medenÎ yargida İstİnaf İle İlgİlİ hÜkÜmlerİn zaman ...°stinaf zaman İtibariyle...

24
1 MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN İTİBARİYLE UYGULANMASI Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ /Yrd. Doç. Dr. Evrim ERİŞİR Giriş Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu 2005 yılında 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun ile bölge adliye mahkemeleri kurulmuştur. 5235 sayılı Kanun, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girdiği hâlde (m. 55), bölge adliye mahkemeleri hemen göreve başlayamamıştır. 5235 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinde (sonradan 5348 sayılı Kanun ile teselsül ettirilen geçici 3. madde) Adalet Bakanlığı’nca bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde bölge adliye mahkemelerin kurulacağı, bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarihin Resmî Gazete’de ilan edileceği öngörülmüştür. Aynı yıl 5236 sayılı Kanun ile Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na, 5308 sayılı Kanun ile İş Mahkemeleri Kanunu’na, 5311 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na istinaf hükümleri ilave edilmiştir 1 . İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasını düzenlemek üzere 5236 sayılı m. 21 ile Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici m. 1’e göre bölge adliye mahkemelerinin, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Geçici m. 2 uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihinde Yargıtay’da incelenmekte bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan davaların bölge adliye mahkemelerine gönderileceği; Yargıtay hukuk daireleri ve Hukuk Genel Kurulu tarafından karara bağlanmış dava dosyaları bakımından bu Kanunun istinaf yoluna ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı, bu dava dosyaları hakkında mahkemelerin direnme veya yeniden hüküm kurmak suretiyle verdikleri kararlar hakkında, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun bu Kanun’la yapılan değişiklikten önceki temyize ilişkin hükümleri uyarınca yalnız temyiz yoluna başvurulabilir. Geçici m. 2’ye göre ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 5348 sayılı Kanun m. 1 ile zaman itibariyle uygulama ile ilgili anılan Geçici m. 1, Geçici m. 2 olarak değiştirilmiştir. Yeni hükme göre bölge adliye mahkemelerinin, Resmî Gazete’de ilan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Anabilim Dalı İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Anabilim Dalı 1 Ülkemizde istinafın tarihi gelişimi ve adlî yargıda istinafa duyulan ihtiyaç hakkında ayrıntılı açıklama için bkz. İstinaf Mahkemeleri, Uluslararası Toplantı 7-8 Mart 2003, Ankara 2003; Yılmaz, Ejder: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi (Şerh), 2. Baskı, Ankara 2013, s. 1475 vd.; Hukuk Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, Ankara 2007; Özekes, Muhammet: 100 Soruda Medenî Usûl Hukukunda Yeni Kanun Yolu Sistemi İstinaf ve Temyiz, 3. Baskı Ankara 2016, s. 33 vd. ve 45 vd.; Akkaya, Tolga: Medenî Usûl Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 31 vd.; Akil, Cenk: İstinaf Kavramı, Ankara 2010, s. 181 vd. ; Meraklı Yayla, Deniz: Medenî Usûl Hukuku’nda İstinaf Kanun Yolunda Yeniden Tahkikat Yapılması, Ankara 2014, s. 19 vd.

Upload: others

Post on 30-Oct-2019

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

1

MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN

ZAMAN İTİBARİYLE UYGULANMASI

Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ/Yrd. Doç. Dr. Evrim ERİŞİR

Giriş

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu 2005 yılında 5235 sayılı

Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve

Yetkileri Hakkındaki Kanun ile bölge adliye mahkemeleri kurulmuştur. 5235 sayılı Kanun, 1

Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girdiği hâlde (m. 55), bölge adliye mahkemeleri hemen

göreve başlayamamıştır. 5235 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinde (sonradan 5348 sayılı

Kanun ile teselsül ettirilen geçici 3. madde) Adalet Bakanlığı’nca bu Kanun’un yürürlüğe

girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde bölge adliye mahkemelerin kurulacağı, bölge

adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarihin

Resmî Gazete’de ilan edileceği öngörülmüştür. Aynı yıl 5236 sayılı Kanun ile Hukuk Usûlü

Muhakemeleri Kanunu’na, 5308 sayılı Kanun ile İş Mahkemeleri Kanunu’na, 5311 sayılı

Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na istinaf hükümleri ilave edilmiştir1.

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasını düzenlemek üzere 5236 sayılı m.

21 ile Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici m. 1’e göre bölge adliye

mahkemelerinin, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin

Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Geçici m. 2 uyarınca Resmî Gazete’de ilan

edilecek göreve başlama tarihinde Yargıtay’da incelenmekte bulunan ve henüz karara

bağlanmamış olan davaların bölge adliye mahkemelerine gönderileceği; Yargıtay hukuk

daireleri ve Hukuk Genel Kurulu tarafından karara bağlanmış dava dosyaları bakımından bu

Kanun’un istinaf yoluna ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı, bu dava dosyaları hakkında

mahkemelerin direnme veya yeniden hüküm kurmak suretiyle verdikleri kararlar hakkında,

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun bu Kanun’la yapılan değişiklikten önceki temyize

ilişkin hükümleri uyarınca yalnız temyiz yoluna başvurulabilir. Geçici m. 2’ye göre ise bölge

adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Kanunu’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 5348

sayılı Kanun m. 1 ile zaman itibariyle uygulama ile ilgili anılan Geçici m. 1, Geçici m. 2

olarak değiştirilmiştir. Yeni hükme göre bölge adliye mahkemelerinin, Resmî Gazete’de ilan

Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Anabilim Dalı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Anabilim Dalı

1 Ülkemizde istinafın tarihi gelişimi ve adlî yargıda istinafa duyulan ihtiyaç hakkında ayrıntılı açıklama için bkz.

İstinaf Mahkemeleri, Uluslararası Toplantı 7-8 Mart 2003, Ankara 2003; Yılmaz, Ejder: Hukuk Muhakemeleri

Kanunu Şerhi (Şerh), 2. Baskı, Ankara 2013, s. 1475 vd.; Hukuk Muhakemesinde İstinaf El Kitabı, Ankara

2007; Özekes, Muhammet: 100 Soruda Medenî Usûl Hukukunda Yeni Kanun Yolu Sistemi İstinaf ve Temyiz,

3. Baskı Ankara 2016, s. 33 vd. ve 45 vd.; Akkaya, Tolga: Medenî Usûl Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 31

vd.; Akil, Cenk: İstinaf Kavramı, Ankara 2010, s. 181 vd.; Meraklı Yayla, Deniz: Medenî Usûl Hukuku’nda

İstinaf Kanun Yolunda Yeniden Tahkikat Yapılması, Ankara 2014, s. 19 vd.

Page 2: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

2

edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar

hakkında, kesinleşinceye kadar Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanunla

yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur2 3.

İki yıllık zaman zarfında bölge adliye mahkemeleri göreve başlayamamış, yalnız

Adalet Bakanlığı’nın 5 Haziran 2007 tarihli kararı ile dokuz ilde bölge adliye mahkemesinin

kurulmasının; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 15 Mayıs 2007 tarihli 206 nolu

kararında ise bölge adliye mahkemelerinin hangi illerin mülkî sınırlarını kapsayacak şekilde

kurulduğunun açıklanması ile yetinilmiştir4 5. Daha sonra, 5235 sayılı Kanun’un 25. maddesi

uyarınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 7 Haziran 2011 tarih ve 187 sayılı olumlu

görüş kararı ve 13 Haziran 2011 tarihli Adalet Bakanı oluru ile dokuz yere ek olarak altı yerde

daha bölge adliye mahkemesi kurulması kabul edilmiştir. Aynı karar ve duyuru ile toplam on

beşe ulaşan bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri ve daire sayıları belirlenmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da istinaf hükümlerine yer verilmiş (m. 341-360),

bölge adliye mahkemelerinin Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte göreve başlayacağı

varsayımından hareket edilmiştir. Ne var ki, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1 Ekim 2011

tarihinde yürürlüğe girmesine rağmen, bölge adliye mahkemeleri yine göreve

başlayamamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlayamaması Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nda öngörülmediği ve geçiş hükmü de getirilmediği için uygulanacak kanun yolu

hükümleri konusunda tereddüt meydana gelmiştir. “Torba Kanun” olarak isimlendirilen 6217

sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılmasıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair

2 “Yapılan değişiklikle, bölge adliye mahkemelerinin 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece

Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun Geçici 2 nci

maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna

başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 26.9.2004

tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına

devam olunacağı esası benimsenmiştir. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden önce, aleyhine

temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından yasa yolu incelemesi yapılacak, bu dosya

ve işler bölge adliye mahkemelerine gönderilmeyecektir.” (Hükümet Gerekçesinden).

3 Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce temyiz yoluna başvurulmamış hükümler için

5236 sayılı Kanun ile getirilmiş bulunan HUMK hükümlerinin uygulanacağı, yani bölge adliye mahkemelerine

başvurulacağı yönünde bkz. Alangoya, H. Yavuz: Yargılama Hukukumuzda Bir “Sorun”, İBD 2009/3, s. 1191.

Bu konuda ayrıca bkz. Akil, s. 195, 196.

4 RG 5 Haziran 2007 S. 26543.

5 Alangoya, yeni kanun yolu sisteminin hukuken hayata geçmiş olmakla beraber fizikî varlığa kavuşamamasını

şu sözlerle eleştirmiştir: “Diğer bir ifade ile 1 Haziran 2007’den sonra kanun yoluna yapılan başvurular yasal

düzenlemeye aykırı, hukuk düzenimize uymayan bir kanun yolu sistemine tabi olmuşlar ve olmaya devam

etmektedirler. Bu duruma ve çözümüne ilişkin hiçbir açıklama yapılmış değildir. Hukuk düzenimiz rastlanmadık

bir tablo göstermektedir. Uygulanması gereken mevzuata göre üç kademeli bir yargı sistemi varken, fiilen hiçbir

hukuki temele dayanmayan iki dereceli bir sistem uygulanmakta, kaldırılmış bulunan karar düzeltme yoluna

başvurular üzerine bozma kararları onanmaya veya onama kararları bozmaya dönüştürülebilmektedir.” (s. 1193,

1194). Bu konuda ayrıca bkz. Alangoya, H. Yavuz/Yıldırım, M. Kâmil/Yıldırım, Nevhis Deren: Medenî Usul

Hukuku Esasları, 7. Baskı, İstanbul 2009, s. 506, 507. HMK m. 450’nin HUMK’u tüm ek ve değişiklikleri ile

birlikte yürürlükten kaldırması karşısında 5236 sayılı Kanun’un doğup yaşayamadan öldüğü değerlendirmesi için

bkz. Taşpınar Ayvaz, Sema: Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) Zaman Bakımından Uygulanması,

Ankara 2013, s. 440.

Page 3: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

3

Kanun’un 30. maddesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Geçici 3. madde ilave edilerek

daha önce Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesinde de yapıldığı gibi, bölge

adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar Hukuk

Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış, böylece bölge

adliye mahkemeleri göreve başlayamadığı sürece, 1 Ekim 2011 tarihinden sonra verilen

kararlar için, bölge adliye mahkemesi yerine, 1086 sayılı Kanun hükümlerine göre temyiz ve

ardından karar düzeltme yoluna başvurulmasının yolu açılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından sonra temyiz, ilk derece mah-

kemelerinin kararlarına karşı başvurulan kanun yolu olmaktan çıkmıştır. Bundan böyle ilk

derece mahkemelerinin kararlarına karşı, ilk önce bölge adliye mahkemelerine, buradaki

istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı da temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf

mahkemelerinin kurulamaması nedeniyle bu eksikliği giderdiğini bir ölçüde

söyleyebileceğimiz olağan kanun yolu olan karar düzeltme bölge adliye mahkemelerinin

göreve başlamasından sonra verilen kararlar bakımından yürürlükten kalkmıştır6.

Adalet Bakanlığı, 7 Kasım 2015 tarihinde, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece

Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında

Kanun’un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen bölge

adliye mahkemelerinin 20 Temmuz 2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağını ilan

etmiştir7.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu, 7 Kasım 2015 tarihli 187 sayılı

kararı ile bölge adliye mahkemelerinin 15 yerde faaliyet göstereceğini ilan etmişken8, 29

Şubat 2016 tarihli 53 sayılı kararı ile bölge adliye mahkemelerinin sayısı 15'ten 7'ye

düşürülmüştür9.

Bölge adliye mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren göreve başlamış olsa

da, görülmekte olan davalarda 1086 sayılı Kanun’un temyiz ve karar düzeltme hükümlerinden

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf hükümlerine geçilip geçilmeyeceğinin, özellikle

anılan tarihten kısa bir süre önce ilk derece mahkemelerince verilmiş kararlar ile Yargıtay’ca

bozulan kararların eski mi yoksa yeni mi kanun yolu hükümlerine tâbi olduğunun açıklığa

kavuşturulmasına ihtiyaç vardır. İşte Geçici m. 3 bir yandan da, medenî yargıda istinaf

hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasını düzenlemeye kavuşturmayı amaçlamıştır. Ne

var ki, kaleme alınma şeklindeki zafiyet nedeniyle pek çok tartışmaya yol açan Geçici m. 3,

6 Özekes, s. 41; Karslı, Abdurrahim: Medeni Muhakeme Hukuku, 3. Baskı, İstanbul 2012, s. 783;

Sungurtekin Özkan, Meral: Türk Medeni Yargılama Hukuku, İzmir 2013, s. 349; Ulukapı, Ömer: Medenî

Usûl Hukuku, Konya 2014, s. 432; Kuru, Baki: Medenî Usul Hukuku Ders Kitabı (Ders Kitabı), İstanbul 2015,

s. 558 dn. 2; Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema: Medenî Usul Hukuku, 1. Baskı, Ankara

2016, s. 580; Tanrıver, Süha: Medenî Usûl Hukuku, C. I, Ankara 2016, s. 211. 5236 sayılı Kanun m. 20 ile

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na getirilen istinaf ve istinaf sonrası temyiz hükümleri ile de karar

düzeltme yolu kaldırılmış idi. Bu konuda bkz. Yılmaz, Ejder: İstinaf, Ankara 2005, s. 87.

7 RG 7 Kasım 2015, S. 29525.

8 RG 7 Kasım 2015, S. 29525.

9 RG 1 Mart 2016, S. 29640.

Page 4: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

4

istinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasını eksik bir şekilde düzenleyerek yeni bir

tartışma alanı ortaya çıkarmıştır. Ayrıca Geçici m. 3’ün, iş ve icra mahkemesi kararlarının

istinaf yolu ile denetimini getiren 5308 ve 5311 sayılı Kanunların istinaf hükümlerinin zaman

itibariyle uygulanmasını düzenleyen geçici maddelerini dikkate almayarak farklı

düzenlemeler getirmesi, hükme karşı kanun yoluna başvurulan mahkemeye göre farklı

uygulamalara da kapı aralamıştır.

Geçici m. 3’ün eksik, aksak yapısı ile diğer kanunlarla çeliştiğini kanun koyucu da

fark etmiş ve 1 Temmuz 2016 tarihinde kabul edilen ve Hükümet Gerekçesinde “uygulamada

yaşanabilecek karışıklıkların önlenmesi amacı” vurgulanan 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m. 34 ile hükümde değişikliğe

gidilmiştir. Ancak 6723 sayılı Kanun, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi

olan 20 Temmuz 2016’ya yetişememiş, Kanun’un 23 Temmuz 2016 tarihli Resmî Gazete’de

ilan edilerek yürürlüğe girmesi mümkün olabilmiştir. Geçici m. 3’ün eleştiriye açık ilk hâlinin

20, 21 ve 22 Temmuz 2016 olmak üzere 3 gün yürürlükte kalması, bölge adliye

mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20 Temmuz 2016 tarihinden kısa bir süre önce

verilmiş kararlara karşı 1086 sayılı Kanun’a göre doğrudan temyiz mi yoksa Hukuk

Muhakemeleri Kanunu’na göre istinaf denetiminin yapılacağına, bu çerçevede kanun yoluna

başvuru süresi ile parasal sınırın ne olacağına dair belirsizliği daha da derinleştirmiştir.

Şüphesiz kararı veren mahkemeye göre farklı hükümlerin uygulanmasına 6723 sayılı Kanunla

yapılan değişiklik ile son verilmesi ve ortak bir yürürlük maddesinin getirilmesi daha isabetli

olurdu.

Bu çalışmada ortaya çıkan bu belirsizliğin giderilmesine katkıda bulunulması,

özellikle önümüzdeki dönemde 20 Temmuz 2016 tarihinden kısa bir süre önce verilen

kararlara karşı gerek bölge adliye mahkemelerine gerekse Yargıtay’a yapılan kanun yolu

başvurularında doğru kanun yolunun seçilip seçilmediği, süresinde ilgili kanun yoluna

başvurulup başvurulmadığı ve kanun yoluna başvurulan kararın ilgili parasal sınırın altında

kalıp kalmadığına ilişkin yüksek mahkemeleri meşgul edecek somut meselelere çözüm

üretilmesi amaçlanmıştır.

A. İstinaf Hükümlerinin Zaman İtibariyle Uygulanması İle İlgili Genel Hükümler

ve Bu Hükümlerin Uygulama Alanı

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasını düzenleyen Geçici m. 3/2’nin

yeni hâli, 23 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girmiş, hükmün önceki hâli 20, 21 ve 22

Temmuz 2016 tarihlerinde üç gün süre ile yürürlükte kalmıştır. Geçici m. 3/2’nin yeni hâli,

Geçici m. 3/2’nin önceki hâlinin uygulama alanını bütünüyle ortadan kaldırmadığı için esas

itibariyle ortada iki farklı zaman itibariyle uygulama hükmünün bulunduğunu söylemek yanlış

olmayacaktır.

6217 sayılı Kanun m. 30 ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 3

şu şekildedir:

(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk

Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri

Page 5: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

5

Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek

göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki

hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz

yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı

Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ

454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin

göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan

hükümleri uygulanır.

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanması, ilk iki fıkranın konusunu

oluşturmaktadır. İlk fıkrada, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20

Temmuz 2016’ya kadar Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’ndaki önceki kanun yoluna

ilişkin hükümlerin uygulanacağı, başka bir deyişle istinaf hükümlerinin 20 Temmuz 2016

tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği; ikinci fıkrada ise istinaf hükümlerinin yürürlüğe

girmesinin, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na göre

yapılan kanun yoluna başvurularına etkisi düzenlenmiştir. Ayrıca ikinci fıkrada geçen “20

Temmuz 2016 tarihinden önce temyiz yoluna başvurulmuş olma” ifadesi ile ilk derece

mahkemelerince 20 Temmuz 2016 tarihinden kısa bir süre önce verilmiş kararlara karşı 1086

sayılı Kanun’a göre doğrudan temyize mi, yoksa Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre

istinafa mı gidileceği de dolaylı yoldan düzenlemeye kavuşturulmuştur.

6723 sayılı Kanun m. 34 ile Geçici m. 3’ün 2. fıkrası değiştirilmiş ve fıkraya yeni bir

tümce eklenmiştir. 23 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe giren ikinci fıkranın yeni hâli şu

şekildedir:

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar

hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı

Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin

uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye

mahkemelerine gönderilemez.

Yeni hüküm, ilk derece mahkemelerince 20 Temmuz 2016 tarihinden kısa bir süre

önce verilmiş kararlara karşı hangi kanun yoluna başvurulacağını belirleyen “20 Temmuz

2016 tarihinden önce temyiz yoluna başvurulmuş olma” kriterinin yerine,“20 Temmuz 2016

tarihinden önce karar verilmiş olma” kriterini getirmiş, ayrıca, 20 Temmuz 2016 tarihinden

önce verilen kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği

hükme bağlanmıştır. Hükmün Hükümet Gerekçesinde Geçici m. 3/2’nin önceki ve mevcut

hükmü açıklayıcı bir biçimde karşılaştırılmıştır:

“6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin

faaliyete geçmesinden önce aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş olan kararlar

hakkında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı

Page 6: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

6

Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanması ve

temyiz incelemesinin Yargıtay tarafından yapılması hükme bağlanmıştır. Bir başka ifadeyle

kararların tabi olacağı kanun yolu karar tarihine göre değil, kanun yolu müracaat tarihine göre

belirlenmektedir. Maddeyle, uygulamada yaşanabilecek karışıklıkların önlenmesi

amacıyla kararın tabi olacağı kanun yolunun tespitinde karar tarihi esas alınmaktadır.

Böylece istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinden önce verilen kararlar hakkında

istinaf usulü uygulanmayacak, bu mahkemelerin faaliyete geçmesinden sonra verilen

kararlar ise istinaf kanun yoluna tabi olacaktır. Bununla birlikte oluşabilecek tereddütlerin

önüne geçilebilmesi amacıyla istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinden önce verilen

kararlara ilişkin dosyaların Yargıtay tarafından istinaf mahkemelerine gönderilemeyeceği

vurgulanmaktadır.”

Geçici m. 3’ün 3 gün de olsa yürürlükte kalan önceki ve yeni hâli dikkate alınarak

farklı ihtimallerden hareketle alt ayrımlar yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede,

öncelikle kanun yoluna başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihinden önce sona ermiş olup bu

tarihten önce kanun yoluna başvurulması ihtimali üzerinde durulacak, istinaf hükümlerinin

uygulanmaya başlamasının dilekçenin ilk derece mahkemesine verilmesi ile başlayan temyiz

prosedürüne etkisi değerlendirilecektir.

Ardından, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan kanun yoluna başvuru süresinin

20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona erecek olması ihtimali ele alınacaktır. Bu ihtimal

için de, kanun yoluna Geçici m. 3/2’nin yürürlükte kaldığı 20, 21 ve 22 Temmuz 2016

tarihleri ile yeni hükmün yürürlüğe girdiği 23 Temmuz 2016 ve sonrasında başvurulması

arasında bir alt ayrım yapılacaktır.

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanması konusunda son olarak belirtmek

gerekir ki, Geçici m. 3 yalnız dava sonunda verilen kararlar için değil, iş ve icra

mahkemelerinin görevine girmeyen çekişmesiz yargı işleri (HMK m. 387) ile geçici hukukî

koruma kararları için de dikkate alınmalıdır. Zaman itibariyle uygulama özellikle ihtiyatî

tedbir kararlarının hukukî kontrolünde özellik arz eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.

391/3 ihtiyatî tedbir talebinin reddi, m. 394/5 itirazen verilen kararlara karşı kanun yolunu

açmakla ve bu kanun yolu Geçici m. 3/1 çerçevesinde 20 Temmuz 2016 tarihine kadar temyiz

olmakla beraber, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu 21 Şubat 2014 tarihli

2013/1 E. 2014/1 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemelerince verilen ihtiyatî tedbir

taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü hâlinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı

temyiz yolunun kapalı olduğunu kabul etmiştir10. Buna karşılık, ihtiyatî haciz kararlarının

temyiz kanun yolunun denetimine devam edilmiştir. 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında

verilen ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haczin reddi kararı ile itirazen verilen kararlara karşı istinaf

kanun yoluna başvurulur. Bu tarihten önce verilen ve temyiz süresi 20 Temmuz 2016 ve

sonrasında sona eren ihtiyatî haciz ile ilgili kararlara karşı hangi kanun yoluna başvurulacağı

hakkında aşağıda dava için yapılacak açıklamalar geçerlidir. Bu tarihten önce verilen ihtiyatî

tedbir kararlarına karşı istinaf kanun yolu ise yalnız 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden

birinde açıktır.

10 RG 17 Nisan 2014, S. 28975.

Page 7: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

7

I. Kanun Yoluna Başvuru Süresi 20 Temmuz 2016 Tarihinden Önce Sona Ermiş

Olup Bu Tarihten Önce Kanun Yoluna Başvurulması İhtimalinde Uygulanacak Hukuk

Bu başlık altında, kanun yoluna başvuru süresinin son gününün 20 Temmuz 2016 ve

sonrasını geçmemesi, yani istinaf hükümleri uygulanmaya başlamadan kanun yoluna

başvurulmasının zorunlu olması ve aleyhine karar verilen tarafın süresi içinde, yani en geç 19

Temmuz 2016 tarihinde kanun yoluna başvurması ihtimali üzerinde durulacaktır. Bu dönem

zarfında Geçici m. 3/2’nin önceki hâli uygulama alanı bulur. Zira hükmün yeni hâli 23

Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca karar tarihini esas alan Geçici m. 3/2’nin

yeni hâli de önceki hâli de 20 Temmuz 2016 tarihinden önce yapılacak kanun yolu

başvurularında, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağını

öngörmektedir. Bu durumda, bölge adliye mahkemelerinin henüz göreve başlamadığı bu

dönemde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre temyize, ardından karar

düzeltme yoluna başvurulacağına şüphe yoktur. Temyiz süresinin kural olarak asliye hukuk

mahkemeleri için 15, sulh hukuk mahkemeleri için 8 gün olduğu dikkate alındığında, bu

ihtimal ile temyiz süresi, asliye hukuk mahkemeleri için en geç 5 Temmuz 2016, sulh hukuk

mahkemeleri için en geç 12 Temmuz 2016 tarihinde başlamış dosyalarda karşılaşılabilir. Zira

temyiz süresi her hâlükârda en geç 19 Temmuz 2016 günü sona erer. Belirtmek gerekir ki,

temyize başvuru süresi asliye hukuk mahkemelerinde 5 Temmuz 2016, sulh hukuk

mahkemelerinde 12 Temmuz 2016 tarihinden çok önce (örneğin, Mart 2016’da) süresi içinde

temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması ihtimalinde de Geçici m. 3/2’nin önceki hâli

uygulama alanı bulur.

20 Temmuz 2016 tarihinde istinaf hükümlerinin uygulanmaya başlamasının bu

tarihten önce başlayan temyiz prosedürüne herhangi bir etkisi yoktur, 20 Temmuz 2016

tarihinden sonra Yargıtay’ca temyiz incelemesine devam edilir ya da henüz inceleme

başlamamışsa başlanır. Bu bağlamda, temyiz prosedürünün hangi aşamada olduğunun bir

önemi bulunmamaktadır. İster temyiz dilekçesinin ilk derece mahkemesine iletilmesi ile

yetinilmiş, henüz dosya Yargıtay’a gönderilmemiş ister dosya Yargıtay’a ulaşmış ancak

henüz temyiz incelemesi başlamamış olsun ister temyiz incelemesi devam etsin, sonuç

değişmez; ilk derece mahkemesi, 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında da dosyayı yine

Yargıtay’a gönderir; dosya Yargıtay’da ise temyiz incelemesine devam edilir. Yargıtay da

temyiz incelemesine başlamayıp yahut yarıda kesip önce istinaf denetiminin yapılması

gerektiğinden bahisle dosyayı ne ilk derece mahkemesine geri çevirebilir ne de yetkili bölge

adliye mahkemesine gönderebilir. Nitekim 6217 sayılı Kanun m. 30 ile Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 3’nin Adalet Komisyonu Raporunda bölge adliye

mahkemelerinin faaliyete geçmesinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan

kararlar hakkında Yargıtay tarafından kanun yolu incelemesi yapılacağı ve bu dosyalar ve

işlerin bölge adliye mahkemelerine gönderilmeyeceği belirtilmiştir. Keza 20 Temmuz 2016

tarihinden önce karar düzeltme yoluna başvurulmuşsa da bu tarih ve sonrasında Yargıtay’da

karar düzeltme incelemesine devam edilir. Geçici m. 3/2’nin önceki metninde “aleyhine

temyiz yoluna başvurulmuş kararlardan” söz edilmesi tereddüt uyandırmamalıdır. Zira

hükmün devamında karar düzeltme hükümlerinin de yer aldığı Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Page 8: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

8

Kanunu’nun 427 ilâ 454. maddelerine atıf yapılmıştır. Yargıtay’ca 20 Temmuz 2016 ve

sonrasında onama kararı verilirse, koşulları mevcutsa karar düzeltme yoluna başvurulabilir11.

20 Temmuz 2016 tarihinden önce temyiz başvurusunda bulunulmuş, 20 Temmuz 2016

tarihi ve sonrasında Yargıtay’ca bozma kararı verilmişse, Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Kanunu’nun kanun yolu hükümlerinin uygulanmasına devam edilir. Geçici m. 3/2’nin önceki

ve mevcut metninde geçen “kesinleşinceye kadar” ifadesi ile istinaf hükümleri uygulanmaya

başlasa bile, önceki kanun yolu hükümlerine tâbi olan dosyaların kesinleşene kadar önceki

kanun yoluna tâbi olmaya devam etmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır12. Buna göre, 20

Temmuz 2016 ve sonrasında onama veya bozma kararını takiben koşulları varsa karar

düzeltme yoluna başvurulabilir. Dosya, kararı bozulan ilk derece mahkemesine gönderilir. İlk

derece mahkemesi, ister direnme kararı ister bozmaya uyma üzerine yapacağı yeni tahkikattan

sonra yeni bir karar versin, yine temyiz ve karar düzeltme yoluna başvurulabilir. 20 Temmuz

2016 ve sonrasında ilk derece mahkemesince yeni bir karar verilmesi, yeni kanun yolu

hükümlerinin uygulanmasına imkân vermez. Böylece Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltme hükümleri uzunca bir müddet uygulanmaya devam

edileceğinden, Yargıtay’da incelenmekte olan dosyaların bölge adliye mahkemelerine

devredilerek bu mahkemelerin büyük bir iş yükü altına girmeleri önlenmiştir13.

II. 20 Temmuz 2016 Tarihinden Önce Başlayan Kanun Yoluna Başvuru

Süresinin 20 Temmuz 2016 Tarihi ve Sonrasında Sona Erecek Olması İhtimalinde

Başvurulacak Kanun Yolu

1. 20 Temmuz 2016 Tarihi Öncesinde Başvurulacak Kanun Yolu

Kanun yoluna başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan bir dosyada

süre, 20 Temmuz 2016 ve sonrasında sona erecek olmakla birlikte, bu tarihten önce kanun

yoluna başvurulmak istendiğinde, 20 Temmuz 2016 tarihine kadar 1086 sayılı Kanun’un

temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağına ilişkin Geçici

m. 3/1 uygulama alanı bulur. Bu durumda, en geç 19 Temmuz 2016 tarihinde temyiz kanun

yoluna başvurulacağına şüphe yoktur14. Sürenin 20 Temmuz 2016 tarihinden önce sona

ermesi ile bu tarih ve sonrasında sona ermesi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır. Kaldı

ki 20 Temmuz 2016 tarihinden önce istinaf hükümleri uygulanmaya başlanmadığı için, kararı

veren ilk derece mahkemesine istinaf dilekçesi verme imkânı da hukuken mevcut değildir.

11 Yılmaz, Zekeriya: 6100 Sayılı Kanunun (HMK) Geçici 3. Maddesinin Uygulamada Yol Açtığı Sorunlar ve

Tereddütler Üzerine Bazı Değerlendirmeler, MİHDER 2014/1, s. 41; Taşpınar Ayvaz, s. 441.

12 Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Medenî Usûl Hukuku, 14. Bası, Ankara 2013, s. 80,

81, 932, 933; Özekes, s. 62; Karslı, s. 783; Görgün, L. Şanal: Medenî Usûl Hukuku, 3. Bası, Ankara 2014, s.

410, 411; Yılmaz-Şerh, s. 1790; Sungurtekin Özkan, s. 363; Ulukapı, s. s. 431; Arslan/Yılmaz/Taşpınar

Ayvaz, s. 581, 584; Tanrıver, s. 215.

13 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 129.

14 Taşpınar Ayvaz, s. 442; Özekes, s. 63; Tanrıver, s. 215.

Page 9: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

9

20 Temmuz 2016 tarihinden önce taraflardan biri temyiz kanun yoluna başvurur, karşı

tarafın kanun yoluna başvuru süresinin sonu 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasına denk

gelirse, karşı taraf 20 Temmuz 2016’dan önce temyiz kanun yoluna başvurabilir. Keza karşı

taraf, 6723 sayılı Kanun m. 34 ile değişik Geçici m. 3/2 karar tarihini esas aldığı için, 23

Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında, temyiz kanun yoluna başvurabilir. Buna karşılık, karşı

tarafın 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde başvuracağı kanun yolunun tespiti özellik arz

eder. Kanımızca karşı taraf, verilen kararın denetimi için temyiz kanun yoluna

başvurulmamışcasına istinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmaya başlamasından

hareketle istinaf kanun yoluna başvuramamalıdır. Onun, 20 Temmuz 2016’dan önce temyize

giden tarafın tâbi olacağı usûle tâbi olması kaçınılmazdır15. Aksi takdirde taraflardan birinin

ileri sürdüğü usûl veya esas yönünden yaptığı hataları Yargıtay’ın, karşı tarafın ileri sürdüğü

ileri sürdüğü usûl veya esas yönünden yaptığı hataları ise bölge adliye mahkemesinin

incelemesi gerekir ki, böyle bir yorum çelişik kararların verilmesine yol açar. Şu hâlde, Geçici

m. 3/2’nin önceki hâlinin, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna

başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar “henüz kanun yoluna başvurmamış

karşı taraf” için de 1086 sayılı Kanun’un kanun yolu hükümlerinin uygulanmasına devam

olunacağı şeklinde yorumlanması gerektiği kanaatindeyiz.

2. 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 Tarihlerinde Başvurulacak Kanun Yolu

Kanun yoluna başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan bir dosyada

süre, 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona eriyor ve istinaf hükümlerinin zaman

itibariyle uygulanmaya başlandığı 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden birinde kanun

yoluna başvurulmak istendiğinde, Geçici m. 3/2’nin önceki hâlinin uygulanması gerekir.

Çünkü Geçici m. 3/2’nin yeni hâli 23 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar, 20

Temmuz 2016 tarihinden önce verilmiş olsa da, kanun yoluna başvuru süresinin bu tarih ve

sonrasında sona erecek olması ihtimalinde, başvurulacak kanun yolunun tespitinde Geçici m.

3/1 ve Geçici m. 3/2’nin karşıt kavram kanıtından hareket edilebilir. Gerçekten 20 Temmuz

2016 tarihinden önce aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş kararlar hakkında, önceki

kanun yolu hükümlerinin uygulanacak olmasından, temyiz kanun yoluna başvurulmamış

kararlar hakkında da yeni kanun yolu hükümlerinin uygulanacağı; Resmî Gazete’de ilan

edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun’un temyize ilişkin yürürlükteki

hükümlerinin uygulanmasına devam olunacak olmasından da, bu tarih ve sonrasında 1086

sayılı Kanun’un hükümlerinin uygulanmayacağı, bu hükümlerin yerini Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nun istinaf ve istinaf sonrası temyiz hükümlerinin alacağı çıkarılabilir. Şu hâlde, 20,

21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde istinaf kanun yoluna başvurulur16.

Bu noktada, 6723 sayılı Kanun m. 34 ile Geçici m. 3’ün 2. fıkrasına ilave edilen “bu

kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” tümcesi, 20 Temmuz

2016 tarihinden verilen bir karara karşı 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden birinde

istinaf kanun yoluna başvurulmuş olma ihtimali için değerlendirilmelidir. Anılan tümcede

15 Özekes, s. 64.

16 Taşpınar Ayvaz, s. 442, 443; Özekes, s. 63.

Page 10: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

10

geçen “bu kararlara ilişkin” ifadesi ile 20 Temmuz 2016 tarihinden önce karara bağlanmış

dosyalar kastedildiğine göre, 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde istinaf kanun yoluna

başvurulmuş olması ihtimalini de içine almak suretiyle zaman itibariyle uygulama ile ilgili

Geçici m. 3/2’nin yeni hâlinin 20 Temmuz 2016 tarihine kadar yürürlüğe girememesinin

sonuçları bertaraf edilmeye mi çalışılmaktadır? Başka bir deyişle, burada “20 Temmuz 2016

tarihinden önce karar verilmiş olma” kriteri, hükmün Resmî Gazete’de yayımlandığı 23

Temmuz 2016 tarihinde değil de, 20 Temmuz 2016’dan önce yürürlüğe girmiş olsaydı kanun

yoluna başvuru aşamasındaki dosyalar hangi hukukî rejime tâbi olacak idi ise o rejimi tesis

etmek mi amaçlanmıştır? Kanımızca bu soruya olumsuz yanıt vermek gerekir. 6723 sayılı

Kanun m. 34 ile eklenen bu tümce ile ilgili Hükümet Gerekçesinde geçen “bununla birlikte

oluşabilecek tereddütlerin önüne geçilebilmesi amacıyla istinaf mahkemelerinin faaliyete

geçmesinden önce verilen kararlara ilişkin dosyaların Yargıtay tarafından istinaf

mahkemelerine gönderilemeyeceği vurgulanmaktadır.” şeklindeki tümceden, 20 Temmuz

2016 tarihinden önce temyiz edilmiş kararlar bakımından Yargıtay’dan bölge adliye

mahkemelerine dosya intikalinin engellenmek istendiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, Geçici m.

3/2’nin kanunlaşan “bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.”

tümcesinde, Hükümet Gerekçesinden farklı olarak özneye yer verilmemiş, hangi mahkemenin

dosyaları bölge adliye mahkemelerine gönderemeyeceği belirtilmemiştir. Hükümet

Gerekçesindeki ifadelerin hükmün yorumlanmasında bağlayıcı olmadığı ileri sürülse bile

aksine düşünme imkânı yoktur. Zira istinaf kanun yoluna başvurularak yeni hükümlere tâbi

kılınan bir dosyanın, sonradan çıkan bir kanun ile eski hükümlere tâbi kılınması, Geçici m.

3/2’nin yeni hâlinin geçmişe etkili uygulanması sonucunu doğurur. Oysa 23 Temmuz 2016

tarihinde yürürlüğe giren bu yeni hükmün zaman itibariyle uygulanması hususunda özel bir

düzenleme yapılmamış, Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği kabul edilmiştir.

Ayrıca 1 Temmuz 2016 tarihinde kabul edilen bu hükmün, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce

yürürlüğe girerek istinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasını değiştireceği

varsayımından hareket edilmişse de, yayımlanması 23 Temmuz 2016 tarihini bulmuştur. Bu

varsayım gerçeklemediğine göre, 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde farklı bir hukukî

rejimin geçerli olması kaçınılmazdır. Bu durumda, Geçici m. 3/2’ye eklenen “bu kararlara

ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” tümcesinin, 20 Temmuz 2016

tarihinden önce verilmiş kararlara karşı 23 Temmuz 2016 tarihinden itibaren istinaf kanun

yoluna başvurulsa bile, ilk derece mahkemesince dosya re’sen bölge adliye mahkemesine

gönderilemez şeklinde yorumlanabilir.

Önemle belirtmek gerekir ki, burada 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan kanun

yoluna başvuru süresinin 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona erecek olması ve 20, 21

ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden birinde başvurulacak kanun yolunun hangisi olduğu

belirlenmeye çalışılmaktadır. İlk derece mahkemesi kararını bu tarihlerden birinde vermişse,

Geçici m. 3/1’in karşı kavramından hareketle artık istinaf hükümleri uygulanmaya başlandığı

için, ister anılan tarihlerde ister 23 Temmuz 2016 ve sonrasında istinaf kanun yoluna

başvurulabilir.

20 Temmuz 2016 tarihine kadar Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yolu

hükümlerine tâbi bir dosyanın, 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde Hukuk Muhakemeleri

Page 11: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

11

Kanunu’nun kanun yolu hükümlerine tâbi olmasının, kanun yoluna başvuru süresi

bakımından pratik bir sonucu vardır. Önceki kanun yolu sisteminde kural olarak asliye hukuk

mahkemelerinin kararlarına karşı 15 gün, sulh hukuk mahkemesinin kararlarına karşı 8 gün

içinde temyiz kanun yoluna başvurulabiliyor iken, yeni kanun yolu sisteminde asliye hukuk-

sulh hukuk ayrımı yapılmaksızın istinaf süresi kural olarak 2 hafta olarak belirlenmiştir17.

Kanun yoluna başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlamış bir dosyada, bu

tarihten önce temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa, asliye hukuk mahkemeleri için 15 gün,

sulh hukuk mahkemeleri için 8 günlük süre dikkate alınır. Buna karşılık, 20, 21 ve 22

Temmuz 2016 tarihlerinde kanun yoluna başvurulmuşsa, Geçici m. 3/2’nin önceki hâlinin

karşıt kavramından hareketle istinaf hükümleri uygulanacağından, istinafa başvurunun

süresinde olup olmadığı incelenirken, gerek asliye hukuk gerekse sulh hukuk mahkemesi için

20 Temmuz 2016 tarihinden önceye denk gelen kanun yoluna başvuru süresinden

başlangıcından itibaren 2 hafta içinde başvurulup başvurulmadığına bakılır. 20 Temmuz 2016

tarihinden önce 15 veya 8 günlük temyiz süreleri gün olarak belirlendiği için, süreler

hesaplanırken tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz (HMK m. 92/1). Buna karşılık

20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihinde dikkate alınacak 2 haftalık istinaf süresi hafta olarak

belirlenmiş bir süre olduğu için, tebliğ veya tefhim edildiği günün hesaba katılması söz

konusu olmaz; sürenin 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başladığı güne son hafta içindeki

karşılık gelen günün tatil saatinde süre biter (HMK m. 92/2).

20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde 2 haftalık istinaf süresinin uygulanacak

olmasının, sulh hukuk mahkemesinin kararlarına karşı kanun yoluna başvuru süresini az da

olsa uzatacağını belirtmek gerekir. Örneğin, sekiz günlük temyiz kanun yoluna başvuru süresi

20 Temmuz 2016 tarihinde sona eriyorsa, sürenin son günü istinaf hükümleri uygulanmaya

başlandığı için, 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde istinaf kanun yoluna başvuru süresi 2

hafta olarak hesaplanır ve 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde de sulh hukuk mahkemesinin

kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Buna karşılık, süre en geç 19 Temmuz

2016 tarihinde sona ermişse, sürenin yeni kanun yolu sisteminde 2 hafta olduğundan bahisle

20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden birinde, istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Önceki

kanun döneminde tamamlanmış olan bir işlem, yeni kanun döneminde canlandırılamaz.

20 Temmuz 2016 tarihine kadar Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yolu

rejimine tâbi bir dosyanın, 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nun kanun yolu rejimine tâbi olmasının, kanun yoluna başvuruda parasal sınır

bakımından da bir pratik sonucu vardır. 2016 yılı için temyize başvuru sınırı 2.190 Türk

Lirası iken, istinafa başvuruda parasal sınır 1.500 Türk Lirası’dır. 20, 21 ve 22 Temmuz 2016

tarihlerinde istinaf kanun yoluna başvurulduğunda, ilk derece mahkemesinde aleyhe

sonuçlanan kısmın miktar veya değerinin 1.500 Türk Lirası’nı geçip geçmediğine bakılır.

17 İki haftalık istinafa başvuru süresinin bazı istisnaları vardır. Örneğin, hâkimin reddine ilişkin olarak merci

tarafından verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren 1 hafta içinde istinaf kanun yoluna

başvurulabilir (HMK m. 43/2). Asliye ve sulh hukuk mahkemelerinde 2 haftalık istinafa başvuru süresinin

istisnaları için bkz. Çiftçi, Murat Özgür: Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf, 2. Baskı, Ankara 2016, s. 109

vd.

Page 12: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

12

Bu başlık altında son olarak, 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren başlayan adlî tatilin

sürelere etkisinin değerlendirilmesinde fayda görüyoruz18. Her şeyden önce belirtmek gerekir

ki, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından adlî tatil iptal edilmiş

değildir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliğince “Yıllık İzinler ile 2016

Yılı Yıllık Ara Verme İşlemlerinin İptal Edilmesine İlişkin Duyuru” başlıklı 16 Temmuz

2016 tarihli duyuruda,

“Ülkemizde yaşanan son olaylar nedeniyle;

1- Yıllık izinli bulunan veya yıllık izin gönderilen tüm hâkim ve Cumhuriyet

savcılarının yıllık izin onayları iptal edilmiş olup, izinli bulunan tüm hâkim ve Cumhuriyet

Savcılarının izinlerini keserek derhal görevlerine başlamalarına,

2- İlk derece mahkemelerinde 2016 Yılı Yıllık Ara Verme döneminde yıllık ara

vermeden yararlanacağı bildirilen tüm hâkim ve Cumhuriyet savcılarının yıllık ara verme

işleminin iptaline karar verilmiştir.”

denilmektedir.

Görüleceği üzere, duyurunun konusu adlî tatil döneminde de tüm hâkim ve savcıların

görevlerinin başında bulunmalarına ve izin kullanamamalarına ilişkindir. Başlıkta geçen

“yıllık ara verme işlemlerinin iptali” ifadesi ile adlî tatilde görülemeyecek davalara bakılmaya

devam edileceği ve adlî tatilin sürelere etkisinin uygulanmayacağı kastedilmemiştir. Bu

durumda, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce kanun yoluna başvuru süresi başlamış olan dava

veya iş, adlî tatilde görülemeyecek bir dava veya iş ise (yani adlî tatile tâbi ise), adlî tatilin

sürelere etkisine ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 104 uygulama alanı bulur ve kanun

yoluna başvuru süresi adlî tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta uzar. Bu ihtimalde, adlî tatilin

bitiminden itibaren Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na göre temyiz kanun yoluna

başvurulur. Zira 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen karara karşı yalnız 20, 21 ve 22

Temmuz 2016 tarihlerinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Sonraki tarihlerde, bu arada

adlî tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta içinde, artık kararın verildiği tarihi esas alan Geçici

m. 3/2’nin yeni hâli dikkate alınacağı için, başvurulacak kanun yolu temyizdir. Adlî tatilde

görülebilecek bir dava veya iş için ise (yani dosya, adlî tatile tâbi değilse), 20 Temmuz 2016

tarihinden önce başlayan kanun yolu süresi, adlî tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta uzamaz.

20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinde istinaf, sonraki tarihlerde ise temyiz kanun yoluna

başvurulur.

3. 23 Temmuz 2016 ve Sonrasında Başvurulacak Kanun Yolu

Kanun yoluna başvuru süresi istinaf hükümlerinin henüz uygulanmadığı 20 Temmuz

2016 tarihinden önce başlamış, ancak sürenin bu tarihten sonra sona ermesi halinde gündeme

gelebilecek bir diğer ihtimal de, Geçici m. 3/2’nin yeni halinin yürürlüğe girdiği 23 Temmuz

2016 tarihi ve sonrasında kanun yoluna başvurulmasıdır. 23 Temmuz 2016 ve sonrasında

kanun yoluna başvurulmak istendiğinde, Geçici m. 3/2’nin yeni hali uygulama alanı

18 Adlî tatilde istinaf süresinin işlemesi ile ilgili ayrıntılı açıklama için bkz. Çiftçi, s. 144 vd.

Page 13: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

13

bulacağından, kararın verildiği tarih kriteri esas alınır ve 20 Temmuz 2016 tarihinden önce

verilen kararlar bakımından, istinaf hükümlerinin uygulanmaya başlandığı 23 Temmuz 2016

ve sonrasında da yine Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun önceki kanun yolu hükümleri

uygulanır. Bu durumda, temyiz kanun yoluna başvurulur, temyiz süresi ve temyize başvuruda

parasal sınır Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na göre belirlenir. Temyiz süresinin kural

olarak asliye hukuk mahkemeleri için 15, sulh hukuk mahkemeleri için 8 gün olduğu dikkate

alındığında, bu son ihtimal ile temyiz süresi, asliye hukuk mahkemeleri için 9 Temmuz 2016

ilâ 19 Temmuz 2016, sulh hukuk mahkemeleri için 16 Temmuz 2016 ilâ 19 Temmuz 2016

tarihleri arasında işlemeye başlamışsa ve 23 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında kanun yoluna

başvurulmak istendiğinde karşılaşılacaktır. Asliye hukuk mahkemelerinde 9 Temmuz 2016,

sulh hukuk mahkemelerinde 16 Temmuz 2016 tarihinde başlayan temyiz süresinin son günü

23 Temmuz 2016 Cumartesi günü olduğu ve sürenin son günü resmî tatile denk geldiği için,

en geç 25 Temmuz 2016 Pazartesi günü kanun yoluna başvurulabilir. Şüphesiz bu ihtimalde

de başvurulacak kanun yolu yine temyiz olacaktır. Yukarıda ifade edildiği üzere, asliye ve

sulh hukuk mahkemesinin kararları için aynı dönem zarfında temyiz süresi işlemeye başlamış

ve Geçici m. 3/2’nin önceki hâlinin yürürlükte olduğu 19 Temmuz 2016 tarihine kadar kanun

yoluna başvurulmak istenmişse, istinaf hükümleri henüz uygulanmaya başlanmadığı için yine

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulama alanı bulur ve temyiz kanun yoluna

başvurulur19.

Geçici m. 3’ün yeni hâlinde benimsenen “bölge adliye mahkemelerinin göreve

başlama tarihinden önce verilen kararlar” kriteri, karara yüklenecek anlama göre farklı

şekillerde yorumlanmaya müsaittir. Zira kararın verildiği tarih; kısa kararın tefhim tarihi,

gerekçeli kararın yazıldığı tarih veya gerekçeli kararın tarafa tebliğ edildiği tarih olarak kabul

edilebilir. Zaman itibariyle uygulama hükmünün konusu, başvurulacak kanun yolunun

tespitidir. Kanun yoluna başvuru süresinin ne zaman başladığının bu açıdan önemi

bulunmamaktadır. Çünkü gerekçeli kararın tebliği, kanun yoluna başvuru süresinin

başlamasında önem arz eder. Bu nedenle, kanımızca hükümde geçen “karar” sözcüğü ile kısa

karar kastedilmektedir. Gerekçeli kararın sonraki bir tarihte yazılması ile kanun yoluna

başvuracak tarafa tebliği, hatta duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesi yahut

duruşma yapılsa bile tarafın hüküm duruşmasında hazır bulunmaması, başvurulacak kanun

yolunun belirlenmesinde rol oynamaz. Çünkü tespiti gereken husus, sadece hangi kanun

yoluna başvurulacağıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde hükümde hangi

hususların yer alacağı tek tek sayılmıştır. Bu maddenin -d bendinde hükmün verildiği tarihin

yazılacağı belirtildikten sona, -e bendinde ayrıca gerekçeli kararın yazıldığı tarihin de yer

alması gerektiği ifade edilmiştir. Gerekçeli kararın yazıldığı tarih, çoğu zaman hükmün

verildiği tarihten sonra olur. Geçici m. 3 bağlamında sadece kanun yoluna başvuracak olan

tarafın aleyhine verilmiş olan karar önem taşıdığından, başvurulacak kanun yolunun

belirlenmesi bakımından gerekçeli kararı yazıldığı tarih ya da bu gerekçeli kararın tebliğ tarihi

önem taşımaz. Bu durumda, ister duruşmalı olarak ister dosya üzerinden 20 Temmuz 2016

tarihinden önce karar verilmişse, kısa kararın tarafa verilmesi veya gerekçeli kararın yazılması

ve tarafa tebliğ edilmesi 20 Temmuz 2016 ve sonrasına denk gelse bile yine hüküm

19 Bkz. yuk. A, I.

Page 14: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

14

kesinleşinceye kadar temyiz ve karar düzeltme hükümleri uygulanır ve istinaf kanun yoluna

başvurulmaz.

Geçici m. 3/2’nin yeni hükmü çerçevesinde 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen

karara karşı 23 Temmuz 2016 ve sonrasında temyiz başvurusunda bulunulmuşsa, Hukuk

Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yolu hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.

Geçici m. 3/2’nin yeni metninde geçen “kesinleşinceye kadar” ifadesi ile istinaf hükümleri

uygulanmaya başlansa bile, önceki kanun yolu hükümlerine tâbi olan dosyaların kesinleşene

kadar önceki kanun yoluna tâbi olmaya devam etmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Buna

göre, 23 Temmuz 2016 ve sonrasında temyiz yoluna başvurulmuşsa, koşulları varsa ardından

karar düzeltme yoluna da başvurulabilir. Yargıtay’ca bozma kararı verilirse, dosya, kararı

bozulan ilk derece mahkemesine gönderilir. İlk derece mahkemesi, ister direnme kararı ister

bozmaya uyma üzerine yapacağı yeni tahkikattan sonra yeni bir karar versin, yine temyiz ve

karar düzeltme yoluna başvurulabilir. 23 Temmuz 2016 ve sonrasında ilk derece

mahkemesince yeni bir karar verilmesi, yeni kanun yolu hükümlerinin uygulanmasına imkân

vermez, böylece Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltme

hükümleri uzunca bir müddet uygulanmaya devam edilir.

B. İstinaf Hükümlerinin Zaman İtibariyle Uygulanması İle İlgili Özel Hükümler

I. İcra Mahkemelerinde İstinaf Hükümlerinin Zaman İtibariyle Uygulanması

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu 2005 yılında 5311 sayılı

Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nda değişikliğe gidilerek istinaf kanun yolu kabul edilmiş,

istinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanması, İcra ve İflâs Kanunu’na ilave edilen

Geçici m. 7 ile düzenlenmiş; ancak bölge adliye mahkemeleri göreve başlayamadığı için bu

hükümler uygulanamamıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Kanunu’nun istinaf hükümlerini yürürlükten kaldırıp yeni hükümler getirdiği gibi, Geçici m. 3

ile zaman itibariyle uygulama yeniden düzenlenmiştir. Buna karşılık, İcra ve İflâs

Kanunu’nda istinaf ve zaman itibariyle uygulama hükümlerine dokunulmamıştır. Bu nedenle,

İcra ve İflâs Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 7 halen yürürlüktedir ve Hukuk Muhakemeleri

Kanunu Geçici m. 3’e nazaran özel hüküm niteliğindedir.

İcra ve İflâs Kanunu Geçici m. 7’nin kanunlaşma süreci incelendiğinde, Hükümetin

teklif ettiği metinden farklı bir metnin kanunlaştığı görülmektedir. Hükümetin teklif ettiği

Geçici m. 5’te, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama

tarihinde, Yargıtay’da incelenmekte bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan davaların

bölge adliye mahkemelerine gönderileceği, Yargıtay icra ve iflâs dairesi ile Hukuk ve Ceza

Genel Kurulları tarafından karara bağlanmış dava dosyaları bakımından istinaf yoluna ilişkin

hükümlerin uygulanmayacağı, bu dava dosyaları hakkında mahkemelerin ısrar veya yeniden

hüküm kurmak suretiyle verdikleri kararlar hakkında İcra ve İflâs Kanunu’nun bu Kanunla

yapılan değişiklikten önceki temyize ilişkin hükümleri uyarınca yalnız temyiz yoluna

başvurulabileceği; Geçici m. 6’da ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine

kadar, İcra ve İflâs Kanunu’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına

devam olunacağı düzenlenmiştir. Dikkat edilirse, Hükümetin teklif ettiği metinde karar tarihi

esas alınmamıştır. Bu durumda, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen bir icra

Page 15: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

15

mahkemesinin kararına karşı en geç 19 Temmuz 2016 tarihinde önceki kanun yolu

hükümlerine göre temyize, temyiz süresinin 20 Temmuz 2016 ve sonrasında sona ermesi

ihtimalinde bu son tarihten itibaren istinaf kanun yoluna başvurulacak idi. Ancak Adalet

Komisyonu’nda Geçici m. 5 ve 6 tek bir maddede birleştirilerek yeni bir metin teklif edilmiş

ve bu teklif Geçici m. 7 olarak kabul edilip kanunlaşmıştır:

“Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece

Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında

Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca göreve başlama tarihinden önce verilen

kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar İcra ve İflâs Kanununun bu Kanunla yapılan

değişiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümleri uygulanır.”

Kanunlaşan metin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3’ün yeni hâli ile aynıdır.

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasında kararın verildiği tarih olarak tek kriter

benimsenmiş, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce kararın temyiz edilmiş olması aranmamıştır.

Buna göre bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20 Temmuz 2016

tarihinden önce (en geç 19 Temmuz 2016 günü) icra mahkemelerince verilen kararlara karşı

temyiz, buna karşılık 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında verilen kararlara karşı ise istinaf

kanun yoluna başvurulur.

Yukarıda belirtildiği üzere, “20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen karar” icra

mahkemesince kısa kararın verilmesi olarak anlaşılmalıdır20. Gerekçeli kararın sonraki bir

tarihte yazılması ile kanun yoluna başvuracak tarafa tebliği, hatta icra mahkemesinde duruşma

yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesi yahut duruşma yapılsa bile tarafın hüküm

duruşmasında karar hazır bulunmaması, başvurulacak kanun yolunun belirlenmesinde rol

oynamaz. Zira zaman itibariyle uygulama hükmünün konusu hangi kanun yoluna

başvurulacağıdır. Kanun yoluna başvuru süresinin ne zaman başladığının bu açıdan önemi

bulunmamaktadır. Bu durumda, icra mahkemesi ister duruşmalı olarak ister dosya üzerinden

20 Temmuz 2016 tarihinden önce karar vermişse, kısa kararın tarafa verilmesi veya gerekçeli

kararın yazılması ve tarafa tebliğ edilmesi 20 Temmuz 2016 ve sonrasına denk gelse bile yine

İcra ve İflas Kanunu’nun 5311 sayılı Kanun öncesindeki temyiz ve karar düzeltme hükümleri

uygulanır ve istinaf kanun yoluna başvurulmaz.

20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen karar şeklî anlamda kesinleşinceye kadar

İcra ve İflas Kanunu’nun 5311 sayılı Kanun öncesindeki temyiz ve karar düzeltme

hükümlerinin uygulanmasına devam edilir. Buna göre, Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonunda

verdiği karara karşı, koşulları varsa karar düzeltme yoluna başvurulabilir; bozma kararı

üzerine dosya kendisine gönderilen ilk derece mahkemesinin direnme veya bozmaya uyma

üzerine vereceği karara karşı yine temyiz ve ardından karar düzeltme yoluna başvurulabilir.

İcra mahkemesinin 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verdiği kararın 10 günlük temyiz

süresi 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona erecek olsa da, Geçici m. 7 karar tarihini

esas aldığı için yine temyiz kanun yoluna başvurulur. Ancak icra mahkemesine arz edilen

20 Bkz. yuk. A, II, 3.

Page 16: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

16

hususlar ivedi işlerden sayıldığı (İİK m. 18/1) ve Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen dava ve

işlere adlî tatilde bakılmaya devam edildiği için (HMK m. 103/1-h), 20 Temmuz 2016’dan

önce başlayan 10 günlük temyiz süre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 104 uyarınca adlî

tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmaz.

İstinafa başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında da kural olarak tefhim

veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür21. İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle

uygulanması, bu açıdan bir özellik arz etmemektedir. İş mahkemelerinde de kanun yoluna

başvuru süresi tefhim veya tebliğden itibaren başlamakla birlikte, gerekçeli karar tebliğ

edilmeden kararın kesinleştirilmesini hak ihlali olarak kabul eden Anayasa Mahkemesi’nin

(İkinci Bölüm) 20 Mart 2014 gün ve 2012/1034 Başvuru numaralı kararını22 dikkate alan

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Ocak 2015 tarihinde verdiği ilke kararında23, iş

mahkemesinin tefhim edilen kararı hükme ilişkin tüm hususları içermiyorsa, yani sadece

hüküm özeti tefhim edilmiş ise temyiz süresinin tefhimden değil, tebliğden itibaren

başlayacağı; hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hâllerde

gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Anılan ilke

kararının icra mahkemesi kararlarına karşı başvurulacak istinaf kanun yolu için de dikkate

alınması gerekir.

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasında karar tarihinin esas alınmasının

diğer bir pratik sonucu da, İcra ve İflas Kanunu’ndaki yeni istinaf hükümleri ile icra

mahkemesi kararlarına karşı kanun yoluna başvurabilme imkânının genişletilmiş olmasıdır.

Gerçekten 20 Temmuz 2016 tarihine kadar yürürlükte kalan ancak İcra ve İflas Kanunu m.

363’te belirtilen icra mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulabiliyor idi.

İcra mahkemesinin 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında verdiği kararlara karşı ise istinaf

yoluna başvurulamayacak olan kararlar sınırlı hâle gelmiş, böylelikle kanun yoluna başvuru

imkânı asıl olarak kabul edilmiştir. Keza parasal sınır yönünden de icra mahkemesi

kararlarının hukukî denetimi imkânı genişlemiştir. 20 Temmuz 2016 öncesinde uygulanan

temyize başvuruda parasal sınır 6.310 Türk Lirası idi. 5311 sayılı Kanun ile değişik İcra ve

İflas Kanunu m. 363/1’te istinafa başvuruda parasal sınır 1.000 Türk Lirası olarak

belirlenmiştir. 4949 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanunu’na eklenen Ek Madde 1 uyarınca bu

parasal sınır, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında

arttırılarak uygulanmaktadır. 2016 yılı için icra mahkemesi kararlarının istinaf denetiminde

parasal sınır, önceki kanun yolundaki temyiz sınırından oldukça düşük olup 2.190 Türk

Lirası’dır. 20 Temmuz 2016 ve sonrasında verilecek kararda alacak, hak veya malın değer

veya miktarının 2.190 Türk Lirası’nı geçmesi hâlinde (yani en az 2.191 Türk Lirası olması)

istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

Bu başlık altında son olarak belirtmek gerekir ki, istinaf hükümlerinin uygulanmaya

başlanmasının icra mahkemesinin tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlarına karşı

21 İcra mahkemelerinde 10 günlük istinafa başvuru süresinin istisnaları için bkz. Çiftçi, s. 114, 115.

22 RG 24 Mayıs 2014, S. 28996.

23 HGK, 21.1.2015, 2014/9-1438 E. 2015/580 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

Page 17: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

17

başvurulan itiraza (İİK m. 353) etkisi bulunmamaktadır. 20 Temmuz 2016 tarihinden sonra da

bu kararlara karşı yine icra veya asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir.

II. İş Mahkemelerinde İstinaf Hükümlerinin Zaman İtibariyle Uygulanması

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu döneminde 5308 sayılı Kanun ile İş

Mahkemeleri Kanunu’nda 2005 yılında değişikliğe gidilerek istinaf kanun yolu kabul edilmiş,

ancak bölge adliye mahkemeleri göreve başlayamadığı için bu hükümler uygulanamamıştır.

Anılan Kanun’un 2. maddesi ile iş mahkemelerinde istinaf hükümlerinin zaman itibariyle

uygulanması özel surette düzenlenmiştir. İş Mahkemeleri Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 1

şu şekildedir:

“Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece

Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında

Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama

tarihinden önce verilen kararlar hakkında yapılan temyiz başvuruları,

kesinleşinceye kadar Yargıtay tarafından sonuçlandırılır. Bu kararlar hakkında İş

Mahkemeleri Kanununun bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki temyize ilişkin

hükümleri uygulanır.”

Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf

hükümlerini yürürlükten kaldırıp yeni istinaf hükümleri getirmiş, Geçici m. 3 ile zaman

itibariyle uygulama yeniden düzenlenmiştir. Buna karşılık, İş Mahkemeleri Kanunu’ndaki

istinaf ve zaman itibariyle uygulama hükümlerine dokunulmamıştır. Bu nedenle, İş

Mahkemeleri Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 1 halen yürürlüktedir ve Hukuk

Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3’e nazaran özel hüküm niteliğindedir.

Geçici m. 1’de geçen “göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında

yapılan temyiz başvuruları” ifadesinin, gerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3

gerekse yukarıda ele alınan icra mahkemelerinde istinaf hükümlerinin zaman itibariyle

uygulanması ile ilgili İcra ve İflas Kanunu Geçici m. 7’de geçen “göreve başlama tarihinden

önce verilen kararlar” ifadesinden farklı olması24, ilk etapta iş mahkemelerinde istinaf

hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasında farklı bir yolun izlendiği, buna göre önceki

kanun yolu hükümlerinin uygulanmaya devam edilebilmesi için 20 Temmuz 2016 tarihinden

önce karar verilmiş olmasının yanında bir de en geç 19 Temmuz 2016 tarihinde hükmü

temyiz etmek gerektiği, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen bir karara karşı 20 Temmuz

2016 tarihi ve sonrasında istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, bu suretle Geçici m. 1’in

esas itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3’in önceki hâlinin getirdiği “aleyhine

temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar” kriteri ile aynı olduğu intibaını vermektedir.

Kanımızca “Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar

hakkında yapılan temyiz başvuruları” ifadesi ile 20 Temmuz 2016 tarihinden önce hem

kararın verilmesi hem de hükmün temyiz edilmesi olmak üzere kümülatif koşul

getirilmemiştir. Hükmün lafzına dikkat edilirse “ve” bağlacı kullanılmamış, “hakkında”

24 Bkz. yuk. B, I.

Page 18: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

18

sözcüğü tercih edilerek, “yapılan temyiz başvuruları” ifadesi ile “göreve başlama tarihinden

önce” ifadesi arasındaki bağ koparılmıştır. Burada istenilseydi “ve” bağlacı kullanılarak

“göreve başlama tarihinden önce verilen ve temyize başvurulan kararlar” şeklinde bir kriter

getirilebilirdi.

Diğer yandan, tarihsel yorum yönteminden de kümülatif koşul getirilmediği sonucuna

ulaşılabilir. 5308 sayılı Kanun ile getirilen Geçici m. 1’in kanunlaşma süreci incelendiğinde,

Hükümetin teklif ettiği metinde bir ayrım yapıldığı görülmektedir. Geçici m. 1’de bölge

adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihinde Yargıtay’da

incelenmekte bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan davaların bölge adliye

mahkemelerine gönderileceği, Yargıtay hukuk daireleri ve Hukuk Genel Kurulu tarafından

karara bağlanmış dava dosyaları hakkında istinaf yoluna ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı,

bu dava dosyaları hakkında mahkemelerin direnme veya yeniden hüküm kurmak suretiyle

verdikleri kararlar hakkında 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca yalnız temyiz

yoluna başvurulabileceği; Geçici m. 2’de ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama

tarihine kadar, İş Mahkemeleri Kanunu’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin

uygulanmasına devam olunacağı öngörülmüştür. Dikkat edilirse, Hükümetin teklif ettiği

metinde karar tarihi esas alınmamıştır. Bu durumda, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen

bir karara karşı en geç 19 Temmuz 2016 tarihinde önceki kanun yolu hükümlerine göre

temyize, temyiz süresinin 20 Temmuz 2016 ve sonrasında sona ermesi ihtimalinde bu son

tarihten itibaren istinaf kanun yoluna başvurulacak idi. Ne var ki Adalet Komisyonu’nda şu

ifadelerle Geçici m. 1 ve 2 tek bir maddede birleştirilerek yeni bir metin teklif edilmiş ve bu

teklif kabul edilerek kanunlaşmıştır:

“Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk

Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri

Hakkında Kanunun Geçici 2 nci maddesi gereğince kurularak Resmî Gazetede ilan

edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara ilişkin dava

dosyalarının temyiz başvurularına hangi makam tarafından bakılacağı konusuna

açıklık getirilmek amacıyla, Tasarının 3 üncü maddesiyle eklenen geçici 2 nci madde

birleştirilerek, geçici 1 inci madde olarak yeniden düzenlenmiş ve çerçeve 2 nci madde

olarak kabul edilmiştir.”

Adalet Komisyonu Raporunda Hükümetin teklif ettiği metinden farklı olarak karar

tarihinin esas alındığı, ayrıca temyiz başvurusunun istinaf hükümlerinin uygulanmaya

başlanmasından önce yapılması gerekliliğinden de söz edilmediği görülmektedir. “Göreve

başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında yapılan temyiz başvuruları, kesinleşinceye

kadar Yargıtay tarafından sonuçlandırılır.” şeklindeki kanunlaşan ifade ile Adalet Komisyonu

Raporundaki ifade birlikte okunduğunda, bir yandan 20 Temmuz 2016’dan önce veya bu tarih

ve sonrasında temyiz kanun yoluna başvurulması arasında ayrım yapılmayıp “temyiz

başvuruları” ifadesi kullanılarak, diğer yandan Adalet Komisyonu Raporunda belirtilen

temyiz başvurularına hangi makam tarafından bakılacağı meselesine kanun hükmünde

Yargıtay olarak açıklık getirilmek suretiyle, 20 Temmuz 2016 ve sonrası için istinaf

dışlanmıştır. Bu nedenle, “göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında yapılan

temyiz başvuruları” ifadesinin istinaf hükümlerinin uygulanmaya başlanmasından önce

Page 19: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

19

verilen bir karara karşı temyiz başvurularının, bu hükümlerin uygulanmasından önce de sonra

da yapılabilmesini içine alan genişlikte kullanıldığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m.

3’ün yeni hâline paralel bir düzenleme yapılmış olduğu kanaatindeyiz.

Nihayet zaman itibariyle uygulama normlarının uygulama birliğini sağlayarak hukukî

güvenlik ilkesini güvence altına alması beklenirken, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m.

3’ün her biri uygulanma kabiliyetine sahip iki farklı düzenlemesine ilaveten, icra ve iş

mahkemeleri için özel normlar getirilmesi ile bu ilke zedelenmiş, istinaf hükümlerinin zaman

itibariyle uygulanmasına adeta bir karmaşa hâkim olmuştur. Kanun yapma tekniğindeki

aksaklıkların yol açtığı bu karmaşa, söz konusu hükümlerin amaca uygun yorum yöntemi ile

yorumlanması sayesinde aşılabilir. Bunun için hükümlerin olabildiğince birbirine yakın bir

şekilde yorumlanmasında yarar vardır. Bu gerekçelerle, Geçici m. 1’in esas itibariyle Hukuk

Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3’in yeni hâlinin getirdiği “kararın verildiği tarih” kriterini

benimsediği, dolayısıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3’ün yeni hâli ile İcra ve

İflaâs Kanunu Geçici m. 7’ye paralel olarak, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce kararın

verilmesinin yeterli olduğu, en geç 19 Temmuz 2016 tarihinde temyiz kanun yoluna

başvurulmasına gerek olmadığı kanaatindeyiz.

İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasında kararın verildiği tarihi tek kriter

olarak benimsendiğinden hareketle, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan

20 Temmuz 2016 tarihinden önce (en geç 19 Temmuz 2016 günü) iş mahkemelerince verilen

kararlar için temyiz kanun yoluna; buna karşılık, 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında

verilen kararlara karşı ise istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

Yukarıda belirtildiği üzere, “20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen karar” iş

mahkemesince kısa kararın verilmesi olarak anlaşılmalıdır25. Gerekçeli kararın sonraki bir

tarihte yazılması ile kanun yoluna başvuracak tarafa tebliği, hatta iş mahkemesinde karar

duruşmasına kısmen veya tamamen haksız çıkan tarafın hazır bulunmaması, başvurulacak

kanun yolunun belirlenmesinde rol oynamaz. Zira zaman itibariyle uygulama hükmünün

konusu hangi kanun yoluna başvurulacağıdır. Kanun yoluna başvuru süresinin ne zaman

başladığının bu açıdan önemi bulunmamaktadır. Bu durumda, iş mahkemesi 20 Temmuz 2016

tarihinden önce karar vermişse, kısa kararın tarafa verilmesi, gerekçeli kararın yazılması ve

tarafa tebliğ edilmesi, 20 Temmuz 2016 ve sonrasına denk gelse bile yine İş Mahkemeleri

Kanunu’nun 5308 sayılı Kanun öncesindeki temyiz hükümleri uygulanır ve istinaf kanun

yoluna başvurulamaz.

İş mahkemesinin 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verdiği kararın 8 günlük temyiz

süresi 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona erecek olsa da, Geçici m. 1 karar tarihini

esas aldığı için yine temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Ancak hizmet akdi veya iş

sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalara adlî tatilde bakılmaya devam edildiği için

(HMK m. 103/1-ç), 20 Temmuz 2016’dan önce başlayan 8 günlük temyiz süre, Hukuk

Muhakemeleri Kanunu m. 104 uyarınca adlî tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış

sayılmaz. Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davaların dışındaki

25 Bkz. yuk. A, II, 3.

Page 20: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

20

dosyalarda adlî tatil hükümleri uygulanır26 ve 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen bir

karara karşı temyize başvuru süresi adlî tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış

sayılır.

20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen karar şeklî anlamda kesinleşinceye kadar İş

Mahkemeleri Kanunu’nun 5308 sayılı Kanun öncesindeki temyiz hükümlerinin

uygulanmasına devam edilir. Buna göre Yargıtay’ın bozma kararı üzerine dosya kendisine

gönderilen iş mahkemesinin direnme veya bozmaya uyma üzerine vereceği karara karşı yine

temyiz kanun yoluna başvurulabilir. 6352 sayılı Kanun ile İş Mahkemeleri Kanunu’na

eklenen bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine

kadar, Yargıtay’ın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi hâlinde dava

dosyasının önce kararı veren daireye gönderileceğine ilişkin Geçici m. 2 de istinaf

hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasında önem arz etmez. Çünkü direnme kararı 20

Temmuz 2016 tarihinden önce de sonra da verilmiş olsa, önceki kanun yolu hükümleri

uygulama alanı bulur. İş yargılamasında Yargıtay’ın kararlarına karşı karar düzeltme yoluna

başvurulamayacağı için (İş Mahkemeleri Kanunu m. 8/5), Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Kanunu’nun karar düzeltme hükümleri gündeme gelmez.

İstinafa başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında da karar yüze karşı

verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren

kural olarak sekiz gündür (İş Mahkemeleri Kanunu m. 8/2)27. İstinaf hükümlerinin zaman

itibariyle uygulanması, bu açıdan bir özellik arz etmemektedir. İş mahkemelerinde de kanun

yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğden itibaren başlamakla birlikte, gerekçeli karar

tebliğ edilmeden kararın kesinleştirilmesini hak ihlali olarak kabul eden Anayasa

Mahkemesi’nin (İkinci Bölüm) 20 Mart 2014 gün ve 2012/1034 başvuru numaralı kararını28

dikkate alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Ocak 2015 tarihinde verdiği ilke

kararında29, iş mahkemesinin tefhim edilen kararı hükme ilişkin tüm hususları içermiyorsa,

yani sadece hüküm özeti tefhim edilmiş ise temyiz süresinin tefhimden değil, tebliğden

itibaren başlayacağı; hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği

hâllerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Anılan

ilke kararının iş mahkemesi kararlarına karşı başvurulacak istinaf kanun yolu için de dikkate

alınması gerekir. Nitekim İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı m. 8/1’de Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nun kanun yoluna ilişkin hükümlerinin iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında

da uygulanacağı belirtildikten sonra, ikinci fıkrada kanun yoluna başvuru süresinin ilâmın

taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülmektedir30.

26 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 273; Postacıoğlu, İlhan E./Altay, Sümer: Medenî Usûl Hukuku Dersleri, 7.

Bası, İstanbul 2015, s. 388; Kuru-Ders Kitabı, s. 683; Çiftçi, s. 144. Karş. Karslı, s. 144; Görgün, s. 19;

Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz, s. 728.

27 İş mahkemelerinde 8 günlük istinafa başvuru süresinin istisnaları için bkz. Çiftçi, s. 115.

28 RG 24 Mayıs 2014, S. 28996.

29 HGK, 21.1.2015, 2014/9-1438 E. 2015/580 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

30 Bu konuda bkz. Çiftçi, s. 115.

Page 21: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

21

5308 sayılı Kanun ile değişik İş Mahkemeleri Kanunu m. 8/1 c. 2’de istinafa

başvuruda parasal sınır 1.000 Türk Lirası olarak belirlenmiştir. İcra ve İflâs Kanunu’na

eklenen Ek Madde 1’deki gibi parasal sınırın Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen

yeniden değerleme oranında arttırılarak uygulanacağına ilişkin bir hükme İş Mahkemeleri

Kanunu’nda yer verilmemiştir. İş Mahkemeleri Kanunu m. 15, bu Kanun’da açıklık

bulunmayan hâllerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağını

öngörmekle beraber, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da parasal sınırların arttırılacağı

yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, istinafa başvuruda parasal sınırı

1.000 Türk Lirası olarak belirleyen İş Mahkemeleri Kanunu m. 8/1 c. 2, istinafa başvuruda

parasal sınırı 1.500 Türk Lirası olarak belirleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 341/4’e

göre özel hüküm niteliğinde kabul edilmeli, 20 Temmuz 2016 ve sonrasında iş

mahkemelerince verilen miktar veya değeri 1.000 Türk Lirası’nı geçmeyen davalar

hakkındaki nihaî kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamamalıdır. İş Mahkemeleri

Kanunu m. 8’in 20 Temmuz 2016 tarihinden önceki metninde temyize başvuruda parasal

sınırı öngörülmemekle birlikte, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 6 Haziran

1975 tarihli 1975/6-8 sayılı kararında31, 5521 sayılı Kanun’da açık düzenleme olmamakla

birlikte, bu Kanun’un 15. maddesinin Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na yaptığı atıf

gereğince m. 427’deki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması

gerektiği belirtilmiştir32. Buna göre 20 Temmuz 2016 tarihine kadar iş mahkemelerince

verilen kararlara karşı temyize başvuruda parasal sınır 2.190 Türk Lirası iken, bu tarih ve

sonrasında verilen kararlara karşı istinafa başvuruda parasal sınırı 1.000 Türk Lirası’na

düşmüş, böylece istinafın zaman itibariyle uygulanması, iş mahkemesi kararlarının hukukî

kontrolünün genişlemesine yol açmıştır.

Sonuç:

1. İş Mahkemeleri Kanunu, İcra ve İflâs Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda

istinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanması ile ilgili üç ayrı hükme yer verilmesi,

üstelik genel hüküm niteliğindeki Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m. 3’ün iki farklı

hâlinin bulunması, istinafa karmaşık ve sorunlu bir geçişe kapı aralamış, dahası hukukî

güvenlik ilkesini zedelemiştir. Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından çok önce

kararın verildiği tarihi esas alan ortak bir yürürlük maddesinin getirilmesi daha isabetli

olurdu.

2. İlk derece mahkemelerince 20 Temmuz 2016 tarihinden kısa bir süre önce verilmiş

kararlara karşı hangi kanun yoluna başvurulacağını belirleyen ve 20, 21 ve 22 Temmuz 2016

tarihlerinde yürürlükte kalan Geçici m. 3’ün önceki hâli, “20 Temmuz 2016 tarihinden önce

temyiz yoluna başvurulmuş olma” kriterini, 23 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe giren yeni

hâli ise“20 Temmuz 2016 tarihinden önce karar verilmiş olma” kriterini benimsemiştir.

31 RG 18 Temmuz 1975, S. 15299.

32 Bu yönde bkz. Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usûlü, C. V, 6. Baskı, İstanbul 2001, s. 5648; Kuru-Ders

Kitabı, s. 682 dn. 20.

Page 22: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

22

3. a) Geçici m. 3 yalnız dava sonunda verilen kararlar için değil, iş ve icra

mahkemelerinin görevine girmeyen çekişmesiz yargı işleri (HMK m. 387) ile geçici hukukî

koruma kararları için de uygulama alanına sahiptir.

b) 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında verilen ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haczin reddi

kararı ile itirazen verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Bu tarihten önce

verilen ve temyiz süresi 20 Temmuz 2016 ve sonrasında sona eren ihtiyatî haciz ile ilgili

kararlara karşı hangi kanun yoluna başvurulacağı hakkında dava için yapılacak açıklamalar

geçerlidir. Bu tarihten önce verilen ihtiyatî tedbir kararlarına karşı istinaf kanun yolu ise

yalnız 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden birinde açıktır.

4. a) Kanun yoluna başvuru süresi 20 Temmuz 2016 tarihinden önce (en geç 19

Temmuz 2016 günü) sona eriyorsa, bölge adliye mahkemelerinin henüz göreve başlamadığı

bu dönemde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre temyize, ardından karar

düzeltme yoluna başvurulabilir.

b) 20 Temmuz 2016 tarihinde istinaf hükümlerinin uygulanmaya başlamasının bu

tarihten önce başlayan temyiz prosedürüne herhangi bir etkisi yoktur; 20 Temmuz 2016

tarihinden sonra Yargıtay’ca temyiz incelemesine devam edilir ya da henüz inceleme

başlamamışsa başlanır. Yargıtay da temyiz incelemesine başlamayıp yahut yarıda kesip önce

istinaf denetiminin yapılması gerektiğinden bahisle dosyayı ne ilk derece mahkemesine geri

çevirebilir ne de yetkili bölge adliye mahkemesine gönderebilir.

c) Geçici m. 3/2’nin önceki ve mevcut metninde geçen “kesinleşinceye kadar” ifadesi

ile istinaf hükümleri uygulanmaya başlansa bile, önceki kanun yolu hükümlerine tâbi olan

dosyaların kesinleşene kadar önceki kanun yoluna tâbi olmaya devam etmesi amaçlanmıştır.

Buna göre, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce temyiz başvurusunda bulunulmuş, 20 Temmuz

2016 tarihi ve sonrasında Yargıtay’ca bozma kararı verilmişse, Hukuk Usûlü Muhakemeleri

Kanunu’nun kanun yolu hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.

5. 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan kanun yoluna başvuru süresinin, 20

Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona eriyor olması ihtimalinde, 20 Temmuz 2016

tarihinden önce temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Bu durumda, karşı tarafın 20 Temmuz

2016’dan önce temyize giden tarafın tâbi olacağı usûle tâbi olması ve 20, 21 ve 22 Temmuz

2016 tarihlerinde temyiz kanun yoluna başvurabilmesi gerekir.

6. a) 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan kanun yoluna başvuru süresinin, 20

Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona eriyor olması ihtimalinde, 20, 21 ve 22 Temmuz

2016 tarihlerinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Çünkü Geçici m. 3/2’nin 23 Temmuz

2016 tarihinde yürürlüğe giren yeni hâli geçmişe etkili olarak uygulanamaz.

b) Anılan tarihlerde istinaf kanun yoluna başvurulmuşsa, gerek asliye hukuk gerekse

sulh hukuk mahkemesi için 20 Temmuz 2016 tarihinden önceye denk gelen kanun yoluna

başvuru süresinden başlangıcından itibaren 2 hafta içinde başvurulup başvurulmadığına

bakılır.

Page 23: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

23

c) Anılan tarihlerde istinaf kanun yoluna başvurulmuşsa, ilk derece mahkemesinde

aleyhe sonuçlanan kısmın miktar veya değerinin 1.500 Türk Lirası’nı geçip geçmediğine

bakılır.

ç) 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından adlî tatil iptal

edilmiş değildir. 20 Temmuz 2016 tarihinden önce kanun yoluna başvuru süresi başlamış olan

dava veya iş, adlî tatilde görülemeyecek bir dava veya iş ise, kanun yoluna başvuru süresi adlî

tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta uzar. Bu ihtimalde, adlî tatilin bitiminden itibaren Hukuk

Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na göre temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Adlî tatilde

görülebilecek bir dava veya iş için ise, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan kanun yolu

süresi, adlî tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta uzamaz. 20, 21 ve 22 Temmuz 2016

tarihlerinde istinaf, sonraki tarihlerde ise temyiz kanun yoluna başvurulabilir.

7. a) 20 Temmuz 2016 tarihinden önce başlayan kanun yoluna başvuru süresinin, 20

Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona eriyor olması ihtimalinde, 23 Temmuz 2016 ve

sonrasında kanun yoluna başvurulmak istendiğinde, Geçici m. 3/2’nin yeni hâli uygulama

alanı bulur, önceki kanun yolu hükümlerine temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Temyiz

süresi ve temyize başvuruda parasal sınır Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’na göre

belirlenir. Önceki kanun yolu hükümlerine tâbi olan bu dosyalar, kesinleşene kadar önceki

kanun yoluna tâbi olmaya devam eder.

b) Geçici m. 3’ün yeni hâlinde benimsenen “bölge adliye mahkemelerinin göreve

başlama tarihinden önce verilen kararlar” kriterinde geçen “karar” sözcüğü ile kısa karar

kastedilmektedir. İster duruşmalı olarak ister dosya üzerinden 20 Temmuz 2016 tarihinden

önce karar verilmişse, kısa kararın tarafa verilmesi veya gerekçeli kararın yazılması ve tarafa

tebliğ edilmesi 20 Temmuz 2016 ve sonrasına denk gelse bile hüküm kesinleşinceye kadar

temyiz ve karar düzeltme hükümleri uygulanır ve istinaf kanun yoluna başvurulmaz. İş

Mahkemeleri Kanunu Geçici m. 3 ile İcra ve İflâs Kanunu m. 7’de geçen “karar” sözcüğü için

de aynı değerlendirme geçerlidir.

8. İlk derece mahkemesi kararını ister 20, 21 ve 22 Temmuz 2016 tarihlerinden birinde

ister bu tarihlerden sonra vermiş olsun, Geçici m. 3/1’in karşı kavramından hareketle artık

istinaf hükümleri uygulanmaya başlandığı için istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

9. a) İcra ve İflâs Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 7, Hukuk Muhakemeleri Kanunu

Geçici m. 3’ün yeni hâli ile aynıdır. İstinaf hükümlerinin zaman itibariyle uygulanmasında

kararın verildiği tarih olarak tek kriter benimsendiği için, 20 Temmuz 2016 tarihinden önce

(en geç 19 Temmuz 2016 günü) icra mahkemelerince verilen ve İcra ve İflâs Kanunu m.

363’te sınırlı sayıda sayılan kararlardan alacak, hak veya malın değer veya miktarının 2.190

Türk Lirası’nı geçenlerine (yani en az 2.191 Türk Lirası olması) karşı kesinleşinceye kadar

temyiz ve karar düzeltme, 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında verilen tüm icra mahkemesi

kararlarından alacak, hak veya malın değer veya miktarının 2.190 Türk Lirası’nı geçenlerine

(yani en az 2.191 Türk Lirası olması) karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

b) İcra mahkemesinin 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verdiği kararın 10 günlük

temyiz süresi 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında sona erecek olsa da, Geçici m. 7 karar

Page 24: MEDENÎ YARGIDA İSTİNAF İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİN ZAMAN ...°stinaf Zaman İtibariyle Uygulama... · Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve İcra-İflâs

24

tarihini esas aldığı için yine temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Ancak icra mahkemesine arz

edilen hususlar ivedi işlerden sayıldığı (İİK m. 18/1) ve Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen

dava ve işlere adlî tatilde bakılmaya devam edildiği için (HMK m. 103/1-h), 20 Temmuz

2016’dan önce başlayan 10 günlük temyiz süre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 104

uyarınca adlî tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmaz.

10. a) İş Mahkemeleri Kanunu’na ilave edilen Geçici m. 1’de geçen “Resmî Gazete’de

ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında yapılan temyiz

başvuruları” ifadesi, lafzî, tarihsel ve amaçsal yorum yöntemlerine tâbi tutulduğunda, 20

Temmuz 2016 tarihinden önce hem kararın verilmesi hem de hükmün temyiz edilmesi olmak

üzere kümülatif koşul getirilmediği, istinaf hükümlerinin uygulanmaya başlanmasından önce

verilen bir karara karşı temyiz başvurularının, bu hükümlerin uygulanmasından önce de sonra

da yapılabilmesini içine alan genişlikte kullanıldığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Geçici m.

3’ün yeni hâline paralel bir düzenleme yapılmış olduğu sonucuna varılabilir. Buna göre, 20

Temmuz 2016 tarihinden önce (en geç 19 Temmuz 2016 günü) iş mahkemelerince verilen

kararlar için temyiz kanun yoluna; 20 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında verilen kararlara

karşı ise istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

b) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalara adlî tatilde

bakılmaya devam edildiği için (HMK m. 103/1-ç), 20 Temmuz 2016’dan önce başlayan 8

günlük temyiz süresi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 104 uyarınca adlî tatilin bittiği

günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmaz. Diğer dosyalarda adlî tatil hükümleri uygulanır

ve 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen bir karara karşı temyize başvuru süresi adlî tatilin

bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.

c) 20 Temmuz 2016 tarihine kadar iş mahkemelerince verilen kararlara karşı temyize

başvuruda parasal sınır 2.190 Türk Lirası iken, bu tarih ve sonrasında verilen kararlara karşı

istinafa başvuruda parasal sınırı 1.000 Türk Lirası’na düşmüştür.