kocaelİ ve Çevresİnde Çandi (ahŞap yiĞma) teknİkle

17
KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE YAPILMIŞ CAMİLER Yusuf Burak DOLU* Giriş Çandı 1 kertilip birbirine geçirilen uzun kütüklerle, çivisiz olarak yapılmış binalara verilen isimdir 2 . Kuzey Anadolu’da kırsal alanlarda yaygın olarak görülen bu sistem, ormanlık yerleşimlerde mescit, cami ve türbe gibi dinî yapıların inşasında da kullanılmıştır. Çandı yapılar Ağva’dan Batum’a uzanan coğrafyada yaygınlık göstermekle birlikte; Anadolu içlerinde Kızılcahamam’a, Balkanlarda Batı Bosna’ya, doğuda Güney Azerbaycan’a kadar örneklerine rastlanmaktadır. Anadolu’da ilk örneklerine Selçuklu döneminde Samsun bölgesinde 3 rastlanmakla birlikte çok yaygınlık göstermemiş, erken Osmanlı döneminde Akçakoca Bey ve diğer akıncı beylerin fetihleri ile İslamlaşan bölgelerde anıtsal erken Osmanlı camilerinin esinlendiği taş yığma Bizans kilise tipolojisinden farklı olarak kırsal bölgelerde çandı tekniğinde camiler yapılmaya başlanmıştır. Araştırma kapsamında öncelikle literatür araştırması yapılmış, kaynaklarda geçen Kandıra ve çevresinde bulunan çandı dinî yapılar tespit edilmiştir. Bu konuda başlıca kaynak Ayderdi 4 ‘dir. Kendisi de bu camilerden şimdiye kadar tek kelime ile bahsedilmediğini, literatüre geçmediğini belirterek yalnızca yedisi ayakta olan 24 cami ve 1 türbe tespit etmiştir. Bu bilgiler ve bölgede yaşayanların sözlü aktarımları ile Kocaeli ve Sakarya köylerinde saha çalışması ile mevcut ve yok olmuş çandı dinî yapılarının günümüzdeki durumu belgelenmiştir. Daha sonra Kocaeli ili sınırlarındaki çandı camiler ve daha sonra Osmanlı coğrafyasındaki örnekler literatür üzerinden araştırılmış; plan ve hacim tipolojileri, malzeme ve yapım tekniği gibi özellikler karşılaştırılmıştır. Çandı Yapım Sistemi Karadeniz bölgesinde kullanılan ahşap yapım sistemleri çandı ve çatma olarak iki ana gruba ayrılabilir. Çatma sistemde ahşap elemanlar yatay ve düşeyde birbirine tutturularak * Yüksek Mimar (Restorasyon Uzmanı), e-mail: [email protected] 1 Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde candı, çandı, çantı gibi telaffuz edilen ve kullanılan kaynaklarda da bu şekillerde yazılan kelime Doğan Hasol’un Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü’nde (İstanbul, 2012, s. 113) de ‘çantı’ olarak geçmekle birlikte, bildiride Kandıra ve çevresinde en sık telaffuz edilen haliyle ‘çandı’ olarak yazılmıştır. 2 Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının Menşe’i Osmanlı Mi’marîsinin İlk Devri 630-805 (1230-1402), İstanbul, 1966, s. 120. 3 Şenler Yıldız (Ed.), ‘Samsun’ Ahşap Camiler, Ankara, 2011, s. 9. 4 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 120-133. 1685

Upload: others

Post on 27-Nov-2021

19 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

YAPILMIŞ CAMİLER

Yusuf Burak DOLU*

Giriş

Çandı1 kertilip birbirine geçirilen uzun kütüklerle, çivisiz olarak yapılmış binalara verilen isimdir2. Kuzey Anadolu’da kırsal alanlarda yaygın olarak görülen bu sistem, ormanlık yerleşimlerde mescit, cami ve türbe gibi dinî yapıların inşasında da kullanılmıştır. Çandı yapılar Ağva’dan Batum’a uzanan coğrafyada yaygınlık göstermekle birlikte; Anadolu içlerinde Kızılcahamam’a, Balkanlarda Batı Bosna’ya, doğuda Güney Azerbaycan’a kadar örneklerine rastlanmaktadır. Anadolu’da ilk örneklerine Selçuklu döneminde Samsun bölgesinde3 rastlanmakla birlikte çok yaygınlık göstermemiş, erken Osmanlı döneminde Akçakoca Bey ve diğer akıncı beylerin fetihleri ile İslamlaşan bölgelerde anıtsal erken Osmanlı camilerinin esinlendiği taş yığma Bizans kilise tipolojisinden farklı olarak kırsal bölgelerde çandı tekniğinde camiler yapılmaya başlanmıştır.

Araştırma kapsamında öncelikle literatür araştırması yapılmış, kaynaklarda geçen Kandıra ve çevresinde bulunan çandı dinî yapılar tespit edilmiştir. Bu konuda başlıca kaynak Ayderdi4‘dir. Kendisi de bu camilerden şimdiye kadar tek kelime ile bahsedilmediğini, literatüre geçmediğini belirterek yalnızca yedisi ayakta olan 24 cami ve 1 türbe tespit etmiştir. Bu bilgiler ve bölgede yaşayanların sözlü aktarımları ile Kocaeli ve Sakarya köylerinde saha çalışması ile mevcut ve yok olmuş çandı dinî yapılarının günümüzdeki durumu belgelenmiştir. Daha sonra Kocaeli ili sınırlarındaki çandı camiler ve daha sonra Osmanlı coğrafyasındaki örnekler literatür üzerinden araştırılmış; plan ve hacim tipolojileri, malzeme ve yapım tekniği gibi özellikler karşılaştırılmıştır.

Çandı Yapım Sistemi

Karadeniz bölgesinde kullanılan ahşap yapım sistemleri çandı ve çatma olarak iki ana gruba ayrılabilir. Çatma sistemde ahşap elemanlar yatay ve düşeyde birbirine tutturularak

* Yüksek Mimar (Restorasyon Uzmanı), e-mail: [email protected] Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde candı, çandı, çantı gibi telaffuz edilen ve kullanılan kaynaklarda da bu şekillerde

yazılan kelime Doğan Hasol’un Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü’nde (İstanbul, 2012, s. 113) de ‘çantı’ olarak geçmekle birlikte, bildiride Kandıra ve çevresinde en sık telaffuz edilen haliyle ‘çandı’ olarak yazılmıştır.

2 Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının Menşe’i Osmanlı Mi’marîsinin İlk Devri 630-805 (1230-1402), İstanbul, 1966, s. 120.

3 Şenler Yıldız (Ed.), ‘Samsun’ Ahşap Camiler, Ankara, 2011, s. 9.4 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 120-133.

1685

Page 2: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Yusuf BurakDOLU

ve çapraz bağlarla desteklenerek ahşap karkas oluşturulur. Taşıyıcı karkasın içi çeşitli teknik ve malzemelerle doldurulur. Çandı sistemde ise tomruk veya keresteler üst üste yığılarak duvarlar bir bütün olarak inşa edilir.

Çandı yapılarda kullanılan ahşaplar, yapının köşe kesimlerinde, özel olarak hazırlanan geçme yerlerinden birbirine tutturulmaktadır. Köşelerde, ahşapların birbirlerini sıkıca tutması, kavraması için oyularak hazırlanmış bu oyuklar ‘boğaz’ olarak adlandırılır. Özel hazırlanmış oyuk kısımlarından ahşapların birbirlerini kavrayacak biçimde tutturulma işlemine ‘boğaz geçme’ denmektedir. Geçme yerlerinden kenetlenen ağaçlar birbirini bırakmaz5. Ahşapların birbirine geçmesinde karaboğaz, kurtboğazı ve çalmaboğaz gibi teknikler kullanılır. Tomrukların birleşim yerlerinde basitçe yontulduğu sisteme karaboğaz (Şekil 1) geçme, tomruklar biçilerek oluşturulan kereste ile yapılan sisteme kurtboğazı (Şekil 2) denir6. Kereste boylarının mekân boyutuna oranla yetersiz olduğu veya çoklu mekânlardan oluşan yapılarda mekân köşelerine gelecek şekilde ara dikmelerle oluşturulan sisteme de çalmaboğaz geçme denir (Şekil 3).

Şekil 1, 2: Karaboğaz ve kurtboğazı geçme teknikleri7

Şekil 3: Çalmaboğaz geçme tekniği8

Karadeniz bölgesindeki çandı yapılarda alt kuşaklar genellikle büyük boyutlu taşlara oturtulur. Bazı örneklerde doğrudan düzeltilmiş toprak zemine, kaba yonu veya kesme taş temel ayaklarına, toprağa saplanmış ahşap kazıklara oturtulduğu da görülür. Genellikle bu şekilde basit temellere sahip olan çandı yapıların geç dönemlerde taş yığma mütemadi temeller üzerine inşa edildiği de görülmektedir. Çatılar kırma veya beşik biçimli, bazı bölgelerde hartama (pedavra, ince ahşap) ile genellikle de alaturka kiremitle örtülmüştür.

5 Celâl Tuna, Orta Karadeniz Bölgesi Sahil Kesiminde Geleneksel Mimari, İstanbul 2008, s. 129.6 Orhan Özgüner, Köyde Mimari, Doğu Karadeniz, Ankara, 1970, s.34.7 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 130, 131.8 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 132.

1686

Page 3: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Yusuf BurakDOLU

Çandı Sistemle Yapılmış Camilerin Yayıldığı Coğrafya

Çandı camiler Ağva’dan Batum’a uzanan coğrafyada yaygınlık göstermekle birlikte; Anadolu içlerinde Kızılcahamam’a, Balkanlarda Batı Bosna’ya, doğuda Güney Azerbaycan’a kadar örneklerine rastlanmaktadır. Selçuklu/Osmanlı coğrafyası dışında Doğu Türkistan, Kırgızistan, Pakistan, Malezya, Tayland, Etiyopya, Litvanya, Polonya ve birçok yerde benzer sistemle yapılmış camiler görülmektedir (Şekil 4, 5, 6, 7). Daha geniş ölçekte de Japonya’dan İsveç’e kadar bu sistemle yapılmış Budist ve Hristiyan dinî yapıları bulunmaktadır.

Şekil 4, 5: Bosna’da Bužim Camii9 ve Litvanya’da Raižiai Camii10

Şekil 6, 7: Malezya’da Kampung Laut Camii11 ve Pakistan’da Shigar Camii12

Çandı Sisteminin Karadeniz Bölgesi’ndeki Tarihsel Gelişimi

Ahşap yapım sistemleri ve özellikle çandı sistemi şüphesiz ki ağaç stokuna bağlı olarak dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Karadeniz Bölgesi’nde de endüstri öncesine kadar ve hatta yakın geçmişe kadar, yapılı çevrenin hâkim karakterini oluşturmuştur. Karadeniz bölgesindeki çandı yapıların, özellikle de dinî yapıların kökeninde Doğu Türkistan’a kadar uzanan coğrafyadan yüzyıllar boyunca taşınan kültürün izleri olduğu kadar, kuşkusuz ‘yer’e ait binlerce yıllık yapı kültürünün birikimi de yadsınamaz. Batı ve Doğu Karadeniz’de henüz yeterli kazılar yapılmamış olmamakla birlikte, Orta Karadeniz bölgesinde yapılan kazılar ve yayınları bu konuda oldukça ilginç bağlantılar ortaya koymaktadır. Karadeniz’de, özellikle de üzerinde durduğumuz Orta Karadeniz’in sahil (kıyı) kesiminde gerçekleştirilmiş olan arkeolojik yüzey araştırmaları ve kazılardan elde edilen veriler, bölgede Kalkolitik Çağ’dan itibaren ahşap yapıların belirli bir teknik, düzen ve anlayış içinde oluşturulduğunu, bunun gelenek halinde günümüze kadar sürdüğünü ortaya koymaktadır13.

İkiztepe14‘de Geç Kalkolitik Çağ’a (M.Ö. 4500-3500) ait tek yapı olan ‘Büyük Yapı’15

9 URL 110 URL 211 URL 312 URL 413 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 44.14 İkiztepe Köyü, Bafra, Samsun15 U. Bahadır Alkım vd, İkiztepe 2…, Ankara 2003, s. 71-72.

1687

Page 4: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

yörenin geleneksel yapı sanatının en eski, belki de ilk örneğidir. Yapının duvarları tomruklarla ve çandı tekniği ile inşa edilmiş, iç ve dıştan çamur ile sıvanmıştır. Üzerinin beşik çatıyla örtüldüğü düşünülmektedir16 (Şekil 8).

Şekil 8: İkiztepe’deki ‘Büyük Yapı’17

İkiztepe’de tespit edilebilen ilk dinî yapı da İlk Tunç Çağı III Dönemi’ne (M.Ö. 3000-2000) ait ‘R Yapısı’dır18. Elde edilen planı ve buluntuları, bu yapının dinî amaç için tesis edildiğini göstermektedir. Yapı tamamen ahşaptan olup bir sahın ve bunu iki yönden çevreleyen bir sundurmadan oluşmaktadır. Sahın kesiminin tören sırasında içerdekilerin çevreden etkilenmemesini sağlayacak yükseklikte, koruyucu bir ahşap duvarla çevrildiği düşünülmektedir19. Bu haliyle Kandıra ve Samsun bölgesi çandı camilerine tipolojik olarak oldukça benzerlik göstermektedir (Şekil 9).

Şekil 9: İkiztepe’deki ‘R Yapısı’20

Daha sonraki dönemlerde çandıdan ziyade ahşap karkas sistemlerin ve taş yığma sistemlerin kullanılmaya başlandığını, özellikle Hristiyan dinî yapılarında bu sistemin kullanılmadığını söyleyebileceğimiz gibi; bu sistemle yapılmış yapıların yok olduğu ve yeterli araştırma bulunmadığı için mevcudiyetlerine dair bir belge bulunmadığı ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir. Fakat çandı yapı kültürünün binyıllar boyunca sivil mimaride sürekliliğini koruduğu ve bu yapım sistemi bilgisinin içgüdüsel olarak ‘yer’de korunduğunu söylemek mümkündür.

Çandı tekniğiyle yapılmış dinî yapılar yaklaşık 3000 yıl sonra Anadolu Selçuklular Dönemi’nde, belki de Orta Asya köklerinin etkisiyle Samsun çevresinde yeniden yapılmaya başlanmıştır. Günümüze ulaşan en eski örnek olan Çarşamba’da Gökçeli Mezarlığı içindeki cami (Şekil 10, 11) 1206 yılında inşa edilmiş, 1335 yılında eklenmiş veya onarılmıştır21.

16 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 51.17 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 52.18 Önder Bilgi, “İkiztepe Kazılarının 1994 Dönemi Sonuçları”, XVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı I, (1996), s.157-

168.19 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 58-59.20 Celâl Tuna, Orta Karadeniz…, İstanbul 2008, s. 59.21 Kuniholmdendrokronoloji (ağaç halkalarından yaş tayini) yöntemiyle bu tarihleri saptamıştır (Peter Ian Kuni-

holm, “A 1503 - Year Chronology For The Bronze And Iran Ages: 1990-1991 Progress Report of The Aegean Dendrochronology Project”, VII. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (1992), s. 127.

Yusuf BurakDOLU

1688

Page 5: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Bayraktar yapıyı şu şekilde tarif eder: “Ahşap yığma cami, çantı tekniğinde inşa edilmiştir. Dikine dikdörtgen şekilde 12.60x13.70 m. ölçülerindeki harimin önünde, kapalı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Harimde kıble duvarına paralel, üçerden iki sıra halinde altı direk, son cemaat yerinde ise iki sıra halinde üç direk yer alır. Harim ve son cemaat yerini “U” şeklinde bir revak sarmaktadır. Revaklarla birlikte ölçüleri 17.50x21.60 m.yi bulan yapı tek katlı olup, üç omuz kırma çatıyla örtülmüştür. Halen alaturka kiremitlerle kaplı çatının orijinalde hartama ile kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Çatının içi tavan döşemesi olmaksızın bakkal tavan şeklinde yükseltilmiştir. Toprak zemine oturan büyük moloz taşlar üzerine yerleştirilen kalın kütükler üzerine, kirişleme usulüyle kurulan yapı, yerden 0.60–0.70 m. kadar yükseltilmiştir.” 22

Şekil 10, 11: Gökçeli Camii (Samsun, Çarşamba)23

Günümüze ulaşan çandı cami örneklerini incelediğimizde Gökçeli Camii’ni kronolojik olarak Çarşamba-Yaycılar Köyü Şeyh Habil Camii (121124) takip etmekte, sonrasında konumuz olan Kandıra ve çevresi Akçakoca Bey dönemi camileri (1308-132625) gelmektedir. Daha sonraki örnekler de 142026‘lerden 19. yüzyıl sonlarına, hatta 1960’lı yıllara kadar bu yapım sisteminin evrilerek; plan, hacim ve detay farklılıkları göstererek Karadeniz ve etki bölgelerinde yapı kültüründeki yerini koruduğunu göstermektedir.

Kandıra Bölgesinde Çandı Dinî Yapılar

İzmit ve çevresini fetihle görevlendirilmesi ile Akçakoca Bey 1308-1328 yılları arasında Ayan Gölü, Karasu ve Kandıra bölgelerini ele geçirmiştir27. Bu bölgenin fethiyle Müslümanların ibadet ihtiyaçlarını temin için 3-5 köyden oluşan divanların ortasında çandı camiler inşa edilmeye başlanmıştır. Ayverdi28 bu yapım sisteminin Osmanlı coğrafyasında ilk ve son olarak bu bölgede kullanıldığını belirtse de, muhtemelen daha önce bahsedilen Samsun bölgesi Selçuklu dönemi çandı camilerini Osmanlı döneminden önce olduğu için, 15.-20. yüzyıl arasında Anadolu ve Balkanlarda görülen diğer örnekleri de tipolojik farklılıklarından ötürü ayrı tutmuş olabilir.

Ayverdi bu camileri “Orta Asya’da ecdadından gördüğü numuneleri, bir kabile ve oymak ananesi sadakatiyle, Küçük Asya’da tatbik etmekten zevk duyan Akçakoca ile kılıç ve cihat arkadaşı Konur Alp’in fethedip İslam’a kattıkları toprakların da hududunu işaretlemekte ve coğrafi mıntıkları ayırmaktadır.” 29 sözleriyle tarif ederek bu bölgede çandı camilerin inşasını; Bizans’tan alınan bu yerlerin mamur olmayışı ve çok az nüfus ve yerleşim barındırması, dolayısıyla eski kiliselerin devşirilmesi durumunun yaşanmaması; “bu devirde güney ve doğuda kagir Osmanlı binaları yapılırken buralarda ahşabın seçilmesinin Orta Asya’dan sürüp

22 Mehmet Sami Bayraktar, “Samsun’da Cumhuriyetten Önce İnşa Edilen Ahşap (Çantı) Camiler”, s. 2.23 Mehmet Sami Bayraktar, “Samsun’da Cumhuriyetten…”, s. 34.24 Peter Ian Kuniholm, “A 1503 – Year…”, VII. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (1992), s. 183.25 Akçakoca Bey’in İzmit ve çevresini fethe başlayışı ve ölümü tarihleri arası26 Samsun, Çarşamba, Ordu Köyü Camii (Mehmet Sami Bayraktar, “Samsun’da Cumhuriyetten…”, s. 4)27 Avni Öztüre, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi, İstanbul, 1981, s. 84.28 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 120-121.29 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 120-121. (Bilindiği gibi Ayverdi bu ve birçok kitabını bir nevi Latin

alfabeli Osmanlıca ile yazmakla birlikte, bildiride doğrudan alıntılanan cümleler günümüz imla kurallarıyla yazılmıştır.)

Yusuf BurakDOLU

1689

Page 6: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

getirilen bir hatıraya sadık, büyük bir kahramanın (Akçakoca Bey) gönlünün arzusuna bağlı olması”; Müslümanların süratle yerleştikleri bu bölgelerde ahşabın süratli imalat özelliğinin etkisinin olması, fakat bunun sadece bir isteğin yerine getirilmesinde yardımcı olması gibi etkenlere bağlamaktadır. Kuşkusuz ki daha önce değinilen, tespit edilebildiği kadarıyla Geç Kalkolitik Çağ’dan beri binlerce yıldır süregelen ‘yer’e ait yapı bilgisi de bu cami tipolojisinin oluşmasında başlıca etkenlerdendir. Akçakoca Bey’in fethinden önce, antik devirlerden beri bölgede benzer yapım sistemlerinin kullanılıp kullanılmadığı; Akçakoca Bey’in ve bölgeye yerleşen halkın Doğu Türkistan’a kadar uzanan coğrafyadaki ahşap yığma camiler ile yakın bir dönem ve coğrafyada, Samsun çevresinde inşa edilen camilerle organik bağlarının, ilişki ve bilgilerinin sınırları daha derin araştırmaya muhtaç konulardır.

Ayderdi30 bu camilerden şimdiye kadar tek kelime ile bahsedilmediğini, literatüre geçmediğini belirterek yalnızca yedisi ayakta olan 24 cami ve 1 türbe tespit etmiştir. Bu bilgiler ve bölgede yaşayanların sözlü aktarımları ile Hacımazlı, Goncaaydın, Üğümce, Akçağıl, Göğüşler, Karadivan, Şerefsungur, Emirler, Gebeşler, Teksen, Karamanlı, Akçaova, Erikli, Abdipaşa, Gümenler, Beyce, Dalca, Yusufca, Döngelli, Mancarlar, Çelikler, Şeyhtımarı, Müezzinler, Gürpınar, Büyükyanık, Küçükkaynarca, Büyükkaynarca, Kertil, Özbey, Bağlıca ve Büyük Esence (Büyük Tersiye) köylerinde saha çalışması ile mevcut ve yok olmuş çandı dinî yapılarının günümüzdeki durumu belgelenmiştir.

Günümüze Ulaşan Yapılar

Ayverdi31 andığı 24 cami ve bir türbenin 22’sini yerinde incelediklerini ve bunlardan yalnızca 7’sinin (3’ü Kandıra’da) ahşap olarak mevcut olduğunu, 7’sinin yıkılarak yerine hiçbir şey yapılmadığını, 8’inin de yıkılarak yerine kâgir camiler yapıldığını belirtmektedir. Günümüze Kandıra’daki örneklerden yalnızca Kütükçüler Köyü Orhan Camii ve İncecik Köyü Eski Camii’nin ulaştığı tespit edilmiştir. İkisi de oldukça harap durumdadır.

Kütükçüler Köyü Orhan Camii

Kütükçüler Köyü günümüzde Döngelli Köyü sınırları içinde bir mahalle olup, burada bulunan caminin varlığından Ayverdi32 de bahsetmektedir. Konumu itibariyle 3-4 köyün ortasında bulunan bir Cuma Camii olduğu anlaşılan yapı oldukça harap durumdadır. Bölge sakinlerinden alınan bilgiye göre 20 yıl öncesine kadar Cuma Camii özelliğini koruyan yapıda Hıdrellez şenlikleri yapıldığı, belirli günlerde çevre köylerin toplanarak kurbanların kesildiği, yemeklerin verildiği anlatılmaktadır. Çevre köy ve mahallelerde yeni camilerin yapılmasıyla yapı 10-15 yıl önce terk edilmiştir. Keçioğlu ve Kütükçüler mahallelerini bağlayan yol kenarında 41°01’09”K,30°09’51”D koordinatlarında, ağaçlık düz bir arazide yer almaktadır (Şekil 12). Arazi içinde oldukça erken dönemden 19. yüzyıla kadar tarihlenebilecek çeşitli mezar taşları vardır (Şekil 13). Yapı terk edildikten sonra muhtemelen doğa koşulları ve bakımsızlık sebebiyle caminin çatısı çökmüş, yapı bu şekilde korumasız kalarak her geçen gün daha harap bir hal almaya başlamıştır. Yapıyı tehdit eden bir diğer unsur da mezarlar, temeller ve kapılar etrafında yoğunlaşan kaçak define kazılarıdır.

30 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 120-133.31 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 121.32 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 133.

Yusuf BurakDOLU

1690

Page 7: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 12: Kütükçüler Köyü Orhan Camii

Şekil 13: Kütükçüler Köyü Orhan Camii yanında zarar görmüş bir mezar taşı

Caminin harim kısmı kareye yakın (yaklaşık 6,40x6,25 m) olup önünde aynı boyutlarda bir revak bulunur (Şekil 14). Caminin duvarları 8-10 cm arasında en ve 15-22 cm arasında boya sahip ahşap kalaslardan çandı tekniği ile inşa edilmiş, alt kuşaklar iri taşlar üzerine oturtulmuştur. Harim ve revak kısımlarının alt kuşakları yaklaşık 20x20 cm boyutlarındadır. Revak kısmının köşe ve ara dikmelerle oluşturulduğu, yapının beşik çatı ile örtüldüğü anlaşılmaktadır. Çatı üzeri alaturka kiremit ile kaplanmıştır. Caminin iki kanatlı ahşap bir kapısı vardır. Duvarlarda pencere bulunmamakla birlikte muhtemelen havalandırma amaçlı ortalama 15x30 cm boyutlarında birkaç mazgal görülmektedir. Yapının yaklaşık 2 m olan saçak kotundan ve asma kata dair bir iz bulunamamasından dolayı kadınlar mahfiline sahip olmadığı söylenebilir. Yapıda çandı tekniğine ait özgün ahşap çivi, boğaz, saçak, döşeme detayları bulunmaktadır (Şekil 15, 16, 17).

Yusuf BurakDOLU

1691

Page 8: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 14: Kütükçüler Köyü Orhan Camii Planı33

Şekil 15: Kütükçüler Köyü Orhan Camii harim ve revak kısımları

Şekil 16: Kütükçüler Köyü Orhan Camii boğaz ve saçak detayları

33 Aksi belirtilmedikçe çizim ve fotoğraflar Y. Burak Dolu’ya aittir. Planlar ölçeksizdir.

Yusuf BurakDOLU

1692

Page 9: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 17: Kütükçüler Köyü Orhan Camii çandı duvar içindeki ahşap çivi detayı

İncecik Köyü Eski Camii

Ayverdi’nin bahsetmediği veya büyük ihtimalle ismi ve/ya idari yapısı değiştiği için bahsettiği yapılar arasında hangisi olduğu saptanamayan bu cami de konumu itibariyle 3-4 köyün ortasında bulunan bir Cuma Camii’dir ve günümüzde oldukça harap durumdadır. Kütükçüler Köyü Orhan Camii’nde olduğu gibi benzer Hıdrellez ve özel gün şenliklerinin burada da yapıldığı bölge sakinlerince anlatılmıştır. Çevre köy ve mahallelerde yeni camilerin yapılmasıyla yapı 15-20 yıl önce terk edilmiştir. İncecik ve Mancarlar köylerini bağlayan yol kenarında 41°0’12”K,30°12’9”D koordinatlarında, ağaçlık hafif eğimli bir arazide yer almaktadır (Şekil 19). Yapı terk edildikten sonra muhtemelen doğa koşulları ve bakımsızlık sebebiyle caminin çatısı çökmüş, yapı bu şekilde korumasız kalarak her geçen gün daha harap bir hal almaya başlamıştır. Yapı giriş ve temellerinde kaçak define kazıları yapıldığı görülmektedir.

Şekil 18: İncecik Köyü Eski Camii

Caminin harim kısmı dikdörtgen (yaklaşık 5,75x4,35 m) olup iki yanda yaklaşık 2 m genişliğinde, önünde ise yaklaşık 5,30 m boyutlarda revaklar bulunur (Şekil 19). Caminin duvarları 8-10 cm arasında en ve 15-22 cm arasında boya sahip ahşap kalaslardan çandı tekniği ile inşa edilmiş, alt kuşaklar iri taşlar üzerine oturtulmuştur. Harim ve revak kısımlarının alt kuşakları yaklaşık 20x20 cm boyutlarındadır. Revak kısmının köşe ve ara dikmelerle oluşturulduğu, yapının kırma çatı ile örtüldüğü anlaşılmaktadır. Çatı üzeri alaturka kiremit ile kaplanmıştır. Caminin iki kanatlı ahşap bir kapısı vardır. Duvarlarda

Yusuf BurakDOLU

1693

Page 10: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

pencere bulunmamakla birlikte muhtemelen havalandırma amaçlı ortalama birkaç mazgal görülmektedir. Yapının saçak kotu yaklaşık 3,5 m olup, bu yüksekliğin ortalarına denk gelen, iki dikme üzerinde taşınan bir kadınlar mahfili vardır (Şekil 20, 21). Kadınlar mahfiline harimin sağındaki merdivenden çıkıldığı anlaşılmaktadır. Yapıda çandı tekniğine ait özgün ahşap çivi, boğaz, saçak, döşeme detayları bulunmaktadır. Harim kapısı basit profillere sahiptir (Şekil 22).

Şekil 19: İncecik Köyü Eski Camii Planı

Şekil 20: İncecik Köyü Eski Camii harim kısmı

Şekil 21: İncecik Köyü Eski Camii kadınlar kısmı taşıyıcı sistemi

Yusuf BurakDOLU

1694

Page 11: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 22: İncecik Köyü Eski Camii harim kapısı

Günümüze Ulaşmayan Yapılardan Örnekler

Özellikle başlıca kaynak olarak Ayverdi’nin adlarını saydığı ve bir kısmı hakkında detaylı bilgiler verdiği yapılardan plan tipolojisi, tarihçe, yok olmadan önceki malzeme ve yapım teknikleri hakkında bilgilere ulaşılabilenler Emirler (Emir Ali) Köyü Orhan Gazi Camii, Goncaaydın Köyü İlkan Mezarlığı Camii ve Türbesi ile Ulu Üğümce Köyü Mezarlık Camii’dir. Bunlar dışındaki yapılar ya tamamen yok olmuş, ya sökülek yerlerine Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kâgir yeni camiler yapılmıştır. Yapılardan bazılarının kaynaklardaki ve mevcuttaki köy isimlerinin ve idari teşkilatın değişmesi sebebiyle yerleri tespit edilememiş olmakla birlikte, muhtemelen onlar da benzer akıbetlere uğramışlardır.

Emirler (Emir Ali) Köyü Orhan Gazi Camii

Eski adı Emir Ali olan, günümüzde Emirler adıyla Karadivan Köyü’ne bağlı birkaç evden oluşan bir mahalledir. 14. yüzyılda Osmanlı’nın ilk deniz birliği komutanı Osman Gazi’nin silâh arkadaşlarından Aygut Alp’in oğlu olan Emir Ali Bey (Emir Kara Ali) yaşlılığında buradaki çiftliğine çekilmiş ve bu camiyi yaptırmıştır34. 15. yüzyıl Kocaeli livası tahrir defterlerinde de Emir Ali Çiftliği’ndeki Orhan Camii ve vakfından bahsedilmektedir35. Saha çalışmasında bölge yaşayanlarının da yapı hakkında bir bilgisi olmadığından yeri ve mevcut durumu tespit edilememiş, 1950’lerde oldukça sağlam olan yapının sökülerek yok edildiği ihtimalini düşündürmektedir.

Ayverdi36 yapının yanında sade bir çeşmesi olan bir Cuma mescidi olduğunu belirtmekte ve yapıyı şöyle tarif etmektedir: “Cami iki yan ve önden revaklıdır (Şekil 23). Harim kısmı 8-10 cm.lik meşe yarmalarla çandı tarzında işlenmiş olmakla beraber, sonradan revak ince meşe tahtalarıyla kaplanarak, bina kutu gibi bir hale sokulmuştur (Şekil 24). Mazgallar basit bir delik olmayıp ya iki kargı ucunun ortasında bir baklava ya da beyzi bir orta motife iki uç ilavesiyle yapılmıştır. Bu caminin tafsilatı üzerine çalışıldığı revaktaki başlık, destek ve bırakmalara verilen güzel şekillerden de anlaşılmaktadır. Revakın iki orta kirişinin merkezinde birer direk olduğu halde, yandakiler destekli kiriş ile yapılmıştır.”

34 URL 535 TayyibGökbilgin, XV-XVI. Asırlarda Edirne ve Paşa-İli Livası, İstanbul, 1952, s. 161.36 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 124,125.

Yusuf BurakDOLU

1695

Page 12: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 23: Emirler Köyü Orhan Gazi Camii Planı37

Şekil 24: Emirler Köyü Orhan Gazi Camii38

37 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 126.38 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 126.

Yusuf BurakDOLU

1696

Page 13: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 25: Emirler Köyü Orhan Gazi Camii’nde bırakma tafsilatı39

Goncaaydın Köyü İlkan Mezarlığı Camii ve Türbesi

Bölge sakinlerinin verdiği bilgiye göre günümüzde Goncaaydın Köyü Tekeşinler Mahallesi İlkan Mevkii’nde mezarlık içinde küçük bir cami ile yanında bir türbe bulunmaktaydı. Ayverdi40’nin de varlığını zikrettiği İlkan Köyü’ndeki çandı cami bu olmalıdır. Günümüzde bir sundurma olan yerde caminin, küçük bir mescit yapıldığı sanılan yerde ise türbenin bulunduğu; caminin bir hayli zaman önce harap olduğu ve 10-15 yıl kadar önce tamamen söküldüğü, türbenin ise birkaç yıl öncesine kadar sağlam olduğu ve bir gece ortadan kaybolduğu (muhtemelen sökülerek çalındığı) anlaşılmaktadır.

Şekil 26: İlkan mezarlığında cami ve türbenin yerinde bulunan yapılar

Yiş türbenin 2006 yılındaki halini şöyle tarif etmektedir: “Türbe tamamen ahşap yığma tekniğiyle yapılmış çandı türbe örneğidir. Türbenin her cephesi 7 sıra alt ve üstü düzlenmiş ağaç tomrukların üst üste getirilmesiyle oluşturulmuş, duvarları tamamen dışa kapalı, üzeri

39 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 126.40 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s. 126.

Yusuf BurakDOLU

1697

Page 14: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

kırma asma çatıyla kaplı, çatı örtüsü ise oluklu kiremittir. Saçak her üç cephede 0,60 metre çıkma yapmakta, ön giriş cephesinde ise 1,67 metreyi bulmaktadır. Saçak önce üç adet ağaç direk ile taşıttırılmaktadır. Sundurmadaki taşıyıcı direk üzerinde bulunan başlıklarda bu orman mıntıkalarına has balta ve keserle yapılmış güzel oyma işçiliğine rastlanmıştır. Yapının yan cephesinde ise 1.55 metre genişliğinde bir avlu yer almıştır. Çatıyı bu bölümde 2 adet direk taşımaktadır. Direk kalınlıkları 0,15x0,15 metredir. Başlık, direk ve diğer ahşap birleşimleri lambalı şekilde birbirine geçmeli yapılmıştır. Türbenin içi defineciler tarafından kazılmış olup şu anda zemin topraktır.” 41

Ulu Üğümce Köyü Mezarlık Camii

Ayverdi42’nin de varlığından bahsettiği cami bölgede yaşayanların yardımıyla bulunmuştur, fakat özgün yapının yakın 5 yıl kadar önce sökülerek çalındığı söylenmektedir. Büyük Üğümce-Sakallar yolu üzerindeki mezarlığın içinde düzlük bir alanda 41°01’09”K,30°09’51”D koordinatlarında bulunan camiden günümüze yalnızca taş temel ayakları (Şekil 29) ulaşmıştır.

Şekil 27: Ulu Üğümce Köyü Mezarlık Camii’nin konumu

41 Rahime Yiş, “İzmit ve Kandıra Yöresi Çandı Evleri”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu Bildirileri (2007), Cilt 2, s.131.

42 Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının…, s .133.

Yusuf BurakDOLU

1698

Page 15: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Şekil 28: Ulu Üğümce Köyü Mezarlık Camii Planı43

Caminin mezarlık içinde yaklaşık 4,00x7,20 m boyutlarında harim kısmı ile önden ve bir yandan eklenmiş yaklaşık 2 m genişliğinde revaklardan oluştuğu aktarılmaktadır. Muhtemelen dikmelerle desteklenen çatının da kırma olup alaturka kiremitle kaplandığı söylenmektedir (Şekil 28).

Şekil 29: Ulu Üğümce Köyü Mezarlık Camii’nden günümüze ulaşan temel taşlarında yatay ve düşey ahşap izleri

43 Plan çevrede yaşayanları anlatımları ve çevredeki yapı izleri kıyaslanarak oluşturulmuştur.

Yusuf BurakDOLU

1699

Page 16: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Sonuç

Kaynaklarda geçen 24 çandı caminin 18’i Kandıra bölgesinde bulunmakla birlikte, günümüze yalnızca 2 tanesi ulaşabilmiştir. Bunlar da, Kütükçüler Köyü Orhan Camii ve İncecik Köyü Eski Camii, oldukça harap ve terk edilmiş durumdadır. Her geçen gün yok olmaya devam etmektedirler. Öncelikle günümüze ulaşmış bu ilk dönem Osmanlı camilerinin korunması mimarlık kültürü ve tarihi için olduğu kadar, Osmanlı tarihinin de önemli bir parçası olarak büyük önem taşımaktadır. Korumada arkeolojik bir yaklaşımla, bu yapıların da Osmanlı Arkeolojisi’nin bir parçası olduğu varsayımıyla, yerinde koruma, rehabilite etme ve çatı/hacim tipolojisinin çağdaş bir yorumu ile yapıların üstünün örtülerek daha fazla bozulmaların önüne geçilmesi en uygun müdahale biçimi olmakla birlikte; yapıların daha kapsamlı ve tamamlamaya yönelik restorasyon müdahaleleriyle korunmaları da mümkündür.

Yine Osmanlı Arkeolojisi’nin önemli yapıları olarak, yapılacak restorasyonların kesinlikle rekonstrüksiyon yöntemiyle değil, mümkün olan parçaların yerinde korunması; sökülmesi mecbur olan çürümüş, ömrünü yitirmiş ahşapların ayıklanarak yerlerine yeni olduğu belli olan yapı elemanlarının yerleştirilmesi tamamlanacak olan kısımlara da yine aynı şekilde müdahale edilmesi yapıların özgünlüğünün ve tarihsel değerinin korunmasını sağlayacaktır.

Yapıların korunması sürecinde bir önemli adım da tarihsel ve mevcut durumlarının araştırılmasıdır. Ayverdi’den sonra, yine onu temel alarak üretilmiş birkaç makale dışında kapsamlı bilimsel çalışmalar yapılmamıştır. Antik dönemden günümüze çandı tekniğinin bölgedeki ve bölge halklarının geldiği coğrafyalardaki gelişimi, Akçakoca Bey’in bu yapım sistemi ile organik bağları, bölgedeki mevcut çandı yapıların belgelenmesi, dendrokronoloji ile kullanılan ahşapların yaş tayini ve daha birçok konu üzerinde çalışmalar yapılması bu yapıları daha iyi tanımamız ve gelecek kuşaklara aktarmamız için zorunlu görülmelidir. Özellikle bu bölgede yalnızca belli bir dönemde böyle bir mimari geleneğin ortaya çıkışındaki etkenler araştırılmaya muhtaçtır. Bu yapıların ortaya çıkışındaki siyasi, coğrafi, beşeri etkenler; geçmiş dönemlerde benzer bir mimari kültürün var olup olmadığı; antik dönemde ve Bizans döneminde bölgede sivil ve anıtsal mimaride benzer yöntemlerin kullanılıp kullanılmadığı; 100-150 yıl önce Samsun civarında ortaya çıkmış benzer yapılarla ve bu yapıları yapan halklarla ilişkiler; bu yapıların belirli bir dönemde yapıldıktan sonra kültürel sürekliliğin neden ve hangi etkenlerle sekteye uğrayarak anıtsal yapılarda bu tekniğin kullanımına devam edilmediği gibi birçok konu bilim insanları tarafından aydınlatılmayı beklemektedir.

Koruma sürecinde şüphesiz ki en önemli unsur ise toplum bilincinin oluşturulması ve koruma-kullanma-turizm dengeleri gözetilerek yapıların işlevlendirilmesi ve hayata katılmasıdır. Yapılan akademik çalışmaların ürünlerinin toplumla paylaşılması, bir dönem kesintiye uğramış olan ‘yer’e ait içgüdüsel bilgiye ek olarak çağdaş koruma bilincinin de geliştirilmesi bu ve benzeri bütün yapıların hak ettikleri değeri bularak yaşatılmasını sağlamak üzere şüphesiz ki önemli katkı sağlayacaktır.

Yusuf BurakDOLU

1700

Page 17: KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE ÇANDI (AHŞAP YIĞMA) TEKNİKLE

Yusuf BurakDOLU

KAYNAKÇA• Alkım, U. Bahadır; Alkım, Handan; Bilgi, Önder, İkiztepe 2 (Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci Dönem

Kazıları 1976-1980), Ankara 2003

• Ayverdi, Ekrem Hakkı, İstanbul Mi’mârî Çağının Menşe’i Osmanlı Mi’marîsinin İlk Devri 630-805 (1230-

1402), İstanbul 1966.

• Bayraktar, Mehmet Sami, “Samsun’da Cumhuriyetten Önce İnşa Edilen Ahşap (Çantı) Camiler”, Samsun

Sempozyumu (2011).

• Bilgi, Önder,“İkiztepe Kazılarının 1994 Dönemi Sonuçları”, XVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı I, T.C. Kültür

Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ankara (1996), s. 157-168.

• Gökbilgin, Tayyib, XV-XVI. Asırlarda Edirne ve Paşa-İli Livası, İstanbul 1952.

• Kuniholm, Peter Ian, “A 1503 – Year Chronology For The Bronze And Iran Ages: 1990-1991 Progress

Report of The Aegean Dendrochronology Project”, VII. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara (1992), s.

127.

• Özgüner, Orhan, Köyde Mimari, Doğu Karadeniz, Ankara1970.

• Özütüre, Avni, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi, İstanbul 1981.

• Tuna, Celâl, Orta Karadeniz Bölgesi Sahil Kesiminde Geleneksel Mimari, İstanbul 2008.

• Yıldız, Şenler (Ed.), ‘Samsun’ Ahşap Camiler, Ankara 2011.

• Yiş, Rahime, “İzmit ve Kandıra Yöresi Çandı Evleri”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu

Bildirileri (2007), Cilt 2, s. 1315-1322.

• URL 1, http://en.wikipedia.org/wiki/Bu%C5%BEim, Erişim Tarihi: 01.04.2014

• URL 2, http://www.truelithuania.com/sunni-islam-in-lithuania-108, Erişim Tarihi: 01.04.2014

• URL 3, http://en.wikipedia.org/wiki/Kampung_Laut_Mosque, Erişim Tarihi: 01.04.2014

• URL 4, http://en.wikipedia.org/wiki/Amburik_Mosque, Erişim Tarihi: 01.04.2014

• URL 5, http://bgc.org.tr/ansiklopedi/emir-ali-bey-emir-kara-ali-.html, Erişim Tarihi: 06.04.2014

1701