mi̇nyatür,görme kültürleri yüksek lisans dersi
TRANSCRIPT
MİNYATÜR
DOÇ.DR.ÖZLEM OĞUZHAN
HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK
YÜKSEK LİSANS BÖLÜMÜ
ÖĞRENCİ:AYŞE ŞİRİN
•Minyatür, çok ince işlenmiş ve küçük boyutlu resimlere ve bu tür resim sanatına verilen addır…….
• Daha çok muhafazakar kesimin sanatı olarak algılanan minyatür aslında yozlaşmaya ve ayağı yere basmayan taklit dönüşümlere, zevksizliğe karşı duruştur, yaşama ve dünyaya saf bir çocuğun kirlenmemiş temiz bakışıdır…der Gülçin ANMAÇ…..
•MİNYATÜR TARİHİNDE KISA BİR GEZİNTİ YAPALIM….:
• Orta Çağda Avrupa'da elyazması kitaplarda baş harfler kırmızı bir renkle boyanarak süslenirdi. Bu iş için, çok güzel kırmızı bir renk veren ve Latince adı “minium” olan kurşun oksit kullanılırdı. Minyatür sözcüğü buradan türemiştir.
• Bizde ise eskiden resme “nakış” ya da “tasvir” denirdi. Minyatür için daha çok nakış sözcüğü kullanılırdı. Minyatür sanatçısı için de “resim yapan, ressam” anlamına gelen nakkaş ya da musavvir denirdi.
•Minyatür, doğu ve batıdünyasında çok eskiden beri bilinen bir resim tarzıdır
• Minyatür, kitapları resimlemek amacıyla yapıldığından boyutları küçük tutulmuştur
• Bu minyatürlerin çevresi çoğu kez "tezhip“ denen bezemeyle süslenirdi
• Minyatürde sulu boyaya benzer bir boya kullanılırdı. Yalnız bu boyaların karışımında bir tür yapışkan olan arapzamkı biraz daha fazlaydı.
• Çizgileri çizmek ve ince ayrıntıları işlemek için yavru kedilerin tüylerinden yapılan ve "tüykalem“ denen çok ince fırçalar kullanılırdı. Boyama işi için de çeşitli fırçalar vardı…
• Resim yapılacak kâğıdın üzerine arapzamkı katılmış üstübeç sürülürdü. Renklere saydamlık kazandırmak için de bu yüzeyin üzerine bir kat da altın tozu sürüldüğü olurdu.
• Bilinen en eski minyatürler Mısır'da rastlanan ve MÖ 2. yüzyılda papirüs üzerine yapılan minyatürlerdir. Daha sonraki dönemlerde Yunan, Roma, Bizansve Süryani elyazmaları'nın da minyatürlerle süslendiği görülür
• Hıristiyanlık yayılınca minyatür özellikle elyazması İncil 'leri süslemeye başladı. [Avrupa]'da minyatürün gelişmesi 8. yüzyılın sonlarına rastlar. 12. yüzyılda ise minyatürün, süslenecek metinle doğrudan doğruya ilgili olması gözetilmeye ve yalnızca dinsel konulu minyatürler değil dindışı minyatürler de yapılmaya başlandı…..
• Baskı makinesinin bulunuşuna kadar Avrupa 'da çok güzel ve görkemli minyatürler yapıldı. Bundan sonra minyatür daha çok madalyonların üzerine portre yapmak için kullanıldı.
• . Selçuklular döneminde de minyatüre önem verildi. Selçuklular'ın İran ile ilişkileri nedeniyle minyatür sanatı İran etkisinde kaldı. Mevlana 'nınresmini yapan Abdüddevle ve başka ünlü minyatür sanatçıları yetişti. Osmanlı Devleti döneminde ise 18. yüzyıla kadar İran ve Selçuklu etkisi sürdü. Fatih döneminde, padişahın resmini de yapmış olan Sinan bey adlı bir nakkaş, II. Bayezid döneminde de Baba Nakkaş diye tanınan bir sanatçı yetişti.
• Osmanlı devletinde minyatür sanatı 15. yüzyıl ortalarında önem kazanmaya başlamıştır. II. Mehmed'in minyatür sanatına olan ilgisi bu sanatın gelişiminde önemli rol oynamıştır…
II. Mehmed'in Gentile Bellini tarafından yapılmış portresi
Nakkaş Sinan Bey tarafından yapılan II. Mehmet resmi….
• Figür dikey gelişen dikdörtgen bir form içinde dörtte üç profilden ve tam boy portre olarak tasarlanmıştır. Arka fon zemin renginin belirleyiciliğinde boş bırakılmış; sarığın çevresi kaftanın renginde maviyle gölgelendirilerek denge sağlanmış ve figürün baş kısmı ön plana çıkarılmıştır. Bağdaş kurmuş halde resmedilen figürün anatomisinde sitilizasyon yapılmıştır. Böylece oturma biçiminden kaynaklanan derinlik ilgileri yüzeye çekilerek şemalaştırılmıştır. Figürün üst tarafı ise yine yüzeyin belirleyiciliğinde üç boyut yanılsaması oluşturan iki boyutlu bir tasarımla biçimlendirilmiştir. Kıyafetin kıvrımlarında uygulanan ışık gölge çalışmaları ile de bu yanılsatma çabası desteklenmiştir…..
• Portrenin ikonografisine ilişkin yorumlarda, doğu batı sentezini yansıttığı görüşü ileri sürülmüştür. Araştırmacılara göre bu sentezin doğulu bileşeninin kökeninde hem Osmanlı, hem de Timurlu, Türkmen saraylarında gelişen yerleşik Timurlu saltanat ikonografisi vardır….
• Tasvir edilen büyük hükümdar sade görünüş altında yalnız çok ince yüz hatları ile haşmetli bir etki yapmaktadır. Anatomi çalışmalarına, el ve ayaklara önem verilmediğinden bunlar ihmalkâr şekilde çizilmiş vücut ve kol elbiseler altında ustalıkla kapanmıştır…..
• 16. yüzyılda Reis Haydar diye tanınan Nigari
• ,Ahmetcan Barlas,Haydar Kay, İsmail Can, Gazi Capır, Nakşî ve Şah Kulu ün yaptılar.
• Levnî, Türk minyatür sanatında bir dönüm noktasıdır. Levnî, geleneksel anlayışın dışına çıktı ve kendine özgü bir biçim geliştirdi. 19. yüzyıl başlarında yenileşme hareketleriyle birlikte minyatürde de batı resim sanatının etkileri görüldü.
Günümüz minyatürü
• Minyatür yerini yavaş yavaş bildiğimiz anlamda çağdaş resme bırakmaya başladı. Ama batıda olduğu gibi ülkemizde de geleneksel bir sanat olarak varlığını sürdürmektedir……
• Birkaç yüzyıllık kesintiden sonra Prof. Dr. Süheyl Ünver’in çabalarıyla tekrar günyüzüneçıkmıştır.
• Günümüzde Günseli Kato, Nusret Çolpan, Gülbün Mesera, Gülçin Anmaç, Taner Alakuşve yetişmekte olan birçok genç sanatçı tarafından icra edilmektedir.
• SİNEMADA GÖSTERİLEN FİLMLER DE ARKA PLANDA HAYAT BULAN MİNYATÜR KONUSUNA EN GÜZEL ÖRNEK ;
Cenneti Beklerken
• Cenneti Beklerken, yönetmenliğini Derviş Zaim'in yaptığı 107 dakikalık Türk-Macarortak yapımı sinema filmi. 2005 yılında çekilen film Türkiye'de Aralık 2006'da gösterime girdi.
•minyatür sanatını hem bir yan tema olarak kullanması, hem çekimlerde bu sanattan yararlanılmasıyla dikkat çekti.
• Bu filmde aslında bu sanatın islamiyette yasak olması teması,suretçizildiğinde suç olacağı ama olayları tarihe kaydetmek için tasvir yapıldığında suç sayılmayacağı arka plan da işlenmiştir.
Filmden alıntılar:• Nakkaşlık, hayali dondurup resmetmektir. Eğer
dönmezsem beni nakşet. (Eflatun, çırağı Gazal’a)
• Nakkaş gördüğünü değil zihnindekini nakşeder. (Eflatun, emirkulu Osman’a)
• Ben rüyamın peşinden gidiyorum. Şayet başarısız olursam, hikâyemi nakşet ki bunca çaba boşa gitti sanılmasın. (Şehzade Danyal, Eflatun'a)
• Resim hem yapanın, hem bakanındır. (Eflatun, Kervansaray'daki çoban'a)
• Resim yapman karşılığında hayatını kurtardın. Sen mi onlarınsın, onlar mı senin? (Vezir, Eflatun'a)
• Sen, baktığım tek suretsin... Gitme! (Leyla, Eflatuna)
FARKLI BİR TARAFTAN BAKALIM :
• İSLAMİYETTE RESİM GÜNAH İSE NEDEN BU MİNYATÜRLERİN YAPILMASINA MÜSAADE EDİLDİ?
• Müslümanlar ilahi güzellik konusunda teşbihten çok tenzihi tercih ettiler. Zira teşbihîyaklaşımların nihayetinde putperestliğin kaynağı haline geldiklerinin çok iyi farkındaydılar…….
tenzih etmek :kusurlu ve kabahatli olmadığını, kötü vasıflardan soyutlandırıldığını, dışında tutulduğunu bildirmek…..
Teşbih : sözün anlamını kuvvetlendirmek için aralarında benzerlik bulunan iki kavramdan zayıf olanın güçlüye benzetilmesidir…..
• minyatürün asıl amacının eşlik ettiği yazıtlardaki savaşları, fetihleri, özel olayları resmetmesinden, ve bir yerde "döküman" işlevi kazanmasındandır. bir minyatüre bakınca bunu anlayabilirsiniz zaten, her şey "orda"dır, resim dışında bir dünyanın işliyor olduğuna kanaat getirmezsiniz, zira gösterilmek istenen savaştır, savaşın resmedilişi değil. yoksa yasak olan perspektif değil, insan suretini görüldüğü gibi aktarılmasıdır islamda, böyle bir uygulamaya gidilmesi ise yorum veya tercih sonucu olabilir…..
• minyatür'de figürler ve mimari öğeler genellikle kuş bakışı ve yassı biçimlerle temsil edilir. evet bu açıdan islam sanatı perspektifinin, batı sanatındaki perspektif anlayışından bariz bir şekilde farklı olduğu zaten ortadadır…..
• minyatürdeki kuş bakışı ve o yassı temsil anlayışının tercih edilişine gelince; bu kuş bakışı biraz tanrı gözü gibidir, amaçlanan da temsilin içinde yer alan bütün öğelerin "uzay"da belirlenen bir merkez noktaya eşit uzaklıklarda durduğunu hissettirmektir. minyatürdeki tüm figürler, tüm mimari öğeler arasında "eşitlik" vardır…..
Bir Pers minyatürü…..
MİNYATÜR BİR AŞK SANATI MI?
• Eğer bir işin başında siz anlamadan gün ağarıyorsa, o iş değil aşk oluyor. Bir işi aşk ile yaptığınızda ise kazanç, hırs, hesap, çıkar gibi tüm maddi kavramların dışına çıkıyorsunuz. Benim sanat aşkım, hayata geçmeyi bekleyen fikirlerin baskısı ve üretme azmi ile birleşince güçlü bir isteğe dönüşüyor. Her zaman minyatür çalışırken mutlu olurum, elime fırçamı aldığım an nefes almaya başlarım’ diye açıklıyor saflığı, çizgi ve renkleri sabırla nakışlayan Gülçin Anmaç…..
Aslında minyatürün özü…..
•Her şey doğru çizilir ama aynen çizilmekten kaçınılır, soyutlama büyük bir uyum içinde kullanılır….
• Bu sanatı gerçekleştiren nakkaş, yaptığı her çizimde doğayı, canlıları birebir ve aynen kopyalamaktan özellikle imtina ederek, gölge ve derinlikten kaçınarak ve belli oranlarda da onları stilize ederek anlatmak istediğini resmeder….
• Her şey kontürle belirtilerek canlı, parlak renkler ile boyanır. Figürler, objeler birbirini kapatmayacak şekilde ve aynı büyüklükte istiflenerek yerleştirilir, bütün detaylar en ince ayrıntısına kadar işlenir. Minyatür sanatının tüm bu özellikleri, bir konunun tam ve gerçekçi olarak anlatılmasını mümkün kılar……
• Bir hikayeyi resmetmek için figür çizilebilir ama onu ete, kana bürünmüş hale getirmekten çekinilmiştir. Derinlik vermeden, ışık gölge etkisi olmadan, cansız gibi görünen ve hatta stilize olan figürler kullanılmıştır.
• Tasvir edilen büyük hükümdar sade görünüş altında yalnız çok ince yüz hatları ile haşmetli bir etki yapmaktadır. Anatomi çalışmalarına, el ve ayaklara önem verilmediğinden bunlar ihmalkâr şekilde çizilmiş vücut ve kol elbiseler altında ustalıkla kapanmıştır…..
• Minyatürde her şey çizgi ile sınırlıdır…• Minyatürde genelde bütün konulara kuşbakışı
bakılır ama objeler önden görülür ve nesneler birbirinden bağımsız birimler olarak ele alınarak her biri en iyi anlatılacak bakış açısıyla verilir…
• eserde konu olarak önem taşıyan nesne ya da figürler (Padişah gibi) ötekilerden daha büyük gösterilir..
• Minyatürde perspektif olmayışı eksiklik değil, bütün ayrıntıyı olduğu gibi yansıtabilme üstünlüğünü sağlamaktadır….
• İnsanların ruhuna yakın olan sanat, kalpleri yumuşatır, zıtlaşmayı ortadan kaldırır, sanat ruhun inceldiği yerdir.Minyatür bir aşktır,sevme sanatıdır….