nali mehmed efendi tuhfetul emsal
DESCRIPTION
kitapTRANSCRIPT
T.C.
İnönü Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı
NÂLÎ MEHMED EFENDİ
TUHFETÜ'L-EMSÂL
(İNCELEME-METİN-DİZİN)
YÜKSEK LİSANS TEZİ
HAZIRLAYAN Bahir SELÇUK
DANIŞMAN Doç. Dr. Hasan KAVRUK
MALATYA-1999
© T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3376 KÜLTÜR ESERLERİ 516 Eser Adı: Tuhfetü'l-Emsâl Şair: Nâlî Mehmed Efendi Hazırlayan: Bahir SELÇUK 2012 ISBN: 978-975-17-3641-3 www.kulturturizm.gov.tr e-posta: [email protected] Bu kitap internet ortamında ilk kez yayımlanmaktadır.
ÖZGEÇMİŞ
Doç. Dr. Bahir SELÇUK: 1972 yılında Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Bademli köyünde doğdu. İlk
ve orta öğrenimini Keban’da, lise öğrenimini Elazığ’da tamamladı. İnönü Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1997 yılında mezun oldu. 1997 yılında Türk Dili ve
Edebiyatı Ana Bilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalında başladığı Yüksek Lisans Eğitimini Nâlî
Mehmed Efendi Tuhfetü’lEmsâl İncelemeMetin adlı tezle 1999 yılında tamamladı. Fırat
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı’nda başladığı
doktora eğitimini Âhenk Unsurları Bakımından Nef’î Divanı’nın Tahlili adlı teziyle 2004 yılında
tamamladı. 1997‐2007 yılları arasında Malatya’da MEB’e bağlı çeşitli okullarda Türkçe ve
edebiyat öğretmenliği yaptı. 2007 yılında Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi
Bölümüne Yrd. Doç. Dr. olarak atandı. 2010 yılında doçent oldu ve Adıyaman Üniversitesi Fen‐
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne atandı. Hâlen adı geçen bölümde doçent
olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
ÖZET
Nâli Mehmed Efendi, Tuhfetü’lemsâl adını taşıyan bu çalışmada 17. yüzyıl
şairlerinden Nâlî’nin Tuhfetü’l‐emsâl adını taşıyan eserinin tenkitli metni
hazırlanmış, eseri incelenmiş, hayatına dair bilgiler verilmiş, edebî kişiliği
değerlendirilmeye çalışılmıştır.
SUMMARY
In this book, titled Nâli Mehmed Efendi, Tuhfetü’lemsâl the editional critical text
of the “Tuhfetü’l‐emsâl” of Nâlî who was the 17th century poet has been
prepared, his text was studied in scientific methods, the details of his life has
been mentioned, literary personality has been tried to evaluate.
İÇİNDEKİLER
Önsöz ..................................................................................................................... VI
Kısaltmalar .............................................................................................................VII
Transkripsiyon İşaretleri ........................................................................................VIII
Giriş..............................................................................................................................1
NÂLÎ MEHMED EFENDİ'NİN HAYATI, ŞAHSİYETİ, ESERLERİ ......................3
1. Hayatı ..........................................................................................................3
2. Şahsiyeti ......................................................................................................1
3. Eserleri .................................................................................................. ..8
BİRİNCİ BÖLÜM
I.TUHFETÜ'L-EMSÂL'İN NÜSHALARI, YAZILIŞ SEBEBİ ..............................10
A. Eserin Nüshaları ve Özellikleri ......................................................................10
B. Eserin Yazılışı ................................................................................................13
II. TUHFETÜ'L-EMSÂL'İN İNCELEMESİ .........................................................20
A. Eserin İç Yapısı .................................................................................................20
1. Olay Örgüsü ............................................................................................20
2. Kahramanlar ............................................................................................34
3. Tahkiye Özellikleri ................................................................................47
4. Duygu ve Hayal Öğeleri...........................................................................49
5. Dini ve Ahlaki Öğeler ..........................................................................54
B. Eserin Dış Yapısı ............................................................................................61
1. Nazım Biçimi .......................................................................................61
2. Vezin ve Kafiye........................................................................................63
3. Edebi Sanatlar .....................................................................................70
4. Dil ve Anlatım ................................................................................... 82
İKİNCİ BÖLÜM
1. Metnin Kuruluşuyla İlgili Açıklamalar ................................................. 87
2. Metnin Bölüm Başlıkları ....................................................................... 88
3. Metnin Çevriyazısı ................................................................................ 89
SONUÇ .................................................................................................................. 302
BİBLİYOGRAFYA............................................................................................... 303
DİZİN..................................................................................................................... 305
VI
ÖN SÖZ
Sanat eserleri yazıldıkları dönemleri yansıtırlar. Her devrin kendine has bir
sanat anlayışı vardır. Dolayısıyla edebî eserlerin incelenmesi aynı zamanda o eserin
yazıldığı dönemin ve şairin şahsiyetinin de incelenmesi demektir.
İncelenmesini yapmaya çalıştığımız bu eser 17.yüzyıl şairi Nâlî'nin manzum
hikâyeler anlatan didaktik ve ahlaki bir mesnevisidir. Hikâyelerin sonundaki
temsillerle şair, kıssadan hisseye varmak amacındadır.
Eserin çevriyazısı ortaya konmaya çalışılırken Süleymaniye Kütüphanesinde
bulunan 4 nüshadan ve Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan nüshadan
faydalanılmıştır. Nâlî'nin kaynaklardan bulabildiğimiz kadarıyla hayatı, şahsiyeti
veeserlerinin ele alındığı kısımdan sonra eser iki bölümde incelenmiştir.
Birinci bölüm, eserin şekil özellikleriyle iç ve dış yapısına ait özelliklere
ayrılmıştır. Eserin içyapısında olaylar, kişiler, tahkiye özellikleri, duygu ve hayal
öğeleri, dini ve ahlakî unsurlar ele alınmıştır. Dış yapının ele alındığı bölümlerde ise
dil ve anlatım özellikleri incelenmiştir.
İkinci bölümde ise çevriyazıya yer verilmiştir.
Çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen danışmanım Doç. Dr. Hasan
KAVRUK Bey’e, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen eşim Şaziye SELÇUK’a
gönülden teşekkürü bir borç bilirim.
VII
KISALTMALAR
age.: Adı geçen eser
Ank.: Ankara
Ans.: Ansiklopedi
AÜ.: Ankara Üniversitesi
B.: Bağdatlı Vehbi Bölümüne Kayıtlı Nüsha
bkz.: Bakınız
BTK.: Büyük Türk Klasikleri
C.: Cilt
Ç.: Çelebi Abdullah Efendi Bölümüne Kayıtlı Nüsha
E.: Esad Efendi Bölümüne Kayıtlı Nüsha
E.H: Emânet Hazinesi
H.: Hicri
Ktb.: Kütüphanesi
G.: Gazel
Haz.: Hazırlayan
İst.: İstanbul
No: Numara
s.: Sayfa
S.: Sayı
T.: Topkapı Sarayı Müzesi Nüshası
TTK.: Türk Tarih Kurumu
v.b: Ve benzeri
yk.: Yaprak
Z: Zühdü Efendi Bölümüne Kayıtlı Nüsha
VIII
TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ
s ص a, â آً أ ا a, e, ı, i, u, ü ض d, z t ط b ب z ظ p پ
‘ ع t ت
g غ s ث
f ف c ج
k ق ç چ k, g, ñ ک ك گ h ح l ل h خ
m م d د
n ن z ذ
v, o, u, û و r ر
h, a, e ه j ژ y, ı, i, î ى s س
ş vâv-ı شmaǾdûle
ˇ
1
GİRİŞ
XVII. yüzyıl, Osmanlının güçlü döneminin sona erdiği, gerileme
devrinin yaşandığı bir dönemdir. Daha önceki dönemlerde başlamış olan karışıklıklar,
çekişmeler bütün alanlarda boy göstermeye başlamıştır.
Dokuz padişahın saltanat dönemlerinin yaşandığı bu yüzyılda devlet otoritesi
sarsılmış, idari kurumlar bozulmaya başlamıştır. Osmanlının batıda Avrupalılar,
doğuda ise İranlılarla sürekli savaştığı, içte isyanların idari ve ekonomik bozuklukların
yaşandığı bu yüzyılda, Osmanlı Batı’daki gelişmelere ayak uyduramamaktadır.
Aralarında şair olanların da bulunduğu bu dönemde “I. Ahmed, I. Mustafa, II. Osman,
IV. Murad, IV. Mehmed, II. Süleyman, II. Ahmed ve II. Mustafa.”1 tahta geçmişlerdir.
Siyasi ve sosyal alandaki bu gerileme ve olumsuzluklara mukabil, 17. yüzyıl
Osmanlı sahası Türk şiiri, diğer yüzyıllara göre daha oturmuş ve
daha yerli bir yapıya sahiptir. Şiire giren yerli unsurlarla İran edebiyatının etkisi daha
da azalmıştır. Bu yüzyılın sanatçıları, Necati, Bâkî, Fuzûlî başta olmak üzere önceki
yılların Türk sanatçılarından esinlenerek kendilerini yetiştirmişlerdir. Şairlerimiz, bir
yüzyıl öncesinden başlayarak İran edebiyatı ile eşdeğer eserler ortaya koyduklarını,
kaside ve gazelde İranlı sanatçıları aştıklarını, “mesnevi”de ise yeni bir yolda
yürümeye başladıklarını söylemekle birlikte, İran edebiyatı ile ilşikilerini de büsbütün
kesmiş değillerdir2.
Bu yüzyılda, Klâsik Türk şiiri geleneksel yapısını sürdürmekle beraber, aynı
zamanda yeni bir arayış peşindedir. Bu arayışlar sonucu ve İran edebiyatının etkisiyle
bu dönemde klâsik şiir, sebk-i Hindî ve hikemî şiir denen iki yeni akımın etkisine
girer. Dolayısıyla bu tesirden devrin bütün şairleri az veya çok etkilenirler. Hikemî şiir
akımı edebiyatımızda Nâbî ile zirveye ulaşır.
Hikemi şiir, insanı ve onu ilgilendiren çeşitli olayları ele alır. Amacı okuyucuyu
eğitmek, ona yol göstermek ve yardımcı olmaktır. Sözün dinleyen üzerinde etki
bırakması için söylenenlerin kısa ve özlü olmasına dikkat edilir. Bu sebeple mesnevi
nazım şekli, didaktik ve ahlaki konuları yansıtmak amacıyla sıkça kullanılmıştır.
Edebiyatımıza İran’dan geçen, çeşitli ve uzun konuları işlemeye müsait olan
mesnevi nazım şekli, işlenen konulara göre şu şekilde gruplandırılabilir:
1 Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara, 1994, s. 174-175. 2 Mine Mengi, a.g.e., s. 176.
2
a. Okuyucuya bilgi vermek, onu eğitmek amacı güden mesneviler,
b. Okuyucunun kahramanlık duygusuna hitap eden, konusu menkıbelerden ya da
tarihten alan mesneviler, c. Sanat yönü ön planda olan, okuyucunun edebi zevkine hitap
eden,
ana çizgisi aşk ve macera olan mesneviler, ç. Şairlerin gördükleri, yaşadıkları olayları
anlatan, toplum hayatından kesitler veren mesneviler, olmak üzere dört grupta
incelenebilir.3
Birinci gruba giren mesneviler Ahmed Fakih’in, Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-
şerife’siyle başlar. 15. ve 16. yüzyıllarda öğretici ve eğitici amaç güden oldukça fazla
mesnevi kaleme alınır.
17. yüzyılda bu gruba örnek olabilecek şu mesneviler kaleme alınmıştır. Kırk
Hadis Tercüme ve Şerhi (Hakâni), Mevlîd (Necibî, Nahîfî), Hicret-nâme (Nahîfî)
Mi’râciyye (Nahîfî), Hilyetü’l-envar (Nahîfî), Mesnevî Tercümesi (Nahîfî), Mantıku’l-
esrâr (Fedâî Dede), Nefhatü’l-ezhâr (Atâyî), Sohbetü’1-ebkâr (Atâyi), Hayriyye (Nâbî),
Teşrifatu’ş-şu’arâ (Güftî). 4
Yüzyılın II. yarısında yetişen, Nabi’nin çağdaşı olan Nâlî Mehmed Efendi de
Tuhfetü’l-emsâl adlı mesnevisini; okuyucusunu uyarmak, onun iç ve dış dünyasını,
dünya ve ahiret dengesini sağlamaya yardımcı olmak amacıyla kaleme almıştır. Bu
yüzden ahlakîve didaktik bir nitelik arz eden bu mesnevideki hikâyeler ve benzerleri
daha önceki dönemlerde dile getirilmiş olduğundan konu olarak bir yenilik görülmese
de, dil ve üslupta bir orijinallik görülür.
3 İsmail Ünver, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II, (Divan Şiiri) Ankara 1986, s.438. 4 İsmail Ünver a.g.e., s.459.
3
NÂLÎ MEHMED EFENDİ’NİN HAYATI, EDEBÎ ŞAHSİYETİ,
ESERLERİ
1. HAYATI
Nâlî Mehmed Efendi’nin hayatı hakkında kaynaklarda pek fazla bilgi yer almaz.
Şairin ne zaman doğduğu belli değildir. Asıl adı Mehmed, lakabı Nâlî, babasının adı da
Osman’dır.5 Konya’da doğmuş olan şair, daha sonra İstanbul’a gelerek Üsküdar’a
yerleşmiştir. Nâlî Mehmed Efendi, iyi bir eğitimden sonra ilme yönelmiş, Karabâği
İshâk Efendi’den mülazım olup, kendisini yetiştirmiştir. Mevleviliğe intisap eden şair,
müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Medine ve Kudüs’te kadılık yapan
Nâlî, Selanik kadısı iken vefat etmiştir.6
Nâlî’nin ölüm tarihi Safâyi Tezkiresi’nde 1085 (1674), Şeyhi Mehmed
Efendi’nin Vakayiü’l-Fuzalâ’sında 1086 (cemaziyü’l-evvel) olarak verilmiştir.7
Nâlî’nin mezarı hakkında Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri’nde:
“Mahkeme civarında Seyfullah Efendi Camii mezarlığında medfundur.
Bu cami-i şerif ve mezarlık Sabri Paşa Caddesi denilen hükümet caddesinde ve
hükümete çıkarken sağ taraftaki sokak içinde ise de bugün yıkılmış bulunmaktadır.”8,
şeklinde bilgi vermektedir.
2. EDEBÎ ŞAHSİYETİ
Nâbî’nin çağdaşı olan Nâlî, fazla tanınmamış bir şairdir. Konya’dan İstanbul’a
giden Nâlî, gerekli ilimleri öğrendikten sonra çeşitli görevlerde bulunmuş, yazdığı
eserleri geleneğe uyarak devlet büyüklerine sunmuştur.
Safâyî: “Ma’arif-i cüz’iyye ve külliyede mâhir ve şi’r ü inşâda akranı nâdirdür”
derse de Nâlî’nin mensur bir eserinden bahsetmez. Tezkiresinde onun divanından ve
diğer eserlerinden bolca örnekler verir.
Eskiler “Eser, müessire delalet eder” derler. Nâlî’nin incelediğimiz eserinden
5 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, C.4, İstanbul 1996, s. 1223. 6 Safayi, Tezkiretü’ş-şu'ara, Süleymaniye Kütüphanesi, No:2549, s.276b. 7 Şeyhi Mehmed Efendi, Vakâyiü'l-Fuzalâ, C.l, s.209b-210a, Bâyezid Ktb. No:2361. 8 Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, C.2, Ankara 1997, s 261.
4
ve diğer iki eserinin içeriğinden hareketle onun eserlerinde dini ve tasavvufi
düşüncenin ön planda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mevlevi olan şair, eserinde
yer yer Mevlânâ’dan ve Sa’dî’den alıntılar yapmıştır:
Kim buyurur hażret-i Mollâ-yı Rûm
Kâşif-i esâar- diyâr-ı ‘ulûm (1811)
Hufte-dil ü bî-edeb ü leng ü lûk
Eyle reh-i hażret -i Hakk’a sülûk (1882)
Bunda yazup Sa’di-i mu’ciz-dehen
Bir iki pâkîze vü şîrîn sühen (428)
Biz de mezâminin idüp iktibâs
Tâ ki ola cümle-i beyte esâs (429)
17. yüzyıldaki Sebk-i Hindi’nin ve Hikemi Şiir tarzının etkileri Nâli’de de
görülür. Mutasavvıf şair, hikemi tarzın da etkisiyle yeri geldikçe okuyucusunu
uyarmak, nasihat etmek için hikmetli ve özlü beyitler söyler. (bkz. Ahlaki Düşünceler)
Sen kul isen hidmet eyle bul vusûl
Hikmetini sorma da olma fużûl (65)
Her kim ola câm-ı gurûr ile mest
Kâse-i ‘arżı olur elbet şikest (1310)
Şair, güzel ve değerli bir eser bırakanın rahmetle anılacağını, ruhunun şad
olacağını belirterek eser yazma sebebini belirtir.
Nâlî şiir, nesir ve zamanındaki edebi düşünce hakkındaki görüşlerini
mesnevisinin “Sebeb-i Teǿlîf” bölümünde dile getirir. Ona göre, şiir yazmak nesirden
daha güçtür. Nesirde zorluk çeken, şiirde hiç başarılı olamaz:
5
Nesri tekellümde çeken ‘usreti
Nazma ne vech ile olur kudreti (377)
Eser vermek isteyen bir kimsenin evvela kendine güvenmesi ve yapacağı işe
gönülden bağlanması gerekir:
Talibe ikdâm u cesâret gerek
Sînede tef dilde harâret gerek (379)
Dîde vü dilde ger ola âb u tâb
Sehl olur erbâbına nazm-ı kitâb (380)
Nâlî’nin yetiştiği 17. yüzyıl, klasik edebiyatımızın zirvede olduğu, adeta
söylenebilecek her şeyin söylendiği bir dönemdir. Özellikle bu yüzyılın ikinci
yarısında edebiyatta bir durgunluk göze çarpar. Şairlerin çoğu taklitten öteye
geçemez. Pek az bir grup bu durumun farkındadır.
Şair Nâlî de devrindeki durgunluğun, eskiyi aynen tekrar etme hastalığının
farkındadır:
Kâǿide-i nażm-ı tarîk-ı selef
Oldı kamu hezl ü hebâ vü telef (382)
Eylediler şi’ri bu gûne tırâş
Sem’i olur ehl-i dile cân-hırâş (383)
Lafżı lugaz şekli veli anı yok
Kâlbüd-i mürde gibi cânı yok (385)
Nâlî’ye göre şiir, gönül ehline sıkıntı verecek bir haldedir. Şiirde mana
derinliği ve güzellik kalmamış, sadece dış görünüşe değer verilir hale gelinmiştir.
Bu sebeplerden dolayı şair, aynı vadide eser vermek istemez. Çünkü artık şiir
sadece şekil ve kalıptan ibaret bir haldedir:
6
Biz de bu vâdîde yazarsak eğer
Lafż-ı mücerred nice eş’âr-ı ter (386)
Göstere hirbâ gibi nakş-ı hayâl
Kılmaya ma’nâlârı ‘arz-ı cemâl (387)
Şimdi bu vâdîlere kimdür bakar
Almaz ele belki ayakla kakar (391)
Edebiyattaki bu çıkmazın farkında olan ve bu sıkıntıyı ifade eden şair de
maalesef, bu olumsuz etkilerdenden kurtulabilmiş değildir. Eserinin ismini belirtirken;
aslının eski olduğuna işaret eder:
Tuhfe-i Emsâl ola ser-nâmesi
Aslı kühen tâze ola câmesi (416)
“Ârif, derviş, âlim ve Farisi-şinâs olan Nâlî Efendi”9 tarih düşürme ve
muammada da başarılı bir şairdir. Safâyi, tezkiresinde şairin İstanbul’daki Valide
Cami’i’ne dediği tarihi ve Şeyhü’l-İslam Ali Efendi’ye verdiği tarihi aktarır:
Ma’denü’1-’ilmi ‘Aliyyün ve ‘aleyhi ‘1-fetvâ
Safâyi, şairin mu’ammâ ilminde de nam ve nişan sahibi olduğunu söyledikten
sonra “Hüsrev” adına söylediği mu’ammayı verir:
9 Mehmet Süreyya, a.g.e, s. 1223
7
Hesâbı nâm-ı dildâruñ hafîdür
Seri dört şeyin içinde mahfîdür10
İyi bir tahsil gören Nâlî, buna rağmen hatalarının da olabileceğini söyleyerek
hoşgörü ister:
Eylerüm arz-ı temennâ vü ricâ
Bu ceridemde olan sehv u hatâ (1916)
Olıcak ehl-i kemâle źâhir
Olalar lutf u kerem ile sâtir (1917)
Farsça bilen şair yer yer bunu hissettirir:
Çün be-leb-âyed nefes-i vâpesin
Mî-zened Allâh ber-âyed hemîn (1494)
Ez-der-i Hak nûr-ı hidâyet resîd
Yâft sa’âdet be-kudûmeş Sa’îd (1577)
Merre-pelidân-ı sakar-câhdan
Şirzime-i râhib-i güm-râhdan (1712)
Nâlî, 17. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş, mutasavvıf bir şairdir. Divanı
dışındaki üç eserinin muhtevası da dinî ve tasavvufi özellik arz eden şair, eserleriyle
halka hizmet etmek niyetindedir. O da diğer şairler gibi İran edebiyatından ve eski
şairlerden etkilenmiştir. Klâsik Türk şiirinin içine düştüğü bazı olumsuzlukların
farkına varmış, fakat buna rağmen bu olumsuz etkilerden, eskiyi tekrardan
kurtulamamıştır.
10 Safâyî, a.g.e., s.277a
8
3. ESERLERİ
Safâyi Tezkiresi’nde, Sicill-i Osmânî’de ve Osmanlı Müellifleri’nde şairin
divan sahibi olduğu ayrıca Tuhfetü’1-Emsâl, Menâsik-i Hac, Miftâh-ı Heftgâne adlı
eserlerinin de bulunduğu belirtilmektedir. Araştırmalarımızda şairin; Divan,
Tuhfetü’1-Emsal ve Miftâh-ı Heft-gâne’sine ait bir nüshanın (aynı yazma içinde) Yapı
Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Kütüphanesinde olduğunu tespit ettik.11
1. Divan
Kaynaklar şairin mürettep bir divanının olduğunu belirtir. Divanın tek nüshası
Sermet Çifter Kütüphanesinde bulunmaktadır. Nâlî Dîvânı üzerine bir çalışma
yapılmıştır.12
2. Tuhfetü’l-Emsâl
Safâyi’nin “te’lif-i latif” diye nitelendirdiği bu eser, 1082 (1671)’de bitirilerek
Musâhib Mustafa Paşa’ya takdim edilmiştir.
Nâbî’nin eserlerinden söz eden kaynaklar şairin bir de Tuhfe-i Dil-keş-i Nâbî
adlı eserinin adını verirler. Bu eser Nâbî ‘nin değil, Nâbî ‘nin çağdaşı Nâlî’nindir. Asıl
nüshanın yazıcısı, Nâbî ile Nâlî arasndaki benzerliğe aldanarak eseri, zamanında
büyük ün kazanmış olan Nâbî ‘nin sanmış ve nüshaya Nâbî ‘nin adını koymuştur.13
Nâlî ve Nâbî imlalarının birbirine yakın olması bu yanlışlığa sebeb olmuş
olabilir.14
İncelemesini yaptığınız bu eser hakkında Vasfi Mahir: “Mahzen-i Esrar”
vezninde ve onu takip eden eserler şekil ve evsafında tasavvufi bir mesnevidir. İçinde
bulunan hikâye konuları ekseriyetle eski İran kaynaklarından alındığı gibi, ruh da
eskiye bağlıdır. Dil ve ifadesi kuvvetli, edebi evsafı yerinde olmakla beraber orijinal
bir karakter göstermeyen bu kitap edebiyatımızda mühim bir yer almamıştır” der15.
11 Nedret İşli, Cevdet Serbest, Sermet Çifter Ktb. Yazmalar Katalogu İstanbul 1999, s. 197-198. 12 Süleyman Çaldak, Nâlî Dîvânı, Kesit Yay., İstanbul 2010. 13 Agah Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, C.l Ank.1973, s.20-21 14 Meserret Diriöz, Nabi Divanı, İstanbul 1994, s. 125
9
3. Miftâhı Heftgâne
Şair, bu eserinde Kur’an-ı Kerim’den 7 ayeti manzum
olarak tefsir ettikten sonra manalarına uygun birer hikâye ve münacat eklemiştir.16
Sermet Çifter Kütüphanesi’nde rastladığımız nüsha ve özellikleri şöyledir:
Baş: Bâ-i bi’smillâh ile feth olsa bâb
Keşf olurdı ma’âbdan habâb
Son: Didi ol dem hâme-i çâlâk ger
Oldı bu dürc-i ma’ârif bir güher
4. Menâsik-i Hâcc
Safâyi’nin “eser-i celile” dediği bu eser, hacıların yapmakta oldukları
ibadetlerin rükünlerini manzum olarak anlatan bir eserdir. Safâyî tezkiresine bu eserden
örnek olarak iki beyit almıştır.
Nâliyâ Hażret-i Hak’dan budur ümmîd-i ricâ
Eyleye dâhil-i silk-i cülesâ-yı Mekke
Dem-i âhir gele devletle cenâzem Harem’e
Zeyn-i tâbûtum ola zeyl-i kabâ-yı Mekke17
15 Vasfi Mahir Kocatürk, Büyük Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara, 1975, s.473 16 Nedret İşli, Cevdet Serbest, a.g.e., s.200 17 Safâyî, a.g.e, s.276b
10
BİRİNCİ BÖLÜM
I. TUHFETÜ’L-EMSÂL’İN NÜSHALARI, YAZILIŞ SEBEBİ
A. Eserin Yazma Nüshaları ve Özellikleri
Yaptığımız araştırmada eserin dört nüshasına Süleymaniye Kütüphanesinde, bir
nüshasına Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde, bir nüshasına da Yapı Kredi Kültür
Merkezi Sermet Çifter Kütüphanesinde rastladık. Çalışmamızda Süleymaniye
Kütüphanesindeki dört nüshayı ve Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan
nüshayı kullandık. Bu nüshalar ve özellikleri şöyledir:
1. Sül. Ktb. Bağdatlı Vehbi Bölümü (B Nüshası) No: 1614
Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm
Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm
Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ”
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka
61 yk. 17 st. 214x155 (148x94) mm. Rik’a, 1240 H. Aharlı,
su yollu, fligranlı, sarımtırak kt. meşin ct.
Bağdatlı Vehbi bölümü 1614 numarada kayıtlı nüsha, Divan-ı Hümâyûn katibi
Seyyid İbrahim Şeref tarafından H. 1240’ta istinsah edilmiştir. Nüsha 1922 beyitten
oluşmaktadır.
11
2. Sül. Ktb. Çelebi Abdullah Efendi Bölümü (Ç Nüshası) No: 278:
Baş: ‘Âlem ü âdemde bu nakş-ı suver
Pertev-i hurşîd ile nûr-ı kamer
Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka
58 yk. 17 st. 220x135 (155x75) mm. Ta’lik, aharlı, fligranh, krem renk kt. sırtı
meşin, kapakları ebru kağıt kaplı ct.
Çelebi Abdullah Efendi bölümü 278 numarada kayıtlı bu nüshamn müstensihi
ve istinsah tarihi belli değildir. 1797 beyitten oluşan nüshamn besmele kısmı yoktur
(16 beyit eksik)
3. Sül. Ktb. Es’ad Efendi Bölümü (E Nüshası) No: 2532
Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm
Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm
Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka
74 yk. 13 st. 210x155 (160x101) mm. Ta’lik, aharlı,
fligranlı, krem renk kt. Başlık ve sahife cetvelleri tezhipli, sırtı ve kenar meşin,
kapaklan ebru kâğıt kaplı, şirazeli ct.
Es’ad Efendi bölümü 2532 numarada kayıtlı nüsha 1897 beyittir. Bu nüshada
bölümlerin sıralanması farklıdır. Besmele, Tevhid, Münâcât, Na’t, dört halife ve
mezhep imamlarına övgüden sonra hikâyeler yer almaktadır. Konunun işleniş
bölümünden sonra padişah, vezir hakkında övgü, sebeb-i te’lif, Musâhip Mustafa
Paşa’ya övgü ve Hatime bölümü gelmektedir.
12
4. Sül. Ktb. Zühdü Bey Bölümü (Z Nüshası) No: 190
Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm
Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm
Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka
52 yk. 19 st. 225x153 (153x173) mm. 1277 H. Aharlı, fligranlı, sarımtırak kt.
sırtı meşin, kapakları ebru kağıt ct.
Zühdü Bey bölümü 190 numarada kayıtlı bu nüsha 1897 beyitten oluşmaktadır.
Sonundaki ibareden Hüseyin Râci adlı bir müstensih tarafından yazıldığı
anlaşılmaktadır.
5. Topkapı Sarayı Müzesi Ktbh. (T Nüshası) E. H. 1528
Baş: Bi’smillâhi’ r-rahmâni’ r-rahîm
Kıble-nümâ-yı der-i źât-ı kadîm
Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka
59 yk. 17 st. 212 xl35 mm. 1082 H. talik, aharlı, cetveller kırmızı, miklepli
kırmızı deri ve ebru ct.
En fazla beyit sayısına sahip olan (1923) ve en eski tarihli nüsha budur.
Nüshada bölüm başlıkları da mevcuttur.
6. Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Ktb. No: 572/2
Baş: ‘Âlem ü âdemde bu nakş-ı suver
Pertev-i hurşîd ile nûr-ı kamer
13
Son: Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka
30b-77a varakta, 21 satır, 210x115 (150x60)mm talik, aharlı sarı kâğıt, sırtı
meşin, üstü bej kâğıt kaplı ct. 18
İncelediğimiz beş nüshadan yalnız B ve T nüshasında bölüm başlıkları
mevcuttur. Bölüm başlıkları bu iki nüshadan alınmıştır. B nüshasında bağlaç görevi
üstlenen atıf vavı (vu, vü, vü) çoğu zaman gösterilmemiş, yer yer müstensihçe yazım
yanlışları yapılmıştır.
E nüshasında bölümlerin sıralaması değişik yapılmıştır. Eksiklikler oldukça
fazladır.
Türkçe kelimelerde geçen ç ünsüzünün yazımında dört nüshada da bir birlik
yoktur. Bu harf bazan “ج” bazen de “چ” ile gösterilmiştir.
Nüsha karşılaştırması yapılırken başlıklar, B nüshasından alınmıştır. Ç ve Z
nüshası diğer nüshalara göre daha okunaklı olmakla beraber Z nüshasında yazım
yanlışları fazladır.
Nüsha karşılaştırmamız sonucu ortaya çıkan tenkitli metin 1929 beyitten
oluşmaktadır.
B. Eserin Yazılışı
Nâlî Mehmed Efendi, Tuhfetü’l-Emsâl’in yazılış nedenini eserin “sebeb-i telif”
bölümünde (307-417) şöyle dile getirir:
Bir Kadir gecesi tüm kâinat, Allah’ın feyziyle dolup taşmakta, onun kudretini
seyretmektedir:
Feyż ile pür idi zemîn ü zamân
Nâzır idi kudret-i Hakk’a cihân (319)
18 Nedret İşli, Cevdet Serbest, Sermet Çifter, a.g.e., s.200
14
Kâinat böyle bir canlılık yaşarken, Nâlî Efendi gaflet içinde, eli başının altında
tembel tembel oturmaktadır.
Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm
Olmış idi baña celîs ü nedîm (324)
Tûl-ı emel sînede salmışdı bîh
Dört tarafum olmış idi çâr-mîh (325)
Ahiret fikrinden uzak, dünya işlerini düşünüp gah üzülüp gah hırslandığı an
içeriye ay gibi parlak bir güzel girer:
Meh gibi girdi kpudan bir cüvân
Oldı cemâliyle münevver cihân (329)
Kâmetinüñ serv-i çemen bendesi
Gül ruhınuñ valih ü şermendesi (330)
Dünyada eşi benzeri olmayan bu civanda sanki bütün güzellikler toplanmışır.
Mahlası hoş ismi o mâhuñ hıred
‘Âleme ol rûh idi ‘âlem cesed (336)
Daha önce kendisine şeyhlik yapmış olan bu akıllı şahıs, yetişmesinde büyük
emek harcamış, etkili olmadığını görünce uzaklaşmıştır:
Her ne kadar eylese lutf u kerem
Bil ki mükâfâtı iderdüm sitem (346)
Bildi ki itmez dile pendi eser
Cân gibi itmişdi bedenden sefer (347)
15
Şeyh, yaptığı iyiliklerin, verdiği nasihatlerin işe yaramadığını görünce Nâlî’nin
yanından ayrılır. Büyük bir üzüntüye kapılan şair, üstadının yanına gelmesiyle tekrar
sevince boğulur.
Geldi o dem yanuma biñ nâz ile
Başda yir itdüm aña i’zâz ile (348)
Hâlini sorduktan sonra, nasihata başlar.
‘Ömr-i girân-mâyeni kıldun hebâ
Sanma ki dünyâ ola dârü’1-bekâ (353)
İtmedesin cehl ile ‘ömrüñ telef
‘Akıbetüñ añmaduñ ey bî-halef (354)
Kendisine, amel etmesini, gaflet uykusunda uyanmasını söyleyen bu zat:
“Öldükten sonra adını hatırlatacak bir eserin yok, dünya Allah’ın sanatından ibret
alırken, sen gam köşesinde habersiz yatmaktasın, kalk.” der.
Taşraya çık zulmet ü envârı gör
Leyle-i İsrâ’daki esrârı gör (359)
Bu bilge kişi, iyi eserin hatırlama sebebi; gaflet ve tembelliğin gönül afeti
olduğunu söyler ve şairi şiir yazmaya teşvik eder:
Ya’ni cihân içre ko git bir eser
Bil ki eserdür halef-i mu’teber (370)
Sonra gelenler seni yâd ideler
Rahmet ile rûhuñı şâd ideler (371)
16
Vâdi-i nazm içre yüri bas kadem
Kıl kalemi dûş-ı benâna ‘adem (372)
Bu sözler üzerine Nâli, kendisinden yardım ister:
Evvel ü âhir baña sensin zâhir
Ol yine lutf ile bu dem dest-gîr (374)
Nesirde dahi zorluk çeken birinin, nazımda daha da zorluk çekeceğini söyleyen
şaire, bilge kişi:
Tâlibe ikdâm u cesâret gerek
Sînede tef dilde harâret gerek (379) der.
Şair, şiirin artık saçma sapan şeylerle dolu olduğunu; dinleyenin kulaklarını
tırmaladığını söyler:
Kâǿide-i nazm-ı tarîk-i selef
Oldı kamu hezl ü hebâ vü telef (382)
Lafżı lugaz şekli velî anı yok
Kâlbüd-i mürde gibi cânı yok (385)
Eski tarzda yazmanın artık değerini kaybettiğini ifade edince, bilge kişi:
Vâdi-i inkâra ‘ażîmet neden
Zann idesin olmaya fehm-ı suhen (395)
diyerek kemal sahibi kimseleri koruyan, fazilet ve adalet timsali, makam sahibi yüce
bir şahıstan bahseder:
17
Şimdi Hüdâvend-i cihân-âferîn
Bir kulunı eyledi şâha karîn (396)
Fażl u kemâliyle ser-efrâzdur
Cûd u sehâ lutf ile mümtâzdur (397)
Var ise źâtuñda liyâkat eger
Bârgeh-i fażlına var kıl nazar (398)
Şaire, “hatırlanmak istiyorsan ona candan bağlanarak meclisine katıl” der.
Bâ’is-i tezkîr ola nazmuñ hemân
İsm-i şerîfi anıla çok zamân (402)
Büyük üstadının, Musâhip Mustafa Paşa’ya sunmak üzere kendisinden bir eser
istemesinden sonra, şairin eski tembelliği durgunluğu ortadan kalkar.
İrdügi dem gâyete güftâr-ı hûş
Dilde idüp bahr-i ma’ânî hurûş (404)
Ardından hemen şair, mana denizini kâğıda dökmek için kaleme sarılır:
Kılmag içün hâmeye ‘arż-ı niyâz
Eyledüm engüşt-i zebânın dırâz (406)
Sonra kalemle konuşmaya başlar:
Didüm eyâ mûnis ü yâr-ı kadîm
Râh-ı sadâkatde nazîrüñ ‘âdim (407)
18
Hikmet ile oldı zebânuñ iki
Yazmag içün levhe sıfât-ı yeki (408)
Bu konuşmalardan sonra şair, kalemi övmeye ve ondan yardım istemeye başlar:
Sensin olan sıdk ile dehre ‘âlem
Şânuñı ta’zîm yeter ve’1-kalem (410)
Lutfuña dil-beste cemi’-i lisân
Cümlesine sensin olan tercemân (412)
Reşha-i feyżüñle baña ol mu’în
Çeşme-i dilden aka mâǿ-i ma’în (413)
Himmetüñ olursa koyam bir eser
Bâ’is-i teźkîr ola şâm u seher (415)
Yazacağı eserle eskiye yeni giydirmiş olacağını söyler ve adını şöyle
dile getirir:
Tuhfe-i Emsâl ola ser-nâmesi
Aslı kühen tâze ola câmesi (416)
Şair, eserinin tamamlanması için Allah’tan yardım ister:
Hażret-i dârende-i bâlâ vü şîb
Hayr ile itmâmını ide nasîb (417)
Eserini Musâhib Mustafa Paşa’ya takdim eden şair, hatalarının ve yanlışlarının
bağışlanmasını diler:
19
‘Aybı ki sultân begenürse eger
Gayb olur ‘aybı olur ‘ayn-ı hüner (457)
Sözlerimüñ ekseri sehv ü hatâ
Eyle mukâbil aña lutf u atâ (458)
Kârı kuluñ sehv ile noksândur
Lâyık olan hażrete ihsândur (459)
Bu sözlerden sonra şair dua ile eserin asıl bölümüne geçer.
Eserin 1082 (1671)’de bitirilmiş olduğunu şairin son beyitte düştüğü tarihten
anlıyoruz. Meserret Diriöz, eserin 1082 (1671)’de Musâhib Mustafa Paşa’ya takdim
edildiğini belirtir.19
Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakka لكــش حـقا نه عجـب تحـفة د
19 Meserret Diriöz, a.g.e, s. 125
20
II. TUHFETÜ’L-EMSÂL’İN İNCELENMESİ:
A. ESERİN İÇ YAPISI
1. Olay Örgüsü
a. Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem
Şam şehrinde, Mîr adında güzelliği dillere destan olan güzel mi güzel bir kız
vardır. Halk, her geçen gün daha da güzelleşen bu kızı görmek için sıraya girer.
Zengin, fakir onun güzelliğini tartışır, birbirine düşer. Fakat Mîr kimseye
görünmez.
Mîr’in yüzünü sadece gece gündüz hizmetinden ayrılmayan hizmetçisi, dadısı,
rakkası, şu’le-bâzı görebilmektedir.
Çok kimseler Mîr’e kavuşmak için çile çeker, hazineler sarf eder. Fakat Mîr
çekilen çilelere, hazinelere aldırış etmez ve değer vermez.
Mîr’i, delicesine seven zenginliği ile meşhur Muhteşem adında bir
karasevdalısı vardır. Gözü Mîr’den başka birşey görmeyen Muhteşem, sonunda
sevgilisine canını feda ederek sadakatini gösterecektir.
Muhteşem, bir gece vakti ayrılık acısıyla öylesine yanıp tutuşur ki, onun bu
hasret ateşi Mîr’in kalbine de tesir eder. Bir seher vakti güneş gibi ışık saçan Mîr,
Muhteşem’in evine gelir. Muhteşem’in evine sanki nurlar saçılır. Bu esnada
Muhteşem göğsünü gam sinesine siper etmiş şuursuz ve hareketsizce toprakta
yatmaktadır.
Mîr, nazla gülerek Muhteşem’e yaklaşır, ayağını üzerine kor. Muhteşem
gözlerini açınca gördüklerine inanamaz, hayal gördüğünü sanır. Gördüğü perinin uçup
gitmemesi için kirpiklerini oynatmaz, kendi kendine yalvarmaya başlar: “Ey göz,
gönül sırlarımı sakın açığa vurma, nazlı sevgili incineceği için yaşarma. Çünkü yârin
hayali gönülde misafirdir, hayalin geçtiği yerse gözdür. Ey iniltilerim n’olur bir an
olsun kesilin.”
Dertli âşık, deliler gibi saçmalamaya kendi kendine konuşmaya başlayınca
Mîr, bunun aklının başında olmadığı kanaatine varır. Garip aşığın başını alıp dizine
koyduktan sonra eteğiyle terlerini siler ve “Ey mübtela uyan artık, gecen sona erdi,
başına gün doğdu.” der.
Mîr’in nazlı sesini duyan Muhteşem’in kirpikleri yavaşça oynamaya başlar,
ardından gözleri açılır. Hayalini değil de yârin kendisini gören zavallı Muhteşem
21
titremeye başlar, cansız varlıklar gibi hareketsiz kalır.
Muhteşem’in durumunu gören Mîr, bin nazla bu sessizliğin, kederin sebebini
sorar: “Daha önce beni candan isterken şimdi bu halin nedir? “diyerek kaşlarını çatar,
ordan gidip Muhteşem’i yalnız bırakmaya karar verir.
Muhteşem; o gonca dudaklı, gül bedenli sevgilisinin gitmek üzere olduğunu
anlayınca aklını başına toplar. Çünkü onu alıkoyacak, ona arz edecek bir isteği
yoktur. Derdini söyleyecek sözü bulamayan Mîr, Muhteşem’in ayağına kapanarak
yalvarır, gitmemesini ister. Kendisini sevdiğinden dolayı âleme efsane olduğunu, bu
hale düştüğünü ifade eder.
Mîr gülerek: “Ey müptela! Geçmişi hatırlama, geçen geçti. Halden anlayanlar
bugüne bakarlar, mazi akıllıya üzüntü vermez. Derdin neyse onu söyle.” der.
Muhteşem de: “Allah ömrünü uzun etsin. Köleler için murat etmek yoktur; ama
gönlümde Rabve’ye gitme temennisi yer etmiştir. Rabve, İrem Bağı’nı kıskandıracak
derecede güzel. Her tarafı lale ve çimenlerle dolu, sulak bir yer. Eğer mümkünse
seninle oraya gidip, birkaç saat eğlenelim.” der.
Muhteşem’in bu acayip isteği Mîr’i oldukça şaşırtır. Ya nasip deyip gitmek
isteyince Muhteşem, ayağına kapanarak gitmemesini, onsuz yapamayacağını
gözyaşları içinde ifade eder.
Muhteşem’in elinden kurtulmanın imkânsız olduğunu anlayan Mîr, kendi
fikrince bir kurtuluş çaresi bulur ve Muhteşem’e: “Gezip dolaşmak serserice olmaz.
Çok altın ve gümüş gerekir.” deyince Muhteşem: “Ey değerli varlık, altın, gümüş ne
ki, yollarını altınla donatayım” der.
Muhteşem, Mîr’in adım bastığı her yere “bir eşref altını” atmak gayesiyle,
altınlarını sırtlar ve sevgiliyse beraber Rabve’ye doğru yola koyulur. Yolda
giderlerken Muhteşem, Mîr’in önüne altın atar, o da yürümeye devam eder.
Akşam vakti yaklaşınca Muhteşem’in heybesi boşalır, Mîr de olduğu yerde
kalır. Sevgilisinin halini gören Muhteşem şehre varınca sevgilisinin her adımına “on
altın” vermeyi teklif eder, ama kabul ettiremez. Yalvarıp yakarmanın işe yaramadığını
anlayan Muhteşem, yaşlı gözlerle geriye döner, hazinesine varır. Her yerini altınla
doldurduktan sonra sevgilinin bulunduğu yere doğru yola koyulur.
Mîr’in düşkünleri oldukça fazladır. Bunlardan birisi, sihirle Harut’u kuyuya
salacak kadar güçlü, bir o kadar da hileci ve acımasızdır. Şeytana benzeyen kısa
boylu, çirkin şekilli bu kişinin adı da Çerdûn’dur.
22
Mîr ve Muhteşem’in durumunu tesadüfen öğrenen Çerdûn, Mîr’i ele geçirmek
için hazırlık yapar. Hümâ (Mîr) avına çıkmak için bir karga bulur ve köpekler gibi
yola koyularak o ceylan gibi güzeli izler. Serserice sağa sola doğru koşuşan Çerdûn,
periye benzeyen Mîr’in su kenarında yalnız başına oturduğunu görür. Kara bir bulut
gibi Mîr’in yüzüne bakmadan önünden geçer. Güzelliği dillere destan olan Mîr,
Çerdûn’un kendisine bakmadan geçip gitmesine şaşar ve oldukça üzülür. Çerdûn’un
arkasından birkaç kere seslenir. Cevap alamayınca da, Çerdûn’un peşine takılır ve
yanına gelir. Fırsat kollayan Çerdûn: “Aman, kazancımı engelleme, beni yolumdan
alıkoyma oyun, eğlence ve gevşeklik kâra zarar verir.” der.
Mîr, Çerdûn’a hayli yalvarır. Karganın neyin nesi olduğunu ve koşmasının
sebebini öğrenmek ister. Çerdûn da: “İşim karga avlamaktır. Bu kuş, kazanç
sebebimdir. Akıllıya bir karga da sermayedir.” der.
Çerdûn’un bu sözleri Mîr’i güldürür ve hayrette bırakır: “Bu kuş elinden
kurtulursa karga avcılığını bırak.” der. Şeytan fikirli Çerdûn da: “Ey gül bedenli, kuş
kuş ile avlanır,” der.
Mîr daha önce Muhteşem’den aldığı altın ve gümüşleri vererek kargaya
müşteri olur. Çerdûn, altın ve gümüşe değer vermediğini onların, açık elde
durmadığnı söyleyince Mîr: “Muradın neyse söyle, artık bana sıkıntı verme” der.
Çerdûn sihir tuzağını kurup elindeki kargayla hümayı (Mîr) avlar. Mîr’e sahip
olup, dileğine erişince bir baykuş gibi Şam’a doğru yönelir.
Altınları alıp dönen Muhteşem geldiğinde her şey çoktan olup bitmiştir. Mîr’in
saçı, başı dağınık bir haldedir, yüzünde de gam izleri vardır. Mîr, olup bitenleri
anlattıktan sonra hançeri sinesine saplar ve mecaz meclisine veda eder. Muhteşem de
aynı şekilde hançeri kendisine saplar ve Mîr’in üzerine düşer.
Türbeleri Rabve’de olan bu iki sevgilinin hikâyeleri meşhurdur.
Temsîl
Fazilet tahtının eşsiz sultanı, zekâ denizi İbni Kemâl mecazi aşkla ilgili sırlar
verir. Surete ve dış görünüşe yönelenleri üçe ayırır. Bunların ilk ikisinin iyi,
üçüncüsünün de lanete uğrayacak kadar kötü olduğunu belirtir.
Bu üç grubun istediği de dilberdir. (دلبر) dilber kelimesinin harflerine bakmak
gerekir. İlk grup “lam (ل)” ile “be (ب)” yi ister ( لب leb-dudak); ikinci grup “b (ب) ile re
-dübür دبر) ortadan kaldırır ,”(ل) üçüncü grup ise “lamı ;(ber-göğüs بر) ye koşar”(ر)
23
makat). İbn-i Kemal mecazın kıssasını bu kadar anlatmıştır, arif olan hissesini alır.
Aslında mecaz olan aşka dördüncüsünü de eklemek gerekir. Dördüncü grubun
mensupları yârin yanağını seyrettiklerinden tok gözlüdürler, nefisleri de kendilerine
köledir. Bu tür aşkın sahipleri kantaraya varsa yeridir. Kantara bir su değildir.
Çukuru ateş, yolu dolambaçlı; dış görünüşü göz alıcı eşsiz güzellikte bir yerdir.
Burdan koşarak geçen gerçek aşktan pay alır, kantarının nakşına (yani kadına, kıza)
vurulan yolda kalır.
Mecaz olan aşk, gönlü aldatır ve gerçek aşktan mahrum bırakır. Muhteşem’in
başına gelenleri görüp, ibret almalı; mecaz olan aşkta kalarak sıkıntı çekmemelidir.
b. Hikâyet-i Şeyh ‘Abdü’l-kâdir-i Geylânî
Irak şehrinde, birbirlerine candan bağlı, sabahtan akşama kadar beraber gezip,
eğlenen üç arkadaş vardır.
Bir gün, bir tarafında padişah köşkü bulunan işlek bir caddeden geçerlerken
içlerinden birinin gözü bu köşkte bulunan çok güzel bir kıza takılır. Genç, kızı görür
görmez âşık olur; sararır, solar, toprağa yığılıp kalır. Diğer iki arkadaş bu duruma
hayret ederler. Arkadaşının birisi, her halde bunu peri vurdu deyip, başını dizine koyar.
İki arkadaş bağırıp, gözyaşı dökerken dertli âşık kendine gelir, gözlerinden sular
gibi yaşlar akıtır. Arkadaşları kendisinden derdinin sebebini sorduklarında o, yarasının
içinde olduğunu bu yaranın da ilacının olmadığını söyler. Garip dostlarının sultanın
kızına âşık olup, delilik zincirine bağlandığını anlayan diğer iki arkadaş, öğüt vermeye
başlarlar. Verdikleri öğütlerin işe yaramadığını da anlayınca onu derdiyle başbaşa
bırakıp ayrılırlar. Yalnız kalan âşık, çaresizlik içinde inler, kendinden geçer.
Sabahleyin bunu gören padişahın iki kapıcısı, ağlamasına aldırmadan âşığı yara bere
içinde sürükleyip oradan uzaklaştırır.
Düştüğü derdin dermanının olmadığını anlayan âşık, çaresinin ölüm olduğunu
düşünür, rastladığı kişilere kendisini öldürmelerini söyler. Bu durumu görenler, deli
olduğunu düşünüp âşığın sözlerine kulak asmazlar.
Yine bir seher vakti dolaşıp katlini rica ederken, gayet gösterişli bir
delikanlıyla karşılaşır. Delikanlıyı cellât sanan çaresiz âşık, bundan da kendisini
öldürmesini isteyince; merak eden heybetli delikanlı âşığa derdini sorar. Macerasını
anlatan âşık, derdinin dermanının olmadığını söyler.
Irak’ta civanmertliğiyle tanınan bu genç; Acem’e, Geylân’dan yeni gelmiş
24
Kâdirî adında, dertlere derman bir zattan bahseder.
Çaresiz âşık, derdine derman bulmak gayesiyle, şeyhin dergâhına varır.
Bu sırada şeyh, yanından hiç ayrılmayan iki hizmetçisiyle beraberdir. Âşık , hürmetle
içeri girip şeyhin ayaklarına kapanır, derdini söyleyerek derman ister. Şeyh ondan,
korkmadan saraya gitmesini ve sevdiği kıza talip olmasını ister.
Şeyhin nasihatini dinleyen âşık, saraya gelerek vezirin yanına uğrar ve ondan,
padişahın kızını ister. Vezir, bu duruma çok sinirlenerek, iki sipahi çağırtır ve aşığı
sürükletip dışarı attırır.
Dertli âşık, gönlü yaralı, gözü yaşlı bir şekilde şeyhin huzuruna varır, olanları
anlatır. Şeyh üzülmemesini ve sabretmesini söylerek genci tekrar saraya gönderir.
Saraya varıp kızı isteyen âşık, aynı hakaretlere maruz kalıp geri dönünce, şeyh
sıkıntı çekilmeden hiçbir şeye ulaşılamayacağını söyleyerek aşığı tekrar saraya
gönderir. Talihsiz, bir seher vakti vezirin karşısına çıkıp kızın kendisine nikâh
edilmesini ister. Padişahın kızıp, bu garibi öldürmesinden korkan vezir, aşığı
caydırmak için elini koltuğunun altına sokarak eşine az rastlanan bir inci çıkarır ve:
“Ey fakir âşık, şahın kızını istiyorsan böyle incilere sahip olman gerekir, “der. Bu
sözü duyan âşık gözyaşları içinde gelir, olup biteni şeyhe anlatır. Şeyh ayağa kalkarak
üzülmemesini ve kendisini beklemesini söyler.
Asasını eline alan şeyh Abdü’l-kâdir-i Geylânî, Bahreyn sahiline uğrar ve
asasını suya vurarak: “Ey denizin sakinleri geliniz!”, der. Emri dinleyen deniz canlıları
sahili incilerle doldurur. Şeyh, üç tane değerli inciyi alır, diğerlerini denize atar. Çok
geçmeden âşığın yanma varır ve incileri vererek tekrar saraya gönderir.
Vezirle, aşığın halini bulunduğu yerden görmüş olan padişah, hiddetle veziri
yanına çağırır ve olup bitenin anlatılmasını ister. Vezir durumu anlatınca padişah
oldukça sinirlenir: “O hayâsız tekrar gelirse, başını gövdesinden ayır!” diye emir
verir.
Yerine dönen vezir, âşığı orda görünce öldürülmesini emreder. Tam bu esnada
âşık incileri çıkarıp sununca vezir, sevinçle incileri alıp padişaha varır. Kızın aşığa
verilmesi için padişahı ikna eder.
İki gencin nikâhları kıyılır ve düğün hazırlıkları başlar. Âşık bu kadar
tantanayı, debdebeyi bırakıp şeyhin huzuruna gelir. Şeyh, ona: “Gerdek gecesi kıza
yaklaşma, o ay yüzlü güzelin yüzünü açma. Ben oraya varıncaya kadar, namazla
meşgul ol ve nefsine sahip çık.” der.
25
‘Âşık , bu sözleri dinleyip yola çıkar, saraya varır. Düğün töreni bitince içeri
girer, gördüğü gösteriş karşısında adeta kendinden geçer. Kızın yanına varıp yüzünü
açmayı düşünür, sonra şeyhin nasihatini hatırlar ve namaza durur. Kocasının yanına
yaklaşmadığını gören kız onun utandığını sanıp kendisine yöneldiği an, şeyh içeriye
girer. Dünyanın fani olduğunu, baki âlemi kazanmanın da kişinin elinde olduğunu
belirtir.
Âşık: “Ebedi olan güzele bu gece erişeceksem, dünyayı talep etmem” der.
Sonra şeyhle beraber dışarı çıkarlar. Nikâhlısı gidince gelin feryat eder, tahtından
düşer, hizmetçiler içeriye koşarlar. Durumu öğrenen padişah, damadını aratmaya
başlar, bulunmazsa vezirini katledeceğini söyler.
Dergâha vardıklarında âşık, sabrının kalmadığını söyler; şeyh de onun
Allah’a geceleyin kavuşacağını müjdeler. Şeyh yanındaki iki hizmetçisine “meyyiti
yıkamak için hazırlanın, birazdan padişah ve adamları gelecek” der.
Hizmetçiler genci yıkarlarken yanlarına sultan ve vezir gelir.
Damadını musallada gören padişah üzülünce şeyh kendisine teselli verir, işin aslının
da seher vaktine kadar sorulmamasını ister. Kızının da gerçek sevgiliye eriştiğini
duyan padişah sarayına doğru yola koyulur. Saraya varınca padişah, kızının da ölmüş
olduğunu görür. Herkes ağlamaya başlar.
Seher vakti iki sevgili musallaya getirilir. Durumu öğrenen herkes toplanır,
şeyhin imamlığında namaz kılınır; defin işleminden sonra topluluk dağılır. Bu kıssadan
sonra Abdu’l-kâdir-i Geylânî’nin “gavsiyeti” ortaya çıkar ve şöhreti her tarafa
yayılır.
Temsîl
Leylâ’nın aşkıyla çöllere düşen Mecnûn’un işi gücü aşkla savaşmaktır. İçine
düştüğü mecazi aşk, kendisini düşkün edip boynuna delilik zinciri vurur. Kays gerçek
sevgiliyi çölde bulduğundan Leylâ’ya bakmaya utanır. Bu hale şaşıran Leylâ,
Mecnûn’a bunun sebebini sorar.
Kays’da: “Yüzünü isteyene göster. Bir gönül, sadece bir tuzağa yakalanır. Bir
gönlü, temiz bir aşk imar ederse ona başka aşklar karışamaz. Müminlerin sadece bir
kıblesi vardır. Dünyada Yusuf’a Züleyhâ, Mecnun’a da Leylâ gerek.” der.
Leylâ Mecnûn’a yönelerek “Leylâ benim” der. Mecnûn, Leylâ’nın yüzüne
bakar asıl aradığını bulamayınca da “ah” çeker, ağlayarak oradan uzaklaşır; Leylâ da
26
hayretinden olduğu yerde kalır.
Leylâ’nın yüzü Mecnun’a aynadır. Daha önce gördükleri hayaldir.
c. Hikâyet-i İskender-i Zü’l-Karneyn
İskender, adalet ve cümertliği ile şöhret yapmış bir hükümdardır. Devlet
erkânının tamamı âlim ve hikmet sahibi kimselerdir. İskender, âlim ve aydınları o
kadar çok sever ve rağbet gösterir ki, kendisine böyle birinin varlığından bahsedilse
hediye almış gibi sevinir ve haber verene altın gümüş saçardı.
Bu sıralar, geçici dünyadan el etek çekmiş, fakirliği seçmiş hikmet sahibi bir
kimse vardır. İlim hazinesinin sultanı olan bu zat, çok şeylere erişir. Öyle ki, kendisine
Câlinûs lakabı verilir.
Hazret-i İskender bir gün hakimlerine: “Ey ilim dünyasının yıldızları, demiri
hikmetle yumuşattınız. Sizler, hüner denizinde inci gibisiniz. Bunun için kalbimi de
kötü düşüncelerden temizleyiniz!” der ve kalbe bazen mutluluğun, bazen de kederin
yerleşmesinin sebebini sorar.
Âlimler topluluğu: “Ey süreyya makamlı şah, Allah insanın bedenini dört
unsurla şekillendirmiştir. İyi veya kötü her şeyin sebebi de dört unsurdur.” derler.
Daha sonra kimisi tıptan, kimisi de hikmetten delil getirir.
Âlimlerden birisi İskender’e, bunun kıyasla anlaşılmayacağını söyler: “Bunu
ancak ilmiyle amel eden, kâmil bir mürşit halledebilir. İçi ve dışı nurla dolu olmayan
kimsenin anlattığı da kuru bir sözden ibarettir.” der.
İskender bunun üzerine, şu anda böyle birinin olup olmadığını sorunca âlimler,
daha önce bahsi geçen yüce zatın menkıbelerini anlatırlar. İskender bunu duyunca bir
elçi göndererek hikmet sahibi şahsın gelmesini rica eder.
Elçi hediyeler eşliğinde, bir seher vakti hikmet sahibi zatın kapısına varır ve
o öğülen kişinin kuru toprakta oturduğunu görür, hayret eder. Ârif olan kimse dış
görünüşe aldanmaz. Şeytan, toprağın zahirine aldandığı için sonsuz azaba müstehak
olur, toprağın içindeki cevheri de anlayamadığı için ateş kıvılcımına esir düşer.
Elçi de, bu hakim kişinin giyimine, kuşamına bakar ve aldanır, “Sana müjdeler
olsun, İskender armağanlarla beni sana gönderdi.” deyip hediyeleri ve mektubu verir.
Hediyeler aldırmayan hakim mektubu okur ve: “İskender’e selam söyle, olmayacak
ricada bulunmuş. Ben yokluk kapısına değil, ebedi kapıya yönelmişim. Ferman beni
ilgilendirmez.” der.
27
Elçi bu haberi ulaştırınca İskender gayet üzülür, uzun müddet düşünür.
Sonunda hakimin yanına giderek işin aslını öğrenmeye karar verir, hazırlıklarını yapar
ve askerleriyle yola çıkar. Hâkimin bulunduğu şehre varınca çadırlar hazırlanır. Halk
büyük bir sevinç içinde padişahın gelişini kutlar. İskender de bunlara çok ihsan eder.
Şehirde bulunan bütün halk geldiği halde, hakim görünmez. Şehir halkının
ziyareti bittikten sonra İskender, bir seher vakti hakimin dergâhına uğrar. Fazilet ve
hüner sahibi bu yüce kişinin harap ve gösterişsiz bir evde oturduğunu görür.
İskender, hürmetle içeri girip selam verir, hakim eğilmeden gayet tabii bir
halde selamı alır. İskender’in bu duruma üzüldüğünü gören hakim: “Sıkıntı çekip
yanıma gelmenizin sebebi nedir, eğer amacınız beni görmekse üzüntünüzün sebebi
nedir?” der.
İskender, Allah’ın kendisini bu asra hükümdar eylediğini, bu yüzden kendisine
uyulması gerektiğini söyler.” Biz mektupla gelmeni rica ettik, sen dinlemedin. Biz de
ilmine hürmet ederek ta buralara kadar geldik, ama bize hoş geldin bile demedin,
karşımızda eğilmedin. Büyükler, sultanları böyle karşılamaz.” der.
Hâkim, İskender’in sözlerini dinledikten sonra: “Gece ve gündüz kapımın
kölesi olan iki kişi vardı. Bunlar baş kaldırmıştı; fakat aklın eli bunları bastırınca
“fısktan ve heva”dan beri oldular. Ben bu iki kulun adını bir kez olsun anmadım.
Kölelerimin birisinin adı şehvet, diğerininki hırstır. İşte sen, benim bu iki kuluma
kölesin, ikisinin de ayaklarına düşmüşsün, kendi kölesine değer vermeyen, kölesinin
kölesine hiç değer vermez. Mülkünün ebedi olmasını isteyen, yalnıza Allah’a karşı
kıyam, rükû ve secde eder, köleye karşı kıyam edilmez.” der.
Bu sözler İskender’in sinesine ok gibi tesir eder, hakimin irfan denizi,
kendisinin de damla olduğunu anlar, özür diler. İskender, aklına takılan soruları
sormak isterken hakim keramet gösterir. Kalbe bazen sevincin, bazen de kederin
yerleşmesinin sebebinin “hırs ve şehvet” olduğunu, bunların başta hurma ve süt gibi
lezzet verdiğini, sonradan sarımsak gibi olduğunu söyler. İskender’in nefsinin esiri
olmamasını ve vesveseden uzak durmasını öğütler, son pişmanlığın fayda vermeyeceğini
söyler.
İskender, bu nasihatları dinleyip, hissesini aldıktan sonra geriye döner.
Temsîl
28
Bir zamanlar, şehvet ve hırsının esiri, son derece fakir, gözü yaşlı bir kimse
vardı. Bu fakirin evine, günün birinde güzel bir genç gelir. Misafirine güçlükle bir
parça ekmek ve soğan bulabilen fakir, acı halini anlatır. Misafir, sabrederse kendisine
altın ve gümüş bulabileceğini, aksi halde helak olacağını söyler. Fakir, sabredeceğine
söz verince misafiriyle beraber yola koyulurlar. Bir
tarafında dağ, diğer tarafında dere olan bir yere gelince genç kişi fakire: “Hâkimin
biri buraya hazinesini saklamıştır, üzerinde de çok çekici gözcü bir kız vardır. İçeriye
girdiğimizde bunun sözlerine kulak asma, yoksa işimiz sonuca ulaşmaz.” deyip dualar
okumaya başlayınca kapı açılır.
İçeriye girdiklerinde her tarafın inci ve elmasla dolu olduğunu görürler. Bu
esnada, tahtta yatmış olan kız kalkıp, doğrular, göğsü açılır. İşveyle: “Maksadınız
neyse alınız, hazinem size feda olsun”, deyip onları yanına çağırır, anahtarın
kendisinde olduğunu söyler.
Nefsine uyan o uğursuz fakir, korkusuzca kıza yaklaşıp kendisini kızın üstüne
atınca korkunç bir ateşle yok olur. Sabreden arkadaşı kurtulur.
Fakir, nefsine uymayıp sabretse anahtar kızdan düşecek onlar da
alıp isteklerine erişeceklerdi. Sabr eden, istediğine erişir; acele eden helak olur.
ç. Hikâyet-i Sultân Selîm Hân
Mısır, Şâm, Rûm ve Acem fatihi eşsiz sultan, Selim Han’ın işi gücü
savaşmaktı. Ara sıra satranç ve tavla da oynayan sultan, bu oyunlarda da rakipsizdi.
Bu yiğit aslan, “at” sürdüğü zaman Kızılbaş şahını “mât” ederdi. Bundan dolayı da
gurura kapıldı, yenilmez olduğunu sandı.
O sıralar Acem şahının dünyada eşi benzeri olmayan, eğitilmiş bir maymunu
vardı. Satrançta son derece usta olan bu maymuna, sultanlara hürmet etme ve edep
yollarının tümü öğretilmişti.
İran şahı, intikam almak için, çok değerli bir satranç takımını ve maymunu
çeşitli hediyelerle beraber Sultan Selim’e gönderir. Elçi uzun ve yorucu bir
yoluculuktan sonra saraya varır. Durum padişaha bildirilince padişah: “Şeytan yine
hileye başladı.” der.
Elçi dinlendikten sonra sultanın huzuruna çıkar; saygı ve selamlarını sunduktan
sonra, mektubu vezire verir. Bu sırada maymun, tıpkı bir insan gibi gelip yeri öper,
saygı gösterir. Maymunun bu davranışları hem padişahı hem de oradakileri güldürür.
29
Elçi bu durum üzerine hemen maymunun özelliklerini sayar, satranç ve
tavladaki yenilmezliğini dile getirir. Bunların doğru olmadığını sanan padişah kaşlarını
çatınca maymun hemen satranç kesesini boşaltır, oyun taşlarını dizer, sultanı
beklemeye başlar. Sultan Selim hayret ve şaşkınlık içinde oyuna başlar.
Sultan, oyunu başlatınca şahlar karşı karşıya gelir, adeta savaş başlar. Sanki
sultanın askerinin hareketi ile karşı tarafın süvari ve piyadesi de harekete geçer. İki
taraf birbirine girer, oyun alanı kızışır.
Maymun ile erkek aslan (Yavuz) bir iki saat savaşırlar. Sultan, askerinin
tamamen galip olacağı an gurur ve kibire kapılır; ama maymun telaşlanmaz.
Gurur camı ile mest olanın kadehi kırılır, kaba kuvvete güvenen mağlup olur.
Akıllı olan, büyüklüğü bırakmalıdır. Çünkü felek deren hokkabaz, ankaları sineğe
yenik düşürür.
Sultan Selim, bir daha hücum etse maymunu mat edecektir; fakat hamle sırası
maymundadır. Maymun da hilesini en sona sakladığı için mansube (açmaz) ile şahı
mat eder. Sultan oldukça üzülür, tekrar taşlarını dizer.
Oyun alanında yeniden gerginlik başlar, iki hasım da son derece dikkatle
oynar. Kızgınlıktan sultanın gözleri kararır, bunu hisseden maymun tekrar hile ile
fırsatını bulup şahı “mat” eder. Sultan Selim utancından kızarır, terler; “şahı”
maymunun kafasına fırlatır. Maymunun kafasından kanlar akmaya başlar. Sultan
vezire maymunun öldürülmesini emreder.
Akıllı vezir, bir gün sultan bu macerayı hatırlayıp, kendisinden tekrar böyle bir
hayvan ister diye, maymunu eve götürüp yarasını tımar eder. Bu durumdan kimsenin
haberi olmaz. Çünkü arif olan kimse işini sonunu düşünüp ani kararlar vermez. Sağ
olanı öldürmek kolaydır, ama ölüyü kimse diriltemez. Sabır ile kan misk, diken gül
olur; kamış şeker, koruk da şarap olur.
O sıralar şehre tavla ve satrançta oldukça maharetli bir genç gelir. Dünyayı
dolaşıp, herkesi yendiğini, çeşitli hediyeler kazandığını söyleyen bu usta oyuncu,
kendisine güveneni oyuna çağırır. Kendisiyle karşılaşan herkesi mat edince kibirli
kibirli şehirde dolaşmaya başlar. Gurur şarabıyla sarhoş olan bu kişi, Leclâc’ı dünya
denen hokkabazın yendiğini unutur.
Padişah da, bu gencin adım duyar ve saraya çağırtır, müsabaka başlar. İlk
başlarda sultan, gevşek davranır, daha sonra hünerini gösterir ve genci mat eder.
Kendisine çok güvenmiş olan genç sultandan aman diler.
30
Genci yenen sultanın aklına daha önce mağlup olduğu maymun gelir. Veziri
çağırtır: “Sen maymunu öldürmekle hata ettin. O zamanlar gönlümde çeşitli sıkıntılar
olduğundan maymuna yenildim. Artık olan oldu. Ama gönlümdeki şüphe ve
sıkıntıların gitmesi için başka bir maymun bulman gerekir.” der. Vezir de böyle bir
maymunun artık bulunamayacağını söyler. Padişah ısrar edince, kendisine mühlet
verilen vezir evine gelir. Maymunu, panterlerin bile kıskanacağı renklere büründürür,
kürkünü cila ile parlatır, kuyruk ve başını da kırmızıya boyar.
Vezir bir gün, bol paralar vadedince aynı maymuna benzer bir maymunun
getirildiğini padişaha müjdeler. Padişah isteği üzerine, maymun getirilir. İçeri giren
maymun yüzünü yerlere sürer, kendi dilince dua eder. Sultan, maymunun
haraketlerinden şüphelenir, fakat derisinin nakış ve cilası bu şüpheyi ortadan kaldırır.
Sultan Selim ferman eder tavla getirilir. Oyun başlayınca sultan, Rüstem gibi
korkusuzca ve kendisinden emin bir şekilde hareket eder. Oyunun sonuna doğru
padişah yenecek gibidir. Ancak maymun, şaha hücum etmek için bir atını saklamıştır.
Ferzi (vezir) verip at atsa şahı mat edecektir. O anda aklına daha önce başının
yaralandığı gelince orda duran gümüş bir tası alıp kafasına geçirir. Ardından ustalıkla
ferzi (vezir) verip, at atarak şahı “mat” eder.
Sultan Selim yenilgiden sonra olanları öğrenince yaşlı gözlerle vezire bakar, daha sonra
vezirin yaptıklarını beğenir, görünürde de olsa maymuna şefkat gösterir.
Sultan aslan iken, maymuna mağlup olur. Büyüklük taslayanın sonu baş aşağı
düşmek, gururlanmanın sonu mahcup olmaktır.
Temsîl
Hz. Davud öleceğini anlayınca, Hz. Süleyman’ı yerine tayin eder. Ondan
büyüklük taslamamasını, gururlanmamasını, mührüne sahip çıkmasını, insanoğluna
iyi davranmasını, kibre, gurura kapılmamasını ister. Hz. Davud öldükten sonra bütün varlıklar
Hz. Süleyman’in emri altına girer.
Hz. Süleymân’ın, bütün erkânını üzerinde taşıyabilecek, çok kıymetli bir halısı
vardır. Bir gün havada gezerlerken sahip olduğu nimetlerden dolayı kalbine dünya
sevgisi gelir. Ardından hemen ters esen bir rüzgâr, tahtlarının bir tarafını yere doğru
eğerek pek çok cin ve insanı yere düşürerek helak eder.
Yere inip saba rüzgârına azap etmeyi düşündüğü an, Hz. Cebrail gelerek
“kibriyâ”nın (büyüklenmek) Allah’ın sıfatı olduğunu söyler. Kibirlenmenin kulun
31
vasfı olmadığını anlayan Hz. Süleyman pişmanlık duyar, tevbe eder. Allah’ın emriyle rüzgâr
tekrar emrine verilir.
d. Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid
Vaktiyle nefsinin esiri olmuş, işsiz güçsüz bir fakir, gam şehrinin
sultanı gibi, mutluluk ve zenginlik hayalleri kurarak yaşamaktadır. Fakirlik hançeriyle
yaralı bu talihsiz kişi, başıboş durmakla işlerin yürümeyeceğini anlayınca çeşitli
çareler düşünür, sonunda hileyle ve büyüyle para kazanmaya karar verir. Bulunduğu
yerde tanındığı için, iş yapamayacağım anlar, başka bir diyara gitmek için hazırlanır.
Ayağını at, gölgesini köle, gamlarını da azık edinip yola çıkar.
Serserice çıkıp giderken yolda kendisine benzeyen fakir kılıklı iki kişiye
rastlar. Bu iki gencin de kendisi gibi geçim sıkıntısından dolayı yollara düştüğünü
öğrenince, onlara yoldaş olur. Geçim diyarına varmak için yola koyulurlar.
Yolda giderlerken ne yapacaklarını tartışırlar. Her birisi ayrı bir görüş ileri
sürünce, ayrılığa düşmemek için içlerinden birini başkan seçerler. Daha sonra bir
hilede birleşip yola koyulurlar.
Reşîd diyarı görünmeye başlayınca birisi şeyh, diğer iki kişi de mürit edasına
bürünür. Şeyhin elinde asa, müritlerinin elinde de ibrik ve hasır vardır. Yoksulluk
içinde şehre varılınca selam verilir, halk şeyhi cihanın kutbu sanıp hürmet gösterir,
evine davet eder.
Şeyh kendilerine cevap vermeyince Reşîdliler, müritlere yönelip: “Bize eziyet
vermeyin, bu yüce insanı bırakıp nereye gidelim” deyince riyacı müritlerden biri: “Ey
Reşîd halkı, talihiniz yaver gitti. Hazret-i şeyhin ayağı size Allah’ın rahmetidir.
Şeyhin misafir olmamasına üzülmeyin, Allah’ın izni olsaydı misafiriniz olurdu. Şeyhin
başka bir diyara gitmesini istemiyorsanız ona sıkıntı verip, eziyet çektirmeyin” der.
Reşîd halkı mecburen, bu yüce zatı kaybetmektense geri çekilmeyi yeğlerler.
Şehrin surlarının dışındaki, bakımsız ve sahipsiz bir tekkeyi kendilerine meclis
edinen şeyh ve müritleri birkaç gün dışarı çıkmazlar. Hileleri anlaşılmasın diye
halktan bir şey istemeye gitmez, açlığa sabrederler. Sabırlarının sonunda sıkıntılarının
geçeceğine, mutluluğa ulaşacaklarına inanırlar.
Taklitçi şeyh, halkı kandırmak için riyazete başlar; namaz kılar. Cüneyd ve
Bayezid gibi meşhur olan şeyhin elini ayağını öpmek için uzun kuyruklar oluşur. Riya ve
hile tuzağını kuran şeyh, ziyaretçilerini soymaya başlar. Halkın yükte hafif, pahada
32
ağır nesi varsa alır, değersiz şeyleri reddeder. Böylece tekkesi kıymetli mal ve mülkle
dolar. Şeyh ve müritleri, gündüzlerini ibadetle, gecelerini de eğlenceyle geçirerek
halkı avlamaya devam ederler.
Bir gece vakti münafıklık yolunun reisi olan şeyh; “Hilemiz anlaşılmadan
buradan uzaklaşalım” der. Üç arkadaş anlaşarak, Sa’îd şehrine doğru çıkarlar. Sa’îd
halkı, bu haberi duyunca yollara düşer, şeyhi karşılarlar ve sevinç içinde: “Allah’ın
katından hidayet nuru doğdu; Sa’îd, onun gelişiyle mutluluğa boğuldu” derler.
Heybetle şehre giren şeyh, halkın isteğine karşılık vermez; yine şehrin dışındaki
gösterişsiz bir yere yerleşirler. Buranın halkını da kandırıp istediklerine erişince, bir
zaman sonra Kahire’ye doğru yönelirler.
Nîl nehrinin sahilinden geçerek Kâhire’ye varırlar. Büyük bir sevgi gösterisiyle
karşılaşan üç arkadaş, şehrin dışında Karâfe denen bir yere yerleşirler. Şeyh
kalabalıkla baş edemeyince onlara cuma gününü ayırır. Halkı kendisine köle edecek
kadar bağlar ve mallarını ellerinden alır.
O sıralar Kıbrıs sahilinden gelen kırk keşiş Hıristiyanlığı yaymaya,
Müslümanlar arasına fitne sokmaya başlar. Dönemin Mısır sultanı kırk keşişi ve
büyük âlimleri meseleyi halletmek için saraya çağırır.
Mısırlı âlimler, İncil ve Zebur’un Kur’an’la yasaklandığını söylerler.
Keşişler bunu inkâr edince büyük bir âlim onlara kesin deliler gösterir ve susturur.
Sultan bunlara başka bir meselelerinin kalıp kalmadığını sorunca onlar: “Soyut
kavramlarla, fasih kelamla iş bitseydi, Hz. Mesih ölüleri diriltmezdi. Peygamberler ölünce
ümmetlerine kerameti miras bırakırlar. Biz kuşlar gibi uçabiliriz, sizde bunu
başarabilen varsa gelsin” derler. Âlimler: “Uçmak ya riyazetle, ya da kerametle olur.
Riyazet haram kılınmıştır, keramet sahibi de aramızda yok” derler.
Padişah sinirlenip çıkar yol ararken âlimlerin aklına Sa’îd’e yeni varan “büyük
zat” gelir. Durum sultana iletilir ve sultan, şeyhi rica eder. Şeyh davete icabet
gerekir, deyip saraya varır, hürmet görür. Mesele anlatılınca da başını kaplumbağa
gibi hırkasına çekip bir kurtuluş yolu arar sonunda şu hileyi bulur: “Evliyanın uçması
“rütbe-i ûlâda” gerçekleşir. Yüksek derecelere çıkmış birisinin ilk dereceye inmesi
için “kırk gün” gerekir.” deyip müsaade ister.
Telaşla eve gelen mukallit şeyh durumu anlatıp, çıkar yol ister. Sonunda da
değerli eşyaları alarak kaçmaya karar verirler. Dikkat çekmemek için kaçış işlemi son
geceye bırakılır.
33
Son gece tam çıkacaklarken içeriye dünya güzeli bir genç girer, Şeyhten medet
ister. Şeyh, onunla uğraşırken seher vakti yaklaşır. Genç, şeyhin telaşını öğrenince
sebebini sorar ve macerayı öğrenip, nasihat ederken sultanın adamları kendilerini
götürmek için gelirler. Yakışıklı genç de şeyhin asasını alıp bunlarla beraber yola
koyulur.
Gösteri için son derece güzel bir meydan hazırlanmıştır. Sultan ve halk dört
gözle şeyhi bekler. Şeyh alana yaklaşınca delikanlı, şeyhe: “Attan inip tevazu göster
ki, Allah yüzünü kara çıkarmasın.” der. Şeyh denilene uyar, halk da kendisine saygıda
bulunur. Şeyh, tahtına oturunca güzel delikanlı, şeyhin ayakkabılarını alıp koltuğunun
altına koyar.
Şeyh de gelince gösteri başlar. Keşişlerden biri ellerini birbirine vurarak
duman gibi göğe doğru yükselince; diğerleri de, karga gibi peşinden yükselir. Kara
bir bulut gibi havada durunca içlerinden birisi: “Ey Kâhireliler, mesele açıklığa
kavuştu; başka bir mesele varsa söyleyin”, der. Sultan ve halk üzülünce can
korkusuyla şeyh de yanındaki gence: “Ey dinin kutbu, ferman senindir” der.
Delikanlı, şeyhin ayakkabılarını koynundan çıkarıp havaya fırlatır. Bir çift
şahini andıran ayakkabılar, keşişlerin üzerine yükselip yıldırım gibi enselerinden vurup
düşürdükten sonra tekrar gencin eline gelir.
Şeyh olanların etkisiyle kendinden geçer. Halk büyük bir sevinçle kendisine
hürmet ettikten sonra şeyh tekkesine getirilir. Yardımcı genç, şeyhe: “Allah’tan
utanmayıp hile ve riya ile halkı kandırdın, kutbun adını kullandın. Senin yardım
görmenin sebebi de bizi taklit etmendir. Zamanın kutbu bu yüzden beni gönderdi.
İslamiyet’e de şüphe bulaşmadı.” der.
Sırf uluları taklit ettiğinden dolayı mukallit şeyh, mukaddes feyizden nasibini alır;
kalbi, Allah’ın isimlerinin cilasıyla temizlenir. Himmetle “ser-i erbain” (kırkların başı)
olur.
Temsîl
Firavun, Mısır diyarına hükümdar olunca halkına adaletle, iyilikle hizmet eder,
halkının sevgisini kazanır. Aradan aylar yıllar geçince sahip olduğu servetten dolayı
çirkin işler yapmaya başlar, güzel adını kötüye çıkarır. En sonunda da Tanrılık iddia
edince, Hz. Musa kendisini doğru yola davet eder. Hz. Musa’nın bütün çabalarına
rağmen Firavun küfründe inat eder.
34
Firavun’un, Hz. Musa’yı taklit ederek kendisini eğlendiren bir soytarısı vardır.
Hz. Musa’nın da Firavun’u taklit eden, onun kötü hallerini ve sıfatını Hz. Musa’ya ileten
Kıpti bir soytarısı vardır. Hz. Musa’yı taklit eden kişi cennete; diğeri de cehenneme
girer. Züht sahibi olmayanlar ve dini bağı güçlü olmayanlar büyükleri taklit ederek
kurtuluşa erebilir.
2. Kahramanlar
1. Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem
Hikâyede olay, iki kişi arasında geçen bir ‘aşk macerası olduğundan baş
kahramanlar Mîr ve Muhteşem’dir. İkinci derecede rolü olan kahraman Çerdûn’dur.
Olayda üçüncü derecedeki kişilerse Mîr’in hizmetini gören dört kişidir. Kahramanların
olay içindeki etkinlikleri ve karakter özellikleri şöyledir:
Mîr
Hikâyenin kadın kahramanıdır. Eşsiz güzelliği yüzünden birçok taliplisi
vardır. O bunların hepsine yüz çevirir. Kendisini delicesine seven Muhteşem’e gönül
verir. Muhteşem’in içine düştüğü duruma üzülür, ona yardım eder:
Nâz ile zânûsına aldı serin
Dâmen ile sildi ruhından terin (549)
Muhteşem, kendisine Rabve’ye gelmesini teklif edince o da her adamına altın
isteyerek onu bu fikrinden vazgeçirmeye çalışır:
Didi n’ola Rabve’ye mümkin sefer
Lîk gerek nakl-i kadem sîm ü zer (585)
Güzelliğinin yanında son derece nazlı ve işveli olan Mîr, Rabve’ye giderlerken
altını biten Muhteşem’i altın almak için geri gönderecek kadar da acımasızdır.
Mîr, yalnız kalıp Çerdûn kendisine sahip olunca bu acıyla hançeri bağrına
35
saplar, hayata veda eder:
Çekdi fenâ câmını ol mest-i nâz
Böyle olur âhir-i bezm-i mecâz (647)
Hikâye boyunca kendisinden, “ meh, sanem, perî, hümâ, cüvân, serv-i nâz
mest-i nâz, necm-i sühâ, meh-likâ, gonce, nâzik-beden, âftâb, pür-cefâ, vahşi gazal”
diye bahsedilen Mîr’in en önemli özelliği nazlı, güzel ve cefakâr oluşudur.
Muhteşem
Muhteşem, olayın erkek kahramanıdır. Hikâyede “âşık-ı bi-hân-mân, kâlüb-i bî-
can, mübtelâ,” sıfatlarıyla anılan Muhteşem, son derece zengin ve cömerttir.
Devlet ile şöhre-i devrân idi
Dirhem ü dinârı firâvân idi (515)
Mîr’e âşık olunca dünyadan elini eteğini çeker, kendinden geçer. Mîr, yanına
varınca gözlerine inanamaz. Ondan kendisiyle Rabve’ye gelmesini ister. Mîr’i son
derece seven Muhteşem, ona kavuşabilmek için tüm hazinesini ayaklarına döker.
Yolun yarısında evine geri dönüp, altın gümüş getirecek kadar da Mîr’e sevdalıdır.
Mîr, kendisine hançeri saplayınca onu delicesine seven Muhteşem de
hançeri vücuduna saplayarak hayatına son verir:
Câmı çeküp mest olıcak Muhteşem
Hancerine kıldı temennâ o dem (651)
36
Çer dûn
Bütün kötülükleri üzerinde toplayan Çerdûn, Mîr ile Muhteşem’in birbirlerine
kavuşmalarını engeller.
Hikâyede, kötülüğün temsilcisidir. Kısa boylu, çirkin şekilli olan
Çerdûn, son derece hileci ve kötü kalplidir. Mîr’i yalnız bulunca hile ile ona sahip olur.
İçi gibi dışı da kötü olan Çerdûn, isteğine erişince kaçıp kurtulur:
Kârı murâd üzre olınca tamâm
Bûm-sıfât itdi yine ‘azm-i Şâm (634)
Mîr’in Hizmetçileri
Figüran rolündeki hizmetçiler, dört kişidir. Bunların cinsiyeti belli değildir. Kimse
Mîr’in yüzünü göremezken, hizmetçileri onun sırlarını bilirler.
Her birisi mahrem-i esrâr idi
Çârı dahi mazhar-ı didâr idi (501)
Bu dört kişi, Mîr’in hadimliğini, dadılığını, rakkâslık ve şu’le-bâzlığını
yaparlar. Olayın akışını etkileyen bir rolleri yoktur.
2. Hikâyet-i Şeyh ‘Abdü’l-kâdir-i Geylânî:
Mecazi aşktan İlahi aşka geçişin anlatıldığı bu hikâyede birinci derecede
kahramanlar âşık genç, sultanın kızı ve şeyhtir. İkinci derecedeki kahramanlar vezir ve
padişahtır. Diğer şahısların aktif bir rolü yoktur.
Âşık
Hikâyenin başkahramanı olan bu kişiden isim olarak bahsedilmemiş,
“bend-i belâ-yı cünün, bi-çâre, vâlih, dem-beste, bi-nevâ, bi-vücûd, divâne, mübtelâ,
fakir, damâd, şevher” sıfatlarıyla zikredilmiştir.
Âşık ve üç arkadaşı işsiz, güçsüz serserice yaşayan üç kişidir. Aylak aylak
gezdikleri bir gün bu, padişahın kızını görür delicesine vurulur, eli ayağı tutmaz olur.
Padişahın kızını alamayacağını bildiği için öldürülmeyi diler. Sonra tavsiye
37
üzerine Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî’ye varır. Onun tavsiyesi üzerine birçok defa
vezirden kızı ister. Çektiği sıkıntılara rağmen sabreder, asla vazgeçmez. Sonunda
isteğine kavuşacağı an şeyhin tavsiyesi üzerine sabreder, gerdeğe girmez, dünya
nimetlerine aldanmaz.
Dünyadaki her şeyin geçici olduğunu anlayan âşık, sonunda mecazi aşka veda
ederek Allah’a kavuşur.
Padişahın Kızı
Hikâyenin başkahramanlarından olmasına rağmen pek ön plana çıkmaz.
Hikâyede kendisinden “zen, duhter, duhter-i sultân, duhter-i şâh, âftâb, perî, mehveş,
meh-pâre, şimşâd-ı nâz” sıfatlarıyla bahsedilir. O kadar güzeldir ki, yüzünü bir kez
gören genç, kendinden geçer.
Göstericek buna yüz ol âftâb
Sâye-sıfât menzilin itdi türâb (720)
Âşığın çabaları sonucu nikâhları kıyılır. Gerdek gecesi nikâhlısının, yanına
gelmeyip sürekli namaz kılmasına hayret eder, acaba kaza namazı mı kılıyor diye
düşünür, çaresiz kendisi kalkıp damada yönelirken birden şeyh içeri girer, kocasını alıp
gider. O da Allah’a eşini kendisinden ayırmaması için yalvarır:
Didi eyâ kâdir ü hayy u mecîd
Şevherümi eyleme benden ba’îd (927)
Kocası gittikten sonra kız kendinden geçip, yere düşer. Damadının ölmüş
olduğunu gören şah ve adamları döndüklerinde kızın da ölmüş olduğunu görürler.
Şeyh Abdü’1-kâdir-i Geylânî
Olayın asıl kahramanlarından biri olan şeyh “er, mîr, âftâb, bahr-i cûd, ulu,
nûr-ı kutb-ı cihân, kutb-ı zamân, kutb-ı dîn, gevher-i tâc-ı ricâl” sıfatlarıyla anılır.
Şeyh, son derece merhametli, yardımseverdir. Dünya malına değer vermeyen şeyh
yanına gelenleri de bu yönde irşat eder. Âşık genç, yanına geldiğinde o, karanlık
38
bir hücrededir. Şeyh, aşığa hep sabır tavsiye eder ve ona vezire sunması için Bahreyn
denizinden kerametle inci çıkartıp getirir.
Âşık, öldükten sonra padişahı sakinleştiren ve ona sabrı tavsiye eden şeyh, bu
hadiseden sonra meşhur olur:
Zâhir olup rütbe-i gavsiyyeti
Oldı bu kıssa sebeb-i şöhreti (981)
Âşığın İki Arkadaşı
Bu iki kişi, âşık olan arkadaşlarının can yoldaşıdır, birbirlerinden hiç
ayrılmazlar. Beraber gezdikleri birgün arkadaşları, padişahın kızına âşık olup kendinden geçip
yere yığılınca ne yapacaklarını şaşırırlar. Arkadaşlarının, padişahın kızına âşık olduğunu
öğrendiklerinde bunun imkansız olduğunu söyleyip kendisine öğüt verir, yalvarıp
yakarırlar.
Eylediler gerçi nice nush u pend
Bildiler olmaz birisi sûdmend (733)
Öğütlerinin işe yaramadığını anlayan bu iki arkadaş, dertli aşığı kaderiyle
başbaşa bırakıp yanından ayrılırlar.
Vezir
Âşık, kızı her istemeye gelişinde muhatap olduğu kişi vezirdir. Âşık, yanına
geldiğinde onu kovdurup, dışarı attırır. Âşık üçüncü kez yanına gelince onu padişahın
gazabından kurtarmak için parasız pulsuz bu işin olamayacağını söyleyip bu sevdadan
vazgeçirmek ister. Daha sonra âşık, yanına değerli incilerle gelince vezir, padişahı ikna
edip nikah kıydırır.
Vardı şehe eyledi ahvâli arz
Dürleri gösterdi didi oldı farz (857)
Padişah, damadı kaybolunca bu işe sebep olduğu için veziri sorumlu tutar.
Damadı bulunmazsa veziri katledeceğini söyler. Daha sonra vezir, şeyhin dergâhını
39
tespit edip sultanı buraya götürür, canını kurtarır.
Padişah
Şât tarafında bir köşkte oturan padişah, olaylara sonradan vakıf olur, âşığın
öldürülmesini ister. İncileri görünce kızını çılgın aşığa nikâhlamaya razı olur.
Gerdek gecesi damadı ortadan kaybolup da kızı baygın düşünce onu aratır.
Şeyhin yanına varıp da damadını ölmüş görünce üzülür, kızar. Şeyhin öğütlerinden
sonra evine varınca kızının da öldüğünü görür, çaresizlik içinde olanlara razı olur.
Cüvan
Çaresiz âşığın halini görüp, şeyhi salık veren odur. Son derece heybetli, uzun
boylu olan bu gencin elbisesinin üzerinde kan izleri vardır. Hatta âşık onu cellât sanıp
kendisini öldürmesini ister.
Bu korkunç ve heybetli görünüşüne rağmen son derece merhametlidir. Âşığın
halini görünce acıyıp ona yol gösterir. Abdulkâdir-i Geylânî’nin büyüklüğünü anlatıp
ona yönlendirir.
İki Zenci Köle
Sultanın kapıcıları olan bu iki abd-i siyah (zenci köle), padişahın kızını görüp de
kendinden geçen aşığın haline acımayıp, eziyet ettikten sonra sürükleyerek köşkten
uzaklaştırırlar.
İki Sipahi
Âşık, padişahın kızını her istemeye gelişinde bu iki merhametsiz sipahi, onu iyice
dövdükten sonra saraydan uzaklaştırır.
Dayeler
Gerdek gecesi damat uzaklaştıktan sonra kız yere yığılıp kalır. İçerden sesin geldiğini
duyan dadılar, biraz bekledikten sonra içeriye girince telaşa kapılırlar. Damadın
kaybolduğunu görünce de hemen sultana haber verirler.
40
3. Hikâyet-i İskender-i Zü’1-Karneyn
Olay İskender ile bilge bir zat arasında geçer. Bu iki asıl kahramanın yanında
ikinci planda âlimler topluluğu ve elçi yer alır.
İskender-i Zü’l-Karneyn
Eski kültürümüzde iki İskender vardır. Bunların birincisi İskender-i Zü’l-
karneyn, diğeri de İskender-i Yunânî’dir. Hayatları, yaşadıkları bölgeler ve başarıları
yönünden birbirlerine çok benzeyen bu kişileri eski müellifler çok defa aynı kişi
saymışlardır.20
İskender son derece adaletli, merhametli bir hükümdardır. Halkı, bu yüzden
kendisine çok bağlı olan İskender, âlimleri sever, sayar ve onlara hürmet eder.
Bir gün âlimlere, bazen sevincin, bazen de kederin kalbe gelişinin sebebini
sorar. Onlar cevap veremeyip kendisine hakim bir zatı tavsiye ederler:
Vasfın o ‘allâme-i bahr u berüñ
Sem’ine irgürdiler İskender’üñ (1073)
İskender, bu yüce zatın ayağına gitmeyip onu çağırtır, gelmeyince de sıkıntılar
çekerek hakimin yanına varır. Emrine itaat etmediği için sinirlenir ve onu hor görür.
İskender’in bu halini gören bilge kişi son derece etkileyici konuşarak onu pişman
eder, derdinin dermanını söyler. İskender de hatasını anlayıp geri döner.
Hikâye boyunca “ferhunde-fâl, sipihr-iktidâr, sâhib-kıran, alî-nejâd, süreyyâ-
makâm” sıfatlarıyla anılır.
Hakim
“Hakim, allâme-i fazl-intisâb, yem-i irfân, âlim-i hikmet-şi’âr” sıfatlarıyla
anılan âlim, fakirliği tercih etmiş bir kişidir. Dünya malına değer vermeyen âlim, ilimde
son derece mertebe sahibidir:
20 İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Ankara 1990. s.260.
41
Mâlik idi genc-i ‘ulûma velî
Her neye sunsa yitiştirdi eli (1054)
Sultan, gelmesini isteyince o gönderilen çok kıymetli hediyeleri küçümser,
daveti kabul etmez, kimseden korkmadığını söyler. İskender yanına varınca eğilmez,
sadece selâmına karşılık verir; ilmin izzetini muhafaza eder.
İskender’in büyüklenmesine karşılık o, alçakgönüllülük gösterir:
Şâha olur añla rükû’ vü sücûd
Bendeye lâyık mı kıyâm u ku’ûd (1149)
İlim tahtının sahibi bilge zat daha sonra keramet yoluyla, İskender’e çok değerli
sözlerle cevap vererek İskender’in hatasını bildirir ve onu ikna eder.
Elçi
İskender âlimi çağırmak için bir elçi gönderir. Elçi nice hediyelerle âlimin
kapısına gelince dış görünüşe aldanıp onu küçümser.
Görmedi hâk içre olan gevheri
Añlamadı kıymet-i sîm ü zeri (1086)
Kendisini son derece beğenen elçi, âlimin davetini kabul etmemesi üzerine
küçük düşer, yüzü kara bir şekilde dönerek olanları İskender’e haber verir.
Âlimler Topluluğu
“Encüm-i çerh-i ulûm, dürr-i yek-dâne, ferzene” sıfatlarıyla anılan âlimler;
İskender’in kalbe üzüntü ve sevincin gelip gitmesinin, bu zıt durumların sebebini
sorması üzerine, çok çeşitli görüşler ileri sürerler. İskender’in ikna
olmadığını görünce kâmil bir mürşit olan “yüce âlimi” haber verirler.
4. Hikâyet-i Sultân Selîm Hân
Hikâyedeki olay, Sultan Selim’le Acem şahının gönderdiği çok zeki bir maymun
arasında geçer. Olayın ikinci plandaki kahramanları vezir ve satrançta usta bir delikanlıdır.
Acem şahı figüran rolündedir.
42
Sultân Selîm Han
Sultan Selim, Osmanlı devletinin seçkin sultanlarındandır. Rum, Acem, Mısır ve Şam
fatihidir.
Hem savaşta hem de satrançta üstat olan Sultan Selim, bu yüzden gurura
kapılır, büyüklenir. Acem şahının, kendisini küçük düşürmek ve intikam almak için
gönderdiği maymuna yenilir. Hiddetinden vezirine maymunun öldürülmesini emreder.
Akıllı vezir maymunu alıp iyileştirir ve saklar.
Bu olaydan sonra satranç ve tavlada hünerli bir genci yenen Selim Han
tekrar gururlanır. Daha önce öldürttüğünü sandığı maymuna benzer bir maymun ister. Vezir
elindeki maymunu boyayıp sultanın karşısına çıkarır; ama sultan yine maymuna
yenilir.
“Şîr-i merd, şîr-i nerd, şehr-yâr, dilîr, sultân-ı Rum, Cem-serîr, Ferîdûn-
haşem, şehen-şâh, alî-cenââ” sıfatlarıyla anılan Sultan Selim, büyüklendiği için küçük
düşer, aslan gibi güçlüyken iki kez de aynı maymuna yenilir, dersini alır, pişman olur.
Maymun
“Kırd-ı mu’allem, pûzîne, vesvâs, nesnâs” gibi isimlerle anılan maymunu, İran şahı,
Yavuz’u küçük düşürmek için gönderir.
Satrançta, tavlada son derece usta olan bu maymun, insan gibi anlayışlı, şeytan
gibi hileci ve sihirbazdır. Büyüklere karşı nasıl davranılacağını hep öğrenmiştir:
Hidmet-i şahân u tarîk-ı edeb
Cümleyi ta’lîm ile bilmişdi heb (1248)
Hareketleri ile insanları güldüren maymun, satrançta Yavuz’u yener. Çok
sinirlenen padişah kafasını kırarak katlini emreder. Vezir maymunu alıp tedavi
eder, derisini boyar; ikinci kez bunu Yavuz’a başka bir maymunmuş gibi takdim eder.
İkinci karşılaşmada maymun yeneceği an, kafasının kırılmasını önlemek için gümüş
bir tası alıp başına kor ve sultanı mat ederek küçük düşürür.
43
Vezir
İsim olarak anılmayan vezir son derece akıllı, ileri görüşlü ve tedbirlidir. Yavuz
katletmesi için kendisine maymunu verince, onu öldürmez alıp iyileştirir ve saklar:
‘Âkıl u dânâ idi gayet vezîr
Kıldı tefekkür ki şeh-i Cem-serîr (1342)
Lu’bet-i pûzîneyi yâd eyleye
Belki birin dahi murâd eyleye (1343)
Sultan, kendisinden başka bir maymun isteyince vezir; elindeki maymunun
rengini değiştirerek karşısına çıkarır. Sultan yine maymuna yenilince vezirin
yaptıklarını öğrenir, yapmış olduklarını beğenir ve tebrik eder.
Reǿy-i vezîr oldı kabûle karîn
Eyledi tahsîn ü hezâr âferîn (1410)
Cüvân
Yavuz maymuna yenildikten, bir süre sonra şehre gelen bu genç, usta bir
oyuncu olduğunu söyler. Satranç ve tavlada kendisiyle karşılaşan herkesi yener.
Şehirde gururla, kibirle yürür, yenilmez olduğunu sanır.
Hâli kıyâs eyledi meydânı ol
Sürdi gurûr ile atın sag u sol (1362)
Yavuz’la karşılaşan genç, gurunun cezasını Yavuz’a yenilerek öder, mahcup
olur, af diler.
Acem Şâhı
Olay örgüsünde aktif değildir. İsim olarak anılmaz; “şâh-ı şum, şah-ı Acem”
sıfatlarıyla anılır. İntikam almak için bir yol düşünür:
Şâh-ı sakar-câh-ı şeyâtîn-sipâh
Vesvese-hüddâm u ma’âsî-penâh (1249)
44
Kıldı ‘azîmet o şeh-i bed-nizâm
Ya’ni ala hîle ile intikâm (1250)
Acem şahı, Sultan Selim’i küçük düşürüp, mağlup etmek için son derece iyi
yetiştirilmiş bir maymunu çeşitli hediyeler eşliğinde Yavuz’a gönderir.
Elçi
Yavuz’a gönderilen çok çeşitli hediyeleri ve maymunu alarak yola çıkar:
İlçi-i şâh-ı ‘Âcem-i bed-güher
Düşdi yola bâr ile mânend-i hâr (1258)
Elçi, çeşitli sıkıntılar çektikten sonra saraya varır, birkaç gün dinlenip sultanın
huzuruna çıkar. Hediyeleri takdim edip, mektubu uzattıktan sonra maymunu vererek
onun üstün özelliklerini anlatır.
Hikâyede elçi de, temsilcisi olduğu İran şahı gibi kötü bir kişi olarak ele alınmıştır.
5. Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid
Olayın başkahramanı muallid (taklitçi) şeyh ve riyacı iki arkadaşıdır. İkinci
derecedeki kahramanlar kırk keşiş ve civan, figüran rolündeki kahramanlar Mısır
sultanı ve âlimler topluluğudur.
Şeyh-i Mukallid
Hikâyenin başkahramanı olan bu kişi “bî-nevâ, şeyh-i m’âsî-penâh, nâ-bekâr, şeyh-i
Sa’îd” sıfatlarıyla anılır. Mal ve para hırsı ile kendisine iki arkadaş bularak büyük bir şeyh
kılığına girer. Beraberce çok yerler dolaşırlar. Gittikleri yerlerdeki halkı yalan ve hile ile
kendilerine bağlayıp kıymetli mallarını ellerinden alırlar. Mısır sultanı kendisinden
keşişlere keramet göstermesini isteyince, kaçıp kurtulmak için kırk gün mühlet ister.
45
Kırk güne dek hâsıl olur müdde’â
Halvet-i hâs itdi veli iktiżâ (1729)
Kaçacakları gece evlerine gelen güzel bir delikanlıyla uğraşırlarken sabah olur,
kaçamazlar. Mukallid şeyh, keramet gösterilecek olan yere geldiğinde korkudan titrer.
Keşişler uçunca da hayatından ümidini keser. Yanındaki gencin keramet göstermesiyle
kurtulur, sonra da pişmanlık gösterir himmet ile kırkların başı olur.
Şeyhin İki Arkadaşı
“bî-nevâ, murîd-i riyâ” sıfatlarıyla anılan iki kişi, mukallid şeyhin yanından hiç
ayrılmaz. İkisi de geçim sıkıntısından dolayı memleketlerini terk ederler.
Mukallid şeyh, zor duruma düştüğünde bunlarla fikir alış verişinde bulunur.
Hilelerinin anlaşılacağını anladıkları zaman yükte hafif, pahada ağır eşyayı alıp
kaçmayı önerirler, şeyh de kabul eder.
Gâfil iken halk idelüm irtihâl
Müşkil olur va’de tamâmında hâl (1726)
Olay zincirinde şeyhle beraber hareket ettiklerinden kendilerinden çok sık
olarak bahsedilmez.
Kırk Keşiş
Hıristiyanlığı yaymak için Kıbrıs sahilinden Kahire’ye gelmişlerdir.
Müslümanlar arasına fitne sokup İslamiyet’i zayıflatmaya çalışan kırk keşiş, İslâm
âlimlerinin delillerini yeterli bulmaz. Kendilerinde uçma kabiliyetinin bulunduğunu
söyleyip âlimlerden de böyle bir şey beklerler.
Bir zaman sonra bunlar, fikirlerini ispatlamak için uçup havada beklerler.
Fakat taklitçi şeyhin yanındaki gencin koynundan çıkarıp attığı bir çift ayakkabı,
yükselip bunların enselerine vurup aşağı düşürerek rezil ve zelil eder.
46
“Çel yâve-kîş, şirzime-i bî-nühâ, gurâb, efsûnger sâhir” sıfatlarıyla anılan
rahipler, gururlarının ve sihirlerinin sonlarını yere düşüp halka maskara olmakla
öderler.
Cüvân
Son derece güzel olan bu genç, mukallid şeyhe yardım etmek için zamanın
kutbu tarafından gönderilmiş kırklardan bir zattır.
Kâmeti tûbâ saçı dâm-ı melek
Lebleri kevser ruhı bedr-i felek (1737)
Hileci şeyh, keşişlerin yanına götürülürken bu genç de şeyhin asasını alarak
yanında yürür. Varacakları yere yaklaştıklarında şeyhin ayakkabılarını alıp koynuna
koyar. Müsabaka yerine geldiklerinde keşişler sihir gösterip göğe çıkınca koynundaki
şeyhin ayakkabılarını havaya fırlatır. Ayakkabılar şahin olup keşişlerin ensesine vurup
yere düşürür.
Eve geldiklerinde şeyhi irşad eder ve doğru yola sevk eder. Mukallid şeyh onun
himmeti ile kırkların başı olur.
Mısır Sultanı
Keşişler Mısır’a gelip fitne çıkarınca sultan, âlimlerini toplar. Bunlar meseleyi
halledemeyince Mısır sultanı çok methedilen mukallid şeyhi çağırtır.
Keşişler, kuş gibi havaya uçunca çok üzülen sultan; cüvan keramet gösterip
bunları düşürünce, şükür secdesine kapanır.
Sultan, İslam dinini fitne ve fesatlardan korumak için çalışan, bilginlere kıymet
veren bir kişilik arz etmektedir.
Âlimler Topluluğu
Keşişleri mağlup etmek için, sultan tarafından davet edilen âlimler, keşişleri
ikna etmek için çok deliller ileri sürerler. İçlerinden birisinin verdiği güzel cevaba
keşişler karşılık veremezler. Fakat daha sonra kendilerinden keramet istenince âlimler,
Kahire’ye yeni gelen şeyhi (şeyh-i mukallid) tavsiye ederler.
47
3. Tahkiye Özellikleri
Beş müstakil hikâyeden oluşan Tuhfetü’l-Emsâl’deki tarihi olaylar, üslup ve
anlatış tarzı masalımsı bir görünüm arz eder. Bu açıdan baktığımızda
eserdeki tahkiye özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Eserde mekân olarak “Dımışk, Şam, Rabve, Irak, Acem, Mısr, Reşîd,
Kâhire, Kıbrıs Karafe, Şât, Bahreyn, Nîl” gibi yer isimleri zikredilmiş olmasına
rağmen, buralar bir masal öğesi konumundadır.
2. Zaman kavramı çok belirsizdir. Olayların geçtiği tarih ve zaman belli
değildir. Günler, aylar birbiri ardına geçer, gider.
3. Olayların gelişmesinde, vak’a zincirlerinin bağlanışında genellikle mantıksal
bir neden arama kaygısı göze çarpmaz.
4. Kahramanların her türlü erdem ve kusurları mübalağalıdır. Kahramanlar
ya tamamen iyi ya da tamamen kötüdür. Mesela, Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid’de
şeyh, hikâyenin sonundaki kişilik değişimine kadar son derece kötü bir izlenim arz
eder.
5. Kahramanların davranışlarında tabiilik yoktur. Bu davranışlar gerçekçi
ölçülerin dışına taşan bir biçimde anlatılmıştır. Muhteşem, Mîr’in aşkıyla
kendinden geçip her şeyini terk eder:
Firkat-ı Mîr olmagile hem-demi
Çıkdı gözinden giderek dirhemi (519)
Abdülkâdir-i Geylânî’nin hikâyesinin kahramanı olan âşık, sultanın kızını
pencereden görür görmez çılgına döner:
Göstericek buna yüz ol âftâb
Sâye-sıfât menzilin itdi türâb (720)
Nâhun-ı hasretle olup sîne-çâk
Bî-hareket yirde yatur hem-çü hâk (722)
48
6. Kahramanların erdem ve eksikliklerinde, olayların gelişmesinde mübalağaya
başvurulmuştur. Örneğin, Sultan Selim’i yenmesi için gönderilen maymun, bir
insandan daha güzel satranç oynar ve sonunda Yavuz’u yener:
Şâh-ı ‘Acem’de o zamân ey püser
Var idi bir kırd-ı mu’allem meger (1244)
Mâhir idi’ arsa-i satrancda
Yog idi hem-tâ aña Efrenc’de (1245)
7. Şair, olay içerisinde araya girerek okuyucuya hitap eder, olay zincirini sekteye uğratır.
Konu değiştiğinde, önceki bir olayın devamının anlatılmasında ya da yeni bir olayın
başlangıcında şair okuyucusuna seslenir:
Aldı zeri girdi o sa’ât yola
Diñle ser-encâmını âhir n’ola (601)
Kıldı o dem ‘azm-i der-i şehr-yâr
Diñle neye irdi ser-encâm-ı kâr (839)
Ol iki sûfî ki mukaddem haber
Virmiş idük añlara kıldı nazar (936)
Kaldı bu hâl içre nice rûzgâr
Kıssayı gûş eyle neye irdi kâr (1622)
49
4. DUYGU VE HAYAL ÖĞELERİ
1. Duygu Öğeleri:
a. Aşk
Tuhfetü’1-Emsâl’deki ilk iki hikâyenin konusu aşktır. Muhteşem, çok
sevdiği Mîr için çok çeşitli sıkıntılar çeker; fakat sonunda onu elde edemez,
hayatından olur. Şair bu hikâye ile dünyadaki aşkın geçiciliğini ortaya kor. Mîr
kendisini öldürünce şair:
Çekdi fenâ câmını ol mest-i nâz
Böyle olur âhir-i bezm-i mecâz (647)
der. Mîr ü Muhteşem hikâyesinden yola çıkan şair, okuyucusunu tasavvufi aşka
yönlendirmek için temsil bölümünde çeşitli fikirler ileri sürer. En sonunda,
Muhteşem’in haline bakıp ibret alınmasını ister:
‘Aşk-ı mecâz ile kalup çekme gam
Saña yiter mâ-hasal-ı Muhteşem (682)
İkinci hikâyede, sultanın kızına âşık olup kendinden geçen bir aşığın, çeşitli
sıkıntılardan sonra tam sevgilisine ulaşacakken bundan vazgeçip hakiki sevgiliye,
Allah’a varması, anlatılmaktadır. Dolayısıyla bu aşk tasavvufi bir aşktır. Aşığın
rehberi olan şeyh Abdulkâdir-i Geylânî, aşığı çeşitli merhalelerden geçirir, tam kıza
ulaşacağı anda kendisine, dünya nimetlerinin ve mecazi aşkın geçiciliğinden bahseder:
‘Âkıbeti bunlarun olur ‘adem
‘Âkıl olan yok yire çekmez elem (912)
Şeyhin sözlerine uyan âşık, onun anlattıklarıyla kendinden geçer, fani
dünyadan ayrılır ve Allah’a ulaşır. Daha sonra sultanın kızı da dünyevi aşktan geçip
hakiki aşka ulaşır.
Her iki hikâyede de daima koşuşturup duran, çileler çeken kişiler erkek
kahramanlardır. İki kahraman da sevgililerinin aşkıyla kendilerinden geçer, günlerce
aç, susuz kalırlar.
50
İkinci hikâyedeki aşığın, yol göstericisi olduğu için mecazi aşkta kalmaz,
gerçek aşka ulaşır. Fakat Mîr’e yol gösterecek bir kimse bulunmadığı için mecazi
aşkta kalır, yenik düşer. Şair bununla, mürşidin önemini belirtir.
Her iki hikâyenin kahramanı da aşklarında son derece samimidir. Muhteşem
sevgilisi için sayısız altın gümüş harcar. Çıktıkları yolculukta altınları bitince altın
almak için sevgilisini yalnız bırakıp geri döner. Bu fırsatı kollayan “Çerdûn” adlı kötü
kalpli kişi Mîr’e sahip olur. Bu durum üstü kapalı olarak belirtilir.
Kârı murâd üzre olınca tamâm
Bûm-sıfât itdi yine’ ażm-i Şâm (634)
Muhteşem geri döndüğünde durumu görür. Mîr de Muhteşem de bu acıklı
duruma dayanamayıp hayatlarına son verirler.
Şeyh Abdulkâdir-i Geylânî’nin menkıbesinin anlatıldığı hikâyedeki âşık,
sultanın kızını istemek için defalarca saraya varır. Her seferinde çok eziyetlere maruz
kalır. Sonunda kız, kendisine nikâhlanır. Fakat şeyhin nasihati üzerine gerdek gecesi
kıza yaklaşmaz. Allah’a varmak için sabırsızlık içinde bekler. Sonunda uykuya dalar
ve bir daha da uyanmaz. Ardından sultanın kızı da dünyaya veda edip ruhunu teslim
eder.
Tuhfetü’l-Emsâl’de, üzerinde durulan ve tavsiye edilen aşk “ilâhi aşk”tır.
Fakat ilahi aşka vasıl olmak da kolay değildir. Bunun içi de hakiki bir “murşid-i
kâmil” gerekir.
b. Ölüm
Eserde ölüm temi, Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem, Hikâyet-i Şeyh ‘Abdu’1-kâdir-i
Geylânîî bölümlerinde verilir.
İlk hikâyede Mîr, Çerdûn’un kendisine sahip olması üzerine hançeri bağrına
saplar:
Teşne idi deşnesi kana hemân
Sîne-i Mîr’i göricek atdı cân (644)
Bu durumu gören Mîr, hançere yalvarır ve canına kıyar:
51
Sînesini açmış iken şimdi Mîr
Vâsıta ol ikimizi eyle bir (653)
İkinci hikyedeki âşık, şeyhe Allah’a kavuşmak istediğini söyler. Şeyh, âşığı
yatağına kor ve yardımcılarına ölüyü yıkamak için hazırlıklara başlayın, der. Ardından
yanına gelen sultana da üzülmemesini söyler ve ona sabrı tavsiye eder. Evine dönen
şeyh, kızının da ölmüş olduğunu görür. Ağıtlar, feryatlar başlar:
Başladılar nâleye bi-fâǿide
Hande gehî girye budur kâǿide (971)
Ardından halk bu iki aşığı defnetmek için toplanır. Şeyhin imamlığında
namazları kılınan âşıklar defnedilir:
İkisini bir yire defn itdiler
Her kişi yirlü yirine gitdiler (975)
Tuhfetü’l-Emsâl’de işlenen ölüm düşüncesi, İslâm’ın telkin ettiği, sebebi
tartışılmayan kaza ve kaderin sonucudur, yapılacak tek şey sabır ve tevekküldür.
2. Hayâl Öğeleri:
a. Hayvanlarla ilgili imajlar: Eserde çok sık olarak kullanılmış hayal öğesi
niteliğindeki imajlar insan-hayvan benzetmeleridir. Eserde adı geçen hayvanlar
şunlardır: “bülbül/hezâr, kebk, anka, hüma, gâv, hirbâ, karga/gurâb, şeb-pere, tu’ti,
hüdhüd, şîr, mûş, fil, maymun/kırd/pûzîne, at, rübâh, peşşe, bûm, cürre-bâz, şâhîn,
gürg (gürâz, hûk), peleng.”
Göstere hirbâ gibi nakş-ı hayâl
Kılmaya ma’nâları ‘arz-ı cemâl (387)
52
Hîn-i güzer itmedi o rû-siyâh
Şeb-pereveş mihrine Mîr’üñ nigâh (612)
Hîle-i rübâh ile lâkin o şûm
İtmek içün üstine şâhuñ hücûm (1402)
Bûm-sıfât ülfet idüp şâm ile
Şeb-pereveş hasm idi eyyam ile (1506)
b. Çiçek ve Bitkilerle İlgili İmajlar:
Eserde geçen çiçek, bitki ve meyve adları şunlardır: “gül, nergis, lâle, sünbül,
benefşe, gonca, serv, sûsen, bîd, hizrân, nîlûfer, hurma, rutab, abher, gure, sünbile,
şimşâd.”
Yukarıdaki çiçek, bitki ve meyvelerin renk biçim ve diğer özellikleriyle,
kahramanların ruhsal durumları ve sevgilinin güzellik unsurları anlatılmaya
çalışılmıştır:
Lâle-i sahn-ı çemen-i Kerbelâ
Lâle degül hûn-ı dil-i Murtażâ (213)
Açsa tekellümle o gonce femi
Zâhir idi güllerinüñ şeb-nemi (482)
Gâyete irdükde zer ol gül-’izâr
Servi gibi pâyine virdi karâr (594)
Olmış idi her yiri gömgök bere
Dönmiş idi gövdesi nîlûfere (742)
c. Sevgiliyle İlgi İmajlar:
Hikâyelerin yalnızca ilk ikisinde sevgili ile ilgili özelliklere ve benzetmelere
rastlanmaktadır. Her iki hikâyedeki sevgili de son derece zengin ve güzeldir, görenler
kendilerinden geçerler:
53
Şehr-i Dımışk içre çü necm-i sühâ
Zâhir olup bir sanem-i meh-likâ (478)
Virmez idi kâkülüni şâneye
Girmeye zülf-i yed-i bigâneye (496)
Nâz ile güldi didi ol pür-cefâ
Eylediler nakde erenler du’â (597)
Kayd-ı miyâna düşüp ol bî-nevâ
Bir kıl ile bagladı gönlin hevâ (1023)
ç. Zaman Kavramıyla İlgili İmajlar
Eserde ele alınan zaman kavramı çok soyuttur. Olaylar çok kısa sürede gelişir.
Zamanla ilgili en önemli unsurlardan biri de seher vakti imajıdır.
(Yaklaşık on yerde)
Mîr, Muhteşem’in yanına seher vakti varır:
Vakt-i seher gün gibi o âftâb
Muhteşem’üñ hânesine virdi tâb (523)
Abdulkâdir-i Geylânî’nin hikâyesinin anlatıldığı bölümün kahramanı, seher
vakti sultanın kızına vurulur. Şeyhin isteği üzerine saraya hep seher vakti varır:
Vardı vezîre seher ol mübtelâ
Kıldı yine duhter-i şâhı ricâ (807)
İskender ve elçisi âlim zatın yanına seher vakti varırlar:
Şehr-i hakîme irişüp bir seher
Menzilini eyledi cây-ı makar (1078)
54
Gün gibi ol pâdşeh-i dâdger
Ayagına vardı hakîmüñ seher (1119)
5. DİNİ VE AHLAKİ ÖĞELER
1. Dini Öğeler
Tuhfetü’l-Emsâl’de dine ve İslâm kültürüne ait düşünceler, tevhid, münâcat,
na’t, dört halife ve mezhep imamları için söylenmiş beyitlerde görülmektedir. Ayrıca
hikâyelerde de yeri geldikçe Allah’ın birliği, ona sığınma ve yardım isteme gibi
konulara da birer ikişer beyitle yer verilmiştir.
Allah: Allah’ın birliği, yüceliği eserde şöyle dile getirilmiştir: Bütün hamd ve
övgüler ancak O’nadır (13); koskoca âlemi yoktan, insanoğlunu da siyah topraktan
yaratmıştır (15); O’nun yardımcıları yoktur, akıl ve sırrına hayal kuşu varamaz (23);
kün (ol) dediği vakit, bütün kâinat ve içindekiler var olmuştur (24); burçları,
yıldızları, güneşi ve ayı yaratıp hareket ettiren, feleği yıldızlarla süsleyen O’dur (26-
29) Allah’ın kudretini anlamak imkânsızdır (52); İstediği her şey anında oluverir (54);
zâtı bütün eksikliklerden, kusurlardan beridir (61); dünya ve ahireti yaratan O’dur
(68); müminlerin ve çaresizlerin yardımcısıdır (104); âlemde var olan her şey O’nun
aşkıyla mest olmuştur (683–691); cömertliliğinin ve ihsanının haddi hesabı yoktur
(1028); gizli açık her şeyi bilir (1209); insana şah damarından daha yakındır (1212);
Nemrûd’u sineğe mağlup ettiren O’dur (1466); düşkünlerin ve kimsesizlerin tek
yardımcısıdır (1468); insanlığı irşat için dört kitap gönderen O’dur (1892).
Eserde Allah; “Ferd, Samed, Melik, Rahim, Hâfız, İlâh, Hakk, Hudâ, Hayy,
Hâlik, Hâkim, Kâfil, Ehad, Hudâvend, Râzık, Kadim, Sânî’, Nâzım, Hüsrev-i bî-
yâver, Şeh-i dânâ, Şeh-i lem-yekün, Fâ’iz-i bî-yâver” isim ve sıfatlarıyla anılmıştır.
Hz. Muhammed: Dünyanın yaratılış sebebidir (118); insanlığın en seçkini ve
övünç sebebidir (120); parmağından sular akıtmıştır (121); taşlar, elinde konuşmuş,
parmağı ayı ikiye bölmüştür (122); son peygamberdir (125); refrefe binmiştir (129);
Allah’ın cemalini gören O’dur (130); dokuz kat gök ayaklarının altında kalmıştır
(130); beş vakit namazı Mîr açtan getiren O’dur (132); gölgesi yere düşmemiştir, bulut
kendisine gölgelikti (134-135); peygamberlik O’nunla son buldu (136); hesapsız
mucizeleri vardır, en büyük mucizesi de Kur’ân’dır (140); ona uymayan kâfir olur
55
(141); ümmeti her geçen gün artmaktadır (145-146), en büyük şefaatçidir (153);
Levlâk tahtının sultanıdır (154); İbrâhim, Yûnus, Dâvûd ve Süleymân peygamber
onun hürmetine kurtuluşa ermiştir (157-160); Yusuf peygamber güzelliğini O’ndan
almıştır (162).
Dört Halife: Hz. Ebu Bekir 8 beyitte, diğer üç halife de 7 beyitte ele alınmıştır.
Hz. Ebu Bekir: En büyük sadıktır. Peygamberden sonra ümmetin en hayırlısıdır.
Halifelerin baş tacıdır. O vefa denizi, doğruluk ve kerem kaynağıdır. (180–187)
Hz. Ömer: Hz. Ebu Bekir’den sonra ümmetin en hayırlısıdır. Rum, Acem, Mısır,
Şam fatihidir. İslâm’ın gücü, kırkların başıdır. Adalet timsalidir. (188–194)
Hz. Osman: Üçüncü halifedir, iffet ve hayâ abidesidir. Kur’an’ı bir araya
getiren O’dur. Zalimlik edilerek katledilmiştir, O’nu vuran gazap ateşinde yanacaktır. (195-
201)
Hz. Ali: O düldül süren sultandır. Allah’ın aslanı, Zü’1-fikârın sahibidir. Hz.
Muhammed son peygamber, bu da son halifedir. Peygamber ilmin şehri, Hz. Ali kapısıdır.
Şehitlik buna da nasip olmuştur. (202-208)
Hz. Hasan ve Hüseyin: Hz. Hasan ve Hüseyin, Peygamber’in gözlerinin
nurudur. Peygamberlik bağının iki nazlı servisidir. Birisi Medine eMîr i, diğeri Hicaz
şahıdır. Peygamber kızının ciğer-pareleri olan bu iki yiğit, kaza camını kabul etmiştir.
Peygamber soyu bunlarla devam etmektedir. (209-228)
Mezhep İmamları:
Ebu Hanîfe: Ebu Hanife irfan kaynağıdır, ilk mezhep kuran O’dur. Asla hata
etmemiştir, yaptıklarının tümü doğrudur. (229–237)
İmâm Şafi’î: İsmi Muhammed, lakabı Şâfi’îdir. Çok müşkülleri halletmiştir.
Mezhebi gün gibi ortaya çıkmıştır. (238–242)
56
İmâm Mâlik: Verâ ve zühd ülkesinin yolcusu, ilim ve amel cevherinin
sahibidir, dikkatli bir şekilde çalışmıştır. Güzel çalışmalarıyla birçok kavme imam
olmuştur. (243–247)
İmâm Hanbelî: İlim burcunun ayı, kanun koyucudur. Gizli ve açık her şeyin
aynasıdır. Bu da sabah akşam durmadan çalışmıştır. Dört mezhep de bununla tamam
olmuştur. (248–252)
2. Ahlâki Öğeler
Nâlî, hikâyelerden yola çıkarak okuyucusuna nasihat etmek amacındadır. Her
hikâyenin sonunda bulunan temsil, hikâyenin maksadını ortaya koymaktadır. Bundan
dolayı Tuhfetü’l-Emsâl ahlaki ve didaktik bir eserdir.
XVII. yüzyılın ikinci. yarısında etkili olan Hikemi tarzın etkisiyle Nâlî de, çoğu
yerde mesaj vermek, telkinde bulunmak amacıyla kısa ve özlü beyitlere yer vermiştir:
1. Akıllı insan, her zaman korku ve ümit arasında olmalıdır:
Vâcib olan bendeye bîm ü ümîd
Olmadı ma’lûm şakî vü sa’îd (56)
2. Kul, hayır ve şerri tercih edebilse de, hayır ve şerri yaratan Allah’tır:
Hayr u şerre gerçi muhayyer beşer
Oldur olan hâlik-i her hayr u şer (58)
3. Allah’ın hikmetinden sual olmaz:
Sen kul isen hidmet eyle bul vusûl
Hikmetini sorma da olma fużûl (65)
4. Dünya ebedi değildir:
‘Ömr-i girân-mâyeni kıldun hebâ
Sanma ki dünyâ ola dârü’1-bekâ (353)
57
5. İnsan öldükten sonra geride bıraktığı eseriyle yaşayabilir:
Ya’ni cihan içre ko git bir eser
Bil ki eserdür halef-i mu’teber (370)
Sonra gelenler seni yâd ideler
Rahmet ile rûhuñı şâd ideler (371)
6. Gerçek âşık, sırrını açığa vurmamalıdır. Hakiki aşk yârin kalbine tesir eder.
‘Aşk odur anda beyân olmaya
‘Âşık odur anda zebân olmaya (523)
Sînede ger âteş-i ‘aşk olsa germ
Kalbini yârüñ ider elbette nerm (530)
Âteş-i ‘aşk olsa eğer üstüvâr
Dilde gelür hâneye elbette yâr (532)
7. Kalpten yapılan dua kabul olur:
Tîr-i du’â irse nişângâhına
Kebk-i derî kendi gelür şâhîne (551)
8. Kula kulluk edilmez:
Niceye dek bendelere bendelik
Hâk-i derinde ne bu şermendelik (701)
9. Kişi, geçici olan şeylere bağlanmamalıdır:
Kasr ana dirler ki harâb olmaya
Dil-ber odur zîr-i türâb olmaya (913)
Ehl-i mecâz olsa garażdan beri
‘Aşk-ı kakîkatdür anuñ reh-beri (976)
58
10. Dış görünüş insanı aldatır: Ârif olan zâhire itmez nazar
Nûr-ı hüdâyı göremez çeşm-i ser (1082)
Çeşm-i serüñ gördüği levn ü ‘araż
Gevheri görmekdedür ancak garaż (1083)
Nakşına aldanma bakup zâhirüñ
Hışmına dûş olma sakın kâhirüñ (1084)
11. Yakınlarına itibar etmeyen kimse, başkasına hiç itibar etmez:
Bendesine eylemeyen i’tibâr
Bendesinüñ bendesin itmez şümâr (1146)
12. Boğazına düşkün olanın kalbi vesveseyle dolar:
Olma sakın bende-i gîr ü gülû
Vesveseden olmaya kalbüñ tolu (1160)
13. Sabr etmeyen kurtuluş bulamaz:
Yog ise ger sende nişân-ı sebât
Cây-ı hatârdur bulımazsın necât (1175)
14. Gururla mest olan, kaba kuvvete güvenen her zaman mağlup olur:
Her kim ola câm-ı gurûr ile mest
Kâse-i ‘arżı olur elbet şikest (1310)
Kuvvet-i bâzûya iden i’timâd
Hasmına maglûb olur ey hoş nihâd (1311)
Nahveti ko ‘âkıl u dânâ isen
Kendüni hor añla tüvanâ isen (1312)
59
Şu’bede-bâz-ı felek-i bi-sükûn
Peşşeye ‘ankâları eyler zebûn (1314)
15. Olacağa çare bulunmaz, kazadan kaçılmaz:
Her ne zamân âdeme gelse każâ
Yir mi kalur kaçmaga đâku’l-fezâ (1319)
16. Akıllı kimse, işinin sonunu düşünerek çalışır:
‘Ârif olan ‘âkıbet-endîş olur
Kârı ‘âcülüñ gam u teşvîş olur (1348)
17. Öldürmek kolaydır, diriltmek imkânsızdır:
Sag olanuñ katli kolay ey ehi
Küşteyi kim zinde ider bir dahi (1349)
18. Sabr etmek ve düşünerek çalışmak her başarının anahtardır.
‘Âkıl isen eyle te’emmül müdâm
Sabr u teǿemmülle olur iş tamâm (1350)
Sabr u teǿemmülle olan hem-’inân
Âhir-i kârında görinmez ziyân (1352)
Sabr ile dem nâfe olur hâr gül
Sabr ile ney sükker olur gurre mül (1353)
19. Büyüklenen kimse sonunda küçük düşer:
Nahvetüñ encâmı ser-efgendelik
‘Ucb u gurûruñ sonı şermendelik (1413)
20. Gönül Allah’ın evi olduğundan oraya büyüklük ve gurur girmemelidir:
Hâne-i kalb oldı çü arş-ı ehad
‘Ucb u gurûr anda yir itmez ebed (1419)
60
21. Bir işin yapılmasına sebep olan, zorluklara da sonunda kendisi çare bulur:
Evvel-i kâra kim ola piş-vâ
Âhir ider derde yine ol devâ (1715)
61
B. TUHFETÜ’L-EMSÂL’İN DIŞ YAPISI
1. Nazım Biçimi
İran menşeli bir nazım biçimi olan mesnevi destanî, dinî-tasavvufî ve öğretici
konulara en uygun bir biçim olarak, Türk edebiyatında büyük bir ilgi görmüş ve XIX.
yüzyılın başlarından sonra yerini Batıdan alınan yeni bir düz yazı türü olan romana
bırakıncaya değin kullanılmıştır.21
Belli bir konuyu işleyen, bağımsız bir kitap olarak yazılmış mesnevilerin
planları, genellikle birbirine benzer. Bu genel planda üç bölüm vardır:
A. Giriş Bölümü
(1. Besmele, 2. Tevhid, 3. Münâcât, 4. Na’t, 5. Mi’râc, 6. Mu’cizat, 7. Medh-i Çehâr-
yâr, 8. Padişah için övgü, 9. Devlet büyüğüne övgü, 10. Sebeb-i te’lif
B. Kanunun İşlendiği Bölüm
C. Bitiş Bölümü22
Tuhfetü’1-Emsâl mesnevi biçiminde yazılmış, beş ayrı hikâyeden oluşan, ahlaki
terbiye amacı güden didaktik bir eserdir. Eseri şu şekilde tasnif edebiliriz:
A. Giriş Bölümü
1. Besmele: 12 beyitten oluşan bu bölümde besmele ilk beyti oluşturmuştur. Şair bu
kısımda besmelenin erdeminden, besmeledeki her harfin neye delalet ettiğinden
bahsetmiştir.
2. Tevhid: 54 beyitten oluşan bu bölümde Allah’ın isimlerinden ve kâinattaki
tecellisinden, Allah’ın her şeyi yoktan yaratmasından, evrendeki düzenden bahsedilmiştir.
3. Münâcât: Her hikâyeden sonra da yer alan bu kısımda şair, insanın
güçsüzlüğünden, her an Allah’a muhtaç olmasından bahsetmiştir. Ardından da
günahlarını söyleyip bağışlanma dilemiştir.
4. Na’t: 39 beyitlik bu bölümde Hz. Muhammed’in üstünlüklerinden, son
peygamber oluşundan ve mucizelerinden bahsedilmiştir. Ardından 22 beyitlik bir bölümle
de peygamberden şefaât talep edilmiştir.
21 İsmail Ünver, a.g.e, s.430
62
5. Mi’rac: Mîraç konusu üzerinde durulmamıştır.
6. Mu’cizât: Na’t kısmında ele alınmıştır.
7. Medh-i Çâr-yâr: Hz. Ebu Bekir’in isminin başlık olarak geçmediği bu
bölümde dört halifenin üstün özellikleri anlatıldıktan sonra şefaatleri istenmiştir.
Şair, dört halifeden sonra Hz. Hasan ve Hüseyin’e ve mezhep imamlarına da
başlık olarak yer vermiştir. Hz. Hasan ve Hüseyin’in ve mezhep imamların üstün
nitelikleri anlatıldıktan sonra onlardan manevi yardım istenmiştir.
8. Padişah İçin Övgü: Şâir bu bölümde hükümdara (IV. Mehmed 1648–1687)
bağlılığını dile getirmiştir. Padişahın kahramanlığından, adaletinden, kereminden
bahsetmiş, sonra padişahın ömrüne ve devletine dua ile bu bölümü bitirmiştir.
9. Devlet Büyüğü İçin Övgü: Vezir Fâzıl Ahmed Paşa’nın mevkii, adaleti,
ilmi, cömertliği dile getirilmiş, ardından dua edilmiştir.
10. Sebeb-i Te’lîf: Bu başlık altında şair, kendisini bu eseri yazmaya yönelten
sebepleri vermiştir. Şair kendi âlemine dalmışken üstadının yanına gelip kendisini
uyarması ve böyle bir eser yazmasını istemesi üzerine harekete geçip Tuhfetü’l-Emsâl’i
yazdığını belirtmiştir. Daha sonra şair, kaleme yalvarıp yakardıktan sonra eserinin
hayırla bitmesi için dua ederek bu bölümü bitirmiştir.
Sebeb-i te’lif bölümünden sonra şair, eserini takdim ettiği Musâhib Mustafa
Paşa’ya 54 beyitle yer vermiştir. Mustafa Paşa’nın büyüklük ve faziletinden bahseden
şair, eserinin kabulünü rica ettikten sonra dua ederek asıl konuya geçmiştir.
B. Konunun İşlendiği Bölüm
Eserde bağımsız 5 hikâye ve hikâyelerden sonra yer alan 5 temsil ve münâcât
vardır. Şair, anlattığı kıssalardan hisse alınması için temsiller verir, ardından Allah’a
yalvarır.
C. Bitiş Bölümü
Hatime-i Kitâb başlıklı bu bölüm 23 beyitten oluşmaktadır. Şair, eserini
yazmayı nasip ettiği için Allah’a hamd u sena ettikten sonra eseriyle ve şairliğiyle
övünmüştür. Hatalarının affını diledikten sonra son eserin bitiş tarihini ebced hesabıyla vermiştir.
22 İsmail Ünver, a.g.e, s.433
63
2. Vezin ve Kafiye:
Vezin
Eserde yalnızca iki ayrı vezin kullanılmıştır.
1. Müfte’ilün müfte’ilün fa’ilün (1–1906)
2. Fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün (1906–1929 Hâtime-i Kitâb)
Eserde vezinle ilgili olarak aşağıdaki özellikleri vermek yerinde olur.
a. İmâle: Klasik şiirimizde sıkça rastladığımız imale, kapalı hece gereken yerlerde açık
heceyi biraz uzatarak okumaktır.23 Eserde değişik yerlerde karşımıza çokça çıkan imale,
Türkçe kelimelerin ilk ve son hecelerinde fazlaca görülmektedir.
Bulmadı çâre dilümüñ yaresi
Sensin olan çâresüzüñ çâresi (104)
Keffe-i mizânum ide Hak girân
Defterüme hem çeke hatt-ı emân (20)
Kimisi helvâ kimi pâlûdedür
Sükker ile kimisi âlûdedür (450)
Birisi rakkâs u biri şu’le-bâz
Oldı lakab anlara sûz u güdâz (505)
Eylediler gerçi nice nush u pend
Bildiler olmaz birisi sûdmend (733)
Niǿmetinüñ garkı nice aç olur
Saña kul olan kime muhtâc olur (1894)
23 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara 1995, s. 13.
64
b. Zihaf: Ölçü zorunluluğuyla Arapça ve Farsça sözcüklerdeki uzun bir heceyi
kısa okumaktır.24 Eserde, daha çok sonu uzun ünlü ile biten kelimelerde karşımıza
çıkmaktadır:
Nâlî ki bi-çâre ola mûrdan
Dilde temennâsı bu cumhûrdan (227)
Sayd-ı segi âhû-yı Çîn ü Hoten
Beste-i fitrâki gazâl-ı Puten (270)
Nâlî Hudâvend-i cihân-âferîn
Eyleye şeh-zâdeye hıfżı karîn (275)
Ya’nî olup ebr-i kederden beri
Zâhir idi cümle dür-i ahteri (308)
Leylî ider lutf ile ref’-i nikâb
Kays anı gördükde ider ictinâb (989)
Kârı heme ol segi taklîd idi
Kıbtî gibi bu da mukallid idi (1875)
c. Med: İki kapalı hece arasında bir açık hece bulunması gerektiğinde, sonu
bir uzun ünlü ve bir ünsüzle biten heceyi imaleden biraz daha uzun okumaktır. Med
bir ses sanatıdır.25 Şiirde çok yerde med yapılmıştır:
Olmasa memdûd eğer meyl-i sîn
Bulmaz idi kıbleyi ehl-i yakîn (3)
Serve asâ gülşene seccâdeyi
Sîm-kadeh şeb-neme hem bâdeyi (79)
24 Cem Dilçin, a.g.e, s. 15. 25 Cem Dilçin, a.g.e, s. 14
65
Hân Muhammed şeh-i ‘alî-tebâr
Hüsrev ü gazî-i Tehemten-şi’âr (258)
Med, son iki harfi ünsüz olan sözcüklerle de yapılmıştır.
‘Aşk odur anda beyân olmaya
‘Âşık odur anda zebân olmaya (523)
Her birinüñ evveli hurma vü şîr
Telh olur ammâ sonı mânend-i sîr (1159)
Fikr-i Hıżr gâhi ricâ-yı sefer
Oldı derûnına keder-ber-keder (1592)
ç. Vasl (Ulama): Sonu ünsüzle biten bir sözcüğü, ondan sonra gelen sözcüğün
ünlü harfine bağlamaktır. Yan yana iki hece gerektiği zaman yapılır.26 Eserde ulamaya
da çok sık başvurulmuştur:
Ahter-i hefti o şeh-i lâ-mekân
On iki burc üzre kodı pâsbân (27)
Yâhud idüp cümlesi bi’l-ittifâk
Şirk ü şekâ cürm ü đalâl u kemâl (60)
Mâmeleküm eyledi gâret hevâ
Senden ırag itdi beni mâ-sivâ (102)
Fâtih-i Rûm u ‘Acem u Mısr u Şâm
‘Adli-i hilâfetleri dehre nizâm (189)
26 Cem Dilçin, a.g.e, s. 12
66
Gördi ki Mîr olmadı nutka mecâl
Eyledi biñ nâz ile andan su’âl (556)
d. Hece Düşmeli Ulamalar: Tuhfetü’1-Emsâl’de görülen bir diğer özellik de
iki hece arasındaki hece düşmeli ulamalardır.
Zâtuña mahsûs idi rüǿyet şehâ
N’ola Kelim’e diseler len-terâ (163)
Aldı zeri girdi o sa’ât yola
Diñle ser-encâmını âhir n’ola (601)
N’oldı sebeb redd ile âzârına
Bunda nedür maslahatı kârı ne (845)
Atdan inüp meskenet ‘arż it k’İlâh
İtmeye kâruñda seni rû-siyâh (1783)
e. Farsça Sözlüklerde Ses Türemesi: Eserde vezin gereği sadece bir yerde
ses türemesine yer verilmiştir:
Hîn-i rezim Rüstem-i düşmen-şikâr
Vakt-i bezim gonce-i fasl-ı bahâr (423)
Kafiye
a. Türkçe Adlarla Yapılmış Kafiyeler
Ditredi endâmı sarardı yüzi
Kaynadı sevdâsı karardı gözi (719)
Zâg-ı belâ gibi üşüp başına
Bakmadılar gözlerinüñ yaşına (740)
Kıldı tebessüm didi sen gör yarak
67
Sanma ola caşıka Bagdât ırak (924)
Da’vet ile kıldı mükerrem seni
‘İzzet idüp payüñe saldı beni (1091)
Böyle diyüp aldı âsâsın ele
Âsaf-ı sultân ile girdi yola (1675)
b. Türkçe Eylemlerle Yapılmış Kafiyeler
Böyle diyüp hâlini şerh eyledi
Gördüğüni cümle aña söyledi (764)
Bir iki sâ’at kapuda turdılar
Halka-sıfât bâba kulak urdılar (931)
‘Aşk -ı mecâzîden elin tut geçür
Bâde-i câm-ı keremüñden içür (1930)
Hażret-i Hak’dan ‘inâyet oldı
Feyż-i tevfîk ile gâyet buldı (1938)
c. Türkçe Ad ve Eylemlerle Yapılan Kafiyeler
Aldı zeri girdi o sâ’at yola
Diñle ser-encâmını âhir n’ola (601)
Himmet iderse saña bir gerçek er
Her ne ise cümle murâduñ biter (766)
Didi baña arż idiñüz hâliñüz
Genc ise ger matlabıñuz alıñuz (1192)
Gerçi ki seccâdeyi saldı suya
Didi ne lâzım bizi ‘âlem tuya (1597)
68
ç. Türkçe ve Farsça Sözlüklerle Yapıan Kafiyeler:
Çekmiş idi terbiyetümde emek
Yenmiş idi ortada nân u nemek (341)
Hikmet ile oldı zebânuñ iki
Yazmag içün levhe sıfât-ı yeki (408)
Şimdi bu manzûmeyi kasdum hemân
Dergeh-i vâlâna idem armagan (443)
Pâyine yüz sürmeğe bernâ vü pîr
Gelse nasîb olmaz idi biñde bir (1560)
d.Türkçe ve Arapça Sözcüklerle Yapılmış Kafiyeler:
Menkabeti hâric-i âkl-ı beşer
Hâme nice vasfını tahrîr ider (300)
Şehrimüze şimdi misâl-ı kamer
Geldi karâr itdi ‘Acem’den bir er (768)
İşte każâsın da edâ itdi heb
Şimdi niçün vaslumı kılmaz taleb (898)
Hażret-i şeyh itdi tebessüm biraz
Didi eyâ sâlik-i râh-ı mecâz (911)
e. Arapça ve Farsça Sözcüklerle Yapılmış Kafiyeler:
Duhterinüñ yanına geldi o şeb
Gördi yatur şevheri kıldı taleb (936)
Hâsılı ol gevher-i tâc-ı ricâl
Perde-i ihfâda nice mâh u sâl (979)
69
Sayrefi-i nakd-ı diyâr-ı haber
Kîse-i hikmetden idüp sarf-ı zer (1032)
Devr ideli künbed-i heft âsmân
Lâzıme-i çerh budur her zamân (1129)
f. Arapça Sözcüklerle Yapılan Kafiyeler
‘Âlem ü ‘ademde bu nakş-ı suver
Pertev-i hurşîd ile nûr-ı kamer (17)
Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm
Olmış idi baña celîs ü nedîm (324)
Kalmadı cisminde salâta kuvâ
Eyler idi makdem-i şeyhi ricâ (894)
Yanma Firǿavn’un ger ol racîm
Söyler idi gelse misâl-ı kelîm (1869)
g. Farsça Sözcüklerle Yapılan Kafiyeler
Seyr-i sirişk ile tutup râhını
Âh ile sed itdi güzergâhını (582)
Kime o bülbül gibi itdikçe cûş
Tutmaz idi gül gibi kavline gûş (747)
Oldı perâkende ricâl-ı neberd
Döndi tolu urmış sahrâ-yı nerd (1331)
Hâk-i rehüñ sıdk ile itdüm penâh
Bendeñe kıl lutf ile bir kez nigâh (1822)
70
3. Edebi Sanatlar
a. Tam Cinâs (Cinas-ı tâm): Söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki
sözcükle yapılan cinastır27. Sadece üç beyitte kullanılmıştır.
‘Aşk -ı hakîkatde olup dil beri
‘Aşk -ı mecâz oldı şehâ dil-beri (703)
Şehri gezüp gözden akardı demi
Nâle idi yâri yaşı hem-demi (744)
Varını sarf itdi bu gün yârına
Bilmedi ser-mâye gerek yarına (1025)
b. Ayrık Cinâs (cinâs-ı mefrûk): Cinaslı sözlerden biri, iki ayrı sözük olan
cinastır.28 İki beyitte kullanılmıştır.
Mâl ile pür eylediler tekyesin
Almaya lâyık geleni tek yesin (1565)
‘Âkıbeti n’oldı bu kârın işit
‘Âkil isen anâ göre bir iş it (1874)
c. Eksik Cinas (Cinas-ı nakıs): Cinaslı sözcüklerin birinin başında, bir harf (ses) ya
da bir hece eksik olan cinastır.29 Fazlaca kullanılmıştır:
Sûz-ı firâk ile o gün şâma dek
Sâye gibi bekledi ahşama dek (735)
Bakmadı bu tantana vü âyine
Geldi der-i hażret-i şeyhe yine (866)
Bir iki sâ’at kapuda turdılar
27 Cem Dilçin, Mesud bin Ahmed, Süheyl ü Nevbahar, Ankara 1991, s. 151 28 Cem Dilçin, a.g.e., s. 151 29 Cem Dilçin, a.g.e., s. 152
71
Halka-sıfât bâba kulak urdılar (931)
Hâsılı bir mürşid-i kâmil gerek
Şâm u seher ‘ilm ile ‘âmil gerek (1068)
Bizim ile şimdi nedür kârıñuz
Var mı dahi şübhe vü inkârıñuz (1802)
ç. Ünlüleri Değişik Cinâs (Cinâs-ı Muharref): Eski yazılışa göre yazılışları
aynı, okunuşlarında bir harf (ünlü, hareke) değişikliği olan cinastır.30 İki yerde
kullanılmıştır.
Reşha-i feyżüñle baña ol mu’în
Çeşme-i dilden aka mâǿ-i ma’în (413)
Çünki sıfâtumdan ola kibriyâ
Bende neden lâyık ola kibre yâ (1455)
d. Ünsüzleri değişik Cinâs (cinâs-ı lâhık): Eski yazıya göre cinaslı
sözcüklerden birinin başında ya da ortasında bir harfi (ünsüzü) değişik olan
cinastır.31
Bulmadı çâre dilümüñ yâresi
Sensin olan çâresizün çâresi (104)
Sînede ger âteş-i ‘aşk olsa germ
Kalbini yârüñ ider elbette nerm (540)
Cünbiş-i pûzîne virüp şâha şevk
Kıldı dilin lu’b ile şatranca sevk (1289)
Didiler ey şeyh-i diyâr-ı füsûn
30 Cem Dilçin, Süheyl ü Nevbahar, s. 153 31 Cem Dilçin, a.g.e, s. 153
72
Bizde ne tedbîr ola senden füzûn (1714)
2. Teşbih: Anlama güç katmak için, aralarında gerçek açıdan veya mecaz
açısından benzerlik bulunan en az iki varlıktan zayıfını güçlüye benzetme sanatıdır.34
Eserde teşbih sanatının her çeşidine rastlanmaktadır:
Gözleri cellâd u nigâhı sinân
Gamzesi dellâl-ı emânü’1-emân (479)
Gördi ki ol ‘âşık-ı şûrîde-ser
Tîr-i gama sînesin itmiş siper (536)
Kârı murâd üzre olınca tamâm
Bûm-sıfât itdi yine ‘azm-i Şâm (634)
Şeyhüñ ayağına düşüp sâyevâr
Kefşine yüz sürdi misâl-ı gubâr (787)
Sâye gibi yirde yatur ol perî
Aradılar bulmadılar şevheri (934)
Âyineveş zîr-i nemedde nihân
Bahr gibi bî-kemer ü taylasân (1080)
Kâmeti tûbâ saçı dâm-ı melek
Lebleri kevser ruh bedr-i felek (1737)
3. İstiare: Teşbihteki temel unsurlardan (benzeyen, kendisine benzetilen) biri
söylenmeyerek yapılan benzetmelerdir.32 Eserde daha çok açık istiare kullanılmıştır:
Hem-dem idük ol mâh ile sabıkâ
Olmaz idük birbirimüzden cüda (339)
34 M. Orhan Soysal, Edebî Sanatlar ve Tanınması, İstanbul 1998, s.8. 32 M. Orhan Soysal, a.g.e, s.52.
73
Şehr-i Dımışk içre çü necm-i sühâ
Zâhir olup bir sanem-i meh-likâ (478)
Bakmaz idi âyineye ol perî
Olmaya âksi mehine müşterî (495)
Çatdı kaşın ol büt-i Çîn ü Çigil
Mîr’i bu vaż’ eyledi âzürde-dil (559)
Gûş idicek sözlerini dil-berüñ
Bendini almışdı meger hancerüñ (643)
Gördi o gencîne-i fażl u hüner
Bir küçicek hâneyi itmiş makar (1120)
4. Leff ü neşr: Çeşitli kelimeler veya kavramlar söylendikten sonra bunlarla
ilgili olan ve tamamlayıcı başka kelime, kavram veya hükümlerin sıralanması
san’atıdır.33
Kaldı göñül fikr-i ruh-ı sînede
Nûr-ı safâ kalmadı âyînede (99)
Virmez idi kâkülini şâneye
Girmeye zülfi yed-i bigâneye (496)
Birisi hâdim birisi dâyesi
Ya’ni ki hurşîd ü biri sâyesi (503)
Ugradı Mîr’üñ önine bâ-şitâb
Mâhı geçüp gitdi misâl-i sehâb (611)
33 M. Orhan Soysal, a.g.e, s.66
74
Kayd-ı miyâna düşüp ol bî-nevâ
Bir kıl ile bagladı göñlün hevâ (1023)
Bâde-i şehvetle katı mest idi
Cur’a-sıfât mertebesi pest idi (1166)
5. Tenasüp: Anlam bakımından aralarında ilgi bulunan iki veya daha fazla
kelime, terim veya deyimi tezat olmaksızın bir araya getirme sanatıdır.34
a. İçki Meclisi
Didi eyâ gâfil ü mest-i hevâ
Ser-hoş-ı ter-dâmen-i bezm-i sivâ (394)
Olmış idi bâde-i ceźbeyle mest
İtmiş idi sâgar-ı ‘aklı şikest (1824)
b. Satranç
Feyż ü rûh u peydak ile atını
Eyledi tertîb mühimmâtını (1285)
Ferzi virüp atdı zarâfetle at
Eyledi mansûbe ile şâhı mât (1320)
c. Tabiat Varlıkları
Bahre dürr û kûha güherler virüp
Hâke şecer nahle semerler virüp (38)
Emrine râm oldı gelüp mâr u mûr
Pâyine yüz sürdi vuhûş u tuyûr (1424)
ç. Savaş Aletleri
Çeşm-i cebe tîre iderken nazar
34 İskender Pala, a.g.e. s.486
75
Tutdı ışık tîge serin bî-siper (1295)
Bezm-i vegâdan sürilüp vehm ü bâk
Karşuladı rumhı siper sîne-çâk (1294)
d. Müzik
Sazın alıp murib-i heycâ ele
Kârı hüseynîde idüp sünbile (1326)
Şevke getürdi nagamı ‘askeri
Çalmadan oynarlar idi her biri (1327)
e. Dini Terimler
Şâha olur añla rükû’ vü sücûd
Bendeye lâyık mı kıyâm u ku’ûd (1149)
Ümmetine mu’cizesidür eser
Keşf ü kerâmetdür olan mu’teber (1639)
f. Anâsır-ı Erba’â
Âbı idüp mâye-i nev-i hayât
Hâki kılup dâye-i tuhm-ı nebât (44)
Nâra virüp gevher-i germiyyeti
Bâ’da terâvetle dem-i sür’ati (45)
g. Vücut Organları
Zîr-i sere virmiş idüm müştümi
Şâne idüp nâhun-ı engüştümi (322)
Hâl-i ruhı dâne saçı dâm idi
Alnı kamer turreleri şâm idi (483)
76
h. Ünlü Kişiler:
Şöhreti günden güne oldı mezîd
Sanki Cüneyd idi yâhûd Bâyezîd (1559)
Tarzını Kârun ile ger Sâmir î
Görse olurdı nökeri her biri (1620)
6. Tezat: İki düşünce, duygu ve hayal arasında birbirine karşıt olan nitelikleri
ve benzerlikleri bir arada söyleme sanatı.35
Bûm sıfât ülfet idüp şâm ile
Şeb-pereveş hasm idi eyyâm ile (1506)
Anlara bir şeb didi ey hem-demâan
Kârımuza ‘akıbet irdi ziyân (1709)
Zulmet-i şeb gitdi görindi nehâr
Bildi degül kendüsine bahtı yâr (1752)
Kâfir-i ni’met olup ol bed-günâh
Yahşi adın eyledi âhir yaman (1860)
7. Nida: Edebiyatta sevinç, şaşma, acıma öfke vs. duyguları belirtmek için
sesi yükseltmeye ve seslenmeye denir.36
Ey şeh-i dârende-i bâlâ vü şîb
Hâkim-i fermân-dih-i rûz-ı hasîb (67)
35 İskender Pala, a.g.e, s.494. 36 İskeder Pala, a.g.e, s.390.
77
Ey kalem-i mâdih-i kuy-ı selef
Dök kabak-ı midhate dürr-i şeref (175)
Didüm eyâ mürşid-i râh-ı savâb
Hak bu ki her bir sühânuñ bir kitâb (373)
Didi şehâ şehre gelüpdür bir er
Zühd ü salâh ile bulup zîb u fer (1663)
Anlara bir şeb didi ey hem-demân
Kârımuza ‘âkıbet irdi ziyân (1709)
8. İştikak: Aynı kökten türemiş en az iki sözcüğü bir dize ya da beyit içinde
kullanmaktır.37
‘Âşık u ma’şûka mühim-sâz olan
Kâtib-i sır mahrem-i her-râz olan (475)
‘Âşık odur anda beyân olmaya
‘Âşık odur anda zebân olmaya (523)
‘Aşk ile ‘ankaları zenbûr iden
Çeşm ü ruhı nâzır u manzûr iden (687)
Olmış idi cümle ‘akîk-i sefîd
Olmag içün vakt-i ‘amelde bedîd (1254)
Hükm-i Hudâ’dur bulan elbet vücûd
Sihr ile sâhir uçar ise çi sûd (1792)
9. İstifham: Sözü, sorulan şeye yanıt isteme amacı gütmeden, duyguyu ve
anlamı güçlendirmek için soru biçiminde söylemektir.38
37 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s.483 38 Cem Dilçin, a.g.e., s.456
78
Niceye dek hırs ile bu dil-mürdelik
Tâ-be-key ey mürde bu efsürdelik (350)
Geçme öte yohsa virürsün seri
Görme misin belde turur hanceri (487)
Niceye dek bendelere bendelik
Hâk-i derüñde ne bu şermendelik (701)
Böyle midür ‘âdet-i ehl-i sülûk
Böyle midür resm-i senâ-yı mülûk (1138)
Sag olanuñ katli kolay ey ehi
Küşteyi kim zinde ider bir dahi (1349)
10. Mübalâğa: Bir sözün etkisini güçlendirmek amacıyla bir şeyi ya
olamayacağı bir biçimde anlatmak ya da olduğundan pek çok ve pek az
göstermektir.39
Bakmaz idi âyineye ol perî
Olmaya ‘aksi mehine müşterî (495)
Gamze gibi hâsılı ol pür-cefâ
Olmış idi dehre görinmez belâ (497)
Ter düşe şâyed o sanem cûydan
İncine belki kademi mûydan (545)
Cânına kâr eyledi sûz-ı derûn
Akdı gözinden iki seyl-âb-ı hûn (726)
39 Cem Dilçin, a.g.e, s.447
79
11. Teşhis: İnsanın dışındaki canlı ve cansız varlıkları, bir insan kişiliğinde
göstermek, kişileştirmektir.40
Sandal-ı pervîne binüp müşteri
Çıkdı temâşâya nücûm ekseri (312)
Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm
Olmış idi baña celîs ü nedîm (324)
Nevbeti geldükde gehi şeş-berüñ
Gözleri dört olur idi migferüñ (1296)
Emrine râm oldı gelüp mîr u mûr
Pâyine yüz sürdi vuhûş u tuyûr (1424)
Kıldı ‘azîmet ide ol şeb sefer
İtdi o dem çâk-i girîbân seher (1751)
12. Telmih: Söz arasında, herkesçe bilinen geçmişteki bir olaya, ünlü bir
kişiye bir inanca ya da yaygın bir atasözüne işaret etmek, onu anımsatmaktır.41
İtmese nûrñndan eger iktiâab
Tutmaz idi rûyına Yûsuf nikâb (162)
Sihr ile Hârût’ı salardı çehe
Eyler idi hâleyi meclis mehe (603)
‘Aşkuñ ile buldı ‘anâsır vücûd
‘Aşkuñ ile Âdem’e oldı sücûd (691)
40 Cem Dilçin, Süheyl ü Nevbahar, s. 161 41 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s.461
80
Zâhirine bakdı türâbuñ racîm
Oldı giriftâr-ı ‘azâb-ı elîm (1085)
Şu’bede-bâz-ı felek-i bi-sebât
Bilmedi kim eyledi Leclâc’ı mât (1363)
13.Tekrir: Manayı kuvvetlendirmek, ifadeye şiddet vermek için, bir veya
birkaç kelimenin sanatkârane tekrarlanmasına denir.42
‘Aşkuñ ile çâk-ı girîbân seher
‘Aşkuñ ile dönmede şems u kamer (1007)
‘Aşkuñ ile giryede çeşm-i sehâb
‘Aşkuñ ile dönmede şems ü kamer (1008)
Böyle midür ‘âdet-i ehl-i sülûk
Böyle midür resm-i senâ-yı mülûk (1138)
Bir tarafı gerçi beyâż taş idi
Bir tarafı lîk Kızılbaş idi (1255)
14. İktibas: Söze anlamı pekiştirmek amacıyla ayet, hadis ya da bunlardan
parçalar almaktır.43
Zâtuña mahsûs idi rü’yet şehâ
N’ola Kelîm’e diseler len-terâ 44 (163)
Hâk-i derüñden beni itmez beri
Kuvvet-i ümmîd-i fe-lâ-tenheri 45 (168)
Gevher-i dürc-i şeref-i hel etâ
Dürr-i yetîm-i sadef-i lâ-fetâ 46 (169)
42 Necmeddin Şahiner, Edebi Sanatlar, istanbul 1975, s.37 43 Cem Dilçin, a.g.e. s.465 44 Kur'an, A 'raf Süresi/ 143: “Len terâni: Beni göremezsin” 45 Kur'an, Duhâ Suresi (93/9): “Fe-emmâl-yetime fe-lā-tenher: Öyleyse sakın yetime kahretme.” 46 Kur'ân, İnsan (76/1):”Hel eta.. insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?”. “Lâ-fetâ.. Ali'den başka genç, Zülfikir'dan
81
Sensin olan sıdk ile dehre ‘alem
Şânunı ta’zîm yeter ve’1-kalem 47 (410)
‘Aşk iledür âmed ü reft-i cihân
‘Aşk iledür mâ-hâsâl-ı kün-fe’kan 48 (690)
Men idemez tâlibi âzâr u red
Men talebe şey’in vecedde veced 49 (814)
Men sabere mâ-yetemennâ melek
Men ‘acele külle ‘acûlîn helek 50 (1204)
Virmiş iken lu’b ile ol pür-hüner
El-veledu sırru ebîden haber 51 (1240)
Hufte-dil ü bi-edeb ü leng ü lûk”
Eyle reh-i hażret-i Hakk’a sülûk 52 (1882)
15. İrsal-ı Mesel: Söylenen bir düşünceyi inandırmak ve pekiştirmek amacıyla
bir atasözü ya da atasözü değerinde bir örnek katmaktır.53
Düşdi hemân ardına gürgüñ bere
Başa gelür her ne yazılsa sere (617)
Eyleme işgâl beni ey püser
Kâra virür lu’b u terâhî żarâr (622)
keskin kılıç yoktur” (hadis) 47 Kur'an, Kalem (68/1): “Ve’l-ķalem: Kaleme andolsun.” 48 Kur'an, muhtelif yerler: “kün-fe’kan: ol, hemen oldu.” 49 “Talep eden istediğine ulaşır.” 50 “Sabr eden dilediğine erişir; acele eden helak olur.” 51 “Evlat, babanın sırrı üzeredir.” 52 “(Ey) Uyumuş gönüllü, edepsiz, topal, yük devesi!” 53 Cem Dilçin, a.g.e., s.464
82
Hâsılı bu kuş sebeb-i mâyedür
‘Âkıla bir karga da ser-mâyedür (626)
Didi meseldür bunı gûş eyle sen
Kuş kuş ile avlanur ey gül-beden (629)
Didi yanumda zere yok i’tibâr
Zer kef-i âzâdede tutmaz karâr (631)
Açma ruhın hâsılı ol mehveşüñ
Yok oyunı âb ile bil âteşüñ (875)
Kıldı tebesüm didi sen gör yarak
Sanma ola ‘âşıka Bagdâd ırak (924)
Kârnuñ endîşesini eyle pîş
Dir ‘ukalâ ivmek ile bitmez iş (1351)
Re’sine her kim ide mâlın fedâ
Dir ‘ukalâ kad rabiha men necâ (1720)
4. Dil ve Anlatım:
Klasik edebiyatımızda mesneviler, yazıldıkları dönemlerde, öbür edebi türler
arasında dilleri en sade olan eserlerdir. Tuhfetü’l-Emsâl “didaktik-ahlaki” bir
mesnevi olduğundan, konunun işlendiği bölümlerde dil gayet sadedir. Fakat aynı
sadelik, “Besmele, Tevhid, Münâcât, Na’t, Medh-i Çâr-yâr, Menkabet-i İmâm-ı
Mezâhib bölümlerinde ve hikâyelere giriş yapılırken görülmez. Bu bölümlerde dil,
diğer kısımlara göre daha ağırdır.
Sebeb-i Te’lif ve konunun işlendiği bölümlerde tamlamalar; Arapça, Farsça
kelimeler azdır:
Meh gibi girdi kapudan bir civân
Oldı cemâliyle münevver cihân (329)
Her ne kadar eylese lutf u kerem
83
Bil ki mükâfâtı iderdüm sitem (346)
Böyle diyüp hâlini şerh eyledi
Gördügüni cümle aña söyledi (764)
Şehrimüze şimdi misâl-ı kamer
Geldi karâr itdi ‘Acem’den bir er (768)
Aynı özellik diğer bölümlerde pek görülmez:
Gerdiş-i eflâk ü sükûn-ı zemîn
Leźźet-i şûr u nemek ü engübîn (18)
‘Arşı hudâvend-i zemîn ü zamân
Eyledi tâc-ı ser-i heft-âsmân (32)
Sâni’-i bî-illet ü çün u çirâ
Fâ’il-i muhtar u şeh-i mâ-yeşâ (53)
Nâkıl-ı efsâne-i bezm-i kühen
Hˇâce-i kâlâ-yı diyâr-ı sühen (472)
Nâlî Mehmed Efendi, konunun işlendiği bölümlerde, sade bir dil kullanmakla
kalmamış söze canlılık vermek için deyimleri de kullanmıştır: “Yüzü kara (106),
yakayı ele vermek (110), başta yer etmek (348), başına gün doğmak (499,550) gûşına
girmek (kulağa girmek) (552), özünü zayi itmek (kendini kaybetmek) (553), göz
dikmek (778), ayağına düşmek (838), gözünün yaşına bakmamak (846), ayağına
varmak (1119), kafasına almak (1292), birbirine girmek (1293), gözleri dört olmak
(1296), ayak altında kalmak (1299), başa çıkmak (1302), yahşi adın yaman eylemek
(adını kirletmek) (1890)
Tuhfetü’l-Emsâl’in “Besmele, Tevhîd, Münâcat,..” gibi bölümlerinde
tamlamaların çokluğu yanında atıv vavına (u, ü, vü) bağlacına da çok rastlanmaktadır.
Bu bağlaç, cümlecikleri ve yakın anlamlı kelimeleri bağlamakta kullanıldığı gibi,
Türkçe isimler, eylemler ve Arapça Türkçe kelimeler arasında da kullanılmıştır:
84
Nâli katı ‘ak u yüzi karedür
Nefs ü hevâ bestesi âvâredür (704)
Maskatı Geylân ü adı Kâdirî
Keşf ile devr-i kamerüñ nâdiri (773)
Gördi ki pür-tantana dîvân-ı şâh
Gelmede vü gitmede mîr ü sipâh (796)
Hâli kıyâs eyledi meydânı ol
Sürdi gurûr ile atın sag u sol (1362)
Almış ele iki mürid-i riyâ
Birisi ibrîk ü biri bûriyâ (1534)
Bunların yanında, karşılıklı konuşma bölümlerinde genellikle mısra başlarında
olmak üzere “didi, didi kim, dir idi..” gibi konuşma ifade eden kullanımlara da sık sık
rastlanır.
Tuhfetü’l-Emsâl’de hikâyelerdeki olayların anlatımında ve karşılıklı
konuşmalarda belirli bir yöntem izlendiği görülmektedir. Anlatımda en yaygın olarak
sırasıyla “görülen geçmiş zaman, geniş zaman, geniş zamanın hikâyesi, duyulan
geçmiş zamanın hikâyesi ve duyulan geçmiş zaman” kullanılmıştır:
a. Görülen geçmiş zaman
İtdi ayâsında tekellüm hacer
Mu’cize-i usbu’ı şakku’l-kamer (122)
Muhteşem aldı zeri hemyân ile
Oldı revân Rabve’ye canân ile (590)
Cânı gibi kıldı bu sırrı nihân
Geçdi bunuñ üstine hayli zamân (1341)
b. Geniş zaman:
Bu yetişür ‘izzet ü iclâline
85
Hem şeref ü devlet ü ikbâline (147)
Böyle rivâyet olınur ez-kibâr
Olsa eda menkabet-i şehr-yâr (278)
Pister-i hâk üzre yatur bi-şu’ûr
Yok hareket ‘aklına gelmiş fütûr (537)
c. Geniş Zamanın Hikayesi:
Bakmaz idi âyineye ol perî
Olmaya ‘aksi mehine müşterî (495)
Defter-i ‘uşşâkınuñ encüm-misâl
İrmez idi haddine kilk-i hayâl (509)
‘Aşk ile her kim ki ide kâr-zâr
Gâlib olurdı aña ‘aşk-ı nigâr (983)
ç. Duyulan Geçmiş Zamanın Hikâyesi:
Gamze gibi hâsılı ol pür-cefâ
Olmış idi dehre görinmez belâ (497)
İkisi her şeb o kuluñ tâ-seher
Tutmış idi hidmete bel çün kemer (504)
Ol iki sûfi ki mukaddem haber
Virmiş idük anlara kıldı nazar (956)
d. Duyulan geçmiş zaman:
Her ne kadar var ise cürmüm şehâ
Eylemiştüm hâk-i derüñ ilticâ (167)
Fażl ile ol fâǿik-i akrân imiş
86
Nazm ile hod nâdir-i devrân imiş (447)
Olmış idi rüǿyeti emr-i muhâl
Kande gelür hâtıra fikr-i visâl (493)
e. Emir ve İstek kipi:
Katma beni zümre-i cânîlere
Virme yakam dest-i zebânîlere (110)
Na’t-ı Nebî gencini it âşkâr
Rûz u şeb ol ‘âleme gevher-nisâr (117)
Nâlî hudâvend-i cihân-âferîn
Eyleye şeh-zâdeye hıfzı karîn (275)
Yüz süre pâyine sigar u kibâr
Sadr-ı vezâretde olup ber-karâr (305)
87
İKİNCİ BÖLÜM
1. Metnin Kuruluşuyla İlgili Açıklamalar
a. Tuhfetü’l-Emsâl’in çevriyazısı yapılırken herhangi bir nüsha esas
alınmamıştır. Dört nüshada eksik veya farklı olan yerler, bütün nüsha farkları,
dipnotlarda verilmiştir.
b. Beyitler 1,2,3,.. diye işaretlenmiştir. Dipnotlarda beytin 1. mısra’ı için a;
2. mısra’ı için de b harfi kullanılmıştır.
c. Farklar, dipnotlarda gösterilirken beytin bir mısra’ı içindeki farkları
göstermek için / işareti, iki mısra arasındaki farklar da // işaretiyle gösterilmiştir.
ç. Okunuşunda şüphe edilen yerlerdeki sözlerin yanına soru (?) işareti
konulmuştur.
d. Vezin gereği zihaf yapılması gereken yerlerde uzatmalar
gösterilmemiştir.
e. Vezin gereği ünlü düşmesi olan yerlerde kesme işareti (‘) kullanılmıştır.
Msl. n’ola.
f. Beyitlerin sol tarafında bulunan numaralar, nüsha karşılaştırması sonucu
ortaya çıkan beyit numaralarıdır.
g. Nüshaların sayfaları a,b diye numaralandırılmış olup beyitlerin sol tarafında
nüsha sayfaları belirtilmiştir. Msl. Zlb.
h. Nüshalar bulundukları bölümlerin isimlerinin baş harfleriyle
numaralandırılmıştır: Z (Zühdü Bey Bölümü) B (Bağdatlı Vehbi Bölümü) Ç (Çelebi
Abdulah Bölümü) E (Esad Efendi Bölümü), T (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi
Nüshası)
88
2. Metnin Bölüm Başlıkları:
1. Besmele: 12 beyit (1–12)1
2. Der-Tevhîd-i Bârî ‘Azze İsmihu: 54 beyit (13–66)
3. ‘Arz-ı Niyâz be-Dergâh-ı Hudâ-yı bî-Enbâz: 47 beyit (67–113).
4. Na’t-ı Resûl-ı Ekrem Salla’llâhu Ta’âlâ ‘Aleyhi ve Sellem: 39 beyit (114–152).
5. Taleb-i Şefâ’at ez-Hâk-i Pây-ı Şefi’-i Ümem: 22 beyit (153–174)
6. Menkabet-i Çâr-Yâr-ı Güzîn Rıđvanu’llâhi Ta’âlâ ‘Aleyhim Ecma’în: 13 beyit
(175-187)2
7. Der-Menkabet-i Hażret-i ‘Ömer İbnü’l-Hattâb: 7 beyit (188–194).
8. Der-Menkabet-i Hażret-i ‘Osmân İbni ‘Affân (r.a) 7 beyit (195–201).
9. Der-Menkabet-i Hażret-i ‘Aliyyü’l-Murteżâ Kerrema’llâhu Vechehu: 7 beyit
(202-208)
10. Der-Menkabet-i Hażret-i İmameyn Hasan ü Hüseyn Rađıya’llâhu ‘Anhâ: 20
beyit (209–228)
11. Der-Menkabet-i İmâm-ı Meźâhib Ebî Hanîîfe: 9 beyit (229–237)
12. Der-Menkabet-i İmâm-ı Meźâhib Şafi’î: 5 beyit (238–242)
13. Der-Menkabet-ı İmâm-ı Meźâhib Mâlikî 5 beyit (243–247)
14. Der-Menkabet-i İmâm-ı Meźâhib Hanbelî: 5 beyit (248–252)
15. Der-Menkabet-i Pâdşâhi Halleda’llâhu Mülkehu: 25 beyit (253–277)
16. Der-Sitâyiş-i Vezîr-i A’zâm Destûr-ı Ekrem Hażret-i Fâżıl Ahmed Paşa
Bi’smillâhi Yurîdu ve mâ-Yeşâ: 29 beyit (278–306)
17. Sebeb-i Telîf: 111 beyit (307–417)
1 Besmele başlık olarak yer almamış, ilk mısra Bi'smi'llâhir-rahmâni 'r-rahîm şeklinde verilmiştir. 2 Hz. Ebubekir’e başlık olarak yer verilmemiştir. 180–187. beyitler arasında anlatılmıştır.
18. Der-Sitâyiş-i Musâhib Şehen-şâh-ı Vâlâ Hażret-i Mustafâ Paşa: 54 beyit
(418-471)
19. Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem: 185 beyit (472–656)
20. Temsîl: 26 beyit (657–682).
21. Münâcât: 23 beyit (683–705)
22. Hikâyet-i Şeyh ‘Abdul-kâdir-i Geylânî: 276 beyit (706–981)
23. Temsîl: 21 beyit (982–1002)
24. Münâcât: 29 beyit (1003–1031)
25. Hikâyet-i İskender-i zü’l-Karneyn: 132 beyit (1032–1163)
90
26. Temsîl: 41 beyit (1164–1204)
27. Münâcât: 18 beyit (1205–1222)
28. Hikâyet-i Sultân Selîm Han ‘Aleyhi’r-rahmeti ve’1-Gufrân: 191 beyit (1223–
1413)
29. Temsîl: 44 beyit (1414–1457)
30. Münâcât: 37 beyit (1458–1494)
31. Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid: 389 beyit (1495–1853)
32. Temsîl: 32 beyit (1854–1885)
33. Münâcât: 21 beyit (1886–1906)
34. Hâtime-i Kitâb: 23 beyit (1907–1929)
91
TUHFETÜ’L-EMSÂL*
B/E/Z 1 Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- rahîm
T lb Kıble-nümâ-yı der-i zât-ı kadîm
2 Besmelenüñ bâsı eger feth-i bâb
İtmese feth olmaz idi dört kitâb
3 Olmasa memdûd eger meyl-i sîn
Bulmaz idi kıbleyi ehl-i yakîn
4 Mîmi ise mâye-i fülk-i cihân
Bâ’is-i âsâyiş-i kevn ü mekân
5 Şübhesiz oldı elifi ism-i zât
Hâme-i nakkâş-ı nukûş-ı hayât
6 Lâmı nihâl-ı çemen-i lâ-yezâl
Hâsı gül-i gülbün-i bâg-ı visâl
7 Râsı hilâl-ı felek-i kibriyâ
Tâc-ı hayât oldı ser-i kevne hâ
8 ‘Üsküre-i bezm-i visâl oldı nûn
Çerhe virüp devr ü zemîne sükûn
* -B, E; Hazâ Kitâbu Tuhfetü’l-Emsâl-i Nâlî Ç; Tuhfetü’l-Emsâl li-Cenâb-ı Hüdâvend-i Kemâl Hazret-i Nâbî-i Yek-dâne Lâl T 1-16 –Ç 3a. meyl-i: mimle B / kıbleyi: kıble-i T 4. Revzeni mim açmasa şems ü kamer / Bulmaz idi kıbleyi ehl-i yakîn Z 5a. elifi: elf-i E,Z 6b. Hâsı: Bâsı Z 8b. devr ü: devr B, E
92
9 Yâsı revân-ı sü’edânuñ hemîn
Gerdenine tavk-ı vele’d-dâllîn
10 Şeddesidür erre-i ‘ırk-ı racîm
Noktasıdur mâye-i kalb-i selîm
B2a 11 Hükmine irmez kef-i naks u zevâl
Besmele tugra-yı şeh-i bî-misâl
12 Besmeleyi kılduñ ise hırz-ı cân
Ol reh-i tevhîd-i Hudâ’ya revân
Der-Tevhîd-i Bârî ‘Azze İsmihu*
E2a 13 Hamd u sipâs ol şeh-i dânâyadur
Şükr ü senâ Hâlık-ı yek-tâyadur
T2a 14 Hayy u tüvâna vü kadîm ü ehâd
Dergeh-i vâlâsı cihâna sened
Z2a 15 Ketm-i âdemden getürüp ‘âlemi
Hâk-i siyehden yaradup Âdem’i
16 Âdem ile ‘âleme virdi safâ
Âdem’i rûhıyla kılup ıstıfâ
Ç1a 17 ‘Âlem ü âdemde bu nakş-ı suver
Pertev-i hûrşîd ile nûr-ı kamer
*-Ç, E, Z 16b. ruhıyla: vahy ile Z
93
18 Gerdiş-i eflâk ü sükûn-ı zemîn
Lezzet-i şûr u nemek ü engübîn
19 Cümlesinüñ hilkat u mahiyyeti
Oldı kamu hadîs ü ‘âriyyeti
20 Zâtına mahsûsdur ancak kıdem
Aña nazar gayrısı mahz-ı ‘adem
21 Cevher-i zâtı nitelikden beri
Halk iden oldur ‘araz u cevheri
22 Zâtı gibi cümle sıfâtı kadîm
Aña yaraşmaz vüzerâ vü nedîm
23 Künhine idrâk irişmek muhâl
Dergehine irmedi murg-ı hayâl
24 Kaf ile nûn emri ile iktirân
İtdigi dem geldi vücûda cihân
25 Kün didigi sâ’at idüpdür zuhûr
İns ü melek dîv ü perî mâr u mûr
E2b 26 Yapdı yedi kal’a mu’allak kemer
İtdi anuñ burcını isnâ ‘aşer
18a. eflâk ü: eflâk: B // b. Lezzet-i: Lezzet ü E, Z / şûr u: şûr E 19a. hilkat u: hilkat B 23b. Dergehine irmedi: Derüñe irmez dahı Z 24a. emri ile: emr bile Z
94
B2b 27 Ahter-i hefti o şeh-i lâ-mekân
On iki burc üzre kodı pâsbân
28 Her biri devr eyleye şâm u seher
Anlara dizdâr ola şems u kamer
29 Oldı kevâkible müzeyyen felek
Eyledi eflâki makarr-ı melek
30 İtmedi merdüm gibi bunlar günâh
Cümlesi ma’sûm bilâ-iştibâh
T2b 31 Vesveseden pâk u mukaddes felek
Devlet-i kurbetle mu’azzez melek
32 Arşı hudâvend-i zemîn ü zamân
Eyledi tâc-ı ser-i heft âsmân
33 Kürsiyi vaz’ eyledi iclâl ile
Sanma bular oldı meh ü sâl ile
Ç1b 34 Gerçi mu’allâ felegüñ pâyesi
Z2b Şems ü kamer hem-dem ü hem-sâyesi
35 Sanma zemîn esfel ü mehcûrdur
Lutf-ı Hudâ’dan dükeli dûrdur
36 Feyzi yaratdı anı da cûd ile
Virdi şeref eşref-i mevcûd ile
31a. pâk u: pâk B, Ç, Z // b. melek: felek B
95
37 Kıldı yedi bahri ana âşnâ
Her tarafın kûh ile itdi binâ
38 Bahre dürr ü kûha güherler virüp
Hâke şecer nahle semerler virüp
E3a 39 Lutfı ile her birisi mugtenem
Cümleye feyzi irişür dem-be-dem
40 Kudreti urdukda zemîne binâ
Tahtını mâ’ eyledi fevkın semâ
41 Dört kemeri bagladı şeş hâneye
İki kapu açdı se kaşâneye
42 Kim ki basa bâb-ı vücûda kadem
Oldı güşâde ana bâb-ı ‘adem
B3a 43 Geldi vücûda çü serây-ı cihân
Rûz u şebi kıldı aña pâsbân
44 Âbı idüp mâye-i nev’-i hayât
Hâki kılup dâye-i tuhm-ı nebât
45 Nâra virüp gevher-i germiyyeti
Bâda terâvetle dem-i sür’ati
36a. Eyledi pür-feyz anı cûd ile T 43b. rûz u şeb: rûz şeb B, Ç 44a. Âbı: Mâyı Z
96
46 Çârı idüp birbirine imtizâc
Oldı cihân içre hüveydâ mizâc
47 Eyledi hikmetle o hayy u ehad
Cümle benî Âdeme andan cesed
T3a 48 Zâhir-i hilkatde müsâvî şirişt
Kimisi nerm oldı kimisi dürüşt
49 Bilmedi kimse nedür asl u sebeb
Kimisi Sıddîk ü kimi Bû Leheb
50 Kimisi ‘âbid kimisi muttakî
Kimisi başdan çıkup oldı şakî
Ç2a 51 Var mı rızâ ile ider terk-i ser
Egse de cellâd-ı kazâ vü kader
52 Hâric-i ‘akl-ı beşeri kudreti
Kendi bilür bunda nedür hikmeti
Z3a 53 Sâni’-i bî-’illet-i çûn ü çirâ
E3b Fâ’il-i muhtâr u şeh-i mâ-yeşâ
54 Her ne murâd itse görinmez muhâl
Zâtı münezzeh hikemi bî-su’âl
50 -E
97
55 Eyle hulûs ile rızâsın taleb
Cebre düşüp olma sakın bî-edeb
56 Vâcib olan bendeye bîm ü ümîd
Olmadı ma’lûm şakî vü sa’îd
57 Dest-i ibâdetde kodı ihtiyâr
Kıldı anı bâ’is-i firdevs ü nâr
58 Hayr u şerre gerçi muhayyer beşer
Oldur olan hâlık-i her hayr u şerr
B3b 59 Cümle-i halk eyleseler subh u şâm
Dergehine ‘arz-ı salât u sıyâm
60 Yâhud idüp cümlesi bi’1-ittifâk
Şirk ü şekâ cürm ü dalâl u nifâk
61 Oldı berî cümleden ol zü'1-celâl
Dergehine irmedi naks u kemâl
62 Cümle-i mahlûka olınsa nazar
Birbirine zıdd u mugayyer suver
63 Ko ‘adedi nev’i bilinmek muhâl
‘Âkıl olan bundan ider intikâl
64 Mümkini bilmek olıcak mümteni’
53a. ‘illet-i: ‘illet ü E, Ç 58b. Oldur: Oldı B
98
Zât-ı Hudâ fikri degül mi şeni’
T3b 65 Sen kul iseñ hıdmet eyle bul vusûl
Hikmetini sorma da olma fuzûl
E4a 66 Şâm u seher eyle niyâz u ricâ
Dergeh-i vâlâsına kıl ilticâ
‘Arz-ı Niyâz be-Dergâh-ı Hudâ-yı bi-Enbâz*
Ç2b 67 Ey şeh-i dârende-i bâlâ vü şîb
Hâkim-i fermân-dih-i rûz-ı hasîb
68 Hâlık-ı kevneyn ü zemîn ü zamân
Râzık-ı mûr u mekes ü ins ü cân
69 ‘Azme virüp lahm u urûka demi
Oldı meni feyzüñ ile âdemî
70 Eyledüñ insâna atâ beş güher
Bûy u şinev lezzet ü lems ü basar
Z3b 71 Cevher-i nutk ile müzeyyen lisân
Zîver-i ‘akl ile muhallel cinân
72 Tâc-ı kerâmetle beşer ser-firâz
Kulluguñ oldı sebeb-i imtiyâz
65b. olma fuzûl: olup bu'1-fuzûl Z * -E, Z 71a. Cevher: Zîver Z
99
73 Hˇân-ı zemîn ni’met-i lutfuñla pür
Çerhe nücûm itdüñ atâ bahre dür
B4a 74 Hâre gül ü hâreye âb-ı zülâl
Kâne güher nahle rutab nahle bal
75 Virdi yire feyz-i ‘amîmüñ nebât
Hayya ecel ‘azm-ı remîme hayât
76 İtdüñ atâ nergise tâc-ı zeri
Lâleye micmer çemene ‘anberi
77 Bülbüle feryâd u güle bûy-ı nâz
Sünbüle şeş-tâ vü benefşe niyâz
E4b 78 Kahkaha kebgâna cibâle sadâ
Goncaya tanbûr u hezâra nevâ
79 Serve asâ gülşene seccâdeyi
Sîm-kadeh şeb-neme hem bâdeyi
80 Abhere göz şâh-ı enâra fenâr
Sûsene dil nergise çeşm-i humâr
T4a 81 Şem’e ziyâ zulmete âb-ı hayât
Bâda tekâpû vü zemîne sebât
73b. itdüñ: İtdi B 75a. yire: yine Ç, Z 76 -Z 77a. bûy u nâz: bûy-ı nûz B, E // b. benefşe nâz: benefşeye sâz Z 79a. asâ: atâ E
100
82 Çerhe zerre mâha siper mihre tîg
Kûha kemer safha-i gerdûna mîg
83 ‘Arza sükûn u felege ıztırâb
Bahre temevvüc kef-i necme şihâb
Ç3a 84 Şâmı midâd eyledi subhı varak
Rîgi süreyyâ tuta sürhı şafak
85 Sun’ını tahrîr ideler subh u şâm
Bilmek içün birligini hâs u ‘âm
86 Feyz-i nevâl-i keremüñden şehâ
İrmede eşyâya dem-â-dem nevâ
87 Mazhar-ı lutf u keremüñ âsmân
Garka-i bahr-i ni’âmuñdur cihân
88 Mü’min ile müşrike leyl ü nehâr
Sofra-i cûd u keremüñ ber-karâr
89 Münkir iken zâtunı âteş-perest
Eylemedüñ kâse-i ‘ayşın şikest
B4b 90 Cümleye sen virmiş iken ni’meti
Ba’zı kuluñ gayre ider hidmet
E5a 91 Gelmedi ihsânuña andan kesel
Z4a Virmedesin rızkların bî-halel
81b. sebât: nebât Z 82a. zerre: zer B
101
92 Mü’mini hâşâ keremüñ redd ide
Râh-ı ma’âşın günehi sedd ide
93 Mü’minüm ammâ katı âlûdeyüm
Müznibüm ammâ reh-i kalûdeyüm
94 Var mı ma’âsî ki anı itmeyem
Kaldı mı bir râh-ı hatâ gitmeyem
95 Çâh-ı şekâ ka’rına gâyet mi var
Kulzüm-i isyâna nihâyet mi var
96 ‘Aşk-ı cüvân ile serüm oldı pîr
Olmadı ammâ dahı emmâre sîr
97 Zülf-i nigâr u mey-i dil-ber lebi
Virdi ‘aceb gârete rûz u şebi
T4b 98 İtdi dili kâmet-i dil-ber sakîm
Eylemedüm fikr-i reh-i müstakîm
99 Kaldı göñül fikr-i ruh u sînede
Nûr-ı safâ kalmadı âyînede
100 Hayf u dirîgâ heves-i mû-miyân
Oldı dile rişte-i naks u ziyân
91b. rızkların: rızklarun Z / rızklarını B, Ç 96b. emmâre: âmâde B 97a. Zülfi nigâr u mey ü dil-ber lebi E / Zülf ü nigâr u mey ü dil-ber lebi Z 99a. kaldı: kaldı bu T
102
Ç3b 101 Serde hevâ dilde temennâ-yı sâk
Şâm u seher düşmez elümden ayak
102 Mâmeleküm eyledi gâret hevâ
Senden ırag itdi beni mâ-sivâ
103 Tîg-i ma’âsî bedenüm itdi çâk
Tutdı girîbânumı dest-i helâk
E5b 104 Bulmadı çâre dilümüñ yâresi
Sensin olan çâresizüñ çâresi
105 Geldi der-i lutfuña Nâlî kuluñ
Gösterivir togrısın aña yoluñ
B5a 106 Eyleme i’râz o yüzi karadan
Al yakasın pençe-i emmâreden
107 Gerçi benüm kulların içre ferîd
Cürm ile şâyeste-i hel min mezîd
108 Rahmetüñe göre günâhum kalîl
Baña yeter sebkat-ı rahmet delîl
109 Fazlun ile kıl beni vakt-ı ‘adem
101-126: -Z 103. Tutdı: İtdi T 105a. Nâli: Nâbi Ç, T
103
Zâtuñı bir bilmede sâbit-kadem
110 Katma beni zümre-i cânîlere
Virme yakam dest-i zebânîlere
111 Rûz-ı cezâ açma ‘uyûbum şehâ
İtme beni heyzüm-i nâr-ı hayâ
112 Sen yetişür bildigün ey pâdşâh
Eyleme mahşerde dahı rû-siyâh
113 Ben kuluñı lutf idüp ey müste’ân
Eyleme şermende-i fahr-i cihân
T5a Na’t-ı Resûl-ı Ekrem Salla’llâhu Ta’âlâ ‘Aleyhi ve Sellem*
114 Ey ney-i ‘Îsî-dem ü Abbâs-ser
Dök varak-ı berg-i güle müşg-i ter
115 Sa’yüñ ile ey kalem-i müşg-bâr
Bir yire gelsün yine leyl ü nehâr
E6a 116 Zülf-i leyâle idüben nazm-ı dür
Hâl ile kıl ‘ârız-ı eyyâmı pür
Ç4a 117 Na’t-ı Nebî gencini it âşkâr
Rûz u şeb ol ‘âleme gevher-nisâr
108b. delil: vekil E 113a. kuluñı: kulını Ç * -E, Z; Na’t-ı Nebî Resûl-ı Ekrem Sallâllâhu ‘Aleyhi ve Sellem B; Der-Na’t-ı Nebî-i Mükerrem Resûl-ı Mahrem Sallâ’llâhu ‘Aleyhi ve Sellem T 116b. Hâl ile: Hâlde E
104
118 ‘İllet-i îcâd-ı zemîn ü zamân
Bâ’is-i âsâyiş-i kevn ü mekân
119 Eşref-i mahûk u güzîn-i beşer
Hâk-i der-i devleti kuhlu’l-basar
120 Rûm u ‘Arab bende Kureyşî-tebâr
Cümleye oldur sebeb-i iftihâr
B5b 121 Keff-i dürer-pâşı yem-i mu’cizât
Barmagı ser-çeşme-i âb-ı hayât
122 İtdi ayâsında tekellüm hacer
Mu’cize-i usbu’ı şakku’l-kamer
123 Bâ’is-i ârâyiş-i heft âsmân
Kân-ı kerem gevher-i emn ü emân
124 Mehbit-i Cibrîl ü emîn-i Hudâ
Hâfız-ı tenzîl ü şeh-i enbiyâ
125 Hatm-i rüsul revnak-ı İslâm u dîn
Efdal-i kül matla’-ı nûr-ı mübîn
126 Mâh-ı harem maşrık u aksâ-hırâm
Neyyir-i nüh-târem ü yesrib-makâm
120a. Rûm u: Rûm B
105
127 Kevkeb-i dürrî meh-i burc-âftâb
Fâris-i meydân-ı felek meh-rikâb
128 Şâh-ı şeb-i da’vet-i kürsî-nişîn
Gâşiye-dâr-ı rehi rûhu’l-emîn
E6b 129 Hüsrev-i tenhâ-rev u refref-süvâr
Zayf-ı serâ perde-i Perverdigâr
T5b 130 Tekye-i kün bârgeh-i lâ-mekân
Vâsıl-ı dîdâr-ı şeh-i bî-nişan
131 Cism-i şerîfiyle ‘ale’l-ittifâk
Zîr-i kadem oldı ana nüh tıbâk
132 Genc-i Hudâ’dan getürüp beş güher
Eylediler ümmete iklîl-i ser
133 Pencgeh-i nevbeti her subh u şâm
Oldı cihâna sebeb-i intizâm
Ç4b 134 Sidre vü ‘arşı geçicek pâyesi
Z4b Hâke düşer mi o mehüñ sâyesi
135 Sâyesini görmedi çeşm-i cihân
Ebr idi ol mâha velî sâybân
125a. İslâm u: İslâm B // b. Şems-i Hudâ matla’-ı nûr-ı mubîn T 135b. sâyeban: pâsbân E; Z nüshasında 1. ve 2. mısralar yerleri değişiktir.
106
136 Geldi nübüvvetle o hayru’1-enâm
Oldı vücûdıyla risâlet tamâm
B6a 137 Oldı sebeb fıtratına âdemüñ
Bâ’is odur hilkatine ‘âlemüñ
138 Zâtı idi hilkat-ı dehre garaz
Cevher idi zâtı ‘avâlim ‘araz
139 Rahmet-i Hak âyet-i tâhâ vü nûn
Bütleri itdi kademi ser-nigûn
140 Mu’cize-i bâhiresi bî-hisâb
Cümlesinüñ a’zamı vahy ü kitâb
E7a 141 Her ne getürdiyse kamu hakdurur
Münkir olan kâfir-i mutlakdurur
142 Şâh-ı ‘Arab nesl-i benî Hâşimî
Hükmi revân saltanatı dâ’imi
143 Kavl-i dürer-bârı cihâna sened
Şer’ine yok nesh ü tagayyür ebed
144 Gonce-sıfat tâze vü ter devleti
Artmada günden güne cem’iyyeti
145 Ümmeti dünyâyı tutup ser-te-ser
Sît-i salâtıyla tolup bahr u ber
138b.’araz: garaz E 142b. Hükmi: Hükm Z
107
146 Bang-ı Muhammed’le pür oldı cihân
Velvele-gîr oldı zemîn ü zamân
T6a 147 Bu yetişür ‘izzet ü iclâline
Hem şeref ü devlet ü ikbâline
148 Hazret-i dârende-i ‘arz u felek
Kendüsi bi’z-zât u ‘umûm-ı melek
149 Kıldı resûline selâm ü salât
Eyledi fermân ide hep kâ’inât
150 Sallu ‘alâ nûrı şefî’ü’1-ümem
Sallu ‘alâ neyyir-i burc-ı hırem
Ç5a 151 Rûh-ı şerîfine hezârân hezâr
Her dem ü her sa’ât u leyli ü nehâr
152 Hazret-i Hak ide salât u selâm
Âline ashâbına her subh u şâm
B6b Taleb-i Şefâ’at ez-Hâk-i Pây-ı Şefi’-i Ümem*
E7b 153 Ey sened-i halk u şefi’-i ümem
147b. Şeref ü devlet ü: şeref devlet B 148b. bi’z-zât u: bi’z-zât B 149b. ide: ile E 151b. dem ü: dem B, Ç / sa’ât u: sa’ât B * -Ç, E, Z
108
Z5a Bahr-i sehâ menba’-ı cûd u kerem
154 Taht-nişîn-i şeh-i levlâk-câh
Kufl-güşâyende-i genc-i İlah
155 ‘İllet-i ‘isyâna şifâdur demüñ
Zahmına merhem sen idüñ Âdem’üñ
156 Âb-ı ruhuñ katresi ma’-i hayât
Feyz-i nesîmüñ dil-i Nûh’a necât
157 Nûruñ ile nâre girince Halîl
Eyledi gülzâr aña nârı Celîl
158 Bulmaz idi batn-ı semekden rehâ
İtmese Yûnus kapuna ilticâ
159 Olması Dâvûd-ı hilâfet-penâh
Şânuñı ta’zîm idi bî-iştibâh
160 Taht-ı Süleymânı getürmezdi bâd
Olmasa ger gevher-i zâtuñ murâd
161 Feyz-i demüñ merhem-i Eyyûb’dur
Hak-i derüñ sürme-i Ya’kûb’dur
162 İtmese nûruñdan eger iktisâb
Tutmaz idi rûyına Yûsuf nikâb
155b. merhem sen: sen merhem Z / idüñ: idin E, Z 158b. kapuña: kabuña Z 159b. -E 162a. nûruñdan: nûrından T, Z
109
T6b 163 Zâtuña mahsûs idi rü’yet şehâ
N’ola Kelîm’e diseler len-terâ
164 İrdi Mesîh’e haber-i şevketüñ
Kıldı ricâ Hak’dan ola ümmetüñ
165 Cümleye lutfundur olan dest-gîr
Geldi der-i lutfuña Nâli fakîr
166 Kişver-i cürm ü günehüñ mîriyüm
Hânkeh-i ma’siyetün pîriyüm
E8a 167 Her ne kadar var ise cürmüm şehâ
Ç5b Eylemişüm hâk-i derüñ ilticâ
B7a 168 Hâk-i derüñden beni itmez berî
Kuvvet-i ümmîd-i fe-lâ-tenherî
169 Cümle resûlüñ sen iken eşfakı
Yok ümem içre baña benzer şakî
170 Ümmetinüñ cümle günâhı tamâm
Gelse kamu bir yire rûz-ı kıyâm
171 Cürmüme nisbetle olur zerrevâr
163a. Źâtuña : Źâtına B 165b. Nâli: Nâbi T 166a. Cürm ü: Cürm: B 168b. Kuvvet-i: Kuvve-i Z 169a. iken: iseñ Z, ise E, T
110
Kaldı şefâ’at baña ancak medâr
Z5b 172 Zâhir olınca dem-i rûz-ı ‘îd
Bir yire geldükde şakî vü sa’îd
173 Cümlemüze eyle şefâ’at ‘atâ
Olmayalum birbirimüzden cüdâ
174 Ümmetüñi lutfuna eyle karîn
Fazl-ı Hak’a vâsıl ola ecma’în
Der-Menkabet-i Çâr-Yâr-ı Güzîn Rıdvânu’llâhi Ta’âlâ ‘Aleyhim Ecma’în*
175 Ey kalem-i mâdih-i kûy-ı selef
Dök tabak-ı midhate dürr-i şeref
176 Kıl bize ey hâme-i ‘anber-şemîm
Zikr-i havâs itmede lutf -ı ‘amîm
177 Rûz u şeb ol bize cevâhir-nisâr
İt rakam-ı menkabet-i çâr-yâr
178 Pâlarına saç dür-i medhi hemîn
Şâyed ola hüsn-i kabûle karîn
E8b 179 Şerm u hayâ ile olup hoy-feşân
T7a Eyle senâ-yı hulefâyı beyân
172a. rûz-ı: rûz u E, Z, T * -E, Z; Menkabet-i Çâr-Yâr-ı Güzîn Rıdvânu’llâhi Ta’âlâ ‘Aleyhim Ecrna’în B, Menkabet-i Çâr-Yâr Ç 179a. hoy-feşan: dür-feşân Z
111
180 Hazret-i Sıddîk-i sadâkat-şi’âr
Gevher-ı tâc-ı hulefâ yâr-ı gâr
181 Fazl ile ol cümleden akdemdürür
Taht-ı hilâfetde mukaddemdürür
182 Ba’de Nebî hayr-ı ümemdür o şâh
‘Âsim olur her kim ider iştibâh
Ç6a 183 Efdal-ı ashâb u güzîn-i ümem
B7b Bahr-i vefâ menba’-ı sıdk u kerem
184 Necm ile san itdi kamer iktirân
Merkadıdur ravza-i fahr-ı cihân
185 Hazret-i Hak’dan ola bî-had atâ
Rûhına her sâ’at-ı subh u mesâ
186 Rûh-ı şerîfinden olur mültemes
İde ricâ Hazret-i Hak son nefes
187 Lutf ile bu ‘âsiye rahm eyleye
Sıdk ile îmân ile hatm eyleye
Der-Menkabet-i Hazret-i ‘Ömer İbnü’l-Hattâb Radiyâ’llahu ‘Anh*
188 Şâh-ı düvüm Hazret-i Fârûk-ı dîn
Kuvvet-i İslâm u ser-i erba’în
* -Ç, E, Z; Menkabet-i Hazret-i ‘Ömer ü’l-Fârûk Radiyâ’llahu ‘Anh T 188a. Kuvvet-i: Kuvve-i Z / İslâm u: İslâm B, Ç, Z
112
Z6a 189 Fâtih-i Rûm u ‘Acem u Mısr u Şâm
‘Adl-i hilâfetleri dehre nizâm
190 Kırdı ‘adûnuñ başını muşt ile
Kayseri kör eyledi engüşt ile
E9a 191 Ba’de Ebâ Bekr o şeh-i ‘âdil u dâd
Efdal idi cümleden it i’timâd
192 Uçmaga kasd eyledi ol şeh meger
Açdı şehâdetle hemân bâl u per
193 Rûh-ı şerîfinden olupdur su’âl
İde şefâ’at o şeh-i lâ-yezâl
T7b 194 Kabre varınca baña ihsân ide
Redd-i cevâb itmegi âsân ide
Der-Menkabet-i Hazret-i ‘Osman İbni Affân Radiya’llâhu Anh*
195 Şâh-ı süvüm maşrık-ı nûr-ı ziyâ
Câmi’-i Kur’ân u sipihr-i hayâ
B8a 196 Hazret-i ‘Osmân-ı hilâfet-penâh
Mesned-i İslâm u ‘adâlet-sipâh
197 Ba’de ‘Ömer efdalidür ümmetüñ
Server ü ser-dârı o cem’iyyetün
192a. eyledi: itdi T // b. hemân: hümâ B 194b. Redd-i: Redd ü Ç * -Ç, E, Z; Menkabet-i Hazret-i ‘Osman-ı Zi’n-nûreyn Radiya’llâhu Anh T
113
Ç6b 198 Zulm-i sarîh oldı o şâha ‘aceb
Kâtili şâyeste-i nâr-ı gazab
199 Açdı bu da perr-i şahâdet hemân
Hazret-i Fârûka ola hem-’irfân
200 Dergehüne eylerüm ‘arz-ı niyâz
İde ricâ ol şeh-i dânâ-yı râz
201 Rûz-ı hisâb olsa bu züri hemîn
Eyleye hem meclis-i ehl-i yemîn
Der-Menkabet-i Hazret-i ‘Aliyyü’l-Murtazâ Kerrema’llâhu Vechehu*
E9b 202 Hüsrev-i çârüm şeh-i düldül-süvâr
Şîr-i Hudâ pençe-zen-i zü’l-fikâr
203 Gevher-i dürc-i şeref-i hel etâ
Dürr-i yetîm-i sadef-i lâ-fetâ
204 Hatm-i rüsûl oldı çü fahru’1-enâm
Oldı hilâfet de bunuñla tamâm
205 Ba’de süvüm efdal-ı ashâbdur
‘İlme Nebî şehr ü ‘Alî bâbdur
Z6b 206 Açdı şehâdetle o şeh şeh-peri
İrdi Hak’a oldı sivâdan berî
200a. arz-ı: arz u B, Ç * -Ç ,E, Z; Menkabet-i Hazret-i ‘Alî Kerrema’llâhu Vechehu ve Radiya’llâhu Anh T 203b. sadef: sıdk-ı B 204a. fahru’l: fahr-ı E 205a. süvüm: siyum E
114
207 Hâk-i derine iderüm ilticâ
İde beni Hazret-i Hak’dan ricâ
208 Keffe-i mizânum ide Hak girân
Defterime hem çeke hatt-ı emân
T8a Der-Menkabet-i Hazret-i İmâmeyn Hasan ü Hüseyn Radiya’llâhu
Anha*
B8b 209 Nûr-ı ziyâ-bahş-ı dü-çeşm-i cihân
Şems ü kamer hazret-i şehzâdegân
210 Bâg -ı nübüvvetde iki serv-i nâz
Mîr-i Medîne biri şâh-ı Hicâz
211 Hurd u ciger-pâre-i bint-i Resûl
Eylediler câm-ı kazâyı kabûl
212 Gonce-i bâg-ı şühedâ gül-kefen
Sâgar-ı sem-nûş Hüseyn ü Hasan
Ç7a 213 Lâle-i sahn-ı çemen-i Kerbelâ
Lâle degül hûn-ı dil-i Murtazâ
E10a 214 Olma sakın ey kalem-i hûn-feşân
Bâ’is-i âşûb-ı belâ-yı cihân
206a. şeh-peri: meşheri B 208a. Hâk -B * -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i Âl u Ashâb-ı Resûl-ı Ekrem Sallâ’llâhu Ta’âlâ ‘Aleyhi ve Sellem T 214a. kalem-i: -Ç // b. âşûb-ı: âşûb u: Ç, T, Z
115
215 Urma elüñ silsile-i mâteme
Virme yine tâze cünûn ‘âleme
216 Yohsa ider âteş-i derd-i firâk
Sahn-ı zemîn ü felegi ihtirâk
217 Ol iki dür-dâne-i bahr-i Necef
Ol iki lü’lü-yi hümâyûn-sadef
218 Vâsıta-ı ‘ırk-ı mutahhardurur
Menşe-i evlâd-ı Peyem-berdürür
219 Rûh-ı mükerremleri bâ-’izz ü nâz
Bâg-ı cinânda olalar cilve-sâz
220 Her birine budurur ‘arz-ı merâm
Hîn-i şefâ’at ideler ihtimâm
221 Vaz’ olıcak metn-i sırât-ı kadîm
Pâyumuzı ide Hudâ müstakîm
222 Sitte-i bâkî ki bilâ-irtiyâb
Müjde-i cennetle olup kâm-yâb
223 Dahı iki ‘ammisi ‘âlî-nijâd
Hamza vü ‘Abbâs-ı emîr-i cihâd
221a. metn-i: cisr-i E
116
Z7a 224 Cümle-i ashâb-ı sa’âdet-mekân
Zümre-i evlâd-ı behişt-âşyân
B9a 225 Hem dahı zevcât ü benât-ı Resûl
T8b Perde-i ‘ismetde fürû’ u usûl
226 Her birinüñ rûhı ‘ale’l-infirâd
Nûr-ı tecellîden ola ber-murâd
E10b 227 Nâli ki bî-çâre ola mûrdan
Dilde temennâsı bu cumhûrdan
228 Eyleyeler ‘afvumı Hak’dan taleb
Rûz-ı cezâ itmeye nâra hatab
Der-Midhat-i İmâmu’1-A’zâm Radiyallâhu ‘Anh*
Ç7b 229 Şâd ola ervâh-ı imâmân-ı çâr
Eylediler mezheb-i çâr ihtiyâr
230 Dîn-i Muhammed’de idüp ittihâd
Eylediler her birisi ictihâd
231 Ba’zı mesâ’ilde idüp ihtilâf
Mahz-ı savâb oldı bize ol hilaf
225b. fürû’ u: fürû’ B, fürûg u Ç 227a. Nâli: Nâbi T * -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Ebî Hanîfe B 231 -E; a. ider: idüp T // b. bize ol hilâf: yine ihtilâf T
117
232 Bâg-ı şeri’atde olup bâgbân
İtdiler enhâr-ı ‘ulûmı revân
233 Efdal-ı kül Hazret-i Nu’mân idi
A’lemi ol menba’-ı ‘irfân idi
234 Vâzi-i mezheb ol idi ibtidâ
Olsa revâ cümleye ol muktedâ
235 Şer’-i şerîf içre kodı bir eser
Oldı cihâna eseri zîb ü fer
236 Gayrı gibi itmedi hergiz hatâ
Cümle savâb ‘aksi de câ’iz ola
237 Merkadı pür-cilve-i rıdvân ola
Hem-demi hûrâ ile gılmân ola
Der-Midhat-i İmâm Şâfi’i Radiya’llâhu ‘Anh*
B9b 238 Fâris-i meydân-ı fürû’ u ‘usûl
Müctehid ü mürşid ü âl-i Resûl
E11a 239 Kân-ı ‘ulûmuñ güher-i nâfi’i
İsmi Muhammed lakabı Şâfi’i
237b. hûrâ: hûrî B
118
T9a 240 Sa’yile dünyâda o ‘alî-nejâd
Eyledi çok müşkili hall u güşâd
Z7b 241 Gün gibi mezhebleri oldı bedîd
Pey-rev olanlar aña oldı sa’îd
242 Kabri ola gülşen-i huld-ı berîn
Dâ’im ola lutf -ı Hudâ’ya karîn
Der-Midhat-ı İmâm Mâlik Radiya’llâhu ‘Anh*
243 Nûr-ı hüdâ mehdi-i râh-ı savâb
Fâzıl u ‘allâme-i takvâ-nisâb
Ç8a 244 Kişver-i zühd ü verâ’uñ sâliki
Gevher-i ‘ilm ü ‘amilüñ mâliki
245 Dikkat ile eyledi sa’y-i cemîl
Teşnelere nehr-i ‘ulûmı sebîl
246 Sa’y-ı belîg ile idüp ihtimâm
Bir nice kavme bu da oldı imâm
247 Rûhı ola garka-i bahr-ı kerem
Türbesi gülzâr-ı cinân-ı İrem
* -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Şâfi’î B * -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Mâliki B 243b. Fâzıl-ı: Fâzıl u: Ç, E, Z 244a. verâ’uñ: verâ’ın Z
119
Der Midhat-ı İmâm Ahmet Hanbel Radiyâ’llahu ‘Anh*
248 Şems-i ma’ârif meh-i burc-ı ‘ulûm
Vâzı’-ı kânûn-ı tarîk u rüsûm
249 Âyine-i lutf-ı hafî vü celî
Sadr-ı fuhûl-ı ‘ulemâ Hanbelî
E11b 250 Şukka-firâz-ı ‘alem-i ictihâd
Kâfile-sâlâr-ı tarîk-i murâd
B10a 251 Eyledi gûşiş bu dahı subh u şâm
Mezheb-i çâr oldı bunuñla tamâm
252 Rûhına Hak’dan nice ihsân ola
Mazhar-ı eltâf-ı firâvân ola
Der-Menkabet-i Pâdşâhi Halleda’llâhu Mülkehu*
253 Hamd-ı Hudâ na’t-ı Resûl-ı enâm
Dahı ulu’1-emre du’â ey hümâm
T9b 254 Olmasa iklîl-i ser-i her-kitâb
Bulmaz o nüsha ebedî âb u tâb
* -Ç, E, Z; Der-Menkabet-i İmâm-ı Mezâhib Hanbeli B 248b. kânûn-ı: kânûn u / tarîk u: tarîk B 252a. Rûhına: Ravza-i B *-Ç, E, Z; Der-Midhat-i Sultân Mehmed Hân Tâbe Serâhu T 254b. tâb: nâb B
120
255 Her ne kitâba olına ibtidâ
Ebter olur olmasa şâha du’â
256 Zikr ola ger menkabet-i şehr-yâr
Rûşen ü tâbende olur çün nehâr
Z8a 257 Hazret-i sultân-ı süreyyâ-makar
Zıll-ı Hudâ pâdşeh-i bahr u ber
E65a 258 Hân Muhammed şeh-i ‘âlî-tebâr
Hüsrev ü gâzi-i Tehemten-şi’âr
Ç8b 259 Şâh-ı kamer-câh-ı memâlik-sitân
Şîr-i vegâ zübde-i ‘Osmâniyân
260 Her ne diyâra ide ‘azm-i sefer
Reh-ber olur nusret-i feth ü zafer
261 Eylediler devlet ile çok gazâ
Kelle-i a’dâ ile toldı fezâ
262 Darb ile kâfirden alup çok bilâd
Hak yolına eyledi bî-had cihâd
263 Oldı müyesser aña feth-i Girîd
Hak kıla rûzi yine feth-i cedîd
256b. çün: çok Z 257a. makar: makâm Z 258b. şi’âr: şikâr: B, Ç 260b. nusret-i: nusret ü Z 262a. Darb: Hizb Z 263b. yine: nice E
121
264 Hâsılı ol hüsrev-i ‘âlî-nejâd
Nâvek-i ser-tîzine virse güşâd
265 Hasmı eger eylese kûhı siper
Sînesi pûlâd ise andan geçer
B10b 266 Tîgine karşu turamaz Sâm u Zâl
Nîzesinüñ men’i hod emr-i muhâl
267 Rezmini seyr itse eger Güstehem
Bezmini yâ görse Ferîdûn u Cem
268 Gâşiye-ber-dûşı olurdı biri
İkisi de dergehinüñ çâkeri
269 Şevket ü iclâl ile olsa süvâr
Her ne zamân eylese kasd-ı şikâr
270 Sayd-ı segi âhu-yı Çîn ü Hoten
Beste-i fitrâkı gazâl-ı Poten
E65b 271 Himmeti şeh-bâzına ‘ankâ şikâr
T 10a Devleti bâzına hümâ âşkâr
272 İstese şîr-i felegi sayd ider
Gâv-ı zemîni dilese kayd ider
264b. ser-tîzine: ser-tîz E, tîzine B 267b. Ferîdûn u: Ferîdûn B, Ç, Z 268a. biri: yiri E 270a. âhu-yı: âhu E // b. Puten: Yemen E
122
273 Emrine fi’1-cümle musahhar cihân
‘Avn-ı Hudâ yâver ola her zamân
274 Feth ide dünyâyı Sikender-misâl
‘Adli ile halk ola âsûde-hâl
275 Nâli hudâvend-i cihân-âferîn
Eyleye şeh-zâdeye hıfzı karîn
Ç9a 276 ‘Ömr-i tavîl ile ser-efrâz ide
Z8b Baht-ı hümâyûn ile mümtâz ide
277 Dergeh-i lutfına be-câh-ı resûl
Hazret-i Hak ide du’âmuz kabûl
Der-Sitâyiş-i Vezîr-i A’zâm Destûr-ı Ekrem Hazret-i Fâzıl Ahmed Paşa
Bi’smi’llâhi Yurîdu ve Mâ Yeşâ*
278 Böyle rivâyet olınur ez-kibâr
Olsa edâ menkabet-i şehr-yâr
279 Ba’de du’â-yı şeh-i vâlâ-himem
Âsaf-ı sultâna du’âdur ehem
280 Hazret-i destûr-ı sipihr-iktidâr
Âsaf-ı bî-misl-i Sikender-vakâr
281 İsmi Nebî ile müsemmâdur ol
Âyine-i enver-i esmâdur ol
275a. Nâli: Nâbi T // b. hıfzı: hıfzın E, hıfz B * -Ç, E, Z; Der-Sitâyiş-i Vezîr-i A’zâm Hâfız Ahmed Paşa T
123
B11a 282 Kal’a-güşâ sâhib-i seyf ü kalem
Şîr-i zafer yâver-i nusret-’alem
E66a 283 Nâsır-ı dîn hâdim-i hısn-ı cedîd
Fâtih-i Uyvâr u diyâr-ı Girîd
284 Yıkdı nice kal’alaruñ taşını
Koydı ‘adûnuñ yirine başını
285 Bahri ber itdi ser-i küffâr ile
Berri yem itdi dem-i füccâr ile
286 Tîgi ne dem olsa keşîde-gılâf
Cân virür sulha ‘adû bi-hilaf
T10b 287 ‘Arsa-i heycâda ger ol şîr-i merd
Her ne zamân eylese ‘arz-ı neberd
288 Tîgine karşu turamaz Kahramân
Olmasa elde siper-i el-amân
289 Nusret-i Mevlâ yitişüp ‘an-karîb
Feth-i Yemen zâtına ola nasîb
290 Yümn-i şehen-şâh ile ol şîr-i Hak
Rûm’a revâ eylese Hind’i yamak
282a. sâhib-i: sâhib u B / seyf u: seyf B / kalem: ‘alem Z // b. yâver-i: yâver u E, Z 283b. Uyvâr u: ebvâb-ı Z, Uyvâr T 284b. Koydı: Kodı: B, Ç, E 287a. heycâda: heycâra Z
124
291 İtmiş iken feth nice merzbûm
Oldı musahhar da diyâr-ı ‘ulûm
Ç9b 292 Kişver-i fazlında nice kâdı mîr
Fazla-i ihsânın umar bir fakîr
293 Kâşif-i gencîne-i Kur’ân’durur
Fâ’ik-i her-müşkil-i Furkân’durur
Z9a 294 Kâdı huzûrında olur beste-dem
Yâ nice keşşâf ola sâbit-kadem
295 Dergehine olsa Aristo gulâm
Harkı bilüp eyler idi iltiyâm
E66b 296 Eylese kânûn ile zîce ‘amel
Müşkil-i fenn-i rasadı kılsa hâl
297 Mîr Ulug ile gelüp Bû ‘Alî
Dergeh-i fazlında olurdı kulı
B11b 298 Fazl u şecâ’atde yem u âftâb
Cûd u sehâvetde nesîm ü sehâb
292b. ihsânın: ihsânuñ B / bir: her B, T 293a. Fa’ik-ı: Fârık-ı Z, Fâyık-ı T 295a. Harkı: Hakkı E, Cürmi T 297a. Mîr Ulug: Mîr-i livâ T
125
299 Devr ideli hâsılı çarh-ı felek
Görmedi hem-tâsını ins ü melek
300 Menkabeti hâric-i ‘akl-ı beşer
Hâme nice vasfını tahrîr ider
301 Sa’y-ı belîg eylese ger murg-ı hûş
Evc-i kemâline irişmez hamûş
302 Nâli du’â vakti idüp keşf-i râz
Sıdk ile kıl dergeh-i Hakk’a niyâz
303 Sâbit ola tâ ki meh ü müşterî
Keffi ola zînet-i engüşteri
304 Gonce-i bâg-ı emeli her zamân
Ola ter ü tâze çü verd-i cinân
T11a 305 Yüz süre pâyine sigâr u kibâr
Sadr-ı vezâretde olup ber-karâr
306 Feyz-i Hudâ yâver-i nusret-karîn
Hâfızı Hallâk-ı cihân-âferîn
298a. yem u: yem Z 302a. Nâli: Nâbi T 303a. meh ü: meh B 305 E, Z ve T nüshasında 2 mısra yer değiştirmiştir // b. olup: ola Z 306a. yâver-i: yâver ü Ç
126
Sebeb-i Te’lîf*
307 Bir gice bu kulzüm-i heft-âsmân
Dehre olup dürr-i kevâkib-feşân
Ç10a 308 Ya’ni olup ebr-i kederden berî
E67a Zâhir idi cümle dür-i ahteri
309 Olmış idi fülk-i mehe kehkeşân
Sîm-serin tâb-ı kamer bâd-bân
310 Lengeri maşrıkdan alup vakt-i şâm
İtmiş idi cânib-i garba hırâm
311 Saldıgı dem engine fülk-i kamer
Asmış idi keştiye mâhı fener
Z9b 312 Sandal-ı pervîne binüp müşterî
Çıkdı temâşâya nücûm ekserî
B12a 313 Revzene-i ahtere geldi nebât
Hayret ile kaldı bakup sâbitât
314 İtmek içün zînet-i çarha nigâh
Mastaba-i hâleye çıkmışdı mâh
*-Ç, E, Z; Sebeb-i Tahrîr-i Manzûme-i Mergûbe T 307b. dürr-i: dürr ü E 308a. olup: idi Z 309a. mehe: felek E // b. Sîm-serin: Sîm-serün B 311a. Saldıgı: Çıkdıgı Z 313b. kaldı bakup: bakup kaldı Z
127
315 Çekdiricek firkate sîn mâh-tâb
Hayli hevâyî fişek atdı şihâb
316 Şem’-i nücûm ise çerâgân idi
Sun’-ı Hudâ dehre nümâyân idi
317 Kudret ile itmiş idi müste’ân
Perde-i sakf-ı felegi perniyân
318 Atlas-ı çarh olmış idi heft reng
Nakş-ı nücûm ile misâl-i peleng
319 Feyz ile pür idi zemîn ü zamân
Nâzır idi kudret-i Hakk’a cihân
320 Gûşe-i gafletde o şeb ben fakîr
Olmış idüm pister-i gamda esîr
E67b 321 Gelmiş idi cümle kuvâya kesel
T11b Geçmiş idi gerdene dâm-ı emel
322 Zîr-i sere virmiş idüm müştümi
Şâne idüp nâhun-ı engüştümi
323 Rîşe halel gelmiş idi şâneden
Murg-ı hıred uçmış idi lâneden
317b. sakf-ı: sakfı Z 321b. dâm-ı: tûl-ı Z 322b. nâhun-ı: te’mîn-i B
128
324 Hırs u emel nefs ile dîv-i racîm
Olmış idi baña celîs ü nedîm
Ç10b 325 Tûl-ı emel sînede salmışdı bîh
Dört tarafum olmış idi çâr-mîh
326 Semt-i ma’âşa idüben istinâd
Gelmez idi hâtıra fikr-i me’âd
327 Mihnet-i hırs u elem-i mâ-sivâ
Olmış idi dilde belâ-ber-belâ
328 Hâsılı bu bende-i dünyâ-perest
Olmış iken bâde-i gafletle mest
B12b 329 Meh gibi girdi kapudan bir cüvân
Oldı cemâliyle münevver cihân
330 Kâmetinüñ serv-i çemen bendesi
Gül ruhınuñ vâlih ü şermendesi
Z10a 331 Virdi başın fikr-i lebiyle şeker
Dür dişi reşkiyle sadef dür döker
332 Nergisinün nergis-i cân hastesi
Goncesinün gonce-i gül bestesi
324a. Hırs u: Hırs-ı E 327a. elem-i: elem ü B, Z
129
333 Gerdenine kâküli ‘akluñ kemend
Zahm-ı Mesîhâ’ya demi sûdmend
E68a 334 Katre-i la’l-ı lebi Hızr’a hayât
Feyz-i demi mürde-i dehre necât
335 ‘Ârızı revnak-şiken-i bedr idi
Şübhesiz ol gice şeb-i Kadr idi
336 Mahlası hoş ismi o mâhuñ hıred ‘Âleme ol rûh idi ‘âlem cesed
337 Şâ’ir-i mümtâz idi ol dil-firîb
Ol idi bu bendeye şeyh ü edîb
T12a 338 Nev-res idi gerçi o dânâ velî
Pîr-i felek ‘aklına dirdi belî
339 Hem-dem idük ol meh ile sâbıkâ
Olmaz idük birbirimüzden cüdâ
340 Var idi çok sohbet-i dîrînemüz
Saf idi âyîne-sıfat sînemüz
341 Çekmiş idi terbiyetümde emek
Yenmiş idi ortada nân u nemek
329a. kapu: kabu E, Z 336a. mâhuñ: şâhuñ Z 339b. Olmaz: Olmış Z
130
Ç11a 342 Her ne nasîhat ide ol nîk zât
Bedlik idüp itmez idüm iltifât
343 Her ne kadar eylese lutf u kerem
Bil ki mükâfâtı iderdüm sitem
344 Hâsılı her hayra ki olsa delîl
Tutmaz idüm kavlini illâ kalîl
B13a 345 Eyler idüm gâyet ile harlıgı
İdemedük ‘akıbeti dirligi
346 Bildi ki itmez dile pendi eser
Cân gibi itmişdi bedenden sefer
E68b 347 Çıkmış idi başuma dûd-ı firâk
Kalmış idi dilde gam-ı iştiyâk
348 Geldi o dem yanuma biñ nâz ile
Başda yir itdüm aña i’zâz ile
349 Hâlümi sordı didi ey mübtelâ
Beste-i zencîr-i nukûş-ı hevâ
342b. ide: idem Z 346a. itmez dile pendi: pendi dile itmez Ç, B // b. bedenden: bundan B / sefer: mefer B, Ç 347a. dûd-ı: dûd u B // b. gam-ı : gam u B 348a. dem: meh Z // b. i’zâz: i’râz B 349b. hevâ: sivâ T, Z
131
Z10b 350 Niceye dek hırs ile dil-mürdelik
Tâ-be-key ey mürde bu efsürdelik
351 Zînet-i dünyâya nedür bu heves
Kim bile hâlüñ n’ola âhir nefes
352 Gaflet ile niceye dek hurd u hˇâb
Añ o demi menzilüñ ola türâb
353 ‘Ömr-i girân-mâyeni kılduñ hebâ
Sanma ki dünyâ ola dârü’1-bekâ
354 İtmedesin cehl ile ‘ömrüñ telef
‘Âkıbetüñ añmadun ey bî-halef
T12b 355 Nakd-ı ‘amel âdeme ser-mâyedür
Hayr-ı halef mâye-i bî-gâyedür
356 Sen de ‘amel yok ki ola reh-berüñ
Kanı halef kim tuta soñra yirüñ
357 Hˇâb-ı tegâfül nice bir ey fakîr
Olma mısın dahı nasîhat-ı pezîr
358 Sun’-ı Hudâ ile cihân pür-’iber
Gûşe-i gamda sen isen bî-haber
352b. Añ: An B 354a. ömrüñ: ömri B, Ç, E, T 357b. Olma mısın: Olmayasın Z; Olmaya ki B
132
Ç11b 359 Taşraya çık zulmet ü envârı gör
Leyle-i İsrâdaki esrârı gör
E69a 360 Encüm ü mâh u felek-i nüh-tabak
Sun’-ı Hudâvend’e nazar ber-varak
B13b 361 Emrini tut bende-i fermân iseñ
Sun’ına bak sâhib-i ‘irfân iseñ
362 Penbe-i vesvâsı çıkar gûşdan
Diñle dür-i pendi fem-i hûşdan
363 Bildüñ ise bâ’is-i îcâduñı
Nefsi ko tut dâmen-i üstâduñı
364 Eyle tefekkür sebeb-i hilkatüñ
Bil ne imiş cevher-i mâhiyyetüñ
365 Âdem olur ehl-i ma’ârif olan
Hakk’ı bilür nefsini ‘ârif olan
366 Hüsn-i ‘amel kesbine kıl sa’y-i tâm
Dil-ber-i vahşîdür anı kıl be-dâm
367 Saña odur reh-ber-i râh-ı ‘adem
Haşre degin hem-nefes ü hem-kadem
358b. isen: ise T 359a. zulmet ü envarı. zulmet envâr B 362b. fem-i: zahm-ı B 363a. îcâduñı: îcâdıñı Z 366a. kıl sa’y-ı tâm: ikdâm kıl B, Ç, T / b. kıl be-dâm: râm kıl B, Ç, T
133
368 Hayr-ı halef bâ’is-i tezkîrdür
Âfet-i dil gaflet ü te’hîrdür
Z11a 369 Eyle halef kesbine sa’y-ı belîg
Fevt olıcak fâ’ide virmez dirîg
370 Ya’ni cihân içre ko git bir eser
Bil ki eserdür halef-i mu’teber
371 Soñra gelenler seni yâd ideler
Rahmet ile rûhuñı şâd ideler
T13a 372 Vâdi-i nazm içre yüri bas kadem
Kıl kalem i dûş-ı benâna ‘alem
E69b 373 Didüm eyâ mürşid-i râh-ı savâb
Hak bu ki her bir sühânuñ bir kitâb
374 Evvel ü âhir baña sensin zâhir
Ol yine lutf ile bu dem dest-gîr
375 Sen gideli vâlih ü dem-besteyüm
Sûz-ı firâk ile katı hasteyüm
Ç12a 376 Zerre kadar kalmadı nutka mecâl
Fikr-i mezâmin ise emr-i muhâl
B14a 377 Nesri tekellümde çeken ‘usreti
369a. sa’y-ı: sa’y u B, Ç
134
Nazma ne vech ile olur kudreti
378 Didi ne gam ben saña oldum refîk
Olsa refîk eyleme vehm-i tarîk
379 Tâlibe ikdâm u cesâret gerek
Sînede tef dilde harâret gerek
380 Dîde vü dilde ger ola âb u tâb
Sehl olur erbâbına nazm-ı kitâb
381 Didüm eyâ gevher-i tâc-ı hüner
Nüsha-i cân gibi sözüñ mu’teber
382 Kâ’ide-i nazm-ı tarîk-i selef
Oldı kamu hezl ü hebâ vü telef
383 Eylediler şi’ri bu gûne tırâş
Sem’i olur ehl-i dile cân-hırâş
384 Nazm-ı zamâne neye benzer dilâ
Besteler içre nitekim tenterâ
385 Lafzı lugaz şekli velî ânı yok
Kâlbüd-i mürde gibi cânı yok
E70a 386 Biz de bu vâdîde yazarsak eger
378a. ne gam: ne’am B, Ç, E 380a. Dîde vü dilde: Dîde-i devlet B 383a. şi’ri: şi’r E // b. sem’i: şem’i Ç, sa’y B 384b. tenterâ: ten-nümâ B, ten-sera E 385b. Kâlıb-ı mürde gibi kim cân yok T 386b. Lafz-ı: Lafzı Z
135
Lafz-ı mücerred nice eş’âr-ı ter
136
387 Göstere hirbâ gibi nakş-ı hayâl
Kılmaya ma’nâları ‘arz-ı cemâl
Z11b 388 Mümkin idi olmasa ‘özrüm kavî
Yazmaga her dem nice şi’r-i nevi
T13b 389 Tâze zebân ile velî köhne pîr
Cem’i nice mümkin olur ey habîr
390 Nazm-ı kadîm üzre olup dür-feşân
Eyler isem nice hikâyet beyân
391 Şimdi bu vâdîlere kimdür bakar
Almaz ele belki ayakla kakar
392 Sözlerümi gûş idicek şeyh u şâb
‘İlm-i ledünnîden açup bir kitâb
B14b 393 Eyledi meclisde o ‘âlî-tebâr
Ç12b Dürc-i hikemden nice gevher-nisâr
394 Didi eyâ gâfil ü mest-i hevâ
Ser-hoş-ı ter-dâmen-i bezm-i sivâ
395 Vâdi-i inkâra ‘âzimet neden
Zann idesin olmaya fehm-i sühan
387a. hirbâ: deryâ Z // b. ma’nâlara: ma’nâları Z 394a. gâfil ü: gâfil-i B, Z // b. ser-hoş-ı: ser-hoş u E; Eyledi ser-hoş seni bezm-i sivâ T 395b. idesin: ide ki B
137
396 Şimdi Hudâvend-i cihân-âferîn
Bir kulını eyledi şâha karîn
397 Fazl u kemâliyle ser-efrâzdur
Cûd u sehâ lutf ile mümtâzdur
398 Var ise zâtuñda liyâkat eger
Bârgeh-i fazlına var kıl nazar
E70b 399 Dergehidür mecmâ’-ı ehl-i kemâl
Her birinüñ sözleri âb-ı zülâl
400 Himmet ü pîrâne vü ikdâm-ı tâm
Mâye-i dil olsa olur iş tamâm
401 İsm-i şerîfine yazup bir kitâb
Kendüni kıl sen dahı sâhib-nisâb
402 Bâ’is-i tezkîr ola nazmuñ hemân
İsm-i şerîfi añıla çok zamân
403 İster isen sen de bu bezme vusûl
Kullıgını cân ile eyle kabûl
404 İrdügi dem gâyete güftâr-ı hûş
Dilde idüp bahr -i ma’ânî hurûş
397a. Fazl u: Fazl-ı Z / efrâzdur: efrâzdurur B, Ç // b. mümtâzdur: mümtâzdurur B, Ç 398a. zâtuñda: zâtında B // b. fazlına: lutfına Z 400a. ikdâm-ı tâm: ikdâm u kâm B 401b. Kendüni: Kendini B
138
405 Lutf-ı Hudâvend’e kılup istinâd
Virdüm o dem kufl-ı midâda güşâd
406 Kılmag içün hâmeye ‘arz-ı niyâz
Eyledüm engüşt-i zebânın dırâz
Z12a 407 Didüm eyâ mûnis ü yâr-ı kadîm
T 14a Râh-ı sadakatde nazîrüñ ‘adîm
408 Hikmet ile oldı zebânuñ iki
Yazmag içün levhe sıfât-ı yeki
B15a 409 Sıdk ile dehr içre bulup iştihâr
Oldı kavlüñ cümle sigâr u kibâr
Ç13a 410 Sensin olan sıdk ile dehre ‘alem
Şânuñı ta’zîm yeter ve’1-kalem
411 Garka-i bahr-i keremüñ hâs u ‘âm
Sa’yün ile buldı cihân intizâm
E71a 412 Lutfuña dil-beste cemi’-i lisân
Cümlesine sensin olan tercemân
413 Reşha-i feyzünle baña ol mu’în
Çeşme-i dilden aka mâ-i ma’în
404a. İrdügi: İrdigi Z, T 405b kufl-ı: fazl-ı B, T 406a. kılmag içün: kılmak içün E, Z, T // b. Eyledüm: Eyledi B, Ç, E, T/ zebânın: zebânuñ B, Z 407a. mûnis ü: munis-i B, Z 408b. Yazmag içün: Yazmak içün Z 412a. Lutfuña: Nazmuña T 414a. müstenîr: müstetîr E
139
414 Kâle gele hâl-ı dil-i müstenîr
Sa’yüñ ile ketb ola mâ-fi’z-zamîr
415 Himmetüñ olursa koyam bir eser
Bâ’is-i tezkîr ola şâm u seher
416 Tuhfe-i Emsâl ola ser-nâmesi
Aslı kühen tâze ola câmesi
417 Hazret-i dârende-i bâlâ vü şîb
Hayr ile itmâmını ide nasîb
Der-Sitâyiş-i Musâhib-i Şehen-Şâh-ı Vâlâ Hazret-i Mustafâ Paşa*
418 Mustafâ Paşa dür-i bahr-i kerem
Sâhib-i sultân-ı kevâkib-hâşem
419 Zâtı ile oldı vezâret şerîf
Görmedi emsâlini çeşm-i ‘ârif
420 ‘Akl ile bil Âsaf-ı devrândur
Fazl ile hod fâris-i meydândur
421 Tıynet-i pâkini idüp Rabb-i cûd
Fazl u hüner lutf u keremden vücûd
422 Şîr-i vegâ sâhib-i seyf u kalem
Fazl u sehâ ile vücûdı ‘alem
*-Ç, E, Z; Der-Sitâyiş-i Musâhib Mustafâ Paşa Mahrem-i Şehen-şâh-ı Vâlâ T
140
T14b 423 Hîn-i rezim Rüstem-i düşmen-şikâr
Vakt-i bezim gonce-i fasl-ı bahâr
B15b 424 Şevket ile sâhib-i sultân iken
E71b Mertebesi vâsıl-ı Keyvân iken
Z12b 425 Gelse yine meclisine bir fakîr
Lutf u nevâzişle ider anı sîr
Ç13b 426 Hulk-ı hasen fazl u sehî vü edeb
Zât-ı şerîfinde nümâyândı heb
427 İtdi Hudâ zât-ı kerîmin hemân
Bâ’is-i âsâyiş-i halk-ı cihân
428 Bunda yazup Sa’di -i mu’ciz-dehen
Bir iki pâkîze vü şîrîn sühan
429 Biz de mezâminin idüp iktibâs
Tâ ki ola cümle-i beyte esâs
430 Lutf-ı cihân-perver-i feyz-i İlâh
Bir kulını eylese makbûl-ı şâh
431 Hikmet-i mahz oldıgına yok gümân
Dehre olur bâ’is-i emn ü emân
421b. Fazl u: Fazl-ı B, Ç / lutf u: lutf B, Ç 426b. nümâyândı: nümâyân Z, T 430a. perver-i: perver ü Z 431b. olur: olup B, Ç
141
432 Hazret-i sultân-ı felek-câh eger
Hâl-i re’âyâyı aña sorsa ger
433 Hüsn-i edâ ile ider terbiyet
Hazret-i sultâna gelür merhâmet
434 Saltanat-ı şâh bulur izdiyâd
Muntazam olur dahı hâl-i ‘ibâd
435 Hazret-i paşayı Hudâ-yı kadîm
İtdi şehen-şâha celîs ü nedîm
436 Dehre bu bir ni’met-i ‘uzmâdurur
Hikmet-i gencîne-i Mevlâ’durur
E72a 437 Seng-i deri gevher-i tâc-ı Kubâd
Hâk-i rehi kuhl-ı fuhûl-ı ‘ibâd
438 Gelse zamânında eger Barhayâ
Eyler idi hâk-i derinden hayâ
439 Menkabetin yazmada ‘âciz kalem
Vasfını ‘arz itmede kâsır rakam
B16a 440 Ey dür-i deryâ-yı kemâlât-ı cûd
Tl5a Nâli-i efgende vü hem bî-vücûd
435b. celîs ü nedîm: celîs-i kadîm B 437b. rehi: deri Z 440a. vü hem: dih-i B, Ç // b. Nâli: Nâbi T
142
441 Nâm-ı şerîfüñe yazup bir kitâb
Eyledi iklîl-i ser-i âftâb
442 Zikr-i cemîlüñle tola Şâm u Rûm
Vasfuñ ile pür ola her merzbûm
Ç14a 443 Şimdi bu manzûmeyi kasdum hemân
Dergeh-i vâlâna idem armagan
Z13a 444 Keff-i dürer-pâşuña bulsa vusûl
Belki ider redde tefevvuk kabûl
445 Dergehüne gerçi idüp ittikâ
Bir nice hoş lehçe vü şîrîn edâ
446 Biri kemâlât ile Nâbî’dürür
Cümlesinüñ ruhları ‘âlîdürür
447 Fazl ile ol fâ’ik-i akrân imiş
Nazm ile hod nâdir-i devrân imiş
448 Her sühanı gayret-i kand u nebât
Şi’ri virür âdeme tâze hayât
449 Kimisinüñ sözleri şîr ü ‘asel
İtse devâ sâmi’i def’-i kesel
441a. şerîfüne: şerîfine B, Ç; şerîfüñle T 444a. pâşuna: bârına Z / bulsa: bula Z // b. ide: ider Z / redde: redd-i Ç, dürr-i B 446a. Biri: Bir B, Pîr-i Ç / Nâbî’dürür: Nâlî’dürür Z 448a. gayret-i: ‘ibret-i Z / kand u: kand-ı T, Z 449b. devâ: revâ: Ç, Z 451b. hâtıra: hâzıra T, Z; hâsırâ Ç
143
E72b 450 Kimisi helvâ kimi pâlûdedür
Sükker ile kimisi âlûdedür
451 Kand u şeker et’ime-i fâhire
Dem-be-dem olursa eger hâtıra
452 Ekli virür âdeme bî-şek kesel
Olsa eger şîr ü nebât ü ‘asel
453 Bir kurevî eylese ihzâr o dem
Dûg ile keş mîve-i pîr-i kerem
454 Meyl ider elbette tabî’at aña
Sâhib-i beyt aña ider çok ‘atâ
455 Ey meh-i bedr-i felek-i lutf u cûd
Ehl-i hüner buldı kapunda vücûd
456 Şimdi fakîrâne budur kavl-i râst
Dergehüñe eyledüm ihdâ-yı mâst
B16b 457 ‘Aybı ki sultân begenürse eger
Gayb olur ‘aybı olur ‘ayn-ı hüner
T15b 458 Sözlerimüñ ekseri sehv ü hatâ
Eyle mukâbil aña lutf u ‘atâ
452b. nebât u: nebât-ı B 453. -T 454a. elbette: elbetde Z 456b. Dergehüñe: Dergehine Z / ihdâ-yı: ihdâ ey B 457b. ‘aybı olur: ‘ayb içre o B, Ç 458b. lutf u: lutfla B
144
459 Kârı kuluñ sehv ile noksândur
Lâyık olan hazrete ihsândur
Ç14b 460 Eyle bu mikdâr ile pes iktifâ
Gafleti ko geldi mahall-i du’â
461 Tâ ki Hudâvend-i zemîn ü zamân
Bir kulını ide şeh-i kâm-rân
462 Ya’ni anı ‘âleme sultân ide
Halkı aña bende-i fermân ide
Z13b 463 Emri vire dehre ser-â-ser nizâm
E73a Bula vücûdıyla cihân intizâm
464 Bir kulını ol şehe sâhib ide
Ya’ni vezâretle musâhib ide
465 Lutf ile insâf ile şâm u seher
Eyleye ahvâl-i ‘ibâda nazar
466 Hâl-i re’âyâyı şehen-şâha heb
Rıfk ile ‘arz eyleye her rûz u şeb
467 Sâye-i şehde ola her subh u şâm
Râhat u emn üzre kamu hâs u ‘âm
462a. anı: añı Z 466b. rûz u: rûz B, Ç 468b. Görmeye gülzâr-ı vücûduñ hazân Z 469 -Z
145
468 Kurb-ı şehen-şehde şeh-i lâ-mekân
Mertebeni ber-ter ide her zamân
469 Gonce-i bahtuñ açıla râygân
Görmeye gülzâr-ı vücûduñ hazân
470 Hâtıruña gelmeye âsâr-ı gam
Konmaya pâyüñe gubâr-ı elem
471 Hâfız-ı zâtuñ ola ‘avn-ı Hudâ
Hem dahı câh-ı kenef-i Mustafâ
Hikâyet-i Mîr ü Muhteşem*
B17a 472 Nâkıl-ı efsâne-i bezm-i kühen
Hˇâce-i kâlâ-yı diyâr-ı sühan
473 Perde-ber-endâz-ı likâ-yı fünûn
Silsile-cünbân-ı fezâ-yı cünûn
T16a 474 Mâşıta-ı ‘ârız-ı ebkâr-ı nâz
Bülbül-i şûrîde-i bâg-ı niyâz
475 ‘Âşık u ma’şûka mühim-sâz olan
Kâtib-i sır mahrem-i her-râz olan
470a. Hâtıruña: Hâtırına B // b. pâyüne: pâyine Z 471a. Hudâ: İlâh Z *- Ç, E, Z; Hikâyet-i Mîr Muhteşem B 473a. endâz-ı: endâze B // b. cünbân-ı: cünbâ-yı T 475a. ‘Âşık u: ‘Âşık-ı: B, Ç / olan: -Z 476a. şehir ü: şehir-i Z // b. ya’ni ki: ya’ni bu Z 477b. rûz u: rûz B,Ç
146
Ç15a 476 Şehr-i sadâkatde şehîr ü ‘alem
Hızr-nefes ya’ni ki nevk-i kalem
E39b 477 Virdi haber esbak-ı eyyâmdan
Mihnet-i rûz u keder-i şâmdan
478 Şehr-i Dımışk içre çü necm-i sühâ
Zâhir olup bir sanem-i meh-likâ
479 Gözleri cellâd u nigâhı sinân
Gamzesi dellâl-ı emânü’1-emân
480 Misk-i Hoten zülfinüñ üftâdesi
Serv-i çemen kaddinüñ âzâdesi
481 Çeşmi ile lebleri mevt ü hayât
Hışmı ile handesi zehr ü nebât
Z14a 482 Açsa tekellümle o gonce femi
Zâhir idi güllerinüñ şeb-nemi
483 Hâl-i ruhı dâne saçı dâm idi
Alnı kamer turreleri şâm idi
484 Baksa girîbânına ger ehl-i hâl
Bedrini ancak görür idi hilâl
479a. cellâd u: cellâd B 480a. Misk-i: Müşg-i Z, T 481a. Çeşm-i: Cismi T // b. Hışmı: Çeşmi T 482a. tekellümle: tekellüme B 485a. çok : yok B, cog E
147
485 Söz çok idi itmege vasf-ı beden
Olsa idüm müşterek-i pîrehen
486 Tab’umı itdüm nice kez imtihân
Girmedi ‘âgûş-ı hayâle miyân
487 Geçme öte yohsa virürsüñ seri
Görme misin belde turur hanceri
B17b 488 Hâsılı ol dil-ber-i nâzik-beden
Hırmen-i nesrîn ü gül-i nesteren
489 Meh gibi günden güne buldı kemâl
Servine gelmişdi henüz i’tidâl
E40a 490 Hüsnine dil-beste olup ehl-i Şâm
Reh-güzerin bekler idi hâs u ‘âm
T16b 491 Kûyunı beklerler idi şâma dek
Çıkmaz idi meh gibi ahşama dek
492 Subha degin uymaz idi şeyh u şâb
Togmaz idi gün gibi ol âftâb
Ç15b 493 Olmış idi rü’yeti emr-i muhâl
Kande gele hâtıra fikr-i visâl
489b Servine: Serviye Z 491a. Kûyunı: Yolunı T 492a şeyh u: şeyh B 494b. idi: -Z
148
494 Cismi ser-a-pâ sanasın cân idi
Dîdeden ol vech ile pinhân idi
495 Bakmaz idi âyineye ol perî
Olmaya ‘aksi mehine müşterî
496 Virmez idi kâkülini şâneye
Girmeye zülfi yed-i bigâneye
497 Gamze gibi hâsılı ol pür-cefâ
Olmış idi dehre görinmez belâ
498 Birbirine girmiş idi hâs u ‘âm
Rûz-ı hisâb oldı firâkıyla şâm
499 Nahsa düşüp yıldızı ‘âmîlerüñ
Başına gün togmadı şâmîlerüñ
500 Çâr idi ancak o mehüñ bendesi
Hidmetinüñ rûz u şeb efgendesi
Z14b 501 Her birisi mahrem-i esrâr idi
Çârı dahı mazhar-ı dîdâr idi
502 Bende-i çâruñ ikisi Şâm’a dek
Eyler idi hidmetin ahşama dek
E40b 503 Birisi hâdim birisi dâyesi
Ya’ni ki hurşîd ü biri sâyesi
495b. ‘aksi:’aks Z
149
504 İkisi her şeb o kuluñ tâ-seher
Tutmış idi hidmete bel çün-kemer
B18a 505 Birisi rakkâs u biri şu’le-bâz
Oldı lakab anlara sûz u güdâz
506 İkisi de hâfız-ı cânânedür
Birisi şem’ ü biri pervânedür
507 Rûyunı fi’1-cümle gören çâr idi
Görmesi çâruñ dahı nâ-çâr idi
T17a 508 Olmış idi gün gibi ol meh şehîr
Şöhreti oldı gül-i ter nâmı Mîr
509 Defter-i ‘uşşâkınuñ encüm-misâl
İrmez idi haddine kilk-i hayâl
Ç16a 510 Çekdi kimi ism okuyup çilleler
Dökdi kimi dergehine sîm ü zer
511 Saydına sa’y eylediler mâh u sâl
Olmadı nahcîr o vahşî gazâl
512 Tu’ti gibi itmedi kande heves
Anuñ içün olmadı bend-i kafes
513 Cümle-i ‘uşşâkınuñ ammâ biri
Mir’e fedâ eyledi cân u seri
503b. hurşîd ü: hurşîd B
150
514 Râh-ı mahabbetde olup ser-firâz
Olmış idi zübde-i ehl-i mecâz
515 Devlet ile şöhre-i devrân idi
Dirhem ü dinârı firâvân idi
E41a 516 Açmaz idi gencini miftâh-ı had
İrmez idi fazlına dest-i ‘aded
517 Batmış idi hâsılı sîm ü zere
Geçmedi Kârûn gibi ancak yire
518 Sâgar-ı ‘aşk ile olup ser-girân
Girmez idi ‘aynına mülk-i cihân
519 Firkat-i Mîr olmagile hem-demi
Çıkdı gözinden giderek dirhemi
Z15a 520 Nâmına dirlerdi bunuñ Muhteşem
Sanma gedâ gibi ola bî-haşem
B18b 521 Kays ile Ferhâd ise meftûn-ı zen
Vasf-ı zen itmez ‘ukelâ zemm-i zen
522 Bende idi şâha egerçi gedâ
Virdi haber her ne ise mâ-cerâ
505a. rakkâs u: rakkâs B, Ç 517b. ancak: ammâ E 521a. Kays ile Ferhâd: Kıble-i Ferhâd T // b. zemm-i zen: demm-i karn B
151
523 ‘Aşk odur anda beyân olmaya
‘Âşık odur anda zebân olmaya
524 Bir gice ol ‘âşık-ı bî-hân-mân
Bâde-i firkatle olup ser-girân
T17b 525 Vâlih ü dem-beste vü hayrân idi
Mürde-sıfat kâlıb-ı bî-cân idi
526 Yok idi tahrîk-i lisâna mecâl
Teşne idi nâleye ammâ muhâl
Ç16b 527 Kâlıb-ı efsürdesi bî-iştibâh
Mevtine olmışdı delîl ü güvâh
528 Kaldı hemân bir nefes-i vâpesin
Kayd-ı kafesden ola rûhı emîn
E41b 529 Muhteşem’üñ âteş-i ‘aşkı meger
İtmiş idi kalbine Mîr’üñ eser
530 Sînede ger âteş-i ‘aşk olsa germ
Kalbini yârüñ ider elbette nerm
531 Her ne kadar olsa da pûlâd-dil
Nerm olur ol sûz-ı derûn ile bil
523a. odur: odur ki Z // b. ‘Âşık odur: ‘Aşk odur ki Z 525a. Vâlih ü: Vâlih-i Z 526a. Yok: Yog B, Ç 530b. elbette: elbetde Z
152
532 Âteş-i aşk olsa eger üstüvâr
Dilde gelür hâneye elbette yâr
533 Vakt-i seher gün gibi ol âftâb
Muhteşem’üñ hânesine virdi tâb
534 İtdi müşerref kademi hânesin
Kıldı münevver dahı kâşânesin
535 Rûh-ı musavver gibi ol gül-beden
Devlet ile girdi der-i hâneden
536 Gördi ki ol ‘âşık-ı şûrîde-ser
Tîr-i gama sînesin itmiş siper
537 Pister-i hâk üzre yatur bî-şu’ûr
Yok hareket ‘aklına gelmiş fütûr
B19a 538 Nâz ile geldi gülerek yanına
Bakdı biraz çâk-ı girîbânına
Z15b 539 İtdi dahı üstine vaz’-ı kadem
Açdı o demde gözini Muhteşem
540 Gördi turur anda o ‘âşık kişi
Sandı hayâli ola yâhûd düşi
532b. elbette: elbetde Z 534a. kademi: kadem B 537a. bî-şu’ûr: bî-huzûr T
153
541 Çeşminüñ oldı müje kufl-ı deri
Şîşede mahbûs ola tâ ol perî
E42a 542 Kala hayâli o mehüñ dîdede
T 18a ‘Aks-i mehi bend ide âyînede
543 İtdi ricâ didi eyâ murg-ı hˇâb
Eyleme pervâze kerem kıl şitâb
Ç17a 544 Râz-ı dili kılma eyâ dîde fâş
Eyleme tahrîk-i müje dökme yaş
545 Ter düşe şâyed o sanem cûydan
İncine belki kademi mûydan
546 Şimdi hayâli dile mihmândur
Reh-güzeri dîde yiri cândur
547 Eyleme bîdâr beni muttasıl
Bir nefes ey nâle kerem kıl kesil
548 Başladı halt itmege dîvânevâr
Bildi anı Mîr degül hûşyâr
549 Nâz ile zânûsına aldı serin
541a. müje: müze Z 542a. mehüñ: şehüñ B, Ç // b. ‘Aks-i: ‘Aksi B 543b. pervâze: pervâz Z 544a. eyâ: gel ey Z 545a. cûydan: hûydan Z 546a. mihmândur: mihmândurur E // b. cândur: candurur E 549b. derin: terin Z
154
Dâmen ile sildi ruhından derin
550 Didi uyan gâyete irdi mesâ
Başuña gün togdı tur ey mübtelâ
551 Tîr-i du’â irse nişângâhına
Kebk-i kendi gelür şâhine
552 Gûşına çün girdi bu gül-bang-ı nâz
İtdi yine kufl-ı der-i çeşmi bâz
553 Cem’-i havâs eyledi açdı gözin
Mîr’i görüp eyledi zâyî özin
B19b 554 Oldı ser-â-pâ bedeni lerzenâk
Nutkı tutıldı olayazdı helâk
E42b 555 Bî-hareket kaldı misâl-ı cemâd
Bâb-ı sühan bulmadı feth ü güşâd
556 Gördi ki Mîr olmadı nutka mecâl
Eyledi biñ nâz ile andan su’âl
557 Didi ne bu hâlet-i dem-bestegî
Sûret ü nakş-ı keder-i hastegî
551b. kendi: kendü Z 552a. çün girdi: girdi çün B, Ç 533a. havâs: havâsı B 555b. feth ü: feth B, Ç 557b. sûret ü: sûret-i Z 558a. iderken: iderdüñ Z
155
Z16a 558 Vaslumı cân ile iderken taleb
Vaz’-ı şütür-gürbeye n’oldı sebeb
T18b 559 Çatdı kaşın ol büt-i Çîn ü Çigil
Mîr’i bu vaz’ eyledi âzürde-dil
560 Gitmege kasd itdi yıka hânesin
İstedi bî-genc ide vîrânesin
Ç17b 561 Muhteşem itdi o mahal cem’-i hûş
Bildi eger böyle kalursa hamûş
562 Şübhesiz ol gonce-fem ü gül-beden
Hem-çü perî gâ’ib olur dîdeden
563 Dil-beri te’hîre biraz dâmı yok
Dilde ise ‘arz idecek kâmı yok
564 Nutka mecâli yog idi söyleye
Hâl-i dil ü firkati şerh eyleye
565 Mîr’üñ ayagına düşüp Muhteşem
Didi tevakkuf demidür kıl kerem
566 Olmış iken sâkin-i kasr-ı vefâ
Olma yine sâlik-i râh-ı cefâ
562b. yok: -Z 564b. Hâl-i: Hâl u Ç / dil ü: dil B
156
567 Vaz’-ı bedümden kerem it çekme gam
‘Âşık-ı dîvâneye yokdur kalem
E43a 568 ‘Aşkun ile ‘âleme efsâneyüm
Bend olalı zülfüne dîvâneyüm
569 İtdi dili âteş-i ‘aşkuñ kebâb
Zerre kadar kalmadı güftâra tâb
B20a 570 Kıldı tebessüm didi ey mübtelâ
Firkati yâd itme mazâ-mâ-mazâ
571 Hâle nazar itdiler erbâb-ı hâl
Mâzi dil-i ‘âkıla virmez melâl
572 Vuslatum el virmiş iken râygân
Şimdi murâduñ ne anı kıl beyân
573 Didi Hudâ ‘ömrüñi kılsun ziyâd
Bende içün gerçi ki olmaz murâd
574 Var bu kadar dilde temennâ velî
Rabve’ye kim maksim-i mâdur yiri
575 Sahnı ser-â-pâ çemen ü lâlezâr
Reşk-i İrem her tarafı cûy-bâr
T19a 576 Rabve’dürür cennet-i huld-ı berîn
570a. kıldı: itdi Z 573a.’ömrüñi: ömriñi B, Ç, E, T // b. gerçi ki: gerçi kim E 576a,b. Rabve’dürür: Dîve’dürür B
157
Rabve’dürür zât-ı karâr ü ma’în
Z16b 577 Mümkin ise anda varup ey sanem
Bir iki sâ’at idelüm dem-kadem
Ç18a 578 Senden olan şimdi budur iltimâs
Zanna düşüp eyleme gayrı kıyâs
579 Mîr’e ‘aceb geldi bu vaz’-ı garîb
Turdı ayag üzre didi yâ nasîb
580 Düşdi ayagına yine Muhteşem
Didi eyâ ma’den-i lutf u kerem
E43b 581 Ger gidesin ey meh-i burc-ı kemâl
Gün yüzini bir dahı görmek muhâl
582 Seyr-i sirişk ile tutup râhını
Âh ile sedd itdi güzergâhını
583 Dâmenini tutdı yed-i nâleler
Bedrine âh oldı siyeh hâleler
584 Bildi halâs olmaga yokdur mecâl
Eyledi zu’mınca recâ-yı muhâl
585 Didi n’ola Rabve’ye mümkin sefer
Lîk gerek nakl-i kadem sîm ü zer
578b. gayrı: gayra Z 584b. ancak: ammâ E
158
B20b 586 Seyr-i çemen sanma ola serserî
Tâlib isen seyre fedâ it zeri
587 Didi nedür sîm ü zer ey hırz-ı cân
Reh-güzerüñ masrafı nakd-ı revân
588 Aldı haber âhiri cânâneden
Rabve’ye varınca der-i hâneden
589 Pür ola altun ile ceyb ü kefi
Her kademîye vire bir eşrefi
590 Muhteşem aldı zeri hemyân ile
Oldı revân Rabve’ye cânân ile
591 Virmese pîşîn zeri Muhteşem
İtmez idi pîşine vaz’-ı kadem
592 Eylese biñ nâz ile ber-vaz’ u pâ
Oldı galat diyü sayardı dü-tâ
T19b 593 Oldı hemân nısfa irince rehi
Kîse-i müflis gibi ceybi tehî
E44a 594 Gâyete irdükde zer ol gül-‘izâr
Servi gibi pâyine virdi karâr
Ç18b 595 Kaldı hemân anda o şimşâd-ı nâz
Mümkin olup esmedi bâd-ı niyâz
588a. âhiri: âhir-i Z // b. muhâl: nevâl T 594b. Servi: Serv Ç, Z
159
Z17a 596 Didi ki şehre varıcak ey perî
Her kademîye vireyüm dih zeri
597 Nâz ile güldi didi ol pür-cefâ
Eylediler nakde erenler du’â
598 Bildi aña lâbe degül sûdmend
Döndi yine pîşine ol derdmend
599 Bulmaz idi hâneye bî-şek sebîl
Olmasa ger cûy-ı sirişki delîl
600 Açdı der-i genci saçup hâke dür
Dâmen ü ceyb ü bagalın itdi pür
601 Aldı zeri girdi o sâ’at yola
Diñle ser-encâmını âhir n’ola
602 Çog idi Mîr’üñ katı üftâdesi
Var idi bir cilf-i harâm-zâdesi
B21a 603 Sihr ile Hârût’ı salardı çehe
Eyler idi hâleyi meclis mehe
604 Mekr ü hîlede yog idi yekdeşi
595b. bâd-ı: bâr-ı E 598a. aña lâbe degül: degül lâbe aña Z // b. yine pîşine: pîşine yine B, Ç 599a. hâneyi: hâneye Ç, Z 604a. hîlede: cedelde Z
160
Hâsılı olmışdı racîmüñ eşi
605 Kâmeti kûtâh adı Çerdûn idi
Şekli bed ü heykeli mel’ûn idi
606 Kıssaya vâkıf olur ol ittifâk
Eyler o dem saydına Mîr’üñ yarak
E44b 607 Kıldı tedârik o mahal bir gurab
Sayd-ı hümâ ‘azmine itdi şitâb
608 Seg gibi âhûnuñ izin izledi
Pâyına düşdi o mehi gözledi
609 Her yaña yilmekde iken serserî
Gördi leb-i cûda oturmış perî
T20a 610 Murg-ı hümâ gördi ki inmiş yire
Bildi ki tenhâdur ol âhû bire
611 Ugradı Mîr’üñ öñine bâ-şitâb
Mâhı geçüp gitdi misâl-i sehâb
Ç19a 612 Hîn-i güzer itmedi o rû-siyâh
Şeb-pereveş mihrine Mîr’üñ nigâh
605a. kûtâh adı Çerdûn: kûtâh ü Hardûn Z 608b. Pâyine: Yolına Z / mehi: mehüñ B, T 609b. oturmış: olurmış B / perî: biri Z 612a. siyâh: sipâh Ç // b. Mîr’üñ: mâhuñ Z
161
613 Mîr’e keder virdi bu vaz’-ı garîb
Fikre varup didi bu kâr-ı ‘acîb
614 Hüsnüme dil-dâde iken kâ’inât
Eylemedi bir nazar-ı iltifât
Z17b 615 Gel diyü Çerdûn’ı çagırdı cüvân
Bakmadı ammâ yine ol kartabân
616 Bir iki kez itdi bu resme nidâ
Gelmedi ol sahradan aslâ sadâ
617 Düşdi hemân ardına gürgüñ bere
Başa gelür her ne yazılsa sere
618 Bildi gelür eñseden o serv-i nâz
Başladı yurt itmege hem-çün gürâz
619 Har göricek esbi ider sür’ati
Devleti kogdıkça kaçar nekbeti
B21b 620 İtmiş iken kebkini zâgın siper
E45a İrdi sabâveş didi eyne’l-mefer
621 Mîr’i görince didi Çerdûn meded
Çekme reh-i kesbüme lutf ile sed
615a Çerdûn’ı: Hardûn’ı Z 619a. esbi: esb B, Z // b. kogdıkça, kondıkça B, kodıkça E 620a. kebkini: kebki B, Ç 621a. Çerdûn: Hardûn B
162
622 Eyleme işgâl beni ey püser
Kâra virür lu’b u terâhî zarar
623 Hayli niyâz eyledi Çerdûn’a Mîr
Didi bizi kıssadan eyle habîr
624 Sen ne kişisin ya nedür bu gurâb
Aslı nedür böyle idersün şitâb
625 Didi ki sayyâdum eyâ gül-’izâr
Sayd-ı gurâb oldı baña kesb ü kâr
626 Hâsılı bu kuş sebeb-i mâyedür
‘Âkıla bir karga da ser-mâyedür
T20b 627 Güldi bu sözden katı ol gonce-leb
Didi ki lâfuñ ‘aceb-ender-‘aceb
628 Uçmaga bu bulsa elüñden mecâl
Gayrıyı ko saydı bunuñ hod muhâl
Ç19b 629 Didi meseldür bunı gûş eyle sen
Kuş kuş ile avlanur ey gül-beden
630 Oldı gurâba o perî müşterî
623 -B; a. Çerdûn’a: Hardûn’a B 624a. ne: -B // b. idersüñ: idersin B, Z 625b. kesb ü: kesb B / baña: -Ç 626b. karga: karka B
163
Virdi kamu aldıgı sîm u zeri
631 Didi yanumda zere yok i’tibâr
Zer kef-i âzâdede tutmaz karâr
632 Didi murâduñ ne ise kıl taleb
Virme hemân tek bize renc u ta’ab
E45b 633 Dâm-ı füsûnı kurup ol nâ-bekâr
İtdi gurab ile hümâyı şikâr
Z18a 634 Kârı murâd üzre olınca tamâm
Bûm-sıfat itdi yine ‘azm-i Şâm
635 Muhteşem’üñ rûha irince teni
Gitmiş idi gam gibi ol küştenî
636 Yanına Mîr’üñ gelicek Muhteşem
Gördi ‘izârında var âsâr-ı gam
B22a 637 Gülleri pejmürde dili bî-karâr
Zülfi gibi hâli perîşân ü zâr
638 Gamzesi bîmâr ü nigâhı hazîn
Bî-meze nutkı lebi bî-engübîn
639 Kâmeti ham dîdeleri nâ-tüvân
Gülşen-i ruhsârına irmiş hazân
627a. ol: o Z 636a. Yanına: Pâyine Ç 637b. hâli perişân ü: hâl-i perişân B
164
640 Bildi ferâsetle idince nazar
Âyine-i ‘ismete konmış keder
638b. lebi: gibi B
165
641 Zann u yakîn olmış iken tev’emân
Zâgı görüp eyledi def’-i gümân
642 Agzına dil sokdı misâl-i nebât
Aldı haber her ne ise vakı’ât
643 Gûş idicek sözlerini dil-berüñ
Bendini almışdı meger hancerüñ
T21a 644 Teşne idi deşnesi kana hemân
Sîne-i Mîr’i göricek atdı cân
645 İrdigi dem sîneye mâhî misâl
Oldı hemân garka-i bahr -i visâl
Ç20a 646 Sanma ki kan oldı bedenden revân
E46a Dökdi felek sînesine ergavân
647 Çekdi belâ câmını ol mest-i nâz
Böyle olur âhir-i bezm-i mecâz
648 Hâsılı o sîm-ber ü mû-miyân
Gonce-i nev-reste-i ârâm-ı cân
649 Bezm-i fenânuñ bilicek mihnetin
Çekdi ayagını savup nevbetin
650 Sâki-i devr-i felek-i bî-emân
Muhteşem’e sundı o câmı hemân
166
651 Câmı çeküp mest olıcak Muhteşem
Hancerine kıldı temennâ o dem
652 Didi kerem it baña bir çâre kıl
Sa’yüñ ile hâsıl ola kâm-ı dil
653 Sînesini açmış iken şimdi Mîr
Vâsıta ol ikimizi eyle bir
B22b 654 Böyle didi düşdi hemân hancere
Z18b Oldı hem âguşte-i dem dil-bere
655 Kıssaları ‘âleme meşhûrdur
Türbeleri Rabve’de ma’mûrdur
656 Şimdi dahı tâk-ı binâsı turur
Maksim-i mâya varan anı görür
Temsîl*
657 Taht-ı fazîletde şeh-i bî-nazîr
Bahr-i zekâ ibn-i Kemâlu’l-vezîr
E46b 658 ‘Aşk-ı mecâzîden idüp keşf-i râz
Didi olan sâlik-i râh-ı mecâz
T21b 659 Ya’ni olan mâ’il-i nakş u suver
Üç bölük oldı ikisi mu’teber
645a- Z; a. İrdigi: İrdügü Ç, Z *-Ç, E, Z 657b. ibn-i: ile B 658a. keşf-i: keşf ü B
167
660 Fırka-i sâlis katı mezmûmdur
Mazhar-ı la’n-ı ‘Arab u Rûm’dur
661 Her birisi bir yola sâlik geçer
Nükte-i ser-beste-i dil-ber açar
Ç20b 662 Cümlesinüñ matlabı dil-ber velî
Diñle mufassal idelüm mücmeli
663 Eyle hurûfına nazar dil-berüñ
Hâsıl ola şâh-ı emelden berüñ
664 Bir böligi lâm ile bâsın diler
Bir böligi bâ ile râya yiler
665 Fırka-i sâlisdür iden hazf-ı lâm
Dâl ile bâ râya olupdur gulâm
666 Yazdı mecâzuñ bu kadar kıssasın
‘Ârif olan bundan alur hissesin
667 Cây-ı kelâm olmagın ammâ mahal
Keşf-i ‘ukûd itse revâ dest-i hâl
668 Eyledi endîşe bu ‘abd-i nizâr
Olsa revâ ‘aşk-ı mecâz ehl-i çâr
660 b. ‘Arab u: ‘Arab B 663b. ola: -B 664b. bâ: yâ B / râya: dâya: E, Z 666b. hissesin: hisse Z 668b ehl-i: ehli Ç, Z
168
B23a 669 Çârı süvüm gibi zurûfî degül
Gayrı gibi ya’ni Hurûfî degül
670 Ber-ter imiş mertebede râbi’i
Fâ’ik olur râbi’inüñ tâbi’i
E47a 671 Seyr-i ruh-ı yâr ile hursendedür
‘İsmet ile nefsi kavî bendedür
Z19a 672 ‘Aşkı bunuñ kantara olsa revâ
‘Aşk-ı hakîkîye budur reh-nümâ
673 Virdi haber hazret-i fahr-ı rüsül
‘Aşk-ı hakîkîye mecâz oldı pül
674 Kantarayı sanma ki bir âbdur
Handeki âteş yolı gird-âbdur
675 Gerçi murassa kemeri ferşi ‘âc
Tahtesi fîrûze ruhâmı zücâc
T22a 676 Hışt-ı binâsı zer ü sibâkı sîm
Sengi güher topragı ‘anber-şemîm
677 Sakf-ı tarab-hânesi nakş u nigâr
Tahtı velî âteş-i düzeh-karâr
669a. Çârı: Çâr-ı B 670. -T 676a. Hışt-ı: Haşmet-i E 677b. Tahtı: Bahtı Z
169
678 Hîn-i güzer her kim iderse şitâb
‘Aşk-ı hakîkatden olur behre-yâb
Ç21a 679 Nakşına ammâ ki o dil-bend ola
Ya’ni esîr-i zen ü ferzend ola
680 Âb-ı ruhı âteş olur gül gibi
Şerm ile ayakda kalur mül gibi
681 Gerçi mecâzı görinür dil-firîb
Lîk hakîkatden olur bî-nasîb
682 ‘Aşk-ı mecâzide kalup çekme gam
Saña yiter mâ-hâsal-ı Muhteşem
Münâcât*
683 Ey eser-i ‘aşkı hüveydâ kılan
‘Aşk ile ‘âlemleri şeydâ kılan
B23b 684 Nüh felegi ‘aşk ile gerdân iden
Meş’ale-i bedri fürûzân iden
685 Âteş-i ‘aşk ile yakan ahteri
Bahre salan ‘aşk ile nîlûferi
679a. ki o: o ki Z 680a. ruhı: ruhuñ B, ruhın Ç / gibi: -Z 681a. mecâzı: mecâz Z * -Ç, E, Z 684. Z’de 684 ile 685’inci beyitler yer değiştirmiştir.
170
686 ‘Aşk ile hurşîde viren germ ü tâb
Seng-i siyehden akıdan âb-ı nâb
687 ‘Aşk ile ‘ankâları zenbûr iden
Çeşm ü ruhı nâzır u manzûr iden
688 Âteşi ‘aşk idi gülistân iden
‘Aşk idi İsmâ’il’i kurbân iden
689 Eyledi ‘aşkuñ dil-i Tûr’ı şikest
Bâde-i ‘aşk eyledi Mûsâ’yı mest
Z19b 690 ‘Aşk iledür âmed ü reft-i cihân
‘Aşk iledür mâ-hasal-ı kün-fekân
691 ‘Aşkuñ ile buldı ‘anâsır vücûd
‘Aşkuñ ile Âdem’e oldı sücûd
T22b 692 Merdümek-i dîdeye virdüñ feri
Âyine itdün ruh-ı dil-berleri
693 İtdigi dem dîdede nûruñ zuhûr
Âyinede mün’akis oldı o nûr
694 Vech-i nazar mazhar-ı zâtundurur
Nâzır u manzûr sıfâtundurur
686a. germ ü: germ B, Z // b. âb-ı: âb u B, T 687b. Çeşm ü: Çeşm: B 693a.Vech-i: Vech ü B, Ç
171
Ç21b 695 Âyine-i sun’uña itsen nazar
Sûret-i matlûb degül cilveger
696 Nakş-ı sivâdur görinen dîdede
Gayrı olur mün’akis âyînede
698 Añlamaduk nakşını nakkâşdan
Gevheri fark eylemedük taştan
699 Oldı hıred-beste-i ‘aşk-ı beşer
Gitdi elümden mihek-i hayr u şer
700 Ta’ata kuvvet komadı bâr-ı nâz
Mâmeleküm eyledi gâret mecâz
701 Câme-i ten fısk ile âlûde-ter
Bâliş-i ‘isyân ü fesâd üzre ser
B24a 701 Niceye dek bendelere bendelik
Hâk-i derüñde ne bu şermendelik
702 Rîş sefîd oldı gam-ı tâzeden
Geçdi kumâş-ı güneh endâzeden
703 ‘Aşk-ı hakîkatde olup dil berî
‘Aşk-ı mecâz oldı şehâ dil-beri
695a. dîdede: dîdeden Z 696b. âyînede: âyîneden Z 698a. bar-ı: nâz B 701b. derüñde: derinde B
172
704 Nâli katı âk u yüzi karedür
Nefs ü hevâ bestesi âvâredür
705 Eyle dilüñ kayd-ı sivâdan rehâ
Boynuña kıl ‘aşkuñı tavk-ı rızâ
Hikâyet-i Şeyh ‘Abdu’1-kâdir-i Geylânî*
E11b 706 Bülbül-i hoş-nagme-i müşgîn-kafes
Tu’ti-i mu’ciz-dem-i ‘Îsî-nefes
707 Bâz-ı seher gerdiş-i şâm-âşyân
Hüdhüd-i Belkîs-i serîr-i cinân
Z20a 708 Kutb-ı siyeh-şemle vü kuhlı ‘alem
T23a Mâşıta-i rûy-ı velâyet-kalem
709 Bahr-i kerâmetden olup dür-feşân
Eyledi bir turfe hikâyet beyân
710 Şehr-i ‘Irâk içre sütûde-siyer
Var idi üç merdüm-i âzâde-ser
Ç22a 711 Birbirine hem-dem ü gam-hˇâr idi
Râh-ı mahabetde vefâ-dâr idi
712 Lahm u dem ü ‘ırk gibi dâ’imâ
Olmaz idi birbirisinden cüdâ
704a. Nâli: Nâbi T 705a. dilüñ: dilin. Ç // b. Boynuña: Boynına Z *-Ç, E, Z; Hikâyet-i Şeyh Hazret-i ‘Abdu’1-kadir-i Geylânî Kuddise Sirruhu T 706a. Bülbül-i: Bülbüle B
173
713 Olmış idi kârları subh u şâm
Zevk ü safâ seyr-i çemen nûş-ı câm
714 Seyr ü temâşâya çıkup bir seher
Eylediler cânib-i Şât’da güzer
E12a 715 Dicle kenârında idi kasr-ı şâh
Olmış idi bir tarafı şâh-râh
B24b 716 Vakt-i güzer taht-ı serâdan hemân
Fevkına bakdı birisi nâ-gehân
717 Oldı güşâde o mahal revzene
Düşdi gözi revzeneden bir zene
718 Gördigi dem yakdı anı nâr-ı ‘aşk
Kâmetini eyledi ham bâr-ı ‘aşk
719 Ditredi endâmı sarardı yüzi
Kaynadı sevdâsı karardı gözi
720 Göstericek buña yüz ol âftâb
Sâye-sıfat menzilin itdi türâb
721 Pâyine geldi ol iki gam-küsâr
Gördiler ol vâlih ü hayrân u zâr
713b. zevk ü: zevk B 714a. Seyr ü: Seyr-i E // b. Şât’da: Şat’a Z 716a. güzer: seher T
174
722 Nâhun-ı hasretle olup sîne-çâk
Bî-hareket yirde yatur hem-çü hâk
723 Başını zânûsına aldı biri
Didi bunı var ise urdı perî
724 Başladılar giryeye bî-ihtiyâr
Eylediler nâle vü efgân ü zâr
T23b 725 Açdı gözin revzene itdi nigâh
Gördigüni görmeyicek itdi âh
726 Cânına kâr eyledi sûz-ı derûn
Akdı gözinden iki seyl-âb-ı hûn
Z20b 727 Didiler ey hem-dem-i yâr-ı kadîm
Râh-ı sadakatde nazîrüñ ‘adîm
E12b 728 Hâke niçün düşdüñ olup huşk-leb
Ç22b Söyle nedür giryeye şimdi sebeb
729 Didi benüm hâlümi itmen su’âl
Yare derûnumda ‘ilâcı muhâl
730 Revzeneye dîdelerüñ itdi câm
Reh-güzerin bagladı sevdâ-yı ham
720a. buña: buna Z // b. menzilin: menzilüñ B 725a. gözin: gözün B 727a. dem-i: dem ü B,Ç / yâr-ı: yâr u B
175
731 Bildiler ol bend-i belâ-yı cünûn
Silsile-i ‘âşk ile olmış zebûn
732 Duhter-i sultân imiş ol gördigi
Olmayacak kâr göñül virdigi
B25a 733 Eylediler gerçi nice nush u pend
Bildiler olmaz birisi sûdmend
734 Bahtı gibi oldılar andan revân
Kaldı gam-ı ‘aşk ile ol nâ-tüvân
735 Sûz-ı firâk ile o gün şâma dek
Sâye gibi bekledi ahşama dek
736 Şeb yine bî-zemzeme leb dîde ter
Yummadı göz necm-sıfat tâ-seher
737 Dehre ziyâ-bahş olıcak âftâb
Zerre-sıfat itdi yine ıztırâb
738 Gördi anı bir iki ‘abd-i siyâh
Anlar idi hâdim-i dergâh-ı şâh
739 Tutmış idi her biri bir hizrân
Çehreleri leyle-i gamdan nişân
740 Zâg-ı belâ gibi üşüp başına
728a. huşk-leb: hande-leb Z 732b. kâr: kâra B 738a. ‘abd-i: ‘abd ü B
176
Bakmadılar gözlerimin yaşına
741 Darb-ı ‘asâ ile o bî-çârenüñ
Vâlih ü dem-beste vü âvârenüñ
E13a 742 Olmış idi her yiri gömgök bere
Dönmiş idi gövdesi nîlûfere
T24a 743 Urdılar endâmına çok yareler
Sürdiler anı o yüzi kareler
744 Şehri gezüp gözden akardı demi
Nâle idi yâri yaşı hem-demi
Ç23a 745 Bildi ki bitmez dilinüñ yaresi
Ölmek imiş derd ü gamuñ çâresi
Z21a 746 Her kimi görseydi olup sîne-çâk
Dirdi kerem kıl beni eyle helâk
747 Kime o bülbül gibi itdükçe cûş
Tutmaz idi gül gibi kavline gûş
748 Şehri bu vech üzre gezüp zâr zâr
Geçdi bunuñ üstine bir rûzgâr
749 Bir gice ol sâki-i câm-ı firâk
741a. Darb-ı: Darb u B 742b. gövdesi: gökdesi Z 745a. Bildi ki bitmez: Didi ki onmaz Z 747a. Kime: Kimse B, Ç, E 749b. sûz: zîr: E
177
Mutrib-i sûz-efgen-i bezm-i ‘arâk
B25b 750 Âteş-i hasretle olup sîne-dâg
Yakdı bu endîşesi dilde çerâg
751 Her kimi görse seher ol bî-nevâ
Yalvarup andan ide katlin ricâ
752 Subh olıcak eyledi şehre güzer
Râh-ı mahabbetde ide terk-i ser
753 Karşusına geldi o dem bir cüvân
Dehşet alur görse yüzin Kahramân
754 Hûn ile âlûde idi câmesi
Rüstem idi cünbiş ü ger nâmesi
E13b 755 Kaddi olup himmeti gibi bülend
Merdüm-i kassâb idi ol hûşmend
756 Derdi olan ‘âşıka hem-derd idi
Şehr-i ‘Irâk içre cüvân-merd idi
757 Sandı o miskîn anı cellâd ola
Ölmek ile gussadan âzâd ola
758 Düşdi ayagına idüp keşf-i râz
Gel beni katl diyü itdi niyâz
751b. andan ide: eyler idi Z 752b. ide: idüp Z, iden E 754b. cümbiş ü: cünbiş Z
178
759 Didi aña lutf ile ey derdmend
Kimdür uran cânuña dâg-ı gezend
T24b 760 Katli n’içün eyleyesin ihtiyâr
Gonce olur sabr ile elbette hâr
761 Söyle hemân hâlüni ey bî-nevâ
Zahmuña şâyed bulına bir devâ
Ç23b 762 Didi göreydüñ dilümüñ yaresin
Terk-i ‘ilâc eyler idüñ çâresin
763 Şâha gedâ olsa eger mübtelâ
Ölmeden özge aña var mı devâ
764 Böyle diyüp hâlini şerh eyledi
Gördigüni cümle aña söyledi
Z21b 765 Vâkıf-ı esrâr olıcak ol cüvân
Didi bunuñ çâresi ey nâ-tüvân
766 Himmet iderse saña bir gerçek er
Her ne ise cümle murâduñ biter
759b. cânuna: cânına Z 760b. olur: ol B / elbette: elbetde Z 761a. hâlüni: hâlini B // b. Zahmuña: Zahmına B, Z 762a. göreydüñ: göreydin B, Z // b. idüñ: idin B 764a. hâlini: hâlüni Ç, Z 766a. bir: ger E / gerçek: gerçek B, Ç, Z
179
B26a 767 Himmet ider şîr-i neri sayd-ı mûş
Himmet ider kand-ı nemek zehri nûş
E14a 768 Şehrimüze şimdi misâl-ı kamer
Geldi karâr itdi ‘Acem’den bir er
769 Himmeti bâlâ-ter ü sinni sagîr
Gonce-i gülzâr-ı siyâdet o mîr
770 Seng-i derî gevher-i tâc-ı felek
Hâk-i reh-i sürme-i çeşm-i melek
771 Nutkı şifâ-sâz-ı devâ-yı ‘alîl
Teşnelere çeşme-i lutfı sebîl
772 Vasfını yazmakda kalem bî-zebân
Lutfını şerh itmede âciz lisân
773 Maskatı Geylân ü adı Kâdirî
Keşf ile devr-i kamerüñ nâdiri
774 Burc-ı ‘Acem’de olur ol âftâb
Dergehine zerre sıfat kıl şitâb
775 Sür yüzüni pâyine eyle niyâz
Rahm ide şâyed saña ol çâre-sâz
776 Gûş idicek vasfını şeyhüñ o dem
771a. Nutkı: Nutk-ı E // b. lutfı: lutf B 773a. Źâtı inâyet kerem-i Kâdirî T // b. devr-i kamerüñ: devrimüzüñ T 774a. ‘Acem’de: ‘Acem’den E
180
İtdi serin râh-ı talebde kadem
775a. yüzüñi: yüzine Ç, E, yüzini B / pâyine: pâyüne Z
181
T25a 777 İrdi der-i hazret-i şeyhe hemân
Buldı ten-i mürdesi san tâze cân
778 Sıdk ile ferş eyledi hâke yüzin
Halka gibi dikdi kapuya gözin
Ç24a 779 Dest-i kerâmetle olup feth-i bâb
İtdi su’âline takaddüm cevâb
780 Oldı der-i genc-i temennâ güşâ
Girdi ele gevher-i kân-ı murâd
E14b 781 Halvetine hazret-i şeyhüñ hemân
Girdigi dem gördi o bedr-i zamân
782 Bir karañu hücrede itmiş karâr
Sanki dil-i şebde meh-i tâb-dâr
B26b 783 Bedri degülken o mehüñ hâle-gîr
Olmış idi şehr-i velâyetde mîr
Z22a 784 Dirdi gören pertev-i rûyın meger
İtdi tulû’ burc-ı ‘Acem’den kamer
785 Var idi yanında iki ihtiyâr
Hidmetinüñ bendesi leyl ü nehâr
777a. der-i : -B 780a. Oldı: Buldı Z 783b. şehr-i: şehre B
182
786 Hâsılı ol mest-i mey-i iştiyâk
Gavta-hˇar-ı lücce-i bahr-i firâk
787 Şeyhüñ ayagına düşüp sâyevâr
Kefşine yüz sürdi misâl-ı gubâr
788 İtdi tebessüm didi ol bahr-i cûd
Söyle murâdun nedür ey bî-vücûd
789 Hazretine eyledi ‘arz-ı merâm
Söyledi esrâr-ı dili bi’t-tamâm
790 İtdi nefes hazret-i kutb-ı zamân
Didi bu iş hâsıl olur râygân
791 Pendüm ile ‘âmil olursañ eger
Şâhid-i maksûda bulursuñ zafer
792 Didi şehâ bende-i fermânunam
Eyleme red câh ile kurbânunam
793 Didi var eyvân-ı şehe bâmdâd
Belki güşâde ola bâb-ı murâd
E15a 794 Eyle taleb duhteri destûrdan
T25b İtme hayâ kesret-i cumhûrdan
791b. bulursuñ: bulursın B, Z / maksûda: maksûd Ç 794a. duhteri: duhter B
183
795 Vakt-i seher kasr-ı şehe atdı cân
Vardı der-i devlete ol nâ-tüvân
Ç24b 796 Gördi ki pür-tantana dîvân-ı şâh
Gelmede vü gitmede mîr ü sipâh
797 Ahz u ‘atâ lutf u gazab ‘adl u dâd
Bulmış idi bâb-ı hükûmet güşâd
798 Vardı vezîrüñ öñine bî-nevâ
Kıldı taleb duhter-i şâhı gedâ
799 Gûş-ı vezîre iricek bu haber
Nâr-ı gadab yakdı dilin ser-te-ser
B27a 800 Didi sürüñ taşra bu dîvâneyi
Söylemesün buldugı efsâneyi
801 Bir iki bî-rahm sipâhî o dem
Tutdı girîbânını mânend-i gam
802 Virmediler turmaga bir dem emîn
Eylediler taşra keşân-ber-keşân
Z22b 803 Geldi der-i şeyhe yine sîne-çâk
Dîdede nem lebde dem-i sûz-nâk
804 Redd-i vezîr ü sitem-i hâcibân
Cümlesini eyledi bir bir beyân
800b. buldugı: buldıgı Z 804b. beyân: ‘ayân Z
184
805 Diñledi güftârını şeyh-i güzîn
Kıldı aña himmet-i lutfın karîn
806 Didi elem çekme yine hîn seher
Duhteri var eyle taleb ey püser
E15b 807 Vardı vezîre seher ol mübtelâ
Kıldı yine duhter-i şâh-ı ricâ
808 Def’a-i sânîde o bî-çâreye
‘Âşık-ı dil-beste vü âvâreye
809 Virdi ‘asâ gerçi cevâb-ı dürüst
Olmadı ammâ kadem-i sa’yi süst
810 İtdi yine dergeh-i şeyhi sened
İstedi ol kân-ı keremden meded
T26a 811 Ol dür-i deryâ-yı kerâmet yine
Merhem-i nutk urdı anuñ zahmına
812 Didi eger tâlib iseñ ey cüvân
Var der-i dîvâna seher hem-çünân
Ç25a 813 Eyle yine duhter-i şâhı taleb
Sanma murâda irülür bî-ta’âb
814 Men’ idemez tâlibi âzâr u red
Men talebe’ş-şey’e vecedde veced
805b. lutfın: lutfuñ Z 806a. hîn: çîn-i E
185
807b. duhter-i: duhteri B
186
815 Vardı vezîrüñ yanına çün sabah
Didi baña duhteri eyleñ nikâh
816 Def’a-i sâlisde vezîr itdi bâk
Bildi ider şeh bunı tuysa helâk
B27b 817 Didi buña hüsn-i tedârik hemân
Bend-i muhâla çekelüm bir zamân
818 Bir dahı yâd eylemeye duhteri
Sâlim ola tîg-ı gazabdan seri
819 Var idi bir dürr-i girân-mâyesi
Necm-i sühâ pertevinüñ sâyesi
E16a 820 Görmedi emsâlini çeşm-i ‘Aden
Dürcini keşf itmedi dest-i sühan
821 İtmiş idi cânı gibi der-bagal
Sokdı hemân koynına el ol mahal
Z23a 822 Didi gel ey ‘âşık-ı bî-sîm ü zer
İster isen duhter-i şâhı eger
823 Şîr-i bahâ şâha gerek böyledür
Sanma hevâ ile olur kîse pür
815a. çün: çin Ç 816a. bâk: pâk Z. 819 -B 822b. duhter-i: duhteri B, E 823b. kîse: böyle Z
187
824 Sa’y-i tehî bildi degülmiş müfîd
Gördi düri eyledi kat’-ı ümîd
825 Düşdi dili ye’s ile çâh-ı gama
Çeşme-i lebden kesilüp zemzeme
826 Geldi yine hücreye ol mübtelâ
Oldı hüveydâ rece’al-kahkara
827 Kıssa-i dürden açup efsâneyi
Dökdi gözinden nice dür-dâneyi
T26b 828 Ebr-i temennâ olıcak katre-rîz
Kulzüm-i keşf oldı o dem mevc-hîz
829 Turdı ayag üzre o serv-i sehî
Didi dilüñ gussadan eyle tehî
Ç25b 830 Bunda otur eyle kudûmüm ricâ
Ben gelicek hâsıl olur müdde’â
831 Aldı ‘asâsın ele oldı revân
Sâhil-i Bahreyn’e irişdi hemân
832 Urdı ‘asâ ile yeme ol ulu
Didi eyâ sâkin-i bahr ukbilu
824b. düri: dür B 827b. nice: nice B, Ç, E
188
E16b 833 Her ne kadar var ise sükkân-ı yem
Pâyine yüz sürdi gelüp pîş ü kem
834 Ayagına dökdiler ol hadde dür
Eylediler sâhil-i deryâyı pür
B28a 835 Eyledi üç dürr-i yetîm ihtiyâr
Sâ’irini kulzüme itdi nisâr
836 Eylemeden bir iki sâ’at mürûr
Burc-ı ‘Acem içre görindi o nûr
837 İtdi ‘atâ dürleri ol ‘âşıka
Göstere Azrâ’sını tâ Vâmık’a
838 Düşdi ayagına alup dürleri
Oldı dili kayd-ı elemden berî
839 Kıldı o dem ‘azm-i der-i şehr-yâr
Diñle neye irdi ser-encâm-ı kâr
840 Var idi fevkınde vezîrüñ meger
Revzene şâh anda gelüp her seher
833b. pîş ü: pîş B 834a. dökdiler: tökdiler E 835b. itdi: kıldı B, T 836a. Eylemeden Eylemedi B 839b. ser: ki B, Sen Ç
189
Z23b 841 Halka nihânîce iderdi nigâh
Var mı zamânında bile dâd-hˇâh
842 ‘Âşık-ı şûrîdenüñ ahvâlini
Cümle vezîr ile geçen hâlini
843 Görmiş idi revzeneden şehr-yâr
Tahta sa’âdet ile idince karâr
844 Kıldı vezîri taleb itdi su’âl
Didi o dervîş idicek ‘arz-ı hâl
T27a 845 N’oldı sebeb red ile âzârına
Bunda nedür maslahatı kârı ne
E17a 846 Soñra niçün urduñ anuñ başına
Bakmadun aslâ gözinüñ yaşına
Ç26a 847 Soñra niye itdüñ aña iltifât
Togrısını söyle dilersen necât
848 Bûs-ı zemîn eyledi kıldı du’â
Söyledi fi’1-cümle nedür mâ-cerâ
849 Âteş-i gayretle şeh-i kâm-kâr
İtdi dilin reşk-i dıraht-ı çenâr
845a. redd: dürr B 848b. fi’1-cümle nedür: nedür fi’1-cümle B
190
850 Didi eger bir dahı ol bî-hayâ
Gelse başın eyle teninden cüdâ
851 Havf ile geldükde yirine vezîr
Gördi serây içre turur ol fakîr
B28b 852 Bildi ki tedbîr degül kârger
Gelse ecel fâ’ide itmez hazer
853 Eyledi cellâda işâret vezîr
Kim kıla ol teşneyi şemşîr sîr
854 Katline emr itmiş iken pâdşâh
N’eyledi gör lutf-ı cenâb-ı İlâh
855 Vardı vezîrüñ öñine bî-direng
Dürleri ‘arz itdi misâl-i neheng
856 Gördigi dem dürleri ol nîk zât
Buldı dili gussa vü gamdan necât
857 Vardı şehe eyledi ahvâli ‘arz
Dürleri gösterdi didi oldı farz
858 ‘Afv ile şeh cürmini âzâd ide
Bende-i hâs eyleye dâmâd ide
852a. tedbîri, tedbîr E, Z // b. kârger: kar-gîr B 853a. Eyledi: Eyleye B, Ç // b. Kim kıla: Eyleye B / teşneyi şemşîr: teşne-i şemşîri T, Z 858a. ile: ide Ç
191
E17b 859 Şeh didi bu dürleri itsen taleb
Kıymetine râzı olur mı ‘aceb
Z24a 860 Didi vezîr ey şeh-i hurşîd-fer
Şehr-i ‘Irak olsa tolu sîm ü zer
861 Birisinüñ kıymeti olmaz edâ
İtmeyelüm emr-i muhâli ricâ
T27b 862 Tutdı vezîrüñ sözini şehr-yâr
Kıldı vezâretle anı kâm-kâr
863 Eyledi eflâke ber-â-ber serin
‘Akd-ı nikâh itdi o gün duhterin
Ç26b 864 Virdi aña hil’at u tâc u kemer
Hayl u haşem kasr u serâ sîm ü zer
865 Her ne ise lâzıme-i ihtişâm
Oldı murâd üzre müheyyâ tamâm
866 Bakmadı bu tantana vü âyine
Geldi der-i hazret-i şeyhe yine
867 Kaldı kamu taşrada hayl u haşem
Girdigi dem eyledi bûs-ı kadem
864b. Hayl u: Hayl-i E 866a. tantana vü: tantana B867 -Z
192
B29a 868 Kıldı nazar hâline kutb-ı cihân
Fikre varup söylemedi bir zamân
869 Oldı güşâde yine dürc-i sühen
Başladı güftâra o mu’ciz-dehen
870 Didi eyâ bülbül-i bâg-ı hıyâl
Mâlik-i gencîne-i nakd-ı visâl
871 Zîver-i gûş eyler isen pendümi
Cev añuben gil idesin gendümi
El8a 872 Şeb varıcak hâne-i cânâneye
Virme göñül zîver-i kâşâneye
873 Halvet-i hâs añlamayup bu’l-heves
Hırsa düşüp olma giriftâr-ı nefs
874 Keşf-i nikâb eyleme ruhsârdan
Umma vefâ penbe ile nârdan
875 Açma ruhın hâsılı ol mehveşüñ
Yok oyunı âb ile bil âteşüñ
876 Bir iki dem eyle sivâdan rücû’
Eyle hulûs ile salâta şürû’
868a. Oldı güşâde: Buldı güşâyiş Z 872a. varıcak: olıcak B 875. Bu beyit Z’de 879’dan sonradır.
193
877 Varmayıcak kasra ben ey nâm-dâr
Olma sakın tâlib-i bûs u kenâr
878 Şeyhüñ idüp sözlerini gûşvâr
Taşra çıkup atına oldı süvâr
T28a 879 Geldi serâ-perdeye itdi cülûs
İrdi o gün gâyete kâr-ı ‘arûs
Z24b 880 Şeb gelicek cümle-i erkân-ı şâh
Her ne kadar var ise mîr ü sipâh
Ç27a 881 Cümlesi dâmâd ile oldı süvâr
Eylediler ‘azm-i der-i şehr-yâr
882 Hâne-i cânâna gelince hemân
Cümle mübârek diyüp oldı revân
883 Şevk u sürûr ile girüp hâneye
Bakdı zer ü zîver-i kâşâneye
B29b 884 Cümle zer-endûde revâk u deri
Reşk-i ‘Aden ferşinüñ incuları
E18b 885 Pister ü bâlini ser-â-ser harîr
Revzeneler sîm ü murassa’ serîr
877a. kasra ben: ben hazer B, Ç, E, T 878a. Şeyhüñ: Şeyhin Z / sözlerini: dürlerini Z 883a. Şevk u: Şevk B, Ç
194
886 Reşk-i İrem her tarafı zer-nigâr
Zîr-i tütûkda o meh-i gül-’izâr
887 Gördigi dem zînet-i kâşâneyi
Taht-ı serâ-perde-i cânâneyi
888 Cânı kopup agzına geldi hemân
Ditredi endâmı çü berg-i hazân
889 Kalmadı bir vech ile sabra mecâl
Oldı perâkende vü şûrîde-hâl
890 Kıldı hemân cânib-i tahta şitâb
Eyledi niyyet ide ref’-i hicâb
891 Yâdına geldi o mahal nush u pend
Kıldı yed-i sabr ile nefsi kemend
892 İtdi rücû’ kıbleye ol tâb ile
Bagladı el hazrete âdâb ile
893 Nısfa irince gice kıldı namâz
Eyledi dergâh-ı Hudâ’ya niyâz
894 Kalmadı cisminde salâta kuvâ
Eyler idi makdem-i şeyhi ricâ
890b. niyyet ide: niyyet k’ide B, Ç, E 891b. sabr ile nefsi: sabrını nefse Z 892b. hazrete: hazret B
195
895 Kapladı hayret katı üftâdeyi
Cây-ı karâr eyledi seccâdeyi
T28b 896 Kârı bunuñ duhtere geldi ‘aceb
Didi salât ile geçüp gitti şeb
897 Farz idelüm kılmadı aslâ salât
Bu gice lâzım mı kazâ-yı fevât
E19a 898 İşte kazâsın da edâ itdi heb
Ç27b Şimdi n’içün vaslumı kılmaz taleb
Z25a 899 Hüsnüme biñ nâz ile ‘âşık geçer
İrmiş iken vasluma n’oldı kaçar
B30a 900 Dest-i hayâ tutdı mı nutkın ‘aceb
Bagladı mı râhını şerm ü edeb
901 Ref’-i hicâb itmek içün ol perî
İstedi kim da’vet ide şevheri
902 Kopdı o sâ’at bir ‘aceb zelzele
Düşdi serây içre katı velvele
903 Cânib-i kıblesi cidâruñ hemân
Şakk oluben geldi o kutb-ı zamân
904 Kasra girüp hâzıra virdi selâm
Eyledi dâmâd ile duhter kıyâm
898a. itdi: kıldı B, Ç
196
905 Sadra vakar ile idince ku’ûd
Berk-i ruhı eyledi çarha su’ûd
906 ‘Ârızınuñ nûrı ile ol kamer
Şem’aları eyledi bî-tâb u fer
907 Didi gel ey ‘aşk ile âşüfte-hâl
Hubb-ı sivâ ile olan pây-mâl
908 Var mı cihân içre ‘aceb ey ahî
Cây-ı safâ böyle mahal bir dahı
909 Çok bulınur gerçi cihânda güzel
Var mı bu meh-pâreye ammâ güzel
910 Didi eger bendeden itsen su’âl
Bunlara dünyâda bulınmaz misâl
E19b 911 Hazret-i şeyh itdi tebessüm biraz
Didi eyâ sâlik-i râh-ı mecâz
912 ‘Âkıbeti bunlaruñ olur ‘adem
‘Âkıl olan yok yire çekmez elem
T29a 913 Kasr aña dirler ki harâb olmaya
Dil-ber odur zîr-i türâb olmaya
900a. nutkın: nutk-ı B
197
914 Bundan iyü var nice kasr u serâ
Hışt-ı zer ü sîmine gelmez fenâ
Ç28a 915 Hidmet içün her birisi câriye
Anlara nisbetle bu hod Mâriye
916 ‘Arz-ı cemâl itse biri dehre ger
Şems u kamer gösteremez nûr u fer
B30b 917 Cümlesi pâyende vü bâkî velî
Ehl-i mecâzuñ aña irmez eli
Z25b 918 Kangısını eyler isen ihtiyâr
Eyle taleb şimdi elünde hıyâr
919 Eyledi dâmâdı bu câm ile mest
Geldi hemân yâdına bezm-i elest
920 Didi eyâ mürşid-i râh-ı hüdâ
Dergehüñe eylemişüm ilticâ
921 Zerre kadar kalmadı dilde karâr
Firkat ile niceye dek intizâr
922 Dil-ber-i bâkîye irürsem bu şeb
Eylemezüm bunları aslâ taleb
914b. Hışt-ı: Hışt u: Ç, E 915a. her birisi: cümlesi pür Ç, Z; cümlesi bir B 916b. nûr u: nûr B 918a. kangısını: kankısını E 919b. yâdına: yanına B 920a. hüda: Hudâ B
198
923 Havfum odur ola zamânı dırâz
Öyle olursa baña yekdür mecâz
E20a 924 Kıldı tebessüm didi sen gör yarak
Sanma ola ‘âşıka Bagdâd ırak
925 Böyle diyüp kıldı ‘azîmet hemân
İkisi de dîdeden oldı nihân
926 Diñler idi sözlerini bint-i şâh
Eyler idi zîr-i tutûkdan nigâh
927 Didi eyâ kâdir ü hayy u mecîd
Şevherümi eyleme benden ba’îd
928 Şeyh ile gâ’ib olıcak şevheri
Kıldı girîbânını çâk ol perî
929 Aglar iken cezbe irüp duhtere
Düşdi serîrinden o sâ’at yire
T29b 930 Tâk u tarâk itdi içerden zuhûr
Dâyelerüñ ‘aklına geldi fütûr
931 Bir iki sâ’at kapuda turdılar
Halka-sıfat bâba kulak urdılar
Ç28b 932 Gelmedi bir vech ile sît u sadâ
Eyledi girmek içerü iktizâ
199
933 Cür’et idüp bir ikisi hâneye
Girdi bakup hey’et-i cânâneye
B31a 934 Sâye gibi yirde yatur ol perî
Aradılar bulmadılar şevheri
935 Kıssaya vâkıf olıcak şehr-yâr
‘Aklı gidüp oldı katı bî-karâr
936 Duhterinüñ yanına geldi o şeb
Gördi yatur şevheri kıldı taleb
E20b 937 Bildi ki dâmâdı kılınmak muhâl
Z26a Kız ise bî-hod kime itsün su’âl
938 Vâkı’adan olmadı kimse habîr
Kıldı taleb geldi huzûra vezîr
939 Bakdı vezîrüñ yüzine pür-gazab
Didi bu âşûba sen oldın sebeb
940 Bulmaz isen bu gice andan nişân
Kat’ iderüm ‘ırkunı ey kartabân
941 Öpdi yiri eyledi şâha du’â
Didi mu’înüñ ola dâ’im Hudâ
942 Burc-ı ‘Acem içre şehâ bir velî
Sâkin imiş tutmış o andan eli
200
943 Dürleri de ol imiş ihsân iden
Lutf ile ol hasteye dermân iden
944 Kutbı imiş şimdi bu ‘asruñ tamâm
Keşf ü kerâmet ile olmış be-nâm
945 Dûr ola mir’ât-ı dilüñden keder
Var ise bu müşkili o hall ider
946 Menkabet-i hazret-i şeyhi vezîr
‘Arz idicek pâdşâh-ı Cem-serîr
T30a 947 Kıldı ‘azîmet vara şeyhi göre
Aslını bu müşkilüñ andan sora
948 Ârızasın duhterinüñ söyleme
Gıybet-i dâmâdı beyân eyleme
Ç29a 949 Gelmede şeh diñle sen ey nükte-dân
Hâlini dâmâd ile şeyhüñ hemân
E21a 950 Hâne-i duhterden idince güzâr
Eylediler burc-ı ‘Acem’de karâr
B31b 951 Hazret-i şeyhe didi ey çâre-sâz
Geldi zamânı idesin keşf-i râz
939b. bu: şu Z 944a. Kutbı: Kutb B 947b. müşkilüñ: müşkilin B, Ç, Z 948a. söyleme: söyleye T // b. eyleme: eyleye T 950b. ‘Acem’de: ‘Acem’den Ç
201
952 Kalmadı bu bendede sabr u sükûn
Niceye dek hicr ile yansun derûn
953 Vasfını şerh eyledigün hâneye
Bu gice gönder beni cânâneye
954 Didi biraz hˇâbile ol beste-leb
Lutf-ı Hak’a vâsıl olursın bu şeb
955 Kodı başın bâliş-i hˇâba hemîn
Örtdi ridâsıyla yüzin kutb-ı dîn
Z26b 956 Ol iki sûfî ki mukaddem haber
Virmiş idük anlara kıldı nazar
957 Didi görüñ meyyiti gusla yarak
Şimdi gelür hücreye şâh-ı ‘Irak
958 Göz yumıcak bildiler ol mübtelâ
Olmış o dem vâsıl-ı dâr-ı bekâ
959 Gusla şürû’ eyledi ol iki pîr
Geldi o dem hücreye şâh u vezîr
960 Şeh göricek tahtada dâmâdını
Kıldı rehâ duhterinüñ yâdını
961 Heybet-ı şeyh eyledi şâha eser
Olmadı kudret sora andan haber
952a. sükûn: karâr Z // b. derûn: bu zâr Z
202
962 Bîd-sıfat cismi olup lerzenâk
Âyine-i dilde görindi helâk
E21b 963 Lutf ile şeyh itdi nevâziş şehi
Çıkdı biraz ebr-i kederden mehi
T30b 964 Didi bunuñ aslını ey şehr-yâr
Sorma seher olsa gerek ‘aşkâr
965 Sen de varup duhterinün kârını
Gör ki o da buldı gibi yârını
Ç29b 966 Oldı temennâsı anuñ da kabûl
Bunlar içün olma şehâ sen melûl
B32a 967 Gûş idicek remzini şeyhüñ hemân
Duhterinüñ menziline atdı cân
968 Geldi yatur gördi o meh-pâreyi
Derdine zann itdi bula çâreyi
969 Duhterini istedi bî-dâr ide
Cem -i etıbbâ ide timâr ide
970 Açdı yüzin gördi o şimşâd-ı nâz
İtmiş o da terk-i serâ-yı mecâz
956a. sûfî ki: sûfî Z 960a. Şeh göricek: Şâh u vezîr Z / tahtada: tahta B 962a. olup: anda Z 964a. seher olsa gerek: seni eyleme sen T 966b. sen: ki B
203
971 Başladılar nâleye bî-fâ’ide
Hande gehi girye budur kâ’ide
972 Geldi musallâya seher iki yâr
Vâkıf-ı sır oldı sigâr u kibâr
973 Ol gün olup gâyet ile izdihâm
Bir yire gelmişdi havâs u ‘avâm
974 Hazret-i şeyhe idüben iktidâ
Eylediler cümle salâtın edâ
Z27a 975 İkisini bir yire defn itdiler
Her kişi yirlü yirine gitdiler
E22a 976 Ehl-i mecâz olsa garazdan beri
‘Aşk-ı hakîkatdür anuñ reh-berî
977 Şübhesiz ‘âşık ki ola pâk-bâz
Aña olur kantara ‘aşk-ı mecâz
978 Pûte-i ‘aşk içre özin kâl ider
‘Aşkı anı mürşide îsâl ider
979 Hâsılı ol gevher-i tâc-ı ricâl
Perde-i ihfâda nice mâh u sâl
970a. yüzin: yüzüñ Z 973b. havâs u: havâs B 974b. eda: -Z
204
980 Rûh-ı mücerred gibi pinhân idi
Burc-ı ‘Acem kâlıb ü o cân idi
T31a 981 Zâhir olup rütbe-i gavsiyyeti
Oldı bu kıssa sebeb-i şöhreti
Temsîl*
Ç30a 982 Kays-ı benî Âmir-i sahra-neverd
B32b, E23b Olmış idi ‘aşk ile kârı neberd
983 ‘Aşk ile her kim ki ide kâr-zâr
Gâlib olurdı aña ‘aşk-ı nigâr
984 Pençe-i aşk eyledi anı zebûn
Gerdenine takdı kemend-i cünûn
985 Hâsılı bir ‘âşık-ı çâlâk idi
‘Aşk ı mecâz idi velî pâk idi
986 Firkat-i Leylî ile Mecnûn idi
Hicr ile ahvâli diger-gûn idi
987 Râh-ı talebde olıcak ser-firâz
Virdi netîce aña ‘aşk-ı mecâz
988 Tâlib iken görmege dîdârını
Turfe bu sahrada görür yârını
* -Ç, E, Z 983a. kim: dem B, Ç, E / zâr: râz Ç 984b. Gerdenine: Gerdânına B
205
989 Leyli ider lutf ile ref’-i nikâb
Kays anı gördükde ider ictinâb
990 Leyli didi Kays’a ki ey mübtelâ
‘Âşıka nâz itmek olur mı revâ
991 Tâlib iken vuslatuma rûz u şeb
Şimdi nedür kaçmaga benden sebeb
992 Düşdi dil-i Kays’a katı âb
Virdi su’âline zarûrî cevâb
Z27b 993 Didi kerem kıl baña itme cefâ
Tâlibe ‘arz eyle cemâl u likâ
994 Bir dili ma’mûr ide çün ‘aşk-ı pâk
Gayrıları itmez aña iştirâk
E24a 995 Bir dil iki dâma nice kayd olur
Bir kuş iki bâza nice sayd olur
996 Kıble-i mü’min bir olur ey nigâr
İtme kelâmuñla beni dil-fikâr
T31b 997 Yûsuf’a ‘âlemde Züleyhâ gerek
Hâsılı Mecnûn’a da Leylâ gerek
986b. B nüshasında 986 ile 987 yer değiştirmiştir 987b. virdi, vir B / netîce: netîce B, Ç 989b. gördükde: görür Z 991a. vuslatuma: vaslumı sen Z / rûz u: rûz B 998a. Leylî: Leylâ Z 1000a. Leylî Leylâ Z
206
998 Didi ki Leylî benüm ey bu’1-heves
Eyle nazar ‘ârızuma bir nefes
B33a 999 Kays aña şevk ile nigâh eyledi
Ç30b Görmedi maksûdını âh eyledi
1000 ‘Ârız-ı Leylî aña mir’ât idi
Gördigi evvelde hayâlât idi
1001 Görmedi ol cezbeyi âyînede
Kaldı hayâli gam ile dîdede
1002 Nâle-künân eyledi andan firâr
Hayret ile kaldı yirinde nigâr
Münâcât*
1003 Ey felegi devr ile meftûn iden
Rûz u şebi Leyli vü Mecnûn iden
1004 Mihri kılan hüsn-i mehüñ bendesi
Eşk-i sehâbı yemüñ efgendesi
1005 Leyli gibi mâhı siyâh-pûş iden
Kays-sıfat neyyiri pür-cûş iden
1006 ‘Aşkun olınca güneşüñ hem-rehi
Eylemez idrâk-ı visâl-ı mehi
* - Ç, E, Z 1006b. visâl-ı visâli Ç; T’de 1006 ve 1007 yer değiştirmiştir. 1008a. çeşm-i: çeşm ü B
207
E24b 1007 ‘Aşkuñ ile çâk-ı girîbân seher
‘Aşkuñ ile dönmede şems u kamer
1008 ‘Aşkuñ ile giryede çeşm-i sehâb
‘Aşkuñ ile yanmada cism-i şihâb
1009 ‘Aşkuñ ile geldi ‘ademden vücûd
‘Aşkuñ ile Âdem’e oldı sücûd
1010 Kenz-i nihân ‘aşk ile oldı ‘ayân
‘Aşkdur olan âyine-i imtihân
Z28a 1011 Âyinedür âdeme rûy-ı beşer
Âyineden hâsıl olur hayr u şer
1012 Ol kişinüñ kim nazarı pâk ola
Ehl-i hıred sâhib-i idrâk ola
T32a 1013 Añladı vâdî-i mahabbet nedür
Âyinede rûy-ı hakîkat nedür
B33b 1014 Eylemedi meyl-i nukûş-ı siva
Olsa revâ vasıl-ı ‘aşk-ı Hudâ
Ç31a 1015 Âyineye baksa eger kec-nazar
Reh-zen olur aña mecâzı suver
208
1016 Fark idemez nakşı vü nakkâşını
Âhiri hasretle virür başını
1017 Lutf u kerem eyle eya kirdgâr
İtme huzûruñda bizi şermsâr
1018 Câm-ı mecâz ile bizi kılma mest
Bendelerüñ eyleme sûret-perest
1019 Nâli-sıfat bu dil-i âşüfte âh
Subh u mesâ itmede kesb-i günâh
E25a 1020 Geçdi güni zikr-i ruh-ı yâr ile
Câm-ı dili pür mey-i efkâr ile
1021 Rûzını endîşe-i zülf itdi şâm
Gerdenine tûl-ı emel oldı dâm
1022 Kârı temennâ-yı dehen dem-be-dem
Eylemedi yâd-ı diyâr-ı ‘adem
1023 Kayd-ı miyâna düşüp ol bî-nevâ
Bir kıl ile bagladı göñlin hevâ
1024 Fikri bugün gerçi ki kâmetdedür
Seyri velî rûz-ı kıyâmetdedür
1016a. nakşı vü: nakş ile Z, nakşını E 1017a. Lutf u: Lutf B, Ç // b. huzûruñda: huzûrında B, Z 1019a. Nâli: Nâbi T 1020b. dili: dil-i Z 1027b. Mürtekib ü: Mürtekib-i B, Ç / ‘âk u: ‘âk B 1028a. cûduña: cûdına B, cudıña Z
209
1025 Varını sarf itdi bugün yârına
Bilmedi ser-mâye gerek yarına
1026 Hâsılı bir müflis-i bî-mâyedür
Mest-i şarâb-ı ‘araz u sâyedür
1027 Gerçi esîr-i yed-i emmâredür
Mürtekib ü ‘âk u yüzi karedür
1028 Lîk senüñ cûduña yokdur hisâb
Kabza-i lutfundadur ümmü’l-kitâb
T32b 1029 Âyine-i kalbini kıl tâbnâk
Perde-i nakş u suveri eyle çâk
Z28b 1030 ‘Aşk-ı mecâzîden elin tut geçür
Bâde-i câm-ı keremüñden içür
B34a 1031 ‘Âşık -ı dil-dâde-i meftûnuñ it
Vâlih ü âşüfte vü Mecnûn’un it
Hikâyet-i İskender-i Zü’1-Karneyn*
Ç31b 1032 Sayrefi-i nakd-ı diyâr-ı haber
E47b Kîse-i hikmetden idüp sarf-ı zer
1033 Dürc-i kısâsdan çıkarub hayli dür
Sâmi’inüñ dâmenini kıldı pür
1030a. elin: elün B / içür: icir Z * -Ç, E, Z; Hikâyet-i Hazret-i İskender bâ-Câlinûs T 1034b. kârgeh-i: kârına B
210
1034 Hazîn-i gencîne-i devr-i zamân
Sikke-zen-i kârgeh-i imtihân
1035 Devlet ile bulsa biri mertebe
Kalbini eyledi anuñ tecrübe
1036 Olmasa kalbinde eger hırs u âz
Dahme-i gencin aña eylerdi bâz
1037 Kimde ki görse tamâ’ vü hırs-ı mâl
Eyler idi gayrı dere intikâl
1038 Nakl iderek hâsılı derden dere
Geldi der-i hazret-i İskender’e
1039 Gördi müsâvî aña hâk ile zer
Hidmetine bagladı bel çün kemer
1040 Hâsılı darb itdi felek zergeri
Sîm ü zere sikke-i İskender’i
1041 Oldı cihân içre şeh-i dâdger
Emrine fermân-ber olup bahr u ber
1042 Şevketine bâ’is olup ‘adl u dâd
Devleti günden güne oldı ziyâd
1043 Şevketi tutmışdı cihânı tamâm
Bende-i fermânı idi hâs u ‘âm
1040a. darb: harâb B
211
1044 ‘Âlim idi cümle müdebbirleri
Hikmet ile fâ’ik idi her biri
E48a 1045 Kimi Aristo kimi Bokrat idi
T33a Kimi Felâtûn kimi Sokrât idi
1046 ‘İlme ‘aceb itmiş idi ragbeti
‘Âlim ü dânâyı severdi katı
1047 Ehl-i hikemden birinüñ yâdını
Bir kişi gûş itse bilüp adını
Ç32a 1048 Müjde iderdi varup İskender’e
Z29a, B34b Nâ’il olurdı nice sîm u zere
1049 Hâsılı İskender’e her subh u şâm
Tuhfe idi ehl-i hünerden peyâm
1050 Var idi bir ‘âlim-i hikmet-şi’âr
Gûşe-i fakr itmiş idi ihtiyâr
1051 Mâmeleki bir nemed ü bir külâh
İtmez idi devlet-i dehre nigâh
1052 Yakmış idi pîh-i cigerden çerâg
İtmiş idi dehr-i denîden ferâg
1048a. varup: gelüp Z 1052a. pîh-i: yine B
212
1053 Ma’den-i zer gibi yiri hâk idi
Kayd-ı fenâdan su gibi pâk idi
1054 Mâlik idi genc-i ‘ulûma velî
Her neye sunsa yitişürdi eli
1055 İtmiş idi taht-ı ‘ulûma cülûs
Nâmına dirlerdi anuñ Câlinûs
1056 Hazret-i İskender-i ferhûnde-fâl
Eyledi bir gün hükemâdan su’âl
1057 Didi eyâ encüm-i çerh-i ‘ulûm
Eylediñüz âheni hikmetle mûm
E48b 1058 Her biriñüz âlim u ferzânedür
Bahr-i hünerde dür-i yek-dânedür
1059 Hâtıradan kalbümi eylen halâs
Tâb ile bu hikmeti hep ‘âm u hâs
1060 Kalbe neden ‘ârız olur dem-be-dem
Mâye-i şâdî gehi âsâr-ı gam
1061 Gûş idicek kavlini şâhuñ tamâm
Didiler ey şâh-ı süreyyâ-makâm
1054 -Z, a. genc-i: genc ü B
213
T33b 1062 Kâlbüd-i halkı hakîm-i kadîm
Eyledi çâr ‘unsûr ile müstakîm
1063 Her ne gelür âdeme sûd u ziyân
‘İllet-i çâr-’unsûr olur bî-gümân
1064 Zâhib olup her biri bir ‘illete
Düşdi kimi tıbba kimi hikmete
B35a 1065 Kavl-i şehen-şâha bilâ-irtiyâb
Ç32b Her biri bir vech ile virdi cevâb
1066 ‘Arz-ı güher eylediler sag u sol
Olmayıcak zîver-i sem’-i kabûl
1067 Didi biri ey şeh-i hikmet-şinâs
Hall idemez bil bunı dest-i kıyâs
Z29b 1068 Hâsılı bir mürşid-i kâmil gerek
Şâm u seher ‘ilm ile ‘âmil gerek
1069 Zâhiri vü bâtını ma’mûr ola
Câm-ı dili gün gibi pür-nûr ola
1070 Kalbe virür dagdaga çok kîl u kâl
Yohsa bu ‘akl ile bilinmek muhâl
E49a 1071 Şeh didi şimdi ‘acebâ bir hakîm
Var mı ola bezm-i yakîne nedîm
1062a. Kâlbüd-i: Kâlbüdin B, E
214
1072 ‘Âlim-i mezbûrı beyân itdiler
Menkabetin şerh u ‘ayân itdiler
1073 Vasfın o ‘allâme-i bahr u berüñ
Sem’ine irgürdiler İskender’üñ
1074 Vâkıf olınca şeh-i ‘âlî-nejâd
Gelmesini itdi hakîmüñ murâd
1075 Nâme yazup kıldı selâm u du’â
İlçi salup itdi kudûmin ricâ
1076 Eyledi ihdâ nice tuhfe latîf
Kıymet ile hamli girân u hafîf
1077 Bir nice gün kâsıd-ı şâh-ı cihân
Oldı reh-i deşt-i talebde devân
1078 Şehr-i hakîme irişüp bir seher
Menzilini eyledi cây-ı makar
T34a 1079 Gördi o ‘allâme-i fazl-intisâb
Genc-sıfat meskenin itmiş türâb
1080 Âyineveş zîr-i nemedde nihân
Bahr gibi bî-kemer ü taylasân
1069a. Zâhiri vü: Zâhiri hem Z, Zâhir ile E / ola: eyle Z 1073b. irgürdiler: irgürüben Z 1079a. intisâb: iktisâb Z 1080a. Âyineveş: Âyine tek E, Z 1081b. ser ü: ser-i B, Ç, E 1082b. Hüdâ’yı: hüdâyı B, Ç, E
215
1081 Zâhirine kıldı hakîmüñ nigâh
Oldı ser ü kârı harâb u tebâh
B35b 1082 ‘Ârif olan zâhire itmez nazar
Ç33a Nûr-ı Hüdâ’yı göremez çeşm-i ser
1083 Çeşm-i serüñ gördigi levn ‘araz
Gevheri görmekdedür ancak garaz
E49b 1084 Nakşına aldanma bakup zâhirüñ
Hışmına dûş olma sakın kâhirüñ
1085 Zâhirine bakdı türâbuñ racîm
Oldı giriftâr-ı azâb-ı elîm
1086 Görmedi hâk içre olan gevheri
Añlamadı kıymet-i sîm ü zeri
Z30a 1087 Şu’lesine âteşüñ oldı esîr
Bilmedi keyfiyyet-i nârı fakîr
1088 Zâhir ile itdügi kesb-i gurûr
Oldı aña bâ’is-i la’n u nüfûr
1089 Hâsılı ol kâsıd-ı zâhir-perest
Pâye-i dânâyı kıyâs itdi pest
1083a. levn: kevn Z 1087b. nârı: nar-ı E 1088a. kesb-i: kesb ü B // b. la’n u: la’n B 1089b. pest: pes E
216
1090 Çeşm-i hakâretle bakup bir zamân
Didi saña müjde şeh-i kâm-rân
1091 Da’vet ile kıldı mükerrem seni
‘İzzet idüp pâyüñe saldı beni
1092 Hazret-i İskender-i sâhib-kırân
Nâme ile virdi nice armagan
1093 Sundı hakîmüñ eline nâmeyi
Kodı öñinde kemer ü câmeyi
1094 Gerçi alup kıldı nazar nâmeye
Bakmadı ammâ kemer ü câmeye
1095 Eylemedi tuhfesine iltifât
Didi eyâ peyk-i sütûde-sıfât
T34b 1096 Eyle var İskender’e bizden du’â
Eylemesün emr-i muhâli ricâ
E50a 1097 Bir kişi bir baba ide ittikâ
Der-be-der olmak aña olmaz revâ
1098 Her kim umar bâb-ı fenâdan meded
Bâb-ı vücûdı ider elbette sed
1091b. pâyüñe: pâyiñe Z 1094b. ammâ: aslâ Z 1098b. elbette: elbetde Z 1100b. haber: cevâb Z
217
Ç33b 1099 Dergeh-i fakrı kim ider ihtiyâr
B36a Olmaz o fermân-ber-i her şehr-yâr
1100 Virdi hakîmâne o kân-ı güher
Kâsıd-ı İskender’e şâfî haber
1101 İlçi dönüp olmadı hâcet revâ
Oldı hüveydâ rece’a’l-kahkara
1102 Düşdi dil-i şâha katı ıztırâb
Bildi ki yok gayrı tarîk-i savâb
1103 Kendi ola şehr-i hakîme revân
Mertebe-i zâtuñ ide imtihân
1104 İtdügi du’âda o sâdık mıdur
Fazl ile bu rütbeye lâyık mıdur
Z30b 1105 Yohsa mücerred ola ger iddi’â
Hîleger ü cev-dih ü gendüm-nümâ
1106 Vâcib olur aña biraz gûş-mâl
Varmayıcak anda bilinmez muhâl
1107 Hâzır olup cümle mühimmât-ı râh
Geldi der-i devlete mîr ü sipâh
1108 ‘Asker-i şâh oldı ser-â-ser süvâr
Şevket ile girdi yola şehr-yâr
1105a. mücerred ola: tecerrüd ger Z / b. Hîleger ü: Hîleger E
218
1109 Kat’-ı menâzilde misâl-ı kamer
Sür’ati reşk-âver-i bâd-ı seher
E50b 1110 Devlet ile olsa seherden süvâr
Reh-ber iderdi aña şemsi nehâr
1111 Her gice encümle o meh hem-’inân
Olsa düşerdi öñine keh-keşân
1112 Seyr ü temâşâ iderek subh u şâm
Oldı sefer müddeti âhir tamâm
T35a 1113 Bir gün idüp şehr-i hakîme nüzûl
Nasb-ı hıyâm eylediler sag u sol
1114 Kıldı edâ şehrüñ ekâbirleri
Tehniye-i makdem-i İskender’i
1115 Pâyine yüz sürdi gelüp hâs u ‘âm
Eyledi şeh anlara çok ihtirâm
Ç34a 1116 Kalmadı şehr içre gabî vü fehîm
B36b Gelmeye İskender’e illâ hakîm
1117 Bir iki gün şâh-ı sipihr-iktidâr
Devlet ile eyledi anda karâr
1118 Ber-taraf oldukda zihâm-ı ‘avâm
Meskenine kıldı hakîmüñ hırâm
219
1119 Gün gibi ol pâdşeh-i dâdger
Ayagına vardı hakîmüñ seher
1120 Gördi o gencîne-i fazl u hüner
Bir küçicek hâneyi itmiş makar
1121 Seng-i siyeh bâlişi ferşi türâb
Câmesi peşmîne mekânı harâb
1122 Olmış idi kayd-ı recâdan berî
Zerreye saymazsa revâ hâveri
E51a 1123 Hürmet ile virdi Sikender selâm
Aldı selâm itmedi şâha kıyâm
1124 Virdi şehe vaz’ı hakîmüñ melâl
İtdi ferâsetle hakîm intikâl
Z31a 1125 Eyledi İskender’e dânâ hitâb
Virdi sühan gevherine âb u tâb
1126 Didi bize gelmeñe n’oldı sebeb
Kim çekesüz bâr-ı esferden ta’âb
1127 Görmek ise ger bizi maksûd eger
Âyine-i dilde nedür bu keder
1120a. fazl u: fazl B 1121a. bâlişi: bâliş ü Z // b. peşmîne: peşmîn Z 1122b. saymazsa: saymadı Z 1127a. maksûd eger: maksûduñuz Z // b. nedür bu keder: ne bu dûduñuz Z
220
1128 Şeh didi ilzâm içün ey nükte-dân
Añladı bu sırrı ser-â-ser cihân
1129 Devr ideli künbed-i heft âsmân
Lâzıme-i çerh budur her zamân
T35b 1130 Bir kişi bir ‘asra olur pâdşâh
Bi’ât iderler aña mîr ü sipâh
1131 Râzı olur emrine hep hâs u ‘âm
Nâfiz olur hükmi anuñ subh u şâm
1132 Çünki beni hazret-i Perverdigâr
Eyledi bu ‘asra şeh-i tâc-dâr
Ç34b 1133 İmdi ulu’1-emre itâ’at gerek
B37a Zâtına ikrâm u ri’âyet gerek
1134 Nâme ile oldı kudûmüñ murâd
Eylemedüñ emrimüze inkıyâd
1135 ‘İlmüñe itdük yine biz ihtirâm
Şehrüñe geldükde havâs u ‘avâm
E51b 1136 Oldı der-i devletüme çehre-sâ
Olmadı senden bize bir merhabâ
1137 Pâyüne geldükde yine ey hakîm
Eylemedüñ kâmetüñi müstakîm
221
1138 Böyle midür ‘âdet-i ehl-i sülûk
Böyle midür resm-i senâ-yı mülûk
1139 Gûş idicek nükte-i İskender’i
Bezme nisâr itdi dür ü gevheri
1140 Didi benüm vardur iki çâkerüm
Şâm u seher bende-i hâk-i derüm
1141 Ser-keş idi her biri hadden füzûn
Dest-i hıred anları kıldı zebûn
1142 Terbiyet-i ‘akl ile pes her biri
Oldı reh-i fısk u hevâdan berî
1143 Ben yine ol kullaruñ ey hoş-nihâd
Eylemedüm nâmını bir kerre yâd
Z31b 1144 Şehvet ü hırs oldı müsemmâları
Tab’uma hoş gelmedi sîmâları
1145 Sen o benüm kullaruma bendesin
Her birinüñ pâyine efgendesin
1146 Bendesine eylemeyen i’tibâr
Bendesinüñ bendesin itmez şümâr
1141a. hadden: ez-had Z 1143a. kullaruñ: kulların B
222
T36a 1147 ‘Âkıl olan ol şehe eyler kıyâm
Saltanat u mülki olur müstedâm
1148 Şâh aña dirler ola zâtı kadîm
Bencileyin sen de bir ‘abd-i sakîm
E52a 1149 Şâha olur añla rükû’ vü sücûd
Bendeye lâyık mı kıyâm u ku’ûd
Ç35a 1150 Tîr-i sühan sîne-i İskender’e
B37b İşledi varınca dem-i şeh-pere
1151 Bildi hakîmi yem-i ‘irfân imiş
Kendisi bir katre ol ‘ummân imiş
1152 Düşdi ayagına idüp i’tizâr
Didi beni itme yeter şermsâr
1153 Bilmez idüm kendümi ben ey ulu
Pâyüne her kim süre yüz bahtlu
1154 İstedi İskender ide ‘arz-ı hâl
Ya’ni kıla hâl-i derûnı su’âl
1155 Eylemeden şeh sühana feth-i bâb
Virdi şehe keşf yüzinden cevâb
1147b. olur: ola B, Ç, E // b. saltanat u: saltanat-ı B, Ç
223
1156 Didi dil-i mürdeme bil her zamân
‘Ârız olan hâtıralar subh u şâm
1157 Sûret-i şâdî gehi nakş-ı keder
Âyine-i dilde olan cilveger
1158 Hâsılı âmed-şod-ı şâdî vü gam
Hırs ile şehvetden olur dem-be-dem
1159 Her birinüñ evveli hurma vü şîr
Telh olur ammâ soñı mânend-i sîr
1160 Olma sakın bende-i gîr u gülû
Vesveseden olmaya kalbüñ tolu
1161 ‘Âkıl olan bunlara virmez vücûd
Kâra ziyân irse nedâmet çi sûd
E52b 1162 Eyledi bu vech ile hatm-i kelâm
Hissesini aldı Sikender tamâm
Z32a 1163 Gevher-i pendi idicek hırz-ı cân
Oldı yine ‘âzim-i sûy-ı mekân
1151b. Kendisi: Kendüsi Z / bir katre ol: katre vü ol: Ç, E / vü: -B 1156a. her zamân: ey hümâm Z
224
T36b Temsîl*
1164 Var idi bir merdek-i ehl-i hevâ
Gavta-hur-ı lücce-i bahr-i sivâ
B38a 1165 Şehvet ü hırs ile olup hem-’inân
Nefsine mahkûm idi ol her zamân
Ç35b 1166 Bâde-i şehvetle katı mest idi
Cur’a-sıfat mertebesi pest idi
1167 Ehl-i hevâ kayd-ı şikem-bestesi
Subh u mesâ gîr u gülû hastesi
1168 Dîdesi pür-nem dili büryân idi
Kâse tehî sofrası bî-nân idi
1169 Hâsılı ol şehvet ü hırs-âşnâ
Olmış idi fakra katı mübtelâ
1170 Hânesine bir gün o şûhuñ hemân
Geldi konuk oldı meger bir cüvân
1171 Eyledi mihmân içün ol gün fakîr
Sa’y-ı firâvân ile bir nân u sîr
1172 Eyledi bahtından o şeb çok gile
Gûş idicek geldi müsâfir dile
1161b. Kâra: Gâhi Z * -Ç, E, Z 1164a. hevâ: fenâ Ç
225
1173 Didi seni bend-i fakrden rehâ
Eylemek âsân idi ey mübtelâ
E53a 1174 Sabr ü tahammül var ise sende ger
Göstereyüm saña biraz sîm ü zer
1175 Yog ise ger sende nişân-ı sebât
Cây-ı hatârdur bulımazsın necât
1176 Düşdi ayagına idüp çok niyâz
Didi saña bendeyüm ey ser-firâz
1177 Emrine râm olmaga ‘ahd eyledi
Mâlik-i genc olmaga cehd eyledi
1178 Çıkdılar ol dem ikisi dârdan
Geçdiler ol şeb bir iki gârdan
1179 Yolları irdi o gice bir yire:
Her tarafı kûh u miyânı dere
T37a 1180 Didi bu vâdîde hakîmüñ biri
Defn ü rasad eyledi sîm ü zeri
1168b. Kâse: Kîse Z 1169a. şehvet ü: şehvet-i E, Z 1170b. meger: ‘aceb Z 1171a. ol: o Z // b. sîr: şîr Z 1173a. fakrden: fakîrden B // b. âsân: ân B 1175a. yog: yok E // b. bulımazsın: bulamazsın T, Z 1177a, b.olmaga: olmagı Z 1179b. kûhu: kûh B, Ç, E 1180b. defn ü: defn Z 1184a. nefs ü: naks u Ç
226
Z32b 1181 Üstine bir duhter olup pâsbân
Gencüñ odur hâfızı bil her zamân
B38b 1182 Fethi nasîb olsa bu gencüñ bize
Eyle hazer bakma sakın ol kıza
Ç36a 1183 Tutma kulak lâbesine duhterüñ
Olma sakın tâlibi sîm ü zerüñ
1184 Ger düşesin nefs ü hevâ dâmına
Hayr ile irmez bu iş encâmına
1185 Böyle diyüp oldı hemân ol fetâ
Müştagil-i da’vet-i ism ü du’â
1186 Toldı o dem vâdîye tâk u tarâk
Düşdi derûn-ı cebele iştikâk
E53b 1187 Zâhir olup genc-i nihânuñ deri
Girdi kapudan içerü her biri
1188 Gördiler ol hâneyi genc ile pür
Her tarafı tûde-i elmâs u dür
1189 Vaz’ olınup ortaya bir zer serîr
Pâyeleri sîm u bisâtı harîr
1185b. da’vet-i: da’vet E, Z 1187a. genc-i: genc ü B // b. kapudan: kabudan E 1189a. hâneyi: hâneye B / genc ile: bir genc-i Z 1192b. ger: çün Z
227
1190 Meh gibi üstinde yatur bir perî
Beste velî hˇâb ile nergisleri
1191 Başladı isme yine ol ser-firâz
Açdı gözin uyhudan ol mest-i nâz
1192 Didi baña ‘arz idiñüz hâliñüz
Genc ise ger matlabuñuz alıñuz
1193 Diñlemedi kavlini ol pür-hüner
Kıldı yine vâdi-i isme güzer
1194 İtdi bisât üzre ku’ûd ol perî
Oldı lihâfı bedeninden berî
1195 Nâfına dek keşf olıcak sînesi
Sanki görindi mehüñ âyînesi
1196 Lâbeye âgâz idüp ol gül-’izâr
Didi beni eylemeñüz şermsâr
T37b 1197 Cümle hazînem size olsun fedâ
Eylemeñüz keşf-i ‘uyûbum ricâ
1198 Dahmenüñ ammâ kilîdi ferc idi
Ferci içinde rasadı derc idi
B39a 1199 Kılsa kıyâm eylese ref’-i hicâb
Gence irerlerdi bilâ-irtiyâb
228
E54a 1200 Kılmadı bir lahza tahammül o şûm
Z33a, Ç36b Şehvet ü nefs itdi dilinden hücûm
1201 Gördi bürehne oturur duhteri
Tutdı cuhud sıtmaları ol harı
1202 Düşdi hemân üstine bî-şerm ü bâk
Çıkdı bir ot hâneden oldı helâk
1203 Kuvvet-i ism ile refîki hemân Kendin atup taşraya kurtardı cân
1204 Men sabere mâ-yetemennâ melek
Men ‘acele külli ‘acûlin helek
Münâcât*
1205 Ey melik-i mülk-i diyâr-ı ezel
Pâdşeh-i saltanat-ı lem-yezel
1206 Hüsrev-i bî-yâver-i şehr-i kıdem
Hâlık-ı yek-tâ-yı vücûd-ı ‘adem
1207 Hâfız-ı bî-şirket-i ‘arz u semâ
Râhim-i mahlûk u semi’ü’d-du’â
1201a. oturur: oturur Z // b.cuhûd: çift Z, çifut T 1202a. bi-şerm ü bâk: bi-şerm pâk Ç, E, ot: od Z 1203b. Kendin: Kendüñ Z 1204-1221-E * -Ç, E, Z 1206b. vücûd-ı: vücûdı B 1207a. Hâfız-ı: Hâlık-ı Z 1208b. hayy: ins Z
229
1208 Nâzım-ı ahvâl-i umûr-ı ‘ibâd
Feyz-i resânende-i hayy u cemâd
1209 Vâkıf-ı esrâr-ı celî vü hafî
Yokdurur ‘adlüñde şehâ muhtefî
1210 Bizden olan cehl ile her dem hatâ
Senden olan lutf ile dâ’im ‘atâ
1211 Gerçi görür ‘aybımuzı dem-be-dem
Setr ider ammâ yine zeyl-i kerem
1212 Akreb iken sen bize bizden şehâ
Nefsimüz itdi bizi senden cüdâ
T38a 1213 Beste-i dil gerden-i zencîr-i âz
Şehvet ile dest-i temennâ dırâz
B39b 1214 Vakt-’ibâdetde beden nerm u süst
Hîn şefâ’atde kavî hem dürüst
1215 Dest-i tehî pây-ı irâdet-şikest
Sâgar-ı dil hırs ile pür pâye-pest
Ç37a 1216 Şehvet ü hırsuñ olalı çâkeri
Oldı dilüñ hâk-i mezellet yiri
1209b. Yokdurur: Yokdur B, Ç; Yok der-i T
230
1217 Yüzi yok Nâlî’nüñ ide i’tizâr
Tevbesinüñ ‘akd ü şikesti hezâr
Z33b 1218 Nefs ü hevâ hem-demi ‘âsî iken
Gark-i yem-i cürm ü ma’âsî iken
1219 Senden ider yine saña ilticâ
Merhamet ü lutfuñı eyler recâ
1220 İtme bizi şehvet ü hırsa esîr
Eyle şehâ kenz-i kana’âtle sîr
1221 Eyle hidâyet bize ol reh-nümûn
Olmayalum şehvet ü hırsa zebûn
1222 Cümlemüzi mazhar-ı in’âmuñ it
Cur’a-keş-i sâgar-ı ihsânuñ it
Hikâyet-i Sultân Selîm Hân ‘Aleyhi’r-rahmeti ve’1-Gufrân*
1223 Esb-i siyeh-perçem-i müşgîn-licâm
Kıldı seherden yine meyl-i hırâm
1224 Olmag içün ‘âzim-i sahrâ-yı sîm
Kâkülini kıldı serinde dü-nîm
1211b. zeyl-i: zeyl ü B 1213a. Z ve T’de: Gerden-i dil beste-i zencîr-i âz şeklindedir. 1214a. nerm u: nerm Ç; T’de 1214’ün a mısra’ı ile 1215’in b mısra’ı beyti oluşturmuştur. 1215’in b ve 1214’ün a mısra’ı yoktur. 1217a. yok:-Ç / yüzi yok: Yok yüzi T, Z; Nâlî: Nâbî T 1218a. hem-demi: hem-dem-i B // b. cürm ü: cürm-i B 1220b. şehvet ü: şehvet-i B * -Ç, E, Z, Bâziçe-i Sultân Selîm Hân Tabe Serâhu T 1224b. dü-nîm: nîm E 1225b. Behrâm u: Behrâm B
231
1225 Hâme-sıfat eyledi dümmüñ ‘alem
Girdi reh-i vasfa misâl-i kalem
1226 Şâh-ı Sikender-der ü Dârâ-gulâm
Hüsrev-i Cem-çâker ü Kisrâ-nizâm
1227 Zübde-i şâhân u ser-i hüsrevân
Müntahab-i zümre-i ‘Osmâniyân
1228 Fâtih-i Rûm u ‘Acem ü Mısr u Şâm
Rûz-ı vegâ çâkeri Behrâm u Sâm
B40 1229 Tûr-ı şecâ’atde yegâne Kelîm
T38b Kal’a-güşâ hazret-i Sultân Selîm
E54b 1230 Olmış idi kârı dem-â-dem neberd
Oynar idi gâhîce şatranç u nerd
1231 Çengi gibi lu’bda mümtâz idi
Bu iki san’atda ser-efrâz idi
Ç37b 1232 Hâsılı bî-misl idi ol şîr-i merd
Olmış idi nerd ü neberd içre ferd
1233 Her ne zamân şevket ile sürse at
Eyler idi şâh-ı Kızılbaş’ı mât
1230b. şatranç u: şatranç u Ç, şatranc B 1234b. Hind’üñ: Hind’in Z
232
1234 Takdı nice kerre idüp fîl bend
Gerdenine hüsrev-i Hind’üñ kemend
1235 Hasmına ruh göstericek ol dilîr
Eyler idi sayd anı ger olsa şîr
Z34a 1236 Hâsılı bâzîsi ‘aceb-tarz idi
Cümle yayası o şehüñ ferz idi
1237 Yok idi bâzîde şehi bir diger
Saysa felek gibi tokuz kat eger
1238 Olmış iken hayli zamân tâlibi
Bulmadı bir kendüsine gâlibi
1239 Gerçi ki şeh-zâde Süleymân Hân
Ol dahı bu fende olup bî-nişân
1240 Virmiş iken lu’b ile ol pür-hüner
El-veledu sırru ebîden haber
1241 Şâha nazar pâyesi olmışdı pest
Dirdi gören dest-be-bâlâ-yı dest
1242 Hâsılı saymazdı Süleymân’ı mûr
Kalb-i selîminde görindi gurur
1237a. Yok: Yog Z / şehi bir: şebîhi E
233
E55a 1243 Kesb-i gurûr eyledi ol şehr-yâr
N’eyledi gör şu’bede-i rûzgâr
1244 Şâh-ı ‘Acem’de o zamân ey püser
Var idi bir kırd-ı mu’allem meger
1245 Mâhir idi ‘arsa-i şatrancda
Yog idi hem-tâ aña Efrenc’de
B40b 1246 Fehm ü ferâsetde san insân idi
T39a Mekr ü füsûn itmede şeytân idi
1247 San’at-ı bâzîçede vesvâs idi
Hurde idi cüssede nesnâs idi
1248 Hıdmet-i şâhân u tarîk-ı edeb
Cümleyi ta’lîm ile bilmişdi heb
Ç38a 1249 Şâh-ı sakar-câh-ı şeyâtin-sipâh
Vesvese-hüddâm u ma’âsî-penâh
1250 Kıldı ‘azîmet o şeh-i bed-nizâm
Ya’ni ala hîle ile intikâm
1251 Tuta derûnında hafî kîneyi
İlçi ile göndere pûzîneyi
234
1252 Kıldı o maymûnı hemân şâh-ı şûm
İlçi ile tuhfe-i sultân-ı Rûm
1253 Var idi bir nâdire şatrancı hem
Görmedi emsâlini Dârâ vü Cem
1254 Olmış idi cümle ‘akîk-i sefîd
Olmag içün vakt-i ‘amelde bedîd
Z34b 1255 Bir tarafı gerçi beyâz taş idi
Bir tarafı lîk Kızılbaş idi
E55b 1256 Olmış idi kîse vü nutkı hemân
Reşk-ber-i nüh-felek-i perniyân
1257 Dahı nice tuhfe-i Çîn ü Hıtâ
Eyledi ihdâ-yı şeh-i pür-’atâ
1258 İlçi-i şâh-ı ‘Acem-i bed-güher
Düşdi yola bâr ile mânend-i har
1259 Renciş-ı subh u elem-i şâm ile
Geldi der-i devlete eyyâm ile
1260 İlçinüñ ahvâlini sadr-ı kibâr
Eyledi telhîs-i der-i şehr-yâr
1238b. kendüsine: kendisine E 1245b. yog: yok E 1247b. cüsssede: cüsssesi Z / b. idi: ile E 1248a. şâhân u şâhân-ı B, Ç 1249a. câh-ı: câh u B // b. hüddâm u: hüddâm B 1254a. sefîd: Sa’îd Ç, Z // b. ‘amelde: ‘alemde Z 1255a. B, Ç, E’de: Gerçi beyâz idi kamu taş idi, şeklindedir.
235
1261 İlçiye vâkıf olıcak Hân Selîm
Didi yine başladı mekre racîm
B41a 1262 ‘Arz-ı hulûs itmez o seg serserî
Kasdı bu igfâl ide şîr-i neri
T39b 1263 Eyledi fermân o şeh-i nîk-zât
İlçiye resm üzre ola iltifât
1264 Bir nice gün itdi karâr u direng
Oldı següñ câyı künâm-ı peleng
1265 Kâ’ide-i mekse irince nefâd
Gelmesini kıldı şehen-şeh murâd
Ç38b 1266 Kendi gibi bir nice magbûn ile
Geldi der-i devlete maymûn ile
1267 Kıldı serin sûde-i seng-i kadem
Nâmesini sundı vezîre o dem
1268 Nâmesini itdi kırâ’at vezîr
Kıldı taleb kırdı şeh-i Cem-serîr
E56a 1269 Girdi huzûr-ı şehe bevvâb ile
Bûs-ı zemîn eyledi âdâb ile
1264b. şîr-i: şîr ü B, Ç 1265a. mekse: mekse Z 1266b. kırdı: kırd B
236
1270 Turdı ayag üzre senâ eyledi
Şâha lisânınca du’â eyledi
1271 Her ne ise şart-ı rüsûm-ı edeb
Eyledi ber-kâ’ide bî-rahne heb
1272 Yogdı bir vasfı ki ola nâ-sezâ
Cümle pesendîde vü ‘ibret-nümâ
1273 Âlet-i dıhk olmış idi her işi
Handeye ser-mâye ide cünbişi
Z35a 1274 Hâsılı evzâ-ı pesendîdesi
Cümle-i etvâr-ı hoş-âyendesi
1275 Tab’-ı selîmini şehüñ gül gibi
İtdi güşâde eser-i mül gibi
1276 İlçi görince şehüñ ikbâlini
Söyledi pûzinenüñ ahvâlini
1277 Didi eyâ şâh-ı ‘adâlet-penâh
Hüsrev-i meh kevkebe zıll-ı İlâh
1278 Gerçi bu pûzîne mu’allemdürür
Nerd ile şatrancı müsellemdürür
1272b. ‘ibret: gayret B 1274b. âyendesi: âyinesi Z
237
B41b 1279 Çok kes eyle oynadı şatranc u nerd
Olmadı gâlib buñâ ‘âlemde ferd
T40a 1280 Lu’bı bunuñ ey şeh-i hikmet-şinâs
Nev’-i beñî Âdem’e olmaz kıyâs
1281 Sözlerini sürh-serüñ pîş ü kem
Gûş idicek şâh-ı Ferîdûn-haşem
E56b 1282 Hezl ü güzâf añladı peygâmını
Dest-i gazab pür kılıcak câmını
Ç39a 1283 Eyledi ebrûları izhâr-ı çîn Çehre-i maymûna bakınca hemîn
1284 Eyledi pûzîne o dem intikâl Kîse-i şatranca virüp inhilâl
1285 Ferz u ruh u peydak ile atını Eyledi tertîb mühimmâtını
1286 Oldı hemân muntazır-ı izn-i şâh
Eyler idi çeşm-i edeble nigâh
1287 Hâsılı âmâde olınca bisât Kalb-i şehe geldi biraz inbisât
1288 İtdi ta’accüb şâh-ı vâlâ-neseb Gördi ki evzâ’ı hakîmâne heb
1275a. şehüñ şeyhüñ Z 1280a. Lu’bı: Ya’ni B, T 1281a. sürh-ı: sürh u B 1282a. añladı: eyledi B // b. kılıcak: kılıcak B
238
1289 Cünbiş-i pûzîne virüp şâha şevk Kıldı dilin lu’b ile şatranca sevk
1290 Şâh dilîrâne sürince yaya Eyledi maymûn ile lu’b iktizâ
1291 Birbirine oldı mukâbil dü şâh İki cenâh oldı sufûf-ı sipâh
1292 Çün reviş-i leşker-i ‘Osmâniyân Aldı kafâsına süvârî yayan
Z35b 1293 Germ olıcak ma’reke-i kâr-zâr
Birbirine girdi piyâde süvâr
1294 Bezm-i vegâdan sürilüp vehm ü bâk
Karşuladı rumhı siper sîne-çâk
E57a 1295 Çeşm-i cebe tîre iderken nazar
Tutdı ışık tîge serin bî-siper
B42a 1296 Nevbeti geldükde gehî şeş-berüñ
Gözleri dört olur idi migferüñ
T40b 1297 İrdigi dem zırha sökildi sinân
Gördigi dem tîri çekildi kemîn
1284b. şatranca: satrança E 1290a. yaya: payâ B, Ç, T 1292b. Aldı: Oldı B / kafasına: kafasını Z 1293a. kâr-zar: kâr u zâr Z // b. piyâde süvâr: yaya vü Z 1294a. vehm u bâk: vehm pâk B, vehm ü pâk Ç, vehmnâk Z // b. karşuladı: karşıladı T 1297a. irdigi: irdi E
239
1298 Her ne zamân kim atıla zenberek
Çatlar idi nâr-ı gazabla tüfenk
1299 At ile fîl oldı ber-â-ber ‘ayân
Kaldı ayaklarda piyâde hemân
Ç39b 1300 İki ruhı ferze idince dü-tâ
Hurca sürildi arada çok payâ
1301 Eylediler şehleri fîl ile bend
İrmeye tâ ceyşe vegâdan gezend
1302 Ba’zı payâ eyledi ikdâm-ı tâm
Başa çıkup kârına geldi nizâm
1303 Nükte-i ez-desti bilüp her biri
Hâne pür olsa dönemezdi geri
1304 Men tama’a zelle olup âşkâr
San’at-ı mansûbe görindi şikâr
1305 Hâsılı maymûn ile o şîr-i merd
Eylediler bir iki sâ’at neberd
1306 Gâlib idi ‘askeri şâhuñ tamâm
Bulmış idi leşker-i hasm inhizâm
1307 Ekseri esbâbını şâh-ı cihân
1298a. atıla: top ile Z 1299a. ‘ayân: ‘inân B 1300b. payâ: yaya Z 1301a. şehleri fîl ile bend: şâhları fîl-bend B, Ç, E // b. ceyşe: ceyş-i E
240
Almış idi san’at ile râygân
E57b 1308 Ferz ile bir at u bir iki payâ
Kaldı hemân gayrısın itdi fedâ
1309 Geldi şehen-şâha kemâl-ı gurûr
Gelmedi pûzîneye ammâ fütûr
1310 Her kim ola câm-ı gurûr ile mest
Kâse-i ‘arzı olur elbet şikest
1311 Kuvvet-i bazûya iden i’timâd
Hasmına maglûb olur ey hoş-nihâd
B42b 1312 Nahveti ko ‘âkıl u dânâ isen
Z36a Kendüni hor añla tüvânâ isen
1313 Yohsa nice Rüstem’i Zâl-ı zamân
Çâha salup eyledi kârın figân
T41a 1314 Şu’bede-bâz-ı felek-i bî-sükûn
Peşşeye ‘ankâları eyler zebûn
1315 Gâlib olup hasmına sultân-ı Rûm
Devlet ile bir dahı kılsa hücûm
1302a. payâ: yaya Z / tâm: dâm B 1303b. olsa dönemezdi: ki dönilmez Z 1304b. mansûbe: magsûbe Z 1308a. payâ: yaya Z 1309b. pûzîneye: bûzîneye E
241
1316 Kârını maymûnuñ iderdi tamâm
Hamle velî hasmuñ idi ey hümâm
Ç40a 1317 Gösterüben rûy-ı telâşı hemîn
Hîlesini itmiş idi der-kemîn
1318 Ferzini aldurdı şehe râygân
At ile kiş geldi aña nâ-gehân
1319 Her ne zamân âdeme gelse kazâ
Yir mi kalur kaçmaga dâku’1-fezâ
1320 Ferzi virüp atdı zarâfetle at
Eyledi mansûbe ile şâhı mât
E58a 1321 Âyine-i tab’-ı selîmi şehüñ
Kursı gibi oldı mükedder mehüñ
1322 Şâhid-i ârâmı çeküp sîneye
Kıldı işâret yine pûzîneye
1323 Düzdi yine fîl ü atı ferd ferd
Eyledi tertîb-i sufûf-ı neberd
1324 ‘Arsa-i heycâda yalan itdı ‘azm
Oldı ter ü tâze yine bezm ü rezm
1325 Kıldı yine şâkî-i bezm-i vegâ
Leşkeri kan içmege germ-iştihâ
1312b. kendüñi: kendini Ç
242
1326 Sazın alup mutrib-i heycâ ele
Kârı hüseynîde idüp sünbile
1327 Şevke getürdi nagamı ‘askeri
Çalmadan oynarlar idi her biri
1328 Birbirine turdı mukâbil dü-sâf
Oldı pür-âşûb miyân-ı mesâf
B43a 1329 Ferz ile ruh olmayıcak pây-dâr
Çünd-i payâ virdi firâra karâr
1330 Oldı şikâr arada çok fîl u at
Kalmadı şehlerde devâm-ı sebât
T41b 1331 Oldı perâkende ricâl-ı neberd
Döndi tolu urmışa sahra-yı nerd
Z36b 1332 Hâsılı meydân-ı zafer hem-çünân
Cânib-i pûzîneye kaldı hemân
1333 Gerçi şehüñ dikkati efzûn idi
Tâli’-i maymûn hümâyûn idi
1316b. Hamle: Cümle B 1323a. Düzdi: Dizdi Ç, E 1324a. yalan: yaya T // b. bezm ü: bezm E 1325b. Leşkeri: Leşker Z 1326a. heycâ ele: heyecân ile Z 1329b. payâ: yaya Z 1330 -Z 1331b. Döndi: Tondı E
243
Ç40b 1334 Çünki müsennâya ire kârhâ
E58b Cânib-i teslîsi ider iktizâ
1335 Def’a-i sâlisde şehüñ âşkâr
Dikkatine oldı gazab perde-dâr
1336 Fursatı add itdi ganîmet o şûm
Gâfil iken eyledi şâha hücûm
1337 Gâhi payâ sürdi gehî atdı at
Hîle ile itdi yine şâhı mât
1338 Yakdı derûn-ı şehi nâr-ı hicâb
Çıkdı sıkılmakla gülinden gül-âb
1339 Âteş-i dil irdigi dem sîneye
Şâhı urup kelle-i pûzîneye
1340 Kıldı serin reşk-i ser-i ferkâdan
Çeşme-i hûn oldı başından revân
1341 Katlini emr itdi hemâ pâdşâh
Aldı vezîr eyledi hıfz u nigâh
1342 ‘Âkıl u dânâ idi gâyet vezîr
Kıldı tefekkür ki şeh-i Cem-serîr
1333a. dikkati: dikkat B // b. maymûnı: maymûn Z 1337a. payâ: yaya Z 1338a. derûn-ı: derûnı B // b. sıkılmakla: sıkılmagla Z 1339b. pûzîneye: bûzîneye E
244
1343 Lu’bet-i pûzîneyi yâd eyleye
Belki birin dahı murâd eyleye
1344 Bu ölicek müşkil olur soñra hâl
Mislini tahsîl bunuñ hod muhâl
1345 Zahmına tedrîc ile dermân idem
Genc gibi hânede pinhân idem
B43b 1346 Böyle diyüp zahmına kıldı ilâc
Oldı ilâc eyleyerek hoş-mizâc
E59a 1347 Cânı gibi kıldı bu sırrı nihân
Geçdi bunuñ üstine haylî zamân
T42a 1348 ‘Ârif olan ‘âkıbet-endîş olur
Kârı ‘acûlüñ gam u teşvîş olur
1349 Sag olanuñ katli kolay ey ehî
Küşteyi kim zinde ider bir dahı
1350 ‘Âkıl iseñ eyle te’emmül müdâm
Sabr u te’emmülle olur iş tamâm
Z37a 1351 Kârınuñ endîşesini eyle pîş
Ç41a Dir ‘ukalâ ivmek ile bitmez iş
1352 Sabr u te’memülle olan hem-’inân
Âhir-i kârında görinmez ziyân
245
1353 Sabr ile dem nâfe olur hâr gül
Sabr ile ney sükker olur gûre mül
1354 Geldi o esnâda hemân bir fetâ
Şehre salup lu’b ile sît u sadâ
1355 Didi cihânı tolaşup ser-te-ser
Eyledüm erbâbına ‘arz-ı hüner
1356 Kişver-i İrân u diyâr-ı ‘Arab
Hind u Sıfâhân u ‘Irâk u Haleb
1357 Cümlesinüñ şahne vü destûrını
Gördüm alup hil’at u menşûrını
1358 Kasdum odur bezl-i güher eyleyem
Bunda dahı ‘arz-ı hüner eyleyem
1359 Çün göresiz mertebe-i zûrumı
Siz de virüñ hil’at u menşûrumı
E59b 1360 Gûş idicek bu haberi hâs u ‘âm
Dikkat-i bâzîde idüp ihtimâm
1361 Her görüşen mîr u gedâ şeyh u şâb
Cümlesi teslîm ile virdi cevâb
1353b. sükker: şekker Z
246
B44a 1362 Hali kıyâs eyledi meydânı ol
Sürdi gurûr ile atın sag u sol
1363 Şu’bede-bâz-ı felek-i bî-sebât
Bilmedi kim eyledi Leclâc’ı mât
1364 Hâsılı o merdek-i nahvet-perest
Olmış idi câm-ı gurûr ile mest
T42b 1365 Sem’-i şehen-şâha irüp bu haber
Eyledi fermân gele ol pür-hüner
1366 Dikkat idüp sarf ide makdûrını
Gâlib olursa ala menşûrunı
1367 Da’vet ile geldi huzûr-ı şehe
Sanki kıran eyledi kevkeb mehe
Ç41b 1368 Nevbet-i ûlâda şeh-i kâm-yâb
Hasma biraz rıfk ile virdi cevâb
1369 Bâr-ı düvüm şâh olıcak saht-gîr
Benzedi rubeh ola nahcîr-i şîr
Z37b 1370 Kalmadı bî-çârede tâb u tüvân
Oldı hemân dâhil-i hısn-ı emân
1371 Geldi şehüñ gâlib olınca aña
1359b. virüñ: virin Z 1362a. meydânı: meydân B // b. atın: atuñ Z
247
Yâdına pûzîne ile mâ-cerâ
1372 Hazret-i şâhen-şeh-’âlî-cenâb
Da’vet idüp kıldı vezîre hitâb
E60a 1373 Didi o maymûna cefâ eyledüñ
Hak bu ki katlinde hatâ eyledün
1374 Dilde o dem var idi nev’ân melâl
Yohsa baña gâlib ola ne ihtimâl
1375 Añmayalum anı mazâ-mâ-mazâ
İtdi birin bulmak anuñ iktizâ
1376 Eyle birin dahı tedârik hemân
Def’ ola tâ dildeki zann u gümân
1377 Didi vezîr ey şeh-i vâlâ-neseb
Zîr-i kadem olsa eger şark u garb
1378 Pây-ı taleb eylese ikdâm-ı tâm
Geşt ü güzâr itse cihânı tamâm
B44b 1379 Mümkin olur mı bulına yekdeşi
Mislini yâ görmiş ola bir kişi
1368a. gâlib: kâlıb E 1375b. bulmak: bulma Z 1377a. vâlâ: ‘âlî T // b. Zîr-i kadem: Zîr u kudûm B 1379a. ikdâm-ı: ikdâm u B 1379a. yekdeşi: bir işi E
248
1380 Lîk bunı yazdılar ehl-i sülûk
Emr-i muhâli taleb itse mülûk
1381 Şeyhi nice tâlibi irşâd ider
Himmet-i şeh de kula imdâd ider
T43a 1382 Tâb-ı himem ‘arz ide ger şehr-yâr
Gonçe olur fasl-ı şitâ içre hâr
1383 Lîk iderüm hazret-i şehden ricâ
Bir nice gün eyleye mühlet ‘atâ
1384 Mehl aluben hâneye geldi vezîr Eyledi tedbîr ile sûret-pezîr
Ç42a 1385 Bukalemun gibi virüp aña reng Eyledi pûzîneyi reşk-i peleng
E60b 1386 Cismini zer-nih ile kıldı tılâ Ferve-i semmûrı ola zer-divâ
1387 Dümm ü serin sürh ile al eyledi Hâsılı maymûnı şigâl eyledi
1388 Eyledi müjde şehe bir gün vezîr Didi eyâ hüsrev-i gerdûn-serîr
Z38a 1389 Yümn-i şehen-şâh-ı kevâkib-sipâh Yâver olup bendeye bî-iştibâh
1390 Bâz idicek kuflını gencînenüñ Oldı tedârik biri pûzîneyi
1381b. şeh: şeyh B
249
1391 Şekli ‘aceb manzarası pür-’iber Lu’bı bunuñ hâric-i ‘akl-ı beşer
1392 Gûş idicek şeh-i süreyyâ-makâm Eyledi destûrı nevâziş tamâm
1393 Geldi der-i devlete fermân ile Şeh bakıcak dikkat u im’ân ile
1394 İtdi ruhın ferş-i der-i şehr-yâr
Kıldı lisânınca du’â-yı şümâr
B45a 1395 Şeh göricek cünbiş-i vaz’ın hemân
‘Ârız olur kalbine nev’ân gümân
1396 Zâhirinüñ nakş u nigârı velî
Salmaz idi kayd-ı gümâna dili
1397 Eyledi fermân şeh-i Dârâ-neberd
Oldı ferâşîde yine nat’-ı nerd
1398 Başladı devletle yine Hân Selîm
Hamleye Rüstem gibi bî-vehm ü bîm
E61a 1399 Hiddet ile sürdigi dem fîl u at
1384b. ile: ola E 1385b. reşk-i: şekl-i Z 1387a. Dümm ü: Dümm B 1390b. pûzîneyi: bûzîneyi E 1391a. manzarası: kâlbüdi E // b. Lu’bı: Ya’ni B, Z, T 1393b. dikkat u: dikkat B 1394a. ruhın: ruhuñ Z // b. du’â-yı: du’âyı E; du’â bî- T 1395a. vaz’ın: vasfın Z 1396a. nakş u: nakş B 1399a. fîl u: fîl B
250
T43b İtmez idi peydaka hîç iltifât
1400 Atına şeh eyleyicek fîli bend
‘Asker-i maymûna irişdi gezend
1401 Hâsılı maymûna gelüp za’f-ı tâm
Gâlib idi hüsrev-i gîtî-nizâm
Ç42b 1402 Hîle-i rûbâh ile lâkin o şûm
İtmek içün üstine şâhuñ hücûm
1403 Kılmış idi bir atını der-kemîn
Kiş dimege fursat aradı hemîn
1404 Geldi mahal ferzi virüp atsa at
Şübhesiz eylerdi o dem şâhı mât
1405 Lîk gelüp hâtırına zahm-ı ser
İstedi başına bula bir siper
1406 Darb-ı şehen-şehden iderken hirâs
Gördi turur ortada bir sîm tâs
1407 Tâsı alup başına giydi hemîn
Pâdşehüñ üstine açdı kemîn
Z38b 1408 San’at ile ferzi virüp atdı at
Eyledi mansûbe ile şâhı mât
1400a. fîli: fîl T
251
1409 Kıssaya vâkıf olıcak pâdşâh
Hande-künân itdi vezîre nigâh
1410 Re’y-i vezîr oldı kabûle karîn
Eyledi tahsîn ü hezâr âferîn
1411 Cünbiş-i maymûna şeh-i dil-nevâz
Zâhiri gösterdi şetâret biraz
E61b 1412 Zehr olur elbette anuñ handesi
B45b Kırduñ ola şîr iken efgendesi
1413 Nahvetüñ encâmı ser-efgendelik
‘Ucb u gurûruñ soñı şermendelik
Temsîl*
T44a 1414 Hazret-i Dâvûd ‘aleyhi’s-selâm
Eyleyicek bâg-ı cinâna hırâm
1415 İtdi Süleymân’ı yirine emîn
Kıldı vasiyyet aña ol şâh-ı dîn
1416 Didi saña râm olur ins u perî
Eyler isen nahveti dilden beri
1417 Kılsa itâ’at saña ger mâr u mûr
Eyle hazer olmaya dilde gurûr
1406a. iderken: iden B 1413a. Nahvetüñ: Mihnetüñ Z / ser-efgende: ser-efgendegî Z // b. şermendelik: şermendegî Z * -Ç, E, Z
252
Ç43a 1418 Zerre kadar kibr ide dilde karâr
Emrüñe râm olmaz ogul rüzgâr
1419 Hâne-i kalb oldı çü ‘arş-ı ehad
‘Ucb u gurûr anda yir itmez ebed
1420 Eyleme tahkîr benî Âdemi
Virme yed-i Ehremen’e hâtemi
1421 Hâk-sıfat meskenet eyle kabûl
Kim olasın pâdşeh u hem resûl
1422 Gevher-i pendini idince tamâm
Vâsıl olur kurb-ı Hak’a ve’s-selâm
1423 Oldı Süleymân nebî câ-nişîn
Virdi risâletle aña Hak nigîn
E62a 1424 Emrine râm oldı gelüp mâr u mûr
Pâyine yüz sürdi vuhûş u tuyûr
1425 İns ü perî ebr u yem ü rûzgâr
Eylediler hıdmetini ihtiyâr
Z39a 1426 Dûş-ı sabâ oldı serîrine câ
İstese seyr eyler idi ber-hevâ
1417b. gurûr: fütûr Z 1418b. emrüñe: emrine E, T
253
B46a 1427 ‘Arz olınup dergehine sâfinât
Kabza-i teshîre gelüp şeş-cihât
1428 Olmış idi ‘âleme hükmi revân
İtdi tuyûr ecnihâsın sâybân
1429 Var idi bir kâliçesi cevheri
Üstine cem’ olsa eger ‘askeri
1430 Vüs’atını yazdı bu hadde kalem
Fazla kalurdı yine mânend-i yem
T44b 1431 Hîn-i güzer ‘askerin iden şumâr
Dirdi serîr üzre ola sad hezâr
1432 Devlet ile bir gün o şâh-ı hümâm
Ya’ni Süleymân ‘aleyhi’s-selâm
1433 Eyledi fermân gele bâd-ı sabâ
Seyr ide erkânı ile ber-hevâ
1434 Kâliçeyi kaldırup emr ile bâd
Zîr-i kadem oldı ser-â-ser bilâd
Ç43b 1435 ‘Asker ile şâhı gören ber-hevâ
Dirdi nücûm içre hüveydâ zekâ
1430a. hadde: hadd-i B, resme Z // b. mânend-i: zâtında Z 1431a. Hîn-i: Çîn-i Ç // b. Dirdi: Didi Z / ola: -B 1432a. şâh-ı şâhı B 1435b. Dirdi: Didi B
254
1436 Pîş-i serîrinde havâs u ‘avâm
Kimi ku’ûd üzre kimi ber-kıyâm
E62b 1437 Eyleyen etrâf-ı serîrini ‘ad
Kürsi-i zerrîn ola dir çâr sad
1438 Bil iden ol kürsiler üstinde câ
Kimisi Lokmân u kimi Berhayâ
1439 Her birisi ‘âkıl u dânâ idi
Cümlesi ‘ilm ile tüvânâ idi
1440 Ehremen ü dîv u perî ins ü cân
Var idi her sınfa münâsib mekân
1441 Havf-ı Süleymân ile dîv ü perî
Olmış idi inse zarardan berî
1442 Bîm ü hirâs üzre idi cümle kes
Olmış idi havf ile ‘ankâ mekes
1443 Tahta bu şevketle olınca süvâr
Tahtını baş üzre alup rûzgâr
B46b 1444 Başladı seyr itmege seyyâreveş
Zer ‘alemin çekdi öñince güneş
Z39b 1445 Kasd-ı sefer eylese şeb bî-gümân
Reh-ber idi subha degin keh-keşan
255
1446 Hâsılı bu şevket ü ‘unvân ile
İns ü perî cümlesi erkân ile
1447 Seyr ü safâ üzre iken ber-hevâ
Kalb-i şerîfine gelüp mâ-sivâ
T45a 1448 İtdügi sâ’at beşeriyyet zuhûr
Kıldı güzer dâmen-i dilden gurûr
1449 Bâd-ı muhâlifle çü keştî serîr
Oldı hevâ üzre katı lerze-gîr
E63a 1450 Bir tarafı tahtun idüp meyl-i hâk
Oldı nice merdüm ü cinni helâk
1451 Eyledi fermân o şâh-ı güzîn
İde serîrini sabâ ber-zemîn
Ç44a 1452 Tab’-ı şerîfine gelüp ıztırâb
Kıldı murâd ide sabâya ‘azâb
1453 Emr-i Hudâ ile gelüp Cebra’îl
Eyledi teblîg-i selâm-ı Celîl
1454 Didi bu hod kendüye ma’lûmdur
Emrüm ile bâd aña mahkûmdur
1441b. inse: havfla E 1442a. Bîm ü: Bîm-i B 1445a. şeb: şeh Z 1446a. şevket ü: şevket-i B 1453a. ma’lûmdur: ma’lûmdurur B, Ç, E // b. mahkûmdur: mahkûmdurur B, Ç, E
256
1455 Çünki sıfâtumdan ola kibriyâ
Bende neden lâyık ola kibre yâ
1456 Bildi kusûrını Süleymân o dem
Eyleyicek ‘acz ile ‘arz-ı nedem
1457 Lutf u kerem eyledi Perverdigâr
Emrine râm oldı yine rûzgâr
Münâcât*
1458 Ey melik-i kâdir ü sultân-ı kün
Hâlık-ı bî-misl ü şeh-i lem-yekün
B47a 1459 ‘Âlim-i efkâr-ı kulûb-ı kesân
Nâzım-ı ahvâl-i umûr-ı cihân
1460 Râzık-ı bî-menn u ezâ-yı ‘abîd
Kâfil-i erzâk-ı şakî vü sa’îd
1461 Pâdşeh-i saltanat-ı kibriyâ
Fâ’il-i bî-’illet-i çûn ü çirâ
E63b 1462 Hâfız-ı bî-’avn-ı gürûh-ı ‘ibâd
Fâ’iz-i bî-yâver-i hayy u cemâd
* -Ç, E, Z 1461b. Fâ’il-i: Câ’il-i E 1462. T’te 1464 ve 1465. beyitler yer değiştirmiştir. 1463a. Bendeyi: Bende-i B
257
Z40a 1463 Bendeyi sâhib-kemer ü tâc iden
Şâhları bende vü muhtâc iden
T45b 1464 Zerre-i nâ-çîzi iden âftâb
Pertev-i hurşîdi karîn-i türâb
1465 Hâke düşen tuhmı iden ser-firâz
Sünbüle-i ser-keşe dâsı tırâz
1466 Nârı Halîl’e çemenistân iden
Peşşeyi Nemrûd’a Nerîmân iden
1467 Esfel olan hâki Süleymân iden
Ser-keş olan âteşi şeytân iden
Ç44b 1468 Bî-kes ü üftâdelerüñ yâveri
Ser-keş ü hod-bînlerüñ dâveri
1469 ‘Âleme lutf u keremüñ ‘âmdur
‘Âm ile hâsa işüñ in’âmdur
1470 Hâk-i zelîl iken eyâ Rabb-i nâs
Âdem idüp bendeñe virdüñ havâs
1471 Lâyık idüp kulluguña bendeñi
1465a. tuhmı iden: tuhma beden B 1466a. Nârı: Nâr T 1467 - Z 1469b. ‘Âm ile hâsa: Hâs ile ‘âma T 1471a. kulluguña: kullugına B 1472a. iken: olup T
258
Âdem idüp zerre-i efgendeni
1472 Âdem iken hem-dem olup dîv ile
Oldı telef mâmeleküm rîv ile
1473 Bâde-i nahvetle olup ser-girân
Yahşi işüm kibr ile oldı yaman
1474 Bâda virüp ‘ucb ile ser-mâyemi
Hâke salup sâye-sıfat pâyemi
E64 1475 Olmış iken katre-i mâ’-i mehîn
Sadr-ı gurûr üzre olup câ-nişîn
B47b 1476 Dilde kemîn olmış iken zulm u âz
İtmiş iken ‘acz anı mahfî biraz
1477 Kuvvet-i kibr ile bulup izdiyâd
Himmet-i ‘ucb ile kılup çok fesâd
1478 Hâsılı eyledi gâret-i gurûr
Kendümi kıldum ‘alef-i mâr u mûr
1479 Nâli kuluñ köhne günâhkârdur
Tâze vü ter çok günehi vardur
1480 Yok yüzi dergâhuña ‘arz eyleye
Kâle gelüp hâl-i dilin söyleye
1474a. mâyemi: mâyeyi Z // b. sâye: zerre Z, pâyemi: pâyeyi Z 1476a. zulm u âz: zulm-i râz Z 1479a. Nâli: Nâbi T // b. Kendümi: Kendimi Ç, E
259
T46a 1481 Birdürür ‘ilmünde hüveydâ nihân
Hazretüñe cümle hafâ yâ ‘ayân
1482 Söylemege senden iderken hicâb
Eyleme rüsvâ-yı dem-i ihtisâb
Z40b 1483 Kullarınuñ ‘aybını settârsın
Bendelerüñ cürmini gaffârsın
1484 Kılma ‘ibâd içre beni yâ Vedûd
Yevm-i cezâ duzeh-i şerme vü kûd
Ç45a 1485 Eyleme dünyâda dahı yâ kerîm
‘Ucb u gurûr ile karîn-i racîm
1486 Meskenet ü hilmi ile izdiyâd
Hem-demüm olsun fukarâ-yı ‘ibâd
1487 Âyineveş eyle dilüm tâbnâk
Zerre kadar olmaya gird-i sivâk
E64b 1488 Mihrüñ ile eyle derûnum melâ
Gayrıña ma’dûm ola cây-ı halâ
1489 Eyle dile haşyet ü takvâyı zâd
1480a. dergâhuña: dergâhına Z // b. gelüp: gelür E 1485b. ‘Ucb u: ‘Ucb B 1489b. ma’âd: ‘ibâd E 1491a. Eyleme: Kıl beni Z
260
İde ma’âş üzre terakkî ma’âd
1490 Kalbümi kıl ‘ilm-i şerîfe mahal
İtme nasîb ‘ilmi k’ola bî-’amel
1491 Eyleme pâ-beste-i bezm-i salah
Vir mey-i ‘irfân ile kalbe felâh
B48a 1492 Kâlbüdüm eyle secencel-nihâd
Sun’uñı görmekde ide ictihâd
1493 Keşf olıcak rûha diyâr-ı ‘adem
Kıl reh-i tevhîdde sâbit-kadem
1494 Çün be-leb-âyed nefes-i vâpesin
Mî-zened Allâh ber-âyed hemîn
Hikâyet-i Şeyh-i Mukallid*
E25b 1495 Hâki-i etvâr-ı sülûk-ı ricâl
Nâkıl-ı âhbâr-ı sahîhül-makâl
1496 Şeyh-i şifâ-sâz-ı derûn-ı ‘alîl
Yâver-i güftâr-ı zebân-ı kelîl
T46b 1497 Kutb-ı hüdâ pîr-i tarîk-i savâb
Mürşid-i hak kâşif-i sırr-ı kitâb
1494a. âyed: âmed T * -Ç, E, Z 1497a. hüdâ: Hudâ Z 1498b. Hâme-i: Câme-i Ç 1500b. ‘âtıl u: gâfil ü E
261
1498 Vâsıl-ı gencîne-i bezm-i yakîn
Hâme-i mu’ciz-dem ü sıdk-âferîn
1499 Genc-i tasavvufdan olup dür-feşân
Eyledi pür zeylini gûş-ı cihân
1500 Var idi bir merd-i felâket-şi’âr
Ehl-i hevâ ‘âtıl u bî-kesb ü kâr
Z41a 1501 Âteş-i fakr ile ciger-sûz idi
Ç45b Tîre-şeb ü müdbir ü bed-rûz idi
1502 Müddet-i ‘ömrinde gözi kurs-ı nân
Görmedi pes kurs-ı meh-i âsmân
1503 Mâlik olup nîmesine dirhemüñ
Şâhı idi hâsılı şehr-i gamuñ
1504 Şehr-i hayâlât-ı sürûr u tarab
Kabza-i teshîrine gelmişdi heb
1505 Hüsrev-i efsûn u şeh-i dâm idi
Dahme-i gencînesi hep vâm idi
1506 Bûm-sıfat ülfet idüp şâm ile
Şeb-pereveş hasm idi eyyâm ile
B48b 1507 Hâsılı şehrinde o sevdâ gulâm
Hayli zamân oldı selâmet hırâm
262
E26a 1508 Hancer-i fâkayla olup sîne-rîş
Bildi bunı turmak ile bitmez iş
1509 Didi füsûn ile olur kesb-i mâl
Bunda bu tedbîr ise emr-i muhâl
1510 Vâkıf iken hâlüme bernâ vü pîr
Kim ola efsâneme bend ü esîr
1511 Kıldı sefer ‘azmine ikdâm-ı tâm
Oldı mühimmâtı müheyyâ tamâm
1512 Pâyı feres çâker idi sâyesi
Tûşesi gam gussa idi mâyesi
1513 Bârı nedem gâşiye-dârı sabâ
Hâk-i siyeh pisteri çetri semâ
T47a 1514 Baht-ı bed ile olarak keş-me-keş
Düşdi mezelletle yola sayeveş
1515 Serseri seyr eyler iken hem-çünân
Oldı iki şâhsa müsâdif hemân
1516 Kendi gibi gördi iki bî-nevâ
Yanlarına vardı didi merhabâ
1517 Her biri âhirden idince su’âl
1509a. kesb-i: keşf-i B, Ç 1513a. Bârı: Bâr-ı E // b. pisteri: pister B 1514a. bed: yed E
263
Keşf olup ahvâl-i bülendi me’âl
Ç46a 1518 Her biri fakr ile firâr eylemiş
Buncılayın terk-i diyâr eylemiş
1519 Birbirine yâr u refîk oldılar
Hem-dem ü hem-râh-ı tarîk oldılar
Z41b 1520 Meşveret-i semt-i sefer itdiler
Cânib-i Mısr’ı tutuban gitdiler
E26b 1521 Eylediler yolda nice kâl u kîl
Tâ bulalar mısr-ı ma’âşa sebîl
1522 Her biri zu’mınca idüp ictihâd
Didi bu dem dâm-ı hümâ-yı murâd
1523 Biri didi cerr idelüm subh u şâm
Olmayalum gürsine vü telh-kâm
B49a 1524 Biri didi renc ile yekdür emek
Olmaz emek olmasa helvâ yimek
1525 Biri didi anlara ey yâr-ı cân
Kayda düşüp olmayalum nâ-tüvân
1522a. zu’mınca: zahmına E 1523a. Biri didi: Didi biri Z // b. telh: telh ü B 1524a. Biri didi: Didi biri Z 1525a. Biri didi: Didi biri Z
264
1526 Ber-ser-i kâr olsa bilâ-renc ü zûr
Gelmese hem semt-i ma’âşa fütûr
1527 Söyleşerek eylediler ittifâk
Düşmeye mâ-beyne velî iftirâk
1528 Olmayalar birbirisinden cüdâ
Ola üçinden birisi muktedâ
1529 Mâlik olup mekr ile genc-i Cem’e
Keşf ü kerâmet satalar ‘âleme
1530 Çünki karîb oldı diyâr-ı Reşîd
Birisi şeyh oldı ikisi mürîd
T47b 1531 Girdi yola şeyh-i ma’âsî-penâh
Elde ‘asâ başda ‘imâme siyâh
1532 Belde kemer arkada peşmîne şâl
Başda sivâk u kademinde ni’âl
1533 Zuhra vakâr ile salup taylesân
Dirdi gören tarzını kutb-ı cihân
E27a 1534 Almış ele iki mürîd-i riyâ
Birisi ibrîk u biri bûriyâ
1529a. Cem’e: Çeme B 1532a. Belde: Bilde E 1534b. ibrîk ü: ibrîk B 1535a. meskenet ü: meskenet Z
265
Ç46b 1535 Şehre girüp meskenet ü tâb ile
‘Arz-ı salâh eyledi âdâb ile
1536 Eyledi da’vet yanına şeyh u şâb
İtmedi bir vech ile redd-i cevâb
1537 Her ne kadar eyledilerse niyâz
Olmadı bir nutk ile hâtır-nevâz
1538 Bildi kamu olmadı hâcet-revâ Şeyhi koyup sûfaya dikdi ‘asâ
Z42a 1539 Sûfilere kıldılar ikdâm-ı tâm Eylediler hayli ricâ hâs u ‘âm
1540 Didiler ey zübde-i ehl-i safâ Ehl-i vefâya ne revâ bu cefâ
B49b 1541 Şehrimüze virdi şeref çün ‘azîz Lâyık olur mı aña bizden gürîz
1542 Didi biri hamd idüñ ehl-i Reşîd Tâli’iñüz şübhesiz oldı sa’îd
1543 Hazret-i şeyhün kademi bî-gümân Şehriñüze rahmet-i Hak’dur hemân
1544 Hâtıraya düşmeñüz olup melûl İzn-i Hudâ olsa iderdi nüzûl
1545 Her kim ider himmet-i şeyhi ricâ Sıklet ile virmez ‘azîze cefâ
266
1546 Âyine-i kalbine gelse keder Şâyed ide gayrı diyâra güzer
E27b 1547 Bu sözi gûş eyledi ehl-i Reşîd Havf idüben oldılar andan ba’îd
T48a 1548 Hâric-i sûrında Reşîd’üñ meger
Var idi bir hânkeh-i mu’teber
1549 Hâli idi şehre biraz dûr idi
Sîne-i’âşık gibi mehcûr idi
1550 Eyledi ol hânkehi ihtiyâr
Olmaya tâ vâkıf-ı esrâr-ı câr
1551 Kendüye meclis idüp ol hâneyi
Genc-sıfat bekledi vîrâneyi
Ç47a 1552 Bir iki gün anda kalup beste-leb
İtmediler şehre varup nân taleb
1553 Fakr ile bisyâr idi ülfetleri
Açlıg ile çog idi sohbetleri
1554 Her dem olan fakr ile peyveste-kâr
Bir iki gün gürsinelikde ne var
1555 Âhir olur sabr ile def’-i harc
1544a. düşmeñüz: düşmeyüñ Z, olup: olmañ Z 1545b. ile: idüp T 1546b. gayrı: gayr-ı B / güzer: sefer T 1547b. Havf idüben: Havfe düşüp T 1551a. meclis: mahbes E
267
Dir ‘ukalâ sabra kilîd-i ferec
1556 Sabr idüp ol şeyh-i mukallid tamâm
Nân talebin kendüye kıldı harâm
B50a 1557 Sabr ile bâz oldı der-i devleti
Sabr ile rûz oldı şeb-i mihneti
Z42b 1558 Zühd ü salâh ile virüp âb u tâb
Bakmaga halk aña iderdi hicâb
1559 Şöhreti günden güne oldı mezîd
Sanki Cüneyd idi yahud Bâyezîd
E28a 1560 Pâyine yüz sürmege bernâ vü pîr
Gelse nasîb olmaz idi biñde bir
1561 Dâm-ı riyâyı kurup ol nâ-bekâr
Eyledi efsûn ile halkı şikâr
1562 Kasd-ı ziyâretle gelen rûz u şeb
Mâmelikin alsa virürlerdi heb
1563 Nezr ü tasadduk gelicek pîş ü kem
Olsa girân-haml ü hafîfü’l-kıyem
1564 Dirdi saña bizden ola yâdgâr
1554a. dem: gün T
268
Redd idüp almazdı anı nâ-bekâr
T48b 1565 Mâl ile pür eylediler tekyesin
Almaya lâyık geleni tek yesin
1566 Kendü gibi bir nice bî-sîm ü zer
Başına cem’ oldı çü zenbûr-ı har
1567 ‘Arz-ı salâh eyler idi şâma dek
Dönmez idi kıbleden ahşama dek
1568 Şeb gelicek tâ-be-seher elde câm Böyle idi kârları subh u şâm
Ç47b 1569 Hayli zamân eyledi anda karâr Eyledi tahsîl-i direm bî-şümâr
1570 Bir gice ol pîr-i tarîk-i nifâk Eyledi a’vânı ile ittifâk
1571 Münkeşif olmazdan evvel sû’-i hâl
Gayrı diyâra idelüm irtihâl
1572 Böyle diyüp kıldı ‘azîmet hemân Oldı reh-i şehr-i Sa’îd’e revân
E28b 1573 İrdi haber şehr-i Sa’îd’e hemîn Şehre karîb oldı o merd-i yakîn
B50b 1574 Karşu varup bây u gedâ şeyh u şâb Pâyine yüz sürdi misâl-ı rikâb
1556a. ol: -B 1565a. Almaya: Almasa Z 1566a. Kendü: Kendi Ç, E
269
1575 Hâsılı ser-cümle-i müstakbilîn Bûs-ı rikâb ile olup kâm-bîn
1576 Şehrüñ ehâlisi olup şâdmân Birbirine dirler idi bî-gümân
Z43a 1577 Ez-der-i Hak nûr-ı hidâyet resîd Yâft sa’âdet be-kudûmeş Sa’îd
1578 Şevket ile eyledi şehre duhûl
Eylemedi lîk karâr-ı nüzûl
1579 Gerçi kibârı beledüñ bî-kıyâs
Makdemini eylediler iltimâs
1580 Redd-i cevâb eylemedi hem-çünân
Tutdı fenâsında Sa’îd’üñ makâm
1581 Açdı riyâ bâbını şeyh-i Reşîd
Başladı âmed-şoda ehl-i Sa’îd
T49a 1582 Bulmış idi fenn-i hîlede rüsûh
1571a. sû’-i hâl: bir su’âl Z 1572b. Sa’îd’e: Sa’îd’e E, T 1573a. Sa’îd’e: Sa’îd’e E, T 1575a. şâdmân: şâdkâm Ç 1577a. Ez: Ey Ç // b. Sa’îd: Sa’îd E, T 1580b. Sa’id’üñ: Sa’îd’üñ E, T 1581a. Açdı: Aşdı B / şeyh-i: şeyh u B 1582b. eyler: añlar Ç, E
270
Mekrini keşf eyler idi ba’z-ı şûh
1583 Hâsılı efsûn ile zerk ü riyâ
Olmış idi râst bu nice kabâ
1584 Söyler idi serserî nâ-bûde-bûd
Turfe bu ba’zısı bulurdı vücûd
1585 Bende çeküp ehl-i Sa’îd’i tamâm
Oldı zenî câriye merdî gulâm
E29a 1586 Eylese ismiyle birine nidâ
Ç48a Eyler idi ehl ü ‘ıyâlin fedâ
1587 Kıldı biraz müddet o yirde kıyâm
Geldi ser-i kârına hüsn-i nizâm
1588 Dilde velî var idi bir hâtıra
Kim kıla ‘azm-i sefer-i Kâhire
1589 İster idi anda varup kalmagı
Mısr diyârında ‘azîz olmagı
1590 Bulmış iken vech-i ma’âş intizâm
Virdi keder aña bu sevdâ-yı hâm
B51a 1591 Lîk hulûs ile ricâl-ı Sa’îd
1585a. Sa’îd’i: Sa’îd’i E, T 1587b. hüsn-i: hüsn ü B
271
Olmış idi cümleten aña mürîd
1592 Fikr-i hazar gâhi recâ-yı sefer
Oldı derûnında keder-ber-keder
1593 Gördi virür kalbe bu gam hâtıra
Kıldı hemân ‘azm-i reh-i Kâhire
1594 Sâhil-i Nîl üzre giderken hemân
Nîl rikâbınca olurdı revân
1595 Esterini geçmez idi sâyesi
Tâ biline mertebe vü pâyesi
Z43b 1596 Geldigi sâ’atde memerr-i yeme
Eyledi tedbîr-künân zemzeme
1597 Gerçi ki seccâdeyi saldı suya
Didi ne lâzım bizi ‘âlem tuya
1598 Sûfiyi esritmez iken bâdesiz
Nîl’i ‘ubûr eyledi seccâdesiz
E29b 1599 Şehre karîb oldugı demde hemîn
T49b Geldi yine pâyine müstakbilîn
1600 Şehre duhûlını sagîr u kebîr
1589b. ‘azm-i: ‘azm ü B 1591a. Sa’îd: Sa’îd E, T 1594b. rikâbınca: rikâbında B 1596a. Geldigi: Geldi o B / Geldigi sâ’atde: Geldigi dem dahı Z 1659a. oldıgı: oldugu E
272
İtdi ricâ olmadı sûret-pezîr
1601 Kâhire’den taşra meger bir zemîn
Olmış idi makbere-i kümmelîn
1602 Bir tarafı kûh u biri mâ idi
İsmi Karâfe’yle müsemmâ idi
Ç48b 1603 Anda varup darb-ı hıyâm eyledi
Ya’ni o me’vâyı makâm eyledi
1604 Virdi der-i tekye-i mekre güşâd
Zerk ü riyâ zâhir u mahfî fesâd
1605 Pâyine yüz sürmek içün hâs u ‘âm
Başladılar gelmege her subh u şâm
1606 Eyledi teshîr-i kulûb ol kadar
Nîl-sıfat ayagına akdı zer
1607 Görmege ‘âlem anı müştâk idi
Sözleri Mısr ehline tiryâk idi
B51b 1608 Oldı velî şeyh-i şekâvet-hisâl
Kesret-i züvvâr ile âşüfte-hâl
1609 Gördi mahal bulmaz işi bitmege
1602a. kûh u: kûh B 1603a. darb-ı : darb u B // b. me’vâyı: me’vâda T 1605a. Pâyine: Pâyüñe Z 1608a. Şeyh-i: Şeyh ü B 1613b. eyleye: eylese Z
273
Başladı dîdârı ‘azîz itmege
1610 Geldi bu tedbîr aña re’y-i hüsn
Şâm u seher gelse eger merd ü zen
1611 Heftede bir göstere yüz zâ’ire
Vakt-i fesâd etini de kayıra
E30a 1612 Virdi bu endîşeye âhir karâr
Vâkıf-ı hâl oldı sigâr u kibâr
1613 Cum’a güni halka olurdı salâ
Taşra çıkup eyleye ‘arz-ı likâ
1614 Dirdi begüm bunda gelen pâk-bâz
Benden eger himmet iderse niyâz
Z44a 1615 Cümle ri’âyet ideler nevbeti
Birbirine virmeyeler zahmeti
T50a 1616 Eyledi Mısr ehlini mekri esîr
Kalmadı bir hânede Mısrî hasîr
1617 Kand idi dâ’im nemek-i matbahı
Böyle olur dehri yimek ey ehî
1618 Mısr’un ehâlîsi kamu bî-nifâk
1614a. begüm: ne kim E 1616a. mekri: mekr B 1617a. Kand: Kande Ç 1620b. olurdı nökeri: olurlardı kulı Z
274
Merd ü zen-i Kâhire bi’1-ittifâk
1619 Mu’tekid olmış idiler zâtına
Câzim idi keşf ü kerâmâtına
Ç49a 1620 Tarzını Kârûn ile ger Sâmirî
Görse olurdı nökeri her biri
1621 Mekr ü füsûn içre olup Bû ‘Alî
Dirdüñ anı sen de göreydün velî
1622 Kaldı bu hâl içre nice rûzgâr
Kıssayı gûş eyle niye irdi kâr
1623 Sâhil-i Kıbrıs’dan o dem kırk keşîş
Mısr’a gelüp eyledi da’vâ-yı kîş
B52a 1624 Dîn-i Mesîhâ’ya virüp zîb u fer
Saldılar İslâm içine şûr u şer
E30b 1625 Vâkıf olup kıssaya sultân-ı Mısr
Eyledi fermân gele dânâ-yı ‘asr
1626 Müfti-i Mısr u ‘ulemâ-yı fuhûl
Eylediler meclis-i Şâm’a duhûl
1627 Da’vet olup geldiler ol râhibân
Tâ ola müşkilleri keşf ü ‘ayân
1622a. içre: üzre E, Z // b. eyle niye irdi: it nice olur Z
275
1628 Bahse şürû’ eyledi çün ehl-i dîn
Didiler ey kavm-i dalâlet-karîn
1629 Neshini İncîl ü Zebûr’uñ hemân
Eyledi Furkân ile Bârî beyân
1630 Olmadı bu kavl ile bunlar mücâb
Oldı velî münker-i nesh-i kitâb
1631 Eyledi îrâd çok ‘âlim delîl
Bulmadılar hasma kavî bir sebîl
1632 ‘Âkıbet ‘allâme-i fazl-intisâb
‘Aklen ü naklen viricek hoş-cevâb
T50b 1633 Mülzem olup kalmadı hüccetleri
Olmadı nutk itmege kudretleri
Z44b 1634 Gün gibi İslâm olıcak âşkâr
Şeh didi ey kavm-i cehennem-karâr
1635 Şimdi dürüst oldı mı îmânıñuz
Yohsa dahı kaldı mı bürhânıñuz
1636 Didiler ey şâh-ı ‘adâlet-menîş
Kavl-i mücerretle eger bitse iş
1624b. İslâm içine: İslâm içre B, İslâm’a nice Z 1629a. İncîl ü: İncîl B 1630b. nesh-i: nesh u B
276
Ç49b 1637 Hüccet-i dîn olsa kelâm-ı fasîh
İtmez idi mürdeyi ihyâ Mesîh
E31a 1638 Bunı bilür cümle fehîm ü gabî
Eylese ‘ukbâya sefer bir nebî
1639 Ümmetine mu’cizesidür eser
Keşf ü kerâmetdür olan mu’teber
1640 Dîn-i Mesîhâ’yı idince kabûl
Cümlemüz ol rütbeye bulduk vusûl
B52b 1641 Dinimüze hüccet ü bürhân eger
Olsa taleb cümle açup bâl u per
1642 Murg-şıfat seyr iderüz ber-hevâ
Var mı bunı sizde ider es-salâ
1643 Eyledi sultân ‘ulemâya hitâb
Kim vireler bunlara şâfî cevâb
1644 Didiler ey pâdşeh-i şehr-i dîn
Devletüñ efzûn ide Bârî ma’în
1645 Uçmak iki kısm ile maksûmdur
Birisi gökçek biri mezmûmdur
1646 Birisi perhîz u riyâzetledür
1632b. viricek: virüben Z 1639b. kerâmetdür: kerâmetden Z
277
Birisi şeh-bâl-ı kerâmetledür
1647 Dîn-i Muhammed’de riyâzet harâm
Kaldı kerâmet ola hâsıl merâm
1648 Bizde şehâ yok buña vâsıl ricâl
Perr-i kerâmetsiz uçılmak muhâl
1649 Şeh didi bu hezli koyuñ tiz turuñ
Uçmaga tedbîr ü tedârik görün
T51a 1650 Olmış iken kâfire uçmak harâm
Rütbe-i İslâm ola ‘âlî-makâm
E31b 1651 Müşrik olan per aça hem-çün gurâb
Müslim olan yirde kala misl-i âb
1652 Cismiñüz oldıysa sakîl u girân
Kelleñüzi tîg uçurur bî-gümân
Z45a 1653 Hışm olıcak şâh-ı ser-endâzdan
Birbirine bakdılar açmazdan
Ç50a 1654 Açdı dehen müfti-i müşkil-güşâ
1644b. ide: ola E, Z // b. Devletüñ: Devletin: B / bârî: cârî B 1646b. şeh-bâl-ı: şeh-bâl u E, Z 1648b. Perr-i: Perr ü B, Pîr-i Z 1649a. turuñ: duruñ Z // b. kıluñ: görüñ E, Z 1651b. misl-i: hem-çü E 1653a. Hışm: Hatm Z 1655b. olsaydı: olaydı Z
278
Didi gerek bunda te’ennî şehâ
1655 Kıldı Hudâ Mısr’a seni pâdşâh
Herkes eger sa’y ile olsaydı şâh
1656 Kârına dehrüñ irişürdi halel
Sanma olur sa’y ile hâsıl emel
1657 Hârik-i ‘âde işe lâzım velî
Gence nice herkesüñ irür eli
B53a 1658 Kavlini ‘allâmenüñ itdükde gûş
Şeh didi ey fâzıl-ı deryâ-hurûş
1659 Uçmaga yok sizde cenâh-ı hüner
Bunları şimdi ya kim ilzâm ider
1660 Nükte-i sultân ile şeyhu’l-enâm
Oldı perâkende-dil ü telh-kâm
1661 Dergeh-i Mevlâ’ya idüp ilticâ
Def’ini küffâruñ iderken ricâ
1662 Gâlib iken fırka-i hel min-mezîd
Geldi hemân yâdına şeyh-i Sa’îd
1663 Didi şehâ şehre gelüpdür bir er
Zühd ü salâh ile bulup zîb u fer
1657a. işe: ise Z
279
E32a 1664 Hâk-i deri sürme-i çeşm-i enâm
Teşne yüzin görmesine hâs u ‘âm
1665 Halkdan idüp lîk katı ictinâb
Her varana itmez imiş feth-i bâb
1666 Genc-sıfat hânede olmış nihân
Şimdi mazanne ol imiş bî-gümân
T51b 1667 Ger gele ol şeyh-i kerâmet-nisâb
Belki vire bunlara kat’i cevâb
1668 Gûş idicek şâh-ı Sikender-nihâd
Gelmesini eyledi şeyhüñ murâd
1669 Olmag içtin şânına tevkîr-i tâm
Da’vetine gitdi vezîr-i hümâm
1670 Hânkeh-i şeyhe bulınca vusûl
Oldı icâzetle müyesser duhûl
Ç50b 1671 Pâyine yüz sürdi çü hâk-i rehi
Eyledi teblîg-i selâm-ı şehi
Z45b 1672 Dahı ne kim kendüsine söyledi
Cümlesini şeyhe beyân eyledi
1660b. dil ü: dili B, dil-i E 1662b. Saîd: Sa’îd T, Z 1665a. lîk katı: katı lîk E 1666a. Genc-sıfat: Genc ü sıfat B 1667a. şeyh-i: şeyh ü: B
280
1673 Didi eyâ âsaf-ı sâhib-nigîn
Şâha gedâ gerçi ki olmaz yakîn
1674 Varmaga sultâna liyâkat gerek
Da’vete ammâ ki icâbet gerek
B53b 1675 Böyle diyüp aldı ‘asâsın ele
Âsaf-ı sultân ile girdi yola
1676 Çünki der-i devlete oldı yakîn
Karşuladı cümle-i erkâñ-ı dîn
E32b 1677 Bâb-ı hümâyuna basınca kadem
Vardı aña karşu şeh-i muhterem
1678 Eyledi şeh şeyhe katı ihtirâm
Kıldı aña tahta ber-â-ber makâm
1679 Pürsiş-i ahvâl ü du’â vü senâ
Her dü taraf oldı merâsim-edâ
1680 Şeh dedi ey pîr-i hüdâ-yı tarîk
Olduk ‘aceb müşkil işe biz refîk
1681 Kasd idüp efrenc-i cahîm-âşyân
Zümre-i İslâm’ı ide imtihân
1682 Merre pelîdân-ı sakar-câhdan
Şirzime-i râhib-i güm-râhdan
1669b. gitdi vezîr-i hümâm: itdi vezîr ihtimâm Z / gitdi vezîri hemân B
281
1683 Kırk nefer anlardan idüp intihâb
Mısr’a gelüp bahş ideler ol kilâb
T52a 1684 Hâsılı ahvâl-i keşîşânı heb
Şeyhe beyân eyledi şâh-ı ‘Arab
1685 Eylediler cümle niyâz u ricâ
Uçmag içün şeyhe dikildi ‘asâ
1686 Çekdi başın hırkaya hem-çün keşef
Oldı selâmet yakası ber-taraf
1687 Kendüyi tahlîse olup çâre-cû
Gezdi hiyel vâdilerin sû-be-sû
Ç51a 1688 Virdi hiyelden birisine karâr
İtdi anuñla ‘ameli ihtiyâr
1689 Ceyb-i kerâmetden olup ser-firâz
Didi demidür idelüm keşf-i râz
E33a 1690 Uçmaga eflâke misâl-i hümâ
Rutbe-i ûlâda irür evliyâ
Z46a 1691 Kat’-ı merâtib iden erbâb-ı hâl
Rütbe-i ûlâya tenezzül muhâl
1675b. yakîn: karîn E, T, Z // b. -ki: E 1679b. merâsim: ser-â-ser Z 1680a. hüdâ-yı: Hudâ-yı Z / hüdâ-yı tarîk: tarîk-i hüdâ T // b. biz refîk: mübtelâ T 1682a. Merre: Tîre: Z 1685b. Uçmag: Uçmak Z
282
B54a 1692 Farz idelüm anı murâd itse ger
Gûşiş ü sa’y ile olur cilveger
1693 Fehme münâsib idelüm bir misâl Cümleye ma’lûm ola hâl-i ricâl
1694 Târem-i dervâzeye pîr ü cüvân
Kasd-ı su’ûd itse gerek nerdübân
1695 Vaz’-ı kadem itmese her pâyeye
Hâke düşüp mülhak olur sâyeye
1696 Hâli su’ûduñ budur ey hâk-şinâs
Eyle nüzûlı da su’ûda kıyâs
1697 Çünki bu kâr oldı mühimm-i enâm
Bildirelüm Hakk’ı anlara tamâm
1698 Bulmaga bu kâr-ı yesîre vusûl
Rütbe-i ûlâya gerekdür nüzûl
1699 Kırk güne dek hâsıl olur müdde’â
Halvet-i hâs itdi velî iktizâ
1700 Virdi bu vech üzre kelâma nizâm
Kavlini sıdk añladılar hâs u ‘âm
1701 Muntazır-ı va’de olup ‘âm u hâs
1686b. yakası: yakasın B 1694a. dervâzeye: divâre de T 1695b. Mülhak olur hâke düşüp sâyeye T 1701a. va’de: va’d E 1703a. Mâni’-i Mâni’ ü B / hırs-ı: hırs u B // b. Reh-güzerin: Reh-güzerüñ B, Z 1704a. el-hâl: hâl B
283
Gitdi bu efsûn ile oldı halâs
T52b 1702 Hânkehe geldi karâr eyledi
Fikr-i sefer kasd-ı firâr eyledi
E33b 1703 Mâni’-i râh oldı velî hırs-ı mâl
Reh-güzerin bagladı cerr-i sikâl
1704 Şâm u seher mutrib-i el-hâl idi
Gavta-hur-ı lücce-i âmâl idi
Ç51b 1705 Yâd-ı hirâs-ı ser ü sevdâ-yı zer
Virmiş idi kalbine haylî keder
1706 Va’desinüñ nısfı güzâr eyledi
Deşne-i gam cânına kâr eyledi
1707 Vasfı beyân olmış idi iki merd
Şeyh ile çekmişler idi germ u serd
B54b 1708 Anlar idi meclisinüñ mahremi
Şâm u seher hem-kadeh ü hem-demi
1709 Anlara bir şeb didi ey hem-demân
Kârımuza ‘âkıbet irdi ziyân
1705a. hirâs-ı: hirâs u Ç, E 1707a. merd: ferd Z 1709a. hem-demân: hem-rehân B, Z 1710: -B 1712a. bîm-i: bîm ü B / havf-ı: havf u B 1713b. nedür şimdi tarîk-i: ne tedbir ne şimdi Z
284
Z46b 1710 Bizüm içün oldı mu’ayyen dü kâr
Kangısını eyleyelüm ihtiyâr
1711 Biri tesebbüt biri şehr-i diger
Her birinüñ âhiri bîm u keder
1712 Turmada var bîm-i ser ü havf-ı cân
Gitmede itlâf-ı zer ü hân-mân
1713 Sizde su’âlüme virüñ bir cevâb
Bunda nedür şimdi tarîk-i savâb
1714 Didiler ey şeyh-i diyâr-ı füsûn
Bizde ne tedbîr ola senden füzûn
1715 Evvel-i kâra kim ola pîşvâ
Âhir ider derde yine ol devâ
1716 Bâb-ı hiyelde saña olmaz nazîr
Silsile-i mekrüñe ‘âlem esîr
E34a 1717 Bîm-i hazar yâ keder-i terk-i mâl
Eyleme bu müşkili bizden su’âl
1718 Her ne tarîke olasın reh-nümâ
Olmazuz ol yolda peyüñden cüdâ
T53a 1719 Didi firâr itmede yokdur necât
İtmeyelüm mâmeleke iltifât
1715a. kâra kim ola: kâr ol kim olur Z
285
1720 Re’sine her kim ide mâlın fedâ
Dir ukalâ kad rabiha men necâ
1721 Gerçi ki kaçmak kişiye ‘ârdur
Lîk mahallinde âceb kârdur
Ç52a 1722 Mâmeleki eyleyelüm intihâb
Virmeye efkârı dile ıztırâb
1723 Ol ki ola hamli girân ü sakîl
Terk idelüm anı hakîr u zelîl
1724 Hamli hafîf olsa bahâsı girân
Anı alup eyleyelüm hırz-ı cân
1725 Lîk bu kâr içre gerek ihtimâm
Kâm-ı dil üzre ola hâsıl merâm
B55a 1726 Gâfil iken halk idelüm irtihâl
Müşkil olur va’de tamâmında hâl
1727 Oldı bu vech üzre mu’ayyen sefer
Kaldı bu kim sîmleri ola zer
1716b. mekrüñe: mekrine B, Z 1717a. hazar: hatar E 1719a. firâr: karâr B, Z 1721b. ‘aceb: katı E 1722a. eyleyelüm: eyleyüben Z 1723b. zelîl: kalîl E, Celîl Z 1724a. olsa: ola Z 1725a. içre: üzre T // b. Hâsıl ola kâm-ı dil üzre merâm T 1726b. va’de: va’d E 1733a. Oldıgı: Oldugı E
286
1728 Gündüzin âlâm-ı zihâm-ı ‘avâm
Gice mühimmât-ı seferle kıyâm
Z47a 1729 Bir taraf oldı eser-i hord u hˇâb
Kayd-ı sivâ oldı ‘azîze hicâb
E34b 1730 Kalmış idi va’deye ancak se rûz
Şeyh ise işgâl ile gâfil henüz
1731 Oldı tedârikleri âmâde heb
Kaldı bu ancak gele hengâm-ı şeb
1732 Hˇâba vara dîde-i agyâr u yâr
Mümkin ola zulmet-i şebde firâr
1733 Oldıgı dem hâvere magrib zemîn
Geldi makâmına şeh-i erba’în
1734 Ya’ni geçüp va’denüñ eyyâmı heb
İrmiş idi âhirine nısf-ı şeb
1735 Tuhfelerin eylediler der-bagal
Kasd-ı firâr itmiş iken ol mahâl
T53b 1736 Girdi kapudan içeri bir cüvân
Gonce-dehen zîb-zekân mû-miyân
1735a. Tuhfelerin: Tuhfeleriñ B 1736a. kapudan: kabudan E / içeri: içerü B, Z; içeri E 1741b. pâyine: pâyüñe Z 1742b. yüz pâyüñe: yüzin Ç
287
1737 Kâmeti tûbâ saçı dâm-ı melek
Lebleri kevser ruhı bedr-i felek
1738 Hâli süveydâ-yı dil-i ehl-i hâl
Nutkı şifâ-sâz-ı derûn-ı ricâl
Ç52b 1739 Mihr-i ruhı şem’i ider bî-ziyâ
Bakmaga göz rûyına eyler hayâ
1740 Dâhil olup hücreye virdi selâm
Gördigi dem şeyh aña itdi kıyâm
1741 Eyledi kuddâmına şeyhüñ cülûs
Pâyine yüz sürdik kılup câblûs
1742 Didi eyâ pîr-i reh-i müstakîm
Kim süre yüz pâyüñe kalmaz sakîm
B55b 1743 ‘Âleme kâruñ heme lutf u ‘atâ
E35a Kıl beni de kayd-ı sivâdan rehâ
1744 Bendelige bendeni eyle kabûl
Ben de bulam râh-ı murâda vusûl
1745 Cân ile kıldum kapuñı ihtiyâr
Eyle beni bendelerüñden şümâr
1746 Olmış iken mest-i şarâb-ı sühan
288
Yâdına geldi şeh ile berhemen
1747 Bildi olur kizbi seherden ‘ayân
Def’i ile oldı mukayyed hemân
Z47b 1748 Rıfk ile didi aña ey mest-i nâz
Oldı revâ her ne ki kıldun niyâz
1749 Çünki senüñ gibi sanem soyına
Bir kuzı elbette gerek koyına
1750 Matlabuña nâ’il olursuñ kuzı
Gelmedi vakti dahı fehm it sözi
1751 Kıldı ‘azîmet ide ol şeb sefer
İtdi o dem çâk-i girîbân seher
1752 Zulmet-i şeb gitdi görindi nehâr
Bildi degül kendüsine bahtı yâr
T54a 1753 Düşdi derûnına katı ıztırâb
Eyledi bî-nâr vücûdın kebâb
1754 Sordı telâşını şeyhinüñ hemân
Didi bunı eyleme benden nihân
1755 Lutf-ı Hudâ müşkili âsân ider
1747a. kapuñı: kabuñı E 1748a. Rıfk ile didi aña: Aña rıfk ile didi T 1749b. elbette: elbetde Z 1750a. olursuñ: olursın B, Ç, E 1753b. vücûdın: vücûduñ Z
289
Derde devâ himmet-i merdân ider
Ç53a 1756 Şeyh-i mukallid oluben perde-bâz
E35b Eyledi ol sîm-tene keşf-i râz
1757 Söyledi bir bir ne ise mâ-cerâ
İtmiş idi kat’-ı ümîd ü recâ
1758 Ol püsere itmiş idi keşf-i hâl
Dirdi ‘aceb var mı halâsa mecâl
1759 Gûş idicek kıldı tebessüm cüvân
Didi senüñ ‘akluña irmiş ziyân
B56a 1760 Seyr ü seyâhatle gezen ‘âlemi
Var mı diyen uçdı benî Âdem’i
1761 Çekme elem kılsa taleb pâdşâh
Eyleme bî-hûde yire âh ü vâh
1762 Hükm-i Hudâ’dur bulan elbet vücûd
Sihr ile sâhir uçar ise çi sûd
1763 Gerçi cüvân eyledi çok nush u pend
Olmadı ammâ birisi sûdmend
1754a. şeyhinüñ: ki şeyhüñ Z
290
1764 Kalbine düşmedi katı bîm-i cân
Girmez idi gûşına pend-i cüvân
1765 Eyler iken her tarafına nigâh
Geldi der-i hücreye destûr-ı şâh
1766 İzn ile girdi içeri ol hümâm
Cümleye ta’zîm ile virdi selâm
Z48a 1767 Didi eyâ kutb-ı felek-âşyân
İtdi du’â hazret-i şâh-ı cihân
1768 Makdemüñüz itdi bu sâ’at ricâ
Muntazır anda size bây u gedâ
E36a 1769 Oldı güşâde çü der-i hânkâh
Taşra çıkup eyledi her sû nigâh
T54b 1770 Gördi turur bir feres-i zer-licâm
Pîş ü peşinde nice Rûmî gulâm
1771 Devlet ile şeyh olınca süvâr
Düşdi öñine hadem-i şehr-yâr
1772 Şeyhüñ ‘asâsın götürüp ol püser
Gitdi rikâbınca misâl-ı nöker
1764a. bîm-i: bîm u B 1765a. iken: idi Z 1766a. içeri: içerü B 1768b. bây u: bây B
291
Ç53b 1773 Hâric-i belde var idi bir fezâ
Sahn-i İrem dinse mahall ü sezâ
1774 Anda şehe vaz’ olınup bârgâh
Çıkdı şehen-şâh ile mîr u sipâh
1775 Kalmadı Mısr içre ricâl ü nisâ
Eylediler cümlesi ‘azm-i fezâ
1776 Mertebesince oturup hâs u ‘âm
Tutdı o sahrayı mülevven hıyâm
B56b 1777 Şeyhe de vaz’ eylediler bir serîr
Bâlişi zerrîn ü bisâtı harîr
1778 Şevket ile tahta çıkup şehr-yâr
Turdılar erkânı yemîn ü yesâr
1779 Emr olınup geldi o kırk berhemen
Eyleyeler ‘arsada tâ ‘arz-ı fen
1780 Hâzır u âmâde olup tayrgâh
Muntazır olmışdı hemân şeyhe şâh
1781 ‘Asker-i enbûh ile şeyh-i Sa’îd
Mâh ile encüm gibi oldı bedîd
1773b. mahall u: mahall B 1775b. fezâ: kazâ B, Ç 1776a. oturup: oturup B 1777b. zerrîn ü: zerrîn B 1780a. Hâzır u: Hâzır B 1781a. Sa’îd: Sa’îd E, T 1783a. k’İlâh: hele Z // b. rû-siyâh: rüsvâ ile Z
292
E36b 1782 Bârgeh-i şâha olınca karîb
Didi rikâbında cüvân-ı edîb
1783 Atdan inüp meskenet ‘arz it k’İlâh
İtmeye kâruñda seni rû-siyâh
1784 Hayret ile eyleyüp atdan nüzûl
Kıldı serâ-perde-i şâha duhûl
1785 Olmadı kudret vire şâha selâm
İtdi şehen-şâh aña ikrâm-ı tâm
Z48b 1786 Didi eyâ şeyh-i mübârek-kadem
Geldi zamânı idesin def’-i gam
T55b 1787 Âb-ı kerâmetle kıl ey hoş-nihâd
Âteş-i efsûn-ı Mecûs’ı remâd
1788 Kürsi-i zerrîne idince cülûs
İtdi şehen-şeh aña çok câblûs
1789 Zikri mürûr eyleyen ol nev-cüvân
Pâye-i kürsîde tururdı hemân
Ç54a 1790 Şeyhüñ alup başmagını ol mahal
İtmiş idi cânı gibi der-bagal
1787b. remâd: ziyâd Z
293
1791 Vast-ı halâyıkda o çel yâve-kîş
Ya’ni husûmetle gelen kırk keşîş
1792 İtmiş idi her biri sihrin penâh
Olmış idi muntazır-ı emr-i şâh
1793 Muntazır olmışdı bu ahvâle nâs
Düşdi dil-i hüsreve havf u hirâs
B57a 1794 Gâyet ile şeyh ise ber-küşte-hâl
Mürde gibi yok idi nutka mecâl
E37a 1795 Âkıbet ol pâdşeh-i dâdger
Hışm ile râhiblere kıldı nazar
1796 Didi eyâ şirzime-i bî-nühâ
‘Arz idiñüz her ne ise mâ-cerâ
1797 Birisi ol hûklerüñ ez-miyân
Birbirine kakdı ayasın hemân
1798 Bulmış idi sihr ü füsûnı tamâm
Dûd-sıfat eyledi meyl-i gamâm
1799 Birbiri ardınca misâl-ı gurâb
Cümlesi de oldı karîn-i sehâb
1800 Mîg-i belâ gibi turup ber-hevâ
1792a. sihrin: sihrüñ B, sihri Z 1795a. dâdger: dâd-gîr Ç
294
İtdi biri halka bu resme nidâ
1801 Didi eyâ merd ü zen-i Kâhire
Mes’eleñüz oldı bu gün zâhire
1802 Bizim ile şimdi nedür kârıñuz
Var mı dahı şübhe vü inkâruñuz
1803 Oldı serâsîme kamu hâs u ‘âm
Yakdı derûn-ı şehi bu bed-kelâm
T55b 1804 Gördi bu hâlâtı çü şeyh-i Sa’îd
İtdi hayâtından o kat’-ı ümîd
Z49a 1805 Çıkdı derûnından o dem dûd-ı âh
Hasret ile itdi cüvâna nigâh
1806 Ya’ni dimek istedi kim ey püser
Tîr-i belâya beni itdüñ siper
Ç54b 1807 Âdem’i uçmaz didüñ ey nâ-halef
‘Ömr-i girân-mâyemi kılduñ telef
E37b 1808 Bakdugı dem şeyh cüvâna hemîn
1801a. merd ü: merd B 1804a. Sa’îd: Sa’îd E, T 1805a. derûnından: dehânından Z 1806: -B 1807a. didüñ: didin B 1808a. Bakdugı: Bakdıgı Z 1809b. gümân ü: gümân B
295
Didi ki fermân senüñ ey kutb-ı dîn
1809 Kefşini şeyhün çıkarup ez-bagal
Eyleye tâ def’-i güman ü kesel
1810 Saldı hevâya nitekim cürre-bâz
İkisi de turdı mu’allak biraz
1811 Soñra o kefşin-i kerâmet-şi’âr
Oldı iki şâhin-i ‘ankâ-şikâr
B57b 1812 Yâ iki ‘akâb idi ejder-rübâ
Sür’at ile itdiler ‘azm-i semâ
1813 Çıkdugı dem fevkına kâfirlerüñ
Ya’ni o efsûnger ü sâhirlerüñ
1814 Eylediler meyl-i rücû’-ı zemîn
Şâd ola tâ zümre-i ehl-i yakîn
1815 Nâzil olup başlarına ez-firâz
Sanki iki sâika-i cân-güdâz
1816 Eñselerine urarak her birin
Eylediler hâk-i mezellet yirin
1811a: o: -B 1812a. rübâ: semâ Z 1813a. Çıkdugı: Çıkdıgı B, Z
296
1817 Geldi o kefşin-i kerâmet yine
Sür’at ile ol püserüñ destine
1818 Hârik-ı ‘âde bu işi ey hümâm
Gördi kamu şâh u gedâ hâs u ‘âm
1819 Secde-i şükr itdi şeh-i kâm-bîn
Vesveseden hâtırı oldı emîn
1820 Üstine şeyhüñ o şeh-i kâmkâr
İtdi nice dürr ü cevâhir nisâr
E38a 1821 Lâbe-künân eyledi takbîl-i yed
T56a Didi kapuñ şâh u gedâya sened
1822 Hâk-i rehüñ sıdk ile itdüm penâh
Bendeñe kıl lutf ile bir kez nigâh
1823 Şeyhe ise ‘ârız olup özge hâl
İtmez idi fark-ı nisâ vü ricâl
Ç55a 1824 Olmış idi bâde-i cezbeyle mest
Z49b İtmiş idi sâgar-ı ‘aklı şikest
1825 Sürdi yüzin pâyine pîr ü cüvân
Herkes olup ‘azîm-i sûy-ı mekân
1815a. ez-firâz: ez-semâ E, T // b. güdâz: rübâ E, T 1820a. o şeh-i: -B 1821a. Lâbe: Nâle Z // b. kapu: kabuñ E 1823b. fark-ı: fark u B 1824b. aklı: aklın Ç
297
1826 Emr olınup cümle-i erkân-ı şâh
Her ne kadar var ise mîr u sipâh
1827 ‘İzzet ile şeyhi süvâr itdiler
Rahşı öñince vüzerâ gitdiler
1828 Sâ’ir-i erkân bilâ-irtiyâb
Cümle piyâde yüridi der-rikâb
B58a 1829 Şeyh ise bu tantanadan bî-haber
Tutmış idi saht-ı rikâbın püser
1830 Çünki der-i savma’a oldı yakîn
Geldi biraz kendüye ol hurde-bîn
1831 Atdan inüp virdi sipâha selâm
Cümle elin öpdi gelüp hâs u ‘âm
1832 Girdigi dem hücreye şeyh ü cüvân
N’eyledi gör lutf-ı şeh-i lâ-mekân
1833 Şeyhüñ öñine oturup ol püser
Didi eyâ mürtekib ü der-be-der
E38b 1834 Eylemedüñ hazret-i Hak’dan hayâ
Subh u mesâ kizb ile satdun riyâ
1829b. rikâbın: rikâbı B, Ç 1833b. mürtekib u: mürtekib B 1835a. kendüñe nâmın: nâmına kendin Z / nâmın: nâmuñ B
298
1835 Kutbuñ idüp kendüne nâmın lakab
Eylemedüñ şerm u haya vü edeb
1836 Olmış iken mazhar-ı kahr-ı İlâh
Lutf u kerem eyleyüp ol pâdşâh
1837 ‘Afvuñ idüp hazret-i Hak’dan ricâ
Cehl ile sen itmede sehv ü hatâ
T56b 1838 İtdi seni sihr ü hiyelden selîm
Sâhire itdüñ galebe çün Kelîm
1839 Bunca ‘atâ lutf u kerem saña heb
Kümmele taklîdüñ olupdur sebeb
1840 Kim ide bir kavme teşebbüh eger
Mülhak olur anlara ol yûze-ger
Ç55b 1841 Bendesine hazret-i kutb-ı zamân
Didi bu dem ol reh-i Mısr’a revân
1842 Kâhire’ye dâhil olup kırk keşiş
Eylediler şâh ile da’vâ-yı kîş
Z50a 1843 Merd-i mukallidle o kırk kartabân
‘Âkıbeti olsa gerek imtihân
1844 Var yüri ol ‘âcize imdâd kıl
Râh-ı Hudâ’ya anı irşâd kıl
1838a. sihr ü: sihr Ç 1840b. olur: odur Ç
299
1845 Çünki bize eyledi taklîd-i tâm
Lâzım olur biz de idüp ihtimâm
B58b 1846 Ola mübeddel ‘arazı cevhere
Müflis iken mâlik ola gevhere
E39a 1847 Böyle nefes eyledi çün kutb-ı dîn
Geldi zamânı olasın râh-bîn
1848 Böyle diyüp şeyhi o bedr-i kemâl
Eyledi bir nutk ile âşüfte-hâl
1849 Gâh muzîk oldı gehî oldı gark
Eyledi idrâk nedür cem’ ü fark
1850 Feyz-i mukaddesden olup behre-yâb
Pertev-i akdesden idüp iktisâb
1851 Âyine-i dildeki jeng-i sivâ
Saykal-ı esmâ ile buldı cilâ
1852 Kalbini rûşen idicek nûr-ı zât
İtdi tecellî aña nûr-sıfât
1853 ‘Âkıbet ol merd-i sa’âdet-karîn
Himmet ile oldı ser-i erba’în
1846b. mâlik: nâ’il Z 1847a. Böyle nefes: Bu nefesi B 1849a. muzîk: müfîk Z // b. cem’ u: cem’ B
300
Temsîl*
T57a 1854 Memleket-i Mısr’a bilâ-iştibâh
Olmış idi mekr ile Fir’avn şâh
1855 Semt-i ‘adâletden olup rû-nümâ
Eyler idi halka kerem dâ’imâ
1856 Eyledi tenbîh-i kavî zenle merd
Tabh-ı ta’âm eylemeye hîç ferd
Ç56a 1857 Matbah-ı Fir’avn’a gelüp hâs u ‘âm
Andan alâ kadr-ı kifâye ta’âm
1858 Mugtenem olmışdı nisâ vü ricâl
Geçdi bunuñ üstine çok mâh u sâl
1859 Olmag ile hâki şekâvet-sirişt
Zâhir olup dem-be-dem ef’âl-ı zişt
E22b 1860 Kâfir-i ni’met olup ol bed-gümân
Yahşi adın eyledi âhir yaman
B59a 1861 Bende iken gurre olup devlete
Z50b Başladı da’vâ-yı ulûhiyyete
1853b. ile: -B * - Ç, E, Z 1856a. tenbîh-i kavî: tenbîh ona Z 1859a. hâki: hâli T 1862a. şiddeti: şirreti E, T
301
1862 Haddi tecâvüz idicek şiddeti
Oldı şekâvet sebeb-i nıkbeti
1863 Eyledi fermân o şeh-i lâ-yenâm
Hazret-i Mûsâ’ya ‘aleyhi’s-selâm
1864 Da’vet ide rıfk ile ol kâfiri
Şâyed ola küfr ü şekâdan berî
1865 Da’vet-i Fir’avn’ı Kelîm-i İlâh
Dikkat ile itdi nice sâl u mâh
1866 Küfr ü dalal içre kalup ol gabî
Olmadı mesmû’-ı kelâm-ı Nebî
1867 Var idi bir mashara ez-Kıbtiyân
Sihre vü taklîd idi kârı hemân
1868 Dâhil idi bezmine Fir’avn’uñ ol
Bulmış idi rütbe-i kurba vusul
1869 Yanına Fir’avn’uñ eger ol racîm
Söyler idi gelse misâl-ı Kelîm
1870 İtmiş idi ol şehe taklîd-i tâm
Ol sege ‘arz eyler idi subh u şâm
1864b. şekâdan: şekâvetden Z 1865a. Fir’avnı: Fır’avn B 1866b.Olmadı: İtmedi Z / mesmû’ı: mesmû’ B, Z 1868a. Fir’avn’uñ: Fir’avn B 1870a. idi: -Z
302
T57b 1871 Hazret-i Mûsâ’ya biri hem-çünân
Lâfını Fir’avn’un iderdi beyân
1872 Kibr ü gurûr ‘ucb ile her kârını
Heykel-i bed hey’et-i murdârını
E23a 1873 Kârı heme ol segi taklîd idi
Kıbti gibi bu da mukallid idi
Ç56b 1874 ‘Âkıbeti n’oldı bu kârın işit
‘Âkıl isen aña göre bir iş it
1875 Sîne-i ‘akl olsa revâ çâk çâk
Sem’i ider âdemi bî-şek helâk
1876 Ol iki merde irişüp vakt-i fevt
‘Arz-ı cemâl eyledi âsâr-ı mevt
1877 Her birine sundı ecel câmını
Diñle niye irdi ser-encâmını
B59b 1878 Ol ki mukallid idi her subh u şâm
Hazret-i Mûsâ’yı ‘aleyhi’s-selâm
1879 Hazret-i sultân-ı cihân-âferîn
İtdi anuñ câyını huld-ı berîn
Z51a 1880 ‘Aksi zuhûr itdi o bir mürdede
1878b. Mûsâ’yı: Mûsâ’ya Z 1879b. câyını: cânını Z 1880a. Mollâ-yı: Monlâ-yı Z // b. derdde: derdde de Z
303
Kaldı cahîm içre gam u derdde
1881 Kim buyurur hazret-i Mollâ-yı Rûm
Kâşif-i esrâr-ı diyâr-ı ‘ulûm
1882 Hufte-dil ü bî-edeb ü leng ü lûk
Eyle reh-i hazret-i Hakk’a sülûk
1883 Sende eger yog ise zühd ü salâh
Anlara taklîd iderek bul felâh
1884 Eyle bu temsîli der-i gûş-ı cân
Görmeyesin ‘âkıbetüñde ziyân
1885 İylüge taklîd idegör ey hümâm
Ârife bu nükte yeter ve’s-selâm
Münâcât*
T58a 1886 Ey şeh-i dânende-i mâ-fi’s-sudûr
Hâfız-ı kül mâsik-i saff-ı tuyûr
1887 Hayy u ehad hâlık-ı mevt ü hayât
Ferd ü samed râzık-ı dih-kâ’inât
1888 Câ’il-i sem’ ü basar-ı ins u cân
1882b. reh-i: zih-i Z 1884b. ‘âkıbetüñde: ‘âkıbetinde Z 1885a. İylüge: İylige E * - Ç, E, Z 1888a. Câ’il-i: Câ’il ü B // b. erzâk u: erzâk Z
304
Kâfil-i erzâk u şeh-i lâ-mekân
1889 Mahz-ı ‘ademden bize virdüñ vücûd
İtmek içün zâtuna her dem sücûd
Ç57a 1890 Birligini bilmek içün ey ganî
İns ü perî oldı miyâh-ı menî
1891 Gevher-i îmânı ‘atâ eyledüñ
Hilye-i İslâm’ı kabâ eyledüñ
1892 Eyledüñ irsâl-ı kitâb ü resûl
Kullıgına kulları itdün kabûl
B60a 1893 Kullarıña eyledüñ in’âm-ı ‘âm
Herkese rızkuñ irüşür subh u şâm
1894 Ni’metinüñ garkı nice aç olur
Saña kul olan kime muhtâc olur
1895 İtdi hatâ lîk bu ‘abd-i denî
Halkı kıyâs eyledi ola ganî
1896 Her kapudan itmek ile nân taleb
Dökmedeyüm yüz suyını rûz u şeb
1897 Nâli olup mest-i mey-i hırs u âz
1892b. kulları: kullaruñ T 1893a. Kullarıña: Kullarına B // b. rızkuñ: rızkı Ç 1894b: olur: -Z 1896b. rûz u: rûz B 1897a. Nâli: Nâbi T // b. Kullarıña: Kullarına B
305
Kullarıña itmede her dem niyâz
Z51b 1898 Gürsine çeşmâna mezelletle âh
Gayrılaruñ destine eyler nigâh
1899 Gerçi ‘ibâdetde kesel nâ-keder
Birligüni bilmede çala keder
1900 Mezheb-i Nu’mân’a idüp iktidâ
Eyledi taklîd ulemâya şehâ
1901 Yazdı e’imme bu kelâmı sarîh
Şübhesiz îmân-ı mukallid sahîh
T58b 1902 Dostlarına kim ki mukallid ola
Kârı hemân anlara taklîd ola
1903 İtdüñ anı lutf ile ey müste’ân
Lâyık-ı gül-çîn-i riyâz-ı cinân
1904 Eyle o lutfı bize de ey kerîm
Olmayalum dahîl-i nâr-ı cahîm
1905 Eyle bu taklîdimüzi yâ mu’în
Vâsıl-ı ser-menzil-i bezm-i yakîn
1898a. çeşmâna: çeşmân Z 1899b. Birligüni bilmede: Birligi bir lemsede Z 1903a. Dostlarına: Dostlarına Ç
306
1906 Ta’âtimüz kıl keremüñden kabûl
Eyle bizi hem-dem-i çâr-ı Resûl
Hâtime-i Kitab*
Ç57b 1907 Hamdu li’llâh bu kitâb-ı garrâ
Tuhfe-i bî-bedel ü bî-hem-tâ
B60b 1908 Hazret-i Hak’dan ‘inâyet oldı
Feyz-i tevfîk ile gâyet buldı
1909 Bî-bedel bir sanem-i ra’nâdur
Hüsn-i hulkına cihân şeydâdur
E73b 1910 Giymedi gerçi libâs-ı tâze
Başlasa gunc u delâl u nâze
1911 Eylese ‘arz-ı cemâl-ı sâde
Mest ider ehl-i dili bî-bâde
1912 Lîk bigâneye ol serv-i sehî
Eylemez ‘arz-ı cemâl olsa rehi
1913 Nîk ü bed her ne ise nevk-i kalem
Safahât-ı varaka itdi rakam
1914 Sadef-i dilden idüp nazm-ı lâl
1906a. keremüñden: kereminden B * - Ç, E, Z; Hâtime-i Târîh-i Kitâb T 1908b. buldı: oldı Ç // b. Feyz-i: Feyz ü Z 1909a. sanem-i: sanem ü B 1910a. Giymedi gerçi: Giydi çün E // b. delâl u: delâl B 1914b. İtmedüm: İtmedi Z // b. cerr-i: cerr ü Ç
307
İtmedüm gayrı gibi cerr-i su’âl
1915 Zâde-i tab’-ı dürer-bârumdur
Kendi perverde-i efkârumdur
Z52a 1916 Eylerüm ‘arz-ı temennâ vü ricâ
Bu cerîdemde olan sehv ü hatâ
1917 Olıcak ehl-i kemâle zâhir
Olalar lutf u kerem ile sâtir
T59a 1918 Vezn ü imlâda olan noksânı
Setr idüp zeyl-i kerem ile anı
1919 Hulk-ı Hakk ile tahalluk ideler
Râh-ı eslâf-ı kirâma gideler
1920 Hâsılı tuhfe-i bezm-i ‘urefâ
Olsa da her ne kadar keç-mervâ (?)
1921 Taraf-ı hüsnine ger olsa nazar
Gören elbette aña meyl eyler
1922 Yâri yok kimseye bir hem-demdür
Ehl-i ‘irfâna ‘aceb mahremdür
Ç58a 1923 ‘Azm-i gülşen iden ihvâna celîs
E74a Sohbet-i hâs idene yâr u enîs
1915b. Kendi: Kendü Z 1916a. ‘arz-ı: ‘arz u B // b. sehv u: sehv B
308
1924 Benzer ol mürşide tuhfem ki her an
Halkı irşâd ide bî-nutk u zebân
B61a 1925 Her hikâye soñına olsa nazar
Ehline zâhir olur nice ‘iber
1926 Dürr-i temsîlini ‘akl-ı çâlâk
İtse âvîze-i gûş-ı idrâk
1927 Açıla gülşen-i dilde her bâr
Gonce-i vahdet u verd-i bî-hâr
1928 Nâliyâ hâsılı tuhfen bî-şek
Fark-ı tahkîk ü mecâzîde mehek
1929 Didi târîh içün ihvân-ı safâ
Ne ‘aceb tuhfe-i dil-keş hakkâ
1920b. keç-mervâ (?):مژرا B, مژا را E, مژدا T, مژه وا Z 1922a. kimseye: kimselere T 1923b. yâr u: yâr: Z 1924a. tuhfem: tuhfe B, Ç, E 1928a. Nâliyâ: Nâbiyâ T // b. tahkîk ü: tahkîk B, Ç
309
SONUÇ
Nâlî Mehmed Efendi, Türk Edebiyatının bir durgunluk içinde bulunduğu 17.
yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş fakat pek fazla tanınmamış bir şairdir. Hayatına ve
şahsiyetine ait bilgiler Safayî, Belîğ Tezkirelerine, Sicill-i Osmânî ve Osmanlı
Müellifleri’ne dayanarak ortaya çıkarılmış bilgilerdir.
Mesnevi türünde yazılmış olan Tuhfetü’l-Emsal’de şâir, anlattığı hikâyelerin
sonundaki temsillerle okuyucusunu uyarmak ve ona doğruyu göstermek amacındadır.
Beş müstakil hikâyeden oluşan eserde anlatılanlar bir orijinallik göstermez.
Fakat eserin dili ve üslubu orijinaldir.
Tuhfetü’l-Emsâl didaktik bir eser olduğundan dini ve ahlaki düşünceler
ağırlıktadır. Bu tür düşünceler soyut olarak değil, konu içinde olaylarda yeri geldikçe
bir ibret dersi niteliğinde, somutlaştırılmıştır.
310
BİBLİYOGRAFYA
1. Abdülkadiroğlu, Abdulkerim, Beliğ , Nuhbetü’1-Âsar li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr, Gazi
Üniversitesi, Ankara, 1995.
2. Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Yayınları,
Ankara 1993.
3. Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, AKDTYK. Yayınları, Ankara 1995.
4. -----------Tarama Sözlüğü, TDKYayınları, Ankara 1983.
5. ---------- , Mesud bin Ahmed, Süheyl ü Nevbahar, Ankara 1991.
6. Diriöz, Meserret, Nâbî Divanı, Fey Yayınları İstanbul 1994.
7. İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Katalogu, C.III, MEB.
Kütüphaneler Katalogları Yayınlarından, İstanbul 1967.
8. Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar
Katalogu, C.2, İstanbul 1961.
9. Kocatürk, Vasfi Mahir, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1970.
10. Levend, Agah Sırrı, Divân Edebiyatı-Kelimeler ve Remizler-Mazmunlar ve
Mefhumlar, İstanbul 1981.
11.-----------, Türk Edebiyatı Tarihi, TTK Basımevi, Ankara 1973.
12. Mehmed Tahir (Bursalı), Osmanlı Müellifleri, (Haz.A.Fikri Yavuz), Meral
Yayıncılık, İstanbul 1972.
13. Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, C.4, İstanbul
1996.
14. Mengi, Mine, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1994.
15. Nedret İşli, Cevdet Serbest, Sermet Çifter Kütüphanesi Yazmalar Katalogu, Yapı
Kredi Kültür Merkezi, İstanbul 1999.
311
16. Onay, Ahmet Talat, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, TDV Yayınları,
Ankara 1992.
17. Pala, İskender, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Akçağ Yayınları, Ankara 1990.
18. Redhouse, Sir James, Türkish and English Lexicon, Çağrı Yayınları, İstanbul
1992.
19. Safayi, Tezkiretü’ş-şu’ara, Süleymâniye Kütüphanesi, No: 2549.
20. Soysal, M.Orhan, Edebi Sanatlar ve Tanınması, MEB. İstanbul 1998.
21. Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türki, Çağrı Yayınları, İstanbul 1995.
22. Şeyhi Mehmed Efendi, Vakayıu’l-Fuzalâ, C.l, Bayezid Kütüphanesi, No:2361.
23. Şükun, Ziya, Farsça-Türkçe Lügat, MEB. İstanbul 1996.
24. Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri) TDK. Yayınları, Ankara 1986.
25. Yılmaz, Mehmet, Edebiyatımızda İslâmi Kaynaklı Sözler, Enderun Kitabevi,
İstanbul 1992.
312
DİZİN
A
a’dâ ∙ 136 a’lem ∙ 130 a’zam ∙ 113,138, 139 âb ∙ 96, 101, 103, 110, 116, 135, 158, 162, 210, 212,
213, 247, 268, 291, 328, 363, 378, 400 Abbâs ∙ 109, 128 abd ∙ 209, 221, 222, 295, 417 Abdu’1-kâdir-i Geylânî ∙ 217 abher ∙ 102 âb-ı hayât ∙ 103 âbid ∙ 97, 347 âc ∙ 210 aceb ∙ 105, 124, 193, 202, 244, 251, 252, 253, 278,
299, 311, 336, 382, 389, 395, 422, 423 acebâ ∙ 282 Acem ∙ 122, 227, 228, 231, 240, 260, 261, 266, 309,
312, 314 acîb ∙ 199 âciz ∙ 169, 228 acûl ∙ 330 aç ∙ 417 aç- ∙ 96, 108, 122, 124, 125, 160, 176, 182, 186, 189,
197, 206, 208, 220, 239, 247, 264, 303, 339, 366, 367, 376, 378
açıl- ∙ 174, 423 açlıg ∙ 362 açmaz ∙ 378 ad ∙ 278 âdâb ∙ 251, 316, 360 adâlet ∙ 123, 318, 375, 411 add ∙ 328 aded ∙ 99, 182 'adem ∙ 92, 96, 108, 156, 254, 271, 274, 305, 353,
416 âdem ∙ 91, 113, 153, 170, 171, 272, 281, 318, 325,
403 Âdem ∙ 91, 97, 116, 155, 214, 271, 318, 349, 395 âdemî ∙ 101 Aden ∙ 237, 248 âdet ∙ 293 adîm ∙ 163, 220 adl ∙ 122, 138, 233, 277, 306 adû ∙ 122, 140, 141 âferîn ∙ 139, 144, 161, 339, 354, 415 âfet ∙ 156 âftâb ∙ 111, 143, 169, 178, 185, 219, 222, 228, 348 afv ∙ 129, 244 âgâz ∙ 303 agız ∙ 205, 250 agla- ∙ 257 âgûş ∙ 177 âguşte ∙ 207 âh ∙ 194, 220, 270, 273, 395, 402, 418 ahd ∙ 300
âhen ∙ 280 ahî ∙ 253 âhir ∙ 153, 157, 195, 196, 197, 206, 273, 289, 331,
362, 371, 387, 388, 412 Ahmed Paşa ∙ 139 Ahmet Hanbel ∙ 134 ahşam ∙ 178, 180, 222, 365 ahter ∙ 93, 145, 146, 213 âhû ∙ 138, 198 ahvâl ∙ 173, 241, 244, 267, 305, 315, 318, 347, 357,
382, 383 ahz ∙ 233 ak- ∙ 164, 220, 223 akd ∙ 245, 307 akdem ∙ 121 âkıbet ∙ 151, 153, 254, 330, 375, 387, 401, 409, 410,
414, 415, 416 âkıl ∙ 99, 192, 201, 254, 295, 297, 329, 330, 414 akıt- ∙ 213 akîk ∙ 314 akl ∙ 97, 101, 143, 149, 150, 165, 186, 258, 282, 294,
336, 414, 422 akrân ∙ 170 akreb ∙ 306 aks ∙ 131, 179, 187 aksâ ∙ 111 al- ∙ 107, 136, 145, 160, 188, 195, 197, 202, 205,
209, 220, 225, 239, 240, 286, 291, 297, 313, 320, 323, 326, 329, 331, 333, 339, 345, 359, 364, 382, 389, 400
âl ∙ 115, 131, 357, 359, 411 alâ ∙ 115, 411 âlâm ∙ 390 aldan- ∙ 284 aldur- ∙ 325 ale’l-infirâd ∙ 129 ale’l-ittifâk ∙ 112 alef ∙ 350 'alem ∙ 134, 140, 157, 164, 166, 175, 217, 309 âlem ∙ 91, 109, 113, 127, 150, 173, 191, 207, 213, 26 9, 318, 342, 349, 359, 369, 371, 388, 392 âlet ∙ 317 aleyh ∙ 108, 126, 308 aleyhim ∙ 119 alın ∙ 177 alî ∙ 132 Alî ∙ 124, 125 âlî ∙ 128, 136, 137, 161, 170, 283, 334, 335, 378 alîl ∙ 228, 353 âlim ∙ 277, 278, 280, 282, 347, 374 Aliyyü’l-Murtazâ ∙ 124 allâme ∙ 132, 282, 283, 375, 379 altun ∙ 195 âlûde ∙ 105, 171, 215, 225 'âm ∙ 103, 164, 174, 178, 179, 277, 280, 289, 292,
332, 360, 370, 380, 386, 398, 402, 405, 407, 411, 417
âmâde ∙ 105, 319, 390, 398
313
âmâl ∙ 386 âmed ∙ 214, 353 âmed-şod ∙ 297, 367 amel ∙ 142, 153, 154, 155, 313, 314, 352 âmî ∙ 179 âmil ∙ 133, 232, 282 amîm ∙ 102, 120 Âmir ∙ 267 ammâ ∙ 105, 182, 184, 194, 199, 209, 212, 235, 254,
286, 287, 297, 304, 306, 323, 382, 396 ammi ∙ 128 añ- ∙ 153, 162, 246 ân ∙ 158 ana ∙ 95, 96, 112 aña ∙ 92, 96, 107, 116, 132, 136, 152, 168, 171, 172,
173, 197, 226, 245, 254, 255, 267, 268, 269, 270, 272, 276, 277, 285, 286, 288, 292, 295, 325, 333, 336, 340, 342, 346, 361, 363, 368, 371, 382, 392, 393, 399, 400, 410, 414, 422
anâsır ∙ 214 anber ∙ 102, 120, 211 ancak ∙ 92, 119, 177, 179, 182, 194, 284, 390, 391 andan ∙ 97, 104, 137, 221, 224, 259, 260, 263, 270,
361 anh ∙ 122, 123, 129, 131, 132, 134 anha ∙ 126 anı ∙ 94, 95, 98, 105, 155, 166, 173, 188, 192, 207,
219, 222, 245, 266, 268, 334, 350, 364, 371, 373, 384, 389, 409, 419, 421 o ∙ 223
ankâ ∙ 138, 213, 324, 344, 404 an-karîb ∙ 141 añla- ∙ 215, 247, 272, 285, 292, 295, 318, 319, 324 anlar ∙ 93 anuñ ∙ 93, 242, 264, 334, 340, 415 âr ∙ 389 ara- ∙ 258, 322, 327 Arab ∙ 110, 113, 208, 331, 383 ârâm ∙ 325 ârâyiş ∙ 110 araz ∙ 92, 113, 274, 284 ard ∙ 200 ârız ∙ 109, 150, 175, 253, 269, 270, 280, 296, 337,
405 ârıza ∙ 261 ârif ∙ 155, 165, 209, 284, 330 Aristo ∙ 142, 278 âriyyet ∙ 92 armagan ∙ 170, 286 arsa ∙ 141, 312, 326 arş ∙ 94 arşı ∙ 112 art ∙ 402 art- ∙ 114 arûs ∙ 248 arz ∙ 99, 100, 103, 115, 124, 128, 141, 160, 163, 169,
173, 190, 232, 242, 243, 244, 255, 260, 269, 281, 296, 303, 305, 315, 331, 335, 342, 347, 351, 360, 364, 372, 398, 399, 401, 413, 414, 420, 421
as- ∙ 145 asâ ∙ 102, 223, 235, 239, 359, 360, 382, 383, 397
Âsaf ∙ 139, 140, 165, 382 âsân ∙ 123, 300, 394 âsâr ∙ 174, 203, 280, 414 âsâyiş ∙ 89, 109, 167 asel ∙ 171 ashâb ∙ 115, 121, 125, 129 âsî ∙ 121, 307 âsim ∙ 121 asker ∙ 288, 322, 326, 338, 342, 343, 399 asl ∙ 97, 165, 201, 261 aslâ ∙ 200, 242, 251, 256, 287 âsmân ∙ 94, 104, 110, 145, 292, 354 asr ∙ 260, 292 âsûde ∙ 138 aşer ∙ 93 âşık ∙ 175, 183, 186, 191, 225, 235, 238, 240, 241,
252, 257, 266, 267, 268, 275, 362 aşk ∙ 105, 182, 183, 184, 185, 191, 207, 209, 210,
212, 213, 214, 215, 216, 219, 222, 253, 266, 267, 268, 269, 271, 272, 275
âşkâr ∙ 109, 138, 264, 322, 328, 375 âşnâ ∙ 95, 299 âşûb ∙ 127, 259, 326 âşüfte ∙ 253, 273, 275, 371, 410 âşyân ∙ 129, 217, 383, 396 at ∙ 245, 247, 310, 312, 316, 319, 321, 323, 325, 327,
328, 331, 332, 338, 339, 342, 404 at- ∙ 146, 205, 233, 264, 305,325,328,339 atâ ∙ 101, 102, 119, 121, 171, 172, 233, 240, 306,
314, 335, 392, 408, 417 âteş ∙ 104, 127, 184, 185, 191, 210, 211, 212, 213,
224, 242, 247, 285, 328, 354, 400 âteş-perest ∙ 104 atıl- ∙ 320, 321 atlas ∙ 147 avâlim ∙ 113 avâm ∙ 265, 290, 293, 344, 390 âvâre ∙ 216, 223, 235 avlan- ∙ 202 avn ∙ 138, 174, 348, 412, 413 ayag ∙ 193, 239, 317 ayak ∙ 106, 160, 191, 193, 206, 212, 225, 231, 240,
290, 296, 300, 321, 371 ayân ∙ 234, 271, 282, 321, 351, 374, 393 ayb ∙ 172, 306 âyende ∙ 317 âyet ∙ 113, 372 âyîn ∙ 245, 303 âyine ∙ 106, 134, 140, 151, 179, 187, 204, 214, 215,
263, 270, 271, 272, 275, 283, 291, 297, 325, 361, 410
âyineveş ∙ 283, 284, 352 ayn ∙ 172, 182 ayş ∙ 104 âz ∙ 276, 306, 307, 350, 418 azâb ∙ 284, 346 âzâd ∙ 225, 244 âzâde ∙ 176, 202, 217 âzâr ∙ 236, 242 azîm ∙ 298, 309, 406 azîmet ∙ 161, 257, 260, 313, 365, 394
314
azîz ∙ 361, 368, 371 azm ∙ 101, 102, 136, 198, 203, 241, 248, 326, 356,
368, 369, 398, 404, 422 Azrâ ∙ 240 âzürde ∙ 190 azze ∙ 91
B
bâ ∙ 98, 128, 155, 156, 167, 199, 208, 209, 275, 285 ba’de ∙ 121, 122, 123, 125, 139 ba’îd ∙ 257 bâ’is ∙ 89, 98, 113, 127, 155, 156, 167, 277, 285 ba’z ∙ 367 ba’zı ∙ 104, 130, 322 ba’zısı ∙ 367 bâb ∙ 89, 96, 125, 189, 230, 232, 233, 258, 287, 296,
380, 382, 388 bâd ∙ 96, 103, 117, 196, 288, 343, 346, 350 bâd-bân ∙ 145 bâde ∙ 102, 148, 184, 214, 275, 298, 349, 406, 420 bâg ∙ 90, 126, 128, 130, 144, 175, 246, 340 bagal ∙ 197, 238, 391, 400, 403 bâgbân ∙ 130 Bagdâd ∙ 257 bagla- ∙ 96, 221, 251, 252, 274, 277, 386 bahâ ∙ 238 bahâr ∙ 166 bâhir ∙ 113 bahr ∙ 95, 101, 103, 104, 114, 116, 121, 127, 133,
135, 140, 163, 164, 165, 205, 207, 213, 217, 231, 239, 277, 280, 282, 284, 298
Bahreyn ∙ 239 bahş ∙ 126, 222, 383 baht ∙ 139, 174, 210, 221, 299, 356 bahtlu ∙ 296 bak- ∙ 146, 155, 160, 177, 179, 186, 199, 218, 222,
242, 245, 248, 258, 259, 272, 284, 285, 286, 301, 319
bâk ∙ 237, 304, 320, 321 bâkî ∙ 128, 255, 256 bâl ∙ 122, 249, 376, 377, 378 bâlâ ∙ 100, 165, 227, 312 bâliş ∙ 215, 262, 291, 398 bâmdâd ∙ 232 baña ∙ 107, 118, 119, 123, 148, 157, 164, 201, 269,
303, 334 bang ∙ 114 bâr ∙ 109, 196, 215, 219, 291, 315, 423 bârgeh ∙ 111, 162, 399 Barhayâ ∙ 169 Bârî ∙ 91, 374, 377 barmak ∙ 110 bas- ∙ 96, 156 basar ∙ 101, 110, 416 bâsı ∙ 89 baş ∙ 122, 140, 149, 152, 179, 188, 200, 220, 222,
242, 243, 262, 273, 322, 329, 339, 345, 359, 364, 383
başla- ∙ 188, 200, 220, 246, 265, 303, 315, 338, 345, 367, 370, 371, 412
başmak ∙ 400 bat- ∙ 182 bâtın ∙ 282 batn ∙ 116 Bâyezîd ∙ 363 bâz ∙ 138, 188, 217, 269, 276, 324, 332, 336, 363,
372, 395, 403 bâzî ∙ 311, 332 bâzîçe ∙ 312 bazû ∙ 323 bed ∙ 191, 198, 313, 314, 354, 356, 402, 412, 413,
420 bedel ∙ 420 beden ∙ 107, 152, 177, 185, 189, 190, 202, 205, 303,
306, 349 bedîd ∙ 132, 314, 399 bedlik ∙ 151 bedr ∙ 150, 171, 177, 194, 213, 230, 231, 392, 409 begen- ∙ 172 behişt ∙ 129 Behrâm ∙ 308, 309 behre-yâb ∙ 212, 410 bekâ ∙ 262 bekle- ∙ 178, 222, 362 bel ∙ 177, 180, 277, 397 belâ ∙ 127, 148, 179, 206, 221, 222, 402, 403 belî ∙ 150 belîg ∙ 133, 143, 156 belki ∙ 160, 170, 187, 232, 329, 380 Belkîs ∙ 217 ben ∙ 106, 107, 108, 118, 125, 147, 157, 188, 200,
201, 206, 221, 223, 225, 237, 239, 247, 257, 262, 268, 269, 285, 292, 293, 294, 296, 303, 351, 352, 393, 394, 403
be-nâm ∙ 260 benân ∙ 156 benât ∙ 129 bencileyin ∙ 295 bend ∙ 181, 187, 191, 205, 212, 221, 237, 299, 310,
321, 322, 338, 356 bende ∙ 98, 110, 148, 149, 150, 154, 173, 179, 180,
183, 192, 210, 216, 231, 232, 244, 254, 261, 270, 273, 277, 294, 295, 297, 300, 336, 346, 348, 351, 367, 408, 412
benefş ∙ 102 benî ∙ 97, 113, 267, 341, 395 benze- ∙ 118, 158 ber ∙ 104, 105, 114, 129, 135, 136, 137, 140, 148,
154, 174, 175, 177, 195, 206, 208, 234, 277, 282, 287, 289, 314, 317, 342, 343, 344, 345, 346, 353, 368, 376, 382, 384, 401, 402
ber-â-ber ∙ 245, 321 bere ∙ 200, 223 berg ∙ 109, 250 Berhayâ ∙ 344 berhemen ∙ 393, 398 berî ∙ 99, 118, 125, 145, 216, 241, 266, 291, 294,
303, 344, 412 berîn ∙ 132, 193, 415
315
berk ∙ 253 ber-karâr ∙ 104, 144 bernâ ∙ 356, 363 berr ∙ 140 ber-taraf ∙ 290 Besmele ∙ 90 Besmelenüñ ∙ 89 beste ∙ 138, 142, 149, 152, 158, 178, 208, 215, 216,
235, 262, 298, 302, 306, 307, 352, 362 beş ∙ 101, 112 beşer ∙ 97, 99, 101, 109, 143, 215, 272, 336 bevvâb ∙ 316 beyân ∙ 120, 160, 183, 192, 217, 234, 261, 282, 374,
381, 383, 387, 413 beyâz ∙ 313, 314 beyt ∙ 167, 171 bezm ∙ 90, 137, 161, 162, 166, 175, 206, 224, 255,
282, 321, 326, 352, 354, 419, 421 bi’1-ittifâk ∙ 99, 372 bi’ât ∙ 292 bî-’illet ∙ 98, 348 bi’smi’llâh ∙ 139 bi’t-tamâm ∙ 232 bi’z-zât ∙ 115 bî-çâre ∙ 129, 223, 235 bîd ∙ 263 bî-edeb ∙ 98, 415 bigâne ∙ 179, 420 bî-gâye ∙ 153 bîh ∙ 148 bî-haber ∙ 154 bî-had ∙ 121, 136 bî-halef ∙ 153 bî-halel ∙ 104 bî-haşem ∙ 183 bi-hilaf ∙ 141 bî-hisâb ∙ 113 bî-hod ∙ 259 bî-hûde ∙ 395 bî-iştibâh ∙ 117, 184, 336 bil- ∙ 93, 97, 100, 103, 108, 142, 151, 152, 153, 155,
156, 165, 185, 188, 190, 194, 196, 198, 200, 204, 206, 221, 223, 237, 238, 241, 243, 247, 259, 262, 274, 278, 281, 285, 287, 295, 296, 301, 313, 322, 332, 344, 347, 355, 360, 376, 393, 394, 417, 418
bilâd ∙ 136, 343 bilâ-iştibâh ∙ 94, 411 bildik ∙ 108 bilin- ∙ 99, 282, 288 bîm ∙ 98, 338, 344, 345, 387, 388, 396 bîmâr ∙ 203 bî-mâye ∙ 274 bî-meze ∙ 203 bî-misâl ∙ 90 bî-misl ∙ 140, 310, 347 bin- ∙ 146 biñ ∙ 152, 189, 195, 252 binâ ∙ 95, 207, 210 bî-nevâ ∙ 233 bî-nişan ∙ 112 bint ∙ 126, 257
bir ∙ 93, 95, 105, 108, 109, 119, 126, 128, 130, 131, 133, 137, 138, 142, 145, 149, 154, 156, 157, 160, 161, 162, 164, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 173, 176, 180, 181, 182, 183, 184, 188, 193, 195, 197, 198, 199, 201, 206, 207, 208, 209, 210, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 224, 225, 226, 227, 230, 234, 237, 240, 243, 246, 247, 250, 252, 253, 254, 255, 258, 260, 265, 267, 269, 274, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 285, 286, 289, 290, 292, 293, 294, 295, 296, 298, 299, 300, 301, 302, 304, 311, 312, 314, 315, 316, 317, 322, 323, 324, 326, 329, 330, 331, 334, 335, 336, 338, 339, 342, 343, 344, 346, 354, 357, 358, 359, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 366, 367, 368, 370, 371, 372, 373, 375, 376, 377, 380, 384, 387, 388, 390, 391, 394, 395, 396, 397, 398, 400, 402, 404, 405, 408, 410, 413, 414, 415, 418, 420, 422
biraz ∙ 186, 190, 254, 262, 263, 288, 300, 319, 333, 340, 350, 362, 367, 403, 407
birbiri ∙ 96, 99, 119, 150, 179, 217, 218, 320, 326, 357, 358, 366, 372, 378, 401
biri ∙ 129, 162, 180, 181, 278, 294, 297, 359, 377, 387, 401
biribiri ∙ 179 birisi ∙ 244 birlik ∙ 103 bisât ∙ 302, 303, 319, 398 bî-şek ∙ 171, 197, 414, 423 bit- ∙ 223, 227, 330, 355 bî-vücûd ∙ 169 biz ∙ 120, 130, 159, 167, 201, 202, 273, 286, 291,
293, 301, 306, 308, 361, 364, 369, 382, 383, 388, 409, 416, 419
Bokrat ∙ 278 boyun ∙ 216 bölik ∙ 208, 209 bölük ∙ 208 böyle ∙ 139, 190, 201, 206, 207, 226, 238, 253, 257,
293, 302, 329, 365, 372, 382, 409 bu ∙ 91, 97, 99, 100, 105, 114, 121, 124, 125, 128,
129, 133, 134, 145, 148, 150, 152, 153, 157, 158, 159, 160, 162, 167, 168, 169, 172, 175, 183, 188, 189, 190, 192, 193, 199, 201, 202, 209, 210, 216, 218, 219, 220, 224, 227, 232, 233, 234, 237, 239, 242, 244, 245, 246, 251, 252, 254, 255, 256, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 268, 269, 273, 280, 281, 282, 288, 291, 292, 297, 301, 310, 311, 315, 318, 329, 330, 331, 332, 334, 335, 336, 342, 345, 346, 355, 358, 360, 361, 367, 368, 371, 372, 373, 374, 376, 377, 378, 380, 385, 386, 388, 389, 390, 391, 394, 396, 401, 402, 405, 406, 408, 409, 411, 414, 415, 416, 417, 418, 419, 421
Bû ‘Alî ∙ 142, 373 Bû Leheb ∙ 97 bu’l-heves ∙ 247 bûd ∙ 367 bugün ∙ 274 bul- ∙ 100, 107, 135, 164, 168, 170, 171, 173, 178,
189, 202, 214, 226, 230, 232, 233, 234, 244, 246, 258, 264, 276, 300, 311, 323, 335, 339, 350, 367, 368, 380, 401, 410, 413, 415, 419, 420
316
bular ∙ 94 bulın- ∙ 253, 254 Bulmaz ∙ 89, 116, 197, 259 bûm ∙ 203, 355 buncılayın ∙ 357 bunlar ∙ 94, 374 burc ∙ 93, 111, 115, 134, 193, 228, 231, 240, 260,
261, 266 bûriyâ ∙ 359 bûs ∙ 242, 246, 247, 316, 365 bûy ∙ 101, 102 bülbül ∙ 102, 175, 217, 224, 246 bülend ∙ 225 bürehne ∙ 304 bürhân ∙ 375, 376 büryân ∙ 299 büt ∙ 113, 190
C
câ ∙ 131, 342, 344, 350 câ’iz ∙ 131 câblûs ∙ 392, 400 câh ∙ 116, 136, 139, 167, 174, 232, 313, 383 cahîm ∙ 383, 415, 419 Câlinûs ∙ 275, 279 câm ∙ 126, 206, 218, 221, 224, 255, 273, 275, 282,
319, 323, 332, 365, 414 câme ∙ 165, 215, 225, 286, 290, 353 câmi’ ∙ 123 cân ∙ 91, 100, 141, 149, 152, 158, 159, 162, 178, 182,
184, 187, 190, 194, 205, 206, 220, 226, 230, 233, 238, 250, 264, 266, 298, 305, 330, 344, 358, 388, 389, 393, 396, 400, 404, 415, 416
cânân ∙ 195, 248 cânâne ∙ 180, 195, 246, 250, 258, 262 cân-hırâş ∙ 158 cânî ∙ 108 cânib ∙ 145, 218, 250, 252, 327, 328, 357 câriye ∙ 255, 367 cây ∙ 209, 251, 253, 283, 300, 316, 352 cebe ∙ 321 cebel ∙ 302 cebr ∙ 98 cedîd ∙ 137, 140 cefâ ∙ 179, 191, 196, 269, 334, 360, 361 cehd ∙ 300 cehennem ∙ 375 cehl ∙ 153, 306 celî ∙ 134, 306 Celîl ∙ 116, 346, 389 celîs ∙ 148, 168, 422 cellâd ∙ 97, 176, 225, 243 Cem ∙ 137, 160, 188, 260, 264, 309, 314, 316, 329,
359 cem’ ∙ 160, 188, 190, 342, 364, 409, 410 cem’iyyet ∙ 114, 124 cemâd ∙ 189, 306, 348 cemâl ∙ 160, 255, 269, 414, 420
cemîl ∙ 133, 169 cenâb ∙ 243, 334 cenâh ∙ 320, 379 cennet ∙ 128, 193 cerîde ∙ 421 cerr ∙ 358, 386, 419, 421 cesâret ∙ 158 cesed ∙ 97, 150 cev ∙ 246, 288 cevâb ∙ 123, 230, 235, 268, 281, 287, 296, 332, 333,
366, 375, 376, 380, 388 cevâhir ∙ 120, 405 cevher ∙ 92, 101, 113,155 ceyb ∙ 195, 197 ceyş ∙ 321, 322 cezâ ∙ 108, 129, 351 cezbe ∙ 257, 270 cibâl ∙ 102 Cibrîl ∙ 110 cidâr ∙ 252 ciger ∙ 126, 279, 354 cihâd ∙ 128, 136 cihân ∙ 89, 91, 93, 96, 104, 108, 112, 114, 121, 126,
127, 131, 138, 144, 147, 149, 154, 156, 161, 164, 167, 173, 183, 214, 246, 253, 277, 283, 292, 323, 331, 335, 347, 354, 359, 396, 415, 420
cilâ ∙ 410 cilf ∙ 197 cilve ∙ 128, 131 cilveger ∙ 215, 297, 384 cinân ∙ 101, 128, 133, 144, 217, 419 cism ∙ 112, 176, 178, 251, 263, 271 cû ∙ 198, 384 cûd ∙ 94, 95, 104, 116, 143, 161, 166, 169, 171, 231,
273, 275 cuhud ∙ 304 cum’a ∙ 372 cumhûr ∙ 129, 233 cur’a ∙ 298 cur’a-keş ∙ 308 cûş ∙ 224, 271 cûy ∙ 187, 193, 197 cûy-bâr ∙ 193 cüdâ ∙ 119, 150, 218, 243, 306, 358, 389 cülûs ∙ 248, 279, 392, 400 cümle ∙ 92, 94, 95, 99, 104, 110, 113, 118, 119, 120,
122, 131, 145, 147, 164, 167, 170, 208, 226, 227, 234, 241, 248, 254, 255, 265, 277, 288, 304, 308, 311, 313, 314, 317, 331, 332, 344, 345, 365, 376, 381, 382, 383, 384, 396, 398, 402, 406,407
cümleten ∙ 368 cünbân ∙ 175 cünbiş ∙ 224, 225, 317, 320, 337, 339 Cüneyd ∙ 363 cünûn ∙ 127, 175, 221, 267 cür’et ∙ 258 cürm ∙ 99, 107, 118, 119, 244, 307, 351 cüsse ∙ 313 cüvân ∙ 105, 149, 199, 225, 227, 236, 299, 385, 391,
395, 396, 399, 400, 402, 403, 406, 407 cüvân-merd ∙ 225
317
Ç
çagır- ∙ 199 çâh ∙ 105, 238, 324 çâk ∙ 107, 186, 219, 223, 234, 257, 271, 275, 321,
394, 414 çâker ∙ 137, 294, 307, 309, 356 çal- ∙ 326 çâlâk ∙ 267, 422 çâr ∙ 96, 119, 120, 130, 134, 179, 180, 181, 209, 210,
281, 344, 419 çâre ∙ 107, 206, 223, 226, 227, 228, 261, 264, 384 çarh ∙ 143, 146, 147, 253 çâr-mîh ∙ 148 çârüm ∙ 124 çat- ∙ 190 çatla- ∙ 321 çeh ∙ 197 çehre ∙ 222, 319 çehre-sâ ∙ 293 çek- ∙ 126, 151, 157, 181, 191, 200, 206, 212, 235,
237, 254, 291, 325, 367, 383, 395 çekdir- ∙ 146 çekil- ∙ 321 çemen ∙ 90, 102, 127, 149, 176, 192, 194, 218 çemenistân ∙ 348 çenâr ∙ 242 çengi ∙ 310 çerâg ∙ 224, 279 çerâgân ∙ 146 Çerdûn ∙ 198, 199, 200, 201 çerh ∙ 101, 103, 280, 292 Çerh ∙ 90 çeşm ∙ 103, 112, 126, 165, 176, 186, 188, 213, 228,
237, 270, 271, 284, 285, 319, 321, 380 çeşme ∙ 110, 164, 228, 238, 329 çetr ∙ 356 çık- ∙ 97, 145, 146, 152, 154, 155, 178, 183, 218,
247, 263, 300, 304, 322, 328, 372, 397, 398, 402, 403
çıkar- ∙ 276 çi ∙ 297, 396 Çigil ∙ 190 çille ∙ 181 çîn ∙ 235, 319, 419 Çîn ∙ 138, 190, 314, 343 çirâ ∙ 98, 348 çog ∙ 362 çok ∙ 132, 136, 150, 162, 171, 176, 177, 197, 223,
253, 282, 289, 299, 300, 318, 322, 327, 350, 351, 374, 396, 400, 411
çü ∙ 96, 125, 144, 176, 190, 250, 341, 346, 364, 378, 381, 397, 402
çün ∙ 135, 136, 180, 188, 189, 200, 237, 269, 277, 302, 320, 332, 353, 360, 374, 378, 383, 408, 409, 419
çünki ∙ 292, 327, 346, 359, 382, 385, 393, 407, 409
D
da ∙ 95, 100, 111, 124, 133, 141, 185, 201, 218, 252, 264, 269, 302, 360, 373, 385, 409, 414, 421
dâ’im ∙ 114, 132, 259, 306, 372 dâ’imâ ∙ 218, 411 da’vâ ∙ 412 da’vet ∙ 111, 252, 285, 302, 333, 334, 360, 374, 412 dâd ∙ 122, 233, 241, 277, 401 dâdger ∙ 277, 290, 401 dâg ∙ 224, 226 dagdaga ∙ 282 dahı ∙ 93, 105, 108, 128, 129, 134, 135, 154, 162,
168, 174, 180, 181, 185, 186, 193, 207, 237, 243, 253, 311, 314, 324, 329, 330, 331, 334, 351, 369, 375, 381, 394, 402
dâhil ∙ 333, 392, 409, 413 dahme ∙ 276, 304, 355 dâl ∙ 209 dalâl ∙ 99 dalâlet ∙ 374 dâm ∙ 147, 155, 177, 190, 202, 269, 274, 301, 323,
355, 358, 364, 391 dâmâd ∙ 244, 248, 253, 255, 259, 261, 263 dâmen ∙ 155, 161, 188, 194, 197, 276, 345 dânâ ∙ 91, 124, 150, 278, 285, 291, 324, 329, 344,
373 dâne ∙ 89, 127, 177 dâr ∙ 111, 217, 231, 262, 264, 300, 327, 328 Dârâ ∙ 309, 314, 337 darb ∙ 136, 223, 277, 339, 370 dârende ∙ 100, 115, 165 dârü’1-bekâ ∙ 153 dâver ∙ 349 Dâvûd ∙ 117, 340 dâye ∙ 96, 258 de ∙ 91, 97, 125, 131, 137, 154, 159, 162, 167, 180,
207, 213, 228, 246, 257, 260, 261, 264, 270, 295, 307, 312, 313, 332, 335, 371, 373, 385, 386, 390, 393, 398, 402, 403, 409, 415, 419
def’ ∙ 171, 205, 363, 399, 403 def'a ∙ 235, 237, 328 defn ∙ 265, 301 defter ∙ 126, 181 degül ∙ 100, 127, 188, 196, 197, 209, 215, 231, 238,
243, 394 dehen ∙ 167, 246, 274, 378, 391 dehr ∙ 113, 122, 145, 146, 149, 164, 167, 168, 173,
179, 222, 255, 279 dehşet ∙ 225 dek ∙ 153, 156, 178, 180, 216, 222, 256, 261, 303,
345, 364, 385 delâl ∙ 419, 420 delîl ∙ 107, 151, 184, 197, 374 dellâl ∙ 176 dem ∙ 93, 94, 95, 96, 101, 104, 109, 115, 116, 117,
119, 131, 140, 141, 142, 145, 149, 150, 152, 153, 157, 160, 163, 171, 183, 184, 186, 189, 191, 193, 198, 205, 206, 207, 214, 217, 218, 219, 220, 223, 225, 229, 230, 234, 239, 241, 244, 246, 247, 250,
318
262, 263, 267, 274, 280, 295, 297, 300, 302, 306, 307, 310, 316, 319, 321, 328, 331, 334, 338, 347, 349, 351, 354, 357, 358, 362, 369, 373, 384, 387, 391, 392, 394, 402, 403, 404, 407, 408, 416, 418, 419
dem-â-dem ∙ 104, 310 dem-be-dem ∙ 95, 171, 274, 280, 297, 306, 411 dem-beste ∙ 157, 184, 223 dem-bestegî ∙ 189 denî ∙ 279 der ∙ 89, 91, 107, 110, 117, 118, 119, 123, 124, 125,
126, 129, 131, 132, 134, 135, 138, 139, 165, 168, 169, 185, 186, 187, 188, 195, 197, 216, 230, 233, 234, 236, 238, 241, 245, 248, 276, 288, 293, 294, 302, 306, 309, 315, 316, 325, 337, 338, 363, 366, 370, 380, 382, 391, 396, 397, 400, 406, 407, 415
der-be-der ∙ 286 derc ∙ 304 derd ∙ 127, 223, 225 derdin ∙ 264 derdmend ∙ 196, 226 dere ∙ 301 dergâh ∙ 100, 222, 251 dergeh ∙ 91, 93, 99, 100, 124, 137, 139, 142, 143,
162, 169, 170, 172, 181, 228, 235, 256, 287, 342,379
derî ∙ 227 dermân ∙ 260, 329 derûn ∙ 185, 220, 221, 261, 262, 296, 302, 313, 328,
353, 392, 402 dervîş ∙ 242 deryâ ∙ 160, 169, 235, 240, 379 dest ∙ 98, 107, 108, 118, 157, 182, 209, 230, 237,
252, 281, 294, 306, 307, 312, 319 dest-gîr ∙ 157 destûr ∙ 139, 232, 396 deşne ∙ 205, 387 deşt ∙ 283 devâ ∙ 170, 171, 226, 228, 388, 394 devâm ∙ 327 devân ∙ 283 devlet ∙ 94, 110, 114, 115, 136, 138, 159, 182, 185,
200, 233, 276, 277, 279, 288, 289, 290, 293, 315, 316, 324, 337, 343, 363, 382, 397, 412
devr ∙ 89, 90, 93, 143, 206, 228, 270, 276, 292 devrân ∙ 165, 170, 182 dıhk ∙ 317 Dımışk ∙ 176 dıraht ∙ 242 dırâz ∙ 163, 257, 306 di- ∙ 93, 117, 150, 152, 157, 158, 161, 163, 183, 187,
188, 189, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 199, 200, 201, 202, 206, 207, 220, 221, 223, 226, 227, 231, 232, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 242, 243, 244, 246, 248, 251, 253, 254, 255, 257, 259, 261, 262, 263,268, 269, 279, 280, 281, 282, 285, 286, 291, 292, 293, 295, 296, 299, 300, 301, 302, 303, 312, 315, 318, 329, 330, 331, 334, 336, 340, 343, 344, 346, 355, 357, 358, 359, 360, 361, 363, 364, 365, 366, 369, 372, 374, 375, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 384, 387, 388, 389, 392, 393, 394, 395, 396,
399, 401, 402, 403, 405, 407, 408, 409, 423 Dicle ∙ 218 dîdâr ∙ 112, 180, 268 dîde ∙ 158, 159, 178, 187, 190, 203, 214, 215, 221,
222, 234, 257, 270, 299, 391 diger ∙ 267, 311, 387 diger-gûn ∙ 267 dih ∙ 100, 168, 196, 288, 416 dik- ∙ 230, 360 dikkat ∙ 133, 327, 328, 332, 333, 412 dil ∙ 103, 105, 106, 107, 116, 127, 129, 148, 152,
156, 158, 159, 162, 163, 164, 177, 178, 185, 187, 190, 191, 192, 203, 205, 206, 212, 214, 216, 223, 224, 226, 231, 232, 233, 235, 238, 239, 241, 242, 244, 256, 260, 263, 268, 269, 273, 275, 282, 287, 291, 296, 297, 299, 304, 306, 307, 320, 328, 334, 337, 339, 340, 341, 345, 350, 351, 352, 368, 379, 380, 389, 390, 392, 401, 415, 420, 421, 423
dilâ ∙ 158 dil-ber ∙ 105, 106, 155, 190, 205, 207, 208, 214, 216,
254, 256 dil-beste ∙ 164 dil-dâde ∙ 199 dile- ∙ 138, 208, 242 dil-firîb ∙ 150 dilîr ∙ 310 dilîrâne ∙ 320 dil-mürdelik ∙ 153 dîn ∙ 111, 122, 130, 140, 262, 340, 373, 374, 375,
376, 377, 382, 403, 409 dinâr ∙ 182 diñle- ∙ 155, 197, 208, 234, 241, 257, 303, 414 direng ∙ 243, 316 dirhem ∙ 182, 183, 354 dirîg ∙ 156 dirîgâ ∙ 106 dîrîne ∙ 150 dirlik ∙ 151 diş ∙ 149 ditre- ∙ 219, 250 dîv ∙ 93, 148, 344, 349 dîvân ∙ 233, 236 dîvâne ∙ 188, 191, 234 dîvâneyüm ∙ 191 diyâr ∙ 140, 141, 175, 274, 275, 305, 331, 353, 357,
359, 388, 415 diyü ∙ 225 dizdâr ∙ 93 dök- ∙ 109, 120, 149, 181, 187, 205, 239, 240, 418 dön- ∙ 196, 223, 271, 287, 322, 323, 327 dört ∙ 89, 96, 148, 321 du’â ∙ 135, 139, 143, 172, 188, 196, 242, 259, 283,
286, 288, 302, 305, 317, 337, 382, 396 dûd ∙ 152, 402 dûg ∙ 171 duhter ∙ 221, 232, 233, 235, 236, 237, 238, 245, 251,
253, 258, 259, 261, 263, 264, 301, 304 duhûl ∙ 366, 374, 381, 399 dûr ∙ 95, 260 dûş ∙ 137, 156, 284 duzeh ∙ 351
319
dü ∙ 126, 308, 309, 320, 326, 382, 387 dükeli ∙ 95 düldül ∙ 124 dümm ∙ 309 dünyâ ∙ 114, 132, 138, 148, 153, 254, 351 dür ∙ 109, 120, 127, 145, 149, 155, 160, 165, 169,
197, 217, 235, 238, 239, 240, 243, 244, 260, 276, 280, 293, 302, 354
dürc ∙ 125, 161, 237, 246, 276 dür-dâne ∙ 239 dürer ∙ 110, 114, 170, 421 dürr ∙ 95, 101, 120, 125, 145, 170, 237, 240, 241,
405, 422 dürrî ∙ 111 dürüst ∙ 235, 307, 375 dürüşt ∙ 97 düş ∙ 186 düş- ∙ 98, 106, 112, 179, 187, 187, 191, 193, 193 198
200 207 219 220 225 231 238 düşmen ∙ 166 dü-tâ ∙ 195, 322 düvüm ∙ 122, 333 düz- ∙ 325, 326 düzeh ∙ 211
E
e’imme ∙ 418 Ebâ Bekr ∙ 122 ebed ∙ 114, 341 ebedî ∙ 135 ebkâr ∙ 175 ebr ∙ 112, 145, 239, 263, 342 ebrû ∙ 319 ebter ∙ 135 ecel ∙ 102, 243, 414 ecma’în ∙ 119 edâ ∙ 139, 168, 170, 244, 252, 265, 289, 382 edeb ∙ 166, 252, 313, 317, 319, 407 edîb ∙ 150, 399 efdal ∙ 111, 121, 122, 123, 125, 130 efgende ∙ 169, 180, 271, 294, 340 efkâr ∙ 273, 347, 389, 421 eflâk ∙ 92, 94, 245, 384 Efrenc ∙ 312 efsâne ∙ 175, 191, 234, 239 efsûn ∙ 355, 364, 367, 386, 400 efsûnger ∙ 404 efsürde ∙ 184 efsürdelik ∙ 153 efzûn ∙ 327, 377 eg- ∙ 97 eger ∙ 89, 117, 137, 159, 161, 168, 169, 171, 172,
185, 190, 226, 232, 236, 238, 243, 254, 272, 276, 291, 311, 334, 342, 371, 372, 375, 376, 378, 408, 413, 415
egerçi ∙ 183 ehad ∙ 97, 341, 416 ehâd ∙ 91
ehâlî ∙ 372 ehem ∙ 139 ehî ∙ 330, 372 ehl ∙ 89, 124, 155, 158, 162, 171, 177, 178, 182, 208,
209, 255, 265, 272, 278, 293, 298, 335, 354, 360, 361, 367, 374, 392, 404, 420, 421, 422
Ehremen ∙ 341 ekâbir ∙ 289 ekl ∙ 171 ekrem ∙ 108, 126, 139 ekser ∙ 146, 172, 323 el ∙ 106, 127, 141, 160, 192, 202, 215, 230, 238, 239,
251, 255, 260, 275, 279, 286, 326, 359, 365, 379, 382, 386, 407
el-amân ∙ 141 elbet ∙ 323, 395 elbette ∙ 171, 172, 184, 185, 226, 287, 340, 393, 394,
422 elem ∙ 148, 149, 174, 235, 241, 254, 315, 395 elest ∙ 255 elifi ∙ 89 elîm ∙ 284 eltâf ∙ 134 emân ∙ 110, 126, 167, 206, 333 emânü’1-emân ∙ 176 emek ∙ 151, 358 emel ∙ 144, 147, 148, 208, 274, 379 emîn ∙ 110, 184, 234, 340, 405 emîr ∙ 128 emmâre ∙ 105, 107, 274 emn ∙ 110, 167, 174 emr ∙ 93, 137, 138, 154, 157, 173, 178, 243, 245,
277, 286, 292, 293, 300, 329, 335, 341, 342, 343, 346, 347, 355, 398, 400, 406
emsâl ∙ 165, 237, 314 enâm ∙ 135, 379, 380, 385 enâr ∙ 102 enbâz ∙ 100 enbiyâ ∙ 110 enbûh ∙ 399 encâm ∙ 301 encüm ∙ 154, 181, 280, 289, 399 endâm ∙ 219, 223, 250 endâz ∙ 175 endâze ∙ 216 ender ∙ 202 endîş ∙ 330 endîşe ∙ 209, 224, 273, 330 endûde ∙ 248 engin ∙ 145 engübîn ∙ 92, 203 engüşt ∙ 122, 147, 163 engüşter ∙ 144 enhâr ∙ 130 eñse ∙ 200, 404 envâr ∙ 154 enver ∙ 140 er ∙ 227, 380 er- ∙ 196 erba’în ∙ 122, 391, 410 erbâb ∙ 158, 192, 331, 384
320
ergavân ∙ 205 erkân ∙ 248, 345, 406 erre ∙ 90 ervâh ∙ 130 erzâk ∙ 347, 416 es- ∙ 196 esâs ∙ 167 esb ∙ 199, 200, 308 esbâb ∙ 323 esbak ∙ 176 eser ∙ 131, 152, 156, 164, 184, 212, 263, 318, 376,
390 esfel ∙ 95, 349 esfer ∙ 291 esîr ∙ 147, 212, 274, 285, 308, 356, 372, 388 eslâf ∙ 421 esmâ ∙ 140 esrâr ∙ 154, 180, 227, 232, 306, 362, 415 ester ∙ 369 eş’âr ∙ 159 eşfak ∙ 118 eşk ∙ 271 eşref ∙ 95, 109, 195 eşyâ ∙ 104 et’ime ∙ 171 etıbbâ ∙ 264 etrâf ∙ 344 etvâr ∙ 317, 353 evc ∙ 143 evlâd ∙ 127, 129 evliyâ ∙ 384 evvel ∙ 157, 270, 297, 365, 388 evzâ ∙ 317 evzâ’ ∙ 320 ey ∙ 100, 108, 109, 116, 119, 120, 127, 135, 152,
153, 154, 160, 169, 171, 172, 187, 188, 192, 193, 194, 196, 200, 202, 212, 220, 226, 227, 232, 235, 236, 238, 244, 247, 253, 259, 261, 263, 268, 269, 270, 280, 281, 292, 293, 294, 296, 300, 305, 312, 318, 323, 324, 330, 334, 347, 358, 360, 366, 372, 374, 375, 377, 379, 382, 385, 387, 388, 393, 400, 403, 405, 416, 417, 419
eyâ ∙ 157, 158, 161, 163, 187, 193, 201, 239, 246, 254, 255, 257, 280, 286, 318, 336, 349, 381, 392, 396, 399, 401, 402, 407
eyle- ∙ 93, 94, 95, 97, 98, 99, 100, 101, 103, 104, 106, 107, 108, 112, 115, 116, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 126, 129, 130, 132, 133, 134, 136, 137, 139, 141, 142, 143, 151, 155, 156, 157, 158, 160, 161, 162, 163, 167, 169, 171, 172, 173, 180, 181, 182,187, 188, 189, 190, 191, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 205, 207, 208, 209, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 223, 224, 226, 228, 230, 232, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 250, 251, 253, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 263, 265, 267, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 279, 280, 281, 282, 283, 286, 289, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 296, 297, 299, 300, 301, 303, 304, 308, 309, 310, 311, 312, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 320, 322, 324, 325, 328, 329, 330, 331, 332,
333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 345, 346, 347, 350, 351, 352, 353, 354, 356, 357, 358, 360, 361, 362, 364, 365, 366, 367, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 376, 381, 382, 383, 385, 386, 387, 388, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 401, 403, 404, 405, 407, 409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 417, 418, 419, 420, 422
eyne’l-mefer ∙ 200 eyvân ∙ 232 eyyâm ∙ 109, 176, 315, 355, 391 Eyyûb ∙ 117 ezâ ∙ 347 ezel ∙ 305
F
fâ’ide ∙ 265 fâ’ik ∙ 142, 170, 209, 277 fâ’il ∙ 98, 347, 348 fâhir ∙ 171 fahr ∙ 108, 121, 124, 210 fahru’1-enâm ∙ 125 fakîr ∙ 118, 142, 147, 154, 166, 243, 285, 299 fakîrâne ∙ 172 fakr ∙ 278, 287, 299, 300, 354, 357, 362 fâl ∙ 279 fâris ∙ 111, 131, 166 fark ∙ 215, 273, 405, 406, 410, 423 Fârûk ∙ 122, 124 farz ∙ 244, 251, 384 fasl ∙ 166, 335 fâş ∙ 187 fâtih ∙ 122, 140, 309 fâzıl ∙ 132, 139, 379 fazîlet ∙ 207 fazl ∙ 108, 119, 120, 142, 143, 161, 162, 163, 166,
170, 182, 283, 288, 290, 375 fazla ∙ 142, 343 fedâ ∙ 182, 194, 304, 323, 367, 389 fehîm ∙ 290, 376 fehm ∙ 161, 312, 394 felâket ∙ 354 fe-lâ-tenher ∙ 118 Felâtûn ∙ 278 felek ∙ 90, 94, 103, 111, 115, 127, 138, 143, 145,
147, 150, 154, 167, 171, 205, 206, 213, 227, 270, 277, 311, 314, 324, 332, 392, 396
fem ∙ 155, 176, 190 fen ∙ 311 fenâ ∙ 206, 255, 279, 287, 298 fenâr ∙ 103 fener ∙ 145 fenn ∙ 142, 367 fer ∙ 131, 214, 244, 253, 255, 373, 380 ferâg ∙ 279 ferâset ∙ 204, 291, 312 ferc ∙ 304 ferd ∙ 310, 318, 325, 387, 411, 416 ferec ∙ 363
321
feres ∙ 356, 397 Ferhâd ∙ 183 ferhûnde ∙ 279 ferîd ∙ 107 Ferîdûn ∙ 137, 138, 319 fermân ∙ 100, 115, 154, 173, 232, 277, 287, 315, 333,
337, 343, 346, 373, 403, 412 ferş ∙ 210, 230, 248, 290, 337 feryâd ∙ 102 ferz ∙ 311, 319, 322, 323, 325, 327 ferzâne ∙ 280 fesâd ∙ 215, 350, 370, 371 feşân ∙ 120, 127, 145, 160, 217, 354 fetâ ∙ 302, 331 feth ∙ 89, 136, 137, 138, 141, 189, 230, 296, 301, 380 fevât ∙ 252 fevk ∙ 95, 218, 241 fevt ∙ 156 feyz ∙ 94, 95, 101, 102, 104, 116, 117, 144, 147, 149,
164, 167, 306, 410, 419, 420 fezâ ∙ 136, 175, 325, 397, 398 fırka ∙ 208, 209, 379 fısk ∙ 215, 294 fıtrat ∙ 113 fi’1-cümle ∙ 138, 181, 241, 242 figân ∙ 324 fikâr ∙ 269 fikr ∙ 100, 106, 148, 149, 157, 178, 199, 246, 274,
368, 386 fîl ∙ 310, 321, 322, 325, 327, 337, 338 Fir’avn ∙ 411, 412 firâk ∙ 127, 152, 157, 179, 222, 224, 231 firâr ∙ 270, 327, 357, 386, 389, 391 firâvân ∙ 134, 182, 299 firâz ∙ 134, 267, 348, 384, 404, 405 firdevs ∙ 98 firkat ∙ 146, 183, 184, 191, 192, 256, 267 fîrûze ∙ 210 fişek ∙ 146 fitrâk ∙ 138 fuhûl ∙ 134, 168, 374 fukarâ ∙ 352 Furkân ∙ 142, 374 fursat ∙ 328, 338 fuzûl ∙ 100 füccâr ∙ 140 fülk ∙ 89, 145 fünûn ∙ 175 fürû’ ∙ 129, 131 fürûzân ∙ 213 füsûn ∙ 202, 312, 355, 373, 388, 401 fütûr ∙ 186, 258, 323, 341, 358 füzûn ∙ 294, 388
G
gâ’ib ∙ 190, 257 gadab ∙ 233 gaffâr ∙ 351
gâfil ∙ 161, 328, 353, 390 gaflet ∙ 156, 172 gâhi ∙ 298, 328 gâhîce ∙ 310 galat ∙ 195 galebe ∙ 408 gâlib ∙ 267, 311, 318, 322, 324, 333, 334, 338, 379 gam ∙ 147, 152, 154, 157, 174, 186, 191, 203, 212,
216, 217, 219, 222, 223, 234, 238, 244, 270, 280, 297, 330, 354, 356, 368, 387, 399, 415
gamâm ∙ 401 gamze ∙ 176, 179, 203 ganî ∙ 417 ganîmet ∙ 328 gâr ∙ 120, 300 garaz ∙ 113, 265, 284 garb ∙ 145 gâret ∙ 105, 106, 215, 350 garîb ∙ 193, 199 gark ∙ 133, 205, 307, 417 garka ∙ 104, 164 garrâ ∙ 419 gâşiye ∙ 111, 137, 356 gâv ∙ 138 gavsiyyet ∙ 266 gavta ∙ 231, 298, 386 gayb ∙ 172 gâyet ∙ 105, 151, 163, 188, 196, 248, 265, 329, 420 gayr ∙ 104, 131, 193, 194, 209, 215, 276, 287, 361,
365, 421 gayret ∙ 170, 242, 317 gayrı ∙ 92, 202, 269, 323 gazâ ∙ 136 gazab ∙ 124, 233, 237, 259, 319, 321, 328 gazâl ∙ 138, 181 gâzî ∙ 136 geç- ∙ 112, 137, 147, 177, 182, 199, 208, 216, 224,
241, 251, 252, 273, 275, 300, 330, 391, 411 gedâ ∙ 183, 226, 233, 332, 365, 381, 397, 405 gehî ∙ 321, 328, 410 gel- ∙ 93, 96, 104, 107, 109, 112, 118, 119, 142, 146,
147, 148, 152, 156, 164, 166, 168, 169, 172, 174, 178, 185, 186, 188, 193, 199, 200, 203, 219, 225, 227, 233, 234, 238, 239, 240, 241, 243, 245, 248, 250, 251, 253, 255, 258, 259, 261, 262, 263, 264, 265, 271, 276, 278, 281, 283, 288, 289, 290, 291, 293, 294, 299, 315, 316, 319, 321, 322, 323, 325, 331, 333, 336, 337, 338, 339, 342, 343, 345, 346, 350, 351, 355, 363, 364, 365, 368, 369, 371, 373, 380, 381, 383, 386, 391, 393, 394, 396, 398, 399, 404, 407, 409, 411
genc ∙ 109, 112, 116, 182, 190, 197, 230, 276, 279, 283, 300, 301, 302, 303, 304, 329, 354, 359, 362, 379, 380
gencîn ∙ 355 gencîne ∙ 142, 168, 246, 276, 290, 354 gendüm ∙ 246, 288 ger ∙ 117, 135, 141, 143, 158, 168, 177, 185, 193,
197, 227, 255, 288, 291, 300, 301, 302, 303, 311, 335, 341, 373, 380, 384, 408, 422
gerçek ∙ 227
322
gerçi ∙ 94, 98, 107, 150, 170, 192, 210, 212, 221, 235, 253, 274, 286, 306, 311, 313, 314, 318, 327, 366, 369, 381, 389, 396, 418, 419, 420
gerdân ∙ 213 gerden ∙ 90, 147, 149, 267, 274, 306, 307, 310 gerdiş ∙ 217 gerdûn ∙ 103 gerek ∙ 158, 194, 238, 263, 264, 269, 274, 282, 292,
378, 382, 385, 389, 394, 409 geri ∙ 322 germ ∙ 185, 213, 320, 326, 387 germiyyet ∙ 96 geşt ∙ 335 getür- ∙ 91, 112, 113, 117, 326 gevher ∙ 96, 109, 110, 117, 120, 125, 133, 158, 161,
168, 215, 227, 230, 266, 284, 285, 291, 293, 297, 341, 417
Geylân ∙ 228 gez- ∙ 223, 224 gezend ∙ 226, 322, 338 gılmân ∙ 131 gıybet ∙ 261 gibi ∙ 92, 94, 131, 132, 148, 152, 158, 159, 160, 178,
179, 181, 182, 183, 185, 195, 196, 198, 203, 209, 212, 218, 221, 222, 224, 225, 230, 238, 258, 264, 266, 271, 279, 282, 284, 290, 302, 310, 311, 316, 318, 325, 329, 330, 336, 338, 357, 362, 364, 375, 393, 399, 400, 401, 402, 414, 421
gice ∙ 145, 150, 183, 224, 251, 252, 259, 262, 289, 300, 365
gil ∙ 246 gile ∙ 299 gir- ∙ 116, 148, 177, 179, 182, 185, 188, 189, 197,
230, 246, 248, 253, 258, 288, 302, 309, 316, 320, 359, 360, 382, 391, 396, 407
gîr ∙ 114, 118, 231, 243, 297, 298, 333, 346, 401 girân ∙ 126, 153, 283, 349, 364, 378, 389, 403 girân-mâye ∙ 237 gird ∙ 210, 352 gird-âb ∙ 210 girîbân ∙ 107, 177, 186, 234, 257, 271, 394 Girîd ∙ 136, 140 giriftâr ∙ 247, 284 girye ∙ 220, 265, 271 git- ∙ 105, 156, 157, 183, 190, 193, 199, 203, 215,
233, 258, 265, 357, 381, 386, 394, 397, 406 gîtî ∙ 338 giy- ∙ 419, 420 gonca ∙ 102 gonce ∙ 114, 126, 144, 149, 166, 174, 176, 190, 201,
206, 226, 227, 335, 391, 423 gömgök ∙ 223 gönder- ∙ 262, 313 göñül ∙ 106, 221, 246, 274 gör- ∙ 112, 137, 143, 154, 165, 173, 174, 177, 181,
186, 189, 194, 198, 200, 203, 205, 207, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 230, 231, 233, 237, 238, 240, 241, 243, 244, 250, 257, 259, 262, 263, 264, 268, 270, 276, 277, 283, 284, 285, 290, 291, 302, 303, 304, 306, 312, 314, 318, 320, 321, 322, 337, 339, 343, 354, 357, 359, 368, 371, 378, 392,
394, 397, 402, 405, 407 göre ∙ 107, 261, 414 görin- ∙ 98, 179, 215, 331 göster- ∙ 160, 219, 240, 244, 255, 300, 310, 324, 340 gösterivir- ∙ 107 gövde ∙ 223 göz ∙ 102, 176, 183, 186, 189, 219, 220, 222, 223,
230, 239, 242, 262, 303, 321, 354, 392 gözle- ∙ 198 gubâr ∙ 174, 231 gufrân ∙ 308 gulâm ∙ 142, 209, 309, 355, 367, 397 gunc ∙ 420 gûne ∙ 158 gurâb ∙ 198, 201, 202, 203, 378, 402 gurre ∙ 412 gurûr ∙ 285, 312, 323, 332, 341, 345, 350, 352, 413 gusl ∙ 262, 263 gussa ∙ 225, 239, 244, 356 gûş ∙ 155, 160, 188, 202, 205, 224, 229, 233, 246,
264, 278, 280, 288, 293, 299, 319, 332, 336, 354, 361, 373, 379, 381, 395, 415, 422
gûşe ∙ 147, 154, 278 gûşiş ∙ 134, 384 gûşvâr ∙ 247 güdâz ∙ 180, 404, 405 güftâr ∙ 163, 191, 234, 246, 353 güher ∙ 95, 101, 112, 131, 211, 281, 287, 315, 331 gül ∙ 90, 101, 102, 109, 126, 149, 176, 177, 181, 185,
190, 196, 201, 202, 203, 212, 224, 250, 303, 317, 328, 331, 419
gül-bang ∙ 188 gülbün ∙ 90 gülistân ∙ 213 gülşen ∙ 102, 132, 204, 422, 423 gülû ∙ 297, 299 gülzâr ∙ 116, 133, 173, 174, 227 gümân ∙ 167, 205, 281, 334, 337, 345, 361, 366, 378,
380, 403, 412 güm-râh ∙ 383 gün ∙ 114, 132, 178, 179, 181, 185, 188, 193, 222,
245, 248, 265, 277, 279, 282, 283, 289, 290, 299, 315, 335, 336, 343, 362, 363, 375, 402
günâh ∙ 94, 107, 119, 273 günâhkâr ∙ 351 gündüz ∙ 390 güneh ∙ 105, 118, 216, 351 güneş ∙ 271 gürâz ∙ 200 gürg ∙ 200 gürsine ∙ 358, 418 gürûh ∙ 348 Güstehem ∙ 137 güşâ ∙ 140, 230, 309, 378 güşâd ∙ 132, 137, 163, 189, 233, 370 güşâde ∙ 96, 218, 232, 246, 318, 397 güşâyende ∙ 116 güvâh ∙ 184 güzâf ∙ 319 güzâr ∙ 261, 335, 387 güzel ∙ 253, 254
323
güzer ∙ 199, 212, 218, 224, 303, 343, 345, 361 güzergâh ∙ 194 güzîn ∙ 109, 119, 121, 234, 346
H
hˇâb ∙ 153, 154, 187, 262, 302, 390 hˇâce ∙ 175 hˇâh ∙ 241 hˇân ∙ 101 hâ ∙ 90 haber ∙ 117, 176, 183, 195, 205, 210, 233, 262, 263,
275, 287, 311, 332, 365, 406 habîr ∙ 160, 201, 259 hacer ∙ 110 hâcet ∙ 287, 360 had ∙ 181, 182, 240, 294, 342, 343 hadem ∙ 397 hâdim ∙ 140, 180, 222 hadîs ∙ 92 hafâ ∙ 351 hâfız ∙ 110, 144, 174, 180, 301, 305, 348, 416 Hâfız Ahmed Paşa ∙ 139 hafî ∙ 134, 306, 313 hafîf ∙ 283, 364, 389 Hak ∙ 113, 115, 117, 118, 119, 121, 125, 129, 134,
136, 139, 141, 157, 262, 334, 341, 342, 361, 366, 407, 408, 420
hâk ∙ 91, 95, 96, 110, 112, 115, 118, 125, 126, 168, 169, 186, 197, 216, 219, 220, 228, 230, 277, 279, 285, 294, 307, 341, 346, 348, 349, 350, 353, 356, 380, 381, 385, 404, 405
hakâret ∙ 285 hakîkat ∙ 212, 216, 266, 272 hakîkî ∙ 210 hakîm ∙ 281, 282, 283, 284, 286, 287, 289, 290, 291,
293, 295, 301 hâkim ∙ 100 hakîmâne ∙ 287, 320 Hakk ∙ 143, 147, 155, 385, 415 hakkâ ∙ 423 hâl ∙ 108, 109, 138, 142, 152, 153, 164, 168, 173,
177, 190, 191, 192, 203, 209, 221, 226, 227, 241, 242, 250, 253, 261, 296, 303, 329, 351, 365, 366, 371, 373, 384, 386, 390, 392, 395, 401, 405, 410
halâ ∙ 352 halâs ∙ 194, 280, 386, 395 hâle ∙ 146, 194, 197, 231 Haleb ∙ 331 halef ∙ 153, 154, 156, 403 halel ∙ 147, 379 hâlet ∙ 189 hâlık ∙ 99, 416 Hâlık ∙ 91, 100, 305, 347 Halîl ∙ 116, 348 halk ∙92, 99, 116, 138, 167, 173, 281, 363, 364, 390,
417, 422 halka ∙ 230, 241, 258 hall ∙ 132, 260, 281
Hallâk ∙ 144 halleda’llâhu ∙ 135 halt ∙ 188 halvet ∙ 230, 247, 385 ham ∙ 203, 219, 221 hâm ∙ 368 hamd ∙ 135 hamdu ∙ 419 hâme ∙ 89, 120, 143, 163, 309, 353, 354, haml ∙ 283, 364, 389 hamle ∙ 324 hamûş ∙ 143, 190 Hamza ∙ 128 hân ∙ 135, 136, 308, 315, 338 Hanbelî ∙ 134 hancer ∙ 177, 205, 206, 207, 355 hande ∙ 176, 265, 317, 339, 340 handek ∙ 210 hâne ∙ 96, 185, 190, 195, 197, 246, 248, 258, 261,
290, 299, 302, 304, 322, 329, 336, 341, 362, 372, 380
hânkeh ∙ 118, 361, 362, 381 hân-mân ∙ 184, 388 har ∙ 200, 304, 315, 364 hâr ∙ 101, 226, 331, 335, 423 harâb ∙ 254, 277, 284, 290 harâm ∙ 197, 363, 377, 378 harâm-zâde ∙ 197 harâret ∙ 158 hâre ∙ 101 hareket ∙ 186, 189, 219 harem ∙ 111 hâric ∙ 97, 143, 336, 361, 397 hârik ∙ 379 hârik-ı ‘âde ∙ 379, 405 harîr ∙ 249, 302, 398 hark ∙ 142 harlık ∙ 151 Hârût ∙ 197 hâs ∙ 103, 164, 174, 178, 179, 244, 247, 277, 280,
289, 292, 332, 349, 360, 370, 380, 385, 386, 398, 402, 405, 407, 411, 422
Hasan ∙ 126 hasen ∙ 166 hâsıl ∙ 206, 208, 232, 239, 272, 377, 379, 385, 390 hâsılı ∙ 137, 143, 148, 151, 177, 179, 182, 197, 201,
206, 231, 247, 266, 267, 269, 274, 276, 277, 278, 282, 285, 297, 299, 310, 311, 312, 317, 319, 322, 327, 332, 336, 338, 345, 350, 354, 355, 365, 367, 383, 421, 423
hasîb ∙ 100 hasîr ∙ 372 hasm ∙ 137, 310, 323, 324, 355 hasret ∙ 219, 224, 273 haste ∙ 149, 157, 260, 299 hastegî ∙ 189 hâşâ ∙ 104 haşem ∙ 165, 245, 246, 319 Hâşimî ∙ 114 haşr ∙ 156 hatâ ∙ 105, 131, 172, 306, 334, 408, 417, 421
324
hatab ∙ 129 hatâr ∙ 300 hâtır ∙ 148, 170, 174, 175, 178, 360, 368, 405 hâtıra ∙ 171, 280, 296 hâtime ∙ 419 hatm ∙ 111, 121, 125, 297, 378 hatt ∙ 126 havâs ∙ 120, 188, 189, 265, 293, 344, 349 hâver ∙ 291, 391 havf ∙ 243, 257, 344, 361 hayâ ∙ 108, 120, 123, 169, 233, 243, 252, 392, 407 hayâl ∙ 93, 160, 177, 181, 186, 187, 270 hayâlât ∙ 270, 355 hayât ∙ 89, 90, 96, 102, 110, 116, 149, 170, 176, 416 hayf ∙ 106 hayl ∙ 245 haylî ∙ 146, 201, 276, 311, 355, 360, 365 hayr ∙ 99, 121, 151, 156, 165, 215, 272 hayrân ∙ 184, 219 hayret ∙ 146, 251, 270, 399 hayru’1-enâm ∙ 112 Hayy ∙ 91, 97, 102, 257, 305, 306, 348, 416 hazân ∙ 173, 174, 204, 250 hazar ∙ 368, 388, 389 hazer ∙ 243, 247, 301, 341 hazf ∙ 209 hâzır ∙ 170, 253, 288, 398 hazîn ∙ 203, 276 hazîne ∙ 304 hazret ∙ 89, 115, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126,
130, 135, 139, 165, 167, 168, 172, 210, 217, 230, 232, 245, 251, 254, 260, 261, 265, 275, 276, 279, 286, 292, 309, 334, 335, 340, 361, 396, 407, 408, 412, 413, 414, 415, 420
heft ∙ 93, 94, 110, 145, 147, 292 hel etâ ∙ 125 hel min mezîd ∙ 107, 380 helâk ∙ 107, 189, 223, 237, 263, 305, 346, 414 helvâ ∙ 171, 358 hem ∙ 94, 102, 114, 124, 126, 129, 131, 150, 168,
169, 174, 183, 190, 200, 207, 217, 220, 225, 271, 282, 289, 298, 307, 312, 314, 327, 330, 341, 349, 356, 357, 358, 366, 378, 383, 387, 413, 419, 422
hemâ ∙ 329 hemân ∙ 122, 123, 124, 162, 167, 169, 184, 195, 196,
200, 202, 205, 206, 207, 218, 226, 230, 237, 238, 239, 248, 250, 253, 255, 257, 261, 264, 299, 302, 304, 305, 313, 314, 319, 321, 323, 327, 331, 333, 334, 337, 356, 361, 365, 369, 374, 380, 381, 393, 394, 398, 400, 401, 413, 418
hem-çü ∙ 219 hem-çünân ∙ 236 hem-dem ∙ 94, 223, 352 hemîn ∙ 90, 120, 124, 262, 319, 324, 338, 339, 353,
365, 369, 403 hem-kadem ∙ 156 hem-nefes ∙ 156 hem-sâye ∙ 94 hem-tâ ∙ 143, 420 hemyân ∙ 195 henüz ∙ 178, 390
hep ∙ 115, 167, 173, 252, 280, 292, 313, 317, 320, 355, 364, 383, 390, 391, 408
her ∙ 95, 98, 99, 112, 113, 115, 121, 130, 135, 138, 142, 144, 151, 157, 160, 169, 174, 175, 180, 183, 192, 200, 205, 212, 222, 223, 241, 250, 254, 255, 267, 277, 278, 281, 287, 292, 294, 296, 298, 301, 302, 306, 317, 321, 322, 326, 344, 370, 373, 385, 389, 393, 396, 397, 400, 401, 404, 413, 414, 416, 418, 420, 421, 422, 423
hergiz ∙ 131 herkes ∙ 379 hevâ ∙ 106, 152, 161, 216, 238, 274, 294, 298, 301,
307, 342, 343, 345, 346, 354, 376, 402, 403 hevâyî ∙ 146 heves ∙ 106, 153, 181, 269 hey’et ∙ 258, 413 heybet ∙ 263 heycâ ∙ 141, 326 heykel ∙ 198, 413 heyzüm ∙ 108 hezâr ∙ 102, 115, 307, 339, 343 hezârân ∙ 115 hezl ∙ 319 hıdmet ∙ 100 hıfz ∙ 138, 139 hırâm ∙ 111, 145, 290, 308, 340, 355 hıred ∙ 148, 150, 215, 272, 294 hırem ∙ 115 hırka ∙ 383 hırmen ∙ 177 hırs ∙ 148, 153, 247, 276, 294, 297, 298, 299, 307,
308, 386, 418 hırz ∙ 90, 194, 297, 389 hısn ∙ 140, 333 hışm ∙ 176, 284 hışt ∙ 210, 254 Hıtâ ∙ 314 hıyâl ∙ 246 hıyâm ∙ 289, 370, 398 hıyâr ∙ 255 Hızr ∙ 149, 175 hicâb ∙ 250, 252, 304, 328, 351, 363, 390 Hicâz ∙ 126 hicr ∙ 267 hidâyet ∙ 308, 366 hidmet ∙ 104, 180, 255, 277, 313 hidmeti ∙ 179, 231 hikâye ∙ 422 hikâyet ∙ 160, 174, 216, 217, 275, 308, 353 hikem ∙ 98, 161, 278 hikmet ∙ 97, 100, 163, 167, 168, 275, 277, 278, 280,
281, 318 hilaf ∙ 130, 141 hilâfet ∙ 117, 121, 122, 123, 125 hilâl ∙ 90, 177 hîle ∙ 197, 313, 325, 328, 338, 367 hîleger ∙ 288 hilkat ∙ 92, 97, 113, 155 hilye ∙ 417 himem ∙ 139, 335 himmet ∙ 138, 162, 164, 225, 227, 234, 335, 350,
325
361, 372, 394, 410 hîn ∙ 128, 166, 199, 212, 235, 307, 343 Hind ∙ 141, 310, 331 hirâs ∙ 339, 344, 386, 401 hirbâ ∙ 160 hisâb ∙ 124, 179, 275 hisâl ∙ 371 hisse ∙ 208, 209, 297 hitâb ∙ 291, 334, 376 hiyel ∙ 384, 388, 408 hizrân ∙ 222 hod ∙ 137, 166, 170, 202, 255, 329, 346 hod-bîn ∙ 349 hor ∙ 324 hoş ∙ 150, 161, 170, 217, 294, 317, 324, 330, 375,
400 Hoten ∙ 138, 176 hoy ∙ 120 hub ∙ 253 Hudâ ∙ 91, 95, 100, 110, 111, 112, 125, 128, 132,
135, 138, 144, 146, 154, 167, 168, 174, 175, 192, 251, 255, 260, 272, 346, 353, 361, 378, 383, 394, 395, 409
hudâvend ∙ 94, 138 Hudâvend ∙ 154, 161, 163, 173 hûk ∙ 401 huld ∙ 132, 193, 415 hulefâ ∙ 120 hulk ∙ 166, 420, 421 hulûs ∙ 98, 247, 315, 368 humâr ∙ 103 hûn ∙ 127, 220, 225, 329 hûrâ ∙ 131 hurc ∙ 322 hurd ∙ 126 hurde ∙ 313, 407 hurma ∙ 297 hursende ∙ 210 hurşîd ∙ 91, 180, 213, 244, 348 hurûf ∙ 208 Hurûfî ∙ 209 husûmet ∙ 400 hûş ∙ 143, 155, 163, 190 huşk-leb ∙ 220 hûşmend ∙ 225 hûşyâr ∙ 188 huzûr ∙ 142, 259, 273 hüccet ∙ 375, 376 hücre ∙ 230, 238, 262, 263, 392, 396, 407 hücûm ∙ 304, 324, 328, 338 hüdâ ∙ 132, 256, 353, 382, 383 Hüdâ ∙ 283, 284 hüddâm ∙ 313 hüdhüd ∙ 217 hükemâ ∙ 279 hükm ∙ 113, 114, 292 hükûmet ∙ 233 hümâ ∙ 123, 138, 198, 203, 358, 384 hümâm ∙ 135, 296, 324, 343, 381, 396, 405, 416 hümâyûn ∙ 127, 139, 327 hüner ∙ 158, 166, 171, 172, 278, 280, 290, 303, 311,
331, 333, 379 hürmet ∙ 291 Hüseyn ∙ 126 hüseynî ∙ 326 hüsn ∙ 120, 155, 168, 178, 199, 237, 252, 270, 368,
371, 420 hüsrev ∙ 111, 124, 136, 137, 305, 309, 310, 318, 336,
338, 355 hüveydâ ∙ 96, 212, 238, 287, 343, 351
I
ırag ∙ 106 ırak ∙ 257 Irak ∙ 217, 225, 244, 262, 331, ırk ∙ 90, 127, 259 Isfehân ∙ 331 ıstıfâ ∙ 91 ışık ∙ 321 ıyâl ∙ 367 ıztırâb ∙ 103, 222, 287, 346, 389, 394
İ
i’râz ∙ 107, 152 i’tibâr ∙ 202, 294 i’tidâl ∙ 178 i’timâd ∙ 122, 323 i’tizâr ∙ 296, 307 i’zâz ∙ 152 i- ∙ 113, 117, 145, 146, 147, 148, 150, 151, 152, 154,
155, 157, 160, 162, 170, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 194, 197, 198, 209, 213, 217, 218, 221, 223, 225, 238, 246, 255, 259, 260, 262, 267, 270, 279, 295, 296, 298, 299, 300, 304, 310, 311, 312, 313, 314, 317, 324, 327, 340, 354, 380, 414
ibâd ∙ 168, 173, 306, 348, 351, 352 ibâdet ∙ 98, 306, 418 iber ∙ 154, 336, 422 ibn ∙ 207 ibret ∙ 170, 317 ibtidâ ∙ 130, 135 îcâd ∙ 109, 155 iclâl ∙ 94, 114, 137 ictihâd ∙ 130, 134, 353, 358 ictinâb ∙ 268, 380 iç ∙ 304 içeri ∙ 258 içerü ∙ 258, 302, 391, 397 içre ∙ 96, 107, 118, 131, 156, 158, 164, 172, 176, 217,
225, 240, 243, 252, 253, 260, 266, 277, 285, 289, 310, 335, 343, 351, 373, 389, 390, 398, 413, 415
içün ∙ 103, 146, 163, 181, 192, 226, 252, 255, 264, 292, 299, 309, 314, 338, 370, 383, 387, 416, 417, 423
îd ∙ 119, 313, 361, 365, 366, 367, 368, 380, 398, 399, 402, 403
iddi’â ∙ 288
326
idrâk ∙ 92, 271, 272, 410, 422 idüp ∙ 109, 265, 361 iftihâr ∙ 110 iftirâk ∙ 358 ihdâ ∙ 172, 283, 314 ihfâ ∙ 266 ihsân ∙ 104, 123, 134, 142, 172, 260, 308 ihtilâf ∙ 130 ihtimâm ∙ 128, 133, 332, 381, 390, 409 ihtirâk ∙ 127 ihtirâm ∙ 289, 293, 382 ihtisâb ∙ 351 ihtişâm ∙ 245 ihtiyâr ∙ 98, 130, 220, 226, 231, 240, 255, 278, 287,
342, 362, 384, 387, 393 ihvân ∙ 422, 423 ihyâ ∙ 375 ikbâl ∙ 114, 318 ikdâm ∙ 155, 158, 162, 322, 334, 335, 356, 360 iken ∙ 104, 118, 141, 148, 166, 191, 192, 198, 199,
200, 205, 206, 243, 252, 257, 268, 306, 307, 311, 328, 340, 345, 349, 350, 356, 368, 369, 378, 379, 390, 391, 393, 396, 397, 408, 409, 412
iki ∙ 96, 126, 127, 128, 137, 163, 167, 180, 193, 199, 207, 208, 219, 220, 222, 231, 234, 240, 247, 257, 258, 262, 263, 265, 269, 290, 293, 300, 310, 320, 322, 323, 356, 357, 359, 362, 377, 387, 403, 404, 414
iklîl ∙ 112, 135, 169 ikrâm ∙ 292, 399 iktibâs ∙ 167 iktidâ ∙ 265, 418 iktidâr ∙ 139, 290 iktifâ ∙ 172 iktirân ∙ 93, 121 iktisâb ∙ 117, 283, 410 iktizâ ∙ 258, 320, 328, 334, 385 ilâc ∙ 221, 226, 329, 330 İlâh ∙ 167, 175, 243, 318, 398, 399, 408, 412 ilçi ∙ 283, 287, 313, 314, 315, 318 ile ∙ 91, 93, 94, 95, 97, 98, 101, 104, 105, 107, 108,
109, 115, 116, 120, 121, 122, 131, 133, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 146, 147, 148, 150, 151, 152, 153, 154, 156, 157, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 176, 178,182, 183, 185, 186, 188, 189, 190, 191, 194, 195, 196, 197, 200, 202, 203, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 214, 215, 221, 222, 223, 225, 226, 228, 230, 232, 238, 239, 241, 242, 243, 244, 247, 248, 250, 251, 252, 253, 255, 256, 257, 258, 260, 261, 263, 265, 267, 268, 270, 271, 273, 274, 276, 277, 280, 281, 282, 283, 285, 286, 288, 289, 290, 291, 293, 294, 297, 298, 299, 301, 302, 305, 306, 307, 310, 311, 313, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 320, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328, 329, 330, 331, 332, 333, 336, 337, 338, 339, 343, 344, 345, 346, 347, 349, 350, 352, 354, 355, 356, 357, 358, 359, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 366, 367, 368, 371, 373, 374, 377, 378, 379, 380, 382, 384, 386, 387, 390, 393, 396, 397, 398, 399, 401, 402, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 410, 411, 412, 413,
417, 419, 420, 421 illâ ∙ 151, 290 illet ∙ 109, 116, 281 ilm ∙ 125, 133, 160, 278, 282, 293, 344, 352 ilticâ ∙ 100, 116, 118, 125, 256, 308, 379 iltifât ∙ 151, 199, 242, 286, 315, 338, 389 iltimâs ∙ 193, 366 iltiyâm ∙ 142 ilzâm ∙ 292, 379 im’ân ∙ 337 imâm ∙ 129, 130, 131, 132, 133, 134 îmân ∙ 121, 375, 418 imâme ∙ 359 imâmeyn ∙ 126 İmâmu’1-A’zâm ∙ 129
İ
imdâd ∙ 335, 409 imdi ∙ 292 imlâ ∙ 421 imtihân ∙ 177, 271, 276, 287, 383, 409 imtiyâz ∙ 101 imtizâc ∙ 96 in- ∙ 198 in’âm ∙ 308, 349, 417 inân ∙ 289, 298, 330 inâyet ∙ 228, 420 inbisât ∙ 319 İncîl ∙ 374 incin- ∙ 187 incu ∙ 248 inhilâl ∙ 319 inhizâm ∙ 323 inkâr ∙ 161 inkıyâd ∙ 293 ins ∙ 100, 143, 305, 340, 344, 416 insâf ∙ 173 insân ∙ 101, 312 intihâb ∙ 383, 389 intikâl ∙ 100, 276, 291, 319 intikâm ∙ 313 intisâb ∙ 283, 375 intizâm ∙ 112, 164, 173, 368 intizâr ∙ 256 ir- ∙ 90, 93, 99, 104, 117, 125, 162, 163, 181, 182,
188, 195, 196, 200, 203, 204, 205, 230, 233, 236, 241, 248, 251, 252, 255, 256, 257, 297, 300, 301, 304, 316, 320, 321, 322, 328, 332, 365, 373, 387, 391, 395, 414
irâdet ∙ 307 İrân ∙ 331 İrem ∙ 133, 192, 250, 397 irfân ∙ 124, 130, 155, 295, 352 irgür- ∙ 282 iriş- ∙ 92, 95, 143, 239, 283, 338, 414 irtiyâb ∙ 128, 281, 304, 406 îsâl ∙ 266 ise ∙ 89, 90, 100, 118, 137, 146, 154, 155, 161, 183,
327
190, 193, 202, 205, 220, 227, 236, 240, 245, 248, 259, 260, 291, 300, 303, 317, 330, 355, 379, 390, 395, 396, 401, 405, 406, 415, 420
Îsî ∙ 109, 217 İskender ∙ 275, 276, 277, 278, 279, 282, 286, 287,
289, 290, 291, 293, 295, 296 İskender-i Zü’1-Karneyn ∙ 275 İslâm ∙ 111, 122, 123, 373, 375, 378, 383, 417 ism ∙ 89, 91, 132, 140, 150, 162, 181, 302, 303, 305,
370 İsmâ’il ∙ 213 ismet ∙ 129, 204, 210 isnâ ∙ 93 İsrâ ∙ 154 iste- ∙ 138, 162, 190, 235, 238, 252, 264, 296, 339,
342, 368, 403 istinâd ∙ 148, 163 isyân ∙ 105, 116, 215 iş ∙ 162, 232, 301, 317, 330, 335, 355, 371, 375, 405,
414 işâret ∙ 243, 325 işgâl ∙ 200, 390 işle- ∙ 295 işte ∙ 252 iştibâh ∙ 121 iştihâ ∙ 326 iştihâr ∙ 164 iştikâk ∙ 302 iştirâk ∙ 269 iştiyâk ∙ 152, 231 it- ∙ 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 101, 102, 103, 104,
105, 106, 107, 108, 109, 110, 113, 115, 116, 117, 118, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 127, 128, 129, 130, 131, 133, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 143, 145, 146, 147, 148, 151, 152, 153, 156, 160, 161, 163, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 173, 174, 177, 181, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 197, 198, 199, 200, 201, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 212, 213, 214, 215, 219, 220, 221, 222, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 235, 236, 237, 238, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 258, 259, 260, 261, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 295, 296, 297, 299, 300, 303, 304, 306, 307, 308, 310, 312, 315, 316, 317, 318, 319, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 328, 329, 330, 332, 333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 344, 345, 346, 348, 349, 350, 351, 352, 353, 355, 357, 358, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 370, 371, 372, 373, 375, 376, 377, 379, 380, 381, 383, 384, 385, 388, 389, 390, 391, 392, 394, 395, 396, 399, 400, 401, 402, 403, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 410, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 419, 420, 421, 422
itâ’at ∙ 292, 341 itlâf ∙ 388 itmâm ∙ 165 İtmese ∙ 89 ittifâk ∙ 198, 358, 365
ittihâd ∙ 130 ittikâ ∙ 170, 286 iv- ∙ 330 iylük ∙ 416 iyü ∙ 254 iz ∙ 198 izâr ∙ 196, 201, 203, 250, 303 izdihâm ∙ 265 izdiyâd ∙ 168, 350, 352 izhâr ∙ 319 izle- ∙ 198 izn ∙ 319 izz ∙ 128 izzet ∙ 114, 285, 406
J
jeng ∙ 410
K
kâ’ide ∙ 158, 316, 317 kâ’inât ∙ 115, 199, 416 ka’r ∙ 105 kabâ ∙ 367, 417 kabr ∙ 123, 132 kabûl ∙ 120, 126, 139, 162, 170, 264, 281, 339, 341,
376, 393, 417, 419 kabza ∙ 275, 342, 355 kaç- ∙ 200, 252, 268, 325 kad ∙ 176, 225 kadar ∙ 118, 151, 157, 185, 191, 192, 209, 240, 248,
256, 341, 352, 360, 371, 406, 421 kadeh ∙ 102, 387 kadem ∙ 96, 108, 112, 113, 142, 156, 185, 186, 187,
193, 194, 195, 229, 235, 246, 316, 334, 335, 343, 353, 361, 382, 385, 399
kademî ∙ 195, 196 kader ∙ 97 kâdî ∙ 142 kadîm ∙ 89, 91, 92, 128, 160, 163, 168, 220, 281, 295 Kâdirî ∙ 228 kaf ∙ 93 kafâ ∙ 320 kafes ∙ 182, 184, 217 kâfil ∙ 347, 416 kâfile ∙ 134 kâfir ∙ 113, 136 kâhir ∙ 284 Kâhire ∙ 368, 369, 370, 372, 402, 409 kahkaha ∙ 102 Kahramân ∙ 141, 225 kak- ∙ 160, 401 kâkül ∙ 149, 179, 309 kal- ∙ 105, 106, 119, 146, 152, 157, 184, 187, 189,
190, 191, 196, 212, 222, 246, 250, 251, 256, 261, 270, 289, 321, 323, 325, 327, 333, 372, 373, 375, 377, 390, 391, 398, 415
328
kâl ∙ 266, 282, 357 kal’a ∙ 93, 140, 309 kâlâ ∙ 175 kalb ∙ 90, 184, 185, 275, 276, 280, 282, 297, 312,
319, 337, 341, 345, 361, 387, 410 kâlbüd ∙ 159, 281 kâle ∙ 164, 351 kalem ∙ 109, 119, 127, 140, 156, 166, 169, 175, 191,
217, 228, 309, 342, 420 kâlıb ∙ 159, 184, 266, 333 kalîl ∙ 107, 151, 389 kalûd ∙ 105 kâm ∙ 128, 162, 173, 190, 206, 242, 245, 333, 358,
366, 379, 390, 405 kamer ∙ 89, 92, 93, 94, 110, 121, 126, 136, 145, 177,
227, 228, 231, 253, 255, 271, 288 kâmet ∙ 106, 149, 198, 203, 219, 274, 293, 391 kâmil ∙ 282 kâm-rân ∙ 173, 285 kamu ∙ 92, 113, 119, 158, 174, 202, 246, 313, 360,
372, 402, 405 kâm-yâb ∙ 128, 333 kan ∙ 205, 326 kân ∙ 101, 110, 131, 230, 235, 287 kana’ât ∙ 308 kand ∙ 170, 171, 181, 227, 372 kande ∙ 178, 372 kangı ∙ 255, 387 kanı ∙ 154 kantara ∙ 210, 266 kânûn ∙ 134, 142 kapla- ∙ 251 kapu ∙ 96, 116, 148, 149, 171, 230, 258, 302, 391,
405, 417 kâr ∙ 172, 199, 201, 203, 218, 220, 221, 241, 242,
245, 248, 251, 264, 267, 274, 275, 284, 297, 298, 310, 320, 322, 324, 326, 327, 330, 354, 358, 362, 365, 368, 373, 385, 387, 388, 389, 413, 414, 418
kara ∙ 216, 223, 275 Karâfe ∙ 370 karañu ∙ 230 karar- ∙ 219 karâr ∙ 193, 196, 202, 203, 211, 227, 230, 241, 251,
256, 259, 261, 262, 290, 316, 327, 341, 365, 366, 371, 375, 384, 386, 389
karga ∙ 201 kârgeh ∙ 275, 276 kârger ∙ 243 karîb ∙ 359, 365, 369, 399 karîn ∙ 119, 120, 132, 139, 144, 161, 234, 339, 348,
352, 374, 381, 402, 410 karşu ∙ 137, 141, 225, 382 karşula- ∙ 321, 382 kartabân ∙ 199, 259, 409 Kârûn ∙ 182, 373 kasd ∙ 122, 137, 169, 190, 345, 364, 383, 385, 386,
391 kasdı ∙ 315 kâse ∙ 104, 299, 323 kâsıd ∙ 287 kâsır ∙ 169
kasr ∙ 191, 218, 233, 245, 247, 253, 254 kassâb ∙ 225 kaş ∙ 190 kâşâne ∙ 185, 246, 248, 250 kâşif ∙ 142, 353, 415 kat ∙ 238, 311, 380, 395, 402 kat- ∙ 108 kat’ ∙ 238, 259, 288, 384, 395, 402 katı ∙ 105, 157, 197, 201, 208, 216, 251, 252, 258,
268, 278, 287, 298, 299, 346, 380, 382, 389, 394, 396
kâtib ∙ 175 kâtil ∙ 124 katl ∙ 224, 225, 226, 243, 329, 330 katre ∙ 116, 149, 239, 296, 350 kavî ∙ 160, 210, 307, 375, 410, 411 kavl ∙ 114, 151, 164, 172, 224, 280, 281, 303, 374,
375 kavm ∙ 133, 374, 375, 408 kayd ∙ 138, 184, 216, 241, 269, 274, 279, 290, 298,
337, 390, 393 kayna- ∙ 219 Kays ∙ 183, 267, 268, 270, 271 kayser ∙ 122 kazâ ∙ 97, 126, 252, 325, 398 kebâb ∙ 191, 394 kebgân ∙ 102 kebîr ∙ 370 kebk ∙ 188, 200 kec-nazar ∙ 272 keder ∙ 145, 176, 189, 199, 204, 260, 263, 291, 297,
361, 368, 387, 388, 418 kef ∙ 90, 103, 144, 195, 202 kefen ∙ 126 keff ∙ 110, 170 keffe ∙ 125 kefş ∙ 231, 404 kehkeşân ∙ 145, 289 kelâm ∙ 209, 269, 297, 375, 402, 413, 418 kelîl ∙ 353 Kelîm ∙ 117, 309, 408, 412, 413 kelle ∙ 136, 328 kem ∙ 240, 319, 364 kemâl ∙ 99, 143, 161, 162, 178, 193, 323, 409 Kemâl ∙ 207 kemâlât ∙ 169, 170 kemend ∙ 149, 250, 267, 310 kemer ∙ 93, 96, 103, 180, 210, 245, 277, 284, 286,
348, 359 kemîn ∙ 321, 325, 338, 339, 350 kenâr ∙ 218, 247 kendi ∙ 97, 188, 287, 296, 316, 357, 364, 421 kendin ∙ 305 kendü ∙ 115, 162, 296, 324 kendüm ∙ 296 kendüsi ∙ 311, 312, 381, 394 kenef ∙ 174 kenz ∙ 271, 308 kerâmât ∙ 373 kerâmet ∙ 101, 217, 230, 235, 260, 359, 376, 377,
380, 384, 400, 404
329
Kerbelâ ∙ 127 kerem ∙ 104, 110, 116, 121, 133, 151, 164, 165, 166,
171, 187, 188, 191, 193, 206, 223, 228, 235, 269, 273, 275, 306, 347, 349, 408, 411, 418, 419, 421
kerîm ∙ 167 kerre ∙ 294, 310 kerrema’llâhu ∙ 124 kes ∙ 318, 344, 347, 349 kes- ∙ 188 kesb ∙ 155, 156, 200, 201, 273, 284, 285, 312, 354,
355 kesel ∙ 104, 147, 171, 403, 418 kesil- ∙ 238 kesret ∙ 233 keş ∙ 171 keşân ∙ 234 keşf ∙ 143, 207, 209, 225, 228, 237, 239, 247, 260,
261, 296, 303, 304, 353, 355, 357, 359, 367, 373, 374, 376, 384, 395
keşîde ∙ 141 keşîş ∙ 373, 383, 400 keş-me-keş ∙ 356 keşşâf ∙ 142 keştî ∙ 145, 346 ketb ∙ 164 Ketm ∙ 91 kevâkib ∙ 94, 145, 165, 336 kevkeb ∙ 111, 333 kevkebe ∙ 318 kevn ∙ 89, 90, 100, 109, 284 kevser ∙ 392 keyfiyyet ∙ 285 Keyvân ∙ 166 kez ∙ 177, 199, 405 kıble ∙ 89, 183, 251, 252, 269, 365 Kıble-nümâ ∙ 89 kıbleyi ∙ 89 Kıbrıs ∙ 373 Kıbtî ∙ 413 kıdem ∙ 92, 305 kıl- ∙ 90, 91, 95, 96, 98, 100, 108, 109, 115, 118, 120,
136, 142, 143, 155, 156, 160, 162, 163, 185, 187, 188, 191, 192, 198, 202, 206, 212, 213, 216, 223, 228, 233, 234, 235, 240, 241, 242, 243, 245, 246, 250, 251, 252, 257, 259, 260, 262, 263, 269, 270, 273, 274, 275, 276, 283, 284, 285, 286, 289, 290, 294, 296, 303, 304, 308, 309, 313, 316, 318, 319, 320, 324, 325, 326, 328, 329, 330, 334, 336, 337, 340, 341, 345, 346, 350, 352, 353, 356, 363, 365, 367, 368, 369, 378, 382, 392, 393, 394, 395, 399, 400, 401, 405, 409, 419
kılın- ∙ 259 kır- ∙ 122 kırd ∙ 312, 316 kırk ∙ 373, 383, 385, 398, 400, 409 kısâs ∙ 276 kıssa ∙ 198, 201, 207, 209, 239, 258, 266, 339, 373 kıyâm ∙ 119, 253, 291, 295, 304, 344, 367, 390, 392 kıyâmet ∙ 274 kıyâs ∙ 193, 281, 285, 318, 332, 366, 385, 417 kıyem ∙ 364
kıymet ∙ 244, 283, 285 kız ∙ 259, 301 Kızılbaş ∙ 310, 314 ki ∙ 96, 105, 128, 129, 144, 151, 152, 153, 154, 156,
157, 161, 167, 172, 173, 175, 180, 183, 186, 189, 192, 196, 198, 201, 202, 205, 210, 212, 223, 233, 240, 243, 254, 259, 262, 263, 264, 266, 267, 268, 269, 274, 276, 287, 311, 317, 320, 323, 329, 334, 369,381, 382, 389, 393, 394, 403, 414, 418, 422
kibâr ∙ 139, 144, 164, 265, 315, 371 kibr ∙ 341, 350, 413 kibriyâ ∙ 90, 346, 348 kifâye ∙ 411 kilâb ∙ 383 kilîd ∙ 304, 363 kilk ∙ 181 kim ∙ 96, 121, 153, 154, 159, 160, 192, 212, 223,
224, 226, 243, 252, 259, 267, 272, 276, 287, 291, 296, 321, 323, 330, 332, 341, 356, 361, 368, 372, 376, 379, 381, 388, 389, 390, 392, 403, 408, 415, 417, 418
kimi ∙ 97, 171, 181, 223, 224, 278, 281, 344 kimisi ∙ 97, 170, 171 kimse ∙ 97, 259 kîne ∙ 313 kirâm ∙ 421 kîse ∙ 195, 275, 299, 319 Kisrâ ∙ 309 kiş ∙ 325 kişi ∙ 186, 201, 265, 272, 278, 286, 292, 335 kişver ∙ 118, 133, 142, 331 kitâb ∙ 89, 113, 135, 157, 158, 160, 162, 169, 354,
374, 417, 419 kizb ∙ 393, 407 ko- ∙ 93, 98, 99, 131, 140, 155, 156, 172, 202, 215,
262, 286, 324 kog- ∙ 199, 200 kolay ∙ 330 kon- ∙ 174, 204 konuk ∙ 299 kop- ∙ 250, 252 koy- ∙ 140, 164 koyun ∙ 238 köhne ∙ 160, 351 kör ∙ 122 ku’ûd ∙ 253, 295, 303, 344 Kubâd ∙ 168 kûd ∙ 351 kuddâm ∙ 392 kudret ∙ 95, 97, 146, 147, 157, 263, 375, 399 kudûm ∙ 239, 283, 293, 366 kufl ∙ 116, 163, 186, 188 kûh ∙ 95, 103, 137, 301, 370 kuhl ∙ 110, 168, 217 kul ∙ 100, 104, 107, 108, 143, 161, 167, 172, 173,
180, 294, 335, 351, 372, 417 kulak ∙ 258, 301 kullık ∙ 162 kulluk ∙ 101 kulûb ∙ 347, 371 kulzüm ∙ 105, 145, 239, 240
330
kumâş ∙ 216 kur- ∙ 202, 364 Kur’ân ∙ 123, 142 kurb ∙ 174 kurbân ∙ 213, 232 kurbet ∙ 94 kurevî ∙ 171 Kureyşî ∙ 110 kurs ∙ 325, 354 kurtar- ∙ 305 kuş ∙ 201, 202, 269 kûtâh ∙ 198, 199 kutb ∙ 217, 232, 246, 253, 260, 262, 353, 359, 396,
403, 408, 409 kuvâ ∙ 147, 251 kuvvet ∙ 118, 122, 215, 305, 323, 350 kûy ∙ 119, 178 kuzı ∙ 394 küçicek ∙ 290 küffâr ∙ 140, 379 kühen ∙ 165, 175 kül ∙ 111, 130, 416 külâh ∙ 279 kümmel ∙ 370, 408 kün ∙ 93, 111, 347 künâm ∙ 316 künbed ∙ 292 kün-fekân ∙ 214 künh ∙ 92 kürsî ∙ 111, 400 küsâr ∙ 219 küşte ∙ 330 küştenî ∙ 203
L
la’l ∙ 149 la’n ∙ 208, 284, 285 lâbe ∙ 196, 197, 301, 303, 405 lâf ∙ 202, 413 lâ-fetâ ∙ 125 lafz ∙ 158, 159 lahm ∙ 101, 218 lahza ∙ 304 lakab ∙ 132, 180, 407 lâle ∙ 102, 127 lâlezâr ∙ 192 lâm ∙ 208, 209 lâ-mekân ∙ 93, 111, 174 Lâmı ∙ 90 lâne ∙ 148 latîf ∙ 283 lâ-yenâm ∙ 412 lâ-yezâl ∙ 90, 123 lâyık ∙ 172, 288, 295, 346, 349, 361, 364, 419 lâzım ∙ 252, 369, 379, 409 lâzıme ∙ 245, 292 leb ∙ 105, 149, 176, 198, 201, 203, 220, 222, 234,
238, 262, 353, 362
Leclâc ∙ 332 ledünnî ∙ 160 lems ∙ 101 lem-yekün ∙ 347 lem-yezel ∙ 305 lenger ∙ 145 len-terâ ∙ 117 lerze ∙ 189, 263 leşker ∙ 320, 323, 326 levh ∙ 163 levlâk ∙ 116 levn ∙ 284 leyâl ∙ 109 leyl ∙ 104, 109, 231 Leylâ ∙ 269 leyle ∙ 222 Leylî ∙ 267, 268, 269, 270, 271 lezzet ∙ 92, 101 li’llâh ∙ 419 libâs ∙ 420 licâm ∙ 308, 397 lihâf ∙ 303 lîk ∙ 194, 212, 275, 314, 335, 339, 366, 368, 380,
389, 417, 420 likâ ∙ 175, 176, 269, 372 lisân ∙ 101, 164, 184, 228, 317, 337 liyâkat ∙ 161, 382 lu’b ∙ 201, 310, 311, 318, 320, 331, 336, 337 lu’bet ∙ 329 lugaz ∙ 158 lutf ∙ 95, 101, 104, 107, 108, 118, 119, 120, 121, 132,
134, 151, 157, 161, 163, 164, 166, 167, 171, 172, 173, 193, 200, 226, 228, 233, 234, 235, 243, 260, 262, 263, 268, 273, 275, 306, 308, 347, 349, 392, 394, 405, 407, 408, 419, 421
lü’lü ∙ 127 lücce ∙ 231, 298, 386
M
mâ ∙ 95, 98, 106, 148, 192, 207, 208, 212, 305, 333, 345, 350, 370, 395, 401, 416
ma’âd ∙ 352 ma’ânî ∙ 163 ma’ârif ∙ 134, 155 ma’âsî ∙ 105, 107, 307, 313, 359 ma’âş ∙ 105, 148, 352, 357, 358, 368 ma’den ∙ 193, 279 ma’în ∙ 193, 377 ma’lûm ∙ 98, 384 ma’mûr ∙ 207, 282 ma’nâ ∙ 160 ma’reke ∙ 320 ma’siyyet ∙ 118 ma’sûm ∙ 94 ma’şûk ∙ 175 mâ-beyn ∙ 358 mâ-cerâ ∙ 183, 242 mâdih ∙ 119
331
mâ-fi’z-zamîr ∙ 164 magbûn ∙ 316 maglûb ∙ 323 magrib ∙ 391 mâh ∙ 103, 111, 112, 145, 146, 150, 154, 181, 199,
266, 271, 399, 411, 412 mahabbet ∙ 182, 224, 272 mahabet ∙ 217 mahal ∙ 172, 190, 198, 209, 218, 238, 250, 253, 338,
352, 371, 397, 398, 400 mâ-hasal ∙ 214 mahbûs ∙ 187 mahfî ∙ 350, 370 mâhî ∙ 205 mâhir ∙ 312 mâhiyyet ∙ 155 mahkûm ∙ 298 mahlas ∙ 150 mahlûk ∙ 99, 305 mahrem ∙ 175, 180, 422 mahsûs ∙ 92, 117 mahşer ∙ 108 mâh-tâb ∙ 146 mahz ∙ 92, 130, 167, 416 mâ-i ma’în ∙ 164 makâm ∙ 111, 136, 280, 337, 366, 370, 378, 382 makar ∙ 94 135, 136, 283, 290 makbere ∙ 370 makbûl ∙ 167 makdem ∙ 251, 289 maksim ∙ 192, 207 maksûd ∙ 232, 270, 291 maksûm ∙ 377 mâl ∙ 276, 288, 355, 386, 388 mâlik ∙ 133, 246, 279, 300, 354, 359 Mâlik ∙ 132 mâmelek ∙ 106, 215, 279, 349, 389 mânend ∙ 234, 297, 315, 343 mâni’ ∙ 386 mansûbe ∙ 322, 323, 325, 339 manzûme ∙ 169 manzûr ∙ 213, 214 mâr ∙ 93, 341, 342, 350 Mâriye ∙ 255 mashara ∙ 413 mâsik ∙ 416 mâ-sivâ ∙ 106, 148, 345 maskat ∙ 228 maslahat ∙ 242 masraf ∙ 194 mâst ∙ 172 mastaba ∙ 146 mâşıta ∙ 175, 217 maşrık ∙ 111, 123, 145 mât ∙ 310, 325, 328, 332, 338, 339 matbah ∙ 372 mâtem ∙ 127 matla’ ∙ 111 matlab ∙ 208, 303 Matlab ∙ 394 matlûb ∙ 215
mâye ∙ 89, 90, 96, 153, 162, 201, 274, 280 mâ-yeşâ ∙ 98 maymûn ∙ 313, 316, 319, 320, 322, 324, 327, 334,
336, 338, 339 mazâ-mâ-mazâ ∙ 192, 334 mazhar ∙ 104, 134, 180, 208, 214, 308, 408 mâzî ∙ 192 me’âd ∙ 148 mecâl ∙ 157, 184, 189, 191, 194, 202, 250, 395, 401 mecâz ∙ 182, 206, 207, 209, 210, 212, 215, 216, 254,
255, 257, 265, 266, 267, 268, 272, 273 mecâzî ∙ 207, 275 mecîd ∙ 257 meclis ∙ 124, 161, 166, 197, 362, 374 mecmâ’ ∙ 162 Mecnûn ∙ 267, 269, 270, 275 Mecûs ∙ 400 medâr ∙ 119 meded ∙ 200, 235, 287 medh ∙ 120 Medîne ∙ 126 meftûn ∙ 183, 270, 275 meger ∙ 122, 184, 205, 231, 241, 299, 312, 361, 370 meh ∙ 94, 111, 112, 134, 144, 145, 148, 150, 152,
171, 176, 178, 179, 181, 187, 193, 197, 198, 199, 231, 250, 263, 270, 271, 289, 302, 303, 318, 325, 333, 354
mehbit ∙ 110 mehcûr ∙ 95, 362 mehdî ∙ 132 mehek ∙ 423 Mehmed ∙ 135 meh-pâre ∙ 254, 264 mehveş ∙ 247 mekân ∙ 89, 93, 109, 129, 290, 298, 344, 406, 407,
416 mekes ∙ 100, 344 mekr ∙ 197, 312, 315, 370, 373, 388, 389 meks ∙ 316 mel’ûn ∙ 198 melâ ∙ 352 melâl ∙ 192, 291, 334 melek ∙ 93, 94, 115, 143, 228, 391 melik ∙ 305, 347 melûl ∙ 264, 361 memâlik ∙ 136 memdûd ∙ 89 memerr ∙ 369 men’ ∙ 137, 236 menâzil ∙ 288 menba’ ∙ 116, 121, 130 menî ∙ 417 menkabet ∙ 119, 120, 122, 123, 124, 126, 135, 139,
143, 169, 282 menşe ∙ 127 menzil ∙ 218, 219, 264, 283 merâm ∙ 128, 232, 377, 390 merâsim ∙ 382, 383 merâtib ∙ 384 merd ∙ 141, 310, 322, 354, 365, 371, 387, 402, 403,
410, 411
332
merdek ∙ 298, 332 merdüm ∙ 94, 217, 225, 346 merdümek ∙ 214 merhabâ ∙ 293, 357 merhamet ∙ 308 merhem ∙ 116, 117, 235 merkad ∙ 121, 131 mertebe ∙ 166, 174, 209, 276, 287, 298, 332, 369 merzbûm ∙ 141, 169 mesâ ∙ 121, 188, 273, 298, 407 mesâ’il ∙ 130 mesel ∙ 202 Mesîh ∙ 117, 375 Mesîhâ ∙ 149, 373, 376 mesken ∙ 283, 290 meskenet ∙ 341, 352, 359, 360, 399 mesned ∙ 123 mest ∙ 148, 161, 206, 214, 231, 255, 273, 274, 298,
303, 323, 332, 393, 406, 418, 420 meş’ale ∙ 213 meşhûr ∙ 207 meşveret ∙ 357 metn ∙ 128 mevc ∙ 239 mevcûd ∙ 95 Mevlâ ∙ 141, 168, 379 mevt ∙ 176, 184, 414, 416 mey ∙ 105, 231, 273, 352, 418 meydân ∙ 111, 131, 166, 327, 332 meyl ∙ 89, 171, 272, 308, 346, 401, 404, 422 meyyit ∙ 262 mezâhib ∙ 129, 131, 132, 134 mezâmin ∙ 157, 167 mezbûr ∙ 282 mezellet ∙ 307, 356, 404, 418 mezheb ∙ 130, 132, 134, 418 mezmûm ∙ 208, 377 mısr ∙ 357 Mısr ∙ 122, 309, 357, 368, 371, 372, 373, 374, 378,
383, 398, 408, 411 Mısrî ∙ 372 micmer ∙ 102 midâd ∙ 103, 163 midhat ∙ 129, 131, 132, 134, 135 midhate ∙ 120 miftâh ∙ 182 mîg ∙ 103, 402 migfer ∙ 321 mihek ∙ 215 mihmân ∙ 187, 299 mihnet ∙ 148, 176, 206, 363 mihr ∙ 103, 199, 270, 392 mikdâr ∙ 172 Mîmi ∙ 89 mîr ∙ 118, 126, 142, 174, 175, 183, 184, 188, 189,
190, 191, 193, 197, 198, 199, 200, 203, 205, 207, 227, 231, 233, 248, 288, 292, 332, 398, 406
Mîr ∙ 181, 201 Mîr Ulug ∙ 142 mir’ât ∙ 260, 270 misâl ∙ 138, 147, 181, 189, 199, 205, 227, 231, 243,
254, 288, 309, 365, 384, 397, 402, 413 misk ∙ 176 miskîn ∙ 225 misl ∙ 329, 335 mîve ∙ 171 miyâh ∙ 417 miyân ∙ 177, 274, 301, 326, 401 mizâc ∙ 96, 330 mizân ∙ 125 Mollâ-yı Rûm ∙ 415 mu’allâ ∙ 94 mu’allak ∙ 93, 403 mu’allem ∙ 312, 318 mu’ayyen ∙ 387, 390 mu’azzez ∙ 94 mu’ciz ∙ 167, 217, 246, 354 mu’cizât ∙ 110 mu’cize ∙ 110, 113, 376 mu’î ∙ 259 mu’în ∙ 164, 419 mu’teber ∙ 156, 158, 208, 362, 376 mu’tekid ∙ 372 mufassal ∙ 208 mugayyer ∙ 99 mugtenem ∙ 95, 411 muhâl ∙ 92, 98, 99, 137, 157, 178, 184, 194, 196,
202, 221, 237, 245, 259, 282, 286, 288, 329, 335, 355, 377, 384
muhâlifl ∙ 346 muhallel ∙ 101 Muhammed ∙ 114, 130, 132, 136, 377 muhayyer ∙ 99 muhtâc ∙ 348, 417 muhtâr ∙ 98 muhtefî ∙ 306 Muhteşem ∙ 174, 175, 183, 184, 185, 186, 190, 191,
193, 195, 203, 206, 212 mukâbil ∙ 172, 320, 326 mukaddem ∙ 121, 262 mukaddes ∙ 94, 410 mukallid ∙ 353, 363, 395, 414, 418 mukayyed ∙ 393 muktedâ ∙ 131, 359 mûm ∙ 280 mû-miyân ∙ 106, 206, 391 mûnis ∙ 163 muntazam ∙ 168 muntazır ∙ 319, 386, 397, 398, 400, 401 mûr ∙ 93, 100, 129, 269, 312, 341, 342, 350 murâd ∙ 98, 117, 129, 134, 192, 202, 203, 227, 230,
232, 236, 245, 283, 293, 316, 329, 346, 358, 381, 384, 393
murassa ∙ 210, 249 murdâr ∙ 413 murg ∙ 93, 143, 148, 187, 198, 376 Murtazâ ∙ 127 Mûsâ ∙ 214, 413, 414 musahhar ∙ 138, 141 musâhib ∙ 165, 173 musallâ ∙ 265 musavver ∙ 185
333
Mustafâ ∙ 165, 174 Mustafâ Paşa ∙ 165 mûş ∙ 227 muşt ∙ 122 mutahhar ∙ 127 mutlak ∙ 113 mutrib ∙ 224, 326, 386 muttakî ∙ 97 muttasıl ∙ 188 mûy ∙ 187 muzîk ∙ 409, 410 mü’min ∙ 104, 105, 269 mübârek ∙ 248, 399 mübîn ∙ 111 mübtelâ ∙ 152, 188, 192, 226, 235, 238, 262, 268,
299, 300, 383 mücerred ∙ 159, 266, 288 mücmel ∙ 208 müctehid ∙ 131 müdâm ∙ 330 müdbir ∙ 354 müdde’â ∙ 239, 385 müddet ∙ 289 müdebbirler ∙ 277 müfîd ∙ 238 müflis ∙ 195, 274, 409 müftî ∙ 374, 378 müheyyâ ∙ 245, 356 mühim ∙ 175 mühimmât ∙ 288, 319, 356, 390 müjde ∙ 128, 278, 285, 336 müje ∙ 186, 187 mükâfât ∙ 151 mükedder ∙ 325 mükerrem ∙ 128, 285 mül ∙ 212, 318, 331 mülhak ∙ 385, 408 mülk ∙ 135, 182, 295, 305 mültemes ∙ 121 mülûk ∙ 293, 335 mümkin ∙ 100, 160, 193, 194, 196, 335, 391 mümtâz ∙ 139, 150, 161, 162, 310 mümteni’ ∙ 100 mün’akis ∙ 214, 215 münâcât ∙ 212, 270, 305, 347, 416 münâsib ∙ 344, 384 münevver ∙ 149, 185 münezzeh ∙ 98 münkir ∙ 104, 113 müntahab ∙ 309 mürde ∙ 149, 153, 159, 184, 230, 296, 401 mürîd ∙ 359, 368 mürşid ∙ 131, 157, 255, 266, 282, 353, 422 mürtekib ∙ 273, 275 mürûr ∙ 240, 400 müsâdif ∙ 356 müsâfir ∙ 299 müsâvî ∙ 97, 277 müsellem ∙ 318 müsemmâ ∙ 140, 294, 370 müsennâya ∙ 327
müslim ∙ 378 müstakbil ∙ 365, 369 müstakîm ∙ 106, 128, 281, 293, 392 müste’ân ∙ 108, 146, 419 müstedâm ∙ 295 müstenîr ∙ 163, 164 müşerref ∙ 185 müşg ∙ 109 müşgîn ∙ 217, 308 müşkil ∙ 132, 142, 260, 261, 329, 378, 382, 388, 390,
394 müşrik ∙ 104 müşt ∙ 147 müştagil ∙ 302 müştâk ∙ 371 müşterek ∙ 177 müşterî ∙ 144, 146, 179, 202 müyesser ∙ 136, 381 müzeyyen ∙ 94, 101 müznib ∙ 105
N
nâ’il ∙ 278 na’t ∙ 108, 109 nâb ∙ 135, 213 nâ-bekâr ∙ 202, 364 Nâbî ∙ 89, 170, 307 nâ-çâr ∙ 181 nâ-çîz ∙ 348 nâdir ∙ 170, 228 nâdire ∙ 314 nâf ∙ 303 nâfi’i ∙ 131 nâfiz ∙ 292 nagam ∙ 326 nâ-gehân ∙ 218, 325 nagme ∙ 217 nahcîr ∙ 181, 333 nahl ∙ 95, 101 nahs ∙ 179 nâhun ∙ 147, 219 nahvet ∙ 324, 332 nakd ∙ 153, 194, 196, 246, 275 nâkıl ∙ 175, 353 nakkâş ∙ 89, 215, 273 nakl ∙ 276 naklen ∙ 375 naks ∙ 90, 99, 106, 301 nakş ∙ 91, 147, 160, 189, 208, 211, 212, 215, 273,
275, 284, 297, 337 nâle ∙ 184, 188, 194, 220, 223, 265, 270, 405 Nâlî ∙ 89, 107, 118, 129, 138, 143, 144, 168, 169,
170, 216, 273, 307, 350, 351, 417, 418, 423 nâm ∙ 169, 181, 183, 279, 294 namâz ∙ 251 nâm-dâr ∙ 247 nâme ∙ 283, 286, 293, 316 nân ∙ 151, 299, 354, 362, 417
334
nâr ∙ 96, 98, 108, 116, 124, 129, 219, 233, 247, 284, 285, 321, 328, 349, 394, 419
nasb ∙ 289 nâsır ∙ 140 nasîb ∙ 141, 165, 193, 212, 301, 352, 363 nasîhat ∙ 151, 154 nâ-tüvân ∙ 204, 222, 227, 233, 358 nâvek ∙ 137 nâz ∙ 102, 126, 128, 152, 175, 186, 188, 189, 195,
196, 200, 206, 215, 216, 252, 264, 268, 303, 393, 420
nazar ∙ 92, 99, 154, 162, 173, 192, 199, 204, 208, 214, 215, 246, 262, 269, 284, 286, 311, 321, 401, 422
nâzım ∙ 305, 347 nâzır ∙ 147, 213, 214 nâzik ∙ 177 nâzil ∙ 404 nazîr ∙ 163, 207, 220, 388 nazm ∙ 109, 156, 157, 158, 160, 162, 170, 421 ne ∙ 97, 98, 113, 118, 135, 136, 137, 141, 151, 153,
155, 157, 158, 161, 183, 185, 189, 192, 194, 200, 201, 202, 205, 216, 220, 227, 232, 240, 241, 242, 245, 248, 268, 272, 279, 280, 281, 291, 310, 317, 321, 325, 334, 346, 360, 362, 369, 372, 381, 387, 388, 393, 395, 401, 402, 406, 410, 420, 421
ne’am ∙ 157 nebât ∙ 96, 102, 146, 170, 171, 172, 176, 205 neberd ∙ 141, 267, 310, 322, 326, 327, 337 nebî ∙ 342, 376 Nebî ∙ 108, 109, 121, 125, 140, 413 necât ∙ 116, 150, 242, 244, 300, 389 Necef ∙ 127 necm ∙ 103, 121, 176, 222, 237 nedâmet ∙ 297 nedem ∙ 347, 356 nedîm ∙ 92, 148, 168, 282 nefâd ∙ 316 nefes ∙ 121, 153, 175, 184, 188, 217, 232, 269, 353,
409 nefs ∙ 148, 155, 210, 247, 250, 251, 298, 301, 304,
306 nehâr ∙ 104, 109, 115, 135, 231, 289, 394 neheng ∙ 243 nehr ∙ 133 nejâd ∙ 132, 137, 283 nekbet ∙ 200 nem ∙ 234, 299 nemed ∙ 279, 284 nemek ∙ 92, 151, 227, 372 Nemrûd ∙ 348 ner ∙ 227, 315 nerd ∙ 310, 318, 327, 337 nerdübân ∙ 385 nergis ∙ 102, 103, 149, 303 Nerîmân ∙ 348 nerm ∙ 97, 185, 306, 307 neseb ∙ 320, 334 nesh ∙ 114, 374 nesîm ∙ 116, 143 nesl ∙ 113
nesnâs ∙ 313 nesr ∙ 157 nesrîn ∙ 177 nesteren ∙ 177 netîce ∙ 268 nev ∙ 160 nev’ ∙ 96, 99, 318 nev’ân ∙ 334, 337 nevâ ∙ 102, 104, 224, 226, 274, 357 nevâl ∙ 104, 196 nevâz ∙ 339, 360 nevâziş ∙ 166, 263, 337 nevbet ∙ 112, 206, 321, 372 neverd ∙ 267 nevk ∙ 175, 420 nev-res ∙ 150 nev-reste ∙ 206 ney ∙ 109, 331 neyyir ∙ 111, 115, 271 nıkbet ∙ 412 nısf ∙ 195, 251 ni’âm ∙ 104 ni’met ∙ 101, 104, 168, 412 nice ∙ 133, 134, 136, 140, 141, 142, 143, 153, 154,
159, 160, 161, 170, 177, 216, 221, 239, 254, 261, 266, 269, 278, 283, 286, 310, 314, 315, 316, 324, 335, 346, 357, 364, 367, 373, 379, 397, 405, 412, 417, 422
niçün ∙ 220, 242 nidâ ∙ 200, 367, 402 nifâk ∙ 99, 365, 372 nigâh ∙ 146, 176, 199, 203, 220, 241, 257, 270, 279,
284, 319, 329, 339, 396, 397, 402, 405, 418 nigâr ∙ 105, 211, 250, 267, 269, 270 nigîn ∙ 342, 381 nihâd ∙ 294, 324, 353, 381, 400 nihâl ∙ 90 nihân ∙ 257, 271, 284, 302, 330, 351, 380, 394 nihânîce ∙ 241 nihâyet ∙ 105 nijâd ∙ 128 nîk ∙ 151, 244, 315 nikâb ∙ 117, 247, 268 nikâh ∙ 237, 245 Nîl ∙ 369, 371 nîlûfer ∙ 213, 223 nîm ∙ 308, 309 nisâb ∙ 132, 162, 380 nisâr ∙ 109, 120, 161, 240, 293, 405 nisbet ∙ 119, 255 nişân ∙ 222, 259, 300, 311 nişângâh ∙ 188 nişîn ∙ 111, 116, 342, 350 nitekim ∙ 158, 403 nitelik ∙ 92 niyâz ∙ 100, 102, 124, 143, 163, 175, 196, 201, 225,
228, 251, 300, 360, 372, 383, 393, 418 niye ∙ 242, 373, 414 niyyet ∙ 250, 251 nizâm ∙ 122, 173, 309, 313, 322, 338, 368, 386 nizâr ∙ 209
335
nîze ∙ 137 noksân ∙ 172 Nokta ∙ 90 nöker ∙ 397 Nu’mân ∙ 130, 418 Nûh ∙ 116 nukûş ∙ 89, 152, 272 nûn ∙ 90, 93, 113 nûr ∙ 91, 106, 111, 115, 116, 117, 123, 126, 129, 132,
214, 240, 253, 255, 282, 284, 366, 410 nush ∙ 221, 250, 396 nusret ∙ 136, 140, 141, 144 nûş ∙ 126, 218, 227 nutk ∙ 101, 157, 189, 191, 203, 228, 235, 252, 314,
360, 375, 392, 401, 410, 422 nübüvvet ∙ 112, 126 nücûm ∙ 101, 146, 147, 343 nüfûr ∙ 285 nüh ∙ 111, 112, 154, 213, 314 nühâ ∙ 401 nükte ∙ 208, 261, 292, 293, 322, 379, 416 nükte-dân ∙ 261, 292 nümâ ∙ 159, 288, 317, 388, 411 nümâyân ∙ 146, 167 nümûn ∙ 308 nüsha ∙ 135, 158 nüzûl ∙ 289, 361, 366, 385, 399
O
o ∙ 93, 97, 107, 112, 113, 121, 122, 123, 124, 125, 132, 135, 147, 150, 152, 153, 156, 161, 163, 171, 172, 176, 179, 180, 181, 183, 186, 187, 189, 190, 193, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 206, 212, 214, 218, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 229, 230, 231, 234, 235, 239, 240, 241, 242, 245, 246, 248, 250, 252, 253, 254, 255, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 266, 267, 276, 279, 282, 283, 287, 288, 289, 290, 292, 294, 299, 300, 301, 302, 304, 311, 312, 313, 315, 316, 319, 322, 328, 331, 332, 334, 338, 341, 343, 346, 347, 355, 358, 362, 365, 367, 368, 369, 370, 373, 385, 387, 394, 397, 398, 400, 402, 403, 404, 405, 408, 409, 412, 415, 418, 419
ogul ∙ 341 oku- ∙ 181 ol ∙ 91, 98, 99, 109, 110, 112, 120, 122, 124, 127,
130, 131, 137, 140, 141, 150, 151, 157, 164, 170, 173, 177, 178, 179, 181, 183, 185, 186, 187, 190, 196, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 206, 207, 219, 221, 222, 224, 225, 226, 227, 228, 231, 233, 235, 238, 239, 240, 243, 244, 247, 251, 252, 253, 257, 258, 260, 262, 263, 265, 266, 270, 272, 274, 285, 290, 294, 295, 296, 298, 299, 300, 301, 302, 303, 304, 308, 310, 311, 312, 332, 333, 340, 344, 362, 363, 364, 365, 371, 374, 376, 380, 383, 388, 389, 391, 394, 395, 396, 397, 400, 401, 404, 407, 408, 409, 410, 412, 413, 414, 420, 422
ol- ∙ 92…
olayaz- ∙ 189 oldı ∙ 89, 90, 94, 105, 114, 124, 125, 130, 132, 133,
134, 163, 165, 179, 181, 186, 190, 194, 201, 205, 208, 210, 214, 216, 239, 242, 244, 247, 248, 252, 257, 258, 265, 271, 274, 277, 285, 288, 291, 293, 294, 299, 302, 304, 320, 321, 325, 328, 329, 339, 341, 342, 343, 347, 350, 355, 359, 361, 363, 364, 365, 371, 375, 382, 385, 386, 387, 390, 393, 399, 402, 405, 407, 410, 414, 417, 419, 420
olın- ∙ 99, 119, 135, 139, 203, 271, 283, 319, 333, 345, 397, 399
On iki ∙ 93 orta ∙ 151, 302, 339 Osmân ∙ 123 Osman İbni Affân ∙ 123 Osmâniyân ∙ 136, 309, 320 ot ∙ 304 otur- ∙ 198, 199, 239, 304 oyna- ∙ 310, 318, 326 oyun ∙ 247
Ö
öl- ∙ 223, 225, 226, 329 Ömer ∙ 122, 123 Ömer İbnü’l-Hattâb ∙ 122 ömr ∙ 139, 153, 192, 403 öñ ∙ 199, 233, 243, 286, 289, 397, 407 öp- ∙ 259 ört- ∙ 262 öte ∙ 177 öyle ∙ 257 öz ∙ 189, 266 özge ∙ 226, 405 özr ∙ 160
P
pâ ∙ 120, 128 pâdşâh ∙ 108, 135, 243, 260, 292, 329, 339, 378, 395,
408 pâdşeh ∙ 135, 290, 305, 341, 348, 377, 401 pâk ∙ 94, 166, 237, 267, 269, 272, 279, 304, 320, 372 pâk-bâz ∙ 266 pâkîze ∙ 167 pâlûde ∙ 171 pâre ∙ 126 pâsbân ∙ 93, 96, 112, 301 pâş ∙ 170 paşa ∙ 168 pây ∙ 144, 174, 175, 196, 198, 199, 203, 219, 228,
240, 253, 285, 289, 293, 294, 296, 307, 327, 342, 363, 365, 369, 370, 371, 381, 391, 392, 406
payâ ∙ 320, 321, 322, 323, 327, 328 pâye ∙ 94, 112, 285, 302, 307, 311, 369, 400 pâyende ∙ 255 pây-mâl ∙ 253 pejmürde ∙ 203
336
peleng ∙ 147, 316, 336 pelîd ∙ 383 penâh ∙ 117, 123, 313, 318, 359, 400, 405 penbe ∙ 155, 247 pencgeh ∙ 112 pençe ∙ 107, 125, 267 pend ∙ 152, 155, 221, 232, 246, 250, 297, 396 per ∙ 123, 124, 125, 376, 377, 378 perâkende ∙ 250, 327, 379 perçem ∙ 308 perde ∙ 111, 129, 147, 175, 250, 266, 275, 328, 395,
399 perest ∙ 148, 273, 285, 332 perî ∙ 93, 179, 187, 190, 196, 198, 199, 202, 220,
252, 257, 258, 302, 303, 340, 342, 344, 345, 417 perîşân ∙ 203 perniyân ∙ 147, 314 pertev ∙ 91, 231, 237, 348, 410 pervâne ∙ 181 pervâz ∙ 187 perver ∙ 167 perverde ∙ 421 Perverdigâr ∙ 111, 292, 347 pervîn ∙ 146 pes ∙ 172, 284, 294, 354 pesendîde ∙ 317 pest ∙ 284, 285, 298, 307, 311 peşmîne ∙ 290, 291, 359 peşşe ∙ 324 peyâm ∙ 278 peydak ∙ 319 Peyem-ber ∙ 127 peygâm ∙ 319 peyk ∙ 286 pey-rev ∙ 132 pezîr ∙ 154, 336, 370 pîh ∙ 278, 279 pinhân ∙ 179, 266, 329 pîr ∙ 105, 118, 150, 160, 170, 171, 263, 353, 356,
363, 365, 378, 382, 385, 392, 406 pîrâne ∙ 162 pîrehen ∙ 177 pister ∙ 186, 249, 356 pîş ∙ 195, 196, 197, 240, 319, 330, 344, 364, 397 pîşîn ∙ 195 pîşvâ ∙ 388 piyâde ∙ 320, 321, 406 Poten ∙ 138 pûlâd ∙ 137, 185 pûş ∙ 271 pûte ∙ 266 pûzine ∙ 318 pûzîne ∙ 313, 318, 319, 320, 323, 325, 327, 328, 329,
333, 336, 337 pül ∙ 210 pür ∙ 94, 101, 109, 114, 131, 147, 154, 169, 179, 195,
196, 197, 233, 238, 240, 254, 259, 271, 273, 276, 282, 299, 302, 303, 307, 311, 314, 319, 322, 326, 333, 336, 354, 364
pürsiş ∙ 382 püser ∙ 201, 235, 312, 397, 403, 404, 406, 407
R
râ ∙ 208, 209 ra’nâ ∙ 420 Rabb ∙ 166, 349 râbi' ∙ 209 Rabve ∙ 192, 193, 194, 195, 207 racîm ∙ 90, 148, 197, 284, 315, 352, 413 radiya’llâhu ∙ 122, 123, 129, 131, 132 134 ragbet ∙ 278 râh ∙ 105, 132, 156, 157, 163, 182, 191, 194, 207,
217, 220, 224, 229, 252, 254, 255, 267, 288, 357, 386, 393, 409, 421
râhat ∙ 174 râhib ∙ 383 râhim ∙ 305 rahm ∙ 121, 228, 234 rahmet ∙ 107, 113, 156, 308, 361 rahne ∙ 317 rakam ∙ 120, 169, 420 rakkâs ∙ 180 râm ∙ 155, 300, 340, 341, 342, 347 rasad ∙ 142, 301, 304 râst ∙ 172, 367 ravza ∙ 121 râygân ∙ 174, 192, 232, 323, 325 râz ∙ 124, 143, 175, 187, 207, 225, 261, 267, 350,
384, 395 râzı ∙ 244, 292 râzık ∙ 100, 347 re’âyâ ∙ 168, 173 recâ ∙ 194, 290, 308, 368, 395 red ∙ 232, 236, 242 redd ∙ 105, 123, 170, 234, 241, 360, 364, 366 ref’ ∙ 250, 252, 268, 304 refîk ∙ 157, 305, 357, 383 refref ∙ 111 reft ∙ 214 reh ∙ 91, 105, 106, 200, 228, 266, 283, 294, 308, 309,
353, 365, 369, 388, 392, 408, 415, 416 rehâ ∙ 116, 216, 263, 300, 393 reh-ber ∙ 154, 156 reh-güzer ∙ 178, 187, 194, 221, 386 rehi ∙ 111, 168, 195, 271, 381, 420 reh-nümâ ∙ 210 reh-zen ∙ 272 remâd ∙ 400 remîme ∙ 102 remz ∙ 264 renc ∙ 202, 358 renciş ∙ 315 reng ∙ 147, 336 resânende ∙ 306 resm ∙ 200, 293, 315 resme ∙ 343, 402 resûl ∙ 115, 118 Resûl ∙ 108, 126, 129, 131, 135, 419 reşha ∙ 164 Reşîd ∙ 359, 361, 366 reşk ∙ 192, 242, 248, 250, 288, 314, 328, 336, 337
337
revâ ∙ 131, 141, 170, 209, 210, 268, 272, 286, 287, 291, 360, 393, 414
revâk ∙ 248 revân ∙ 90, 91, 114, 130, 195, 205, 221, 239, 248,
287, 329, 342, 365, 369, 408 reviş ∙ 320 revnak ∙ 111, 150 revzen ∙ 219, 220 revzene ∙ 146, 219, 221, 241, 249 rezm ∙ 137, 166, 326 rıdvân ∙ 119, 131 rıfk ∙ 173, 393 rızâ ∙ 97, 98, 216 rızk ∙ 104, 417 ri’âyet ∙ 292 ricâ ∙ 100, 118, 121, 124, 125, 187, 224, 235, 239,
245, 251, 283, 286, 304, 335, 360, 361, 370, 379, 383, 396, 408, 421
ricâl ∙ 266, 327, 353, 368, 377, 384, 392, 398, 406, 411
ridâ ∙ 262 rîg ∙ 103 rikâb ∙ 111, 365, 369, 397, 399, 406 risâlet ∙ 113 rîş ∙ 147, 216, 355 rişte ∙ 106 rivâyet ∙ 139 riyâzet ∙ 377 ruh ∙ 106, 116, 149, 170, 177, 188, 210, 212, 213,
214, 247, 253, 273, 310, 319, 322, 327, 337, 392 rûh ∙ 91, 115, 121, 123, 128, 129, 133, 134, 150, 156,
184, 185, 203, 266, 353 ruhâm ∙ 210 ruhsâr ∙ 204, 247 rûhu’l-emîn ∙ 111 Rûm ∙ 110, 122, 141, 169, 208, 309, 314, 324 rumh ∙ 321 Rûmî ∙ 397 rû-siyâh ∙ 108, 199, 398, 399 rûşen ∙ 135, 410 rutbe ∙ 384 rûy ∙ 117, 181, 217, 231, 272, 324, 392 rûz ∙ 96, 100, 105, 108, 109, 119, 120, 124, 129, 173,
174, 175, 176, 179, 268, 270, 273, 274, 309, 354, 363, 364, 390, 417, 418
rûzgâr ∙ 224, 312, 341, 342, 345, 347, 373 rûzî ∙ 136 rücû’ ∙ 247, 251, 404 rükû’ ∙ 295 Rüstem ∙ 166, 225, 324, 338 rüsûl ∙ 125 rüsûm ∙ 134, 317 rüsül ∙ 210 rütbe ∙ 266, 288, 376, 378, 384, 385, 413
S
sa’âdet ∙ 129, 241, 366, 410 sâ’at ∙ 93, 121, 193, 197, 240, 252, 258, 322, 345,
369, 396 Sa’dî ∙ 167 sa’îd ∙ 98, 119, 132, 347, 361 Sa’îd ∙ 366, 367, 368, 398, 403 sâ’ir ∙ 240, 406 sa’y ∙ 109, 132, 133, 143, 155, 156, 159, 164, 181,
206, 235, 238, 299, 378, 379, 384 sabâ ∙ 200, 342, 343, 346, 356 sâbıkâ ∙ 150 sâbit ∙ 108, 142, 144, 353 sâbitât ∙ 146 sabr ∙ 226, 250, 251, 261, 300, 330, 331, 362, 363 saç ∙ 177, 391 saç- ∙ 120, 197 sadâ ∙ 102, 200, 258, 331 ssadâkat ∙ 120, 175 sadef ∙ 124, 125, 127, 149, 421 sâdık ∙ 288 sadr ∙ 134, 144, 253, 315, 350 saf ∙ 151 safâ ∙ 91, 106, 218, 253, 345, 360, 423 safahât ∙ 420 saff ∙ 416 safha ∙ 103 sag ∙ 281, 289, 330, 332 sâgar ∙ 126, 182, 307, 308, 406 sagîr ∙ 227, 370 sâhib ∙ 140, 155, 162, 165, 166, 171, 173, 272, 286,
348, 381 sahîh ∙ 418 sâhil ∙ 239, 240, 369, 373 sâhir ∙ 396 sahn ∙ 127, 192, 397 sahra ∙ 200, 267, 268, 327 sahrâ ∙ 309 saht ∙ 333, 406 sâk ∙ 106 sakar ∙ 313, 383 sakf ∙ 147, 211 sakın ∙ 98, 127, 247, 284, 297, 301 sâkî ∙ 206, 224 sakîl ∙ 378, 389 sakîm ∙ 106, 295, 392 sâkin ∙ 191, 239, 260 sal- ∙ 145, 148, 197, 213, 283, 285, 324, 331, 350,
359, 369 sâl ∙ 94, 181, 266, 411, 412 salâ ∙ 372, 376 salâh ∙ 360, 363, 364, 380, 415 sâlâr ∙ 134 salât ∙ 99, 114, 115, 247, 251, 265 sâlik ∙ 133, 191, 207, 208, 254 sâlim ∙ 237 sâlis ∙ 208, 209, 237, 328 salla’llâh ∙ 108 sallu ∙ 115 saltanat ∙ 114, 168, 295, 305, 348 Sâm ∙ 137, 309 samed ∙ 416 sâmi’ ∙ 171, 276 Sâmirî ∙ 373
338
san- ∙ 94, 95, 121, 153, 178, 183, 186, 194, 205, 210, 225, 230, 236, 238, 257, 312, 379
san’at ∙ 310, 322, 323 saña ∙ 156, 157, 212, 285, 308, 340, 341, 364, 388,
408, 417 sandal ∙ 146 sanem ∙ 176, 187, 193, 393, 419, 420 sânî ∙ 235 Sâni’ ∙ 98 sanki ∙ 231, 303, 333, 363, 404 sarar- ∙ 219 sarf ∙ 274, 275, 333 sarîh ∙ 124, 418 sav- ∙ 206 savâb ∙ 130, 131, 132, 157, 287, 353, 388 savma’a ∙ 407 say- ∙ 195, 291, 311, 312 sâybân ∙ 112, 342 sayd ∙ 138, 181, 198, 201, 202, 227, 269, 311 sâye ∙ 94, 112, 174, 180, 219, 222, 231, 237, 258,
350, 356, 369 sayeveş ∙ 356 Saykal ∙ 410 sayrefî ∙ 275 sayyâd ∙ 201 saz ∙ 326 se ∙ 96, 390 sebât ∙ 102, 103, 300, 327, 332 sebeb ∙ 97, 101, 110, 112, 113, 145, 155, 190, 201,
220, 242, 259, 266, 268, 291, 408, 412 sebîl ∙ 133, 197, 228, 357, 375 sebkat ∙ 107 seccâde ∙ 102, 251, 369 secde ∙ 405 secencel ∙ 353 sed ∙ 200, 287 sedd ∙ 105, 194 sefer ∙ 136, 152, 194, 289, 345, 356, 357, 361, 368,
376, 386, 390, 394 sefîd ∙ 216, 313, 314 seg ∙ 138, 198, 315, 316, 414 sehâ ∙ 116, 161, 166 sehâb ∙ 143, 199, 271, 402 sehâvet ∙ 143 seher ∙ 93, 100, 106, 165, 173, 180, 185, 217, 218,
222, 224, 233, 235, 236, 241, 263, 264, 265, 271, 282, 283, 288, 289, 290, 294, 308, 365, 371, 386, 387, 393, 394
sehî ∙ 166, 239, 420 sehl ∙ 158 sehv ∙ 172, 408, 421 selâm ∙ 115, 253, 283, 291, 340, 341, 343, 346, 381,
392, 396, 399, 407, 412, 414, 416 selâmet ∙ 355, 384 selef ∙ 120, 158 selîm ∙ 90, 312, 317, 325, 408 Selîm ∙ 308, 309, 315, 338 Selîm Hân ∙ 308 sellem ∙ 108, 126 sem ∙ 126, 159, 281, 416 sem’ ∙ 158, 414
semâ ∙ 95, 305, 356, 403, 404, 405 semek ∙ 116 semer ∙ 95 semt ∙ 148, 411 sen ∙ 100, 104, 106, 107, 108, 116, 118, 154, 156,
157, 161, 162, 164, 193, 201, 202, 227, 228, 240, 257, 259, 261, 263, 264, 268, 275, 285, 293, 294, 295, 299, 300, 306, 308, 351, 373, 378, 388, 393, 395, 399, 403, 408
senâ ∙ 91, 120, 293, 317, 382 sened ∙ 91, 114, 116, 235, 405 seng ∙ 168, 211, 213, 227, 290, 316 ser ∙ 90, 94, 97, 105, 106, 109, 110, 112, 122, 124,
135, 137, 138, 140, 145, 147, 161, 169, 177, 182, 186, 188, 200, 201, 208, 215, 217, 224, 229, 237, 240, 245, 267, 283, 284, 309, 316, 321, 328, 331, 336, 339, 340, 343, 348, 349, 350, 358, 365, 368, 378, 383, 384, 386, 388, 410, 414, 419
serâ ∙ 111, 218, 245, 250, 254, 264, 399 serâhu ∙ 135, 308 ser-â-pâ ∙ 178, 189, 192 serâ-perde ∙ 248 ser-â-ser ∙ 173, 249, 288, 292 serây ∙ 96, 243, 252 ser-efrâz ∙ 139, 161, 310 ser-encâm ∙ 197, 241 ser-firâz ∙ 101, 182, 300, 303 ser-girân ∙ 182, 184 ser-hoş ∙ 161 serîr ∙ 217, 249, 258, 260, 302, 316, 329, 336, 343,
346, 398 ser-keş ∙ 294, 349 ser-mâye ∙ 153, 274, 317 ser-nâme ∙ 165 ser-nigûn ∙ 113 serserî ∙ 194, 198, 315, 356, 367 ser-te-ser ∙ 114, 233 serv ∙ 102, 126, 149, 176, 178, 196, 200, 239, 420 server ∙ 124 servi ∙ 196 setr ∙ 306, 421 settâr ∙ 351 sev- ∙ 278 sevdâ ∙ 219, 221, 355, 368, 386 sevk ∙ 320 seyâhat ∙ 395 seyf ∙ 140, 166 seyl-âb ∙ 220 seyr ∙ 137, 194, 210, 218, 274, 289, 342, 343, 345,
356, 376, 395 sezâ ∙ 317, 397 Sıddîk ∙ 97, 120 sıdk ∙ 121, 124, 143, 164, 230, 354, 386, 405 sıfat ∙ 114, 151, 184, 203, 219, 222, 228, 258, 263,
271, 273, 283, 298, 309, 341, 350, 355, 362, 371, 380, 401
sıfât ∙ 92, 163, 214, 286, 410 sıkıl- ∙ 328 sıklet ∙ 361 sır ∙ 175, 265, 292, 330 sırât ∙ 128
339
sırr ∙ 353 sıtma ∙ 304 sıyâm ∙ 99 sibâk ∙ 211 sidre ∙ 112 sigâr ∙ 144, 164, 265, 371 sihr ∙ 197, 396 sikâl ∙ 386 Sikender ∙ 138, 140, 291, 297, 309, 381 sikke ∙ 276, 277 sil- ∙ 188 silsile ∙ 127, 175, 221, 388 sîm ∙ 102, 145, 181, 182, 194, 202, 206, 211, 238,
244, 245, 249, 254, 277, 278, 285, 300, 301, 302, 309, 339, 364, 390, 395
sîmâ ∙ 294 sîn ∙ 89, 146 sinân ∙ 176, 321 sîne ∙ 106, 137, 148, 151, 158, 185, 186, 205, 206,
219, 223, 224, 234, 295, 303, 321, 325, 328, 355, 362, 414
sinn ∙ 227 sipâh ∙ 123, 199, 233, 248, 288, 292, 313, 320, 336,
398, 406, 407 sipâhî ∙ 234 sipâs ∙ 91 siper ∙ 103, 137, 141, 186, 200, 321, 339, 403 sipihr ∙ 123, 139, 290 sîr ∙ 105, 166, 243, 297, 299, 308 sirişk ∙ 194, 197 sirişt ∙ 411 sît ∙ 114, 258, 331 sitân ∙ 136 sitâyiş ∙ 138, 139, 165 sitem ∙ 151, 234 sitte ∙ 128 sivâ ∙ 125, 152, 161, 215, 216, 247, 253, 298, 390,
393, 410 sivâk ∙ 352, 359 siyâdet ∙ 227 siyâh ∙ 199, 222, 271, 359 siyeh ∙ 91, 194, 213, 217, 290, 308, 356 siyer ∙ 217 siz ∙ 304, 397 sofra ∙ 104, 299 sohbet ∙ 150, 422 sok- ∙ 205, 238 Sokrât ∙ 278 sol ∙ 281, 289, 332 soñ ∙ 297, 340 soñra ∙ 154, 156, 242, 329, 404 sor- ∙ 100, 152, 168, 261, 263, 264 soy ∙ 394 sökil- ∙ 321 söyle ∙ 220, 226, 232 söz ∙ 158, 160, 162, 170, 172, 177, 201, 205, 245,
247, 257, 319 su ∙ 98, 123, 189, 221, 230, 242, 253, 254, 259, 268,
279, 280, 296, 357, 366, 385, 388, 421 su’âl ∙ 98, 123, 189, 221, 230, 242, 254, 259, 268,
280, 296, 357, 366, 388, 421
su’ûd ∙ 253, 385 sû-be-sû ∙ 384 subh ∙ 99, 103, 112, 115, 121, 134, 174, 178, 218,
224, 273, 278, 289, 292, 296, 298, 315, 358, 365, 370, 407, 413, 414, 417
sûd ∙ 281, 297, 396 sûde ∙ 316 sûdmend ∙ 149, 196, 221, 396 sudûr ∙ 416 sûfa ∙ 360 sufûf ∙ 320, 325 sulh ∙ 141 sultân ∙ 135, 139, 165, 166, 167, 168, 172, 173, 221,
308, 309, 314, 324, 347, 373, 376, 379, 382, 415 sun- ∙ 206, 279, 286, 316, 414 sun’ ∙ 103, 146, 154, 215 sûret ∙ 189, 215, 273, 297, 336, 370 sûsen ∙ 103 suver ∙ 91, 99, 208, 272, 275 sûy ∙ 298, 406 sûz ∙ 157, 180, 185, 220, 222, 224, 234, 354 sü’edâ ∙ 90 sücûd ∙ 214, 271, 295, 416 sühâ ∙ 176, 237 sühan ∙ 161, 167, 170, 175, 189, 238, 246, 291, 295,
296, 393 sükkân ∙ 240 sükker ∙ 171, 331 sükûn ∙ 90, 92, 103, 261, 262, 324 Süleymân ∙ 117, 311, 312, 340, 342, 343, 344, 347,
349 Süleymân Hân ∙ 311 sülûk ∙ 293, 335, 353, 415 sünbile ∙ 326 sünbül ∙ 102, 348 sür ∙ 228, 404 sür- ∙ 144, 223 sür’at ∙ 96, 200, 288 süreyyâ ∙ 103, 135, 280, 336 sürh ∙ 103, 318, 336 sürh-ser ∙ 319 süril- ∙ 321, 322 sürme ∙ 117, 228, 380 sürûr ∙ 248, 355 süst ∙ 235, 307 sütûde ∙ 217, 286 süvâr ∙ 111, 124, 137, 248, 288, 289, 320, 345, 397,
406 süvârî ∙ 320 süveydâ ∙ 392 süvüm ∙ 123, 125, 209
Ş
şâ’ir ∙ 150 şâb ∙ 160, 178, 332, 360, 365 şâd ∙ 130, 156, 404 şâdî ∙ 280, 297 şafak ∙ 103
340
şâfî ∙ 287, 376 Şâfi’ ∙ 131, 132 şâh ∙ 102, 111, 113, 121, 122, 123, 124, 126, 135,
136, 150, 161, 165, 167, 168, 183, 208, 218, 222, 226, 233, 235, 236, 238, 241, 248, 257, 259, 262, 263, 280, 281, 283, 287, 288, 290, 291, 295, 309, 310, 311, 312, 313, 314, 317, 318, 319, 320, 322, 323, 325, 328, 332, 333, 336, 338, 339, 340, 343, 346, 354, 375, 378, 381, 383, 396, 398, 399, 400, 405, 406, 409, 411
şahâdet ∙ 124 şâhid ∙ 232, 325 şâhin ∙ 188 şahne ∙ 331 şâh-râh ∙ 218 şâkî ∙ 97, 98, 118, 119, 347 şakk ∙ 110, 253 şâm ∙ 93, 99, 100, 103, 106, 112, 115, 134, 145, 165,
169, 173, 174, 176, 177, 178, 179, 217, 218, 222, 273, 278, 282, 289, 292, 294, 296, 315, 355, 358, 364, 365, 370, 371, 374, 386, 387, 413, 414, 417
Şâm ∙ 122, 178, 180, 203, 309 şâmî ∙ 179 şân ∙ 117, 164 şâne ∙ 147, 148, 179 şarâb ∙ 274, 393 şart ∙ 317 Şât ∙ 218 şatranc ∙ 310, 312, 314, 318, 319, 320 şâyed ∙ 120, 187, 226, 228, 361, 412 şâyeste ∙ 107, 124 şeb ∙ 96, 102, 105, 109, 111, 120, 147, 150, 174, 179,
180, 199, 222, 231, 246, 248, 251, 256, 259, 262, 268, 270, 299, 300, 345, 354, 355, 363, 364, 365, 387, 391, 394, 418
şeb-nem ∙ 102, 176 şeb-pere ∙ 199, 355 şecâ’at ∙ 143, 309 şecer ∙ 95 Şedde ∙ 90 şefâ’at ∙ 115, 119, 123, 128 şefi’ ∙ 115, 116 şefî’ü’1-ümem ∙ 115 şeh ∙ 90, 91, 93, 98, 100, 104, 108, 110, 112, 116,
117, 118, 122, 123, 124, 125, 136, 139, 173, 174, 187, 207, 216, 232, 233, 237, 242, 244, 260, 261, 263, 264, 277, 281, 282, 283, 285, 289, 291, 292, 295, 296, 306, 308, 311, 313, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 321, 322, 325, 327, 328, 329, 333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 345, 347, 355, 375, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 391, 393, 397, 400, 402, 405, 407, 412, 413, 416, 418
şehâdet ∙ 122, 125 şeh-bâz ∙ 138 şehen-şâh ∙ 141, 165, 168, 173, 281, 323 şehen-şeh ∙ 174, 316, 339 şehîr ∙ 175, 181 şeh-per ∙ 295 şehr ∙ 125, 135, 139, 175, 176, 196, 217, 223, 224,
225, 227, 230, 231, 244, 245, 248, 263, 283, 287, 288, 289, 293, 305, 312, 315, 335, 337, 354, 355,
360, 362, 365, 366, 377, 380, 387, 397, 398 şehr-yâr ∙ 241, 258, 287 şehvet ∙ 294, 297, 298, 299, 304, 306, 307, 308 şeh-zâde ∙ 139 şekâ ∙ 99, 105, 412 şekâvet ∙ 371, 411, 412 şekl ∙ 158, 198, 336 şem’ ∙ 103, 146 şem’a ∙ 253 şemîm ∙ 120, 211 şemle ∙ 217 şems ∙ 89, 93, 94, 111, 126, 134, 255, 271, 289 şemşîr ∙ 243 şeni’ ∙ 100 şer ∙ 215, 272, 373 şer’ ∙ 114, 131 şeref ∙ 95, 114, 115, 120, 125, 360 şerh ∙ 191, 226, 228, 261, 282 şeri’at ∙ 130 şerîf ∙ 112, 115, 121, 123, 131, 162, 165, 167, 169,
345, 346 şerm ∙ 120, 212, 252, 304, 407 şermende ∙ 108, 149 şermendelik ∙ 216, 340 şermsâr ∙ 273, 296, 303 şerr ∙ 98, 99 şeş ∙ 96, 342 şeş-ber ∙ 321 şeş-tâ ∙ 102 şetâret ∙ 340 şevher ∙ 252, 257, 258, 259 şevk ∙ 326 şevket ∙ 117, 137, 166, 277, 288, 366, 398 şeyâtin ∙ 313 şeydâ ∙ 213, 420 şeyh ∙ 150, 160, 178, 216, 217, 229, 230, 231, 234,
235, 245, 247, 251, 254, 257, 260, 261, 263, 264, 265, 317, 332, 335, 353, 359, 360, 361, 363, 365, 366, 367, 371, 380, 381, 382, 383, 387, 388, 390, 392, 394, 395, 397, 399, 400, 401, 402, 403, 405, 406, 407, 409
şeytân ∙ 312, 349 şi’âr ∙ 120, 136, 278, 354, 404 şi’r ∙ 158, 159, 160, 170 şîb ∙ 100, 165 şiddet ∙ 410, 412 şifâ ∙ 116, 228, 353, 392 şihâb ∙ 103, 146, 271 şikâr ∙ 136, 137, 138, 166, 203, 322, 327, 364, 404 şikem ∙ 298 şiken ∙ 150 şikest ∙ 104, 214, 307, 323, 406 şimdi ∙ 160, 161, 169, 172, 187, 192, 193, 206, 207,
220, 227, 252, 255, 260, 262, 268, 282, 375, 379, 380, 387, 388, 402
şimşâd ∙ 196, 264 şinâs ∙ 281, 318, 385 şinev ∙ 101 şîr ∙ 125, 136, 138, 140, 141, 166, 170, 171, 227,
238, 297, 299, 310, 311, 315, 322, 333, 340 şîrîn ∙ 167, 170
341
şirişt ∙ 97 şirk ∙ 99 şirket ∙ 305 şirzime ∙ 383, 401 şîşe ∙ 187 şitâb ∙ 187, 198, 199, 201, 212, 228, 250 şöhre ∙ 182 şöhret ∙ 181, 266, 363 şu’bede ∙ 312, 324, 332 şu’le ∙ 285 şu’le-bâz ∙ 180 şu’ûr ∙ 186 şûh ∙ 299, 367 şukka ∙ 134 şûm ∙ 304, 314, 328, 338 şûr ∙ 92, 373 şûrîde ∙ 175, 186, 241, 250 şübhe ∙ 150, 266, 338, 418 Şübhesiz ∙ 89, 190 şühedâ ∙ 126 Şükr ∙ 91 şümâr ∙ 295, 337, 365, 393 şürû’ ∙ 247, 263, 374 şütür-gürbe ∙ 190
T
tâ ∙ 144, 153, 167, 173, 180, 187, 222, 240, 312, 322, 334, 357, 362, 365, 369, 374, 398, 403, 404
ta’âb ∙ 236, 291 ta’accüb ∙ 319 ta’âlâ ∙ 108, 119, 126 ta’âm ∙ 411 ta’at ∙ 215 ta’lîm ∙ 313 ta’zîm ∙ 117, 164, 396 tâb ∙ 135, 145, 158, 185, 191, 213, 231, 251, 253,
280, 291, 333, 335, 360, 363 tab’ ∙ 294, 317, 325, 346, 421 tabak ∙ 120, 154 tâbe ∙ 135 tâ-be-key ∙ 153 tâbende ∙ 135 tâbi’ ∙ 209 tabî’at ∙ 171 tâbnâk ∙ 275, 352 tâc ∙ 94, 102, 120, 158, 168, 227, 245, 266, 348 tâc-dâr ∙ 292 tagayyür ∙ 114 tâhâ ∙ 113 tahalluk ∙ 421 tahammül ∙ 300, 304 tahkîk ∙ 423 tahrîk ∙ 184, 187 tahrîr ∙ 103, 143 tahsîl ∙ 329, 365 taht ∙ 95, 116, 117, 121, 207, 210, 211, 218, 241,
250, 263, 279, 345, 382, 398 tahta ∙ 263
tahte ∙ 210 tak- ∙ 267, 310 tâk ∙ 207, 302 takaddüm ∙ 230 taklîd ∙ 409, 413, 414, 415, 416, 418 takvâ ∙ 132, 352 taleb ∙ 98, 115, 129, 190, 202, 229, 232, 233, 235,
236, 242, 244, 252, 255, 256, 259, 267, 283, 316, 334, 335, 362, 376, 395, 417
tâli’ ∙ 327 tâlib ∙ 158, 194, 236, 247, 268, 269, 301, 311, 335 tâm ∙ 155, 162, 322, 323, 335, 338, 356, 360, 381,
399, 409, 413 tamâ’ ∙ 276 tamâm ∙ 113, 119, 125, 134, 162, 203, 245, 260, 277,
280, 289, 297, 323, 324, 330, 335, 337, 341, 356, 363, 367, 385, 390, 401
tanbûr ∙ 102 tantana ∙ 233, 245, 406 tarab-hâne ∙ 211 taraf ∙ 95, 148, 192, 218, 250, 301, 302, 314, 346,
370, 422 tarâk ∙ 258, 302 târem ∙ 111, 385 tarîk ∙ 134, 157, 158, 287, 313, 353, 357, 365, 382,
383, 387, 388 tarz ∙ 311 tâs ∙ 339 tasavvuf ∙ 354 taş ∙ 140, 215, 314 taşra ∙ 154, 234, 246, 247, 305, 370, 372, 397 tavîl ∙ 139 tavk ∙ 90, 216 taylesân ∙ 284, 359 tâze ∙ 114, 127, 144, 160, 165, 170, 216, 230, 326,
351, 420 te’emmül ∙ 330 te’ennî ∙ 378 te’hîr ∙ 156, 190 te’lîf ∙ 145 tebâh ∙ 284 tebâr ∙ 110, 136, 161 tebessüm ∙ 192, 231, 254, 257, 395 teblîg ∙ 346, 381 tecâvüz ∙ 412 tecellî ∙ 129 tedârik ∙ 198, 237, 334, 336, 378 tedbîr ∙ 243, 336, 355, 369, 371, 378, 388 tef ∙ 158 tefekkür ∙ 155, 329 tefevvuk ∙ 170 tegâfül ∙ 154 Tehemten ∙ 136 tehî ∙ 195, 238, 239, 299, 307 tehniye ∙ 289 tek ∙ 202, 283, 364 tekâpû ∙ 103 tekellüm ∙ 110, 157, 176 tekye ∙ 111 telâş ∙ 324, 394 telef ∙ 153, 158, 349, 403
342
telh ∙ 297 telhîs ∙ 315 temâşâ ∙ 146, 218, 289 temennâ ∙ 106, 129, 192, 206, 230, 239, 264, 274,
306, 421 temevvüc ∙ 103 temsîl ∙ 207, 267, 298, 340, 410 ten ∙ 159, 203, 215, 230, 243 tenbîh ∙ 410, 411 tenezzül ∙ 384 tenhâ ∙ 111, 198 tenzîl ∙ 110 ter ∙ 109, 114, 144, 159, 161, 174, 181, 187, 209,
215, 222, 227, 326, 351 terâhî ∙ 201 terakkî ∙ 352 terâvet ∙ 96 terbiyet ∙ 151, 294 terbiyyet ∙ 168 tercemân ∙ 164 terk ∙ 97, 224, 226, 264, 357, 388, 389 tertîb ∙ 319, 325 tesebbüt ∙ 387 teshîr ∙ 355 teslîm ∙ 332 teşne ∙ 133, 184, 205, 228, 243, 380 teşvîş ∙ 330 tev’emân ∙ 205 tevakkuf ∙ 191 tevbe ∙ 307 tevhîd ∙ 91 tevkîr ∙ 381 tezkîr ∙ 156, 162, 165 tıbâk ∙ 112 tıbb ∙ 281 tırâş ∙ 158 tırâz ∙ 348 tıynet ∙ 166 tîg ∙ 103, 107, 137, 141, 237, 321, 378 timâr ∙ 264 tîr ∙ 186, 188, 295, 321, 403 tiryâk ∙ 371 tiz ∙ 377 tîz ∙ 137, 138 tog- ∙ 178, 179, 188 togrı ∙ 107, 242 tokuz ∙ 311 tol- ∙ 114, 136, 169, 302 tolu ∙ 244, 297, 327 toprak ∙ 211 tu’ti ∙ 181, 217 tûde ∙ 302 tugra ∙ 90 tuhfe ∙ 165, 278, 283, 286, 314, 420, 421, 422, 423 Tuhfe-i Emsâl ∙ 165 tuhm ∙ 96 tûl ∙ 147, 148, 274 tulû’ ∙ 231 tur- ∙ 137, 141, 177, 186, 188, 193, 207, 234, 239,
243, 258, 317, 326, 339, 355, 378, 397, 403 Tûr ∙ 214, 309
turfe ∙ 217, 268, 367 turre ∙ 177 tûşe ∙ 356 tut- ∙ 103, 106, 107, 114, 117, 151, 154, 155, 180,
194, 202, 222, 224, 234, 245, 252, 275, 277, 301, 304, 313, 321, 366, 398, 406
tutıl- ∙ 189 tutûk ∙ 257 tuy- ∙ 237 tuyûr ∙ 342, 416 tüfenk ∙ 321 türâb ∙ 153, 219, 254, 283, 284, 290, 348 türbe ∙ 133, 207 tütûk ∙ 250 tüvân ∙ 333 tüvânâ ∙ 324, 344
U
ubûr ∙ 369 ucb ∙ 340, 341, 351, 352 uç- ∙ 148 uçıl- ∙ 377 uçmak ∙ 122, 202, 378, 379, 384 ugra- ∙ 199 ukalâ ∙ 330, 363, 389 ukelâ ∙ 183 ukûd ∙ 209 ûlâ ∙ 333, 384 ulemâ ∙ 134, 374, 376, 418 ulu ∙ 135, 239, 296 ulu’1-emre ∙ 135, 292 ulûhiyyet ∙ 412 ulûm ∙ 130, 131, 133, 134, 141, 279, 280, 415 um- ∙ 142, 247, 287 ummân ∙ 296 umûm ∙ 115 umûr ∙ 305, 347 unsûr ∙ 281 ur- ∙ 95, 127, 220, 223, 226, 235, 239, 242, 258, 327,
328 urûk ∙ 101 usbu’ ∙ 110 usret ∙ 157 usûl ∙ 129, 131 uşşâk ∙ 181, 182 uy- ∙ 178 uyan- ∙ 188 uyhu ∙ 303 uyûb ∙ 108, 304 Uyvâr ∙ 140 uzmâ ∙ 168
Ü
üç ∙ 208, 217, 240 üftâde ∙ 176, 197, 251 ülfet ∙ 355
343
ümem ∙ 115, 116, 118, 121 ümîd ∙ 98, 238, 395, 402 ümmet ∙ 112, 114, 118, 119, 123 ümmîd ∙ 118 ümmü’l-kitâb ∙ 275 Üsküre ∙ 90 üst ∙ 186, 224, 301, 302, 304, 330, 338, 339, 342,
344, 405, 411 üstâd ∙ 155 üstüvâr ∙ 185 üş- ∙ 222 üzre ∙ 93, 160, 174, 186, 193, 203, 215, 224, 239,
245, 303, 315, 317, 343, 344, 345, 346, 350, 352, 369, 373, 386, 390
V
va’de ∙ 390 vâcib ∙ 98, 288 vâdî ∙ 156, 159, 160, 161, 272, 301, 303, 384 vâh ∙ 395 vahdet ∙ 423 vahşî ∙ 155, 181 vahy ∙ 91, 113 vakar ∙ 140, 253, 359 vâkı’a ∙ 259 vakı’ât ∙ 205 vâkıf ∙ 198, 227, 258, 265, 283, 306, 315, 339, 356,
362, 371, 373 vakt ∙ 108, 143, 145, 166, 185, 218, 233, 306, 314,
371, 394, 414 vâlâ ∙ 91, 100, 139, 165, 169, 319, 334, 335 vâlih ∙ 149, 157, 184, 219, 223, 275 Vâmık ∙ 240 vâpes ∙ 184, 353 var ∙ 97, 105, 118, 150, 161, 162, 192, 197, 203, 217,
220, 226, 231, 232, 235, 236, 237, 240, 241, 248, 253, 254, 260, 274, 278, 282, 286, 293, 298, 300, 312, 314, 334, 342, 344, 351, 354, 361, 362, 368, 376, 388, 395, 397, 402, 406, 409, 413
var- ∙ 123… varak ∙ 103, 109, 154, 420 vasf ∙ 143, 169, 177, 183, 228, 229, 261, 282, 309,
317 vâsıl ∙ 112, 119, 166, 262, 341, 354, 377, 419 vâsıta ∙ 127, 207 vasl ∙ 190, 252, 268 vaz’ ∙ 94, 128, 186, 190, 191, 193, 195, 199, 291,
302, 385, 397, 398 vâzı’ ∙ 134 vâzi' ∙ 130 ve ∙ 108, 112, 124, 126, 139, 144, 270, 307, 308,
341, 348, 416 ve’1-kalem ∙ 164 vech ∙ 157, 178, 213, 214, 224, 250, 258, 281, 297,
360, 368, 386, 390 vechehu ∙ 124 vefâ ∙ 121, 191, 217, 247 vegâ ∙ 136, 166, 309, 321, 322, 326
vehm ∙ 157, 320, 321, 338 velâyet ∙ 217, 231 vele’d-dâllîn ∙ 90 velî ∙ 112, 150, 158, 160, 192, 208, 211, 255, 260,
267, 274, 279, 302, 324, 337, 358, 368, 371, 373, 374, 379, 385, 386
velvele ∙ 114, 252 verâ’ ∙ 132, 133 verd ∙ 144, 423 vesvâs ∙ 155, 312 vesvese ∙ 94, 297, 313, 405 vezâret ∙ 144, 165, 173, 245 vezîr ∙ 138, 139, 207, 233, 234, 235, 237, 241, 242,
243, 244, 245, 259, 260, 263, 316, 329, 334, 336, 339, 381
vir- ∙ 90… vîrâne ∙ 190 visâl ∙ 90, 178, 205, 246, 270, 271 vuhûş ∙ 342 vuslat ∙ 192, 268 vusûl ∙ 100, 162, 170, 376, 381, 385, 393 vü ∙ 91, 92, 97, 98, 100, 102, 103, 112, 113, 114,
119, 128, 134, 158, 159, 162, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 184, 217, 220, 223, 233, 235, 244, 245, 250, 255, 270, 273, 275, 276, 282, 289, 295, 296, 297, 306, 314, 317, 320, 331, 347, 348, 351, 356, 358, 363, 369, 382, 402, 406, 407, 411, 413, 421
vücûd ∙ 93, 96, 113, 166, 172, 173, 174, 214, 232, 271, 287, 297, 305, 367, 394, 396, 416
vüzerâ ∙ 92, 406
Y
yâ ∙ 91, 132, 137, 142, 149, 175, 193, 201, 208, 209, 251, 335, 347, 351, 373, 379, 388, 404, 409, 412, 413, 414, 419
Ya’kûb ∙ 117 ya’ni ∙ 145, 156, 173, 175, 180, 208, 209, 212, 296,
313, 318, 337, 343, 370, 391, 400, 403, 404 yâd ∙ 156, 192, 237, 250, 255, 263, 274, 278, 294,
329, 333, 380, 386, 393 yâft ∙ 366 yahşi ∙ 350, 412 yâhud ∙ 99 yâhûd ∙ 186 yak- ∙ 213, 219, 224, 233, 279, 328, 402 yaka ∙ 107, 108, 383 yakîn ∙ 89, 205, 282, 354, 365, 381, 382, 404, 407,
419 yalan ∙ 326 yalvar- ∙ 224 yamak ∙ 141 yaman ∙ 350, 412 yan ∙ 152, 186, 202, 203, 231, 237, 255, 259, 360,
413 yan- ∙ 261, 271 yañ ∙ 198 yap- ∙ 93 yâr ∙ 119, 120, 135, 139, 163, 185, 210, 220, 223,
344
245, 248, 263, 264, 265, 268, 273, 288, 312, 315, 335, 337, 357, 358, 391, 394, 397, 398, 422
yara ∙ 221, 223, 226 yarad- ∙ 91 yarak ∙ 198, 257, 262 yaraş- ∙ 92 yarat- ∙ 95 yarın ∙ 274 yaş ∙ 187, 222, 223, 242 yat- ∙ 186, 219, 258, 259, 264, 302 yâve ∙ 400 yâver ∙ 138, 140, 144, 305, 336, 348, 349, 353 yaya ∙ 311, 320, 321, 323, 326, 327, 328 yayan ∙ 320 yaz- ∙ 159, 160, 162, 163, 167, 169, 200, 209, 228,
283, 418 ye’s ∙ 238 yed ∙ 179, 194, 250, 274, 341, 356, 405 yedi ∙ 93, 95 yegâne ∙ 309 yek ∙ 163, 257, 358 yek-dâne ∙ 280 yekdeş ∙ 197, 335 yek-tâ ∙ 91, 305 yem ∙ 140, 143, 144, 240, 271, 295, 307, 342, 343 Yemen ∙ 138, 141 yemîn ∙ 124, 398 yemm ∙ 110 yen- ∙ 151 yesâr ∙ 398 yesîr ∙ 385 yesrib ∙ 111 yeşâ ∙ 139 yeter ∙ 107, 164, 296, 416 yetîm ∙ 125, 240 yetiş- ∙ 108, 114 yık- ∙ 140, 190 yıldız ∙ 179 yil- ∙ 198, 209 yine ∙ 102, 109, 127, 130, 136, 157, 166, 188, 191,
193, 196, 197, 199, 203, 222, 234, 235, 236, 238, 245, 246, 278, 293, 294, 298, 303, 306, 308, 315, 325, 326, 328, 337, 338, 343, 347, 369, 388, 404
yir ∙ 102, 109, 119, 138, 140, 152, 154, 182, 187, 192, 198, 219, 223, 243, 254, 258, 259, 265, 270, 279, 301, 307, 340, 341, 367, 378, 395
yirlü ∙ 265 yitiş- ∙ 141, 279 yog ∙ 184, 191, 197, 300, 311, 312, 317, 415 yohsa ∙ 127, 177, 282, 288, 324, 334, 375 yok ∙ 114, 118, 154, 158, 159, 167, 176, 184, 186,
190, 191, 194, 202, 247, 254, 275, 287, 300, 306, 307, 311, 312, 351, 377, 379, 389, 401, 422
yol ∙ 107, 136, 197, 208, 210, 288, 300, 315, 356, 359, 382
yum- ∙ 222, 262 Yûnus ∙ 116 yurîdu ∙ 139 yurt ∙ 200 Yûsuf ∙ 117, 269 yümn ∙ 141, 336
yüri- ∙ 156, 409 yüz ∙ 144, 193, 216, 219, 223, 225, 228, 230, 231,
240, 262, 264, 265, 275, 289, 296, 307, 342, 351, 363, 365, 370, 371, 380, 381, 391, 392, 406, 418
yüzi kara ∙ 107
Z
zâd ∙ 352 zâde ∙ 421 zafer ∙ 136, 140, 232, 327 zâg ∙ 200, 205, 222 zâhib ∙ 281 zâhir ∙ 157, 266, 282, 284, 285, 340, 370, 402, 421,
422 zahm ∙ 116, 149, 155, 226, 235, 329, 339, 357 Zâl ∙ 137, 324 zamân ∙ 94, 100, 109, 114, 137, 138, 141, 144, 147,
162, 169, 173, 174, 230, 232, 237, 241, 246, 253, 257, 261, 276, 285, 292, 296, 298, 301, 310, 311, 312, 321, 324, 325, 330, 355, 365, 399, 408, 409
zamâne ∙ 158 zann ∙ 161, 193, 205, 264, 334 zann it- ∙ 161 zânû ∙ 188, 220 zâr ∙ 203, 219, 220, 224, 262, 267, 320 zarâfet ∙ 325 zarar ∙ 201 zarûrî ∙ 268 zât ∙ 89, 92, 98, 100, 104, 108, 113, 115, 117, 141,
151, 161, 162, 165, 167, 174, 193, 214, 244, 287, 292, 295, 315, 372, 410
zayf ∙ 111 zâyî ∙ 189 zebân ∙ 160, 163, 183, 228, 353, 422 zebânî ∙ 108 zebûn ∙ 221, 267, 294, 308, 324 Zebûr ∙ 374 zehr ∙ 176, 227 zekâ ∙ 207, 343 zekân ∙ 391 zelîl ∙ 349, 389 zelzele ∙ 252 zemîn ∙ 90, 92, 94, 95, 100, 101, 103, 109, 114, 127,
138, 147, 173, 242, 316, 346, 370, 391, 404 zemm ∙ 183 zemzeme ∙ 222, 238, 369 zen ∙ 125, 183, 212, 219, 276, 371, 372, 402 zenberek ∙ 321 zenbûr ∙ 213, 364 zencîr ∙ 152, 306, 307 zer ∙ 102, 103, 104, 181, 182, 194, 195, 196, 197,
202, 210, 228, 238, 244, 245, 248, 250, 254, 276, 277, 278, 279, 285, 300, 301, 302, 336, 345, 349, 350, 364, 371, 386, 388, 390, 397
zerger ∙ 277 zerre ∙ 119, 157, 191, 222, 256, 291, 341, 348, 352 zerrîn ∙ 344, 398, 400 zevâl ∙ 90
345
zevcât ∙ 129 zey ∙ 354 zeyl ∙ 306, 307, 421 zıdd ∙ 99 zıll ∙ 135, 318 zırh ∙ 321 zîb ∙ 131, 373, 380, 391 zîc ∙ 142 zihâm ∙ 290, 390 zikr ∙ 120, 135, 169, 273 zinde ∙ 330 zînet ∙ 144, 146, 153, 250 zîr ∙ 112, 147, 224, 250, 254, 257, 284, 334, 335, 343 zişt ∙ 411 zîver ∙ 101, 246, 248, 281 ziyâ ∙ 103, 123, 126, 222, 392
ziyâd ∙ 192, 277, 400 ziyân ∙ 106, 281, 297, 331, 387, 395, 415 ziyâret ∙ 364 zu’m ∙ 194, 357, 358 zuhûr ∙ 93, 214, 258, 345, 415 zulm ∙ 124 zulmet ∙ 103, 154, 391 zurûfî ∙ 209 zü’l-fikâr ∙ 125 zü'1-celâl ∙ 99 zübde ∙ 136, 182, 309, 360 zücâc ∙ 210 zülâl ∙ 101, 162 Züleyhâ ∙ 269 zülf ∙ 105, 109, 176, 179, 191, 203 zümre ∙ 108, 129, 309, 383, 404