mihri hatun · 2018-05-25 · tezkirelerde bu tür konulara yer verilme mesi mihri hatun'un...

2
Afif Behnesi. Emevl". el-Havliyy a'1- 'Arabiyye es-Süriyy e, XXXI, 1981 , s. 9 - 16; Nuha N. N. Khoury. "The Mihrab Image: Commemora- tive Themes in Medieval Islami c Architecture", Muqarn as, IX, Leiden 1992, s. 11-28; a.mlf .. "The Mihrab: From Text to Form", IJMES, XXX/ 1 (1998), s. 1-27;E. Diez-OktayAslanapa. "Mih- rab", VIII , 294-304; "Mihrab", SA , lll , 1347; " Mihrab", TA , XXIV, 153; G. Fehervari, ra b ", EP (i ng.), VII , 7-15 ; Mv.F, XXXVI, 193-199; Ayla Ödekan, "Mihrap". Sa- nat Ansikl opedisi, 1997, ll, 1244; Ha- san el-Mevs a'amiyy e'1-' a mme, Kahire 1422/2001, s. 1260- 1262. lJ!i!l Th GBA r HATUN . 917 /l512 'den sonra) Divan L Amasya'da bu geçirdi. Buna ki hayf Mihri Amasiyye'de ömrün" ret eder. Belayi de yazan Hasan Amasyevl. dedesi Hatveti Pir Çe- lebi ve Mihri belirtir ( vr. 2 7b). olan Sehl Bey. Latlfi ve Hasan Çelebi gibi tezkireciter ise bu konu- da herhangi bir bilgi vermezler. Evliya Çe- lebi isminin Mihrimah. Mihri kaydeder. Son dönemde lan Fahrünnisa ve Mih- rünnisa gibi tesbitler herhangi bir kayna- Mihri Hatun önce ll. Bayezid'in, dan Ahmed'in Amasya va- bu eden edebi muhite ve e dikkat tir s. 175- 176). Dönemin tezkire- . lerinde Mihri Hatun'a dair kaydedilen ma- hemen hemen bu edebi çevrede onunla ve ara- geçen olaylarla ilgilidir. Çelebi. Latlfi ve Hasan Çelebi, Mihri Hatun' la Si- nan Çelebi da bir gönül ima eder- ler. Buna delil olarak da Mihri Hatun'un geçen mazmu- nunu gösterirler. Çelebi Ha- teml yazan Müeyyedza- de Abdurrahman Efendi ile Mihri Hatun bir hissi belirtir. Bununla birlikte tezkire övdükleri Mihri Hatun'un iffeti konusunda kimsenin bulunma- da kaydederler. Çelebi bunu " nice talipleri var iken kimsenin ondan murat ve dünyaya gelip ifadesiyle Fakat dönemin Zeyneb Hatun, Hubbl Ha- tun gibi ilgili olarak tezkirelerde bu tür konulara yer verilme- mesi Mihri Hatun' un dikkat gösteri r. Latlfl'de ve Çelebi'de müstehcene varacak lar ifadeler Necati'yi örnek onun ne nazlre yazan Mihri Hatun de Ancak Latlfi'nin naklet- göre Necati bundan pek memnun gibi bu konudaki vuran bir ve bir dostu kanaatini so- ran Mihri Hatun'a . .. ve musabahetin özenir" üstü bir cevap gönder- Mihri Hatun'un ölüm tarihi konusunda dönemin tezkirelerinde bir yoktur; günümüzde ise 91 2 ( 1506) gösterilmektedir. Ancak in'amat defterinde yer alan, 27 Zilhicce 917 (16 Mart 1512) tarihinde ll. Bayezid'e kaside dair göz önün- de bulundurulacak olursa bundan sonraki bir tarihte kabul etmek gere- kir. Mihri Hatun Amasya' da dedesi Pir tekkesindeki hazireye defnedil- Mi hri Hat un ilk Ktp., TV, nr. 1994) ='-:.. MiHRI HATUN Sehl, Mihri Hatun'un Yavuz Sult an Se- lim'e ve Ahmed'e birçok kaside ve gazel söyler. Abdülkadir Ka- rahan da kasideterin hemen Ahmed'e ve bilhas- sa bayram tebrikleri vesilesiyle sunuldu- belirtir. Ancak ll. Bayezid dönemi- nin 909-917 (1503-1511) kapsa- yan bir in'amat defterindeki Mihri Hatun'un Amasya'da iken ll. Bayezid'e düzenli olarak kasi- deler ve ona takdim Mihri Hatun'a bu 20 ban 910 (26 Ocak 1505). 3 Zilkade 915 (12 1510). 10 (10 Oc ak 1511) ve 27 Zilhicce 917 (16 Mart 1512) tarihlerinde in'am ve ihsanda bulunul- defterdeki 2 Cemaziyelewel 91 4 ( 29 1508) tarihli bir ise ve 3000 akçe ihsan bildirilmektedir. Mihri Hatun'un Sü- leymaniye Kütüphanesi'nde ( Aya - sofy a, nr. 3974) ve sonunda ll. Bayezid'in mührü olan Sultan Ba- yezid için bir tek kaside Sultan Bayezid'e gönderilen nüsha da bü- yük bir ihtimalle budur. Mihri Hatun sade bir dille lerinde daha çok ifade etme- ye tabii, samimi ve külfetsiz bir üslQp Dönemin tezkire ya- onun överken bir ifade hatundur. halk içinde ve ehl-i mezkQrdur". La- tlfi ise " Ta rütbesi bl-kadr ü paye ve maye-i ma'rifetde kem-maye degil idi" der. Çelebi , Mihri Hatun'un "namahrem" sözler. edalar ve bütünü itiba- riyle vasat kabul belirtir. R us rkologu t a- rt nüshaya tenkitli bir Sabiha Ge- mici eseri dil yönüyle de inceleyerek yeni bir (bk. bibl.). Mihri Hatun'un feraize. nifasa dair risaleleri Evliya Çe- lebi'de yer alan bilginin herhangi bir kay- gibi onun bu konularda herhangi bir eseri de günümüze : Mihri Hatun, Divan E. i. Moskova 1967; Mihri Hatun Metin, Cümle ve Cümle Türleri Sabiha Ge mi ci, dokto ra tezi, 1990), Sos- yal Bilimler Enstitüsü; Sehi, T ezkire (Kut ). s. 288- 37

Upload: others

Post on 19-Feb-2020

39 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MiHRI HATUN · 2018-05-25 · tezkirelerde bu tür konulara yer verilme mesi Mihri Hatun'un güzelliğiyle dikkat çektiğini gösterir. Ayrıca Latlfl'de ve Aşık Çelebi'de müstehcene

Afif Behnesi. "el-Mil,ırabü ' l-evvel fı ' l-mescidi ' l­

Emevl" . el-Havliyyatü ' 1-eşeriyyetü '1-'Arabiyye es-Süriyye, XXXI, Dımaşk 1981 , s. 9-16; Nuha N. N. Khoury. "The Mihrab Image: Commemora­tive Themes in Medieval Islamic Architecture", Muqarnas, IX, Leiden 1992, s . 11-28; a.mlf .. "The Mihrab: From Text to Form", IJMES, XXX/ 1 (1998), s. 1-27;E. Diez-OktayAslanapa. "Mih­rab ", İA , VIII , 294-304; "Mihrab" , SA , lll , 1347; "Mihrab ", TA, XXIV, 153; G. Fehervari , "M il,ı­rab", EP (i ng.), VII, 7-15; "Mil,ırab " , Mv.F, XXXVI, 193-199; Ayla Ödekan, "Mihrap". Eczacıbaşı Sa­nat Ansiklopedisi, İstanbul 1997, ll, 1244; Ha­san el-Başa . "el-Mil,ırab " . el-Mevsa'atü '1-İsla­miyyetü '1-'a mme, Kahire 1422/ 2001, s. 1260-1262. r;.;:ı

lJ!i!l ThGBA ERZİNCAN

r MİHRİ HATUN

(ö . 917 /l512 'den sonra)

Divan edebiyatı kadın şairlerinden . L ~

Amasya'da doğdu, hayatını bu şehirde geçirdi. Buna divanında "Geçmiş ki hayf Mihri Amasiyye'de ömrün" mısraıyla işa­

ret eder. Babası Belayi mahlasıyla şiirler de yazan Kadı Hasan Amasyevl. dedesi H atveti şeyhlerinden Pir İ lyas'tır. Aşık Çe­lebi adının ve mahlasının Mihri olduğunu belirtir ( Meşairü 'ş-şuara, vr. ı 2 7b). Çağ­

ctaşı olan Sehl Bey. Latlfi ve Kınalızade Hasan Çelebi gibi tezkireciter ise bu konu­da herhangi bir bilgi vermezler. Evliya Çe­lebi isminin Mihrimah. mahlasının Mihri olduğunu kaydeder. Son dönemde yapı­

lan bazı çalışmalardaki Fahrünnisa ve Mih­rünnisa gibi tesbitler herhangi bir kayna­ğa dayanmamaktadır.

Mihri Hatun önce ll. Bayezid'in, ardın­dan oğlu Şehzade Ahmed'in Amasya va­liliği sırasında bu şehirde şehzade sarayı etrafında teşekkül eden edebi muhite girmiş ve yazdığı şiirleri e dikkat çekmiş­tir (İpekten , s. 175- 176). Dönemin tezkire- . lerinde Mihri Hatun'a dair kaydedilen ma­lümatın hemen hemen tamamı bu edebi çevrede onunla diğer şairler ve kişiler ara­sında geçen olaylarla ilgilidir. Aşık Çelebi. Latlfi ve Hasan Çelebi, Mihri Hatun'la Si­nan Paşa'nın oğlu İskender Çelebi arasın­da bir gönül bağının oluştuğunu ima eder­ler. Buna delil olarak da Mihri Hatun'un bazı şiirlerinde geçen İskender mazmu­nunu gösterirler. Aşık Çelebi ayrıca, Ha­teml mahlasıyla şiirler yazan Müeyyedza­de Abdurrahman Efendi ile Mihri Hatun arasında bir hissi yakınlaşma olduğunu belirtir. Bununla birlikte tezkire yazarları ,

güzelliğini övdükleri Mihri Hatun'un iffeti konusunda kimsenin şüphesi bulunma­dığın ı da kaydederler. Aşık Çelebi bunu "nice talipleri var iken kimsenin ondan

murat almadığını ve dünyaya kız gelip kız gittiği" ifadesiyle pekiştirmektedir. Fakat dönemin Zeyneb Hatun, Ayşe Hubbl Ha­tun gibi diğer kadın şairleriyle ilgili olarak tezkirelerde bu tür konulara yer verilme­mesi Mihri Hatun'un güzelliğiyle dikkat çektiğini gösterir. Ayrıca Latlfl'de ve Aşık Çelebi'de müstehcene varacak çağrışım­lar doğuran ifadeler bulunmaktadır.

Şiirde Necati'yi örnek alıp onun şiirleri­ne nazlre yazan Mihri Hatun bunları şaire de gönderirmiş . Ancak Latlfi'nin naklet­tiğine göre Necati bundan pek memnun olmadığı gibi bu konudaki düşüncelerini

açığa vuran bir kıta yazmış ve bir dostu vasıtasıyla şiirleri hakkında kanaatini so­ran Mihri Hatun'a "şaire-i Şirin ma'nadır ... iMmını beğenir ve musabahetin özenir" şeklinde üstü kapalı bir cevap gönder­miştir.

Mihri Hatun'un ölüm tarihi konusunda dönemin tezkirelerinde bir kayıt yoktur; günümüzde yapılan araştırmalarda ise 91 2 ( 1506) yılı gösterilmektedir. Ancak in'amat defterinde yer alan, 27 Zilhicce 917 (16 Mart 1512) tarihinde ll. Bayezid'e kaside gönderdiğine dair kayıt göz önün­de bulundurulacak olursa bundan sonraki bir tarihte öldüğünü kabul etmek gere­kir. Mihri Hatun Amasya'da dedesi Pir İlyas ' ın tekkesindeki hazireye defnedil­miştir.

Mi hri Hatun divanının ilk sayfası (İÜ Ktp., TV, nr. 1994)

='-:.. ~

~~~~~~~~~~~ll ~~~~

MiHRI HATUN

Sehl, Mihri Hatun'un Yavuz Sult an Se­lim'e ve Şehzade Ahmed' e birçok kaside ve gazel verdiğin i söyler. Abdülkadir Ka­rahan da divanındaki kasideterin hemen tamamının Şehzade Ahmed'e ve bilhas­sa bayram tebrikleri vesilesiyle sunuldu­ğunu belirtir. Ancak ll. Bayezid dönemi­nin 909-917 ( 1503-1511) yıllarını kapsa­yan bir in'amat defterindeki kayıtlardan .

Mihri Hatun'un Amasya'da iken tanışmış olduğu ll. Bayezid'e düzenli olarak kasi­deler gönderdiği ve divanını tamamladı­

ğında ona takdim ettiği anlaşılmaktadır.

Mihri Hatun'a bu şii rleri dolayısıyla 20 Şa­ban 910 (26 Ocak 1505). 3 Zilkade 915 (12 Şubat 1510). 10 Şewal916 (10 Ocak 1511) ve 27 Zilhicce 917 (16 Mart 1512) tarihlerinde in 'am ve ihsanda bulunul­muştur. Aynı defterdeki 2 Cemaziyelewel 91 4 (29 Ağustos 1508) tarihli bir kayıtta ise divanını gönderdiği ve 3000 akçe ihsan aldığı bildirilmektedir. Mihri Hatun'un Sü­leymaniye Kütüphanesi 'nde kayıtlı (Aya­sofya, nr. 3974) ve sonunda ll. Bayezid'in mührü basılı olan divanında Sultan Ba­yezid için bir tek kaside bulunmaktadır. Sultan Bayezid'e gönderilen nüsha da bü­yük bir ihtimalle budur.

Mihri Hatun sade bir dille yazdığı şiir­lerinde daha çok duygularını ifade etme­ye çalışmış. tabii , samimi ve külfetsiz bir üslQp kullanmıştır. Dönemin tezkire ya­zarları onun şiirini överken ihtiyatlı bir ifade kullanırlar. Sehl"hoş-tab' hatundur. Eş ' arı halk içinde meşhur ve gazeliyyatı ehl-i dil-iyaranarasında mezkQrdur". La­tlfi ise "Ta bakat-ı şuarada rütbesi bl-kadr ü paye ve maye-i ma'rifetde kem-maye degil idi" der. Aşık Çelebi, Mihri Hatun'un şiirinde "namahrem" sözler. nakıs edalar bulunduğunu ve şiirlerinin bütünü itiba­riyle vasat kabul edilebileceğini belirtir. Divanının Rus Türkologu Maştakova t a­rafından dört nüshaya dayanılarakyapıl­mış tenkitli bir neşri vardır ; Sabiha Ge­mici eseri dil yönüyle de inceleyerek yeni bir neşrini hazırlamıştır (bk. bibl.). Mihri Hatun'un fıkha . feraize . hayıza . nifasa dair risaleleri olduğu şeklinde Evliya Çe­lebi'de yer alan bilginin herhangi bir kay­nağı olmadığı gibi onun bu konularda yazılmış herhangi bir eseri de günümüze ulaşmamıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Mihri Hatun, Divan (n ş r. E. i. Maştakova).

Moskova 1967; Mihri Hatun Divanı. Karş ılaş­

tırmalı Metin, Cümle Yapısı ve Cümle Türleri (nş r. Sabiha Gemi ci, dokto ra tezi, 1990), UÜ Sos ­yal Bilimler Enstitüsü; Sehi, Tezkire (Kut). s . 288-

37

Page 2: MiHRI HATUN · 2018-05-25 · tezkirelerde bu tür konulara yer verilme mesi Mihri Hatun'un güzelliğiyle dikkat çektiğini gösterir. Ayrıca Latlfl'de ve Aşık Çelebi'de müstehcene

MiHRfHATUN

289; Aşık Çelebi, Meşairü'ş-şuara, vr. 127b-128h; Latifi, Tezkiretü 'ş-şuara (haz. Rıdvan Ca­nım) . Ankara 2000, s. 510-512; Künhü'l-Ah­bar'ın Tezkire Kısmı (haz. Mustafa Isen). An­kara 1994, s. 164; Kınalızade, Tezkire, ll, 934-936; Evliya Çelebi, Seyahatname (Dağlı). ll , 99; Mehmed Zihni , Meşahfrü'n-nisa, İstan­bul 1295, ll , 240-241; Gibb, HOP, ll, 123-135; Köprülüzade Mehmed Fuad - Şehabeddin Sü­leyman, Yeni Osmanil Tarih-i Edebiyyatı, İs­tanbul 1332, s. 248-253; Osmanil Müellifle­ri, ll, 408; Fahir iz- Günay Kut. "Mihri Hattın", Büyük Türk Klasikleri, istanbul 1985, s. 227-230; Haluk ipekten. Divan Edebiyatında Ede­bi Muhitler, istanbul 1996, s. 40, 122, 173-178; Mehmed Halid. " İlk Kadın Şair: Mihri", HM, sy. 92 ( 1928). s. 277 -278; İsmail E. Erün­sal, "Türk Edebiyatı Thrihine Kaynak Olarak Ar­şivlerin Değeri", TM, XIX (ı980). s. 221-222; a.mlf. , "Türk Edebiyatı Thrihinln Arşiv Kaynak­lan I: n. Bayezid Devrine Ait Bir in'amat Def­teri" , TED, sy. 10-11 (ı 98 ı). madde nr. 23, 75, 118, 141, 169; Gönül Ayan. "Mihri Hatun ve Şi­irleri", Erdem, V/ 13, Ankara 1989, s . 23-30; Sabiha Gemici, "XV. Yüzyıl Kadın Şairlerinden

Mihri Hatun", Toplumsal Tarih, 11/9, istanbul 1994, s. 13-16; Abdülkadir Karahan. "Mihri Ha­tun ", ;A, VIII, 305-306; Th. Menzel - [ E. G. Ambros], "Mihri Khatun", E/2 (ing.). VII, 23-24; inci Engin ün. "Fahrünnisa Mihri Hanım", TDEA, lll, 145. r:;:ı

• İSMAİL E. ER ÜNSAL

L

MiHRiCAN (ü~fo")

İran'ın sonbahar ekinoksu günlerinde kutlanan

ikinci büyük bayramı. _j

i ran güneş yılının yedinci ayı olan Mihr'in i 6. günü ( geceyle gündüzün eşit olduğu gün, sonbahar ekinoksu. 21 Eylül) başla­yıp 21 'ine kadar devam eder. Kaynaklar­da Nevruz'la (ilkbahar ekinoksu. yılbaşı bayramı) aralarındaki gün sayısı konusun­da 167, 169, 174, 194 gibi farklı rakamlar verilir. Bunun sebebi muhtemelen İran güneş takviminde bir yılın 360 gün ola­rak kabul edilmesidir. Bu bayram Hele­nistik dönemde Batı'ya da geçmiş ve Ro­malılar tarafından güneş ilahı Mithra'­nın, yeniden doğan ve karanlıkları mağiCıp eden güneşin (N atalls Sol is invicti) bayra­mı olarak2S Aralık günü kutlanmış, daha sonra Hıristiyanlık, "Natalis Solis invicti"yi Mesih'in doğum günü bayramı olarak be­nimsemiştir ( Catholicisme, 1X. 131 O; New Catholic Encyclopedia, IX, 983; EJ2 [ing. ı, VII, 17) .

Mihrican kelimesi , Ari panteonunda ışığın (güneş kursuyla sembolize edilir) ve gerçeğin tanrısı olan Mithra'nın (Mihr) adından Parthça (Orta Farsça'nın batı ko­lu) "-akana" ekiyle türetilmiştir (Mithra-

38

kana> Mihregan > Mihricanı ve aslında güneşin kış başlangıcında yer altına in­mesini, yani tabiatın uykuya dalmasını ifade eder. Fakat zamanla oluşan çeşitli efsaneler sebebiyle birtakım farklı anlam­lar da kazanmıştır.

Eski iran'da mevsimler yaz ve kış (Os­manlı Türkçesi'nde hızır ve kasım) olarak ikiye ayrılıyor, önceleri yılbaşı bayramı ya­zın değil kışın ilk günü kutlanıyordu . Da­ha geç dönemlere ait efsanelere göre ise bu günün bayram sayılmasının sebepleri farklıdır. Mesela Feridun, BiyCıresb de (Blveresb) denilen Dahhak'i o gün melek­lerin yardımıyla Rey yakınlarındaki Dema­vend (Debavend) dağına hapsetmiş, böy­lece dedesi Cemşid 'in intikamını aldığı

gibi Dahhak'in bozduğu MecCısiliği de eski haline getirmiştir. Bunun için o güne Mih­rican (vefa sultanı) adı verilmiştir (mihr "vefa", can "sultan" demektir; Kalkaşen­dl, ll, 449). Efsanenin bir varyantma göre ise Dahhak'i yenen Kave'dir (K~lvl. Gave) . Bir demirel olan Kave, ayı veya aslan de­risinden yapılmış önlüğünü bir mızrağın ucuna bağlayarak Dahhak'e karşı ayak­lanan halkın başına geçmiştir. Zaferden sonra kendisine hükümdarlık teklif edil­diğinde bunun için ehil olmadığını söyle­yip yanında bulunan Cemşld'in soyundan EfridCın (Feridun) adındaki gencin hüküm­dar yapılmasını istemiştir. Feridun'un tahta çıktığı o gün bayram ilan edilmiş, Direfş-i Kaveyan adı verilen Kave'nin ön­lüğü de altın ve kıymetli taşlarla süsle­nerek hükümdarlık sancağı yapılmıştır (BirGnl, s. 222). Mihrican'ın ilkSasanlhü­kümdarı Erdeşir b. Babek'in taç giydiği gün olduğu da söylenir. BirCini bu günün "Hürmüzd-rCız" (Hürmüz'ün günü) oldu­ğunu, içinde bulunduğu ayın adından do­layı ona Mihrican denildiğini ve bu adın "can sevgisi" anlamına geldiğini yazmak­tadır (a.g.e.,a.y.).

iran takviminin iki büyük gününden (Nevruz, Mihricanı hangisinin daha önem­li olduğu hususunda iranlı şair ve edip­ler farklı görüştedir. Selman-ı Farisl'nin, "Müslüman olmadan önce iran'da şöyle söylerdik: Allah kulları için Nevruz'da ya­kuttan, Mihrican'da zebercetten birer ziynet çıkarmıştır ki onların diğer günlere üstünlüğü bu kıymetli taşların diğer taş­Iara üstünlüğü gibidir" sözü (a .g.e., a.y.) Nevruz'un daha kıymetli olduğunu gös­termekteyse de (çünkü ilkçağ ve Orta­çağ'da en kıymetli taş olarak yakut bilin­mektedir) Mihrican'ı daha fazla öven bir­çok şair ve yazar vardır. Bunlar sontaharı ilkbahardan üstün tuttukları gibi Mihri-

can'ı da Nevruz'a tercih etmişler, bu gö­rüşlerine Aristo'nun, iskender'in aynı ko­nudaki bir sorusuna verdiği cevabı delil getirmişlerdir. Aristo'ya göre kışın uyu­yan kötülükler ilkbaharda yeniden orta­ya çıkıp gelişir; sonbahar onların gitme­ye başladığı zaman olduğu için ilkbahar­dan daha faziletlidir.

Mihrican bayramı büyüktörenlerle kut­lanır ve üzerlerine bu güne has elbiseler giyen, başlarına güneş kurslu başlıklar ta­kan ve ban (sorgun) yağı sürünen proto­kol mensupları hükümdara hediyeler su­nar, hükümdar da onlara hil'at giydirir, diğer memurlara ise kışlık elbise ve ihti­yaç maddeleri dağıtırdı. O gün sarayda çok fazla miktarda içki tüketilir, hüküm­dar aşırı derecede içip sarhoş olmakta sa­kınca görmezdi. Halk da o gün büyük sof­ralar kurarakyer içer veraksedip eğlenir­di. Geleneğin İran nüfuzu altındaki diğer bölgelerde, bu arada Kuzey Arabistan'da da bazı yansımalarının olduğu görülmek­tedir. Hz. Peygamber, Medine'ye geldiği zaman burada insanların yılda iki defa eğlendiğini görmüş, sebebini sorduğun­da bu günlerin Cahiliye dönemine ait iki bayram (Nevruz ve Mihrican) olduğunu öğ­renmiştir (Münavl, IV, 511; Azlmabadl,IIJ, 341). ResGl-i Ekrem bunun üzerine ensa­ra, Allah Teala'nın kendilerine onlara kar­şılık daha hayırlı iki gün verdiğini. bunla­rın da ramazan ve kurban bayramları ol­duğunu belirtmiştir (Müsned, III, 103,

178, 235, 250; EbG DavGd, "Şalat", 239,

245) . Bu bayramların İran etkisiyle daha sonra Emevl ve Abbas! dönemlerinde, özellikle ilk üç asırda müslüman halk ara­sında ve saraylarda yeniden etkin bir şe­kilde kutlanmaya başlandığı görülmek­tedir. Nevruz ve Mihrican'ın daha yaygın biçimde kutlanmasını isteyen ve hediye­leri ilk defa resmileştiren kişinin Haccac b. Yusuf es-Sekafi olduğu söylenir. Kar­matller'in ibadetleri arasında Nevruz ve Mihrican günlerinde oruç tutma da var­dır {Taberl, Tarf!J., V, 603). İbn Kudame, Nevruz ve Mihrican'a has olarak oruç tut­mayı bu günleri ehl-i küfür tazim ettiği için rnekruh saymıştır ( el-MugnT, lll, 53).

Mihrican kelimesinin kişi (erkek) ve yer adı olarak kullanıldığı da görülmektedir. Hadis kaynaklarında Ya'küb b. Mihrican, EbCı Bekir b. Mihrican, Ahmed b. Mihri­can, Abdülmelik b. Mihrican gibi ravilere rastlanır. Yaküt genellikle iran'da bulu­nan Mihrican adlı bazı yerleri eserine almıştır (Mu'cemü'l-büldan, ı. 177; II, 30;

N, 304, 453; V, 233)