mta bİlİmsel etkİnlİkler haftasi · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları...

108

Upload: dinhhuong

Post on 06-May-2019

269 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri
Page 2: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri
Page 3: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI

2019

BİLDİRİ ÖZLERİ KİTABI

11-15 ŞUBAT 2019

MTA KÜLTÜR SİTESİÜniversiteler Mah. Dumlupınar Bulvarı No.139

ANKARA-TÜRKİYE

Page 4: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

MTA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA SAHİBİ GENEL MÜDÜRCengiz ERDEM

REDAKSİYON KURULUCahit DÖNMEZ (Başkan)Hafize AKILLI Ayhan ILGARNuray KARAPINARFüsun YİĞİT FETHİGökhan ATICI

EDİTÖRLERÖzlem Argun AKTANAydan ÇALIKB.Bihter DEMİRCİH. Tuba DUYGULUFüsun YİĞİT FETHİErhan KARAKUŞPınar ŞENMehmet VEKLİ

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Fatih DUMANLI Bilimsel Dokümantasyon ve Tanıtma Dairesi BaşkanıE-mail: [email protected]

YÖNETİM YERİRedaksiyon Kurulu BaşkanlığıMaden Tetkik ve Arama Genel MüdürlüğüGenel Müdürlük Binası (A Blok)Üniversiteler Mah. Dumlupınar Bulvarı No: 13906800 Çankaya/ANKARAE-mail: [email protected]

Basım Tarihi : 31.01.2019Matbaa : MTA MatbaasıAdres : Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Üniversiteler Mah. Dumlupınar Bulvarı No: 139 06800 Çankaya/ANKARAYayın Türü : Süresiz Yayın

ISBN: 978-605-9516-60-0

© Makalelerin telif ve iktibas hakkı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)’ya aittir. İzinsiz çoğaltılamaz satılamaz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Page 5: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

DÜZENLEME KOMİTESİ

BAŞKAN

Cengiz ERDEM Genel Müdür2. BAŞKAN

Dr. Erol TİMUR MTAUzmanı(GenelMüdürDanışmanı)

DÜZENLEME KOMİTESİ ÜYELERİ

Doç.Dr.PınarŞEN MadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığıDr.FüsunYİĞİTFETHİ DenizAraştırmalarıDairesiBaşkanlığıAydan ÇALIK MadenAnalizleriveTeknolojileriDairesiBaşkanlığıB.BihterDEMİRCİ JeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığıÖzlem ARGUN AKTAN ÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığıH.TubaDUYGULU FizibiliteEtütleriDairesiBaşkanlığıErhanKARAKUŞ JeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığıMehmetVEKLİ EnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı

YAZI İNCELEME KURULUArdenizKARAGÖZ MehmetVEKLİAydınOlcayÇOLAKOĞLU MuratKIRTILBahadırGÜLEZ MuratKORUYUCUBülentTOKA MustafaKemalREVANCahitDÖNMEZ MustafaKIRIKOĞLUCanerZEYREK MustafaSEVİNEbruSEZEN NailYILDIRIMErcanKUŞÇU NeşeOYALFatmaBELİNDİR OktayPARLAKFeyzaŞAHİNKILAVUZ ÖnerÖZMENFüsunYİĞİTFETHİ ÖzdenİLERİGökhanKADINKIZ ÖzlemARGUNAKTANGüzideKALYONCUERGÜLER SelimÖZALPHafizeAKILLI SeyfiBAKIRİlhanSÖNMEZ UğurAKINKurtuluşGÜNAY YavuzBEDİM.ÖzgüARISOY YavuzÇUBUKMehmetAkifPOLAT

Page 6: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri
Page 7: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

ÖNSÖZMTA Genel Müdürlüğü, 1935 yılından bu yana ülkemiz endüstrisi için gerekli hammaddeleri ve enerji kaynaklarını arayıp bulmak ve değerlendirmek yolunda büyük önem taşıyan bir görevi üstlenmiş bulunmaktadır. 84 yıllık köklü geçmişiyle, hammaddelerin ülke ekonomisinin hizmetine sunulması için çalışmalarını sistematik olarak sürdürmekte ve yerbilimleri konusunda üretilen bilgilerin gelecek nesillere aktarılması öncülüğünü her zaman elinde bulundurarak, bilimsel ve teknik birikiminin değerini bilerek ve bunların üstüne yenilikleri de ekleyerek faaliyetlerini sürdürmektedir.

Kurulduğu günden bu yana, ülkemizin madencilik sektörünün gelişmesi için gerekli her türlü bilgiyi üreten ve altyapı hizmetlerini sunan MTA, yer kabuğunu araştırmış, incelemiş ve bunun sonucunda topladığı bilgileri ilgili kamu kurumları ile özel sektörün kullanımına sunmuştur. Bu kapsamda ilgili sektörlere jeoloji ve jeofizik haritaları, madene yönelik altyapı bilgileri, katı yakıt ve jeotermal enerji kaynak bilgileri, afet zararlarını azaltmaya yönelik diri fay ve heyelan haritaları vb. temel yer bilim verilerini üretmiştir.

Kurumumuz son iki yılda ise;

• Havza - kuşak madenciliğinin geliştirilmesi ve yeni maden yataklarının bulunması için metalik madenler, endüstriyel hammaddeler ve enerji hammaddelerine yönelik olarak 2017-2018 yılları içerisinde 2.500.000 metre sondaj çalışmasını gerçekleştirmiştir.

• Değişen dünya koşullarında sadece ülke sınırları içerisinde bilgi üretmekle yetinmeyip, diğer ülkelerle de iş birliği içerisine girmiş, maden arama çalışmalarını iki şirket kurarak yurt dışına taşımıştır. Sudan ve Özbekistan’da kurulan şirketlerimizle; MTA yurt dışında ilk kez şirket sahibi olurken, Sudan’da yapılan İmtiyaz Anlaşması ile de tarihinde ilk kez yurt dışında ruhsat sahibi olmuştur. Genel Müdürlüğümüzün üzerinde büyük titizlikle durduğu yurt dışı arama ve araştırma faaliyetleri, Türkiye’ye madencilik sektöründe uluslararası bir rol sağlayacaktır.

• Ülkemiz deniz yetki alanları başta olmak üzere tüm denizlerde yapılacak araştırma faaliyetlerinde kullanılmak üzere tamamen yerli ve milli imkânlarla inşa edilen “Oruç Reis” araştırma gemisi tamamlanmış ve Karadeniz’de araştırmalara başlamıştır.

• Kurumumuz çalışmaları için özel tasarlanan iki adet uçakla gerçekleştirilmekte olan havadan jeofizik çalışmaları ile ülkemizin örtülü yer altı kaynaklarının ortaya çıkarılması için çalışmalara başlanmış olup gerekli verilere kısa bir zaman diliminde ulaşacaktır.

• Ülke genelinde toplanan 133.230 adet dere sedimanı örneğinde 57 element için düşük sınır değerlerde analiz yapmış ve henüz keşfedilmemiş maden sahalarının bulunmasında önemli ipuçları sağlayacak 18 paftadan oluşan Türkiye Jeokimya Atlası’nın basımını tamamlamıştır.

• Maden arama, araştırma ve üretimi sırasında kamu ve özel sektör tarafından Türkiye genelinde üretilen yerbilimleri verileri ile sondajlara ait karot, kırıntı, el örneği ve benzeri numuneler ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri Veri ve Karot Bilgi Bankası’nı kurmuştur.

• Gelecekte de ülkemiz yerbilimleri çalışmalarında ihtiyaç duyulan hizmetleri gerçekleştirebilmek amacıyla, teknolojik alt yapısını yenilemiş, bu bağlamda analiz laboratuvarlarını modernize ederek yıllık 60-70 bin olan analiz kapasitesini 520 bine çıkarmıştır.

• Kurumumuzda istihdam edilmek üzere, yüksek lisans ve doktora eğitimi almak üzere toplamda 200 öğrenci burslu olarak yurt dışına gönderilmiş olup, eğitimlerini tamamlayan öğrencilerin ilk grubu geri dönmüş ve kurumda çalışmaya başlamıştır.

Page 8: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

Söz konusu yenilikler, gelişmeler ve sonuçlar, işçisinden memuruna, mühendisinden üst düzey yöneticisine kadar, gece-gündüz, yaz-kış demeden çoğunlukla sevdiklerinden ve konforundan günlerce uzakta, büyük bir özveri ve gayretle çalışan MTA’lıların başarısıdır.

Genel Müdürlüğümüzün amaç ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirdiği çalışmaların sunulacağı “MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası 2019” etkinliğinin, bilimsel çalışmaların en önemli ayağını oluşturan bilgi alışverişi ve disiplinler arası bilimsel iletişim için bir ortam oluşturmasını ümit ediyorum. 11-15 Şubat 2019 tarihlerinde yapılacak olan etkinlikte, Genel Müdürlüğümüzün 2018 yılında yürüttüğü bilimsel araştırma ve arama projeleri, yerbilimcilerin görüşüne sunulacak ve tartışılacaktır. 49 adet sözlü ve 30 adet poster sunumun yapılacağı etkinlik, bildirilerin tartışılarak yeni fikirlerin ortaya çıkmasına, yeni bakış açılarının oluşmasına, üretilen bilgilere yeni bilgilerin katılmasına fırsat verecektir.

MTA’nın düzenlediği ve paydaş olduğu tüm toplantılarda olduğu gibi, yerbilimleri camiasının bir araya gelmesine ve karşılıklı etkileşim kanallarının açılmasına ortam hazırlama görevimizi yerine getirmiş olmaktan ve konu ile ilgili tüm meslektaşlarımızı Bilimsel Etkinlikler Haftası’nda aramızda görmekten dolayı mutluluk duyuyorum. Bu etkinliğe her düzeyde katkı sağlayan arkadaşlarıma, konferansları ile etkinliğimize destek veren bilim insanlarına, sunumlara katılıp görüşlerini bizimle paylaşan araştırmacılara içtenlikle teşekkür eder, başarılar dilerim.

Cengiz ERDEM Genel Müdür

Page 9: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

v

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

İÇİNDEKİLER DİZİNİ

İÇİNDEKİLER DİZİNİ .................................................................................................. v

SÖZLÜ SUNUMLAR .................................................................................................... 1

TÜRKİYE HAVADAN JEOFİZİK ARAŞTIRMALARIAlperKIYAK.................................................................................................................... 2

ULUSLARARASI STANDARTLARA UYUM SÜRECİNDE KAYNAK/REZERV RAPORLAMASINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR VE MTA’DAKİ MEVCUT DURUMLemanÇETİNER............................................................................................................ 3

ULUSLARARASI STANDARTLARDA (CRIRSCO) YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALARA BİR ÖRNEK: AFYONKARAHİSAR-DİNAR-DOMBAYOVA KÖMÜR SAHASIBerkBESBELLİveMustafaTOSUN.............................................................................. 4

TÜRKİYE JEOLOJİK ARAŞTIRMA SONDAJLARINA BİR ÖRNEK: ÇAYIRLI-ERZİNCAN HAVZASIBülentBAKIRHAN,YükselMETİN,KorhanÇAKIR,İsmailÖZTEL,İsmailDEĞER,HalilYUSUFOĞLUveNazanYALÇINERİK................................................................ 5

TRAKYA OLİGOSEN HAVZASI KÖMÜR ARAMALARITamerTANSAKveŞehmusÜNER.................................................................................. 7

TRAKYA BÖLGESİNİN RADYOAKTİF HAMMADDE YÖNÜNDEN ARAŞTIRILMASILütfiTAŞKIRAN,OlcayİNANÇ,Oğuz.İ.ABİZ,MustafaKÜÇÜK,GürselARSLAN,MustafaDESTUR,AtakanALACA,TürkerYAS,SerdarKURDALve ErşanEMİROĞLU.......................................................................................................... 8

ORTA VE DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNİN JEOLOJİSİÖzmenEVCİMEN,VahdetTUNÇDEMİR,ÖzgürKANDEMİR,FatihKANARve HakanHakkıKAPTAN................................................................................................... 9

SİNKOT – ERENLER (ARTVİN) SAHALARININ JEOLOJİSİ, CEVHERLEŞMESİ VE DOĞU KARADENİZ METALOJENİK KUŞAĞINDAKİ KONUMUÜmitAYDIN,CevdetİrfanEROĞLU,AhmetAĞAN,FatihPEKDEMİR, SerdarKESKİN,TurgutTOK,MustafaNazmiÇELEBİ,TunaÖNERve SerkanGÖRGÜLÜ....................................................................................................... 10

SUDERE-KİRAZBELİ (ORDU-FATSA) EPİTERMAL ALTIN CEVHERLEŞMESİ VE JEOLOJİSİÜmitAYDIN,AytaçTULUKÇU,AbdulazizKARAGÖZ,TurgutTOK, SalihaTOPÇUOĞLU,MustafaNazmiÇELEBİ,TurgutÇOLAKveSerdarKESKİN..11

Page 10: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

vi

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KARADENİZ 2B/3B SİSMİK VERİ TOPLAMA FAALİYETLERİTuğrulŞükrüYURTSEVER,FüsunYİĞİTFETHİveOktarKURTULUŞ.................... 12

DOĞU KARADENİZ GAZ HİDRATLARININ OLUŞUM MEKANİZMASININ BELİRLENMESİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASIGüzideKALYONCUERGÜLER,ZeynelAbiddinERGÜLER,NevinAYTEMİZ,AyşeDAĞLIYAR,MelisBAYINDIR,İrfanErenATEŞ,ÖzlemARGUNAKTAN,FüsunYİĞİTFETHİ,NilgünOĞUZveUfukKİBAR................................................... 14

STRATEJİK MADENLER: GRAFİT VE NADİR TOPRAK ELEMENTLERİAyşeERDEM................................................................................................................. 16

ORTA KARADENİZ MASİF SÜLFİT YATAKLARININ JEOLOJİK ÖZELLİKLERİKurtuluşGÜNAY,CüneytBARAN,KenanCOŞKUN,AysunSÖZCÜ,HasanMİSKİ,ÖzgürDEVECİveİbrahimERTEKİN.......................................................................... 17

KIZILIRMAK HAVZASININ ÇEVRESEL JEOKİMYA PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASIAyşeÖZKARA,VolkanBABACAN,DilekBABACAN,BanuKARABACAK,EbruBEYRİBEY,AyşeCEBE,SerkanPALASveTunçİSLAMOĞLU................................... 18

TÜRKİYE YÜKSEKLİK SİSTEMİNİN MODERNİZASYONU VE GRAVİTE ALT YAPISININ İYİLEŞTİRİLMESİ (HGK, MTA, TPAO, TÜBİTAK MAM, TUBİTAK UME) MuzafferNAVRUZveAydınAYRANCI......................................................................... 19

AMASYA-ÇORUM-SAMSUN KÖMÜR ARAMALARIMertSALMANveOktayTÜVAR.................................................................................. 21

BAHÇECİK (TRABZON-ARAKLI) EPİTERMAL ALTIN CEVHERLEŞMESİNİN KÖKENİ VE EKONOMİK POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİDenizGÖÇ,RıfatCihanSEVİM,MustafaÖZKAN,SemihHAMZAÇEBİve M.KemalREVAN.......................................................................................................... 22

MADEN ARAMACILIĞINDA KALİTE GÜVENCE/KALİTE KONTROL UYGULAMALARIİbrahimDİNLENveMustafaTOKOĞLU.................................................................... 23

TÜRKİYE’DEKİ METAMORFİK KUŞAKLARIN KARŞILAŞTIRILARAK OLASI CEVHER PARAJENEZLERİNİN ARAŞTIRILMASI: ORTA VE DOĞU PONTİDLERAliERGEN,AlperBOZKURT,ErcanTUNCAYveTolgaESİRTGEN......................... 24

BATI ANADOLU’NUN TEKTONOSTRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİİsmetALAN,HalilKESKİN,İbrahimALTUN,NevzatBÖKE,VeliBALCI, HasanELİBOL,HünkarDEMİRBAĞ,SedatARMAN,MustafaSOYAKIL, NurullahHANİLÇİ,ÖmerFarukÇELİKveOsmanCANDAN.................................... 25

Page 11: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

vii

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE YERBİLİMLERİ VERİ VE KAROT BİLGİ BANKASI (TÜVEK)AbdulkerimAYDINDAĞveAkınGEVEN..................................................................... 27

AFYONKARAHİSAR-BURDUR-ANTALYA BÖLGESİ KÖMÜR ARAMALARIMahirSEZGİNveArzuABDİ....................................................................................... 28

SERAMİK KÖPÜK FİLTRE ÜRETİMİ VE KARAKTERİZASYONUDevrimPEKDEMİR,EmrahORAL,İbrahimVAROL,GüzinAVCIve SezaiÖZBEK................................................................................................................ 29

BATI ANADOLU’DA İNTRÜZİFLERE BAĞLI Au-Pb-Zn-Cu CEVHERLEŞMESİ (KAPLANKÖY-BERGAMA-İZMİR) RamazanSARI,ŞahsetKÜÇÜKEFE,FatihBADEMLER,MehmetBarışDURGUN,GökçeGamzeERSOY,ZehraDEVECİARALveGökbenELBİ................................... 30

ZİRKONYUM OKSİT SERAMİK ÜRETİMİNerminKAYABAŞI,GünnurULUSOYveGüzinAVCI................................................. 31

ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİNDEKİ JULIOPOLIS NEKROPOLÜ ANTİK TAŞLARININ GEMOLOJİK İNCELEMESİTuğbaVELİOĞLU,KoraySÖZERİ,HandanGÜNELve OsmanTanerSONGÖREN........................................................................................... 32

TÜRKİYE YERKABUĞU ÖZELLİKLERİ VE JEODİNAMİĞİNİN ARAŞTIRILMASI: 2018 YILI ÇALIŞMALARIAkınKÜRÇER,AliRızaKILIÇ,SelimARSLAN,LeventKARADENİZLİ,ÖnderKAYADİBİ,ÖmerHACISALİHOĞLU,AtakanALACA,UğurAKIN,İsmailDURAN,UmutÖNCÜ,EmreDEĞİRMENCİ,MuammerCanÜNSAL,MertÇELİK,HalilGÜRSOY,OrhanTATAR,EminULUGERGERLİ,MehmetKESKİN,BülentORUÇ veLeventGÜLEN......................................................................................................... 33

POLATLI SİVRİHİSAR HAVZASI SODYUM SÜLFAT VE POLİHALİT CEVHERLEŞMESİMuratKIRTIL,AliKOCAHARZEN,AytekinÇOLAK,EkremCOŞAR, MustafaKARAKAŞ,TayfunBİLGİÇ,NiyaziTARHANveNecmettinAKALIN............ 35

ORTA ANADOLU TERSİYER HAVZALARI ENDÜSTRİYEL TUZLARININ TEKNOLOJİK KAZANIM ÇALIŞMALARIErolÜÇGÜL,M.ŞevkiTÜRÜDÜ,AybükeA.TURAN................................................ 36

NEVŞEHİR İLİ RADYOAKTİF HAMMADDE ÇALIŞMALARINA AİT DEĞERLENDİRMELERSerkanKARACA,MustafaAKSOY,ÖmerNedimALÇİÇEK....................................... 37

SİNCAN-KAZAN OVASI’NIN JEOTERMAL POTANSİYELİEnginBÜLBÜL,DüzgünÇAM,DilekBATUM,AhmetÜÇER,AliRızaKILIÇ, MehmetKÜSEK,İsmailDEĞER,AdemŞENGÜLveSafaBAKRAÇ.......................... 38

Page 12: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

viii

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ORTA ANADOLU’DA YÜZEYLENEN İNTRÜZİF KAYALARIN TEKTOJENETİK SINIFLANDIRILMASI VE BUNLAR İLE İLİŞKİLİ OLARAK GELİŞMİŞ METALOJENİK PROVENSLEREzgiULUSOY,MeralGÜREL,LeventDUYGUveYusufKağanKADIOĞLU............ 39

NİĞDE MASİFİ’NİN TEKTONO-STRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİMetinBEYAZPİRİNÇ,AliEkberAKÇAY,MustafaKemalÖZKAN, HalilYUSUFOĞLU,MuhamedÇOBAN,MeftunKeremSÖNMEZ, MustafaDÖNMEZveUralŞAVUR.............................................................................. 40

SONDAJ ÇAMUR ATIKLARININ SUSUZLAŞTIRILMASIMustafaAKILLI............................................................................................................ 41

SİVAS-KARAÇAYIR ALKALİ KOMPLEKSİ FELDİSPAT VE NADİR YER ELEMENTLERİ POTANSİYELİHaşimAĞRILI,TurgutÇOLAK,MuratÜNAL,SedatİNALveYavuzÇUBUK........... 42

KONYA-KARAPINAR / KARAMAN-AYRANCI KÖMÜR SAHASININ JEOTEKNİK ETÜDÜİbrahimAKBULUT....................................................................................................... 43

GÖLLER BÖLGESİ HUNTİT KONSANTRESİNİN TEKNOLOJİK KULLANIM OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASIGünnurULUSOY,BernaGÜLERYÜZ,MehmetULUSOYveNerminKAYABAŞI...... 44

MADENCİLİK SEKTÖRÜNE TEKNOLOJİK ÇÖZÜMLERSaruhanSAKLAR,SalihÜNAL,AhmetY.YAMANTAŞveEmreTOPRAK.................. 45

BALABAN DEMİR CEVHERLEŞMESİNİN (KIRKLARELİ-DEMİRKÖY) KÖKENİ VE EKONOMİK POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİDenizTİRİNGA,YılmazÇELİKveGüvençDEMİRKIRAN......................................... 46

MALATYA-KULUNCAK URANYUM-NİOBYUM-NADİR YER ELEMENTLERİ (U-NB-NYE) CEVHERLEŞMESİOkanPULAT,MehmetAliYASTI,MustafaKARAKAŞ,HamitİNANve SerkanÖZTÜRK........................................................................................................... 47

MENDERES MASİFİ GÜNEY KANADINDA ÇEKİRDEK SERİ İÇİNDE FELDİSPAT, ÖRTÜ ŞİŞTLERİ İÇERİSİNDE GRAFİT OLUŞUMLARIİlhanSÖNMEZveReyhanDENİZ............................................................................... 48

TÜRKİYE’DEKİ SÜS TAŞI POTANSİYELİNİN ARAŞTIRILMASIKoraySÖZERİ,HandanGÜNEL,TuğbaVELİOĞLUveErhanDURAN................... 49

MUŞ-ELAZIĞ NEOJEN HAVZALARI KÖMÜR ARAMALARI VE KAYNAK BELİRLEME ÇALIŞMALARIKorhanUSTA................................................................................................................ 50

Page 13: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

ix

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

PÜTÜRGE-SEY DERESİ (MALATYA) Cu-Zn-Au-Ag CEVHERLEŞMESİ: GÜNEYDOĞU ANADOLU OROJENİK KUŞAĞINDA TANIMLANAN İLK BESSHİ TİPİ VMS YATAĞINailYILDIRIMveMahmutEROĞLU.......................................................................... 51

MOBİL DİJİTAL KUYU LOG SİSTEMLERİ ARAŞTIRMA ve GELİŞTİRMEAliİŞERİ....................................................................................................................... 52

YERALTISUYU MODELLEME ÇALIŞMALARI, AFŞİN - ELBİSTAN - ÇÖLLOLAR SAHASIOsmanGÖKMENOĞLUveMehmetKESKİN............................................................. 53

KAHRAMANMARAŞ GÖKSUN - KARADUT YÖRESİ FELDİSPATLARININ ARAŞTIRILMASINecmiKIRAL,YavuzBEDİveSerpilTAN.................................................................... 54

MADEN SAHALARININ REHABİLİTASYONU: IŞIKLAR PASA SAHASIAlperDEMİRBUGAN,CihanYURTERİ,HakanPEHLİVAN,EmreŞİMŞEKve AyşeCEBE.................................................................................................................... 55

DOĞALTAŞ SAHALARININ JEOTEKNİK VE ATIK SORUNLARININ BELİRLENMESİ VE BLOK SAĞLAMLAŞTIRMA TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİAbdulkerimAYDINDAĞ,SerkanPALAS,AtiyeTUĞRUL,AyşeCEBE,İbrahimKAYAKIRAN,TunçİSLAMOĞLU,MuratYILMAZ,ErdiAVCI,DomenicoCALCATERRAvePiergiulioCAPPELLETTİ............................................................... 56

POSTER SUNUMLARI ............................................................................................... 57

TRAKYA BÖLGESİNİN RADYOAKTİF HAMMADDE YÖNÜNDEN ARAŞTIRILMASI: YÜKSEK AYRIMLI (2B) JEOFİZİK SİSMİK YANSIMA, DÜŞEY ELEKTRİK SONDAJ (DES), ÇOK KANALLI ÖZDİRENÇ (ÇKÖ) ve YAPAY UÇLAŞMA (IP) ÇALIŞMALARIGürselARSLAN,MustafaDESTUR,ErdenerIZLADI,TürkerYAS,İmamÇELİK,AbdullahGÜRER,Z.RezzanÖZERK,ŞengülEMİROĞLU,SinemAYKAÇ,SalihERDEN,KürşatBEKARveE.BurcuKÖSE.................................................................. 58

TÜRKİYE GENELİ EKONOMİK JEOLOJİ ÖNGÖRÜ ALANLARININ JEOFİZİK YÖNTEMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ VE DENETLENMESİMustafaKÜÇÜKveYeşimER...................................................................................... 59

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN JEOTERMAL ENERJİ POTANSİYELİ: ELAZIĞ - MERKEZ - CİPKÖY ÖRNEĞİOrhanKILINÇ,AydınÇİÇEK...................................................................................... 60

Page 14: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

x

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KUZEY ANADOLU FAY ZONU (KAFZ) VE DOĞU ANADOLU FAY ZONU (DAFZ) BOYUNCA GELİŞMİŞ HAVZALARIN EKONOMİK POTANSİYELLERİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ YÖNTEMLERİ İLE İNCELENMESİ: KAFZ-ORTA ve DOĞU BÖLÜMÜÖnderKAYADİBİ,AkınKÜRÇER,HafizeAKILLI,OrhanTATAR,HalimMUTLU veMehmetKESKİN...................................................................................................... 61

KARACAÖREN (SANDIKLI-AFYONKARAHİSAR) SAHASI PORFİRİ Cu-Mo-Au CEVHERLEŞMESİSebahattinAKveOsmanYUMUK................................................................................ 63

DİJİTAL JEOFİZİK CİHAZLARI ARGE ÇALIŞMALARIAliİŞERİ....................................................................................................................... 64

AMASYA-ÇORUM-SAMSUN EOSEN HAVZASI KÖMÜR ARAŞTIRMALARINDA JEOFİZİK MANYETOTELLÜRİK ÇALIŞMASISultanBOSTANveErkanÖZTAY................................................................................. 65

KÖSEBUCAĞI (FATSA-ORDU) BENTONİT YATAĞIMetinUSTA,HasanTOPSAKAL,TurgutÇOLAK,SeyfiBAKIR,NecmiKIRAL, SerpilTAN,MuratAKGÖZ,BahadırGÜLEZ,OktayPARLAKveAytaçTULUKÇU.. 66

TÜRKİYE BÖLGESEL ÖLÇEKLİ SIVILAŞMAYA YATKINLIK HARİTALARI: 1/500.000 ÖLÇEKLİ ADANA VE HATAY PAFTALARIAylaBULUTÜSTÜN,AdemÖZATA,OrhanCemÖZERK, RefahatOSMANÇELEBİOĞLU,AnılARDAHANLIOĞLU,ÇağlarBOZANve AlperGÜRBÜZ............................................................................................................. 67

DOĞU KARADENİZ METALİK MADEN ARAMALARINDA JEOFİZİK IP ETÜDÜTanerBEKARveAkınADIGÜZEL............................................................................... 68

SUDERE EPİTERMAL ALTIN SAHASININ JEOFİZİK IP YÖNTEMİYLE İNCELENMESİKürşadBEKARveTürkerYAS..................................................................................... 69

UÇUCU KÜLLERİN KARAKTERİSTİKLERİ VE ÇEVREYE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI: SENTETİK ZEOLİT YAPIMINDA KULLANILABİLİRLİĞİGüzideKALYONCUERGÜLER,İrfanErenATEŞ,AyşeDAĞLIYAR,MelisBAYINDIR,ArdenizKARAGÖZ,NilgünOĞUZ,SemaDAİBAŞOĞLU,ÖzlemARGUNAKTAN,CihanYURTERİveEbruALBAYRAK.......................................................................... 70

TÜRKİYE KÖMÜR ARAMALARI BURDUR-ANTALYA JEOFİZİK ELEKTRİK ETÜDÜHayrettinKARZAOĞLUveGamzeKARZAOĞLU...................................................... 72

Page 15: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

xi

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ESKİŞEHİR FAY ZONU METALİK MADEN ARAMALARI: TÜFEKÇİKONAK SAHASI (BURSA-İNEGÖL) PORFİRİ Cu-Mo CEVHERLEŞMESİNE İLİŞKİN BULGULAROnurTİRYAKİ,MustafaKemalMENGELOĞLU,HayrullahYILDIZ, LeventAKDUMANveGülsümEsraKÜÇÜK.............................................................. 73

KUZEYBATI FAY ZONU METALİK MADEN ARAMALARI JEOFİZİK CSAMT ÇALIŞMASIAhmetÜÇERveDilekBATUM.................................................................................... 74

MANİSA-ALAŞEHİR-AZITEPE METAGABRO/AMFİBOLİT KÜTLESİ (MENDERES MASİFİ) TİTAN POTANSİYELİHaşimAĞRILI,MuratÜNAL,TurgutÇOLAK,A.BakiGÜNAYDINve YavuzÇUBUK............................................................................................................... 75

BURDUR HAVZASI HUNTİT CEVHERLEŞMELERİOktayPARLAK,MuratAKGÖZ,HakanÜSTÜNveFeyyazKAPKAÇ........................ 76

KİRAZLIYURT SAHASININ CEVHERLEŞME POTANSİYELİNİN IP YÖNTEMİYLE ARAŞTIRILMASITürkerYASveKürşadBEKAR..................................................................................... 77

MTA PROJELERİ VE MTA ÜCRETLİ İŞLERİNDE UYGULANAN JEOFİZİK KUYU ÖLÇÜLERİ ÇALIŞMALARIUğurZAMAN................................................................................................................ 78

TOKAT KALESİNİN JEOFİZİK ETÜDÜSinanKELEŞ,ŞefikaKÖKLÜ,RamazanAPA,ŞengülEMİROĞLU, ZeynepRezzanÖZERKveSinemAYKAÇ..................................................................... 79

CEVHERLEŞME ALANLARININ BİTKİ ANOMALİLERİ İLE DENETLENMESİEbruBEYRİBEYveDilekBABACAN........................................................................... 80

TÜRKİYE PALEOSİSMOLOJİ ARAŞTIRMALARI: AFYONKARAHİSAR-DENİZLİ ARASINDA KALAN ALANIN PALEOSİSMOLOJİSİ, GÜNEYBATI ANADOLUHasanELMACI,SelimÖZALP,ErsinÖZDEMİR,AdilDOĞAN,ŞeydaOLGUN,MeryemKARA,TolgaÇAN,VolkanÖZAKSOY,DevrimERŞEN,İsmailKAHRAMAN,FerdaneKARAKAYA,OzanVARLIOĞLU,ÇağlarKULAMAN,SenemTEKİN, AkınALAK,LeventÇUBUKveM.AliIŞIK................................................................. 81

ORTA ANADOLU TERSİYER HAVZALARI ENDÜSTRİYEL TUZ ARAMALARI: ANKARA İLİ POLATLI İLÇESİ JEOFİZİK ETÜDÜOrhanATAMAN,ÖmerDUMANveHamdiGÜLŞEN................................................. 83

NADİR YER ELEMENT ARAMALARINDA GRAVİTE-MANYETİK VE RADYOMETRİK ÇALIŞMALARAytekinAYVA................................................................................................................. 84

Page 16: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

xii

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ÇANKIRI-ÇORUM HAVZASI, KOCAÇAY FORMASYONU FAUNA BULGULARI VE BİYOSTRATİGRAFİSİMüjdeGÜRSOY,MuhittinGÖRMÜŞveCemalTUNOĞLU....................................... 85

ENERJİ TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE UYGULANMASIKoraySÖZERİ,ErhanDURANveFatihYETER......................................................... 86

JEOTERMAL KAYNAK KORUMA ALANLARI ETÜT ÇALIŞMASI: TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞMALARNilgünDOĞDU............................................................................................................ 87

ÖRDEKKÖY SAHASININ METALİK MİNERALİZASYON POTANSİYELİNİN JEOFİZİK IP YÖNTEMİYLE İNCELENMESİKürşadBEKAR,TanerBEKARveAkınADIGÜZEL.................................................... 88

FINDIKLIKOYAK GRAFİT CEVHERLEŞMESİNİN JEOFİZİK IP TEPKİSİKürşadBEKAR,TürkerYAS......................................................................................... 89

PASA MALZEMESİNİN MAKASLAMA DAYANIMI VE ŞEV DURAYLILIĞININ İNCELENMESİ, SOMA ÖRNEĞİSümeyraTETİK,ArdaAĞDEMİR,MustafaGÖRK,AliHasretBULUT, KorayULAMIŞ,CihanYURTERİveHakanPEHLİVAN............................................. 90

Page 17: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

SÖZLÜ SUNUMLAR

Page 18: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

2

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE HAVADAN JEOFİZİK ARAŞTIRMALARI Alper KIYAK

MTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDaireBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Türkiye’de maden arama çalışmalarına kalite ve ivme kazandıracak yeni bir atılım olan “Havadan Jeofizik Araştırmaları Projesi” ile ülkedeki maden rezervlerinin potansiyel teşkil ettiği bölgeler tespit edilerek nokta atışla arama ve sondaj çalışmaları yapılacaktır. Türkiye’nin havadan Manyetik ve Spektrometre verilerinin topladığı projede, MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı Koordinatörlüğünde, iki adet uçakla çevresel ve fiziki koşulların imkansızlığı nedeniyle maden arama ve tespit çalışmalarının yapılamadığı ve karadan ölçü almanın imkansız ya da zor olduğu yerler de dahil olmak üzere tüm Türkiye’nin Havadan Jeofizik haritalarını oluşturarak potansiyel alanlar tespit edilecektir. 2017 yılı Aralık ayında çalışmalarına başlanan ve Türkiye’nin maden aramacılığı çalışmalarına altlık teşkil edecek, adeta maden kaynaklarının “röntgeni”ni çeken proje kapsamında şu ana kadar ilk öngörü haritalarının oluşturulması amacıyla planlanan birinci faz uçuşları kapsamında toplamda 1700 saat üzerinde uçuşla ülke genelinin yaklaşık % 80’lik kısmı taranmıştır. Uçuşlar yüzeye oldukça yakın olacak şekilde nominal 200 metre yükseklikte gerçekleştirilmektedir. Proje Kapsamında uçuşların icra edilmesi için, 2 tane 2017 Model Cessna Caravan EX modeli hava aracına gerekli olan cihaz, sensör ve tüm ek donanımların yeni üretim olarak entegrasyonu Kanada’da yaptırılarak ülkemize getirilmiştir. Proje kapsamında uçakların kuyruk kısmına monte edilen Düşey Manyetik Gradient Sensörünün, Cessna Grand Caravan modeli sabit kanatlı uçaklar için Dünyada ilk defa projemiz için geliştirilip üretilmiş olması Dünya Havadan Jeofizik Araştırmalar sektörüne kazandırılan bir yenilik olarak öne çıkmaktadır. Bahse konu sensörün projemize getirdiği avantaj ile yüzeye yakın yeraltı yapılarının daha kolay ve daha net şekilde tespiti yapılacaktır.

Havadan Jeofizik Araştırmalar, Dünyada Madencilik sektöründe başı çeken ve gayri safi milli hasılasının büyük bir kısmını madencilik sektöründen karşılayan, sektörde öncü ülkeler tarafından aktif şekilde kullanılmaktadır. Bu sektörde aktif rol alma yolunda hızla ilerleyen Ülkemiz, MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2017 yılı Aralık ayından bu yana yürütülen “Türkiye Havadan Jeofizik Araştırmalar” Projesi ile dünyada kullanılan en son teknoloji donanım ve yazılımlarla çalışmalarını hızla sürdürmektedir. Proje kapsamında verilerin toplanması, kalite kontrolü, analiz ve haritalama işlemleri MTA’nın uzman personelince yürütülmektedir. Bu bağlamda söz konusu sektöre ilişkin teknik ve idari bilgi birikiminin ülkemize kazandırılması sağlanmıştır. Proje tamamlandığında Dünyada Havadan Jeofizik Araştırmalar sektöründe hizmet veren ilk 8 ülke arasında yerini alacaktır.

Proje kapsamında toplanan manyetik ve radyometrik veriler aynı çözünürlükte klasik yöntemle karadan toplamak istendiğinde, çalışmaların 2 ekiple yapılması durumunda dahi basit hesapla en az 250 yıl sürecektir. Bu durumda yaklaşık olarak 100 kat daha uzun süreye ve en az 29 kat daha fazla ekonomik kaynağa ihtiyaç duyulacaktır. Proje tamamlandığında havadan hızlı ve etkin şekilde toplanan yüksek çözünürlüklü veriler ile daraltılan alanlarda karadan jeofizik, jeolojik ve sondaj çalışmaları ile nihai arama hedeflerine ulaşılması planlanmaktadır. Yürütülen Proje ile ülke ekonomisi ve madencilik sektörüne, ekonomik ve zamansal anlamda çok büyük katkı sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Havadan Jeofizik Araştırmalar, Manyetik, Radyometrik

Page 19: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

3

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ULUSLARARASI STANDARTLARA UYUM SÜRECİNDE KAYNAK/REZERV RAPORLAMASINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR

VE MTA’DAKİ MEVCUT DURUMLeman ÇETİNER

MTAGenelMüdürlüğüFizibiliteEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ

Madencilik sektörü büyük risk taşıyan bir sektördür. Bu riskin ana nedenlerinden bir tanesi aramalar sonucunda ortaya çıkarılacak varlığın nicelik ve niteliklerinin tahmin edilmesindeki zorluklardır. Uluslararası raporlama standartları; maden arama sonuçları ile maden kaynak ve rezerv tahminlerinin güvenilir (gerçek durumu yansıtan), karşılaştırılabilir, tutarlı ve dengeli olarak rapor edilmesi için uyulması gereken ilke ve kurallar bütünü olarak tanımlanabilir.

Uluslararası raporlama standartlarının oluşturulması, maden arama sonuçları ile maden kaynak ve rezerv tahminlerine ilişkin rapor kullanıcılarının (politika oluşturucular, planlamacılar, yatırımcılar, finansörler, mali analistler) doğru kararlar verebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Ek olarak standartlar, bu raporların hazırlayıcıları ve kullanıcıları arasında ortak bir dil kullanılmasını sağlama ve iletişimi kolaylaştırma yönüyle de önemlidir.

Maden kaynaklarına ilişkin güvenilir, saydam ve somut veri tabanlarının oluşturulması, ayrıca bunların uluslararası standartlara uygun olarak raporlanabilmesi amacıyla, jeoistatistik, üç boyutlu modelleme ve kaynak/rezerv tahmini yapabilen madencilik yazılımlarını kullanmak teknolojik bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır.

Maden arama ve değerlendirme bir ekip işi olup, bu kadro ve alt yapı fazlasıyla kurumumuzda bulunmaktadır. Sadece yapılması gereken, madenlerin kaynak/rezerv tahmininde kullanılacak güvenilir veri tabanının elde edilmesi ve bunun protokollere uygun olarak yapılmasıdır.

Bu çalışmada, dünyada uluslararası standartlar ile ülkemizdeki durum ve özellikle uyum sürecinde kaynak/rezerv raporlamasına yönelik MTA’daki çalışmalara yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Uluslararası Standartlar, Kaynak/Rezerv Raporlanması, Jeoistatistik, 3B Modelleme.

Page 20: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

4

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ULUSLARARASI STANDARTLARDA (CRIRSCO) YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALARA BİR ÖRNEK: AFYONKARAHİSAR-DİNAR-

DOMBAYOVA KÖMÜR SAHASIBerk BESBELLİa ve Mustafa TOSUNa

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDaireBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Bölgedeki Miyosen yaşlı istif, kırmızı, alaca renklerde çakıllı çamurtaşı ve konglomera seviyelerini içeren karasal çökellerle başlar; orta ve üst seviyelerinde kömür içeren gölsel kırıntılı kayalardan oluşan bir istifle devam eder. Bu istif en genci Oligosen yaşlı olan farklı yaş ve kaya türü özelliklerinde temel kayalar üzerine uyumsuz olarak çökelmiştir. İstifin kalınlığı ile birlikte kömür kalınlığı da kömür yayılım sınırları içerisinde doğuya ve güneye doğru artmaktadır; ayrıca havza doğudan normal bir fay ile sınırlandırılmıştır.

Havzadaki kömür potansiyeli, MTA Genel Müdürlüğü’nün 2008-2013 yılları arasında gerçekleştirdiği araştırmalarla ortaya çıkartılmış; sahanın rezervi “Kaynak” kategorisinde 941.500.000 ton olarak belirlenmiş ve buluculuğu alınarak Maden Kanunu’nun 47 nci maddesi çerçevesinde “EÜAŞ” Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.

Ruhsatları devralan EÜAŞ Genel Müdürlüğü, havzadaki kömürleri tüketecek bir termik santralin kurulmasının düşünüldüğünü belirterek, sahanın “CRIRSCO” standartlarında hazırlanan bir protokol çerçevesinde yeniden değerlendirilmesini istemiyle MTA Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmuştur. EÜAŞ Genel Müdürlüğü ve MTA Genel Müdürlüğü arasında 30.01.2017 tarihinde imzalanan bir sözleşme çerçevesinde çalışmalara 28.05.2017 tarihinde başlanmış; projenin arazi çalışmaları 19.11.2018 tarihinde tamamlanmıştır.

Projenin amacı: Kömür varlığının geometrisinin ve rezervinin nitelik ve nicelik yönünden belirlenmesi ve kömür yatağının işletilebilirliğine esas oluşturacak ve proje hazırlamaya temel olabilecek parametrelerin ortaya çıkartılmasıdır. Kaynağın üç boyutu ile belirlenmesi ve bu boyutlar içerindeki sürekliliği konusundaki jeolojik veriler bu araştırma sonunda ortaya koyulacaktır.

Projede 231 adet sondaj yapılmış ve bu sondajlarda 126.098,41 metre ilerleme kaydedilmiştir. Kuyularda kesilen litolojilerin loglamaları ve örneklemeler “CIRIRSCO” standartlarına uygun şekilde, JORC kodlamaları kullanılarak ve bu standartlara uygun olarak hazırlanmış özel alanlarda gerçekleştirilmiş; derlenen toplam 25.833 örnek analizleri yapılmak üzere laboratuvarlara ulaştırılmıştır. Her kuyuda; Gamma ray, Nötron ve Density jeofizik kuyu logu ölçümleri gerçekleştirilmiş, toplam 369.278 m log alınmıştır; ayrıca sondaj kuyularında da sapma olup olmadığı ölçümler yapılarak kaydedilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kömür, CRIRSCO, JORC

Page 21: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

5

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE JEOLOJİK ARAŞTIRMA SONDAJLARINA BİR ÖRNEK: ÇAYIRLI-ERZİNCAN HAVZASI

Bülent BAKIRHANa, Yüksel METİNa, Korhan ÇAKIRa, İsmail ÖZTELb, İsmail DEĞERb, Halil YUSUFOĞLUa ve Nazan YALÇIN ERİK c

aMadenTetkikveAramaGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMadenTetkikveAramaGenelMüdürlüğüSondajDairesiBaşkanlığı,Ankara cCumhuriyetÜniversitesiMühendislikFakültesiJeolojiMühendisliğiBölümü,

([email protected])

ÖZ Jeolojik Araştırma Sondajları, yerkürenin sığ derinliklerinde kabuk ve kabuk altı özelliklerini tanımlayan ve yorumlayan, jeolojik yüzey verilerini derinlik boyutunda denetleyen, potansiyel yeraltı zenginliklerini belirleyen, öngörülen oluşum modellerini test eden, yer kökenli doğal afet kaynakları ile depolama amaçlı kullanılabilecek jeolojik ortamları araştırma amaçlı sondajlardır.

Dünyada yapılmış olan ilk derin jeolojik araştırma sondajı 1961-1966 yılları arasında Amerika’da deniz altında 3.600 m derinlikte gerçekleştirilmiştir. Karada yapılan ilk jeolojik araştırma sondajlarından birisi ise “BerthaRogers Hole” olup, 1979’da petrol aramacılığına yönelik olarak Oklahoma’da gerçekleştirilmiş ve 9583 m derinliğe inilmiştir. Bu sondaj ile hem havzanın stratigrafisindeki sorunlara çözüm bulunmuş, hem de ekonomik potansiyel ortaya çıkarılmıştır. 1970 yılında, Rusya’nın kuzeyinde Norveç sınırı yakınlarındaki Kola yarımadasında 12.262 metre ile dünyanın en derin sondajı başlatılmış ve yaklaşık 24 yılda tamamlanmıştır. 2008 yılında Katar’da açılan BD-04A kuyusu 12.289 m, 2011 yılında Rusya’da açılan Odoptu OP-11 kuyusu ise 12.345 m olarak gerçekleştirilmiştir.

Ülkemizde yapılan en derin sondajlar; 1989 yılında Antalya-Demre’de yapılan 6111 m derinliğindeki Demre-I ve 2009 yılında Burdur-Bucak’ta 7216 m derinliğindeki Yuvaköy-I petrol sondajlarıdır. Bunlardan Yuvaköy-I sondajı, belirli bir derinlikten itibaren “petrol emareli kuru kuyu” olarak tanımlanmasına rağmen, stratigrafiyi belirlemek ve jeolojik sorunlara çözüm bulmak amacıyla devam ettirilmiştir.

Ülkemizin jeolojisini ve jeodinamik evrimini ortaya koymaya yönelik olarak bugüne kadar çok sayıda jeolojik araştırma projesi yürütülmüş olup, bu çalışmalar kapsamında 1/25.000 ölçekli jeolojik haritalama yapılmıştır. Bununla birlikte bugüne kadar yüzey araştırmalarından elde edilen verilerin derinlik boyutları yeteri kadar denetlenememiş ve öngörülen modeller test edilememiştir. Jeolojik özelliklerin ve ekonomik içeriklerinin üç boyutlu olarak belirlenebilmesi için jeolojik araştırma sondajlarına büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

Proje alanı olarak seçilen havza hidrokarbon potansiyeli taşımakta olup 1966-1970 yılları arasında farklı metrajlarda dört adet arama sondajı yapılmıştır. Proje alanı olan, Erzincan ili Çayırlı havzasında tabanda Erken Miyosen yaşlı yer yer karbonat çimentolu, ofiyolit ve daha yaşlı çakıllar içeren kumtaşı, çakıltaşı ardalanımı ile üzerinde kumtaşı, kiltaşı, marn ardalanımı, üzerinde çamurtaşı-jips ardalanımı ve en üstte de resifal kireçtaşı, kumlu killi kireçtaşları ile kiltaşlarından oluşan Balıklı formasyonu, onun üzerinde yine Erken Miyosen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ile yer yer karbonatlı düzeylerden oluşan Neftlik formasyonu yer almaktadır.

Page 22: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

6

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

Havzada 300 km2 Jeolojik Detay Haritalama (1/25.000), 100 km2 Jeolojik Detay Haritalama (1/10.000), 1350 km2 Prospeksiyon çalışması, Erzincan ve Çayırlı havzalarında 100 ve 180 km olmak üzere toplam 280 km Manyeto-Tellürik (MT) ölçümü, çok sayıda Paleontojik ve Petrografik analiz, Jeokimyasal ve İzotop analiz amaçlı örnekleme ile 527 metre ve 200 metrelik 2 adet stratigrafik test amaçlı sondaj gerçekleştirilmiş olup, bu kuyulardan alınan su örneklerinden kimyasal analizler ile çok sayıda gaz ölçümü yapılmıştır. Alınan bu örneklerden Hidro-Karbon potansiyelini belirleme amaçlı, karot ve kırıntı örneklerinden kimyasal analiz ve C13 (Karbon) analizleri yapılmıştır. Proje kapsamında 3000-3500 metre derinlikte yapılması planlanan Jeolojik Araştırma Sondajı halen 1667 metrede olup devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Jeolojik Araştırma, Sondaj, Hidrokarbon Potansiyeli, Çayırlı Havzası, Erzincan

Page 23: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

7

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TRAKYA OLİGOSEN HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI Tamer TANSAKa ve Şehmus ÜNERa

a MTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Trakya Bölgesi fosil yakıtlar bakımından ülkemizin önemli havzalarından biridir. Havzanın kuzeyinde Istranca, batısında Rodop ve güneyinde Menderes Masifleri yer alır. Havzada kömür; gri-yeşil renkli kiltaşı, kumtaşı, çakıltaşı, tüf ardalanmasından oluşan Oligosen yaşlı Danişmen Formasyonu içerisinde yer alır. Sarımsı gri, gri, kahverengimsi gri renklerde kiltaşı, silttaşı ve kumtaşı ardalanmasından oluşan birim Tekirdağ, Silivri arası, Keşan kuzeyinden Malkara kuzeyine kadar geniş bir alanda, Uzunköprü ve Meriç yöresinde, ayrıca Saray civarında yüzeylemektedir. Kömürlü formasyon Oligosen dönemi boyunca batıda Rodop Masifi, kuzeyde Istranca Masifi, güneyde Biga Yarımadası ve Gelibolu Yarımadası ile İstanbul ve Sakarya kıtasından beslenmiştir. Trakya havzasında kömürleşme lagün, delta, taşkın ovası ve göl bataklıklarında gelişmiştir. Ancak ekonomik kömür oluşumlarına delta düzlüğü, lagün ve göl bataklığı çökelme ortamında rastlanmaktadır. İncelenen örnekler, kömürlerin vitrinit yansıma değerlerine göre genellikle alt bitümlü kömür sınıflamasına (ASTM) girdiği belirlenmiştir. Danişmen Formasyonu’nun üzerinde sarımsı kahverenkli çakıltaşı-kumtaşı birimlerinden oluşan Miyosen yaşlı Ergene Formasyonu yer almaktadır.

2005 yılı programında; 3.549,05 metre derinlikte 6 adet, 2006 yılı programında; 3.072,55 metre derinlikte 6 adet, 2007 yılı programında; 11.547,20 metre derinlikte 23 adet, 2008 yılı programında; 30.023,20 metre derinlikte 64 adet, 2009 yılı programında; 25.050 metre derinlikte 60 adet, 2010 yılı programında; 2.272,50 metre derinlikte 7 adet, 2011 yılı programında; 22.879,90 metre derinlikte 67 adet, 2012 yılı programında; 6.605,60 metre derinlikte 19 adet, 2013 yılı programında; 13.720,65 metre derinlikte 31 adet, 2014 yılı programında; 31.879,50 metre derinlikte 61 adet, 2015 yılı programında; 60.458,55 metre derinlikte 124 adet, 2016 yılı programında; 41.835,20 metre derinlikte 86 (10 adet devam) adet, 2017 yılı programında 200.000,00 metre derinlikte 546 adet olmak üzere; 1.100 sondajda 452.893,90 metre ilerleme yapılmıştır.

Çerkezköy sahasında yapılan rezerv sondajları sonucunda bölgede 573 milyon ton kaynak hesaplanmıştır. Kırklareli-Pınarhisar-Vize yöresinde, jeolojik etüt ve rezerv belirlemeye yönelik sondaj çalışmaları 2008 yılında başlamış ve 2012 yılında rezerv sondajları tamamlanarak yaklaşık 140 milyon ton kaynak belirlenmiştir. Tekirdağ-Malkara yöresinde, jeolojik etüt ve rezerv belirlemeye yönelik sondaj çalışmaları 2012 yılında başlamış ve 5 ruhsatta rezerv sondajları tamamlanarak yaklaşık 617 milyon ton kaynak belirlenmiştir.

2018 yılında Tekirdağ-Malkara-Hayrabolu-Çerkezköy ve İstanbul-Silivri bölgesinde 81 adet ruhsat sahasında çalışmalar devam etmekte olup 200.000 metre sondaj programı bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Danişmen, Linyit, Oligosen, Silivri, Trakya

Page 24: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

8

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TRAKYA BÖLGESİNİN RADYOAKTİF HAMMADDE YÖNÜNDEN ARAŞTIRILMASI

Lütfi TAŞKIRANa, Olcay İNANÇa, Oğuz. İ. ABİZa, Mustafa KÜÇÜKb, Gürsel ARSLANc, Mustafa DESTURb, Atakan ALACAd, Türker YASe, Serdar KURDALb

ve Erşan EMİROĞLUf

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

cMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir dMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluI.BölgeMüdürlüğü,Sivas

eMTAGenelMüdürlüğüMarmaraBölgeMüdürlüğü,Kocaeli fMTAGenelMüdürlüğüSondajDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZBu çalışma, MTA Genel Müdürlüğünün 2018 yılında yapılan “Trakya Bölgesinin Radyoaktif Hammadde Yönünden Araştırılması” projesi kapsamındaki çalışmaları özetlemektedir. Çalışma alanı, Kırklareli-Vize ve Pınarhisar ilçeleri arasında yer alan yaklaşık 200 km2 lik bir alan ile Kırklareli-Merkez civarında yer alan yaklaşık 100 km2 lik bir alanı kapsar. Söz konusu sahalarda uranyum ve kömür oluşumları açısından etüt ve sondajlı arama çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Çalışma alanında jeolojik olarak temelde Paleozoyik yaşlı gnays ve şistleri içeren Tekedere Grubu ve pembe, beyaz renkli, iri feldispat fenokristali içeren granitlerden oluşan Şeytandere Metagraniti gelmektedir. Temel birimlerin üzerine açısal uyumsuzlukla Orta Eosen yaşlı bej, beyaz, sarı, gri renkli tabanda volkanik kırıntılı, kumlu, killi kireçtaşı, kumtaşı ve marndan oluşan İslambeyli formasyonu ve Üst Eosen yaşlı beyaz, gri yer yer sarı renkli, bol fosilli, kumlu-killi resifal Kırklareli kireçtaşları gelmektedir. Kırklareli kireçtaşı üzerine, Oligosen yaşlı, beyaz renkli oolitik kireçtaşı ile bej renkli, kalın tabakalı, bol Congeria’lı tüfit, kum, kil, marn ara seviyeli kireçtaşlarından oluşan Pınarhisar formasyonu ve yine inceleme alanındaki linyit ve uranyum oluşumlarını içeren, sarı, gri, açık kahverengi renkli, yer yer kömür bantlı, kum, silt ve kil ardalanmasından oluşan Süloğlu formasyonu gelmektedir. Bu birimlerin üzerine diskordansla Üst Miyosen’e ait sarımsı beyaz, beyaz renkli çapraz tabakalı killi kumtaşı ile açık yeşil renkli laminalı kiltaşından oluşan Ergene formasyonu ile Pliyosen yaşlı sarımsı kahve, kırmızı, sarımsı beyaz renkli tutturulmuş/tutturulmamış çakıl, kum ve çamurtaşından oluşan ve çalışma alanında oldukça geniş bir alan kaplayan Trakya formasyonu gelmektedir. Tüm bu birimleri özellikle dere yataklarında Kuvaterner yaşlı alüvyon açısal uyumsuzlukla örtmektedir.

Jeolojik etüt çalışmaları kapsamında 3000 km2 prospeksiyon, jeofizik etüt çalışmaları kapsamında ise 2.500 nokta yerden spektrometre ölçüsü, yaklaşık 117 km sismik etüt, 3197 nokta manyetik etüt, 202 nokta elektrik DES ve yaklaşık 100 serim çok kanallı çok elektrotlu yöntem ile IP yöntemi kullanılarak ölçümler alınmıştır. Etüt çalışmaları sonucu uygun görülen lokasyonlarda yaklaşık 90.000 m sondaj çalışması yapılmış, sondajlardan jeofizik kuyu içi spektral gama ve gerekli diğer ölçümler alınmıştır. Birçok etüt ve arama yönteminin kullanıldığı tüm bu multi-disipliner çalışmalar sonucunda, inceleme alanındaki uranyum değerleri ve kömür varlığı tespit edilerek bölgedeki potansiyel değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Trakya, uranyum, toryum, jeofizik, spektrometre

Page 25: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

9

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ORTA VE DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNİN JEOLOJİSİÖzmen EVCİMEN a, Vahdet TUNÇDEMİR a, Özgür KANDEMİR a, Fatih KANARa

ve Hakan Hakkı KAPTAN b

aMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesi,Ankara bKTÜFenBilimleriEnstitüsü,Trabzon

([email protected])

ÖZ Coğrafik olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan, Keşap, Espiye, Tirebolu ilçeleri ve çevresini kapsayan inceleme alanı, Türkiye’nin tektonik birlikleri sınıflamasına göre, Sakarya Zonu’nun en doğusunda yer almaktadır. Paleozoyik-Kuvaterner yaş aralığında oluşmuş kaya birimlerinin yüzeylendiği inceleme alanında, Karbonifer’den Eosen’e kadar periyotlar halinde gelişmiş olan volkanik ve plütonik kayaçlar egemen litolojiyi oluşturmaktadır. Sakarya Zonu’nun (doğu kesimi) temelini, Paleozoyik yaşlı metamorfitler, bu metamorfitleri kesen Orta-Geç Karbonifer yaşlı granitoyidler ve Permo-Karbonifer yaşlı sedimanter kayaçlar oluşturmaktadır. Permiyen sonunda bölge, Variskan orojenizine bağlı olarak pozitif alan haline gelmiştir. Geç Karbonifer-Erken Permiyen döneminde Tetis okyanusunun kapanmaya başlaması, Sakarya Zonu’nda ekstansiyonel rejime bağlı riftleşmenin gelişimine neden olmuştur. Erken Jura’da yeni bir yay ardı havzanın açılmasıyla birlikte Variskan temel üzerine Erken-Orta Jura yaşlı birimler uyumsuz olarak gelir. Erken-Orta Jura yaşlı bu rift çökelleri, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde oldukça geniş yayılıma sahiptir. Malm-Erken Kretase dönemi boyunca sakin bir tektonik ortama girilmesi, karbonat platformunun gelişimine izin vermiştir. Geç Kretase başlarında İzmir-Ankara-Erzincan okyanusal litosferinin, Sakarya Zonu altına doğru, kuzey yönlü bir yitimle kapanmaya başlaması, kuzeyde yer alan karbonat platformunun parçalanmasına yol açmıştır. Geç Kretase döneminde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde oldukça geniş alanlarda gözlenen yitim ilişkili volkanitler ve plütonik sokulumlar egemen litolojiler haline gelir. Geç Kretase yay volkanitleri, Turoniyen yaşlı bazik-ortaç karakterli lav ve piroklastlar ile bu volkanitlere eşlik eden volkanotortul ve mikritik kireçtaşları ile başlar. Bu istif üzerine Koniasiyen- Santoniyen yaşlı asidik karakterli lav ve piroklastları uyumlu olarak devam etmektedir. Geç Santoniyen’de volkanizmanın bileşimi değişmiş, bazik-ortaç karakterli lav ve piroklastları ile bunlara eşlik eden volkanosedimanterler, asidik bileşimli volkanitleri uyumlu olarak üzerlemiştir. Santoniyen-Kampaniyen yaşlı asidik karakterli lav ve piroklastları ise yay volkanizmasının son ürünü olarak bu birimler üzerine uyumlu olarak gelmektedir. Yitimle ile ilişkili yay volkanizmasının sona ermesiyle birlikte daha sakin bir dönemi temsil eden geç Maastrihtiyen-Daniyen dönemine ait sedimanter birimler, temelde yer alan birimler üzerine uyumsuz olarak gelmektedir. Olası Erken Paleosen’de Anatolid-Torid Platformu ile Sakarya Zonunun çarpışması, bölgede çarpışma sonrası birimlerin gelişimine olanak sağlamış ve Selandiyen-Tanesiyen yaşlı resifal kireçtaşları çarpışma öncesi birimler üzerine uyumsuz olarak gelmiştir. Erken-Orta Eosen yükselimi sonrası, ekstansiyonel rejim gelişmiş, açılan bu havzada transgresif olarak kırıntılı kayaçlar çökelmiştir. Çarpışma sonrası volkanitler, Orta Eosen’den itibaren bu kırıntılı kayaçlara eşlik etmiştir.

Anahtar Kelimeler: Doğu Karadeniz, Sakarya Zonu, stratigrafi, bölgesel jeoloji

Page 26: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

10

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SİNKOT – ERENLER (ARTVİN) SAHALARININ JEOLOJİSİ, CEVHERLEŞMESİ VE DOĞU KARADENİZ METALOJENİK

KUŞAĞINDAKİ KONUMU Ümit AYDINa, Cevdet İrfan EROĞLUb, Ahmet AĞANb, Fatih PEKDEMİRc, Serdar KESKİNb, Turgut TOKb, Mustafa Nazmi ÇELEBİa, Tuna ÖNERb ve

Serkan GÖRGÜLÜa

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

cMAPEGAraştırmaGeliştirmeveKoordinasyonDaireBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZDoğu Karadeniz Metalojenik Kuşağı içerisinde yer alan maden yataklarının oluşum ortam ve şartlarını kontrol eden süreçlere cevap bulabilmek amacıyla, Artvin iline bağlı Sinkot ve Erenler civarındaki bakır-altın-kurşun-çinko (Cu-Au-Pb-Zn) cevherleşmeleri oldukça önemlidir. Kızılkaya formasyonu içinde Geç Kretase yaşlı dasit-dasitik tüfler içinde gözlenen Cu-Au-Pb-Zn cevherleşmelerinin oluşum ortamı ve dağılımları yeni maden yataklarının keşfedilmesinde bir yol haritası olacaktır. Bölgedeki bu tip maden yataklarının büyük bir kısmı derin deniz ortamında volkanik kayaçların baskın olduğu seriler içinde oluşmuştur. Geç Kretase yaşlı volkanik kayaçların egemen olduğu bu ortamdaki kayaçların yaygın olarak altere olmuş lav, lav breşi ve hiyaloklastik kayaçlardan oluştuğu gözlenir. Sedimanter kayaçlar ise mikritik kireçtaşları, çamurtaşları ve sıcak su çökellerinden (veya eksalit) oluşur.

D-B yönünde yaklaşık 350 km uzunluğa ve K-G yönlü yaklaşık 60 km genişliğe sahip olan Doğu Karadeniz Metalojenik Kuşağı içerisinde çok sayıda VMS tip cevherleşme bulunur. Sinkot ve Erenler alterasyon sahalarının yakınında Çayeli, Murgul ve Cerattepe masif sülfit cevherleşmeleri yer almakta olup halen işletilmektedir. VMS yatakları bölgedeki magmatik yayın gelişimi süresince oluşan volkanizmaya bağlı olarak ortaya çıkan riyolitik/dasitik domlara yakın bölgelerde oluşmuştur. Bu yataklardan Sinkot alterasyon sahasındaki mineralizasyonda; çeşitli kırık ve kanallar boyunca yayılan hidrotermal çözeltiler, deniz tabanında stratiform masif türde cevherleşme oluşturur iken, deniz tabanının hemen altında ise dasitik/riyolitik yan kayaçların zayıflık zonlarına sızarak ağsal-saçınımlı (ştokvörk) ve damar/ mercek (sub-seafloor replacement) türde cevher fasiyesleri oluşturmaktadır. Piritçe zengin masif kısımlar yer yer Au, Zn ve nispeten Pb bakımından zengin iken, ağsal-saçınımlı kesimlerin ise genelde Cu bakımından zengin olduğu gözlenmiştir. Örtü kayaçlarla uyumlu bir ilişkiye sahip olan masif cevher kesimleri (pirit>kalkopirit) genelde düzenli bir yataklanmaya sahiptir. Masif gövdenin hemen altında yer almayan ağsal saçınımlı tip cevherleşmeler ise büyük ölçüde mercekler şeklinde yer almaktadır.

Sahada yan kayaçlar ile uyumsuz bir ilişki sunan genelde Cu bakımından zengin damar ve mercekler şeklinde masif kısımlar da gözlenmektedir. Cevherleşmenin mineral parajenezini pirit, kalkopirit, galenit, sfalerit, fahlerz, kovellin, markazit, pirotin, molibdenit, bornit, enarjit, bismut, luzinit ve ayikinit mineralleri oluşturmaktadır. Yer yer Cu-Bi-sülfür (Emplektit?) ve Bi-Se-Cu-sülfür mineralleri de gözlenmiştir. Kalkopirit, pirit, sfalerit ve galenit minerallerinin birlikte gözlendiği piritçe zengin kesimlerin çatlaklarında kalkopirit, galenit ve sfalerit mineralleri gelişmiştir.

Çalışma alanında yeni keşfedilen bu bakır cevherleşmeleri, oluşum ortamı ve mineral birlikteliği bakımından tipik VMS-tip bakır cevherleşmelerinin oluştuğu ortam koşullarını yansıtmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sinkot, Erenler, VMS, bakır, Doğu Karadeniz

Page 27: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

11

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SUDERE-KİRAZBELİ (ORDU-FATSA) EPİTERMAL ALTIN CEVHERLEŞMESİ VE JEOLOJİSİ

Ümit AYDINa, Aytaç TULUKÇUb, Abdulaziz KARAGÖZa, Turgut TOKc, Saliha TOPÇUOĞLUc, Mustafa Nazmi ÇELEBİa, Turgut ÇOLAKc ve

Serdar KESKİNc

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü,Konya cMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

([email protected])

ÖZD-B yönünde yaklaşık 350 km uzunluğa ve K-G yönlü yaklaşık 60 km genişliğe sahip Doğu Karadeniz Metalojenik Kuşağı içerisinde birçok VMS, porfiri, epitermal ve damar tip maden yatağı ve zuhurları mevcuttur. Bu yataklardan Ordu-Fatsa epitermal altın cevherleşmesi Doğu Pontidler’in batı kısmında Geç Kampaniyen-Erken Maastrihtiyen yaşlı Tirebolu formasyonuna ait trakiandezit, andezit, andezitik tüf ve piroklastları içerisinde yer almaktadır. Bu birimler alterasyona maruz kaldığı kısımlarda killeşmiş ve silisleşmiş olarak gözlenmektedir. Tirebolu formasyonu üzerine volkanojenik kökenli kırmızı renkli kumtaşı ve kumlu kireçtaşlarından oluşan Maastrihtiyen yaşlı Ovacık formasyonu uyumsuz olarak gelmektedir. Bu dönemde yine resifal kireçtaşları içeren Maastrihtiyen yaşlı Akveren Formasyonu uyumsuz olarak tüm birimleri örtmektedir.

Çalışma sahasını da içine alan yaklaşık 50 km2 lik bir alanda KD-GB doğrultulu kırık-çatlak sistemlerine bağlı olarak gelişmiş yoğun bir hidrotermal alterasyon gözlenir. Epitermal sistemi oluşturan cevherli akışkanlar, kırık-çatlaklar boyunca yer yer baz ve/veya kıymetli metaller açısından zengin zonlar oluşturur. Sistem, muhtemelen Geç Kratese sonrası gömülü granitoyidik bir sokulumdan kaynaklanır. Sahada topoğrafik olarak sistemin en üst kısmını oluşturan ileri arjilik alterasyonunun büyük bir kısmının aşınmış olduğu gözlenir. Kaolinit-alunit ile temsil edilen bu alterasyon türüne ait izler yer yer küçük mostralar halinde izlenir ve bu kısımlarda yer yer boşluklu silika oluşumları tespit edilmiştir. İleri arjilik alterasyon yanal yönde kaolinit, simektit ve serizitten oluşan ve altın içeren ağsal kuvars damar/damarcıklı, yer yer korunmuş arjilik alterasyona geçiş gösterir. Arjilik alterasyonun üst kısmında ise masif silika oluşumları izlenir. Arjilik alterasyon, sistemin dış kesimlerinde montmorillonit (bentonit) ile temsil edilir. Aşınmanın fazla geliştiği Madendere, Çöteli, Sudere ve kısmen Yeşiltepe köyü çevresindeki altınlı baz-metal kuvars damar/damarcıklarının epitermal sistemlerin taban kesimlerindeki damar/damarcık zonlarına karşılık geldiği söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Doğu Pontidler, Ordu, epitermal altın, cevherleşme

Page 28: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

12

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KARADENİZ 2B/3B SİSMİK VERİ TOPLAMA FAALİYETLERİ Tuğrul Şükrü YURTSEVERa, Füsun YİĞİT FETHİa ve Oktar KURTULUŞa

aMTAGenelMüdürlüğüDenizAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZDeniz araştırma faaliyetlerinde kullanılmak üzere yerli tasarım ve işçilikle inşa edilen ORUÇ REİS araştırma gemisi araştırma ekipmanı ile birlikte 23.06.2017 tarihinde gerçekleşen Geçici Kabul aşaması sonrasında MTA Genel Müdürlüğü’ne teslim edilmiştir. Bunu müteakip; geminin işletilmesi, 2B/3B sismik operasyonların yürütülmesi ve bu aşamada Kurum personeline işbaşında eğitim sağlanması, geminin tekne-makine ve araştırma ekipmanı ile koruma ve tazmin (P ve I) sigortaları, sismik operasyonlar sırasında araştırma gemisine eşlik etmek üzere görev yapacak Koruma ve Takip gemileri hizmet alımları yapılmıştır. Yürütülecek arama ve araştırma faaliyetlerinin amacı Ülkemiz münhasır ekonomik deniz alanları öncelikli olmak üzere tüm denizlerde yerbilimleri kapsamlı proje faaliyetleri ile yerkabuğunun jeolojik gelişimini belirleyerek potansiyel doğal kaynakların aranması konusunda kapsamlı bilgi üretmektir. Bu bağlamda, geminin teslimi öncesinde, etüt planlamalarına başlanmış ve Batı Karadeniz’de “İstanbul Boğazı Kuzeyi”, “İğneada Bölgesi” ve “Akçakoca-Zonguldak Kuzeyi”, Doğu Karadeniz’de “Trabzon-Sürmene Bölgesi” ve Akdeniz’de “Antalya Körfezi Batı Kesimi” olarak belirlenen 5 (beş) farklı deniz alanı için oluşturulan araştırma programı MTA Genel Müdürlüğü’ne sunulmuştur. Yapılan değerlendirmeler neticesinde öncelikle Karadeniz’deki faaliyetlere başlanması kararlaştırılmış ve 15 Ağustos 2017 tarihinden itibaren Karadeniz’de 2B/3B sismik operasyonlara başlanmıştır.

İlk deniz etüdünde, İstanbul Boğazı kuzeyinde yer alan ve “SARIYER-3D” olarak isimlendirilen inceleme alanında 4x4050 m aktif streamer konfigürasyonu ile 1495 km2 deniz sismiği verisi toplanmıştır. Yürütülen çalışmanın temel amacı söz konusu alanda varlığı daha önceki verilerle belirlenen Oligo-Miyosen yaşlı türbidit sistemlerinin konumunun 3 boyutlu sismik yöntemle ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda gerek bölgenin jeolojik gelişiminin aydınlatılması gerekse söz konusu türbidit çökelleri ile ilişkili hidrokarbon potansiyeli konusunda bilgi üretilmesi hedeflenmiştir.

Batı Karadeniz bölgesinin Mesozoyik dönemi riftleşme sonrası jeolojik gelişimi konusunda veri toplanmasını amaçlayan “Karadeniz Ereğli (Zonguldak) Derin Deniz Alanının Doğal Kaynak Potansiyelinin Araştırılması” projesi Şubat (2018) ayında başlatılmıştır. Proje kapsamında 8 km uzunlukta aktif streamer kullanılarak yürütülen 2B sismik çalışmada Mayıs (2018) ayı sonuna kadar toplam 6185 km 2B sismik veri toplanmıştır.

Temmuz ve Ağustos 2018 aylarında ORUÇ REİS araştırma gemisi inşa sözleşmesi gereği garanti kapsamında yapılması gereken işler için yeniden tersaneye alınmıştır. Karadeniz’de yürütülen üçüncü çalışma Zonguldak Taşkömürü Havzası’nın kıyı ötesi alandaki devamlılığının araştırılmasına yönelik olarak TTK Genel Müdürlüğü ile sağlanan koordinasyon neticesinde oluşturulan “Zonguldak Havzası’nın Taşkömürü Rezervlerinin Sığ Denizel Alanda Devamlılığının Araştırılması” projesidir. Proje kapsamında 26 Ağustos ile 11 Eylül 2018 tarihleri arasında Zonguldak ve Ereğli sığ deniz alanlarında 1200 m uzunlukta aktif streamer kullanılarak 2B sismik operasyon gerçekleştirilmiş ve toplam 74 km veri toplanmıştır.

01 Ekim 2018 tarihinde ORUÇ REİS araştırma gemisi ikinci aşama 2B/3B Sismik Operasyon ve Eğitim hizmet alımı başlatılmıştır. Alınan hizmet dâhilinde Karadeniz’in en batı kesimini oluşturan İğneada açıklarında 2B ve 3B sismik operasyon faaliyeti planlanmıştır. “İğneada (Kırklareli) Şelf-Derin Deniz Alanının Doğal Kaynak Potansiyelinin Araştırılması” projesinde Bulgaristan ve

Page 29: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

13

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

Romanya münhasır ekonomik deniz alanlarında hidrokarbon varlığı tespit edilmiş olan Burgaz Havzası’nın ülkemiz deniz yetki alanındaki uzanımının yapısal özelliklerinin belirlenmesi ve doğal kaynak potansiyeline dair veri üretilmesi amaçlanmaktadır. Ekim (2018) ayının ikinci yarısından itibaren başlanan 12 km aktif streamer konfigürasyonu ile 2B sismik operasyon faaliyetinde 2750 km sismik veri toplanacaktır. Sonrasında ise aynı bölgede belirlenecek alanda 3B sismik operasyon icra edilecektir.

2019 yılı planlamalarında 2B/3B sismik operasyon faaliyetlerine devam edilmesi ve bu aşamada Genel Müdürlük 2019-2023 yılları stratejik planına da eklendiği üzere gerek denizde 3B sismik operasyonları icra edebilecek, gerekse toplanan verilerin merkezde işlenmesi ve yorumlanması aşamalarında görev yapacak yetkin personel altyapısının oluşturulması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: ORUÇ REİS araştırma gemisi, 2B/3B Deniz Sismiği, Karadeniz, Zonguldak, İğneada

Page 30: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

14

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

DOĞU KARADENİZ GAZ HİDRATLARININ OLUŞUM MEKANİZMASININ BELİRLENMESİ VE ÇEVRESEL

ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASIGüzide KALYONCU ERGÜLERa, Zeynel Abiddin ERGÜLERb, Nevin AYTEMİZc,

Ayşe DAĞLIYARd, Melis BAYINDIRd, İrfan Eren ATEŞa, Özlem ARGUN AKTANa, Füsun YİĞİT FETHİe, Nilgün OĞUZf ve Ufuk KİBARf

aMTAGenelMüdürlüğü,ÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara bDumlupınarÜniversitesi,JeolojiMüh.Bölümü,Kütahya

cBandırmaOnYediEylülÜniversitesi,MühendislikveDoğaBilimleriFak.,Balıkesir dMTAGenelMüdürlüğü,JeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

eMTAGenelMüdürlüğü,DenizAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara fMTAGenelMüdürlüğüMadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZGaz hidratlar, daha çok metan gazının yer aldığı hafif doğal gazların, kafes yapısında oluşan kristal yapılı (donmuş buz) katılar olarak bilinmektedir. Gaz hidratların oluşumunu ve kararlılık zonlarını etkileyen temel unsurlar: basınç, jeotermal gradyan, sıcaklık, gaz bileşimi, ortamın gözenekliliği, gözenek suyu tuzluluğu ve gaz doygunluğunun derecesidir. Karadeniz anoksik yapısı nedeniyle, dünyanın en hızlı sediman oluşumunu gerçekleştirmesi ile daha kapalı geçirimsiz ortamlar hazırlayarak gaz hidrat oluşumunu ve muhafazasını sağlar. Günümüzde Japonya, gaz hidratı endüstriyel anlamda işleyerek Nankaj Çukuru’nda, Çin ise Güney Çin Denizi Shenhu bölgesinden çıkarmayı başarmıştır. Doğu Karadeniz’de yer alan, uluslararası araştırmacılar tarafından belirlenmiş gaz hidrat yataklarının potansiyeli, miktarı ve işletilebilirlik derecesinin saptanması, olası çevre etkilerinin belirlenmesi bu çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu proje geleceğin yakıtı olarak bilinen gaz hidratlarla ilgili milli kaynaklarımızın bulunması, rezerv tespiti ve işletilebilirliği doğalgaz dönüşüm modellerinin belirlenmesi konusunda çalışmaların yürütülmesi bağlamında Kurumumuz uhdesine düşen çalışmalara başlanılması açısından da ayrı öneme sahiptir.

Proje kapsamında, yaklaşık 40 000 km2 olan deniz alanı çalışmaları detay inceleme için ikiye ayrılmıştır. İlk yıl (2018 yılı) Hopa-İyidere arası (20 000 km2) alan çalışılmıştır. Hopa- İyidere arası alanın taranması için uzaktan algılama yöntemlerinden faydalanılarak lokasyon tespit çalışmaları yapılmıştır. Uydu görüntülerinin incelenmesinde doğru bir yaklaşım belirleyebilmek amacıyla, gerek sıcaklık haritaları gerek bulanıklık haritaları için meteorolojik veriler kullanılmıştır. Deniz suyunun sıcaklığında veri doğruluğunu arttırmak amacıyla görüntü tarihleri, soğuk suda daha fazla görülen hamsi balığının popülasyon miktarı TÜİK verileri incelenerek belirlenmiştir. Elde edilen tarihlere yönelik tüm alan (20 000 km2) taranmış, görüntüler detaylı incelenmiştir.

Proje kapsamında tespit edilen alanların yerinde örnekleme yapılabilmesi için, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Araştırma Gemisi ile 01-20 Ağustos 2018 tarihleri arasında Doğu Karadeniz, deniz alanı kamp çalışması yapılmıştır. Araştırma gemisi ile, anomali gösteren (uzaktan algılama ile taranan 20 000 km2 alanın sıcaklık ve bulanıklık haritaları oluşturularak belirlenen) Hopa- İyidere arası sekiz alan incelenmiştir. Bu çalışma ile CTD, derinliğe bağlı su örneklemesi ve alanlarda 1600 metreyi bulan derinlikte kepçe ile sediman örnek alımı ile par geçirgenlik ölçümleri yapılarak yerinde incelenmiştir. Su örnekleri, Yeditepe Üniversitesi’ne gönderilerek analizleri gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarında, iki alanda (Hopa ve Çayeli) yüksek TPH (Toplam

Page 31: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

15

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

Petrol Hidrokarbonları) değerleri bulgusu tespit edilmiştir. Bu önemli bulguyu, CTD değerleri de destekleyerek aynı iki alanda hidrokarbon zenginliğine işaret etmektedir. Sediman örneklerinin TPH analizleri, akreditasyon belgesine sahip özel bir laboratuvara gönderilmiştir. Sediman analiz sonuçlarının, su numunelerinin sonuçlarını doğrular nitelikte olduğu görülmüştür. Ayrıca, toplam C (karbon) ve diğer ayrıntılı (çok sayıda parametreyi içeren) su örnekleri ise tüm lokasyonlarda derinliğe bağlı değişimleri otuz beş parametrede incelenmiştir. CTD ve tane boyu analiz sonuçlarının yanı sıra, arazi çalışmaları sırasında sediman numuneleri üzerinde yapılan incelemeler, gaz hidrat potansiyelinin mevcudiyetinin yüksek olasılıkta olduğu sonucunu ön görmektedir.

Anahtar Kelimeler: Gaz hidrat, Doğu Karadeniz, TPH, CTD

Page 32: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

16

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

STRATEJİK MADENLER: GRAFİT VE NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ

Ayşe ERDEMaMTAGenelMüdürlüğü,MadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ Son yıllarda, grafit ve nadir toprak elementlerine gösterilen talep katlanarak artmaktadır. Çünkü bunlar, cep telefonları, bilgisayarlar, elektronik cihazlar, bataryalar, fren balataları ve yangın geciktirici ürünler gibi birçok cihaz ve ekipmanda kullanılmaktadır.

Grafit ve nadir toprak elementleri ile ilgili dünya pazarlarında, rezerv, zenginleştirme ve ileri teknoloji kullanımı konularında Çin’in kesin üstünlüğü bulunmaktadır. Elementlere yönelik talebin arttığının farkında olan Çin yönetimi, zaman zaman ihracat kısıtlaması getirmektedir. Bu durum da hammadde temininde, ithalatçı ülkelerin fiyat, güvenilirlik ve zamanında teslim gibi unsurlarda kaygı yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle ithalatçı ülkeler Ar-Ge çalışmalarına önem vermekte, yerli kaynak tedariki ve teknolojisiyle ile ilgili yoğun araştırmalar yapmaktadırlar. İşte bu noktada, ülke olarak kendi kaynaklarımızın kullanılması, kendi gereksinimlerimizin karşılanması doğrultusunda arama ve zenginleştirmeye yönelik bir strateji oluşturulması zorunluluğu vardır. Kurumumuzda Ar-Ge çalışmaları sürdürülmekte olan grafit ve NTE tam teknolojik çalışmaları ile hammadde tedarikinin güvence altına alınması hedeflenmiştir. Çalışmalarda fiziksel, fizikokimyasal ve metalürjik zenginleştirme yöntemleri kullanılarak her bir mineralin yüksek saflıkta kazanılması ve üretim sürecine ait akım şemalarının oluşturulması amaçlanmıştır. Deneysel çalışmalar sonucunda yüksek tenörlü grafit, fluorit, barit ve NTO’leri elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Grafit, nadir toprak elementleri, fluorit, barit, stratejik maden, zenginleştirme

Page 33: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

17

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ORTA KARADENİZ MASİF SÜLFİT YATAKLARININ JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ

Kurtuluş GÜNAYa, Cüneyt BARANb, Kenan COŞKUNb, Aysun SÖZCÜb, Hasan MİSKİb, Özgür DEVECİb ve İbrahim ERTEKİNb

aMTAGenelMüdürlüğüMarmaraBölgeMüdürlüğü,Kocaeli bMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZBaz metallerin (bakır, çinko, kurşun) önemli kaynaklarından biri olan masif sülfit türü yataklar jenetik özellikleri, oluşum ortamları, mineralizasyon ve yan kayaç ilişkileri gibi birçok konuda önemli veriler elde edilmiş metalik maden yataklarından biridir. Karadeniz orojenik kuşağının orta ve doğu kesimi, sahip olduğu masif sülfit mineralizasyonları ile Anadolu coğrafyasında yer alan önemli bir metalik provens alanıdır. Bu kuşağın orta ve doğu kesimlerinde üç farklı tip masif sülfit mineralizasyonu bilinir. Doğu Karadeniz’de yer alan aktif kıta kenarı yay volkanizması ile ilişkili masif sülfit mineralizasyonları Kuroko Tip ya da Doğu Karadeniz Tip olarak adlandırılır. Orta Karadeniz’de, özellikle Kastamonu ili ve civarında yer alan, mafik toleyitik volkanizma, meta-volkaniklastikler ve metaklastikler ile ilişkili masif sülfit mineralizasyonları ise Kıbrıs ve Beşhi Tip olarak sınıflandırılır.

Orta Karadeniz’de yer alan Küre Masif Sülfit mineralizasyonu, Küre ofiyolitinin bazaltları ile siyah şeyller arasına yerleşmiş, Kıbrıs tipi masif sülfit mineralizasyonu olarak bilinmektedir. Küre mineralizasyonu, litoloji kontrollü olup iyi gelişmiş masif lensler ve ağsal cevher yapıları içerir. Küre ofiyoliti bazaltlarının jeokimyasal özellikleri, mineralizasyonun okyanus ortası sırtı ile ilişkili olduğunu gösterir. Bölgedeki diğer önemli Cu (bakır) yatağı, Hanönü masif sülfit yatağıdır. Bu mineralizasyon, Çangaldağ Metamorfik Kompleksinin içindeki, fillitler ile ara katkılı olarak izlenen bazik sil / lav türü litolojiler içinde yer alır. Beşhi tip VMS özellikleri sergileyen Hanönü masif sülfit yatağının yan kayaç ve mafik lavlarının jeokimyasal özellikleri, mineralizasyonun ensimatik yay gerisi rift ortamında geliştiğini belirtir. Zeybek masif sülfit mineralizasyonu da Hanönü masif sülfit yatağı ile aynı litolojiler içinde yer alır. Jeolojik veriler bu iki mineralizasyonun zaman ve mekân birlikteliği içinde olduğunu gösterir. Bu masif sülfit mineralizasyonlarında izlenen düzensiz geometri ile cevher içinde yan kayaç kalıntılarının yer alması ve derecelenmenin varlığı, ornatma (replasman) tip mineralizasyona işaret eder.

Orta Karadeniz VMS mineralizasyonlarının (Küre-Hanönü-Zeybek) mineralizasyon şekli ve yan kayaç farklılıkları, oluşum ortamlarının farklılığından kaynaklanır. Orta Karadeniz’de son on yıl içinde gerçekleştirilen jeolojik haritalamalar, yeni jeokimyasal bulgular ve izotopik yaş verileri, Orta Jura yaşlı bir okyanus içinde gelişen yay – yay gerisi - rift üçlü sistemine ait birimlerin, Üst Kretase’de metamorfizmaya uğrayarak Sakarya kıtası üzerine yerleştiğini ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Orta Karadeniz, Masif sülfit, Kuroko, Kıbrıs, Beşhi

Page 34: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

18

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KIZILIRMAK HAVZASININ ÇEVRESEL JEOKİMYA PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI

Ayşe ÖZKARAa, Volkan BABACANb, Dilek BABACANa, Banu KARABACAKa, Ebru BEYRİBEYa, Ayşe CEBEa, Serkan PALASa ve Tunç İSLAMOĞLUa

aMTAGenelMüdürlüğü,ÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğü,MadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ Ülkemiz topraklarında doğup, yine ülkemiz topraklarında denize dökülen Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak, son yıllarda özellikle Ankara içme suyu temininde kullanılması nedeniyle gündeme gelmiştir. Kızılırmak Nehri çok sayıda yerleşim yerinden veya yakınından geçmektedir. Bu yerleşim yerlerinde; atık suların nehre verilmesi sonucu, nehir sularında farklı zenginleşmeler olmuştur. Kızılırmak Havzası; verimli tarım alanlarına sahiptir ve bu alanlarda entansif tarım uygulanmaktadır. Tarımsal faaliyetler ve giderek artan endüstrileşme gibi faktörlerde bunu tetikleyen unsurlardır. Kızılırmak Nehrinde; olası evsel, endüstriyel, tarımsal nitelikli kirlilikle beraber jeolojik formasyondan kaynaklanan jeojenik (kırıntı ve mineralce) zenginleşmelerin tespiti ve suyun karakterinin özellikleri bilimsel yöntemlerle ortaya konarak, elde edilen verilerin ileriye yönelik Kızılırmak Nehrinin geçtiği maden sahalarının temel bir backgroundunu oluşturacağı düşünülmektedir.

Çalışma sahasından elde edilen veriler, birincil kaynaklardan (sahadan alınan su, toprak, bitki ve sediman numuneleri) ve ikincil kaynaklardan (yöreye dair meteorolojik veriler ve çalışma sahasına ait literatür) temin edilmiştir.

Elde edilen meteorolojik veriler ışığında nehrin en yüksek ve en düşük su seviyesi dönemlerinde, daha önce tespit edilen koordinatlardan, 2018 yılı temmuz ayında 35 adet su, 15 adet toprak ve 24 adet bitki, aynı yılın ekim ayında ise aynı noktalardan, 35 su ve 34 sediman örneklemesi yapılmıştır.

Sahadan usulüne uygun olarak alınan bitki örnekleri, “yaş yakma” metodu uygulanarak çözeltiye geçirilmiştir. Çalışma sahasından alınan toprak örneklerinde ise pH, organik madde, toplam karbonat analizleri yapılmıştır. Aynı örnekler, ayrıca ağır metal kirliliğini belirlemek amacıyla analize gönderilmiştir. Diğer yandan mevsimsel yağışlara bağlı olarak iki farklı dönemde alınan su örneklerinden ise ana bileşen anyon ve katyon tayini yapılacaktır. Önceki çalışmalarda yer alan veriler göz önüne alındığında Kızılırmak Nehri sularının bulanıklığı, tuzluluğu ve sülfat miktarındaki artışın, nehrin geçmiş olduğu formasyonlardan bünyeye katılan kil boyutundaki taneler ile süspansiyona geçen elementlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Diğer yandan suyun bünyesindeki killer aynı zamanda ağır metalleri bünyesine alarak suyun kalitesini nispeten artırmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Ağır metal, Kızılırmak, kirlilik, sediman, su

Page 35: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

19

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE YÜKSEKLİK SİSTEMİNİN MODERNİZASYONU VE GRAVİTE ALT YAPISININ İYİLEŞTİRİLMESİ (HGK, MTA,

TPAO, TÜBİTAK MAM, TUBİTAK UME)Muzaffer NAVRUZa ve Aydın AYRANCIa

aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZProje’nin amacı, ülke yükseklik sistemini bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında ve dünyadaki yeni yaklaşımlarla modernize ederek; Harita Genel Komutanlığı (HGK),Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA),Türkiye Petrolleri (TPAO),TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) ve TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) iş birliğinde yürütülmektedir. Proje, Kalkınma Bakanlığınca 2015-2020 dönemi için desteklenmektedir.

Mühendislik uygulamalarında kullanılan Yer gravite alanına dayalı fiziksel yüksekliklerin yüksek duyarlıkta ve gerçek zamanda belirlenmesine imkân sağlayacak, aynı zamanda eski sistemle uyumlu olacak yeni bir düşey referans sistemi tanımlamak ve kullanıma sunmaktır.

Jeodezik (GNSS ve Motorize Nivelman yöntemleri) ve Jeofizik (Mikrogravite yöntemi) verileri ile Türkiye için yeni bir Geoid (TGxx) model hesaplanacak ve mevcut Geoit (TG03) yerine kullanılacaktır. Projenin hedeflerine ulaşabilmesi için toplam 10 iş paketi oluşturulmuştur:

Birinci İş Paketi: Yurt içi ve yurt dışından ölçü ekipmanlarının tedariki (Tamamlandı).İkinci İş Paketi: Ulusal ölçekte bağıl gravimetri ve değerlendirme standartlarının oluşturulması, arazi öncesi eğitimler, test ve kalibrasyon çalışmaları (Tamamlandı).Üçüncü İş Paketi: Bağıl gravimetri çalışmaları (Devam ediyor).Dördüncü İş Paketi: Yersel mutlak gravimetri ve hava gravimetrisi çalışmaları (Devam ediyor).Beşinci İş Paketi: GNSS/Nivelman çalışmaları (Devam ediyor).Altıncı İş Paketi: Tarihsel gravite verilerinin kalite kontrolü ve kalite doğrulaması. Yedinci İş Paketi: Ulusal gravite veri tabanının kurulması (Tamamlandı). Sekizinci İş Paketi: Geoit modelleme (2020).Dokuzuncu İş Paketi: TUSAGA-Aktif sistemi üzerinden jeoit kestirimi ve iletimi.

Onuncu İş Paketi: Raporlama ve yeni düşey referans sisteminin resmi olarak kullanıcılara duyurulması olarak planlanmıştır.

Projenin teknik anlamda dört temel ayağı vardır. Bunlar; veri toplama (Mutlak ve bağıl yersel gravimetri, hava gravimetrisi, motorize nivelman ve GNSS teknikleriyle arazide veri toplanması), veri değerlendirme (Toplanan verilerden parametre kestirim teknikleriyle anlamlı fiziksel değerlerin elde edilmesi, istatistiksel yöntemlerle kalite kontrol ve kalite doğrulamaları), modelleme ve doğrulama, veri depolama ve sunum (Toplanan gravite verilerinin depolanması için ilişkisel veri tabanı tasarımı ve gerçekleşimi, verilerin web üzerinden sunumu, jeoit kestirimlerinin TUSAGA-Aktif üzerinden kullanıcılara iletimi) dur.

İş paketlerinde belirlenen format ve standartlarda proje kapsamında 2016, 2017, 2018 yılı dahil bir numaralı iş paketinde alınan ekipmanlar ile TUSAGA-AKTİF sistemi ve GNSS yöntemleriyle 3938 Jeodezik nokta 04.12.2018 tarihine kadar tesis edilmiş ve ölçülmüştür. Aynı zamanda bu noktaların Jeofizik Mikrogravite yöntemle ölçümleri yapılmıştır. Toplanan bu veriler yedinci iş paketine göre oluşturulan TR-GRAV portalına yüklenmiş, sistem üzerinde ağ dengelemeleri

Page 36: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

20

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

yapılarak kullanılır hale getirilmiş ve protokolleri oluşturulmuştur.

Kullanımda olan TG03 Geoit modelin ±8.6 cm olan doğruluğunun daha da iyileştirilerek ±3 cm nin altında bir doğrulukla hesaplanması ve kullanıma sunulması amaçtır. Yıllara dağıtılmış termin planına göre 2016-01.12.2018 tarihi itibarı ile veri toplama ağırlıklı projenin ~ %79 u gerçekleştirilmiştir. Arazi çalışmaları devam etmektedir.

Anahtar kelimeler: GPS, GNSS, Geoit, elipsoidal yükseklik, ağ RTK

Page 37: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

21

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

AMASYA-ÇORUM-SAMSUN KÖMÜR ARAMALARIMert SALMANa ve Oktay TÜVARb

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadolu1.BölgeMüdürlüğü,Sivas

([email protected])

ÖZAmasya-Çorum ve Samsun bölgelerini de içerisine alan İç Anadolu’nun kuzeyi ve Orta Karadeniz bölgesinin güneyi ülkemizin önemli linyit havzalarından biridir. Amasya – Merzifon – Gümüşhacıköy – Suluova – Hamamözü, Çorum – Dodurga – Mecitözü – Sungurlu – Laçin Havzalarının kuzeyi KAF zonu, güneyi Boğazkale Ofiyolitik Melanjı ile sınırlanır. Amasya-Merzifon Pull–Apart Havzasında kömür; kırmızı-şarabi renkli konglomera, çakıltaşı, kumtaşı, gri-yeşil–kahve renkli marn, kiltaşı, silttaşı ardalanmasından oluşan Eosen yaşlı Çeltek formasyonu içerisinde yer alır. Gri–yeşil–kahve renklerde marn, kiltaşı, silttaşı ve şarabi–kırmızı renkli kumtaşı, çakıltaşı, konglomera ardalanmasından oluşan birim Amasya–Merzifon kuzeydoğusunda yaklaşık 800-1000 m kalınlık sunan Eosen yaşlı volkanik ve volkanosedimanter birimlerin taban kısımında yer alır. Çeltek formasyonu delta ortamı çökeli özelliklerini yansıtmaktadır. Ekonomik kömür oluşumları, Mezosoyik yaşlı temel birimlerden beslenen duraylı kısımlarda çökelmiştir. Kömür içeren Çeltek formasyonu tavanda Armutlu formasyonu ile uyumlu, tabanda temel birimler ile uyumsuzdur.

Amasya–Merzifon yer alan 1 adet ruhsat sahasında 2014-2018 yıllarında yapılan toplam derinliği 12,199,25 m. olan 14 adet sondaj neticesinde; orijinal kömürde; AID: 3254 Kkal/kg, Su:% 6,24, Kül:% 45,33, Uçucu Madde:% 27,23, Sabit ‘C’:% 21,20, Yanar ‘S’:% 1,33, Külde‘S’: % 0,53 değerlere sahip 16 093 754 ton kaynak kömür tahmini belirlenmiştir. Kömür arama ve rezervine yönelik sondajlı çalışmalar devam etmektedir.

Çorum-Dodurga havzasında yaşlıdan gence doğru birimler; Üst Kretase yaşlı Ankara Melanjı, İpresyen yaşlı Hacıhalil ve Yoncalı formasyonları, Lütesiyen yaşlı Narlı Volkanikleri, Miyosen yaşlı Dodurga formasyonu ve Pliyosen yaşlı Değim formasyonu ile Kuvaterner oluşukları olarak sıralanmaktadır. Kömür içeren Dodurga formasyonu; açık yeşil, gri, sarımsı renkli marn, kiltaşı, silttaşı, kumtaşı ardalanmasından oluşmuş olup, alt seviyelerinde kırmızı renkli çamurtaşı, kiltaşı ve yer yer çakıltaşı, konglomera ardalanması ile devam etmektedir. Ekonomik kömür oluşumları akarsu-göl fasiyesinde çökelen formasyonun orta-üst kısımlarında yer almaktadır. 2018 yılında yapılan etüt ve sondajlı çalışmalarla varlığı tespit edilen kömürleşmenin yanal devamlılığının, kalınlığının, kimyasal özelliklerinin tespitine yönelik etüt ve sondajlı çalışmalar devam etmektedir. Amasya-Merzifon ruhsat sahasında kömür arama ve rezervine yönelik olarak 17 adet sondaj yapılmıştır. Çorum–Dodurga ruhsat sahasında 29 adet sondaj tamamlanmıştır. Çorum–Sungurlu bölgesinde kömür arama sondajında tespit edilen tuz domunun geometrisinin, yayılımının, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin tespitine yönelik çalışmalar devam etmektedir. 2018-2019 yıllarında Samsun – Vezirköprü – Ladik – Havza, Çorum – İskilip – Bayat – Merkez yörelerinde Miyo – Pliyosen yaşlı birimlerde kömür potansiyelinin ortaya çıkarılabilmesi amacı ile jeolojik etüt ve sondajlı çalışmalar devam edecektir.

Anahtar Kelimeler: Merzifon, Dodurga, Samsun, Sondaj, Linyit

Page 38: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

22

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

BAHÇECİK (TRABZON-ARAKLI) EPİTERMAL ALTIN CEVHERLEŞMESİNİN KÖKENİ VE EKONOMİK

POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİDeniz GÖÇb, Rıfat Cihan SEVİMb, Mustafa ÖZKANb, Semih HAMZAÇEBİb ve

M. Kemal REVANa

a MTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

([email protected])

ÖZ Sakarya Zonu’nun doğusunda yer alan Doğu Pontidler, Neo-Tetis’in kapanmasını takip eden çarpışmaya bağlı olarak yoğun bir magmatik faaliyet etkisinde kalmıştır. Bunun sonucu olarak, bölge, Üst Kretase yaşlı yay magmatitleri ve Üst Kretase sonrası çarpışma ile ilişkili magmatitler ile ilişkili metalik maden yatakları açısından önemli potansiyel sunmaktadır. Neo-Tetis’in kapanmasını takip eden çarpışma ve çarpışma sonrası açılmalı tektonik rejim bölgede çok sayıda genç porfiri ve bunlara bağlı hidrotermal ve epitermal sistemlerin gelişimine neden olmuştur.

Bu çalışma, Doğu Pontid tektono-magmatik oluşumuna bağlı olarak gelişmiş olan KD-GB ve KB-GD fay sistemlerinin büyük ölçüde kesiştiği Trabzon-Araklı-Bahçecik civarında yer alan Eosen (43±2 my) yaşlı porfirik kayaçların oluşturduğu epitermal Au cevherleşmesini konu almaktadır. Cevherleşmenin hemen kuzeyinde (Araklı-Bayburt karayolu üzerinde Pazarcık Mahallesinde), söz konusu fay sistemi Jura öncesi temele ait metamorfik kayaçların yüzeylenmesine neden olmuştur. Berdiga Kireçtaşları devasa bloklar şeklinde Turoniyen (92.5±4.2 my) yaşlı bazik volkanik ve volkaniklastik seri içerisinde yer alır. Bazik volkanitler 85±2 my (Gündoğdu) ve 80±3 my (Boğalı) yaşlarında iki yay ilişkili granitoyid tarafından kesilmiştir. Üst Kretase sonrası çarpışma ve/veya çarpışma sonrası açılma, incelenen epitermal sistemi de oluşturan ve yaşları 49 ile 40 my arasında yoğun bir asidik plütonik ve volkanik kayaç oluşumuna neden olmuştur.

Araklı-Bahçecik altın cevherleşmesi, hem Eosen yaşlı dasitik piroklastitler içinde hem de Üst Kretase yaşlı andezitik volkanitler içinde gelişmiştir. Genellikle tektonik hatlarla ilişkili olan bu cevherleşme tipik epitermal sisteme işaret eder ve sülfite bağlı olarak gelişmiştir. Sahada yapılan çalışmaların ön verileri değerlendirildiğinde, doğuda 40 metreye varan batıya doğru azalarak ortalama 15 metreye düşen bir kalınlık sunan ve ortalama 1680 ppb altın (Au) değeri içeren bir cevherleşme gözlenmektedir.

Bahçecik Au cevherleşmesine yönelik yapılan çalışmalar 2016 yılında başlamış olup bu kapsamda, jeokimya (dere sedimanı), cevher ve yan kayaçlar arasındaki stratigrafik ilişkileri ortaya koymak amacıyla, 1/10.000 ve 1/2.000 ölçekli maden jeoloji haritaları yapılmış, 1/25.000 ölçekli jeoloji haritaları revize edilmiştir. Sondaj çalışmalarına 2017 yılında başlanmış ve 2018 yılında da devam etmiştir. 129 lokasyonda toplam 32.071,40 metre sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Trabzon, Bahçeçik, epitermal altın

Page 39: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

23

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MADEN ARAMACILIĞINDA KALİTE GÜVENCE/KALİTE KONTROL UYGULAMALARI

İbrahim DİNLENa ve Mustafa TOKOĞLUa

aMTAGenelMüdürlüğüFizibiliteEütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZMadencilik; teknik, ekonomik ve sosyo-politik pek çok riskleri barındıran bir sektördür. Maden aramacılığında geçmişte vuku bulmuş Poseidon ve Bre-X gibi skandallar üzerine uluslararası madencilik camiası ve paydaşların katkıları ile NI 43-101(Kanada), JORC (Avusturalya), SAMREC (G.Afrika) gibi raporlama standartları geliştirilmiştir. Bahsi geçen raporlama standartları ile maden aramacılığı faaliyetleri ile elde edilecek ve nihayetinde kaynak tahminine temel teşkil edecek verilerin şeffaf ve güvenilirliği amaçlanmaktadır.

Yapılacak kaynak kestirimi ile elde edilecek sonuçların veri kalitesi ile doğrudan ilişkili olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, Kalite Güvence/Kalite Kontrol uygulamaları maden arama faaliyetlerinin en temel ve öncelikli unsurlarından biri olduğu çıkarımına varılabilir. Bu çalışma ile uluslararası kabul görmüş KG/KK uygulamaları ile değerlendirme kriterleri irdelenecektir. Bu bağlamda, verilerin toplanması, örnekleme teknikleri, maden arama sonuçlarının raporlanması ile kaynak tahmini ve raporlanması hususlarına yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Güvenilir, Kalite, Kontrol, Şeffaf, Veri

Page 40: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

24

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE’DEKİ METAMORFİK KUŞAKLARIN KARŞILAŞTIRILARAK OLASI CEVHER PARAJENEZLERİNİN

ARAŞTIRILMASI: ORTA VE DOĞU PONTİDLERAli ERGENa, Alper BOZKURTa, Ercan TUNCAYa ve Tolga ESİRTGENa

aMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZTürkiye jeodinamik gelişimine bağlı olarak, değişik dönemlerde farklı metamorfizma koşullarında oluşmuş kaya toplulukları içeren çok sayıdaki metamorfik kütleye ev sahipliği yapmaktadır. Bunların birbirleriyle olan kökensel ilişkilerinin yorumlanması ve korelasyonu, bu kuşaklar boyunca gelişen cevherleşmelerin araştırılması açısından önem arz etmektedir. Bu kapsamda yürütülen çalışmaların ilk basamağı olarak Orta ve Doğu Pontidler boyunca metamorfik kuşaklar incelenmiş ve ön bulgular sunulmuştur.

Orta Pontidler, içerdiği çok sayıdaki metamorfik masif ve kompleksler ile oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. İstanbul Paleozoyiğinin doğu ucu niteliğindeki Karadere İstifinin Prekambriyen yaşlı birimleri, bölgedeki en yaşlı metamorfitler olup; amfibolit fasiyesinde metamorfizmaya uğramışlardır. Deliktaş-Sivrikaya Kompleksini oluşturan intrüzif kayaçlar ve bunların kestiği metakırıntılılar Variskan Orojenezi ile ilişkilidir. Devrekani Masifi ve Geme Kompleksi ise Erken-Orta Jura döneminde, Üst Amfibolit-Alt Granulit fasiyesinde metamorfizmaya uğramıştır. Çangaldağ Kompleksi, Orta Jura döneminde (156-176 My) yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş bir volkano-sedimanter istiftir. Daday-Araç Kompleksi Erken Kretase sonunda (~107 My) yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş metakırıntılı, metakarbonat ve metabazitlerden oluşur. Bir yığışım karmaşığı niteliğindeki Kargı Masifi, Elekdağ ve Domuzdağ Komplekslerinden oluşur. Geç Kretase başlarında (~100 My) metamorfizma geçirmiş komplekslerden Elekdağ mavişist, eklojit ve metaofiyolit dilimlerinden; Domuzdağ ise mavişistten gerilemiş yeşilşist kayalarından oluşur. Kuzeybatı Anadolu’da tanımlanan Karakaya Kompleksi doğuya doğru, Tokat Masifi olarak bilinen metamorfik kuşak boyunca devam eder. Bu alan (1) mavişist/mavişistten yeşilşiste dönüşüm zonu, (2) yeşilşist zonu ve (3) ankimetamorfizma zonu şeklinde üç metamorfizma zonundan oluşmaktadır. Daha doğuda Ağvanis Masifi, yine Karakaya Kompleksine ait yeşilşit fasiyesindeki kaya topluluklarından oluşmaktadır. Pulur Kompleksi Variskan Orojenezi ile ilişkili olup; ~330 My önce Üst Amfibolit-Alt Granulit fasiyesi koşullarında metamorfizma geçirmiştir. Pulur Kompleksi gerileyen metamorfizmanın etkisi de dikkate alınarak üç alt birim şeklinde değerlendirilmektedir. Pulur Kompleksi içerisinde yer alan tektonik pencereler boyunca gözlenen metamorfitler, Karakaya Kompleksi’nin doğudaki son yüzlekleridir.

İncelenen bu metamorfik kuşaklar boyunca gerek metamorfizmaya bağlı gelişen, gerekse metamorfik kayaçların ev sahipliği yaptığı metalik cevherleşmeler ve grafit mineralizasyonları gibi bazı bulgulara ulaşılmış ve kuşaklar boyunca varlıkları irdelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Metamorfizma, Masif, Pontidler, Karakaya Kompleksi, Pulur.

Page 41: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

25

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

BATI ANADOLU’NUN TEKTONOSTRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİ

İsmet ALANa, Halil KESKİNa, İbrahim ALTUNa, Nevzat BÖKEa, Veli BALCIa, Hasan ELİBOLa, Hünkar DEMİRBAĞa, Sedat ARMANa, Mustafa SOYAKILa,

Nurullah HANİLÇİb, Ömer Faruk ÇELİKc ve Osman CANDANd

aMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDaireBaşkanlığı,Ankara bİstanbulÜniversitesi,CerrahpaşaMühendislikFakültesi,İstanbul

cKocaeliÜniversitesi,MühendislikFakültesi,Kocaeli dDokuzEylülÜniversitesi,MühendislikFakültesi,İzmir

([email protected])

ÖZ Torid-Anatolid Bloğunun batı kesiminde yer alan inceleme alanı ile yakın çevresinde, Kütahya ve Muğla arasında bir hat boyunca, birbirleriyle tektonik ilişkili Afyon Metamorfitleri, Menderes Masifi, Göktepe Napı, Kızılcadağ Ofiyolitik Melanjı ve Olistostromu, Bodrum Napı, Domuzdağ Napı ve Marmaris Ofiyolit Napı’na ait birimler yer almaktadır.

Afyon Metamorfitleri’nin tabanında Prekambriyen yaşlı metagranit, metagabro, mikaşist, nadiren kuvarsit ve kuvarsşistler bulunmaktadır. Üzerinde uyumsuz olarak Geç Permiyen yaşlı kuvarsit, metaçakıltaşı, şist, kalkşist, rekristalize dolomitik kireçtaşı ve kireçtaşları yer almaktadır. Kuvarsit, metaçakıltaşı, şist, kalkşist, rekristalize kireçtaşı ve metavolkanit düzeylerinden oluşan Erken-Orta Triyas yaşlı birimler uyumsuz olarak bulunurlar. Bunlarla geçişli olan rekristalize dolomitik kireçtaşları Orta-Geç Triyas yaşlıdır. Uyumsuzlukla yer alan Jura-Kretase, rekristalize dolomitik kireçtaşı ve yer yer çörtlü kireçtaşlarıyla temsil edilmektedir. Üzerlerinde uyumsuz olarak Geç Kretase yaşlı metakırıntılı ve olistostromal birimler ile yine uyumsuzlukla Geç Paleosen-Eosen yaşlı karbonat ve kırıntılılardan oluşan düzeyler yer almaktadır. Afyon Metamorfitleri, Alpin Orojenezi’nden etkilenmiştir. Menderes Masifi genelleştirilmiş stratigrafisinde, tabanında Prekambriyen yaşlı paragnays, şist, migmatit, ortognays ve metagabrolar bulunmaktadır. Bunların üzerinde uyumsuz olarak Geç Permiyen yaşlı kuvarsit, metaçakıltaşı, fillit, kalkşist ve mermerler yer almaktadır. Tabanı uyumsuz olan Erken-Orta Triyas yaşlı birimler kuvarsit, şist, rekristalize kireçtaşı, metabazit, metadasit, metagranit ile temsil edilmektedir. Uyumlu dokanakla gelen Orta-Geç Triyas yaşlı birimler, rekristalize dolomitik kireçtaşı, uyumsuzlukla başlayan ve tabanında zımpara taşı oluşumları gözlenen Jura-Kretase yaşlı birimler ise alt düzeyleri dolomitik, rudistli rekristalize kireçtaşlarından oluşmaktadır. Üzerinde Eosen yaşlı rekristalize mikritik kireçtaşları yine uyumsuzlukla bulunmaktadır. Menderes Masifi, Pan-Afrikan ve Alpin Orojenezi’nden etkilenmiş olup bu orojenez sırasında kendi içinde naplı yapı kazanmıştır. Göktepe Napı’nın görünür tabanında Erken Permiyen yaşlı kuvarsit, şist, kalkşist ve rekristalize kireçtaşı ardalanmalı birimler bulunmaktadır. Üzerinde uyumsuz olarak kuvarsit, şist, kalkşist, rekristalize kireçtaşından oluşan Geç Permiyen yaşlı birimler yer alır. Uyumsuzlukla gelen Erken-Orta Triyas yaşlı kuvarsit, metaçakıltaşı, şist, metabazit, metadasit ve rekristalize kireçtaşlarının üzerinde Orta-Geç Triyas yaşlı rekristalize dolomitik kireçtaşları uyumlu olarak bulunmaktadır. Uyumsuz ilişkili tabanında diyasporit oluşumları bulunan Jura-Kretase ise rekristalize dolomitik kireçtaşı ve rudistli kireçtaşlarından oluşur. Geç Kretase uyumsuzlukla gelir ve metakırıntılı ve olistostromaldir. Yine uyumsuzlukla gelen rekristalize mikritik kireçtaşı ile çakıllı kireçtaşlarından oluşan birimler ile metakırıntılı ve olistostromal düzeyler Eosen yaşlıdır. Kızılcadağ Ofiyolitik Melanj ve Olistostromu, Orta Eosen sonrası Göktepe Napı üzerine bindirmiştir. Melanjın üzerinde ise Bodrum Napı’na ait birimler yer almaktadır. İstifin görünür tabanında Erken-Orta Triyas yaşlı şist ve metabazitler,

Page 42: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

26

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

üzerinde bunlarla ardalanmalı rekristalize dolomitik kireçtaşı düzeyleri bulunmaktadır. Uyumlu olarak gelen Orta-Geç Triyas, rekristalize dolomitik kireçtaşı, üzerinde yine uyumlu olarak yer alan Jura-Kretase ise yer yer çörtlü rekristalize dolomitik kireçtaşı ve kireçtaşı ile temsil edilir. Bunları uyumsuz dokanakla üzerleyen Geç Kretase ise metakırıntılı ve olistostromal düzeylerden oluşur. Göktepe ve Bodrum Napları, Alpin Orojenezi’nden etkilenmiştir. Bodrum Napı üzerinde yer alan Domuzdağı Napı’nın görünür tabanında Erken-Orta Triyas yaşlı alacalı şeyl ve üste doğru kireçtaşı ardalanması yer alır. Geçişli olan Orta-Geç Triyas, Megalodonlu kireçtaşları ile temsil edilirler. Jura-Kretase birimleri yer yer çörtlü kireçtaşları, uyumsuz bulunan Geç Kretase ise kırıntılı ve olistostromal düzeylerden oluşurlar. Marmaris Ofiyoliti’ne ait peridoditler bölgeye Orta Eosen sonunda yerleşmiştir. Oligo-Miyosen yaşlı denizel ve Erken-Orta Miyosen yaşlı gölsel birimler örtü kayaları niteliğindedir.

Anahtar Kelimeler: Batı Anadolu, Nap, Tektonostratigrafi, Pan-Afrikan, Alpin

Page 43: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

27

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE YERBİLİMLERİ VERİ VE KAROT BİLGİ BANKASI (TÜVEK)

Abdulkerim AYDINDAĞa ve Akın GEVENa

aMTAGenelMüdürlüğüÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ4.6.1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununa eklenen 13. Madde ile “Türkiye Yerbilimleri Veri ve Karot Bilgi Bankası”, (TÜVEK)’in kuruluş kanunu, 21.07.2017 tarihli ve 30130 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren bu kanun ile Türkiye genelinde, madencilik sektöründe sondajlı aramalardan elde edilen veri, doküman ve karot numunelerinin tek merkez olan TÜVEK’ te toplanması sağlanacaktır.

TÜVEK veri bankası, Türkiye Yerbilimleri Veri ve Karot Bilgi Bankası Bilişim Sistemi (TÜVEKBS) projesi, TÜVEK’e iletilen jeolojik veri ve dokümanların, sayısal ortamda tutulmalarını, gerektiğinde kullanıcılar tarafından sorgulanmalarını, TÜVEK arşivine ulaşacak karot sandıkları ve paletlerinin kimliklendirilmelerini, kayıt altına alınmalarını, analiz otomasyonunu, karot sandıklarının arşiv raflarına forklift ile yerleşimi sırasında otomatik adresleme işlemlerini kapsayan ve e-Devlet entegrasyonunu içeren bir projedir.

TÜVEKBS, https://tuvek.mta.gov.tr adresinden hizmet vermeye başlamış olup, Yetkilendirilmiş Tüzel Kişilik (YTK)’lara veri girişine başlamaları için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından duyuru yapılmıştır. YTK’ ların ruhsatlara bağlı verileri, “Karot Seçme Komisyonu” tarafından sondaj kuyu logları ve numunelerin jeokimyasal analiz sonuçları incelenerek, saklanmaya değer bulunan karotlar, TÜVEK arşivine kabul edilecektir. TÜVEK’e kabul edilen karotlarda, CORELOGGER cihazının taraması ile elde edilen bilgilerin, TÜVEKBS üzerinden satışı yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: TÜVEK, YTK, MAPEG, TÜVEKBS, karot, corelogger

Page 44: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

28

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

AFYONKARAHİSAR-BURDUR-ANTALYA BÖLGESİ KÖMÜR ARAMALARI

Mahir SEZGİNa ve Arzu ABDİa

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZAfyonkarahisar-Denizli-Burdur-Isparta-Antalya illerindeki farklı sahalarda 2008 yılından itibaren etüt ve sondajlı çalışmalar yapılmıştır. Bölgedeki kaya birimleri; Eski Tektonik dönem kaya toplulukları ve Yeni Tektonik dönem kaya toplulukları olarak ayrılır. Eski Tektonik dönem kaya toplulukları; en altta Paleozoyik yaşlı metamorfitler ve bunları uyumsuz olarak üzerleyen otokton istif ile en üstte allokton Likya Napları ile karakterizedir. Tüm bu birimleri yer yer uyumsuzlukla örten Oligosen yaşlı masif-kalın katmanlı kumtaşı-konglomera ardalanmalı birimler izler. Eski Tektonik dönem kaya birimleri birden fazla evre ve zamanda deformasyon geçirmiştir. Neotektonik dönem kaya toplulukları ise Miyosen-Pliyosen yaşlı yer yer kömür de içeren göl-akarsu ortamında çökelmiş birimlerdir.Dombayova, Çardak, Çivril Sahaları: Batı Anadolu Neotektonik dönemde oluşmuş grabenler içinde yer alır. Temeli genellikle Mesozoyik yaşlı kireçtaşları oluşturur. Havza dolgusu Ü. Miyosen-Pliyosen yaşlı kiltaşı-silttaşı-kumtaşı-linyit birimlerinden oluşur. Bunları Pliyosen yaşlı kiltaşı-silttaşı-kireçtaşı birimleri üzerler. Dombayova (Dinar)’da 5 adet ruhsat sahasında; 2008-2013 yılları arasında yapılan toplam 135 adet ve 61.586,90 m sondaj neticesinde; Alt Isıl Değer: 1706 kcal/kg, Su: % 41,08, Kül: % 19,54, Uçucu Madde: % 31,03, Sabit ‘C’: % 8,35, Yanar ‘S’: % 0,68, Külde ‘S’: % 0,67 değerlere sahip 941.440.143 ton kaynak belirlenmiştir. Çardak (Denizli)’da 2 adet ruhsat sahasında 2011-2014 yılları arasında yapılan toplam 45 adet ve 28.352,80 m sondaj neticesinde; Alt Isıl Değer: 2524 kcal/kg, Su: % 32,94, Kül: % 20,43, Uçucu Madde: % 30,64, Sabit ‘C’: % 15,98, Yanar ‘S’: % 4,05, Külde ‘S’: % 1,61 değerlere sahip 44.229.152 ton kaynak belirlenmiştir.Çivril (Denizli)’de 6 adet ruhsat sahasında 2009-2013 yılları arasında yapılan toplam 72 adet ve 24.279,30 m sondaj neticesinde; Alt Isıl Değer: 1361 kcal/kg, Su: % 48,58, Kül: % 19,25, Uçucu Madde: % 22,73, Sabit ‘C’: % 9,42, Yanar ‘S’: % 0,95, Külde ‘S’: % 0,87 değerlere sahip 83.641.623 ton kaynak belirlenmiştir.Sinanpaşa Sahası: Temeli Mesozoyik yaşlı kireçtaşları oluşturur. Temeli, çakıltaşı-kumtaşı-silttaşı-kiltaşı-kireçtaşı-linyit içeren A.Miyosen yaşlı Yeniköy Formasyonu üzerler. Bunların üstüne ardalanmalı olarak kireçtaşı ve volkanoklastik egemen istif gelir. En üstte Ü. Miyosen yaşlı çakıltaşı-kumtaşı-çamurtaşları yer alır. Sinanpaşa’da yer alan ruhsat sahasında 2017 yılında 3 adet sondaj yapılmıştır. Linyitli seviyeler içermeleri nedeniyle 2019 yılında sondajlı çalışmalar devam edecektir.Evciler Sahası: Genellikle kumtaşı ve konglomeradan oluşan Oligosen yaşlı Acıgöl Grubu içinde yer alan Tokça formasyonu silttaşı-kumtaşı-konglomera-linyit birimlerinden oluşur. Acıgöl Grubu’nu Ü. Miyosen-Pliyosen yaşlı çamurtaşı-çakıltaşı-kireçtaşı birimleri üzerler. 1 adet ruhsat sahasında 2013-2014 yıllarında yapılan 2 adet sondaj neticesinde; ortalama Alt Isıl Değer: 3105 kcal/kg değeri hesaplanmış ve 6.011.363 ton kaynak belirlenmiştir. Mevcut 4 adet ruhsat sahasında kömür arama ve rezerve yönelik sondajlı çalışmalar 2019 yılında da devam edecektir. 2019 yılında Burdur-Antalya arasındaki ruhsat sahalarında yer alan Pliyosen yaşlı birimlerde kömür aramaya yönelik etüt ve sondajlı çalışmalar yapılacaktır.Anahtar Kelimeler: Çardak, Dombayova, Evciler, Linyit, Sondaj

Page 45: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

29

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SERAMİK KÖPÜK FİLTRE ÜRETİMİ VE KARAKTERİZASYONU

Devrim PEKDEMİRa, Emrah ORALa, İbrahim VAROLa, Güzin AVCIa ve Sezai ÖZBEKa

aMTAGenelMüdürlüğüMadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ 400 mm’den 4 mm’ye kadar gözenek büyüklüğüne ve % 20 - % 97 arası gözeneğe sahip seramik malzemeler, erimiş metal filtrasyonu, kataliz, refrakter yalıtım ve sıcak gaz filtrasyonu gibi işlemlerde kullanılır. Bu projede çoğaltma (replikasyon) yöntemi kullanılarak seramik köpük filtre üretimi amaçlanmıştır. Seramik malzeme olarak kordiyerit seçilmiştir. Öncelikle katı faz sentez yöntemi kullanılarak kordiyerit sentezi ve kordiyerit seramiğin sinterleme davranışı incelenmiştir. %47 talk, %43 kaolen ve %10 alüminadan oluşan toz karışıma 1200°C - 1300°C sıcaklık aralığında 1-4 saat arasındaki sürelerde ısıl işlem uygulanmıştır. Pişirilen örneklerin XRD desenlerinden ve su emme değerlerinden 1250°C - 1275°C aralığında 3 saat süre ile yapılan ısıl işlem ile en uygun faz ve sinterleşme değerlerine ulaşılmıştır. Daha sonra talk, kaolen ve alüminadan oluşan toz karışımın reolojisi incelenmiştir. Ayrıca süspansiyonun yapışkanlığını arttırmak için bentonit (B) ve karboksimetilselülöz (CMC) kullanılmıştır. % 5 B ve % 5 CMC’nin birlikte kullanıldığı karışımda 10 PPI’lik (pores per inch –inç başına gözenek sayısı) sünger ile % 85 gözeneklilik; 0,8271 g/cm3 yoğunluk ve 0,8 MPa basma dayanımı değerlerine ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Seramik, kordiyerit, filtre, gözenek, çoğaltma

Page 46: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

30

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

BATI ANADOLU’DA İNTRÜZİFLERE BAĞLI Au-Pb-Zn-Cu CEVHERLEŞMESİ (KAPLANKÖY-BERGAMA-İZMİR)

Ramazan SARIa, Şahset KÜÇÜKEFEa, Fatih BADEMLERb, Mehmet Barış DURGUNa, Gökçe Gamze ERSOYb, Zehra DEVECİ ARALb ve Gökben ELBİb

aMTAGenelMüdürlüğü,KuzeyBatıAnadoluBölgeMüdürlüğü,Balıkesir bMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZKaplanköy Au-Pb-Zn-Cu cevherleşmesi Biga Yarımadası’nın güney-güneydoğusu ile Kozak masifinin kuzeydoğusunda, İzmir ili Bergama ilçesinin 40 km kadar kuzeydoğusunda yer almaktadır. Sahada temeli, Permiyen yaşlı kireçtaşı blokları içeren metadetritik kayaçlardan oluşan Alt Triyas yaşlı Karakaya kompleksi oluşturmaktadır. Alt Miyosen yaşlı asidik ve andezitik volkanitler Karakaya kompleksini uyumsuz olarak örterken, aynı yaşlı linyit içeren gölsel Soma formasyonuyla ise yanal ve düşey geçişlidir.

Çalışma sahası, Türkiye Metalojeni Haritasında “Orojenez Sonrası Ardoluşumlu (Epijenetik) Hidrotermal Cevherleşmeler Metalojenik Kuşağı” içerisinde yer almaktadır. Sahanın da içerisinde bulunduğu Kozak masifi Au-Ag-Pb-Zn-Cu-Fe-Mo metalojenik provensinde yapılan çalışmalarda 6 adet Au, 9 adet Pb-Zn-Cu, 1 adet Mo, 11 adet Fe, 4 adet Sb yatak ve zuhurları belirlenmiştir.

Cevherleşme diyorit-diyorit porfir karakterindeki subvolkanitlerin içerisinde sinjenetik olarak bulunmaktadır. Cevherleşmenin içerisinde gözlendiği subvolkanitler beyaz-krem renklidir ve serisitleşmiş, yer yer de killeşmiştir. Altere diyorit porfirde, saçınımlı ince kristalli pirit, kalkopirit ve markazit; ağsal gri-koyu gri renkli kuvars damar-damarcıklarında, saçınımlı pirit, kalkopirit, yer yer ince kristalli galenit, sfalerit ve beyaz-kirli beyaz renkli barit+silis+karbonat damar-damarcıklarında ise saçınımlı galenit, sfalerit, kalkopirit gözlenmektedir.

Cevherleşme sahasında 1/25.000, 1/10.000 ile 1/5.000 ölçekli jeoloji ve maden jeolojisi çalışmasıyla birlikte 2 km2 lik alanda 50x100 m aralıklı karelaj yöntemiyle toprak jeokimya çalışması yapılmıştır. Etüt çalışmalarıyla yüzey boyutları belirlenen cevherleşmenin düşey boyutunu belirlemek için 2017 yılında başlayan sondajlı arama çalışmaları devam etmektedir. Arama çalışmalarında 80 lokasyonda toplam 40.599,25 m sondaj yapılmıştır. Yapılan sondajlarda, cevherli zonlar yüzeyden itibaren 800 m derinliğe kadar izlenmektedir. 4x6 km boyutlarında ve 800 m derinliğindeki cevherleşme zonunda, sondaj karot numunelerinde 7,5 ppm kadar Au, 14892 pmm kadar Pb, 217500 pmm kadar Zn değeri alınmaktadır.

Sahada propilitik, arjilik, fillik ve potasik alterasyonlar gözlenmektedir. Sıvı kapanım verilerine göre, porfiri tip cevherleşmeyi etkileyen beyaz-kirli beyaz renkli, dissemine galenit+sfalerit+kalkopiritli barit+silis+karbonat damar-damarcıkları mezotermal evrede, gri-koyu gri renkli yer yer antimuanlı kuvars damar-damarcıkları ise epitermal evrede oluşmuştur.

Anahtar kelimeler: Kaplanköy, subvolkanik, porfiri, mezotermal, epitermal

Page 47: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

31

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ZİRKONYUM OKSİT SERAMİK ÜRETİMİNermin KAYABAŞIa, Günnur ULUSOYa ve Güzin AVCIa

aMTAGenelMüdürlüğüMadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Zirkon, ZrO2.SiO2 formülünden hesaplandığında teorik olarak % 67.23 ZrO2 ve % 32.77 SiO2 içerir. Tetrahedral Kristal yapısında olup ~4.6 gr/cm³ yoğunlukta ve mineralojik Mohs ölçeğinde 7,5 sertliktedir. Zirkonyum oksit içeren seramikler, ergime sıcaklığının yüksek olması, termal şoka dayanıklı olması, korozyon, erozyon ve aşınmaya dayanıklı olması, asidik kimyasal maddelere, cürufa ve cama karşı direncinin yüksek olması, kırılma indisinin yüksek olması ve yüksek iyonik iletkenliğe sahip olmasından dolayı ileri teknoloji malzemesi olarak kabul edilir. Küreselleşmenin getirdiği rekabet ortamında piyasaya katma değeri yüksek yeni ürünler arz eden ve bu ürünlerle rekabet yarışını sürdüren ülkeler bu alanda alt yapısı eksik diğer ülkelere ürün ve teknolojilerini ihraç ederek büyümektedir. Geleceği şekillendiren ileri teknoloji destekli katma değeri yüksek ürünlerin oluşturduğu pazara ülkemizin de girebilmesi ve söz konusu ürünlerin ticaretinde pay sahibi olabilmesi için gerekli stratejiler üzerinde yoğun olarak çalışılması zorunludur. İleri malzemelerin gelişimi, bu malzemelerin üretilmesini sağlayan teknolojiyi de geliştirecektir.

Bu çalışmada Kömür Analizleri Birimi’nde kullanılan Leco CS 144 cihazında 1350 °C - 1420 °C’de kullanılan yurt dışından temin edilen kayık pota eldesi sağlanarak katma değeri yüksek malzeme eldesi ve sarf malzeme ihtiyacımızın karşılanması hedeflenmiştir. Potada termal şok dayanımı iyi, kaynar su emme özelliği % 5,02, yığın yoğunluğu 3,55 gr/cm³ olan ve XRD analizinde tridimit, kristobalit, müllit, zirkon fazlarının görülmesi beklenmektedir. Yan ürün olarak, yüksek sıcaklıklarda kullanılacak fırın tablası ve fırın potası yapımı da hedeflenmiştir. Çalışmalar sırasında beş farklı, genellikle kimyasal içeriği % 50-70 ZrO2 , % 25-30 SiO2 içerikli, farklı tane boyutlarına sahip zirkon, alumina, kil ve bağlayıcı olarak CMC kullanılmıştır. Kuru toz halindeki hammaddeler hesaplanan yüzde ağırlıkça hammadde miktarına göre hesaplanmış ve toz karışımların homojen bir şekilde karıştırılması sağlanmıştır. % 5 su ve CMC ile nemlendirilen karışımlar 5 ton, 10 ton ve 15 ton yüklerde kuru preslenme yöntemiyle şekillendirilmiştir. Şekillendirilen numuneler etüvde 105 °C’de kurutulmuştur. Kurutulan numuneler, 1450 °C -1650 °C sıcaklıklarda farklı zaman dilimlerinde pişirilmiştir. Pişirme işlemi sonrası, kaynar suda su emme, yığın yoğunluk değerleri hesaplanmıştır. SEM- EDS, XRD analizleri yapılarak elde edilen sonuçlar karşılaştırılıp değerlendirilmiştir. 11 adet ürün reçetesi hazırlanmıştır. D-6 kodlu numunede Zirkon-1, Zirkon-2, Zirkon-4 kodlu hammaddeler, alumina, kil kullanılarak, 1450 °C, 1475 °C, 1500 °C,1550 °C,1575 °C, 1650 °C ’de 5 ton, 15 ton yük altında şekillendirilmiş, 30 dakika ve 2 saatlik sürelerde sinterlenmiştir. İstenen fiziksel ve minerolojik özellikler elde edilmiş ve sonuçlar değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Zirkonyum oksit, zirkon, seramik

Page 48: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

32

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİNDEKİ JULIOPOLIS NEKROPOLÜ ANTİK TAŞLARININ GEMOLOJİK İNCELEMESİ

Tuğba VELİOĞLUa, Koray SÖZERİa, Handan GÜNELa ve Osman Taner SONGÖRENa

aMTAGenelMüdürlüğüŞehitCumaDağTabiatTarihiMüzeMüdürlüğü,Ankara ([email protected])

ÖZArkeogemoloji çalışmalarının ilk aşaması, tahribatsız gemolojik analiz yöntemleri kullanılarak antik taşların incelenmesidir. Müze Müdürlüğümüz bünyesinde yürütülen 2018-08-16-04 kod no.lu “Arkeolojik Değere Sahip Süstaşı Buluntularının Gemolojik İncelemesi” isimli proje kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma, arkeogemolojiye giriş niteliğinde olup; antik taşların gemolojik tanımlamalarının yapılmasını amaçlamaktadır.

Çalışma kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesindeki Juliopolis Nekropolü antik taşları arasından 49 adet buluntu tahribatsız aletsel yöntemler kullanılarak incelenmiş, tanımlanmış ve taşların gemolojik özellikleri belirlenmiştir. Çalışmalarda temel gemolojik analiz alet ve cihazlarından olan refraktometre, polariskop, spektroskop, dikroskop, mikroskop ve çeşitli ışık kaynakları ile birlikte ileri bir gemolojik analiz cihazı olan GemmoFtir kullanılmıştır. Kullanılan temel ve ileri gemolojik analiz yöntemleri, incelenecek taşa zarar vermeden uygulanan son derece hızlı ve pratik teknikleri kapsamaktadır. İncelemede; refraktometre ile inceleme yapılarak taşların ışık kırma indisleri belirlenmiş, şeffaf ve yarı şeffaf olanların mikroskobik özelliklerine bakılmış, spektroskopla granatların türleri belirlenmiş ve taşların büyük bir kısmının GemmoFtir cihazıyla “Speküler Yansıtma” metodu kullanılarak analizleri yapılmıştır. Elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirilmiştir.

İnceleme sonucunda, bu taşların beril (zümrüt), granat grubu süstaşları, kuvars grubu süstaşları, jet ve cam oldukları belirlenmiştir. Granat Grubu süstaşları, tür olarak bütün buluntularda pirop-spesartit olarak belirlenmiş, mikroskop altındaki çalışmalarda, içerdikleri kapanımlar açısından benzer özellikler sergiledikleri görülmüştür. Kuvars Grubu süstaşları içerisinde, makrokristalin ve kriptokristalin türleri kullanılmış; makrokristalin olanlar sitrin ve ametist, kriptokristalin olanlar ise kalsedon türleri olup krizopras, karnelyan, sard, sardoniks, oniks, jasper, yeşil ve beyaz kalsedon olarak tanımlanmışlardır. Kalsedonların önemli bir kısmının üzerine alçak ve yüksek kabartma teknikleri(intaglio ve cameo) kullanılarak çeşitli mitolojik figürler ve betimlemeler işlenmiştir. Camın çeşitli doğal mücevher taşlarını taklit etmek için kullanılıyor olması, buluntulardan da anlaşılacağı üzere, eski dönemlere kadar uzanmaktadır. Juliopolis Nekropolünden çıkan mücevher taşlarının büyük bir kısmında oymacılığın kullanılmasının yanı sıra, kesim şekilleri olarak da kaboşon ve boncuk türündeki kesimlerin daha çok tercih edildiği görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Gemolojik İnceleme, Juliopolis Nekropolü

Page 49: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

33

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE YERKABUĞU ÖZELLİKLERİ VE JEODİNAMİĞİNİN ARAŞTIRILMASI: 2018 YILI ÇALIŞMALARI

Akın KÜRÇERa, Ali Rıza KILIÇb, Selim ARSLANb, Levent KARADENİZLİa, Önder KAYADİBİa, Ömer HACISALİHOĞLUc, Atakan ALACAd, Uğur AKINb,

İsmail DURANa, Umut ÖNCÜa, Emre DEĞİRMENCİb, Muammer Can ÜNSALa, Mert ÇELİKa, Halil GÜRSOYe, Orhan TATARe, Emin ULUGERGERLİf, Mehmet

KESKİNg, Bülent ORUÇh ve Levent GÜLENa

aMTAGenelMüdürlüğü,JeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğü,JeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara cMTAGenelMüdürlüğü,DoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

dMTAGenelMüdürlüğü,OrtaAnadoluI.BölgeMüdürlüğü,Sivas eCumhuriyetÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,58140,Sivas fÇanakkaleOnsekizMartÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeofizikMühendisliğiBölümü,

17100,Çanakkale gİstanbulÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,34320,İstanbul hKocaeliÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeofizikMühendisliğiBölümü,41380,Kocaeli ıSakaryaÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeofizikMühendisliğiBölümü,54187,Sakarya

([email protected])

ÖZDeprem kaynaklı afet zararlarının azaltılmasında izlenecek stratejik bir yaklaşım ve plan belgesi olan UDSEP-2023 kapsamında, Kurumumuz “Türkiye Yerkabuğu Özellikleri ve Jeodinamiğinin Araştırılması” projesinin sorumluluğunu üstlenmiştir. Projenin amacı; jeolojik ve jeofizik çalışmalar ışığında, Türkiye’nin, yerkabuğu özellikleri ve jeodinamik gelişiminin araştırılmasıdır. Proje kapsamında, belirlenen jeotraversler boyunca jeolojik ve jeofizik (Manyetotellürik – MT ve Gravite) çalışmalar yürütülmektedir.

2018 yılında, Sivas Havzası (SH)’nda ve Silifke-Yakakent, Manavgat-Terme ve Alanya-Zonguldak jeotraversleri boyunca çalışılmıştır. Ayrıca; Deliler Fayı (Tecer ve Dökmetaş segmentleri), Konya ve Altınekin Fayları üzerinde 10 paleosismolojik hendek çalışması gerçekleştirilmiştir.

SH’nda yürütülen çalışmalara göre, SH, Gürün-Akkışla-Divriği Havzası (GADH)’ndan, İç Torit Sütur Zonu (İTSZ) üzerinde gelişen bir pop-up yapısı olan Tecer Yükselimi ile ayrılmaktadır. Bu yapının güney sınırı, aktif Deliler Fayı tarafından denetlenmektedir. MT kesitlerine göre, SH güneye doğru derinleşen bir geometri sunmaktadır. Havzanın ortalama derinliği 5-6 km olup, en derin kesimi Celalli dolayları (8 km) olarak belirlenmiştir. SH’nın altında Conrad Süreksizliği 10-25 km arasında, Mohoroviçiç Süreksizliği ise 30-40 km arasında tespit edilmiştir. MT kesitlerinde, Akdağmadeni Masifi, Hafik-Celalli bölgesi, Zara ve Bulucan arasında kalan bölüm, Altınyayla ve İğdeli-Çetinkaya arasında kalan bölümün altında düşük özdirenç zonları ile temsil olunan kısmi ergime alanları ve magma odaları tespit edilmiştir. İTSZ içerisinde, sütur zonunun oluşumu sırasında Torit kıtasal platformundan aktarılan çeşitli kıtasal karbonat blokları belirlenmiştir. Bu kıtasal blokların altında ve/veya yakınlarında tespit edilen magma odalarının varlığı, bu sıcak dokanak alanlarını, skarn tipi cevherleşmeler açısından hedef sahalar olarak işaret etmektedir. Bu alanlara en iyi örnek GADH’nın İğdeli-Çetinkaya arasıdır. SH’nın jeotermal potansiyeline yönelik oldukça önemli sonuçlara ulaşılmıştır. SH’nda bilinen tüm jeotermal alanların SH ile Akdağmadeni Masifi arasındaki sınırda yoğunlaştığı dikkat çekicidir. Sıcak Çermik dolayından üretilen MT kesitlerinde, bu bölgenin altında düşük özdirenç zonu ile temsil olunan bir ısıtıcı kütlenin varlığı, bu alanın

Page 50: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

34

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

daha yüksek bir ısıl potansiyele sahip olduğuna işaret etmektedir. İlaveten, Deliler Fayı üzerinde yer alan Altınyayla çek-ayır havzasının altı da yüksek ısıl potansiyele sahip bir jeotermal alan olarak belirlenmiştir. SH’nın doğusunda yer alan Celalli ve çevresinde tuz duvarları ile birbirinden izole edilmiş mini havzalar tespit edilmiştir. Emirhan, Karayün ve İkindi mini havzalarının petrol ve hidrokarbon aramaları açısından hedef sahalar olarak düşünülmesi ve bu alanlarda üç boyutlu sismik yansıma çalışması yapılması kuvvetle önerilmektedir.

Jeotraversler boyunca elde edilen jeofizik veriler ışığında kabuk ve kabuk altı yapıları hakkında önemli sonuçlar elde edilmiştir. Conrad ve Mohoroviçiç süreksizlikleri, kabuk altı manto yükselim ve kısmi ergime alanları, tektonik birlikler ve bunları birbirinden ayıran kenet kuşaklarının konumları ve derine doğru geometrileri, katedilen havzaların derinlik ve geometrileri, KAF ve DAF gibi önemli aktif tektonik yapıların litosfer boyutunda görüntülenmesi mümkün olmuştur.

Paleosismoloji çalışmalarına göre Deliler fayı, Sarissa antik kentinin tahribatına yol açmıştır. Konya Fayı, sanılanın aksine oldukça aktif ve Konya il merkezi için risk oluşturabilecek büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahiptir. Altınekin Fayı üzerinde yürütülen çalışmalar bu fayın Kuvaterner etkinliğini belgelemiştir.

Anahtar Kelimeler: Yerkabuğu, Jeodinamik, Manyetotellürik, Gravite, Jeotravers, Sivas Havzası

Page 51: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

35

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

POLATLI SİVRİHİSAR HAVZASI SODYUM SÜLFAT VE POLİHALİT CEVHERLEŞMESİ

Murat KIRTILa, Ali KOCAHARZENa, Aytekin ÇOLAKa, Ekrem COŞARb, Mustafa KARAKAŞb, Tayfun BİLGİÇc, Niyazi TARHANa ve Necmettin AKALINa

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü,Konya cMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZOrta Anadolu Tersiyer evaporit havzalarından olan Polatlı-Sivrihisar havzasında gerçekleştirilen çalışma, 1/100.000 ölçekli İ27 paftası içerisinde Polatlı’nın yaklaşık 20 km batı-kuzeybatısındadır. Çalışma alanının kuzeyinde Triyas yaşlı Yalnızçam granodiyoriti, batı-kuzeybatısında Mihalıççık metamorfitleri, güneyinde Eskişehir fay zonu bulunmaktadır. Çalışma sahasında bulunan evaporitik istif KB-GD doğrultuludur.

Miyo-Pliyosen yaşlı bir gölün ürünleri olduğu bilinen evaporitik istif yüzeyde yoğun olarak jips ve anhidrit mineralleşmesi ile temsil edilmekte olup farklı alanlardan alınan örneklerde az miktarda sölestin mineraline de rastlanılmıştır. Evaporitik istif yaklaşık 200 metre kalınlığa ulaşmaktadır. Bölgede çeşitli araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalarda Evaporitik istifin Miyosen ve Pliyosen’e ait iki paketten oluştuğu söylenmektedir. Ayrıca gölün oluşum evresi boyunca volkanik bir aktivitenin devam ettiği ve gölde oluşabilecek evaporitik mineralleşmenin volkanizmadan etkilenmiş olabileceği ileri sürülmüştür.

2016 yılında başlayan çalışmalarda; gömülü cevherleşme şeklinde bulanabileceği düşünülen sodyum sülfat (Na2SO4) cevherleşmesinin varlığını tespit etmek ve bu cevher yatağını tüm boyutlarıyla ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Evaporitik seviyelerden, evaporitik seviyelerin altında bulunan ve selenitik jips içeren yeşil killerden alınan örneklerde kimyasal ve XRD analizleri yapılmıştır. XRD analiz sonuçlarında, yeşil killerde simektit, mika, illit, zeolit grubu mineralleşmelerin olduğu görülmüştür. Sahadan alınan yeraltı su örneklerinde Na2O değerleri oldukça yüksek gelmiştir. Ayrıca sahanın batısında Biçer Mahallesi civarında yüzeyde yeraltı su seviyesinin alçalması ve yükselmesine bağlı olarak çökelmiş olan tortuldan alınan örnekte yapılan XRD analizi sonucunda tenardit mineralleşmesi tespit edilmiştir.

2017-2018 yıllarında yapılan sondajlarda sodyum sülfat (Na2SO4) cevherleşmesinin bölgede gömülü olarak yoğun bir şekilde yayılım gösterdiği tespit edilmiştir. Ana cevher mineralleri globerit (Na2Ca(SO4)2 ve tenardittir (Na2SO4). Cevherli seviyelerde cevher minerallerine çoğunlukla manyezit (MgCO3), jips (CaSO4.2H2O) mineralleri eşlik etmektedir. Bu mineral birlikteliğine sık sık polihalit (K2Ca2Mg(SO4)4.2(H2O), nadiren olarak da blödit (Na2Mg(SO4)2.4H2O), hidrogloberit (Na4Ca(SO4)3.2(H2O)) ve halit (NaCl) mineralleri katılmaktadır. Çalışma alanının, Kıranharmanı mahallesi civarında cevherleşme iki seviyeden oluşmaktadır. Üst seviyede yoğun olarak halit cevherleşmesi görülürken, alt seviyede sodyum sülfat cevherleşmesi bulunmaktadır. İki seviye arasında kalınlık yaklaşık 150 metre kadardır ve iki cevherli seviye arasında evaporitik istif tekrarlanarak devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Polatlı, Sivrihisar, evaporit, globerit, halit, polihalit, tenardit

Page 52: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

36

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ORTA ANADOLU TERSİYER HAVZALARI ENDÜSTRİYEL TUZLARININ TEKNOLOJİK KAZANIM ÇALIŞMALARI

Erol ÜÇGÜLa, M. Şevki TÜRÜDÜa ve Aybüke A. TURANa

aMTAGenelMüdürlüğüMadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Ankara ili Polatlı ilçesi yakınlarında MTA Genel Müdürlüğü tarafından bulunan, karışık tuz mineralleri içeren sodyum sülfat cevheri hem rezerv büyüklüğü hem de tenör içeriği açısından çok büyük bir potansiyel değer ifade etmektedir. Söz konusu cevherin ekonomik olarak değerlendirilmesi ile hem ülke sanayinin ihtiyacını karşılayacağı hem de ihracatı ile büyük bir katma değer yaratacağı açıktır. Yapılan çalışma ile Polatlı tuz cevherinin yerinde ve yığın liçi yatkınlık koşullarının belirlenerek ekonomik olarak kazanım parametrelerinin açığa çıkarılması amaçlanmıştır.

Çalışılan sekiz adet numunenin ayrı ayrı yapılan kimyasal analiz sonuçlarına göre en düşük %58,8 en yüksek %85,9 ve ortalama %71,8 Na2SO4 tenörlü olduğu belirlenmiştir. Yapılan mineralojik çalışmalar neticesinde numunelerin ana mineral olarak tenardit ve globerit içerdiği, ayrıca değişen eser miktarlarda blodit, polihalit, löveit, jips ve kil mineralleri bulunduğu tespit edilmiştir.

Birimimiz laboratuvarlarında boyut küçültme, tane boyu sınıflandırması, liç (su), vakum filtrasyon, susuzlandırma ve rafinasyon işlemleri yapılmıştır. Liç çalışmalarında tane boyu, sıcaklık, süre ve katı/sıvı oranı birer parametre olarak ele alınmıştır. Yapılan bir dizi liç deneyi sonucunda -1 cm tane boyu, 25℃ sıcaklık, 30 dk alıkonma süresi ve 1/4 katı sıvı oranının en uygun liç koşulları olduğu belirlenmiştir.

En uygun şartlarda her bir numuneye ayrı ayrı yapılan liç deneyleri sonucunda en düşük %79,6 en yüksek %99,0 ve ortalama %93,3 verimle Na2SO4 çözeltiye alınmıştır. Çözeltiye alma işlemini takiben çözeltiden ürün kazanımı (susuz sodyum sülfat-glober tuzu) ve saflaştırma çalışmalarına geçilmiş bir dizi yeniden çözeltiye alma, kristallendirme ve susuzlandırma işlemi yapılmıştır. Yapılan ürün saflaştırma deneyleri sonucunda ortalama %82 nihai verimle, ortalama %96,2 saflıkta susuz Na2SO4 elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sodyum sülfat, liç, endüstriyel tuz, tenardit, glober tuzu

Page 53: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

37

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

NEVŞEHİR İLİ RADYOAKTİF HAMMADDE ÇALIŞMALARINA AİT DEĞERLENDİRMELER

Serkan KARACAa, Mustafa AKSOY a ve Ömer Nedim ALÇİÇEKa

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZNevşehir Radyoaktif Hammadde Aramaları Projesi kapsamında, Nevşehir ili Gülşehir ilçesi Dadağı ve Gümüşyazı köyleri civarında 2011 yılında jeolojik etüt çalışmalarıyla başlayan radyoaktif hammadde etüt arama çalışmaları 2018 yılı itibariyle sondaj çalışmalarıyla devam etmektedir.

Nevşehir radyoaktif hammadde arama çalışmaları, Gülşehir (Nevşehir)’in kuzeydoğusunda yer alan MTA Genel Müdürlüğü’ne ait iki adet VI. Grup Maden Arama Ruhsat Alanında gerçekleştirilmiştir. Projenin ilk yıllarında açılan sondajlara ait verilerin olumlu olmasına istinaden, aynı bölgede rezerv ve araştırmaya yönelik sondaj çalışmaları planlanmış ve alan detaylandırılmıştır. Çalışmalar, saha ve laboratuvar çalışmaları olarak iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Çalışma alanında temelde Paleozoyik yaşlı Tamadağ ve Bozçaldağ formasyonları bulunmaktadır. Bu temel birimlerin üzerine Paleosen yaşlı Orta Anadolu Granitoyidi’ne ait granitik kayaçlar yerleşmiştir. Eosen yaşlı kırıntılılardan oluşan Ayhan formasyonu ile kırıntılı ve karbonatlardan oluşan Altıpınar formasyonu Orta Anadolu Granitoyidi üzerine uyumsuz olarak gelmektedir. En üstte ise Neojen yaşlı Kızılöz ve Yüksekli formasyonları bulunmaktadır.

Nevşehir radyoaktif hammadde arama çalışmaları kapsamında 2012 yılından günümüze kadar devam eden toplam 249 adet sondaj çalışmasında en yüksek 2.200 ppm uranyum değeri ölçülmüştür. Planlanan ve büyük oranda uygulanan bu sondaj çalışmalarının tamamı birlikte değerlendirilerek, Nevşehir ilinin radyoaktif hammadde potansiyeli ile ilgili daha kapsamlı yorumlar yapılabilecektir.

Anahtar Kelimeler: Nevşehir, uranyum, sondaj, rezerv

Page 54: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

38

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SİNCAN-KAZAN OVASI’NIN JEOTERMAL POTANSİYELİEngin BÜLBÜLa, Düzgün ÇAMa, Dilek BATUMb, Ahmet ÜÇERc, Ali Rıza KILIÇc,

Mehmet KÜSEKe, İsmail DEĞERf, Adem ŞENGÜLf ve Safa BAKRAÇb

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı bMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir

cMTAGenelMüdürlüğüJeofizikDairesiBaşkanlığı,Ankara eMTAGenelMüdürlüğüDoğuAkdenizBölgeMüdürlüğü,Adana

fMTAGenelMüdürlüğüSondajDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ 2011 yılında başlayan Ankara Jeotermal Enerji Aramaları projesi kapsamında Sincan, Beypazarı, Ayaş, Güdül, Nallıhan, Kızılcahamam, Çamlıdere, Polatlı ilçelerinde detay jeotermal jeoloji, jeofizik (MT-AMT, DES, CSAMT, Gravite-Manyetik), hidrojeokimya çalışmaları yürütülmüş bu çalışmalar sonucunda 16 farklı lokasyonda toplamda 23598.50 metre jeotermal araştırma sondajı gerçekleştirilmiş, önemli bir bölümü olumlu sonuçlanan bu sondajların bulunduğu jeotermal ruhsat sahaları ihale yoluyla yatırımcıya devredilmiştir.

Proje kapsamında gerçekleştirilen etüt ve sondaj çalışmaları birlikte değerlendirildiğinde Ankara’nın batı kesiminde yer alan jeotermal sahaların genelde bölgenin geçirmiş olduğu tektonik rejime de bağlı olarak KD-GB hatlar üzerinde bulunduğu görülmektedir. Bu hatlardan en önemlilerinden biri güneyde Sincan-Malıköy’den başlayıp, kuzeyde Kahramankazan ilçesine kadar uzanan ve Sincan-Kazan ovası olarak adlandırılan alandır. Bu bölgede 2013-2018 yılları arasında gerçekleştirmiş olduğumuz sondajlarda; Sincan-Yenikent-Yenikayı sahasında 1296 metre derinliğindeki ASY 2013/07 sondajından 59.6 ⁰C sıcaklıkta 51.96 l/s debide, Sincan-Türkobası sahasındaki 2200 metre derinliğindeki AST 2016/10 sondajında 75 ⁰C sıcaklıkta 25 l/s debide akışkan elde edilmiştir. 2017 yılında Sincan-Yenikent sahasında 2188 metre derinliğinde tamamlanan ASİ 2017/06 sondajından 89.3 ⁰C sıcaklıkta 40 l/s debide akışkan elde edilerek, Ankara ili için en yüksek sıcaklığa ulaşılmıştır. Son olarak 2018 yılı içinde Sincan-Anayurt sahasında MTA Genel Müdürlüğü’nün jeotermal amaçlı en derin sondajı 3001.50 metre olarak ASA 2017/10 sondajında gerçekleştirilmiş, 2988 metrede 138.47⁰C sıcaklık ölçülmesine rağmen yeterli akışkan elde edilememiştir. Ayrıca Sincan-Kazan ovasının kuzey kesiminde yer alan Soğucak mevkiinde Kahramankazan belediyesinin yapmış olduğu sondajlarda 55 ⁰C sıcaklığa, 60 l/s debiye ulaşan sonuçlar elde edilmiştir.

Sondaj çalışmalarından elde edilen tüm bu sonuçlardan sonra, Sincan-Kazan ovasının şehir merkezine yakınlığı da düşünüldüğünde söz konusu jeotermal sahaların termal turizm, şehir ısıtmacılığı, seracılık alanlarında değerlendirilmesinin mümkün olabileceği, gelişen teknoloji ve daha derin gerçekleştirilecek sondajlarla bu bölgenin enerji üretimine uygun olabileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sincan, Kahramankazan, jeotermal, sondaj, ısıtma

Page 55: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

39

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ORTA ANADOLU’DA YÜZEYLENEN İNTRÜZİF KAYALARIN TEKTOJENETİK SINIFLANDIRILMASI VE BUNLAR İLE

İLİŞKİLİ OLARAK GELİŞMİŞ METALOJENİK PROVENSLER Ezgi ULUSOYa, Meral GÜRELa, Levent DUYGUa ve Yusuf Kağan KADIOĞLUb

aMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bAnkaraÜniversitesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,Ankara

([email protected])

ÖZ Orta Anadolu Bölgesi, Neotetis yitim kuşağının farklı bileşimdeki magmatik sokulumlarına sahne olması nedeniyle önemli bir konuma sahiptir. Yitim kuşağına bağlı çarpışma öncesi ve çarpışma sonrası farklı derinlik kaynaklarından gelen magmatik sokulumlar ekonomik jeoloji açısından da oldukça ilgi çekicidir. Çalışma alanında yer alan intrüzif kayalar; Sakarya kıtası, Orta Anadolu Metamorfitleri ve Anatolid-Torid platformuna ait birimleri kesmekte, Mezozoyik’ten Senozoyik’e kadar uzanan zamansal ve mekânsal çeşitlilik arz etmektedir. Granitoyidler, siyenitoyidler, monzonitoyidler ve gabroyik kayalar bölgede geniş alanlarda yayılım göstermektedir. Bu farklı karakter ve magmatik bileşimdeki kayalar, birçok metalojenik kuşağın oluşumuna neden olmuştur. Granitoyid ailesi kayaları (Ağaçören, Behrekdağ, Çelebi, Ekecikdağ, Günyüzü, Karamadazı, Namlıkışla, Sivrihisar-Kaymaz, Üçkapılı, Yozgat Batoliti) genel olarak I/H/S-tipi kalkalkalen karakterli magmadan türemiştir. Alüminyum doygunluk indisi (ASI) metalümina–peralümina geçişli olup tektonik ayrım diyagramlarında volkanik yay (VAG), çarpışmayla eş yaşlı (syn-COLG) ve çarpışma sonrası (post-COLG) granitoyid alanlarına düşmektedir. Silikaca zengin ve silikaca fakir olmak üzere iki magmatik kaynaktan gelen Siyenitoyid ailesi kayaları (Akçakent, Bayındır, Buzlukdağ, Çayağzı, Davulalan, Devedamı, Dumluca, İdişdağı, Hamit, Karaçayır, Karakeban, Mursal, Kösedağ) ise; alkalen karakterlidir. Alüminyum doygunluk indisi; silikaca doygun olmayan (foid içeren) kayalarda peralkali olup levha içi magmatik kayaları; silikaca doygun olanlar (kuvars içeren) ise yüksek K’lu metalüminalı çarpışma sonrası (post-COLG) tektonik ortam özelliklerini yansıtmaktadır. Monzonitoyid ailesi kayaları (Baranadağ, Cankılı, Cefalıkdağ, Murmano, Terlemez, Saraycık, Satansarı); genel olarak I/H tipi, şoşonitik karakterli magmadan türemiştir. Metalümina–peralümina geçişinde yer alan monzonitik kayalar tektonik ayrım diyagramlarında volkanik yay (VAG) ve çarpışma sonrası (post-COLG) ortamları işaret etmektedir. Granitik, siyenitik ve monzonitik bileşimli intrüzif kayalar, sokulum yaptığı birimleri sıcak dokanakla kesmekte ve yan kaya kompozisyonuna bağlı olarak skarn ve hornfels gelişimleri gözlenmektedir. Bu intrüzif kayaların yerleşimi bölgede birçok metalik maden (demir, bakır, kurşun, çinko, gümüş, altın gibi) yataklarının oluşumuna neden olmuştur. Ayrıca çalışma alanındaki intrüzyonların magma karakterine bağlı olarak nadir yer elementleri ve radyoaktif elementlerde zenginleşmeler söz konusudur. Bölgedeki gabroyik kayalar; ofiyolitik ve intrüzif kökenli olarak iki grupta incelenmektedir. İntrüzif kökenli gabrolar özellikle alt kabuk–üst manto özelliklerinin ortaya konmasında aydınlatıcı olup silikat–oksit karışmazlığına bağlı olarak ilmenit, titan cevherleşmeleri açısından önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Orta Anadolu, intrüzyon, tektojenetik sınıflama, metalojeni

Page 56: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

40

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

NİĞDE MASİFİ’NİN TEKTONO-STRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİMetin BEYAZPİRİNÇa, Ali Ekber AKÇAYa, Mustafa Kemal ÖZKANb, Halil YUSUFOĞLUa, Muhamed ÇOBANa, Meftun Kerem SÖNMEZa,

Mustafa DÖNMEZa ve Ural ŞAVURa

aMTAGenelMüdürlüğü,JeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğü,DoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

([email protected])

ÖZNiğde ve güney kesimlerini kapsayan inceleme alanının temelini Niğde Masifi’ne ait metamorfitler oluşturmaktadır. Amfibolit ve üzeri fasiyeslerde metamorfizma geçirmiş olan Niğde Masifi’ne ait metamorfitlerin taban kesimlerini genel olarak metakırıntılı ve metapelitiklerle temsil edilen Geç Devoniyen yaşlı Gümüşler formasyonu oluşturmaktadır. Gümüşler formasyonu üzerine uyumlu dokanakla, metakırıntılı-metapelitik-mermer ardalanmasından oluşan Karbonifer-Erken Permiyen yaşlı Kaleboynu formasyonu, onun da üzerine uyumlu dokanakla, mermerden oluşan Geç Permiyen yaşlı Kızıldağ formasyonu gelmektedir. Geç Paleozoyik istiflerinin üzerine uyumsuz dokanaklarla gelen Triyas, Jura-Kretase ve Geç Kretase birimleri ilk kez bu çalışmada tespit edilerek ayırtlanmıştır. Tabanda kuvarsit uyumsuzluğu ile başlayıp üstte alacalı renkli metaçamurtaşı, metaşeyl, amfibolit (metabazit) ile kırmızı renkli, breşik görünümlü, yer yer fosilli (gastropod, pelesipod ve makro fosil kavkı parçaları) mermer, çörtlü mermer ile temsil edilen Triyas yaşlı istif, Söğütlüdere formasyonu; tabanda kalın, beyaz renkli kuvarsit uyumsuzluğu ile başlayan Jura-Kretase yaşlı mermer ise Kırtepe formasyonu olarak ayırt edilmiştir. Metamorfik istifin en üst düzeylerinde yer alan ve bloklu metafliş özelliği sunan Geç Kretase yaşlı Kırkpınar formasyonu, metaofiyolit, mermer, şist blokları ile kuvarsit, kuvarsşist, şist, metabazitlerden oluşmaktadır. Metamorfitlerin üzerine tektonik dokanakla Alihoca ofiyoliti gelmekte; tüm bu birimler ise Üçkapılı granitoyidleri tarafından kesilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Tektono-stratgrafi, Niğde Masifi, Üçkapılı granitoyidi, Alihoca ofiyoliti

Page 57: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

41

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SONDAJ ÇAMUR ATIKLARININ SUSUZLAŞTIRILMASIMustafa AKILLI

MTAGenelMüdürlüğüSondajDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Her geçen gün artan toplumsal çevre duyarlılığı ve yasal düzenlemeler, sondaj atıklarını da Maden Atıkları Yönetmeliğine göre ortadan kaldırmayı zorunlu tutmaktadır. MTA Genel Müdürlüğünün yaptığı sondajlarda su bazlı çamur sistemleri kullanılmasına rağmen atıkların çevreye olan etkilerini daha da azaltmak için jeotekstil tüpler kullanılmıştır.

Gelişen teknolojilerle birlikte son yıllarda jeotekstil tüpler gölet ve derelerin ıslahında, maden ve kanalizasyon atıklarının kaldırılmasında susuzlaştırma amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Polipropilen (PP) esaslı jeotekstil tüpler katı maddeyi içinde hapseden, sıvıyı dışarıya veren torbalardır. Sondaj çamurlarında kullanılan bentonitin kolloidal yapısı ve su tutma özelliğinden dolayı kimyasal işleme (salkımlaşma ve topaklaştırma) tabii tutulmadan laboratuvarda yapılan jeotekstil tüp ile susuzlaştırma testinden sonuç alınamadığı görülmüştür. Bu nedenle sahada yapılan denemelerde %17-18 oranında katı madde içeren karotlu sondaj çamur atıklarında katı madde oranı su ile seyreltilerek düşürülmüş ve HCI ilave edilerek pH değeri uygun aralığa getirilmiştir. Sonrasında çamur karıştırıcılar ile homojen hale getirilip anyonik toplayıcılar ile salkımlaştırılarak jeotekstil tüp içerisine gönderilmiştir. Jeotekstil tüp içerisine giren çamurun su fazı, dışarı hızlı ve berrak bir şekilde süzülmüştür. Bu işlem uygun şartlar altında gerçekleştirildiğinde tüpün içerisinde kalan topaklanmış veya salkımlaşmış çamurun tüpün gözeneklerini tıkamadığı ve çökeldiği gözlenmiştir.

Sonuç olarak sondaj çamuru atıklarının jeotekstil tüp ile yüksek oranda hızlı bir şekilde susuzlaştırılması, ayrıştırılan suyun tekrar kullanılabilmesi, çamur yoketme maliyetlerinin düşmesi ve en önemlisi çevreye yaptığı hasarı en aza indirmesi bu çalışmanın kazanımıdır.

Anahtar Kelimeler: Sondaj çamuru, jeotekstil tüp, susuzlaştırma, salkımlaşma, çevresel duyarlılık

Page 58: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

42

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SİVAS-KARAÇAYIR ALKALİ KOMPLEKSİ FELDİSPAT VE NADİR YER ELEMENTLERİ POTANSİYELİ

Haşim AĞRILIa, Turgut ÇOLAKb, Murat ÜNALc, Sedat İNALc ve Yavuz ÇUBUKd

aMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadolıII.BölgeMüdürlüğü,Konya bMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon cMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluI.BölgeMüdürlüğü,Sivas

dMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDaireBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Bu çalışma, MTA Genel Müdürlüğü adına ruhsatlı AR:201400220 numaralı sahada gerçekleştirilmiştir. İnceleme alanında, Akdağ Masifi’ne ait metamorfitler, Üst Kretase yaşlı volkano-sedimanter kayaçlardan oluşan Tekelidağ karmaşığı, Paleosen yaşlı siyenitoid, Eosen yaşlı sedimanter kayaçları içeren Tokuş formasyonu, Miyosen yaşlı sedimanter kayaçlardan oluşan İncesu formasyonu ve Kuvaterner yaşlı bazaltlar gözlenmektedir.

İnceleme alanında, endüstriyel hammaddeler yönü ile dikkat çeken kayaçlar alkali kompleks olarak değerlendirilebilecek siyenitoid kütlesidir. Sivas-Karaçayır Köyü’nün hemen kuzeyinde yüzeyleyen kütle, alkali siyenit, siyenit, pegmatitik siyenit, monzonit, pegmatit, aplit ve karbonatit türü kayaçlardan oluşmaktadır. Bu kayaçlar alkali ve Nadir Yer Elementleri (NYE) açısından dikkat çekmektedir. Çalışmanın amacı bu kütlenin feldispat ve NYE potansiyelini araştırmaktır.

Geçmiş yıllarda sahada maden jeolojine yönelik haritalama, yarma çalışmaları gerçekleştirilmiş, 2017 ve 2018 yıllarında ise sondajlı arama çalışmaları yapılmıştır. 2017 yılında 7 kuyuda toplam 3183.95 m, 2018 yılında ise 4 lokasyonda 2470.50 m sondaj gerçekleştirilmiştir. Karbonatit dayklarının gözlendiği ve 2017 yılında sondaj yapılan alanın 1/1000 ölçekli 0,5 km2 ve iki yılda yapılan sondajları kapsayan alanda 1/5.000 ölçekli 3 km2 detay maden jeolojisi haritası yapılmıştır.

Yüzey ve yarmalardan derlenen örneklerin ΣNYE içerikleri % 0,03 ile % 3 arasında, sondajlardan derlenen örneklerin ise % 0,03 ile % 1 arasında değiştiği gözlenmektedir. NYE zenginleşmelerinin genellikle karbonatitik kayaçlarda olduğu gözlenmiştir. Ancak pegmatitler, kalsit içeren siyenitler ve monzonitik kayaçlarda da yer yer zenginleşmeler izlenmiştir. Siyenitoid kütlesi genellikle alkaliler bakımından zengindir. Özellikle pegmatitler ve alkali siyenitlerin görece daha zengin olduğu gözlenmiştir. Kütlenin toplam alkali (Na2O+K2O) içeriği yüzeyde % 7 ile 13 arasında, sondajlarda ise % 7 ile % 19 arasında değişmektedir (bu sonuçlar 2017 çalışmalarından elde edilen değerlerdir).

Önceki yıllarda yüzeyden derlenen örnekler üzerinde yapılan ön teknoloji çalışmasında, feldispatların toplam alkali içeriği bakımından I. sınıf, demir içeriği bakımından III. sınıf hammadde olduğu belirlenmiştir. Yapılan pişme deneyi sonuçlarına göre renkli pişen seramik ve renkli cam yapımında kullanılabileceği değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sivas, Karaçayır, alkali siyenit, karbonatit, feldispat, nadir yer elementi

Page 59: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

43

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KONYA-KARAPINAR / KARAMAN-AYRANCI KÖMÜR SAHASININ JEOTEKNİK ETÜDÜ

İbrahim AKBULUTMTAGenelMüdürlüğü,FizibiliteEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara.

([email protected])

ÖZBu çalışma, ruhsat hukuku Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ)’nin uhdesinde olan Konya-Karapınar / Karaman-Ayrancı Kömür Sahasında bulunan linyit kömürünün yatırıma açılabilmesi için, sonraki dönemlerde yapılacak şev duraylılığı tasarım analizlerinde kullanılacak gerekli dayanım parametrelerin belirlenmesi ve yer altı suyu durumu hakkında veri elde edilmesi amacıyla yapılmıştır.

Çalışma kapsamında gerçekleştirilen jeolojik etütlerde; tabanda temel birimlerine ait Orta Triyas-Üst Jura yaşlı dolomit ve kristalize kireçtaşlarından oluşan Berendi formasyonunun, Üst kretase yaşlı Şistlerden oluşan Koçyaka formasyonunun ve Orta Paleosen Alt Eosen yaşlı kumtaşı-silttaşı-karbonatlı silttaşı ardalanmasından oluşan filiş karakterli Halkapınar formasyonunun yer aldığı, temel birimler üzerine ise Üst Miyosen Pliyosen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı, marn ve kireçtaşından oluşan İnsuyu formasyonunun, Üst Pliyosen Alt Pleistosen yaşlı çakıl, çakıllı kum, ince kum, silt, kil ve linyit seviyelerinden oluşan Hotamış formasyonunun geldiği görülmüştür.

Bu çalışmada, jeomekanik parametrelerin belirleneceği örselenmiş ve örselenmemiş örneklerin alınması için 31 farklı lokasyonda toplam 10.710 m karotlu jeoteknik sondaj yapılmıştır. Tamamlanan sondajlarda sondaj takımının içinden toplam 10.371 m Gamma Ray, 10.372,40 m Neutron ve Density jeofizik kuyu ölçüsü alınarak litolojik birimler deneştirilmiştir. İlave olarak yeraltı suyu seviyesinin değişimi arazi çalışmaları süresince ölçülmüş ve yeraltı su seviyesinin yüzeyden 9,30 m ile 48,90 m arasında değiştiği tespit edilmiştir.

Çalışmaların tamamlanmasından sonra laboratuvarda yürütülen analiz ve testlerin saha verileriyle birlikte değerlendirilmesi yapılarak sondaj lokasyonlarını temsil edecek jeomekanik dayanımlar belirlenmiş ve sonuçları raporlanmıştır.

Linyit horizonu arasında yer alan yeşil renkli yüksek plastisiteli kil bantları ve kömürümsü kil seviyeleri şevlerin duraylılığını kontrol eden en kritik birim olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu birimin devamlılığının control edilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kalite Kontrol/Kalite Güvence (QA/QC), Jeomekanik dayanım, Hotamış formasyonu

Page 60: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

44

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

GÖLLER BÖLGESİ HUNTİT KONSANTRESİNİN TEKNOLOJİK KULLANIM OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASIGünnur ULUSOYa, Berna GÜLERYÜZa, Mehmet ULUSOYa ve

Nermin KAYABAŞIa

aMTAGenelMüdürlüğü,MadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Kurumumuz Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı tarafından keşfi yapılan Göller Bölgesi huntit sahasından alınan örneklerde yapılan cevher zenginleştirme çalışmaları, cevherin zenginleştirilerek konsantre üretilebileceğini göstermiştir. Bu tecrübelerden faydalanarak üretilen konsantreler, MAT Dairesi Başkanlığı Teknoloji Koordinatörlüğü bünyesinde huntitin yanmayı geciktirici mineral katkısı olarak kullanılabilmesi amaçlanarak teknolojik testleri yapılmıştır.

Bu çalışmada, huntit mineralinin zenginleştirme çalışmaları yapılmış, zenginleşen huntit numunelerinin karakteristik özellikleri (DTA/TG,SEM,XRD,XRF, pişme/ ergime, tane boyutu analizi ) belirlenmiş ve kağıt, plastik, lastik sanayiinde kaplama ve dolgu maddesi amaçlı (beyazlık/renk, yağ emme, aşındırma) kullanımına yönelik testleri yapılmıştır. Huntitin alev geciktiricilik özellikleri incelenerek geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda yapılan çalışmalarda halojen içermeyen ve çevre dostu olan alev geciktirici özelliği bulunan huntit mineralinin yanmaya karşı gösterdiği olumlu özellikler baz alınarak kağıt sanayi için KARTONSAN AŞ de, savunma sanayi için de KİMETSAN AŞ de denemeler yapılmıştır. Kağıt sanayinde, kuşe kağıda yönelik çalışmalar yapılmış, ancak huntitin reolojisi açısından uygun tatbik ve transfer edilebilirlik özelliklerinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Savunma sanayinde, üretilen huntit katkılı kompozit malzemenin olumlu özellikler sergilediği belirtilmiştir.

Kurumumuz bünyesinde bu amaçla yapı sektöründe ve yangın tehlikesi bulunan alanlarda kullanılması mümkün olabilecek, huntit katkılı boya üretimi çalışmaları devam etmektedir. Yapılan çalışmalarda baz boyaya %10, %20, %30, %40, %50, %60 huntit katılarak kağıt ve ahşap deney plakaları boyanmıştır. Hazırlanan plakalarda yangın simülasyon deneyleri termal kamera ile yapılmıştır. Yapılan deneylerde baz boyanın yandığı ve alev kaynağı uzaklaştığında yanmanın devam ettiği gözlenmiştir. Huntit katklı numunelerde ise %40 ve üzeri olan katkılarda yanmanın devam etmediği gözlenmiştir. Elde edilen sonuçlar yorumlanmış, yangın sınıfının belirlenebilmesinin ilk aşaması olan TS EN ISO 1716 deney metodu, TSE Yapı Malzemeleri, Yangın ve Akustik Laboratuvarında yapılmıştır. Bazı örnek sonuçları olumlu olmuştur. Kurumumuzda yapılan çalışmalar tamamlandığında TSE tarafından nihai raporun hazırlanabilmesi için deney numuneleri hazırlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Huntit, boya, alev geciktirici, kağıt, halojen içermeyen

Page 61: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

45

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MADENCİLİK SEKTÖRÜNE TEKNOLOJİK ÇÖZÜMLER Saruhan SAKLARa, Salih ÜNALa, Ahmet Y. YAMANTAŞa, Emre TOPRAKa

aMTAGenelMüdürlüğü,MadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Maden ve hammadde yataklarının işletilebilirliğini sağlamak veya artırmak amacıyla tam teknoloji ve çözüm odaklı çalışmalar yapılmıştır. İlk olarak Elazığ bölgesinde skarn tipi demir yatağının (Fe-Cu-Au) tam teknolojisi olup, mineralojik ve kimyasal karakterizasyonun ardından cevherdeki demir ve bakırın kazanım yöntemi, alternatifleri ve verimliliği ortaya konmuş, ayrıca her durum için cevherdeki altının dağılımı, yapılan çalışmalar sonucunda belirlenmiştir. Elde edilen veriler işletme yapılabileceği yönündedir.

Diğer bir çalışma ise, Emet bölgesinde üretilen kolemanitin demir içeriğinin düşürülmesine yönelik bir araştırmadır. Olumlu sonuçlar alınan bu çalışmanın uygulamaya geçirilmesi planlanmaktadır.

Son olarak Eti Bakır Artvin-Murgul Bakır İşletmeleri pirit devresinde bulunan problemin çözümü için yerinde iyileştirme çalışması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar için uygulama gerçekleştirilmiş olup, detaylı çalışmalara devam edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Murgul, Emet, Keban, Zenginleştirme

Page 62: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

46

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

BALABAN DEMİR CEVHERLEŞMESİNİN (KIRKLARELİ-DEMİRKÖY) KÖKENİ VE EKONOMİK

POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİDeniz TİRİNGAa, Yılmaz ÇELİKa ve Güvenç DEMİRKIRANb

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüDoğuAkdenizBölgeMüdürlüğü,Adana

([email protected])

ÖZ Balaban demir cevherleşmesi, Istranca Kristalen Kompleksi örtü birimlerinden Alt-Orta Jura (Sinemuriyen-Bajosiyen) yaşlı Gümüşalan Formasyonuna ait metakumtaşları içerisinde yer almaktadır. Cevherleşme, Orta-Üst Jura (Bajosiyen-Kimmericiyen) yaşlı Balaban Formasyonuna ait siyah renkli bitümlü şistler tarafından uyumlu olarak örtülür. Demir cevherleşmesine yataklık eden metakumtaşları, ince taneli, iyi boylanmış kum boyutunda kuvars ve feldispat tanelerinden oluşur ve bol miktarda belemnit ve pelesipod fosilleri içerir. Çökelim ortamı olarak plaj ve sığ denizel ortam özellikleri sergiler. Bitümlü şistler, iri, özşekilli pirit ve fosfat konkresyonları içerir. Yer yer de derin deniz ortamını karakterize eden semiantrasit ve grafit özellikler gösterir.

Genellikle hematit, az miktarda da manyetit minerallerinden oluşan Balaban Demir Cevherleşmesinde, götit-limonit dönüşümleri yaygın olarak izlenir. Cevher kimyasal açıdan ortalama %20 Fe, % -2 arasında P2O5 ve % 40 civarı SiO2 içeriğe sahip olup düşük-orta tenörlüdür. Balaban demir cevherleşmesi, 7,5 km uzanım ve ortalama 25 metre kalınlık sunması nedeniyle rezerv bakımından yüksek potansiyelli olarak değerlendirilmiştir. Cevherleşmede sedimanter demir yataklarının karakteristik özellikleri olarak bilinen oolitik yapılar, gerek makroskobik gerekse mikroskobik olarak kısmen izlenmiş, detay kil analizlerinde ise şamozit mineralinin varlığı belirlenmiştir. Elde edilen veriler Balaban demir cevherleşmesinin bol oksijenli sığ denizel ve plaj ortamında, havzaya karalardan taşınan demir iyonlarının kimyasal sedimanter olarak çökelmesi sonucu oluştuğuna işaret etmektedir. Ayrıca birincil demir cevherleşmelerinin, Jura yaşlı Balaban plütonuyla ilgili hidrotermal çözeltiler tarafından önce kısmen mobilize edildiği, daha sonra ise kırık-çatlak, fay ve makaslama zonlarında hematit çimentolu daha yüksek tenörlü breşik cevherleşmeler şeklinde yeniden zenginleştiği değerlendirilmiştir. Breşik cevherleşmeler sedimanter cevherlere göre yüksek tenörlü olmalarının yanında kırık zonları boyunca geliştiklerinden, sınırlı kütlelere sahip olup rezerv açısından önem arz etmezler.

Balaban demir cevherleşmesine yönelik yapılan çalışmalar 2014 yılında başlamış olup cevher ve yan kayaçlar arasındaki stratigrafik ilişkileri ortaya koymak amacıyla 1/10.000 ölçekli maden jeoloji haritaları yapılmıştır. Ayrıca, 1/25.000, 1/10.000 ve 1/2.000 ölçekli maden jeoloji haritaları revize edilmiş, yoğun orman örtüsü nedeniyle takip edilemeyen kırık ve fay hatlarının belirlenmesine yardımcı olmak amacıyla da jeofizik manyetik yöntemden faydalanılmıştır. Sondaj çalışmalarına 2017 yılında başlanmış ve 2018 yılında yapılan rezerv amaçlı sondajlarla beraber 6 ayrı sektörde, 76 lokasyonda toplam 12.580,20 metre sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir. Sondajlardan derlenen karot örnekleri laboratuvara gönderilmiş olup analizlerin tamamlanmasının ardından rezerv hesaplama çalışmalarına başlanacaktır. Eş zamanlı yürütülen cevher zenginleştirme çalışmaları devam etmektedir. Dünyadaki benzer yataklarla karşılaştırıldığında yaş, litoloji, yapı ve jeokimyasal karakteristikleri bakımından Balaban demir cevherleşmesi için ironstone tipte olduğu söylenebilir. Bu tip cevherleşmelere Clinton (ABD), Minette de Lorraine (Fransa) ve Salzgitter (Almanya) yatakları örnek olarak verilebilir.

Anahtar Kelimeler: Kırklareli, Balaban, demir, ironstone, sedimanter

Page 63: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

47

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MALATYA-KULUNCAK URANYUM-NİOBYUM-NADİR YER ELEMENTLERİ (U-NB-NYE) CEVHERLEŞMESİ

Okan PULATa, Mehmet Ali YASTIb, Mustafa KARAKAŞb, Hamit İNANc ve Serkan ÖZTÜRKc

aMTAGenelMüdürlüğüBatıKaradenizBölgeMüdürlüğü,Zonguldak bMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü,Konya

cMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluIV.BölgeMüdürlüğü,Malatya ([email protected])

ÖZMalatya-Kuluncak uranyum (U)-niobyum (Nb)-nadir yer elementleri (NYE) cevherleşmesi, Üst Kretase-Alt Paleosen yaşlı Kuluncak-Hasançelebi siyenitoyidi içerisinde yer almaktadır. Kuluncak ilçesi Darılı, Başören mahalleleri arasında yüzeylenen, alkali karakterli, alkalilere tam olarak doymamış feldispatoidik bileşimli magma ile ilişkili özel bir oluşumdur. Nefelinitik magma; nefelin siyenit, sodalit siyenit, alkali siyenit, siyenit, mikro siyenit, iri albitli ve ejirinli nefelinli siyenit pegmatit türü kayaçlar ile temsil edilmektedir. Cevherleşmelere, bol ejirin ve albit içeren nefelinli siyenitik kayaçlar ve bu kayaçlar ile ilişkili karbonatitik magmaya bağlı olarak gelişen silisifiye karbonat damarlarında; pegmatitik evrede, kontak pnömatolitik evrenin kontak metamorfizma etkisi ile oluşan ekzoskarn ve endoskarn zonları içerisinde, kontak metasomatik alterasyon zonlarında ve fenitleşmiş zonlarda rastlanılmaktadır. Nefelinli siyenitleri keserek yükselen karbonatlar, floritle birlikte, bazı durumlarda da floritten bağımsız olarak U-Nb-NYE cevherleşmeleri oluşturmuştur.

Nefelinli, alkali karakterli magmatik kayaçlar üst mantodan yükselerek farklılaşan kayaçlardır. Malatya Kuluncak ve çevresinde yüzeylenen alkali karakterli feldispatoidik magmatik kayaçlar Üst Kretase (Maastrihtiyen)-Alt Paleosen yaşlı olup temel birimleri keserek yerleşmiştir. Nadir yer elementleri (NYE), düşük konsantrasyonlu olarak alkali kayaçlar ve bunlarla ilişkili karbonatitik kayaçlarda, magmatik farklılaşma-kontak metasomatizma ile oluşan floritler ve fenitleşmiş magmatik kayaçlarda ve kontak metamorfik zonlar içerisinde cevherleşmeler oluşturmuştur. Kolumbit (Fe+2Nb2O6), piroklor (Na,Ca)2Nb2O6(OH,F), Ce-britolit (Ce,Ca)5(SiO4, PO4)3(OH,F), bastnazit (Ce(CO3)F), parisite (CaLn2 (CO3) 3F2), synchysite (CaLn (CO3) 2F), torianit (Th0.9U0.1O2), florit, barit, pirit, galenit, sfalerit, rinkit (Na(Na,Ca)2 (Ca,Ce)4 (Ti,Nb) (Si2O7)2 (O,F)2), eudialyte (Na4(Ca,Ce)2 (Fe++,Mn,Y) ZrSi8O22(OH,Cl)2), monazit La(PO4)(?), zirkon, apatit, ejirin ve arfvedsonite mineralleri tespit edilmiştir. Malatya-Kuluncak-Başören sahası ağır nadir element ve hafif nadir element oluşumlarının birlikte bulunduğu, ekonomik olabilecek mineral oluşumlarını bünyesinde bulunduran ve kompleks yatak olma özelliklerine sahip, ülkemizdeki bilinen tek Nb-U-NYE oluşumudur.

Anahtar Kelimeler: Malatya, karbonatit, niobyum, NYE, uranyum

Page 64: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

48

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MENDERES MASİFİ GÜNEY KANADINDA ÇEKİRDEK SERİ İÇİNDE FELDİSPAT, ÖRTÜ ŞİŞTLERİ İÇERİSİNDE GRAFİT

OLUŞUMLARIİlhan SÖNMEZa ve Reyhan DENİZb

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir

([email protected])

ÖZMenderes Masifi Türkiye’nin batısında geniş alanlarda yüzeyleyen metamorfik bir komplekstir. Bu kristalen kompleksin litostratigrafik istifi, Prekambriyen yaşlı temel (çekirdek serisi) ve Paleozoyik-Alt Tersiyer yaşlı seri (örtü serisi) olmak üzere iki ana üniteye ayrılmaktadır. Bu iki seri arasındaki dokanak çok net gözlenmese de, örtü birimleri olarak tanımlanmış istifin çekirdek birimlerini uyumsuz olarak örtmüş olduğu belirtilmektedir. Menderes Masifi’nin güney kanadında (Çine asmasifi) çekirdek serisi içerisinde yer alan Prekambriyen yaşlı lökokratik ortognayslarda ekonomik yönden önemli potansiyel taşıyan feldispat oluşumları ve Çine asmasifini örten örtü serisine ait Karbonifer-Permiyen yaşlı fillatlar içerisinde grafit, semi-grafit lamina ve bantları içeren kalın düzeyler tespit edilmiştir. Feldispat sahasında; rezerv çalışmalarına yönelik 59 lokasyonda toplam 6000 m, grafit sahasında ise araştırmaya yönelik 5 lokasyonda toplam 1200 m karotlu sondaj çalışması yapılmıştır. Lökokratik ortognayslar içerisinde feldispat zenginleşmeleri Na’ca zengin (albit), K’ca zengin ve (Na-K) feldispat olarak gözlenmiştir. Feldispatça zengin düzeyler saha genelinde ortalama 80 m. kalınlık göstermektedir. Örtü serisi içerisinde yer alan fillatlarda yapılan sondajlarda grafit, semi grafit içeren düzeyler 400 m.’den fazla kalınlıkta gözlenmiştir. Sondaj çalışmalarından alınan örneklerin analiz sonuçlarına göre; feldispat sahası genelinde Na2O+K2O toplamı % 6,5-13 arasında değişmekte olup ortalama % 8,2’dir. Fe2O3 oranları % 0,1-2,2 arasındadır ve ortalama %0,8; Al2O3 oranları ise %12-18 arasında olup, ortalama %15 civarındadır. Bu değerler feldispatların en önemli kullanım alanları olan seramik sanayii ve cam sanayii için uygun değerler olup, rezerv çalışmaları devam eden sahada, önemli bir potansiyelin varlığını düşündürmektedir. Çine asmasifinde KKD gidişli tektonik hatların içine yerleşmiş, etkin albitleşme sonucu oluşmuş oldukça yaygın zuhur ve ocaklar bilinmekte ve işletilmektedir. Albit ocaklarına çok yakın olan feldispat sahası da aynı doğrultu içerisinde yer almaktadır. Sahadaki feldispat zenginleşmesi; ana kayacın alkalice zengin oluşu (lökokratik ortognays), atmosferik şartlar altında altere olmuş olması ve albitleşme ile geliştiği düşünülmektedir. Örtü birimleri içerisinde fillatlar arasında yer alan grafit ve semi grafit oluşumları ise, bölgesel metamorfizmaya bağlı gelişmiş grafit yataklanmasıdır. Sedimanlar içerisinde bulunan organik karbon 650oC sıcaklıkta grafit olarak kristallenmekte ve %30’dan fazla karbon ihtiva edebilmektedir. Grafitin minimum işletme tenörü de %8 C olarak belirtilmektedir. Sahanın yakın güneyinde benzer oluşumlar bir dönem işletilmiştir. Grafit sahasından alınan örneklerin analiz sonuçlarında yansıma değerleri (Rmax) %8-13, sabit karbon içeriği (C) % 3-16 arasında olup, kristal boyları ise 3-25 µ(mikron) arasında değişmektedir. Oldukça büyük bir rezerve sahip olan sahada, zenginleştirme amaçlı alınan örneklerin analiz sonuçlarına göre, sahanın grafit potansiyeli hakkında daha net bilgiler elde edilecektir.

Anahtar kelimeler: Menderes Masifi, Çine Asmasifi, Örtü Serisi, Feldispat, Grafit

Page 65: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

49

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE’DEKİ SÜS TAŞI POTANSİYELİNİN ARAŞTIRILMASI Koray SÖZERİa, Handan GÜNELa, Tuğba VELİOĞLUa ve Erhan DURANa

aMadenTetkikveAramaGenelMüdürlüğüŞehitCumaDağTabiatTarihiMüzesi,Ankara ([email protected])

ÖZMüze Müdürlüğümüz bünyesinde yürütülen 2018-08-16-02 kod no.lu “Türkiye’deki Süstaşı Potansiyelinin Araştırılması” projesi kapsamında 2018 yılı içerisinde Aydın-Koçarlı bölgesinde dumanlı kuvars oluşumları, Ankara-Çubuk bölgesinde agat oluşumları, Ankara Kızılcahamam bölgesinde silisleşmiş (fosil) ağaç oluşumları, Erzurum-Oltu bölgesinde, oltu taşı ve opal oluşumları, Kars-Sarıkamış bölgesinde ise obsidyen oluşumları incelenmiştir.

Aydın-Koçarlı bölgesinde bulunan dumanlı kuvars mineralleri metamorfik kayaçları kesen granit pegmatit kayaçları içerisinde birkaç santimetreden 30-40 cm’ye kadar değişen boyutlarda şeffaf-yarı şeffaf kristaller olarak gözlenmektedir. Ankara-Çubuk bölgesinde bulunan agatlar, Miyosen yaşlı, andezitik bileşimli volkanik kayaçların içerisinde, çok çeşitli renklerde ve boyutlarda gözlenmektedir. Böbreğimsi dokuların yoğun olarak gözlendiği bu agatlarda yer yer zonlu dokular da bulunmaktadır. Ankara-Kızılcahamam bölgesinde açık renkli ve değişik boyutlarda bulunan silisleşmiş (fosil) ağaçlar özellikle Soğuksu Milli Parkı’nda ve Çamlıdere civarında yoğun olarak gözlenmektedir. Kars-Sarıkamış bölgesinde bulunan obsidyenler çok geniş bir alanda yayılım gösterirler. Özellikle Mescitli Köyü civarında, yol kenarında mostra veren obsidyenler genellikle siyah-kahverengi tonlarında ve çok değişik boyutlarda gözlenmektedir. Erzurum-Oltu bölgesinde bulunan oltu taşı oluşumları Üst Kretase yaşlı fliş karakterli kumtaşı-marn ardalanmalı birimler içerisindeki marnların organik maddece zengin kısımlarında gözlenmektedir. Galeriler açılarak işletilen oltu taşları 1-2 cm’den başlayarak 10 cm’ye varan boyutlara ulaşmaktadır. Erzurum-Şenkaya bölgesinde bulunan opaller özellikle yeşil renklere sahip olduğu için “Şenkaya Zümrütü” olarak bilinen ticari bir isimle anılmaktadır. Oltu taşı ve Şenkaya opalleri yörede tespih, yüzük, kolye ve küpelerde süs taşı objesi olarak yoğun şekilde kullanılmakta olup tüm Türkiye ve hatta yurt dışına ihraç edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Süs taşı, Dumanlı kuvars, Çubuk agatı, Oltu taşı, Obsidyen, Silisleşmiş ağaç, Opal.

Page 66: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

50

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MUŞ-ELAZIĞ NEOJEN HAVZALARI KÖMÜR ARAMALARI VE KAYNAK BELİRLEME ÇALIŞMALARI

Korhan USTAMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütleriveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZDoğu Anadolu Bölgesi Neojen çökellerindeki kömür oluşumları uzun yıllardır bilinmekte olup, birçok mostra ve örtülü alanlarda geçmiş yıllarda jeolojik etütler ve sondaj çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışma da; genç sedimanter çökellerle örtülü Muş-Elazığ Neojen Havzasında kömür mevcudiyetinin araştırılması, yayılımının tespiti, kaynak kalitesinin ortaya konması hedeflenmiştir. Bölgede Alt Miyosen’de başlayan Neotektonik rejim, bölgenin jeolojik gelişimini önemli ölçüde etkilemiş; kıvrımlar, bindirmeler, doğrultu atımlı faylar, açılma çatlakları meydana gelmiş ve bu yapıların denetiminde dağ arası havzalar oluşmuştur. Muş ve Elazığ havzaları da bu tür havzalara tipik birer örnektir.

MTA Genel Müdürlüğü’ne ait arama ruhsatlarında, her iki havzada bu güne kadar 2245 km2 prospeksiyon ve 770 km2 detay etüt, 141.200 m sismik yansıma etüdü, 50 adet noktada DES çalışması gerçekleştirilmiştir. 137.965 m arama ve kaynak sondajı ile 308.000 m Well-Logging ölçümü yapılmıştır. Muş Havzasında mostra vermeyen kömür, volkanizma kontrolünde Alt Pliyosen yaşlı Zırnak formasyonunda gelişmiştir. Üst Pliyosen yaşlı Bulanık formasyonu Zırnak Formasyonu üzerine uyumsuz olarak gelmekte olup Kuvaterner; eski ve yeni alüvyon ile temsil edilmektedir. Muş Ovası’nda 21-544 m derinlikte yer alan bir horizon ortalama 8,62 adet kömür damarı içermektedir. Damarlar 0,20 ile 10,80 m arasında değişen kalınlıklar gösterirler. Sahada orijinal kömürde nem oranı ortalama %42, kül oranı ortalama %29, kükürt oranı ortalama % 2,4 ve alt ısıl değer 1362 kcal/kg’ dır.

Elazığ havzasında değişik yaş ve özellikle temsil edilen yedi farklı litostratigrafi birimi bulunmaktadır. Bu birimler yaşlıdan gence doğru; Geç Kretase yaşlı Elazığ Magmatitleri, Eosen yaşlı Maden Karmaşığı, Orta-Geç Eosen-Oligosen yaşlı Kırkgeçit Formasyonu, kömür ihtiva eden ve alüvyal yelpaze, akarsu, delta ve göl ortamlarında çökelen Erken Pliyosen yaşlı Çaybağı Formasyonu, Erken?-Orta Pliyosen yaşlı Solhan volkanitleri, Pliyo-Kuvaterner yaşlı Palu Formasyonu ve Kuvaterner yaşlı alüvyonlardır. Kovancılar-Palu bölgesinde Erken Pliyosen yaşlı Çaybağı formasyonunun delta-göl fasiyesi içerisinde yaklaşık 25 m’lik bir horizon içerisinde mostra veren kömür damarları, zaman içerisinde yerel halk tarafından teshin amaçlı işletilmiş olup dönemin ekonomik koşulları içerisinde daha detaylı bir arama-araştırma yapılmamıştır.

Havzada, özellikle dere yarmaları içerisinde ince ama oldukça fazla miktarda kömür mostraları tespit edilmiş olup mevcut kömürleşmenin yanal devamlılığı ve kömürün taban ve tavan ilişkileri ortaya konmuştur. Bu çalışmaların ışığında tamamlanan sondajların önemli bir kısmında kalorifik değeri 869-2324 kcal/kg arasında değişmekte olan muhtelif kalınlıkta kömür damarlarına rastlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Muş, Zırnak Formasyonu, Elazığ, Çaybağı formasyonu, kömür, sondaj

Page 67: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

51

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

PÜTÜRGE-SEY DERESİ (MALATYA) Cu-Zn-Au-Ag CEVHERLEŞMESİ: GÜNEYDOĞU ANADOLU OROJENİK

KUŞAĞINDA TANIMLANAN İLK BESSHİ TİPİ VMS YATAĞINail YILDIRIMa ve Mahmut EROĞLUa

aMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluIV.BölgeMüdürlüğü,Malatya ([email protected])

ÖZPütürge-Sey deresi (Malatya) Cu-Zn-Au-Ag Sülfit Yatağı, Güneydoğu Anadolu orojenik kuşağındaki Orta Eosen yaşlı Maden Grubu’nun meta-volkano-sedimanter birimi içerisinde yer alır. Meta-mafik volkaniklastikler ile meta-klastik tortul kayaçlar içerisindeki mineralizasyonlar, stratiform tabaka-benzeri ve tabular cevher gövdeleri şeklindedir. Stratigrafik olarak taban kayaçları (metatüf-metasilttaşı) hidrotermal alterasyondan yoğun etkilenmiş ve klorit, serizit, arjilit ve kuvars/silikalar gelişmiştir. Tavan kayaçlarında (bazalt-metatüf) ise çoğunlukla klorit alterasyonu yaygındır. Cevherleşmeler masiften yarı masife, bantlı, laminalı ve feeder zonlar/stringer damarlar halindedir. Yüzeyde ise genellikle oksidasyona uğrayarak sülfit gossanlara dönüşmüşlerdir. Masif sülfitler, esas olarak masif pirit, daha az kalkopirit, sfalerit, bornit ile eser miktarda fahlerz ve galen içerirler. Pütürge Sey deresi yatağında masif sülfit zonu yaklaşık D-B/150KD konumlu, 500m x 125m x 4m boyutlarında ve sığ derinliklerde (20-50m) yer alır. Eldeki verilere göre yapılan katı model hesaplamalarında %3 Cu, %1 Zn 1,1gr/ton Au ve 15gr/ton Ag tenörlü 1.500.000 ton kaynak belirlenmiştir. Stringer cevher zonunun boyutlarına yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Jeolojik, mineralojik ve jeokimyasal çalışmalar Maden Grubu’nun meta-volkano-sedimanter serilerinde (Melefan formasyonu) izlenen cevherleşmelerin Pütürge-Sey deresi sahasında, yay-ardı basenin açılmasıyla hızla derinleşen bir ortamda transgresif olarak çökelen birimler ve rift gelişiminin erken safhalarındaki Orta Eosen denizaltı volkanik-eksolüsyonu ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Daha sonra Maden Grubu kayaçları ve bununla ilişkili cevher yatakları deforme olmuş, alt yeşil şist fasiyesinde metamorfizma geçirmiştir. Pütürge-Sey deresi yatağı Cu-Zn metal oranları, cevher gövdelerinin tabaka-benzeri geometrileri, meta-mafik volkaniklastik / meta-klastik sedimanter ana kayaçları ve galen bakımından fakir sülfit toplulukları Besshi tipi yataklarla yakın benzerlikler gösterir. Ayrıca yatağın düşük Se (ortalama 30 ppm) içeriği ile düşük Se/S*106 oranları (ortalama 70) diğer VMS yataklarına benzerken, bu durum sedimanter ve deniz suyu kaynağını işaret eder. Pütürge-Sey deresi VMS yatağı, Güneydoğu Anadolu orojenik kuşağında tanımlanan ilk Besshi tip yataktır. Bu yatak, Güneydoğu Anadolu Orojenik kuşağı boyunca yeni bir Besshi tipi VMS metalojenik kuşağının ortaya konmasına öncülük edecektir.

Anahtar Kelimeler: Pütürge-Sey deresi, Besshi Tipi, VMS, Maden Grubu, meta-volkaniklastik

Page 68: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

52

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MOBİL DİJİTAL KUYU LOG SİSTEMLERİ ARAŞTIRMA ve GELİŞTİRME

Ali İŞERİMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZJeofizik ölçüm yöntemlerinden biri olan kuyu log ölçüm sistemleri, özellikle jeotermal ve kömür sondajları kapsamında ortam belirleyici özelliği açısından önemlidir. Kuyu log sistemleri Genel Müdürlüğümüzün açtığı veya isteğe bağlı olarak özel açılan sondajlarda yoğun olarak kullanılmaktadır.

Kurumumuzun da ilk log ölçüsü 1963 yılında alınmaya başlanmıştır. O dönemde kullanılan sistemler teknolojinin gereği analog ölçüm sistemleridir. İlerleyen yıllar içerisinde sistemler gelişerek analog dijital sistemlere dönüşmüştür. Kuyu log sistemlerimiz 7 araçtan oluşmaktadır. 6 aracımız kömür ağırlıklı ölçüm alan sistemler ile 1 aracımızda jeotermal ölçüm sistemini kapsamaktadır. Bu araçların tamamında 1963 yılından 2010 yılına kadar yurt dışından alınan sistemler kullanılıyordu. 2010 yılında Ar-Ge Koordinatörlüğümüzün kurulması ile birlikte sistemler içerisnde kullanılan birçok probun ülkemizde üretimi sağlanmıştır. Yurtdışı fiyatları oldukça yüksek olan sistemler için 1963 yılından günümüze kadar 8 milyon doların üzerinde döviz çıkışı olmuştur. Ar-Ge Koordinatörlüğümüz devlet kurumları içerisinde Ar-Ge yi üretimle birleştiren koordinatörlüktür. 2017 yılında analog dijital sistemler yerini tam dijital sistemlere bırakmıştır. Dijital sistemler ölçüm kalitesi olarak tartışılmaz sistemlerdir. Fakat sistem içerisinde alınan ölçüm problarının dijital olması, içerisinde bulunan iletişim protokolünün de firmadan firmaya farklılık göstermesi anlamına gelmektedir. Bir firmadan alınan yüzey sistemi başka bir firmanın probunda kullanılmamaktadır. Yeni bir ölçüm probu alındığı zaman ya aynı firmadan almak gerekli ya da sistemin en baştan değiştirilmesi anlamı taşımaktadır. Ar-Ge Koordinatörlüğümüz 2010 yılından bu yana ürettiği problarla ve yaptığı çalışmalar ile bu büyük sorunun ve yurt dışına akacak yüksek döviz miktarını önceden görerek 2017 yılında Mobil Dijital Kuyu Log Sistemleri Araştırma ve Geliştirme Proje önerisini Jeofizik Etütleri Daire Başkanlığı’mıza sunmuştur. Sistemin yüzey yazılımı, modül sistemi ve dijital termik prob üretimi tamamlanmış olup üretilen probun kalitesi akretide edilmiştir. Bununla birlikte dijital dual nötron ve doğal gama probunun üretimi tamamlanmak üzeredir. Sistemin tamamının üretiminin 2019 yılının ilk yarısında bitirilmesi hedeflenmektedir.

Bu sayede Genel Müdürlüğümüz, az üreticisi olan sistemleri ülkemizde üretebilecektir. Yapılan çalışmalar sonucu oluşturulan dijital sistem gerek jeotermal gerekse kömür araştırmalarında diğer üreticilere de rakip olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Gama, Nötron, Prob, Sistem, Termik

Page 69: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

53

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

YERALTISUYU MODELLEME ÇALIŞMALARI, AFŞİN-ELBİSTAN-ÇÖLLOLAR SAHASI

Osman GÖKMENOĞLUa ve Mehmet KESKİNb

aMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir

([email protected])

ÖZYer altı suyu akım modelleri, yer altı suyu içeren jeolojik ortamın ölçekli olarak oluşturulmuş, zamana ve konuma bağlı olarak değişen doğal ve yapay hidrolojik stresler altında, yer altı suyunda oluşabilecek tepkilerin tahmin edilmesine yardımcı olan bilgisayar simülasyonlarıdır. 2011 yılında, Türkiye’nin en büyük kömür sahasında faaliyet gösterilen Çöllolar Sektörü Açık Ocak İşletmesinde meydana gelen 50 milyon m3’lük heyelanda can kaybı oluşmuş, emniyetli ve sürdürülebilir madencilik faaliyetleri sekteye uğramıştır. Yaşanan facianın ardından, işletmenin tekrardan faal olabilmesi için yeni bir işletme planı hazırlanmasına karar verilmiş ve bunun için de yeni bir yer altı suyu drenaj programının geliştirilmesinin gerekliliği belirlenmiştir. Bu hedef kapsamında, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından, Çöllolar kömür sahası için bir yer altı suyu akım modeli ve susuzlaştırma planı hazırlanması çalışması yürütülmüştür.

Yer altı suyu bakımından oldukça doygun olan Afşin-Elbistan Kömür Havzasında, beslenme yağıştan olmakla beraber, sahanın ortasından geçen Hurman Çayı da beslenime katkı sağlamaktadır. Havzada uzun yıllar yağış ortalaması 384 mm/yıl olarak hesaplanmıştır. Kömür işletmesinden, mevcut faal olan kuyu bilgisine göre, 10,65x106 m3/yıl yeraltısuyu drene edilmektedir. Oluşturulan jeolojik model yapısı incelendiğinde Çöllolar sektörü içerisinde kömür seviyesinin sahanın bazı kesimlerinde temel birimler ile temas halinde olduğu gözlenmiştir. Sahada, geçirgenlik özelliklerine göre, sahanın tabanında yer alan ve jeolojik temeli oluşturan karstik akiferden üstteki daha genç birimlere (kömür, gidya) yeraltısuyu besleniminin geliştiği, oluşturulan hidrojeolojik modelde gözlenebilmektedir. Model kalibrasyonu ağırlıklı olarak akiferlerin hidrolik parametreleri ile toleranslar dahilinde deneme yanılma yöntemiyle düzeltme yapılarak sağlanmıştır. Simülasyon sonucunda, yeni işletme programına göre olası yeni drenaj kuyuları yerleştirilmiş ve 5 ile 10 yıllık zaman dilimleri için beklenilen yer altı suyu düşümleri ortaya çıkarılmıştır.

Oluşturulan susuzlaştırma planı kapsamında iki olasılık düşünülmüştür. Bunlardan ilki; temeldeki karstik akifer dahil edilmeden tasarlanan plan olurken diğeri ise karstik akifer dahil edilerek hazırlanmış olan plandır. Planlanan drenaj kuyuları mevcut kuyulara ilave olarak 150 metre aralıklarla tasarlanmıştır. Kuyu derinlikleri kömür üst kotlarına kadar inmektedir.

Anahtar Kelimeler: hidrojeoloji, yeraltısuyu, akım modeli, drenaj, susuzlaştırma, Afşin, Elbistan

Page 70: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

54

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KAHRAMANMARAŞ GÖKSUN-KARADUT YÖRESİ FELDİSPATLARININ ARAŞTIRILMASI

Necmi KIRALa, Yavuz BEDİb ve Serpil TANa

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZBu çalışma, 2018 yılında MTA Genel Müdürlüğü’nün Göksun-Karadut yöresindeki Alt-Orta Eosen yaşlı Havcılar metagranitinin feldispat yönünden değerlendirilmesi çalışmalarını kapsamaktadır. Çalışma sahasının Göksun ilçesine olan uzaklığı 47 km, Elbistan ilçesine olan uzaklığı ise 42 km civarındadır. 1/25000 ölçekli L37-c3, L38-d4 paftalarında yer alan çalışma sahası, yaklaşık 1987,56 hektardır.

İnceleme alanındaki feldispatlar K-feldispat ve Na-feldispat karakterli olup, genellikle albit, anortoklaz, mikroklin ve ortoklaz minerallerinden oluşur. Sahadaki feldispat cevherleşmesi Havcılar metagraniti içerisinde yer alır. Çeşitli araştırıcılar tarafından metagranitler için Paleozoyik, Geç Kretase, Paleozoyik sonu ve Mesozoyik şeklinde farklı yaşlar bildirilmiştir. Ancak, granitoyidler, Doğanşehir-Karabölük Mahallesi-Sürgü Çayı vadisi boyunca Kretase yaşlı Guleman ofiyolitini ve Kretase yaşlı Berit metaofiyolitini kesmektedir. Ayrıca, sahada yüzeyleyen muskovit-biyotit gnays, biyotit-hornblend ve biyotit minerallerinden yapılan K/Ar yaşlandırmasında da metagranitlerden 49.0± 2.2 ve 45.2±1.7 my (İpreziyen-Erken Lütesiyen) yaşları elde edilmiştir.

İnceleme alanında derinliği 80m ile 250m arasında değişen 48 ayrı lokasyonda toplam 8249.15m sondajlı çalışma gerçekleştirilmiştir. Sondaj çalışması dışında inceleme alanı ve yakın çevresinde yaklaşık 50 km2 lik bir alanın 1/25.000 ölçekli jeoloji haritası ile 1/10.000 ve 1/5.000 ölçekli detay jeoloji haritaları yapılmıştır. İnceleme alanı ve yakın çevresinde yüzeyleyen metagranitlerdeki feldispatların toplam alkali içerikleri % 7-9.5 arasında değişmektedir.

Anahtar Kelimeler: Feldispat, Havcılar metagraniti, granitoyid

Page 71: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

55

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MADEN SAHALARININ REHABİLİTASYONU: IŞIKLAR PASA SAHASI

Alper DEMİRBUGANa, Cihan YURTERİa, Hakan PEHLİVANa, Emre ŞİMŞEKa ve Ayşe CEBEa

aMTAGenelMüdürlüğü,ÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara. ([email protected].)

ÖZ Maden sahalarının rehabilitasyonu bir madenin kirlilik yaratmayacak ve ekonomik faaliyetleri destekleyecek ekosistem servisleri yaratacak biçimde duraylı arazi biçimine dönüşüm sürecidir. Sürdürülebilir kalkınma ise, refah düzeyinin ekosistemin taşıma kapasitesi içerisinde kalacak şekilde iyileştirilmesidir. Dolayısıyla maden sahalarının rehabilitasyonu sürdürülebilirlik açısından önem taşımaktadır. Sürdürülebilirlik ve maden sahalarının rehabilitasyonuna yönelik proje çalışmalarının gereği başta 10. Beş Yıllık Kalkınma Plan dökümanı olmak üzere stratejik belgelerde yer almaktadır. Sürdürülebilirlik açısından rehabilitasyon yaklaşımında toplumsal refah ve sosyal fayda sağlayacak rehabilitasyon modellerinin geliştirilmesi ön görülmektedir. Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Ege Linyitleri İşletmesi (ELİ), Manisa - Soma - Işıklar pasa sahası rehabilitasyon projesi sürdürülebilirlik prensibiyle oluşturulmuştur. Proje ile ülkemizde ve TKİ sahalarında geleneksel olarak uygulanmakta olan ve ticari değer yaratmayan yabancı kökenli yalancı akasya ile ağaçlandırma yerine bölgede doğal olarak bulunan ve yüksek katma değer sağlayan türlerden oluşan bitkilendirme ve rekreasyon alternatifleri araştırılmaktadır. Bitkilendirme alternatifleri araştırılırken zeytincilik gibi kanunla korunan bitki türlerinin seçilmemesi göz önünde bulundurulmaktadır. Rekrasyon imkanları değerlendirilirken jeoloji eğitimi amaçlı seyir terası, madencilik müzesi oluşturulması gibi kültürel fayda yaratacak alternatifler göz önünde bulundurulmaktadır. Bu bildiride rehabilitasyon yaklaşımı kuramsal olarak ele alınmakta ve konu “Işıklar Pasa Sahası Projesi” ile örneklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, maden rehabilitasyonu, toplumsal refah

Page 72: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

56

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

DOĞALTAŞ SAHALARININ JEOTEKNİK VE ATIK SORUNLARININ BELİRLENMESİ VE BLOK

SAĞLAMLAŞTIRMA TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİAbdulkerim AYDINDAĞa, Serkan PALASa, Atiye TUĞRULb, Ayşe CEBEa,

İbrahim KAYAKIRANa, Tunç İSLAMOĞLUa, Murat YILMAZb, Erdi AVCIb, Domenico CALCATERRAc ve Piergiulio CAPPELLETTİc

aMTAGenelMüdürlüğü,ÇevreAraştırmalarıDaireBaşkanlığı,Ankara bİstanbulÜniversitesiJeolojiMühendisliğiBölümü,Avcılarİstanbul

cNapoli2.FedericoÜniversitesi,İtalya ([email protected])

ÖZ Doğaltaşlar tarih boyunca insanoğlu tarafından yapılarda, anıtlarda güzelliği ve dayanıklılığı nedeniyle kullanılmıştır. Göçebe kültüründen yerleşik hayata geçilmesiyle insanların barınma ve sosyal ihtiyaçları kapsamında dayanıklılık ve estetik ön plana çıkmış, doğaltaş kullanımı katlanarak artmıştır. Bu artış geniş yüzeylerde kırık-çatlağı az olan ve desen anlamında göze hoş gelen taşların kullanımını da beraberinde getirmiştir. Artan nüfus ile birlikte doğaltaş ve artık kullanımı endüstri haline gelmiş, bu da doğaltaşın ticari değerini arttırmıştır. Bu gelişme, üretimin artışıyla paralel olarak artık sorununu ortaya çıkarmıştır. Artıkların değerlendirilmesi, gerek teknik altyapı gerekse hukuki zemine oturtulması açılarından yeni arayışları ve çözüm odaklı çalışmaları hızlandırmıştır. Çözüm odaklı çalışmaların temelinde yatan anlayış hiç şüphesiz üretim aşamasında artık oluşmadan önce gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Üretim aşamasında çıkan artığın diğer sektörlerde kullanımının önünün açılması için bilimsel ve teknolojik etütlerin yapılmasına ihtiyaç vardır. Doğaltaş üretiminin ocak bazında yerbilimleri eksenli uygulanacak tüm fenni yöntemler ile artık oluşumunun azaltılması ve buna rağmen çıkan artıkların çeşitli sektörler tarafından değerlendirilmesinin teknik altyapısının oluşturulması “Sıfır A(r)tık” anlayışına entegrasyonunun temelini oluşturmaktadır. Bu noktadan hareket ile Bilecik ilinde yer alan mermer ocaklarında etüt çalışmaları gerçekleştirilmiş ve bilimsel bir perspektif ile bölgede sorun teşkil eden artıklara çözüm odaklı yaklaşımda bulunulmuştur.

Projenin genelleştirilmiş amacı ocaklarda ortaya çıkan artıkların azaltılmasına yönelik her türlü bilimsel araştırmayı (jeolojik prespeksiyon, jeofizik yöntemler, jeoteknik çalışmalar) yapmak ve ocakların verimliliğinin artırılmasına yönelik materyal ve yöntem üretmektir. Bunun yanı sıra artıkların değerlendirilmesine yönelik bilimsel araştırmalar sonucunda; fikir, öneri ve uygulama yapmak projenin bir diğer önemli amacını oluşturmaktadır.

Yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucunda ocaklarda blok verimliliğini artırmanın yolu; doğru jeolojik prospeksiyon, jeoteknik çalışmalar ile kırık çatlak sisteminin bölgesel anlamda bilinmesi ve akabinde doğru yönde kesim yönünün tespiti ve jeofizik yöntemlerin etkin bir şekilde uygulanması olarak tespit edilmiştir. Hacimsel anlamda artıkların büyük oranda tüketilebilmesi için her bölgenin kendisine özel olan ihtiyaçlarının belirlenmesi ve buna göre çözüm önerilerinin geliştirilmesi projede elde edilen diğer önemli bir çıktıyı oluşturmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Doğaltaş, verimlilik, sıfır artık

Page 73: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

POSTER SUNUMLARI

Page 74: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

58

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TRAKYA BÖLGESİNİN RADYOAKTİF HAMMADDE YÖNÜNDEN ARAŞTIRILMASI: YÜKSEK AYRIMLI (2B)

JEOFİZİK SİSMİK YANSIMA, DÜŞEY ELEKTRİK SONDAJ (DES), ÇOK KANALLI ÖZDİRENÇ (ÇKÖ) ve YAPAY UÇLAŞMA

(IP) ÇALIŞMALARI Gürsel ARSLANa, Mustafa DESTURb, Erdener IZLADIb, Türker YASd,

İmam ÇELİKb, Abdullah GÜRERb, Z.Rezzan ÖZERKb, Şengül EMİROĞLUc, Sinem AYKAÇb, Salih ERDENe, Kürşat BEKARc ve E.Burcu KÖSEb

aMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir bMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara cMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

dMTAGenelMüdürlüğüMarmaraBölgeMüdürlüğü,Kocaeli eMTAGenelMüdürlüğüBatıKaradenizBölgeMüdürlüğü,Zonguldak

([email protected])

ÖZ Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesinin yürüttüğü 2018-33-13-17 kod nolu “Türkiye Nükleer Hammadde Aramaları Trakya Bölgesinin Radyoaktif Hammadde Yönünden Araştırılması” projesi kapsamında, Kırklareli İli Pınarhisar, Vize ve Edirne ili Süloğlu ilçelerin sınırları içerisinde kalan iki farklı çalışma sahasında Jeofizik Sismik Yansıma, DES, ÇKÖ ve IP Yöntemi uygulanmıştır.

Proje kapsamında uygulanan sismik yöntemin amacı; çalışma sahasının temel topografyasının ortaya çıkarılması, paleo akarsu kanallarının topografik yapısının belirlenmesi ve sahayı etkileyen tektonik hareketlerin saptanmasıdır. MTA’nın ruhsatlı sahalarında; 16.04.2018-10.12.2018 tarihleri arasında 11 hat üzerinde, toplam 117.530 metre, Jeofizik Sismik Yansıma verisi toplanmıştır. İlk 500 metre derinlik içinde yer alan tabakaların, yüksek çözünürlükle görüntülenmesi için; sahada sismik etüt parametreleri belirlenmiştir. Sismik verilerin toplanması, verilerin işlenmesi ve çıkan sismik kesitlerin yorumlanması sonucunda; sahanın temel topoğrafyası, paleo akarsu kanallarının topografik yapısı, çalışma sahalarını etkileyen tektonik hareketlerin dağılımı ve hedeflenen derinlikteki tabakaların yüksek çözünürlükle görüntülenmesi çalışmaları tamamlanmıştır. DES yöntemi ile temel topoğrafya ve tektonik yapıların takibi ve özdirenç dağılımları hedeflenmiş olup, bu kapsamda 5 hat boyunca 202 noktada DES ölçüsü alınarak modellenmiştir. ÇKÖ yönteminde ise 5 hat boyunca 90 serim ölçü alınmış olup 2 boyutlu (2B) modellenmiştir. ÇKÖ yöntemi yardımı ile de sığ yapılarda yüksek ayırımlı özdirenç dağılımı bulunarak muhtelif radyoaktif barındıran ortamların bulunması hedeflenmiştir. IP yöntemi ile de radyoaktif cevherleşmeye eşlik edildiği düşünülen sülfürlü seviyelerin bulunması hedeflenmiştir. DES yöntemindeki çalışmalar tamamlanmış olup, ÇKÖ ve IP çalışmaları devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: ÇKÖ, DES, Jeofizik Sismik Yansıma, IP, Paleo Akarsu Kanalları

Page 75: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

59

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE GENELİ EKONOMİK JEOLOJİ ÖNGÖRÜ ALANLARININ JEOFİZİK YÖNTEMLERLE

DEĞERLENDİRİLMESİ VE DENETLENMESİMustafa KÜÇÜKa ve Yeşim ERb

aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir

([email protected])

ÖZGranitler maden yataklarının oluşumunda önemli rol oynamaktadırlar. Özellikle toryumun nadir yer elementlerine eşlik etmesi ve birçok nadir toprak elementinin toryumla birlikte bulunuşu dikkat çekicidir. Maden jeolojisinde çok önemli yer tutan granitlerin radyoaktivite konsantrasyonlarının araştırılması; gerek kendi bünyelerinde radyoaktif maddelerin zenginleşerek potansiyel alan oluşturabilmesi gerekse de radyoaktif maddelerin çözünerek uygun ortamlarda zenginleşmesi, granitlerin araştırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Ülkemizde radyoaktif belirti gösteren granitler oldukça yaygındır. Granitler ile ilgili birçok araştırmalar yapılmış ve yapılmaya devam etmekte olmasına rağmen granitlerde kapsamlı bir radyoaktif konsantrasyon çalışması yapılmamıştır. Bu bağlamda yürütülmekte olan proje; granit araştırmalarına, radyoaktif potansiyel alanların belirlenmesi, değerli elementler, nadir toprak elementleri ve çevre ile ilgili araştırmalara önemli katkılar koyacaktır. Proje çalışmaları kapsamında granitlerdeki radyoaktif maddelerin ortalama konsantrasyonları belirlenmeye çalışılacaktır.

Projenin arazi uygulaması esnasında kullanılmakta olan Gamma-Ray Spektrometresi ile, kayaç ve minerallerin bileşiminde bulunan radyoaktif elementlerden Uranyum, Toryum ve Potasyum konsantrasyonları ppm ve % birimlerinde belirlenmektedir.

Proje çalışmalarımız kapsamında 02.05.2016 ile 28.12.2016 tarihleri arasında toplam 4000 noktada yerden jeofizik gama ışını spektrometre ölçümleri yapılmıştır. Elde edilen veriler çeşitli veri işlem aşamalarından geçirilmiş, oran haritaları hazırlanmıştır. Bu haritalar ve veriler incelendiğinde; Ezine’nin batı ve güneybatısında yer alan Kestanbol Plütonu içerisinde ve çevresinde, Bayramiç’in doğusunda bulunan Evciler Plütonu’nun kuzey kesimlerinde uranyum, toryum ve potasyum konsantrasyon değerleri saptanmış ve ilgili daire başkanlıkları buluculuk kapsamında bilgilendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Granit, Potasyum, Radyoaktivite, Toryum, Uranyum

Page 76: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

60

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN JEOTERMAL ENERJİ POTANSİYELİ: ELAZIĞ - MERKEZ - CİPKÖY ÖRNEĞİ

Orhan KILINÇa ve Aydın ÇİÇEKb

aMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluIV.BölgeMüdürlüğü,Malatya bMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZMTA Genel Müdürlüğü 2017-2018 iş programı kapsamında Elazığ ili Merkez, Karakoçan ve Sivrice ilçelerinde jeotermal enerji arama amaçlı jeoloji, jeofizik, hidrojeokimyasal etüt çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda bölgede 2 adet gradyan sondajı, 2 adet jeotermal araştırma sondajı ve 1 adet jeotermal jeolojisi araştırma sondajı önerilmiş ve tamamlanmıştır.

2017 yılında yapılan etüt çalışmalarında, Cipköy Jeotermal sahası ve yakın civarında traverten çökelimi ve 1 adet çok düşük debili mineralce zengin soğuk su kaynağı dışında herhangi bir yüzey emaresi gözlenmemiştir. Fakat yapılan jeoloji ve jeofizik etüt çalışmalarından sonra, sahada 2 adet gradyan sondajı yapılmış ve var olabilecek bazı ısı anomalileri tespit edilmiştir. Dolaylı yöntemlerle elde edilen bu veriler doğrultusunda çalışma alanında 2018 yılında 2300 metre derinliğinde bir adet jeotermal jeolojisi araştırma sondajı yapılmıştır. Yapılan bu sondaj neticesinde 58 °C sıcaklığında ve 90 l/s artezyen debide akışkan elde edilmiştir.

Elazığ bölgesinde yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan bu kaynak yörenin ekonomik gelişimine önemli bir katkı sağlayacaktır.

Anahtar kelimeler: Örtülü jeotermal sistem, Doğu Anadolu Bölgesi, Elazığ - Cipköy

Page 77: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

61

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KUZEY ANADOLU FAY ZONU (KAFZ) VE DOĞU ANADOLU FAY ZONU (DAFZ) BOYUNCA GELİŞMİŞ HAVZALARIN EKONOMİK

POTANSİYELLERİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ YÖNTEMLERİ İLE İNCELENMESİ:

KAFZ-ORTA VE DOĞU BÖLÜMÜÖnder KAYADİBİa, Akın KÜRÇERa, Hafize AKILLIb, Orhan TATARc,

Halim MUTLUd ve Mehmet KESKİNe

aMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüEnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara cCumhuriyetÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,Sivas

dAnkaraÜniversitesi,MühendislikFakültesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,Ankara eİstanbulÜniversitesi,ÇerrahpaşaMühendislikFakültesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,İstanbul

([email protected])

ÖZ Sanayileşme, kalkınma, teknolojik gelişme ve artan nüfus ile birlikte, en temel ihtiyaçlardan birisi olan enerjiye ihtiyaç ve talep giderek artmaktadır. Jeotermal enerji, yenilenebilir, sürdürülebilir, düşük maliyetli, temiz olması ve çevreye olumsuz etkilerinin en az olması sebebiyle alternatif bir enerji kaynağı olarak önemlidir. Son yıllarda Dünya’daki jeotermal aramaların kıta-içi aktif doğrultu atımlı fay zonları üzerinde gelişen çek-ayır havzalarda yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Ülkemizde en iyi bilinen aktif doğrultu atımlı fay sistemleri olan, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) boyunca gelişmiş çok sayıda havza bulunmaktadır. Çalışma kapsamında, KAFZ’nun orta ve doğu bölümünde yer alan Erzincan, Suşehri (Sivas), Reşadiye (Tokat), Niksar (Tokat), Taşova-Erbaa (Amasya-Tokat), Havza-Ladik (Samsun), Vezirköprü (Samsun) ve Merzifon (Amasya) havzaları çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, söz konusu havzaların başta jeotermal enerji olmak üzere ekonomik potansiyellerinin uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri (CBS) Yöntemleri ile araştırılmasıdır.

Bu amaçla uzaktan algılama, jeolojik, tektonik, su kimyası ve izotop ile CBS ana başlıklarında çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Uzaktan algılama analizleri kapsamında; yüzey sıcaklığı (Land Surface Temperature-LST) haritaları hazırlanmış, hidrotermal alterasyon alanları belirlenmiş, InSAR ve spectrometre analizleri gerçekleştirilmiştir. LST haritaları, ASTER, Landsat 7 ETM+ ve Landsat 8 gece ve/veya gündüz çekim termal bantlara Tek-Kanal (Single-Channel (SC)) algoritma uygulanarak hazırlanmıştır. LST hesaplamasında kullanılan yayma (emissivity) değerleri, NDVI Eşikler metodu (NDVI Thresholds method) uygulanarak elde edilmiştir. ASTER görüntüleri, jeotermal ile ilişkili hidrotermal alterasyon alanlarını belirlenmek için analiz edilmiştir. InSAR analizleri, aktif tektonik yapıları ve yüzeysel deformasyonları belirlemek için kullanılmıştır. Havzaları temsil eden jeolojik enine kesitler hazırlanmıştır. Sıcak ve mineralli su kaynakları ile çevredeki soğuk su kaynaklarının oluşumu, kökeni, izotopik ve hidrokimyasal özellikleri ile su-kayaç ilişkisinin ortaya konulması amacıyla su kimyası analizleri ile Trityum, Döteryum ve Oksijen-18 izotop analizleri gerçekleştirilmiş ve çeşitli diyagramlar kullanılarak incelenmiştir. XRD ve spektrometre analizleri, jeotermal ile ilişkili hidrotermal alterasyon minerallerini belirlemek için kullanılmıştır.

Arazi çalışmaları yapılarak uzaktan algılama analizlerinin yer-gerçeği kontrolleri yapılmış, jeolojik ve tektonik veriler toplanmış ve XRD, spektrometre ile su kimyası ve izotop analizleri için örnekler alınmıştır.

Page 78: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

62

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

Gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda elde edilen alansal veriler, CBS ortamında analiz edilerek değerlendirilmiş ve çalışma alanlarını oluşturan havzalarda jeotermal enerji açısından önemli olası potansiyel alanlar (propect) belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: KAFZ, jeotermal, uzaktan algılama ve CBS, su kimyası/izotop, tektonik, yüzey sıcaklığı (LST), InSAR

Page 79: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

63

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KARACAÖREN (SANDIKLI-AFYONKARAHİSAR) SAHASI PORFİRİ Cu-Mo-Au CEVHERLEŞMESİ

Sebahattin AKa ve Osman YUMUKa

aMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü42150,Konya ([email protected])

ÖZKaracaören porfiri cevherleşmesi, Sandıklı ilçesinin 4 km kuzeydoğusunda, Afyonkarahisar’a 50 km uzaklıkta yer almaktadır. Sahada, Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı volkanik, subvolkanik ve plütonik kayaçlar mostra verir. İnceleme alanında tabanda limonitleşme, hematitleşme ve killeşme ile belirgin yoğun altere olmuş trakit ve trakiandezitler yer alır. Bu birimlerin üzerinde uyumlu olarak tüf ve aglomera gözlenir. Afanitik porfirik dokulu, yer yer altere olmuş trakitik ve trakiandezitik bileşimli lav akıntıları bu birimleri örter. Tanesel dokusu ile belirgin monzonitler, volkanik ve piroklastitlerden oluşan bu birimleri kesmektedir. Tüm istif iri feldispat kristalli yer yer yoğun altere monzonit porfir, iri ortoklas kristalli siyenit porfir, kalkopirit, malahit, azurit ve molibden içeren kuvars monzonit porfir ve kuvars monzonit, iri turmalin kristalli pegmatit ve ince taneli aplit (granodiyoritik), ince taneli lamprofir (monzonitik) ve holokristalin porfirik dokulu monzonit porfir – monzodiyorit porfir dayklar tarafından kesilmiştir. Bölgedeki bütün bu magmatik faaliyetler alkali karakterdedir.

Cu-Au cevherleşmesinin kuvars monzonit porfirlere bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Ayrıca siyenitik-monzonitik kayaçların yerleşimi ile de bir miktar zenginleşme olmuştur. Cevherleşme porfirik dokulu kayaçların içerisinde ve çevre kayaçlarda yer alır. Saçınımlı, ağsal ve damar tip olarak 3 grup altında tanımlanabilir. Yüzey ve sondaj karot örneklerinde kaolen, montmorillonit, illit, muskovit, ikincil biyotit, K-feldispat, jarosit, smektit, rutil, anatas, alunit, natrolit, böhmit, proksen, kristobalit ve limonit mineralleri gözlenir. Alterasyon olarak; turmalinleşme, silisleşme, serisitleşme, hematitleşme, piritleşme, manyetitleşme, kloritleşme ve epidotlaşma yaygındır.

Alterasyonun merkezinde potasik zon ve yoğun silisleşme yer alır. Bu zon fillik ve ortaç arjilik zon tarafından çevrelenmiştir. En dış kısımda ise propillitik zon yer alır. Alterasyonlar birbirini perdelese de ileri arjilik zon ile fillik zonlar kısmen tanımlanabilmektedir. Cu ve Au mineralizasyonu, yoğun silisleşmenin izlendiği potasik ve ortaç arjilik alterasyonda yoğun olarak izlenirken, dış zonlarda daha zayıf olarak gözlenir. Cevher mineralleri olarak pirit, kalkopirit, kalkozin, bornit, kovellin, daha az oranda molibdenit, tedrahedrit, manyetit ve hematit gözlenir. Tali olarak sfalerit, galenit, rutil ve anatas bulunur. İkincil cevher mineralleri kalkozin dijenit, limonit, malahit ve azurittir. Sondajlarda saçınımlı şekilde pirit± kalkopirit± molibdenit izlenmektedir. Cevherleşme zonu yüzeyden itibaren 500 m derinliğe kadar devam eder. Sondaj karot örneklerinde 400x400 metrelik bir alanda, 40-500 m derinliğindeki cevherleşme zonunda % 0,1-0,6 Cu, % 0,001-0,019 Mo ve 0,15-0,3 gr/t Au değerleri gözlenmiştir. Karacaören sahası alterasyon ve cevher mineralizasyonu bakımından porfiri tip yataklara benzerlik gösterir.

Anahtar Kelimeler: Karacaören, porfiri cevherleşme, bakır, molibden, altın

Page 80: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

64

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

DİJİTAL JEOFİZİK CİHAZLARI ARGE ÇALIŞMALARIAli İŞERİ

MTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZJeofizik ölçüm yöntemlerinde kullanılan spesifik cihazların üretimlerini ülkemizde gerçekleştirmek için çalışmalar yapılmaktadır.

Kuyu log ölçüm sistemleri, özellikle jeotermal ve kömür sondajları kapsamında ortam belirleyici özelliği açısından önemlidir. Kuyu log sistemleri MTA Genel Müdürlüğü’nün açtığı veya isteğe bağlı olarak özel açılan sondajlarda yoğun olarak kullanılmaktadır. Yapılan fizibilite çalışmaları sonucu cihazların ülkemiz şartlarında üretiminin yapılması ön görülmüştür. Buna mütakip olarak sistemin yüzey yazılımı, modül sistemi ve dijital termik prob üretimi tamamlanmış olup üretilen probun kalitesi akretide edilmiştir. Bununla birlikte dijital dual nötron ve doğal gama probunun üretimi tamamlanmak üzeredir.

Elektrik yüzey ölçümü yapan yaklaşık 30 yıldır kullanılan ağırlığı 80 kg civarındaki analog cihazların tamamı dijital sistemler geliştirerek baştan tasarlanmış olup 15 adet üretim yapılarak ilgili birimin kullanımına sunulmuştur. Cihazlar bir senedir sorunsuz çalışmaktadır.

Ayrıca elektrik etütlerinde kullanılan 400 adet makara üretimi, 500 adet kalıp konnektör üretimini tamamlamıştır. Halen devam eden projelerimize bir yenisini ekleyerek IP cihazının ülkemizde üretilmesine yönelik proje teklifine müteakip 2019 yılına cihazın ülkemizde üretimesi çalışmalarına başlanacaktır.

Ar-Ge Koordinatörlüğünün yaptığı çalışmalar ve ürettiği spesifik cihazlar ile milli servetimizin ülkemizde kalmasına yönelik gayretli çalışmalar devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Arge, Kuyu Logu Cihazları

Page 81: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

65

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

AMASYA-ÇORUM-SAMSUN EOSEN HAVZASI KÖMÜR ARAŞTIRMALARINDA JEOFİZİK MANYETOTELLÜRİK

ÇALIŞMASISultan BOSTANa ve Erkan ÖZTAYa

aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZÇorum ili Sungurlu ilçesi Alembeyli Köyü mevkiinde, kömür sahalarının belirlenmesi amacı ile kömür aramaları projesi kapsamında yapılan sondaj çalışmasında 1300 m kalınlığında masif tuz kesilmiştir. Bu veri ışığında, sahanın öncelikle potansiyel doğalgaz depolama sahası olabileceği üzerinde durulmuştur. Bu düşünceden hareketle sahada, bu amaca hizmet edecek şekilde sahanın tektonik yapısı ve tuzun geometrisiyle ilgili bilgiler elde edebilmek adına jeofizik araştırma planlanmıştır. Yapılan değerlendirme kapsamında sondaj sahasını da içine alan sahada jeofizik manyetotellürik yöntemi uygulanmasına karar verilmiştir.

Yerkürede doğal olarak oluşan elektromanyetik alan kaynak olarak kullanılarak, yerin farklı derinliklerinin elektriksel özelliklerinin ortaya çıkartıldığı yöntem Manyetotellürik yöntemdir. Yer altında bulunan her kayaç, süreksizlik veya formasyon kendine has özdirenç, iletkenlik, manyetik geçirgenlik, boşluk yapısı, sıcaklık, akışkan bulundurması ve bu akışkanın içerdiği mineral miktarı farklılıklar gösterir. Bu farklılıklara bağlı olarak o birimler de farklı özdirenç değerleri sergiler. Yer altındaki birimlerin birbirlerine göre farklı özdirenç dağılımları sergilemesinden faydalanarak yapılan değerlendirmeler ile derinlik, kalınlık, jeolojik birimlerin yanal ve düşey sınırları, süreksizlik zonları gibi jeolojik yapılar açığa çıkarılabilir. Manyetotellürik yöntem, doğal kaynaklı bir elektromanyetik yöntemdir. Yöntemde kaynak olarak yerin doğal elektromanyetik alanının oluşturduğu tellürik akımlar kullanılır. Bu sayede yeraltının farklı derinlikleri, özdirenç özelliklerine göre ayırt edilir. Birimlerin özdirenç farklılıkları sayesinde, o birimlerin derinlik, kalınlık, yanal ve düşey sınırları, süreksizlik zonları gibi jeolojik yapılar belirlenir.

Bu kapsamda ruhsat sahasında 19 ayrı profil üzerinde 253 adet MT / AMT ölçümü yapılmıştır. Her bir istasyonda hem MT hem de AMT ölçüsü alınıp combine yapılarak değerlendirmeye tabii tutulmuştur. Bu sayede hem sığ derinlikler hakkında hem de daha derin bölgeler hakkında detaylı özdirenç yapısı ortaya konmuştur. Yapılan veri-işlemler neticesinde, sahada birbirinden bağımsız birçok domsal yapı mevcuttur. Bu yapılar genel olarak tektonizmadan uzaktır. Bu haliyle saha doğalgaz depolama sahası olarak kullanılmaya elverişli olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, yapılan literatür taramasında, sahadan elde edilen kesitlerle hemen hemen aynı özdirenç dağılımına sahip dünyada birkaç farklı bölgede hidrokarbon elde edilen sahaların varlığı tespit edilmiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde sahanın hidrokarbon açısından da değerlendirilebileceği öngörülmüştür. Bu düşünce, sahanın jeolojik evrimi dikkate alınmadan sadece sahada tespit edilen özdirenç dağılımına bağlı olarak gelişmiştir.

Buradan hareketle, hem sahadaki domsal yapıların sınırlarının kesin tespiti hem de sahanın muhtemel hidrokarbon açısından değerlendirilmesi adına sahada birkaç farklı lokasyonlarda ve farklı derinliklerde mekanik sondaj önerilerinde bulunulmuştur. Ayrıca sahada oluşturulmuş MT profilleriyle aynı doğrultuda, hidrokarbon aramalarında öncel yöntem olarak değerlendirilen sismik çalışmaların yapılması önerisinde bulunulmuştıur.

Anahtar Kelimeler: Jeofizik, Kömür, Manyetotellürik, Petrol, Tuz Domu

Page 82: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

66

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KÖSEBUCAĞI (FATSA-ORDU) BENTONİT YATAĞIMetin USTAa, Hasan TOPSAKALa, Turgut ÇOLAKb, Seyfi BAKIRa,

Necmi KIRALa, Serpil TANa, Murat AKGÖZa, Bahadır GÜLEZa, Oktay PARLAKa ve Aytaç TULUKÇUc

aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon cMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü,Konya

([email protected]),

ÖZOrdu ili Fatsa ilçesi Kösebucağı mahallesi ve civarını kapsayan çalışmanın amacı yeni bentonit sahalarının ülke ekonomisine kazandırılmasıdır. Çalışma alanındaki bentonitler, Üst Kretase yaşlı Mesudiye formasyonuna ait tüflü kireçtaşı, killi kireçtaşı, kumtaşı ve tüf ardalanması içerisinde, farklı seviyelerde merceksel konumlu olarak yer almaktadır. Çalışma alanında yer alan bentonitler birden fazla seviyeden oluşmakta olup üst seviyeler ekonomik olarak işletmeye uygundur. Çalışma alanının 1/5.000 ölçekli maden jeolojisi haritası yapılmış ve bentonit potansiyeli olan alanlarda toplam 86 lokasyonda arama ve rezerv amaçlı sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir.

Sondajlardan alınan numunelerin X-Işını kırınımı (XRD) yöntemi ile kalitatif detay kil analizi sonucu; montmorillonit, illit, kristobalit, kuvars, biyotit, plajiyoklas, kalsit, dolomit ve mordenit mineralleri tespit edilmiştir. Kimyasal analiz değerlerinin Na2O+K2O/CaO+MgO oranı Kösebucağı bentonitinin ara tip olduğunu göstermektedir. Teknolojik testlerinde, tüvenan halde işlem görmemiş bentonitlerin TSE standarlarına göre ağartma toprağı ve kedi kumu olarak kullanıma uygun olduğu belirlenmiştir. Katma değeri daha yüksek olan sektörlerde kullanabilmek için aktifleştirme veya cevher zenginleştirme işlemleri yapılması gerekmektedir. Çalışma alanında 190.000.000 ton bentonit tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Mesudiye, Kösebucağı, bentonit, ağartma toprağı, kedi kumu

Page 83: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

67

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE BÖLGESEL ÖLÇEKLİ SIVILAŞMAYA YATKINLIK HARİTALARI: 1/500.000 ÖLÇEKLİ ADANA VE HATAY

PAFTALARI Ayla BULUT ÜSTÜNa, Adem ÖZATAa, Orhan Cem ÖZERKa,

Refahat OSMANÇELEBİOĞLUa, Anıl ARDAHANLIOĞLUb, Çağlar BOZANb ve Alper GÜRBÜZc

aMadenTetkikveAramaGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bAtsayİnş.Gıda,İşgücüTaah.veAraçKir.Hiz.San.Tic.Ltd.Şti.Hassa/Hatay

cNiğdeÖmerHalisdemirÜniversitesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,51240Niğde ([email protected])

ÖZ Türkiye genelinde deprem kaynaklı afet zararlarının azaltılması çalışmalarında kullanılabilecek ulusal bir program kapsamında yürütülen, sistematik bir yaklaşımla hazırlanmış bölgesel ölçekte sıvılaşmaya yatkınlık haritaları ve araştırmalarının bulunmaması, bu çalışmaların gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu eksikliğin giderilmesi amacıyla 2013 yılında Genel Müdürlüğümüz tarafından Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) kapsamında “Türkiye Bölgesel Ölçekli Sıvılaşmaya Yatkınlık Haritaları Projesi” oluşturulmuştur. Bu çalışmanın temel amacı, ülkede yer alan Kuvaterner yaşlı çökel alanlarında, jeolojik-jeomorfolojik ölçütlere dayalı bölgesel ölçekte sıvılaşmaya yatkınlık haritalarının üretilmesi ve bu haritaların deprem zararlarını azaltmaya yönelik olarak kullanıma sunulmasıdır. Sıvılaşmaya yatkınlık haritalarının üretilmesinde ilk aşama çökelme ortamı ve yaşa dayalı Kuvaterner jeolojisi haritasının oluşturulmasıdır. Ardından mevcut veriler kullanılarak yeraltısuyu seviyesi ve tarihsel sıvılaşma olayları değerlendirilerek, jeolojik harita birimlerinde sıvılaşmaya yatkınlık sınıflamaları belirlenmektedir.

Çalışma alanı 1/500.000 ölçekli Adana ve Hatay paftaları içerisinde kalmaktadır. Bölgede etkin olan tektonizma ve deniz seviyesi değişimleri nedeniyle, Kuvaterner başından itibaren yeni bir çökelme rejimi başlamış ve bölgedeki başlıca Kuvaterner yaşlı havzalar göl, etek ve akarsu çökelleri ile dolmuştur. Bu süreçte akarsular geniş tabanlı vadiler oluşturmuş ve geniş deltalar meydana getirmişlerdir. Çalışma alanındaki Kuvaterner yaşlı çökeller; etek, akarsu, göl, deniz kıyısı, volkanik kayaç, yapay dolgu, traverten ve kaliş, rüzgâr, buzul olmak üzere 9 çökel alanında ve 27 alt çökel alanında yaş ve depolanma ortamlarına göre 1/25.000 ölçeğinde haritalanmıştır. Arazi bulguları, mevcut yeraltısuyu bilgileri ve kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerden temin edilen sondaj verileri birlikte analiz edilerek Kuvaterner yaşlı çökeller sıvılaşmaya yatkınlıklarına göre sınıflandırılmıştır. Yapılan haritalar çok düşükten çok yükseğe değişen aralıkta çökellerin sıvılaşmaya yatkınlığını göstermektedir. Çalışma alanlarında yapılan değerlendirmelerde akarsu, delta, plaj, taşkın ovası, bataklık, göl kıyısı ve düzlüğü, alüvyon yelpazelerin ıraksak kesimini oluşturan çökellerin çoğunlukla kum-ince kum-silt türü malzemeden oluşması ve genellikle bu kesimlerde yeraltısuyunun yüksek olması nedeniyle, bu fasiyeslerin sıvılaşmaya yatkınlıkları çok yüksek-yüksek olarak öngörülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Sıvılaşmaya yatkınlık haritası, Kuvaterner çökelleri, Adana, Hatay.

Page 84: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

68

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

DOĞU KARADENİZ METALİK MADEN ARAMALARINDA JEOFİZİK IP ETÜDÜ

Taner BEKAR ve Akın ADIGÜZELMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

([email protected])

ÖZ2018-32-13-12 proje kodlu ‘Doğu Karadeniz Metalik Maden Aramaları’ projesi kapsamında yürütülen Jeofizik IP çalışmaları, Giresun ili Şebinkarahisar ilçesinde, 20.06.2018 tarihinde başlamıştır. Çalışmalar Proje Başkanı ve Kamp Şefinin yönlendirmesi neticesinde 3 ayrı ruhsat sahasında yapılmıştır. Jeofizik IP çalışması için koordinatör daire tarafından 120 km gradient ölçümü ve 45 km IP profil ölçümü yapılması öngörülmüş ve bu kapsamda 4 aylık bir süre belirlenmiştir.

3135286 ruhsat numaralı sahada 8 hat üzerinde 1500 m uzunlukta, 10 seviyede IP ölçüleri alınmıştır. Toplam 12.000 m IP ölçüsü alınmış ve silis zonları ile bu zonlar boyunca yayılan sülfürleşmeye bağlı anomali tetkiki yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen veriler değerlendirildikten sonra sahada en yüksek 12 olan şarjabilite değerleri gözlenmiştir. Bununla beraber özellikle rezistivite değerlerinde 1000 ohm.m yüksek değerler ölçülmüş ve bu değerlerin silislerle ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Özellikle vadilerde gözlenen yüksek rezistivite değerleri, model kesitte maskeleme etkisi yapmaktadır. Detaylı değerlendirmeler sonucunda sahada sondaj önerilip önerilmeyeceğine karar verilecektir.

3352597 ruhsat numaralı sahada 6 hat üzerinde 2250 m uzunlukta, 10 seviyede IP ölçüleri alınmıştır. Toplam 13.500 m IP ölçüsü alınmıştır. Yapılan ölçümler sonucunda sahada çok yüksek rezistivite değerleri gözlenmiştir. Sahanın oldukça engebeli oluşu, model kesitlerde sıkıntılar ortaya çıkarmıştır. Özellikle sahanın güney kesimlerinin yaklaşık olarak 60 derecelik eğimde oluşu, model kesitlerde gerçek değerlerinden daha abartılı değerler üretmiştir. Bu ruhsat sahası içinde yüksek şarjabilite değerleri gözlenmemiştir. Bu sebeple jeofizik olarak bu ruhsat sahasının potansiyelinin düşük olduğu belirtilmiştir.

3352855 ruhsat numaralı saha yaklaşık olarak 70 km² lik bir alana sahip olup, bu ruhsat sahanın genel profilinin ortaya çıkarılması amacı ile bu ruhsatta gradient ölçüsü alınması uygun görülmüştür. Gradient ölçüleri 24 km² lik bir alanda alınmıştır. Gradient ölçümlerinin amacı; sahada olası sülfür yayılımı gözlenerek sahanın daraltılması ve bu daraltılmış alanda IP ölçümleri yapmaktır. Sahada 123 km lik gradient ölçüsü alınmıştır. Gradient profilleri arası 200 m ve nokta aralıkları 100 m olacak şekilde tasarlanmıştır. Şarjabilite yayılımının daha çok sahanın ortasında arttığı görülmektedir. Bunun sonucunda IP profillerinin daha çok bu kısımda sınırlandırılması gerekmektedir. Jeolojik verilerin tamamlanması ve IP profil ölçümlerinin alınması ile birlikte sahanın potansiyel bir saha olabileceği düşünülmektedir.

Yapılan değerlendirmelerde özellikle 3352855 ruhsat numaralı sahada 2019 yılında iş programında jeofizik etütlerin devamına karar verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Gradient, IP, Maden, Rezistivite, Şarjabilite

Page 85: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

69

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

SUDERE EPİTERMAL ALTIN SAHASININ JEOFİZİK IP YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ

Kürşad BEKARa ve Türker YASb

aMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon bMTAGenelMüdürlüğüMarmaraBölgeMüdürlüğü,Kocaeli

([email protected])

ÖZOrdu iline bağlı Fatsa ilçesinde yer alan Sudere sahasında epitermal altın arama faaliyetleri kapsamında jeofizik IP çalışması yürütülmüştür. Sudere sahasında epitermal sisteme bağlı silisifiye yapılar ve bu yapılarla ilişkili metalik mineralizasyonun araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla sahada 25.5 km hat üzerinde Gradient IP çalışması ile özdirenç ve şarjabilite haritalaması gerçekleştirilmiş ve belirlenen anomaliler üzerinde toplamı 21.35 km olan 13 hat üzerinde pol dipol elektrot diziliminde 2B IP ölçümleri alınmıştır.

Yapılan Gradient IP çalışması sonucu elde edilen şarjabilite değerleri 3.2 – 20.0 mV/V değerleri arasında değişmekte olup, özdirenç değerleri de 16.4 – 167.5 ohm.m arasındadır. Gradient IP çalışması ile Annakmeşe Tepe, Çamtepe ve Kabak Tepe mevkilerinde şarjabilite anomalileri elde edilmiştir. Sülfürlü mineralizasyon ile ilişkili olabilecek ana zon Çamtepe ile Kabak Tepe arasında GB-KD yönlü uzanıma sahiptir. Bu zonun özdirenç karşılığı da yaklaşık aynı yönlenmeye sahip muhtemel silisifiye zonlarla ilişkili yüksek özdirenç değerlerine sahiptir. Benzer durum Annakmeşe Tepe için de geçerlidir. Bu bölgede de yüksek şarjabilite ve yüksek özdirenç değerleri belirlenmiştir.

2B IP çalışmalarının değerlendirilmesi sonucu en yüksek özdirenç değerlerinin silis damarları ile, en düşük değerlerin ise kil mineralleri ile ilişkili olduğu söylenebilir. Trakiandezitler ise bunların arasında yer alan özdirenç değerleri ile kesitlerde izlenmektedir. Bu birimler alterasyonun ve mineralizasyonun derecesine göre özdirenç değerlerinde düşüşler göstermektedir. Sahadaki silisifiye zonlar üzerinde 1983 ohm.m’ye varan özdirenç değerleri ölçülmüş iken yaklaşık aynı zonlar üzerinde 38.2 mV/V değerlerine ulaşan şarjabilite değerleri ölçülmüştür. Silisli zonların şarjabilite değerlerinin yüksek çıkması sahanın epitermal cevherleşme açısından önemli olabileceğinin en belirgin göstergesidir. Kesitlerin değerlendirilmesi sonucu epitermal sistemle uyumlu olabilecek silisifiye ve metalik mineralizasyon karakterli, yüksek şarjabiliteli ve yüksek özdirençli zonlara sondajlar önerilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Altın, Epitermal, Gradient, IP, Silis

Page 86: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

70

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

UÇUCU KÜLLERİN KARAKTERİSTİKLERİ VE ÇEVREYE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI: SENTETİK ZEOLİT

YAPIMINDA KULLANILABİLİRLİĞİGüzide KALYONCU ERGÜLERa, İrfan Eren ATEŞa, Ayşe DAĞLIYARb,

Melis BAYINDIRb, Ardeniz KARAGÖZc, Nilgün OĞUZc, Sema DAİBAŞOĞLUc, Özlem ARGUN AKTANa, Cihan YURTERİa ve Ebru ALBAYRAKa

aMTAGenelMüdürlüğüÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

cMTAGenelMüdürlüğüMadenAnalizleriveTeknolojisiDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ

Uçucu küller kömür santrallerinin çevresel etkilerinden biri olmakla beraber, her geçen gün atıkların kullanılabilirliği yönündeki çalışmalarda, önemli yer tutmaktadır. Gerek uçucu kül kullanımı sebebiyle gerek zeolit yataklarımızın değerlendirmesinde önemli bir teknolojik ürüne dönüştürülebilirliği bu çalışmanın yapılmasının en önemli çıkış noktasıdır. Zeolitler, alüminyum ve silis içeren minerallerin çeşitli reaksiyonları sonucu oluşmuştur. Son yıllarda kullanımı hızla artan zeolitler önemli endüstriyel hammaddeler arasındadır. İyon değişimi ve adsorpsiyon yapabilme özelliklerinin yanı sıra katalizör olarak da kullanılabilmeleri zeolitlerin değerini daha da arttırmaktadır. Zeolitler, enerji, tarım ve hayvancılık, madencilik ve metalurji, inşaat, deterjan, kâğıt sanayi, vs. gibi çeşitli sektörlerde kullanılmaktadır.

Ülkemiz, dünya zeolit rezervinin %45’ine sahip iken pazar payı sadece %2’den oluşmaktadır. Sentetik zeolit ise dünya pazarının ¾’üne sahiptir. Doğal zeolitin tonu 100$ iken, sentetik zeolit 1500$’a satılmaktadır. Endüstriyel ihtiyacı sağlayan sentetik zeolit, 15 kat fazla katma değer sağlamaktadır. Bu nedenle uygun malzeme potansiyeline sahip ülkemizde enerji gaz saflaştırmalarında kullanılan sentetik zeolitin üretimini sağlamak projenin temel hedefidir.

Ülkemizdeki yerli kömür kullanan ve yüksek üretime sahip termik santrallerden uçucu kül örnekleri alınmıştır. Alınan uçucu küller yoğun kimyasal analizlerden geçirilerek, içerik ve pulvanize özellikler belirlenmiştir. Uçucu küller nedeniyle termik santrallerin yakın çevresinde oluşabilecek çevresel etkilerin belirlenmesi amacıyla arazi çalışmasında; bitki (kül muhtevası), su, toprak numunesi alınmış ve analizleri yapılmıştır. Elde edilen verilerin detaylı değerlendirilmesi ile dikkat çekici sonuçlara ulaşılmıştır. Ayrıca; bitki alanlarındaki değişiklik, termik santral açılmadan önceki durumu ile güncel uzaktan algılama haritalarındaki değişimi analiz edilerek, sayısal olarak belirlenmiştir. Bu değişim, yönlü olarak belirlenerek gül diyagramı oluşturulmuştur. Meteorolojik verilerden elde edilen rüzgarın esme gün sayısı ve hakim rüzgar yönünün diyagramları incelenmiş ve bitki alanlarının değişim ile ilişkisi tespit edilmiştir.

Sentetik zeolit için kullanılacak klinoptilonit alanları, Kütahya-Manisa hattı boyunca arazi çalışmaları ile incelenerek, lokasyonlardan alınan numunelerin zeolit olmasının yanı sıra yüksek oranlarda klinoptilonit içermesi koşulu aranmıştır. Yoğun süren XRD, XRF, SEM, Rietvelt analizlerinin ardından, çok yüksek klinoptilonit ihtiva %’sine sahip alanlar, tespit edilmiştir. BET analizleri ile yüzey alanı ve gözenek çapları ile ilgili detaylı çok sayıda incelemenin ardından klinoptilonitin, literatürde yer alan en yüksek gözenek moleküler yapısı değerlerine sahip olduğu

Page 87: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

71

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

tespit edilmiştir. Uçucu küllerden füzyon/hidrothermal işlemler ile sentetik zeolit üretim şartlarına yönelik akım modeli geliştirilmiştir. Bu çalışma modeli ile proje Ankara Kalkınma Ajansı tarafından sunum daveti almış ve TECHANKARA 2018 proje pazarında, finalist olarak seçilmiştir. Proje, ajans tarafından yoğun elemeden geçirilerek belirlenen seçili projelerin bulunduğu kitapta yayınlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Sentetik zeolit, klinoptilonit, uçucu kül, termik santral

Page 88: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

72

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE KÖMÜR ARAMALARI BURDUR-ANTALYA JEOFİZİK ELEKTRİK ETÜDÜ

Hayrettin KARZAOĞLUa ve Gamze KARZAOĞLUa

aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Jeofizik elektrik özdirenç çalışmaları kömür amaçlı olup; Burdur ili Kemer, Tefenni, Karamanlı, Çavdır ilçeleri ile Antalya ili Korkuteli ilçelerini kapsamaktadır. Ruhsat sahalarında 10 adet profil boyunca toplam 114 adet DES (Düşey Elektrik Sondaj) noktası alınmıştır. Alınan elektrik ölçüler 10 profilde eğrisel, görünür eş özdirenç ve elektrik yapı kesitleri şeklinde değerlendirilmeye alınmıştır. Değerlendirmeler sonucunda kömür oluşumu açısından önemli olan Pliyosen yaşlı Çameli formasyonu ile Üst Lütesiyen-Alt Burdigaliyen yaşlı Elmalı formasyonunun taban derinliği verilmiştir. Çalışma sahasında elde edilen veriler değerlendirildiğinde 4-50 ohm.m arasında değişen özdirenç değerleri havzaların sığ göl ve deniz ortamında oluştuğuna işaret etmektedir. Bu durum kömür oluşumu açısından önem arz eder.

Sonuç olarak; çalışılan ruhsat sahalarına 360 m ile 1000m arasında değişen derinliklerde 8 adet sondaj önerilmiştir. Önerilen sondajlarda; birincil elektrik temeli kömürlü Pliyosen yaşlı Çameli formasyonunun altında bulunan Jura-Kretase yaşlı Orhaneli formasyonu oluşturmaktadır. İkincil elektrik temeli ise Üst Senoniyen yaşlı Marmaris Ofiyolitik Napının altında bulunan Senomaniyen yaşlı Beydağları Otoktonunu oluşturan neritik kireçtaşları oluşturmaktadır.

Organik maddenin korunmasını sağlayacak faylarla denetli killi-siltli düşük özdirençli yapılar ile temeli oluşturan yüksek özdirençli karbonatlı kayaçlar profiller boyunca tespit edilmiştir. Çalışmalar sonucunda elde edilen elektriksel veriler görünür eş özdirenç ve elektrik yapı kesitleri şeklinde değerlendirmeye alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: DES, Elektrik, Kömür, Özdirenç

Page 89: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

73

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ESKİŞEHİR FAY ZONU METALİK MADEN ARAMALARI: TÜFEKÇİKONAK SAHASI (BURSA-İNEGÖL) PORFİRİ Cu-Mo

CEVHERLEŞMESİNE İLİŞKİN BULGULAROnur TİRYAKİa, Mustafa Kemal MENGELOĞLUb, Hayrullah YILDIZa,

Levent AKDUMANb ve Gülsüm Esra KÜÇÜKc aMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

bMTAGenelMüdürlüğüDoğuAkdenizBölgeMüdürlüğü,Adana cMTAGenelMüdürlüğüFizibiliteEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ Bursa-Kütahya-Bilecik İlleri sınırları içerisinde yer alan ve kuzeyinde Eskişehir Fay Zonu ile sınırlanan, Domaniç Granitoyidi çeşitli araştırmacılar tarafından Boğazova ve Gürgenyayla gibi isimlerle adlandırılmıştır. Literatürde bu granitoyidin yaşı Eosen olarak belirtilmiştir. Felsik-ortaç karakterli bu plütonik kütleyi oluşturan kayaçlar monzonitten granodiyorite kadar değişen bileşimdedir. Domaniç Granitoyidi ile ilişkili pek çok zuhur geçmiş yıllar içerisinde çalışılmıştır. MTA Genel Müdürlüğü doksanlı yıllardan itibaren Domaniç Granitoyidi ile ilişkili cevherleşmelerde çalışmalarını aralıklarla devam ettirmektedir.

Bölgede, dere sedimanı örneklerinde yapılan jeokimyasal analiz ve bölgesel prospeksiyon çalışmaları sonucunda önemli olduğunu düşünülen Cu, Mo ve Au anomalilerinin varlığı belirlenmiştir. Bu kapsamda potansiyel olabilecek sahaların bir kısmı 2014 yılında ruhsatlandırılmıştır. Ruhsat sahasında yapılan incelemeler neticesinde Tüfekçikonak Köyü güneyinde yüksek anomali değerleri içeren sektörün detay jeokimyasal prospeksiyonu (sediman, toprak ve kayaç örneklemesi) yapılmış ve detay maden jeoloji haritaları hazırlanmıştır. Detay çalışmalardan elde edilen bulgular neticesinde sondajlı arama faaliyetleri başlatılmış olup 2016 yılında 8 lokasyonda toplam 1968,50 metre, 2017 yılında 21 lokasyonda toplam 6843,40 metre sondaj yapılmıştır. Çalışmalar 2018 yılında da devam etmektedir. Çalışmalardan elde edilen veriler değerlendirildiğinde bölgede oluşan cevherleşmenin gerek paleo-tektonik, gerek aktif tektonik süreçlerden çok yoğun etkilendiği ve yoğun alterasyona maruz kaldığı gözlenmiştir. Cevherleşmenin plüton içerisindeki tonalit ve tonalit porfir fazları ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bölgedeki hâkim alterasyon tiplerinin propilitik, kuvars-serizit-klorit ve potasik alterasyonlar olduğu gözlenmektedir. Ancak bu sistem iç içe geçmiş-kaynaşmış (telescoped) bir porfiri olduğundan alterasyon zonlanmasını takip etmek oldukça zordur. Çünkü sistem yoğun tektonizmaya maruz kalmış ve taşınmış olması nedeni ile karmaşık bir yapı sunmaktadır. Cevherleşme büyük ölçüde ağsal kuvars sülfit damarcıkları içerisinde ve daha az miktarda saçınımlı şekildedir. Hâkim cevher mineral birlikteliğinin pirit-kalkopirit-molibdenit ile daha ender miktarda pirit-galenit-sfalerit±bornit olduğu saptanmıştır. Tüm bu bulguların değerlendirilmesi sonucunda Tüfekçikonak sahasının yoğun tektonizmadan etkilenmiş bir porfiri Cu-Mo cevherleşmesi olduğu sonucuna varılmıştır. Sahada mevcut verilerle jeolojik limit tenör üzerinde 2800 ppm Cu tenörlü yaklaşık 30 milyon ton kaynak ile 105 ppm Mo tenörlü 20 milyon ton kaynak tahmin edilmiştir. Ekonomik limit tenör değeri üzerinden çalışma yapılmamış olup; hidrojeolojik, jeoteknik, tam teknolojik test çalışmaları mevcut değildir. Tonaj hesaplamaları yapılırken hâkim litolojinin yoğunluk değeri literatürden alınmış olup, 2,7 g/cm3 olarak kabul edilmiştir. Cevherleşmenin sınırları, yayılımı ve derinliğinin belirlenerek nihai kaynak tahmin çalışmalarının yapılabilmesi için sondaj faaliyetleri sürdürülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Tüfekçikonak-İnegöl, Domaniç Granitoidi, Porfiri Cu-Mo.

Page 90: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

74

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KUZEYBATI FAY ZONU METALİK MADEN ARAMALARI JEOFİZİK CSAMT ÇALIŞMASI

Ahmet ÜÇERa ve Dilek BATUMb

aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüEgeBölgeMüdürlüğü,İzmir

([email protected])

ÖZ Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2018 yılı iş programında yer alan 2018-32-13-16 özel kod no.lu proje ile “MTA Kuzeybatı Fay Zonu Metalik Maden Aramaları” kapsamında A.R: 21400227 no.lu ruhsat ile Bursa ili İnegöl ilçesi Tüfekçikonak civarında metalik maden aramaları kapsamında jeofizik Controlled Source Audio Magnetotelluric (CSAMT) etüt çalışması yapılmıştır. Çalışma sahası Kütahya 1/25.000 ölçekli İ-23 paftasında yer almaktadır. Sahanın detaylı araştırılması için CSAMT yönteminde farklı uzunluklarda 3 adet profil üzerinde sırası ile BD yönlü 20, 30 ve 40 numaraları ile isimlendirilmiş toplam 227 adet noktada 11.35 km ölçü alınmıştır. Ölçü noktalarının koordinatları ED50 koordinat sisteminde iki nokta arası mesafe 50 m olarak uygulanmıştır. Arazide ölçülen verilerin değerlendirilmesinde WinGlink yazılımı kullanılmıştır. WinGlink yazılımı ile özdirenç verileri kullanılarak her bir profilin görünür ve hesaplanmış özdirenç-faz kesiti ve 2 boyutlu model sonucunda elde edilen elektrik yapı kesiti hazırlanmıştır. Ayrıca daha önceden yapılan havadan manyetik haritalarından da yararlanılmıştır. Tüm jeofizik çalışmalar jeolojik haritalar ile birlikte yorumlanarak sahanın stratigrafisi ve tektoniği ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Jeofizik CSAMT, Metalik Maden, Tektonik Yapı

Page 91: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

75

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MANİSA-ALAŞEHİR-AZITEPE METAGABRO/AMFİBOLİT KÜTLESİ (MENDERES MASİFİ) TİTAN POTANSİYELİ

Haşim AĞRILIa, Murat ÜNALb, Turgut ÇOLAKc, A. Baki GÜNAYDINa ve Yavuz ÇUBUKd

aMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü,Konya bMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluI.BölgeMüdürlüğü,Sivas

cMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon dMTAGenelMüdürlüğüMadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ Çalışma, Manisa-Alaşehir-Azıtepe Mahallesinde MTA Genel Müdürlüğü adına ruhsatlı AR:201400218 numaralı sahada gerçekleştirilmiştir. Sahada, Menderes Masifi şist ve gnaysları yüzeylenmektedir. Çalışma alanında masifin çekirdek serisine ait gözlü gnays, migmatit, metagabro/amfibolit, kuvarsit, mikagnays, örtü serisine ait granat-mikaşist, mermer ve çakıltaşı-kumtaşı-kireçtaşından oluşan Neojen birimler yer alır.

İnceleme alanı, endüstriyel hammaddeler yönü ile incelendiğinde, sahadaki kuvarsit, gnays ve metagabro/amfibolitlerin sırasıyla kuvars, feldispat ve titan açısından değerlendirilebilir olduğu görülmektedir. Yapılan etütler sonucunda, Manisa-Alaşehir-Azıtepe Mahallesinde yüzeyleyen metagabro/amfibolit kütlesinin titan açısından önem taşıdığı gözlenmiştir. Yüzey örneklerinde TiO2 içeriklerinin % 9’a kadar çıktığı belirlenmiştir. 2001 yılında 4 lokasyonda 901,30 m, 2015 yılında ise 4 lokasyonda 1784 m olmak üzere top,lam 8 lokasyonda 2685,30 m sondaj gerçekleştirilmiştir.

2015 yılında yapılan sondajlardan alınan örnekler titan açısından değerlendirildiğinde; 15-MAA-S1 numaralı kuyuda % 2.00-% 5.90 arasında olmak üzere ortalama % 3.68 TiO2, 15-MAA-S2 numaralı kuyuda % 0.50-% 7.10 arasında olmak üzere ortalama % 4.02 TiO2, 15-MAA-S3 numaralı kuyuda % 1.40-% 7.50 arasında olmak üzere ortalama % 4.18 TiO2 ve 15-MAA-S4 numaralı kuyuda % 0.50-% 7.80 arasında olmak üzere ortalama % 4.93 TiO2 değerleri elde edilmiştir. TiO2 içeriği % 4.50 ve üzeri seviyeler dikkate alındığında kuyuların ortalama % TiO2 değerleri şöyledir; % 5.10, % 5.39, % 5.39, % 5.68.

Tüm sondaj karotlarının % 4.5 ve üzeri TiO2 içeren seviyelerinden alınan örneklerde yapılan cevher zenginleştirme çalışması sonucuna göre; % 24.00 TiO2’lik konsantrenin % 58.84 verim ile elde edilebileceği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, zenginleştirme koşulları değiştirildiğinde, verim düşmüş, ancak konsantrenin TiO2 değeri artmıştır ve % 47.91 verimle % 31.78 TiO2 değeri elde edilmiştir.

Saha ve laboratuvar verileri değerlendirilerek, sahanın diğer bölümlerinde de sondajlı çalışmalar yürütülmüş olup 2018 yılında 7 lokasyonda toplam 9 adet kuyuda 2765,80 m sondaj gerçekleştirilmiştir. Sondajlarda yüzeyden itibaren her seviyede ilmenit/ilmenomanyetitli seviyeler gözlenmektedir. İlmenit içeren farklı litolojiler (ilmenitli metagabro, amfibolit, biyotitli-granatlı metagabro ve amfibolit gibi) 10 m kalınlığa ulaşabilmektedir. Kuyularda yer yer cm boyutunda ilmenit içeren zonlar görülmüştür. Bu zonların toplam kalınlıkları 5-6 m’ye ulaşabilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Manisa, Alaşehir, Azıtepe, Menderes Masifi, metagabro/amfibolit, ilmenit, titan

Page 92: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

76

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

BURDUR HAVZASI HUNTİT CEVHERLEŞMELERİOktay PARLAKa, Murat AKGÖZa, Hakan ÜSTÜNa ve Feyyaz KAPKAÇa

aMTAGenelMüdürlüğü,MadenEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZ Ca-Mg karbonat minerallerinden olan huntit, Mg/Ca oranının yüksek olduğu sığ gölsel birimler içerisinde çökelmekte, genellikle dolomit, manyezit ve hidromanyezitle birlikte bulunmaktadır. Huntit, alev geciktirici özelliği sayesinde, başlıca plastik, polimer, kauçuk, boya, kağıt, elektrik ve ilaç sanayi olmak üzere endüstrinin çeşitli alanlarında yaygın olarak kullanılan ve son yıllarda önemi artan değerli bir hammaddedir.

Göller Bölgesi civarında, özellikle Burdur Havzasında MTA Genel Müdürlüğü tarafından huntit arama çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Burdur Havzasının temelini oluşturan ve Likya naplarına ait ofiyolitik kayaçlar ile temsil edilen allokton konumlu Gökçebağ Karmaşığı, Pliyosen yaşlı Burdur formasyonu tarafından uyumsuz olarak üzerlenmektedir. Bölgedeki huntit cevherleşmesini de içeren Burdur formasyonu alüvyal yelpaze, akarsu ve göl çökellerinden oluşmaktadır. İnceleme alanında çakıltaşı-kumtaşı-çamurtaşı ardalanması ile başlayan istif, yanal ve düşey yönde gölsel çökellere geçerek, kumtaşı-kiltaşı-marn-killi kireçtaşı-gözenekli kireçtaşı ile devam etmektedir.

Fethiye-Burdur Fay Zonu üzerinde yer alan inceleme alanında, sedimantasyon sırasında ve sonrasında oluşan çok sayıda fay bulunmaktadır. Fay düzlemlerinden elde edilen yapısal verilere göre fayların büyük çoğunluğu doğrultu atım bileşenli normal faylardan ve normal atım bileşenli sol yönlü doğrultu atımlı faylardan oluşmaktadır.

Çalışmanın ana konusu olan huntit oluşumları, Burdur formasyonunun üst seviyelerinde, havzanın kenar ve sığ kesimlerinde çökelmiştir. Çökelim alanları genellikle Mg kaynağı olan ofiyolitik temele yakın kısımlar olup, bölgedeki bazı sondajlarda 60 metre civarında ofiyolitik temele girilmiştir. Ancak havza kenarından daha uzakta yer alan Aktoprak sektöründe de huntit çökelimi gerçekleşmiştir. Aktoprak sektöründe havza temelinin daha derinde olması ve havza çökellerinin çok kalın olması beklenirken bazı sondajlarda 120 metre civarında ofiyolitik temele girilmiştir. Aktoprak sektöründe ofiyolitik temelin faylarla göreceli olarak yükselerek paleotopoğrafik bir yükselti oluşturması sebebiyle sığ gölsel birimler çökelebilmiştir.

Bölgedeki huntit cevherleşmesi, tektonik aktivitelerin etkisiyle oluşan, kırık ve çatlak sistemleri boyunca gelen Mg’ca zengin çözeltilerin, göl ortamında karbonatlı kayaçlarla etkileşimi ve sedimanter havza içerisinde çökelimi sonucu oluşmuştur. Başlangıçta tek bir seviye olarak çökelen huntit, faylar tarafından parçalanmış, yanal ve düşey yönde ötelenmiştir. Cevherleşmenin oluşumuna pozitif katkıda bulunan Fethiye-Burdur Fay Zonu; cevherleşmenin korunması açısından ise olumsuz bir etkide bulunmuştur.

Huntit seviyesinin yayılımını ve kalınlığını tespit edebilmek amacıyla 59 lokasyonda toplam 11334,9 metre karotlu sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir. Sondaj çalışmalarında kesilen huntit zonlarının kalınlığı 20 cm ile 12 metre arasındadır. Bölgede yapılan etüt ve sondaj çalışmaları sonucunda huntit dışında manyezit ve dolomit seviyelerinin de varlığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Burdur, Dolomit, Hidromanyezit, Huntit, Manyezit

Page 93: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

77

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

KİRAZLIYURT SAHASININ CEVHERLEŞME POTANSİYELİNİN IP YÖNTEMİYLE ARAŞTIRILMASI

Türker YASa ve Kürşad BEKARb

aMTAGenelMüdürlüğüMarmaraBölgeMüdürlüğü,Kocaeli bMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

([email protected])

ÖZBu çalışmada, Adana iline bağlı Tufanbeyli ilçesinin güneyinde yer alan Kirazlıyurt köyündeki ruhsat sahasının sülfür potansiyelinin ortaya konulması ve potansiyel mineralizasyon (kurşun-çinko) hattını oluşturan karstik boşluk ve fay izlerinin tespiti amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında 15 hat üzerinde toplamda 23,5 km 2B IP ölçümleri alınmıştır. Diğer dizilim tiplerine göre nispeten daha yüksek sinyal oranına sahip olması, yanal yöndeki özdirenç-şarjabilite değişimlerine duyarlı olması ve daha hızlı uygulanabilmesinden dolayı Pol dipol dizilim tipi kullanılmıştır. Çalışmanın amacı ve jeolojik yapıların konumları dikkate alınarak IP profilleri Batı-Doğu yönlü seçilmiştir.

Ruhsat sahasında ön jeolojik çalışmalar neticesinde lokal mineralizasyon (kurşun-çinko) anomalileri elde edilmiştir. Ayrıca çalışma alanının güneyinde Roma döneminde yapılmış ve işletilmiş galeri, güney-batı kesiminde ise cevherli fay zonu bulunmasına rağmen yeterli seviyelerde jeolojik belirti bulunmamaktadır. Bölgedeki hakim kayaçlar karstik boşluklara sahip dolomitik kireçtaşlarıdır.

Çalışma sahasında yapılan IP çalışmalarından elde edilmiş olan gözlenen ve modellenen kesitlerde özdirenç değişimleri 100-45000 ohm.m gibi geniş bir aralıkta elde edilirken, şarjabilite değerleri 1-8 mV/V arasında değişmektedir. Sahanın genelinde, IP kesitlerinin doğu kesiminde 5000 ohm.m değerinden yüksek özdirençler kireçtaşlarına karşılık gelirken, batıya doğru 100-600 ohm.m aralıklı değerler fay zonunu temsil etmektedir. Sahada pirit saçılımı olmaması nedeniyle şarjabilite değerleri nispeten düşük elde edilmiştir. Pirit saçılımının olmamasından dolayı muhtemel kurşun-çinko mineralizasyonu daha iyi ayırt edilebilmiştir. Sahanın kuzey kesimlerinde şarjabilite değerleri 3 mV/V ve daha düşük değerler elde edilmiştir. Güney kesimlerde muhtemel cevher anomalisi olduğu düşünülen bölgelerde 6-10 mV/V değerleri elde edilmiştir. Roma galerisinin üzerinde anomali görülmemekle birlikte, galerinin doğu kısmında 100-300 m derinliklerde sahanın eşik değerine göre yüksek anomali değerleri elde edilmiştir.

Çalışma sonucunda, 2B IP profillerinde olası çinko-kurşun mineralizasyon bölgelerine ait şarjabilite değerleri 8 mV/V ve üzeri kabul edilmiştir. Bu nedenle sahada bu değerleri içeren profiller üzerinde iki adet sondaj yeri önerilmiştir.

Anahtar Kelimeler: IP, Kurşun-Çinko, Şarjabilite

Page 94: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

78

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

MTA PROJELERİ VE MTA ÜCRETLİ İŞLERİNDE UYGULANAN JEOFİZİK KUYU ÖLÇÜLERİ ÇALIŞMALARI

Uğur ZAMANMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ

Kuyu ölçüleri, 20. yüzyılın başlarından itibaren, petrol aramalarındaki gereksinim sonucu ortaya çıkan jeofizik yöntemler topluluğudur. Bu yöntemler, daha sonra gaz, kömür ve yer altı suyu aramalarında da kullanılmaya başlanmıştır. Kuyu ölçülerinde amaç, formasyonların petrofizik özelliklerini ortaya koymaktır.

Kurumumuz projeleri ve ücretli işlerinde değişik amaçlara yönelik (kömür, jeotermal, radyoaktif hammadde, jeoteknik, vs) sondajlar açılmaktadır. Yapılan sondajlarda çeşitli kuyu ölçüleri alınır. Kuyu ölçüleri sondaj içerisine indirilen aletler yardımı ile yapıldığı ve bu yüzden yerinde ölçüler alındığı için son derece doğru sonuçlar vermektedir. Kurumumuz son yıllarda uluslararası standartlarda (CRIRSCO, JORC, UMREK vb) maden aramacılığı ve raporlaması yapmaya başladığı için, kuyu ölçüleri ve loglaması son derece önemli hale gelmiştir.

Özellikle son yıllarda önem verilen kömür rezerv belirleme sondajlarında, kuyu ölçüleri çalışmaları bir lokomotif olmuş ve yapılan ölçümler ile kömürlü seviyelerin yeri ve kalınlığının belirlenmesinde önemli bir role sahip olmuştur. Jeotermal sondajlarda, akiferlerin yerinin ve sıcaklığının tespitinde yine kuyu ölçümleri çok önemlidir. Sondajın devam edip etmemesi, üretkenliği gibi amaçlarda kuyu ölçüleri ile önemli bilgiler edinilmektedir. Radyoaktif hammadde sondajlarında Spektral Gamma Ray ölçümleri ile Uranyum, Toryum ve Potasyum ayırt edilerek ortaya çıkarılabilmektedir.

Kurumumuz son yıllarda projeler bünyesinde yapılan bütün sondajlarda kuyu ölçümleri yapılmasının sağlanması konusunda önemli adımlar atmıştır. Bu ölçümler ile sondajların doğruluğu da denetlenebilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kömür, Kuyu Logu, Jeoteknik, Jeotermal, Radyoaktivite

Page 95: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

79

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TOKAT KALESİNİN JEOFİZİK ETÜDÜSinan KELEŞa, Şefika KÖKLÜa, Ramazan APAb, Şengül EMİROĞLUc, Zeynep

Rezzan ÖZERKa ve Sinem AYKAÇa aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

bMTAGenelMüdürlüğüDenizAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara cMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon

([email protected])

ÖZ Arkeolojik yapı aramalarında kazı öncesinde, jeofizik yöntemler uygulanmalıdır. Böylece yapılara zarar verilmeden, daha az maliyetle, daha kısa zamanda arkeolojik yapıların ortaya çıkarılması sağlanmış olur. Müze Müdürlüğü bünyesinde yürütülen 2018-08-16-03 özel kod nolu, “Türkiye Arkeo-Jeoloji ve Madencilik Tarihi Projesi” kapsamında Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü’ne (Sivas) bağlı olarak Tokat Kalesi ve çevresinde gerçekleştirilen arazi çalışmaları kapsamında arkeolojik açıdan önemli olabilecek yapıların araştırılması amacıyla jeofizik yöntemler uygulanmıştır. Arazideki topografya, kayalık, uçurum ve elektrik direkleri gibi olumsuz şartlar, arazi çalışmalarını etkilemiş ve yöntem uygulamaları konusunda zorluklara neden olmuştur. Çalışmalar kapsamında jeofizik yöntemlerden gravite, manyetik, çok elektrotlu özdirenç, yer radarı (GPR) ve çok frekanslı yatay iki halka (GEM-2) elektromanyetik (EM) yöntemleri uygulanmıştır.

Gravite yöntemi, kayaçlar arasındaki yoğunluk farklılığına, manyetik yöntem, yeraltındaki kayaçlar arasındaki mıknatıslanma duyarlılığına, özdirenç yöntemi ise kayaçlar arasındaki özdirenç farklılıklarına bağlı yöntemlerdir. GPR yöntemi, yer altının yüksek çözünürlükle görüntülenmesini sağlayan, yakın yüzey araştırmalarında kullanılan, yüksek frekanslı; çok frekanslı yatay iki halka yöntemi ise 330 Hz-96 kHz bant aralığında gerçekleştirilebilen EM yöntemdir. Jeofizik yöntemler ile sit alanı sınırları, tümülüslerin yapısı, eski su yolları, gömülü metal nesnelerin, yer altındaki boşlukların ve odaların yerleri ve boyutları belirlenebilir.

Tokat Kalesi’ndeki çalışmalar, üç farklı alanda gerçekleştirilmiştir. Gravite yöntemi ve manyetik yöntemler kapsamında üç alanda toplam 1867 noktada ölçümler yapmıştır. Kale içerisindeki alanda gerçekleştirilen çok elektrotlu özdirenç yöntemi ile 16 serimde ölçümler yapılmış, yer radarı yöntemiyle ise toplam 1751 m ölçüm yapılmıştır. GPR ve GEM-2 yöntemleriyle, yüzeyde görülen duvarın yer altındaki uzanımı tespit edilmiştir. Özdirenç yönteminde, kalenin GB kısmında, üç farklı yerde, yeryüzünden yaklaşık 0,5 m derinde, 1,5 m kalınlıkta ve ortalama 3x5 m boyutlarında, yüksek özdirençli anomaliler tespit edilmiştir. Kalenin KD yamacındaki alanda, özdirenç yöntemi kapsamında 23 serimde ölçümler yapılmıştır ancak, anomaliler tespit edilememiştir. Kalenin KD yamacındaki diğer bir alanda ise özdirenç yöntemi kapsamında 14 serimde ölçümler gerçekleştirilmiştir. Bu alanda, KD-GB uzanımlı, yeryüzünden yaklaşık 1 m derinlikte, 4 m kalınlıkta, 3 m eninde ve KD ‘ye doğru devam eden, arkeolojik açıdan önemli olabilecek, çok yüksek özdirençli bir anomali tespit edilmiştir. Çalışmaların veri toplama kısmı tamamlanmış olup, haritaların ve raporun hazırlanmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Arkeoloji, jeofizik, Tokat

Page 96: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

80

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

CEVHERLEŞME ALANLARININ BİTKİ ANOMALİLERİ İLE DENETLENMESİ

Ebru BEYRİBEYa ve Dilek BABACANa

aMTAGenelMüdürlüğüÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara ([email protected])

ÖZBiyojeokimyasal prospeksiyon, bitki analizi ile maden arama esasına dayanan ve uzun yıllardan bu yana gelişmekte olan jeokimyasal arama yöntemlerinden biridir. Bu yöntemde, bitkilerin bünyesindeki kimyasal bileşimlerdeki farklılıklardan yola çıkılarak maden aramacılığı yapılmaktadır. Bu çalışma ile; ülkemizdeki maden potansiyelinin belirlenmesi, ülkemizin öz kaynaklarınının ortaya çıkarılması ve bitkilerin madencilikte kullanım alanlarından biri olan biyojeokimyasal prospeksiyon yaparak bitkilerin sektördeki kullanımının yaygınlaştırmasına yardımcı olunması amaçlanmıştır.

Bu çalışma kapsamında, Eskişehir-Beylikova ve Sivrihisar bölgeleri arasında kalan proje sahasında daha önce MTA Genel Müdürlüğü ve ETİ Maden İşletmelerinin sondaj yapmış olduğu yerler tespit edilmiş ve örnekleme yapılması düşünülen noktaların koordinatları alınmıştır. Belirlenen 13 farklı noktadan, 10 farklı bitki türüne ait örnekleme yapılmıştır. Araziden alınan bitki numuneleri, saf suda detaylı bir şekilde yıkanarak oda sıcaklığında kurutulmuş ve sonrasında her bir bitki organlarına (gövde, dal, yaprak) ayrılmıştır. Bu şekilde organlarına ayrılan bitkiler, 50-55oC’de etüvlenerek bünyelerindeki nemden arındırılmıştır. Sonrasında numuneler öğütülmüş ve 149 adet bitki numunesi yaş yakma metoduyla çözeltiye aktarılarak, bitkilerin yetiştiği 12 adet toprak numunesi ile beraber analize gönderilmiştir. Toprak ve bitki örneklerindeki element düzeyleri, analiz sonuçlarına göre değerlendirilerek elementlerin bitki bünyesinde birikim yapıp yapamadığı tespit edilerek, anomali olduğu düşünülen bitkilere ait element düzeyleri yapılacak korelasyon analiz (toprak ve bitki arasındaki) yöntemi ile incelenecektir.

Proje kapsamında alınan bitki örneklerinde yapılacak analizler sonucunda, herhangi bir anomali saptanmama riski olmasına rağmen projeden beklenen en büyük sonuç, bitkilerin madencilikte kullanım alanlarından biri olan biyojeokimyasal prospeksiyona yönelik çalışmaların MTA Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılarak, maden aramacılığında çevreyle dost bir uygulamanın madencilik sektörüne farklı bir bakış açısı kazandırılmasıdır.

Anahtar Kelimeler: Beylikova, biyojeokimya, bitki anomalisi, Eskişehir, Sivrihisar

Page 97: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

81

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

TÜRKİYE PALEOSİSMOLOJİ ARAŞTIRMALARI: AFYONKARAHİSAR-DENİZLİ ARASINDA KALAN ALANIN

PALEOSİSMOLOJİSİ, GÜNEYBATI ANADOLUHasan ELMACIa, Selim ÖZALPa, Ersin ÖZDEMİRa, Adil DOĞANb, Şeyda OLGUNa, Meryem KARAc, Tolga ÇANd, Volkan ÖZAKSOYe,

Devrim ERŞENa, İsmail KAHRAMANa, Ferdane KARAKAYAa, Ozan VARLIOĞLUf, Çağlar KULAMANf, Senem TEKİNf, Akın ALAKf,

Levent ÇUBUKf ve M. Ali IŞIKf a MTAGenelMüdürlüğüJeolojiEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadolu2.BölgeMüdürlüğü,Konya cMTAGenelMüdürlüğüDoğuAkdenizBölgeMüdürlüğü,Adana

d ÇukurovaÜniversitesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,Adana eAkdenizÜniversitesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,Antalya

fAlbayrakEnerjiMak,Elk.Malz.Tem.Tur.San.Tic.Ltd.Şti,Ankara ([email protected])

ÖZDeprem zararlarının azaltılması amacıyla depreme neden olan aktif yapıların tüm yönleriyle araştırılması, incelenmesi ve elde edilen bu sonuçlarla düzenli bir bilgi alt yapısının oluşturulması afet öncesinde yapılması gereken en önemli çalışmalardandır. Bu bilgi alt yapısının bileşenleri ülke genelindeki diri fayların uzunluğu, niteliği, geometrik özellikleri, segment yapısı, uzun ve kısa dönem kayma hızı, deprem tekrarlanma aralığı, kırılma zonunun derinliği ve genişliği, tek bir depremde meydana gelebilecek en büyük yer değiştirme miktarı gibi çok sayıda parametreden oluşmaktadır. Sistematik olarak elde edilecek bu verilerin derlenebilmesi için diri fayların ayrıntılı geometrik özelliklerini gösteren uygun ölçek boyutunda haritalanması gerekmektedir. Söz konusu diri fay özelliklerinin elde edilebilmesi amacıyla Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) kapsamında MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı tarafından koordine edilen ‘Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi (TÜRKPAP)’ oluşturulmuş ve 2012 yılında çalışmalarına başlamıştır. Projenin amacı ‘Türkiye Diri Fay Haritası’ bilgilerini temel alarak ülkemiz anakarasında yer alan bütün diri fayların paleosismolojik davranışlarının araştırılması ve sonuçlarının ulusal bir veri tabanında toplanarak deprem tehlike analizlerinde kullanılmasını sağlamaktır.

Bu çalışmada, TÜRKPAP kapsamında 2018 yılı arazi çalışmaları sonucunda elde edilen ön bulgular değerlendirilmektedir. Afyonkarahisar, Isparta, Denizli ve Aydın illerini kapsayan çalışma alanında allokton ve otokton birimler ile bunları uyumsuz olarak üzerleyen örtü birimleri yer almaktadır. Bölgedeki diri fay etkinliği güncel çöküntü alanlarını kontrol etmekte ve bölgenin morfo-tektonik yapısını şekillendirmektedir. Çalışma alanında yer alan aktif fayların bir kısmı normal fay karakterinde bir kısmı ise doğrultu atım bileşenine sahip faylardır. Çalışma alanının doğusunda yer alan Kızılören (16 km), Düzbel (13 km), Örenkaya (30 km), Sandıklı (12 km), Akharım (14 km) ve Bademli (9 km) fayları ile çalışma alanın batısında yer alan ve Denizli Graben sistemini oluşturan Kaklık (10 km), Honaz (25 km), Babadağ (35 km), Sarayköy (20 km), Denizli Fay Zonu (25 km), Tekkeköy (12 km), Karacasu (27 km), İsabey (7 km), Pamukkale (40 km) Yamalak (14 km), Buldan (11 km), Bayıralan (12 km), Çamköy (11 km) ve Cankurtaran (12 km) fayları üzerinde çalışılmış ve uygun bulunan alanlarda paleosismolojik hendek çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Hendek duvarlarında izlenen sedimantolojik ve yapısal unsurlar değerlendirildiğinde muhtemelen

Page 98: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

82

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

geç Pleyistosen-Holosen döneminde yüzey yırtılmasıyla neticelenmiş çok sayıda depremin varlığı belirlenmiştir. Depremlerin oluş zamanları ve tekrarlanma aralıklarının belirlenmesi amacıyla hendeklerde yer alan stratigrafik seviyelerden radyometrik tarihlendirme (14C ve OSL) örnekleri derlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Diri fay, Paleosismoloji, Deprem, Güneybatı Anadolu

Page 99: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

83

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ORTA ANADOLU TERSİYER HAVZALARI ENDÜSTRİYEL TUZ ARAMALARI: ANKARA İLİ POLATLI İLÇESİ JEOFİZİK ETÜDÜ

Orhan ATAMANa, Ömer DUMANb ve Hamdi GÜLŞENc

aMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon cMTAGenelMüdürlüğüOrtaAnadoluII.BölgeMüdürlüğü,Konya

([email protected])

ÖZ MTA Genel Müdürlüğü tarafından Orta Anadolu Tersiyer Havzaları Endüstriyel Tuz Aramaları Projesi kapsamında Ankara ili Polatlı ilçesi civarındaki (Kıranharmanı -Sazılar-Ömerler) ruhsat sahalarında tuz aramalarına yönelik jeofizik - özdirenç (DES) yöntemi ile gömülü tuz olanaklarının araştırılması, potansiyelinin saptanması ve ülke ekonomisine kazandırılması hedeflenmiştir. Bu hedefe ulaşabilmek için; Jeolojik temel topoğrafya derinliğinin ve tuzlu seviyelere giriş ve çıkış derinliklerinin tespit edilmesi, örtülü fay ve tektonik yapılarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Çalışılan ruhsat sahalarının oldukça geniş olması nedeniyle çalışma sahası karelaj şeklinde çalışılmamış olup; jeofizik özdirenç profilleri jeolojik veriler ışığında belirlenen profiller üzerinden alınarak gerçekleşmiştir. Bu ruhsatlarda Doğu-Batı ve Kuzey-Güney yönlü toplam 15 özdirenç ve elektrik yapı kesitleri oluşturulmuştur. Profiler üzerinde ölçülen DES nokta aralıkları genellikle 200-500 m arasında seçilerek ölçümler alınmıştır. Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı koordinatörlüğünde yapılan 2018-32.13.20 proje özel kod. no’lu proje kapsamında yapılan jeofizik - özdirenç (DES) çalışmaları; 06.03.2018-30.09.2018 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Bu kapsamda 250 DES noktası çalışma süresince ölçülmüştür. Özdirenç (DES) saha uygulamaları Schlumberger elektrot dizilimi ile yapılarak arazi çalışmaları tamamlanmıştır. Jeofizik verilerin değerlendirilmesi ve sonuçları farklı yönlerde oluşturulan özdirenç ve yapı kesitlerine aktarılmıştır.

Jeofizik sonuçlar, jeolojik ve sondaj verileri ile de bütünlenerek, araştırma sahası çok yönlü olarak yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda graben-horst havzaları, kırık sistemleri ile evaporitik katmanlar belirlenerek yapı kesitlerinde gösterilmiştir. Jeofizik verilerin değerlendirilmesi ile sahada elde edilen başlıca sonuçlar şu şekilde özetlenmiştir.

Havza geneli ana bir graben yapı görünümünde olup, bu graben yapı içerisinde değişik yönlerde oluşan düşey atımlı fay sistemleri ile birçok kısmi graben ve horst yapılarının geliştiği belirlenmiştir. Sahanın genelinde tuzlu birimlere giriş ve çıkış derinlikleri, DES eğrilerinde 10-500 m. arasında olduğu belirlenmiştir. Bu tuz içeren evaporitik birimin sahanın genelini kapsadığı tespit edilmiştir. Bu evaporitik birimden sonra yaklaşık 200-450 m. derinliklerinden sonra düşük özdirençli killi ve vb. birimlere geçiş izlenmiştir. Ruhsat sahasında genel olarak tuzlu seviyelere giriş seviyesinde, batıdan doğuya doğru kısmi sığlaşmanın olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Jeofizik, Polatlı, Tuz

Page 100: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

84

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

NADİR YER ELEMENT ARAMALARINDA GRAVİTE-MANYETİK VE RADYOMETRİK ÇALIŞMALAR

Aytekin AYVAMTAGenelMüdürlüğüJeofizikEtütleriDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ

Türkiye Endüstriyel Hammadde Aramaları Orta ve Doğu Anadolu Nadir Yer Element Aramaları Projesi kapsamında, Sivas ili Yıldızeli ilçesi Davulalan Köyü’nde muhtemel potansiyel alanların belirlenebilmesi için jeofizik çalışmalar yapılmıştır.

Jeofiziğin doğal potansiyel yöntemleri olan gravite, manyetik ve radyometrik çalışmaları sahada yapılmıştır. Noktaların dağılımı profil aralıkları 100 metre, nokta aralıkları 50 metre olacak şekilde düzenlenmiş ve 30 km2 lik bir alanda çalışmalar yürütülmüştür.

İki ayrı sahada toplam 6000 nokta üzerinden öncelikle topografik ve eşgüdümlü olarak hemen arkasından gravite, manyetik ve radyometrik ölçümlerin alınması planlanmıştır. Bölgedeki bilhassa Davulalan granadiyoritinin ve çevre kayaçların jeofiziksel olarak incelenerek, yoğunluk, suseptibilite, uranyum-toryum-potasyum ışımalarını parametre olarak kullanan ölçümler neticesinde bu kayaçların nasıl karakterize edilebilecekleri amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 6 aylık bir çalışma ile jeofizik çalışmalar tamamlanmıştır. İlk etapta temel olarak gravite Bouguer anomali haritası, toplam manyetik şiddet haritası ile uranyum, toryum ve potasyum konsantrasyon haritaları hazırlanmıştır.

Yapılan çalışmalarda, granadiorit üzerindeki gravite anomalisi, kayaç yoğunluğun çevreye göre düşük olduğunu göstermiştir. Aynı kayaçlar üzerinde ise manyetik anomali şiddetinin yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Uranyum, Toryum ve Potasyum konsantrasyonundaki yüksek değerlerin tamamına yakını da diğer ölçümlerde olduğu gibi sahadaki granitin yayılımı ile sınırlı kalmış, bunun dışında kalan bölgelerde ise neredeyse etkisini yitirmiş, ışımalar stabil hale gelmiştir.

Anahtar Kelimeler: Gravite, manyetik, potasyum, toryum, uranyum

Page 101: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

85

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ÇANKIRI-ÇORUM HAVZASI, KOCAÇAY FORMASYONU FAUNA BULGULARI VE BİYOSTRATİGRAFİSİ

Müjde GÜRSOYa, Muhittin GÖRMÜŞb ve Cemal TUNOĞLUc

a MTAGenelMüdürlüğüŞehitCumaDağTabiatTarihiMüzeMüdürlüğü,Ankara bAnkaraÜniversitesiMüh.Fak.JeolojiMüh.Bl.Gölbaşı

cHacettepeÜniversitesiMüh.Fak.JeolojiMüh.Bl.Beytepe ([email protected])

ÖZ Müze Müdürlüğümüz bünyesinde yürütülen 2018-08-16-01 proje kod no.lu “Çankırı-Çorum Havzası Eosen-Oligosen Stratigrafisi ve Paleocoğrafyası (Ankara, Kırıkkale, Çankırı, Çorum, Kırşehir, Amasya, Yozgat)” başlıklı proje kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma, Çankırı-Çorum Havzası’nda yüzlek veren Eosen yaşlı birimlere ait makro-mikro fosil fauna içeriğini ve biyostratigrafisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Eosen formasyonlarının yayılımı, alt ve üst sınır ilişkileri ve geçişleri gözlenmiş ve ölçülü kesitler alınmıştır. Arazi çalışmaları sırasında, Eosen formasyonlarının yüzlek verdiği alanlardan ve ölçülü kesitlerden foraminifer, ekinid, mercan ve mollusklara ait örnekler toplanmış, özellikle bolluklarına göre biyozonlama gerçekleştirilmiştir.

Çalışma sahası içerisinde yer alan Orta Eosen yaşlı Kocaçay formasyonu zengin fosil içeriği ile göze çarpar. Birim alttan üstte doğru kırıntılı çakıltaşı, kumtaşı, marn ve kireçtaşları ile temsil edilir. Bu birimin değişik seviyelerinde detaylı incelemeler yapılmış olup Gastropoda ve Bivalvia sınıflarına ait, bir tanesi yeni tür olmak üzere, toplam yirmi tür tanımlanmıştır. Tanımlanan türler şunlardır: Tympanotonosconulus (Bruguiére, 1792), Jponsiacuvieri (Deshayes, 1824), Cepatiacepacea Lamarck, 1804, Globularia sigaretina (Lamarck, 1804), Euspira achatensis (Récluz in de Koninck, 1837), Globularia vulcani (Brongniart, 1823), Terebellum fusiforme Lamarck, 1802, Seraphssopitus (Solander in Brander, 1766), Campanile incomptum (Sowerby in Dixon, 1850), Odostomia lignitarum (Deshayes, 1861), Syrnola conulus (Cossmann, 1888), Gisortiahititensisn.sp., Velatesperversus(Gmelin, 1791), Ostrearoncana (Partschincoll. Bayan, 1870), Pycnodontebrongniarti (Bronn, 1831), Pycnodontegigantica (Solanderin Brander, 1766), Corbismajor Bayan, 1873, Crassatellatumida Lamarck, 1805, Trapeziumparisiensis (Deshayes 1857), Spondyluseocenus(Leymerie, 1878). İki foraminifer türü Nummulites perforatus (de Montfort, 1808) ve Assilinaexponens (Sowerby, 1840) tanımlanan Orta Eosen yaş aralığını desteklemektedir. Gerek faunanın genel özellikleri ve gerekse de karbonatlı litolojik çökelim sığ denizel fasiyesi işaret etmektedir. Kocaçay Formasyonu’nda tanımlanan biyozonlar alttan üste doğru Pycnodonte brongniarti, Velates perversus, Nummulites perforatus, Assilina exponens bolluk biyozonu şeklindedir.

Anahtar Kelimeler: Çankırı-Çorum Havzası, Orta Eosen, Gastropoda, Bivalvia.

Page 102: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

86

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ENERJİ TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE UYGULANMASI

Koray SÖZERİa, Erhan DURANa ve Fatih YETERb

aMTAGenelMüdürlüğüŞehitCumaDağTabiatTarihiMüzesi,Ankara bMTAGenelMüdürlüğüBilimselDökümantasyonveTanıtmaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ Günümüzde her alanda enerji ihtiyacı belirgin şekilde artmıştır. Cep telefonundan pek çok mutfak eşyasına kadar kullandığımız aletler elektrik enerjisiyle, otomobillerden hava taşıtlarına kadar tüm araçlar fosil yakıtlarla çalışmaktadır. Artan nüfusla birlikte gelecekte mevcut enerji kaynaklarının yeterli olmayacağı açıktır. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu amaçla proje kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile ilgili örnek çalışmalar yapılması planlanmıştır.

Yenilenebilir enerji çeşitlerinden biri olan rüzgar enerjisinin kaynağı güneş olup atmosferde yer alan hava kütlelerinin yer değiştirmesi sonucu oluşan rüzgardan elde edilir. Rüzgar enerjisi uygulamalarının ilk yatırım maliyetinin yüksek, kapasite faktörlerinin düşük oluşu ve değişken enerji üretimi gibi dezavantajları bulunmaktadır.

Güneş enerjisi, güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile (hidrojen gazının helyuma dönüşmesi) açığa çıkan ışıma enerjisidir. Bu enerjinin dünyaya gelen küçük bir bölümü dahi, insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazladır.

Diğer bir enerji türü ise jeotermal enerjidir. Kaynağı yerkürenin iç ısısıdır. Bu ısı merkezdeki sıcak bölgeden yeryüzüne doğru yayılır. Jeotermal kaynakların üç önemli bileşeni vardır. Bunlar: ısı kaynağı, ısıyı yer altından yüzeye taşıyan akışkan, suyun dolaşımını sağlamaya yeterli kayaç geçirgenliğidir.

Bir başka önemli yenilenebilir enerji türü ise biyokütle enerjisidir. Sonsuz bir kaynak olması, her yerde kolayca elde edilebilmesi nedeniyle önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir. Biyokütle enerji üretimi için mısır, buğday gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, otlar, yosunlar, denizdeki algler, hayvan dışkıları, gübre ve sanayi atıkları, evlerden atılan tüm organik çöpler (meyve ve sebze artıkları) kaynak oluşturmaktadır. Petrol, kömür, doğal gaz gibi tükenmekte olan enerji kaynaklarının kısıtlı olmasından ve ayrıca bunların çevre kirliliğine neden olmasından dolayıbiyokütle kullanımı enerji sorununu çözmek için her geçen gün önem kazanmaktadır.

Müze Müdürlüğümüz bünyesinde yürütülen 2018-08-16-05 kod no.lu “Enerji Teknolojilerini Geliştirme ve Uygulama” Projesi kapsamında 2018 yılı Ağustos ayında Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü ve Ege Üniversitesi Biyokütle Enerji Sistemleri ve Teknolojileri Merkezi (BESTMER) ziyaret edilmiştir. Müze Müdürlüğümüze bağlı Şehit Mehmet Alan Enerji Parkı için eğitim amaçlı olarak 2019 yılı içerisinde biyokütle enerjisi kullanımını tanıtıcı maket tasarlanması planlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Rüzgar Enerjisi, Güneş Enerjisi, Jeotermal, Biyokütle

Page 103: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

87

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

JEOTERMAL KAYNAK KORUMA ALANLARI ETÜT ÇALIŞMASI: TÜRKİYE’DE YAPILAN ÇALIŞMALAR

Nilgün DOĞDUMTAGenelMüdürlüğü,EnerjiHammaddeEtütveAramaDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZ5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği’nde kaynak rezervuarın korunması ile ilgili hükümlere yer verilmiş ve 24.09.2013 tarih ve 28775 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre işletme ruhsatlı jeotermal alanlarda kaynak koruma alanları etüdü çalışması, jeotermal alanın çevresel etkilerle kirlenmesinin önlenmesi, korunması ve geliştirilmesi amacıyla jeolojik, hidrojeolojik, jeotermal ve jeokimyasal çalışmaları içerecek şekilde hazırlanmaktadır. Bu çalışma, uygun üretim ve reenjeksiyon koşullarının sağlanarak rezervuarın ve jeotermal kaynakların sürdürülebilirliği, fizikokimyasal dengesinin korunması, doğal çıkış ve sıcak su sondajlarının her türlü kirletici dış etkenlerden korunması, potansiyel alanın belirlenerek koruma altına alınması amacıyla, sahanın litolojik özellikleri, kayaçların geçirimliliği, çatlak ve kırık sistemleri gibi unsurlar göz önüne alınarak jeotermal kaynak koruma alanı sınırları, bu zon sınırlarında alınması gerekli önlemler ve izin verilebilecek hususları kapsamaktadır. Bu çalışmalar sonucunda belirlenen koruma alanları zonları ile uyulması gereken kurallara dikkat edilmesi, bölge için önemli bir ekonomik değer olan sıcak suyun, uzun yıllar kullanılabilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Belirlenen I., II. ve III. derece koruma alanı sınırları uygun ölçekli topografik harita şeklinde hazırlanmaktadır. Genel olarak; ruhsatlı jeotermal alana ait jeoloji, hidrojeoloji, hidrojeokimya, sondaj çalışmaları, rezervuar dengesinin korunmasına yönelik olarak kuyulara ait test çalışmaları ve reenjeksiyon, reenjeksiyon ön değerlendirme çalışmaları yapılarak elde edilen bilgiler doğrultusunda arazi gözlemleri ile deneştirilerek ruhsatlı jeotermal alana ait kaynak koruma alanı sınırları çizilerek çalışmalar tamamlanır.

Türkiye’deki birçok jeotermal alanların kendine özgü konumları bulunduğundan uygulanacak koruma alanlarının statülerinin farklı olması doğaldır. Önemli olan o sahaya özgün amacın ortaya konulması, jeotermal sistemin tahrip edilerek geriye dönüşü olmayan sorunların çıkmasının engellenmesi ve sistemin sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda MTA Genel Müdürlüğü tarafından bir çok jeotermal alana ait kaynak koruma alanı etüt çalışması yapılmış, Kanun ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri uyarınca bir çok jeotermal alana ait kaynak koruma alanı etüt çalışması yerinde teknik inceleme yapılarak onaylanmıştır.

Anahtar Kelimeler: jeotermal kaynak koruma alanı, hidrojeokimya, jeotermal kaynak

Page 104: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

88

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

ÖRDEKKÖY SAHASININ METALİK MİNERALİZASYON POTANSİYELİNİN JEOFİZİK IP YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ

Kürşad BEKARa, Taner BEKARa ve Akın ADIGÜZELb

aMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon bMTAGenelMüdürlüğüKuzeybatıAnadoluBölgeMüdürlüğü,Balıkesir

([email protected])

ÖZKahramanmaraş iline bağlı Afşin ilçesinde bulunan Ördekköy çalışma alanı, önceki yıllarda araştırması yapılan ve cevher varlığı ortaya konulan Hüyüklü Cu-Mo yatağının hemen kuzeybatısında yer almaktadır. Sahanın mineralizasyon potansiyelinin araştırılması amacıyla öncelikle 99 km hat üzerinden IP Gradient ölçüsü alınarak sahanın sülfür ve özdirenç taraması yapılmış ve arkasından anomalilerin yoğunlaştığı bölgelerde K-G yönlü 18 adet profil üzerinde toplam 51 km uzunluğunda pol dipol elektrot diziliminde ölçüler alınmıştır.

Çalışma alanının büyüklüğü nedeniyle öncelikle gradient IP ile sahanın potansiyel özdirenç ve şarjabilite haritası ortaya çıkarılmıştır. Yapılan IP çalışması sonucu ölçülen görünür özdirenç değerleri 139 ohm.m ile 1860 ohm.m arasında değişirken, görünür şarjabilite değerleri 2.6 mV/V ile 17.1 mV/V olarak gözlenmektedir. Sahanın doğusuna doğru nispeten artan görünür şarjabilite değerleri verilerin modellenmesi sonucu 23.3 mV/V gerçek şarjabilite değerine kadar yükselmektedir. Sahanın ortalama özdirenç değerleri 1000 ohm.m civarındadır. Özellikle sahanın ortasından doğusuna doğru şarjabilite anomalilerinin özdirenç karşılıklarının sahanın ortalamasından düşük olması, bu anomali zonlarının potansiyel bir sülfürlü mineralizasyona karşılık gelebileceğini göstermektedir.

Sahada ölçülen 2B IP ölçülerinden 2000 m uzunluğunda olanlar 390 m, 3000 m uzunluğunda olanlar ise 690 m araştırma derinliği verecek şekilde tasarlanmışlardır. Sahada yoğun pirit saçınımı olmaması nedeniyle şarjabilite değerlerinin eşik değerleri nispeten düşüktür. Sahanın hemen güneydoğusunda yer alan Hüyüklü sahası ile kıyaslandığında yaklaşık yarı yarıya şarjabilite değerlerinin düşük olmasına rağmen pirit saçınımının az olması nedeniyle gözlenen kontrast önemli olabilmektedir. Bu saha için metalik mineralizasyon eşik değerinin 12.7 mV/V olduğu düşünülmektedir.

Elde edilen tüm verilerin değerlendirilmesi sonucu sahanın batısının sülfür mineralizasyonu açısından zayıf olduğu, buna karşılık güneyi ve doğusunda nispeten kuvvetli anomalilerin varlığı ortaya konulmuştur. Çalışma alanında ölçülen yaklaşık 1000 ohm.m den yüksek özdirençli zonların granit apofizleri ile silisifiye zonlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Sahadaki hakim birimlerin levha dayk karmaşığı üyesi olan diyabaz ve gabrolardan oluşması, kesitlerin ortalama özdirenç değerlerinin 600-1000 ohm.m arasında olmasına yol açmıştır. 300 ohm.m ve altı değerlerin ise alterasyon zonları ya da sülfür mineralizasyon yoğunluğuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Muhtemel sülfür mineralizasyonu açısından olumlu olduğu düşünülen lokasyonlara toplam 26 adet sondaj önerisinde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Çinko, Gradient, IP, Kurşun, Polimetal

Page 105: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

89

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

FINDIKLIKOYAK GRAFİT CEVHERLEŞMESİNİN JEOFİZİK IP TEPKİSİ

Kürşad BEKARa ve Türker YASb

aMTAGenelMüdürlüğüDoğuKaradenizBölgeMüdürlüğü,Trabzon bMTAGenelMüdürlüğüMarmaraBölgeMüdürlüğü,Kocaeli

([email protected])

ÖZKahramanmaraş iline bağlı Göksun ilçesinde yer alan Fındıklıkoyak sahasının sülfür ve karbon (grafit) mineralizasyonunun araştırılması için, 32 hat üzerinde toplam 70.1 km Gradient IP çalışması gerçekleştirilmiş ve belirlenen anomalileri kesecek şekilde 16 hat üzerinde toplamı 37 km olan pol dipol elektrot diziliminde 2B IP ölçümleri alınmıştır.

Fındıklıkoyak sahasında yapılan gradient ölçüleri sahadaki sülfür mineralleri ve/veya grafit zonlanması ile uyumlu çıkmıştır. Bu zonlar düşük özdirenç ve yüksek şarjabilite değerine sahip olup karakteristiktir. Genelde yüzeye yakın mineralizasyonu çok iyi yansıtan bu anomali zonları, Yelekyurdu Sırtı, Yanık Tepe ile Fındıklıkoyak köyü Bozarmut Tepe arasındaki bölgede yer alan ve K-G yönlü uzanan zonlardır. Bu zonların üzerinden geçecek şekilde yapılan 2B IP çalışması ile bu anomalilerin derinlik boyutu da ortaya konulmuştur.

Gradient haritalarında sahanın görünür şarjabilite değerleri 46 mV/V’a, görünür özdirenç değerleri ise 346 ohm.m’ye kadar ulaşmıştır. 2B IP kesitlerinde ise gerçek şarjabilite değerleri 119 mV/V’a, gerçek özdirenç değerleri ise 4926 ohm.m’ye kadar varmıştır. Sahanın en düşük özdirenç ve en yüksek şarjabilite değerlerini sülfür mineralli (ağırlıklı olarak pirit) ve grafitli zonlar ile grafit sıvamalı kloritşist ve kalkşistler vermiştir. Orta seviyede özdirenç değerlerini genelde steril kalkşistler verirken en yüksek özdirenç değerlerini özellikle Bozarmut tepede yer alan kireçtaşları vermiştir.

Gradient ölçümleri sonucu belirlenen anomali zonları üzerinde yürütülen 2B IP çalışmaları sonucu grafit ile ilişkili olduğu düşünülen mineralize zonların derinlik boyutları ortaya konulmuştur. Bu anomalilerin tetkiki için iki sondaj (GBF-28 ve GBF-34) önerilmiş ve çalışma sırasında gerçekleştirilmiştir. Bu sondajlarda sırasıyla 7.6 m ve 10 m grafit kesilmiştir. GBF-34 sondajında ayrıca şarjabilite anomalisine katkı sağlayan 91.3 m manyetit kesilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Gradient, Grafit, IP, Şarjabilite

Page 106: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

90

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

PASA MALZEMESİNİN MAKASLAMA DAYANIMI VE ŞEV DURAYLILIĞININ İNCELENMESİ, SOMA ÖRNEĞİ

Sümeyra TETİKa, Arda AĞDEMİRa, Mustafa GÖRKa, Ali Hasret BULUTa, Koray ULAMIŞa, Cihan YURTERİb ve Hakan PEHLİVANb

aAnkaraÜniversitesi,JeolojiMühendisliğiBölümü,Ankara bMTAGenelMüdürlüğü,ÇevreAraştırmalarıDairesiBaşkanlığı,Ankara

([email protected])

ÖZAçık ocak işletmeciliğinde kazı şevlerinden çıkan pasa malzemesinin optimum bir geometride ve duraylı şekilde depolanması gereklidir. Duraylılık koşullarının uzun ve kısa vadede sağlanabilmesi için, pasanın makaslama parametrelerinin dikkatli bir şekilde belirlenmesi çok önemlidir. Kendi içinde birçok farklı boyut ve fiziksel özelliklere sahip olan pasanın karakterizasyonu ve çevre estetiği açısından değerlendirilmesi gereklidir.

Bu çalışmada, Manisa ili Soma ilçesi Işıklar kömür sahasındaki pasanın rehabilitasyonu kapsamında altlık olarak şev duraylılığı incelemesi yapılmıştır. Çalışma alanı Dereköy’ün 3 km güneydoğusu, Eynez ilçesinin 5 km kuzeydoğusunda, Miyosen yaşlı kırıntılılar içerisinde yer almaktadır. Pasa sahası kuzey şevleri 450 m ile 520 m kotları arasında toplam üç kademede, güney şevleri ise 83 m ile 517 m arasında toplam iki kademe şeklinde depolanmıştır. En altta bulunan şevlerde koyu gri tonda bloklu marn ve kum yer alır. Kuzey şevinde ikinci kademe kırmızımsı kum ve bloklu marnlardan oluşmakta iken, aynı birim güney şevinde göreceli olarak daha dar bir alanda yer alır. İki tür zeminden örnek almak amacı ile dört noktada derinliği 3.0 m‘ye varan araştırma çukurları açılmıştır. Örneklerin sınıflaması yapılmış, indeks özelllikleri yanında geçirimlilik katsayıları ve doğal yoğunlukları belirlenmiştir. Şev duraylılığına esas olmak üzere arazi gerilme koşullarını yansıtacak şekilde dört farklı normal gerilme kademesinde konsolidasyonlu-drenajlı kesme kutusu deneyleri yapılmıştır. Şev duraylılığı ve olası yenilmelere karşı şev dizaynı için, örneklerin doruk ve artık makaslama parametreleri belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Pasa, makaslama, şev duraylılığı, Soma

Page 107: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

91

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara

Page 108: MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI · ile harita, kesit, stratigrafi ve benzeri dokümanları arşivlemek, yayımlamak, kullanıcıların hizmetine sunmak üzere Türkiye Yerbilimleri

92

MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası, 11-15 Şubat 2019, Ankara