mesleki solunum sistemi hastalıkları ders notu - ekrem Çakmak

24
1 HEDEF ORGAN SİSTEMLERİNE GÖRE MESLEKİ HASTALIKLAR

Upload: ekrem-cakmak

Post on 03-Jun-2015

2.201 views

Category:

Education


8 download

DESCRIPTION

Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu, Meslek Hastalıkları, İş Sağlığı ve Güvenliği - Ekrem ÇAKMAK

TRANSCRIPT

Page 1: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

1

HEDEF ORGAN SİSTEMLERİNE GÖRE MESLEKİ HASTALIKLAR

Page 2: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

2

İçindekiler

Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları ..................................................................

1.1 Solunum Sisteminde Maruziyet ........................................................................ 3

2.1 Solunum Sistemi Hastalıkları ............................................................................ 5

2.2 Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Sınıflandırması ................................... 6

2.2.1 Mesleki astım ............................................................................................. 7

2.2.2 Pnömokonyoz ............................................................................................ 8

2.2.3 Silikozis ...................................................................................................... 9

2.2.4 Kömür İşçisi Pnömokonyozu ................................................................... 12

2.2.5 Asbest ...................................................................................................... 15

2.2.6 Berilyum ................................................................................................... 17

2.2.7 Bissinosis ................................................................................................. 18

2.2.8 KOAH....................................................................................................... 19

2.3 Meslek Hastalıklarından Korunma .................................................................. 21

2.4 Kaynaklar........................................................................................................... 21

Page 3: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

3

( Solunum Sisteminde Maruziyet )

Havadaki başlıca kirleticilerden birisi olan toz, havada asılı durumda bulunan katı

parçacıkların genel adıdır. Tozun partikül büyüklüğü çok değişik olabilir. En küçük tarafta

gazların moleküler dağılım düzeyine kadar, yani mikrondan daha ufak boyutlara kadar

inebilir. Büyük tarafta ise partikül büyüklüğü 500 mikrona kadar çıkabilir. Daha büyük olan

partiküller havada asılı durumda kalamaz, ağırlıkları nedeniyle çökerler. İnsan sağlığı

bakımından daha önemli olan boyutlar ise 0.5 – 100 mikron arasındaki büyüklüklerdir. Daha

büyük olan partiküller solunum yollarına giremezler. Tozlar fiziksel, kimyasal özelliklerine

veya biyolojik davranışlarına göre sınıflandırılabilirler. İnsan sağlığı bakımından tozun

büyüklüğü, kimyasal bileşimi, yüzey şekilleri, çökme hızı gibi özelliklerinin yanı sıra en

önemli özelliği biyolojik davranışıdır. İnsan vücudunda tozlar değişik biyolojik etkiler

gösterebilirler. Biyolojik etkileri bakımından başlıca gruplar şunlardır:

a) İnert tozlar: Bu tozlar (örneğin baryum tozu) inert olup vücutta herhangi reaksiyona

girmeden lenfatiklerle vücut dışına taşınır. Ancak bu tozlar da fazla miktarda

olduğunda lenfatiklerde tıkanıklığa yol açabilir.

b) Toksik tozlar: Bazı metallerin tozları solunum yolundan vücuda girdiğinde vücutta

değişik organlara yönelir, bazı kimyasal sistemlerle etkileşime girer ve zararlı etkiler

meydana getirir, zehirlenme tablolarına neden olur. Bu tür tozlara toksik toz adı

verilir. Kurşun, krom, nikel, kadmiyum gibi metallerin tozları bu gruba örnek olabilir.

c) Alerjik tozlar: Bu tozlar solunum yollarında spazma yol açarak astım benzeri tabloya

neden olur, deri ile temas ettiğinde de alerjik rahatsızlıklar yaratabilir. Pamuk tozu

tipik örnek olmakla birlikte, keten, kenevir tozu, şeker kamışı tozu, kuşların

Page 4: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

4

tüylerinden gelen tozlar gibi organik tozlar ve cam yünü (cam elyafı), kireç tozu gibi

inorganik tozlar da bu grupta sayılabilir.

d) Fibrojenik tozlar: Biyolojik etki ve insan sağlığı bakımından en önemli olan grup

fibrojenik tozlardır. Bu tozlar akciğerlere ulaştığında orada depolanır, fibrotik

reaksiyona yol açar ve sonuç olarak öksürük, nefes darlığı gibi belirtilerle seyreden

kronik obstruktif akciğer hastalıklarına neden olur.

e) Kanserojen tozlar: Bazı tozlar da özellikle akciğerlerde ve solunum sisteminin diğer

bölümlerinde kansere neden olurlar. Bu konuda en çok bilinen örnek asbest lifleridir.

Asbest akciğer kanserinin başlıca nedenlerinden birisidir. Mezotelyoma ise yalnızca

asbest etkisi ile meydana gelen bir malign hastalıktır. Asbest dışında krom, nikel,

kadmiyum gibi bazı metal tozları ile arsenik tozlarının da çeşitli kanserlerin

gelişmesinde etkili olduğu bilinmektedir.

Kimyasal yapılarına göre de tozlar iki temel gruba ayrılır. Bir grupta demir, kömür, kum,

asbest, çimento gibi inorganik yapıda olan tozlar vardır. Diğer grupta ise pamuk tozu, şeker

kamışı tozu, mantar sporu, kümes hayvanı tüyü gibi organik yapıda olan tozlar bulunur.

İnorganik tozlar akciğerlerde depolanma eğilimindedir. Bunlar arasında fibrojenik potansiyeli

olanlar fibrozise yol açarak kronik akciğer hastalığına neden olurlar. Organik tozlar ise

akciğerlerde depolanmaz, doğrudan fibrojenik etki de göstermez, ancak bir tür alerjik

mekanizma aracılığı ile solunum yollarında spazma neden olur. Tekrarlayan spazmodik

ataklar sonucunda kronik akciğer hastalığı tablosu oluşur.

Akciğer hastalıklarının meydana gelmesi bakımından tozun bazı özellikleri de önemlidir.

Bunlardan bir tanesi tozun partikül büyüklüğüdür. Yukarıda da belirtildiği gibi büyüklüğü

100 mikrondan daha az olan tozlar akciğerlere girebilir. Bu grup tozlara inhale edilebilen

(inhalable) toz adı verilir. Ancak tozun akciğerlerde hastalık yapabilmesi bakımından

solunum yollarına girmesi yeterli değildir, solunum yollarına giren tozun alveolere kadar

Page 5: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

5

ulaşması gerekir. Alveollere ulaşabilen tozlar ise 10 mikronun altındaki tozlardır. Bu gruptaki

tozlara da solunabilir (respirable) toz adı verilir. Solunabilir tozlarda da 8-10 mikron

dolayındaki tozlar daha çok bronşiyoller düzeyinde siliyalı epitel hücreleri tarafından

tutularak mukus içinde yukarıya doğru iletilir ve yutulur veya balgam içinde dışarı atılır.

Partikül büyüklüğü 5 mikron ve daha ufak olan tozlar ise bronşiyol düzeyini de geçerek

alveollere ulaşır. Akciğerlerde hastalık meydana gelmesi bakımından büyüklüğü 0,5 ile 5

mikron arasında olan tozlar en büyük tehlikeyi oluşturur. Daha ufak olan tozlar alveol

içinde havada asılı olarak durur ve solunumla veya lenfatikler yolu ile atılır. Toza bağlı

akciğer hastalığı meydana gelmesi bakımından en kısa maruziyet süresi 3 yıl olarak kabul

edilmekle birlikte çoğu kez 10 yıl ve daha uzun süreli etkilenmenin sonunda hastalık ortaya

çıkar.

Solunum Sistemi Hastalıkları

Mesleki solunum sistemi hastalıklarının (MSSH) tanı ve sınıflama geçmişini, tıbbın ve

anamnezin babası sayılan Hipokrat’a kadar uzatmak mümkündür. Ancak geçmişine bu kadar

inmeden yakın tarihimize baktığımızda endüstrileşmiş ülkelerde “kara akciğer– black lung”

adı verilen kömür işçileri pnömokonyozu çok yüksek oranda görüldü ve hükümetler

(sendikaların da baskısı ile) konu ile ilgili kanuni düzenleme yapmak zorunda kaldılar.

NIOSH vb. merkezler işte bu düzenlemelerin sonucunda ortaya çıktı. Yine aynı sürecin

devamında 1950’li yıllarda İLO “Pnömokonyoz Radyografisi Uluslararası Sınıflaması” adı

altında bir eser yayınladı. Sonraki yıllarda MSSH alanında yapılan çalışmalarda

derinleşilerek daha detaylı ve kapsamlı sınıflandırmalar yapıldı. 1968 yılında asbest kaynaklı

hastalıklar, 1971 yılında Berilyum’un da eklendiği, tüm mineral tozları da sınıflandırılmaya

dahil edildi. MSSH Sınıflandırması günümüzde ki kullanılan halinin temeli 1980 yılında

yapılan revizyonla oluşturulmuştur. Ve sonrasında özellikle İLO ve NIOSH işbirliği ile

Page 6: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

6

yürütülen çalışmalarda MSSH konusunda yürütülen çalışmalarda standardizasyonun

sağlanması ve Grafilerin standardizasyonu yönünde olmuştur.

Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Sınıflandırması

2.1.1. Fibrojenik mineral tozlarına bağlı pnömokonyozlar (silikozis, antrako-silikozis, asbestosis)

2.1.2. Silikotüberküloz

2.1.3. Fibrojenik olmayan mineral tozlarına bağlı pnömokonyozlar

2.1.4. Siderozis (Kanda demirin artması)

2.1.5. Sert metal tozlarına bağlı bronkopulmoner hastalıklar

2.1.6. Pamuk, keten, kendir, kenevir, şeker kamışı tozlarına (bagasozis) bağlı bronkopulmoner

hastalıklar

2.1.7. İş sürecinin doğasında olan, belirlenmiş sensitize edici ajanlar ve irritanlara bağlı astım

2.1.8. İş etkinliklerinden kaynaklanan organik tozların veya mikrobik olarak kontamine olmuş

aerosolların inhalasyonuna bağlı ekstrinsik allerjik alveolit

2.1.9. İş etkinliklerinden kaynaklanan kömür tozu, taş ocağı tozu, odun tozu, hubuat ve tarım

faaliyetlerinden çıkan tozlar, ahırlardan çıkan tozlar, tekstil kaynaklı tozlar ve kağıt tozlarına bağlı

kronik obstrüktif pulmoner hastalık

2.1.10. Aluminyuma bağlı akciğer hastalıkları

2.1.11. İş sürecinin doğasında olan, belirlenmiş sensitize edici ajanlar ve irritanlara bağlı üst

solunum yolu bozuklukları

2.1.12. Doğrudan bağlantısı bilimsel olarak gösterilmiş veya ulusal düzenlemeler ve uygulamalara

uygun yöntemlerle belirlenmiş, iş etkinliklerinden kaynaklanan risklere maruz kalma ile çalışanın

hastalığı arasında bağ kurulan, işyerindeki yukarıda sözü edilmeyen diğer solunum sistemi

hastalıkları

olarak alt sınıflara ayrılmaktadır. Sınıflandırmandan anlaşılacağı üzere hedef organ bazında

değerlendirildiğinde de solunum sistemi hastalıklarında üst solunum yolları ve akciğer etken

maddelere maruziyeti sonucu çıkan hastalıklardır.

Page 7: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

7

Akciğerler atmosferle direkt olarak ilişkili organlardır. İnhale edilebilir maddeler, partiküler,

lifsi, gaz, duman ve buhar halinde olabilirler. Çapı 10 mikronmetre ve daha küçük olan

maddeler kord vokallerin altına geçebilir, hatta alveoler düzeye kadar ulaşabilirler. Havaya

karışan solunabilir maddeler, solunum sırasında aynı zamanda üst solunum yollarını, ağız

boşluğunu da etkileyebilirler.

Solunan maddeler benzen, kurşun, hegzan ve cıva’da olduğu gibi kana karışıp indirekt olarak

diğer organ/sistemleri etkileyebilirler. Direkt olarak solunum yolları, akciğer parankimi,

plevrayı etkileyebilirler. Mesleki solunum sistemi hastalıklarının değerlendirilmesinde

radyolojik incelemele testleri, solunum fonksiyon testleri hastalığın tespitinde önemli iki

yöntemdir.

Mesleki astım gelişmiş ülkelerin çoğunda mesleki akciğer hastalıklarının en sık gözlenen

grubunu oluşturmaktadır. Türk Toraks Derneği’nin Beyaz Kitap’ında ülkemizdeki mesleki

astım: “Bugüne kadar meslek astımına yol açabileceği bildirilmiş tüm iş alanları ülkemizde

bulunmaktadır. Bu nedenle üretim alanında çalışanların tamamının risk altında olduğu

söylenebilir. Türkiye’de erişkin nüfusta astım sıklığı %5-8 oranındadır. Erişkin nüfusun son

sayımlara göre 51 milyon olduğu göz önüne alındığında yaklaşık 2.5 milyon ile 4 milyon

arasında erişkin astımlı hasta olduğu hesaplanmaktadır. Erişkin astım olgularının da %15-

%26’sının meslek nedenli olduğu düşünülürse meslek astımlı olgu sayısının 375.000-500.000

arasında olabileceği söylenebilir. Değişik işkollarında yapılan çalışmalarda sıklık %1-58

arasında değişen oranlarda saptanmıştır. Sorunun önemli boyutta olduğu görülmektedir.

Sorun endüstrileşmedeki gelişmelere, bu alanlarda çalışan sayısının artması ve çalışan

yaşının ilerlemesi ile paralel olarak giderek artabilecektir” şeklinde ele alınmaktadır.

Page 8: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

8

Mesleki Astım Nedenleri;

Düşük molekül ağırlıklı maddeler: İzosiyanatlar %14, Odun tozu %6,Metaller

%4,Lehim/reçine 4, Glutaraldehid %3, Reçineler %3, Kaynak dumanı 3, İrritan gazlar %2

Boyalar %,

Yüksek molekül ağırlıklı maddeler: Un, tahıl %9, Laboratuar hayvanları %3, Diğer

hayvanlar %2, Lateks %2, Enzimler %2, Kesme yağları %2”

olarak İngiliz göğüs hastalıkları uzmanlarınca ortaya konulmuştur.

Mesleki astım belirli bir mesleki çevreye özgü (iş dışındaki bir uyaranın sorumlu olmadığı)

nedenler ve durumlara bağlı değişken havaakımı sınırlanması ve/veya havayolu aşırı

yanıtlılığı ile karekterize bir hastalıktır. Çalışanın etken maddeye karşı duyarlılığı sonucu

oluşabileceği gibi yüksek konsantrasyondaki işyeri irritanlarına kazara maruziyetle de

oluşabilir.Veya önceden varolan veya eşlik eden astımın işyeri maruziyetiyle alevlenmesi de

söz konusudur. Soğuk, kuru havaya maruz kalmak, efor harcamak, toz, duman ve spreylere

işyerinde maruz kalmak sık gözlenen bir durumdur ve astımı alevlendirebilir.

Pnömokonyoz kelime olarak Yunancadan gelmektedir. (pneuma = hava ve konis = toz) ve

bu tanım ilk olarak 19.yüzyılda mineral tozların inhalasyonu sonrasında ortaya çıkan akciğer

hastalıklarını tanımlamak için kullanılmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO)

pnömokonyozu “akciğerlerde toz birikimi ve buna bağlı doku reaksiyonları”olarak ifade

edilmektedir. Maruz kalınan etken toza bağlı olarak farklı isimlerde hastalıklar meydana

gelmektedir.

Page 9: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

9

Silikozis, silika olarak bilinen kristal yapıdaki silikon dioksitin (SiO2) inhalasyonuna bağlı

olarak gelişen mesleksel bir akciğer hastalığıdır. ‘Kuvars’, ‘trimidit’ ve ‘kristobalit’ en

silikanın en yaygın kristal formlarıdır. Kristal formları diğer silikatlardan ayırt etmek için

kristal yapıda olanlar ‘serbest silika’ olarak adlandırılmaktadır. Silika, farklı kayalar (kum

taşı, granit, arduvaz taşı gibi) içerisinde %20’den % 100’e kadar değişen oranlarda

bulunmaktadır. Silikozis, kristal yapıdaki silika tozlarının solunması, akciğerde birikmesi ve

akciğerlerde bu tozlara karşı oluşan reaksiyon sonucu akciğerde fibrozis gelişimi ile

sonuçlanan bir hastalıktır.

Madenler, taş ocakları, sondaj çalışmaları, tünel açma çalışmaları ve kumlamacılık yapılan iş

yerlerinde solunabilir boyuttaki (aerodinamik çapı 0,5-5 mikron arasında) silika partiküllerine

maruziyet sonucu hastalık oluşmaktadır. Silikozis ayrıca inşaat işçilerinde, çimento ve beton

üretiminde, cam imalatında, yol yapımında, çanak çömlek yapımında, döküm işlerinde, diş

laboratuvarlarında ve hatta tarımla uğraşanlarda görülebilmektedir. Silikozis açısından en

riskli iş kolları kumlamacılık yapılan alanlardır. Kumlama yapılırken silika yerine daha az

zararlı olabilecek malzeme kullanılsa bile, kumlama yapılan yüzeyde (örneğin metal yüzeyi)

var olan silika partikülleri sonucu hastalık oluşabilmektedir. Gelişen teknoloji ile silika farklı

alanlarda kullanılmaya başlanmakta ve yeni iş kollarında silikozis olguları bildirilmeye

devam etmektedir.

Silika içeren kumun birçok işlemde kullanıma uygun olması ve ucuzluğu nedeniyle kristal

silika maruziyeti tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça yaygındır. Dolayısıyla çok

sayıda işçi silikoz riski altındadır. Silikozis gelişiminde silikanın kristal yapısı, ortamdaki

silika yoğunluğu, maruziyet süresi gibi faktörler rol oynamaktadır. Mesela kumlama işlemi

anında yeni silika kristalleri ortaya çıkmakta, oluşan bu taze kristal silikaya maruziyet

silikozis riskini belirgin olarak artırmaktadır. Yüksek düzeyde silikoz maruziyeti olduğunda,

maruziyet süresi kısa olsa bile silikozis gelişme riski yüksektir. Diğer önemli bir konu da

Page 10: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

10

maruziyetin önceden olduğu ve sonlandığı durumlarda, zamanla silikozisin gelişebilmesi

veya var olan hastalığın daha da ilerleyebilmesidir.

Silikozis, hastalığın oluşum sürecine göre üç bölüme ayrılmaktadır: Akut, akselere ve kronik.

Bu bölümler maruziyet yoğunluğunu, latent dönemi (ilk maruziyetten itibaren hastalık

gelişimine kadar geçen süre) ve hastalığın doğal seyrini yansıtmaktadır. Maruziyet ne kadar

yoğunsa hastalık tablosu o kadar erken dönemde ortaya çıkar. Örneğin maruziyetin çok

yoğun olduğu durumlarda (kumlamacılık gibi) hastalık aylarla ifade edilen maruziyet sonrası

ortaya çıkarken (akut veya akselere silikozis), koruma önlemlerinin iyi olduğu ve maruziyetin

büyük ölçüde azaltıldığı işyeri koşullarında hastalık birkaç dekat sonra kronik silikozis ortaya

çıkmaktadır.

Silikosiz ve bulgu büyüklüklerinin ayrımında ILO’nun pnömokonyoz radyografilerini

uluslararası sınıflama kurallarına göre değerlendirilerek hastalığın hangi evrede olduğu veya

maruziyet ile ilgili bilgi edinilebilir. Radyolojik bulgularda akciğerlerde meydana gelen nodül

büyüklükleri ve şekli teşhis koyulmasında önem arz etmektedir. Fibrozis arttığı zaman

akciğer filminde belirgin olan küçük, yuvarlak opasiteler daha az görünür hale gelir, hatta

zamanla kaybolabilir.

Radyolojik bulguların ileri olduğu olgularda solunum fonksiyonları daha bozuk olma

eğiliminde olsa da solunum fonksiyon testleri radyolojik kategoriler ile körele değildir. Bazen

radyolojik bulgular gelişmeden önce solunum fonksiyonları bozulabilir. Bu nedenle

mesleksel toz maruziyetinin etkilerini erken dönemde belirlemede yardımcı olabilir. Bazen de

tam aksine radyolojik bulgular geliştiği halde solunum fonksiyon testleri tamamen normal

olabilir. Solunum fonksiyon kaybı genellikle silika maruziyetinin süresi ve yoğunluğu ile

orantılıdır. Akut ve akselere silikoziste fonksiyonel değişiklikler genellikle daha erken ortaya

çıkar, daha belirgindir ve progresyon daha hızlıdır. Akut silikozis radyolojik progresyona,

Page 11: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

11

solunum fonsiyonlarında hızlı bozulmaya, düzeltilemeyen hipoksemi nedeniyle solunum

yetmezliğine ve sonuçta ölüme neden olur.

Riskli işler: Serbest silisyum dioksit içeren tozun bulunduğu her ortam silikozis gelişmesi

bakımından risklidir. Madencilik eskiden beri bilinen en riskli işlerdendir. Madencilikte

aranan cevhere ulaşılıncaya kadar büyük miktarlarda toprak ve kayaların kazılması ve

taşınması gerekir. Kuvars içeren kayaların bulunduğu bölgelerdeki maden işletmelerinde

kayaların delinmesi, parçalanması ve taşınması işlemi sırasında çok miktarda silis tozu

maruziyeti söz konusudur. Granit kayaların parçalandığı ve çıkarıldığı taş ocaklarında ve taş

işlemeciliğinde, tunel yapımı işlerinde de benzeri şekilde silis maruziyeti olur. Silikozis

bakımından riskli bir başka işyeri de dökümhanelerdir. Buralarda döküm kalıplarının

hazırlanması, döküm işleminden sonra kalıpların bozulması, döküm üzerindeki pürüzlerin

düzeltilmesi için yapılan taşlama (sandblasting) işlemi sırasında silis tozu maruziyeti olur.

Bunlar dışında silisin kullanıldığı diğer alanlardan, cam imali, porselen ve seramik endüstrisi,

ısıya dayanıklı tuğla yapımı, demir-çelik endüstrisi gibi işyerlerinde de silis maruziyeti

olasılığı vardır.

Mesleksel akciğer hastalığı ile mücadelede korunma temel prensip olarak yerini

korumaktadır. Riskli işlerde çalışanların hastalık gelişimi açısından izlenmesi (sürveyans

çalışması) önemlidir ancak hiçbir zaman korunma önlemlerinin yerini almamalıdır. İşlemlerin

kapalı sistemle yapılması, ıslak kumlama, etkili havalandırma ve kişisel korunma

tedbirlerinin kombinasyonu toz maruziyetini önemli ölçüde azaltmaktadır. Ancak en iyi

şartlarda bile silikozis gelişebilmektedir. Silika kullanımı gereken işlerde, silika yerine daha

az tehlikeli başka maddeler kullanılmalıdır. İşverenlerin ve işçilerin silika tozuna maruziyetin

tehlikeleri ve toz kontrol önlemleri konusunda eğitimi de büyük önem taşımaktadır. Bir

kişide silikozis belirlendiğinde, o kişinin yeniden silikaya maruz kalması önlenmelidir. Silika

maruziyeti önlense bile hastalık progresyon göstermeye devam etmektedir.

Page 12: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

12

Silikozisli bir olgunun bulunması yani ‘indeks vakanın bulunması’ işyerindeki maruziyetin ve

kontrol önlemlerinin yetkililerce değerlendirilmesi diğer çalışanların sağlığını korumak

açısından önemlidir.

İşyerindeki maruziyetin ve kontrol önlemlerinin izlenmesi yanı sıra çalışanlar da silikanın

sağlık etkileri açısından periyodik olarak izlenmelidir. İzlemde semptomlar, spirometre ve

akciğer grafisi ile değerlendirme yapılmaktadır. Bu şekilde izlenen işçilerde silikozis gelişse

bile daha hafif seyrettiği gözlenmiştir.

Ülkemizde de bu konuda bazı olumlu adımlar atılmıştır. Çalışma Bakanlığı tarafından ‘Ulusal

Pnömokonyoz Önleme Programı’ oluşturularak 2015 yılı sonuna kadar kısa, orta ve uzun

vadeli hedefler ortaya konulmuştur. Kot kumlama sektöründe silikozis olgularının hızlı

artması ve ölümlerin çok yüksek olması nedeniyle Sağlık Bakanlığı Mart 2009’de bir genelge

yayınlayarak silika içeren malzemelerle kumlama yapılmasını yasaklamıştır. (Bu genelge ek

olarak yer almaktadır.)

Yine kot kumlama sektöründe çalışanların büyük bir kısmının sosyal güvencesinin olmaması

nedeniyle Hıfzısıhha Kanunu’nda değişiklik yapılarak silikozis de sağlık hizmetlerinden

ücretsiz yararlanılan hastalıklar grubuna eklenmiştir. Ancak ülkemizde kayıt dışı çalışmanın

yaygın olması ve denetimlerin yetersiz olması nedeniyle sorunun kısa vadede çözümünün zor

olduğu da bir gerçektir.

Kömür İşçisi Pnömokonyozu kömür tozuna maruz kalma süresi ve maruziyetin boyutu

hastalık riskini belirler. Kömür başlıca karbon, hidrojen, oksijen ve nitrojenden oluşmasına

rağmen, kömür tozu esasen içinde 50’den fazla madde ve onun oksit bileşenlerinden oluşan

kompleks ve heterojen bir karışımdır. Kömür tozundaki mineral miktarı ise tozun partikül

boyutuna ve kömür damarına bağlıdır. Kömür tozunda bulunan önemli mineraller kaolinit,

illit, kalsit, pyrit ve kuvartsdır (silika). Yüksek dereceli kömür tozunun içinde düşük dereceli

Page 13: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

13

kömür tozundakinden daha fazla silika bulunmaktadır. Etkilenen madencilerin çoğu 50 yaşın

üstündedir. KİP prevalansını esasen kömür tozunun kömür tozundaki serbest silika miktarı ve

yüksek uçucu içeriği gibi özellikler ve maruziyet faktörleri belirler.

Solunabilir kömür tozuna maruziyet KİP gelişiminde en önemli risk faktörüdür, fakat kömür

kategorisi (karbon içeriği) ve tozun akciğerlerde kalış süresi de riski arttırmakta, fakat silika

miktarı riski belirgin şekilde arttırmamaktadır. Eğer vücudun doğal savunma mekanizmaları

yetersiz kalırsa inhale edilen kömür tozu aşırı reaktif bir hal alabilir. Kömür tozunun

inhalasyonu sonucunda KİP, bronşit, amfizem, romatoid pnömokonyoz (Kaplan sendromu)

ve silikozis gibi birçok hastalık tablosu ortaya çıkabilir.

Türkiye’deki birçok madende, serbest kristal silika (kuvarts) miktarı %10’un altnda olup

pnömokonyoz gelişiminde belirgin etkisinin olmadığı bildirilmektedir. Zonguldak kömür

madenlerinde kömür tozundaki kuvarts miktarı ise %4.7-7.8 arasında ölçülmüştür. Zonguldak

kömür havzası başlıca bitüminüs kömür rezervine sahiptir, Anadolu’daki diğer beş kömür

havzasında ise linyit rezervleri bulunmaktadır. Türkiye’de 1978-1984 arasında resmi olarak

bildirilen KİP rakamları 90-250 arasında olmuştur. Bu rakamlara gore KİP Türkiye’deki en

sık görülen meslek hastalığıdır. Durumun bu şekilde görünmesinin temel nedenlerinden biri

kömür sektörününün devlet sektörü olması ve bildirimlerin düzenli olması ile açıklanabilse

de bu rakamların da aslında gerçeği yansıtmadığı ve KİP olgularının bir çoğunun bildiriminin

yapılmadığı söylenebilir.

KİP için en riskli meslek kömür madenciliğidir. Kömür madenciliği sektöründe çalışanlar

yerüstünde ve/veya yeraltında çalışır. En çok maruziyet ise yeraltı madenciliğinde söz

konusudur. Kömür madenciliği dışında kömür parçalama ve yüklemesinde, karbon işleyen

grafit değirmenlerinde ve grafit madenciliğinde, karbon elektrodlarının yapımınında, karbon

karası üretiminde çalışanlar da riskli meslek gruplarıdır. Ayrıca kömürün üretiminden sonra

Page 14: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

14

temizlenmesi aşamasında, büyük miktarda kömür işleyen üretim tesisterinde çalışanlarda da

maruziyet söz konusudur. Madenden ayrılan ya da emekli olan çalışanların toz maruziyetleri

kesilmiş olsa bile yıllar sonra bu kişiler meslek hastalığına yakalanabilmekte veya mevcut

mesleki hastalıkları artabilmektedir.

Akciğerlerde toz birikimi sonrasında biyolojik yanıtın oluşmasına kadar geçen süre bazen

oldukça uzun olabilir. Matematik modellerde, bir yıl süre ile yoğun toz maruziyeti sonrasında

akciğerlerdeki toz yükünün akciğerlere giren total toz kitlesinin %9’u olduğu hesaplanmıştır.

Eşdeğer toz yüküne aralıklı toz maruziyeti sonrasında 5 yılın sonunda erişmekte, ve bu

şekilde 25 yılın sonunda akciğerlerdeki toz yükünün akciğerlere giren total toz kitlesinin

%1.5’u olduğu hesaplanmıştır. Fakat akciğerlerde biriken toz miktarı tozun özelliği, yüzey

kimyası ve fiziksel özellikleri ve tozun biyolojik aktivitesi ile ilişkilidir. Toz maruziyeti

sonrasında gelişen doku reaksiyonun ağırlığı ise kümülatif akciğer toz yükü ile ilişkilidir.

Kömür maden tozu içerisinde madenin çıkartıldığı kayanın özelliklerine, kömür damarının

özelliklerine, kömür üretiminde kullanılan teknolojiye, ve tozu azaltıcı önlemlerin

kullanımına göre değişken miktarlarda kuvarts (kristal silika) bulunur. Maruziyet miktarı

direkt olarak ise kişinin çalışma özgeçmişi, işyerindeki tozla mücadeleyi gösteren

mühendislik önlemlerinin etkinliği, kişisel veya statik monitörlerle yapılan toz ölçümlerinin

yapılıp yapılmaması ile belirlenebilir. Bununla birlikte, solunabilir tozu örneklemek kolay bir

işlem değildir. Bazen toz maruziyet süresi ve miktarından ziyade kişisel yatkınlık nedeni ile

çok az bir toz maruziyeti ile de pnömokonyoz gelişebileceği unutulmamalıdır. KİP’in

kontrolu ancak maruziyetin önlenmesi, tıbbi sürveyans, araştırma ve eğitimi de içeren

kapsamlı önleme stratejileri ile mümkün olmaktadır. Madende yapılan çalışmalarda daha az

toz çıkaracak metodların uygulanması (yapılan işlemler sırasında toz oluşumunun en aza

indirilmesi için, önceden yüzeylerin ıslatılması, su bariyerleri ile oluşan tozun yayılmasının

Page 15: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

15

engellenmesi ve havada asılı bulunan tozun çöktürülmesi, maden zemininde ve ekipmanların

üzerinde biriken tozun havaya kalkmasını önlemek için yüzeylerin ıslatılması, cevherin

taşınması sırasında toz oluşumunun önlenmesi için (kapalı bantlar, uygun bant hızı vb.)

gerekli önlemlerin alınması), doğru planlanmış havalandırmayla havadaki toz

konsantrasyonunun azaltılması, oluşan tozun çalışanlara ulaşmasını engelleyici tedbirlerin

alınması, belirli aralıklarla ortamdan örnekler almak suretiyle havadaki toz miktarı ve cins

tayininin yapılması birincil önlemler olarak sayılabilir. Maden işçilerinin işe giriş

muayenelerinin, aralıklı (periyodik) kontrol muayenelerinin, geç muayenelerinin (işten

ayrıldıktan sonra) yapılması ise ikincil önlemlerdir. Eğitim ve araştırma bütün bu önlemlerin

planlamasında önemli unsurlardır.

Asbest ateşe, neme, aside ve korozyona dirençli olması yanında güçlü, dayanıklı, esnek ve

ucuz olması gibi çeşitli olumlu özellikleri nedeniyle “mucize mineral” olarak adlandırılmıştır.

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra karsinojenik olduğu ortaya çıkınca, ismi adeta

“öldürücü toz” olmuştur. Endüstride “amyant” olarak da bilinen asbest dünyada ısıtma

boruları, yalıtım, su borusu kaplamaları, seramik musluk tutturucuları, zemin, duvar ve

tavanlarda yangın emniyeti için, kanalizasyon boruları, otomobil ve motosiklet fren balataları

gibi pek çok alanda kullanılmaktadır.

Çok büyük bir gerilme direncine sahiptir. Isı ve ses yalıtımı sağlar. Küçük kesitsel çaplarıyla

iğneye benzerler ve kendiliğinden akciğerin periferine geçme eğilimindedirler. Bu özellikleri

nedeniyle kristal tozlardan daha patojenik oldukları düşünülmektedir.

Asbest temasının doğrudan kanıtları akciğer dokusunda (cerrahi veya post-mortem), bronko

alveoler lavajda ve balgamda lif sayısı ve asbest cisimciklerinin varlığıdır. Asbest temasının

Page 16: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

16

güvenli bir seviyesinin olmadığı bilinen bir bilimsel gerçektir. Asbestin Avrupa’da da

insanlar için karsinojen olduğu uzun yıllardan beridir bilinmektedir.

Ülkemizde özellikle köy evlerde zemin ve duvarların badanasında kullanılmakta ve “çelpek”,

“aktoprak” gibi değişik isimlerle anılmaktadır. Bu materyalin ezilmesi, toz haline getirilmesi

ve suda eritildikten sonra duvarlara sürülmesi uygulamalarının ise her yıl tekrarlanarak

yapılmaktadır. Türkiye’nin bazı kırsal bölgelerinde sık bir ölüm nedenidir. Anadolu’da

özellikle tarımsal bölgelerde köylüler bu materyali duvarlar için sıva materyali (beyaz alçı),

çatılarda ve zeminlerde su ve ısı yalıtımında, bebe pudrası olarak ve çömlekçilikte

kullanmaktadır. Ülkemizde asbestin endüstriyel kullanımı çok fazla olmamasına rağmen,

çevresel asbest maruziyeti önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Metintaş ve arkadaşları mesleki asbest maruziyeti olan kohorta benzer şekilde çevresel asbest

teması olan köylülerde de yüksek oranlarda plevral plaklar ve plevral fibrozis saptamışlardır.

Farklı asbest tiplerinin plevral lezyon yapma sıklıklarını farklı bulmuşlardır. Plevral plakların

yaşla birlikte artış gösterdiğini bildirmişlerdir. Çevresel temas için popülasyonun temasının

doğumla beraber başlamadığını, ilk plevral değişikliklerin yaklaşık 30 yıl sonra oluştuğunu

ve plevral plak insidansının yaşla beraber arttığını bildirmişlerdir.

Yine diğer mesleki asbest vakalarında maruziyetten 15-20 yıl sonra akciğer hastalıklarının

seyrettiği yönündedir. Asbest maruziyeti Asbestozise sebep olur. Bu hastalığa yakalanan

kişiler geçmişte daha çok solunum yetmezliğinden ölmekteyken, günümüzde akciğer kanseri

gittikçe artan oralarda ölüm nedeni olmaktadır.

Ülkemizde asbest temasına bağlı gelişen akciğer ve plevra hastalıklarının gelişiminde daha

çok çevresel temas önemlidir. Asbeste bağlı gelişen hastalıklar önlenebilir hastalıklardır.

Halk sağlığı açısından çevresel asbest temasını azaltmak ve/veya yok etmek için tüm

koruyucu önlemler alınmalıdır.

Page 17: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

17

Alüminyum, berilyum, kadmiyum, kobalt, demir ve nikel başta olmak üzere metallerin akut

ve/veya kronik maruziyetlerinin pek çok meslek hastalığına yol açtığı bilinmektedir. Akut ve

Kronik Berilyum Hastalığı metallerin neden olduğu meslek hastalıklarından sadece birisidir.

Berilyum çok yüksek erime noktası, yüksek gerilme direnci, nispeten düşük yoğunluğu ve

yüksek oksitlenme direnci gibi özellikleri nedeniyle savunma, havacılık, uzay,

telekomünikasyon ve bilgisayar endüstrilerinde kullanıma uygun bir metaldir. Günümüzde

özellikle berilyumflorür, berilyumklorür, berilyumnitrat, berilyum sülfat gibi berilyum tuzları

sanayide yaygın olarak kullanılmaktadır. berilyum maruziyeti meslek dışı nedenlerle de

olabilir. Berilyum kullanımının olduğu sektörlerde çalışanların kıyafetleri ile temas etme,

berilyum üretiminin/kullanımının olduğu endüstrilerde yaşanan kazalar ve floresan

lambaların kırılması gibi yollar bu kapsamda değerlendirilebilecek maruziyet biçimleridir.

Hastalık özellikle berilyum bileşiklerinin (özellikle berilyum oksit) inhalasyonuna bağlı

olarak gelişmektedir.

Berilyum kullanımının yaygın olduğu sektörler; Atomik endüstri, Dental teknisyenlik,

Elektronik sanayisi, Laboratuvar, Metal ve alaşım üretimi, Nükleer reaktör endüstrisi, Radar

üretim sektörü, Seramik üretimi, Uçak endüstrisi, Uzay sanayisi dir.

Berilyum tozlarının inhale edilmesi göz, burun, boğaz ve akciğerlerde irritasyona neden olur.

Ateş, halsizlik, burun akıntısı, burun kanaması, prodüktif olmayan öksürük, göğüs ağrısı,

nefes darlığı gibi semptom ve bulgular gelişebilir. Mide bulantısı, kusma, ağızda metalik tat

oluşumu ise rastlanabilecek diğer şikayetlerdir. Ancak ağır maruziyet durumlarında bronşit

ve/veya pnömoni gelişimi ve ciddi vakalarda siyanoz da saptanabilir. Tanı konulduğunda

kronik olmayan hastaların çoğu oksijen tedavisi, gerekirse mekanik ventilasyon desteği ve

Page 18: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

18

sekonder enfeksiyonların önlenmesi için antibiyoterapi gibi tedavilerle 1-4 hafta içerisinde

tamamen iyileşirler.

Kronik hastalıkların 2,5μm’den daha küçük çapta ince partikül berilyum tozuna maruz

kalanlarda ve makinistler, bıçakçılar ve şerit testereciler gibi işkollarında çalışanlarda hastalık

gelişme riski daha yüksektir. Son yıllarda bazı çalışmalar deri yoluyla da berilyum

maruziyetinin de berilyum sensitizasyonuna neden olabileceğine işaret etmektedir. Akciğer

temel hedef organ olmasına rağmen hastalık lenf nodları, deri, tükrük bezleri, karaciğer,

dalak, böbrek, kemik, myokard ve iskelet kasını da tutabilir.

Yüksek teknoloji kullanılan sektörler berilyum maruziyeti açısından yüksek risk

taşımaktadırlar. Türkiye’de izin verilen berilyum eşik değeri 2 miligram/m3’tür. Ancak

berilyum için Mesleki Güvenlik ve Sağlık Bakanlığı (Occupational Safety and Health

Administration, OSHA) mesleki maruziyet sınırını 2 mikrogram/m3 olarak belirlemiştir.

Hatta bu sınır 1949 yılında Anatomik Enerji Komisyonu tarafından yüksek bulunarak 0,2

μg/m3 olarak değiştirilmiştir. Berilyum ile mücadelede koruyucu tedbirlerin arttırılması ve

eşik değerlerin düşük tutulması ile yapılabilir.

Bissinosis son 10 yıldır “Organik Tozla İndüklenen Astım Benzeri Hastalık” olarak

tanımlanmaktadır. Özellikle pamuk tozuna kronik maruziyet durumundaki çalışanlarda

öksürük, balgamın arttığı görülmektedir. Gene çalışanlarda yıllık akciğer fonksiyonu kaybı da

hızlanmıştır. Toplam pamuk tozu maruziyetinden çok tozdaki endotoksin konsantrasyonunun

solunumsal semptomlara ve havayolu hastalığına yol açtığı anlaşılmıştır.

Bissinosisin erken döneminin özelliği ilk iş gününde belirgin olan göğüste baskı hissi,

öksürük, hışırtılı solunum ve dispnedir. Bulgular haftanın ilk çalışma gününden sonra

Page 19: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

19

düzelmektedirler. Ancak hastalık ilerledikçe göğüste sıkışıklık hissi kronikleşir, solunumsal

yakınmalar ve havaakımı sınırlanması maruziyetten uzaklaşılsa bile kalıcılaşır. Bissinosis

gelişme riski toz maruziyetinin yoğunluğuna, maruziyet süresine, işe ve lif tipine bağlıdır.

Son ürüne (pamuklu giysi) maruz kalmak bissinozise yol açmamaktadır. WHO’nun bissinosis

sınıflandırmasın da Solunum yolu irritasyonu; Evre 1: “Toz maruziyeti ile birlikteki

öksürük”, Evre 2 “Toz maruziyeti ile başlayan veya alevlenen kalıcı balgam (yılın 3

ayında)”, Evre 3 “Toz maruziyeti ile başlayan veya kötüleşen, göğüs hastalığının

alevlenmesiyle gözlenen veya 2 yıldır kalıcı hale gelmiş balgam” olarak tanımlanmıştır.

Çalışma yerlerindeki toz kontrolu, eski teknolojinin terk edilmesi olgu sayısını azaltmaktadır.

KOAH hastalarının %19 unun iş yerinde maruz kalınan zararlı gaz ve partiküllerden

kaynaklandığını göstermektedir. Sülfür oksit/sülfür dioksitler en çok kömür ve gaz yağının

yandığı iş yerlerinde, nitrojen oksit/nitrojen dioksit yüksek ısıda yapılan yakma işlemlerinde

serbestleşir. Trafiğin yoğun olduğu ana arterlerdeki temel kirleticiler nitrojen oksitlerdir.

Trafikte önemli kirleticilerden biriside kurşundur. Tarım alanında çalışanlar; hayvan

yetiştiricileri, çiftçilerde maruz kaldıkları zararlı gaz ve partiküller (ortamdaki amonyak,

hidrojen sülfür, inorganik ve organik tozların miktarı) nedeniyle KOAH gelişebilir. Uzun

süreli kömür, altın madenlerinin tünellerinde, karayolu tünellerinin yapımında, biriket üretim

alanlarında çalışanlarda, solunan partikül miktarı sürekli 10000μg/ m3 ise KOAH meydana

gelme şansızlığı yüksektir. İnşaat sektörü çalışanları toz, α-quartz, yağ buharı ve nitrojen

dioksite maruz kalırlar. Tünel işi çalışanları da benzer zararlı gaz ve partiküllere maruz

kalırlar. Tünel delinirken, kayalar dinamitlenirken çalışanlar sert kaya tozlarına maruz

kalırlar. Bu iş yerlerinde genelde ağır iş makineleri kullanılır. Bu makinelerden karbon

monoksit, nitrojen oksitler, hidrokarbonlar ve çeşitli gaz ve partiküller çalışma alanına

Page 20: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

20

serbestleşir. Bu çalışma alanlarında serbestleşen α-quartz akım kısıtlamasına sebep olan ana

elemandır.

KOAH’a neden olan sigara dışı faktörleri mesleksel maruziyet;

Tahıl çiftçiliği; tahıl unları, organik ve inorganik tozlar

Hayvan yetiştiriciliği; organik tozlar, amonyak, hidrojen sülfid,

Toz maruziyeti; kömür madenciliği, sert taş madenciliği, tünel kazıcılığı, betonarme

işletmeciliği, inşaat işçiliği, altın madenciliği, demir ve çelik üretimi, biriket-tuğla

üretimi,

Kimyasallara maruziyet; plastik, tekstil, kauçuk endüstrisi, deri işçiliği, gıda üretim

işçiliği,

Kirletici “Pollutant” maruziyeti; kamyon ve tır taşımacılığı, otomobil yapım ve onarımı,

Page 21: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

21

GENEL KORUNMA

Akciğerlerdeki tozun atılmasını sağlayacak veya fibrozisi durduracak bir tedavi yöntemi söz

konusu değildir. Bu yüzden mesleki akciğer hastalıklarında spesifik bir tedaviden söz etmek

mümkün değildir. Bununla birlikte daha ileri etkilenmenin önüne geçmek amacı ile hastanın

işyeri ortamından uzaklaştırılması uygun olur. Ayrıca nefes darlığı, kalp yetmezliği vb.

bulgular olursa veya tabloya enfeksiyon eklenirse uygun tedaviler yapılmalıdır.

İşyeri ortamında toz kontrolu en önemli koruyucu yaklaşımdır. Tozun oluştuğu bölümlerde

uygun havalandırma düzenekleri kurulması, tozumanın önüne geçmek için ıslak çalışma

yöntemi uygulanması, gereken durumlarda koruyucu maskelerin kullanılması gibi önlemler

koruma için önemlidir. Toz kontrolu amacı ile yapılan uygulamaların başarılı olup

olmadığının değerlendirilmesi amacı ile ortamdan hava örnekleri alınarak toz ölçümleri

yapılması gerekir. Ayrıca korunma bakımından işe giriş ve aralıklı kontrol muayeneleri ile

sağlık eğitimi de önemlidir. İşe giriş muayenesinde akciğer rahatsızlığı yönünden riskli

olanlar, aşırı sigara içenler belirlenmeli ve toz maruziyeti olan işlerde çalışması önlenmelidir.

Tozlu işyerlerinde çalışanların belirli aralıklarla tıbbi kontroldan geçirilmesi, radyolojik

muayene yapılması ve solunum fonksiyon testlerinin değerlendirilmesi gerekir. İşin yürütümü

sırasında toz oluşabilecek alanlar ve buralarda alınması gereken önlemlerle gerektiğinde

maske kulanımı vb. konular da sağlık eğitimi çalışmalarında ele alınmalıdır.

Her hekimin hangi yakınmayla kendisine başvurmuş olursa olsun her hastaya “Nasıl bir işte

çalışıyorsunuz?”, “İşinizle ilişkili sağlık probleminiz olduğunu düşünüyor musunuz?”,

“Şikayetleriniz işte veya evde daha iyi veya kötü mü?” ve “Şu anda veya geçmişte toz,

duman, kimyasallar, radyasyon ve gürültüye maruz kaldınız mı?” sorularını yöneltmesi,

düzenli sağlık gözetimi ve teknolojik tedbirlerin alınması mesleki solunum sistemi

hastalıklarını azaltacaktır.

Page 22: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

22

Kaynaklar

Meslek Hastalıkları Epidemiyolojisi ‘Temel Kavramlar’; Fatma EVYAPAN;

Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Meslek Hastalıklarına Genel Klinik Yaklaşım; Arif ÇIMRIN; Dokuz Eylül Tıp

Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Mesleki Akciğer Hastalıklarında Radyolojik Değerlendirme; Nilüfer AYKAÇ

KONGAR; Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma

Hastanesi

Meslek Hastalıklarının Tanısında Solunum Fonksiyon Testleri; Tunçalp DEMİR;

İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Mesleki Astım ve Bissinosis; Peri ARBAK; Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs

Hastalıkları Anabilim Dalı

Silikozis; Metin Akgün; Atatürk Üniversitesi, Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları

Anabilim Dalı

Kömür İşçisi Pnömokonyozu; Meltem TOR; Karaelmas Üniversitesi tıp Fakültesi

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Asbest İle İlişkili Plevra ve Akciğer Hastalıkları; Tekin YILDIZ, Güngör ATEŞ;

Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Berilyuma Bağlı Akciğer Hastalıkları; Osman ELBEK,1,Şermin BÖREKÇİ,2;

1,Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı,

Aydın, 2, İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları

Anabilim Dalı

Mesleki Etkenlere Bağlı Gelişen KOAH; Nurhayat YILDIRIM; İstanbul Üniversitesi,

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Kaynakçada belirtilen kaynaklardan, ilgili mevzuat ve resmi yazışmalardan ve ÇASGEM

eğitim notlarından derlenmiştir.

Page 23: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

T.C. EK-1

SAĞLIK BAKANLIĞI

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı : B10.0.TSH.0.10.00.06.

Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı

Mithatpaşa Cad. No:3 B Blok Kat:4 No:22 Sıhhiye /ANKARA

Tel. 0 312 585 13 36

Konu : Silikozis

24.09.2008 / 29184

GENELGE

2008/62

Bilindiği gibi Silikozis, pnömokonyozlar başlığı altında toplanan akciğer hastalıklarındandır.

Hastalık mesleki akciğer hastalıkları arasında hızlı seyreden ve ölümcül olanlarından birisi olup

koruyucu tedbirlerle önlenebilir. Silikozis solunabilir büyüklükteki (0,5-5 µm çaplı) silis

partiküllerinin inhalasyonuyla oluşur ve çoğunlukla radyografiyle saptanabilir. Silikanın yüksek

derecede fibrozis yapıcı etkisinin çeşitli açıklamaları yapılmışsa da hangi mekanizma ile akciğerlerde

granülomlar ve fibrozis oluşturduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Yerkabuğunun esas elemanı olan silika başlıca granit, çakmak taşı, kuvars kaya ve taşlarında

bulunur. Silika moleküllerinin bir araya gelmesi ile oluşan kristal formları kuvars, tridinite ve

kristobalit olarak isimlendirilir. Yeraltından çıkarılan cevher ne olursa olsun çok miktarda silisyum

dioksit (SiO2; silika) ile karışmış durumdadır.

Silika kristalleri ile etkilenim koruyucu tedbirlerin alınmadığı taş ocaklarında ve maden

ocaklarında, tünel kazılması, madenin işlenmesi ve öğütülmesi, kayaların delinmesi ve kırılması gibi

işlemler sırasında meydana gelmektedir. Silikozis açısından riskli diğer işler yine kum, kaya, taş veya

madenlerin kullanıldığı ya da işlendiği dökümcülük, cam sanayi, seramik ve çanak çömlek yapımı,

kiremit, çimento üretimi ve kumlama işlemleridir. Kumlama (kuvars tozu püskürtme) işlemleri

sanayide pek çok işte yapılmaktadır. Özellikle döküm ve metal eşya işkolunda boya artıklarının

giderilmesi, döküm işlerinde çapakların giderilmesi örnek verilebilir. Son yıllarda bu hastalığa diş

teknisyenleri ve kot kumlama işleri yapanlarda da dikkat çekici sıklıkta rastlanmaktadır.

Silika ile karşılaşma derecesine göre hastalık Akut, Hızlanmış ya da Kronik formda seyreder.

Hastaların bir kısmında Tüberküloz da gelişir. Hastalığın ortaya çıkışına kadar tozlu ortamda çalışma

süresi genel olarak 10-20 yıldır. Bu süre 2-5 yıla kadar inebilir. Çok tozlu ortamlarda altı aylık bir

çalışma ile silikozis gelişme olasılığı bulunmakla birlikte bu gibi akut silikozis olguları çok enderdir.

Silikozisin tanısı tozla temas öyküsüne ve radyolojik bulgulara elenmesine dayanır. Silikozisin

başlangıç dönemlerinde hiçbir belirti ve fizik muayene bulgusu saptanmazken bu evrede hastalığın

varlığını belli eden tek bulgu röntgen filminde lineer gölgelerde artma ya da serpilmiş ufak (1.5 mm

den küçük) nodüler gölgelerdir. Maruziyetin sürmesi durumunda akciğerlerdeki bu opasiteler boyut ve

sayıca artarak yaygınlaşırlar. Akciğerlerde oluşan bu fibrotik değişiklikler nedeni ile hasta artık

semptom vermeye başlar ve restriktif değişiklikler solunum fonksiyon testleri ile de saptanabilir.

Bakanlık olarak amacımız, büyük opasiteler oluşmadan hatta küçük opasitelerin yoğunluğu

artarak hasta semptomatik hale gelmeden erken tanı koyabilmektir. Akciğerlerde opasiteleri olan

hastalarda hastalığın doğru tanısını koyabilmek için ayrıntılı çevre ve meslek öyküsü almak ve PA

akciğer grafilerini özenle değerlendirmek gerekir.

Page 24: Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları Ders Notu - Ekrem ÇAKMAK

T.C. EK-1

SAĞLIK BAKANLIĞI

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı : B10.0.TSH.0.10.00.06.

Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı

Mithatpaşa Cad. No:3 B Blok Kat:4 No:22 Sıhhiye /ANKARA

Tel. 0 312 585 13 36

Konu : Silikozis

Bu nedenle yukarıda sözü edilen işlerde çalışan ya da herhangi başka nedenle toza maruz

kalan kişilerde aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekmektedir:

1. Akciğer grafilerinde şüpheli yuvarlak opasiteleri olanların teşhise yönelik

anamnezlerinde çalıştığı iş ve işyeri ortamı ile ilgili bilgilerin ayrıntılı olarak alınması

ve gerekli görülenlerin Meslek Hastalıkları Hastanesine sevkinin yapılması,

2. Silikozis teşhisi konulan hastaların çalıştıkları işyerleri ve risk altında olan tüm

işkollarına İl Sağlık Müdürlüğü Gıda Çevre Kontrol Şube Müdürlüğünce gerekli

denetimlerin yapılması,

3. Söz konusu denetimler sırasında şüpheli vakalar görüldüğünde gerekli sevk

işlemlerinin düzenlenmesini sağlamak için işveren ya da işveren temsilcilerinin

uyarılması,

4. Konunun hastaneler, sağlık ocakları ve aile hekimlerine iletilerek tüm sağlık

personeline duyurulması sağlanmalıdır.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Uzm. Dr. Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU

Bakan a.

Müsteşar

DAĞITIM:

81 İl Valiliği