masallar ve toplumsal cinsiyet · nl e kli le eyenl şir k e n at ol ma a kimi za mn a bşa ka enr...

193
İnceleme 3. Basım 2010 Oğuz Tansel Halkbilimi Ödülü Masallar ve Toplumsal Cinsiyet Melek Özlem Sezer

Upload: others

Post on 25-Dec-2019

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ME

LE

K Ö

ZL

EM

SE

ZE

R • M

AS

AL

LA

R V

E T

OP

LU

MS

AL

CİN

SİY

ET

Melek Özlem Sezer, 21 Aralık 1971’de doğdu. Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi Ekonomi bölümünde, yüksek lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’nda aldı. Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde Masal Analizi dersleri verdi. Milliyet Çocuk (Miço) dergisinde köşe yazarlığı yaptı. TRT radyolarına masal programları hazırlayıp sundu. Ödülleri: 1998 Cemal Süreya, 2000 Behçet Aysan ve 2011 Nüzhet Erman Şiir; 2001 Arıburnu En İyi Uzun Metrajlı Film Öyküsü, 2010 Oğuz Tansel Halk Bilimi ödülleri. Şiir Kitapları: Derin, Söğüt Sefareti, Söğüt Sefası Meyhanesi, Yusuf ile Zeliha, Sözcük Dülgeri Ali, Çocuk Kitapları: Yokoko, Sincap Evi, Sakız Çiğneyen Kedi, Dolapta Kim Var?

Timsahlarla aynı ırmakta yüzmezsiniz, vahşi bir ormana silahsız dalmazsınız, bir aslan karşı dağdan bile kükrese kaçarsınız. Ama yemyeşil bir kırda uzanıp göğe bakarken rahat; çimlerden yavaş yavaş zerkedilen bir zehir varsa, savunmasızsınız. Belki de masallarla mışıl mışıl uykuya dalarsınız. Derken günü gelir sorarsınız:

Bir ölü olan Pamuk Prenses’in öpülmesi neden bizi dehşete düşürmez? Yalnızca basit bir öpücük boğazındaki elmayı nasıl çıkarır? Yoksa ima edilen bir sarsılma mıdır?

Hansel ve Gretel’in aileleri tarafından fakirliğe çare olarak ormana atılmaları ve haneye tecavüz, yamyamlık, cinayet, hırsızlıkla devam eden maceralarının anlamı nedir?

Cam tabut, camdan pabuçlar ve peri kızlarının kuğu kanatları çalınınca evlenmeye mecbur olması ne anlama gelir?

Elmanın yalnızca kırmızı tarafının zehirlemesi, kırmızı pabuçları sevdiği için ayakları kesilen Karin, Kırmızı Başlıklı Kız… Kırmızı neyin simgesidir?

Masallarda işlenen kodlar, yetişkin yaşamımızda bizi nasıl etkiler?

Bu masal analizi kitabında aslında hep bildiğiniz şeylerle şaşıracaksınız.

İnceleme3. Basım

2010 Oğuz Tansel Halkbilimi Ödülü

Masallarve ToplumsalCinsiyet

Melek Özlem Sezer

ISBN 978-605-4156-38-2

2010 Oğuz Tansel Halkbilimi Ödülü

Melek Özlem Sezer

İnceleme

M a s a l l a r v e T o p l u M s a l Cİn sİ y e T

DOĞA BASIN YAYIN Dağıt ım Ticaret Limited Şirket i Tarlabaşı Blv. Kamerhatun Mah. Alhatun Sk. No: 25 Beyoğlu / İstanbul

T: 0212 255 25 46 F: 0212 255 25 87 www.evrenselbasim.com - [email protected] Evrensel Basım Yayın 399 Masal lar ve Toplumsal Cinsiyet: Melek Özlem Sezer Genel Kapak Tasarım: Savaş Çekiç Kapak Resim: Ozan Küçükusta Kapak Uygulama: Devrim Koçlan ISBN 978-605-4156-38-2 © Evrensel Basım Yayın 2010 - Sertifika No: 11015 Birinci Basım Ekim 2010 • İkinci Basım Nisan 2011 • Üçüncü Basım Mart 2012 • Dördüncü Basım Nisan 2014 • İstanbul Baskı: Ezgi Matbaacılık Tekstil Pors. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Sanayi Cd. Altay Sok. No: 14 Yenibosna / İstanbul • Sertifika No: 12142 T: 0212 452 23 02 - www.ezgimatbaa.net

M a s a l l a r v e T o p l u M s a l Cİn sİ y e T

İ Ç İ N D E K İ L E R

Önsöz Niyetine: Masal Bir Hayal Disiplini . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11

I. Giriş: Bir Varmış, Bir Yokmuş… .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15

II. İlk Öpüşme ve Erginlenme Törenleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24

III. Yuvadan Ayrılmanın Anlamı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33

IV. Kahramanlık Mi ti ve Kadınlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42

V. Kültürel ya da Güdüsel Bağlar ve Bağımlılık, Etken ve Edilgen Kimlikler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58

A- Ma sal la rın Ba ğım lı lı ğı Öne ren Di na mik le ri ve Ay kı rı Bir Ma sal Ör ne ği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58B- Kut san mış Ses siz lik, Sor gu suz İta at: Ha li me . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63C- Ba ğım lı Ki şi li ğin Ze mi ni ve Ge li şi mi, Çağ daş Ka dı nın Ba ğım sız lık Kor ku su, Ba ğım lı ve Ba ğım sız Par ça la rın Ör tü lü Ça tış ma sı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67

D- Fem me Fa ta le An ne, Saf Kız: İki Ka dı nın Gü zel li ğiy leGir di ği İliş ki, Ba ğım lı lık ve Ba ğım sız lık Ta lep le ri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 84E- Ka dın Kor ku su . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 94

VI. Güzelliğin Masaldaki Yazgısı ve Çağın Koşullarıyla Karşılaştırılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109

A- Te mel Öner me . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109B- Ana to mi Yaz gı dır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 110C- Ca zi be ve Ka mu sal laş ma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 115D- Gü zel lik Bir Ka pi tal mi dir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120E- Nes ne leş me, Sü rek siz lik ve Umu dun Yor gun lu ğu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121

VII. Evlilik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 130

VIII. Son Söz Niyetine: Kırmızı Pabuçlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 140

Ek ler: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 143As fur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 143Ali Ba ba ve Kırk Ha ra miler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145Al tı Kız Ba ba sı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 147Bin bir Ge ce Ma sal la rı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 149Cûha . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 154Dans Eden On İki Pren ses . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 154Han sel ve Gre tel . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 156Hansel’in Modern İzleği: Taşi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158Kan Kokusu: Üvey Anne . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160Kah ra man Ter zi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 163Ke ten Eğiren Ka dın lar.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 164Kır mı zı Baş lık lı Kız . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 165Kır mı zı Pa buç lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167Kur bağa Prens . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 170Kü çük De niz kı zı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 173

Kül ke di si (Sin drel la) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 175Pa muk Pren ses . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 176Yüz Yıl Uyu yan Pren ses.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177

Propp’a Gö re Ma sal la rın 31 İş le vi: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 180

Sakıncalı İletileri Olan Klasik MasallarÇocuklarla Nasıl Tanıştırılmalı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 182

Kaynakça: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 187

11

Ön söz Niye ti ne

M a s a l B i r H aya l D i s i p l i n i

Aka de mik ça lış ma lar da –hay ret ler için de iz le ne cek bir sık lık ta– ilk üç beş say fa nın ta nım la ra ay rıl dığı nı gö rü rüz. TDK söz lü ğü ne gö re, Ana Bri tan ni ca’ya gö re, şu ada ma gö re, bu ka dı na gö re… Bun-la rın ba zı la rı, yol ağ zın da ki yön ta be la la rı gi bi dir, se çim yap ma mı zı sağ lar. Ba zı ta nım lar sa aka de mik züp pe li ğe ya da kay nak ça kıs mı nı şi şi rip kâ ğıt ve mü rek kep is raf et me ye hiz met eder. Bir ör nek ve re-lim: “Söz lük te be lir til di ği ne gö re yap rak, bit ki ler de bu lu nan ve ge-nel lik le ye şil renk te olan ama ki mi za man baş ka renk ler de ala bi len or ga nik ya pı lar dır.” Hat ta ba zı la rı bu sı kı cı iş le mi öy le abar tır ki, söz-lük kıs mıy la ge rek siz laf la rı çı kar dı ğın da, ge ri ye an ca bir avuç kâ ğıt ka lır. Da ha sı o so ğuk ve te pe den ba kan dil le riy le, yü cel til miş ku ral-cı lık la rıy la aka de mik ça lış ma la rın ha yat tan kop ma sı na, dar bir çev-re nin oku ma sıy la sı nır lı kal ma sı na, de mek ki bil gi nin ya yıl ma sı na en gel olur lar. Ama öy le ya da böy le ta nım yap mak da ge re kir. Çün kü ta nım lar, ba kış açı mı zı ve ne re ye doğ ru yol ala ca ğı mı zı be yan eder. Be nim öğ ren ci le ri me ne yi unu tur sa nız unu tun da bu nu unut ma yın de di ğim tek bir ta nım var dır: Ma sal, bir ha yal di sip lini dir.

Ma sal, bir di sip lin ola rak anıl ma yı hak eden özel bir tür ol ma sı-

12

nın ya nı sı ra di sip li nin düz ta nı mı na da ih ti yaç du yar. Fan tas tik ya-pı sı, içer di ği tut ku, coş ku lu ya nı ve el bet te ro man tik dal ga lan ma la rı, bir ma sal de dek ti fi için dik kat da ğı tı cı ola bi lir ne de ol sa. Oy sa sim-ge le rin pe şin den gi di lip ide olo jik alt ya pı sı çö zül dü ğün de, kur du ğu ger çek li ğin ve kur naz ca alt be ne iş le di ği ile ti le rin, ya rat tı ğı ha yal ler-den çok da ha şa şır tı cı ol du ğu or ta ya çı ka cak tır. Ma sal gül dü rür, ağ-la tır; tut ku ya, aş ka, ero tiz me da ir ne var sa alev len di rir; özel lik le fabl-lar da ha yat der si ve rir; ar ka daş lı ğı, ik ti da rı, ya şa mı ir de ler; dü şün me ey le mi nin sı nır la rı nı ge niş le tir; ba zen de –he le ki kla sik ma sal lar-da– dü şün meye yol açan motivasyonları yok et mek üze re ça lı şır. Öte yandan öz gür lü ğe aç tı ğı ka pı la rın ni te li ği ve ar zu la rı –yal nız ca ken di tü rü nün sağ la ya bi le ce ği bir dü rüst lük le– ifa de et me si de hay ran lık ve ri ci özel lik le rin den dir.

Bu araş tır ma da ki çö züm le me ler de ma sa lın te mel ya pı mal ze me-si olan ar zu’yu mer ke ze al mış tır. Ve ma sal za ten öz gür lü ğü ne düş-kün is yan kâr bir ço cuk ol du ğu için, araş tır ma kla sik aka de mik şab-lon la rı yık mış, son ra sın da da ko lay okun ma sı ve ma sa lın zevk le ri ne yas lan ma sı amaç la na rak ye ni den dü zen len miş, bu ha liy le de me lez bir tür ol muş tur.

‘Göz önün de bu lu na nın gö rün mez li ği’ ede bi yat ta “ma sal” ka dar hiç bir tür de aza bı nı bun ca ya şat ma mış tır. Kal dı ki her şey den ön ce bir “ede bi tür” ol du ğu at la na rak –kla sik ma sal la rın içer di ği şid de te ve por nog ra fik sim ge le rin çok lu ğu na rağ men– tat lı, boş bir kan ma anı, bir çe şit zi hin sel re ha vet, duy gu sal kış kır tı cı lık ola rak gö rü lür. Kuş-ku suz dev rim ci, ye ni lik çi ma sa lın ede bi haz la rı nın ya nı sı ra ken di tü-rü ne özel, is yan, po li tik ta vır ve özel lik le öte ki ol ma ar zu su ba zın da ruh sal ih ti yaç la rın, sos yal han di kap la rın an la tı mın da ay rı ca lık lı ola-nak la rı var dır. Kla sik ma sal sa bi lin çal tı sim ge le ri ni ve ge ne tik ha fı za-yı kul la na rak, gö rü nür hi kâ ye nin al tı na bam baş ka bir hi kâ ye, ik ti da ra hiz met eden ide olo jik bir ile ti dü ze ni ku rar. İk ti da ra ih ti ya cı sor gu la-yan ma sal lar ye ri ne, ya yıl ma sı teş vik edi len ler de bu tür ma sal lar dır. Ama ne den se ma sal güç lü et ki si bi lin me si ne rağ men o ka dar kü çük gö rü lür ki, en te lek tü el ler için bi le eleş ti rel dik kat ten yok sun ka lır. Ne bir ölü olan Pa muk Pren ses’in ira de si dı şın da öpül me si ir kil mey le

13

kar şı la nır, ne de Han sel ve Gre tel gi bi ço cu ğu ölüm cül ko şul la ra terk et me, yam yam lık, hır sız lık, ci na yet le iler le yen bir ma sal ro man tizm mas ke sin den kur tu lur. Bi çim len dir di ği kim lik ler, ge le nek sel ola nın ta lep et ti ği dir ve onun la ama az, ama çok uyum lu dur da. Ma sa lın ba ğım lı ka dı nın dan, çağ daş ya şa mın der hal ve ku sur suz ola rak ta lep et ti ği ba ğım sız ka dın ti pi ne ge çiş te de ken di ni ye ni den ya ra tır, özel-lik le si ne ma da. Ba ğım sız lık kor ku su art tık ça da, ka dın için kur tu luş ya da sı ğın ma ta le bi ma sa lın iş le di ği ha yal ler üze rin den iler ler. San ki o kur ta rı cı er kek ler do ğal hak mış da, ka dın baş ka tür lü bir ya şa mın be ce rik siz li ğin de had di ol ma ya rak boş ye re do la nır mış gi bi…

Bu gün ço cuk ya zı nıy la uğ ra şan ya zar lar, kla sik ma sa lın ço cuk üze rin de ki olum suz et ki le ri ni özel lik le şid det ba zın da sık ça ir de li-yor. Öte yan dan ayık la ma nın ye tiş kin ler için de bir o ka dar ge rek li ol du ğu söy le ne bi lir. Çün kü ço cuk ken altbe ne iş le miş kod lar, ide olo-jik bir araç ola rak iş lev sel li ği ni özel lik le ka dın ka rak ter üze rin de bas-kıy la sür dü rü yor ve do ğal ola rak er kek kim li ği ni de et ki li yor. Her ne ka dar ma sal la olan duy gu sal ba ğı mız bi zi onun ide olo jik altya pı sıy la çar pış mak ko nu sun da çe kim ser bı rak sa da, bu ça ba öz gür lü ğü te mel alan ma sal la rın üre til me si ve ma sal kül tü rü nün ge liş me sin de önem li kat kı lar da bu lu na cak tır. Ne de ol sa sor gu suz rü ya lar dan vaz ge çer ken in san ön ce kor kunç bir kâ bu sa dü şü yor, hat ta bu na di re ni yor da ama ger çek ya şa mı na rü ya ta şı mak için da ha çok be ce ri el de edi yor.

Ma sal ne re den ba kar sak ba ka lım, di şi bir ko nu, do ğur gan lı ğı sı-nır ta nı mı yor. Be nim ya şa mım için de öy le ol du ve ma sal hep en çok sev di ğim ede bi tür ola rak kal dı.

Baş ta tez da nış ma nım Nur Be tül Çe lik ol mak üze re jü ri üye le rim Ser pil San car Üşür, Alev Öz ka zanç, Ne jat Ulu say’a, An ka ra Üni ver si-te si Ka dın Ça lış ma la rı Ana bi lim Da lı’na, öğ ren ci le rim den çok şey öğ-ren me me ne den olan Os man ga zi Üni ver si te si Kar şı laş tır ma lı Ede bi-yat Bö lü mü’ne, bu ça lış ma yı mi zah for mu na ta şı dı ğım Mil li yet Ço cuk Der gi si’ne (Mi ço’ya), yıl lar dır ma sal la rı mı an lat tı ğım TRT Rad yo la rı’-na ve her da im Ay Ter zi si’ne, an nem Ay ten Se zer’e te şek kür edi yo rum.

Ma sal son suz haz lar içer me se, Şah Şeh ri yar bir tür lü ta dı na do ya-ma yıp Şeh ra zat’ın ida mı nı bin bir ge ce bo yun ca er te le mez di. Bin bir,

14

ma sa lın haz la rı ve öğ re ti le ri için ye ter li bir sa yı ola maz ta bii… Ne ki ma sa lın yol la rı ça tal la nan bah çe le ri ne, sır ça köşk le ri ne, kırk oda lı sa ray la rı na ve el bet tu zak la rıy la zin dan la rı na zi ya ret ler de, te pe mi ze dü şen o üç el ma lar ba zen o ka dar ağır ola bi li yor ki, ka fa da şiş lik ler le do laş mak hiç de şa şır tı cı de ğil. Onun için iyi si mi el ma la rı ha va da ya ka la mak ve ön ce bir du rup dü şün mek: Şu düş mek üze re olan üç el ma kır mı zı mı, ye şil mi, kır mı zıy sa ne den kır mı zı, ye şil se ne den ye şil, kurt lu mu yok sa pus lu mu?

Ma sa lı akıl lı bir tut kuy la se ven le re…

15

I

G i r i ş : B i r Va r m ı ş , B i r Yo k m u ş …

“Pe ri ler Di ya rı teh li ke li bir ül ke dir ve bu di yar da ih ti yat sız lar için tu zak lar, faz la ce sur olan lar için de zin dan lar var dır.”1

Tol ki en

Ma sal ana li zi, di ğer ede bi me tin in ce le me le riy le kar şı laş tı rıl dı-ğın da, şu nok ta lar da özel dik kat ge rek ti rir: Kay na ğı nı ne ka dar bi rey-sel ar zu lar dan al mış olur sa ol sun, son dö ne me ka dar da ha çok halk an la tı ge le ne ği ne da yan dı ğı için ya şa ma ya de vam et me si top lum sal ka bu le bağ lı dır. Bu ne den le de fark lı ide olo ji ler de ki ma sal la rın po-pü ler leş me oran la rı nı kar şı laş tır mak, or ta la ma kül tü rün ne le ri bün-ye si ne alıp ne re de di renç gös ter di ği ni iz le me ola na ğı ve rir. İk ti da rı sor gu la yan de ğil, ona des tek olan, fon ne ka dar fan tas tik olur sa ol sun aşk ve ai le iliş ki le rin de bir ka lı bı sağ lam laş tır ma nın öte si ne geç me-yen, cin si yet çi ma sal lar da ha faz la ya yıl mış ve ke mik leş miş tir.

Öte yan dan kla sik ma sal, halk kül tü rü nün bil lur laş mış ha li dir, ano nim dir ve bu ne den le de ya za rın öz nel tav rı nın, ya ni öz gün kar-şı çı kış la rın ta şı yı cı sı ol mak gi bi bir lük sü yok tur. Ori ji ni ne olur sa ol sun, (ara da ki mi asi lik le ri bün ye sin den tam ola rak at ma sa da) or-

16

ta la ma kül tü re uyum sağ la mak üze re ye ni den bi çim le nir. Tüm mit-ler de ol du ğu gi bi güç lü bir ilet ken lik özel li ği ne sa hip olan ma sal, göç et ti ği coğ raf ya da asi mi le ola rak, ye rel ih ti yaç la rı kar şı la mak üze re dö nü şür. As lın da ma sal la rın tüm dün ya için or tak bir haz ne de bi rik-ti ği ni, bü yük bir ço ğun lu ğu nun bir bi ri nin ye rel ver si yon la rı ol du ğu-nu söy le mek müm kün dür.2

Ma sal, sos yal ko şul la rın ve kül tü rel ka bul le rin de ği şi mi ni iz le me açı sın dan da il ginç tir. Ay nı ma sal için de bir kaç dev rin ya şa ma sı, es-ki ye ye ni nin de ğiş ken le ri nin ek len me si, ka dıy la mo dern be le di ye-nin, tel gra fın bi r a ra da lı ğı gi bi tu tar sız lık lar; ma sa lın de ği şen, de mek ki ya şa yan bir var lık ol du ğu nu ka nıt lar. Ba zen de ta ri hin fark lı ke-sit le rin de ki de ğer yar gı la rı bir bi ri nin için de dö ne nir. Bu de ğer yar-gı la rı nın da te zat ol duk la rı nok ta ya ka dar iz le nip araş tı rıl ma dı ğı na, bu ne den le de ça tış ma dı ğı na, ye ni kül tü rün de ğer le ri nin ilk sel ola na bö lük pör çük ya ma lar la bü tün lük, tu tar lı lık kay gı sı ta şı ma dan ek-len di ği ne şa hit olu ruz.

Ma sa lın ağır ba san ide olo jik ya nı na rağ men bu tür bir oku ma dan yok sun kal ma sı, onu top lum sal kod la rı nı iş let me si açı sın dan öz gür kı lar. En te lek tü el ler için bi le eleş ti rel dik kat ten uzak ka lan ma sal, hoş ça va kit ge çir me an la mıy la sı nır lan dı rı lır ve ger çek ler den ala-bil di ği ne ay rı bir ya şan tıy mış gi bi boş ha yal ler ya da ya lan lar için kul la nı lan ‘ma sal an lat ma’ de yi min de de ol du ğu gi bi ma sum bir ta-nım la may la ço cuk ça, ba zen de ni te lik siz bir sah te kâr lık ola rak ni-te len di ri lir. Oy sa ma sal, bi linç dı şı nın sim ge le riy le gö rü nür yü ze yin al tı na gi rift la bi rent ler ku ra rak, bu ra dan tam da ya lın ama cı na çık-mak üze re, ola ğa nüs tü kıv rak bir ze kâ nın tüm ma ha re ti ni gös ter di ği ikin cil bir hi kâ ye iş le tir.

“Ma sal lar, mit ler ve rü ya lar ay nı ku maş tan bi çil miş tir. Üçü de bi linç dı şı nın ürü nü dür. İlk iki si or tak bi linç dı şı nın şe kil len me si, “re sim”len me si dir; rü ya lar ise or tak bi linç dı şın dan bes le nen ilk sel kay nak la rı ile ki şi sel bi linç dı şı nın ürü nü dür.”3

Do ğum ön ce sin den ölü me uza nan çiz gi de ki tüm dü ğüm ler ge-ne tik ha fı za nın da kat kı sıy la or tak bi linç dı şı nın ev ren sel sim ge le-

17

rin de kar şı lı ğı nı bu lur ken, il ginç ve şa şır tı cı so nuç lar la kar şı la şı lır. Ör ne ğin Pa muk Pren ses gi bi ma sum lu ğun sim ge si olan pek çok ma sa lın ero tik, hat ta por nog ra fik alt me tin ler yaz dı ğı, öpüş me nin cin sel bir leş me yi (ve or man da yal nız kal mak la bir lik te er gin len me tö ren le ri ni), ca mın be kâ re ti, ay nı za man da sek sü el ala nı, kır mı zı nın ise ya sak tut ku yu sim ge le di ği çift dil li ma sal lar; şif re le ri çö züm le me-de es ra rın ken di ne öz gü haz zı nı cö mert çe su nar ken, ide olo ji sin de ki sı ra dan lık la bir kez da ha şa şır tır: İde o lo ji yi bun ca gi rift la bi rent ler-den us ta ca ve bin bir renk li el bi se ler giy di re rek ge çi ren deh şe ten giz ze kâ, ide olo ji nin as lıy la ne den uğ raş ma mış tır?

Baş ka bir us ta lı ğı da ha var dır bu tü rün: Tem kin. “Bir za man lar, ül ke nin bi rin de, bir pa di şah ya şar mış…” söy lem le rin de ki “yer, za­man ve ki şi be lir siz li ği” eleş ti ri yi ce za dan mu af tu tar. Ne de ol sa sö-zün gi de ce ği ad res bel li de ğil dir. Kö le Ezop’un efen di le ri ni yer den ye re vu rur ken ha yat ta kal ma sı nı müm kün kı lan da bu do lay lı an-la tım bi çi mi dir. Bir hi kâ ye yi za rar gör me den an lat mak için isim le ri de ğiş tir me nin yet me me si du ru mun da ise de ği şim uç nok ta la ra ta şı-na rak, öz gür ce söy le me ola na ğı ya ra tı lır. Exu pery’nin Kü çük Prens’i, Swift’in Gul lı ver’ın Se ya hat le ri ya da Tho mas Mo re’un ce sur po li tik gi ri şiy le Ütop ya’sın da ol du ğu gi bi ya pay at mos fer ler ya ra tı lır ya da Si morg’da ol du ğu gi bi in sa ni so run lar fabl’a ak ta rı lır.

Ma sal top lum sal eleş ti ri ka dar bi rey sel ar zu ve kor ku la rın açık-lan ma sın da da tem kin açı sın dan ay rı ca lık lı bir iş le ve sa hip tir. Do-lay lı ak ta rım için fan tas tik ola nı kul lan mak, ke nar da kö şe de kal mış, söy le me nin bi zi bi raz ra hat sız et ti ği, ken di ni faz la sıy la yü celt mek ya da gö zün faz la yük sek ler de ol ma sı gi bi yar gı la ra çarp tı ğı ar zu la rı di le ge tir me de eş siz bir hü ner gös te rir. Ve he men her za man ve ri li kül tü rün de ğer le ri ya da za af la rıy la iş bir li ği ya par. Ör ne ğin top lum ka dı nın mağ dur ola nı nı yü celt ti ği için, ma sal lar da ki iyi ka dın lar da ge nel lik le zor du rum da dır. Hak sız lı ğı fe da kâr lık ve sa bır la ya da pa-sif bir kız gın lık bi çi mi olan kı rıl gan lık la ya nıt la mak, bu ka dın la rı di ğer le ri nin kar şı sın da so nuç ta ve ri len tep ki ler ba kı mın dan avan taj-lı kı lar. Ken di ne at tı ğı to kat, vic da nı kul la na rak tıp kı bir bu me rang gi bi düş ma nı nı vu rur. Doğ ru dan sa vun ma müm kün de ğil dir, ama

18

ko run ma edin mek üze re hi kâ ye si nin sa hip le nil me si ni sağ lar. Böy le-ce kar şı mı za gizli ar zu ları çı kar: Mağ dur ola rak yö net mek, be ğe ni lip yü cel til mek, vaz ge çil mez lik ve onay. Ka dın la rın ej der ha lar, cin ler, kö tü yü rek li üvey ana lar ta ra fın dan hap se dil me si ise er kek te ki bir ar zu yu or ta ya çı ka rır: Kah ra man ol ma. Ba tak tan kur ta rı lan güç süz, saf genç kı za ha ya tı öğ ret mek de, al çak ta du ran bi ri nin ya nın da boy da ha uzun gö rü ne ce ği ne gö re ‘önem li ol ma’ ar zu su na da ya nır. Ken-di ne gü ven, ken di ne hay ran lık, ik ti da ra, bi ri nin da ya na ca ğı ka dar sağ lam bir ak la ya da gü ce sa hip ol ma…

Te kin ol ma yan alan lar da kim lik de ğiş tir me nin bir baş ka il ginç ör ne ği, sık ça kar şı laş tı ğı mız üvey lik ba rın dı ran ai le hi kâ ye le rin de giz li dir. Ger çek te, bir ka rak te rin mi toz bö lün me siy le or ta ya çı kan Pa muk Pren ses ken di an ne si, üvey an ne ve kız la rı da ‘di ğer ka dın’dır. Bu da ölen an ne nin unu tul ma sı nı sin di re me mek le ya da ben li ğin onu tek rar di ril te rek hak la rı nı ge ri ver me ar zu suy la bağ lan tı lı ola bi-lir. Ya da bir baş ka oku may la, be den sel de ğil se de ruh sal bir ölüm çe-şi di ya şa yan ka dın, fan ta zi sin de ken di ni öl dür müş ve hi kâ ye ye ken di du ru mu nu açı ğa çı ka ra cak ye ni un sur lar ek le miş tir.

Ka dı nın edil gen tas vi ri ay nı za man da te za dı olan bir ar zu yu, ya ni güç lü, bil ge, ba ğım sız ka dı na du yu lan ar zuy la, bu ar zu nun içer di ği kor ku yu dev re ye so kar: Pe ri ler, ecin ni ler, bü yü cü ler, za lim kra li çe ler ve de v a na la rı...

Ma sal lar, iyi ni yet li ama ha ya tın ola nak la rı na ge nel lik le dâ hil ol-ma yan ar zu la rın ge çi ci tat min le re ulaş ma sı nı da sağ lar: Bir den bi re de ği şen ta lih, ik ti dar, zen gin lik, bo ğu cu iş le ri bir çır pı da ya pıp bi ti-ren pe ri ler, kö tü nün ce za lan dı rıl ma sı, iyi nin ödül len di ril me si, ölen ya kın la ra ulaş ma ar zu su nun ger çek leş me si gi bi. Ya da ger çek ya şam-da pek de na sip ol ma yan bir şan sı iş ler: Cin sel il gi du yul ma yan er ke-ğin, böy le bir ta lep te hiç bu lun ma ya rak kar deş, ba ba ve dost kimli-ğiyle hiç bir be del ödet me den yar dım da bu lun ma sı. Türk si ne ma sın-da Hu lu si Kent men, Nu bar Ter zi yan, Ha lit Ak ça te pe ile öz deş le şmiş olan bu ka rak ter ler, ma sal da kar şı lı ğı nı iğ diş edil miş ye di cü ce ler de bu lur.4 El bet te te mel ar zu ola rak, ve ri li dün ya yı unu tup bir an için ol ma sı is te nen dün ya ya inan mak la bir lik te.

19

Ma sal lar da ki “ar zu” öğe si, bir şif re çö zü cü ola rak top lum sal ya pı-nın dür tü ler le iliş ki le ne rek iş le yi şi ni açık lar. Ay rı ca çok sa yı da ben-zer ma sa lın var lı ğı nı da… Ar zu lar bu ka dar ben zer ken, ma sal lar ne-den ol ma sın ki?

Rus dil bi lim ci Vla di mir Propp (1895-1970) Ma sa lın Bi çim bi li-mi’nde ma sal mü hen dis li ğin de ki ben zer lik le re işa ret eder. Ki şi le rin ad la rı ve ni te lik le ri de ği şir, an cak ey lem le ri ya da iş lev le ri sa bit ka lır. İş lev le rin sı nır lı lı ğı na kar şın ki şi le rin çok lu ğu gi bi pek çok un su run da gös ter di ği gi bi, ma sal bir yan da ola ğa nüs tü bir çe şit li lik, öte yan-da da ay nı öl çü de tek dü ze lik su nar. Olay ör gü sü nü otuz bir iş lev le sı nır la yan Propp, ki şi le rin de ye di ey lem ala nı için de sa bit kal dı ğı-nı gös te rir.5 Fan tas tik olan olay lar ya da nes ne ler dir, an cak ar ka da ki ya pı gi bi ki şi lik özel lik le ri de sa bit tir, ya ni ka rak ter le rin de ğil pro to-tip le rin var lı ğı söz ko nu su dur. Kur gu, yö ne ti len le ri edil gen kıl ma ya dö nük ders ler ya da mo ti vas yon lar ver me ye dö nük tür.6

Ma sal öğ re ti si ni bi lin çal tın da, fark edil me yen, bu ne den le de uğ-ra şıl ma yan bir me ka niz may la iş le tir. Asıl teh li ke de bu gö rün mez-lik te ya tar za ten. Böy le ce mo dern ka dın ta hay yü lü, ger çek te ba ğım lı par ça sıy la ça tı şa rak sa nıl dı ğın dan çok da ha kes kin bir iki li ya şam sü rer. Ma sal sav la rı gü zel li ğin iyi baht ge tir me sin de ol du ğu gi bi ge-çer li li ği ni yi tir miş, bu bah tın be del le ri ise çok da ha kar ma şık ha le gel miş tir. Kal dı ki ma sal, ödül le ri ni an cak ba ğım lı ka dın tip le ri ne su nar. Ba ğım sız ka dın tip le me le ri ne ise, ola ğan dı şı nın sı nır la rı na çe ke rek yer ve rir: Bü yü cü ler, dev ana la rı, ecin ni ler, pe ri kız la rı… Te mel özel lik le ri do ğa ya hük met me le ri, ya cin sel lik le il gi len me me-le ri ya da cin sel lik le ri ni er ke ği mah ve de cek bir stra te ji ola rak kul-lan ma la rı dır. Üvey an ne nin be de ni ni ödünç alan fem me fa ta le ise, cin sel li ği ni sa hip len di ği, ira de si ni kim se ye tes lim et me di ği gi bi baş-ka la rı nın ira de si ni de bo yun du ru ğu al tı na al mak is te di ği, ay rı ca ilk-sel ev li li ğe dar be vur du ğu ve dul ol du ğu na gö re de tek bir er kek le ye tin me miş ol du ğu için ce za lan dı rı lır. Ma sal da dai mi part ne ri olan saf ve ma sum gü zel, bu gü zel li ğin ira de si ni ken din de is te me di ği için onay kap sa mın da dır. Çif tin öze lin de ve gü zel lik le kur duk la rı iliş ki de te mel ola rak iş le nen, ba ğım lı ve ba ğım sız ka dın tip le ri dir. Gü zel li ğin

20

do la yım, as lo la nın ise cin sel ca zi be ol du ğu bu ma sal lar da ki öner me-ler he men hiç bir za man gü zel lik hak kın da dü şün ce üret mez. İs tis na ola rak Çir kin Ör dek Yav ru su ve As fur, gü zel li ğin stan dar di ze edil me-si ve de ğer yar gı la rın da ki acı ma sız lık la il gi li dir.

Er ke ğin te mel de ğer li lik öl çü tü olan kah ra man lık, iki ana ge ti ri ye sa hip tir: Ödül-ka dın ve sos yal sta tü nün yük se li şi. Ay rı ca kur laş ma-nın ana kur gu sal mal ze me si dir. Ka dı nın hap se dil di ği ku le, zin dan gi bi ula şıl ma sı güç me kân lar fal lik yan an lam lar içe rir. Kah ra man, hi kâ ye nin so nun da di ğer er kek le ri doğ ru dan ya da me ca zi an lam da öl dü re rek ik ti da ra sa hip olur ve asi kız la rın ev cil leş me si ne hiz met eder. Ka dın kah ra man ise ma ce ra la ra er kek kı lı ğın da gi rer ve ma ce-ra sı ev li lik le bir lik te son bu la rak ru tin ka dın tip le me si ne çe ki lir. Bu ara da ma sal, mut la ka bir uya rı nı bu lup kı zın be kâ re ti ne da ir gü ven-ce su nar.

Kla sik ma sal lar ço ğun luk la ço cu ğu eriş kin ya şa mı na ha zır-la ma yı he def al dı ğı için, ana kah ra man la rı da ge nel lik le er gen lik ça ğın da ki genç ler dir. Ge ne tik ha fı za nın kod la rı nı kul la na rak, il kel ka bi le le rin er gin len me ri tü el le ri ni mu ha fa za eder ler. Cin sel bir leş-me (sim ge sel an la tı mı öpüş me), ev li lik, yol cu luk, tec rit, do ğay la baş ba şa kal ma, be den sel da ya nık lı lı ğın sı nan ma sı, yaş lı er ke ğin ik ti da rı nı sars ma ya da yok et me te mel er gin len me öl çüt le ri dir. Sık tek rar la nan bir im ge olan ge çi ci ölüm ler de, yi ne er gin len me ye da-ir dir ve il kel ina nı şın “bir ço cuk ola rak ölüp bir eriş kin ola rak ye-ni den doğ ma” ku ra mıy la bir le şir.

Top lum sal cin si yet rol le ri nin şab lon ha lin de ak ta rı mı, bi çim len-me sü re cin de ki ki şi lik le ri top lum sal örün tü ye uyum lu kıl mak üze re ta sar lan mış tır.7 Cin si yet le rin bi li nen de ğer li lik öl çüt le ri ne uyan kah-ra man lar ni hai ödü lü, ya ni ser ve ti, gü zel li ği, ik ti da rı, ev li lik le bağ-lan tı lı ola rak alır. Yi ne de çok en der ol mak la bir lik te ay kı rı son la ra da rast la nır. Ke ten Eği ren Ka dın lar ma sa lın da, tem bel kı za dü şer ör-ne ğin mut lu luk. Ah lâ ki ve cinslere özgü de ğer li lik öl çüt le ri ne uy ma-yan la rın ce za lan dı rıl ma sıy sa ge nel ku ral dır. Bun lar, er kek için evi ni ge çin di re me mek, cim ri lik, baş ka sı nın ka rı sı na göz dik mek, kah ra-ma nın hak kı nı ye mek ve Bin bir Ge ce Ma sal la rı’na öz gü ola rak cin-

21

sel ye ter siz lik tir. Ka dın için se te mel ola rak ba ğım sız lık, aç göz lü lük, tem bel lik, ita at siz lik, sa da kat siz lik ve ya sak tut ku dur. So nun cu su na, ya sak tut ku yu sim ge le yen kır mı zı dan yo la çı ka rak Pa muk Pren ses’in ge çi ci ölü mü nün el ma nın kır mı zı ta ra fı nı ye me sin den son ra gel me si, ilk me tin le rin de kurt ye ri ne kurt ada mın ve te ca vü zün yer al dı ğı Kır-mı zı Baş lık lı Kız ve Dans Eden Kır mı zı Pa buç lar ör nek gös te ri le bi lir.

Ka dı nı ba ğım lı kıl mak üze re iş le yen ma sal lar da, sin dir me iş le-mi nin kay na ğı “ka dın kor ku su”dur. Di şi lik, an ne lik ve ölüm sim ge si ol ma, kor ku nun ana kay nak la rı dır. Bü tün bun lar da ge ne tik ha fı za-nın il kel ya şam dan bu gü ne ak tar dı ğı sem bol ler le iş le nir. (Ör ne ğin Han sel ve Gre tel’de yam yam an ne mi to su can la nır.)

Her ne ka dar ör tü lü bir an la tı mı ol sa da, bi lin çal tı sim ge le ri ni ola-ğa nüs tü bir us ta lık la kul la nan ma sal, alı cı sı na me saj la rı nı ilet mek te güç lük çek mez. Gö rü nür yü ze yi kul lan ma ma sı ise et ki si ni ka lı cı kı lar ve eleş ti rel dik kat ten uzak tu tar. Ço cuk luk ta alı cı sı nı bü yü çem be ri ne alan ma sal dan ile ri ki yaş lar da ne ka dar uzak ka lı nır sa ka lın sın, ile ti-ler ol du ğu yer de, te tik te bek ler. Öte yan dan ça ğın ya rat tı ğı kar ma şa, ki şi le ri ma sal ya da ma sa lın de va mı olan tür ler le ye ni den ile ti şi me yön len dir me ye, de ğil se de öner me le ri ne ge ri çek me ye mey yal dir. Ta-bii bu ha yal ve ar zu ba zın da bir ge ri çe kil me dir, çün kü çağ, ör ne ğin da ha faz la ba ğım lı ol ma ya im kân ver me mek te dir. En azın dan ba ğım-lı lı ğın kon for la rı nı ge ri ala rak, onu te kin siz bir ye re iter. Bir an ön ce dâ hil olun ma sı ge re ken ba ğım sız lık ise ge rek gü nün ko şul la rı, ge rek ye tiş me bi çi mi nin tek tek tüm hüc re le re iş le di ği kim lik le ken di ni bü-tün sel ola rak sun ma ya cak tır. Ba ğım lı lık ve ba ğım sız lık da yat ma la rı-na ay nı an da ma ruz ka lıp bo ca la yan ka dın, ma sa lın kur tu luş mit le ri-ne yas lan ma ih ti ya cı du yar.8 Bek le nen ani ge çiş, su nu lan ha ya tın di-na mik le riy le çe liş ki li dir ve bu ha liy le de “çağ daş ka dı nın ba ğım sız lık kor ku su” de di ği miz şe yi des tek ler. Ki te me li bu ka dar de rin le re inen bir sos yal iliş ki, an cak ona yön ve ren di ğer iliş ki ler de ğiş ti ğin de ta ma-men ve bü tün de ğiş ken le ri ni uyum lu kı la rak de ği şe bi lir.

Top lum sal ide olo ji ta ri hi nin et ki si, el bet te ma sa la in dir ge ne mez ama şu olay da ma sa lın bi lin çal tın da ki gü cü için iyi bir ör nek tir ka-nı sın da yım.

22

Yü cel Fey zi oğ lu, ma sa lın aşı et ki si ni çar pı cı bir de ne yim le ya şa-mış tır: Çift, ana kar nın day ken oğul la rı na ma sal an lat ma ya baş lar, te-mel fi gür ler Ke loğ lan ve Sim bat’tır. Ço cuk bir ya şı na ge lin ce Sim bat’ı yi ti rir, bir da ha hiç an lat maz lar. Bir yıl son ra, ev de ge nel te miz lik ya pı lır ken ço cuk “Ba ba a! Sim bat’ı bul dum!” di ye ba ğı ra rak ba ba sı na ko şar. Di li açıl ma dan bey ni ne de po la nan söz cük, bir den bi re or ta ya çık mış tır.9

23

DİPNOTLAR

1 Tol ki en, Pe ri Ma sal la rı Üze ri ne, Çe vi ren: Se rap Erin cin, (İs tan bul: Al tı kırk beş Ya yın-la rı, 1999), sf.11.

2 Af ri ka ve Kı zıl de ri li ma sal la rı nın özel du ru mu dı şın da, ay nı ma sa lın Hint, Av ru pa, Ana do lu, Mek si ka gi bi sa yı sız ver si yo nu kü çük fark lar la an la tı lır. Ör ne ğin Kül ke di si Sin drel la, İran’da Fat ma Ha nım, kral ise Pa di şah olur vb.

3 M. Bil gin Say dam, De li Dum rul’un Bi lin ci, (İs tan bul: Me tis Ya yın la rı, 1997), sf. 46.

4 Ge nel ola rak kla sik ma sal lar la Ye şil çam’ın si yah be yaz dö ne min de ki ki mi kli şe film-ler ara sın da bir köp rü var dır. Ana do lu ma sal ge le ne ği, Kül ke di si gi bi ev ren sel leş miş ma sal la rı da bün ye si ne ala rak, ken di ni bu dö nem de ki film le re ak tar mış tır. Ba zen hi-kâ ye yi doğ ru dan ala rak, ba zen de iş le miş ol du ğu muz altya pı yı, tip le me le ri, bu tip le-me le rin özel lik le iyi lik le ri ni ya da kö tü lük le ri ni açık la yan yan hi kâ ye le ri kul la na rak... Kül ke di si ma sa lın da ki öğe le ri kul la nan Bül bül Yu va sı (Ne jat Say dam; 1970) bu na bir ör nek tir.

5 Vla di mir Propp, Ma sa lın Bi çim bi li mi, Çe vi ren: Meh met-Se ma Ri fat (İstanbul: Om Ya yın la rı, 2001). (Ek ler bö lü mün de di ğer not larla bir lik te Propp’un çı kar dı ğı 31 iş lev bu lun mak ta dır.)

6 Ço cuk için bu nun kar şı lı ğı bü yük le re ita at, halk için se ik ti da rı ve sos yo-eko no mik ya pı yı ka bul et mek tir. Fa kir genç, kral kı zıy la ev le ne rek kral olur. Ama kral lık de nen şe yin özüy le uğ ra şıl maz, yal nız ca kah ra man la rın ko nu mu de ği şir. Tah ta çı kan, bir ya pı bo zu cu de ğil dir. De ğer len dir me, da ha ön ce ki kra lın kö tü kalp li ol ma sı gi bi süb-jek tif öğe ler le ya pı lır.

7 Toplumsal Cinsiyet (Gender): Er kek ile ka dın ara sın da ki kül tü rel fark lı laş ma. Top-lum sal cin si yet, do ğay la il gi si ol ma yan bir kav ram laş tır ma dır. Cin si yet ile top lum sal cin si yet ara sın da bir ay rım yap ma nın ama cı, in san fiz yo lo ji si ko nu sun da po li tik ba-kım dan çok şey yap ma ola na ğı nın bu lun ma ma sı na kar şı lık, kül tü rün de ğiş ti ri le bil me ola na ğı nın söz ko nu su ol ma sı dır. Böy le lik le cins ler ara sın da ki top lum sal ay rım cı lı ğa kar şı sa va şım ve ri le bi lir.

Erol Mut lu, İle ti şim Söz lü ğü (An ka ra: Bi lim ve Sa nat Ya yın la rı, 1998), sf. 330.

8 Ma sa lı bu an lam da yal nız ca kla sik for mat ta dü şün me mek ge re kir. Pretty Wo man ‘Özel Bir Ka dın’ (Garry Mars hall; 1990) fil mi de ma sa lın kur gu su nu ve kla sik öğe le ri-ni kul la nır. Fark lı ola rak ça ğın ih ti yaç la rı na uyum sağ la ya rak, ma sa lı yal nız ca ma sum gü ze lin de ğil, ma sum fa hi şe nin de hiz me ti ne so kar. “Ça ğın pe ri ma sa lı” ola rak lan se edil miş olan bu film de yaz gı, tıp kı ma sal da ol du ğu gi bi ‘bir den bi re’ ve her iki ta raf için de de ğiş miş tir.

9 Yü cel Fey zi oğ lu’ndan ak ta ran Meh met-Ne bi he Ka ra su, Ha tay’dan Ma sal lar, (Ha tay: Su te ni Ki ta be vi, ba sım ta ri hi be lir til me miş) sf. 9–10.

24

I I

İ l k Ö p ü ş m e v e E r g i n l e n m e Tö r e n l e r i

Bor ges, “Bü yü ben zer siz bir ne den sel lik tir, bil di ği miz ne den sel iliş ki le rin ya nı sı ra baş ka bir ne den sel iliş ki nin ol du ğu na inan mak tır,” der ve şöy le de vam eder: “rast lan tı de di ği miz, ne den sel li ğin kar ma-şık iş le yi şi ni bil me me miz den baş ka ne dir ki?”1 Ma sa lın rast lan tı sal lı ğa inan dır ma sı, iki tür lü hin lik içe rir: Her han gi bi ri ne çı ka bi le cek bir pi-yan go bi le ti olan ta li hi rüş vet ama cıy la sun mak ve sim ge ci, ola ğa nüs tü he sap lı ile ti ler le yük lü alt met ni, renk ve duy gu tay fı nın al tı na giz le-mek. Tek rar la nan her im ge nin ide olo jik gön der me ye da ir bir ipu cu nu ele ver di ği ma sal kül tün de, ilk öpüş me de amaç la rı ve kur gu su açı sın-dan rast lan tı sal ol ma yan me ta for lar öbe ğin den dir. İlk öpüş me nin im-len di ği hi kâ ye ler ka rak te ris tik özel lik ler ta şır ve her za man “dö nü şüm” an la mı üze ri ne odak la nır. Es ki ma sal ge le ne ğin de bu tür bir dö nü şüm ya ra tı cı et ki ol ma dı ğın da öpüş me ye yer ve ril mez, yal nız ca dü ğü nün gör ke min den söz edi lir.2 Ge le nek sel ma sal da ilk öpüş me nin bü yü sü, çir ki ni gü ze le, ya ra tı ğı pren se, ölü mü ha ya ta, kö tü yü iyi ye, ama her ney se, so nuç ta ev li lik ya ra tan bir baş lan gı ca dö nü şü mü sağ lar. Ki bu da ge nel lik le ro man tik bir an lam üze rin den dü şü nü lür. Ör ne ğin No-va lis, ma sal lar da ki dö nü şüm un su ru nu tar tı şır ken, in sa nın iç te miz li-

25

ği nin dış dün ya yı da te miz le di ği, ken di ni aşan in sa nın do ğa yı da aşa-rak bir mu ci ze ya ra ta ca ğı so nu cu na va rır. Bir kur ba ğa nın, bir ayı nın kra la dö nü şü mü nü se vil me si ne bağ lar: “İn san dün ya da ki kö tü lü ğü sev di ği va kit, ne den böy le bir dö nü şüm ger çek leş me sin?”3 De mek ki sa bır la, ön yar gı sız ve umut la sev me li dir ka dın.

“Ba zı ma sal lar da, çir kin bir kur ba ğa nın için de ki ger çek gü zel lik gös te ri le rek ki şi ye bel li bir bil gi ku ra mı aşı lan ma ya ça lı şı lır. Fa kat bü yü nün bo zul ma sı için öpü cü ğe ge rek si nim du yan hay van, her za man için ya kı şık lı bir prens tir, pren ses de ğil.” (Vur gu ba na ait tir.)4

“Er ke ğin gü ze li ol maz,” bu bil gi ku ra mı nın Türk çe de yiş ler de ki kar şı lı ğı dır. Böy le ce hiç de cez be di ci ol ma yan bir ev li lik, za ten “er ke-ğin ev le nin ce ka dı na gü zel ge le ce ği” ya da de ği şe ce ği, an cak bu nun ka rı sı nın sev gi si ne, sab rı na, ka dın lık ba şa rı sı na bağ lı ol du ğu gös-te ri le rek müm kün kı lı nır. Bu va at, kız la rı nı ta kas eko no mi si için de kul lan mak is te yen ai le le rin işi ni de ko lay laş tır mak ta dır. (Tıl sı mın boz du ğu gü zel li ği ne ger çek aş kın öpü cü ğüy le ge ri dö nen er kek ya zen gin dir ya prens.) Ka dın sa alt be nin de ma sa lın bu ra hat la tı cı fan-ta zi siy le bir sü re oya la nır. Bu, umut la bek le me aşa ma sı dır, son ra da ka rar sız bir ob ses yo na ge çi lir. Me ta mor fo zun anah ta rı nın ken di sin-de ol du ğu söy le nen eş, bu anah ta ra uya cak bir ki lit bul mak için öm-rü nü tü ke tir ken iki li bir acı ya şar: Sev me di ği, huy suz ve çir kin bir ada ma kat lan mak ve onu dö nüş tü re me di ği, da ha sı se ve me di ği için ken di ni suç la mak. An cak baş ka bir se çe ne ği ol ma dı ğı ve ko ca sı nı de ğil de ken di ni ya da ya şa mı nı de ğiş tir me yi ak lı na ge tir me si bi le im kân sız kı lın dı ğı için, en azın dan ka der ci li ğin ver di ği hu zu ra sa-hip tir. Böy le ce ma sal, üze rin den al tın aba sı çe kil di ğin de zo ra ki ca-zi be si ni yi ti re cek da ma da, fa kir lik ten kur tu la cak ai le ye ve en ni ha-ye tin de de bir ide al için de ğil, bir idea lin ha ya li ni kul la na rak içi ni ra hat la ta cak olan kı za hiz met eder. Pe ki ama ne den rast lan tı nın ya da da yat ma nın sun du ğu ilk er kek için? “Öz gür lük ken di mi ze kar şı dü rüst ol ma mı zı ge rek ti rir.”5 Dü rüst ol mak sa, güç lü ol ma yı zo run lu kı lar ve bu ay nı za man da ger çek de ği şi mi de içer di ği için bi lin me ye-nin kor ku su nu ha re ke te ge çi rir.

26

Çir kin ya ra tı ğın ger çek te he nüz kı lı fın dan çık ma mış bir mü cev-her ol du ğu nu söy le mek, bir baş ka in sa ni zaa fın da te sel li si ni içe rir. Bir lik te ol du ğu muz ki şi, bi zi tem sil eden bir par ça mız ol du ğu için, gu ru ru mu zu, onu ru mu zu ele gü ne kar şı be lir le yen bir gös te ren dir. Âşık yal nız ca sev mek le ye tin mez, sev gi si nin ona yı nı ve ken di de-ğe ri ni yü celt me si ni de ta lep eder. Bu ne den le ör ne ğin hay va ni bir şe kil de tüy lü olan eşin (ma sal da ki as lan, ayı vs.), utanç kı yı sın dan çe ki le rek ger çek te ne ola ğa nüs tü bir var lık ol du ğu nu dü şün dürt me-nin ara cı dır ma sal.

Be auty and Beast ya da Türk çe de ki kar şı lı ğıy la Gü zel ve Çir kin ti-pik bir me ta mor foz ma sa lı dır.6 Kla sik ma sal da Bel le, çir kin ya ra tı ğın sa ra yı na an lam sız bir te sa düf so nu cu esir dü şen ba ba sı nı kur tar mak için yi ne bir esir ola rak gi rer. Zen gin le re da ir sa yı sız rüş ve tin (gü zel bir ev, hiz met çi ler, mü cev her ler, şık el bi se ler) ya nı sı ra alt sı nıf tan gel me si ne rağ men bir sa ray lı ya dav ra nı lır gi bi dav ra nı lır ona. Yi ne de çir kin ya ra tı ğın –he nüz huy suz lu ğu nu ata ma mış ol sa da– ki bar ta vır la rı na kar şın onu se ve mez. Za man la ya ra tık huy suz lu ğu nu, Bel-le ise aş ka kar şı di ren ci ni bir ke na ra atar. Ama Bel le bu çir kin ya ra-tı ğı an cak onun ani ölü müy le ya şa dı ğı pa nik anın da öper. Böy le ce ya ra tık ya kı şık lı pren se dö ner, he men aka bin de de dü ğün sah ne si ne ge çi lir. Pren sin da ha ön ce ken di ni be ğen miş li ği ne de niy le bu ce za ya çarp tı rıl dı ğı ve ga rip bir bi çim de eş ya la ra dö nen hiz met kâr la rın da ada mın bir par ça sıy mış gi bi onun la ay nı ka de ri pay laş tı ğı an la şı lır.7 Böy le ce kız hem pren si, hem de onun yü zün den mut suz olan di ğer in san la rı kur ta rır. Me ta mor fo zu sağ la yan, ger çek sev gi dir. Oy sa genç kı zın sa ray da ki var lı ğı, ba ba sı için öden miş bir di yet tir ve bu zor ba-lık an cak ya ra tı ğın dö nüş tü ğü an da ak la nır. Pe ki ama sev giy le zor ba-lı ğın iliş ki si na sıl bu ka dar ma su ma ne ku ru lur? Ta bii ki en so nun da ger çek le şe cek ola na da ir umut la...

İlk öpü cük me ta fo ru nun il ginç ne den sel lik ler sun du ğu bir baş ka ma sal da Pa muk Pren ses’tir.8 Or man da, cam dan bir ta but­ta bı ra kıl mış olan pren ses, pen ce re de sev gi li si ni bek le yen kız la ra ben zer. İlk öpü cük le ha ya ta ge ri dö nen pren se sin öpül me ne de-ni ise er ke ğin sev gi si de ğil, kı zın gü zel li ği dir. Cin sel li ğin sim ge-

27

si olan ca mın ta but for mun da kar şı mı za çık ma sı, fark lı an lam lar içer se de, ilk baş ta ak la bir mu ha fa za ola rak be kâ ret za rı nı ge ti rir. Ay rı ca tıp kı Kül ke di si’nin ki lit me ta fo ru olan cam ayak ka bı lar gi-bi gü zel li ğin teş hi ri ni. Öte yan dan ye di cü ce le rin ba ki re bir kı zın ölü mü ne yak tık la rı ağı t, şe he vi is tek le ri nin giz li li ğin den ve iğ diş edil me le rin den duy duk la rı ıs tı ra bı da an la tır. Cam ta but, gör sel li-ğin vaz ge çil mez li ği nin; gör me nin ama do ku na ma ma nın ifa de si dir. Du ru ma ge le cek te ki çift açı sın dan bak tı ğı mız da, cam ta but kı zın ba ki re li ği ne da ir bir gön der me ola rak ra hat la tı cı ol ma sı nın ya nı sı-ra, kı zın da ha ön ce ki ha ya tı nın bi ti mi, ye ni bir ha ya tın baş la ma sı an la mı nı da ta şır. Onu bu ölü me sü rük le yen –ai le nin mi ra sı olan– üvey an ne dir ve pren sin öpü cü ğüy le ait lik iliş ki si nin de ğiş me si nin ar dın dan sim ge sel ola rak bu üvey an ne ölür, ya ni et ki siz ha le ge lir. Kız için çe kir dek ai le ke sin bi çim de de ğiş miş tir.

“‘Ha yat’ ve ‘ölüm’ iki uç tur ve iki ucu bir leş ti ren sü reç tir ero tizm as lın da.”9 İlk öpü cük ön ce si, öpü le nin “ölü” ol ma sı ya da ba zı özel lik le-ri nin (gü zel lik, kra li ye te da ir ik ti dar gi bi) ölüm ha li için de ol ma sı, ak la er gin len me tö ren le ri ni ge ti rir. İl kel dü şün ce de er gin len me, ço cu ğun öl dü ğü ve ye ni den di ril di ği inan cı nı te mel alır. Er gin len me tö re ni nin he men aka bin de ger çek le şen ev li lik de, ay nı şe kil de er gin len me nin bir par ça sı dır. Bir öpü cük le di ri len pren sin ya da pren se sin bir son ra ki sah ne de dü ğün tö re ni için de yer al ma sı, bu iki an la mı us ta ca yan sı tır.

“İl kel top lum lar da ye ni do ğan ço cu ğa, ye ni den ya şa ma dö nen ata lar dan bi ri ola rak ba kı lır. Bu nun için dir ki Yu na nis tan da için de ol mak üze re dün ya nın bir çok ye rin de, ço cu ğa bü yük ana -ba ba lar-dan bi ri nin adı nı ver mek bir tö re ha li ne gel miş tir. Ço cuk er gen lik ça ğı na eri şin ce, bir ço cuk ola rak ölür ve bir er kek ya da bir ka dın ola rak ye ni den do ğar. Ye tiş kin de ay nı bi çim de bir yaş lı ya dö nü şür.”10

Bil dik bi çim de ya da ona en ya kın ha liy le ölü olan kah ra ma nın ka dın ol ma sı (Pa muk Pren ses, Yüz Yıl Uyu yan Pren ses) ve ölüm le ri-nin de gü zel lik le ri ne (cin sel lik le ri ne) ra kip olan ka dın lar dan gel me-si, da ha ön ce mü ca de le edil me yen bu düş man la rın an cak kız ev len-dik ten son ra ce za lan dı rıl ma sı, er ke ğin ise yal nız ca ba zı özel lik le ri-nin ölüy ken di ril me si (Kur ba ğa Prens, Gü zel ve Çir kin), ya kı şık lı lık

28

ve asa le tin ge ri dö nü şü sık rast la nan tek rar lar dır. Ay rı ca de li kan lı için yi ne le nen şu öğe ler, il kel top lum lar da ki er gin len me tö ren le riy-le ör tü şür: Genç kız la or man da ya da or man dan (do ğa dan) ge çe rek kar şı laş ma, ev li li ğin ön ko şu lu ola rak fi zik sel gü cün ya da özel ye-te nek le rin sı nav dan geç ti ği sa vaş ri tü el le ri, yaş lı er ke ğin hük mü nü kendine alıp iktidarını etkisiz kılma... Er kek tıp kı er gin le nme ri tü-el le rin de ol du ğu gi bi or man da tek ba şı na dır. Ka dı nın er ke ğe gel di ği ma sal lar da ise, ör ne ğin Gü zel ve Çir kin’in ya ra tı ğı, göz den ırak vah şi bir do ğa ya hü küm lü dür. (Tüm hiz met kâr la rı bi rer eş ya ya dö nüş tü ğü için de yal nız dır.) Yüz Yıl Uyu yan Pren ses’in sa ra yı da, vah şi do ğa ta ra fın dan aşıl maz bir çit le ör tül müş tür. Yi ne er kek için er gin len me ri tü eli nin en önem li öğe si olan do ğa da tek ba şı na kal ma ve bir ço cuk ola rak ölüp eriş kin bir er kek ola rak doğ ma söz ko nu su dur. Jo el Ko-vel Ta rih ve Tin’de bu du ru mu şöy le açık lar:

“... Ölüm so ru su ti nin do ğa ile olan iliş ki si so ru nu nu kap sar. Ölüm-le bir lik te ki şi do ğa ile son su za dek bir le şir; ya şam da ise çok sa yı da da ha dü şük dü zey de bir leş me ler söz ko nu su dur. Or man da ki her yü-rü yüş bir de re ce ye ka dar do ğa ile bir leş me ve do la yı sıy la bir ok ya nus de ne yi mi dir. Nor mal uy ku da ben li ğin terk edi li şi ola rak do ğa ya bir tür ok ya nus sal ge ri dö nüş tür. Ben li ğin eri me si ni içe ren, ti nin bü tün bu ifa de le ri, ay nı za man da do ğa ile bir bir leş me ve bir tür ölüm dür-ler. Do ğa ile olan iliş ki nin bu ka dar önem li ol ma sı nın ve bu iliş ki nin ti nin ken di si ile il gi li bü tün yön le ri kap sa ma sı nın ne de ni bu dur. (...) Or man da ya pı lan tin sel bir yü rü yüş te, ki şi nin ken di var lı ğı ev ren le bir le şir ken ölüm le il gi li bir öğe se zi lir; or gazm ve uy ku da ben lik ya-vaş ça terk edi lir ken bir ölüm or ta ya çı kar. Öz de yiş ler de söy len di ği gi bi bun lar bir tür kü çük ölüm ler, aka bin de uya nı şın gel di ği ölüm ler dir.”11

Ir vin Ya lom da ölüm ank si ye te si ni iş le di ği Gü ne şe Bak mak Ölüm­le Yüz leş mek ad lı ki ta bın da uy ku ve ölüm ara sın da ki iliş ki ye dik kat çe ker: “He pi miz her ge ce uy ku ya da lar ken ya da anes te zi al tın da bi-lin ci mi zi kay be der ken ölü mü ta da rız. Yu nan söz cük da ğar cı ğın da ölüm uy ku, ya ni Tha na tos ve Hypnos ikiz kar deş tir.”12

Er gin ol ma nın ön ko şu lu ola rak ka bul edi len cin sel bir leş me, ya ni onun sim ge sel an la tı mı olan öpüş me, ölü mü so na er di ren öğe

29

ol ma nın ya nı sı ra, or gaz mın ‘kü çük ölüm’ ola rak ta nım lan ma sıy la me ta fo rik uyum için de dir. Do ğa, ölüm, cin sel bir leş me ve ev li lik, da-ha son ra da ik ti da rın/so rum lu lu ğun alın dı ğı nın, ço cuk lu ğun bit ti ği-nin ilan edil me si...

“Ago ra fo bi si olan ki şi, açık lık bir alan la kar şı kar şı ya gel di ğin-de, ge rek Ja mes, ge rek se Fre ud’un ka bul et ti ği gi bi, kö tü bir şe yin; bir zi hin sel du ru mun di ğe riy le ya da bir ar zu nun baş ka bir ar zuy la mü ba de le edil me sin den kor kar.”13 (Vur gu ba na ait tir.)

Ma sal bir ays berg gi bi is te di ği ka da rı nı gös te re rek, ama dev cüs se-sin den de vaz geç me den, tam da ar ka pla nın da ki top lum sal ide olo ji ye uy gun, us ta ca kur gu lar yap mış, ay rı ca sim ge ler ve amaç la rı açı sın dan tu tar lı dav ran mış tır. Bu ma sal lar da bir ölü nün öpül me si nin nor mal ko-şul lar da deh şet ve ri ci ola bi le cek ken dik kat bi le çek me me si de, ev ren sel bi lin çal tın da sim ge le rin yer li ye rin de an la şıl ma sın dan kay nak la nı yor ol sa ge rek. Öte yan dan yi ne müt hiş bir dik kat söz ko nu su dur: Pren se-si an cak bir prens öper ve sı nıf dü ze ni ko ru nur. Pren ses göz le ri ni açar aç maz, on ca özen le ko ru du ğu cin sel li ği ne ya pı lan mü da ha le ye kar şın he men âşık ol mak dı şın da hiç bir tep ki ver mez. Oy sa bu ra da iki ih lal den söz ede bi li riz: Bir ölü nün öpül me si ve rı za sı ol ma dan öpül me si, öpüş me cin sel bir leş me sim ge si ol du ğu na gö re de be kâ re tin bo zul ma sı.

“Ero tik ar zu nun üçün cü özel li ği bir ih lal duy gu su, bü tün cin sel kar şı laş ma lar da ima edi len bir ya sa ğı, cin sel ha ya tın ödi pal ya pı laş-ma sı nın tü re yen bir ya sa ğı del me duy gu su dur.”14

Kül ke di si’nde ba ba nın yok lu ğu, Pa muk Pren ses’te il gi siz li ğiy le ba-ba sız ka lan kız lar için pren sin il gi si son suz bir baş dön me si ya ra tır.

“Ço cuk luk ta do yum suz ka lan sev gi ih ti ya cı, ken di ni bir baş ka sı na bı rak ma ya yö ne lik pa sif, ama po tan si yel açı dan yı kı cı bir ar zu ya yol aça bi lir.”15

Öpüş mey le il gi li ola rak göz den ka çan önem li bir nok ta da ha var-dır, ço cuk luk tan ala bil di ği ne uzak tu tu lan, ama ona gön der me ya-

30

pan bir şey ol ma sı. Öpüş me bi zi bir baş ka ki şiy le kur du ğu muz ilk iliş ki ye, sü rek li ola rak ağ zın ne işe ya ra dı ğı nı bul ma ya ça lış tı ğı mız be bek lik dö ne mi ne gö tü rür. İn sa nın ilk ev re sin de tam bir edil gen-lik le baş la yan ten sel iliş ki si –öpüş me ye en ben zer fi zik sel edim olan – me me em mek le ger çek le şir ki bu da ha ya ta baş la mak an la mı nı ta-şır. Da ha ön ce sin de be bek yok tur. Ay rı ca bu sü reç te ken di si sık sık öpü lür ken, o kar şı lık ve re mez. Tıp kı an ne nin ona ha yat ba ğış la ma sı gi bi, Pa muk Pren ses de ağ zı nın ilk te ma sıy la ha ya ta ge ri dö ner. Bu da is te nen ro mans la uyum için de dir. Ma sal, çok önem ver di ği be kâ re ti, ha ya tı don du ra rak sağ la ma al mış tır.

İlk öpüş me, ölüm le er gen lik dı şın da baş ka an lam lar la da iliş ki ku rar. Öpüş me ön ce si du rum ya da öpül me nin ti pik ko şul la rı, me saj ak tar ma ya dö nük ikin cil hi kâ ye le ri kes kin leş ti rir. Kar şı laş ma ön ce si ka dı nın çok önem li bir teh dit al tın da ol du ğu (bir ca na var ta ra fın dan ka çı rıl mış; aşıl maz en gel ler, kor kunç teh li ke ler ve bü yü ler le ko run-muş bir ye re hap se dil miş tir), ai le si ta ra fın dan terk edil di ği, sos yal sı nı fı nın ola nak la rın dan ta ma mıy la yok sun kal dı ğı ya da za ten çok fa kir ol du ğu, çev re sin de cü ce ler den ve alt sı nıf tan er kek ler den baş ka bir se çe nek bu lun ma dı ğı, üvey an ne si ne de niy le her an ölüm teh di di al tın da kal dı ğı ya da ger çek ten öl dü ğü gö rü lür. Böy le ce ka dı nın hi-kâ ye si âde ta er ke ğin za fe ri ni yü celt mek üze re en dip ko şul la ra kur-gu la nır. Za fer ise son ola rak öpüş mey le zir ve de ki bay ra ğın dal ga la-nı şı na ka vu şur. As lın da bu bir ait lik iliş ki si nin de be ya nı dır. Cin sel iliş ki için kul la nı lan “So nun da be nim ol dun!” la fın da ol du ğu gi bi.

İlk öpüş me, pek çok an la tı da ka dı nın uy sal laş ma sı nı sağ la yan en kes kin araç tır. Er kek böy le ce ka dı na sa hip ol muş tur ve ira de sa hip’e ait tir. Sa lo me (Wil li am Di er ter le; ABD, 1953) fil min de, Ri ta Hay-worth’ın can lan dır dı ğı müt hiş sek si pren ses, tüm Ro ma’nın pe şin-de ol du ğu, ahlâk sız, se fa hat düş kü nü ol du ğu im le nen, an cak ba ki re bir ka rak ter dir. Çev re sin de ki er kek le re te pe den ba kar da, ku man dan onu zor la öp tü ğün de âdet ol du ğu üze re çır pı nan kol la rı, bir den er-ke ğe tut kuy la sa rı lır ve he men aka bin de öpe nin di ni ne ge çer. Her ha re ke ti –kes kin bir dö nüş le– ku man da na ait ol du ğu nu an la tan uy-sal bir ka dın ha li ne ge lir. Ve ar tık ide al le ri, er ke ğin idea li ney se odur.

31

Da ha ön ce an ne si nin ve üvey ba ba sı nın ik ti da rı için teh dit ola rak gör dü ğü Vaf tiz ci Yah ya’yı kur tar mak üze re, kra lın önün de –ki far-kın da ol ma sa da ge le ne ğe gö re bu, kra la onun la yat ma hak kı ta nı-mak ta dır– dans eder. An cak an ne si nin oyu nuy la, üvey ba ba sı olan kral bu dan sın is te di ği rüş ve ti yan lış an la ya rak Yah ya’nın ba şı nı ke-ser. Bu, sa hi bi için yap tı ğı fe da kâr lık tır; yi ne de baş ka sı na sun du ğu cin sel li ği, deh şet ve ri ci bir ce za ya çarp tı rıl mış tır.

Zor la öp me nin he men aka bin de ka dı nın aş kı nı ve ai di ye ti ni su nan dü şün ce, sa yı sız an la tı da tek rar la na rak bel le ğe iş le nir. Ma-sum lu ğuy la ta nı nan Ba tı ma sal la rı nın ço ğu nun ilk me tin le rin de, öpüş me nin ye rin de te ca vüz var dır ki bu, mut lu so nu de ğiş tir mez. Red det me yi naz la ka rış tı ran pek çok te ca vüz cü ben zer söy lem le ri, te ca vü zün ka dı nın fan ta zi si ol du ğu ka bu lüy le bir lik te tek rar lar. Ki haz ala ma ya ca ğı, al sa da bun dan utan ma sı, da ha sı ken di er dem le ri ko nu sun da şüp he duy ma sı ge rek ti ği ko nu sun da eği ti len ka dın, di şi-li ği ni bir kı lıf için de ya şa ma ya mah kûm edi lir. “Or gazm tak li di ye ri-ne, ka dın lar il gi siz lik tak li di yap ma lıy dı.”16 Bu ne den le dir ki, ma sal-lar da ilk öpü cü ğün ka dın uyur ken ger çek leş me si nin kur naz lı ğın da, ma sum lu ğun mec bu ri ika me ti sak lı dır. İra de siz li ği ise ay nı za man da onun çe ki ci li ği dir.

“Uyu yan Gü zel, sa nı rım Sı ra dan Er kek’in ha ya lin de ki ka dın. Uyur ve bek ler. İlk uyar la ma lar da apa çık bir bi çim de pe ri ma sa lı nın ide olo ji si, kı zın, genç ada mın fan ta zi le ri ni ya za ca ğı bir ta bu la ra sa, bir boş lev ha ol du ğu dur. Uyu du ğu için genç ada ma so run çı kart maz, küs tah lık et mez. Genç adam ona her is te di ği ni ya pa bi lir. İlk an la tım-lar da, kız uyur ken ır zı na ge çer. Son ra la rı, Grimm kar deş ler ve Dis ney ta ra fın dan der le nen öy kü ler de, genç adam kı zı öpe rek uyan dı rır.”17

32

DİPNOTLAR

1 Jor ge Lu is Bor ges, Ye di Ge ce, Çe vi ren: Ce lal Üs ter, (İs tan bul: Can Ya yın la rı, 1993), sf. 56.

2 Öpüş me nin ya lın an la mı, doğ ru dan lı ğı ise an cak bu ma sal la rın ye ni den yo rum lan dı-ğı çiz gi film ler de, re sim li ki tap lar da, de ği şen top lum sal ya pı ve öpüş me nin ço cuk lar-dan uzak ol ma yan yay gın lı ğı ne de niy le yer alır.

3 Ah met Sa rı, “Ma sal la rın Ru hu (Ma sal la rın Psi ka na li zi ne Da ir)”, Ede bi yat ve Eleş ti ri, sa yı 47, 2000, sf. 67.

4 Ef rat Tsee lon, Ka dın lık Mas ke si, Çe vi ren: Ra şi de Ke keç, (An ka ra: Ekin Ya yın la rı, 2002), sf. 134.

5 Co let te Dow ling, Sin drel la Komp lek si: Çağ daş Ka dın da Ba ğım sız lık Kor ku su, Çe vi-ren: Sel çuk Bu dak, (An ka ra: Öte ki Ya yın la rı, 1999), sf. 8.

6 Çiz gi fil mi (Gary Tro us da le, Kirk Wi se; ABD, 1991) gün cel es pri ler kul lan ma nın ya nı sı ra, Bel le’i elin de hep ki tap la do la şan, ga rip bi ri ola rak ta nım la ma fark lı lı ğı nı da ta şır. Ka sa ba da ki ra kip ise ka ba kuv ve ti ne gü ve nen, bü tün ka dın la rın pe şin den koş tu ğu, çok ya kı şık lı, an cak ka fa sı boş ol du ğu için kı zın yüz ver me di ği bi ri dir. Ki bu ka rak ter orjinal ma sal da ol ma yıp se na rist ler ce ek len miş tir. Böy le ce esas kah ra ma nın duy gu ve akıl üs tün lü ğü, zıt bir öğe kul la nı la rak pe kiş ti ri lir.

7 Ma iye tin efen di nin ce za sı nı pay laş ma sı nın bir di ğer ör ne ği de Yüz Yıl Uyu yan Pren-ses’tir.

8 Me tin için de ye ter li açık la ma ya pıl ma yan tüm ma sal lar ek te, harf sı ra sı na gö re ve ril-miş tir.

9 Gü ven Tu ran, “Eros Ta na tos”, Var lık, Ni san 1995, sf. 3.

10 Ge or ge Thom son, Aiskh ylos ve Ati na, Çe vi ren: Meh met H. Do ğan (Pa yel Ya yın la rı, 1990) sf. 123-124.

11 Jo el Ko vel, Ta rih ve Tin, Çe vi ren: Ha kan Pe ki nel, (İs tan bul: Ay rın tı Ya yın la rı, 1994), sf. 127, 128.

12 Ir vın Ya lom, Gü ne şe Bak mak Ölüm le Yüz leş mek, Çe vi ren: Ze li ha İyi do ğan Ba ba yi ğit, (İs tan bul: Ka bal cı Ya yı ne vi, 2008), sf. 19.

13 Adam Phil lips, Öpüş me, Sı kıl ma ve Gı dık lan ma Üze ri ne, Çe vi ren: Fat ma Taş kent, (İs tan bul: Ay rın tı Ya yın la rı, 1996), sf. 26.

14 Ot to F. Kern berg, Aşk iliş ki le ri: Nor mal lik ve Pa to lo ji, Çe vi ren: Ab dul lah Yıl maz, (İs-tan bul: Ay rın tı Ya yın la rı, 2000), sf 46.

15 Dow ling, Sin drel la Komp lek si: Çağ daş Ka dın da Ba ğım sız lık Kor ku su, sf. 82.

16 Ad ria ne Blu e, Öpüş mek, Çe vi ren: İrem Sağ la mer, (İs tan bul: Ay rın tı Ya yın la rı, 2000), sf. 87.

17 ibid, sf. 109.

33

I I I

Yu va d a n Ay r ı l m a n ı n A n l a m ı

Ana he de fi ço cu ğu ye tiş kin ya şa mı na ha zır la mak olan ma sal-lar, ağır lık lı ola rak er gen li ğin so na eriş sü re ci ni ko nu edi nir. Bu nun en önem li tem si li olan ev li li ğin ve kah ra man lık ara cı lı ğıy la ken di ni ka nıt la ma nın baş lan gı cın da ise; ai le den, mem le ket ten, ya ni bir baş-ka sı nın er ki nin ge çer li ol du ğu mer kez den ay rıl mak yer alır. Bü yük kar deş ler er gen li ğin de vin gen lik sağ la yan tec ri di ni ya şa mak için geç kal dı ğın dan, başrolü en kü çük kar deş ka za nır. Ev den ay rı lan en kü-çük kız gör kem li ev li li ği, er kek ço cuk ise kah ra man lı ğın ar dın dan ge len ev li li ği edi ne cek tir. Böy le ce bir ço cuk ola rak evin den ay rı lan kah ra man, bir ye tiş kin ola rak ge ri dö ner ve ya ai le ka nıt lan mış olan ye tiş kin li ğin den ha ber dar edi lir.

“Er ge nin, ken di ni di ğer le rin den fark lı laş tır ma ve yal nız kal ma ka pa si te si ni keş fet me si nin yol la rın dan bi ri de ris ke gir me si ve bir ta-kım risk ler ya rat ma sı dır. Er ge nin be de ni ni teh li ke ye sok ma ya, be de-ni nin tem sil le ri ni de ne me ye ih ti ya cı var dır; ve er gen bu nu, yal nız lı-ğın en il kel bi çi mi olan tec rit sa ye sin de ger çek leş ti rir.”1

Er gen li ğe ge çiş dö ne mi nin genç le ri ola ğan ya şam da ai le den ge-nel lik le ılım lı yön tem ler le uzak la şır, ken di ni oda sın da ya da ar ka-

34

daş la rıy la kur du ğu dün ya da tec rit eder. Ma sal da ise kur gu kes kin-le şir. Yan ma hal le nin kar şı lı ğı, uzak bir ül ke; ka pa nı lan oda ya da mah kû mu kı lı nan ev, ya ban cı la rın eri şe me di ği bir sa ray, bir ku le, bir de vin ma ğa ra sı; bir so kak kav ga sı ise an lı şan lı bir sa vaş ha li ne ge lir.

Ma sal lar da ma ce ra ya atıl mak üze re evin den ay rı lıp uzak la ra gi-den genç le rin bir bö lü mü ev li lik, bir bö lü mü de zen gin lik der din-de dir. An cak pek ço ğu nun man tık lı bir ama cı ya da ne de ni yok tur. Kıs met ola rak ye ne bi le ce ği dev ler, sa va şa ca ğı bir kö tü lük, aşıp ge çe-ce ği bir bil me ce arar. As lın da ara dı ğı, er ge nin rüş tü nü is pat la ya ca ğı alan dır. Tüm er kek kar deş le rin ay nı an da kıs me ti ni ara dı ğı pro to tip ma sal lar da yok sul ba ba öl mek üze rey ken, ço cuk la rı na mi ra sı nı bö-lüş tü rür ve ya şam çiz gi le ri ni bul mak üze re yol cu lu ğa çık ma la rı nı va-si yet eder. Bü yük kar deş le re so mut, be lir gin an lam la rı olan, or ta la ma bir ha yat ta, ak lı zor la ma dan, ce sa re te ih ti yaç duy ma dan kul la nı la bi-le cek he di ye ler ve ri lir (bir ev, bir de ğir men gi bi). En kü çük oğ la na ise gö rü nür de en de ğer siz, hat ta an lam sız he di ye ka lır. Bun lar, son-ra dan bü yü lü ol du ğu an la şı la cak olan bir nes ne ya da uyuz bir kö-pek, sıs ka bir at gi bi şey ler dir ve rast lan tıy la ma ce ra nın har ma nın da onu bü yük atı lım la ra gö tü rür. Di ğer kar deş ler de ği şi me, salt ara yı şın bi rin cil duy gu ol ma sı na açıl mak ve ar dı ar dı na ge len uğur suz luk-lar la mo ti vas yon la rı nı yi tir me den za fe re ulaş mak için geç kal mış tır. Ay rı ca me rak, olur ol maz iş le re bu laş ma, yer ve mes lek de ğiş tir me gi bi şey ler için faz la sıy la otur muş bir kim lik le ri, alış kan lık la rı var dır. Ba zen de bu kü çük kar deş en saf, akıl sız, tem bel gö rü nen ço cuk tur. Ye te nek le ri, uzak lar da ya şa dı ğı ma ce ra lar sa ye sin de açı ğa çı kar ya da ol gun la şır, ge li şi mi ni en gel le yen te mel so run la rın dan arı nır.

Ba ba nın sağ ol du ğu du rum lar da, ik ti da rın han gi oğu la ka la-ca ğı nın sı na vı dır yol cu luk. Ve bu sı na vı her za man en kü çük oğul ka za na rak tah tı dev ra lır. Ba ba bu du rum da yaş lan dı ğı nı ka bul edip çe kil mek is ter. Za ten üvey an ne, onun sev gi li si ya da ve zir ta ra fın-dan iha ne te uğ ra mış ve ge nel lik le kör ol ma me ta fo ru nun çev re sin de se fa le te, hat ta di len ci li ğe düş müş tür. (Üret me nin sah ne sin den alın-mış, ço cuk gi bi ba kı ma, dı şa rı dan ge le ne muh taç ha le gel miş tir. Ebe-veyn lik ter si ne dö ner.)

35

Ot to Rank, Do ğum Trav ma sı’nda ödü lü en genç oğu lun al ma sı nı şöy le açık lar:

“Fre ud’un gös ter miş ol du ğu gi bi, ilk sel ba ba, an ne ye sa hip ol mak ya ni ona ge ri dön mek is te yen oğul la rı ta ra fın dan öl dü rü lür ve bu du rum ilk sel or du da “güç lü er ke ğin”, ya ni “ba ba nın” bir dış di renç un su ru ve “kor ku nun” (an ne den) ta şı yı cı sı ol ma sı nı en gel ler. Vaz-geç me nin ne de ni ise, hep si de an ne ye –or ji ben ze ri il kel ce na ze tö-ren le rin de de gö rül dü ğü gi bi– cin sel açı dan sa hip ola bi le ce ği hal de (rast ge le cin sel iliş ki) hep bir den an ne ye ge ri dö ne me ye cek ol ma la-rı dır.

“Kah ra man lık ya la nı’nın, ya ni ef sa ne ve ma sal da dai ma sa de ce bir ki şi nin, an ne açı sın dan ar dı lı bu lun ma yan en genç oğu lun ilk sel ey le mi ger çek leş ti re bi li yor ol ma sı nın ruh sal ger çek lik te ya tan il ham kay na ğı iş te bu dur.”2

De li kan lı –kı zın ak si ne– ge nel lik le ken di is te ğiy le ya da rı za sıy la ev den ay rı lır. Sa vaş ma dan ama ai le evin den uzak la şa rak ilk ra ki bi olan ba ba yı ele miş, çar pış ma di ğer er kek ler le de vam et miş tir. Ma sa-lın so nun da ya ba ba nın, ya ka yın ba ba nın ik ti da rı nı elin den ala cak, ya da uzak ta baş ka bir ik ti dar ala nı bu la cak tır. Ba zen bu yol cu luk, çok yaş lan mış olan ba ba nın kör olan göz le ri ni aça cak ve genç li ğe ge ri dön dü re cek tıl sı mı ara mak üze re baş lar.3

Ador no’ya gö re ba ba la rın fi zik sel gü cü azal dık ça, ik ti dar la rı da aşı nıp za rar sız la şır, ama genç ler de da ha genç le rin so lu ğu nu his se der en se sin de. Ve bu Oi di pus kar ma şa sın dan de ğil, dü pe düz ba ba ka til-li ğin den esin len miş bir mo de le doğ ru ge ri le mek te dir bu gün. Ador-no, Na zi le rin sim ge sel ca na var lık la rın dan bi rin de, çok yaş lı la rın öl-dü rül dü ğü nü ha tır la tır. Böy le bir or tam sa, ana ba ba lar la tıp kı mah-kûm lar ara sın da ol du ğu gi bi al da nış tan uzak bir kar şı lık lı an la yış doğ ma sı nı sağ lar. Bu ge cik miş an la yı şı göl ge le yen tek şey, geç miş te he nüz el le rin de bir şey ler var ken bi ze yap tık la rı yar dı mın, gös ter-dik le ri şef ka tin bir ben ze ri ni, şim di ken di miz de güç süz ol du ğu muz için on la ra gös te re me ye ce ği miz den duy du ğu muz kor ku dur. On la ra uy gu la nan şid det, on la rın uy gu la dı ğı şid de ti unut ma mı za yol açar.4

36

“İn san lık ta ri hi için ağır so nuç la rı olan er kek si dev let kur ma pra-ti ği de bu psi ko lo jik it ki den kay nak lan mak ta, yi ne tek bir ki şi nin ba-bay la öz deş le şe rek onun ye ri ni al ma sı ve böy le ce “ana er ki” te ri min-de sos yo lo jik ifa de si ni bu lan an ne nin ula şıl maz lı ğı nın kı rıl ma sı bir top lum sal ge rek li lik ha li ne gel mek te dir.”5

Ma sal, in san lı ğın te mel an cak ka bul le nil me si güç it ki le ri ni, şık kur gu lar için de, ar zu gi bi ma sum luk tan da vaz geç me yi ge rek tir me-yen kur naz bir za ra fet le do yu ma ulaş tı rır. Ba ba za ten yaş lan mış tır, ik ti dar dan usan mış tır ya da kur ta rıl ma sı nı ge rek ti re cek bir fe la ke te, di len ci li ğe va ra cak bir ya şa ma be ce rik siz li ği ne düş müş tür. Böy le ce oğul on dan çif te in ti ka mı nı alır: Hem ik ti da rı nı dev ra la rak, hem de kur ta rı cı sı ol ma nın za fe riy le... Öte yan dan hiç de ba rı şık ol ma dı ğı bu za fer it ki si, mer ha met li, ha yır lı ev lat ol ma nın ro man sıy la ken di ne te kin bir yer edin miş tir. Böy le ce ikir cik li, te zat duy gu lar so run suz, akıl lı ca bir çö züm için de den ge le nir.

Yu nan mi to lo ji si ise gen zi mi zi ya kan ısır ga nı di li mi zin ucu na ge tir mek te ve biz ora da da do lay lı bir yol arar ken, ka bul le ni şin de ki ra hat lık la kor ku tu cu ola nı dü şün me nin sı ğı na ğı ha li ne gel mek te dir. (Ne de ol sa kül tü rel bir met ne yas la nıp, bil gi üze rin den bil giç çe ko-nu şu yo rum, ken dim den de ğil...) Ce sa ret edin mek ye ri ne, ce sa re tin kül tü rel kı lıf için de ki ha lin den ya rar lan mak ko nu sun da he men hiç-bir me tin Yu nan mi to lo ji si ka dar ola nak sun ma mış tır. Tüm ür kü-tü cü lü ğü ne kar şın faz la sıy la in san ol ma yı yük le ne bi len tan rı lar ve böy le ce çıl dır tı cı iv me si ni alan tra je di...

“Se le ne, ay ışı ğı nı uyu yan Uro nos’un üs tü ne tu tar ken, Kro nos sak lan dı ğı yer den ko ca taş-ora ğı kal dı rıp ba ba sı nı ha dım et ti. Son-ra ko pa rıl mış par ça la rı de ni ze atar ken, ‘Sal ta na tın bit ti, ba ba. Şim di se nin ye ri ne ben hü küm sü re ce ğim. Ba na kar şı ge le bi lir sin, an cak be nim gü cüm se nin kin den da ha faz la. Bu yüz den sa na ka de ri ne ra zı ol ma nı öğüt le rim,’ de di.”6 (Vur gu lar ba na ait tir.)

Kah ra ma nın ele me si ge re ken ka dın lar sa; ca dı lar, ecin ni ler, de v a na la rı, kö tü kalp li kra li çe ler, üvey an ne ler, ya ni erk sa hi bi ve güç-le ri ni kö tü ol mak tan alan ka dın lar dır. Ca dı lar ya çok gü zel dir, ya da

37

çok çir kin. Yü celt me gi bi aşa ğı la ma da di şi lik özel lik le ri üze rin den ya pı lır. Çir kin ca dı, bü yüy le dün ya nın en gü zel var lı ğı ola rak gös-te re bi lir ken di ni. Ama gü zel li ği ken din de sa bit le mez. Çün kü onun içi nin çir kin ol du ğu nu bil me miz ge re kir. Kul lan dı ğı araç lar sa ka dın-lı ğa ya da eve, iç sel ala na ait olan şey ler dir: Kor se, ta rak, iğ ne, ip yu-ma ğı, ay na, ka zan, sü pür ge vb.

Er kek, kö tü cül di şi tip le rini ba zen sa va şa rak ama ge nel lik le hi-ley le ye ner. Dev ana sı nı me me si ni eme rek et ki siz ha le ge ti rir, yar dı-ma ve oğul la rı na kar şı ko ru ma ya zor lar. Tıp kı ilk öpüş me gi bi me-me nin emil me si de, anın da tes li mi ye te ne den ol muş tur. Kah ra man işi bit tik ten son ra, ken di ni ev la dı kıl dı ğı de v a na sı nı her han gi bir ih ti yaç ya da teh li ke söz ko nu su ol ma dı ğı hal de öl dü rür.

Yar dım al dı ğı ka dın lar sa, bil ge ko ca ka rı lar ve pe ri ler dir. Di şil yar dım la yol cu lu ğu sür dür me de kul la nı lan di ğer fi gür, ka dı nın âşık kı lın ma sı dır. Bu du rum da ka dın yal nız ca dev le re de ğil, ken di ai le si-ne kar şı da iş bir li ği ya par.

Tek ba şı na evin den ay rı lan kız lar sa ya ko vul muş tur, ya ka çı rıl-mış tır, ya da sır rı na sa dık ol ma dı ğı için kay bet ti ği ko ca sı nın ve ya üvey an ne nin bü yü süy le ku ğu olup uçan kar deş le ri nin pe şi ne düş-müş tür. Ak si du rum lar da ne öl çü de şid det gö rür se gör sün, hiz met-çi lik yap mak, da yak ye mek pa ha sı na da ol sa evin den ya da hap se dil-di ği yer den ay rıl ma ya ça lış maz.

Ço cuk luk oyun la rı da kı za kal ma nın, oğ la na git me nin sim ge le ri-ni aşı lar. Oğ lan tah ta at la, ara bay la, kı lıç la, sa pan la ma ce ra alış tır ma-sı ya par ken; kız be bek le ev ci lik oy nar. Bi ri dış sal ola nı, ya ban cı lar la iliş ki içi ne gir me yi; di ğe ri ise iç sel ola nı ve onun iliş ki le ri ni be nim se-tir. Ay nı şe kil de ço cuk luk tan iti ba ren ana-ba ba nın yaş lı lık dö ne mi ne da ir so rum lu luk, kız için duy gu sal des tek ve ev iş le ri, er kek için se eko no mik yar dım dır. Ki eko no mik olan da za ten dış sal dır.

Se gal’e gö re er kek ço cuk lar an ne le rin den ay rıl ma yı ve da ha özerk bir ben lik duy gu su ge liş tir me yi ba şa rır. Çün kü an ne nin oğ luy la iliş-ki si anak lik tir, ya ni oğ lu nu ay rı bir ki şi gi bi, kı zı nı ise san ki ken di siy-miş gi bi nar sist çe ya şan tı lar ve se ver.7 Bu ne den le de özerk lik duy gu-

38

su ge liş me miş olan kız lar ev le rin den ay rıl sa lar bi le, hi ma ye ede nin var lı ğı na ek le ne bi le cek le ri bir yer arar. Bu, özel lik le Do ğu ma sal la-rın da da ha be lir gin dir.

Ali ce’in bir ku yu ya dü şe rek Ha ri ka lar Di ya rı’na git me si, Türk ma-sal la rın da çok kul la nı lan bir mo ti fi an dı rır. An cak kah ra man la rın ta-vır la rı ve hi kâ ye bir bi rin den ta ma men fark lı dır. Ali ce ba ğım sız, hat ta ka fa sı nın di ki ne gi den bir kız dır, tür lü ma ce ra lar ara sın da koş tu rur. Türk ma sal la rın da ise ku yu ya dü şen kı zın git ti ği düş sel or man da kar-şı sı na hep bir ha mi çı kar. Kız, yaş lı bir ni ne nin ku lü be sin de ka lır, ona hiz met eder ve kar şı lı ğın da da sev gi gö rür. Oy sa evin de, üvey an ne ve kar deş ler ta ra fın dan iş le ti len sis tem li bir iş ken ce al tın da dır. So nun da ora da ra ha tı ye rin de ol ma sı na rağ men, mem le ke ti ni öz le ye rek, ni ne-nin ya da de de nin ver di ği ha zi ne ler le ge ri dö ner. Bu mü cev her ler de gö zü ka lan üvey an ne, ken di kı zı nı da ay nı şe kil de ku yu ya gön de rir. Ama o et ra fın da ki le re ka ba dav ra nır, di ğer kız gi bi can la baş la ça lış-maz, ita at et mez ve kat ra na bu lan mış bir hal de ge ri dö ner.

Pro to tip bir baş ka Türk ma sa lın da, kız rü ya sın da ba ba sı nın eli ne al tın ib rik le su dök tü ğü nü (ya da ba ba nın kla sik du ru şu nu bo zan bir baş ka ola yı) gör dü ğü için ev den ko vu lur. Hat ta öl dü rül me si em-re di lir, an cak cel la dı ona acı ya rak git me si ne izin ve rir. Bu du rum da kı zın kar şı sı na mut la ka onu hi ma ye ede cek bi ri (ba ba mo ti fin de ki bir şeyh, bir bü yü cü, onu ev lat lık edi nen bir pe ri) çı kar. Kuş sü tü nün ek sik ol ma dı ğı ya şa mın da, me ra kı na ye ni le rek aç ma ma sı ge re ken kır kın cı oda yı açar, olay lar ge li şir, bir pa di şa hın oğ luy la ev le nir ve bü yü cü ebe vey ni çe yiz ola rak ona eşi ben ze ri gö rül me dik ha zi ne ler-le yük lü al tın dan bir sa ray ba ğış lar. Ünü tüm dün ya ya ya yı lır, se yir ci-ler edi nir ve eş siz tah tı nı gör me ye ge len ler ara sın da ba ba sı da var dır. (Ba zen ba ba ik ti da rı nı ve ser ve ti ni yi tir miş ken onun la kar şı la şır.) Gör dü ğü rü ya ger çek çı kın ca, ba ba piş man lık du yar, ba ğış lan ma di-ler, kız da onu af fe der. Yap tı ğı iyi ev li lik ve edin di ği ser vet, ba ba nın ona dö nü şü nü sağ la mış tır. Bu ara da bir de ço cu ğu ol muş, eriş kin li-ği ni is pat la mış tır.

Bu tip ma sal lar da or tak nok ta lar şun lar dır: Ka dın de mir ça rık la ko ca sı nın ya da kar deş le ri nin pe şin den git mi yor sa, yol cu lu ğu kı sa sü re de onu ilk hi ma ye ede nin ya nın da so na erer. Evin (ya da mu adi-

39

li nin) ye ri de ğiş miş ol mak la bir lik te, var lı ğı sa bit tir.8 Genç kız kur-tu lu şu nu sab rı, ahlâ kı, ita at kâr lı ğı, ça lış kan lı ğı ve gü zel li ği sa ye sin de edi nir. Ge ri dö nü şü ya da ya kın la rı nın ona ge ri dö nü şü, ya pı lan hak-sız lı ğın ka bul edil me si ya da kö tü nün (üvey ola nın) ce za lan dı rıl ma-sıy la son bu lur. Ama o ge nel ola rak af fe di ci dir. Ha in ler le yüz leş me ev li li ğin ar dın dan ya pı lır ve ce za yı uy gu la yan ya da ka ra rı ve ren ko-ca sı dır.9

Ka dı nın kah ra man lık mo tif le riy le an la tıl dı ğı ma sal lar da ise, ba-ba nın yaş lan ma sı ve er kek ev la dın ek sik li ği sa bit ön ko şul dur. Öte yan dan yol cu lu ğa er kek el bi se le ri için de çık mak, dış sal ala nın eril ol du ğu nun ka bu lü dür. Ya ni dış sal ala na dâ hil ol mak de ğil, onu zi ya-ret et mek söz ko nu su dur ve ev li lik le bir lik te bu bağ lan tı da so na erer.

Kar deş le rin hep bir lik te yol cu lu ğa çık tı ğı du rum lar da ge nel lik le ay nı cins ten olan la rın re ka bet, iki ay rı cin sin ise da ya nış ma için de ol-du ğu gö rü lür. Za fe rin ar dın dan ge ri dö nüş te ya da ak ra ba la rı ken di ya nı na ça ğır ma da ce za yok sa, gös te ri şin, iyi lik le ez me nin, af fın lüt-fuy la yü cel me nin ve ni ha ye tin de as lo la nın re ka bet ol ma sı nın an la tı mı var dır. En kü çük ço cu ğun za fe ri; ba ğış lan ma di le yen, ken di ni aşa ğı-la yıp mu zaf fe ri yü cel ten kar deş le rin af fe dil me si ya da sin di ril me si ile so nuç la nır. San ki son ge len, sı ra la ma yı ter si ne dön dü rüp ba şa geç miş-tir. Bu da en kü çük kar de şin, bü yük le rin (bu ba zen ha in ana-ba ba yı da içe rir) ik ti da rın dan duy du ğu ra hat sız lı ğın ma sal ara cı lı ğıy la us tu rup lu bir an la tı mı dır. Ce za, kö tü lü ğün kes kin leş me siy le ge rek çe len di ri lir. Ma ce ra ve ödü lün bü yük kar de şe na sip ol du ğu du rum lar da ise di ğer-le ri he nüz er gin/ra kip de ğil dir. Kardeşlere kar şı alı nan ko ru ma cı ta vır, ana-ba ba sev gi si ne ben zer. Mu zaf fe rin ev len mek için kız kardeşlerden en kü çük ola nı seç me di ği tek ma sal Dans Eden On iki Pren ses’tir. Her ge ce ev den ka çıp ye ral tın da ki bir sa ray da on iki prens le dans eden pren ses le rin sır rı nı açı ğa çı ka rıp ev li lik ödü lü alan er kek, en bü yük kı zı da ha yaş la nıp us lan mış ol du ğu için se çer.

Son ola rak Han sel ve Gre tel gi bi er gen lik sü re ci ne ka dar iz le me-di ği miz kü çük ço cuk la rın ev den ay rı lı şın dan söz et mek te fay da var. Ne gi ye ce ği nin, ne ka dar yi ye ce ği nin, han gi sı cak lık ta su içe ce ği nin, uy ku vak ti nin ve tüm sos yal iliş ki ku ral la rı nın gün bo yu sa yı sız emir

40

cüm le siy le ifa de edil di ği ço cu ğun bun dan usan ma ma sı müm kün mü? Öy ley se, göz da ğı ver mek için an ne lik ten fe ra gat et me ve söz din le mez li ğin an ne nin ölü mü ne ne den ola ca ğı teh dit le ri, ba ba nın yok lu ğu nun aç lık ve teh li ke an la mı na ge le ce ği nin ima edil me si, so-kak ço cuk la rı na ya pı lan gön der me ler gi bi sa yı sız ra hat sız edi ci anı, ken di ni ra hat lat mak du ru mun day dı. Bu nun için dir ki, ma sal da kar-deş le rin oluş tur du ğu bir lik, tüm bu ger çe ğe dö nü şen teh dit le re rağ-men mü ca de le yi ka za nır. Tek ba şı na ayak ta kal ma nın za fe ri dir bu. Terk edil me, aç lık, ölüm, ya ban cı lar dan ge len kö tü lük ye nil miş tir. Da ha sı eve dö nüş bir ba kı ma ye tiş kin-ço cuk iliş ki si ni de ters yüz eder. Ço cuk lar ye tiş kin le ri ba ğış lar. Fa kir lik yü zün den or ma na terk edil miş ler dir, ama on lar kos ko ca bir ser vet le ge ri dö ner, bes le yen ana ba bay la bes le nen ço cuk lar yer de ğiş ti rir. Kor ku nun rü ya da ye nil me-si nin, ken di ne gü ven me nin ve ba ğım sız lı ğın tat mi ni, ay rı ca ye tiş kin teh dit le ri nin do lay lı ve ma sum bir ya nı tı dır Han sel ve Gre tel. “Ah bir bü yü sem” la fı nın ar dın da ki di lek le rin ve si te min ço cuk luk tan vaz-geç me den ye ri ne ge ti ril me si dir.10

41

DİPNOTLAR

1 Phil lips, Öpüş me, Sı kıl ma ve Gı dık lan ma Üze ri ne, sf. 44.

2 Ot to Rank, Do ğum Trav ma sı, Çe vi ren: Sa bir Yü ce soy, (İs tan bul, Me tis Ya yın la rı, 2001), sf. 86.

3 Türk ma sal la rın da rast la nan bir öğe dir bu ve açık la ma sı ge le ne ğin ba ba yı yık ma yı en-gel le ye cek duy gu sal bağ lar la örü lü ol ma sın da ya tar. Kör olan ba ba ya da ka yın ba ba nın göz le ri açı lır, on beş ya şı na ge ri dön dü rü lür ve ik ti da rı nı ele ge çir mek is te yen ler saf dı şı edi lir. Ba zen de yi ne Ana do lu ma sal la rın da ba ba, oğ lu nun ka zan dı ğı ser ve te ve gü-zel ge li ni ne göz di ker, ka rı sıy la iş bir li ği ya pa rak oğ lu nu öl dür mek is ter. An cak so nuç, ba ba nın ve ba zen de onun iş bir lik çi si olan an ne nin öl dü rül me si dir. Eşi ni ka çı ran de vi (bü yük lü ğün fi zik sel ola rak tem si li) öl dü ren er kek de sık kul la nı lan bir mo tif ir.

4 Theo dor W. Ador no, Mi ni ma Mo ra li a, Çe vi ren: Or han Ko çak, Ah met Do ğu kan, (İs-tan bul, Me tis Ya yın la rı, 2000), sf. 22.

5 Bac ho fen’den (1861) ak ta ran Rank, Do ğum Trav ma sı, sf. 86-87.

6 Don na Ro sen berg, Dün ya Mi to lo ji si, Çe vi ren: K. Ak ten, E. Cen giz, A.Cü ce, K. Emi-roğ lu, T. Ke na noğ lu, T. Ko ca yi ğit, E. Ku za han, B. Oda ba şı, (An ka ra: İm ge Ya yın la rı, 2000), sf. 36.

7 Lynne Se gal, Ağır Çe kim: De ği şen Er kek ler, De ği şen Er kek lik ler, Çe vi ren: Vol kan Er-soy, (İs tan bul: Ay rın tı Ya yın la rı, 1992), sf. 113-114.

8 Han sel ve Gre tel, ca dı nın şe ker den evi sa ye sin de kan dı rı lır. Ev ben ze ri bir ye re ki lit-le nen Gre tel, dı şa rı da ça lış tır mak için kul la nı lan sa Han sel’dir. Bir kez da ha iç sel olan kı za, dış sal olan oğ la na kal mış tır.

9 Ör ne ğin Pa muk Pren ses’in üvey an ne si ne, kı zın ev li li ği nin ar dın dan kız gın de mir den ayak ka bı lar giy di ri lir. Böy le ce ayak öze lin de git mek, ha re ket et mek, edim ce za lan dı rı lır.

10 Han sel ve Gre tel’le il gi li ola rak ek ler bö lü mün de ma sa lın öze ti nin ya nı sı ra, içer di ği kor ku öğe le ri ne da ir not lar da bu lun mak ta dır.

Mi ke Kenny’nin Yü rü yen Taş lar ad lı ti yat ro oyu nu, ay nı ko nu la rı mo dern bir ba-kış açı sıy la ye ni den yo rum la ma sı açı sın dan il ginç tir. Oyun er gen li ğe ge çiş, er-gen li ğin te mel özel lik le rin den olan yu va dan ay rıl ma, ba ğım sız lı ğı ka nıt la ma, ye-ni ta nı şık lık lar, mü ca de le gi bi te mel ma sal ko nu la rı nı mo dern bir dil le iş le miş tir. Ger çek çi lik ten hiç vaz geç me me si ve za af a rı, kor ku la rı iş le yi şin de ki de rin göz-lem ci li ğin ya nı sı ra bir baş ka far kı da ha var dır oyu nun: Ba ğım sız lık ve er gen lik sü re ci ni ya kın dan ta nı yan, sü re cin ya şan ma sı na des tek olan, an cak giz li kol la-ma cı lı ğı da bı rak ma yan an ne ka rak te ri. Bir baş ka ger çek çi lik ve ha ya ta ha zır la-ma iş le vi de, ba ba nın an ne yi ha mi ley ken terk et ti ği nin ço cu ğa açık lan ma sı dır. Mi ke Kenny, Yü rü yen Taş lar, Çe vi ren: İc lal Ay dın (He nüz ba sıl ma mış)

42

I V

K a h r a m a n l ı k M i t i v e K a d ı n l a r

Na pol yon, Jo sep hi ne’e yaz dı ğı mek tup ta şöy le der: “Za fe re de al-dır dı ğım yok. Se nin ho şu na git ti ği için za fer ler ka zan mak is ti yo rum. Za fer le rin se ni hoş nut ede ce ği ni bil me sey dim, he men or du mu bı ra-kır, Pa ris’e ko şar ve ken di mi se nin ayak la rı nın di bi ne atar dım.”1 Böy-le ce bir an lam da Fran sa’nın ya yıl ma cı po li ti ka sı uğ ru na ölen bin-ler ce er ke ğin de gü na hı nı yük le nir Jo sep hi ne. Kah ra man lık, aş kın ka nı tı olan bir ar ma ğan, gö ze çarp ma nın ve göz de kal ma nın ara cı ol muş tur. Söz ko nu su mek tu ba gö re Na pol yon’un as ke rî çıl gın lı ğı-nın tek uma rı aşk tır. Ki bu, ma sa lın kah ra man lı ğa biç ti ği ödül le de uyum için de dir. Öte yan dan ma sa lın te mel rüş ve ti, ka de ri bir den bi re ve ha yal edi len her şe yi ay nı an da su na rak de ğiş tir me sin de dir. Kah-ra man yal nız ca er kek lik is pa tı nın ve ma ce ra nın haz zıy la ye tin mez, ay nı za man da sı nıf at la ma nın tüm gös ter ge le ri ne de sa hip olur: Pa-ra, ik ti dar, te baa, seç kin ve gü zel bir ka dın.2 Pren se sin gü zel li ği ise yal nız ca aş kın ni met le ri ni art tır mak la kal maz, el de edi le cek kral lı ğa du yu lan şeh ve ti ört bas et mek için de mü kem mel bir se nar yo ha zır-lar. Ro man tiz min tat lı ör tü sü nü gi yi nen çı kar, bir an da kah ra ma nı bu lun du ğu alt sos yal ve eko no mik sı nıf tan, kra li ye tin ba lo sa lo nu na yük selt miş tir. Hem de baş dön dü rü cü bir hız la…

43

Öte yan dan ve ri li top lum sal im ge lem çer çe ve sin de, ka dın için de kur ta rı la cak du rum da ol ma ay nı ola ğa nüs tü hı zı sağ lar. Kur ta rı cı-ya gös te ri len ani ya kın lık, ahlâ ki düş kün lük kap sa mın da de ğil dir ve alt sı nıf tan bi riy le bir lik te ol ma nın onay lı ola na ğı nı su nar. Üs te lik çe şit li ta lip ler ara sın da ki ka rar sız lık da, bu şe kil de ko lay ca ber ta raf edi lir. Pren se sin el de et ti ği kah ra man, tüm kah ra man la ra ait im ge-le ri ödünç al dı ğı için ol du ğun dan da ha gör kem li dir. Ka dın için ya-sak lan mış olan ala na du yu lan ar zu ve ni te lik le rin cins ler ara sın da kes kin bi çim de ay rıl ma sı, ek sik lik duy gu su nu de rin leş ti rir. Hay dut-lar, hır sız lar gi bi ge çer li teh li ke le re kar şı ko ru ya cak ye ter li lik te bir ko cay la de ğil de, il la da bir kah ra man la bir leş me ar zu su da kay na ğı nı bu ra dan alır. O, ka dın dan esir ge ne ni de içer mek üze re da ha faz la sı-na sa hip ol mak zo run da dır. Ay rı ca de ğer öde nen be del le öl çül dü ğü, ka nıt bul du ğu, hi kâ ye si il gi çe ki ci –de mek ki ya yıl ma ya uy gun– ol-du ğu, şöh ret ge tir di ği için de bu gös te riş ar zu la nır. En gin Geç tan bu du ru mu şöy le açık lar: “Çün kü gör kem, için için ya şa nan ek sik-lik duy gu la rı na kar şı ge liş ti ril miş yap ma ca bir ni te lik tir. Ego şiş me si art tık ça in sa nın ken di si ne at fet ti ği ya da at fet mek is te di ği gör kem, dış dün ya da ki ba zı in san la ra yan sı tı la rak bu ki şi ler yü cel ti lir. Ya da ön ce yü cel ti lir, bir sü re son ra hız la de ğer kay bı na uğ rar lar. (…) Do-la yı sıy la da böy le bi ri nin dün ya sı, ge rek ken di, ge rek se yü cel ti len ki şi le rin im ge le rin den olu şur. Ego nun şiş me si çok art tı ğın da ba zen öy le bir nok ta ya ge li nir ki, ki şi lik or ga ni zas yo nu ufak bir dar bey le da ğı la bi lir, dar be nin ni te li ği ne olur sa ol sun.”3

Ma sal lar da sık sık gör kem ih ti ya cı nı kar şı la yan şu ifa de le re rast-la rız: Dün ya da ki en gü zel kız, en yü ce gö nül lü ki şi, eşi gö rül me miş kah ra man, en ce sur, en güç lü vs. Her kes ken di cin si ye ti nin de ğer li lik öl çü tün de zir ve de ol ma lı dır. Pren se sin gü zel de ğil, en gü zel ol ma sı ge re kir. Er ke ğin kah ra man lı ğı, mut la ka güç lü ama ba şa rı sız ra kip-ler le ber ki ti lir. On dan ön ce ca na var la bo ğu şan pek çok er kek ca nın-dan ol muş tur. (Bu ra da ki ölüm ise el bet te ba şa rı sız olan er kek li ğin ölü mü dür.) Her han gi bi ri ni de ğil, dev le ri, ej der ha la rı, ola ğa nüs tü güç le ri ye nik dü şü rür. Pe ki ama ki min için? Kah ra man zir ve de tek ka la rak, ra kip le ri ele ye rek ya rış ma nın ödü lü nü ala cak tır: Eş siz gü ze-

44

li. Ama as lın da pren se sin en gü zel ol ma ya ih ti ya cı yok tur. Ol sa ol sa gör ke min zir ve sin de ki ni haz me de bil mek için, bu yal dız lı bah ta ula-şa ma yan hal kın onun en gü zel ol ma sı na muh taç lı ğın dan söz ede-bi li riz. Çün kü kos ko ca bir ül ke de tek bir ki şi nin kral ya da kra li çe ola bil me si nin saç ma lı ğı, an cak bu şe kil de ak li leş ti ri le bi lir. Böy le ce onun ye rin de ol ma ma nın san cı sı sa kin leş ti ril di ği gi bi, ha yal de o rol-de ol ma nın haz zı da zen gin leş ti ri lir. Ha yal ara cı kah ra man, ma sal alı cı sı nı tat min et mek için gör kem li ödül ler ka zan ma lı dır.

“Ço cuk luk kah ra man la rı na hay ran lı ğın içer di ği ha set duy gu su ba zen ne re dey se ta ham mül edi le me ye cek ka dar yo ğun ol sa da, ki şi fel ce uğ ra maz sa ço cuk lu ğu nun kah ra man la rın dan bir şey ler de öğ re-nir; han gi par ça la rın ken di ne uy du ğu nu ve ya uy ma dı ğı nı on la rın üs tün de de ne ye rek gö rür.”4

Ku sur suz ya da ku sur la rı nın ko lay ca ört bas edil di ği, bu ne den le uzun va de li de ği şim ler ge çir me si nin ge rek me di ği kah ra man lar, ra-hat la tı cı ol mak la bir lik te, yan lış bir man tık yü rüt me ye ne den ol du ğu için, ile ri de ye tiş kin dün ya sı nın bir par ça sı ola cak ço cu ğun ha ya tı nı zor laş tı rır.5 Öz deş lik ku ran ki şi ye yan lış öner me ler yük len miş tir. Ör-ne ğin fa kir kah ra ma nın, zen gin ve aris tok rat kı zı, onu ka çı ran maf ya ağın dan kur tar dı ğı nı dü şü ne lim. Pren ses, kah ra ma na sem pa ti duy sa bi le, ara la rın da ki eği tim far kı is te ni len mut lu so nu sun ma ya cak tır. Kral ise böy le bir du rum da kah ra ma nı ki ra la dı ğı bir iş gü cü ola rak gö re cek, onu yük lü bir çek le ya da özel gü ven lik gö rev li si ola rak işe al mak la ödül len di re cek tir. Kı zı nı ve tah tı nı dev ret mek le de ğil. (Ta bii eğer kız, o sos yal kat man da ser vet le rin bir le şe rek ar tı şı nı sağ la ya cak çev re den, üs te lik ca zi be li bi rin de ev len me is te ği uyan dı ra cak ni te-lik le re sa hip de ğil se, du rum de ği şir. Çün kü ka pi ta list, her tür lü ek si-ği ni pa ra ara cı lı ğıy la ka pat ma eği li min de dir.) Üs te lik ev len me is te ği uyan dı ra cak çe ki ci lik de, ar tık kah ra man lık ta aran ma mak ta dır. Ne de ol sa kah ra ma nın ni te lik le ri gü nü müz de ki ra la na bi len, or ga ni ze edi le bi len ve ika me si müm kün bir şey dir.6

Ma sal da ya da de ğil, kah ra man her za man mo del alı nır, an cak bir mo del oluş tur maz. Ger çe ğe uyar la na bi lir özel lik le ri yok tur. Mü ca-

45

de le si da ha çok fi zik sel gü ce ya da si hir gü cü ne da ya nır. Bü tün bun-la rı da ge nel lik le tek ba şı na ya par ya da en faz la bir iki ki şi nin yar dı-mı nı alır. Li der de ki ör güt le me gü cü ne sa hip ol ma dı ğı gi bi, duy gu sal so run la rı ve bun lar la ba şa çık ma nın hi kâ ye si de yok sa yı lır.7 Bu ne-den le de ma sal, ço cu ğun ki şi lik ge li şi mi ne kat kı da bu lun ma ola na-ğın dan vaz geç miş olur.

“Ha yat ta is te di ği mi zi el de et mek için mü ca de le et me miz ge rek ti ği-ni ve bu mü ca de le nin bü yük bir kıs mı nın içi miz den ge le ni yap mak la, sağ kal mak için yap ma mız ge re ken ara sın da bir den ge kur mak tan iba-ret ol du ğu nu keş fet tik çe, kah ra man la rı mız da da ha nü ans lı, bel ki da ha mü te va zı bir şe kil alır lar. Me ta net, dü rüst lük, idea lizm ve özel lik le zor ko şul la ra da yan mak an la mın da se bat gi bi ni te lik le re hay ran lık duy ma-ya baş la rız. Kah ra man la rı mız bi ze da ha çok ben ze me ye baş lar”.8

Hay ran lık he le ki şid de ti art tık ça, ko lay lık la zıt duy gu la rı da bes ler. Mo del alı nan ki şi, tıp kı bir ebe veyn gi bi ba şa rı sız lık anın da suç lan ma teh di di al tın da dır. Hay ran, im ge sel dün ya sın da ger çek te kah ra ma nı nı kö le leş ti rir. O, onun için ve onun is te di ği gi bi ya şa ma lı dır. Kah ra ma-nıy la il gi li duy gu la rı de ğiş ti ğin de ka yıt sız lı ğa ge çe mez, kin dar ka lır. Mo del, dub lör ola rak kul la nı la maz sa, ka de rin de şa mar oğ lan lı ğı var-dır. Ken di ne dö nük ce za, onun be de nin de yan kı la nır. Bu, ay nı za man-da do lay lı bir açık la ma dır da. Tıp kı ken di ni öve me di ğin de, ha yal le-ri ni, hat ta ki şi sel ni te lik le ri ni kah ra ma nı nın üze rin den abar ta rak ko-nuş ma is te ği du yan lar gi bi... Kah ra man za ten bir abar tı dır ve çok da ha abar tı la rak an la tıl ma sı da ica zet kap sa mın da dır, oy sa top lum ki şi nin ken di siy le övün me si ne izin ver mez. La can, ‘Öz ce za lan dı rı cı Pa ra no ya’ te zi ni, Pa ris’in ta nın mış ak tris le rin den Hu gu et te Duf los’yu bı çak la ma-ya te şeb büs eden bir ka dı nın çö züm le me si ne da yan dır mış tı. Dö ne min ba sın or gan la rın da ge niş çap lı ha ber ler le yer alan bu ka dı nın gö rü nüş-te akıl dı şı dav ra nı şı nın ar dın da ki man tı ğı açı ğa çı kar ma sıy la, pek çok bil me ce nin de dü ğüm nok ta sı nı çöz müş ol du.

La can, Ai me e’nin ak tris e sal dı rır ken as lın da ken di ne sal dır dı ğı nı ile ri sür dü: Duf los, tam Ai me e’nin ol mak is te di ği öz gür ve top lum sal say gın lı ğa sa hip ka dı nı tem sil edi yor du.9

46

Kah ra ma na du yu lan tut ku lu hay ran lı ğın içer di ği nef ret, ço ğu za-man ör tü lü, bu yüz den de be lir siz bir za man da ha re ke te ge çen bir me-ka niz ma ya sa hip tir. Ken di ni baş ka bir rol de ha yal et me nin so mut, di ri bir or ga niz ma da ya şa ma sı için kul la nı lan idol, an ge lir, kat la nıl maz bir ola ma yı şı im ler. Böy le ce kah ra man, ma sal da ki öner me le rin ha yat ta ki kar şı lı ğı nı bu la ma yan ki şi için ken di ne sal dır ma nın nes ne si ha li ne ge-lir. Bi ri ni to tem ha li ne ge tir me ve öz deş leş me yi ilah laş tır ma nın içi ne giz le me, ido lün te kin siz ye ri ni ha zır lar. Ör ne ğin mo del alı nan (ha ya lin ci sim leş miş ha li olan) bir ka dı nın sev gi li le ri nin al dı ğı eleş ti ri ler, çar-pı cı yan sıt ma la rı açı ğa çı ka rır. Bir baş ka ka dı na hay ran olan ka dın, o ho şu na git me yen bi riy le bir lik te ol du ğun da, on la rı ayır mak için elin-den ge le ni ya par. Ge ri de bir yer de iha ne te uğ ra dı ğı duy gu su sak lı dır ve bu tarz bir ger çek lik için de de öy le dir. Çün kü ken di ni onun ha ya tı için de kur gu la mış ve bu du rum da da is te me di ği bi riy le bir lik te ol mak, de mek ki is te di ği ki şiy le ol ma şan sı nı kay bet mek du ru mun da kal mış-tır. Hay ran lık, sa hip ol ma ve mü da ha le et me hak kı ta nır ona. Üs te lik tak lit et mek, an lık ra hat la ma lar sun sa da, her za man acı ve ri ci dir. John Len non düş ma nı de ğil, hay ra nı ta ra fın dan öl dü rül müş tü. Aşk ido lü ha li ne ge len po pü ler şar kı cı la rın özel ya şam la rı nı giz li tut mak is te me-si ve ye ni kah ra man ta sa rım la rı nın ka vu şa ma yan aşk lar için de tas vir edil me si de yu ka rı da açık la nan et ki ler le bağ lan tı için de dir.

Öz deş leş me, im ge sel düz lem de ki şi nin ola nak la rı nı ar tı ran bir un sur dur. La can, ay na ev re si ve öz deş leş mey le il gi li ola rak şun la rı söy ler: “Bu, ço cuk lu ğun tek bir ens tan ta ne si ol mak tan çok, dü zen le-yi ci bir ge li şim il ke si dir. Eğer ken dim dı şın da ki bir im gey le öz deş le-şir sem, da ha ön ce ya pa ma dı ğım şey le ri ya pa bi li rim.”10

Ezi len ve baş kal dı ra ma yan ço cuk, kah ra ma nın za fe ri ne or tak çı-ka rak do yum sağ lar. Ve eğer bu akıl lı bir ma sal sa; kah ra man ara cı-lı ğıy la ruh sal, sos yal ve fi zi ki ko şul lar la mü ca de le yön tem le ri hak-kın da bil gi edi nir. An cak pek çok ma sal da ya nı na kâr ka lan cin si-yet çi lik, ka dı nı ödül-nes ne ola rak gör me, ego şiş me si, acı ma sız lık, in ti kam, iyi ve kö tü nün çok kes kin ve bir bi rin den ko lay ca ay rı la bi lir ol du ğu zan nı, ba şa rı için dü şün me ye da ir eği tim le rin de ğil, fi zik sel gü cün ve alt et me ye te ne ği nin ye ter li ol du ğu fik ri dir.

47

Oğ lan ço cuk için kah ra man, için de ki sa vaş çı kim li ğin ener ji si ni akı ta bi le ce ği bir alan, ya nı sı ra te kin bir baş kal dır ma fan ta zi si dir. Er-gen için se aş ka gi den yol dur ve bu yol ay nı za man da ödül-ka dı nın ara cı lı ğıy la ona sos yo-eko no mik çı kar lar sağ lar. Çok sık rast lan ma sa da ka dı nın eş ola rak se çil me sin de, sa vaş çı lı ğın bir öl çüt ol du ğu na, özel lik le De de Kor kut Ma sal la rı’nda rast la ya bi li yo ruz. Kan lı Ko ca oğ-lu Kan Tu ra lı Des ta nı’nda bir tür lü kız be ğen me yen oğ lan la ba ba sı ara sın da şöy le bir ko nuş ma ge çer:

“Kan lı Tu ra lı ba ba sı nı ya nıt la dı:

“Ba ba, ma dem ki be ni ev len dir mek is ti yor sun, söy le ye yim. Be nim is te di ğim kız, ben ye rim den doğ rul ma dan kalk mış, ben ka ra koç atı ma bin me den bin miş, ben kan lı kâ fir eli ne var ma dan git miş, baş ge tir miş ol ma lı.”

Kan lı Ko ca:

“Oğ lum sen kız is te mi yor sun; onun sır tın dan yi yip içip gün ede-cek ba ha dır bir yi ğit is ti yor sun. Kız gör mek sen den, rızk ver mek ben den…” de di.”11

Sa vaş çı kah ra man ti pi, ka dın cin si ye ti için de or tak bir söy lem le yü cel til se de ara da kes kin fark lar var dır: Bi rin ci si, ka dın ev len dik ten son ra kah ra man ca dav ra nış la rı nı bı ra ka cak tır. İkin ci si, bir uya rı bu-lu nup mut la ka atıl dı ğı ma ce ra la rın be kâ re ti ni boz ma dı ğı açık la nır. Ma sal da ki ka dın kah ra ma nı, mit ha li ne gel miş ger çek ki şi lik ler üze-rin den dü şün mek, özel lik le ikin ci ko nu hak kın da önem li ipuç la rı ve rir. Fark lı yüz yıl lar da ve coğ raf ya lar da ya şa mış olan Sa bi ha Gök-çen ve Je an ne d’Ark ta rih te çok fark lı tarz lar da iz bı rak mış tır. Ama on la ra ba kan göz ler bir nok ta da ke si şir.

Ata türk’ün yön len dir me siy le dün ya nın ilk ka dın sa vaş pi lo tu olan Gök çen, Der sim ayak lan ma sın da al dı ğı gö re vin ar dın dan “ulu-sal kah ra man” ilan edi lir. Ba şa rı sı ge niş yan kı lar uyan dı rır, dev let er-kâ nı onu ateş li bir bi çim de över ve ga ze te ler sık sık on dan söz eder. Al tı nay’a gö re bu ya zı la rın or tak nok ta sı, Gök çen’in ba şa rı la rın dan du yu lan coş ku ile onu ya mil li yet çi bir geç mi şe ya da mil li yet çi bir ge le ce ğe yer leş tir me ça ba sı dır.12

48

Ma ne vi kı zı nın res mi ba lo la ra as ke ri kı ya fet le gel me si ni ter cih eden Ata türk’ün, 1937’de ki Cum hu ri yet Ba lo su’nda onu üni for ma lı gör mek is te me si nin ikin ci bir ne de ni var dır. Sa bah Cum hu ri yet Bay-ra mı kut la ma la rın da ak ro ba si gös te ri le riy le göz dol du ran Gök çen, ge-ce de Ma re şal Fev zi Çak mak’la ka dın la rın as ker lik me se le si ni ko nu şa-cak tır. An cak ba şa rı la rı nı cö mert çe öven Çak mak, ka dın la rın or du ya alın ma sı na ra zı ol maz. Çün kü ona gö re bir mil le tin va rol ma sı, an cak o mil le tin ka dın la rı nın ya şa ma sı ile müm kün dür. As ker mil le tin as-ker kız la rıy la gu rur du yan Ata türk me se le yi bir baş ka za ma na er te ler, an cak bu na öm rü ve fa et mez. Gök çen bu ka rar la bir lik te ka dın lı ğıy-la baş ka bir bi çim de kar şı kar şı ya ka lır. Al tı nay, Gök çen’in bu anı la rı-nın ka dın lar dan en der ola rak “biz” di ye bah set ti ği bö lüm ler den bi ri ol du ğu nu söy ler. Ulu sal kah ra man ola rak gök le re çı ka rı lan ve ge rek yurt için de, ge rek se yurt dı şın da Türk ka dı nının me zi yet le ri nin tem-si li ol ma sı is te nen Gök çen, on lar için ger çek te yal nız ca bir is tis na dır. Bu ne den le de sa hip ol du ğu şey, bir ef sa ne nin ay rı ca lık la rıy la bir cin si-ye tin yok sun lu ğu ara sın da ki uçu rum dur. Yok sa bir de vi ni min ön cü sü de ğil dir. O, baş ka tür lü bir ger çek lik içi ne yer leş ti ril miş tir ve as lın da var lı ğı ka dın ola rak çok da ka bul edil me miş, yal nız ca hoş gö rül müş, do lay lı bir hiz met için kul la nıl mış tır. Ulu sal bir kah ra man dan çok, bir ma sal kah ra ma nı gi bi dir. Ma sal da ki ka dın kah ra ma nın mut la ka ka-nıt la ma sı ge re ken şey onun için de ge çer li dir.

Ata türk Gök çen’i ha re kâ ta gön der me ka ra rı nı şöy le açık lar ar ka-daş la rı na:

“İş te yi ne Türk kı zı na gö rev düş tü... Bi zim Gök çen uça ğı ile Der-sim ha re kâ tı na ka tı la cak ya rın sa bah... O ar tık bir genç kız de ğil, bir genç as ker dir... Ar ka daş la rın dan ge ri kal ma ya ca ğı na ben na sıl emin sem, siz ler de emin ol ma lı sı nız... Bu nun ne de re ce teh li ke li bir şey ol du ğu nu bi li yor. Ama gö re ve gön de ril me di ği tak dir de böy le bir ay rı mın onun en çok sev di ği mes lek olan ha va cı lık mes le ğin den kop-ma sı na ne den ola bi le ce ği dü şün ce sin de yim... Ye tiş ti ği ocak ta bu gi bi hal ler de gö re ve koş ma sı öğ re til di ken di si ne. O hal de? O hal de şa fak la bir lik te Der sim ha re kâ tı na ka tı la cak.” (Vurgular bana aittir)13

49

Gö rül dü ğü gi bi ko nuş ma, mil li yet çi söy le me yas la na rak baş lar. Er kek ler den ge ri kal ma ya ca ğı, ay rım cı lı ğın mes le ği ne say gı sız lık ol-du ğu be lir ti lir. Yi ne de genç kız ve as ker ol ma nın te zat lık içer di ği-ni ka bul eder ce si ne kim lik le rin den bi ri, ka dın lı ğı ber ta raf edi lir. Bu çev re ye ya pı lan ko nuş ma dır. Baş ba şa ya pı lan ko nuş ma da ise, ba ba kı zı na ken di si la hı nı ve rir.

Ata türk: Yal nız şu nu unut ma, sen bir kız sın. Ala ca ğın gö rev ol duk ça çe tin. Al da tıl mış bir eş kı ya çe te siy le kar şı kar şı ya ka la cak sın. On la rın da el le rin de bir ta kım si lah lar var. Uça ğın arı za ya pa cak olur-sa mec bu ri ini şe ge çe cek ve so nun da on la ra tes lim ola cak sın. Bu nun ne de mek ol du ğu nu ba şı na gel me dik çe bi le mez sin... Bu tak dir de ne ya pa ca ğı nı dü şün dün mü?

Gök çen: Hak kı nız var. (...) şa yet böy le bir şans sız lık olur sa, hiç me rak et me yin, ben ken di mi on la ra can lı tes lim et mem. (Vur gu lar ba na ait tir)14

Bun lar Ata türk’ün bek le di ği söz ler dir. Şe ref ve hay si ye ti ne do-ku na cak bir du rum la kar şı laş tı ğın da hiç te red düt et me den si la hı ya kar şı da ki ne ya da ken di bey ni ne bo şalt mak tan çe kin me me si ni is te-mek te dir.

Ma sal lar da ka dın kah ra man lar gö zü pek, la fı nı sö zü nü esir ge me-yen, id dia lı, hat ta bi raz uka la, ka rar la rı nı tek ba şı na alan, pek çok kez oğul suz bir ai le de er ke ğin ye ri ni tu tan, kah ra man lık yo lu na da er kek kı ya fet le riy le çı kan ka rak ter ler dir. Son ra dan ev le ne ce ği er kek le hiç sa kın ma dan atı şır, ya rı şır, di di şir ve ca nı nın is te di ğin den baş ka bil-gi ver mez. Ama bir şey var dır ki, söz mut la ka ken di ne bir yer açar. Uzun yol cu luk la ra, ma ce ra la ra atı lan bu kız bâki re dir.

Al tı Kız Ba ba sı’nda, al tı şar kız ve er kek ço cuk la rı olan ba ba lar, kah ra man lı ğın kla sik göv de gös te ri le rin den olan bi rin den hi ley le bir şey al mak ko nu sun da bir kız, bir er kek ev lat üze rin den id dia ya gi rer. Bir kez da ha ka dı nın yi ğit lik gös te ri sin de ki amaç, er kek ev la dı ol ma-yan ba ba nın yü zü nü yer den kal dır mak tır. Ya rış ma yı kız ka za nır ve Be yoğ lu’nun ce bin den al tın el ma yı aşı rır. Da ha ilk kar şı laş ma la rın da

50

Be yoğ lu, ken di ni er kek ola rak ta nı tan bu kız ba kış lı Ali Sağ dıç’tan çok et ki len miş tir. Ana sı nın öğü düy le cin si ye ti ni an la mak üze re onu çe şit li sı nav lar dan ge çi rir. Kız, er kek da ya nık lı lı ğın da, sü se pü se de-ğil, sa vaş alet le ri ne düş kün bi ri iz le ni mi ni ve rir. Uka la dır, bur nun-dan kıl al dır maz ve hiç bir il gi işa re ti gös ter mez. Ne ki, git me den ön ce al tın el ma yı aşır dı ğı ce be bir not bı rak ma yı da ih mal et mez. “Yaz gel dim, güz gi di yo rum/ Kız gel dim, kız gi di yo rum.” İşa re ti alan Be yoğ lu, al lem eder kal lem eder, evi ne dön dük ten son ra faz la sıy la ev cil bir di şi kim li ği ne bü rü nen bu kı zı ka çır tır. Kız anın da uy sal-la şır, sa hi bi nin ku ca ğın da mı rıl da nan bir ke di ye dö nü şür. As lın da bu tes li mi yet çi ev cil ya pı, da ha er kek el bi se le ri ni üze rin den at tı ğı ilk an da baş la mış tır.

Ba tı kül tü rün de er kek kı ya fe ti gi yen ka dın kah ra ma nın en po pü-ler sim ge si olan Je an ne d’Arc (1412–431) ca dı ol du ğu ge rek çe siy le di ri di ri ya kıl dı ğın da he nüz on do kuz ya şın day dı. Ama bu kı sa cık ya şa mı ve tar tış ma ya ra tan ölü müy le, sa yı sız sa nat ese ri ne ko nu ola-rak bir ef sa ne ha li ne gel di.15 Ulu sal bir kah ra man, bir kur ban, bir azi ze, şey ta nın iş bir lik çi si, san rı lar gö ren bir akıl has ta sı ya da kö tü bir so fu ola rak…

Ta cı nı İn gi liz le re kap tı ran kra lı na tek rar taç giy di ren, or du yu ba-şa rıy la yö ne ten Je an ne esir düş tü ğün de, kral onu kur tar mak için hiç-bir gi ri şim de bu lun ma mış ve mah ke me de inanç la rın dan vaz geç ti ği-nin be lir ti si ola rak ka dın el bi se le ri giy me ye zor lan mış tı. Fran sa’da, Je an ne d’Arc’tan ön ce de bu ül ke nin bir kız ta ra fın dan kur ta rı la ca ğı inan cı hâ kim di. Ya ni halk bir ka dın kah ra ma nı be nim se miş ti ve te-pe den ya pı lan tüm bas kı ya kar şın onu unut ma dı. Bir baş ka il ginç ya da sı ra dan un sur da, Or le ans Ba ki re si ola rak anıl ma sı ve ola bi le-cek en il gi siz du rum lar da bi le ba ki re li ği ne gön der me ya pıl ma sıy dı. Ba ki re li ği, kah ra man lı ğı nı ka nıt la dı ğı yer olan Or le ans’la bir leş ti ril-miş ti. Ha pis ha ne de ağır has ta la nan ve ece liy le öl me me si için bü yük ça ba har ca nan Je an ne, en gi zis yon mah ke me sin ce 12 suç ne de niy le ya kıl dı. Ki te mel de hep si nin ita at siz lik, ken di ni be lir ti len sı nır la rın dı şın da ta nım la ma ve faz la önem se mey le il gi li ol du ğu nu söy le ye bi-li riz. Bun lar dan ba zı la rı:

51

“... Er kek giy si le riy le do la şa rak Tan rı’nın ya rat tı ğı be den de baş ka bir cin si ye ti ara mak, ai le si nin iti ra zı na kar şın evi ni terk ede rek ai le si-nin onu ru nu ze de le mek, Bur gon ya Dü kü’ne esir düş tü ğün de tu tul du-ğu ku le den kaç mak, in ti har gi ri şi min de bu lu na rak Tan rı’nın ver di ği ve za ma nı ge lin ce yi ne sa de ce Tan rı’nın ala bi le ce ği ya şa ma bi le rek ve is te ye rek son ver me gi ri şi min de bu lun mak (...) düş tü ğü kö tü lük ler de inat la ıs rar ede rek kâ fir lik yap mak.”16

Ya kıl ma sü re cin de ki en önem li un sur, er kek el bi se le ri giy me siy-di. Ve öl me si de ğil, di ri di ri ya kıl dı ğı nın, bir gü nah kâr ola rak ce za-lan dı rıl dı ğı nın bi li ne rek öl me si ge re ki yor du. İn fa zı nın içer di ği te mel me saj, er kek el bi se le ri de ğil, o el bi se ler ara cı lı ğıy la er kek hak la rı nın ve ola nak la rı nın gi yi le bi lir ol du ğu nu gös ter mek te ki suç tu.

Ka dı nın yal nız ca sa vaş mak için de ğil, bir ola yı açı ğa çı kar mak ya da mü da ha le et mek, bir tar tış ma ya gir mek, bil gi edin mek, ge ce dı şa-rı çık mak için de er kek el bi se le ri giy me si, ya kın za ma na ka dar dra-ma ti zas yo nun te mel araç la rın dan dı. Er kek el bi se si dış sal alan da onu cin sel li ği ne dö nük teh dit ler den ko ru yor ve fik ri ne, ey le mi ne ka bul gör me şan sı ta nı yor du. Er kek se mah rem alan la ra sı za rak çap kın lık yap mak ya da bir sa vaş çı ola rak ken di ni giz le ye rek yol al mak için kul lan dı ka dın giy si si ni. Te mel ola rak er ke ğin ka dın kı lı ğı na gir me si bir ko me di un su ru, kü çük dü şü rü cü bir du rum, ka dı nın er kek kı lı-ğı na gir me si ise so nu cu de ğiş ti re cek önem li bir ey lem an la mı nı ta-şı yor du.17

(She aks pea re dö ne mi için) Bu dra ma lar da er kek ler ka dın gi bi gi-yin dik le rin de so nu cun da ha çok bir fars ol du ğu nu, ama ka dın lar er-kek gi bi gi yin dik le rin de bir cid di yet tav rı nın sür dü rül dü ğü nü fark ede riz; bu ra da ken di mi zi na di ren far sın için de bu lu ruz.18

Bir Çe çen ma sa lı olan Bey Kı zı Ay zan ile Ya kı şık lı Mu sa’da hi-kâ ye de ki dü ğüm nok ta sı nın çö zü lü şü, ko nu muz açı sın dan il ginç tir. Mu sa’nın ka ra rı nı de ğiş ti ren hi kâ ye dı şın da da kur gu, pek çok dün ya ma sa lıy la bi re bir ör tü şür.

Bir dağ kö yün de ki be yin dün ya gü ze li kı zı Ay zan, evin den hiç dı şa rı çık ma mış tır. Bir gün pen ce re den ba kar ken kı zak tan dü şen bir

52

ço cu ğun ha li ne gü le rek ço cu ğu öf ke len di rir. Oğ lan, “Sen ba na böy le gü le ce ği ne, ya kı şık lı lı ğıy la ün lü Mu sa’yı bu lup da ona git sen da ha iyi eder sin,” der. Bu nun üze ri ne kız der din den has ta la nır, dok tor lar da tek ça re nin Mu sa’yla ev len me si ol du ğu nu söy ler. Ba ba sı kı zı nın hiç gör me di ği bi ri ne âşık ol ma sı na kı za rak, onu bir san dı ğın içi ne ko-yup neh re atar. Mu sa’nın ba cı sı onu bul du ğun da, ağ bi siy le ev len dir-me yi plan lar. Bu gü zel kı zın, dü zen siz se ya hat le riy le onu uzun sü re yal nız bı ra kan ağ bi si ni eve bağ la ya bi le ce ği ni dü şün mek te dir. Er te si gün bir oda ya sak la dı ğı Ay zan’dan hiç söz et me den ağ bi si ne ev li lik ko nu su nu açar. An cak ne ba cı sı, ne de can yol da şı No gay Ga ra onu ik na ede bilir. Tar tış ma uza yın ca, Mu sa sır rı nı açık lar. Se ve rek al dı ğı iki ka rı sı nın onu bir dev le al dat tı ğı nı öğ ren miş, de vin ka fa sı nı kes-miş ve ka rı la rı nın na mus suz lu ğu yü zün den bir da ha ev len me me ye ye min et miş tir. Ar ka da şı Ga ra ka dın lar hak kın da ki fik ri ni de ğiş tir-mek üze re ken di hi kâ ye si ni an la tır. Vak tiy le ken din den da ha yet kin bi ri nin, onun kin den da ha soy lu bir atın bu lun ma ya ca ğı nı sa nır ken, bı yık la rı ter le me miş bir de li kan lıy la kar şı la şır. Yi ğit li ğin den çok et-ki len di ği için de onun la bir lik te git mek is ter. An cak bu yi ği din us ta bi ni ci li ği ne ye ti şe mez, onu kü çük dü şür me me si ni ri ca ede rek, atı nı atı nın diz gi le ri ne bağ lar. Bi ri dört na la, di ğe ri tı rıs git ti ği hal de ara la-rın da bü yük fark var dır. Der ken dağ da bir ka le ye va rır lar. De li kan lı, Ga ra’dan ken di si ni atıy la dı şa rı da bek le me si ni, işi te ce ği gü rül tü den kork ma ma sı nı ve eğer ge ri dön mez se ken di ha li ne bı rak tı ğı atı ta-kip et me si ni söy ler. İki kez elin de ke sik bir Nart-est ko ba şıy la çı kan yi ğit, üçün cü se fe ri ya pa maz. Üçün cü Nart’la bir lik te ken di si de öl-müş tür. Ga ra atı ser best bı ra kıp pe şin den gi der. Var dı ğı ev de onu ko ca mış bir adam kar şı lar: “Ko nuk, kı zı mın ba şı na ne gel diy se an lat. Ben onun öl dü ğü nü bi li yo rum za ten.” Ga ra ko ca mı şın “kı zım” la fı nı du yun ca, şaş kın lık tan kü çük di li ni yu ta cak gi bi olur. Kız, da ha on iki ya şın da dır. Üç ağ bi si nin öcü nü al mak is te yin ce, ba ba sı on be şi ni bek le de miş, ama din le te me miş tir. Gara, hikayesini şöyle bağlar:

“İş te Mu sa ka dın lar da çe şit çe şit tir, ara la rın da iyi si de kö tü sü de bu lu nur. Sen la fı uzat ma da ba cı nın ar zu su na uy ve ev len.”19

53

Bu nun üze ri ne, Mu sa yar gı sı nı de ğiş ti rir ve Ay zan’la ev le nir. Ma sal la rın sık ça iş le di ği bir ko nu olan ev li ka dı nın sa da kat siz-

li ği nin kar şı sı na ka dı nın kah ra man lı ğı nın çı ka rı la rak den ge sağ-lan ma sı, dü şün me ye de ğer bir denk lem. Üs te lik yi ne er kek ev la dı kal ma yan yaş lı ba ba nın, er kek kı ya fet le ri gi ye rek yo la çı kan tek ev-la dı ol sa da, söz ko nu su olan on iki ya şın da bir ço cuk tur ve ba ba sı na gö re üç yıl da ha bek le se Nart la ra ye nil me ye cek tir.20 Ya kı şık lı Mu-sa’ya ge ri dö ne cek olur sak, po li ga mik ya şa yan bir ada mın sa da kat le il gi li tep ki si nin tu haf lı ğı bir ya na; ba şı na buy ruk, kah ra man bir genç kız dan et ki le ne rek ev len me ye ka rar ver di ği kı zın öy kü sü, di ğe riy le tam bir te zat oluş tu rur. Kah ra man genç kız dış sal alan da ki ra hat lı ğı, gö zü pek li ği ve sa vaş sa nat la rı na hâ ki mi ye tiy le ta nım la nır. Ay zan ise ha ya tı bo yun ca hiç evin den dı şa rı çık ma mış, aşk ma ce ra sı na da ir ar-zu su için yi ne ka pa lı bir ye re, bir san dı ğa ki lit le ne rek neh re atıl mış ve var dı ğı yer de de yi ne dış sal hiç bir öğey le kar şı laş ma dan bir oda ya sak lan mış tır. Ba ba evin den ko ca evi ne gi der ken bi le mu ha fa za al-tın da dır.

Gü nü müz de ma sal da ki ka dın kah ra ma nın çiz gi film le re, si ne-ma ya ve re sim li ki tap la ra ak ta rı mın da en dik kat çe ki ci un sur, gör-sel li ğin de ki de ği şim dir. Ar tık er kek kı ya fet le ri giy me di ği gi bi, sa çın-dan tır na ğı na ola ğa nüs tü bir sek sa pel yük len mek te dir. Tek no lo ji yi us ta ca kul lan ır, her ko nu da bil gi si var dır, pek çok ya ban cı di le hâ-kim dir ve bü tün bun lar faz la sıy la za man alı cıy ken, ma ni kür lü, oje li tır nak la ra, her da im ba kım lı saç la ra da za man bu lur. Ba zen mi ni, de ri el bi se si, de kol te sin den ta şan gö ğüs le ri, siv ri to puk lu çiz me le ri, ağır göz mak ya jı, özel lik le kö tü bir ka rak ter se upu zun tır nak la rıy la sa vaş çı dan çok re vü kı zı na ben zer. Sa va şın fi zik sel ko şul la rı na da ir ger çek çi lik ten, sek sa pel uğ ru na fe ra gat edil miş tir.

Ar zu ve hay ran lık ya rat ma sı için gör sel ta sa rım eki bi nin en in ce de ta ya ka dar can hı raş ça lış tı ğı cin sel li ği nin el bet te ki il gi oda ğı ol-ma sı he def len miş tir. Te ca vüz den ve cid di ye alın ma mak tan kork tu ğu için ka dın kim li ği ni sak la yan ar ka ik ti pi nin ak si ne, on da bu tür bir kor ku ya hiç rast lan maz. Esir düş tü ğü de olur ama her na sıl sa bu teh-dit onun için ge çer li de ğil dir. Çe ne si nin al tın dan ge çe cek kü çü cük

54

bir do ku nuş, her ne ko şul da olur sa ol sun sı kı bir tek mey le, bir kı lıç dar be siy le unu fak edi lir. Her ko şul da gü zel, sek si, ba ğım sız, ce sur ve duy gu sal lı ğa hiç ka pıl ma yan ka tı bir man tık-pren sip abi de si dir. La ra Croft fil min de, An ge li na Jo li e’nin can lan dır dı ğı ka rak ter es ki sev gi li siy le ya kın laş sa da, onu, teh dit ol du ğu an da öl dür mek te ka-rar sız lık çek mez.21 Öz gü ve nin ve ba ğım sız lı ğı ko ru ma da ki dik ka tin sı nı rı yok tur. Bu tip film ler de man tı ğın ra hat la ma sı için bu ka dı na ya es ki bir sev gi li bu lu nur, ya da çok acık lı bir hi kâ yey le öl dü rül müş bir ko ca sı var dır. Ar zu la na nı pay laş ma ma ve ula şıl maz lı ğı nı ko ru ma adı na se viş me sah ne le ri ge çiş ti ri lir. Ev li li ğe pek rast lan maz, hal böy-le olun ca da kah ra man ev cil leş mez. Ama ga rip tir ki kur ta ran-kur-ta rı lan iliş ki si nin ol du ğu yan hi kâ ye ler her za man aşk la bir le şir ken, bu ka dın lar bun ca yü cel til me le ri ne rağ men yal nız ka lır lar. Ma sal sı ola nın ta ri hin de de ev li li ğe yüz ver me yen ka dın kah ra man, bun dan çok da ha ön ce ben zer bir dö nü şü me uğ ra tıl mış tır as lın da.

Ama zon lar pek çok sos yo-kül tü rel ya da eko no mik tar tış ma yı il ginç bir ze mi ne çe ke bi le cek bir top lu luk ken, on la ra du yu lan il gi da ha çok cin sel alan da yo ğun laş mış tır. Ho me ros’a gö re Ama zon lar bar bar akın cı lar dır ve Ho me ros on la rı ta nım lar ken sa de li ğe özen gös ter miş tir. İlk me tin ler de sa hip ol duk la rı ce sa re ti bir ka dı na ya kış-tı ra ma yan lar, on la rı er kek ola rak an la tır. An cak da ha son ra baş ka bir öğe iş len me ye baş la nır: Ka dın sı lık. Mev cut iliş ki le ri ve dev le ti teh dit et tik le ri için ye nil me le ri ge re kir. Gu ru run boy gös te ri si olan za fer, hiç bir düş man için ay nı ede re sa hip de ğil dir.

So bol’a gö re gü zel lik, Ati na Ak ro po li si’ni ele ge çir mek is te yen is ti la cı la rın gü zel li ği ol sa da tak dir edil me liy di. Bu ne den le dir ki, Ama zon lar hey kel tıraş la rı ve res sam la rı ya zar lar dan da ha çok et ki le-di. Ede bi yat sa vaş çı ka dın la ra önem siz gön der me ler ya par ken, Ama-zon la rın sek si ta sa rım la rı sa yı sız çöm le ğin üze rin de ge zin di. İ.Ö. 5. yüzyılda ki Yu nan lı lar için zor lu bir fe ra gat le, ka dın sı eği lim le ri ni top lu mun çı kar la rı için kur ban eden, gör kem li ka dın la rın ır kıy dı lar. Yu nan lı lar için er kek be de ni ka dı nın kin den üs tün gö rül dü ğün den, er ke ğin güç ve ze kâ sı nı ken di be den le rin de do ku nu lur ha le ge ti ren Ama zon lar es te tik bir mey dan oku may dı. Ama zon la rın tan rı sal ör-

55

ne ği olan tan rı ça Ar te mis, er ken dö nem sa na tın da bü tün gün kar-gı sa vu ra bi le cek güç lü bir av cı-sa vaş çıy ken, son ra ki eser ler de na rin ve çe vik tir, el bi se si da ha kı sa dır ve saç la rı ka dın sı bir da ğı nık lık la omuz la rı na iner.22 Bu es ki Yu nan’ın fan ta zi si dir, As ya tö re si ne gö re gi yin dik le rin de ise be den le ri bo ğaz la rı na ka dar ör tü lü dür.23

Ge nel ka nı ya gö re Ama zon lar da ha ra hat ok ata bil mek için, sağ gö ğüs le ri ni ya kar, ya ni sa vaş çı lı ğı di şi lik özel lik le rin den üs tün tu tar-lar dı. Do ğan er kek ço cuk la rı nı öl dü rür, er kek le ri de yal nız ca üre me ama cıy la ken di ara la rı na ka tar lar dı. Er ke ği üre me ama cıy la kul la nıp öl dür me le ri, hem kor ku, hem de bir seks fan ta zi si ola rak ar zu ya-ra tı yor du. On lar da fem me fa ta le gi bi er kek ler için ölüm an la mı nı ta şı yor du, ama fark lı ola rak or ga ni ze bir top lu luk ola rak si ya si baş-kal dır ma yı da tem sil et miş ler di. Er ke ğin ira de si ni hi çe sa yan, ken di ken dini yö ne ten, hiç bir şe ye bo yun eğ me yen, ev li li ği ve onun tüm art çıl dep rem le ri ni red de den bu halk, bel ki ege men kül tür ta ra fın-dan eri til me yi ka bul et me di, ama ona bir seks fan ta zi si ola rak kul la-nıl mak üze re ka tıl dı. Kur duk la rı dev let ise sos yo lo ji ve si ya set bi lim açı sın dan çok il ginç ola bi le cek ken, yal nız ca cin sel lik le ri ve cin sel lik-le ri üze rin den sa vaş çı lık la rı il gi çek miş ti.

56

DİPNOTLAR

1 Müm taz İdil, “Jo sep hi ne ‘Evet’ De sey di”, Kum, sa yı 19, Ey lül-Ekim 2003, sf. 35.

2 Kah ra man lık me ka niz ma sı ve kah ra ma nın çı kar la rı nı açık la ma sı açı sın dan Kah ra-man Ter zi ma sa lıy la il gi li not lar ek ler de ve ril miş tir.

3 En gin Geç tan, Ha yat, (İs tan bul: Me tis Ya yın la rı, 2002), sf. 59–60.

4 Ge or ge Blec her, “Kah ra man lar, Li der ler ve De ma gog lar Üze ri ne”, Var lık, Ka sım 2002, sf. 13.

5 Earth vs The Spi der/Dün ya Örüm ce ğe Kar şı (Scott Zi ehl; ABD 2000) Örüm cek Adam’a öze nen ken di ne gü ven siz, öz ni te lik le ri ge liş me miş, so run lu bir gen cin ay nı me ta mor fo zu ge çir mek ve bir kah ra man ol mak is ter ken, na sıl ka til bir mu tan ta dö nü-şe rek ha ya tı nı kay bet ti ği ni an la tır. O ka fa sın da ki kah ra man lık im ge siy le bü tün leş mek ve par lak ge ti ri le ri ni el de et mek için ça ba lar, an cak alt ya pı sı bu na uy gun ol ma dı ğı gi-bi me ta mor foz da onu kor kunç bir ya ra tı ğa, ölü mü nün ar dın dan da He ro woks hop’ta sa tı lan ka pi ta list sis te min ürü nü bir im ge ye, hey kel cik le re dö nüş tür müş tür. O aşk için kah ra man ol mak is te miş tir ama as lın da kar şı lık sız ol ma yan aş kı nı tam da bu yüz den kay be der. Is tı ra bı nı ha yal le re sı ğı na rak oya la ma ya ça lı şan bi ri dir, öz le di ği ni te lik le re ka vuş mak için ça ba har ca maz. Film, ka pi ta list sis te me ve çiz gi ro man lar la il gi li et ki-le şim le re sık sık yap tı ğı gön der me ler le pek çok eleş ti ri içe rir.

6 Shrek’te (A. Adam son, V. Jen son; ABD, 2001) bu ka pi ta list man tık açık ça be yan edi lir. Lord, ev len mek is te di ği gü zel pren se si kur tar mak için bir şö val ye ler ya rış ma sı açar. Ama cı kah ra man ol mak de ğil dir. Çün kü kah ra man lık onun için amaç de ğil, sa tın alı na bi len bir araç tır.

7 Ma sa lın ye ni ya şam ala nı olan çiz gi film ler de ya da çiz gi ro man la rın si ne ma ya ak-ta rıl ma sın da du rum de ği şir. Kah ra ma nın ori ji ni, sos yal ve duy gu sal so run la rı olan, ai le sin den kop muş yal nız ço cuk lar dır. (Harry Pot ter, Örüm cek Adam, Bit me ye cek Öy kü’de ki Bas ti an vb.) Ya şa dık la rı sos yal acı la rın, te mel ola rak öz gü ven ka zan mak üze re har ca dık la rı ça ba la rın, sos yal iliş ki le rin de ki aşa ma la rın ta nı ğı olu ruz.

8 Ge or ge Blec her; “Kah ra man lar, Li der ler ve De ma gog lar Üze ri ne”, Var lık, Ka sım 2002, sf. 13.

9 Da ri an Lea der-Judy Gro ves; La can, Çe vi ren: Gül Ça ğa lı Gü ven, (İs tan bul, Mil li yet Ya yın la rı, 1997), sf. 11.

10 ibid. sf. 21.

11 Ay han Gök san; De de Kor kut Öy kü le ri, (An ka ra, En gin Ya yı ne vi, 1999) sf. 100.

12 Ay şe gül Al tı nay; “Or du, Mil let, Ka dın lar: Dün ya nın ilk Ka dın Sa vaş Pi lo tu Sa bi ha Gök çen”, Va tan Mil let Ka dın lar, (İs tan bul, İle ti şim Ya yın la rı, 2000), sf. 256.

13 ibid, sf. 253.

14 ibid. sf.256.

57

15 Yüz el li den faz la ti yat ro ese ri, dört yü zü aş kın bes te, 1435’ten be ri sah ne le nen 20.529 di ze lik ano nim bir şi ir gi bi sa yı sız ede bi yat, gör sel sa nat lar ve si ne ma ese ri için esin kay na ğıy dı.

16 Hay dar Akın, Or ta çağ Av ru pa sı’nda Ca dı lar ve Ca dı Avı, (An ka ra, Dost Ya yın la rı, 2001), sf. 198.

17 Bir Walt Dis ney ya pı mı olan Mu lan (Tony Ban crof; 1998) 2000 yıl lık bir Çin şi i rin-den, Mu lan Fa ef sa ne sin den fe mi nist bir ba kış açı sıy la uyar lan mış tır. Ai le si nin onu-ru nu kur tar mak için ev len me si is te nen Mu lan, er kek kı lı ğın da sa va şa gi der. An cak ka dın ol du ğu an la şıl dı ğı an da onu kah ra man ilan eden ler ce red de di lir. Mu lan di re ne-rek tek rar ka bul edil me yi, li der li ği ele al ma yı ba şa rır. Ar tık bir ka dın ola rak mü ca de le et me si ge rek ti ği nin far kın da dır. Er kek si gö rü nüş ça ba sı nı bir ya na bı ra kır, hat ta bir oyun için de er kek sa vaş çı la rı ca ri ye kı lı ğı na so kar ve kar şı sın da ki dev ya pı lı ada mın kı lı cı nı di şil olan la, yel pa ze yi kul la na rak ele ge çi rir. Mu lan ge le ne ğe uy ma mış, aşa ğı-lan mış ama so nun da kim li ği ni ka bul et tir miş, aş kı da bu sa vaş ta el de et miş tir.

Kap lan ve Ej der ha (Ang Le e; 2000) üç ana sa vaş çı ka dın tip le me siy le il gi çe ki ci. Onun la ya ta ğı nı pay la şan ama sır la rı nı öğ ret me yen us ta sı nı ka dın la rı kü çüm se di ği için öl dü ren ka til ruh lu, sap kın Ja de Fox. Onun giz li ce ye tiş tir di ği, ba ğım sız lı ğı na düş kün, her tür lü oto ri te yi ve ev len me yi red de den, aris tok rat, hırs lı genç kız Jen. Ağır baş lı, ol gun, dö vüş us ta sı Yu Shu Li en. Bu ka dın la rın hiç bi ri sek sa pel le riy le kul-la nıl ma mış, savaş sanatındaki us ta lık la rı na ve ki şi lik le ri ne ağır lık ve ril miş tir.

18 Da ri an Lea der; Ka dın lar Ne den Yaz dık la rı Her Mek tu bu Gön der mez ler, Çe vi ren: Ne-dim Çat lı, (İs tan bul: Ay rın tı Ya yın la rı, 1998), sf.16.

19 Si rac din El mur ya zev; Çe çen Ma sal la rı, Çe vi ren: Ta rık Ce mal Kut lu, (İs tan bul: Ok ya-nus Ya yın la rı, 2000) sf. 59.

20 Kaf as mi to lo ji sin de Tan rı ça Se te nay’ın kah ra man, asil oğul la rı Nart la rın bu şe kil de kul la nı mı bü yük ih ti mal le kı zın yi ğit li ği ni, düş man ara cı lı ğıy la ber kit mek ama cıy la kul la nıl mış tır ve çi zi len por tre bilinen Nart ka rak te ri ne ta ma men te zat tır.

21 La ra Crof The Cradd le of li fe (Jan de Bont; ABD, 2003).

22 Do nald J. So bol; Yu nan Mi to lo ji sin de Ama zon lar, Çe vi ren: Bur cu Yum ruk çağ lar, (An ka ra, Öte ki Ya yın la rı, 1999) sf. 95-96, 96, 101-102.

23 Bü yük La ro us se, 1. cilt, (İs tan bul, Mil li yet Ya yın la rı, 1992).

58

V

Kü lt ü r e l ya d a G ü d ü s e l B a ğ l a r v e B a ğ ı m l ı l ı k , E t k e n v e

E d i l g e n K i m l i k l e r

A- Ma sal la rın Ba ğım lı lı ğı Öne ren Di na mik le ri ve Ay kı rı Bir Ma sal Ör ne ği

Ma sal lar, ge nel lik le mut lu so nu, ya ni gör kem li ev li li ği bah şe de ce-ği genç kı zın bu nu han gi ni te lik le riy le hak ede ce ği nin açık lan ma sıy la baş lar. Ve fa lı, evi ne bağ lı, fe da kâr, gü zel, ha ma rat, iyi kalp li ve çok geç me den bü yük bir aç ma za dü şe cek olan bu genç kı zın gü ve yi ise da ha çok iki ni te lik le ön pla na çı kar: Asil (zen gin) ve kah ra man. Da-mat ay nı za man da ya kı şık lı dır, an cak bu ni te li ği –Bin bir Ge ce Ma sal-la rı ha riç– ka dın gü zel li ğin de ol du ğu gi bi uzun uza dı ya be tim len mez. Kah ra man lı ğı ya da ce sa re ti, genç kız la ta nış ma ne de ni dir, bu sa ye-de pren ses le ev le ne rek tah ta sa hip olur. Tek va ris olan kız ise er kek le bir le şe rek ken din de ek sik ola nı ba ba ya su nar. Eğer kız kur ta rıl ma yı ge rek ti re cek du rum da de ğil se ya da kur ta rıl ma ya ma ruz kal ma yı red-de di yor sa; er kek, he men her za man asi kı zıy la baş ede me yen kral-ba-ba nın aç tı ğı bir ya rış ma (kim se nin çö ze me di ği bir bil me ce, pek çok ki şi nin ha ya tıy la bir lik te kay bet ti ği amaç sız bir se rü ven) so nu cun da

59

ev li lik hak kı nı el de eder. Bu ikin ci du rum da asi kız eh li leş ti ri le rek, sis te mi ra hat sız eden ko nu mun dan zor la çı ka rı lır. Ba ba, kı zı nı yo la ge ti re cek ka dar er kek lik ik ti da rı na sa hip de ğil dir, bu ne den le kı zıy la bir lik te tah tı nı da er kek gü cü nün ye ni tem si li ne dev re der.

Kur tu luş öy kü le ri nin ya rat tı ğı renk ler, duy gu sal bağ lar ve ta raf-la rı özel kı lan iş lev le ri; alı cı nın da fan ta zi le rin de kur ta ran-kur ta rı lan ma ce ra sı nın haz la rı na yer ver me si ne ne den olur. Pek çok er ke ğin uğ ru na ölü mü gö ze al dı ğı kız, se çil miş li ği, ay rı ca lık lı bir ko nu mu gös te rir. Sa hip ol du ğu gi ze min çe ki ci li ği; hap se dil di ği fan tas tik me-kân lar, iliş ki ler ya da bü yü ler ne de niy le da ha da ar tar. Er ke ğin açık ça gös te ri le ne de ğil de sez di ri le ne olan düş kün lü ğü, bu hap sol ma du ru-mu nun pe çe ye kar şı lık ge len ca zi be siy le kat la nır. Ka dın sa yal nız ca bir fan ta zi uğ ru na de ğil, ay nı za man da ken di de ğe ri ni aş kı na öde nen be del le ölç tü ğü için de er ke ğin onun için sa vaş ma sı nı is ter. Ma sal bu an lam da flört et me açı sın dan bir yön tem sun mak ta, ka dın da bu nu fark lı bi çim ler de kul lan mak ta dır. Ay nı şe kil de er ke ğin fet het me, gü-cü nü-et ki si ni-far kı nı ka nıt la ma, ebe veyn li ğe ben zer bir iliş ki için de ye ni den ya rat tı ğı na bağ lan ma, is tek le ri ni kar şı la mak üze re de asi, hır çın, er kek le ri kaa le al ma yan ka dın ro lü nü yük le nir. (Ya da hi kâ ye-si iler ler ken, söz ko nu su mo del den et ki le nir.) Bu bir cil ve yap ma bi-çi mi dir ve er ke ğin onu uy sal laş tır dı ğı ana ait ro man tiz min im ge le ri, sa hip ol may la ve bu du ru mun her kes ta ra fın dan iz le ne bi lir ol ma sın-da ki gu rur la iyi ce pe kiş ti ri lir. Ya ba ni ola nın ev cil leş miş ha li, se yir lik bir hal ala rak av cı nın ik ti da rı nı gö rü nür kıl mış tır. Hem ka dın, hem de di ğer er kek ler üze rin de. Ego nun di ğer er kek le ri alt et me ye dö nük muh taç lı ğı; ‘ödü lü ka dın olan ya rış ma yı ka za na ma dı ğı için ölen le-rin ik ti dar sız lı ğı’, sö zü geç me yen ba ba-kra lın yar dım is te me si, kı zın hap sol du ğu fal lik nes ne ler olan ku le le rin me ca zi an lam da er ki nin yı kıl ma sı ile tat mi ne ula şır. Öde nen be del ve fet he di le cek ka le nin im kân sız gö rün tü sü, ödül-ka dı nın haz zı nı ar tır mak ta dır. Ki ka dı na ula şı la cak yer ler de, bü yü ler ne de niy le içi ne gi ril me si faz la sıy la zor ve kar ma şık me kân lar dır. İçi ne gi ril di ği an da da zor lu bir mü ca de le baş lar. Za fe rin he men ar dın dan, ka dın hır çın sa uy sal ha le ge lir, er-ke ği ka bul eder, er ki ni onay lar ve sık sık doğ ru dan ya da do lay lı ola-

60

rak, “Ar tık se ni nim” ifa de si ne rast la nır. Bu tab lo, cin sel iliş ki ye da ir gön der me ler içer me nin ya nı sı ra, ka dı nın cin sel bir leş me ye ka dar sa hip ol du ğu gü cü he men aka bin de yi tir me si hi kâ ye si ne de ol duk ça ben ze mek te dir. Er kek içi ne gir di ği şe ye sa hip olur ve pe kâ lâ ka dı nı kur tar mak için gi ri len bü yü lü, me şak kat li ye rin ka dı nın iliş ki baş la-ma dan ön ce er ke ğin kar şı sı na koy du ğu güç lük ler, en gel ler, ya sak lar top la mı nın bir sim ge si ol du ğu da dü şü nü le bi lir.

“Bi linç li ya da bi linç dı şı cin sel fan ta zi ler fet het me, gir me ya da sa hip ol ma ya gön der me ya par.

Ero tik ar zu nun psi ka na li tik araş tır ma sü re cin de açı ğa çık tı ğı ha liy le kli nik özel lik le ri ne ler dir? İlk özel li ği, her za man gi re cek ya da fet he de cek ol du ğu ya da ken di si ne gi re cek ya da ken di si ni fet he de cek olan baş ka bir ki şi ye, bir nes ne ye yö nel til miş, bir haz ara yı şı dır; hem bir en ge li zor la aş ma yı hem de se çi len nes ney le bir ol ma yı ima eden ya kın laş ma, kay naş ma ve iç içe geç me öz le mi dir.”1

Ku le ye hap se di len, ka çı rı lan ya da bir söz adı na ba ba dan be del ola rak is te nen kız her za man gü zel, hat ta kar deş le rin ya da kö yün en gü ze li dir. J. Ko vel’e gö re, “Zul me di len şe yin de rin ve önü ne ge çi le-me yen çe ki ci li ği ne ka pıl ma dan ya pıl mış bir zu lüm yok tur.”2 Grimm Kar deş ler’in Ley di ile As lan ma sa lın da3 (İlk bö lü mü Gü zel ve Çir kin’e ol duk ça ben zer), se ya ha te çı kar ken üç kı zı na ne is te dik le ri ni so ran ba ba, on lar dan sı ra sıy la bir di zi in ci, bir el mas kol ye ve bir gül ya nı tı-nı alır. Mad de sel de ğil, ro man tik nes ne yi is te yen üçün cü kız, bu gös-ter ge den de an la şı la ca ğı gi bi aşk hi kâ ye si nin kah ra ma nı ola cak tır. Ba ba kış vak ti hiç bir yer de gül bu la maz. Bah çe si nin bir ya nın da yaz hü küm sü ren sa ray dan ko par dı ğı gü lün sa hi bi olan as lan sa yo lu na çı ka rak, iş le di ği suç ne de niy le onu par ça la mak tan an cak eve dön dü-ğün de onu ilk kar şı la ya cak ola nı ken di si ne ver me si ko şu luy la vaz ge-çe ce ği ni açık lar. Ba ba, teş ri fat çı nın ke di ya da kö pek de ola bi le ce ği ni dü şü ne rek ris ki gö ze alır. Ama ay nı za man da en sev gi do lu kı zı olan, üçün cü ve en gü zel kı zın ca kar şı la nır. (Bet tel he im’a gö re üç, bi linç dı-şın da cin sel lik le en çok bağ lan tı lı olan sa yı dır.)4 Kız, bü yü len miş bir prens ol du ğu he nüz bi lin me yen as la na ger çek te kö le ola rak ve ril se

61

de, bu nok tay la il gi len mez. Kal dı ki, ge ri de bir yer den ma sa lın se si ni işi tir: İra de, se çim ve akıl, hak sız/yer siz çı ka cak; sa bır lı ol ma sı ha lin-de ise ma sal ona gör kem li bir mut lu luk su na cak tır.

Ko vel’e gö re, şid det bir ih lal, ya ni di ğer var lı ğın bü tün lü ğü nü sek te ye uğ rat mak an la mı na ge lir.5 Bu ma sal lar da da, ka dın ilk baş-ta şid de te ma ruz kal mak ta, bü tün lü ğü ge rek çev re si, ge rek se iliş ki de ol du ğu er kek ta ra fın dan par ça lan mak ta, böy le ce bir çe şit ser sem le-me ya da bu la nık lık ya şa yan ira de si ko lay ca tes lim ol mak ta dır. Ve bu ira de ko ca ta ra fın dan tes lim alın dı ğın da, ma sal eş siz bir mut lu luk la so nuç la nır.6 İh ti ras ya da kap ris ne de niy le er ke ğin sö zü nün dı şı na çık mak sa, her iki ta ra fı da mut suz ede cek so nuç lar do ğur mak ta dır. Bu ma sal da da kız, ilk baş ta kor kunç bul du ğu ka de ri ne ra zı ol muş ve ödül ola rak da ge ce le ri ya kı şık lı bir pren se dö nü şen ko ca sı nın aş kı-nı ka zan mış tır.7 An cak ko ca sı nı, ab la sı nın dü ğü nü ne ka tıl ma sı için zor la ya rak fe la ke ti ni ha zır lar. Oy sa iyi bi lir ki, gün düz le ri ni as lan, ge ce le ri ni in san ola rak ge çi ren bu ya kı şık lı prens, bir me şa le ışı ğı gör me si ha lin de gü ver ci ne dö nü şe cek tir. Kız ge rek li tüm ön lem le-ri al mış tır. An cak ko nuk ol duk la rı ev de du va rın çat la ğın dan dü ğün ala yı nın ışı ğı sı zar. Böy le ce ko ca sı gü ver cin olup uçar. Kız da ken di si-ne ön ce den söy len di ği gi bi di yar di yar do la şa rak ye di yıl onu arar. Bu ara da ko ca sı bir pren se sin kö tü bü yü süy le geç mi şi unu ta rak onun-la iliş ki ye geç miş tir. An cak bu ye ni iliş ki sa da kat siz lik kap sa mın da de ğil dir, ne de ol sa suç lu su sö zü nü din le me yen ka rı sı dır. Ka dın da ça ba sı nı bu su çu ka bul ede rek har car ve çif tin ye ni den bir leş me si, an cak bü yük teh li ke ler le bir lik te ya şa nan ma ce ra lar so nu cun da ger-çek le şir. Ben zer bir kur gu pek çok ma sal da tek rar la nır. Ka dın ol ma-ya cak bir ne den le er ke ğe bas kı ya par ve ce za sı nı çe ker. Hem on dan yok sun ka la rak, hem de acı bir söz bı ra kıp gi den ko ca sı na kar şı suç-lu luk du ya rak. Bir baş ka ma sal pro to ti pin de, ka dın ko ca sı nın ih tar-la rı na rağ men Ba lık çı ve Ka rı sı8 ma sa lın da ol du ğu gi bi, aşı rı ih ti ra sı ve aç göz lü lü ğü ne de niy le bü yü lü nes ne nin sı nır la rı nı o ka dar zor lar ki, el le rin de hiç bir şey kal maz.

Ka rar me ka niz ma sı nın ka dı nın eli ne geç ti ği ev li lik ler de ise çift sa hip ol duk la rı nı yi ti re cek, ya ka dı nın der si ni al ma sı için bu ce za

62

sü re ğen ola cak ya da te la fi er kek ta ra fın dan ya pı la cak tır. Yi ne de çok sey rek rast lan mak la bir lik te, ay kı rı, hat ta top lum sal cin si yet rol le-ri ni ters yüz eden ya da Hır sız ile Yan ke si ci ma sa lın da ol du ğu gi bi, iki ko ca lı ka dı nın hiç bir ge le nek sel de ğer yar gı sı na çarp ma dı ğı ör-nek le re de rast la nır. Da ha çok ka dın lar ta ra fın dan ak ta rı lan ve “ko-ca ka rı ma sal la rı” ola rak da ta nım la nan bu an la tı tü rü, ki mi za man güç lü ka rak ter le riy le ka dın la rın hak la rı na ulaş mak için gi riş ti ği sa-va şı tem sil ede cek bir kim lik edi nir. Böy le ce ik ti dar tem sil le ri yer de ğiş ti rir. Ör ne ğin Ana do lu ma sal la rın da ka dın pa di şah ka rak te ri dev re ye gi rer. M. H. Ya vuz’a gö re, bu ma sal lar her ne ka dar ka dı nı yü cel ti yor gi bi gö rün se de, so nun da yi ne bir uya rı nı bu lup ka dı nın pa di şah lık yet ki le ri ni ko ca sı na dev ret me si ve “ha nım ha nım cık” evi-nin ka dı nı ol ma sıy la so nuç la nır. Bu so nuç, şu kay gı lar dan kay nak-lan mış ola bi lir: Ma sal da ol sa, ko ca sı du rur ken ka dı nı ba şa rı lı bir pa di şah yap mak, feo dal-ata er kil bir top lu mun de ğer yar gı la rı na ters dü şe cek tir. Ay rı ca ge le nek sel bir söz lü an la tı tü rü olan ma sal da er kek üs tün lü ğü ne da ya nan, böy le si ne kök lü bir ge le nek yı kıl ma ma lı dır. Ama ka dı nın güç lü ola bi le ce ği nin de za man za man er kek le re anım-sa tıl ma sın da ya rar var dır.9

Bir Ana do lu ma sa lı olan Müs kü rü mü Sul tan ise bu yo la da sap-ma dan de vam eder. Üç kız ev len me is tek le ri ni bil dir mek üze re, pa-di şah ba ba la rı na la la ara cı lı ğıy la üç kar puz gön de rir. Bi ri nin içi geç-miş, di ğe ri geç mek üze re, üçün cü ise tam kı va mın da. Bu he di ye le rin ev li lik vak ti ne da ir bir gön der me ol du ğu nu an la yan ba ba, la la ya kız-la rın kim le ri ko ca ola rak is te di ği ni sor du rur. Kız lar dan il ki ve zi ri, ikin ci si sad ra za mı is ter. Üçün cü kız ise de niz kı yı sın da bir ev, ye te-rin ce bal mu mu, odun ve ka zan ta lep eder. Son ra da evi ne ka pa nıp bal mu mun dan ga yet hoş bir er kek ya ra tır, üze rin de kırk gün na maz kı lar ve Al lah ta ra fın dan bir ak sı rık la bu mum dan adam di ri lir. Ko-ca sı Müs kü rü mü Sul tan o ka dar il gi çe ker ki, bir kral kı zı sırf onu gör mek için pek süs lü püs lü bir ge mi yap tı ra rak ya lı nın önü ne de mir atar. Tüm halk gi bi Müs kü rü mü Sul tan da, bu ge mi yi gez mek is te ye-rek ka rı sın dan yal var ya kar izin alır. Böy le ce kral kı zı, sul ta nı ka çı rır. Ka rı sı çin ge ne kı lı ğı na gi re rek ken di çi zip ken di iş le yen bir ger gef,

63

ken di ken di ne iş le yen al tın çık rık ve sil ki nip kendi yemini dö ken al tın ku luç ka ile kral kı zı nın pen ce re si nin al tı na ge lir. Bu nes ne le ri sa tın al mak is te yen kız la üç gün için, üç se fer pa zar lık ya pı lır: “Ah ha nım ona pa ra ye tiş mez, ver bir ge ce şeh za de yi de ya ta yım,” der Çin ge ne. Kral kı zı da ona “Ve ri rim ne ola cak,” di ye ya nıt ve rir. Ama şeh za de ye uy ku ila cı içir me yi de ih mal et mez. Kız “Bal mu mun dan yap tı ca ğım, kırk gün na maz kıl dı ca ğım, uyan Müs kü rü mü Şeh za de uyan,” di ye iki ge ce ağ lar du rur ba şın da ya na fi le! Üçün cü gün bir uşa ğın yar dı mıy la hi le öğ re ni lir. Şeh za de ila cı koy nu na sak la dı ğı bir sün ge re bo şal tır ve ka rı sı nın ken di si ni ka çır ma sı nı bek ler. Böy le ce çift sa ray la rı na ge ri dö ner. O gün den son ra da Müs kü rü mü Sul tan bir da ha hiç dı şa rı çık maz.

As lın da pek çok var yas yo nu olan ve tam da kar puz me ta fo ruy la di ğer le ri gi bi baş la yan bu ma sal, far kı nı top lum sal cin si ye te ba kı şın-da edi nir. Kız lar, ev le ne cek le ri ki şi yi ken di le ri se çer. Hat ta kü çük kız da ha da ile ri gi dip ya ra dı lış mi to su nu ter si ne çe vi re rek, is te di ği er-ke ği ken di ya ra tır. Ba ba sıy la emir cüm le le riy le ko nu şur, ba ğım sız dır, ko ca sı üze rin de ik ti dar sa hi bi dir. Pa zar lık ta kul lan mak için is te di ği nes ne ler de ki or tak nok ta da ken di ken di ne ça lış ma la rı dır. Üç ge ce bo yun ca ko ca sı nın ya nı na gi dip ağ la mak, ama ona se si ni işit ti re me-mek ti pik bir me ta for dur. An cak fark lı ola rak cin sel an lam apa çık be yan edil miş, da ha sı ka dın lar ara sın da pa zar lık ko nu su ya pıl mış-tır.10 Söy lem de ken di için de bu ter si ne çev ri mi açı ğa vu rur ni te lik-te dir. Şeh za de bi raz da ba ba fi gü rü nü an dı ran ka rı sın dan yal va ra rak izin is ter. Edi ni len, hük me di len bir şey dir ka dın lar ara sın da. Bi ri ya-ra tır, bi ri ka çı rır ve her iki si de güç lü, ba ğım sız ka dın lar dır.

B- Kut san mış Ses siz lik, Sor gu suz İta at: Ha li me

Hak sız lı ğa uğ ra mış, ya kın la rı nı kay bet miş ka dı nın sev dik le ri ni kur tar mak uğ ru na ken di ni ses siz li ğe ve sab ra hap se t me si, kay na na zul mü ve ço cuk la rı nı ye di if ti ra sı kla sik ma sal şab lon la rın dan dır. An cak bir ma sal var ki bu şab lon la rı, top lum sal bi lin çal tı nın ve ha fı-za nın çok da ha tu haf hal le riy le bir leş ti ri yor.

64

İlah laş tır dı ğı öğ ret me ni ne say gı sı tüm var lı ğı na ege men olan Ha li me, bu ga rip tut ku su nu öğ ret me ni ni giz li ce iz le me ye ka dar var-dır mış tır. An cak gör dü ğü şey, onu pa ta lo jik bir ya şam bi çi mi ne ve ses siz li ğe sü rük ler. Elin de kü çük bir ço cu ğa ben zer bir can lı tu tan öğ ret men, onu ko lay ca kü çük par ça la ra ayı rıp ye miş tir.

Ha li me or ma na sı ğı nıp vah şi hay van lar dan ko run mak için bir ağa cın üze rin de ge ce ler. An cak uy ku su, göz le rin den hiç git me yen o kor kunç gö rün tüy le sürekli bö lü nür. İnsan böy le bir du rum da, çok say gı duy du ğu öğ ret me ni nin bir can lı yı vah şi ce par ça la yıp ye me si hak kın da ne dü şü nür aca ba?

“Say gı duy du ğu öğ ret me ni nin ayı bı nı kim se ye söy le me mek için, ne uy ku da ne de uya nık ken ağ zın dan yan lış lık la bir söz cük ka çır ma-mak için ne yap ma lıy dı? Sa bah tan ağar dı ğın da, tam gü neş doğ mak üze rey ken, so ru su nun ce va bı nı bul muş tu… Bu nun tek bir ça re si var dı, o da ar tık tek bir ke li me et me me siy di, ne ke der de ne de se-vinç te, hiç bir za man! Her şe ye rağ men sev di ği öğ ret me ni ne an cak böy le yar dım ede bi lir di.”11

Ha li me bu ka ra rı al dık tan son ra içi ni hu zur kap lar, der ken av par ti si ya pan la rın çok can lı ve ne şe li bir ses le çal dık la rı av bo ru su nu işi tir. Bir su bi ri kin ti si ne doğ ru gi den kö pek le re bak mak için eği lir. Tam bu sı ra da su iç mek üze re olan bir adam onun gü zel yü zü nün su da ki yan sı ma sı nı gö rür. Bu dil siz ka dı nın aşa ğı ya, kol la rı na at la-ma sı nı is ter.

De li kan lı ba cak la rı nı aç mış, ye re sı kı sı kı ba sı yor du, ağaç tan dü şen avı nı ken di ne doğ ru bas tır dı. Ya şam do lu bu yü ze çok ya-kın dan bak tı ve al çak ses le, “Kim olur san ol, be nim le gel me li-sin, be nim ka rım ol ma lı sın! Ha yır, kol la rım dan uzak laş ma, ben böy le is ti yo rum, çün kü dil siz bir ka dı nı kol la rım da tut mak ta rif edi le me ye cek ka dar gü zel ge li yor ba na. Be ni doğ ru an la ma nı is-ti yo rum. Ka dın lar söz le riy le bir çok şe yi mah ve di yor lar, ama sen ko nuş ma dı ğın hal de se vi yor san, mu ci ze di ye bu na de rim. Be ni se ve bi le ce ği ne ina nı yor mu sun? Ba na iyi bak ve is te yip is te me di-ği ni ba na bel li et.”12

65

Bugünkü gençlerin jargonunda “Bir elektriklenme oldu aramız-da,” denilen şeyin adı onlarda sevmek oluyor ve “Yemeğe çıkalım” demek yerine de imamın karşısına çıkmak üzere anlaşıyorlar. Değil mi ki insan avlanırken hızlı karar verir, durup uzun uzadıya avını incelemez ya da onunla konuşmaya gerek duymaz...

“Al la hın em riy le be nim ka rım ola cak sın, sen sa ba hın ar ma ğa nı! Be nim le gel, bu gün av la rın en de ğer li si ni av la dım, ar tık avın bit ti ği-ni ilan ede ce ğim.”

Ait lik ne ko lay, sa hip ol mak ne ko lay…“Bu nu al ve ba şı nı ört, uşak la rı mın se ni gör me si ni is te mi yo rum.

Bu çeh re yal nız ca ba na ait.”13

Ha li me ken di si ne em re di le ni yap tı, de li kan lı da ne den dir bi lin-mez be li ne kö pek le rin ka yış la rın dan bi ri ni bağ la dı. Ha li me mut luy-du, be yin evi ne gi di yor du. “Za ten baş ka ne ya pa bi lir di ki? Hiç bir şey. Tüm bun lar onun ka de riy di.”

Aya ğı nın ya ra lı ol du ğu nu unut ma ma sı nı söy le ye rek, bey onu evi ne gö tür dü. Ka yın va li de ge li ni is te mi yor du ve em rin de ki ler de tıp kı yaş lı ka dın gi bi Ha li me’den nef ret edi yor du.

“Ha li me ise, gü lüm se yi şi nin ve yal va ran yüz ifa de si nin, dil siz li-ğiy le bir lik te ken di si ne ne çok ya ra rı do kun du ğu nun ve Bey’in an ne-si nin nef ret do lu is tek siz li ği ne kar şı ken di si ne bir te sel li ya rat tı ğı nın far kın da de ğil di.”14

Ha li me ha mi le kal dı ğın da, ka yın va li de eğer bu kor kunç dil siz ya-ra tık gi bi or man ci ni ol ma yan bir ço cuk do ğu rur sa, bir in san gi bi ye tiş me si için an ne sin den uzak laş tır ma nın plan la rı nı yap ma ya baş-la mış tı. An cak bu na ge rek kal ma dı. Do ğum dan son ra Ha li me bir sü-re yal nız kal mak is te di ve olan lar ol du.

“Ya ta ğı nın da ya lı dur du ğu du var an sı zın say dam laş tı ve yan sı-yan ışık ta, öğ ret me nin su re ti gö rün dü. Öğ ret men el le rin de iki be yaz gü ver cin tu tu yor du, Ha li me’ye doğ ru bi raz eğil di ve Ha li me’nin çok say gı duy du ğu, de rin den ge len, sa kin se siy le sordu, ‘Ey ba na se si ni, ca nı nın ve be de ni nin se si ni ar ma ğan eden Ha li me… Se nin ru hun ba na de ğil de baş ka ki me ait ola bi lir?’ Ha li me, ay lar dır ilk kez ko nu-

66

şa rak, bo ğuk ve kı sık bir ses le: ‘Sa na efen dim,’ de di. Öğ ret men bi raz da ha eğil dik ten son ra, ‘Ruh ki me ait se, ru hun ve be de ni nin ya rat tı ğı ço cuk da ona ait tir, iş te böy le…’ de di ve elin de tut tu ğu gü ver cin le rin ka fa la rı nı ko par dı, ta ze ka nı genç ka dı nın göğ sü ne ve ağ zı na sür dü, ço cu ğu ya ka la dı ve göz den kay bol du.”

Ka yın va li de ço cuk la rı nı yi yen or man ci ni de di ği ge li ni ev den kov sa da, ko ca sı ga rip bir şe kil de Ha li me’ye olan inan cı nı sür dü rür, sa kin dir.

“Genç ka dı nın yor gun el le ri ni el le ri ne adı, ona doğ ru eğil di ve usul ca sor du: ‘Ço cu ğu muz ne re de, se ni sev di ğim ve ko ru mak is te di-ğim için, bu nu ba na söy le ye mez mi sin?’ ”15

Ha li me’nin sır rı nı söy le mek ko nu sun da ken di siy le gi riş ti ği kav ga da il ginç: “Ko ca sı nın açık la na ma yan bir şey yü zün den acı çek me sin-den se, Ha li me’nin sus ma sı da ha iyiy di.” Ne de ol sa ko ca sı öğ ret me-nin kü çük ve ça re siz ço cuk la rı par ça la dı ğı nı tah min ede bi lir di.

Ha li me her şe ye rağ men sır rı na, ya ni acı sı na sa da ka ti ni sür dü rür. Ama o kor kunç olay dan son ra ko ca sıy la da oda la rı ay rı lın ca, ıstıra-bına da ya na maz ha le ge lir. Or ma na gi dip bir ma ğa ra da ya şa ma ya ka rar ve rir. Gü neş he nüz doğ muş ken yo la çık tı ğın da ilk gün den be ri en iyi dos tu olan av kö pek le rin den bi ri olan “Ta rih” ona ka tı lır. Or-man da şa kı yan bir ku şa şöy le ses le nir: “Şar kı la rı na be nim ru hu mu da al, ru hu mu hu zur bu la ca ğı ye re gö tür, ey kuş yar dım et ba na!” Der ken yo sun kap lı bir ta şa düz gün bir so pay la vu ra vu ra kö pe ği Ta-rih’le söy le şir. Ko ca sı da giz li ce onu takip eder. Ha li me’nin an lat tık-la rı na da ya na ma yan taş çat lar. Ha li me par ça la nan ta şa eği lmiş ken, ko ca sı nın bu da ya nıl maz acıy la ya nı na düş tü ğü nü gö re mez. Der ken öğ ret men yi ne sah ne ye çı kar.

“Ha li me, ev la dım, sen in san la rın as la ola ma dık la rı ka dar sa dık-sın ve o za man lar gör dü ğün şe yin ne ol du ğu nu sa na bil di re ce ğim. O bir ha yal di Ha li me, in sa na ben ze til miş bir sis per de siy di, par ça-lan ma sı ve yok edil me si ge re ken kö tü lük le ri tem sil edi yor du… Onu yi yip bi tir me dim, sa de ce yok ol ma sı için üze ri ne tü kür düm. Ama bu na kar şı lık sen ba na se si ni, ru hun şar kı sı nı ver din ey Ha li me, taş-

67

la rı bi le çat la tan acı ya kat lan dın. Bu yüz den kat kat kut san mış olan sen, bil ki öğ ret me nin Al lah’ın yo lun da iler le yen ler den dir, şim di sen onun la bir lik te, Al lah’ın ya kı nın dan akan ışı ğın içi ne gi re cek sin. Ay-nı ışı ğın için den şim di den bir er kek ço cuk ola rak bü yü yen ço cu ğu-nu, se ni se ven ada mı avut mak için ge tir dim. Ba ba nı n ya nı na git, ey Os man, ona an nenin sev gi si ni de ver!”

“Genç Bey aya ğa kalk mış tı, ışık yü zün den göz le ri ka maş mış bir bi çim de, yü ce var lı ğa ba kı yor, ko nu şa mı yor, kı pır da ya mı yor du. Ka-rı sı olan ka dı nın, ışıl da yan var lı ğa doğ ru git ti ği ni, ör tü ye ben zer bir şe yin onu çev re le di ği ni gör dü, son ra ka dın or ta dan kay bol du, ar tık gö rün mü yor du.

Bu sı ra da yal nız ca, çat la mış bir ta şın ya nın dan kay na yan bir pı-na rın şı rıl tı sı du yul du ve gün do ğu mun da bir er kek ço cu ğu, usul ca, so ran göz ler le ba ba de di. Genç Bey ona sı kı sı kı sa rıl dı ve oğ lu nun sa çı nı ıs la tan göz yaş la rın dan as la utan ma dı. Al lah bü yük tür…”16

Bü yük gü nah lar, ses siz li ğe yas la nır ve her suç lu nun su çu nu yü-celt me si gi bi her kur ban da ba şı na ge len fe la ket ler de ila hi bir yan ara ya rak te sel li bu lur. De ğil mi ki ya zar-avu kat Bü lent Tur han Gün-düz’e gö re “Do lan dı rı cı nın en güç lü ens trü ma nı do lan dı rı lan dır.”

Sor gu suz ita at, ses siz lik ve son de re ce abes bir ma sa lın ha ya tın için de ak lı dur du ra cak sık lık ta ta rih bo yun ca de vam et me si… Bu ma sal pek çok so ru ge ti ri yor ak la ama o ka dar acı bir şe kil de ay nı ki bu so ru lar, ka nım ca bu ra da tek rar lan ma ya de ğil yal nız ca Ha li me’nin esir ge di ği se sin tut sak lı ğın dan kur tul ma ya ih ti yaç la rı var.

C- Ba ğım lı Ki şi li ğin Ze mi ni ve Ge li şi mi, Çağ daş Ka dı nın Ba ğım sız lık Kor ku su, Ba ğım lı ve Ba ğım sız Par ça la rın Ör tü lü Ça tış ma sı

Her in sa nın ya şa mın da ki lo met re taş la rı var dır ve bu yol cu luk-la ra çık ma la rı na ne den olan bü yük olay lar. Oy sa ço cuk luk ta, bü yük de ol sa, kü çük de ol sa her şey dev le şir ve o oran da da ki şi li ğin ge li-şi min de et ki li olur. Tıpkı ba ğım lı ka dı nı kut sa yan ve ay rın tı la rı nı da

68

ba ğım lı ki şi li ği ge liş tir mek üze re kur gu la yan ma sal lar gi bi… Bu gün bu tür ma sal la rı ya ra tan kül tür le ye tiş miş ka dın lar dan der hal ba ğım-sız bir ki şi lik ve ha yat oluş tur ma la rı bek le ni yor. An cak es ki ta lep ler-den de vaz ge çil mi yor. Asıl bü yük zor luk, bun ca zıt iki ta le bin ar zı nı oluş tur mak ta za ten. İn sa nın ken di siy le ve baş ka la rıy la olan iliş ki-sin de ki ka lı cı de ği şim ise bu iki zıt ku tup tan bi ri ni mut la ka seç mek zo run da ol du ğu nu kav ra dı ğı an da baş lı yor. Ve ko lay ko lay da bit mi-yor, ya şa mı bo yun ca de fa lar ca ay nı nok ta ya ge li yor, ge ri dö nü yor ve baş ka bir yer de, yi ne ay nı se çim yap ma zo run lu lu ğuy la baş et mek du ru mun da ka lı yor. Çün kü ko nu her ne olur sa ol sun, bi ri ve di ğe ri ara sın da ya pı lan se çim ler he men her za man ni hai ola rak ba ğım lı lık ve ba ğım sız lık se çi mi ne ge lip da ya nı yor.

Gü nü müz de ba ğım lı lık ve ba ğım sız lık öner me le ri bi r a ra da su-nul du ğu gi bi, ça ğın ya şam sti li de bu iki li ya pı yı des tek ler ni te lik te-dir. Yi ne de as lo nan ba ğım sız ka dı na öv gü dür ve bu amaç la çı kı lan yol da ki ak sa ma lar ta ham mül süz lük, gi de rek dış la may la kar şı la nır. Bir yan dan da ma sal da ki ar ka ik te mel, ro man tizm ta hay yü lün de can lı im ge ler le ya şa ma ya de vam eder. Ki bu her hüc re siy le er ke ği ba ğım sız, ka dı nı ba ğım lı ye tiş ti ren kül tür le uyum lu, öte yan dan mo-der niz min der hal ta lep et ti ği ba ğım sız ka dın ti piy le ça tış ma için de-dir. Ve bu iki yol dan han gi si se çi le cek olur sa ol sun ke sin olan şu dur ki, üs tü ne ba sı lan ze min de bir ro le tam ola rak geç mek müm kün de-ğil dir. Şim di lik yal nız ca bir ör nek ola rak rol se çi mi ko nu sun da er-kek le olan iliş ki ye ba ka lım: Ka dın iki uç kut bun ara sın da git-gel’ler ya şar ken, er kek ten de saf bir tep ki ala maz: Han gi tip te ki ka dı nı ya da im ge si ni, ne za man is te ye ce ği bel li de ğil dir. Yi ne de ka ri yer den et ki len di ği ni ima eden laf lar la, bir yer den o çığ lı ğı his set ti rir. “Hay di koş, da ha da koş, çün kü ne fes al mak için dur du ğum da zir ve de ol ma-lı sın. Ki göz gö ze ge le bi le lim. Te pe den bak mak tan yo rul dum.”

Böy le ce ka dın güç lü, do na nım lı, ira de sa hi bi bir ki şi lik ge liş tir mek üze re ça ba sı nı so nu na ka dar har car; an cak bir er ke ğe da ir re ka bet te öz ni te lik le ri ge liş me miş, ba ğım lı ka dı na ye ni lir. Bir kez da ha or ta-la ma nın ik ti da rıy la kar şı laş mış tır. Öte yan dan bir baş ka iliş ki sin de de, er kek sı kı lıp ba ğım sız ka dı nı ter cih et miş tir. Bu du rum da fark lı

69

ka rak ter ler de ve ter cih ler de er kek ler ol du ğun dan söz edi le bi lir. An-cak asıl so run, po li tik dav ra nı la cak ol sa bi le; bu er ke ğin gö rün mez li ği, be lir siz li ği ve de ğiş ken li ği dir. El bet te ki ka dın, öz ni te lik le ri ni yal nız kal ma mak için ge liş tir mek ten sa kın ma ma lı dır; ama bu yal nız lı ğın ya-rat tı ğı buh ra nı de ğiş tir mez. Ya şa mın her ala nın da ha yal kı rık lı ğı çı ta yı yük selt tik çe, içeri de ki ba ğım lı ki şi li ğin se si da ha çok işi ti lir ha le ge lir.

“Ke se li hay van lar gi bi bir baş ka sı nın de ri si nin al tın da ya şa mak is ter dim. Em ni yet te ol ma yı, sı cak, ba kı lıp gö ze ti li yor ol ma yı, ha va-dan, hat ta ya şam dan da ha çok is ti yo rum. Be ni şa şır tan bu ol gu ye ni de ğil di, ora day dı, uzun sü re dir be nim bir par çam dı.

Ya tak ta ge çir di ğim o gün den son ra, bel li bir tarz da ye ti şen ve ken-di miz den, sa de ce ken di miz so rum lu ol du ğu muz yo lun da ki ye tiş kin ger çek li ği ni gö ğüs le mek ten aciz olan be nim gi bi bin ler ce ka dın ol du-ğu nu öğ ren dim. (…) Ye tiş me tar zı mı za iliş kin her şey, bi ze, bir baş ka-sı nın par ça sı ola ca ğı mı zı; öle ne ka dar mut lu ev li lik le ko ru na ca ğı mı zı, des tek le ne ce ği mi zi, di be bat mak tan kur tu la ca ğı mı zı söy le yip dur du.”17

Dow ling öz ya şam öy kü sün den yo la çı ka rak yaz dı ğı ki ta bı Sin-drel la Komp lek si’nde, mo dern, eği tim li ka dı nın iki li dü şün sel ve duy-gu sal ya şa mın dan söz eder. Buh ra nı da bu iki lik ya ra tır za ten. Yok sa ba ğım lı lı ğıy la uyum lu bir kim lik, en azın dan çe liş ki nin san cı la rın dan uzak tır. An cak o da mo dern ka dın ta hay yü lü ge liş tik çe du ru mun dan hoş nut suz ka la cak, ken di ne gü ve ni ze de le ne cek, ka dın la ra ra sı kast iliş ki sin de kü çüm se nen sı nı fa dâ hil ola cak ve tüm bun lar ol ma sa bi-le ço cuk la rıy la iliş ki sin de sürç me ler ya şa ya cak tır. Dow ling, mo dern dün ya da ba rın mak la il gi li so run lar ya şa yan ka dın la rın ge ri çe kil me ar zu su nun dı şın da, baş ka bir şey den, alt ta hü küm sü ren yar gı lar dan söz eder. De rin ler de bir yer de ko ca sı nın sırf bir er kek ol du ğu için on-dan da ha faz la ça lış ma sı ve ris ke atıl ma sı ge rek ti ği ne inan mak ta dır. Er ke ği aşı rı yü celt mek, so rum lu luk tan kaç ma nın us sal laş tı rıl mış bir yön te mi dir. Güç lü olan za yı fa bak ma lı, gö ze tip kol la ma lı dır ve çe şit-li yol lar dan hi ma ye si is te ne ne ak si tak dir de ya şa ya ma ya ca ğı nı an la tır. An ne lik ro lü ve ri len er kek, süt ço cu ğu nu bı rak ma ya cak tır. Böy le ce ka dın ken di ne bir gü ven lik ala nı ya ra tarak di ğer ka dın la rın re ka be-

70

tin den kur tu lur. Pa sif li ği, ço ğu kez er kek üze rin de ik ti dar kur ma sı nı sağ la yan bir araç tır. Sık sık “sa na muh ta cım” me sa jı ve re rek, hem er-ke ğin gu ru ru nu ok şa mak ta, hem de gi di şi ni im kân sız kıl mak ta dır. Ba-zı la rı ise ko ca sı nın an ne si ol ma yı se çer. Ko ca en ba sit gün de lik iş le ri, ör ne ğin kra va tı nı seç me yi bi le tek ba şı na ba şa ra maz. Gün lük ya şam be ce rik siz li ğiy le bir lik te ih ti yaç da ya ra tıl mış bir şey ola rak hük mü nü sür dü rür. Ba ğım lı lık iliş ki si, bin ler ce yıl lık bi ri ki mi ni kul la na rak bir kez da ha kar şı lık lı kı lın mış tır.

“Öz ve ri de bu lun du ğu nuz duy gu su na ka pıl mak sı zın ken di ba şa-rı la rı nız dan vaz ge çe bil mek için sü rek li ça ba har ca ma nız ge re kir. Bir ka dın sev gi do lu ve uy sal ol mak için, ha ya tı bo yun ca düş man lık ve ya içer le me dür tü le ri ni bas tır mak du ru mun da ka lır. Bu ne den le sık sık ken di gi ri şim güç le ri ni bas tı rır, öz lem le rin den vaz ge çer ve ne ya zık ki ken di ye te nek le ri ko nu sun da de rin bir gü ven siz lik ve be lir siz lik duy gu suy la aşı rı ba ğım lı olup çı kar.”18

Ka dın la rın ba şa rı la rıy la ku ra cak la rı iliş ki için yol gös te ri ci, sağ-lık lı bir kül tü rel ar ka plan yok tur. On lar er ke ğin ba şa rı sı nın da ya-na ğı ol mak üze re eği til miş tir. Bu nun do ğal so nu cu ola rak da ka dın, ba şa rı la rın da baş ka la rı nın pa yı nı abar tır ken, ba şa rı sız lı ğın so rum-lu lu ğu nu he men üst le nir. San ki ba şa rı sı part ne ri nin ki ni aşı yor sa, bu iliş ki ye iha net an la mı na ge lir miş gi bi ya er ke ğin di ğer ba şa rı la-rı nın da ha üs tün ol du ğu nu ka nıt la ma yoluna ya da er ke ğin des te ği ol ma dan bun la rı ya pa ma ya ca ğı nı söy le ye rek ba şa rı sı nı ko ca sı na mal et me yo lu na sa par. Er kek, ba şa rı sız lı ğı nı da ha çok dış sal ne den le re bağ lar ve ba şa rı la rı nı da tek ba şı na, ge le ce ğe gü ven duy mak üze re ta şır. Ka dın sa, onay lan ma mış za fer den tat min ol ma dı ğı gi bi ye nil-gi yi de faz la bü yü tür. Ce sa ret et mek, ye ni den baş la mak ko nu sun da ada let siz bir eği tim den geç miş tir. Çün kü ai le, kı zı nı on la rı kay gı lan-dı ra cak de ne yim ler den ka çın ma sı, ba şı na bir za rar gel me si du ru-mun da da asıl ai le yi üz mek le suç lu ola ca ğı yö nün de eğit miş, böy le ce kor kuy la ve ye nil giy le ba ş et me yi öğ ren me si ni en gel le miş tir. Bi rey-sel ka rar lar ala cak ka dar ken di ne sa hip de ğil dir, an cak kü çük yaş tan iti ba ren tüm ai le ye sa hip çık ma sı bek le nir.

71

“Kız lar da yaş la bir lik te baş ka la rı na yas lan ma eği lim le ri ar tar. Cin sel kim lik ge li şi mi ni ya ka la ma sü re cin de kız ço cuk la rı, ge liş miş al gı sal ve bi liş sel ye te nek le ri ni, an ne den ay rıl ma sü re ci ni iler let mek için de ğil, ken di uğ ru na us ta lı ğa ulaş mak için de ğil (ki onay için us ta ol ma ya çok da ha ya kın dır lar), ar tan ba ğım sız lık ara yı şı için de ğil, eriş kin li ğin ge rek le ri ni kav ra yıp ön ce den gör mek için kul la nır ve bu ge rek le re uyar lar.”19

Kız la rın al dı ğı ev ci men eği tim, on la rı dış dün yay la ile ti şim kur-ma ko nu sun da de ne yim siz kı lar. Ev de ki iş bö lü mün de o mut fak iş le-ri ne yar dım eder ken; er kek ço cuk alış ve ri şe, ya ni dış dün ya ya gön-de ri lir. Yu mu şak lı ğı ve se vim li li ği ile avun ma sun ma sı, kö tü za man-lar da et ra fı ne şe len dir me si, sev gi si ni her za man di le ge tir me si bek-le nen kız ço cuk, ağır lık lı ola rak ai le içi sos yal iliş ki le rin di na miz mi ko nu sun da eği tim alır. O bir sos yal oyun baz dır ve ba ba sın dan ne yi, ne za man, gu ru ru nu ne şe kil de ok şa ya rak ala ca ğı nı bi lir. Bir za man-la ma ve cil ve us ta sı dır, ta lep le ri doğ ru dan de ğil, gö nül ala rak di le ge lir. San ki Hal dun Ta ner’in söz et ti ği ev li lik için ye tiş tir mek te dir ken di ni. “Ev li lik, ke man, pi ya no so na tı na ben zer. Mut lu ol mak için ka dın tıp kı pi ya no gi bi ne re de ön pla na çı ka cak, ne re de ar ka plan da ka la cak çok iyi bil me li dir.”20

Tıp kı ai le iliş ki le rin de ol du ğu gi bi, oy na dı ğı oyun lar da onu salt ev li li ğe ya da ev içi ne ya kın olan ve ka dın mes le ği ola rak ta nım la nan hem şi re lik ve öğ ret men li ğe ha zır lar. Ku ca ğın da ki oyun cak be bek, ona bir ço cuk do ğu ra bi le ce ği ni, ‘ya şam ve ren ki şi ola ca ğı nı’ ve bu ya şa mı ko ru mak la yü küm lü ol du ğu nu söy ler. Be bek ken di ni da ha önem li his set me si ni sağ la dı ğı gi bi ya şa dı ğı her tür lü bas kı, sı kın tı ve kız gın lı ğı da yan sı ta bi le ce ği bir alan ya ra tır. Çün kü o tem si li de ol sa yet ke ye, gü ce sa hip ol du ğu tek var lık tır. Be au vo ir, ço cuk luk ta ki bu oyun dü ze ni nin er gin lik te ki ha li ne şöy le bir gön der me ya par: “Me-de a, Ja son’dan öç ala bil mek için, ço cuk la rı nı öl dü rür: Bu vah şi ef sa-ne, ka dı nın, ken di si ni ço cu ğu na bağ la yan bağ dan ür kü tü cü bir güç çı ka ra bi le ce ği ni an lat mak is ter gi bi dir.”21 Ka dı nın bağ için de kal mak ya da onu ko par mak için te mel ara cı dır ço cuk. Me de a ba ba nın so yu-nun de va mı ve ken di sin den bir par ça ola rak gör dü ğü ço cu ğu de ğil, ger çek te er ke ği ve onun gü cü nü öl dür mek is te miş tir.

72

An ne ve eş ol ma eği ti mi, ço cuk do ğar doğ maz baş lar. Do ğum ve ka der anı bir tu tul muş tur. Aşa ğı da ki Ana do lu nin ni si de bu-nun bir ka nı tı dır: “Dal la rı bu da mış lar/ Gü lü çok ol sun di ye/ Oda­lar hep dö şen miş/ Yav rum ge lin ol sun di ye/ Dan di ni dan dini dağ la­ra/ Kı zım çık mış yay la la ra/ Yay la su yu se rin olur/ Kı zım içer ge lin olur” Nin ni nin de va mın da oğ lan be bek için ba ba sı nın ki tap alıp onu oku la ha zır la ma sı, oku yup me mur, ho ca, pa şa ol ma sı di lek-le rin de bu lu nu lur.22 Nin ni oğ lan ço cuk için ka ri yer he def le ri ne yo ğun la şır; bir baş ka var lı ğa ya şam ver mek ve onun ba kı mı nı an be an üst len me nin duy gu alış tır ma sın dan mu af tu tul muş tur. Ço-cuk luk ev re sin de de oyun la rın da ba ba lı ğa yer ver mez. Hat ta sırf me rak et ti ği için bir oyun cak be be ğe ba ka cak ol sa, he men kız gi bi dav ran mak la aşa ğı la nıp bu duy gu ya ket vu ru la cak tır. Ger çi şim di Ac ti on man, Spi der man gi bi kas, tek nik do na nım ve kah ra man lık, üs tün in san ol ma fan ta zi le ri ge liş ti ril miş er kek ço cuk be bek le ri var dır ama amaç ta ma men fark lı dır. Oyun cak la rı bi rer ye tiş kin tem si li dir ve onun ara cı lı ğıy la öz deş le şi len şey ba ba lık de ğil, kah-ra man lık tır. So rum lu luk de ğil, ma ce ra var dır. Kız ço cuk ise da ha be bek li ğin den baş la ya rak an ney le olan her anı nı ay nı za man da –an ne ol ma ta hay yü lü için de– ya şar. Kız la rın er ken ol gun laş ma sı, bu nedenle do ğal dır. Çün kü o hiç salt be bek ol ma mış tır, o ya şam ve re cek ve onu sü re ğen kı la cak ki şi li ğin alış tır ma sı nı ya pan bir be bek-an ne dir.23

Oyu nun da ya şam ve ren ve onu ko ru yan kız ço cu ğa kar şı lık oğ-lan ço cuk sa vaş çı lı ğı, re ka be ti öğ re nir.24 O ölüm den kur ta ran ve ay nı za man da ölüm ve re bi le cek olan dır. Bi ri ik ti dar kur ma ya ve ge re kir se bu nun için kı yı cı ol ma ya, di ğe ri mer ha me te yön len di ril miş tir. Ma-sal da ki genç kız çir kin ya ra tı ğa tes lim edil di ğin de, ön ce le ri bir par ça hır çın lık gös ter se de şef kat li ve sev me ye eği lim li dir. Er kek le iş bir li ği ya pa rak onu ka çı ran ej der ha nın iç ki si ne uy ku ila cı ko yar, ama bu sa vun ma sız var lı ğı öl dür mez. Ölüm ka ra rı ve so rum lu lu ğu er ke ğe bı ra kıl mış tır. Ba zen Ali Ba ba ve Kırk Ha ra mi ler’de ol du ğu gi bi er ke-ğe akıl ve ren mü şa vir dir, ba zen yar dım cı oyun cu dur, ama ya şam ve ölüm ara sın da ki ka ra rı as la o uy gu la maz.

73

“İn san lık de di ği miz şey er kek ler den oluş muş tur ve er kek ka dı nı ken di var lı ğı için de de ğil, ken di si ne gö re ta nım la mak ta dır; ka dı na özerk bir var lık gö züy le bak maz.”25

Bu ne den le dir ki, ka dın dış dün ya nın yü kü nü omuz la yan er ke ğin eve gel di ğin de hak et ti ği hiz me ti sun mak üze re bi çim le nir. An cak mo dern dün ya da ev-ocak Tan rı ça sı Ves ta, her iki alan da da ba şa rı lı ol mak du ru mun da dır. Er kek se ev den yal nız ca is te di ği za man açıp ka pa ya ca ğı ka pı nın anah ta rı ka dar ha fif bir yük le ay rı lır ve ev de dış dün ya nın tem si li ol mak üze re, ilk ge çiş hak kı nı her za man elin de tut tu ğu, ge niş as falt yo lu na şiş miş bir ben lik le çı kar. İl ginç tir ki, gü-nü müz de dış dün ya ya id di ay la açı lan kız la rın ge le nek sel an ne le ri on lar la er kek le kur du ğu na ben zer bir hiz met iliş ki si ku rar. O, kı zın dış sal alan da ki iş le ri ni ra hat yü rü te bil me si için ev iş le ri ni hal le der-ken, ba ba da sağ du yu ve akıl ola rak ka rar me ka niz ma sı nı oluş tu rur. Kız da ha çok ba ba nın bir uzan tı sı gi bi dir ve an ne an la ma dı ğı şey le re mü da ha le et mez. Her ba şa rı lı er ke ğin ar ka sın da ki ka dın, bu se fer de kız ço cu ğun gö nül lü hiz met kâ rı dır. Ama as lın da denk lem de de ği şen bir şey yok tur. Kı zın ba şa rı sı ba ba nın ba şa rı sı ol du ğu için, ger çek te des tek ve ri len de ko ca nın pro je si dir. Ya ni kız do ğal hak tan de ğil, ay-rı ca lık tan bes le nir ve bu ay rı ca lı ğı ba ğış la yan da ba ba dır. Bu ne den-le de her ba şa rı sı min ne tin üze rin den açık la nır. O er ke ğe rağ men de ğil, güç lü er ke ğin sa ye sin de ve sü rek li ko ru ma sı al tın da ba şa rı lı ol muş tur. Ken di ni aşan ba ba nın ürü nü dür ve ba ba, yal nız ca ona ait pro jey le ya kın dan il gi li dir. Öy le ki kı zın ko ca sı da ge le nek sel iliş ki de ol du ğu gi bi mül ki yet hak la rı nı ko lay ca dev ra la maz. Ba ba kı zın kül-tü rel ge li şi mi ne ya da iş ha ya tın da ki ata ğı na ay rım cı lık uy gu la mak-sı zın des tek olur, an cak bu cin sel dev rim ko nu sun da ge çer li de ğil dir.

Ger çek te kı za öz gür lük de ğil, yal nız ca da ha ge niş bir bah çe su nul-muş tur. Üs te lik baş ka la rı na gö re ne ka dar şans lı ol du ğu öy le sık anım-sa tı lır ki, vic da nı tüm den kö tü bir ba ba kar şı sın da ki öz gür lü ğü nü ve ra di kal dav ran ma şan sı nı yi ti rir. Aş tı ğı öğ ret me ni red det mek için se ağır bir ruh sal be del öder. Söz ko nu su ör nek te iş bir li ği nin er kek ta ra-fıy la ku rul ma sı ve iki ku şak tan iki ay rı ka dı nın her açı dan ay rış tı rıl-ma sı il ginç tir. Be au vo ir şöy le der: “Be bel’in ka dın lar la iş çi sı nı fı ara-

74

sın da ki kı yas la ma sı epey sağ lam gö zük mek te dir: İş çi ler sa yı ca az de-ğil dir ler ve hiç bir za man ay rı bir top lu luk ku ra ma mış lar dır.”26 As lın da yal nız ca bi rey sel kur tu lu şa dö nük bir dü şün cey le, hem cins le iş bir li ği yap mak ye ri ne er ke ğin gü cü ne yas lan mak kı sa va de de da ha hız lı so-nuç lar ve re cek tir. Çün kü er kek dış dün ya da da ha de ne yim li ol ma nın ya nı sı ra, onay lan mış tır da. Ka dı nın ba ğım sız gü cü nü ka bul et mek ye-ri ne, ba ba nın ya da ko ca nın uzan tı sı na, ya ni er ke ğe şans ta nı mak da ha az ra hat sız edi ci dir. So nuç ta er kek ol ma dan ya pı la bi len bir şey yok tur. Kal dı ki bu tarz da bir ka dın, sis te mi yok et mek de ğil, ona dâ hil ol mak, on dan ya rar lan mak üze re dav ran mak ta dır. İki yüz lü lü ğü açı ğa çı kar-ma ya uğ raş ma dan hak la rın de ğil, ko şul la rın pe şin de ko şar ve er kek dün ya sı na kar şıt bir güç ola rak de ğil, bir renk ola rak ka tı lır.

“Öte ki var lık ol ma yı, er kek le suç or tak lı ğı et me yi red det mek, ka dın lar için üst ta ba kay la va rı la cak bir ant laş ma nın sağ la ya ca ğı bü tün üs tün lük ler den vaz geç mek an la mı na gel mek te dir. (…) iş te bu ne den ler le ka dın, elin de so mut ola nak lar bu lun ma dı ğı, ken di si ni er ke ğe bağ la yan ba ğın kar şı lık lı olduğunu dü şün me di ği ve ço ğu kez Öte ki var lık ol mak ho şu na git ti ği için öz ne ol mak hak kı na sa hip çık-ma mak ta dır.”27

Ba ğım lı bir var lık ola rak ye tiş ti ri len, an cak da ha son ra gü ven ce-nin sa kat bı rak tı ğı, da ha sı ba ğım lı lı ğın onur duy gu sun dan uzak ol-du ğu söy le nen ka dın, öz gür lü ğün altya pı sı nı oluş tur ma da san cı lı bir sü reç ya şar. Üs te lik gü nü müz er ke ği, gü cün tem si li ol mak ko nu sun-da ki zor la yı cı lık tan şi kâ yet çi dir ve bu na kar şı di re nir ya da tu tar sız dav ra nır. Ba ğım lı ki şi lik aşa ğı lan dık ça, için de ki kuş ku ve öz ni te lik-le ri ne kar şı nef ret pe kiş me ye baş lar. Ba ğım sız lı ğa ge çiş, ilk sı na vı-nı kor ku lar la fo bi le ri ayır mak la ve rir. Bir fis key le yı kı la cak kâ ğıt tan du var lar mı, yok sa ta ri hin ağır tuğ la la rı mı?

Dış sal alan, ka dın la rın en es ki kor ku suy la mül ki ye ti ni er kek te sak lı tu tar. Esas ola rak ka dı nı de ne tim al tın da tut ma nın po li tik ara cı olan te ca vüz, ka dı nı er ke ğin kar şı sın da hem tem kin li ol ma ya, hem bir er-ke ğin ko ru ma sı na muh taç lı ğa, de mek ki ih ti yat sağ la yan ki şi ye kar şı ta viz kâr lı ğa, ço ğun luk la da ev li lik ku ru mu içi ne hap sol ma ya iter.

75

Ba ğım sız lı ğa ayak uy du ra ma yan ka dın için ev li li ğin en önem li avan ta jı, ba şa rı sız lı ğın yü ze vu rul ma ma sı dır. Ba şa rı sız sev gi li lik iliş-ki si için çev re hoş nut suz lu ğu nu bas kıy la ifa de edip ay rıl ma yı onur işa re ti sa yar ken, ev li ka dı nın bu tür gu rur lar ta şı ma sı nı bek le mez. Ev li lik için de te ca vü zün an la mı bi le yu mu şa tıl mış, hat ta nor mal-leş ti ril miş tir. Bir baş ka sı ta ra fın dan te ca vü ze uğ ra dı ğın da ise ba ki-re li ği sor gu lan ma ya cak ve bir ka dın ola rak yar gı lan dı ğı mah ke me “er ke ğin mül kü nü” ko ru ma ya ala cak tır. Ar tık onun ye ri ne gu ru ru kı rı la cak baş ka bi ri var dır. Kal dı ki te ca vü ze uğ ra ma ris ki de aza lır. Ev li lik eko no mik ve sos yal alan lar da sü rek li ye ni de ney ler de ki ça re-siz lik ten se, gü ven ce su nar. Eko no mik alan da ise ko ca nın pa ra sın dan ya rar lan ma sı, di ğer iliş ki ler de ol du ğu gi bi onur suz bu lun maz. İs tik-rar dan yok sun bir dün ya da iş siz kal ma ris ki ne kar şı lık, be kâr ken ol-du ğu ka dar çev re si ne kar şı utanç duy ma ya cak tır. An cak bu ka dı nı çok geç me den olum suz bir tab lo bek ler. Git tik çe da ra lan çev re sin de öz say gı nın yi ti ril di ği tat min siz iliş ki le re gi dil di ği ni, ko ca nın ben cil, ço cuk la rın sa tü ke ti ci tav rı nı ola bil di ğin ce az sor gu la mak, hak la rı nı te dir gin bi çim de arar ken tek ka rar lı, ken din den emin ta raf olan er-ke ğin ilk sö züy le suç lu luk duy gu su na ka pıl mak, bel ki de ği şir di ye bek le mek, bu du rum da ki ka dın la rın ti pik özel lik le ri dir. Oy sa iç ten içe de ği şen bir şey ol ma ya ca ğı nı bi lir ler ve bu nun su çu nu da ken-di renk siz lik le rin de, ener ji le ri nin tü ken me sin de arar lar. Asıl önem li olan sa, red det me nin kon fo ruy la as lın da her şe yi bil me nin ara sın da-ki çe liş ki dir. Ka dın ko ca sı nın onu kul lan dı ğı nı, de ğer ver me di ği ni, ben cil leş ti ği ni, üs te lik bu so run la rın te me li ni çok es ki ler den al dı ğı nı ka bul ede mez. Çün kü bu du rum da ken di eliy le gö zü nü bağ la ma nın da so rum lu lu ğu nu ka bul et mek zo run da ka la cak tır.

Ge nel ya nıl gı mız dır, bü tün bun la rı yal nız ca ba zı ka dın lar için ih-ti mal dâ hi lin de bu lu ruz. Ama ken din den son de re ce emin, id dia lı, ge le nek sel ya şan tı yı an dı ran her şe ye alay la ba kan, hat ta hor gö ren, ho var da ka dın la rın da bir den bi re ben zer bir ev li li ğe dâ hil olup ev ka dı nı ti pi ne hız la uyum sağ la dı ğı na da ha sık şa hit olu yo ruz. Genç kız lık dö ne mi ni –en azın dan yü zey de– di ğer ka dın lar gi bi ko şul la ra da ir bas kı lar la ge çir me yen, ge nel ola rak kul la nı lan bir ta nım la ‘ak lı-

76

na es ti ği gi bi ya şa yan’, de mek ki ay nı za man da ak lın esi ci bir ya nın da bu lu nan bu ka dın lar, şa şır tı cı bir hız la ba ğım lı ka dın mo de li ne geç-miş tir. Ba ğım sız lık gi bi gö rü len ama da ha çok te mel le ri dü şü nül me-den, salt fark lı lı ğa da ir bir ay rı ca lık ola rak ya şa dı ğı ser se ri ce ha yat, dip te al dı ğı an cak önem se me di ği eği ti mi, bi rik miş bir ba sınç la or ta-ya çı ka rır. Ki uç nok ta lar da ya şa yan in san lar ol duk la rı için, bir par ça ge le nek sel li ğe kat lan mak tü müy le ev ka dı nı ol mak tan da ha zor dur. Öte yan dan bu ka dar kes kin bir kim lik de ği şi miy le es ki çev re le rin de bu lun mak bu müt hiş sos yal ka dın la rı utan dı ra ca ğı, ay rı ca geç miş le-ri ni ay rı ve uzak bir haz ne de tut mak is te ye cek le ri için on la rı dar bir çev re ye hap sol ma ya iter. Es ki kim lik le ri ne dön me mek, onun haz la-rı nı anım sa ma ma yı da ge rek ti rir. Çün kü haz, be de li de anım sa tır ve sü rek li min ne ti ni ifa de et ti ği hu zu ra kar şı dır.

“(Ba ğım lı lık) Baş lan gıç ta bir ço cu ğun in san lar la nor mal iliş ki kur ma yo lu dur. Da ha son ra, ço cuk ta ve ye tiş kin de, bu, bir stres le ba şa çık ma yo lu, en gel len me ye kar şı bir tep ki, ya da ge le cek te ki en gel le-me ye (ha yal kı rık lı ğı na) kar şı bir ko run ma bi çi mi ni alır. Bu, coş ku sal ola bi lir, ya ni bir baş ka sın dan, özel lik le de bir eriş kin den se ve cen ve ko ru yu cu bir dav ra nış ko par ma yo lu ola bi lir. Ba ğım lı dav ra nış ay rı-ca bir tür ba şa çık ma dav ra nı şı da ola bi lir: Ki şi ken di çö ze me di ği bir so ru nu çöz mek için yar dım alır. Bu ay rı ca sal dır gan ca da ola bi lir: Ken di si için il gi ve se ve cen lik ko pa ra rak, baş ka la rı nı bun dan yok sun bı ra kır.”28

Oy sa ba ğım lı lık, dış sal alan da ko run ma yı sü rek li kı la cak bir pra-tik sun maz. Ne de ol sa dış dün ya er kek si özel lik ler üze ri ne ku rul-muş tur, es ki bir ta ri hi var dır ve ken di ni bün ye si ne ye ni dâ hil olan de ğiş ke ne gö re ayar la ma ih ti ya cın da de ğil dir. İş ha ya tı re ka bet çi li ği, hır sı, acı ma sız lı ğı te mel alır. Ka dın sa uy sal, şef kat li, se ve cen ve mer-ha met li ol mak üze re eği til miş tir. An ne lik di ğer kâm lı ğı ge liş tir di ği için re ka bet çi sis tem le bir kez da ha iç sel alan da ça tı şır. Öte yan dan ev de bir eş, sev gi li ya da an ne ola rak es ki ahlâ ka uy gun dav ran ma sı bek len mek te dir. Bu da çok ki şi lik li ol ma yı ge rek ti rir ki, ge çiş le rin ara sın da ki sü re nin kı sa lı ğı ruh sal bu ka le mun ol ma yı da ha da güç-

77

leş ti rir. Bu ne den le de rin de is tek siz lik duy du ğu bu ya pay dün ya dan ka çan pek çok ka dın, yal nız ca an ne ol ma yı ya da da ha az re ka bet çi alan la ra kay ma yı ter cih eder. Ka pi ta list iş dün ya sı nın is te di ği “er kek gi bi ka dın”dır. Uy sal, şef kat li, yu mu şak, se ve cen yu va kuş la rı ya da tat lı ma sal ya ra tık la rı de ğil…

Pa muk Pren ses ve Kül ke di si gi bi hak sız lı ğa, da ha sı zul me uğ ra-yan ka dın la rın kö tü lü ğe kar şı lık ver me dik le ri gi bi öf ke tep ki le ri gös-ter di ği ne de şa hit ol ma yız. Giz li giz li ağ lar ve bu ha yat tan kur ta rıl-ma la rı için du a eder ler yal nız ca. On lar öf ke, kin, kıs kanç lık, re ka bet gi bi duy gu lar dan arın mış tır. Öy le ki kö tü kalp li üvey an ne ler da ha in sa ni var lık lar dır. “Öf ke dur du ğu muz ye re gö re bi çim le nir, da ha sı bir bi çem edi nir,” der Ah met Ok tay.29 Ve ka dın olum suz bir duy gu ol mak la bir lik te, ha ya tın de ği şe rek iş le me si ni sağ la yan bu di na mik-ten uzak bı ra kıl mış tır. Doğ ru dan ifa de et me si müm kün ol ma dı ğı için öf ke si ni be den sel bir has ta lı ğın ya da do lay lı tep ki le rin üze rin-den an la tır.

“Kız gın lı ğı mı zı kul la na rak baş ka la rı nın bi zi gör mek is te di ği kim-lik le re “ha yır”, öz ben li ği mi zin is tek le ri ne “evet” di ye bi li riz.

Kız gın lık duy gu su, iliş ki miz için de ba zı dav ra nış la rın de ğiş me si ge rek ti ği ne işa ret eden; açık, dü rüst ve say gı lı bir bi çim de ifa de edi-lip, ya pı cı kul la nıl dı ğın day sa, da ha iyi bir ile ti şi me ve da ha ve rim li bir bir lik te li ğe gö tü re bi len çok önem li bir güç kay na ğı dır.”30

Ka dın ‘ka dın’ ol mak için er kek ol ma ma ya, er kek de ka dın lı ğa da-ir her tür lü atıf tan uzak dur ma ya ça lı şır. Ve dişiye ço cu ğu na yö ne lik bir teh li ke kar şı sın da vah şi leş mek –ki bu da da ha çok hay van la ra da ir bel ge sel ler de iş le nir– dı şın da hiç bir sert ya da kı rı cı tep ki ya kış-tı rıl maz ya da bu cin sel de ğe ri ni ör se ler.

“Yad sı ma sü re ci, ken di ge rek sin me le ri mi zin göz ar dı edil me si-ni, çev re miz de ki le rin ge rek sin me le ri nin yan lış yo rum lan ma sı nı da ge ti rir ken, ger çek ar tık ya nıl sa ma ya uy ma ya zor la na maz ha le ge lin ce, ka os ve kar ga şa doğ ma sı da ke sin gi bi dir.”31

78

Ka dı na ait ol ma dı ğı söy le nen kız gın lık, ba ba ya da eş, sev gi li, ağa bey, ar ka daş rol le ri üze rin den er ke ğe söy le ti lir. An ne, ço cu ğu ba-ba nın kız gın lı ğıy la kor ku tur, genç ka dın ta ciz ci ye et ra fın da ki er kek-le ri öne sü re rek göz da ğı ve rir. Bir ka dın ola rak ek sik tir, an cak onun ta mam la yı cı sı olan eril fi gür çar pış ma da ye ri ni ala cak tır. Oy sa ba ba ge nel lik le oğ lu nun ye ri ne kav ga et mez, er kek li ğin is pa tı için ço cu-ğa kar şı lık ver me si ni, dö vüş me nin ku ral la rıy la bir lik te öğ re tir. Eril kim lik, ço cuk da ol sa pı sı rık kal ma sı du ru mun da di şil ala na dâ hil edi lir. Kız ise kav ga cı lı ğıy la ‘er kek Fat ma’ la ka bı nı el de ede cek ve cin-sel kim li ği aşa ğı la na cak tır.

Er kek ço cuk, sa va şa, re ka be te da ya lı oyun la rın da ken di ni bi le rek öf ke len di rir. Bu ona oyu nu için ge rek li hı zı ka zan dır dı ğı gi bi, güç gös te ri si an la mı nı da ta şır. Pek çok sa vun ma spo run da, ra ki be öf ke li ni da lar sa vur mak, kav ga ri tü eli nin bir par ça sı dır. Düş ma nın var lı-ğı onu di rilt mek te, sa va şa çağ rı er kek si özel lik ler üze rin den ya pıl-mak ta dır. Bu onay lan mış bir öf ke dir, an cak ‘ya ra dı lı şı böy le’ di ye rek tep ki azal tıl sa da, yer li yer siz öf ke le re ka pı lan (özel lik le hi ye rar şi nin en üst nok ta sın day sa bun dan ya rar la nan) er kek ler için ay nı sem pa-ti du yul maz. Öf ke bu er kek ler için zaa fın, za yıf lı ğın kı lı fı dır. İti raf edi le me yen kıs kanç lık ya da so rum lu luk al mak is te me di ği bir ko nu hi ley le öf ke ye ak ta rı la rak, ya pıl ma sı ge re ken den kaç ma sı nı sağ lar. Öf ke avan taj dır, ta lep le ri en gel ler. An cak ka dı nın bas tı rı lan öf ke si gi bi kış kır tı lan öf ke de hak sız lık içe rir. Çün kü ko ru nak lı ol du ğu alan onu eleş ti ri den, di renç ten; do la yı sıy la ge liş mek ten, duy gu la rı nı ta-nı ma sı, kız gın lı ğı nı kon trol et me yi öğ ren me si için ge rek li sü reç ten alı ko yar. Öf ke si bi linç siz dir.

“Öz bi lin cin güç lü ve hoş ol ma yan duy gu lar üze rin de da ha kuv-vet li bir et ki si var dır: “Öf ke ye ka pıl dım” dü şün ce si da ha bü yük bir öz gür lük sağ lar; salt his se di len duy gu ya ka pı la rak ha re ket et me se çe-ne ği ni de ğil, ay nı za man da bu duy gu dan ken di ni kur tar ma yı de ne me se çe ne ği ni de su nar.”32

Kız la ra öf ke nin di şil ol ma dı ğı, öf ke li er ke ği sa kin leş tir me nin se ol gun ka dın kim li ği ni gös ter di ği öğ re ti lir. Böy le ce er kek, öf ke yi flört

79

et mek için kul la nır. Bu, kı za ge lip onu sa kin leş tir me si ve bu sü re cin çif ti bir bi ri ne ya kın laş tır ma sı için ya pı lan çağ rı dır. Ma sal lar da kız-gın ol mak ve bu yüz den abes le ya da vic dan sız olan la iş ti gal et mek, yal nız ca erk sa hi bi ya da do ğa üs tü, ge nel lik le de kö tü kalp li ka dın la-rın ay rı ca lı ğı dır. Tan rı ça lar ve ecin ni ler, kız dık la rı an da ko lay ca bir fe la ket ha zır la yı ve rir. Öf ke nin tep ki si, he men ve doğ ru dan ve ri lir. Ki on lar da ola ğan dı şı var lık lar ol du ğu için her han gi ka dın lar için mo-del oluş tur maz. Kız lar ya sak la nan kız gın lı ğı ‘kı rıl ma’ ya da küs me ile ika me eder. Er kek ise da rı lıp gü ce ne cek tir. Kı rıl ma nın kar şı lı ğı şef kat ken, da rıl ma an cak edim le ya da ta viz le uz laş ma ya va rır. Bi-ri emin ol ma dı ğın da bi le ‘ben hak lı yım’ ni da la rı sa vu rur ken, di ğe-ri üçün cü ki şi le re ne ka dar üzül dü ğü nü, tüm fe da kâr lı ğı na rağ men gör dü ğü hak sız lı ğı an la ta rak ‘sen hak lı sın’ den me si ne uğ ra şır. Ka rar doğ ru dan ve ril me di ği gi bi, kız gın lı ğın sert li ği de üzün tü nün yu mu-şak lı ğı na, ko ru ma his si uyan dırı cı yan sı ma sı na dev re dil miş tir. Kız-gın lı ğı yan sıt ma ça ba la rı, duy gu sal haz ne ye uy gu la nan ay rım cı lı ğın de ne yim boş lu ğu ya rat ma sı ne de niy le be ce rik siz ce ya şa nır. Dev re-den bir baş ka şey de, kav ga nın öz ne le ri dir, er ke ğe olan kız gın lık ka-dın la ra ra sı kav ga ya yö ne lir. Bir rol mo del le ri yok tur.

Kız ço cuk be be ği üze rin den an ne lik ta sa rı mı nı ger çek leş ti rir-ken, bir baş ka sı adı na ka rar ver me, yön len di ri ci ol ma ko nu sun da ki tek alış tır ma sı nı da ya par. Oyun cak be bek le riy le mi sa fir ci lik oy nar, olay lar ya da ki şi ler hak kın da ko nu şur, ya kın la şır ya da uzak la şır. An cak ga rip tir ki, (eğer bir hay van de ğil se) oyun cak la rın hiç bi ri er-kek de ğil dir. Er kek ile ti şim alış tır ma sı nın dı şın da ka lır. (An cak ‘ko-cam de di ki’, ‘ba ba la rı bu na çok kı zı yor’ gi bi söy lem ler de bir an la tı ola rak yer alır.) Gö rül dü ğü gi bi tüm oyun la rı ya kın lar la iliş ki üze ri-ne ku rul muş tur ve dış dün ya ya ait olan la rın bir alış tır ma sı yok tur.33

Kız ço cuk, dav ra nış la rı nı baş ka la rına göre dü zen le mek üze re eği-ti lir. Bu da özel lik le dış sal alan da, (ka fa sı nın için de bü tün ebeveyn-le ri nin ve çev re nin kur du ğu mah ke me nin so nu cu nu bek le di ği için) ka rar sız bir kim lik çiz me si ne ne den olur. Hız lı ka rar ver me şan sı yok tur. Ta ti le ya da ge ce ba ra git mek için gün ler ön ce sin den ai le yi ik na ça lış ma la rı ya par. Ona acı ma la rı nı sağ la ya cak bir üzün tü, ev de

80

alı nan aşı rı so rum lu luk, sem pa ti, ar ka daş la rın ta nı tı mı, dı şa rı çık-ma sı nı mut la ka ge rek ti re cek bir ne den... Tep ki yi gö ze ala rak git ti-ğin de ise, ruh sal öz gür lük ten yok sun dur. Ak lı ai le sin de dir, işit ti ği acı söz ler gi bi ken di söz le ri de için de tek rar tek rar yan kı la nır. Öte yan-dan bu nu öy le çok ha yal et miş tir, ba ğım sız ol ma dı ğı için ar ka daş la-rın dan öy le çok utan mış tır ki, zor la ma bir aşı rı ke yif is ter. Sa bır sız ve yük sek bek len ti si de, eğ len me nin ön ko şu lu olan ra hat lı ğı on dan esir ger. Dış dün ya yı bir ay rı ca lık ola rak et ra fın dan din le miş tir, ona ge ce ha ya tı nın en renk li kı sım la rı an la tıl mış tır ve ta hay yü lün kes-kin leş tir di ği renk le ri gö re me di ği için ken di ni ya geç kal mış ya da dış lan mış his se der. Bu his ise, onu bu dün yay la ile ti şim ku ra ma ya-cak bir ek sik lik te ya da ya pı fark lı lı ğın da ol du ğu na inan dı rır. Hem haz zı tat mış ol sa bi le, eve dön dü ğün de kar şı laş tı ğı yap tı rım lar, ona o ka dar da zevk al ma dı ğı nı söy ler. Birkaç sa at lik haz za kar şı lık gün-ler ce sü re cek bir ge ri lim ya şa mış tır ve ham le si ni sür dü re me di ği için bir kez da ha ba ğım lı ol ma nın utan cı nı his se der. Ai le si ise on la rı çok üz dü ğü nü söy ler ken, sık sık gös te ri amaç lı has ta lık lar kul la nır. Bu du rum da kız ai le si nin as la de ğiş me ye ce ği ni, da ha sı öy le ye tiş ti ril-dik le ri ne gö re de ğiş me le ri ni bek le me nin hak sız lık ol du ğu nu ya da en azın dan haz zın ede ri nin baş ka la rı na ver di ği za ra rı kar şı la ma dı-ğı nı dü şü nür. Nur dan Gür bi lek Az ge liş miş Ba ba lar ad lı ma ka le sin de bu vic dan iliş ki si ni şöy le be tim ler:

“Bi ze hak sız lık et ti ği ni dü şün dü ğü müz in san la rı ba ğış la ma nın, on la ra duy du ğu muz kız gın lı ğı ha fif let me nin bir yo lu bu dur: On la rı, bir za man lar ken di le ri de hak sız lı ğa uğ ra mış ço cuk lar ola rak dü şü-nü rüz. Ama hak sız lık duy gu suy la baş et me nin bir yo lu da ha var: Ço cuk lu ğa yük le nen bü tün olum lu de ğer le ri (ma su mi ye ti ve bo zul-ma mış lı ğı, er de mi ve duy gu lu lu ğu) hi çe sa yıp bir kö tü ço cuk, bir asi ev lat ol mak.”34

Ka nık sa ma, ka yıt sız lık, ka rar sız lık bir bi ri ni ha re ke te ge çi ren do-mi no taş la rı gi bi iş ler ken, ai le nin söy le mi sa bit ka lır: “El bet te sa na gü ve ni yo rum, ama ya ban cı la ra gü ven mi yo rum.” As lın da bu, sağ lık-lı bir dü şün ce adı mı ola bi lir di. An cak teh li ke ler kar şı sın da ki öne ri,

81

on lar la hiç kar şı laş ma ya ca ğı bir ya şa ma sız lık tır. Yok sa ken di ni na sıl ko ru ya ca ğı ya da uğ ra dı ğı ha sa rı na sıl ona ra ca ğı de ğil… Bu ne den-le de atı lım la rı nın ya rat tı ğı za rar lar, onu ai le si nin man tı ğı na da ha çok yak laş tı rır. Ener ji si ve ce sa re ti tü ken miş tir. Hem dış sal, hem iç-sel alan da ki ba şa rı sız lı ğın, hem de ka rar sız lı ğın utan cıy la… Ki ka dın ka rar sız lı ğı, kül tü rel de ğil gü dü sel bir şey ola rak ta nım lan dı ğı için, ne den le ri an la ma ça ba sı na da ket vu ru lur. Oy sa ağa be yi, ba ba sı ya da ko ca sı ile dış dün ya nın iliş ki le ri ne dâ hil ol sa, bu be del le ri öde-me ye cek tir.

Ka dın la rın duy gu sal iliş ki ler de da ha hırs lı ol ma sı, di ğer iliş ki-ler den mah rum bı ra kı la rak dar bir ala na hap se dil me le ri ve tüm ener ji le ri nin de bu ra ya ak ma sıy la bağ lan tı lı dır. Gü dü sel ola rak ta-nım la nan ka dın kıs kanç lı ğın da, gö ze çar pan kıs kanç lı ğın öz ne si dir. Oy sa kıs kanç lı ğın el de tu tul mak is te ne nin de ğe riy le, ya ni nes ne siy-le iliş ki si çok da ha açık la yı cı dır. Me ad, ka dın la rın ta rih bo yun ca öz-gür lük le ri nin, eko no mik var lık la rı nın, ken di ço cuk la rı üze rin de ki hak la rı nın hep er kek ler le ki şi sel iliş ki le ri ne bağ lı kal dı ğı nı anım sa-tır. Me ad’e gö re gü ven ce den yok sun ka dı nın, ge rek li eko no mik ve top lum sal nes ne le rin sağ la yı cı sı er kek le iliş ki sin de ki en di şe, eğer böy le gö rün mek is te ni yor sa ka dın la rı “kıs kanç cins” yap mış tır.35 Bu ne den le ka dın yal nız ca ko ca sı na de ğil, oğ lu na kar şı da kıs kanç tır. Çün kü oğ lan ço cuk hem iti ba rı nı, hem de ge le ce ğe kar şı gü ven ce-si ni sağ la yan; ay nı za man da so run lu ai le ler de ko ca sı nın ye ri ne sos-yal ih ti yaç la rı nı gi de ren, il ti fat la rıy la an ne yi sev gi li gi bi şı mar tan, dü ğün de ce na ze de ona eş lik eden part ne ri dir. Bu an lam da an ne-ço cuk, ge lin-kay na na iliş ki si ni dü zelt mek için, ön ce ev li lik iliş ki si-ni nor mal leş tir mek ge re kir. Ma sal lar da da ge nel ola rak, dul ka lan kay na na la rın ge li ni ne kar şı da ha kıs kanç ol du ğu söy le ne bi lir. Ka rı-ko ca iliş ki si nin sağ lık lı ve bü tün lük lü ola rak ya şan ma dı ğı ai le ler de, ebe veyn le rin bir ço cu ğa da ha düş kün ol ma sı, onu ken di ta ra fın da tut ma ya muh taç lı ğı, ço cu ğun yi tik eşin iş lev le ri ni yük len me si ne ka-dar va rır. Bu yüz den kar deş kav ga la rı da, ço cuk la rın tem sil et ti ği ka rı ko ca nın kav ga sı nı an dı rır. An cak bu iliş ki nin ter si de ya şa nır. Ko ca, ba ba; ka rı da, an ne ro lü nü yük le nir. Bu, ay nı za man da uzun

82

sü re li ka dın-er kek iliş ki si ne du yu lan ih ti ya cın kay nak la rın dan bi ri-dir. Çün kü ye tiş kin ol mak la fe ra gat edi len tüm ko run ma, ba ğış lan-ma, gün lük ya şa mın ay rın tı la rı üze rin de dur ma, şef kat do ku nuş la rı, ço cuk lu ğun uzun sü re li ku cak laş ma la rı, sı nır sız ve ri ci lik, il gi de sü-rek li lik, mız mız lan ma, şı mar ma ay rı ca lık la rı di ğer iliş ki ler de bu öl-çü de sağ la na maz. Aşk iliş ki si bi ze kar şı lık lı ola rak ço cuk laş ma şan sı ve rir. Bu tat lı ika me, ba ğım lı lı ğa dö nü şür se ya da ana-ba ba tak li di yo ğun la şır sa, aş kın öz nel do ğa sı na da ir çar pıt ma lar ya şa tır. Sık rast-la nan bir du rum ola rak genç ka dın için ol gun er ke ğin sev gi li si ol-mak, ay nı za man da ek sik ka lan ba ba nın ika me si dir. Ba ba nın şef ka-tiy le baş la yan iliş ki, gi de rek ba ba nın oto ri te si ni ka bul len me ye va rır. Er kek ise ay nı şe kil de ona an ne lik eden ka dın la ev li li ği ter cih eder. An ne ay nı za man da aşk an la mı na gel me me ye baş la dı ğın da da, ih ti-yaç duy du ğu ka dı nı par ça la ya rak çok eş li lik için de bi r a ra ya ge ti rir. Çün kü ka rı sı nı de ğil se de, an ne si ni terk et me si müm kün de ğil dir. Böy le ce yal nız lık duy gu su ya ra tan iliş ki, yal nız kal ma kor ku suy la sür dü rü lür. Hem ka dın, hem er kek için…

“... Oy sa, in san her hal de yal nız lı ğa da yan ma gü cüy le sev gi ye baş la ya bi li yor. Sev gi, iç gü dü de ğil, bi linç tir in san, yal nız lı ğın dan en ko lay iç gü dü le riy le ka çar. Ko run ma ve cin sel iç gü dü le riy le. İç gü dü le-ri yok say mak, gi de rek aşa ğı la mak müm kün mü? Evet, hat ta bu çok da ko lay. Zor; ama, sağ lık lı olan, iç gü dü le ri öz gür leş tir mek. Bi linç, öz gür leş ti ril miş iç gü dü dür de mek, ba na yan lış gel mi yor.”36

Ge nel ola rak sev gi nin de ğil, aş kın ve tut ku nun kıs kanç ol du ğu; bu duy gu lara kay bet me, de ğer siz bu lun ma kor ku la rı nın ve öz gü ven ek sik li ği nin iv me ka zan dır dı ğı söy le ne bi lir. An cak ba şa rı nın ve gü-zel li ğin zir ve sin de ki ka dın lar da da ben zer bir ha set duy gu su var dır. Çün kü o ma sa lın ga ni me ti ni gü zel de ğil, “en gü zel”in ala ca ğı nı ve re ka be tin yal nız ca hem cins ler le ya şa na ca ğı nı öğ ren miş tir. Üs te lik ne ya par sa yap sın, de ğe ri so nuç ola rak cin sel de ğe ri ne gö re be lir le ne-cek tir ve giz li ka bu lü, is te di ği ni an cak er ke ğin üze rin den ala ca ğı dır. Bu tür bir kıs kanç lık, ço ğu za man aşk la il gi siz ol mak la bir lik te aşk ya nıl sa ma sı nı ve rir. Amaç, is te nen her han gi bir şey ola bi lir. Bir lik-

83

te lik te ki kıs kanç lık tep ki le ri ise di ğer ka dı nın sta tü süy le ya kın dan iliş ki li dir. Han gi sos yal sı nıf tan ya da kül tür den ge lir se gel sin, ke sin olan o ki, ka dın lar di ğer ka dı nın ni te lik le ri ni araş tır mak, tar tış mak, açık bul mak ko nu sun da has ta lık lı bir sap lan tı için de dir. Ra hat sız olu nan, ki şi nin kim li ği ni alt üst eden ve bir tür lü vaz ge çi le me yen inat çı bir ta kın tı… Bü lent So may, abes le iş ti gal ya da duy gu sal tep-ki de ni le rek ge çiş ti ri len bu kar ma şık me ka niz ma nın man tı ğı nı şöy le açık lı yor:

“On la rın ara sın da ki kıs kanç lık da bu ra da baş lı yor iş te. İk ti dar-la iliş ki le ri ni er ke ğin fal lu su üze rin den kur duk la rı için, ‘öte ki ka dın’ bu do la yı mı kay bet me kor ku su nun ci sim leş me si ha li ne ge lir. Er-kek üze rin de ki ‘do la yım kul lan ma hak la rı nı’ teh dit et me yen ‘öte ki ka dın’lar on lar için pek de önem li bir so run oluş tur maz. Fa hi şe lik ku ru mu nun ka dın lar ta ra fın dan bin yıl lar dır ka bul gö re bil me si tam da bu ne den le dir: Fa hi şe er ke ğin fal lu su na sa hip çı ka cak fi lan de ğil-dir, çün kü er kek, fa hi şey le iliş ki sin de isim siz dir; tıp kı fa hi şe nin de isim siz ol ma sı gi bi. İsim siz bir ka dın la, ka sıt lı ola rak sos yal iliş ki ler çer çe ve si nin dı şın da ko num lan mış bir me kân da bi yo lo jik bir iliş ki ku ran, ken di si de çer çe ve len me miş, ik ti dar ağın da ki ye ri be lir len-me miş er ke ğin, bir fal lu su yok tur; bu ne den le fa hi şey le ku ru lan iliş ki bi yo lo jik bir iliş ki ol ma nın öte si ne gi de mez. Bi yo lo ji de ise fal lus yok-tur. Bir pe nis var dır ol sa ol sa.”37

So may’ın sö zü nü et ti ği, aş ka da ir bir kıs kanç lık de ğil. Çün kü er-ke ğin bir baş ka ka dın la se viş me sin den de ğil, te mel de er ke ğin ara cı-lı ğıy la sa hip olu na nı kay bet mek ten du yu lan bir kor ku bu. Er ke ğin kıs kanç lı ğın da ve be kâ ret is te min de ki ıs ra rın da ise; bir baş ka er kek-le kar şı laş tı rıl ma, ye nik düş me, ik ti da rı nı kay bet me kor ku su hâ kim. Bu ne den le de, ka dı nın baş ka bir er kek le ba kış ma sı na bi le ta ham-mül süz ken, onu bir di ğer ka dın la se vi şir ken gör mek en he ye can ve-ri ci fan ta zi le ri ola bi li yor.

Ka dın bu kül tü rün ne ka dar ya ra tı cı sı, ne ka dar ta şı yı cı sı dır bi-lin mez ama ke sin olan şu ki, ve ri li kül tür ka dı nı ba ğım lı kıl mak üze-re iş ler ve ma sa lı da bu amaç la kul la nır ya da bu ama ca hiz met eden ma sal la ra ya şam şan sı ta nır. Ta bii ba ğım lı bir var lık is te yen, hat ta

84

bu na muh taç olan kim se nin ba ğım sız lı ğın dan söz et mek de pek man tık lı ol ma sa ge rek.

Ba ğım lı kıl ma is te ği te me li ni ar ka ik söy lem de ken di ni açık ça bel-li eden, ‘uy gar’ dün ya da ise hüc re le re sin miş, an cak gö rün mez li ği de el de et miş olan ‘ka dın kor ku su’ndan alır. Bir son ra ki bö lüm de ka dın kor ku su nun fem me fa ta le’e ve an ne li ğe ak ta rı mı ile her za man ona eş lik eden saf ve ma sum kı za ör nek oluş tu ran ma sal lar üze rin de du-ru la cak tır.

D- Fem me Fa ta le An ne, Saf Kız: İki Ka dı nın Gü zel li ğiy le Gir di ği İliş ki, Ba ğım lı lık ve Ba ğım sız lık Ta lep le ri

“Er kek ler gü zel li ğe ze kâ dan da ha çok de ğer ve rir. Çün kü or ta la ma bir er kek gör me yi dü şün mek ten da ha iyi be ce rir.”

Ano nim

Ka dı nın kat la nı la bi lir tek üs tün özel li ği olan gü zel lik, ba ğım sız ka rak ter de ki ze kây la bir leş ti ğin de iti ci dir. Çün kü ken di nin mül kü ol ma sı teh li ke si ni ya ra tır. Oy sa sı ra dan er kek, bir var lı ğın gü zel li-ğiy le ye tin mez, o gü zel li ğin efen di li ği ni de is ter. Ger çi ma sal la rın kış kır tı cı ero tik fan ta zi le rin den bi ri de ya man dö vüş çü, us ta bi ni ci, er kek le re te pe den ba kan, ba ğım sız di şi ti pi dir. Ama o da ev len di ği an da –ki yal nız ca onu alt ede cek bir ada ma ona yı var dır– ola ğa nüs tü bir hız la me ta mor foz ge çi re rek, ev cil bir ya ra tık ha li ne ge lir. Alt edil-me nin cez be di ci ya nı nın ne ol du ğu so ru su nu bir ya na bı ra kır sak, ca-zi be si ni zor lu bir av ol mak la art tır dı ğı nı söy le ye bi li riz. An cak er kek avın zor lu geç me si ni is te di ği ka dar, so nun da za fe re mut la ka ka vu-şa ca ğı nı da bil mek is ter. Bun dan son ra da ka dı nın ya şa mıy la ölü mü ara sın da ki çiz gi yi elin de tu tar, şef kat gös ter di ği ka dın dan kar şı lı ğın-da muh taç lı ğı nı alır. Ba ğım sız ka dı nın da ay nı il gi ye –hat ta ha yat la da ha faz la çar pış tı ğı na gö re da ha özen li bir il gi ye– ih ti yaç duy ma sı-na rağ men, bu na maz har ol ma ma sı nın ne de ni de bu dur. Fan ta zi ler-de en çok ar zu la nan ki şi ol sa lar da, on lar la bu kor ku ne de niy le uzun

85

sü re li bir iliş ki ku rul maz. Er kek ona ih ti yaç duy ma dı ğın dan de ğil, kah ra man ol ma is te ği kar şı lan ma dı ğı için. Tıp kı Tan rı gi bi o da “ba-na sı ğın” çağ rı sı ya par ken, ken di ni kut sal ve mut lak ih ti yaç-ik ti dar ola rak gör mek is te mek te dir. Ki ge liş miş bir ka dın sı ğın ma ta le bin de bu lun sa bi le bu nu kar şı la mak, ka pa si te yi zor la ma yı ge rek ti rir. Bu ka-dın lar la sevgi değil, ar zu iliş ki ye gi rer. Ma sum ye ri ne o cin sel tat mi-ni ve rir; akıl ho ca sı, sı ğı nı la cak an ne ku ca ğı olur, ba zen de he ye can ve ri ci bir ra kip, tat lı di diş me le rin ve ergin zekânın haz zı… Ama işin içi ne ay rı ca lık lar de ğil, hak lar ya da ev len me ta le bi gi rin ce, bu ka dın alı cı nın vic da nın da et ki siz ha le gel me si için he men bir fem me fa ta-le’e dö nüş tü rü lür. Kor ku de ğil, ama kor ku lan yok edil miş tir.

Ka dın için te mel ta nım la ma nın gü zel lik, er kek için se ak ti vi te-ye bağ lı özel lik ler üze rin den ya pıl ma sı cin sel li ğe ba kı şı da gös te rir. Edil gen ve et ken kim lik ler... Fem me fa ta le’in bir di ğer özel li ği, er kek-ten cin sel li ği ni ta lep et me si dir.

“Ba zı ka dın la rın sek si teh li ke li –is ten me yen ge be li ğe yol aça bi lir ve ko lay ca ölü ve rir sin– ya da ola yın öz ne si er kek tik sin di ri ci ol du ğu için iğ renç bul du ğu nu ka bul et mek is te me yen er kek ler, ka dın la rın cin sel li ği kö tü bul du ğu na ka rar ver di ler. Bü yük bir ola sı lık la da cin-sel lik ço ğu ka dın için hat ta pek çok ka dın için pek hoş de ğil di, çün kü şa şı la cak ka dar ya kın bir za ma na de ğin er kek ler ka dın be de ni nin cin sel açı dan na sıl ça lış tı ğı nı bil me dik le ri gi bi ço ğu za man umur-sa mı yor lar dı da. O za man er kek le rin, iyi ka dın için cin sel zev kin var ol ma dı ğı nı be lir le yip fa hi şe yi hi per sek sü el ola rak ta nım la ma la rı şa şır tı cı mı?”38

Din mek bil me yen hırs la rı için cin sel li ği ni kul la nan ölüm cül ka dın ti pi ola rak ta nım la ya bi le ce ği miz fem me fa ta le, bel ki ha ya tın için de za ten var dır ama ay rı ca ha ya tın içi ne kur gu lan mış, özel lik-le si ne ma ara cı lı ğıy la ta nı tı lıp tak li de yön len di ril miş ola rak şı rın ga da edil miş tir. Fem me fa ta le kuş ku suz si ne ma nın kur gu la rı nı ha re-ket len dir mek, ça tış ma lar ya rat mak için kul lan dı ğı vaz ge çil mez öğe-ler den dir. Ama ona du yu lan il gi de ar zu nun kay pak lı ğı, bu ne den le bas tı rıl mış lı ğı ve açı ğa çık ma ih ti ya cı da giz li dir.

86

“Ve bu ka dın la rın şey ta ni var lık la rın da aş kın, dün ye vi ol ma yan, mis tik bir bo yu tu var dır hep; baş tan çı ka rı cı cin sel lik le ri, ge nel me ta-fi zik sel bir kö tü nün hiz me ti ne araç tır san ki. Gel ge le lim bu ka dın ima jı nın 19. yüz yı lın son la rı ile 20. yüz yı lın baş la rın da öy le si ne po pü ler leş me si, te mel bir ahlâk sal bu na lı mın ka nı tı ve be lir ti si ola rak an la şı la bi lir. Fan tas tik ve mis tik viz yon lar için de or ta ya çı kan şey tan ka dın, top lum da ki cin sel ba şa rı sız lı ğın, bu ko nu da ki ye ter siz lik ve çe liş ki le rin ifa de si dir.”39

Her ne ka dar Pa muk Pren ses gi bi ma sal lar da sim ge ler ara cı lı ğıy-la giz li ya da Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nda ki gi bi apa çık bir an la tım la cin sel lik iş len se de, ma sal lar da ge nel ola rak yal nız ca aş ka hay ran lık onay kap sa mın da dır. Aşk ne ka dar yü cel ti lir se yü cel til sin, bu aş kın do ğal so nu cu olan ero tizm göz ar dı edi le cek, ya kı şık al ma dı ğı dü şü-nü le cek tir. Za ten top lum sal sü reç, Kır mı zı Baş lık lı Kız gi bi ma sal lar-da ki te ca vü zü san sür et miş, Pa muk Pren ses’in cin sel bir leş me si ni de öpüş me gi bi ro man tik bir an la ma çek miş, ye tin me ye rek bu nu ba sit ve pek de ero tik ol ma yan bir öp me ey le mi ne in dir ge miş tir. Böy le ce ma sa lın man tı ğı, man tık sız ola nı sırf ma sal ol du ğu için ka bul et me dav ra nı şıy la yer de ğiş ti rir. Yok sa Pa muk Pren ses’in bo ğa zı na ta kı-lı ka lan el ma par ça sı nın kü çük, de vi nim siz bir öp me ey le miy le ye-rin den oy na ma sı pek müm kün gö rün mü yor. Bu fi zik sel du ru mun an cak de vi nim ge rek ti ren, ya ni git-gel le riy le ölü be de ni ha re ke te ge çi re cek, bo ğa za ka çan el ma yı fır la tıp ata cak ka dar güç lü bir sar-sıl ma yı sağ la ya cak cin sel bir leş meyle, hat ta kar şı da ki be den ölü ya ni edim siz ol du ğu na gö re te ca vüz le ger çek le şe ce ği ni dü şün mek te bir ga rip lik yok. Ama ra hat sız edi ci ol du ğu ke sin. Çün kü saf ve ma sum ola nın ar zu lan ma sı ve bu ar zu nun ero tik ta sa rım la rı, şim di lik açık ifa de siy le da ha çok er kek der gi le ri nin kul lan dı ğı bir şey. Be bek su-rat lı, kü çük kız ço cu ğu na ben zer saç, kı ya fet ta sa rım la rı ya pı lan, öte yan dan kış kır tı cı cin sel lik ifa de le ri için de ki ero tik ka dın gö rün tü le ri, fem me fa ta le ka dar vaz ge çil mez. Böy le ce bir sı nır per de si de dar bir alan da da ol sa yır tı lıp atıl mış ol du. Ama ar zu ve ar zu nun iyi in san lar için yad sı nıp, top lum sal ku ral lar içi ne çe kil di ği yer de, fem me fa ta le’e yi ne de ih ti yaç var dı.

87

“Gü na hın ca zi be si, bir uz laş may la, bir kli şey le nok ta lan dı; ri tü el tek rar lar için de bel li bir so ru na kat lan ma yı ko lay laş tı ran bir kli şey di bu; şu an lam da: Top lum he nüz di şi nin cin sel li ği ni ken di üst ya pı sıy la bü tün leş ti re cek her han gi bir yol yor dam bu la ma mış tı. Do la yı sıy la şey tan ka dın kli şe sin de –top lu mun üze rin de uz la şa ca-ğı bu ka lıp ta– ahlâk sal ta kın tı ve sap lan tı lar, giz li (cin sel) ar zu lar la bü tün le şe bi le cek ti.”40

Cin sel lik iki ki şi ara sın da ya şan ma sı na rağ men, ta nım ve yar-gı be lir siz li ği, özel lik le ta raf lar ara sın da tu tar sız, bu du rum da da uyum suz bir iliş ki ya rat tı. Er ke ğin şeh ve ti çap kın lık, ka dı nın ki ise sap kın lık (nem fo man yak lık) da ha sı –Mı sır’da hâ lâ kız ço cuk la rı sün net edil di ği ne gö re– ge rek siz ve teh li ke li bir du rum ola rak ta-nım lan dı uzun sü re. Kur’an’da er ke ğin hak kı, ka dı nın gö re vi ola rak for mü le edi len cin sel lik te ki po li ga mi er kek için kut sal dır.41 An cak bu na kü çük bir anış tır ma ya pan dul ka dın, fa hi şe li ğin bir alt da lı ola rak anı lır. Ma sal lar da ki üvey an ne ler de dul la rın, ya ni ‘ikin ci bir er kek le’ bir lik te olan ka dın la rın tem si li dir. Üvey an ne ne ka çı rıl mış-tır, ne de ta lep edil miş tir. O er ke ği hi le li gü zel li ğiy le baş tan çı ka rır. Ama üre me on dan esir ge nir. Ba zen ilk ko ca sın dan ço cuk la rı var dır, ikin ci ev li li ği ney se yal nız ca cin sel bir an lam yük le nir. Di şi li ği nin ya-rat tı ğı teh dit, çok da ha açık bir an la tım la bir Su ri ye ma sa lı olan Kı-şü zü mü’nde ge çer.

Bu ma sal da prens, ni şan lı sı Kı şü zü mü’nü üvey an ne si ne ema net ede rek se ya ha te çı kar. Üvey an ne kı zı neh re atar, bü yüy le gö rün tü-sü nü tak lit eder, ken di si için de sah te bir me zar ha zır lar. Me zar ta şı-nın üze ri ne “Bu ra da oğ lu nu her şey den faz la sev miş olan kra li çe miz yat mak ta dır,” di ye yaz dı rır. Bü yüy le, Kı şü zü mü’nün kı lı ğı na gi re rek ge li ni nin ağ zın dan pren se ken di duy gu la rı nı açar: “Onu dı şa rı da bir ye re göm dür me ye yü re ğim da yan ma dı. O yal nız se ni se vi yor ve ölü-mün den son ra da hep se nin ya kı nın da ol mak is te di. Bu onun son is te ğiy di.”42 Böy le ce kra li çe, üvey oğ luy la ev le nir ve gör kem li bir şeh-va ni iliş ki ya şa ma ya baş lar. Cin sel li ğin bu açık an la tı mı, bir baş ka is tis nay la de vam eder: Kra li çe ha mi le ka lır. Öl dü ğü sa nı lan Kı şü-zü mü ise ta li hin yar dı mıy la tam kar şı ya yap tır dı ğı eş siz şa to sun da,

88

in ti kam ala ca ğı gü nü bek ler. Üzüm le ri ne aşe ren kra li çey le ko ca sı şa to su na gel di ğin de, her şe yi or ta ya çı ka ra cak sü re ci baş la tır ve es-ki ko nu mu na ge ri dö ner. Bu ma sal ay kı rı bir ör nek ola rak en ses te ko nuş ma ola na ğı ver me nin ya nı sı ra, üvey an ne nin cin sel li ğin de ki teh di di açık la ma da ki dü rüst lü ğüy le de fark lı dır. Do ğuda ya da Ba-tıda sa bit olan şab lon sa bir kez da ha kar şı mı za çı kar: İyi kız in ti ka-mı nı al mak için ta li hin dön me si ni (ki as lın da dön müş tür, ola nak la rı var dır) rast lan tı nın düş ma nı nı aya ğı na ge tir me si ni ve er ke ğin yar gıç ola rak ha zır da bu lun ma sı nı bek ler. Di ğer ma sal lar da da he sap laş ma her za man er ke ği, ya ni ev len me yi bek ler. Fem me fa ta le’in doğ ru dan yap tı ğı kö tü lü ğün hük mü nü ve re cek olan er kek tir ve iyi kız bir kez da ha yal nız ca do lay lı alan da ka lır.

Öy le ya da böy le ma sal lar da sık sık bu iki li kar şı mı za çı kar. Gü-zel li ğin ik ti da rı na sa hip olan fem me fa ta le’le ona eş lik eden saf ve ma sum gü zel. Aşa ğı da ken di öz ni te lik le ri ni de ğer len dir mek açı sın-dan bi le bi ri ba ğım lı, di ğe ri ba ğım sız iki tip le me yi an la tan Pa muk Pren ses ma sa lı in ce le ne cek tir.

Bir za man lar gü zel li ği ni/cin sel li ği ni ko lay ca ik ti dar için kul la nan Kra li çe, ay na nın gö rü şü ne yı kı cı lı ğa va ra cak bir muh taç lık du yar. Tep ki si ise üzü lüp içe ka pan mak de ğil, hid det len mek ve sa hip ol mak is te di ği nin önün de ki en ge li kal dır mak tır. Pren se sin ölü mü ya da di-ri mi onu ol du ğun dan da ha gü zel ya da çir kin yap ma ya cak tır el bet te. Öy ley se asıl kor ku lan gü zel li ğin et ki si ni, ya ni ik ti da rı nı pay laş mak tır. Çün kü fem me fa ta le ka de ri ne, hat ta bağ lan tı lı ol du ğu tüm ka der le-re mut la ka hük met mek is ter. Cin sel ca zi be ise bu nun te mel ara cı dır. Kra li çe nin gü zel li ği ni ba ba-kra lı el de et mek dı şın da na sıl kul lan dı-ğı, ma sa lın açık la dı ğı bir şey de ğil dir. Üvey an ne Pa muk Pren ses’i yal nız ca on dan gü zel ol du ğu için öl dür mek is ter. An cak il ginç olan, ma sa lın pren se sin bir dün ya gü ze li ola rak doğ du ğu nu an la ta rak baş-la ma sı na ve da ha son ra sın da da bu gü zel li ğe öv güyle de vam et me si ne rağ men, pren se sin gü zel li ği nin an cak er gin leş me siy le bir lik te kat la-nıl maz ha le gel me si dir. De mek ki, asıl kıs ka nı lan gü zel lik de ğil, onun cin sel de ğe re ulaş ma sıy la bir lik te edin di ği et ki dir. Gü zel li ği kötülüğü pekiştiren bir sıfat gibi aktarılan üvey an ne nin kar şı sı na genç bir ra-

89

kip çı kar mak ve bu nun ka dı nı çıl dırt tı ğı nı var say mak sa, me no po zu ka dın lı ğın yi ti mi ne eş tu tan gö rü şü ak la ge ti rir.

As lın da ma sal, yar gı sı nı da öğ re ti si ni de bu iki ka dı nın gü zel-lik le riy le kur duk la rı iliş ki de arar. Bi ri gü zel li ği nin far kın da dır, ona sa hip tir ve bu yüz den ce za lan dı rı lır (Kır mı zı Pa buç lar’da tut ku nun ce za lan dı rıl ma sı gi bi). Di ğe ri ise al çak gö nül lü dür ve tıp kı ba ba sı gi bi bir “ira de siz iyi”dir.43 Ya ma lı el bi se ler gi yer, hiz me te ko şar, her em-re bo yun eğer ve as la şi kâ yet çi ol maz. Kra lı, Tan rı nın yer yü zün de ki tem sil ci si sa yan ve bu ne den le de kra li yet ai le sin den bi ri nin öl dü-rü le cek se bi le ka nı nın dö kül me si ni ke sin kes ta bu sa yan Hı ris ti yan Av ru pa ge le ne ği ne (av cı nın kı zın yü re ği ni çı kar ma em ri al ma sı), bir pren se sin ya ma lı el bi se ler giy me si saç ma lı ğı na ve sa ra yın pren se sin hiz met çi lik yap ma sı na hiç mi hiç ih ti yaç duy ma ya cak zen gin li ği ne rağ men üs te lik. An cak şu da var ki, bu ma sal sa ray lı lar için de ğil, halk için ya zıl mış tır ve ak li lik on la rın ha ya tı na gön der me yap mak için fi re ve rir. İra de siz iyi li ğin yü ce li ği ne ge ri dö ne cek olur sak, uy-sal lı ğı övü len ki şi nin kra lın tek va ri si ola rak ül ke yö ne ti min de et kin ol ma şan sı nın ya nı sı ra, bu na da ir bir so rum lu lu ğu ol du ğu, ya ni hal-kı nı kö tü bir kra li çe nin er ki ne terk ede nin za yıf lı ğı unu tu lur. Ama onun ama cı za ten iyi bir kıs met bul mak, ül ke si ni de çe yiz ola rak de-ğer len dir mek tir. Bu kıs me te ulaş mak için de gü zel li ğe, iyi kalp li li ğe, uy sal lı ğa ve ha ma rat lı ğa sa hip tir, ama ak la de ğil. Öy le ki ne du rup du rur ken mesleği öldürmek olan “av cı” ta ra fın dan or ma na gö tü rül-me ye kar şı çı kar, ne vah şi bir or ma nın teh li ke le ri hak kın da dü şü nür, ne de ta nı ma dı ğı in san la rın evi ne sı ğın mak ta sa kın ca gö rür. Hat ta ye di cü ce le rin evi ne gi rer gir mez kuş ku suz akıl al maz bir tu haf lık la et ra fı si ler sü pü rür, son ra da bu ka dar teh li ke li bir du rum da ol ma-sı na rağ men, ör ne ğin ca dı ol du ğu bi li nen kra li çe nin onu eni so nu bu la ca ğı nı dü şün me ve ön lem al ma zah me ti ne kat lan ma dan uyu-yu ve rir. Ger çek bir in sa nın üzün tü sü ne bi le sa hip de ğil dir. Yal nız ca mut lu luk, saf lık ve iyi lik has ta lı ğı na ya ka lan mış, da ha son ra ye di cü-ce le re an ne le ri gi bi dav ra na cak bir genç kız dır. An cak elin de ki si la hı iyi kul la nır: Ko ru ma ih ti ya cı uyan dır mak ve böy le ce ki şi sel so rum-lu luk la rı için ta şe ron kul lan mak.

90

Pa muk Pren ses’in gü zel li ği nin prens le kar şı la şın ca ya ka dar tek bir asal et ki si var dır: Sem pa ti ya rat mak ve böy le ce iliş ki le ri hız lan dı-rır ken, ay nı za man da is te ni len yö ne çek mek. Ger çi kra li çe onu kıs-ka nır, ama bu da yal nız ca kra li çe ye da ir bir is tis na ola rak su nu lur. Bu ra da ki kö tü lük, ha ya tın di na mik le ri nin do ğal bir so nu cu de ğil, ay kı rı bir du rum ola rak gös te ril miş tir. Ay nı şe kil de ha ya tı şı ma rık ça kur gu la ma du ru mu, sö zü edil me yen ta nı şık lık lar, av cı ve ye di cü-ce ler için de ge çer li dir. Gü zel li ğe hiz met eder, ama cin sel il gi gös-ter mez ler. Prens se sı nıf sal iliş ki yi de ğiş tir me di ği için cin sel ola na, öpüş me ye da ir dir ve bu ka dı na bir an da âşık olu na bil di ği ni ka nıt lar. Av cı alt sı nıf tan ol mak la, ye di er kek se cü ce ol mak la iğ diş edil miş tir. Yi ne de genç kı zı ko ru ya cak ka dar er kek tir ler. Cü ce le rin bu ger çek dı şı ta sa rı mı, ma sa lın için de giz le nen bir ay rın tı da ne den sel kay na-ğı nı açık lar. Top lu mun için de ya şa ma yı seç me miş, bir or ma na yer-leş miş ler dir, çün kü tec rit edil miş ler dir. İğ diş edil me le ri de bir kez da ha bu tec ri di gös te rir. Erginlenme ritüellerinin iki temel ölçütün-den olan ormandan geçememiş, dolayısıyla yalnızca ormanda değil çocuklukta da hapis kalmış ve diğer erginlenme ölçütü olan cinselli-ğe layık görülememiştir. Bu yüz den por nog ra fik fık ra la rın ve ka ri ka-tür le rin en po pü ler öğe le rin den bi ri ola rak, ma sal da ki du rum la rıy la sık sık dal ga ge çilir. Bu bir ço cuk luk ha ya li nin kir le til me si ola rak da gö rü le bi lir. An cak ma sa lın bi zi is te di ği miz şe ye, ya ni yal nız ca seç ti-ği miz er kek le rin cin sel il gi si ne maz har ol ma ya, di ğer le ri nin de ko ru-yu cu, kol la yı cı son ra dan ba ba (Hu lu si Kent men, Nu bar Ter zi yan) ya da kar deş (Ha lit Ak ça te pe) mo del le ri ol ma sı na inan dır ma sı ha ya ta ha zır lık sız ya ka lan ma so nu cu nu do ğur maz mı?

Pa muk Pren ses ba şı na ge len be la lar dan ders çı kar ma yan, ken di ak lıy la ön lem, hat ta ev iş le ri dı şın da so rum lu luk al ma yan, her şe-ye saf ça ina nan, dü şün sel de ğil, be den sel ça ba har ca yan bi ri dir ve ne den se ide al ka dın ti pi dir. Her za man hi ma ye is ter. Zen gin li ği de, yok sul lu ğu da baş ka la rı na bağ lı dır. Ba ba sa ye sin de pren ses, üvey an-ne ne de niy le hiz met çi, fa kir ve ça re siz olur, ölüm teh di di al tı na gi-rer, son ra av cı ve ye di cü ce ler sa ye sin de kur tu lur, der ken üvey an ne ta ra fın dan öl dü rü lür ve ni ha yet prens sa ye sin de di ri le rek bek le nen gü zel bah tı na ka vu şur. Ma sa lın ka dın lar için öğ re ti si şu dur: “Sen se-

91

si ni çı kar ma, evi ni ve kal bi ni te miz tut. Bi ri gelir kur ta rır.” Aca ba kaç ka dın giz li giz li bu bah tın öz le mi ni duy muş ve kaç ki şi, han gi be del kar şı lı ğın da kur ta rıl mış tır?

Ma sal baş tan so na bü yük ça tış ma lar, san cı lı sü reç ler içer me si ge-re ken olay lar la yük lü dür. Ama sü reç yok sa yı lır, her şey bir den bi re ve pren se sin ça tış ma içi ne gir me di ği bir kur guy la hal le di lir. As lın da hiç bir ey le mi doğ ru dan ol ma dı ğı gi bi öz ni te lik le ri bi le baş ka la rın-ca ta nım la nır. So rum lu lu ğu gü zel ol mak tır ör ne ğin, ama ona sa hip ol ma ve tak dir et me işi er ke ğe bı ra kı lır. O gü zel ol mak için ca nı nı di-şi ne ta ka cak, ama il ti fat la ra il la da “es tağ fu rul lah” di ye cek tir. Çün kü gü zel li ği, ka bul et ti ği an da çir kin le şir, et ki si ni yi ti rir. Oy sa gü ze lin gü zel li ği ni bil me me si, es te tik bil gi si nin ye ter siz li ği ni gös te rir. Ay rı ca bu nu an la mak için ka dın ne den bir baş ka sı nın ak lı na ih ti yaç duy sun ki? Evet, üvey an ne gü zel li ği nin far kın da dır ve bu nu kul la nır, pe ki ya Pa muk Pren ses? Aca ba çir kin ol say dı bun ca se vi lir miy di, be la yı da-vet et ti ği hal de bun ca kur ta rı lır mıy dı, cü ce ler ölü mün den son ra bi le gü zel li ği nin sey ri ne de vam et mek için onu cam ta bu ta ko yar mıy dı ve prens bir ölü yü öpüp di rilt tik ten son ra onu kra li çe si ya par mıy dı?

Gü zel li ği nin far kın da, ka de ri ne hâ kim, kim se ta ra fın dan yö ne til me-yen ve cin si ye ti ka dın... Bu bil gi ler ve ril di ğin de, kar şı mı za ki min çı ka ca-ğı nı tah min et mek te zor lan ma yız: Fem me fa ta le.

Ma sal iki ka dı nın gü zel li ğiy le iliş ki si ni te zat lar la ku rar ve öğ re ti-si ni ver mek için kul la nır, üvey an ne yi kur ban eder ken di ğer ka dın-la ra ders ve rir. İra de siz iyi li ğin, ken di ne dü rüst çe sa hip ol ma ma nın er de mi ni... Üvey an ne ra ki bi ni öl dür mek is te miş ti. Pe ki ya pren ses?

Şöy le de de ğer len di ri le bi lir bu iyi ve kö tü ka rak ter le rin üs te lik hep ay nı bi çim de bi r a ra ya gel me sin de ki ıs rar: El bet te üvey an ne ler bun ca kö tü, üvey kar deş ler çir kin, ge çim siz ve ni te lik siz, en kü çük ha riç öz kar deş ler de tem bel ve ben cil ol mak zo run day dı. Çün kü iyi ler al kış al mak, hat ta iyi ol mak için bi le kö tü nün yar dı mı na yas-la nı yor du. An cak bu ka dar kö tü ni yet li ol ma yıp Pa muk Pren ses’in dav ra nış la rı nın ye tiş ti ril me bi çi mi ne, kül tü rel mi ra sa bağ lı ol du ğu da söy le ne bi lir. Ki bu du rum da da ma sal yi ne teh li ke li bir öğ re ti sun-mak ta dır: Gü zel li ğin iyi baht ge tir di ği.

92

Ma sa lın bun ca bi ri açık, bi ri giz li çe kiş me le re da ya lı ol ma sı nın ne de ni, onun ger çek te faz la sıy la cin sel sem bol ler le yük lü ol ma sı dır. Bu ne den le de por nog ra fik ürün le re en çok ev sa hip li ği ya pan ma-sal dır. Cam ve kır mı zı el ma bil dik cin sel lik sim ge le ri dir. Pren ses el-ma nın ye şil kıs mı nı, ya ni ço cuk lu ğu de ğil; kır mı zı, ya ni cin sel ola nı ter cih eder. Ca dı nın da ha ön ce ki iki gi ri şi mi de yi ne pren se sin cin sel ca zi be ye ulaş ma ar zu su nu kul la nır. Ta rak ve kor se. Kor se ay nı za-man da onu sı kış tı ra rak bü yü me si ni en gel le me ye dö nük bir gi ri şim-dir. Gü zel li ğin bir teh dit ol ma sı, ma sa lın için de doğ ru dan bir iti raf la da an la tı lır. Gerçekte bir ca dı olan kra li çe, Pa muk Pren ses’i her han gi bir kı lı ğa gi re cek ken “yaş lı ve çir kin” bir ka dın gö rün tü sü ne bü rü ne-rek kan dı rır, ya ni gü ve ni ni ka za nır. Böy le ce pren ses el ma nın ya sak tut ku yu sim ge le yen kır mı zı ta ra fı nı yer ve ge çi ci bir ölüm ha lin de er-gen li ğe ge çiş için bek le me sü re ci ne gi rer.44 Cü ce le rin ka ran lık çu kur-la ra gi rip çık ma la rı nı ge rek ti ren ma den ci lik işiy le uğ raş ma sı da fal lik yan an lam lar içe rir. İğ diş edil me le ri ni ak li leş tir mek için kul la nı lan bir ta nım da, on la rın yal nız ca mad de sel ola nı bi rik tir me ye dö nük il-gi le ri, ken di le ri ni cin sel olan dan so yut la ma la rı dır. Prensesi bekareti simgeleyen cam tabuta koyarlar ve böylece ilerideki eşine bekarete dokunmadıklarını beyan ederler. Cam tabut onların ruh halini açık-layan şiirsel bir anlatım gibidir: Seyretmek ama dokunmamak... Son ola rak da ha ön ce söz edil di ği gi bi ölüm bir er gin len me tö re ni, öpüş-me ise bir cin sel bir leş me tak li di dir.

Bun ca sek so lo jik yan an la ma rağ men Pa muk Pren ses “ma sum gü zel”in sem bo lü dür.45 Bu “ma sum” sı fa tı ise, gü zel li ğin teh li ke li, kur naz ve ha in ol ma sı na da ir kor ku yu açık lar. Kor ku su nu ak li leş-tir mek için ya rat tı ğı kor ku tu cu ka dın tip le ri, sü rek li öl dü rü lür ve ye ni den ya ra tı lır. Bir par ça sı onu yok et mek is te se de, ero tik fan ta-zi si var lı ğı na muh taç ka lır. Ar zu ona doğ ru ko şar ken, ör ne ği miz-de ki kra li çe ye kız gın de mir den ayak ka bı lar giy di ril miş, böy le ce ha re ket et me/edim ce za lan dı rıl mış tır.

“Ka nım ca ka dı nın gü zel ol ma zo run lu lu ğu, te mel de ki bir çir kin li-ği (bu na ör nek ola rak “her ka dı nın için de bir fa hi şe var dır” dü şün ce si ve ri le bi lir) ört mek için kul la nı lan bir mas ke dir. (…) Ka dın dan du yu-

93

lan kor ku bu yol la bir kez da ha ka dı na yan sı tıl mak ta ve ka dın yü cel-ti le rek bu kor ku ya kar şı bir sa vun ma me ka niz ma sı ge liş tir mek te dir.”46

Pa muk Pren ses’in hoş bir şe kil de süs le nen ba ğım lı lı ğı, et ra fı na bir ko ru ma çem be ri örer. O iyi ka dı nın tem si li dir ve iyi, he le ki muh-taç ka dı na kar şı ar zu, ey lem öz gür lü ğü nü yi ti rir. Er kek le rin ken di le-ri ni an cak fa hi şe le rin ya nın da sa kın ma dan ya şa ya bil me si nin ne de ni de bu dur.

Ma sal la rın dil siz ka la na an la tım ola na ğı ver di ğin den ve çok lu oku ma la ra açık lı ğın dan da ha ön ce de söz et miş tik. İki ka dı nın –bi-ri nin her han gi bir an lam da ki ölü mü ne ka dar de vam eden– re ka be ti, iliş ki ye şu denk lem le bak mak la açık lı ğa ka vu şur: Pa muk Pren ses ve Kül ke di si ge rek fi zik sel, ge rek ka rak ter ya pı la rıy la an ne le ri nin tı pa-tıp ben ze ri dir. Bun lar ba ğım sız bi rer ka rak ter ol ma yıp âde ta an ne-le ri nin de va mı dır. Kız an ne yi tem sil et ti ği için, an ne nin ölü müy le ba ba-kız iliş ki si bu da nır ya da son bu lur. Pa muk Pren ses’in an ne si onu do ğu rur ken ölür. Bu ta lih siz lik bir ba kı ma an lam lı dır. Bir ki şi-nin ay nı an da iki ke re va rol ma sı nın tu haf lı ğı nı gi de rir çün kü. Üvey an ne le riy le ça tış ma la rın da kul la nı lan söy lem de, ilk ka rı-ko ca iliş ki-si nin –bir öy kü nün bit me me sin den du yu lan ra hat sız lık la– baş ka bir öy kü for mu na ta şı na rak sür dü rül dü ğü nü gös te rir. Üvey kız la olan ça tış ma ilk eşe du yu lan kıs kanç lı ğı, ha zım sız lı ğı içe rir. Re ka bet iki ka dın ara sın da dır, bu yüz den var lık la rı bi r a ra da da ya nıl maz dır. Hır-sın kay na ğı kı zın be de nin de ilk sel ka dı nı öl dür mek tir. Bu ör nek Kül-ke di si’nin üvey kar deş le riy le bir kez da ha ya şa nır. On lar da tı pa tıp an ne le ri ne ben ze mek te dir ve baş ka bir ka dı nı çe ke mez. Bu kez form, an ne yi tem sil eden Kül ke di si ve üvey an ne yi tem sil eden kız la rı ara-sın da bi çim len di ril miş tir. Bir an lam da kan da va sı, baş ka bir bi çim de tek rar la nır. Her ne ka dar bu ök süz kız lar hak sız lı ğa kar şı çık ma sa lar da (bir ölü olan an ne le ri nin kar şı çı ka ma ya ca ğı gi bi), edim siz lik le-riy le üvey an ne nin la net len me si ni ya ra ta cak sem pa ti yi ka za nır lar. Pa sif bir ce za lan dır ma yön te mi dir on la rın ki. Mi toz bö lün me me-se le si ne ge ri dö ne cek olur sak, (ge rek hi kâ ye, ge rek top lum sal iliş ki açı sın dan) yu ka rı da ki kur gu ya ben zer film ler de, ço cuk la ölen an ne-ba ba yı ay nı oyun cu nun can lan dır dı ğı nı gö rü rüz. Ay nı şe kil de Sha-

94

ron Hol land’ın uyar la ma sı na Gen daş ya yın cı lı ğın ek le di ği ve Mu rat Boz kurt’a ait olan re sim ler de Pa muk Pren ses’le üvey an ne ara sın da şa şır tı cı bir ben zer lik söz ko nu su dur.47

Üvey an ne-ço cuk iliş ki si ne da ha bil dik bir so run üze rin den de ba kı la bi lir. Ma sal, ilk aşk unu tul maz ide olo ji siy le ve ikin ci ka dı nı kö tü le ye rek ilk ev li li ğin kut sal lı ğı nı sa vu nur. Böy le ce ai le ge le ne ği ko ru ma al tı na alı nır ken, on da ki en ufak de ğiş me ke sin kes azap la öz deş leş ti ri lir. Eleş ti ri nin yo lu baş tan ke sil miş; ka der ci zih ni yet le ‘hem ev li lik, hem de an ne ba ba her ha ta ya rağ men ka bul edil me-li dir’ me sa jı ve ril miş tir. Bu nun dı şın da ka dın için ço cuk ik ti da rın, ye ri ni sağ la ma al ma nın ara cı dır. Üvey ola nı sev mez, çün kü iti ba-rı do ğur ma sı na bağ lı dır ve bu ço cuk ken di iti ba rı nı tem sil et mez. Ama ev lat lık alı nır sa, du rum de ği şir. Ev lat lık, ilk sel ka dı nın de-va mı ol ma dı ğı için re ka be te ge rek yok tur. Bu ne den le es ki sa vaş, ye ni bir cep he de tek rar açıl maz. Üvey an ne, te mel ola rak dı şa rı dan ge le nin kö tü lü ğü dür ve ma sal, ço cu ğun bu ikin ci ka dın la ba ğım-sız iliş ki kur ma sı nı da ha en ba şın dan en gel ler. Üve ye kö tü ol ma, ço cu ğa da kö tü bul ma mis yo nu ve ril miş tir. Ki bu dü şün ce ha ya tın her ala nın da kar şı mı za çı kar, özel lik le kır sal ola nın de va mın da. Ta-be la lar da ol du ğu gi bi: Öz Er zu rum Se ya hat, Öz Ur fa Tat lı cı sı, Öz An nem Ke bap çı sı...

El bet te ma sa lın top lu mun ay na sı ol du ğu ve üvey an ne le rin de ki-mi za man ger çek ten de iş ken ce ci ola bil di ği doğ ru dur. Ama bu nu bir ön yar gı ha lin de ke mik leş ti re rek, iliş ki le ri da ha baş tan be lir le me nin ahlâ kı da sor gu lan ma lı dır.

E- Ka dın Kor ku su

“Ra him de he pi miz kör ma ğa ra ba lık la rı yız.” Jim Mor ri son

Ma sal lar da fem me fa ta le’e her za man ma sum gü ze lin eş lik et me-si; er kek zih nin de gü zel li ğin iki li bir an lam la ya şan ma sı nın ak ta rı-mı dır. Ar zu ve kor ku, iki ay rı be den de kim lik le rin ku tup la ra ay rıl-

95

ma sıy la ya tış tı rı lır. Yü cel ti len ama ay nı za man da bir teh dit olan gü-zel lik, saf genç kız da ki ha liy le kon trol edi le bi lir ol ma nın hu zu ru nu su nar. Ölüm sa çan ka dın tip le me si ise ya do ğuş tan gü zel dir ya da ken di ni gü zel ka dın kı lı ğı na so ka cak si hir gü cü ne sa hip tir. Ca zi be si-ni, er ke ği mah ve de cek bir stra te ji ola rak kul la nır.

Rus mi to lo ji sin de ki Ru sal ka lar, “yü cel til miş gü zel lik, ar zu, aşk, be re ket, do ğa nın do ğur gan lı ğı na se bep ol mak, öte yan dan ölüm ve bu ölü mün li rik bir an lam ka tı la rak yü cel til me si ve ki li se nin (di nin) ona yı dı şın da kal mak” an lam la rı nın tem si li dir. Su pe ri le ri Ru sal ka-lar, vaf tiz edil me miş, ne hir ler de bo ğu la rak ölen ya da öl dü rü len genç kız la rın ruh la rı dır. Ba zen uzun sa rı saç la rı ve bem be yaz ten le riy le gü zel kız lar, ba zen de ba lık kuy ruk lu in san, kur ba ğa ya da sı çan ola-rak be tim le nir ler. Ya zın sa de ce bir kaç gün ku ru mak için su dan çık-tık la rın da tar la la ra be re ket ge lir. Ru sal ka lar yal nız dır, sü rek li ken di-le ri ne bir ha yat ar ka da şı arar lar. Dans la rı ve şar kı la rıy la bü yü le ye rek tu za ğa dü şür dük le ri er kek ler ya ne hir de bo ğu lur, ya da ‘ka ran lık la rı, ye ral tı su yu nu, ölü mü’ tem sil eden Ru sal ka la rın kö le si olurlar. Si mo-nov, bir Ru sal ka’nın tu za ğı na dü şen av cı nın ağ zın dan şöy le der:

“Ru sal ka, aş kım, ora da, aşa ğı da aca ba be ni bek li yor mu sun? Yok-sa bu bir tu zak mı? Bo ğul mak tan kor ku yo rum.”

Hi kâ ye nin so nun da av cı yer yü zü ne dön mek is te ye cek, an cak bu nun im kân sız ol du ğu nu gö re rek Ru sal ka’nın aş kı nın ebe di kö le si ola cak tır.48 Tu za ğa düş müş av cı’nın bu fan tas tik ölü mü, ölüm den çok ero tik bir fan ta zi ola rak gör dü ğü açık, yi ne de kor ku dan aza de de ğil.

“Ka dın süs lü lü ğün den du yu lan te kin siz kor ku, bu ra da anah tar ni te li ği ta şı mak ta dır. (...) Bas tır ma ne ka dar güç lü olur sa, fan ta zi nin ro lü de o oran da ar tar. Ölüm kor ku su bas tı rıl dık ça, (ölü mü tem sil eden) ka dı nı ide ali ze et me ve fan ta zi ha li ne ge tir me ge rek si ni mi de o oran da art mak ta dır.”49

“Ka dın kor ku su, di şi lik ve an ne lik ol mak üze re iki mer kez den ha re ket eder. Di şi den du yu lan kor ku fem me fa ta le’e ak ta rı lır. Ama an ne den ya da doğ ru dan söy le ye cek olur sak, do ğu rul muş ol mak tan

96

kay nak la nan kor ku, bu ka dar ko lay ifa de edi le me ye cek tir. Yi ne de her za man, her ko nu nun tem si li, ma sal da ken di ne bir yol bu lur. Ro-lü bir baş ka sı na ya da il gi siz gö rü nen bir baş ka ola ya ak ta rır.”50

Eleş ti ri le me yen kut sal an ne ye kar şın, üvey an ne le ri ya da kay-na na la rı ka ra la ma sı nır sız bir ola nak, da ha sı ika me su nar. Özel lik-le an ne be de nin dey ken her şe yin onun var lı ğı na bağ lı ol ma sı nın, son ra sın da da güç lü ik ti da rı nın ya rat tı ğı kor kuy la bir lik te ya şa nan kar ma şık hay ran lı ğın yan sı ma la rı baş ka na sıl an la tı la bi lir di ki? Tıp kı gü zel li ğin ar zu su ve teh di di gi bi, iyi ka dın ve fa hi şe gi bi, an ne le re da-ir olan da bö lün me li, da ha sı uç nok ta la ra gö tü rül me liy di.

“... Be bek an ne be de ni nin içi ni teh li ke li bir şey ola rak de ne yim ler. Ay nı şe kil de, an ne be de ni için du yu lan ar zu ve onu şid det yo luy la fet het me fan ta zi si bir sal dır gan lık, an ne nin ha yat ve aşk ver me ka pa-si te si ka dar dış gü zel li ği ni de kıs kan ma ifa de si dir. An ne be de ni nin dış yü ze yi ni ide al leş tir me bu yü zey al tın da pu su da bek le yen teh li ke li sal dı rı ya kar şı bir sa vun ma dır.”51

Ka dın kor ku su, ma sal lar da do ğa ya hük me den, ik ti dar sa hi bi ka-dın lar ara cı lı ğıy la ifa de edi lir. Üvey an ne ay nı za man da bir ca dı dır. Er ke ği (bü yük bir ku su ru olan kı zı ya da ken di için) do ğal yol lar la de ğil bü yüy le el de eder ve üvey ço cuk la rı düş man lı ğı nın en acı ma sız yan sı ma sı nı ya şar. Grimm kar deş le rin Al tı Ku ğu Ma sa lı bu na iyi bir ör nek tir. Bu ma sal da, kral av la nır ken “or man da” kay bo lur ve (me ğer bir ca dı olan) yaş lı ka dın çı kış yo lu nu an cak kı zı nı kra li çe si yap ma sı ko şu luy la gös te re ce ği ni söy ler.

“Kral kal bi ni dol du ran kor kuy la, bu na ra zı ol muş. Ko ca ka rı, onu ev ci ği ne gö tür müş. Kı zı bu ra da ate şin ba şın da otu ru yor muş. Kız, san ki ken di si ni bek li yor muş ça sı na kra lı kar şı la mış. Kral, kı zın pek gü zel ol du ğu nu gör müş ama on dan hoş lan ma mış; için de giz li bir ür kün tü duy ma dan yü zü ne ba ka ma mış.” (Vur gu lar ba na ait tir.)52

Ate şin ba şın da ki kız, ya ka rak yok et ti ği nes ne den ener ji alır, ay-nı za man da gös te riş li bir ay dın lık ve ha re ket sağ lar. Er ke ğin ira de si

97

as kı ya alın mış tır, ya pa ca ğı bir şey yok tur, kız da bu nu bi le rek bek ler. Do ğa ya ve ka de re hük me den bu ka dın, fem me fa ta le’in gü zel li ği ne sa hip tir. Böy le ce er kek, do ğa sı ge re ği cin sel ola na, üs te lik biz onu af fe de lim di ye bü yüy le as kı ya alı nan ira de si dı şın da ye ni lir.53 Bü-yü, ca zi be nin tu haf, an la şıl maz, hük mü ne kar şı ko nu la maz olu şu nu ifa de ederek ço cuk la rı nı ko run ma sız bı ra kan er ke ğin sa vun ma sı nı oluş tu rur.

Bu ma sal da kral, da ha ön ce ki ev li li ğin den olan bi ri kız ye di ço cu-ğu nu, ken di si nin bi le an cak si hir li bir yu mak sa ye sin de bu la bil di ği göz ler den ırak bir sa ray da sak lar. Kö tü kra li çe ko ca sı nın sık sık kay-bol ma sın dan kuş ku la na rak sır rı çö zer ve al tı er kek kar de şin üze ri ne bü yü lü bi rer göm lek atar. Kar deş ler ku ğu olup uçar ken, fark edil me-yen kız kar deş on la rı iz le yip kur tar mak için peş le ri ne dü şer. San ki öz-an ne nin ro lü nü yük len miş tir ve bü yü yü boz mak için al tı yıl hiç ko nuş ma dan, gül me den, on la ra yıl dız çi çek le rin den bi rer göm lek ör mek zo run da dır. Bu ara da “or man da kar şı laş tı ğı” kral la ev le nir, üç ço cuk do ğu rur. Kay na na sı nın hi le le ri ne de niy le ya kıl mak üze rey-ken, bü yü bo zu lur, bu bü yü nün ko şu lu olan afa zi so na erer, ger çe ği açık lar ve ko ca sı nın “an ne si”nin ya kıl ma sıy la mut lu so na ka vu şu lur. Bu ma sal da di ğer le rin de ol du ğu gi bi kö tü kalp li üvey an ne ye öl dür-mek üze re ge ri dö nül mez. Di ğer an ne nin ya kı lı şı, il ki nin ika me si ol-du ğu için ma sal bu ra da bi ter.

Sık lık la kar şı laş tı ğı mız, hat ta ço cuk su se vim li lik ler gru bu na ka-tıp eğ len di ği miz bir şey dir: Ço cu ğun ana-ba ba sın dan hoş nut ol ma-dı ğın da ya da kar de şi ni kıs kan dı ğın da zih ni ne üvey olup ol ma dı ğı so ru su nun ta kıl ma sı. Bu, as lın da kut sal var lık la rın kar şı sın da, olum-suz duy gu la rın da öl çü süz he sap sız ifa de edil me si nin tek ola na ğı-dır. Üvey li ğin ta hay yü lü, kor ku yu ya da aza bı ifa de et mek için öz-gür leş me yi sağ lar. İn sa na da ir ne var sa an lat tı ğı söy le nen ma sal, öz an ne kar şı sın da sus kun dur. Ma sal ak ta rı cı sı nın da ha çok ebe veyn-ler ol ma sı bu na bir ya nıt ola bi lir. De ğil se de, öz-an ne nin kö tü lü ğü müm kün bu lun ma dı ğı ya da an la tıl ma sı hoş kar şı lan ma ya ca ğı için dö nüş tü rül müş, her tür lü söv gü nün sı nır dan yok sun ala nın da, üvey-lik te ken di ne yer bul muş tur.

98

Kor ku, ka dı nın en çok yü cel ti len iki ni te li ğin den te mel alır: Di-şi lik ve an ne lik. İt me ve çek me, gü ven ve teh li ke, fet het me ve hük-me dil me, kor ku ve ar zu iki baş lı bir ya ra tık gi bi dir. Bu ne den le de ka dın lar par ça la nır, uç ku tup la ra ay rı lır. Fem me fa ta le-saf ve ma sum kız, üvey an ne-öz an ne… Di şi lik, an ne lik ve bir ölüm sim ge si ola rak ka dın!

Bin kert, cin sel iliş ki de er ke ğin ro lü nü ka dı nı al mak ta de ğil, alın-mak ta gö ren kök an la yı şa ha tır lat ma ya par. Eja külas yon (fış kır ma) er ke ğin ka dın ta ra fın dan ‘yu tu lan’ gü cü dür. Yu nan ca se ma söz cü ğü-nün hem to hum, hem de be sin an la mı na ge li şi, ki li se nin ev li lik hu-ku ku için kul lan dı ğı con su ma ti o kav ra mı nın ‘tü ket mek’ söz cü ğüy le ya kın ak ra ba lı ğı ve ev li lik te er ke ğin tü ke til di ği an la mı na gel me si, er ke ği do ğu ran ka dı nın yok da ede bi le ce ği dü şün ce siy le uyum için-de dir. Ka dı nın içi ne gir mek, do ğum sü re ci nin ter si ne çev ril miş ha li gi bi dir. Er kek rah me, o cen ne te ge ri dö ner ken ay nı za man da hiç li ğe dön müş olur.54

“Taş dev rin de ölü ler çö mel miş du rum da ve ya em bri yo po zis yo-nun da gö mül mek tey di. Ölü le rin üze ri ne kır mı zı top rak bo ya sı ser-pi li yor du –çün kü top rak ana nın ka nın dan ya pıl mış tı bu bo ya (ay nı Âdem gi bi, çün kü ‘ada mah’ kan lı bal çık an la mı na ge lir)...”55

Er kek, yok eden, yu tan, ka ran lık, hat ta il kel mi to lo ji de “diş li bir ağız” ola rak yi yip bi ti ren, bu ha liy le de bas kın kim lik te ki va ji na dan duy du ğu kor ku yu, onu edil gin kı la rak sin dir me ye ça lı şır. Böy le ce sa-hip ol mak fii li, cin sel iliş ki de fiz yo lo jik ola rak ka dı na ait ol ma sı ge re-kir ken, cin sel edim er kek cin sel or ga nı baş kah ra man kı lı na rak ifa de edi lir. Ke li me nin kö kü dü şü nül dü ğün de, bu edim, bir in sa nın de ğil, bir or ga nın ba şa rı sı dır ve tek yan lı dır. Ay nı şe kil de son dö nem ler de ar go, (bu yar gı yı yık mak ya da ka lı bı sar sa rak dü şün ce yi ha re ke te ge çir mek üze re) ka dın cin sel or ga nı nı ak tif leş ti re rek “am mak” fi ili ni tü ret miş tir. Ki her iki si de ‘se viş me’de ol du ğu gi bi iliş ki yi kar şı lık lı ve her iki ki şi yi de ak tif kı lan, ta raf la rın ba ğım sız lı ğı nı red det me-den bü tün leş ti ri ci, ya ni kö kü “sev” olan bir ke li me nin do ğal lı ğın dan yok sun dur. Sik/mek sal dır gan bir ta nım dır, ‘se viş me’de ol du ğu gi bi

99

kar şı ta ra fın ira de si ni ko nu et mez. Bu ne den le de bir kü für dür, en aşa ğı la yı cı teh dit tir ve te ca vü zü anış tı rır. Kız ço cuk, er ke ğin pe ni-sin den kork ma yı öğ re nir ken, ken di va ji na sın dan da kork ma yı, hat ta öz gür lü ğü nü kı sıt la yan bu or gan dan utan ma yı öğ re nir. En mo dern ka dı nın bi le ji ne ko lo ğa git mek ten ka çın ma sı, el bet te –kar şı sı na ra-him komp lek si nin çı ka rı la bi le ce ği– Fre ud’un pe nis komp lek siy le il gi li de ğil dir. Kal dı ki o, cin sel li ği ta nı yın ca ya ka dar va ji na dan ala-bil di ği ne uzak, rah mi ne ise bir o ka dar ya kın dır. An cak küf rün de be lirt ti ği gi bi bü tün sel li ği ni par ça la ma, var lı ğı nı ka lı cı bir şe kil de dö nüş tür me, aşa ğı la ma teh di din de bu lu nan pe nis ten du yu lan kor-ku; ay nı coğ raf ya da, ama ken di be de nin de bir yer bu lur. Kor ku cins-ler ara sın da yer de ğiş ti re rek, asıl sa hi bi ni giz le miş tir.

Öte yan dan va ji na kor ku su nun ge çer li bir ne de ni de var dır. Ka-dın er ke ği al da ta rak ha mi le ka la bi lir ya da rı za sı, hat ta bil gi si dı şın da ha mi le li ği son lan dı ra bi lir. To hu mu nun in kâ rı, er ke ğin de in kâ rı dır. Bir baş ka cep he de de er kek bir ka dın dan ço cuk sa hi bi ol mak la, öle-ne ka dar ko pa ma ya ca ğı bir bağ içi ne gi rer. Ka dın bir an lam da ço cuk ara cı lı ğıy la er ke ğe sa hip olur ya da onu yok eder. Ay rı ca bir sı na ma ala nı dır. Döl ve re me yen er ke ğin ik ti da rı nın gü lünç du ru ma düş me-si gi bi, cin sel ik ti da rın ge çer li li ği de va ji na da açı ğa çı ka cak tır. Da ha çok ar ka ik te me lin üze rin de dur du ğu muz bu kor ku da, il kel in sa nın “bi lin me yen”den duy du ğu deh şet ön p lan da dır. Kor ku ken di ni ger-çek adıyla açık la ya ma dık ça, ölüm kor ku suy la bir le şir.

“Fran sız lar or gaz mı “La pe tit mort”, kü çük ölüm ola rak ta nım lar. Cin sel iliş ki nin bi linç dı şın da ölüm ola rak ya şan ma sı: Be den sel aş kın red diy le ölü mün uzak laş tı rı la ca ğı na ina nan çi le ci din le rin kö ke nin-de bu dü şün ce var dır; çün kü be den sel aşk ve ölü mün bir ol du ğu na ina nır lar. Ka dın cin sel li ğin den du yu lan kor ku nun ar dın da ki ölüm kor ku su, va ji na nın “ölü me mah kûm olan la rı” içi ne çe ken ce hen nem uçu ru mu na ben ze til me si ni açık lar.”56

Fem me fa ta le er ke ğin fal lu su nun içi ne gir me si ne izin ver me yen, an cak gü cü ken din de tu ta rak on dan yal nız ca pe ni si ni alan, böy le-ce onu kap sa yan, ona hük me den ka dın dır. Teh li ke li ol du ğu baş tan

100

bi lin me si ne kar şın ca zi be si ne kar şı ko nu la maz. İk ti dar la alay eder, kah ra man ca ni te lik le ri kü çük dü şü rür, akıl dan, ira de den yok sun bı-rak tı ğı er ke ği kö le leş ti rir. Er kek için ölüm an la mı nı ta şır ve ma sal da onun ölü müy le bi ter.

“Ta bii ki ölüm de nin ce in sa nın ak lı na da ha çok si yah pe le rin li, elin de orak tu tan bir er kek gö rün tü sü ge lir. Fa kat or tak bi linç te ki ölüm me le ği im ge si er kek ten çok bir ka dı nı çağ rış tı rır. (…) Ka nım-ca, ölüm ve gü zel lik ma dal yo nun iki yü zü dür. Ka dın, ay nı an da hem kor ku yu hem de bu kor ku ya kar şı kul la nı la cak olan sa vun ma ara cı nı sim ge le yen bir var lık ola rak iki li bir iş le ve sa hip tir.”57

Her ne ka dar zor an lar da sı ğın ma, ya ni rah me ge ri dö nüş is-te ği güç lü bir dür tü ol sa da; bu ay nı za man da hiç li ğe, var olun-ma yan dö ne me, do la yı sıy la da ölü me dö nüş an la mı nı da ta şır. Öte yan dan er kek, bir lik te ol du ğu ka dın da bu ar zu la rı ve kor ku la rı da sak lı bı ra ka rak an ne si ni arar. Ce mal Sü re ya’nın di ze le rin de ol du-ğu gi bi: “An nem çok kü çük ken öl dü/ be ni öp, son ra do ğur be ni.”58 Öpüş me, ya ni cin sel bir leş me, ay nı za man da ek sik ka lan do ğu mu da ta mam la ya cak tır. Kor ku nun iki te mel ne de ni, ero tik sı ğın ma is-te ğin de bir le şir.

An ne yal nız ca ha yat ver me de ğil, ge ri de ölü mü de do ğur muş ol ma an la mı nı ta şır. Ha ya tı ve ren, onu ge ri al ma gü cü ne de sa hip ola bi lir. Do ğu mun ve ölü mün bir bi ri ni çağ rış tır ma sı, yal nız ca te zat-lık la rın dan de ğil, or tak bir özel li ğe, ki şi ye ait en önem li de ne yim ler ol ma la rı na rağ men bi lin me yen bir sü re ce dâ hil ol ma la rın dan kay-nak la nır.

“Fel se fe nin mut lak an lam ve ke sin ha ki kat ara yı şı, BU RA DA ol ma nın deh şe ti ne kar şı bir sa vun ma ise eğer, bir ba kı ma dün ya-ya gel me nin en di şe si ni bas tır ma ça ba sıy sa, fel se fe ay nı za man da DOĞU RUL MUŞ ol ma mı zın deh şe ti ni de giz li yor ola bi lir mi aca ba? YA RA TIL MIŞ ol ma ya bir iti ra zı yok tur fel se fe nin, çün kü so yut la na-bi lir. Hal bu ki DO ĞU RUL MUŞ ol mak, tam da ÖLE CEK ol ma mı zın kar şı lı ğı ola rak, so yut la na maz.”59

101

Ço cuk lar da çok güç lü olan ka ran lık kor ku su nun, rah me ge ri dö nüş ve bi rey sel lik le ri nin yu tul ma sı kor ku suy la ya kın dan iliş ki-li ol du ğu nu söy le yen Cam pell, do ğum ve onun mi to lo jik yan sı-ma sıy la il gi li dir. Si lin me yen ilk et ki ler do ğum anın dan kal ma dır. Be bek te ci ğer le ri nin ça lış ma ya baş la ma sın dan ön ce ya şa nı lan kan do la şı mın da ki tı kan ma ve bo ğul ma duy gu su be lir gin bir kor ku ya ra tır. Bu nun fi zik sel et ki si (ök sü rü ğe tu tul ma, kan do la şı mın da hız lan ma, baş dön me si, hat ta ba yıl ma) kor ku an la rın da az çok yi-ne le nir. Do ğum trav ma sı, dö nü şüm ar ke ti pi ola rak gü ven li ğin yi ti-ril di ği ve kök ten bir de ği şik li ğe eş lik eden ölüm teh di diy le bir lik te ken di ni ye ni den gös te rir. Bü tün eşik ge çiş le rin de rah min ka ran-lı ğın dan gün ışı ğı na çı kar ken ol du ğu gi bi ço cuk luk tan ye tiş kin-li ğe, ya şa mın ay dın lı ğın dan ölü mün ar dın da ki gi ze me ge çiş ler de do ğum la kar şı laş tır ma var dır. Rah me ge ri dö nüş, mi to lo ji nin ev-ren sel te ma la rın dan bi ri dir ve mi to lo ji de ki su im ge si bu mo tif le ya kın dan iliş ki li dir.60

Ma sal da kor ku lan ka dın la rın ço ğu ya an ne, ya oğ lan an ne si, ya da üvey an ne dir. Ba zen de bir ni ne... Ay nı za man da bir ca dı olan ka dın, üvey ço cuk la rı na za rar ver mek ko nu sun da son suz bir ih ti ra sa sa hip tir. Ama bir baş ka sı nın an ne si ola rak da teh li ke li dir. Ca dı nın kı zı nı ev len dir mek için ya pa cak la rı nın sı nı rı yok tur. Do ğu ma sal la-rı nın de v a na sı, da ha ön ce sö zü edi len “yut mak” edi miy le ya kın dan iliş ki li dir. O bir yam yam dır ve an cak an ne lik gü dü sü kul la nı la rak on dan ko run mak müm kün dür. Bu ma sal la rın or tak özel li ği, me-me si ni eme rek teh li ke siz ha le ge ti ri len ka dı nın, oğul la rı nın teh dit ol ma ya de vam et me si, kah ra ma nın ise on dan bir ge çiş hak kı ya da bü yü lü nes ne al dık tan son ra hiç bir ne den ol mak sı zın devanasını öl-dür me si dir.

“Bak mış ki ko ca Dev-Ka rı sı otur muş, gü neş le ni yor. Me me le ri ni de omuz la rı na at mış... Ke loğ lan he men var mış, Dev-Ka rı sı nın ar ka-sı na, me me si ne ya pış mış, em me ye baş la mış. O za man, Dev-Ka rı sı dön müş, de miş ki: “Ah Ke loğ lan, be nim me mem den em me sey din, se ni bir lok ma da yu tar dım. Ar tık be nim oğ lum ol dun...”61

102

Ge ne tik ha fı za ya özel bir önem ve ren Cam pell, Han sel ve Gre-tel’de ki ço cuk la rı şe ker den eviy le kan dı rıp hap se den ve ye mek üze-re bes le yen ca dı ya, zi hin anı la rın da da ha ön ce de rast lan dı ğın dan söz eder. 600 000 yıl sü rey le in san ya şa mın da yer alan yam yam lık ve yam yam ca dı lar, pek çok kül tü rün folk lo runda saklanır. Mi to lo jik açı dan bu ar ke tip, “her şe yi tü ke ten za man” ola rak ki şi leş ti ri len Hin-du Ka li (Ka ra) ve kö tü ölü le ri yi yen di şi ağız ve ka rın ola rak can lan-dı rı lan Or ta Çağ Av ru pa ka rak te ri Hel ör nek le rin de ki gi bi yam yam ana tan rı ça ola rak ev ren sel sim ge dü ze yi ne yük sel til miş tir.62 Cam-pell’in söz et ti ği gi bi ge ne tik ha fı za, bi zi bel ki de ma ğa ra dö ne mi ne ka dar uza nan ‘dü şün ce anı la rı’ ara cı lı ğıy la et ki ler. Böy le ce ka dın, di-şi lik, an ne lik ve ölüm sim ge si ola rak kor ku mer ke zi ol ma yı sür dü rür. Ki gü cü ne olur sa ol sun, ira de si tes lim alı nan düş man teh li ke siz ha le ge le cek tir. Bu ha liy le de her aşa ğı la ma; yü celt me, hay ran lık ve kor-ku nun har ma nı nı yan sı lar.

“Eğer er kek, ka dı na öz gü olan kar şı sın da; do ğa ve ölüm kar şı sın da duy du ğu kor ku la rı de ne tim al tın da tu ta bil mek için ka dı nı al çal tı yor ve kü çüm sü yor sa ka dın, ken di ya sak lan mış gü cüy le, ger çek var lı ğıy la yal nız ka lır. Eğer er kek ka dı nın da ha güç lü ol du ğu nu, ken di si nin se ebe di ço cuk, pu er ae ter nus; ço cuk su bir çe ki ci lik ba rın dı ran oyun cu oğ lan ol du ğu nu açık ça ka bul edi yor sa ka dın yi ne yal nız dır; bu kez her şe yi ko lay ca ta şı ya bi le ce ği ne ina nı lan gü cüy le baş ba şa dır.”63

103

DİPNOTLAR

1 Kern berg, Aşk iliş ki le ri: Nor mal lik ve Pa to lo ji, sf. 45.

2 Ko vel, Ta rih ve Tin, sf. 145.

3 Grimm Kar deş ler, Grimm Ma sal la rı 1, Çe vi ren: Tan ju Ana pa, (İs tan bul: Ep si lon Ya-yın cı lık, 2000), sf. 98-104.

4 Bru no Bet tel he im, Pa muk Pren ses, Çe vi ren: Şen Sü er, Yur da gül Sağ lam, Me tis Çe vi ri, sa yı 15, Ba har 1991, sf. 60.

Ay rı ca A. Ars lan’ın araş tır ma sı na gö re İs koç ya, İr lan da ve Kars ma sal la rın da en çok ge çen sa yı. Ars lan, üç sa yı sı nın kül tü rel sem bol le ri ne pek çok ör nek ve ri yor. Ama ko nu muz açı sın dan Yu nan mi to lo ji sin den ver di ği şu ör nek ler da ha il ginç: Üç ka der tan rı sı; do ğum, ha yat, ölüm, ki bun lar ma sa lın da ka dın la öz deş leş tir di ği sim ge ler. Suç lu la rı ce za lan dır mak la gö rev li saç la rı yı lan dan (yı lan Cam pell’e gö re il kel mi to lo-ji de er kek lik tem si li) olu şan üç tan rı ça, üç gü zel lik tan rı ça sı ve yü züy le be de ni ka dı na ben ze yen üç ya ra tık.

Ah met Ali Ars lan Ku zey-Do ğu Ana do lu (Kars) Türk ve Ku zey Bri tan ya Halk Ede-bi ya tın da Ma sal lar, (An ka ra: Ata türk Kül tür Mer ke zi Baş kan lı ğı Ya yın la rı, 1998) sf. 262–263.

5 Ko vel, Ta rih ve Tin, sf. 165.

6 Ka dı nın mah vı na se bep ola bi le cek ev li lik ler ise ko nu edil mez. Bu ih ti mal, bü yü cü nün ka çır dı ğı kı zı kah ra ma nın kur tar ma sıy la son bu lur.

7 Ley di ile As lan, bu nok ta dan son ra Gü zel ve Çir kin’den (Be at and Bea uty) fark lı la şır. İl kin de iliş ki ev li lik le baş lar, ikin ci sin de ise ev li lik dö nü şü mü bek ler. Bu dö nü şüm, köy lü le rin sal dı rı sı ya da bir baş ka yo rum da üze ri ne cam dan ta va nın yı kıl ma sıy-la ölen as la nın Bel le ta ra fın dan öpül me siy le ger çek le şir. Prens ya kı şık lı lı ğıy la faz la övün dü ğü için bu ce za ya çarp tı rıl mış tır. O bir as la na dö nü şür ken, tüm hiz met kâr la rı da bi rer eş ya ya dö nü şür, an cak hiz met et me ye de vam eder ler.

8 Grimm Kar deş ler, Grimm Ma sal la rı 1, sf. 98–104.

9 Per tev Nai li Bo ra tav, Uçar Ley li, “Muh si ne He li moğ lu Ya vuz’un ön sö zün den” (İs tan-bul: Ta rih Vak fı Ya yın la rı, 2001) sf. 7.

10 Bul ga ris tan ver si yo nun da bal mu mun dan ya ra tı lan er ke ğe Misk Çe le bi adı ve ri lir, ra kip ka dın lar ise ço cuk luk tan be ri ya kın ar ka daş tır. Ar ka da şı nın ko ca sı na vu ru lan ka dın şöy le der: “Bir bu lut la kış ol maz, bir çi çek le yaz ol maz, Misk Çe le bi’yi ba na ver se ne.” Oy sa onu kırk gün kırk ge ce yo ğu ran, kırk gün kırk ge ce ona can ver me si için Al lah’a yal va ran ka rı sı nın, kırk gün kırk ge ce de se fa sı nı sür me ye hak kı var dır. Ar ka da şı ise kırk ge ce de se fa nın bit me si ne ra zı ol du ğu nu, bek le ye bi le ce ği ni söy ler.

Hay ri ye Sü ley ma noğ lu Ye ni soy; Bul ga ris tan Türk Ço cuk Ede bi ya tın dan Ör nek ler, (An ka ra: Kül tür Ba kan lı ğı Ya yın la rı, 2002), sf. 72–73.

104

11 El sa Sop hi a Von Kamp ho eve ner; Türk Ma sal la rı 3, “Cin le rin Ay na sı”, Çe vi ren: Mus-ta fa Tü zel (İstanbul: Gen daş Ya yın la rı, 2000), sf. 100

12 ibid. sf. 101

13 ibid sf.102

14 ibid. sf. 103

15 ibid sf.105

16 Dow ling; Sin drel la Komp lek si: Çağ daş Ka dın da Ba ğım sız lık Kor ku su, sf. 7.

17 Symonds; “Ene uro tic De pen dency in Suc cess ful Wo men” için de Jo ur nal of the Ame-ri can Aca demy of Psycho analy sis, 1976’dan ak ta ran Dow ling, ibid., sf. 40.

18 Dow ling, Sin drel la Komp lek si, sf. 106.

19 Hal dun Ta ner; “Sel çuk Erez’le rö por ta jın dan” Bü tün Dün ya, An ka ra, Baş kent Üni ver-si te si Kül tür Ya yı nı Mart 2002, sf. 24.

20 Si mo ne De Be au vo ir, Ka dın, ikin ci Cins, Genç Kız lık Ça ğı, Çe vi ren: Ber tan Ona ran, (İs tan bul: Pa yel Ya yı ne vi, 1993) sf. 21.

21 Mus ta fa Ru hi Şi rin, Nin ni Be be ğim Nin ni/Nin ni Şi ir le ri An to lo ji si, (An ka ra, Baş ba-kan lık Ai le Araş tır ma Ku ru mu Baş kan lı ğı Ya yın la rı, 1990) Say fa nu ma ra sı be lir til me-miş.

22 Bar bi e be bek ler de, bez be bek ler den her ba kım dan fark lı iş lev ler yük len miş tir. Do-ğan Eg mont Ya yın cı lık’ın çı kar dı ğı ay lık ço cuk der gi si Bar bi e ve Pren ses der gi le ri, ver dik le ri pren ses taç la rı gi bi pro mos yon la ra ka dar her ay rın tı la rıy la mo dern pren ses ha ya li ni bi çim len di rir. Et ki le ri açı sın dan pa pa raz zi ve mo da prog ram la rıy la pek çok ben zer li ği olan bu sos yal aşı; zen gin lik, öz gür lük, ba ğım sız lık, ta kın tı ha lin de şık lık ve ku sur suz gü zel lik çem be ri nin dı şın da ka lan lar için an cak bir yı kım an la mı nı ta şı ya bi-lir. Pa ra as la so run de ğil dir, öz gür lü ğü en gel le yen hiç bir şey yok tur. Ha yat süs len mek, ku sur suz gö rün tü ler pe şin de koş mak, par ti ler, se ya hat ler, uçak lar, mo to sik let ler, şık ara ba lar çem be rin de ge çer. Ne gam, ne ta sa… Ger çi on la rın da dert le ri var dır ama ko lay ca, ça tış ma sız hal le di len kı ya fet so run la rı dır bun lar. Bar bi e der gi sin den ör nek ver mek ge re kir se:

Der gi nin, ma ma san dal ye sin de ki kı zın bi le, ge ce çı kar ken ne gi ye ce ği ni bil eme me gi-bi önem li so run la rın tar tış ma sı na ka tıl dı ğı sa yı da, bir pas ta ta ri fi dı şın da he men her şey kı ya fet ler le il gi li dir. (sa yı 2001-10)

23 Bi ri nin ar ka da şı yıl ba şı için Pa ris’e da vet eder, di ğe ri nin ar ka da şı yıl ba şı için New York’a gi di yor dur. Bar bi e’nin ca nı bu se fer se ya ha te çık mak is te mez. Bir ev par ti si ver me ye ka rar ve rir. Smo kin li, had saf a da ya kı şık lı er kek ler, ba lo kı ya fet le ri ve Bar-bi e’nin kı ya fe ti ne de niy le pe ri kı zı zan ne di li şi… (Za ten kla sik ma sal lar sık sık iş le nir ama da ha çok bu ma sal da ne gi yi le ce ği dir uğ ra şı lan ko nu. Ma sal la il gi li hiç bir dü şün-ce üre til mez.) (Sa yı 2001–11)

105

Bar bi e bir ar ka da şı ve ço cuk la rıy la alış ve ri şe çı kar. Yi ne had saf a da so run suz, lüks bir ya şam mo de li. Eve dön dü ğün de yor gun luk tan bi tip tü ken miş tir. Der ki “Ço cuk-lar çok se vim li ler ama an cak eve dön dük ten son ra.” Çün kü alış ve riş sı ra sın da bir iki eş ya yı ye re dü şür müş, bir ke re de oyun cak ara ba la rıy la aya ğı na çarp mış lar dır (Sa yı: 2005-3).

Bar bi e, ay lık ço cuk der gi si, Do ğan Eg mont Ya yın cı lık, sa yı: 2001-10, 2001-11, 2005-3.

24 ibid sf.23

25 Bir za man lar çok po pü ler olan şu ço cuk şar kı sın da ki gi bi:

Kü çük Ay şe, kü çük Ay şe /N’a pı yor sun ba na söy le/Be be ği me ba kı yo rum/Ona nin ni söy lü yo rum.

Kü çük as ker, kü çük as ker/N’a pı yor sun ba na gös ter/Tü fe ği me ba kı yo rum/Ona sün gü ta kı yo rum.

26 Si mo ne De Be au vo ir; Ka dın, İkin ci Cins, Genç Kız lık Ça ğı sf. 17.

27 Be au vo ir; Ka dın, İkin ci Cins, Genç Kız lık Ça ğı, sf. 19-20.

28 ibid. sf. 23.

29 (Bard wick’in The Psycho logy of Wo men: Study of Bio cul tu ral Conf icts (1971) ad lı ese rin den ak ta ran Dow ling sf. 25, dip not.

30 Ah met Ok tay, En ver Er can’la söy le şi sin den, Var lık Ey lül 2001, sf. 10.

31 Ley la Na va ro, Bir Ca dı Ma sa lı, (İs tan bul, Rem zi Ki ta be vi, 2000). Sf. 21.

32 Co ward, Şu Ha in Kalp le ri miz, sf. 154.

33 Da ni el Go le man, Duy gu sal Ze kâ, Çe vi ren: Ba nu Seç kin Yük sel, (İs tan bul, Var lık Ya-yın la rı,1998) sf. 67.

34 Yi ne de son dö nem ler de ço cuk ki tap la rın da ki ge li şi min, biz ler den da ha fark lı, her alan da zi hin sel pen ce re le ri açıl mış, mo tor be ce ri le ri nin ge li şi min de cin si yet ay rı mı azal mış baş ka tür lü ye tiş kin ler ha zır la dı ğı nı umut ede bi li riz. Ama de ğiş me yen şey ler de var, me se la “kız ki tap la rı”. Bun lar dan Ay şe gül, ça lın mış ben li ği miz gi biy di, bir gün ge ri ver mek üze re ha ya tın bi ze borç lan dı ğı o ya şan tı yı an la tı yor du. Ki re sim le rin kur-du ğu özen di ri ci, par lak, ro man tik, seç kin dün ya, bir za man lar ba na nor mal bir ai le de ve çev re de ya şa ma dı ğı mı his set tir miş ti. Ay şe gül’ün Fran sız ol du ğu nu ise an cak otuz ya şım da öğ ren dim. Bu gün el li ya şı na ge lip Ay şe gül ki tap la rı nın ve onun ta hay yü lü-nün pe şin de koş tu ran lar var. Bi sik let ten düş tü ğün de bi le es te ti ğin, çeh re nin çe ki ci ifa de le ri nin, se vim li lik ta sa rı mı nın, özel, hoş, gü zel ol ma nın üst sı nı rın da ol du ğu, her za man ba kım lı, hoş, abar tı sız ama her şe yin tam ol ma sı ge rek ti ği ka dar ol ma sıy la im ren di ri ci, çev re si nin seç kin te sa düf er le do nan dı ğı Ay şe gül. Bi zim ku şa ğı mı zı far-kın da ol ma dan ha yal le riy le bi raz Fran sız yap ma ya ye te cek her şey var dı on da. Ama o da ba zen bi zim gi bi ol du. Ay şe gül Kü çük An ne ki ta bın da ki pek az re sim de bir ço cuk gi biy di. Be den di li an ne li ği be nim se miş, bin tür lü ay rın tı sı olan be bek ba kı mın da son

106

de re ce ken di ne gü ven li, be ce rik li… Öy le ki an ne ba ba sı on üç ay lık kar de şi ni sa bah uyan ma dan ge ce uy ku su na ka dar ona bı ra kıp git mek te sa kın ca gör mü yor. Ay şe gül hiç şa şır mı yor, bo ca la mı yor, hat ta bi ze be bek ler le il gi li müt hiş bil gi ler ve ri yor. Baş-ka bir gün de ge ce gez me si ne gi den an ne ba ba la rı nın ye ri ne ikiz kız be bek le rin ve ya şı onun ki ne ya kın du ran oğ lan ku ze ni nin an ne si olu yor: Ay şe gül Be bek Ba kı cı sı. Alt de ğiş tir mek ten, be bek yı ka ma ya, ye mek yap ma ya, evi si lip sü pü rüp to par la ma ya, ana oku lu fa ali yet le ri ne ka dar her şey de iç ten ve ba şa rı lı. Oy sa Ali’nin kü çük ba ba ya da be bek ba kı cı sı ol du ğu bir ki tap yok. Ay şe gül’se mü kem mel bir kü çük an ne öz gü ve-ni ne sa hip. Ve biz tüm di ğer Ay şe gül’ler ya öy le ol mak zo run day dık ya da da ha faz la Ay şe gül ol mak için bu nu is te dik. Ay şe gül yal nız ca ar zu et ti ği miz ço cuk lu ğu de ğil, onun na sıl bir ka dı nı va at et ti ği ni de gös te ri yor du. Ve bu ço cuk ya da ka dın, ken di ni ça tış ma sız se vi yor, onay san cı sı ya şa mı yor, hoş lu ğuy la her kes ta ra fın dan ka bul gö rü-yor ve ka bul et mek te zor lan dı ğı kim lik ler le de kar şı laş mı yor du.

Gil bert De la ha ye (Re sim le yen: Mar cel Mar li er); Ay şe gül Kü çük An ne /Ay şe gül Be bek Ba kı cı sı, (İs tan bul, Mar sık Ki tap/Cas ter man, 2004)

35 Nur dan Gür bi lek; “Az ge liş miş Ba ba lar” Kö tü Ço cuk Türk (İs tan bul, Me tis Ya yın la rı, 2001). sf. 60.

36 Mar ga ret Me ad “İl kel ve Uy gar laş mış Bi çim ler de Kıs kanç lık” Aş kın Ana to mi si, Çe vi-ren: Meh met Har man cı, (İs tan bul: Mil li yet Ya yın la rı, 1971) sf. 84.

37 Kur tu luş, Ha ri ta Me tod Def e ri, sf. 140-141.

38 So may, Şar kı Oku ma Ki ta bı, sf. 68.

39 Bern hard Ro loff-Ge org Se eB len; Ero tik Si ne ma Çe vi ren: Vey sel Atay man (İs tan bul, Alan Ya yın cı lık, 1996), sf. 124.

40 ibid. Sf.124–125

Ay nı ki tap ta “Fo toğ raf ar” kıs mın da Ri ta Hay worth-Ka pak Kı zı baş lı ğı nın al tın da ki not: “De ğer yar gı la rı nın iki yüz lü lük üze ri ne ku rul du ğu bir top lum da, gü zel lik an cak mah ve di ci ya nıy la va r o la bi lir.”

41 Yay gın ka çış nok ta sı bu du ru mu şöy le açık lar: Er kek do ğa nın öğ re ti si ne gö re po li-gam, ka dın sa –en iyi to hu mu al ma ih ti ya cıy la– se çi ci ve mo no gam dır. Er ke ğin to-hum la rı nı saç mak ve üre mek ko nu sun da ki güç lü gü dü sü ne kar şı lık; ka dın, ay nı an da iki kez ha mi le ola ma ya ca ğı için baş ka er kek le re ih ti yaç duy maz. Oy sa ha mi le ol mak ko nu sun da bu ka dar has sas ola nın ay nı za man da sağ lam cı ol ma sı du ru mun da, er-kek ler den bi ri nin onu ha mi le bı ra ka ma ma sı teh li ke si ne kar şı döl yo lu na da ha faz la ola nak sun mak is te me si da ha man tık lı dır. Yok eğer cin sel li ği üre me ye in dir ge me ye-cek sek, er ke ğin bir gün için de ki or gazm ola bil me ye te ne ğiy le, ka dın or gaz mı nın ni cel sı nır sız lık ola na ğı, denk le mi ter si ne çe vir me liy di.

42 Ra fik Sha mi, Ma lu la’dan Ma sal lar, Çe vi ren: Saff et Gü ner sel, (İs tan bul, Ka bal cı Ya yı ne-vi, 1999) sf. 102.

107

43 Ba ba ka rı sı nın ölü müy le yı kı lır, he men baş ka bir ka dı nın ira de si al tı na gi rer ve kı zı nı hiç ko ru ma dı ğı hal de ne den se hiç bir si tem le kar şı lan maz.

44 Cam dan ta bu tu nun için dey ken de onu ev li li ğin zi hin sel ve duy gu sal ol gun lu ğu na ha zır la mak üze re; bil ge li ği sim ge le yen bay kuş, bi lin ci sim ge le yen kuz gun ve sev gi yi sim ge le yen kum ru zi ya ret eder.

45 Ma sa lın ilk me tin le rin de öpüş me nin ye ri ni alan te ca vüz, sa yı sız cin sel gön der me ve kur tu luş ola na ğı olan saf ık ara sın da ki kar şıt lık, Pa muk Pren ses’in Ölü mü ad lı ro-man da ye ri ni bu lur. An ne nin be de nin de, hem öz an ne nin ko ru yu cu lu ğun dan yok sun ka lış, hem de ma sal da ki üvey an ne nin uy gu la dı ğı şid det ve onu, ca nı nı al mak üze re bir er ke ğe tes lim et me si mev cut tur. Ro man da kü çük kız, ba ba sı nın sis te ma tik te ca vü-zü nün ya rat tı ğı ha sa rı an la tır. Walt Dis ney’in ha ri ka dün ya sı onun sı ğı na ğı dır. Ama ay nı za man da ha ya li mah ke me sin de de aza bı nı yi ne o dün ya nın sim ge le riy le ak ta rır. Yar gıç ağ la mak lı bir ses le “Pa muk Pren ses da va sı”nı açar. An ney le ba ba ya açı lan bu da va, yar gı cın ses siz lik çağ rı sıy la vu ra rak kür sü yü par ça la ma sıy la so nuç ala ma dan ke si lir.

Je an ne Cor de li er; Pa muk Pren se sin Ölü mü, Çe vi ren: En gin Su nar, Sel Ya yıncı lık, İs-tan bul, 1997 sf. 56-58.

46 Tsee lon, Ka dın lık Mas ke si, sf. 120.

47 Pa muk Pren ses, uyar la yan Sha ron Hol land, Çe vi ren: Os man Çak mak çı, Gen daş Ya-yın la rı, 1997 (Ka pak ta ki Pa muk Pren ses ve say fa 16’da ki üvey an ne).

48 Ay şe Di et rich; “Rus Mi to lo ji si” Folk lor/Ede bi yat Der gi si, 2003/4 An ka ra, sf. 194-195.

49 Tsee lon, Ka dın lık Mas ke si, sf. 174, 156.

50 Ma sa lı ilk ba kış ta çö züm le me nin güç lü ğü de bu ra da ya tar za ten, kul la nı lan tak ma isim ler de ve fi gü ran lar da… Bir baş ka güç lük de, ay nı ola yın ya da sim ge nin bir den çok an la ma kar şı lık gel me si dir. Ör ne ğin Hans Zul li ger’e gö re Kır mı zı Baş lık lı Kız’da di ğer ile ti le rin ya nı sı ra bir do ğum ku ra mı sak lı dır. (Ay rı ca Kurt ve Ye di Ke çi Yav ru-su ile Han sel ve Gre tel’de de) Ço cuk ta ki dü şün ce ya pı sı, do ğu mu şu şe kil de for mü le et mek te dir: An ne bir ço cu ğu yer, böy le ce an ne nin kar nın da bir ço cuk olu şur. Ba ba, an ne nin kar nı nı ya ra rak açar ve bu sa ye de ço cuk dün ya ya ge lir. Zul li ger’e gö re ço cuk için bü yü kan ne ve kurt ay nı ki şi dir ki bu da an ne dir. Bı ça ğıy la kur dun kar nı nı ya ran av cı ise ba ba nın ye ri ni tu tar. Han sel ve Gre tel’de ise bu sim ge sel rol le ri ca dı ile fı rı nı oy nar.

Hans Zul li ger; Ço cuk ta Oyun la Te da vi, Çe vi ren: Ka mu ran Şi pal, (İs tan bul, Cem Ya-yı ne vi, 1997) sf. 27.

51 Ot to F. Kern berg; Aşk iliş ki le ri: Nor mal lik ve Pa to lo ji, Çe vi ren: Ab dul lah Yıl maz, (İs-tan bul, Ay rın tı Ya yın la rı. 2000) sf. 49.

52 J. Grimm-W. Grimm; Ma sal lar 2, Çe vi ren: Ke mal Ka ya, (İs tan bul: Mil li Eği tim Ba-kan lı ğı Ya yın la rı, 1992) sf. 85.

108

53 Ta hir Alan gu, ateş yak ma nın cin sel iliş ki nin sem bo lü ol ma sı nı, Hin dis tan’da ateş yak-may la çif leş me nin bir lik te ta sav vur edi li şiy le ör nek ler. Bu bil gi den yo la çı ka rak, dul ka lan ka dı nın ya kıl ma sı nın, ko ca dan ay rı ya şa na cak cin sel li ğin ya kıl ma sı nı ifa de et-ti ği ni söy le ye bi li riz.

Ta hir Alan gu; Tür ki ye Folk lo ru El ki ta bı, (İs tan bul, Adam Ya yın la rı, 1983) sf. 255-256.

54 Dört he Bin kert; Me lan ko li Ka dın dır, Çe vi ren: ilk nur igan, (İs tan bul, Ay rın tı Ya yın la-rı, 1995), sf. 86.

55 ibid. sf 114.

56 ibid sf. 85.

57 Tsee lon; Ka dın lık Mas ke si, sf. 154-155.

58 Ce mal Sü re ya; Sev da Söz le ri, (İs tan bul, Can Ya yın la rı, 1993) sf. 88.

59 Ni lü fer Ku yaş; “Der ri da’nın An ne si” E Der gi si, Mart 2003, sa yı 48, sf. 11.

60 Cam pell; İl kel Mi to lo ji, Tan rı nın Mas ke le ri, sf. 73-74.

61 Per tev Na il Bo ra tav; Az Git tik Uz Git tik, (İs tan bul: Adam Ya yın la rı, 1997) sf. 49.

62 Cam pell; İl kel Mi to lo ji, Tan rı nın Mas ke le ri, sf. 80-81.

63 Bin kert, Me lan ko li Ka dın dır, sf. 88.

109

V I

G ü z e l l i ğ i n M a s a l d a k i Ya z g ı s ı v e Ç a ğ ı n K o ş u l l a r ı y l a

K a r ş ı l a ş t ı r ı l m a s ı

A- Te mel Öner me

Ar ma ğan say dı ğın şey, çöz men ge re ken bir so run dur.1

Or ta la ma ma sal lar, fan tas tik ey lem ler ya da nes ne ler ko nu sun da sı nır sız bir ha yal gü cü ne, in san iliş ki le rin de ise yal nız ca şab lon la ra sa hip tir. He le ki ka dın-er kek iliş ki si söz ko nu su ol du ğun da, bü yü-sel alan da ay rın tı lar de ği şir, an cak hi kâ ye ve denk lem ler sa bit ka lır. Kı zın gü zel li ğin den söz ede rek baş la yan ma sal da, ya kı şık lı prens le ev li lik de ğiş mez son dur. Gü zel lik kıs kanç lı ğa, ha zım sız lı ğa da ir so-run lar ya şa tır; an cak güç lü er ke ğin ik ti da rı kar şı sın da uz laş ma cı bir ta vır alan üvey an ne ler ve kız kar deş ler de ol du ğu gi bi, her so run ev-li lik le bir lik te hal le di lir. İyi kalp ve gör sel alan da ki üs tün lü ğün enin-de so nun da gör kem li baht ge tir me si nin is tis na sı ola rak Kü çük De niz Kı zı’ndan söz ede bi li riz. Pren sin ha ya tı nı kur ta ran ve ona ulaş mak için ba cak la rı kar şı lı ğın da se si ni de niz ca dı sı na ve ren de niz kı zı, an-la ta ma dı ğı iyi li ğiy le ve ço cuk gi bi se vi lip ok şan mak tan baş ka hiç bir

110

tep ki ala ma dı ğı gü zel li ğiy le ya pa yal nız ka lır. Söz, gör sel ola na ga lip gel miş tir!

Yi ne de fem me fa ta le söz ko nu su de ğil se, gü zel li ğin her der de de va, gör kem li bir baht ge tir di ği te mel sav dır. Öy le ki her aç maz, umu dun ko şu lu ola rak gü zel lik ça ba sı na yön len di rir. Çir kin ka dı nın he le ki ev li li ğe da ir iyi bah tı ise, bi li nen denk le mi boz du ğu için is yan edi le cek bir hak sız lık ola rak iş lem gö rür. Er kek ise ra hat bir ko num-da dır. Ya kı şık lıy sa övü le cek, çir kin se hiç bir hak kın dan, ar zu sun dan vaz geç me den zir ve ye oy na ya bi le cek tir. Gü zel ol ma ko nu sun da ki da-yat ma cı tav rın hak sız lı ğı su gö tür mez. An cak pek gün de me alın ma-yan bir hak sız lık tan; ma sa lın ile ri sür dü ğü gi bi gü zel li ğin –ka dın kıs-kanç lı ğı dı şın da– so run suz, ay rı ca lık lı ve iyi baht ge ti ren bir ni te lik ol du ğu na da ir sa vın ge çer siz li ğin den söz et mek de ge re kir.2

Ma sal tüm ya zın tür le ri için de ge le ne ğe en çok bağ lı ka lı na rak sür dü rü len tür dür. Bu ne den le de, ça ğın ko şul la rın da ki de ği şim faz-la gö ze til me den de vam et ti ri lir. Her ne ka dar kar şı ma sal la3 ya da mo dern ma sal la bu ek sik lik bir par ça gi de ril se de, özel lik le kült leş-miş ma sal lar ol du ğu gi bi ya şa ma ya de vam eder. Ma sal da gü zel li ğin ni hai ödü lü olan ev li lik, iç sel ala na da ir dir. Bu gü nün ka dı nı nın dış-sal ala na dâ hil ol ma sı ise gü zel li ğin fark lı iliş ki ler de, fark lı aç maz lar sun ma sı so nu cu nu do ğu rur. Ki de ği şen ko şul lar za ten sağ lık sız ve yan lış olan bu öner me yi, da ha da sa kın ca lı ha le ge ti rir.

B- Ana to mi Yaz gı dır

Ma sa lın mut lu son va at et ti ği saf ve gü zel kız, er ke ği ni bul ma dan ön ce kan dı rıl ma, ka çı rıl ma, ölüm teh di di, yok sul luk, ağır duy gu sal yap tı rım la rın uy gu lan dı ğı yer le re ka pa tıl ma gi bi pek çok be lay la sı-na nır. Ta lih siz li ği, gü ven ve ri ci ol ma nın ya nı sı ra ca zi be nin ço ğal ta-nı dır. Çağ daş ver si yo nu ise ay nı hüs ran tut ku su nu pay laş ma sa da, saf ve ma sum ol ma yö nün de ki ıs rar cı lı ğı nı sür dü rür. Çün kü ya şa ma ka rış tık ça an lar ki, saf ve ma sum ol mak teh li ke siz li ğe inan dır mak yö nün de et ki li bir sa vun ma ara cı dır. Er kek le rin on dan ve gü zel li-ğin gü cün den kork ma sı nı en gel le mek üze re –bir baş ka sı nın ak lı na,

111

ko ru ma sı na ih ti ya cı ol mak la– edi ni le bi le ce ği ne da ir sun du ğu rüş vet onu yal nız kal mak tan kur ta rır. Bu ba zen sez gi sel, ba zen de bi linç-li olan ka rar dır. An cak tüm bun la rın öte sin de, or ta la ma nın dı şın da ol ma sı, onun fark lı bir al gı la ma bi çi miy le bü yü me si ne ne den olur.

Gü zel kı zın er gin leş me sü re ci, di ğer le ri ne gö re da ha ya vaş ve san cı sı renk ler le bas tı rıl mış ola rak ge çer. Ger çek le ri al gı la mak ta zor la nır, çün kü ay rı ca lık la rı onu ha ya tın bil dik iliş ki le ri nin dı şın da tu tar. He le ze kiy se, se vim liy se, ni te lik le riy le or ta la ma dan sıy rı lı yor-sa, çev re sin de ki her kes onun la kı sa sü re de ya kın laş mak ve et ra fın da kal mak için elin den ge le ni ya par. Ta lip li le rin ak lı, sa hip ol duk la rı en il ginç şey le ri bu lup bir an da sun mak üze re müt hiş bir hız la ça lı şır, ki bu da onu ha vai fi şek pat la ma la rı na muh taç ha le ge ti rir. Ta bii ha vai fi şek bir an da pat la yıp sön dü ğü için, il gi si ni uzun sü re bir ki şi de sa-bit tu ta maz. Öy le ki sırf fark lı ol du ğu için il gi si an cak ona acı çek ti-ren, ken di ne da ir so ru lar la baş ba şa bı ra kan adam la ra ta kı lı ka lır ba-zen. Ama esas ola rak il gi nin ay rı ca lı ğı nı an la mak tan çok, o ik lim de bü yü dü ğü için bu nun do ğal bir du rum ol du ğu zan nıy la ha re ket eder. Ay rı ca tıp kı ma sal da ol du ğu gi bi is tis na la ra, ya ni is te me di ği cin sel il gi nin şa şır tı cı bir ha in lik ol du ğu na inan mış tır. (Di ğer le ri nin prens ge lin ce ye ka dar ona des tek ol ma, hat ta bu bu luş ma yı ha zır la ma yü-küm lü lü ğü...) Pe şin de çan ta gi bi do la nan pek çok er kek var dır ve hep si de ka fa sın da iğ diş edil miş tir. İl gi le ri nin ni te li ği ni an la ya maz bi le. As lın da er kek, ce sa re ti ol ma dı ğı ve tüm den kay bet mek ten se, hiç de ğil se ar ka daş ola rak ya kı nın da kal mak için asal ta le bi ni söy le-mez. Da ha da kö tü sü, onu hiç yap ma ya ca ğı şey le ri va at e de rek kan-dı rır. Ko nu ne tür bir iş olur sa ol sun, ger çek kar şı lı ğı cin sel ar zu nun ye ri ne ge ti ril me si dir. Uza yıp gi den sü re ise işin do ğa sı na ait de ğil dir, di şi yi el de et me ye dö nük ça ba nın ih ti yaç duy du ğu oya la ma dır. Böy-le ce kı zın et ra fı, ger çek leş me miş pro je ler çöp lü ğü ne dö ner. Tüc car sa ar zu sun da ıs rar cı dır, bu ne den le ye ni ke mik ler at mak tan, da ha sı on-la rı icat et mek ten ge ri dur maz. Ayrıca kı zı bu na muh taç kıl mak tan. On dan iki ay rı iş te ça lış ma sı is ten mek te dir: Tüc car er ke ğin ar zu la-rı nı ye ri ne ge tir me ve bir de as lo lan iş ney se onu yap ma… Tüc car-lı ğı ken di ne de açık ça ifa de et me yen, da yat ma şans la rı ol ma yan ya

112

da bu tar zı pek de is te me yen er kek se, ken di ne za rar sız, ar ka daş ça bir fon çi zer. Ama bek len ti le ri, ar zu nun ve umu dun ge rek le ri ne gö re bi çim len miş tir. Bu ne den le oy na dı ğı ro le uzun sü re ta ham mül ede-mez. Ar zu su nu bas tır ma ya ça lı şır, bir sü re is te me di ği ko nu mun da ida re eder ve ger çek ne de ni ni as la söy le me den, bir ba ha ney le ya da açık la ma sız lık la genç kı zı terk eder. Kız bu nu tıp kı ma sal da ki gi bi bir ay kı rı lık, bir tu haf lık, bir hak sız lık ola rak gö rür. Ney se ki onu avut ma sı için baş ka er kek ler var dır. Ki o er kek ler de, kı zı avu tur ken ya ka la dı ğı ya kın laş ma nın haz zı na ka pı la rak açık la yı cı de ğil, onay la-ma cı, ger çek te oya la ma cı bir ta vır ta kı nır. Gü zel kız ya ra la nan ego-su nu onar mak la meş gul ken, olay la rın ar dın da ki ger çek ne den le ri gör me ye uğ raş maz. Av cı ya ve ye di cü ce le re yük le nen mis yon üze-rin den et ra fı nı dö nüş tür me ye ça ba lar ve bu sah te gö rün tü yü bir sü re el de eder. Öte yan dan ‘sü rek siz li ğin’ far kın da dır, bu ne den le de ace-le ci dir. Tu haf bir şans her şe yi bir den bi re elin den al mak ta dır, bel ki de la net len miş tir, çün kü man tık lı hiç bir açık la ma yok tur. La ne tin ne ol du ğu genç yaş ta an la şıl sa bi le, sa hi bi olu nan gü zel lik ten ko nuş mak en azın dan övün me teh li ke si ni gö ze al ma yı ge rek ti rir. Ama bir ta-lih siz lik ola rak so nuç la rın dan –ger çek ne de ni baş ka sı na söy let me yi ku ral edi ne rek– ya kın mak onay kap sa mın da dır. Hem il gi nin cin sel bo yu tu nu ka bul et mek le, di ğer ni te lik le ri ne ver di ği de ğe rin kü çüm-sen me sin den kor kar.

As lın da bu il gi nin cin sel ni te li ği ni ıs rar la an la ma ma ha li nin sü-re ce da ir ne den le ri de var dır. Ca zi be li ka dın, da ha ön ce gü zel ço cuk ol muş, il gi yi so lu du ğu ha va ka dar do ğal bir şey ola rak ya şa mış ve bu yüz den ara da ki far kı hiç an la ya ma mış tır. Genç kız lı ğın da de vam eden il gi onun için ye ni bir şey de ğil dir, ama ni te li ği de ğiş miş tir. (El-ma nın ye şil ta ra fın dan, kır mı zı ta ra fı na ge çiş...) Ve ar tık ne ka dar di re nip uza tır sa uzat sın, is te di ği ço cuk su dün ya yi ti ri le cek tir. Bu du-rum da da uça rı ke le bek he le ki ih ti mam la, ta ciz den ko ru na rak bü-yü tül müş se, –as lın da ha ya tı an la mak ta ge cik me si ne ne den olan– fi-zik sel avan ta jı ne de niy le tu zak la ra saf ça ya ka la nır. Et ra fın da ki ler ise suç lu ol mak tan hoş lan ma yan bu ki şi li ği, uyar ma cö mert li ğin de bu-lun maz. Ba şa rı la rı ya ca zi be si nin göl ge sin de bı ra kı la rak ya da içer-

113

di ği ha ta lar gös te ril me ye rek ma ni pü le edi lir. Bü tün bu ne den ler den do la yı da ge li şi mi için ge rek li do ğal sü re ci ya ka la ya maz. Öte yan dan kap ris le ri, şı ma rık lık la rı, se vim li da yat ma cı lı ğı, bir sü re için şi kâ yet et me den kat la nı lan bir du rum dur. An cak iliş ki de rin leş tik çe, kar şı-sın da ki ki şi ye tin me me ye ya da ha ta la ra kat la na ma ma ya baş lar. Bu kat la na ma ma ar ka da şın, sev gi li ol ma ma ya da ir tep ki si ni de içe rir. Derken ka dın ger çek ne den ler sa kı nı lıp il gi siz ko nu lar da suç la na rak zo ra so ku lur ya da terk edi lir. Ha ta la rı nı dü şün mek, kop ma nın sar-sın tı sıy la ta kın tı ya dö nü şür. Dü şün ce si, yan lış bir ala na yön len di ril-miş tir. Ha ta la rı ol ma dı ğı yer de arar ken, sa hip ol du ğu iyi ni te lik le re de za rar ve rir. Avan taj la rı onu ha ya tın ola nak la rı na da ha çok dâ hil et ti ği, öy ley se is te di ği alan da ken di ne öğ ret men bul ma sı zor ol ma-dı ğı için pek çok alan da hız lı ge liş miş tir. Yi ne de bir yö nü gü dük ka-lır ya da za ma nın da ge liş me di ği için bü yük be del ler le ve ka yıp lar la ta mam la nır. Seç me di ği alan lar da ve ri ci ol mak, fe da kâr lık ya da ta-viz, onun için da ha ağır dır. Ne de ol sa ko lay lı ğa, faz la se çe ne ğe sa hip ol ma ya alış mış tır. Ken di ne gü ve ni onu kes kin ta vır la ra iter, kay bet-me ola sı lı ğı nı bi lir ama üze rin de dur maz, da ha sı kay bet me mek için ya pa cak la rı nı içi ne sin di re me ye cek bir gu rur la yük len miş tir. Böy le olun ca da şa şı la cak bir so nuç muş gi bi or ta la ma ka dın la rın, he le ki aşk iliş ki sin de ki re ka be ti ka zan ma sı nı, ağır bir duy guy la ya şar.

Öte yan dan ar tık ma sal da ki gi bi gö zü nü aç tı ğı an da gör dü ğü adam la de vam et me ye cek tir. Ula şa bi le ce ği er kek ler bir yan la rıy la üs tün ni te lik te dir, bu nun key fi ne alış mış tır ve di ğe ri nin ek sik li ği ni ka pa tan ye ni üs tün er kek, ay nı za man da o ol ma dı ğı için tat min siz lik ya ra tır. Bir iliş ki ye baş la dı ğın da ken di ni ön ce va ro lan la ida re et miş his se der, son ra da gü ven siz ve sü rek siz iliş ki de ne yim le ri ne de niy le aşı rı bağ la nır. Bu el bet te ki her kes için ge çer li dir, ama on da ki yan kı sı da ha güç lü dür. Öte yan dan ma sal onun idea le ula şa ca ğı nı söy le miş-tir. Oy sa bu ide al hiç kim se için yok tur. An cak göl ge si; ger çek in sa nı gör me yi de, onu ya şa ma yı da güç leş ti rir. Yal nız lık için uy gun bir ze-min de bü yü müş tür.

Ko run ma mış gü zel ço cuk ise aşk ha ya tı na çok da ha bü yük güç-lük ler le baş lar. Ya şa mı ta ciz ve şid det le geç miş tir. Cin sel li ğiy le ta-

114

nı şıp ba rış ma sı, zor lu bir sü reç ta lep eder. Kar şı sın da ki er ke ğin bu sa kat ya pı yı aş ma sı için faz la ca ol gun ol ma sı ge re kir. Ge ri çe kil me-le ri ço ğu za man bi linç dü ze yin de ya şa maz ve çar pı tıl mış tep ki le riy le iliş ki yi zo ra so kar. Bu da onu ba şa rı sız lı ğı nı an la ya ma dı ğı çok lu iliş-ki le re ya da yal nız lı ğa sü rük ler. Ge nel lik le ilk er ke ği ne aşı rı bağ la nır, çün kü ta nı dı ğı bi riy le bi lin me yen dün ya nın risk le rin den uzak ta dır. Kor ku onu iliş ki de ap tal laş tı rır, ken di ni ko ru ma sı nı en gel ler ve er-ke ğin hük mü al tı na gi rer. Ce sa ret et me si ni ge rek ti ren ha yat ye ri ne, so run lu iliş ki si ni ma ze ret ler le sa vu nur ya da güç lü, ol gun er kek ara-yı şı na gi rer. Sev gi li ay nı za man da ço cuk ken onu ko ru ma mış olan ebe vey nin ye ri ni tut ma lı dır.

“... So run suz, gö rü nüş te sağ lık lı, gür büz olan bir ço cuk her tür has ta lı ğın öz ne si ola bi lir. Unut ma ki ha yat, sa tın al ma yı ya da çal ma yı her za man de ner, özen le se çer bir de ğe ri. His se di le mez bin ler ce ha re-ke tin den ge oyu nu, si ze, ço ğu kez ağ rı lı sür priz ler sak la yan “ni çin”ler do ğu rur.”4

Kla sik ma sa lın oluş tu ğu dö nem, bi rey le ri ‘şab lon ka rak ter le re’ sığ dır ma da da ha ba şa rı lıy dı. Bu nun da kon for lu yan la rı var dı. Ne de olsa kadercilik olanı kabulleniyor, olması gerekenlerin baskısı-nı hissettirmiyor, mücadeleyi safdışı bırakıyordu. Ça ğın ka dı nı nın kar şı sın da ise kar ma şık ye ni lik ler, ör ne ğin iş ha ya tı ve ku ral la rı dai ma de ği şen sos yal çev re ler var dır. Di ğe ri ne te zat ola rak her za-man fark lı se çe nek le ri ol du ğu nu bi lir ve sık sık yan lış se çim yap mış ol ma nın ağır lı ğı nı ya şar, ya ni bir kez da ha suç lu luk duy gu su nu. El-bet te ki bu ma sal la rın ar ka ik bir sah ne de oy nan dı ğı nı bi lir, ama “ar zu”su söy le dik le ri ni ger çek ola rak ka bul eder. De ği şen ko şul la ra rağ men ay nı so nuç lar is ten mek te ve her za man tat min siz lik ya şan-mak ta dır. Ma sal ni hai ödü lü onun ala ca ğı nı söy le miş tir, ki ödü lün an la mı de ği şe bi lir, ama ödül len me ye da ir inanç sa bit ka lır. Özel-lik le düş kı rık lık la rın da; es ki ha yal ler umut et mek, yas lan mak ya da ha yıf lan mak için da ha çok ha tır la nır. Asıl so run da bu dur za ten, an lık ener ji pat la ma la rın dan son ra ka nık sa ma ya gö tü re cek bir yor-gun luk ve re cek o umut.

115

Ma sal da gü zel kız, ço cuk luk tan çı kar çık maz ko ru nak lı bir ev li-li ğe ge çer. Böy le ce gü zel li ği nin cin sel an lam edin me si nin ya ra ta ca ğı so nuç lar he men ber ta raf edi lir. Çağ da şı ise gü nün sı nır sız sos yal li ği, ge çiş ken ve kar ma şık iliş ki le ri için de bo ca la ya cak tır. Her ke sin ar zu-su dur ve her kes yal nız ca ken di ar zu su nun kar şı lan ma sı nı is te di ği için, ge nel bir mut lu et me po tan si ye li yok tur. Özel ko nu mu na uy gun for mü lü keş fe de me di ği için ka dın lı ğı ağır dar be ler le ya şa mış tır. Di-be vu ran la rın bir kıs mı, bu zor lu ğu aş ma sü re cin de güç lü bir kim lik edi nir ken, ki mi le ri de ka mu sal ala nın kar ma şık ya pı sıy la ba ş e de me-yin ce ma sal da ki çö zü me, ya ni güç lü ve zen gin er ke ğe yö ne lir. Ko lay-lı ğı, vaz ge çi şin acı sı nı bas tır ma nın güç lü ğüy le ya şa ya cak tır.

C- Ca zi be ve Ka mu sal laş ma

Ku le ye hap se di len Ra pun zel, ba ba evin den ko ca evi ne san dık için de gi den Ay zan, cey lan lar ta ra fın dan ye tiş ti ri len ve yüz yü ze gel-di ği ilk er kek le ev le nen Kı şü zü mü, Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nın er kek gö zü değ me miş ba ki re lik ara yı şı na su nul mak üze re di ni bü tün ba-ba sın ca bah çe du va rı nın dı şı na bi le bak ma dan bü yü tü len La ti fe’si... Hep si de ola ğa nüs tü gü zel lik le riy le ta nım la nır ve bu gü zel lik tek bir ba kış tan bi le ko run muş, ev le ne ce ği er ke ği gör dü ğü an da da ona de-li ce bir aşk la bağ lan mış tır. Ne ka dar hin ve iç ra hat la tı cı bir kur gu... Öte yan dan bu gün ya şa sa lar dı, ha pis ha ya tı nın on la rı ge liş tir me miş ol ma sı, bü yük ih ti mal le ca zi be le ri ni sı kı cı, ya ni sü rek siz kı la cak; akıl ve ki şi lik ge li şi mi en gel len miş bu ka dın lar la ev li lik de, an cak dı şa rı-da baş ka ma ce ra lar la kat la nı lır ha le ge le cek ti.

Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nda ba ki rey le ev li lik ön ce sin de şeh ve ti sa-yı sız ka dı nın kol la rın da tat ma sı usul den olan er kek; kıs kanç lık ve ar zu ara sın da ki deh şe ten giz ge çit ler de ken di için de den ge ya rat mak-tan sa, dün ya yı kat la na bi le ce ği bir for ma so kar. Her kes ta ra fın dan ar zu edi le cek bir ka dın is ter ör ne ğin, ama o ka dı nın her kes ta ra fın-dan ar zu edil me si ne ta ham mü lü yok tur. Böy le ce as lın da iç sel alan la dış sal ala na, ya ni sü rek li lik ve ge çi ci li ğe böl mek le özet le ne bi le cek o meş hur ay rış tır ma de vam eder: Se vi le cek, ya tı la cak, ev le ni le cek, ma-

116

ce ra ya şa na cak, azi ze ya da fa hi şe, ma sum ya da fem me fa ta le, gü zel, ze ki, iyi, kö tü, ev, mey ha ne…

Er kek için ka dı nı ka te go ri ze et me nin ra hat la tı cı bir ya nı var el-bet te, ha ya tı sığ laş tı rı yor ama ko lay laş tı rı yor da. Bü tün teh li ke li dir, par ça la! Yal nız ca o, bü tün kal ma nın ya nı sı ra her an er kek ola rak his set me nin ve dav ran ma nın ola na ğı na sa hip tir. Et ra fın da ki her ka-dı na ken di ni di şi his set tir me si, ol sa ol sa cen til men li ği dir. Oy sa ka-dın et ra fın da ki le re er kek ol duk la rı nı his set ti ri yor sa, he le ki di şi kim-li ğin den hoş nut sa ve bu al gı la nı yor sa, or ta lı ğı ka rış tı rı yor de mek tir. Er ke ğin her ka dı na kur yap ma sı, hoş lu ğu, ne za ke ti, hat ta ne re dey se gö re vi dir. Ka dın da bu du ru mu ha fif naz lar la, şı ma rık lık lar la ge çiş-ti rir. Pe ki ama ya ka dın lar her se fe rin de kar şı lık ver sey di ne olur du? Eğer bu kar şı lı ğı bir iliş ki ola rak ele alır sak, or ta la ma in san öm rü bu na yet mez di. Yok eğer kar şı lık had di ni bil dir mek ol say dı, ka dın lar an cak ka dın ka dı na ka lır, bel ki üç beş er kek de on la ra ka tı lır dı.

Ca zi be el bet te ki hoş luk lar ve ay rı ca lık lar ka zan dı rır, ama ya şat-tı ğı hak sız lık la rın ko nu şul ma sı ken di ni öv me ola rak al gı la na ca ğı ve ayıp ol du ğu, ay rı ca gü zel li ğin bir be de li ol ma sı ge rek ti ği sa vı ne de-niy le en gel le nir. Öte yan dan ta ciz ya şa mak için bu şart da de ğil dir. Aca ba ka dın lar ta ci zin bas kı sıy la po li ti ka çiz mek, kız mak, öf ke len-mek, dö ne do la şa ken din de suç ara mak, üzül mek, yıp ran mak ve hep ay nı sı ra dan şey le ri tek rar tek rar dü şün mek le har ca dık la rı ener jiy-le kaç ta ne ya ban cı dil öğ re nir ler di? Bu, ik ti sat çı la rın, ka dı nın sırf cin sel li ği ni bir ödün ola rak sun ma dı ğı için bı rak tı ğı iş le rin ya rat tı ğı eko no mik ka yıp ve hak sız re ka bet le bir lik te il gi len me si ge re ken bir ko nu dur. Gü zel ka dı nın gö re ce li ola rak ba şa rı sız ve akıl sız ol ma sı nın ya nı tı da bu ra da açı ğa çı ka cak tır.

Ta ciz ko nu sun da önem li ve be lir siz bir nok ta da ha var dır: Ka dın yal nız ca ta ciz ci ye de ğil, baş ka la rı nın bu ta ci ze kar şı du ru şu na ve re-ce ği pu an la ma ya gö re de dav ran mak zo run da dır. İkin ci bir kez ta ciz ya da tec rit edil me mek için. Tep ki si abar tı lı, ye ter siz ya da na hoş bu lu na bi lir. Bir yer de çe kip git me si bek le nir ken, bir di ğe rin de ba-ğış la yı cı ya da an la yış lı(!) ol ma sı bek le ne bi lir. Ta ci zin kü çük dü şür-dü ğü dü şü nü lüp, ona kü çük bir şey miş gi bi dav ra nı la bi lir ya da bu

117

ta ci zi da vet et ti ği söy le nir. Di şi kö pek kuy ruk sal la maz sa… Bu yüz-den pek çok ka dın ya şa dık la rı nı giz le mek zo run da ka lır. Ki bir kez da ha ta ciz ci nin de ğil, ka dı nın tav rı sor gu lan ma sın. Üs te lik iyi bi lir ki bir ce za ke sil se bi le, bu yal nız ca ta ciz ci ye ait ol ma ya cak tır. Çün kü o da er ke ğin mül ki ye ti ne, bu mülk ken di si ol sa bile za rar ver miş tir. Böy le ce za ra rı en gel le me nin hâ li ha zır da zor ol du ğu bir du rum iyi ce çet re fil le şir. As lın da iliş ki baş la ma dan ön ce tam da sev gi li nin yap tı ğı tarz da kur ya pan bir ada mın var lı ğı da, ay nı şe kil de ka dın da ce za-lan dı rı lır. Da ha ön ce suç ol ma yan, mül kün efen di si ne bir ha ka ret ola rak iş lem gö rür.

Böy le ce ka dı nın ka fa sı pek çok ko nu da bir den ka rı şır: Ta ciz ne-le ri kap sar, ta ciz ci ye na sıl dav ra nıl ma lı dır, tep ki yap tı rım la kar şı la-na ca ğı na gö re ta ciz ne za man ve ne ka dar ta viz le kar şı lan ma lı dır, üçün cü ki şi ler için han gi ta vır onay kap sa mın da dır?

Ger çek şu ki, ör nek olay la ra gü ven me nin an la mı yok tur, tep ki-ler tu tar lı ya da ada let li de ğil dir. Ki bu ta ciz ler yal nız ca ya ban cı lar la de ğil, gi rift iliş ki ler çe pe rin de, da ha sı şa şır ta rak ya şa na bi lir. En dü-zey li gö rü nen iliş ki ler bi le, o ki şiy le il gi li ta nı mı na alış mış ken uç nok ta lar da ki ta ciz le re açı la bi lir. Ka dın de di ğin, bü tün bu ka fa ka-rış tı rı cı du rum la ra hem de “bir den” en uy gun ve her ke si mem nun ede cek ta vır la kar şı koy ma lı dır. So ru ne ka dar ani ve ka dın bun la rı dü şün me ye ne ka dar uzak, ta ma men baş ka bir mo ti vas yon da olur sa ol sun, anın da ce vap ver me nin ce zai so rum lu lu ğu na çarp tı rıl mış tır. Her an is ti la teh li ke si al tın da ya şa dı ğı nı unut ma lük sü ne sa hip de-ğil dir. An cak teh li ke nin yay gın lı ğı na rağ men ce sur ol maz sa, de ne-yi min öğ re ti sin den de, sos yo-eko no mik ve kül tü rel bi ri kim den de ek sik ka lır ve yi ne aşa ğı la nır. Er kek se ya şa ma dı ğı zor luk lar kar şı sın-da ala bil di ği ne cü ret kâr dır. Tar tış ma da ka dı nın yıp ran mış lı ğın dan, yor gun lu ğun dan, he le ki zor lu bir ta ciz ola yı nın ar dın dan ya rar-lan ma yı da ih mal et mez. Bü tün bu ta ciz le re –ki pek ço ğu yap tı rım gü cü ne da yan mak ta dır– iliş ki de olu nan er ke ğin gu ru ru nu ze de le-ye cek ya nıt lar ve ri lir se; ka dın ne sa nat, ne si ya set, ne iş, ne sos yal çev re de ba rı na bilir ve ge ri ye yal nız ca bir er ke ğin uzan tı sı ola rak ev ka dın lı ğı na hap sol mak ka lır. Ki bu du rum da da yi ne aşa ğı lan mak-

118

tan kur tu la maz. Ve çok acı dır ki şu so ru pek az ak la ge lir: “Pe ki ama hır sı zın hiç mi su çu yok?”

Cin sel kim li ği hep be yan ha lin de olan er kek le rin dün ya sı na gir-me ye ça lı şan ka dın, ya cin sel li ği ni pa sa port gi bi kul la na rak yük se-le cek, ya en gel le ne cek ve her şe ye hak et ti ğin den da ha az, da ha geç ula şa cak ya da vaz ge çip evi ne ka pa na cak tır. Pe şin den bun ca koş tu ğu gü zel lik var lı ğıy la da, yok lu ğuy la da onu ele ge çir miş tir bir ke re. Ne se nin le, ne sen siz…

Gü zel lik in sa nı ba ka nın ta ra fın da sim ge leş ti rir, ikon ha li ne ge-ti rir ve içi ne bir ka lıp yer leş tir mek üze re oyar. Ol ma dı ğı nız bir şey üze rin den kur gu la nır, sü rek li ka zan ma de ğil, “el de et me” is te ğiy le kar şı la şır ve her za man bir teh dit ola rak al gı la nır sı nız; hem er ke ğin, hem de di ğer ka dın la rın ta ra fın da. Öy le ki ay maz lı ğı yük le nip ho-var da lık et mez ya da güç lü ko ca nın ka nat la rı al tı na sı ğın maz sa nız, itil di ği niz yer ka dın lı ğı nı zı ya şa mak de ğil, ka dın lı ğı sırt lan mak ola-cak tır.

Ne dir gü zel ka dın? Ak la ya kış tı rıl ma yan bir nes ne dir. Çün kü akıl da, dil de erildir. Di şi li ği da ha kes kin bi çim de ser gi le yen ki şi nin akıl-dan ha dım edil me si nin ne de ni de bu dur. Yok sa gü zel ol du ğu için her şe yin ona ko lay ca gel me si ve bu yüz den ak la ih ti yaç du yup onu ge liş tir me is te ği ne ka pıl ma ma sı de ğil. Öte yan dan eğer sö zü edi len ka lıp yaz gı ya bo yun eğ me ye cek se, man ken ola bi le cek ken aka de mis-yen, ya zar ya da siyasetçi ol ma yı ter cih ede cek se; o ka dar çok ön yar-gı, te dir gin lik ve düş man lık ka za na cak tır ki, çok da ha mü ca de le ci bir ak la sa hip ol mak zo run da ka la cak tır. Gü zel lik bir zevk tir el bet te, ama ay nı za man da da bir baş be la sı dır. Da ha sı top lum bu ko nu da ko nuş ma yı ya sak lar, ta bii yal nız ca gü zel olan için. Çir kin ola nın ya-kın ma hak la rı nı, sırf çir kin ol du ğu için ay rım cı lı ğa uğ ra dı ğı nı hay-kır ma sı nı ona ayıp ola rak su nar. Bu da ger çe ği ma ni pü le eder.

Gü zel ka dın enin de so nun da bu yap tı rım lar dan bı kar ve bir er ke-ğe sı ğın ma ih ti ya cı his se der. Bu iliş ki de de sü rek li ta viz ver me du ru-mun da bı ra kı lır. Çün kü sı ğı na ğı, onun baş ka la rı için çe ki ci ol ma sı nı is te mez. O ken di si ne des tek olan ka dın lar dan, da ya nış ma dan, ko ru-yu cu-kol la yı cı ağ bi-ba ba lar dan mah rum dur. Bir ya nı hep ek sik ka lır.

119

Baş ka ni te lik le ri ne de niy le des tek al sa bi le, her ba şa rı sı na cin sel bir şüp he ya pış tı rı lır. Ona ba şa rı la rın dan emin ol ma ve tat mi ni ni ya şa-ma fır sa tı ve ril mez. Eğer po tan si yel fa hi şe yi içi ne sin dir mez ya da güç lü er ke ğin ka rı sı ola rak, an ne, eş, po li ti ka cı ko ca nın uzan tı sı özel ka lem ya da pro to kol mü dü rü, sek re te ri ve ev ka dı nı ola rak ba şa rı-lı ol ma ona yı nı kul lan maz sa, cin sel li ği bir teh dit tir. An cak acı olan ka dı nın cin sel li ği ni kul lan ma sı bu ka dar ağır bir suç ken, her ke sin onun cin sel li ği ni kul lan ma ya ça lış ma sı nın hiç bir suç la ma ya ma ruz kal ma ma sı dır. Onun için ada let yok tur. Gü zel li ği ne de niy le yük len-di ği zor luk la rı ka bul eden ler bi le, bu nun be de li ni öde me li sin der. Hak sız ca sa hip ol du ğu bir şey için, bir par ça be del öde me si hak tır çün kü. Sü rek li ze kât ve rir gi bi...

No bel ödül lü Co et ze e, Utanç ad lı ro ma nın da ta lan is te ğiy le yak-la şı lan gü zel li ğin vic dan la bir le şe rek ya şan dı ğın da, bir in sa nın ha-ya tın da ne le ri mah ve de bi le ce ği ne ör nek ler sunar. İliş ki nin ba şın da pro fe sör yal nız ca cin sel ar zuy la ken di sin den otuz yaş genç öğ ren ci-si ni evi ne da vet eder. Kız dan ge ce yi onun la ge çir me si ni is te di ğin de, kız so rar:

“Ne den?”“Çün kü kal ma lı sın.”“Ne den kal ma lı yım?”“Ne den mi? Çün kü bir ka dı nın gü zel li ği yal nız ca onun ma lı de-

ğil dir. Onun dün ya ya sun du ğu cö mert li ğin bir par ça sı dır. Bu nu pay-laş ma sı ge re kir.”

(…)“Ya ben bu nu za ten pay la şı yor sam?”(…)“O za man da ha çok pay laş ma lı sın.”5

Öy le ya, gü zel lik bi re ye de ğil, ka mu ya ait. Her ke sin üze rin de ko-nu şa bi le ce ği, da ha sı hak id di a ede bi le ce ği, ka mu sal laş tı rı lan an cak ka mu sal alan da ya şa ma yı zor laş tı ran bir şey… Er kek te ki öz-nef re tin, dış sal laş tı rıl mış nef re te ak ta rı mı için sı ra dan bir se bep.

120

“... Kıs kanç lık/ha set, ni met le il gi li dir ve sü rek li şid de ti ge ti rir, ço-ğal tır. Var lı ğı nı cin sel lik te bu la bi len ki şi ler ta ra fın dan ar zu la nan cin-sel ob je ken di le rin den uzak laş tık ça hınç duy gu su ge li şir ve bu duy gu, şid det ola rak da ya ğa ve da ha da ge niş le ye rek lin çe dö nü şür.”6

D- Gü zel lik Bir Ka pi tal mi dir?

Ca zi be nin et ki si, er kek le rin bu ne den le düş tü ğü gü lünç du rum-lar ve ka dı nın acar lık ola rak al gı la nan oyu nu, ço ğu za man her kes için ak si yon ya ra tı cı bir eğ len ce dir. Ama bu ka çı nıl maz so nu de ğiş-tir mez. Ka dın ha ya ta da ha çok dâ hil ol duk ça, ge zin di ği alan lar ge-niş le dik çe, ca zi be si nin ya rat tı ğı olay lar, eğer ki şi sel bir ha zım sız lı ğa da eş lik edi yor sa, ar dı ar dı lı hiç dü şü nül me den har ca nan ka lıp bir yar gıy la kar şı la şır: Gü zel li ği ni kul lan mak. Bu o ka dar kor kunç bir ahlâk sız lık tır ki, ne kul lan ma nın an la mı nı ve ta ra fı nı, ne de ko şul la-rı nı dü şün me zah me ti ne kat la nı lır.

Pe ki ama gü zel lik ne için kul la nı lır? Her hal de bi rin ci si çı kar, ikin-ci si ego şi şir mek, ile ri gi der sek üçün cü ola rak da eğ len mek için ol sa ge rek. Pe ki gü zel lik kul la nı lı yor sa, bu salt bir ki şi ta ra fın dan mı ya pı lı-yor dur? Yok sa er kek de o gü zel li ğin ya rat tı ğı haz dan ya rar lan mak için rüş vet mi su nar? Hat ta ka dın ta lep et ti ği şey ko nu sun da her han gi bir insanla ay nı yol dan git mek ça ba sın da ol sa bi le, baş ka bir ta ra fa mı çe-ki lir? Ve bu ko nu da “Ha yır, ahlâk lı olun ve ba na rüş vet sun ma yın,” di-ye cek ol sa, aca ba na sıl kar şı la nır? Bü yük ih ti mal le tu haf bir ta nım olan “gü zel ol ma komp lek si”yle, huy suz ve ge ri lim ya ra tı cı ta vır la, yer siz ve ka ba dav ran mak la, ay rı ca yoz bir tu tu cu ol mak la suç la na cak, bel ki de gös te ri len il gi nin bu tür bir içe ri ği de, ta le bi de ol ma dı ğı, ni ha ye tin de şa ka ya pıl dı ğı söy le ne cek tir. Sem pa ti nin, ki şi sel özel lik le rin, en te lek-tü el ba şa rı la rın ki şi ye avan taj sağ la ma sı yar gı lan maz ken; di şil gü zel lik ne de niy le il ti mas gör mek her za man suç içe rir.

Tek rar kul lan ma me se le si ne ge ri dö ne lim ve bil dik ör nek ler den bi ri ne ba ka lım. Zen gin adam la gü zel ka dı nın ev li li ğin de, ka dın sı nıf at la mak için ken di ni sat mış tır da, er ke ğin sırf gü zel li ği için bi riy le ev len me si yar gı kap sa mın da de ğil dir.7 Bu ör nek da ha ba sit alışve riş-

121

ler de de gö rü le bi lir. Ka dı nın ka pi ta li olan gü zel lik, ona bü rok ra si de ko lay lık, iş te mev ki, alış ve riş te pa zar lık gü cü sağ lar, bir de hi le baz lı-ğın su çu nu. Bu du rum da şu so ru la bi lir:

Eğer bir oyun var sa, iki ki şi lik ol ma sı ge rek mi yor mu? Ger çek te gü zel lik, tek ba şı na iş le vi olan bir şey de ğil dir; et ki si ni

de, bu et ki nin yö nü nü de gü zel li ğe ba kan ta raf be lir ler. Hem bun dan ya rar la nır da. He ye ca nın, ya şa ma ener ji si duy ma nın, mo ti ve ol ma-nın ni me ti ni be da va el de et mek is te ye rek, ama be da va ol du ğun da da hu zur suz ola rak. Ör ne ğin gü zel ka dı nın sı ra dan ko ca sı, ka rı sı nın ay rı ca zen gin ol ma sın dan pek de haz et mez. Ki şi sel üs tün lük açı-sın dan, o zen gin ol ma lı dır. Ta bii bu baş ka bir ni te lik le de den ge le-ne bi lir. Holl ywo od bu ne den le ‘ap tal sa rı şın’ tip le me si ni ya rat mış tır. Mari lyn Mon ro e hem on ca gü zel, hem de akıl lı ol say dı; part ner le ri he le ya kı şık lı de ğil ler se kar şı sın da faz la ezi lir, bu da se yir ci nin mo ra-li ni bo zar dı. Bu ne den le ger çek te er ke ğin kul la nıl mak tan de ğil, kul-la nı la cak bir özel li ği ol ma ma sın dan ya da bu kul la nıl ma nın kar şı lı-ğı nı is te di ği ka dar ala ma mak tan şi kâ yet çi ol du ğu nu söy le ye bi li riz.

Öte yan dan sis te min he le ki eko no mik alan lar da ka dı na de ğil, er ke ğe bi ri kim yap ma şan sı ta nı ma sın dan kay nak la nan ada let siz lik de akıl da tu tul ma lı dır. Er kek kul la nıl ma yı ger çek ten is te mi yor sa, ka-dı nın bu na ih ti yaç duy ma ya ca ğı bir dü ze ni ne den des tek le mi yor ve bu ger çek le şir se kaç ki şi ken di ni hu zur suz his se de cek?

Kı sa ca sı, il ti mas ger çek te be da va de ğil dir. Ka dın cin sel ca zi be nin gü cü nü hü küm gi ye rek kul la nır, er kek se ge ri ka lan her şe yin gü cü nü ken di ni yar gı la ma ih ti ya cı duy ma dan...

E- Nes ne leş me, Sü rek siz lik ve Umu dun Yor gun lu ğu

Ku zey Kaf kas ya Halk Des tan la rı nın ana ka rak te ri olan Tan rı ça Se te nay Gua şe; gü zel li ğin, bil ge li ğin, ak lın, sağ du yu nun, er de min sem bo lü dür. Tek ba şı na bir ka rar ve yar gı ma ka mı dır. Nart ku rul tay-la rın da, çö züm le ne me yen top lum sal so run lar onun du dak la rın dan çı kan si hir li birkaç söz le hal lo lur. Adı nı ve rip de ku la ğı na üf le me di-ği ço cuk ge ri ze kâ lı ol ma ya mah kûm dur. İs mi “se tın”, bı çak ver mek

122

söz cü ğün den kök alır. Nart kah ra man la rı na ön der lik eder, on la ra si lah, yö ne ti ci lik ve ün van da ğı tır. Gü zel li ğin ve bil ge li ğin bir le şi mi ef sa ne ler de on da ol du ğu ka dar hiç bir ka dın da ka bul gör me miş tir. Da ha doğ ru su Çer kes kav mi, Se te nay kim li ğin de ol du ğu gi bi, gü zel-lik le ak lın bi r a ra da ola ma ya ca ğı nı dü şün me yen tek kül tür dür, hat ta top lum sal me ka niz ma gü zel ka dı nın da ha akıl lı ol ma sı nı ta lep eder.

As lın da ka dın ze kâ sı, pek çok ma sal da öv güy le anı lır. Bil me ce so rup çöz me de, dil sel us ta lık ta ve zor du rum lar da er ke ğe akıl ve rip pra tik çö züm ler ya rat mak ta üs tü ne yok tur. Ama ge nel ola rak ya gü-zel li ğin, ya ze kâ nın ağır bas tı ğı nı gö rü rüz. Gü zel ka dın fem me fa ta-le de ğil se, ge nel lik le tıp kı bir an dro id gi bi ni te lik le ri ta sar lan mış ve ira de si as kı ya alın mış tır. Ze kâ sı ka bul edil di ğin de bi le yar dım cı öğe ol ma nın öte si ne ge çe mez. Çün kü “ira de” nes ne leş me ye izin ver mez. Gü zel lik nes ne leş ti rir, cin sel bir leş me ise mülk ol ma nın en önem li öl çü tü dür. Gü zel lik gi bi ek sik li ği nin so nuç la rı da öy le abar tı lır ki; dün ya nın en gü zel ka dın la rı bi le ken di le rin den emin ola ma dık la rı o “Ve nüs komp lek si” içi ne hap se dil miş tir. San ki gü zel li ğin yi ti mi, yaş-la nan ak tris ler de ol du ğu gi bi de ne yi min üs tün lü ğü ne rağ men on la rı sah ne den ayır ma sı el zem, do ğal bir ka bu ğu na çe kil me ce za sı nı hak et mek te dir. Hay ran la rı on lar dan akıl la rın da ki genç lik im ge le ri bo-zul ma sın di ye ke na ra çe ki le rek kı rı şan yüz le ri ni sak la ma la rı nı bir gö rev ola rak is ter. Ya rat tık la rı ha yal kı rık lı ğı na kar şı lık, hiç ol maz sa bu nu yap ma la rı ge re kir.8

“Hep genç ol ma ya ça lış mak ta genç li ği fe tiş leş ti ri ci bir yan var. Ge rek kül tür yo luy la ol sun ge rek müs tah zar lar la, böy le bir du rum-da genç lik ar tık o ki şi ye ait bir şey de ğil. Dı şa rı dan ek le nen, sü rek li bi çim len di ri len ve ta şı nan bir şey.”9

Ma sal da genç ka dı na, da ha son ra üze ri ne ya pı şa cak bir ze hir ol mak üze re dün ya nın “en” gü ze li sı fa tı ba ğış la nır. De ğer se çil mek üze re en faz la ol ma ya, ya ni baş ka la rı na, te kin siz bir ala na bağ lı dır. Kra li çe ay na ya gü zel li ği ni sey ret mek de ğil, dün ya nın en gü zel ka dı nı ol du ğu nu gör mek için ba kar. Top lu mun ba kı şı nı sim ge le yen ay na-ya her gün ay nı so ru yu sor ma sı da, za ma nın te kin siz li ğiy le il gi li dir.

123

“En gü zel” ol ma yı Pa muk Pren ses’e dev ret ti ği ni de “ay na nın gö rü-şü”nden öğ re nir. Cin sel ca zi be nin sü rek siz li ği nin ya rat tı ğı bu na lım, kum fır tı na sı gi bi il gi li il gi siz her şey de in ce çi zik ler aç mak ta dır.

“Gü zel ol mak, bek len ti ve kor kuy la çer çe ve len miş tab lo mü kem-mel li ğin de ki bir ânın pe şin den koş mak tır. (...)

Ka dı nın kum saa tiy le ya rı şa rak gü zel li ği ni ko ru ma ça ba sın da ki çe liş ki yi, Le wis Car rol’un Thro ugh The Loo king Glass (Ay na nın Öte-sin de) öy kü sün de ki dü şes ga yet iyi bir şe kil de ver mek te dir. Dü şes, Ali ce’e şöy le der: “Gör dü ğün gi bi bu ra da, ay nı yer de kal mak is ti yor-san bu nun en az iki ka tı bir hız da koş ma lı sın.”10

Ka dın cin sel li ği nin genç li ğe sı kış tı rıl ma sı, genç lik te umut suz ca –se çil miş, ya ra tıl mış de ğil de em po ze edil miş– gü zel li ğe doğ ru koş-ma ya, ama on dan as la emin ol ma ma ya ve son ra sın da da ma ni pü le edil miş bir yaş lı lı ğa sü rük ler. Dar bir sı nı rın içi ne hap sol muş kli-şe gü zel lik ta nı mı gi bi, gü zel olan da oyun da be lir ti len yer de dur-mak zo run da dır. Pe ki ama gü zel ol sa da bu nu his se de me yen, da ha sı komp leks le ri olan ka dın la rı ne bek ler? Bi rin ci si ken di ne yö nel ti len dav ra nış la rın ar dın da ki cin sel ta le bi gö re me di ği için olay la rı doğ-ru al gı la ya maz. İkin ci si, ken di si ne da ir her hoş nut suz lu ğu bir oyun, hat ta çir kin bir bö bür len me ya da il ti fat ta le bi ola rak gö rü lür. Bu ne den ler le de komp leks le ri ni aş ma da des tek ten yok sun ka la rak içe ka pa nır. Ger çi ca zi be si ne da ir yan sı ma lar ala rak bir par ça ra hat la sa da; il ti fat la rı rast lan tı sal ya da her an yi ti ri le bi lir gö rür, tat mi ni sü-rek siz dir. Gör sel li ğiy le il gi li ba kı şı ba ğım lı dır, dı şarıdan içe yan sır, bu ne den le de onay lan ma ya muh taç tır.

Ka dın gü zel li ği ne ve ri len öne min, es te ti ğe düş kün lük le sı nır lan-dı rıl ma sı bir ya nıl sa ma dır. Çün kü so kak la rın, ev le rin, ta be la la rın ya da alet ede va tın es te ti ği pek de umur san mı yor ve kar ma şa ya rat mı-yor. As lo lan cin sel ar zu nun mü da ha le si dir.

“İl kel di ye ni te len di ri len top lum lar da gü zel li ğe at fe di len öne min güç lü ol ma ma sı nın ne de ni, cin sel is te ği er te le mek si zin do yu ma ulaş-ma ola bi lir.”11

124

Gü zel li ğin be lir gin bir bi çim de gö ze çarp ma sı, or ta la ma nın dı-şın da ol ma nın yıp ra tı cı so nuç la rı nı da ya şa ta cak tır.

“Okul da il ke ‘or ta la ma nın ege men li ği’dir. Çok uzun ya da çok kı say sa nız, çok za yıf ya da çok şiş man sa nız, çok gü zel ya da çok çir-kin se niz, çok ze ki ya da ap tal sa nız, or ta la ma yı tem sil eden ege men ço cuk lar çe te si (ki bun lar ço ğun luk la oğ lan ço cuk la rın dan ve on la ra yar dak çı lık eden bir kaç kız dan olu şur) si zi der hal dış ta la ya cak, alay ko nu su ya pa cak, ge re kir se itip ka ka cak tır. Siz or ta la ma ya uy ma yı ka bul ede ne ka dar.”12

Gü zel ol mak, et ra fa kar şı uz la şıl mış bir so rum lu luk içe rir: Onu ko ru mak ve hep da ha faz la sı na koş mak. Gö rün tü nü zü or ta la ma ya çek mek, ne re dey se bir suç, hat ta za yıf lık tır. Ve or ta la ma ko nu sun da bir baş ka da yat ma da ha ba ki dir.

“ ‘Sı nı fın gü zel kı zı’, bü tün or ta la ma oğ lan ço cuk la rı nez din de müs tak bel fa hi şe dir. Bi raz bü yü dü ğün de ya bu yaf ta ya uy gun dav ran-mak zo run da his se de cek tir ken di ni, ya da içi ne ka pa nıp bir di zi cin sel dav ra nış bo zuk lu ğuy la yo lu na kör to pal de vam et me ye ça lı şa cak tır.”13

Gü zel ka dın ka rak ter de ğil, tip le me dir. Her han gi bir tip le me yi anış tı ran bir özel li ği gö rü lür se, he men o ste re oti pe bü tün ola rak tı-kış tı rı lır. Öz gün lü ğü yok tur Ya fem me fa ta le ola cak tır, ya ma sum gü-zel. Ca zi be si ni kul la nır sa, sı nıf at la ya rak pe ri ma sa lı nın bil lur köş kü-ne otu ra bi lir. Pren ses Dia na da ma sa lı gö rü nür kıl dı ğı için kit le le rin bun ca il gi si ni çek miş tir. Bü tün dün ya ay nı an da ek ran la ra kit len miş dü ğü nü nü sey re der ken, ha yal et me nin bir üst nok ta sı nı ya şar. Bu, ça ğın pe ri ma sa lı dır ve bu yüz den Dia na ano nim le şe rek mit ha li ne ge lir. Ardından dökülen hezeyanlı göz yaş la rı ise Dia na’nın ölü mü-nden çok pe ri ma sa lı nın yı kı lı şı na ağıt tır. As lın da hi kâ ye si ma sa lın an la tı mı nı kes ti ği ye re ka dar, tam da bir pe ri ma sa lı dır. An cak o aş-ka duy du ğu ge rek si ni min ya sak la ka pa tıl ma sı nı ka bul et mez. Öte yan dan yok sa yı lan ça tış ma lar, kay na na ve re ka bet te ki es ki sev gi li gö rün mez ol mak tan sıy rıl mış tır, bu ne den le de ma sal so na erer. Say-dam la şan ma sal, hi kâ ye ye dö nüş müş tür. Yi ne de iz le yi ci le ri yas tu-

125

tar ken ger çe ği red de dip ma sal duy gu su nun için de ya şa ma ya de vam eder. Onu özel kı lan ne ken di si, ne de ya şa dık la rı dır, ar ka sın da ki mi-tin sah ne len miş ol ma sı na du yu lan il gi dir.

Ça ğın ma sal la rı, de ği şen ih ti yaç la rı göz önün de tu ta rak ye ni kit le si için üre ti me de vam eder. Çağ daş pe ri ma sa lı ola rak su nu lan Pretty Wo man/Özel Bir Ka dın (Garry Mars hall; 1990), ken di ni de ği-şen pa za ra uy gun ola rak ta sar la mış tır. Ba ta ğa dü şen ya da bu kor ku-yu eze li ebe di ya şa yan ka dı nın her şe ye rağ men umu da da ir ta lep-le ri nin far kın da dır. Fil min do ğa üs tü güç ler ha riç, tüm denk lem le ri pe ri ma sa lı şab lo nu na uyar. Yi ne fa kir ve gü zel kız, zen gin ve ya kı-şık lı er kek, bir den bi re de ği şen ta lih, dö nü şüm (ucuz fa hi şe gö rün tü-sün den asil ka dın tip le me si ne yük se liş), kur ta ran-kur ta rı lan iliş ki si, ada mın ha ya ta ka dın la ge ri dö nü şü, ka dı nın hak et ti ği de ğe ri an cak er kek le ya ka la yı şı sa bit tir. Tek fark, ka dı nın fa hi şe ol ma sı dır. Böy le-ce ma sal, yal nız ca iyi ev kız la rı nın hak kı ol mak tan çı ka rı lır. As lın da film, ka dı nı pek de fa hi şe ola rak dü şün me ye izin ver mez. O as lın da bir ‘iyi kalp li, ma sum, ko run ma ya muh taç, saf ve ma sum gü zel’dir.

Gü zel lik ma sal lar da en çok iş le nen ko nu la rın ba şın da gel me si ne rağ men Çir kin Ör dek Yav ru su dı şın da ki ör nek ler de hak kın da her-han gi bir dü şün ce üre til mez. Yan lış lık la ör dek le rin ara sın da do ğan ku ğu, sü rek li iti lip ka kı lır, çün kü baş ka bir tü rün gü zel lik ve ba şa rı öl çüt le ri ne gö re yar gı lan mak ta dır. Çir kin ör dek yav ru su fark lı ola-nın, So may’ın söz et ti ği gi bi or ta la ma nın ik ti da rın ca ezil me si ni ve gü zel li ğin na sıl za lim bir bas kı ara cı ol du ğu nu an la tır ken, hem ya-ra nın açı ğa çık ma sı nı, hem de kla sik ma sal lar da alı şık ol ma dı ğı mız ka dar de rin le me si ne ka rak ter tah li li ya pıl ma sı nı ve ay rın tı la rın iş-len me si ni sağ lar.

“Bir den bir ör dek yak laş tı ve onu boy nun dan ısır dı. – Onu ra hat bı rak, de di ana, kim se ye kö tü lük et mi yor ki... – Ha yır, de di, ısı ran ör dek, kim se ye za ra rı do kun mu yor am ma, çok iri ve gü lünç, onu tar tak la mak ge rek.

(...)

– ... gü zel de ğil ama iyi huy lu, di ğer le ri gi bi de iyi yü zü yor. (…)

126

Ay rı ca bu bir er kek ör dek, o ka dar öne mi de yok! Güç lü ola ca ğı na, ha ya tı nı ka za na ca ğı na ina nı yo rum.” (Vur gu lar ba na ait tir.)14

An ne hi ma ye ci dir, yi ne de çir kin yav ru nun ar ka dan yü rü me si-ni is ter. Ör dek ler ısı rır, ta vuk lar ga ga lar, hay van la ra yem ve ren kız tek me ler. So nun da çit le rin üze rin den uçar ve hız la ko şa rak ya ban ör dek le ri nin ba tak lı ğı na sı ğı nır. “Ger çek ten de çok çir kin sin ama bi-ze vız ge lir, ye ter ki içi miz den bi riy le ev len me,” di ye rek onu ka bul eder ler. Ama çir kin ör dek yav ru su bu ra dan da ay rı la cak, baş ka la rı na ben ze me di ği için hor gö rü le ce ği pek çok yer den bir di ğe ri ne doğ ru yol ala cak tır. So nun da sı cak ül ke le re göç eden ku ğu la ra rast la yın ca, ilk kez güç lü bir tep ki ve re rek on la ra doğ ru hay kı rır. An cak ne kıs-ka nır, ne de on lar gi bi ol ma yı ha yal eder. Tek is te di ği, onu ara la rı na al ma la rı dır. Don mak üze rey ken bir çift çi onu bu la rak evi ne gö tü rür. Ço cuk la rı onun la oy na mak is te yin ce, yav ru ör dek bu nun ye ni bir kö tü lü ğün baş lan gı cı ol du ğu nu sa nıp yi ne ka çar. Kı şı ol duk ça zor ge çi ren yav ru, ilk ba har da bir kez da ha ku ğu la rı gö rür. O ka dar he-ye can la nır ki, ken di ni on la rın ara sı na kat mak tan ala maz. Ki bu ra da da hır pa la na ca ğı nı, da ha sı öl dü rü le ce ği ni dü şün mek te dir. Ve on lar ta ra fın dan öl dü rül me yi ter cih ede rek ba şı nı önü ne eğer. Ora da ken-di yan sı ma sı nı, ya ni bir ku ğu yu gö rür. Di ğer ku ğu lar onu say gıy la kar şı lar, et ra fın da top la nıp boy nu nu ok şar ve ço cuk lar ona ek mek atar ken, onun en gü zel ku ğu ol du ğu nu söy lerler.

Bu ma sal bir za lim li ği an lat ma nın ya nı sı ra, ne den le ri ni de açık-lar. Her kes yal nız ca ken di ne ben zer ola nı onay la mak ta ve yal nız ca ken di tü rü nün ye te nek le ri ni kut sa mak ta dır. Bun lar da tıp kı gü zel lik gi bi, an cak ken di ye rin de de ğe ri bi li nen, di ğer le rin ce de bağ naz ca hır pa la nan ni te lik ler dir, ama esas ola nın de ğe ri ni de ğiş tir mez ler. Be-tim le me ler de ki ay rın tı cı lık ve ger çek çi lik, ma sa lı ha yat la eş leş tir mek açı sın dan eş siz dir. Ma sal, ay kı rı ola na ya pı lan hak sız lı ğı ve de ği şi-min umu du nu an lat ma sı açı sın dan da fark lı dır. O gü zel li ğe bir den-bi re sa hip ol ma dı ğı gi bi, içi ne atıl dı ğı bu na lım dan onu çı ka ran da bir baş ka sı nın yar dı mı de ğil, ken di ne ait bir ni te lik tir ve ken di ne uy gun ola na doğ ru bir ha re ket, bir edim öne rir. Pa muk Pren ses ve mua-dil le ri ise, mü ca de le et me den, dı şa rı dan ge len kur tu lu şa inan dı rır.

127

Son ola rak sı kın tı la rı üze rin de pek du rul ma yan bir ko nu olan gü zel-lik le il gi li ola rak, As fur’u an mak ge rek. Bu ma sal ken din den baş ka bir açık la ma ya ge rek duy ma dı ğı için ek te su nul mak la ye ti nil miş tir.15 Ac cra’da ge çen şu hi kâ ye nin it ha fıy la bir lik te…

“Yü zü döv me liy di. Ku zey li Nan ka ni ka bi le sin den miş ve ku zey-li ler ço cuk la rı nın yü zü nü ya ra lar lar. Bu bir âdet, gü ney li ka bi le le rin ku zey li le ri fet he de rek on la rı kö le ola rak sat tık la rı za ma na dek geç-mi şe uza nı yor; böy le ce ku zey li ler ken di le ri ni sa tı la ma ya cak bir ma la dö nüş tür mek için alın la rı nı, ya nak la rı nı ve bu run la rı nı ya ra la ma ya baş la mış lar. Nan ka ni di lin de çir kin ile öz gür için ay nı söz cük ler kul-la nı lı yor. Eş an lam lı söz cük ler.”16

128

DİPNOTLAR

1 Witt gens te in; Yan De ği ni ler, sf. 39.

2 Gü zel li ğin bah tıy la il gi li bir baş ka is tis nai mi tos da Yu nan mi to lo ji sin de ki Pskykhe’ye ait tir. Af ro dit’in bi le kıs kan dı ğı gü zel li ğiy le Psykhe, mut lu lu ğa sa hip ola ma mış tı. Halk, önün de diz çö ke cek ka dar hay ran dı ona; ama her ke sin say gıy la iz le di ği bu gü-zel li ğe yak laş ma ya kim se ce sa ret ede mi yor, ku sur lu gü zel lik le riy le kız kar deş le ri kı sa sü re de ko ca bu lur ken, ru hu tem sil eden Psykhe’ye ta lip çık ma dı ğı için ana ba ba yas tu tu yor du. So nun da kim li ği ni ve is mi ni giz le ye rek Eros onun la ev len di ama Psykhe için gü zel lik, ön ce yal nız lığa, kız kar deş le ri nin bi le düş man ca kıs kanç lı ğı nın ar dın-dan da do lay lı ola rak aş kın kay bı na ne den ola cak tı.

3 “Kar şı Ma sal” te ri mi ni, kla sik ma sal la rı ters yüz ede rek ye ni den bi çim len di ren ya da onun öğe le ri ne, ile ti le ri ne atıf ar la iler le yen ya pı lar için kul la nı yo rum. Kar şı ma sal ge-nel lik le top lum sal cin si yet rol le ri üze ri ne odak la nır. Bun lar, ke mik leş miş ya pı yı yık-mak, oku yu cu yu es ki met ne ya ban cı laş tı ra rak, ile ti le ri ni sor gu la ma sı nı sağ la mak ama-cı nı ta şı yan an la tı lar dır. Ör ne ğin Pa muk Pren ses’in cü ce le rin ka pı sı na çar pa rak be yin trav ma sı ge çir me si ve ki şi lik de ğiş tir me si, bi ze bu ma sa lı eleş tir mek için ye ni bir öy kü ala nı açar. Öpüş tük le rin de pren ses de kur ba ğa olur vs. Shrek se ri si nin özel lik le bi rin ci si ise gör sel bir kar şı ma sal ola rak tü rü nün en ba şa rı lı ör nek le rin den bi ri dir.

4 Ja nusz Korc zak; Bir ço cuk na sıl se vil me li: Ai le de Ço cuk, Çe vi ren: De niz K. Ça kı cı, (An ka ra, Ütop ya Ya yın la rı, 2000) sf. 25-26.

5 J.M. Co et ze e; Utanç, (İstanbul: Can Ya yın la rı, 2001) Çe vi ren: İlk nur Öz de mir, sf. 23-24.

6 Meh met Can Do ğan; “Cin sel li ğe Üç Kıs kaç, Üç Ce za” Kül Öy kü, Ma yıs-Ha zi ran 2003, sf. 17.

7 Sha ron Sto ne’la sev gi li si ara sın da şöy le bir ko nuş ma geç ti ği ri va yet edi lir: “Eğer bu ka dar zen gin ol ma say dım, yi ne de be nim le bir lik te olur muy dun?” / “Pe ki ya ben bu ka dar gü zel ol ma say dım?”

8 Star Ga ze te si (23 Tem muz 2006) bi rin ci say fa da Türk si ne ma sı nın “unu tul maz” yıl-dı zı di ye söz et ti ği Fi liz Akın’ın şöy le ko nuş tu ğu nu söy lü yor: “Ar tık ye ni film çek-me ye ce ğim. Hay ran la rı mın be ni es ki si gi bi ha tır la ma sı nı is ti yo rum. Bu ne den le de ge len tüm tek lif e ri ge ri çe vi ri yo rum.” Ga ze te nin Pa zar Eki’nde ki rö por taj da ise Fi liz Akın’ın hiç de bu an la ma gel me ye cek söz le ri şöy le: “Tek lif er olu yor ama si ne ma di zi is te mi yo rum. Çün kü bi zim bir dev ri miz var dı. Kla sik ol du o film ler. Öy le bir de vir de kal dık, öy le kal sın is ti yo rum.” Akın rö por ta jın de va mın da elin de ay nay la do la şan tip-ler den nef ret et ti ği ni, ka dı nın gü zel ol mak zo run da de ğil, gü zel li ğe me rak lı ol du ğu nu söy lü yor ve ge nel ola rak da gü zel li ğe ta kın tı lı ol ma dı ğı iz le ni mi ve ren ko nuş ma lar ya pı yor.

9 Mel tem Ahıs ka; “Genç Ola ma yan Genç ler Üze ri ne Bir De ne me” Def er, Yaz 1999, sa yı 37 sf. 11.

129

10 Tsee lon; Ka dın lık Mas ke si, sf. 138, 123.

11 Geç tan; Ha yat, sf. 105.

12 So may; Şar kı Oku ma Ki ta bı, sf. 86.

13 ibid, sf. 87.

14 An der sen; An der sen’den Ma sal lar, Çe vi ren: Me ral Agiş, Va hi de Omay, (İs tan bul: İn-kı lâp ve Aka Ki ta be vi, 1982) sf. 37.

Ma sa lın fark lı me tin le rin de de bu ko nuş ma alın ma sı na rağ men, çir kin ör dek yav ru-su nun kız ço cuk ola rak dü şü nül me si, bi ze gü zel lik ve ka dın ara sın da ku ru lan oto ma-tik ba ğı anım sa tır.

15 Bu ano nim ma sal ta ra fım ca ye ni den ya zıl mış tır, bu ne den le de ba zı ki şi sel ek le me ler içe re bi lir. Ay rı ca söz ko nu su ku şa ve ri len isim de ba na ait tir ve ma sal baş ka isim ler le de anı lı yor ola bi lir.

16 Ryszard Ka pus cins ki; Fut bol Sa va şı Çe vi ren: Gül Ça ğa lı Gü ven, (İs tan bul, Om Ya yın-la rı, 2000) sf. 9.

130

V I I

E v l i l i k

Ora da ya şa nan her kon fo run be de li bil gi ye iha net tir bu gün, en kü çük sı ğın ma duy gu su na bi le ai le çı kar la rı nın küf lü ko ku su ka rış mak ta dır.1

Kla sik ma sal ti pi, ni hai amaç ola rak sun du ğu ev li li ği ko ru mak için ön lem ler alır ken us ta ca yön tem ler kul la nır. Ta bii bu ra da kut sa-nan yal nız ca ilk ev li lik tir. İkin ci ev li lik ler de, hi kâ ye ye her za man bir ma raz ek le nir. Bu ide olo ji nin en önem li ko lon la rın dan bi ri de, ro-man tik bir ta sa rım ola rak ilk aş kın unu tul maz lı ğı dır. Böy le ce ilk aş-kın mey ve si olan ev li lik te eş ler da ha son ra iliş ki yi ye ter siz gör se bi le, bir baş ka sı nın da ha iyi ol ma ya ca ğı, ek sik lik duy gu su ve re ce ği dü şün-ce siy le her han gi bir edim de bu lun ma ya cak tır. Eğer da ha ön ce baş ka bi ri ne il gi duy duy sa da, ko lay lık la onun ger çek aşk ol ma dı ğı söy le ne-rek fe rah lık ka za nı la bi lir. Ka çı rı lan ka dı nın da ha son ra hiç bir ikir cik-te kal mak sı zın ilk ko ca sı na ge ri dön me si de, bu gö rüş ten des tek alır.2

Ma sal lar da ikin ci ev li li ği ya pan ka dı nın kö tü lü ğü, ya ni üvey an ne yal nız ca ilk sel ola nın doğ ru lu ğu nu ka nıt la mak için faz la sıy la ve ri su-nar. Üvey an ne kö tü, ba ba da bu ka dı nı seç ti ği için ha ta lı dır. An cak Do ğu ma sal la rın da, er ke ğin po li ga mik ya şan tı sı için böy le bir öner-

131

me yok tur. Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nda, ba zen ka dı nın ku ma sın dan çok hoş lan dı ğı na, onu kız kar de şim di ye ça ğır dı ğı na, hat ta ko ca sı na bu ikin ci ev li lik için des tek ver di ği ne şa hit olu ruz.

Ma sal da ev li lik, her der din de va sı nı içe rir. Çir kin gü zel le şir, yok-sul zen gin le şir, kö tü huy lar dü ze lir, düş man lar ce za lan dı rı lır. Ev li lik sta tü ka zan ma nın, sı nıf at la ma nın en hız lı ve en ke sin so nuç ve ren yön te mi dir. Tüm ek sik ler ta mam lan mış, hat ta gös te riş bo yu tun da bir ka za nım sağ lan mış tır. Ay kı rı kız ço cuk la rı ise Dan se den On iki Pren ses’te ol du ğu gi bi ev li lik le eh li leş ti ri lir. Bü tün bun lar, mut lu son-da bı ra kı lan ve ge li şi mi hak kın da bil gi ye sa hip ol ma dı ğı mız ma sal lar için ge çer li dir. Ev li li ğin de va mın da ise şu tür bir ek sik lik sık ça iş le-nir: Er kek, eve ye te rin ce yi ye cek ge tir mi yor dur ve bir üçün cü ki şi nin yar dı mıy la ce za lan dı rı la rak bu hu yun dan vaz ge çer.

Bu pro to ti pe Ha tay ma sal la rın dan bir ör nek su na cak olur sak, Mut fak Pe ri si’nde ki ka dın ha ya tın da dol ma yı ilk kez kom şu la rın da gö rür. Ona acı yan kom şu la rı nın ge tir di ği dol ma dan bir ta ne alır, ama ko ca sı ol ma dan ye me ye içi el ver me di ği için ka la nı nı bir lik te ye-mek üze re sak lar. An cak ko ca sı bu na sert bir tep ki ve rir: “Bak bun-la rın adı dol ma, bir ta ne si ni bi le yer sen oros pu olur sun.”3 Ka dın çö pe atı lan dol ma nın ta dı nı unu ta maz ve ma dem oros pu ol dum di ye rek, di ğer le ri ni de çı ka rıp yer. Birkaç gün son ra vit ri ni ne ba kar ken ta-nış tı ğı ka sa ba, olan bi te ni an la tır. Ka sap iyi kalp li dir, ka dı na acır ve ona oros pu ol ma dı ğı nı, ko ca sı eve hiç ye mek ge tir me di ği için böy le dü şün dü ğü nü söy ler. Ge ce bir te ne ke pek mez sü rü nüp üze ri ne de pa muk la rı ya pış tır mış ol du ğu hal de, ka dı nın açık bı rak tı ğı ka pı dan içe ri gi rer. Ken di ni mut fak pe ri si ola rak ta nı tıp ev de ye mek piş me-di ği için kız dı ğı ko ca yı bir gü zel dö ver. Er te si gün adam mut fa ğa ye-mek ler sa çar, ama mut fak pe ri si bu dav ra nı şı na da kı zıp onu yi ne dö ver. O ko kuy la doy mak ta dır, adam ye me ği pi şi rip ka rı sıy la ye me-li dir. Böy le ce ev de her gün ye mek piş me ye baş lar.

Bu ma sal ben zer bir kur guy la pek çok kez tek rar la nır. Ko ca nın ev li lik te ki en önem li gö re vi eko no mik olan dır ve yal nız ca bu ko nu-da ce za alır. An cak cin sel li ğin za ten çok önem li ol du ğu ve es te tik bir por nog ra fi nin dai ma hü küm sür dü ğü Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nda

132

er ke ğin cin sel ye ter siz li ği de za lim ce yer den ye re ça lı nır. Hint’in Bo-şan ma sı ta ma men bu ko nu üze rin den kur gu lan mış tır. Bir ka ra ca-nın ki ne ben ze yen gü zel li ği nam sa lan Hint, Irak va li si El-Hac cac’la ev len di ri lir. An cak ko ca sı nın bir ku su ru var dır.

“Ve dün ya ya kı çı tı ka nık ve zeb bi bi çim siz ola rak gel miş bu lu-nu yor muş. Ve ya pı sı böy le ol du ğun dan, ço cuk ya şa ma yı red det mek üze re iken, Şey tan, ana sı na, in san şek lin de gö rün müş ve ço cu ğu nun ya şa ma sı nı is ti yor sa, ona süt ye ri ne iki ka ra ke çi nin, bir ka ra te ke-nin ve bir ka ra yı la nın ka nı nı içir me si ni öner miş. Ana da bu öne ri yi ka bul ede rek is te di ği et ki yi sağ la mış, ama ke sin lik le, Tan rı’nın de ğil, Şey tan’ın ve ri si ola rak, yi ne de cin sel güç süz lük ve bi çim siz lik ço cu ğa öz gü kal mış...” (Vur gu lar ba na ait tir.)4

El Hac cac, içi ni ar zu ka vur du ğu hal de ona do kun ma ya ce sa ret et-mek si zin sa de ce gün düz le ri ka rı sı nın eş siz gü zel li ği ni sey re der. Çok geç me den bu dav ra nı şın ne de ni ni an la yan Hint şu di ze le ri okur ken, ko ca sı onu işi tir.

“Hint! Soy lu Arap ka nın dan doğ muş kıs rak ol san da, se fil bir ka tır la ya şa ma ya hü küm lü sün iş te! Oh! Be ni bu lal ren gi ku maş tan kur ta rın, de ve tü yün den ka ba giy si le ri mi ge ri ve rin!

...

Ve ka bi le nin ars lan ka nıy la bes len miş genç le ri güç lü dür ve ars lan-lar ka dar ya kı şık lı dır!

Bu ra day sa, Hint ar dın da bir ürün bı rak mak sı zın se fil bir ka tı rın ya nın da ölüp gi de cek.”5

El-Hac cac, düş kı rık lı ğıy la do lu, bo şan mak üze re ka dı ya gi der. Hint ha be re öy le se vi nir ki, ken di si ne gön de ri len meh ri6 ha ber ci ye ve rir. Bu sı ra da gü zel li ği nin öv gü sü nü işi ten ha li fe ona ev len me tek-lif eder ve ara la rın da şöy le bir ya zış ma ge çer:

Hint: Bil ki, ey Emir-ül-Mü mi nin, kok la mak için bur nuy la do ku-na rak kö pek tes ti yi kir let miş tir!

133

Ha li fe: Ey Hint, eğer kö pek bur nuy la do ku na rak tes ti yi kir let miş-se, onu ye di kez yı ka rız ve kul la nım sağ la ya rak te miz le riz!

Hint: ...tek bir ko şul la sa na gel mek üze re yo la çı ka rım; o da, El-Hac cac’ın bu yol cu luk bo yun ca de ve mi, diz gi ni ni tu ta rak sa ra yı na ka dar gö tür me si dir!”7

Bu mek tup ha li fe yi da ha da gül dü rür. Ker van yo la çık tı ğın da Hint yol bo yu es ki ko ca sıy la eğ le nir, son ola rak ça mu ra bir al tın di-nar fır la tır.

“Ve es ki ko ca sı na dö ne rek ona, “Ey Asa let li, ba na şu gü müş par-ça sı nı ve ri ver!” de miş. El-Hac cac da yer den pa ra yı ala rak onu “Bu bir gü müş par ça sı de ğil, bir al tın di nar!” di ye rek Hint’e uzat mış. Hint de, gül mek ten ka tı la rak, “Ça mu run ki ri ne kar şın gü mü şü al tı na çe-vi ren Tan rı’ya öv gü ler ol sun!” di ye hay kır mış.”

Er ke ğe kar şı acı ma sız lı ğı bu den li ile ri ye gö tü ren pek faz la ma sal yok tur. Bu iki ör nek te ev li lik te er ke ğin ku su ru ola rak eko no mik ve cin sel ye ter siz lik gö rü nü yor. Ki ev li lik te cin sel li ğin açık an la tı mı nın yal nız ca Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nda yü cel ti le rek, iş tah ka bar tı cı bir an la tım la su nul du ğu nu, ka dın da ki şeh ve tin öze llik le ye ni ev li ler de övül dü ğü nü, Cû ha’nın hi kâ ye sin de ise aşı rı ya ka çan ka dı na na zi re edil di ği ni gö rü rüz.8

Ka dı nın ev li lik te ki te mel ku sur la rı ise dır dır cı lık, aç göz lü lük ve sa da kat siz lik çev re sin de iş le nir ve yi ne pro to tip ma sal lar söz ko nu-su dur. Grimm Kar deş ler’in Ba lık çı’yla Ka rı sı ma sa lın da, onu ser best bı ra kır sa her di le ği ni ye ri ne ge tir me yi vaat e den ba lık tan hiç bir şey is te me yen ba lık çı ya kar şın ka rı sı Alis ta mah kâr dır. Ön ce bir ku lü be, son ra bir şa to; kral, im pa ra tor, der ken pa pa, ye tin me ye rek gü neş le ayın efen di si ol mak is ter. Bu son is tek kar şı sın da ba lık, “Öy ley se ko-vu ğu na dön!” der ve sa hip ol duk la rı her şe yi yi ti rir ler.

İlet ken lik özel li ği ne sa hip olan ma sal lar, ay nı is ke let üze ri ne fark lı ten de göv de ler gi ye rek dün ya nın her ye rin de do la nır. Sık ça iş le nen ka dı nın sa da kat siz li ği de ay nı ma sa lın çe şit li ver si yon la rıy la Hint-Türk ve Av ru pa kül tü rün de ço ğal mış tır. Hint ver si yo nu şöy le dir: Zen gin bir tüc car oğ lu nun ba ba sı, an ne si ölün ce baş ka bir ka dın la

134

ev le nir ve onu ev den ko var. Oğ lan ka rı sıy la bir lik te or man da ya şa-mak üze re yo la çı kar. Yiyecekleri tükenince; ka rı sı nı ken di etiy le, ka-nıy la bes le ye rek can lı tu tar. Kö tü ka dın da ko ca sı nın eti ni yi yip ka nı-nı iç me yi red det mez. Oğ lan, yı kan mak için neh re git ti ğin de, akın tı da sü rük le nen, el le ri ayak la rı ke sil miş sa kat bir adam gö rür. Aç lık tan ve yor gun luk tan bit kin ol ma sı na rağ men onu kur ta rır. Bir gün ko ca, her za man ki gi bi yi ye cek ara ma ya git ti ğin de, yal nız ka lan ka rı sı sa-kat ada ma âşık olur. Son ra da ko ca sı nı ken di si ne ilaç ola cak bir bit ki için, ot lar dan bir ip le de re ya ta ğı na in me ye ra zı eder. Tam ya rı yol da, ağa ca bağ la nan ipi çö zer. Akın tı ya ka pı lan adam, çok uzak lar da ki bir şeh rin ya kı nın da ka ra ya çı kar. Bu şeh rin kra lı öl müş tür ve ye ni kra lı bir fil se çe cek tir. Fil on da tan rı sal be lir ti ler gö re rek alıp sır tı na ko yar. Oğ lan tah ta çı kın ca adil ve bil ge bir kral gi bi dav ra nır. Çev re sin de ki bir çok gü zel ve çe ki ci ka dı na ka pıl maz. Ka rı sı ise sa kat sev gi li si ni sır-tı na bağ la yıp di yar di yar do la şır ken bu ken te ge lir. “Düş man la rın ca el le ri ayak la rı ke sil miş bu adam, be nim ko cam dır. Ben onun sa dık ka rı sı ve tek des te ği yim,” di ye rek di len mek te dir. Ko ca sı na böy le sa da-kat le bağ lı olan ka dın dan tüm kent et ki le nir. Öy kü le ri dil den di le do-la şır, böy le ce kra lın sa ra yı na çağ rı lır lar. Ko ca sı, la net ler yağ dı rır ona: “İn san yi yen ya ra tık gi bi se ni bes le ye rek ben adam ede me dim de, şu sa kat adam el siz ayak sız ken se ni ev cil leş tir di, sır tı na bi nip se ni yük hay va nı ola rak mı kul lan dı?” Halk öf ke li dir, ka dı nı ken tin ge le nek le-rin ce bur nu nu ve ku lak la rı nı ke se rek ce za lan dı rır, dam ga lar ve sa kat adam la bir lik te kent ten ko var.9

Bu pro to tip ma sa lın ba zı ver si yon la rın da ko ca ka rı sı nın iyi leş me-si için öm rü nün ya rı sı nı ve rir. Hint an la tı mın da ikin ci adam sa kat ya da cü ce, Grimm ma sa lın da ge mi kap ta nı, Ana do lu’da ise be zir gân... Bu öy küy le pek çok ba kım dan ke si şen bir di ğer öy kü le me bi çi min de de çift le ri ayı ran, ço cuk la rın kay bol ma sı na ne den olan ikin ci adam hi ley le ka dı nı esir al mış, ko ca sı ise uzak bir mem le ke te sü rük len di ği ve bü yük se fa let çek ti ği bir ma ce ra ya şa mış tır. Ta li hi onu ge nel lik le yu ka rı da ki gi bi bir hay va nın se çi miy le kral ya par. Şans ar tık bü yü-müş olan ço cuk la rı an ne ba bay la kar şı laş tı rır, ger çek ler açı ğa çı kar, ai le ye ni den bir le şir ve kö tü adam ce za lan dı rı lır.

135

Bir baş ka pro to tip ma sal kur gu sun da, kıs ka nı lan ka dı na sa da kat-siz lik if ti ra sı atı lır. Ya da çok gü zel ço cuk lar do ğur muş ol ma sı na rağ-men, bu ço cuk lar hay van lar la de ğiş ti ri lir. Ba zen de ka dı nın ağ zı na kan sü rü lür, be be ka çı rı lır ve ka dı nın ço cu ğu nu ye di ği (ka dın kor-ku sun da iş le di ği miz im ge nin tek ra rı) söy le nir. Bu du rum da er kek ka dı nı ya ko var, ya zin da na atar, ya da bir çu ku ra gö müp, yal nız ca bu la şık su la rıy la bes len me si ne izin ve rir. Ço cuk lar ise baş ka la rın ca hi ma ye edi lir, çok iyi ye tiş ti ri lir, adam ken di ço cuk la rı ol du ğu nu bil-me den on la ra hay ran ka lır, der ken ger çek ler an la şı lır, ka dı na hak kı tes lim edi lir, ai le ye ni den bir le şir. Sa da kat siz lik if ti ra sın da ki oyun da açı ğa çı kın ca ay nı son, ay nı ay rın tı lar la ya şa nır. Ba zen de ka dın kü-çük çap kın lı ğı na ve ri len aşı rı ce za yı, gün olup dev ran dö nün ce, ko-ca sı nın önü ne hi le li bir yön tem le ay nı so ru yu çı ka ra rak ya nıt lar.10

Ka dı nın ev li lik için de hor gö rül me si ne kar şı in ti ka mı nı ma sal ara cı lı ğıy la al dı ğı pro to tip ma sal lar dan bi ri var dır ki, so nuy la fark lı-lık gös te rir. Pa di şa hın oğ lu bah çe le rin de ki pem be be yaz bir el ma yı o ka dar be ğe nir ki, il la da el ma ya nak lı bir kız is ter. Uzun sü re arayıp, an ca el ma ya nak lı yok sul bir kız bu la bi lir ler. Kı zın yok sul lu ğu na boş ve rip kırk gün, kırk ge ce dü ğün ya par lar. Ger dek ge ce si şeh za de bir gün ön ce ha vuz da bek le tip iyi ce sert leş tir di ği, ha zi ran ağa cın dan ya-pıl mış kırk çu buk la, çu buk la rın hep si kı rı lın ca ya ka dar kı zı dö ver. Kız ba yı lıp dü şer, oğ lan da ken di oda sı na gi der. Son ra sın da da böy le yok sul bir kız la ev len me yi ken di ne ye di re me yen oğ lan, her ge ce kı za da yak at ma ya de vam eder. Kız sus kun dur, kim se ye bir şey söy le mez ama en so nun da da ya na ma yıp olan la rı an ne si ne an la tır. An ne si ona ge ce çu bu ğu kocasının elin den alıp şöy le de me si ni öne rir: “Ben yok-sul bir kı zım, be ni kim ol sa dö ver. Eğer sen er kek sen git, Ye men Pa-di şa hı nın kı zı nı al da onu döv ba ka lım.”

Oğ lan Ye men’e gi der, kız da er kek el bi se le ri gi yip giz li ce ay nı yo la dü şer. Ye men Pa di şa hı kı zı nı an cak onu ko nuş tu ra bi len bi ri ne ve-re cek tir. Bu uğur da pek çok baş boy nun dan ol muş tur. El ma ya nak lı kız, tür lü hi le ler le pa di şah kı zı nı alıp yo la çık ma yı ba şa rır. He men ön ce sin de de ar tık bir at uşa ğı olan ko ca sı nı hiz me ti ne al mak üze re pa di şah tan is te miş tir. Ko nak la dık la rı yer de se yi se ağır bir uy ku ila cı

136

içi rir, ar ka sı na dam ga vu rur ve üze rin de ki le ri ken di şeh za de el bi se-le riy le de ğiş ti re rek, or ta dan kay bo lur.

Ko ca sı nı es ki efen di sa nır her kes, o da se si ni çı kar maz. Ko ca, Ye-men Pa di şa hı nın kı zı nı al dım di ye bö bür le ne rek sa ra yı na ge ri dö ner. Dö ner dön mez de çok tan eve gel miş olan ka rı sı nı bu lur, yi ne döv-me ye kal kar. Bu nun üze ri ne kız önü ne se yis el bi se le ri ni atar, ar ka-sın da ki dam ga yı gös te rir. Oğ lan onu af fet me si ve bu sır rı kim se ye söy le me me si için yal va rır. İs ter se, ye ni den ev len me ye ha zır dır. Ama kız der ki: “Var git, sen ar tık be nim dün ya ah ret kar de şim sin. Bu sır-rı nı da sak la rım, ama bir şart la, bu ül ke yi ben yö ne te ce ğim. Sen de Ye men Pa di şa hı’nın kı zıy la ev le nip sa ray da otu ra bi lir sin, fa kat hiç bir şe ye ka rış ma ya cak sın.” Oğ lan ça re siz ko şul la rı ka bul eder, kız da ül-ke ye sul tan olur.11

Ka dın la rın en tri ka ya olan eği li mi nin, öz ben lik le ri ni yı kan bir ya-şan tı dan ener ji al dı ğı açık. Yi ti ril miş ya da bü tü nüy le ya şan ma sı na izin ve ril me miş olan ben lik ya ha yal gü cü ara cı lı ğıy la su ni te nef fü-se ya da en tri kay la ya şa mı tüm den de ğiş tir me ye ça lı şı yor. Böy le ce ha yal gü cü nün ge çi ci tat min le ri ne ya da en tri ka nın ki şi lik ma ni pü-las yo nu na uğ ru yor; eğer ger çek ten de bu na uy gun bir kim li ği var sa kök lü bir ta ri hi olan en tri ka kül tü rü ne ko lay lık la dâ hil olu yor. Ör-ne ği miz de ki Di yar ba kır’dan der le nen ma sal da ise, ka dın –da ha çok ala ya ve is pa ta dö nük– in ti ka mı nın pe şin de faz la do lan mı yor. İliş ki-siz ka la bi le ce ği ye ni bir for mül bu la rak, ne olur sa ol sun er ke ğe ge-ri dön me ve ora da tek rar tek rar aşa ğı la nan kim li ği nin onay lan ma sı için ça ba la ma dav ra nı şı nı da gös ter mi yor. Ya ra yı te da vi edi p ye ni bir ya şam ku ru yor. Üstelik ya şa mı nı bu ha le ge ti ren sos yal-si ya sal örün-tü de yö ne ti ci ko nu mu na geç me yi se çe rek!

Ka dın en tri ka sı nın eğ len ce li, yar gı lan ma yan bir bi çim de an la tıl-dı ğı, ol duk ça ay kı rı bir ma sal da ha var ki, ma sal dan ya da fık ra dan baş ka hiç bir araç la an la tıl ma sı, ge le nek sel bir ya pı için de müm kün ol maz dı.

Ev vel za man için de iki ko ca lı bir ka dın var mış. Ko ca la rın dan bi ri hır sız, bi ri yan ke si ciy miş. Hır sız ola nı ge ce ça lı şır, sa bah ge lir; yan ke si ci ise gün düz ça lı şır, ak şam eve dö ner miş. Ka dın ko ca la rın-

137

dan bi ri ni so kak ka pı sın dan işe uğur lar, di ğe ri ni bah çe ka pı sın dan eve alır mış. Pi şi rip ko tar dık la rı nın ya rı sı nı bi ri ne, ya rı sı nı öte ki ne çı ka rır, dü ze ni ni do la bı nı kur muş, tı kır tı kır yü rü tür müş. Böy le si ne us ta lık lı, ba şı çat kı lı, ka şı ras tık lı, eti ne dol gun, göz le ri bay gın bir ha-tun ki şiy miş. Gün ler den bir gün hır sız ko ca taş ra ya gi de cek ol muş, ka rı sı na da bir tep si bö rek yap tır mış. Ka dın bö re ğin ya rı sı nı hır sız ko ca ya azık sar mış, uğur la mış. Tam o sı ra da yan ke si ci ko ca gel miş, o da taş ra ya gi de ce ği ni söy le miş. Ka dın da bö re ğin ka lan ya rı sı nı ona azık di ye ver miş.

Şan sa ba kın ki, Ha lep’e git mek te olan iki ko ca kar şı laş mış, yol-daş ol muş. Acı kıp da azık la rı nı sof ra ya ko yun ca, ko yup da bö re ğin bir ya rı sı di ğer ya rı sı na ya pı şıp tam uyun ca, adam lar şa şır mış, şu dur bu dur di ye ko nu şun ca da iş or ta ya çık mış. Ön ce ka rı la rı na git miş ler, son ra da ka dı ya. Ka dı “Her iki niz de ken di za na atı nız dan sınav ola-cak sı nız. Han gi niz üs tün ge lir se, ka dın el bet ona dü şer,” de yip yum-ru ğu nu güm be de nek in dir miş, ka ra kap lı ki ta bı nı ka pa tıp hük mü nü ver miş, kes ti rip at mış.

Bun lar dö nüp ev le ri ne gel miş ler, im ti han sı ra sı nı bek ler ken bi ri bir kö şe ye, bi ri bir kö şe ye otu rup bek le miş ler. Ta bii sa bah ak şam bir bi ri ni kol lar ken işe gü ce gi den yok. Ama ne yer, ne içer ler? So-nun da hır sı zın sab rı tü ken miş. Ha nı mına ger dan lı ğı nı ge tir me si ni, gö tü rüp sa ta ca ğı nı söy le miş ya; bir de ku yum cu ya git miş ki ger dan-lık yok. Me ğer yan ke si ci al mış, ka rı sı na tes lim et miş, o da ko ca ya ge ri ve rin ce, adam ku yum cu ya gi de ge le bir hal ol muş. Bil mem kaç se fer son ra sı yan ke si ci yap tı ğı hi le yi açık la mış. Hır sız da ma dem ya rış baş la dı de miş ve öy le kur naz, öy le ce sur bir oyun kur muş ki, her hal de bu işin zir ve si bu dur de yip hü ner le ri ni sa ray da gös ter-me ye ka rar ver miş. Hü ner le ri an la ta na di li ni yut tu rur cins ten imiş ki vay anam vay; pa di şa hı da, ve zi ri de, yan ke si ci yi de oyu nu na alet edip, her bi ri ne fe le ği ni şa şırt mış. Öy le de us ta lık la yap mış ki bü tün bun la rı, pa di şa hı hay ran bı rak mış ve hi kâ ye yi öğ re nen pa-di şah ya rış ma da hır sı zı ga lip seç miş. Böy le ce hırsız ka rı sıy la ni kâh ta ze le miş, yan ke si ci ise on la ra “Al la ha ıs mar la dık” de yip hey be si ni sırt la mış, bir baş ka di ya ra göç et miş.12

138

Son ola rak ma sal lar da sık ça rast la nan bir hi kâ ye den söz ede-lim: De li kan lı bir ça lı lı ğın ar dı na sak lan mış ken, gö lün kı yı sı na ko-nan pek çok gü zel kuş ya da ku ğu gö rür. Kuş lar su ya gir me den ön ce (su, bi lin çal tı nın cin sel lik sim ge le rin den dir) kuş be den le ri ni sı yı-rır, ka nat la rı nı bir ke na ra ko yar lar. (Zi faf ge ce si, saf lı ğı sim ge le yen be yaz ge lin lik le ri ni çı ka ran ge lin ler gi bi...) Böy le ce or ta ya çı kan çı rıl çıp lak in san be den le ri, de li kan lı nın göz le ri ni ka maş tı rır. İç le-rin den en kü çü ğü ne âşık olur, ama kız ge nel lik le onun la ev len mek is te mez. De li kan lı, kız su day ken ka nat la rı nı ça lar ve kız gi bi pe ri pa di şa hı olan güç lü ba ba sı da oğ la na bo yun eğ mek zo run da ka lır. Ba zen de bu ak lı er ke ğe kız ya da kız evlenmeye hevesli değilse bir kocakarı verir. Çün kü pe ri pa di şa hı kız la rı nı ve rmek istemez, ne ki ka nat la rın ça lın mış ol ma sı onu mec bur kı lar. Kız bir da ha as la es-ki si gi bi ola ma ya ca ğı nı dü şü ne rek ağ lar. Be kâ re t zarını sim ge le yen ve de li kan lı ta ra fın dan ya kı lan bu ka nat lar, ya şa mı nı de ğiş tir miş tir. Be kâ re ti ni alan, onu da al ma ya hak ka zan mış tır. Yi ne de çok na dir ol mak la bir lik te de vam eden ev li lik te mut lu ol ma yan kız, her za-man genç lik gün le ri ni ana rak ağ lar ve ka nat la rı nı bul du ğu an da da ko ca sı nı terk eder.

139

DİPNOTLAR

1 Ador no, Mi ni ma Mo ra li a, sf. 39–40.

2 Sel vi Boy lum Al Yaz ma lım fil min de, (Atıf Yıl maz; 1977) ka dın ilk ko ca sı nın, ya ni tut-ku lu aş kı nın ye ri ne, ona ve ço cu ğu na sa hip çı kan ada mı ter cih eder: “Sev gi emek tir.” Bu film ya yın lan dı ğı dö nem de bü yük çal kan tı lar ya rat mış tı. Uzun sü re ka dı nın ilk ko ca sı na dön me miş ol ma sı sar sı cı et ki si ni sür dür dü ve bu ne den le de dev rim ci bir film ol du ğu söy len di.

3 Meh met-Ne bi he Ka ra su; Ha tay’dan Ma sal lar, (Ha tay: Su te ni Ki ta be vi, ba sım ta ri hi be lir til me miş). Sf. 78.

4 Bin bir Ge ce Ma sal la rı, Çe vi ren: Alim Şe rif Ona ran, (İs tan bul, Afa Ya yın la rı, 1993) cilt 11, sf. 94.

5 ibid, sf. 95.

6 Mehir: İs lam hu ku kun da er ke ğin ev li lik iş lem le riy le bir lik te bir gü ven ce ola rak ka dı-na öde me si ge re ken pa ra ya da mal.

7 ibid, sf. 96.

8 Bin bir Ge ce Ma sal la rı’nda ka dın, er kek ve cin sel lik öğe le ri nin an la tı mı ek te ve ril miş, Cû ha’nın aşı rı şeh va ni ka rı sı ise ay rı bir bö lüm de an la tıl mış tır.

9 Kor han Ka ya; Hint-Türk-Av ru pa Ma sal la rı, An ka ra, İm ge Ya yın la rı, 2001, sf. 15–18.

10 Bu nun bir ör ne ği ne, ek ler de Bin bir Ge ce Ma sal la rı baş lı ğı al tın da yer ve ril miş tir.

11 Muh si ne He li moğ lu Ya vuz; Ma sal lar ve Eği tim sel İş lev le ri, Ürün Ya yın la rı, An ka ra, 1997, sf. 283-290.

12 Ta hir Alan gu; Bil lur Köşk, Afa Ya yın cı lık, İst. 1990, sf.171-181,

140

V I I I

S o n S ö z N i y e t i n e : K ı r m ı z ı Pa b u ç l a r

“Ger çek ten da ha ger çek olan bir şey var mı dır? Evet, var dır: Ma sal!”

Ni kos Ka zan ca kis (El Gre ko’ya Mek tup lar)

Ahıs ka’ya gö re dans şe he vi dir, be de ni sa vu nur. Baş ka be den le re bir sal dı rı dır, za ma nı ve ada bı hi çe sa yar. Ken di ken diy le se viş me nin utan cı nı ta şır.1 Dans şe he vi ol du ğu için Ka rin’in pa buç la rı da kır­mı zı dır. Tut kuy la bağ lı ol du ğu pa buç la rı nı ki li se de, hat ta ce na ze de bi le çı kar maz. Onu ev lat edi nen iyi kalp li yaş lı ka dı na iha ne ti dir bu. Ve hiç dur ma dan dans et mek le ce za lan dı rı lır. Öy le ki ayak la rı nın ke sil me si ni is ter. Böy le ce top lum sal nor ma kar şı çı kan, bi rey sel tut­ku sun da di re nen ka dı na ve ri le cek göz da ğı olur. Ce za sı nı uh re vi bir şey ola rak be nim se yip ölü mü, tan rı ya ka vuş ma nın es rik duy gu suy­la, hat ta he ves le ka bul et miş tir. Ma sal baş tan so na her ay rın tı sın da en gi zis yon mah ke me si ni arat ma yan din sel ce za lar la, ölü me kar şıt ya şam duy gu su nun ve genç li ğin bu ölüm ha li ne is ya nı nın kı nan­ma sı gerektiğini, uh re vi ce za yı da vet et me nin ise tek ça re ol du ğu nu

141

iş le yen öğ re ti ler le yük lü dür. Söz din le me me nin ce za sı nı çek miş tir Ka rin. Tut ku yu, gö zü nün yük sek ler de ol ma sı nı, es ki ku şak la ra kar şı say gı sız dav ra nı şı nı ha ya tıy la öder. O, ma sa lın da söy le di ği gi bi ib ret ver me si için ce za lan dı rı lır. Ce za nın sim ge le ri; as ker, me lek ve ki li se­dir. Ür kü tü cü bir hi kâ ye dir ama ne den se ce za dan çok dan sın ya rat­tı ğı ar zu akıl da ka lır. Bu ar zu, ken di ne baş ka tür lü fan ta zi ler le fark lı hi kâ ye ler ya rat mış, as lo lan unu tul muş ama ge ri de ga rip, ta nım lan­ma mış bir bu ruk luk –sırf ken di ço cuk lu ğu na da ir san dı ğın– tu haf bir tor tu bı rak mış tır.

Ve is ter iyi, is ter kö tü ni yet li ol sun bir şey hiç de ğiş mez: Ma sal, düş gü cü nün za fe ri dir. Sı nır la ra, ko şul la ta nım lan ma ya kar şı bir mey dan oku ma dır. Si morg gi bi ma sal lar da, dün ya nın çar pık lı ğı nın di le ge ti ril me si ni ola nak lı kıl ma sıy la, Göğ sü Kı na lı Ser çe’de gö ğe atı­lan kah ka ha lar la, zi hin sel ya şa mın renk le ri ni kut sa ma da, kö tü yaz­gı ya kar şı koy ma da, onu de ğiş ti re cek akıl ve duy gu gü cü nü ya rat ma­da… Ba zen de düş gü cü nü hır pa la ma da, kor ku la rı onun ara cı lı ğıy la abar tıp ben li ği sin dir me de. Ama öy le ya da böy le ke sin olan o ki, ma sal düş gü cü nün za fe ri dir. İn sa nın ken di ni en çıp lak ha liy le an la­ta bil mek için ko şul la ra, bil dik dün ya ger çek le ri nin sı nır la rı na kar şı koy ma sı dır. An la tım öz gür leş tik çe, in sa nın en ya sak lı, giz li ka pak lı ar zu la rı, ayıp lı hal le ri bi le öz gür le şir. Açı ğa çı kar dı ğı ben li ğiy le bü­tün leş mek ve onun sı nır la rı nı ge niş let mek is te yen ler için eş siz bir ha zi ne dir, san dı ğı mu ci ze toz la rıy la do lu dur. Ama ki mi le rin den sa­kın mak, onu iyi ce bir tart mak, ip li ği ni pa za ra çı kar mak ge re kir. Ma­sa lın da bir iç sa va şı var dır çün kü ni ha ye tin de. Bun dan dır ki, ma sal ala şı mı nın te mel mal ze me le rin den olan tut ku, ki mi le rin de özel lik le ka dın için ya sak lan mış, Ka rin’in kır mı zı pa buç lu ayak la rı ke si le rek ce za lan dı rıl mış tır. Ka rin baş ka bir kö tü lü ğü de özet ler, di nin ve oto­ri te nin buy ru ğu na kar şı çık ma nın, ya sak lan mış tut ku nun ve ya şam se vin ci nin ce za sı ola rak, ira de si elin den ta ma men alı nır. Baş ka bir ira de nin esi ri ola rak me zar lık lar da dans et me ye mah kûm edi lir, öy le ki ayak la rı nın ke sil me si ni is te ye cek ka dar usa nır yaz gı sın dan. İş ken­ce ben li ği ni tes lim al mış, da ha sı ken di de ğer yar gı la rı nı da ona ka bul et tir me yi ba şar mış tır.

142

El bet te ki, araş tır ma bo yun ca kla sik ma sal la rın bu tip kö tü cül yan la rı ir de len miş ol sa da; ma sal, tü rü nün in ce za ra fe tiy le ve asi li­ğiy le arı na rak ya şa ma ya de vam ede cek tir. Ben Ka rin’in kır mı zı pa­buç la rıy la ki li se ye de ğil, kır la ra, ır mak la ra, bam baş ka ha yat la ra açıl­dı ğı na ina nı yo rum. Ma sa lı nın na sıl de vam et ti ği ni yal nız ca o bi li yor.

Kır mı zı pa buç lu tüm ma sal la ra, kır mı zı pa buç la rın ha yat la asil dan sı na, ya şa ma ve fa du yan coş ku ya, bi ze, ço cuk la ra…

Gök ten üç kır mı zı el ma düş müş, düş sün üç kır mı zı, son ra üç kır­mı zı el ma da ha…

DİPNOT

1 Mel tem Ahıs ka; “Def er ka pak re sim le ri, De niz Bil gin” Def er Kış 1999 yıl, 12, sa yı: 38, sf. 17.

143

E k l e r :

AS FUR

Ha ni Si morg’un be de nin de her ku şa ait bir tüy bu lu nur muş ya, on da da ev re nin tüm gü zel lik le ri bir su dam la sı nın için de eri yip öy le ka nat la rın da ge zin miş san ki. Gör kem li gü zel li ğin de ki uyum; ön ce ak lı dur du rup göl ge ye ke ser, çok geç me den de yal nız ca bir dü şün bu lut su hu zu ru nu ve rir miş. Kim se on dan bir bü yü gi bi söz et mez-miş, çün kü onu gö ren ler için tek ger çek ha li ni alır mış kı sa sü re de. An ka boy nu nun ba şı na değ di ği yer de öy le bir tu run cu var mış ki, Asi neh ri nin de ni ze dö kül dü ğü Sa man dağ’da bi le gü neş su la rı böy le öp-mez miş. Gün ba tı mı nın tüm renk le ri ka nat la rın da bir bi ri ne ka rı şır, göz le ri nin et ra fın da o gü ne ka dar hiç bir ova ya in me miş bir gök ren-gi hal ka la nır mış. Onu gö ren ler eğer dil le ri kit len mez se, hiç bir ke li-me nin içi ne sı ğıp ra hat ede me den, bi rin den bir di ğe ri ne koş tu rur; eğer Af ro dit bir da ğın ete ğiy se, onun gü zel li ğin zir ve si ol du ğun dan söz eder ler miş. Söz ler gi de rek bir ne hir gi bi ta şar, hay ran la rı ken di-le rin den ge çe rek gi tar, tar ve arp eş li ğin de gü zel li ğin di le sığ ma ya ca-ğı nı an la tan şar kı lar söy ler miş.

As fur da bu se vin ce eş lik et mek, hiç ol maz sa bir neb ze te şek kür et mek is ter miş. Ama şa kı ma ya baş la dı ğı an da, bü tün bu cö mert söz-ler cam kı rık la rı na dö nü şür, za val lı cık ta ke sip ka nat ma dık yer bı rak-maz mış. Zi ra bu eş siz gü zel lik te ki ku şun se si pek çir kin miş. İş te an-cak o za man As fur’un bir bü yü, bir ha yal ol du ğu söy le nir miş. Çün kü bo zu lup kı rı la bi len bir şey olur muş ni ha ye tin de; ger çek ise unu fak yer le re sa çı lır, ilk rüz gâr la da si li nip gi der miş.

Ga ri bim öy le üzü lür müş ki, yap rak la rı sım sı kı örül müş kuy tu da-ki ağaç la ra sak la nır, son ra da ya na ma yıp tek rar gün ışı ğı na ya ka sı nı gös te rir ve mut la ka gü zel li ği ne vu ru lan baş ka bi ri da ha çı kar mış. Ve öv gü le rin de ki gör kem di ğer le ri ni ge ri de bı ra kır, As fur he ye can la-nır, san ki onu her şe yiy le se ven, sa na ya re nim di yen bi ri var mış gi bi, hül ya sı na sı ğa maz olur, mu ra dı nı arar mış. Ama ne ya zık ki, ağ zı nı

144

aç tı ğı an da bu ya ka rı lar, kim se ye re va gö rül me miş bir öf ke ye, sö zün na kı şı nın da esir gen di ği ha ka ret le re dö ner miş. Se si nin çir kin li ğiy le, gü zel li ği ne iha net et ti ği için kız gın lar mış As fur’a. On lar çe kip gi der-ler miş ya, ye ni ge len le rin se si ni ba ğış la ma sı, bir çift ke lâm et me si için yal var ma la rı ek sik ol maz mış. As fur da ba şı na ge len le ri unu tur, şa kı ma ya baş lar mış. Ama ne ka dar da çir kin miş se si, na sıl da kat la-nıl maz...

So nun da bu iki yüz lü ay na ya da, onun yal nız lı ğı na da da ya na cak ha li kal ma mış. Söz ler bi rer la net gi bi üze ri ne ya pı şır ken aç mış ka-nat la rı nı. Dün ya nın so nu na ka dar gi de cek miş san ki ve her şey an için de yi ter ya da gök te kü çü cük be de ni nin yol ala bi le ce ği bir yer kal maz di ye kork tu ğun dan, hiç dur ma dan, hiç dur ma dan... Öy le hız lı uçu yor muş ki, ba kan lar üze ri ne renk tay fı gi yen bir rüz gâ rın es ti ği ni sa nı yor muş. Ne bir dam la su, ne bir lok ma da rı bul ma k için ye re in me ye te nez zül et me miş. Bu ra dan uza ğa, çok uza ğa, her şe yin unu tu la ca ğı ka dar uza ğa...

İn san gö zün de bir le ke ola rak bi le kal ma mak için gö ğün do ku-zun cu ka tı na çık mış ve öy le hız lı ka nat çırp mış ki, gök san ki ka nat ses le rin den örül müş gi bi gel miş du rup gö ğe ba kan la ra. As fur’sa da-ha da uza ğa di yor muş sü rek li, top ra ğın göz le rin den çok uza ğa, yal-dız ve ya kı ara sın da ki ya nar dö ner söz ler den... Ya ka cak bir dam la ka-nı bi le kal ma mış da, o yi ne de ka nat la rı nı yel yap mış, uç muş, uç muş, uç muş...

Bir den ka nat la rı bo şal mış, kar gi bi dö ne dö ne ye re vur muş. Bir de bak mış ki, düş tü ğü tar la baş ka bir top rak tan, te pe sin de ki gök yü zü baş ka bir gök yü zü, rüz gâr de sen baş ka bir nağ me den...

O, sı kı şıp da kar to pu na aba ol muş gök ku şa ğı gi bi ye re dü şer ken, iki ço cuk hay ret le ona doğ ru ko şu yor muş. As fur, bel li ki gi der ken be de ni ni bu ço cuk la ra bı ra ka cak mış. Öy le iç ten, öy le mer ha met liy-miş ki do ku nuş la rı, ilk kez in san sı ca ğı nı te nin de his se den As fur’un öm rün den ya na bir der di kal ma mış. Ses siz li ğin den hoş nut, hu zur-luy muş. Mut lu lu ğun gök gi bi kat kat için de aç tı ğı nı, bel le ği nin acı-la rın dan arın dı ğı nı his set miş. Ağ zı nı açıp bu dün ya dan git me den ön ce te şek kür ede cek gi bi ol muş, ama tü ke nen so lu ğu mi ni cik bir

145

se se bi le izin ver me miş. “Ya zık” de miş, ço cuk lar dan bi ri. “O ka dar da gü zel ki...” Ve ek le miş di ğe ri “Evet ama bir dü şün se ne, bu ka dar gü zel bir ku şun asıl se si kim bi lir na sıl da gü zel dir!”

As fur, ge ri de muh te şem bir renk yu ma ğı bı ra kıp gö ğe açıl mış. Uza ğa, da ha uza ğa, da ha da... Ta ki en ya kı na...

ALİ BA BA VE KIRK HA RA MİLER

İran’ın bir ken tin de Ka sım ve Ali Ba ba isim li iki kar deş ya şar­mış. Yok sul ba ba la rın dan ka lan mi ras bi tin ce, Ka sım ko lay yol dan pa ra ka zan ma nın yol la rı nı ara mış. Mu hab bet tel la lı bir ka dı na, “bi­ni ci ye te nek le ri ni, at la yı cı ho roz ola rak er dem le ri ni” ka nıt la dık tan son ra, ka dın ta ra fın dan çok gü zel bir kız la ev len di ril miş ve çar şı da bir dük kân sa hi bi ol muş. Do ğa sı ge re ği hırs tan uzak olan Ali Ba ba ise, az la ye ti nip odun cu luk yap ma ya baş la mış ve ken di si gi bi yok sul bir ka dın la ev len miş. Der ken bir gün or ma na odun kes me ye git ti­ğin de şans yü zü ne gül müş. İşit ti ği uğul tu üze ri ne sak lan dı ğı ağa cın ar ka sın dan, kırk ha ra mi nin sır rı na şa hit ol muş. Ha ra mi le rin rei si bir ma ğa ra nın önün de dur muş, “Açıl su sam, açıl!” de miş, ma ğa ra­nın önün de ki ka ya açıl mış, çı kar lar ken de “Ka pan su sam! Ka pan!” de miş, ma ğa ra nın ağ zı o an sır olu ver miş. At lı lar gi din ce, Ali Ba ba ay nı şe kil de içe ri gir miş ve ha zi ne ler le yük lü ma ğa ra dan çu val la rı na al tın dol du rup evi ne dön müş. Ka rı sı da al tın la rı tart mak ama cıy la Ka sım’la rın evi ne gi dip tar tı is te miş. Tar tı yı ne den is te di ği ni an la­ma yan Ka sım’ın ka rı sı, tar tı nın al tı na iç ya ğı sür müş. Tar tı eve ge ri dön dü ğün de iç ya ğı na ya pış mış al tı nı gör müş ve ko ca sı nı he men Ali Ba ba’nın evi ne gön der miş. Kar de şi ni teh dit eden Ka sım sır rı öğ ren­miş, ama tam ma ğa ra dan bir ser vet le çı ka cak ken, ka pa nış ko mu tun­da ki su sam söz cü ğü nü unut muş, “Açıl yu laf, açıl!” “Açıl bak la, açıl!” gi bi şey ler söy le miş ama na fi le. Ma ğa ra ya her gün kü zi ya ret le ri ni ya­pan kırk ha ra mi ler onu al tı par ça ya ayır mış lar.

Kar de şi eve dön me yin ce te laş la nan Ali Ba ba, ma ğa ra nın yo­lu nu tut muş ve kar de şi nin ce se di ni bu lup eve ge tir miş. Ka sım’ın ce se di ni gö rün ce bay gın lık ge çi ren yen ge si ne ev li lik tek lif et miş.

146

Son ra da ço cuk lu ğun dan be ri alıp bak tık la rı ve ze kâ sıy la ta nı nan Mer ca ne isim li kı za Ka sım’ın do ğal yol lar dan öl dü ğü nü in san la­ra na sıl gös te re bi le ce ği ni sor muş. Mer ca ne bir ak ta ra git miş, ev de umut suz bir has ta ol du ğu nu söy le ye rek bir tir yak ver me si ni ri ca et miş. İkin ci gün, tek rar ak ta ra git miş ve öl mek üze re olan Ka sım’a bir ilaç ver me si ni söy le miş. Böy le ce Ka sım’ın has ta lık tan öl dü ğü haberi et raf ta ya yıl mış. Ce se di tek par ça ha li ne ge tir mek için göz­le ri ni bağ la dı ğı bir es ki ci yi eve ge tir miş. Adam ce se di deh şet için de dik miş ve Ka sım’ı göm müş ler.

Ma ğa ra da Ka sım’ın ce se di ni bu la ma yan ha ra mi ler, ma ğa ra nın ki min ta ra fın dan keş fe dil di ği ni öğ ren mek için ha re ke te geç miş ler. Ce se din di ki lip gö mül me si ge rek ti ği ni bi len ha ra mi ler den bi ri, es ki­ci ye git me yi akıl et miş ve ona evi bul du ra rak, ka pı ya be yaz te be şir le bir çar pı işa re ti koy muş. Çar şı dan dö nen Mer ca ne bu nu fark edip bü tün ev le rin ka pı sı na be yaz çar pı işa re ti çiz miş. Ge ce Ali Ba ba’yı öl dür me ye ge len ha ra mi ler şaş kı na dön müş. Re is le ri, bu işi be ce re­me yen ha ra mi nin boy nu nu vur dur muş. İkin ci ha ra mi de ay nı yön­te mi iz le miş ve çiz di ği kır mı zı çar pı yı Mer ca ne tüm ev le rin ka pı sı na vu run ca, onun da ba şı boy nun dan git miş. Gö rev len di ri len üçün cü ha ra mi, bi ri nin içi ne zey tin ya ğı, di ğer le ri ne adam la rı nı ko yduğu küplerle Ali Ba ba’nın ka pı sı na gel miş. Ha ra mi, zey tin ya ğı tüc ca rı ol du ğu nu söy le ye rek bir ge ce ora da ko nak la mak is te miş. Ge ce, tu­va le te git me ba ha ne siy le bah çe ye inen ha ra mi, adam la rı na küp ler­den bi ri ne bir taş ata ca ğı nı, taş se si ni du yun ca küp ler den çı kıp Ali Ba ba’yı öl dür me le ri ni söy le miş. Bu sı ra da mut fak ta ça lı şan Mer ca­ne’nin lam ba sı nın ya ğı bit miş. Ali Ba ba da bah çe de otuz se kiz küp zey tin ya ğı ol du ğu nu, bi rin den bi raz cık al ma sı nı söy le miş. Mer ca ne küp ler den bi ri ne çarp mış, bu nu taş se si zan ne den ha ra mi ler küp ler­den çık ma ya ça lış mış. Du ru mu he men fark eden Mer ca ne, “Şim di de ğil, za ma nı gel me di, da ha son ra,” di ye fı sıl da mış. Zey tin ya ğı do lu kü pü bul muş ve bah çe de yak tı ğı ateş te ya ğı kız dı rıp küp le rin üze­ri ne kız gın yağ bo ca ede rek hep si ni öl dür müş. Ali Ba ba ve ev hal kı Mer ca ne’nin ze kâ sı na bir kez da ha hay ran kal mış. Adam la rı kim se ye gös ter me den göm müş ler.

147

Der ken Ali Ba ba’nın oğ lu çar şı dan eve bir mi sa fir ge tir miş. Adam tuz yi ye me di ği ni söy le yin ce, Mer ca ne yi ne bir tu haf lık se ze rek, ye­mek ten son ra oda ya rak ka se kı lı ğın da gir miş. Dan sı nın or ta ye rin de kö le Ab dul lah’a bir göz işa re tiy le te fi çok hız lı çal ma sı nı söy le miş. Sı ra han çer li rak sa gel di ğin de, yi ne bir göz işa re tiy le Ab dul lah’tan te fi ken di si ne fır lat ma sı nı is te miş. Te fi ça nak gi bi iz le yi ci le ri ne tu tan Mer ca ne, Ali Ba ba ve oğ lun dan bi rer di nar al mış. Mi sa fir ke se si ne dav ra nır ken de, han çe ri onun yü re ği ne sap la yı ver miş. Ko nuk se ver­li ğin kut sal tu zu nu tat mak is te me yen ki şi nin ha ra mi le rin rei si ol du­ğu nu an la yan Ali Ba ba, kı zın ken di si ni bir kez da ha ölüm den kur tar­dı ğı nı gör müş ve onu oğ luy la ev len dir miş.

AL TI KIZ BA BA SI

Al tı kız ba ba sı olan bir adam, bir gün kah ve ye gir di ğin de kom-şu su ta ra fın dan “Mer ha ba, Al tı kan cık ba ba sı,” di ye kar şı la nır. Adam eve git ti ğin de dü şün ce li dir. Der di ni an lat tı ğı en bü yük kı zı “Aa şu-nun dü şün dü ğü ne bak,” der. “Ben de, be ni ko ca ya is te di ler de onu dü şü nü yor sun san dım.” Ada mın der di, bir ken iki olur. Beş ak şam, beş kı zıy la olan ko nuş ma la rı hep böy le de vam eder. Al tın cı gün, en kü çük kı zı kom şu su na “Mer ha ba, al tı kö pek ba ba sı,” di ye kar şı lık ver me si ni öğüt ler. An cak kom şu “Be nim ki ler kö pek ama Be yoğ-lu’nun ce bin den al tın el ma yı alır lar. Se nin ki ler de ala bi lir mi?” di ye kar şı lık ve rin ce, adam ce vap ve re mez. Eve gel di ğin de yi ne dert li dir. Kü çük kı zı gü ler ve ba ba sı na bü yük bir pa ra ya bah se tu tuş ma sı nı söy ler. Böy le ce al tı kız ba ba sıy la, al tı oğ lan ba ba sı ço cuk la rı nı ya rış-tır ma ya ka rar ve rir. Kı za er kek el bi se le ri giy di rir, adı nı Ali ko yar lar. Oğ la na da kı za bir za rar et me me si ni tem bih eder ler.

Bun lar la le süm bül bi çe rek, kah ve tü tün içe rek epey ce bir git tik-ten son ra bir ır mak köp rü sü ne ge lir ler. An cak at la rı ürk müş tür, bir tür lü kar şı ya ge çi re mez, ge ri dön me ye ka rar ve rir ler. O za man kız oğ la na: “Sen gi de dur, ben bir ab des ti mi ya pa yım,” der.1 Kız bu sı ra da ken di ken di ne dü şü nür: “Bu bey gi re her hal de bir şey gö rü nü yor ki, ür kü yor. Bu nun göz le ri ni bağ la sam, köp rü den ge çer.” He men kal kar,

148

hay va nın göz le ri ni bağ lar, tam köp rü ye va rın ca hay va na bir kır baç vu rur, at da dört na la köp rü yü ge çer. Oğ lan sa köp rü yü ge çir mek için atı nı kır baç la ya kır baç la ya öl dü rür, ya yan git me yi de gö ze ala ma dı ğı için ge ri dö ner.

Kız, yol cu lu ğu sı ra sın da bir ni ne ye Tan rı mi sa fi ri olur, ba şın dan ge çen le ri an la tır. Er te si gün ni ne ona bir par ça ma ya, bir de kö pek ve rip şöy le der: “Bu fi no kö pe ği ni ya nın dan hiç ayır ma. Şim di sen epey ce bir git tik ten son ra kar şı na bir der ya çı ka cak. Bu ma ya nın ya rı sı nı su ya atar sın, der ya iki ye ay rı lır. Ora dan ge çer, Be yoğ lu’nun mem le ke ti ne va rır sın. Sa kın ma ya nın ka lan ya rı sı nı kay bet me.” Böy-le ce kız Be yoğ lu’nun sa ra yı na va rır.

Be yoğ lu atın üze rin de gör dü ğü yi ği din gü zel li ğin den çok et ki le-ne rek onu evin de mi sa fir eder. Ana sı na da şöy le der: “Bi ze Ali Sağ dıç ad lı, kız ba kış lı bir mi sa fir gel di. Kı za çok ben zi yor. Ben ona âşık ol dum. Ne ya pa lım? Kız mı dır de ğil mi dir na sıl an la ya lım?” “Oğ-lum, onun ko la yı var. Ak şam ya tar ken ya tak çar şa fı nın al tı na bi raz gül yap ra ğı ko ya rız. Kız kıs mı faz la ateş li olur. Eğer kız sa, yap rak la rı sa ba ha ka dar ku ru tur. O za man an la rız.”

Kö pek me ğer laf tan an lar mış. He men kı za ha be ri ye tiş ti rir. Kız ge ce ya ta ğı şöy le bir bo zar, hiç yat maz. Sa ba ha ka dar si ga ra iç mek le va kit ge çi rir. Sa bah bir de ba kar lar ki, gül yap rak la rı ol du ğu gi bi tap-ta ze du ru yor. Ana sı bu se fer “Sen onu al, çar şı ya gö tür. El mas çı la rın, ku yum cu la rın çar şı sı na sok. Eğer kız sa, sü sü se ver, cın cık bon cuk al-mak is ter. Bir de yol da gi der ken dir se ği ne sert çe vu ru ver. Eğer kız sa göz le ri ya şa rı ve rir,” di ye akıl ve rir. Oğ lan yol da şa ka ya ge ti rip Ali Sağ-dıç’ın çe ne si ne vu rur, bir di şi ni kı rar. Ali Sağ dıç ce bin den bir in ci çı ka-rır “Za ra rı yok,” de yip dü şen di şin ye ri ne ta kar. Ku yum cu lar çar şı sı na gel dik le rin de de, ca nım sı kıl dı de yip bı çak çı lar çar şı sı na git mek is ter.

Sa ra ya dön dük le rin de ana son ça re ola rak “Sen onu al bir ha ma-ma gö tür. O za man her şey mey da na çı kar,” der. Ali Sağ dıç aman ne iyi de yip he men ka bul eder ya, ha mam da pek ya vaş so yu nur. Bu-na si tem eden oğ la na da “Al lah be la sı nı ver sin bu ter zi nin. Be nim ilik le ri çok sı kı yap mış, bir tür lü çö zül mü yor. Hay di, sen gir de ben ar ka dan ge li rim,” der. Be yin oğ lu ha ma ma gi rin ce, kız he men onun

149

ce bin de ki al tın el ma yı alır. Bir pu su la ya zıp oğ la nın ce bi ne bı ra kır: “Yaz gel dim, güz gi di yo rum/ Kız gel dim, kız gi di yo rum.” Al tı na da ad re si ni, ki min kı zı ol du ğu nu ek le miş tir.

Atı na bin di ği gi bi ka çıp gi der, yol da evi ne tel graf çe ker. Mem le-ke tin de bü yük bir şö len le kar şı la nır. Kı zı alır, be le di ye nin önü ne ge-ti rir, iddiayı kaybeden ada mın yü zü ne tü kü rür ler. Kı za da, ba ba sı na da ma aş lar bağ la nır, zen gin olur lar.

Pu su la yı alan Be yoğ lu bah çe sin den iki kum ru tu tup ca dı­ka rı ya ve rir, kı za gön de rir. Ka dı nı kı zın ba cı la rı kar şı lar, kum ru la rı sa tın al mak is ter ler. Ama ka dın “Pa ra ile ver mem,” der. “Kim ba na bir gü-zel gü lü ve rir se, bun la rı ona ve ri rim.” Kız kıs mı da çok gü ler, “Ha-ha hi hi...” gü lü şür bun lar. Yu ka rı da uyu yan kü çük kız aşa ğı inip de kum ru la rı gö rün ce: “A bun lar ne gü zel kum ru lar,” der. “Tıp kı be yin bah çe sin de ki kum ru la ra ben zi yor. Ni ne, bun la rı ba na sa tar mı sın?” E ta bii kum ru lar sa tı lık de ğil dir, kız in ci di şiy le gü lün ce ca dı-ka rı kum ru la rı bı ra kır. Gi der ken de “Sa kın kı zım, bun la rın iki si ni bir den do yur ma. Son ra eve alış tı ra maz sın,” der.

Kız o ak şam kum ru lar dan bi ri ni do yu rup ya tar. Ge ce nin bir vak tin de kar nı do yan kum ru öte ki ne “Hay di kar deş, ka ça lım!” der. Öbü rü de: “Ya, se nin kar nın tok, be nim ki aç. Hiç gi der mi yim?” di-ye ya nıt ve rir. Böy le ce kırk gün kız bun la rın bir de fa bi ri ni, bir de fa öte ki ni do yu rur. Kırk bi rin ci ge ce, iki si ni de do yu rur.

Ge ce ya rı sı kız uyur ken kum ru lar kı zı kap tık la rı gi bi doğ ru Be-yoğ lu’na gö tü rür. Me ğer Be yoğ lu da ku ca ğı nı aç mış, kı zı bek ler miş. Sa ba ha kar şı, gü ver cin ler, kum ru lar ötüş me ye baş lar. Kız bun la rı rü-ya sa na rak: “Ab la la rım, bu kum ru lar tıp kı Be yoğ lu’nun kum ru la rı gi bi ötü yor lar,” de yin ce, Be yoğ lu gü ler: “Uyan bak, ner de sin?” der. Be yoğ lu za ten imam la rı fa lan ha zır la mış tır, he men ni kâh kı yı lır. Kırk gün, kırk ge ce dü ğün ya par lar. Oğ lana bir ma ni fa tu ra cı dük kâ-nı açar, ra hat eder ler. Hâ lâ da ge çi nip gi der ler.2

BİN BİR GE CE MA SAL LA RI

Ri va yet edi len odur ki, bir va kit ler öm rün ve ânın akı şı için de, Sa sa ni ler den, Hint ve Çin ada la rı nı göl ge si kıl mış bir hü küm dar,

150

bu hü küm da rın da iki oğ lu var mış. Bi ri nin is mi şeh rin efen di si, di ğe ri nin ki za ma nın ve as rın efen di si an la mı na ge lir miş ki, iki si de isim le ri ni hak eden yü ce ve ada let li, halk la rı nın kal bi ne şan ol muş hü küm dar lar mış. Yir mi yıl dır, iki si de ken di ül ke le ri ni yö-ne ti yor muş ve ser vet le sal ta na tın do ru ğu na var mış bu lu nu yor-lar mış. Gün ler den bir gün Şah Şeh ri yar, Şah za man’a kar şı için de şid det li bir öz lem duy muş. Ve zi rin den, kar de şi nin ül ke si ne gi dip onu da vet et me si ni is te miş. Ve zir “İşit tik ve ita at etik,” di ye rek yo la çık mış. Şah za man’ın sa ra yı na ula şıp hu zu ru na çık mış ve ba-rış için de bir ya şam di le dik ten son ra ağ bi si nin söz le ri ni ilet miş. Şah za man “İşit tik ve ita at et tik” di ye rek he men yol cu luk ha zır lık-la rı na baş la mış. Çok geç me den de ma iye tiy le bir lik te yo la çık mış. An cak ko nak la dık la rı yer de, ge ce ya rı sı na doğ ru, bir şey unut tu-ğu nu fark ede rek sa ra yı na ge ri dön müş. Ka de rin kay pak lı ğı na, ge ce nin oy naş la ra aç tı ğı ri ya ma ğa ra la rı na la net ler ol sun! Ora da, ka rı sı nı kö le le rin den bir zen ciy le, te ri ni bı rak tı ğı ya ta ğın ör tü sü üze rin de uyur bul muş. O an gök, de mi re ke si lip üze ri ne yı kıl mış san ki. Çek miş kı lı cı nı, iki si nin de ba şı nı ora cık ta, ya ta ğın üze rin-de yu var la nır bı rak mış.

Ağ bi si nin ül ke sin de, ne re dey se gök ku şa ğı nı ye re in dir miş ler onu kar şı la ma ya. Ama Şah za man ke de rin den ne yi yor, ne içi yor, giz li ke de riy le yal nız kal ma yı se çi yor muş. Bu ne den le de ağ bi siy le ava git mek is te me di ği bir gün sa ray da kal mış ve pen ce re den ba kar-ken, Şa hın ka rı sı nın gör kem li gü zel li ğiy le gü neş gi bi pa rıl da ya rak bah çe ye çık tı ğı nı gör müş. Ya nın da da yir mi er kek, yir mi ka dın kö-le var mış. Ha vu zun ya nı na ge lin ce hep si bir den çı rıl çıp lak so yu nup bir bir le ri ne ka rış mış lar. Şa hın ka rı sı “Ya Me sud, ey Me sud!” di ye hay kır mış ve o an da iri kı yım bir zen ci ka dı nı ye re ya tır mış. Bu işa-re ti alan di ğer kö le ler de ay nı şe yi yap mış lar. Gün ba tın ca ya ka dar da öpü şüp ku cak laş ma yı sür dür müş ler. Şah za man ağ bi si nin der-diy le kar şı laş tı rıl dı ğın da ken di der di nin ka rın ca nın iç ti ği su ka dar kü çük ol du ğu nu gö rün ce ra hat la mış, key fi ye ri ne gel miş. Ağ bi si bu de ği şik li ğin ne de ni ni me rak edin ce de, da ya na ma mış ve sır lar ka pı sı açıl mış…

151

Şeh ri yar yi ne sü rek avı na çık tı ğı nı söy leye rek bah çe ye giz len miş ve ay nı şey le re o da şa hit ol muş. Bun dan son ra iki kar deş, dün ya da on la rın kin den da ha kö tü bir ta lih olup ol ma dı ğı nı an la mak üze re dün ya yı gez me ye ka rar ver miş ler.

Bir gün de niz kı yı sın da, bir ça yır da din le nir ler ken, de niz bir den kay na ma ya baş la mış, si yah bir du man sü tu nu yük se le rek bu lun-duk la rı ça yı ra yö nel miş. Bun lar da he men bir ağa cın üze ri ne çı kıp sak lan mış. Bir den ka ra du man kor kunç bir ecin ni ye dö nüş müş, bu-lun duk la rı ağa cın al tı na ge lip dur muş. Ye di kat zin cir le di ği san dı ğı aç mış. San dı ğın için den bü yük bir ku tu, o ku tu dan da ger dek ge ce si ka çır dı ğı dün ya lar gü ze li dil ber çık mış. Ecin ni, kı zın diz le rin de uyu-mak is te miş. Kızsa ağa cın te pe sin de ki le ri gö rün ce, işa ret ler le on la ra aşa ğı in me le ri ni söy le miş. On lar da “Aman Al lah ko ru sun!” di ye ya-nıt ver miş. Bu nun üze ri ne kız, “Ge lin, mız rak la rı nız la sert ve zor lu bi çim de be ni de lin, yok sa if ri ti uyan dı rı rım,” de miş. An cak on lar bu işe pek de he ves li ol ma yın ca, ce bin den bir tor ba ve tor ba dan da üze rin de beş yüz yet miş mü hür di ki li bir ger dan lık çı kar mış. Bun lar onun la if ri tin ga fil boy nuz la rı üze rin de çift le şen er kek le re ait miş. Dil ber, kar deş le rin yü zük le ri ni alır ken; if ri tin onu ye di kat zin cir len-miş bir san dık ta ki ku tu da, az gın bir de ni zin di bi ne koy du ğu nu, ama ka dın la rın bir şe yi is te di ler mi mut la ka yap tık la rı nı söy le miş. Ve ka-dın sa da kat siz li ği nin ne den li mut lak ol du ğu nu an lat ma ya de vam et miş. Bir if ri tin bi le bun la rı ya şa dı ğı nı gör mek on lar için bir te sel li ol muş, her bi ri ken di ül ke si ne dön müş.

Şeh ri yar ül ke si ne dö nün ce ka rı sı nın ve kö le le rin ba şı nı vur dur-muş. Son ra da her ge ce bir ba ki rey le ev le nip sa bah idam et tir me ye baş la mış. Öy le ki, ar tık ül ke de genç kız la rın nes li tü ken mek üze rey-miş. Ve zi rin kı zı Şeh ra zat, ba ba sı nı şah la ev li li ği ni ka bul et mesi için ik na et miş. Ama cı, şa hın öf ke si ni din dir mek ve böy le ce ül ke sin de ki fe la ke ti dur dur mak mış. Çok akıl lı, dil baz bir kız olan Şeh ra zat, her ge-ce şa ha bir ma sal an la tmış, ama hep de ya rım bı ra kmış ya da baş ka bir ma sal için me rak uyan dı ra rak ge ce yi bi ti r miş. Böy le ce şah bir di ğer ma sa lı bek ler ken bin bir ge ce geç miş ve so nun da da Şeh ra zat’ı çok sev-miş, bir ço cuk la rı ol muş, o gün den son ra da hiç bir kı zı öl dür me miş.

152

Arap ça öz gün adı “Elf ley le ve ley le” olan Bin bir Ge ce Ma sal la rı, Arap söz lü halk an la tı ge le ne ğin de şa nı na ya kı şır bir yer edin miş ve Mar drus ta ra fın dan Fran sız ca ya çev ri le rek 1899 yı lın da dün ya ede bi ya tı na ka zan dı rıl mış tır. Ero tik ede bi yat ta ri hi nin en önem-li eser le rin den olan bu ma sal la rın bir bö lü mü, ço cuk lar için bu özel li ğin den arın dı rı la rak Ala ad din ve Sim bad gi bi ka rak ter le ri nin ya lın an la tı mıy la po pü ler ol muş tur. An cak ma sal la rın en kes kin özel li ği, içer di ği sı nır sız ero tizm dir. Ka dın cin sel li ği şeh va ni, et kin ve ta lep kâr dır. Er ke ğin çok eş li li ği ni za man za man des tek ler, hat ta faz la göz de ol du ğun da di ğer ka dın la ra da ada let gös te rip ge ce zi-ya ret le rin de bu lun ma sı için yön len di rir. Ha rem de kıs kanç lık pek iş len mez. Şeh za de El mas3 ma sa lın da bir dil ber le ev len mek üze re yo la dü şen genç adam, bu yol da ya şa dı ğı ma ce ra lar da ta nış tı ğı her ka dı na ev len me tek lif eder ve ilk sel amaç la bir lik te bir ha rem ku-ru lur. Bir baş ka öy kü de iki genç kı zın aş kı nın, bu aş ka en gel olan ba ba yı kat let me de iş bir li ği ne, bu ara da ca zi be ara cı lı ğıy la er ke ğin pa ra sı nı kul lan ma ya var dı ğı na, an cak fem me fa ta le’in acı so nu ye-ri ne, kız la rın so ğuk kan lı bir ci na yet er te sin de ha ya tı is te dik le ri gi bi yö ne tip mut lu ol duk la rı na şa hit olu ruz.4 Yi ne bir fark lı lık ola rak er kek gü zel li ği nin, ca zi be si nin uzun, ero tik, kış kır tı cı, yü celt me yük lü ta nım la rı, ka dın, ba zen de er kek için kar şı ko nul maz lı ğı ve bu nun ce za dan uzak tas vi ri yer alır.

Bir baş ka ma sal da şeyh, soy lu ve akıl lı bir kız olan Ya se min’le ev le nir. Çift mut lu bir ya şam sür mek te dir, an cak kır sal alan dan ge-len Ya se min şe hir ha va sı na alı şık ol ma dı ğı için has ta la nır. Dok tor lar şey he ka rı sı için de niz kı yı sın da bir sa ray yap tır ma sı nı öne rir. Bu-ra da yal nız ka lan kız pen ce re den ba kar ken, at tı ğı ağa tuğ la ve de niz ka bu ğun dan baş ka şey ta kıl ma dı ğı için kı zan bir ba lık çı gö rür. Ba-lık çı ya eğer bu kez ağı nı onun uğ ru na fır la tır sa, bir di nar ve re ce ği ni söy ler. Ağa ba kır bir şi şe ta kı lır. Kız çar şaf lar dan ip ya pıp aşa ğı iner. Ama ba lık çı al tın de ğil, ya nak tan bir öpü cük is ter. Tam bu sı ra da şeyh ge lir ve ba lık çı nın kel le si ni ko pa rıp ka rı sı nı da so ka ğa atar. Ba-şı na ge len tür lü ma ce ra lar dan son ra kız, şi şe nin ke ra me ti ni öğ re nir. Şi şe ona yi ye cek içe ce ğin en vai çe şi di ni sun du ğu gi bi için den çı kıp

153

rak se den on be yaz esi re de her se fe rin de ku ca ğı na onar ke se al tın at mak ta dır. Böy le ce kız zen gin olur, gör kem li bir sa ray yap tı rır, ken-di si de şah kı lı ğı na gi rer. Der ken ko ca sı ağı na dü şer, şi şe nin sih ri ni öğ re nin ce de hay ran ka lıp onu na sıl el de et ti ği ni öğ ren mek is ter. Şah kı lı ğın da ki ka rı sı, bu şi şe yi bi rin de gör dü ğü nü, onun da bu şi şe yi an cak bir kez onun la ho roz la ta vu ğun yap tı ğı nı ya par sa ve re ce ği ni söy le di ği ni an la tır. Ken din den ge çen şeyh “Val la hi” der, “ben iki kez de ya par dım.” So nuç ta dört kez de an la şır lar. Kız, şa hın bu sa tı şı ger-çek leş tir mek için ge rek li be den sel du ru şu al dı ğı nı gö rün ce gül mek-ten ye re dü şer. O za man sırf ya nak tan bir öpü cük için bir ba lık çı yı öl dür me nin iki yüz lü lü ğü nü anım sa tır. Şah ka rı sı nı ta nır, ara la rı dü-ze lir ve mut lu bir ya şam sü rer ler.5

Bir di ğe rin de ka dın, ko ca sı nı ev len me ko şu lu ola rak öne sür dü ğü is kem le ye otur ma mak, kar puz ve haş haş ye me mek sö zü nü tut ma dı-ğı için bo şa mak is ter. Ka dı ara yı bul ma ya ça lı şın ca, ka dın eğer sor-du ğu so ru ya ce vap ve re bi lir se bu is te ği ni ye rin e ge ti re ce ği ni söy ler. Ka dı sa ba ha ka dar izin is ter. “İl kin ben bir ke mik tim, son ra si nir ol dum, son ra da et” so ru su nun ya nı tı nı bir tür lü bu la maz. Ka dı nın on dört bu çuk ya şın da ki kı zı na gö re bu akar su yun akı şı ka dar ko lay bir şey dir. Şid det, ka tı lık ve da ya nık lı lık tan ya na er ke ğin zeb bi on beş ya şın dan otuz beş ya şı na ka dar ke mi ğe ben zer şe kil de sert tir; otuz be şin den alt mı şı na ka dar bir si nir gi bi dir; alt mı şın dan son ra da sar kan er dem siz bir et tir.

Ba ki re ama bu ko nu da bir uz man ka dar bil gi li, şeh vet li, cin sel aş kı yü cel ten, er ke ği gör dü ğü an da ak lı ba şın dan gi den, ar zu sun da sı nır ta nı ma yan, bü yük teh li ke le re gir mek ten bir an ol sun çe kin me-yen ka dın tip le me si ne, ba ba sı nın doğ du ğu gün den be ri ye ral tın da-ki sa ray lar da hap set ti ği kız la rın iş len di ği ma sal lar da bi le rast la nır. Bun ca sa kı nı lan kız la rın, na sıl olup da bu ka dar cü ret kâr ve bil gi li ye tiş ti ği ise ma sa lın açık la dı ğı bir şey de ğil dir. San ki on lar, ar zu nun mer kez de yer al dı ğı bir ki şi li ğe sa hip tir. Yi ne de za man za man Nas-ret tin Ho ca öy kü le riy le ke si şen Cû ha’da ol du ğu gi bi, aşı rı şeh vet li ka-dın dan du yu lan bık kın lık fık ra di liy le an la tı lır.

154

CÛHA6

Si Cû ha ca mi de va az din li yor muş. Vai zin, din le yi ci le ri ne şe ri a tın bir hük mü nü açık lar ken “Ey ce ma at-i Müs li min, bi lin ki, bir âdem, ge ce olun ca, ka rı sı na kar şı iyi bir ko ca nın ye ri ne ge tir me si ge rek li gö re vi ni ya par sa, Na sip Da ğı tan nez din de bir ko yun kur ban et miş-çe si ne se va ba gi rer. Ama meş ru bir leş me gün dü zün yer alır sa, bir kö le azat et miş çe si ne ka bul gö rür. Eğer bu iş ge ce ya rı sı gö rü lür se, bir de ve kur ban edil miş çe si ne se vap ka za nı lır,” de di ği ni duy muş.

O ak şam eve dö nün ce, Cû ha bu söz le ri ka rı sı na ak ta rıp uyu-mak üze re ya nı na uzan mış. Ama ka dın, şid det li ar zu la ra ka pı la rak Cû ha’ya “Kalk he rif, bir ko yun kur ban et me se va bı nı ka za na lım!” de miş. Cû ha da “Olur!” de miş, işi gör müş ve ye ni den yat mış. Ge ce ya rı sı na doğ ru, kö pek soy lu ka dın, için de ye ni den çift leş me ar zu su duy muş ve ona “Gel he rif, bir lik te bir de ve kur ban et me se va bı nı ka-za na lım!” di ye rek Cû ha’yı uyan dır mış. Cû ha da sız la na rak uyan mış, göz le ri ya rı ka pa lı, söz ko nu su işi gör müş. Sa ba hın erin de, ye ni den ar zu la ra ka pı lan ka dın, “Ça buk he rif, gün doğ ma dan ön ce kalk da, Tan rı’nın bi ze ba ğış la ya ca ğı bir kö le azat et me se va bı nı ka za na lım!” di ye rek Cû ha’yı ye ni den uy ku sun dan uyan dır mış. Ama bu kez, hiç-bir şey işit mek is te me yen Cû ha, “Ey ka dın, ken di ço cu ğu nu fe da ede rek bir ada mın ka za na ca ğı kö le azat et me se va bı, ne me nem bir se vap tır? Ba ba sı nın yav ru su nu ken di ha li ne bı rak! Ve sen, il kin, se-nin kö len olan be ni azat et!” di ye ya nıt ver miş.

DANS EDEN ON İKİ PREN SES7

Ba ba la rı her sa bah on la rı uy ku lu göz le ri ve es ki miş pa buç la rıy la gör dü ğün de şa şı rır, bir tür lü bu sır rı çö ze mez miş. On iki pren ses ge-ce le ri hep bir lik te yan ya na di zil miş ya tak la rı na uza nır, kral ka pı la rı-nı sı kı ca ki lit ler, önü ne de mu ha fız lar ko yar mış. Ama sa bah kız la rı nı yi ne es ki miş pa buç lar ve uy ku lu göz ler le bu lur muş. So nun da bu sır rı çö ze ni, is te di ği kı zıy la ev len dir me ye söz ver miş. İd di a sı nın al tın da ka la nın, boy nu da sa tı rın al tın da ka la cak mış. Gel za man git za man boy nu vu rul ma dık prens kal ma mış. Der ken bir as ker gel miş ve bir

155

ca dı nın yar dı mıy la, kız la rın prens le rin şa ra bı na ilaç koy du ğu nu öğ-ren miş. Şa ra bı içer gi bi ya pıp koy nun da ki sün ge re dök müş. Ken di si de ca dı dan al dı ğı gö rün mez lik ik si ri ni iç miş. Böy le ce kız la rın her ge ce pen ce re den uçup git ti ği ni, ye ral tın da on iki gü müş ka yık la bir ne hir den ge çip züm rüt, al tın, ya kut mey ve li ağaç lar, gü müş sa ray lar-la do lu gör kem li bir ye re var dık la rı nı ve on la rı bek le yen on iki ya-kı şık lı prens ol du ğu nu gör müş. Bun lar her ge ce sa ba ha ka dar yi yip içip eğ le ni yor, dans eder ken pa buç la rı yır tı lı yor muş. As ker kra la sır-rı an la tın ca, kral ba ba la rı asi ve ahlâk sız kız la rı na çok kız mış. As ker, bu kız lar çok hır çın ol du ğu için da ha us lan mış ola ca ğı nı dü şü ne rek en yaş lı ola nı nı seç miş. Di ğer le ri de onun on bir kar de şiy le ev len miş ve çok mut lu ol muş lar.

Her ba kım dan çok il ginç bir post mo dern ro man ve kar şı ma sal olan Jea net te Win ter son’ın Viş ne nin Cin si ye ti ad lı ki ta bın da ise pren-ses le rin ka de ri de ği şir. On iki pren se sin her bi ri bir baş ka ka dın lık ha li ni an la tan bam baş ka öy kü ler ya şar.

“Öy kü yü bi li yor sun, gü nün bi rin de akıl lı bir prens bi zi pen ce re-den uçar ken ya ka la dı. Ona uy ku ila cı ver miş tik ama iç me miş, iç me nu ma ra sı yap mış. On bir ta ne er kek kar de şi var dı, he pi miz kar deş-ler den bi ri ne ge lin git tik. Öy kü ye gö re o gün bu gün dür mut lu ya şı-yo ruz. Doğ ru dur. Ama ko ca la rı mız la bir lik te de ğil.”8

Ku ral la rı yı kan kız la rın enin de so nun da ev cil leş ti ri le ce ği ile ti si-ni ve ren bu ma sal, Win ter son’un yo ru muy la kar şı ma sa lın bel ki de en uç nok ta la rı na ta şı nır. Ba zen de en ola ğan ve sı ra dan gö rü ne nin as lın da ne ka dar uç bir nok ta ol du ğu nu an la ta rak iç sız la tır, cin ne ti bam baş ka bir açık lık ta ve an la yış ta ak ta rır. Ev ka dı nı da, bir de niz kı-zı na âşık olup tuz lu bir mut lu luk ya şa yan da, eş cin sel ko ca sı olan da, ko ca sı bir su na ğın üze rin de ır zı na geç ti ği ka dın la rın ka nı hâ lâ üze-rin dey ken ona gel mek ten zevk alan da, öz gür ruh lu dans çı For tu na da, ka dın ol ma nın ko lay ko lay yüz le şi le me yen nok ta la rıy la, ba zen de cin net le ta nış tı rır bi zi. Çok yön lü oku ma lar su nan, her ay rın tı sıy la fark lı ve özet len me ye şid det le di re ne cek ka dar zen gin bir post mo-dern kar şı ma sal ki ta bı Viş ne nin Cin si ye ti.

156

HAN SEL VE GRE TEL9

Bir za man lar bir odun cu nun Han sel ve Gre tel adın da bir oğ lu ve bir kı zı var mış. Bun lar öy le fa kir ler miş ki, ço ğu za man aç ya tı yor-lar mış. Gel za man git za man do ya cak bo ğaz iki azal sın di ye, ka rı sı odun cu yu ço cuk la rı or ma na gö tü rüp bı rak ma ya ik na et miş. Han sel akıl lı bir ço cuk muş, ka pı ar ka sın dan bu söz le ri işi tip ce bi ne be yaz taş lar dol dur muş, yü rür ken giz li ce bu taş la rı ar ka sı na ata cak mış. Odun cu ço cuk la rı is te me ye is te me ye pik nik yap ma ya di ye or ma na gö tü rüp göz den kay bol muş, bir yan dan da ağ lı yor muş. Ge ce olup da ay çı kın ca, taş lar bem be yaz pa rıl da mış, ço cuk lar da böy le ce ko lay-ca cık eve dö nüş yo lu nu bul muş. Ama ha in üvey an ne, bir sü re son ra ba ba yı tek rar ik na et miş ve bu se fer hi le yap ma sın lar di ye üst le ri ni baş la rı nı iyi ce bir ara mış. Han sel yi ne ted bi ri ni al mış, ce bi ne ek mek sak la mış. Yol da gi der ler ken ek mek le ri bö lüp bö lüp ar ka sı na at mış. Ne ki, kuş lar bü tün ek mek le ri ye di ği için yol la rı nı bu la ma mış lar.

Or man da kay bol muş, aç lık ve su suz luk tan ağ lar ken, şe ker den çi ko la ta dan ya pıl mış bir ev gör müş ler. Ço cuk lar se vinç için de hay-kı rı yor, bu lez zet li evi da ha bir ye ri ni bi tir me den bir baş ka ye rin den yi yor lar mış. Me ğer se bu tu zak-evin sa hi bi kö tü kalp li bir ca dıy mış. Ca dı Han sel’i dı şa rı da ki iş le ri için kul lan mış, Gre tel’i de bir ku lü be-ye ka pat mış, ye mek için iyi ce şiş man la ma sı nı bek li yor muş. Her gün gi dip ye te rin ce şiş man la yıp şiş man la ma dı ğı nı kon trol et mek için kız dan par ma ğı nı uzat ma sı nı is ter miş. Han sel kar de şi ne bir ta vuk ke mi ği ver miş. Kız ca dı nın göz le ri nin pe k i yi se çe me me sin den ya-rar la na rak ona par ma ğı ye ri ne ta vuk ke mi ği ni uza tır mış. Ca dı her gün kı za sıs ka kal dı ğı için ba ğı rıp ça ğı rı yor muş. So nun da usan mış ve onu öy le ce ye me ye ka rar ver miş. Han sel’e de fı rı nı yak ma sı nı bu-yur muş. İki de bir fı rın ye te rin ce ısın dı mı di ye so ru yor, Han sel de “Sa nı rım da ha de ğil!” di ye ya nıt ve ri yor muş. Ca dı kız mış, gi dip fı rı-na ken di bak ma ya ka rar ver miş. Tam fı rı nın ağ zı na ge lin ce, Han sel bir tek mey le onu içe ri atıp fı rı nın ka pı sı nı ka pat mış. Son ra da kar-de şi ni hap sol du ğu ku lü be den kur tar mış. Ço cuk lar ca dı nın sak la dı ğı al tın la rı bul muş, bir baş ka tor ba ya da ne fis yi ye cek ler ko yup ev le ri-ne dön müş. Ba ba la rı bu sı ra da ka pı nın önün de has ret le ağ lı yor muş.

157

Ço cuk la rı gö rün ce “Üvey an ne niz öl dü. Ha di ko şun içe ri ye!” de miş. O gün den son ra da hep be ra ber, mut lu ya şa mış lar.

Ço cuk lar için kor ku fil mi çe ki le cek se, Han sel ve Gre tel ma sa lı ha ri ka bir se çim olur du. En baş tan baş la ya lım ve bu bir ma sal ol ma-say dı, şu du rum la ra ne tep ki ler ve re ce ği mi zi dü şü ne lim:

• Yi ye ce ği ni pay laş mak is te me di ği için ço cuk la rı nı or ma na bı ra­kan ba ba;

• Bu ya la nın far kın da olan ama eve ge ri dö nüş yo lu nu bul mak için işa ret ler bı ra kan ço cuk lar, bu du ru mun iki kez tek rar et me si;

• Travmatik bir bekleyiş süreci: Sabah seni korumakla yükümlü ilk kişi olan öz baban tarafından ormana terk edileceğini bilmek ve bilmiyormuş gibi yaparak uyumak;

• Or man da kay bo lan, aç lık ve su suz luk tan kıv ra nan, ay rı ca her an vah şi hay van lar ta ra fın dan par ça lan ma teh di di al tın da olan ço-cuk lar;

• Ço cuk la rın şe ker ve çi ko la ta dan bir ev le, ya ni en sev dik le ri şey­ler le kan dı rıl ma sı;

• Yi ne se vim li ve ço cuk la rın düş kün ol du ğu, dost bil di ği bir fi gür olan kuş la rın ek mek le ri yi ye rek eve ge ri dö nüş le ri ni en gel le me si;

• Yam yam bir ca dı… Onun ye me ği ola ca ğı nı bi le rek bek le yen ve bu sı ra da da ha pis al tın da olan bir kız. Bu du ru ma se yir ci ka lan ve ca dı ta ra fın dan kö le ola rak kul la nı lan bir oğ lan;

• Be si ye çe kil miş avı nın ye te rin ce şiş man la yıp şiş man la ma dı ğı­nı kon trol et mek için on dan her gün par ma ğı nı uzat ma sı nı is te yen ca dı nın kor ku psi ko lo ji si ne tek rar lar la kat kı sı. Ta bi i eğer ca dı bir dal par ça sıy la ya da bir ta vuk ke mi ğiy le üze rin de et olan, sı cak in­san par ma ğı nın ara sın da ki far kı an la ma ya cak ka dar ap tal ve man­tık sız sa…

• Ço cuk la rın ca dı yı fı rı na atıp ya ka rak öl dür me le ri, ço cuk ta ra­fın dan iş le nen ci na yet! Bu ci na ye tin nor mal leş ti ril me si;

• Ca dı nın al tın la rı nı ala rak eve dön me le ri, ya ni ma sum gö rü len bir hır sız lık;

158

• Ço cuk la rı nı ölü me terk eden ba ba nın, on la rı al tın lar la dön­dük le rin de ka bul et me si… (Ar tık yi ye cek ve pa ra der di yok, öy ley se ço cuk lar se vi le bi lir.) Kop ma yı da, bir leş me yi de sağ la yan şe yin eko­no mik bir ne den ol ma sı;

• Üvey an ne nin ölü mü de zen gin li ğe ek le nin ce ya şa nan mut lu luk tab lo su... Ba ba nın hiç sor gu lan ma ma sı, he sap laş ma nın ol ma ma sı, ba ba nın ira de siz li ği, suç or tak lı ğı ve son de re ce pa ta lo jik bir ye ni den bir leş me.

So nuç, sev gi nin bi le pa to lo jik ol du ğu bir ma sa lın ço cuk lar mı şıl mı şıl uyu sun di ye an la tıl ma sın da ki tu haf lık… Faz la sıy la ağır ruh sal dar be ler al tın da, ki şi lik bo zuk luk la rıy la ye tiş me le ri muh te mel ma­sal kah ra man la rı nın duy gu ve ta vır mo de li oluş tur ma sı. Bu ma sa lı din le yen ço cuk la rın ise ta nım la ya ma dık la rı bir hu zur suz luk la, ge ce kâ bus la rı na ak ta ra ca ğı kor ku lar edin me le ri…

HANSEL’İN MODERN İZLEĞİ: TAŞİ

“Binbir gece masallarının unutulmaz tadını taşıyan dizi” olarak lanse edilen Taşi, masal kültürünün klasik öğelerini kullandığı öykü-lerini modern bir zeminde birbirine bağlayarak ilerliyor. Kuşkusuz masal kültürünü modern edebiyatın olanaklarıyla birleştirmesi hoş, ancak tutkuyla bağlanmak için yamyamlık figürünü seçmesi tuhaf.

Dizinin Taşi ve Baba Yaga adlı kitabının internet satışlarındaki tanıtımı şöyle:

Ürkünç cadı Baba Yaga, Taşi’yi mantarlı yahnisine katmak ister! Derken, acımasız Astım-Kestim-Ağa, Taşi’yi korkunç Nehir

Korsanı’na vermek ister...

Anahtar kelimeler de aynı şekilde ilgi çekici:

Yemek pişirme-cadı-hırsızlık

Bu macerasında Taşi’nin yolu tıpkı Hansel gibi ormana düşer ve olağanüstü bir evle karşılaşır:

159

“Tırnakları iyice toprağa gömülü, sarı, pul pul tavuk ayaklarının üstünde duruyormuş bu ev. Çarpık çurpuk bacasından da çarpık çurpuk, ipincecik bir duman yükseliyormuş.”10

Evden çıkan yaşlı kadın (cadı) ve yaşlı görünüşlü olup da genç kız olarak söz edilen Alenka onu çay içmeye davet eder. Biz de nedense kırmızı beresinde ay ve yıldız olan çirkin cadı, elleri ve önlüğü kan içinde olan Alenka, yarı yolunmuş bir kaz ve şaşkın Taşi’nin çarpıcı resminden sonra şu metinle iyice alışırız vahşetin tadına:

“Odanın bir köşesinde dev gibi bir fırın varmış. Yanında da, bir taburenin üstünde yarı yolunmuş bir kaz yatıyormuş. Genç kızın elleri tüy ve kan içindeymiş.” 11

Yine fantastik, merak uyandırıcı bir ev, cadının dev fırını ve ar-zusu da elbet aynı:

“Sesi tahtaya sürten zımpara kâğıdı gibi çıkıyormuş. Sonra uzanıp, Taşi’nin kolunu mıncıklamış. ‘Ama sen iyi besili bir oğlana benziyorsun. Gerçekten hoşuma giden tek şey Oğlan Yahni’sidir.” 12

“Becerikli ve akıllı” olarak tanımlanan Taşi geç de olsa cadının dişlerinin demirden olduğunu görür. Derken bahçedeki korkuluk dikmelerinin her birinin tepesinde, içinde mum yanan –tam da ço-cuk kafası büyüklüğünde– küçük birer kafatası durduğunu… Kitap ilköğretim birinci, ikinci ve üçüncü sınıflar için önerildiğine göre, bu kafalar küçük olmalı. Ancak korku filmlerini aratmayan dehşet imgelerini estetize edip, macerayla harmanlanmış vahşetle hayal gü-cünü geliştirerek büyütecek bu kafaları. Aynı şekilde ‘oğlan yahnisi’ni de çeşitli otlar ve mantarla zenginleştirecek. Anahtar kelimelere ‘ye-mek pişirme’nin eklenmesi boşa değil.

Kasaplarınkinden daha kanlı resmedilmiş önlüğü ve eldivenle-riyle Alenka –nasıl yahniyse bu– giyinik durumda olan Taşi’yi fırın küreğindeki kaba atıyor. Taşi yahniye elma ve baharat gerektiğini söyleyerek onu oyalıyor. Böylece giysilerini kaza giydirerek paçayı kurtarıyor: Bütün kötüler aptaldır!

160

Alenka elmalara karanfil tohumu sokuşturuyor, kaz oğlanın ce-ketinin içine atıyor. Lezzete düşkün olduğu halde, yemeğinde yanmış kumaş olacağını düşünmeden, küreğini fırının içindeki kıpkırmızı ateşin ortasına sürüveriyor. Cadı gelince, iştahla bacağı ağzına atıyor. Oğlan bacağı sandığı bacağın kaz bacağı olduğunu anladığında da kızıyor haliyle. O minicik kaz bacağıyla oğlan bacağı nasıl karışır-sa… Ama nasılsa bütün kötüler aptaldır. Böylece Taşi bu maceradan da Keloğlan kurnazlığıyla kurtuluyor. Ev bacaklarının üzerinde di-kiliyor, kanatlarını açıyor, bir daha Taşi’nin köyüne geri dönmemek üzere uçup gidiyor.

Dizinin Taşi ve Devler adlı kitabında ise, Taşi mantıyı öğütülmüş kemikle mi yoksa unla mı yapmak konusunda tartışan dev karı ko-canın barışmasını sağlar. Hangi mantının daha iyi olacağı konusun-da hakemlik yapacaktır. O da öğütülmüş kemik ve unu birbirine ka-rıştırarak, iki yarışmacının aynı malzemeyi kullanmasını sağlayarak sorunu çözer. Ne de olsa dev, Çintu’nun karısının mantısını daha çok beğenirse bir dahaki mantının kendi kemiklerinden yapılma olasılı-ğı vardır. Taşi böylece hem yemek yapımıyla ilgili bilgisini zenginleş-tirir; hem de devin, arkadaşı ejdere kahvaltıda Taşi’yi gözleme olarak sunmaya dair sözünden dönmesini sağlar.13

Taşi ve Koku Bombası adlı kitapta da Bayan Çintu’yla arkadaşlığı-nı iyice ilerletir. Onlar dertleşedursun, Çintu ‘Fi fay fo’ diye homur-dana homurdana mutfağa dalar.

‘Yine başlama,’ diye atıldı Bayan Çintu. ‘Bak, Taşi bizi görmeye gelmiş. Onu hatırlıyorsun değil mi? Hani şu...’

‘Onu yememiş miydik biz?’‘Hayır,’ dedi Bayan Çintu acele acele; ‘O başka bir oğlandı.’14

KAN KOKUSU: ÜVEY ANNE

Masal ve mitoloji, bilinçaltının dilidir. Bu nedenle sansüre en çok hedef olmasına karşın, akılla ruhun dip kıvrımlarında gizlenen dü-şünceleri bile hiç de öyle dilini eğip bükmeden söyleyiverir. Ensest, yamyamlık, cehennem ateşini besleyen arzular; kimileyin dolaylı

161

yöntemlerle de olsa, halk arasında gezinmenin temkinli bir yolunu bulmuştur. Bir tek şey hariç: Annelere karşı olumsuz duygular. Peki ama tüm anneler, hayat boyunca toz pembe yaşantılar mı sunarlar? Okuduğum binlerce masal içinde karşıma annenin hatasını doğru-dan aktaran bir tek olumsuz örnek çıkmıştır ki, onun da rastgele ya-pıldığını, arkasındaki vahşetin akla bile gelmediğini düşünüyorum.

Klasik masal formlarından biridir. Horozun gagası kırılır, tamir-ciye gider. Tamirci karşılığında süt talep eder. Horoz, inekten süt is-ter. İnekse sütünü çimen karşılığında verecektir. Çayıra gider, çayır yağmur ister. O bunu, bu şunu isterken yolu fırıncıya varır. Fırıncı yavru köpek istemektedir. Anne köpekse, yavrularından birini ancak ekmek karşılığında verecektir. Bu masal formunda zincirleme takas ekonomisi içinde dilekler bir yumak gibi yuvarlanır ve yumak geri açılınca, herkes istediğine kavuşur, masal biter.

Bu masalda da yumak rastgele yuvarlanmış, bir ekmek karşılığın-da anne çocuğunu feda etmiştir. Çocuk yazınında çocuğun özdeşlik kurması, ayrıca masaldaki kahraman sorunlarını çözerken kendi-sinde de aynı cesareti bulması için ne çok hayvan hikâyesi, özellik-le yavru köpek hikâyesi kullanıldığını düşündüğümüzde, bu örnek daha da acı bir tat bırakıyor.

Peki, anneler yaşamımızda başka hiç mi acı tat bırakmazlar? Ama anne kutsaldır ve onu eleştirmek, tüm sevilenler içinde insana en çok azap yaşatandır. Bu nedenle de üvey anne, anneye olan olumsuz duyguların yansıtılıp katarsise kavuşmanın zemini olur kimi zaman. Öte yandan ne yazık ki hayatta da karşılaştığımız üvey anne şiddeti-nin anlatımını sunar masal. Ki verilen örnekler, babanın işbirliğiyle çocuklara uygulanan vahşeti aktarır. Baba iradesizliğe sığınır. Erke-ğin binlerce yıldır iktidar olduğu bir dünya düzeninde, bir tek ikinci eşine karşı tamamen pasif olduğunu görürüz. Ki bu anlatılardaki en sakat nokta bana göre, babanın kötüye karşı direnme sorumluluğu-nun yadsınmasıdır. Bu kadınla kim evlendi, çocuklara uygulanan vahşete kim boyun eğdi ve kim onunla işbirliği yaptı? Kuşkusuz üvey anne şiddeti, hayatın gerçeklerindendir ama ona karşı bu kadar önyargı olması ve çocuklara üvey anne korkusu aşılanması, iyiliğe

162

niyetli üvey anneler için bir haksızlıktır. Hele boşanmaların bu kadar yoğun olduğu ve ivmenin artacağı böyle bir çağda, üvey anneye karşı bunca önyargı yaratmak, ilişkileri baştan çıkmaza sokmak, zor olan bir şeyi daha da zorlaştırmak anlamına gelmez mi?

Üvey anneyle ilgili olarak masallarda pek çok olumsuz öğe sıklık-la geçer. Aşağıda alıntıladığım örneklerse, oldukça şaşırtıcı bulunsa da masallarda yine sık rastlanan öğeler içermektedir:

Üvey ana, kocasına demiş ki: “Ben çok hastayım. Eğer sen ço-cukları kesip kanlarını ağrıyan yerlerime sürmezsen, iyileşemem.” Adam ise kadının her söylediğini kabul ettiği için, bunu da yerine getirmiş.15

Bir Anadolu masalı olan Üç Pınar’da ise bu vahşi izlek biçim değiştirir. Vurduğu kuş düşmedi mi, getirdiği tavşan pişmedi mi can korkusu yaşatacak kadar öfkeli ve acımasız bir avcı, karısına üç keklik getirir. Kadın kekliklerden birini kaybedince, dayak ve ölüm korkusuna düşer. Üvey oğluyla kızından şüphelenir, döve döve ço-cukların burnundan kan getirir. Kekliği bulamaz. Dayak ve ölüm korkusuyla sol memesini kesip diğer kekliklerle birlikte kocasının önüne koyar. Masal şöyle devam eder:

Adam sol memeyi yerken, neredeyse parmaklarını da yiyecekti, öylesine beğenmişti karısının memesini.

“Bu keklik çok tatlı bir keklik,” diye söylendi. Sonra da cömertliği tuttu. “Biraz al da tadına bak.”

Karısı almadı, içi burkuluyordu.16

Kocası sorunca kadın, gerçeği itiraf eder. Adam kızmak şöyle dursun, sevinir. “Adam eti ne de tatlı olurmuş!” der. Kadın da fırsatı kaçırmaz:

“Adam etinden bu kadar hoşlandıysan, çocukların ne güne duru-yor?” dedi.

“Onların hiç eti yok ki, ikisi de bir deri bir kemik,” dedi avcı, içini çekti.

Üvey ana buna da bir çözüm buldu:

163

“Bu da söz mü?” diye atıldı hemen. “Kırk gün güzelce besleriz, semirirler, ondan sonra kesip yersin!”

Kocası da beğendi bu düşünceyi.

“Öyle ya, çok kolay, besleriz,” dedi, keyiflendi, “besleriz, besleriz, sonra da keseriz. Bir güzel yeriz. İkisini birden kesip adam etine doyarız.”17

KAH RA MAN TER Zİ

Grimm Kar deş ler’in der le di ği ma sal lar dan olan Kah ra man Ter-zi, kah ra man lık öy kü le rin de kul la nı lan tüm öğe le ri, son de re ce ze ki bir kur guy la eleş ti rel, dal ga geç me bi çi miy le de eğ len ce li bir form da kul la nır.

Re çel li ek me ği nin üze ri ne ko nan si nek le ri öl dür dük ten son ra ku şa ğı na “bir vu ruş ta ye di can” ya zıp bu müt hiş kah ra man lı ğı her-ke sin gör me si için yo la çı kan kah ra man ter zi, yol da bir dev le kar şı la-şır. De vi ve kar deş le ri ni, hi ley le kan dı rır ve onun her teh li ke yi saf ça kü çüm se me si, şan sın yar dı mıy la ger çe ğe dö ner. Ku şa ğın da ki rek lam met ni, sa vaş çı la rın on dan kor kup kaç ma sı nı, der ken kra la ulaş ma-sını sağ lar. Kah ra man lık ko şul la rı nı yi ne hi ley le ye ri ne ge ti re rek de kral dan kı zı nı ve ül ke nin ya rı sı nı alır.

Dev ler dı şın da hiç bir fan tas tik öğe içer me yen bu ma sal, kah ra-man lık me ka niz ma sı nın na sıl iş le di ği ni an la tır. Kü çük Ter zi, kah-ra ma nın gös te riş li cüs se si ne sa hip ol ma dı ğı gi bi, ne ya kı şık lı dır, ne akıl lı dır, ne de er de min pe şin de dir. Bö bür len me siy le alay edi lir, an-cak so nuç ola rak bir kah ra ma nın el de et ti ği tüm şöh re te, gös te ri şe ve ga ni me te sa hip olur. Üs te lik kah ra man ol ma nın ar dın da ki ger çek amaç lar da sa kın ma dan açık lan mış tır. Gü zel bir pren ses ve kral lı ğın ya rı sı gi bi… Kü çük Ter zi kur naz dır, fır sat çı dır, alay cı dır. Ha ya tı faz la cid di ye al ma dı ğı, kor ku suz de ğil ama tem kin siz ol du ğu, kor kul ma-sı ge re ken şey le ri de pek dü şü ne me di ği için ge li şen olay lar sil si le si onu kah ra ma nlığın ve ce sa re tin ni hai he de fi ne ulaş tı rır. Si nek le ri öl-dür mek le ken di ne duy du ğu hay ran lık, şan sın, rast lan tı nın iş le vi ni apa çık or ta ya ko ya rak onu bir di zi ma ce ra ya sü rük ler. Ay rı ca pek

164

duy gu sal ya da kı rıl gan ol du ğu da söy le ne mez. Ör ne ğin ka rı sı nın onu öl dür mek is te me sin den et ki len mez. O, yal nız ca so nu ca ba kar. Hi kâ ye nin en önem li me ka niz ma sı ise ter zi ken di kah ra man lı ğı na saf ça inan dı ğı için baş ka la rı nın da ona inan ma sı dır. Ya lan la rı, kor-ku yu ha re ke te ge çi re rek ken disi ni ko rur. Tam an la mıy la bir hu ra-fe ol ma nın avan taj la rı nı ya şar. Kah ra man lı ğı; kur naz lı ğı, de mek ki et raf ta ki le rin ap tal lı ğı ve bu ap tal lı ğın grup psi ko lo ji si ne dev ri sa-ye sin de ka zan mış tır. Ya zıl dı ğı dö nem de de, kah ra man la rın gü cü ve yay gın lı ğı dü şü nü le cek olur sa, ma sal da ki kah ra man er kek kur gu su-nun an ti- te zi ola rak, önem li bir top lum sal eleş ti ri dir.

KE TEN EĞİREN KA DIN LAR

Vak tiy le çok tem bel bir kız var mış, ül ke de ki tüm kız la rın ak si ne çık rık la ip lik bük mek is te mez miş. An ne si ne yap tıy sa da, ona bu işi yap tı ra ma mış. Ni ha yet sab rı taş mış, kı zı döv müş, o da ba ğı ra ça ğı-ra ağ la ma ya baş la mış. Tam bu sı ra da kra li çe ora dan ge çi yor muş, ne ol du ğu nu sor muş. Ka dın, kı zı nın tem bel li ği ni açık ça söy le mek ten uta na rak “Kı zı çık rı ğın ba şın dan kal dı ra mı yo rum, du rup din len me-den ip lik bük mek is ti yor. Ben se fa ki rim, ke ten ala mı yo rum,” de miş. Bu nun üze ri ne, ip lik bük mek ten da ha çok sev di ği bir şey ol ma yan kra li çe, kı zı sa ra ya gö tür mek is te miş. Sa ray da, kı zı yer den ta va na ke-ten ler le do lu üç oda ya çı kar mış. Bun la rı bi ti rir se, onu bü yük oğ lu na ala cak mış. Ger çi kız fa kir miş, ama çok ça lış kan ol du ğu için kra li çe bu na al dı rış et mez miş. Gel ge le lim kız, yı ğın yı ğın ke ten le re ba kıp ağ la mak tan baş ka şey yap ma mış. Üçün cü gün kra li çe ge lin ce, an-ne si ni öz le di ği için üzün tü den eli ni bi le kal dı ra ma dı ğı nı söy le miş. Kra li çe ona hak ver miş, “Ama ya rın işe baş la ma lı sın!” de miş. Kra li çe gi din ce, kız can sı kın tı sın dan pen ce re ke na rı na otur muş. Bu sı ra da önün den üç ka dın geç miş. Bi ri nin kos ko ca ayak la rı var mış, bi ri nin du dak la rı o ka dar uzun muş ki çe ne si ne de ği yor muş, öte ki nin de baş par ma ğı pek ge niş miş. Kı zın der di ni an la yın ca, on la rı utan ma dan dü ğün sof ra sı na alır sa, bu işi kı sa sü re de bi ti re cek le ri ni söy le miş-ler. Böy le ce bi ri lif le ri çe kip te ker le ği dön dür müş, bi ri lif le ri ıs lat mış, di ğe ri de bun la rı bü küp tez gâ ha vur muş ve ip lik ler ga yet gü zel bir

165

şe kil de bir çır pı da ha zır ol muş. Ka dın lar “Sa kın bi ze ver di ğin sö zü unut ma, ta li hin bu na bağ lı,” de yip, git miş ler. Ar tık kı zın al dı ğı öv gü-nün had di he sa bı yok muş.

Dü ğün gü nü ka dın lar pek bi çim siz kı lık lar la gel miş, kız da on la-rı tey ze le ri ola rak ta nıt mış. Da mat bu aca yip mah lûk lar la na sıl ah-bap lık eder sin di ye kı za si tem et miş. Son ra tey ze ler le ara sın da şöy le ko nuş ma lar geç miş:

– Ayak la rı nız ne den bu ka dar yay van?– Ye re bas mak tan, ye re bas mak tan.– Ni çin du da ğı nız böy le sar kık?– Ya la mak tan, ya la mak tan…– Baş par ma ğı nız ne den böy le ge niş?– İp lik bük mek ten!Bu nun üze ri ne da mat “Gü zel ka rım, bun dan son ra bir da ha çık-

rı ğa el sür me ye cek!” de miş. Böy le ce kız da ke ten eğir me işin den kur-tul muş.18

KIR MI ZI BAŞ LIK LI KIZ19

Bir za man lar hiç ba şın dan çı kar ma dı ğı için kır mı zı baş lı ğıy la anı lan bir kız var mış. Bir gün an ne si, has ta ni ne si ne gö tür me si için ona bir se pet do lu su yi ye cek ha zır la mış. Kız yol da bi raz cık oya lan-mak is te miş, an ne si onu uyar dı ğı hal de pa ti ka dan sa pıp or man da hop la ya zıp la ya yü rü me ye baş la mış. Der ken kar şı sı na bir kurt çık-mış, hoş beş et miş ler. Kız dan ne re ye gi de ce ği ni öğ re nen kurt, on dan ön ce ku lü be ye var mış. Bü yü kan ne yi ye miş, el bi se le ri ni gi ye rek ya ta-ğı na uzan mış. Kız bak mış ki ni ne de bir ga rip lik var, ya nı na yak la şıp ar dı ar dı na so ru lar sor ma ya baş la mış:

– Se nin ku lak la rın ni ye o ka dar ko ca man bü yü kan ne? – Se ni da ha iyi du ya bil mek için ev la dım.– Ama bü yü kan ne, ne ka dar da bü yük el le rin var!– Se ni da ha iyi ku cak la ya bil mek için ev la dım.

166

– Pe ki diş le rin ni ye o ka dar bü yük?– Se ni da ha iyi yi ye bil mek içinnnn! Ve kurt bir ham le de kı zı yu tu ver miş. Tam o sı ra da av cı, ni ne yi zi-

ya re te gel miş. Pen ce re den kur du gö rün ce onu he men vur muş, bı çak-la kar nı nı yar mış, ni ney le kı zı sa pa sağ lam dı şa rı çı kar mış. O gün den son ra Kır mı zı Baş lık lı Kız an ne si nin sö zün den hiç dı şa rı çık ma mış!

Ge le lim kar şı ma sal for mu na… An ge la Car ter, Kan lı Oda ad-lı ya pı tın da, Kır kın cı Oda, Ma vi Sa kal, Vam pi rel la, Pa muk Pren ses, Kır mı zı Baş lık lı Kız, Gü zel ve Çir kin, Çiz me li Ke di gi bi ma sal la rı ya da ma sal me ta for la rı nı, ar ka pla nları na ge ri lim ve cin sel lik öğe le ri ala rak iş le miş tir. Ya pıt, ya za rın de rin ka rak ter ana liz le ri, ma sa lın ta-rih çe si ve ide olo ji si ne da ir bil gi siy le ben zer le rin den sıy rı lır. Özel lik le Kır mı zı Baş lık lı Kız’ın ta rih te ki an la tı mı na ge ri dö nen ve ona bir kar-şı ma sal kim li ği ka zan dı ran öy kü le riy le. Ma sa lın ilk an la tım la rın da bir kurt de ğil, kurt adam var dır. Tut ku yu, cin sel li ği, be kâ re ti ve regl ka nı nı sim ge le yen kır mı zı baş lık ise son ra dan giy di ril miş tir. Car ter ma sa lın cin sel ola nı ört me ye baş la ma dan ön ce ki ha li ne Kurt lar Ara-sın da öy kü süy le ge ri dö ner. Or man da kar şı la şan av cıy la köy lü kı zın kur laş ma sı ve ön ce kim va ra cak ya rı şıy la bir bir le rin den ay rıl ma la-rı nın ar dın dan, kız bü yü kan ne nin evi ne gel di ğin de hem ci na ye tin, hem de ar tık bir kurt olan av cı nın cin sel ar zu su nun far kın da dır: “Can la can bu la nı, el değ me miş ten ya tış tı rır bir tek.”20 Kur dun ga rip bir ro man tizm le vah şe ti bir leş tir di ği ko nuş ma la rıy la el bi se le ri ni ate-şe atar ve ger dek ge ce si ni sa kin lik le kar şı lar.

“Şim di; Kurt, Kır mı zı Baş lık lı Kız’ın hay ret le, “Ne ka dar bü yük ku lak la rın var!” di ye hay kır ma sı na ne kar şı lık ver miş ti? Ce vap: “Se ni da ha iyi du ya bil mek için.” Baş ka bir de yiş le, ger çek te ne söy-le di ği ni, da ha iyi du ya bil mek için. Böy le ce Kır mı zı Baş lık lı Kız için şu hi po te zi ku ra bi lir dik: Onun ger çek te ar zu la dı ğı şey ya tak ta bir kurt bul mak tı.”21

Car ter’ın Kur ta dam öy kü sün de kız, or man da kur dun ulu ma sı nı du yun ca hay va na sal dı rır, ön pen çe si ni ke ser ve bir be ze sa rıp se pe ti-

167

ne ko yar. Bü yü kan ne yi ise ateş ler için ce ya tar ken bu lur. Is la tıp al nı na koy mak için se pe tin de ki be zi çı kar ma ya ça lı şır ken ye re bir kurt pen-çe si dü şer. Ama o ar tık bir kurt pen çe si de ğil, bir in san eli dir. Ço cuk elin üze rin de bir ca dı nın me me ucu olan si ği li gö rür, çığ lı ğı ko pa rır ve kom şu la rıy la bir lik te bü yü kan ne si ni öl dü rür. Ar tık bü yü kan ne-nin evin de otur mak ta dır, ra ha tı ye rin de dir.

Ma sa lın bi li nen ha lin de er gen li ğin eşi ğin de ki kız, an ne si nin sö-zün den dı şa rı çık ma nın ce za sı nı çe ker, kır mı zı da ki tut ku onu ya nıl-tır, an cak cin sel an la mı olan bu ya ban cı ay nı za man da bir ölüm teh-di diy ken on dan ken di us gü cüy le kur tu lur. Ya ni uya rı cı bir ma sal dır. Öte yan dan ev cil leş me miş ön cü le rin de ki bü yü kan ney le kı zın yer de ğiş tir me sin de, ku şak la rın bir bi ri nin ye ri ne geç me si nin ve ölü mün an la tı mı da var dır. Car ter’ın öy kü sün de ise, alt me tin yü ze ye çı kar ve bu ma sa lın bir ta ri hi ol du ğu nu anım sa tır.

İn gi liz Dur ham Üni ver si te si’nde ya pı lan bir araş tır ma, bu ma sa-lın en az 2 bin 600 ya şın da ol du ğu nu ve dün ya ça pın da 35 ver si-yo nu bu lun du ğu nu or ta ya koy du. Çin’de Kır mı zı Baş lık lı Kız, kö tü kurt ta ra fın dan de ğil, kö tü kap lan ta ra fın dan kan dı rı lı yor. İran’da ise kü çük kız ço cuk la rı nın ge zin ti ye çık ma sı ga rip kar şı lan dı ğın dan, hi kâ ye nin kah ra ma nı bir er kek ço cu ğu na dö nü şü yor. Kül tü rel an-tro po log Dr. Ja mi e Teh ra ni’ye gö re, hi kâ ye nin tüm çe şit le me le ri, 2 bin 600 yıl ön ce si ne ka dar uza nan or tak bir ata ya da ya nı yor. Teh ra ni halk hi kâ ye le ri ni bi yo lo jik or ga niz ma la ra ben ze te rek şöy le söy lü yor: “Bu öy kü le rin pek ço ğu ya kın za ma na dek kâ ğı da dö kül me di ğin-den, ne sil ler bo yun ca ya yan lış anım sa nı yor ya da ba zı öğe ler baş tan ku ru lu yor. Bu da bi ze in san psi ko lo ji si ve ne le ri ha tır lan ma ya de ğer bul du ğu muz hak kın da ipuç la rı ve ri yor.”22

KIR MI ZI PA BUÇ LAR23

Za val lı Ka rin öy le fa kir di ki, ya zın çıp lak ayak ge zer, kı şın sa ayak la rı nı ya ra ya pan ka ba ta kun ya lar gi yer di. Köy de ih ti yar bir ayak ka bı cı ona es ki ku maş par ça la rıy la elin den gel di ğin ce bir çift pa buç yap tı. Pa buç lar pek za rif de ğil di, ama ih ti yar bü tün iyi ni ye ti-

168

ni kul lan mış tı. Ka rin an ne si nin gö mül dü ğü gün ilk de fa bu kır mı zı pa buç la rı giy di. Bun lar ma tem ayak ka bı la rı de ğil di ya, bi ça re nin de gi ye cek baş ka şe yi yok tu. İş te bu sı ra da ön le rin den için de ih ti yar bir ka dın bu lu nan gü zel bir ara ba geç ti. İh ti yar ka dın ra hip ten kü çük kı-zı ona ev lat lık ver me si ni is te di. Ka rin, bu ola ya kır mı zı ayak ka bı la rı-nın ne den ol du ğu nu san dı. Ka dın sa çok çir kin bul du ğu bu pa buç la rı he men ce cik yak tır dı.

Ka rin bir gün an ne siy le do laş ma ya çık mış bir pren ses gör dü. Kız be yaz, gü zel el bi se le riy le her ke si ken di ne hay ran bı rak mak için ara ba da, pen ce re nin önün de du ru yor du. Ger çi ne al tın ta cı, ne de kuy ruk lu el bi se si var dı, ama ayak la rı nı kır mı zı ke çi de ri sin den çok gü zel ayak ka bı lar süs lü yor du. Dün ya da hiç bir şey kır mı zı ayak ka bı-lar la kı yas la na maz.

Ka rin, ilk di ni tö re ne ka tı la ca ğı ya şa ge lin ce, şeh rin en iyi ayak-ka bı cı sı aya ğı nın öl çü sü nü al dı. Dük kân da bir kont ço cu ğu için ya-pı lan, ama onun aya ğı na uy ma yan kır mı zı ayak ka bı lar var dı. Tıp-kı pren se sin ki le re ben zi yor lar dı. Ka rin, yaş lı ka dı nın göz le ri nin iyi gör me me sin den ya rar la na rak bun la rı al dı. El bet te bil se, yaş lı ka dın on la rı as la ki li se de giy dir mez di. Ki li se de ki ler, göz le ri ni Ka rin’in ayak la rın dan ayı ra mı yor du. Hat ta Ka rin, du var da ası lı por tre le rin bi le ona bak tı ğı nı san dı. Ka rin tö ren bo yun ca ayak ka bı la rın dan baş-ka bir şey dü şü ne me di. Et raf ta ki ler ka dı nı, Ka rin’in pa buç la rın dan ha ber dar edin ce, ka dın bu nun ya pıl ma ya cak bir şey ol du ğu nu, bun-dan son ra ki li se ye mut la ka si yah pa buç lar la git me si ge rek ti ği ni söy-le di. Hem de en es ki le riy le. Er te si sa bah Ka rin bir si yah, bir kır mı zı pa buç la ra bak tı ve si ya ha gön lü ra zı ol ma dı. Ki li se ka pı sın da kol-tuk değ nek li bir as ker var dı. Ayak ka bı la rın to zu nu al mak için izin is te di. Ka rin he men kü çü cük aya ğı nı uzat tı. As ker “Aman ne gü zel dans ayak ka bı la rı! Dans eder ken dik kat edin,” de di ve eliy le ayak-ka bı la rın ta ban la rı na vur du. Ka rin ki li se ye gir di ğin de yi ne yal nız-ca kır mı zı pa buç la rı nı dü şün dü. Şar kı söy le me yi ve du ası nı unut tu. Çı kış ta ara ba ya bin mek üze rey ken, as ker ona yi ne, “Aman ne gü zel ba lo ayak ka bı la rı!” de di. Ka rin bir kaç dans adı mı at mak tan ken di ni ala ma dı, der ken ba cak la rı ken di li ğin den dans et me ye baş la dı. Ka rin

169

bir tür lü du ra mı yor du. Ki li se nin kö şe si ne ka dar dans et ti. Ara ba cı onu zor la ya ka la yıp ara ba ya koy du, ama ayak lar dur mak bil mi yor, yaş lı ka dı na tek me atı yor du. Eve dön dük le rin de, ga rip huy lu ayak-ka bı lar bir do la ba kon du. Ka rin bir tür lü gi dip on la ra bak mak tan ken di ni alı ko ya mı yor du. İh ti yar ka dın has ta lan dı, öle cek ti. Ka rin ka dı na min net borç luy du, ona bak ma sı, ba şın dan ay rıl ma ma sı ge re-kir di. Ama o sı ra da bir ba lo ya da vet edil miş ti. İh ti yar ka dı nı şöy le bir süz dü, na sıl sa ölü me mah kûm du. Kır mı zı pa buç la rı nı aya ğı na ge-çir di ği gi bi so ka ğa fır la dı. Gel ge le lim, pa buç lar mer di ven den in mek is te se yu ka rı çı kı yor, şeh re git mek is te se or ma na koş tu ru yor du. Bir ağa cın te pe sin de as ke ri gör dü: “Aman ne gü zel dans ayak ka bı la rı!” O za man Ka rin ayak ka bı la rı çı kar mak is te di, ama bu müm kün de ğil di. Ge ce gün düz, yağ mur da, gü neş te sü rek li dans edi yor, ge ce le ri açık me zar lık la ra sü rük le ni yor du. Ora da elin de alev sa çan bir kı lıç la me-le ği gör dü. Me lek “Dans ede cek sin!” de di. “Kır mı zı ayak ka bı la rı nın için de sa ra rıp so ğuk buz gi bi iğ ne ip li ğe dö nün ce ye ka dar ka pı dan ka pı ya dans ede cek sin. Se ni işi tip sen den kor kun ca ya ka dar ken di ni be ğen miş ço cuk la rın ka pı sı nı ça la cak sın. Bu se nin söz din le mez li ği-nin ce za sı!”

Bir gün çok iyi ta nı dı ğı bir ka pı ya sü rük len di, içe ri de ma tem mü-zi ği ça lı yor du. İh ti yar ka dın öl müş tü. Ka rin ken di ni dün ya da ya pa-yal nız his set ti. Me lek ler ce la net len miş ti. Ayak la rı kan için de ıs sız bir kır da, kü çük bir ku lü be nin önü ne gel di. “Dı şa rı çık, dı şa rı çık!” di-ye hay kır dı. “Ben dans edi yo rum, içe ri gi re mi yo rum.” Cel lat şa şır dı: “Be nim kim ol du ğu mu bil mi yor sun sa nı rım.” Ka rin bi li yor du el bet, su çu nu an lat tı, ayak la rı nın ke sil me si ni is te di. Ke si len ayak lar dans ede rek uzak laş tı. Ka rin de ken di ne tah ta ba cak ve kol tuk değ nek le ri yap tı. “Bu kır mı zı ayak ka bı lar yü zün den çek me di ğim çi le kal ma dı,” de di. “Her ke sin be ni gör me si için ki li se ye gi de ce ğim.” Ne var ki, kır-mı zı pa buç lar ki li se nin önün de dans edi yor du. Ve o, ka pı yı aşa ma dı. Vic dan aza bı çe ki yor du.

Er te si gün bir ma nas tı ra git ti ve hiz met çi ola rak ka bul edil me si ni is te di. Ra hi bin ka rı sı ona acı ya rak hiz me ti ne al dı. Ka rin çok ses siz di, din ki ta bı oku nur ken dik kat le din li yor du. Ço cuk lar onu se vi yor du,

170

ama ona mü cev her ler den, gü zel el bi se ler den ve kra li çe ler gi bi gü zel ol mak tan söz et tik le ri za man Ka rin ba şı nı sal lı yor du.

Er te si pa zar hep si ki li se ye git ti ler. Kol tuk değ nek le riy le Ka rin yal nız kal dı, rüz gâr org se si ni ona ka dar ge ti ri yor du. Ka rin, göz ya şı kap lı yü zü nü ha va ya kal dır dı: “Tan rım ba na yar dım et!” O za man, me lek önün de be lir di. Elin de bu se fer kı lıç ye ri ne, üze ri gül ler le kap-lı ye şil bir dal var dı. Ta va na do kun du, ta van yük sel di ve yu var lan dı. Da lın do kun du ğu yer de al tın bir yıl dız be lir di. Son ra du var lar çök tü ve Ka rin ça lan org la rı, sı ra lar da otur muş pa zar el bi se li din le yi ci le ri gör dü. Ki li se oda sı na gel miş ti. Ka rin şim di ma nas tır hal kı nın ya nı na otur muş tu. “Ka rin, ne iyi et tin de gel din,” de di ler. Ka rin “Tan rı be ni af fet ti,” de di ve kal bi öy le si ne gü neş le, hu zur la ve ne şey le dol du ki da ya na ma dı, kü çük kı zın ru hu Tan rı’ya doğ ru yük sel di. Ora da ona kim se ar tık kır mı zı ayak ka bı lar dan söz et me di.

KUR BAĞA PRENS24

Ku vak vak, ku vak vak vakKuy ru ğum ne re dee e?Kuy ru ğum yok, kuy ru ğum yokYü ze rim de re de!

Bi lir si niz ma sa lı, bil me yen le re de biz den ha tır lat ma sı. Bir za-man lar bir pren se sin en sev di ği şey, al tın to puy la oy na mak mış. To-pu nu ha va ya atar atar, “Hop hop al tın top/bun dan baş ka oyun yok!” di ye şar kı söy ler miş.

Ama bun ca se vi len şu to pun yap tı ğı şe ye bak, bir den bi re gö-le dü şü ver me sin mi? Kız ca ğı zın ağ la mak tan göz le ri kur ba ğa gi bi pört le miş ken, kur ba ğa nın bi ri de rin ler den fır la yıp bir ni lü fe rin üze ri ne çı kı ver miş. Şöy ley di böy ley di der ken pa zar lık ya pıl mış. Kur ba ğa da lıp to pu çı ka ra cak, kız da kar şı lı ğın da onun ta ba ğın dan yi yip iç me si ne, ge ce onun la uyu ma sı na izin ve re cek miş. Kuş ku suz tu haf bir kur ba ğa!

İyi de pren ses ne di ye umur sa sın ki bu nu? Ha liy le, “He le bir to-pu mu ala yım da”, de miş, “şu uyuz kur ba ğa yı son ra dü şü nü rüz…” Eh

171

ka der den ka çı lır mı, er te si gün kur ba ğa ku vak ku vak ka pı la rı pen ce-re le ri yı kıp sa ra ya ge li ver miş. Ola nı bi te ni an la tın ca, kral bir kra li yet ai le si üye si nin ver di ği sö zü mut la ka tut mak zo run da ol du ğu nu söy-le miş. Kuş ku suz bu çok da ha ga rip bir kral!

Ta bii ara la rı pek hoş de ğil miş ön ce le ri. Ama son ra kız de ğil ya-tak ta bak pay laş mak, ver di ği söz üze ri ne bir de iğ re ne rek kur ba ğa yı öp mek zo run da kal mış, ki mi ne gö re de si nir le nip du va ra fır lat mış. So nuç ta ne ol muş sa ol muş, kur ba ğa ya kı şık lı bir pren se dön müş. Fe-na kalp li bir ca dı bü yüy le onu kur ba ğa ya dön dür müş me ğer.

Bak şu ca dı nın işi ne! Dün ya da faz la sıy la kur ba ğa var za ten. Prens le ri kur ba ğa ya pa ca ğı na, kur ba ğa la rı prens yap sa ya… Ne çok bek le ye ni var üs te lik.

Ka dın la rın ço ğu böy le dü şün dü ğün den boş ye re kur ba ğa la rı öper du rur. So nuç: Is lak, kay gan, ye şil bir le ke ve bol bol si ğil!

Pek çok an ti- te zi üre til di ta bii ma sa lın. İş te Oğ lak Ya yın la rı da Step hen Mitc hell’in Kur ba ğa Pren si’ni ye tiş kin ler için bir ma sal ola-rak su nu yor.25 Mü kem mel Fran sız ca sıy la en te lek tü el bir kur ba ğa dır kar şı mız da ki. Âşık olu na cak ka dar ze ki dir, soh be ti ne do yum ol maz, ne ki öp mek le prens de ol maz. Dü pe düz bir kur ba ğa dır iş te. Ki tap bo yun ca her şe yin an la mı nı gü nü mü ze uy gun bir bi çim de tar tı şır du rur lar. Ki ta bın ba şın da ise şu il ginç söz le re yer ve ril miş tir:

“İki tip ka dın var dır: Prens le ev le nen ler, kur ba ğay la ev le nen ler. Bir kur ba ğa as la bir prens ola maz, an cak bir pren sin ti pik bir ev li-li ğin ola ğan akı şı için de azar azar, hat ta göz le gö rü le me ye cek ka dar usul usul, git gi de bir kur ba ğa ya dö nü şe bil di ği, ge niş kit le ler ce ka-bul gör müş bir ger çek tir. Yir mi beş yıl so nun da bir ka dın bir sa bah uyan dı ğın da, ya nın da vak tiy le âşık ol du ğu pren si ni hâ lâ bu lu yor sa, ne di ye bi li riz, ne mut lu ona!”

“Bi lim adam la rı olay la rın ter si ne çev ri le mez bir sü reç için de iyi-den kö tü ye dö nüş me si ne en tro pi di yor lar. Enin de so nun da ya şam ye ri ni ölü me, dü zen keş me ke şe, bir prens de kur ba ğa ya bı ra kır. Bi-lim adam la rı dün ya nın dü ze ni bu di ye açık lı yor lar. Bir ço ğu muz da onay la ya rak cid di cid di ba şı mı zı sal lı yo ruz. An cak, fi zik ku ral la rı nın

172

ti pik bir ev li li ğin ku ral la rıy la ben zer lik gös ter di ği ni var say sak da, in-san ru hu söz ko nu su ol du ğun da ke sin lik le za yıf kal dı ğı açık tır. Fi zik ku ral la rın da is tis na la ra yer yok tur, oy sa ru hun ku ral la rı yal nız ca is-tis na lar dan olu şur.”

“Öp mek işe ya ra ma yın ca tek bir çö züm ka lır pren se sin gö zün de, kur ba ğa yı du va ra fır lat mak. Kur ba ğa as lın da kur ba ğa ola rak se vil-mek is ter ama se ven ne le re kat lan maz. Ya öle cek tir, ya da bir pren se dö nü şe cek tir. Ve es ki kur ba ğa lar bir ko nu da hem fi kir dir: Bü yük de-ği şim için üç şey ge re kir: Ke sin bir bi linç siz lik, du va ra fır la tıl ma ya rı za ve mut la ka ha yal gü cü yük sek bir ka dı nın sev gi si. Bir de sa bır. Evet, hem de bü yük bir sa bır. Çün kü fır la tıl may la çar pış ma ara sın da ge çen sü re ba zen on lar ca yıl ala bi lir.”

Oğ lak Ya yın la rı’ndan çı kan Kur ba ğa Prens yo ru mu böy le dir, in-ter net te do la şan bir baş ka hi kâ ye da ha var dır ki, ay nı za man da gü zel bir Fran sız ye mek ta ri fi dir.

Gü zel bir ka dın göl ke na rın da otu rur ken ku ca ğı na bir kur ba ğa fır lar: “Ben as lın da çok ya kı şık lı ve zen gin bir pren sim. Bü yüy le bu ha le gel dim. Ama be ni öper sen es ki ha li me ge ri dö ne rim,” der. Ka-dın “Ee” di ye so rar, “baş ka?” Kur ba ğa şi şi nir, “Eğer be ni öper sen se-nin le ev le ni rim, şa to ma gi de riz, sen ba na ye mek pi şi rir, el bi se le ri mi te miz ler, ço cuk do ğu rur sun, an nem kra li çey le bir lik te mut lu mut lu ya şa rız.”

Hi kâ ye nin de va mın da bu gü zel Fran sız ka dın, da ha geç bir sa at te gö le na zır ma sa sın da şa rap, kre ma lı kur ba ğa ba ca ğı ve sa la ta dan olu-şan ye me ği ni ye mek te dir. “De mek öy le ha!” der, “Bir prens hoş ta bi i, ama Fran sız mut fa ğı nın en ha ri ka ye me ği ne de ğiş mem doğ ru su.”

Yi ne de de vam et me li kur ba ğa öp me ye. Prens ol sun di ye mi? El-bet te ha yır, bel ki on lar ger çek bir öpü cü ğün kad ri ni kıy me ti ni bi lir di ye… Tabii henüz konuşan bir kurbağanın bir prensten daha ilginç olduğunu anlayacak yaşa gelmediyseniz.

Ki mi le ri fan tas tik bu lu yor hi kâ ye yi. Ama as lın da gün lük ya şam-da ki kar şı lı ğın da pek çok sı ra dan öğe var. Me se la kı zın al tın to pu nu kay bet me si, kay bı nı ka bul le ne me me si ve ıs rar la is te me si. Da ha da

173

sı ra da nı, bir kur ba ğa nın ona is te di ği ni ver me si kar şı lı ğın da il la da bir öpü cük is te me si. Ön ce bir ya naş, öp he le de, ge ri si ko lay… Pren-ses ona pek çok ödül öner miş ti ya, ne ça re. Al tın to pu nu mu is te din ca nım, ver ba ka yım bir öpü cük.

Vel ha sıl ka dın lar bin ler ce yıl dır hep ay nı iki lem için de kal dı: Al-tın top mu, kur ba ğa öp mek mi?

KÜ ÇÜK DE NİZ KI ZI26

Gör ke min, ren gin ve cüm bü şün biz ler için ta ri fi nin bi le müm-kün ol ma dı ğı bir ül ke de, de ni zal tın da ki ola ğa nüs tü sa ray la rın da ya-şa yan al tı pren ses var mış. Bun lar an cak on be şin ci yaş gün le rin de su üs tü ne çı ka bi lir miş. Ama al tın cı kız için bu sü re o ka dar uzun muş ki… Gün bo yu in san la rın dün ya sı na ait şey ler öğ ren me ye ça lı şır, ba-tık ge mi ler de do la nır du rur, su üs tü ne çı kan ab la la rın dan ve bü yü-kan ne sin den hep yer yü zü nü so rar mış. Kız la rın her bi ri nin ken di le-ri ne ait bir bah çe si var mış. Al tın cı pren ses ken di bah çe si ne, ba tık bir ge mi den bul du ğu ya kı şık lı bir de li kan lı nın hey ke li ni koy muş. De-niz kız la rı üç yüz yıl ya şar mış. Ama ne ya zık ki, ruh la rı in san la rın ki gi bi ölüm süz de ğil miş. An cak bir in san onu ken din den çok se ver ve ev le nir se, ölüm süz ruh la rı ola bi lir miş.

Kü çük de niz kı zı on be şin ci ya şı na bas tı ğın da, ni ne si onu süs le-miş, saç la rı na is ti rid ye ler tak mış. Kız ca ğı zın ca nı çok acı mış, ama ni ne si “Gü zel ol mak için acı çek mek zo run da sın,” de miş. Böy le ce pren ses asa let ni şan la rı ve göz ka maş tı rı cı bir gü zel lik le su üs tü ne çık mış ve bir ge mi de ha vai fi şek ler atıl dı ğı nı gör müş. Pren sin yaş gü nü için ha zır la nan şö le ne hay ran kal mış. Üs te lik prens, bah çe sin-de ki de li kan lı hey ke li ne öy le ben zi yor muş ki…

Bir den kor kunç bir fır tı na çık mış, ge mi bat mış, prens su la ra gö-mül müş ve kü çük de niz kı zı onu kur ta ra rak kı yı ya gö tür müş. Bu sı-ra da ya kın da ki bir ma nas tır dan bir kız gel miş, kü çük de niz kı zı da onu gö rün ce ses siz ce uzak laş mış. Son ra ki gün ler de hep o ko ya gel-miş, ama pren si bu la ma mış. Der ken bir gün, pren si da ha ön ce gör-müş olan ab la la rı ona pren sin şa to su nu gös ter miş. As lın da de niz-

174

kız la rı öy le yer le re ya naş mak tan kor kar mış, ama za val lı kü çük ka ra sev da ya tu tul muş. Çok da gü zel miş, he le se si nin bir eşi ben ze ri ne de niz al tın da, ne de yer yü zün de bu lun maz mış. Yi ne de ni ne si nin de di ği ne gö re, ba lık şek lin de ki kuy ru ğu in san lar için çok çir kin miş. On lar yal nız ca iki ga rip sü tun dan hoş la nır mış.

Za val lı cık ne olur sa ol sun pren se ka vuş mak is te di ğin den, ev den ka çıp de niz ca dı sı na git miş. Ca dı ona si hir li bir ik sir ver miş, kar şı lı-ğın da da se si ni al mış. Kız dün ya nın en gü ze li ola cak, yü rü yü şün de ki sa lı nış ve za ra fet le her ke si ken di ne hay ran bı ra ka cak ama yü rür ken ba cak la rın dan bı çak lar ge çe cek, acı için de kıv ra nır ken ayak la rı ka-na ya cak mış. So nun da kı yı da prens onu bul muş, sa ra yı na gö tür müş, ona gü zel el bi se ler giy dir miş ve hiç ya nın dan ayır ma mış. Ama onu gü zel bir ço cu ğu se ver gi bi se vi yor muş. Ak lı onu kur tar dı ğı nı san dı-ğı ma nas tır da ki kız day mış. Ta bii kü çük de niz kı zı ne onu kur ta ra nın kim ol du ğu nu, ne ona olan aş kı nı, ne de prens baş ka sıy la ev len di ği gün de niz kö pü ğü ne dö nü şe ce ği ni söy le ye bil miş. Me ğer bu ma nas-tır da ki kız, kom şu kral lı ğın pren se siy miş ve ai le le ri çok tan on la rı ev-len dir me ye ka rar ver miş.

Dü ğün gü nü, kı zı alıp ge mi ye gel miş ler. Bü tün ge ce dans edil-miş, he le kü çük de niz kı zı hiç ol ma dı ğı ka dar gü zel dans edi yor muş, oy sa as lın da hiç bu ka dar acı çek me miş. Der ken za man za man onu gör me ye ge len kız kar deş le ri ge mi ye ya naş mış. Hep si nin saç la rı ka-zı lıy mış. Çün kü ni ne cik le ri nin apak saç la rıy la bir lik te, kar deş le ri ni kur tar ma sı için saç la rı nı de niz ca dı sı na ver miş ler. Eğer ca dı nın ver-di ği bü yü lü ka ma yı pren sin kal bi ne sap lar sa, ka nı kı zın ayak la rı na dü şe cek ve o tek rar bir de niz kı zı ola cak mış.

Kız ca ğız ye ni ev li le rin ka ma ra sı na gir miş. Pren sin yü zü mut lu-luk la ışıl dı yor ve uy ku sun da ka rı sı nın is mi ni sa yık lı yor muş. Kü çük de niz kı zı öle ce ğin den emin, ka ma yı de ni ze fır lat mış, he men ar-ka sın dan da ken di si de ni ze at la mış. Ora da bir kö pük ol muş ön ce, son ra yap tı ğı iyi lik ne de niy le gök kız la rı nın ara sı na ka tıl mış. Bun lar ken di le ri ni baş ka la rı nın iyi lik le ri ne ada mış kız lar mış ve böy le ce üç yüz yıl ya şa ya bi lir, iyi lik le ri ye ter li olur sa da ölüm süz bir ruh edi ne-bi lir ler miş.

175

Kü çük de niz kı zı her yer de onu ara yan ge li ni ve da ma dı bul muş, ge li ni al nın dan öp müş, pren se gü lüm se miş ve pem be bu lut la rın ara-sı na ka rış mış.

KÜL KE Dİ Sİ (SİN DREL LA)27

Bir va kit ler, uzak ül ke ler den bi rin de tat lı, ki bar ve ça lış kan bir kız ya şar mış. An ne si ölün ce, ba ba sı iki kı zı olan bir ka dın la ev len miş. Üvey an ne gi bi ona tı pa tıp ben ze yen kız la rı da hem çok kö tü kalp li, hem de çok kıs kanç lar mış. Kız ca ğı za her gün en ağır iş le ri yap tı rır, ken di le ri de gün bo yu ge zer, süs le nir miş. Sin drel la, vak ti ni da ha çok oca ğın kar şı sın da kül ler le ge çir di ği için ona Kül ke di si di yor lar mış. Kız ca ğız gün bo yu şi kâ yet et me den dur mak sı zın ça lı şır, ge ce le ri de oca ğın ya nın da uyur ve her ge ce tıp kı onun gi bi iyi huy lu olan cen-net te ki an ne si ne çek ti ği çi le le ri an la tır mış.

O ül ke de bir de ev len mek te di re nen bir prens ya şar mış. Ba ba sı bu na çok üzü lü yor muş. So nun da ül ke de ki bü tün soy lu genç kız la rı da vet ede ce ği bir ba lo dü zen le me ye ka rar ver miş. Ki bir li üvey kar-deş le ri ba lo için ha zır la nır ken, Kül ke di si on la rın emir le ri ni ye ri ne ge tir mek le meş gul müş. Kız lar onun la et me dik alay bı rak ma dan bir ça lım ba lo ya git miş ler. Kül ke di si oca ğın ba şın da ağ lar ken, bir den kar şı sın da bir pe ri be lir miş. On dan bir bal ka ba ğı, dört fa re ve bir ke di bul ma sı nı is te miş. Pe ri si hir li değ ne ği ni do kun du rur do kun-dur maz, fa re ler be yaz at la ra, ke di sü rü cü ye, bal ka ba ğı da al tın bir ara ba ya dö nüş müş. Kül ke di si ise ha ri ka el bi se si ve cam ayak ka bı la-rıy la göz ka maş tı rı yor muş.

Ba lo da pren sin gö zü on dan baş ka sı nı gör me miş, her kes ona ba-kı yor, kim ol du ğu nu çı ka ra mı yor muş. Ama Kül ke di si’nin on iki den ön ce git me si ge re kir miş, çün kü tam sa at on iki de her şey es ki ha li-ne dö ne cek miş. Kız ca ğız onu bı rak mak is te me yen prens ten son an-da kur tu lup ko şa rak mer di ven ler den aşa ğı in miş, bu sı ra da da cam ayak ka bı la rın dan bi ri ni dü şür müş. Prens ne onun kim ol du ğu nu bi li yor muş, ne de ne re de otur du ğu nu. Cam ayak ka bı yı al mış lar, tek tek ül ke de ki tüm genç kız la rın aya ğın da de ne miş ler. Kül ke di si’nin

176

evi so nun cu ev miş ve ayak ka bı üvey kar deş le rin de aya ğı na ol ma mış. Son an da üvey kız kar deş le ri nin tüm en gel le me le ri ne rağ men, bir uşak ayak ka bı yı bir de Kül ke disi’ nin aya ğın da de ne mek is te miş. Cam ayak ka bı tam da onun aya ğı na uyu yor muş. Böy le ce prens le ev len miş-ler. Üvey an ne ve kız la rı ise göz yaş la rı na bo ğu la rak dü ğü ne ka tıl mış.

PA MUK PREN SES28

Kra li çe kar la rın or ta sın da ki aba noz ağa cı nı sey re dip ger gef iş ler ken, eli ne iğ ne bat mış ve üç dam la kan dam la mış. O an da iç çe kip saç la rı aba noz ağa cı gi bi si yah, te ni kar gi bi be yaz, ya nak la rı kan gi bi kır mı zı bir kı zı ol ma sı nı di le miş. Kra li çe nin di le ği ka bul edil miş ve dün ya nın en gü zel be be ği ni do ğur muş, adı na da Pa muk Pren ses de miş ler. Ne ki, ta lih siz ka dın ca ğız kı zı na do ya ma dan öl müş. Ko ca sı da çok geç me den gü zel ama ki bir li ve kıs kanç bir ka dın la ev len miş. Me ğer bu ka dın bir ca dıy mış ve her gün si hir li ay na sı na ba kıp, “Ay na ay na, gü zel ay na, söy-le ben den gü ze li var mı bu dün ya da?” di ye so rar mış. Ay na da ona her gün dün ya nın en gü zel ka dı nı ol du ğu nu söy ler miş. Gel za man git za-man, kra li çe nin ya ma lı el bi se ler giy di rip, hiz me te koş tu ğu Pa muk Pren-ses bü yü yüp bir genç kız ol muş. Ve bir gün ay na, kra li çe nin so ru su na, “Kuş ku suz kra li çem dün ya nın en gü ze li dir, ama Pa muk Pren ses on dan da gü zel dir,” di ye ya nıt ver miş. O za man kra li çe hid det ten kö pür müş, av cı yı ça ğı rıp, Pa muk Pren ses’i öl dür me si ni, ka nıt ola rak da kal bi ni ge-tir me si ni is te miş. Ama av cı bu dün ya gü ze li kı za kı ya ma mış, onu or-man da tek ba şı na bı ra kıp, kra li çe ye bir cey la nın kal bi ni gö tür müş.

Pa muk Pren ses or man da do la şır ken kü çük bir ku lü be bul muş. Her tür lü eş ya nın ye di min ya tür ha li var mış bu ev de ve et raf çok pis, çok da ğı nık mış. Pren ses he men işe ko yul muş, evi pı rıl pı rıl yap mış, son ra da yor gun luk tan uyu ya kal mış. Ça lış tık la rı ma den den dö nen ye di cü ce ler, eve dön dük le rin de hay ret ler için de kal mış. Ko nuk la-rı nın hi kâ ye si ni öğ re nin ce de çok üzül müş ler ve on lar işe git ti ğin de kim se ye ka pı yı aç ma ma sı nı söy le miş ler.

Gel gör ki si hir li ay na dan pren se sin ya şa dı ğı nı öğ re nen ca dı kra li-çe, yaş lı ve çir kin bir sa tı cı ka dın kı lı ğı na gi re rek ka pı yı çal mış. Pren-

177

ses, böy le yaş lı bir ka dın dan za rar gel me ye ce ği ni dü şü ne rek onu eve al mış. O da seninkinin bağ la rı ne ka dar es ki miş di ye rek, ona ye ni bir korse tak mış ve onu öy le bir sık mış ki, kız ca ğız ölü gi bi ye re se ril miş. Kra li çe “Her gü zel li ğin bir so nu var dır,” di ye rek çı kıp git miş.

Ak şam ye di cü ce ler eve gel di ğin de, korsenin bağ la rı nı kes miş ve pren ses ya şa ma dön müş. Cü ce ler o ka dı nın kra li çe ol du ğu nu, bir da-ha ka pı yı kim se ye aç ma ma sı nı söy le ye rek git miş.

Er te si gün kra li çe baş ka bir kı lı ğa gir miş ama bu se fer pren ses onu içe ri al ma mış. O da “Za ra rı yok, yal nız ca şu gü zel ta ra ğı pen ce-re den alıp bir de ne,” de miş. Pren ses ta ra ğın gü zel li ği ne da ya na ma yıp sa çı na ta kar tak maz yi ne ye re yı ğıl mış. Cü ce ler ak şam eve ge lin ce, ze hir li ta ra ğı fark et miş ler ve onu çı ka rır çı kar maz kız yi ne ken di ne gel miş.

Son ra ki gün pren ses uya rı la rı da ha cid di ye al mış, köy lü kı lı ğın-da ki kra li çe nin sun du ğu el ma yı red det miş. Kra li çe de el ma nın ye-şil kıs mı nı yi ye rek onu kan dır mış. Pren ses se kıp kır mı zı olan di ğer ya rım dan bir lok ma ısır mış ve yi ne ye re yı ğıl mış. Bu se fer cü ce ler hiç bir şey ya pa ma mış.

Pren se si cam dan bir ta bu ta ko yup, ıs sız or man la rın da üç gün bek let miş ler. Bu sı ra da bir kuz gun, bir kum ru ve bir bay kuş pren se-sin ba şın da bek le miş. Pren ses hiç de ölü ye ben ze mi yor muş. Cü ce ler onu so ğuk top ra ğa göm mek de ğil, her gün zi ya ret et mek is te dik le-rin den cam dan ta bu tun da, öy le ce bı rak mış lar.

Der ken ora dan bir prens geç miş ve kı zın gü zel li ği ne hay ran ka-la rak onu öp mek is te miş. Bu sı ra da sar sı lan kı zın bo ğa zı na ta kı lan el ma par ça sı ye rin den oy na mış, kız göz le ri ni aç mış. Prens pren se si alıp, ül ke si ne gö tür müş. Dü ğün le ri ne ge len kra li çe ye de kız gın de-mir den ayak ka bı lar gi ydirip ce za lan dır mış.29

YÜZ YIL UYU YAN PREN SES30

Bir za man lar hiç ço cuk la rı ol ma dı ğı için bü yük üzün tü du yan bir kral la kra li çe var mış. Kra li çe bir gün ne hir kı yı sın da do la şır ken, kü çük bir ba lık ba şı nı su dan çı ka rıp, “Di le ğin ye ri ne ge le cek, ya kın-

178

da bir kı zın ola cak,” de miş. Ger çek ten de dün ya lar gü ze li bir kız la rı ol muş ve bu mut lu lu ğu bü yük bir şö len le kut la ma ya ka rar ver miş ler. Şö le ne yal nız ca ak ra ba la rı nı de ğil, kız la rı na iyi lik ya pa bi le cek pe ri-le ri de da vet et miş ler. Kral lık ta on üç pe ri ya şar mış, an cak kra lın yal nız ca on iki al tın ta ba ğı var mış. Bu yüz den pe ri ler den bi ri ni ça-ğır ma mış lar.

Şö len bi ti min de pe ri ler kü çük kı za ar ma ğan la rı nı sun ma ya baş-la mış. Bi ri doğ ru luk, bir baş ka sı gü zel lik, bir di ğe ri zen gin lik di le miş ve tö ren pren se se dün ya nın en önem li me zi yet le ri nin ba ğış lan ma-sıy la de vam et miş. Tam on bi rin ci pe ri di le ği ni su nar ken, şö le ne da-vet edil me yen on ü çün cü pe ri an sı zın çı ka gel miş. Bu ne za ket siz li ğe öy le kız gın, in ti kam al ma ya öy le ka rar lıy mış ki, “Kra lın kı zı on beş ya şı na gel di ğin de, par ma ğı na bir iğ ba ta cak ve dü şüp öle cek,” de yip hı şım la çı kıp git miş. He nüz ar ma ğa nı nı ver me miş olan oni kin ci pe ri öne çık mış, bu di le ğin ger çek leş me si ne ne ya zık ki en gel ola ma ya ca-ğı nı, ama en azın dan yu mu şa ta bi le ce ği ni söy le miş. Son ra pren se sin öl me me si ni ama yüz yıl uyu ma sı nı di le miş.

Kral her şe ye rağ men kı zı nı bu kö tü lük ten ko ru ya bi le ce ği ni uma-rak, kral lık ta ne ka dar iğ var sa top la nıp yok edil me si ni em ret miş. Öy le ki yaş lı lar bi le iğin na sıl bir şey ol du ğu nu çok tan unut muş. Gel za man, git za man pe ri le rin ar ma ğan la rıy la gü zel li ği ne tür lü er dem-ler ka ta rak bü yü yen kız on be şi ne gel miş. O gün de rast lan tı bu ya, ca nı et ra fı ka rış tır mak, sa ra yın bil me di ği oda la rı nı do laş mak is te-miş. Da ha ön ce hiç gör me di ği es ki bir ku le ye rast la mış. Ku le ye çı kan dar mer di ve nin so nun da ka pa lı bir ka pı var mış, anah tar de li ğin de de al tın bir anah tar du ru yor muş. Pren ses anah ta rı çe vi rin ce, ka pı açı lı-ver miş. İçe ri de yaş lı bir ka dın yün eği ri yor muş. Kız me rak et miş, bu işi de ne mek is te miş, eli ne iği al mış ve o an da ye re yı ğı lı ver miş.

Pren ses öl me miş ama de rin bir uy ku ya dal mış. Onun la bir lik te tüm sa ray hal kı da uy ku ya dal mış. Ko şan at lar, ha va da uçan gü ver-cin ler, ocak ta ya nan ateş, çı ra ğı nın ku la ğı na ası lan aş çı ka dın, vı zıl-da yan si nek bi le öy le ce uyu ya kal mış. Bir sü re son ra sa ra yın çev re-sin de di ken ler den bir çit oluş muş. Bun lar her yıl bi raz da ha uza yıp ka lın la şa rak, sa ra yın ça tı sı nı ba ca sı nı bi le sak la yan di ken den bir du-

179

va ra dö nüş müş. An cak bü tün ül ke ye uyu yan Gül Gon ca sı hak kın da söy len ti ya yıl mış. Bu yüz den pek çok prens sa ra ya gir mek is te miş ama di ken ler ve ça lı lar san ki el le ri var mış ça sı na ge len le ri ya ka la yıp bı rak mı yor, za val lı prens ler ora da aç lık tan ölü yor muş.

Yıl lar son ra o ül ke ye baş ka bir prens gel miş ve tüm öy kü yü bil-me si ne rağ men il la da pren se se ulaş ma ya ye min et miş. Tam da o gün yüz yıl dol du ğun dan, ça lı lı ğa gel di ğin de bir cen net bah çe siy le kar şı-laş mış. Çi çek le rin ara sın dan ko lay ca geç miş, ama o geç tik çe ar ka sın-da ka lan bit ki ler sım sı kı ke net le nip bir çit örü yor muş. Sa ray da ki es-ki ku le de dün ya lar gü ze li Gül Gon ca sı’nı gö rün ce da ya na ma yıp kı zı öp müş. Pren ses bir den göz le ri ni aç mış, gü lüm se miş. Onun la bir lik te tüm sa ray hal kı da uyan mış. At lar sil kin miş, kö pek ler sıç ra yıp hav la-mış, si nek ler vı zıl da mış, ocak ta ki ateş par la mış, üze rin de ki et dö ne-rek kı zar ma ya baş la mış, hiz met çi ta vu ğun tüy le ri ni yol ma ya de vam et miş ve aş çı ka dın ço cu ğun ku la ğı nı öy le bir çek miş ki, ço cuk ca ğız can acı sıy la ba ğır mış, böy le ce gü ver cin ler de uçu şup ka çış mış.

Pren ses Gül Gon ca sı mı? Eh iş te tah min et ti ği niz gi bi, o da pek gü zel bir şö len le prens le ev len miş ve hep mut lu ya şa mış.

180

PROPP’A GÖ RE MA SAL LA RIN 31 İŞ LE Vİ:31

“Bi çim le rin in ce len me si dö nü şüm le rin in ce len me si dir.”

Go et he32

1- Ai le den bi ri ev den uzak la şır.2- Kah ra man bir ya sak la kar şı la şır.3- Ya sak çiğ ne nir.4- Sal dır gan bil gi edin me ye ça lı şır.5- Sal dır gan kur ba nıy la il gi li bil gi top lar.6- Sal dır gan, kur ba nı nı ya da ser ve ti ni ele ge çir mek için onu al-

dat ma yı de ner.7- Kur ban al da nır ve böy le ce is te me ye rek düş ma nı na yar dım et-

miş olur.8- Sal dır gan ai le den bi ri ne za rar ve rir.9- Kö tü lü ğün ya da ek sik li ğin ha be ri ya yı lır, bir di lek ya da bir

buy ruk la kah ra ma na baş vu ru lur, kah ra man gön de ri lir ya da git me-si ne izin ve ri lir.

10- Ara yı cı kah ra man ey le me geç me yi ka bul eder ya da ey le me geç me ye ka rar ve rir.

11- Kah ra man evin den ay rı lır.12- Kah ra man bü yü lü bir nes ne yi ya da yar dım cı yı edin me si ni

sağ la yan bir sı na ma, sor gu la ma, sal dı rı vb. kar şı la şır.13- Kah ra man ile ri de ken di si ne ba ğış ta bu lu na cak ki şi nin (ba-

ğış çı nın) ey lem le ri ne tep ki gös te rir.14- Bü yü lü nes ne kah ra ma na ve ri lir.15- Kah ra man, ara dı ğı nes ne nin bu lun du ğu ye re ulaş tı rı lır, ken-

di si ne kı la vuz luk edi lir ya da yol gös te ri lir.16- Kah ra man ve sal dır gan bir ça tış ma da kar şı kar şı ya ge lir.17- Kah ra man özel bir işa ret edi nir.

181

18- Sal dır gan ye nik dü şer.19- Baş lan gıç ta ki kö tü lük gi de ri lir ya da ek sik lik kar şı la nır.20- Kah ra man ge ri dö ner.21- Kah ra man iz le nir.22- Kah ra ma nın yar dı mı na ko şu lur.23- Kah ra man kim li ği ni giz le ye rek ken di ai le si ne ya da bir baş ka

ül ke ye ta şı nır.24- Düz me ce bir kah ra man asıl sız sav lar ile ri sü rer.25- Kah ra ma na güç bir iş öne ri lir.26- Güç iş ye ri ne ge ti ri lir.27- Kah ra man ta nı nır.28- Düz me ce kah ra ma nın, sal dır ga nın ya da kö tü nün ger çek

kim li ği or ta ya çı kar.29- Kah ra man ye ni bir gö rü nüm ka za nır.30- Düz me ce kah ra man ya da sal dır gan ce za lan dı rı lır.31- Kah ra man ev le nir ve tah ta çı kar..

İşlevlerin Kişiler Arasındaki Dağılımı: Sal dır gan, ba ğış çı, yar-dım cı, pren ses, gön de ren, kah ra man, düz me ce kah ra man.

182

SAKINCALI İLETİLERİ OLAN KLASİK MASALLAR

ÇOCUKLARLA NASIL TANIŞTIRILMALI?

İnsanın onu ipek koza gibi sarıp sarmalayacak bir şiir edineme-mesi hiç gökyüzüne bakmamış olmak gibidir. Masaldan uzak bir yaşam ise denizle hiç tanışmamış olmaya benzer. Seyredemediğin, dalgaların sesini dinleyemediğin, suları köpük köpük yapıp yüze-mediğin ve denizaltının büyülü dünyasını keşfedemediğin bir ömür neye yarar? İnsanın her yaşında hazlarını yeniden keşfedeceği eşsiz zenginlikte bir türdür masal. Çocuğun zihinsel, duygusal ve dilsel gelişiminde ise vazgeçilmez bir yer tutar. Öte yandan özellikle klasik masallarda bu kitapta işlediğimiz gibi özgür bireylerin yetişmesine darbe vuran ideolojik bir yapıya rastlamak mümkün.

Peki, bu zararlardan nasıl kurtulmalı? Cinsiyetçi, şiddet içerikli ya da kişilik organizasyonuna darbeler vuracak iletiler taşıyan ma-salları hayatımızdan tamamen atıp yok sayabilir miyiz? En azından yaşadığımız yüzyılda bu mümkün görünmüyor. Çocuğumuz için en iyi masalları anlatabilir; yalnızca ruhsal, fiziksel ve zihinsel sağlığı için faydalı ürünler seçebilir ama onların dış dünyadan alacakları iletileri engelleyemeyiz. Tamamıyla yalıtılmış bir ruhsal ve zihinsel atmosfer sağlamak imkânsızdır. Siz okumasanız bile çocuk televiz-yonda görür, sokakta yürürken gazete büfelerindeki dergi kapakla-rında, okul çantalarında, silgide, kalemde, cekette Pamuk Prenses’le Külkedisi’yle karşılaşır. Kuşatan görsellik, eni sonu peşinden bu gör-selliği doğuran masalları ve sözlerin gizli iletileriyle hâkimiyetini peşinden sürükleyecektir.

Öyleyse, ne yapmalı?

Aslında tüm bu kötü örnekler de, çocuğun zihinsel gelişimini sağlamak ve ileride karşılaşacağı sorunlarda ruhsal bariyerini yük-seltmek için çok amaçlı kullanılabilecek fırsatlardır. Kendi ruhsal çekincelerini aktarmasını, çocuk-ebeveyn, çocuk-toplum ve elbet çocuğun kendisiyle olan ilişkisinin analizini yapmasını sağlamak ve eleştirel bakışını geliştirmek üzere sohbet zemini olarak kullandığın-

183

da, bu tür klasik masallar ruhsal darbeler zemini olma işlevini bıra-kıp bir olanağa dönüşecektir. Örneğin terk eden ebeveyn korkusunu açığa çıkarıp mücadele edebilmek için Hansel ve Gretel eşsiz fırsatlar sunar. Bu amaçla başlayan bir sohbette şu noktalara dikkat etmek faydalı olabilir:

• Didaktik, tepeden bakan ve her şeyin mutlak bilgisine sahip olduğunu beyan eden aşırı büyükçe bir tavırla yola çıkmamak. Yargılayıcı tavırdan uzak durmak ve böylece çocuğun fikirlerini ya da duygularını açıkça aktarabilmesini sağlamak.

• Zorlayıcı olmamak, çocuğa hazır olmadığı bir konuyu konuş-ması için ısrarcı davranmamak, kapıyı aralık bırakıp onun açmaya hazır olduğu zamanı beklemek.

• Zirveye çıkmış birinin söylemini değil de, birlikte düşünen, birlikte yolculuk yapan, birlikte keşfeden kişilerin dilini tercih etmek. Bazı şeyleri o anda fark etmiş gibi yaparak ve birlikte keşfetmeye uygun bir zihinsel açıklıkla, masaldaki iletilerden yola çıkarak kendi hayatımızdan söz etmek. Böylece daha samimi, inandırıcı bir tutumla kişisel deneyimlerden yararlanma şansını kullanmak.

• Eleştirel bakışı geliştirmeye elverişli, mantık dışı durumları açığa çıkaracak sorular sormak. Örneğin şu tür sorular, çocuğun ken-dini rahat hissedeceği türde bir sohbete başlamasını sağlayabilir: “Ya bir prensesin hizmetçilik yapması bana tuhaf geldi, sen ne dersin?” ya da “Prenses bir avcıyla ormana gönderildiğini neden düşünmemiş ki?”, “Tanımadığı insanların evine girmesi bana pek mantıksız geldi doğrusu.” vb.

• Özellikle Hansel ve Gretel gibi travmatik etkileri olan masalları, mizah diliyle eleştirmek kolaylıklar sağlayacaktır. Saçma durumların altını çizmek, olayları espri konusu yaparak hafifletmek de öyle. Çünkü bir konuyu mizaha taşımak, acı çekmeden, duygusal yük-leri azaltıp aslolanı yani iletileri, sonuçları ve yapılması gerekenleri sorgularken mantığı daha bağımsız kılmamız ve korkularımızla baş etmemiz için iyi bir fırsattır.

Çocukları gerçekleri yadsıyarak tozpembe bir dünyada yetiştir-

184

mek isteyebiliriz. Çocukluğunu mutlu yaşasın, sonra nasılsa hayatın zorluklarıyla karşılaşacak da diyebiliriz. Ama asıl çocukluğun zor bir süreç olduğunu ve yetişkin yaşamımızdaki sorunların büyük bir ço-ğunluğunun çocukluk travmalarımızdan kaynaklandığını unutma-mız anlamına gelir bu.

Güçlükleri yadsıyamayız ancak çocuklara bu zorluklarla baş et-meyi ve toplumsal yapının ne tür mekanizmalarla işlediğini öğrete-biliriz ya da diyelim ki kendi öğrenme stillerini geliştirmeleri için motivasyon kazandırabiliriz.

Masal hayatta iyi ya da kötü, her şeyin anlatılabileceği en özgür zemindir; ruhumuzun ve zihnimizin oyunlarını ondan daha iyi ya-şatabilen bir başka tür daha yoktur. Öyleyse, çocukların hayatın, ru-hun ve zihnin sınırlarını masalın kurnazlıklarıyla birlikte öğrenme-leri onları özgür ve zenginleşmiş bireyler haline getirecektir.

Çocukların gökten düşen üç elmalarla değil, kendi elma ağaç-larını –aşılarını da kendileri seçerek– yetiştirebilecekleri bir dünya dileğiyle…

185

DİPNOTLAR

1 Bu kla sik bir öğe dir. Kız oğ la nı na mah re mi kul la na rak at la tır. Ya da cin si ye ti bu çiş yap ma edi mi sı ra sın da açı ğa çı kar.

2 Bo ra tav; Az Git tik Uz Git tik, sf.141–147.

3 Bin bir Ge ce Ma sal la rı, YKY, cilt 4/2, sf. 401-448.

4 ibid. sf. 508–520.

5 ibid. sf. 538–546.

6 ibid. sf. 454–455.

7 Grimm ma sal la rın dan.

8 Jea net te Win ter son; Viş ne nin Cin si ye ti, Çe vi ren: Pı nar Kür, (İs tan bul: ile ti şim Ya yın-la rı, 2000) sf. 57.

9 Grimm ma sal la rın dan.

10 Anna Fienberg-Barbara Fienberg, Taşi ve Baba Yaga, Çeviren: Müren Beykan, Hazi-ran 2011, Günışığı Kitaplığı, İstanbul, sf. 12.

11 ibid, sf. 16.

12 ibid, sf. 17.

13 Anna Fienberg-Barbara Fienberg, Taşi ve Devler, Çeviren: Sedef Örsel, Haziran 2011, Günışığı Kitaplığı, İstanbul.

14 Anna Fienberg-Barbara Fienberg, Taşi ve Koku Bombası, Çeviren: Müren Beykan, Temmuz 2011, Günışığı Kitaplığı, İstanbul, sf. 19.

15 Orhan Güner, Kürt Halk Masalları ve Halk Hikâyeleri, (Ankara: Kalan Yayınları, 2002) sf. 86.

16 Tahsin Yücel, Anadolu Masalları, (İstanbul: YKY (Doğan Kardeş), 2005) sf. 72 .

17 Tahsin Yücel, Anadolu Masalları, (İstanbul: YKY (Doğan Kardeş), 2005) sf. 73.

18 Ma sa lın Di yar ba kır ver si yo nu Ke ze Ba cı’da, ka dın ko ca sı na bir ka ra fat ma yı çok ça-lış mak tan bu ha le gel miş tey ze si ola rak ta nı tır. Ak lı ve ren an ne dir ve is te dik le ri ne ulaş tık la rın da iki ka dın ada ma ba kıp kıs kıs gü le rek iç le rin den, “Bir adam eşek olur sa, sır tı na bi nen çok olur,” der ler.

Muh si ne He li moğ lu Ya vuz; Ma sal lar ve Eği tim sel iş lev le ri, Ürün Ya yın la rı, An ka ra, 1997, sf. 428-430.

19 Per ra ult ma sal la rın dan.

20 An ge la Car ter; Kan lı Oda, Çe vi ren: Öz den Arı kan-Pı nar Sa vaş, İs tan bul, Eve rest Ya-yın la rı, 2001, sf. 95.

21 Lea der; Ka dın lar Ne den Yaz dık la rı Her Mek tu bu Gön der mez ler, sf. 101.

22 Ra di kal Ga ze te si, 07/09/2009.

186

23 An der sen ma sal la rın dan.

24 Öz lem Se zer’in 2005 yı lın da TRT An ka ra Rad yo su Ge ce ye Doğ ru pog ra mı için ha-zır la dı ğı “Bü yük le re Ma sal lar” bö lüm le rin den der len miş tir. Pro to ti pi Grimm ma sal-la rın dan dır.

25 Step hen Mitc hell; Kur ba ğa Prens Çe vi ren: Ça vaş, Ay ça, İs tan bul, Oğ lak Ya yın la rı, 1999.

26 An der sen ma sal la rın dan.

27 Ki mi kay nak la ra gö re Grimm, ki mi le ri ne gö re Per ra ult ma sal la rın dan.

28 Grimm ma sal la rın dan.

29 Mu rat han Mun gan, Kırk Oda ad lı ya pı tın da üç kar şı ma sal ör ne ği ver miş; Pa muk Pren ses, Kül ke di si ve Yüz Yıl Uyu yan Pren ses ma sal la rı nı ki mi za man doğ ru dan alın-tı lar ya pa rak eleş tir miş tir. Öy kü le me ise da ha çok kur gu yu ter si ne çe vi re rek ya pıl-mış tır. Ye di Cü ce si Ol ma yan Pa muk Pren ses, Za ma nı mı zın Bir Kül ke di si, Yüz yıl lık Uyu yan Pren ses.

Mun gan, Mu rat han; Kırk Oda .

30 Perrault masallarından.

31 Vladimir, Propp; Masalın Biçimbilimi, Çeviren: Mehmet-Sema Rifat, İstanbul, Om Yayınları, 2001.

32 ibid. sf.115.

187

K AY NA KÇ A :

Ador no, Theo dor; Mi ni ma Mo ra li a, Çe vi ren: Or han Ko çak, Ah met Do ğu-kan, Me tis Ya yın la rı, İst. 2000.

Ahıs ka, Mel tem; “Genç Ola ma yan Genç ler Üze ri ne Bir De ne me” Def ter, sa-yı 37, Yaz 1999.

Ahıs ka, Mel tem; “Def er ka pak re sim le ri, De niz Bil gin” Def ter, Kış 1999, yıl: 12, sa yı: 38.

Akın, Hay dar; Or ta çağ Av ru pası’n da Ca dı lar ve Ca dı Avı, Dost Ya yın la rı, Ank. 2001.

Alan gu, Ta hir; Tür ki ye Folk lo ru El ki ta bı, Adam Ya yın la rı, İst. 1983.

Alan gu, Ta hir; Bil lur Köşk, Afa Ya yın cı lık, İst. 1990.

Al tı nay, Ay şe gül; “Or du, Mil let, Ka dın lar: Dün ya nın İlk Ka dın Sa vaş Pi lotu Sa bi ha Gök çen” Va tan, Mil let, Ka dın lar, İle ti şim Ya yın la rı, İst. 2000.

An der sen; An der sen’den Ma sal lar, Çe vi ren: Me ral Agiş, Va hi de Omay, İn kı-lap ve Aka Ki ta be vi, İst. 1982.

Ars lan, Ah met Ali; Ku zey­Do ğu Ana do lu (Kars) Türk ve Ku zey Bri tan ya Halk Ede bi ya tın da Ma sal lar, Ata türk Kül tür Mer ke zi Baş kan lı ğı Ya yın-la rı, Ank. 1998.

Bar bi e, ay lık ço cuk der gi si, Do ğan Eg mont Ya yın cı lık, sa yı: 2001-10, 2001-11, 2005-3.

Bart hes, Ro land; S/Z Çe vi ren: Sün düz Öz türk Ka sar, YKY, İst. 2000.

Be au vo ir, Si mo ne De; Ka dın, İkin ci Cins, Genç Kız lık Ça ğı, Çe vi ren: Ber tan Ona ran, Pa yel Ya yı ne vi, İst. 1993.

Bet tel he im, Bru no; Pa muk Pren ses Çe vi ren: Şen Sü er, Yur da gül Sağ lam, Me-tis Çe vi ri, sa yı: 15, Ba har 1991.

188

Bin kert, Dört he; Me lan ko li Ka dın dır, Çe vi ren: İlk nur İgan, Ay rın tı Ya yın-la rı, İst. 1995.

Bin bir Ge ce Ma sal la rı, Çe vi ren: Alim Şe rif Ona ran, Afa Ya yın la rı, İst. 1993 ve YKY İst. 2000.

Blec her, Ge or ge; “Kah ra man lar, Li der ler ve De ma gog lar Üze ri ne” Var lık, Ka sım 2002.

Blu e, Ad ria ne; Öpüş mek, Çe vi ren: İrem Sağ la mer, Ay rın tı Ya yın la rı, İst. 2000.

Bo ra tav, Per tev Nai li; Az Git tik Uz Git tik, Adam Ya yın la rı, İst. 1997.

Bo ra tav, Per tev Nai li; Uçar Ley li, Ta rih Vak fı Ya yın la rı, İst. 2001.

Bor ges, Jor ge Lu is; Ye di Ge ce, Çe vi ren: Ce lal Üs ter, Can Ya yın la rı, İst. 1999.

Bü yük La ro us se, Mil li yet Ya yın la rı, İst. 1992.

Car ter, An ge la; Kan lı Oda, Çe vi ren: Öz den Arı kan-Pı nar Sa vaş, Eve rest Ya-yın la rı, İst. 2001.

Cam pell, Jo seph; İl kel Mi to lo ji, “Tan rı nın Mas ke le ri”, Çe vi ren: Kud ret Emi-roğ lu, İm ge Ki ta be vi, Ank. 1992.

Co et ze e J.M.; Utanç, Çe vi ren: İlk nur Öz de mir, Can Ya yın la rı, İst. 2001.

Co ward, Ro sa lind; Şu Ha in Kalp le ri miz, Çe vi ren: Ak su Bo ra, Asu man Em-re, Ay rın tı Ya yın la rı, İst. 1995.

Gor de li er, Je an ne; Pa muk Pren ses’in Ölü mü, Çe vi ren: En gin Su nar, Sel Ya-yın cı lık, İst. 1997.

Dow ling, Co let te; Sin drel la Komp lek si: Çağ daş Ka dın da Ba ğım sız lık Kor ku-su, Çe vi ren: Sel çuk Bu dak, Öte ki Ya yın la rı, Ank. 1999.

De la ha ye, Gil bert (Re sim le yen: Mar li er, Mar cel); Ay şe gül Kü çük An ne, Mar-sık Ki tap/Cas ter man, İst. 2004.

De la ha ye, Gil bert (Re sim le yen: Mar li er, Mar cel); Ay şe gül Be bek Ba kı cı sı, Mar sık Ki tap/Cas ter man, İst. 2004.

Di et rich, Ay şe; “Rus Mi to lo ji si” Folk lor/Ede bi yat Der gi si, An ka ra 2003/4.

El mur ya zev, Si rac din; Çe çen Ma sal la rı, Çe vi ren: Ta rık Ce mal Kut lu, Ok ya-nus Y. İst. 2000.

Fienberg, Anna-Fienberg, Barbara; Taşi ve Baba Yaga, Çeviren: Müren Beykan, Günışığı Kitaplığı, İst. 2011.

189

Fienberg, Anna-Fienberg, Barbara; Taşi ve Devler Baba Yaga, Çeviren: Sedef Örsel, Günışığı Kitaplığı, İst. 2011.

Fienberg, Anna-Fienberg, Barbara; Taşi ve Koku Bombası, Çeviren: Müren Beykan, Günışığı Kitaplığı, İst. 2011.

Geç tan, En gin; Ha yat, Me tis Ya yın la rı, İst. 2002.Grimm Kar deş ler; Grimm Ma sal la rı 1, Çe vi ren: Tan ju Ana pa, Ep si lon Ya-

yın cı lık, İst. 2000.Grimm, J-Grimm W.; Ma sal lar 2, Çe vi ren: Ke mal Ka ya, Mil lî Eği tim Ba kan-

lı ğı Ya yın la rı, İst. 1992. Go le man, Da ni el; Duy gu sal Ze kâ, Çe vi ren: Ba nu Seç kin Yük sel, Var lık Ya-

yın la rı, İst. 1998.Gök san, Ay han; De de Kor kut Öy kü le ri, En gin Ya yı ne vi, Ank. 1999.Güner, Orhan; Kürt Halk Masalları ve Halk Hikâyeleri, Kalan Yayınları,

Ank. 2002.Gür bi lek, Nur dan; “Az Ge liş miş Ba ba lar” Kö tü Ço cuk Türk, Me tis Ya yın la rı,

İst. 2001.Hol land, Sha ron; Pa muk Pren ses, Çe vi ren: Os man Çak mak çı, Gen daş Ya-

yın la rı, İst.1997.Do ğan, Meh met Can; “Cin sel li ğe Üç Kıs kaç, Üç Ce za” Kül Öy kü, sa yı: 2,

Ma yıs-Ha zi ran 2003.İdil, Müm taz; “Jo sep hi ne ‘Evet’ De sey di”, Kum, sa yı 19, Ey lül-Ekim 2003.Kah ra man, Ha san Bü lent; “Kur ta ran lar ve Kur ta rı lan lar” Var lık, Ka sım 2002.Von Kamp ho eve ner, El sa Sop hi a; Türk Ma sal la rı 3, “Cin le rin Ay na sı”, Çe vi-

ren: Mus ta fa Tü zel, Gen daş Ya yın la rı, İst. 2000.Ka pus cins ki, Ryszard; Fut bol Sa va şı, Çe vi ren: Gül Ça ğa lı Gü ven, Om Ya-

yın la rı, İst. 2000. Ka ra su, Meh met-Ne bi he; Ha tay’dan Ma sal lar, Su te ni Ki ta be vi, Ha tay, Ba sım

ta ri hi be lir til me miş.Ka ya, Kor han; Hint­Türk­Av ru pa Ma sal la rı, İm ge Ya yın la rı, Ank. 2001.Kenny, Mi ke; Yü rü yen Taş lar, Çe vi ren: İc lal Ay dın (He nüz ba sıl ma mış).Kern berg, Ot to F.; Aşk İliş ki le ri: Nor mal lik ve Pa to lo ji, Çe vi ren: Ab dul lah

Yıl maz, Ay rın tı Ya yın la rı, İst. 2000.

190

Korc zak, Ja nusz; Bir Ço cuk Na sıl se vil me li: Ai le de Ço cuk, Çe vi ren: De niz K. Ça kı cı Ütop ya Ya yın la rı, Ank. 2000.

Ko vel, Jo el; Ta rih ve Tin, Çe vi ren: Ha kan Pe ki nel, Ay rın tı ya yın la rı, İst. 1994.

Kur tu luş, Akif; “Kir pi ler, Ho roz lar ve Kar tal lar, CİN Sİ YET Çİ İDE O LO Jİ VE ŞİİR”, Ha ri ta Me tod Def te ri, Zed Ya yın la rı, Ank. 1996.

Ku yaş, Ni lü fer; “Der ri da’nın An ne si” E Der gi si, sa yı 48, Mart 2003.

Lea der, Da ri an-Gro ves, Judy; La can, Çe vi ren: Gül Ça ğa lı Gü ven, Mil li yet Ya yın la rı, İst. 1997.

Lea der, Da ri an; Ka dın lar Ne den Yaz dık la rı Her Mek tu bu Gön der mez ler, Çe-vi ren: Ne dim Çat lı, Ay rın tı Ya yın la rı, İst. 1998.

Me ad, Mar ga ret; “İl kel ve Uy gar laş mış Bi çim ler de Kıs kanç lık” Aş kın Ana to-mi si, Çe vi ren: Meh met Har man cı, Mil li yet Ya yın la rı, İst.1971.

Mitc hell, Step hen; Kur ba ğa Prens Çe vi ren: Ay ça Ça vaş, Oğ lak Ya yın la rı. İst. 1999.

Mun gan, Mu rat han; Kırk Oda, Me tis Ya yın la rı, İst. 1999.

Mut lu, Erol; İle ti şim Söz lü ğü, Bi lim ve Sa nat Ya yın la rı, An ka ra, 1998.

Na va ro, Ley la; Bir Ca dı Ma sa lı, Rem zi Ki ta be vi, İst. 2000.

Ok tay, Ah met; “En ver Er can’la söy le şi sin den” Var lık, Ey lül 2001.

Phil lips, Adam; Öpüş me, Sı kıl ma Ve Gı dık lan ma Üze ri ne, Çe vi ren: Fat ma Taş kent, Ay rın tı Ya yın la rı, İst. 1996.

Propp, Vla di mir; Ma sa lın Bi çim bi li mi, Çe vi ren: Meh met-Se ma Ri fat, Om Ya yın la rı, İst. 2001.

Ro loff, Bern hard-Se eB len, Ge org; Ero tik Si ne ma, Çe vi ren: Vey sel Atay man, Alan Ya yın cı lık, İst. 1996.

Rank, Ot to; Do ğum Trav ma sı, Çe vi ren: Sa bir Yü ce soy, Me tis Y. İst. 2001.

Ro sen berg, Don na; Dün ya Mi to lo ji si, Çe vi ren: K. Ak ten, E. Cen giz, A.Cü ce, K. Emi roğ lu, T. Ke na noğ lu, T. Ko ca yi ğit, E. Ku za han, B. Oda ba şı, İm ge Ya yın la rı, Ank. 2000.

Sa rı, Ah met; “Ma sal la rın Ru hu (Ma sal la rın Psi ka na li zi ne Da ir)” Ede bi yat ve Eleş ti ri, sa yı: 47, Ocak-Şu bat 2000.

191

Say dam, M. Bil gin; De li Dum rul’un Bi lin ci, Me tis Ya yın la rı, İst. 1997.

Se gal, Lynne; Ağır Çe kim: De ği şen Er kek ler, De ği şen Er kek lik ler, Çe vi ren: Vol kan Er soy, Ay rın tı Ya yın la rı, İst. 1992.

Sha mi, Ra fik; Ma lu la’dan Ma sal lar, Çe vi ren: Saff et Gü ner sel, Ka bal cı Ya yı-ne vi, İst. 1999.

So bol, Do nald J.; Yu nan Mi to lo ji sin de Ama zon lar, Çe vi ren: Bur cu Yum ruk-çağ lar, Öte ki Ya yın la rı, Ank.1999.

So may, Bü lent; Şar kı Oku ma Ki ta bı, Me tis Ya yın la rı, İst. 2000.

Sü re ya, Ce mal; Sev da Söz le ri, Can Ya yın la rı, İst. 1993.

Şi rin, Mus ta fa Ru hi; Nin ni Be be ğim Nin ni/ Nin ni Şi ir le ri An to lo ji si, Baş ba-kan lık Ai le Araş tır ma Ku ru mu Baş kan lı ğı Ya yın la rı, Ank. 1990

Ta ner, Hal dun Sel çuk Erez’le rö por ta jın dan, Bü tün Dün ya, Baş kent Üni ver-si te si Kül tür Ya yı nı, Mart 2002.

Thom son, Ge or ge; Aiskh ylos ve Ati na, Çe vi ren: Meh met H. Do ğan. Pa yel Ya yın la rı, İst. 1990.

Tol ki en; Pe ri Ma sal la rı Üze ri ne, Çe vi ren: Se rap Erin cin, Al tı kırk beş Ya yın-la rı, İst. 1999.

Tsee lon, Ef rat; Ka dın lık Mas ke si, Çe vi ren: Ra şi de Ke keç, Ekin Ya yın la rı, Ank. 2002.

Tu ran, Gü ven; “Eros Ta na tos”, Var lık, Ni san 1995.

Türk ve Dün ya Ün lü le ri An sik lo pe di si, Ana do lu Ya yın cı lık (ba sım yı lı be-lir til me miş), 6. cilt.

Ya lom, Ir vın; Gü ne şe Bak mak Ölüm le Yüz leş mek, Çe vi ren: Ze li ha İyi do ğan Ba ba yi ğit, Ka bal cı Ya yı ne vi, İst. 2008.

Ya vuz, Hil mi; “E ya zı la rı” E Der gi si, sa yı 48, Mart 2003.

Ya vuz, Muh si ne He li moğ lu; Ma sal lar ve Eği tim sel İş lev le ri Ürün Ya yın la rı, Ank. 1997.

Ye ni soy, Hay ri ye Sü ley ma noğ lu; Bul ga ris tan Türk Ço cuk Ede bi ya tın dan Ör-nek ler, Kül tür Ba kan lı ğı Ya yın la rı, Ank. 2002.

Yücel, Tahsin: Anadolu Masalları, YKY (Doğan Kardeş), İst. 2005.

192

Win ter son, Jea net te; Viş ne nin Cin si ye ti, Çe vi ren: Pı nar Kür, İle ti şim Ya yın-la rı, İst. 2000.

Witt gens te in, Lud wig; Yan De ği ni ler, Çe vi ren: Oruç Aruo ba, Al tı kırk beş Ya-yın la rı, İst. 1999.

Zi ya lan, Mus ta fa; “Kahr/aman” Var lık, Ka sım 2002.

Zul li ger, Hans; Ço cuk ta Oyun la Te da vi, Çe vi ren: Ka mu ran Şi pal, Cem Ya-yı ne vi, İst. 1997.