motivasyon semineri
TRANSCRIPT
Sizce hangisi?
Popüler olmak mı ?Taktir edilmek mi ?Lider olmak mı ?Zengin olmak mı ? Sevilmek mi ?Saygı görmek mi ?
Öğrenilmiş ÇaresizlikKurbağaların Yarışı
Bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece seyirci kurbağalardan gelen;
“Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!” sesi duyulabiliyormuş. Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarısı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.
Seyirciler bağırıyorlarmış “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!" Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış.
Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl basardın diye. O anda farkına varmışlar ki ... Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Farkında olsak da olmasak da, kendi başımıza bir iş başarmaya kalktığımızda çoğu zaman çevremizdeki insanların yapamayacağımız başaramayacağımızı anlatan olumsuz mesajları ile karşılaşırız.
•Hayat içimizdeki öğrenilmiş çaresizliği fark ettiğimizde başlayacak.
•Yaşadığımız hayattaki zorlanmalarımız ya da yenilgilerimiz bizi en ufak bir şeyi bile değiştiremeyeceğimiz konusunda sonuçlara ulaştırırken mevcut ve şikayetçi olduğumuz şartların ya kendiliğinden değişmesini ya da başkalarının düzeltmesini bekleriz.
Özgüven EksikliğiAbdullah ilkokul dördüncü sınıfa giden, sesiz
sedasız, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, kendi halinde bir çocuktu. Abdullah anlatıyor :
“İlkokul öğretmenim beni hiç anlamadı. Fakir bir aileden geldiğim için üstüm başım hiçbir zaman göz kamaştırıcı olmadı. Onun için sınıf içinde utangaç bir çocuk oldum. Öne çıkmak için kendimde yeterince cesaret bulamadım. Öğretmenimden de yeterince ilgi ve teşvik görmedim. Hatta bir gün hakarete uğradım. Beni tahtaya kaldırdı. Heyecandan elim ayağıma dolaştı. Cetvelle üçgen çizerken cetvel elimden düşüverdi.
Öğretmenim nasıl kızdı ve köpürdü, tarif edemem. Avazı çıktığı kadar bağırdı:“Otur ulan yerine! Sen zaten adam olmazsın. Bir cetvele bile sahip olamayan beceriksiz birinden ne beklenir?”Sonra birdenbire sesi yumuşayıverdi:“Ayten sen kalk da şu üçgeni çiziver.”Süklüm püklüm yerime oturdum. Öğretmenime cevap vermedim. Verecek durumda da değildim. Sınıfa rezil olmuştum. Bir çok arkadaş bana bakarak fıkır fıkır gülmüştü. Hatta sıra arkadaşım Vedat’ın: “Beceriksiz birinden ne beklenir?” diye mırıldandığını ve sinsi sinsi güldüğünü bugün bile hatırlarım
Abdullah’ın yaşadığı olay çok sıra dışı bir olay değildir. Birçoğumuzun bu tür olaylar yaşamış olduğunu tahmin ediyorum. İstatistiklere göre bir çocuk ergenlik çağına gelinceye kadar ortalama 18.000 defa anne babasının “yapma, elleme, dokunma” gibi sözlerini duyuyor. Böyle olunca da insanda yapamama edememe özellikleri gelişiyor. Özgüvenini yitiriyor.
MazeretçilikÖğretmen sınavda kopya çeken lise ikinci sınıf öğrencisi Emrah’ı fena halde
yakalamış, sınav bittikten sonra odasına gelmesini istemiştir. Sınav bittikten sonra Emrah
öğretmenler odasının önüne gider ve Azrail’inin gelmesini bekler. Öğretmen Emrah’ı görünce yanına çağırır ve neden kopya çektiğini sorar. Emrah’ın cevabı ilginçtir : -Ah hocam ahh şu ezberci eğitim sistemi yok mu ? Bizi bu eğitim sistemi mahvetti. Bizi bu hale düşüren, milli eğitim sistemimizi yap boz tahtasına çeviren bakanlar utansın.
Mazeretler gerekçeleri ve gerçekleri gizlemek için ideal bir kılıftır. Aslında hiç ilgisiz bir mazeret tembelliğimizi gevşekliğimizi örtüp bizi yatıştırabilir.
Belli başlı mazeretler: Türkiye’de yaşamak, anne babanın eğitimsiz olması, fırsat eşitsizliği, bozuk sistem veya sistemsizlik, elinden tutanın olmaması, büyük şehirde oturmamak, parasızlık, yeteneklerini keşfedecek şahıs veya kurumla karşılaşmamış olmak, isteksizlik hayal kırıklıkları, kalitesiz çevre, vasıfsız insanlar, kötü yönetim, ekonomik ve siyasi krizler gibi.
Atalet •Atalet fizik biliminde “eylemsizlik hali”, kişisel gelişim terminolojisinde “amaca yönelik eyleme geçememe” demektir.
•Atalet içindeki insanların bulundukları durumdan kurtulamamalarını açıklayan tipik bir örnek vardır. Bu örnek meşhur “ suyu ısınan kurbağa” deneyidir.
Suyu Isınan Kurbağa
Bir kurbağa sıcak suya direkt atılır. Yaşadığı “şok değişim”in etkisiyle kurbağa zıplayarak atıldığı kaptan çıkar.
İkinci denemede kurbağamız bu defa içinde oda sıcaklığında su bulunan bir kaba konur. Kap bir ısıtıcının üzerine konur ve kurbağanın suyu ısınmaya başlar! Su ısındıkça kurbağa gevşemeye, rehavete ve atalete düşmeye başlar. Suyun sıcaklığı “yakıcı” seviyeye ulaştığında kurbağa zıplayıp kaptan dışarı çıkmaya çalışır ama artık bacak reflekslerinin “çalışmadığını” görür.
Ataletin insanı etki altına alma şekli de yaklaşık olarak böyledir.
Koşullara Bağımlı Kalmak
Başarımızın Önündeki bir başka engel koşullara bağımlı kalmaktır.
Bir ağaca çıkmanın iki yolu vardır.
1.Yol : Ağaca merdiveni dayarsınız ve çıkarsınız .
2.Yol : Geçersiniz bir fidanın üzerine oturursunuz, onun ağaç olmasını beklersiniz .
Hedef belirlemePlân yapmaİyi bir ortam oluşturmaVerimli çalışma yollarını
öğrenme Motivasyonu sağlama
MOTİVASYON NEDİR ?
İnsanı ihtiyaçlarını karşılamak için harekete
geçiren itici güce motivasyon denir.
Motivasyon, “Kişilerin belirli
amacı gerçekleştirmek için kendi
arzu ve istekleri ile
davranmaları”
“Bireyin harekete geçmesi için
etkilenmesi ve
isteklendirilmesi süreci”
Motivasyon (Güdüleme) nedir ?
BİR VEYA BİRDEN ÇOK İNSANI
BELİRLİ BİR YÖNE
VE AMACA DOĞRU
DEVAMLI ŞEKİLDE
HAREKETE GEÇİRMEK İÇİN
YAPILAN ÇABALARIN TOPLAMIDIR
Harekete Geçirici Hareketi Devam Ettirici
Olumlu Yöne Yöneltici
Motivasyon
İçsel kaynaklar
Biyolojik ihtiyaçlar(yemek, su, kan şekeri vs.)
Güdüler
Sosyal motivler
Dış kaynaklar
Dürtüler
Dış uyaranlar
BİRİNCİL VE İKİNCİL GÜDÜLER
Birincil Güdüler: Biyolojik temeli olan
dürtülere dayanan güdülerdir. Hedefleri
doğuştandır.(açlık, susuzluk, cinsellik , analık
güdüleri ,öğrenilmemiş güdüler)
İkincil Güdüler (Sosyal Güdüler):Psikolojik ve
sosyal temellidir. Bu güdüler öğrenilmiş veya
öğrenilmemiş olabilirler. (sevecenlik ve
birlikte olma isteği, sosyal onay, kendilik
değeri ve başarı)
Hedef
Sahibi
Olmak
Yataktan kalkabilmeniz için bir sebebe
ihtiyacınız vardır. Sebebi, amacı
olmayan insanlar yataktan kalkamazlar.
Orta ikideyken, büyüdüğü e olmak ve yapmak istediği konzamannusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.- Neden "0" aldım?
diye merakla sordu hocasına, çocuk..
- Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayaldedi, hocası..- Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız ve ekledi:
- Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
- Oğlum, dedi babası. Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın
için oldukça önemli bir seçim!.
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına…
-Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin dedi..- Ben de hayallerimi.......
O, orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.
MOTİVASYON TEKNİKLERİ
Motivasyon, optimum bir seviyede
tutulmalıdır.
Yüksek motivasyon da düşük motivasyon
kadar tehlikelidir.
Motivasyon Teknikleri
•Hayatta ne yapmak istediğinizi belirleyin.
Tutkularınızı, yeteneklerinizi, kapasitenizi tanıyın.
•Olumsuz alışkanlıklarınızı yenmeyi öğrenin.
•Her gün kendinize bir hedef (parçası) belirleyin.
Uzun ve kısa vadeli planlarınız olsun. Rüyalarınız
ve arzularınız olsun.
•Kendinizi adadığınız bir işiniz ve ekibiniz olsun.
Başka insanların hedeflerinin gerçekleşmesine de
yardımcı olun.
•Yaptığınız iş hiç olmaz ise %50 verimli olsun.
Motivasyon Teknikleri
• Stresi atmayı, sakin düşünme ve hareket etmeyi
öğrenin. Stres düşürme teknikleri öğrenin.
Düğmeye ne zaman basacağınızı bilin.
• Her günkü hayatınız anlamlı ve neşeli olsun.
• İlham kaynaklarınız olsun. Hayal gücünüzü ve
rüyalarınızı asla öldürmeyin. En önemli
motivasyon güçleri onlardır.
• Hayatınızda hedef koymayı ve onlara ulaşmayı
bilin.
• Enerji ve güç artırmayı bilin. Olumsuz havadan
hemen kurtulmayı öğrenin.