mustafa v. koç'tan zamansız veda

16
Türkiye ekonomisine değer katan, sanayinin gelişmesine katkıda bulunan, farklı ve renkli kişiliği ile örnek bir Türk işadamı portresi çizen, işçiye, emeğe, işe değer veren bir patron olarak çalışanlarının sevgisini kazanan Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç’un ani vefatı, tüm sevenlerini yasa boğdu. Mustafa V. Koç, 56 yaşında Türkiye’nin önde gelen işadamı olarak, yalnızca iş hayatındaki başarılarıyla değil, sosyal hayattaki çok yönlülüğü, kültürel hayata merakı ve hobileriyle de tanınıyordu. Türk sanayisinin temel taşı sayılan şirketlerin kuruluşunu gerçekleştirerek, iş dünyasında üçüncü kuşak jenerasyonun örnek bir temsilcisi olan, ülkesini insanları iyi tanıyan, binlerce istihdam yaratan Mustafa V. Koç’un genç yaşta vefatı, yeri doldurulmayacak bir boşluk bıraktı. İşadamlığının yanı sıra eğitime verdiği destek ve yaptığı sosyal sorumluluk projeleriyle de her zaman örnek alınacak ve hiçbir zaman unutulmayacak olan Mustafa V. Koç’a Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Türk iş dünyasına başsağlığı diliyoruz… İşçiler engelsiz bir dünya için Ankara’da buluştu Yaşam kalitesi listesinde alt sıralardayız Ford Otosan tiyatro kulübü ile engelleri aşıyor M ercedes, Arçelik, TürkTraktör, Karsan, Bosch, Tofaş, İçdaş, Noksel, Otokar ve Ford’un aralarında olduğu toplam 93 işyerinde çalışan 457 engelli işçi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle, Büyük Anadolu Termal Hotel’de 6-9 Aralık 2015 tarihleri arasında bir araya geldi. Sayfa 2 U luslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) 2015 yılına ilişkin bir yaşam kalitesi araştırması yaptı. Araştırmada 61 ülke içinden Türkiye, 4,69 puan ile 48’inci sırada yer aldı. Yaşam kalitesinin yüksekliğini gösteren listenin zirvesine, 9,73 puan ile İsviçre yerleşti. Sayfa 7 V ehbi Koç Vakfı Ford Otosan Gölcük Kültür ve Sosyal Yaşam Merkezi’nin bünyesinde faaliyet gösteren Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü, çalışanları motive etmek amacıyla 10 yıl önce kuruldu. Aralarında engelli üyelerin olduğu kulüp, birçok oyun sahneledi. Sayfa 10 Y enilenebilir Enerji Kaynaklarının Sosyal Boyutu panelinde konuşan EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Kemal Ulusaler, TÜİK verilerine göre 36.4 milyon insanın enerji yoksunluğu içinde olduğunu, bu rakamın Karadeniz ve Doğu ve Güneydoğu’da yüksek olduğunu söyledi. Sayfa 16 Türkiye’de 36,4 milyon elektrik yoksunu Mustafa V. Koç’tan zamansız veda Yıl: 17 Sayı: 152 13 Disa Otomotiv’den Aytaç Özdemir Çat Kapı’nın bu ayki konuğu 12 Ahmet Ümit: İçimizden Biri: Karsan Otomotiv’den Aytaç Bayraktar ISSN 1303-2526 “Polisiye romanda Türkiye istenen yerde değil” 8 A

Upload: phamquynh

Post on 13-Jan-2017

245 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

Page 1: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

Türkiye ekonomisine değer katan, sanayinin gelişmesine katkıda bulunan, farklı ve renkli kişiliği ile

örnek bir Türk işadamı portresi çizen, işçiye, emeğe, işe değer veren bir patron olarak çalışanlarının

sevgisini kazanan Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç’un ani

vefatı, tüm sevenlerini yasa boğdu.

Mustafa V. Koç, 56 yaşında Türkiye’nin önde gelen işadamı olarak,

yalnızca iş hayatındaki başarılarıyla değil, sosyal hayattaki çok

yönlülüğü, kültürel hayata merakı ve hobileriyle de tanınıyordu.

Türk sanayisinin temel taşı sayılan şirketlerin kuruluşunu

gerçekleştirerek, iş dünyasında üçüncü kuşak jenerasyonun

örnek bir temsilcisi olan, ülkesini insanları iyi tanıyan, binlerce

istihdam yaratan Mustafa V. Koç’un genç yaşta vefatı, yeri

doldurulmayacak bir boşluk bıraktı.

İşadamlığının

yanı sıra eğitime

verdiği destek

ve yaptığı sosyal

sorumluluk

projeleriyle

de her zaman

örnek alınacak

ve hiçbir zaman

unutulmayacak

olan Mustafa V.

Koç’a Allah’tan

rahmet, ailesine,

sevenlerine ve

Türk iş dünyasına

başsağlığı

diliyoruz…

İşçiler engelsiz bir dünya için Ankara’da buluştu

Yaşam kalitesi listesinde alt sıralardayız

Ford Otosan tiyatro kulübü ile engelleri aşıyor

Mercedes, Arçelik, TürkTraktör, Karsan, Bosch,

Tofaş, İçdaş, Noksel, Otokar ve Ford’un aralarında olduğu toplam 93 işyerinde çalışan 457 engelli işçi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle, Büyük Anadolu Termal Hotel’de 6-9 Aralık 2015 tarihleri arasında bir araya geldi. Sayfa 2

Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD)

2015 yılına ilişkin bir yaşam kalitesi araştırması yaptı. Araştırmada 61 ülke içinden Türkiye, 4,69 puan ile 48’inci sırada yer aldı. Yaşam kalitesinin yüksekliğini gösteren listenin zirvesine, 9,73 puan ile İsviçre yerleşti. Sayfa 7

Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Gölcük Kültür ve Sosyal

Yaşam Merkezi’nin bünyesinde faaliyet gösteren Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü, çalışanları motive etmek amacıyla 10 yıl önce kuruldu. Aralarında engelli üyelerin olduğu kulüp, birçok oyun sahneledi. Sayfa 10

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Sosyal Boyutu

panelinde konuşan EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Kemal Ulusaler, TÜİK verilerine göre 36.4 milyon insanın enerji yoksunluğu içinde olduğunu, bu rakamın Karadeniz ve Doğu ve Güneydoğu’da yüksek olduğunu söyledi. Sayfa 16

Türkiye’de 36,4 milyon elektrik yoksunu

Mustafa V. Koç’tan zamansız veda

Yıl: 17 Sayı: 152

13

Disa Otomotiv’den Aytaç Özdemir Çat Kapı’nın bu ayki konuğu

12

Ahmet Ümit:

İçimizden Biri: Karsan Otomotiv’den Aytaç Bayraktar

ISSN 1303-2526

“Polisiye romanda Türkiye istenen yerde değil”

8A

Page 2: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

MESS’TEN HABERLER2

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile Türk Metal Sendikası işbirliğinde ve MESS Eğitim Vakfı (MEV) organizasyonu ile yaklaşık 16 yıldır düzen-

lenen Ortak Eğitim Projesi kapsamında gerçekleştirilen “Engelsiz Bir Dünya İçin Hep Birlikte El Ele” etkinliğinde, metal sektöründe çalışan engelli işçiler bir araya geldi. “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” nedeniyle düzenlenen etkinlik, Ankara’daki Büyük Anadolu Termal Hotel’de 6-9 Aralık 2015 tarihleri arasında yapıldı.

Mercedes, Arçelik, TürkTraktör, Karsan, Bosch, Tofaş, İçdaş, Noksel, Otokar ve Ford’un da aralarında olduğu toplam 93 işyerinde çalışan 457 engelli işçinin katıldığı etkinliğin açılışında konuşan MESS Eğitim Vakfı Genel Müdürü Dr. Necdet Kenar, engelli istihdamının Türki-ye’nin en önemli sorunlarından biri olduğunu dile ge-tirdi. Engellilerin istihdamını artırmada en önemli önce-liğin eğitim olduğuna dikkat çeken Kenar, engellilerin istihdamını eğitimle artırabileceğimizi belirtti. Türk Me-tal Sendikası Genel Sekreteri Taliphan Kıymaz da açılışta bir konuşma yaparak, engellilerle ilgili sorunları aşmak için çeşitli politikalar geliştirilmesi ve acil önlemler alın-ması gerektiğine vurgu yaptı.

“ENGELLİLERİN İSTİHDAMI YÜZDE 3”Etkinliğin sonunda düzenlenen gala gecesine Türk

Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak ve MESS Genel Sekreteri Hakan Yıldırımoğlu da katıldı. Yıldı-rımoğlu burada yaptığı konuşmada, engellilerin en önemli sorunlarının başında istihdamın geldiğini vur-guladı. Engellilerin sosyal hayatın bütün alanlarına katı-labilen, üreten, kendi kendine yeten, başkasına muhtaç olmadan yaşayabilen bireyler haline gelmelerini sağla-manın herkesin görevi olduğunu söyleyen Yıldırımoğlu, “İnsan haysiyetine yaraşır ve toplumla kaynaşan hayat tarzı, engellilerin en doğal hakkı ve devletin de öncelikli vazifesidir. Devletin, engelliliği eğitim ve istihdam yön-leriyle bir bütün olarak ele alması insan haklarının da bir gereğidir” diye konuştu.

Dünyada bir ülkenin kalkınmışlığını belirleyen öl-çütler içinde; engellilere, hastalara ve yaşlılara yapılan yardım ve hizmetlerle, engellilerin istihdam oranlarının yüksekliğinin önemli bir yer tuttuğuna değinen Yıldı-rımoğlu, “Bu nedenle engellilerin başkalarına bağımlı olmadan kendini toplumun bir parçası görmesini sağ-layacak yol, istihdam edilmelerinin sağlanmasıdır” dedi.

4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen düzenlemeye göre özel sektör işyerlerinde engelli istihdamına ilişkin oranın yüzde 3 olduğunu açıklayan Yıldırımoğlu, ko-nuşmasını şöyle sürdürdü:

“Özellikle metal işkolunda faaliyet gösteren sen-dikamıza üye işyerleri bakımından engelli istihdamı konusunda sorunlarla karşı karşıya kalındığı görülmek-tedir. İş Kanunu’na göre engelli işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırma yüküm-lülüğü, metal işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde yapılan işlerin çok büyük bir kısmının tehlikeli ve çok tehlikeli işler kapsamında olmasından ötürü, engelli istihdamı konusundaki yükümlülüklerini yerine getir-mek bakımından işverenleri sıkıntıya sokmaktadır. En-gelli istihdamı konusunda Avrupa ülkelerindeki örnek-lere uygun olarak teşvik sistemi oluşturulmalı, devlet katkıları getirilmeli, engelli istihdam etmeyen işveren-lerin, oluşturulacak bir fona para cezası yerine katkı payı ödemelerine imkân tanınmalıdır. Sendikamız, engelli istihdamının çağdaş yaklaşımlar çerçevesinde gelişti-rilmesi ve mesleki rehabilitasyonlarının sağlanmasını, sağlıklı bir toplum için vazgeçilmez ve ihmal edilemez konular olarak görmektedir.”

ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİLEREtkinlikte, engelli çalışanların oynadığı bir tiyatro

gösterimi yapıldı. Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü’nün üyelerinin oynadığı “Komşu Köyün Delisi” adlı oyunda engelli işçiler oynadı. Ayrıca Anıtkabir’i de ziyaret eden işçiler, Emel Taşçıoğlu konseri ile gala ge-cesinde de gönüllerince eğlendi.

Yazı İşleri MüdürüAv. Hakan Yıldırımoğlu

Genel Sekreter

Yayın KuruluDr. Aykut EnginAv. Erten Cılga

Av. Mesut UlusoyAv. Vahap Ünlü

Dr. Tuba Yaman AydınAltan ÇetinkalFatih Tokatlı

Burcu KaracarSeçkin Ürey

Çisem Kılıç ÇineliAhmet Can Çeltikçi

Yazışma AdresiMESS Türkiye Metal Sanayicileri

Sendikası Merkez Mah. Geçit Sok. No: 2 34381 Şişli-İstanbulTel: 0212 232 01 04 (pbx)

Faks: 0212 241 76 19

[email protected]

BizBize Gazetesi İnternet Adresi www.mess.org.tr

Yayın TürüYerel süreli yayın.

Baskı TarihiŞubat 2016

Yazı ve resimler kaynak gösterilmek

suretiyle kullanılabilir. Gazetede

bulunan yazıların sorumluluğu

yazarlara aittir. BizBize Gazetesi’nin

basımında geri dönüşümlü kağıt

kullanılmaktadır.

ISSN 1303-2526

Genel YönetmenGürhan Demirbaş

Genel Yönetmen YardımcısıEser Soygüder Yıldız

Görsel YönetmenHakan Kahveci

EditörSeher Karataş

Grafik ve Sayfa Tasarım Erdal Bayraktar

Fotoğraf Editörü Eren Aktaş

Kurumsal Sat›fl Yöneticisi Özlem Adaş

Tel: 0212 440 27 65

‹letiflim

Tel: 0212 440 27 63

0212 440 29 68

[email protected]

www.ajansdyayincilik.com

Baskı

“Globus” Dünya Basınevi

100. Yıl Mahallesi 34204

Bağcılar / İstanbul

Telefon: 0212 440 24 24

e-posta: [email protected]

MESS Adına SahibiMehmet C. Betil

Yönetim Kurulu Başkanı

YAYINA HAZIRLIK

İ Ş Ç İ V E İ Ş V E R E N İ N İ L E T İ Ş İ M A R A C I D I R

Metal sektöründe çalışan 457 engelli

işçi, Dünya Engelliler Günü nedeniyle

Türk Metal Sendikası ve Türkiye Metal

Sanayicileri Sendikası (MESS) işbirliğinde

düzenlenen “Engelsiz Bir Dünya İçin

Hep Birlikte El Ele” etkinliğinde bir araya

geldi. Etkinliğin gala gecesinde konuşan

MESS Genel Sekreteri Hakan Yıldırımoğlu,

engellilerin en önemli sorununun istihdam

olduğunu söyledi.

Engelli metal işçileri “Engelsiz Bir Dünya” için buluştu

ISSN 1303-2526

Page 3: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

3

İş sağlığı ve güvenliği alanında başarılı olan işletmeleri ve çalışanları ödüllen-dirmek amacıyla 2015’te ilk defa yapılan

MESS İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulama Yarışması tamamlandı. Yarışmada derece-ye girenler ödüllerini, 11 Kasım’da İstanbul Marriott Hotel Şişli’de yapılan törende aldı.

MESS üyesi işyerleri, işveren kuruluşları-nın temsilcileri, akademisyenler ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcilerinin katıldığı ödül töreninin açılış konuşmasını, MESS Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet C. Betil yaptı. Betil açılış konuşmasında, “En-düstri ilişkilerinin temel konularından biri olan iş sağlığı ve güvenliği alanında; bugün burada ilki düzenlenen MESS İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulama Yarışmaları Ödül Tö-reni’ni gerçekleştirmekten büyük bir mutlu-luk duyuyoruz. Belirtmek isterim ki, bu ya-rışmaları bir gelenek haline getirerek her yıl düzenlemeyi; bu alanda sürdürülen çabala-rı desteklemeyi, iş güvenliği bilincinin geli-şimine katkı sağlayacak çalışmaları ilgili tüm kesimlere ulaştırmayı hedefl iyoruz” dedi.

İş sağlığı ve güvenliğinde başarılı işletmeler ve çalışanlar ödüllendirildiİlki geçen yıl gerçekleştirilen MESS İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulama Yarışmaları Ödül Töreni, 11 Kasım 2015 tarihinde

İstanbul’da düzenlendi. Dereceye girenler, MESS yetkililerinin katılımıyla oluşturulan jürinin puanlaması ile tespit edildi.

MESS’TEN HABERLER

MESS Altın Eldiven İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulama

Yarışması-Kategori bazında dereceye giren başvurular

MESS Altın Öneri Mavi Yakalı Çalışan İSG Ödül Yarışması

Tavsiye edilen en iyi uygulamalar

■ 1-249 arası çalışanın istihdam edildiği işyeri kategorisi birincisiDisa Otomotiv Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.

■ 250-499 arası çalışanın istihdam edildiği işyeri kategorisi birincisi Beltan Vibrocoustic Titreşim Elemanları San. ve Tic. A.Ş.

■ 500’den fazla çalışanın istihdam edildiği işyeri kategorisi birincisiArçelik A.Ş. Buzdolabı İşletmesi (MESS Eğitim Vakfı’ndan 50 bin TL değerinde eğitim ve danışmanlık hizmeti kazandılar)

■ Borusan Mannesmann Boru San. ve Tic. A.Ş. (Mehmet Ayyıldız-Lütfü Orhan)

■ Bosch San. ve Tic. A.Ş. (Ümit Boran-Aslı Onur-Yüksel Yılmaz-Yalçın Kaya-Hakan Aydın)

■ Diniz Johnson Controls Oto Donanım San. ve Tic. A.Ş. (Barış Doğru)

■ Ford Otomotiv Sanayii A.Ş. (Murat Yuca-Serdal Kavak-Yavuz Sara)

■ Karsan Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. (Halil Doğramacı-Gürkan Korkmaz-

Mehmet Sofaoğlu-Selami Şen)

■ Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. (Akif Ay)

■ Siemens San. ve Tic. A.Ş. (Yusuf Dikmen)

■ Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. (Ertuğrul Sağlık)

■ Temsa Global San. ve Tic. A.Ş. (Vehbi Eser)

(Her bir öneri sahibi mavi yakalı çalışan 1000 TL değerinde hediye çeki kazandı)

■ Anadolu Motor Üretim ve Pazarlama A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Kazaya Ramak Kala ve Olası Kaza Bildirim Sistemi

■ Arçelik A.Ş. Çamaşır Makinası İşletmesiİyi Uygulama Başlığı: Ergonomi Projesi-Ergonomi Sistemi

■ Autoliv Metal Pres San. ve Tic. A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Eksantrik Preslerde Standartlaştırma

■ BSH Ev Aletleri San. ve Tic. A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Makine Risk Değerlendirmesi ve Makine Uygunluk Değerlendirmesi

■ Coşkunöz Metal Form Makine Endüstri ve Tic. A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Vinç İle Kalıp Çevirme İşlemlerinde İş Güvenliği Sisteminin İyileştirilmesi

■ Diniz Johnson Controls Oto Donanım San. ve Tic. A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Sıfır Enerji Uygulaması

■ Ford Otomotiv San. A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Hayatımız Elimizde

■ Mercedes-Benz Türk A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Tehlike ve Tehlike Kaynaklarının Ortadan Kaldırılması

■ Otokar Otomotiv ve Savunma San. A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Çalışan Ergonomisinin İyileştirilmesi

■ Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.İyi Uygulama Başlığı: Sky Hook (Ergonomik Kayar Koltuk) (MESS Eğitim Vakfı’ndan 20 bin TL değerinde eğitim ve danışmanlık hizmeti kazandılar)

MESS’e üye işletmelerin, çalışanların sağlık ve güvenliğine her zaman en büyük önceliği verdiğini ve iş sağlığı ve güvenliği alanında ülkemizin en ileri örneklerini or-taya koyduğunu dile getiren Betil, “Bu ne-denle, bu uygulamaları ilgili tüm kesimlerle paylaşmayı, özveri ile yürütülen çalışmaları desteklemeyi ve teşvik etmeyi bir borç bili-yoruz” diye konuştu.

Yarışma kapsamında; “MESS Altın Eldi-ven İSG İyi Uygulama Yarışması”nda iş sağlı-ğı ve güvenliğinin gelişimine katkı sağlamış işyeri iyi uygulamaları, “MESS Altın Öne-ri-Mavi Yakalı Çalışan İSG Yarışması”nda ise mavi yakalı çalışanlarca yapılmış iş sağlığı ve güvenliği önerileri değerlendirildi. De-receye giren ve tavsiye edilen uygulamalar, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, İş Teftiş Kurulu İstanbul Grup Başkanlığı, MESS İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu, MESS Eğitim Vakfı temsilcileri, akademisyenler ve MESS yetkililerinin katılımıyla oluşan Jüri tarafından yapılan puanlama sonucu tespit edildi.

Page 4: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

ÜYELERİMİZDEN4

Yazaki Mudanya çalışanları yeni yılı birlikte kutladı

Dünya çapında 44 ülkede 482 lokas-yonda 250 binden fazla çalışanla

otomotiv sanayisine hizmet veren Yazaki fi rmasının bir kolu olan Mudanya fabrika-sında 30 Aralık 2015 tarihinde eğlenceli bir yeni yıl yemeği organize edildi. Bu organizasyon sayesinde Yazaki Mudanya fabrikası çalışanları, canlı müzik ve bir-birinden güzel lezzetler eşliğinde yeni yılı hep beraber kutladı. Yoğun katılımın gerçekleştiği yeni yıl yemeği sayesinde Yazaki Mudanya fabrikası çalışanları, yeni yıla daha pozitif daha fazla motive olmuş şekilde girdi.

Kocaeli Sanayi Odası tarafından bu yıl 21’in-cisi düzenlenen Şahabettin Bilgisu Çevre

Ödülleri’nin sahiplerinden biri de Anadolu Isu-zu oldu. Otomotiv sektöründe çevre ödülüne layık görülen Anadolu Isuzu’nun ödülünü, Anadolu Isuzu Teknik Direktörü Hakan Özenç,

Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’ndan aldı.

İSG TEKRARLAMA EĞİTİMLERİ VERİLDİ

Anadolu Isuzu çalışanlarına iş güvenliği tek-rarlama eğitimleri verildi. 6331 Sayılı İş Sağlığı

ve Güvenliği Kanunu’nun “Çalışanların İş Sağlı-ğı ve Güvenliği Usul ve Esasları Yönetmeliği”ne uygun olarak düzenlenen eğitim programına toplam 419 çalışan katıldı ve başarılı oldu. Program MESS Eğitim Vakfı işbirliğiyle 15 ve 22 Ağustos 2015 tarihlerinde gerçekleştirildi.

Anadolu Isuzu’ya çevre ödülü

Ford Otosan’dan “Bal Arıları Mühendis Oluyor” projesi

Ford Otosan Kurumsal Sosyal

Sorumluluk faaliyetlerine

2015-2017 döneminde Toplumsal

Cinsiyet Eşitsizliği ile mücadele

ederek devam ediyor. Ford Otosan,

Koç Holding’in “Ülkem İçin”

çalışmaları kapsamında, aynı tema

ile “Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet

Eşitliğini Destekliyorum: Bal Arıları

Mühendis Oluyor” adlı

projeyi yürütüyor.

Bal Arıları Mühendis Oluyor pro-jesi, Ford Otosan, Uçan Süpürge Derneği ve Milli Eğitim Bakanlığı

işbirliği ile yürütülüyor. Proje lise öğren-cisi kız çocuklarının meslek seçimlerin-de karşılaşacakları toplumsal cinsiyet kalıplarını onların öğretmenleri, velileri ile birlikte aşmayı hedefliyor. Bir toplumsal farkındalık yaratma proje-si olan Bal Arıları Mühendis Oluyor, kız öğrencilere istedikleri meslekleri seç-meleri için üç günlük rehberlik prog-ramını içeriyor. Aynı zamanda proje kapsamında mühendis olmak isteyen ancak ileride çalışma alanı anlamında kaygılar taşıyan öğrenciler, Ford Oto-sanlı kadın ve erkek mühendisler aracı-lığıyla rol model çalışmalarıyla cesaret-lendiriliyor. Somut örnekleri ve gerçek hayat öykülerini dinleyen kız öğrenciler, mühendislere sorular sorma fırsatı ya-kalamış oluyor.

Ford Otosan, Türkiye’nin 81 ilinde 8 bin 100 kız öğrenciye ulaşmayı hedefle-yen proje kapsamında programa katılan öğrencilerin kayıtlarını tutuyor. Burada-ki amaç, projenin ölçme değerlendirme çalışmaları kapsamında somut veriler sunmak ve bu öğrencilere mühendislik seçtiklerinde Ford Otosan’da staj imkanı sağlamak.

Mayıs ayından bu yana yoğun ça-lışmalarla yürüyen projenin 21 Ağus-tos’ta iç lansmanı yapıldı. Ardından Ford Otosanlı gönüllü mühendisler için 26 Kasım ve 10 Aralık’ta eğitimler ger-çekleştirildi. 16-17-18 Aralık tarihlerinde Kocaeli Anadolu Lisesi’nde ise projenin pilot uygulaması yapıldı. Proje Marmara Bölgesi’nden başlayarak tüm Türkiye’ye yayılarak devam edecek.

4-5-6-7-8 Ocak tarihlerinde de Kadı-köy Anadolu Lisesi ve Beşiktaş Anadolu Lisesi’nde proje uygulandı, toplamda

345 kız öğrenciye ulaşıldı. Proje diğer illerde de uygulanmaya devam ediliyor.

ENGELSİZ KARİYER GÜNÜ’NDEN ÖDÜL

Ford Otosan ayrıca, Dünya Engelliler Günü’ne özel organize edilen “Engel-siz Kariyer Günü”ne katıldığı ve destek olduğu için ödüle layık bulundu. Ford Otosan böylece, Kocaeli sınırları içinde dört yıl üst üste bu ödülü alan tek bü-yük şirket unvanının da sahibi oldu.

İzmit Belediyesi ile İŞKUR ortaklığın-da 3 Aralık tarihinde Dünya Engelliler Günü’ne özel bu yıl altıncısı düzenlenen ‘Engelsiz Kariyer Günü’nde engellilerle işverenler buluştu. Engelsiz Kariyer Gü-nü’ne katılarak engellilere destek olan fi rma yöneticilerine teşekkür plaketi ve-rildi. 18 fi rma arasında yer alan Ford Oto-san’ın ödülünü İnsan Kaynakları Yönetici-si Aslan Öktem teslim aldı.

Page 5: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

Maysan Mando A.Ş., “Hayat boyu eğitim” felsefesi ile 2015 yılında çalışanların gelişimi için çeşitli eğitimler gerçekleştirdi. Her kademe için ve ihtiyaçlara yönelik eğitimler plan-

layan Maysan Mando hayat boyu eğitim yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu kapsamda 8 Kasım 2015 tarihinde Üretim Departmanı’ndaki ilk seviye amirlerine “Liderlik Eğitimi” verildi. İnsan Kaynakları Müdürü Nurşen Dağlı ve İnsan Kaynakları Uzmanı Sevim Çakır tarafından verilen eğitimde Role Play tekniği uygulandı. 42 grup liderinin katıldığı eğitimde ilk kademe yöneticiliğinin önemi vurgulandı. Yönetsel yetkinliklerini artırmak amacıyla vaka çalışmaları ile zenginleştirilen eğitim katılımcıların iç motivasyonlarının yükselmesine de katkı sağladı.

Eğitim çalışmaları dışında Maysan Mando’da her pazartesi ve cuma günü tüm çalışan-lara kahvaltı için simit, poğaça dağıtılıyor. Bu etkinlikle çalışanların haftanın ilk gününe ve

hafta sonuna keyifl i baş-langıç yapmaları sağla-nıyor. Çalışanların iç mo-tivasyonunu yükseltmek amacıyla bu tarz etkinlik-leri yıl boyunca planlayıp uygulayan Maysan Man-do, 2016 senesinde de farklı etkinlikler yapmaya devam edecek.

ÜYELERİMİZDEN 5

Maysan Mando çalışanlarını hem eğitiyor hem de kahvaltı veriyor

Oerlikon çalışanları “Giysi Toplama Kampanyası” düzenledi

“Dolabınızda İyiliğe Yer Açın” sloganıy-la Oerlikon Sosyal Sorumluluk Kulü-

bü’nün düzenlediği “Giysi Toplama Kampan-yası”nda toplanan giysiler, Yuntdağı köyleri ve Selendi’ye gönderildi. Kampanyada, her bö-lümden Oerlikon çalışanı tarafından verilen destekle, fabrika içine yerleştirilen giysi topla-ma kutularına, çocuk ve yetişkinler için önemli miktarda giysi toplandı. Toplanan giysilerin bir kısmı, kış mevsimi öncesi Yuntdağı’nda yer alan Bostanlar ve Üçpınar köylerinde muhtarlar aracılığıyla ihtiyaç sahibi ailelere teslim edildi. Giysilerin büyük bölümü ise daha önce Sosyal Sorumluluk Kulübü’nün okul tadilatını yaptığı Terziler Köyü’nün bağlı olduğu Selendi ilçesine gönderildi. Kulüp Başkanı Engin Kesme ve Pro-je Sorumlusu Necip Karalar, toplanan 13 koli giysi ve ayakkabıyı işbirliği yaptıkları Selendi’yi Tanıtma ve Kalkındırma Derneği yöneticilerine teslim etti.

Jübile törenleri, İstanbul’da 6 Aralık 2015’te Hilton Bomonti Otel’de 850 kişinin, Aksaray’da 13 Aralık 2015’te Kamyon Müşteri Merkezi’nde 370 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Mercedes-Benz Türk ailesinden “Jübile Törenleri”

Mercedes-Benz Türk ailesi, 10, 15, 20, 25, 30, 35 ve 40’ıncı hizmet yıllarını dolduran çalışanlar için

İstanbul ve Aksaray işyerlerinde “Jübile Tö-renleri” düzenledi. Bu yıl, ülkemizde ve tüm dünyada yaşanan olumsuzluklar nedeniy-le, Mercedes-Benz Türk çalışanları adına da duygu paylaşımı sağlamak amacıyla, töre-nin sanatçıların katılımıyla gerçekleştirilen

eğlence harcamaları, Anne Çocuk Eğitim Vakfı’na (AÇEV) bağışlandı.

Jübile törenleri, İstanbul’da 6 Aralık 2015’te Hilton Bomonti Otel’de 850 kişi-nin katılımıyla, Aksaray’da 13 Aralık 2015’te Kamyon Müşteri Merkezi’nde 370 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Törenlere, eşle-riyle birlikte çalışanlar ve yöneticiler katıldı. Ödül törenlerinde, çalışanlar tek tek sah-

neye çıkarak direktörlerin ellerinden serti-fi kalarını aldı.

Davetliler, çalışanlarla röportajları, şir-ket görsellerini, ürünleri, çalışma alanlarını içeren fi lmleri ilgiyle izledi. Şirket çalışanla-rından oluşan müzik ve dans gruplarının, yine çalışanlar ve kendi çocuklarından olu-şan folklor gruplarının gösterileri törenlere ayrı bir renk kattı.

Page 6: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

HABER6

OECD Sağlık İstatistikleri 2015 çalışmasın-da, Türkiye’nin kamu hastanelerinin il bazında, bağımsız tıbbi olmayan yöne-

tici eliyle ve merkezi idareye bağlı yönetilmesi-ni düzenleyen Kamu Hastaneleri Kurumu’nun kurulmasının ardından, hastane harcamalarının hızlı arttığı belirtildi. Türkiye’nin toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 52 seviyesindeki has-tanelere yapılan yatırımların, OECD içindeki en yüksek seviye olduğu tespit edildi.

OECD Raporu’nun Türkiye bölümünde, ilginç bir veriye de dikkat çekildi. Türkiye’nin genel sağlık sigortası uygulamasının geniş kap-samının, kamunun sağlık harcamalarını artırarak OECD ortalamasının üzerine taşımasına karşılık, kişilerin ceplerinden karşıladıkları sağlık harca-malarının da arttığı vurgulandı. OECD çalışmasında, “Sağlık sigortası kapsamının genişlemesiyle beraber kamu harcamala-rının payı önemli derecede artış gösterdi. 2000 yılında yüzde 62 olan kamu harcama-ları oranı, 2013 yılında yüzde 78’e yükseldi ki bu değer OECD ortalaması olan yüzde 73’ün üstünde. Sonuç olarak hane halkı harcamalarına ekstra yük olan cepten yapılan sağlık harcamaları, 2010-2013 yılları arasında

Hastane harcamaları artışında OECD lideriyizOECD Sağlık İstatistikleri 2015 çalışmasının sonuçları yayımlandı. Buna göre, Türkiye’nin toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 52 oranındaki hastane yatırımlarının, OECD’nin en yükseği olduğu belirtildi.

KISA... KISA... KISA...

Dünya sigorta devi Allianz’ın Mega Şehirler

raporuna göre, 2030’a kadar nüfusu 10 milyonun üze-rinde 40 şehir daha ortaya çıkacak. Bunun yanı sıra Şan-gay gibi mega kentler daha da büyüyerek Almanya’nın iki katı nüfusa sahip “giga-kentlere” dönüşecek. Mega kentlerdeki hayatın sinir sistemi ise tamamen inter-nete dayalı olurken, özellikle Asya ve Afrika’da daha güçlü büyümeler gerçekleşecek.

Rapora göre 14,16 mil-yonluk nüfusuyla dünyanın en büyük 15’inci mega kenti konumunda olan İstanbul 2030 yılında 17 milyon nüfu-sa sahip olacak. Bugün İstan-bul 14,16 milyonluk nüfusuy-la dünyanın en büyük 15’inci mega kenti konumunda. Rapora göre İstanbul nüfusu-nun 2030 yılında yüzde 2,53 oranında büyümeyle yaklaşık 17 milyon olması ve dünya-nın en kalabalık 20’nci mega kenti konumuna gelmesi bekleniyor.

Türkiye Aktif Yaşam Derne-ği’nin Türkiye Toplumu

Fiziksel Aktivite Araştır-ması’na göre, Türkiye’nin dörtte üçü hareketsiz. Yani Türkiye toplumunun sadece yüzde 25’i yeterli fiziksel aktivite seviyesine sahip. En hareketsiz grup, 15-19 yaş grubu arasındaki gençler. Yaş gruplarına göre aktiflik düze-yinde gençler yüzde 63’lük hareketsizlikle birinci sırada. 15-19 yaş grubunu yüzde 54’lük hareketsizlik oranıyla 55 yaş üstü grup izliyor.

Bu verilerden anladığımız gibi gençler ve yaşlılar hare-ket etmiyor. Peki arada kalan 30-34 ve 35-44 yaş arasında-ki grup ne yapıyor? Bu grup da sadece işe gidip gelmek için hareket ediyor. Derneğin bir başka araştırmasına göre Türkiye’de aileler de hare-ketsiz. Ebeveynlerin sadece yüzde 55’i spor yapıyor.

Ülkemizin dörtte üçü hareketsiz!

Ülkeden büyük “gigakentler” çağı başlıyor

Araştırma şirketi BAREM’in global ortağı WIN/Gallup International ile birlikte yürüttüğü

“Global Mutluluk, Umut ve Refah” araştırması tamamlandı. Sonuçlara göre dünya genelinde in-sanların yüzde 66’sı mutlu iken mutsuzların oranı yüzde 10. Dört kişiden biri ne mutlu, ne de mutlu değil. Dünyanın en mutlu ülkesi Kolombiya (yüz-de 87), en mutsuz ülkeleri ise geçen yıl olduğu gibi Irak (yüzde 26) ile Yunanistan (yüzde 29).

68 ülkede 66 bini aşkın kişi ile görüşülerek tamamlanan Global Mutluluk, Umut ve Refah araştırmasının sonuçlarına göre dünya genelinde insanların yüzde 66’sı kendini mutlu hissediyor ve yüzde 54’ü 2016 yılının kendisi için daha iyi geçe-ceğini umuyor. Ekonomi konusunda ise geleceğe umutla bakıldığını söylemek zor; görüşülen kişilerin yalnızca yüzde 45’i ülkelerinin ekonomik durumunun geçen yıla göre daha iyi olacağını düşünüyor.

Türkiye’nin yüzde 55’i mutlu, yüzde 44’ü umutlu

hemen hemen yarısı kadar artış gösterip yüzde 22 değerine ulaştı. Her ne kadar bu değer; Fransa (yüzde 7), Almanya (yüzde 14) ve Birleşik Krallık (yüzde 10)

gibi bazı Batı Avrupa ülkelerinden yüksek olsa da; Yunanistan (yüzde 31) ve Portekiz (yüzde 28) gibi Güney Avrupa ülkelerinin altında. Satın alma gücü pariteleri kullanılarak farklı fi yatlara göre ayarlanmış değerlere göre Türkiye, 2013 yılında sağlıkta kişi başına 941 dolar harcamış. Bu değer Meksika ile benzer seviyede. OECD ortalaması ise 3.453 dolar” denildi.

TÜRKİYE 68 ÜLKE ARASINDA 46’NCI SIRADA

Türkiye, yüzde 55 mutlu, yüzde 15 mutsuz oranı ile dünya mutluluk sıralamasında 68 ülke arasında 46’ncı sırada yer alıyor. Türkiye’de mutluluğun her sosyoekonomik statü grubuna benzer şekilde dağılmış olması dikkat çekiyor.

Ancak mutsuz oranı en yüksek kesimlerin işsizler (yüzde 35) ve çalışmayan emekliler (yüzde 18) olması minimum ihtiyaçların karşılanamama-sı riskinin mutluluğu etkilediğini gösteriyor. Türkiye yüzde 44 umutlu oranı ile 68 ülke içinde 23’üncü sırada yer alıyor. Erkekler (yüzde 51), ka-dınlara göre (yüzde 36) 2016’dan daha umutlu.

Page 7: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

7

KISA... KISA... KISA...

İlk defa 2006 yılında gerçek-leştirilen “Zaman Kullanım

Araştırması”nın ikincisi 2014-2015 yılları için gerçekleştirildi. Fertlerin yaş, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi, çalışma durumu gibi değişkenlere göre bir gününü hangi faaliyetlere ne kadar süre ayırarak geçirdik-leri hakkında bilgilerin yer aldığı araştırmaya göre, gün içinde en fazla zaman uykuya ayrıldı. Uykuya ayrılan zaman, 2014-2015 döneminde 10 ve daha yukarı yaştaki fertler için günde ortalama 8 saat 48 dakika oldu.

Uykudan sonra en fazla zamanın, 2 saat 45 dakika ile yemek ve diğer kişisel bakım faaliyetlerine ayrıldığı görüldü. Bu faaliyetleri, 2 saat 35 dakika ile hanehalkı ve aile bakımı ve 2 saat 33 dakika ile istihdam faali-yetleri izledi. Yaşı 15 ve üzerinde olan fertlerin 24 saat boyunca yapmış oldukları faaliyetler incelendiğinde; istihdamla ilgili faaliyetlere ayrılan toplam sürenin kişi başına ortalama 2 saat 48 dakika olduğu görüldü. Araştırmaya göre; hobi ve oyun faaliyetlerine en fazla 10-14 yaş grubundaki fertler zaman ayırdı, en fazla yapılan sosyal faaliyet yüzde 94,6 ile TV izlemek oldu.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)

Gıda Mühendisleri Odası tara-fından gerçekleştirilen “9. Gıda Mühendisliği Kongresi”nin sonuç bildirgesinde, 1 milyar insanın açlık sınırının altında yaşam savaşı verirken, 1,3 mil-yar kişinin de obeziteye bağlı sağlık sorunlarıyla uğraştığına yer verildi.Gıda güvencesi ve gıda güvenliğine ilişkin yaşanan sorunların dünya genelinde artarak devam ettiği belirti-len bildirgede, gıda denetim hizmetlerinin etkin biçimde yapılabilmesi için, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın gıda mühendisi istihdamını artırması ve bakanlık üst düzey yönetim kadrolarında da gıda mühendislerine yer vermesinin önemine vurgu yapıldı.

En fazla zaman uykuya ayrılıyor

1 milyar kişi açlık sınırında 1.3 milyar kişi obez

Yaşam kalitesinde alt sıralara demir attık

Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD), 2015 yılına ilişkin bir yaşam kalitesi araştırması yaptı. Yapılan araştırmaya katılan 61 ülkenin ya-

şam kalitesinin yüksekliğiyle ilgili listenin zirvesine 9,73 puan ile İsviçre yerleşti. Türkiye ise 4,69 puan ile 48’inci sırada yer aldı. Sanayide rekabet halinde olduğumuz ülkelerden Çek Cumhuriyeti ise İngiltere, İsrail ve İtalya gibi ülkeleri geride bırakarak 22’nci sırada yer aldı.

Yaşam kalitesi; ortalama yaşam süresi, boşanma oranları, toplumsal yaşam, kişi başına düşen gayri safi milli hasıla, siyasi düzen ve güvenlik, iklim ve coğrafya, işsizlik oranları, siyasi özgürlükler ve cinsel eşitlik kriter-

lerine göre her yıl ülkeler bazında belirleniyor. Bu kri-terler göz önüne alındığında toplumun çalışan ve ça-lışmayan kesimlerinin çalışma ve yaşama motivasyonu gözlemlenebiliyor.

Toplumda huzurlu, mutlu ve yaratıcı bireylerin var olması hiç şüphesiz yaşam kalitesi ile bağlantılı. Birey-lerin ihtiyaç duyduğu refah düzeyi hem bireyin geli-şiminde hem de toplumun gelişiminde kritik öneme sahip. Bireylerin daha yüksek yaşam kalitesine sahip bir ülkede yaşaması, bulunduğu ortama aidiyet duy-gusunu ve bu ortamda çalışma verimini artırabileceği anlamına geliyor.

Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) tarafından 2015 yılı için yapılan “Yaşam Kalitesi” araştırmasına 61 ülke katıldı. Ülkelerin yaşam kalitesi sıralamasında listenin zirvesine 9,73 puan ile İsviçre yerleşti. Türkiye ise 4,69 puan ile 48’inci sırada yer aldı.

Ülkelerin yaşam

kalitesi sıralaması

NO ÜLKE PUAN1- İsviçre 9,732- Norveç 9,573- Avusturya 9,516- Almanya 9,317- Hollanda 9,228- Kanada 9,229- Avustralya 9,1118- A.B.D 8,2219- Japonya 8,1620- Fransa 7,9521- İspanya 7,8422- Çek Cumhuriyeti 7,823- İngiltere 7,7329- İtalya 6,9935- Slovakya 6,1236- Yunanistan 644- Çin 5,1948- Türkiye 4,6954- Brezilya 4,1655- Rusya 456- Macaristan 3,9457- Romanya 3,5559- Bulgaristan 3,1261- Venezuella 1,22

Türkiye’de, kitap okuma oranı sadece yüzde 0,01

Tüketimin dörtte biri İstanbul’da yapılıyor

DESAM tarafından hazırlanan Ar-Ge raporuna göre, Türk halkı günde 6 saatini televizyona, 3 saatini ise internete ayırırken,

kitap okumaya yılda ancak 6 saat vakit ayırıyor. DESAM raporuna göre, Türk halkı kitap okumuyor, Türkiye’de okuma alışkanlığı yok denecek kadar az. AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece yüzde 0,01.

DESAM raporunda atıfta bulunulan UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) dünyadaki okuma alışkan-lıkları raporuna göre Türkiye, kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada; Gambiya, Fildişi Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleriyle birlikte yer alıyor.

Türkiye’de kitap okuyan on binde bir kişinin okuduğu kitaplara baktığımızda yani en çok okunan kitaplar ise genelde; fıkra kitapları, namaz hocası ve dua kitap-ları ile aşk kitapları başı çekiyor.

Türkiye genelinde toplam tüketim harcamasının yüzde 24,5’i İstan-

bul’da gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bölgesel “Hanehalkı Tüketim Harcaması” araştırmasının 2012-2013-2014 yıllarına ait verilerinin birleştirilmiş sonuçlarına göre; toplam tüketim harcamasının yüzde 24,5’i İstanbul’daki hane halkları tarafından yapıldı. Ege Bölgesi yüzde 14,6 ile ikinci sırada yer alırken, bunu yüzde 12 ile Akdeniz Bölgesi izledi. Harcamaların sadece yüzde 1,9’u Kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki hane halkları tarafından gerçekleştirildi.

Tüketim amaçlı harcamalar içinde gıda ve alkolsüz içeceklere en fazla pay yüzde 26 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ayrılırken, söz konusu

harcamanın en düşük olduğu bölge yüzde 16,1 ile İstanbul oldu. Konut ve kira harcamalarına en yüksek payı ayıran bölge yüzde 28,9 ile İstanbul olurken Ortadoğu Anadolu Bölgesi’nde bu pay yüzde 22,3 olarak gerçek-

leşti. Ulaştırma harcamalarına en yüksek payı yüzde 19,6 ile Batı Anadolu Bölgesi’nin, en düşük payı ise yüzde 13,9 ile Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ayırdığı tespit edildi.

HABER

Page 8: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

RÖPORTAJ8

Ahmet Ümit’in aylardır beklenen, İttihat ve Terakki’nin 20 yılını mercek altına aldığı yeni romanı “Elveda Güzel Vatanım”, 250 binlik ilk baskısıyla Aralık ayının başında piyasaya çıktı. Ro-manı için Balkanları karış karış gezen Ümit, yazmaya rast-lantı sonucu başlamış. 1982 yılında birdenbire yazdığını

ve bir mucizenin gerçekleştiğini belirten Ahmet Ümit, “Yazdığım ilk hikaye, 40 ayrı dilde yayınlanan bir dergide basıldı. Bu süper etkiyle ‘yazar olabilirim’ dedim ve yazmaya başladım” diyor. 1989 yılından bu yana 23 kitap çıkaran Ahmet Ümit’le yazarlığı ve aralık ayında çıkan yeni kitabıyla ilgili keyifl i bir söyleşi gerçekleştirdik.

Daha çok polisiye roman türünde eserler veren bir yazarsınız. Neden polisiye yazıyorsunuz?

12 Eylül öncesi fırtınalı dönemde yaşayan kuşaktan biriyim. Bizim dönemimizde de çatışmalar, kavgalar çok yoğundu. Ben de onların içinde ön sıralarda yer almış biriyim. Dolayısıyla polisiye yazmak da çok karar verdiğim bir tür değildi. “Polisiye yazayım, bu alanda bir boşluk var” demedim. Adeta yazdığım hikayeler polisiye hikayeler olarak öne çıktı. Anladım ki ben bu türde yazmayı seviyorum. Bu-nun iyisi nasıl olur diye düşündük. Ülkemize özgü bir polisiye yara-tırken içinde edebiyatın da olmasını istedik. Öyle de oldu. Başladığı-mız gibi de devam ediyor.

Romanın yanı sıra şiir de yazdığınızı biliyoruz. Evet, bir şiir kitabım var. Ancak şairlik yazarlık gibi değil. Sürekli

şiir düşünmek ve onunla uğraşmak gerekiyor. Çünkü daha imgelerle oluşturuluyor. Roman yazarlığı daha farklı... Dolayısıyla kendime şair diyemem. Fakat zaman zaman öyle konular, öyle durumlar ve öyle duygular ortaya çıkıyor ki bunu bir diziyle anlatmak istiyorum. İşte o zaman yazmaya başlıyorum. Ama çok sık yaptığımı söyleyemem.

Peki şiir yazmak mı daha zor, roman yazmak mı? Bazı insanlar şiir yazmanın zor olduğunu düşünüyor ve şiir yazmaya

çalışıyor. Bu onlar için çok zor. Ben, çok sayıda roman yazmış biri olarak biliyorum ki roman yazmak çok zor. Tabii şiirin de çok büyük zorlukları var. İkisi de edebiyatın ayrı alanları.

Polisiye roman denince ilk akla gelen

yazarlarımızdan Ahmet Ümit’in yeni kitabı “Elveda

Güzel Vatanım” İttihak ve Terakki’nin 20 yılını mercek

altına alıyor, tarihteki bir entrika hikayesini anlatıyor.

Romanlarında tarihten hikayeleri polisiye açıdan

ele alan Ümit, “Uzunca bir süre polisiye roman

küçümsendi, ciddiye alınmadı. Zamanla polisiye türü

Türkiye’de gelişmeye başladı ama hâlâ Avrupa ve

Amerika’nın gerisinde olduğumuzu söyleyebilirim.

Ben de ‘polisiye yazayım bu alanda bir boşluk var’

demedim. Yazdığım hikayeler polisiye hikayeler

olarak öne çıktı” diyor.

“Polisiye romanda Türkiye istenilen yerde değil”

Page 9: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

RÖPORTAJ 9

Kitaplarınızı ciddi araştırmalar yaptık-tan sonra yazıyorsunuz. Bu araştırma-ları yaparken emniyet mensuplarından yardım alıyor musunuz?

Aslında polisle ilgili teknik bilgileri öğ-renmek çok kolay. Bununla ilgili bir sürü ki-tap bulunuyor. Onları okursanız öğrenebi-lirsiniz. Ayrıca adli tıpta (adli tıp uzmanları yani DNA, parmak izi, ayak izi gibi bunların hepsini çok iyi bilen bilim adamları) ve em-niyette çalışan arkadaşlarım var. Ancak asıl benim romanlarımda tarihsel konular yer alıyor.

Örneğin, masada gördüğünüz kitapla-rın hepsi yeni çıkan Elveda Güzel Vatanım romanı ile ilgili kitaplar. Romanlarda cina-yet ve entrika var ama aynı zamanda her romanda bir tarih tezi bulunuyor. Ve tabii ki ben tarihçi değilim. Dolayısıyla bunlar üzerine okumalar çok zaman alıyor. Hatta o mekânlara gidiyorum. İttihat ve Terakki ile ilgili kitabımı yazarken Paris, Selanik, Manastır, Üsküp gibi daha birçok yere se-yahatler yaptım.

Bir romanın ortaya çıkış süreci nasıl-dır? Biraz anlatır mısınız?

Kitap yazarken beni, bu ülkede gördü-ğüm şehirler, anıtlar ve olaylar çok etkiliyor. Örneğin, İttihat ve Terakki diye çok önemli bir örgüt var. Söz konusu örgüt beni heye-canlandırıyor. Duyduğum ve bildiğim ka-darıyla önemli bir örgüt. Bu konu üzerine okuma yapmam gerekiyor.

Masada gördüğünüz kitapların hepsini alıyorum. Tabii bir uzmanla, neyi okumam ve nasıl hareket etmem gerektiğini ko-nuşuyorum. Bana akıl da veriyorlar. Onun üzerine oturup bu kitapları okuyorum. Ki-tapları okuyup İttihat ve Terakki hakkında yeterli bilgiye sahip olunca kurgusunu ya-pıyorum. Bu durum bir yıl kadar sürüyor. O bir yılın sonunda yazmaya başlıyorum. Bir yıl da yazma sürüyor. Bazen de iki yıl sü-rüyor.

İlk kitabınız 1989 yılında, son kitabınız 2015 yılında yayınlandı. Son kitabınıza baktığınızda tarzınızda ne tür deği-şiklikler oldu? Bu konuda kendinizi eleştirir misiniz?

1989 yılından bu yana uzun bir zaman geçti. Elbette büyük değişiklikler olmuştur. Muhtemelen de daha iyi yazıyorumdur. Çünkü 24 kitap çıktı. Yazmayı biraz daha öğrenmiş olabilirim. Ama edebiyat, “çok tecrübe kazandım, en son yazdığım kitap, en iyi kitap olacak” şeklinde algılanmamalı. Çünkü edebiyatın tuhaf bir büyüsü, olma süreci var. Bazen bir kitap üzerine çok çalı-şır ve büyük emek harcarsınız fakat olmaz. Bazen de bir kitabı kısa sürede yazarsınız o kitap istediğiniz gibi olur. Yemek yapmak gibi düşünün. Çok iyi yemek yaparsınız an-cak en son yaptığınız yemek en iyi yemek değildir.

Polisiye romanın Türkiye’deki önde gelen isimlerindensiniz. Polisiye roma-nın Türkiye’deki gelişim sürecini nasıl görüyorsunuz?

Eski ile kıyasladığımızda çok iyi durum-da. Biraz tarihe bakarsak, ilk polisiye metin, 1841 yılında Edgar Allan Poe tarafından yazılan Morgue Sokağı Cinayetleri. Bu me-tinin yazılmasından 40 yıl sonra Ahmet Mithat Efendi İstanbul’da Esrarı Cinayet diye bir roman yazdı. Aslında 40 yıl sonra polisiye roman Türkiye’ye gelmiş. Fakat uzunca bir süre polisiye roman küçümsen-di, ciddiye alınmadı. “Cinayet edebiyat türü değildir, ölüm güzel sanatlarda bir alan olamaz” dediler. Böyle bir ön yargıları vardı.

Peyami Safa, Kemal Tahir gibi önemli yazarlarımız polisiye romanlar yazdılar fa-kat takma isim kullandılar. Kendi isimlerini kullanmadılar. Çünkü bunun bir tür alt kül-tür olduğunu, ucuz roman olduğunu dü-şündüler. Bana göre bu durum elbette bir yanılgıydı. 1996 yılında yani benim “Sis ve

Gece” romanımı çıkarmamdan sonra biraz her şey değişti.

Çünkü iddialıydım. Hem polisiye hem edebiyat yapıyordum. Polisiyeyi edebiyat dışı bir tür olarak ele almadım. O günden bu yana çok gelişmiş durumda. Çok iyi polisiye yazan genç arkadaşlarımız var. Ve onlarla birlikte polisiye türü Türkiye’de ge-lişmeye başladı. Fakat Avrupa ve Amerika ile kıyaslarsak hâlâ çok geride olduğumu-zu söyleyebilirim. Polisiye romanda Türkiye istenilen yerde değil.

Türkiye’deki edebiyat şu anda ne durumda?

Türkiye’nin çok güçlü bir edebiyatı var. Yani köklerimiz Yunus Emre, Dede Korkut Masalları, Mevlana, Kürtlerin ve Rumların yaşadığı hikayelere kadar uzanıyor. Çok

zengin bir edebiyat. Yazarlarımız da çok güçlü. Ancak Türkçe çok bilinen bir dil olmadığı için dünyada çeviri nedeniyle sorun yaşıyoruz. İsviçre, İsveç, Almanya ya da İspanya gibi bir Avrupa ülkesi olsaydık yazarlarımız dünyada çok daha fazla tanı-nırdı.

Her kitabınız çok satıyor ve okurla güzel bir iletişim kuruyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Ben, konuşur gibi yazıyorum. Samimi bir dilim var. Kitaplarımın içinde çok bilgi bulunuyor. Merakla okunuyor. İnsanlar, bir cinayet çözmeye çalışıyor. Bütün bunların hepsi okunmayı artırıyor. Bana çok sayı-da edebiyat öğretmeni, çocuklara okuma zevki aşıladınız, kitaplarınızla edebiyat zev-kine ulaştık diye teşekkür ediyor.

İyiliği anlatmak kolay, kötülüğü nasıl anlatacağız?

Elveda Güzel Vatanım’da aşk ve isyan

”Bir otobiyografi yazmayı düşünüyorum. Fakat bu çok zor. Şöyle düşünün: Büyük bir hevesle günlük yazmaya başlarsınız.

Ama günlük yazarken ne diyeceksiniz. Sabah 08:00’da kalktım, kahvaltı yaptım. Bunlar dışında insanlara dair duygularınızı

da söylüyorsunuz. Kendi içinizdeki kötülüğü nasıl anlatacaksınız. İçinizde kahraman olduğu kadar bir de alçak var. Yalancı,

sahtekar biri var. İyi kötü hepsi bir arada içimizde. İyiliği anlatmak kolay ama içinizdeki kötülüğü, hataları nasıl anlatacaksı-

nız. O yüzden biraz zor. Belki yazarım ama o kadar cesur olabilir miyim bilmiyorum.”

Başkomiser Nevzat’ın yaratıcısı Ahmet Ümit’in ilk tarihi romanı “Elveda Güzel Vatanım”, İttihat ve

Terakki Cemiyeti’nin 1906-1926 tarihlerini anlatıyor. Yazdığı polisiye romanlar ile herkese kendini

hayran bırakan Ahmet Ümit bu kez okurlarına Elveda Güzel Vatanım ile tarih içinde bir entrika hika-

yesi sunuyor.

Elveda Güzel Vatanım romanı 1926 yılında geçiyor. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve Cumhuriyet

kurulmuştur. O dönemin önemli insanlarından olan İttihat ve Terakki üyesi Şehsuvar Sami kendisini

bir entrikanın içinde bulur. Bir tarafta aşık olduğu sevgili bir tarafta vatanı vardır. Şehsuvar Sami bu

ikilem içinde etrafında dönenler içinde kaybolmamak için bir mücadelenin içine girer.

,

k

k

Page 10: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

HOBİ10

Kulübün sanat yönetmenliğini

yapan Fulya Küçükak-soy, organizasyonları, turneleri Ford Otosan İnsan Kaynakları ekibi ile birlikte gerçekleş-tirdiklerini, asıl işin eğitmenleri Veysel Sami Berikan ve ekibine düştüğünü söylüyor. “Tek tek tüm oyuncu-larla ilgileniyorlar, bu sayede harika oyunlar çıkarıyorlar. Zorlu bir sürecimiz yok. Çünkü kulüp üyelerinin hepsi gönüllülük esasına göre bu işi yapıyor. Sahne arkası ekip de öyle” diye konuşan Küçükak-soy, sınırsız ve karşılıklı güven esasına dayanan bir kulüp oldukları için her hafta çalış-malarda daha da çok çaba sarf edip oyunları çıkarmaya çalıştıklarını anlatıyor. Küçükaksoy sözlerini, “Tabi ki he-pimizin iş yerinde bazı problemleri olabiliyor, çok yorularak gelmiş olabiliyoruz fakat gönüllülerimiz, karşı-lıklı anlayışla bu süreci sorunsuz bir şekilde geçirmemizi sağlıyor” diye sürdürüyor.

“Karşılıklı anlayışla sorunsuz çalışıyoruz”

Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Gölcük Kültür ve Sosyal Yaşam Merkezi’nin bünyesinde faaliyet gösteren Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulü-

bü, engelli çalışanların da oynadığı oyunlarla, adeta engelleri aşıyor. Çalışanları motive et-mek amacıyla 2006 yılında kurulan kulüp, daha sonra Ford Otosan’da çalışan işitme engellile-

Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü, engelleri aşıyorÇalışanları motive etmek amacıyla 10 yıl önce kurulan ve aralarında engelli üyelerin de olduğu Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü’nün “Ferhad ile Şirin”, “Deli Dumrul”, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” ve “Komşu Köyün Delisi” adlı oyunları birçok etkinlikte oynandı ve çok sayıda turneye gidildi. Ford Otosan, bu başarısından dolayı kulübe, “En Başarılı Koçlu” ödülünü verdi.

rin üye olmasıyla işaret dilini yaygınlaştırmak, engelli çalışanların hayatlarına sanatı sokmak ve hayata farklı bir gözle bakmalarını sağlamak amacıyla faaliyetlerini devam ettirdi.

Tamamen Ford Otosan çalışanları tarafın-dan kurulan ancak şirket yöneticileri tarafından sonsuz desteklenen kulübe tüm Ford Otosan çalışanları üye olabiliyor. Gönüllülük esasıyla

faaliyetlerini ve çalışmalarını sürdüren kulübün bugün toplam 40’a yakın üyesi var ve her geçen gün bu sayı daha da artıyor.

Kulübün gönüllü üyelerinin haftanın iki günü ders aldıklarını söyleyen Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü Sanat Yönetme-ni Fulya Küçükaksoy, pazartesi günleri işitme engelli üyelerle iletişimin daha kuvvetli olması

Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulübü, Ford

Otosan fabrikasında çalışan işitme engellilerin

hayatlarına sanatı katmak, hayata farklı bir gözle

bakmalarını sağlamak ve yüzlerinde tebessüm

oluşturmak amacıyla tiyatro çalışmalarına

başladı. Kulübün, 2010 yılından bu yana çıkardığı

“Ferhad ile Şirin”, “Deli Dumrul”, “Gözlerimi Kaparım

Vazifemi Yaparım” ve “Komşu Köyün Delisi” adlı

oyunlarındaki başarısı ödüllendirildi.

Page 11: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

HOBİ 11

için özel işaret dili eğitimi verildiğini, diğer gün ise oyunlara ve oyunculuğa yönelik dersler ile yeni oyun hazırlığı yapıldığını anlatıyor.

ÇOK SAYIDA OYUN, ÇOK SAYIDA TURNE

Ford Otosan Engel Tanımaz Tiyatro Kulü-bü’nde 2010 senesinden bu yana “Ferhad ile Şi-rin”, “Deli Dumrul”, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” ve “Komşu Köyün Delisi” adlı oyunların oynandığını ve bu oyunlar ile birçok turneye gidildiğini söyleyen Küçükaksoy, yaptıkları bu çalışmalardan dolayı çok sayıda ödül de aldıkla-rını açıklıyor.

Küçükaksoy, aldıkları ödüllerle ilgili şu bilgi-leri veriyor: “Koç Holding’in her sene verdiği ‘En Başarılı Koçlu’ ödülüne layık görüldük. Bu bizim için harika bir duyguydu. Aldığımız bu ödül ile daha çok çalıştık ve sonrasında ‘13. Direklerarası Ödül Töreni’nde ‘Juri Özel Ödülü’ne layık görü-lerek, Eskişehir’de ödülümüzü aldık. Bundan sonra tek amacımız, daha çok çalışıp, daha çok projemizi duyurmak.”

Ford Otosan ve yöne-ticilerinin destekleri

ile kulübün yolu ışıl ışıl. Çalışanlar, ders saatleri, prova, turne vb organi-zasyonlarda her zaman kolaylıkla izin alabili-yor, şirketin her türlü hizmetinden faydala-nabiliyor. Ford Otosan yöneticileri, çalışanların kulüp çalışmalarına ve organizasyonlarına ge-lebilmeleri için servis, yiyecek, içecek, transfer vb diğer ihtiyaçları ile ilgili desteklerini esir-gemiyor.

Bu tarz çalışmaların, hayatı tamamen

iş olmuş çalışanların motivasyonu açısından harika bir fırsat oldu-ğunu düşünen Fulya Küçükaksoy, “İşitme engelli arkadaşlarımızla birlikte tüm çalışmaları gerçekleştirdiğimiz için, onlarla iş dışında aynı ortamda olmak, birlikte bir şeyleri başarabilmek tüm kulüp üyelerinin yüzlerini güldürüyor” diyor.

Yöneticilerden kulübe tam destek...

“Üyelerimizin yüzleri gülüyor”

Kulübün “Komşu Köyün Delisi” adlı oyunu, Dünya Engelliler Günü nedeniyle Aralık ayı başında MESS ile Türk Metal Sendikası işbirli-ğinde düzenlenen “Engelsiz Bir Dünya İçin Hep Birlikte El Ele” programında oynandı. Bu oyunla ilgili de bilgi veren Fulya Küçükaksoy, “Komşu Köyün Delisi, hayatta kimin asıl deli olduğu-nun, aslında deli diye düşündüklerimizin akıllı mı, yoksa akıllıyım diyenlerin mi deli olduğu-nun sorgulandığı bir oyun. Oyunda ve kulüpte gönüllü olan arkadaşlarımızın tamamı engelli değil” diye konuşuyor.

Her oyunda engelin aşılabileceğini anlatan bir ana fi kir olduğunu ve bunu da birlikte başardıklarını belirten Küçükaksoy, senelerdir “engel nedir” kısmını sorgulamayan ya da sorgulasa da engelleri ortadan kaldırmak iste-yenlerle bir arada olduklarına dikkat çekiyor.

“ENGELLİLER SANATLA TANIŞIYOR, DAHA ÇOK SOSYALLEŞİYOR”

Engellilerin kulübe üye olmaları ve oyun-larda oynamasının onları hayata kazandır-

dığını, sanatla tanışmalarını sağladığını ve yüzlerinde tebessüm oluşturduğunu dile getiren Küçakaksoy, “Fabrikada çalıştığımız için çok sık bir arada olamadığımızdan çalışmalarımızda, oyunlarda ve turnelerde bir arada oluyoruz. Haliyle bu hepimizin daha da sosyalleşmesini sağlıyor. Daha da sosyalleşmek, işimize de yansıyor haliyle. Motivasyonumuzun yükseldiği ve ilişkileri-mizin daha da sağlamlaştığı da bir gerçek” diyor.

Küçükaksoy, kulüple ilgili şu bilgileri veri-yor: “Kulübümüz hem Ford Otosan’ın hem de tiyatronun engel tanımaz olduğunu anlatıyor. İşaret dilini yaygınlaştırmayı planladığımız birçok çalışmamızda bugüne kadar bizlere destek veren öncelikle Ford Otosan yöneti-cilerine, ailelerimize, çalışma arkadaşlarımıza ve projemizi destekleyen tüm sanatseverlere teşekkür ediyoruz.

Bundan sonraki turnelerimizde de bizleri yalnız bırakmayarak, alkışlarını esirgememele-rini diliyoruz.”

Page 12: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

Aytaç Özdemir, Disa Otomotiv’de üretim operatörü olarak görev yapıyor. Genel-likle montaj ve talaşlı imalat alanlarında

ağırlıklı olarak da montaj preslerinde çalışan Öz-demir, burada ürün üzerine müşteri logoları veya izlenebilirlik numaraları vurduklarını anlatıyor.

Disa’da bugüne kadar eğitimlerini alarak, üretim veya montaj prosesleri gibi değişik iş-lerde çalıştığını dile getiren Özdemir, değişik alanlarda çalışmanın iş hayatıma olumlu yönde katkılar sunduğunu düşünüyor. “Farklı yerlerde çalışmam, işle alakalı bilgi ve becerimin daha iyi olmasına vesile oldu. Kendimi geliştirme fırsatı buldum” diye konuşan Özdemir, işe ilk başladığı yıllardan bugüne iş yerinde de bazı değişiklikler olduğunu belirtiyor.

Özdemir, bu konuda şunları söylüyor: “Deği-şim bizde sürekli var. Mecburuz. İşleri kolaylaş-tırmak, hızlandırmak, maliyetleri düşürmek için çaba sarf ediyoruz. İşe ilk başladığım yıllarda fab-rikamızın çalışma alanı küçük olduğundan bizim rahat çalışmamıza olanak sağlamıyordu. 2012 yılından beri yeni fabrikamızda daha rahat, daha geniş, daha havadar bir alanda çalışıyoruz. Yeni teknoloji ve yeni makinalarımızla birlikte daha kaliteli üretim yapmaya devam ediyoruz. Firma-mız günden güne kendini yenileyen büyüyen ve geliştiren fi rmalar arasında.”

“ÖNERİLERİMİZ HAYATA GEÇİRİLİYOR”

Disa’da bir eğitim birimi bulunduğunu, işe ilk girenlerin bu birimde önce oryantasyon eğitimi

“Firmamızda iletişimin sürekliliği, çalışanlara verilen değeri göstermenin en güzel yoludur. Biz Disa Otomotiv olarak çok geniş bir aileyiz ve biz bir arada kalabilmeyi, birbirimize güvenmeyi, inanmayı ve sabır göstermeyi önemsiyoruz. Disa Otomotiv ailesinin bir parçası olduğum için kendini şanslı hissediyorum.”

Disa Otomotiv’in MESS Altın Eldiven İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulama Yarışması’nda 1-249 arası çalışanın istihdam edildiği işyeri kategorisinde birinci olduğunu söyleyen Aytaç Özdemir, “MESS’in Altın Eldiven İSG en iyi uygulama ödülleri yarışmasında birincilik ödülü almamızdaki en büyük payın işyeri içerisindeki özverili çalışmamızın karşılığı olduğunu düşünüyorum” diyor.

“Biz çok geniş bir aileyiz”

“Özverili çalışma ödüllendirildi”

“Paylaşımcı bir ekipte yer aldığım için çok mutluyum”

Sekiz yıldır çalıştığı Disa Otomotiv’de halen üretim

operatörlüğü görevini sürdüren Aytaç Özdemir,

“Yaptığımız işlerin daha kaliteli ve seri biçimde yapılabilmesi

için arkadaşlarımızla ve sorumlularımızla birbirimizin

bilgi ve tecrübelerinden faydalanarak devamlı fi kir

alışverişi yapıyoruz ve bunları uygulamaya çalışıyoruz” diyor.

12 ÇAT KAPI

gördüğünü ve fi rmayı tanıdığını söyleyen Aytaç Özdemir, ardından İSG eğitimleri alındığını, daha sonra çalışılacak bölüme göre iş başı eğitimleri-nin yapıldığını belirtiyor. “Ben de İSG eğitimleri, montaj, mil kapama, logo basma, yangın sön-dürme tatbikatları, temel ilk yardım ve ölçme gibi bir çok eğitime katıldım” diye konuşan Özdemir, Disa’da birlikte çalıştığı ekibin bir parçası olduğu için çok mutlu olduğunu vurguluyor.

Yaptıkları işlerin daha kaliteli ve seri biçimde yapılabilmesi için arkadaşlarıyla ve sorumlularıyla birbirlerinin bilgi ve tecrübelerinden faydalan-dıklarını, devamlı fi kir alışverişi yaparak bunları uygulamaya çalıştıklarını ifade eden Özdemir, işyerinde öneri vermelerini teşvik eden bir öneri sisteminin de bulunduğuna dikkat çekiyor.

Disa’da çalışanların öneri vermelerini teşvik eden “Disa Akıl Küpü” adında bir öneri sisteminin olduğunu anlatan Özdemir, bu konuda şunları söylüyor: “Yaptığım önerilerin hayata geçirildiğini gördüğüm için kendimi şanslı ve verimli bir ça-lışan olarak görüyorum. Bugüne kadar iki öneri verdim. İkisi de kabul edildi. Biri gerçekleşti, diğe-rinin gerçekleşmesini bekliyorum.”

“BİR SORUNU HEP BİRLİKTE DÜŞÜNÜYORUZ”

Disa Otomotiv’in her şeyden önce İSG ve iletişime önem verdiğini, bu sayede çalışanlar olarak huzurlu olduklarını dile getiren Özdemir, fi rma yönetiminin en fazla bu iki özellik üzerinde durduğunu belirtiyor. Mesleki gelişim için fabrika genelinde düzenli rotasyon uygulaması yapıldı-

ğına değinen Özdemir’e göre, bu vesile ile bir-den fazla iş konusunda deneyim sahibi olmaları sağlanıyor. Ayrıca rotasyon sayesinde kimin eli-nin hangi işe daha yatkın olduğu, kimin hangi işi daha severek yaptığı da tespit ediliyor.

Bir işyerinde kişisel ve kurumsal başarının ilk önce çalışanın bilgilendirilmesi ve eğitilmesi ile sağlandığına inanan Özdemir, ayrıca işveren ve işveren temsilcileri ile işçiler arasında sıkı bir bağ olması gerektiğini, bunlar olunca başarının zaten kendiliğinden geldiğini, yani iletişimin iyi olması gerektiğini vurguluyor. Disa’da çalışan ile amir ilişkilerinin de çok iyi olduğuna dikkat çeken Özdemir, bu konudaki görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Amirlerimize rahatlıkla ulaşabiliyor ve konuşabiliyoruz. Böyle olunca da sorunlar çabuk çözülüyor. Ayrıca aylık bir bültenimiz var. Burada bizlerle gelişmeleri veya kaliteyle ilgili konuları paylaşıyorlar. Mesela fabrika genelinde kurulan 5S sisteminde herhangi bir bozulma ol-duğunda ya da işleyişte herhangi bir iyileştirme olduğunda o tarihli Disa Bülten gazetesinde yer veriliyor ve herkesin bilgi sahibi olması sağlanı-yor. Böylelikle her şeyden haberdar oluyoruz. Bir sorunu birimiz değil, hepimiz düşünüyoruz.”

Page 13: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

2010 yılının Mart ayında “Sınırsız Ulaştır-ma Çözümleri” vizyonuna sahip Karsan Otomotiv’de işe başlayan Aytaç Bayrak-tar, Karsan’ın altı yıldır kendisine yatırım

yaparak gelişmesinde büyük rol oynadığını belir-tiyor. Bugün Karsan gibi ticari araç segmentinde 5,5 metreden 18 metreye farklı araçları ve ken-di markası ile araç üreten bir fabrikada montaj operatörü olarak çalışan Bayraktar, iki fabrikada hem Karsan markalı ürünlerin (Karsan Jest, Kar-san Atak, Karsan Star) hem de Hyundai ve Bre-damenarinibus araçlarının üretiminin yapıldığını söylüyor.

Montaj operasyonunda tek seferde doğru ve sıfır hata ile üretim için yalın yönetim teknikle-rinden ödün vermediğini dile getiren Bayraktar, Karsan’daki gelişimini şöyle anlatıyor: “İlk işe baş-ladığımda Partner hattında sigorta kutusu ha-zırlık bölgesinde çalışıyordum. Altı ay sonra hat jokeri olarak bir çok montaj operasyonunda ça-lışma fırsatı buldum ve böylece hem kendi yet-kinliğimi artırma şansım hem de bir çok montaj operasyonuna hakim olma şansı yakaladım. Hat

“Karsan’da beni değil, bizi düşünüyoruz”Montaj operatörü

olarak 2010 yılında

Karsan’da çalışmaya

başlayan Aytaç

Bayraktar, babadan

Karsanlı olduklarını

söyleyerek,

“Babam sayesinde

altı yaşımdan

beri Karsan

aile günlerine

katıldığımı

hatırlıyorum” diyor.

Bayraktar, Karsan’ın

şimdi de kendisine

yatırım yaparak

gelişmesinde

büyük rol

oynadığını

belirtiyor.

“Sınırsız Ulaştırma Çözümleri” vizyonu ile

dönüşüm geçiren Karsan’ın birçok atılımına şahitlik etti-ğini belirten Aytaç Bayraktar, 2011 yılında Breda otobüsle-rinin üretimi ile başlayan de-ğişim yolculuğunda Karsan markalı Karsan Jest, Karsan Atak, Karsan Star ve Hyundai H350 araçlarının lansman tö-renlerine katıldığını söylüyor. Bayraktar, Karsan’ın bu yıl da 50’nci yılını gurur ile kutlaya-cağını sözlerine ekliyor.

“Biz bir aileyiz”

jokerliği sayesinde kalifi ye eleman olarak yeni gelen takım arkadaşlarıma da bilgi birikimimi aktarıyorum. Şu an tüm dünyaya ihraç ettiğimiz araçların torpido montaj operasyonunu yapıyo-ruz.”

“BEŞİKTEN KARSANLIYIZ”Babası Abdi Bayraktar ve abisi Ahmet

Bayraktar’dan sonra Karsan bünyesine katı-lan aynı ailenin üçüncü bireyi olan Bayraktar, “Babadan Karsanlıyız. 50 yıllık geçmişi olan Karsan’da babam 24 yıl çalıştı ve emekli oldu. Bayrağı babamdan aldık ve abimle birlikte taşımaya devam ediyoruz. Babam boyaha-nede çalıştı. Abim gövde bölümünde, ben ise montajda çalışıyorum. Ailecek bir aracı toplayabilecek kapasiteye, Karsan sayesinde ulaştık’’ diyor.

Çalışma hayatı boyunca birçok eğitim al-dığını söyleyen Bayraktar, özellikle iş sağlığı ve güvenliği, yalın yönetim, biz bir takımız, çevre ve kalite yönetim sistemi gibi eğitimlerin tüm ça-lışma hayatına kattığı etkilerden bahsediyor. Bu

eğitimler sayesinde problem çözme becerilerinin geliştiğini ve yaptığı işin hakkını verdiğini vurgu-layan Aytaç Bayraktar, alınan eğitimlerin ardından bir şirkette uzun yıllar çalışmanın önemini de şu sözlerle anlatıyor: “Karsan’da uzun yıllar çalışmak kişinin özgüvenini artırıyor ve işyerinizi sahiplen-menizi sağlıyor. Bu nedenle Karsan’da herkes bir-birini bir aile olarak görüyor.”

“ÇALIŞMAK BİR EKİP İŞİDİR”Bayraktar, her geçen gün genç çalışma arka-

daşları ile büyüyen Karsan ailesine temel değer-lerini şu sözlerle hatırlatıyor: “Çalışmak bir ekip işidir. Bireysel çalışmak sizi başarıya götürmez. Takım olduğunuz sürece başarılı olabilirsiniz. Biz-de bunu Karsan olarak en iyi şekilde yansıtıyoruz ve örnek oluyoruz. Yeni gelecek arkadaşlarıma en büyük tavsiyem, Karsan’ın hangi bölümünde hangi fabrikasında çalışırsanız çalışın, büyük Kar-san takımının bir ferdi olmak için her daim takım ruhuna sahip çıkın. Ben Karsan’da sorumluluk almayı, diyalog kurmayı ve ben değil bizi düşün-meyi öğrendim.”

İÇİMİZDEN BİRİ 13

Page 14: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

14 SAĞLIK

Kışın da tıpkı yaz gibi tadını çıkar-mamız gereken çok şey var. Me-sela, boza, salep, kestane, kuzine sobası, sıcak çay… Bunların ya-nında dikkat etmemiz gereken

de çok şey var. Mesela çok kalın giyinmek. Uzmanlar ince katlar halinde giyinmenin doğru olduğunu belirtiyor. Toplamda ise üç katman olacak şekilde giyinmek yeterli. En içteki katmanın vücuda değen ve hava ala-bilen kumaş olması önemli.

İkinci katmanın yine ince ve hafi f bolca bir giysi olması, en dış katmanın da hava muhalefetlerinden koruması diğer önem-li noktalar. Bu giyinmenin amacı ise tıp-kı tuğlaların içindeki boşluklar gibi arada hava boşluğu yaratarak yalıtım sağlamak. Bir diğer hastalık davetiyesi ise çok kalın giyinilmesi durumunda sıcak ortamlarda terleyerek tekrar dışarı çıkıldığında üşütül-mesi. Katmanlar halinde giyinildiğinde sıcak ortamlarda en üstteki katmanı veya üstteki katmanları çıkartmak terlemeyi önlüyor.

BAŞI VE BOYNU AÇIKTA BIRAKMAYIN

Pek farkında olunmasa da bu iki bölge en çok hasta eden bölgeler. Özellikle kış aylarında birçok insan sinüzit hastalığından mustarip oluyor. Başı öne eğdikçe artan bir ağrıya ve zaman zaman burun ve geniz

akıntısına sebep olan bu hastalığın en büyük sebebi başın açıkta bırakılması. Boynun açık bırakılması ise en çok tutulmalara sebep olu-yor. Dikkat edilmemesi durumunda boyun tutulması kronikleşerek bütün omurgaya za-rar verecek boyutlara ulaşabiliyor. Çözüm ise bere/şapka ve şal kullanmak. Hele ki bunlar anneler veya eşler tarafından örülmüşse sizi daha bir sevgiyle sarmalıyor.

Son olarak ayakkabı ve botların su geçir-

mesini engellemek amacıyla uygulanabile-cek pratik bir çözümü de paylaşmakta yarar var. Elektrik kesilirse diye buzdolabında veya bir köşede yıllardır saklanan beyaz mumları kullanma vakti geldi. Bu mumlar hiçbir ısıtma işlemi yapmadan ayakkabılara güzelce sürü-lebilir. İlk başta ayakkabının rengi beyazlaşsa da korkulacak bir şey yok. Saç kurutma ma-kinesiyle ayakkabıyı ısıtınca tekrar ilk günkü rengine bürünecek. Ardından ayakkabınızı

giyerek yağışlı havalarda rahatça dışarı çıka-bilirsiniz. Üzerine düşen yağmur damlaları veya kar taneleri ayakkabının üzerinden akıp gidecek. Yalnız bu işlem ayakkabı tabanına kesinlikle uygulanmamalı yoksa ayakta dur-mak imkansızlaşabilir.

İşte kış aylarının tadını çıkarabilmek bu kadar basit. Unutmadan kar yağışı bütün safl ığıyla her yeri bembeyaz yapabilir ama karların tadına bakmak o kadar da masum bir hareket olmayabilir. Havadaki karbon-monoksit ve egzoz gazları, virüs ve mikrop-lar yağan karlara yapışırlar. Halk arasında inanılan bağışık sistemini artırmak için kar yemek bir anda mutlu bir hayatı kabusa dö-nüştürebilir.

Kış aylarını yaşadığımız şu günlerde

üşüdüğümüzde salebi, evde geçen

sıcak akşamlarda ise bozayı arar olduk.

Hele ki soba üzerinde közlenmiş kestane

veya kızartılmış ekmek… Tabii

bunlar kış aylarının güzelliklerinden. Bu

güzellikleri doyasıya yaşamak için dikkatli

olmak gerekiyor. Uygulanmayan basit çözümler veya yanlış

uygulamalar ise hastalığa davetiye

çıkarıyor.

Kışın tadını çıkarmak için ne yapmalı?

Egzersizin sağlık için yararlı olduğu uzun yıllardır biliniyor. Düzenli egzersiz kalp ve damar sağlığına olumlu etki ederek kalp krizi riskini azaltıyor. Egzersiz, beyin ve sinir sağlığını koruyarak, depresyon, bunama, kemik erimesi ve yaşlanmayı yavaşlatıyor. Araştırmalar sağlık için 15 dakikalık hafi f-orta derecede egzersizlerin bile yararlı olduğunu, ölüm riskini yüzde 14 oranında azaltarak yaşam süresini 3 yıl kadar uzattığını gösteriyor. Bu nedenle egzersiz yaparken kesin süreler ve kurallar üzerinde durmak yerine sadece egzersiz (örneğin yürüyüş) yapılmasının üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Başlangıçta günde 1.5-2 km’lik yürüyüşleri ve daha sonra gittikçe artırarak her bir seansta 45-60 dakikalık yürüyüşler veya egzersizler sağlıklı olmak için yeterli.

Haftada 5 saat yürüyüş sağlığın garantisi

Page 15: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

BULMACA 15

ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA

151’nci sayıya ait anahtar sözcük: AŞKI MEMNU

Yapılacak çekilişle üç kişiyeArçelik marka kahve makinesi hediye ediyoruz. Gazetemizin 151. sayısının talihlileriEczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş.’den Mustafa Aksu,Anadolu Motor Üretim ve Pazarlama A.Ş.’den Kerim Güven ve Componenta Dökümcülük Tic. ve San. A.Ş.’den Kemal Ören oldu.

Okurlarımızın dikkatine“Ödüllü Çengel Bulmaca” çekilişimize katılabilmeniz için, bulmacanın tam

çözümünü, adınızı, görevinizi ve işyerinizin unvanını belirterek, en geç 11 Mart 2016 tarihine kadar MESS’e göndermeniz veya aşağıdaki faks

numarasına iletmeniz gerekmektedir. İletişim Adresi: Merkez Mah. Geçit Sk. No:2, 34381 Şişli / İstanbul Faks: 0212 241 76 19

Türkiye genelinde 15 ve daha yuka-rı yaştakilerde işsiz sayısı 2015 yılı Ekim döneminde (Eylül, Ekim ve

Kasım aylarını kapsıyor) geçen yılın aynı dönemine göre 104 bin kişi artarak 3 mil-yon 147 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 10,5 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı iş-sizlik oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 12,6 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0,4 puanlık azalış ile yüzde 19,3 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 0,1 puanlık artış ile yüzde 10,7 ola-rak gerçekleşti.

İŞGÜCÜNE KATILMA YÜZDE 51,6 İstihdam edilenlerin sayısı 2015 yılı

Ekim döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 718 bin kişi artarak 26 milyon 856 bin kişi, istihdam oranı ise 0,5 puanlık artış ile yüzde 46,2 oldu. Bu dö-nemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 69 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 649 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 20,4’ü tarım, yüzde 20’si sanayi,

yüzde 7,6’sı inşaat, yüzde 52’si ise hizmet-ler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sek-törünün istihdam edilenler içindeki payı 0,8 puan artarken, sanayi sektörünün payı 0,5 puan, tarım sektörünün payı 0,3 puan azaldı, inşaat sektörünün payı ise değişim göstermedi.

İşgücü 2015 yılı Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 822 bin kişi artarak 30 milyon 3 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 51,6 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,4 puanlık artışla yüzde 71,9, kadınlarda ise 0,9 puanlık ar-tışla yüzde 31,8 olarak gerçekleşti.

Ekim 2015’te herhangi bir sosyal gü-venlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışan-ların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,4 puan azalarak yüzde 33,6, mev-sim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 39 bin kişi azalarak 26 milyon 772 bin kişi oldu. İstihdam oranı 0,1 puanlık azalış ile yüzde 46,1 oldu.

İşsizlik 0,1 oranında artarak yüzde 10,5 olduTürkiye’de işsizlik oranı, geçen yıl Eylül, Ekim, Kasım aylarını kapsayan Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,1 puanlık artışla yüzde 10,5 seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde işsiz sayısı 104 bin kişi artarak 3 milyon 147 bin kişi oldu.

2010 2011 2012 2013 2014 2015

Ocak 13,6 11,1 9,3 9,7 10,3 11,3

Şubat 13,5 10,7 9,6 9,7 10,2 11,2

Mart 12,8 10,1 9,1 9,4 9,7 10,6

Nisan 11,3 9,3 8,2 8,7 9 9,6

Mayıs 10,3 8,9 7,6 8,2 8,8 9,3

Haziran 9,9 8,7 7,3 8,1 9,1 9,6

Temmuz 9,9 8,6 7,6 8,6 9,8 9,8

Ağustos 10,6 8,5 8 9 10,1 10,1

Eylül 10,6 8,2 8,3 9,2 10,5 10,3

Ekim 10,5 8,4 8,3 9,1 10,4 10,5

Kasım 10,2 8,4 8,6 9,3 10,7

Aralık 10,6 9 9,3 9,6 10,9

YILLIK 11,1 9,1 8,4 9 9,9

TÜİK’in verilerine göre 2010-2015 döneminde aylar ve yıllar itibarıyla mevsim

etkilerinden arındırılmamış işsizlik oranları şöyle:

Page 16: Mustafa V. Koç'tan zamansız veda

İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yürütülen Türki-ye’nin enerji ve kömür politikalarını inceleyen “Kömür Raporu: İklim Değişikliği, Ekonomi ve Sağlık Açısından Türkiye’nin Kömür Politikaları” yayımlandı. Kömür Rapo-

ru, Türkiye’nin kömüre bağımlılığı ile uluslararası alanda iklim değişikliği konusundaki çabaları sekteye uğratabi-leceğini vurguluyor. Sağlık, çevre ve ekonomi alanında önde gelen akademisyenlerden Ahmet Atıl Aşıcı, Sevil Acar, Pınar Gedikkaya Bal, Osman Karababa ve Levent Kurnaz tarafından Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ümit Şahin editörlüğünde hazırlanan rapor, Türkiye’deki mevcut durumu, kömürün sağlık üzerine

etkilerini inceliyor. Türkiye’nin enerji politikalarında kömürün önemli bir

yer tuttuğunu vurgulayan rapor, bu durumun Türkiye’nin iklim değişikliğiyle küresel mücadeleye yapması gereken katkıyı yok saydığını ve sera gazı azaltımını içeren bir iklim politikasını imkansız hale getirdiğini ortaya koyuyor.

Yaptıkları analizler ve çalışmalar ışığında kömürün enerji üretiminde kullanımının halk sağlığını olumsuz etkilediğini, iklim değişikliğini tetiklediğini ve çevre sorunlarına yol açtığını gördüklerini söyleyen Ümit Şahin, “Türkiye’deki kömür tehdidine bir bilim insanı olarak sessiz kalmak mümkün değil” dedi.

TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi

Cengiz Göltaş başkanlığında yapılan

“Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Sosyal

Boyutu” panelinde konuşan EMO Enerji

Çalışma Grubu Üyesi Kemal Ulusaler,

“Türkiye’de hane halkı aylık gelirinin

yüzde 25’ten fazlasını enerjiye harcıyorsa

enerji yoksulu kabul edilir” dedi.

İ Ş Ç İ V E İ Ş V E R E N İ N İ L E T İ Ş İ M A R A C I D I R

TMMOB Yük k O K l Ü i

Türkiye’de Türkiye’de 36.4 milyon 36.4 milyon insan enerji insan enerji yoksuluyoksulu

Adana’da gerçekleştirilen “Yenilenebilir Enerji Kay-nakları Sempozyumu’nda (YEKSEM) yenilenebilir enerji kaynaklarının sosyal boyutu masaya yatı-rıldı. Enerji yoksulluğu, enerji kooperatifçiliği ve

enerjinin “temel bir insan hakkı olduğu” vurgulanan panel-de, yenilenebilir enerji kaynaklarının da doğayla ve insanla uyumlu olarak değerlendirilmesinin öneminin altı çizildi.

TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş’ın başkanlığını yaptığı “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Sos-yal Boyutu” panelinde konuşan EMO Enerji Çalışma Gru-bu Üyesi Kemal Ulusaler, “Eğitim, barınma, sağlık, gıdaya ulaşma bunların hepsi bir haktır” derken, enerjinin de hem dolaylı hem de doğrudan bir insan hakkı olduğunu an-lattı. Refah ortamında yaşamını sürdüremeyen insanların eğitim, barınma, sağlık ve sağlıklı gıdaya erişim imkanının da olmadığına dikkat çeken Ulusaler, yaklaşık 3-5 yıl önce enerji yoksulluğundan kimsenin bahsetmediğini, ancak özelleştirmeler sonucunda artık bundan bahsedilir hale geldiğini kaydetti.

Ulusaler, dünyada 2.7 milyar insanın pişirme olanakla-rından yoksun olduğunu, 1.7 milyar kişinin elektriğe ulaşa-

madığını, temiz suya ulaşamamaktan dolayı 1.8 milyon ki-şinin öldüğünü; genele bakıldığında da temelde dünyada 3.5 milyar insanın enerji yoksunu oldukları için öldüğünü kaydetti. Ulusaler, gelişmiş ülkelerde de özellikle özelleş-tirmelerin ardından enerji yoksulluğundan dolayı özellikle emeklilerin kışı geçirmek için bir odaya hapsolduklarını, İngiltere’de 5.5 milyon hane halkının yakıt yoksunu kabul edildiklerini aktardı.

TÜRKİYE’DE GELİRİN YÜZDE 25’İ ENERJİYE HARCANIYOR

Enerji yoksulluğu için eşik değerlerin bulunduğunu ifade eden Ulusaler, Türkiye’de hane halkının aylık gelirinin yüzde 25’ten fazlasını enerjiye harcıyorsa “enerji yoksulu” kabul edildiğini, bunun için de suyun yüzde 3, elektriğin yüzde 10 paya sahip olduğunu ve bu eşik değerler için-de aslında bir enerji kullanımı olmasına rağmen ulaşımın da dahil olmadığını kaydetti. Ulusaler, TÜİK verilerine göre 36.4 milyon insanın enerji yoksunluğu içinde olduğunu, bu rakamın özellikle Karadeniz ve iç kesimlerde, Doğu ve Gü-neydoğu’da yüksek olduğunu bildirdi.

“Türkiye kömüre dur demeli”

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendir-me Vakfı’nın (ÇEVKO) geri dönüşüm çalışmaları kapsamında, 3 milyon ağacın kesilmesi ve 4 milyar metreküp suyun ise israf olması önlendi. ÇEVKO’nun ambalaj atıklarının geri kazanımını

sağlamaya yönelik bu yıl yürüttüğü çalışmalar sonucu, 586 bin 191 ailenin yıllık elektrik tüketimini sağlayacak 1 milyar 617 milyon 888 bin 778 kilovat saat elektrik tasarrufu sağlandı.

Ambalaj atıklarının çöp depolama sahalarına gömülmeyerek geri kazanılmasıyla 373 futbol sahası büyüklüğüne eş değer 2 milyon 686 bin 698 metreküp depolama sahasından tasarruf edildi. Vakıfça yürü-tülen plastik ambalaj atıklarının geri dönüştürülmesi çalışmalarıyla ise 92 milyon 982 bin 544 litre fosil yakıt tasarrufu sağlandı. Yıl başından itibaren kağıt, karton ve kompozit ambalaj atıklarının geri dönüşümünü sağlayan ÇEVKO, 27 bin 297 ailenin yıllık su tüketimine denk gelecek 4 milyar 777 milyon 57 bin 974 metre-küp suyun israf olması ve 3 milyon 150 bin 273 ağacın kesilmesinin önüne geçti.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan ÇEVKO Genel Sekreteri Mete İmer, vakıf olarak ambalaj atıkları-nın geri kazanılması konusunda 24 yılı aşkın süredir çalıştıklarını belirtti. Her geçen yıl artan ambalaj atığı miktarının ülke ekonomisine ve çevrenin korunmasına katkısını kamuoyuna duyurduklarını aktaran İmer, top-lumda geri kazanım bilincinin yerleştirilmesi için çaba sarf ettiklerini kaydetti.

Geri dönüşümle 3 milyon ağacın kesilmesi önlendi

ISSN 1303-2526