makber - islamansiklopedisi.info · makber şüphe ve isyan çığlıkları arasında abdül hak...

2
MAKBER ve isyan Abdül- hak Ham id yer yer itaatli bir inan- ikrar eder : "Sen ettik lman 1 Bir sende bulur bu ye's payan 1 Sen varken olur mu ahiret yok 1 Yok he ki sende çok"; "Eb' sema- neyleri m ben 1 Olmazsam sana mukarreb". Buna benzer dua, münacat ve teslim iyet ifadeleri eserde otuza yer "Allah'a sm ey Muhammed " ise bir na't izleni- mi verir . Hamid'in eserlerinin gibi Makber'de de ifade gücü . dilin- deki ve lirizm eserin bütününde kuwette Özellikle eserin son üçte birinde tahkiye ve vak'alar ça lirizm kaybolur. En lirik parçalar ise tabiat tasvirterinde bir panteizme ölüm aczini dile getir- isyan ve teslimiyet ken- di Makber, ilk itibaren tenkitçi ve dikkatini çek- olumlu ve olumsuz pek çok Hamid'in en güzel eseri kadar Türk edebiyatma ve muhte- va yenilik üzerinde de (eserin üzerine veya vesilelerle ve için bk. Enginün. s. 9-26). Abdülhak Hamid'in eserlerinde ölüm gibi sonu da Mak- ber'le Makber'in Türk yeni bir devrin olarak kabul eden Garam'- daki bir hadiseye dayanarak ondaki ölüm bir musallat fikir gibi çocukluk hayat boyu devam et- söyler. Makber'le nan Ölü, Bunlar Odur ve Hacle da bütünüyle tema da b k. ömer Far uk Akün, Makber ' den ÖnceAbdülhak Ha - mid'de Ölüm Temi [ doçentlik tezi, 19591. Ed. Fak. Genel nr. 6). Makber Abdülhak Hamid'in iki defa ( 1885, 1922), daha son- ra yeni harflerledeSadi ( 1939) ve Hami ( 1944) dan Son defa Engi- n ün bir ve ilk iki da belirterek yeniden 1982 , 1997). Mak- ber'in ilk seksen dört Fehmi Araba- ga manzum olarak Arapça'ya 1953). 428 : Gündüz Abdülhak Hamit Tarhan : Ha- Eserleri ve Ankara 1954, s. 136- 153; Ahmet Harndi Tan 19. Türk EdTarihi (istanbul 1956). 1967, s. 535-558; M. Kaya Bilgegil, Abdülhak Hamid'in Ledünnl Meselelerd en Allah/, tanbul 1959, tür.yer; Mehmet Kaplan. "Makber Mukaddimesi", inden, istan- bul 1978, s. 66-69; Tevfik Ab· dülhak Hamid ve Felsefiyesi (haz. Abdullah Uçman). 1984, tür.yer.; Ab- dülhak Hamid'in inci Engi nün). istanbul1994 , s. 166-169; Enginün, "Mak- ber, ölü, Hacle, Baladan Bir Ses, Validem Hak- Abdülhak Hamid Tarhan: Bütün leri ll, istanbul 1997, s. 9-26; Abdullah Uçman. "Abdülhak Tevfik", 60. Abdülhak Hamid Tarhan Sempozyu- mu Bildirileri [haz. inci Enginün). istanbul1998, s. 32-37; Sami Uysal, "Makber ve Fat- ma Türk ll/11 , istanbul 1954, s. 338-342; Fevziye Abdullah [Tansel], "Makher'de Leyla ve Mecnun il e Hü- sün ve Tesirleri", Ülkü , X/59, Ankara 1938, s. 454-461 ; X/60 938). s. 541-544. L L li! M. ÜRHAN ÜKAY MAKBERETÜ'I-MA'LAT (bk. CENNETÜ'I-MUALl.A). Salih b. Mehdi' b. All el-Makbili' ei-Kevkebani' (ö . 1108/ 1696-97) Yemenli müctehid alim. _j _j 1 04 7 ( 1637) Kevkeban Mak- bil köyünde dünyaya geldi. Muhammed b. Abdullah 1 040 ( 1630-31), yerini de Süla olarak kaydeder. Zirikil ise kendisindeki seddede müellifin bu eseri 1097' de ( 1686) ve elli dokuz iken 1 038'de (1629) söyler. Makbill Süla'da burada, Kevkeban ve 1 077'de (1666-67) San'a'da Muhammed b. b. Mu- faddal, Ahmed b. Abdülhadl el-Misverl, Mehdi b. Abdülhadl el-Has use, Hasan b. Ahmed ei-Hayml ve Mütevekkii- Aiellah b. gibi alimlerden ders okudu. Arap dili ve ve usulü, kelam, hadis ve tefsir da duyurdu . Taklide ve taklid yüzünden San'a ve imam Mü- tevekkil- Aleilah ile Bunun üzerine 1080 (1669) Mekke'ye göç etti. Burada hocalar içinde geçmektedir. Yö- neticilerle iyi kurmakla birlikte taklid konusundaki sert ve Mekke sebe- biyle burada da üzerine çekti. kendisini suçlayarak bir alimin sonunda olumlu bir kanaatle kaydedilir. alimie- rin ondan izinden gittiklerini ve bir naklettiklerini be- lirtir. Talebeleri müctehid alim- lerden Abdülkadir b. Ali el-Bedrl'nin geçmektedir. Makbil'i Mekke'de vefat etti. Makbill lam dininden mezhebi bulunma- s. 10), dan ve Hz. Peygamber'e intisaptan bir (a.g.e., s. 22) söyler. Belli bir mezhebe taassupla mezhebi merkez kabul edip Ki- tap ve Sünnet'i ikinci derecede görmeyi ( a.g.e., s. 48-49, 146-147, 153. 193. 198. 203"204, 226 vd. ). söyleyenleri, Kitap ve Sünnet'i anlama yolunu kapatarak delil olmaktan itharn eder (a.g.e., s. 203-204, 225). Müteahhirln devri içinde kendisi gibi ve belli bir mezhebe reddeden bir kimseyi ne ne de duydu- söyleyen Makbill (a.g.e., s. 147) çe- alanlarda birçok alim e tenkitler yöneltir ve ilmi mevkilerini kabul Fahreddin er-Razi (a .g.e., s. I 34, 145, 149, 153), Gazzal'i(a.g.e., s. 136, I 70, 240, 244) ve Teymiyye (a.g.e., s. 87, 109) Buhar( (a.g.e., s. 142), Ah- med b. Hanbel (a.g.e., s. 198) ve Ebu Ha- nlfe'yi de (a.g .e. , s. 243) geri durmaz. Muhyiddin ve diye niteleyerek tenkit eder (a .g.e., s. I Ol. 158, I 59, 161, 170, 191, 216, 241.285 vd.) . Mak- bil'i, XIX ve XX. dünya- görülen söylemin önemli ha- bercilerinden biri olarak dikkat çeker. Eserleri. 1. ii I§Ô.- ri'l-]Ja]f 'ale'l -ô.bô. kelam olmak üzere usul, hadis ve tasawuf dile bu eserinde hemen bütün iti- kadl ve arneli mezhepleri ve alan- larda olan alimleri tenkit Mekke Mu- hammed b. AbdürresGI ei- Berzencl'nin üzerine de ona cevap

Upload: dinhtuong

Post on 08-Nov-2018

226 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

MAKBER

şüphe ve isyan çığlıkları arasında Abdül­hak Ham id yer yer itaatli bir tavırla inan­cını ikrar eder : "Sen Halıkımızsın ettik lman 1 Bir sende bulur bu ye's payan 1 Sen varken olur mu ahiret yok 1 Yok şüp­he ki sende mağfiret çok"; "Eb' ad-ı sema­yı neyleri m ben 1 Olmazsam eğer sana

mukarreb". Buna benzer dua, münacat ve teslim iyet ifadeleri eserde otuza yakın kıtada yer almıştır. Şiirin "Allah'a yakın­sm ey Muhammed" mısraıyla başlayan sonlarına yakın kıtalar ise bir na't izleni­

mi verir.

Hamid'in eserlerinin çoğunda olduğu gibi Makber'de de ifade gücü. şiir dilin­deki ustalık ve lirizm eserin bütününde aynı kuwette değildir. Özellikle eserin son üçte birinde tahkiye ve vak'alar çoğaldık­ça lirizm kaybolur. En lirik parçalar ise tabiat tasvirterinde bir çeşit panteizme ulaştığı. ölüm karşısında aczini dile getir­diği . isyan ve teslimiyet duygularıyla ken­di inancını sorguladığı mısralardadır.

Makber, ilk yayımlanışından itibaren tenkitçi ve araştırmacıların dikkatini çek­miş. olumlu ve olumsuz pek çok görüş arasında Hamid'in en güzel eseri olduğu kadar Türk edebiyatma şekil ve muhte­va bakımından getirdiği yenilik üzerinde de durulmuştur (eserin değişik yıllardaki basımları üzerine veya başka vesilelerle yapılan eleştiri ve değerlendirmeler için bk. Enginün. s. 9-26).

Abdülhak Hamid'in eserlerinde ölüm temasının başlangıcı gibi sonu da Mak­ber'le değildir. Makber'in yayımlanışını Türk edebiyatında yeni bir devrin başlan­gıcı olarak kabul eden Tanpınar. Garam'­daki bir hadiseye dayanarak ondaki ölüm temasının bir musallat fikir gibi çocukluk yıllarından başlayıp hayat boyu devam et­tiğini söyler. Makber'le aynı yıl yayımla­nan Ölü, Bunlar Odur ve Hacle adlı şiir kitapları da bütünüyle aynı tema etrafın­

da şekillenmiştir (ayrıca b k. ömer Faruk Akün, Makber'den ÖnceAbdülhak Ha­

mid'de Ölüm Temi [ doçentlik tezi, 19591. iü Ed. Fak. Genel Kitaplığı, nr. 6).

Makber Abdülhak Hamid'in sağlığında iki defa basılmış ( 1885, 1922), daha son­

ra yeni harflerledeSadi ırmak ( 1939) ve İsmail Hami Danişmend ( 1944) tarafın­dan yayımlanmıştır. Son defa İnci Engi­n ün bir giriş yazısıyla ve ilk iki basımdaki farkları da belirterek yeniden yayıma

hazırlamıştır (İstanbul 1982, 1997). Mak­ber'in ilk seksen dört kıtası Fehmi Araba­ga tarafından manzum olarak Arapça'ya çevrilmiştir (Bağdat 1953).

428

BİBLİYOGRAFYA :

Gündüz Akıncı , Abdülhak Hamit Tarhan : Ha­yatı, Eserleri ve Sanatı, Ankara 1954, s. 136-153; Ahmet Harndi Tan pınar, 19. Asır Türk Ede· biyatı Tarihi (istanbul 1956). İstanbul 1967, s. 535-558; M. Kaya Bilgegil, Abdülhak Hamid'in Şiirlerinde Ledünnl Meselelerden Allah/, İs· tanbul 1959, tür.yer; Mehmet Kaplan. "Makber Mukaddimesi", Edebiyatımızın içinden, istan­bul 1978, s. 66-69; Rıza Tevfik [Bölükbaş ı] , Ab· dülhak Hamid ve Mülahazat·ı Felsefiyesi (haz. Abdullah Uçman). İstanbul 1984, tür.yer.; Ab­dülhak Hamid'in Hatıralan(haz. inci Enginün). istanbul1994, s. 166-169; İnci Enginün, "Mak­ber, ölü, Hacle, Baladan Bir Ses, Validem Hak­kında" , Abdülhak Hamid Tarhan: Bütün Şiir­

leri ll, istanbul 1997, s. 9-26; Abdullah Uçman. "Abdülhak Hamid-Rıza Tevfik", Vefatının 60. Yılında Abdülhak Hamid Tarhan Sempozyu­mu Bildirileri [haz. inci Enginün). istanbul1998, s. 32-37; Serınet Sami Uysal, "Makber ve Fat­ma Hanım'ın Mezarı", Türk Düşüncesi, ll/11 , istanbul 1954, s. 338-342; Fevziye Abdullah [Tansel], "Makher'de Leyla ve Mecnun ile Hü­sün ve Aşk Tesirleri", Ülkü, X/59, Ankara 1938, s. 454-461 ; X/60 (ı 938). s. 541-544.

L

L

li! M. ÜRHAN ÜKAY

MAKBERETÜ'I-MA'LAT

(bk. CENNETÜ'I-MUALl.A).

MAKBİLİ (~1)

Salih b. Mehdi' b. All el-Makbili' ei-Kevkebani'

(ö. 1108/ 1696-97)

Yemenli müctehid alim.

_j

ı

_j

1 04 7 ( 1637) yılında Kevkeban 'ın Mak­bil köyünde dünyaya geldi. Muhammed b. Abdullah el-Habeşl doğum yılını 1 040 ( 1630-31), yerini de Süla olarak kaydeder. Zirikil ise kendisindeki el-Ebl].Cı§ü'l-mü­seddede nüshasında, müellifin bu eseri 1 097' de ( 1686) ve elli dokuz yaşında iken yazdığım belirttiğini, dolayısıyla 1 038'de (1629) doğmuş olması gerektiğini söyler. Makbill Süla'da yetişti; burada, Şibam. Kevkeban ve 1 077'de (1666-67) gittiği San'a'da Muhammed b. İbrahim b. Mu­

faddal, Ahmed b. Abdülhadl el-Misverl, Mehdi b. Abdülhadl el-Has use, Hasan b. Ahmed ei-Hayml ve İmam Mütevekkii­Aiellah İsmail b. Kasım gibi alimlerden ders okudu. Arap dili ve edebiyatı, fıkıh ve usulü, kelam, hadis ve tefsir konuların­da yetişerek adını duyurdu. Taklide karşı olması ve taklid taraftarlarını şiddetle eleştirmesi yüzünden San'a ulemasıyla arasında tartışmalar çıktı ve imam Mü­tevekkil- Aleilah ile arası açıldı. Bunun

üzerine 1080 (1669) yılında Mekke'ye göç etti. Burada faydalandığı hocalar içinde İbrahim ei-Küröı'nin adı geçmektedir. Yö­neticilerle iyi ilişkiler kurmakla birlikte taklid konusundaki sert tavrı ve Mekke ulemasından bazılarını eleştirmesi sebe­biyle burada da şimşekleri üzerine çekti. Ulemanın kendisini zındıklıkla suçlayarak Osmanlı sultanına şikayet ettiği. sultanın

gönderdiği bir alimin yaptığı araştırma sonunda olumlu bir kanaatle döndüğü kaydedilir. Şevkani Dağıstanlı bazı alimie­rin ondan faydalanıp izinden gittiklerini ve bir kısım kitaplarını naklettiklerini be­lirtir. Talebeleri arasında müctehid alim­lerden Abdülkadir b. Ali el-Bedrl'nin adı geçmektedir. Makbil'i Mekke'de vefat etti.

lslahatçı kimliğiyle tanınan Makbill İs­lam dininden başka mezhebi bulunma­dığını (el-'Alemü'ş-şamiJ:.ı, s. 10), İslam '­dan ve Hz. Peygamber' e intisaptan başka bir şeye razı olamayacağını (a.g.e., s. 22) söyler. Belli bir mezhebe taassupla bağ­lanmayı , mezhebi merkez kabul edip Ki­tap ve Sünnet'i ikinci derecede görmeyi şiddetle eleştirir ( a.g.e., s. 48-49, 146-147, 153. 193. 198. 203"204, 226 vd.). İctihad kapısının kapandığını söyleyenleri, Kitap ve Sünnet'i anlama yolunu kapatarak bunları delil olmaktan çıkarınakla itharn eder (a.g.e., s. 203-204, 225). Müteahhirln devri uleması içinde kendisi gibi düşünen ve belli bir mezhebe bağlılığı reddeden bir kimseyi ne gördüğünü ne de duydu­ğunu söyleyen Makbill (a.g.e., s. 147) çe­şitli alanlarda tanınmış birçok alim e ağır tenkitler yöneltir ve ilmi mevkilerini kabul ettiği Fahreddin er-Razi (a .g.e., s. I 34, 145, 149, 153), Gazzal'i(a.g.e., s. 136, I 70, 240, 244) ve İbn Teymiyye (a.g.e., s. 87, 109) yanında Buhar( (a.g.e., s. 142), Ah­med b. Hanbel (a.g.e., s. 198) ve Ebu Ha­nlfe'yi de (a.g.e. , s. 243) eleştirmekten geri durmaz. Muhyiddin İbnü'l-Arabl'yi "sapık ve saptıran" diye niteleyerek ağır şekilde tenkit eder (a.g.e., s. I Ol. 158, I 59, 161, 170, 191, 216, 241.285 vd.) . Mak­bil'i, XIX ve XX. yüzyıllarda İslam dünya­

sında görülen ıslahçı söylemin önemli ha­bercilerinden biri olarak dikkat çeker.

Eserleri. 1. el-'A.lemü'ş-şô.mi{ı ii I§Ô.­ri'l-]Ja]f 'ale'l-ô.bô. ve'l-meşô.yi{ı. Başta kelam olmak üzere fıkıh, usul, hadis ve tasawuf konularındaki görüşlerini dile getirdiği bu eserinde hemen bütün iti­kadl ve arneli mezhepleri ve çeşitli alan­larda meşhur olan alimleri ağır şekilde tenkit etmiştir. Mekke ulemasından Mu­hammed b. AbdürresGI ei-Berzencl'nin

yönelttiği eleştiriler üzerine de ona cevap

olarak ve bu esere zeyil mahiyetinde el­Erva]J.u 'n-nevô.fil]. Ii-ô.{!ô.rı i{!ô.ri'l-ô.bô. ve'l-meşô.yil].'i kaleme almıştır. Her iki eser birlikte yayımlanmıştır(Kahire 1328; Beyrut 1405/ 1985 ). Z. el-Menô.r fi'l-mul]. ­tô.r min cevô.hiri'l-Ba]J.ri'z-zel].l].ô.L Meh­di - Lidinillah Ahmed b. Yahya'nın Zeyd! fıkhına dair eserinin haşiyesidir (I-ll, Beyrut 1408/1988) 3. Necô.]J.u'Hô.lib bi­Mul].taşarı İbni'l-lfô.cib. Cemaleddin İb­nü'l-Hacib'in fıkıh usulüne dair eserinin haşiyesidir (Mektebetü'l-Haremi'l-Mekkl, nr. 1534; mikrofilm, nr. 3568, 3569). 4. el­İt]J.ô.f li-talebeti 'l-Keşşô.f. Zemahşerl'­nin eserindeki birçok görüşünü tenkit ettiği bir eserdir (yazma nüshası için bk. Zirikll, lll, 197) . 5. el-Ebf:ıô.i:iü'l-müsedde­de ii fünunin müte'addide. Kelamla il­gilidir. 6. Risô.letü'l-~adi Şô.li]J. el-Ma~­bili ila şô.]J.ibi'I-Mevô.hib. 7. Ba]J.{! ii ]J.a ­di!:!i "seteftari~u ümmeti seb'ine fır­~a". 8. Ba]J.{! fi't-ta'abbüd bi-şer'i men ~ablenô. (son dört eserin nüshaları için bk. Abdullah Muhammedel-Habeş!, s. 146). Makbill'nin Batın'i(ismalll) Hemedan halkının hukuki durumuyla ilgili bir fet­vası Hüseyin Abdullah el-Amr'i tarafından yayımlanmıştır (New Arabian Studies, Exeter 1994, II, 165-174).

BİBLİYOGRAFYA :

Makbiıt. el-'Alemü'ş-şfımi/J, Beyrut 1405/ 1985, tür.yer.; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 5-8; Şevkanı. el-Bedrü'Hfıli', ı, 288-292, 369; Ser­kis. Mu'cem, ll, 1772; Hayreddin Karaman. is­lam Hukuk Tarihi, İstanbul 1975, s. 177; Ah­med Hüseyin Şerefeddin, Tari/] u '1-{lkri'l-İslaml {l'l-Yemen, [bask ı ye ri yok[ 1400/1980 (Mata­biu'r-Riyad), s. 79-80, 107-109, 257; Zirikl1, el­A'lam (Fethullah). lll , 197; Abdurrahman Tay­yib Ba'ker, Muşlil:ıu'l-Yemen Muf:ıammed b. is­ma'[[ el-Emir eş-Şan'fınl, Ta iz- Dımaşk 1408/ 1988, s. 152-154; Abdullah Muhammed el-Ha­beşi, Meşadirü'l-{lkri'l-İslami {!'i-Yemen, Bey­rut 1408/1988, s. 145-146, 250; Abdullah b. Abdurrahman eı-Muallim1. Mu'cemü mü'elli{l mal]tütati Mektebeti'l-Jjaremi'l-Mekkl eş-Şerif,

Riyad 1416/1996, s. 464;A. Knysh. "Ibrahım al­Kuranı (d. ı ı o 1/1690), an Apologist for wahdat al-wujüd", JRAS, 3. seri, V /1 ( 1 995). s. 46.

L

~ AHMET ÖZEL

MAKBUL (J~f)

Hadisin sahih veya hasen, ravinin de güvenilir olduğunu

ifade eden terim_ cJ

Sözlükte "kabul edilmiş" manasma ge­len makbUI kelimesi hadis terimi olarak genellikle, "adalet ve zabt sahibi ravilerin baştan sona muttasıl bir isnadla rivayet ettikleri, illetli ve şaz olmayan haberler"

anlamında kullanılmaktadır. Buna göre makbul sahih lizatih'i, sahih ligayrih'i, ha­sen lizatih'i, hasen ligayrih'i hadis çeşitle­rini ihtiva etmektedir. Makbul, "senedi zayıf olsa bile kendisiyle amel edilmiş ve alimierin kabulüne mazhar olmuş hadis" manasında da kullanılmıştır (Aydınlı, s. 92). Buna göre makbul, kendisiyle amel edilmesi gerekli sahih ve hasen hadisleri ifade etmekle birlikte zayıf da olsa alim­lerin kabulünde sakınca görmeyerek amel ettikleri hadisleri de belirtmektedir.

Makbul terimi. hadis münekkitleri ta­rafından ravinin güvenilir (sika) olduğunu anlatmak üzere de kullanılmıştır. İbn Ha­cer el-Askalan'i. onun daha önceki kaynak­larda söz konusu edilmediği halde ta'd'i­lin altıncı mertebesindeki ravileri göster­diğini söylemiştir. Askalan'i bu lafzın az hadis rivayet eden. rivayetinin terkedil­mesini gerektirecek derecede cerh edil­meyen ve rivayetinde tek kalmayıp mü­tabii olan zayıf ravileri ifade ettiğini be­lirtmiştir. Ancakonun bu açıklaması. mu­haddislerin kullanımına aykırı olduğu ve ileri sürdüğü şartlara kendisinin de uy­madığı gerekçesiyle eleştirilmiştir (Yücel. S. 175-181).

BİBLİYOGRAFYA :

Hatib el-Bağdad1. el-Kifaye fi 'ilmi'r-rivaye (nşr. Ahmed Ömer Haşim). Beyrut 1406/1986, s. 107; İ bn Hacer. Takrlbü't-Teh?ib(Avvame), s. 74, ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 27 -28; a.mlf., en-Nüket 'ala kitabi İbni'ş-Şalaf:ı (nşr. Rebi' b. Hadi Umeyr). Riyad 1408/1988, 1, 490; Ali el­Karı, Şerf:ıu Şerf:ı i Nul]beti'l-{lker(nşr. Muham­med NizarTemım- Heysem Nizar Te m im). Bey­rut, ts. (Darü'I-Erkam), s. 209-213; Tahir el-Ce­za ir1, Tevcihü 'n-na?ar. Beyrut, ts . ( Darü'l-ma'ri­fe), s. 212; Ahmed Muhammed Şakir. el-Ba'i­şü'l-f:ıaşiş, Kahire 1377/1958, s. 92; Tecrid Ter­cemesi, ı, 112-113, 394; Abdu llah Aydınlı. Ha­dis Jstılahları Sözlüğü, İstanbul 1987, s. 92; Ah­met Yücel, Hadis ilminde Tenk i t Terimleri ve İlgili Çalışmalar, İstanbul 1998, s. 172-182.

L

Iii AHMET YüCEL

MAKBÜL AHMED ( ..ı.o.>l J~ )

(1919-1998)

İslam coğrafyacısı. cJ

Bombay'da doğdu. Tam adı Seyyid Mak­bul Ahmed'dir. 194S'te Bombay Üniver­sitesi'nden mezun olduktan sonra İngil­tere'ye giderek Oxford Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürdü. Burada İngiliz şarkiyatçısı Harnilton Gibb'in danışman­

lığında Mes'Gd'i'nin Mürucü '?,-?,eheb adlı eserindeki coğrafyayla ilgili bölümlerin inceleme, neşir ve İngilizce tercümesini

MakbOl Ahmed

MAKBOL AHMED

kapsayan çalışmasıyla yüksek lisans yap­tı: idrisi'nin Nüzhetü '1-müştô.~'ının Hin­distan'la ilgili kısmının inceleme, neşir ve İngilizce çevirisinden meydana gelen te­ziyle de doktor unvanını aldı . 1951 yılında Hindistan'a dönerek Aligarh İslam Üni­versitesi'nde İslam coğrafyasına dair ça­lışmalarına devam etti. Mes'Gd'i'nin eseri üzerine yaptığı çalışmayı Islamic Cul­tur'da yayımiadı ("al-Mas 'üd'i's Contri­bution to Medieval Ara b Geography", XXVII 11953J, s. 61-77, XXVII I 119541. s. 275-286) 19S8'deAligarh İslam Üniver­sitesi'nin Mes'Qd'i'nin vefatının 1 000. yılı münasebetiyle düzenlediği sempozyuma öncülük etti; burada sunulan tebliğleri A_ Rahman ile birlikte neşretti (al-Mas'udl's Millenary Commemoration Volume, Ali­garh 1960). Bu arada birçok konferansa ve toplantıya katıldı. Müslüman coğraf­yacıların eserlerinde işaret edilen önemli mevki ve limanların eski yerlerini, Mes­'Qd'i ve B'irun'i gibi alimierin mezarlarını araştırmak için seyahatler yaptı. CemmQ ve Keşm'ir Üniversitesi ile Londra Üniver­sitesi'nde de ders veren Seyyid Makbul Ahmed, 1993-1994 yıllarında Ürdün Eh­libeyt Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. 1998'de Hindis­tan'da vefat etti. Ehlibeyt Üniversitesi aynı yıl MakbQI Ahmed'in anısına bir sern­pazyum düzenleyerek sunulan tebliğleri yayımiadı (bk. bibl)

Eserleri. L Indian and the Neigh­bouring Territories as Deseribed by the Sharif al-Idrisi in his Kitab Nuzhat al-Mushtaq ii 'ikhtiraq al-Ataq. idriSı'­nin kitabında Hindistan, Pakistan. Seylan ve diğer komşu bölgelerle ilgili bilgileri ihtiva eden eserin Arapça'sı Aligarh'ta (I. 1954), tercümesi Leiden'de (II, 1960) ba­sılmıştır_ Z. History of Arab-Islamic Geography: 9 th-16 th Century A.D. (Am man 1995) . Eserin ilk bölümünde ta­rihe dair bir sunuşla birlikte coğrafya ko­nusunda çalışma yapan müellifler tanı­tılmakta. ikinci bölümde coğrafya konu-

429