başladı seyr itmege seyyâreveş

Zer ‘alemin çekdi öñince güneş

Z39b 1445 Kasd-ı sefer eylese şeb bî-gümân

Reh-ber idi subha degin keh-keşan

Page 263: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

255

1446 Hâsılı bu şevket ü ‘unvân ile

İns ü perî cümlesi erkân ile

1447 Seyr ü safâ üzre iken ber-hevâ

Kalb-i şerîfine gelüp mâ-sivâ

T45a 1448 İtdügi sâ’at beşeriyyet zuhûr

Kıldı güzer dâmen-i dilden gurûr

1449 Bâd-ı muhâlifle çü keştî serîr

Oldı hevâ üzre katı lerze-gîr

E63a 1450 Bir tarafı tahtun idüp meyl-i hâk

Oldı nice merdüm ü cinni helâk

1451 Eyledi fermân o şâh-ı güzîn

İde serîrini sabâ ber-zemîn

Ç44a 1452 Tab’-ı şerîfine gelüp ıztırâb

Kıldı murâd ide sabâya ‘azâb

1453 Emr-i Hudâ ile gelüp Cebra’îl

Eyledi teblîg-i selâm-ı Celîl

1454 Didi bu hod kendüye ma’lûmdur

Emrüm ile bâd aña mahkûmdur

1441b. inse: havfla E 1442a. Bîm ü: Bîm-i B 1445a. şeb: şeh Z 1446a. şevket ü: şevket-i B 1453a. ma’lûmdur: ma’lûmdurur B, Ç, E // b. mahkûmdur: mahkûmdurur B, Ç, E

Page 264: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

256

1455 Çünki sıfâtumdan ola kibriyâ

Bende neden lâyık ola kibre yâ

1456 Bildi kusûrını Süleymân o dem

Eyleyicek ‘acz ile ‘arz-ı nedem

1457 Lutf u kerem eyledi Perverdigâr

Emrine râm oldı yine rûzgâr

Münâcât*

1458 Ey melik-i kâdir ü sultân-ı kün

Hâlık-ı bî-misl ü şeh-i lem-yekün

B47a 1459 ‘Âlim-i efkâr-ı kulûb-ı kesân

Nâzım-ı ahvâl-i umûr-ı cihân

1460 Râzık-ı bî-menn u ezâ-yı ‘abîd

Kâfil-i erzâk-ı şakî vü sa’îd

1461 Pâdşeh-i saltanat-ı kibriyâ

Fâ’il-i bî-’illet-i çûn ü çirâ

E63b 1462 Hâfız-ı bî-’avn-ı gürûh-ı ‘ibâd

Fâ’iz-i bî-yâver-i hayy u cemâd

* -Ç, E, Z 1461b. Fâ’il-i: Câ’il-i E 1462. T’te 1464 ve 1465. beyitler yer değiştirmiştir. 1463a. Bendeyi: Bende-i B

Page 265: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

257

Z40a 1463 Bendeyi sâhib-kemer ü tâc iden

Şâhları bende vü muhtâc iden

T45b 1464 Zerre-i nâ-çîzi iden âftâb

Pertev-i hurşîdi karîn-i türâb

1465 Hâke düşen tuhmı iden ser-firâz

Sünbüle-i ser-keşe dâsı tırâz

1466 Nârı Halîl’e çemenistân iden

Peşşeyi Nemrûd’a Nerîmân iden

1467 Esfel olan hâki Süleymân iden

Ser-keş olan âteşi şeytân iden

Ç44b 1468 Bî-kes ü üftâdelerüñ yâveri

Ser-keş ü hod-bînlerüñ dâveri

1469 ‘Âleme lutf u keremüñ ‘âmdur

‘Âm ile hâsa işüñ in’âmdur

1470 Hâk-i zelîl iken eyâ Rabb-i nâs

Âdem idüp bendeñe virdüñ havâs

1471 Lâyık idüp kulluguña bendeñi

1465a. tuhmı iden: tuhma beden B 1466a. Nârı: Nâr T 1467 - Z 1469b. ‘Âm ile hâsa: Hâs ile ‘âma T 1471a. kulluguña: kullugına B 1472a. iken: olup T

Page 266: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

258

Âdem idüp zerre-i efgendeni

1472 Âdem iken hem-dem olup dîv ile

Oldı telef mâmeleküm rîv ile

1473 Bâde-i nahvetle olup ser-girân

Yahşi işüm kibr ile oldı yaman

1474 Bâda virüp ‘ucb ile ser-mâyemi

Hâke salup sâye-sıfat pâyemi

E64 1475 Olmış iken katre-i mâ’-i mehîn

Sadr-ı gurûr üzre olup câ-nişîn

B47b 1476 Dilde kemîn olmış iken zulm u âz

İtmiş iken ‘acz anı mahfî biraz

1477 Kuvvet-i kibr ile bulup izdiyâd

Himmet-i ‘ucb ile kılup çok fesâd

1478 Hâsılı eyledi gâret-i gurûr

Kendümi kıldum ‘alef-i mâr u mûr

1479 Nâli kuluñ köhne günâhkârdur

Tâze vü ter çok günehi vardur

1480 Yok yüzi dergâhuña ‘arz eyleye

Kâle gelüp hâl-i dilin söyleye

1474a. mâyemi: mâyeyi Z // b. sâye: zerre Z, pâyemi: pâyeyi Z 1476a. zulm u âz: zulm-i râz Z 1479a. Nâli: Nâbi T // b. Kendümi: Kendimi Ç, E

Page 267: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

259

T46a 1481 Birdürür ‘ilmünde hüveydâ nihân

Hazretüñe cümle hafâ yâ ‘ayân

1482 Söylemege senden iderken hicâb

Eyleme rüsvâ-yı dem-i ihtisâb

Z40b 1483 Kullarınuñ ‘aybını settârsın

Bendelerüñ cürmini gaffârsın

1484 Kılma ‘ibâd içre beni yâ Vedûd

Yevm-i cezâ duzeh-i şerme vü kûd

Ç45a 1485 Eyleme dünyâda dahı yâ kerîm

‘Ucb u gurûr ile karîn-i racîm

1486 Meskenet ü hilmi ile izdiyâd

Hem-demüm olsun fukarâ-yı ‘ibâd

1487 Âyineveş eyle dilüm tâbnâk

Zerre kadar olmaya gird-i sivâk

E64b 1488 Mihrüñ ile eyle derûnum melâ

Gayrıña ma’dûm ola cây-ı halâ

1489 Eyle dile haşyet ü takvâyı zâd

1480a. dergâhuña: dergâhına Z // b. gelüp: gelür E 1485b. ‘Ucb u: ‘Ucb B 1489b. ma’âd: ‘ibâd E 1491a. Eyleme: Kıl beni Z

Page 268: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

260

İde ma’âş üzre terakkî ma’âd

1490 Kalbümi kıl ‘ilm-i şerîfe mahal

İtme nasîb ‘ilmi k’ola bî-’amel

1491 Eyleme pâ-beste-i bezm-i salah

Vir mey-i ‘irfân ile kalbe felâh

B48a 1492 Kâlbüdüm eyle secencel-nihâd

Sun’uñı görmekde ide ictihâd

1493 Keşf olıcak rûha diyâr-ı ‘adem

Kıl reh-i tevhîdde sâbit-kadem

1494 Çün be-leb-âyed nefes-i vâpesin

Mî-zened Allâh ber-âyed hemîn

Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid*

E25b 1495 Hâki-i etvâr-ı sülûk-ı ricâl

Nâkıl-ı âhbâr-ı sahîhül-makâl

1496 Şeyh-i şifâ-sâz-ı derûn-ı ‘alîl

Yâver-i güftâr-ı zebân-ı kelîl

T46b 1497 Kutb-ı hüdâ pîr-i tarîk-i savâb

Mürşid-i hak kâşif-i sırr-ı kitâb

1494a. âyed: âmed T * -Ç, E, Z 1497a. hüdâ: Hudâ Z 1498b. Hâme-i: Câme-i Ç 1500b. ‘âtıl u: gâfil ü E

Page 269: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

261

1498 Vâsıl-ı gencîne-i bezm-i yakîn

Hâme-i mu’ciz-dem ü sıdk-âferîn

1499 Genc-i tasavvufdan olup dür-feşân

Eyledi pür zeylini gûş-ı cihân

1500 Var idi bir merd-i felâket-şi’âr

Ehl-i hevâ ‘âtıl u bî-kesb ü kâr

Z41a 1501 Âteş-i fakr ile ciger-sûz idi

Ç45b Tîre-şeb ü müdbir ü bed-rûz idi

1502 Müddet-i ‘ömrinde gözi kurs-ı nân

Görmedi pes kurs-ı meh-i âsmân

1503 Mâlik olup nîmesine dirhemüñ

Şâhı idi hâsılı şehr-i gamuñ

1504 Şehr-i hayâlât-ı sürûr u tarab

Kabza-i teshîrine gelmişdi heb

1505 Hüsrev-i efsûn u şeh-i dâm idi

Dahme-i gencînesi hep vâm idi

1506 Bûm-sıfat ülfet idüp şâm ile

Şeb-pereveş hasm idi eyyâm ile

B48b 1507 Hâsılı şehrinde o sevdâ gulâm

Hayli zamân oldı selâmet hırâm

Page 270: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

262

E26a 1508 Hancer-i fâkayla olup sîne-rîş

Bildi bunı turmak ile bitmez iş

1509 Didi füsûn ile olur kesb-i mâl

Bunda bu tedbîr ise emr-i muhâl

1510 Vâkıf iken hâlüme bernâ vü pîr

Kim ola efsâneme bend ü esîr

1511 Kıldı sefer ‘azmine ikdâm-ı tâm

Oldı mühimmâtı müheyyâ tamâm

1512 Pâyı feres çâker idi sâyesi

Tûşesi gam gussa idi mâyesi

1513 Bârı nedem gâşiye-dârı sabâ

Hâk-i siyeh pisteri çetri semâ

T47a 1514 Baht-ı bed ile olarak keş-me-keş

Düşdi mezelletle yola sayeveş

1515 Serseri seyr eyler iken hem-çünân

Oldı iki şâhsa müsâdif hemân

1516 Kendi gibi gördi iki bî-nevâ

Yanlarına vardı didi merhabâ

1517 Her biri âhirden idince su’âl

1509a. kesb-i: keşf-i B, Ç 1513a. Bârı: Bâr-ı E // b. pisteri: pister B 1514a. bed: yed E

Page 271: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

263

Keşf olup ahvâl-i bülendi me’âl

Ç46a 1518 Her biri fakr ile firâr eylemiş

Buncılayın terk-i diyâr eylemiş

1519 Birbirine yâr u refîk oldılar

Hem-dem ü hem-râh-ı tarîk oldılar

Z41b 1520 Meşveret-i semt-i sefer itdiler

Cânib-i Mısr’ı tutuban gitdiler

E26b 1521 Eylediler yolda nice kâl u kîl

Tâ bulalar mısr-ı ma’âşa sebîl

1522 Her biri zu’mınca idüp ictihâd

Didi bu dem dâm-ı hümâ-yı murâd

1523 Biri didi cerr idelüm subh u şâm

Olmayalum gürsine vü telh-kâm

B49a 1524 Biri didi renc ile yekdür emek

Olmaz emek olmasa helvâ yimek

1525 Biri didi anlara ey yâr-ı cân

Kayda düşüp olmayalum nâ-tüvân

1522a. zu’mınca: zahmına E 1523a. Biri didi: Didi biri Z // b. telh: telh ü B 1524a. Biri didi: Didi biri Z 1525a. Biri didi: Didi biri Z

Page 272: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

264

1526 Ber-ser-i kâr olsa bilâ-renc ü zûr

Gelmese hem semt-i ma’âşa fütûr

1527 Söyleşerek eylediler ittifâk

Düşmeye mâ-beyne velî iftirâk

1528 Olmayalar birbirisinden cüdâ

Ola üçinden birisi muktedâ

1529 Mâlik olup mekr ile genc-i Cem’e

Keşf ü kerâmet satalar ‘âleme

1530 Çünki karîb oldı diyâr-ı Reşîd

Birisi şeyh oldı ikisi mürîd

T47b 1531 Girdi yola şeyh-i ma’âsî-penâh

Elde ‘asâ başda ‘imâme siyâh

1532 Belde kemer arkada peşmîne şâl

Başda sivâk u kademinde ni’âl

1533 Zuhra vakâr ile salup taylesân

Dirdi gören tarzını kutb-ı cihân

E27a 1534 Almış ele iki mürîd-i riyâ

Birisi ibrîk u biri bûriyâ

1529a. Cem’e: Çeme B 1532a. Belde: Bilde E 1534b. ibrîk ü: ibrîk B 1535a. meskenet ü: meskenet Z

Page 273: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

265

Ç46b 1535 Şehre girüp meskenet ü tâb ile

‘Arz-ı salâh eyledi âdâb ile

1536 Eyledi da’vet yanına şeyh u şâb

İtmedi bir vech ile redd-i cevâb

1537 Her ne kadar eyledilerse niyâz

Olmadı bir nutk ile hâtır-nevâz

1538 Bildi kamu olmadı hâcet-revâ Şeyhi koyup sûfaya dikdi ‘asâ

Z42a 1539 Sûfilere kıldılar ikdâm-ı tâm Eylediler hayli ricâ hâs u ‘âm

1540 Didiler ey zübde-i ehl-i safâ Ehl-i vefâya ne revâ bu cefâ

B49b 1541 Şehrimüze virdi şeref çün ‘azîz Lâyık olur mı aña bizden gürîz

1542 Didi biri hamd idüñ ehl-i Reşîd Tâli’iñüz şübhesiz oldı sa’îd

1543 Hazret-i şeyhün kademi bî-gümân Şehriñüze rahmet-i Hak’dur hemân

1544 Hâtıraya düşmeñüz olup melûl İzn-i Hudâ olsa iderdi nüzûl

1545 Her kim ider himmet-i şeyhi ricâ Sıklet ile virmez ‘azîze cefâ

Page 274: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

266

1546 Âyine-i kalbine gelse keder Şâyed ide gayrı diyâra güzer

E27b 1547 Bu sözi gûş eyledi ehl-i Reşîd Havf idüben oldılar andan ba’îd

T48a 1548 Hâric-i sûrında Reşîd’üñ meger

Var idi bir hânkeh-i mu’teber

1549 Hâli idi şehre biraz dûr idi

Sîne-i’âşık gibi mehcûr idi

1550 Eyledi ol hânkehi ihtiyâr

Olmaya tâ vâkıf-ı esrâr-ı câr

1551 Kendüye meclis idüp ol hâneyi

Genc-sıfat bekledi vîrâneyi

Ç47a 1552 Bir iki gün anda kalup beste-leb

İtmediler şehre varup nân taleb

1553 Fakr ile bisyâr idi ülfetleri

Açlıg ile çog idi sohbetleri

1554 Her dem olan fakr ile peyveste-kâr

Bir iki gün gürsinelikde ne var

1555 Âhir olur sabr ile def’-i harc

1544a. düşmeñüz: düşmeyüñ Z, olup: olmañ Z 1545b. ile: idüp T 1546b. gayrı: gayr-ı B / güzer: sefer T 1547b. Havf idüben: Havfe düşüp T 1551a. meclis: mahbes E

Page 275: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

267

Dir ‘ukalâ sabra kilîd-i ferec

1556 Sabr idüp ol şeyh-i mukallid tamâm

Nân talebin kendüye kıldı harâm

B50a 1557 Sabr ile bâz oldı der-i devleti

Sabr ile rûz oldı şeb-i mihneti

Z42b 1558 Zühd ü salâh ile virüp âb u tâb

Bakmaga halk aña iderdi hicâb

1559 Şöhreti günden güne oldı mezîd

Sanki Cüneyd idi yahud Bâyezîd

E28a 1560 Pâyine yüz sürmege bernâ vü pîr

Gelse nasîb olmaz idi biñde bir

1561 Dâm-ı riyâyı kurup ol nâ-bekâr

Eyledi efsûn ile halkı şikâr

1562 Kasd-ı ziyâretle gelen rûz u şeb

Mâmelikin alsa virürlerdi heb

1563 Nezr ü tasadduk gelicek pîş ü kem

Olsa girân-haml ü hafîfü’l-kıyem

1564 Dirdi saña bizden ola yâdgâr

1554a. dem: gün T

Page 276: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

268

Redd idüp almazdı anı nâ-bekâr

T48b 1565 Mâl ile pür eylediler tekyesin

Almaya lâyık geleni tek yesin

1566 Kendü gibi bir nice bî-sîm ü zer

Başına cem’ oldı çü zenbûr-ı har

1567 ‘Arz-ı salâh eyler idi şâma dek

Dönmez idi kıbleden ahşama dek

1568 Şeb gelicek tâ-be-seher elde câm Böyle idi kârları subh u şâm

Ç47b 1569 Hayli zamân eyledi anda karâr Eyledi tahsîl-i direm bî-şümâr

1570 Bir gice ol pîr-i tarîk-i nifâk Eyledi a’vânı ile ittifâk

1571 Münkeşif olmazdan evvel sû’-i hâl

Gayrı diyâra idelüm irtihâl

1572 Böyle diyüp kıldı ‘azîmet hemân Oldı reh-i şehr-i Sa’îd’e revân

E28b 1573 İrdi haber şehr-i Sa’îd’e hemîn Şehre karîb oldı o merd-i yakîn

B50b 1574 Karşu varup bây u gedâ şeyh u şâb Pâyine yüz sürdi misâl-ı rikâb

1556a. ol: -B 1565a. Almaya: Almasa Z 1566a. Kendü: Kendi Ç, E

Page 277: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

269

1575 Hâsılı ser-cümle-i müstakbilîn Bûs-ı rikâb ile olup kâm-bîn

1576 Şehrüñ ehâlisi olup şâdmân Birbirine dirler idi bî-gümân

Z43a 1577 Ez-der-i Hak nûr-ı hidâyet resîd Yâft sa’âdet be-kudûmeş Sa’îd

1578 Şevket ile eyledi şehre duhûl

Eylemedi lîk karâr-ı nüzûl

1579 Gerçi kibârı beledüñ bî-kıyâs

Makdemini eylediler iltimâs

1580 Redd-i cevâb eylemedi hem-çünân

Tutdı fenâsında Sa’îd’üñ makâm

1581 Açdı riyâ bâbını şeyh-i Reşîd

Başladı âmed-şoda ehl-i Sa’îd

T49a 1582 Bulmış idi fenn-i hîlede rüsûh

1571a. sû’-i hâl: bir su’âl Z 1572b. Sa’îd’e: Sa’îd’e E, T 1573a. Sa’îd’e: Sa’îd’e E, T 1575a. şâdmân: şâdkâm Ç 1577a. Ez: Ey Ç // b. Sa’îd: Sa’îd E, T 1580b. Sa’id’üñ: Sa’îd’üñ E, T 1581a. Açdı: Aşdı B / şeyh-i: şeyh u B 1582b. eyler: añlar Ç, E

Page 278: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

270

Mekrini keşf eyler idi ba’z-ı şûh

1583 Hâsılı efsûn ile zerk ü riyâ

Olmış idi râst bu nice kabâ

1584 Söyler idi serserî nâ-bûde-bûd

Turfe bu ba’zısı bulurdı vücûd

1585 Bende çeküp ehl-i Sa’îd’i tamâm

Oldı zenî câriye merdî gulâm

E29a 1586 Eylese ismiyle birine nidâ

Ç48a Eyler idi ehl ü ‘ıyâlin fedâ

1587 Kıldı biraz müddet o yirde kıyâm

Geldi ser-i kârına hüsn-i nizâm

1588 Dilde velî var idi bir hâtıra

Kim kıla ‘azm-i sefer-i Kâhire

1589 İster idi anda varup kalmagı

Mısr diyârında ‘azîz olmagı

1590 Bulmış iken vech-i ma’âş intizâm

Virdi keder aña bu sevdâ-yı hâm

B51a 1591 Lîk hulûs ile ricâl-ı Sa’îd

1585a. Sa’îd’i: Sa’îd’i E, T 1587b. hüsn-i: hüsn ü B

Page 279: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

271

Olmış idi cümleten aña mürîd

1592 Fikr-i hazar gâhi recâ-yı sefer

Oldı derûnında keder-ber-keder

1593 Gördi virür kalbe bu gam hâtıra

Kıldı hemân ‘azm-i reh-i Kâhire

1594 Sâhil-i Nîl üzre giderken hemân

Nîl rikâbınca olurdı revân

1595 Esterini geçmez idi sâyesi

Tâ biline mertebe vü pâyesi

Z43b 1596 Geldigi sâ’atde memerr-i yeme

Eyledi tedbîr-künân zemzeme

1597 Gerçi ki seccâdeyi saldı suya

Didi ne lâzım bizi ‘âlem tuya

1598 Sûfiyi esritmez iken bâdesiz

Nîl’i ‘ubûr eyledi seccâdesiz

E29b 1599 Şehre karîb oldugı demde hemîn

T49b Geldi yine pâyine müstakbilîn

1600 Şehre duhûlını sagîr u kebîr

1589b. ‘azm-i: ‘azm ü B 1591a. Sa’îd: Sa’îd E, T 1594b. rikâbınca: rikâbında B 1596a. Geldigi: Geldi o B / Geldigi sâ’atde: Geldigi dem dahı Z 1659a. oldıgı: oldugu E

Page 280: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

272

İtdi ricâ olmadı sûret-pezîr

1601 Kâhire’den taşra meger bir zemîn

Olmış idi makbere-i kümmelîn

1602 Bir tarafı kûh u biri mâ idi

İsmi Karâfe’yle müsemmâ idi

Ç48b 1603 Anda varup darb-ı hıyâm eyledi

Ya’ni o me’vâyı makâm eyledi

1604 Virdi der-i tekye-i mekre güşâd

Zerk ü riyâ zâhir u mahfî fesâd

1605 Pâyine yüz sürmek içün hâs u ‘âm

Başladılar gelmege her subh u şâm

1606 Eyledi teshîr-i kulûb ol kadar

Nîl-sıfat ayagına akdı zer

1607 Görmege ‘âlem anı müştâk idi

Sözleri Mısr ehline tiryâk idi

B51b 1608 Oldı velî şeyh-i şekâvet-hisâl

Kesret-i züvvâr ile âşüfte-hâl

1609 Gördi mahal bulmaz işi bitmege

1602a. kûh u: kûh B 1603a. darb-ı : darb u B // b. me’vâyı: me’vâda T 1605a. Pâyine: Pâyüñe Z 1608a. Şeyh-i: Şeyh ü B 1613b. eyleye: eylese Z

Page 281: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

273

Başladı dîdârı ‘azîz itmege

1610 Geldi bu tedbîr aña re’y-i hüsn

Şâm u seher gelse eger merd ü zen

1611 Heftede bir göstere yüz zâ’ire

Vakt-i fesâd etini de kayıra

E30a 1612 Virdi bu endîşeye âhir karâr

Vâkıf-ı hâl oldı sigâr u kibâr

1613 Cum’a güni halka olurdı salâ

Taşra çıkup eyleye ‘arz-ı likâ

1614 Dirdi begüm bunda gelen pâk-bâz

Benden eger himmet iderse niyâz

Z44a 1615 Cümle ri’âyet ideler nevbeti

Birbirine virmeyeler zahmeti

T50a 1616 Eyledi Mısr ehlini mekri esîr

Kalmadı bir hânede Mısrî hasîr

1617 Kand idi dâ’im nemek-i matbahı

Böyle olur dehri yimek ey ehî

1618 Mısr’un ehâlîsi kamu bî-nifâk

1614a. begüm: ne kim E 1616a. mekri: mekr B 1617a. Kand: Kande Ç 1620b. olurdı nökeri: olurlardı kulı Z

Page 282: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

274

Merd ü zen-i Kâhire bi’1-ittifâk

1619 Mu’tekid olmış idiler zâtına

Câzim idi keşf ü kerâmâtına

Ç49a 1620 Tarzını Kârûn ile ger Sâmirî

Görse olurdı nökeri her biri

1621 Mekr ü füsûn içre olup Bû ‘Alî

Dirdüñ anı sen de göreydün velî

1622 Kaldı bu hâl içre nice rûzgâr

Kıssayı gûş eyle niye irdi kâr

1623 Sâhil-i Kıbrıs’dan o dem kırk keşîş

Mısr’a gelüp eyledi da’vâ-yı kîş

B52a 1624 Dîn-i Mesîhâ’ya virüp zîb u fer

Saldılar İslâm içine şûr u şer

E30b 1625 Vâkıf olup kıssaya sultân-ı Mısr

Eyledi fermân gele dânâ-yı ‘asr

1626 Müfti-i Mısr u ‘ulemâ-yı fuhûl

Eylediler meclis-i Şâm’a duhûl

1627 Da’vet olup geldiler ol râhibân

Tâ ola müşkilleri keşf ü ‘ayân

1622a. içre: üzre E, Z // b. eyle niye irdi: it nice olur Z

Page 283: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

275

1628 Bahse şürû’ eyledi çün ehl-i dîn

Didiler ey kavm-i dalâlet-karîn

1629 Neshini İncîl ü Zebûr’uñ hemân

Eyledi Furkân ile Bârî beyân

1630 Olmadı bu kavl ile bunlar mücâb

Oldı velî münker-i nesh-i kitâb

1631 Eyledi îrâd çok ‘âlim delîl

Bulmadılar hasma kavî bir sebîl

1632 ‘Âkıbet ‘allâme-i fazl-intisâb

‘Aklen ü naklen viricek hoş-cevâb

T50b 1633 Mülzem olup kalmadı hüccetleri

Olmadı nutk itmege kudretleri

Z44b 1634 Gün gibi İslâm olıcak âşkâr

Şeh didi ey kavm-i cehennem-karâr

1635 Şimdi dürüst oldı mı îmânıñuz

Yohsa dahı kaldı mı bürhânıñuz

1636 Didiler ey şâh-ı ‘adâlet-menîş

Kavl-i mücerretle eger bitse iş

1624b. İslâm içine: İslâm içre B, İslâm’a nice Z 1629a. İncîl ü: İncîl B 1630b. nesh-i: nesh u B

Page 284: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

276

Ç49b 1637 Hüccet-i dîn olsa kelâm-ı fasîh

İtmez idi mürdeyi ihyâ Mesîh

E31a 1638 Bunı bilür cümle fehîm ü gabî

Eylese ‘ukbâya sefer bir nebî

1639 Ümmetine mu’cizesidür eser

Keşf ü kerâmetdür olan mu’teber

1640 Dîn-i Mesîhâ’yı idince kabûl

Cümlemüz ol rütbeye bulduk vusûl

B52b 1641 Dinimüze hüccet ü bürhân eger

Olsa taleb cümle açup bâl u per

1642 Murg-şıfat seyr iderüz ber-hevâ

Var mı bunı sizde ider es-salâ

1643 Eyledi sultân ‘ulemâya hitâb

Kim vireler bunlara şâfî cevâb

1644 Didiler ey pâdşeh-i şehr-i dîn

Devletüñ efzûn ide Bârî ma’în

1645 Uçmak iki kısm ile maksûmdur

Birisi gökçek biri mezmûmdur

1646 Birisi perhîz u riyâzetledür

1632b. viricek: virüben Z 1639b. kerâmetdür: kerâmetden Z

Page 285: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

277

Birisi şeh-bâl-ı kerâmetledür

1647 Dîn-i Muhammed’de riyâzet harâm

Kaldı kerâmet ola hâsıl merâm

1648 Bizde şehâ yok buña vâsıl ricâl

Perr-i kerâmetsiz uçılmak muhâl

1649 Şeh didi bu hezli koyuñ tiz turuñ

Uçmaga tedbîr ü tedârik görün

T51a 1650 Olmış iken kâfire uçmak harâm

Rütbe-i İslâm ola ‘âlî-makâm

E31b 1651 Müşrik olan per aça hem-çün gurâb

Müslim olan yirde kala misl-i âb

1652 Cismiñüz oldıysa sakîl u girân

Kelleñüzi tîg uçurur bî-gümân

Z45a 1653 Hışm olıcak şâh-ı ser-endâzdan

Birbirine bakdılar açmazdan

Ç50a 1654 Açdı dehen müfti-i müşkil-güşâ

1644b. ide: ola E, Z // b. Devletüñ: Devletin: B / bârî: cârî B 1646b. şeh-bâl-ı: şeh-bâl u E, Z 1648b. Perr-i: Perr ü B, Pîr-i Z 1649a. turuñ: duruñ Z // b. kıluñ: görüñ E, Z 1651b. misl-i: hem-çü E 1653a. Hışm: Hatm Z 1655b. olsaydı: olaydı Z

Page 286: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

278

Didi gerek bunda te’ennî şehâ

1655 Kıldı Hudâ Mısr’a seni pâdşâh

Herkes eger sa’y ile olsaydı şâh

1656 Kârına dehrüñ irişürdi halel

Sanma olur sa’y ile hâsıl emel

1657 Hârik-i ‘âde işe lâzım velî

Gence nice herkesüñ irür eli

B53a 1658 Kavlini ‘allâmenüñ itdükde gûş

Şeh didi ey fâzıl-ı deryâ-hurûş

1659 Uçmaga yok sizde cenâh-ı hüner

Bunları şimdi ya kim ilzâm ider

1660 Nükte-i sultân ile şeyhu’l-enâm

Oldı perâkende-dil ü telh-kâm

1661 Dergeh-i Mevlâ’ya idüp ilticâ

Def’ini küffâruñ iderken ricâ

1662 Gâlib iken fırka-i hel min-mezîd

Geldi hemân yâdına şeyh-i Sa’îd

1663 Didi şehâ şehre gelüpdür bir er

Zühd ü salâh ile bulup zîb u fer

1657a. işe: ise Z

Page 287: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

279

E32a 1664 Hâk-i deri sürme-i çeşm-i enâm

Teşne yüzin görmesine hâs u ‘âm

1665 Halkdan idüp lîk katı ictinâb

Her varana itmez imiş feth-i bâb

1666 Genc-sıfat hânede olmış nihân

Şimdi mazanne ol imiş bî-gümân

T51b 1667 Ger gele ol şeyh-i kerâmet-nisâb

Belki vire bunlara kat’i cevâb

1668 Gûş idicek şâh-ı Sikender-nihâd

Gelmesini eyledi şeyhüñ murâd

1669 Olmag içtin şânına tevkîr-i tâm

Da’vetine gitdi vezîr-i hümâm

1670 Hânkeh-i şeyhe bulınca vusûl

Oldı icâzetle müyesser duhûl

Ç50b 1671 Pâyine yüz sürdi çü hâk-i rehi

Eyledi teblîg-i selâm-ı şehi

Z45b 1672 Dahı ne kim kendüsine söyledi

Cümlesini şeyhe beyân eyledi

1660b. dil ü: dili B, dil-i E 1662b. Saîd: Sa’îd T, Z 1665a. lîk katı: katı lîk E 1666a. Genc-sıfat: Genc ü sıfat B 1667a. şeyh-i: şeyh ü: B

Page 288: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

280

1673 Didi eyâ âsaf-ı sâhib-nigîn

Şâha gedâ gerçi ki olmaz yakîn

1674 Varmaga sultâna liyâkat gerek

Da’vete ammâ ki icâbet gerek

B53b 1675 Böyle diyüp aldı ‘asâsın ele

Âsaf-ı sultân ile girdi yola

1676 Çünki der-i devlete oldı yakîn

Karşuladı cümle-i erkâñ-ı dîn

E32b 1677 Bâb-ı hümâyuna basınca kadem

Vardı aña karşu şeh-i muhterem

1678 Eyledi şeh şeyhe katı ihtirâm

Kıldı aña tahta ber-â-ber makâm

1679 Pürsiş-i ahvâl ü du’â vü senâ

Her dü taraf oldı merâsim-edâ

1680 Şeh dedi ey pîr-i hüdâ-yı tarîk

Olduk ‘aceb müşkil işe biz refîk

1681 Kasd idüp efrenc-i cahîm-âşyân

Zümre-i İslâm’ı ide imtihân

1682 Merre pelîdân-ı sakar-câhdan

Şirzime-i râhib-i güm-râhdan

1669b. gitdi vezîr-i hümâm: itdi vezîr ihtimâm Z / gitdi vezîri hemân B

Page 289: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

281

1683 Kırk nefer anlardan idüp intihâb

Mısr’a gelüp bahş ideler ol kilâb

T52a 1684 Hâsılı ahvâl-i keşîşânı heb

Şeyhe beyân eyledi şâh-ı ‘Arab

1685 Eylediler cümle niyâz u ricâ

Uçmag içün şeyhe dikildi ‘asâ

1686 Çekdi başın hırkaya hem-çün keşef

Oldı selâmet yakası ber-taraf

1687 Kendüyi tahlîse olup çâre-cû

Gezdi hiyel vâdilerin sû-be-sû

Ç51a 1688 Virdi hiyelden birisine karâr

İtdi anuñla ‘ameli ihtiyâr

1689 Ceyb-i kerâmetden olup ser-firâz

Didi demidür idelüm keşf-i râz

E33a 1690 Uçmaga eflâke misâl-i hümâ

Rutbe-i ûlâda irür evliyâ

Z46a 1691 Kat’-ı merâtib iden erbâb-ı hâl

Rütbe-i ûlâya tenezzül muhâl

1675b. yakîn: karîn E, T, Z // b. -ki: E 1679b. merâsim: ser-â-ser Z 1680a. hüdâ-yı: Hudâ-yı Z / hüdâ-yı tarîk: tarîk-i hüdâ T // b. biz refîk: mübtelâ T 1682a. Merre: Tîre: Z 1685b. Uçmag: Uçmak Z

Page 290: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

282

B54a 1692 Farz idelüm anı murâd itse ger

Gûşiş ü sa’y ile olur cilveger

1693 Fehme münâsib idelüm bir misâl Cümleye ma’lûm ola hâl-i ricâl

1694 Târem-i dervâzeye pîr ü cüvân

Kasd-ı su’ûd itse gerek nerdübân

1695 Vaz’-ı kadem itmese her pâyeye

Hâke düşüp mülhak olur sâyeye

1696 Hâli su’ûduñ budur ey hâk-şinâs

Eyle nüzûlı da su’ûda kıyâs

1697 Çünki bu kâr oldı mühimm-i enâm

Bildirelüm Hakk’ı anlara tamâm

1698 Bulmaga bu kâr-ı yesîre vusûl

Rütbe-i ûlâya gerekdür nüzûl

1699 Kırk güne dek hâsıl olur müdde’â

Halvet-i hâs itdi velî iktizâ

1700 Virdi bu vech üzre kelâma nizâm

Kavlini sıdk añladılar hâs u ‘âm

1701 Muntazır-ı va’de olup ‘âm u hâs

1686b. yakası: yakasın B 1694a. dervâzeye: divâre de T 1695b. Mülhak olur hâke düşüp sâyeye T 1701a. va’de: va’d E 1703a. Mâni’-i Mâni’ ü B / hırs-ı: hırs u B // b. Reh-güzerin: Reh-güzerüñ B, Z 1704a. el-hâl: hâl B

Page 291: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

283

Gitdi bu efsûn ile oldı halâs

T52b 1702 Hânkehe geldi karâr eyledi

Fikr-i sefer kasd-ı firâr eyledi

E33b 1703 Mâni’-i râh oldı velî hırs-ı mâl

Reh-güzerin bagladı cerr-i sikâl

1704 Şâm u seher mutrib-i el-hâl idi

Gavta-hur-ı lücce-i âmâl idi

Ç51b 1705 Yâd-ı hirâs-ı ser ü sevdâ-yı zer

Virmiş idi kalbine haylî keder

1706 Va’desinüñ nısfı güzâr eyledi

Deşne-i gam cânına kâr eyledi

1707 Vasfı beyân olmış idi iki merd

Şeyh ile çekmişler idi germ u serd

B54b 1708 Anlar idi meclisinüñ mahremi

Şâm u seher hem-kadeh ü hem-demi

1709 Anlara bir şeb didi ey hem-demân

Kârımuza ‘âkıbet irdi ziyân

1705a. hirâs-ı: hirâs u Ç, E 1707a. merd: ferd Z 1709a. hem-demân: hem-rehân B, Z 1710: -B 1712a. bîm-i: bîm ü B / havf-ı: havf u B 1713b. nedür şimdi tarîk-i: ne tedbir ne şimdi Z

Page 292: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

284

Z46b 1710 Bizüm içün oldı mu’ayyen dü kâr

Kangısını eyleyelüm ihtiyâr

1711 Biri tesebbüt biri şehr-i diger

Her birinüñ âhiri bîm u keder

1712 Turmada var bîm-i ser ü havf-ı cân

Gitmede itlâf-ı zer ü hân-mân

1713 Sizde su’âlüme virüñ bir cevâb

Bunda nedür şimdi tarîk-i savâb

1714 Didiler ey şeyh-i diyâr-ı füsûn

Bizde ne tedbîr ola senden füzûn

1715 Evvel-i kâra kim ola pîşvâ

Âhir ider derde yine ol devâ

1716 Bâb-ı hiyelde saña olmaz nazîr

Silsile-i mekrüñe ‘âlem esîr

E34a 1717 Bîm-i hazar yâ keder-i terk-i mâl

Eyleme bu müşkili bizden su’âl

1718 Her ne tarîke olasın reh-nümâ

Olmazuz ol yolda peyüñden cüdâ

T53a 1719 Didi firâr itmede yokdur necât

İtmeyelüm mâmeleke iltifât

1715a. kâra kim ola: kâr ol kim olur Z

Page 293: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

285

1720 Re’sine her kim ide mâlın fedâ

Dir ukalâ kad rabiha men necâ

1721 Gerçi ki kaçmak kişiye ‘ârdur

Lîk mahallinde âceb kârdur

Ç52a 1722 Mâmeleki eyleyelüm intihâb

Virmeye efkârı dile ıztırâb

1723 Ol ki ola hamli girân ü sakîl

Terk idelüm anı hakîr u zelîl

1724 Hamli hafîf olsa bahâsı girân

Anı alup eyleyelüm hırz-ı cân

1725 Lîk bu kâr içre gerek ihtimâm

Kâm-ı dil üzre ola hâsıl merâm

B55a 1726 Gâfil iken halk idelüm irtihâl

Müşkil olur va’de tamâmında hâl

1727 Oldı bu vech üzre mu’ayyen sefer

Kaldı bu kim sîmleri ola zer

1716b. mekrüñe: mekrine B, Z 1717a. hazar: hatar E 1719a. firâr: karâr B, Z 1721b. ‘aceb: katı E 1722a. eyleyelüm: eyleyüben Z 1723b. zelîl: kalîl E, Celîl Z 1724a. olsa: ola Z 1725a. içre: üzre T // b. Hâsıl ola kâm-ı dil üzre merâm T 1726b. va’de: va’d E 1733a. Oldıgı: Oldugı E

Page 294: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

286

1728 Gündüzin âlâm-ı zihâm-ı ‘avâm

Gice mühimmât-ı seferle kıyâm

Z47a 1729 Bir taraf oldı eser-i hord u hˇâb

Kayd-ı sivâ oldı ‘azîze hicâb

E34b 1730 Kalmış idi va’deye ancak se rûz

Şeyh ise işgâl ile gâfil henüz

1731 Oldı tedârikleri âmâde heb

Kaldı bu ancak gele hengâm-ı şeb

1732 Hˇâba vara dîde-i agyâr u yâr

Mümkin ola zulmet-i şebde firâr

1733 Oldıgı dem hâvere magrib zemîn

Geldi makâmına şeh-i erba’în

1734 Ya’ni geçüp va’denüñ eyyâmı heb

İrmiş idi âhirine nısf-ı şeb

1735 Tuhfelerin eylediler der-bagal

Kasd-ı firâr itmiş iken ol mahâl

T53b 1736 Girdi kapudan içeri bir cüvân

Gonce-dehen zîb-zekân mû-miyân

1735a. Tuhfelerin: Tuhfeleriñ B 1736a. kapudan: kabudan E / içeri: içerü B, Z; içeri E 1741b. pâyine: pâyüñe Z 1742b. yüz pâyüñe: yüzin Ç

Page 295: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

287

1737 Kâmeti tûbâ saçı dâm-ı melek

Lebleri kevser ruhı bedr-i felek

1738 Hâli süveydâ-yı dil-i ehl-i hâl

Nutkı şifâ-sâz-ı derûn-ı ricâl

Ç52b 1739 Mihr-i ruhı şem’i ider bî-ziyâ

Bakmaga göz rûyına eyler hayâ

1740 Dâhil olup hücreye virdi selâm

Gördigi dem şeyh aña itdi kıyâm

1741 Eyledi kuddâmına şeyhüñ cülûs

Pâyine yüz sürdik kılup câblûs

1742 Didi eyâ pîr-i reh-i müstakîm

Kim süre yüz pâyüñe kalmaz sakîm

B55b 1743 ‘Âleme kâruñ heme lutf u ‘atâ

E35a Kıl beni de kayd-ı sivâdan rehâ

1744 Bendelige bendeni eyle kabûl

Ben de bulam râh-ı murâda vusûl

1745 Cân ile kıldum kapuñı ihtiyâr

Eyle beni bendelerüñden şümâr

1746 Olmış iken mest-i şarâb-ı sühan

Page 296: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

288

Yâdına geldi şeh ile berhemen

1747 Bildi olur kizbi seherden ‘ayân

Def’i ile oldı mukayyed hemân

Z47b 1748 Rıfk ile didi aña ey mest-i nâz

Oldı revâ her ne ki kıldun niyâz

1749 Çünki senüñ gibi sanem soyına

Bir kuzı elbette gerek koyına

1750 Matlabuña nâ’il olursuñ kuzı

Gelmedi vakti dahı fehm it sözi

1751 Kıldı ‘azîmet ide ol şeb sefer

İtdi o dem çâk-i girîbân seher

1752 Zulmet-i şeb gitdi görindi nehâr

Bildi degül kendüsine bahtı yâr

T54a 1753 Düşdi derûnına katı ıztırâb

Eyledi bî-nâr vücûdın kebâb

1754 Sordı telâşını şeyhinüñ hemân

Didi bunı eyleme benden nihân

1755 Lutf-ı Hudâ müşkili âsân ider

1747a. kapuñı: kabuñı E 1748a. Rıfk ile didi aña: Aña rıfk ile didi T 1749b. elbette: elbetde Z 1750a. olursuñ: olursın B, Ç, E 1753b. vücûdın: vücûduñ Z

Page 297: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

289

Derde devâ himmet-i merdân ider

Ç53a 1756 Şeyh-i mukallid oluben perde-bâz

E35b Eyledi ol sîm-tene keşf-i râz

1757 Söyledi bir bir ne ise mâ-cerâ

İtmiş idi kat’-ı ümîd ü recâ

1758 Ol püsere itmiş idi keşf-i hâl

Dirdi ‘aceb var mı halâsa mecâl

1759 Gûş idicek kıldı tebessüm cüvân

Didi senüñ ‘akluña irmiş ziyân

B56a 1760 Seyr ü seyâhatle gezen ‘âlemi

Var mı diyen uçdı benî Âdem’i

1761 Çekme elem kılsa taleb pâdşâh

Eyleme bî-hûde yire âh ü vâh

1762 Hükm-i Hudâ’dur bulan elbet vücûd

Sihr ile sâhir uçar ise çi sûd

1763 Gerçi cüvân eyledi çok nush u pend

Olmadı ammâ birisi sûdmend

1754a. şeyhinüñ: ki şeyhüñ Z

Page 298: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

290

1764 Kalbine düşmedi katı bîm-i cân

Girmez idi gûşına pend-i cüvân

1765 Eyler iken her tarafına nigâh

Geldi der-i hücreye destûr-ı şâh

1766 İzn ile girdi içeri ol hümâm

Cümleye ta’zîm ile virdi selâm

Z48a 1767 Didi eyâ kutb-ı felek-âşyân

İtdi du’â hazret-i şâh-ı cihân

1768 Makdemüñüz itdi bu sâ’at ricâ

Muntazır anda size bây u gedâ

E36a 1769 Oldı güşâde çü der-i hânkâh

Taşra çıkup eyledi her sû nigâh

T54b 1770 Gördi turur bir feres-i zer-licâm

Pîş ü peşinde nice Rûmî gulâm

1771 Devlet ile şeyh olınca süvâr

Düşdi öñine hadem-i şehr-yâr

1772 Şeyhüñ ‘asâsın götürüp ol püser

Gitdi rikâbınca misâl-ı nöker

1764a. bîm-i: bîm u B 1765a. iken: idi Z 1766a. içeri: içerü B 1768b. bây u: bây B

Page 299: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

291

Ç53b 1773 Hâric-i belde var idi bir fezâ

Sahn-i İrem dinse mahall ü sezâ

1774 Anda şehe vaz’ olınup bârgâh

Çıkdı şehen-şâh ile mîr u sipâh

1775 Kalmadı Mısr içre ricâl ü nisâ

Eylediler cümlesi ‘azm-i fezâ

1776 Mertebesince oturup hâs u ‘âm

Tutdı o sahrayı mülevven hıyâm

B56b 1777 Şeyhe de vaz’ eylediler bir serîr

Bâlişi zerrîn ü bisâtı harîr

1778 Şevket ile tahta çıkup şehr-yâr

Turdılar erkânı yemîn ü yesâr

1779 Emr olınup geldi o kırk berhemen

Eyleyeler ‘arsada tâ ‘arz-ı fen

1780 Hâzır u âmâde olup tayrgâh

Muntazır olmışdı hemân şeyhe şâh

1781 ‘Asker-i enbûh ile şeyh-i Sa’îd

Mâh ile encüm gibi oldı bedîd

1773b. mahall u: mahall B 1775b. fezâ: kazâ B, Ç 1776a. oturup: oturup B 1777b. zerrîn ü: zerrîn B 1780a. Hâzır u: Hâzır B 1781a. Sa’îd: Sa’îd E, T 1783a. k’İlâh: hele Z // b. rû-siyâh: rüsvâ ile Z

Page 300: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

292

E36b 1782 Bârgeh-i şâha olınca karîb

Didi rikâbında cüvân-ı edîb

1783 Atdan inüp meskenet ‘arz it k’İlâh

İtmeye kâruñda seni rû-siyâh

1784 Hayret ile eyleyüp atdan nüzûl

Kıldı serâ-perde-i şâha duhûl

1785 Olmadı kudret vire şâha selâm

İtdi şehen-şâh aña ikrâm-ı tâm

Z48b 1786 Didi eyâ şeyh-i mübârek-kadem

Geldi zamânı idesin def’-i gam

T55b 1787 Âb-ı kerâmetle kıl ey hoş-nihâd

Âteş-i efsûn-ı Mecûs’ı remâd

1788 Kürsi-i zerrîne idince cülûs

İtdi şehen-şeh aña çok câblûs

1789 Zikri mürûr eyleyen ol nev-cüvân

Pâye-i kürsîde tururdı hemân

Ç54a 1790 Şeyhüñ alup başmagını ol mahal

İtmiş idi cânı gibi der-bagal

1787b. remâd: ziyâd Z

Page 301: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

293

1791 Vast-ı halâyıkda o çel yâve-kîş

Ya’ni husûmetle gelen kırk keşîş

1792 İtmiş idi her biri sihrin penâh

Olmış idi muntazır-ı emr-i şâh

1793 Muntazır olmışdı bu ahvâle nâs

Düşdi dil-i hüsreve havf u hirâs

B57a 1794 Gâyet ile şeyh ise ber-küşte-hâl

Mürde gibi yok idi nutka mecâl

E37a 1795 Âkıbet ol pâdşeh-i dâdger

Hışm ile râhiblere kıldı nazar

1796 Didi eyâ şirzime-i bî-nühâ

‘Arz idiñüz her ne ise mâ-cerâ

1797 Birisi ol hûklerüñ ez-miyân

Birbirine kakdı ayasın hemân

1798 Bulmış idi sihr ü füsûnı tamâm

Dûd-sıfat eyledi meyl-i gamâm

1799 Birbiri ardınca misâl-ı gurâb

Cümlesi de oldı karîn-i sehâb

1800 Mîg-i belâ gibi turup ber-hevâ

1792a. sihrin: sihrüñ B, sihri Z 1795a. dâdger: dâd-gîr Ç

Page 302: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

294

İtdi biri halka bu resme nidâ

1801 Didi eyâ merd ü zen-i Kâhire

Mes’eleñüz oldı bu gün zâhire

1802 Bizim ile şimdi nedür kârıñuz

Var mı dahı şübhe vü inkâruñuz

1803 Oldı serâsîme kamu hâs u ‘âm

Yakdı derûn-ı şehi bu bed-kelâm

T55b 1804 Gördi bu hâlâtı çü şeyh-i Sa’îd

İtdi hayâtından o kat’-ı ümîd

Z49a 1805 Çıkdı derûnından o dem dûd-ı âh

Hasret ile itdi cüvâna nigâh

1806 Ya’ni dimek istedi kim ey püser

Tîr-i belâya beni itdüñ siper

Ç54b 1807 Âdem’i uçmaz didüñ ey nâ-halef

‘Ömr-i girân-mâyemi kılduñ telef

E37b 1808 Bakdugı dem şeyh cüvâna hemîn

1801a. merd ü: merd B 1804a. Sa’îd: Sa’îd E, T 1805a. derûnından: dehânından Z 1806: -B 1807a. didüñ: didin B 1808a. Bakdugı: Bakdıgı Z 1809b. gümân ü: gümân B

Page 303: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

295

Didi ki fermân senüñ ey kutb-ı dîn

1809 Kefşini şeyhün çıkarup ez-bagal

Eyleye tâ def’-i güman ü kesel

1810 Saldı hevâya nitekim cürre-bâz

İkisi de turdı mu’allak biraz

1811 Soñra o kefşin-i kerâmet-şi’âr

Oldı iki şâhin-i ‘ankâ-şikâr

B57b 1812 Yâ iki ‘akâb idi ejder-rübâ

Sür’at ile itdiler ‘azm-i semâ

1813 Çıkdugı dem fevkına kâfirlerüñ

Ya’ni o efsûnger ü sâhirlerüñ

1814 Eylediler meyl-i rücû’-ı zemîn

Şâd ola tâ zümre-i ehl-i yakîn

1815 Nâzil olup başlarına ez-firâz

Sanki iki sâika-i cân-güdâz

1816 Eñselerine urarak her birin

Eylediler hâk-i mezellet yirin

1811a: o: -B 1812a. rübâ: semâ Z 1813a. Çıkdugı: Çıkdıgı B, Z

Page 304: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

296

1817 Geldi o kefşin-i kerâmet yine

Sür’at ile ol püserüñ destine

1818 Hârik-ı ‘âde bu işi ey hümâm

Gördi kamu şâh u gedâ hâs u ‘âm

1819 Secde-i şükr itdi şeh-i kâm-bîn

Vesveseden hâtırı oldı emîn

1820 Üstine şeyhüñ o şeh-i kâmkâr

İtdi nice dürr ü cevâhir nisâr

E38a 1821 Lâbe-künân eyledi takbîl-i yed

T56a Didi kapuñ şâh u gedâya sened

1822 Hâk-i rehüñ sıdk ile itdüm penâh

Bendeñe kıl lutf ile bir kez nigâh

1823 Şeyhe ise ‘ârız olup özge hâl

İtmez idi fark-ı nisâ vü ricâl

Ç55a 1824 Olmış idi bâde-i cezbeyle mest

Z49b İtmiş idi sâgar-ı ‘aklı şikest

1825 Sürdi yüzin pâyine pîr ü cüvân

Herkes olup ‘azîm-i sûy-ı mekân

1815a. ez-firâz: ez-semâ E, T // b. güdâz: rübâ E, T 1820a. o şeh-i: -B 1821a. Lâbe: Nâle Z // b. kapu: kabuñ E 1823b. fark-ı: fark u B 1824b. aklı: aklın Ç

Page 305: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

297

1826 Emr olınup cümle-i erkân-ı şâh

Her ne kadar var ise mîr u sipâh

1827 ‘İzzet ile şeyhi süvâr itdiler

Rahşı öñince vüzerâ gitdiler

1828 Sâ’ir-i erkân bilâ-irtiyâb

Cümle piyâde yüridi der-rikâb

B58a 1829 Şeyh ise bu tantanadan bî-haber

Tutmış idi saht-ı rikâbın püser

1830 Çünki der-i savma’a oldı yakîn

Geldi biraz kendüye ol hurde-bîn

1831 Atdan inüp virdi sipâha selâm

Cümle elin öpdi gelüp hâs u ‘âm

1832 Girdigi dem hücreye şeyh ü cüvân

N’eyledi gör lutf-ı şeh-i lâ-mekân

1833 Şeyhüñ öñine oturup ol püser

Didi eyâ mürtekib ü der-be-der

E38b 1834 Eylemedüñ hazret-i Hak’dan hayâ

Subh u mesâ kizb ile satdun riyâ

1829b. rikâbın: rikâbı B, Ç 1833b. mürtekib u: mürtekib B 1835a. kendüñe nâmın: nâmına kendin Z / nâmın: nâmuñ B

Page 306: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

298

1835 Kutbuñ idüp kendüne nâmın lakab

Eylemedüñ şerm u haya vü edeb

1836 Olmış iken mazhar-ı kahr-ı İlâh

Lutf u kerem eyleyüp ol pâdşâh

1837 ‘Afvuñ idüp hazret-i Hak’dan ricâ

Cehl ile sen itmede sehv ü hatâ

T56b 1838 İtdi seni sihr ü hiyelden selîm

Sâhire itdüñ galebe çün Kelîm

1839 Bunca ‘atâ lutf u kerem saña heb

Kümmele taklîdüñ olupdur sebeb

1840 Kim ide bir kavme teşebbüh eger

Mülhak olur anlara ol yûze-ger

Ç55b 1841 Bendesine hazret-i kutb-ı zamân

Didi bu dem ol reh-i Mısr’a revân

1842 Kâhire’ye dâhil olup kırk keşiş

Eylediler şâh ile da’vâ-yı kîş

Z50a 1843 Merd-i mukallidle o kırk kartabân

‘Âkıbeti olsa gerek imtihân

1844 Var yüri ol ‘âcize imdâd kıl

Râh-ı Hudâ’ya anı irşâd kıl

1838a. sihr ü: sihr Ç 1840b. olur: odur Ç

Page 307: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

299

1845 Çünki bize eyledi taklîd-i tâm

Lâzım olur biz de idüp ihtimâm

B58b 1846 Ola mübeddel ‘arazı cevhere

Müflis iken mâlik ola gevhere

E39a 1847 Böyle nefes eyledi çün kutb-ı dîn

Geldi zamânı olasın râh-bîn

1848 Böyle diyüp şeyhi o bedr-i kemâl

Eyledi bir nutk ile âşüfte-hâl

1849 Gâh muzîk oldı gehî oldı gark

Eyledi idrâk nedür cem’ ü fark

1850 Feyz-i mukaddesden olup behre-yâb

Pertev-i akdesden idüp iktisâb

1851 Âyine-i dildeki jeng-i sivâ

Saykal-ı esmâ ile buldı cilâ

1852 Kalbini rûşen idicek nûr-ı zât

İtdi tecellî aña nûr-sıfât

1853 ‘Âkıbet ol merd-i sa’âdet-karîn

Himmet ile oldı ser-i erba’în

1846b. mâlik: nâ’il Z 1847a. Böyle nefes: Bu nefesi B 1849a. muzîk: müfîk Z // b. cem’ u: cem’ B

Page 308: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

300

Temsîl*

T57a 1854 Memleket-i Mısr’a bilâ-iştibâh

Olmış idi mekr ile Fir’avn şâh

1855 Semt-i ‘adâletden olup rû-nümâ

Eyler idi halka kerem dâ’imâ

1856 Eyledi tenbîh-i kavî zenle merd

Tabh-ı ta’âm eylemeye hîç ferd

Ç56a 1857 Matbah-ı Fir’avn’a gelüp hâs u ‘âm

Andan alâ kadr-ı kifâye ta’âm

1858 Mugtenem olmışdı nisâ vü ricâl

Geçdi bunuñ üstine çok mâh u sâl

1859 Olmag ile hâki şekâvet-sirişt

Zâhir olup dem-be-dem ef’âl-ı zişt

E22b 1860 Kâfir-i ni’met olup ol bed-gümân

Yahşi adın eyledi âhir yaman

B59a 1861 Bende iken gurre olup devlete

Z50b Başladı da’vâ-yı ulûhiyyete

1853b. ile: -B * - Ç, E, Z 1856a. tenbîh-i kavî: tenbîh ona Z 1859a. hâki: hâli T 1862a. şiddeti: şirreti E, T

Page 309: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

301

1862 Haddi tecâvüz idicek şiddeti

Oldı şekâvet sebeb-i nıkbeti

1863 Eyledi fermân o şeh-i lâ-yenâm

Hazret-i Mûsâ’ya ‘aleyhi’s-selâm

1864 Da’vet ide rıfk ile ol kâfiri

Şâyed ola küfr ü şekâdan berî

1865 Da’vet-i Fir’avn’ı Kelîm-i İlâh

Dikkat ile itdi nice sâl u mâh

1866 Küfr ü dalal içre kalup ol gabî

Olmadı mesmû’-ı kelâm-ı Nebî

1867 Var idi bir mashara ez-Kıbtiyân

Sihre vü taklîd idi kârı hemân

1868 Dâhil idi bezmine Fir’avn’uñ ol

Bulmış idi rütbe-i kurba vusul

1869 Yanına Fir’avn’uñ eger ol racîm

Söyler idi gelse misâl-ı Kelîm

1870 İtmiş idi ol şehe taklîd-i tâm

Ol sege ‘arz eyler idi subh u şâm

1864b. şekâdan: şekâvetden Z 1865a. Fir’avnı: Fır’avn B 1866b.Olmadı: İtmedi Z / mesmû’ı: mesmû’ B, Z 1868a. Fir’avn’uñ: Fir’avn B 1870a. idi: -Z

Page 310: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

302

T57b 1871 Hazret-i Mûsâ’ya biri hem-çünân

Lâfını Fir’avn’un iderdi beyân

1872 Kibr ü gurûr ‘ucb ile her kârını

Heykel-i bed hey’et-i murdârını

E23a 1873 Kârı heme ol segi taklîd idi

Kıbti gibi bu da mukallid idi

Ç56b 1874 ‘Âkıbeti n’oldı bu kârın işit

‘Âkıl isen aña göre bir iş it

1875 Sîne-i ‘akl olsa revâ çâk çâk

Sem’i ider âdemi bî-şek helâk

1876 Ol iki merde irişüp vakt-i fevt

‘Arz-ı cemâl eyledi âsâr-ı mevt

1877 Her birine sundı ecel câmını

Diñle niye irdi ser-encâmını

B59b 1878 Ol ki mukallid idi her subh u şâm

Hazret-i Mûsâ’yı ‘aleyhi’s-selâm

1879 Hazret-i sultân-ı cihân-âferîn

İtdi anuñ câyını huld-ı berîn

Z51a 1880 ‘Aksi zuhûr itdi o bir mürdede

1878b. Mûsâ’yı: Mûsâ’ya Z 1879b. câyını: cânını Z 1880a. Mollâ-yı: Monlâ-yı Z // b. derdde: derdde de Z

Page 311: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

303

Kaldı cahîm içre gam u derdde

1881 Kim buyurur hazret-i Mollâ-yı Rûm

Kâşif-i esrâr-ı diyâr-ı ‘ulûm

1882 Hufte-dil ü bî-edeb ü leng ü lûk

Eyle reh-i hazret-i Hakk’a sülûk

1883 Sende eger yog ise zühd ü salâh

Anlara taklîd iderek bul felâh

1884 Eyle bu temsîli der-i gûş-ı cân

Görmeyesin ‘âkıbetüñde ziyân

1885 İylüge taklîd idegör ey hümâm

Ârife bu nükte yeter ve’s-selâm

Münâcât*

T58a 1886 Ey şeh-i dânende-i mâ-fi’s-sudûr

Hâfız-ı kül mâsik-i saff-ı tuyûr

1887 Hayy u ehad hâlık-ı mevt ü hayât

Ferd ü samed râzık-ı dih-kâ’inât

1888 Câ’il-i sem’ ü basar-ı ins u cân

1882b. reh-i: zih-i Z 1884b. ‘âkıbetüñde: ‘âkıbetinde Z 1885a. İylüge: İylige E * - Ç, E, Z 1888a. Câ’il-i: Câ’il ü B // b. erzâk u: erzâk Z

Page 312: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

304

Kâfil-i erzâk u şeh-i lâ-mekân

1889 Mahz-ı ‘ademden bize virdüñ vücûd

İtmek içün zâtuna her dem sücûd

Ç57a 1890 Birligini bilmek içün ey ganî

İns ü perî oldı miyâh-ı menî

1891 Gevher-i îmânı ‘atâ eyledüñ

Hilye-i İslâm’ı kabâ eyledüñ

1892 Eyledüñ irsâl-ı kitâb ü resûl

Kullıgına kulları itdün kabûl

B60a 1893 Kullarıña eyledüñ in’âm-ı ‘âm

Herkese rızkuñ irüşür subh u şâm

1894 Ni’metinüñ garkı nice aç olur

Saña kul olan kime muhtâc olur

1895 İtdi hatâ lîk bu ‘abd-i denî

Halkı kıyâs eyledi ola ganî

1896 Her kapudan itmek ile nân taleb

Dökmedeyüm yüz suyını rûz u şeb

1897 Nâli olup mest-i mey-i hırs u âz

1892b. kulları: kullaruñ T 1893a. Kullarıña: Kullarına B // b. rızkuñ: rızkı Ç 1894b: olur: -Z 1896b. rûz u: rûz B 1897a. Nâli: Nâbi T // b. Kullarıña: Kullarına B

Page 313: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

305

Kullarıña itmede her dem niyâz

Z51b 1898 Gürsine çeşmâna mezelletle âh

Gayrılaruñ destine eyler nigâh

1899 Gerçi ‘ibâdetde kesel nâ-keder

Birligüni bilmede çala keder

1900 Mezheb-i Nu’mân’a idüp iktidâ

Eyledi taklîd ulemâya şehâ

1901 Yazdı e’imme bu kelâmı sarîh

Şübhesiz îmân-ı mukallid sahîh

T58b 1902 Dostlarına kim ki mukallid ola

Kârı hemân anlara taklîd ola

1903 İtdüñ anı lutf ile ey müste’ân

Lâyık-ı gül-çîn-i riyâz-ı cinân

1904 Eyle o lutfı bize de ey kerîm

Olmayalum dahîl-i nâr-ı cahîm

1905 Eyle bu taklîdimüzi yâ mu’în

Vâsıl-ı ser-menzil-i bezm-i yakîn

1898a. çeşmâna: çeşmân Z 1899b. Birligüni bilmede: Birligi bir lemsede Z 1903a. Dostlarına: Dostlarına Ç

Page 314: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

306

1906 Ta’âtimüz kıl keremüñden kabûl

Eyle bizi hem-dem-i çâr-ı Resûl

Hâtime-i Kitab*

Ç57b 1907 Hamdu li’llâh bu kitâb-ı garrâ

Tuhfe-i bî-bedel ü bî-hem-tâ

B60b 1908 Hazret-i Hak’dan ‘inâyet oldı

Feyz-i tevfîk ile gâyet buldı

1909 Bî-bedel bir sanem-i ra’nâdur

Hüsn-i hulkına cihân şeydâdur

E73b 1910 Giymedi gerçi libâs-ı tâze

Başlasa gunc u delâl u nâze

1911 Eylese ‘arz-ı cemâl-ı sâde

Mest ider ehl-i dili bî-bâde

1912 Lîk bigâneye ol serv-i sehî

Eylemez ‘arz-ı cemâl olsa rehi

1913 Nîk ü bed her ne ise nevk-i kalem

Safahât-ı varaka itdi rakam

1914 Sadef-i dilden idüp nazm-ı lâl

1906a. keremüñden: kereminden B * - Ç, E, Z; Hâtime-i Târîh-i Kitâb T 1908b. buldı: oldı Ç // b. Feyz-i: Feyz ü Z 1909a. sanem-i: sanem ü B 1910a. Giymedi gerçi: Giydi çün E // b. delâl u: delâl B 1914b. İtmedüm: İtmedi Z // b. cerr-i: cerr ü Ç

Page 315: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

307

İtmedüm gayrı gibi cerr-i su’âl

1915 Zâde-i tab’-ı dürer-bârumdur

Kendi perverde-i efkârumdur

Z52a 1916 Eylerüm ‘arz-ı temennâ vü ricâ

Bu cerîdemde olan sehv ü hatâ

1917 Olıcak ehl-i kemâle zâhir

Olalar lutf u kerem ile sâtir

T59a 1918 Vezn ü imlâda olan noksânı

Setr idüp zeyl-i kerem ile anı

1919 Hulk-ı Hakk ile tahalluk ideler

Râh-ı eslâf-ı kirâma gideler

1920 Hâsılı tuhfe-i bezm-i ‘urefâ

Olsa da her ne kadar keç-mervâ (?)

1921 Taraf-ı hüsnine ger olsa nazar

Gören elbette aña meyl eyler

1922 Yâri yok kimseye bir hem-demdür

Ehl-i ‘irfâna ‘aceb mahremdür

Ç58a 1923 ‘Azm-i gülşen iden ihvâna celîs

E74a Sohbet-i hâs idene yâr u enîs

1915b. Kendi: Kendü Z 1916a. ‘arz-ı: ‘arz u B // b. sehv u: sehv B

Page 316: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

308

1924 Benzer ol mürşide tuhfem ki her an

Halkı irşâd ide bî-nutk u zebân

B61a 1925 Her hikâye soñına olsa nazar

Ehline zâhir olur nice ‘iber

1926 Dürr-i temsîlini ‘akl-ı çâlâk

İtse âvîze-i gûş-ı idrâk

1927 Açıla gülşen-i dilde her bâr

Gonce-i vahdet u verd-i bî-hâr

1928 Nâliyâ hâsılı tuhfen bî-şek

Fark-ı tahkîk ü mecâzîde mehek

1929 Didi târîh içün ihvân-ı safâ

Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakkâ

1920b. keç-mervâ (?):مژرا B, مژا را E, مژدا T, مژه وا Z 1922a. kimseye: kimselere T 1923b. yâr u: yâr: Z 1924a. tuhfem: tuhfe B, Ç, E 1928a. Nâliyâ: Nâbiyâ T // b. tahkîk ü: tahkîk B, Ç

Page 317: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

309

SONUÇ

Nâlî Mehmed Efendi, Türk Edebiyatının bir durgunluk içinde bulunduğu 17.

yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş fakat pek fazla tanınmamış bir şairdir. Hayatına ve

şahsiyetine ait bilgiler Safayî, Belîğ Tezkirelerine, Sicill-i Osmânî ve Osmanlı

Müellifleri’ne dayanarak ortaya çıkarılmış bilgilerdir.

Mesnevi türünde yazılmış olan Tuhfetü’l-Emsal’de şâir, anlattığı hikâyelerin

sonundaki temsillerle okuyucusunu uyarmak ve ona doğruyu göstermek amacındadır.

Beş müstakil hikâyeden oluşan eserde anlatılanlar bir orijinallik göstermez.

Fakat eserin dili ve üslubu orijinaldir.

Tuhfetü’l-Emsâl didaktik bir eser olduğundan dini ve ahlaki düşünceler

ağırlıktadır. Bu tür düşünceler soyut olarak değil, konu içinde olaylarda yeri geldikçe

bir ibret dersi niteliğinde, somutlaştırılmıştır.

Page 318: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

310

BİBLİYOGRAFYA

1. Abdülkadiroğlu, Abdulkerim, Beliğ , Nuhbetü’1-Âsar li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr, Gazi

Üniversitesi, Ankara, 1995.

2. Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Yayınları,

Ankara 1993.

3. Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, AKDTYK. Yayınları, Ankara 1995.

4. -----------Tarama Sözlüğü, TDKYayınları, Ankara 1983.

5. ---------- , Mesud bin Ahmed, Süheyl ü Nevbahar, Ankara 1991.

6. Diriöz, Meserret, Nâbî Divanı, Fey Yayınları İstanbul 1994.

7. İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Katalogu, C.III, MEB.

Kütüphaneler Katalogları Yayınlarından, İstanbul 1967.

8. Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar

Katalogu, C.2, İstanbul 1961.

9. Kocatürk, Vasfi Mahir, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1970.

10. Levend, Agah Sırrı, Divân Edebiyatı-Kelimeler ve Remizler-Mazmunlar ve

Mefhumlar, İstanbul 1981.

11.-----------, Türk Edebiyatı Tarihi, TTK Basımevi, Ankara 1973.

12. Mehmed Tahir (Bursalı), Osmanlı Müellifleri, (Haz.A.Fikri Yavuz), Meral

Yayıncılık, İstanbul 1972.

13. Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, C.4, İstanbul

1996.

14. Mengi, Mine, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1994.

15. Nedret İşli, Cevdet Serbest, Sermet Çifter Kütüphanesi Yazmalar Katalogu, Yapı

Kredi Kültür Merkezi, İstanbul 1999.

Page 319: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

311

16. Onay, Ahmet Talat, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, TDV Yayınları,

Ankara 1992.

17. Pala, İskender, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Akçağ Yayınları, Ankara 1990.

18. Redhouse, Sir James, Türkish and English Lexicon, Çağrı Yayınları, İstanbul

1992.

19. Safayi, Tezkiretü’ş-şu’ara, Süleymâniye Kütüphanesi, No: 2549.

20. Soysal, M.Orhan, Edebi Sanatlar ve Tanınması, MEB. İstanbul 1998.

21. Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türki, Çağrı Yayınları, İstanbul 1995.

22. Şeyhi Mehmed Efendi, Vakayıu’l-Fuzalâ, C.l, Bayezid Kütüphanesi, No:2361.

23. Şükun, Ziya, Farsça-Türkçe Lügat, MEB. İstanbul 1996.

24. Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri) TDK. Yayınları, Ankara 1986.

25. Yılmaz, Mehmet, Edebiyatımızda İslâmi Kaynaklı Sözler, Enderun Kitabevi,

İstanbul 1992.

Page 320: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

312

DİZİN

a’dâ ∙ 136 a’lem ∙ 130 a’zam ∙ 113,138, 139 âb ∙ 96, 101, 103, 110, 116, 135, 158, 162, 210, 212, 

213, 247, 268, 291, 328, 363, 378, 400 Abbâs ∙ 109, 128 abd ∙ 209, 221, 222, 295, 417 Abdu’1-kâdir-i Geylânî ∙ 217 abher ∙ 102 âb-ı hayât ∙ 103 âbid ∙ 97, 347 âc ∙ 210 aceb ∙ 105, 124, 193, 202, 244, 251, 252, 253, 278, 

299, 311, 336, 382, 389, 395, 422, 423 acebâ ∙ 282 Acem ∙ 122, 227, 228, 231, 240, 260, 261, 266, 309, 

312, 314 acîb ∙ 199 âciz ∙ 169, 228 acûl ∙ 330 aç ∙ 417 aç- ∙ 96, 108, 122, 124, 125, 160, 176, 182, 186, 189, 

197, 206, 208, 220, 239, 247, 264, 303, 339, 366, 367, 376, 378 

açıl- ∙ 174, 423 açlıg ∙ 362 açmaz ∙ 378 ad ∙ 278 âdâb ∙ 251, 316, 360 adâlet ∙ 123, 318, 375, 411 add ∙ 328 aded ∙ 99, 182 'adem ∙ 92, 96, 108, 156, 254, 271, 274, 305, 353, 

416 âdem ∙ 91, 113, 153, 170, 171, 272, 281, 318, 325, 

403 Âdem ∙ 91, 97, 116, 155, 214, 271, 318, 349, 395 âdemî ∙ 101 Aden ∙ 237, 248 âdet ∙ 293 adîm ∙ 163, 220 adl ∙ 122, 138, 233, 277, 306 adû ∙ 122, 140, 141 âferîn ∙ 139, 144, 161, 339, 354, 415 âfet ∙ 156 âftâb ∙ 111, 143, 169, 178, 185, 219, 222, 228, 348 afv ∙ 129, 244 âgâz ∙ 303 agız ∙ 205, 250 agla- ∙ 257 âgûş ∙ 177 âguşte ∙ 207 âh ∙ 194, 220, 270, 273, 395, 402, 418 ahd ∙ 300 

âhen ∙ 280 ahî ∙ 253 âhir ∙ 153, 157, 195, 196, 197, 206, 273, 289, 331, 

362, 371, 387, 388, 412 Ahmed Paşa ∙ 139 Ahmet Hanbel ∙ 134 ahşam ∙ 178, 180, 222, 365 ahter ∙ 93, 145, 146, 213 âhû ∙ 138, 198 ahvâl ∙ 173, 241, 244, 267, 305, 315, 318, 347, 357, 

382, 383 ahz ∙ 233 ak- ∙ 164, 220, 223 akd ∙ 245, 307 akdem ∙ 121 âkıbet ∙ 151, 153, 254, 330, 375, 387, 401, 409, 410, 

414, 415, 416 âkıl ∙ 99, 192, 201, 254, 295, 297, 329, 330, 414 akıt- ∙ 213 akîk ∙ 314 akl ∙ 97, 101, 143, 149, 150, 165, 186, 258, 282, 294, 

336, 414, 422 akrân ∙ 170 akreb ∙ 306 aks ∙ 131, 179, 187 aksâ ∙ 111 al- ∙ 107, 136, 145, 160, 188, 195, 197, 202, 205, 

209, 220, 225, 239, 240, 286, 291, 297, 313, 320, 323, 326, 329, 331, 333, 339, 345, 359, 364, 382, 389, 400 

âl ∙ 115, 131, 357, 359, 411 alâ ∙ 115, 411 âlâm ∙ 390 aldan- ∙ 284 aldur- ∙ 325 ale’l-infirâd ∙ 129 ale’l-ittifâk ∙ 112 alef ∙ 350 'alem ∙ 134, 140, 157, 164, 166, 175, 217, 309 âlem ∙ 91, 109, 113, 127, 150, 173, 191, 207, 213, 26 9, 318, 342, 349, 359, 369, 371, 388, 392 âlet ∙ 317 aleyh ∙ 108, 126, 308 aleyhim ∙ 119 alın ∙ 177 alî ∙ 132 Alî ∙ 124, 125 âlî ∙ 128, 136, 137, 161, 170, 283, 334, 335, 378 alîl ∙ 228, 353 âlim ∙ 277, 278, 280, 282, 347, 374 Aliyyü’l-Murtazâ ∙ 124 allâme ∙ 132, 282, 283, 375, 379 altun ∙ 195 âlûde ∙ 105, 171, 215, 225 'âm ∙ 103, 164, 174, 178, 179, 277, 280, 289, 292, 

332, 360, 370, 380, 386, 398, 402, 405, 407, 411, 417 

âmâde ∙ 105, 319, 390, 398 

Page 321: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

313

âmâl ∙ 386 âmed ∙ 214, 353 âmed-şod ∙ 297, 367 amel ∙ 142, 153, 154, 155, 313, 314, 352 âmî ∙ 179 âmil ∙ 133, 232, 282 amîm ∙ 102, 120 Âmir ∙ 267 ammâ ∙ 105, 182, 184, 194, 199, 209, 212, 235, 254, 

286, 287, 297, 304, 306, 323, 382, 396 ammi ∙ 128 añ- ∙ 153, 162, 246 ân ∙ 158 ana ∙ 95, 96, 112 aña ∙ 92, 96, 107, 116, 132, 136, 152, 168, 171, 172, 

173, 197, 226, 245, 254, 255, 267, 268, 269, 270, 272, 276, 277, 285, 286, 288, 292, 295, 325, 333, 336, 340, 342, 346, 361, 363, 368, 371, 382, 392, 393, 399, 400, 410, 414, 422 

anâsır ∙ 214 anber ∙ 102, 120, 211 ancak ∙ 92, 119, 177, 179, 182, 194, 284, 390, 391 andan ∙ 97, 104, 137, 221, 224, 259, 260, 263, 270, 

361 anh ∙ 122, 123, 129, 131, 132, 134 anha ∙ 126 anı ∙ 94, 95, 98, 105, 155, 166, 173, 188, 192, 207, 

219, 222, 245, 266, 268, 334, 350, 364, 371, 373, 384, 389, 409, 419, 421 o ∙ 223 

ankâ ∙ 138, 213, 324, 344, 404 an-karîb ∙ 141 añla- ∙ 215, 247, 272, 285, 292, 295, 318, 319, 324 anlar ∙ 93 anuñ ∙ 93, 242, 264, 334, 340, 415 âr ∙ 389 ara- ∙ 258, 322, 327 Arab ∙ 110, 113, 208, 331, 383 ârâm ∙ 325 ârâyiş ∙ 110 araz ∙ 92, 113, 274, 284 ard ∙ 200 ârız ∙ 109, 150, 175, 253, 269, 270, 280, 296, 337, 

405 ârıza ∙ 261 ârif ∙ 155, 165, 209, 284, 330 Aristo ∙ 142, 278 âriyyet ∙ 92 armagan ∙ 170, 286 arsa ∙ 141, 312, 326 arş ∙ 94 arşı ∙ 112 art ∙ 402 art- ∙ 114 arûs ∙ 248 arz ∙ 99, 100, 103, 115, 124, 128, 141, 160, 163, 169, 

173, 190, 232, 242, 243, 244, 255, 260, 269, 281, 296, 303, 305, 315, 331, 335, 342, 347, 351, 360, 364, 372, 398, 399, 401, 413, 414, 420, 421 

as- ∙ 145 asâ ∙ 102, 223, 235, 239, 359, 360, 382, 383, 397 

Âsaf ∙ 139, 140, 165, 382 âsân ∙ 123, 300, 394 âsâr ∙ 174, 203, 280, 414 âsâyiş ∙ 89, 109, 167 asel ∙ 171 ashâb ∙ 115, 121, 125, 129 âsî ∙ 121, 307 âsim ∙ 121 asker ∙ 288, 322, 326, 338, 342, 343, 399 asl ∙ 97, 165, 201, 261 aslâ ∙ 200, 242, 251, 256, 287 âsmân ∙ 94, 104, 110, 145, 292, 354 asr ∙ 260, 292 âsûde ∙ 138 aşer ∙ 93 âşık ∙ 175, 183, 186, 191, 225, 235, 238, 240, 241, 

252, 257, 266, 267, 268, 275, 362 aşk ∙ 105, 182, 183, 184, 185, 191, 207, 209, 210, 

212, 213, 214, 215, 216, 219, 222, 253, 266, 267, 268, 269, 271, 272, 275 

âşkâr ∙ 109, 138, 264, 322, 328, 375 âşnâ ∙ 95, 299 âşûb ∙ 127, 259, 326 âşüfte ∙ 253, 273, 275, 371, 410 âşyân ∙ 129, 217, 383, 396 at ∙ 245, 247, 310, 312, 316, 319, 321, 323, 325, 327, 

328, 331, 332, 338, 339, 342, 404 at- ∙ 146, 205, 233, 264, 305,325,328,339 atâ ∙ 101, 102, 119, 121, 171, 172, 233, 240, 306, 

314, 335, 392, 408, 417 âteş ∙ 104, 127, 184, 185, 191, 210, 211, 212, 213, 

224, 242, 247, 285, 328, 354, 400 âteş-perest ∙ 104 atıl- ∙ 320, 321 atlas ∙ 147 avâlim ∙ 113 avâm ∙ 265, 290, 293, 344, 390 âvâre ∙ 216, 223, 235 avlan- ∙ 202 avn ∙ 138, 174, 348, 412, 413 ayag ∙ 193, 239, 317 ayak ∙ 106, 160, 191, 193, 206, 212, 225, 231, 240, 

290, 296, 300, 321, 371 ayân ∙ 234, 271, 282, 321, 351, 374, 393 ayb ∙ 172, 306 âyende ∙ 317 âyet ∙ 113, 372 âyîn ∙ 245, 303 âyine ∙ 106, 134, 140, 151, 179, 187, 204, 214, 215, 

263, 270, 271, 272, 275, 283, 291, 297, 325, 361, 410 

âyineveş ∙ 283, 284, 352 ayn ∙ 172, 182 ayş ∙ 104 âz ∙ 276, 306, 307, 350, 418 azâb ∙ 284, 346 âzâd ∙ 225, 244 âzâde ∙ 176, 202, 217 âzâr ∙ 236, 242 azîm ∙ 298, 309, 406 azîmet ∙ 161, 257, 260, 313, 365, 394 

Page 322: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

314

azîz ∙ 361, 368, 371 azm ∙ 101, 102, 136, 198, 203, 241, 248, 326, 356, 

368, 369, 398, 404, 422 Azrâ ∙ 240 âzürde ∙ 190 azze ∙ 91 

bâ ∙ 98, 128, 155, 156, 167, 199, 208, 209, 275, 285 ba’de ∙ 121, 122, 123, 125, 139 ba’îd ∙ 257 bâ’is ∙ 89, 98, 113, 127, 155, 156, 167, 277, 285 ba’z ∙ 367 ba’zı ∙ 104, 130, 322 ba’zısı ∙ 367 bâb ∙ 89, 96, 125, 189, 230, 232, 233, 258, 287, 296, 

380, 382, 388 bâd ∙ 96, 103, 117, 196, 288, 343, 346, 350 bâd-bân ∙ 145 bâde ∙ 102, 148, 184, 214, 275, 298, 349, 406, 420 bâg ∙ 90, 126, 128, 130, 144, 175, 246, 340 bagal ∙ 197, 238, 391, 400, 403 bâgbân ∙ 130 Bagdâd ∙ 257 bagla- ∙ 96, 221, 251, 252, 274, 277, 386 bahâ ∙ 238 bahâr ∙ 166 bâhir ∙ 113 bahr ∙ 95, 101, 103, 104, 114, 116, 121, 127, 133, 

135, 140, 163, 164, 165, 205, 207, 213, 217, 231, 239, 277, 280, 282, 284, 298 

Bahreyn ∙ 239 bahş ∙ 126, 222, 383 baht ∙ 139, 174, 210, 221, 299, 356 bahtlu ∙ 296 bak- ∙ 146, 155, 160, 177, 179, 186, 199, 218, 222, 

242, 245, 248, 258, 259, 272, 284, 285, 286, 301, 319 

bâk ∙ 237, 304, 320, 321 bâkî ∙ 128, 255, 256 bâl ∙ 122, 249, 376, 377, 378 bâlâ ∙ 100, 165, 227, 312 bâliş ∙ 215, 262, 291, 398 bâmdâd ∙ 232 baña ∙ 107, 118, 119, 123, 148, 157, 164, 201, 269, 

303, 334 bang ∙ 114 bâr ∙ 109, 196, 215, 219, 291, 315, 423 bârgeh ∙ 111, 162, 399 Barhayâ ∙ 169 Bârî ∙ 91, 374, 377 barmak ∙ 110 bas- ∙ 96, 156 basar ∙ 101, 110, 416 bâsı ∙ 89 baş ∙ 122, 140, 149, 152, 179, 188, 200, 220, 222, 

242, 243, 262, 273, 322, 329, 339, 345, 359, 364, 383 

başla- ∙ 188, 200, 220, 246, 265, 303, 315, 338, 345, 367, 370, 371, 412 

başmak ∙ 400 bat- ∙ 182 bâtın ∙ 282 batn ∙ 116 Bâyezîd ∙ 363 bâz ∙ 138, 188, 217, 269, 276, 324, 332, 336, 363, 

372, 395, 403 bâzî ∙ 311, 332 bâzîçe ∙ 312 bazû ∙ 323 bed ∙ 191, 198, 313, 314, 354, 356, 402, 412, 413, 

420 bedel ∙ 420 beden ∙ 107, 152, 177, 185, 189, 190, 202, 205, 303, 

306, 349 bedîd ∙ 132, 314, 399 bedlik ∙ 151 bedr ∙ 150, 171, 177, 194, 213, 230, 231, 392, 409 begen- ∙ 172 behişt ∙ 129 Behrâm ∙ 308, 309 behre-yâb ∙ 212, 410 bekâ ∙ 262 bekle- ∙ 178, 222, 362 bel ∙ 177, 180, 277, 397 belâ ∙ 127, 148, 179, 206, 221, 222, 402, 403 belî ∙ 150 belîg ∙ 133, 143, 156 belki ∙ 160, 170, 187, 232, 329, 380 Belkîs ∙ 217 ben ∙ 106, 107, 108, 118, 125, 147, 157, 188, 200, 

201, 206, 221, 223, 225, 237, 239, 247, 257, 262, 268, 269, 285, 292, 293, 294, 296, 303, 351, 352, 393, 394, 403 

be-nâm ∙ 260 benân ∙ 156 benât ∙ 129 bencileyin ∙ 295 bend ∙ 181, 187, 191, 205, 212, 221, 237, 299, 310, 

321, 322, 338, 356 bende ∙ 98, 110, 148, 149, 150, 154, 173, 179, 180, 

183, 192, 210, 216, 231, 232, 244, 254, 261, 270, 273, 277, 294, 295, 297, 300, 336, 346, 348, 351, 367, 408, 412 

benefş ∙ 102 benî ∙ 97, 113, 267, 341, 395 benze- ∙ 118, 158 ber ∙ 104, 105, 114, 129, 135, 136, 137, 140, 148, 

154, 174, 175, 177, 195, 206, 208, 234, 277, 282, 287, 289, 314, 317, 342, 343, 344, 345, 346, 353, 368, 376, 382, 384, 401, 402 

ber-â-ber ∙ 245, 321 bere ∙ 200, 223 berg ∙ 109, 250 Berhayâ ∙ 344 berhemen ∙ 393, 398 berî ∙ 99, 118, 125, 145, 216, 241, 266, 291, 294, 

303, 344, 412 berîn ∙ 132, 193, 415 

Page 323: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

315

berk ∙ 253 ber-karâr ∙ 104, 144 bernâ ∙ 356, 363 berr ∙ 140 ber-taraf ∙ 290 Besmele ∙ 90 Besmelenüñ ∙ 89 beste ∙ 138, 142, 149, 152, 158, 178, 208, 215, 216, 

235, 262, 298, 302, 306, 307, 352, 362 beş ∙ 101, 112 beşer ∙ 97, 99, 101, 109, 143, 215, 272, 336 bevvâb ∙ 316 beyân ∙ 120, 160, 183, 192, 217, 234, 261, 282, 374, 

381, 383, 387, 413 beyâz ∙ 313, 314 beyt ∙ 167, 171 bezm ∙ 90, 137, 161, 162, 166, 175, 206, 224, 255, 

282, 321, 326, 352, 354, 419, 421 bi’1-ittifâk ∙ 99, 372 bi’ât ∙ 292 bî-’illet ∙ 98, 348 bi’smi’llâh ∙ 139 bi’t-tamâm ∙ 232 bi’z-zât ∙ 115 bî-çâre ∙ 129, 223, 235 bîd ∙ 263 bî-edeb ∙ 98, 415 bigâne ∙ 179, 420 bî-gâye ∙ 153 bîh ∙ 148 bî-haber ∙ 154 bî-had ∙ 121, 136 bî-halef ∙ 153 bî-halel ∙ 104 bî-haşem ∙ 183 bi-hilaf ∙ 141 bî-hisâb ∙ 113 bî-hod ∙ 259 bî-hûde ∙ 395 bî-iştibâh ∙ 117, 184, 336 bil- ∙ 93, 97, 100, 103, 108, 142, 151, 152, 153, 155, 

156, 165, 185, 188, 190, 194, 196, 198, 200, 204, 206, 221, 223, 237, 238, 241, 243, 247, 259, 262, 274, 278, 281, 285, 287, 295, 296, 301, 313, 322, 332, 344, 347, 355, 360, 376, 393, 394, 417, 418 

bilâd ∙ 136, 343 bilâ-iştibâh ∙ 94, 411 bildik ∙ 108 bilin- ∙ 99, 282, 288 bîm ∙ 98, 338, 344, 345, 387, 388, 396 bîmâr ∙ 203 bî-mâye ∙ 274 bî-meze ∙ 203 bî-misâl ∙ 90 bî-misl ∙ 140, 310, 347 bin- ∙ 146 biñ ∙ 152, 189, 195, 252 binâ ∙ 95, 207, 210 bî-nevâ ∙ 233 bî-nişan ∙ 112 bint ∙ 126, 257 

bir ∙ 93, 95, 105, 108, 109, 119, 126, 128, 130, 131, 133, 137, 138, 142, 145, 149, 154, 156, 157, 160, 161, 162, 164, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 173, 176, 180, 181, 182, 183, 184, 188, 193, 195, 197, 198, 199, 201, 206, 207, 208, 209, 210, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 224, 225, 226, 227, 230, 234, 237, 240, 243, 246, 247, 250, 252, 253, 254, 255, 258, 260, 265, 267, 269, 274, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 285, 286, 289, 290, 292, 293, 294, 295, 296, 298, 299, 300, 301, 302, 304, 311, 312, 314, 315, 316, 317, 322, 323, 324, 326, 329, 330, 331, 334, 335, 336, 338, 339, 342, 343, 344, 346, 354, 357, 358, 359, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 366, 367, 368, 370, 371, 372, 373, 375, 376, 377, 380, 384, 387, 388, 390, 391, 394, 395, 396, 397, 398, 400, 402, 404, 405, 408, 410, 413, 414, 415, 418, 420, 422 

biraz ∙ 186, 190, 254, 262, 263, 288, 300, 319, 333, 340, 350, 362, 367, 403, 407 

birbiri ∙ 96, 99, 119, 150, 179, 217, 218, 320, 326, 357, 358, 366, 372, 378, 401 

biri ∙ 129, 162, 180, 181, 278, 294, 297, 359, 377, 387, 401 

biribiri ∙ 179 birisi ∙ 244 birlik ∙ 103 bisât ∙ 302, 303, 319, 398 bî-şek ∙ 171, 197, 414, 423 bit- ∙ 223, 227, 330, 355 bî-vücûd ∙ 169 biz ∙ 120, 130, 159, 167, 201, 202, 273, 286, 291, 

293, 301, 306, 308, 361, 364, 369, 382, 383, 388, 409, 416, 419 

Bokrat ∙ 278 boyun ∙ 216 bölik ∙ 208, 209 bölük ∙ 208 böyle ∙ 139, 190, 201, 206, 207, 226, 238, 253, 257, 

293, 302, 329, 365, 372, 382, 409 bu ∙ 91, 97, 99, 100, 105, 114, 121, 124, 125, 128, 

129, 133, 134, 145, 148, 150, 152, 153, 157, 158, 159, 160, 162, 167, 168, 169, 172, 175, 183, 188, 189, 190, 192, 193, 199, 201, 202, 209, 210, 216, 218, 219, 220, 224, 227, 232, 233, 234, 237, 239, 242, 244, 245, 246, 251, 252, 254, 255, 256, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 268, 269, 273, 280, 281, 282, 288, 291, 292, 297, 301, 310, 311, 315, 318, 329, 330, 331, 332, 334, 335, 336, 342, 345, 346, 355, 358, 360, 361, 367, 368, 371, 372, 373, 374, 376, 377, 378, 380, 385, 386, 388, 389, 390, 391, 394, 396, 401, 402, 405, 406, 408, 409, 411, 414, 415, 416, 417, 418, 419, 421 

Bû ‘Alî ∙ 142, 373 Bû Leheb ∙ 97 bu’l-heves ∙ 247 bûd ∙ 367 bugün ∙ 274 bul- ∙ 100, 107, 135, 164, 168, 170, 171, 173, 178, 

189, 202, 214, 226, 230, 232, 233, 234, 244, 246, 258, 264, 276, 300, 311, 323, 335, 339, 350, 367, 368, 380, 401, 410, 413, 415, 419, 420 

Page 324: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

316

bular ∙ 94 bulın- ∙ 253, 254 Bulmaz ∙ 89, 116, 197, 259 bûm ∙ 203, 355 buncılayın ∙ 357 bunlar ∙ 94, 374 burc ∙ 93, 111, 115, 134, 193, 228, 231, 240, 260, 

261, 266 bûriyâ ∙ 359 bûs ∙ 242, 246, 247, 316, 365 bûy ∙ 101, 102 bülbül ∙ 102, 175, 217, 224, 246 bülend ∙ 225 bürehne ∙ 304 bürhân ∙ 375, 376 büryân ∙ 299 büt ∙ 113, 190 

câ ∙ 131, 342, 344, 350 câ’iz ∙ 131 câblûs ∙ 392, 400 câh ∙ 116, 136, 139, 167, 174, 232, 313, 383 cahîm ∙ 383, 415, 419 Câlinûs ∙ 275, 279 câm ∙ 126, 206, 218, 221, 224, 255, 273, 275, 282, 

319, 323, 332, 365, 414 câme ∙ 165, 215, 225, 286, 290, 353 câmi’ ∙ 123 cân ∙ 91, 100, 141, 149, 152, 158, 159, 162, 178, 182, 

184, 187, 190, 194, 205, 206, 220, 226, 230, 233, 238, 250, 264, 266, 298, 305, 330, 344, 358, 388, 389, 393, 396, 400, 404, 415, 416 

cânân ∙ 195, 248 cânâne ∙ 180, 195, 246, 250, 258, 262 cân-hırâş ∙ 158 cânî ∙ 108 cânib ∙ 145, 218, 250, 252, 327, 328, 357 câriye ∙ 255, 367 cây ∙ 209, 251, 253, 283, 300, 316, 352 cebe ∙ 321 cebel ∙ 302 cebr ∙ 98 cedîd ∙ 137, 140 cefâ ∙ 179, 191, 196, 269, 334, 360, 361 cehd ∙ 300 cehennem ∙ 375 cehl ∙ 153, 306 celî ∙ 134, 306 Celîl ∙ 116, 346, 389 celîs ∙ 148, 168, 422 cellâd ∙ 97, 176, 225, 243 Cem ∙ 137, 160, 188, 260, 264, 309, 314, 316, 329, 

359 cem’ ∙ 160, 188, 190, 342, 364, 409, 410 cem’iyyet ∙ 114, 124 cemâd ∙ 189, 306, 348 cemâl ∙ 160, 255, 269, 414, 420 

cemîl ∙ 133, 169 cenâb ∙ 243, 334 cenâh ∙ 320, 379 cennet ∙ 128, 193 cerîde ∙ 421 cerr ∙ 358, 386, 419, 421 cesâret ∙ 158 cesed ∙ 97, 150 cev ∙ 246, 288 cevâb ∙ 123, 230, 235, 268, 281, 287, 296, 332, 333, 

366, 375, 376, 380, 388 cevâhir ∙ 120, 405 cevher ∙ 92, 101, 113,155 ceyb ∙ 195, 197 ceyş ∙ 321, 322 cezâ ∙ 108, 129, 351 cezbe ∙ 257, 270 cibâl ∙ 102 Cibrîl ∙ 110 cidâr ∙ 252 ciger ∙ 126, 279, 354 cihâd ∙ 128, 136 cihân ∙ 89, 91, 93, 96, 104, 108, 112, 114, 121, 126, 

127, 131, 138, 144, 147, 149, 154, 156, 161, 164, 167, 173, 183, 214, 246, 253, 277, 283, 292, 323, 331, 335, 347, 354, 359, 396, 415, 420 

cilâ ∙ 410 cilf ∙ 197 cilve ∙ 128, 131 cilveger ∙ 215, 297, 384 cinân ∙ 101, 128, 133, 144, 217, 419 cism ∙ 112, 176, 178, 251, 263, 271 cû ∙ 198, 384 cûd ∙ 94, 95, 104, 116, 143, 161, 166, 169, 171, 231, 

273, 275 cuhud ∙ 304 cum’a ∙ 372 cumhûr ∙ 129, 233 cur’a ∙ 298 cur’a-keş ∙ 308 cûş ∙ 224, 271 cûy ∙ 187, 193, 197 cûy-bâr ∙ 193 cüdâ ∙ 119, 150, 218, 243, 306, 358, 389 cülûs ∙ 248, 279, 392, 400 cümle ∙ 92, 94, 95, 99, 104, 110, 113, 118, 119, 120, 

122, 131, 145, 147, 164, 167, 170, 208, 226, 227, 234, 241, 248, 254, 255, 265, 277, 288, 304, 308, 311, 313, 314, 317, 331, 332, 344, 345, 365, 376, 381, 382, 383, 384, 396, 398, 402, 406,407 

cümleten ∙ 368 cünbân ∙ 175 cünbiş ∙ 224, 225, 317, 320, 337, 339 Cüneyd ∙ 363 cünûn ∙ 127, 175, 221, 267 cür’et ∙ 258 cürm ∙ 99, 107, 118, 119, 244, 307, 351 cüsse ∙ 313 cüvân ∙ 105, 149, 199, 225, 227, 236, 299, 385, 391, 

395, 396, 399, 400, 402, 403, 406, 407 cüvân-merd ∙ 225 

Page 325: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

317

Ç 

çagır- ∙ 199 çâh ∙ 105, 238, 324 çâk ∙ 107, 186, 219, 223, 234, 257, 271, 275, 321, 

394, 414 çâker ∙ 137, 294, 307, 309, 356 çal- ∙ 326 çâlâk ∙ 267, 422 çâr ∙ 96, 119, 120, 130, 134, 179, 180, 181, 209, 210, 

281, 344, 419 çâre ∙ 107, 206, 223, 226, 227, 228, 261, 264, 384 çarh ∙ 143, 146, 147, 253 çâr-mîh ∙ 148 çârüm ∙ 124 çat- ∙ 190 çatla- ∙ 321 çeh ∙ 197 çehre ∙ 222, 319 çehre-sâ ∙ 293 çek- ∙ 126, 151, 157, 181, 191, 200, 206, 212, 235, 

237, 254, 291, 325, 367, 383, 395 çekdir- ∙ 146 çekil- ∙ 321 çemen ∙ 90, 102, 127, 149, 176, 192, 194, 218 çemenistân ∙ 348 çenâr ∙ 242 çengi ∙ 310 çerâg ∙ 224, 279 çerâgân ∙ 146 Çerdûn ∙ 198, 199, 200, 201 çerh ∙ 101, 103, 280, 292 Çerh ∙ 90 çeşm ∙ 103, 112, 126, 165, 176, 186, 188, 213, 228, 

237, 270, 271, 284, 285, 319, 321, 380 çeşme ∙ 110, 164, 228, 238, 329 çetr ∙ 356 çık- ∙ 97, 145, 146, 152, 154, 155, 178, 183, 218, 

247, 263, 300, 304, 322, 328, 372, 397, 398, 402, 403 

çıkar- ∙ 276 çi ∙ 297, 396 Çigil ∙ 190 çille ∙ 181 çîn ∙ 235, 319, 419 Çîn ∙ 138, 190, 314, 343 çirâ ∙ 98, 348 çog ∙ 362 çok ∙ 132, 136, 150, 162, 171, 176, 177, 197, 223, 

253, 282, 289, 299, 300, 318, 322, 327, 350, 351, 374, 396, 400, 411 

çü ∙ 96, 125, 144, 176, 190, 250, 341, 346, 364, 378, 381, 397, 402 

çün ∙ 135, 136, 180, 188, 189, 200, 237, 269, 277, 302, 320, 332, 353, 360, 374, 378, 383, 408, 409, 419 

çünki ∙ 292, 327, 346, 359, 382, 385, 393, 407, 409 

da ∙ 95, 100, 111, 124, 133, 141, 185, 201, 218, 252, 264, 269, 302, 360, 373, 385, 409, 414, 421 

dâ’im ∙ 114, 132, 259, 306, 372 dâ’imâ ∙ 218, 411 da’vâ ∙ 412 da’vet ∙ 111, 252, 285, 302, 333, 334, 360, 374, 412 dâd ∙ 122, 233, 241, 277, 401 dâdger ∙ 277, 290, 401 dâg ∙ 224, 226 dagdaga ∙ 282 dahı ∙ 93, 105, 108, 128, 129, 134, 135, 154, 162, 

168, 174, 180, 181, 185, 186, 193, 207, 237, 243, 253, 311, 314, 324, 329, 330, 331, 334, 351, 369, 375, 381, 394, 402 

dâhil ∙ 333, 392, 409, 413 dahme ∙ 276, 304, 355 dâl ∙ 209 dalâl ∙ 99 dalâlet ∙ 374 dâm ∙ 147, 155, 177, 190, 202, 269, 274, 301, 323, 

355, 358, 364, 391 dâmâd ∙ 244, 248, 253, 255, 259, 261, 263 dâmen ∙ 155, 161, 188, 194, 197, 276, 345 dânâ ∙ 91, 124, 150, 278, 285, 291, 324, 329, 344, 

373 dâne ∙ 89, 127, 177 dâr ∙ 111, 217, 231, 262, 264, 300, 327, 328 Dârâ ∙ 309, 314, 337 darb ∙ 136, 223, 277, 339, 370 dârende ∙ 100, 115, 165 dârü’1-bekâ ∙ 153 dâver ∙ 349 Dâvûd ∙ 117, 340 dâye ∙ 96, 258 de ∙ 91, 97, 125, 131, 137, 154, 159, 162, 167, 180, 

207, 213, 228, 246, 257, 260, 261, 264, 270, 295, 307, 312, 313, 332, 335, 371, 373, 385, 386, 390, 393, 398, 402, 403, 409, 415, 419 

def’ ∙ 171, 205, 363, 399, 403 def'a ∙ 235, 237, 328 defn ∙ 265, 301 defter ∙ 126, 181 degül ∙ 100, 127, 188, 196, 197, 209, 215, 231, 238, 

243, 394 dehen ∙ 167, 246, 274, 378, 391 dehr ∙ 113, 122, 145, 146, 149, 164, 167, 168, 173, 

179, 222, 255, 279 dehşet ∙ 225 dek ∙ 153, 156, 178, 180, 216, 222, 256, 261, 303, 

345, 364, 385 delâl ∙ 419, 420 delîl ∙ 107, 151, 184, 197, 374 dellâl ∙ 176 dem ∙ 93, 94, 95, 96, 101, 104, 109, 115, 116, 117, 

119, 131, 140, 141, 142, 145, 149, 150, 152, 153, 157, 160, 163, 171, 183, 184, 186, 189, 191, 193, 198, 205, 206, 207, 214, 217, 218, 219, 220, 223, 225, 229, 230, 234, 239, 241, 244, 246, 247, 250, 

Page 326: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

318

262, 263, 267, 274, 280, 295, 297, 300, 302, 306, 307, 310, 316, 319, 321, 328, 331, 334, 338, 347, 349, 351, 354, 357, 358, 362, 369, 373, 384, 387, 391, 392, 394, 402, 403, 404, 407, 408, 416, 418, 419 

dem-â-dem ∙ 104, 310 dem-be-dem ∙ 95, 171, 274, 280, 297, 306, 411 dem-beste ∙ 157, 184, 223 dem-bestegî ∙ 189 denî ∙ 279 der ∙ 89, 91, 107, 110, 117, 118, 119, 123, 124, 125, 

126, 129, 131, 132, 134, 135, 138, 139, 165, 168, 169, 185, 186, 187, 188, 195, 197, 216, 230, 233, 234, 236, 238, 241, 245, 248, 276, 288, 293, 294, 302, 306, 309, 315, 316, 325, 337, 338, 363, 366, 370, 380, 382, 391, 396, 397, 400, 406, 407, 415 

der-be-der ∙ 286 derc ∙ 304 derd ∙ 127, 223, 225 derdin ∙ 264 derdmend ∙ 196, 226 dere ∙ 301 dergâh ∙ 100, 222, 251 dergeh ∙ 91, 93, 99, 100, 124, 137, 139, 142, 143, 

162, 169, 170, 172, 181, 228, 235, 256, 287, 342,379 

derî ∙ 227 dermân ∙ 260, 329 derûn ∙ 185, 220, 221, 261, 262, 296, 302, 313, 328, 

353, 392, 402 dervîş ∙ 242 deryâ ∙ 160, 169, 235, 240, 379 dest ∙ 98, 107, 108, 118, 157, 182, 209, 230, 237, 

252, 281, 294, 306, 307, 312, 319 dest-gîr ∙ 157 destûr ∙ 139, 232, 396 deşne ∙ 205, 387 deşt ∙ 283 devâ ∙ 170, 171, 226, 228, 388, 394 devâm ∙ 327 devân ∙ 283 devlet ∙ 94, 110, 114, 115, 136, 138, 159, 182, 185, 

200, 233, 276, 277, 279, 288, 289, 290, 293, 315, 316, 324, 337, 343, 363, 382, 397, 412 

devr ∙ 89, 90, 93, 143, 206, 228, 270, 276, 292 devrân ∙ 165, 170, 182 dıhk ∙ 317 Dımışk ∙ 176 dıraht ∙ 242 dırâz ∙ 163, 257, 306 di- ∙ 93, 117, 150, 152, 157, 158, 161, 163, 183, 187, 

188, 189, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 199, 200, 201, 202, 206, 207, 220, 221, 223, 226, 227, 231, 232, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 242, 243, 244, 246, 248, 251, 253, 254, 255, 257, 259, 261, 262, 263,268, 269, 279, 280, 281, 282, 285, 286, 291, 292, 293, 295, 296, 299, 300, 301, 302, 303, 312, 315, 318, 329, 330, 331, 334, 336, 340, 343, 344, 346, 355, 357, 358, 359, 360, 361, 363, 364, 365, 366, 369, 372, 374, 375, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 384, 387, 388, 389, 392, 393, 394, 395, 396, 

399, 401, 402, 403, 405, 407, 408, 409, 423 Dicle ∙ 218 dîdâr ∙ 112, 180, 268 dîde ∙ 158, 159, 178, 187, 190, 203, 214, 215, 221, 

222, 234, 257, 270, 299, 391 diger ∙ 267, 311, 387 diger-gûn ∙ 267 dih ∙ 100, 168, 196, 288, 416 dik- ∙ 230, 360 dikkat ∙ 133, 327, 328, 332, 333, 412 dil ∙ 103, 105, 106, 107, 116, 127, 129, 148, 152, 

156, 158, 159, 162, 163, 164, 177, 178, 185, 187, 190, 191, 192, 203, 205, 206, 212, 214, 216, 223, 224, 226, 231, 232, 233, 235, 238, 239, 241, 242, 244, 256, 260, 263, 268, 269, 273, 275, 282, 287, 291, 296, 297, 299, 304, 306, 307, 320, 328, 334, 337, 339, 340, 341, 345, 350, 351, 352, 368, 379, 380, 389, 390, 392, 401, 415, 420, 421, 423 

dilâ ∙ 158 dil-ber ∙ 105, 106, 155, 190, 205, 207, 208, 214, 216, 

254, 256 dil-beste ∙ 164 dil-dâde ∙ 199 dile- ∙ 138, 208, 242 dil-firîb ∙ 150 dilîr ∙ 310 dilîrâne ∙ 320 dil-mürdelik ∙ 153 dîn ∙ 111, 122, 130, 140, 262, 340, 373, 374, 375, 

376, 377, 382, 403, 409 dinâr ∙ 182 diñle- ∙ 155, 197, 208, 234, 241, 257, 303, 414 direng ∙ 243, 316 dirhem ∙ 182, 183, 354 dirîg ∙ 156 dirîgâ ∙ 106 dîrîne ∙ 150 dirlik ∙ 151 diş ∙ 149 ditre- ∙ 219, 250 dîv ∙ 93, 148, 344, 349 dîvân ∙ 233, 236 dîvâne ∙ 188, 191, 234 dîvâneyüm ∙ 191 diyâr ∙ 140, 141, 175, 274, 275, 305, 331, 353, 357, 

359, 388, 415 diyü ∙ 225 dizdâr ∙ 93 dök- ∙ 109, 120, 149, 181, 187, 205, 239, 240, 418 dön- ∙ 196, 223, 271, 287, 322, 323, 327 dört ∙ 89, 96, 148, 321 du’â ∙ 135, 139, 143, 172, 188, 196, 242, 259, 283, 

286, 288, 302, 305, 317, 337, 382, 396 dûd ∙ 152, 402 dûg ∙ 171 duhter ∙ 221, 232, 233, 235, 236, 237, 238, 245, 251, 

253, 258, 259, 261, 263, 264, 301, 304 duhûl ∙ 366, 374, 381, 399 dûr ∙ 95, 260 dûş ∙ 137, 156, 284 duzeh ∙ 351 

Page 327: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

319

dü ∙ 126, 308, 309, 320, 326, 382, 387 dükeli ∙ 95 düldül ∙ 124 dümm ∙ 309 dünyâ ∙ 114, 132, 138, 148, 153, 254, 351 dür ∙ 109, 120, 127, 145, 149, 155, 160, 165, 169, 

197, 217, 235, 238, 239, 240, 243, 244, 260, 276, 280, 293, 302, 354 

dürc ∙ 125, 161, 237, 246, 276 dür-dâne ∙ 239 dürer ∙ 110, 114, 170, 421 dürr ∙ 95, 101, 120, 125, 145, 170, 237, 240, 241, 

405, 422 dürrî ∙ 111 dürüst ∙ 235, 307, 375 dürüşt ∙ 97 düş ∙ 186 düş- ∙ 98, 106, 112, 179, 187, 187, 191, 193, 193 198 

200 207 219 220 225 231 238  düşmen ∙ 166 dü-tâ ∙ 195, 322 düvüm ∙ 122, 333 düz- ∙ 325, 326 düzeh ∙ 211 

e’imme ∙ 418 Ebâ Bekr ∙ 122 ebed ∙ 114, 341 ebedî ∙ 135 ebkâr ∙ 175 ebr ∙ 112, 145, 239, 263, 342 ebrû ∙ 319 ebter ∙ 135 ecel ∙ 102, 243, 414 ecma’în ∙ 119 edâ ∙ 139, 168, 170, 244, 252, 265, 289, 382 edeb ∙ 166, 252, 313, 317, 319, 407 edîb ∙ 150, 399 efdal ∙ 111, 121, 122, 123, 125, 130 efgende ∙ 169, 180, 271, 294, 340 efkâr ∙ 273, 347, 389, 421 eflâk ∙ 92, 94, 245, 384 Efrenc ∙ 312 efsâne ∙ 175, 191, 234, 239 efsûn ∙ 355, 364, 367, 386, 400 efsûnger ∙ 404 efsürde ∙ 184 efsürdelik ∙ 153 efzûn ∙ 327, 377 eg- ∙ 97 eger ∙ 89, 117, 137, 159, 161, 168, 169, 171, 172, 

185, 190, 226, 232, 236, 238, 243, 254, 272, 276, 291, 311, 334, 342, 371, 372, 375, 376, 378, 408, 413, 415 

egerçi ∙ 183 ehad ∙ 97, 341, 416 ehâd ∙ 91 

ehâlî ∙ 372 ehem ∙ 139 ehî ∙ 330, 372 ehl ∙ 89, 124, 155, 158, 162, 171, 177, 178, 182, 208, 

209, 255, 265, 272, 278, 293, 298, 335, 354, 360, 361, 367, 374, 392, 404, 420, 421, 422 

Ehremen ∙ 341 ekâbir ∙ 289 ekl ∙ 171 ekrem ∙ 108, 126, 139 ekser ∙ 146, 172, 323 el ∙ 106, 127, 141, 160, 192, 202, 215, 230, 238, 239, 

251, 255, 260, 275, 279, 286, 326, 359, 365, 379, 382, 386, 407 

el-amân ∙ 141 elbet ∙ 323, 395 elbette ∙ 171, 172, 184, 185, 226, 287, 340, 393, 394, 

422 elem ∙ 148, 149, 174, 235, 241, 254, 315, 395 elest ∙ 255 elifi ∙ 89 elîm ∙ 284 eltâf ∙ 134 emân ∙ 110, 126, 167, 206, 333 emânü’1-emân ∙ 176 emek ∙ 151, 358 emel ∙ 144, 147, 148, 208, 274, 379 emîn ∙ 110, 184, 234, 340, 405 emîr ∙ 128 emmâre ∙ 105, 107, 274 emn ∙ 110, 167, 174 emr ∙ 93, 137, 138, 154, 157, 173, 178, 243, 245, 

277, 286, 292, 293, 300, 329, 335, 341, 342, 343, 346, 347, 355, 398, 400, 406 

emsâl ∙ 165, 237, 314 enâm ∙ 135, 379, 380, 385 enâr ∙ 102 enbâz ∙ 100 enbiyâ ∙ 110 enbûh ∙ 399 encâm ∙ 301 encüm ∙ 154, 181, 280, 289, 399 endâm ∙ 219, 223, 250 endâz ∙ 175 endâze ∙ 216 ender ∙ 202 endîş ∙ 330 endîşe ∙ 209, 224, 273, 330 endûde ∙ 248 engin ∙ 145 engübîn ∙ 92, 203 engüşt ∙ 122, 147, 163 engüşter ∙ 144 enhâr ∙ 130 eñse ∙ 200, 404 envâr ∙ 154 enver ∙ 140 er ∙ 227, 380 er- ∙ 196 erba’în ∙ 122, 391, 410 erbâb ∙ 158, 192, 331, 384 

Page 328: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

320

ergavân ∙ 205 erkân ∙ 248, 345, 406 erre ∙ 90 ervâh ∙ 130 erzâk ∙ 347, 416 es- ∙ 196 esâs ∙ 167 esb ∙ 199, 200, 308 esbâb ∙ 323 esbak ∙ 176 eser ∙ 131, 152, 156, 164, 184, 212, 263, 318, 376, 

390 esfel ∙ 95, 349 esfer ∙ 291 esîr ∙ 147, 212, 274, 285, 308, 356, 372, 388 eslâf ∙ 421 esmâ ∙ 140 esrâr ∙ 154, 180, 227, 232, 306, 362, 415 ester ∙ 369 eş’âr ∙ 159 eşfak ∙ 118 eşk ∙ 271 eşref ∙ 95, 109, 195 eşyâ ∙ 104 et’ime ∙ 171 etıbbâ ∙ 264 etrâf ∙ 344 etvâr ∙ 317, 353 evc ∙ 143 evlâd ∙ 127, 129 evliyâ ∙ 384 evvel ∙ 157, 270, 297, 365, 388 evzâ ∙ 317 evzâ’ ∙ 320 ey ∙ 100, 108, 109, 116, 119, 120, 127, 135, 152, 

153, 154, 160, 169, 171, 172, 187, 188, 192, 193, 194, 196, 200, 202, 212, 220, 226, 227, 232, 235, 236, 238, 244, 247, 253, 259, 261, 263, 268, 269, 270, 280, 281, 292, 293, 294, 296, 300, 305, 312, 318, 323, 324, 330, 334, 347, 358, 360, 366, 372, 374, 375, 377, 379, 382, 385, 387, 388, 393, 400, 403, 405, 416, 417, 419 

eyâ ∙ 157, 158, 161, 163, 187, 193, 201, 239, 246, 254, 255, 257, 280, 286, 318, 336, 349, 381, 392, 396, 399, 401, 402, 407 

eyle- ∙ 93, 94, 95, 97, 98, 99, 100, 101, 103, 104, 106, 107, 108, 112, 115, 116, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 126, 129, 130, 132, 133, 134, 136, 137, 139, 141, 142, 143, 151, 155, 156, 157, 158, 160, 161, 162, 163, 167, 169, 171, 172, 173, 180, 181, 182,187, 188, 189, 190, 191, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 205, 207, 208, 209, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 223, 224, 226, 228, 230, 232, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 250, 251, 253, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 263, 265, 267, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 279, 280, 281, 282, 283, 286, 289, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 296, 297, 299, 300, 301, 303, 304, 308, 309, 310, 311, 312, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 320, 322, 324, 325, 328, 329, 330, 331, 332, 

333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 345, 346, 347, 350, 351, 352, 353, 354, 356, 357, 358, 360, 361, 362, 364, 365, 366, 367, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 376, 381, 382, 383, 385, 386, 387, 388, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 401, 403, 404, 405, 407, 409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 417, 418, 419, 420, 422 

eyne’l-mefer ∙ 200 eyvân ∙ 232 eyyâm ∙ 109, 176, 315, 355, 391 Eyyûb ∙ 117 ezâ ∙ 347 ezel ∙ 305 

fâ’ide ∙ 265 fâ’ik ∙ 142, 170, 209, 277 fâ’il ∙ 98, 347, 348 fâhir ∙ 171 fahr ∙ 108, 121, 124, 210 fahru’1-enâm ∙ 125 fakîr ∙ 118, 142, 147, 154, 166, 243, 285, 299 fakîrâne ∙ 172 fakr ∙ 278, 287, 299, 300, 354, 357, 362 fâl ∙ 279 fâris ∙ 111, 131, 166 fark ∙ 215, 273, 405, 406, 410, 423 Fârûk ∙ 122, 124 farz ∙ 244, 251, 384 fasl ∙ 166, 335 fâş ∙ 187 fâtih ∙ 122, 140, 309 fâzıl ∙ 132, 139, 379 fazîlet ∙ 207 fazl ∙ 108, 119, 120, 142, 143, 161, 162, 163, 166, 

170, 182, 283, 288, 290, 375 fazla ∙ 142, 343 fedâ ∙ 182, 194, 304, 323, 367, 389 fehîm ∙ 290, 376 fehm ∙ 161, 312, 394 felâket ∙ 354 fe-lâ-tenher ∙ 118 Felâtûn ∙ 278 felek ∙ 90, 94, 103, 111, 115, 127, 138, 143, 145, 

147, 150, 154, 167, 171, 205, 206, 213, 227, 270, 277, 311, 314, 324, 332, 392, 396 

fem ∙ 155, 176, 190 fen ∙ 311 fenâ ∙ 206, 255, 279, 287, 298 fenâr ∙ 103 fener ∙ 145 fenn ∙ 142, 367 fer ∙ 131, 214, 244, 253, 255, 373, 380 ferâg ∙ 279 ferâset ∙ 204, 291, 312 ferc ∙ 304 ferd ∙ 310, 318, 325, 387, 411, 416 ferec ∙ 363 

Page 329: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

321

feres ∙ 356, 397 Ferhâd ∙ 183 ferhûnde ∙ 279 ferîd ∙ 107 Ferîdûn ∙ 137, 138, 319 fermân ∙ 100, 115, 154, 173, 232, 277, 287, 315, 333, 

337, 343, 346, 373, 403, 412 ferş ∙ 210, 230, 248, 290, 337 feryâd ∙ 102 ferz ∙ 311, 319, 322, 323, 325, 327 ferzâne ∙ 280 fesâd ∙ 215, 350, 370, 371 feşân ∙ 120, 127, 145, 160, 217, 354 fetâ ∙ 302, 331 feth ∙ 89, 136, 137, 138, 141, 189, 230, 296, 301, 380 fevât ∙ 252 fevk ∙ 95, 218, 241 fevt ∙ 156 feyz ∙ 94, 95, 101, 102, 104, 116, 117, 144, 147, 149, 

164, 167, 306, 410, 419, 420 fezâ ∙ 136, 175, 325, 397, 398 fırka ∙ 208, 209, 379 fısk ∙ 215, 294 fıtrat ∙ 113 fi’1-cümle ∙ 138, 181, 241, 242 figân ∙ 324 fikâr ∙ 269 fikr ∙ 100, 106, 148, 149, 157, 178, 199, 246, 274, 

368, 386 fîl ∙ 310, 321, 322, 325, 327, 337, 338 Fir’avn ∙ 411, 412 firâk ∙ 127, 152, 157, 179, 222, 224, 231 firâr ∙ 270, 327, 357, 386, 389, 391 firâvân ∙ 134, 182, 299 firâz ∙ 134, 267, 348, 384, 404, 405 firdevs ∙ 98 firkat ∙ 146, 183, 184, 191, 192, 256, 267 fîrûze ∙ 210 fişek ∙ 146 fitrâk ∙ 138 fuhûl ∙ 134, 168, 374 fukarâ ∙ 352 Furkân ∙ 142, 374 fursat ∙ 328, 338 fuzûl ∙ 100 füccâr ∙ 140 fülk ∙ 89, 145 fünûn ∙ 175 fürû’ ∙ 129, 131 fürûzân ∙ 213 füsûn ∙ 202, 312, 355, 373, 388, 401 fütûr ∙ 186, 258, 323, 341, 358 füzûn ∙ 294, 388 

gâ’ib ∙ 190, 257 gadab ∙ 233 gaffâr ∙ 351 

gâfil ∙ 161, 328, 353, 390 gaflet ∙ 156, 172 gâhi ∙ 298, 328 gâhîce ∙ 310 galat ∙ 195 galebe ∙ 408 gâlib ∙ 267, 311, 318, 322, 324, 333, 334, 338, 379 gam ∙ 147, 152, 154, 157, 174, 186, 191, 203, 212, 

216, 217, 219, 222, 223, 234, 238, 244, 270, 280, 297, 330, 354, 356, 368, 387, 399, 415 

gamâm ∙ 401 gamze ∙ 176, 179, 203 ganî ∙ 417 ganîmet ∙ 328 gâr ∙ 120, 300 garaz ∙ 113, 265, 284 garb ∙ 145 gâret ∙ 105, 106, 215, 350 garîb ∙ 193, 199 gark ∙ 133, 205, 307, 417 garka ∙ 104, 164 garrâ ∙ 419 gâşiye ∙ 111, 137, 356 gâv ∙ 138 gavsiyyet ∙ 266 gavta ∙ 231, 298, 386 gayb ∙ 172 gâyet ∙ 105, 151, 163, 188, 196, 248, 265, 329, 420 gayr ∙ 104, 131, 193, 194, 209, 215, 276, 287, 361, 

365, 421 gayret ∙ 170, 242, 317 gayrı ∙ 92, 202, 269, 323 gazâ ∙ 136 gazab ∙ 124, 233, 237, 259, 319, 321, 328 gazâl ∙ 138, 181 gâzî ∙ 136 geç- ∙ 112, 137, 147, 177, 182, 199, 208, 216, 224, 

241, 251, 252, 273, 275, 300, 330, 391, 411 gedâ ∙ 183, 226, 233, 332, 365, 381, 397, 405 gehî ∙ 321, 328, 410 gel- ∙ 93, 96, 104, 107, 109, 112, 118, 119, 142, 146, 

147, 148, 152, 156, 164, 166, 168, 169, 172, 174, 178, 185, 186, 188, 193, 199, 200, 203, 219, 225, 227, 233, 234, 238, 239, 240, 241, 243, 245, 248, 250, 251, 253, 255, 258, 259, 261, 262, 263, 264, 265, 271, 276, 278, 281, 283, 288, 289, 290, 291, 293, 294, 299, 315, 316, 319, 321, 322, 323, 325, 331, 333, 336, 337, 338, 339, 342, 343, 345, 346, 350, 351, 355, 363, 364, 365, 368, 369, 371, 373, 380, 381, 383, 386, 391, 393, 394, 396, 398, 399, 404, 407, 409, 411 

genc ∙ 109, 112, 116, 182, 190, 197, 230, 276, 279, 283, 300, 301, 302, 303, 304, 329, 354, 359, 362, 379, 380 

gencîn ∙ 355 gencîne ∙ 142, 168, 246, 276, 290, 354 gendüm ∙ 246, 288 ger ∙ 117, 135, 141, 143, 158, 168, 177, 185, 193, 

197, 227, 255, 288, 291, 300, 301, 302, 303, 311, 335, 341, 373, 380, 384, 408, 422 

gerçek ∙ 227 

Page 330: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

322

gerçi ∙ 94, 98, 107, 150, 170, 192, 210, 212, 221, 235, 253, 274, 286, 306, 311, 313, 314, 318, 327, 366, 369, 381, 389, 396, 418, 419, 420 

gerdân ∙ 213 gerden ∙ 90, 147, 149, 267, 274, 306, 307, 310 gerdiş ∙ 217 gerdûn ∙ 103 gerek ∙ 158, 194, 238, 263, 264, 269, 274, 282, 292, 

378, 382, 385, 389, 394, 409 geri ∙ 322 germ ∙ 185, 213, 320, 326, 387 germiyyet ∙ 96 geşt ∙ 335 getür- ∙ 91, 112, 113, 117, 326 gevher ∙ 96, 109, 110, 117, 120, 125, 133, 158, 161, 

168, 215, 227, 230, 266, 284, 285, 291, 293, 297, 341, 417 

Geylân ∙ 228 gez- ∙ 223, 224 gezend ∙ 226, 322, 338 gılmân ∙ 131 gıybet ∙ 261 gibi ∙ 92, 94, 131, 132, 148, 152, 158, 159, 160, 178, 

179, 181, 182, 183, 185, 195, 196, 198, 203, 209, 212, 218, 221, 222, 224, 225, 230, 238, 258, 264, 266, 271, 279, 282, 284, 290, 302, 310, 311, 316, 318, 325, 329, 330, 336, 338, 357, 362, 364, 375, 393, 399, 400, 401, 402, 414, 421 

gice ∙ 145, 150, 183, 224, 251, 252, 259, 262, 289, 300, 365 

gil ∙ 246 gile ∙ 299 gir- ∙ 116, 148, 177, 179, 182, 185, 188, 189, 197, 

230, 246, 248, 253, 258, 288, 302, 309, 316, 320, 359, 360, 382, 391, 396, 407 

gîr ∙ 114, 118, 231, 243, 297, 298, 333, 346, 401 girân ∙ 126, 153, 283, 349, 364, 378, 389, 403 girân-mâye ∙ 237 gird ∙ 210, 352 gird-âb ∙ 210 girîbân ∙ 107, 177, 186, 234, 257, 271, 394 Girîd ∙ 136, 140 giriftâr ∙ 247, 284 girye ∙ 220, 265, 271 git- ∙ 105, 156, 157, 183, 190, 193, 199, 203, 215, 

233, 258, 265, 357, 381, 386, 394, 397, 406 gîtî ∙ 338 giy- ∙ 419, 420 gonca ∙ 102 gonce ∙ 114, 126, 144, 149, 166, 174, 176, 190, 201, 

206, 226, 227, 335, 391, 423 gömgök ∙ 223 gönder- ∙ 262, 313 göñül ∙ 106, 221, 246, 274 gör- ∙ 112, 137, 143, 154, 165, 173, 174, 177, 181, 

186, 189, 194, 198, 200, 203, 205, 207, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 230, 231, 233, 237, 238, 240, 241, 243, 244, 250, 257, 259, 262, 263, 264, 268, 270, 276, 277, 283, 284, 285, 290, 291, 302, 303, 304, 306, 312, 314, 318, 320, 321, 322, 337, 339, 343, 354, 357, 359, 368, 371, 378, 392, 

394, 397, 402, 405, 407 göre ∙ 107, 261, 414 görin- ∙ 98, 179, 215, 331 göster- ∙ 160, 219, 240, 244, 255, 300, 310, 324, 340 gösterivir- ∙ 107 gövde ∙ 223 göz ∙ 102, 176, 183, 186, 189, 219, 220, 222, 223, 

230, 239, 242, 262, 303, 321, 354, 392 gözle- ∙ 198 gubâr ∙ 174, 231 gufrân ∙ 308 gulâm ∙ 142, 209, 309, 355, 367, 397 gunc ∙ 420 gûne ∙ 158 gurâb ∙ 198, 201, 202, 203, 378, 402 gurre ∙ 412 gurûr ∙ 285, 312, 323, 332, 341, 345, 350, 352, 413 gusl ∙ 262, 263 gussa ∙ 225, 239, 244, 356 gûş ∙ 155, 160, 188, 202, 205, 224, 229, 233, 246, 

264, 278, 280, 288, 293, 299, 319, 332, 336, 354, 361, 373, 379, 381, 395, 415, 422 

gûşe ∙ 147, 154, 278 gûşiş ∙ 134, 384 gûşvâr ∙ 247 güdâz ∙ 180, 404, 405 güftâr ∙ 163, 191, 234, 246, 353 güher ∙ 95, 101, 112, 131, 211, 281, 287, 315, 331 gül ∙ 90, 101, 102, 109, 126, 149, 176, 177, 181, 185, 

190, 196, 201, 202, 203, 212, 224, 250, 303, 317, 328, 331, 419 

gül-bang ∙ 188 gülbün ∙ 90 gülistân ∙ 213 gülşen ∙ 102, 132, 204, 422, 423 gülû ∙ 297, 299 gülzâr ∙ 116, 133, 173, 174, 227 gümân ∙ 167, 205, 281, 334, 337, 345, 361, 366, 378, 

380, 403, 412 güm-râh ∙ 383 gün ∙ 114, 132, 178, 179, 181, 185, 188, 193, 222, 

245, 248, 265, 277, 279, 282, 283, 289, 290, 299, 315, 335, 336, 343, 362, 363, 375, 402 

günâh ∙ 94, 107, 119, 273 günâhkâr ∙ 351 gündüz ∙ 390 güneh ∙ 105, 118, 216, 351 güneş ∙ 271 gürâz ∙ 200 gürg ∙ 200 gürsine ∙ 358, 418 gürûh ∙ 348 Güstehem ∙ 137 güşâ ∙ 140, 230, 309, 378 güşâd ∙ 132, 137, 163, 189, 233, 370 güşâde ∙ 96, 218, 232, 246, 318, 397 güşâyende ∙ 116 güvâh ∙ 184 güzâf ∙ 319 güzâr ∙ 261, 335, 387 güzel ∙ 253, 254 

Page 331: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

323

güzer ∙ 199, 212, 218, 224, 303, 343, 345, 361 güzergâh ∙ 194 güzîn ∙ 109, 119, 121, 234, 346 

hˇâb ∙ 153, 154, 187, 262, 302, 390 hˇâce ∙ 175 hˇâh ∙ 241 hˇân ∙ 101 hâ ∙ 90 haber ∙ 117, 176, 183, 195, 205, 210, 233, 262, 263, 

275, 287, 311, 332, 365, 406 habîr ∙ 160, 201, 259 hacer ∙ 110 hâcet ∙ 287, 360 had ∙ 181, 182, 240, 294, 342, 343 hadem ∙ 397 hâdim ∙ 140, 180, 222 hadîs ∙ 92 hafâ ∙ 351 hâfız ∙ 110, 144, 174, 180, 301, 305, 348, 416 Hâfız Ahmed Paşa ∙ 139 hafî ∙ 134, 306, 313 hafîf ∙ 283, 364, 389 Hak ∙ 113, 115, 117, 118, 119, 121, 125, 129, 134, 

136, 139, 141, 157, 262, 334, 341, 342, 361, 366, 407, 408, 420 

hâk ∙ 91, 95, 96, 110, 112, 115, 118, 125, 126, 168, 169, 186, 197, 216, 219, 220, 228, 230, 277, 279, 285, 294, 307, 341, 346, 348, 349, 350, 353, 356, 380, 381, 385, 404, 405 

hakâret ∙ 285 hakîkat ∙ 212, 216, 266, 272 hakîkî ∙ 210 hakîm ∙ 281, 282, 283, 284, 286, 287, 289, 290, 291, 

293, 295, 301 hâkim ∙ 100 hakîmâne ∙ 287, 320 Hakk ∙ 143, 147, 155, 385, 415 hakkâ ∙ 423 hâl ∙ 108, 109, 138, 142, 152, 153, 164, 168, 173, 

177, 190, 191, 192, 203, 209, 221, 226, 227, 241, 242, 250, 253, 261, 296, 303, 329, 351, 365, 366, 371, 373, 384, 386, 390, 392, 395, 401, 405, 410 

halâ ∙ 352 halâs ∙ 194, 280, 386, 395 hâle ∙ 146, 194, 197, 231 Haleb ∙ 331 halef ∙ 153, 154, 156, 403 halel ∙ 147, 379 hâlet ∙ 189 hâlık ∙ 99, 416 Hâlık ∙ 91, 100, 305, 347 Halîl ∙ 116, 348 halk ∙92, 99, 116, 138, 167, 173, 281, 363, 364, 390, 

417, 422 halka ∙ 230, 241, 258 hall ∙ 132, 260, 281 

Hallâk ∙ 144 halleda’llâhu ∙ 135 halt ∙ 188 halvet ∙ 230, 247, 385 ham ∙ 203, 219, 221 hâm ∙ 368 hamd ∙ 135 hamdu ∙ 419 hâme ∙ 89, 120, 143, 163, 309, 353, 354,  haml ∙ 283, 364, 389 hamle ∙ 324 hamûş ∙ 143, 190 Hamza ∙ 128 hân ∙ 135, 136, 308, 315, 338 Hanbelî ∙ 134 hancer ∙ 177, 205, 206, 207, 355 hande ∙ 176, 265, 317, 339, 340 handek ∙ 210 hâne ∙ 96, 185, 190, 195, 197, 246, 248, 258, 261, 

290, 299, 302, 304, 322, 329, 336, 341, 362, 372, 380 

hânkeh ∙ 118, 361, 362, 381 hân-mân ∙ 184, 388 har ∙ 200, 304, 315, 364 hâr ∙ 101, 226, 331, 335, 423 harâb ∙ 254, 277, 284, 290 harâm ∙ 197, 363, 377, 378 harâm-zâde ∙ 197 harâret ∙ 158 hâre ∙ 101 hareket ∙ 186, 189, 219 harem ∙ 111 hâric ∙ 97, 143, 336, 361, 397 hârik ∙ 379 hârik-ı ‘âde ∙ 379, 405 harîr ∙ 249, 302, 398 hark ∙ 142 harlık ∙ 151 Hârût ∙ 197 hâs ∙ 103, 164, 174, 178, 179, 244, 247, 277, 280, 

289, 292, 332, 349, 360, 370, 380, 385, 386, 398, 402, 405, 407, 411, 422 

Hasan ∙ 126 hasen ∙ 166 hâsıl ∙ 206, 208, 232, 239, 272, 377, 379, 385, 390 hâsılı ∙ 137, 143, 148, 151, 177, 179, 182, 197, 201, 

206, 231, 247, 266, 267, 269, 274, 276, 277, 278, 282, 285, 297, 299, 310, 311, 312, 317, 319, 322, 327, 332, 336, 338, 345, 350, 354, 355, 365, 367, 383, 421, 423 

hasîb ∙ 100 hasîr ∙ 372 hasm ∙ 137, 310, 323, 324, 355 hasret ∙ 219, 224, 273 haste ∙ 149, 157, 260, 299 hastegî ∙ 189 hâşâ ∙ 104 haşem ∙ 165, 245, 246, 319 Hâşimî ∙ 114 haşr ∙ 156 hatâ ∙ 105, 131, 172, 306, 334, 408, 417, 421 

Page 332: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

324

hatab ∙ 129 hatâr ∙ 300 hâtır ∙ 148, 170, 174, 175, 178, 360, 368, 405 hâtıra ∙ 171, 280, 296 hâtime ∙ 419 hatm ∙ 111, 121, 125, 297, 378 hatt ∙ 126 havâs ∙ 120, 188, 189, 265, 293, 344, 349 hâver ∙ 291, 391 havf ∙ 243, 257, 344, 361 hayâ ∙ 108, 120, 123, 169, 233, 243, 252, 392, 407 hayâl ∙ 93, 160, 177, 181, 186, 187, 270 hayâlât ∙ 270, 355 hayât ∙ 89, 90, 96, 102, 110, 116, 149, 170, 176, 416 hayf ∙ 106 hayl ∙ 245 haylî ∙ 146, 201, 276, 311, 355, 360, 365 hayr ∙ 99, 121, 151, 156, 165, 215, 272 hayrân ∙ 184, 219 hayret ∙ 146, 251, 270, 399 hayru’1-enâm ∙ 112 Hayy ∙ 91, 97, 102, 257, 305, 306, 348, 416 hazân ∙ 173, 174, 204, 250 hazar ∙ 368, 388, 389 hazer ∙ 243, 247, 301, 341 hazf ∙ 209 hâzır ∙ 170, 253, 288, 398 hazîn ∙ 203, 276 hazîne ∙ 304 hazret ∙ 89, 115, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 

130, 135, 139, 165, 167, 168, 172, 210, 217, 230, 232, 245, 251, 254, 260, 261, 265, 275, 276, 279, 286, 292, 309, 334, 335, 340, 361, 396, 407, 408, 412, 413, 414, 415, 420 

heft ∙ 93, 94, 110, 145, 147, 292 hel etâ ∙ 125 hel min mezîd ∙ 107, 380 helâk ∙ 107, 189, 223, 237, 263, 305, 346, 414 helvâ ∙ 171, 358 hem ∙ 94, 102, 114, 124, 126, 129, 131, 150, 168, 

169, 174, 183, 190, 200, 207, 217, 220, 225, 271, 282, 289, 298, 307, 312, 314, 327, 330, 341, 349, 356, 357, 358, 366, 378, 383, 387, 413, 419, 422 

hemâ ∙ 329 hemân ∙ 122, 123, 124, 162, 167, 169, 184, 195, 196, 

200, 202, 205, 206, 207, 218, 226, 230, 237, 238, 239, 248, 250, 253, 255, 257, 261, 264, 299, 302, 304, 305, 313, 314, 319, 321, 323, 327, 331, 333, 334, 337, 356, 361, 365, 369, 374, 380, 381, 393, 394, 398, 400, 401, 413, 418 

hem-çü ∙ 219 hem-çünân ∙ 236 hem-dem ∙ 94, 223, 352 hemîn ∙ 90, 120, 124, 262, 319, 324, 338, 339, 353, 

365, 369, 403 hem-kadem ∙ 156 hem-nefes ∙ 156 hem-sâye ∙ 94 hem-tâ ∙ 143, 420 hemyân ∙ 195 henüz ∙ 178, 390 

hep ∙ 115, 167, 173, 252, 280, 292, 313, 317, 320, 355, 364, 383, 390, 391, 408 

her ∙ 95, 98, 99, 112, 113, 115, 121, 130, 135, 138, 142, 144, 151, 157, 160, 169, 174, 175, 180, 183, 192, 200, 205, 212, 222, 223, 241, 250, 254, 255, 267, 277, 278, 281, 287, 292, 294, 296, 298, 301, 302, 306, 317, 321, 322, 326, 344, 370, 373, 385, 389, 393, 396, 397, 400, 401, 404, 413, 414, 416, 418, 420, 421, 422, 423 

hergiz ∙ 131 herkes ∙ 379 hevâ ∙ 106, 152, 161, 216, 238, 274, 294, 298, 301, 

307, 342, 343, 345, 346, 354, 376, 402, 403 hevâyî ∙ 146 heves ∙ 106, 153, 181, 269 hey’et ∙ 258, 413 heybet ∙ 263 heycâ ∙ 141, 326 heykel ∙ 198, 413 heyzüm ∙ 108 hezâr ∙ 102, 115, 307, 339, 343 hezârân ∙ 115 hezl ∙ 319 hıdmet ∙ 100 hıfz ∙ 138, 139 hırâm ∙ 111, 145, 290, 308, 340, 355 hıred ∙ 148, 150, 215, 272, 294 hırem ∙ 115 hırka ∙ 383 hırmen ∙ 177 hırs ∙ 148, 153, 247, 276, 294, 297, 298, 299, 307, 

308, 386, 418 hırz ∙ 90, 194, 297, 389 hısn ∙ 140, 333 hışm ∙ 176, 284 hışt ∙ 210, 254 Hıtâ ∙ 314 hıyâl ∙ 246 hıyâm ∙ 289, 370, 398 hıyâr ∙ 255 Hızr ∙ 149, 175 hicâb ∙ 250, 252, 304, 328, 351, 363, 390 Hicâz ∙ 126 hicr ∙ 267 hidâyet ∙ 308, 366 hidmet ∙ 104, 180, 255, 277, 313 hidmeti ∙ 179, 231 hikâye ∙ 422 hikâyet ∙ 160, 174, 216, 217, 275, 308, 353 hikem ∙ 98, 161, 278 hikmet ∙ 97, 100, 163, 167, 168, 275, 277, 278, 280, 

281, 318 hilaf ∙ 130, 141 hilâfet ∙ 117, 121, 122, 123, 125 hilâl ∙ 90, 177 hîle ∙ 197, 313, 325, 328, 338, 367 hîleger ∙ 288 hilkat ∙ 92, 97, 113, 155 hilye ∙ 417 himem ∙ 139, 335 himmet ∙ 138, 162, 164, 225, 227, 234, 335, 350, 

Page 333: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

325

361, 372, 394, 410 hîn ∙ 128, 166, 199, 212, 235, 307, 343 Hind ∙ 141, 310, 331 hirâs ∙ 339, 344, 386, 401 hirbâ ∙ 160 hisâb ∙ 124, 179, 275 hisâl ∙ 371 hisse ∙ 208, 209, 297 hitâb ∙ 291, 334, 376 hiyel ∙ 384, 388, 408 hizrân ∙ 222 hod ∙ 137, 166, 170, 202, 255, 329, 346 hod-bîn ∙ 349 hor ∙ 324 hoş ∙ 150, 161, 170, 217, 294, 317, 324, 330, 375, 

400 Hoten ∙ 138, 176 hoy ∙ 120 hub ∙ 253 Hudâ ∙ 91, 95, 100, 110, 111, 112, 125, 128, 132, 

135, 138, 144, 146, 154, 167, 168, 174, 175, 192, 251, 255, 260, 272, 346, 353, 361, 378, 383, 394, 395, 409 

hudâvend ∙ 94, 138 Hudâvend ∙ 154, 161, 163, 173 hûk ∙ 401 huld ∙ 132, 193, 415 hulefâ ∙ 120 hulk ∙ 166, 420, 421 hulûs ∙ 98, 247, 315, 368 humâr ∙ 103 hûn ∙ 127, 220, 225, 329 hûrâ ∙ 131 hurc ∙ 322 hurd ∙ 126 hurde ∙ 313, 407 hurma ∙ 297 hursende ∙ 210 hurşîd ∙ 91, 180, 213, 244, 348 hurûf ∙ 208 Hurûfî ∙ 209 husûmet ∙ 400 hûş ∙ 143, 155, 163, 190 huşk-leb ∙ 220 hûşmend ∙ 225 hûşyâr ∙ 188 huzûr ∙ 142, 259, 273 hüccet ∙ 375, 376 hücre ∙ 230, 238, 262, 263, 392, 396, 407 hücûm ∙ 304, 324, 328, 338 hüdâ ∙ 132, 256, 353, 382, 383 Hüdâ ∙ 283, 284 hüddâm ∙ 313 hüdhüd ∙ 217 hükemâ ∙ 279 hükm ∙ 113, 114, 292 hükûmet ∙ 233 hümâ ∙ 123, 138, 198, 203, 358, 384 hümâm ∙ 135, 296, 324, 343, 381, 396, 405, 416 hümâyûn ∙ 127, 139, 327 hüner ∙ 158, 166, 171, 172, 278, 280, 290, 303, 311, 

331, 333, 379 hürmet ∙ 291 Hüseyn ∙ 126 hüseynî ∙ 326 hüsn ∙ 120, 155, 168, 178, 199, 237, 252, 270, 368, 

371, 420 hüsrev ∙ 111, 124, 136, 137, 305, 309, 310, 318, 336, 

338, 355 hüveydâ ∙ 96, 212, 238, 287, 343, 351 

ırag ∙ 106 ırak ∙ 257 Irak ∙  217, 225, 244, 262, 331,  ırk ∙ 90, 127, 259 Isfehân ∙ 331 ıstıfâ ∙ 91 ışık ∙ 321 ıyâl ∙ 367 ıztırâb ∙ 103, 222, 287, 346, 389, 394 

İ 

i’râz ∙ 107, 152 i’tibâr ∙ 202, 294 i’tidâl ∙ 178 i’timâd ∙ 122, 323 i’tizâr ∙ 296, 307 i’zâz ∙ 152 i- ∙ 113, 117, 145, 146, 147, 148, 150, 151, 152, 154, 

155, 157, 160, 162, 170, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 194, 197, 198, 209, 213, 217, 218, 221, 223, 225, 238, 246, 255, 259, 260, 262, 267, 270, 279, 295, 296, 298, 299, 300, 304, 310, 311, 312, 313, 314, 317, 324, 327, 340, 354, 380, 414 

ibâd ∙ 168, 173, 306, 348, 351, 352 ibâdet ∙ 98, 306, 418 iber ∙ 154, 336, 422 ibn ∙ 207 ibret ∙ 170, 317 ibtidâ ∙ 130, 135 îcâd ∙ 109, 155 iclâl ∙ 94, 114, 137 ictihâd ∙ 130, 134, 353, 358 ictinâb ∙ 268, 380 iç ∙ 304 içeri ∙ 258 içerü ∙ 258, 302, 391, 397 içre ∙ 96, 107, 118, 131, 156, 158, 164, 172, 176, 217, 

225, 240, 243, 252, 253, 260, 266, 277, 285, 289, 310, 335, 343, 351, 373, 389, 390, 398, 413, 415 

içün ∙ 103, 146, 163, 181, 192, 226, 252, 255, 264, 292, 299, 309, 314, 338, 370, 383, 387, 416, 417, 423 

îd ∙ 119, 313, 361, 365, 366, 367, 368, 380, 398, 399, 402, 403 

iddi’â ∙ 288 

Page 334: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

326

idrâk ∙ 92, 271, 272, 410, 422 idüp ∙ 109, 265, 361 iftihâr ∙ 110 iftirâk ∙ 358 ihdâ ∙ 172, 283, 314 ihfâ ∙ 266 ihsân ∙ 104, 123, 134, 142, 172, 260, 308 ihtilâf ∙ 130 ihtimâm ∙ 128, 133, 332, 381, 390, 409 ihtirâk ∙ 127 ihtirâm ∙ 289, 293, 382 ihtisâb ∙ 351 ihtişâm ∙ 245 ihtiyâr ∙ 98, 130, 220, 226, 231, 240, 255, 278, 287, 

342, 362, 384, 387, 393 ihvân ∙ 422, 423 ihyâ ∙ 375 ikbâl ∙ 114, 318 ikdâm ∙ 155, 158, 162, 322, 334, 335, 356, 360 iken ∙ 104, 118, 141, 148, 166, 191, 192, 198, 199, 

200, 205, 206, 243, 252, 257, 268, 306, 307, 311, 328, 340, 345, 349, 350, 356, 368, 369, 378, 379, 390, 391, 393, 396, 397, 408, 409, 412 

iki ∙ 96, 126, 127, 128, 137, 163, 167, 180, 193, 199, 207, 208, 219, 220, 222, 231, 234, 240, 247, 257, 258, 262, 263, 265, 269, 290, 293, 300, 310, 320, 322, 323, 356, 357, 359, 362, 377, 387, 403, 404, 414 

iklîl ∙ 112, 135, 169 ikrâm ∙ 292, 399 iktibâs ∙ 167 iktidâ ∙ 265, 418 iktidâr ∙ 139, 290 iktifâ ∙ 172 iktirân ∙ 93, 121 iktisâb ∙ 117, 283, 410 iktizâ ∙ 258, 320, 328, 334, 385 ilâc ∙ 221, 226, 329, 330 İlâh ∙ 167, 175, 243, 318, 398, 399, 408, 412 ilçi ∙ 283, 287, 313, 314, 315, 318 ile ∙ 91, 93, 94, 95, 97, 98, 101, 104, 105, 107, 108, 

109, 115, 116, 120, 121, 122, 131, 133, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 146, 147, 148, 150, 151, 152, 153, 154, 156, 157, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 176, 178,182, 183, 185, 186, 188, 189, 190, 191, 194, 195, 196, 197, 200, 202, 203, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 214, 215, 221, 222, 223, 225, 226, 228, 230, 232, 238, 239, 241, 242, 243, 244, 247, 248, 250, 251, 252, 253, 255, 256, 257, 258, 260, 261, 263, 265, 267, 268, 270, 271, 273, 274, 276, 277, 280, 281, 282, 283, 285, 286, 288, 289, 290, 291, 293, 294, 297, 298, 299, 301, 302, 305, 306, 307, 310, 311, 313, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 320, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328, 329, 330, 331, 332, 333, 336, 337, 338, 339, 343, 344, 345, 346, 347, 349, 350, 352, 354, 355, 356, 357, 358, 359, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 366, 367, 368, 371, 373, 374, 377, 378, 379, 380, 382, 384, 386, 387, 390, 393, 396, 397, 398, 399, 401, 402, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 410, 411, 412, 413, 

417, 419, 420, 421 illâ ∙ 151, 290 illet ∙ 109, 116, 281 ilm ∙ 125, 133, 160, 278, 282, 293, 344, 352 ilticâ ∙ 100, 116, 118, 125, 256, 308, 379 iltifât ∙ 151, 199, 242, 286, 315, 338, 389 iltimâs ∙ 193, 366 iltiyâm ∙ 142 ilzâm ∙ 292, 379 im’ân ∙ 337 imâm ∙ 129, 130, 131, 132, 133, 134 îmân ∙ 121, 375, 418 imâme ∙ 359 imâmeyn ∙ 126 İmâmu’1-A’zâm ∙ 129 

İ 

imdâd ∙ 335, 409 imdi ∙ 292 imlâ ∙ 421 imtihân ∙ 177, 271, 276, 287, 383, 409 imtiyâz ∙ 101 imtizâc ∙ 96 in- ∙ 198 in’âm ∙ 308, 349, 417 inân ∙ 289, 298, 330 inâyet ∙ 228, 420 inbisât ∙ 319 İncîl ∙ 374 incin- ∙ 187 incu ∙ 248 inhilâl ∙ 319 inhizâm ∙ 323 inkâr ∙ 161 inkıyâd ∙ 293 ins ∙ 100, 143, 305, 340, 344, 416 insâf ∙ 173 insân ∙ 101, 312 intihâb ∙ 383, 389 intikâl ∙ 100, 276, 291, 319 intikâm ∙ 313 intisâb ∙ 283, 375 intizâm ∙ 112, 164, 173, 368 intizâr ∙ 256 ir- ∙ 90, 93, 99, 104, 117, 125, 162, 163, 181, 182, 

188, 195, 196, 200, 203, 204, 205, 230, 233, 236, 241, 248, 251, 252, 255, 256, 257, 297, 300, 301, 304, 316, 320, 321, 322, 328, 332, 365, 373, 387, 391, 395, 414 

irâdet ∙ 307 İrân ∙ 331 İrem ∙ 133, 192, 250, 397 irfân ∙ 124, 130, 155, 295, 352 irgür- ∙ 282 iriş- ∙ 92, 95, 143, 239, 283, 338, 414 irtiyâb ∙ 128, 281, 304, 406 îsâl ∙ 266 ise ∙ 89, 90, 100, 118, 137, 146, 154, 155, 161, 183, 

Page 335: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

327

190, 193, 202, 205, 220, 227, 236, 240, 245, 248, 259, 260, 291, 300, 303, 317, 330, 355, 379, 390, 395, 396, 401, 405, 406, 415, 420 

Îsî ∙ 109, 217 İskender ∙ 275, 276, 277, 278, 279, 282, 286, 287, 

289, 290, 291, 293, 295, 296 İskender-i Zü’1-Karneyn ∙ 275 İslâm ∙ 111, 122, 123, 373, 375, 378, 383, 417 ism ∙ 89, 91, 132, 140, 150, 162, 181, 302, 303, 305, 

370 İsmâ’il ∙ 213 ismet ∙ 129, 204, 210 isnâ ∙ 93 İsrâ ∙ 154 iste- ∙ 138, 162, 190, 235, 238, 252, 264, 296, 339, 

342, 368, 403 istinâd ∙ 148, 163 isyân ∙ 105, 116, 215 iş ∙ 162, 232, 301, 317, 330, 335, 355, 371, 375, 405, 

414 işâret ∙ 243, 325 işgâl ∙ 200, 390 işle- ∙ 295 işte ∙ 252 iştibâh ∙ 121 iştihâ ∙ 326 iştihâr ∙ 164 iştikâk ∙ 302 iştirâk ∙ 269 iştiyâk ∙ 152, 231 it- ∙ 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 101, 102, 103, 104, 

105, 106, 107, 108, 109, 110, 113, 115, 116, 117, 118, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 127, 128, 129, 130, 131, 133, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 143, 145, 146, 147, 148, 151, 152, 153, 156, 160, 161, 163, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 173, 174, 177, 181, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 197, 198, 199, 200, 201, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 212, 213, 214, 215, 219, 220, 221, 222, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 235, 236, 237, 238, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 258, 259, 260, 261, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 295, 296, 297, 299, 300, 303, 304, 306, 307, 308, 310, 312, 315, 316, 317, 318, 319, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 328, 329, 330, 332, 333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 344, 345, 346, 348, 349, 350, 351, 352, 353, 355, 357, 358, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 370, 371, 372, 373, 375, 376, 377, 379, 380, 381, 383, 384, 385, 388, 389, 390, 391, 392, 394, 395, 396, 399, 400, 401, 402, 403, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 410, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 419, 420, 421, 422 

itâ’at ∙ 292, 341 itlâf ∙ 388 itmâm ∙ 165 İtmese ∙ 89 ittifâk ∙ 198, 358, 365 

ittihâd ∙ 130 ittikâ ∙ 170, 286 iv- ∙ 330 iylük ∙ 416 iyü ∙ 254 iz ∙ 198 izâr ∙ 196, 201, 203, 250, 303 izdihâm ∙ 265 izdiyâd ∙ 168, 350, 352 izhâr ∙ 319 izle- ∙ 198 izn ∙ 319 izz ∙ 128 izzet ∙ 114, 285, 406 

jeng ∙ 410 

kâ’ide ∙ 158, 316, 317 kâ’inât ∙ 115, 199, 416 ka’r ∙ 105 kabâ ∙ 367, 417 kabr ∙ 123, 132 kabûl ∙ 120, 126, 139, 162, 170, 264, 281, 339, 341, 

376, 393, 417, 419 kabza ∙ 275, 342, 355 kaç- ∙ 200, 252, 268, 325 kad ∙ 176, 225 kadar ∙ 118, 151, 157, 185, 191, 192, 209, 240, 248, 

256, 341, 352, 360, 371, 406, 421 kadeh ∙ 102, 387 kadem ∙ 96, 108, 112, 113, 142, 156, 185, 186, 187, 

193, 194, 195, 229, 235, 246, 316, 334, 335, 343, 353, 361, 382, 385, 399 

kademî ∙ 195, 196 kader ∙ 97 kâdî ∙ 142 kadîm ∙ 89, 91, 92, 128, 160, 163, 168, 220, 281, 295 Kâdirî ∙ 228 kaf ∙ 93 kafâ ∙ 320 kafes ∙ 182, 184, 217 kâfil ∙ 347, 416 kâfile ∙ 134 kâfir ∙ 113, 136 kâhir ∙ 284 Kâhire ∙ 368, 369, 370, 372, 402, 409 kahkaha ∙ 102 Kahramân ∙ 141, 225 kak- ∙ 160, 401 kâkül ∙ 149, 179, 309 kal- ∙ 105, 106, 119, 146, 152, 157, 184, 187, 189, 

190, 191, 196, 212, 222, 246, 250, 251, 256, 261, 270, 289, 321, 323, 325, 327, 333, 372, 373, 375, 377, 390, 391, 398, 415 

Page 336: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

328

kâl ∙ 266, 282, 357 kal’a ∙ 93, 140, 309 kâlâ ∙ 175 kalb ∙ 90, 184, 185, 275, 276, 280, 282, 297, 312, 

319, 337, 341, 345, 361, 387, 410 kâlbüd ∙ 159, 281 kâle ∙ 164, 351 kalem ∙ 109, 119, 127, 140, 156, 166, 169, 175, 191, 

217, 228, 309, 342, 420 kâlıb ∙ 159, 184, 266, 333 kalîl ∙ 107, 151, 389 kalûd ∙ 105 kâm ∙ 128, 162, 173, 190, 206, 242, 245, 333, 358, 

366, 379, 390, 405 kamer ∙ 89, 92, 93, 94, 110, 121, 126, 136, 145, 177, 

227, 228, 231, 253, 255, 271, 288 kâmet ∙ 106, 149, 198, 203, 219, 274, 293, 391 kâmil ∙ 282 kâm-rân ∙ 173, 285 kamu ∙ 92, 113, 119, 158, 174, 202, 246, 313, 360, 

372, 402, 405 kâm-yâb ∙ 128, 333 kan ∙ 205, 326 kân ∙ 101, 110, 131, 230, 235, 287 kana’ât ∙ 308 kand ∙ 170, 171, 181, 227, 372 kande ∙ 178, 372 kangı ∙ 255, 387 kanı ∙ 154 kantara ∙ 210, 266 kânûn ∙ 134, 142 kapla- ∙ 251 kapu ∙ 96, 116, 148, 149, 171, 230, 258, 302, 391, 

405, 417 kâr ∙ 172, 199, 201, 203, 218, 220, 221, 241, 242, 

245, 248, 251, 264, 267, 274, 275, 284, 297, 298, 310, 320, 322, 324, 326, 327, 330, 354, 358, 362, 365, 368, 373, 385, 387, 388, 389, 413, 414, 418 

kara ∙ 216, 223, 275 Karâfe ∙ 370 karañu ∙ 230 karar- ∙ 219 karâr ∙ 193, 196, 202, 203, 211, 227, 230, 241, 251, 

256, 259, 261, 262, 290, 316, 327, 341, 365, 366, 371, 375, 384, 386, 389 

karga ∙ 201 kârgeh ∙ 275, 276 kârger ∙ 243 karîb ∙ 359, 365, 369, 399 karîn ∙ 119, 120, 132, 139, 144, 161, 234, 339, 348, 

352, 374, 381, 402, 410 karşu ∙ 137, 141, 225, 382 karşula- ∙ 321, 382 kartabân ∙ 199, 259, 409 Kârûn ∙ 182, 373 kasd ∙ 122, 137, 169, 190, 345, 364, 383, 385, 386, 

391 kasdı ∙ 315 kâse ∙ 104, 299, 323 kâsıd ∙ 287 kâsır ∙ 169 

kasr ∙ 191, 218, 233, 245, 247, 253, 254 kassâb ∙ 225 kaş ∙ 190 kâşâne ∙ 185, 246, 248, 250 kâşif ∙ 142, 353, 415 kat ∙ 238, 311, 380, 395, 402 kat- ∙ 108 kat’ ∙ 238, 259, 288, 384, 395, 402 katı ∙ 105, 157, 197, 201, 208, 216, 251, 252, 258, 

268, 278, 287, 298, 299, 346, 380, 382, 389, 394, 396 

kâtib ∙ 175 kâtil ∙ 124 katl ∙ 224, 225, 226, 243, 329, 330 katre ∙ 116, 149, 239, 296, 350 kavî ∙ 160, 210, 307, 375, 410, 411 kavl ∙ 114, 151, 164, 172, 224, 280, 281, 303, 374, 

375 kavm ∙ 133, 374, 375, 408 kayd ∙ 138, 184, 216, 241, 269, 274, 279, 290, 298, 

337, 390, 393 kayna- ∙ 219 Kays ∙ 183, 267, 268, 270, 271 kayser ∙ 122 kazâ ∙ 97, 126, 252, 325, 398 kebâb ∙ 191, 394 kebgân ∙ 102 kebîr ∙ 370 kebk ∙ 188, 200 kec-nazar ∙ 272 keder ∙ 145, 176, 189, 199, 204, 260, 263, 291, 297, 

361, 368, 387, 388, 418 kef ∙ 90, 103, 144, 195, 202 kefen ∙ 126 keff ∙ 110, 170 keffe ∙ 125 kefş ∙ 231, 404 kehkeşân ∙ 145, 289 kelâm ∙ 209, 269, 297, 375, 402, 413, 418 kelîl ∙ 353 Kelîm ∙ 117, 309, 408, 412, 413 kelle ∙ 136, 328 kem ∙ 240, 319, 364 kemâl ∙ 99, 143, 161, 162, 178, 193, 323, 409 Kemâl ∙ 207 kemâlât ∙ 169, 170 kemend ∙ 149, 250, 267, 310 kemer ∙ 93, 96, 103, 180, 210, 245, 277, 284, 286, 

348, 359 kemîn ∙ 321, 325, 338, 339, 350 kenâr ∙ 218, 247 kendi ∙ 97, 188, 287, 296, 316, 357, 364, 421 kendin ∙ 305 kendü ∙ 115, 162, 296, 324 kendüm ∙ 296 kendüsi ∙ 311, 312, 381, 394 kenef ∙ 174 kenz ∙ 271, 308 kerâmât ∙ 373 kerâmet ∙ 101, 217, 230, 235, 260, 359, 376, 377, 

380, 384, 400, 404 

Page 337: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

329

Kerbelâ ∙ 127 kerem ∙ 104, 110, 116, 121, 133, 151, 164, 165, 166, 

171, 187, 188, 191, 193, 206, 223, 228, 235, 269, 273, 275, 306, 347, 349, 408, 411, 418, 419, 421 

kerîm ∙ 167 kerre ∙ 294, 310 kerrema’llâhu ∙ 124 kes ∙ 318, 344, 347, 349 kes- ∙ 188 kesb ∙ 155, 156, 200, 201, 273, 284, 285, 312, 354, 

355 kesel ∙ 104, 147, 171, 403, 418 kesil- ∙ 238 kesret ∙ 233 keş ∙ 171 keşân ∙ 234 keşf ∙ 143, 207, 209, 225, 228, 237, 239, 247, 260, 

261, 296, 303, 304, 353, 355, 357, 359, 367, 373, 374, 376, 384, 395 

keşîde ∙ 141 keşîş ∙ 373, 383, 400 keş-me-keş ∙ 356 keşşâf ∙ 142 keştî ∙ 145, 346 ketb ∙ 164 Ketm ∙ 91 kevâkib ∙ 94, 145, 165, 336 kevkeb ∙ 111, 333 kevkebe ∙ 318 kevn ∙ 89, 90, 100, 109, 284 kevser ∙ 392 keyfiyyet ∙ 285 Keyvân ∙ 166 kez ∙ 177, 199, 405 kıble ∙ 89, 183, 251, 252, 269, 365 Kıble-nümâ ∙ 89 kıbleyi ∙ 89 Kıbrıs ∙ 373 Kıbtî ∙ 413 kıdem ∙ 92, 305 kıl- ∙ 90, 91, 95, 96, 98, 100, 108, 109, 115, 118, 120, 

136, 142, 143, 155, 156, 160, 162, 163, 185, 187, 188, 191, 192, 198, 202, 206, 212, 213, 216, 223, 228, 233, 234, 235, 240, 241, 242, 243, 245, 246, 250, 251, 252, 257, 259, 260, 262, 263, 269, 270, 273, 274, 275, 276, 283, 284, 285, 286, 289, 290, 294, 296, 303, 304, 308, 309, 313, 316, 318, 319, 320, 324, 325, 326, 328, 329, 330, 334, 336, 337, 340, 341, 345, 346, 350, 352, 353, 356, 363, 365, 367, 368, 369, 378, 382, 392, 393, 394, 395, 399, 400, 401, 405, 409, 419 

kılın- ∙ 259 kır- ∙ 122 kırd ∙ 312, 316 kırk ∙ 373, 383, 385, 398, 400, 409 kısâs ∙ 276 kıssa ∙ 198, 201, 207, 209, 239, 258, 266, 339, 373 kıyâm ∙ 119, 253, 291, 295, 304, 344, 367, 390, 392 kıyâmet ∙ 274 kıyâs ∙ 193, 281, 285, 318, 332, 366, 385, 417 kıyem ∙ 364 

kıymet ∙ 244, 283, 285 kız ∙ 259, 301 Kızılbaş ∙ 310, 314 ki ∙ 96, 105, 128, 129, 144, 151, 152, 153, 154, 156, 

157, 161, 167, 172, 173, 175, 180, 183, 186, 189, 192, 196, 198, 201, 202, 205, 210, 212, 223, 233, 240, 243, 254, 259, 262, 263, 264, 266, 267, 268, 269, 274, 276, 287, 311, 317, 320, 323, 329, 334, 369,381, 382, 389, 393, 394, 403, 414, 418, 422 

kibâr ∙ 139, 144, 164, 265, 315, 371 kibr ∙ 341, 350, 413 kibriyâ ∙ 90, 346, 348 kifâye ∙ 411 kilâb ∙ 383 kilîd ∙ 304, 363 kilk ∙ 181 kim ∙ 96, 121, 153, 154, 159, 160, 192, 212, 223, 

224, 226, 243, 252, 259, 267, 272, 276, 287, 291, 296, 321, 323, 330, 332, 341, 356, 361, 368, 372, 376, 379, 381, 388, 389, 390, 392, 403, 408, 415, 417, 418 

kimi ∙ 97, 171, 181, 223, 224, 278, 281, 344 kimisi ∙ 97, 170, 171 kimse ∙ 97, 259 kîne ∙ 313 kirâm ∙ 421 kîse ∙ 195, 275, 299, 319 Kisrâ ∙ 309 kiş ∙ 325 kişi ∙ 186, 201, 265, 272, 278, 286, 292, 335 kişver ∙ 118, 133, 142, 331 kitâb ∙ 89, 113, 135, 157, 158, 160, 162, 169, 354, 

374, 417, 419 kizb ∙ 393, 407 ko- ∙ 93, 98, 99, 131, 140, 155, 156, 172, 202, 215, 

262, 286, 324 kog- ∙ 199, 200 kolay ∙ 330 kon- ∙ 174, 204 konuk ∙ 299 kop- ∙ 250, 252 koy- ∙ 140, 164 koyun ∙ 238 köhne ∙ 160, 351 kör ∙ 122 ku’ûd ∙ 253, 295, 303, 344 Kubâd ∙ 168 kûd ∙ 351 kuddâm ∙ 392 kudret ∙ 95, 97, 146, 147, 157, 263, 375, 399 kudûm ∙ 239, 283, 293, 366 kufl ∙ 116, 163, 186, 188 kûh ∙ 95, 103, 137, 301, 370 kuhl ∙ 110, 168, 217 kul ∙ 100, 104, 107, 108, 143, 161, 167, 172, 173, 

180, 294, 335, 351, 372, 417 kulak ∙ 258, 301 kullık ∙ 162 kulluk ∙ 101 kulûb ∙ 347, 371 kulzüm ∙ 105, 145, 239, 240 

Page 338: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

330

kumâş ∙ 216 kur- ∙ 202, 364 Kur’ân ∙ 123, 142 kurb ∙ 174 kurbân ∙ 213, 232 kurbet ∙ 94 kurevî ∙ 171 Kureyşî ∙ 110 kurs ∙ 325, 354 kurtar- ∙ 305 kuş ∙ 201, 202, 269 kûtâh ∙ 198, 199 kutb ∙ 217, 232, 246, 253, 260, 262, 353, 359, 396, 

403, 408, 409 kuvâ ∙ 147, 251 kuvvet ∙ 118, 122, 215, 305, 323, 350 kûy ∙ 119, 178 kuzı ∙ 394 küçicek ∙ 290 küffâr ∙ 140, 379 kühen ∙ 165, 175 kül ∙ 111, 130, 416 külâh ∙ 279 kümmel ∙ 370, 408 kün ∙ 93, 111, 347 künâm ∙ 316 künbed ∙ 292 kün-fekân ∙ 214 künh ∙ 92 kürsî ∙ 111, 400 küsâr ∙ 219 küşte ∙ 330 küştenî ∙ 203 

la’l ∙ 149 la’n ∙ 208, 284, 285 lâbe ∙ 196, 197, 301, 303, 405 lâf ∙ 202, 413 lâ-fetâ ∙ 125 lafz ∙ 158, 159 lahm ∙ 101, 218 lahza ∙ 304 lakab ∙ 132, 180, 407 lâle ∙ 102, 127 lâlezâr ∙ 192 lâm ∙ 208, 209 lâ-mekân ∙ 93, 111, 174 Lâmı ∙ 90 lâne ∙ 148 latîf ∙ 283 lâ-yenâm ∙ 412 lâ-yezâl ∙ 90, 123 lâyık ∙ 172, 288, 295, 346, 349, 361, 364, 419 lâzım ∙ 252, 369, 379, 409 lâzıme ∙ 245, 292 leb ∙ 105, 149, 176, 198, 201, 203, 220, 222, 234, 

238, 262, 353, 362 

Leclâc ∙ 332 ledünnî ∙ 160 lems ∙ 101 lem-yekün ∙ 347 lem-yezel ∙ 305 lenger ∙ 145 len-terâ ∙ 117 lerze ∙ 189, 263 leşker ∙ 320, 323, 326 levh ∙ 163 levlâk ∙ 116 levn ∙ 284 leyâl ∙ 109 leyl ∙ 104, 109, 231 Leylâ ∙ 269 leyle ∙ 222 Leylî ∙ 267, 268, 269, 270, 271 lezzet ∙ 92, 101 li’llâh ∙ 419 libâs ∙ 420 licâm ∙ 308, 397 lihâf ∙ 303 lîk ∙ 194, 212, 275, 314, 335, 339, 366, 368, 380, 

389, 417, 420 likâ ∙ 175, 176, 269, 372 lisân ∙ 101, 164, 184, 228, 317, 337 liyâkat ∙ 161, 382 lu’b ∙ 201, 310, 311, 318, 320, 331, 336, 337 lu’bet ∙ 329 lugaz ∙ 158 lutf ∙ 95, 101, 104, 107, 108, 118, 119, 120, 121, 132, 

134, 151, 157, 161, 163, 164, 166, 167, 171, 172, 173, 193, 200, 226, 228, 233, 234, 235, 243, 260, 262, 263, 268, 273, 275, 306, 308, 347, 349, 392, 394, 405, 407, 408, 419, 421 

lü’lü ∙ 127 lücce ∙ 231, 298, 386 

mâ ∙ 95, 98, 106, 148, 192, 207, 208, 212, 305, 333, 345, 350, 370, 395, 401, 416 

ma’âd ∙ 352 ma’ânî ∙ 163 ma’ârif ∙ 134, 155 ma’âsî ∙ 105, 107, 307, 313, 359 ma’âş ∙ 105, 148, 352, 357, 358, 368 ma’den ∙ 193, 279 ma’în ∙ 193, 377 ma’lûm ∙ 98, 384 ma’mûr ∙ 207, 282 ma’nâ ∙ 160 ma’reke ∙ 320 ma’siyyet ∙ 118 ma’sûm ∙ 94 ma’şûk ∙ 175 mâ-beyn ∙ 358 mâ-cerâ ∙ 183, 242 mâdih ∙ 119 

Page 339: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

331

mâ-fi’z-zamîr ∙ 164 magbûn ∙ 316 maglûb ∙ 323 magrib ∙ 391 mâh ∙ 103, 111, 112, 145, 146, 150, 154, 181, 199, 

266, 271, 399, 411, 412 mahabbet ∙ 182, 224, 272 mahabet ∙ 217 mahal ∙ 172, 190, 198, 209, 218, 238, 250, 253, 338, 

352, 371, 397, 398, 400 mâ-hasal ∙ 214 mahbûs ∙ 187 mahfî ∙ 350, 370 mâhî ∙ 205 mâhir ∙ 312 mâhiyyet ∙ 155 mahkûm ∙ 298 mahlas ∙ 150 mahlûk ∙ 99, 305 mahrem ∙ 175, 180, 422 mahsûs ∙ 92, 117 mahşer ∙ 108 mâh-tâb ∙ 146 mahz ∙ 92, 130, 167, 416 mâ-i ma’în ∙ 164 makâm ∙ 111, 136, 280, 337, 366, 370, 378, 382 makar ∙ 94 135, 136, 283, 290 makbere ∙ 370 makbûl ∙ 167 makdem ∙ 251, 289 maksim ∙ 192, 207 maksûd ∙ 232, 270, 291 maksûm ∙ 377 mâl ∙ 276, 288, 355, 386, 388 mâlik ∙ 133, 246, 279, 300, 354, 359 Mâlik ∙ 132 mâmelek ∙ 106, 215, 279, 349, 389 mânend ∙ 234, 297, 315, 343 mâni’ ∙ 386 mansûbe ∙ 322, 323, 325, 339 manzûme ∙ 169 manzûr ∙ 213, 214 mâr ∙ 93, 341, 342, 350 Mâriye ∙ 255 mashara ∙ 413 mâsik ∙ 416 mâ-sivâ ∙ 106, 148, 345 maskat ∙ 228 maslahat ∙ 242 masraf ∙ 194 mâst ∙ 172 mastaba ∙ 146 mâşıta ∙ 175, 217 maşrık ∙ 111, 123, 145 mât ∙ 310, 325, 328, 332, 338, 339 matbah ∙ 372 mâtem ∙ 127 matla’ ∙ 111 matlab ∙ 208, 303 Matlab ∙ 394 matlûb ∙ 215 

mâye ∙ 89, 90, 96, 153, 162, 201, 274, 280 mâ-yeşâ ∙ 98 maymûn ∙ 313, 316, 319, 320, 322, 324, 327, 334, 

336, 338, 339 mazâ-mâ-mazâ ∙ 192, 334 mazhar ∙ 104, 134, 180, 208, 214, 308, 408 mâzî ∙ 192 me’âd ∙ 148 mecâl ∙ 157, 184, 189, 191, 194, 202, 250, 395, 401 mecâz ∙ 182, 206, 207, 209, 210, 212, 215, 216, 254, 

255, 257, 265, 266, 267, 268, 272, 273 mecâzî ∙ 207, 275 mecîd ∙ 257 meclis ∙ 124, 161, 166, 197, 362, 374 mecmâ’ ∙ 162 Mecnûn ∙ 267, 269, 270, 275 Mecûs ∙ 400 medâr ∙ 119 meded ∙ 200, 235, 287 medh ∙ 120 Medîne ∙ 126 meftûn ∙ 183, 270, 275 meger ∙ 122, 184, 205, 231, 241, 299, 312, 361, 370 meh ∙ 94, 111, 112, 134, 144, 145, 148, 150, 152, 

171, 176, 178, 179, 181, 187, 193, 197, 198, 199, 231, 250, 263, 270, 271, 289, 302, 303, 318, 325, 333, 354 

mehbit ∙ 110 mehcûr ∙ 95, 362 mehdî ∙ 132 mehek ∙ 423 Mehmed ∙ 135 meh-pâre ∙ 254, 264 mehveş ∙ 247 mekân ∙ 89, 93, 109, 129, 290, 298, 344, 406, 407, 

416 mekes ∙ 100, 344 mekr ∙ 197, 312, 315, 370, 373, 388, 389 meks ∙ 316 mel’ûn ∙ 198 melâ ∙ 352 melâl ∙ 192, 291, 334 melek ∙ 93, 94, 115, 143, 228, 391 melik ∙ 305, 347 melûl ∙ 264, 361 memâlik ∙ 136 memdûd ∙ 89 memerr ∙ 369 men’ ∙ 137, 236 menâzil ∙ 288 menba’ ∙ 116, 121, 130 menî ∙ 417 menkabet ∙ 119, 120, 122, 123, 124, 126, 135, 139, 

143, 169, 282 menşe ∙ 127 menzil ∙ 218, 219, 264, 283 merâm ∙ 128, 232, 377, 390 merâsim ∙ 382, 383 merâtib ∙ 384 merd ∙ 141, 310, 322, 354, 365, 371, 387, 402, 403, 

410, 411 

Page 340: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

332

merdek ∙ 298, 332 merdüm ∙ 94, 217, 225, 346 merdümek ∙ 214 merhabâ ∙ 293, 357 merhamet ∙ 308 merhem ∙ 116, 117, 235 merkad ∙ 121, 131 mertebe ∙ 166, 174, 209, 276, 287, 298, 332, 369 merzbûm ∙ 141, 169 mesâ ∙ 121, 188, 273, 298, 407 mesâ’il ∙ 130 mesel ∙ 202 Mesîh ∙ 117, 375 Mesîhâ ∙ 149, 373, 376 mesken ∙ 283, 290 meskenet ∙ 341, 352, 359, 360, 399 mesned ∙ 123 mest ∙ 148, 161, 206, 214, 231, 255, 273, 274, 298, 

303, 323, 332, 393, 406, 418, 420 meş’ale ∙ 213 meşhûr ∙ 207 meşveret ∙ 357 metn ∙ 128 mevc ∙ 239 mevcûd ∙ 95 Mevlâ ∙ 141, 168, 379 mevt ∙ 176, 184, 414, 416 mey ∙ 105, 231, 273, 352, 418 meydân ∙ 111, 131, 166, 327, 332 meyl ∙ 89, 171, 272, 308, 346, 401, 404, 422 meyyit ∙ 262 mezâhib ∙ 129, 131, 132, 134 mezâmin ∙ 157, 167 mezbûr ∙ 282 mezellet ∙ 307, 356, 404, 418 mezheb ∙ 130, 132, 134, 418 mezmûm ∙ 208, 377 mısr ∙ 357 Mısr ∙ 122, 309, 357, 368, 371, 372, 373, 374, 378, 

383, 398, 408, 411 Mısrî ∙ 372 micmer ∙ 102 midâd ∙ 103, 163 midhat ∙ 129, 131, 132, 134, 135 midhate ∙ 120 miftâh ∙ 182 mîg ∙ 103, 402 migfer ∙ 321 mihek ∙ 215 mihmân ∙ 187, 299 mihnet ∙ 148, 176, 206, 363 mihr ∙ 103, 199, 270, 392 mikdâr ∙ 172 Mîmi ∙ 89 mîr ∙ 118, 126, 142, 174, 175, 183, 184, 188, 189, 

190, 191, 193, 197, 198, 199, 200, 203, 205, 207, 227, 231, 233, 248, 288, 292, 332, 398, 406 

Mîr ∙ 181, 201 Mîr Ulug ∙ 142 mir’ât ∙ 260, 270 misâl ∙ 138, 147, 181, 189, 199, 205, 227, 231, 243, 

254, 288, 309, 365, 384, 397, 402, 413 misk ∙ 176 miskîn ∙ 225 misl ∙ 329, 335 mîve ∙ 171 miyâh ∙ 417 miyân ∙ 177, 274, 301, 326, 401 mizâc ∙ 96, 330 mizân ∙ 125 Mollâ-yı Rûm ∙ 415 mu’allâ ∙ 94 mu’allak ∙ 93, 403 mu’allem ∙ 312, 318 mu’ayyen ∙ 387, 390 mu’azzez ∙ 94 mu’ciz ∙ 167, 217, 246, 354 mu’cizât ∙ 110 mu’cize ∙ 110, 113, 376 mu’î ∙ 259 mu’în ∙ 164, 419 mu’teber ∙ 156, 158, 208, 362, 376 mu’tekid ∙ 372 mufassal ∙ 208 mugayyer ∙ 99 mugtenem ∙ 95, 411 muhâl ∙ 92, 98, 99, 137, 157, 178, 184, 194, 196, 

202, 221, 237, 245, 259, 282, 286, 288, 329, 335, 355, 377, 384 

muhâlifl ∙ 346 muhallel ∙ 101 Muhammed ∙ 114, 130, 132, 136, 377 muhayyer ∙ 99 muhtâc ∙ 348, 417 muhtâr ∙ 98 muhtefî ∙ 306 Muhteşem ∙ 174, 175, 183, 184, 185, 186, 190, 191, 

193, 195, 203, 206, 212 mukâbil ∙ 172, 320, 326 mukaddem ∙ 121, 262 mukaddes ∙ 94, 410 mukallid ∙ 353, 363, 395, 414, 418 mukayyed ∙ 393 muktedâ ∙ 131, 359 mûm ∙ 280 mû-miyân ∙ 106, 206, 391 mûnis ∙ 163 muntazam ∙ 168 muntazır ∙ 319, 386, 397, 398, 400, 401 mûr ∙ 93, 100, 129, 269, 312, 341, 342, 350 murâd ∙ 98, 117, 129, 134, 192, 202, 203, 227, 230, 

232, 236, 245, 283, 293, 316, 329, 346, 358, 381, 384, 393 

murassa ∙ 210, 249 murdâr ∙ 413 murg ∙ 93, 143, 148, 187, 198, 376 Murtazâ ∙ 127 Mûsâ ∙ 214, 413, 414 musahhar ∙ 138, 141 musâhib ∙ 165, 173 musallâ ∙ 265 musavver ∙ 185 

Page 341: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

333

Mustafâ ∙ 165, 174 Mustafâ Paşa ∙ 165 mûş ∙ 227 muşt ∙ 122 mutahhar ∙ 127 mutlak ∙ 113 mutrib ∙ 224, 326, 386 muttakî ∙ 97 muttasıl ∙ 188 mûy ∙ 187 muzîk ∙ 409, 410 mü’min ∙ 104, 105, 269 mübârek ∙ 248, 399 mübîn ∙ 111 mübtelâ ∙ 152, 188, 192, 226, 235, 238, 262, 268, 

299, 300, 383 mücerred ∙ 159, 266, 288 mücmel ∙ 208 müctehid ∙ 131 müdâm ∙ 330 müdbir ∙ 354 müdde’â ∙ 239, 385 müddet ∙ 289 müdebbirler ∙ 277 müfîd ∙ 238 müflis ∙ 195, 274, 409 müftî ∙ 374, 378 müheyyâ ∙ 245, 356 mühim ∙ 175 mühimmât ∙ 288, 319, 356, 390 müjde ∙ 128, 278, 285, 336 müje ∙ 186, 187 mükâfât ∙ 151 mükedder ∙ 325 mükerrem ∙ 128, 285 mül ∙ 212, 318, 331 mülhak ∙ 385, 408 mülk ∙ 135, 182, 295, 305 mültemes ∙ 121 mülûk ∙ 293, 335 mümkin ∙ 100, 160, 193, 194, 196, 335, 391 mümtâz ∙ 139, 150, 161, 162, 310 mümteni’ ∙ 100 mün’akis ∙ 214, 215 münâcât ∙ 212, 270, 305, 347, 416 münâsib ∙ 344, 384 münevver ∙ 149, 185 münezzeh ∙ 98 münkir ∙ 104, 113 müntahab ∙ 309 mürde ∙ 149, 153, 159, 184, 230, 296, 401 mürîd ∙ 359, 368 mürşid ∙ 131, 157, 255, 266, 282, 353, 422 mürtekib ∙ 273, 275 mürûr ∙ 240, 400 müsâdif ∙ 356 müsâfir ∙ 299 müsâvî ∙ 97, 277 müsellem ∙ 318 müsemmâ ∙ 140, 294, 370 müsennâya ∙ 327 

müslim ∙ 378 müstakbil ∙ 365, 369 müstakîm ∙ 106, 128, 281, 293, 392 müste’ân ∙ 108, 146, 419 müstedâm ∙ 295 müstenîr ∙ 163, 164 müşerref ∙ 185 müşg ∙ 109 müşgîn ∙ 217, 308 müşkil ∙ 132, 142, 260, 261, 329, 378, 382, 388, 390, 

394 müşrik ∙ 104 müşt ∙ 147 müştagil ∙ 302 müştâk ∙ 371 müşterek ∙ 177 müşterî ∙ 144, 146, 179, 202 müyesser ∙ 136, 381 müzeyyen ∙ 94, 101 müznib ∙ 105 

nâ’il ∙ 278 na’t ∙ 108, 109 nâb ∙ 135, 213 nâ-bekâr ∙ 202, 364 Nâbî ∙ 89, 170, 307 nâ-çâr ∙ 181 nâ-çîz ∙ 348 nâdir ∙ 170, 228 nâdire ∙ 314 nâf ∙ 303 nâfi’i ∙ 131 nâfiz ∙ 292 nagam ∙ 326 nâ-gehân ∙ 218, 325 nagme ∙ 217 nahcîr ∙ 181, 333 nahl ∙ 95, 101 nahs ∙ 179 nâhun ∙ 147, 219 nahvet ∙ 324, 332 nakd ∙ 153, 194, 196, 246, 275 nâkıl ∙ 175, 353 nakkâş ∙ 89, 215, 273 nakl ∙ 276 naklen ∙ 375 naks ∙ 90, 99, 106, 301 nakş ∙ 91, 147, 160, 189, 208, 211, 212, 215, 273, 

275, 284, 297, 337 nâle ∙ 184, 188, 194, 220, 223, 265, 270, 405 Nâlî ∙ 89, 107, 118, 129, 138, 143, 144, 168, 169, 

170, 216, 273, 307, 350, 351, 417, 418, 423 nâm ∙ 169, 181, 183, 279, 294 namâz ∙ 251 nâm-dâr ∙ 247 nâme ∙ 283, 286, 293, 316 nân ∙ 151, 299, 354, 362, 417 

Page 342: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

334

nâr ∙ 96, 98, 108, 116, 124, 129, 219, 233, 247, 284, 285, 321, 328, 349, 394, 419 

nasb ∙ 289 nâsır ∙ 140 nasîb ∙ 141, 165, 193, 212, 301, 352, 363 nasîhat ∙ 151, 154 nâ-tüvân ∙ 204, 222, 227, 233, 358 nâvek ∙ 137 nâz ∙ 102, 126, 128, 152, 175, 186, 188, 189, 195, 

196, 200, 206, 215, 216, 252, 264, 268, 303, 393, 420 

nazar ∙ 92, 99, 154, 162, 173, 192, 199, 204, 208, 214, 215, 246, 262, 269, 284, 286, 311, 321, 401, 422 

nâzım ∙ 305, 347 nâzır ∙ 147, 213, 214 nâzik ∙ 177 nâzil ∙ 404 nazîr ∙ 163, 207, 220, 388 nazm ∙ 109, 156, 157, 158, 160, 162, 170, 421 ne ∙ 97, 98, 113, 118, 135, 136, 137, 141, 151, 153, 

155, 157, 158, 161, 183, 185, 189, 192, 194, 200, 201, 202, 205, 216, 220, 227, 232, 240, 241, 242, 245, 248, 268, 272, 279, 280, 281, 291, 310, 317, 321, 325, 334, 346, 360, 362, 369, 372, 381, 387, 388, 393, 395, 401, 402, 406, 410, 420, 421 

ne’am ∙ 157 nebât ∙ 96, 102, 146, 170, 171, 172, 176, 205 neberd ∙ 141, 267, 310, 322, 326, 327, 337 nebî ∙ 342, 376 Nebî ∙ 108, 109, 121, 125, 140, 413 necât ∙ 116, 150, 242, 244, 300, 389 Necef ∙ 127 necm ∙ 103, 121, 176, 222, 237 nedâmet ∙ 297 nedem ∙ 347, 356 nedîm ∙ 92, 148, 168, 282 nefâd ∙ 316 nefes ∙ 121, 153, 175, 184, 188, 217, 232, 269, 353, 

409 nefs ∙ 148, 155, 210, 247, 250, 251, 298, 301, 304, 

306 nehâr ∙ 104, 109, 115, 135, 231, 289, 394 neheng ∙ 243 nehr ∙ 133 nejâd ∙ 132, 137, 283 nekbet ∙ 200 nem ∙ 234, 299 nemed ∙ 279, 284 nemek ∙ 92, 151, 227, 372 Nemrûd ∙ 348 ner ∙ 227, 315 nerd ∙ 310, 318, 327, 337 nerdübân ∙ 385 nergis ∙ 102, 103, 149, 303 Nerîmân ∙ 348 nerm ∙ 97, 185, 306, 307 neseb ∙ 320, 334 nesh ∙ 114, 374 nesîm ∙ 116, 143 nesl ∙ 113 

nesnâs ∙ 313 nesr ∙ 157 nesrîn ∙ 177 nesteren ∙ 177 netîce ∙ 268 nev ∙ 160 nev’ ∙ 96, 99, 318 nev’ân ∙ 334, 337 nevâ ∙ 102, 104, 224, 226, 274, 357 nevâl ∙ 104, 196 nevâz ∙ 339, 360 nevâziş ∙ 166, 263, 337 nevbet ∙ 112, 206, 321, 372 neverd ∙ 267 nevk ∙ 175, 420 nev-res ∙ 150 nev-reste ∙ 206 ney ∙ 109, 331 neyyir ∙ 111, 115, 271 nıkbet ∙ 412 nısf ∙ 195, 251 ni’âm ∙ 104 ni’met ∙ 101, 104, 168, 412 nice ∙ 133, 134, 136, 140, 141, 142, 143, 153, 154, 

159, 160, 161, 170, 177, 216, 221, 239, 254, 261, 266, 269, 278, 283, 286, 310, 314, 315, 316, 324, 335, 346, 357, 364, 367, 373, 379, 397, 405, 412, 417, 422 

niçün ∙ 220, 242 nidâ ∙ 200, 367, 402 nifâk ∙ 99, 365, 372 nigâh ∙ 146, 176, 199, 203, 220, 241, 257, 270, 279, 

284, 319, 329, 339, 396, 397, 402, 405, 418 nigâr ∙ 105, 211, 250, 267, 269, 270 nigîn ∙ 342, 381 nihâd ∙ 294, 324, 353, 381, 400 nihâl ∙ 90 nihân ∙ 257, 271, 284, 302, 330, 351, 380, 394 nihânîce ∙ 241 nihâyet ∙ 105 nijâd ∙ 128 nîk ∙ 151, 244, 315 nikâb ∙ 117, 247, 268 nikâh ∙ 237, 245 Nîl ∙ 369, 371 nîlûfer ∙ 213, 223 nîm ∙ 308, 309 nisâb ∙ 132, 162, 380 nisâr ∙ 109, 120, 161, 240, 293, 405 nisbet ∙ 119, 255 nişân ∙ 222, 259, 300, 311 nişângâh ∙ 188 nişîn ∙ 111, 116, 342, 350 nitekim ∙ 158, 403 nitelik ∙ 92 niyâz ∙ 100, 102, 124, 143, 163, 175, 196, 201, 225, 

228, 251, 300, 360, 372, 383, 393, 418 niye ∙ 242, 373, 414 niyyet ∙ 250, 251 nizâm ∙ 122, 173, 309, 313, 322, 338, 368, 386 nizâr ∙ 209 

Page 343: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

335

nîze ∙ 137 noksân ∙ 172 Nokta ∙ 90 nöker ∙ 397 Nu’mân ∙ 130, 418 Nûh ∙ 116 nukûş ∙ 89, 152, 272 nûn ∙ 90, 93, 113 nûr ∙ 91, 106, 111, 115, 116, 117, 123, 126, 129, 132, 

214, 240, 253, 255, 282, 284, 366, 410 nush ∙ 221, 250, 396 nusret ∙ 136, 140, 141, 144 nûş ∙ 126, 218, 227 nutk ∙ 101, 157, 189, 191, 203, 228, 235, 252, 314, 

360, 375, 392, 401, 410, 422 nübüvvet ∙ 112, 126 nücûm ∙ 101, 146, 147, 343 nüfûr ∙ 285 nüh ∙ 111, 112, 154, 213, 314 nühâ ∙ 401 nükte ∙ 208, 261, 292, 293, 322, 379, 416 nükte-dân ∙ 261, 292 nümâ ∙ 159, 288, 317, 388, 411 nümâyân ∙ 146, 167 nümûn ∙ 308 nüsha ∙ 135, 158 nüzûl ∙ 289, 361, 366, 385, 399 

o ∙ 93, 97, 107, 112, 113, 121, 122, 123, 124, 125, 132, 135, 147, 150, 152, 153, 156, 161, 163, 171, 172, 176, 179, 180, 181, 183, 186, 187, 189, 190, 193, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 206, 212, 214, 218, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 229, 230, 231, 234, 235, 239, 240, 241, 242, 245, 246, 248, 250, 252, 253, 254, 255, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 266, 267, 276, 279, 282, 283, 287, 288, 289, 290, 292, 294, 299, 300, 301, 302, 304, 311, 312, 313, 315, 316, 319, 322, 328, 331, 332, 334, 338, 341, 343, 346, 347, 355, 358, 362, 365, 367, 368, 369, 370, 373, 385, 387, 394, 397, 398, 400, 402, 403, 404, 405, 408, 409, 412, 415, 418, 419 

ogul ∙ 341 oku- ∙ 181 ol ∙ 91, 98, 99, 109, 110, 112, 120, 122, 124, 127, 

130, 131, 137, 140, 141, 150, 151, 157, 164, 170, 173, 177, 178, 179, 181, 183, 185, 186, 187, 190, 196, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 206, 207, 219, 221, 222, 224, 225, 226, 227, 228, 231, 233, 235, 238, 239, 240, 243, 244, 247, 251, 252, 253, 257, 258, 260, 262, 263, 265, 266, 270, 272, 274, 285, 290, 294, 295, 296, 298, 299, 300, 301, 302, 303, 304, 308, 310, 311, 312, 332, 333, 340, 344, 362, 363, 364, 365, 371, 374, 376, 380, 383, 388, 389, 391, 394, 395, 396, 397, 400, 401, 404, 407, 408, 409, 410, 412, 413, 414, 420, 422 

ol- ∙ 92… 

olayaz- ∙ 189 oldı ∙ 89, 90, 94, 105, 114, 124, 125, 130, 132, 133, 

134, 163, 165, 179, 181, 186, 190, 194, 201, 205, 208, 210, 214, 216, 239, 242, 244, 247, 248, 252, 257, 258, 265, 271, 274, 277, 285, 288, 291, 293, 294, 299, 302, 304, 320, 321, 325, 328, 329, 339, 341, 342, 343, 347, 350, 355, 359, 361, 363, 364, 365, 371, 375, 382, 385, 386, 387, 390, 393, 399, 402, 405, 407, 410, 414, 417, 419, 420 

olın- ∙ 99, 119, 135, 139, 203, 271, 283, 319, 333, 345, 397, 399 

On iki ∙ 93 orta ∙ 151, 302, 339 Osmân ∙ 123 Osman İbni Affân ∙ 123 Osmâniyân ∙ 136, 309, 320 ot ∙ 304 otur- ∙ 198, 199, 239, 304 oyna- ∙ 310, 318, 326 oyun ∙ 247 

Ö 

öl- ∙ 223, 225, 226, 329 Ömer ∙ 122, 123 Ömer İbnü’l-Hattâb ∙ 122 ömr ∙ 139, 153, 192, 403 öñ ∙ 199, 233, 243, 286, 289, 397, 407 öp- ∙ 259 ört- ∙ 262 öte ∙ 177 öyle ∙ 257 öz ∙ 189, 266 özge ∙ 226, 405 özr ∙ 160 

pâ ∙ 120, 128 pâdşâh ∙ 108, 135, 243, 260, 292, 329, 339, 378, 395, 

408 pâdşeh ∙ 135, 290, 305, 341, 348, 377, 401 pâk ∙ 94, 166, 237, 267, 269, 272, 279, 304, 320, 372 pâk-bâz ∙ 266 pâkîze ∙ 167 pâlûde ∙ 171 pâre ∙ 126 pâsbân ∙ 93, 96, 112, 301 pâş ∙ 170 paşa ∙ 168 pây ∙ 144, 174, 175, 196, 198, 199, 203, 219, 228, 

240, 253, 285, 289, 293, 294, 296, 307, 327, 342, 363, 365, 369, 370, 371, 381, 391, 392, 406 

payâ ∙ 320, 321, 322, 323, 327, 328 pâye ∙ 94, 112, 285, 302, 307, 311, 369, 400 pâyende ∙ 255 pây-mâl ∙ 253 pejmürde ∙ 203 

Page 344: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

336

peleng ∙ 147, 316, 336 pelîd ∙ 383 penâh ∙ 117, 123, 313, 318, 359, 400, 405 penbe ∙ 155, 247 pencgeh ∙ 112 pençe ∙ 107, 125, 267 pend ∙ 152, 155, 221, 232, 246, 250, 297, 396 per ∙ 123, 124, 125, 376, 377, 378 perâkende ∙ 250, 327, 379 perçem ∙ 308 perde ∙ 111, 129, 147, 175, 250, 266, 275, 328, 395, 

399 perest ∙ 148, 273, 285, 332 perî ∙ 93, 179, 187, 190, 196, 198, 199, 202, 220, 

252, 257, 258, 302, 303, 340, 342, 344, 345, 417 perîşân ∙ 203 perniyân ∙ 147, 314 pertev ∙ 91, 231, 237, 348, 410 pervâne ∙ 181 pervâz ∙ 187 perver ∙ 167 perverde ∙ 421 Perverdigâr ∙ 111, 292, 347 pervîn ∙ 146 pes ∙ 172, 284, 294, 354 pesendîde ∙ 317 pest ∙ 284, 285, 298, 307, 311 peşmîne ∙ 290, 291, 359 peşşe ∙ 324 peyâm ∙ 278 peydak ∙ 319 Peyem-ber ∙ 127 peygâm ∙ 319 peyk ∙ 286 pey-rev ∙ 132 pezîr ∙ 154, 336, 370 pîh ∙ 278, 279 pinhân ∙ 179, 266, 329 pîr ∙ 105, 118, 150, 160, 170, 171, 263, 353, 356, 

363, 365, 378, 382, 385, 392, 406 pîrâne ∙ 162 pîrehen ∙ 177 pister ∙ 186, 249, 356 pîş ∙ 195, 196, 197, 240, 319, 330, 344, 364, 397 pîşîn ∙ 195 pîşvâ ∙ 388 piyâde ∙ 320, 321, 406 Poten ∙ 138 pûlâd ∙ 137, 185 pûş ∙ 271 pûte ∙ 266 pûzine ∙ 318 pûzîne ∙ 313, 318, 319, 320, 323, 325, 327, 328, 329, 

333, 336, 337 pül ∙ 210 pür ∙ 94, 101, 109, 114, 131, 147, 154, 169, 179, 195, 

196, 197, 233, 238, 240, 254, 259, 271, 273, 276, 282, 299, 302, 303, 307, 311, 314, 319, 322, 326, 333, 336, 354, 364 

pürsiş ∙ 382 püser ∙ 201, 235, 312, 397, 403, 404, 406, 407 

râ ∙ 208, 209 ra’nâ ∙ 420 Rabb ∙ 166, 349 râbi' ∙ 209 Rabve ∙ 192, 193, 194, 195, 207 racîm ∙ 90, 148, 197, 284, 315, 352, 413 radiya’llâhu ∙ 122, 123, 129, 131, 132 134 ragbet ∙ 278 râh ∙ 105, 132, 156, 157, 163, 182, 191, 194, 207, 

217, 220, 224, 229, 252, 254, 255, 267, 288, 357, 386, 393, 409, 421 

râhat ∙ 174 râhib ∙ 383 râhim ∙ 305 rahm ∙ 121, 228, 234 rahmet ∙ 107, 113, 156, 308, 361 rahne ∙ 317 rakam ∙ 120, 169, 420 rakkâs ∙ 180 râm ∙ 155, 300, 340, 341, 342, 347 rasad ∙ 142, 301, 304 râst ∙ 172, 367 ravza ∙ 121 râygân ∙ 174, 192, 232, 323, 325 râz ∙ 124, 143, 175, 187, 207, 225, 261, 267, 350, 

384, 395 râzı ∙ 244, 292 râzık ∙ 100, 347 re’âyâ ∙ 168, 173 recâ ∙ 194, 290, 308, 368, 395 red ∙ 232, 236, 242 redd ∙ 105, 123, 170, 234, 241, 360, 364, 366 ref’ ∙ 250, 252, 268, 304 refîk ∙ 157, 305, 357, 383 refref ∙ 111 reft ∙ 214 reh ∙ 91, 105, 106, 200, 228, 266, 283, 294, 308, 309, 

353, 365, 369, 388, 392, 408, 415, 416 rehâ ∙ 116, 216, 263, 300, 393 reh-ber ∙ 154, 156 reh-güzer ∙ 178, 187, 194, 221, 386 rehi ∙ 111, 168, 195, 271, 381, 420 reh-nümâ ∙ 210 reh-zen ∙ 272 remâd ∙ 400 remîme ∙ 102 remz ∙ 264 renc ∙ 202, 358 renciş ∙ 315 reng ∙ 147, 336 resânende ∙ 306 resm ∙ 200, 293, 315 resme ∙ 343, 402 resûl ∙ 115, 118 Resûl ∙ 108, 126, 129, 131, 135, 419 reşha ∙ 164 Reşîd ∙ 359, 361, 366 reşk ∙ 192, 242, 248, 250, 288, 314, 328, 336, 337 

Page 345: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

337

revâ ∙ 131, 141, 170, 209, 210, 268, 272, 286, 287, 291, 360, 393, 414 

revâk ∙ 248 revân ∙ 90, 91, 114, 130, 195, 205, 221, 239, 248, 

287, 329, 342, 365, 369, 408 reviş ∙ 320 revnak ∙ 111, 150 revzen ∙ 219, 220 revzene ∙ 146, 219, 221, 241, 249 rezm ∙ 137, 166, 326 rıdvân ∙ 119, 131 rıfk ∙ 173, 393 rızâ ∙ 97, 98, 216 rızk ∙ 104, 417 ri’âyet ∙ 292 ricâ ∙ 100, 118, 121, 124, 125, 187, 224, 235, 239, 

245, 251, 283, 286, 304, 335, 360, 361, 370, 379, 383, 396, 408, 421 

ricâl ∙ 266, 327, 353, 368, 377, 384, 392, 398, 406, 411 

ridâ ∙ 262 rîg ∙ 103 rikâb ∙ 111, 365, 369, 397, 399, 406 risâlet ∙ 113 rîş ∙ 147, 216, 355 rişte ∙ 106 rivâyet ∙ 139 riyâzet ∙ 377 ruh ∙ 106, 116, 149, 170, 177, 188, 210, 212, 213, 

214, 247, 253, 273, 310, 319, 322, 327, 337, 392 rûh ∙ 91, 115, 121, 123, 128, 129, 133, 134, 150, 156, 

184, 185, 203, 266, 353 ruhâm ∙ 210 ruhsâr ∙ 204, 247 rûhu’l-emîn ∙ 111 Rûm ∙ 110, 122, 141, 169, 208, 309, 314, 324 rumh ∙ 321 Rûmî ∙ 397 rû-siyâh ∙ 108, 199, 398, 399 rûşen ∙ 135, 410 rutbe ∙ 384 rûy ∙ 117, 181, 217, 231, 272, 324, 392 rûz ∙ 96, 100, 105, 108, 109, 119, 120, 124, 129, 173, 

174, 175, 176, 179, 268, 270, 273, 274, 309, 354, 363, 364, 390, 417, 418 

rûzgâr ∙ 224, 312, 341, 342, 345, 347, 373 rûzî ∙ 136 rücû’ ∙ 247, 251, 404 rükû’ ∙ 295 Rüstem ∙ 166, 225, 324, 338 rüsûl ∙ 125 rüsûm ∙ 134, 317 rüsül ∙ 210 rütbe ∙ 266, 288, 376, 378, 384, 385, 413 

sa’âdet ∙ 129, 241, 366, 410 sâ’at ∙ 93, 121, 193, 197, 240, 252, 258, 322, 345, 

369, 396 Sa’dî ∙ 167 sa’îd ∙ 98, 119, 132, 347, 361 Sa’îd ∙ 366, 367, 368, 398, 403 sâ’ir ∙ 240, 406 sa’y ∙ 109, 132, 133, 143, 155, 156, 159, 164, 181, 

206, 235, 238, 299, 378, 379, 384 sabâ ∙ 200, 342, 343, 346, 356 sâbıkâ ∙ 150 sâbit ∙ 108, 142, 144, 353 sâbitât ∙ 146 sabr ∙ 226, 250, 251, 261, 300, 330, 331, 362, 363 saç ∙ 177, 391 saç- ∙ 120, 197 sadâ ∙ 102, 200, 258, 331 ssadâkat ∙ 120, 175 sadef ∙ 124, 125, 127, 149, 421 sâdık ∙ 288 sadr ∙ 134, 144, 253, 315, 350 saf ∙ 151 safâ ∙ 91, 106, 218, 253, 345, 360, 423 safahât ∙ 420 saff ∙ 416 safha ∙ 103 sag ∙ 281, 289, 330, 332 sâgar ∙ 126, 182, 307, 308, 406 sagîr ∙ 227, 370 sâhib ∙ 140, 155, 162, 165, 166, 171, 173, 272, 286, 

348, 381 sahîh ∙ 418 sâhil ∙ 239, 240, 369, 373 sâhir ∙ 396 sahn ∙ 127, 192, 397 sahra ∙ 200, 267, 268, 327 sahrâ ∙ 309 saht ∙ 333, 406 sâk ∙ 106 sakar ∙ 313, 383 sakf ∙ 147, 211 sakın ∙ 98, 127, 247, 284, 297, 301 sâkî ∙ 206, 224 sakîl ∙ 378, 389 sakîm ∙ 106, 295, 392 sâkin ∙ 191, 239, 260 sal- ∙ 145, 148, 197, 213, 283, 285, 324, 331, 350, 

359, 369 sâl ∙ 94, 181, 266, 411, 412 salâ ∙ 372, 376 salâh ∙ 360, 363, 364, 380, 415 sâlâr ∙ 134 salât ∙ 99, 114, 115, 247, 251, 265 sâlik ∙ 133, 191, 207, 208, 254 sâlim ∙ 237 sâlis ∙ 208, 209, 237, 328 salla’llâh ∙ 108 sallu ∙ 115 saltanat ∙ 114, 168, 295, 305, 348 Sâm ∙ 137, 309 samed ∙ 416 sâmi’ ∙ 171, 276 Sâmirî ∙ 373 

Page 346: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

338

san- ∙ 94, 95, 121, 153, 178, 183, 186, 194, 205, 210, 225, 230, 236, 238, 257, 312, 379 

san’at ∙ 310, 322, 323 saña ∙ 156, 157, 212, 285, 308, 340, 341, 364, 388, 

408, 417 sandal ∙ 146 sanem ∙ 176, 187, 193, 393, 419, 420 sânî ∙ 235 Sâni’ ∙ 98 sanki ∙ 231, 303, 333, 363, 404 sarar- ∙ 219 sarf ∙ 274, 275, 333 sarîh ∙ 124, 418 sav- ∙ 206 savâb ∙ 130, 131, 132, 157, 287, 353, 388 savma’a ∙ 407 say- ∙ 195, 291, 311, 312 sâybân ∙ 112, 342 sayd ∙ 138, 181, 198, 201, 202, 227, 269, 311 sâye ∙ 94, 112, 174, 180, 219, 222, 231, 237, 258, 

350, 356, 369 sayeveş ∙ 356 Saykal ∙ 410 sayrefî ∙ 275 sayyâd ∙ 201 saz ∙ 326 se ∙ 96, 390 sebât ∙ 102, 103, 300, 327, 332 sebeb ∙ 97, 101, 110, 112, 113, 145, 155, 190, 201, 

220, 242, 259, 266, 268, 291, 408, 412 sebîl ∙ 133, 197, 228, 357, 375 sebkat ∙ 107 seccâde ∙ 102, 251, 369 secde ∙ 405 secencel ∙ 353 sed ∙ 200, 287 sedd ∙ 105, 194 sefer ∙ 136, 152, 194, 289, 345, 356, 357, 361, 368, 

376, 386, 390, 394 sefîd ∙ 216, 313, 314 seg ∙ 138, 198, 315, 316, 414 sehâ ∙ 116, 161, 166 sehâb ∙ 143, 199, 271, 402 sehâvet ∙ 143 seher ∙ 93, 100, 106, 165, 173, 180, 185, 217, 218, 

222, 224, 233, 235, 236, 241, 263, 264, 265, 271, 282, 283, 288, 289, 290, 294, 308, 365, 371, 386, 387, 393, 394 

sehî ∙ 166, 239, 420 sehl ∙ 158 sehv ∙ 172, 408, 421 selâm ∙ 115, 253, 283, 291, 340, 341, 343, 346, 381, 

392, 396, 399, 407, 412, 414, 416 selâmet ∙ 355, 384 selef ∙ 120, 158 selîm ∙ 90, 312, 317, 325, 408 Selîm ∙ 308, 309, 315, 338 Selîm Hân ∙ 308 sellem ∙ 108, 126 sem ∙ 126, 159, 281, 416 sem’ ∙ 158, 414 

semâ ∙ 95, 305, 356, 403, 404, 405 semek ∙ 116 semer ∙ 95 semt ∙ 148, 411 sen ∙ 100, 104, 106, 107, 108, 116, 118, 154, 156, 

157, 161, 162, 164, 193, 201, 202, 227, 228, 240, 257, 259, 261, 263, 264, 268, 275, 285, 293, 294, 295, 299, 300, 306, 308, 351, 373, 378, 388, 393, 395, 399, 403, 408 

senâ ∙ 91, 120, 293, 317, 382 sened ∙ 91, 114, 116, 235, 405 seng ∙ 168, 211, 213, 227, 290, 316 ser ∙ 90, 94, 97, 105, 106, 109, 110, 112, 122, 124, 

135, 137, 138, 140, 145, 147, 161, 169, 177, 182, 186, 188, 200, 201, 208, 215, 217, 224, 229, 237, 240, 245, 267, 283, 284, 309, 316, 321, 328, 331, 336, 339, 340, 343, 348, 349, 350, 358, 365, 368, 378, 383, 384, 386, 388, 410, 414, 419 

serâ ∙ 111, 218, 245, 250, 254, 264, 399 serâhu ∙ 135, 308 ser-â-pâ ∙ 178, 189, 192 serâ-perde ∙ 248 ser-â-ser ∙ 173, 249, 288, 292 serây ∙ 96, 243, 252 ser-efrâz ∙ 139, 161, 310 ser-encâm ∙ 197, 241 ser-firâz ∙ 101, 182, 300, 303 ser-girân ∙ 182, 184 ser-hoş ∙ 161 serîr ∙ 217, 249, 258, 260, 302, 316, 329, 336, 343, 

346, 398 ser-keş ∙ 294, 349 ser-mâye ∙ 153, 274, 317 ser-nâme ∙ 165 ser-nigûn ∙ 113 serserî ∙ 194, 198, 315, 356, 367 ser-te-ser ∙ 114, 233 serv ∙ 102, 126, 149, 176, 178, 196, 200, 239, 420 server ∙ 124 servi ∙ 196 setr ∙ 306, 421 settâr ∙ 351 sev- ∙ 278 sevdâ ∙ 219, 221, 355, 368, 386 sevk ∙ 320 seyâhat ∙ 395 seyf ∙ 140, 166 seyl-âb ∙ 220 seyr ∙ 137, 194, 210, 218, 274, 289, 342, 343, 345, 

356, 376, 395 sezâ ∙ 317, 397 Sıddîk ∙ 97, 120 sıdk ∙ 121, 124, 143, 164, 230, 354, 386, 405 sıfat ∙ 114, 151, 184, 203, 219, 222, 228, 258, 263, 

271, 273, 283, 298, 309, 341, 350, 355, 362, 371, 380, 401 

sıfât ∙ 92, 163, 214, 286, 410 sıkıl- ∙ 328 sıklet ∙ 361 sır ∙ 175, 265, 292, 330 sırât ∙ 128 

Page 347: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

339

sırr ∙ 353 sıtma ∙ 304 sıyâm ∙ 99 sibâk ∙ 211 sidre ∙ 112 sigâr ∙ 144, 164, 265, 371 sihr ∙ 197, 396 sikâl ∙ 386 Sikender ∙ 138, 140, 291, 297, 309, 381 sikke ∙ 276, 277 sil- ∙ 188 silsile ∙ 127, 175, 221, 388 sîm ∙ 102, 145, 181, 182, 194, 202, 206, 211, 238, 

244, 245, 249, 254, 277, 278, 285, 300, 301, 302, 309, 339, 364, 390, 395 

sîmâ ∙ 294 sîn ∙ 89, 146 sinân ∙ 176, 321 sîne ∙ 106, 137, 148, 151, 158, 185, 186, 205, 206, 

219, 223, 224, 234, 295, 303, 321, 325, 328, 355, 362, 414 

sinn ∙ 227 sipâh ∙ 123, 199, 233, 248, 288, 292, 313, 320, 336, 

398, 406, 407 sipâhî ∙ 234 sipâs ∙ 91 siper ∙ 103, 137, 141, 186, 200, 321, 339, 403 sipihr ∙ 123, 139, 290 sîr ∙ 105, 166, 243, 297, 299, 308 sirişk ∙ 194, 197 sirişt ∙ 411 sît ∙ 114, 258, 331 sitân ∙ 136 sitâyiş ∙ 138, 139, 165 sitem ∙ 151, 234 sitte ∙ 128 sivâ ∙ 125, 152, 161, 215, 216, 247, 253, 298, 390, 

393, 410 sivâk ∙ 352, 359 siyâdet ∙ 227 siyâh ∙ 199, 222, 271, 359 siyeh ∙ 91, 194, 213, 217, 290, 308, 356 siyer ∙ 217 siz ∙ 304, 397 sofra ∙ 104, 299 sohbet ∙ 150, 422 sok- ∙ 205, 238 Sokrât ∙ 278 sol ∙ 281, 289, 332 soñ ∙ 297, 340 soñra ∙ 154, 156, 242, 329, 404 sor- ∙ 100, 152, 168, 261, 263, 264 soy ∙ 394 sökil- ∙ 321 söyle ∙ 220, 226, 232 söz ∙ 158, 160, 162, 170, 172, 177, 201, 205, 245, 

247, 257, 319 su ∙ 98, 123, 189, 221, 230, 242, 253, 254, 259, 268, 

279, 280, 296, 357, 366, 385, 388, 421 su’âl ∙ 98, 123, 189, 221, 230, 242, 254, 259, 268, 

280, 296, 357, 366, 388, 421 

su’ûd ∙ 253, 385 sû-be-sû ∙ 384 subh ∙ 99, 103, 112, 115, 121, 134, 174, 178, 218, 

224, 273, 278, 289, 292, 296, 298, 315, 358, 365, 370, 407, 413, 414, 417 

sûd ∙ 281, 297, 396 sûde ∙ 316 sûdmend ∙ 149, 196, 221, 396 sudûr ∙ 416 sûfa ∙ 360 sufûf ∙ 320, 325 sulh ∙ 141 sultân ∙ 135, 139, 165, 166, 167, 168, 172, 173, 221, 

308, 309, 314, 324, 347, 373, 376, 379, 382, 415 sun- ∙ 206, 279, 286, 316, 414 sun’ ∙ 103, 146, 154, 215 sûret ∙ 189, 215, 273, 297, 336, 370 sûsen ∙ 103 suver ∙ 91, 99, 208, 272, 275 sûy ∙ 298, 406 sûz ∙ 157, 180, 185, 220, 222, 224, 234, 354 sü’edâ ∙ 90 sücûd ∙ 214, 271, 295, 416 sühâ ∙ 176, 237 sühan ∙ 161, 167, 170, 175, 189, 238, 246, 291, 295, 

296, 393 sükkân ∙ 240 sükker ∙ 171, 331 sükûn ∙ 90, 92, 103, 261, 262, 324 Süleymân ∙ 117, 311, 312, 340, 342, 343, 344, 347, 

349 Süleymân Hân ∙ 311 sülûk ∙ 293, 335, 353, 415 sünbile ∙ 326 sünbül ∙ 102, 348 sür ∙ 228, 404 sür- ∙ 144, 223 sür’at ∙ 96, 200, 288 süreyyâ ∙ 103, 135, 280, 336 sürh ∙ 103, 318, 336 sürh-ser ∙ 319 süril- ∙ 321, 322 sürme ∙ 117, 228, 380 sürûr ∙ 248, 355 süst ∙ 235, 307 sütûde ∙ 217, 286 süvâr ∙ 111, 124, 137, 248, 288, 289, 320, 345, 397, 

406 süvârî ∙ 320 süveydâ ∙ 392 süvüm ∙ 123, 125, 209 

Ş 

şâ’ir ∙ 150 şâb ∙ 160, 178, 332, 360, 365 şâd ∙ 130, 156, 404 şâdî ∙ 280, 297 şafak ∙ 103 

Page 348: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

340

şâfî ∙ 287, 376 Şâfi’ ∙ 131, 132 şâh ∙ 102, 111, 113, 121, 122, 123, 124, 126, 135, 

136, 150, 161, 165, 167, 168, 183, 208, 218, 222, 226, 233, 235, 236, 238, 241, 248, 257, 259, 262, 263, 280, 281, 283, 287, 288, 290, 291, 295, 309, 310, 311, 312, 313, 314, 317, 318, 319, 320, 322, 323, 325, 328, 332, 333, 336, 338, 339, 340, 343, 346, 354, 375, 378, 381, 383, 396, 398, 399, 400, 405, 406, 409, 411 

şahâdet ∙ 124 şâhid ∙ 232, 325 şâhin ∙ 188 şahne ∙ 331 şâh-râh ∙ 218 şâkî ∙ 97, 98, 118, 119, 347 şakk ∙ 110, 253 şâm ∙ 93, 99, 100, 103, 106, 112, 115, 134, 145, 165, 

169, 173, 174, 176, 177, 178, 179, 217, 218, 222, 273, 278, 282, 289, 292, 294, 296, 315, 355, 358, 364, 365, 370, 371, 374, 386, 387, 413, 414, 417 

Şâm ∙ 122, 178, 180, 203, 309 şâmî ∙ 179 şân ∙ 117, 164 şâne ∙ 147, 148, 179 şarâb ∙ 274, 393 şart ∙ 317 Şât ∙ 218 şatranc ∙ 310, 312, 314, 318, 319, 320 şâyed ∙ 120, 187, 226, 228, 361, 412 şâyeste ∙ 107, 124 şeb ∙ 96, 102, 105, 109, 111, 120, 147, 150, 174, 179, 

180, 199, 222, 231, 246, 248, 251, 256, 259, 262, 268, 270, 299, 300, 345, 354, 355, 363, 364, 365, 387, 391, 394, 418 

şeb-nem ∙ 102, 176 şeb-pere ∙ 199, 355 şecâ’at ∙ 143, 309 şecer ∙ 95 Şedde ∙ 90 şefâ’at ∙ 115, 119, 123, 128 şefi’ ∙ 115, 116 şefî’ü’1-ümem ∙ 115 şeh ∙ 90, 91, 93, 98, 100, 104, 108, 110, 112, 116, 

117, 118, 122, 123, 124, 125, 136, 139, 173, 174, 187, 207, 216, 232, 233, 237, 242, 244, 260, 261, 263, 264, 277, 281, 282, 283, 285, 289, 291, 292, 295, 296, 306, 308, 311, 313, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 321, 322, 325, 327, 328, 329, 333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 345, 347, 355, 375, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 391, 393, 397, 400, 402, 405, 407, 412, 413, 416, 418 

şehâdet ∙ 122, 125 şeh-bâz ∙ 138 şehen-şâh ∙ 141, 165, 168, 173, 281, 323 şehen-şeh ∙ 174, 316, 339 şehîr ∙ 175, 181 şeh-per ∙ 295 şehr ∙ 125, 135, 139, 175, 176, 196, 217, 223, 224, 

225, 227, 230, 231, 244, 245, 248, 263, 283, 287, 288, 289, 293, 305, 312, 315, 335, 337, 354, 355, 

360, 362, 365, 366, 377, 380, 387, 397, 398 şehr-yâr ∙ 241, 258, 287 şehvet ∙ 294, 297, 298, 299, 304, 306, 307, 308 şeh-zâde ∙ 139 şekâ ∙ 99, 105, 412 şekâvet ∙ 371, 411, 412 şekl ∙ 158, 198, 336 şem’ ∙ 103, 146 şem’a ∙ 253 şemîm ∙ 120, 211 şemle ∙ 217 şems ∙ 89, 93, 94, 111, 126, 134, 255, 271, 289 şemşîr ∙ 243 şeni’ ∙ 100 şer ∙ 215, 272, 373 şer’ ∙ 114, 131 şeref ∙ 95, 114, 115, 120, 125, 360 şerh ∙ 191, 226, 228, 261, 282 şeri’at ∙ 130 şerîf ∙ 112, 115, 121, 123, 131, 162, 165, 167, 169, 

345, 346 şerm ∙ 120, 212, 252, 304, 407 şermende ∙ 108, 149 şermendelik ∙ 216, 340 şermsâr ∙ 273, 296, 303 şerr ∙ 98, 99 şeş ∙ 96, 342 şeş-ber ∙ 321 şeş-tâ ∙ 102 şetâret ∙ 340 şevher ∙ 252, 257, 258, 259 şevk ∙ 326 şevket ∙ 117, 137, 166, 277, 288, 366, 398 şeyâtin ∙ 313 şeydâ ∙ 213, 420 şeyh ∙ 150, 160, 178, 216, 217, 229, 230, 231, 234, 

235, 245, 247, 251, 254, 257, 260, 261, 263, 264, 265, 317, 332, 335, 353, 359, 360, 361, 363, 365, 366, 367, 371, 380, 381, 382, 383, 387, 388, 390, 392, 394, 395, 397, 399, 400, 401, 402, 403, 405, 406, 407, 409 

şeytân ∙ 312, 349 şi’âr ∙ 120, 136, 278, 354, 404 şi’r ∙ 158, 159, 160, 170 şîb ∙ 100, 165 şiddet ∙ 410, 412 şifâ ∙ 116, 228, 353, 392 şihâb ∙ 103, 146, 271 şikâr ∙ 136, 137, 138, 166, 203, 322, 327, 364, 404 şikem ∙ 298 şiken ∙ 150 şikest ∙ 104, 214, 307, 323, 406 şimdi ∙ 160, 161, 169, 172, 187, 192, 193, 206, 207, 

220, 227, 252, 255, 260, 262, 268, 282, 375, 379, 380, 387, 388, 402 

şimşâd ∙ 196, 264 şinâs ∙ 281, 318, 385 şinev ∙ 101 şîr ∙ 125, 136, 138, 140, 141, 166, 170, 171, 227, 

238, 297, 299, 310, 311, 315, 322, 333, 340 şîrîn ∙ 167, 170 

Page 349: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

341

şirişt ∙ 97 şirk ∙ 99 şirket ∙ 305 şirzime ∙ 383, 401 şîşe ∙ 187 şitâb ∙ 187, 198, 199, 201, 212, 228, 250 şöhre ∙ 182 şöhret ∙ 181, 266, 363 şu’bede ∙ 312, 324, 332 şu’le ∙ 285 şu’le-bâz ∙ 180 şu’ûr ∙ 186 şûh ∙ 299, 367 şukka ∙ 134 şûm ∙ 304, 314, 328, 338 şûr ∙ 92, 373 şûrîde ∙ 175, 186, 241, 250 şübhe ∙ 150, 266, 338, 418 Şübhesiz ∙ 89, 190 şühedâ ∙ 126 Şükr ∙ 91 şümâr ∙ 295, 337, 365, 393 şürû’ ∙ 247, 263, 374 şütür-gürbe ∙ 190 

tâ ∙ 144, 153, 167, 173, 180, 187, 222, 240, 312, 322, 334, 357, 362, 365, 369, 374, 398, 403, 404 

ta’âb ∙ 236, 291 ta’accüb ∙ 319 ta’âlâ ∙ 108, 119, 126 ta’âm ∙ 411 ta’at ∙ 215 ta’lîm ∙ 313 ta’zîm ∙ 117, 164, 396 tâb ∙ 135, 145, 158, 185, 191, 213, 231, 251, 253, 

280, 291, 333, 335, 360, 363 tab’ ∙ 294, 317, 325, 346, 421 tabak ∙ 120, 154 tâbe ∙ 135 tâ-be-key ∙ 153 tâbende ∙ 135 tâbi’ ∙ 209 tabî’at ∙ 171 tâbnâk ∙ 275, 352 tâc ∙ 94, 102, 120, 158, 168, 227, 245, 266, 348 tâc-dâr ∙ 292 tagayyür ∙ 114 tâhâ ∙ 113 tahalluk ∙ 421 tahammül ∙ 300, 304 tahkîk ∙ 423 tahrîk ∙ 184, 187 tahrîr ∙ 103, 143 tahsîl ∙ 329, 365 taht ∙ 95, 116, 117, 121, 207, 210, 211, 218, 241, 

250, 263, 279, 345, 382, 398 tahta ∙ 263 

tahte ∙ 210 tak- ∙ 267, 310 tâk ∙ 207, 302 takaddüm ∙ 230 taklîd ∙ 409, 413, 414, 415, 416, 418 takvâ ∙ 132, 352 taleb ∙ 98, 115, 129, 190, 202, 229, 232, 233, 235, 

236, 242, 244, 252, 255, 256, 259, 267, 283, 316, 334, 335, 362, 376, 395, 417 

tâli’ ∙ 327 tâlib ∙ 158, 194, 236, 247, 268, 269, 301, 311, 335 tâm ∙ 155, 162, 322, 323, 335, 338, 356, 360, 381, 

399, 409, 413 tamâ’ ∙ 276 tamâm ∙ 113, 119, 125, 134, 162, 203, 245, 260, 277, 

280, 289, 297, 323, 324, 330, 335, 337, 341, 356, 363, 367, 385, 390, 401 

tanbûr ∙ 102 tantana ∙ 233, 245, 406 tarab-hâne ∙ 211 taraf ∙ 95, 148, 192, 218, 250, 301, 302, 314, 346, 

370, 422 tarâk ∙ 258, 302 târem ∙ 111, 385 tarîk ∙ 134, 157, 158, 287, 313, 353, 357, 365, 382, 

383, 387, 388 tarz ∙ 311 tâs ∙ 339 tasavvuf ∙ 354 taş ∙ 140, 215, 314 taşra ∙ 154, 234, 246, 247, 305, 370, 372, 397 tavîl ∙ 139 tavk ∙ 90, 216 taylesân ∙ 284, 359 tâze ∙ 114, 127, 144, 160, 165, 170, 216, 230, 326, 

351, 420 te’emmül ∙ 330 te’ennî ∙ 378 te’hîr ∙ 156, 190 te’lîf ∙ 145 tebâh ∙ 284 tebâr ∙ 110, 136, 161 tebessüm ∙ 192, 231, 254, 257, 395 teblîg ∙ 346, 381 tecâvüz ∙ 412 tecellî ∙ 129 tedârik ∙ 198, 237, 334, 336, 378 tedbîr ∙ 243, 336, 355, 369, 371, 378, 388 tef ∙ 158 tefekkür ∙ 155, 329 tefevvuk ∙ 170 tegâfül ∙ 154 Tehemten ∙ 136 tehî ∙ 195, 238, 239, 299, 307 tehniye ∙ 289 tek ∙ 202, 283, 364 tekâpû ∙ 103 tekellüm ∙ 110, 157, 176 tekye ∙ 111 telâş ∙ 324, 394 telef ∙ 153, 158, 349, 403 

Page 350: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

342

telh ∙ 297 telhîs ∙ 315 temâşâ ∙ 146, 218, 289 temennâ ∙ 106, 129, 192, 206, 230, 239, 264, 274, 

306, 421 temevvüc ∙ 103 temsîl ∙ 207, 267, 298, 340, 410 ten ∙ 159, 203, 215, 230, 243 tenbîh ∙ 410, 411 tenezzül ∙ 384 tenhâ ∙ 111, 198 tenzîl ∙ 110 ter ∙ 109, 114, 144, 159, 161, 174, 181, 187, 209, 

215, 222, 227, 326, 351 terâhî ∙ 201 terakkî ∙ 352 terâvet ∙ 96 terbiyet ∙ 151, 294 terbiyyet ∙ 168 tercemân ∙ 164 terk ∙ 97, 224, 226, 264, 357, 388, 389 tertîb ∙ 319, 325 tesebbüt ∙ 387 teshîr ∙ 355 teslîm ∙ 332 teşne ∙ 133, 184, 205, 228, 243, 380 teşvîş ∙ 330 tev’emân ∙ 205 tevakkuf ∙ 191 tevbe ∙ 307 tevhîd ∙ 91 tevkîr ∙ 381 tezkîr ∙ 156, 162, 165 tıbâk ∙ 112 tıbb ∙ 281 tırâş ∙ 158 tırâz ∙ 348 tıynet ∙ 166 tîg ∙ 103, 107, 137, 141, 237, 321, 378 timâr ∙ 264 tîr ∙ 186, 188, 295, 321, 403 tiryâk ∙ 371 tiz ∙ 377 tîz ∙ 137, 138 tog- ∙ 178, 179, 188 togrı ∙ 107, 242 tokuz ∙ 311 tol- ∙ 114, 136, 169, 302 tolu ∙ 244, 297, 327 toprak ∙ 211 tu’ti ∙ 181, 217 tûde ∙ 302 tugra ∙ 90 tuhfe ∙ 165, 278, 283, 286, 314, 420, 421, 422, 423 Tuhfe-i Emsâl ∙ 165 tuhm ∙ 96 tûl ∙ 147, 148, 274 tulû’ ∙ 231 tur- ∙ 137, 141, 177, 186, 188, 193, 207, 234, 239, 

243, 258, 317, 326, 339, 355, 378, 397, 403 Tûr ∙ 214, 309 

turfe ∙ 217, 268, 367 turre ∙ 177 tûşe ∙ 356 tut- ∙ 103, 106, 107, 114, 117, 151, 154, 155, 180, 

194, 202, 222, 224, 234, 245, 252, 275, 277, 301, 304, 313, 321, 366, 398, 406 

tutıl- ∙ 189 tutûk ∙ 257 tuy- ∙ 237 tuyûr ∙ 342, 416 tüfenk ∙ 321 türâb ∙ 153, 219, 254, 283, 284, 290, 348 türbe ∙ 133, 207 tütûk ∙ 250 tüvân ∙ 333 tüvânâ ∙ 324, 344 

ubûr ∙ 369 ucb ∙ 340, 341, 351, 352 uç- ∙ 148 uçıl- ∙ 377 uçmak ∙ 122, 202, 378, 379, 384 ugra- ∙ 199 ukalâ ∙ 330, 363, 389 ukelâ ∙ 183 ukûd ∙ 209 ûlâ ∙ 333, 384 ulemâ ∙ 134, 374, 376, 418 ulu ∙ 135, 239, 296 ulu’1-emre ∙ 135, 292 ulûhiyyet ∙ 412 ulûm ∙ 130, 131, 133, 134, 141, 279, 280, 415 um- ∙ 142, 247, 287 ummân ∙ 296 umûm ∙ 115 umûr ∙ 305, 347 unsûr ∙ 281 ur- ∙ 95, 127, 220, 223, 226, 235, 239, 242, 258, 327, 

328 urûk ∙ 101 usbu’ ∙ 110 usret ∙ 157 usûl ∙ 129, 131 uşşâk ∙ 181, 182 uy- ∙ 178 uyan- ∙ 188 uyhu ∙ 303 uyûb ∙ 108, 304 Uyvâr ∙ 140 uzmâ ∙ 168 

Ü 

üç ∙ 208, 217, 240 üftâde ∙ 176, 197, 251 ülfet ∙ 355 

Page 351: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

343

ümem ∙ 115, 116, 118, 121 ümîd ∙ 98, 238, 395, 402 ümmet ∙ 112, 114, 118, 119, 123 ümmîd ∙ 118 ümmü’l-kitâb ∙ 275 Üsküre ∙ 90 üst ∙ 186, 224, 301, 302, 304, 330, 338, 339, 342, 

344, 405, 411 üstâd ∙ 155 üstüvâr ∙ 185 üş- ∙ 222 üzre ∙ 93, 160, 174, 186, 193, 203, 215, 224, 239, 

245, 303, 315, 317, 343, 344, 345, 346, 350, 352, 369, 373, 386, 390 

va’de ∙ 390 vâcib ∙ 98, 288 vâdî ∙ 156, 159, 160, 161, 272, 301, 303, 384 vâh ∙ 395 vahdet ∙ 423 vahşî ∙ 155, 181 vahy ∙ 91, 113 vakar ∙ 140, 253, 359 vâkı’a ∙ 259 vakı’ât ∙ 205 vâkıf ∙ 198, 227, 258, 265, 283, 306, 315, 339, 356, 

362, 371, 373 vakt ∙ 108, 143, 145, 166, 185, 218, 233, 306, 314, 

371, 394, 414 vâlâ ∙ 91, 100, 139, 165, 169, 319, 334, 335 vâlih ∙ 149, 157, 184, 219, 223, 275 Vâmık ∙ 240 vâpes ∙ 184, 353 var ∙ 97, 105, 118, 150, 161, 162, 192, 197, 203, 217, 

220, 226, 231, 232, 235, 236, 237, 240, 241, 248, 253, 254, 260, 274, 278, 282, 286, 293, 298, 300, 312, 314, 334, 342, 344, 351, 354, 361, 362, 368, 376, 388, 395, 397, 402, 406, 409, 413 

var- ∙ 123… varak ∙ 103, 109, 154, 420 vasf ∙ 143, 169, 177, 183, 228, 229, 261, 282, 309, 

317 vâsıl ∙ 112, 119, 166, 262, 341, 354, 377, 419 vâsıta ∙ 127, 207 vasl ∙ 190, 252, 268 vaz’ ∙ 94, 128, 186, 190, 191, 193, 195, 199, 291, 

302, 385, 397, 398 vâzı’ ∙ 134 vâzi' ∙ 130 ve ∙ 108, 112, 124, 126, 139, 144, 270, 307, 308, 

341, 348, 416 ve’1-kalem ∙ 164 vech ∙ 157, 178, 213, 214, 224, 250, 258, 281, 297, 

360, 368, 386, 390 vechehu ∙ 124 vefâ ∙ 121, 191, 217, 247 vegâ ∙ 136, 166, 309, 321, 322, 326 

vehm ∙ 157, 320, 321, 338 velâyet ∙ 217, 231 vele’d-dâllîn ∙ 90 velî ∙ 112, 150, 158, 160, 192, 208, 211, 255, 260, 

267, 274, 279, 302, 324, 337, 358, 368, 371, 373, 374, 379, 385, 386 

velvele ∙ 114, 252 verâ’ ∙ 132, 133 verd ∙ 144, 423 vesvâs ∙ 155, 312 vesvese ∙ 94, 297, 313, 405 vezâret ∙ 144, 165, 173, 245 vezîr ∙ 138, 139, 207, 233, 234, 235, 237, 241, 242, 

243, 244, 245, 259, 260, 263, 316, 329, 334, 336, 339, 381 

vir- ∙ 90… vîrâne ∙ 190 visâl ∙ 90, 178, 205, 246, 270, 271 vuhûş ∙ 342 vuslat ∙ 192, 268 vusûl ∙ 100, 162, 170, 376, 381, 385, 393 vü ∙ 91, 92, 97, 98, 100, 102, 103, 112, 113, 114, 

119, 128, 134, 158, 159, 162, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 184, 217, 220, 223, 233, 235, 244, 245, 250, 255, 270, 273, 275, 276, 282, 289, 295, 296, 297, 306, 314, 317, 320, 331, 347, 348, 351, 356, 358, 363, 369, 382, 402, 406, 407, 411, 413, 421 

vücûd ∙ 93, 96, 113, 166, 172, 173, 174, 214, 232, 271, 287, 297, 305, 367, 394, 396, 416 

vüzerâ ∙ 92, 406 

yâ ∙ 91, 132, 137, 142, 149, 175, 193, 201, 208, 209, 251, 335, 347, 351, 373, 379, 388, 404, 409, 412, 413, 414, 419 

Ya’kûb ∙ 117 ya’ni ∙ 145, 156, 173, 175, 180, 208, 209, 212, 296, 

313, 318, 337, 343, 370, 391, 400, 403, 404 yâd ∙ 156, 192, 237, 250, 255, 263, 274, 278, 294, 

329, 333, 380, 386, 393 yâft ∙ 366 yahşi ∙ 350, 412 yâhud ∙ 99 yâhûd ∙ 186 yak- ∙ 213, 219, 224, 233, 279, 328, 402 yaka ∙ 107, 108, 383 yakîn ∙ 89, 205, 282, 354, 365, 381, 382, 404, 407, 

419 yalan ∙ 326 yalvar- ∙ 224 yamak ∙ 141 yaman ∙ 350, 412 yan ∙ 152, 186, 202, 203, 231, 237, 255, 259, 360, 

413 yan- ∙ 261, 271 yañ ∙ 198 yap- ∙ 93 yâr ∙ 119, 120, 135, 139, 163, 185, 210, 220, 223, 

Page 352: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

344

245, 248, 263, 264, 265, 268, 273, 288, 312, 315, 335, 337, 357, 358, 391, 394, 397, 398, 422 

yara ∙ 221, 223, 226 yarad- ∙ 91 yarak ∙ 198, 257, 262 yaraş- ∙ 92 yarat- ∙ 95 yarın ∙ 274 yaş ∙ 187, 222, 223, 242 yat- ∙ 186, 219, 258, 259, 264, 302 yâve ∙ 400 yâver ∙ 138, 140, 144, 305, 336, 348, 349, 353 yaya ∙ 311, 320, 321, 323, 326, 327, 328 yayan ∙ 320 yaz- ∙ 159, 160, 162, 163, 167, 169, 200, 209, 228, 

283, 418 ye’s ∙ 238 yed ∙ 179, 194, 250, 274, 341, 356, 405 yedi ∙ 93, 95 yegâne ∙ 309 yek ∙ 163, 257, 358 yek-dâne ∙ 280 yekdeş ∙ 197, 335 yek-tâ ∙ 91, 305 yem ∙ 140, 143, 144, 240, 271, 295, 307, 342, 343 Yemen ∙ 138, 141 yemîn ∙ 124, 398 yemm ∙ 110 yen- ∙ 151 yesâr ∙ 398 yesîr ∙ 385 yesrib ∙ 111 yeşâ ∙ 139 yeter ∙ 107, 164, 296, 416 yetîm ∙ 125, 240 yetiş- ∙ 108, 114 yık- ∙ 140, 190 yıldız ∙ 179 yil- ∙ 198, 209 yine ∙ 102, 109, 127, 130, 136, 157, 166, 188, 191, 

193, 196, 197, 199, 203, 222, 234, 235, 236, 238, 245, 246, 278, 293, 294, 298, 303, 306, 308, 315, 325, 326, 328, 337, 338, 343, 347, 369, 388, 404 

yir ∙ 102, 109, 119, 138, 140, 152, 154, 182, 187, 192, 198, 219, 223, 243, 254, 258, 259, 265, 270, 279, 301, 307, 340, 341, 367, 378, 395 

yirlü ∙ 265 yitiş- ∙ 141, 279 yog ∙ 184, 191, 197, 300, 311, 312, 317, 415 yohsa ∙ 127, 177, 282, 288, 324, 334, 375 yok ∙ 114, 118, 154, 158, 159, 167, 176, 184, 186, 

190, 191, 194, 202, 247, 254, 275, 287, 300, 306, 307, 311, 312, 351, 377, 379, 389, 401, 422 

yol ∙ 107, 136, 197, 208, 210, 288, 300, 315, 356, 359, 382 

yum- ∙ 222, 262 Yûnus ∙ 116 yurîdu ∙ 139 yurt ∙ 200 Yûsuf ∙ 117, 269 yümn ∙ 141, 336 

yüri- ∙ 156, 409 yüz ∙ 144, 193, 216, 219, 223, 225, 228, 230, 231, 

240, 262, 264, 265, 275, 289, 296, 307, 342, 351, 363, 365, 370, 371, 380, 381, 391, 392, 406, 418 

yüzi kara ∙ 107 

zâd ∙ 352 zâde ∙ 421 zafer ∙ 136, 140, 232, 327 zâg ∙ 200, 205, 222 zâhib ∙ 281 zâhir ∙ 157, 266, 282, 284, 285, 340, 370, 402, 421, 

422 zahm ∙ 116, 149, 155, 226, 235, 329, 339, 357 Zâl ∙ 137, 324 zamân ∙ 94, 100, 109, 114, 137, 138, 141, 144, 147, 

162, 169, 173, 174, 230, 232, 237, 241, 246, 253, 257, 261, 276, 285, 292, 296, 298, 301, 310, 311, 312, 321, 324, 325, 330, 355, 365, 399, 408, 409 

zamâne ∙ 158 zann ∙ 161, 193, 205, 264, 334 zann it- ∙ 161 zânû ∙ 188, 220 zâr ∙ 203, 219, 220, 224, 262, 267, 320 zarâfet ∙ 325 zarar ∙ 201 zarûrî ∙ 268 zât ∙ 89, 92, 98, 100, 104, 108, 113, 115, 117, 141, 

151, 161, 162, 165, 167, 174, 193, 214, 244, 287, 292, 295, 315, 372, 410 

zayf ∙ 111 zâyî ∙ 189 zebân ∙ 160, 163, 183, 228, 353, 422 zebânî ∙ 108 zebûn ∙ 221, 267, 294, 308, 324 Zebûr ∙ 374 zehr ∙ 176, 227 zekâ ∙ 207, 343 zekân ∙ 391 zelîl ∙ 349, 389 zelzele ∙ 252 zemîn ∙ 90, 92, 94, 95, 100, 101, 103, 109, 114, 127, 

138, 147, 173, 242, 316, 346, 370, 391, 404 zemm ∙ 183 zemzeme ∙ 222, 238, 369 zen ∙ 125, 183, 212, 219, 276, 371, 372, 402 zenberek ∙ 321 zenbûr ∙ 213, 364 zencîr ∙ 152, 306, 307 zer ∙ 102, 103, 104, 181, 182, 194, 195, 196, 197, 

202, 210, 228, 238, 244, 245, 248, 250, 254, 276, 277, 278, 279, 285, 300, 301, 302, 336, 345, 349, 350, 364, 371, 386, 388, 390, 397 

zerger ∙ 277 zerre ∙ 119, 157, 191, 222, 256, 291, 341, 348, 352 zerrîn ∙ 344, 398, 400 zevâl ∙ 90 

Page 353: Nali Mehmed Efendi Tuhfetul Emsal

345

zevcât ∙ 129 zey ∙ 354 zeyl ∙ 306, 307, 421 zıdd ∙ 99 zıll ∙ 135, 318 zırh ∙ 321 zîb ∙ 131, 373, 380, 391 zîc ∙ 142 zihâm ∙ 290, 390 zikr ∙ 120, 135, 169, 273 zinde ∙ 330 zînet ∙ 144, 146, 153, 250 zîr ∙ 112, 147, 224, 250, 254, 257, 284, 334, 335, 343 zişt ∙ 411 zîver ∙ 101, 246, 248, 281 ziyâ ∙ 103, 123, 126, 222, 392 

ziyâd ∙ 192, 277, 400 ziyân ∙ 106, 281, 297, 331, 387, 395, 415 ziyâret ∙ 364 zu’m ∙ 194, 357, 358 zuhûr ∙ 93, 214, 258, 345, 415 zulm ∙ 124 zulmet ∙ 103, 154, 391 zurûfî ∙ 209 zü’l-fikâr ∙ 125 zü'1-celâl ∙ 99 zübde ∙ 136, 182, 309, 360 zücâc ∙ 210 zülâl ∙ 101, 162 Züleyhâ ∙ 269 zülf ∙ 105, 109, 176, 179, 191, 203 zümre ∙ 108, 129, 309, 383, 404