kisas-i enbİya · büyük İrşâdî baba (1806-1877) ve ağlar baba (1880-1958) olarak bilinen...

576
KISAS-I ENBİYA YAYIN KURULU Editör Prof. Dr. Nasrullah HACIMÜFTÜOĞLU Yayın Kurulu Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖZKAN Okutman Cihat TAŞKESENLİOĞLU Araş. Gör. Mehmet SEVER Araş. Gör. Ayşe AKTAŞ BAYBURT ÜNİVERSİTESİ Bayburt Tarihi ve Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi İRŞÂDİ BABA AĞLAR BABA

Upload: others

Post on 07-Nov-2019

118 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

KISAS-I ENBİYA

YAYIN KURULU

Editör

Prof. Dr. Nasrullah HACIMÜFTÜOĞLU

Yayın Kurulu Üyeleri

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖZKAN

Okutman Cihat TAŞKESENLİOĞLU

Araş. Gör. Mehmet SEVER

Araş. Gör. Ayşe AKTAŞ

BAYBURT ÜNİVERSİTESİBayburt Tarihi ve Kültürü

Uygulama ve Araştırma Merkezi

İRŞÂDİ BABAAĞLAR BABA

© 2017 Bayburt Üniversitesi RektörlüğüBu eserin tüm yayın hakları, Bayburt Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir.Yayıncının yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

Bu kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk açısından sorumluluğu yazarına/yazarlarına aittir.

Bayburt Üniversitesi Yayınları: 16

ISBN: ISBN no: 978-605-9945-15-8

Grafik&Tasarım: Fuat GÖK

Baskı&Cilt:UÇAN SELEFON AMBALAJBüyük Sanayi 1. Cad. Alibey İşhanı No: 99/14-15 İskitler / ANKARATel : 0.312 341 46 35 • e-mail : [email protected]

Kısas-ı Enbiya

TAKDİM ...........................................................................

MUKADDİME ..................................................................

İKİ HAYAT BİR İSTİKAMET ..........................................

KISAS-I ENBİYA ..............................................................

SÖZLÜK ...........................................................................

I

II-IV

1-12

15-555

557-566

İÇİNDEKİLER

Kısas-ı Enbiya

TAKDİM

Peygamber hikâyelerinden oluşan kısas-ı enbiya türüeserler İslamkültür coğrafyasındaHicri II.Asırdan itibaren telifedilmeyebaşlanmış,Türk-İslamEdebiyatıdabundanuzakkalma-yarakgünümüzekadarbutürdeçoğumensurolmaküzerebirçokesermeydanagetirmiştir.Kültürdünyamızınönemligüzergâhla-rından,ilimvemarifetşehriBayburt’tatelifedilmişolanelinizde-kibuçalışma,edebiyattarihimizinistisnaimanzumkısas-ıenbiya-larındanbiriolmaözelliğinesahiptir.

Kısas-ı Enbiya, Bayburt’unönemlimanevi simalarındanBüyükİrşâdîBaba(1806-1877)veAğlarBaba(1880-1958)olarakbilinentorunuKüçükİrşâdîtarafındankalemealınmıştır.Aileta-rafındanmuhafazaedilerekgünümüzekadarulaştırılanvesade-cemüellifnüshasıbulunanbueserdeKur’an-ıKerim’deyeralanbirçok peygamberin kıssası tasavvuf kültürü ile harmanlanarakmanzumşekildeyazılmıştır.ÖnemlibirkısmıBüyük İrşâdîBabatarafındankalemealınaneseritorunuAğlarBabatamamlamıştır.Yapılançalışmalarsonucundabueserindevrinilmîveedebîse-viyesiniyansıtırnitelikteolduğugörülmüşvebuönemlieser,ilimdünyasınakazandırılmakamacıylaüniversitemizceailedenema-netalınarakoluşturulanbirheyettarafındanincelenmişveyayınahazırlanmıştır.

“Kısas-ı Enbiya” eserinin muhafaza edilerek günümüzekadarulaşmasınısağlayanİrşâdîBabaveAğlarBaba’nıntorunla-rıBATTALailesine,butitizçalışmalarındandolayıeserineditörüProf.Dr.NasrullahHACIMÜFTÜOĞLU’na,yayınheyetiüyeleriYrd.Doç. AhmetÖZKAN,Okutman Cihat TAŞKESNLİOĞLU, Arş. Gör.Mehmet SEVER veArş.Gör. AyşeAKTAŞ’a BayburtÜniversitesiadınaşükranlarımısunar,eserinşehrimizeveilimâleminehayırlıolmasınıdilerim.

Prof. Dr. Selçuk COŞKUN BayburtÜniversitesiRektörü

I

Kısas-ı Enbiya

MUKADDİME

Bismillâh ve bihî neste‘în…BizelâzımkamudanyikHudâdır”HalâyıkhepkapusundagedâdırHüve’l-Evvel’dururyokiptidâsı”Hüve’l-Âhır’dururyokintihâsı

AğlarBababubeyitlerle sözüaçarvebumanzumeserin isminide “Kitâb-u İrşâdiyye-Kısasu’l-Enbiyâ”olaraktescîleder.Elimizdekinüs-ha;ikişairmüellifin,Türkçenazmedipeskiharflerlekalemealdıklarıbizzatkendielyazılarıdır.Dolayısıylaneşrehazırlamaçalışmalarıteknüshaçer-çevesindeyapılmıştır. İlkmüellifşair“İRŞÂDΔmahlasıylama‘rufSalihEfendi(M.1790-1865)’dir.900sayfacivarında,Arûzvezniyleyazılanbueserintakrîben700sayfasıbuzâtaaittir.Yüksekbir ilmîşahsiyyetveArûzvezinleriniustacakullanmamaharetinisergilemektedir.Enbiyâ’nınkıssalarınınazmederken,herçağıninsanınairşâdmesajlarınıdasıkıştırdığımüşâhedeedilmektedir.

“BazıkulisubulamaziçmeyeBazısudanyolbulamazgeçmeye”

sözleriylesosyalrealiteyidilegetirirken,

“KulnedurkimkendinekibreyleyeÂlimembenfâzılembensöyleye”

dizeleriylekibirliyisilkelerve“KendiniulugörenednâolurKendiniednâgörena‘lâolur”

tarzındameâlennazmettiğiHadis-îŞerîfleirşâdetmektedir.

Büyükİrşâdî,“YusufKıssası”kısmınınsonunda“Mefâilün,Mefâi-lün, Fe’ûlün” bahrıyla nazmettiği beyitlerde günlükmesajını şöyle sun-maktadır:

“CihânhandurgelenleroldumihmânPîr’egenceemânvermezolurfânNelergittinelergeçtibuildenKiherkeştî(gemi)halâsolmazbuyeldenÂnayelken,direkasladayanmazNiçünkulhâb-igaflettenuyanmazCihânfânisanamülkolasanmaİbadetlezzetindenhiçusanma”

İkincimüellifşair“AĞLARBABA”mahlasıylameşhurİrşâdîEfendi(1881-1958)’dir.Görülüyorki“İrşâdî”ismidedeyemahlas,torunadaisimolmuştur.Büyükveküçükkelimelerieklenerekdedeye“Büyükİrşâdî”,to-runada“Küçükİrşâdî”denmiştir.

II

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

Kitabın,fihristiilebirliktegirişkısmı(2+19)vehâtime(78sayfa)AğlarBaba’yaaittir.Eskirakam92-147,284-310,411-417,502-547ve908-934aralarındayeralan tamamlamalardaAğlarBaba’nındır. “Tamamla-ma”diyorumçünkükendisiHz.İsmailKıssasınınazmederken;

“CümleşahlarahemânsensinemîrİrşâdîBaba’yaeyledinemirOlbabakitabınıhatateylemişYazmışammaçüntemâmidememiş

……………………………………..İbrahimhikayesinterkeyleyekOğluİsmailNebi’densöyleyekCeddimİrşâdîBabaçünsöylemişKitabındaHalîl-ivasfeylemiş”

demeksuretiylete’liftekiyeriniverolünüortayakoymaktadır.

AğlarBabaeksikleritamamlarken,çoğuyerdesayfanumarasıkoy-mamıştır.İrşâdîBabasayfanumaralarıkoyduğundan,tamamlayanmetiniletamamlananmetinarasındazamanzamannumarauyuşmazlığıgörül-müştür.ŞayetAğlarBaba“CeddimİrşâdîBabayazmışammatamamide-memiş”demeseydi;İrşâdîBaba’nınkitabınıtamyazıpsayfanumaralarınıdasırasınauygunolarakkoyduğu;kitabınbaşından,sonundanveortala-rındanzulmeuğrayıptahripedildiğikanaatinirahatçaizhâredebilirdik. İştesözüedilenbusayfanumaralarındakitutarsızlığıvekarışıklığıgidermekmaksadıyla,asılmetinbaştansonakadaryenidennumaralan-dırılmışveböyleceasılmetin ileneşrehazırlananmetinarasındauyumteminedilmiştir. AğlarBaba“ağlama”yı,mensubolduğuyoldamesafealmakola-raktavsîfeder.O’nagöreağlamak;kalbigenişletir/rahatlatır,kişiyibirma-haldesabitkılar,kendiniednâdiğerinsanlarıa‘lâgörür,buhalilezikriniçoğaltır,haldenhalenakleder,bütünmahlûkâtabakarvehissealır,tarîk-ımüstakîmibulur,Allahrızasınakavuşur. AğlarBabahalindenmemnundurveağlamayıbirlutf-iİlâhîolaraktakdimeder,onukendisinevazifebilir.

“Kur’ân’danhüccetbulduğum,Ve’d-Duhâ’danşe’naldığımZât’ıniçünağladığım‘İlm-üEzel’indenmidur?

……………….………DerAğlarkiağladuğumNişângâhtanfeyzalduğumYeşilmihrâbdegördüğümFettâhfüyûzundanmidur?”

III

Kısas-ı Enbiya

ve“AğlarBabaağladurmaElhemidilindenkoymaGünahınsetrederkorkmaKudretindenSettârAllâh”

Âlim, Ârif, Âbid ve Zâhid olan İrşâdîler; yineAğlar Baba’nın de-yimiyle “ağzı ifacık, altı ığlı ve gâyetiyle derin bir göle düşmüş” oradanmücevherât toplayıperbâbınahediyeedenmürşîdzâtlardır.Ruhlarışâdolsun. Bayburt’u Bayburt kılan önemli şahsiyetlerin eserleri ile birliktetanıtılması;sonradangelenkuşaklarınkadîrbilirlikfazîletiniortayakoyma-sı yanında, halkla bütünleşenÜniversite’nin, üniversal olmakla beraber,millîliğiniveyöreselliğinidesergilemişbulunmaktadır.BukonudahassasdavrananveriyâsetimdeteşekküledenİlimHeyetinebueserinneşreha-zırlanmasınıtevdi‘edenÜniversiteRektörümüzMuhteremProf.Dr.SelçukCoşkunBeyefendi’yeteşekkürediyorumvebaşarılarınındaimolmasınıdi-liyorum. Teknüsha,müellifnüshasıolmasınarağmen,hiçbirtereddütgös-termedenbizebueseriteslimeden“İrşâdî”lerinahfâdındaneskiMillet-vekiliFetanîBattalBeyefendiileYakutiyeCamiiMüezziniMehmetBattalHocaEfendi’yeduyduklarıbugüvendendolayıçokteşekkürediyorum. Bueserineşrehazırlamaheyetinioluşturanliyâkatligençilimyol-cuları;Yard.Doç.Dr.AhmetÖzkan,OkutmanCihadTaşkesenlioğlu,Araş-tırmaGörevlileriMehmetSeverileAyşeAktaş’a;akademikçalışmaveağırdersyüküaltında,ta‘tîlvemesâîkavramlarındanvâresteolarak,helehelebenimtitizliğime karşı gösterdikleri tahammül ve anlayışlarından dolayımüteşekkirim. Heyetolarakbugönüldestanındannasibimizkadartefeyyüzet-tiğimizi, tahdîs-inimetkabilindensöyleyebiliriz.OkuyucularlabirliktebutefeyyüzündevamınıCenâb-ıHak’tanniyazederken,sonsözüyineAğlarBaba’yabırakıyorum:

“Yazanı,okuyanı,dinleyeniRahmeteylecümlemizeYâGanî”

ve“AğlarBabasöylegilhoşçakelâmFatihaokuyanaolsunselâm”

Mart2017Bayburt

Editör:Prof.Dr.NasrullahHACIMÜFTÜOĞLU

İlahiyatFakültesiDekanı

IV

Kısas-ı Enbiya

1

İKİ HAYAT BİR İSTİKAMET

Birinin adı Salih, diğerinin adı İrşâdi idi. Salih’e İrşâdi Baba, İrşâdi’ye de Ağlar Baba demişlerdi. Kaleme aldıkları eser nasıl iç içe geçmişse; hayatları, menkıbeleri, seyr ü sülûkleri, şiirleri ve dilden dile anlatıla gelen kerametleri de iç içe geçmişti. Hâlbuki biri dede, diğeri torun idi; dede İrşâdi’nin vefatından on altı sene sonra torun İrşâdi dünyaya gelmişti.

İRŞÂDİ BABA

Asıl adı Salih’tir. 1790 senesinde Bayburt’un Gümüşdamla (eski adı Zârgıdı) köyünde doğmuş, 1865 senesinde Bayburt’un Oruçbeyli (eski adı Siptoros) köyünde vefat etmiştir.

Babasının adı Selim’dir. Halk arasında Selim Baba olarak anılmakta; Bayburt’un Gümüşdamla köyünde bulunan türbesinden, 1740-1803 yılları arasında yaşadığı anlaşılmaktadır. Selim Baba, aslen Kasr-ı Arifân’lıdır. Kasr-ı Arifân, Özbekistan’ın Buhara şehrine 9 km mesafede bulunan bir köydür ve Şah-ı Nakşibend’in de doğum yeridir. Selim Baba’nın neslinin, Şah-ı Nakşibend’in de hocası olan Seyyid Emir Külâl’e dayandığı rivayet edilmektedir.1 Selim Baba birçok Anadolu şehrini dolaştıktan sonra gelip Bayburt’un Zârgıdı2 köyüne yerleşmiştir. Salih’in Arapça ve Farsçayı babasından öğrendiği, annesi tarafından da hafız olarak yetiştirildiği, tahsilini civardaki medreselerde sürdürdüğü, tahsil hayatının sonlarına doğru tutulduğu mecazi aşkın tesiri altında mollalık eğitimini yarım bıraktığı anlatılmaktadır. Bu minval üzere, uzun ve meşakkatli yıllar geçirmiş; evini, barkını, tahsilini, köyünü bırakıp terk-i diyar eylemiştir. Siptoros köyüne gelip yerleşmesi de bu yıllara tekabül etmektedir. Söz konusu mecazi aşk devri, elinizdeki kitabın sebeb-i telif kısmında kendi ağzından hikaye edilmekte olup bazı mısraları aşağıya alınmıştır:

1- Şaban Er, Erzincanlı Terzi Baba Külliyatı (İstanbul: 2014) s.125 2- Gıd: Uç, köşe, cıd; Zârgıdı: Zâr köşesi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

2

“Gâh olurdu aklıma gelmezdi aşÇâresi yok içeri girdi ataş

Nâs içinden eyledim kendim firarBûm gibi viranede tuttum karar

Vardığınca galip oldu aşkımızHep yıkıldı kasr u eyvan köşkümüz

Dehri attım kâra kisbe bakmadımKimsenin sözüne hiç ip takmadım

Ağlamaktan uyku yok gözlerimeNâs gülüşürdü benim sözlerime

Tuttuğum işin birin baş etmedimSırrımı hiç kimseye fâş etmedim

Münkirim yok her nebâtı kandimizOl periden bağlanıptır bendimiz

Halvet içre gelse idik yüz yüzeHamd ü lillah vuslat olmadı bize

Çün ki beni kıldı şeydâ ol güzelÇok çalıştım yazamadım bir gazel

Taciz oldum bilmez idim ben ni’demŞi’r ile ben aşkımı teskin edem

Her kaçan kim hâme alsam elimeBir mukaffâ gelmez idi dilime

Kahr içinde Hak veriptir ihsânıBir belâdır çekmeyen bilmez anı”

Yine “sebeb-i telif” kısmında anlatıldığına göre; uzun zaman böyle bir hâl üzre yaşayan Salih bir gün ot biçmek için tarlaya gider. Güneşin sıcaklığı ile içinin ateşi üst üste gelince kendini köyün yanı başında

Kısas-ı Enbiya

3

akan derenin kenarında bulur. Su içmek isterken dere kenarındaki yar yıkılır ve kendini suyun derinliklerinde bulur; kurtulmak için çabalar, başaramaz; tam boğulmak üzere iken, bir pîr (Ağlar Baba’nın ifadelerinden Hızır a.s. olduğu anlaşılıyor) gelir onu sudan çıkarır; irşâd eder ve mahlas olarak da İrşâdi Baba ismini bağışlar.

Salih gitmiş, yerine İrşâdi gelmiştir. Bu süreçte Nakşibendîliğin Hâlidi koluna yönlendirildiğini ve irşat vazifesini bu disiplin üzere yaptığını bilmekteyiz. Evinin dar ve uzunca odasını dergâh olarak kullanmakta, bir taraftan köyün imamı olarak hizmet etmekte, bir taraftan da Kısas-ı Enbiyâ’yı kaleme almakta; zaman zaman misafirlerine Kısas-ı Enbiyâ’dan bölümler okumaktadır:

“Eğer sâil sual etse acep neBu kıssanın nüzûlüne sebeb ne”

Amaç, anlamak ve anlatmaktır, yaşamak ve yaşatmaktır. Tefsir ve açıklamalar, ayet ve hadisler eşliğinde akıp gitmekte; özel bir teganni ile okunan beyitler, insanların ruh iklimini yeşertmektedir.

***İrşâdi Baba’nın 1828-1829 yılları arasında, Osmanlı-Rus Harbi

esnasında Bayburt’un Rus işgaline uğraması üzerine yerel direnişe katkı sunmak için yoğun çaba gösterdiğini, çevre yerleşim merkezlerinden katkı ve destek temin etmek için Çaykara, Of, Rize ve Artvin taraflarına seyahatler yaptığını biliyoruz.

***İrşadi Baba, Mevlana’nın “cevasîsü’l-kalb / kalb casusları” diye

vasıflandırdığı zümredendir. “Süfli, yoksul, perişan” kisvesi/ sûreti altına gizlenmiş bir abdâl avcısıdır; onları bulmak, keşfetmek ve irşâd etmekle görevlidir:

“Abdal arayu gezerimAriflerin casusuyamSûretime bakma benimSîretimin nâmusuyam”

Makamı yüksektir ama büyük cihâdın her makamda sürekli olduğunu kendine ve etrafına ihtar eder:

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

4

“Ey İrşâdi, işin enginVar mıdır nefs ile cengin…”

Dünyaya ve dünyevi olana itibar etmez:

“Açılsa bizlere varlık kapısıMücevher, altundan olsa yapısıAlmanam bir pula olsa tapusuMaksûda erenler deriyi bağlar”

Islah ve ihya çabasının âfâktan değil enfüsten başlaması gerektiği gerçeğini tavizsizce ilan eder:

“Hep eğrilik kendindedirKim derse ki filan eğri”

Artık bağrı yanık İrşâdi Baba’nın gönlünden, insanları iyiye, güzele, felâha çağıran büyük bir nehir akmaktadır. Bu nehrin suyu hangi çorak toprağa değse orayı yeşertmekte ve irşad etmektedir. Gönlü zengin, maddi ve manevi mamelekine razı ve kanaatkârdır. Benlik davası gütmez; tevazu ehlidir, kendi dağından başka dağların da varlığını ikrar ve takdir eder:

“İrşâdi zâhirde söylenir dildeSırf biz âşık değil, neler var eldeKanaat şişesi var iken eldeHaddinden ziyade mal vardır bizde”

***Hızır a.s. tarafından irşad edilse de, İrşâdî Baba’nın Terzi Baba

olarak bilinen, Erzincanlı Vehbî Hayyâtî’den de feyz aldığını belirtmek gerekir. Terzi Baba, yaklaşık bir asır sonra, üveysî bir intisab yoluyla Ağlar Baba’nın da mürşidi olacaktır.

***İrşâdi Baba 75 yıllık bir ömür sürdü. Dört oğlu, üç de kızı vardı.

Oğullarının isimleri Ahmet, Mustafa, Mehmet ve Yusuf idi. Kızlarının isimlerini Şerife, Hûri ve Nezaket koymuştu. Oğlu Ahmet’in de dört oğlu oldu; onlardan birine isim olarak dedesinin mahlasını yani “İrşâdi”yi münasip gördüler.

***

Kısas-ı Enbiya

5

İrşâdi Baba’nın kabri, Bayburt’un Oruçbeyli köyü kabristanındadır. Kabristanda bulunan tanıtım levhasında şunlar yazılıdır:

“İrşâdi Baba’nın hayatının özeti; salih bir îman, sünnet-i seniyyeye bağlı takvalı bir hayat, tevâzu, aşk ve samimiyet idi.”

Kendisi de, meşhur bir divanının ilk dörtlüğünde macerasını şöyle hulâsa etmiştir:

“Bir gece hâbda verildi dil-i imranlık banaGussadan hiç âzâd olmam gelse sultanlık banaKûşe-i vahdete girdim bu cihan fâni imişEttiğim cürm ü hatalar geldi pişmanlık bana.”

AĞLAR BABAAğlar Baba, dedesinin dar-ı bekaya irtihalinden 16 yıl sonra, 1881

senesinde, Bayburt’un Oruçbeyli (Siptoros) köyünde doğdu. Babasının adı Ahmet, annesinin adı Ümmügülsüm idi. Gözlerini hayata açtığı iklim, İrşâdi Baba’nın bıraktığı iklimdi.

Ahmet, İrşâdi babanın en büyük oğlu idi, babası onu “Ehmedim” olarak anardı. Seydi Yakup3 türbesine yaptığı bir ziyaret esnasında bir “vakıa” yaşadı; orada gördüğü bir “hûri”ye aşık oldu; bu ilginç hadiseyi hikayeleştiren (bir dörtlüğünü aşağıya aldığımız) uzun ve etkileyici şiiri ile şöhret kazandı; Küşâdî mahlası ile bilinip, tanındı.

“Ziyaret içinde bir hûri gezerCemalan bakmaya eylerim hazerSalındıkça dilber, bağrımı ezerCemâlin ürüşân, kandiller yanar”

Ahmet Küşâdî, nedendir bilinmez babasına intisab etmedi, başka bir tarikatten el aldı. Ağlar Baba, bu duruma “Ebyât”ında şöyle değinir:

“Ahmed Baba anı ihrâz etmemişDiğer bir mürşide yedini vermiş”

3- Seydi Yakup, Bayburt’un Soğanlı Dağı tarafındaki bir köyünün adıdır. Köy, ismini oradaki yüce bir dağın tepesinde kabri bulunan Seydi Yakup hazretlerinden almaktadır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

6

Küşâdî, dört oğlu arasında, İrşâdi’nin eğitimine ayrı bir önem verdi. Kıt kanaat geçindirdiği ailesinin imkanlarından kısarak Sünür 4 ve Bayburt medreselerinde iyi bir eğitim alması için çaba gösterdi.

İrşâdî, gelininin rivayetine göre, oniki yaşında iken tarlada uyuyakaldığında bir rüya gördü: Onu bir kuyunun başına götürdüler ve “bu dedenin kuyusu, bak” dediler. Kuyuya baktı ve duvarlarının ayetlerle kaplı olduğunu gördü. On beş yaşına geldiği zaman günlerce süren gayriihtiyarî bir ağlamaya tutulmuştu. Bu durum babası tarafından, dedesinin haline vâris olacağının işareti sayıldı.

İrşâdî, Rus ve Ermeni işgali sırasında kardeşleri ile beraber (köylerinden yaklaşık altmışa yakın gençle) silâhaltına alındı. İlim ehlinden sayıldığı için, cepheye gönderilmemiş, merkez karargahta tutulmuştu. Bayburt’un işgalinden sonra, o da diğerleri gibi seferberliğe iştirak etti. Aile olarak büyük acılar yaşadılar; iki kardeşini, iki amcaoğlunu şehit vermiş, iki amcaoğlunun akıbetinden haber alamamış (ki esir düşüp yıllar sonra geri gelmişlerdi) ailesinin geri kalanları ile beraber tekrar köyüne dönmüştü.

İrşâdî, otuz iki yaşına girdiğinde, bir gece rüyada, bu kez kuyu yerine vücudunun, ayetlerle yazılı olduğunu gördü. Günlerce süren bir ağlama ve etraftan gizlenen manevi istihâlenin ardından görülen diğer bir rüyada bir “hûb cemâl”e aşık oldu; günlerce ağladı, ağlaması sayesinde mecazi aşka düşmekten kurtuldu.

‘Ağladığım etmedi beni yanık,Ağladıkça kalbim oldu uyanık’ diyordu.

Üçüncü bir rüyada, fehvâ âleminde “İrfan Şehri mektebi”ne götürüldü ve Zübdegâh’ta üç mürşid eliyle irşad edildi (Vehbi Hayyâtî, İrşâdi Baba ve Kur’an-ı Kerim); hakikat neymiş, bildi. Adı, Ağlar Baba oldu.5 Uyandığında kalbinin genişlediğini; feyiz ve mana dalgalarıyla dolup taştığını idrak ettiyse de dili çözülmemişti. Yine çevreye faş edilmeyen ve iki sene süren bu hal süresince ağlamakla sükûn buluyordu. Nihayet görülen dördüncü bir rüyada fehvâ âleminde

4- Bayburt’un şimdi adı Çayıryolu olan bir beldesidir. O zaman meşhur bir medresesi olduğu rivayet edilmektedir. 5- Bu ifadeler, Ağlar Baba’nın Oruçbeyli Köyü’nde bulunan kabri yanındaki bir levhanın üzerindeki yazıdan alınmıştır.

Kısas-ı Enbiya

7

“İrşâdî Gölü”ne düştü. Boğulmak üzere iken bir melek tarafından kurtarıldı. Uyandığında; kalbine hikmet dolduğunu idrak etti. Dili çözüldü ve gündüz sessiz kalıp gece ilhama başlayan bir meleğin izinde kitaplarını yazmaya başladı. Yakın çevresi, on üç yıl süren aralıksız ve yoğun bir ağlama dönemine işaret ediyorlar. Sonraki yıllarda da şiddeti azalsa da ağlama hali sürmüş; gözlerini kaybedecek raddeye varmıştır.

“Kınamayın bizi Hakk’ı sevenler Ol yârin aşkından sarardım soldum Bu aşka düşenler bilir hâlimden Ol yâr için iki gözümden oldum”

Ağlar Baba, iç âleminde yaşadığı bütün bu irşad safahatını, Kısas-ı Enbiya’nın girişinde ve “Sebeb-i Te’lif ü Temâmü’l-Kitab” başlığı altında;

“Çün meğer günlerde bir gün biz gedâFarz u sünneti kılup ettim edâ, Geçti gündüz geldi erdi çün geceDinlegil ahvalimiz oldu nice…” diye başlayarak, ayrıntılı olarak

anlatır.

Ağlar Baba da tıpkı dedesi gibi zâhirde bir mürşide tabi değildir. İrşâdi Baba ile Vehbi Hayyati’nin, üveysî tarikle, mürşitleri olduğunun sıkça altını çizer. Yani meşrep itibarı ile o da dedesi gibi ‘üveysî’dir. Ayrıca Erzurumlu İbrahim Hakkı’dan da ilham aldığını belirtir. Yine şiirlerinde gerçek/büyük (azim) mürşidinin Kur’an-ı Kerim olduğunu vurgular.

“Avnolundu bize ey Vehbî BabaAzîm Kur’an gibi bir mürşidim varAllah imdâd etti kemter kuluna Vehbî Hayyât gibi bir mürşidim var

Tarîk-i Nakşi’ye dersi okurumSağ tarafta ol pîrimi bulurumVasfedemem nice sırlar bilirimCeddim Baba gibi bir mürşidim var”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

8

Ağlar Baba on üç yıllık bir uzletten sonra toplumla iç içedir artık. İnsan ilişkileri gerçek bir tevazu zemini üzerinde, merhamet ve muhabbet merkezlidir.

“Seyrettim âlemin nokta harfiniMahlûkattan edna ben beni buldumOkudum soldaki rakk u kitâbıCümleden günahkar ben beni buldum…”

diyebilen, kainattaki her varlığın kendisinden daha saygın ve muteber olduğuna inanabilen bir insanın oluşturacağı sevgi ve saygı hâlelerinin gönlü hakikate açık her insana ulaşmasının önünde hiçbir engel yoktur artık. O sadece gelenlere “Siz sefa geldiz benim efendim” der ve gönlünü açar. Allah ne verdiyse… Gönlündekileri de, sofrasındakileri de paylaşır. İnsanlarla hiçbir çıkar ilişkisi yoktur. Kınayanların kınamasına takılıp kalmaz. 1940’lı yılların uygulamalarından o da nasibini alır. Tutuklanır, sorgulanır, örselenir; ama bunları ağzına bile almaz. Yakınlarına “Bu da geçer oğul, biz devletsizlik gördük. En kötü devlet, devletsizlikten eyidür” der. O Mevlâ’sıyla birlikte olduktan sonra ne gam.

Uzun yıllar kendi köyünde bilâücret imamlık yapar. Çiftçilikle ve hayvancılıkla çoluk çocuğunu geçindirir. İhvanlarına ikramda bulunur. Mütevazı odasından maveraya açılan pencereden manevi mi’racını gerçekleştirir; istidat sahiplerine aynı yollarda, sırlı seferlerde kılavuzuk eder.

“Öyle derde dûçar oldum dermânı mümkün değilİhrâk-ı aşkın cerrâhı, Lokmân’ı mümkün değil…” der, dertlerin

gerçek dermanı olan büyük derdi, aşkı terennüm eder.

“Fercâmın âbı elinden ehl-i hırâk olmuşam yâ Rab meded,Seydâ bülbül gibi, âha düşmüşem yâ Rab meded…” der, Rabbine

iltica eder.

“Cümle mahlûku tecessüs eylesem ednâ benemPervâneveş gibi nâra kendimi salan benem…” der, kendisiyle

hesaplaşır.

“Ver simâ’ın cân gönülden anla her bir râseti Cân içinde cânânı bul, bulduran cânâna bak…” der, izcilerini afaka

değil enfüse nazar etmeye çağırır.

Kısas-ı Enbiya

9

“Sen buyurdun Hablü’l-verîdTek bulayım Mevlâm seniDamar kemiklerim eritTek bulayım Mevlâm seni…” der, yaradanına sığınır.

“Sır kapının miftahısın ey habîbim Ahmed’imKim salâvât okur ise aç kapıyı Mustafa…” der, iki cihanın

Mustafa’sının kapısını çalar. “Dildâra dilde âşık ol, dilde dildârın gizlidirMihmândâr ol mâ’şûku gör, her şeyde mihmân gizlidir…” der ve

zerreden kürreye meselenin künhüne vakıf olup şeriat, tarikat nedir; hakikat nedir, marifet nedir bilir.

“Ol nakş-ı kalemden biz kârı aldıkMuhammed çarkına elimiz vurdukCemâl dergâhına çarkımız kurdukPerçemlerden kolum çevirir çarkı…” diyerek de “Kaf dağını

ezmeğe memur edildiğini” ilan eder.

Bu sorumluluk ve hiç aksatmadan sürdürdüğü irşad görevi ile yetmiş yedi yıllık bir ömrü geride bıraktığında tarih 13 Temmuz 1958 olmuştur. Kuşluk vakti dâr-ı bekaya irtihal eder; mahşeri bir kalabalığın katıldığı cenaze namazından sonra, Oruçbeyli köyünün mezarlığında, İrşâdi Baba’nın kabrinin yanıbaşına defnedilir.

İlk eşi Sakine’den isimleri Necati ve Makbule olan iki çocuğu olmuştur. Sakine’nin vefatından sonra evlendiği Sona hanım’dan da Ahmet, Selim, Hesnâ ve Halil adında dört çocuğu dünyaya gelir.

***Gerek İrşâdi Baba, gerekse Ağlar Baba hakkında anlatılagelen

çok sayıda keşif, kerâmet ve menkıbeler vardır. Burada o mevzuları ele almayışımızın sebebi, belirli bir disiplinden geçmeden anlatılan hikâyeleri öne çıkarmaktan ziyade, hayatlarını vererek kaleme aldıkları eserlerini tanıtmak, alın ve yürek teri dökerek yazdıkları kitapları insanların faydasına sunmaktır. (Erbabı eliyle kaleme alındığında menkıbelerin, keşif ve keramet hikâyelerinin de çok kayda değer olduğunu, insanımız açısından ehemmiyet arz ettiğini de belirtmek gerekir.)

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

10

İRŞÂDi BABA VE AĞLAR BABA’NIN ESERLERİ

Bugün elimizde İrşâdi Baba’ya ait bir, Ağlar Baba’ya ait dört el yazması eser bulunmaktadır. Bu eserlerden en hacimlisi elinizde bulunan Kısas-ı Enbiyâ’dır. Kısas-ı Enbiyâ, dede ile torunun ortaklaşa yazdıkları bir kitap olduğu için hem İrşâdi Baba’ya, hem de Ağlar Baba’ya ait sayılmaktadır. Yakından incelendiğinde görüleceği üzere, 936 sayfalık kitabın yaklaşık yüzde seksen beşi İrşâdi Baba tarafından, kalan kısmı da Ağlar Baba tarafından kaleme alınmıştır.

Aile büyüklerinin naklettiklerine göre; İrşâdi Baba’nın şiirlerini topladığı bir Divan’ı da varmış. Seferberlik yıllarında hem Kısas-ı Enbiyâ, hem de İrşâdi Divanı kaybolmuş. Yıllar sonra Kısas-ı Enbiyâ bulunup aileye teslim edilmiş, diğer kitaptan ise bir haber alınamamış. 1950li yıllarda Ağlar Baba’ya bir haber intikal etmiş, dedesi İrşâdi Baba’nın divanı ile aile şeceresinin yazılı olduğu evrakın Kelkit’in bir köyünde olduğu iletilmiş. Büyük bir heyecan uyandıran bu bilgiden sonra Ağlar Baba, yeğenlerinden birisini o bahsedilen köye göndermiş, ama beklenen müjdeyi alamamışlar. O yıllarda bahsedilen zâtın ailesiyle beraber İstanbul’a göç ettiği bilgisi gelmiş. Bugün maalesef, ne bahsedilen kişinin ismini, ne de köyünün adını bilemiyoruz. Dolayısıyla İrşâdi Baba’dan günümüze intikal eden şiirler sadece insanların ezberinde/ belki özel defterlerinde kalan şiirlerden ibarettir.

Ağlar Baba’nın babası olan Ahmed Kûşâdi’nin de elimizde sadece yukarıda bahsi geçen, Seyyid Yakub ziyareti sonrasında yazılmış tek bir şiiri mevcuttur (Aile büyüklerinin anlattığına göre Ağlar Baba zaman zaman Seyyid Yakub’tan “Büyük dedemiz” diye bahsedermiş). Onun şiirlerinin de o hengâmede kaybolduğunu düşünmekteyiz. Bizlere ulaşan tek şiirinden bile Ahmed Kûşâdi’nin hayli usta bir şair olduğu izlenimini edinmek mümkündür. Bunun yanında çok derin bir sûfi olduğunu da onu tanıyanlardan bizzat dinlemiştim.

Ağlar Baba’nın kaleme aldığı diğer üç kitap ise; 1. Ebyât, 2. Tasavvuf, ve 3. Tefsir-i İnnâ Enzelnâ Suresi, adındaki kitaplardır.

EbyâtZiya Açıkgöz tarafından yeni harflerle baskıya hazırlanan Ebyât’ın

sunuş bölümünde şunları okuyoruz: “Ebyât, Ağlar Baba Hz.’nin üç yüzü aşkın sayıdaki şiirini /

manzumelerini içeriyor. Başlangıç ve bitiş manzumelerinin varlığı, bu eserin bir ‘kitap’ olarak, belirli bir düzen ve sıra çerçevesinde yazıldığını gösteriyor. Yani şurada burada tesadüfen yazılmış metinlerin sonradan

Kısas-ı Enbiya

11

toplanması ile ortaya çıkmış bir yekûn söz konusu değil. Nitekim bu kitabın dışında kalmış, bu toplama dâhil edilmemiş, Ağlar Baba Hz.’ne ait, elli civarında mazlum parçanın var olduğunu biliyoruz. ‘Ebyât’ bilindiği üzere ‘beyitler’ anlamına geliyor. Hemen belirtmeliyiz ki, ‘beyit’ kelimesi burada; bilinen, klasik anlamında, yani ‘iki mısralık nazım birimi’ anlamında kullanılmıyor. Ağlar Baba Hz.’nin de yaşadığı bölgede, ‘beyit’; genellikle anonim / doğaçlama makamlarla okunan, yazarı belli, dini / tasavvufi içerikli şiirlere, manzumelere, tabir yerindeyse ‘deyiş’lere verilen isimdir. Ağlar Baba Hz. tarafından eski harflerle kaleme alınan; yine eski harflerle olmak üzere başka kimselerce ve az sayıda istinsah edilen ‘Ebyât’ metni daha önce bildiğimiz kadarıyla, bir bütün olarak en az üç kez latinize edilmiştir.”

TasavvufYine Ziya Açıkgöz tarafından yeni harflerle baskıya hazırlanan

“Tasavvuf”un önsözünde ise şunlar söyleniyor:“Tasavvuf’un mahiyeti, dört ilim, kalbin sâkinleri, manevi düşmanlar

ve suretleri, nefsin mertebeleri ve sıfatları, seyr ü sülûkun safhaları; manevi mi’râç, mir’âtullahın aslı gibi mevzularda yer yer nesir bölümleri de içeren, manzûme ağırlıklı bir metin söz konusudur. Bu metnin, daha önce baskıya hazırlanan Ebyât kitabının anlaşılmasında anahtar sayılabilecek bir muhtevaya sahip olduğu söylenebilir. Öte yandan Ebyât da adeta bu nazari / teorik mücerret metnin; bizatihi yazarı tarafından safha safha icrâsını, tecrübe edilişini, ete kemiğe büründürülmüş macerasını hikâye etmektedir.”

Tefsir-i İnnâ Enzelnâ SuresiBu kitap da Ağlar Baba’nın yine manzum olarak kaleme aldığı ve

İnnâ Enzelnâ suresini tefsir ettiği bir kitaptır. Bu kitap henüz gün yüzüne çıkmamış ve Latin harfleriyle günümüz Türkçesine kazandırılmamıştır. El yazması tek nüshası, (diğer kitaplarının el yazması asılları gibi) Ağlar Baba’nın torunlarından Mehmet Battal’da muhafaza edilmektedir.

***Yeri gelmişken, önemli bulduğumuz iki hususu da dile getirmenin

faydalı olacağını mülahaza etmekteyiz. Bazı kaynaklarda İrşâdi Baba ile ilgili bilgiler verilirken “ümmi” olduğundan bahsedilmektedir. Kanaatimize göre bu yanlış bir ifadedir. Çünkü Kısas-ı Enbiya gibi çok çaplı bir eseri kaleme alabilecek kadar geniş bir ilme sahip olan bir zattan “ümmi” diye bahsetmek, onu yeteri kadar tanımamaktan kaynaklansa gerektir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

12

İkinci husus, dikkatle bakılmadığında gözden kaçabilecek ve yanlış kanaatlerin hâsıl olmasına yol açabilecek bir karışıklıktır. Şaban Er tarafından yayına hazırlanan “Erzincânlı Terzi Baba” isimli kitabın 125. sayfasında, “Aşçı Dede’nin Hatıraları” (Haz.Mustafa Koç ve Eyüp Tanrıverdi) isimli meşhur kitaptan yapılan “Mecâzibden bir İrşâdi Baba vardı…” diye başlayan alıntıda sözü edilen kişi elinizdeki kitabın yazarı olan İrşâdi Baba değildir; alıntı yapan kitabın böyle bir iması olsa da. Bu aşikâr hata, “Aşçı Dede’nin Hatıraları” kitabından da kolayca tespit edilebilir. Kitabın 371. sayfasında “Mecâzib’den Bir İrşâdi Baba”dan bahsedilirken, aynı kitabın 385. sayfasında “Bayburtlu meşayih İrşâdi Baba”dan söz edilmektedir. Ayrıca şemaili verilen “Mecâzibden bir İrşâdi Baba”nın boyunun kısa olduğu belirtilmektedir. Hâlbuki hem aileden bize gelen rivayetlerden, hem de Bayburt Üniversitesi tarafından bastırılan “Bayburt Nüfus Defterleri” adlı kitabın 204. sayfasında verilen şemailden, İrşâdi Baba’nın ince, uzun boylu bir kişi olduğundan bahsedilmektedir. Dahası, verilen tarihler de İrşâdi Baba’nın Erzincan’da bulunduğu zamanlara denk gelmemektedir.

Şu da ifade edilmelidir ki; İrşâdi Baba, yaşadığı zamanda ve yaşadığı bölgede derin izler bırakmıştır. Dolayısıyla Artvin, Rize, Çaykara taraflarında olduğu gibi, Erzurum, Erzincan taraflarında da “İrşâdi” mahlasını kullanan şairler, âşıklar mevcuttur. İrşâdi Baba’nın üslubunu bilenler, bunu kolayca fark edebilmektedirler.

***Son söz olarak şunu belirtmeliyim ki, Ağlar Baba’yı tanıma

bahtiyarlığına erişemedim. İrşâdi Baba’yı tanıyanları tanıma imkânım da olmadı. Ama her ikisinin de hikâyelerinin çokça anlatıldığı bir iklimde büyüdüm. Ömrünün önemli bir kısmını onunla geçirmiş insanlar tanıdım. Ona “ihvân” olmuş zâtlar gördüm; hepsi farklıydı ve hepsi ondan işaretler taşıyorlardı. Tevazuları çok belirgindi ve hiç yapmacıkları yoktu. Farklarını fark etmemek mümkün değildi ve peşînen saygı uyandırıyorlardı. Nezâketleri derindendi ve çok nezîh müslümanlardı. Kısa ve net konuşuyorlar, hâlleri ile anlatıyorlardı… Bir de Ağlar Baba’nın iki halifesini tanıma imkânım olmuştu; Maksûd Efendi’yi ve Hamdi Efendi’yi… Onları tanıyıp da Ağlar Baba’ya hayran olmamak imkânsızdı. Hamza bakışlı, Hüseyin duruşlu idiler.

Kaddesellahu sirrahum. Fetani Battal

KISAS-I ENBİYA

Kısas-ı Enbiya

15

KISAS-I ENBİYA

Iİbtidâu’l- Kitâb 1Sebebu Te’lif-i İtmâmi’l-Kitâb Sebebu Te’lifi’l- Kitâb 12Bu Kıssa Âdem Aleyhisselâmındur 30Bu Kıssa Nûh Aleyhisselâmındur 43Bu Kıssa İbrâhîm Aleyhisselâmındur 49Lût Aleyhisselâm Hikâyesi 83Bu Kıssa İsmâîl Aleyhisselâmındur 102Bu Kıssa Mûsâ Aleyhisselâmındur 147Mûsâ Aleyhisselâmın Hızr’a Mülâkatı 239Bu Kıssa Hûd Aleyhisselâmındur 267Bu Kıssa Sâlih Aleyhisselâmındur 278Câlût ile Tâlût 299Bu Kıssa Dâvûd Aleyhisselâmındur 318Bu Kıssa Süleymân Aleyhisselâmındur 321Bu Kıssa Ya’kûb Aleyhisselâm ve Kardaşı ‘Iys 367

IIBu Kıssa Yûsûf Aleyhisselâmındur 378Zelihâ Aziz Elinden İçtigi Bâde 400Ya’kûb Aleyhisselâm Oğullarını Mısır’a İrsâli 452Bu Kıssa Eyyûb Aleyhisselâmındur 500Bu Kıssa Zekeriyâ Aleyhisselâm 539Bu Kıssa İsâ Aleyhisselâmındur 566 Bu Yahyâ Aleyhisselâmındur 602Bu Kıssa Ashâb-ı Kehf 610Bu Kıssa Yûnus Aleyhisselâm 624Bu Kıssa Ashâb-ı Fil 642Bu Kıssa Muhammed-i Zîşân Efendimiz Rûh-i Hicâbdan Hicâba Duhulü 677Mevlüd-ü Muhammed-i Zişân 726Halime Tâye Muhammedî Ruhbâne Vasfıle Emine Hatun Vefatı 741Mi’râcü’nebi sallallahu Teâla aleyhi’s-selâm 771

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

16

(1)Kitâbu İrşâdiyye Kısâsu’l-EnbiyâBismillahirrahmânirrâhîmBize lâzım kamudan yek hudâdûr Halâyık hep kapusunda gedadûrHûvel evvel durur yok ibtidâsı Hûvel âhir durur yok intihâsıHüvel evvel nevâkısdan âridûr Hüvel âhir her mekândan halîdûrHüvel evvel nevâkısdan muarrâ Hüvel âhir şeş cihetden müberrâHüvel evvel gizlü zâhiri bilür Hüvel âhir kahr ile rahmet virürBî mekândûr cümle mahlûki bilür Kâffe-i dâbbeye rızkı ol virürCümle cânların cânı yezdânımız Her bir eşyada görünen şâhımızYok vücudun hem nezîrin lem yezel Sensin ancak cümle cânlardan güzelÇok deliller vucûdîn izhâr ider Hakikat zâtın akıl isbât ider

(2)Lâ yenamsın dâim haysın lâ yemût Ezelisin ebedî lemmâ yemûtSen alîmsin sen hakîmsin yâ vekîl Sen rahimsin sen ğafursun ey celîlEvveline akıl irmez tâ ezel Âhirine akıl irmez mâ yezelBirdir Allah yok şerîki lem yezel Yok nazîri tâ ezel lemmâ yezelSeyyid oldur rızkımız virdi ezel Yerdeki mûrûnu besler çok güzelHem dâimdir bâkî Allah es-Samed Zât u sıfatında kâmil bir ehadZâtı vâhid münferiddûr lâ yezel Cismi mürekkeb degildür mâ yezelĞâib oldur maksûd oldur tâ ebed Cümle mahlûkıne sahib bir ehadBâki oldur nazîri yok bir ehad Doğmadı ol doğmadı andan ehadVâris olmaz ona kimse lem yelid Muhtac olmaz nesneye ve lem yûledBenzemez bir ehad u velemyekun Akran emsal olmadı ol didi künAllah’ın fevkınde kimse olmadı Hikmetine asla efham irmediMahlûkundan kudreti hem bilinür Her bir eşyada vücudu görünürÇün nebi zîşânı habîb eyledi Hürmetine mahlûku halk eyledi

(3)İns ü cinne hem ânı şah eyledi Yeryüzüne ânı sultan eylediHak Teâlâ kitap inzâl eyledi Ey mü’minler siz râcih olun dediEmr u nehyi dikkat ile siz bilin Ol resûlin kavli üzre hem gidinNebinizdir siz ona bey’at idin Ol habibin mezhebine hem girinAsla hata eylemez sadıkdır ol Hem dalâlet eylemez ayıkdur ol

Kısas-ı Enbiya

17

Ayık olun şeytana siz uymayın Çün gidib niran içinde kalmayınOl le‘în emrime secde itmedi Nârı kabul etdi nuru itmediOl zaman İblis’e çün emr eyledim Merdûd oldun rahmetimden git didimNâliş idib didi İblis ey Hüdâ Sen benim bu arzumu eyle ‘atâDidi İblis yâ ilahi mislü bul Nesne senden isterem eyle kabulRahmetinden sen beni itdin ırak Na‘let itdin üzerime ğanî hakBen yalnız nâse i’vâ idemem Bunca insanı tarîkden atamemŞimdi bana hem lazımdır çok çeri Cünd ideyim yâ Ğanî kangı erîDidi İblis yâ ilâhi yâ kibâr Binmege ben senden isterim hımârTa’rif eyle ol hımârı bineyim İsm-i rahmanın okursa ineyimKudretimden İblis’e emr eyledim Bî namazı sana hımâr eyledim

(4)Hımârındır ol kuli sen binesin Nire gider ise bile gidesinEy benim hassu’l havassu’l kullarım Emrim üzre siz gidin hâs kullarımÂgâh olun doğru yoldan çıkmayın Ol le’în şeytana hımâr olmayınİğvâ ider üzerize nâtemiz Tahvizinden sığının bizlere sizBeni size ol le’în unuddurur Kalb ü lisânınızı körlendururGerçi muttasıf olursuz bu hâle Cünd olub düşersiniz kıl-ü kâleÂgâh olun şeytana hizb olmayın Siz gidib nirân içinde kalmayınKitabımız emr u nehyi buyurur Hizbu’ş-şeytanı bu âyet duyurur

“İstahveze aleyhimuş şeytânu fe ensâhum zikrallâh ulâike hizbuş şeytân e lâ inne hiz-beş şeytâni humul hâsirûn1”Ol le’ine cünd olan yoldan şaşer Eğri gider çünki hüsrane düşerHem o şeytan size eğri yol açer Ona uyan zehr-i mârdan su içerEy birader gaflete biz dalmayak Mâlâyani gaybete çün varmayakAllah’a biz leyl ü nehâr yalvarak O leʿînin tahvizinden kurturakNefs-i emmareye her kim ki varur Âlim olsa bile hem ebter kalur

(5)Mü’min olak nefs-i emmâreden geçek Nefs-i mülhim levvâmeye bâb açakMülhime levvâmede sâbit olak Mutmaînne visaline el vurakMü’min olub müstakim bâba varak Allahu Teâlaya cünd-i asker olakCünd olub Allah’a emriyle gidek Rızasını çün bulub fevze erek1- Mücadele 58/ 19: Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

18

Cenneti Allah müzeyyen eylemiş Rızamı bulan kulum girsin demişVasf olunmaz bî şumâr ni’meti var Eşcârı altında vâfir nehri varOrda muhalled olûben kâlalar Ukûl irmez ânda ni’met görelerCünd olub kalbimizi nurlandurak Ol niʿâmı cennet içre biz bulakNuru imân kalbde çün sâbit olur Nûru imânla rıza kula bulurZikr-i dâim kalbde çün sâbit olur Hafli kuldan2 Allah’ı razı olurAllah’a cünd dünyada fevze erer İmân-ı kavî olur necât görerAllah’a cünd yani cenneti bulur Ahiretde fazl ile rahmet alurCennete ânlar girer lezzet alur Ru’yetullah ile mest hayrân olurÂgâh olub tahkik-i hakka cünd olak İki cihânda hemân felâh bulakİşbu âyet sâili iskât eder Hizbullahı cenneti isbât eder

Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resû-lehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîratehum ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ radıyallâhu anhum ve radû anhu3

(6)

Ulâike hizbullâh e lâ inne hizballâhi humul muflihûn4

Hak Teâlâ cenneti halk eylemiş Sâlîh olan kullara vaʿd eylemişCennet içre Hak neler halk eylemiş Eşcârı altında çün nehr eylemişHem akıyor eşcâr altından sular Cennet ehli ol sudan içer kanarCennet ehli orda muhalled kalır Nîce nîce ni’mete vâsıl olurHak Teâlâ anları râzı kılur Cennet ehli Hak’dan hem râzı olurEy birader Allah’a biz yalvarak Rıza bulub ol makamda çün kalakAllah’a cünd olûben devlet bulak Cennet içre ol sudan içek kanakGâh olub Hak rızasını bulak Fevz u felah ru’yetullaha varakEy bizi halk eyleyen hallâkımız Cümle eşyâ secde ider şâhımızCümle cânların cânı sensin Hüdâ Rahmetinden eyleme bizi cüdâ

(7)Kesme bizden rahmetini ey vekîl Kalbimi aç etme sönük ey celîlAç dilimi yâ ilâhî müsteân Ceddimin ahvâlini idem beyân2- Allah’tan korkan kul (havfli) demektir. 3- Mücadele 58/22: Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.4- Mücadele 58/22:  İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Kısas-ı Enbiya

19

Yâ ilâhî sen bana avn eyledin Ruhâniyyete beni nasb eyledinOl hâl içre kasrımı hoş eyledim Muhammed mihrabına seyr eyledimAl yeşil mihrabı seyr ittim temâm Allah’ımdan dâim isterim selâmTa‘rif îdim ben senin vasfın bâbâ Mekke’ye gitdigin İrşâdi BâbâRuhsât uykusunda vardın re’fete İrdin ol şeb ey dede sen devleteMekke içre girdin ol dem tekkeye Aldı bir pir seni girdi Ka’beyeKa’be içre rahsını hoş eyledin Pir elinde bâde-i nûş eyledinİçdin âb-ı kalbini şerh eyledin Nefsini bildin hemândem anladınHayvâniyyet hâlini terk eyledin İnsâniyyete hemân nakl eyledinİşbu hadisi tefekkür eyledin Men arefe dersin ezber eyledin

(8)

Men arefe nefsehu Fekad arefe rabbehuMen arafe dersini her kim okur İşte ol kul nefsini bilmiş olurNefsini bilen kişi hakkı bilir Rûz-u şeb Allah’ı kalbine alırZümreî âb kalbe inşirâh virur Nûş idene Allah’ı bildururİçdin âb-ı ilmini çok eyledin Ol sebeb kitabı hattat eyledinKime murâd ider ise lem yezel Hidâyet ider ona lemma yezelMâ-i hikmetden içûben ol kaner Gizlü hikmet kalbine gelür inerKime ihsân idersin ey hüdâ Halk idersin bir sebeb bâr-i hudâHak Teâlâ yol virürse gidelim Çün ikinci hâlini şerh idelimRuhâniyyete ki ben azm eyledim Mihrâbına ol zaman seyr eyledimBen yedimi çünki vurdum ol ile Ben de düştüm işte ol derin göleTaʿrif idem vasfını ceddim bâbâ Ol zaman düşdigin ol gizlü ebâGizlüce bir göle düşdün ey bâbâ Ol göle düşen girer çün sîr bâbâ

(9)Çok derîn hoş göldür ağzı îfacık Altı iğlı üst tarafı daracıkĞayetile çok derindür sanma lâf Bende düştüm billahi yoktur hilâfFehvâniyyet âleminde düştün hem Çıkamâdın câhde sen bûlandın hemDüştün İrşâdi Bâbâ sen kûyuya Çıkamâdın ağladın sen TanrıyaOl çalab Hızır’ına emr eyledi Şol kulum bulandı sudan âl dediZâten âşık fehvaya vâki‘ olur Ruhâniyyet âlemine hem varurOrda düşer bir hâle sârhoş gibi Aklı gitmez dil öter beyhoş gibi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

20

Bir hâle vaki‘ olur ki ol kişi Sağ midur öli midur nedir işiOrda her ne görür ise fehm ider Sanmanız ki aklı başından giderFehvâniyyet içre aldı kârını İtmedi zay elde olan vâriniKitâba yazdı dedem zâhirini Taʿrif idek bu hâlin bâtıniniSuya düştü itdi cismini duri İçti âbı itdi kalbini âri

(10)İçdi âbı kalbine hikmet kodi Câhe düşdi kir gühahı eridi Bu iki şey insanı dilşâd ider Bu iki şey insanı irşâd iderCâhe düşdi kalbü kasri kaynadi Adına Hızır hemân İrşâdi didiİki şeyden kâr bulan feyze irer Muhammedin mihrâbına ol girerÇün kitâb yazan kişi âciz kalur Mihraba girer hemân kuvvet alurÇift kapûya miftahı ol kul vurur İki halden maʿnâ mefhumi gelurEy bizi halk eyleyen hallâkımız Aç dilimi sen bizim feyyâzımızDüştü câha cismini pâk eyledi İçti sudan perdeyi refʿ eylediVelhâsıl batınını ol yazmadi Zâhiriyle çünkü te’vil eyledi

(11)Kitaba yazdı dedem zâhirini Gizledi ol elde olan vârınıGer yazaydı çün dedem bâtınını Zay iderdi elde olan vârınıElde olan vârını zay etmedi Feyzu Ağlar Bâbâ’yı mest eylediGerçi bâtınını yazaydı dedem Ben yedime alamâz îdim kalemÂnınîçün sırrı ifşâ itmedi Meleke zâhir ile vasf it dedi Hakkın hikmetini ilhâm eyledi Bâtını zâhirle te’vil eylediAvnın oldu yâ ilâhi müsteân Ceddimin hâlini etdim çün beyânKesme fu’addan füyûzi yâ ilâh Sen rahimsin ilhâm eyle pâdişâhYok şerikin yâ ilâhi girdigâr Kalbime esdur benim sen rûzigâr

(12)Kesme fu’addan füyûzi yâ ilâh Sen rahimsin ilhâm eyle pâdişâhYok şerikin yâ ilâhî girdigâr Kalbime esdur benim sen rûzigârLeyl’ü nehâr ben sana yalvârurem Feyzimi çift mürşidemden âlurem Biz şehâdet eyleriz birsin Hüdâ Biz gedânız sen ğânîsin yâ HüdâBiz şehâdet eylerûz yoktur penâh İllâ dört cihâna Allahdur ilâh

Kısas-ı Enbiya

21

Yerde gökde cins-i ilâh olmadı İllallah ğayri hudâmız olmadı Hem şehâdet eylerûz biz ey veli Ol Muhammed hem resulî hem kûlî

Sebebü Te’lifi Tamâmil-KitâbÇün meğer günlerde bir gün biz gedâ Farz-u sünnet kılûb itdim edâGeçti gündüz geldi irdi çün gice Dinlegil ahvâlimiz noldu niceRuhsatu nâme gözüm irdi o şeb Rü’yâ gördüm vücudum yâzılmış hebVücudumu ol penâh kayd eylemiş Âyet ile satırı hattat eylemişOl yazı kalbime hem feyz eyledi Ânıniçün gözlerim çok ağladiNice eyyâm mâh u sâl (hep) ağladım Çokça maʿna gördüm izhâr itmedimNice şeyler maʿnada seyr eyledim Mihr’abın önüne ben azm eyledim

(13)Nice günler ağlayûb gezer idim Nâsdan uzlet vahdetü bekler idimVahdet içre kendimi bûm eyledim Leyl ü nehâr ağlayûb meks eyledimBir gice fehvâniyyete uğradım Ol hâl içre hub cemâl seyr eyledimÇok acâyib vasf olunmaz çok güzel Dünyada halk itmemiş lemmâ yezelAllahım’dan olmadım aslâ cüdâ Ağlayûb yanûb dîr idim ey HüdâOl zaman çün ağlameyaydım eğer Aşk-u ğılle5 düşer idim ben meğerAğlayan kul kendini ednâ bilür Sanmanızki mecâziye el vururAğladuğum itmedi beni yanuk Ağladukca kalbim oldi uyanukAyık oldum aşk-ı ğille düşmedim Yanʿi mecâziye hiç bâb açmadımBu hal üzre ruhsati nâme irdim Nâmu ruhsat içre hoş rü’yâ gördümRü’yâda beni alûben gitdiler Şehr-i irfân mektebine girdilerÇün acâib mektebe dolmişdiler Halka olub bir piri sarmişdilarOl cemâat yerlerinden kalkdiler Sıra sıra düzülüb oturdilerOl sırada geldi şeytân çün hemân Didi bu kişide hakkım var inân Didi ol pir şeytana ki ey kişi Söyle biz teftiş idelim bu işiDidi şeytân bu kul hakkımı aldı Binegim olacak hımârı çaldı

(14)Çalıb hımarımı çok ziyân itdi Beni azm-u râhımdan bu men itdi Döndi ol pir bûn bana itdi suâl Ey gedâ sen iylegil çün vasf-ı hâlBen didim ki kalb ü kasrım dâr idi Belî bende bir himârı vâr idi

5- Mecazi aşk. Öyle anlaşılıyor ki Ağlar Baba’ya göre Allah’a olan aşk gerçek, kula olan aşk ise mecazdır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

22

Ğâib oldı ben nideyim ey azîz Ne lâzım gelürse eylegil temizVelhasıl bize berâat didiler Şeytânı bes ol makamdan sürdiler

Deftere orda bizi kayd itdiler Bir kişiyî önüme çün katdilerOl kişiye böyle ta’rîf itdiler Bunı zübdegâha götür didilerHaylü zaman ol şeherde yürüdik Sûku sultân içre bir bâbe girdikOl kapıda çünki irdim re’fete Açıluben ol bâbu girdim halveteİki rûus bana ikbâl itdiler Bes yedîme bir varak hem virdilerBir varak benim yedîme virdiler Oku bunun mefhûmîn bil didilerOl sırada ilerü meyl eyledim İki câme orda çün seyr eyledimOl varaku çünkî aldım elime Üç satır göründü ande gözümeBirinci ikinci hatteti okudum Üçünci satıra gözümi vurdum Sâlis içre Allah Allah okudum Ol isme yanûben hem beyhûş oldum Ağladım uyanmadım gör neyledim Fehvâ âlemine çün nakl eyledimFehvâ âlemine düşdüm ol zaman Ol hâl içre çün neler gördüm hemân

(15)İki pir gelüb beni çün tutdiler Bir câm içre bana bâde sundilerAçuben ağzımı anlar bakdiler Boğazımdan aşağıya tökdilerFehvâniyyet zâil oldu ağladım Rü’yâmı kendime çün vasf eyledimHâlâ uyhuda yene Allah direm Allah Allah dir bağirûr ağlaremDıykde kalbim hücresi oldı vâsi‘ Sırrı ifşa itmedim idem zâyi‘Kalbimin kasrına tündi bir bişe Çok taaccub eyledim ben bu işeKalbim içre mevc u mevc vurur idi Ammaki dilim fütûh itmez idiLeyki bu bukâh bana oldi ilaç Kalbime dalğa gelürdi fevc ü fevcHikmeti kalbimi itti inşirâh Kasru dîlim buldı ğayetle felâhAğlamak kalbimi vâsi‘ eyledi İki sene hikmetini saklediİki yıl ben ağlayûb gezdim hemân Bir gice çün ağlayub ittim fiğanAğlar iken gözüme irdi havâb Rü’yâda sem‘ime irdi hoş cevâbOl cevâb çün bana hoş geldi hemân Fehvâ âlemine düşdüm ol zamânFehvâ içre beyhoş oldum ol zamân Ol sırada bir göle düştüm inanİrşâdî göline düştüm çün hemânlo Çikamâdım çok dolândım bir zamânOl câh içre çok bunaldım ağladım Yalvarub Allah’a ben bel bağladım

Kısas-ı Enbiya

23

(16)Ben bunaldım kalbim Allah dir idi Gördüm orda bir kurbağa yüridiKurbağa şeklinde cismi çok güzel İmdâd itdi bize bes lemmâ yezelKurbağa şeklinde hoş yeşil melek Beni korkutdi ol câhde bir melekOl câh içre sıcrayûb çün atladı Çık deyû sûdan işâret eylediĞayet ile çokça korkdum atladım Câh içinde on arşın çün sıçradımÇokca korkdum ağlayûb Allah didim Atlayûben ol sudan taşra gördimTaşra çıkdım çün tefekkür eyledim İrşâdî gölüne çok seyr eyledimOl meleğin korkusu aldı beni Firâşimde yine buldum ben seniKalbim içre hikmeti itdi zuhur İtdi ol su vücûdumi hem tahûrGeçdi ol şeb geldi ferdâsı gice Dinlegil ahvâlimiz oldı niceVüş dilimi ol gice feth eyledim Kalb-i zübânımı birezce dinledimKalbim içre hikmeti neşr eyledi Çün mukaddem içdigim su kaynadıHak Teâlâ ol zamân emr eyledi Meleke ilhâme hemân başladiOl melek kalbimi çün âşledi Kalb-i zübânim ötmeye hem bâşlediGündüz olanda melek ebsem durur Ya‘ni uyhuya varur gibi ûyûrKalb ki mürşidden füyuzât alur İşte meleke hemân hâl uyanur

(17)Ol meleke vakt-i eşrefi bilür İlhâmı ol kudret-i sultan virürEkserû ilhâmı ol gice virür Gündüzün dîlü femim ebsem dururOl meleke çün gider zikre düşer Zikrü kesir fikr ile kalb cûşer Kalb ki cûşar çün melek ilham virûr Kelâmı ol kalbi zübana üfürürKalb gözesi ba’zu mevcu mevc vurur Gâh olur ki dubduri ebsem dururGâh olur ki burc ü kal‘aya girer Gâh de gülşân içre bir dale konerYa‘ni dimek mihrâbına ol girer Feyzi alur ma‘nâ hikmetden kurârHâle irer ruh ki gözüni açar Ednâdan geçer de a’lâya uçarEdnâdan a’lâya uçar çün inan Ya‘ni dimek ruhı görer bir nişânYâ ilahî sen bilürsin müsteân Çün bu Ağlar Bâbâ gördi bir nişânGizlü deryân sen bize eyle küşâd Rahmet eyle bizlere sen ğani hâdKalbimizi eyle vâsi’ yâilâh İtme sönük vir fütûh ey pâdişâhAllah’a tâ‘at kılak çok yalvârak Tâ‘at içre rızasını biz bulâkHak Teâla kulların kalbin bilür Ona göre kulın ecrini virürKime murâd ider isen ey çeleb Hidâyet idersin âna rûz u şebKalbini İslâm ile hak şerh ider Dinini imânını tenvir ider

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

24

(18)Ol kulin kalbini çok vâsi‘ kılak Bu âyâti okuyanlar hem kanak

“Femen yuridallah en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islâm”6

Kime murâd itdi ise mâ yezel Dalâlet ider ona lemmâ yezelKalbini dâr hem de çok sönük ider Ol kimesne dâima eğri giderDin ü imânını tenvir eylemez Dîyk ider kalbini vâsi‘ eylemezKalbini dîyk hak ona azâb ider Her kulın kesbine göre hükm iderİmâna İslâm’a teklif eylesen Allah’ın emrini ta’rîf eylesenYa‘ni ol kişi ki teklif eyledin Güyâ ki semaa gel çık söyledinHak Teâlâ ona göre hükm ider İmâna gelmeyene azâb iderİşbu âyet sâili iskât ider Semaa teklifini isbât ider

“Ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrahu dayyikan haracen ke ennemâ yassa’adu fîs semâi kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn”7

Hak Teâlâ mahlûku halk eyledi Ba‘zı kullarına nazâr eylediKâf nuna değince binâ eyledi Arz ile semâı vâsi‘ kılmadıMü‘minin kalbine nazar eyledi Arz ile semâı mekân kılmadı Mü’minin ba‘zına Allah feyz ider Lâmekân şehrini kalbine kurarHâşâ Allah çün temekkün eylemez Lâmekân şehrine ‘akîl çıkemez

(19)Beşerî melekten eşref eyledi Kasr-ı dile mihman olurem dîdiKelâmında bes cemal emr eyledi Çün tecelli iderim kalbe didiİllâki mü’mine fazl etdim didi Hem müzeyyen hem vâsi‘ kıldım dîdiEy birader muhlisin mü’mîn olak Kasr u dilde gizli mihmân bulakEy gedâ Ağlar Baba sen neyledin İşbu hadisten âluben söyledinMâ veseani arzı ve lâ semâi Velâkin veseani kalbi’l-mü’minînKime hidâyet idersin ey Hüdâ Şerh idersin kalbini sen yâ HüdâOl bizim sübhanımız çün lem yezel Ağlayan kullara hem eder nazarAğlamak çün kalbi çok vâsi‘ kılar Bir mahalde kendini sabit kılarKendini ednâ nâsi a’lâ bilur Gezer amma kendini Sin’de bulurBu hal ile zikrini iksâr eder Halden hâle dâimâ ol nakl iderCümle mahlûka bakar hisse alur Berru bâlden kendini ednâ bilür6- En’am 6/125: Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar.7- En’am 6/125:  Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

Kısas-ı Enbiya

25

Velhâsıl tarîk u müstakim olak Yalvarak Allah’a rızasın bulak

Muhammedül kevneyn ve rasulü’s-sakaleyn

Hak Teâlâ çün yaratdı Ahmed’i Mir’at-ı mücellâ ruhın eylediGeldi dünyayı münevver eyledi Buldu âlem izz-i câhı sermedi

(20)Şanı a’zam sâdıkul va’dil-emîn Kıldı ânı rahmeten li’l-âlemînGeldi halge dertlere oldu devâ İnse cinne kıldı ânı pişûvâİtdi mi‘râc bindi refref üstüne Lâ mekânda pes kavuşdi dostuneOldurur hem şah-ı sultan-ı enbiyâ Na‘li tozi gözleredûr tûtiyâMu’cize ile âkıdûb ol mâhi rû Pes mübarek parmağından çıktı sûĞıptâ kıldı yiddi kat yire felek Gökte olsa idi dirdi her melekVerdi bize ol ilâhi lâ yenâm Hem şefaat issidür yevmü’l-kıyâmEbû Bekir Sıddık Radıyallahu Anhuİbtida sevdi ânı ol çâriyâr Ol Ebû bekri’t-takiyyi yâr-i ğârMu’cizâtın Şâm’da gördi ol velî Ne buyursa hazrete dirdi belîOldu Cibril hicretine rehnümâ Geldi Kur’ân sâniyesneyn iz humâEvvel İslam kapısını açdı ol İ’vicâcdan hak tarika geçti olSevri içre tutdılar ğar-ı mekân Ğâr ten oldi sanki ânlar oldi cânSakladı ânları hayyu lâ-yemût Geldi fi’l-hâl yaptı bir ev ankebûtOldur evvel cânını kurbân kılân Bir delikden parmâkın sokdı yılanDidi Peygamber Ebubekr’e o mâr Derdine merhem yârin bizden umârĞâr içinde tâli‘in oldu se‘id Âkıbet bu dert seni eyler şehid

(21)Sen vezirimsin diyüb itdi hutûb Bâtın ilmin öğredüb kıldı kutub

Zikr Ömerü’l-Faruk Radıyallahu Anhu

Anladın mı sen bu remzi ey peder Geldi nevbet sâni yâr oldi ÖmerBermakın kıldı işaret itdi zor Heybetinden çeşm-i Kayser oldi körKalbine hiç esmedi bâd-ı hazân Çekti gürzin âşikâr oldi ezânRâvi ider çölde itdik imtihân Yaktı bir gün hurşid ânı nâğihânHışmile baktı göğe gördi habeş Heybetinden kapkara oldi güneşKapladı yas kâldı zulmetde zemin Sidreden indi yire ruhu’l-emîn

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

26

Nur-ı efşân gitdi ağladı cihân Hep melekler kıldılar gökte figânDedi Cibril yâ Muhammed Mustafa Bu güneş rûşen virür kâftan kâfaHak Teâlâ hem sana kıldı selâm Ümmetine çok keremdur iki câmGönül alçaklığın eylesün Ömer Cân göziyle şemse eylesün nazarKalmasın zulmet içinde Mısr u Şâm İtmez ise fark olunmaz subh u şâmÇâr-ı yârin nazlidurlar sübhane Gitti ol şâh geldi nevbet Osmân’e

Zikr-i Osman nureynüttakî radiyallahu anhu

Râvi ider dürretül levneyn ile Dûrmış idi hoce-i kevneyn ilePes buyurdu fahr-i âlem ol zamân Durmak olmaz giderüz geldi zamân

(22)Gördü ânı çün kabirden açdı söz Düşdü ashab yüreğine ôdlu közAğlayuben dedi ey dost-ı Hüdâİstemem kabrim olâ senden cüdâLeyki bu sırrı gönülden âtamam Ben hicabımdan yanında yâtamamİştiyakından senin mecnûn olâm Kangı yerde ben varıp medfûn olâmBu söze söz virdi Sultân Enbiyâ Dîdi ânâ kutb-ı tâc-ı evliyâKur kemânı işkıle sen at tîrin Nire düşer ise vâr kâzdur yîrinBi mecâl atdı okın ol yüzi âk İstemezdi olâ kurbinden ırâkKangı yire düştiğini gördi ol Hem resûlin meclisine geldi olDidi ya Osman sakın çekme keder Varûb okın indiği yire kaderGel işit sen hikmet-i yektâleri Aramuzda mahvolan mevtaleriAğlamağıl arşa çıkmasın zârın Çün şefi‘î sen olacaksın yârınDidi bilsem ânı dûr yatâr idim Şark ilinden mağribe âtâr idimHem hayâ ehli idi hem ol veli Geldi nevbet tahta çıktı ol Ali

Zikr-i Aliyyu’l Murtaza Radıyallahu Anhu

Ânûnile buldı ensâr iftihâr Cismi pâk ol ismi sahib zülfikârHiç adûdan itmedi aslâ hazer Oldı İslâm’a nef‘i küfre zararHâlini itmedi ferde teşteki Çâldı filhâl Anteri8 biçdi iki

(23)Haykırûb ol binse bir kez düldüle Ta ki Kisriye düşdi ğulğüleRâh-ı Hak’da kıldı cânini fidâ Feth-i Hayber nusreti şîr-i HüdâDitredürdi çarh-ı gerdûn çenberi Hizmetine yürür idi kanberi

8- Şahıs ismi.

Kısas-ı Enbiya

27

Din yolunda eyledi ol şâh cedel Asr içinde yok idi ânâ bedelHep melekler tahsîn itdi ol şâha Na‘resinden ditreşürdi ezdehaYüzi mir’at nûrı yezdânî idi Her sözi vârdâtî rabbânî idiOl dahi gitdi cihandan ey atâ Şânına pes nâzil oldı “hel etâ”Oldı itmâm çâr-ı yâr-ı bâ sefâ Şâh-ı merdân ibn-i ammî MustafâYâ ilahî çâr-ı yârin hürmeti Her dû âlem bize eyle rahmetiCünhemûzi mestur it urma9 yüze Sen şefi‘ it ânları yârin bizeSebebü Te’lifi’l-KitâbBir gün oturmuş idim ağyârile Ülfetim hirgiz yok idi yârileSûkî sultân olmamişdi şehrimiz Dalğa urûb cûşa geldi bahrimizKeştimiz çıkdı limâna ey azîz Varduk ândan mekteb-i irfâna bizDidim eyvah ömrümüz gitmiş hiçe Kimisi Kur’ân okur kimi hiceİçlerinde otururdu bir melek Tâc-ı vakkâr bâşına urmış felekİzzi10 öğrenmiş okurdi Merâh Cur‘asın içen kişi bulmaz felâh

(24)Cân göziyle bakdım ânın yüzine Kudretî sürme çekilmiş gözineKesdi aklım bî karâr oldum hemin Zindân oldı gözime ruy-ı zeminBir zamân çekdik mecâzî ışkı biz Ğıllı kindan itmedi kalbim temizGâh olurdı aklıma gelmezdi âş Çâresi yok içerû girdi âtâşNâs içinden eyledim kendim firâr Bûm gibi virânede tutdum karârVârduğınca ğâlib oldı ışkımız Hep yıkıldı kasr-ı eyvân köşkimizDehrî âtdım kâre kisbe bâkmadım Kimsenin sözine hîç îp tâkmadımAğlamakdan uyku yok gözlerime Nâs gülişürdi benim sözlerimeTutduğum işin birin bâş itmedim Sirrimi hîç kimseye fâş itmedimMünkirim yok her nebâti kandimiz Ol pirûden bağlanûbdur bendimizHalvet içre gelse idik yüz yüze Hamdülillah vuslât olmadı bizeÇünki beni kıldı şeydâ ol güzel Çok çalışdım yazamadım bir gazelTa‘ciz11 oldum bilmez idim ben nidem Şi‘rile ben ışkımı teskin idemHer kaçan kim hâme alsam elime Bir mukaffâ gelmez idi dilimeKahr içinde Hak virüpdür ihsânı Bir belâdur çekmeyen bilmez ânıBilmez idim hem günahdûr hem sevâb Bir gice çün gözlerim âldı hâbYola girdim uğradım ben Mekke’ye Aldı bir pîr beni girdi tekkeye9- Vurma.10- İzzi ve Merah Sarf alanında yazılmış ve “sarf cümlesi adlı kitab içinde yer alan iki eserdir”. 11- Aciz olmak manasındadır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

28

(25)Didi gel git Ka’beyi eyle tavâf Hep günâhın eylesin Mevlâ meâfÇün kapûdan içerû âtdım ayâk Didi girme içerûsidur yasâkKâse ile sundı bize bir kadeh İçdim ânı eyledi cânım ferahPes uyandım uykudan açdım gözüm Yatduğum yirlerde buldum kendözümCismim içre hep damarlar oynadı Akdı ırmak gibi kanım kaynadıKenz âçıldı geldi devlet ey a‘mû Beyt-i e‘şâr kalbime doldı kamuDâne dâne düzülür incü gibi Hiç tükenmez bir kile mencü gibi Bülbül oldı lâl iken işbu dihân Şek idenler gelsin olsun imtihânHer tasavvuf keşf olub oldı kolây Gitdi pâsım sildi kalbimi kalâyBir işâret dahi göründi bize Gûş idersin ta‘rîf eyleyem sizeBirgün uğradı yolum ot biçmeye Teşnelendim suya vardım içmeyeÇünki suyun yanına geldim yakın Yâr yıkıldı suya düşdüm ben heminÇıkmaya ben bulmadım hirgiz ilâc Âşdı başımdan yukarı üç kulâcÜzmege düşmedi ruhsat mâhi rû Hep libâsım oldı sünger çekdi sûDüşdügümi görmemişdi bir ehed Gire suya eyleye bana mededBakdım olmaz Hâlık’a kıldım gümân Ânı gördüm bir ayâk geldi hemânUrdu bir depme bana geldim giri Taşra çıkdım ben yine gördüm yiri

(26)Geldi aklım bir zaman şükr eyledim Sâni‘in hikmetlerin fikr eyledimGeldi bir pîr yânıma virdi selâm Gördi hâlim söyledi birkaç kelâmDidi ben seni görerdim pusudan Seni kim geldi çıkardı bu sûdanSöylegil sen vasf-ı hâlin ey veled Düşdügüni görmedi mi bir ehedĞâfil olûb ma‘şûkın hîç bilmedi Dâr günine irişûben gelmediSevme ânı ol sana ağyâr imiş Gelmemiş ol ne vefâsız yâr imişSen ânunçün gice gündüz ağladın Hasret odına yüreğin dağladınÂnı koyûb bakmadın sen bir işe Lâzım idi dâr günine irişeÂğladukca yâşını silmez senin Hâlini ahvâlini bilmez seninŞimdi senin ma’şûkın oynar gezer Bilmedi ol hâline ide nazarSen bunaldın gelmeyin hîç aynına Ol vakit meyve sokardı koynunaHer zamân virmez ziyâ ol âfitâb Çokca sürmez yüzüni kablar sehâbİrşâd ol bu sözlerimden ey oğul İster isen düş sûya yüz bin boğulŞimdi kalbin pâsını sildin mi sen Halk iden hallâkını bildin mi sen

Kısas-ı Enbiya

29

Hâfızallah cümleden ekrem durur Hem atâdan ânâdan erham dururİbret al sen bu sözümden ey gedâ Bir karıncasın unutmaz ol HüdâÂndan özge kimseden yok fâide Yalvârân İsâya virür mâide

(27)Bu cihana hep gelen oldı selef Sen bu ömri yok yire itdin telefSen mecâzi ışkına itme heves Hâlıkın esmâlerına vir nefesÂşıkın ahvâlini diyem sana Cân kulağın âç gûş eyle sen banaHer kaçan çıksa sabaha ol hayât Dir ki belki öğleye oldum mematSon günümdür sıdk ile kılım namâz Arz ideyim mâlikü’l-mülke niyâzÖğleye dek eyleyim dir bir amel Abansuzdan12 irişür belki ecelİşbu hâl üzre gider ol kindüye13 Böyle mevtî getürür ol kendüye Asri kılar kıbleye döner yöni Görmez ahşam belki geldi son güniHalvet içre gireyim dir pusuya Son günümdür belki varmâm yatsûyaİşbu minvâl üzre ömrin geçüre Teşne kula şerbetinden içüreÇeşm-i yâşı âşıkın dâim akâr İbret içün yer ile göğe bakârÂşık olan gıssadan hisse kapar Mâsivâyı terk idûb Hakk’a taparOldı olmâz bir işin kaydın yimez Âç kalursa kimseye sırrın dimezGâh olur ki âna ger keşf olsa hal Söylemeyûb dilini eyleye lâlGâh olur bir zerreden bilmez haber Kalbine hîç aslâ ol âlmaz hatarGâh olur ki ba‘zı hîn hüccâc olur Gâh olur ki bir nâna muhtâc olurGâh olur ki bu’dini görer velî Gâh olur ki gurbine irmez eli

(28)Gâh olur ki kûş gibi gider yûla Gâh olur ki eli değmez bir pulaKangı kul kim mâsivâyı ğayr ider Ol kişidür şarkı garbı seyr iderNefsin aslın bilmeyince ey emîr Ma’lûm olur mı sana sırr-ı zamirBeyt içinde pîrler etdı kur‘ayı Teşne idin sana sunduk cur‘ayıDâd-ı hakdur tab’-ı şi‘ri neyledin Sen varûb ağyarını medh eyledinBöyle olmâz âşıkın ol âdeti Her zaman sen dile Hak’tan hâceti İrci‘i gelmezden ön sana hitab Tut bu sözüm durma yazğil kitabHâzır olûb göçmeye yük bağlasın Okuyanlar dinleyenler ağlasın Râh-ı Hakk’a bu kitâb olsun kutub Gerçi dirsin vâr cihânda çok kütübHer denizin bir bulutdan bâdı vâr Her ta‘âmın gûne gûne tadı vâr 12- Apansız.13- İkindi vakti.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

30

Her dakika iste mevlâdan dilek Kalbine ilhâmidiser bir melekHer zamân bir nev’e döner rûzigâr Yaz bu tuhfe senden olsun yâdigârSâki ol sen meclise sun bir cebâ Bildigini söyle İrşâdî BâbâLeyki sırrım dimegil ilden ile Şâyi‘ olûb düşmeyem dilden dileÇün bu nushu bana bir bir söyledi Nevm-i hâbdan beni ikâz eylediGitdi ol pîr biz irişdik bu hîne Rahmetullahi aleyhi rûhîne

(29)Ey Hüdâvendi kerîmu kün fekân Zât-ı pâkin istemez kevn-i mekânYerde gökde hâmidin mahmûdısın Yok şerikin cümlenin ma‘bûdısınSen hidâyet itmeyince bir kula İstikâmet bûlûben girmez yolaİrmez ise fazl-ı lütfundan ‘ivez Sâlıdamaz kanadını bir îvezTâkatim yok menzil ırak varamam Âciz oldum mimi cîme uramamBin bir ismin hürmetiçün yâ ĞanîNutkımı âç eyleme lâl sen beniAvnın ile andelîb ît bu dili Kalbime esdir benim ilhâm yeliBu kitâb pes mâziden virsin haber Nâs içinde eyle ânı mu‘teberBarmagımda ânı engişter koma İtdür itmâm sen ânı ebter komaHazretüne gelmeye yokdur yüzüm Şânına lâyık değil benim sözümİsm-i zâtın ile sığadım elim Her hatadan sâklayûb hıfz ît dilim Gâh kesilir gâh kurur gâh akar Görmemiş ummânı bilmez nehr-i cârTeşne iken Hızr’a içürdin hayât Tâ ila yevmi’l-kıyâm görmez mematEy Kemâlî kudret issi zülcelâl Adlile cürmimi eylersin su’âl Nefs beni yulârlâyûb almış gider Yiddi tâmû benden istikrâh iderHer biri yaksa beni on bin sene Çok günâhım tâhir olmam ben yineSen didin lâ taknetû min rahmetî14 Fazlım ile size virem cenneti

(30)İsmin erhâm ben senin muhtacınem Gelmişem sâil kapûna âcınemGeçdi ömrim itmedim hîç bir sevâb Rahmetinden isterem bir katre âbSensin ol evlâ-yı settâru’l-‘uyûb15 Sensin ol mevlâ-yı ğaffâru’z-zünûb

Bu kıssa Âdem Aleyhisselâmındur

Cûşa geldi cân ilinin bülbülü Lâlerenk bağında gördi sünbüliGâh o daldan bu dala seyrân ider Gül vesile Hâlıka efğân ider

14- Allah Teâla’nın rahmetimden ümit kesmeyin buyurduğu ayete atıf yapıyor. 15- Ayıpları kusurları örten.

Kısas-ı Enbiya

31

Nâz ider gül bülbüle bülbül güle Her seher gülşâne düşer ğulğüleÂçılınca dost bâğında lâleler Dürlü nağme ile ider nâlelerGörse âşık goncanın nevrestesin Tân degildür çekse hârın nüktesinLeyki âçılduğını görmez velî Aklını yağma kılûb olur delîİşbu minvâl üzre ömri çün geçer Nâdim olûb ğafletine kîn biçerGâhi şeydâ olûben girer bâğe Gâhi mecnun olûben düşer dâğeGâhi pervâne olûb düşer ôde Gâhi ğavvâs olûben yüzer sûdaHâlıkın ismi ile bâşlâyalım Vakf idûben bir şecer âşlâyalımHer dalında andelîb dâim öte Mislü Tûba dürlü meyveler biteHep gelenler hâsılâtını yiye Lütf idûb İrşâdi’ye rahmet diye

(31)Söyle ey dil durmanın vakti değil Bu cihân bir kimsenin tahti değilMevt-i sayyâd okına sensin nişân Soyûnûb Edhem gibi hırka kûşânGel diyince bağlamaz zencir seni Tıb-ı Lokmân eylemez ta‘mîr seniÇok Süleymân bu cihânda aldı nâm Âkıbet kâse ile nûş itdi câmAnlayan kul ince kıldan incedür Gel işit kim sun‘-i sâni‘ nicedürKâinat hîç yok iken ol vâr idi Tâ ezelden bir ganî settâr idiAkl âna idrâk idûben yitmedi Künhüni bir ferde izhâr itmediKün diyince ol gani perverdigâr Yirlerile gökleri eyledi vârKâf-i nûndan ulvilendi her felek İçlerini doldûrûb kât kât melekSâğışını kimse bilmez bî hisâb Hak Teâlâ ânlara kıldı hitâb

Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn16

Bir halîfe halk idem bilsin bizi Hem ben-i âdemle dolsun yir yüziÇün meleklere gelince bu nidâ Nâliş idûb didiler kim ey HüdâHalk olalı emrin üzre giderüz Biz sana tesbîh-i takdîs iderüzEyledügün emre olurlar kesâd Yiryüzünde kan tökûb eyler fesâd

(32)Emrini biz dâim eyleruz edâ Geldi Hâkdan ânlara yine nidâSâni‘imden san‘atımı söyleyem Kudretimden bir halife eyleyem16- Bakara 2/30:  Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

32

Pâk-i neslinden gele çok enbiyâ Emri üzre giden ola evliyâDehr içinde ânlara mihnet virem Sabr idene huri ‘în cennet viremBen bilürem âşikârile nihân Dolsun âdem kalmasın ıssız cihânSiz benim hikmetlerim bilmezsiniz Görmeyince muttali‘ olmazsınızHer kamu hikmetlere âlim benem Yirde gökde ahkâmu’l-hâkim17 benemKudretinden gör ki mevlâ neyledi Peyk-i Cebrâîl’ine emr eylediÂç kanâdın in felekden yâna sal Yiryüzinden vâr bir avuç toprak alİndi Mekke hâkine itdi nüzul Emr-i Hakkı çün yire kıldı vüsûlDidi Cibrîl senden insân olacak Hakkı bilen cennetine dolacakLeyki hâşâ bilmez ise ol hakkı Aslâ cennet görmeyûb olur şakîÇünki ol yir işidince bu sözi Nâliş idûb yâşile doldı göziDidi lutf it hâkimi sen almağıl Sen beni nîrân içine salmağılKul beşerdür belki yola girmeye Ehl-i nîrân olûb uçmak görmeyeYalvârûben âkıbet ândurdi ol Döndi Cibrîl zârîfliğin gördi ol Didi Cibrîl yâ ilâhe’l-âlemîn Nâliş idûb ağladı ruy-ı zemîn

(33Mâ vaka‘ hâl ilmine ihfâ değil Senden özge kimseye ifşâ değilİsmin ile bana çün andurdi ol Ağlayuben çok tazarru‘ kıldı olOl sebepten cebrile ben almadım Ağlayuben âh-ı zâra salmadımGönderip Mikâil’i İsrâfil’i Döndü ânlar indirip Azrâil’iAldı filhâl Azrâil dinlemeyub Hamûş oldu yer dahî söylemeyübHak Teâlâ çün ana kıldı suâl Nice oldu ey melek söyle bu hâlDedi yâ rab ağlâdı çok hâk-i rû Dinlemedim dönmesin emrin girüHak buyurdu eyledin arza ezâ Ruhları almak sana oldu sezâLevh-i mahfuza nazar it durma sen Bây-ı yoksul18 kimseye yüz görme senDüşmanım bil dostumu fark eyle sen Rahmetim deryasına ğarkeyle senÇünkü hak hâkden yarattı Âdem’i Koydu cennet içine sürdü demiSire ehli bunda çok söz söyledi Verdi Havvayı anâ çift eylediKıssayı biz muhtasar eyleyelim Hikmet ânın biz nice söyleyelimHâsılı söz geldi ânlar fâniye Nâs gelûben hâlıkını tâniyeUçmak içre bulmuş iken ni‘meti Yeryüzüne geldi gördü mihnetiCenneti gözler idi dâim gözi Sanki zindân oldu anâ yeryüziGitti devlet gitti ni‘met gitti tâc Didi Cebrâil’e karnım oldu ac17- Hakimlerin hâkimi.18- Bay zengin demek bay-ı yoksul bayı geda yerinde kullanılmış.

Kısas-ı Enbiya

33

(34)Çünkü düştüm devletimden ben cûdâ Pes gerekdür rızkımı vire HudâAğlayup ol çok tazarru’ eyledi Hak Teâla cibrîle emr eylediÂh-ı zarı Âdem’in arşı yıkar Cennete gir ver anâ iki bakarZirâ Hak Cebrâil’e kıldı emîr Aldı buğda hem sabân ile demirÂldı tuffâh hem ineb ile nevât Çıktı hep cennet içinden sebzevâtDedi Cibril kısmetin virdi hudâ İşbu buğdayı sana kıldı ğıdâSen bu buğdanın ucundan ey sai‘d Ekl idüben oldun uçmaktan ba‘idEl uzadıp hâris oldun sen anâ Ol sebepten şimdi rızk oldu sanâKuşdı Cibril ibtidâ o öküzleri Sürdi Âdem yokuş ile düzleriDoldurup kucağına ekdi tohum Bir başına çıkmadan oldu boğumYerlerin genç vakti idi ol zaman Çünki buğdâ sünbül etdi nâgihânKendü kendine bakup ucb eyledi Âdeme rızk olmuşam ben söylediGâh lavâş ben oluran gahî çörek Gahî helva oluram gâhi börekHer ta‘amdan asla ben kalmâm giri Hem benem âdemleri tutan diriYir yüzünde kısmet oldum ben kula Bensiz Âdem gidebilmez bir yolaDoyururam her zaman karn-ı boşi Müstakil insan değil kurdi kuşiBensiz Âdem bir ibâdet idemez İstikâmet bulsa yola gidemez

(35)Hiçbir insan eylemez beni telef Hem dahi hayvanlara oldum a‘lef19

Bildi kendin kibrile âl-i cenâb Hak Teâlâ eyledi anâ i’tâbÇaldı güneş çün kuruttu yaşını Pirlenûben ekdi filhâl bâşınıGâhî rahmet verdi gâh verdi kurâk İrişince anâ saldı çün orâkBağladûb zencir ile kıldı yığın Koydu kem âltîna ezdi kılçığınMihnetile eyledi insâna aş Ezdi başın gözünü un kıldı tâşTâş içinden döktü ânı unluğa Suya kâtûb ânı virdi yumruğaSonra atdı od içine ol bişe Hazm için hak anı ezdürdi dişeÂhir âtâş ile kıldı terbiye Bunca zahmet ile ânı kul yiyeAnladınsa sen bu remzi ey püser Kalbine ilham yeli haktan eserSıdkıle mevlâya sen oldunsa kul Cümle nastan âra kendin ednâ bulNefsimizi cümleden alçâk bilek Biz yine mânehn olân fihe20 gelekSavurup buğdayı Âdem ol zamân Yaptı Cibril bir demir tennûr heman19- Hayvan yiyeceği (alaf).20- Konumuza gelelim.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

34

Ekl idüben hâlıka şükr eyledi Döndü Âdem Cebrâil’e söylediDoydum emmâ leyki ağrıdı şikem Âciz oldum bilmezem kim ben nidemHak Teâla Âdeme çün verdi yol Sıkletinden istirâhat buldu olBirbirini Havvâ ile buldilar Hâlıka şükr eyleyip cem‘ oldilar

(36)İkisinden doldu insân bu cihân Cümle halkin atâsı oldur inânDoğdi Havva anadan oğli gızi İş bu resme şenlik oldi yeryüziSaldı dünyâ anları çün mihnete Herbir oğlun virdi başka san‘ataOğlunun âdın birin Hâbil kodi Hem birinin âdını Kâbil kodiKıldı rençber Kâbile virdi sabân Hâbili çoban idüp gezdi yabânÇünkü anlar bâliğ oldu kıldı kâr Âdeme emr eyledi perverdiğârOn sahife indirup gökden kitâb Mucibince eyledi anâ hitâbHâbilin kız kardaşin vir Kâbile Kâbilin kız kardaşin vir HâbileSen bu hükmi işidub ta‘n eyleme Şer‘a gelmez diyüben zanneylemeBöyle emr eyledi ol kâdir ilâh Nâs çok olsun diyû olmazdı günâhZîra Kâbil işitince bu sözi Hışma geldi kanile doldi göziÂdemin hiç sözüne ol yatmadı Kâfir olup tanrı hükmün tutmadıBu hükümden dedi giru kalurem Ben benim ile doğanı aluremHâbil’in kız kardaşi çirkin idi Bu sebepden kalbi ânın kîn idiGördü Âdem anlara açdı dihân Birbirinizi edin siz imtihânKangınızın olsa kurbânı kabul Çirkin olan kızı eylesün kabûlPes bu tedbiri görüb virdi cevâb Vardı Kâbil bağladı bir desde sâbÇün bu tedbîre bular virdi boyun Vardı Hâbil hem götürdü bir koyun

(37)Birbirile itmeyeler hem savâş Gördüler kim gökten indi bir atâşYaktı filhâl Hâbil’in kurbânını Gördü Kâbil atâş aldı cânınıKendinin kurbânı makbul olmadı İstediği maksudunu bulmadıHışma geldi ôd yüreğin dağladı Bundan ötürü Hâbil’e kin bağladıDağda Hâbil bîhaber yatmış idi Uyku anı ğaflete satmış idiBir ağır taş aldı Kâbil ol zamân Yardı başın yiryüzine akdı kânGelmedi insâfa hirgiz ol u‘sât Urdığu dem oldu tiz Hâbil mematHâbil’i ağladı yerler hem felek Kaldı ândan Âdem’i katl eylemek

Kısas-ı Enbiya

35

Bir zaman arkasına aldı ânı Gördi cânı gidup olmuş ol fâniÂciz oldu bilmez idi kim nide Desti ile hâki kazup defn ideHak Teâla gönderip iki gurâb Mağlum oldu Kâbilin işi harâb

Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîhi21

Birbirine eyledi anlar cidal Âkıbet biri birin kıldı kıtâlÖldü eşi çün biri kaldı diri Döndü burnu ile ol kazdı yiriÖrtdi mingâdiyle22 hem üstüne hâk Gördi Kâbil yakasını kıldı çâkBakdı zâğî ol ta‘accub eyledi Kendözine işbu sözi söylediYa‘ni ben acizmi oldum bu işe Öldürûben kûş kûşı kabrin eşe

Kâlallahu Teâlâ fil-Kelâmi Kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn23

(38)Nâdim olup oldu cânından bizâr Durdı ol hâl Hâbil’e eşdi mezârİbtidâ kâtil kapûsın açdi ol Âdemin hem korkusından kaçdi olÇün didiler işbu hali Âdem’e Düşdiler Havva ile derd-i gameBirkezin Hâbil diyûb ağladılar Hasretile yüreğin dağladılarGitdi Havva ile Âdem kabrine Gördiler gitmiş Hudânın emrineGördi Âdem Hâlık’a emr eyledi Ağlayub ol hem bu sözi söylediKim gelurse bu cihâna ey puser Yirlerine âkıbet yiller eserBizden ogidin bâde-i nûş eyledin Kaldı ıssız yirlerin boş eyledinDidi Âdem emrini kıldım edâ Sen sabr vir bize ey bâri HüdâHazretinde kıl du‘âm makbul benim Ben nîdîm kâtil benim maktûl benimSen bizim halimizi göricisin Her kamu hikmetlere iricisinHak Teâlâ çün buyurdi yâ Safî Ağlama çok savtını eyle hâfîBildûrûb esmai sana söyledim Ben seni halka ebu’l-halk eyledimŞit nâmında size bir oğul virem Nâliş itmen ben sizin kaydız göremİndi mâ‘nevimde ol merğûb ola Sâbık oğlından dahi mahbûb olaHem habibim nûrı ânda berk ide Kim bakarsa yüzine ol fark ideHikmetimi benden önge24 kim bile Enbiyanın küllisi ândan gele

21- Maide 5/31: Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi.22- Gagasıyla. (mingariyle).23- Maide 5/31: “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.24- Önce.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

36

(39)Sun‘-i sâni‘ hikmetini dinle bak Tebşir ile ta‘ziyesin aldı Hakİbtidâ kul çekmeyince mihneti Bulsa devlet ol bilurmi ni‘metiGâh inerdi Hind ilinin bâğına Gâh çıkardı ol serendib dâğınaBiraz Âdem kelâmından dinildi İşit misâk nice anden alındıDidi keşşâf Serendib’de alındı Çıkup ervâh iki fırka bölindiKimi der Mekke’de Nuğmâni vâ’di Buyurdu Cibîl’e Allahu hâdiBu resme ânı takrir eylediler Bu ayet ma‘nisinden söylediler

Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim25

Diyelim biz müfessirler sözini Yatup Âdem alub uyku göziniBâsup Cibrîl ebül-halkı sûdure Nebiler ruhları kıldı zuhûrePes evvel ruhu çıkdı Mustafâ’nın Nebîler serveri ol bâ safânınTanuklık virûben dedi ey Allah Şerikin yok nazîrin yok hüvallahSeni bilup zuhûra geldim ey hak Benem abdin resûlin hem muhakkakBu te’kîdi kamû ruha duyurdi Gelûben sâğ yana meyl itdi durdiBasûb Cibrîl yine zehr-i miyâne Kamu mümin olan çıkdı cihaneÇekildi sağ yanında durdi anlar İşit nice olur sonra çıkanlarKamu kâfirlerin hep çıkdı rûhi Tutup saf saf şimâlinde gürûhi

(40)Sâğına bakicek26 şâd oldi Âdem Solina bakicek yâd oldu ÂdemBu kavildür kâtı-i nass-ı cevâb Hak Teâla kıldı ervâha hıtâpBen mukaddem emrimi size diyem Ya’ni sizin rabbiniz deguşmiyem

Elestu birabbikum kâlû belâ şehidnâ en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn27

Hak buyurdi ânı istifhâm ile Abdi mağbud olduğuni bir bileKangi ruhin kadri olduysa u‘lâ Oldi anlar zümre-i gâlû belâDönüp anlar didiler kim şehidnâ Semi‘nâmız bize oldu eta‘nâA‘demden var olup geldin vücuda İdüb ikrâr yöneldiler sücûdaBirligini çünki ikrâr verdi rûh Bu te’kidi kıldı ervaha fütûh

25- A’raf 7/172: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak.26- Bakınca.27- A’raf 7/172: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.

Kısas-ı Enbiya

37

Size muhbir virem âğâh olasız Sevub ânı ita‘atlar kılasızOlup tâbi‘ anâ bey‘at idesiz Tarîk-i müstakîm üzre gidesizSize ben mezra‘a kıldım cihâni Fenadan son virem size cinâniTarikatça hoş anlandı bû kısse Eğer bundan sen aldınsa çû hısseTefekkürle kulak or sen bu söze Hudânın avnı oldu cümlemizeÇün ashab-ı şimalden biz olayduk Bu İslâm devletin kande bulaydukHudâ mâl vermese kul bây28 olur mi Karınca kâf dağına tây olur miEğer bin yıl ömür sürsen cihânda Ânı zikr eylesen dâim dihânda29

(41)Gece gündüz anâ dur sen du’âya Kulin şükri bedel gelmez hudâyaOlup mü’min o vaktendûr binâmuz Çok ihsanlar bize verdi hudâmuzBize virdiği i‘nâmi sayılmaz Niçün kul hâb-ı ğafletden ayılmazÂnan karninda hak virdi sana cân Yidügün içdügün olmuşdi çün kânO zindanda30 çeker idin cefâyı Bilurmiydin bu âlemde sefâyıBu kez emr eyleyup geldin cihane İdup şefkat meme virdi dihâneÇün bu ni‘metleri lâzımdur bilek Biz yine mâ nehv olân fihe31 gelekAç kulağın kıssayi cândan işit Gitdi Âdem da‘vete çün geldi ŞitOl dahi gitdi cihandan ey ebî Geldi hakkı bildirip İdris nebîSıdkile mevlâya hâlis kul idî Zikrile evrâdile32 meşğul idîOl kadar kıldı ibadet ey azîz Çün melekler bildiler kalbin temîzHuda havfından İdris yaş tökerdi Olup hayyat kesup kaftan tikerdiBirgün Azrâil dedikim yâ ganî Yiryüzünde İdris’e gönder benîEmr idersin varıp ol zâtı görem Hem ziyâret eyleyip dönüp gelemVerdi destur indi yire ol melek Yalvarıp istedi haktan ol dilekGeldi ânın katına verdi selâm Gördü ânı söylediler çok kelâmDidi ben Azrâilem sen bil beni Görmeğe hasret çekerdim ben seni

(42)Didi İdris çünki böyledir bu hâl Tiz gel imdi sen benim ruhumu âlFâriğ olup bu cihandan bizmişem Kîl-ü kâlden el çekip ben üzmişemDidi tehlukeye kendim sâlâmam Hudâ emretmemiş cânı âlâmam28- Zengin, beyefendi.29- Ağız (dehan).30- Ana rahmi.31- Konumuza demektir. 32- Vird kelimesinin çoğulu.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

38

Hemân İdris tamam etdi du’âyi Hüdâ Azrâîl’e kıldı nidâyiKi emri ol melek haktan gûş itdi İçip İdris ecel câmîn nûş itdiGidip ruhu biraz meks oldu yatdi Çü Azrâil görüp kaygûya batdiCihandan uzlet edip oldu fâni Anâ ol hal hudâsı verdi câniHem Azrâil olup İdris’ile sırdâş Sevip birbirlerin oldu karındâşDedi İdris bir sözüm vardur sana Tiz gel imdi cenneti göster banaHâlıkın hikmetlerin görüp bilem Seyr idûben hem yine dönüp gelemDedi haktan ben emirsiz îdemem Gelmeyince emri yola gîdememHak teâla virdi destur ol zamân Aldı İdrîs’i yola oldu revânGitdi evvel çün cahîmi gördi ol Döndü ândan cennete hem tutdi yolGeldiler cennet kapısına kader Çün kapıcı Rıdvân’a oldu haberEmr-i hakdur cenneti bu görecek Seyr idüben tiz yine ol dönecekÇünki Rıdvan açdı İdrîs’e kapu Gördü hadimler anâ kıldı tapuHuri ğılmânı görüp seyr eyledi Dehr içinden kendini ğayr eylediDürlü âvâz ile bülbüller öter Dedi Rıdvân bu kadar gördün yeterÖlmemiş insân bu mülke giremez İzz-i câhı sermedine iremezDedi İdrîs olmuş idim ben ezel Verdi cânım ol hudâ-yı lem yezel

(43)Kıssa-i Nûh ÂleyhisselâmHem bana elli sahife indirub Cibrîl ile emr-i nehyi bildirubÇün cehennem dostumu yakmâz dedi Cennete giren kulum çıkmaz dediHâsılı söz söylediler çok cevap Hak Teâla kıldı Rıdvân’a hıtâbDursun İdris cennetimde çıkmâsın Bir dahi dünya yüzüne bakmâsınVermişem ben İdrîs’e âl-i mekân Dutsun uçmakın içinde ol vetânKoydu cennet içine Hak kıldı bây Nuh Peygâmber geldi dehre bastı pâyOl gelince nâs puta tapâr idi Hakkı koyup eğriye sapâr idiGeldi halkı dîne da‘vet eyledi Halk eden hallâkımız var söylediHem ‘ademden eyledi bizleri vâr Kâfir olup olmayın siz ehl-i nârTevbe edip hâlıka tâ’at kilin Tasdik edip hem beni mursel bilinHakkı bilüp kim bana olursa yâr Şuçinizin küllüsünü yârlığârSiz bana acı suhan şetm itmeyin Doğru koyup eğri yola gitmeyinTâbi’ olup ger inanmazsız bize Âkıbet ol bir belâ virür sizePes dokuz yüz elli yıl Nuh sürdü yâş Rûz u şeb ol kavm ile kıldı savâşAç kulâğın bir gûş eyle sen bana Nâh deyip nûh dimedi kavmi anâ

Kısas-ı Enbiya

39

Âciz olup Nûh dedikim yâ ğani Kavmimi ğark eyle kurtar sen beniDa‘vetime kem gözile bakdilar Barmakın kûlâklarına tutdilarSen benim halimi görür tanrısın Ne dedimse ânı bilir tanrısınHâlıkına sıdkile yalvardı ol Eyledi Nûh’un du’asını kabulHak Teâla çün anâ kıldı nidâ İndimizde da‘vetin oldu edâ

(44)Hâmûş ol sen kavmini ben ğark idem Dostum ile düşmânımı fark idemLeyki kırk yıl sen dahi sabr eylegil Hem bu hâli ânlara sen söylegilDurdu kavmi içre çıkdı ol ğemı Hak Teâlâ emr edip yapdı gemiVar idi dört oğlu Nûh’un ol zamân Herbirine söyledi kopar tûfânBu sefine içine biz girelim Tanrının hikmetlerin seyr edelimOğlunun âdın birin koymuşdi Hâm Hem birinin âdını vermişdi SâmHem biri Yâfes biri Ken’ân idi Nûh’a hirgiz uymadı Şeytân idiDedi ol gardaşlarına ey ülû Şimdi bizim bâbâmız oldu delûBilmezem ben nireden su çikâcâk Hep alub dünyâyı halki boğâcâkSu inerse yirlerin ferrâşine Ben çıkaram Kûh-i Kâf’ın bâşineÇün gemiyi yaptı Nûh kıldı tamam Çün buyurdu ol ilahî lâ yenâmBir dişi bir erkeği her cinsten al Vakt irişti durmağıl keştîne salNûh’a seksen kimse uymuştu meğer Kırkı avrat idi ânın kırkı erAlt katına doldurup hayvanları Ortasına doldurup insanlarıKuşları dolduruben üst kâtına Küllü şey’in aslı gider zatınaİşbu mihvâl üzre ânlar kaldıler İttikâi hâlıkına kıldılerÇünki Âdem nân pişürürdi kamu Çıkdı ol tennur içinden akdı sû

Kâlallahu Teâlâ fil kelâmi hattâ izâ câe emrunâ ve fârat tennûru kulnâhmil fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu ve men âmene ve mâ âmene meahû illâ kalîl33

Gördü Nûh çün oğlunu gel bin didi Çâre olmaz dağ başından in didi

(45)Hem bu nushu oğluna Nûh söyledi Dalga geldi Ken’ânı ğark eylediDedi Nûh kim yâ ilâhî müsteân Sen buyurdun ehlime emn ü emanİşbu Ken’ân hod benim oğlum idi Tâ ezelden bu sana mağlûm idi33- Hud 11/40:  Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri ona yükle.” Ama onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

40

Çün buyurdu kudret ismi zülcelâl Olmasın Ken’ân için kalbin melâlKâfir idi ol senin ehlin değil Tutmadı sözünü hem oğlun değilNûh bu ahvâli işidince hemân Nâliş edip hâlıka kıldı figânBen ânı oğlum diyu kıygırûrum Bilmediğimden sana sığınurumAkdı ırmak gibi yerler kaynadı Çaldı şimşek yıldırımlar oynadıBî şumâr yağmur yere tökdi felek Âsumândan seyre durdi her melekMaşrık ile mağribi hep âldı sû Gark iline kavm-i Nûh’u sâldı sûHâlıkı bilmezlere oldu bu iş Aşdı dağların başından kırk erişKeşti içre kimse hiç olmadı zây Gezdiler derya yüzünde altı âyDöndü Nûh ehline tenbih eyledi Keşti ehline bu sözü söylediÇün bu keşti eyledi bize hamûl Mu’cizâtdur eylemez murdâr kabûlRâh-ı hakdan gayriye gitmen dedi Çıkmayınca siz cimâ‘ etmen dediOl zaman ît kendini zabt etmedi Nûh dediki tenbihâta gitmedi

(46)Hem ânın azğınlığın gördü kedi Tîz seğirdip geldi ol Nûh’a dediGeldi ânların katına ol zamân Utanıp ît ardına döndü hemânGördü peygamberi çok çekdi keder Bildi ânı çün kedi verdi haberHırreye baktı kızarûben gözi Oldı düşman söyledi hem bu söziNûh katında sen beni etdin hacîl Siz dahî bizim gibi olun rezilNûh sefine-i dolandı ol zamân Gördü şeytân-ı la‘ini bî gümânDedi Nûh tûfândan oldun mu emîn Kançerüden34 bunda geldin ey la’înHak Teâla ğark edip ehl-i şeri Kim seni okudu girdin içeriDedi sen verdin izin ben gelmişem Senden öndin çok tûfânlar görmüşemTâ ilâ yevmil kıyâm ben ölmezem Yeryüzünde hîle varmı bilmezemMâcerâyı söyleyim ben ey nebi Ol zaman kim tutmuş idin merkebiBen sarıldım merkebin kuyruğuna Muntazırdım ben senin buyruğunaSen bu işin kaydını ol gün dedin Merkebe girsen eyâ mel‘ûn dedinHak buyurdu kim benim mel’ûn âdım Ben senin kavminden aldım hep dâdımVerdim iğvâ ânı yoktur sânâlar Hem muhallid kendim ile yânâlarDöndü ol Nûh hiç yüzüne bâkmâdı Kaldı Şeytân ol gemiden çıkmâdıFâreler peydâ olûben yüridi Ehl-i keştin nânını hep yer idiHem muzır olduğuni çün bildiler Geldiler Nûh’a şikâyet kıldîlerDediler ey Tanrının peyganberi Fârelerden sen bizi eyle beri34- Nereden.

Kısas-ı Enbiya

41

(47)Yoluna bu cânımız olsun fedî Zâd-ı zahiremizi bunlar çün yedîSığâdı aslânın arkâsın hemân Çıktı burnundan kedi düştü revânKatdı ona bunları bölük bölük Kimisi çıkmadı beklerdi delükHep gemiyi gezdi solu sâğına Sıçrayıp çıktı Nûh’un kucağınaDedi Nûh kim seni döven gülmiye Kande düşsen yire arkan gelmiyeAltı ay deryâ yüzünde gezdiler Ta‘cîz olup canlarından bezdilerAğlayıp Nûh haktan hâcet diledi Ehl-i keşti çok münâcât eylediGöklere emr eyledi çekti sehâb Yerlere emr eyledi emdurdi âb

Ve kîle yâ ârdubleî mâeki ve yâ semâu akliî ve gîdal mâu35

Sâkladı ânları ol perverdigâr Cûdi üzre ol gemi tutdu karâr

Ve kudıyel emru vestevet alâl cûdiyyi ve kîle bu’den lil kavmiz zâlimîn36

Bildi Nûh eglendi gitmedi gemi Hâlıka şükr eyledi gitdi ğamıCûdî üzre bir zaman meks oldular Hâlık’e hamd ü senâlar kıldılarBaktı Nûh emr eyledi ol kuzğuna Levn-i kâra yoldan âzmış azğûnaSür‘atile ânı gönderdi işe Gelmedi ol vârdı kondu bir leşeBu gezin37 emr eyledi güvercine Gör suyun derinliğin tiz gel yineVarıp ayaklarını sokdu sûye Yufka mı yoksa derin mi ol tûyeÇün ayaklarına su çıkdı hemân Döndü ândan tez Nûh’a oldi revânVasf edip peygambere verdi cevap Haşladı ayakların sûy-ı azâp

(48)Bildi Nûh güvercine kıldı du‘â Evlerin içinde yapsın yuvâĞayri kuşlar yılda bir yavru ider Güz gelince her biri çöle giderHem alasın âdemin endişesin Durduğun yerde temekkûn idesinBirbirine çâl kanadın ur tilek Yaz ile kış durmağil eyle pelekDöndü ândan hep gemiden çıktılar Şâd alûben yeryüzüne baktılarMeks oluben ânda bir köy yaptılar Halkı yokdan var edene taptılarCümlesinin hâsıl oldu işleri Hep gemiden salıverdi kuşlarıBülbül olan tiz varıp kondu bâğa Kerkes olan ucuben çıkdı dâğaHem bu seksen kimseden doldu cihân İşbu söze şüphe etme sen inânZirâ birgün Nûh nebî yatmış idi Rûzigâr ôd yerini açmış idi35- Hûd 11/44: “Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. 36- Hûd 11/44: Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi.37- Kez.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

42

Oğlu Yafes güldü geçti örtmedi El uzatıp üstünü setr etmediBir zamandan sonra geldi oğlu Hâm Güldü geçti sonra geldi oğlu SâmSetr edip desti ile yumdi gözin Sesleyüp atâsına dedi sözinBildi ânı kıldı Nûh Sâm’e du’â Yâfes ile Hâm’e kıldı beddu‘âNeslinizin tab’ını Hak döndüre Sizi taht-ı merhametten indüreİşbu sözden üç bölük halk oldular Artdılar dünya yüzüne doldularYeryüzüne geldi Sâm’dan enbiyâ Şân-ı a’zâm asfiyâ ger evliyâHub iğitler geldi dehre ey aziz Ğıllı kinden kalpler oldu temizKimi âlim kimi âmil oldular Kimi mâil kimi kâmil oldular

(49)Bu bölükdür ışkile hakkı bilen Tut kulağın dinle gil Hâm’dan gelenMerhametsiz beylerile hem pâşâ Türki türkmâne kürdile cingen poşâKimi sarik oldu çıkdı kesdi yol Kimi şer’a girmedi oldi fuzûlKimi halk-ı aldayup dâim otâr Hem kimi at öldürüp oldi tâtârHem bu kıssa burada oldi tamâm Mustafa’nın ruhuna yüzbin selâm

Bu kıssa İbrahim Aleyhisselemın hikâyesidir

Hâmûş olma turfe tûtî söylegil Kıssa-i cândan hikâyet eylegilKim senin yurdun değildir bu cihân Hâlıkın esmalarına aç dehânBülbül isen şâkı kon gül dalına Bakma dünyanın kıline kâlineİşbu mülke kim gelüp benim dedi Âkıbet bu yer çekip ânı yediYeddi başlu ezdehâ doymaz bu yer Pây-ı derviş kimseye koymaz bu yerKöhne dünye kimseyi koymaz diri Dûl kalupdur nice bin erden geri Ön gelenlerin birisi kalmadı Hem gidenlerin birisi gelmediÂkıl isen koy fenâ pazârını Var talep et ol bekâ gülzârınıFursatı çün vermişken girdi kâr Söyle bir söz kala senden yâdigârHem bu ilde kimse mesken kurmadı Nûh dahi gitti cihânda durmadıRûzigâr aksine esdi geçti vakt Geldi Nemrûd ibn-i Ke’nân kurdu tahtHem veziri Âzer’e pût yapdurup Azdırup hep halkı âna tabdurupBir zâlim kâfir idi hem bi vefâ Cebrile hükm eyledi kâfdan kâfa

(50)Zira düşman gelmedi hiç üstüne Aldı hep dünyayı zîr-i destineÇok müneccim bir yere cem‘ oldular Nemrudin yıldızına göz urdular

Kısas-ı Enbiya

43

Âhir encâmını ânlar bildiler Cem’ olup Nemrûd katına geldilerDurdu Nemrûd lutfile hürmet edip Halkı dağıtdı yerin halvet edipDedi Nemrûd hâcete geldiz bize Hem nedirsin ânı virem ben sizeÇünki benevne(benem) yeryüzünün tanrısı Benden özge size bakmaz ğayrısıİçlerinden çün biri açdı cevâb Biz seninçün rem döküp açdık kitabBu yakında dehre bir oğlân gele Kangı erden geldiğini kim bileGeldiği dem putlara düşman ola Bizi da’vet eyleye doğru yolaHem bu halkı Lât dininden döndürür Pâre pâre eyleyip hep söndürürİşbu sözden sen bize etme ğedep Âkıbet mevtinize oldur sebebGördüğümüz söyledik biz yüze yüz Sen dahî vâr işîn ânâ göre düzDedi Nemrûd geldi bir iş aklime Varsın elçiler dağılsın iklimeBen ne dersem emrim üzre gideler Bundan öte doğanı öldürelerDemde iken siz beni saldız ğame Yeryüzünde hâcetim yok âdemeHer kim oğlun saklayıp ol sâğ koya Ger duyarsam ol cânından el yûyaEmrimi siz her diyara bildirün Hem bu şehrimde doğanı öldürünBundan öte doğanı kıldım yasâk Düşmanımdan böyle âlmalı mezâkNâmeler çün gönderip ilden ile Şâyi‘ oldu bu haber dilden dile

(51)Yazdırup fermânları bildürdiler Kim anadan doğdisa öldürdilerGeçti bunun üzerine bir zaman Âciz olup dediler kim el-emânİşbu zulmi ğayri bir şâh etmedi Böyle nahak yere bir kân etmediBiz bunun zulmünden olduk hep bizâr Böyle devran kalsa çok yoldan azârÇün kim Âzer putları yapar idi Müşteri olanlara sâtar idiBî hisab ol alır idi altunu Var idi hem Âzer’in bir hâtunuAslı nesli pâk idi ol kâmile Vakt erişti oldu fil hâl hâmileHalvet içre hamlini vaz‘ eyledi Kendü kendine bu sözi söyledi Dedi şimdi bekçiler duyar gelur Hem bu oğlanı elimizden alurGizleyüp o oğlani ağlatmadi Hem dahi Azer’e ifşa etmediOldu ahşâm tiz ânı kundâkladı Çıktı dâğa gâr içinde sâkladıEmzürüp İbrâhim’i çok ağlâdı Hasret odile yüreğin dağlâdıÇün kapusin bağlâdı bir tâşile Gözleri hep doldu ânın yâşileSen bu işten küsme bize ey oğul Ben seni ğâr içine kıldım vusulBem elimden geldiğim etdim sana Bundan öte sâhib olamam sanâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

44

Bunu didi dağ başından döndi ol Geldi ol hal tez evine indi olKimseye sır vermedi geçti gece Kim bilir İbrâhîm’in hali niceHasretinden girmedi hâb gözüne Uğrun uğrun yaş dökerdi yüzüneGitdi ol gün geldi ferdâsı hemân Tîz yine İbrâhîm’e oldu revân

(52)Âçdı ğarı çün içeri girdi ol Şâd oluben oğlunu sâğ gördi olLevn-i tağyir olmamıştı ol puser Parmağını ağzına âlmış emerHak ânı âç koymadı bil ey gedâ Parmağın İbrahim’e kıldı gıdâGâh olur gider idi üç günde bir Gâh olur gider idi beş günde birKorkusundan kâmeti çün oldu yây Geçti bunun üzerine altı ayBir gün İbrahim dedi duram nice Yıktı ğârın taşlarını bir gİceÇünkü âçtı ol kapıyı ey ebî Baktığı dem gökte gördü kevkebiGördü ânı âleme verdi ziyâ Dedi rabbim bu durur var ol eshiyâ

Fe lemmâ cenne aleyhil leylu raâ kevkebâ kâle hâzâ rabbî fe lemmâ efele kâle lâ uhıbbul âfilîn38

Bu rumuzdan girmesin kalbine yâs İstifhâmdır sen sakın çigirtme tâs Rabbi hâzâ39 demeden maksûd nola Ya’ni bizi halk eden bumi olaYoksa bu söz hiç asil maksûd değil Haktan özge kimseler ma‘bud değilEnbiyalar dehr içine geldiler Hâlıkını ahd içinde bildilerHak Teâlâ onları kıldı nebî Sen bu remzi anlayıp olma ğabîÂfîl olup kevkebi bildi füru‘ Döndü ândan çün kamer kıldı tûlû‘Mecbûr olup bir zamân bakdı gözü Şu‘lesinden rûşen oldu yeryüzüPes görünce dedi hâzâ rabbidûr Hem bu sözde istifhâmın de’bidûrDöndü ândan cândan olmadı enîs Kulle kâftan tiğını atti şemîs

(53)Ol dahi zâil olunca ânladı Bildi hakkı od yüreğin dâğladıDedi bir nûr hem doğâ hem doluna Ânda ma‘bûd san‘atimi bulunaÇün hakîkî aşkı düştü cânına Ol gice geldi anâsı yânınaDedi İbrâhîm beni bundan çıkâr Hâlıkın ışkı benim bağrım yakârDedi oğul belki ol Nemrûd duya Öldürüp ol sanma seni sâğ koya

38- E’nam 6/76: Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle bat-anları sevmem” dedi.39- Rabbim budur demektir.

Kısas-ı Enbiya

45

Bî haberdir hem atân bilmez seni Korkaram kim ağladursın sen beniBelki vâra Nemrûd’a ol bildüre Üstümüze düşmânımız güldüreZirâ ânın kethudâsıdur atân Balta ile pût yapup halka satânEy oğul gel sen bu sözü söyleme Sen bizi bu halka rüsvây eylemeDedi olmaz ömrümüz gitdi hiçe Ben bu ğarda ne duram gündüz geceKarşı durayım belâlar okuna Hâfızın hıfzına kimler dokunaHâsılı söz nısfı leylî bildiler Dağdan inüp şehr içine geldilerGeldi zevcine dedi kim ya kişi Tût kulağın söyleyem ben bu işîSen benim derdime âğâh olmadın İşbu oğlan doğdu benden bilmedinSöyleyince Âzer’e iş bu sözi Korkusundan yâşilae doldu göziBaktı Âzer gördü kîm sâhib cemâl Kaddi servi40 sinni şâb41 kaşı hilâlHak âna virdi mehebbet kîm seve Hem bî teklif ol gelüp gide eveGitdi Âzer çıktı Nemrûd kâtına Koydular âltunlu kürsî âltınaDedi şâhım sen kâzadan ol emîn Yatsu vakti oğlumuz geldi hemînDediniz getirin ânı göreyim Ben âna in‘âmı ihsân ideyim

(54)İki kul İbrâhim’e göndürdiler Aldılar Nemrûd katine geldilerHoş beğendi hüsnünü medh okudu Babasının hürmeti key çok idiKaldı ol şehrin içinde ol imâm Kılü kâli anladı bir bir tamamGördü bir gün Âzer’i kim pût yapar Hakkı koyup rah-ı şeytana taparÂletile bir ağacı ol oyar El ayâk baş hem âğız dudak koyarDedi bâba yapduğun pût bî vefâ Etme cânım yok yere çekme cefâEyle tövbe bir dahi yapma sakın Haktan özge kimseye tapma sakınDöndi İbrâhim’e dedi ey ûlû Gitdi aklın sen meğer oldun delûSen gerektir san’atım öğrenesin Cân-ı dilden âh çekip imrenesinBen ne dersem sen benim sözüme yât Tez ilet sen var bâzâr îçinde sâtDürlü ʿinvan ile ben yapdım temüz Aldanûben sen sakın virme ucuzDurdu İbrâhim yerinden pes hemân Arkasına putu aldı ol zamânBir iki sokak geçince ol nebî İndirüp boğazına takdı ipîÂtasının sözü idi esledi Soktu bir çamura yüzün pislediKaldırımlardan gider tâkîr tûkûr Hem tükürüp üstüne la’net okûrBöyle işkence edip gider idi Gâh çekerdi gâh bu sözü der idi40- Boyu serviye benzetilmiş.41- Yaşı genç.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

46

Kim seni benden satun alur ise Dûnî gün her hizmetin kılur iseHuyu koyup aklını hâye virür Sarf edip hep ömrünü zâye virür

(55)Ol kadre yüzün gözün sürdü yine Dedi şimdi ibret oldun kâfireÎt meresler gibi ânı bâğladı Gördü kâfirler yüregin dâğladıGeldiler ânın elinden âldılar Nemrud’a tîz bir haberci sâldılarÇünkü melʿûn işitince bu sözi Hışma geldi kânla doldu göziDedi çoktur Âzer’in izz-ü şânı Yohsa şimdi öldürürdüm ben ânıİşbu sözü söyleyince ol zamân Geldi Âzer içerü girdi hemânDedi oğlum kırmış ânı ben nîdem Ol putu hem ben yine ta’mir idemAklı ile hem bu işi itmedi Bilerek ol eğri yola gitmediDedi Nemrûd götürün dîvâneyi Aklı gelsin gösterin pûthâneyiHayli müddet puta hizmet eylesin Lât-ı uzza ânâ himmet eylesinEtmesin böyle bir iş aklı gele Hem dahî ânlar kim olduğun bileÇünkü Âzer bu söze verdi kulak Didi şâhım emrim üzre biz kılakAldı İbrâhim’i gitdi çün hemân Didi oğul putlara kılma yemânÂçdurup pûthâneyi aldı izin Yengile sildi ânların yüzünÇok idi pûthânede hizmetçiler Her birisi bir pûtun yüzün silerBöyle âdet eylemişler subh-i şâm Bîşürûrlar behr-i gûn dürlü taʿamHer puta beş âltı kâp çün kordiler Bir zamân durup yine alurdilerVirdürürdi kapları miskinlere Yeri yohsul nâtuvân düşkünlereKâldı hizmetçilerile bir zamân Nemrud’in seyrân günü geldi hemân

(56)Bir münâdi şehr içine gezdirip Bindi Nemrûd leşkerini düzdürüpBây-i yohsul durmayup hep çıkdılar Sanki ol seyrân yerini yıkdılarDedi ol hizmetçiler İbrâhim’e Dedi bugün hasteyem düştüm gâmeYok mizâcım siz gidin ben varâmam Korkarım seyrân yerinde durâmamGitdi ânlar kâldı bir âdem hemîn Geldi İbrâhim ile oldu yakînBaktı İbrâhim âna kim bir gulâm Âldı destine bir iki kap ta‘âmDedi bunu duymasın vahşi tuyûr Koydu kabı bir puta itdi buyûrGeldi girü bakdı ânlar yimedi Ne acem ben ne tokem ben dimediÇıkmadı bir pûtun ağzından bu söz Dedi bunlar belki olmuştur susuz

Kısas-ı Enbiya

47

Dedi İbrâhim yiyüp içmezsiniz Hayrâ şerre bir cevap açmazsınız

Ferâga ilâ âlihetihim fe kâle e lâ te’kulûn42Mâ lekum lâ tentıkûn43

Çünkü gördü söylemezler ol zamân Sağ eline âldı bâltayı hemânFerâga aleyhim darben bil yemîn44

Bir giriş girdi bulârın içine Kesdi kırdı uğrâdıyse kâçınaBa‘zının bâşı ile kesti elin Ba‘zının urdu yire kırdı belinHem keserdi hem derdi bu sözü Mu’temet hizmetçi sândınız biziBir bölük ît cem‘ olup siz bir yere Aldadursız kimki gelse bu dîreÎt yine sâhiplerine yan çıkâr Yâd45 gelince hırlayup dişin çakârSiz de yok hem hırlamak hem âğlamak Yâ neden nâşı bu halkı aldamak

(57)Hem deyüp hem bâltayi salar idi Na‘reden puthaneyi sâllâr idiAsla korku gelmez idi ‘âynine Bâş pûtun baltayı asdı boynineZîrâ ândan ûlû bir pût yok idi Cümlesinden i‘tibârı çok idiHep donatmışlar ânı âltûnile Dürlü nakkâş zümrüd-i yâkûtileDedi ey pût boynûna âstım teber Sen gelince Nemrûd’a vir tiz haberOl kapuyı bağlayup çıkdı hemân Döndü Nemrûd şehrine oldu revânŞâzilikle tahtına çıkdı la‘în Gönlü ânın ğussedan oldu emînGeldiler pûthaneyi çün âçdilar Bâşın âçup cânlarından geçdilerVardılar hep Nemrûd’a bildürdiler Balta ile putlari öldürdilerDuydi Nemrud sıçradı can başına Korkisinden tacı indi kaşineTiz seğirdüp geldi girdiler dire Gördi putlar hep tökilmişler yereDedi çok zâlim kişiymiş bu kişi Bu misillü pûtlara kılmış işiKâlû men fe‘ale hâzâ bi âlihetinâ innehu le minez zâlimîn46

Sordu hizmetçilere bilmez misiz Siz î‘âne putları kılmaz misizGer dimezsiz ben sizi öldürürüm Kân ile pûthâneyi doldururümÇünkü Nemrûd işbu sözi söyledi İki hâdim geldi takrir eylediDediler kim birkezin dinle bizi Bir igidden biz işittik bu sözüDedi ol gün olâmı bâlta çekem Bir uğurdan putların kaddîn bükemKalbî ânın putlara akmâz idi Biz gibi hizmet edip bâkmaz idi42- Saffat 37/91: İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”43- Saffat 37/91: “Ne diye konuşmuyorsunuz?”44- Saffât 37/93:  Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.45- Burdaki anlamı yabancıdır. 46- Enbiya 21/59:  Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

48

(58)Ol bu işi şüphesiz itmiş durur Bilmezüz kim kancerû gitmiş dururÇün bular bu sözde iken pes hemân Girdi İbrâhim kapudan ol zamânDedi Nemrûd sen bu işi işledin La‘net ile putlarımı tâşladın

Kâlû e ente fealte hâzâ bi âlihetinâ yâ İbrâhîm47

İki şâhid söz bir idüp geldiler Bir uğurdan ânı isnâd kıldılarSâbika hem bir putu satmış idi Pâre pâre idüp ufatmış idi

Kâlû semi’nâ feten yezkuruhum yukâlu lehû İbrâhîm48

Kâldı Âzer bu söze iskât olûb Hem dahî İbrâhîm’e isbat olûbZirâ ol şâhidlere sorar idi Destine bir ipuci ârâr idiYa‘ni Âzer kendine hiç küsmeye İnfâl idüp kalbine yel esmeyeSordu İbrâhîm’e tekrâr kalbi tâş Sen mi kıldın bunları hep hurdi hâşDedi Nemrud’a kolay oldu bu hâl Baş putundan eylekıl ânı su’âlKim gelüp tanrılarızi öldüren Üstünüze düşmanınız güldürenDedi Nemrûd hem bu putlar söylemez Kîl-ü kâl sözü bular hiç dinlemezDedi İbrâhîm putu yaparsınız Ya neden tanrı diyü taparsınızKendini rüsvay edeni bilmez ol Katlimize hem şehâdet kılmaz olSor âna kim ol sana vere haber Kangı kuldur boynuna asmış teberOl gerekdür vasfı hâlin söyleye Başına geldiklerin nakl eyleye

(59)Pûtile Nemrûd’a ilzâm eyledi Dödü ândan hem bu sözü söylediTanrı oldur her nihânı ol bilür Tanrı oldur âmmenin rızkın virürTanrı oldur rahmetile ğark ide Dostu ile düşmânını fark ideTanrı oldur hep bilür gizlü işi Tanrı oldur virür yâzu kışiTanrı oldur hem verir gündüz gece Pûtlarile gitdi ömrün hep hiçeHalk idüp hem gökte ol mâh eyledi Ol seni yeryüzüne şâh eylediBunca devlet ni‘meti verdi sana Sen gerektir kulluk idesin ânaOl sana çektirmedi asla cefâ Müstakil hükm eyledin kâftan kâfâHem direksiz gökleri oldur tûtân Terk idegör putları ândan ûtânDedi Nemrûd ben tutam sözün senin Bâri söyle nirdedir tanrın seninSen ânı vasf eyle biz tânup bilek Yolumuz eğri ise doğri gelek

47- Enbiya 21/62: (İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler.48- Enbiya 21/60:  (İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.

Kısas-ı Enbiya

49

Dedi ol ne artda dûr ne öndedür Bilmiş ol kim yüce tanrı göktedürYa‘ni bundan Nemrûd’u iskât idüp Hazreti Hakka mekân isbât idüpGer diseydi artda yoktur önde yok Bî mekândır yirde yoktur gökte yokBelki Nemrûd tanrı vardır sanmaya Aklı idrak eyleyüp ol kânmayaİbtida var olduğunu bildüre Sonra ânın beynini ol deldüreYohsa hâşâ hazreti hakka mekân İftiradûr istemez kevn-i mekânDedi Nemrûd ne işe meşğuldür ol Belki gökte oldiği me’müldür olDedi dilerse hayatı oldurur Hem memâtı dilese diril durur

(60)İz kâle İbrâhîmu rabbiyellezî yuhyî ve yumîtu49

Dedi Nemrûd ben dahi öldürürüm Hem dilersem ölüyü dirildürümKâle ene uhyî ve umît50

İki kûl zindandan âldı pes hemân Geldiler Nemrûd kâtine ol zamânBir kûli âzâd idüp güldürdü ol Hem birisin cebrile öldürdü olDedi İbrâhîm bizim rezzâkımız Hem ‘ademden halk eden hallâkımızKul gibi ta‘ciz(aciz) değildür her işe Kulle kâftan51 emridince güneşeŞark ilinden dehr içine indürür Çendirüz mağrib iline göndürürSen bu kez emr eyle mağribden döne Şu‘le virüp nuru dünyaya ine

Kâle ibrâhîmu fe innallâhe ye’tî biş şemsi minel maşrıkı fe’ti bihâ mine’l magribi52 Hâlıkın kudretlerinden söyledi Rabt idüp Nemrûd’i ilzam eylediFe buhitellezî kefer53

Gördü olmaz hışma geldi ol la’în Dedi bundan ben nice olâm emînBiz bu düşmanımızı ôde yakâk Başımızdan hem bu kavgayı savâkKâlû harrikûhu vansurû âlihetekum in kuntum fâılîn54

Ben ne dirsem emrim ile siz gidin Tanrınıza siz dahi yardım edinDöndü mahbûs eyledi ânı pelîd K’apûsına bağladı muhkem kenîdDostu olan ol kapuyu âçmaya Hem dahi ruhsat buluben kâçmayaEllerin âyakların bağladiler Hep melekler hû çekup ağlâdilerDidiler kim yâ ileyhi müsteân Sen bilürsin âşikârile nihân

49- Bakara 2/258:  Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş.50- Bakara 2/258: “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. 51- Kafdağının tepesinen.52- Bakara 2/258:  (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince.53- Bakara 2/258: Kâfir şaşırıp kaldı.54- Enbiya 21/68: (İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

50

(61)Çün buyurdu kudret issi ol celîl Dost olupdur bize İbrâhîm hâlîlHer kamu hikmetleri ben bilürem Nâliş itmen ben ânın kaydın göremGerçi Nemrûd âna çok kemlik sanâ Artırup ol hamdını eylar senâVirsin ol kendin belâler okine Sevdiğim dostuma kimdur dokineGeldi Âzer Nemrûd’a kıldı du’â Dedi oğlum ile kılma iddiâSen izin vîr ben varayım yânınâ Girme canım ol iğidin kânınaÇok nasihat vârup âna vireyim Bir dahi ânın yüzünü göreyimAldı destur geldi dedi ey oğul Sen benim tût sözümü eyle kabulCebrile Nemrûd seni öldürecek Üstümize düşmanı güldürecekDedi İbrâhîm âna kim ey ebî Hak Teâlâ göndürüp beni nebîSen dahi gel hâlıkı bir bilmiş ol İ’tikâdın pût yolundan silmiş olİmdi sen Nemrûd’a söyle bu sözü Gelsin ol hakdan nebî bilsin biziGelmez ise gayrı sözler söyleme Bundan öte âna minnet eylemeBen elimden geldiğin itdim ânâ Ol dahi ne idecek itsin banâHem bu sözden düştü ôdlar cânine Geldi girdi Nemrûd’un ol yânineDedi Âzer hîç nush kâr itmedi Ben didiğüm yola girüp gitmediDedi Nemrûd ol sana oğûl değil Bize hizmet eyleyen ol kûl değilBir zaman ben boynuna zincîr takâm Sonra ânı öldürüp ôde yakâmOğlu mahbûs iken Âzer ol zamân Oldu hasta yatdı bir kaç gün hemân

(62)Derdine bulmadı dermân kûca pîr Âkıbet ağzın âçûben yuddu yirDöndü Nemrûd cem‘ idüp merkeb kâtır Soldurup her mişeye dehre sâtırKeyfi ile yüklenürdi çün hımâr Ol sebepten eğnâyûb bilmez tımârYüklenüp gelür idi îve îve Gönlü ile dâşımaz idi deveGözlerinden yaş tökerdi sel gibi Bir günü olur idi bir yıl gibiHem karıcuklar giderdi sâçı ak Beline îp bağlayup aldı nacâkPîr kişiler âyaka kalkmâz iken Kimse ânın yüzüne bakmâz ikenKinleri İbrâhim’e key çok idi Dağdan indürmeğe gücü yok idiBa‘zısı kesdi işin kırdı kapû Ba’zısı kâzma ile sökdü yapûİşbu minvâl dâşidilar bir sene Şefkat idüp biri gelmezdi dineGördü Nemrûd dâğ gibi oldu hateb Bilmedi kim ânı hıfz eyler SamedYaktılar ol âteşi bâştan bâşa Çıktı ulvî gökteki uçan kûşa

Kısas-ı Enbiya

51

Dedi Nemrûd gördünüzmü âhımı Tiz vârup ôda âtın İbrâhîm’iÇün âtası yokdurur bize küse Hem kül olup üstüne yiller eseBir dahi ol bize da‘vâ kılmaya Yeryüzünde âdı sânı kalmayaDediler çâr köşeyi sârdı âtaş Yok yere biz ôduyla idek savâşDedi Nemrûd biz güç itdik bu işi Gördüler kim geldi çıkdı bir kişiBakdı Nemrûd şeytânın çün yüzüne Ağlamaktan yaş dolardi gözüneDidi İblis ben ıraktan gelmişem Ğaibâne sizi tanrı bilmişem

(63)Kim bu işte ben sana oldum delil Atın ôda yansın İbrâhîm halîlZira ol hep pûtları etdi sınık Ta‘rif idem siz kurun bir mancınıkGösterib tertibini yapdırdı ol Leşkerini Nemrud’a tapdırdı olMancınığa girdi ol dost-u Hudâ Kıldı hakkın yoluna cânın fedâEllerin ayakların bağlâdiler Kaldırup gökyüzüne zâğlâdilerGeldi Cebrâil didi kim yâ Halîl Ôd içine sen düşüp çekme sakîlÇün beni göndeüdi Allahus-samed Dar vakitdur istegil bizden mededKorkmadım ben didi Nemrûd nemseden Yerde gökte hâcetim yok kimsedenHafızallah cümleden ekrem medvurûr Verdiği derd cânıma merhem durûrİttikâsın bağladı ol mağbûda Çün havâdan geldi girdi ol ôdaKahr içinde lutf-i hakkın bî-hisâb Tîz hemân dem ol ôde kıldı hıtâb

Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ İbrâhîm55

Hak buyurdu ol âteşe bârîd ol Dostum İbrâhîm sana itdi nüzûlGeldi berden hem selâmen gelmese İmdi ol ôd ânlayuben bilmeseĞâyetile ôd katı suyur56 idi İssi gidüp zemherîn olur idiZirâ sular kaynayup dâşmaz idi Dehr içinde bir ta‘am bişmez idiÔd içinde akdı ırmaklar revân Çıkdı bir yüksek yire Nemrûd hemânGördü İbrâhîm içinde sâğ gezer Didi oldum ben bu cânımdan bîzar

(64)Didi İbrâhîm’e Nemrûd durma gel Bundan öte ben savaşdan çekdim elHem senin tanrın sana settâr imiş Şimdi bildim fâili muhtâr imişDost gibi hizmet ideyim ben sana Ben gerekdür kulluk ideyim ânaDidi rabbim kimseye muhtâc değil Hem senin kulluğuna ihtâc değil

55- Enbiya 21/69: “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.56- Soğumaktan gelir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

52

Döndi kesdi çok deve ile koyûn Yalvârûb İbrâhîm’e virdi boyûnİtdi kurbân çok âkıtdı kâni bûl İtmedi kurbânını Mevlâ kabûlGördiler kim gökden âteş inmedi Turdi ol hâl kimseye ol tinmedeÛtânûb ol tahtına çıkmâz idi Kimsenin hîç yüzüne bakmâz idiBakdı olmaz bir kulune söyledi Kendi aklım böyle tedbir eylediBen çıkam gök tanrisini öldürem Bu işi âlemlere hep bildüremTîz getürin siz bana kerkes kuşi İkisi irkek gerek iki dişiÇünki kerkesler gelince ol zamân Yâpdı muhkem bir büyük sanduk hemânKoydi hem ol kuşlari beş on gün âc Âldi yâyın okıni örtündi tâcSanduka kergesleri bâğlâdiler Gördi hâdimler ânı âğlâdilerGördiler sanduk içinde meskenet Dört bâşına bâğlâdı dört gevdehet57

Bâkdı kergesler görünce ol eti Ber havâya kâlkdılar ğâyet katiGitdi ânlar uçdi bir gün bir gice Didi Nemrûd gök kapûsın gör niceYir görünmez didi kâldûk biz ğarîb Zannım oldur biz göğe olduk karîbOl kapûyi âçdı Nemrûd ol zamân Çekdi yâyın okıni âtdi hemân

(65)Gök yüzinde güyâ âtdı Hâlike Gitdi oki uğrâdı ol bâlikeHak Teâlâ oki kânlu döndürûb Doğru ol sanduk içine indürûbBâkdi Nemrûd gördi ol kanlû oki Didi hâşâ gökde urdum HâlıkiHâsılı söz şâzilikle döndi ol Kuşlarile yeryüzine indi olÂğlayûb ol mâhi feryâd eyledi Hâlıkine ol bu sözi söylediBenden ednâ mahlukin yokdur senin Kimse bilmez hikmetin çokdur seninÇok tazarruʿ eyledi mâhi Hak’a Didi yâ Rab sen beni virdin okaHak Teâlâ çün buyurdi yâ semek Çünki Nemrûd bu kadar çekdi emekŞânıma düşmez kim ânı döndürem Hem tehi dest yiryüzine indüremKarşu virdim ben seni ânınçün Âğlama izzim celâlim hakkiçünÂkdı kânın bir dahi tökmeyesin Sen bıçak âcısını görmeyesinNâliş idûb olmâsın kalbin melâl Ben seni zebh itmeden kıldım helâlSen fikir kıl bu sözi ey nâmudâr Kahr içinde hâlıkin ihsâni vârKahr içinde girer insân halvete Kahr içinde irer insân celveteKahrı Hak’dan bizlere tuhfe bilek Biz yine manehv olân fihe58 gelekZirâ Nemrûd ğam âtûb düşdi deme Yoli bir gün uğradı İbrâhîm’e

57- Gövde et. 58- Konumuza gelelim.

Kısas-ı Enbiya

53

Didi ben bu şâhliğimi âtâmam Sen gibi ben kahr içinde yâtâmamSen gerek Bâbil iline gidesin Ânda vârûb hakkı zâhir idesinHem sana uyanları bile götür İstirâhat vâr Hicâz’da sen otur

(66)Ben emirsiz didi bir iş idemem Ânı koyûb ğayrı yola gidemem ʿÂmmusi İbrâhîm’in Hârân idi Sâre adlı bir kızı hem vâr idiRuz-i şeb kıza nasihat eyledi Tanrı birdür ben resûlem söylediÂkıbet ikrâr idûb buldi felâh Sâre’yi ol kendine kıldı nikâhBir zamân Bâbil ilinde kaldiler Hâlık’a vâfir senâlar kıldilerGeldi Cebrâîl didi kim yâ Halîl Fazl-ı lütfundan selâm kıldı celîlEmr-i Hakdır bu mekândan gidesin Sen varûb hem beyti taʿmîr idesinÇok idi ashâbına hem himmeti Geldi cemʿ oldi kâtına ümmetiDidiler biz hep seninle giderûz Sen gidince mâlı mülki niderüzGitdiler hâtunlara söylediler Biz nebimizle giderûz didilerDidiler avratları biz gitmezüz Sizin içün evleri terk itmezüzMâllarından hâllerinden geçdiler Geldiler peygamber ile göçdilerBöyle olur ümmet olan ey ebî Geldi İbrâhîm Halîl’e Lût nebîDidi İbrâhîm’e kıldın hicreti Sen ne içün arzu kıldın ğurbetiDidi ol ben tanrıma gidiciyem Ben size doğru haber vericiyemTîz yakında bize bir yol göstüre Kalbimize âb-ı ilhâm esdüre

Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî se yehdîni59

Didi Lût kim bende hicret îderem Bu diyardan Mısr iline gîderemGöçdiler İbrâhîm ile ol zamân Cümlesi bir günde çıkdılar hemân

(67)Tût kulâkın cân gözin âç ey gözüm Buna benzer bir münâsib vâr sözümFahr-ı âlem şâh-ı sultân-ı enbiyâ Mekke ehli çün âna kıldı cefâKavmi içinden çıkûb hicret idûb Ol Medine şehrine sur‘at idûbÜmmeti olân kişi gitdi bile Vardılar çün bir iki günlük yoleKimi evlâdın göresdi kimi mâl Kimi hâtunun göresdi kimi hâlLeyki cânın kıldılar dosta fidâ Bildi filhâl âlimu’s-sırr-ı HudâÂyetile Cebrâîl’i göndürûb Kalblerin içindekini bildürûb

59- Saffat 37/99: İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

54

Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meahu60

Yağni sizin çok güzel ahlakınız Sizi sevdi halk iden HallâkınızOl habibim Mustafâ’yı sevdiniz Bile hicret itmeğe siz ivdinizSizden ön İbrâhîm itdi hicreti Ümmeti hep bile itdi sur‘atiMâllarından illerinden geçdiler Siz gibi hübbü’l-vatândan göçdülerGördüler bu âyeti ânlar hemân Tîyb olûb hâtırları hep ol zamânAnlayan ihvân beni ta‘n eylemez Sözi çok söyler deyu zanneylemezLeyki nidem söz gelür açar sözi Yohsa lafçı sânmağıl şâhım biziMısr iline gitdi İbrâhîm Halîl Hak Teâlâ göndürûb âna delîlGeldiler bir şehr içinde durdiler Kâç konak vâr Mısr’a bundan sordilerDidiler Mısr içine olduz garîb Ne kişi siz bunda geldiniz ğarîbOl şeherde bir zamân meks oldiler Lût ile hem elvidâ‘ çün kıldiler

(68)Vardılar hem Mısr içine girdiler Bir ğarîb göc belde ehli gördilerBakdılar kim Sâre ğâyet çok güzel Mısr içinde yok idi âna bedelBoyi servi âlnı gün61 yüzi kamer Vardilar sultâna virdiler haberDidi sultân tîz getürin göreyim Ger dilerse âltun akçe vireyimGeldiler İbrâhîm’in tîz kâtine Didiler biz gelmişüz bu hâtineHem Mısr sultânı göndürdi bizi Şimdi filhâl kâtına ister siziÂldılar İbrâhîm ile gitdiler Hâsılı sultân kâtına yitdilerBakdı sultân Sâre’nin çün yüzine Sürme çekmiş kudret-i Hak gözineDidi İbrâhîm’e nendür bu hâtûn Sen buni sâtâr isen alâm sâtûnDidi kızkardeşim oldi işbu zen Ben ğarîbem Mısr’a geldim şimdi benGer dilersin belde içre biz durak Üç beş on gün eylenûb mesken kurakÇâldi göz hâdimlere sultân hemân Âldılar İbrâhîm’i taşre revânDidi sultân ben sana virem îrâd Gel sarılûb ikimiz âlâk murâdDidi Sâre istemem ben hîç îrâd Kendü ırzım saklamak bana murâdGördi sultân kendine el virmedi Tab‘ına göre âna dîl virmediBakdı gelmez üstüne çün yüridi El âtınca desti koldan kurudiDidi sultân kılma bize beddu‘â El uzatmam sen bana eyle du‘âSâre sultâna yine kıldı du‘â Tîz hemândem derdine buldi devâDöndi sultân ândan ibret âlmadi Gitdi elden ihtiyâri kâlmadi

60- Mümtehine 60/4:  Hz. İbrâhîm ve onunla beraber olanlar sizin için güzel bir örnek olmuştur.61- Güneş gibi parlak.

Kısas-ı Enbiya

55

(69)Toğrûlûb ol üstüne tîz yüridi Sağ yani hep cânı gidûb kuridiSâre ânın kasdını gördi idi Tur yirinde sen eyâ zâlim didiBir ulû peygamberin hâtûniyem Sanmağil sen ben bâzâr sâtûniyemŞimdi bunda Hak seni bir tâş keser Tahtına baykuş konûb yiller eserSecdeye ben yüz urûb bâşım egem Halk iden hallâkıma bir hû çekemHak size gökden virür bir zelzele Mısr içine şimdi düşer velveleSâre ol dem söyleyince bu sözi Yâşile hem toldi sultânın göziDidi sultân ben sana kasd itmezem Bir dahi bu eğri yola gitmezemNefsime ben tabi‘ oldum ey ûlû Şimdi bildim ben seni yüzi sûlûLutf idûb sen bir du‘â eyle bize Kem gözile bir dahi bakmam sizePes bular bu sözde iken dinle hâl Kalbine İbrâhîm’in irdi melâlDidi yâ Rab sen bilürsin hâlimi Senden özge kim bilür ahvâlimiSare içün ağlayûb bağrım tüter Oldi bu âtâş-i Nemrûd’dan biterPutları ben eyledim hep hurd-i hâş Hışma geldi yâkdûrûb Nemrûd âtâşHâsılı şeytân sözine uydiler Bağladiler mancınığa koydilerBaş gözile âtâşi görmiş iken Gök yüzinden içine girmiş ikenZerre denlü kalbime havf gelmedi Senden özge kimse hâlim bilmediLeyki buna sabr olunmaz nideyim Bâşim âlûb kangı yola gideyimGözlerinden perdeyi kaldırdı Hakİmdi Sâre ile sen sultâna bak

(70)Gördi Hak kulini kurutmuş idi İstirâhat Sâre oturmiş idiMâ-vaka‘ hâl nîte oldi bildi ol Kîl-ü kâlden kalbini hem sildi olHer belâya sabr iden bulur kemâl Tanrıya dost olana çok mu bu hâlDidi sultân Sâre’ye ey servi boy Meks olun siz Mısr içinde bâki soyBu yakında size bir mesken virem Ben sizin hep eksüğinizi göremBundan öte ben sizi çok gözedem Dürlü hil’at geydürûben bizedemDidi Sâre hil‘ati biz âlmâzuz Mısr içinde meks olûben kâlmâzuzGelmişüz Hak’dan size ilçi bizûz Yâ bugün yârın gidûb yolci büzûzDöndi sultân söyledi ol Sâre’ye Hizmetimde bî-hisâb vâr câriyeEdnâsından a’lâsı dört yûzdurur Degmemiş el ekseri bil kızdûrurÂl içinden sen beğen hâzik ise Hizmetine kangısı lâik iseGitdi Sâre kızları seyr eyledi Cümlesinden Hâcer’e meyl eylediDidi sultân vâr sana bahş eyledim Ben sizi kendime kardaş eyledim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

56

Döndi Sâre Hâcer’i âldı hemân Oldi İbrâhîm ile yola revânBir nice menzil merâhil gitdiler Tâ Filistin iline çün yitdilerBir mişelik tâğ dibinde kâldiler Tûkenûb âzıkları âc oldilerDidiler İbrâhîm’e git ilerû Bunda turak bul avın sen gel berû Sen gelince işbu yirde eglenek Ôd yakûben bunda hem biz dinlenekBir çuvâl âldi revân oldi yola Didi Tanrı vire kısmet biz kûla

(71)Bir iki dağlar tepe âşdı Halîl Didi yâ Rab sen bizi itme hacîlGitdi hayli bir kişi bulâmadi Kande gitdi bir haber alâmadiĞam kuşi ğam dalına kondi yine Bâkdi olmaz Sâre’ye döndi yineDidi ol dem ey ileyhi lâ yenâm Ğayb ilinden sen bize göndür ta‘âmBen ğaribem işbu çölde nideyim Hem nice boş yanlarına gideyimRızkımız göndür bize sen misl-i bûm İndûrûb çuvâlını doldurdi kûmDidi Sâre boş çuvâlı görmeye Aklı kûma idrâk idûb irmeyeUn getürdi zannidûben yâtâlar Yôk işini vâr işine sâtâlarİrce kalkûb bî haber kumi tökem Gidem âher illere kaddim bükemGördi Sâre ahşâm oldi gelmedi Kande gitgiğini ânın bilmediDidi yâ Rab kande kaldı ol Halîl Yalanız kâldûk bu illerde delîlŞimdi gelse bir haramî nîderûz Derdimize nice dermân îderûzHem bu vîrânede biz âc kâlmişuz Kimse bilmez lutfe muhtâc olmişûzBuni böyle söyleyince ol zamân Yatsu vakti geldi İbrâhîm hemânÇok ûtânûb Sâre’den kıldı hicâb Bağrı yufka olâni yâkdi kitâbTanrının dosti Halîl gör ne çeker Didi çün Sâre gelür kumi tökerArkasından indûrûb koydi yire Kâdirin kudretlerine kim ireDidi İbrâhîm biraz ben yâtayim Ol çuvâli omûzime âtâyimTopladi Hâcer odini bir kûcâk Didi Sâre turma tîz yâk bir ocâk

(72)Didi Sâre Hâcer’e tîzce bitür Vâr çuvâlın ağzın âç ûn getürSâre ol dem işbu sözi söyledi Hak Teâlâ ol kûmi ûn eylediOl kûma ûn ol diyû kıldı emîr Âlûb ânı hem yuğurdiler hamîrSâre’den çün işidince bu sözi Tîz ûyânûb uykudan âçdı göziBâkdi İbrâhîm ki yâkmişler ocâk Hem önine gelmiş etmekler sıcâkOl çuvâlı âçdı İbrâhîm Halîl Gördi kûmi eylemiş hep ûn celîl

Kısas-ı Enbiya

57

Ağzin âçûb ol ûni çıkârdiler Çün üçi bu hikmete bâkardilerÇıkdı ûndan sonra hem buğdâ âri Buğdânın altine bakdiler târiDidiler kim bunda mesken kûralim Hak Teâlâ ne kilûr biz görelimÇün Hicâz illerinin oldur huyi Her yirinde ekseri olmâz suyiBir kuyû çün kâzdı İbrâhîm hemân Kâynayûb içinde su dâşdı hemânÇünki ol çikdi suyi hem gördiler Gitmediler ânda mesken kürdilerBuğdâyi hem târiî ekdi tûhûm İbtidâsı olmiş iken tâşli kûmHak Teâlâ bî-hisâb virdi ânâ Hep görenler mât olûb kâldı tânâYâbdı bir hâne ol ihvân içûn Fîsebilillâh gelen mihmân içûnBir gice mihmânsız ol olmâz idi Var mi yok mi kalbine âlmâz idiGâh olur kâlûr idi üç dört gün âc Belki dir bize gelür şimdi bir âcGâh olurdi bekçi kordi her yola İster idi hânesi birden dolaHîç riyâ itmezdi ol hasbî idi Hem yidürdigi ânın kesbî idi

(73)Hep gelenler gördiler ol enbiyâ Hem kerâmet issi hem ol eshiyâDidiler kim biz seni mursel bilek Yurdimizi terk idûb bunda gelekDidi bu dem siz bana konşi olun Hem benim ile Hüdâ’ya yol bulunÇün ânın murselliğini bildiler Îşidûb ırak yakından geldilerEkser yine virür idi ol taʿâm Bir büyücek karye oldi ol makâmMallari koyunlari hem oldi çok İbtidâsı âc olanlar oldi tokGördiler kim her gelen ânı sorâr A’lâ ednâ üstüne sâye kurârÂkibet kalplerine girdi nifâk Söz bir îdûb eylediler ittifâkDidiler kim i’tibâr biz itmiyek Koyun mallarına su virmiyekHâlimize gerçi birkaç gün bakâr Böyle oldiği mahal tûrmaz çıkârBaʿzımız hânesine gitmeyelim Baʿzımız da sözini tûtmayelimBir gün ol mâlini göndürdi sûya Döndürûb tîz koymâdiler kûyûyaĞayri yirde yok idi sû hep yabân Vârdi İbrâhîm’e vasf itdi çobânMâcerâyı ol çobân hep söyledi Turmadi ol yirden hicret eylediDidi bu il kimseye olmâz vatân Vardi bir ıssız yire kürdi mekânPes gidince ol diyardan mâh-i rû Ol kuyûda kurûyûb kâlmâdı sûGördiler kim mâllari bunâldiler Geldiler İbrâhîm’e yalvârdilerÂğlayûben didiler kim gidelim Bundan öte emrin üzre gidelimHicretimden didi dönûb gitmezem Bir dahi avdet girûye itmezem

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

58

(74)Sen gelince karyemiz maʿmûr idi Şimdi sû hîç kâlmadı hep kûrûdiSûya muhtâc olmişûz geldik size Gelmez isen bir duʿâ eyle bizeDidi virem ben size iki keçi Ol kûyûnin sû ile dolsun içiOl keçiler ile ânlar geldiler Hak nebî olduğini hem bildilerHakkı bilmez kimseler geldi dîne Kâynayûb sû kûyûdan çıkdı yineKaldı İbrâhîm Kaset’de ey peder İmdi Nemrût’dan sen işit bir haberUcbile bindi tekebbür âtine Bir ferişte geldi ânın kâtineDidi Nemrûd’a seni Hak kıldı şâh Yirde gökde birdür hem ol pâdişâhBunca niʿmet devleti virdi sanâ Sen gerekdür kulluk idesin ânâHakkı bir bil ister isen toğri yol Hem dahi var İbrâhîm’e ümmet olSenden ön bu meydâne kim depdi ât Hâkile yeksân olûb oldi mematÇok nasihât Nemrûd’a ol eyledi Döndi Nemrûd gör bu kez ne söylediYiryüzinde bende vârdır çok çerî Tanrınız kande bûliser askerîLeşkerimi cem‘ idûb sâflar tutam Ger kaçarsam şâhlığımı ben âtamKangımız ğâlib gelürse görelim Hem bu işin âslına biz irelimYüz bin asker cem‘ idûb Nemrûd la’în Hây-i hûydan na’ralar toldi zemînGöndûrûb îvez çerisin ol HudâYir ile gök arâsi toldi sadâBî-hisâb geldi sinek tutdi dûzi Sâyesinden çün tutuldi gün yüziYüzlerine gözlerine kondiler Cânlarından vâz geçûb ûsândiler

(75)Kimse bir göz âçamaz toldi miçek Âtlarının üstüne kondi sinekBin sinek hem bir âtı sencâr idi Âcısından on adim sıçrar idiGördi Nemrûd târümâr oldi çeri Leşkerinde kâlmadı kimse diriÂt başını döndürüb kaçdi girü Âldi cânin geldi girdi îçerüKendinin Nemrûdligini ânladi Korkusinden her kapûyi bağladiYaʿni bir îvez içeru girmeye Göz görer ger kendini ısirmeyeKâldi tenhâ şâhliğinden el yûdi Korkusinden kâpuya bekçi kodiBir topal (?) îvez girû kâlmiş idi Tâkati yok engine dâlmiş idiGeldi gördi çün helâk olmiş çeri Nâliş idûb oldi câninden beriDidi eyvah yolda çok çekdim ezâ Ben gelince intihâ bulmiş ğazâDidi Yâ Râb maksûdimi bulmadım Bu ğazâya ben münâsib olmadimBen sinek içine gidûb vârâmam Taʿn iderler yanlarında dûrâmamSerzeniş eyler bana her bir ehed Fazl-ı lütfundan bana eyle meded

Kısas-ı Enbiya

59

Sen bana bir ğazilik eyle nasîb Bin bir ismin hürmetiçün Yâ MûcîbOl ivez çün kendini bildi zelil Pes hitâb itdi âna Hayyü’l-CelîlBen sana bir hâl virem kim âğlama Hasret ôd ile yüreğin dağlamaİmdi tur var Nemrûd’un sen yânına Beynine girûb ezâ kıl cânınaÇün bu fethi işidince ol sinek Nemrûd’un ol katline çekdi emekRuhsatı Hak çünki virdi düşküne Uçdi geldi Nemrûd’in ol köşkine

(76)Hep kapûlar bağlı idi ol zamân Bir delük yok içerü gire hemânOl kapûda bekleyûb turdi birez Çıkdi bir hâdim ânı gördi ivezHâdim âni görmeyûb söz itmedi Kesdi savtın ol dahi dîz itmediGelmiş idi Nemrûd’un ol âşine Sıçrayûb tîz kondi ânın bâşineKoydi hâdim Nemrûd onine taʿâm Ol ivez neğme ile urdi makâmÇünki ânın savtın işitdi yakîn Kâblari birbirine çâldi la’înGeldi fi’l-hâl kondi ânin dîzîne Çâldi destin uçdi kondi yüzineDestini çâlâr iken uçdi hemân Girdi burnundan içerû ol zamânGelmez iken Nemrûd’un ol âynine Geçdi burnundan yukâri beynineRûz-i şeb ol tırmalardı beynini Tâşlar ile döğdürürdi boynuniDerdine ol bulmadı hirgîz iʿlâc Gözine görünmez idi taht-i tâcOl kadar taşlari urdi bâşine Yârilûb kânı inerdi kâşineHer kaçan kim bâşını urur idi Ol sinek hem meks olûb turur idiOl uranlar yorilûb boşlar idi Ol yine tırmalayûb bâşlâr idiDidi Nemrûd işbu derdim oldi güc Siz vârin tîz yâpdurun iki çekûcYâpdurub iki çeküc getürdiler İki hâdim diz çökûb oturdilerTâş döger gibi ânı döğerdiler Gâh dil uzâdûb âna sögerdilerGayri âlet ile ânı ursalar Pâre pâre bâşini hep kırsalarTırmalayûb ol ivez durmâz idi Bir dakika uykuya vârmâz idi

(77)Meks iderdi leyki ursalar çeküc Sanki Nemrûd’un bâşi olmişdi tûcNevbetile her gelen ûrûr idi Yorulûb hep elleri turûr idiKim ki dirdi bâşıma pekçe ûra Sağ olursam hizmetimde ol tûraOl çekücden ğayri dermân bulmâdi Hep töküldi tüy derisi kâlmadiEvveli güngörmez idi incine Çâğiri çâğiri girdi siccîneGitdi Nemrûd ol dahi âsdi elek Bir za’îf îvez ânı kıldı helek

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

60

Savti zenbûr ânlayana oldi sâz Ânlamayan kûla âzdur tabl-i bâzÂnlayan kul kıssadan hisse kapar Mâsivâyı terk idûb Hakk’a taparAkli idrak itmeyen oldi seme Biz dönek Dost-i Hüdâ İbrâhim’eSâre’den oğli kızi olmâz idi Ğayri avrat üstüne almâz idiDidi İbrâhîm’e Sâre bak banâ Emr-i Hakdur Hâcer’i virem sanâBelki Mevlâ bize bir oğul vire Pîr olursak hizmetimizi göreBir kişinin oğli kızi olmaya Dehr içinde maksudini âlmayaDidi İbrâhîm ânâ kim ey helâl Sonra şâyed kalbine düşe melâlÂlmayince cebr idebilir misin Ger âlûrsam sabr idebilür misinŞimdi hoş gelür bizim aynımıza Bir birûdiyyet düşer beynimizeNefsimiz hem bize dâim yâğidûr Virûb iğvâ dirliğimiz tâğidûrDidi Sâre ben ulardan bizmişem Hem dahi kendimi erden üzmişemHâcer’i evlâd gibi ben gözedem Karşumizde zînet ile bîzedem

(78)Ben ânı göz görerek virmem ile Ger virürsem düşürem dilden dileBen izin virdim ânı sen turma âl Hem benim kaddim eğilûb oldi dâlÇün bu söze kıldı ânlar iftitâh Turdi ol dem Hâcer’i kıldi nikâhGördi Sâre bir çekilmez âğridûr Er olân hâtun kişinin bâğridûrOldi nâdim ammâ ol sizdûrmedi Sabr idûb İbrâhîm’i bezdûrmediOl peyğamber Hâcer’e deseydi söz Sâre’nin yüreğine düşerdi közHep karanlik oldi dünya gözine Uğrûn uğrun yaş tökerdi yüzineÇeşm-i yâşı çağlayûb döndi sile Vakt irişdi oldi Hâcer hâmileToğdi oğli âdin İsmâîl kodi Sâre’nin çün iki kât yandi ôdiÇün iki aylık olunca âni bîl Döndi Sâre Hâcer’e uzâtdi dîlDidi yâ sen evde tûr yâ ben turam Yohsa her gün bunda bir ğavğa kuramÇünki Hâcer dinleyince bu sözi Dinmedi ol yâşile toldi göziKem gözile Sâre’ye bâkmâz idi Karşulâyûb yûzine çıkmâz idiSöyler iken Sâre bu sözi hemân Girdi İbrâhîm kapûdan ol zamânDidi ol dem sen buna tîz âl götür Vâr ilet ğayri yire gözden îtürVar mı bir derd dünyada bundan biter Bu kadar sabr eyleyûb çekdim yiterDidi kande îletem yoldâşı yok Hem ânası atâsı kardâşı yokDidi olmâz sen bunun kaydına bâk Sen dahi vâr bir zamân bağrını yâkÂldı Hâcer ile hem İsmâîl’i Çöl içine uğrâyûb tutdi yoli

Kısas-ı Enbiya

61

(79)Sâre’yi taʿn itme ey kâşi hilâl Hikmet issidür Hudâyi- ZülcelâlGerçi çekmeseydi Sâre ol ğemi Kum içinde kim göreydi zemzemiBu ecilden Hâcer’e meyl itmedi Kulin akli hikmete keyl itmediÂldi çün kucâğine İsmâîl’i Hak Teâlâ indûrûb Cebrâil’iDidi İbrâhîm’e ey Dost-i Hüdâ Sen ilinden ne içûn düşdün cidâVasf-i hâlin Cibrîl’e ol söyledi Sâre’den hem çok teşekkî eylediDidi Cibrîl sil yâşini ağlama Emr-i Hakdûr Sâre’ye dîl bağlamaDidi yol bilmem ğaribem nideyim Ben bu hâllû kancerûye gideyimDidi Cibrîl beyt-i maʿmûre götür Dön yirinde istirâhat sen oturÂldi İsmâîl’i gitdi mâh-i rû Yânlarine koydi hem bir kirbe sûDidi siz bu kumli yirde eğlenin Ben döneyim bunda râhat dinleninDöndi İbrâhîm girüye çün hemân Tutdi Hâcer pes elinden ol zamânSen bizi bu çölde koyûb gidesin Şânine lâik mi böyle idesinBen bu sıbyân ile kumda nideyim Bâşim âlûb kangi ile gideyimKimse yok kanden bulâyim hâceti Böyle midûr her nebinîn âdetiHizmetimde itmedim kemlik sanâ Bâri vasf it cünhemi bildûr banâDidi İbrâhim ânı ben kılmadım Kendi fikrimle bu ile gelmedimHak Teâlâ böyle fermân eyledi Derdimize derdi dermân eylediDidi çünki Hak buyurdi durma sen Bundan öte hâlimizi sorma sen

(80)Halk iden hallâkımız bekler bizi Âğlayûben arzu kılmam ben siziTanri sizi bun gününde kurtere Bir salâvet virelim peygambereKâldi Hâcer kumli yirde ey ebî Elvida‘ çün eyleyûb döndi nebîKirbesinde su tükendi kalmadi Kande gitdi ise bâkdi bulmadiHavf iderdi oğlûni kuşlar yiye Gâh Safâ’ya çikdi gâhi Merve’yeGâh gezûb gâh oğluni gözler idi Gözlerinden yâşini süzer idiİstedi ol Hâlık’a yalvârmaka Başladi hem İsmâîl ağlamakaÇünki Hâcer istedi Hakdan emi Virdi İsmâîl’e ol dem zemzemiHâlık’ın hikmetlerine kim ire Âğlayûb ayaklarin urdi yireGeldi Hâcer gördi Hak virmiş suyi Dört yânini bağlayûb itdi kûyiFahr-i âlem medh iderdi zemzemi Nûş iden âşiklerin gider ğemiOl buyurdi havf idûb bend itmese Dört yânini kûmile sed itmeseTurmayûb yiryüzine çıkâr idi Çağlayûb sular gibi âkar idi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

62

Mekke’nin kurbinde bir il vâr idi Kavm-i Cûrhem âdine dirler idiÇünkim ol su çikdiğini bildiler Cem‘ olûb zemzem kâtine geldilerDidiler kim bunda su ön yok idi Biz bu ile geldügümüz çok idiPes didiler suyi kim virdi size Didi Hâcer Hak virûb ânı bizeDidi Curhem kavmi biz bunda gelek Cümlemüze İsmâîl’i şâh bilekVirdi destur ânlara Hâcer hemân Mekke şehri şinnik oldi ol zamân

(81)Bu makamda tût kulâkın bu söze Gitdi Hâcer ömrini virdi sizeOl kabile didîler kim nidelim Bu ikide nice tedbîr idelimMekke şehrin terkini ider ise Âtasının yânına gider iseHicret idûb ger giderse mâh-i rû Belki zemzem kurûyûb kâlmaya sûKoymayûb ğayri ile eğlendürek Maslahatdûr biz ânı evlendürekBeylerinin bir kızı çün vâr idi Kaddi Tûbâ hüsni hûblerden idiSöz bir idûb re’yi tedbir itdiler Ol kızı İsmâîl’e hem virdilerÇün Kaset’de birgün İbrâhîm HalîlOl sehâvet issî hem Dost-i CelîlSâre’den destûr âlûb bir gün hemân Oğli İsmâîl’ine oldi revânGeldi Mekke şehrine çün girdi ol Oğlinin hem hânesinin sordi olOl kapûdan didi ey ev sâhibi Bunda midûr Mekke’nin ol nâibiEvde midûr İsmâîl ol söyledi Hâtuni ol imtihân çün eylediEvde olmâduğini bildi humâm Karnim açdûr dîdî vîrin bir ta‘âmDîdî hâtun hîç ta‘âm yokdur inân Hem bu kumli yirde hiç olur mi nânBizde yolci gibi çok âc olmişûz Zâdimiz yok nâne muhtâc olmişûzÇokca ol zen iltifât eylemedi Hem milâyim sözleri söylemediKaldi İbrâhîm kapûde yâsile Dîdî sen söyle erin İsmâîl’eBulsun ol tab‘ine göre nikini Ol değişsin bu evin ışıginiDöndi ândan ol yola oldi revân Gitdi ol şâh geldi İsmâîl hemân

(82)Dîdî şimdi geldi bir yolci bize Bir nasîhat eyledi ol dem sizeSen benim geldigimi söyle dîdî Bu işin eğri imiş öyle dîdîOl dîdî benim âtamdûr bilmedin Sen ânâ besbelli hizmet kılmadınTîz ânı terk eyleyûb virdi nikâh Ğayri bir kız âldi hem ehl-i salâh Geçdi ol yıl geldi ferdâsi sene Çün Kaset’den geldi İbrâhîm yineGeldi kâpûdan dîdî ev issisi Hâtûni İsmâîl’in âldi sesi

Kısas-ı Enbiya

63

Gördi hâtûn geldi bir âtlu turûr Dîdî ânâ in âtından gel buyûrDîdî zevcin evde yok inmem dîdî Ben girûye bir dahi dönem dîdîNûr-i yezdân yüzine konmiş idi Yalin âyak bir âta binmişidiDîdî bâri inmez isen nideyim Tûzini âyâklarin ğasl ideyimGördi hâtûn hizmetin urdi bâşa Ol mübârek âyakin bâsdi tâşaHoşnûd itdi ânda İbrâhîm pîri Şimdi hâlâ taşda bellüdür yîriHâciler çün ol tâşi eyler tavâf Hak Teâlâ ânlari eyler me‘âfDîdî etdin hizmetini sen tamâm Karnim âcdûr vârise getür ta‘âmHikmetile evde bulunmâdi nân Ol getürdi et ile hurmâ hemânDîdî çünki eyledin hizmet bize Hak Teâlâ çok vire hurmâ sizeOl zamân ol evde nân olsa idi Şâkir olûb bir du’â kılsa idiHak Teâlâ bî hisâb virür idi Gündüz ra‘î kendini korur idiÇün üzengüsin urunca atına İş bu sözi söyledi ol hatuna

(83)Bu sözümi sen benim gûş eylegil İsmâîl’e sen gelince söylegilHak Teâlâ virmesün ânâ ezâ Şimdi eşin bu eve olmiş sezâDöndi ândan depme urdi âtine Yir dürildi geldi Sâre kâtineBu yanâdan geldi İsmâîl eve Söyledi ol hâtuni îve îveDîdî ol benim atâmdûr geldi ol İtdigin ikramîni çün bildi olLâzim oldi ben senin kadrin bilem Mâ’ni‘im vâr idi bilmedim gelemHem bu kıssa bunda çün oldi tamâm Mustafâ’nın ruhine yüz bin selâm

Bu kıssa Lût aleyhisselâmın hikâyesini bildürür

Çünki Lût Şâm iline gelmîşidi Ol kavimden bir hâtun âlmîşidiZîra hâtuni îmâna gelmedi Lût peygamber oldiğini bilmediBir kulak ûr kavminin sen fi‘line Saldılar bir velvele Şâm ilineOl Sodom62 şehrinde bir bâğ vâr idi Kimse girmez dört yâni dîvâr idiÇünki ol bâğ güz gelûb virdi yimîş Her ağacın meyvesi oldi çemîşPes ûşâklar ol divâri deldiler Meyvelerden koynuni toldurdilerBöyle mu‘tâd eylediler bir zamân Sâhibînin bâşine kopdi tûfânBâğ içinde bir gice sinmîşidi Kalbine fi’l-i kabîh konmişidiYatsûdan son ol ûşâklar girdiler Sâhibini bâğ içinde gördilerBa‘zisi âtdi dîvârdan kendini Ol la‘înin kim bilürdi fendini

62- Lut Aleyhisselam’ın kavminin yaşadığı şehir olan Sodom Ürdün ve Filistin arasında yer almaktadır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

64

(84)Ba‘zisi de ol delükden çikdiler Her biri bir fennile çün kaçdilerHep gelenler kaçdiler bir bir tamâm Korkusundan kaçmâz oldi bir ğulâmGeldi bağbânci âni tutdi hemân Bu kabîh ef‘âli itdi ol zamânÂndan ön kimse âni bilmez idi Oğlâna kimse karîb olmâz idiNefsi kelbi hem bu işden âldi dâd Gördi âni hâtuninden oldi yâdDîdî ben bir oğlâna oldum yakîn Gerçi inanmâzsanız gîdîn bâkînÇünki ândan işbu sözi tuydiler Îşidenler ol bu söze uydîlerKimi ğasben ol yola gider îdi Ba’zisi mâl virûben îder idiBa’zisine içürürlerdi şarâb Mest-i lâ ya‘kîl olûb hâli harâbÂldâyûb girerlerdi pûsiye Bâ‘zisin kâtârlar idi uykiyeİtmeyenler işbu fi‘li bildiler Geldiler Lût’a teşekkî kildilerDöndi Lût gitdi o kavmin îçine Söyledi söz uğrâdise kâçineDîdî kavmim siz bu işi itmeyin Hem bu eğri yûle sizler gitmeyin

“Ve Lûtan iz kâle li kavmihî innekum le te’tûnel fâhışete mâ sebekakum bihâ min eha-din minel âlemin”63

Bu kabîh iş tanrinin emri değil Sizden evvel kimseye köpri değilSizden öndin kimse buni itmedi Avrati koyûb ğulâma gitmediSöyledükce Lût bu sözi âzdiler Çok kabîh ef‘âli ânlar düzdiler

(85)Gizlü iken sonra oldi âşikâr Hiç birinde kâlmadi nâmus-i ârCemʿ olurdi bir yire üçi bişi Halk içinde eyler idi bu işiDîdî Lût kim ey kavm siz vâz gelin Tevbe idûb Tanrinizi bir bilin Yohsa Hak’dan size iner bir azâb Ben size nush eyleyim ondan cevâbBu fesâddan hışm ider Tanrı size Siz gelin bey‘at idin bu dem bizeNûh peyğamber Hâlık’a kıldı emân Bâşlerine âkıbet kopdi tûfânHem Halîl Nemrûd içün kıldı dîlek Bir za’îf îvez ânı kildi helekDîdîler kim bakmâzuz bizler size Sen azâbîn Tanri’nin göstür bize

“E innekum le te’tûner ricâle ve taktaûnes sebîle ve te’tûne fî nâdîkumul munker fe mâ kâne cevâbe kavmihî illâ en kâlû’tinâ bi azâbillâhi in kunte mines sâdikîn”64

Lût sözine i’tibâr itmediler Ta’rif itdigi yole gitmediler

63- Ankebut 29/28:  Lût’u da peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun yapmadığı bir hayâsızlığı işliyorsunuz.”64- Ankebut 29/29: “Siz hâlâ erkeklere yanaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?” Kavminin cevabı, “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi Allah’ın azabını getir bize” demeden ibaret oldu.

Kısas-ı Enbiya

65

Dîdîler kim sen bu sözi söyleme İşbu yolden sen bizi men’ eylemeBir dahi sen söyler isen bu sözi Üstüne cenk itdürürsin sen biziBu şehirden biz seni defʿ iderüz Toğri eğri biz bu yûle giderüz

“Kâlû le in lem tentehi yâ Lût’u le tekûnenne minel muhracîn”65

Zîrâ Lût’in mâl tavâri çok idi Kimseye el âçmaz idi tok idi Hak yoline bir oda yâpmiş idi Bu cihâni ârdine âtmiş idiÇok nush kavmine kıldi ol humâm Gelse ânın hânesine bir ğulâm

(86)Cebrî alûrler idi mihmânini Mihmân içün ol virürdi câniniHânesinden hem götürürler idi İrzine noksân getürürler idiOl kavim aslâ nasîhât almâdi Hem Lût’un sabr-i karari kâlmadiEl götürûb Hâlık’a kıldi duʿâ Kavmine Lût eyledi ol bedduʿâSen bilürsin ey Ğanî Settâr dîdî Bu zâlimlerden beni kurtâr dîdî

“Kalellahu teâla fi’l kelam fe harace minhâ hâifen yeterakkabu kâle rabbi neccinî minel kavmiz zâlimîn”66

Ben didügüm yola bunlar gitmedi Söyledükce hic nush kâr etmediHak duʿâsın eyledi Lût’un kabul Bu kadar mihnetlere kıldı hamûlMüstecâb itdi du‘âsın ol Hüdâ Cibrîl’e Mikâîl’e kıldi nidâSiz gidin İbrâhîm’i tebşir idin Kavm-i Lût’un yirlerin zilzâl idin

“Ve lekad câet rusulunâ ibrâhîme bil buşrâ kâlû selâmâ kâle selâmun”67

Ol melekler işbu hâli bildiler Toğri İbrâhîm katine geldilerHânesinden çün içerü girdiler Üç kişi geldi müsâfir gördilerYüzlerine bakdi İbrâhîm Halîl Hûb yaratmış kudret issi ol CelîlGeldi Sâre’ye dîdî kim ey helâl Üç müsâfir geldiler kâşi hilâlBen bu işin asline hîç irmedim Yiryüzünde böyle mihmân görmedimÇün bular geldi bize şimdi nidek Bir buzâğu bunlara biryân idek

(87)“Kalellahu teâla fi’l kelam fe mâ lebise en câe bi iclin hanîz”68

Tîz turûb buzâğuyi zebh eyled iSâre ol dem âni biryân eyledi

65- Şuara 26/167: Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”66- Kasas 28/21: Mûsâ, korku içinde etrafı gözetleyerek şehirden çıktı ve “Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar” dedi.67- Hud 11/69:  Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi. ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.68- Hud 11/ 69: Kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

66

Âldi bir sufra getürdi ol zamân Çün otûrûb buyurun itdi hemânDîdî Cibrîl kimseye kadr etmezüz Biz behâsın virmemiş ekl itmezüzNân senindür iste virelim behâ Virûb evvel sonra el sunâk ânâDîdî evvel nâne bismillah dimek Âhirinde Hâlik’a hamd eylemekÇün yimezler bâkdi ol dem ol velî Sufreye Cebrâîl’in değmez eli

“Fe lemmâ raâ eydiyehum lâ tesilu ileyhi nekirehum ve evcese minhum hîfeten kâlû lâ tehaf innâ ursilnâ ilâ kavmi Lût”69

Bu ecilden kalbine haşyet gelûb Sun’-i Sâni’den ânâ dehşet gelûbOl zamânın âdeti böyle idi Bir kişinin düşmânı olsa idiDost gibi ol etmegîn yemez idi El uzâdûb sufreye sunmâz idiÇün üşendiğini Sâre bildi ol Âyak üzre İbrâhîm’e güldi ol

“Vemraetuhu kâimetun fe dahıket”70

Şu cihetden güldigini ânlağil Bir kulâk vir Hâlik’a bîl bağlağilYaʿni çok İbrâhîm’in kullukcisi Üç kişiden nite ole korkusiEhl-i bâtin buna maʿnâ virdiler Çün tasavvuf kenzi içre girdilerEnbiyâler kimseden havf eylemez Hâlini bir ferde izhâr eylemez

(88)Bâ husûs Nemrûd âni âtdi ôde İttikâsin bâğladi ol maʿbûdeHakdan özge kimseye ol bakmadi Pûtleri kirdi ufâtdi korkmadiHem mukarreb üç melek geldi ânâ Gördi İbrâhîm Halîl kâldi tanâHavf degildür âldi âni bir hicâb Sanki hurşîd yüzini bâsdi sehâbGördi Cibrîl yâ Halîl korkma dîdî Sen bize kem göz ile bâkma dîdîEmr-i Hak’dur Lût îlîne giderûz Yirleri kavmine zilzâl iderûz

Kalellahu teâla fi’l kelam fe lemmâ raâ eydiyehum lâ tesilu ileyhi nekirehum ve evcese minhum hîfeten, kâlû lâ tehaf innâ ursilnâ ilâ kavmi Lût71

Kıldi Cebrâîl teselli refʿ içün Hâtirinden teşvişini def‘ içünSen beşer gözi ile bâkma bize Hak teâlâ çok selâm kıldi sizeSâre’den Hak size oğul virecek Kadr-i âli mertebeye irecekOl toğunce hem âdi İshâk ola Bin bir âdlû Subhâne uşşâk ola

Fe beşşernâhâ bi İshâka ve min verâi İshâka Ya’kûb72

69- Hud 11/70: Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”70- Hud 11/71: İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü.71- Hud 11/70: : Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”72- Hud 11/71: . Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u.

Kısas-ı Enbiya

67

Azmimiz bu biz seni tebşîr îdek Emr-i Hak’dur biz geçûb Lûd’e gidekSâre çün kulâk virince bu söze Dîdî heyhat bu ne vâveylâ bizeDehr içinde olmadi bahtim benim Gitdi gençlik kâlmadi vaktim benimBî-mecâl oldum erim pîrdûr benim Bundan öte meskenim yirdür benimHem dahi avret hâlinden kâlmişem Kendimi mihnetlere çok sâlmişem

(89)Dîdî Cibrîl şüphe siz ider misiz Tanri emrin siz acebler misizHâlik’in rahmetleri olsun size Emr-i Hakdûr böyle buyruldi bize

Kâlû e ta’cebîne min emrillâhi rahmetullâhi ve berakâtuhu aleykum ehlel beyt innehu hamîdun mecîd73

Dîdî İbrâhîm ânâ kim ey melek Lût’in ehlini ider misiz helekDîdî Lût ehli ile bulur necât İllâ ânin avreti olur memat

Kâle inne fîhâ Lûtâ kâlû nahnu a’lemu bi men fîhâ le nunecciyennehu ve ehlehû il-lâmraetehu kânet minel gâbirîn74

Rû-be-rû biz işbu sözi söyledik Bir oğul hem size tebşîr eyledikRahmetinden katʿ ümîdsiz olmâyin Şükr idûben kânitînden olmâyin

Kâlû beşşernâke bil hakkı fe lâ tekun minel kânıtîn75

LÛT ALEYHİSSELÂM HİKÂYESİTâze oğlân suretine girdiler Lût Nebî’nin şehrine çün irdilerŞehr içine girdiler mihmân gibi Her biri bir Yûsuf-i Ken’ân gibiNâgihân bir kıza rast geldiler Lût Nebî oldiğini bildilerGördi ol kız nûrlari benzer âya Kâblerile hem gider idi sûyaYüzleri şems idi kâşlari hilâl Gördi Cibrîl ol itdi su’âlHâne-i Lût kandedûr biz bulâlim Bir gice biz ânâ mihmân olâlimDîdî ben ânin kiziyem siz bilin Hem benim ârdim sonra yûrûb gelin

(90)Çünki ânlar bir sokağa girdiler Ol kavimler çün bulâri gördilerDîdîler kim böyle mahbûb görmedik Hüsn içinde böyle bir hûb görmedik73- Hud 11/73: Melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.” dediler.74- Ankebut 29/32:  İbrahim, “Ama orada Lût var” dedi. Onlar, “Orada kimin bulunduğunu biz daha iyi biliriz. Biz, onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Ancak karısı başka. O, geri kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”75- Hicr 15/55:  “Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

68

Bunlarin biz ardi sonra gidelim Cebr-i ğasbâ şöyle böyle idelimVârdi ol kız çün Lût’a virdi haber Üç müsâfir geldi bize muʿteberÇikdi ol dem ânlari gördi hemân Dîdî şimdi hâlimiz oldi yamânSordi Lût kim kanden oldi bu geliş Kimse ile vâr midûr bunda bir îşDîdîler kim bunda biz geldik ğarîb Ne anâmuz ne atâmuz Hûd HabîbBu gice sen eylegil mihmân bizi Hak nebisin ârzu kildûk biz siziDîdî hem Lût düşvâr işe uğrâdûk Biz bu ahşâm bâğrimizi toğrâdûkLeyki kısmet vârimiş eşimize Şimdi bir ğavğa kopar bâşimizeÂldi ev içine girdi bunlari Görmesünler kavminin âzğunlariBir bucakda ânlari çün sâkladi Döndi ol dem ev kapûsin bâğladiOl melekler ev içinde turdiler Geldi kavmi ol kapûyi sârdilerBakdiler hânesini bulmâdiler Bir yanâden bir haber almâdilerÇıkdi Lût’in avreti virdi haber Göz idûb kâfirlere bâşin egerDîdîler kim vîr bize mihmânini Şerrimizden sâtûn âlğil câniniVîr bize sen ânlari çekme telâş Vîrmez isen bâşine kopar savâşHavlisinden girdiler çün îçerü Geldi ol Lût kavmini ide girüSâlğu ile ol kapûyi kirdiler Bir uğurdan çün içerü girdiler

(91)Dîdî Lût kim Tanrı’dan bir havf idin Siz bu işden vâz gelûb dönûb gidinÂnlari lâik degil incîdesiz Hem ğarîbdûr itmeyin rencide sizBir çekilmez maslahat dûşdûm ğame Keşke bunlar gelmeseydi hânemeÇünki siz tutmazsınız benim sözim Hem bilürsiz evde vardûr dört kizimEllerin tûtûb idem teslîm size Ol ğarîbler bilmeyûb gelmiş bizeSöyleyûb kavmine çok sözler dîdî Hakkinizde yey dürür kizler dîdîŞehvetile er olâne bakmayin Doğri yoldan eğriye siz çikmayinÂnladin mi sen bu bahsi ey puser Enbiyâlar mihnete olur siperSen dahi sabr ît cefaya ey ebî Kizlerine kâil oldi ol nebîÇekdi çok kavmi içinde imtinân Hak Teâlâ kildi âni imtihânYohsa Cibrîl hîç emân virmez idi Lût dahi bir zahmeti görmez idiDîdîler biz neylerüz kız âheri Bu idi hem sözlerinin âhiri

Kâlû lekad alimte mâ lenâ fî benâtike min hakkın ve inneke le ta’lemu mâ nurîd76

Ol latîf oğlanlari biz koymazuz Sen peygamber oldiğini sâymâzuzSen bilürsin meylimiz çokdur bizim Kizlarinde hakkimiz yokdur bizim76- Hud 11/79:  Onlar, “İyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun” dediler.

Kısas-ı Enbiya

69

Geldiler çün îç kapûyi kirdiler Bir uğurdan ev îçîne girdilerGördi Lût kavmi eve ʿazm eyled iAğlayarak hem bu sözi söylediSöyledigi sözi Hak bildi ‘ayân Şâh-i kevneyne âni kildi beyân

(92)Kâle lev enne lî bikum kuvveten ev âvî ilâ ruknin şedîd77

Yaʿni ger arkam benim olâ idi Kim elimden mihmânim âlâ idiYâhût bir yardımci gelseydi bize Bunlari virmez idim şimdi sizeKoymadiniz hizmetim idem edâ Görelim neyler size Bâr-i HüdâBakdiler çün Cebrâîl’in yüzine El âtince çün üfürdi yûzineHer kim el âtdi ise kör oldiler Ev içinde turmayûb dûr oldilerDîdî Cibrîl Lût’a sen havf eyleme Bir dahi kavmin ile söz eylemeBiz senin Rabbin ilinden gelmişûz Hem beşer şeklinde mihmân olmişûz

Kalellahu teâla fi’l kelam kâlû lâ tehaf ve lâ tahzen innâ muneccûke ve ehleke illâmra-eteke kânet minel gâbirîn78

Hak katinde kadriniz oldi yüce Yirleri zilzâl ideriz bu giceEhlin ile bu gice sen hicret ît Vakt irişdi turmayûb tîz surʿat îtDîdî Lût kim çünki böyledur bu hâl Hûd bilürsiz kâlmadi bende mecâlBu kapûda bunlarin bu cengine Bu îşi nîte salâsız engineYirleri zilzâl idûben bâtûrun Hânemuzde istirâhat oturunDîdî Cibrîl böyle buyruldi bize Hem nasîhat eyledik ondan sizeSen şehirden çikmamiş gitmezden ön Fecr-i sâdik çün tuluʿ itmezden önBiz bu şehrin şemʿasin söndürürüz Âltini hem üstüne döndürürüz

(93)Kâlû ya lûtu innâ rusulu rabbike len yasilû ileyke fe esri bi ehlike bi kıt’ın minel leyli ve lâ yeltefit minkum ehadun illâmraeteke innehu musîbuhâ mâ esâbehum inne mev’ıde-humus subhu e leyses subhu bi karîb79

Âldi Lût çün kavmini göçdi hemân Şehr içine bakdi Cibrîl bî-gümânBakdi ol hâl ânda yetmiş bin kişi İrce kalkmiş Hakk’a yalvarmak işiBaʿzi kulin kalbine girmiş huşû‘ Ba’zi secde ba’zisi eyler rükû’

77- Hud 11/80: (Lût da:) “Keşke size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı, ya da sağlam bir desteğe dayanabilseydim” dedi.78- Ankebut 29/33:   Elçilerimiz Lût’a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden tasalandı, onlar hakkında çaresizlik içine düştü. Elçiler ona, “Korkma, üzülme. Biz, seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın başka. O, geride kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”79- Hud 11/81: Konukları şöyle dedi: “Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamayacaklar. Geceleyin bir vakitte aileni al götür. İçinizden kimse ardına bakmasın. Ancak karın müstesna. (Onu bırak.) Çünkü onların (kavminin) başına gelecek olan azap, onun başına da gelecektir. Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

70

Hak yolinden on bini âzmişidi Kendi sinnîn kendiler kâzmişidiDîdî İsrâfil’e şimdi nidelim Biz bu yolin kangisine gidelimBunda geldik biz bu halki bâtûrâk Hem Hüdâ’nin dostlarini kûrtârâkBurda Hakk’in nice hâs kullari vâr Kîn cihâni eylemiş bâşine dârYirleri zilzâl idûb indürseniz Âltini hem üstine döndürsenizZühd-i takvâ sâhibi olûr helek Hak Teâlâ çün buyurdi ey melekSiz bâtûrûn ânlara virmen emân Bu husûs fark itmeyen yahşi yemânZîrâ ânlar bildiler kim bu fesâd Zühd-i takvâ ehlini eyler kesâdBa‘zi gördi bakmâyûben yumdi göz Ba‘zi gördi itmedi bir nükte sözİtmeyenler âni iğmâz itdiler Kendiler üzerlerinden âtdilerBir iken iki iken bâkmâdiler Boynuna zencîr kemend tâkmâdilerGer olar sanâ eyleseydi ittihâd Lût’e yerdim kılsalar fi’l-ictihâd

(94)Beldeden azğunlari sürerdiler Boynuna zencîr kemend tâkârdilerBelde ehli bu işe oldi râzi Zilzâl eyle kalmasun vezri kâdiGice idi nâs olân yatmiş idi Kimi yatûb ekseri kalkmiş idiEkseri kalkmiş idi zâhid idi Sâbu sibyân cümlesi yâtmiş idiZilzâlin ahvâli oldi mu‘teber Biz âlak azğûn kâfirlerden haberLût Nebî’ye rencide kılmişdiler Sâlku ile kâpûyi kırmişdilerÇün horoslar ötmeye başladiler Ol kâpûnin eşiğinden geçdilerOl kavîmin bôzûğidi hâlleri Kimse bilmez ne kadar adedleriGûş ît imdi ol kavim nitdi hemân İçerüye girdi ânlar ol zamânOl kâfirler içerüye girdiler Üç müsâfir ev içinde gördilerÂnlar oldi üç müsâfire karîb Yüzlerine Cibrîl okurdi ‘acibGeldi ânlar üç müsâfir yânine Cebrâil nakl itdi ‘aski(aksi) hâlineŞit imdi kudret-i yezdâne bâk Yüzlerine vurdi kanâd yüzi âkHey’et-i ulâsine nakl oldiler Gördi melekleri ânlar kurdilerYaʿni beşer suretinden çikdiler Bes yişil tonli melâke oldilerKüfrile olmişdi ânlar pek înâd Cebrâil yüzlerine vurdi kanâd

(95)Vîr simâğin ânlerin hâline bâk Çün kör oldi gözleri hep oldi âkGözleri kör oldi ânler şaşdiler Pes vâveyla idûben bâğrişdilerĞâyetile çok acîb bâğrişdiler Kâpûde olân işîdûb kâçdiler

Kısas-ı Enbiya

71

Dûcer îşe bilmediler düşdiler Ev içinde bir zamân dolaşdilerVirdi ânlar su-i hâle zinneti Birbirine itdiler çok minnetiDöndi ândan ev içinden gitdiler Bize sihr idici bulmiş dîdîlerDîdîler ki Lût bize sihr eyledi Sihr ile gözlerimizi bağladiGitdiler bir yere dîrnek oldiler Lût Nebî’ye buğz adâvet kildilerSâğ olanlar dîdîler kim vâralim Sihr idicileri bizler görelimBirbirile girdiler vâfir söze Yârin akşam biz gelürûz yüz yüzeKalpleri kâsir idi bilmediler Cebrâîl’i sihr idici zandilerÂnlar ol hâlile kaldiler meğer Biz alâk Cebrâîl Emîn’den haberDîdî Cibrîl Lût Nebî’ye bil beni Böyle fermân eyledi Rabbü’l-ĞanîBu gice sen turma burdan hicret ît Âlûb ehlin başka bir belede gîtEhl-ü iyâlden bir ehed kâlmasûn Zilzâl ihlâkden biri zây olmasınİllâ hâtûn kişini âlma birâk İhlâk olûb eyleye ol âh u vâk

(96)İşbu âyât sâili iskât îderLût Nebî’nin hicretin isbât îderFe esri bi ehlike bi kıt’ın minel leyli vettebı’ edbârahum ve lâ yeltefit minkum ehadun vamdû haysu tu’merûn80

Takrîbu arz ehlin ihlâk itmesûn Belde ehlîle bir ehed kalmasûnİllâ avretini sen âlma emân Kavmile ihlâk ola ide emânKavme irişen azâbi ol göre Ânlarile hem cehenneme gireDîdî Lût Cebrâîl’e ki yâ melek Ne vakît bu belde olacak helekDîdî Cibrîl ânlarin âdi kalkar Bu sabahdan cümlesi yere batârBu sabahdan va’deleri dolacak Yiryüzinden nâmlari hem kalkacakLût peyğamber defʿa su’âl eyledi Acele mi zilzâl olacak dîdîÇün melekler dîdîler dost-i hüdâ Ehlini âl eyle beldeden cüdâDîdîler ki bizden olgil sen ğarîb Îtme taʿcîl çün sabah oldi karîbNe ecilden def’a sordun bu işi Bes sabah yâkin degil mi yâ kişiİşbu âyât münkiri iknâ îder Çün sabahdan takrîbin isbât îder

İnne mev’ıdehumus subhu e leyses subhu bi karîb81

Aldi ehl-i ayâlini Lût hemân Elvida‘ idûb yole oldi revânÇikdi yole gördi sabah vîrdi bâş Dîdî şmdi belde kaynar tâğ tâş

80- Hicr 15/65:  “Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin.”81- Hud 11/81: Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

72

(97)Ol şeherden Lût Nebî oldi cüdâ Hak Teâlâ Cibrîl’e itdi nidâHak Teâlâ emr ü fermân eyledi Dinle imdi Cebrâîl kûl neylediEmr-i Hakk’i Cebrâîl gûş eyledi Âçdi kanadlarini gör neylediVurdi bir kanâdini yere hemân Belde karye titrediler az zamânÇün sabahdi cümle nâs kalkmişidi Mü’min olân vüdûin âlmişidiBir gürültü geldi korkûb kaçdiler Sâbu sıbyân pirler hep ağlaşdilerBelde karyelere düşdi velvele Ba‘ziler kaçdi gide âher ileHak Teâlâ Cibrîl’e emr eyledi Yâ melek vur yere kanâdin dîdîSundi kanâdini yere Cebrâîl Âldi belde karyeyi havâya bîlKaldurûb ânlari havâya melek İtdiler du’â kabul olmâz dilekBelde karye hep havâya kalkdiler Çün melekler seslerini âldilerBes melekler cümle seyre turdiler Çün horoslarin sesini âldilerYerli yerin hep havâya kâlkdiler Gökyüzünde âz zamân ağlâşdilerKanâdini çevirûb Cibrîl hemân Oldi âlt üst belde karye ol zamânCebrâîl perîni çekdi ol zamân Âltini üstüne çevirdi hemânAkli olân dünyadan îder î‘bâ Oku hüccet-i delili Ağlar Bâbâ

(98)İşbu âyât-i okuyân fehm ider Âlti üste çikdikin isbât iderFe lemmâ câe emrunâ cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emtarnâ aleyhâ hicâraten min siccîlin mendûd82

İşte delil okuyûb cândan înân Bir rivâyet daha idelim beyânHak Teâlâ Cibrîl’e emr eyledi Belde karye perin üzre âl dîdîSundi kanâdini Cibrîl nâgihân Kaldurub perîni Cebrâîl hemânKaldûrûb ânlari havâya melek Bir kimesne tuymadi hic ferdü tekBelde karyeleri âldi perine Kavuşdûra ânlari hasretineHavâ üzre kalkdiler duymadiler Gökyüzünde azca sâkin oldilerBelde karye göke karîb oldiler Hep melekler seslerini âldilerHem horoslarin sesini âldiler Çün kilâblerin nibâhin âldilerKalkdiler havâya hıc duymadiler Bir gürülti bir sadâ âlmadilerKâb kâşuk hep yirli yirin kâldiler Tan yiri âğardi ânlar gördilerCebrâîl perîni çevirdi hemân Üstini âltine bırakdi hemân

82- Hud 11/82:  (Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.

Kısas-ı Enbiya

73

Lût’in avretiyle batdi sine Bâğiri bâğiri indi siccineAllah’a âsi olân bulmaz necât Belde karye cümlesi oldi mematOl kavim şer işe oldiler tâlib Olmadiler Hak yoline munkalib

(99)Allah’a akalli olmişdi ğarîb Zühdi takvâ ekserisidi karîbCümlesini zilzâl itdi Hak Çeleb Kavmu ekal eksere oldi sebebŞimdi hâle ol bilâd tahrik ider Çün basiret sâhib olân görerEy gedâ Ağlar Bâbâ sen âl me’âl Leyl ü nehâr ğâfil olma zikre dâlRûz-u şeb Allah’a eyle ilticâ Doğri gidûb bulasin fevz ü necâŞemsile kamere eylegil nazar Bak vücûden eyle Allah’dan hazarVirdigi ni’metlere şükr eylegil Her nefesde Allah âdin söylegilHer belâ zilzâlü arzdan saklaya Âhirete hem îmanla yollayaDinle imdi Hak Teâlâ neyledi Kudretinden âtâş inzâl eylediCân gönülden sun‘-i ilâhiye bâk Çün matar gibi âtâş yağdurdi HakÇünki nâsdan ba‘zisi kalmişdiler Âher belde kazâya gitmişdilerÇün âtâşdan tâşi yağdurdi Hüdâ Kavm-i Lût’i itdi dünyadan cüdâBî-hisâb yağdurdi ki Bâr-i Hüdâ Küllisi kahr oldi Lût’dan mâ ‘adâLût ile ehli bulûb ancak necât Lût’a bey’at cümlesi ehl-i salât İllâki avreti emân bulmadi Kâfiridi Lût Nebî’ye uymadi

(100)Ol âtâş yerleri ihrâk eyledi Başka belde karyelere uğradıAzm-u râh itmişdiler âher ile Kimi iskân kimisi tonûb geleÂnlarin oldiği ile yağdi tâş Cümlesini eyledi hep hurd-i hâşÂher ilden bir ehed kurtûrmedi Belde karye ehline hic değmediYüz kişiyle bir kişi tûrûr idi Ol âtâş bir kişiye vurur idiÂher ilden bir kişiye vurmedi Kavm-u Lût’dan bir ehed kurtûrmediTâş gibi dûzûm dûzûm târâr idi Kavm-u Lût’i şer gibi ârâr idiGök yüzinden nârli tâş gelüridi Nirde biri olsa tâş bûlûridiBerk-u hatib(hatif) gibi tâş gelûridi Bes görenler yıldirim sanûridiVurduki dem insâni yikâr idi Vücûdini kapkâre yakâr idiHicâr siccil kumlari yağdurdi HakKavm-i Lût’dan kalmadi zen bir uşâkÂher ilde kalmadi pîr-i civân Âher îl kavmine olmadi ziyân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

74

Çün hicâret siccili yâğdûrdi Hak Oku bu Kur’ân’i mazmûmine bâkKalellahu teâla fi kelamihi fe lemmâ câe emrunâ cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emtarnâ aleyhâ hicâraten min siccîlin mendûd83

Gûş ît imdi bir acâîb kıssavar Cândan âni dinleyene hisse vârKavm-i Lût’dan bir kişi çün vâr idi Boyli bir ferd ğâyet akîldâr idi

(101)Ol sirada gitdi çün âher ile Bey’ü şirâ eyleyûb düne geleBes âtâşden tâşlari çün gördi ol Kâçûb ândan bir harâme girdi olGirdi ol mezkete ânda ağladı Döndi ol hâl kâpûsini bâğladiTâş havâdan geldi ol dem nâgihân Havâ üzre âsili kaldi hemânKirk gün ânde kalûben ol çikmadi Tâş dahi âsili kaldi dinmediTâş havâda âsili durur idi Hem âtâş gibi bârîr bârlar idiKirk gün kâldi ânde tâşre çikmadi Ol kapûnin kilidini âçmediOl şeherden tutmişdi bir âdem Götürürdi gün-be-gün onâ taʿemOldi kirk gün ol zamân gör neyledi Kendi kendine bu sözi söylediDîdî bu kâpûyi ben âzca âçâm Ol tâşi görem yine girû kaçâmÂçdi bâbi çün arâden bâkdi ol Tâş gelûb bâşine vurdi yândi olKâpûnin arâsine düşdi hemân Geldi hâdim gördi yânmiş ol zamânEkallü âs ekseri olmişdi hâs Zilzâl oldi cümlesi hem âm-u-hâsBu kitâbi okûyân hisse âlaİnd-i Hakde çok ‘azîm ücret bûlaBu kaziyye bûrâde oldi temâm Muhammed Mustafâ’ye vâfir selâm

(102)Bu kıssa İsmail AleyhisselâmundurÂndelibsin turma fânidür cihân Hâlik’in esmâlarine kıl figânKon o bahçede lâcivar güline Şebnemin âl gec hakikat şehrineTîz çağirme şehr-i gülden sen beni Maʿnâ maksûd hâsil olmaz84 ey ğanîİrciʿi hitâbi çün bir gün gelür Korkaram ki yazduğum noksân kâlûrYâ ilâhi sen bilürsin müsteʿân İrciʿi hitâbine ez vîr sen emânEmrin olmayince ey şâhler şâhi Ben nice temâm idemem ol kitâbiSöyle ey dîl gitdi sirâc bak câna Tâ ezelden bu cihân ender fenâGitdi sirâc gitdi til hem gitdi gül Durma çaliş sen eman olma füzûl

83- Hud 11/82:  (Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.84- Metinde ol zaman şeklinde geçer fakat doğrusu olmazdır.

Kısas-ı Enbiya

75

Sen bilürsin ey ğâni perverdigâr Kalbime esdür benim sen rûzigârSayd oki âtar sana ğayret koşân Soyunûb Edhem gibi kırkâ koşânİrciʿi hitâbi olursa eger Saydin oki bilmiş ol sana değerBu cihâne hep gelenler göçdiler Mevt-ü zâikadan ânlar içdiler

(103)İlm-i bâtin böyle taʿrîf eyledi Mü’mini hâneye teşbih eylediGice ol bülbül gibi fügân ider Kasr-i dile Allah’i da’vet iderAllah haydur hay olan kuli sever Kasr-i diline tecelli hem iderHak Teâlâ mü’minîn kalbin bilür Mâsivâ kalbde ise beʿîd olurKangi kalb tecelliye lâyik olur İşte ol mü’mine Hak karîb olurHem tecelli hem dahi ihsân ider Cenneti vüş ru’yeti nasîb iderÂkilsin koy bu mekri fânini Ruz-u-şeb sen taleb eyle bâkiniBu cihân mâline itme sen heves Hâlik’in esmâlarine vir nefesLeyl ü nehâr şakiyle sen olma lâl Yirde ki mûrdan muan‘mani sen âlEmr idince vakti tehir eylemez Tibbi-Lokmân seni taʿmîr idemezÂhiretin günlerini ağlakıl Yönünü ğayetle tahfif bağlakılFâni dünyada kimesne kâlmadi Bes nebî zîşân muhalled olmadiGer bu dünya bir mene kâlâ idi Çün Muhammed muhalled olur idiHamd dibâcemiz uzândi tamâm Dinleyen ihvânlara olsun selâmBela şâhım söz söz ile âçilûr Kur’ân-i azîme çok söz yakişûrEy birader siz bizi taʿn itmein Sözi çok söylir deyu zan itmeinSöyleden söylediyor yokdur hilâf Esrâr-i Kur’ân’dur sen zan itme lâf

(104)Ben nideim aşk beni söylediyor Kalp zubâni beni râhat koymuyorHikmetinden söyledir de söylirem Kendi nefsime evel nush idiremHikmetinden ğayet ile vâr safâ Dinleyen meclise olsun merhabâEy bizi halk eyleyen perverdigâr Gizlü zâhir hazretin âşikârCümle cânlarin câni sensin hüdâ Fazl idûben eyledin bize atâGonca gülinden bizi halk eyledin Vasf olunmaz niâm ihsân eyledinEvvelâ çün bizi mü’min eyledin Lütf idûb ol şâha ümmet eyledinEmrîdüb hem bizi ağlatdin Hüdâ Rahmetinden eyleme bizi cüdâKalbimi zikrinden âlî eyleme Nutkumi âç sen beni lâl eylemeVir fesâhat hem belâğat dilime Nur-i îmân idhâl eyle kalbime

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

76

Söyleden sen yazduran sen yâ HüdâSen bu halden eyleme beni cüdâBin bir ismin hürmeti içün ya KerimKalbime esdur rüzgâr ey RahimAvnin ile andelib it dilimi Gizlü sirrinden bana vir ilmimiİzn idersin ey ğanî perverdigâr Bir gaziyye ideim ben âşikârİsmâîl’in kıssasın nakl ideim Evvelâ birazca ben nush ideimOl resule bir salavat virelim Mezheb-i peygambere hem girelimAllah’ın biz emri üzre gidelim Mezheb-i Muhammed’i bes diyelim

(105)Ya‘ni mezheb-i resul demek gözüm Tarik-i müstakimdür dinle sözümKur’ân’inde Hak Çalab emr eyledi Yâ Habîbim müstakim ol sen dîdîBir yûli tût ol yol ile kâim ol Emr olunan emr ile sen dâim ol

Kalellahu teâla fi kelamihi festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav inne-hu bi mâ ta’melûne basîr85

İbn-i Mes’ud çün rivâyet eyledi Tefsîr içinde bu sözi söylediÇün meğer günlerde bir gün ol resul Doğri bir hatet çekdi taʿrîf itdi olİşte bu yol Allah’in yoli bilin Doğri olun siz bu yolile gidinOl Resûlullah yine gör neyledi Nice hatetlar deha taʿrîf eylediYaʿni evvel çekdiği hatetden resul Etrafine nice hatetlar çekdi olDöndi ol yolleri taʿrîf eyledi Her biri nire gider vasf eylediBiri doğri ğayrileri eğridûr Her biri bâşinde bir şeytân dururDâimâ doğri yole elin âtar Kul çikar çikmaz yakasinden tutarOl kuli şeytân âlur hem eyriye Nâs ğafildür dîr gidirem doğriyeAkl olan mezheb-ü şâhe gider Doğri çekmiş oldiği yole giderMezhebe giren bulur çün halîlî İşte ikinci satirde delîlî

(106)Kalellahu teâla fi kelamihi ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûhu ve lâ tettebiûs su-bule fe teferraka bikum an sebîlihi zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn86

Mezhebü resuldür işte müstakîm Biz de ol yolile gidelim dâimBul vâsite dâima müstakîm ol Hem şerî’at hem tarîkatdur bu yolHavâ bozmayınca rahmet damlamaz Vâsitasiz kul cinâne vâramaz

85- Hud 11/ 112: Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.86- En’am 6/153: İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.

Kısas-ı Enbiya

77

Velhâsil vâsite ister bu yole Vasitasiz kul gider eğri yoleVâsita olmazsa kul eğri vârur Eğri gider şeytâne yaka verürOl resûlün çekdiği yûle irer Eğri çekmiş oldiği hatte girerBiz ki girdik iki ilmiden söze Okuram delil-i Kur’ân’dan size

Ve lâ tettebiûs subule fe teferraka bikum an sebîlihi zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn87

Bes Resûlullah rivâyet eyledi Hadîsinde işbu sözi söylediİşbu insan kendini a’lâ bilür Çekmiş olduğim yoli kande bülürNâs uyanmaz ğaflete dâlmiş uyur Hâb ile giden yoli nasil bülürÇün bu nâsa bir güzel mürşîd gerek Bu nâsi hâbden uyandursa gerekTaʿrîf ider dâima müstakimi Doğri çekmiş olduğum ol hattimiKul vâsite ile Allah’i bulur İşte hüccet fehm iden okur bilür

Kul innemâ eızukum bi vâhidetin en tekûmû lillâhi mesnâ ve furâdâ summe tetefekkerû mâ bi sâhıbikum min cinnetin, in huve illâ nezîrun lekum beyne yedey azâbin şedîd88

(107)Hak Teâlâ Cibrîl’e emr eyledi Bu âyâti habibime vir dîdîYâ Muhammed ümmetine söylegil Ümmeti hâbdan ikâz eylegilDî ki tahkik size bir vâʿiz gerek Sizi Allah’a ulaşdûrmak gerekYaʿni dimek size bir mürşid gerek Tarîk-i müstakime almak gerekÇünki mürşid yoli rükni bildürür Mü’minin kalbine zikri doldururOl zikr çün kalbü mutma’in kılur Mutma’în kul hak tariki tîz bulurHak Teâlâ Kur’ân’inde buyurur Mutma’inni kullarine duyururEy imân ile müşerrefli kulum Siz tutarsiniz benim doğri yolimKalbinizi mutma’in siz eyleniz Allah’in zikrini dilde söylenizAllah’in zikrine siz âgâh olun Kalbiniz içinde hem takrîr kılınZikrullah kalbi mutma’in kılar Mutma’inne mü’mini hakka salarZikrullah dil uciyle olmaya Yok yire hem nefsini yormayaDil ucuyla hâsil olmaz mutma’in Kalbi ğafletde kalur olmaz emînBes müdâvim kalbü ile dimeli Nur-i imâni bedene salmaliKalbile zikr eyleyen devlet bulur Zât-i vechullah’a kul vâsil olurDîl ile gönül ile zikr idelim Mutma’inne visâline irelim

87- En’am 6/153: İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.88- Sebe 34/46: (Ey Muhammed!) De ki: “Ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed’de cinnetten eser yoktur. O, şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

78

(108)Mutma’inne ol zamân hâsil olur Rızâ-i bâini ol kuldur bulurBes müfessirler buni şerh eylemiş Kenz-i esrârdan alûb ol söylemişZikrullaha kalbü mutma’in kılur Mutma’inne kalbden hicâb ref‘ olurNûr şeceri mutma’inne bütürür Ğayrisinden çün muhîbu ütürürŞeytân ol kulun yânine vâramaz Dürlü dürlü iğvâ kula viremezZikrullah ol la‘ini öldürür İşbu âyât mutma’inni bildürürEllezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâhe lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb89

Rûz-i şeb biz Allah’ı zikr eyleyek Kalbimizi mutma’inne eyleyekKalb cilâ âlur gönül havfli olur Îmân üzre bes îmân hâsil olurMutma’inne kalbde Rahmân oturur Her ne şer gelürse girü çevirürMuzâaf olur hem îmân nevverlenur Nûr nûr üzre çün îmân şolvelenurGerçi sâil dir ise girek söze Îmân üzre îmâni bildür bizeÎmân İhsân buna dirler ey gözüm Oku bu hadisi de anla sözümEl ihsanü en te‘budellahe keenneke terahu fein lem tekün terahu fe innehu yerakeSen ki Allah’a ibâdet eyledin Farzile sünnete dikkat eyledinÎmân ihsân ile huzra dûrasin Güyâ ki Allah’i ru’yet idesin

(109)İllâki sen Allah’ı göremesin Bu fânide zâtine iremesinTahkîkallah senin görür özün Maʿnâ al bundan aman iki gözümEy bizi halk eyleyen feyyâzimiz Ezeli yok lem yezel suhânimizSen hamîdsin hem mecîdsin hem penâh On sekiz bin âleme sensin ilâhOn sekiz bin âleme kün eyledin İns ü cinne sevdiğin şâh eyledinBizi mü’min halk idüb şâd eyledin Ol şâhi çün bize sultân eyledinDâima fazlin umaruz girdigâr Kalbime estür benim sen rûzigârİzni dersin cümle cânlara kâfi Söylesun Ağlar Bâbâ kavl-i şâfiHazret-i İsmâîl’i söylet kibâr Biz gidek kalsun girüye yâdigârCümle şâhlara hemân sensin emîr İrşâdî Bâbâ’ya eyledin emîrOl Bâbâ kitâbini hatat eylemiş Yazmiş amma çün tamâm idememişİbrâhîm nebîyi ol vasf eylemiş İsmâîl’i hefidim yazsin dimişHep senin emrünledür yakşü yamân Yâ ilâhî sen bilürsin müsteʿân

89- Rad 13/28:  Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.

Kısas-ı Enbiya

79

Bülbül eyle dilimi ben öteyim Rûz-i şeb çün ismini zikr ideyimHem dahi hikmetini fikr ideîm İsmâîl’in kıssasin nakl ideîmKalbime esdir benim bâd-i sabâ Söyle hikâyeni ey Ağlar Bâbâ

(110)İbtidâ biz salâvat virelim Sonra andan maksada çün girelimHak Teâlâ çok kasas zikr eylemiş Ârif olanlar güzel şerh eylemişDinle imdi gör ki Allah neyledi Ol Halîl İbrâhîm’i dost eylediEvvelâ Halîl’i fakîr eyledi Sonra çok mâl virüb ağnâ eylediOğli olmadi Halîl’in bir zamân Hâcer’i aldi Nebî çün ol zamânİbrâhîm hikâyesin terk eyleyek Oğli İsmâîl Nebî’den söyleyekCeddim İrşâdî Bâbâ çün söylemiş Kitâbinde Halîl’i vasf eylemişAllah ona halîlim dimiş idi Mâli ğayet ziyâde virmiş idiOl kadar mâl virdiği Rabbi’l-Bâri Ol mâlin aslidi bir avuç târiBakarî ağnâm devesi çok idi Öyle mâldâr ol zamânda yok idiFî sebilillahi idi ânin işi Hak Çalab halk itmemiş öyle kişiDeve ağnâm bakarinden ol kişi Keser idi günde bin erkek dişiYidürür virür idi Allah içün Zibh ider idi Rezzâk’a kurbân içünCümle nâsi yedürur iderdi hoş Nâs dirîdi bu ne ğavğa bu ne îşGökde melekler bu hâli bildiler İbrâhîm’i çok tefekkür kildilerDîdî İbrâhîm ki aceb ben nîdem Ne ecilden Allah’a yakîn gidem

(111)Kesdiği mâl akline gelmez idi Zerre de’lü gözüne almâz idiBen kasem iderim ol azim şane Gerçi oğul virür ise Hak beneZebh ider oğlani maksûd buluram Ol zamân Allah’a karîb oluramYaʿni nezr itdi Halîlullah Nebî Fisebilillah keserem ibnimiGeçdi ânin üzerine bir zamân Nebî nezrini unutdi bir zamânDîdî İbrâhîm buradan giderim Allah’ımdan yana hicret iderimAllah’im bana böyle emr eyledi Şâm’a azîmet idüben git dîdîBurda durmaz ol diyâre giderim Şâm’da salih evlad umûd iderimİbrâhîm Hakk’a münâcat eyledi Dergâhinden bir sâlih şey istediDîdî Yâ Rab kabul eyle arzimi Bir oğul vîr ifâ îdem nezrimiBeni çün zâtine halîl eyledin Lütf-i ihsân çok inâyet eyledin

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

80

Evlâd çün sana duʿâ iderim İllaki hayırlü fazlin isterimSen duʿâmi kabul it Yâ Rab Ğânî Bir sâlih evlâd bana vir sen ĞânîOl veled hem sâlihinden ola De’vetü tâ’ate i’ânet kilaGûş it imdi gör ki Allah neyledi Arz-i İbrâhîm’i kabul eyledi

(112)Hak Teâlâ ol zamân emr eyledi Yâ Halîl arzin kabul oldi dîdîHalîl’i ğulâmla tebşir eyledi İlmiyle hilmini taʿrîf eylediOl ğulâm hem çok azîz nebî olûr Bes nebî-i zişân dahi ândan gelürZemzem-i şerîfe sebeb olacak Ândan içen ecr-i azîm âlacakSağîrinde ‘alîm olur çok bilür Kebîrinde hilmi ziyâde olurİşbu âyât sâili iskât ider Ğulâmin tebşirini isbât ider

Kalellahu teâla fi kelamihi fe beşşernâhu bi gulâmin halîm90

İbrâhîm Halîl ol nezr eyledi Çok tazarru‘ Allah’a ol eylediDu‘â itdi sâlih evlâd istedi Allah onâ evlâd hibe eylediVirdi Allah İbrâhîm’e bir oğul Koydi İsmâîl âdini or-resûlBes Hâcer’den oğli oldi ol zamân Sâre’nin çün kâmiti oldu kemânSâre ol Halîl’e çok söz söyledi Bu çocuği evde koymam ben dîdîDîdî İbrâhîm Halîl hâtun kişi Teklif itdin sen bana çok güç işiBu çocukdur ağlayûb hem süd emer Üstümüze dost ile düşmân gülerDîdî Sâre Yâ Halîl dinle beni Çocuk içün recâ itme ey nebî

(113)Vâr ilet ûzâk yire âni götür Evde koyma göz önünden tîz ütürAldi Hâcer’i nebî tutdi yoli Zemzemin yirine koydi tifiliAğlar Bâbâ zemzemi nakl eyleme Ol yazilmiş sözi tekrar eylemeÇünki İrşâdî Bâbâ vasf eylemiş Etrafiyle her bir hâlin söylemişBu kitâbla ol kitâb birleşecek Sözleri bir birini vely idecekGerçi zemzemi hikâye eylesek Etrafiyle her bir hâlin söylesekTekrâr olur dinleyen âlmaz safâ Dersine dön durma ey Ağlar BâbâHallâk Allah bilki ezel neyledi İbrâhîm Nebî Halîl eylediHalîl idûb kitâb inzâl eyledi Şerîʿatini çok ahsen eylediOl Halîl şer‘ini icra eyledi Şeri‘atinden bize nakl eyledi

90- Saffat 37/101:  Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.

Kısas-ı Enbiya

81

Şeri‘atü men kablenâ91 şeri‘atü lenâdûr Ba‘zu vâcib sünnet ândan kalmadûrDürlü dürlü belâ i‘tâ eyledi İmtihân idüb Halîl’i sinadiEvvel ‘â‘il sonra ağnâ eyledi Ol mâlile imtihân çün eylediHem de du’âsini çün itdi kabul Tebşir idüb virdi ona bir oğulVirdi oğul Halîl’i şâd eyledi Oğli ile imtihân çün eylediVirdi ruhsât İsmâîl’e zülcelâlİ brâhîm’le saʿy idüb kâşi hilâl

(114)Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ kâle yâ ebetif’al mâ tu’meru se tecidunî inşâallâhu mines sâbirîn92

Ne zamân ki İsmâîl kul büyüdi İbrâhîm’le hem beraber yürüdiİsmâîl yidisine vârmiş idi İbrâhîm nezrini unutmiş idiEnbiyâlar dâimâ havfli olur Gözleri hâb kalbleri âyik olurSâdir olmaz enbiyâdan hîç günâh Gözleri yâş kalplerindedur benâhKalplerine dâimâ ilhâm eser Dilleri kasrine tecelli inerMâsivâdan kalpleri çün ârîdûr Enbiyâ rü’yâsi ya‘ni vahyidûrGice olunca nebîler sevinûr Ya‘ni Allah ile halvet olunurZülcenâheyn böyle taʿrîf eylemiş Kalp kapûsi ikidür çün söylemişBiri ‘âlem-i havâsa âçilûr Kalpleri Allah’a müveccih olûrİbrâhîm çün uyhuya vârmaz idi Subha dek hem firâşe girmez idiBes gice olunca ol Halîl Nebî Du’â idüb dir idi Yâ Rab ĞanîBenim hâlim sana ma’lûm Ey Ğanî Muhammed’e ümmet eyle sen beniMaʿnâ bundan anla ya mü’min ehi Sünnete dikkat idelim ey sehiMustafâ’ya bir selavat virelim Biz yine mâ nahnu fîhe girelim

(115)Bes meğer günlerde bir gün ol Halîlİşâden sonra huzûra durdi olİbrâhîm Halîl gözün yumar idi Allah’a çün râbita kilar idiNevm-i İbrâhîm’i tağlib eyledi Hâb-i ruhsat nidâ gûş eylediZülcelâl rü’yâda nidâ eyledi Yâ İbrâhîm nezrini ît söylediDer ‘akab Nebî yirinden sıçradı Bu ne fehvâ bu ne rü’yâ söyledi

91- Şer ü men kablena bizden öncekilerin şeriatı demektir. Hz. Muhammed’den (s.a.s) önce gelen peygambelerin şeriat-larının bizim için geçerli olup olmadığı tartışmalıdır bu konu fıkıh ilminde fer‘i deliller bahsinde incelenir. 92- Saffat 2/102: Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğa-zladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabre-denlerden bulacaksın” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

82

İbrâhîm Halîl tefekkür eyledi Allah’dan mı ğayriden midür dîdîÇok tezekkür ît akli kânmadi Ol günün âdini terviyye kodiİrtesi gün rü’yâ gördi ânladi Zibh iderim oğlumi bugün dîdîİknâ oldi Allah emridür dîdî Ol günün âdini arefe kodiGördi ikinci üçüncü hem gice Gûş it imdi bu kasasi oldi niceKalb-i mutmainne oldi bildi ol Yevmü nehri ol güne âd vir olDîdî İbrâhîm ki nezrim iderim İsmâîl’le mezbahaya giderimAzm-i râhini Hâcer’e söyledi İsmâîl’i durma sen geydür dîdîİsmâîl’i berâber âlacağim Şu filân ziyâfete gideceğimGeldi Hâcer İsmâîl’in yânine Öbdi gözlerini basdi bağrineDöndi ândan saclarini dâradi Giydûrûb hem üzerini yağladiBes Hâcer çün Yâ Nebîyyallah dîdî Bu tifildür İsmâîl’e bak dîdî

(116)Ol Nebî dîr Allah emrin ideîm Bir îpile biçak âlib gideîmBiçâkile ipi Nebî gizledi Hâcer İsmâîl’e gör ne söylediDîdî oğul bu âtan sever seni Giri kalma ecnebi çalar seniOl didigi sözi biz ânlayalim Kalbimiz Allah’a bağlayalimÇünki ol sözi işâret söyledi Yaʿni şeytân seni âldar söylediİpi biçâki Nebî âldi hemân Tutdi oğlunin elinden ol zamânÂldi İbrâhîm Nebî İsmâîl’i Cân gönülden dinle şimdi bu hâliYidi yaşinde tifil sâbi idi Hem gider hem İsmâîl oynâr didiİbrâhîm’den ilerü gider idi Öni sonra âtlayûb sıçrar idiO laʿîn şeytân bu hâli anladi Halîl İbrâhîm’e varâîm didîBen nideim ol Halîl oğlun keser Kurbân ider Allah’a yakîn giderBilmezim ki ‘acabâ ben nideîm Evvelâ validesine gideîm Akli noksandur Hâcer’in aldanur Ol gider Halîl’den oğlini alur Ol hasudu lâ yesûd şeytân hemân Gitdi Hâcer’in yanine ol zemân Gitdi Âdem şekline girdi la’în Bu sözi söyledi Hâcer’e heminİbrâhîm İsmâîl oğlin kesecek Koyûb orda çün buraya gelecek

(117)Dîdî Hâcer yâ kişi sen neyledin Ne ecilden bu yalani söyledinBu azîm yalana akıl mi kanar Bâbâ hîç oğluna gemlik mi sanâr

Kısas-ı Enbiya

83

Bâbâsiyle gitdiler bir daʿvete Şimdi gelür İsmâîl bu halveteDîdî şeytân yâ Hâcer dinle beni Biçâkile ipi âldi ol NebîDîdî Hâcer dinle beni ey kişi Ol nebîdür hîç ider mi katl işiOl nebîdür sâdir olmaz hem kusûr Hâlbuki İsmâîl ânin oğlidûrNe ecilden zebh idecek ey kişi Söyle ben anlayalım çün ol işiDîdî şeytân vasf ideîm ol işi Rü’yâsinde gördi İbrâhîm kişiRü’yâda Allah ona emr eyledi Yâ Halîl sen İsmâil’i kes dîdîDîdî Hâcer ol nebîdür neylesûn Ol emire muhâlif mi eylesûnHem peyğamberdûr o zât Nebî-Zîşân Rü’yâsi vahyidûr mutlak sen inânÇünki İbrâhim hâber vardi ise Rü’yâsinde ol emîr aldi iseElbet İsmâîl kurbân idecek Aldiği emre itâʿat idecekOğluni elbetde fidâ idecek Oğlum hem ol emre kurbân gidecekBen dahi ol emre teslim olurem Ol bıçaka ben de boynûm virüremSöyledi Hâcer sözi çok yüzi âk Dîdî yâ İblis yanımdan durma kalkMahzûn oldi girdi şeytân yâsine Dîdî ben kâvuşeîm bâbâsine

(118)Gördi şeytân İbrâhîm geçmiş gidir Öni sonra İsmâîl sıçrar gidirGeldi şeytân İbrâhîm’in yânine Dîdî azmin kangi belde râhineİbrâhîm dîr katma zehri âşine Biz gidirük şu tepenin bâşineDîdî şeytân ol tepede karye yok Tenhâ bir yer çün orâda kimse yokOl tepede hâcetim vâr ey kişi Ne sebebden sen sorirsin bû îşiDîdî şeytân ben bilürem ol îşi İsmâîl’i keseceksin yâ kişiİʿtidâldûr kâmiti vechi hasen Ne ecilden İsmâîl’i kesesenHem nebî olur bu çocuk ey gözüm Girme sâbinin kanine tût sözümSen gerekdûr ânâ ta’zîm idesin Evladindûr dahi şefkat idesinEy Nebî ger bu çocuk büyür ise On biş yirmisine vârîr iseÇok şerefli kişi olur yâ Nebî Sen ölünce yirine olur nebîÂlim olur şeytâni hem öldürür Şeri‘ati nâsa güzel bildûrûrDîdî İbrâhîm sözin yerindedûr Hem çocuğa himmetim ziyâdedûrBen dahî zebhine me’mûrûm hemîn Kesmemek mümkin olmaz çün hemînİllâki zebhine me’mûr olmişem Ben kulum şâhimden emîr âlmişemKul olan mevlâsinin emrin tûtâr Âldiği emîre itâ’at iderDîdî şeytân yâ Halîl Dost-i Hüdâ Ol gice rü’yâda âldiğin sadâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

84

(119)Şeytân idi ol sana emr eyledi Oğluni kes diyûben sen söylediHâlbuki sen yanlış itdin bu işi Allah emr ider mi bu eğri işiHannân Allah öyle şey emr eylemez Kibriyâdûr kimseye kadr eylemezBöyle bir emri zuhûra gelmemiş Oğlini kes deyû hüküm virmemişSana mi virdi bu emri ol Celîl Kesme oğlin tût sözümi yâ Halîlİbrâhîm hep sözlerini dinledi Şeytân oldiğini ol dem anladiDîdî İbrâhîm ki ey mel‘ûn kişi İşte şeytân sensin ey merdûd kişiAllah’in sen bile emrin tûtmadin Âsî olûb secdeye hem gitmedinUcb idûben bes tekebbür eyledin Nûri koyûb nâri kabul eyledinGit yanından durma ey sen nâ temîz Rahmetinden recm idûb yezdânimizHak Teâlâ ‘avn ider ise bize Recm olindiğini diyelim sizeDinle imdi Hak Teâlâ neyledi Çâr aʿnâsirden bizi halk eylediİktizâu kudreti öyle idi Salsâli mesnûnden93 âdem eylediHey’eti-i sûretine nefh eyledi Çün meleklere hemân emr eylediÇün melekler emre münkâd oldiler Küllüsi Âdem’e secde kildilerÎbâ îdûb secde İblis itmedi Allah emri üzre telbis gitmedi

(120)Hak Teâlâ ol zamân emr eyledi Yâ laʿîn sen secde itmedin dîdîKudretimi inkâr idûb neyledin Sen neden nâşi tekebbür eyledinDîdî İblis ben niçûn emrin tûtâm Ol beşere bes neden secde idemSalsâl-i mesnûndan âni eyledin Ol ecilden emrin üzre gitmedimAsline bakdi tekebbür eyledi Bâtinini akli idrâk itmediNâr ‘anâsir rûhâni evlâ dîdî Hâk anâsir cismâni ednâ dîdîĞâfîl olûb zâhire itdi nazâr Hak inâyet itmese yolden âzârAsli âteş idi aslini sevdi ol Ol sebebden hak tarîkden çikdi olÇik bu gökden dîdî Allah nâhsize Merdûd olûb âsî oldin sen bizeÇok deliller vârdûr İblis nâmine İşbu âyât nâzil oldi şânineKale fehruc minha feinneke racîm94

Çik bu gökden sen ba’îd ol nâ-temiz Dergâhimden seni sürdük şimdi bizDîdî İblis Yâ İlâhî müsteʿân Yevm-i baʿse dek bana eyle emânNefse uydi akli idrâk itmedi Aslâ ölmem diyûben zan eyledi 93- Pişmiş kuru çamur.94- Sad 38/77:  Allah, şöyle dedi: “Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun.”

Kısas-ı Enbiya

85

Ol bilürdi cümle insân ölecek Baʿs olûben nâs yine dirilecekDîrdî İblis cümle insân baʿs olûr Dahâ ölmez tâ ebed bâkî kâlûr

(121)Yevm-i baʿsdan hayati istedi Akl-i kâsir hikmetine yitmediOl bilürdi çün kıyâmet kopacak Yevm-i baʿsdan durûb sağ kalacakDîdî İblis yâ İlâhî yâ felâk Rahmetinden eyledin beni ırâkDünyâda ben kullari kandûraîm Sana isyân itmeye kandureîmDürlü isyân şerle tezyîn ideîm Cümlesine iğvâyi çün vireîmGizlü zâhir hâlis olân kullara Hîlem irmez âncak ol muhlislara

Kalellahu teâla fi kelamihi illâ ibâdeke minhümü’l muhlasîn95

Hak Teâlâ İblis’e emr eyledi Muhlisâne sen vâresin söylediKangi kul ger olur ise muhlisîn Sen laʿînden ânlar olurlar emînMuhlîs olân çün gider hak râhine Teslit idûb gidemesin yânineMuhlisine iğvâyi viremesin Kudretin yokdur ki sultân olasinKangu men ki nefsine ûyâr ise Sen laʿîne yakâi virür iseAncak ol kullara iğvâ viresin Eğri alûb ona sultân olasinKim ki sana tabiʿ olursa eger Ancak ol kuldur bana isyân iderEy bizi halk eyleyen hallâkimiz Eyle bizi muhlisândan şâhimizSen ğafûrsin sen rahimsin yâ ilâh Teslitinden bizi sakla padişâh

(122)Sözümiz bûrâ fasl oldi temâm Dinleyen ihvânlara olsun selâmEy birâder kalbiniz şerh eylein Sözi çok söyler deyü zan itmeinŞimdi dirsiz Gedâ Ağlâr bilmemiş Ol laʿini burye idhâl eylemişHikâyei yok yire fasl eylemiş Şeytâni burâda fazla söylemişBöyle suʿâl olunur çün Ey Bâbâ Vir cevâbini bunun Ağlar BâbâHak Teâlâ İblis’i racm eyledi Kelâminde adüvvün mübîn dîdîSavmu salât biş rükniden biz girek Leylü nehâr ağlayûb Allah diyekHem de melek kalbe ilhâm eyledi Şeytânin hâlini vasf eyle dîdîÇünki ol düşmânimizi tâniyâk Yâlvarûb Allah’a ilticâ kılâkBen nideîm söyleden vâr söylirem Vusʿûmin mikdâri ta’rîf eyliremÛlûl elbâb dinleyûb maʿnâ âle Teslitinden Allah’a recâ kile

95- Hicr 15/40: İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

86

İbtidâ biz bir salâvat virelim Çün yine mâ nahnu fihe girelimOl laʿîn Halîl’i kandûremedi Vâh bana ben nasil ideim dîdîOldi mahzun döndi şeytân ağladı İsmâîl’e ben gideim söylediİbrâhîm Nebî tefekkür eyledi Bu sabî çün arkadan gelsin îdiOl bu sözi kalbu içre söyledi Seyr idersem kalbe hâl gelür dîdî

(123)Bu çocuğa çün ziyâde bâkaram Rahme gelür ol emirden döneremİbrâhîm İsmâîl’e oğlûm dîdî Gel girüye arkadan gel söylediİsmâîl girüde kaldi ol zamân Oynaya oynaya giderdi hemânİşit imdi ol la’în gör neyledi Kendi kendine bu sözi söylediDîdî Şeytân İsmâîl’e giderim Ol sâbidûr ona hîle iderimOl nebî çün ilerü geçmiş îdi Kalbü içre bu sözi âlmiş îdiDirdi bu oğlani ben keser isem Zülcemâl’e hem karîb olmaz isemBen ne dürlü ideîm çün yâ Kibâr Sen kabul ît kurbânimi gîrdigârGitti Şeytân İsmâîl’in yânine Bilmedigi akli gelmiş bâşineEnbiyâler dehr içine geldiler Fetâneti sibyân iken buldilerHem fetânet sâdik ismet oldiler Dört sifâti sibyân iken buldilerDîdî İsmâîl’e ol merdûd laʿîn Pederinle neyre gidersin hemînİsmâîl dîr bugün irdim celvete Dîdî ben gidiyor(um) bir da‘veteDîdî Şeytân ey sabî ibn-i Hâcer Da‘vete giden biçâki ne iderSenin elin ayâkin bâğlayâcak Kârşu tepe üzre kâfan alâcakDîdî İsmâîl ki sen ey divâne Ne ecilden düşersin azîm yalân

(124)Bes Halîlullah beni cândan sever Hîç bâbâ evlâda biçâk mi çekerDîdî Şeytân İsmâîl’e ey sâbi Güyâ rü’yâsinde görmiş Allah’iRabbisi dimiş ki sen emrimi tût Oğlun İsmâîl’i bana kurbân îtRü’yâ görmiş ise dîdî pederim Ol emîre ben de âmentü dîrîmÖyle emre ben de teslîm olûrem Ol biçâka boynumi hem virüremÇün bâbâsi me’mûr olmiş anlâdi Mesrûr ile yürümeye başladiRecm olunmiş bir söz âldi diline İsmâîl yirden tâş aldi elineÂtti tâşi üzerine İblis’in Vurdi sol gözin kör itdi telbîsinŞeytân’in gözi ol hinden çikmâdûr Âdi kör mel’ûn o günden kalmadûrKaçdi gitdi dahâ burda turmedi Kötü cismi aslâ hîç görünmedi

Kısas-ı Enbiya

87

Dîdî Şeytân vâh banâ ben neyledîm Ömrüm içre doğri bir kez söyledimDoğri sözden çün bana oldi ziyân Vaʿdim olsun söylerem dâim yalânLeykî yalân dise idim ben eger Ol sabiyi âldadûrdûm çün meğerDoğri söylemek beni itdi yânuk/yanık Âh bana ben eyledim gözüm sınıkEhl-ü hâller nefsini ednâ tûtâr Şeytân’i bir kîl ile âlûr yiderBir zi’mâm vûrûr ânı bâğlar sebâ Şeytân’i âz taʿrîf ît Ağlar Bâbâ

(125)Aslu atâşdan olâni biz diyek Cümlesini ona göre fark idekBûyi kissa gözleri hem çok derîn Burni yüzi köz kötüce bir laʿînHınzîr dişi gibi ânin dişleri Cismi kâre kıssacıkdûr dizleriCümlesin kara olmaz renkleri Cismi kizil yüzi şuşûkdûr renkleriDahâ taʿrîf idemem dilim ûşür Şeytân’i kim görse cismi şimşeşûrHak Teâlâ secdeyi emr itmeden Dergâhimden yâ la’în git dimedenEvvelâ İblis la‘în güzel idi Aslâ siyahlik yüzünde yok idiNe zamân ki İblis secde itmedi Hak Teâlâ çik göğümden çün dîdîNa‘letim üzerin olsun Hak dîdî Ol zamân sûreti tebdîl eylediBen bilürem bundan ederler su’âl Şeytân’i gözile görmekdûr mehâlRuhâniyetle ol mel‘ûn görünür Bu cevâb bizi su’âlden kurtûrûr Koy şu mel‘ûn pis habisin hâlini Söyle İsmâîl Nebî ahvâliniVurdi İsmâîl çikardi gözini Taʿrîf eyle Bâkî (Ağlar Baba) tâşin söziniHak Teâlâ Kur’ân inzâl eyledi Beş şey mü’mine çün farz eylediEmr-ü nehyi bize ta‘rîf eyledi Bây olana hacci bes emr eylediBeldelerden hâciler hâcca vârur Ol mahâle gelince ânde durur

(126)Her hâci yedine yidi tâş âlûr Şeytân içün ol mahalle tâş vurûrNiyyet idûb ol mahalle tâş âtar Yaʿni İsmâîl’e iktidâ îderHak Teâlâ kudretinden neyledi Ümmete ol tâşi vâcib eylediEvvelâ biz bir salâvat virelim Sonra zibh-i İsmâîl’i diyelimHâsıli sahrâya ânlar vârdiler Çün zibih yirine dâhil oldilerDîdî oğlim dinle benim pendimi Her ne dirsem anlâ sen çün sözimiHak Teâlâ rü’yâda vahy eyledi Oğlini kes diyûben emr eylediMe’mûr oldim ben sanâ dinle sözüm Zibh ideceğim seni iki gözümÎt tefekkür re’yini söyle banâ Bu emirdûr kesmemek olmaz bunâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

88

Ben bu emri sanâ dîdîm ey gözüm Munkâd olûben tûtâr misin sözümDîdî İsmâîl bâbâ dinle beni Çok faziletlü bilürem ben seniMe’mûr olundiğin emri idesin İnşâallah sabr içinde bûlesinÇün bu âyâtdan müfessir söyledi Bâbâ oğul istişâre eyledi

Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ, kâle yâ ebetif’al mâ tu’meru se tecidunî inşâallâhu mines sâbirîn96

Eşfeku ekrem bâbâm iki gözüm Kes beni yokdûr sanâ hîç bir sözüm

(127)Sen neden nâşi bu sözi gizledin Ev içinde sen bana söylemedinAnâm ile elvidâ‘ ider idîm Ayrilik rü’yetini görer îdîmGörüşûb du‘âsini âlur îdîm Elini öpûb yine gelür îdîmÇün anâmdur bende hakkı vârdur hem Âhiret helalliği âlurdum hemEy bâbâcu‘(babacığım) şimdi dinle sen beni Hâcetime vâsî iderim seniBir recâm vârdur sana sen idesin Ellerim ayâklarim bağleyesinCân âcisi çok şedîddûr bilürem Elim ayâkimi sanâ vurûremSanâ zahmet hem ben âsî olurem Ücretim hakkinde noksân kâlûremEy bâbâcu‘ dinle benim sözûmi Evlâdınâm tût benim bu sözûmiBir vasiyyetim de budur idesin Kabrim valideme göstermeyesinBes anâmdur kabre gelûr düremez Ağlar ise orda beni göremezElim âyâkimi sen bağlamadan Biçaki dahâ eline âlmadanGömlegi arkamdan soyûb âlesin Kân bulaşmadan neneme viresinGömlekimi saklasûn zâyi‘ itmesin İsmâîl’in yâdigâridûr desinBir vasiyyetim de budur ey bâbâ Selâmimi tebliğ eyle anâmâDî ki oğlun bu hâle şükr eyledi Anâm da sabr idûb şükr itsûn dîdî

(128)Her ûmûri anâma söyle nebî Yânine koyma sakîn ğayri sabîGôrûb ol sabini haste olmaya Eyvâh İsmâîl’im hani dimeyeEmrine teslimem izin vir bâbâ Sözlerim vâr söyleyeyim anâmâSöyledigim sözi bir bir yazasin Anâma bir bir hikâye kilesinSözlerimi anâma söyle bâbâ Nezme aldi naklini Ağlar Bâbâ

96- Saffat 37/102:  Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.

Kısas-ı Enbiya

89

BEYİTSelâm eyle sen anâme Ağlamasin yâne yâneHelâl itsin emeğini Cennetde lâzimem onâAna Gömlegim âlâsin Amma ki ağlamayasinİsmâîl’in yâdigâri Ölenecek saklayasinAman anâ sözümi tût Hem de kamisimi hifz îtBiçaka sakîn buğz itme Biçakin ağzini sen öpSabr eyle anâ sabr eyle Kader takdir imiş böyleBenden eyû kul yok imiş Kurbân olirem bu bû yoleBilmem ki âsî mi oldum Bâbâma zahmet mi virdimEvde kesse idi beni Aceb bâbâma ne dirdimAnâ bu işe şükr eyle Amân bâbâma lâf dimeAtam çün Halîlullahdûr Kor Allah bizi cehenneme

(129)Aslu bir gülden olmişem Senden dünyaya gelmişemHaberim sanâ gelmeden Ol gül daline konmişemEvde üstümi geydürdin Dönderüb gözlerim öbdinAnâ sözlerin sâdikdûr La‘în Şeytân’i ben gördimAnâ selâmimi işit Zemzemin yânine sen gitAyâklerimi vurmişem Ordaki hikmeti seyr îtAğlar Bâbâ ebyât düzdi Kalbine çün rüzgâr esdiVâllahî ben bir şey bilmem Melek böyle ilham itdiEy nebiyallah bâbâm dinle beni Her ömüre vasî itdim ben seniBir sözüm vâr sanâ atam dikkat ît Ba‘dez-zibh ellerimi aç da gitEllerimi bağla kimse görmesin Bu yiğit âsî imiş çün dimesinSeyr idenler benim hâlimi görer Dürlü dürlü bana su’i-zân iderDîdî İsmâîl bâbâ sen tût sözüm Bağla ellerimi ey iki gözümHükm-i kazâ oldiğini bildiler Bâbâ oğul emre teslîm oldilerİsmâîl ol emre munkâd eyledi İbrâhîm pir ellerini bağladiÇok güzel mu’însin ey oğul dîdî Ellerini kâyîşile bağladiİsmâîl biçâka verdi boynini Yüzi koyi vurdi yire oğluniÇün bu âyât münkeri iknâ‘ ider Oğluni yikdukini isbât ider

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

90

(130)Fe lemmâ eslemâ ve tellehu lil cebîn97

Müstefrekle âyâtini yolladı Zamâni mazî hikâye eylediHalîl’ine hükm-i kaza eyledi İbrâhîm fi’l-i zamâni kâbladiİbrâhîm Halil’e koç geldigi hîn Ol zamandan bu zamâne çün hemînYevmu nehri mü’mîn olân çün ider Kân akidub Halîl’e bey‘at iderBâbâ oğul emre teslîm oldiler Allah’in emrine kiyâm kildilerMefâilün mefâilün mefâil Bâbâ oğul olûb maksuda nâilDüşdi yire bes bu sözi söyledi Yâ bâbâ biçâki kavî vur dîdîKuvvetile vur biçâki gerdana Yüzini çevir amân bakma banâYa‘ni sana merhamet âriz olur Kesmeyesin emr-i Hak te’hir olurÇok nesâih bâbâsine eyledi Emr-i Hüdâ tîz yirin bulsin dîdîİbrâhîm namaza ikbâl eyledi Ağlayarak Hakk’a hâl arz eylediNamâzini kildi itmâm eyledi Kaldurûb el ibtidâ âmin dîdîDîdî Yâ Rab senden hâcet isterem Ol latîf isminden ihsân isteremHem cemâlsin hem kemâlsin Yâ Ğanîm Ol cemâl isminden eylesen rahîmKadiyu’l-hâcât olân şâhlar şâhım Kabûl ît du’âmı sen padişâhımYâ İlâhî sen bana lütf eyledin Ol nârin içini gülşan eyledin

(131)Güyâ Nemrûd eyledi bana ‘itâb Nâre girerken nâre itdin hitâbNâr içini sen aşiyân eyledin Ol mekâni sanki cennet eyledinRizân için evlâdimi kesirem Nûr cemâlen karîb olmak istiremHer ne rencide idersin yâ kibâr Cümlesin kabûl iderim girdigârHem kibârsin zülkemâlsin Yâ İlâh Fazl idûb çün ikrâm eyle ey penâhBen pîrim Yâ Rabbi hem azîz nebî Ol sâbiye merhâmet it Yâ ĞaniAllah’a arzini itmâm eyledi Allah’in emrine ol dem başladiYa‘ni İbrâhîm nebi döndi hemân İsmâîl’e biçâki vurdi inânRâfi‘ Allah dinle ol dem neyledi Hep semâdan ref-i hicâbeyledi98

Hep melekler gökde seyr turdiler İbrâhîm İsmâîl hâlin gördilerÇün görûb seyr itdiler İbrâhîm’i Biçâki İsmâîl’e vurur emiHem de İsmâîl’i âlî gördiler Emre inkiyâdini çün bildiler

97- Saffat 37/103: Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”98- Perdeleri kaldırmak.

Kısas-ı Enbiya

91

Bes melekler dîdîler Yâ Rab Celîl İbrâhîm nebîdür hem Hakk’a HalîlSen gûş eyle İbrâhîm çün neyledi Vurdi boğazine biçâk kesmediBiçâki biledi âldi eline Vurdi yine İsmâîl’in boynineÜç def’a biçâki vurdi ey ebî Biçâka ğayet gazab itdi nebîKesmedi biçâk nebî çaldi tâşa Kesdi tâşi ol biçâk bâşdan bâşa

(132)Dinle imdi Hak Teâlâ neyledi Nice hikmetini izhâr eylediHâlik’in sen kudretine baksene Leylü nehâr ağlayûb yâş tökseneEy bizi halk eyleyen hallâkimiz Kalbimi şerh eylegil yezdânimizKalbime esdür benim ilhâm Hüdâ Biçâkin hâlini vasf itsin gedâLisânime ukde virme Yâ İlâh Vâsi‘ eyle kalbimi sen pâdişâhYâ İlâhî kalbe estür faslini Söylesün Ağlar Bâbâ inhâsiniDinle ihvân Hak Teâlâ neyledi Bes hemândem biçaka emr eylediKesme İsmâîl’i ey sikîn demür İsmâîl’in gerdaninde ol hamûrEy biçâk İsmâîl’i keser isen Damla kân ol sabiden töker isenVüş cemâlim hakkîçün ând iderim Dünyâda kurbâni haram iderimOl celâlime kasem çün iderim Cinsi demûr olâni tûc iderimİsmâîl’in kıline degme demûr Emr iderim çün olursun tûc demûrHikmetimi ben bilürem ey biçâk Sevgilü habibim ândan olacakCedd-i Muhammed’dür İsmâîl NebîCümle âlem gülden âlûr nur âbiİsmâîl’i ol biçâk kese idi Tamla kân bes sâbîden töke idiAslâ bir şeyi biçâk kesmez idi Hayvanâtdan damla kân akmaz idiHâdi Allah gûş ît ol dem neyledi Virdi nutki ol biçâka söyledi

(133)Dinle ol dem gör ki biçâk neyledi Nutka geldi işbu sözi söylediDîdî biçâk Halîl’e ki ey Nebî Gazab itme bana İbrâhîm NebîSen neden gazeb ile emr eyledin Kesmedigimden bana buğz eyledinEmr olundi bana kesme yâ demûr Lem yezel virmedi kes deyû emirEmr olunmadi bana ben nideîm Ben de senin gibi emr munkâdiîmBen câmidim Hak bana emr eyledi Zül ‘ukûle beni nakl eylediVirdi fehim banâ nîdâ eyledi Zülcemâl te’kidle fermân eylediHak Teâlâ çün buyurdi yâ demûr İsmâîl’în gerdâninde ol hâmûr

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

92

Ol laʿîn Nemrûd seni koydi nâre Ol âtâş yakmadi döndi buz kareHalbukim âtâşin şâni yakmadûr Düşdügi yiri bütün kül itmedûrDîdî Halîl İbrâhîm ki ey demûr Yakdiyûben nâre olmadi emîrDosti idim Allah’im lutf eyledi “Yâ nâru kûni berden ve selâmen”99 Hak dîdîDîdî biçâk ey Nebîyallah Halîl Fermân indi banâ ol Rabbü’l-CelîlBen de ol âtâş gibi hem ölmişem Zülcemâlimden emîr âlmişemYâ biçâk kesme deyû emr eyledi İsmâîl’in kiline degme dîdîFermân-i İlâhî çün irdi banâ Kesemem daha gazeb itme banâİbrâhîm Nebî tefekkür eyledi Lem yezel ihsân idecekdûr dîdî

(134)Ol Halîl bundan rumûzi anladi Biçâkin sözün taaccüb eylediDîdî İsmâîl Nebî ki ey bâbâ Emr-i Hakki te’hir itme yâ bâbâAllah’in ismini takrîr eylegil Biçâki bile de emri işlegilOl biçâk ağzine çün rüzgâr eser Allah’in izniyle ol biçâk keserRahmân ismin İbrâhîm yâd eyledi Def’a biçâki güzelce bîlediBiçâki gerdânine vaz‘ eyledi Rahmânallah Cibrîl’e emr eylediDurma ey Cibrîl bu işi tîz bütûr Cennete vâr ol kebeşi sen getûrNice bin sene evvel halk itmişem Ol sâbi içün koç yaratmişemİlet âni İbrâhîm zibh eylesün İsmâîl’e koçi fidâ eylesünGitdi koçi âldi Cebrâîl hemîn Tekbire bâşladi hem ruhu’l-emînİbrâhîm’e yaklaşûb çün neyledi Allahu ekber Allahu ekber Cibrîl dîdîHak Teâlâ koça fermân eyledi Koç bile tekbire ol dem bâşladiOl koç Allah’in âdin yâd eyledi İbrâhîm tevhîde hemân bâşladiGördi İbrâhîm koçi Cibrîl ile Koç geliyor tekbîri âlâ âleKavl-i haseni nebî gûş eyledi Der ‘akab tevhîde Halîl bâşladiAllah’in ismi ile bed eyledi Lâ ilahe illâllah vallahu ekber dîdîKavl-i tevhidi Halîl yâd eyledi Cibrîl’in kavlini tasdik eyledi

(135)Emr-i haseni Halîl çün eyledi Kalbü içre bu sözi fikr eylediEnbiyâ kalbine tecelli iner Sevfe’i Hak ânlara ilhâm iderBu gelen koç İsmâîl’i şâd ider Sin-i sevfe içre Hak tebşîr iderHalîl İbrâhîm’e tebşîr itdi Hak İsmâîl’den son gelen İshâk’a bak99- Allah Teâla Enbiya suresi 69. ayette “Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” buyurmaktadır.

Kısas-ı Enbiya

93

İsmâîl kul kavlani gûş eyledi Cibrîl’in koçin sedâsin anladiAllahu ekber ve lillahil hamd dîdî İsmâîl üç kavli bes cem‘ eylediRahmân Allah rahmet i‘lân eyledi İsmâîl tekbirü tahmîd eylediİki nebî bir melek vasf eyledi Bize ol üç kavli vâcib eylediCebrâîl tekbiri itmâm eyledi İbrâhîm’e koçi teslîm eylediİşbu âyâti dilimiz vird ider Ol koçin geldigini isbât ider

Kalellahu teâla fi kelamihi ve fedeynâhu bi zibhın azîm100

Hak Teâlâ böyle fermân eyledi Koçi İsmâîl’e kurbân yolladiDîdî Cibrîl İbrâhîm’e yâ Halîl Selâm itdi sanâ ol hayyü’l-celilVehhâballah işbu koçi yolladı İsmâîl’e fidâ zibh itsûn dîdîCism-i ‘azîm kebeşi Hak yûlledi İbrâhîm İsmâîl’e söyle dîdîBen azimü’ş-şân çü fermân eyledim Fi‘l-i İbrâhîm’i kabul eyledimKenzim içre hikmetimi gizledim İsmâîl’den bile kabul eyledim

(136)Aldi koçi İbrâhîm Halîl hemân Gördi İsmâîl âçilmiş ol zamânHak Teâlâ melek irsâl eyledi İsmâîl’i siz gidin âçin dîdîİbrâhîm İsmâîl’e itdi su’âl Elin ayâkin kim âçdi söyle hâlDîdî İsmâîl ki yâ peder nebî İki melek gelûben çözdi beniFeyyâzallah çün banâ lutf eyledi Koçi Cîbrîl sanâ teslîm eylediİki melek banâ kıyâm itdiler Elim ayâkımı âçûb gitdilerOl Nebî zişân Halîl dosti Hüdâ Kesdi koçi itdi oğline fidâİsmâîl bâbâsina itdi su’âl Sen mi cömert ben mi cömert söyle hâl Dîdî İbrâhîm Halîl ki yâ oğul Sen gibi bulunmaz ekrem bir oğulHak Teâlâ banâ tebşîr eyledi İlmini hilmini ta‘rîf eylediBen cömerdim ellerini bâğladim Seni yüzi koyli yire yolladimSen gibi nevreste güli yâ oğul Zibh iderdim geldi kebeşile olDîdî İbrâhîm Halîl ki ey oğul Sabr içinde seni buldum yâ oğulLem yezel Allah hemân emr eyledi Ben cömerdim deyû fermân eylediİkinizi imtihân çün eyledim “Aşru emsâluhâ”101 kabul eyledimOğlini zibh it deyû emr eyledim Sonra koçi Cibrîl ile yolladimVehhâbim ben dosta dîrîm merhabâ İsmâîl’i eyledim sanâ hîbâ

100- Saffat 37/107: Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.101- On kat.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

94

(137)Zülcemâl Halîl’e ihsân eyledi Dost ile nice cilve eylediÇok ‘azîm rencide emr eyledi Kahr içinde görince lutf eylediMa‘nâ bundan el emân Ağlar Bâbâ Söyle bir söz meclise eyle cabâZibhu İsmâîl’i eyledin temâm Dinleyen ihvânlara vâfir selâmEy birâder dünyaya âldanmayin Ol laʿîn Şeytân’a yakâ vermeyinOl laʿîn kulun yakâsinden kapâr Tarîku cennetden insâni âtârBir râşide siz vârin şikâr âlin Ol laʿînden kurturûb rizâ bûlinRizâ bûlûb Allah’a karîb olâk Rizâ ile cennete vâsil olâkHem de bize itmeniz siz kîl-u kâl Kalb âliyûr cerc(çarh) ocâğinden meâlBu kitabda çarhi biz vasf eyledik Zanmaniz kim yok yire lâf eyledikÂşik olân ru’yetinden vasf ider Kubbe altinde dâim ol çarh dûzerAnlayanlar itmez aslâ i‘tirâz Ârife ne çok kelâm olmaz tırâzÂşik olânin dili tenvir ider Esrâr-i Kur’ân’i çün tefsir iderRûz-u şeb ol gülün üstine konar Mürşîdin feyziyle ma‘nâyi kurarIşk beni çün hâlden hâle nakl idir Bu zubân kalb zubânini vasf idirGâhi ğavvâs bahr içîne dalerem Gâh olur ki bir karâya kûnaremGâhi kâbden bir gemiye binerim Gâhi demûr âtar ândan inerimGâhi atşân kebedîmi yâkarim Gâhi ol nehrü câriden kanârim

(138)Amma ki çarhim dönüyor rûz-u şeb Ol fuyûzden ma‘nâ mefhum gelir hepMihrâbin solunda ol çarh döniyor Gâhi rüzgâr gâh da ebsem duriyorÇarhi İrşâdî Bâbâ vasf itmedi Gizlü sirri ol zâhire virmediRü’yetü mihrâbi izhâr itmedi Çarh tarâfinden füyûzât âlmadiSen nîçün zâhire virdin ey Bâbâ Öyle füyûz itdi İrşâdî BâbâSöyleden söyletdi söyledi Bâbâ Cümle ihvânlara olsin merhabâEy birâder biz de bir ma‘nâ alâk Leyl ü nehâr ağlayûb zikre dalâkOl kerîmu ol rahîmu ol ilâh Cümlemize rahmet ide pâdişâhOl resûle biz salâvat virelim Biz yine mâ nahnu fîhe girelimİbrâhîm kurbâni oldi mu‘teber Biz âlâk tekbirü vâciden haberHak Teâlâ nice ihsân eyledi İsmâîl’e koçi i‘tâ eylediKoçi İsmâîl’e Hak nezr eyledi Bize üç ekvâli vâcib eylediHak Teâlâ Kur’ân inzâl eyledi Tekbirle Allah’i zikr idin dîdî

Kısas-ı Enbiya

95

Kalbü lisânile Hakki zikr îdîn Eyyâmu ma‘dûdede tekbir îdînÇok müfessir Kur’ân’i şerh itdiler İşâretinden âlûb vasf itdilerZanni kâti‘den ki ma‘nâ aldiler Ya‘ni üç bâbdan çü ma’nâ virdilerTekbir âyâtine maʿnâ virdiler Yigirmi dört tekbir ihrâc itdiler

(139)Subhu arefeye tahsis kildiler Farzin ‘akibîne karâr virdilerEy birâder Allah’i zikr eyleyek Eyyâmi ma‘dûdede Allah diyekEyyâmi teşrikeni102 fikr eyleyek Tekbirile Allah’i zikr eyleyekDört güni biz çok şerefli gün bilek Farzîn akibinde tekbir eyleyekBayram ile yigirmi dört tekbir âlâk Üç kimesnenin sevâbini bulâkBiri İbrâhîm birisi İsmâîl Zibhu ‘azîmile gelen CebrâîlYa‘ni kullar tekbire dikkat ider Çift peyğamber meleke bey‘at iderHak Teâlâ âyât inzâl eyledi Ahmed’e hâs bize hitâb eylediİşbu Kur’ân’i dilimiz zikr ider Yigirmi dört tekbiri isbât ider

Kalellahu teâla fi kelamihi vezkurûllâhe fî eyyâmin ma’dûdât fe men teaccele fî yev-meyni fe lâ isme aleyh ve men teahhara fe lâ isme aleyhi li menittekâ vettekûllâhe va’lemû ennekum ileyhi tuhşerûn103

Bir kimesne çün acele eylese Yevmeyinde tekbiri terk eyleseOl Minâ Daği’nde hâci tûrmasa Tekbiri orada temâm âlmasaÂsim olmaz ol kimesne ey gözüm Te’hir itmiş olsa bile bil sözümYevmü naherden104 biraz bahs eyleyek Tekbire geldi münâsib biz nidekHak Teâlâ kalemi halk eyledi Ratbîle yâbisi yâz kalem dîdîÜmmül kitabime yâz kalem dîdî İbrâhîm’den neşr idecek çün dîdî

(140)İbrâhîm Nebî’den çün zuhur ider Yevmü kıyâmete kadar ol giderHulûl itdi geldi çün âhir zamân Geldi yiryüzüne ol nebî zîşânOl Muhammed Mustafâ çün ûlû zât Hem risâlet geldi Kur’ân mu‘cizâtNîce mu‘cizâtlar izhâr eyledi Allah onâ evlâd i‘tâ eylediHak Teâlâ hikmet izhâr eyledi Sen ebâ olma habîbîm hak dîdî

102- Teşrik tekbirlerinin getirildiği günler. 103- Bakara 2/203: Sayılı günlerde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin). Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mek-ke’ye) dönerse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve onun huzurunda toplanacağınızı bilin.104- Kurban kesme günü.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

96

Erkek evlâdlari vefât eyledi Nûr Muhammed aslâ hîç yâs çekmediKureyş keferesi çok söz itdiler Vel hâsil Nebî’ye ebter dîdîlerOl Kureyşler Nebî’ye söz dîdîler Mübârek kalbini mahzun itdilerHak Teâlâ ol zamân emr eyledi Cibrîl’im Sen Mustafâ’ya vâr dîdîKalbü şerifini ol sık itmesûn Bu âyâtle kalbini şerh eylesünBiz azimüşşân sanâ lutf eyledik ‘İlmile ‘ameli i’tâ eyledikYâ Muhammed sana ihsân eyledük Hayru kesîr Kevser i’tâ eyledükYir gök ehline emir bes eyledük Zikrü senâ sanâ i‘tâ eyledükSekiz cennetü müzeyyen eyledük Sanâ Kevser nehrini bakş eyledükŞeş cihetten ben münezzehim kulum Kurân’i de sanâ vşrdim sevgilumYâ Muhammed kil namazin bul rizâm Deve ağnâm kesmeke eyle müdâm

(141)Yâ Muhammed kurbânin kes kân akit Muhtâca fukaraya tasadduk îtBayramin kil namazini itmâm ît Kurbânin kes sen dahi ‘atiyye ît‘Atiyyenin ma‘nasi i’tâ dimek İster pâre ister yisin vir yimekTahkîk sanâ buğz idenler hor olur Zürriyyetden her hayrdan dûr olurBuğz idenin sanâ şâni dûn olur Rahmetinden hâsil ebter kâlurHak Teâlâ âyât inzâl eyledi Bes müfessirler güzel şerh eylediÇün işâretden ki ma’nâ âldiler Delîlü zân ile sâbit kildilerMü’min olâni bu âyât şâd ider Namâzin vâcibini isbât iderİnnâ a‘taynake’l kevser fe salli rabbike venhar inne şanieke hüve’l ebter105 Hak Teâlâ Kur’ân i’tâ eyledi Habibinin kalbini tıyb eylediSanâ ebter diyen olur bî-necât Kalur ebter kalbü olur çün mematTekbîr ile Kur’ân’i vasf eyledik Dinleyen ihvânlara nush eyledikDimeniz ki Ağlar Bâbâ bilmemiş Çün burada kıssayi fasl eylemişÇok müzeyyen söz Kur’ân’a yakışûr Ben nideîm söz söz ile âçilurÇün burada sözi tehir eyledik “Gad saddakte e’r-rü’yâyi”106 fasl eyledikEy hace siz bizi ta’n itmeniz Âyâtin tehirine söz itmeniz

(142)Bildiğimden bunu tehir itmedim Kalbe ilhamdan bula hatat eyledimHak Teâlâ çün buyurdi ol zemân İbrâhîm’e nidâ eyledi hemân105- Kevser 108/1-3: Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.  O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. 106- Gördüğü rüyayı onayladı.

Kısas-ı Enbiya

97

Yâ Halîl’im İbrâhîm çok sevgilüm Rü’yâni biz tasdik itdik hem gülümSen gibi ihsân idici kullara Tahkik ihsân ideriz biz ânlaraHem makamlarini âlî kilirûz Çok şedîd cezâle ferâh virirûzÇün makâmi rif‘ata ânlar yiter Vüş benim rü’yetimi hem seyr iderÂnlari cinâne idhâl iderim Rü’yetimi bes tecelli iderimÇün bu âyât ru’yâni tasdik ider Allahîn nidâsini isbât ider

Ve nâdeynâhu en yâ İbrâhîm107 kad saddakter ru’yâ innâ kezâlike neczîl muhsinîn108

Tahkîk bu îş kuli istifhâm ider Hâlis ile ğayru beynin fark iderİhsân itmek kuli Allah’a sâlar Dâima ol kula Hak nazar kılarEmri azîm ile Allah emr ider Zâhire kuluni imtihân iderİlmü zâhir böyle ta‘rîf eyledi İlmü bâtin hoşça ma‘nâ söylediYa‘ni İbrâhîm’e nidâ eyledi İsmâîl’i kes deyû emr eylediZâhire çün emrü azîm eyledi Bâtin ile güyâ cilve eylediKullarim bundan ma’nâyi âla Mü’mîn olân evlâdin kurbân kila

(143)Ya‘ni Allah’dan ne gelürse belâ İbrâhîm gibi teşekkür ol kîlaHer ne gelürse Hüdâ’dan sabr ider İşte evlâdini ol kurbân iderDürlü dürlü belâlara sabr ider Dîlü kalb ile şükür senâ iderHem tevekkül tâm ile çün hamd ider Nîce nîce rencideye sabr iderUkûl irmez müsîbet onâ gelûr Nihâyetsiz dereceye ol vârûrOl dilir bir hâle derd nakl ider Evlâdini kesdigi hâle irerHak Teâlâ çün ferah ihsân ider Güyâ İbrâhîm gibi hâle irerRencideye belâya kul sabr ider Bilmiş ol ki Halîl’e bey‘at iderSabr ile kul Allah’a rihlet ider Bes terakkiden terakkiye giderYa‘ni dimek ravzâya ol kul vârûr Ol meebde ahsenül makâm bulurOl âlî makamda çok lezzet bulur İbrâhîm Halîl gibi hem dost olurMakâmâtü ulyâde bâkî kâlûr Vüş cemâle rü’yete karîb olurOl sabırdan çün ferah hâsil ûlûr Cennetin bâbine miftahi vûrûrAhsenül meabde109 kerâsi bulur İbrâhîm’le karşu karşuya dûrûrSabr idici kul ile Allah olûr Hak Teâlâ kudretinden bûyûrûrOl kulumi imtihân çün eyledim Dürlü elem ‘azâb i‘tâ eyledim107- Saffat 37/104:  Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”108- Saffat 37/105: : “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”109- En güzel varacak yer.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

98

(144)Sabr idici seni buldum ey kulum İbrâhîm Halîl gibi tutdun yolumDâr-ı bekâda cinâna gidesin İbrâhîm Halîl’e komşu olasınOl Hâbîb’e bir salâvat virelim Bu usulden ğayri nazma girelimHak Teâlâ Halîl’i dost eyledi Virdi İsmâîl’i tebşir eylediSöyle Ağlar Bâbâ sen eyle ‘ayân Tebşiru sânini eylegil beyânZülcelâl lutf ile ihsân eyledi Sâniyen Halîl’i tebşir eylediİshâk âdlu evlâd tebşir eyledi Sâlihinden olacağın söylediBu ikisinin zürriyyeti öle Beni isrâil nebisi hem geleİbrâhîm İshâk’ın evlâdı olur Nefse uymaz imâne kuvvet virürBa‘zısı da küfr ile hem şirk ider Ol kişiler cânlarına zulm iderYaʿni dimek ikisinden nâs gelür Kimi mü’min kimisi kâfir olurBa‘zısı muhlis olur çün enbiyâ Pes makâmât evlâda eskıyâBa‘zısı münkir olur çün eşkıyâ Dâhil olur cehîm içre vâdiyeMuhsîn ahsen zâlim oldi çün zelil Oku Ağlar Bâbâ ayâtdan delil

Ve bâraknâ aleyhi ve alâ İshâk (İshâka) ve min zurriyyetihimâ muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubîn110

Nefsine zulm eyleyen bil ey velî Şeytâna yakânı virmişdür kavî

(145)Şeytân ânlara ki i‘vâyı virür Cenneti cehimi inkâr itdürürÂnları dünyaya hem meyl itdürür Tûl-u hayat ba‘su inkâr itdürürMuhsîn olân enbiyâlar ey ehî Ânları vely ider evliy’ seniMü’min olur amel-i sâlih ider Evliyâ mertebesine el âtarFi sebilillah ki kul cihâd ider Şeytânı hem velisini katl iderYa‘ni cihâd kul namâzını kılar Namâz içre nefs ile ğavga yaparŞeytân aslâ ânlara keyd idemez Mü’min olân kul yânına gidemezŞeytâna uyan kişi dâim şâşâr Namaz içre dünyadan sohbet âçarŞeytân ânın ağzına zîmâm vurur Nefs-i emmâresi onu buyururTahkik mekrü hilesi za‘îf olur Mü’min olandan le‘în ba’îd olurOkunan Kur’ân le’îni öldürür İşbu âyât za‘fiyyetin bildürür

Ellezîne âmenû yukâtilûne fî sebîlillâh vellezîne keferû yukâtilûne fî sebîlit tâgûti fe kâtilû evliyâeş şeytân inne keydeş şeytâni kâne daîfâ111

110- Saffat 37/113: Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.111- Nisa 4/ 76:  İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

Kısas-ı Enbiya

99

Ol le‘înin keydi pek ez‘af olûr İğvâyi ol ez‘af insana virûrKalbü za‘fi ol le‘în tezyin ider İlmü amelini bütün habt iderKalbü mutme’în yânına vâramaz İmânı kaviye teslît idemezHâlis olân oldu ‘âli mu‘teber Biz âlâk İsmâîl’i gülden haber

(146)Hak Teâlâ ol zamân emr eyledi Koçu İsmâîl’e kurbân yolladiNice ihsân nice in‘ân eyledi Koçu kurbân bize vâcib eylediSabr idici seni buldum ey gülüm Halîl’imi memnun itdin sevgilümHak Teâlâ çün yine emr eyledi İsmâîl sen kurbime gel hem dîdîSenden evvel çok nebîler geldiler Âkıbet mevtin şarâbın içdilerÇünki İsmâîl bu râzı anladı El âçub Allah’a du‘â eylediDîdî Yâ Rab sen bana lutf eyledin İn‘ân ihsân koçu kurbân yolledinHem de zemzem suyunu virdin banâ Fazlu lutfinden ‘atâ kıldın banâÇün cenân kurbine göz tikmiş idi Yüz otuz yâşına ol gitmiş idiTeslîm itdi İsmâîl Nebî ruhi A‘lâ-i illine nakl itdi ruhiÇün bu kıssa bûrâda oldi temâm Mustafâ’nın ruhine vâfir selâm

(147)Bu kıssa Musa Aleyhisselâm ile Fir‘avn aleyhi’la‘nenindurNâle kıl ey ‘andelib bülbül nevâ Yâradandan derdine dile devâHer tasavvuf keşf olûb tefsirlene Kalb içinde ismi zât zîkirleneGözlerinden çağlayûb aksın sular Belki birgün lâlenin benzi solarBülbül isen girecek bâğın gözet Söyle İrşâdî Bâbâ sâzin düzet‘Işk erine ûr firâkli bir usûl Gûş edenin kalbine kılsın vusulEhli uşşâk olâni yândûrelim Teşne olân meclisi kândûrelimBiz gidûb kâlbin girüye yâdigâr Emr iderse ol Ğani perverdigârTût kulâğın söyleyem birkaç kelâm Dinleyen ihvânıma olsun selâmİbni Abbas çün rivâyet eyledi Tefsir içinde bu sözi söylediDîdî Fir’avn ad ile sandan idi Aslı ânın hem hurâsândan idiÇün atâsi âdi Mus’ab ol pelîd Kendinin âdine dirlerdi velîdVakt irişdi çünki toğdi âneden Sanki bir serhoş çıkıb meyhânedenVârdı zîra hem beş altı yâşına Şehr uşâkın cümle dirdi bâşınaKimini bây itdi kimin ol gedâ Kimini kul itdi kimin kethüdâKendü bir taht kürdi çıkdı üstüne Buğz iderdi çıksa bir kul postune

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

100

(148)Ba‘zına il virûb tebşirleyûb Ba‘zıya cünhe bulûb zencirleyûbBir bakırdan tas ûrûndi giydi tâc Tâş düşürdûb ba‘zından âldi bâcÇün tükendi mâlı mülkü kâlmadı Hiçbir oğlan karşusina gelmediBir uşak buyrulmadı hîç emrine Gördi olmâz gitdi Merve şehrineŞehr içinde bir zamân meks eyledi Döndi Hâmân’a bu sözi söylediGel seninle bu diyârdan gidelim Mısr’a vârûb bâğibânlık îdelimSöz bir idelim ikimiz bu işi İssi112 yirdûr yokdudur ânın kışiKârı kisbi çokdûrur san‘at hezâr Mısr içinde îdelîm sâtu bâzârÂldılar kâvun çigidin ol zamân Oldular Hâmân ile yola revânBir konak yol Mısr’a kâldı ol le‘în Turdi bir bakçe sâtun âldi hemînEkdi kâvun çünki dirdi113 bârini Tutdi bir yük yükledûb himâriniDîdî Hâmân’a benim sözime yât Tîz götür sen vâr Mısr içinde sâtİşbu san‘at bizlere oldi künûz Aldanûben sen sakın virme ucuzSordi Hâmân merkebi girdi yola Geldi raset önde bir âlân kulaÂdetini bilmez idi mübtedi Geldi fi’l-hâl bekçiler bâc istediDîdî Hâmân kaçda bir virem size Ben ğaribem söyleyin ânı bizeDîdîler kim isterüz biz ondalık Şehre geldi ibtidâ turfandalıkDîdî virmem size ben bir yâ iki Tîz hemandem kıldiler yağmâ yükiGördi Hâmân ağlayûb kıldı fiğân Boş harerlar kaldı meydanda hemân

(149)Cân bâşına sıçrayûb döndi hemân Tîz hemândem oldi Fir’avn’e revânVasfi hâlin geldi bir bir söyledi Bâşına geldiklerin nakl eylediMâcerâyı söyledi hep kîl ü kâl Döndi Fir’avn yazdı bir hoş arz u hâlDîdî şâhım sen kazadan ol emîn Devletin vâfirlenûb gitsûn ğaminBen getürdüm Mısr içine bir kumâş Kulların yağma kılûb itdi savâşYol kesiciler gelûb halkı soyar Kimse bilmez belki ol sultân duyârYeddi iklim emrine olmiş kined Lutf idûben destime vir bir senedSaldı yoksulluk beni çok mihnete Emrin ile gideyim bir san‘eteDevletin olsun ziyâde rûz-be-rûz Ben ğaribem Mısr’a gelmişem henüzYazdı sultân destine virdi berât Dîdî vâr ister Nîl iç ister FirâtBundan öte nusretim çokdur sanâ Kim gelürse fermânım göstür onâÂldi destûr döndi ol handân ile Geldi buluşdi yine Hâmân ile112- Sıcak.113- Dermek.

Kısas-ı Enbiya

101

Dîdî sultân bize virdi bir şikâr Gel gidek bir makbere idek hisârHer ölü bâşına bin akçe alâk Sultân emriyle bu işi biz kılâkBu Mısır’dur günde yüz mevtâ gelür Bâyi derviş bir hazine cem‘ olurGezdi şehri virdi ücret çok ere Gitdiler çün buldular bir makbereÇâr dîvâr itdi anâ koydu kapû Kendine hem yapdı bir muhkem yapûDîdî Hâmân’a kapûda bekçi ol Şimdi mevtâlar gelürler sağ-ı solHer ölü bâşına sen bîn âkçe al Âkıbet kutlu gelür bize bu fâl

(150)Bî hisâb mâl aldılar bây oldular Mısr içinde sultâna tây oldularNâgihân sultân vezirinin kızi Vakt irişdi kabre çün tutdu yüziÂğlayûb feryâd ile getürdiler Bulmayub yol bir zamân oturdilerGördi Hâmân virdi Fir’avn’a haber Gönlü oldi ğussadan zîr-i zeberDîdî on bin akçe virûb girsin ol İstirahat kabrine çün irsîn olDîdîler kim çokdur ol beş bin virek Duymadan sultân sana hizmet idekDîdî on bin çok ise igirmi bin Virmez isiz siz bulun bir başkasinYüz bin akçe saydı ol aldi peşin Dîdîler kim tâ sezâdur bu işinHem ölüm acısı hem akçe virek Bundan öte biz senin kaydin görekÇün vezir tîz bindi fi’l-hâl âtine Vârdı ol dem gitdi sultân kâtineDîdî şâhım devletin olsun mezîd Saltanat tahtında dâim ol cedîdZîrâ kabristanda koymuş bir kişi Halkı yağma eylemek ânın işiDîdî sultân tîz getür ben göreyim İster isen terbiyesin vireyimDîdî gelmez eylemez senden hazer Havfim oldur şâhıma olur kederHûb yiğitler cem‘ olûb karşûsuna Benzemişler lâciver çarşûsunaSen ânın ıslâhına bakmaz mısın Boynuna zencir kemend takmaz mısınKorkaram ki hep gider vârın senin Tahtı destinden alûr yârın seninDîdî sultân göndürelim bir kişi Gelmez ise tîz biter ânın işiMısr içinde ûlû bir pîr vâr idi Hem beni isrâile (ol) yâr idi

(151)Üç yüz altmış yâşına vârmiş idi Yûsufi Ken‘ân’ı hem görmiş idiHak sözi ketm itmeyûb ol dîr idi Aksakallu bir mübârek pîr idiSultân emr idüb âta bindürdiler Köşki Fir’avn’a ânı indürdilerDurdi Fir‘avn lutfile hürmet idûb Halkı tâğitdi yirin halvet idûbDîdî hoş geldin bize Mısri azîz Hâcetin ne ise virek âni biz

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

102

Dîdî Mısr’ın sultânı saldı beni Meclisine bir gezin ister seniDîdî yüzüm üstüne ben gideyim Ger dilerse hizmetini ideyimBindi iki yüz ğulâmile hemân Ol hemândem oldu Fir’avn’a revânDürlü zînet urmuşidi âtına Hâsılı söz çıkdı sultân kâtınaYiddi yirde ol temennâ eyledi Döndi gör sultân anâ hem söylediDîdî hışmile anâ kim yâ kişi Sen kimin emrile kıldın bu işiDîdî şâhım sen bana virdin sened İşbu hattın destime oldi kinedBâkdı sultân bir kez ânın yüzine Cânı sevdi hoş beğendi sözinePes dîdî kim ben sanâ virdim emîr Bundan öte hem seni kıldım vezirGör ne hile ile ülfet eyledi Bir zamân sultâna hizmet eylediKâldı ânda gitmedi hirgiz sine Geçdi ol yıl geldi ferdâsı seneSöyleşürdi sultân ile yüz-be-yüz Buldu halvet birgün ânâ âçdı sözMısr içi hep kimi yâlın kimi âç Öz mâlımdan vireyim bu yıl harâçDîdî sultân çünki böyledür bu îş İstirâhat olsun ânlar yaz-ı kışÂç fakîri âh u zâra sâlmazam Bu sene ben cizyei hîç âlmazam

(152)Ben seni sevdiğim içün işledim Mısr ilini hep sana bağışledimDîdî Fir’avn Nil ile ummân gelür Devletine korkâram noksân gelürKul gerekdur dostına ol kâr ide Hâtıriçün zehri mâr iftâr ideHasbî mâlımdan vireyim ânı ben Devletinde bulmişem ihsânı benBu söz ile ânı ilzâm eyledi Döndi ol dem bir kulûna söylediGeldi bir dellâl ânın karşusına Söylediğim vâr Mısır çarşısınaYüce savtile idûb bir kez nidâ Çün işitdi bâyu dervîş hem gedâGûş idin sultân vezirin emrine Çok du‘âlar eyleyin siz ömrineLutf idûb derdinize kıldı ilâç Bu sene hîç almayûb sizden harâçBir cerâim üç sene âldurtmadı Bir tâşı tâş üstüne kaldurtmadıMısr içinde kimse kalmadı cüyû ‘Âd ile hem şânile buldu şüyu‘Kimse kimse ile itmezdi cedel Geldi birgün irdi sultâna ecelGitdi devlet gitdi îl gitdi berât Hâkile yeksân olûb buldu mematGitdi ‘izzet gitdi lezzet gitdi âd Çün Mısır’lı itdiler söz ittihâdTâcı tahtı gördü Fir’avn’a sezâ Sâbıka çekmişleridi çok cezâBilmediler postu kuyruktan çeker Âtdılar kurt ağzına kânlu ciğerÇünki sultân geçdi pirler tahtına Geçdi Fir‘avn çıkdı Mısr’ın tahtınaÂldi sâtdı her diyârın ol mekir Kendinin Hâmân’ını kıldı vezîr

Kısas-ı Enbiya

103

Çünki sultân geçdi pirler tahtına Geçdi Fir‘avn çıkdı Mısr’ın tahtınaÂldı sâtdı her diyârın ol mekir Kendinin Hâmân’ını kıldı vezîrEksi(eski) kânun üzre gidûb turmadı Âldı cizye bâyi dervîş sormadıVardı bir köşk kıldı seyrân ol Nîl’e Virdi çok zahmet beni isrâile

(153)Aslâ korku kalbine âlmâz idi Hiçbirine merhâmet kılmâz idiBa‘zını darb idûben inledûb Ba’zının arkâsına tâş yükledûbBa‘zına şetm idûb ta‘rîzledi Ba‘zını nahak yire zencîrlediGeçdi ânın üzerine bir zamân Âciz olûb dîdîler kim el amânİçlerinde bir kişi çün vâr idi Âlim idi aklı bâşa yâr idiGeldiler ol âlime ağlâdılar Hasret ôdına ciğer dağlâdılarBiz bu Fir‘avn’ın elinden nidelim Sen ne dirsin kangı yola gidelimDîdî mevlâ hâs kuluna neyledi Bize Fir’avn’ı musallât eylediYoldan azduk biz ibâdet itmedik Ta‘rîf itdürdigi yola gitmedikBize bizden oldu kime suç bulâk Vaktimiz yokdur gidûb ğavğa kılâkRûz u şeb biz Tanrı’ya kulluk idek Şer‘î İbrâhîm Halîl üzre gidekTevbe istiğfâr idin bâyi gedâ Bir sebeb virür bize Bâri HüdâHâlıkına sıdkile yalvârsa kul Ol du‘âsını ânın eyler kabulTurdiler ânın katından gitdiler Yalvârûb Hakk’a tazarru‘ itdilerÂldı Fir‘avn Mısr’ı zîri destine Yâpdı bir köşk kurdu Nîl’in üstüneKendi gördü azîz kavmini hor Devletine mâlına itdi gurur

Festehaffe kavmehu fe atâûhu innehum kânû kavmen fâsikîn114

Ben gibi yokdur dîdî hiçbir mülûk Tanrılık da‘vâsına kıldı sülûk

(154)Çâğirûb ol kavmine kıldı nidâ Bundan öte ben size oldum hüdâKale’llahu Teâla Fe haşera fe nâdâ115 Fe kâle ene rabbukumul a’lâ116

Şirke vârdı ol bu sözi söyledi Çok kimesne geldi secde eylediGirmiş idi bir gice yâtâğına Bir sedâ geldi ânın kulâğınaDîdî Hak bu devleti virdi sanâ Sen gerekdür kulluk îdesin anâBakma sen ol şeytânın iğvâsına Düşmegil sen tanrılık da‘vâsına114- Zuhruf 43/54:  Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.115- Naziât 79/23: Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi:116- Naziât 79/24: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

104

Hakkı bir bil gitmegil eğri yûla Virdi ruhsat sen za‘îf kemter kûlaİtme zahmet hem Benî İsrâil’e Âkıbet ânlar virür seni Nîl’eHak Teâlâ bir nebî göndürecek Halkı bâtıldan beri döndürecekHuşberi dâru kâtâr âşinize Gik cihânı dâr ider bâşinizeGöndürüb hem ol ‘azîm peyğamberi Çün toğûb rûşen ide İskender’iOl Beni İsrâil ile yâr ola Hakkı zâhir eyleyûb devlet bulaBu yakında ânı size göndüre Ehl-i şirkin şem‘asini söndüreBu sedâyı dinleyûb virdi kulâk Dîdî Hâmân’a nice dermân kılâkGel seninle eğri yola gitmeyek Tanrılık da’vâsını biz itmeyekKorkaram bu iş bâşa urulmaya Nefret idûb nâs bize buyrulmayaSöyledi Hâmân ânâ kim ey ulû Gitdi aklın sen meger oldun delûBunca gündür sen dîdîn tanrı benem Mısr içi hep dîdîler bize ne‘am

(155)Secde kıldılar sanâ bâşlar egûb Kimi yalvârur sanâ yâşlar tökûbŞâyi‘ oldu bu haber ilden île Âdi sânın çün gezer dilden dîleŞimdi dirsin Tanrı’ya kulluk idek Yolumuz eğri imiş doğru gelekOl gice kulağına giren sedâ Cinni bir dîvdür sana kıldı nidâKalbimi ben eksi(eski) dinden silmezîm Senden özge ğayri tanrı bilmezimDîdî bir yol ta‘rîf eyle gidelim Şimdi ol oğlân tôğârsa nîdelimDîdî Hâmân çok müneccim sende vâr Biz kığırak cümlesin sen itme ârHem dahi ruhbanları cem‘ idelim Kangı yola dirler ise gidelimBir zamân Hâmân ile oturdiler Emr idûb râhibleri getürdilerÇok müneccim geldiler havf eyleyûb Döndi Fir‘avn ânlara söz söyleyûbGördigi rü’yâyı bir bir söyledi Bâşına geldiklerin nakl eylediÇünki kâhinler kulâk virdi söze Dîdîler kırk gün emân virgil bizeİşbu rü’yâ aslına biz îrelim Perhîz idûb hem çileye girelimSen bize sorma su’al kırk gün kader Anlayûb biz virelim doğru haberTuzsuz arpa etmegin pîşürelim Başka başka ğâr içine girelimGitdi ânlar girdiler viraneye Biz gelek şem‘a yanan pervaneyeBin bir âdlu âlimus’-sirri Hudâ İbtidâ Cebrâîl’e kıldı nidâ Ben azîmüş’-şân sebeb viriciyem Ol Benî İsrâil’i göriciyemÇünki(Yakub) ağlayûb kıldı dîlek Sen gök ehlin tebşîr eyle ey melek

Kısas-ı Enbiya

105

(156)Zîrâ arşa çıkdı feryâdın öni Şa‘bân ayı gelse Perşembe güniGerçi çok zahmet virûb ehli ‘usâ Âna rahmine düşe sâhib ‘asâİndürûb Tevrât’ı göndürem ânâ Halkı da’vet eyleye benden yanâSun‘i hakkı ol melek gûş eyledi Vârdı gök ehline bir bir söylediHem melekler işîdûb şâd oldiler Bir uğurdan Hakk’a secde kıldilerDîdîler kim dehre Mûsâ înecek Ehli şirkin şem‘adâni sönecekBirbirile söyleşürlerdi hemân Göğe âğardı şeyâtîn ol zamânİşbu sırrı bilûb itdiler ‘aceb İtdiler yirler yüzine der ‘akabBildiler Mûsâ’yı çekdiler keder Virdiler kâhinlere doğru heberHem bu sırrın aslını çün bildiler Şâd olûben Mısr içine geldilerDîdîler Fir’avn’a ey şâhı Mısır Bahtına kutlu gele işbu asirŞa‘bân ayı cum’a ahşâmi gice Vakti saat ol gice üç pây geçeFecr-i sâdık toğmadan rahme iner Ger inerse tîz geçûb devrin dönerÇünki mel‘un bu söze virdi kulâk Dîdî şimdi biz nice tedbîr kılâkSiz ne dirsiz kâlmadı bende mecâl Dîdî Hâmân çünki böyle oldı hâlBundan öte itme zahmet bir ere Kasrına gahîn kâldurâk iskendereMısr içinden kâlkûb ol şehre gîdek Ol Benî İsrâil’e zahmet îdekOl gice biz mekt idûb oturmayak Avretile erleri yâturmayakAvrata kimse yâkın olmâz ise Ol gice kimse cimâ‘ kılmâz ise

(157)Ol nebî rahme düşûb olmâz gümân İtmesûn kimse cimâ‘ pîri civânDidî fi’l-hâl leşkeri tertîb idek Ol ‘adûmuz toğdiği şehre gidekVârdiler İskenderiyye girdiler Ol Benî İsrâil’i hep dîrdilerGirdi kal‘a îçine gör neyledi Bir yire cem‘ eyleyûb habs eylediDîdî bir er şehr içinde kâlmasûn Kalbimiz endişede sâlınmasûnDîdîler Fir’avn’a kim ey bahtiyâr Bir mehalde kâldı birkâç ihtiyârHem fakîr ehli olûb ânlar ciyâ‘ Nâtûvandûr eylemezler hîç cimâ‘Dîdî olmâz kâlmasın bir pîr civân Hîç birine bu gice virmem emânGitdiler ol pîrleri yüklendiler Âldılar mahbûs yirîne geldilerÂh idûb avretleri âğlâdiler Firkat odine ciğer tâğladilerDidîler kim erlerimiz öldürür İ‘tidâyı üstümüze güldürürKisbimiz yok karnimiz ki âç olûr Korkarûz kim ‘irzimiz târâç olûrYatsu vakti geçmiş idi ol zamân Gitdi İmrân buldi Fir‘avn’ı hemân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

106

Câni dilden ‘İmrân’i sevmiş idi Her ûmûrin vîrûb inânmiş idiGezdiler Fir’avn’ile dört bir yanâ Kal‘anın miftâhını virdi anâDîdî bir lahza yâtûb uyânûram Hem bu miftâhı sanâ inânûramBu gice sen bu kapûda bekçi ol Kim gelürse îçerûye virme yolOl kapûyı bâğladûb döndi hemân Kaldi İmrân yâtdi ânda bir zamânOl kapûnın işigine koydi bâş Öyle tenbih eyledi ol bâğri tâş

(158)Bir mübârek sâ’ate irdi gice Sun‘i sâni‘ dinlegîl oldi niceKaldı İmrân ol kapûda gitmedi Avreti evde tûrûb sabr itmediGözlerine uykusu girmez idi Ev içinde tûlânûb tûrmâz idiÇün sığındı ol Hüdâyi Bâriye Bilesince âldı iki câriyeDîdî biz şimdi gidek kangı yola Belki gidûb uğrarız bekçi kûlaPes karanlık göz gözi görmez îdi Bekciler âni gümân itmez îdiTutdi kal‘a yôlûni oldi revân Urdi bir destin kapûya ol zamânOl kapûyi tîz acuben girdi ol Gitdiki dem gördi hem İmrân’ı olOl işige bâş koyûb yâtmiş idi Uyku âni ğaflete sâtmiş idiDîdî İmrân kim kapû âçdı sanâ Mâcerâyı toğri söyle sen banâDîdî el urdum kapû oldi küşâd Gel sârılûb ikimiz alâk murâdBakdi İmrân avretinin yûzine Sanki bir hûri göründi gôzineBildi İmrân avreti tâlib gelûb Kendinin hem şehveti ğâlib gelûbİkisinin sabri gitdi kâlmadı Hîç biri bir havfe zâhib ôlmâdıİki gönül bir olunca râviyân Sûki sultân içi olûr âşiyân Bâkdiler çün birbirinin hâline Ğam kuşi uçûb konûb dem dâlineVakti sa‘at geldi irişdi hemân Geldi Mûsâ rahme düşdi ol zamânİşbu gizlü sırrı ânlar eyledi Döndi İmrân hâtununa söylediBu cimâ‘ı kıldı ol mel‘un yasâk Düşmânından âlâcak mezâk

(159)Bâ husus kim virdi miftâhı banâ Bekci olûb itmiyem kemlik anâBelki mevlâ ol ‘azîm peyğamberi Îkimizden göndüre ol rehberiDöndi İmrân tîz kapûyı bâğladi Geldi dehşet bir zamân ol âğladiDöndi hâtun geldiği yôla gîder Ol müneccimler bâkûb gör kim nîderBirbirine dîdîler kim dilfikâr Gökde bir yıldız göründü âşikârOl nebîdür rahme düşdi bu gîce Ger toğârsa hâlimiz ôlûr nice

Kısas-ı Enbiya

107

Geldiler Fir‘avn’a çün âğlâdiler Karşu tûrûb ellerin bâğlâdilerDidîler bu iş âna kâr itmedi Ol Benî İsrâil emrin tutmadiGerçi hem göklerde yıldız çok idi Böyle berrâk gördüğümüz yok idiBu peyğamber yıldızidur kim nidek Buna şimdi biz nice tedbir idekÇün işitdi ânı Fir‘avn’ı le‘în Dîdî ben ândan nice olâm emînDîdî Hâmân itdigim ider misin Ben didigim yola sen gider misin?Kangı hâtûn olur ise hâmile Keşt idûben bekçiler ânı bileKimini urûb yire düşüreler Kimine şerbet virûb içûrelerOl ‘adüvvi kimse vârûb bilmeye Sâğ selâmet bu cihâne gelmeyeÇün işitdiler bu sözi ol zamân Ol Benî İsrâîl’e düşdi figânSâğda solda kâlmadı hiçbir uşâk Hem igirmi bin ere çâldı biçâkGerçi İmrân hâtûni ol kâmile Vakt irişdi oldi fi’l-hâl hâmileBir kimse bâtnını görmez idi İşbu sırrın künhüne irmez idi

(160)Dinle ahvâli ânın noldu nice Hamlini vaz‘ eyledi ol bir giceEhli tefsir çün bu remzi söyledi Hak Teâlâ hâtûna vahy eyledi

Ve evhaynâ ilâ ummi mûsâ en erdıîhi fe izâ hıfti aleyhi fe elkîhi fîl yemmi ve lâ tehâfî ve lâ tahzenî innâ râddûhu ileyki ve câılûhu minel murselîn117

Bir tâbût yapdur ânı sen vir Nîle Halk iden Hallâk ânı virmez sîleBiz ânı hıfz eylerüz havf eyleme Sakla râzın kimseye söz söyleme“Hıfti yemden”118 ittikâ bağla banâ Ânı biz göndürürüz senden yanâVe evhaynâ ilâ ummi Mûsâ en erdıîhi fe izâ hıfti aleyhi fe elkîhi fîl yemmi ve lâ tehâfî ve lâ tahzenî119

Murselinden biz ânı kılduk hemân Hem bu vahye eyledi hâtûn imânBildi fi’l hâl dîdî budur enbiyâ Bir kızı çün vâr idi sâhib hayâDîdî kıza turma sen tennûri yâk Olma ğâfil dâima Mûsâ’ya bâkSavtını kimse alûb işitmesûn Bekciler tûyûb bize iş itmesûnBelki zîrâ sırrımız mel‘ûn tûyâr Gerçi bilse sanma bizi sağ koyârBir tâbût ben yâbdûrûb dülger bulâm Bu diyârda kâlmadı hîç bir ğulâmBen gidince sen bişür bize bir âş Geldi ol kız yakdı tennûrda âtaşMâderi çün gitdi Mûsâ âğladı Korkusundan kız yüreğin tâğladı117- Kasas 28/7: Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik.118- Nil’de boğulmasından korkmak. 119- Kasas 28/7: Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

108

Bir bucakda kazmış îdi bir kûyi Meks îdûb içinde yok idi sûyiOl kuyû dibinde îdi mâh-ı rû Akl ânı hîç eylemezdi cüsti cû

(161)Çün çıkarûb âldı kız kûcâkın Virdi barmakın ânın damâkınaKimse gelmez bu eve kıldı gümân Bekciler açdı kapûyı ol zamânCâhe hîç indûrmege yol kâlmadı Kesdi savtın ol gelenler âlmadıAğlayûben nâdim oldi sûçine Gördi olmaz atdı tennûr îçineHem kapâyûb ağzına örtdü duvâk Sanki düşdü ôd içine şeb çirâkGirdiler çâr köşeyi ârâdiler Şer bucûki ol evi dârâdilerEv içine çökmüşidi bir dumân İtmedi bir kimse tennûrda gümânHâlıkı göstürmedi hîç bir ere Gitdi hâtûn yalvarûb bir dülgereDîdî bir oğlum tôğûb dimem île Bir tâbût vir ûzdûrem ânı Nîl’eYapdı bir tâbût yola itdi revân Gitdi dülger köşki Fir’avn’a hemânDehşet âlûb kâmeti çün oldi dâl Nutkı gîdûb hem lisânı oldi lâlDîdî gerçi bu tehî olâ îdi Bâş kesiciler ânı bûlâ îdiBen bu râzı halka dellâl eylemem Hem dahi Fir’avn’a vârûb söylememTefsir îçinde müfessir söyledi Hak Teâlâ dülgeri zikr eyledi

Ve kâle raculun mu’minun min âli fir’avne yektumu îmânehû e taktulûne raculen en yekûle rabbiyallâhu ve kad câekum bil beyyinâti min rabbikum ve in yeku kâziben fe aleyhi kezibuhu ve in yeku sâdikan yusibkum ba’dullezî yeidukum innallâhe lâ yehdî men huve musrifun kezzâb120

Bu racülden dîdîler oldur murâd Şâhi kevneyne ânı bildürdi hâdİşbu âyetden haber virdi anâ Ümmi Mûsâ döndü çün evden yanâGördi avretler kapûsundan çıkar Oğlunun ışkı ânın bağrın yakarGeldi zîrâ sordu Mûsâ’yı kıza Âh idûb ol ellerin urdu dize

(162)Gördi tennûrun içi hep nâr idi Elleri âtâş ile oynâr idiYanmamışdı bir yeri şükr eyledi Geldi ol kız mâcerâyı söylediÂldı kûcâkına ânı emzürûb Bir zamân hem ev içinde gezdürûbDîdî ol kız atma Mûsâ’yı sûya Dîdî oğul belki ol mel‘ûn dûyaZîrâ Fir’avn‘ın kulâkına eser Ol Benî İsrâîl’in neslin keser120- Mü’min 40/28: Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi: “Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez.”

Kısas-ı Enbiya

109

Koydular tâbût içine ağlayûb İttîkâsın Hakk’a muhkem bağlayûbMâderile kız dehî gitdi bîle Yatsûden son virdiler ânı Nîl’eNâdim olûb şeytân iğvâ eyledi Âğlayârak hem bu sözi söylediKeşke bûni sû içine virmesem Ğark idûben bû firâkı görmesemİtmedim oğul sanâ cânım fidâ Ben seni bâlıklara kıldım ğıdâİtdigim îşi dîvâne eylemez Gördi Mûsâ gitdi Nîl’e söylemezHem bu vahyi çün unutdu ol zamân Çâk idûben yâkasın kıldı figân

Kalellahu teala fi’l kelam innâ râddûhu ileyki ve câılûhu minel murselîn121

Biz gelek Fir’avn olân ol ‘âsiye Bir hâtûn âlmişidi âdı ÂsiyeCebrile ol hâtûnu âlmişidi Sıdkıle ol hâlıki bilmişidiArz iderdi hâlini sübhânına İşbu âyet nâzil oldu şânınaVe daraballâhu meselen lillezîne âmenûmraete fir’avn122

(163)Köşk içinden seyri der idi Nîl’e Otururdi Âsiye ile bileGelmişidi hâtûnile yüz yüze Gördi bir tâbut gelür üze üzeİki dalğûc Nîl içine daldılar Âldılar ânı katına geldilerGördüler kim yâtûr ânda bir püser Hâtûnun tîz kalbine ilhâm eserSevdi cânı çok muhabbet eyledi Döndi Fir‘avn’a bu sözi söylediĞayb ilinden geldi biz şimdi nîdek Ger dilersen bisleyûb oğûl îdekVar bu oğlânın yüzünde meymenet Belki biz bundan görek bir menfa’etDîdî Fir’avn hep benim mülk ictimâ ‘İstemem ben kimseden bir intifâ‘

Ve kâletimraetu fir’avne kurratu aynin lî ve leke lâ taktulûhu asâ en yenfeanâ ev nette-hızehu veleden ve hum lâ yeş’urûn123

Pür hazînem matlûb itmem hâceti Fahri âlem çün görüb bu âyetiŞâhi sultân sâdıkü’l va‘dül-emîn Ol zamân buyurdi Fir’avn’ı le‘înÂsiye sözine diseydi belî Kalbine esmişidi ilhâm yeliÜlfeti Mûsâ ile ider îdi Son nefes îmân ile gider idiDevletine mâlına kıldı ucîb Bu sebebden olmâdı îmân nasîbGeldi Hâmân söyledi kim bu uşâk Bir gün olur belîne bağlar kuşak

121- Kasas 28/7:  Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik.122- Tahrim 66/11: Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.123- Kasas 28/9:  Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

110

Öldür ânı düşmânın aslı budur Hem Benî İsrâîl’in nesli budurDîdî doğri söyledin tîz öldürün Düşmân âğlar dost olânı güldürün

(164)Tûtdiler ânı iki cellât hemân Âsiye kalkdı yirinden ol zamânÂh idûben düşdi tâbût üstüne Gelmedi bir kimse Mûsâ kasdineDîdî ma‘sûm tâbûti nûr eylemiş Hak Teâlâ gözlerin kör eylemişBen ânı kendözime kıldım oğûl İbtidâ Nîl’den bize kıldı vüsûlGerçi zîrâ sen ânı öldüresin Üstüme Mısr ilini güldüresinKöşk içinden Nîl’e kendim ğark idem Bundan öte bu cihânı ben nidemÇok severdi câni dilden hâtûni Çün değerdi bir hazîne âltuniÇekdi tâbûtdan âlûb kûcâkına Sânki hurşîd çâldi Sevri tâğına124

Gördiler kim Âsiye açdı kanât Bundan öte bildiler olmâz mematDîdî Fir’avn tûr bâğişladim sanâ Buğz idûben tek sen incinme banâLa‘li gevher üstine dûzdûrelim Nesli pâk hâtûn bûlûb emzûrelimŞehr içine çün saldılar elçiler Gelsin ânı beslesin emzükcilerYâ‘ni her kimin sûdin içerse ol Devletime mâlime hem buldi yolYüce savtile idûb şehre nidâ Sûki sultân içi hep toldi sadâHer gelen hâtûnlar oldiler seme Âlmâz idi ağzına hiçbir memeYüz gelib yüzi giderdi bî-hisâb Âğırice bildiler virûr zihâbÂsiye çün bulmadı derde ilâc Hâsılı söz kâldı Mûsâ üç gün âcHak Teâlâ maderine itdi râm Ecnebîler sûdini kıldı harâm

(165)Çün buyurdi kudret issi ol celîl İşbu âyet hakkına oldi delil

Ve harramnâ aleyhil merâdıa min kablu fe kâlet hel edullukum alâ ehli beytin yekfulû-nehu lekum ve hum lehu nâsıhûn125

Âsiye Mûsâ için ağlâr idi Hasret odine ciğer dağlâr idiDîdî bu ma‘sûm yiyûb bilmez ta‘âm Bir sebeb vire buna rabbü’l-enâmMaderi kim ise şimdi âğlâdı Âtdı Nîl içine Mevlâ saklâdıHâzıkı yok biz buna dermân kılâk Kangı iklime gidûb tâye bulâkGeldi Mûsâ’nın anâsına haber Âh idûben kalbine esdi keder

124- Cebel-i Sevr. 125- Kasas 28/12: Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi.

Kısas-ı Enbiya

111

Gâh sevinûb gahî ağlâr gâh güler Nâsdan uğrun gözlerin yâşın silerGerçi sâil bu söze itse su‘âl İki zıd bir yirde cem‘ olmak mahâlGüldi ki ol çıkdı Nîl’den oğli sâğ Şâd olûben ğussadan geçdi ferâğÂğladığı belki ânı öldüre Mısr ilîne zulmi dâdın bildüreBu iki efkârile yatdı gice Bilmez idi oğlunun hâli niceÇün sabâh olûb recâ kıldı kıze Dîdî sen vâr bir haber getür bizeBu firâkile nice günler yenâm Söylegil emzükci vârdûr bir enâmLeyki dîme kardeşimdür bu civân Tûrdi ol kız çün yola oldi revânKul karâveş ol feyzi çün âldılar Âsiye hâtûn katına geldilerSöyledi kız bir hâtun bir yirde vâr Çün ûtânûb gelmege ol kıldı âr

(166)Kalbine şâd eyle sen düşme ğame Me’mûl olur kim ânın sûdin emeDîdî vâr tîz göndür ânı görelim Ger emerse cânı kurbân virelimMâderine geldi kız virdi haber Ditredi tir tir vücudunda tamerÇün işitdi işbu sözi ol zamân Gitdi Fir‘avn’ın sarâyine hemânİttikâsın Hakk’a muhkem bağladı İçerü girince Mûsâ ağladıÂlmişidi Âsiye kucakine Yâş âkîdûb benzemez bâyâkineGeldi hâtûn gitdi oğlundan yanâ İzzetile virdi Mûsâ’yı anâBasdı çün bağrına ânı emzürûb Âsiye Fir’avn’a müjde göndürûbDîdî hâtûna evin bunda getûr Sâyei ma‘sûm ile râhat oturHem dahi evlâdların âc olmaya Yok kapûsi üstüne âçılmayaDîdî hâtûn bundan öte gezdürem Gâhi sizde gâhi bizde emzüremİşbu kavle râzı oldular o hâl Geçdi ânın üzerine mahi sâlOl müneccimler dahi söz itmedi Hak Teâlâ yıldızın göstürmediBî-hisâb mâl hâtûna oldi va‘îd Çıkdı bir gün tahta Fir’avn’i ‘anîdZîrâ ol Mûsâ’yı sevdi cânile Otururdu dâimâ Hâmân ileHayri âtûb işler idi şerleri Geldiler karşûsına iş erleriDevletine hâline ‘acb eyledi Döndi ol dem bir kûlûna söylediÂsiye hâtûna vâr eyle selâm Eyledi Mûsâ ile ol çok kelâmİştiyâkı vâr ise dâim göre Göndûrüb ol meclise revnak vîre

(167)Geldi Mûsâ meclise çün basdı pây Âsiye hâtûnun aklı oldi zâyÂldi kûcâkına Fir’avn’i leʿîn Sol elin tûtdi sakâlinden hemîn

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

112

Silkivirdi kuvvetile ânı bîl Âyesi tôldiği mikdâr kopdi kılSinni şâb maʿsûmdur ol zann eyleme Sen peyğamber kuvvetin taʿn eylemeKullarından ûtanıb kıldı hicâb Korkusundan itmedi kimse cevâbHışma geldi urdi Mûsâ’yı yire Dîdî şimdi kim bunun kaydın göreGeldi Hâmân ilerüye söyledi Dîdî Mûsâ gör sana kasd eylediGer bu ma‘sûm her kaçân bûlsa kemâl Tahtı destinden âlûb eyler cidâlÖz elile düşmânı sen bisledin Avretin dâim sözini esledinZâhir oldi çün ânın düşmânlıkı Fâide virmez sanâ pişmânlıkıVirdiler cellâda ânı öldüre Gitdi bir kul Âsiye’ye bildüreĞayreti nâmusi ârî itdi ol Yâlın ayâk tîz sarâya tutdi yolGeldi ol Mûsâ’yı âldı virmedi Korkusundan kimse karşu durmadıGördi Firʿavn’ı dîdî kim yâ kişi Çün dîvâne olân itmez bu işiBu tıfıldur aklı irmez kem îşe Sen niçün kalbine saldın endişeAvretine dîdî bir gör hâlimi Ben sevince ol yolar sakkalimiŞimdiden bu lihyemi çekmek neden Âbi rûyim yirlere tökmek nedenKendine ol gûyâ bir nâm eyledi Mısr îçine bîzî bednâm eylediDîdî hâtûn akli île itmedi Bîlerek bu eyri yola gitmedi

(168)Tût bu sözüm düşme cebrî ğasbiye Ôd ile âtâş koyâk bir tepsiyeToldurûb çün önine ûzâdelim Kangısın âlûr ise gôzedelimGerçi altûna eli gîder îse Korkûb ol ôddan hazar îder îseAkli ile bu işi itdi sanâ Gitmez îse desti âtâşdan yanâBundan öte ben sanâ yalvârmezim Egri bîlûb kûcâkıma âlmezimSâhib olûb ben ânâ dimem oğûl Ol begendi bu sözi kıldı kabûl Âltûni âtâş ile tûnatdiler Tepsi ile ônine ûzatdilerÇünki Mûsâ’yı bular sînâr iken Sâğ elini âltûna sûnâr ikenGeldi fi’l hâl Cebrâîl urdi perîn Ol âtâşın içine sôkdi elînÂldi bir köz âğzine kôydî eli Bu sebebdeb ukdelu oldî diliYandûrûb bir zerre Allahul kerîm Havfe zâhib olmaya gelib recimYa‘nî Mûsâ’ya ‘adâvet itmeye Mekt îdûb kâtil yôlîne gitmeyeHıfz idince bir kulu perverdigâr Esmaz ânın üzerine rûzigârBu ecilden kalbini ol kıldı tâm ‘İzzetîle kaldı Mûsâ subhi şâmÂsiye çün sırrını itmezdi fâş Keydûrûrdi eynine hindi kumâş Söyleşürdi râzini hâtûnile İki ceybîn tôldûrûb âltûnile

Kısas-ı Enbiya

113

Ol gidûb vîrûb Benî İsrâîl’e Şâyi‘ oldi bu haber dilden dîleÇok sevûb ol Âsiye ûrmâz idi Kime virdin sen ânı sûrmâz idiÇün sabâh ôlûb yirinden kâldûrûr Def’a ceybîn fizze ile tûldûrûr

(169)Geçdi ânın üzerine bir zamân Çün yigirmi yâşına irdi hemânVârdı bir gün ol Benî İsrâil’e Âc mi tôk mi görûb ahvâlin bileGeldiler Mûsâ’ya çok yalvârdılar Gözlerinden yâş tökûb ağlâdılarBiz bu Fir’avn’ın elinden nîderûz Sen ne dirsin biz o yola gîderûz ‘Arzi hâl virdükce ol sâğırlanûb Tâş taşîdûb arkamız yâğırlanûbHiç bize bir kimse şefkat eylemez Bir recâcı gidûb ânâ söylemezKande bir mü’min görürse kâpdûrur Tâşile tôprâkile dâğ yâpdûrurBir sebeb göndüre bize zülcelâl Gitdi tâkat kalmadı bizde mecâlSenden özge kimsenin geçmez sözi Söyle Firʿavn’a halâs eyle biziDöndi Mûsâ bu söze virdi cevâb Fâl tûtûb siz âçdınız mı hîç kitâbHak Teâlâ bir nebî göndürecek Sizi devlet âtına bindürecekBunca eyyâm belki bir fâl tûtdiniz Mısr içinde kime kur‘a âtdinizİçlerinden çün biri âçdı dihân Bir sözüm vâr âşikâr itmem nihânBelki Fir’avn’a vârûb bildûresin Ol sözîle bizleri öldürdesinDîdî Mûsâ ol peyğamber kim ola Çâresiz derdinize dermân kılaDîdîler Fir’avn’a dime cünhemûz Biz fâl âçduk düşdi size kur‘emûzHem kitâbda görmişüz birkaç nişân Sen bizi kurtarmaya ğayret kuşânBirbirine sır virûb sır âldılar Bir zamân meks eyleyûben kâldılarEngîne çün sâldılar gizlû işi Gitdi Mûsâ gördi kim iki kişi

(170)Bakdi mü’min kâfir ile cenk ider Birbirine gîk cihânı tenk iderOl Benî İsrâili çok âcidi Tâkati yok bir yola muhtâcidiGördi ânı geldi kim sulh eyleye Ta‘zîr idûb îkisîne söyleyeBâkdi kâfir sulha kâyil olmâdi Mü’minin asla mecâli kâlmâdiGördi Mûsâ tûtmadi bûyrûkini Urdi fi’l hâl bâşına yumrûkiniKuvvetile bir kezin çâldi hemân Ûzi kûyi düşdi kâfir virdi cânDöndi ândan geldigi yûla gider Nâdim olûb tevbe istiğfâr îderİtmedi bir kimse Fir‘avn’a beyân Geçdi ol gün çün sabah oldi ‘ayân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

114

Geldi gördi kim yine dünkî kişi Cenge girmiş yâlenuz yokdur îşiOl Benî İsrâîl’e yândi ôdi Sen bir azğûn kişi imişsin dîdi

Kâle hâzâ min ameliş şeytân innehu aduvvun mudillun mubîn126

Ben senin bu hâlini itdim ‘aceb Dünki kâfir katline oldun sebebBen seninçün yok yire kân eyledim Mısr içinde sanmagil şân eyledimİkisine geldi ta‘zîr eyledi Hışma geldi döndi kâfir söylediSen beni öldürmek istersin hemân Biz gidûb tanrımıza idek ‘ayânDünki gün katl eyledin ol âdemî Kalbimizden gitmedi derdi ğamî

Fe lemmâ en erâde en yabtışe billezî huve aduvvun lehumâ kâle yâ mûsâ e turîdu en taktulenî kemâ katelte nefsen bil emsi in turîdu illâ en tekûne cebbâren fîl ardı ve mâ turîdu en tekûne minel muslihîn127

(171)Tâ küçükden ol seni çün bisledi Avretinin tûtdi sözin eslediEmri vâr midur bizi öldüresin Ol Benî İsrâîl’i güldüresinÇünki Fir‘avn’a dîdî Tanrı hemân Gitdi sabrı yândı Mûsâ ol zamânDîdî la‘net size hem tanrînize Kâfir olûb kim girer îninizeZîrâ Mûsâ söyleyince bu sözi Döndi kâfir tûtdi Fir‘avn’a yüziTîz hemândem bin kişi cem‘ oldîler Bir uğurdan hep serâye tôldilerBâş âçûb Fir’avn’a secde kıldîler Ellerine bir ip ucî bûldilerDîdîler kim ey bizim sultânimiz Yandi Mûsâ’nın elinden cânimizDünki gün bir âdamı öldürdi ol Düşmân oldûğını bize bildûrdi olOl Benî İsrâîl’e sâhib çıkâr Tahtın âlûb âkıbet Mısr’ı yıkârOl gedâyı dervişi bây eyledi Bir hazîne âltûnin zây eylediGizlü vârûb ânlarile iş tûtâr Hem gelûb ahşam sarâyinde yatârHem ta‘âmın yir sanâ hem ol söger Çarşû îçinde bizi dâim dögerHamle kıldı öldüre idi beni La‘net okûb tanrı bilmez ol seniÇünki mel‘ûn işidince bu sözi Hışma geldi kânile doldi göziDîdî kande bulsanız siz öldürün Mısr içine şâyi‘ îdûb bildûrûnBundan öte ben ânâ olmam peder Geldi Mûsâ’ya biri virdi haberSen bu yirde sâkin olma hicret ît Ğayret îdûb ğayri bir iklime gîtBu hususda öldürûb virmez emân Bundan öte Âsiye olmâz gümân126- Kasas 28/15:  Mûsâ, “Bu şeytanın işidir. O, gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır” dedi.127- Kasas 28/19: Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam, “Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun. Sen ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istem-iyorsun” dedi.

Kısas-ı Enbiya

115

(172)Çün Mısırlı itdiler söz ittihâd Şimdi üstüne gelürler ictihâdMâderini görmeye yôl kâlmadı Hem berâber yol azıkın âlmadıBildi Mûsâ şimdi kôpâr bir tûfân Çün Medîne yôline oldi revânKande gîder ol yolu bilmez îdi Eğri toğri kalbine âlmâz îdiYalvârûb ol Hakk’a nâliş eyledi Döndi ol dem işbu sözi söylediEy hüdâvendigerimu kün fe kân Zâti pâkin istemez kevnî mekânSen hidâyet itmeyince bir kûla İstikâmet bûlûben girmez yolaBin bir ismin hürmetîçün yâ karîb Yâlenûz kâldim bu illerde ğarîbVasf-i hâlim ilmine ihfâ değil Senden özge bir kula ifşâ degilŞefkât îdûb âlimü’s-sırrı hüdâ Cibrîl’e İsrâfîl’e kıldı nidâÇünki Mûsâ istedi bizden devâ Pes gerekdür göndürek bir pîşuvâŞerri a‘dâdan ânı kıldım emîn Ol ğarîbdür ğurbete çıkdı hemînSiz mukarreb üç melek înin yire Benden özge kim ânın kaydın göreOl melekler indiler yiryüzine Üç kişi göründi Mûsâ gözineDîdî biz çün engine sâlduk işi Kancerûye ‘azm ider bu üç kişiGeldiler Mûsâ’ye virdiler selâm Döndi Cibrîl söyledi birkaç kelâmSırrını çün âçdi Mûsâ söyledi Bâşine geldiklerin nakl eylediTâbutile düşdügini ol Nîl’e Turdi ândan söyledi Cebrâîl’eSiz dehi kande gidersîz bu yanâ Toğri bir yol sâlık îdin hem banâ

(173)Dîdî Cibrîl bu Medîne yôlidûr Hem üçûmûz bir efendi kûlidûrRûzi şeb biz hizmet iderûz anâ Emri ile giderûz bundan yanâSen dehi gel Hâlık’a şükr eylegil Hâfiz ismin dilde dâim söylegilHep sana düşmâniken rûyi zemîn Şerr-i eğ‘dâdan seni kıldı emînMüstecâb olur katında her dîlek Kalbine virdi teselli ol melekYir dürildi gitdiler şehre hemân Bakdı Mûsâ oldular gözden nihânHiç birini görmeyûb kâldi tanâ Ol Medîne şehri göründü anâGördi şehrin sağ yanında bir kûyi Bir bôlûk kôyûn gelûb îçe sûyiBîlesince iki duhter geldiler Ol kûyûnun nevbeti yok bildilerÇünki kâfirler ezel gelmişidi Nevbetini ol sûyin âlmişidiBakdi Mûsâ çün görünce kızleri Yalvârûb bir ferde geçmez sözleriBulmayûb yol çün çekildiler girû Gördi ânı geldi Mûsâ îlerü

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

116

Dîdî kıza bû kôyûnlar içmedi Yalvârûb bir kimseye söz geçmediDîdîler kim şimdi biz sıvârmâzûz Ecnebiler gitmemiş el sûnmazûzGâh olûr kim tûkenûb kâlmâz sûyi İşbu kavmin dâima oldur hûyiMâllarini tâ olar sîvârmemiş Fâriğ olûb evlerine vârmemişGün-be-gün eyler bize ânlar cebîr Bir atâmûz vârdurur şeyhu’l-kebîr

Kâle mâ hatbukumâ, kâletâ lâ neskî hattâ yusdirar riâu ve ebûnâ şeyhun kebîr128

(174)Sen bizi ta‘n itmeyûb kılma ucîb Pîr bâbâdûr âdına dirler Şu’îbHem nebîdür Hak’dan ol virür haber Gözi görmez destine âlmiş teberDîdî Mûsâ ğayri sû akmâz mı hîç Bâşka yirde bir kûyû çıkmâz mı hîç Dîdîler şol yirde vârdûr bir kûyî Kimse bilmez vâr mı içinde sûyîKırk kişi hem ol tâşi kâldûramaz Kimse bir kûğa âsûb tôldûramazGeldi Mûsâ ol kûyûnin yânine İşbu âyet nâzil oldi şanineFe sekâ lehumâ summe tevellâ ilâz zılli fe kâle rabbi innî limâ enzelte ileyye min hayrin fakîr129

Ol kûyûda kâynayûb sû çok îdi Tûtdi tâşi bû du‘âyi ôkûdi

Sübhanallahü’l-Mahmudü’l vâhidü’l-maʿbûd unsır abdike

Bir kula Nusret virince ol Hüdâ Kûhi kâfi yirden ol eyler cidâDîdî Mûsâ çıkdı sû şimdi sivâr İçdi sûyin çün girü döndi davârHâlıkın hikmetlerin gör ey ebî Gitdi kızlar kâldı ol yirde nebîÇün Şu’ayb’e geldi ânlar söyledi Mâcerânın künhini nakl eylediNaliş îdûb dîdîler kim ey atâ Nâ sezâdûr ol yigîd kumde yatâBizim îçûn çünki çekdi ol emek Karni âcdûr belki ol ister yemekDîdî sen vâr da‘vet eyle gelsin ol Hakkı geçdi ücretini âlsın olGeldi kız dîdî atâm kıldı selâm Etdi da‘vet söyleye birkaç kelâm

(175)Yok mizâcı gelmeyûb kâldı girü Girdi yola geçdi ol kız ilerüÇün bu hâli gördi şeytân ol zamân Leşkerini bâşıne dirdi hemânDîdî Mûsâ kız ile gîder yola Bizi Hak kıldı musallat her kûlaKalbini tâm eyleyûb bâkmâz kıze Düşdi fursat bû ğanîmetdûr bize128- Kasas 28/23: Mûsâ onlara, “(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?” dedi. Onlar, “Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır” dediler.129- Kasas 28/24: Bunun üzerine Mûsâ onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekilip, “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi.

Kısas-ı Enbiya

117

Birbirine ikisi tâlibdûrûr Ol kizin hem şehveti ğâlibdûrürĞayret îdûb siz ânı şâşûresiz Bir iki tâğlar tepe âşûresizBelki sabri gidûb iderler zinâ Hak katında hâlleri ôla fenâDîdîler kim ol nebîdür âzmâz ol Korkarûz kim sözümize uymâz olHışm idûben dîdî şeytân vây sîze Benden özge kimse yok hîle düzeÛçmâk içinden çıkardım âdemi İndi yirler yüzine çekdi ğâmiBen nice zâhidleri âzdûrmişem Levh içinden ismini kâzdûrmişemBen gidince siz gelin ardım sonre Nezdîk ôlûb Hakk’a çıkmâsın TûreÇünki Mûsâ kız ile gîder idi Sun‘-i Hakk’ın fikrini îder idiNefsinin ârzûsine ûymâz idi Ol zamân kızlar dûni geymez idiSür‘at îdûb geldi şeytân-i le‘în Çün kızın esbâbine urdi elinGirdi âltından ûfûrdi yûzi pek Bâldırından yûkârû döndi etekYûmdi gözin çün kızı kôydi girû Sürʿat îdûb geçdi Mûsâ îlerüDîdî kim ben bilmezim sâği sûli Sen girûden sâlîk ît bîze yôlîGördi şeytân hilesi kâr itmedi Bôş gerûye dönmeğe ‘âr itmedi

(176)İşbu minvâl şehr îçîne girdiler Hâsili söz ol Şu’ayb’i gördilerAksakallı bir mübârek pîr îdi Kızin âdine Safûrâ dir îdiÂtasına söyledi gizlû işi Hem kavîdür hem emîndür bu kişiDîdî kızım kuvvetin bildin hemîn Sen neden nâşi âni bildin emîn Kâlet ıhdâhumâ yâ ebetiste’cirhu inne hayra meniste’certel kaviyyul emîn130

Dîdî kem söz diline âkmâz îdi Göz ucîle kaddime bâkmâz îdiGeldi Mûsâ îlerû virdî selâm Hem Şu’ayb’e söyledi vâfir kelâmHâne ehli çok tevâzu‘ eyledi Âçdi Mûsâ vasf-i hâlin söylediSeçdi bû kez çün Şu’ayb kandû nebât Havf idinme Hak sanâ virdi necât

Fe câethu ıhdâhumâ temşî alâstihyâin kâlet inne ebî yed’ûke li yecziyeke ecra mâ sekayte lenâ fe lemmâ câehu ve kassa aleyhil kasasa kâle lâ tehaf necevte minel kavmiz zâlimîn131

Çok nasîhat eyledi Şu’ayb anâ Îki kîzın birini verim sanâDîdî Mûsâ âltûn akçe bûlâmâm Ücret ile ben bû kîzı âlâmâmHem ğarîbim kim benim kaydım göre Şefkat itmez îl banâ akçe vîre‘Aczini çün i‘tirâf ol eyledi Ol Şu’ayb hem işbu sözi söyledi130- Kasas 28/26: Kızlardan biri, “Babacığım, onu ücretle tut. Herhâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güve-nilir olan bu adam olacaktır” dedi.131- Kasas 28/25: Nihayet kızlardan biri utana utana yürüyerek ona gelip, “Bizim için koyunlarımızı sulamanın ücretini vermek üzere babam seni çağırıyor” dedi. Mûsâ, onun (Şu’ayb’ın) yanına gelip başından geçenleri ona anlatınca Şu’ayb, “Korkma, o zalim kavimden kurtuldun” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

118

Sen sekiz yıl ol tavârime çôbân Âl ‘asâni keşti kıl yâzu yabânGerçi on yıl ôtârûr isen temâm Çok banâ ihsân idersin ey hümâm

(177)Kâle innî urîdu en unkihake ihdâbneteyye hâteyni alâ en te’curanî semâniye hıcec fe in etmemte aşran fe min indike ve mâ urîdu en eşukka aleyke se tecidunî in şâallâhu mines sâlihîn132

Çün bû kavle râzi oldi ol resul Hem sekiz yıl mihneti kıldı kabulDîdî Mûsâ beynimizdedûr bû râz Hîn tenkih pes gelince itme nâzKalbimize girmesin sonra melâl Çün bû kavle tânık olsun Hak Teâl

Kâle zâlike beynî ve beyneke eyyemâl eceleyni kadaytu fe lâ udvâne aleyye vallâhu alâ mâ nekûlu vekîl133

Ben kemâ kân hizmet îdeyim sanâ Bâ husûs kim bir ‘asâ lâzım banâRûz- i şeb ol destime îdîm teber Kurda kûşa eyleyem ânı siperDîdî bende çok ‘asâ vâr ey oğûl Âl birini destine eyle kabulÇün Şu’ayb ol dem bu sözi söyledi Gitdi Mûsâ ilerü gör neylediBir çatâl bâşlı ‘asâ âldı ele Ândan özge kadrini kimler bîleÂnı destinden bırakdı ol zamân Ğayri bir a‘lâsını âle hemânOl yine dûzerdi kendû semtine Bâkdı olmâz âldi Mûsâ destineÇün görûb bu hikmeti kâldi tanâ Döndi ândan pes Şu’ayb sûrdi anâHâzir ôlûb güdmeye tûtdin mi yûl Sen ‘asânın kangısın kıldın kabulBir çâtâl bâşlı ‘asâ âldım dîdî Kendözime ben kabul kıldım dîdîDîdî cânım tûrsin ol bir ğayri âl Sâhibi belki gelür eyler su’âlBir kişi virdi emânetdür banâ Belki ol rencide gelûb eyler sanâ

(178)Dîdî Mûsâ engîne sâl bû îşi Gerçi şâyed çün gelince ol kişiSen dehi ânı emânet vir banâ Ol gelince benden âl sen vir anâGitdi Mûsâ güddü çün on yıl kôyûn Râzı ôlûben Şu’ayb tûtdi tûyûnDîdî Mûsâ bû diyârda nîdelim Vakt irişdi bîzi göndür gîdelimMaderimin şimdi kaddi oldi dâl On sene nânın yîdim eyle helâlÇün Şu’ayb dîdî helâl etdim yimek On yıl oldi sen banâ virdin emek132- Kasas 28/27: Şu’ayb, “Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık, şu iki kızımdan birisini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer sen bunu on yıla tamamlarsan, o da senden olur. Ben seni zora koşmak da istemiyorum. İnşaallah beni salih kim-selerden bulacaksın” dedi.133- Kasas 28/28: Mûsâ, şöyle dedi: “Bu, seninle benim aramda bir iş. İki süreden hangisini tamamlarsam bana bir husûmet yok. Allah, söylediklerimize vekildir.”

Kısas-ı Enbiya

119

Hizmetinden ben doyûb ûsânmadım Duhterimi ücretine sâymadımHem tehi dest ben seni göndürmezim Üstüne düşmânını gûldûrmezimBir sene sabr eylegil tûtma yûli Hep senin olsun tâvârimin döliOl nebî çün işbu sözi söyledi Kâldi Mûsâ bir sene sabr eylediTût kulâğın dinle sen hikmet îşî Hep kôyûnlar ol sene itdî dişîBir sürü ağnâm ile girdi yola Avdet îdûb bâkmadı sâğa solaÂldi destine tevâzû‘ pişesin Bu yanâ dinle Şu’ayb endişesinOl ‘asânın sâhibin havf eyledi Geldi Mûsâ’ya ûlâşdi söylediBu ‘asâyı vir banâ sen yôla vâr Sâhibi belki gelür bende arâr Dîdî Mûsâ on yıl oldi gelmedi Kande gitdi kimse âni bilmediÂlma ânı sen bana lutf eylegil Sâhibi çün gelse virdim söylegilDîdî olmâz bu emânetdür bize Birbirile girdi ânlar çok sözeBir melek çün göndürûb Rabbü’l-enâm Îkisîne geldi virdi bir selâm

(179)Dîdî Mûsâ bu müsâfir sôylesûn Yâ sanâ yâhud banâ hükm eylesûnOl melek dîdî ‘asâyı ât yire Sâhibi kimdür Şu’ayb ânı göreÇün ‘asâyı kim ki yirden kâldûrur Kendinin sâhabligini bildûrûrÂtdi Mûsâ ol ‘asâyı ol zamân Ol Şu’ayb çün el urûb tûtdi hemânZerre denlü ol ‘asâ iğranmadi Hâmûş olûb bir dahi davrânmadıDöndi iki desti ile itdi zûr Gördi salınmaz ‘asâdan oldi dûrGeldi Mûsâ der ‘akâb tûtdi hemân Elvidâ‘ îdûb yola oldi revânBîş konak yol çün gidince ey ebî Tûr-i Sînâ tâğine geldi nebîOldi ahşâm kâldi ânde gitmedi Urdi çakmak geçdi kâvî tûtmediYatsu geçdi mâcerâ noldi nice Pes karanlık oldi ğâyet ol giceBir katı yel esdi şikşek ôynâdi Zannidersin bahr-i ummân kaynâdiGördi Mûsâ sâğ tarafda ôd yanâr Dîdî gitsem sâhibi virmez mi nârAvretine söyledi kim sâkin ôl Ben görem bu ôdi yakmış kangı kûlHem konûşûb hem getûrem bir âtâş Ben gelince sen bişûr bize bir âşÂldı fi’l-hâl ol ‘asâyı destine Geldi çıkdı Kûh-i Tûr’un üstinePes karanlık görmezîdi göz gözi Leyki ol nûrdan yanâ tûtdi yüziÇünki geldi ol ziyânın yânına Dehşet âlûb korku düşdi cânınaBir ağaç bâşında gördi ol yanâr Şu‘le vîrûb her dâli olmiş fenârÇün ayâki gitmedi hîç îlerü Havfe zâhib ôlûben döndî girû

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

120

(180)Ğayb ilinden bir nidâ geldi anâ Dönme Mûsâ avdet ît benden yanâHak Teâlâ çün anâ kıldı hitâb Döndi fi’l-hâl sâğ yanâ itdi inâbBen kim ol âlemlerin mevlâsiyem Yirde gökde cümlenin evlâsiyem

Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtııl vâdil eymeni fîl buk’atil mubâraketi mineş şecerati en yâ Mûsâ innî enallâhu rabbul âlemîn134

Bir hüdâvendigerim kün fekân Zâti pâkim istemez kevn-i mekânKâinat hîç yok iken ben vâr îdim Kimse bilmez bir ğanî settâr idimEvvelim yok âhirim yok lâ yezâl Küntü kenzim sırrını bilmek mehâlÇün ezelden hâmidin mahmudiyem Yok şerikim cümlenin ma‘bûdiyemKâinata kün diyû bir söyledim Nîl içinde ben seni hıfz eyledimHep sanâ düşmân iken rûyi zemîn Şerri a‘dâdan seni kıldım emînHem Şu’ayb’e ben seni kıldım çôbân Bir kız îçün on sene dögdün tabânSen ferâmûş kılmadın dilden beni İsmim erhamdûr tehi kôymâm seniOl ‘asâyı ben sanâ kıldım tayâk Geyme na‘lîn gel banâyâlın ayâkEmrimi tût mâsivâdan ol ferâğ Ol mübârek Tûr-i Sînâ’dûr bû dâğBenden özge bir ilâh yok ey hümâm Sen banâ eyle ibâdet subh-i şâmBirligim bil hem banâ sen kıl namâz Mâlike’l-mülkin benem eyle niyâzHem dahi zikrime meşğûl ôlâsin Tîz vakitde maksûdini bûlâsın

İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî135

(181)Kîl u kâlden kalbini sen silmiş ol Hem gelicîdûr kıyâmet bilmiş olGer hayr ger şer kamu imzâlanûr Her kişi a‘mâlile eczâlanûrÇün nübüvvet tâcını virdim sanâ Sevme ğayri sâlik ol benden yanâ

İnnes sâate âtiyetun ekâdu uhfîhâ li tuczâ kullu nefsin bimâ tes’â136

Söyle Fir’avn’a beni bilsin hüdâ Bu risâlet hükmini eyle edâEgri gidûb râh-i şeytana ûyâr Vâr Mısr ehlini sen hâbden ûyârEmrimi hem nehyimi dî kavmine Kimseden hîç korku âlma kalbineSöyle Tevrât hükmini her bir kûla Arğûn arğûn da‘vet ît halkı yôla

134- Kasas 28/30:  Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”135- Taha 20/14: “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”136- Taha 20/15:  “Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (ge-leceğinden hiç söz etmeyecek)tim.”

Kısas-ı Enbiya

121

Söyle Fir’avn’a milâyim her sözi Bir tekebbür kişidür görmez göziBu emirden sonra geldi bu hitâb Nutki vîrûb söyleye Mûsâ cevâb

Fe kûlâ lehu kavlen leyyinen leallehu yetezekkeru ev yahşâ137

Hikmet issi ol Hüdâyi zülcelâl İşbu vahyi göndürûb kıldı su’âlSâğ elinde nesnei sôyle banâ Bilmediğin hikmeti vîrem sanâLâzim ôlûb ol yarâr mı îşîne Kande gitsen bile gîder pîşîne Hak Teâlâ dehşetin ref‘ eyledi Nutka geldi bu kelâmı söylediKâle hiye asâye etevekkeu aleyhâ ve ehuşşu bihâ alâ ganemî ve liye fîhâ meâribu uhrâ138

(182)Hakkın emrine dîdî çünkim ne‘em Bu ‘asâ ile ûtârûram ğanemHûd bilûrsin hâlime ey lem yezel Ûrsem âğâca yire düşer ğazelRûz-i şeb hîç eylemem benden cidâ Yaprakı ağnâmıma olur ğıdâİbtidâ bu destime oldi teber Kurda kûşa eylerem ânı siperTiksem anı şem‘a veş daim yanar Bilmeyen kul anı bir kandil sanarGâh güneşden sâyesine înerem Gâh olur kim ât yirîne bîneremKendözümden hîç ırak kılmâm dîdî Bundan özge hasletin bilmem dîdîHak buyurdi ol ‘asânı ât yire Bilmediği nesnei bîlûb göre

Kale’llahu teâla fe elkâhâ fe izâ hiye hayyetun tes’â139

Çünki ânı eyledi Mûsâ rehâ Gördi oldi bir büyücek ezdehâHer gözi olmişidi bir pencere Cenk içinde uğrasa bîn leşkereBir nefesde ol yûdûb virmez emân Hîç anâ kâr eylemez tîru kemânKûyrûkile tâşi toprâka katâr Gördi Mûsâ sanki hallâc yûn âtâr

Ve en elkı asâke fe lemmâ raâhâ tehtezzu keennehâ cânnun vellâ mudbiran ve lem yuakkıb yâ mûsâ akbil ve lâ tehaf inneke minel âminîn140

Korkma Mûsâ Hak Teâlâ dön dîdî Sen ânın üstüne destin sûn dîdîOl sanâ nev gerdûrûr çekme keder Destine âlsan yine ôlûr teberÂnûnile havf ider ehl-i ‘usâ Âldi Mûsâ destine oldi ‘asâ

137- Taha 20/44: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.”138- Taha 20/18: Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.”139- Taha 20/20: Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!140- Kasas 28/31: “Değneğini (yere) at.” (Mûsâ, değneğini attı). Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Bu sefer şöyle seslenildi:) “Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Çünkü sen güvenlikte olan-lardansın.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

122

(183)Hak buyurdi sok elin ceybin çıkâr Kim benim ışkım senin bağrın yakârGördi fi’l-hâl sâğ eli çün oldi nûr Zulmet iken şu‘lelendi Kûh-i TûrBakdi Mûsâ çıkdı günden mu‘sirât Hak anâ çün virdi iki mu‘cizâtÇünki gördi derdinin dermânı vâr Ol makamda Hâlık’ın ihsânı vârÂnledigi kalbi ânın kîn gerek Ğayri kûldan sabri ânın bîn gerekZahmetine kavminin sabr eyleye Tanrı birdür ben resûlüm söyleye‘Aczini pes i‘tirâf çün eyledi Nutka geldi bu kelâmı söyledi

Kâle rabbişrah lî sadrî ve yessir lî emrî vahlul ukdeten min lisânî141

Sen geniş kıl kalbimin bû darlığın Ben gidûb izhâr ideyim varlığınHem lisânımdam gider sen ukdeyi Halka ârû söyleyem ben zübdeîSen beni pes halka eyledin nezîr Kardeşim Hârûn’u kıl banâ vezîrÇün sanâ çok zikr u teşbih biz idek İkimiz birlikte Fir‘avn’a gidekSen bizim hâlimizi görîcisîn Şerr-i a‘dâdan bizi kôrûcisînÇün bilürsin âşikâre her işi Leyki katl etdim olardan bir kişiHavfım oldur kim beni öldüreler Şâyi‘ îdûb âleme bildûreler

Kâle rabbi innî kateltu minhum nefsen fe ehâfu en yaktulûni142

Bu kelâmın zâhirine bâkmağıl Âb gibi her tâğ bâşından âkmağıl

(184)Enbiyâlar kûldan hîç havf eylemez Râhi Hak’dan kâlmiş ôlmiş dinlemezHavfı kûldan kalbe âlmâz evliyâ Bir fikri kîl kânde kâldi enbiyâ‘Avn iderse ol ilâhî müste‘ân Veçhi hikmet künhini idem beyânBildiğim cevherlerin ûstâzîyem Bilmediğim gevherin suhtâsiyemOldiginden ol nebî havf itmedi ‘Akli kâsirâni idrâk itmediÂşıka ‘îyd ol gün oldi ey hümâm Söyleye ma‘şûkile vâfir kelâmİştiyâkından ânîn çekdi firâk İstemezidi olâ kurbundan ırâkBu hitâb Hak’dan gelince ey ebî Kalbini tâm eyledi Mûsâ NebîKâle se neşuddu adudeke bi ahîke ve nec’alu lekumâ sultânen fe lâ yasılûne ileykumâ bi âyâtinâ entumâ ve menittebeakumel gâlibûn143

Hak Teâlâ çün buyurdi yâ Kelîm Havf idinme kalbini eyle selîm141- Taha 20/25-26-27: Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.”  “İşimi bana kolaylaştır.”  “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.”142- Kasas 28/33: Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldürme-lerinden korkuyorum.”143- Kasas 28/35:  Allah, “Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size bir iktidar vereceğiz de âyetlerimiz sayesinde size (kötü bir amaçla) ulaşamayacaklar. Siz ve size uyanlar, galip gelecek olanlardır” dedi.

Kısas-ı Enbiya

123

Kardeşinle kılmışam sultân seni Hîç ferâmûş itmegil dilden beniHer kaçân kavmîn size çekse kemân Siz anâ ğâlib gelürsiz her zamânÇün bu tebşiri görüb Hak’dan hemân Avretinin yânına geldi ol ânFecr-i sâdık toğdi avdet eyledi Ol Safûrâ’ya bu sözi söylediHak Teâlâ kıldı ihsân çok banâ Nâr yirine nûr getürdim ben sanâGirdi râhe çün kôyûni sûrdiler Yatsu vakti Mısr içîne girdilerToğri geldi ev kapûsine o zât Ol gidince âtâsı olmiş vefâtPes kapûdan îçerû kıldı nidâ Anâsı Hârûn’ile aldı sedâ

(185)Dîdî Mûsâ çün kapûdan bu sözi Bu gice siz eyleyin mihmân biziGeldi Hârûn tîz anâ feth itdi bâb Sandılar kim toğdi beyte âfitâbGördi Hârûn bildi Mûsâ’yı ‘ayân Mâderine eyledi ânı beyânBirbirine sarılûb ağlâdiler Firkat ôdile ciğer tâğlâdilerÖnlerine ânası koydi ta‘âm Eyledi Hârûn ile vâfir kelâmHem ‘asâyı hem kelâmı söyledi Bâşına geldiklerin nakl eylediMâderi pes söyledi kim ey oğûl Da‘vetini korkaram itmez kabulKorkusundan ben seni âtdim Nîl’e Siz nîte cenk îdesiz Fir’avn ileDîdî Mûsâ kalbine âlma melâl Bizi hıfz eyler Hüdâyi zülcelâlDestine âldi ‘asâyi ol zamân Oldi Hârûn’ile Fir‘avn’a revânÇün sarâyın kapûsına geldiler Yol virilmez îçerûye bildilerYüz kişi îner yûzi gîder îdi Tanri bîlûb secdei îder îdiBöyle mu‘tâd eylemişler mâhi sâl Bir kişi geldi anâ itdi su’âlDîdî geldim Hakk’ı izhâr itmeğe Bû velîdin meclisine gitmeğeSiz neden Fir’avn’ı tanrı îdesiz Hakk’ı kôyûb eğri yôla gîdesiz Birbirine dîdîler kim ey ûlû Aklı gitmiş bû kişi olmiş delûVâr idi Fir’avn’a bir kûl meshare Rûz-i şeb gidûb gelürdi ol hareDâ’imâ ol gûldûrûb eyler îdî Ne gelürse ağzına söyler îdîGeldi ol gün meshare âçdi dihân Dîdî Fir’avn’a kimindûr bû cihân

(186)Dîn nedür mezheb nedür ben bilmezim Bundan öte sanâ secde kılmazımHayli müddet tanrı bildim ben seni Korkaram kim aldâdûrsin sen beniBir dahi sen işbu sözi söyleme Tanrılık da‘vâsını lâf eylemeBir çôbân şekli kişi gördim dîdî Ben seninçün âsline irdim dîdî

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

124

Ben gelince kapûda dûrmûşidi Destine hem bir ‘asâ âlmişidiDîdî kande da‘vet idin gelsin ol Bâşın âçûb bize secde kılsın olYoksa ânı eylerem zîr-i zeber Gitdi bir kûl virdi Mûsâ’ya haberGeldi Hârûn ile girdi îçerû Oldiler Fir’avn’ile pes rû-be-rûGördigi hîn bildi Mûsâ’yı ‘ayân Dîdî söyle sırrını eyle beyânDürli ni‘metler yidirdim ben sanâ Şimdi geldin düşmân oldun sen banâYok yire sen kıptiî katl eyledin Hem Benî İsrâîl’e söz söyledinBen arâtdım kim seni öldüreyim Adl-i dâdım âleme bildûreyimDîdî Mûsâ ben o gün itdim firâr Dâğda tâşda bir zamân tûtdum karâr

Fe ferartu minkum lemmâ hıftukum fe vehebe lî rabbî hukmen ve cealenî minel murselîn144

Hak Teâlâ göndûrûb beni nebî Tanrı ikrâr îdûb olma ğabîTevbe kılsan sûçine olûr kabul Bul hidâyet hem banâ sen ümmet ôlPes direksiz gökleri oldur tutan Sen fikr kıl bir kezin hakdan ûtânBilmediği nesne yok ‘âlimdûr ol Yirde gökde ahkamu’l-hâkimdûr ol

(187)Çünki Mûsâ’dan işitdi bu sözi Hışma geldi kânile tôldi göziKullarına söyledi tîz ödûrûn Bu ‘adûvvi meclisimden kâldûrûnKendözünden söz düzûb söyler yalân Gördiler kim ol ‘asâ oldi yılânKuyrûğın dört bir yana sâlâr îdi Kasr-ı Fir’avn’ı bütün sallâr îdiAğzi oldi bir mağâra kâpûsi Köşk-i eyvân ditredi hep yâpûsiKim görürse yûzîni gördüm dimez Hep sarâyı yutsa hîç gôrdîm dîmezMu‘cizâtdûr ğayri bir mâr eylemez Kûh-i Kâf’ın dîvleri kâr eylemezŞem‘a veş iki gözi pâr pâr yanâr Döndi Fir’avn’a gelûb hamle sunârMeclisinden kulları hep kaçdîler Nevmîd olûb cânlarından geçdîlerDüşdi tahtdan kaçmaya yol bulmadı Nusret îden anâ bir kûl kâlmadıGördi olmâz girdi tahtın âltına Tûtdi îç ağrisi virdi âltınaTâc-ı tahtı eyledi ol gün harâb Sânki tolmiş karnına bir küb şarâbDirliğinden kesdi ânde ol gümân Yalvârûb ol kıldı Mûsâ’ya emânEzdehânı sen bugün def‘ eylegil Ândan öte ne bilürsin söylegil Hakkı bir bilûb gelûrem ben dine Tûtdi Mûsâ ol ‘asâ oldi yineDîdî Mûsâ bir nazar kıl vaktine Aklını cem‘ eyle gel çık tahtineKulların bû hâlde görmesûn senî Kıl şehâdet telkîn eylegil dînî

144- Şuarâ 26/21: “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.”

Kısas-ı Enbiya

125

(188)Dîdî yâ Mûsâ ‘aceb ben nirdeyem Bilmezem kim gökde mi yâ yirdeyemGitdi aklım tahta köşke çîkâmâm Ezdehânın kôrkûsundan bâkamâmAklım ile bir tefekkür ideyim Sen ne dirsen ben o yola gideyimGitdi Mûsâ kûllarîçûn bildiler Hep sarâyın kâpûsına geldilerKôrkûsundan kimse vârmâz îlerû Âçdı kâpû girdi Hâmân îçerûÇünki Mûsâ eyledi ânı rehâ Sândılar Fir’avn’ı yuddi ezdehâTahtın altından çıkardılar girû Aklı geldi bâşına oldi durûDîdî Hâmân geldi Mûsâ neyledi Ol ‘asâ ile sanâ sihr eylediSen bu işden ğamlanûb havf eyleme Ezdehâ kôrkûsini hîç söylemeAczini sen dime halka nîdelim Sen buyûr câzûlari cem‘ îdelimHer birinin gûne gûne âdı vâr İçlerinde lâ-nezîr üstâdı vârMısr îlîne bir kişi çün neyleye Tanrı birdûr ben resûlem söyleyeOl sabâh gelûr yine söyler sanâ Mısr îlînin küllisi uyâr anâSür‘atile tûtdiler çün bû îşî Sihr idîci geldiler üç bin kişîİçlerinden yetmişin âyırdiler Karşusında bâğlayûb el dûrdilerDîdîler Fir‘avn’a ey sultânımız Bahtına kutlu gele bû râhımızSöyle Mûsâ’nın nedür sihri size Ta‘cîz ôlûb ihtiyâc ôldûn bizeBir ‘asâsı vâr dîdî eyler rehâ Elden âtûb yirde ôlûr ezdehâHamle kıldı ol banâ âğzîn âçâr Kim görürse yûzîni tûrmâz kaçâr

(189)Ol zamândan gitdi aklım oldi zây Ger yudâydı âğzına sîğâr serâyYandı Mûsâ’nın elinden cânımız Dîdî câzûlar anâ sultânımızBiz anâ ğâlib gelince ibtidâ Sen bize eylik eder misin edâEmrine münkâd ôlûb geldik size Gitse Mûsâ ne virürsin sen bize

Fe lemmâ câes seharatu kâlû li fir’avne e inne lenâ le ecran in kunnâ nahnul gâlibîn145

Dîdî cândan özge mâlı hep virem Hem mukarreb sîzi indimde görem Ezdehâdan siz halâs îdîn beni Cümlenize mâl virûb îdem ğanî

Kâle neam ve innekum izen le minel mukarrabîn146

Secde kılûb câzûlar çün yir öper Biz alâk Mûsâ Nebî’den bir haberÇün saraydan ‘avdet itdi ol zamân Tâbuti yâpân kişi geldi hemânDüşdi ayâkına feryâd eyledi Döndi ândan işbu sözi söyledi145- Şuarâ 26/41: Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?” dediler.146- Şuarâ 26/42: Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

126

Tâ ezelden ben sanâ pes nevgerem Tâbuti mi‘mâr iden ol dülgeremÇün du‘â kılûb dîdî Mûsâ anâ Hak Teâlâ çok hayr virsin sanâHem Benî İsrâîl’e oldi haber Kıldılar Fir’avn’a Mûsâ’yı siperSaf saf olûb her tarafdan geldiler Bey‘at îdûb hak peyğamber bildilerÇok nusuh kıldı Benî İsrâîl’e Emri nehyi ânlâyûb ânlar bîleKardaşı Hârûn’u âldı ey ebî Girdi Fir’avn’ın sarâyîne nebî

(190)Gördi karşûsında yitmiş câzû vâr Sihr iderler ellerinde yâzû vârGeldi Mûsâ söyledi kim yâ kişi Hâlık’a kâr eylemez sehhâr işiSenden ön bû meydâna kim dîdî ât Hâkile yeksân ôlûb bûldi mematDevletine mâlına ‘ucb eyleme Şirke vârûb gel bû sözi söylemeGirme nîrân içine merdûd gibi Göklere ok âtmağıl Nemrûd gibiSen gibi tahta çıkûb kıldı savâş Ol Halîl İbrâhîm’e yâkdı atâşAkl ile fikrini kândûrmedi Hak Teâlâ hıfz idûb yandûrmediHükm idûb Kaf’dan Kâf’a âsdı elek Bir za‘if îvez ânı kıldı helekSenden öndin bu cihân hod vâr îdi Ba‘ziye gîn147 ba’zi kûla dâr idiOlmişiken evvelin mirdâr meni Mısr’a mâlik eyledi mevlâ seniDîdî yâ Mûsâ banâ sihr eyledin Bilmezem kim ol ‘asâya neyledinBen dahi câzûları cem‘ eyledim Hem ‘asânın sırrını hep söyledimÇün itâ‘at itmezûz Yezdân’a biz Mısr içinden gîdelim meydâne bizBâyi derviş cümle seyre gidelim Hakkı bâtıldan seçûb fark îdelimGerçi sen ğâlib gelürsin ol zamân Hakkı bir bilûb getürelim îmânGezdürûb dellâlları kıldı nidâ Sûki sultânın içi tôldi sadâÇün şeherden çıkdılar bâyi gedâ Zâhir olûb biline kimdûr hüdâLeşkerin tertîb îdûb çıkdı le‘în Hâyi huydan na‘ralar tôldi zemînMısr îçîne çökdi ol gûn bir tumân Kendi bir yüksek yire çıkdı hemân

(191)Bû yanâdan dinle Mûsâ neyledi Leşkerini ol dahi cem‘ eylediAvret oğlan çıkdılar seyrâne hep Câzûlar çün girdiler meydâne hepİki leşker bâşka bâşka tûrdîler Sihr iden câzûlara göz ûrdîlerTurdi bir kûl halkı tâğitdi girû Geldi Hârûn ile Mûsâ îlerüHer câzûnin ellerinde îpî vâr Kimi bâğlar kimisi bâğın âçâr147- Farsça bir kelime sahip demektir.

Kısas-ı Enbiya

127

Dîdîler Mûsâ’ya söyle biz nîdek Yâ sen ilkâ eyle yâhud biz îdek

Kâlû yâ mûsâ immâ en tulkıye ve immâ en nekûne evvele men elkâ148

Dîdî Mûsâ siz idin ânı ezel Görelim neyler Hudâyi lem yezelEllerinden îpleri çün âtdiler Yâzûyi tûzi tûmâna kâtdilerÇünki îpler düşdi yîre ol zamân Her biri bir ezdehâ oldi hemânGeldiler Mûsâ’ya hamle kîldîler İki leşker çün görûb mât oldîlerÇünki sâlivirdîler yitmiş îpî Kendîden havf itmedi Mûsâ NebîLeyki kavminden yana bâkdi gôzî Dîdî Fir‘avn’ile îderler sôziİşbu sihri gördiler çün fil-hirâb Belki iderler girûye inkılâbHak Teâlâ çün buyurdi yâ kelîm Korkma ândan kalbini eyle selîmSâğ elile ûr ‘asânı sen yire Ol Benî İsrâîl’in aklın dîre

Ve evhaynâ ilâ mûsâ en elkı asâke fe izâ hiye telkafu mâ ye’fikûn149

(192)Yetmişine bir kezin çekdi nefes Yuddi bir bir kâldı meydân bôş kafesİki leşker bâş gözile gördiler Geldi câzûlar yire yüz ûrdîlerHakkı bilûb secde kıldılar temâm Dîdîler kim ey ilâhî lâ yenâmSâbika biz küfri bâtıl söyledûk Yok şerikin şimdi ikrâr eyledûkBundan öte tevbeler itdik îpî Hem dahi Mûsâ’yı biz bildik nebîİtdîniz eylik bû mi idi bize Ben izin virmekden ön bû dem sizeHakkı bilûb girdiniz sizler dine Öldûrûben göndürem sizi SineElleriniz hem ayâkınız kesem Halka karşû dâr ağâcından âsem

Le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn150

Sizi gören kul banâ tanrı dimez Hezimet îdûb ni‘meti nânım yimezCümleden yek ben size kıldım gümân Hîç birinize bugün virmem emânBir uğurdan dîdîler kim yâ velîd Sen dahi gel olma cebbâri ‘anîdHakkı biz ‘ayne’l-yakîn bildik ‘ayân Bâtıl oldi sihrimiz bellü beyânOl ‘asâda görmişûz biz mu‘cizât Gerçi içse karnına sîğâr furâtAnladuk kim sihrimiz oldi harâb Geçdik ândan Hakk’a etdik inkılâbKâlû lâ dayra innâ ilâ rabbinâ munkalibûn151

148- Taha 20/65: Sihirbazlar: “Ey Mûsâ! Ya önce atmayı tercih edersin, ya da ilk atan biz oluruz” dediler.149- Araf 7/117: Biz de Mûsâ’ya, “Elindeki değneğini at” diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.150- Şuarâ 26/49: Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakın-da bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım” dedi.151- Şuarâ 26/51:  “(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

128

(193)Biz ölümden itmezüz aslâ nihâf İster öldür ister isen ît me‘âfTikdi bir dâr cümlesin sulb eyledi Ol şehidler işbu sözi söyledi

Rabbenâ efrıg aleynâ sabran ve teveffenâ muslimîn152

Ey bizi vâr eyleyen Bâr-i Hüdâ Bir yolûn âç kâpûna geldi gedâTökdi mel‘ûn yirlere kânımızı Biz fidâ kıldûk sanâ cânımızıEyle İslâm yûlî üzre bizi mât Cennetine azm iden kullara kâtBu idi çün sözlerinin âhiri‘ Abdin uymâz bâtınına zâhiriEy birâder anladın mı bû işi Kimseye dime şakîdûr bû kişiÇün sabâhdan câzûlar kâfir îken Halleri hep âleme zâhir îkenÖyle vakti irdi Tevvîk-i Hüdâ Oldiler nâri cehennemden cidâGer hidâyet îrmese Hak’dan kûla İstikâmet bûlûben girmez yûlaYohsa sâkî Nîl ile kândûramaz Şem‘aye pervâne veş yândûramazGeldi Hâmân söyledi cenk îdelim Yiryüzini ânlara tenk îdelimLeşkeri bir kez anâ sâldûralım Ol Benî İsrâîl’i kâldûralımDîdî olmâz bende yok bir iştihâ Belkim eyler ol ‘asâyı ezdehâLeşkeri hep sernigûn îdûb atâr Ölmeye koymaz bizi sâğ sâğ yûdârOl Benî İsrâîl’in îş erleri Kôydiler Mûsâ önünde serleriDîdîler kim ey bizim sultânımız Sen gelince ârtdı âd-i sânımızMâli evlâd cânimiz olsun fidâ Çok lütuf kıldı bize Bâr-i Hüdâ

(194)Eğdi bâşın döndi Fir‘avn’ı le‘în Zindân oldi gôzine rûy-i zemînGeçdi kırk gün tahta köşke çıkmadı Yumdi gôzin bir kulina bâkmadıGünde bir Mûsâ giderdi da‘vete Kôrkusundan girmiş îdi halveteGitdi Hâmân söyledi kim ey ulû Gitdi aklın sen meğer oldun delûHavf idûben pusuya girmek neden Kendözini mübtezel görmek nedenŞâyi‘ itdin âleme tanrı benem Secde îdûb kıldı vâfir kûl ne‘emHükm idûben tahtına çıkmâz mısın İl vilâyet kaydına bâkmâz mısınMısr ili hep söz ider Mûsâ ile Leşkerin ûyâr Benî İsrâîl’eGel kerem kıl tahtına eyle cülûs Bundan öte râm olûr bize nüfûsDîdî sen görsen benim gördûgimi ‘Ayblamazdın pûsûya girdûgimiBen bugün tahta çıkıb hükm eylesem Tanrı benven (benem) halka izhâr eylesem

152- Araf 7/126: “Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.”

Kısas-ı Enbiya

129

Korkaram Mûsâ ‘asâ ile gelûr Sâğ eliyle ânı ezderhâ kılûrMeclisimden kullarım bir bir çıkâr Hamle kılûb ol banâ ağzın âçârOl ‘asâ destinde olmiş kâide Kimseden olmâz banâ bir fâideDîdî Hâmân ol sihir oldi yalân Dâimâ zann eyleme ôlûr yılânHer zamân fal kûtlu gelmez bahtına Âldı Fir‘avn’ı çıkârdı tahtınaGeldi Mûsâ dîne da‘vet eyledi Tanrı birdûr ben resûlem söylediDîdî yâ Mûsâ sanâ vâr bir sözîm Sen ne dirsin hîç benim görmez gözîmGel seninle Nîl yanîna gîdelîm Ânda vârûb Hakk’ı zâhir îdelîm

(195Çün deniz kâtına gidek rû-be-rû Söyle Nîl’e akmasın tûrsin ûrûSâkin olûb akmâz ise ol deniz Tanrılıkdan kat‘ idek da‘vâyi biz Bu cevâbı ağzıma hîç âlmayem Hem sanâ ba‘zı ‘adâvet kılmayemTâc-i tahtı hep sana bahş eylerem Tanrı birdir sen nebisin söyleremBen dahî çün söyleyem âkma kurû Gitme îniş gel bû kez dôn yûkârûGerçi ol sôzimi tûtdi îse Süfliden hem ‘ulviye gitdi îseBen sanâ ğâlib gelürem ol zamân Söz kesîlûb fark olur yahşî hemânHem beni sen dîne da‘vet eyleme Tanrı birdür ben resûlem söylemeKavlimiz çün böyle hatm olsun temâm Hem bû ‘ahde tânık olsun hâs-u ‘âmKıbtî İsrâîl kamu baksın Nîl’e Döndi Mûsâ kardâşı Hârûn ileGeldi kavmine bû sözi söyledi Ol Benî İsrâîl’i cem‘ eylediBu yanâdan dinle Fir‘avn’ı le‘în Oldi yatsû indi tahtından hemînGitdi bir hücre âçûb girdi hemân Kimseye sır virmeyûb oldi nihânDöndi muhkem ol kapûyi bâğladi Gözlerinden yâş âkıdûb âğladiKendi kıssa hem vücudu dâr îdi Çün sekiz kârış sakâlı vâr îdiİki ômûzdan yanâ inmîşidi Sanki hınzır yâline dönmîşidiÂnûnîle fahr îdûb âlmâz îdî Âk mi kâre cismini bilmez îdîGelse bir kûl ger ânîn kârşûsine Sânki dir girdim mitâf çarşûsineBâğlayûb zencîr ile sakkâlini Âldi sandâl âltine gör hâlini

(196)Asdı kendin kesdi çün yirden ayâk Ol gice çok cânına kıldı kıyâkYaşları âkûb sîl itdi yûzîni Nâlîş îdûb tûtdi göğe gôziniKâldûrûb el dîdî ey Bâr-i Hûdâ Hôd bilûrem sen ğanîsîn ben gedâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

130

Âşikâre seb bilürsin hâlimi Virmişem işkenceye sakkâlimiAzdûrûb hem halka bâtıl söyledim Dünki gün Mûsâ ile kavl eyledimOl ‘asâyı âlmişidi destine Ben dîdîm gel gidelim Nîl üstüneSen sûya emr eyle kim hîç âkmâya Ger nebîsin ol sözünden çıkmâyaÂkmadığı hikmeti çün kim görem Hâki pâyi devletine yüz süremTûtmayûb söz ol yine âkâr îse İki leşker göz ûrûb bâkâr îseÂndan öte sen banâ söz söyleme Eğri yoldan tôğri da‘vet eylemeBen diyince dön girûye ol sûya Ol yûkârû dônûb emrime ûyaSen beni Mûsâ’ya rüsvay eyleme Nâs içinde kaddimi dâl eylemeKoyma teşne sen sâbâh kândûr beni Sen cehennemde ebed yândûr beniHôd bilürsin ümmet olmâzem anâ Hem azâbın şiddetin eyle banâBen ölince rahmetini istemem Korkûb ôddan cennetini istememBu cihânda âtımı oynâdayım Ôdları şeytânile kâynâdayımYohsa ey Hak ben seni bilmez miyem Dâimâ hem sâğ tûrûb ölmez miyemMâli mülki devleti virdin banâ Leyki ben secde kılûb bakmâm sanâOl gice pes subhadek kıldı emân Rahmetinden Tanrı’nın kesdi gümân

(197)Fecr-i sâdık çün tulu‘ itdi hemân Âçdı zencîrden sakkâlın ol zamânGeçdi ol şeb çün sabâh oldi ‘ayân İtmedi sırrını bir ferde beyânSöyleyûb dellâline kıldı nidâ Hâyi huydan Mısr içi tôldi sadâLeşkerile ‘azm idûb gitdi Nîl’e Göndürûb elçi Benî İsrâîl’eBâyi dervîş hep Mısr’dan çıkdılar İki derya birbirine âkdılarGeldi Mûsâ’ya dîdî pes söyle sen Akmağıl de gel sûya emr eyle senKıptî İsrâîl kamu tûrdi ûrûBâkdi Nîl’e geldi Mûsâ îlerûDîdî Nîl’e ey mübârek âkmâğıl Hak resûlem dur sözümden çıkmâğılGördiler kim âkdı ol Nîl dinlemez Hâmûş olûb tûrdi Mûsâ söylemezOl Benî İsrâil’in çekdi ğamîn Ol denîze dîdî Fir’avn’ı le‘înÇâğlayûb dalğa ile âkma kurû Emrime bâk dôn bû sâ‘at yukarûGördiler kim gitmedi sû süfliye Tûtdi sözin döndi âkdı ‘ulviyeDinle Mûsâ leşkerini ey ‘amû Görûb ânı girdiler yâsa kamuVârdi Mûsâ secdeye çün kôydi bâş Ol mübârek gözlerinden âkdi yâşDîdî ey Hak hikmetin bildûr banâ Sen ne îçûn ruhsatı virdin anâHem beni sen nasa kıldın ihtiyâr Ol Benî İsrâîl oldi şermesâr

Kısas-ı Enbiya

131

Kavmimin hem ekseri câhildûrur Nefsinin ârzûsine mâyildûrurBa‘zının ilmi yôk olmiş ğabî Ba‘zısı bilmez beni senden nebîİstikâmetler bûlûb tôğrûlmaya Belki Tevrât hükmine bûyrûlmaya

(198)Bâ husus kim hâbden ûyândûremem Emri nehyi söyleyûb kândûrememGerçi Nîl’e söylediyse zişti-rû Sen buyurmayınca sû dönmez girûKavmimi gördim hacîl kâldım tanâ Bu hitâbı Tûr’da bûyûrûn banâ

Kâle se neşuddu adudeke bi ahîke ve nec’alu lekumâ sultânen fe lâ yasılûne ileykumâ bi âyâtinâ entumâ ve menittebeakumel gâlibûn153

Va‘dine sâdıksın ey perverdigâr Sen buyurmayınca esmez rûzigârCümlesin yazsam ele sığmâz kitâb Hak Teâlâ çün anâ kıldı hitâbYâ kelîmim secdeden kâldûr bâşın Bu hususda ağlayûb tökme yâşınZâhir elde bâtın istihfâdedûr Kimse bilmez hikmetim ihfâdedûrSen işit ahvâlini noldi nice Geçdi hâbden dâre girdi bu giceÇün sakâlın zencîrile bâğladı Kâpûmize tikdi gôzin âğladıBen ânı sevdim meger ey dilnevâz Ellerini kâldûrûb itdi niyâzGerçi gördi kendini ednâ zelil Şânıma düşmez kim ideydîm hacîlKendinin hîç zahmetin kâyirmedi Kâpûmızdan hîç gözin âyirmediBu gice hem subha dek kıldî emân Rahmetimden son nefes kesdî gümânİstedi benden cihân ol ‘âsi kûl Nûri kôyûb nârimi kıldı kabulSen eger görsen ânın gördigini Ğam yemezdin Nîl girû döndîginiHem yârin görürsin ol ‘âsî kûlî Çâm ağâcına döner her bir kılîGevdesi ôlûr Uhûd Dâğı kader Vâr Benî İsrâîl’e çekme keder

(199)Devletile ‘ucbile buldi kemâl Bu yakında tîz bulur ânı zevâlEy kelîmim bir zamân sabr eylegil Kavmine sen bû hitâbı söylegilSavmınızı siz tûtûn kılın salât Şerri a‘dâdan size virem necâtLeşkerile Nîl’e ânı ğark idem Dostum ile düşmânımı fark idemTebşîr itdi ol ilâhi lâ yenâm Geldi Mûsâ kavmine dîdî temâmBu yanâdan geldi Fir’avn’ı le‘în Mesharâ’nın bôynine âtdi elinDîdî sen de gördin ânı rû-be-rû Ben sûya emr eyledim döndi girûBen vâriken sîze koymaz rustehîz Emrime oldi musahhar ol deniz 153- Kasas 28/35: Allah buyurdu: Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir kudret vereceğiz ki, âyetlerimiz (mucize yardımlarımız) sayesinde onlar size erişemiyecekler. Siz ve size tâbi olanlar üstün geleceksiniz.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

132

Oldi isbât yirlere tanri benem Ben gelince hep yalân oldi sanemTahtına çıkdı işbu sözi söyledi Döndi ândan Meshare gör neylediDîdî ben Mûsâ’yı aslâ bôş dimem Sen uçarsın göklere ben kûş dimemOl ‘asâ ile yârın gelûr sanâ Sen kaçârsın tahtın altındân yanâPes yine tûtar (seni) iç ağrısı Ben sanâ hîç dîmezem yir tanrısıAhmak oldur kim seni tanrı bile Tahta kırk gün çıkmayûb çekdîn çileSen Hurâsân’dan kaçûb girdin yola Yâlın âyâk ok atârdın bir pûla Bir zamân mevtâları itdin talân Şimdi tanrı oldûğın şeksiz yalânÇün bû sözden olmâdi kalbi hazîn Kahkaha ile gülerdi ol le‘în

(200)Çün bû sözi söyleyince rû-be-rû Girdi Cebrâîl kapûdan îçerûÂşikâre gördi Fir’avn’ın gözi Tûrdi Cibrîl söyledi işbu söziTâ küçükden bir kûl âldım yânıma Sâldım ânı bâğile bostanımaHem yidürdîm ânı ben koymadım âc İtmedim bir ferde ânı ihtiyâcDevletile mâlile kıldım ğanî Kibre vârûb şimdi hîç anmâz beniHer umûrî âna teslîm eyledim Mâl benimdûr âd senindûr söyledimBunca devlet ni‘meti virdim âna Şimdi vârûb oldın düşmân ol banâZâyi‘ itdi bir hazîne mâlimi Hîç gelûb sormâdı benim ahvâlimiHavf idinmez zan ider sâtdim ânı Geldi düşdi âğıma tûtdum ânıNe cazâ ile ânı öldüreyim Cünhasını kendine bildûreyimDîdî sen vâr eyle ğark ânı Nîl’eİtme şefkat vir ânı gitsin sileĞark it ânı bakmağıl sâğa sula Görûb ânı ibret olsûn her kûlaÇünki ol bilmedi hak nânîn senin Tenden âlmak istedi cânîn seninDîdî Cibrîl çünki böyledür bû hâl Müdde‘îsi vâr ise eyler mekâlSen ânunçün destime vir bir sened Sormaya benden ânı hîç bir ehedOl sened hem destime burhân ola Enderûndan pençlî fermân olaHem senin hattın ile yazmak gerek Nîl içinde sinnini kazmak gerekÂsî kulî çün kabul itmez zemîn İşbû sözî yazdı Fir’avn’ı le‘înBir efendi kûlini kılsa çırâk Hizmetîni görmeyûb olsa îrâk

(201)Ol kûlin kalbi âna tôğrûlmasa Âsî ôlûb emrine buyrulmasaÖyle kûlin katlini tîz görmeli Âşikâre Nîl îçîne virmeliÛrdî memhûr virdi Cibrîl’e hemân Oldi ândan geldigi yôla revân

Kısas-ı Enbiya

133

Bu yanâdan dinle Mûsâ neyledi Geldi kavmi işbu sözi söylediBize çok zulm itdi Fir‘avn’ı velîd Nîl dönince oldi cebbâri ‘anîdSenden ön zulmü ânın âğır idi Tâş tâşidûb arkamız yâğır idiGerçi biz çekdik ise ondan emân Şimdi on kat hâlimiz oldi yamânOl hasarâtı seninçün eyledi Bunca evlâdımızı katl eylediBizde hirgiz kâlmadı oğul ûşâk Nisbet îdûb yâkdı yıkdı çok ocâkSen gelince derdimiz oldi biter Biz bû zulmi bû kadar çekdik yiterYâ kaçâlım yâhud ğavğa îdelim Cenk îçin meydan yirine gîdelimSen nebîsin gel önîmize bizim Taht-ı Fir‘avn’ı idelim münhezimHâsılı söz bizde vâr kırk bin kişi Cümlesinin cenge girmekdûr işiBöyle sâğ gezmekden ölmek yek bize Her sözin biz sâğını didûk sizeGûn-be-gûn eyler bize ânlar cebîr Bundan ôte kâlmadı bizde sabîrDîdî Mûsâ âz zamân siz sabr îdin Hak size bûyûrdiği yôla gîdinDerdimîze cümleden hâzıkdûr ol Hâmûş olun va‘dine sâdıkdûr ol

(202)Dünki gûn Hak va‘de bûyûrdi bîze Kıbtî gîdûb mâlları kâlûr sîzeNîl içine ânları ğark îdecek Ol inâyet itmese kûl nîdecekHak banâ bûyurmadı îdem savâş Siz emirsiz itseniz tûtmâz bû bâşÂndan özge kimseye bâş eğmeyin Hem gidûb yok yirlere kân tökmeyînArşa ferşe bir kezin ol kün dîdî Yirlerîle göklere ûskün dîdîBirbirine sârılûb tûtdi güreş Dôğ diyince âleme toğdi güneşHikmet issi ol Hüdâyi lem yezel Birbirine muttasıl kıldı ezelBirbirine âşık oldular bular Hak Teâlâ emr idûb âyrıldılarBir nazarda gökler çıkdı ‘ulviye Âğlayûben indi yirler sufliyeÂç diyince âçdı bûlûtlar tamar Yağ diyince yağdı göklerden matarYaz diyince ditredi bin yıl kalem Kûl odur kim emrine îde ne‘emOl diyince bû ‘asâ oldi yılân Sihr-i bâtıllar kamû oldi yalânİsm-i rahmân âlimu’s-sırrı hüdâ Dostuna düşmanına virûr ğıdâFi‘linizi kalbinizi ol bîlûr Âhiretde sevdiği kûla vîrûrHak buyûrûb ol denîze ak dîdî Sen bu kez düşmân sözine bâk dîdîBû sebebden Nîl sözinden çıkmadı Yohsa Fir’avn’ın söz ile âkmadıŞimdi gitse bir dahi Nîl dinlemez Kûlin ‘aklı hikmeti keyl eylemez

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

134

(203)Bir kezin düşmanının tûtdi sözîn Kâpûsına subha dek tikdî gözînKavmine ol çok nasihât eyledi Döndi Fir‘avn’a azîmet eylediGeldi Mûsâ söyledi kim yâ velîd Hakk’ı bil sen olma cebbâri ‘anîdSen kûcâlûb kâmetin ôldî kemân Rahmetinden Hâlık’ın kesdîn gümânGitdi gençlik oldi sakkâlin beyâz Ben seninçün Hâlık’a îdim niyâzBundan öte yüz sene virsin ömür Sen cehennemde yânûb ôlma kömürDîdî yâ Mûsâ tefekkür îdeyim Bilmezim kim kangı yola gideyimSen banâ lutf ît emân vir bû gice Gör sabah sen hâlimiz olûr niceKülli şey’in aslı gider zatına Ahşam olûb geldi Hâmân kâtınaDîdî Mûsâ bizi da‘vet eyledi Âhirinde bû kelâmı söylediGitdi kuvvet kalmayûb oldun kûcâ Ben seninçün Hâlık’a îdim recâTanrı birdür tasdîk idûb gel dîne Ol sanâ virsîn ömür yüz bir seneHem vücudum gencelûb kuvvet bula Bilmezem sâ‘î olammî ol yôlaDîdî Hâmân sen ânâ döner misîn Tahtı gâhından geçûb îner misînMısr’ı destinden âlûb virmez emân Ândan ôte şâhlığın itme gümânOl Benî İsrâîl’e devlet eser Kıptî koymâz cümlesin neslin keserİbtidâ çün ol senin kânın töker Gitdi aklın sen delû oldun megerDevletin çok gençliği sen nîdesin Mısr içinde zevk-u ‘işret îdesinZirâ Mûsâ ihtiyâcdur bir pula Kasdı bûdûr kim seni tahtından âla

(204)Ger peyğamber olsa îdi ol kişi ‘Aksine dönmez îdi ânın îşiHem benim aklım anâ hîç yâtmadı Emridince Nîl sözini tûtmadıDön diyince sen anâ âkdi girû İki leşker gördi ânı rû-be-rûDöndürûb Fir’avn’ı nâdim eyledi Bûna benzer herze sözler söylediGeçdi ol şeb çün sabâh oldi yine Geldi Fir‘avn’ı ide da‘vet dîneGördi ânı dünki sözden geçmiş ol Tanrının yüz rahmetinden kâçmış olDîdî yâ Mûsâ bû sözi söylemem Tâc-ı tahtı size teslîm eylememGözüm âçuk tahtı ben itmem harâb Mest olûb içmiş idim ahşam şarâbDîdî Mûsâ ey ilâhi müste‘ân Sen benim bû kavmime yağdûr tûfân

Fe erselnâ aleyhimut tûfâne vel cerâde vel kummele ved dafâdia ved deme âyâtin mu-fassalâtin festekberû ve kânû kavmen mucrimîn154

154- Araf 7/133:  Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.  

Kısas-ı Enbiya

135

Yohsa hîç bilmez seni bû ‘âsî kûl Da‘vetime kem bakûb itmez kabûlÇün du‘âsı ânın oldi müstecâb Gök yüzini kabladı fi’l-hâl sehâbOl kadar yağdı tôlû kim ey azîz Âkdı yağmur Mısr içi oldi denîzGâhi bârân gâh tôlû gâh kârledi Çâldı şimşek yıldırımlar pârlediAkdi siller evlerine sığmadı Yiddi gûn Mısr içine gûn tôğmadıGeldiler Mûsâ’ya çok yalvârdiler Hâki pâyine düşûb ağlâdilerDîdîler kim sen ânı def‘ eylegil Üstümüzden zulmeti ref’ eylegilEksi(eski) hâle bû cihân dönsün yine Hakk’ı bîlûb biz gelûrüz ol dîne

(205)Bundan öte kılma bize beddu‘â Döndi Mûsâ Hâlık’a kıldı du‘âHak Teâlâ zulmeti ref’ eyledi Döndi kâfirler bû sözi söylediGerçi yağmûr yağdı ise düzlere Ândan oldi fâide çok bizlereBû sene hirgîz tükenmez nânimiz Vâfir oldi bâ‘ ile bûstânimizOl tufandan olmadi bize zerer Şû kadar vâr kim biraz çekdik kederGördi Mûsâ ol kavim înanmadi Akl u fikri bû belâya kânmadiHak Teâlâ çün çekirge göndürûb Ğayb ilinden Mısr içîne indûrûbOl kadar geldi cerâde bî-hisâb Sâyesinden görmediler âfitâbEvlerine kâblarına tôldiler Çıkmayûb hîç taşre âciz ôldilerHâlî yîr hîç kâlmayûb tûtdi dûzi Pes karanlık oldi görmez göz göziEvlerinde bir ta‘âm bişmez îdi İğneî atsân yire düşmez îdiGördiler kim tôldi hep kâpû baça Geldiler Mûsâ’ya kıldılar recâBû belâdan sen bizi eyle halâs Hakkı bilûb emrine olmâyak ‘âsVârdı Mûsâ secdeye kıldı nemâz Eyledi çok mâlike’l-mülke niyâzOl çekirge def‘ olup âçdi kanâd Çün gidince itdi kâfirler ‘inâdDîdîler kim bize Mûsâ neyledi Ol ‘asâ ile bize sihr eylediBiz bilürdik bû belâ birgün îter Zâyi‘ olan bir sene bîze yiterŞehr içinde vâr idi çok âcımız Bûndan öte kâlmadı ihtâcımızBir sene bû bizlere oldi ğıdâ Gördiler kim kehle yağdûrdi hudâ

(206)Bâğile bûstâne înûb kôndiler Sebzevâtın küllisi pes yândilerBir ekin hîç kâlmayûb yindi temâm Hikmet issi ol ilâhî lâ yenâmOl Benî İsrâîl’e virmez îdî Bû belâyı hîç biri görmez îdîKıbtî olânın olûb hâli yemân Geldiler Mûsâ ‘ya itdiler emân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

136

Bû belâyı lutf idûb def‘ eylegi lEmr-i nehyi bize ândan söylegilDöndi Mûsâ yalvârûb âr itmedi Bû ğazâb kâfirlere kâr itmediGördiler kim yâkdi(yağdı) gökden kurbaka Girdiler çölmeklere hem berdekaBî-hisâb yağdı yire yağmûr gibi Hâli bir yîr kâlmadi hîç mûr gibiHak Teâlâ çün buyûrdi ol Nîl’eEksi minvâl âk Benî İsrâîl’eLeyki ol kâfirlere sen kân gibi Kim ki nûş itdi olûb yir kân gibiKimse sûdan olsa hîç içmez îdi Kâblarında bir ta‘âm bişmez îdiMeshare birgün susuzdi nâgihân Geldi Fir‘avn’ın katına ol zamânYândı bâğrı gitdi sabrı kalmadı Asla korku kalbine hiç almadıDîdî Nîl kân oldi söyle nîdelim Biz sû için kime minnet îdelimGel seninle gidelim Nîl yânına Hep kân oldi kimse katmaz nânınaSöyle eksi hey’ete dönsin deniz Ni’met-i nâne koyalım ânı bizGerçi şâyed sözini tutmâz ise Âc olân kul ni‘mete katmaz iseBilmiş ol kim ben sana tanrı dimem Bundan öte ni‘met-i nânın yimemSanmağıl kim hizmetinde olurem Ben gidûb Mûsâ’ya ümmet olurem

(207)Çok sevûb öldürmeye kıymaz idi Meclisinden taşra hîç koymaz idiBu yanâdan dinle Mûsâ neyledi Yalvarûb ol Hâlık’a arz eylediSen bu kavmin mâllarını eyle tâş Hîç birisi eğmedi kâpûna bâş

..Rabbenâtmis alâ emvâlihim veşdud alâ kulûbihim fe lâ yu’minû hattâ yeravûl azâbel elîm155

Altûn akçe tâş kesildiler kamu Çünkim ânlar eğmedi bâş ey ‘amûBir yumurta düşse tâyukdan hemân Rengi gidûb tâş olurdi ol zamânBir nevâle tadile yinmez îdi Tâşa çalsalar girü dönmez îdiGeldi kavmi eğdiler Fir‘avn’a bâş Dîdîler kim âltûn âkçe oldi tâşÇün işitdi ânı Fir‘avn-i le‘în Tîz hemândem koynına sokdi elinGördi iki koynı dolmiş tâşile Âh idûb ol gözi toldi yâşileBakdı Hâmân gelmişidi meclise Döndi bir kul göndürüb ol İblis’eDîdî Mûsâ’nın elinden nîdelim Sen ne dirsin kancerûye gidelimBir zamân yağdı tolu bâşımıza Bir zamân sû bulmadık âşımızaYağdı yağmur bir zamân çok âkdı sîl Kavmimize bir zamân kân âkdı NîlBâşımıza geldi bunca dağdeğa Gâh çekirge yağdı gâhi kubeğa155- Yunus 10/88:  Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).

Kısas-ı Enbiya

137

Şimdi bişmez evlerimizde bir âş Âltûni ger âkçeî ol kıldı tâşSabr olunmaz bir çekilmez ağrıdur Mâl didiğin er kişinin bağrıdurBâşımıza yağdurur dürli belâ Şimdi çökdi kavmime kaht-ı kalâ

(208)Hak Teâlâ çün bû kahtı tûyûrûr Fahr-i âlem Mustafâ’ya bûyûrûr

Ve lekad ehaznâ âle fir’avne bis sinîne ve naksın mines semerâti leallehum yezzekkerûn156

Dîdî Hâmân ben dîdîm kim bisleme Avretin tûtûb sözini eslemeDîdî ol geçdi geçen şimdi nidek Söyle bir söz biz nice tedbir idekOl dîdî kim ben sana bend eylerem Her umûrda sâğ cevâbı söyleremSen işini çok salârsın engine Ben ne dirsem sen tutarsın aksineBiz bû ahşam leşkeri tertîb idek Ol Benî İsrâîl’e şebhûn virekCem‘ idûb biz kûyâlim bir pûsûye Ol gice hem varsın iki yetsûyeHer eve elli kişi göndürelim Hep Benî İsrâîl’i söndürelimHem bana koş bin kişi hep nâmudâr Hârûn’i Mûsâ’yi idem târumârUyku içinde varâyım ben anâ İster isen sâğ getüreyim sanâMüstakil biz ânı öldürsek eger Hep gelûb kavmi bize boyun egerBize ger tâş yağsa ol ağri dimez Ol vâriken kûl sana tanrı dimezCümlesin yazsam ele sığmâz kitâb Hak Teâlâ Mûsâ’ya kıldı hitâb

Kâle asâ rabbukum en yuhlike aduvvekum ve yestahlifekum fîl ardı fe yanzure keyfe ta’melûn157

Yâ Kelîm’im kavmini al gir Nîl’e Hıfz idûben ben sizî virmem sileKoyma kavminden girûye bir kişi Al berâber cümlesin erkek dişi

(209)Hıfz idûben hem sizi virmem sile Leşkerile ğark idem ânı Nîl’eKavmini ol geldi tebşir eyledi Şâd olûben bû hitabı söylediKale’llahu teâla fi’l kelami fe esri bi ibâdî leylen innekum muttebeûn158

Bû kelâmı işidûb şâd oldiler Hâlıka vâfir senâlar kıldilerDîdîler kim turmayûb sür‘at idek Biz Mısr’dan bû gice hicret idekÇün Benî İsrâîl’in kâmilleri Bir yire cem‘ oldiler âmilleri156- Araf 7/130: Andolsun ki, biz de Firavun’a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.157- Araf 7/129: Onlar da, sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de geldikten sonra da bize işkence edildi, dediler. (Musa), «Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yeryüzüne hâkim kılar da nasıl hareket ede-ceğinize bakar» dedi.  158- Duhan 44/23:  Allah, O halde kullarımı geceleyin yola çıkar. Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu. 

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

138

Birbirile söz bir itdiler hemân İçlerinden çün biri âçdı dihânDîdî âtâm bir vasiyyet eyledi Öldigi sa‘at bû sözi söylediÜç yüz altmış yâşına irmiş idi Yûsuf-i Ken’ân’ı ol görmişidiBir vasiyyet eylemiş Yûsuf Nebî Hem bana bûyûrdi ânı ol ebîÇok selâm kılmış Benî İsrâîl’e Tâbûtim Nîl’den getürsünler bileŞâm türâbında vârûb maksûd bulâm Emmim İshâk’ın yanında defn olâmÂnda medfûn oldi Ya’kûb’dur atâm Maksûd oldur ben dahi ânda yâtamDîdî Mûsâ bilmezüz Nîl’e girek Bize doğri bir haber viren gerekDîdîler kim bir hâtun vârdur bilûr Sen kığirsen tûrmâz ol bû nere gelûrLeyki ol zen Kıbtî’ye mâyildürür Bilmezüz kâmil midür câhil midürÇün bû sözi söyleşirken ol zamân Tâbuti yâpân kişi geldi hemânZâhiri Fir’avn’a bir dülger idi Bâtını ol yıldızı ülger idi

(210)Sırrını itmez idi Fir’avn’a fâş Secde kılıb Hâlık’a eğmiş idi bâşDöndi Mûsâ göndürûb ol dülgeri Bû gice ol hâtuni al gel beriLeyki bir ferde sakın sır virme sen Bir dahi Fir’avn’ı gidûb görme senGitdi dülger hâtuni buldi hemân Geldi Mûsâ’nın katına ol zamânDîdî hâtun bir sözüm vârdûr sanâ Ger tûtârsın gideyim Nîl’den yanâDîdî Mûsâ söyle ânı göreyim Yûsufî bûl maksûdini vireyimDîdî ol zen azm idersin çün Nîl’e Gel kerem kıl sen beni götür bîleÇünki bildim hak peyğamber ben seni Konşu eyle uçmak içinde beniDîdî Mûsâ ben kefil oldum anâ Hak Teâlâ nârı göstürmez sanâYatsûdan gitdiler altmış kişi Önlerine düşdi ol hâtun kişiHak Teâlâ ol sûya emr eyledi Döndi fi’l-hâl Nîl girü meyl eylediGördiler kim sû çekildi çün girû Bir tâbut içinde yatar mâh-i rûHaşyet îdûb kimse destin sunmadi Geldi Mûsâ ilerüye tınmadiSanki tâbut içine girmiş henüz Dülgerile virdiler ânâ ômûzİşleri uğur gelûb çün bildiler Sür’atile Mısr içine geldilerKoydular bir ev içinde ey ebî Yalvarûben dîdîler kim ey nebîSen kerem kıl âç yüzini gidelim Ölmeden bir hûb cemâl seyr îdelimOl cemâlin âçmaya kıldı hazer Leyki geldi tâbuta kıldı nazerBakmaya hîç Mûsâ kâil olmadi Bir kimesne tâbuta el sâlmadi

Kısas-ı Enbiya

139

(211)Gördiler kim hîç anâ el irmemiş Bir yirine derzi iğne ûrmamişTâbut içinde ziyâsı fark ider Bakdılar kim dört yana nûr berk iderBir yanâdan ol yed-i beyzâ nûri Baksa ger kul yirde görürdi mûriGeçdi ol şeb çün sabâh oldi ‘ayân Birbirine itdiler hâli beyânDîdî Mûsâ biz bu ahşâm gidelim Bundan öte mekt idûben nîdelimKıptilerle ülfetiniz vâr ise Aklınız ger bâşınıza yâr iseBaʿzınız ât istesin bağzîsı mâ lGörelim neyler Hudâ-i lâ yezâlEmr-i Hak’dan böyle buyruldi bize Çünkim ânlar ğark olûb kalûr sizeHer birisi bir sokağa gitdiler Bây olân kâfirlere gör nitdilerDîdîler yârın bizim bâyrâmımız Her sene bir gün gelûr seyrânımızBa‘zı esvâb ba‘zımıza ât gerek Hem biz ahşâm tîz gelûb ânı virekÂldılar kâfirlerin çok mâlini Bilmediler hîç birinin hâliniHer kişi lâzim olâni âldiler Cem‘ olûb Mûsâ katına geldilerVirdi ruhsat ol ilâhi lâ yenâm Ol gice hep söz bir itdiler temâmYatsûdan son çün şeherden çikdiler ‘Avret oğlân birbirine âkdilerGeçdi ol şeb çünki doğdi âfitâb Dîdî Mûsâ leşkeri idin hisâbGördiler kim yiddi yüz bin nâmudâr Hîç hisâba koymadiler ihtiyârÂl yişil kemhâ kuşanmişler libâs ‘Avret oğlâni buna eyle kıyâsÂt deve hayvân kamu kıldı nidâ Yir ile gök arâsı doldi sadâ

(212)Hay-i huydan na‘ralar doldi zemîn Bu yanâdan dinle Firʿavn’ı leʿînSöykenûb taht üstüne yâtmişidi Uyku ânı ğaflete satmişidiGeldi kavmi hep sarâyı sârdiler Söz bir idûb bir uğurdan vârdilerÂçdi Hâmân girdiler çün îçerû Oldiler Fir‘avn’ ile pes rû-be-rûDîdîler kim gitdi Mûsâ nîdelim Biz gidûb ardı sonra cenk îdelimOl nush kılmış Benî İsrâîl’e ‘Avret oğlân cümlesi gitmiş bileÇün işitdi ânı Fir‘avn-ı le‘în Dîdî ben ândan hemîn oldum emînKendü kavmi ile gitmiş işine Hâmûş olûb varmayın siz peşineOl benim korkumdan hicret eylemiş Kavmi bizden güya nefret eylemişGitdi ânlar mâlları kaldı size Bu hususda müjde virin siz bizePes bu sözi kavmine ol söyledi Geldi Hâmân ilerü gör neylediDîdî Mûsâ gitdi bizi sâymadı Mısr içinde kimsede mâl koymadı

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

140

Ba‘zısı âtlu idi ba‘zısı yayan Cümlesini cerd idûb oldi revânHep emânet terzî ile âldiler Bâşımızı dağdaye sâldilerDüş ögümüze gidûb cenk îdelim Yiryüzüni ânlara tenk îdelimOl Benî İsrâîl’i hep kîrâlîm Hem esir idûb dişisin sûrelîmSen buyur biz leşkeri tertîb idek Öyle olmâdan irişûb cenk idekBu cihânda nâm âlûrûz ey ehî Mâlımızla oldiler ânlar sehî Ol bize yiryüzüni tenk îdemez Avret oğlân bîledür cenk îdemez

(213)Ol sözile bindi Fir‘avn-ı le‘în Çıkdı leşker sanki ditreşdi zemînGün doğınca Mısr içinden çıkdılar İki leşker birbirine bakdılar

Kale’llahû teâla fi’l kelami Fe etbeûhum muşrikîn159

Leşkerine dîdî sür‘atlü gidek Öni sonra çekdiler biş bin yidekGeldi Hâmân tertib itdi ‘askeri Saydılar kim yitmiş yüz bindür çeriÂt ayâkından göğe çıkdı ğubâr Hakk’ı bilmez cümlesi yoldan sapârGördi Mûsâ kavmi Fir‘avn’ı hemân Geldiler Mûsâ’ya kıldılar emânÂğlayûben dîdîler kim nîdelim Biz ânunla nice ceng idelimEllerin kaldur du‘âya bak bize Hakk’ı bilûb hem nebi dîdîk sizeYalvarûb kavmi tazarru‘ eyledi Döndi Mûsâ bû kelâmı söyledi

Kâle’llahû Teâla fi’l kelami kâle kellâ inne maiye rabbî se yehdîni160

Leşkerin vâfirliğin havf itmeyin Avret oğlân siz girû terk itmeyinKimseî katl îdemez Fir‘avn-i ‘âs Hak Teâlâ çün bizi eyler halâsBiz Hüdâ’ya ittikâî tâm idek Ol bize bûyûrdiği yola gidekHem bize şimdi ‘inayetler virür Dostile düşmanının hâlin görürBu yakında avni irüşür bize Gelmezüz Fir‘avn’ ile biz yüz yüzeKavmine ol bû kelâmı söyledi Nîl kenârında gelûb meks eyledi

(214)Ğayb ilinden âldi Mûsâ bir sadâ Hak Teâlâ emr idûb kıldı nidâFe evhaynâ ilâ mûsâ enıdrib bi asâkel bahra fenfeleka fe kâne kullu firkın ket tavdil azîm161

159- Şuarâ 26/60: Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.160- Şuarâ 44/62: Musa: Asla! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir.161- Şuarâ 44/63: 63. Bunun üzerine Musa’ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.

Kısas-ı Enbiya

141

Yâ Kelîm’im ûr denize sen ‘asâ Mu‘cizâtın çün göre ehli ‘usâBahr içinde ben size yollar virem Hîç fikirler irmemiş hâller viremÛrdi Mûsâ şakkalandi ol deniz Sandılar kim kopdi ol gün rustehîzOn iki sokak âçıldı her yanâ İki leşker gördi kaldılar tanâÖnlerince ol Nebî gitdi ‘amû Avret oğlân kalmayûb girdi kamuÂtları dizine dek batdı yire Dîdî Mûsâ merhamet idin pîreÂğlayûb yalvârdılar ol mürşide Hak Teâlâ emr idûb ol hûrşideÇaldı güneş çâmûrını kûrûdub Sur‘atile kavmini ol yürüdübPes denizin içi oldi bâğ gibi Dalğalar kalkdı havaya dâğ gibiLeşkerile geldi Fir‘avn-i le‘în Dîdî Mûsâ oldi şerrimden emînŞakkalandi dehşetimden ol deniz Siz ne dirsiz çün anâ girek mi bizÂt bâşını döndürüb kaçdı girü Gördi ânı geldi Hâmân ilerüDîdî sen bû dalğadan korkâr mısın Dîdî sen şû dağlara bâkâr mısın?Ger kavuşsa cümlemüzi ğark ider Aklı olmâyan delü ânde giderGeçdi Mûsâ kavmi ile korkmadı Dalğalar hîç üzerine akmadıTanrı olân dalğaî dinler mi hîç Hem ölümden havf idûb inler mi hîç

(215)Hîç üşenme âc gözin gec ilerü Leşkerinden kalmasun kimse girüDîdî âtın girdi deryaya hemân Dirliğinden der ‘akab kesdi gümânHaşyet âlûb ol yine döndi girü Geldi Cibrîl mâdiyânile berüÇünki Fir‘av’ın âtı ayğır idi Kaymeti yok sâtıda âğır idiÇekdi bâşın ol girüye dönmedi Mâdiyân’ın kokısından tınmediÂsi olmişidi Hakk’ın emrine Aldı girdi ol denizin ka‘rineGeçdi Mûsâ çün kabul oldi dilek Yiryüzüne bî-hisâb indi melekGel idûb kamçı ile kâfirlere Hakk’ı ikrâr itmeyen nâkirlereOl melekler çâvuş oldiler hemân Dökdiler deryâ içine ol zamânGeldi Cibrîl sundi Fir‘avn’a verak Kendü hattile yazılmışdi sebakOkudi kim bir efendi kuluni Ta‘rîf itse hizmetine yoliniOl kulîn kalbi ânâ doğrulmasa ‘Âsi olub emrine buyrulmasaDostile düşmanını fark itmeli Ol kuli bahr içine ğark itmeliOl zamân ğark olâcağın anladı El amân Mûsâ’ya idûb ağladıDön girüye gel beni bundan çıkâr Şimdi dalğa inûb üstümden akârDâr günümdür ğayri vakte benzemez Gördi Mûsâ geçdi bahri dinlemez

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

142

Gördi Mûsâ’dan ânâ olmâz gümân Döndi kavminden yana itdi emânKavmi göz âçûb haveye bâkdılar Dalğalar pes birbirine âkdılarHiç birisi bir yana yol bulmadı Ğark olub hep bir ehed kurtulmadı

(216)Hiç birisinden belürmedi nişan Dîdîler kim şimdi pâk oldi cihânÇün ânın ğark oldığını bildiler Bir uğurdan Hakk’a secde kildilerSen kulâk virdin mi İrşâdî Gedâ Bin bir adlû zül-kemâl bâr-i hüdâBahr içinde kullarına yol âçâr Sâye veş ögi sonra derya kaçarHak ‘inâyet itmeyince yol nide Çıkmâz işi ol göre kul seyr ideIşk erine söyledin bir hoş keses Rûz-i şeb zahmet çekûb virdin nefesHalk iden Hallâk’ını bildin mi sen Mâsivâdan kalbini sildin mi senÂkilisen bû sana ibret yiter Çok derinden söylesem fikrim iterÂnlâyana savt-ı zenbûr oldi sâz Anlâmâyan kula azdur tabl-i bâz162

Âç kulâkın dinlegil ey dilfikâr Çün bizi var eyleyen perverdigârHer nebinin kıssasın zikr eylemiş Ârif olân kul ânı fikr eylemişLeyki bilmem künhi ile söyleyem Kendü nefsime ânı nush eyleyemSen beni hîç bilme alim ey humâm Bildiğim bir, bilmediğim bin temâmBir nefesde şem‘ayı söndüremem Merhabayı bir kûle döndürememGâh olur bir zerreden bilmem eser Gâh olur kim kalbime ilham eserBen nîçün inkâr tarîkından gelem Yohsa ben bu sözleri kimden bilemGerçi disem bildigimi söylerem Kendözime iftirâyı eyleremBû cihana her gelen kûl gidecek Hak ‘inâyet itmese kul nîdecekİrmezise bir kûla andan ‘ivez Sâlıdamaz perrü bâlin bir îvez

(217)Biz yine mâ nahnu fîhe girelim Kavm-i Mûsâ kande kâldı görelimOl zamân kim çün Mısır’dan göçdiler Virdi Hak yol ol denizi geçdilerHâlık’a vâfir senâlar kıldılar On bir ay bir gün kenarda kaldılarHak Teâlâ Tûr’a da‘vet eyledi Döndi Mûsâ kardeşine söylediKurbine ister beni Rabbü’l-ğani Kavmime kıldım halîfe ben seniVe kâle mûsâ li ahîhi hârûnahlufnî fî kavmî ve aslıh ve lâ tettebi’ sebîlel mufsidîn163

162- Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az atasözümüzü hatırlatmaktadır. 163- Araf 7/142: (Bana ibadet etmesi için) Musa’ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. Musa, kardeşi Harun’a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma.

Kısas-ı Enbiya

143

Siz bana mühlet virin bir ay kader Ben size Hak’dan virem doğru haberŞer‘i ahkâmı size çün bildürem Kıl-ü kâlden kalbinizi sildüremKavmine vâfir nasihat eyledi Geldi kavmi gör anâ ne söylediSen çıkınca Tûr-i Sînâ Tâğı’na Pes bizi düşürme ğam tûzâğına Al beraber sen götür birkâç kişi Söz bir idûb tutalım muhkem işiHak Teâlâ emrini çün buyura Ol gerekdür cümlemize duyuraYalenüz sen söylesen emrin bize Belki ‘âsi oluruz ol gün sizeEmr-i Hakk’ı rû-be-rû işidesiz Şer‘i ahkâmı gelûb yüridesizBâş kulâkile işitsünler kelâm İster isen pîr götür ister ğulâmÂşikâre söylesünler bû işi Seçdi kavminden heman yitmiş kişi

Kâle’llahû teâla fi’l kelâmi vahtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen li mîkâtinâ164

(218)Kavmi ile elvida‘ itdi hemân Tûr-i Sînâ Tağı’na oldi revânHak Teâlâ Tûr’a da‘vet eyledi Bu yanâdan dinle kavmi neylediGördiler kim geçdi bir ay gelmedi Kande gitdi kimse ânı bilmediİçlerinde bir kişi çün vâr idi Âdına hem Sâmiri dirler idiGeldi ol kavme dîdî kim yâ ehi Kıbtî’nin mâlın âlûb olduk sehiGördi Mûsâ yüzimize urmadı Bû sebebden gitdi Tûr’a durmadıÇünki ol mâl olmadı bize helâl Ânuniçün gitdi ol bedr-i hilâlBelki bundan Hak virür bize belâ Bâşımıza yağdurur kahtı kalâOl kavim çün bû söze aldândılar Sâmiri’yi doğri söyler sândılarDîdîler biz bilmezüz kim nîdelim Bir kuyu kâzûb yire defn îdelimSöz bir îdûb bir kuyuyi kâzdiler Her biri âltunine âd yâzdilerDîdîler kim bir zamân biz âlmayâk Birbirimiz ile ğavğa kılmayâkGer izin verürse ânı âluruz İsmimizden mâlımızı bûluruz‘Abdin uymaz bâtınına zâhiri Ol kuyuya bekçi oldi SâmiriDinle ahvâli ânın noldi nice Ol kuyuyi vârûb âçdı bir giceKimseye sır vermeyûb âldı hemân Gitdi bir halvet yire oldı nihânDoldurûb tîz ol kuyunun âltını Döndi fi’l-hâl hep eritdi âltunıYapdi ânı bir buzâğu eyledi Tanrınız budur diyûb ol söyledi

164- Araf 7/155: Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!  

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

144

(219)Bû ilahdur hem Mûsâ’ya hem size Tûr’dan inûb geldi göründi bizeÇün buzâğu nutka geldi söyledi Çok kimesne geldi secde eylediÜç bîn âdam geldi inandı anâ Gördi Hârûn gitdi kavminden yanâVardı ol buzâğuyi tenkirledi Bağrı yânûb kavmini ta‘zîrlediDîdî Hârûn kim hafiyyâtdur Hudâ Nâs içine girûb eyler mi sadâSizi çün ısmarladı Mûsâ bize Me’mûl olur kim gelür şimdi sizeDîdîler kim vuslete irdik bugün Bâş gözile tanrımız gördük bugünİşbu yoldan sen bizi men‘ eyleme Sen gelûb bize bû sözi söylemeÇekdi Hârûn çün bû işden çok keder Biz alâk Mûsâ Nebî’den bir haberKavmi ile tutdi ol kırk gün orûc Tûr-i Sînâ tâğına kıldı ‘urûcTûr’a nezdîk kavmini koydi girü Dehşetile gitdi Mûsâ îlerüHak Teâlâ çün anâ kıldı nidâ Ğayb ilinden âldı Mûsâ bir sadâVe mâ a’celeke an kavmike yâ mûsâ165

Hak buyurdi îlerü geldin niçün Sen girüde kavmini koydun niçünDîdî yârab ol rızânı isterem Fazl-ı lütfundan ‘atânı isteremYâ Kelîm’im sen gelub çıkdın Tûr’aYoldan azdı ümmetin senden sonraKâle fe innâ kad fetennâ kavmeke min ba’dike ve edallehumus sâmiriyy166

Sen bilür misin ki kavmin neyledi Sâmiri kul bir buzâğu eyledi

(220)Sen gelince pes eyledi bû işi Secde kıldılar anâ üç bîn kişiDîdî yârab anlayûb kaldım tanâ Söyledûben nutkı kim virdi anâÇün emirsiz ol buzâğu söylemez Halk içinde böyle da‘vâ eylemezHep senin emrinledür yahşi yamân Hak Teâlâ çün buyurdi ol zamânGerçi biz ol kavmi salduk fitneye Kul hayırlusini benden isteyeFitneye çün Sâmiri oldi sebeb Kul âzınca irişür benden ğezebBû kelâmı işidûb kıldı hicâb Gördi Mûsâ Tûr’ı kapladı sehâbHak Teâlâ virdi Tevrat’ı anâ Dîdî Mûsâ’ya şeri‘atdur sanâEmri nehyim kavmine sen söylegil Virdiğim ihsanıma şükr eylegilGördi birkaç levhile geldi kitâb Bû kelâmı Hak anâ kıldı hitâb

Kale ya Mûsa innî’sdafeytüke ‘ale’n-nasi bi risalâtî ve bi kelâmî

165- Taha 20/83: Seni acele ile kavminden ayrılmaya sevkeden nedir, ey Musa!166- Taha 20/85: Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan İsrailoğullarını) imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı. 

Kısas-ı Enbiya

145

Bû şeri‘at bû kitâbım sende vâr Ben seni çün nâsa kıldım ihtiyârHem risâlet tahtını virdim sanâ Sevme ğayri sâlik ol benden yanâDîdî Mûsâ ey ilâhi lâ yenâm Ben za‘îf kulile söyleşdim kelâmEy kemâli kudret issi zülcelâl Fazl-ı lütfundan yanâ arz it cemâl

Ve lemmâ câe mûsâ li mîkâtinâ ve kellemehu rabbuhu kâle rabbi erinî enzur ileyke167

Sen kelâmile müşerref eyledin Tûr vesile lâ-mekânda söyledinHem cemâlinle müşerref kıl beni Bâş gözile bakûb görem seni

(221)Vasf-ı hâlim ilmine ihfâ değil Senden özge kimseye ifşâ değilBû firâkile nice günler yânâm Pes hitâb itdi anâ Rabbü’l-enâm

Kâle’llahû Teâla fi’l kelami kâle len terânî168

Künti kenzim sırrına iremesin Bâş gözile sen beni göremesinSen benim ışkım ile yandûr teni Dehr içinde fâni göz görmez beniGerçi sabr ettin tekellime benim Tâkatin gelmez tecellime benim

Ve lakininzur ilâl cebeli fe inistekarre mekânehu fe sevfe terânî169

Leyki sen eyle nazar tâğdan yanâ Çün cemâlim ‘arz ideyim ben anâTâğ mekânında eger tûrûr ise Sabr idûb dîdârını görür iseBâş gözile sen beni çün göresin Tâğ tûrûrsa maksuduna iresinKudret issi ol ilâhi zülcelâl Kûh-i Tûr’a perdeden âçdı cemâl

Fe lemmâ tecellâ rabbuhu lil cebeli cealehu dekkan ve harra mûsâ saıkan170

Gördi Mûsâ tâğ yirinden oynadı Öyle sandı bahri ummân kâynadıPes tâğildi pâre pâre oldi Tûr Nefha-i ula gibi çalındı sûrKopdi yirden altı pâre oldi dâğ Gördi Mûsâ vazgeçûb oldi ferâğ‘Çün ifâkat buldi tevbe eyledi Nutka geldi bû kelâmı söyledi

(222)Fe lemmâ efaka kâle subhâneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu’minîn171

Gücile Tevrât’ı âldi destine Geldi ol yitmiş kişinin semtine

167- Araf 7/143:  Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): 168- Araf 7/143: Sen beni asla göremezsin. 169- Araf 7/143:  Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu.170- Araf 7/143: Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. 171- Araf 7/143:  Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

146

Dîdîler kavmin bizi koşdı size Sen niçün göstürmedin hakkı bize Biz bû Tevrât aslına çün irmedük Baş gözile bir işâret görmedükÇünki kavmin i‘tikâd itdi sanâ Bizi göndürmek nedür hakdan yanâÂldı Mûsâ kavmini çıkdı Tûr’a Gûş iden kul olmaya münkir sonraGeldi pes bir ağ bulûd basdı Tûr’iBâş gözile gördiler ânlar nûriŞer‘i ahkâmı Hudâ emr eyledi Döndi ânlar işbu sözi söylediAk bulutdan bize geldi ol sadâ Bâş gözile sen bize göstür Hudâ

Ve iz kultum yâ mûsâ len nu’mine leke hattâ nerallâhe cehreten172

Görmemiş biz emrini götürmezüz Hem sana elbet imân getürmezüzÂşikâre biz bakalım Hâlık’a Hak Teâlâ indürûb bir sâ’ika

Fe ehazetkumus sâikatu ve entum tenzurûn173

Gördi Mûsâ kavmini kim ey ‘amû Yandı ôda kabkara oldi kamuSandı Mûsâ Sâmiri oldi sebeb Hak Teâlâ kavmine virdi ğazebBakdı filhâl cümlesi oldi helek El götürüb istedi Hak’dan dilek

(223)Döndi Mûsâ Hakk’a nâliş eyledi Âğlayarak işbu sözi söyledi

Kâle rabbi lev şi’te ehlektehum min kablu ve iyyâye e tuhlikunâ bi mâ feales sufehâu minnâ174

Bir bölük câhil içün yârab bizi Sen helâk ider misin cümlemiziGelmedin ön bize öldüre idin Cünhemizi bize bildüre idinKime tevfikin irişse ey Hüdâ Ol olur nâr-ı cehennemden cüdâ

Tudıllu bihâ men teşâu ve tehdî men teşâu175

Kangı kûla sen virür isen ğazeb Âzmasına halk idersin bir sebebFazl-ı lütfundan bizi sen yarlığa Sen bizi hıfz it düşürme darlığaSensin ol evlâyı hayru’n-nâsirîn Sensin ol mevlâyı hayru’l-ğâfirînEnte veliyyunâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrul gâfirîn176

Pes bû kavmi ol kavîm benden arâr Kimi dosti kimi kardâşın sorâr172- Bakara 2/55: Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah’ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.173- Bakara 2/55. 174- Araf 7/155: Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! 175- Araf 7/155.176- Araf 7/155.

Kısas-ı Enbiya

147

Gerçi gelsem kavmimile yüz yüze Nükte kılûb bû sözi dirler bizeÇünki hakkile tekellüm eyledin Sen bizim yoldaşlarımız neyledinBelki kavmim emrime buyrulmaya Nefret îdûb hükmime toğrulmayaSen bû kavmin cânını virgil yine Görüb ânı muhkem olsunlar dineSumme beasnâkum min ba’di mevtikum leallekum teşkurûn177

(224)Hak Teâlâ çün diri kıldı hemân Âldı Mûsâ kavmini oldı revânÇün getürdi kavmine Hakdan kitâb Kardaşı Hârûn’a ol kıldı ‘itâb

Kâle yâ hârûnu mâ meneake iz raeytehum dallû ellâ tettebiani e fe asayte emrî178

Sen nîçün bu kavmimi men‘ itmedin Ben didiğim yola girûb gitmedinEmrime ‘âsi mi oldun yâ ehi Âltunile Sâmiri olmiş sehiSen gelûben virmedin bize haber Hak kıtında bu kadar çekdim kederDîdi Hârûn tutmağıl sen lihyemi Ben seninçün çekmişem derdi ğami

Kâle yebneumme lâ te’huz bi lıhyetî ve lâ bi ra’sî innî haşîtu en tekûle ferrakte beyne benî isrâîle ve lem terkub kavlî179

Ben bu kavme çok nasihat söyledim İçlerinden çıkmağa havf eyledimGerçi hicret eylesem senden yana Belki ta‘zîr ide idin sen banaGer buyurdunsa niçûn oldun ırâk Sen Benî İsrâil’e saldın firâkÇok çalışdılar beni öldüreler Üstüme düşmânımı güldürelerGördi Mûsâ kardâşının yok suçi Döndi ândan kavmine kıldı güci

Kâle yâ kavmi e lem yaıdkum rabbukum va’den hasenen e fe tâle aleykumul ahdu em eradtum en yahılle aleykum gadabun min rabbikum fe ahleftum mev’ıdî180

Pes nîçün va‘dime siz hulf itdiniz Hakk’ı koyûb buzâğuya gitdinizÇok mı oldı ben sizi terk ideli Kırk gün oldı Kûh-i Tûr’a gideli

(225)Siz varûb buzağuya tapmak neden Sûreti âltınile yakmak neden Hem bu işi bir divane eylemez Âsdi başin hiç birisi söylemezDidiler kim va‘dine hulf etmedük Bilerek ol egri yola gitmedük177- Bakara 2/56: Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz.178- Taha 20/93: (Musa, döndüğünde:) Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime âsi mi oldun?179- Taha 20/94: (Harun:) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: «İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!» demenden korktum.180- Taha 20/86: Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

148

Kâlû mâ ahlefnâ mev’ıdeke bi melkinâ ve lâkinnâ hummilnâ evzâran min zînetil kavmi fe kazefnâhâ fe kezâlike elkâs sâmiriyy181

Kâlû mâ ehlafnâ mev‘ideke bi-melekna ve lâ kinnâ hummilnâ evzârâÇünki alduk kıptinin biz malini Sen işit buzağunin ahvâliniSamirî gidub gelürdi subh-i şam Didi Mûsa eyledi âni haramHaşyet idüp bir kuyu kazduk heman Malımıza ismimiz yazduk hemanVarub almış Samirî bir kul bir gece Kim bilurdi halimiz olur niceBî haber kazmiş kuyunin altıni Ol kuyumcidur eritmiş altuniYapti ani bir buzağu eyledi Tanrı budur geldi bize söylediFe ahrace lehum ıclen ceseden lehu huvârun fe kâlû hâzâ ilâhukum ve ilâhu mûsâ fe nesiye182

Dile haktan virmesin bize ğazeb Azmamıza Samirî oldu sebebİblîs olub bize iğvâ eyledi Döndi Mûsa Samiri’ye söylediKâle fe mâ hatbuke yâ sâmiriyy183

Sen kimin emriyle itdîn bu işi Secde kılmışlar anâ üç bîn kişiDidi ben itdim Benî İsrail’e Bir gün uğradı yolum Cebrâil’e

(226)Kâle basurtu bi mâ lem yabsurû bihî fe kabadtu kabdaten min eserir resûli fe nebez-tuhâ ve kezâlike sevvelet lî nefsî184

Ol ayakin basdiği yirden hemân Bir avuç toprak alup oldum revânÇün buzağuyi yapub kıldim temam Topraki saçdim yüzine ey hümamPes dirilüb ol bu sözi söyledi Çok kimesne geldi secde eylediDidi Mûsa ben seni öldürmezem Kendi suçin kendine bildürmezemLeyki hakdan dilerem gülmeyesin Hirgiz âdem kâtına gelmeyesinSen bu halkın ‘ömrini virdin hiçe Lâ misas dimek ile ömrin giçeKâle fezheb fe inne leke fîl hayâti en tekûle lâ misâse ve inne leke mev’ıden len tuhlefe-hu vanzur ilâ ilâhikellezî zalte aleyhi âkifâ185

Çünki Mûsâ bedduʽa kıldı hemân Sâmirî kaçdı dağa oldı revânBir kişi görnice dirdi lâ misâs Ya‘ni yânıma gelûb yâpışma nâs181- Taha 20/87: Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır’lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.182- Taha 20/88: . Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa’nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu.  183- Taha 20/95: Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? dedi.184- Taha 20/96: O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.  185- Taha 20/97: Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: «Bana dokunmayın!» diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtu-lamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız! 

Kısas-ı Enbiya

149

Korkûb ol dağdan dağa kıldı firâr Bir gice bir dağda itmezdi karârBir kişiyi bir yirde görse nâgihân Ânı Mûsâ zann iderdi ol zamanKorkaridi bâşına ol tâs bâsar Halka karşu dâr ağâcından âsarGâh karâda gezdi gâh durdı suda Yakdı Mûsâ ol buzâğûyı ôda

Le nuharrikannehu summe le nensifennehu fîl yemmi nesfâ186

Öldü çün gül atdı derya içine Geldi kavmi nâdim oldı sûçine

(227)Yalvarûben bâş âçûb ağlâdılar Firkat ôdina ciğer dağladılarDîdiler kim iste mevlâdan meded Yok şeriki oldur Allahu’s-samedÇün ezelden ol bize virdi vücûd ‘Âsi olûb ğayriye kılduk sücûdSâmirî oldı sebeb biz olduk âk Tevbeler itsek kabul itmezmi hakKûl dimek çün sehvile isyân ider Şâh dimek pes ‘afvile ğufrân iderBilmezüz bu derde dermân idelim Bize bizden oldı kime gidelimBir ğazâb iner bizi eyler helek Sen dile bizim içün hakdan dilekDöndi Mûsâ hâlıka arz eyledi Ağlayarak işbu sözi söylediKaldurûb el dîdi ey Bâr-i hüdâ Bahtlu cân yol yolına olur fidâSen bilürsin kim bu kavmin hâlini Tûrda buyurdun banâ ahvâliniHazretine gelmeye yok yüzleri İrticâya dönmez oldı dilleriVasf-ı hâlim taʽrif olunmaz sana Sen bu kavmîn hâlini bildür banâHak Teâlâ çün buyurdı yâ Kelîm Kul odur kim kalbini eyler selîmÜç bin adam surete kıldı sücûd Başların eğüb anâ virdi vücûdKim buzâğûya gidüb tapdı ise Secde kılûb yirleri öpdi iseDiz çöküb salıtmasın hîç el ayâk Gözi âçuk cânına kılsın kıyâkPes kılıca virsin onlar bâşını Kimki tapdı ol akıtsın yâşınıSuçlarını yüzlerine urmayam Tapdınız buzâğûya siz sormayamHak Teâlâ çün anâ vahy eyledi Döndi Mûsâ kavmine tîz söyledi

(228)Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmi innekum zalemtum enfusekum bittihâzikumul icle fe tûbû ilâ bâriikum faktulû enfusekum zâlikum hayrun lekum inde bâriikum fe tâbe aleykum innehu huvet tevvâbur rahîm187

Ya kavmi nefsinize zulm itdiniz Hakdan âzûb eğri yola gitdiniz186- Taha 20/97.187- Bakara 2/54: Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük etti-niz. Onun için Yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularınızı) öldürün. Öyle yapmanız Yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tevbeleri kabul eden ancak O’dur.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

150

İsterisiz hâlıkı bilmekliği Siz kabul idin bugün ölmekliğiGer kılıca siz rızâ virmezsiniz Âhirete uçmâğı görmezsinizHikmetini kimse bilmez gizludur Hakkımızda hem sizin hayırludurÇünki bâşınız ile oldı imâ Yiryüzine sîl gibi aksın dimâBöyle buyurdı bize perverdigâr Kangısın idersiniz siz ihtiyârOl zamânın şerʽi çün öyle idi Bir kişi pes bir günâh kıla idiKangi uzvı ile kılsaydı günâh Ol yiri kesmek buyurmışdı ilâhHep semiʽnâya itaʽat itdiler Döndiler maktûl yirine gitdilerGözlerinden kanlu yaşlar tökdiler Dizlerinin üstüne hep çökdilerUr diyûb uzatdılar cümle boyûn Sanki kassâbhâneye girdi koyûnÇünki ânlar koydılar yire dizin Döndi Mûsâ kavmine virdi izînBaʽzısı âldı kılıç baʽzı bıçak Baʽzısı dehre188 âlûb baʽzı nacâkFırka fırka bâşlarını urdılar Bir uğurdan sanki mişe kırdılarHiçbiri korkûb yüzin döndürmedi Kardâşı kardâşına yüz görmediOğlı âtâyı urdurdı âcımez Âta oğlını urdurdı ğam yimezÇekmedi kimse gözine perdeî Gördiler kim kân götürdi gevdeî

(229)Hiç ölümden itmedi kimse emân Kan buhârından yire çökdi dumânÂkdı kanlar oldı yirlerde deniz Sandılar kim kopdı ol gün rustehizMerhamet kılmadı dosti dostuna Bir karanlık çökdi halkın üstüneGün doğarken kesmeğe başladılar Öyle âz geçmişidi boşlâdılarAkdı kânlar yiryüzine çağladı Geldiler Mûsâ’ya pirler ağladıBiz bu halkı bu kadar kırdık yiter Ağlâmakdan aklımız bâşdan îterÇünki pirler işbu sözi söyledi Döndi Mûsâ hâlıka ‘arz eylediÇün utânûb kıldı mevlâdan hicâb Hak duʽâsın kıldı ânın müstecâbŞefkat itdi Hak Teâlâ bildiler Kân buhârını kılıcdan sildilerGerçi sâîl bu söze itse suʽâl Sâmiriyyi itmedi Mûsâ kıtâlBu fesâdın menbaʽı ol kul idî İbtîdâ katl olacak çün ol idîEylediği suçına olmaz behâ Pes niçün kıldı ânı dağa rehâVech-i hikmet künhini idem beyân Sâilin ol kalbine olsun ʽayânOl dahi virse kılıca bâşını Ağlâyûb tökse gözinden yâşınıHak katında ʽavf olurdı cünhası Kimsenin hîç olmâzidi nüktesiBu sebebden emr idûb öldürtmedi Dağlara salıvirûb öldürtmedi

188- Dehre, tahra: Baltanın farklı ve küçük burunlu yapısı. Genelde kadınların balta yerinde kullandıkları kesici alet.

Kısas-ı Enbiya

151

Uhrevide nâdim ola sûçine Gire firʽavnile nîrân içineDöndi Mûsâ âçdı Tevrât’ı hemân Emr-i nehyi kavmine ide beyânDîdiler bu emre biz buyrulmazûz Hem hudâdan dûr olûb ayrılmazûz

(230)Sen bize güc buyurursın bu işi Biz nice kılâk ânı yaz u kışiEyle tahfîf ise mevlâdan niyâz Yüz vakit mi bize emr itdi nemâzBu emirde sen bizi koşdun güce Takatimiz yok kılâk gündüz giceHak Teâlâ âz vakit emr eyledi Çünki kavmi işbu sözi söylediDîdi Mûsâ siz kılın yâz u kışi Hem benimle gitdiler yitmiş kişiBâş kulâkile işitdiler kelâm Emr-i nehyi söylesün ânlar tamamDöndiler yetmiş kişiye sordiler Ketm idûb hep ğayrı hîle kurdilerDîdiler kim biz ânı gûş eyledük Emr-i nehyi Mûsâ ile dinledükHak buyurdı ben size virdim kitâb Âhirinde kıldı Mûsâya HitâbTâkati olân kişi kılsın namâz Tâkati olmayana yokdur niyâzDîdiler kim vusʽimiz yokdur anâ Gördi Mûsâ ânları kaldı danâKıldılar peygamberi ânda hacil Gör ne kıldı kudret issi ol celîlŞâm ilinde bir ulu dağ vâridi Kimse çıkmâz üstüne korkaridiHak Teâla emridüb kopdı hemân Ol bulud gibi göge oldı revân

Ve iz netaknâl cebele fevkahum keennehu zulletun ve zannû ennehu vâkıun bihim, huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin vezkurû mâ fîhi leallekum tettekûn189

Geldi âsıldı o kavmin üstüne Âldı cibrîl çünki dağı destineDîdi Mûsâ emri dutmazsız eger Dağ havâdan üzerinize çökerÂğlayûben bâşlarını âçdılar Döndiler dağın dibinden kaçdılar

(231)Ya‘ni bunlar emre boyun eğmeye Dâğ dahi üzerlerine çökmeyeKaçdı ânlar dâğ dahi gitdi bile Kâdirin kudretlerini kim bileGördiler dağdan geçilmez ilerü Âciz olûb döndiler ânlar girüDîdiler Mûsâ’ya şimdi nidelîm Bir uğurdan hakka secde idelimÜstümüzden dağ çekilürse hemân Emrine munkâd oluruz ol zamânDîdi Mûsâ secdeye gidin tamam Biz görek neyler huda-yı lâ yenâmİndi ânlar secdeye çün koydı bâş Haşyet idûb gözlerinden âkdı yâşSol yüzini koydular ânlar yire Sağ gözile bakdılar dağı göre189- Araf 7/171: Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. «Size ver-diğimi (Kitab’ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız» dedik.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

152

Korkdılar kîm bâşlarına dağ çöke Bu sebebden tikdiler gözin göğeÇünkim ânlar secdeye koydı yüzi Kalbi ile dirler idi bu söziGer hevâden refʽ olursa ol cebel İtmezüz Tevrâtile doğrı amelGördiler kîm dağ çekildi ol zamân Başlarını kaldurûb yirden hemânDîdiler kim biz bu emri dutmazûz Leyki Tevrât’ı bütün terk itmezüzVusʽimiz oldukça ânı işlerüz Tâkatimiz olmazise boşlerüzGördi Mûsâ kavmini kıldı emân Döndi ândan Mısra geldi ol zamanTut kulağın âç gözini ey ehi Buna benzer bir hikâye vâr dahiİbtidâ biz bir salâvat virelim Söze ândan başlayûben girelimFahr-i alem ol Muhammed Mustafa Bu cuhûd kavmi ile çekdi cefâMe’mûl eyledi Hudâyı bileler Eğri yoldan kalplerini sileler

(231)Hem dilerdi kendine ümmet ola Hak katında izz-î câh devlet bulaÇün icâbet daʽvete kıldı gümân İşbu âyet nâzil oldı ol zamânE fe tedme‘une en yü’minu lekum ve kad kane lekum yesme‘une kelâmellahYa Muhammed sen ider misin gümân Bu Yahûdi fırkası itmez îmânBildürem bu fırka âslını sanâ Geldiler Mûsâ ile Tûr’da banâBâş kulâkile işitdiler kelâm Bâşlarına geldi hem yevmü’l-kıyâmEmr-i nehyim bildiler Mûsâ ile Çün varûb ânlar beni İsrâîl’eKavminin içine ânlar gitdiler Ketm idûb emrini inkâr itdilerOl beni İsrâîl’i âzdurdılar Tevrât içinden seni kazdurdılarYiddi kat gök yok iken sen yâr idin Hem suhuflarda dahi sen vâr idinBu Yahûdiler o kavmin âslıdur Emrimi inkâr idenin neslidurKalbleri sâfilenîb olmaz duru Kâfir oldı ahd-ı misâkdan beruYâ habibim anlara çekme emek Çok gelür güc ânlara hakkı dimekYârın ânlar nâr içine gidecek Ben hidâyet itmesem kul nidecekÇünki hazret âyeti gördi hemân Dâʽvetinden fâriğ oldı ol zamânBiz gelüb dönek beni İsrâîl’e Mısr içine geldiler Mûsâ ileHak Teâlâ virdi devlet ey hümam Bir kişiye on yapu düşdi temamĞayri bir kul yok idi ide savâş Doldı ol meydân içi âltûn kumâş

(233)Gördiler kim cümlenin hâli yiter Yalenuz Fir‘avn’ın ol malı yiterHak Teâlâ zâlimin neslin keser Tahtına bâykûş konûb yeller eserHâlıka vâfir senâlar kıldılar Mısr içinde sâkin olûb kâldılar

Kısas-ı Enbiya

153

Gün doğandan gün bâtınca ol ğıyâs Ol zaʽîf kavme ânı kıldı mirâsKahr idûb düşmânını hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkına oldı delil

Ve evresnâ’l kavme’l-lezine kânû yüstez‘afune fi’l-arz

Hak Teâlâ eylese tevfîk bize Bir kasas vâr söyleyem ânı sizeGer bu meclisde vârise ışk eri Can kulâğını âçûb gelsin beriDost ilinden esdi çün bâd-ı sabâ Hâmuş olma söyle İrşâdî Baba Kârubânsın göçmeye yük bağlağıl Sen gelici günlerini ağlağılGel diyince eğlemez zencir seni Tıb-i Lokman eylemez taʽmir seniDüşme sen bu köhne dünya cengine Bir liman bul salma keştin engineFursatı virdi sanâ perverdigâr Söyle bir söz halka eyle âşikârMısr ilinde bir kişi çün vâridi Devletile ‘ucbile mâldâridiMâl yimez bir kimse idi ol kişi Ol diyarda yok idi ânın işiHiç yitmezdi havf iderdi tükenür Altun-u akçe birbirine söygenürPes ölümü âynına âlmâzidi Oğlı kızı hîç ânın olmazidiUrmişidi şeytân ağzına zimam Geldi bir gün vaʽdesi oldı temam

(234)Gardaşının iki oğlı vâridi Ekli şürbi melbusâtı dâridiÇün gelûb giderleridi yânına Bir gün ânın susadılar kânınaDîdiler kim biz bizi güldürelim Bu gice ‘ammûmizi öldürelimSağlığında mâl yidürmez ol bize Taksim itsek âltûn akçe bul bizeGözi âçuk bizlere mâl virmez ol Akrabâ gözile bizi görmez olÇün olûb mâlı bize mirâs kâlur Çün ânı katl itdiğimiz kim bilürYok yire çekdik cihânda dârlığı Bize hiç lâzım değildür varlığıBir zaman meks itdiler çün olmadı Hiç birine merhamet ol kılmadıDinle ahvâli ânın noldı nice Kâpusına geldi ânlar bir giceYâ ‘amû gel çâğırûb uyârdılar Kimse duymasın ânı sâyardılarÇün uyânûb uykudan geldi hemân Âlûb ânı oldılar yola revânSağlığından ol kişi kesdi gümân Zârı zârı ağlayûb kıldı fiğânDîdi oğlum siz beni öldürmeyin Dostum ağlar düşmânım güldürmeyinDîdiler kim biz seni ağlâmazûz Firkat ôdına ciğer dağlamazûzDidi oğul ben size mal vireyim Bundan öte kaydınızı göreyimÇün biri dîdi ânı öldürmeyek Cunhasını hem anâ bildürmeyekÇünki ‘ammûmiz bize çok mâl virür Hem bizim noksânımızı ol görür

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

154

Kardaşı dîdi âna kim ey ulû Gitdi aklın sen meğer oldun delüKorkusından vaʽde eyler mâl bize Sonra gelsek ânûnîle yüz yüze

(235)Ol bize bir akçe virmez ey ehi Öldürüb mâlile olalım sehiİki kardaş bir olûb katl itdiler İki yolın ortasına âtdılarGeçdi ol şeb çün sabâh oldı ʽayân Geldiler Mûsâ katına ol zamânDîdiler kim ʽammûmizi soydılar İki yolın ortasına koydılarİki cellâd itmiş ânı sernigün İşbu halka sen halîfesin bugünSen gerekdür çün bu hâli göresin Diyyetini kâtilinden viresinDîdi Mûsâ kimse bilmez ölmiş ol Kangı kende gider ise iki yolOl iki köyden ânı idin suʽâl Ânı fâş eyler bize ol zülcelâlVirdi Mûsâ ânlara birkaç kişi Çün tecessüs ideler işbu îşiKâtili katl itdüren olmaz çû ʽâs Siz yirine eyleyin ânı kısâsPes eger siz kâtili bulmazsınız Maktül içün ger kısâs almazsınızÇün yigirmi biş bin akçe dirmeli Şerʽ-i hükm iden kula hem virmeliİtmeli pes ol iki karye yemîn Her kim and itdi ise oldı emînHükm-i Tevrât ol zamân öyle idi Gitdi ânlar iki köye söylediCemʽ olûb maktul yirine geldiler Emr-i Mûsâ olduğını bildilerÇün işîdüb kıldılar emre beli Birbirine düşdi iki karyeliBirbirile eylediler çok cidâl Birkaç adam gördiler oldı kitâlKatl olânları dönûb ağlâdılar Geldiler Mûsâ’ya çok yalvârdılarSen duʽâ kıl hâlıka yalvâr bugün Yohsa kopar başımıza bir dügün

(236)Hak Teâlâ kâtili fâş eylesün İki karye nite ğavğa eylesünDöndi Mûsâ kîl-ü kalden oldı vâz Yalvârûb ol mâlike’l-mülke niyâzOldı dergâhda duʽası müstecâb Şefkat idûb kıldı Mûsâya hitâbDîdi Mûsâ zebh idin siz bir baker Ol ûlû câne gelûb vire haberVe iz kâle mûsâ li kavmihî innallâhe ye’murukum en tezbehû bakarah190

Bu emirde kîl-u kâl olmaz size Kendini katl ideni söyler bizeDîdiler buzâğûya tapmış idük Ol zamân eğri yola sapmış idükTevbe idüb hak nebi bildik sizi Meshare mi eyledin şimdi bizi

190- Bakara 2/67: Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım, demişti.

Kısas-ı Enbiya

155

Kâlû e tettehızunâ huzuvâ kâle eûzu billâhi en ekûne minel câhilîn191

Her birisi geldi nükte eyledi Döndi Mûsâ bu kelâmı söylediDîdi Mûsâ hak buyurdı çün banâ Siz inânûb kalmayın bu dem tanâ

Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiy kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ fâridun ve lâ bikr avânun beyne zâlik fef’alû mâ tu’merûn192

Orta yaşlu bir baker bulun didi Akcesin pişin virün âlın didiHem dahi rengi ânın sâru ola Bir bahâne olmayûb ârû olaKim yüzine eylese ânın nazer Kalbi içinden gide her bir kederGitdiler çâr köşeî ârâdılar Şâne veş birbirini târâdılar

(237)Bir dul avratın evinde buldılar Geldiler ol hâtuna yalvârdılarÇün mukedder idi hâtunın hâli Dünyâlıkda ol idi ânın mâliDört yâşında bir yetimi vâridi Ol sığırın südini sâğar idiAğladukca içürürdi oğlıne Bakmazidi ğayri dünya şuğlineDîdi hâtun ben ânı virmem size Yok yire siz itmeyin minnet bizeDurdılar yalvârdılar çün hâtuna Sen ânı sât akçeye yâ altunaDîdi bin akçe âlûb ben virürem Heb evimin eksügini görüremDîdiler bîn akçe değmez bu baker Vardılar Mûsâ’ya virdiler haberDîdi Mûsâ siz rızâ ile âlın Ol sığırı tîz alûb bunda gelinRâzı idûb âlmâyın siz güc ile Kalmasun hâtun kişi muhtâc ileGeldiler ol hâtuna bildürdiler Dostı olân aklını doldurdilerDîdi avrat iki bin akçe gerek Dîdiler kim bize nice ânı virekTaʽn idûb ol hâtuna çün güldiler Döndiler Mûsâ katına geldilerDîdiler kim istedi âğır bahâ Üzerine koydı iki bin dahâOlmazûz biz pes bahâsı çok âğır Sen buyur bize bulâk ğayri sığırDîdi Mûsâ çün güzel ola hûyı Pes kuyûdan içmemiş ola suyı

Kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ zelûlun tusîrul arda ve lâ teskıl hars muselle-metun lâ şiyete fîhâ kâlûl’âne ci’te bil hakk fe zebehûhâ ve mâ kâdû yef’alûn193

Sûretinden bir nişânı olmaya Müddeʽisi ânı daʽva kılmayaÂciz olûb gitdiler ol hâtuna Gördi geldi müşterîler kâtına

191- Bakara 2/67.192- Bakara 2/68: «Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın» dediler. Musa: Allah diyor ki: «O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek.» Size emredileni hemen yapın, dedi.193- Bakara 2/71: (Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir. «İşte şimdi gerçeği anlattın» dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

156

(238)Dîdi hâtun işbu hayvânım şirîn Güni doldığı kadar akçe virînÇün bu kavle râzı oldılar hemân Âldılar Mûsâya oldılar revânİlerü çün geldi Mûsâ söyledi Yıkdı ânı bir kişi zebh eylediDîdiler kim bundan olmâz menfaʽet Ol sığırdan kesti pes bir pâre etÜzerine kâtilin urdı hemân Başını kaldurdı yirden ol zamânSordu Mûsâ kim seni katl eyledi Nutka geldi ol bu sözi söylediDîdi yâ Mûsâ işit hâlim nice Kardaşım oğulları geldi giceMâlıma onlar benim kasd itdiler Öldürüb bu yola âtûb gitdilerBöyle takrir eyledi ol bu sözi Koydı bâşını yire yumdı göziOl iki kardâşları katl itdiler Karyelû yirlü yirine gitdilerOl habîs mâl kimse hayr itmedi Hîç biri bir akçeye seyr itmediBir kimesne itmedi ânı gümân Döndi Mûsâ Mısra geldi ol zamân

Ve iz kâle mûsâ li fetâhu lâ ebrahu hattâ ebluga mecmeal bahrayni ev emdıye hukubâ194

Bir kişi geldi ânâ itdi suʽâl Çün seni kıldı nebi ol zülcelâlSenden âlimi bu cihânda varmı kûl Bilmezüz kim yiryüzinde varmı ûlDîdi Mûsâ hakdan özge kim bile Oldum âlim ben beni İsrâîleÇün bu söze virmedi şâfi cevâb Hak Teâlâ eyledi anâ hitâbMecmaʽu’l bahreynde vârdur bir kulûm Senden ol âlimdür bilür yolûm

(239)Dîdi yârab emr idersin gideyim Ben varûb ândan ‘ilm ahz ideyimTâlîb olûb gideyim ândan yanâ Yolı bilmem bir kılâvuz vir banâ Çün buyurdı kudret issi ol celîl Âlduğun âzık sanâ olur delilBir rivâyetde anâ rabbü’l-enâm Tûrda buyurdı ânı baʽde’l-kelâmBu hitâbın künhüne iremedi Ol utândı bir dahi sorâmadıÂdı Yûşaʽ bir yiğid çün vâridi Dâima Mûsâ ile ol yâridiBir gün ol Mûsâ yiğide söyledi Mecmaʽu’l-bahreyni taʽrîf eylediGel seninle ol diyâre gidelim Ânda vârûb ilmi tahsil idelimMecmaʽu’l-bahreyn dimeklik ey azîz Birbirine kavuşur iki denizÇünki Yûşâ eyledi ânı kabul İşbu âyet hakkına oldı nüzul

194- Bakara 2/60:  Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara:) Allah’ın rızkından yeyin, için, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik.

Kısas-ı Enbiya

157

Mûsâ aleyhisselâmın Hızır’a mülâkatı

Kavmine virdi nasihat ol zaman Yûşâ‘i âlûb yola oldı revânĞeyret idûb Hızra tutdılar yüzi Doymaz üç şey’e ben-i âdem göziBu cihânda bir kişi olsa kutub Keşf olur ise ânâ her bir kütübOl yine isterki ilmi çok ola Nekre işden cehli ânın yok olaHem budur ikincisi bil ey peder Bay olân kul yığsa mâl Kârûn kaderÂltun akçe birbirine söykenür Pes yine korkarki ol mal tükenürVar mıdur bir kul diye hâlim yiter Hiç biri dimez bana malım yiter

(240)Bir kişi sürse ‘ömür biş yüz sene Pirde olsa istemez gire sîneGitdiler Mûsâ ile Yûşaʽ yola İsteridi ilm içün Hızrı bulaBu cihânı terk idüb bildi ʽabes Ol ledünni ilmine kıldı hevesVarûb ânlar gitdi üç gün üç gice Sen kulâk vir bu kasas oldı niceÖyleye dek sürʽat itdiler kati Âzık âlmışidi bile bâlık etiPes tükenmişidi ânın etmeği Sürʽat itdi ilerüye gitmegiDîdi Mûsâ bilmiş ol kim ey aziz Çün bu yirde kavuşur iki denizBu kenârde dinlenüb meks idelim Râhat olûb yola ândan gidelimSöykenûb ol uyku âldı gözini Bu yanâdan dinle Yûşaʽ söziniÂzıkın âçûb çıkardı ol zamân Bâlıkı tâş üstine koydı hemânÇün tavada yağ ile bişmiş idi Mısr içinden ol âzık âlmiş idiDîdi Yûşaʽ bu bize bugün ğıda Ol yarınki kısmeti virür hudâAkl ânâ hîç eylemezdi cust-i cû Düşdi zenbîl içine bir katre sûDamladı bir katre sû âb-ı hayât Zenbil içinde bâlığı buldı hayatUçdı zenbilden gidûb bahr içine Gördi Yûşaʽ nâdim oldı suçinePes uyandı uykudan Mûsâ hemân Ğayret idûb oldular yola revânDîdi Mûsâ ol yiğide ey humâm Çok yorûlûb karnımız ister taʽam

Fe lemmâ câvezâ kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ195

(241)Sen getür ol balığı ekl idelim Halıka şükr eyleyüben gidelimBu seferde zahmeti çekdük kati Varmıdur zenbilde hîç bâlık etiOl zaman Mûsâ’ya Yûşâʽ söyledi Balık ahvâlin anâ vasf eyledi

195- Kehf 18/62: Oradan uzaklaştıklarında Musa beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

158

Kâle e raeyte iz eveynâ ilâs sahrati fe innî nesîtul hût ve mâ ensânîhu illâş şeytânu en ezkurehu vettehaze sebîlehu fîl bahri acebâ196

Dîdi sen taş üstünde yatmış idin Bu cihânı ardına âtmış idinBen unûdûb itmedim ânı ‘ayân Şimdi geldi aklıma idim beyânHîç unutdurmadı bir nesne banâ İllâ ol şeytân unutdurdu banâZenbile bir katre su düşdi hemân Uçdı bâlık ol denize ol zamânÇün bu sırrı bildi Mûsâ tanlâdı Hak Teâlânın kelâmın ânladıYaʽni Tûr’da Hak buyurmışdı anâ Ol kılâvuzlık yiter âzık sanâBu hitâbı eyleyen Hâlık idi Pes ânın âzıkları bâlık idiÇünki mâhi gitdi suya bilmeli Dîdi Mûsâ Hızrı ânde bulmaliDöndi ândan geldi evvelki yire Hak Teâlâ emr idûb Hızrı göreGördi Mûsâ bir kişi kılûr namâz Bahr içinde hâlıka eyler niyâzGeldi ânın yânına virdi selâm Eylediler Hızrile birkaç kelâm

Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ197

Yalvârûb Mûsâ didi ey ilim bol Sen beni yoldaşlıka eyle kabul

(242)Birkaç eyyam ben seninle durayım Bilmediğim nesnelerden sorayımBen ilim tahsiline geldim sanâ Hak sana bildürdiğin bildür banâ

Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ198

Dîdi Mûsâ’ya bu ilmi bilmeli Bu cihânda ol mücerred olmaliÇün beni İsrâilin daʽvâsı vâr Hem seninle âlemin ğavgâsı vârAkrabâ-i dostların vardur senin Leyki kalbin hücresi dârdur seninEyle Tevrât hükmi ile sen amel Ol ledünni ilmine olur bedelHem bu ilme değdeğe koymaz seni Ümmetin ‘âsi olûb sâymaz seniBen dahi dîmem bana ilmim yiter Çok derininden söylesem aklım iterBu ledünni ince kıldan incedür Kimse bilmez sunʽ-ı sâniʽ nicedürHak nübüvvet kuvvetin virdi sanâ Sevme ğayri sâlik ol ândan yanâÇünki sen geldin ledünni bilmeye Sabr idemezsin benimle gelmeye

196- Kehf 18/63: (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.197- Kehf 18/65: Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.198- Kehf 18/66: . Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.

Kısas-ı Enbiya

159

Kâle inneke len testetîa maiye sabrâ199

Dîdi Mûsâ hak dilerse sabr idem Ben bu ilmi ahz idûb Mısr’a gidemHem senin emrine ‘âsi olmayam Sabr idûb bir sözde daʽvâ kılmayam

Kâle se tecidunî inşâallahu sâbiran ve lâ a’sî leke emrâ200

(243)Çün Hızır râzı olûb didi anâ Ben ne kılsam sen sakın sorma banâBen hudânın emri üzre giderem Sonra ben ânı sanâ nakl ideremOl denizin yâli ile vardılar Bir gemi göründi ânda durdılarKeştibânı geldi anlar buldılar Hallerini çün ifade kıldılarDîdiler kim izniniz vâr mı girek Akcemiz yokdur size nâvul virekLutf idûb bu keştiye âlın bizi Bu denizden koruya sâlın biziBiz fakîrüz eylerüz size duʽâ Ol gemici bir kezin bakdı ânâYüzlerine keştibân kıldı nazer Sözlerini işîdûb itdi hazerHîç birinden akçe matlûb itmedi Hızrile Mûsâ’ya aklı yitmediBu kaziyye dinlegil oldı nice Geçdi ol gün çün vakit oldı giceGitdi destine Hızır âldı keser Ol geminin lavhini deldi keserÇün geminin bir yanın kesdi hemân İçerüye akdı su doldu revânBir iki tahtasını hurd eyledi Geldi Mûsâ bu kelâmı söylediBiz niçün bu keştii bednâm idek Hem bu kavme biz gerek inʽam idek

Fentalakâ hattâ izâ rakibâ fîs sefîneti harakahâ kâle e haraktehâ li tugrika ehlehâ lekad ci’te şey’en imrâ201

Ânı ğark itmek mi istersin hemân Keşti ehline kopar şimdi tûfânİtme halka nâsezâ varlık işi Bize eylik eyledi çün bu kişiSen neden bu kavme eyledin ‘itâb Döndi ândan Hızr ânâ virdi cevâb

(244)Kâle e lem ekul inneke len testetîa maiye sabrâ202

Çün ezelden ben dimedinmi sanâ Ben ne kılsam sabr idemezsin ânâDîdi Mûsâ sen beni taʽn eyleme Bir dahi söz söyleyem zann eyleme

199- Kehf 18/67: Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.200- Kehf 18/69: Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem. 201- Kehf 18/71: Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğ-mak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.202- Kehf 18/72: (Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

160

Kâle lâ tuâhıznî bimâ nesîtu ve lâ turhıknî min emrî usrâ203

Gitdi hatırdan unutdum ol sözi Lutf idûben bu kezin afv‘ ît biziHızr ile Mûsâ’ya çok göz bakdılar Gitdi keştî bir limâna çıkdılarKeştibâna elvidaʽlık itdiler Hâlıka şükr eyleyûben gitdilerBirbirile söyleşürlerdi kelâm Gördiler kim oynayûb birkaç ğulâmOl Hızır çün bir tâş âldı destine Âtdı ânı ol ğulâmın üstüneGitdi dokundı ğulâmın bâşına Şakkalandı kânı indi kâşınaGördi Mûsâ düşdi oğlân virdi cân Dîdi Hızra eyledin sen bunda kân

Fentalekâ hattâ izâ lekıyâ gulâmen fe katelehu kâle e katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefsin lekad ci’te şey’en nukrâ204

Yok yire bu oğlânı katl eyledin Dîdi sen sabr itmeyûben söyledinÇün ezelden ben dimedinmi sana Ben ne kılsam sabr idemezsin anâDîdi Mûsâ bilmeyûb itdim hatâ Lutf idûben sen bana eyle ʽatâBundan öte söylesem bir söz sanâ Pinhân ol gözden görünme sen banâ

(245)Ol arâdan gitdiler bir karyeye Âdına dirler imiş Antâkiye

Fentalekâ hattâ izâ eteyâ ehle karyetinistat’amâ ehlehâ fe ebev en yudayyifûhumâ fe vecedâ fîhâ cidâren yurîdu en yenkadda fe ekâmehu kâle lev şi’te lettehazte aleyhi ecrâ205

Hîç biri Hızrı misâfir itmedi Ol dahi sırrını zâhir itmediYûşa ile Mûsâ âc oldı tamâm İstediler Hızr ile ânlar taʽamŞefkat idûb hiçbiri nân virmedi Çün bu sırra karye ehli irmediOldı Mûsâ Hızrile çün yâr-ı ğâr Gördiler kim ol sokakda bir dîvârPes yıkılması yakın eğmiş belîn Döndi geldi Hızr anâ urdı elînOl mübârek destini urdı hemân Doğrulûb tîz ok gibi oldı ol ânDîdi Mûsâ karyeli nân virmedi Bizi mihmân gözi ile görmediSen bu eğri divâra çün urdın el Bâri söyle sâhibinden ücret âlSöyledi pes Hızr anâ kim ey hümâm Şimdi yoldaşlığımız oldı tamâmBen sana dîdimki sabr idemesin Râhi olduğum yola gidemesinKâle hâzâ firâku beynî ve beynike se unebbiuke bi te’vîli mâ lem testetı’ aleyhi sabrâ206

203- Kehf 18/73: Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.204- Kehf 18/74: Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!205- Kehf 18/77:206- Kehf 18/78: (Hızır) şöyle dedi: «İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.»

Kısas-ı Enbiya

161

Beynimize şimdi düşdi bir firâk Lâzım oldı ben olâm senden ırâkBâri bu üç nesnei bildüreyim Kıl-ü kâlden kalbini sildüreyimSen işit bir bir ânın ahvâlini Söyleyem ol keştinin ben hâlini

Emmâs sefînetu fe kânet li mesâkîne ya’melûne fîl bahri fe eradtu en eîbehâ ve kâne verâehum melikun ye’huzu kulle sefînetin gasbâ207

(246)Kestibânın aklı bâşa yâridi Beldesinde bir melik hem vâridiKânde görse bir gemi âlûridi Ol işini ğasbile kılur idiBen ʽîblu kıldım ânı almaya Keştibânı âh-i zâra sâlmayaKeşt’iî çün âlsa idi ol melik Sâhibi ânda olur idi helikGerçi iki tahtasın deldim nihân Sâhibine olmâdı ândan ziyânBiz çıkûb gitdik gemiden ol yanâ Ol ğulamın hâlini idem sana

Ve emmâl gulâmu fe kâne ebevâhu mu’mineyni fe haşînâ en yurhikahumâ tugyânen ve kufrâ208

Sâliheydı âtasile ânesi Hem dahi ikisinin bir dânesiPes büyüb ol kendini bilse hemân Ol âzûb kâfir olurdı ol zamânÂtası ânası olurdu bile Sun-ı sâniʽ hikmetini kim bileBu sebebden oğlânı katl eyledim Sanmağıl kim kendözümden söyledimÇün hudânın emri öyle ben nidem Ol divârın kıssanını nakl idem

Ve emmâl cidâru fe kâne li gulâmeyni yetîmeyni fîl medîneti ve kâne tahtehu kenzun lehumâ ve kâne ebûhumâ sâlihan fe erâde rabbuke en yeblugâ eşuddehumâ ve yestah-ricâ kenzehumâ rahmeten min rabbike ve mâ fealtuhu an emrî zâlike te’vîlu mâ lem testı’ aleyhi sabrâ209

İki maʽsum çün yetim olmişidi Görmeyûb âtaları ölmişidiOl divârda ol kişi mâl gizledi Tâ ölünce ol divârı gözlediBu cihana her gelen oldı selef Ol yıkılsa mâl olur idi telefKendü fiʽlim ile ânı itmedim Hak buyurmâdığı yola gitmedim

(247)Elvidaʽ idûb olûb gözden nihân Yûşa‘ ile kaldı Mûsâ ol zamânOl ledünni tahsil olmâz bildiler ‘Avdet idûb Mısr içine geldiler

207- Kehf 18/79: «Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı.» 208- Kehf 18/80: 209- Kehf 18/82:

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

162

Bu kaziyye bunda çün oldı temam Mustafa’nın ruhuna yüz bin selâmKıssasın biz evveline inelim Gâhi sağa gâhi sola dönelimÇünki Mûsâ Tûr’dan indi ol zamân Ol buzâğuyı ôda yakdı hemânÂtdı ânı ôd içine yanmadi Rengi âltûn sûretinden dönmediGördi Mûsâ yanmayûb kaldı tanâ Geldi Kârûn söyledi ol dem anâÇün buzâğu yanmaz ol âtâş ile Yok yire cenk itmiyek kallâş ileKimya kâtmamış erimez nâr ile ‘İbret olmâz bu beni İsrâîl’eÇünki Kârûn işbu sözi söyledi Döndi Mûsâ hâlıka ‘arz eylediHak duasın kıldı ânın müstecâb İlm-i kimyayı ânâ kıldı hıtâbÂldı ânı âltuna katdı hemân Yandı kül oldı buzâğu ol zamânDîdi Kârûn irmedi aklım anâ Sen bu kimya ilmini bildür banâDîdi Mûsâ mâl seni zabt eylemez Bây olân kul derviş ile söylemezDöndi Kârûn çok recâlar eyledi Durdı Mûsâ sırrın âçûb söylediBî hisâb mal cemʽ idûb kimya ile Ğıbda geldi hem beni İsrâîl’eKarşusına döndi ol dörtyüz ğulâm İtmedi Mûsâ ile âyruk kelâm

(248)Devleti vâfirlenûben rûz be rûz Altun akçe bi hisâb kıldı künûzOldı mağrur bakmadı hallakına Çün bu âyet nâzil oldı hakkınaBuldı devlet anmadı fettâhını Altmış âdem haznenin miftâhını

İnne kârûne kâne min kavmi mûsâ fe begâ aleyhim ve âteynâhu minel kunûzi mâ inne mefâtihahu le tenûu bil usbeti210 Çün götürürlerdi ânı güc ile Altûn akçenin hesabin kim bileBâki malın sen anâ eyle kıyâs Kuşânurdı eynine hadra libâsGeldi kavmi çok nush virdi anâ İşbu dünya zineti kalmaz sanâDevletile mâlile olma fereh Âkıbet sâki sanâ sunar kadehPes ferahlı kulları sevmez hudâ Külli nefse irciʽî eyler sadâ

Ulî kuvveti iz kâle lehu kavmuhu lâ tefrah innallâhe lâ yuhıbbul ferihîn211

Karşusinde vâridi dört yüz kuli Doldı çün insânile sağı soliHer kaçân kim seyrane çıksa idi Kim ânın etbâʽına bâksa idiKim görürse ânâ bakardi gözi Birbirine dirleidi bu söziBiz dahi etba‘ anâ ola idük Sâyesinde devleti bula idükAltûn akçe yığdı Kârûn bî hisâb Hak Teâlâ kıldı Mûsâ’ya hitâb210- Kasas 28/76: Karun, Musa’nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.  211- Kasas 28/76.

Kısas-ı Enbiya

163

Söylegil Kârûn’a ol kılsın salât Kırk filürde bir filür virsin zekâtBen azimi’ş-şân anâ virdim künüz Çün zekâtın virmemiş olmaz temüz

(249)Virmezise mâl anâ hayr eylemez Bu cihânı dâima seyr eylemezGeldi Mûsâ söyledi kim yâ kişi Tut kulâkın dinlegil sen bu işi Hak Teâlâ çün banâ kıldı nidâ Vîr zekâtın deynini212 eyle edâAltûn akçenin hisâbın görmeli Kırk hazinenin birini virmeliEmr-i hakdur böyle buyruldı bana Çünki Kârûn işîdüb kaldı KanâDîdi kârûn ben kazandım virmezim Hiçbir akçenin hisâbın görmezimKendi ilmimle kazandım ânı ben Râhat olûb olmadım hiç hâli benÇün nebisin rızkına eyle kane ʽSen benim bu mâlıma kılma tameʽEmr-i hakkı gûş idûben ânladı Döndi Mûsâ’ya adaʽvet bağladı Vâridi Kârûn’e bir avret yakın Eyledigi iftiraye siz bâkınAvreti bir gün gığırdı halvete Âçdı çün bir hücre girdi vahdeteDîdi hâtuna getürdüm ben seni Ol kadar mâl vireyim kim ol ğaniDünyalıkda ben sanâ nusret idem Ben sabah Mısr ehlini daʽvet idemOl ulû meclisime gel sen dehi Bî hisâb mâl vireyim kim ol sehiSöyle Mûsâ bu gice kıldı zinâ Cebrile ol ırzımı kıldı fenâKorkma andan sen bu sözi söylegil Nâs içinde gel şehâdet eylegilSaldı fil hâl Mısr içine bir nidâ Çün işitdi bay-ı derviş hem gedâGitdi bir dellâl Mısr çarşusına Geldiler iş erleri kârşusınaÂlim-ü kâmil olân geldi tamam Döndi Kârûn bî hisab çekdi taʽâm

(250)Hem dahi Mûsâyı daʽvet eyledi Geldi Kârûn’a bu sözi söylediDidi Mûsâ isterisen doğru yol Vir zekâtın olma hakka ʽâsi kulOl beni İsrâil’in âlimleri Gelmişidi daʽvete kâmilleriÇünki Mûsâ emr-i hakkı söyledi Sen kulak vir görki Kârûn neylediDîdi Kârûn mâl ile oldum ğinâ Nefse uyûb bir kişi kılsa zinâŞerʽ-i Tevrât ile ânı nitmeli Dîdi Mûsâ şerʽ ile katl itmeliDîdi Kârûn çok seversin vahdeti Sen niçün kıldın zinâ ol avretiŞerʽ ile bizler seni öldürelim Suçını âlemlere bildürelimTîz bir âdam saldılar ol hâtuna Âldı geldi ânı meclis kâtına212- Borcunu.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

164

Dîdi Kârûn söyle ey hâtun kişi Eyledi ırzına Mûsâ kem işiDîdi hâtun iftirâyı eylemem Suçı ben Mûsâ’ya isnâd eylememSen bana altûn kumâş vaʽd eyledin Halvet içinde bu sözi söyledinÇünki Mûsâ dinledi işbu sözi Kaldurûb el yândı Kârûn’a öziNâliş idûb dîdi ey bâr-i hudâ Çün zekâtın eylemez Kârûn edâBu yakında ver sen anâ bir ğazeb Ümmetim azmasına oldı sebebCümlesin yazsam ele sığmâz kitâb Oldı dergâhda duʽâsı müstecâbHak Teâla çün buyurdi ol zemân Nâliş idûb kaddini kılma kemânBen yiri kıldım musahhar emrine Hep melekler tahsîn itdi sabrine‘Âsiliğin sen anâ bildür bugün Dostı âğlar düşmânın güldür bugün

(251)Bu hitâbı çün buyurdı ol vedûd Dîdi Mûsâ kim yire Kârûn’ı yûdHubb-i dünya maldan ânı ğayr ide İşret âlûb âlem ânı seyr ideYuddı ânı yir topugına kadar Gördi Kârûn kıldı Mûsâ’dan hazarBir dahi emr itdi Mûsâ ol yire Yud ânı virme emân bu kâfireÇün boğazına değin yuddı hemân Âğlayûben kıldı Kârûn el amânDîdi yâ Mûsâ emân kıyma banâ Mâlımın ben nısfını virem sanâYüz hazine vireyim hem bi aded Dâr günimdur sen banâ eyle mededÂğlayarak çün bu sözi söyledi Bir dahi Mûsâ yire emr eylediUcb ile çün oldı cebbâri ʽanîd Yuddı pes yir gözden oldı nâbedîdEzdehâveş yir ânı yuddı hemân Âğlâyûben kavmi pes kıldı fiğânDevletile yok ide ânın işi Hâs kulından yuddı yir yitmiş kişiDöndi Mûsâ Hâlıka şükr eyledi Ol beni İsrâîl’e gör neylediDîdiler kim itmedi Mûsâ kana ʽMâl-ı Kârûn kenzine kıldı tamaʽGitdi Kârûn malı kaldı hep ânâ Bildi Mûsâ bu sözi kaldı tanâKıldılar peyğamberi ânda hâcîl Çün buyurdı kudret issi ol HalîlBen yiri emrine teshîr eyledim Bu hıtabı pes ezelden söyledimÇünki Mûsâ bu hıtâbı dinledi Yud diyûb bir kez yire emr eylediBaş gözile gördiler kim ol zamân Hep hazîneler yire geçdi hemânHiçbiri bir akçeye seyr itmedi Ol habîs mâl kimseye hayr itmedi

(252)Çünki yirler teshîr oldı emrine Âldı ol malı geçürdi kaʽrineOl zamân Mûsâ’yi doğrı bildiler Hâlıka vâfir senâlar kıldiler

Kısas-ı Enbiya

165

Dîdiler kim kalmadı kıl-ü kâlimiz Hamdulillah çok yok imiş mâlimizBundan öte hep tevekkül kıldiler Sâkin olûb Mısr içinde kaldiler

Ve kâlellezîne ûtûl ilme veylekum sevâbullâhi hayrun li men âmene ve amile sâlihâ ve lâ yulekkâhâ illâs sâbirûn213

Çün zekâtın virmeyen olur harâb Hak Teâlâ kıldı Mûsâ’ya hıtâbŞerr-i Kârûn’dan sanâ virdim zafer Ümmetin âl Şâm iline kıl seferKavm-i cebbârin ile kıl iʽrikâ Her ömürde sen banâ kıl ittikâHak Teâlâ çün ânâ vahy eyledi Döndi Mûsâ ümmetine söylediGeldi kavmi hep dirildi yânına İşbu âyet nâzil oldı şânına

Yâ kavmidhulûl ardal mukaddesetelletî keteballâhu lekum ve lâ terteddû alâ edbârikum fe tenkalibû hâsirîn214

Çün buyırdı ol ilâhi lâ yenâm Ol beni İsrâîl’i dirdi tamamEmr-i hakkı ümmetine söyledi On iki bin leşkeri cemʽ eylediGezdürûb dellâlını sağa sola Cümlesi bir günde çıkdılar yolaÇün Mısırdan iki âylık râh idi‘ Ûc’î cebbâr215 kâfir ânda şâh idiSürʽat idûb elli gün kim gitdiler Kondılar ol yirde tedbir itdilerOl beni İsrâil’in serverleri Geldi Mûsâ kâtına îş erleri

(253)Cemʽ olûben dîdiler kim ey ulû ‘Ûc’i biz işitmişüz ğayet ulûKorkaruz kim bizden ol çok kân töker Boyı uzun bâşı buluda değerÂnûnile biz nice ceng idelim Yiryüzini ‘Ûc’e biz tenk idelimİki câsus göndürek biz ilerü Leşkerimiz meks olûb kalsın girüMaslahatdur on iki kişi gide Leşkerini kalʽasını seyr ideSen bu sözden olmağıl aslâ melül Bildi Mûsâ eyledi ânı kabulÇünki ânlar on iki fırka idi Her birisi işbu sözi söyledi213- Kasas 28/80: Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah’ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.214- Maide 5/21: Ey kavmim! Allah’ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz.215- Masallara konu olacak çapta tarif ve tasvir edilen Ûc İbn Unuk (veya Anak) isimli dev (veya dev yapılı adam da) rivayetlere göre Hz. Nuh’tan önce vardı ve Tufan’da ölmedi. Ta Hz. Musa zamanına kadar yaşadı. Bu, inatçı, kâfir ve zalim biri idi. Anası Âdem kızı Anak idi. Bunu zina mahsulü olarak dünyaya getirmişti. Boyu çok uzun olduğu için okyanusların dibinden balığı tutar ve bu avları güneşin gözünde (merkezinde) kızarhtırdı. Bu adam gemide olan Nuh’a: “Bu küçük çanak nedir, neye yarar?”gibi sözler söyleyerek onunla alay ederdi. Cenab-ı Hakk Tufan münasebetiyle, Tufan’ın meydana geldiği alanda hiçbir canlı bırakmamıştı; her şey ölmüştü. O halde, baştan sona kadar masal olan bu Ûc İbn Ûnuk’la ilgili rivayetler nasıl olur da kitaplara geçer? Bu yalanlara, bu akıl, mantık ve iz’an dışı şeylere nasıl itibar edilir? Allah’ın “ulü’l-azm” den olan yüce bir peygamberinin oğlu Tufan’da boğulur da bu Ûc İbn Unuk nasıl sağ kalır? Tam bir kâfir ve azgın olan bu mu-hayyel şahıs için bir de “veled-i zna” yalanı ortaya atılmıştır. Bunun annesi Hz. Âdem’in kızıdır. Bu nasıl ve neye istinaden söylenebilir? Ûc’un boyunun “3.333” zira olduğu da söylenmiştir. Sahih hadislerde “Ebu’l-Beşer” Hz. Âdem’in boyu için “60” zira ifadesi geçer. Bu allah düşmanının boyu için verilen rakamlar bu hadislere aykırıdır. Öyle görünüyor ki bu haber, Ehl-i Kitab’ın peygamber ve Allah düşmanı facir ve zındıkları tarafından ortaya atılmış bir yalandan ibarettir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

166

Baʽzısı hâlis idi baʽzı rakîb Durdı Mûsâ saçdı on iki nakîbSöz bir idûb on ikisi gitdiler Dinle ânlar ‘Ûc’i görûb nitdilerBildi ‘Ûc kim geldi düşmân üstüne Âldı filhâl on ikisin destineSanki kondı âyasına on sinek Sıksa sirçe barmaki eyler helekDîdi ‘Ûc kanden gelürsiz bu yanâ Ben görûb cisminizi kaldım tanâİçlerinden Elyeseʽ virdi cevâb Hak Teâlâ kıldı Mûsâ’ya hıtâbİndürüb Tevrât’ı göndürdi anâ Halkı daʽvet eyleye ândan yanâMâcerâyı söyledi hep kîl-u kâl Döndi ândan ‘Ûc anâ kıldı suʽâlGördiniz mi ben gibi siz bir eri Hep size benzer mi Mûsâ leşkeriSizi şimdi eylesem zîr-i zeber Benden âlmâz hazreti Mûsâ haberİndürûb ol pes yire koydı hemân Avdet idûb oldılar yola revânBirbirine ol nakibler söyledi Bizi Mûsâ ‘Ûc’e câsus eyledi

(254)Vasf-ı hâli söylesek biz rû-be-rû Korkûb ônlar cümlesi kaçar girüDâğılûb hep bây-i dervişle gedâ Bir ğazab virür bize bâr-i hudâHerbiri bir dürlü tedbir kıldiler Hâsılı Mûsâ katına geldilerOn kişi ahdini bozdı ol zemân Dîdiler kim ‘Ûc’i gördük el emânBâşı çıkmış çün buludlar üstine Aldı on ikimizi bir destineBîz ânın hîç âslına iremedik Ak mı kâra cismini göremedikNûh tûfânı çün kim olmiş raviyân Dizine çıkmış deniz ol zamânLeşkerimiz cümlesi târâc olur Her kaçan kim karnı ânın âc olurBir elin sokar denize kaldurur Bir bâlık âlûb havaya kaldururGer dilerse günde yüz bin kân ider Güneşe karşu ânı bir yân iderGünde bir bâlık âna olmış ğıda Öyle halk itmiş ânı bâr-i hûdâÇün bu takriri işidûb bildiler Cemʽ olûb Mûsâ katına geldilerDîdiler Mûsâ’ya imdi nîdelim Ânûn ile biz nice cenk idelimÇün buyurdı kudret issi ol celîl İşbu âyet hakkına oldı delil

Kâlû yâ mûsâ inne fîhâ kavmen cebbârîn ve innâ len nedhulehâ hattâ yahrucû minhâ fe in yahrucû minhâ fe innâ dâhılûn216

Kalʽasından çıkmamış çün gitmezüz Ânunile rû-be-rû cenk itmezüzPes buluda değmiş ânın kâmeti Kimsenin hîç âna yitmez tâketiBir bahadûr yok ânâ karşu dura Gürzi ile haykırûb naʽra ura

216- Maide 5/22: Onlar şu cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz de hemen gireriz.

Kısas-ı Enbiya

167

(255)Hîç ânâ kâr eylemez tîri kemân Bundan öte sen bize itme gümânDöndi İlyâs ile Yûşaʽ söyledi Hak Teâlâ ânları zikr eyledi

Kâle raculâni minellezîne yehâfûne en’amallâhu aleyhim edhulû aleyhimul bâb fe izâ dehaltumûhu fe innekum gâlibûne ve alâllâhi fe tevekkelû in kuntum mu’minîn217

Dîdiler biz ‘Ûc’i gördik yâ nebi Leşkerinin cümlesi bizim gibiKorkmaz olmaz emr-i hakdur gidelim Yiryüzine ânları tenk idelimOl beni İsrâîl’in serverleri Geldi Mûsâ katına iş erleri Dîdiler kim gitmek olmâz ilerü Söz bir idûb avdet idelim girü

Kâlû yâ mûsâ innâ len nedhulehâ ebeden mâ dâmû fîhâ fezheb ente ve rabbuke fe kâtilâ innâ hâhunâ kâıdûn218

Gîn cihânı başımıza kılma dâr Al berâber tanrını sen cenge vârSen gelince bu makamda duralım Gitmeyüp biz meks idüp oturalım Dîdi Mûsâ ey ilâhi müsteʽân Sen bilürsin âşikâr ile nihân

Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn219

Binbir ismin hürmetiçün yâ ğani Kardâşım Hârûn ile âyır beniFâsık olûb kıldılar bize ezâ Hûd bilürsin eylemez bunlar ğazâBir zamân nâliş tazarruʽ eyledi Bu yanadan dinle ‘Ûc’i neylediBir taşı yirden kopardı ol zaman Oldi Mûsâ’nın üzerine revân

(256)Dâğ gibi ol taşı âldı bâşına Ğayretinden terler indi kâşınaDîdi Mûsâ ben gibi görmez eri Leşkerinden kimsei koymam diriHak Teâlâ bir ferişte göndürûb Kuş gibi tâş üzerine kondurûbHiç ölümü âlmaz idi âynına Deldi tâşı geçdi filhâl boynunaBu yanadan indi Cebrâil emîn Dîdi Mûsâ’ya gönülden sil ğamınEmr-i hakdur ol asâi cenge vâr Gîn cihânı bâşına hak kıldı dârÇün işitdi oldı Mûsâ şâdumân Destine âldı asâyı ol zamânGeldi Hârûnile ‘Ûc’in yânına Düşdi filhâl korku ânın cânınaBâşı ânın bulûda değmiş idi Âldığı tâş kaddini eğmiş idi

217- Maide 5/23: Korkanların içinden Allah’ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer müminler iseniz ancak Allah’a güvenin. 218- Maide 5/24:  «Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız» dediler.219- Maide 5/25: Musa: «Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır» dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

168

Kaddi Mûsâ on eriş idi tamam Hem asâsı on erişdi vesselâmDîdi Cibrîl durma Mûsâ tîz giriş Sıçrayûb yirden yukâru on erişBir asâ urdı topuğına hemân Dağ gibi gökden yire düşdi înânOl ʽaduvvi bir asâ gör neyledi Döndi Mûsâ hâlıka şükr eylediGeldiler Mûsâ’ya uydı fırkasi Bir zamân yatûb çürüdi gevdesiÂdı sânı oldı dünyadan adem Hâsılı söz bir kaçın âldı acemÇekdi ânı şata köpri itdiler Nâs delüginden gidûb geçer dilerGeldiler Mûsâ’ya kavmi ağladı Hak Teâla yollarınız bağladıÇünki sen oldun idi bizden cüdâ Bir ğazab virdi bize bâr-i hüdâBir konak yol ilerü gitsek hemân Mısr içîne gitmeye olmâz gümân

(257)Sürʽat idûb ilerü yol âluruz Bu makamda kendimizi buluruzÇünki kavmi vârmadı ‘Ûc yânına İşbu âyet nâzîl oldı şânına

Kâle fe innehâ muharrametun aleyhim erbaîne senet yetîhûne fîl ardı fe lâ te’se alâl kavmil fâsikîn220

Hak Teâlâ çün buyurdı yâ kelîm Kul odur kim kalbini eyler selîmKavmine sen söyle ey sâhib kirâm Kırk sene yolunızı kıldım harâmÇünki Mûsâ bu hitâbı dinledi Hak Teâlâ’nın kelâmın söylediZira kavmi çün bu emri bildiler Cemʽ olûb bir bir katına geldilerCümlesinin yâşile doldu gözi Dîdiler Mûsâ’ya ânlar bu söziHak Teâlâ yollarımız bağladı Kimi Mûsa’ya adâvet bağladıÇünki yol virmez bize bâr-i hüdâ Dile ândan bizlere virsin ğıdâLeşkerimiz kaldılar muhtâcile Bundan öte hep oluruz âcileDîdi yâ Rab âsidur bu kavm-i şûm Rızkımız göndür bize sen misl-i bûmOldı dergâhda duʽâsı müstecâb Hak Teâlâ halk idûb bâl bî hisâb

Ve zallelnâ aleykumul gamâme ve enzelnâ aleykumul menne ves selvâ kulû min tayyi-bâti mâ razaknâkum ve mâ zalemûnâ ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn221

Gördiler kim hâr içinde akdı bâl Gerçi sâʽil eylese menden suʽâlTevbe istiğfâr idûb ârındılar Bir zamân ol bâlile ârındılarGörüb ânı hâlis oldılar dîne Geçdi ânın üzerine on sene

220- Maide 5/26: Allah, «Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme» dedi.  221- Bakara 2/57: Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve «Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz» (dedik). Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı.

Kısas-ı Enbiya

169

(258)Çünki hakdan işbu lutfi gördiler Bâl yemekden biz usândık dîdîlerHak bize kâdirdurur kim göndüre Bundan öte et taʽâmı indüreSâniʽn san‘atcedür her bir işi Hak Teâlâ göndürûb selvâ kuşıCümlesin yazsam ele sığmaz kitâb Geldi yağmûr gibi yağdı bi hisâbDîdi Mûsâ hak bize virdi ğıdâ İsrâf iden kulları sevmez hudâŞükri çok itmezseniz kuşlar iter Günde üç kuş bir kişiye bol yiterDöndi Mûsâ’yâ yine yalvârdılar Firkat ôdıla ciger dağladılarBu hususda size oldı cebrimiz Güneş issisine yokdur sabrımızDile hakdan sâyabanlık göndüre Bize gökden bir bulûd ol indüreDöndi Mûsâ hâlıka arz eyledi Hak Teâlâ bir bulûd halk eylediGök yüzinde güneşe oldı siper İşbu âyetler inûb virdi haberÇün otuz yıl kâldılar ânde selîm Hak Teâlâ çün buyurdı yâ kelîmKardâşın Hârûn’ı âl gel daʽvete Fazlım ile koyam ânı cenneteKimse kalmaz bu cihânda bilmiş ol Kıl-û kâlden kalbini sen silmiş olGer hayr ger şer kamu imzâlanûr Her kişi aʽmalile eczâlanurBu hıtâbı çün işitdi ol zamân Aldı Hârûn’i yola oldı revânKavmi içinden çıkûb ayrıldılar Geldi bir halvet yire oturdılar

(259)Bakdı Hârûn gördi bitmiş bir ağaç Dalı yaprağı budağı iʽvicâcOl ağacın ortasında tahtı vâr Dîdi kimin ise vâfir bahtı vârDürlü nakkâş âltûn ile örtülü Üzerinde bir döşek vâr ey uluGeldi tahtın yânına seyr eyledi Bu cihandan kendini ğayr eylediGöz kamâşur baksa kul ‘invânına Bir nazar kıl hâlıkin ihsanınaBir zamân tahtı tefekkür eyledi Döndi Mûsâ’ya bu sözi söylediÇün bu tahtın pâdişâhı kim ola Hak kıtında ʽizzi câh devlet bulâPes hayâl oldı cihana geldiğim Çıksam ânâ ğam yimezdim öldügümDîdi Mûsâ kim çıkarsa üstüne Taht ânı alûb götürür dostineÇıkdı Hârûn tahta çün bâsdı kadem Vârlığını ışk âlûb kıldı ʽademSöykenûb taht üstüne yatdı hemân Geldi Azrâîl irişdi ol zamânAhmak oldur bu cihânı gam çeke Pes melekler çekdiler tahtı göğeÇünki Hârûn ruhı teslim eyledi Geldi Mûsâ ümmetine söylediDîdiler kim sen ânı katl eyledin Mâcerâyı şimdi bize söyledin

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

170

Bundan öte biz sana buyrulmazuz Rah-ı hakdan dûr olûb ayrılmazuzÇünki Hârûn bu cihandan oldı fân Hak Teâlâ hazretine virdi cânSağ selâmet bile gitdi ol ulu Söyle bize kande kaldı bahtuluBiz ânun öldiğini çün görmedik Hîç bu sırrın âslına biz irmedikSen gîdûb kıldın ânı gözden nîhân Şimdi geldin bizlere itdin ʽayân

(260)Döndi Mûsâ hakka nâliş eyledi Ağlayarak ol bu sözi söylediDîdi ya Rab âldın ol sırdâşımı Kim bular benden diler kardaşımıVâsf-ı hâlim ilmine ihfâ değil Senden özge kimseye ifşâ değilGitdi Hârûn çün bu dem senden yanâ Ümmetim inanmayûb kaldı tanâSen bu kavme eyleme hiçbir ʽitâb Oldı dergâhda duʽâsı müstecâbHak Teâlâ şefkat itdi ol zamân Gördiler gökden gelür bir taht hemânYiryüzyine geldi indi tahtile Üsti atlas örtülü hem rahtileBir zaman tahtı tefekkür itdiler Halıka vâfir senâlar kıldilerDîdiler kim kâlmadı kıl kâlimiz Ger bizim de öyle olsa hâlimizTaht âlûb ânı göğe çıkdı hemân Kavmi ile kaldı Mûsâ bir zamânÇün otuz yiddi sene oldı hisâb Hak Teâlâ kıldı Mûsâ’ya hitâbİftira çok eyledi kavmin sanâ Yûşâʽi âl avdet ît benden yanâBen azîmüş-şân seni kıldım resul Sen dahi her mihneti kıldın kabulPes hitâb itdi âna rabbü’l-enâm Bildi Mûsâ vaʽdesi oldı tamâmSürʽat idûb bakmadı sağa sola Yûşaʽi âldı revân oldı yolaLeyki ol bu hâli ifşâ itmedi Kimsenin aklı ânâ hîç yitmediYûşaʽ ile çıkdı bir dâğ bâşına Bildi Mûsâ kâvuşûr kardaşınaGör ne lutf itdi ânâ perverdigâr Bir bulud görindi geldi âşikârÂldı Mûsâ’yı olûb gözden nihân Gördi Yûşaʽ ağlayûb kıldı figan

(261)Çün bu sırrın âslına hîç irmedi Kande gitdi kande kaldı görmediGömlegi kalmış yirinde ol zamân Âlûb ânı kavmine geldi hemânVasf-ı hâli geldi bir bir söyledi Ol beni İsrâil’i gör neylediDîdiler kim sen ânı katl eyledin Kande gitdi gelmedi sen neyledinBiz peygambersiz cihânı neylerüz Şimdi cemʽ olûb seni katl eylerüzEllerin âyakların bağladiler Hicr ôdine bağrını dağlâdiler

Kısas-ı Enbiya

171

Zirâ Yûşaʽ bir güzel îgid idi Mûsâ’nın hemşiresi oğlu idiOl beni İsrâîl’e düşdi firâk İki firka oldı kıldılar yerâkKimi dîdi Yûşâʽi öldürelim Bu işi âlemlere bildürelimKimi dîdi ânı hoşça dutalım Kîl-ü kâli kalbimizden âtalımBirbirine sözleri çün uymadı Ekseri öldürmesine kıymadıOl beni İsrâîl’in kâmilleri İçlerinde vâridi âmilleriDinle imdi bu kasas oldı nice On iki kişi görüb rüʽyâ giceÇünki ânlar düşdi Mûsâ yâsına Girdi Mûsâ ânların rüʽyâsınaMâcerâyı vasf idûb ol söyledi Yûşâʽın yokdur sucı vasf eylediKimse kalmaz bu cihânda ey ebi Ben gidince ol size oldı nebiEyleyin Tevrât ile doğru amel Yûşâʽın sözi banâ olur bedelÇün bular hâbdan uyândı ol zamân Yûşaʽa bir kimse itmedi yamânHak Teâlâ âlimu’s-sırdur veli Hâbdan âyikâz eyledi eğri kulı

(262)Çün görenler birbirine söyledi Yûşâʽa fil cümle beyʽat eylediHak Teâlâ çün nebi kıldı hemân Geldi kavmi söyledi kim el amânHem sanâ virdi nübüvvet ol ğani Bundan öte biz seni bildik nebiKırk yıl ânda sâkin olûb kâldılar Halıka hamd ü senâlar kıldılarOldı kırk yıl itdiler ânı hisâb Hak Teâla Yûşâʽa kıldı hitâbYoli âçûb ben size virdim zafer Âl beni İsrâîl’i eyle seferŞehr-i Belʽam222 üstüne vâr ît cidâl Kim beni bilmezleri eyle kıtâlÇünki hakdan işbu (sözi) dinledi Döndi Yûşâʽ kavmine tîz söylediHep semiʽnâya itaʽat itdiler Şehr-i Belʽam üzerine gitdilerŞehr içinde bir ulu şeyh vâridi Şeyh-i Belʽam âdına dirler idiOl velâyet rütbesin bulmişidi Cümleden yek hâlıkı bilmiş idiHem dahi Mûsâ’yı bilmişdi nebi Sen kulak (ver) işbu şeyhe ey ebiLeyl-i kâʽim gündüzi sâim idi Çok ibâdet eyleyûb dâim idiŞehr içinde ğayet insân çok idi Hakkı bilür bir kimesne yok idiŞâhları dahi puta tapar idi Doğrı koyûb eğriye sapar idi222- Asıl ismi Belam-ı Baura olup, Musa aleyhisselam zamanında yaşamıştı. İsm-i a’zamı bilen, her duası kabul olan büyük bir âlimdi. İlmi o derecede idi ki, sözlerini yazmak için, iki bin kişi yanında bulunurdu. Şöhreti her yere yayılmıştı. Bulunduğu Belka şehrinin valisi Belak, Hazret-i Musa’nın askerlerinin şehre girmemesi için, dua etmesini istedi. Ölüm ile tehdit etti. Can korkusu ile ve halkın verdiği rüşvete aldanarak, Musa aleyhisselama beddua etti. Akabinde dili göğsüne ka-dar sarkıp yapıştı. Musa aleyhisselamın askerleri tarafından öldürüldü. Müminlere beddua ettiği için ilahi gazaba uğradı. Dili göğsüne kadar sarkıp yapıştı. (Onun gibiler köpek gibidir) diye dillerde kaldı. Kur’an-ı kerimde de onun hakkında, mealen şöyle buyuruluyor: “O, dünyaya meyletti ve nefsinin hevâsına uydu. Onun ibret verici hâli, üstüne varsan da, kendi hâline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzer.” [Araf 7/176]

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

172

Leyki Belʽam iʽtîbâr bulmişidi Hakkın ulû âdını bilmişidiCümlesi eylerdi şeyhe iʽtîbâr Çok kemâlin gördi ol şâh âşikârBu yanâdan dinle Yûşaʽ neyledi Ol beni İsrâil’i cemʽ eylediOn iki gün gice gündüz gitdiler Şehr-i Belʽam kalʽasına yitdiler

(263)Çünki Yûşâʽ geldügini bildiler Cemʽ olûb Belʽam katına geldilerDîdiler Yûşâʽ gelûr biz nidelim Sen ne dirsin biz o yola gidelimLeşkerini yir götürmez bî hisâb Ol gelürse ilimiz eyler harâbHem bizi ol hakkı daʽvet eyleye Tanrı birdür ben resûlem söyleye Hâlıkına al götür dile duʽâ İtmesin ol bizim ile iddiʽâSıdkile sen bedduʽâ eyle ânâ Leşkerile gelmesin bundan yanâBildi Belʽam çün bu hâli ânladı Gördi ol kavmin sözini tanladıDîdi ânlar Tanrının askerleri Hem beni İsrâîl’in serverleriEmr-i hakkile gelürler bu ile Şâyiʽ oldılar olar dilden dileBâşım âçûb bedduʽâ kılsam eger Hak Teâlâ bâşımıza tâş tökerSiz gidin ben zikrime meşğul olâm İndi hakda isterem makbul olâmÇünki Belʽam işbu sözi söyledi Hışma geldi görki ol şâh neylediDîdi şimdi ben seni katl iderem Emrime ‘âsi olânı nideremLeyki geldi kethüdâsı koymadı Belʽamı öldürtmesine kıymadıDîdi şâhıım cebrile kılsa duʽâ Hak Teâlâ derdine kılmaz devâAvratına biz gidüb yalvaralım Şâhımızdan biz ânı kurtaralımSöyler ise avratı red eylemez Ğayrinin ol sözini hiç dinlemezVârdılar hâtunine birdürdiler Nesneler vaʽd eyleyûb güldürdilerDöndi hâtûn geldi Belʽam yânına Oldı İblis girdi şeyhinin kâtına

(264)Avratinin sözini red itmedi Aklı kâsır oldı fikri yitmediBir himâra bindi Belʽam ol zamân Gitdi sahra yolına oldı revânHep ahâli cümlesi gitdi bile Avrat oğlânın hisâbın kim bîleÇünki Belʽam açdı sahrâya kınâd Merkebi âltında çün kıldı ʽinâdHiç ayakın ilerüye atmadı Urdı kamçi doğrı yola gitmediAklı geldi Belʽamın tîz bâşına Dîdi avrat ağû katdı âşımaOldı nâdim döndi tevbe eyledi Bu yanâdan görki şeytân neyledi

Kısas-ı Enbiya

173

Girdi insân suretine ol leʽîn Geldi filhâl Belʽam’ın aldı elînDîdi sen döndün neden şeyhim girü Gilelim sahrâ yolına rû-be-rûOğul uşak idelim cümle niyâz Nâs içinde hem olâsın serfirâzDîdi Belʽam merkebim çün gitmedi Kim benim aklım anâ hîç yitmediBu himârı her zamân biner idim Sağa sola ât gibi döner idimŞimdi gidûb ol yola âtmaz ayâk Bu sebebden cânıma düşdi firâkDîdi şeytân ânı şeytân koymadı Leyki bu dem aklın ânı duymadıGeldi tutdı kuyrukinden enseden Dekme kul olmâz halâs ol nemsedenKoydı ol gide merkeb ilerü Sen ânın sözi ile dönme girüHem sanâ şâh iʽtibâri eylemez Hücrene bir kimse girûb söylemezSen benim bu sözimi eyle kabul Uyma şeytân sözine olmaz fuzûlHem uğurdur dönmek olmaz ey aziz Nâs içinde kendini eyle temîz

(265)Sen beni İsrâil’e kıl bedduʽâ Şah ile sen sürme cânım iddiâÇünki Yûşaʽ bu ile gelmez ise Bu bilâdın hâlini bilmez iseBir zaman meks eyleyûb girü döner Ol nebilik hilʽati sana inerSen bu halkı dine da‘vet eylegil Cümlemize hakkı izhâr eylegilHem sanâ nusret vire rabbü’l-enâm Emrine münkâd olalum biz tamamÇünki şeytân söyledi ânı âyân İndi merkebinden yire oldı yabânŞahlarile pes ahâli bindiler Gitdiler sahrâ yirinde indilerDöndi Belʽam hakka nâliş eyledi Ağlayarak ol bu sözi söylediYüz tûtub dergâhına geldi bu kul Yûşaʽa hem askerine virme yolHak duasın kıldı ânın müstecâb Ol beni İsrâil’e çökdi hicâbYağdı yağmur yâzûlar oldı deniz Sandılar kim kopdı ol gün rustahîzBir karanlık çökdi halkın üstine Merhamet kılmadı dost-ı dostınaBir depe üstünde nâçâr oldiler Ât deve hayvân kamusı kaldilerDöndi Yûşaʽ hakka nâliş eyledi Kaldurûb el işbu sözi söylediDîdi ey hak hikmetin bildür banâ Ben bu hâli bilmeyûb kaldım tanâBiz senin emrin ile itdik ğazâ Sen neden nâşi bize kılsın cezâKalʽai biz almaya itdik gümân Hak Teâlâ çün buyurdı ol zamânŞehr içinde vardurûr bir hâs kulum İsm-i aʽzâm okumış bilür yolumOl duʽa kıldı banâ kıldım kabul Bu kadar mihnetleri eyle kabul

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

174

(266)Döndi Yûşaʽ ümmetine söyledi Ol beni İsrâil’i gör neylediİçlerinde âlim olân çok idi Çünki Yûşaʽ bu hitâbı okudiÂlim olan bir yire cemʽ oldılar Belʽamın hakkında gör ne kıldılarDîdiler kim yâ ilâhi müsteân Son nefesde virme ol şeyhe imânGerçi Yûşâ şeyhe incinmişidi Kalbi nefret eyleyûb dönmişidiBu yanâdan şeyh-i Belʽam nâgihân Halvete girûb otururdı nihânBir beyâz kûş çıkdı ağzından hemân Durdı Belʽam vârdı tîz şâha revânGördi ol şâh ânâ taʽzim eyledi Döndi ândan çün bu sözi söylediSen duʽa kıldın kabul oldı dilek Leşkerile oldılar Yuşaʽ helekDîdi Belʽam hak banâ hışm eyledi Bâşına geldiklerin nakl eylediDîdi şâh bir çâre eyle ey ulû Biz kalâk kal‘a içinde bahtlûDîdi Belʽam çâresini buluram Ol beni İsrâîle’ iş kıluramSen benim bu sözümi tût ey azîz Şehr içinde âl güzellerden temizBaʽzısı kız baʽzısı avrat ola Bu cihân ol millete mihnet olaSal iki bin avratı bu dem yole Perde olsunlar ben-i İsrâîl’eÇün kim ânlar tutûb iderler zinâ Hak kıtından halleri olur fenâOl ben-i İsrâîl’e hak hışm ider Üstümüzden ol belâ kalkûb giderZirâ şâha ol bu sözi söyledi İki bin avrat seçûb cemʽ eylediŞehr içinden yüzleri döndürdiler Ol ben-i İsrâîl’e göndürdiler

(267)Bu kıssa Hud AleyhisselâmındurSöyle ey dil durmanın vakti değil Bu cihân bir kimsenin tahtı değilGitdi Âdem gitdi hem Nûh gitdi Şîd Dinle sen bu kıssai cândan işitGitdi Nemrûd gitdi Dahhâk oldı zâyʽ Geldi Âd kavmi cihana bâsdı pâyYoldan azûb çün tekebbür kıldılar Ucb idûben hakka ‘âsi oldılarİçlerinde hîç peygamber yok idi Kavm-i Âd’ın çün fesâdı çok idiĞayet ile çok idi kuvvetleri Akla sığmaz sâniʽîn hikmetleriDâğı tâşı tûtmış idi soyları Ğayri nâsdan uzûn idi boylarıHer birisi benzer idi bir şîre Karşu virseler ayâkların yireDîzine dek yirlere bâtar idi Toprağı hallâc gibi âtar idiDehr içinde ânâ benzer ey gedâ Ğayri mahlûk itmedi bâr-i hudâDâğı tâşı kesdi yâpu yapdılar Yoldan âzûb putpereste tapdılarKuvvetile mağrur oldılar ebî Hud’i hak göndürdi ol kavme nebi

Kısas-ı Enbiya

175

Geldi ol Hûd dîne daʽvet eyledi Tanrı birdür ben resûlem söylediHak Teâlâ sizleri kıldı ulû Bâşınıza yağdurur bir gün doluSizi yokdan vâr idûb hayyû’l-celîl İşbu âyet hakkına oldı delil

(268)Her biriniz çün yaparsız bir binâ Nefse uyûb hâliniz oldı fenâBir gün ânları koyûb terk idesiz Yüzi kâra ol divâna gidesizİʽtimâd yok bu cihânın varına Sizi korlar ol cehennem nârınaElli yıl kavme nasihat eyledi Üç kişi ancak resulsin söylediÜç kişi çün ümmet olmişdi ânâ Sen bu remzi anlayub kalma tanâLeyki üç kul itmez idi âşikâr Bağladı yağmurları perverdigârÇünki ânlar Hud sözine bakmadı Üç sene ol île yağmur yağmadıHak Teâlâ virdi ol kavme belâ İllerini kabladı kâhtı ğâlaElli binden artuk idi kavm-i Âd Bitmedi bir sebzevât kim ola zâdÇok pirişan oldu Ad’ın halleri Teşnelikten hep kırıldı malleriHak Teâlâ kesti rahmet gördiler Geldi Hud’â ‘Âd’iler dirildilerDidiler sen çünki hor baktın bize Üç yıl oldı yağmadı yağmur bizeSen aramızda iken tok olmazuz Yiryüzinde mâl-ı devlet bulmazuzGûne güne her biri söz eyledi Döndi Hûd kavme bu sözi söylediOl Kerimu ol Rahimu ol İlâh Yirde gökde bir dûrûr ol padişah

(269)Çün ezelden sizleri var eyledi Başınıza aklınız yâr eylediKorkın Allah’tan size virdi vücud Andan özge kimseye olmaz sûcudEmrî hakdan ben size geldim resul Siz benim bu pendimi idin kabul Gerçi zîra hakkı siz bilmezsiniz Kalbinizden kıl-ü kal silmezsinizBir azab iner sizi eyler helâk Şerrinizden yiryüzini ide pâkDidiler biz eksi(eski) dinden dönmezûz Latı Uzzamızdan kemlik sanmazuzAtamız hem ceddimiz tapmış ana Anı koyup bakmazuz senden yanaBizleri ol yola daʽvet eyleme Tanrı birdür ben resulem söylemeYohşa şimdi biz seni katl iderüz Bize tabî‘ olmayanı niderüzSen neden naşi bakubsın hor bize Gök yizünden yağmadı yağmur bizeBir sözimiz vardurur bu dem sana Sen gûş eyleyip kalma tanâMekke’ye göndürelim birkaç kişi Sen dahî gel gör sezaver bu işiÇok deve koyın sığır göndürelim Rahmeti çün bizlere döndürelim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

176

Kab’eye biz anı kurban idelim Çünki yağmur yağmadı biz nidelimÇün bizim kurbanımızı ol göre Şevkat idüb bizlere yağmur vireDidi Hûd kim bilmemiş beni rasûl Hak sizin kurbanınız itmez kabûlHakkı bir bilüb inanın siz ana Yok yire zahmet çekersiz ol yana

(270)Döndi ânlar Hûd yanından gitdiler Çok deve kurbân koyûn cemʽ itdilerİçlerinden seçdiler çün üc yüz kişi Sürʽatile tutdılar tîz bu işiPes biri Lokmân idi İbn-i Lakem Hem birisi fil idi ehl-i sanemFîl olûbdı çünki cebbari ‘anîd Hem birinin âdı olmişdi seʽîdSaʽdi Lokmân tanrı bilmîşidi Hûd’a gizlüce imân kılmışidiFîlîn aklı Hûd’a hîç inânmadı Putlara hizmet idûb usânmadıHer birin bir nâkaye bindürdiler Rahmet içün Mekke’ye göndürdilerDîdiler kim katʽ idin kurbânları Kavmimizin kâlmadı dermânlarıSöyleyin siz Kaʽbe’ye hâlimizi Biz fidaʽ kılduk ânâ mâlimiziÂğlayûben hâlinizi ol göre Şefkat idûb bizlere yağmur vireÇünki ânı Hûd peygamber dinledi Döndi ol kavme bu sözi söylediTevbe istiğfâr idîn bây-i gedâ Bir sebeb virür bize bâr-i hüdâSıdkile siz ol hudâyı bilmemiş Kalbinizi pût yolından silmemişHak Teâlâ size virmez rahmeti Yok yire siz itmeyin hiç minnetiBir ğazab virür size perverdigâr Hûd sözine itmediler iʽtibârÜç kişile gitdi ol mâl Mekke’ye Zebh idûb kurbân ideler Kaʽbe’ye

(271)Mekke şehrine gelûben girdiler Âdiler kurbân getürdi gördilerHerbirinin ânda dostı vâr idi Âdilerden yiryüzi korkar idiÇün reisin hânesine kondılar Ellerine sert şarâbı sundılarÇâğırûb çalğuları saz çâldılar Yiddi gün Mekke içinde kaldılarGûne güne her biri söz söyledi Mekkeli Adileri zem eylediÇünki yağmur yağmamışdı ol ile Düşmemiş idi bu haber dilden dîleGeçdi ol şeb çün sabah oldı ʽayân Birbirine kıldılar hâl-i beyânDîdi ol fîl imdi kurbân idelim Sürʽat idûb ilimize gidelimSıdkile kân âkıdalım biz yire Mekke tanrısı bize yağmur vireDîdi Lokmân ben seninle gitmezim Âdiler hakkında kurbân itmezimTanrı birdür yok şeriki lâ yenâm Yirde gökde bir durur rabbul-enâm

Kısas-ı Enbiya

177

Geldi Hûd hakdan bize oldı resul Biz ânın çün sözini kılduk kabulHûd bize kıldı nasihat ol zamân Fîl ile siz kesmeyin kurbân hemânBiz seninle eylesek kurban eger Hak Teâlâ bâşımıza taş dökerDîdi Fîl kim kavmime ben gideyim Hûd yanında ben sizi katl ideyimÇün Minâ dâğına Fîl çıkdı hemân Kesdi ol kurbânını âkutdı kânKaldûrûb el tutdı göğe yüzini Sen kulak vir dinle ânın söziniDîdi ey gök tanrısı geldim sanâ Çün beni göndürdiler senden yanâÜç yıl oldı bize rahmet gelmedi Zâd zahire bir nevâle olmedi

(272)Râzı olduk canımızdan geçmeye Hem dahi su bulmazûz biz içmeyeÇok kişinin hâcetin kıldın revâ Sen bizim derdimûze eyle devâBen sanâ geldim bu dem kurbân ile Göndurûb kavmim beni Lokmân ileGök yüzinden rahmeti indür bize Bir bulûd halk eylegil göndür bizeBu duʽâi çünki Fîl itdi tamâm Üc bulûd halk eyledi rabbü’l-enâmBiri kara biri kızıl biri ak Aç gözini hikmet-i Yezdâne bakGördi gökde üç bulud vâr âşikâr Dîdi Kaʽbe bize kıldı iʽtibârÂğ buluddan file geldi bir avâz Hâcetiniz oldı makbul itme nâzÜc bulûdun birini eyle kabul Kavm-i Âd’a eyledin ânı vusulÇünki ol Fîl ol avâzı dinledi Bir zaman kıldı tefekkür ânlediDîdi dökmez rahmeti kızıl bulûd Ol karanlık bulûda kıldı umûdHem beyazlık gökde olur her zamân Ânlayûb fark itmedi yahşi yamânDîdi kara bulûdı göndür bize Dinle İrşâdi kulâk vir bu sözeBir sadâ geldi yine oldem anâ Ol bulûdı virdim Adiden yanâFîl bilürdi rahmete oldı sebeb Bilmediğim kavmine gitdi ğazebGördi ânı oldı ğayet şâdumân Hak Teâlâ çün buyurdı ol zamânPes melekler ol bulûdı sürdiler Gök yüzinden Ad iline irdilerDöndi tîz Fil geldi Mekke îçine Bilmediğim kavmi ândan incine

(273)Geldi Lokmânile Saʽdin yânına Dîdi rahmet gitdi kavmi cânınaSaʽd ile Lokmân ânı bilür idi Fîli Anlar meshare kılûr idiDîdiler kim kavmine gitdi ğazeb Âd’ilerde ne haseb kor ne nesebHûd’a sen inanmayûb kıldın dilek Rûzigâr Adîleri eyler helekDîdi Fîl kim gitdi rahmet çün bize Birbirile girdiler vâfir söze

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

178

Çünki bildin ânların kıl-i kâlini Ol yanâdan dinle Âd’in hâliniGördiler kim bir bulûd çıkdı hemân Âd’iler yağmur bilûb kıldı gümânVârduğınca ğâlib oldı ol sehâb Gökyüzinden ğâib oldı âfitâbBir karanlık çökdi halkın üstüne Merhamet kılmadı dust-i dustineGördiler kim rahmete ol benzemez Kimsenin ol sözini hîç dinlemezCemʽ olûb sahra yolına vardılar Rûzigârın şiddetini gördilerŞol olukdan su nasıl akar ise Âsiyâbın âltına âkar iseKıldı Ad’îleri ânda dardağan Her biri feryâd idûb kıldı fiğânKahr idûb Ad’îleri hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkına oldı delilHer kime dokundı olmadı selîm Hak buyurdı âdına rihu’l-ʽakîm

(274)Kangı kula kim dokundı rûzigâr Çaldı yire kıldı ânı târumârDâğa tâşa baʽzını sâlâr idi Birbirine baʽzını çâlâr idiBaʽzısı kesdi kuyı girdi yire Rûzigâr götürmeyûb ânda dureLeyki yil girer yirler tahtine Rûzigâr alûb çıkârdı fevkineUçururdi yükseğe sânkim tilek Pes yire çâlûb ider idi helekHurd idûb birbirine kâtâr idi Her sökigin bir yana âtar idiBir kıyâmet koptu ânda ol zamân Hiç birine virmedi ol yıl amânÇün işitdin Ad’înin ahvâlini Bu yanâdan dinle Hûd’in hâliniPes dîdi kim tevbe istiğfâr idin Hak bana buyurdığı yola gidinRûzigâr âtar sizi sağa sola Hakdan özge kimse yok dermân kılaHak Teâlâdan size geldim resul Siz benim bu pendimi idin kabulOl belâ üstinizden defʽ ola Darb-ı yilden sâğ olân sıhhat bulaHiçbirisi daʽveti dinlemedi Tanrı birdür sen resulsin dimediGeldi Hûd’in yânına ümmet olân Hak kıtında izz-i câh devlet bulânHak Teâlâ ânlara virdi necât Hiç birisi olmâdı yilden mematGeldiler ümmetleri Hûd yanına İş bu ayet nazil oldu şanınaEyledi ‘Ad’îleri yil hurd-i hâş Avrat oğlânın gözinden akdı yâş

(275)Sağ olanlar evlerine girdiler Bağlayûb kâpûların oturdilerYaʽni ol kavmi gelûb yîl âlmaya Âtûb ânı dâğa tâşa sâlmayaBilmediler ol ğani perverdigâr Emri ile geldi esdi rûzigârRûzigârın darbına durmaz kapû Birbirine kârışurdı on yapû

Kısas-ı Enbiya

179

Sökdi divâr girdi evler içine Göre Ad’ı nâdim ola suçınaÇaldı yîl Ad’ileri tâşdan tâşa Avrat oğlân koymadı bâşdan bâşaÇün sekiz gün esdi yîl yiddi gice Kavm-i Âd’ın neslini virdi hiçeKahr idûb Ad’îleri hayy’l-celîl İşbu âyet hakkına oldı delilEsdi ğayet pâye pây hîç durmadı Geçdi cümle bir ehad kurtulmadıMerhamet olmadı gencile pîre Ol sekiz günde kamu geçdi yireSen kulâk virdinmi İrşâdi gedâ Bin bir âdlu zül kemâl bâr-i hudâKavm-i Hud’â virdi ol yilden necât Hiçbiri zây olmayûb kâldı hayatGeldiler ümmetleri Hud yânına Çün bu âyet nâzil oldı şânınaBu yanâdan Mekke’ye geldi haber Âd’îler oldı yire zîr-i zeberSaʽdile Lokmân anâ şâd oldılar Hâlıka vâfir senâlar kıldılar

(276)Çün Minâ dâğına filhâl çıkdılar Döndiler Fîl’in yüzine bâkdılarDîdiler gör neyledi perverdigâr Esdi kavmin üzerine rûzigârÂd’îler çün kibrini çok eyledi Hak Teâlâ cümlesin yok eylediSenden özge Âd’î kalmadı Çünki kavmin Hûd’a teslim olmadıHûd dahi hakdan bize resul Sen dahi gel hak dini eyle kabulÇünki Lokmân dine daʽvet eyledi Döndi ândan Fil bu sözi söylediDîdi çünki Ad’îler geçdi yire Merhametler olmadı gence pîreÂldanûb ben pût yolından dönmezîm Hem dahi Hûd’ı peygamber bilmezimFîl bu sözi söyleyince nâgihân Bir kâsurğa peydâ oldı ol zamânÂldı Fîl’i çün çıkardı yükseğe Hâke çâlûb gevdeden cânı çekeUrdı yire virmedi Fîl’e emân Her bir istihvânı oldı dardağanSaʽdile Lokmân ânı çün gördiler Bir zamân ânı tefekkür kıldılarOl cehennem Mâlik’ine virdi cân Döndi Lokmân kesdi kurbân akdı kânDîdiler kim ey ilahi lâ yenâm Senden ol Hûd bize söyledi kelâmDâvetine biz icâbet eyledik Yok şerikin dilde ikrâr eyledikKavm-i Ad’ı yîl ile kıldın helek Yüz tûtûb isterûz senden dilekİlimize rahmeti sen vir bizim Her kamu noksanımızı gör bizim

(277)Hûd’ın emri ile geldik Kaʽbeye Nâliş idûb gitdiler çün secdeyeKıldılar çün mâlike’l-mülke niyâz Ğayb ilinden âldılar bir hûb âvâzİnd-i hakda bu murâd oldı kabul Hûd’ı bildiniz gelûb size resûl

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

180

Bu yakında hak size yağmur vire Bây-ı derviş cümlenin kaydın göre‘Âmmeye oldı duʽânız müstecâb Gökyüzini kablâdı filhâl sehâbHem dahi kendinize idin duʽâ Hak Teâlâ eylesûn ânı revâÇünki Lokmân işidince bu sözi Şâzilikden yâşile doldı göziDîdi Yâ Rab yüz sürûb geldim sanâ İki kerkes ömrini sen vîr banâİki bin yıl isterem senden emân Kocâluben olmasın kaddim kemânSağ tarafdan bir âvâz geldi anâ İki kerkes ömri virildi sanâLeyki on bin yıl ömür sürsen eger Âkıbet ölüm gelür kaddin egerDurdı Lokmân geldi nevbet Saʽdiye Nâliş idûb vârdı filhâl secdeyeKâldurûb el didi ey bâr-i Hudâ Bu günahkâr kâpına geldi gedâBuğdâ etmegin rızk eyle banâ Bakmayam ben hirgiz ârpadan yanâEllerinde çünki buğdâ yok idi Ânuniçün iştiyâkı çok idiGeldi Saʽdın kulağına bir sadâ Hak sana çün kıldı buğdayı ğıdâTâ olınca sen ânı ekl eylegil Olma ğafil hâlıka şükr eylegilŞâzîlikle Mekke’ye çün geldiler Âd’îler kahr oldığını bildilerAvdet idûb oldılar Hûda revân Şerr-i aʽdâdan emin oldı cihân

(278)Hûd’a ânlar vasf-i hâli söyledi Bâşına geldiklerin nakl eylediŞâyiʽ oldı bu haber dilden dile Hak Teâlâ virdi rahmet ol ileHûd cihânda kaldı yüz elli sene Âkıbet rıhlet idûb gitdi sineÇün bu kıssa burada oldı tamâm Mustafanın rûhına yüz bin selâm

Bu kıssa Sâlih AleyhisselâmındurHiç peygamber gelmedi yüz elli yıl Tut kulâğın ol Semûd kavmini bîlYoldan âzûb putpereste tâpdı nâs Oldılar Ad kavmi gibi hakka ‘âsBir ibadet hiç biri kılmaz idi Tanrı havfı kalbine âlmaz idiGeldi Sâlih dine daʽvet eyledi Tanrı birdür ben resûlem söylediKıldı peygamber ânı hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkına oldı delilDîdi hakdan ben size geldim resul Siz benim bu sözimi idin kabulSiz ibâdet eyleyin ol tanrıya Tapmayın siz putpereste âyruyaÂndan özge ğayri yokdur bir ilâh Yirde gökde bir durur ol pâdişahHak Teâla sizi yokdan vâr idûb Aklınızı bâşınıza yâr idûbKavmine vâfir nasihat eyledi Döndi kavmi işbu sözi söylediTâ ezelden putlara sürdik yüzi Tanrın ile korkudursun sen bizi

Kısas-ı Enbiya

181

(279)Çün elinden ne gelirse eylegil Tanrına sen bizi şekvâ eylegilPes Semûd içinde vârdur âdımız Pûta tapmış tâ ezel ecdâdımızSen bizi menʽ itmek istersin hemân Biz seni hak bilmezüz itme gümânDöndi kâfirler katından gitdiler Baʽzısı hîle kılûb mekr itdilerDîdiler kim putumize tapmaz ol Biz gibi tâşdan binalar yapmaz olÂramızda çün büyûb buldı kemâl Şimdi dir birdür huda-i lâ yezalSöz bir idûb tîz ânı öldürelim Yâhûd ğayri beldeye sürdürelimBir dahi ol sözi olmaya dile Bu diyârdan defʽ idek ğayri ileÇünki ânlar bu kelâmı dinledi İçlerinden birkaç ulû söylediDidiler vârdur ânın âbdallığı Bize bir gün lâzım olur vârlığıHem tıfıldur akıl irmez kem işe Kalbinize sâlmayın siz endişeBirgün ol putlarımıza yaslanur Akıl kâmil olûb elbet ıslânurGeçdi ânın üzerine bir zamân Gördi Sâlih hiç biri itmez imânGeldi kavmin hakka daʽvet eyledi Tanrı birdur ben resûlem söylediDöndi kavmi bir yire cemʽ oldılar Sen kulâk vir gör ne hile kurdılarDidiler kim isteyek bir muʽcizât Görelim kim hal idermi müşkilâtBiz ânı bir güc işe teklif idek Söz bir idûb cümlemüz bile gidekGeldiler Sâlih peygamber yânına İşbu âyet nâzil oldı şânına

(280)Dîdiler kim bize göstür bir nişân Ânı görüb idelim hakka imânÇünki sensin tanrının peygamberi Görüb ânı olalım putdan beriNâs gelûb heb muʽcizâtın bakâr Tâş içinden bir dişi deve çıkârŞâyiʽ olsun muʽcizât ilden ile Hem berâber hurtiki olsun bileYir yüzinde atlaya hem sû içe Aramızda eylene gündüz giceDîdi Sâlih halk ider perverdigâr Ol deve tâşdan çıkarsa âşikârLeyki siz durmâsız ahdinize İʽtimâd olmaz sizin kavlinizeOl deveyi korkaram katl idesiz Âsi olûb hep helâke gidesizHak Teâla size virûb bir gazeb Katlinize ol deve olur sebebDîdiler kim biz ânı katl itmezüz ‘Âsi olûb eğri yola gitmezüzBiz hemân ol muʽcizâtı görelim Emri neyhi sonra senden soralımDîdi Sâlih ey Hudâ-i lâ yezal Hûd sana maʽlûm olubdur işbu halSen beni bu kavme itme şermesâr Benden ister muʽcizâtı sad hezârİşbu kavmin gözleri banâ bakar Halk idûb sen bir deve tâşdan çıkârCümlesin yazsam ele sığmâz kitâb Oldı dergâhında duʽâsı müstecâb

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

182

Gördiler kim tâş yirinden oynadı Öyle sankim bahr-i ummân kaynadıHasta olur gibi ol tâş inledi Bâş kulâkile kamûsi dinlediTâş yarıldı bir deve çıkdı hemân Kim ki gördi kâmeti oldı kemânHem berâber yavrûsı çıkdı bîle Sunʽ-ı sâni‘ hikmetini kim bile

(281)Çün dolânub atlâdı ot bir zaman Binde biri iyledi halkın imânLeyki ol kavmin suyı çok dâr idi Cümlesinin bir kuyûsi vâr idiÇıkdı tâşdan otladı îve îve Döndi kûyı bâşına geldi deveİçdi ânı bâşını kâldurmadı Su tükendi nâkai kândurmadıBakdılar çün ol devenin hâline İçse deryâlar sığardı karnineKalmadı kuyûda hiçbir katre su Akl ânı hiç eylemezdi cust-i cûÇünki kâfirler bu hâli gördiler Ol devenin sırrine çün irdilerCümlesinin korku düşdi cânına Geldiler Sâlih peygamber yânınaDîdiler böyle ise ânın huyi Her zaman içer ise böyle suyiHep kırılur mâlile heyvânımız Teşnelikden tende durmaz cânımızSen buyur biz nâkei katl idelim Sû ki olmaz bu bilâdı nîdelimDidi ol zât ger ânı katl idesiz Kavm-i Âd gibi helâke gidesizDîdiler kim suyı hep içdi deve Kîm bu gün sû girmedi hiçbir eveDîdi ey kavm sûyı nevbet idelim Hakdan ânı istediniz nidelimHakkınızda ol hayırlu olmadı Kalbiniz çün bir nasihat âlmadı Bir gün ol içe deve bir gün size Birbirile girdiler vâfir sözeİşbu minvâl kaldılar otuz sene Baʽzısı gizlü gelür idi dîneKavmine vâfir nasihat eyledi Geldi ânlar işbu sözi söyledi

(282)Sen dîdin kim nâkei katl idesiz ‘Âsi olûb hep helâke gidesizÇün otuz yıl oldı nâke ölmedi Sen didiğin işi kimse kılmediİçdi suyı teşnelu itdi bizi Döndi peygamber buyurdı bu söziÂnı uran doğmamışdur ânaden Bu yakında ol doğar bir hânedenDîdiler kim bir nişân göstür bize Oğlanı katl idelim biz bu sözeDîdi Sâlih gözleri çebni ola Rengi bâşdan ayâğa sâru olYüzü benzeye kedinin yüzine Kâşları çün îne ânın gözineKirpi gibi kolları gıssa ola Kim bakarsa yüzine hisse âlaĞayet ânın heyʽeti çirkin ola Dîdi gerkim er olân ânı bulaÇün arâyûb biz ânı öldürelim Her kamu bilmezlere bildürelim

Kısas-ı Enbiya

183

Döndiler fil hâl yanından gitdiler Birbirini tîz haberdâr itdilerKande kim sâru uşâk doğdı ise Her kim ânın yüzine bâkdı iseÇün dokuz oğlân bulûb öldürdiler Bu işi çâr köşeye bildürdilerPes dokuz oğlân bular katl eyledi Sen kulâk vir âtaları neylediKıldı dernek bir yire cemʽ oldılar Ulû zâta mekri hîle kurdılarDîdiler Sâlih bu sözi söyledi Cümlemizi halka rüsvây eylediOl bilürdi puta tapâr âslımız Ânuniçün kırmak ister neslimizOl dokuz kimse didiler gidelim Bu gice biz Sâlihi katl idelim

(283)Leşkeri cemʽ eyleyûb gör nitdiler Sâlih’in hakkında çok söz itdilerBirbirine dîdiler ki ey kişi Biz teherrâ eyleyelim bu işiOl Sâlih kul bizlere gör neyledi Bizim evlâdlarımız katl eylediDîdiler ki sözü bir çün idelim Cümlemiz Allah’a yemin idelimKasem idûb kimseye dimeyelim Ol Sâlih nebiyi biz öldürelimEhlini hem çün ânı öldürelim Suçlarını ânlara bildürelimSâlih pes ehlini öldürelim Bî haber ol mescide biz vâralımOl peygamber oldı âl-i muʽteber Her gice mescidde iderdi karerGece mescidine ol gider idi Subha dek zikrini hem ider idiSabah olınca gelürdi ol nebî Kavme nasihat iderdi a‘rebîÇün dokuz kul böyle tedbîr itdiler Leşkeri hem böylece raʽy itdilerLeşkerin pes cümlesi çevrildiler Hep sıradan geldi yemîn etdilerDîdiler ki Sâlih’i katl idelim Sonra gidûb ehlini öldürelimGerçi sonra duyar ise velisi İnkâr itsûn katl idenin küllisiOl nebiyi kim arâr soror ise Kânını bizden daʽvâ kılâr iseBiz diriz ki ol mahalle vârmaduk Sadıkuz hem ol kıtâlı kılmaduk

(284)İşbu ayat sâili iskat ider Ol kavmin halfini isbât iderKâlû tekâsemû billâhi le nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekûlenne li veliyyihî mâ şehidnâ mehlike ehlihî ve innâ le sâdikûn223

Ol Sâlih’e mekru hîle kurdılar Katl idelim Sâlih’i biz dîdilerOl bilâdda çün dokuz kul vâr idi Pes nebiye kinleri key çok idiLeşkere çün dîdi ol dokuz kişi Yâd kimesneye dimeniz bu işiOl dokuz kul dîdiler biz gidelim Ğurbet âdile azîmet idelim223- Neml 27/49:  Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: “Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz, sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

184

Dîdiler ki biz ʽazîmet idelim Gün gözile râhimize gidelimBir ğâr içre girûben meks idelim İşâden son mescide biz gidelimMescid içre Sâlih’i katl idelim Geçûb ândan yolımıza gidelimÖldürûb Sâlih’i idelim firâr Bir uzak beldede idelim karârGerçi bizden sorulursa ol kişi Külli inkâr eylerüz hem bu işiİstişâre eylediler bu işi Gün gözile çıkdılar dokuz kişiBöyle tedbir eyleyûben gitdiler Hâsılı ğar içre dahîl oldilerGirdiler ğar içine oturdılar Ğar yıkıldı cümlesi boğuldılarDünyadan oldılar ânlar bî haber Biz alâk leşker-i ihlâkdan haberOldı sabah Sâlih’i sağ gördiler Ol dokuz kişiyi çok taʽn itdiler

(285)Birbirine dîdiler ki yâ kişi Biz tecessüs idelim hem bu işiDîdiler ki noldı ol meyhaneler Ğâr içinde uyudu dîvânelerOl ğâr içre uyûyûb çün kaldılar Oldı sabah orda ebsem durdılarGeçdi ol gün geldi ferdâsı gice Sen kulak vir bu kasas oldı niceLâf ile eyledi bunlar çok cedel Dîdiler var bunların bâşında helOl kavimden gitdiler üç bin kişi Pes teharra eyleyeler bu işiGitdiler ğare biş kişi çün muʽteber Biz alâk fitneye sebebden haberOl dokuz kul evlâdın kesmiş idi Onuncısı kesmeyûb kalmış idiOl âdemin erkek oğlı yok idi Hem oğulla iştiyakı çok idiKesmedi oğlunı ol dem sakladi Üzerine hiç urûzgâr esmediĞayet ile cirkin idi ol veled Kimse öyle görmemişdi fil biledOrta boylı kolları kıssa idi Cân-u dilden bâbâsı sever idiOl yiğidi bâbâsı sever idi Yad kimesne görse çün ürker idiOl dokuz kul ol yigidi gördiler Birbirine işbu sözi dîdilerVâh bize ki biz bu zulmü eyledik Ne içün evlâdımız katl eyledikKesmeseydik ol güzel sâbileri Şimdi yiğit olmış idi her biri

(286)Bu ecilden Sâlih’e kin itdiler Katline çün sa‘yû ğayret itdilerOl nebi çün evvelâ dimiş idi Fitneye hem işâret virmiş idiRumûz ile eyledi sözi cebâ Taʽrîf it ol sözi ey Ağlar BâbâEvvelâ buyurdı nebi hazreti Çirkin olur ol çocugın heybetiÇünki Sâlih nebi ol hin söyledi Bu devei hem kesen doğrar didiOl sözi zâhirle taʽrîf eyledi Bâtın ile çün işâret eyledi

Kısas-ı Enbiya

185

Zâhirini ol peygamber söyledi Bâtınına kulun aklı yitmediÇün bu sözi rûmûzile söyledi Bu yakında bir çocuk doğar dîdiYaʽni dimek bir çocuk dehre gelür Devenin katline ol sebeb olurRengi sârı gözleri çâkır olûr Hîç işidilmemiş belâlar çün gelûrHem didiki gözleri çebni olur Yaʽni kavmîn yüzine zillet gelürKedi gibi çün ânın yüzi olur Ol belâı işiden ibret âlurKaşları çün gözlerini hem alûr İhlâkına bir belâ gökden gelürKirpi gibi kolları kıssa olûr Yaʽni ol kavmin ömüri âz olûrĞayet ânın heyeti çirkin olûr Yaʽni kavmin cümlesi ihlâk olurOl çocugın dört kusurın söyledi Dört belâye hem işâret eyledi

(287)Ânların renkleri tebeddül ider Bir sıfatdan bir sıfâta nakl iderAğlar gülmez böylece hatat eyledi Leff ü neşşini(neşr) müretteb eylediBir rivayetde dokuz kul gitdiler Sâlih’e çün mekru hîle itdilerOl kişiler Medîne’den çıkdılar Gizlü gidûb ğâr içine girdilerĞar içinde yatdılar haylu zamân İşâden son çıkdılar ordan hemânOl dokuz kul geldi mescîd bâbına Kul ne bilür hal gelecek bâşınaHak Teâla ol zaman gör neyledi Azametü şân ile emr eylediYâ melekler siz birer çün tâş âlın Gidin ol dokuz kulı ihlâk kılınPes melekler tâş âlûb çün âtdılar Ol dokuz kulı vurûb öldürdilerDolı gibi tâş yağıyor gördiler Leyki melekleri hiç görmedilerYa Muhammed sen nazar kıl ânlara Mescidin bâbına gelen kullaraÂkıbetü mekri ânların nice Mescidin öninde halleri nice Tâş ile dokuz kulı itdin helâk Sayha ile kavmi oldı hep helâkYâ habibim sen tefekkür eylegil Âkıbet ne oldı ânlar ânlagilSâlih’in kavmin hâlin fikr eylegil Ol mübârek kalbini şerh eylegilBu âyati habibine yolladı Sâlih’in kavmin hâlini bil dîdi

(288)Fanzur keyfe kâne âkıbetu mekrihim ennâ demmernâhum ve kavmehum ecmeîn224

İbtidâ biz salavat virelim Ğâre giden biş kulı vasf idelimGidûb ânlar ğâr içine girdiler Cümlesini orda ölmiş gördilerOl mağâra hedm olunmış bildiler Çün dokuz kul ihlâk olmış gördilerAğlayûb çün zâr-û füğân kıldılar Dönüb ândan Medine’ye geldiler224- Neml 27/51:  Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

186

Bir uğurdan didiler pes bu sözi Bu Sâlih kul katl ider cümlemiziGûş it ol dem ol adûlar nitdiler Devenin zibhine karâr virdilerDîdiler ki devei zibh idelim Sonra ol Sâlih kulı katl idelim Ol kavimden baʽzısı çün söyledi Bu Sâlih kul hep bizi keser dîdiEmridûb çocukları öldürdi hep Oldı dokuz kişiye Sâlih sebebBu Sâlih kul bir iki yıl çün kâlûr Sıra sıra arkımızı hep âlûrOl devenin katline saʽi itdiler Yây ok âlûb nâkaye hem gitdilerOl deveyi zibh idenler gitdiler Pes nâkenin hazretine yitdilerÇün gidenlerin biri ok atdı hem Yirlü yirin nâkei bırakdı hemBir uğurdan çün havâle oldılar Evvelâ singirlerini(sinirlerini) kesdilerSonra ol nâkei bağlûb kesdiler Lahmini beldeye taksîm itdiler

(289)Bişürûb lahmini cümle yidiler Yavrusına çok taʽaccub itdilerNakei keser iken seyr eyledi Kaçdı ordan çûn dâğa azm eylediOl diyârda bir ulû dâğ vâr idi Kimse çıkmaz çok sapâca yir idiHurtiginin kaçdığından korkdiler Gidib ândan pes nebiye sordilerNakenin katlini çün duymiş idi Ol kavime bedduʽâ kılmış idiDîdi Sâlih ânlara ki ey kavim Ne içün siz itdiniz böyle zulümDîdiler ki nâkei katl itmedik Leyki kesenleri biz menʽ itmedikTaʽrif itdiler kesenleri olar Ol nebinin âkdı gözinden sularKıldılar özr cümlesi ağladılar Hem Sâlih peygambere yalvârdılarDîdi hazret yâ kavim siz nitdiniz Eğri gidüb hakka âsi oldinizHak Teâlâ size bir belâ vürür Hem bu yakında azâb tizce gelürSanmanız itdiniz kâlûr size Ukûl irmez hak belâ virür sizeOl devenin südini siz yirdiniz Ne ecilden küfrü niʽmet itdinizTâş içinden çıkdı deve geldi hem Belde ehlin südi ile bâkdı hemYa kavîm ben size evvel söyledim Hak yolını size taʽrif eyledimNe ecilden istiʽcâl eylediniz Tevbeden evvel azâb istediniz

(290)Tevbe idin müstakîm üzre olun Her bir azâb derd belâdan kurturunMağfiretinizi istemez misiz Allah’a siz gitmek istemez misiz?Dirdiniz ki senin emrin tutmayız Azâb geldiğinde tevbe eylerizNe içün siz bu sözi neşr itdiniz Hakkı koyûb eğri yola gitdiniz

Kısas-ı Enbiya

187

Allah’a siz çün rücûʽ itmezmişiz Mağfiret îmân taleb itmezmisizHak yolında dâima bulunasız Umulur ki merhamet olunasızHak Teâla herşeyi bilicidür Belâ azâb âncak ol viricidürOl Sâlih’i çün peygamber eyledi Pes Semûd kavmine rehber eylediOl nebi şânına sûre gelmedi Sâlih içün sûre inzâl olmediAmma ki Kur’ân’da hak vasf eyledi Kelâmında hal-ü şânın söylediSalih’in kavmin hâlin vasf eyledi Habîbine çün hikâye eylediHabîbine bu âyeti yolladı Sâlih’in nasîhatin sen bil didiÇün bu âyat sâili isket ider Sâlih’in nasihatin isbat ider

Kâle yâ kavmi lime testa’cilûne bis seyyieti kablel haseneti lev lâ testagfirûnallâhe leal-lekum turhamûn225

Dîdiler Sâlih nebiye yâ kişi Bizlere sen eyledin her bir işiPes sana biz kalbile kin iderüz Sen ne dirsin biz sûîzan iderüz

(291)Sen bu dini icâd itdin ol zaman Derd belâdan emin olmaduk hemânDürlü dürlü sen bize söz söyledin Aklımızı sen bizim zây eyledinSana beyʽat idene şûm ideriz Hem sana bile teşeʽum iderizHem sanâ biz dâimâ çün şûm diriz Sana beyʽat idene buğz iderizÇün o günden bu güne kadar hemîn Gün be gün işimiz oldı sernigûnKur’ân-ı Kerim bizi irşâd ider Sözlerini bu âyât isbat ider

Kâle’llahû teâla fi kelâmihi kâlût tayyarnâ bike ve bi men meake226

Dîdi Sâlih size bu gelen belâ İlm-ü ezelinde yazmışdur mevlâİlmü ezelinde çün hükm eylemiş Levh-i mahfuzuna hem kayd eylemişHak Teâlâ her şeyle âlimdur hem Ne mekânda istesen hazırdur hemSizin halinizi bildi lem yezel Efʽâli akvâliniz tâ ezelHak yolından eğriye siz gitdiniz Kendi nefsinize siz zulm itdinizUsrî yusrâ hak size belâ virür Şimdiki hâlinizi ezel bilürBelki ukubet size hükm olunur Şiddet eshel istifhâm çün olunurKâle tâirukum indallâhi bel entum kavmun tuftenûn227

Bir belâ gelür size hazir olun İşlediniz fiʽlin ecrini bulun225- Neml 27/48:  Salih, onlara “Ey kavmim! Niçin iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorsunuz? Merhamet edil-meniz için Allah’tan bağışlanma dileseniz ya!”226- Neml 27/47:  Onlar, “Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık” dediler227- Neml 27/47: Salih, “Sizin uğursuzluğunuzun sebebi Allah katında (yazılı)dır. Aslında siz imtihan edilmekte olan bir kavimsiniz” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

188

(292)Dert bela zillet gelür hazır olun Yohsa gidin yavrusini siz bulunYavrusunu siz buluben geturun Cümle azab dert beladan kurturunYavrusi indimize gelür irer Hak teala ol belayı ref‘ iderCümlesi peygambere yalvardiler Sen bizimle beraber gel dedilerHep beraber cümlesi çün gittiler Ol cebelin etrafıni sardilerSardi daği anlar hucüm eyledi Hak teâla ol dağı ref‘ eylediBir saba(h) yer oldi ol dağ nagihan Kuş uçazamdi üzerinde hemanCümlesi oldi hep canından bizer Gördi yavri ol peygamberi megerGördi Salih nebiyi ol neyledi Üç defa bağırdi sada eylediOl sadayı kavim işitti tamam Baktilar yavri gaib oldi hemanDidi Salih yavrinin bağırmasi İşarettür ol belanın gelmesiSiz kulak virdiz ol gelen seze/sese Yani üç gün kaldi sizin vadezeOl Semud kavmi bu söze kanmadi Ne belan var ise sen göstür didiNe azabın var ise eyle bize Girdiler Salih ile vafir sözeDidi Salih ya kavim sizler bilin Üç gün kaldı azaba hazır olinDördinci gün ol bela size gelur Zillet irer renginiz tebdil olur

(293)Döndi kavim söyledi peygambere Tan idüp eyleme bizi meshareŞöyle böyle sözi bize söyleme Sûretiz döner diyû hükm eylemeBizi korkutma söz ile ey kişi Allah hiç idermi bu eğri işiOl kavim birbirine söz itdiler Bu kişiyi öldürelim dedilerFikri bu ki bizi Salih astura Üç günden neslimizi kestüreÜç gün içre biz anı öldürelim Bu işi çar tarafa bildürelimBöyle tedbir eyleyüp ra‘y itdiler Ol kavim çün evlerine gittilerOl nebinin sözine bakmadiler Ol hal üzre üç gün anlar kaldilerGeçdi üç gün geldi dördünci gece Sen kulak vir halleri oldi niceOldi sabah renklerini gördiler Birbirine iş bu sözi didilerBirbirine dediler ki ey kişi Niye rengin öyle oldi ya kişiOl dedi ki ya kişi sen söyleme Rengin oldi sapsarı sen söylemeBirbirinin renklerine bakdiler Vah bize ki aceb nitdik dedilerOl zaman Salih’i tasdik itdiler Kendileri eğri imiş bildilerEkber esgar cümle tebdil oldiler Zükûr ünâs kâffesi boyandilerZükûr ünâscümlesi cem‘ oldiler Birbirine suçi isnad kıldiler

Kısas-ı Enbiya

189

(294)Sâlih’e iman iden oldu ârî Îman itmeyenler oldı sabsariDîdiler ki biz bu halle kalmayak İşimizi çün fenaya salmayakBiz gidüb Sâlih nebiye yalvârak Yüzimizden bu boyâyı kaldurâkBirbirinin sözine âkmadiler Oldı ahşam ol gice çün kaldılarSabah oldı esğar ekber kaldılar Birbirinin yüzlerine bakdılarGördiler ki halleri ol gün fenâ Renkleri boyâlanûb olmuş gınâKırmızı kân gibi olmış renkleri Biz gidûb bulâk dîdiler rehberiBirbirinin yüzlerine bakdılar Ağlayûben zârı fuğan kıldılarDîdiler ki biz böle ağlamayak Yok yire biz kendimizi yormayakAğlayûb çün birbirini serdiler Gitdiler peygambere yalvardilerAğlayûb pes dîdiler işbu sözi Yâ nebi bu belâdan kurtur biziBu belâdan kurtarursin sen bizi Dîne daʽvet eyle sen cümlemiziDîdi Sâlih size evvel söyledim Ol devenin kadrini bilin dîdimDu’a itsem kabul itmez mâ yezel Sizin hâlinizi bilür tâ ezelBu belâı takdir itmiş tâ ezel Hikmetini gizlemişdür lem yezelTâş içinden ol deve geldi bize Katl idûb deveyi kadr itdiz size

(295)Aklu olân bu işi itmez idi Devenin lahmini hem yimez idiOl devenin etini siz yidiniz Ol ecilden bu belâya düşdinizSözleri olmadı aslâ muʽteber Biz alâk üçünci belâdan haberCân gönülden dinlegil sen ey ehi Ol üçünci belâı işit sehiÇün belâ geleceğini bildiler Dönûb ândan evlerine geldilerOl gicede hîç birisi yâtmedi Gözlerine aslâ uyhu girmediDirnek olûb eylediler meşvere Cümlesinin rengi oldı kabkareBirbirinin yüzlerine bakdiler Renkleri hep kare olmış gördilerAğlayûb çün yüzi kuylı düşdiler Göğe ânlar gözlerini tikdilerBir tarafdan bir gözile bakdılar Ol gelen belâya hâzır oldılarBaşlarını yire ânlar koydılar Gâhi sağa gâhi sola bakdılarGöz ucile bakdılar ânlar göğe Yaʽni belâ kangı tarafdan değeCümlesin yazsam ele sığmaz kitâb Eylediler birbirine çok ʽitâbBaʽzısı baʽzısına kin eyledi Siz bu işi bize eylediz dîdiNe ecilden ol deveyi kesdiniz Bu belâyı bize sâtun âldinizEylediler birbirinden heb îbâ Söylegil ehlâki ey Ağlar Bâbâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

190

(296)Renkleri karardı çün siyâh baker Biz alâk dörtinci belâdan haberBaşlarını hep yire koymışdiler Gözlerini hem göğe tikmişdilerOldı kuşlık irdi belâ çün hemân Bir gürülti oldı gökde ol zamanBir gürilti oldi gökde nagihân Zandılar ki semâ yıkılır hemânBir acâib geldi sadâ ey ehî Sen bu remzi anlağıl olma ğabîOl gürülti her sedâyı çün virür Zandılar ki gök havâdan yıkılırOl gürülti geldi kavmin semʽine Didiler ki biz kârışduk zemineOl sadâyı gûş idûben bildiler Korkûb ândan dilleri lâl oldilerŞiddeti heybetle oldı ol sadâ Bâtladı yürekleri zengin gedâOl kavime dünya vefâ virmedi Oldı ihlâk bir ehed kurturmediSen aceb aldın mı Ağlar ibreti Kullarına hak virûbdür mihnetiAkla uydı ol kavim pes ol zaman Dört belâyı ânlar istedi hemânHak Teâlâ gör ki oldem neyledi Ol kavimi filiyle kahr eylediÂnların filiyle cezâ eyledi Virdi sayha kavmi ihlâk eylediEvlerini yıkdı harâb eyledi Büsbütün bir yâpu asla kalmediHaliyyadur hem dahi hedm eyledi Sebeb-ü zulmile tahrib eyledi

(297)Yaʽni kavim nefsinize uydınız Ânın içün evlerizi yıkdınızOl buyutlara kimesne vârmadı Şinleyûbde kimse evtan kılmadıÇün bu Kur’an dört kitâbı cemʽ ider İşbu âyat tahrib isbat iderFe tilke buyûtuhum hâviyeten bimâ zalemû, inne fî zâlike le âyeten li kavmin ya’lemûn228

Tahkika kavmin helâki hem buyût Vârdur ibret işiden itsun sücûdMezkür âlâmeti tefekkür kıla Ol belâdan yaʽni çok ibret âlaYaʽni kullar çün tezekkür eyleye Hakka ilticaî kavi eyleyeHak Teâlâ virdi necât ânlara Ol Sâlih’e imân iden cânlaraEylediler ânlar îmân iʽtikât Ol ecilden itdi ânları necâtMü’min olân ol sadâyı âlmadı ‘Âsın ihlâkına aklı yitmediÎman iden kimseler bulur necât Me‘âsiden kâcar ider iʽtikâdÇün muvahhidin îmânı kavîdur Küfr-i me‘âsîden den ânlar âridurHak Teâla Kur’an’ında buyurur Mâzini müstakbele hem duyururYâ habibim bu âyatu sen işit Îmân idenlere sende şefkat îtKur’an arz-ı semâyı tenvir ider Çün bu âyet necâtı isbat iderVe enceynâllezîne âmenû ve kânû yettekûn229

228- Neml 27/52: İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır.229- Neml 27/35:  İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınmakta olanları ise kurtardık.

Kısas-ı Enbiya

191

(298)İttika îmân iden necât bulur Dârinde derd belâdan kurtulurRihletü hâlinde imanla göçer Uhrade cennete ol kapu âçarÎmânı kavî kula necât virür Dâima ol müstakim bâba varurLeyl ü nehâr müstakim bâba varak Sâbit olûb hak rızâsını bulâkRâviler böyle rivâyet eyledi Sâlih hâlini hikâye eylediBâzıları böylece vasf eyledi Âldı Sâlih kavmeni azm eylediİki fırka oldı kavmi ol zaman İmân idenler bulûb emn-u emânÎman itmeyen kavim oldı helâk Şerlerinden yiryüzi çün oldı pâkOldı ihlâk kavm-i âsi ol zaman Gitdi Sâlih Mekke şehrine hemânOl nebinin kavmi dört bin âr idi Dört bini de Sâlih’e tevkir idiDünyada sürdi iki yüz yıl ömür Sonra Allah’dan ona geldi emirBu fâniden Sâlih uzlet eyledi Çünki bâkî mülke rıhlet eylediMekke şehrinde ânı defn itdiler Kabrinin etrafını hem urdilerÇün bu kıssa burada oldı tamam Mustafâ’nın ruhuna vâfir selâm

(299)

Bu kıssa Tâlut ile Câlut’un HikâyesiHâmuş olma nâlekıl ey murğ-ı dîl Kimsenin mülkin değil bu fani îlSon günini gözle hâlden hâle kon Her seher gâh şakı daldan dala konGözlerinden çağlayûb âksın sular Lâlenin terşebnemi bir gün solarSen gelince günlerini ağlağıl Kârubânsın göçmeye yük bağlağılGel diyince eğlemez zencir seni Tıbb-i Lokmân eylemez taʽmir seniÇok Süleymân bu cihânda âldı nâm Âkıbet kâse ile nûş itdi câmÂnlar içdi sen dahi içmez misin Kârubansın yolına göçmez misinRuhsatı virdi sana bâr-i hudâ Âc lisânın söyle İrşâdi gedaHûb kısasdur eyle ânı âşikâr Sen gidûb kalsın girüye yâdigârOkuyanlar kalbini çün şâd ide Dinleyenler rahmet ile yâd ideGitdi Mûsâ gitdi Hârûn durmadı Hîç birisi bunda mesken kurmadıSire ehli işbu sözi söyledi Ol beni İsrâil’i gör neylediİçlerinde çün peygamber yok idi Leyki Tevrât okuyan kul çok idiZira hakkın dâimâ âlim kuli Göstürürdi halka ol doğrı yoliCenge giderler idi vâfir ile Yok idi râhatları kâfir ileÇün yakın düşmânları Câlut idi Hakkı bilmez tapdığı bir pût idiOl beni İsrâil’e gün virmedi Kibre vardı kimsei hîç görmedi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

192

(300)İçlerinde bir tâbut hem vâr idi Câlût ândan her zamân korkar idiOl tâbûtın aslını idem sanâ Cân kulâğın âc gûş eyle sen banâÇünki Mûsâ Tûr’dan indi ol zamân Hak Teâla virdi Tevrât’ı hemânGeldi Kavmi yânına gör neyledi Tâbutı Tevrât’ına cild eylediİmdi Tevrât levhile gelmişidi Çok kişi ezber idûb bilmişidiBildirûb Furkân ile hayyu’l-celil İşbu âyet hakkına oldı delilTâbut içinde bakıyye vâr idi Kim işitse savtını korkar idiLeşkerile kâfir üzre gitseler Birbirine kârışûb cenk itselerÂnlağıl bu hikmeti ey dilnevâz Tâbut içinden çıkardı bir avâzTâkati kâfirlerin kalmaz idi Hiç birisi bir savaş kılmaz idiOl bakiyye halini vasf idelim Söz gelür sözi âçar biz nidelimÇünki Mûsâ gitdi dünyadan hemân Ol ‘asâi âldı Yûşaʽ ol zamânOl bilürdi kavmi ândan incine Çün teberrük koydı tâbut içineHem dahi Hârûn nebi kıldı vefât Tahta binûb gitdi göğe ulu zâtBir amâme kaldı ândan ey ebi Yâdigâr kıldı ânı Mûsâ nebiOl zamandan tâbûta koymışidi Beni İsrâil kamu duymuşidiKande gitse götürür idi bile Biz gelûb dönek beni İsrâil’eİçlerinde çün peygamber yok idi Tâbuta hürmetleri key çok idi

(301)Gitdiler Câlut ile cenk itdiler Birbirine yiryüzin tenk itdilerGirdi Câlut hışmile cenge bile Geldi ğâlib ol beni İsrâil’eCübbe cevşen geymiş idi eynine Zâl-i Rüstem gelmez idi dengineÂt ayağına göğe çıkdı ğubâr Leşkeri İslâm’ı kıldı târumârDarbına dâyanmayûb dağıldılar Ellerinden tâbutı hem âldılarKoydı ol tâbutı puthanesine Döndi Câlût gitdi çün hânesineHaşyet idûb tâbutı âçâmadı Kimse destin hiç âna uramadıOl bilürdi tâbût içinde asâ Ânûnile havf ider ehl-i usâZîra ânın âğzı kâbaklu idi Bir deve üstüne bağlu idiKaldı ol puthanede üç yıl tamâm Sen işit neyler huda-i lâ yenâmMeks idûb puthânede kaldı bile Biz gelûb dönek beni İsrâîl’eHal Teâlâ bir peygamber göndürûb Âtası âdına Asmudil virûbGeldi halka hakkı izhar eyledi Döndi kavmi işbu sözi söyledi

Kısas-ı Enbiya

193

Hak Teâlâ çün seni kıldı resul Bir duʽa eyle bize olsun kabulOl kerimu ol rahimu ol ilâh Neslimizden göndüre bir pâdişâhÇün bu mülki âla zîr-i destine Hükm idûben çıka tahtın üstüneDâima ol kâfir ile cenk ide Yiryüzini Câlût’a ol tenk ide

(302)Çünki Asmûdil anâ virdi kulâk Dîdi nusret tanrının biz ne kılâkKaldurûb el dîdi ey bâr-i hudâ Sen bu halkın hâcetin eyle edâSen benim bu kavmime vîr pâdişâh Ân’unile bulâlar küffara râhOl nebi çün sıdkile kıldı duʽa Hak Teâlâ eyledi ânı revâMuntazır oldı hemân hakdan yanâ Ğayb ilinden bir nidâ geldi ânâDüşmeyin siz guft-i gû olân söze Tâlût’ı hak pâdişâh kıldı sizeHer ömürde emrine munkâd olun Câlût’ın hem cengine muʽtâd olunÇün aratdı Tâlût’ı bulâmadı Kande gitdi bir haber âlâmadıTâlût’ın ahvâlini sen ânlağıl Tût kulâgın hâlika bil bağlağılHûb kasasdur dinlegil sen ey ebi Âtâsının vâr idi bir merkebiDâimâ odun dâşurdı mişeden Halka görünmez idi bir köşedenOl himârdan ğayri mâlı yok idi Bây olân insana deyni çok idiOl gün ânın merkebi itmişidi Tâlût ânı bulmaya gitmişidiHâsılı ahşâm bulûb geldi eve Âtası alkış idûb ânı seveBuldı Asmûdîl bu sözi söyledi Hak Teâlâ çün seni şâh eylediDedi Tâlût ben kimem kim şâh olâm Bir himâr ile nice devlet bulâmBenden ednâ çün bu ilde kimse yok Çok tuvânder kimseler bu ilde çokBen beni İsrâil’e şâh olâmam Hiç birine bir nasihat kılamamİbtida Tâlût’a ânı söyledi Saniyen İsrâil’i cemʽ eyledi

(303)Tâlût’ı Hak pâdişâh kıldı size Bundan öte düşmeyin ğayrı sözeÇün bu âyet sâili iskât ider Tâlût’ın şâhlığını isbât iderÇünki Tâlût bu kelâmı söyledi Ol beni İsrâil’i gör neylediDîdiler biz Tâlut’ı şâh itmezüz Ol didiği yola girûb gitmezüzTâlût olmâz bizlere puşt-i penâh Çün bu kavme biz olâyduk pâdişâhÂnda hiç mâl yok durur kim şâh ola Malsız olan pâdişâh gör ne kılaÇünki ânlar işbu sözi söyledi Döndi Âsmudil ânı vasf eyledi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

194

Hak Teâlâ kıldı ânı ihtiyâr Cümlenizden hem ûlû hem bahtiyârGerçi sizden ol ilimdâr kişidür Kadd-i özün hem dahi er kişidürMâlı ger yok ise ânın ilmi vâr Kad şecâʽat sâhibi hem hilmi vârLafzi Tâlût’dan mûrâd ey dilnevâz Ğayri nâsdan kâmeti oldı dırâzMülk Hüdânın kime dilerse virür Fi‘linizi kalbinizi ol görürDîdiler kim bir nişân göstür bize Hiç nükûl biz itmeyek işbu söze

(304)Çünki Âsmûdîl bu sözi dinledi Döndi ol kavme nasihat eylediDîdi ger tâbût size gelse ʽayân Rû-be-rû siz görsenuz ânı beyânOl zamân Tâlût’ı şâh idermisiz Ol didiği yola siz gidermisizDîdiler kim şüphemüz kâlmâz hemân Ger tâbût bize gelürse ol zamânÇün işitdin ânların kîl kâlini Ol yanâdan dinle tâbut hâliniDinle ahvâli ânın noldı nice Bir keşiş puthaneye girdi giceŞemʽa ile geldi girdi ol dire Gördi putlar hep tökülmişler yireGitdi filhâl virdi Câlut’a haber Gönlü oldı ğussadan zîr-i zeberGeldi Câlut gitdi tîz puthâneye Sanki bir serhoş girûb meyhâneyeDîdi Câlût gördiniz mi bu işi Kıldı tâbût bunlara işbu işiTâbutı biz eylesek ôda dehâ Ol asâ içinde olûr ezdehâYiğrek oldur biz ânı defʽ idelim Bize tâbiʽ olmadı çün nidelimBir zaman puthânede ağladılar Bir bakar bulûb anâ bağladılarKendi ilinden ânı çıkardılar İki kul ârdı sonra bakardılarOl beni İsrâil’e geldi haber Tâbutı âlûb getürdi bir bakerÂnı görûb hikmete çün bakdılar Tâlût’ın sözine cümle âkdılarDidiler kim kalmadı kîl kâlimiz Tâlût’a olsun fidâ hep mâlimiz

(305)Dîdi Tâlût şimdi cenk itmek gerek Üzerine Câlût’ın gitmek gerekTîz hemân dem cemʽ olûb kırk bin kişi Cümlesinin cenge girmekdür işiDurdı Tâlût bindi filhâl âtına Geldi Asmûdîl peygamber kâtınaTâlût’ı âlûb götürdi vahdete İkisi çün girdiler bir halveteTâlût’a vâfir nasihât eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediSundı bir zırhı hemân ol destine Sen gidersin dîdi düşmân üstüneLeşkerinden uyar ise her kime Câlût’ı oldur iden iki nime

Kısas-ı Enbiya

195

Sen bu remzi ânlayûb kalma tanâ Bundan öte bir sözüm vârdur sanâTecribe kıl sen beni İsrâil’i Geçdiler Mûsâ ile anlar Nil’iHiçbirisi kılmadı ahde vefa Kıldılar Musa kelime çok cefaSöyledikçe hiç nusuh kâr itmedi Hiç birisi cenge ikdâm itmediHak Teâlâ vire nusret siz kula Aldı Tâlût leşkeri girdi yola Baʽzısı nâke baʽzısı ât bindiler Gitdi bir ırmak yânında indilerDurdı Tâlût leşkere bâkdı gözi Aklına geldi peygamberin söziÇünki Asmûdil buyurmışdı anâ Leşkeri sen tecrebe kıl bir yanâGezdürûb dellâlını kıldı nidâ Çün işitdi bây ile derviş gedâYüce savtile gezûb sağdan sola Döndi ol dem bu sözi âldı dileDîdi ey nâs pâdişâhın emri vâr Her kim ânı tûtâr ise sabrı vârSuyı karşu geçmemişsiz içmeyin Sabr idûb endişeye siz düşmeyin

(306)Pâdişâha itmin siz guft-i gû Bir bugün siz içmeyin bir katre suÇün sabahdan suyı karşu geçesiz Kana kana su doyunca içesizEnderûndan böyle buyruldı bize Rû-be-rû ben söyledim ânı sizeOl beni İsrâil’i gör neyledi Üç yüz âdem içmeyûb sabr eylediİçmeyenler cümlesi âlim idi Güni sâim çün gice kâim idiSu içenler cümlesi câhil idi İştiyâkı cenge yok kâhil idiDîdi Tâlût su içen cenk eylemez Yir yüzini kâfire tenk eylemezLeşkerinden seçti Tâlût bin kişi Tût kulâğın dinle bu hikmet işiZırhı geydürdi kamuya ölmedi Hîç birinin arkasına gelmediLeşkerin içinde bir pir vâr idi Çün dokuz oğlı berâber yâr idiOl kucâlûb kâmeti eğmiş bilin Pâdişâhın geldi tutdı sağ elinDîdi şâhım vâr dokuz oğlum benim Bu cihânda kâlmadı şuğlim benimOn oğul virdi banâ bâr-i Hüdâ Cümlesini yolına kılam fidâHak yolında âkmâyan kân kân değil Âna kurbân olmâyân cân cân değilZırhı geydürsen birinin eynine Himmetinle gire kâfir cengineVirdi zırhı çün birine uymadı Cübbe cevşen üzerinden soymadıDîdi ğayri oğlın yok mıdur Sen gibi âtaya bu on çok mıdurDîdi îşâ emrine kıldım neʽam Vâr bir oğlum dağda otârdur ğanemLeyki ğâyet ol behâdur âr değil Kad şecâʽat sâhibi ol ber değil

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

196

(307)Dîdi Tâlût tîz getür ben göreyim İşbu zırhı eynine geydüreyimBu emirde kalmağıl efkâr ile Dârtmadı kimse eri kantâr ileİtme ihmâl sen ânı getür banâ Döndi Âyişâ gitdi oğlından yanâKıldı surʽat durmadı gündüz gice Oğlının ahvâlini işit niceDağda bir gün ol koyun güder iken Sunʽı hakkın fikrini ider ikenBirgün ol ğayet âc oldı ey humâm Âçdı âzık kâbını ide taʽamBir yuvarlak tâş öninde vâr idi Dâvud’ın aklın bâşa çün yâr idiCân kulâğın âc buna sen ey peder Çün büyükliği ânın yumruk kaderOl taʽamı ekl idûb hamd eyledi Nutka geldi tâş bu sözi söylediDîdi yâ Dâvûd beni sen yirden âl Hoşca hıfz ît koynunun içine sâlDâr güninde lâzım oluram sana Ğayb ilinden böyle buyruldı banâBen seninçün bilmiş ol halk olmışem Bu nice yıllar dağ bâşında kalmışemBöyle emr itdi banâ rabbü’l-enâm Âl beni tîz vaktimiz oldı temamÇünki Dâvûd bu sadâyı dinledi Sunʽ-i hakkı bir zamân fikr eylediTutdı tâşı âldı yirden nâgihân Kimseye sır virmeyûb kıldı nihânDâğı tâşı bir zamân keşt eyledi Geldi âtası bu sözi söylediDîdi oğlum pâdişâh sâldı beni Meclisine kim bu gün ister seni

(308)Çün itâʽat idelim sultâna biz Hak yolında kân tökek meydâne bizÇünki âtası bu sözi söyledi Ol semiʽnâya itâʽat eylediÂldı Âyişâ bindi filhâl âtına Şâzilikle geldi tâbût kâtınaDöndi Tâlût bakdı Dâvûd yüzine Çok şecâʽatlü göründi gözineVirdi zırhı geydi Dâvûd eynine Hâzır olûb gire Câlût cengineDîdi yâ Dâvûd getürdüm ben seni Dâr günimdür şermesâr itme beniKimse Câlût ile cenk idemedi Er olân meydânına gidemediSen ne dirsin ey benim iki gözim Emr-i hakk ile sanâ virem kızimDîdi Dâvûd sen buyûr ben gideyim Nusret hâkdan gelmez ise nideyimHak Teâla âlimu’s-sırdur veli İlm-i ğaybe kimsenin irmez diliÇün bu sözden oldı Tâlût şâdumân Ölmesine Câlût’ın kıldı gümânÇekdi filhâl leşkeri âtlu yayân Geçdi ol şeb çün sabâh oldı ‘ayânÖğleye dek sürât itdi ol çeri Gördiler kim çıkdı Câlût leşkeriBirbirine karşu cenge durdiler İndi Tâlût saflarını kurdiler

Kısas-ı Enbiya

197

Leşkerini geldi tertîb eyledi Ol beni İsrâil’i gör neylediAskerini eylemez yirler hamûl Pes bu âyet hakkına oldı nüzulCâlut ile maʽreke idemezûz Üstüne cenk itmeye gidemezûz

(309)Dâğı tâşı kuşâdûb tutmış gelür Leşkerini önine katmış gelürÂt ayâğında göğe çıkdı ğubâr Askeri gelmez hisâba bî şümârBiz nice ânunile cenk idelim Yeğrek oldur avdet idûb gidelimCenge ikdâm itmeyûb dağıldılar Geldi âlimler nasihat kıldılarBildürûb Kur’an ile perverdigâr Kıldı ânı kullarına âşikârKorkun Allah’dan size virdi vücûd Kaçmayûben eyleyin yirde guʽûdCenk içinde bizlere nusret virür Fiʽlimizi kalbinizi ol görürKıl-ü kâli ol bize birgün sorâr Dağa tâşa kâçûb itmeyin firârSiz bizim sözümizi taʽn itmeyin Leşkerin vâfirliğin zann itmeyinHak yolına er olân tâlib gelür Âz olân asker çoğa ğâlib gelürSabr iden kullarına nusret ider Dîn yolında er olân ğayret iderHiç birine bir nusuh kâr itmedi Üç yüz âdem âlim idi gitmediNâliş idûb dîdiler kim ey hudâ Gitdi bizden kavmimiz oldu cida

(310)Gelmişüz biz kâfir ile yüzyüze Dinde sâbit eyle nusret vir bizeGördi Tâlût leşkeri kaçdı girü Dâvûd’ın tutdı elin geldi berüVirdü bir kalkân anâ çîn-i pûlâd Kimse ânı görmemişdi fil’l-bilâdÂtı tuni gürzini virdi anâ Binûb ânı gide Câlût’dan yanâDîdi Dâvûd gürzi kalkan istemem Hak yolında gevdede cân istememHîçbiri lâzım değil ey kâmirân Cenk içinde istemem gürz-i girânÇünki Dâvûd işbu sözi söyledi Girdi Câlût halka meydân eylediDîdi Tâlût cengime gelesin bugün Gürzim ile idem ânı sernigûnÂndan özge istemem bir pehlevân Gördi Dâvûd girdi meydâna hemânCenk âçıldı gus nekâre urdiler Birbirine safları sık kurdilerGördi Câlût Dâvûd’ın cevlânı yok Hem elinde gürzile kalkânı yokCenge girmiş çün piyâde bir kişi Key taaccub eyledi ol bu işiDîdi Câlût âletin noldı senin Ömrin uhraya irûb doldı seninHîç demirden üzerinde yok silâh Cengime giren kişi bulmaz felâhDîdi Dâvûd sen gibi lâf eylemem Âletile ben gelûb cenk eylemem

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

198

Dîdi Câlût ruhsatı virdim sanâ Bâri evvel hamlei eyle banâÇünki destinde senin yokdur siper Sen bana meydanda göstür bir hünerİşbu sözi söyleyince galtabân Durdı Dâvûd âçdı bilinden sapânÂndan ön kimse ânı bilmez idi Câlut’ın hîç aklına gelmez idi

(311)Ânı icâd eyleyen Dâvûd idi Kalbine ilham eyleyen maʽbûd idiTâşını çün âldı koynundan hemân Câlut’ın hem katline kıldı gümânİki leşker urdılar ânâ gözi Dîdi dâğda söyledin sen bu söziBen sana dâr günde lâzım oluram Çâresiz derdine dermân kıluramÇün işitdim tasdik itdim ol söze Şimdi geldim Câlût ile yüz yüzeÂlmadı kâfir beni hiç dengine Hâmûş oldı sâldı keştin engineTâşını koydı sapâna nâgihân Bâşı üzre sallâdı üç kez hemânÂndı hakkın ismini atdı anâ Seyr idenler cümlesi kâldı tanâTaşa çün emr eyledi perverdigâr Sanki yaydan çıkdı bir tîr âşikârTâş gidince bir katı savt eyledi İşidenler işbu sözi söylediCâlut’ın öyle dokundı bâşına Şakkelendi kânı indi kâşınaİki kâşın ortasına uğradı Zan idersin kuh-i Kâfi iğrediKim bilürdi bir sapandan incine Dağ gibi devrüldi meydân îçinePârelendi yüz bölük oldi kafâ Gördi ânın leşkeri çekdi cefâDüşdi ândan doldı meydân içi kân Ol cehennem Mâlik’ine virdi cânBildürûb furkânile hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkına oldı delilDöndi Dâvûd âldı düşmandan mezâk Baş gidince ilerü gitmez âyâk

(312)Hak Teâlâ virdi nusret ey amû Münhezim olûb girû döndi kamuOl laʽini görki bir tâş neyledi Bâşını hep hurd-i haşhaş eylediSûretâ tâşı âtan Dâvûd idi Sîretâ kuvvet viren maʽbûd idiSen kulak virdin mi İrşâdî Gedâ Bin bir adlu zülkemâl bâr-i HudâCâlut’ın yüz bin çerisin Girdigâr Bir sapan taşından itdi târumârHalk iden Hallâkını bildin mi sen Mâsivâdan kalbini sildin mi senDöndi Tâlût tahtına kıldı nüfus Şevketi yücaldiram oldı nüfüsÇünki Câlût leşkeri kaçdı girü Tutdı Dâvûd’ın elin geldi berüBuldı Dâvûd şah kıtında iftihar Virdi kızın iyledi çok iʽtibârSevdi cân-ı âni dâmâd eyledi Halvetinden ğayrini yâd eyledi

Kısas-ı Enbiya

199

Gitdi Câlût oldı Tâlût şâduman Geçdi ânın üzerine bir zamânGördiler kim şâh ânı ğayret sever Günde üç kez görmese cânı iverŞâha giden Dâvûd’ı bulur idi Ânûnile maslahat kılur idiÂdı şânı âleme buldı şuyûʽ Gördi Tâlût eyledi ândan rücûʽDîdi ben Dâvûd’ı dâmâd eyledim Ol beni İsrâil’i yâd eyledimÂnı koyûb kimse gelmez yânıma Korkâram birgün susar ol kânımaVârduğınca ğâlib olûr şevketi Bây-i derviş ândan ister şefkatiBu husûsdan Dâvûd’a oldı kıyâk Postı içün kalbine girdi nifâkÂlim olân gitdi yüz tutdı anâ Beni İsrâil kamu uydı anâ

(313)Dîdi imhâl virmeyûb öldüreyim Zulm-i dâdım âleme bildüreyimKızını bir gün götürtdi halvete Tutdı destin âldı girdi vahdeteHâtırını bir zamân tîyb eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediDîdi kıza ey benim iki gözüm Dâvûd’un hakkında vardur bir sözümOl benim sayem ile buldı nüfus Korkaram ki tahtıma eyler cülûsTahtımı şâyed âlursa nideyim Yikrek oldur ben ânı katl ideyimHer kimi ister isen virîm ânâ Bu gice sen bir kılâvuz ol banâKıl bir aylık sen beni çün eyle şâd Ben gelince kapûyı eyle gûşâdYatdığı yirde gelûb öldüreyim Dostı ağlar düşmânın güldüreyimÇünki Tâlût söyledi işbu sözi Kızının yüreğine doldı göziGitdi Dâvûd yânına gör neyledi Âtâsının sözlerin nakl eylediDîdi Dâvûd yâşını sil âğlama Sen sakîn ol âtana kin bağlamaBende sûç yok ol beni öldüremez Üstüme düşmanımı güldüremezÂc kapuyı üzerime gelsin ol Sâlık eyle sen anâ bir doğrı yolDinle ahvâli ânın noldı nice Geçdi gündüz çün vakit oldu giceÂçdı Dâvûd yatdığı yirde yatâk Gitdi ğayri hücrede tutdı otâkHâli oldı çünki ağyârdan cihân Aldı Tâlût gözini oldı revânGeldi filhâl girdi hücre içine Bilmediği kızı ândan incineBakdı nâgâh kızını bulâmadı Derdine hîç bir ilâc kılâmadı

(314)Sâldı Tâlût engine zevrâkını Gördi filhâl Dâvûd’ın yâtâğınıGeldi çün âheste bâşi semtine Hışma geldi aldı gürzi destineOrta yirden göstürûb gürzi anâ Kesdi yorğân döşeği kaldı tanâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

200

Gördi Dâvûd yok içinde ânlâdı Çıkdı ândan tîz kapûdan zağladıDîdi kızım Dâvûd’a sâdık imiş Âtâdan evlâd ere hâzık imişGitdi Tâlût girdi Dâvûd içeru Geldi oldı tîz kız ile rû-be-rûGeçdi ol şeb geldi ferdâsı gice Sen kulâk vir bu kasas oldı niceİki okı aldı Dâvûd destine Virdi hak yol geldi Tâlût üstüneTâlût’ı öldürmesine kaymadı Sabr idûb şeytân sözine uymadıTikdi bir okı bâşının ucine Göre Tâlût nâdim ola sucineHem birin tikdi âyâkından yana Göre Tâlût kıymamış diye banaOldı Dâvûd geldiği yola revân Geçdi ol şeb çün sabah oldı ʽayânÇün uyânûb uykudan âçdı gözi Dîdi Dâvûd gelmiş öldüre biziLeyki gayet merhamet kâni imiş Tahta çıkmak pes ânın şânı imişBöyle ruhsat gerçi bulsam ben anâ Tîz şerik olûr idim kândan yanâŞâh yânına Dâvûd hîç gelmez idi Birbirile meşveret kılmaz idiÇünki Tâlût kalbine girdi nifâk Ol beni İsrâil itdi ittifâkGördiler şâh Dâvûd’a zulm eyledi Geldi âlimler bu sözi söylediDîdiler Tâlût’a mevlâdan utân Çün direksiz gökleri oldur tutanDâvûd’a sen hışmile bâkmak neden Şeytânın iğvâsına akmak neden

(315)Bilmezüz kim neyledi Dâvûd sanâ Biz bu hâli işidûb kaldık tanâSen neden ânâ kıldın gazeb Cümlemize hak âna kıldı sebebNâ sezâverlık issi itme anâ Gerçi bu sözler gelür âcı sanâSen niçün ânunla eylersin cidâl Padişâh olan kişi itmez kıtâlGirmeseydi Câlut’ın ol cengine Kimsei hiç almaz idi dengineSen gerekdür ânı hoşça tutasın Dâima düşmân önine katasınHak Teâlâ ânı ulû idecek Ol inâyet itmese kul nidecekGer sen ânı bûlûb eylersin cezâ Cümlemize itmiş olursun ezâHem halâik döndürür senden yüzi Kârışûb gider fenaya yiryüziBundan öte emrine buyrulmazuz Hak yolundan dûr olûb âyrulmazûzEylerüz Tevrât ile doğrı âmel Pâdişâhın hükmine olur bedelGördi âlimler nush kâr itmedi Âsdı Tâlût bâşını âr itmediMeclisinde çok nasîhat itdiler Döndi Âsmudîl katına gitdilerÇün evine geldi hasta buldılar Tâlût’ın hâlin ifâde kıldılarGördiler peyğamberin dâr vakti vâr Zî saʽadet zî beşâret bahtı vârHâlıkı Tesbih idûb deprer dili Dîdiler kim dünyadan çekmiş eli

Kısas-ı Enbiya

201

Kimki geldi bu cihâna oldı fân Hâk Teâlâ hazretine virdi cânDefn ol zâtı çok âğladılar Firkat ôdına ciğer dağladılarDöndi Tâlût yâzdı bir fermân hemân Ol beni İsrâil’e kıldı beyân

(316)Kande bir âlim vâr ise katl idin Şâhın emri ne ise ânı îdînHiç birine merhamet ol kılmadı Tevrât okur bir kimesne kalmadıKangı kulun tâli‛i oldı sa‛îd İtdiler nahak yire ânı şehîdÇünki Tâlût işbu zulmi eyledi Tût kulağın görki mevlâ neylediDinle ahvâli ânın oldı nice Geçdi gündüz çün vakt oldı giceHak Teâlâ koymadı kübrâsına Katl olanlar geldiler rü‛yâsınaDîdiler kim sen bize itdin zulüm Tâlût’ın üstüne itdiler hücumBiz sana hak yolı ta‛rîf eyledik Rahat-ı nâs ecli içün söyledikPes bu sözden bizlere küsmek neden Cümlemüze buğz idûb kesmek nedenHer birinin bir âsası vâr idi Öz bâşına cümlesi mi‛mâr idiKimi önden urdı kimi enseden Gördi Tâlût yokdur imdâd kimsedenBa‛zısı harbe ile sencâr idi Âcısından dört âdım sıçrar idiÇün uyânûb uykudan âçdı gözi Dîdi ikâz eyledi mevlâ biziİtdiğim işi dîvâne eylemez Hâmûş oldı kimseye hiç söylemezGeçdi gündüz geldi ferdâsı gice Geldi âlimler ânı koşdi güceHavf idûb yâtagına girmez idi Gözleri hîç uykuya irmez idiDîdi uyku bizlere oldı haram Bilmedim âlimleri sâhib kirâmTanrı dostı içlerinde çok imiş Hiç birinin bize suçı yok imiş Kâlmadı âlimki ben hürmet idem Bâşım alûb kangı iklime gidem

(317)Gördi hâcib Tâlût’ın hali fenâ Aklı başından gidûb tutmaz binaDîdi Tâlût hiçbir âlim vârmidur Ben gibi bu yirde zâlim vârmidurDilerim kâtımda bir âlim ola Bende uyku kalmadı çâre kılaDîdi Hâcib hiçbir âlim kalmadı İşbu zulmi ğayri bir şâh kılmadıBeldemizde gerçi insân çokdurur Leyki Tevrât’ı bilen yokdururBir hâtun ben saklamışam ey ûlû Havf-ı hakdan gözleri oldı sûlûBen senin havfından ânı gizledim Lâzım oldı şimdi size söyledimDîdi Tâlût var getür ânı banâ Döndi Hâcib gitdi tîz evden yanâÂldı halvetden getürdi avreti Bu cihandan itmiş idi nefreti

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

202

Gördi ânı didi ey hâtun kişi Her gice ben görürem işbu düşiHer kaçankim gözlerimi âlsa hâb Âlim olan kul bana eyler azâbUyku görmez gözlerim ben nideyim Sen ne dirsin ben o yola gideyimÂnları katl itdirûb ben oldum ‘âk Tevbeler itsem kabul itmez mi hakDîdi hâtun sen bana virgil emân Bu gice ben olâyım gözden nihânHâlıkıma ben recâlar ideyim Ândan ilhâm olmasa ben nideyimOl Hudânın râzıyûz biz emrine Geldi Âsmûdîl peygamber kabrineYalvarûb mevlâsına arz eyledi Ğayb ilinden bir sada gûş eylediDîdi ey hâtun kişi olma melül ‘İndi hakda hâcetin oldu kabûlHâlıka sen yüz tûtûb geldin gice Tâlût’ın âhvâlini işit nice

(318)Âhiretde istemez ise ezâ Tahtdan inûb kâfire kılsın ğazâDiler ise tâli‛i ola sa‛îd Fî sebilillah gidûb olsun şehîdÂltı oğlını âlûb cenge gide Hak Teâlâ suçlarını ‘afv ideHiçbirisi bu ile sağ gelmeye Kande kalduğını kimse bilmeyeHak Teâlâ ol kıtâlden sormaya Suçlarını yüzlerine urmayaBu kelâmı işidûb şâd oldı ol Pâdişâhın semtine tîz tutdı yolMâcerayı geldi bir bir söyledi Çünki Tâlût sözlerini dinlediBu cihandan kıldı filhâl uzleti Terk idûben mâlı mülki devletiÂldı âltı oğlını girdi yola Sür‛at idûb bâkmadı sâğa solaDîdi Tâlût gelmeyek biz bu ile Hak şehidlik bizlere ruzi kılaKavim ile elvidâ‛ itdi hemân Gitdi cebbâr iline oldı revânRâh-i hakka eyledi kaddini dâl Âltı oğlile gidûb itdi cidâlGitdi cebbârin ile cenk eyledi İtdiği zulme ânı denk eylediKimse bilmez oldı gözden nâ bedîd Cenk içinde cümlesi oldı şehîd

Bu kıssa Dâvûd aleyhisselamındurÇün işitdin Tâlût’ın kıl kâlini Bu yanâ dinle Dâvûd hâliniHak Teâlâ vahyi göndürdi ânâ Halkı da‛vet eyledi ândan yanaHem peygamber hem halife eyledi Tanrı birdür ben resûlem söyledi

(319)Hem peygamber hem hâlife eyledi Tanrı birdür ben resûlem söyledi (tekrar)Çün bu âyet sâili iskât ider Dâvûd’ın şâhlıkını isbât ider

Kısas-ı Enbiya

203

Pes buyurdı kudret issi ol ğani Yiryüzine eyledik biz şâh seniSen dahi pes ‘adlile hükm idesin Her ömürde emrim üzre gidesinDön cihandan sâlik ol benden yanâ Hak Zebûr’i göndürûb virdi anâ‘Adlile buldı şuyu‛ ilden ile Hükm iderdi dâimâ Tevrât ileÇün Zebûr içinde ahkâm yok idi Hakkın ulû âdları ki çok idiHak Teâlâ hûb âvâz virdi anâ Kim işitdi savtını kaldı tanâOl Zebûr’ı ışkile okur idi İşiden kûş gitmeyûb durur idiBildi çün âlim ânı puşt-ı penâh Yiryüzine oldı çünkim pâdişâhÜmmetini âldı zîr-i destine Zîrâ düşmân gelmedi hîç üstüneSen bu remzi ânlayûb kalma tanâ Hak Teâla virdi çok şevket ânâÇünki hak “zi’l eyd” diye Bir kulına Kimse ânın deymeye bir kılınaOn iki bin kul dururdi kâpuda Bekçi olûb bekler idi tâpûdaMalı mülki devleti virdi Hudâ Olmadı bir lahza emrinden cidâ

(320)Ekseri evlâdları irkek idi Süleymân’ı cümleden zîrek idiÇün mehebbet eyledi Dâvûd anâ Geldi bir gün iki da‛vâcı anâDîdiler ey tanrının peygamberi Sen bizi bu da‛vâdan eyle beriPes biri bir tarlâ ben ekdîm dîdi Bu kişinin koyunı geldi yidiHayli müddet oldı ânı ekmişem Sürüb ânı kâmetimi eğmişemBu kişi çün eyledi zulmi banâ Hakkımı almak içün geldim sanâİkisi hem böyle takrir eyledi Döndi Dâvûd işbu sözi söylediBundan öte gitme tarlâdan yanâ Hâsılı koyûn sanâ târlâ anâÇünki Dâvûd gördi bu hükmi sevâb Çün Süleymân söyledi şâfi cevâbHak Teâla eyledi seni resul Cümle âlem hükmüni eyler kabulÇün senin hükmin hüküm dönmez girü Müddeîler dinlediler rû-be-rûSen izin vir söyliyem ben bir cevâb Bu durur Allahu a‛lem bi’s-sevâbSen nebisin emrine olmaz cebir Sâhibu’l-ağnama çok oldı kadirBu kişinin çün yidi tarlâsını Bî ğarez fasl idelim da‛vâsınıKasretinden ol koyunı âlmaya Birbirine kadri külli olmayaPes koyûnı âlsın ol sâhib zirâ‛ Südi yüngi ile kılsın intifâ‛Çünki ol tarla yirûb bâş çekmedi Dânesini yiryüzine tökmediBüsbütün ol târlâ bulmadı zevâl Her kaçan ol bâş çekûb bulsa kemâlDâsı âlûb kendi târlâya gide Koyunı sâhibine teslim ide

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

204

(321)Çünki Dâvûd bu kelâmı dinledi Oğlına vâfir du‛âlar eylediDîdi oğlum hak seni kılsın ulû Kalbin ilhâm bâdı ile dobdoluZannım oldur Hak seni sultân ider Ma‛rifetle kalbini ummân iderGördi Dâvûd Kudsi eşrefde mekân İbtidâsı olmışidi ol vatânÇün bilürdi bu cihân ender fenâ Buldı bir mescid yiri kıldı binâMescid itmâm olmadan geldi ecel Çün Süleymân hükmine oldı bedelOğlını âldı vasiyyet eyledi Âhirinde işbu sözi söylediDîdi oğlum sen sâğ ol ben giderem Bâki olmayan mekânı nideremHak sana çok vire Nusret ey humâm Ben gidince mescidi eyle tamamDurdı bu fânide ol yüz kırk sene Âkıbet rıhlet ıdûb gitdi sine

Bu kıssa Süleymân AleyhisselamındurÇün Süleymân geçdi ânın tahtına Zî sa‛âdet zî beşaret bahtınaHak Teâlâ eyledi ânı resul Vahş-i tayyâr emrini kıldı kabulKûh-i Kâfdan çün getürdi divleri Na‛ralardan ditredürdi yirleriHükm iderdi tâ denizin ka‛rine Hep itâ’at kıldı kuşlar emrineSâye saldı üstüne kuşlar peri Emrine oldu musahhar cîn piriBildürûb mevlâ ânâ her bir dili Rûzigârlar emrine kıldı belîOl kerîmu ol rahîmu ol ilâh İtmedi ânın gibi bir pâdişâh

(322)Çok severdi ol ğazaya gitmeyi Kâfir ile dâimâ cenk itmeyiTût kulâgın dinle cândan ey peder Bir kişi geldi ânâ virdi haberÇün Yemen kâfirleri bilmez Hudâ Sen risâlet hükmini eyle edâLeşkerin cem‛ eyle azm ît ol yanâ Nusreti mevlâ virür dâim sanâHakkı bilmez ekseri puta tapar Her biri bir din düzûb yoldan sapârHak Teâlâ saltanat virdi sanâ Yîl seni tîz götürür ândan yanâOl sanâ çekdürmedi aslâ cefâ Müstakîl hükm eyledin kâfdan kafaÇün Süleymân işbu sözi dinledi Durdı filhâl leşkerin cem‛ eylediDürlü nakkâş bir döşeği vâr idi Üstüne kırk bin kişi sığâr idiKurdı biş yüz tahtı ânın üstüne İns ü cinni âldı zîr-i destineKoydılar taht üstine âlimleri Hakkı tehlil eyleyen kâmilleriDiv pirî insan kamu gitdi bile Hak Teâladan emir geldi yile

Kısas-ı Enbiya

205

Kaldurûb yil döşeği oldı revân Div pirî cîn cümlesi gitdi yayânVasf olunmaz saltanatda pâyesi Bişyüz fersenk yolı tutdı sâyesiNa‛ralar çün kuh-i Kâfı iğrâdi Geçdi Şâm’dan ol Hicâz’a uğradiMuntazır idi kamusı emrine Çün havâdan indi Mekke kurbineYiddi kerre eyledi beyti tavâf Leşkerini eyledi Mevlâ me‘âf

(323)Geçdi ândan oldilar yola revân Cümlesin vasf itmeye ‘aciz dihânGün katı issî olup bunaldılar Geldiler peygambere yalvardılarBu diyarda su bulunmaz nidelim Yikrek oldur sür‘at îdüp gidelimBunda su oldığını Hüdhüd bilür Çâvuş olân leşkerin kaydın görürÇün aratdı Hüdhüd’ü bulunmadı Kande gitdi bir haber âlınmadıÇün Süleymân ânı teftîş eyledi Hüdhüd içün bu kelamı söylediYa ben ânı darb idem yâ öldürem Adli dâdim âleme ben bildüremYa hıyrlu bir haber vire banâ Suçu afv eyleyûb değmem anâUçûb Hüdhüd gidûb kendi işine Kimesne düşmedi ânın peşineBeriyyei uçûb geçdi ovâdan Sebâ şehrin görûb indi havâdanŞu kîm indi gelûb yirler yüzine Göründi bir büyücek bâğ gözineÂçılmış lâleler benzer cinâne Seher bülbülleri girmiş fiğâneOkûb tesbîh ider perverdigârı Sadalardan bulûb bâğ iftihârı

(324)Henüz bağda süsen nergis âçilmiş Âlı âldan güli hârdan seçilmiş‘Ademden cümlesi gelmiş vücuda Benefşe kaddini eğmiş sücûdaOlûben lâlenin çün bağrı yânık Değil hâbda çiçekler hep uyânıkGörûb Hdhüd olûb çün mest-i hayrân Kemâlince idûb ol bağı seyrânKatı pervâz idûb ğayet yoruldı Bir ağaç dâlına çün vârdı kondıTefekkür eyledi ol bağı Hüdhüd Gelûb gördi ânı bir ğayri HüdhüdOlûb sermest bular bağlar gül ile Konuşdılar ikisi hâl diliyleGelen Hüdhüd didi kânden gelişin Bu iklimde senin vârmı bilişinBenim cinsimde bir kuş yok bu ilde Seba şehri beni söyler çû dildeKimin sen Hüdhüd’isin bu cihânda İdûb pervâz beni buldun nihândaDidi ben bir Süleymân’dan gelişim Ğaribem bu diyarda yok bilîşimSedâret sadrına olmaz bahâne Hudâ şâh eylemiş ânı cihâne

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

206

Gelürken Mekke’ye indi tavafe Ânın hükmi irişdi kuh-i kâfeUçan kuşlar havada kurdi sâye Kamû divler gelûb yüz sürdi pâyeYemen üsti gidûb ol cenge irdi Pir-i cinni gelûb emrine girdiBu âlem halkına çün oldı rehber Teâlallah ânı kıldı peygamberŞeri‛at bâbını âçûb giderdüz Cihânın küllisi ânâ tutar yüzKadimi zikr ider perverdigârı Dilerse ol getürür rûzigârıKıyas olmaz dahi çokdur künûzi Gelen Hüdhüd veraden âçdı sözi

(325)Hakikatde Hudâdur pâdişâhım Mecâzide veli vâr bir penâhımBu bâğ ânın âna ben sevgüliyem Letâfetde nezâket bübüliyemKapûsında hezâran kulları vâr Hakkı bilmez seçilmez yolları vârVeli kızdur sebâya pâdişâhdûr Ki kırk bin leşkere pûşt-i penâhdûrKemâlince uşâh devlet bulûbdûr Ânası âdını Belkıs koyûbdûrSehavet ehlidür hem sâhib ihsân Anâsı peridür atâsı insânŞeri‛at yok bular yoldan saparlar Âçûb bâşın güne karşu taparlarGer dilersin çün berâber gidelim Tahta çıkmış Belkıs’ı seyr idelimBen gidince gel benim ârdım sonra Hürmet ehlidür seni koymaz oraSen nazar kıl şâhımın irfanına Uçdı Hüdhüd gitdi Belkıs yânınaÇün Süleymân Hüdhüd’i gitdi bile Sâni‛în san‛atlarını kim bileSöykenüb taht üstüne yâtmış idi Zevkini demden yanâ kâtmış idiGördi Belkıs çok taaccûb eyledi Döndi ândan çün bu sözi söylediPes bu Hüdhüd kendine bulmış işi Bilmezim irkek midur yohsa dişiKande bulmış ğayri Hüdhüd yok idi Kendi cinsine hevâsı çok idiÇün Süleymân Hüdhüd’i bâkdı ânâ Aklı hayrân olûben kâldı tanâBelkıs’ın çün yüzine tikdi gözi Kalbinin içinde dîdi bu sözi

(326)Çün Süleymân’a münâsibdur bu kız Misli yokdur cismi ebdâni temizOl kemâlince nazar kıldı anâ Belkıs’ın şahlığını idem sanâKıssanın biz evveline inelim Gâhi sâğa gâhi sola dönelimZîrâ ânın aslını vasf idelim Söz gelür sözi açar biz nidelimKalbimiz endişesinde kalmaya Dinleyenler bir bahâne bulmayaÂslı künhinden bîl anı din erî Âta insân ânâsı idi perî

Kısas-ı Enbiya

207

Ey İrşâdi sen taaccub eyleme Bildiğin bîl bilmediğin söylemeOl Sabâ’da vâr idi bir pâdişâh Tâc-ı devlet sâhibi zerrîn külâhĞasbi cebri çıkdı tahtın üstüne Yiddi kişver âlmış idi destineÇün Sebâ ehli anâ hep kûl idi Gice gündüz ev ile meşğûl idiÇıkdı birgün dâğları keşt eyledi Bir âğaç dibinde gör kim neylediBir kulına söyledi kim ey filân Âk yılânı tûtdı bir kâre yılânKoymadı çün kâçmaya sârdı bilin Yalvârûb ağca yılân âçdı dilinBirbirine sârılûb oldı keleb Za‛fini kurtarmağa kadir celebAğ yılân çün nusrete muhtâcidi Şâh görünce ânı ğâyet âcidiAğ yılânı gördi hürmet eyledi İndi âtdan kullarına söylediZannım oldur mûr yılân kim oldı âs Âğ yılânı idelim dârdan halâsÇıkdı cânı kâlmadı hîç tâkati Kulları tîz üstüne sürdi âtiBaşlarına bâsdılar âyırdılar Tâkati olmayanı kâyırdılar

(327)Tutdılar tîz kâre mârı okına Ağ yılân girdi ağaç kâbugınaKatl idûb düşmânı nusret eyledi Oldı ahşam şehre avdet eylediPâdişâhın bu idi kim âdeti Her gece gayet severdi vahdetiHücresine gayri kul girmez idi Bir kimesne sırrına irmez idiGitdi bîr kul âltına serdi yatâk Yalnuz ol hücrede kıldı otâkYatdı çün şâh aldı uyku gözini Tut kulâkın dinle ânın söziniGeçdi ol şeb çün sabâh oldı ‘âyân Bir igid geldi ana didi uyânÇün uyânûb uykudan âçdı gözi Bir güzel igid anâ söyler söziDîdi şahım sen sakın havf eyleme Sakla râzın kimseye söz söylemeBen periler şâhının oğlı ‘ayân Benden olur mı sanâ hiçbir ziyânHâki pâye yüz sürûb geldim sanâ Dünki gün sen eyledin eylik banâDarb-ı düşmandan halâs itdin beni Bundan öte bilmişem gardaş seniĞafil iken düşdüm ânın dûrına Takatim hîç gelmedi çün zorınaTâ ezelden ol banâ düşmân idi Hakkı bilmez hilede şeytân idiÖyle sıkdı kâldı kıl cânım çıka Âh-i zârı âtâmız çarhı yıkaHâsılı geldim sanâ bir eylige Eylik iden kimse irmez kemligePâdişâhım bende çok mülki îrâd Bâ husus kim iste benden bir murâdMa‛rifetle kalbini ummân idem İlm-i tîbİ künhi ile öğredemCümlenin derdine dermân idesin Tâ ölince istirâhat gidesin

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

208

(328)Pâdişah çün sözlerini dinledi Döndi ândan işbu sözi söylediBende şâhım ilm-i tîbi neylerem Derdimi Yunaniyân’a söyleremÇok tabîbler bende vârdır ey ulû Ma‛rifetle kalpleri olmış doluİlm-i tîbe bunda yokdur i‛tibâr Ğayri güne sende vâr mı yâdigarDîdi şâhım gözine sürme çekem Ben senin yolında çün kaddim eğemÂşikâre çok define göresin Tîz vakitde maksudını göresinŞâh dîdi ben mâlı devlet neylerem Kendözümden çok define eyleremŞâh olân kul sikkei kendü yapar Çok hazine cem‛ iden yoldan saparDîdi şâhım bende vârdur bir külâh Çok ömür virsin sanâ kâdir ilâhKimse ânın sırrına hîç irmeye Âşikare gezse insân görmeyeBir külâhdur vasf olunmaz ey şerif Kimki takındı olur cismi latîfDîdi ben şâhım külâhı neylerem Âşikâre her kelâmı söyleremVâr ise ğayri hüner göster banâ Ben ânı gûş eyleyûb kalâm tanâDidi sen oldun benim çün sırdâşım Vâr benim bir bâkire kız kardaşımTâ ölince ide hizmet ol sanâ Çünki sen ol eyligi itdin banâMa‛rifet ehli durur hem bâkire Nâsdan uğrûn halvetine ol gireSen görürsin insân ânı göremez Sırrına bir kimse ânın iremezŞâh didigim ben ânı kıldım kabul Sen vâr ânı tîz getür eyle vusulŞimdi eylik şartını kıldın edâ Bundan öte yolına cânım fidâ

(329)Gitdi ol igid revân oldı yola Şâha bir kız bahş idûb gurbet olaÂtasına gitdi şehzâd söyledi Mâcerânın künhini nakl eylediDîdi şâha duhterim oldı sezâ Sözlerine oğlının virdi rızâÂldı kızı geldiler şâh yânına Padişâhın âsdı rahmet cânınaHoş beğendi hüsnini medh okudı İştiyâkı çün perîde çok idiDîdi ğayet ben beğendim kâmirân Sen ânın tab‛ın bana eyle beyânBen nice ânunla ülfet ideyim Sen ne dirsin ben o yola gideyimOl peridur suyumuz akmâz bile Sen gidince korkaram durmaz geleOl igid çünkim işitdi bu sözi Pâdişâhın pâyına sürdi yüziDîdi şâhım sen kazadan ol emîn Devletin vâfirlenûb gitsin gamînBen sana çün bir nasihat ideyim Dönûb ândan meskenime gideyimRe‛yim ile hemşirem virdim sanâ Ger kaçarsa sen sakın küsme banâSen asilsin biz pîri oldık füru‘ Her kaçan kim bir işe kılsa şüru‛

Kısas-ı Enbiya

209

Sen ânı ândan sakın itme su‛âl Ger idersin yüzini görmek mehâlOl zarar kaydında ânı eylemez Er olân kul sabre vârûb söylemezHâsılı ol cânına kasd eylese Rû-be-rû her bir kelâmı söyleseAybını sen urma ânın yüzine Söyledikçe vir kulâgın sözineTâ ölince ol sanâ hizmet ide Dâr güninde çok sanâ nusret ideGerçi dirsin bu işi kıldın niçün Yahûd âğı karadan seçdin niçün

(330)Yüzine karşu çıkûb ol söylemez İp kemend zencir anâ ger eylemezNâdim olmak sonra virmez fâide Pîri şâhı böyle kurmış kâideÇün işitdi sözlerini pâdişâh Dîdi ânın yolına cânın gütâhYaksa yıksa ben anâ söz söylemem Ger zararmı hîç birini dinlememPes igid geldi elin öpdi hemân Elvida‛ idüb yola oldı revânŞâh yanından gitmeyûb kaldı peri Eksi hâtunlarını itdi giriŞâh perinin her sözini dinledi Bir zamân ânınla işret eylediÇün dokuz ay sürdi devrân şâhile Vakt irişdi oldı filhâl hâmileŞâh görürdi ğayriler görmez idi İşbu sırrın künhine irmez idiHalvet içre hamlini vaz‛ eyledi Doğdı oğlı geldi şâha söylediOğlânın doğdığına şâd oldılar Hâlıka vâfir senâlar kıldılarÇünki oğlân oldı kırk günlük işit Ol kapûdan içerü girdi bir îtSen nazar kıl ol perinin nâzına Ol ğulâmı âtdı kelbin ağzınaYuddı ânı oldı ît gözden ırâk Pâdişâhın cânına sâldı firâkŞâh yüzine gelmeyûb sabr eyledi Bağrı yânûb kalb içinde inlediUğrun uğrun yâşı indi gözine Hışm idûben gelmedi hîç yüzineNâliş idûb kaddini kıldı kemân Geçdi ânın üzerine bir zamânBir kızı doğdi ânın kâşı hilâl Çeşmi kâra lebleri âb-i zülâlOl dahi kırk gün olunca ol perî Kıldı pünhân eyledi şâhdan beri

(331)Noldı ol kız şâh ânâ çün sormadi Dilden âna hîç ‛adâvet kurmadiPâdişâhın bir ‘adüsi vâr idi Üstüne cenk itmeğe korkâr idiÂsi idi hîç ânâ buyrulmadı Pût yolından vâz geçûb ayrılmadıLeşkerile geldi şâhın üstine Cebri ile çıkmak ister pûstineŞâh ânın geldiğini âldı haber Gönli oldı ğussadan zîr-i zeberDîdiler kim bunda biz itsek hirâb İl vîlâyüt küllisi olur harab

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

210

Yikrek oldur ileruye gidelim Sür‘at ile geldi düşman nidelimLeşkerini âldı şâh girdi yola Sür‛at idûb bakmadı sâğa solaYiddi günlük yolı gitdi ilerü Vârdı düşmân ile oldu rû-be-rûOl peri kızı dahi gitdi bile Sun‛i sâni‛ hikmetini kim bileOrta yirde bir beriyye vâr idi Şinnigi yok zâd nevâle dâr idiBirbirine karşu saflar kürdiler Cenk içün gus-i nekâre urdilerOl gün ahşam idi çün cenk olmadı Birbirine yiryüzi tenk olmadıGeçdi yatsu çün vakt oldı gice Sen işit ol düşmânın hâli nicePâdişâhın bir veziri vâr idi Râm arâ’iş âdına dirler idiHaymesinde oturûken nagihân İçerüye bir câsus girdi nihânÖpdi destin sundı bir nâme anâ Dîdi şâhım çok selâm kıldı sanâÇün vezîr ol nâmei âçdı hemân Okûyûb mazmumını bildi beyânYazmışidi ey vezîr-i kâmirân Ben sana beylik virûb idem mirân

(332)İl gibi itmem sanâ tahte’l-kahir Bu gice sen viresin şâhe zehirŞâh yirine ben seni şah eyleyem Tâ ölince merdligini söyleyemBîn filûr göndürmişem elçi ile Şukkayi haml eyleyen yolçı ileHem Sabâ’nın tahtını virem sanâ İhtiyâcım yok benim maldan yanâRâm erâiş nâmei çün okudi Pâdişâhın katline durdı kudiGeçdi ol şeb çün sabah oldı ‛ayân İtmedi bu sırrı bir ferde beyânOl yanâdan bî hisâb geldi çeri Dört tarafdan geldi düşmân leşkeriPâdişâhı orta yire aldılar Tükenûb azıkları bunaldılarBir yanadan kaçmaya yol bulmadı Leşkerinde zâd nevâle kalmadıPâdişâh ğayet bunaldı neylesin Hâlini kime ifâde eylesinRâm arâiş didi vakt oldı tamam Hâzır itdi şâha iki kab ta‛âmÇün kemâlince âğu kâtdı anâ Kalbini döndürdi düşmandan yanâPâdişâhın katline kıldı gümân Geldi çâdır içine girdi nihânGeldi pîri kâblara urdı elîn Pâdişâhın ol zamân bükdi bilînHışma geldi kâbları urdı yire Râm erâiş görmedi aklın dîreKimse nirden oldığını bilmedi Pâdişâhın kalbine hoş gelmediÇün pîri âh eyleyûben inledi Hışma geldi şâh bu sözi söylediSöyledi kim ey hayâsın bî vefâ Çok biter sen cânıma kıldın cefâİki evlâddan ayırdın sen beni Ben taaccûb eylerem dâim seni

Kısas-ı Enbiya

211

(333)Dehr içinde buna kul sabr eylemez Sırrına hîç aklım idrâk eylemezBu sefer dûr yok nevâle nidelim Yol kesilmiş kangı yana gidelimAçlıkımdan çün za‛if oldı beden Geldi kısmet kapları tökmek nedenDîdi şâhım bundan öte el firâk Sen beni görmekligin oldı ırakBen sana didimki sabr idemesin Râhı olduğum yola gidemesinBâri bu üc nesnei bildüreyim Kıl i kâlden kalbini sildüreyimİbtidâ çün eyledi oğlân zuhur Şâd olûben kalbine esdi sürûrRûz-i şeb ben kırk gün ânı bisledim Et benim çün dâyem idi sesledimKim bugün ikâz ideyim ben seni Tâ küçükden bislemişdi ol beniHoşça bakar ol benim dâyem ânâ Emzürüben virmeye zahmet banâHem sana eyler idi cevr-i cefâ Ağladukca bîz nice sürek sefâDâyemin vârdur anâ çok şefkati Ol niçün bize vireydi zahmetiLeyki gitdi ol Hudânın emrine Ecel bâdı esdi ânın ömrineŞimdi dâyem bisleyûbdür ol kızı Dâima gidûb gelür görür biziGer dilersin göstürem şimdi sanâ Bundan öte ilvida‛ düşdi banâDîdi ol şâh sen getür ben göreyim İrmedi aklım bu işe nideyim

(334)Sürmedi çokça zaman gitdi piri Pâdişâhın yanına geldi beriÇünki gördi yüzüni şükr eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediBirbirine kabları urdun neden Ol taʽâmı nâsezâ gördün nedenBilmedim ben ândan hikmet ne idi Beynimize düşdi firkat ne idiDîdi mevlâ ömrini kılsın mezîd Saltanat tahtında dâim ol cedîdRâm arâiş düşmanından âldı mâl Ânuniçin itmedi harabe cidâlBu gice hem bin filûr geldi anâ Kalbi sâlik oldı düşmandan yanaGik cihânı dâr idüpdür bâşine Kablarile âğu katdı âşineGer sana kısmet olaydı ol taʽam Ömrin irmişdi zevâle ey hümâmBu cihânı ârdına atmiş idin Kendözin mevtâlara katmış idinÇünki ânın sözlerini dinledi Râmerâyiş’e bu sözi söylediKarnum acdur tîz getür şimdi taʽâm Biz görek neyler Hudâ-i lâ yenâmGitdi bir sofra getürdi nâgihân Pâdişâhın ögine koydu nihânŞâh dîdi kim ibtidâ ekl eylegil Her ömürde emrimi sen dinlegilÇün vezîr destîn taʽâma sunmadı Korkısından hâmûş oldı tınmadı

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

212

Pâdişâh cellâdına ur söyledi Râmerâyiş dâr nâçâr ekl eylediŞişdi aʽzâsı bütün sağı soli Âhiret menzîline tutdı yoliÇün uru durdi piri öpdi elin Elvidaʽ çün eyleyûb tutdı yolin

(335)Şâh pirinin çün tamam oldı sözi Pâdişâha yâdigâr kıldı kızıÂtasına gitdi hâli söyledi Pâdişâhın cengini vasf eylediSayru düşdüm ben anâ gitmem ebed Vakti dârdur sen ânâ eyle mededÇok güzide pirîler cemʽ eyledi Çünki ânın sözlerini dinlediOğlını serbuğ idûben göndürüb Düşmânın yüzin girüye döndürübÇok helâk oldı çeri göz görmedi Bir kimesne sırrına hîç irmediSağ selâmet döndi şehre pâdişâh Bozmadı vakkârını zerrîn külâhKim ki geldi bu cihana oldı mât Tâc-ı tahtı terk idûb kıldı vefâtPes Sebâ ehli anâ âh itdiler Tahta koyûb Belkıs’ı şâh itdilerPâdişâhdan sonra yoldan sapdiler Secde idüb güne karşu tapdilerÇünki bildin Belkıs’ın sen âslini Bu yanâdan dinle Hüdhüd hâliniGörûb ol Belkıs’ı çıkdı Sebâ’den Katı pervâz idûb uçdı havâdenUçûb yandan yana saldı kanâdi Süleymân’a gelûb kuşlar kınâdiKarârını idûb tebdil firâre Emirsiz ol uçûb gitdi diyâreÂğır geldi Süleymân’ın güçine Gelûb Hüdhüd girûb kuşlar içineKıtâlına idûb kuşlar şuhûdi Süleymân’dan katı ditrer vücûdi

(336)Dîdiler kim sana Dârâ gücendi Bugün ğayet hışmınak oldı çendiNeden nâşi cidâ düşdün ömürsiz Süleymân’dan niçün gitdin emirsizSeni yâ darb idûb ya öldürecek Hükümetin tuyûra bildürecekDîdi Hüdhüd şu dem kim ğâib oldum Olub nâdim suçuma tâib oldumBenim hakkımda Dârâ ne buyurdi Dîdi kuşlar sana böyle duyurdiHıyırlu bir haber ile gelürse Gönülden ğam kusârimi âlürseSuçunı afv idûb gelmem yüzine İdûb hürmet ezâ kılmam özineDîdi Hüdhüd ânâ vâr bir ehâdis Ğarâîbden ânâ idem havâdisBulûb halvet divâna ben gidersem Kemâlince ânı ben vasf idersemSuçum olsa mukâbil kuh-i kâfe Süleymân’ın döner kalbi meʽâfeBulûb halvet girûb Hüdhüd huzura Nebi olan kâlurmı her kusura

Kısas-ı Enbiya

213

Mukaddem çün Süleymân âçdı bâbı Suâline virûb Hüdhüd cevâbıKatı yüksek uçûb çıkdım havâya İnerken uğradı yolum Sebâ’yaBenim ol gördügümi görmedin sen Nişân-ı künhine hîç irmedin sen

(337)Eger görsen benim ol gördügimi Taʽn itmezdin Sebâ’ya girdigimiÂnın bir kız olûbdur pâdişâhı Bâşında berk ider devlet külâhıKapusında hezâren kulları vâr Hakkı bilmez seçilmez yolları vârSeninçün bulmışam bir kaddi er’er230 Sebâ tahtı ânâ olmış sezâ verÂnı şâh eylemiş mevlâ Sebâ’ya Veli bilmez gider ömri hevâyaBir ahşam bir sabah dîre giderler Âçûb bâşın güne secde iderlerTuluʽ itse güneş çün kuh-i kâfdan Sebâ’nın dîrleri inlerki sâfdanGüneş kuşluk olunca ağlaşurlar Bilüb tanrı semâya bakişurlarSeni ânlar peygamber bilmemişler Teâliden hidâyet bulmamişlerİdûb Belkıs çü tahtında cülûsi Olûb iksir girü dönmez nüfûsiCemâlinden akar nûr-ı hüveydâ Yakar ışkı kula virmez rüveydâBelâgat hem fesâhat vâr sözünde Nezâketde kamer ditrer yüzindeLetâfetde âkar kevser lebinden Seçilmez âlî âlî ğab ğabinden

(338)Kurulmuş kaşları benzer kemâne Seni görse gelir filhâl imâneÂtâsı pâdişâh imiş cihâne Sedâretinde yokdur bir bahâneCihânda öyle bir hûb görmemişem Hüsünde sırrına hîç irmemişemKemâlince virûb devlet Hüdâsı Gelûb gider huzura kethüdâsıÇünki Hüdhüd sözlerini söyledi Ol Süleymân mâcerâyı dinlediDîdi bir nâme yazim indür anâ Şemsi âtûb dönsin ol hakdan yanâBildürûb furkânile hayyü’l-celîl İşbu âyet hakkına oldi delilÇün Sebâ tahtın sanâ virdi Hüdâ Sen niçün kıldın ânı dilden cidâYok iken yokdan seni vâr eyledi Bâşınıza aklınız yâr eylediVarlıʽına yiddi kât gökler sened Evveli yok âhiri yok tâ ebedYirde gökde birdür Bâr-i hüdâ İsm-i rahmân âmmeye virür ğıdâŞark ilinden mağribe kurdı kemer Doğ didi doğdı yire şems-i kamerBirligine kâinat oldı delil Kangı göz görmez ise oldı ʽalîl

230- Kaddi er‘er servi boylu demektir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

214

(339)Ândan özge kimseye olmaz sücûd Tâ ezelden ol sanâ virdi vücûdOlmışiken evvelin mırdâr meni Ol Sebâ’ya eyledi Dârâ seniGün didigin gâh doğub gâh doline Ânda maʽbûd sanʽatimi bulineİşbu âlem yok iken ol vâr idi Tâ ezelden faʽîli muhtâr idiOldur ancak ol Hudâ-yı kün fekân Yirde gökde meskeni yok lâ mekânKâinâtı vâr iden rabbü’l-enâm Yok şeriki yok naziri lâ yenâmPâdişâh oldur kalânidur mecâz Bâşın âçûb güneşe itme niyâzSen ânı mevlâ bilûb itme gümân Sen ânın birliğine eyle imânOl beni kıldi peygamber göndürûb İns-ü cinni emrime heb döndürûbGelmişem hakdan size daʽvetciyem Zâhirim şâh bâtınım minnetciyemEmri ile gelmişüz elçi bizüz Meskenim bir yirde yok yolcı bizüzGöndürûb mevlâ beni size resul Her kaçân nâmem sanâ olsa vüsûlÂnlağıl mazmûnını eyle amel Sen bize ekl eyleme bunda cedelKuşlar hep sâye sâlûb üstümdedür Kuh-i kâf emri benim destimdedürÇün banâ teshîr iden perverdigâr Emrile oldı musahhar rûzigârGâhi sağa gâhi sola inerem Her ne menhi olsa ândan döneremİbtida âheste ânı söylerem Hak sözi cân kulâğile dinleremBundan öte yokdurur ğayri kelâm Nâme-i temhîr idûb kıldı tamâmÂldı Hüdhüd nâmei girdi yola Rağbet idûb bakmadı sağa sola

(340)Çün Süleyman bildürûb kânun usûl Gitdi Hüdhüd nâmei kıldı vusûlZîra Belkıs çıkmış idi tahtine Çün beşaret esdi ânın bahtineKoydı Hüdhüd nâmei çün dizine Gördi Belkıs bâkdı ânın yüzineOkuyûb mazmûnını ol ânladi Hüdhüd’in çâvuşlığını tânladiTîz Sebâ ehlin kığırdı halvete Kıldı daʽvet girdiler bir vahdeteHer birine dilnevâzlık eyledi Döndi Belkıs işbu sözi söylediKuds ilinden azm idûb bir pâdişâh Tutmış iken ol Yemen üstine râhHüdhüd ile geldi bize nâmesi Kendi hattiyle yâzılmış hâmesiHükmi vârmış denizler kaʽrına Dîv peri cîn cümle girmiş emrineGökde kuşlar üstüne sâye kurâr Hal dilile cümlenin hâlin sorarYîl ânın tahtın âlûb gider imiş Cengini divler peri ider imişBîr acâyib nâmesi geldi banâ Bizi daʽvet eylemiş hakdan yânâ

Kısas-ı Enbiya

215

Ol beni hak dine teklif eylemiş Âhirinde çok kelamlar söylemişDaʽvet itmiş biz icâbetmi idek Yohsa âna biz ‘adâvetmi idekKendi bir rumze işâret eylemiş Hâsılı söz bu cevâbı söylemişBen ki sultânım beni itme melül Daʽvetimi siz benim idin kabûlGerçi siz bu emre kılmazsız imân Çün birinize gelûb virmem emânSiz bu nâmeden âlın böyle meâl Zannım oldur çün gelûb eyler mekal

(341)Korkaram bu iş başa urulmaya Korkub ândan nâs bize buyrulmayaÇünki Belkıs nâmei vasf eyledi Kethüdâlar işbu sözi söylediDîdiler kim biz dahi cenk eylerüz Gîn cihânı bâşına tenk eylerüzBiz fidâ kılduk sana cânımızı Dîv peri bilür bizim şânımızıPâdişâhsın sen dahi itme emân Korkûb ândan kaddini kılma kemânÂnunile ibtidâ cenk eylerüz Dâr gelürse kalʽamıza giderûzBurc-ı bârûdan âtaruz ânâ ok Zâd-ı zahire her nevâle bizde çokÇün bu tedbiri görûb anlar savâb Durdı Belkıs söyledi şâfi cevâbÇün buyurdı kudret issi ol celîl İşbu âyet hakkına oldi delilÇün benim zihnim anâ hîç yitmedi Aklınız bu sırrı idrak itmediOl hüdâsı eylemiş ânı mülûk Ben ânunla idemem cenge sülûkKarşu dûrûb eylesek cenge hirâb Îl velâyet küllisi olûr harâbCenk idince bay kişiler hor olûr Kim ânı görse tayimden dûr olûrBir nebi kim kuşlara hükm eyleye Cümlesine hal dilile söyleyeHüdhüd ile nâmesi geldi banâ Okûyûb mazmunını kâldım tanâ

(342)Bendeki Hüdhüd ânı idermi hîç Nâme yazsam ol yanâ gidermi hîçHükmimi bir îveze buyûramâm Ol gelürse ben sizi kâyırâmâmRûzigarlar emrine nevger îmiş Dîv, peri, cinler anâ dîger îmîşEmrine âsi olûb cenk idemem Beyʽat idûb ğayri yola gidememGelmedin ol tuhfeler göndürelim Armağanile girü döndürelimNâmesi çün bize irsaldür ânın Belki bizden maksudi mâldur ânınHak peygamber ise mâlı sevmez ol Bize rencide gelûb hem kılmaz olÇünki Belkıs söyledi şâfi cevâb İşbu raʽyi gördiler cümle sevâbİki yüz oğlân kızı geydürdiler Bir libâsda cümlesin uydurdilerİki kerpiç tâ ezel yâpmış idi Biri hâs âltun biri gümiş idi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

216

Dîdi Belkıs budurur kânun usûl Yazdı bir nâme ânâ ide vüsûlHüdhüd ile nâmeniz geldi banâ Ben bu hâli anlâyub kaldım tanâNâmei kırât idûb bildim seni Hakka daʽvet eylemişsin sen beniMâcerânın künhini bildim ayân Ol gelen kız oğlânı eyle beyânKangısı irkek dürür kangı dişi Soyûb uryân itmedin bil bu işi

(343)Bir suâlim hem dahi vârdur sanâ Sen ânı gûş eyleyûb kalma tanâOl ne sudur gökden inmez âşikar Dağda taşda yirde olmâz cûyi bârNûş iden insanı leyki kandûrur Teşnelikden âdemi usandurûrElçi ile nâmemiz geldi ʽayân Ger bilürsin kıl-ü-kâli sen ayânDaʽvetine biz icâbet eylerüz Tanrı birdür sen nebisin söylerüzGitdi ilçi tuhfeler menğub ile İki yüz duhter ğulâm mahbûb ileGeldi ilçi gördi dârâtı tamam Dîv piri insân kâmu kılmış kıyâmGördi dârâtını filhâl ânladı Sâye sâlûb kuşları çok tanladıGökyüzine bakdı güneş görmedi Kuşların sırrına aklı irmediSedâretine yokdur bir bahâne Âlûb destur girûb elçi divâneGörûb tahtını gidûb aklı bâşından Hicâbından âkûb terler kâşındanNice âltun gümiş tahtlar kurulmiş Çü hizmetden bütün divler yorulmişGörüb ânı kesûb elçi sesini Âçûb göstürmedi hîç tuhfesiniYâkûb yândan yâna dârâtı gördi Çıkârûb nâmei destine virdiDîdi Belkıs şahindendur gelişim Ğarîbem bu diyarda yok bilişimSüleymân çün okudı nâmesini Görüb ol Belkıs’ın hem nâmesiniKanı dîdi bize gelmiş hedâye Her insanı viren oldur fenâye

(344)Âlûb geriçlerini elçi geldi Görüb divler perî cîn ânâ güldiGörüb tîz ânladı elçi rumûzi Verâsinden Süleymân âçdı söziGelûb hakdan bu âyet oldı isbât Okı ânı ola sâiller iskâtBana mâlilemi imdâd idersiz Koyûb yolı nîçün eğri gidersizHayırludur bana hakkın atâsı Velî oldur kamu halkın HudâsıBana âltûn gümiş toprak gibidür Ğazal virûb düşûb bayrak gibidürHedâyeniz âlûb saymam karine İdûb avdet götür tizce yirîneVeli sen Belkıs’a eyle işâret Güneşden vâz geçüb kılsın şehâdetHudâyı bir bilûb gelsin imâne Şükür kılsın ânâ virdiği nâne

Kısas-ı Enbiya

217

Gelûb hakdan beni bilsin resul ol Mukaddem nâmemi kılsın kabul olÇünki elçi bu kelâmı dinledi Döndi Belkıs’ın suâlin söyledi

(345)Kangı sudur gökyüzünden yağmaya Dâğı taşdan hâk içinden çıkmayaNûş iden inşanı leyki kandurur Teşnelikden âdemi usandururBilsin ânı eyledi vâfir selâm Hem sana göndürdi iki yüz ğulâmİrkeğini dişisin fark eylegil Ândan öte bilürsin söylegilBu suâlin vir cevâbını banâ Sürʽat idûb gideyim ândan yanâÇün Süleyman dîdi ânı bildürem Kıl-ü kâlden kalbinizi sildüremBir su vâr kim yiryüzinden çıkmaya Gök yüzinden rahmet ile akmayaAt deridur teşne kuli kandurur Tatlu sudan âdamı usandururGelmişidi âna iki yüz ğulâm Divlere emr eyleyûb çekdi taʽâmİki yüz ibrik gelûb âltûn kamu İki yüz âltun legen geldi amûHer birinin hâdimi bir kul idi Dâima âdetleri hem ol idiEllerine tökdiler çünkim suyı Er kişinin dâima oldur hûyıKız olânlar âvucını açdiler İşbu minvâl fark idûben saçdilerGördi elçi çün tamam oldı taʽâm Tîz Süleymân’a gelûb itdi kıyâmDîdi şâhım iznin gideyim Vasf-ı hâli Belkıs’a vasf ideyimDîdi sen vâr Belkıs’a söyle sözi Gelsin hakdan ol nebi bilsin biziHak Teâlâ virdi çok ruhsat anâ Leşkerile eylesin beyʽat banâ

(346)Tanrı birdür ben resûlem söylerem Gelmez ise tahtını dâr eyleremGitdi elçi çün revân oldı yola Belkıs îmâna gelûb devlet bulaVasf-ı hâli geldi birbir söyledi Bâşına geldiklerin nakl eylediDöndi Belkıs tahtını kurdı hemân Kalbinin etrafına esdi îmânÇün hidâyet eyledi rabbü’l-enâm Leşkerini cemʽ idûb kıldı tamamSürʽatile gitdi ol gün bir konâk Oldı ahşam dîdiler hayme kurâkKulları hem kendine olmuşdı râm On iki bin leşkeri kıldı erâmGeçdi ahşam çün vakit oldı gice Bu kaziyye dinlegil oldı niceÇün Süleymân âldı Belkıs’dan haber Dîdi ilham tanrıdan kalbe eserPes birine ifritin emr eyledi Oldı handan işbu sözi söylediBildürûb mevlâ ânı furkân ile Hükm-i kâtıʽ hücceti burhân ileBu hususda bir sözüm vardur size Leşkerile gelmedin Belkıs bize

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

218

Tahtı ile kaldûrun benden yanâ Göre Belkıs bu işi kâla tanâHem hüdânın birliğini ânlaya Gözlerinden yâş âkıdûb ağlayaBelkıs’ı çün taptûrak ârzusine Geldi bir ifrit ânın karşusine

(347)Dîdi işbu hizmeti ben göreyim Belkıs’ı tahtı ile getüreyimÇün Süleymân ol deve emr eyledi Gitdi ifritler ânâ gör neylediAldılar tîz Belkıs’ı tahtı ile Key müretteb zîneti rahtı ileTahtını tahtına karşu kurdılar Karşusında bağlayûb el durdılarBirbirile kıldı devler meşveret Gördiler ki kurdı Belkıs meskenetDîdiler şah Belkıs’ı âlur ise Halvetinde rûz-i şeb kâlur isePîri ile devlerin akmaz suyı Tâ ezelden böyle kurulmuş huyıBelkıs’ın hem anâsı peri idi Adama yâr olmayûb ğayri idiRuhsat âlûb padişâha söyleye Korkaruz bize cezâlar eyleyeHizmetini gördürür dâim bize Birbirile girdiler vâfir sözeZahmet işi bizlere emr eyleye Çin(cîn) perûye ol mülâim söyleyeDâğı tâşı bizlere hep sökdürür Bin devi ol bir perûye dökdürürBizleri güçe koşâr memhûr ile Belkıs’ı gammazlayak cumhur ileÇün Süleymân’ın katına vardılar Karşusında bağlayûb el durdılarDîdiler kim ey şehin şâh-ı cihân Bir sözümüz vâr bizim dinle inânBelkıs’ı sen âlmak istersin âyân Aybını biz idelim size beyânÂnası pîri şâhın nesli dürür İki bâldırı ânın kıllı dururŞâhımıza olmâdı aslâ sezâ Sonra görûb bizlere itme cezâBilûb aybın söyledik biz yüze yüz Sen dahi tedbirin âna göre düz

(348)Çünkü devler Belkıs’ı zem eyledi Pes Süleyman iş bu sözi söylediCam döşeyin kasr-ı kâhin altına Belki bühtan kıldınız ol hatunaKavlinize i‘timâd olmaz sizin Ahdinize ittihâd olmaz sizinBaş göz ile ben ânı görsem gerek Almadan on künhüne irsem gerekÇünki devler iş bu emri dinledi Yitmiş arşun yerleri cam eylediAkl anî hiç eylemezdi cesti cû Ânı gören zan idüp akardi sûDöşediler camı tahtın altına Kim gelür ise Süleyman katınaKasrı kâhin altı su dirler idi Bilmeyenler kaydını yirler idiMacerayı bildi Belkıs anladı Tahtı ile geldigin çok tanladı

Kısas-ı Enbiya

219

İndi tahtından gidüp bey‘at ide Padişaha hoş gelüp ülfet ideİndi kasrından gide şahdan yanâ Camı görüp su bilüp kaldı tanâÇünki nagâh gördi ol yerde sûyi Ekseri avratların oldur hûyiBu rumuzi anlayup çiğritme tâs Sûyi gördi yukarı çekdi libâsVâle olup aklı irmez bir yanâ Çün Süleyman göz urup bakdi anâOl kemalince bakup seyr eyledi Gayri zenden meylini gayr eylediGeldi bey’at eyleyüp öpdi elin Çün Seba’da şah iken oldi gelinPes Süleyman halıkı arz eyledi Dödi Belkıs bu kelamı söylediTanrı birdür yok şeriki lâ mekân Güneşi terk eyleyüb buldi emânGeldin Allah’dan bize oldun rasûl Da‘vetini eylerüz cümle kâbûl

(349)Tacı tahtı terk îdüp buldi felâh Pes Süleyman eyledi ânı nikâhBelkıs’ın çün kıssası oldi temam Mustafa’nın ruhuna yüz bin selamRâvî ider geçti peygamber hemân Leşkerin aldı yola oldi revânDev, peri, insan kamu gitdi bîle Kâdirin kudretlerini kim bileCin, peri, insan kamu kıldı nida Hayı huydan na‘ralar toldi sadaDev sadası dağı taşı ığradı Pes karınca vadisine uğradıOl derede çok karınca var idi Leşkerine yolu gayet dâr idiİnsi cinni aldı zirî destine Bir karınca çıktı taşın üstüneHal diliyle eyleyüp bir kez nidâ Süleyman’a anı bildürdi HüdaBir karınca söyledi iş bu sözi Süleyman’ın leşkeri basar siziHâmûş olup bakmayın çâr köşeye Gafil olup düşmeyin endişeyeYir götürmez leşkeri tutmiş gelür İnsi cinni ögine katmış gelürAt ayakından göge çıkdı gubâr Dev, peri, cin sizi eyler tarumarPutperesten yeryüzini kıldı pâk Leşkeri bâsûb sizi eyler helâkOl selimdür şerri mazlumdan sava Siz girüp yer altına tutun yuva

(350)Yikrek oldur yir içinde meks olâk Çün Süleyman bu söze virdi kulâk Hak teâla çün işitdürdi anâ Ol tebessüm eyleyüb kâldı tanâDurdî fi’l hal çekdi atın başını Şazîlikden tökdi çeşmîn yaşınıDidi yâ rab saltanat virdin bana Ben bu hali anlayub kaldım tanâSen bana tevfîkîn eyle kıl atâ Ucba îrüp itmiyem ya Râb hatâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

220

İnsi cinni emrime kıldın belî Karıncanın sem‘ime geldi diliKurda kuşa hükm idüben söylerem Virdigin ihsanına şükr eyleremSen hidayet itmeyince bir kula İstikametler bulup girmez yolaGeçüp vadi yola oldi revâne İnüp atdan binüp tahtı revâneDenizde var idi bir ulu ada Ki kırk binden idi ehli ziyadeBirisi bilmez idi çün Hüda’yı Puta daim iderler duayıOl iklimde var idi bir ulu şah Süleyman azm idüp tutdi ona râh

(351)Teâla’llahi anâ çok virdi ruhset Gidüp ol halkı kıldı da‘vetKimi bey‘at idüp geldi emâne Kimi cenk eyleyüb geldi îmaneGelüp bir bir Hüda birdür dediler Sen Allah’ın resûli söyledilerVelakin dönmedi şahı Lat’inden Süleyman emredüp sürdi katinden Kesüp başın cihandan oldi fâni Cehennem Malik’ine virdi cânîİdüp devler ânın malını yağma Var idi bir kızı gayetde hasnâHüdayı bir bilüp kız buldi îman Nikâh idüp alup ânı SüleymanVeli ol atasın ağlar idi Firakın narına can dağlar idiCihan ânın gözine oldi zindan Kimesne bulmadı derdine imkânZayıf olup gidup anın mecâli Süleyman bir deve dedi bu haliDenizden çok gelen kız oldi heste Gidüp aklı olup kalbi şikeste Vatanımdan anı kılduk avare İlaç kâr eyleyüp olmaz mı çareSüleyman arz idüp deve rumuzi Gelüp yerler yüzine sürdi yüziDidi şahım ben anâ bulam ‘ilac Atasıdur eyleyen aklın târâcOlup mahzun dönüp kaddi zarife İdüp ‘avdet gelüp Kuds’i şerifeCihande Kuds ile Şam’ı severdi İkisin görmege gayet iverdiGidüp ol dev alıp bir taşi oydi Kızın atasının şeklini koydiAnı nakkâş ile yapti bezetti Atası gibi ol taşı düzettiÎdüp suret düzüp eller ayak baş Görenler insan bilür ânı dimez tâş

(352)Gören kul zannederdi anı insan Getürüp dev kıza gönderdi pünhanGörüp ol sureti kız oldi handan Didi atamdur ammâ dili noksanAlup bir halvete ânı apardı Süleyman’dan ana uğrun tapardiKodi anı atasının yerine Ki kırk gün geçdi bu ahval üzerine

Kısas-ı Enbiya

221

Süleyman hiç bu hali bilmez idi Veziri katına çün gelmez idiVeli bir gün ana gündürdi bir kul Gelüp Asef Süleyman’a tutup yolSorup halin teselli eyledi ol Verasından bu sözi söyledi olKi sen kırk gün katıma gelmez oldun Vukuî maceraden bilmez oldun Hazan mı esdi çölde aynimize Burûdet düşmedi hod beynimizeDidi Asef evinde bir sanem var Seni ben eyleyim şimdi haberdarKılup suret ana karşu taparler Elini ayakını hem öperlerKim ol suret beni bundan idüpdur İdüp teftiş anı hatunine surAnı devler getürdiler vücuda Açup başın gider daim sücuda Senin hanende put olmak revamı Bu ayrılık bana ruz-i ceza mıNebîsin hem her ahvali bilürsin Karınca savtını yerden alursinDerûni ger seversin bizi dilden Su’al etme bana ol kal-i kıldenİzin ver sen olam ta‘atte meşgul Katı es‘ab durur ol gidecek yolHelaline Hüda’nın var hesabi Haramına dahi vardur azabiYarın Allah anı bir bir sorîser Bütün halka terazuyi koriser

(353)Nebîdür bu ya velîdür yüz görülmez Cihan davası üzre ol kurulmezSüleyman çün işidince bu hâli Bilüp ol sureti gitti mecâliGidüp fi’l hal evini aradiler Sarayı kasrını hep daradilerBulup anı getürdiler huzura Yapup devler getürmişdi zuhuraKırup anı idüp çün pare pare Süleyman el tutup perverdigareDidi ya Rab sana ma‘lûm bu hâlim Ben anı bilmedim illâ sen ÂlimDavud nesline ol suret yakışmaz Koyup dergâhını gayre bakışmazBenim sensin ezelden girdigârım Sığınurem sana perverdigârımSuretiçün ruz-i şeb arttı ğami Bermakında var idi çün hatemiGitti bir gün ol kaza-i hacete Hatemi virdi cerade ‘avreteEv umûrîn ana inanur idi Dosti düşmani bilüp tanur idiAldı pes ol hatemi hıfz eyledi Bu yanadan gör ki bir dev neylediSüleyman’ın şekline girdi nihan Hatemi tiz isteyüp açtı dihanBaktı hatun yüzüne fark etmedi Aklı kasır oldu zihni yetmediBu Süleymandur deyüp virdi anâ Sen bu hali anlayup kalma tanâÇıktı tahtın üstüne hükm eyledi Ben Süleymanem deyüp ol söylediÇünki dev taht üstüne çıktı heman Ol Süleyman içerü girdi ayan

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

222

(354)Çün Süleyman hatemini istedi Didi hatun ya delu ya mübtediAnunile olmadı hiç ru-be-ru Hâsılı söz koymadılar içeruOldu mahzun hanesine girmedi Kimsenin aklı ana hiç irmediÇün saraydan yüzini döndürdiler Ta deniz yalusine indürdilerBen Süleyman’em deyüp kar etmedi Nefsini kıldı zelil âr etmediBir balıkçı gördi çün virdi selam Anunile eyledi birkaç kelamMacerayı vasf idüp bir bir anâ Ol balıkçı gûş idip kaldı tanâOl garâib sözlerini dinledi Döndi balıkçı bu sözi söylediBunda meks ol hizmet eyle sen bana Günde bir balık virem ücret sana Na sezâver sözlerim var söyleme Ben Süleyman’em diyüp hükm eylemeKaldı balıkçi ile kırk gün temam Biz görek neyler Hüdayi la yenâmÇünki div çıkdı Süleyman tahtine Kırk güni geldi erişti vaktineHükmü Tevrat’e muhalif eyledi Şer‘a tatbik olmayani söylediHükmi tağyir ettiğini bildiler Cem‘ olup Asef katine geldilerDestin alup didiler kim ey ulû Çün sadâret sahibi oldi delüGer Süleyman olsa idi bu kişi Şer‘a layık eyler idi her işiŞüphemiz var kim bizim ol şah değil İnse cinne hükm iden ol mâh değilMa‘lum olmadı mı size iş bu hal Sen ne dersin kalmadı bizde mecâlDidi Asef girelim bir vahdete Cahil olan gelmesin ol halvete

(355)Okuyup Tevrat’ı idelim temam Bir sebeb virür bize rabbü’l enâmYetmiş âdem niyyet idüp okidi Hem Zebur’i okuyan kul çok idiÇün Zebur baştanbaşa a‘zam idi Kim okursa derdine merhem idiNiyyeti halis idüp okudiler Ol devin bağrına ok dokidilerTahtın üstünde mecâli kalmadı Yandı cismi hiçbir hali kalmadıSabra takat kalmadı indi hemân Ol denizin üstüne oldi revânDidi olmam ben Süleyman’dan emin Hatemi attı denize ol la‘inBen Süleyman emrine çün oldum ‘as Bin canım olsa biri olmaz halasŞarkı garbı köşe köşe aradur Şane ile yeryüzini taradurGik cihanı başıma ol dar ider Ger tutarsa tiz beni ber dar iderYikrek oldur ben denize ineyim Bir mağaru bulup anda sineyim‘Asi oldum ben Süleyman emrine Daldı girdi ta denizin karine

Kısas-ı Enbiya

223

Bu yanadan Asef’e geldi haber Gönlü oldu gusseden zir-i zeberKaçtı cinnî bildi mesrur oldiler Halıka vafir senalar kıldilerÇünki bildin kıssanın kıl-ü kalini Bu yanadan gör Süleyman haliniOl balıkçı bir balık virdi ana Oldi ahşam geldi deryadan yanaPes denizin yanına (geldi) heman Balıkın karnını yardı bî gümanYudi anı su ile pak eyledi Tut kulakın gör ki Mevla neylediKarnının içinde buldi hatemi Şükri yezdan eyleyüp gitti gam

(356)Takti fi’l hal hatemi barmakine Bildi yüz tutdi le‘in kaçmakineRuv-i handan çıktı tahtın üstüne İns-i cinni aldı zir-i destineGeldi Asef çün Süleyman katine Koydilar altunli kursi altineÇünki Asef macera vasf eyledi Pes Süleyman devlere tiz söylediSahra devi şimdi tiz bulmak gerek Çok cefalar canine kılmak gerekGaib olup yiryüzünden çıkmedi Sür‘at idüp Kuh-i Kafa geçmediPes Süleyman emr idince bu sözi Geldi devler yerlere sürdi yüziDediler ol aldı mühlet ömrine İndi gitdi ta denizin ka‘rineBundan öte bu cihanı göremez Kimse anın sırrına hiç eremezVus‘imiz yoktur ana çare kılak Su içinde biz anı kande bulakGer karade olsa idi kalteban Keşt iderdik alemi yaz u yabanÇünki devler söyleyince bu sözi Geldi periler yere sürdi yüziDediler kim biz denize giderüz Luğbile bir tedbir ana iderüzLeşkerimiz hazır olsun bu sudan Anı biz elbet aluruz bu sudanÇün denizin yali ile vardılar Ğulğulei bir uğurdan kurdularAğlamaktan tuttu dünyayı sadâ Her biri bir savt ile kıldı nidâOl sadâyı dev işitti nagihân Başını kaldurdı sudan ol zamanSu içinden eyledi fi’l hal suâl Savtınızdan kalmadı bende mecâlSiz neden naşi yanub ağlarsınız Firkat ôduna ciğer dağlarsınız

(357)Dediler kim biz niçün ağlamayak Fani mülke hiç gönül bağlamayakGitti uhraya Süleyman oldu mât Kaçdı devler bu gece kıldı vefâtGitti ol şah nesli Davûd kalmadı Saltanat hiç mevte çare kılmadıÇünkü ol dev işidince bu sözi Tiz denizden sıçrayub açdı göziDidi ol gitti ise tebşir bize Bu hususda müzde virem ben size

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

224

Su içinde ben niçün mesken kuram Gözim ile kulları alam urâmOl Süleyman bağrımızı doğradı Çıktı sudan içlerine uğradıGafil iken çün periler tutdilar Bağlayıp tez önlerine kattilarPer keşan idüp devi getürdiler Süleyman’ın tahtına yetürdilerCümle âlem seyrine geldi kamu Pes Süleyman gördi anı ey amuEllerin ayakların bağladılar Devlerin yüreğini dağladılarGeldi devler sureta tazirledi Bir büyük taşa anı zencirlediDeldi taşı boğazına takdılar Götürüp derya içine attılarAsi idi padişahın emrine Battı gitti ta denizin ka‘rineTa kıyamet haşr olunca ol le‘în Ol denizde habs olub görmez zeminŞimdi hala taş boğazında durur Ah çekince dört yana dalga urur

(358)Anı ol taş ile deryaya saldı Süleyman şad olub tahtında kaldıÇu anka gelmişdi ol huzure Süleyman söyledi Asef vezireZarar kari veren Bâr-i Hüdadur Halaik hep kapusunda gedadurVeren oldur gören oldur alan ol Semavâtı imâdsız tutturan olHidayetsiz kişi irmez usule Emirsiz bir ivez gelmez husûleHıyr ger şer kamu andan gelürler Anı tasdik iden böyle bilürlerHer insanın ana bağrı delinmez Neye müncer olub takdir bilinmezVeli vardur bu yirde üç rivayet Müfessirler idüp anı dirayetKimi dedi hiyr hakkın a‘tası231 Velakin şer olur nefsin hevasıKimi dedi hayır veren Hüdadur Şerri veren şayatin i‘tidadurKimi dedi hayrı şerri veren hak Kamunun kalbini zahir gören hakTeâlallah kula vermiş irade Neye sarf eylese irür muradeKamudan yek kavidür bu rivayet Subûtine delilüdür iş bu ayetAle’l icmal kader bahsi bilindi Gidüp kalbin fuzûlatı silindi

(359)Kaderden çün Süleyman açdi sözi Gelüp Anka ana virdi omuziDidi şahım sana şafi sözüm var Cihanda bir veya iki kızım varAlup canım anı virsem birine Ucunde mi gelür takdir yerineVeya ol namuzad insan mı eyler Reca idüp gidüp kul kula söylerVeya kadir edüp takdir ezelden Kimi çirkin alur kimi güzeldenBu meclisde küşad eyle bu babi Süleyman virdi Anka’ya cevabi231- Verdiği.

Kısas-ı Enbiya

225

Dedi ratıb ve yabis ne kim var Kamusini Hüdadur eyleyen varKalem ta kim çalınmışdur ezelden Gelür la büd Hüda’yi lem yezeldenEmirsiz bir ivez açmaz kanadi Sakın sen bu söze itme inadiSüleyman bu suali kıldı isbat Simurgi232 olmadı bu söze iskatDidi Mevla kız oğlana karışmaz Kader bahsine bu sözler yakışmazKızı oğlana kul laik görürler Biri birine virürler alürlerSüleyman kıldı Anka’ya tahavvur Kuşun aklı ana olmaz tasavvurVar idi bir kız oğlan na-muradlı Didi Anka idem ben na-muradlıSüleyman’a anı gelsem ayane Çalam kızı getürem aşiyaneAlup oğlan kızı çün kavuşurmi Kader takdir ana hiç karişurmiVeli ol kız çıkup bağda gezerken Simurgi bakçede ani sizerkenGörüp anı hevadan çün süzüldi Eli hem ayaki yirden üzildiKati pervaz urup çıkdi hevaya Yumup kanatların indi yuvaya

(360)Peri cin görmeyüp pünhan götürdi Olub mesrur yuvasına otürdiNe ifritler ne insanoğlu bildi Süleyman’ın katına döndü geldiSüleyman’a gelüp kızın atası Ne bilsün kim Simug’un hatasıDidi şahım kızımı aldı devler Veya pünhan gelüp kaptı perilerGerekdür kim ulu divan kurasın İdüp teftiş kuşa kurda sorasınSüleyman çün bilürdi iş bu hali Demişdi Cebrail ana mekaliSimurginin yüzine urmaz idi Kızı çaldın deyüb hiç sormaz idiDedi korkma senin kızın hayatta Sen anı sanmağıl Sin’de memattaGelür labüd bir gün görürsin Sen anın künhine ol gün irürsinVeli oğlanı dinle bu yanaden İşitti ol kızı geçti fenadenKararını idüp tebdil firare Alup başın gidüp gayri diyareGörünmezdi gözine bol hazine Giderdi şark iline bir sefineBinüp ol keştine oldu revane Veli bilmez gider ol kangi yaneKatı bir yel çıkup deryadan esdi Kamu yelken direk koymadı kesdiGemi ehli kamu geldi emane Dediler keştimiz çıkmaz limaneGiderken keştiî yel taşa çaldı Kamusu gark olup deryada kaldıVeli oğlan sınık bir tahta buldi Hudar hasat verip üstine bindiGelür miydi bu hikmet hiç gümane Sürüp dalga atup anı limaneŞu kim oğlan çıkup buldi kenari Durup fikr eyledi perverdigari

232- Hz. Süleyman’ın devrindeki kuşlar padişahı.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

226

(361)Taamı yok bunaldı açlık ile Birez gitti denizin yali ileGörür taşın başında bir ağaç var Gidüp aklı başına olmadı yarKatı sarp yer içinde var yuvası Ağaca çıkmaya geldi hevasıGörür bir kız mekân kurmuş yuvade Dedi ey hak beni ir gör muradeGörüp anı unuttu abı nanı Olup mesrur kıza kaynadı kanıBiri birine hal vasf eylediler Başına geldiğini söyledilerDedi oğlan Simurg’i ger gelürse Eman virmez beni bunda görürseGelüp hışma beni bu taştan atar Veya katl eyleyüp mevtaya katarDedi ol kız seni pünhan ederem Ki sensiz bu cihanı ben nideremAnın ben geldiğin bunda bilürem Kanadının avazını alüremŞu hin kim ol yuvasına süzilur İşiden kimsenin aklı üzilurGelince ol tutup kuşlar getürür Bizim kısmetimiz Mevla yetürürKati yüksek uçup kalkar havaya İki üç günde bir uğrar yuvayaUlu halk eylemiş anı Hüdası İki nake durur her gün gıdasıSığır koyun ana olmaz idare Bulur kısmet gider aher diyareSüleyman ile gayet ülfeti var Gidüp meclisine çok hürmeti varNe me’muldür bugün yarın görüne Bulup vuslat gelüp takdir yerineİkisi erdiler anda murade Muhammed’e salavat ver buradeZaman geçdi dönüp ol sal mürura Doğup bir kız gelüp fi’l hal zuhur

(362)Yuvasına gelüp Anka gider idi Alup oğlanı kız pünhan ider idiVeli bir gün gidüp Anka huzura Süleyman şaz olup geldi süruraKaderden pes yine bir söz acildi Kanadını açup Anka seçildiDidi şahım mukaddem bu cevabı Bulur takdir yerin kıldın hitabıVelakin bulmadı takdir yerini İşaret göstereyim ben biriniAlup bir kız götürdüm aşiyane Peri cin bilmeyüp koydum nihaneBir oğlana idi kız namuzâdli Götürüp eyledim ben na-muradliAlup anı ol oğlandan ayırdım Teâla rızkını verdi kayırdımVeli oğlan gidip aher diyare Kızı ağlar gezer bulmaz ne çareGidip oğlan ki kande bula kızi Verasından Süleyman açdı söziDidi oğlan bulup kızı kavuşdi Gelüp vuslat gidüp hasret savuşdiOlup kuşlar içinde bu adın puç Seni hak çün anlara kıldı sağduçDoğup bir kız olardan geldi ey yar İnüp Cibril beni kıldı haberdar

Kısas-ı Enbiya

227

Dedi Anka gidüp kızı getürem Dilersin bu işi şimdi bitüremKati yüksek uçup çıktı havaya Yumup kanadını indi yuvayaBir ifrit postu var idi yuvada Simurg’i bulmuş idi bir ovadaYüzü kıllı katı heybetlu idi Eli ayakları hep bellü idiSimurgi ezdehadan korkar idi Gelüp yavrularını yudar idiKoyup postu yuvanın çün yerine Gelen mare şecaatlü görine

(363)Kanadının evazını kız aldı Ol ifrit postuna oğlanı sardıUçarken ol Süleyman’ı kınadı Simurgi kuş kıza gel imdiSimurgi dedi ol kız nercivane Götürem seni ol azim divaneVarınca divana sen itmegil âr Süleyman ile bizim kavlimiz varSözümüz olacakdur lülûü anber Ulu divan kuracakdur peygamberÇün insan kuş kamu dev peri gelur İrer dehşet seni bir korku alurSüleyman’ın yanında olma arlı Ben itmişem seni çün namuradlıBu kavlimiz eğerçi yer bulursa Hüdanın takdiri çün bozulursaKi bismillah ki ben va‘d iderem Alup seni atan anan gideremBugün yarın heman murad alasın O namuzadı sen kande bulasınSimurgi dedi kıza ki dur imdi Gel ifrit büsti içine gir imdiGelüp ol kız girüp büstin içine Alup kız oğlani çün kucikineİki ayakına kuş büsti sardi İdüp pervaz uçup hevaya kalkdiSimurgi gayet ulu heyvanidi İki deveyi bir günde yer idiUçup havaya ol kuş mesrur oldi Süzülüp tahtı Süleyman’a kondi

(364)Koyup posti huzurda bir kenare Çıkup sedre konup fizze dinareDahi gördi Süleyman handen oldi Çağurup Hüdhüd’i emr buyurdiDedi cümle tuyur cin devi çağir Ulu muhakeme vardur çok ağirGidüp Hüdhüd cemisin agâh etdi Ki firka firka kuş dev peri geldiCemi kuşlar gelüp paye sürüp yüz Kamusi diktiler ol posta çün gözÇün veradan ol Süleyman söyledi Ya Simurg’ı vasfi hal noldi dediDidi Süleyman Simurgi neyledin Allah’ın takdirini men‘ eyledin(Çün veradan ol Süleyman söyledi Ya Simurg’ı vasfi hal noldi dedi) tekrarDidi şahım bir kezin dinle beni Bir kız alup eyledim pünhan aniAlup anı eyledim gözden nihan Sana vasf eylemedim şahı cehan

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

228

Didi şahım kızı idi namuzadlı Bozup takdir idüben na-muradlıÇün veradan ol Süleyman söyledi Ya Simurgi postu getür aç dediOl Simurgi açdi posdi ol zaman Kız ile oğlanı gördiler hemanÇün Süleyman hışma geldi söyledi Bi vefasız sen hayâsız kuş dediŞimdi sana çok ceza itmek gerek Hem seni mevtalara katmak gerekPes Süleyman görki ol dem neyledi Bî akılsız ey fehimsiz kuş dedi

(365)Hüdanın sun‘ine ermek ne mümkin Ezelki takdiri bozmak ne mümkinHüdanın yazdığı asla bozulmez Zaten sen kuş kadar takdiri bilmezOl Simurgi oğlani gördi heman Çok utanup hacil oldi ol zamanCinnü insan dev tuyur çün gördiler Ol kuşin itdigi işe güldilerKuş Simurgi hem rezil ar eyledi Şah Süleyman’dan halim nolur dediSimurg’in sözini vasf idelim Hüda yol gösterürse gidelimDahi Simurgi vaz geçti canından Didi nidem Süleyman’ın elindenİki kanadımı keser dibinden Nice ben kurturam cin dev şerrindenBu iş geldi Süleyman’ın gücine İdüp zulm beni kor der içineİki nake benim günde gıdam var Ki ben nidem bu işte çok hatam varOlup kuşlar içinde adımız buç Ki esbak demişdi bana sağduçSüleyman sözine olamedim isket Ne düzli idelim burdan ben avdetBu iş yandurdi beni virdi aci Didi korku bana bulmaz ilaciKanadini açup Anka seçildi Süleyman’dan emirsiz andan uçdiSüleyman azabından telhis oldu Geçip Kaf dağının ardında kaldıEy Ağlar Baba kasr et cevabi Simurgi çün daha görmez azabiSüleyman çün uçarken gördi ani Didi cinlere ki siz bulun ani

(366)Tiz getürün ol kuşi şimdi bana Hükmimi çün bildirem ben onaŞimdi oni arayup bulmak gerek Çok cefalar canına itmek gerekÇün hemanden cinniler gitdi yola Uğradılar Kaf dağının ardınaOl dağın ardını hep aradiler Kande gitti kaldi bulmadilerÇün gelüp cinler Süleyman yanine Sürdiler yüz nebinin ayakineDidiler ki sen bizim sultanımız Çok dolanduk bulamaduk şahımızEmr idüp kerkes kuşuna ol zaman Siz gidin Simurgiye virman emanGitdi kerkesler anı aradiler Çok aradı amma bulamediler

Kısas-ı Enbiya

229

Dönüp andan ol resule geldiler Ey şahımız bulamaduk dedilerKıssayı biz iktisar çün idelim Bu kadar yazmaz olundi nidelimMürşidin feyzi bu kadar ben nidem Bilmezim ki aklımile söz düzemÇün bu kıssa burada oldi temam Nebi Zişan ruhuna vafir selâm

(367)Bu kıssa Ya‘kûb ‘aleyhi’s-selâm ve karındaşı ‘Îys hikâyetidür

Hak Te‘álâ eylese tevfîk bize Bir kasas var söyleyem anı sizeCân kulakın aç benim iki gözüm Nâdân ehline benim yokdur sözümEhl-i‘ışka nâfeden anber süzün Leâl yâkût üstüne incü düzün‘Işkile irdi irenler devlete ‘Işkile irdi irenler vuslataHer kemâlât‘ışkile olur inan ‘Işkile Hak İdris’e virdî cinân‘Işkile İbrâhîm atıldı oda ‘IşkileYûnus Nebî üzdi suda‘Işkile hem virdi Mûsâya‘asâ Bahr içinde garkolup ehl-i‘usâ‘Işkile nûş itdi Hızır âb-ı hayât Tâ ilâyevmi’l-kıyâm görmez memâtİbtidâ biz bir salâvât virelim Söze andan başlayuben girelimGitdi İbrâhîm Nebî olyüzü ay Geldi İshâk yiryüzüne basdı payÇün nübüvvet şartını kıldı edâ Ken‘ân iline nebî kıldı HudâŞer‘-i İbrâhîmi kurdı ey‘azîz İki oğlı toğdı anadan ikizİbtidâ doğana İshâk ‘İysdiyüb SonradoğanınadınYa‘kûbdiyübÇünki irdiler yigirmi yâşıne Çok serencâm geldi anlar başıneDurdi İshâk kıldı Ya‘kûbi çoban Geştidüben dağtaş yaz î yabanKardaşı ‘İys avı çok sever idi Gice gündüz olmaka iver idi

(368)Bir gün İshâk söyledikim ey oğul Sen benim bu sözimi eyle kabûlEgnine bağla silâhın bin atı Yok Mizâcım gönlüm ister av etiBir geyik bulup getürürsin bana Destim açub bir du‘â idem sanaDağı taşı geştidüp durma are Hak nebi kılsın seni benden sonreOda asub anı biryân eyleyim Hâlıkımdan ol du‘âyı dileyimDurdi çün ‘İys bindi fi’l-hâl atîne Anası tîz geldi Ya‘kûb kâtinePes elinden tutdı anın ol zemân Gitdi bir halvet yire oldi nihânDidi atan kardaşına söyledi Çün benim kulakım anı dinlediBir geyik avla getür didi bana Destim açub bir du‘â idem sana

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

230

Hak kıtında ‘izz-i câh devlet bula Aldı yayın okını girdi yolaTut bu sözüm sen boğazla bir koyun ‘İysin hakkında idelim bir oyunOda asub anı biryân idelim Sofraya koyup beraber gidelimEklidüp ol Hâlıka hamdeyleye Hem senin’çün ol du‘âyı eyleyeBir koyun boğazladı gayet semiz Postın alup itdiler anı temîzEv içine nâşı Ya‘kûb koymadı Hem bu sırrı bir kimesne duymadıGizlü varub anı biryân etdiler Aldılar İshâk önine gittilerDidi oğlın eyledi biryân sana Destin açub birdu‘â eyle anaDidi İshâk ibtidâ eklidelim Emr-iYezdân böyle imiş n’idelim (369)Ben dilerdim‘İysi peygamber ola Ol Benî İsrâ’ile rehber olaPes‘akıllu kâmil ise söylemez Kulın aklı hikmeti keyl eylemezZâhirinde kudreti ifşâdadur Bâtınında hikmeti ihfâdadurÇün kim olâ hû ana oldı gıdâ Kaldurub el didi ey Bârî HudâKim getürdi ise biryânı bana Sen nebilîk hil‘atın giydür anaOldı dergâhda du‘âsı müstecâb Leyki‘İys’den eyledi gayet hicâb‘İysin ahvâli işitn’oldı nice Avdan üçgün gelmedi gündüz giceHâsılı söz bir geyik urdı hemân Atâsının katına oldı revânGeldi fi’l-hâl mâcerâyı anladı Gözlerinden yaş akıdub ağladıDidi İshâk sil yaşını ağlama Buğzidüb kardaşına kin bağlamaÇün benim meylim sana olmışdı yâr Böyle takdir eylemiş Perverdigâr Döndi İshâkın kıtından ol zeman Kardaşının semtine oldı revânDidi eykardaş silâhını takın Bundan öte(sana) dost beni sakınGâfiliken sen beni urdun dime Rû-be-rû ceng idelim olma semeHâmûş olup döndi Ya‘kûb nâgehân Gitdi bir halvet yire oldi nihânKanda kaldı ismi hîç okunmadı Üstüne üçyıl güneş dokunmadıMâderi gidüp gelürdi yanına Kimse hîç kemlik sunar mı cânınaGünde bir kerre getürürdi ta‘âm Geldi bir güns öyledi vâfir kelâmÇok nusuh virdi didi kim ey oğul Gel benim bu sözimi eyle kabul

(370)Şâm ilinde kardaşım ey ulu Hak Te‘âlâ kılmış anı arkaluRevm-i İlyâs dirler anın adine Bay derviş cem ‘olurlar zâdineNe atâsı duydı ne hod kardaşı Yalınuz gitdi yola yok yoldaşı

Kısas-ı Enbiya

231

Buldı İlyâs Revm-i çün virdi selâm Bir biriyle eylediler çok kelâmDidi İlyâs hoş tutayım ben seni Ol kadar mal vireyim kim ol ganîSen benim yanımda kal tâ on sene Me‘mûl olur kardaşın hışmı ineHem bu iklimde seni evlendürem Merdligimi kardaşına bildüremOldı Ya‘kûb çün bu sözden şâdumân Dâyısı yanında kaldı bir zamânGördi İlyâs oldı Ya‘kû bevliyâ İki kızı var idi sahib hayâVirdi bir kızını dâmâd eyledi Ehl-i Şâm’ı cem‘idüp zâd eylediGeçdi anın üzerine iki yıl Kalmasın kalbin içinde kâl u kilSen bu sözi işidüb kalma tana Virdi bir kızın dahi İlyâs anaİki kızdan anlağil ey dilfigâr On oğul virdi ana PerverdigârDinle imdi bu kasas oldı nice Hâbe varmış idi Ya‘kûb bir giceBir melek geldi anın karşusine Anı tebşir eyledi ârzûsineDidi bunda sâkin olma ‘avdet it Ehl-i beytin ile Tur-i Ken‘âna gitMâsivâdan kalbini eyle temîz Hak seni kılsın peygamber ey azîzKardaşından olmasun kalbin melâl Vahyi göndüre sana ol Zü’l-celâlÇünki gûş itdi melâ’îk sözini Duri hândan açdı fi’l-hâl gözini

(371)Dâyısinden destur aldı olzemân Kandasin Ken‘ân diyüb oldı revânElvidâ‘lık eyleyüb tutdı yoli Bilesince var idi yitmiş kuliBile on oğlu gidüp ezder/ejder idi Her biri bir aslana benzer idiAl yişil kemhâ kuşanmışlar libâs At katır hayvân kamu yüklü nuhâsOtlu sulu bir dere var bakdılar Kalub anda yüklerini yıkdılarKurdı hayme girdi Ya‘kûb altına Geldi Ken’ân’dan birisi katınaGirdi çadır içine virdi selâm Eyledi Ya‘kûb ile birkaç kelâmSordı Ken‘ân dan haber Ya‘kûb ana Kardaşım hâlini sen bildür banaDidi ‘İys kondı‘adâlet postine Aldı hep Ken‘ânı zîr-i destineÇün kim ol İshâk nebî kıldı vefât Hem ana yüz tutdı cumhûr-i nuhâtPes bular bu sözde iken dilfigâr Dağda yüz atlı göründi âşikâr‘İys meğer ol gün ava çıkmış idi Cübbe cevşen eğnine giymiş idiDidi Ya‘kûb kardaşımdur bu kişi Rûz-i şeb av avlamak anın işiGer gelüb bize virür ise selâm Anun ile eyleyin sizler kelâmYa‘kûb olduğum ana bildürmeyin Üstüme düşmânımı güldürmeyinVasfidin kim Şâmdaki‘İysin kuli Hâk-ı pâyına gidüb tutdı yoliGeştidüb‘İys tağu taş yaz u yaban Gördi haymesin kurub bir kâr u bân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

232

Karşusında hoş müzeyyen kulları Al yişil kemhâ giyer oğullarıBa‘zısı çevşen giyerba‘zı siper Kâr u bândan geldi‘İys sordı haber

(372)Kankınuzdur iş bu kârbâna baş Avret oğlanlar kimin yükler kumâşKardaşından Ya‘kûb olmışdı nihân İçlerin den çün biri açdı dihânDidi Şâm da varidi ‘İysin kuli Hâk-i pâyine gider tutdı yoliÇünbu sözi işidüb ‘İys anladı Gözlerinden yaş akıdub ağladıDidi kanda kaldı Ya‘kûb kardaşım Hasretinden rûz u şeb akar yaşımGeldi Ya‘kûb gördi‘İys kardaşını Ağlayub tökdi gözinden yaşınıBirbirine sarılub kol urdilar Girdi çadır içine oturdilarİki kardaş şâdoluban güldiler Hâsılı Ken‘ân içine geldilerDurdı‘İys üçgün misâfir eyledi Gitdi kalbinden‘adâvet söylediDâyısınden iki kız almış idi Hem berâber Ken‘âna gelmiş idiKaldı pes Ken‘ân içinde altı ay ‘İys’e muhtâc olmadı olmışdı bay‘Avratının adı idi Râhile Rahme Yûsuf düşdi oldı hâmileYüzi mir’ât nûr-ı Yezdânî idi Ya‘kûba cilve-i Rabbânî idiDoğdı fi’l-hâl adınıYûsuf kodi Kim bakarsa yüzine yakar odiOn ikioğlı olub kaldı tana Hak Te‘âlâ vahyi göndürdü anaKıldı peygamberânı Rabbü’l-enâm Ehl-i Ken‘ân emrine uydu temâmKardaşı‘İysden çevürdiler yüzi Gördi kime söylese geçmez sözi

(373)Anladıki i‘tibârı kalmadı Her merâmı üzre nâs buyrulmadıBağladı kalkan kılıç sardı belin Geldi bir gün Ya‘kûbın aldı elinHak Te‘âlâ çün seni kıldı resûl Sen benim bu sözimi eyle kabûlBöyle emritmiş bize Perverdigâr Sen izin vir ben idem terk-i diyârDidi Ya‘kûb ben izin virmem sana Bu recâyı bir dahi itme banaGördi kardaşına söz kâr itmedi Bir zaman kıldı recâ‘ âr itmediBirbirine sarılub ağladiler Firkat ôdine ciger dağladilerDöndi‘İys geldi evine ol zeman Mâlını evlâdını aldı hemânÇıkdı Ken‘ân’dan revân oldı yola Rûma gitdi bakmadı saga solaVardı Rûm’da çün temekkün eyledi Sîre ehli işbu sözi söylediÇünki sen bildin anın kîl kâlini Bu yanadan dinle Yûsuf hâliniGeldi birgün Ya‘kûbın kız kardeşi Gözlerinden akıdub kanlu yaşı

Kısas-ı Enbiya

233

Düşdi ayakına feryâd eyledi Döndi andan işbu sözi söylediHak sana çün virdi oniki oğul Sen kerem kıl bu sözüm eyle kabulVir birini anı oğul ideyim Hak benim evlâdım aldı n’ideyimDidi Ya‘kûb kankısın dilersin al Ağlayuben kâmetîni itme dâlZîrâ Ya‘kûb söyleyince bu sözi Döndi hatunYûsuf’a bakdi gözi

(374)Görüp hatun Yûsuf bedr aya benzer Tulû‘ itmiş ziyâsı aya benzerDili tesbîh ider Perverdigâri Olup koynı içi ‘attâr dükâniAçılmış gül gibi ğabğab yanağı Fasîh-i elfâzile deprer dudağıKurulmış kaşları benzer kemâne Gören tersâ gelür fi’l-hâl îmâneYakar ‘uşşâkı ‘ışkı hiç dimez tâb Yüzi hurşîd niyâz ehline mihrâbNezâket bağının ol gül-i zâri Zebân kevser dihân zemzem punâriİçenler mest olup hergîz ayılmaz Doyunca göz cemâline bakılmazDili ‘İmrân sözi cânlar gıdâsı Be ğâyet hûb yaratmış ol HudâsıCemâlinden akar nûrı hüveydâ Görüp hatunın ‘aklı oldı şeydâHudâ ögmiş yaratmış yok bahâne Nice vasf itsin İrşâdî dîvâneDidi ben Yûsufı kardaş aluram Gice gündüz ana hizmet kıluramAnı ben sakınayım rûz-i gârdan Bize tuhfe gelüp PerverdigârdanTe‘âlâ’llâh anı çün kıldı mahbûb Oldu râzî virüp Yûsufı Ya‘kûbDidi şimdi sana hürmet kıluram İki aydan sonra senden aluramCemâlini görüp canın sevine Dönüp hatun alup geldi evineGörüb Yâkub tamam oldu iki mâh Tutub kız kardeşinin semtine râhDidi Ya‘kûb tamâm oldı iki ay Didi kardaş benim ‘aklım olur zâyİki hafta kadar kalsın yanımda Firâkı ataşı yanar cânımdaYedürüb koymadım anı yalın aç Gerek sen idesin hâtırdan ihrâc

(375)Bugün virmem diyüp hatun dayandı Gelüp ol hâl ayağına kapandıEzelden hod sana ben dest-gîrem Kolı bağlu kapında bir esîremGörüb Ya‘kûb anın gözini yaşlu Firâkına dayanmaz bağrı taşluEsirgeyüb ana çün hürmet itdi Tehî-dest hânesine döndi gitdiİki hefte dahi sabr itdi ol şâh Gidüb kız kardaşına oldi hem-râhGirüp hânesine virdi selâmı İdüb hatun ile vâfir kelâmıDidi kardaş nedür bilmem günâhım Cihânda gülmedi baht-ı siyâhım

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

234

Seni ben bu gice idem misâfir Konuşam sohbet-i Yûsuf’la vâfirVücûdım şehrine oldur hamâîl Görüb Ya‘kûb bu söze oldı kâilGeçdi ahşam çün vakti oldı gice Sen kulak vir bu kasas oldı niceÇünki İbrâhîm Halîl dostı Hudâ Oğlını Hak yolina kıldı fidâDidi ey oğul seni kurbân idem Emr-i Hakdur sen bana itme sitemDidi çünki emr-i Hakdur ben nidem Nusret Hakdan ger gelürse sabr idemSen uri tur ellerimi bağlağıl İster isen sabr it ister ağlağılBu husûsda merhamet itme bana Zahmet idüb olmayam âsî sana

(376)Çün kayışdan bir kuşakı var idi Ol mübârek beline bağlar idiAçdı ol kuşakı anı bağladı Hep melekler hû çeküben ağladıÇekdi fi’l-hâl ol bıçakı kesmedi Rûz-i gârı üzerine esmediPes bıçakın bakmadı ağazına Çaldı üç kerre anın boğazınaUrdı taşa iki pâre oldı taş Ol mübârek gözlerinden akdı yaşOl bıçak hîç gelmedi acı ana Hak Te’âlâ gönderüb koçı anaGeldi Cebrail ana oldi delîl Ellerini açdı İbrajim HalilÇün lütüf kıldı ana Pervedigar Ol kuşak nesline oldu yadigârPes cihandan gitdi İbrahim Nebi Ol kuşak İshâk’a kaldı ey ebîGitdi İshâk oğlı Ya‘kûba kalub Yalvarub kız kardaşı andan alubSandukında rûz u şeb saklar idi Ceddi ol İbrâhîmî ağlar idiBiz yine mâ nahnü fîhe girelim Hatunın ahvâlini seyr idelimKaldı Ya‘kûb soyunup yattı gice Sen kulak ver mâcerâ noldı niceHâlasiyle çün Yûsuf yatmış idi Uyku anı gaflete satmış idiOl kuşakı aldı hatun ağladı Yûsufın çıplak beline bağladıİtmedi sırrını bir ferde beyân Geçdi ol şeb çün sabâh oldı ‘ayânGeldi uyardı yerinden kaldurur Meyve ile iki ceybin doldururGeydürüb tîz egnine dürlü libâs Kalmadı hîç kalbinin içinde pâsDurdı Ya‘kûb katına geldi hemân Zârı zârı ağlayub kıldı fiğân

(377)Didi kardaş ben nice ağlamayam Firkat odıyla ciger dağlamayamSandukımdan bu gice çıkmış kuşak Bilmezim çaldı anı kangı uşakSen bilürsin ol teberrükdür bize Ben anı göstermez idim bir gözeBen anı kimden sorayım ya Nebi Korkaram kim anı aldı ecnebi

Kısas-ı Enbiya

235

Mefâ ‘îlün Mefâ ‘îlün Fe ‘ûlün

Didi Ya‘kûb karâbâtı ararem Kebîrinden sağîrinden soraremEvvel bu evdeki halkı arayın Sonra gayrı karâbâtı darayın Durup hatun kabîlesin aradı Ki Ya‘kûbın ana sözi yaradıKarâbet hep gelüp bir bir arandı Biri birine virdiler çün andıDidiler kim birisinde bulunmaz Didi Ya‘kûb çıkar şimdi dolunmaz‘Aceb kaldı mı hîç bir kul sırada Didiler kim Yûsuf kaldı aradaDidi yüz görmeyüp arayın anı Budur mürsellerin ‘izz ile şânıGelüp tîz hâlası tutdı ‘abâsın Çıkardı kollarından hep libâsınSanasın kim güneş çaldı cihâna Çu gördiler kuşak çıkdı ‘ayânaAnı çıplak etinden bağlamışlar Gice uyku içinde aldamışlarGörüp Ya‘kûb bu işden oldı ğamnâk ‘Aklı anı ider miydi hîç idrâk Durup kız kardaşı didi karındaş Yûsuf sârik olup bize eğer başBugün isbât olub sârik ki zîrâ Dedemizin şerî‘atın it icrâ

(378)Didi Ya‘kûb sana kul oldıYûsuf Sakın ‘ışkı içün çekme te’essüfHem iki yıl esîr gidüp bu şeh-zâd Dilersin al dilersin eyle âzâdSana hizmet idüp cânın sevine Dönüp Ya‘kûb gelüp ğamgîn evineZamân devr eyledi geçdi iki yıl Bu hâli hoş tasavvur eyle ey dilGidüp hatun bekaya tutdı yüzi Ecel geldi fenâdan yumdi göziÖmür sermâyesi çün itmâm oldi Gidüp Yâ‘kûb alup oğluni geldiKaziyye gavrina irdi burada Biraz sözler ki kalsınlar aradaSözi az söylemekde var halâvet Muhammed Mustafaya vir selâvet Bu Kıssa Yûsuf Aleyhis’selâmındurBiraz Ya‘kûb kelâmından dinildi Hikâyâtı ‘ale’l-icmâl bilindiSühan itmâm olub irdi nihâye Bu kez nevbet gelüb şemsi’d-duhâyeEğer sâ’il su’âl itse ‘acebne Bu kıssanın nüzûline sebeb neÎmâm-ı Fahri Râzîden rivâyet‘ Ömer katına gelmiş bir cemâ‘atBerâber gelmiş idi Ka‘bu’l-ahbâr Bilüp Tevrâtı çok itmişdi tekrâr‘Ömer fi’l-hâl seçub ağı karaden Biri açdı bu kıssa-i verâdenDidi Tevrât içinde Hak buyurdi Bu sergüzeşti Mûsâya duyurdiLetâfetlü garâ’ib bir hikâye N’içün bildürmedi sâhib-livâye‘Ömer destûr virüben söylediler ‘Ale’l-icmâl anı nakl eylediler

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

236

(379)Hemân bu kıssa’ı gûş itdi fi’l-hâl Resûla’llâh katına geldi derhâlGörüp çün yüzini Sultân-ı kevneyn Şefâ ‘at ma‘deni da‘câtü’l-‘ayneynTebessüm eyleyüb buyurdı ey yâr Senin kalbin zamîrinde melâl varDidi Tevrâtı Hak Mûsâya virdi Yûsuf kıssasının künhine irdiBize bir sûre indürmez mi Allâh Resûlisin sana virmez mi Allâh‘Ömer bu kıssa’ı çünkim duyurdi Cevâbına Resûla’llâh buyurdiGamın dilden gider şâd eyle cânın Feleklerde yazılmış adı sanınBu kevneyn iki harfden Kur’ân-ı Hak Semâvâtı direksiz dutduran HakBizi ol kıssadan gâfil mi eyler Ki Tevrât ehline sâ’il mi eyler‘Ömer kalbindeki yâs zâ’il oldi İnüb Cibrîl semâdan nâzil oldiHemân nahnü nakussu geldi âyât Müfessirler idüb anı rivâyât

Nahnü nakussu ‘aleyke ahsene’l-kasası bi-mâ evheynâ ileyke hâze’l-Kur’ân233

Dîdi Cibrîl karındaşım Muhammed Senin şer’in Hudâ kıldı mü’ebbedSana itdi Te‘âlâ’llâh selâmı İder sâbıkları zâhir kelâmıBu sergüzeşti medh itdi Te‘âlâ Bu Kur’ândan kılub kalbin tesellâBu sûrenin yüz on bir âyeti var Letâfetlü içinde gâyeti var

Kâla’llâhü Te‘âlâ fi’l-kelâm: “Elif Lâm Râ… Tilke âyâtü’l-kitâbi’l- mübîn”234

(380)Çünki bildin sûrenin inzâlini Bu yaneden dinle Yûsuf hâliniGeldi bir gün atâsına söyledi İşbu rü’yâyı ana nakl eyledi

Yâ ebeti innî râ’eytü ahade ‘aşere kevkeben ve’ş-şemse ve’l-kamere râ’eytühüm lî-sâcidîn235

Hikmet ıssıdur ğanî Perverdigâr Gökte on bir yıldız indi âşikârAy ile hem gün dahi indi bile Sun‘-ı Sâni‘ hikmetini kim bileSen bu rü’yâyı bilüp kalma tana Ta‘zîm idüp secde kıldılar banaSöyledi Ya‘kûb ana kim ey oğul Sen benim bu pendimi eyle kabûl

Kâle yâ büneyye lâ-taksus rü’yâke‘alâ ihvetike feyekîdû leke keyden..236

Çün sakın kardaşlarına söyleme Hâsılı bir ferde izhâr eyleme233- Yusuf, 12/3. Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.234- Yusuf, 12/1. Elif. Lâm. Râ. Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir.235- Yusuf, 12/4. Bir zamanlar Yusuf, babasına (Ya’kub’a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm.236- (Babası:) Yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.

Kısas-ı Enbiya

237

İşbu rü’yâyı bilüp fikr ideler Havfim oldur kim sana mekr idelerZîrâ şeytân ulu düşmândur kula Koymaz insânı gide doğrı yolaYûsufa vâfir nasîhat eyledi Döndi Ya‘kûb anı ta’bîr eyledi

Ve kezâlike yectebîke Rabbüke ve yü’allimüke min te’vîli’l-ehâdîse..237

Didi on bir yıldız on bir kardaşın Sen hazer kılolmaz anlar sırdaşınSen ‘azîz olursın anlar aç olur Saltanat bir gün sana sertâc olurZannım oldur Hak seni sultân ider Ma‘rifetle kalbini ‘ummân ider

(381)Hem cemâlini gören mecbûr ola Cümle kardaşın tabında hôr olaCeddin İshâk İbrâhîme virdiği Ni‘metine anları irgördüği

Ve yütimmü ni‘metehü ‘aleyke ve ‘alâ âl-iYa‘kûbe kemâ etemmehâ ‘alâ ebevyke.. 238

Ni‘metin ‘uzmâsını in‘âm ider Hak sana mecmu‘ını in‘âm iderRabbin ahkemdür bilicidür seni Çok kemâle ir göricidür seniÇünki Ya‘kûb anı ta‘bîr eyledi Bu yana oğulları gör n’eylediTut bu pendim söyleyem birkaç kelâm Dinleyen ihvânıma olsun selâm‘Aklın idrâk itmedigin söyleme Ya‘kûbın oğulların ta‘n eylemeDime kemdür Yûsufın kardaşları Ana ayru ata bir sırdaşlarıAtâsından yüzini döndürdiler Soyub anı kuyuya indürdilerZîrâ Yûsuf gördi ise bu düşi Kardaş olan hîç ider mi bu işiAğladub feryâdına bakmadiler Hîç birisi merhamet kılmadilerHile idüb atasın aldadiler Hicr oduna bağrını dağladilerKimse bilmez Sâni‘in ol sun’ını Kul ne bilsin vech-i hikmet künhiniZâhir ehli bu sözizikr eylemiş Bâtın ehli kalb ile fikr eylemişİbtidâ kardaşları fikr eyledi Ol dokuz kardaş bu sözi söylediUktulû yûsufe evi-trahûhu erdan yaḣlu lekum vechu ebîkum vetekûnû min ba’dihi kavmen sâlihîn.239

(382)Didiler biz Yûsufı katl iderüz Ağlayarak atamuza giderüzYâhûd anı eylerüz gözden nihân Kimseye bâkî değildür bu cihân237- Yusuf, 12/6. İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya’kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.238- Yusuf, 12/6.239- Yusuf,12/9. (Aralarında dediler ki:) Yusuf ’u öldürün veya onu (uzak) bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size kalsın! Ondan sonra da (tevbe ederek) sâlih kimseler olursunuz!

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

238

Sırrımızı birkimesne bilmesün Kankımız ifşâ ederise gülmesünGerçi şâyed şâyi‘olursa bu hâl Atamız eyler bize anı helâlRû-be-rû itdiklerimiz söylerüz Düşüb ayakına râzî eylerüzHem dahiYûsuf bize eyler helâl Merhamet ehli dürür bedr-i hilâlAtamızı çünki râzî kıluruz Zannolurkim sonra sâlih oluruzBâtına virdi cevâbı ehl-i hâl Çün bu resme eylediler vasf-ı hâlEhl-i hâlin vasf idem ahlâkını Hîç unutman halk eden HallâkınıNâs içinde nefsini ednâ bilen Hak kıtında‘izz-i devlet bulan

Velekad kerramnâ benî âdeme vehamelnâhum fî-lberri velbahri240

Koymaz Allâh’ı dilinden bir nefes Andan özge kimseye itmez hevesHak Te‘âlâ anlara hâl keşf ider Aslanı bir kıl ile alup yiderGâh olur bir zerreden bilmez haber Kalbine hîç asla ol olmaz hatarGâh olurkim ba‘zı hîn hüccâc olur Gâh olur kim bir pula muhtâc olurGâh olurkim bu’dını görür velî Gâh olur kim kurbuna irmez eli

(383)Gâh olur kim kuş gibi gider yola Gâh olur muhtâc olura‘mâ kulaBa‘zısıhırkagiyerba‘zıbiniş GezmezammâseyrideryokuşinişAldayub oln efsini dâ’im utar Bir ivezden kendini ednâ tutarBu sıfatla muttâsıfdur ehl-i hâl Kalblerine almaz anlar kîl ü kâlÇünki bildin vasf olan ol zâtları Dîdiler kim Ya‘kûbın esbâtları

Kâla’llâhuTe‘âlâfi’l-kelâm ve İshâka ve Ya‘kûbe ve’l-esbâti241

Hîç birinde bir ‘adâvet yok idi Yûsuf’a hürmetleri key çok idiKalblerinden şefkâtin aldı Hudâ Yûsuf’ıYa‘kûb’dan itdiler cüdâKul sebebdür takdir Allâhı’n velî ‘İlm-i gaybe kimsenin irmez eliSen bu remzi anlayub itme ‘aceb Mısra varmaya kulı oldı sebebTutmasa zindân içinde meskenet Kanda bula idi Yûsuf saltanatMâlik anı almasaydı iştirâ Hem Zelîhâ itmeseydi iftirâKim iderdi rü’yânın ta‘bîrini Kimse bilmez Tanrının takdîriniDert viren Allâh durur dermân anın Kul sebebdür lütf anın ihsân anınBin bir adlu Zü’l-kemâl Bârî Hudâ Kıldı İbrâhîm’i çün oda nidâ

240- İsra, 17/70. Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık. 241- Nisa, 4/163. Biz, Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik.

Kısas-ı Enbiya

239

İmtihân idüb anı âtâş ile Cengidüb Nemrûd la‘în kallaş ileÇekdi Ya‘kûb oğlı içün imtinân Kıldı Yûsuf ile anı imtihânZâhiri hüş-ber gibi cür‘a idi Bâtını Hakdan ana cilve idi

(384)Leyki biz ol cilve’i fark itmezüz Sun‘-ı sâni‘ hikmetine yitmezüzÂkil isen bu sana ibret yeter Çok derinden söylesem fikrim iterAnlayana savtı-ı zenbûr oldu sâz Anlamayan kula azdur tabl u bâz.Derdi Hakdan bizlere tuhfe bilek Mâverâdan nahnü olan fîhe gelek

İż kâlû leyûsufu veeḣûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ venahnu ‘usbetun inne ebânâ lefî dalâlin mubîn242

Yûsufkardaşlarıbuhâlibildi Onıcem‘oldıbirtenhâyageldiDidiler babamuz hîç bizi sevmez Bizi Yûsuf gibi görmeğe ivmezGice gündüz anınle îder ülfet Bize oğul didigi dilde sûretKuşadur eğnine dürlü libâsı Bizi satsa satun alur ‘abâsıAna nisbet bize itmez i‘âne Yûsuf ger sultân olursa cihaneŞerî‘at bâbını açub gider düz Cihânın küllisi ana tutar yüzOlub sultân kalur‘işretde demde Hakîr olup kaluruz biz ‘ademdeAlup anı ırak seyre gidelim Varup sahrâ içinde katl idelimBüyük kardaşların adıYehûzâ Didi bu işdegül tedbir MebâzâBilürsiz kim bize Ya‘kûb atadur Ki ya‘nî adam öldürmek hatâdurOluruz Hakka ‘âsî kalbi kara Velâkin götürün gayrı diyâraDidiler babamuz virmez yanından Anı gayet sever tatlu cânındanYehûzâ dir atamdan ben aluram Ayakına düşüp çok yalvaruram

(385)Velâkin anı biz öldürmek olmaz La‘în şeytânı biz güldürmek olmazDokuz kardaş virin sizler kanâ‘et AlayımYûsufı andan emânetGelüp bir bir kamu and eylediler Yehûzâya bu sözi söyledilerYarın sen al atâsının yanından Anı katletmezüz geçdik kanındanÇün öldürmek kelâmın etdi anlar Yehûzâyı önine katdı anlarDidiler ey bizim ulu atamuz Şerâfetlü kerâmetlü babamuz

242- Yusuf, 12/8. (Kardeşleri) dediler ki: Yusuf ’la kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kala-balık bir cemaatiz. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanlışlık içindedir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

240

Kâlû yâ ebânâ mâ leke lâ te/mennâ ‘alâ yûsufe ve-innâ lehu lenâsihûn243

Bugün vir Yûsufı bize emânet Çıkup sahrâya idelim seyâhetAlub anı aramıza giderüz Tıfıldur hem nasihatler iderüzAdıdur kûh-ı Kâfî inkisârın Sana teslîm iderüz anı yarınSenin kalbin bize hergîz inanmaz Oğul feryâdına ata dayanmazBiraz av avlayalım atalım ok Ara yirde bizim bîgânemüz yok

Ersilhu me’anâ ġaden yerta’ veyel’ab ve-innâ lehu lehâfizûn244

Didi benYûsufı size inanmam Cemâline bakup hirgîz usanmamVarup oynamaka meşgul olursız Biri birinize oyun kılursızBudur igidlerin vakkârı şâni Olup gâfil vire siz kurda ani

(386)Didiler biz bahâdur pehlevânuz Kuşa kurda urup pençe şâhânuzBizim na‘ramuza aslan tayanmaz Otağından çıkup hirgîz uyanmaz

Kâlû le-in ekelehu-zzi’bu ve venahnu ‘usbetun innâ izen lehâsirûn245

On iki binadıma ok ataruz İki aslanı bir dâra çataruz Silâh âletlerini takınalım Esen yillerden anı sakınalımDidi Ya‘kûb bana itmen recâyı Size ben virmezem üç günlük ayı Yüzi anın güneş hîç görmemişdür Benefşe gül gibi açılmamışdurTıfıldur işin engine salar ol Güneş şebnemini alub solar olNezâketle ben anı bislemişem Ne isterse sözini eslemişemGice gündüz yüzine bakınuram Yavuz gözden hem anı sakınuramOnı bir kez ayakına sarıldu Sanasın bir ulu dîvân kurulduDidi Ya‘kûb virürem size yarın Getürüp Yûsufı sahrâya varınSabâh oldı alup anı giderler Kamusı Yûsufa hîle iderlerEgilüp Ya‘kûbın kaddi olup dâl Kevâkibler içine girdi bedr âyBulud kapladı sağını solîni Gezüp hîç görmemiş Ken’ân yolîniYehûzânın yüzine çok bakardı Atasînın anın ‘ışkı yakardı(387) Kani gün görmeyen Yûsuf dilârâ Kani ön görmeyen zülfi mutarrâKani il görmeyen ol kaddi Tûbâ İdüp kardaşları katline şûrâ243- Yusuf, 12/11. Dediler ki: «Ey babamız! Sana ne oluyor da Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiliğini istemekteyiz.244- Yusuf, 12/12. Yarın onu bizimle beraber (kıra) gönder de bol bol yesin (içsin), oynasın. Biz onu mutlaka koruruz.»245- Yusuf, 12/14. Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten âciz kimseler sayılırız.

Kısas-ı Enbiya

241

Bakup kardaşlarının yüzlerine Ta‘accüb eyledi ol sözlerineKimi sağdan giderdi kimi soldan Hudâ ayırmasın insânı yoldanKaza’-ı âsumân indi havâdan Nezâket bülbüli uçdi yuvadanOtakından çıkup vâz geldi âhû Firâkı bağrını delmez mi yâ hûBu sözlerden gerek bağrın deline Olub gâfil girüb seyyâd elineYehûzâ dolanup sağı solında Var idi bir kuyı Mısrın yolındaGidüp anlar kuyı yanında kaldı Yûsuf şehzâde’i bir korku aldıDidi biz gelmişüz seyrân yirine Bahâdur pehlevân kimdür görineBu sahrâdur n’içün gamgîn turasız Tikin bir taş nişângâhı urasızKi zîrâ siz bu Ken‘âna ferîdsiz Ya ok atın ya oynayın ciridsizVeyâ güreş tutun seyrân idelim Olub ahşam atamıza gidelimYûsuf çünki tamâm itdi bu sözi Yehûzâ bağrına toldurdi köziAtam hâtırlarınız kıldı memnun Yehûzânın yüzine baktı Şem‘ûnDidi şimdi gelür bir ecnebî kul Hîç insândan olur mi hâli bu yolBilüp kardaşlarının işlerini Akıdub gözlerinden yaşlarınıKıtâline anın gülbeng uruldi Yehûzânın kucakına sarıldiDidi Yusuf beni virmez Mebâzâ Dokuz kardaş didiler ey Yehûzâ

(388)Bizimle var idi ahd-i emânın Senin fark olmadı yahşi yamanınEger sen Yûsufa oldun kafadar Biz olmazuz sana hergîz vefâdarHayâtını memâtına kataruz Seni Yûsuf gibi dâra çataruzKerem kıl gel şîrîn cânına kıyma Olub sâhib bu dem Yûsufa uymaYehûzâ söyledi kardaşlarına Bu pendi eyledi sırdaşlarınaDidi kim adam öldürmek hatâdur Atamuzdan bize Yûsuf ‘atâdurUyup şeytâna anı öldürürüz Hakka Kâbil gibi ‘âsî oluruzGer öldürsek bu nev-reste cenânı Te‘âlâ’llâh bize virmez cinânıŞerî‘at bâbı üzre gidelim düz Buların ‘aklını kandurdı bu sözKamusı bu söze pes kıldı iskâ Didiler kuyuya idelim ilkâTutup Yûsufı soydılar libâsın Kolından hep çıkardılar ‘abâsınYehûzâ açdı belinden kuşağı Anı indüreler sudan aşağıÇıkarup gömlekin itdiler ‘uryân Ana zindân olup sahrâ vü seyrânDidi Yûsuf atam virdi emânet Emânetkâr ider mi hîç hıyânetBunı itmez cihânda bir harâmî İdüp ‘uryân suya atmak revâ mıKuyunın içine sarkıtdı anlar Yehûzânın gözinden akdı kanlar

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

242

İnüp ol câh içine suya taldı Ayakı bir taşın üstinde kaldıBu vahyi gönderüben Hak Te‘âlâ İdüb tebşîr kılup kalbin tesellâAnı mahzûn ider mi hîç Hudâsı Ğıybden Yûsufa geldi nidâsı

(389) Ve evhaynâ ileyhi letunebbi-ennehum bi-emrihim hâzâ vehum lâ yeş’urûn246

Ki yâ Yûsuf sakın korkma bu sudan Senin Rabbin seni saklar pusudanİşârâtı sana kıldım bu düşden Sakın gamlanmagil hirgîz bu işdenSana kardaşların itdiklerinden Atub suya dönüb gitdiklerindenOlub nâdim sana bir gün gelürler Tapında hur-i sergerdân olurlar ‘Azîm şehre seni sultân iderim Sana kardaşların muhtâc iderimAlub şefkâtlarını döndüren ben Seni bu câh içine indüren benSeni Ya‘kûb yanından ayıran ben Bu ‘âlem fânidür bâkî duran benOdı ben virdim İbrâhîm Halîle Ara yirde olup Nemrûd vesîleÇünki Yûsuf bu nidâyı dinledi Hak Te‘âlânın kelâmın anladıSen kulak virdin mi İrşâdi gedâ Bin bir adlu Zü’l-kemâl Bârî HudâKullarına dert virür dermânı var Kahr içinde lutfi var ihsânı varKulın ‘aklı bilmez hikmet işleri Bu yanadan Yûsufın kardaşlarıBir koyun boğazlayup yaturdiler Gömlegini kanına baturdilerMeks idüb ahşamedek eglendiler Yatsu vakti evlerine geldiler

Kâla’llâhu Te‘âlâ fi’l-kelâm “ve câ’û ebâhüm ‘işâ’en yebkûn”247

(390)

Yâ ebânâ innâ zehebna nestebiku ve terekna Yûsufe ‘inde metâ’ina fe ekelehü’z-zi’bü248

Bir kezin âh eyleyüp ağladiler Ya‘kûbın yüregini dağladilerNâliş idüb didiler kim ey baba Yûsufu biz eyledik kurda cabaBiz segirdmeç oyununı oynaduk Kurd gelüp anı yimiş hîç duymadukÇün bizim esbâbımızı bekleye Kim bilürdi kurd gelüp anı yiyeGömlegin kanlu eline virdiler Karşusında bağlayup el durdilerVe câ’û ‘alâ kamîsihî bidemin kezibin249

246- Yusuf, 12/15. Yûsuf ’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de O’na, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik. 247- Yusuf, 12/16. Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.248- Yusuf,12/17. Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf ’u eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş!..249- Yusuf, 12/18. Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler. (Ya’kub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel gösterdi. Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan, ancak Allah’tır.

Kısas-ı Enbiya

243

Gördi Ya‘kûb gömlegi hîle işi Bir yirine degmemiş kurdın dişiGerçi sizde hîç vefâlık yok imiş Leyki kurdın şefkati key çok imişGömlekini dişi ile delmemiş Hürmet idüp pâre pâre kılmamışBilmezim ben Yûsufı siz n’itdiniz Alub anı kankı yola gitdinizBu yalancı kan ile gelmek neden Hicr odına bağrımı delmek nedenBu benim kalbim şehâdet eyledi Dişi kurdın üzerine degmediEy benim cânı ciger evlâdlarım Tiz getürin Yûsufı şehzâdlarımİnkisâr itsem belâ gelür size Yûsufımdan bir haber virin bize

(391)Çünki Ya‘kûb bu kelâmı söyledi Hâlıka hamd eyleyüp sabr eyledi Pes bu âyetden murâd sabrî cemîl Ağlar ammâ savtını eyler kalîl Her kemâlât sabr ile olur velî Her bir ‘ârif bu söze didi belî

Kâle bel sevvelet leküm enfüsüküm emren fe-sabrun cemîlün250

Sabr ile irdi iren maksûdine Sabr ile irdi iren ma‘bûdineDâ’imâ alur seni Hakdan yana Sabr ile şeytân zafer bulmaz sanaEnbiyâlar buldı devlet sabr ile Evliyâlar buldı rif‘at sabr ileErba’inler buldı celvet sabr ile Gayb erenler buldı lezzet sabr ile Sabr ile hem yeddiler oldı ulu Üçler oldı sabr ile yüzi suluBir kemerdür her miyân zabt idemez Ol sebebden hak tarîka gidemezKaldı Yûsuf kuyuda üç gün tamâm Gör ki n’eyler ol Hudâ-yı lâ-YenâmÇün ‘Arâbdan var idi bir kârubân Ol kuyunın yanına kondı hemânAt deve yüklü kumâş ‘ankâ idi Devlet ile mâl ile eshâ idiHak Te‘âlâ katdı sükker aşına Geldi devlet kuşı kondı başına

Vecâet seyyâratun feerselû vâridehum feedlâ delvehu..251

Mâlik ibni Zağr ana dirler idi Bây-ı dervîş nânını yirler idiPes ticâret eyleyüb ilden ile Bir azâdlu kulı var idi bile

(392)Alup anı geldi ol su yanına Hîç bu devlet gelmez iken aynına‘Akl anı hîç eylemezdi cüst-i cû Asdı bir delve ana toldura suGirdi Cebrâ’il kuyudan içerü Oldı Yûsuf anun ile rû-be-rû

250- Yusuf, 12/18.251- Yusuf, 12/19. Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusuf ’u görünce) «Mü-jde! İşte bir oğlan!» dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

244

Tut bu ipden yukaru eyle tulû ‘Adı şânın ‘âleme bulsun şuyû‘ Çekdi Mâlik delve sudan çıkmadı İbtidâ çün içerüye bakmadı Gördi koğa gelmedi kaldı tana Döndi bakdı câhın altından yana Eyledi Büşra ile Mâlik kelâm Didi bu ipe sarılmış bir gulâm

Kâle yâ Büşrâ hâza gulâmun ve eserrûhu bidâ‘aten252

Gördiler câhın içinde bir ziyâ Gün tokunsa yüzine eyler hayâNûr yüzinde berk urup cevlân ider Âfitâbın tîgına meydân iderKendi şem‘a pes kuyı olmış fenâr Su içinde sandılar kandîl yanarKuvvetiyle çekdiler anı berü Delve ile geldi çıkdı yukaruDidiler biz böyle bir hûb görmedük Hîç ‘Arabda böyle mahbûb görmedükÇeşmi âhû kaşları ‘ayn-ı hilâl Leblerinden akıyor âb-ı zülâl Zîrâ bu insân degil belki melek Yir yüzine indürüb anı felek Gerçi gevher olduğını bildiler Aldılar yükler katına geldilerDidi Mâlik sen kimin evlâdısın Söyle bize kankı bâğın bâdısın Didi ben bir pîr kişinin oğlıyam Ol Benî İsrâ’ilin hem nesliyem

(393)Çüngetürdilerbenisırdaşlarım İtdiler‘uryânbenikardaşlarımAğlayupferyâdımabakmadiler HîçbirisimerhametkılmadilerSözbiridübcâhiçineatdılar NâdimolupevlerinegitdilerDidi Mâlik ma‘lûm oldı işbu hâl Korkarım kardaşların eyler makâlDöndi fi‘l-hâl açdı bir yük nâgehân Al yişil atlas çıkardı şâdumânGeydi Yûsuf egnine Hindî kumâş Didi Mâlik şimdi kopar bir savaşSür‘at idüp bu diyârdan gidelim Müdde‘îler ger gelürse n’idelimSökdi çadır yüklenüp oldı revân Gördiler kopdı girüden bir tûfânKârubânın önini aldı bular Gözlerinden Mâlikin akdı sularBa‘zısı kolına kalkan bağlamış Ba‘zı gürzin kından alup yağlamışKârubânı sardılar evrân gibi Her birinin hey’eti aslan gibiHışm ile geldi Yehûzâ söyledi Döndi Mâlik hâl ana ‘arz eylediSöz bir idüp bu kulı satın bana Yokdur akçamız kumâş virek sanaDidiler kim biz metâ‘ı almazuz Hem sana buğzu-i‘adâvet kılmazuzCâh içine biz anı itdik rehâ Korkma bizden isterüz ucuz bahâÇün bu sözi kalblerine aldiler Ol sebebden aza râzî oldilerYa‘nî biz alsak bugün atlas kabâ Kimse dimez Yûsufı aldı zibâ252- Yusuf, 12/19.

Kısas-ı Enbiya

245

Ehl-i Ken‘ân söyler anı satdılar Tâcir olup mâlı mâla katdılarYa‘kûb atamuz dahi anı tuyar ‘Âkil olan bu işi elbet sayar

(394)Hod biz anı akça içün satmazuz Leyki kardaş sırasına katmazuzBâri anı idelim gözden nihân Kurd alup anı yidi eyler güm Çünki anlar böyle tedbîr eyledi Mâlike döndi Yehûzâ söylediDidi biz Hindin metâ‘ın almazuz Başımızı dağdağaya salmazuzDidi Mâlik yüklerim satılmadı Hîç bir akça koynıma atılmadıDidiler kim koynını aç görelim Ne çıkarsa Yûsufı biz virelimDöndi Mâlik koynını açdı hemân On sekiz mankır bulundı bî-gümânÇünki Yûsuf gördi anı ey hümâm İkişer akça bölüşdüler tamâmGördiler Yûsuf giyer atlas ‘abâ Mâlik ana mâlını itmiş cabâDidiler bu abdin nûş-bûyı var İllâ üç dört gûne anın hûyı varSûretin gören bilür hûbdur bu kul Leyki anın sîreti sârikdür olNân yidigi kimseye fâyindür ol Kalbi doğrulmaz ana hâyindür olHem dahi bu tîz kaçar bağlu gerek Elleri ayakları dağlu gerekDidi Mâlik bağlaram zencîr ana Bârî bir hüccet yazub virinbanaKimse benden anı da‘va kılmaya Satup anı sonra nâdim olmayaÇün Yehûzâ bir varak yazdı hemân Düzdi İmran dili üzre bî-gümânYazdı bir levhi alup beyzâladı Her birisi ismini imzâladıDidi Yûsuf söyleyem birkaç kelâm Evvelâ pîr atama idin selâmHîç ferâmûş kılmayub dâ’im ana Destin açup çok du‘â ide ana

(395)Bu sözi kardaşlarına söyledi Döndi andan şi‘re âğâz eylediBize kutlu gelmedi seyrânımız Bağrınızı yakmadı nîrânımız‘Andelîbler bâgıma girmez iken Dirdi hoyrâd lâle’i reyhânımızKeştimize bir muhâlif bâd esüb Çûşa geldi dalgalı ‘ummânımızOn sekiz mankıra virdiniz beni Yas tutub kan ağladı Ken‘ânımızHürr iken ben kul diyü çalındı hat Bir gün elbet fâş olur ‘ibrânımızÂşiyânımdan beni uçurdınız Gâfil olup duymadı bâğbânımızCâh içinde durdum üç gün gâlibâ Reng-i bûyım almadı sultânımızTâvûs-ı ‘Adnî gibi yaşlar töker Ağlamakdan dîde-i giryânımızKalkdı kısmet giderüz Mısr iline Yâ suyumuz çekdi yâ hodnânınız

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

246

Sergüzeştim tâ ilâ-yevmi’l-kıyâm Dile düşüb söylene destânımızSizde suç yok böyle emr itmiş bize Bin bir adlu ol Ganî YezdânımızDest-i mâlın yüzine aldı felek ‘Arş-i ferşi ağladur efgânımızBirbirine sarılup ağladılar Firkat odına ciger dağladılarZârılıkdan ditredi rûy-ı zemîn Sidreden indi yire rûhu’l-emînYûsufın kalbin tesellî eyledi Döndi andan işbu sözi söylediDidi Cebrâ’il ana sâhib kemâl Bir gün aynaya bakup gördin cemâl (396)Sâbıkâ sen işbu sözi söyledin Mâh cemâlini görüb seyr eyledinSöyledin kim ben kul olaydım eger Hâllerin Mısrın hazînesin degerBen esîr bâzârına olsam rehâ Rûy-ı şem‘im la’line yitmez bahâKendini a‘lâ görüp ‘ucb eyleme Pes bu sözi bir dahi sen söylemeGöndürüb ol Mâliki Rabbü’l-Gânî On sekiz mankıra satdurdı seni

Veşeravhu bisemenin bahsin derâhime ma’dûdetin vekânû fîhi mine-zzâhidîn253

Aldı Mâlik Yûsufı girdi yola Sür‘at idüb bakmadı sağa solaBir deve üstüne anı bağladı Derd ile âh eyleyüben ağladı Çünki Yûsuf ağlayup kıldı amân Hak Te’âlâ bir gazab virdi hemânPes cihân rûşen iken bozdı hevâ Yûsufın Hak derdine kıldı devâBir katı yil esdi şimşek oynadı Zann idersin bahr-ı ummân kaynadıGâh dolu yağdurdı Hak gâh karladı Gürledi gök yıldırımlar oynadıBir karanlık çökdi halkın üstüne Merhamet kılmadı dostı dostuneAkdı seller yazılar oldı deniz Sandılar kim kopdı ol gün RustahîzBir depe üstünde nâ-çâr oldılar At deve hayvân kamusı kaldılarGeldi Büşrâ Mâlikine söyledi Didi gör Ken‘ânlı bize n’eylediBiz bu ma‘sûmı deveye bağladuk Firkat odına yüregin dağladukDîdi Mâlik ol kaçarsa nidelim Ardı sonra kanğı ile gidelim

(397)Didi Büşrâ ben kefîl oldum ana Ne ‘itâbın var ise eyle banaYalvarub Mevlâsına kıldı niyâz Sel gelüp deryâ gibi oldı HicâzYüz tutub Mevlâsına geçdi sözi Bir dahi âh çekse gark eyler biziEllerin ayakların bağlamayak Hicr odına bağrını dağlamayakGeldiler tîz bendlerini açdıler Oldı rûşen yollarını seçdiler253- Yusuf,12/20. (Kafile Mısır’a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi.

Kısas-ı Enbiya

247

Hak Te‘âlâ zulmeti ref’ eyledi Bu yanadan dinle Mâlik n’eylediYûsufın kaçmaduğını anladı Kardaşının iftirâsın anladıDoğdı güneş gitdi yola kârubân Geçdi Mâlik ilerüye şâdumânGün katı ıssı olup bunaldiler Nîl’in ırmakı yanında kaldilerDurdı Mâlik kurdı bir hayme ulu Al yişil atlasdan üsti örtilüAçdılar altına bir zîbâ firâş Hîç ana el urmamışdı bir ferâşGeldi Yûsuf çıkdı anın üstüne Aldı Mâlik hizmetini destineDidi bugün sen efendi ben gulâm Sen emîr buyur bize eyle kelâmBen senin karşında kemter oluram Bir gün elbet maksûdımı buluramDöndi Yûsuf çıkdı çadırdan hemân Gördi Nîl ırmakını âb-ı revânKalmadı hîç kalbinin içinde pâs Daldı Nîle soyunup tökdi libâsMâlik anı dalgadan gözler idi Öni sonra kumları düzler idiGirdi Nîlin içine virdi ziyâ Şu‘lesinden kıldı balıklar hayâKorkdı Mâlik Yûsufı mâhî yudar Sağlığına bir deve kurbân adar

(398)Korkdı Mâlik suda durup incine Aldı geldi girdi çadır içineBağladı başına bir Kişmîrî şâl Kim görürse yüzini olurdı lâlSanki çıkdı ağ yolundan mâh-ı tâb Gün dokundı yüzine kıldı hicâbÇün donatdı anı dürlü renk ile Mısr içine girdiler gülbeng ileKondı Mâlik yüklerini yıkdiler Hûb-cemâline anın çok bakdilerKim görürse cânına düşdü firâk İstemezdi ola kurbından ırakDidiler insân mıdur yohsa pirî Misli yokdur devr-i Âdemden beriMısr içine böyle mahbûb gelmedi Kim anı satdıysa kadrin bilmediKaddi ‘ar‘ar biş kalem parmakları Şu‘lelü yıldız gibi tırnaklarıKirpiginin gamzesi kanlar döker La‘linin tiryâki hep Mısrı degerKaşı mihrâb gözleri tan yıldızı ‘Işk odına yakdı yandurdı biziHâlleri tâ Kisrâdan ister harâc Lebleri iksîr gibi derde ‘ilâcGerçi ol hûblar içinde bir idi Yâ doğ aya yâ doğarım dir idiDöndi Mâlik çekdi bir yerde hemân Girdi anın içine kaşı kemânSeyr iden kul bir kızıl vire ana Sen bu remzi anlayup kalma tanaŞâyi‘oldı bu haber dilden dile Altun akçanın hisâbın kim bileDidiler kim Mâlike iste behâ Kimde altun çok ise ede rehâDidi Mâlik üç hazîne isterem Andan ol nûrlu cemâli göstüremDidiler kim kimse anı alamaz Mısr içinde bir efendi bulamaz

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

248

(399)Geldi hatunlar cemâlin gördiler Mest-i lâ-ya’kil oluban durdılarDut kulağın dinle bu tuhfe işi Gördi Mâlik geldi bir hatun kişiÇün gelen ‘avratları atdi girü Geldi oldı Yûsuf ile rû-be-rû ‘Aklı gitdi oldı dîvâne gibi Şem‘ odına yandı pervâne gibiSöyledi kim Mâlike ol ey begim Evde vardur bir kelep iplicegimBen egirmişem anı kirmân ile Tebdîl idek Yûsuf-ı Ken‘ân ileTeşti ile bükmişem gündüz gice At deve hayvânına eyle peçeGer dilersin gidelim evden yana Hâsılı söz ip sana Yûsuf bana ‘Avratın dîvâneligin bildiler Kahkahâ ile ana gülüşdilerHer bilâda iki dîvâne gerek Şem‘i yakduk ana pervâne gerek

Fâilatün Fâilatün Feûlün

İşit imdi Zelîhâ gül-‘izârı Ana mesken idi Mağrib diyârıAna nevbet gelüb düşdi dihâne Atâsı pâdişâh idi cihâneBilüb kendini çün irdi kemâle Olup bâliğ dönüp kaşı hilâleNazîri yok idi anın cihânda Ne Belhde bulunur ne İsfehândaDilerdi kendü misli pâdişâhı Bir ülke sâhibi zerrîn külâhıAtâsı virmez idi bir kuluna Arardı kendine akrân bulunaZelîhâ tâyesi ile yatardı Demi dem üstüne dâ’im katardı

(400)Yazup vasf idelim anın sözini Kalub tenhâ alub uyku göziniAnı tapşuralım biz ârzûsına Bir oğlan geldi anın karşusınaKızarmış gül yanağı nâra benzer Kaşı kara gözi hun-hâra benzerCemâlinden akar nûri hüveydâ Yakup ‘ışkı ana virdi rüveydâKemâlince Zelîhâ anı gördi Sunup oğlan ana bir kâse virdiDidi nûş it şîfâlıdur bu kâse Seni bed-nâm ider ‘ışkım unâseYidi yıl sen benim ‘ışkım çekesin Oluben nâtüvân kaddin bükesinMurâdını bulasın sonra ammâ İdesin Mâliki yolumda yağmâBu sözi söyledi ol mâh-ı lîkâ Alub destine nûş itdi ZelîhâOlub teşne alub anı dihâne İçüb iksîr şifâsı degdi câneBe-gâyet ‘ışk alup kaynadı kanı Bulub derde hayât-ı câvidânıBenim ‘ışkım durur cânın gıdâsı İrüb gavra bu sözin intihâsıGörem dirsin beni ey zülfi sûsen Mısır şehri bazârını sorasen

Kısas-ı Enbiya

249

Zelîhâ olmadı kâdir cevâbe Bakar mecnun gibi ol sinn-i şâbeBenim ‘ışkım sana cândan lezîzdür Eger ismim su’âl itsen ‘azîzdürİşitdi çün dilârânın sözini Zelîhâ uykudan açdı göziniGörür ol bâdenin tadı dihânda Neler izhâr idiser Hak nihândaBakar fi’l-hâl ‘azîz yokdur yanında Kalub ‘ışkı Zelîhânın cânındaMurâd bir kimseye kalur mı bâki Olub mahzûn solup nergiys yanaki

(401)Anı dâ’im alurdı karşusına Olub şeydâ bakardı ârzûsınaFirâk-ı âhına tâye uyandı Cihânı terk idüb geçdi usandıAtâsına gidip tâye duyurdi Seher vakti idi köşkde uyurdiZelîhânın kıtına geldi anlar Anasının gözinden akdı kanlarAlup destin su’âl itdi atâsı Ne bilsin cür‘a içüp daratdi tâsı‘Azîzin bâdesin nûş itdi kandı Atâsı hod anı cîn tutdı sandıMüneccimler gelüp doldı sarâye Olup vahdet düzüldiler sırayeGörürler kim Zelîhâ yoldan azdı Kimi heykel kimisi nüsha yazdı‘Azîzin yolına koydı serini Anasına didi bir gün sırınıNe kim düşde görürse söyledi ol Vukû’ hâli ifâde eyledi olAtâsı hem dahi bildi bu hâli İşidüb kalmadı asla mecâliDidi Mısra gidilür altı ayda Ana dermân olur mı hîç çe fayda‘Aklı ıssılar ile kıldı vahdet Didiler kim buna sen eyle dikkatİçüp cür‘a ana nüska kâr itmez Yanar bir gün düşer oda ‘âr itmezMısır şâhına göndermek sezâdur Bu ayrılık ana rûz-ı cezâdurSenin vasfın gidüpdür Mısra Şâme Velâkin yaz ana bir hoşça nâmeSana akrân bir ülke pâdişâhı Hicâz illerinin püşt-i penâhıİşitdi şâh bu sözi hoş begendi Dönüp bir vasf-ı hâli yazdı kendiDüzüp dîbâcesin döndi kelâma Didi ey pâdişâh ba‘de’s-selâma

(402)Hicâzı kaplamış zıll-ı cenâhın İdüb zulmı çok arturma günâhınBilürsin hod cihânın yok vefâsı Safâsından anın çokdur cefâsıNice şâhlar gelüb geçdi bu çölden Budur ‘âdet budur kânûn bu ildenFakîre merhamet it gözle acı ‘Arab ‘Arbe sana olsun du‘âcıVelî bu dem sana gizlü sözüm var Hîç oğlum yok cihânda bir kızım var

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

250

Sizin bâdenizi içmiş kemâ-kân Girü red itmege bulmadım imkânNe taş dir ne âtâş dir kendin atar Urub dondan dona ‘ışk anı satarSenin yokdur cihânda hod nezîrin Bin atlu kat bile gönder vezîrinVirem kızım Zelîhâyı sana ben Bu sözlerden velî kıldım hayâ benAsıldan ben gurûba pâdişâhım İki aylık yire püşt-i penâhımYazup virdi anı kâsîd eline Girüp yola gidüp Mısrın ilineZelîhâ çün ‘azîz dimişdi adın Bulup vuslat ala andan murâdınMısır şâhı anı zann itdi elçi Zelîhânın söziyle gitdi yolcuVelî sultân severdi anı gâyet Hükûmâtı ana virdi tamâmet Ana teslîm idüb her bir umûri Göre dâ’im ayak altında mûri‘Azîz anın hazînedârı idi Künûzına defînedârı idiYazılmışdı anın adına nâme Gelüp kâsid ana durdı kıyâmeDidi Mağrib Şehindendur gelişim Garîbem bu diyârda yok bilişimSunub tîz nâme’i virdi eline Vukû‘-ı hâl nedür anda biline

(403)‘Azîz ol nâme’i aldı eline Vukû’-ı hâl nedür anda bilineAçub memhûrını okuyup anı Görüp mazmumını şâd oldı cânı‘Azîz anı ider bir hefte mihmân Bu sırrı itmedi sultâna pinhânVarup destûr alup ol pâdişâhdan Melik-i Reyyân olan püşt-i penâhdanGurûb şâhına bir nâme yazıldı Zelîhâya ulu hevdec düzüldiGurûb şâhı ‘azîze geldi kutlu Müretteb eylediler beş bin atlu‘Azîz gönderdi garba bî-hisâb mâl Deve katırlarına kıldı hammâlTevâtür mâl virüb elçi eline Giderler çün Zelîhânın ilineİdüp şâh anları üç gün müsâfir Lezîzâne sümatlar çekdi vâfirZelihânın getürdüğü cihâzı Bütün satun alur Mülk-i Hicâz’ıİki konak gider yola atâsı Velâkin gitmedi kalbinde pâsıMısır gâyet ırak yir olduğ’içün Zelîhâ hem yanup solduğı içünSarılub boynuna çok ağladılar Firâkın odına cân dağladılarZelîhâyı koyup taht-i revâne İdüb ‘avdet yola oldı revâneİki konağı bir günde giderler Gice gündüz yola sür‘at iderler‘Azîz anı işidüb karşu çıkdı Sadâlar hây-i hûydan Mısrı yıkdıZelîhâ çün inüb kondı sarâya Yüzin açub bakarlar nûrlu aya

Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilünÇün ‘azîz girdi kapudan içerü Ol Zelîhâ ile oldı rû-be-rû

Kısas-ı Enbiya

251

(404)Çün Zelîhâ bakdı anın yüzine Hey’eti çirkin göründi gözineBakdı düşde gördigi hûrşîd degil Hak yolunı ‘arz iden mürşid degilYûsufa nisbet ana bakdı gözi Kirpi dükkânına benzerdi yüziDidi eyvâh ‘ömrimiz gitdi hiçe Ben ana olmam yakın gündüz giceÇün bana cür‘a viren mahbûb degil ‘Işkımın âşüftesi merğûb degilPes bu zişt ile benim hâlim n’ola Gül yanakın hoyrad el urup solaİtdigim işi dîvâne eylemez Ol benim düşim yalanı söylemezOldı dünyâ başına zindân anın Yolına cân virmege meydân anınMest-i lâ-ya‘kıl olup hîç söylemez Karga bülbül ile ülfet eylemezÇün takarrüb olmaya geldi ‘azîz Ol Zelîhâ eyledi kalbin temîzTut kulakın anlağil ey dil-figâr Gönderüb bir dîv ana PerverdigârBirbiriyle olmadı emniyyeti Oldı dîv ile anın cem‘îyyetiİkisinin arasına girdi ol Hak anı kıldı musahhar durdı olGoncenin ter şebnemi üzülmedi Oldı hâ’il bikri hîç bozulmadıGeçdi anın üzerine bir zamân Çün Zelîhâ kaddini kıldı kemânGözler idi dâ’imâ rü’yâsını Silmedi hîç ol gönülden pâsınıÇünki dîv oldı Zelîhâya siper Biz alak Yûsuf nebîden bir haberYûsufın satıldığı düşdi dile Şayi‘ oldı bu haber ilden ileGeldi gördi müşterî oldı ‘azîz Hulk-ı ahsen hem cemâli çok temîzÇün kemâlîle ana seyr eyledi Ol Zelîhâya bu sözi söyledi

(405)Mâlik ibni Değre dirler bir ulu Yûsuf adlu kuli var yüzi suluBu cihâna öyle mahbûb gelmemiş Kimden almış ise kadrin bilmemişCem‘ olub başına hatunlar diler Ağırıca Yûsufa altun dilerBu sebebden kimse anı alamaz Ol didigi altunı şâh bulamazSatun alup anı evlâd idelim Oğlumuz hîç olmadı biz n’idelim

Vekâle-llezî-şterâhu min misra limraetihi ekrimî mesvâhu ‘asâ en yenfe’anâ ev nette-hizehu(veleden)…254

Var bu oğlanın yüzinde meymenet Belki biz andan görek çok menfe‘atÇün Zelîhâ işidince bu sözi Şem‘a pervâne olup yandı özi

254- Yusuf,12/21. Mısır’da onu satın alan adam, karısına dedi ki: «Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlât ediniriz.» İşte böylece (Mısır›da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğret-memiz için Yusuf›u o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

252

Pes hazîne kapusın açdı hemân Aldı bir kul altuni oldı revânMüşterîler geldi seyre durdılar Didi Mâlik bir terâzû kurdılarAldı Mâlik ağırıca altuni Kıldı handân ol Zelîhâ hatuniSatdı anı bakmadı sağa sola Yûsufı virdi revân oldi yolaGirdi Yûsuf çün sarâydan içerü Ol Zelîhâ ile oldi rû-be-rû

Fâilâtü Fâilâtü Fâilât

Zelîhâ bir kezin gördi yüzini Olub şeydâ utürdi kendüziniDidi rü’yâda gördigim dilârâ Bana cür‘a viren zilf-i mutarrâYudu başın dönüb saçın taradı Begâyet kalbine Yûsuf yaradı

(406)Anı ‘invân ile gâyet bizetdi Esen yilden doğan aydan gözetdiDidi ben kul sana sen bir efendi Benim cânım seni gâyet beğendiSenin ‘ışkın beni oda yakubdur Çeküp bende kemend zincîr takubdurÇü mağrib şâhının ben dohteriyem Ezelden hod sana ben müşterîyemDüşimde ‘aklımı alub uçurdun Yişil kâse ile cür‘a içürdünBeni yağmâ kılub oldun harâmî Anı iksîr idüb virmen revâ mi İşârâtı o vakt eylemedin mi Bu sözi sen bana söylemedin miBenim ‘ışkım ile yanup solasın Mısır şehri bazârında bulasınUyanub uykudan açdım gözimi Olup şeydâ ütürdüm kendüzimiAtam anam görünmezdi gözime İşidenler gülüşdiler sözimeSenin ‘ışkın beni saldı dırâza Vatanım terk idüp geldim HicâzaBilürsin hod bu ile gelmez idim Mısır var mı cihânda bilmez idimBeni atam kafesde besler idi Yüzime güneşi göstürmez idiSırrımı bilmedi hîç mübtedîler Gelub begler beni çok istedilerNice begler kapımda oldı sâ’il Murâdına biri olmadı nâ’ilVatanımdan kıldın beni avâre Sözine durmayup çıkdın kenâreDüşüp yola girüp sür‘atlü geldim Firâkın odine firkatlü geldimSeni ben bulmadım çünkim bu yirde Bütün dünyâ gözime oldı perdeKılup efgân beni yandurdı nârın Zelîhâdur sana sâdıklı yârın

(407)Bu hâl üzre gider çün yiddi sâle Olub bâliğ irüb Yûsuf kemâleTe‘âlâ’llâh bu âyetden buyurur Muhammed Mustafâsına duyurur

Kısas-ı Enbiya

253

Velemmâ beleğa eşüddehû âteynâhü hükmen ve ‘ilmen…255

Yigirmi üç yaşına girdi Yûsuf Zelîhâ çün çeker hüzn-i te’ssüfMüfessirler beyân idüb bu hâli Didiler on sekiz yaşdur kemâliOtuzına gidince kuvvet artar Cesedde mürg-i cân gevdeyi dartarEger kırkına giderse eyâ cân Bulur kuvvet kemâlini kemâ-kânBu kez kırkdan döner kuvvet gerüye Ayak ayak iner dâ’im fürûyeZelîhâ kendini bir gün bizetdi Yûsuf şehzâde ile çok söz itdiKuşanur egnine dürlü libâsı Silindi kalmadı kalbinde pâsıAlub çün Yûsuf’ı girdi sarâye İkisi geldiler halvet arayeHayâsın ref‘ idüb ol mâh-ı likâ Bu sözi Yûsuf’a didi ZelîhâSenin ol gözlerin şehlâya benzer Cemâlin nûr ziyâsı aya benzerKurulmiş kaşların benzer kemâne Gören tersâ gelir fi’l-hâl îmâneOlub koynun içi Firdevs-i a‘lâ Boyın servi senin a‘lâdan a‘lâAçılmış gonceye benzer yanakın Salub ‘ışka beni billur bu hâkınÇeküb ‘ar‘ar gibi eflâke dâlin Değer Mısrı yanağındaki hâlinSenin var mı nazîrin bu cihânda Mısır ehli seni söyler dihânda

(408)Benim sensin hemân cânı ‘azîzim Sahrâda açılan gülden temîzimZelîhâ’nın gidüb sabrı mecali Cevâbına virüb Yûsuf su’âliÇeküp bir âh didi kim ey Zelîhâ Olup fânî bozulur şekl-i sîmâBu kez sen yüzimi benzetdin aya Boyım servi kaşım kurulu yayaOlub gögsüm karıncalar yuvası Vücûdım mahv olup toprak gıdâsıBugün sen bakmağıl bu ağimize Eser bâd-ı hazân bu bâğimîzeNeler gitdi neler geldi cihâne Uçar bülbül kalur bâğlar vîrâneZelîhâ yüzine hîç bakmaz idi Didigi sözlerine akmaz idiNasîhat ‘âşıka hîç kâr ider mi Zelîhâ pes Yûsufdan ‘âr ider miKişi kendü hâline ‘ışkı bulmaz Başına gelmeyen kul ‘ışkı bilmezKula ‘ışkı viren Kâdir İlâhdur Ağır batman çekilmez bir silâhdurPes Zelîhâ mest olup kaldı tana Çünki Yûsuf olmadı dermân ana

Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fa‘ilât

Geldi bir gün tayesı itdi su’âl Yâ Zelîhâ kalmamış sende mecâlBen bilürem sende bir derd vardurur Gice gündüz işin âh-ı zârdurur255- Yusuf,12/22. Ve en kuvvetli çağına ulaştığı (bulûğa erdiği) zaman ona hüküm (hikmet) ve ilim verdik. Muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

254

Sırrını gel eyleme benden nihân Benden olur mı sana hîçbir ziyânDöndi fi’l-hâl mâcerâyı söyledi Başına geldiklerin nakl eylediDidi taye ideyim dermân sana Bî-hisâb mâl vîresin bu dem bana

(409)Ben senin’çün ta‘mîr idem bir sarây Sen gibi var mı cihânda yüzi ayLe’al yâkûtdan anı yapdurayım Yûsufı lâ-büd sana tapşurayımÇünki sen ‘âşıksın ana cân ile Bisledin hem ni‘metiyle nân ileGâyetiyle iştiyâkın var ise ‘Işk elinden işin âh-ı zâr ise Gayrı yârdan anı usandurayım Aklı fikrini sana yandurayımVarmi bir dert olmaya derman ana Leyki vafir mal gerek banaSihrile biz Yusuf’a tedbir kılak Çün Zeliha bu söze virdi kulakDidi hep malım sana olsun fida Tek beni sen etme Yusuf’dan cidaÇünki taye iş bu sözi dinledi Gitti bir mimar bulup gör neylediKöşkinin kurbında yapdı bir sarây Kim görürse ‘aklını eyledi zâyÇün bizetdiler anı nekkâş ile Altun incû lea‘l kıymet taş ileOl Zelîhâ sûretini düzdiler Yûsuf’ın şekline karşu yazdılarİkisinin sûretini kurdiler Birbirine sarılup kol urdilerYa‘ni Yûsuf ol sarâya çün gire Birbirinin şeklini anda göreOl Zelîhâ hâlini anda bile Kendinin hem şehveti gâlib geleGöre Yûsuf ol nigâra sarıla Çıkmaya hirgîz sözinden yâr olaKurdı mi‘mâr eyleyüb anı tamâm Mısr içinde görmemişdi bir ‘avâmÇün Zelîhâ’ya irişdi bu haber Gönli oldı gussadan zîr-i zeberAl yişil kemhâ döşekler sardılar Hem Zelîhâ putın anda kurdıla

(410)Geldi taye anı takrîr eyledi Yûsuf’a döndi Zelîhâ söylediDidi istiğnâ ile ey yüzi ay Ben senin’çün eyledim bir hoş sarâyEl ele tutup berâber gidelim Varup ol köşki teferrüc idelimÇün bu sözi söyleyince mâh-ı rû Girdiler Yûsuf nebîyle içeruGördi Yusuf on iki kapusi var Hoş murassa inciden yapusu varÜsti yüksek ziyneti key çok idi İkisinden gayrı kimse yok idiGördi Yûsuf sûreti kaldı tana Gözin açup bakmadı hîç bir yanaBirbirinin boynuna atmış elin Hem Zelîhâ Yûsuf’ın kuçmış bilinDöndi fi’l-hâl yeddi kapu bağladı Hicr ile ‘ışk anı oda dağladı

Kısas-ı Enbiya

255

Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Fe‘ûlün

Ezelden Yûsuf’a urulmış idi Putı taht üstüne kurulmış idiPîri Cimşîd ile Nemrûddan idi Başı gözi yişil zümrüdden idiZelîhâ çün anın üstüne vardı Harîr ile yüzi gözini sardıDidi kim Yûsufa ma‘bûdımız bu ‘İbâdetde bizim mahmûdımız buKomaz ‘ışkım bakamam hizmetine Kulı kavuşdurur ol hasretineDidi Yûsuf ilâhımız Hudâdur Halâ’ik hep kapusında gedâdurHüve’l-evvel durur yok ibtidâsı Hüve’l-âhir durur yok intihâsıHudânın varlığı dâ’im diridür Tebeddülden tagayyürden beridür

(411)Senin ol putını insân yapupdur Delü olan kişi ana tapupdur N’içün sardın harîr ile yüzini Belürsüz eyledin iki göziniDidi şimdi yanaşuram sana ben Düşimde bâde’i sundun bana senGözi görmez kalur pünhân içinde Bizi çün görmesün ‘isyân içindeBenim sensin ezelden cür‘adârım Tükendi kalmadı sabr-ı karârımBugün bir sâ’ilem geldim kapuna İdüb hürmet beni irgür tapuna

Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Fe‘ûlün

Senin’çün ben beni bugün bizetdim Yidi yıldur kemâlini gözetdimDilersin hem ‘azîze ağu virem Bugün yarın anın kaydını göremNazar kıl sen, sen ahsen mi ben ahsen Sarây ahsen sen ahsensin ben ahsenDidi Yûsuf ma‘âza’llâh ki hatun Bana sen ağırımca virdin altun

Veğallekati’l-ebvâbe ve kâlet heyte leke kâle ma‘âza’llâhi…256

Oğul idüb ‘azîz bize inandı Benim doğruluğıma aklı kandıBana kul gözi ile bakmaz hirgîz N’içün nefse uyup eğri olak bizElinizden yidim âb ile nânı Ma‘âza’llâh degildür ulu şânıVelî vardur bu yirde üç rivâyet Müfessirler idüp anı dirâyetBiri oldur girüp Yûsuf sarâye Zelîhâ ile geldiler sıraye

(412)Olup bâliğ henüz bulmış kemâli Güle benzer Zelîhâ’nın cemâliKuşanmışlar harîr atlas libâsı İkisi hem berâber içdi tâsı256- Yusuf, 12/23. Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

256

Sarây vahdet mekân vahdet olanda Kamer güneş ile ülfet bulandaHusûsâ kim olup şeytân arada Zelîhâ virüp ığvâyı ziyâdeKulı doğrı yola hîç döndürür mi Ataş yanmış iken yil söndürür miZelîhâ od Yûsuf oddur sarây od İkisine gelüp iğvâ viren odZelîhânın görüp hâlini bildi Fenâ endîşeler fikrine geldiTe‘âlâ’llâh ana göstürdi bürhân Müfessirler delîlidür bu Kur’ân

Ve lekad hemmet bihî ve hemme bihâ levlâ en-raâ burhâne rabbihî…257

Didiler kim Yûsuf hâli olaydı Te‘âlâdan n’içün bürhân geleydiGirüp anı elin çekdi zenâden Anı men‘ eyledi bürhân zinâdenVelî dinle ana bürhân ne imiş Te‘âlâdan gelen ihsân ne imiş‘Ale’l-icmâl biz anı nakl idelim Hudâ yol göstürür ise gidelimAnın üç vechile vardır cevâbi Budur Allâhu a‘lem bi’s-savâbiZelîhâ eyledi da‘vet zinâye Uyup nefse gide Yûsuf fenâyeZelîhâ hûb sarây merğûb döşek hûb Göründi Yûsufın gözine Ya‘kûbYâ Yûsuf .. eteznî .. ente nebiyyi

(413)Didi oğlum zinâ mı sen idersin Peygamberlik ağacından düşersinVelî sen bir uçar kuşsın hevâda Yolub kanadların kalma yuvadaSakın sayde tilek virme derinden Olursın çün nebîler defterindenAmân ağyâra dîr durma gülinden Kapuya kaç Zelîhânın elinden Dahi ikincinin budur cevâbı İdüp Cebrâ’ile Allâh hitâbıCû fermân-ı ilahî sâdır oldı Hemândem Cebrâ’il Yûsufa geldiDidi Cibrîl amân nefsine uyma Peygamber mesleğinden girü kalmaSenin nesline bu iş yakışır mı Halîlu’llâh buna râzî olur mıYanaşdı Yûsufın Cibrîl yanına Vurub bir kez perini arkasınaNefis birden hemândan zuhûr itdi Virüb zahmet gelüp taşra töküldiSen içersin Âb-ı Kevser câminden Kapuya kaç Zelîhânın elindenDahi üçüncisi ol pîrî Ya‘kûb Yûsufın gözine göründi bîhûbDurup parmak ile işâret itdi Neden gönül senin egriye gitdiKi sen mürg sözin lü‘lü-i ‘anber Seni Allâh kılacakdur peygamberCû Firdevs bâğının sen bülbülisin Menâhîden her ‘isyândan hâliysinNezâket bâğının olma dalinden Kapuya kaç Zelîhânın elinden

257- Yusuf, 12/24. Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı.

Kısas-ı Enbiya

257

(414)Yûsuf bu sözleri gûş it bildi Fuhûşâtdan hemân kendini aldiYûsuf kaçdı Zelîhâ yatakinden Zelîhâ çün tutub ard etegindenKatı çekdi Yûsuf dönmedi hergîz Çeküp gömleği yırtup Zelîhâ tîzYûsuf kaçub diger vahdete irdi ‘Azîz geldi hemân sarâya girdiZelîhâ ‘azîze Yûsufı geçdi Yûsuf geldi yatakime yanaşdi‘Azîze vuku‘-ı hâl vasf eyledi ol ‘Azîz Yûsufa didi ey sârik kulDidi ‘azîz neden sen eğri oldin Neden nâşî bize bu işi kıldinSana her emri teslîm eyledik biz Seni bize hem evlâd eyledik bizZanarsın ki gûyâ sen bir nâm itdin Mısır şehrine bizi bed-nâm itdinDönüp Yûsuf ‘azîze söyledi hem Vukû‘-ı hâl ol vasf eyledi hemKi yâ hâşâ ben egri olmadım hîç Zelîhâya kem işi kılmadım hîçYûsuf ‘âzîze ‘arz itdi bu hâli Zelîhâ sözine virme ‘ukûliBir Allâh bilür ancak çün bu hâli Beşikdeki çocuk söyler makâliDidi Yûsuf anı söyledür Allâh Vukû‘-ı hâl vasf ider inşâ’allâhYûsuf ile ‘azîz sordı gulâma Çocuk anda zebân döndi kelâmaÇün emru’llâh hemândem sâdır oldı Çocuk bu kelâmı zübâna aldı

(415)Didi sabî siz size söz itmein Yûsufın gömlegini keşf eyleinGerçi önden yırtıkise ol kamis Çün Yusuf olur kâzib Zeliha hâlis Arkadan yırtıkise çün ol kamis Zelihâ olur kâzib Yusuf hâlisYûsufun gömleğini çün gördüler Arkasında yırtığını buldularArkasından yırtıkını buldılar Suçı hem Zelîhâya isnâd kıldılarOku Ağlar Baba Kur’ândan delîl Yûsuf ihlâs Zelîhâ oldı zelîl

..İn kâne kamîsuhü kudde min kubulin fesadekat vehuve mine’l- kâzibîn.258 Ve inkâne kamîsuhu kudde min duburin fekezebet vehüve mine-’ssâdıkîn.259

Didi ‘azîz yâ Zelîhâ bak bana Ne ecilden bu işi kıldın banaHayrınız gâyetle kalîldür sizin Keydiniz gâyetle ‘azîmdür sizinSizin kavlinize olmaz hîç vefâ İdersin bu işi âleme îfâ…inne keydekünne ‘azîm.260

Nisâlardan menfa‘at ‘adimdür hem Ricâl üzre zahmeti kadimdür hem

258- Yusuf, 12/26. Yusuf: «Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi» dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: «Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır.»259- Yusuf, 12/27. «Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir.»260- Yusuf, 12/28. (Kocası, Yusuf ’un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): «Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür.»

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

258

Mekr-i nisâdan emîn olmaz ricâl İt tefekkür işbu hâlden hisse alMekr û keydi nisânın çokdur ebed Şerlerinden hıfz ide ol Ganî hâdDöndi andan ‘avratına söyledi Yâ Zelîhâ sen günâh itdin didi

(416)Sen hatâ idici oldun bilsene! Tevbe idüp günâhından dönseneDidi ‘azîz Yûsufa sen tut sözüm İfşâ itme bu işi iki gözümYûsufa Zelîhâya tenbih eyledi Bizi rüsvây itmeniz sizler didiYâd kimesne bu işi duyar ise Asdîkâlar serzeniş ider iseMısr içinde aslâ daha duramam Utanuram şâh yanına varamamİşit imdi ol Zelîhâ n’eyledi Kime râst geldi ise (ol) söylediÇün Mısır hatunları gör n’itdiler Zelîhâ hakkında çok söz itdilerDidiler ki Zelîhâ deli olmış Zây ‘akîl kendini eflâke salmışMısır hatunları söz söylediler Zelîhâ hatunı hep kınadilerYûsuf adlu gulâm almış Zelîhâ İdüp mâlın anın yolında yağmâBütün vakkâr ârını yile virmiş Yûsuf gulâm ile tenhâya girmişZelîhâ Yûsufı sarâye almış İkisi bir yatak içine girmiş‘Azîze bu işi itmek sezâ mı Kapuda kuluna gitmek revâ mıZelîhâ ‘aklını başından almış Muhibb-i kulûbi Yûsuf’a salmışYûsuf’dan Zelîhâ kim taleb itmiş Yûsuf muhabbeti ‘aklın zây itmişDidiler ‘azîze Zelîhâ iş it Bu sözleri bütün Zelîhâ işitdi (417)Şâyi‘ oldı bu haber evden ile Yûsuf ile Zelîhâ düşdi dileGûş imdi ol Zelîhâ n’eyledi Nice ta‘âmlar müheyyâ eylediSerdi serâini zinnet eyledi Yûsufı bir yirde pünhân eylediPes Zelîhâ bir kul irsâl eyledi Kibâr eşref zenlerini dir didiGitdi ol kul cümlesine söyledi Çün Zelîhâ sizi da‘vet eylediSaf saf olup ol sarâya geldiler Hizmet idenler ayakda durdilerHoş edeb erkân ile oturdiler Çok fesâhatlü tekellüm itdilerDinle imdi ol Zelîhâ n’eyledi Yâ hatunlar siz safâ geldiz didiOl hâdimler rükn-i erkân kıldiler Hep sıradan tatlu şerbet virdilerEmr idüp ol deste hûnı serdiler Fıdda dînârlı siniler kurdilerPes revâkidlere hubzı serdiler Tatluca çorbayı evvel sundilerHem güveç kapları yağlı börek Pes yiyüp içdiler anlar gülerek

Kısas-ı Enbiya

259

Tavuk etler ile piyazlı dolma Verâsından gelüp saruğı burmaEkl idüp itmeğiçün oturdiler Bıçağ turunc ellerine virdilerDidi Zelîhâ bizi (çok) taşladiler Turuncı soymağa hem başladilerHezârân sözi de çok söylediler İdüp destân bizi key kınadiler

(418)Bu sözlerden utandım ben ârımden Menemşe gül çıkar şimdi hârindenDidi güneş doğar burc-ı cebelden Size birkaç cevâb diyem tîz eldenBeytBir gice rü’yâda gördümBâdesini içdim kandım

Anın’çün ben deli oldum Kınamanız beni sizler

İlimden beni uçurdı Kanadsız buraya getürdi

Beni bu hâle yitürdi Kınamanız beni sizler

Mağrib diyârından çıkdım Mısıra kadar yaş tökdüm

Kocalup belimi bükdüm Kınamanız beni sizler

Burda ma’şukumu buldum Cemâline hayrân oldum

‘Aklımı başımdan aldım Kınamanız beni sizler

(419)Ben şimdi mecnûn olmışam‘Işk ile yanup solmışam

Gözüme her şey almışam Kınamanız beni sizler

Elinden âb içüp kandımHizmetinden usanmadım

Murâdımı alamadım Kınamanız beni sizler

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

260

Ağzından akır zencebil Lebinden Kevser selsebil

Ses viriyor sanki bülbül Kınamanız beni sizler

Cemâlini gören yaner Lâle u mest olur kaner

Bilmeyen kul melek zanar Kınamanız beni sizler

Ağlar Baba çok ağladı Kalbin Çalabe bağladı

Zelîhâ veş nâra yandı Kınamanız beni sizler

Didi Zelîhâ Yûsuf gel ‘urûc it Cihân zulmette dûr durma hurûc itYûsuf çıkdı açup yüzden nikâbı Çalup köşke cemâlden âfitâbıGirüb hûb cemâliçün bakdı anlar Zelîhânın gözinden akdı kanlar

(420)Ki yâ hâşâ didiler görmedik hûb Beşerde hîç olur mı böyle mahbûbDidiler bu melek mi yohsa pirî Misli yokdur devr-i Âdemden beriCemâlini görüp mest oldı anlar Kesüp bıçak ile ellerin anlarÇü zandılar güneş doğdı cebelden Oluk gibi akup kanları eldenBenî Âdemde olmaz böyle bir kul Melekdür yâ semâdan inmedür olMelekdür bu didiler degil insân Dahi Hakkına nâzildür bu Kur’ân…vekulne hâşe li(A)llâhi mâ hâzâ beşeran in hâzâ illâ melekun kerîm.261

Zanarsın ki güneş doğdı sehâbdan Gören gözler kamaşdı âfitâbdanYer ehlinde olur mı böyle bir kul Semâdan yâ felekden inmedür olNe hoş kılmış bunı Perverdigârı Nezâket bâğının mürg-i nigârıHümâ peri gibi parlir buğağı Buna şimdi lâzım cennet otağıO şems ü mâhinın bedr ayidur bu Semâlarda melekler şâhidur buDegildür yiryüzinde böyle insân Pirî cinnede bulunmaz böyle bir cânBunı gören kişi hîç kul sanur mı? Cemâline bakan göz usanur mı?Olalım biz buna hem taye râğıb Bu gibi var mıdur dîlîri mergûb261- Yusuf, 12/31. Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf ’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf ’u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” dediler.

Kısas-ı Enbiya

261

(421)Benî Âdem olur mu böyle mahbûb Cihâna gelmemişdür böyle bir hûbZelîhâyı n’içün ta’n eyledik biz ‘Abes ise ana söz söyledik bizYûsuf çün girmedi emrine anın Hezârân âferîn sabrına anınBizim kullarımız böyle olaydı Yakup hicrân atâşına salaydıYile virür idik nâmûsı ‘ârı Ki kande bulayduk i’tibârıZelîhâ çün bakar parmaklarına Ta‘accüb eyledi tırnaklarınaDidi hatunlara işbu cevâbı Görüp seyretdiniz çün âfitâbıBeni destân ider mi dilleriniz Olup hayrân kesildi ellerinizGören gözler beni hîç ta‘n ider mi Cemâlini kul oğlu zann ider miDüşimde hem bana cür‘a viren bu Atam anam ilimden ayıran bu Yişil kâse ile bâde virüpdür Veli bu dem beni bu hor görüpdürFirâkının odı yandurdı nâre Beni gamda koyup çıkdı kenâreYidi yıldur tamâm sevdâyı çekdim Oluben nâtüvân kaddimi egdimGice gündüz ana minnet kıluram Ne vaktin bilmezim vuslat buluramNe denlü söylesem derdim tükenmez Beni çirkin görüp aslâ begenmezBeni Mısra melâmet eyleyen bu Kime râst gelürse söyleyen bu

…ele’in lem-yef‘al mâ âmuruhu leyuscenenne ve leyekûnen mine-ssâğirîn.262

Velî Yûsuf murâdım itmez ise İdüp kulluk sözime gitmez ise

(422)Ben anı göndürem zindân içine Çeküp zahmet ola nâdim suçuneZelîhâyı bular çün dinlediler Verâsından bu sözi söyledilerDidiler Yûsufa hüsn-i bahâdur Zelîhâya meyil virmek sezâdurAna benzer Mısırda var mı hatun Olup kulı seni çün aldı satunIrak olma anın iki gözinden Nükûl itme Zelîhânın sözindenEfendini yakıp nîrâna salma Olup mahbûs varup zindânda kalmaDidi ya Rab bular korkmaz erinden Beni hıfz it bu ‘avratlar şerinden

…asbu ileyhinne ve ekun mine’l- câhilîn.263

Bu da‘vetden bana zindân sezâdur Bilürsin çekdigim rûz-ı cezâdurEger olsam bu menhî işe kâyil Oluram tâ-ebed zulmetde câhil

262- Yusuf, 12/32. Kadın dedi ki: İşte hakkında beni kınadığınnız şahıs budur. Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı. Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve el-bette sürünenlerden olacaktır!263- Yusuf, 12/33. (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

262

Çün Zelîhâ söyleyüp ‘âr itmedi Bir nasîhat Yûsufa kâr itmediBu sebebden Yûsufa kîn bağladı Gözlerinden yaş akıdup ağladıDurdı fi’l-hâl ol ‘azîze söyledi Didi gör Ken‘ânlı bize n’eylediMısr içinde şânımız gitdi yile Bizi bed-nâm eyledi dilden dileKime râst gelse anı söylemiş Kim benim hakkımda bühtân eylemişBize oğul olması anın muhâl Gönder imdi tîz anı zindâna salÇünki ol zindân içinde yâd olur Mısr ilinde suç ana isnâd olur

(423)Çün ‘azîzin ‘aklını kandurdı ol Kalbini Yûsufdan usandurdı olDöndiler fâhir libâsın soydular Hâsılı zindân içine koydılarYa‘ni Yûsuf gire zindân içine Göre zahmet nâdim ola suçineGerçi ol zindânda mahbûs çok idi Hakkı bilür bir kimesne yok idiİçlerinde iki igit var idi Anlara zindân be-gâyet dar idiÇünki bir gün şâha hâ’in oldılar Koydı şâh zindân içinde kaldılarHak Te‘âlâ eylese tevfîk bize Hûb kasasdur vasf idem anı sizeRûm ilinde var idi bir pâdişâh Diler idi Mısr iline ola şâhÜzerine çün gubâr asmaz idi Melik Reyyânı gözi kesmez idiİki def‘a kaldurup leşker ana Bozulup döndi girü kaldı tanaBir gün ol şâh hâs kulına söyledi İşbu pünhân hîle’i vasf eylediMısra yüz tut eylegil tebdîl-i câm Dâsitânın söylene yevmi’l-kıyâmBir kaç eyyâm anda sâkin olasın Hâsılı söz bir vefâdar bulasınMelik-i Reyyâna zehîr virdüresin Altun ile bu işi gördüresin Gidüp ilçi çün revân oldı yola Sür’at idüp bakmadı sağa solaMısr (?) içine girdi bir dost bulmadı Kimseye sırrını ifşâ kılmadıRûm ilinden çünki gelmişdi garîb Nâgihân bir ‘avrata oldı karîbTurdı hatun şâhı geçdi ilçiye Söyler idi dâ’imâ ol yolciyeDidi şâhın bin güni bir gün ola Kendi gidüp tahti illerde kala

(424)Bir ulu beg-zâde hatunı idim Şâhdan evvel Mısra atuni idimAdımız buldı şuyû’ ilden ile Altun akça bin hisâbın kim bileÇok gedâlar üstüne açdım perim Durdı bir gün nâgihân öldü erimKimseye bildürmez idim hâlimi Cebri kıldı aldı sultân mâlimi

Kısas-ı Enbiya

263

Evlerimi aldı beglik eyledi Hâsılı söz bize kemlik eylediÇâr Divârdan bir yapu virdi bana İlçi anı işidüp kaldı tanaDidi şâhın katli içün gelmişem Mısr içinde ben seni dost bilmişemBundan öte ağlayûben itme zâr Katli-şâha bende iksir ağu varÇün bu dünya başına dar mı senin Akraba’ı dostların var mı seninDiledigince sana mâl vireyim Şâd-ı mesrûr Rûm iline ireyimDidi ‘avrat anı ider bir kişi Ol gelürse tîz biter şâhın işiPâdişâha sâkidür virür şarâb Mest-i lâ-ya’kıl olup eyler harâbDidi ilçi sen getür anı bana Bî-hisâb mâl vireyim şimdi anaGitdi hatun sâkî’i buldı hemân Korkusından kaddini kıldı kemân Havf iderdi sırrını ol bildüre Belki şâha telhiys idüp öldüreAldı hatun sâkî’i girdi yola Sür’at idüp bakmadı sağa [sola]Çün getürdi anı ilçi yanına Kıldı şûrâ susadılar kanınaBî-hisâb mâl sâkiye va‘d eyledi Döndi sâkî işbu sözi söylediDidi sabr it gideyim şâhdan yana Hûnsalârı söz virür ise bana

(425)Yâ ana ruhsat düşe yâhûd bana Zehri katup nân ile vire anaGitdi sâkî tiz bulup çâşengeri Mâcerâyı söyleyüp aldı beriGeldiler ilçi ile yâr oldılar Mâlı görüp şâha ağyâr oldılarZehri alup geldiler şâh yanına Geldi hatun çıkdı şâh dîvânınaMâcerânın künhini nakl eyledi Zehr-i mârı şâha bir bir söylediŞâh aratdı ilçi bulunmadı Kanda gitdi bir haber alınmadıÇün bu cünha geldi şâhın gücine Hışma geldi atdı zindân içineGitdi Yûsuf tutdı zindânda karâr Bu iki kişiyle oldu yâr-i ğârKim ki düş gördi ise ta’bîr idüp Mâ-hasal te’vîlini takrîr idüpGeldi sâkî söyledi çâşengere Ehl-i zindân yüz tutar Yûsuf ereGâyet ile ta‘bîr ider ol dişi Mısr içinde yokdurur anın işiDidi çâşenger ana biz gidelim Bir yalan düş söyleyüp vasf idelimGerçi ta‘bir eyler ise bu düşi Zindan ehlin aksine döndi işiÇün bu âyet sâ’ili iskât ider Sâkinin rü’yâsını isbât ider

Ve’dehale ma’ahu-ssicne feteyâni kâle ehaduhumâ innî erânî a’sirü hamran…264

264- Yusuf, 12/36. Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri dedi ki: Ben (rüyada) şarap sıktığımı gördüm. Diğeri de: Ben de başımın üstünde kuşların yemekte olduğu bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bunun yorumunu bize haber ver. Çünkü biz seni güzel davrananlardan görüyoruz, dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

264

Geldi sâkî Yûsuf’a vasf eyledi Mâcerânın künhini ol söylediDidi ben rü’yâmda gördim ey ‘azîz Zindân içinde seni gördik temîzÖz elim ile şarâb süzer idim Kâse kâse doldurup düzer idim

(426)Leyki anın bilmezim ta‘bîrini Çün bana vasf eylegil takrîriniGerçi sâkî bu duşi şerh eyledi Geldi çâşenger bu sözü söyledi

İnnî erânî ahmilü fevke ra’sî hubzan te’külü’t-tayrü minhü nebbi’nâ bi-te’vîlih265

Başıma bir sini aldım ey ulu Kabları dolu ta‘âmıyla doluGeldi kuşlar başım üzre kondılar Sini üstünden ta‘âma sundılarHâsılı söz ol hûnı ekl itdiler Döndiler yirlü yirine gitdilerGördi Yûsuf söyledi ki korkulu Diledi ki ide anı örtuluEkserî ta‘bîrciler te’hîr ider Düş görenin kalbini tebşîr iderGerçi gördi ki fenâ bir düş ise Sâhibine çün yaramaz iş iseTa‘bîr itmez anı tekrâr söyledür Mâverâyı kulakına dinledürEhl-i üstâz gavrına anın bakar Bir hayır söz belkim ağzından çıkarOl söz ile düşini hayra yorar Bu sebebden gördügini çok sorarÇünki Yûsuf bildi ol düş korkulu Anla İrşâdi gedâ olma deluDurdı Yûsuf anı ta‘bîr itmedi Hûnselârın ‘aklı aslâ yitmediÇon nasîhat idüp iğmâz eyledi Zindân ehline bu sözi söyledi

Yâ sâhibeyi-ssicni eerbâbun muteferrikûne ḣayrun emi(A)llâhu-l vâhidu-l kahhâru.266

Hakkı koyup putlara tapmak neden İblisin iğvâsına akmak neden

(427)Halk iden Hallâk sizi göricidür ‘Âlemi bir ânda kahr idicidürZîrâ Yûsuf Hakkı izhâr eyledi Döndi anlar işbu sözi söylediTa‘bîr iyle sen bizim rü’yâmızı Rûy-ı handân eylegil dünyâmızıDidi Yûsuf sâkiye kim ey ulu Sen cihânda gâyet oldun bahtluTîz vakitde maksûdını bulasın Hem efendine mukarreb olasınİtmegil zindân içinde âh-ı vâh Çün seni sâkî ider ol pâdişâh

Yâ sâhibeyi-ssicni emmâ ehâdukuma feyeskî rabbehu hamran…267

Sizi yarın bu zindândan alurlar Girü kalan karanlıkda kalurlar265- Yusuf, 12/36. 266- Yusuf, 12/39. Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?267-Yusuf, 12/41. Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyalarınıza gelince), biriniz (daha önce olduğu gibi) efendisine şarap içire-cek; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından (beynini) yiyecekler. Yorumunu sorduğunuz iş (bu şekilde) kesinleşmiştir.

Kısas-ı Enbiya

265

Olursın çün efendine rikâbdâr Melik Reyyân seni ider şarâbdârEzel ki rütbeni varup bulasın Olup sâkî sa‘âdetde kalasınÇü sâkî anlayup işbu rumûzi Didi çâşengere Yûsuf bu sözi

…ve emmâ-l-âḣaru feyuslebu fete’kulu-ttayru min ra’sihî…268

Seni dâra çeküp yarın asarlar İki ayağını yirden keserlerGelüp kuşlar başın üstüne kone Şu kim rü’yanda konmış idi hûneMelik Reyyân senin kaddin egiser Delüp kuşlar yiyüp beynin çekiserYumup gözin cesedden çıka cânın Cihânda kalmaya ad ile sanınİşidüp ol yigid Yûsufdan anı Bigâyet havf idüp ditreşdi cânı

(428)Bu rü’yâyı didi biz görmemişdik Nişânına ebed hîç irmemişdikVelâkin biz seni bu dem sınaduk Yalan söyler diyüp dâ’im kınadukDidi Yûsuf girü dönmek muhâldür Her insânın dili kendine fâldür

…kudiye-l-emru-llezî fîhi testeftiyâni.269

Te‘âlânın kapusı sedd olur mı Kazâsı gelmiş iken redd olur mıKişinin dili kendine belâdur Sükûtından dilin kadri ‘ulâdurGelüp tîz sâkî’i tebşîrlediler Girü kalanını zencîrledilerÇeküp bir âh derûnî ağladılar Firâkın nârına cân dağladılarUruturup ayaka kalkdı sâkî Ki zindân ehline saldı firâkıGelüp Yûsuf ile sâkî sarıldı Birisi buğz idüp gâyet darıldıDidi Yûsuf benim dinle sözimi Sakın zindânda unutma özimi

Ve kâle’llezî zenne ennehü nâcin minhumâ-zkürnî ‘inde rabbike feensâhu’ş-şeytânu…270

Beni sultân katında gâh anasın Bugün meclisine gidüp varasınDiyesin bir garîb igid var anda Olup ol bînevâ kalmış nihândaDurup nâ-hak yire zindânı bekler Zulüm itmiş Mısır içinde beglerZelîhâ salmış anı iftirâya Elif kaddi egilüp döndi yâyaİdüp hürmet halâs ide beni ol Melik Reyyân merâm itse bulur yol

(429)Didi sâkî seni ben hîç unutmam Melik Reyyân katında dilden atmamGidüp çâşengerile çıkdı sâkî Girü kalan olup zindânda bâkî268- Yusuf, 12/41269- Yusuf, 12/41270- Yusuf, 12/42. Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni efendinin yanında an, (umulur ki beni çıkarır).  Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla (Yusuf),  birkaç sene daha zindanda kaldı. 

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

266

Hemân çâşengeri salb eylediler Çeküp kuşlar delüp başın yidilerİnüb Cibrîl semâdan nâzil oldı Yûsuf kalbindeki yas zâ’il oldıDidi Cibrîl seni ben idim irşâd N’içün sen istedin sâkîden imdâdBu zindan zahmeti gâyet cezâ mı Melik Şâhdan vefâ ummak sezâ mıNeden nâşî bu sözi söyledin sen Şarâbdâra gümânı eyledin senSeni kim var idüpdür çün ezelden Su’âlini virüp Yûsuf tîz eldenDidi Allâh beni kıldı ‘ademden Velî bir gün halâs ider bu gamdenHüve’l-evvel Hudâya ibtidâ yok Hüve’l-âhir hem ana intihâ yokDidi Cibrîl sana hûbluk viren kim Bu zindânda senin kaydın gören kimSenin ceddin ol İbrâhîm Halîldür Sana hûbluk viren Hayyü’l-Celîldürİdüp ‘uryân vucûdını soyan kim Seni câh içerüsine koyan kimDidi Yûsuf iden Bârî Hudâdur Halâik hep kapusında gedâdurDidi Cibril cihan fâni duran kim On iki mangır alup sattıran kimSana bürhân gelüp ‘arz eyleyen kim Getürüp Ya‘kûbı vasf eyleyen kimİki aylık gulâmı söyleden kim Zelîhâya suçı isnâd iden kim Didi Yûsuf Zelîhâ dil-figârdur Kamusın eyleyen PerverdigârdurDidi Cibrîl bilürsin anı erham Olur mı derdine ol sâkî merhem

(430)Te’âlâdan gelür emr ile fermân Şarâbdârdan olur mı derde dermânBu sözi almasa idin gümâne Gemin çıkmış idi şimdi limâneYidi yıl sen bu zindânda kalasın Sonucı derdine dermân bulasınBulam dirsin yakın hâlde halâvet Muhammed Mustafâya vir salâvetİdüp sâkî Melik-i Reyyâna hizmet Unutdı Yûsufı kim ide NusretVe kale lillezî zanne ennehü nâcin271

Anın kalbine Yûsuf düşmez idi Melik Reyyâna sözin açmaz idiDurup Yûsuf çün irdi yiddi sâle Du‘â kıldı Hudâ-yı Lâ-YezâleGirüye redd olur mı hîç du‘âsı Ana şefkat idüp fi’l-hâl HudâsıMelik Reyyân meger günlerde bir gün Demi dem üstüne katardı her günGice hâbda uyurken gördi bir düş Yatup nâ-gâh gözi oldı ana tuşVelî sen kıssa’ı dinle bu yüzden Görüp yiddi öküz çıkdı denizdenSemiz gâyet birinde yok behâne Nazîri gelmemiş hîç bu cihâne

Vekâle-l meliku innî erâ seb’a bakarâtin simânin ye’kuluhunne seb’un ‘icâfun...272

271- Yusuf, 12/42272- Yusuf, 12/43. Kral dedi ki: Ben (rüyada) yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek gördüm. Ayrıca, yedi yeşil başak ve diğerlerini de kuru gördüm. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız.

Kısas-ı Enbiya

267

Görüp Reyyân düzüldiler sıraden Yidi aruk öküz geldi verâdenZa’îf olan semizini yidiler Yidisini yidi fi’l-hâl yidilerDahi gördi kurumış yiddi buğda Güneş anı kurudup itmiş ağda

(431)Verâsından görüp buğda yişil baş Açup sünbüllerini ol yenür aşUyanup uykudan açdı gözini Olup ser-mest ütürdü kendüzini‘Akıl sâhiblerin cem‘ eyledi ol İdüp takrîr bu düşi söyledi ol

Yâ eyyühe’l-meleü eftûnî f î-rü’yâye in-küntüm li’r-rü’yâ ta’burûne273

Ekâbirler gelüp girdi sarâye İdüp ta‘zîm düzüldiler sırayeDidi bu düşimi ta‘bîr idin siz Beni âgâh idüp takrîr idin sizBular şâhdan bu remzi dinlediler Cevâbında bu sözi söylediler

Kâlû adgâsü ahlâmin ve mâ-nahnü bite’vîli’l-ahlâmi bi-‘âlimîne.274

Senin düşin olup adgâsü ahlâm Anın te’vîline yok bizde i‘lâmUlumuzsın senindür emr-i fermân Velî ta‘bîrine yok kulda iz‘ânHacîl olup iki kat oldı anlar Birisi bilmeyüp mât oldı anlarBular çünkim çeküp gâyet te’essüf Ki sâkînin diline geldi YûsufTe‘âlânın ‘inâyâtı irişdi Rivâyâtı şarâbdâra irişdi

Ve kâle’llezî necâ minhumâ ve’ddekere ba‘de ümmetin enâ unebbi’ukum bi-te’vîlihî feersilûni.275

Çün tamâm oldı yidi yıl ey gedâ Sâkî’i kıldı sebeb bârî HudâDilemişdi sâkîden Yûsuf meded Yiddi yıl zindânda meks itdi ebed

(432)Durdı sâkî şâha takrîr eyledi Yûsufı kalbine alup söylediDidi şâhım sen kazâdan ol emîn Devletin vâfirlenüp gitsün gaminSâbıkâ ben kulına kıldın cezâ Zindân içine atup çekdim ezâYûsuf adlu bir igid gördüm ulu Aslı Ken‘ânlı velî yüzi suluHer su’âle çün virür şâfî cevâb Gün tokunsa yüzine eyler hicâbVasf edim hûbluğını işit nice Gitse gündüz çün vakit olsa giceEhl-i zindân mâh cemâline bakar Şu‘lesinden şem‘e kandîl mi yakarYüzine bakmaya gözler doyamaz Zindân olduğını kimse duyamaz273- Yusuf, 12/43274-Yusuf, 12/44. (Yorumcular) dediler ki: Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenlerden değiliz.275- Yusuf, 12/45. (Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman sonra (Yusuf ’u) hatırlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

268

Bu cihânda gerçi kul gâyetde çok Mısr içinde ana benzer kimse yokZîrâ ol insân degil belkim pirî Misli yokdur devr-i Âdemden beriDil ile çün ben anı vasf idemem Görmemiş şâhım anı medh idememKim ki rü’yâ gördi ol ta‘bîr ider Mâverâsını güzel takrîr iderÇünki sâkî Yûsufı vasf eyledi Döndi andan şâh bu sözi söylediVar bu rü’yâyı ana vasf eylegil Bu düşin sen künhini nakl eylegilDurdı sâki bindi fi’l-hâl atına Sür’at idüp geldi Yûsuf katına Geldi sâkî Yûsufı gördi hemân Ehl-i zindân ağlayup kıldı figânDidi ey sultân-ı hûbân nîkî hû Sen beni tut ma‘zûr ey hulkı iyüPâdişâh endîşesinden ben seni Ger unutdum ise âfv eyle beniBu gice çün gördi bir düş pâdişâh Ol Melik Reyyân olan püşt-i penâh

(433)Çok müneccim geldi ta‘bîr bilmedi Hükm-i gayba el urup söz kılmadıDidi Yûsuf anı takrîr it bize Hak bana bildürdügin idem sizeDidi yiddi çün sığır gördi semiz Hem yidisi aruk idi ey ‘azîz

Yûsufu eyyühe’sıddîku eftinâ fî-seb’i bakaratin simânin276

Geldi arıklar semizini yidi Pâdişâhın gördigi böyle didiGördi sonra yiddi baş buğda kuru Yiddi yaş sünbül dahi ey nîkî hûPâdişâh endîşede kaldı hemân Korkusından kâmeti oldı kemânGer anı ta‘bîr idersin ey hümâm İşbu zindân zahmeti oldı tamâmDidi Yûsuf emriderse Müste‘ân Vech-i hikmet künhini idem beyânÇün yidi semiz sığır ucuz ola Ol yidi arık sığır kızlık olaİbtidâ ucuzluk ola yiddi yıl Yiddi hem kaht irişe anı bilGeldi sâkî virdi sultâna haber Gönli oldı gussadan zîr ü zeberŞâh-ı Reyyân didi doğrı böyledür Var su’âl it kim ana dermân nedürGitdi sâkî Yûsufa kıldı su’âl Bu düşe tedbîr nedür kaşı hilâlDidi Yûsuf evvel ucuzluk ola Sâniyen hem yiddi yıl kızlık ola

Kâle tezre’ûne seb’a sinîne deeben Femâ hasadtum fezerûhu277

Her zahîre’i tevâtür ekmeli Yir yüzine key tohum çok tökmeli

276- Yusuf, 12/46. (Zindana varınca), “Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki (vereceğin bilgi ile) insanlara dönerim de onlar da (senin değerini) bilirler” dedi.277- Yusuf, 12/47. Yusuf dedi ki: Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında (stok edip) bırakınız.

Kısas-ı Enbiya

269

(434) Arpa buğda doldurun sapı ile İçerüde hıfz idin yapu ileBuğda eger sapı ile durur ise Çürimez on yıl eger kalur iseGeldi sâkî pâdişâha söyledi Her ne kim Yûsuf didi şerh eylediŞâh begendi bu sözi tahsîn görüp Sâkiye kıldı su’âl öri durupDöndi sâkî Yûsufı vasf eyledi Her kemâlâtını şâha söylediAslı Ken‘ânlı velî bedr-i münîr Yiddi yıldur kim çeker zindân esîrPâdişâh eydir eya sana ana Lâ’ik idi ol vezîr ola banaNâsezâdur ol igid zindân çeke Ol karanlıkda durup kaddin egeSâkî vasf idüp ana şehriyâr Anı zindânda ‘azîz eyledi zârPâdişâh ider kanı gelsin ‘azîz Kalmasun zindân içinde ol temîzÇün ‘azîz girdi kapudan içerü Oldı sultân anun ile rû-be-rûDidi kulumdur benim ol nev-civân Satun almıştım anı şâh-ı cihânOğlum olğıl dâ’im ana söyledim Sonra bize hâ’in oldı bilmedimÇün anı ben kıymadım öldürmeğe Kendi suçın kendine bildürmegeŞâh işidüp didi âzâd eylegil Sen benim içün ana dâd eylegilDidi şâhım ben sana kemter kulam Sen çıkar didin ise ben ne kılamŞâh didi kim gelsin anı görelim Mâcerâmuz nite oldı soralımAt ile don hem dahi hil‘at ana Geydürüben tiz gelin benden yana Geldiler zindanda Yusuf yanına Alup anı giderler Şâh katına

(435)Çünki Yûsuf kîl ü kâli anladı Geldi sâkî çün bu sözi söyledi

Ve kâle’l-meliku ’tûnî bihî felemmâ câ’ehü’r-rusûlu…278

Melik Reyyân seni âzâd idüpdür Suçın âfv eyleyüp dil-şâd idüpdürGelüp devlet urutur bin atına Berâberce gidelim şâh kıtınaİşidüp sâkîden Yûsuf bu sözi Akup yaşı doluban iki göziDidi Yûsuf bu zindândan çıkamam Görüp şâhı huzûrında bakamamBenim adım olup defterde memhûr Benem suçlu Zelîhâ oldı mestûr Mısır halkı bütün anı işitdi Didiler kim Yûsuf çok kem iş itdiKimi Yûsuf didi hîç şânı bilmez Kimi didi yidigi nânı bilmezKimisi ta‘n idüp kimi inandı Şahın aklı hemîn bu söze kandı278- Yusuf, 12/50. (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: «Onu bana getirin!» Elçi, Yusuf ’a geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: «Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir.»

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

270

Bana ‘avrat ile töhmet kılındı Düşüp dilden dile cünham bilindiBilürdün hod anı zindânda iken Sezâ var mı bu cünha bende ikenOlur mı şâh yanında i‘tibârım Melik Reyyân katında iftihârımGöz ile görmeyen bilmez rumûzi Efendine varup söyle bu sözi

Kâle’rci’ ilâ rabbike fes’elhü mâ-bâlu’n-nisveti’llâti katta’ne eydiyehunne279

Kılup hatunları da‘vet Zelîhâ Sarâyını idüp vahdet Zelîhâİdüp ikrâm kamusın toyladı ol Verâsından bu sözi söyledi ol

(436)Kuşadup egnime elvân kumâşı Akardı gözlerinden kanlu yaşıBenim ‘ışkım ile oldı zârıncı Virüp ellerine fi’l-hâl turuncıBana çün gel diyüp itdi nidâyı Zelîhâ pes bilürdi her edâyıBeni koymış idi ol gün nihâne Cemâlimi gören oldı dîvâneBıçakı ellerinde ığradıler Bütün parmaklarını doğradılerKimisinin olup tîz ‘aklı yağmâ Kimisi üstüme sıçratdı esmâBular şeydâ çün oldı gördi bizi Zelîhâ pes verâdan açdı söziElif kaddim egilüp döndi yâye Sizi ben eyledim da‘vet sarâyeBana siz ta‘rîf idin toğrı bir yol ‘Aceb bir yirde var mı böyle bir kulVelî sizde ne el kaldı ne parmak Sezâ var mı beni dilden kınamakÇü mağrib şâhının ben duhteriyem Ezelden hod buna ben müşteriyemİçüp bâdesini kandım düşimde Olup şeydâ akıl yokdur başımdaYidi yıl oldı bu sevdâyı çekdim Oluben nâtüvân kaddimi egdimBenim ‘ışkım anı hod yakmadı hîç İdüp hürmet yüzime bakmadı hîçN’içün ben sizden idem anı pünhân Giniş dünyâ olup başıma zindânBir iki gün dahi ana bakaram Meyil virmez ise zincîr takaramGelüp hışma atam zindân içine Göre zahmet ola nâdim suçıneZelîhâdan bu sırrı dinlediler Verâsından bu sözi söyledilerZelîhânın sözinden çıkma asla Gidüp zindân içinde kalma asla

(437)Efendindür ırak olma gözinden Velî çıkma anın hirgîz sözindenİdüb hatunları yola revâne Zelîhâ âh çeküp düşer figaneAlub vuslat merâmın bulmadı ol ‘Azîz’e hem beni gammâzladı olMelik Reyyâna var söyle bu hâli Kamu dirsin kibâr eşref ricâli279- Yusuf, 12/50

Kısas-ı Enbiya

271

Dahi hatunları cem‘ eylesünler Gelüp bir bir kamusın söylesinlerÇü hatunlar durup kaldıysa zinde Zelîhâ da mıdur suç yohsa bendeSu’âl itsün huzûrda mâcerâyı Neden kıldı bana ol iftirâyıİdüp ‘avdet girüye döndi sâkî Didi şâhım sen ol devletde bâkîNe kim Yûsuf didiyse söyledi ol Vukû’ hâli ifâde eyledi olMelik Reyyân bu sözi çün işitdi Giden ‘avratları aldı getürdiBilüb anı Zelîhâ çekdi çün gem Didi hatunlar iderler beni zemBugün ben ‘âleme bed-nâm oluram Figân-ı âh idüp zârı kıluramElif kaddi egilüp döndi yâye ‘Azîz anı alup geldi sarâyeUlu dîvân olup meclis kuruldi Kabâhat sâhibi kimdür soruldiDidi şâh söyleyin hatun kişiler Bu sırrı bilmez imiş er kişilerBilüp âgâhınız var mı bu işden Bugün Yûsuf halâs oldı bu düşdenÇü hatunlar bu emri dinlediler Zelîhâ hakkına söz söylediler

Kâle mâ-hatbukunne iz-râvedtunne Yûsufe ‘an nefsihî…280

(438)Suçı Yûsufa isnâd itmezüz biz İdüb takrîr anı ketm itmezüz bizZelîhâ eyledi çün bizi da’vet Velî ol gün sarâyı kıldı vahdetGelüp Yûsuf ile biz yûze yûze Cemâlin nûrını ‘arz itdi bîzeSanasın kim güneş toğdı sehâbdan Saçılmaz gül yanağı âfitâbdanCihânda görmedik biz öyle bir cân Kesüb parmaklarımız akdı al kanAçup sırrın kamusın kıldı izhâr N’içün biz şâhımızdan idek inkârDidi ben Yûsufı sevdim ezelden Eger bulmam ise vuslat tîz eldenBen anı zindân içine ataram Veyâ hışma gelüp gayra sataramDidi Yûsuf Zelîhâ da‘vetinden Benim hazzım yok anın vahdetindenBu da‘vet hem bana rûz-ı cezâdur Velî zindâna girmeklik sezâdur Zelîhâ anladı sırrı olur fâş Akıdup gözlerinden kan ile yaşDidi şâhım kulak vir dinle hâli Bana sen sor virem bir bir su’âliKul-ne hâşe li (A)llâhi mâ‘alimnâ ‘aleyhi min-sû’in kâleti’m-raetü’l- ‘azîzi’l-‘âne hashasa’l-hakku281

Bana mesken idi mağrib diyârı Gelüp terk eyledim nâmûsı ‘ârıDüşimde bâde’i sundı elime Ben anı almaz iken hîç dilime

280- Yusuf, 12/51. (Kral kadınlara) dedi ki: Yusuf ’un nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi? Kadın-lar, Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: «Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir.»281- Yusuf, 12/51.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

272

Didi bu cür‘adur nûş it bulasın Yanup ‘ışkı hayâlimden solasın Olup iksîr kaçan aldım dihâne Nûş itdüm çün şifâsı degdi câneBulam dirsin beni didi dilârâ İdüb sür‘at Mısır şehrinde ara

(439)Uyanup uykudan açdım gözimi Olup şeydâ ütürdüm kendüzimiSana akrân atam bir pâdişâhdur Meğârib iline püşt-i penâhdurAtam bilmez idi çün kîl ü kâlim İdüp isrâr-ı ‘ayân idem bu hâlimBenim sözüm ile pes tutdı yolçi Sana bir nâme yazup geldi ilçiSeni ben çün Yûsuf zann eyler idim Nice begzâdeler ta‘n eyler idimAnın ‘ışkı beni saldı dirâze Vatânım terk idüp geldim HicâzeGelüp Mısr içine gördüm ‘azîzi Yûsuf zann eyler idim nâtemîzi ‘Azîz karşuma geldi sanki düşmân Ben itdigim işe oldum pişîmânGelüb bir gün bana didi ki hatun Sana ben bir kul aldım şimdi satunGelüp Yûsuf ile girdi sarâye Cemâlin nur görüp benzetdim ayeHemân bakdım anın bir kez yüzine Çekilmiş sürme kudretden gözineDüşimde çün bana içürdi bâde Görüp anı olup ‘ışkım ziyâdeYidi yıl ben anın yüzine bakdım Firâkın nârına kendimi yakdımOlup bâliğ kaçan irdi kemâle Benim kaddim dönüp egri hilâleVelî bir gün sarâyı halvet itdim Alup anı berâber bile gitdimHayâlar perdesin açdım yüzümden Yûsuf gâyet hazer itdi sözümdenRicâlar eyledim hîç tuymadı ol Ki ve’l-hâsıl sözüme uymadı olÜtürdüm nâmûsı vakkârı şânı Durup bir gün ‘azîze geçdim anıBenim gayet bu iş geldi gücîme Aziz anı goyup zindan içine

(440)Yûsuf sâdık olup hak zâhir oldı Yidi yıl meks idüp zindânda kaldıBen andan görmedim hîç bir hıyânet Kamu bir bir idüp şâha rivâyetNe denlü söylesem derdim tükenmez Beni çirkin görüp aslâ begenmezAnın ‘ışkı beni kıldı melâmet Bilürdim başıma kopar ‘alâmetN’içün senden ben anı idem inkâr ‘Azîz anı işidüp eyledi ârUlular çok idi gâyet utandı Dönüp kalbi Zelîhâdan usandıHicâbından bakamaz şâh yüzine Akup yaşı dolup iki gözineOlup nâdim utandı gâyet elden Zelîhâya talâk virdi tîz eldenBundan öte senden oldum ben beri Kande kim gönlin diler anda yüri

Kısas-ı Enbiya

273

Sâhib olup ben sana hatun dimem Yûsufı aldım sana satun dimemÇün Zelîhâ gitdi kendi işine Hîç ‘azîz düşmezdi anın pîşineOn sekiz yıl nevha kıldı ol tamâm Gice gündüz ağlar idi ve’s-selâmŞâh-ı Reyyân sâkiye çün söyledi Sevdi cânı Yûsufı vasf eyledi

Ve kâle’l-meliku’tûnî bihî estahlishu linefsî282

Lâ’ik oldur ben anı idem vezîr Mısr içinde var mıdur ana nazîrDöndi sâkî Yûsufa geldi hemân Didi zindândan hemin buldun emânAldılar zindân içinden çıkdılar Hây u hûydan Mısr içini yıkdılarÇünki girdi ol sarâydan içerü Geldi pes şâh ile oldı rû-be-rû

(441)Kim anın yüzine kıldıysa nazar Vâle olup ‘aklı başından giderOtuz iki dili Yûsuf söyledi Pâdişâh anı ta‘accüb eylediŞâh didi kim ey güneş yüzli pirî Bu ne dildür söyledin ey dîn eriDidi ‘İbrî dilidür ey şehriyâr Kimse bilmez idem anı âşikârŞâh didi kim tâc-ı devlet mülk-i mâl Ayakın toprakına olsun helâlNe dilersin dile benden ey ulu Ben sana mansûb virem ol bahtluDidi Yûsuf mansûbı ben n’eylerem Leyki Mısra kethüdâlık eyleremYûsufın ‘aklına tahsîn eyledi Döndi andan şâh bu sözi söylediBundan öte nusretim çokdur sana Sen bu rü’yâ hâlini bildür banaDidi Yûsuf yiddi yıl ucuz ola Zâd zahîre her nevâle çok olaPes bu yıllar çok ekin ekdürmeli Ba’zını sap ba’zını döğdürmeliZîrâ buğda sapıyla tîz çürümez Kapçık içinde ana kurd yürümezŞâh didi kim ben kimi idem emîn Buğda ile çün dola rûy-ı zemînDidi Yûsuf sen bana kılğıl emîr Yir yüzine hem beni eyle nazîr

Felemmâ kellemehu kâle inneke’l- yevme ledeynâ mekînun emîn(ün)283

Andan özge mansûbı ben n’eylerem Zâyi‘ itmem habbesin hıfz eylerem

(442)Geçdi Yûsuf bildi anın memleket Halkı hoşnûd eyledi ol nîk-sıfetSâbıkâ çün zulm ile berbâd olup Geldi Yûsuf ‘adl ile âbâd olupBaşladı oldı ucuzlık yiddi yıl Halka Yûsuf çok ekin ekdürdi bil

282- Yusuf, 12/54. Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.283- Yusuf, 12/54

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

274

Yiddi yıl ucuzlık oldı berdevâm Bîhesâb virdi Hudâ-yı lâ-YenâmŞer ‘-i İbrâhîmi kurdı ol temîz Bir iki gün hastelendi çün ‘azîzFânî dünyâ kaddini kıldı kemân Yumdı gözin gitdi uhrâya hemânAdı sanı oldı dünyâdan nihân Memleket Yûsufa kaldı ol zamânÖyle yaren oldı Yûsuf şâh ile Şâz(d)olurdı pâdişâh ol mâh ileİki sâ‘at görmeseydi yüzüni Ütürürdi pâdişâh kendüziniPâdişâha çok nasîhat eyledi Bir gün ana şâh bu sözi söylediBen kocaldım kaddim oldı nâtüvân Saltanat tahtı senin olsun hemânÇün tamâm oldı yidi yıl emr ile Buyruk oldı Tanrıdan Cebrâ’ile İndi Cebrâ’il hemân yir yüzine Saldı kâhtı yokuşına düzineHer kim uykudan uyandı ol gice İşit imdi vasfını idem niceOl gice kimse sabâha durmadı Lây içinde kimse bir nân koymadıŞâh uyanup uykudan durdı örü Söyledi kim tîz ta‘âm alın berüDidi gâyet açlık aldı çün bizi Geldi Yûsuf söyledi işbu söziDidi irdi bu gice eyyâm-ı cû‘ Geldi kızlık kıldı ucuzluk rucû‘Şâh işidüp oldı gâyet kayğulu Yûsufa kıldı du‘â ol bahtulu

(443)İl vilâyet halkının sen cânısın Hem sa’âdet tahtının sultânısınBilmezim ben sen bilürsin ey emîr Bu cihânda yokdurur sana nazîrGeldi kızlık ‘âlemi tutdı hemân Bây u derviş kâmeti oldı kemânİşit imdi gör ki Yûsuf n’eyledi Pâdişâha geldi evvel söylediEhl-i Mısrın halkını kıldı hisâb Pes kamunın yazdı adın bir kitâbGözsüz ‘avrat dul kocalar var idi Yohsul idi dünyâlıkda dâr idiHer birine durdı ta‘în bağladı Kime deyni varsa virdi sağladıMısr içinde kalmadı kimse cüyû‘ Adıyla hem şânıyla buldı şuyû‘

Mefâ’îlün Mefâ’îlün Fe’ûlünKanı imdi Zelîhâ kande kaldı Firâkın nârına kendini saldıBu hâl üzre gidüp çün yiddi sâle Elif kaddi egilüp döndi dâleGice gündüz oturup ağlar idi Firâkın nârına can dağlar idiTüketdi mâlını ol kıldı yağmâ Olup eğnâm gibi insana sağmâBiri gelse dise Yûsufı gördim Geçerken uğrayup seyrine durdımElin koynuna salardı o hatun Bilüb müjde virür idi on altunBiri dise konuşdum ben yüze yüz Virür idi ana seksen veyâ yüz

Kısas-ı Enbiya

275

Biri dise seni Yûsuf alacak Senin ol derdine dermân kılacakAna virdigini hîç görmez idi Olup şeydâ ‘ukûlı irmez idi

(444)Velî bir gün Yûsuf seyrâne çıkdı Sadâlar hây u hûydan Mısrı yıkdıNikâbın çekmiş idi ol yüzine Doyunca göz bakamazdı gözineŞeherden çün çıkarken Yûsuf ey yâr Zelîhâyı biri itdi haberdârBugün Yûsuf çıkup seyrân yirine Cemâlin ‘arz idüp halka görineAnın ‘ışkıyla kendin egler idi İki hizmetçi anı bekler idiİşitdi Yûsufı sahrâya çıkdı Çeküp bir âh vücûdın nâra yakdıEsub tesnîm durup gam behri daşti Felâket dalğası başından aşdiVücûdında bütün ditreşdi kanı Sanasın gencelüben buldı cânıBeni didi komayın şehr içinde Gülüp şâz(d) olmadım bu dehr içinde Bugün Yûsuf gidüp seyrâne çıkmış Benim meylim ezelden ana akmışİdüp sür‘at varalım biz yolına Olur me’mûl ide hürmet kulınaİşidürem velî bir söz dilinden Biri şefkat idüp tutdı elindenMecâli yok düşerdi sağa sola Oturdı çün Yûsuf geldigi yolaVeli dinle biraz anın sözini Yoluna Yusuf’un tikti göziniÇü sahrâda idüp Yûsuf seyâhat Olup ahşam kılup şehrine ‘avdetGelüp etbâ‘ ile Mısra girdi Zelîhâ’ı görüp sırrına irdiDidi kimdür bu yol üzre bî-çâre Figân idüp düşer âh ile zâreDidiler ma‘şûkin oldur Zelîhâ İdüp mâlın senin yolında yağmâİki hizmetçi var katında bekler Senin ‘ışkın ile kendini egler

(445)Senin adın salup anı fürûye Bilüp Yûsuf atın debti girüyeZelîhâya didiler geçdi Yûsuf Katı bir âh idüp çekdi te’essüfCihân başına sankim oldı zindân Yüce savtı ile ol kıldı efgânGel ey Yûsuf seversin ol Hudâyı Gelüp Yûsuf işitdi çün nidâyıGirü döndi Zelîhâya sürüp at Firâkından bili olmış iki katKi zîrâ vasf idüpdi anı sâkî Düşüp ‘ışka solub nergis yanakiDidi Yûsuf ana kim ey Zelîhâ Kanı gençlik kanı ol şekl ü sîmâHaris olma cihân mülkinde kâne Egilüp kâmetin dönmiş kemâneN’içün râhat oturmazsın yerinde Benim ‘ışkım yine var mı serinde

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

276

Zelîhâ âh çeküp kalkdı ayaka Didi ‘ışkım gider mi hîç ırakaGice gündüz seninle yakılurem Olup şeydâ sana zârı kıluremMısır ehli bana suç kıldı isnâd N’içün senden bana olmadı imdâdEzelden hod ‘akıl yokdur başımda N’içün sen bâde’i sundun düşimdeBenim ‘ışkım sana hîç te’sîr itmez Olan âtâşımı dil ta‘bîr itmezBenim ‘ışkım n’içün senden kesilmez Ki cür’a içmeyen kul ‘ışkı bilmezSenin ‘ışkın benim cânım gıdâsı Velî bilmem ne vakt olur devâsıVücûdım nâtüvân olup kocaldı Velâkin ser çeküp ‘ışkım yüceldiKerem kıl sen beni nârına yakma Adûler sözine yâr olup akmaBenim ışkım kemâline yitişdi Visaline yanup bağrim dutuşdi

(446)Didi Yûsuf kanı ‘ışka ‘alâmet Benim ‘ışkım seni kıldı melâmetBudur ‘âşıkların ‘izzîle şânı İdüp ma‘şûkına izhâr nişânıŞu kim kâse ile içdinse bâde Ger oldıysa bu dem ‘ışkın ziyâdeZelîhâ çün işitdi bu rumûzi Tîz elden Yusufa didi bu söziElinden kamçını destime uzat Neye müncir olur hâl anı gözetYûsuf fi’l-hâl Zelîhâya uzatdı Yanup kamçı ‘alâmâtı gözetdiZelîhânın eli hod anı yakdı Görüp Yûsuf elinden tîz bırakdıYanar kamçı bakar Yûsuf fürûye Atın depdi dönüp derhâl girüyeZelîhâ bu sözi aldı lisâne Kim az kaldı atın kamçıyla yaneVelî sen bundan aldın mı bir ‘ibret Gice gündüz idem âhîle hasretGeçüp Yûsuf gider kendi îşine Zelîhâ düşmedi ayruk pişîneKi ya‘nî Yûsufı görüp sevine Olup ahşam dönüp geldi evineGice yatar iken ol yatakine Varup düşdi pûtunın ayakıneDidi ey pût sana çok yalvarurem Seni ulu bilüp zâri kıluremBenim bu derdime dermân kılasın Kulûb-ı Yûsufa ilhâm salasınBeni atunîle tîzce kavuşdur Çün ağyârdan alup meylin savuşdurEger derdime olmaz ise çâre Seni ben eylerem bin pâre pâreBütün altunını soyup alurem Seni ben ‘âleme rüsvây kıluremAnı harc eylerem Yûsuf yoline Bahâdur taş ve zi-kıymet buline

(447)Çün Zelîhâ işbu sözi söyledi Birkaç eyyâm meks idüp sabr eylediGördi pûtdan olmadı dermân ana Hışma geldi eyledi fermân ana

Kısas-ı Enbiya

277

Didi eyvâh ‘ömrimiz gitdi hiçe Ben ‘ibâdet eyledim gündüz giceAtam anam yok yire tapmış ana Egri gidüp bakmamış Hak’dan yanaİtdigim işi dîvâne eylemez Gördi ol pût ağzın açup söylemezSoydı altun incüsin aldı hemân Hâlıka bil bağlayup buldu îmânKîl ü kâlden vaz geçüp çekdi eli Kalbine Hak’den esüp ilhâm yiliGeçti pûtdan tutdı dergâha yüzi Nâliş idüp söyledi işbu söziKaldurup el didi ey Bârî Hudâ Şimdi bildim sen ganisin ben gedâŞimdiye dek küfr-i bâtıl söyledim Yok şerîkin bildim ikrâr eyledimYûsufın sen kalbini döndür bana Hod bilürsin iştiyâkım var anaVasf-ı hâlim ‘ilmine ihfâ degil Leyki ‘ışkım Yûsufa ifşâ degilBin bir ismin hürmetîçün ya Karîb Mısr içinde sen beni koyma garîbBunca yıllar ol pûta kıldım recâ Çün egilüp kâmetim oldı kocaPes Zelîhâ Hakkı andı sıdk ile Bildi ol Mevlâyı sevdi ‘ışk ileHakk ana buyurdı lebbeyke kulum Bîmekânım yokdurur sağım solumÇün melekler bu hitâbı bildiler Bir uğurdan Hakka secde kıldılerDidiler kim ey İlâhî Lâ-Yenâm Ol Zelîhâ ‘âsiye kıldın kelâmBunca yıldur ol seni bilmez idi Hîç ‘ibâdet ‘aklına almaz idi

(448Hak Te‘âla çün buyurdı ol zamân Ol Zelîhâ birligim bildi hemânSâbıkâ çün olmışîdi gerçi ‘âkk Yûsufı biz derdine dermân kılakİbtidâ ol bilmez idi mübtedî‘ Arz idüp pûtına dermân istediBunca yıllar eyledi hürmet ana Çâresini bulmayup kaldı tanaÇaresiz kaldı bana tutdı yüzi ‘Arz idüp dergâhıma geçdi söziSıdk ile ol istedi benden devâ Mâsivâyı terk idüp bildi hevâBenden ol derdine dermân bulmasa Yûsuf ile çünki vuslat bulmasaFark olur mı hîç sanem ile Samed Geçdi pûtdan çün beni bildi ehadEmr idüp Cebrâ’ile Allâhu Hâd İndi yirler yüzine açdı kanad Didi Cibrîl Hak sana kıldı selâm Var Zelîhâ ile eyle hoş kelâmÇün senin ‘ışkın anı kıldı seyyâh Emri ile al anı eyle nikâhHem du’â eyle ana şûbân ola Nâs içinde ‘izz-i câh devlet bulaDurdı Yûsuf bindi fi’l-hâl atıne Geldi indi çün Zelîhâ katıneDidi Yûsuf ey Zelîha-yı nigâr Çok sana lutf eyledi PerverdigârEmr-i Hakdan böyle buyruldı bana Destim açup bir du’â idem sanaÇünki Yûsuf anı tebşîr eyledi Ol Zelîhâ işbu sözi söyledi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

278

Bir du’â kıl sen bana kim genc olam Ben seninle kavuşup vuslat bulamEl getürüp bir du’â kıldı hemân Gözi fettân kaşları oldı kemânOtuz iki saç bölündü dört yana Gördi Yûsuf hikmeti kaldı tana

(449)İlerüsinden yig oldı ol nigâr Zülfi nergîs gözleri oldı humârKaddi servi hem sanavber kâmeti Yalvaruben buldı Hak’dan rahmetiHâlbu kim Yûsuf nazar kıldı ana ‘Âşık oldı cân ile bakdı anaDidi ey hûb-ı zamân mâh-ı çîn Rûy-ı handân ey nigârım nâzenînÇok lütuf kıldı sana Bârî Hudâ Ol Ganîdür biz kulı olmış gedâTâye geldi çün Zelîhâyı görüp Şükr-i Yezdân kıldı yüz yire vurupÇün işitdi bu sözi Reyyân-ı Şâh Didi amennâ ve saddeknâ yâ İlâhHak Te‘âlâ çün ‘inâyet eyledi Hüsni ile mâh likâyı toyladı Çün Zelîhâ buldu hüsniyle kemâl Hûbluğına irmiş iken bir zevâlDidi Yûsuf idelim şimdi dügün Yâ Zelîhâ vuslata irdik bugünKim seninle zevk-i ‘işret idelim Emr-i Yezdân böyle imiş n’idelimDidi ey Yûsuf gözüm görmez seni Çün bana şefkat idüp Rabbü’l-GanîSenden hergîz olmadı dermân bana Şimdi ben ‘âşık olup bakmam sanaSâbıkâ ben Rabbimi bilmez idim ‘Işkı ile bağrımı delmez idimGitdi gençlik ‘ömrimi virdim yile Sen beni bednâm idüp dilden dileUlu hatunlar beni zemm eyledi Şâha karşu her birisi söylediÇünki sırrım oldı her dilde ‘ayân Pâdişâha ben dahi kıldım beyân‘Âr u vakkâr cümlesin terk eyledim Mâcerâyı şâha karşu söyledimSuçı ben aldım seni kıldım temîz Tîz talâk virdi bana Kıtfîr ‘azîz

(450)Atdım anı ben sana kıldım gümân Geçdi ‘ömrüm kâmetim oldı kemânYoluna sarf eyledim hep mâlımı Sen gelüp hîç sormadın ahvâlimiHalk eden Hallâkımı bildim hemîn Guft- u gûdan kalbimi sildim hemînGeçdi senden egsi ‘ışkım kalmadı Yûsufa hîç merhamet ol kılmadıOldı mahzûn döndi Yûsuf ol zamân Şâh-ı Reyyân katına geldi hemânMâcerâyı şâha bir bir söyledi Başına geldiklerin nakl eylediŞâh didi kim göndürem âdem ana Ol yine tâlib olur senden yanaDurdı şâh eşref kibârı göndürür Virmedi söz çün girüye döndürürÇünki Yûsuf ‘ışkıyla kıldı savaş Yakdı sevdâ aldı anı bir âtâş

Kısas-ı Enbiya

279

Pes tevâzu‘ pîşesin aldı ele Kırk güi oldı bedel yiddi yile Gördi kimse olmadı dermân ana Gitdi bir gün ol Zelîhâdan yanaYalvarup hâlin ifâde eyledi Döndi andan işbu sözi söylediOn sekiz yıl nevha kıldın sen tamâm Ben anı kırk günde çekdimve’s-selâmHalk iden Hallâkını sevmez misin Sen bana yâr olmaya ivmez misinÇün Zelîhâ işidince bu sözi Âh idüben yaş ile toldı göziDidi yâ Yûsuf hemîn buldun merâm Kıldı şefkat çün sana Rabbü’l-EnâmRabbimin sen adını yâd eyledin Hamdüli’llâh kalbimi şâd eyledinBen izin virdim sana eyle dügün Tîz uritur Şâha var söyle bugünDurdı Yûsuf bindi fi’l-hâl atına Sür‘at idüp geldi şâhın katına

(451)Çün Melik Reyyâna anı söyledi Döndi bu kez şâh ana gör n’eylediPes bizetdi girdeki köşki sarây Raksa geldiler kamu yohsul-i bâyYimek içmek şâdılık toy u dügün Gice gündüz on gün oldı toy dügünZelîhânın gençligini bildiler Fırka fırka ol dügüne geldilerPâdişâhın begleri hatunları Ceblerine toldurup altunlarıGeldiler cümle Zelîhâ katına Görüp hayrân oldılar ol hatunaTanrı sun‘ından ana virdi cemâl Ağzı kevser lebleri âb-ı zülâlHer kim anın yüzine kıldı nezer Kalbinin içinde kalmadı kederDürlü hil’atlar giyürdiler ana Kim anı gördi ise kaldı tana Mısr içinde Yûsufı gezdürdiler Aldılar çün girdekine girdilerİkisini birbirine virdiler Ruy-ı handân hoş murâda irdilerGördi Yûsuf ol Zelîhâ yüzini Şâd-ı mesrûr eyledi kendöziniHem Zelîhâ bakdı Yûsufı görür Şükr idüben yüzini yire ururDidi Yûsuf ey Zelîhâ imdi sen Tanrı birligine ikrâr idesenÇün Zelîhâ didi ey cân-ı cihân Ben Hudânın birligin bildim inanNice ‘âşıkdur ki ol ma‘şûkının Girmeye ol dînine mahbûbınınÇün ikisi birbirinden oldı şâd Rüzi kılsun cümlemüze Hak murâdHak Te‘âlâ anları şâd eyledi Ol Zelîhâ kalbin âbâd eylediBirbiriyle kaldılar haylî zamân Yûsuf ana olmış idi mihribân

(452)Hem Zelîhâ tâ‘ate meşgûl olup ‘Işkı satdı Tanrıya makbûl olupYapışup bir gün meger Yûsuf ana Kendüzin çekdi Zelîhâ bir yana

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

280

Yırtılup nâ-gâh Zelîhâ gömlegi Döndi didi Yûsufa ey dîn begiSâbıkâ çün yırtmış idim ben dahi İkimiz olduk berâber ey sehîBeş oğul toğdı bulardan iki kız Uş tamâm oldı Zelîhâ ey ‘azîz

Ya‘kûb ‘Aleyhi’s-selâm Oğullarını Mısra İrsâl Eyledi

Çünki ol kaht ‘âlemi tutdı hemân Bây u dervîş kâmeti oldı kemânDidiler kim Hak bize virdi belâ Sardı Ken‘ân ilini kaht-ı ğalâYûsufin kardaşları zâr oldıler Habbe dâne kalmadı dâr oldılerTut kulakın dinle cândan ey ebî Çıkdı Mısrın yoluna Ya‘kûb nebî Ak sakallu pîr mübârek dil-nevâz Yalvarup Rabbisine kıldı niyâzBir zamân kıldı tefekkür ey ulu Hilmi gâyet çok idi yüzi suluBir kişi geldi ana virdi selâm Eyledi Ya‘kûb ile vâfir kelâmDidi Ya‘kûb bir su’âlim var sana Mâcerânı vasf idüp söyle banaKankı iklîmden gelür bu kârubân At deve yüklü kamu buğda revânDidi mihmân Mısra varduk ey ‘azîz Akça virüp buğda alduk key temîzBir sehâvet ehli hem beg-zâdedür Yüzini gören sanar şeh-zâdedürHer kişinin hâline göre bakar Günde bin yük Mısrın içinden çıkar

(453)Mısrı başdan başa ol şâh buyurur ‘Âlemi tatlu diliyle doyururHem kavîdür hem emindür ol kişi Ol diyârda yokdur hîç anın işi Mısr içinde bî-hisâb buğdası var Keyli içün altun ölçek tâsı varDidi Ya‘kûb şer’ini söyle bana Ben bu hâli işidüp kaldım tanaDidi ol şâh ‘âlemin hâlin sorar Şer‘-i İbrâhîm gibi da‘vâ kurarMısr içinde kimse kalmadı cüyû‘ Adîle hem şân ile buldı şuyû‘Kimseye zulm eylemez ol mâh-ı rû Vardım anun ile oldum rû-be-rûÇünki Ya‘kûb bu kelâmı dinledi Geldi tîz on oğlını cem‘ eylediMâcerânın künhini nakl eyledi Döndi andan işbu sözi söylediMısr içinde bir sehâgân var imiş Kâmil imiş ‘aklı başa yâr imişŞer‘ -i İbrâhîmi kurmış ol velî Kalbine esmiş anın ilhâm yili ‘Âdil imiş zulmi aslâ yok imiş Zâd zahîre her nevâle çok imiş Me’mûl olur kim bize şefkat ide Ol Benî İsrâ’ile hürmet ideHak Te’âlâ nusret itsin ol kula Sür‘at idüp bakmayın sağa solaBen dahi bir nâme yazayım ana Görüp anı hürmet ide ol banaHer birisine virüp iki deve Mısr iline gönderüp ive ive

Kısas-ı Enbiya

281

Zâd zahîre evlerinde yok idi Ya‘kûbın ehli ‘ıyâli çok idiBa‘zısı biline kalkan bağladı Ba‘zı kından gürzin alup yağladıBa‘zısı şebde alup ba‘zı kemân Döndi Ya‘kûb nâme’i yazdı hemân

(454)Mefâ’îlün Mefâ’îlün Fe’ûlün

Yazup dîbâcesin döndi kelâme Didi ey pâdişâh ba‘de’s-selâme‘Ademden var idüp bizi Te‘âlâ İder bir gün cemâlini tecellâ Cihânı mezra‘a kıldı kûlıne Bilüp fânî ola tâlib yolîneSeni Hâk pâdişah itdi cihane Esirge hürmet et kaddi kemâneEbed dünyâ sana mülk ola sanma ‘İbâdet lezzetinden hîç usanmaFakîre merhamet it gözle acı Hicâz ehli sana olsun du‘âcıGedâ yohsula vir âb ile nânı Bilürsin hod alup kızlık284 cihânıAçup destin ki hayrât eyle hayre Diyârımda bulınmaz hîç zahîreFelekden câm dolusın içegeldim Firâkın hil‘atını giyegeldimBenim şimdi on oğlum var cihânde Biri ma‘sûm biri kaldı nihândeFirâkım çokdurur ol sinn-i şâbe Bu dem oğullarım geldi cenâbeKerem kıl bizlere eyle ‘âtâyı Gece gündüz sana idem du‘âyı Sana şahlık viren Hayyu‘l-Celîldür Benim neslim ol İbrâhîm HalîldürAtam İshâk bana ad virdi Ya‘kûb Gözüm yaşı ile yazıldı merğûbDurup virdi Yehûzânın eline Yöneldiler hemân Mısrın ilineYûsuf kardaşlarını gözler idi Zahîre alanı çok izler idiDidi bir gün bular lâbüd gelürler Mısırda buğda olduğın bilürler

(455)Komışdı bekçiler Ken‘ân yolına Bu sözi söyler idi her kulunaÇü Ken‘ândan gelür olursa yolçı Zahîre adına olursa pulçıVelî bir gün Yûsuf sahrâya çıkdı Sadâlar hây u hûydan Mısrı yıkdıGörüp Ken‘ân yolı üzre on âdem Akıtdı gözlerinden yaşîle demDurup Yûsuf bular yanına geldi Görüp kardaşlarını anda bildi

Ve câ’e ihvetü Yûsufe fedehalû ‘aleyhi fe‘arefehum vehum lehu munkirûne285

Geldi Şem‘ûn ilerü kıldı du’â ‘İbrî dilince idüp taltîf anaYa‘kûbın nâmesini sundı hemân Bildi Yûsuf atâsı sağ ol zamân

284- Kıtlık, kurak giden yıl285- Yusuf, 12/58. Yusuf ’un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

282

Hem degürdiler286 atâsından selâm Söyledi Şem‘ûn ile birkaç kelâmŞehr içine döndi Yûsuf şâdumân Kendi dârü’l-mülkine kondı revânEmr idüp kardaşların indürdiler Bir sıraya yüklerin indürdilerDidi Yûsuf siz götürün tîz ta‘âm Bu garîb mihmânlara idin kıyâmOl gün anda kaldı dinlendi bular Gözlerinden Yûsufın akdı sularGeçdi ol şeb çün sabah oldu ‘ayan İtmedi sırrını bir ferde beyanÇıktı Yusuf ol sadâret tahtıne Geldi rü’yâsı irişti vaktineDurmış idi yiddi yüz kul kapuda Kor kuşaklu hizmet ider tapudaÇâvuşı hem kırk idi çevgân ile Enderûn olan hisâbın kim bileDidi Yûsuf gelsin ol Ken‘âniler Kad şecâ’at sâhibi Reyhâniler

(456)Gitdi bir kul virdi Şem‘ûna haber Gönli oldı gussadan zîr ü zeber ‘İzzetiyle emr olup getürdiler Turdı fi‘l-hâl perde’i götürdilerÇün sarâydan girdiler tîz içerü Oldılar Yûsuf ile hem rû-be-rûBildi Yûsuf leyki anlar bilmedi Hîç birinin hâtırına gelmediGördiler altunlı bir taht kurulu Tahtın üstünde oturur bir uluÖrtmiş idi başına vakkâr-ı tâc Şeb çirâk olmış yanar çün isfidâc287

Perdedârı yüzine çekmiş nikâb Kim görürse nûrını eyler hicâbGördi Yûsuf lutf ile hürmet idüp Her birin hâlin sorup şefkat idüpDidi Yûsuf tîz ta‘âm alın berü Hûnsalârı geldi fi’l-hâl ilerüÖnlerine kurdılar altun sini Sen bu remzi anlayup olma denîHer sinide on çanak var ey ulu İçleri dürlü ta‘âm ile doluÇün gelin hûna saladur didiler Hâlıka vâfir senâlar itdilerNi‘meti ekl eyleyüp oturdıler Kâse ile hem şeker getürdilerDidi Yûsuf kankı iklîmden geliş Kimse ile var mı bir alışverişGayrı şâhdan siz câsûs olmayasız Mekr-i hîle hod bize kılmayasızDidiler kim ilimiz Ken‘ân olur Bu du‘âcılar sana andan gelürHem dahi biz onumuz bir kardaşuz Bir atadan olmışuz hep sırdaşuz

(457)Atamuz Ya‘kûb nebîdür sinn-i pîr Ol dahi size du‘âcı yâ emîrCeddimizin adı İbrâhîm idi Suhuf içinde hem Halîlu’llâh idi286- Değirmek, degürmek: ulaştırmak, eriştirmek287-Boyacılıkta kullanılan, kurşun karbonat ve kurşun hidroksitten ibâret zehirli madde.

Kısas-ı Enbiya

283

Didi Yûsuf on mısız kardaş hemîn Leyki bu dem ben sizi bilmem emînDidiler vardur bizim kardaşımız Pes berâber gelmedi sırdaşımızYûsuf adlu bir dahi çün var idi Hûb idi mahbûb dildâr idiAtamuzın sevgülüsi idi ol Ol gidince ağlayup oldı melülNâgihân sahrâ içinde kurd yidi Atamuz andan bize hışm eylediUş yigirmi altı yıl oldı tamâm Söyler anı rûz-i şeb ağlar müdâmAğlamakdan hâli olmaz hîç özi Ev içinden taşra çıkmaz kendüziOl ev içîn beytü’l-ahzân eyledi Sâkin olup anda efgân eylediPîr mübârekdür velâkin bî-mecâl Döndi Yûsuf anlara kıldı su’âlVar idi anda meger kim bir hüner Pes ne içün sevdi anı ol pederDidiler kim hüsn ile mümtâz idi Hûblar içinde velî şehbâz idiGerçi bâliğ olmamışdı ol sabî Çün anı gâyet severdi ol nebîMâcerâyı çün bular nakl eyledi Döndi Yûsuf bir kuluna söyledi

Mefâ ‘îlün Mefâ ‘îlün Fe ‘ûlünDidi Yûsuf bular ister zahîre Çeküp zahmet gelürler dest-i gîreBirer yükden sakın virmen ziyâde Bular nesli peygamber ulu zâde

(458)Didi Şem‘ûn ikişer eyle ihsân Velâkin hod senindür emr-i fermânBirer yük buğda hîç bize yiter mi Devemüz boş çü Ken‘âna gider miBizim ol kavmimiz çokdur eyâ cân Kerem kıl ikişer yük eyle ihsânİkişer yük bize didi atamuz İlimize kaht virdi HudâmuzBugün çok bizde var kavm u kabîle Esirge hürmet it sabr-ı cemîleDidi Yûsuf kuruldı böyle kânûn İdüp ‘avdet gelince ol yiter hûnİdüp Şem‘ûn ile vâfir kelâmı Didi atanıza kılın selâmıElin açup bana kılsın du‘âyı Benim derdime kılsın Hak devâyıBu on kardaş gelin sizler serâser Alın kardaşınızı hem berâber

…Kâle’tûnî bi-ehin lekum min- ebîkum elâ teravne ennî ûf î’l-keyle ve ene hayru’l-munzilîn.288

Getürmezsiz velî siz bu dem anı Size ben virmezem zâdîle nânıAnı vasf eyleyüp medh eylediniz Atamuz çok sever hem söyledinizGörem anın yüzini pür hüner mi Didiler atâsı andan döner mi

288- Yusuf, 12/59. (Yusuf) onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: «Sizin bababir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafirperverlerin en iyisiyim.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

284

Kâlû senürâvidü ‘anhu ebâhu ve innâ le-fâ’ilûn.289

Anı gâyet sever tatlu cânından Gice gündüz ayırmaz hîç yanındanGidüp atamızı âgâh idelim Eger göndürmez ise biz n’idelimVelâkin biz ana ifşâ iderüz İdüp sür‘at kudûmına giderüzOlur memûl alup anı gelürüz Cenâbından zahîre biz aluruz

(459)Dönüp Yûsuf didi kim bir kulına Tutun yüklerini gitsün yolınaVelî akçalarını yüklerine Koyun bile götürsinler evineGelüp on yük tamâm buğda tutarlar İçine akçasın gizlü atarlarBilüp Yûsuf bularda yokdur akça Olup kızlık kurudı bâğ u bagçaAtâsının bilüp kadrini a‘lâ Rumûzîle kılup kalbin tesellâKi ya‘nî Ya‘kûb ala bir işâret Şu kim kardaşları kıldı haşâretDutup yükin olup yola revâne Yehûzâ bu sözi aldı lisâneDidi Yûsuf ola mı çün bu şeh-zâd Bize ikrâm idüp ol kıldı imdâdYehûzâya didiler ey dîvâne Neden sen bu sözi aldın dihâneŞecâ’at sâhibi ol bizi gördi Atamızın dahi hâlini sordiMısırda yok bizim gibi bahâdur İdüp hürmet bize ikrâm sezâdurUlu gördi bizim gürz-i girânı Didi bunlar cihân sâhib-kırânı‘Akıl dânâ idi bildi rumûzi Verâsından didi lâ-vey bu söziKi bildi şâh bize Ya‘kûb atadur Bu ikrâmlar bize andan ‘atâdurAna nisbet bize şâh kıldı nusret Sorup hâtırlarımız itdi rif‘atİdüb sür‘ât gelüp Kenân iline Giderler hep atasının elineOlup ahşam kamusı yük açarlar Tamâm akçaların anda bulurlarDidiler ey bizim ulu atamuz Şerâfetlü kerâmetlü babamuzBizim akçamızı şâh almamış hîç İdüp hürmet bize ol kaymamış hîç

(460)Bizi gâyet ulu bildürdi nâse Olup ta‘rîf bu şâh gelmez kıyâseBigâyet bizlere ikrâm idüpdür Senin hâlin bize gâyet sorupdur Bizim ile idüp vâfir kelâmı Sana dilden anın vardur selâmıHalîlu’llâh şerî‘atın kurupdur Başında şeb çirâk tâcı urupdurVelî anlar cihânda kîl u kâli Ki ‘adlinden olup râzî ahâlîFakîre hürmet idüp gözler acı Hicâz ehli ana olmış du‘âcı289

Kısas-ı Enbiya

285

Dili tatlu doyulmaz hîç sözinden Veli ağlar akar yaşı gözündenBeni İsrail’i gâyet sever ol Cemâlin görmeye dâ’im iver olYidi bin kulı var anın kapuda Durup hizmet ider dâ’im tapudaBizi nâşî bilüp kılmadı bî-gân Dahi kırk çâvuşı altunlı çevgânBu resme Ya‘kûba vasf eylediler Verâsından bu sözi söyledilerKüçük kardaşımızı istedi şâh Gidüp Mısır iline biz tutalım râhBerâberce alup anı gidelim Zahîre çün bize yitmez n’idelim

Kâlû yâ ebânâ muni’a minne’l-keylu feersil me’anâ ehânâ nektel ve innâ lehu le-hâfizûn290

Biz anı saklaruz havf itme hergîz Mısır şâhına söz virdik anı bizBizim ile eger çün gitmez ise Velî buğda bize az yitmez iseBu dem gitsek tehî-dest ol emîre Bize virmez ebed bir kod zahîreGiderse şâh bize buğda virür çok Olur sâyesi ile karnımız tok

(461)Sana vardur dahi şâhın selâmı Yehûzâya didi Ya‘kûb kelâmı

Kâle hel âmenüküm ‘aleyhi illa kemâ emintukum ‘alâ ahîhi min-kablü…291

Didi ben oğlımı size inanmam Cemâline bakup aslâ usanmamEzelden Yûsufı size inandım Sizin ol mekrinizden ben usandımAlup siz Yûsufı benden emânet Yalançı kan getürdiniz ‘alâmetBenim kalbim şehâdet eylemişdür Yiyüp kurd oğlımı çün elmemişdürVelâkin ‘ilm-i gaybı bilmezim ben Dîdemden yaşımı hîç silmezim benMebâza kim alup benden gidesiz Anı Yûsuf gibi pünhân idesiz

F’allâhü hayrun hâfizen ve hüve erhamü’r-râhimîne.292

Velî sizden anı yig saklar Allâh Murada irgüricidür ol AllâhBen Allâha anı ısmarladuram Sizin ol mekrinizden sakladuramKamu yirde kişiye erham oldur Devâsız derdine hem merhem oldurBugün virmem size elbette anı Götürüp idesiz bize ziyânıVelî size bu dem and virdürürem Sizinle oğlımı ben göndürüremDidiler kim nedür andın idelim Alup Mısr iline bile gidelim

290- Yusuf, 12/63. Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi (Bünyam-in’i) bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz elbette koruruz” dediler.291- Yusuf, 12/64. Ya’kub dedi ki: Daha önce kardeşi (Yusuf) hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! (Ben onu sadece Allah’a emanet ediyorum); Allah en hayırlı koruyucudur. O, acıyanların en merhametlisidir.292- Yusuf, 12/64.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

286

(462)Didi Ya‘kûb gelecekdür Muhammed Anın şer’i olıserdur mü’ebbedTe‘âlâ’llâh anı mahbûb idiser İlâ yevmi’l-kıyâm şer‘i gidiserMelâ’ikler anı söyler lisânde Gidüp bizler gelür âhir zamândeAnın ümmetleri tuta cihânı İdeler Hâlıkı tesbîh dihânıKamu inse vü cinne göndüre Hak Risâlet tahtı üzre kondura HakAnı Hak bindüre Refref kuşîne Le’amrük tâcını urup başıneİdüp Mi‘râc inüp yirler yüzine Kamu ‘âlem ola mecbûr sözineŞu gün kim olîser yevmü’l-kıyâmet Kamu ‘âlem diler andan şefâ’etDahi andan dilersiz ger şefâ‘at İdüp Bünyâmin ile siz seyâhatGirüp yola gide sizinle bile Bu dem ana idersiz mekr ü hîleSözümi dinlediniz âşikâre Salam sizi Ganî PerverdigâreDönüp anlar kamu and eylediler Cevâbında bu sözi söyledilerKim iderse ana buğz u hıyânet O şâhdan görmeye aslâ şefâ’atKarâbetde bizim kardaşımızdur Kamu hâlde dahi sırdaşımuzdurDidi Ya‘kûb kaçan Mısra gidesiz Benim bu pendimi anda idesiz

Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtBir kapudan girmeyin siz içeru Başka başka olasız pes rû-be-rûKorkarım kim sizlere bir göz deger Pîr atayam el-firâk kaddim eger

(463)Bir kişinin on iki oğlı ola Bu cihânda sanma kim râhat olaBa‘zısı nefsin hevâsına gezer Ba‘zısı atâsının bağrın ezerÇünki Ya‘kûb pendini vasf eyledi Döndi andan işbu sözi söyledi

…vemâ uğnî ‘anküm mine(A)llâhi min- şey’in ini’l-hükmü illâ li(A)llâhi ‘aleyhi tevekeltü…293

Bu didigim sözde yokdur fâ’ide Kul odur kim mihnet işe sabr ideBen tevekkül Tanrıya tâm eyledim Ol sözi size işâret söyledimHükm-i fermân yüce Allâhın belî ‘İlm-i gayba kimsenin irmez eliİbn-i Yâmen/Bünyamin geldi Ya‘kûb katıne Bindiler kardaşları çün atıneDidi oğlum şâha benden kıl selâm Sırrı bul anın ile söyle kelâmMâcerânın künhini nakl eylegil Korkma bildigini söylegilZannım oldur şâh sana ikrâm ider Ol Benî İsrâ’ile in‘âm ider

293- Yusuf, 12/67. Babaları: “Oğullarım! Tek bir kapıdan değil, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah katında size bir faydam olmaz, hüküm ancak Allah’ındır, O’na güvendim, güvenenler de O’na güvensinler” dedi.

Kısas-ı Enbiya

287

Bir emânet vireyim şimdi sana Alup anı gidesin şâhdan yanaYa‘kûbın katında bir destâr olup Yâdigâr olup dedesinden kalupOl idi destârce-i peygamberân Kime irse ol nebî oldı ‘ayânDidi oğlum pâdişâha gidesin Bunı öninde teberrük idesinİdesin babam du‘â kıldı size Lutfınızdan çok kerem kıldın bizeBu nişânlar kim ‘aceb bize gelür Zannım oldur belki şâh Yûsuf olurSür‘at idüp oldular yola revân Bilesince gitdiler çok kârubân

(464)Çünkim anlar Mısr iline gitdiler Ya‘kûbın tenbîhini çün tutdılarBaşka başka girdi anlar içerü Oldılar şehrin içinde rû-be-rûKîl ü kâldan kalblerin sildürdiler Geldi fi‘l-hâl Yûsufa bildürdilerDidiler kim geldiler Ken‘ânîler Hem şecâ‘at sâhibi RûhânîlerHer biri çekmiş iki nâke yider Yüzlerine kim bakarsa havf iderÇünki Yûsuf işidince bu sözi Âh idüp yaşı ile doldı göziKullarına söyledi kim kondurun Lutf ile ikrâm idüben indürünOl Benî İsrâile hürmet gerek Hem garîbdür anlara nusret gerekDidi Yûsuf kaç kişilerdür gelen İçinizden var mıdır anı bilenDidiler geldi beraber on kişi Bildi Yûsuf anladı gizlü işiÇün işidince sevindi hâtırı Didi belki İbn-i Yâmendür biriYeddi bin kul kapusunda durdiler Şâh buyurdi resm-i erkân kurdilerHep Kızıl altun olup çevgânları Şâh kıtına okudular anlarıKurdiler karşuda on bir sandelî Her birinde otura on bir velîİbn-i Yâmen şâhı gördi ol zamân Ya‘kûbın destârını virdi hemânBildi Yûsuf ol nübüvvet tâcıdur Babasının sevgülü ser-tâcıdurÖnlerine geldi sofra kurdıler Hizmet idüp kul ayaka durdılerHer biri şâhı ta‘accüb eyledi Döndi Yûsuf işbu sözi söylediOn birinizin atâsı bir midür Yohsa sizin ananız ayru midur

(465)Didiler kim atamuz birdür ulu Ol kerâmet ehlidür yüzi suluAltı hatun aldı Ya‘kûb ey sehî On iki evlâdı oldı hep ahîŞâh buyurdı altısını kurdıler Her siniye ikişer oturdıler İbn-i Yâmen yalanuz kaldı hemân Ağlayuben kâmeti oldı kemânDidi Yûsuf n’içün ağladın ‘azîz Çün bulardan ben seni tutam temîz

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

288

Hâlini ahvâlini söyle bana Kim ki rencîde gelüp eyler sanaDidi şâha var idi bir kardaşım Atamuz bir anamuz bir sırdaşımGâfil iken kurd alup anı yidi Geldi bunlar bu sözi öyle didiGerçi şimdi sağ olaydı ol hümâm Yalınuz yir mi idim şimdi ta‘âmDidi Yûsuf yâ yigid sen ağlama Firkat odıyla yüregin dağlamaGel berâber biz ta‘âm ekl idelim Hâlıka hamdü senâlar idelimDilerim kim ben sana kardaş olam Ol Benî İsrâ’ile sırdaş olamHod bilürsin ceddimiz Âdem safî Bu sözi remziyle anlatdı hafîLeyki bu dem bir sözüm vardur sana Sen anı işidüben kalma tanaHalk içinde ağzuma almam ta‘âm Dâ’imâ ben isterem vahdet makâmDurdı Yûsuf İbn-i Yâminle bile Aldı girdi halvetine şevk ileÇün kuruldı vahdet itdiler makâm Çün ikisi ekl idebile ta‘âmSundı Yûsuf açdı yüzinden nikâb Öyle sankim doğdı köşke âfitâbİbn-i Yâmin ağlayup kıldı figân ‘Aklı gidüp nâle kıldı ol zamân

(466)Gül suyunı saçdılar gül yüzine ‘Aklını dirdi hemân kendüzineDidi Yûsuf yâ yigid n’oldı sana Bir murâdın var ise söyle banaGözlerin yaşı neden turmaz akar Ah u zârın şimdi eflâke çıkarDidi ey sultân-ı hûbân-ı cihân Sırrımı ben eylemem senden nihânBen senin çün yüzine seyr eyledim Bu cihândan kendimi gayr eyledimBenzedürem ben seni kardaşıma Çün mukaddem kurd yiyen sırdaşımaDidi Yûsuf ben senin kardaşınam Ata ana birdürür sırdaşınam

…Kâle innî ene ehûke felâ-tebte’is bima-kânû ya’melûne294

Çünki Yûsuf kendüzini söyledi İbn-i Yâmin bir dahi âh eylediİki bülbül birbiriyle kavişur Geldi vuslat gitdi hasret savişurBirbirinin hâtırını sordılar Didi Yûsuf geldi sofra kurdılarVasf olunmaz çekdiler dürlü ta‘âm Birbiriyle eylediler çok kelâmSordı Yûsuf atâsından dâsitân İbn-i Yâmin eyledi bir bir beyânDidi senden ayrılalı ol ulu Gözleri yaş ile olmışdur suluKurd alup seni yidi inanmadı ‘Aklı fikri bu işe hîç kanmadıRûz-i şeb ol hasretin dâ’im çeker Beytü’l-ahzâna girüp kaddin egerSen gidenden tâ berü hîç gülmedi Oldı vahdet nâs içine gelmedi

294- Yusuf, 12/69. Yusuf ’un yanına girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı ve «Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme» dedi.

Kısas-ı Enbiya

289

(467) Mâcerânın künhini nakl eyledi Döndi Yûsuf gör ana ne söylediKey sakın bu sırrı izhâr eyleme Hem dahi kardaşlarına söylemeAnlara ben bir sitem itsem gerek Sârik idüp ben seni tutsam gerekİbn-i Yâmin didi kim fermân senin Baş u cânım yolına kurbân seninDidi Yûsuf udutur git anlara Bir sitem itsem gerekdür hanlaraÇünki geldi kardaşını gördiler Şâh sana hil’at mı virdi sordılarDidi ben ol hil‘at içün gitmedim Hakkınızda bir fenâ söz itmedimGeldi Yûsuf çıkdı tahtın üstine Bildi kim kardaşlarının kasdı ne Üç gün anları konukladı tamâm Yükleri tutun buyurdı ol hümâmÇün berâber kârubân kim geldiler Pâdişâhden geldi buğda aldılarDöndi Yûsuf bir kulına söyledi Ol kula sırrıyla âgâh eylediİbn-i Yâmin yükine sâ‘i295 koyun Ben bugün âl eyleyüp idem oyunLeykî sâ‘i hîç birisi görmesün Hem bu sırrın aslına çün irmesünCümlesin itsem gerek bugün hacîl İşbu âyet hakkına oldı delîl

Felemmâ cehhezehum bicehâzihim ce’ale’-ssikâyete f î-rahli ahîhi summe ezzene mu’ezzinun…296

Çünki anlar yüklerini tutdılar İbn-i Yâminin yükine atdılarGâfil olup hîç birisi bilmedi On kişinin hâtırına gelmediBağladılar yüklerin fi‘l-hâl hemân Yükledüp tîz oldılar yola revân

(468) İki sâ‘at oldılar yola revân Dört yüz atlu bindürüp Yûsuf hemânGeldi kullar kârubânı döndürür Cümlesini ol arada kondururDidiler nesne çalındı bugün Başınıza şimdi kopar bir dügün

…sümme ezzene mü’ezzinun eyyetühe’l-‘îrü inneküm lesârikûne.297

Pâdişâhın tâsını çalmak neden Pehlevân siz bu işi kılmak nedenİki def‘a size ikrâm eyledi Tâs çalındı hışma geldi söylediDidiler kim nicedür tâs bilmezüz Şâha hîç biz bir hıyânet kılmazuzDidiler kim buğda ölçerken hemân Padişâhın ölçegi oldı nihânTâs degil illâ velî altun idi Bî-hisâb ol mâl ile satun idiSârik olmak size olur mı sezâ Anın ucından çekersiz çok cezâ295- Ölçek, bir ölçü birimi. 1 Sa’= 3333 gr.296- Yusuf, 12/70. (Yusuf) onların yükünü hazırladığı zaman maşrabayı kardeşinin yükü içine koydu! (Kafile hareket ettikten) sonra bir tellal: Ey kafile! Siz hırsızsınız! diye seslendi.297- Yusuf, 12/70.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

290

Kâlû nefkidü suvâ’a’l-meliki velimen câ’e bihî himlu be’îrin ve enâ bihî ze’îmün298

Kim anı bulup getürürse ana Bir deve yüki vire buğda anaDidiler kim biz bu hâli kılmaduk Tanrı hakkı’yçün o sâ’ı almadukNeslimizde sârik aslâ yokdurur Leyki nâsın iftirâsı çokdururPâdişâha itmezüz biz kem işi Geldi kullar söyledi dördü beşi

(469)Kâlû fema cezâ’ühü inkuntum kâzibîne299

Didiler kim uğrılık300 iden kişi Şer’inizde nicedür anın işiSizdedür ölçek diyü itdin gümân Hîç birinize bugün yokdur emânDidiler kim ölçegi alduk ise Pâdişâha kem işi kılduk iseKankı yükde bulunursa ol semen Dinler idi bu sözi İbn-i YemenKim ki sârik oldı yoldan ol döne Pâdişâha kul ola iki seneGeldi fi’l-hâl yükleri aradılar Görmeyüp yüz cümlesin daradılarİbn-i Yâmine sıra geldi hemân Bildi anı kâmeti oldı kemânGerçi ol sırrı bilürdi âfitâb Leyki kıldı atâsından çok hicâbÇünki anın yükini açdı ‘amû Gördiler kim ölçek içinde kamuTîz durup anı giriftâr itdiler Bağlayup şâh yanına götürdilerKaldılar kardaşları hayrân u zâr Kaldılar ol yirde itdiler karârKimi didi kalsın ol biz gidelim Kavmimiz key aç olupdur n’idelimKimi didi gitmek olmaz ey ulu Gitdi ‘aklın sen meger oldun delüAtamuz virdi emânetdür bize Didi ben ısmarladım anı sizeYûsufı alduk hemân gayb eyledik Kurd alup anı yidi biz söyledikNe yüz ile koyup anı gidelim Derdimize nice dermân idelimBiz gidüp olsak anunla rû-be-rû Bizi koymaz ol kapudan içerü

(470)Gidelim şâh katına yalvaralım Bir uğurdan hep sarâya varalımAğlayup derdimizi ‘arz idelim Belki vire kardaşımız gidelimYüklerini anda kondılar kamu Geldiler Yûsuf kıtına ey ‘amûDidi Yûsuf nite girü döndiniz Ne sebebden bunda dönüp geldinizDidiler kim ey şehenşâh-ı cihân Atamızın kaddini kılma kemânBize çok dürlü ‘inâyet eyledin Kendi lutfından sehâvet eyledinOl bizim kardaşımızı vir girü Bu sehâvet senden olsun mâh-ı rû298- Yusuf, 12/72. Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.299- Yusuf, 12/74. Onlar, “Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?” dediler.300- Hırsızlık

Kısas-ı Enbiya

291

Didi Yûsuf uğrılık itdi hemân Şer’inizde bize kuldı ‘ayânSiz didiniz her kim ol sârik kıla Ol kumâşın sâhibine kul olaBen sizin şer‘iz ile hükm eyledim Sârikin oldur cezâsı söyledimBir dahi vardur benim size sözüm Ben zulümkâr olmazam dinlen gözümBiz Mısır kânûnı üzre gidelim Şâhı böyle hükmi kurmış n’idelimKim ki bir dirhem gümiş çalar ise Sâhibi arar anı bulur iseSârik olan iki dirhem virmeli Ger dilersiz anı böyle görmeliHod bilürsiz ölçekim altundurur Öz elimle almışam satundururİki kaymet301 lîk gümiş virin bana Kardaşınızı virem sizden yanaYâ kul idüp anı bize virmeli Yâhûd tâsın kıymetini dirmeli

(471)Çünkü bunlar bu kelamı dinledi Öni bir kezden dinledi Kâlû in yesrik fekad sereka ehun lehu min kablu feeserrehâ Yusufe…302

Dîdiler kim Yusuf adlu kardaşı Bir atâdan bir anâdan sırdaşıOl dahî anın gibi sârik idi Hâlesinden bir kemer çalmış idiÇünki Yusuf bu kelâmı bildi ol Pes tebessüm eyleyûben güdi olKalb içinde bu sözden nâgehan Didi virmem şer’ile size hemanGönli olmişdi girû döndürmeğe Atasına oğlunı göndürmeğeÇünki anlar Yusuf’a sârik didi Virmedi Binyamin’i meks eylediDidiler Ey şehriyâri muhterem! Çün kerem kıldın bize Ya ze’l kerem!Bir dahi eyle sehavet Ey Ulu! Atasına sen bağışla bahtuluBilmeyüp yanlış yola gitti hemân Sen bizi kılma dapından bî gümanKâlû Ya eyyühe’l-azîzu inne lehû Eben şeyhan kebirâBir koca pîr atasî var Ey Ulu! Dâim ağlar gözleri oldi suluOğlini bağışla alup gidelim Işkınî buna bıraktı nîdelimSen tehi dest bizleri bırakma yola Pîr babası işidince âh kıla

(472) …fehuz ehadena mekânehû innâ nerâke mine’l-muhsinîn.303

Ânı sen vir bizden al birimizi Kılma mahrum ande ol pirimiziRazıyuz bunda bu gün kul olmağa Rûzi şeb biz size hizmet kılmağaLutf idüb ol suçunî bağışlagil Suç bizim amma sehavet işlegil301- Para birimi, kağıt para302- Yusuf, 12/77. Dediler ki: “Eğer o çalmışsa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı.” Yûsuf, bunu içinde sakladı ve onlara belli etmedi. İçinden, “Siz kötü bir durumdasınız; anlattığınızı Allah çok daha iyi biliyor” dedi.303- Yusuf, 12/78. Dediler ki: Ey aziz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizim birimizi alıkoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

292

Kâle me’âza(A)llâhi en ne’huze illâ men vecednâ metâ’anâ ‘indehu innâ izen lezâlimûne.304

Dîdi Yusuf ben size suç itmezim Suşsuz olan kişiye güç itmezimUğrım oldur ben ânı virmem size Yok yire yalvarmayın imdî bizeÂnı koyup bven size suç eylesem Zâlim olurem size güç eylesemÇün girûye döndiler mahrumizâr Didiler kim itmedi hîç i’tibarPes bu gün gitmek bize yol olmeye Bâbamuz katında makbul olmeyeGeldiler gardaşını tîz buldiler Bir uğurden suç isnad kıldılerDîdiler kim ölçeği aldın niçün Padişahe kem işi kıldın niçünMısr içinde sen bizi kıldın zelil Atâmuz yanında hem olduk hacîlSen bizi kıldın melâmet Ya kişi! Kim delü olan ider mi bu işiBâbamuzun gözleri görmez bizi İbni Yâmin söyledi iş bu söziDidi hâşâ ben hıyanet kılmadım Ölçeği buğda îçine salmadımRâzî olmam şâhe ben kul olmeye Pir atamdan âhı zârı almeye

(473)Geldi İbn-i Yâmini ayırdılar Söz bir idüp şâha karşu durdılarDidiler kim biz nice yalvaralım Kardaşımız cebr ile kurtaralımYohsa eylik ile virmez şâh bize Birbiriyle girdiler vâfir sözeOl Yehûzâ didi bir kez haykıram Ehl-i Mısrı gürzim ile ben kıram Kimdür ol kim gürzime karşu gele Erlik ahvâli nedür bizden bileDidi Şem‘ûn taş ile ben urayım Kim önime gelür ise kırayımKimdür ol kim ol bana karşu dura Ger durursa tîz gider cânı soraDidi Rûbîl yitmeye bin er bana Kim gelürse göndürün benden banaBir sanâpûr ağacını aluram Ehl-i Mısrı birbirine ururamKimdür ol kim çün benimle ceng ide Yir yüzini bizlere ol teng ideDidi Lâvî ben dahi ok ataram Çok taburlar birbirine kataramTîrimi bir kez çekince kirişe Kimin iki cânı varsa girişe Kimdür ol kim tîrime ola siper Kim gelürse eyleyem zîr-i zeberDidi Hubbâz ben dahi atam cirîd Mısr içinde olmışam bugün ferîdKarşu karşu âdemi ben sökerem Yir yüzine seyl gibi kan tökeremKimdür ol kim darbıma karşu gele Ceng açılsın sabr idin bu dem heleDidi Râmîl bir girânı aluram Ceng içün meydânda da‘vâ kıluram304- Yusuf, 12/79. Yûsuf, “Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah’a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz” dedi.

Kısas-ı Enbiya

293

Na‘ra urup sağa sola ataram Kardaşımı şâhdan alup kurtaramKimdür ol kim yok yire cânın vire Yir yüzine akıdup kanın vire(474)Her biri bir dürlü da‘vâ eyledi Bu yanadan dinle Yûsuf n’eylediDidi bunlar cengi ederse ey ‘amû Hışma geldi kalbleri kinlü kamuOl bilürdi anların ahvâlini Mısr içinde bulmadı emsâliniÇün buyurdı bindiler on bin çeri Âhen ü polâd giyinmiş her biriŞehr içine düşdi gavgâ nâgihân Birbirine girdi pîr ile civânPâdişâha geldi nâgâh bir kişi Şâh-ı Reyyân eyleyüp tefdîş işiÇün işitdi şâh-ı Reyyân anladı Leyki Ke‘ânîleri çok tanladıDidi on âdem cihânı kıramaz Ceng idince karşımızda turamazDidi Yûsuf bunları ben sınduram Sen ferâgat eyle ey şâh-ı kiramÇün sarâya geldiler kardaşları Taşra kaldı kârubân yoldaşlarıPes Yehûzâ na‘ra urdı nâgihân Gürzin eline alup oldı revânBilesince çün tokuz kardaşı var Kiminin tîr kimisinin taşı var Geldi Şem‘ûn ol dahi na‘ra urup Gevdesinden kılları taşra durupPâdişâhın ussı gitdi ol zamân Girdi bir halvet yire oldı nihânŞehr içinde vâfir ‘avratlar dahi Hamlini vaz‘ eyldiler ey ahîGeldi Rûbîl hamle kıldı leşkere Kimse karşu durmadı ol servereGördi Yûsuf oldı leşker târumâr İlerüye geldi fi’l-hâl nâm-darBunların erligini seyr eyledi Hışma geldi ol Yehûzâ söylediVir bizim kardaşımızı ol emîn Bir dahi na’ra uram ditrer zemîn

(475)Tâc u tahtın başına dâr eylerem Kardaşım alup bana yâr eyleremBiz Benî İsrâ’ilin hod aslıyuz Ken’ân içinde peygamber nesliyüzYok yire biz yirlere kan dökmeyek ‘Avdet idüp kimseye biz degmeyek Didi Yûsuf ey yigidler kılmanuz Kendinizi siz bu dem er bilmenüzHâzır olun kalduram sizden tamer Birinizde kalmaya gürz ü teberÇün bilürdi Mısr içinde ol emîn Anlara kimse olamazdı karînSundı koltuğından aldı mâh-ı tâb Ol nübüvvet yağlıkını âfitâbYüzlerine karşu bir kez ol açar Silker ol dem cümlesin güçi kaçarKaldı fi’l-hâl tutmaz oldı elleri Gürzi giran kalduramaz kollarıGitdi Yûsuf hamle kıldı ol zamân Her birine urdı bir darb-ı girân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

294

Bağladı bir bir giriftâr eyledi Gördi Şem’ûn çok katı ‘âr eylediBaş aşağa saldılar cümle kamu Birbirine bakışurlar ey ‘amûDidiler kim bu bize bir hâl idi Başımıza geldi bu bir âl idi Çün Behûzâ işbu sözi söyledi Çün bu işi dünyâda kim eylediDidi v’allâh bunda Ya‘kûb nesli var Lîk cihânı başımıza kıldı dârKim benim kalbim şehâdet eyledi Bizlere Yûsuf bu hâli söylediDutdı Yûsuf aldı geldiler girü Atdılar zindân içine rû-be-rûHışm idüp zindân içine atdılar Üç gün anlar habs içinde kaldılarŞâh-ı Reyyân çün işitdi bu sözi Şâzilikden yaş ile toldı gözi

(476) Yûsufa ‘ışkı bir iken bin olur Ancıleyın dürr-i gevher kim bulurKaldılar zindânda üç gün üç gice Sen kulak vir bu kasas oldı niceDöndi Yûsuf lutf ile hürmet idüp Çün çıkardı cümlesin nusret idüp Ellerini açmayup getürdiler Yûsufın karşusına yitürdilerDidi Yûsuf ey igidler siz bilin Şâh buyurdı bunları tîz katl edinİllâ ben sizin gibi igidleri Hayf ola kim öldüreyim sizleriHer kim erdür ol eri sevmek gerek Er yolında er gibi durmak gerekVarın imdi sizi âzâd eyledim Şâha yalvarup ricâler söyledimEllerinden bendlerin götürdiler Mısr içinden cümlesini sürdilerÇıkdılar taşra ne at var ne deve Didiler kim biz nice gidek eveDidiler atamuza gitmek gerek Çün bu hâli ana şerh itmek gerekBizleri şâh Mısra bednâm eyledi Pes Yehûzâ işbu sözi söylediBen atamın yanına gitmem hele Bunda Şem’ûn ile kalurem bile Ben gidüp anın yüzine bakamam Dertlü bağrın hicr odına yakamamOl ikisi anda kaldılar hemân Çün kalanı oldılar yola revânKıldı sür‘at ağlayuben gitdiler Atâsının hazretine yitdilerGeldiler babalarının yanına İşbu âyet nazîl oldı şânına

İrci’û ilâ ebîküm fe-kûlû yâ ebânâ inne’b-neke sereka…305

(477)Firkatıyla diler kim ey ata Şâh bu dem hîç itmedi bize ‘atâİbn-i Yâmin ölçeki uğrıladı Hışma geldi bizi gâyet ‘ârladıYükinin içinde sâ‘i buldılar Bize çok dürlü cezâlar kıldılar305- Yusuf, 12/81. Babanıza dönün ve deyin ki: «Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz.

Kısas-ı Enbiya

295

Sa‘yi kılduk cebrîle alayiduk Mısr içinde ya‘nî nâm alayidukTâkatimiz kalmadı gavgâ idek Virmedi kardaşımızı biz n’idekÇün bu gavgâ geldi gâyet gücine Hışma geldi atdı zindân içineKalduk ol zindân içinde üç gice Dinle imdi hâlimiz oldı niceEllerimiz bağladı zencîr ile Vasf olınmaz dil ile takrîr ileGeldiler zindân içinden aldılar Çün Yehûzâ Şem‘ûn ile kaldılarGer bize inanmaz isen ey peder Sor Mısır kervânına al bir haber

Ves’eli’l-karyete’lletî künnâ f îha ve’l‘îra’lletî akbelnâ…306

Mâcerâyı gördi anlar anladı Çün işitdi pîr-i Ken’ân ağladıDidi Ya‘kûb Yûsufı virdim size Dürlü dürlü hîle kıldınız bizeAlup anı itdiniz kurda gıdâ Görelim n’eyler bize bârî HudâHasretiyle bir zamân çekdim firâk Şimdi İbn-i Yâmini görmem ırakKande Şem‘ûn hem Yehûzâ gelmedi Tâli’im hîç bu cihânda gülmediÇâresi oldur idem sabr-ı cemîl Çün bu âyet hakkına oldı delîl

Kâle bel sevvelet enfüsüküm emran fesabrun cemîlun…307

(478)Zannım oldur cem’isi bile gele Düşmân ağlar dost olanımız güleKardaşıyla hem dahi Yûsuf gelür Tanrının hikmetlerin kul ne bilür Çünki Ya‘kûb Yûsufı andı hemân Bu kelâmı söylediler ol zamân

‘Asa(A)llâhü en-ye’tiyenî bihim cemî’an innehû hüve’l ‘alîmü’l-hakîmü308

Bir uğurdan didiler kim ey ata Yûsufı gayb eyleyüp itdik hatâRûz-i şebsen anın içün ağladın Firkat odıyla yüregin dağladınSen anın ucından oldun pîr kişi Çün tecessüs eyledin sen bu işiAğlamakdan gözlerin oldı za’îf Hem vücûdın kalmadı oldı nahîfYûsufın derdi seni eyler helâk Ağlayuben dâmenini itme çâkBunca yıldur kâmetin oldı kemân Yûsufın sağlığını itme gümânÇünki oğulları anı söyledi Döndi Ya‘kûb bu sözi vasf eyledi

Kâle inne-mâ eşkû bessî ve hüznî ilâ(A)llâhi ve a’lemü mina(A)llâhi mâlâ ta’lemûne309

Ben Hudânın lutfı ile bilürem Nekre işlerden haberdâr olurem306- Yusuf, 12/82. (İstersen) içinde bulunduğumuz şehire (Mısır halkına) ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.»307- Yusuf, 12/83. (Babaları) dedi ki: «Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.»308- Yusuf, 12/83. 309- Yusuf, 12/86. (Ya’kub:) Ben gam ve kederimi sadece Allah’a arzediyorum. Ve ben sizin bilemiyeceğiniz şeyleri Allah tarafından (vahiy ile) biliyorum, dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

296

Leyki sizin ‘aklınız keyl eylemez ‘Âkil her bildigini vasf eylemezYûsufın ol gördigi düşi çıkar Bir gün elbet şâh olur bize bakarSiz dahi karşusına kul olasız Sâyesinde istirâhat bulasızBu yakında ol bizimle görüşür İki hasret birbirine kavuşurEy benim cân u ciger oğullarım Firkatiyle deldiniz bağrım benim

(479)Ben sizi Mısr iline göndüreyim Yûsufımdan bir haber döndüreyimHem dahi kardaşınız oldı nice Sür‘at idüp turmayup gündüz giceBuğdamuz aç kalup ehl-i ‘ayâl Birimizde kalmadı aslâ mecâlDidiler kim akçamuz yokdur n’idek Yüzimize tutnak idüp biz gidekŞâh bize virmez zahîra ey ‘azîz Mısr içinde olmaduk bizler temîzYüz karasıyla nice biz gidelim Şâh zahîre virmez ise n’idelimDidi Ya‘kûb gitmemiş tutmaz bu baş Hayli dem ekl itmedik bizler bir aşOğul evlâd sabrı bilmez ey oğul Siz benim bu sözimi idin kabûlMe’mûl olur kim şâhın hışmı ine Kalbine şefkat anın Hakdan ineBen dahi bir nâme yazayım ana Görüp anı eyleye hürmet banaSûretâ şâh size kemlik eyledi Döndi Rûbîl oğlına ol söylediDidi oğlum al eline hâmeni Ben diyem sen ‘İbrî yazğıl nâme’iPîr oluben gözlerim seçmez benim Hışm içinde ditreşür cânım benimAldı Rûbîl destine çün bir kalem Çekdi kırtâsın üzerine ‘alemTurdı Ya‘kûb söyledi gevher kelâm Pâdişâha eyledi ol çok selâmDüzüp dîbâcesin döndi kelâme Didi ey pâdişâh ba’de’s-selâme (480)Benim bu hâlime âgâh olasın Olup bâkî sa’âdetde kalasınBilürsin yok vefâsı rûzigârın Sana yardımcı ola GirdikârınMukaddem bizlere kıldın ‘atâyı Kamu şâz eyledin yohsulu bâyıTe‘âlâ’llâh kahat virdi ilîme Doyunca hîç ta’âm girmez elimeOlup fânî pîr olmışdur kemânım Kesildi dünyâdan ‘ahd-i emânımBugün yarın gözedür gözlerim yol Veli dirler Mısır’da buğda var bolFakîre merhamet it acı gözle Diyârında olan muhtâcı gözleYarın Allâh sana bir bir sorısar Bütün halka terâzûyı korısarHelâlına anın vardur hisâbı Harâmına dahi vardur ‘azâbıSen anı sanma kim kîl kâl sorulmaz Cihân da’vâsı üzre ol kurulmaz

Kısas-ı Enbiya

297

Nebîdür bu velîdür yüz görülmez Kamunın defteri açup dürülmezBu sultândur bu bir hândur dinilmez Her insânın velî kalbi delinmezTe‘âlâ çün seni şâh kıldı Mısra Olup tebdîl güzâr it ‘usri yusraBenim oğullarım geldi cenâbe Tutup sözüm olup nâ’il sevabeMukaddem eyledin bize vefâyı Velî bu dem bana kıldın cezâyıBenî İsrâ’ilin var i‘tibârı N’içün yağmâ idüpsin iftihârıBenim oğlıma tâs çaldı dimişsin İdüp sârik kamuya söylemişsinNeden kıldın ana sen iftirâyı Sana ger eylesem ben beddu‘âyıEridüp Kûh-ı Kâfı inkisârım Kabûl eyler du‘âmı Girdikârım

(481)Sana şâhlık viren Hayyü’l-Celîldür Benim ceddim ol İbrâhîm HalîldürHem ana on suhuf indürdi Allâh Bekâsı mülkine göndürdi AllâhCihâna kim gelürse ol olur fân ‘Amim310 İsmâ’île koç geldi kurbânBenim atam dahi İshâk Peygamber Gelüp Ken’ân iline oldı rehberRevâ mıdur bizi sârik tutasın Benî İsrâ’ili elden atasınBenim kalbim ana hergîz inanmaz ‘Akıl sâhiblerinin fikri kanmazN’içün oğlum çala altunlı tâsı Olan sârik olur Mevlâya ‘âsîAnı saklar benim püşt-i penâhım Cihânda gülmedi baht-ı siyâhımVelî bir oğlımı kurd aldı gitdi Firâkı bağrıma gam saldı gitdiGice gündüz yanar ‘ışkı cânımda Anı zann eylerem turur yanımdaHemîn oldur benim fikr-i hayâlim Oluben nâtivân yokdur mecâlimBana mesken olupdur beytü’l-ahzân ‘Aceb bu derdime olur mı imkânBenim ol oğlımı koydum yirine Birinin derdi benzer mi birine Anı uğrı diyüp meks eyledin sen Neden nâşî bu sözi söyledin senGözüm yaşı ile nâmem yazıldı Rivâyâtı ‘ale’l-icmâl düzüldiBu dem nâmem sana vâsıl olunca Görüp mefhûmını anda bilinceBenim oğullarım göndür berâber Kim on biri bile gelsin serâserSana buğda içün itmem recâyı Velî oğlıma itme iftirâyıBenim Rabbim benim rızkımı virür Karıncanın izini taşda görür

(482)Bu def‘a oğlımı göndürmez isen Bütün mecmu‘ını döndürmez isenSözümi tutmaz isen âşikâre Teşekkî eylerem Perverdigâre310- Amca, amcam.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

298

Yazup ol nâme’i virdi ‘ayâne Olup oğulları yola revâneBiraz bakır koyuben yüklerine Alup buğda geleler evlerineGeldiler kardaşlarını buldılar Aldılar Yûsuf katına geldilerÇün du‘âlar kıldılar sertâ-kadem Didiler kim düşmânın olsun ‘ademAldı Yûsuf nâme’i gördi hemân Dökdi gevher gözlerinden erğuvânAldı fi’l-hâl mefhûmını okudı Bildi Yûsuf kim atası kakıdıDöndi atasına yazdı bir varak On iki nâme yazılmışdı sebakAtasına gelmez idi nâmesi Zîrâ anın bellü idi hâmesiNâme’i alan ana virmez idi Ya‘kûb anın ‘aklına gelmez idiYazdı Yûsuf ol be-nâm-ı Girdikâr Evvel oldur âhir ol PerverdigârPâdişâh oldur kalanıdur mecâz Ol hakîkat pâdişâhı bîniyâzYirde gökde oldurur Rabbü’l-Enâm Yok şerîki yok nazîri Lâ-YenâmBirligine yiddi kat gökler sened Arş-i ferşi halk idüben bi-‘amedYirde gökde cümlenin kaydın görür İsmi Rahmân ‘âmmenin rızkın virürZâhirinde kudreti ifşâdadur Bâtınında hikmeti ihfâdadurKüntü kenzin sırrını bildürmedi Dostını ol dünyâda güldürmediBa‘zı kulı su bulamaz içmeye Ba‘zı sudan yol bulamaz geçmeye

(483)‘İzzet hürmet çün gelür ol Tanrıdan ‘Âkil olan bilmez eylik gayrıdanÂdemi halk eyleyüp virdi vücûd Pes melekler kıldılar ana sücûdGirdi cennet içine zevk eyledi Halk idüp Havva ile çift eylediHâsılı söz geldi anlar fâniye Nâs türeyüp Hâlıkını tanıyeCennet içre ni‘meti bulmış iken Sermedî lezzetlere dalmış ikenGeldi bu fânîde gördi zahmeti Düşdi boynuna cihânın mihnetiOl cefâkâr taşın aldı boynuna Bir ağırlık çökdi anın aynınaHak Te‘âlâ dağlara emr eyledi Korkdı anlar almayup gayr eylediÇünki Âdem cenneti görmiş idi Ol hisâbsız ni‘mete irmiş idiHîç unutmaz idi Hakkın ni‘metin Bu sebebden aldı dehrin mihnetinYa‘nî varup cenneti görmek içün Hakkın ol dîdârını irmek içünDehr içinde sürdi ol bin yıl ‘ömür Hak Te‘âlâdan ana geldi emirGitdi uhrâ mülkine kıldı vefât Kim ki geldi bu cihâna oldı mâtÂdemin neslinden İbrâhîm Halîl Geldi yirler yüzine dost-ı celîlCenk idüp Nemrûd la‘în kallâş ile Hak Te‘âlâ sınadı âtâş ileVirdi kendini belâlar okına Haşre dek dillerde nâmı okuna

Kısas-ı Enbiya

299

Sabr ile oldı Te‘âlâya Halîl Sabr ile sevdi anı Hayyü’l-CelîlSabr ile irdi iren maksûdıne Sabr ile irdi iren ma‘bûdıneHer kemâlât sabr ile olur velî Her bir ‘âkıl bu söze dirler belî

(484)İki oldı oğlı anın nâmudâr Birisini Tanrıya kurbân adar‘Işk-ı Hakdan gelmedi acı ana Hak Te‘âlâ indürüp koçı anaHîç birisi bu cihânda gülmedi Hakdan özge gayrı nesne bilmediKıldı ataş ile Mevlâ imtihân Kavmi ile çekdiler çok imtinânSen dahi ol zâta oldun silsile Beytü’l-ahzâna girüp çekdin çileSabr idüp ol ev içinde kalasın Kurd yimiş oğlını bir gün bulasınBir oğul içün neden kalbin melâl Görelim n’eyler Hudâ-yı Zü’l-CelâlÇünki Yûsuf nâme’i kıldı tamâm Sırrını bildürmedi hîç ol imâmTutdı bir sâ‘î yola itdi revân Gözlerinden akdı yaşı erğuvânYil devesine anı bindürdiler Sür‘atîle Ya‘kûba göndürdilerAldı Ya‘kûb nâme’i açdı hemân Çünki bildi mâhasal kıldı gümânDidi bu Reyyânîler sözi degil Nâme’i yazan Şehin özi degilBu söz ol Rûhânîler sözidürür Belkim ol Ken’ânîler sözidürürŞâh-ı Reyyân böyle söz bilmez yaza ‘İlm-i Bâtınca ‘İbârâ’yı düzeZannım oldur kurd yimiş oğlum ola Andan özge bu kelâmı kim bileRemz ile çün yazmış idi mâh-ı tâb Bağrı yufka olanı yakdı kitâbKim sana ruhsat virüp Bârî Hudâ Hâmûş olma söyle İrşâdi gedâKıssa’ı çün evvelinden söyledin Kendi nefsine anı nush eyledinSen ‘aceb aldın mı bundan ‘ibreti Kullarına Hak virüpdür nusreti

(485)Mihneti Hakdan bize tuhfe bilek Biz yine mânahnü olan fîh’e gelekİşit imdi Yûsufın kardaşları Bir yire cem‘oldılar sırdaşlarıGeldiler çün Yûsufın tîz yanıne İşbu âyet nâzîl oldı şânıne

…kâlû yâ eyyühe’l-‘azîzü messena ve-ehlenâ-ddürrü ve ci’na bibidâ’atin…311

Gâyet açlık anları almış idi Her birisi bîmecâl kalmış idiSöz bir idüp didiler kim ey ‘azîz Mısr içinde biz seni gördük temîzEhlimiz açdan bunaldı ey ulu Merhamet eyle bize yüzi sulu

311- Yusuf, 12/88. Yusuf ’un yanına girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

300

Akçamuz yok key kumâş getürmişüz Vâle olup ‘aklımız ötürmişüzOl yarar eşyâ degil leyki sana Hürmet eyle pîr atamuzdan yana

..fe-evfi lena’l-keyle ve tasaddak ‘aleyna inne(A)llâhe yeczî’l- mütesaddikîne312

Bizlere eyle tasadduk yâ imâm Zâyi‘ eylemez anı Rabbü’l-EnâmZâd zahîre ilimizde kalmadı Yiddi yıldur bir nevâle olmadıSen kerem kıl bizlere eyle ‘atâ Gerçi biz itdik ise önden hatâÇünki bunlar çok recâlar eyledi Döndi Yûsuf işbu sözi söylediKâle hel ‘alimtüm mâfe‘altüm bi Yûsufe ve ahîhi iz entüm câhilûne313

Yûsufa kardaşına siz n’itdiniz Atup ânı kuyuya siz gitdiniz

(486) Sizin oldur dâ’imâ mu’tâdınız Pîr atanızı gelüp aldadınızGömlekini boyadınız kanile Eylediniz bu işi pünhân ileOn sekiz mankıra anı satdınız Kul yirine had çeküp siz atdınızDöndi kardaşları inkâr eyledi Sen kulak vir gör ki Yûsuf n’eylediDidi Yûsuf sırrımı açdım bugün Pâdişâhın hazne açdım bugünSeyr iderken buldum anda bir varak ‘İbrî dili üzre yazılmış sebakKimse bilmez kim anı kır’ât ide Pâdişâhın işine hizmet ideSiz de bilen var ise ‘İbrî dili Gerçi oldı ol letâfet bülbüliDidiler kim biz anı kır‘ât idek Vüs‘ımız olur ise dikkat idekVirdi Yûsuf ellerine hücceti Bilüp anı korkdılar gâyet katîÇünki anlar Yûsufı satar iken Seyru idüp Mâlike virür ikenMâlikin destine hüccet virdiler Okuyup çün adlarını gördilerGördi Yûsuf anları hayrân u zâr Didi vakti geldi olam âşikârNâgihân açdı yüzinden ol nikâb Sandılar doğdı sarâya âfitâbBûrka’ı314 yüzinden aldı gördiler Tahtda duran Yûsuf imiş bildilerBaş aşağa saldılar anlar kamu Bildiler kim kardaşımış ey ‘amûKaldurup baş didiler kim ey ‘azîz Biz seni Yûsufa benzetdik temîz

(487)Didi ben Yûsuf Yemen kardaş bana Sâbıkâ siz kim kıldınız iş banaDizlerinin üzerine çökdiler Gözlerinden kanlu yaşlar tökdilerDidiler kim biz günâhkâruz kamu Bildik ol yazuğumuzı ey ‘amû312- Yusuf, 12/88.313- Yusuf, 12/89. Yusuf dedi ki: Siz, cahilliğiniz yüzünden Yusuf ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz?314- Kadınların yüzlerini gizlemek için kullandıkları örtü, peçe.

Kısas-ı Enbiya

301

Didi Yûsuf kim ki sabr itdi ‘ayân ‘Âkıbet bir işe irer bî-gümân

…innehü men yetteki ve yesbir feinne(A)llâhe lâ yudî’u ecra’l- muhsinîne.315

Mihnete sabr eyleyenler anı bil Ni‘mete irişdürür Hayyü’l-CelîlBir kişi kim korka Allâhdan müdâm Lutf ile gark ider Rabbü’l-EnâmKullarının ecrini yok eylemez Kul odur kim sabr idüp ol söylemezDinle imdi Yûsufın kardaşları Gözlerinden akıdurlar yaşları

Kâlû ta(A)llâhi lekad asereke(A)llâhü ‘aleyna ve in-künna le-hâti’îne.316

Her birisi geldi ‘özrin diledi Döndi anlar bu kelâmı söylediBiz seni kılduk atamuzdan cüdâ Şimdi geldik tapına olduk gedâBiz senin bu hâlini itdik ‘aceb Leyki bu şâhlığına olduk sebebDidi Yûsuf ey benim kardaşlarım Siz benim gözüm nûru sırdaşlarım

Kâle lâ-tesrîbe ‘aleykümü’l-yevme yeğfirü(A)llâhü leküm ve hüve erhamü’r-rahimî-ne317

Size ben bugün ‘atâlar eyleyem Suçunızı hâlikımdan dileyem

(488)Zîrâ Allâh merhamet kânıdurur Kulı ‘afv itmek anın şânıdururGeldiler kardaşları çün görüşür Sandılar Aya Ülker kavuşurBirbiriyle sarılup şâd oldılar Şâh buyurdı çün beşâret kıldılarDidi Yûsuf tîz kurun siz hûnı hâss Hûna bile oturalım bâhavâsPes kızıl altun siniler kurdılar Hizmet idenler ayaka durdılarŞâzılık ile ta‘âmı yidiler Hâlıka hamd-i senâlar itdilerAnların ahvâlini Reyyân-ı Şâh Geldi bir bir anladı zerrîn külâhYûsufa şâh söyledi kim ey emîr Bu igid bilişin mi ey münîrÇün Melik-i Reyyâna virdi ol haber Kim bular kardaşların mıdur mu’teberDidi Yusuf biz nice etmek gerek Babamıza bir haber gitmek gerekDidiler kim bil eyâ şâh-ı cihân Atamıza idelim anı ‘ayânGözleri görmez cihânı ey ulu İçi taşı gam firâkıyla toluSiz götürün gömlegim virin ana Cümlenizi isterem benden yanaAnların katında bir er var idi Yel gibi gider katı rehvâr idiDidiler kim bir kişi olsa bize Kim bu yolı bir gün içinde uzaDidi Yûsuf kim götüre gömlegi Çün hayâtımı işide dîn begi315- Yusuf, 12/90. Kardeşleri, “Yoksa sen, sen Yûsuf musun?” dediler. O da, “Ben Yûsuf ’um, bu da kardeşim. Allah, bize iyi-likte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez” dedi.316- Yusuf, 12/91. Dediler ki: “Allah’a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik.”317- Yusuf, 12/92. Yûsuf dedi ki: “Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

302

Alup anı gözlerine ol süre Şâd oluben ‘âlemi rûşen göre(489)Çün Yehûzâ işidince bu sözi Şâzılıkdan yaş ile doldı göziDidi şâhım gömlegi ben götürem Devletinden ben bu işi bitüremKanlu gömlek sâbıkâ virdim ana Şimdi tebşîr gideyim andan yanaYil devesine binüben gitdiler Dürlü ni’metler ana yükletdilerDidi Yûsuf çünki yola çıkasın Sen dönüp Ken’ân yolına bakasınGömlegi sen açasın bir kez hemân Silkesin Ken’âna karşu ey civânTaki anın kokusun bâd-ı sabâ Götürüp Yakupa yil eyler cebâÇün Beşir ile revân oldı yola Sür’at idüp bakmadı sağa solaVardı Ken’ân yolına çıkdı hemân Gömleki açdı Yehûzâ ol zamân

İzhebû bikamîsî hâza feelkûhu ‘alâ vechi ebî ye’ti basîran…318

Kızlarına didi Ya’kûb ey nigâr Yûsufın kokusı geldi âşikârSiz eger dîvâne dimezsiz bana Ben bu hâli anlayup kaldım tanaZannım oldur geldi Yûsuf yanıme Bir hayât irişdi tatlu cânımeYa‘kûbın bu sözini işitdiler Bir uğurdan üzerine güldiler

Velemmâ fesaleti’l-‘îrü kâle ebûhum innî le-ecidü rîha Yûsufe levlâ en tüfennidûne319

Didiler kim Yûsufı unut hele Kırk yıl oldı gideli kanden geleBunca yıllar âh çeküp kıldın figân Ağlayuben kâmetin oldı kemân

(490)Didi ben anın kokusın aluram Sonra size ben hikâyet kıluramGeçdi ol gün çün irişdi peyk-i hâs Kaygudan gönülleri oldı halâsKavmi ile Ya‘kûb oturmış idi Yûsufa endîşesin kurmış idiGirdi Ken‘ân içine kâsid hemân Bir nidâ haykırdı kavme ol zamânÇağırup dir kim halâ’ik hâs u ‘âm Yûsufı buldı bugün Ya‘kûb tamâmOl öni Ya‘kûb işitdi kıldı âh Bu ne gavgâdur didi kıldı penâhDidi kavmi bu beşâretdür meger Yûsufı bulduk diyü geldi haberDidi ol dem ben size virdim haber Siz sözime uymadınız hîç meğer

…kâle elem ekul-leküm innî a’lemü mine(A)llâhi mâ lâ-ta’lemûne.320

318- Yusuf, 12/93. Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin” dedi.319- Yusuf, 12/94. Kafile (Mısır’dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf ’un kokusunu alıyorum! dedi.320- Yusuf, 12/96. Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya’kub) görür oldu. Ben size: «Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim» demedim mi! dedi.

Kısas-ı Enbiya

303

Geldi kâsid Ya‘kûbın aldı elin Bundan öte didi sen egme belinÇün Yehûzâ yoldadur şimdi gelür Yûsufı hod benden ol a’lâ bilürİşit imdi ol Yehûzâ n’eyledi Gömlegi virdi Beşîre söylediBen deve ile gelem git ilerü Çün Beşîr girdi kapudan içerüGömlegi sardı yüzine ol zamân Rûşen olup gözleri gördi hemânEhl-i Ken‘ân çünki anı bildiler Geldi Ya‘kûba beşâret kıldılerNâgihân irdi Yehûzâ şâdumân Bir deve yük buğda tökdi ol zamân

(491)Ehli açlık ile bunalmış idi Yok zahîre çâresiz kalmış idiYûsufı işitdiler cümle kamu Zâd zahîre unuduldı ey ‘amûÇün Yehûzâ geldi fi’l-hâl ilerü Atasıyla oldı anda rû-be-rûTâkati gitmiş iken buldı mecâl Döndi Ya‘kûb oğlına kıldı su’âlDidi oğlum mâcerâyı söylegil Yûsufın ahvâlini şerh eylegilBabamuz yâ dedemüz yolında mı Yohsa Reyyânîlerin aynında mıÇünki Ya‘kûb işbu sözi söyledi Pes Yehûzâ Yûsufı vasf eylediDidi sen anun içün olma zelîl Gitdigi yol şer‘-i İbrâhîm HalîlBu haber Ya‘kûbı şâdân eyledi Secde kıldı Şükr-i Yezdân eylediDidi havfım andan idi ben za’îf Oğlan idi Yûsufım ‘aklı nahîfAldayuben yoldan atalar anı Nefse uyup tamuda yana cânıAyru düşüp birbirimiz görmeyek Cennetin bâğında lâle dirmeyekBunca yıllar kılduğum zâr u figân Bu sebebden idi eylerdim nihânŞimdi şâz olup işitdim ben anı Öyle dinin saklayan kişi kınıMâl-ı Kârûn olsa bizde ey ‘amû Arada dîn olmasa yok bil kamuYalınız dilde degil dîn ey ulu Cümle hâlin dîn gerek ey bahtuluBu yanadan dinle Yûsuf hâlini Virdi kardaşlarına çok mâlıni

(492)Bin deve yüki virüp buğda hemân Ken’ân iline anı kıldı revânDöndi kardaşlarına ol söyledi Sen kulak vir gör ki Yûsuf n’eylediDidi Ken‘ân ehline taksîm idin Sür‘at idüp turmayup tîzce gidinEhliniz ile gelin cümle tamâm Biz görek n’eyler Hudâ-yı Lâ-YenâmDüzdiler Ya‘kûba bir hevdec ulu Altun atlas ile üsti örtülüBeglerinden göndürüp ol iki mîr İki bin atlu koşup ol nerreşîr

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

304

Urdılar tabl u ‘alem götürdiler Çıkdı Ken‘ân iline yöneldilerÇünki Ken‘ân şehrine irişdiler Geldi Ya‘kûba beşâret virdilerNi‘meti hem mal getürdiler bile Zad zahirenin hisabın kim bile

Kâlû yâ ebân-stağfir lenâ zunûbenâ inna künnâ hâti’îne321

Geldiler atalarının yanıne İşbu âyet nâzîl oldı şânıneNâlîş idüp didiler kim ey ata Sâbıkâ biz eyledik size hatâYûsufı biz eyledik senden cüdâ Pâdişâh kıldı anı Bârî HudâSen bizim içün dile Hakdan meded Yok şerîki oldur Allâhu’s-Samed

Kâle sevfe estağfirü leküm Rabbî innehü hüve-l ğafûru’r-Rahîmü322

Didi Ya‘kûb çün seher vakti ola Hak Te‘âlâ suçunızı afv ileDestim açup Halıka yalvareyim Hem dahi size helâllık vireyim

(493)Gördi Ya‘kûb Hâlıka hamd eyledi Bu Yanadan dinle Yûsuf n’eylediBabasının vasf-ı hâlin söyledi Geldi şâh katına ta‘rîf eylediKardaşını kavmini didi hemân Mısr iline geldügin kıldı beyânPâdişâh ol demde pîr olmış idi ‘Ömri anın âhire irmiş idiYûsufa ısmarlamışdı saltanet ‘Adli dâdı mâlı mülki memleketBu haberden oldı cânı şâdumân Yûsufa çok kıldı tahsîn ol zamânDidi Yûsuf atama karşu varam Ol gelince lâ’ik olmaz ben duram Kavmi ile ol göçüp Mısra gelür Saltanat tahtında ol bizi bilürHem dahi kardaşlarım gelür bile Şâyi’ oldı bu haber dilden dileDilerim kim bî-hisâb leşker düzem Hâk-i pâyına gidüp yaşım süzemPîr atadur destine almış teber Hem nebîdür Hakdan ol virür haberLâzım oldı ben gidem karşu ana Çok du‘âlar eyleye ol pîr banaPâdişâh Yûsufdan anı dinledi Çün bu pendi Yûsufa ol söylediŞâh didi kim bir sözüm vardur sana Sen gidince pîr atanızdan yanaBabana karşu gidince ey münîr İnme atından yire bedr-i münîrBir yire dirilse leşker bâhaşer Pâdişâh olan çeker andan haterSen benim bu sözümi kılma ‘aceb Şâhlıkından inmege olur sebebÇün atandur ol kusûra kalmaz ol Hîç sana buğzı ‘adâvet kılmaz olDidi Yûsuf öyle olsun ol zamân Taşra geldi leşkerin düzdi hemân321- Yusuf, 12/97. (Oğulları) dediler ki: Ey babamız! (Allah’tan) bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten günahkârlar idik.322- Yusuf, 12/98. (Ya’kub:) Sizin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O çok bağışlayan, pek esirgeyendir, dedi.

Kısas-ı Enbiya

305

(494)Döndi Yûsuf kırk bin araldı hemân Atası Ya‘kûbına oldı revânMefâ‘îlün Mefâ‘îlün Fe‘ûlünBu kez Ya‘kûb gelüp Ken‘ân ilinden Yehûzâdan haber aldı gülindenGelüp mevce ki vuslat bahri daşdı Muhabbet deryâsı başından aşdıÇü yitmiş ev idi kavm ü kabîle Kamu hicret idüben geldi bileGözi kaldı anın Mısrın yolında Oğulları döner sağı solundaİki günlük yolı bir gün alurlar Gice gündüz idüp sür‘at giderlerVelî Yûsuf dahi çıkdı Mısırdan Te‘âlâ’llâh beyân idüp bu sırdanResûline bu âyet oldı nâzîl Murâdına kılup Ya‘kûbı nâ’il

Verefe’a ebeveyhi ‘ale’l-‘arşi ve harrû lehü sücceden ve kâle yâ ebeti hâza te’vîlü rü’yâye…323

Dahi Yûsuf ana karşu giderdi Bu sözi kalbi ile fikr iderdiİki endîşe kalbine gelürdi Atasına katı hürmet kılurdiBiri oldur didi ben atdan inem Atam karşusına pervâne dönemVelâkin şâh bana kıldı bu pendi Alup halvet yire vasf itdi kendiAtamın hâtırı kalur mı bilmem Kalursa ger iki dâreynde gülmemAçup destin du‘â kıldı Hudâye Didi yâ Rab ‘ayân it bu gedâyeBu yolın kankısına ben gideyim Dahi bilmem ana dermân ideyim

(495)Tevekkül tam idüp anda özüni Gelüp ilhâm alup uyku gözüniGelüp tîz bir kişi virdi selâmı İdüp Yûsuf ile bir hoş kelâmıDidi ulu sözin itmek gerekdür Atana atîle gitmek gerekdürUlu sözi tutan olur ulu ol Murâdı ne ise âhir bulur olKi zîrâ sen şehin fevkinde isin Sadâret sadrının tahtında isinBugün şâyed ki sen insen atından Olursın dûr sadâretin katındanŞehin toğrı sözi bu dem kabûl it Nâsın râhatlıgı içün hamûl itHemân Yûsuf bilüp cândan uyandı Bu sözi gûş idüben ‘aklı kandıÇeküp taburını oldı revâne Sadâlar hây u huy toldı cihâneKi zîrâ gitmiş idi kırk bin atlu Bölük bölük giderler iki katlu323- Yusuf, 12/100. Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: «Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştir-di. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bo-zduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.»

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

306

Semâya çıkdı at insân avâzı Sadâlar cem‘ olup tutdı HicâzıNice begler giderdi bile karşu Açıldı lâleler bizendi çarşuBu kez Ya‘kûb çıkup Ken‘ân yolından Oğulları döner sağı solındanGörüben Yûsufı at oynadurlar Cihânı na‘ralardan kaynadurlarKamu ehli ‘ayâl ile gelürler Yûsuf karşu çıkup anı bilürlerDidiler Ya‘kûba göründi Yûsuf Sakın ‘ışkı içün çekme te’essüfVelî gâyet hisâbsız leşkeri var Mısır ülkesinin çok kişveri varİşitdi çün bu sözi pîr-i Ken‘ân Sevinüp eyledi ol Şükr-i YezdânKarîb oldı biri birine anlar Sevinmekden dolar gözine kanlar

(496)Gelüp leşker hemân Ya‘kûbı gördi Çekildi cümlesi ayruca turdiKi ya‘ni Ülkere Yıldız kavışur Yûsuf Ya‘kûb ile nice görişürAçup Yûsuf nikâbını yüzinden Kamu halkın akup yaşı gözindenGören gözler anı ol gün kamaşdı İkisi birbirine hem yanaşdıMelâ’ikler dahi çün turdı seyre İki hasret biri birini göreDidiler bunca yıllar pîr-i Ken‘ân Akardı gözlerinden yaş ile kanHudâ emr eyleyüp gidüp görüşdi Güneş sankim gurûbına irişdiEy İrşâdî kasîr eyle kelâmı Gelüp Ya‘kûb ana virdi selâmıDevesinden inüp yirler yüzine Sevinmekden dolar yaşı gözineGelüp Yûsuf atasıyla kavuşdı Uçup gam kuşı bir yana savuşdıKasâvet kârubânı çün çekildi Örüturup Yûsuf atdan egildiAçup destin ana Ya‘kûb sarıldı Sanasın bir ulu dîvân kuruldıFâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtOğlı ile atası görüşdiler Birbirine yüzlerin sürüşdilerOl halâ’ik diler idi irmege Ya‘kûbın nûrlu cemâlin görmegeYûsuf ile gelmiş ‘asker çok idi Âdemin ol gün hisâbı yok idiGirdiler çün Mısra ta‘zîmât ile Kimi nâka ile kimi at ileDöşediler Ya‘kûba bir hûb sarây Girdi anın içine ol nûrlu ay

(497)Atasının hâtırın aldı ele Hâlasının hâlini sordı bileTîb idüp hâtırların kaşı hilâl Döndi Ya‘kûb Yûsufa kıldı su’âl

Kısas-ı Enbiya

307

Söyle sâbık hâlini sen ey püser Düşdüginden ol kuyuya vir haberDidi Yûsuf anları sorma bana Söylesem ol tan gelür şimdi sanaGeçdi ol şeb irte oldı hâss u ‘âm Ya‘kûbı görmege geldiler tamâmŞâh-ı Reyyân ol dahi geldi göre Tanrının hikmetlerin andan soreYûsuf ile geldi girdi içerü Oldılar Ya‘kûb ile hem rû-be-rûDidi ey pîr-i ‘azîz hem mâh-ı rû İşbu oğlanlar senin midür kamuRâzıyam ben Yûsufından ey ulu Çok hayâ ehlidür yüzi suluHizmetinden hîç toyup usanmadım Ben dahi oğlına kemlik sanmadımDidi Ya‘kûb anı sen bil Tanrıdan Hayrı şerri bilmegil sen gayrıdanGökde yıldız şems ile mâh eyledi Mısr iline ol seni şâh eylediMâl u mülki virdi devlet saltanet Zîr-i destine girübdür memleketOlmış îken evvelin mırdâr menî Mısra mâlik eyledi Mevlâ seniAndan özge gayrı yokdur bir İlâh Yirde gökde birdürür ol pâdişâhHîç bir ‘âlem yok iken ol var idi Evveli yok bir Ganî Settâr idiPîrligime hürmet eyle ey ulu Hak kıtında olasın yüzi suluÇün egilüp kâmetin oldı kemân Hâlıkın birligine eyle îmânHem beni sen kıl peygamber ey azîz Gıll –i kinden kalbini eyle temîz

(498)Kaldurup parmakını kıldı îmân Rahmetine Hâlıkın kıldı gümânBildi ol Mevlâyı tevhîd eyledi Tanrı birdür sen nebisin söylediŞâhın etbâ‘ı dahi geldi bile Sun‘-ı sâni‘ hikmetini kim bileÇün bu işden oldı Ya‘kûb şâdumân Geçdi anın üzerine bir zamânYûsuf ile kaldı Ya‘kûb yiddi yıl Sürdi yüz kırk yiddi yaşı anı bilGeldi anın va‘desi oldı tamâm Yûsufı kıldı vasî ol gün imâmDidi oğlum çünki ben medfûn olam Emr-i Hakdan gerçi geldi ne kılamSen benim bu pendimi eyle kabûl Ben senin çok mihnetin çekdim oğulBir deveye sen beni bindüresin Tâbûtıyla Ken’âna göndüresinŞâm turâbında varup maksûd bulam Atam İshâkın yanında defn olamGitdi Ya‘kûb bu cihânı bildi fân Hak Te‘âlâ hazretine virdi cânGeçdi Yûsuf bu cihândan oldı vâz Ellerini kaldurup itdi niyâzHâlini Mevlâsına ‘arz eyledi Nâlîş idüp bu kelâmı söyledi

Rabbi kad-âteytenî mine’l-mülki ve ‘allemtenî min-te’vîli’l-ehâdîsi324

324- Yusuf, 12/101. Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan!

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

308

Didi yâ Rab saltanat virdin bana Bu cihândan el çeküp geldim sanaHem dahi düş ta‘birin virdin bana Fazl-ı lutfından ‘atâ kıldın bana

Fâtire’s-semâvâti ve’l-erdi ente veliyyî f î-ddunyâ ve’l-âhireti teveffenî müslimen…325

(499)Var idüpsin gökleri hem yirleri Tâc ü tahtı terk idüp döndüm beriEyle İslâm yolı ile mât beni Zümre-i sâlihlere sen kat beniTâc ü tahtı terk idüp bildi ‘abes Ahret menzîline kıldı hevesOl dahi gitdi cihândan turmadı ‘Âkil olan bunda mesken kurmadıMefâ‘îlün Mefâ‘îlün Fe‘ûlünTamâm oldı bu kıssa çün burade Biraz sözler velî kaldı aradeAkıl sâhiblerine oldı ‘ibret Olup tecrîd cihanden ide nefretCihân handur gelenler oldı mihmân Pîre gence emân virmez olur fânNeler gitdi neler geçdi bu ilden Ki her keşti halâs olmaz bu yildenAna yelken direk aslâ dayanmaz Niçün kul hâb-ı gafletden uyanmazCihân fânî sana mülk ola sanma ‘İbâdet lezzetinden hîç usanmaKi nâdân ehline virme selâmı Otur sâlihler ile kıl kelâmıSırrın virme sakın nâdân eline Olup nâdim düşersin nâs diline

(500)BU KISSE EYYÛB ALEYHİSSELÂMINDUR

Takrîb eyle ey gönül Yezdân’e bak Seni yokden halk iden Allâh’e bakKetm-i ‘ademden sana virdi vücûd Anden özge kimseye olmaz sücûdAsla Allâh zikrini dilden kome Gîceleri subhe dek sen uyumeŞâkile kon bakçede gül dâline Bakma dünyânın kîl ile kâlineYalvar Allâh’a sana virsün şurûh Anden gayri kimseden olmaz futûhLeyl-ü nehâr Allâh’a eyle duâ Oldur ancak derdlere viren devâNutkumi aç ey Hüdâni girdigâr Sensin ancak âleme PerverdigârDâimâ ben burda kalmaz ölürem Ben fâniyim sen bâkisin bilüremBir gün elbet rihleti ben iderim Bâki kâlecek mekâne gîderimAvn idersin ey genî Perverdigâr Bir hikâye ideyim çün aşikârBunca gündür ağlayub itdim fugân Koyma mahrûm ey Hüdâ-yı kün fekân

Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.”325- Yusuf, 12/101

Kısas-ı Enbiya

309

Çoklarine avnın oldi girdigâr Kalbime estür benim sen rûzigârGüllerin ol gonca güli mîr-i şâh Hürmetine sen bana vir bir felâhÂşık olub ânı maşûk eyledin Cümleden çok ona hürmet eyledin

(501)Hürmetine kalbime sen vir futûh Sensin ancak bâbları iden fetîhHürmet eyle ey şîr-i sübhânımız Sensin akdem hem bizim YezdânımızSen bana idrâki virdin yâ Hüdâ Ben fekîrim sen genîsin ben gedâTâ ezelden cümlenin sen hâdisin Sırr-u hikmet tahtının sultânisinSırr-u hikmetin senin gâyet ziyâd Rûz-i şeb sen yardım eyle genî hâdSırr-u hikmet dergâhınden ey nigâr Kalbime hikmeti doğdur yâ kibârKudretinden çün bizi halk eyledin Yaz kalem bu kûlum ağlesin didinYâ kalem yaz ol kûlumi ağlesin İtikâtın hem bize ol bağlesinOl kûlum Ahmed ile ülfet ider Ağlayanler vüş benim nûrum görerBes enîsdür ol kûlume hem bükâ Ol Şuayb pîr ile ide ittikâYazdiyû ben kaleme emr eyledin Yaz bu kûli bana ağlasın didinBunca gündür ağleyub kıldım fugân Maşukımsın yâ ilâhi müste‘ânÂşık olan dâimâ ağlar gezer Maşukımsın sen bana eyle nezerCeddimin kalbine ilhâm eyledin Bir kitab yazdiyû ben emr eyledinYazdurub ol kitabı noksan kodin Şimdi bana yazdiyub emr eyledin

(502)İrşâdi Baba’ye ulaşdur hemin Sen bilürsin yâ ilâhe’l-âlemînSözlerimde dürrî kevserler ole Hem belâget fesâhet ile doleBin bir ismin hürmetiyçün ey Hüdâ Sen beni ceddimden eyleme cüdâHâdi Allâh âyetinde buyurur Fahr-u âlem Mustafâ’ya duyururGerçi bir kûl nefsine uyar ise Beni koyub mâlıni sever iseVirdigim mâlden fekîre virmese Hacc-u sevmi hem nemâzın kılmeseOl nemâzı terkidûben kılmese Yâhud ol nemâzı te’hîr eyleseNefsinizin şehvetine gitmeyin Teâtullah üzre takdîm itmeyinİlerüde şerr ceza lâyık olur Herkes itdigi cezâsını bulurHem esâme ğayyeye dâhil olur İtdigi günâhın ecrîni olur (bulur)Korkarem ki vâdiye ben vâvurem Günde bin kez Allâh’a yalvâruremDâimâ birligine şükr eyleyek Beş vakit nemâze dikkat eyleyek

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

310

Çok şükür olsun celeb dergâhıne Bizi ümmet eyledi ol şâhıneÇün peygamber hadîsinde buyurur İşbu âyet ol vâdiyi duyururFe halefe min ba‘dihim halfü edâus selâte ve’t tebe‘ûş’ şehevâti fesevfe yelkavne gayyen326

(503)Kudretinden Rahmân Allâh eylemiş Ol cehennemde vâdi halk eylemişÇok derin deryâdur bil yâ ey büser Yani birdür bes feminden nâr eserBes içinden kayh ile hem dem akar En derûninden acı duhân çıkarEvvelâ kûllar kabîre vârecek Bî amel olan ne cevâb virecekMenzîl-u dâreyn-i ulâdur kabîr Yalnızsın orede enîsin nedirZikr-ü kesîr ile hadi zikr idek Zikri sîn içinde enîs eyleyekKesretiyle çok amel necât virür Münkereynin suâlinden kurtururHikmetullâh kabre bir fütûh virür Dünyâda itdigi ameli bilürŞîrü beg efendiler kabre varur Aseb neseb davâsından kurtururAslım âlâ kendim âlâ diyemez Dise bile orde necât bulamezEt peygambere selâtile selâm Söyle buna bir münâsibli kelâmAndelibsin meclîse estür sebâ Söyle hikâyeyi ey Ağlâr BabaFettâh Allâh izn iderse gideyim Bir hikâye çün size nakl ideyimOl Ali’nin zevci binti Mustafâ Yumdi gözin buldi cennetde sefâYaykayûben çün serîre koydiler Fâtıma’yı orteye hem aldilerOl sehâbeden birisi söyledi Yâ kabîr bu bint-i Mustafâ didi

(504)Ali Haydâr’ın bu zen zevce idi Hasan Hüseyin’i ol yetim kodiFettâh Allâh kabire emr eyledi Ol kabîr işbu cevâbı söylediSâlih amelle geleni severem Enîs olur hem yâninde yateremNecât olmaz burdan ol bint-i güle İllâ ki kesretle ameli oleÇün müfessirler buni şerh eylemiş Kalbe ilhâmden hikâye eylemişOl Resûle bir selâvet virelim Sonra ânden kısseye biz girelimRâviler böyle rivâyet eyledi Ehl-ü tefsîr çün bu sözi söyledi Çünki İbrâhim Halîl buldi kemâl Sâre adlu hâtun aldi ehl-ü hâlVechine vurmış ânın bedr-ü hilâl Leblerinden akıyor kevser zülâlÇok kemâle irdi ol hâtun kişi Ol zemânde yok idi ânın işi

326- Meryem, 19/59: Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.

Kısas-ı Enbiya

311

Zâkir idi hem dahî ehl-ü selât İsteridi Mevlâ’den bir ulû zâtYani Allâh bana bir evlâd vire İbrâhim’in nûri ande berk vireVirdi ol Sâre’ye Allâh bir oğul Koydi İshâk adıni hem ol ResûlDehr içinde buldi İshâk çok kemâl Çok fesâhetlü kılub hayyu’l-celâlÇün tahavvül eyleyüb oldi emîn İki oğli oldi ânın tev’emînEvvele doğane İshâk ‘Iys didi Takib idüb doğane Yakûb didi

(505)Hakk teâlâ İshâk’e gör neyledi Koydi postde hem peygamber eylediÇok kemâl sâhibi oldi ulû zât ‘Iys’ı gâyetle severdi çok ziyâdDileridi ‘Iys’ı peygamber ole Enbiyânın cümlesi ‘Iys’den geleVe’l-hâsıl takdir-i tedbir tutmedi El açubde ‘Iys’e duâ kılmediİshâk’ın hikâyesin terk eyleyek İbn-i ‘Iys’den bir hikâye söyleyek‘Iys’ı Allâh devlete ir görmemiş Hem ‘Iys’ı nebîlige nasb itmemişÇünki ‘Iys irdi kemâle ey ehî Didiler bir kız bulak bint-i sehîLût nebînin bir kızı hem vâr idi Ehlü selât aklu başe yâr idiOl kızın çün başıni bağlediler Nikâh idûben ‘Iysa hem virdiler‘Iys dahî murâd alub buldi felâh Bir oğul virdi ona Kâdir İlâhOldi oğli âdine Eyyûb didi Kendi ahsen sabr-u cemîl anlediDidi bu çocuk sabırli kûl olur Ben görer görmezmiyem Allâh bilürHem dahî bunden nişâne fark olur Zan iderem bu cuk (çocuk) nebî olurŞam kurâsınde idi ol ‘Iys nigâr Ona çok mâl virmiş idi GirdigârGâyetiyle genâ idi ol kişi Beldelerde yok idi ânın işiOl dahî bekâye rihlet eyledi Mâlı Eyyûb nebîye nakl eyledi

(506)Oldi bâliğ bes tezevvüc eyledi Bint-ü Efrâ’im’i hikah (nikâh) eylediEfrâ’im çün Eyyûb’e akren idi Yûsuf-u Ken‘ân’ın ol oğli idiDinle sözüm can gönülden ey büser Ağleyenin kalbine ilhâm eserVirdi idrâk ol genî Feyyâzımız Yalvarûben kabul itdi arzımızEy mîr-i Yezdân bizim sübhânimiz Koyme noksan elde olan kıssemizOkuyanler bize rahmet eyleye Hem senin birligine şükr eyleyeKa‘bulahbâr çün rivâyet eyledi Tefsîr içinde bu sözi söylediHakk teâlâ Yûsuf’i şâh eyledi Ol Yûsuf çün nice ihsân eyledi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

312

Âdil idi asla zulmi yok idi Yohsule miskine lütfî çok idiAllâh ona lütf-i ihsân eyledi Koydi postde hem peygamber eylediYûsuf’ın çün saltanat şânine bak Sonra irci‘i idüb çağırdi HakkBu cihâne hep gelenler oldi vâz Gitdi bâki mülke Yûsuf yumdi gözKurbine çağırdi ol rabbü’l-genî Yerine Eyyûb’i eyledi nebîÇün müfessirden birisi söyledi Ol Eyyûb nebî Rûmidendür didiHulki ahsen kaddi ‘ar‘arden idi Vechi güzel hûb yigitlerden idiAklu evvel hilmî gâyet çok idi Öyle kişi ol zemânde yok idi

(507)Didi Eyyûb ey bizim Rezzâkımız Hem ‘ademden halk iden HellâkımızKün diyüb bes dünyâyı halk eyledin Vasf olunmaz nimet ‘uzmâ eyledinUcmağınde böylemidür pâdişâh Sen genîsin biz gedânız yâ İlâhUcmağınde her lezâiz varmidur Bizim içün nimetin hâzırmidurHakk teâlâ çün buyurdi ol zemân Yâ nebîm sen kalbini itme gümânSırr-ı dergâhıme kimse vâremez Virdiğim nimete âkıl iremezÖyle zâhid ol zemânde yok idi Leylü kâim gündüzi sâim idiKonuk içün bir oda yapmış idi Dört tarefe dört kapu açmış idiFî sebîli’l-lâhidi ânın işi Dâimâ nân yûdururdi ol kişiGûş imdi çünki ol zât neyledi Yetîm olan bir kapuden yir idiHizmeti konûke ol ider idi Bir kapuden dûl kariler yir idiHem yûdurur hem pâre virür idi Bir kapuden yolculeri yir idiCeddi İbrâhim gibi olmiş idi Bir kapuden dervîşleri yir idiKaryenin yazûsı hep ânın idi Deve koyun orda yayulur idiMâl devesi gâtile (gayetiyle) çok idi Beş bin geder hem genemi var idiÜç bin devesi ânın gezer idi Elli elli her çoban güder idi

(508)Hem dahî reçber âlâtı var idi Çiftleri köleleri sürer idiDünyâ mâlı gâtile (gayetiyle) çok idi Öyle zengin ol diyârde yok idiAvretinin adı idi Rahîme Vakt irişüb olsa idi hâmileOl kadun sıra ekiz ider idi Biri oğlan biri kız ider idiBes dokuz kerre zen oldi hâmile Dokuzi kız dokuzi oğlan bileÇok hâneden oldi hem evladleri Yûdururdiler fakîre nânleriÇok şereflü gâyet helîm oldiler Bir ehede nükte söz dimediler

Kısas-ı Enbiya

313

Çünki bildin mâlı evlâdlerini Bu yenâden dinle Eyyûb hâliniOl nebî gâyetiyle hâs kûl idi Dâimâ selâtile meşgûl idiSecdeden asla girü gelmez idi Açmi tokmi akline almez idiAsla secdeden başı kalmez idi Gözi ânın hiç hâbe varmez idiKimsenin ol yânine varmez idi Hem melekler etrâfın sarer idiGice mezketine girse ol nebî Sübhe dek hiç yatmez idi ey ebîHep melekler sâf-u sâf gelürdiler Ol nebî’i ziyâret kılurdilerDört mukarreb ol melâkeler temâm Hemeletü’l-arş iderdiler kıyâmŞeytân ol nebîye olmişdi hesûd Çâresini bulamedi lâ yesûd

(509)Ol zemân şeytân göge çıkar idi Yedi kat gökleri hep gezer idiBir gün İblîs göklere azm eyledi Ol gül-ü mîr ona nidâ eylediHakk teâlâ İblîs’e emr eyledi Gökde ne vardur bana söyle didiDidi İblîs mîr-u Rezzâk-u Hüdâ Sen beni nûrinden eyledin cüdâKûllerini hep bana cünd eyledim İllâ muhlîs kûllerin idemedimDidi Allâh nebîmi bilür misin Sen ona bir çâre bulamir misinDidi İblîs bu senin Eyyûb kûlun Buna izzet buna rıf‘et bahtulûnDidi Allâh ey la‘în merdûd kûlum Eyyûbim sabrile bulmuşdur yolumZikr-ü zâkir şükr-ü şâkir hamd ider Şer‘ ü İbrâhim Halîl üzre giderYine nidâ eyledi ol rûh-u şâh Yâ kenâse Eyyûbimdür nîce mâhOl hesûd-u lâ yesûd Şeytân didi Bir dilegim var sana yâ Rabb didiDidi İblîs yâ ilâhî müste‘ân Dâim Eyyûb’e idersin isti‘ânVir ezâbı Eyyûb’e gör hâlini Bak dahâ tanur mi senin yoliniŞimdi lazımdur oni sıneyasin Çok belâ ile seni tanıdesinDidi İblîs yâ İlâhî yâ şâhım Sen izin vir Eyyûb’i ben göreyim

(510)Didi İblîs sen izin vir vâreyim Eyyûb’e hem tecrübe çün kılâyimDürlü dürlü sözile kandûreyim Dergâhından Eyyûb’i döndereyimGerçi Eyyûb’in mâl-ı evlâdine Âmir olam ânlerin ben üstineHakk teâlâ çün buyurdi ol zemân Ol kûlume iderim çok isti‘ânHâs kûlumın yânine vâremesin Eyyûb’e sen bir hile kuremesinMâl-u evlâdile bütün mülkini İllâ ki başınden alsan bostuniTâ ezel çün seni merdûd eyledim Hem şakî defterine kayd eyledim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

314

Secdeye gitmeyûben itdin ebâ Bildigini söyle ey Ağlâr BabaOl Gafûr-u ol Rahîm Yezdânımız Ratbile yâbisi yazdi şâhımızKudretinden bir kalem halk eyledi Yaş kurini yâ kalem yaz söylediYaz kalem Şeytân-ı merdûdi didi Nûr-u dergâhden ba‘îddür ol didiLevh-ü mahfûzde ânı yazdı şakî Geçdi zemân geldi ehd-i (ahd) misâkıHep melekler helge oldi durdiler Ma‘nayı ilm-ü ezelden kurdilerHakk teâlâ ol zemân emr eyledi Yâ melekler secdeye vârın didiHep melekler saf saf olub geldiler Ol Âdem nebîye secde kıldilerŞeytâne emr itdi secde itmedi Levh-ü mahfûzdeki ma‘nâ tutmedi

(511)Kalb-ü Şeytâne küdûret vir hakk Bir vâsite ile ânı sürdi hakkGerçi sâ’il bu sözi itse suâl Mahlukûne Allâh’ın zulmü mühâlHâşâ Allâh kimseye zulm eylemez Pâdişâhdur kimseye gedr eylemezİblîsin fi‘lini bildi tâ ezel Kimseye zulm eylemez lemmâ yezelOl zemân fi‘lini bildi anledi Yâ kalem yaz Şeytânı şakî didiYani İblîs hiç başın egmeyecek Emre uyub secdeye varmeyecekBizi besler mûri hiç cu‘ eylemez Asla bir ferdine Hakk zulm eylemezİşte cevâbı budur bil ey baba Dersine dön durme ey Ağlâr BabaHakk teâlâ ol zemân emr eyledi Git nebîmi tecrübe eyle didiGûş it imdi Şeytânı çün neyledi Eyyûb’in mâline ol kasd eylediŞeytânın bîs oldiğini anleyak Iğvâsınden Allâh’a bil bağleyakBil kî Şeytân kasd iderse bir kûle Evvelâ gelür imiş mâlden yaneOğline kızine hem gelür imiş Enderûninden ânı alur imişFahr-u âlem ol Muhammed Mustafâ İblîsin hakkınde buyurmiş sefâHırs eger çün İblîsden gelür ise Birinizde çok gezeb olur iseOl gezeb âtaşden ânı bilmeli Bes mâ ile vüş tavazzû itmeli

(512)Kâle Aleyhis-selâm: İzâ ğadebe ehedukum felyetevedde fe inne’l ğadebe minen-nâr327

Gerçi sâil hırsi eylese suâl Cevâbıni böyle vir kâş-ı hilâlHırs eger Allâh içün olur ise Eğriden hem doğruye alur iseO de hâsdur râşidu’l ol mürşîde Riyâ-u kibirden âle irşâdeÇün peygamber İblîs içün söyledi Eyyûb’in mâline ol kasd eyledi327- Efendimiz Aleyhisselam buyurdu: “Sizden biriniz kızdığı zaman abdest alsın, çünkü kızgınlık ateştendir.

Kısas-ı Enbiya

315

Çünki Eyyûb secdeden baş almedi Eyyûb’in yânine ol vâremediDöndi tekrar yine gitdi Eyyûb’e Meleklerden giremedi ol bâbeEyyûb’in etrâfıni sarmışdiler Eyyûb’i hisâre hem almışdilerÇün muzaffer bulûben giremedi Nükteli söz Eyyûb’e diyemediGitdi bir dâğ bâşine hem çıkdi ol Eyyûb’in davâr devesin gördi olOl dâğ üzerinde gûş it neyledi Haykırub çün köti nidâ eylediOl kabih sesinden bes dâğ oynedi Yıkılûben heyvanâti cüllediCümle heyvanâti ihlâk eyledi Şeytân orden Eyyûb’e ‘azm eylediGördi Eyyûb secdeye vârmış idi Hep feriştehler yânın sarmış idiÇağırub Eyyûb’e Şeytân itdi lâf Kaynayub dâğ mâlıni itdi telâf

(513)Didi İblîs dâği oynatdi Hüdâ Heyvanâtden eyledi seni cüdâOl nebî secdeyi itmâm eyledi Döndi ânden İblîse hem söylediNe mâlım var ne davârım söyledi Ben kûlam kûlun nesi olur didiBir efendi bir kûli alse satûn Alsa satse aldığı olur zûnMâl onındur ben karışmam söyledi Döndi ânden Hakk’a secde eylediMâl telefi itdi Şeytân-ı hecîl Döndi kasd itdi oğullarine bilOl nebînin oğli kızi çün idi Her birisi hüsnile mümtâz idi Söylediler eğnâm ile hem mâli Kûl ne bilür başa gelecek hâliOl nebînin kızleri oğulleri Ahşâm oldi eve geldi gülleriBilmediler ki la‘in hîle ider Hep beraber bir yetâke girdilerİşit imdi ol la‘inin fendini Oldi gice atdi eve kendiniGirdi hâneye yetâkı izledi Gördi yâtir vâlidesi kızleriCümlesi hep uykuye dalmış idi Ol Rahîme ortede yatmış idiGör ki telbis it ne hîle eyledi Kızlerın üstine ellerin kodiBir köti avezle sayhe eyledi Kızler akıllerini zây eyledi

(514)Kız oğullerini ihlâk eyledi Döndi Eyyûb’e azîmet eylediGördi Eyyûb nemâza durmiş idi Feriştehler çâr yânın sarmiş idiHep melekler saf-u saf durmuşdiler Ol nebîni orteye almışdilerBu sözimi siz sakın ta‘n itmeyin Çün yalan söylir diyû zann itmeyinNâsır Allâh’dur bizim sübhânımız Yeri gögi halk iden HellâkımızVehhâb Allâh kalbe ilhâm idiyor Bu zübân kalb zübâninden söyliyor

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

316

Çok derîni aklım idrâk eylemez Hakden rüzgâr esmeyince söylemezDurmez idi ol la‘ini perr-ü şer Çıkdi göge yine yirine giderBir nidâ geldi yine ol İblîse Kelb-ü recîm na‘let olmış telbîseEy la‘in gördünmi hâlis kûlumi Secde idüb ol tutirmi yolumiDidi İblîs yâ İlâh yâ Padişâh Bu sözümi sen kabul it yâ İlâhMâl-u evlâdden ona gelmez keder Sıhhet oldıği içün secde iderGerçi âmir ider isen sen beni Bedenine çâre bulurem genîHakk teâlâ ol zemân emr eyledi Yâ la‘inin fendin neyse it didiGayr-u kalbi ayn-ı sem‘i nâ temiz Bedenine teslit itdik seni biz

(515)Geldi İblîs Eyyûb’in çün yânine Eyyûb hâlin arz ider sübhânineDidi Eyyûb yâ rahîm-u yâ gafûr Yâ latîf-u yâ raûf-u yâ şekûrDâimâ hâlim sana arz iderim Ne belâ virürisen sabr iderimŞükr-i yezdân hem mîrimsin sen benim Her ne virsen şükr iderim yâ genîmÇün kulağın virdi dinledi la‘in Şükrini sabrıni işitdi heminTelbis it gitdi Eyyûb’in yânine Girûben üfürdi burni altineGitdi Şeytân çün yâninde durmadi Şişdi Eyyûb’in bedeni oynadiOl mübârek bedeni hep ağrıdi İrtesi gün verem oldi gaynediSecde idüb şükr iderdi yezdâni Üçünci gün zaif oldi bedeniDördünci gün kapkara oldi emîn Beşinci gün sârı su akdı hemînOldi bedeni irin altınci gün Düşdi kurdler tenine yedinci günDidi Eyyûb yâ hakîm-u yâ latîf Yâ alîm-u yâ kadîr-u yâ şerîfDidi Eyyûb sağlıkım hiç olmese Hep bu kurdler cümle bedenim yiseYine şükrimi ziyâde iderim Kudretinden lütf-i ihsân isterimAmma sana bir ricâm var ey nigâr Bu ricâmı kabul eyle girdigâr

(516)Yalvârub çok recâ eylerim sana Ol la‘ini deha gösterme banaBazılar böyle rivâyet eyledi Eyyûb’in hâlin hikâye eylediEyyûb’i derd eyledi hep kapkare Karye ehli eylediler meşvereSöz bir idüb karyeden çıkardiler Götürüb bir sahrâye bırakdilerRahîme Eyyûb ile gezer idi Ol köyden köye gider idiŞükrini ol kesmez idi dâime Hizmetini ider idi RahîmeYûsuf oğli Efrâ’im kızi idi Leylü kâim gündüzi sâim idi

Kısas-ı Enbiya

317

Karyelere Rahîme gider idi Eyyûb’in eskigini görer idiİşit imdi gör ki Şeytân neyledi Cümle karye ehline hep söylediBir marazlu bir kişi vardur hemîn Kimse ânın yânine olmez yakînİşte ol evlerine gelen hâtun Ol marazlu kişinindir siz bilunOl zeni siz evlerize konmeyin Rahmet idüb bir avuç şey virmeyinŞimdi ben size vireyim bir izin Siz ol avretin örügünden kesinKesin örüginden alın yedize Sonra siz nân gönde (gönderin) ol merîzeÇünki ol nebînin eli dâr idi Bâresi yok bir nâne muhtâc idi

(517)Oldi sebâh Rahîme kalkdi yine Gitdi ol karyeye tîz döne gelene (gele)Ol Rahîme dâhil oldi bir eve Koymeyub çevirdiler îve îveÇevirûben çün eve koymadiler Dürlü dürlü rencîde eyledilerRahîme döndi hemân yumdi gözi İçerûden biri didi bu söziBes örüginden kesüb sen vir bana Ne istersin yerine virem sanaVe’l-hâsıl örüklerinden aldiler Rahîme hâtuni yole saldilerBu yenâden dinle Şeytân neyledi Rahîme’ye iftirâ ol eylediGirdi yole bindi ol eşeğine Oldi tebdîl girdi âdem şeklineSürdi gitdi ol nebînin yânine Didi ben geldim senin ayâğineDidi Şeytân ey nebî oldin zelîl Avretin çün eyledi seni hecîlŞu fulân karyede eyledi zinâ Sen nebîsin yakışurmi hiç sanaÇok ecâib hale vâki‘ oldiler Avretin hem saçlerinden aldilerOl kişinin sözlerini dinledi Kalbi içre hem bu sözi söylediGerçi bu derdden helâs itse subûh Ahdim olsun vurem ona yüz çubûhRahîme çün geldi Eyyûb’den yana Bilmedi ki iftirâ olmış onaBes Rahîme geldi Eyyûb yânine Koydı teâmı nebînin önine

(518)Kalkamezdi Eyyûb’in hâli fenâ Didi Eyyûb Rahîme gel yânımaGeldi yânine Rahîme olzemân Elin atdı saçlarine bes hemânDidi yâ Rahîme bu saç bu ne hâl Etmegi kim virdi sana söyle hâlÇün Rahîme macerâyı anledi Döndi bir bir Eyyûb’e vasf eylediDidi Eyyûb ben heber aldım fenâ Nefse uyub sen niçün itdin zinâDidi hâşâ ol işi ben itmedim Nefse uyub egri yola gitmedimDidi Rahîme ki sen dinle beni Ben kimin neslindenim ey dîn eri

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

318

Ceddâtım Sâre’dür ey dost-i Hüdâ Sen bu işi itme bana iftirâSâre’yi ceddim Halîl’den aldiler Götürüb melîk yânine koydilerOl melîk şâh Sâre üzre yürüdi Yani güyâ bana yakın ol didiOl melîk Sâre’ye çün kasd eyledi İtdi kargış bir terefi kurudiSonra duâ eyledi Sâre ona Eyi oldi döndi Allâh’dan yanaİşte ol Sâre hâtunun asliyem Hem Halîl İbrâhim’in çün nesliyemAmûcemin oğlisin sen ey gözüm Sen gerek ki bilesin işbu sözümRahîme’nin sözi oldi mu‘teber Biz alak Eyyûb nebîden bir heberEyyûb hâlin arz idüb azîm baba Söyle evsâfını ey Ağlâr Baba

(519)İbtidâ sen bil ki bes bildiresin Dinleyeni vuş güzel kanduresinHakk teâlâ keşf ider ise bize Eyyûb’in arzını vasf idem sizeGerçi Hakk bize izin itmez ise Çün rûzigâr kalbime esmez iseÇün yedîme ol kalemi alamem Çok acizem mîmi râye vurememEyyûb’in arzını biz vasf eyleyek Gerçi kalbe ilhâm iderse melekHakk teâlâ kurdlere emr eyledi Eyyûb’in siz etini yiyin didiYiyin emmâ Eyyûb’i incitmeyin Acı nihmet Eyyûbime virmeyinHep yâğıni yiyûben hiç koymeyin İllâ damarlerine siz degmeyinÇünki kurdler etlerini yidiler Gövdesini delik delik deldilerKelmâk gibi olmiş idi gövdesi Gün tokunse yere geçer şölvesiOl mübârek gövdesi koker idi Kimse ânın yânine vârmez idiGövdesinden kurdleri düşer idi Ol yine alub tenine kor idiBütün a‘zasıni kurd almış idi Etyok idi hep izâm kalmış idiOl bizim şâhımız Allâh lem yezel İki kurd halk eyledi lemmâ yezelGeldi kurdler Eyyûb’in çün yânine Etyok idi kondiler izâmineGördiler ki aslâ hiç et kalmemiş San ki buni bes ana doğurmemiş

(520)Çünki ol kurdler nebîye geldiler Hani bize hem hedâye didilerGezdiler dolandiler acıkdiler Biz payımızi buluruz didilerBiri kondi ol Eyyûb’in dîline Biri geçdi girdi hem üregineDöndi Eyyûb Hakk’a nâliş eyledi Sen bilürsin hâlimi yâ Rabb didiDidi yâ Rabb sen bilürsin hâlimi İşbu kurdden sakla benim dîlimiDaketim yok yukari kalkamirem Secde idüb ben nemâz kılamirem

Kısas-ı Enbiya

319

Dîlim ile zâtını zikr idirem Kalbimile hikmetin fikr idiremSakla benim üregimi dîlimi Hikmetini sen bilürsin yâ genîHakk teâlâ çün buyurdi ey nebî Dîl ürek benimdür sen olma gebîDidi Eyyûb yâ İlâhi yâ Karîb Ne ecilden ben sana oldum geribSen âlimsin hâlimi bilicisin Sen beni zâtine ir göricisinBu iki kurdden beni eyle emîn Hürmet eyle yâ erhemü’r-râhimîn Çok ta-zarru‘ eylerem yâ Rabb sana Bu heyatden yikdür ölmegim banaİşbu âyet sâili iskat ider Eyyûb’in duâsıni isbât ider

Kalel’llahû teâlâ: Ve Eyyûbe iz nâdâ Rabbehû ennî messenî yed’duru ve ente erhe-mü’r-rahimîn328

İlm-ü zâhir bâtın ile birleşür Bu âyete bir güzel ma‘nâ virür

(521)Ol belâye sabr idüb incinmedi Asla bir şey hâtırine gelmediYani dimek Rabbim incitme beni Buni böyle anle sen olme gebîÇünki Eyyûb bes bu sözi söyledi İşit imdi gör ki Allâh neylediMessenî yed-dürrini yâd eyledi Allâh iki kurdi âzâd eylediHakk teâlâ birine emr eyledi Çık ürekden suye var çün söylediUçdi gitdi düşdi ol demde suye Sülük oldi menfaet insan göreOldi hikim dâimâ kan almedür Ol nebînin kurdlerinden kalmedürRezzâk Allâh birine emr eyledi Çık dîlinden kuruye hem kon didiÇıkdi dîlden kondi hemân karaye Zenbûr oldi uçdi girdi kavâkeKavâk üzre girdi ol dem ovuke Yebd-i zâği girdi ol dem kabâkeOl zâğ içre kurd olub türediler Ez zemânde hem ‘aseli virdilerBiz ‘asele bir güzel ma‘na virek Kalbe ilhâm idiyor böyle melekHakk teâlâ söyledürse söylerim Vus‘umîn mikdârı tarif eylerimTarîf itdik Eyyûb’in biz faslıni Söyle Ağlâr Baba bâlın aslıniBu sözün aslıne azce irmeli Dâdı nirden geldi ânı bilmeliÇünki Eyyûb dünyâden geçmiş idi Zikrullâhi dîle almış idi

(522)Ol Eyyûb şîr zikr-ü kesir eyledi Nusretü’r-riyâzete nakl eylediZikr-ü kesîr zikr-ü dâimle olur Ol zikirden dîle çün lezzet gelürHâsıl oldi ol zikirden su şeker Kondi dûdi dîline emdi meger328- Enbiyâ, 21/83: Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en

merhametlisisin” diye niyaz etmişti.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

320

Yani kurd kondi Eyyûb’in dîline Emdi suden geldi ‘asel yerineEyyûb’in dîlinden kurd emmiş idi Dîl suyunden batnıne girmiş idiKâdir Allâh kurdi zenbûr eyledi Zenbûr ol suden ‘aseli eylediİşte bâle lezzet ânden kalmedür Ol sebebden kadr-i şânı âlidürNirden hâsıl oldi ‘asel bilmeli Çün yiyende böyle niyyet itmeliBâlı yiyüb böyle niyyet iderim Yani Eyyûb’in dîlinden emerimAllâh’ın biz ‘avni ile gidelim Söz gelür sözi açar biz nidelimOl peygamber hazret-i nebî zîşân Eyyûb’in hakkınde buyurmiş beyânHakk’a Eyyûb hâlini arz eyledi Yani kalbi içre Eyyûb inlediMessenî yed-dürrini yâd eyledi Şeytân ânden güyâ bir dâd eylediDidi Şeytân ben murâdı boyledim Eyyûb’i yoldan aşaği yolledimŞeytân haykırub fezâyı eyledi Ben beni bugün şâz eyledim didi

(523)Aldanub Eyyûb şikâyet eyledi Aczini ol itirâf hem eylediBöyle cezm itdi la‘ini ol bî dîn Eyyûb’in aczini sizler dinleyinRahmân Allâh ammeyi bilicidür Kûllerine ihsân hem idicidürİn‘âm ihsân Eyyûb’e ider idi Hakk tecelli kalbine ider idiOl tecelli in‘âm ihsanden ona Zahmeti rahet gelür idi onaDerd içinde buldi Eyyûb çok kemâl Didi hoş eyler beni bir gün cemâlEyü olursem dir idi ben eğer Benden ol tecelli hem ihsân giderÂnın içün inler idi ey ebî Messenî yed-dürrü der idi nebîKorkdi ki Allâh tecellî eylemez İn‘âm ihsân dâha Eyyûb göremezNebî Eyyûb duâ itdi Allâh’a Messenî yed-dürrü didi Allâh’aİbtidâ biz bir selâvet virelim Sonra Eyyûb’den hikâye idelimVech-i hikmetini tarif eyleyek Allâh’ın ‘avniyle size söyleyekEy cemâli kudret ıssî zü’l-kemâl Nutkumi aç eyleme sen beni lâlLeyl-ü nehâr senki ağletdin beni Bari estür kalbime ilhâm yeliGizlü sırrınden bana eyle ‘atâ Zâtın içün ağlıyorum yâ HüdâBilmezim kangı hurûfden yazayim Eyle bülbül rûz-i şeb ben öteyim (524)Ruhsat eyle sen bana çün yâ imâm Babânın kitabıni idem temâmHer belâden sen beni eyle emîn Sen buyurdun kûllerim siz ağleyin

Kısas-ı Enbiya

321

Az gülün çün (çok) ağleyin emr eyledin Bu âyet delîlidür kûlum didin

Fe’l yedhekû galîlen ve’l yebkû kesîrâ cezâen bimâ kânû yeksibûn329

Az gülün çün (çok) ağleyin mü’mîn kûlum İtdiginiz amelin ecrîn bulunMü’mîn olan kişi çün hefli olur İşlediği ecri uhrâde bulurKorker Allâh’den gözi ider bükâ Enîs olur sinde ider ittikâYebkû kesîren kulûbi şerh ider İşte ol kalbe tecellî bes irerDıhkî kalîl yani hiç gülmeyesin Hetâ idüb hızlâne düşmeyesinDıhkî kesîr işleyen olur ferah Bes ferahlu kûlları sevmez İlâhHubbu Allâh’den onlar ba‘îd olur Hakk teâlâ Kurân’ında buyurur

Kâlellahu teâlâ fî kelâmihi: İnnellâhe lâ yuhibbu’l-ferihîn330

Allâh anlere mehebbet eylemez Manâ maksûd Hakk rızâsın bulemezHefâ itmez ol kişi ferah olur Rihleti hâlinde korkusi gelürHayrı kesb iden kişi rızâ bulur Bahr-u amîkden gemisi kurtururŞerri işleyen kişi çün yorulur Bahr-u amîkde gemisi kırılur

(525)Anleyene bu geder manâ yiter Söyle Ağlâr Baba Eyyûb’den heberEyyûb’in kalbine geldi bir bişe Çıkdi bir gün virdi teni güneşeHikmet içün yeri gögi seyr ide Gövdesinde ki olan kurdi göreBakdi gördi gövdesinde kurdleri Kimi kara dürlü dürlü renkleriKimi küçük kimisi büyük idi Kimi sâru kimi âk gezer idiGövdesinde cümle olan kurdleri Kim ne bilsün ne geder adedleriGördi bir kurd düşdi cisminden yire Aldı kurdi yine koydi tenineKoyduki dem kurd Eyyûbi sencedi Didi Eyyûb görmedim böyle aciDidi Eyyûb sen bilürsün hâlimi Bildür bu kurdın bana ahvâliniYedi yıldur kurdler hep tenim yidi Hiç birisi böyle acı virmediHakk teâlâ ol zemân emr eyledi Yâ nebîm sen sabrın üzre ol didiEmrim olmazse senin per acemaz Emrim olmazse seni kurd sencemazKurd yire düşdi elen aldın hemân Ne ecilden tenine koydun hemânÇünki ol kurd girdi emren yâ nebî Bundan al manâyı sen olma gebîHakk teâlâ çün yine emr eyledi Ya nebî sen sözimi dinle didiİlm-ü ezelimde takdîr eyledim Levh-ü mahfûze böyle kayd eyledim

329- Tevbe, 9/82: Artık kazandıklarının karşılığı olarak, az gülsünler, çok ağlasınlar.330- Kasas, 28/76: Allah-u Taâlâ şöyle buyurdu: Allah böbürlenip şımaranları sevmez.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

322

(526)Ol hâl ile ben sana derd virmesem Sen dahî ol hâl ile sabr itmesemDerecâtın noksan olurdi nebî Hikmetimi kim bilür çün yâ nebîHikmetimi ben bilürem mahvîdür Kenzîmi virmem zâhire gizlidürCümle şâhların şâhı hem mâh benem Yerde gökde kazıyü’l-hâcât benemNice dostlerimi çün şâd eyledim Yolsızi fi‘li ile kahr eyledimEy bürâder kudretini biz bilek Rûz-i şeb hem yalvârub Allâh diyekYerlere göklere nezer eyleyek Birligini dilde takrîr eyleyekAkıl irmez hikmeti imzasine Dikkat idüb biz gidek rızâsineDöndi Eyyûb hakka nâliş eyledi Sen bilürsin hâlimi yâ Rabb didiDâimâ fazlın keremin isterim Hem rahîmsin rahmetini umarimYâ ilâhi sen bilürsin hâlimi Bes bana vir yine sıhhat hâlimiHakk teâlâ ol zemân emr eyledi Yâ nebî seni esirgedim didiMâl-u evlâdını virürem sana Benden özge kim bakar nebîm sanaHakk teâlâ Cibrîle emr eyledi Yâ melek git Eyyûb’i sen gör didiLutf idüb Eyyûb’e nezer iderim Hey’eti ulâye tebdîl iderim

(527)Cebrâil gitdi Eyyûb’in yânine Didi durme zikrini al dilineHakk teâlâ çün sana lutf eyledi Bu geder belâları çekdi didiİzn olundi deha yatme yâ nebî Sıçrayub tîz kalk yeriden ey ebîAllâh’ın ismini okudi hemân Der akeb kalkdi yerinden ol zemânDidi Cibrîl yâ nebî bil (sen) beni Çün hikim yolledi sana hakk beniDidi Eyyûb hakk rızâsın isterim Nef‘-ü ziyân Allâhımden isterimHikmetine kimse irmez ey nebî Ayakıni vur yere sen gör âbiAyakıni yere vurdu ol mu‘în Gördigi bir çift su kaynedi heminVurdi ayakın yere Eyyûb nebî İki göze yerden akdi ey ebîMefâilün mefâilün mefâil İdüb maksude hakk Eyyûbi nâilÇün biri sovuk biri sıcak idi Sovuk suden iç nebî Cibrîl didiGâyetiyle tatludur karden beyaz Misk-ü anber tıb rîhî var hem nühâsDidi Cibrîl yâ mu‘in-u yâ habîb İç bu suden derdine olsun tabîbİç bu suden kalbini dilşâd ider İçerüde olanı ihrâc iderIssı suden eylegil sen iğtisâl Vücudinde olan ider infi‘âl

Kısas-ı Enbiya

323

(528)Evvelâ sovuk suden şibr eyledi Sonre ıssı su ile gasl eylediİçdi suyi hem teğessül eyledi Hey’eti ulâsine nakl eylediÇıkdi suden Hâlik’e şükr eyledi Der ‘akeb Allâh’a secde eylediKaldurub el didi yâ şâhlar şâhı Ol merîz hâlimde olan günahıNoksânım çok oldi emmâ ey şâhım Afv idersin kusurumi yâ mâhımDerd içinde hikmetin fikr eyledim Hamd-u lillâh zikrimi hem kesmedimVech-ü ay gibi olub nevverlenüb Çıkdi bir âlî yere bes eglenübGitdi Cibrîl cennete ol dem hemân İki hülle hayve getürdi inânGeydi hülleleri hayvayi yedi Ne güzel hoş oldum hem nebî didiOl nebî şâd olûben aldi murâd Söyle âyetden delîl çün bir senedİşbu âyet sâili iskat ider Ol suyun ihrâcıni isbât ider

Kâle’llâhû teâlâ urkuz bi riclike hazâ muğteselun bâridun ve şerâbun331

İğtisalle oldi vücudi kavî Suyi içüb oldi bâtıni ârîHakk teâlâ virdi derdine devâ İçdi suyi oldi Eyyûbe şifâAldı emir Eyyûb oldi hâs-u hâs Zâhiri bâtıni oldi çün helâs

(529)Çün müfessirler oni şerh eylemiş Bu âyetin manisinden söylemişOl nebî bes oldi âli muteber Biz alak Rahîme hâtunden heberOl zemân Rahîme orda yok idi Bir aher karyeye ol gitmiş idiDidi Rahîme ki ben nitdim bugün Ol nebînin hali ne oldi bugünDidi ben durmayûben çün gideyim Ol nebînin hizmetini göreyimGirdi yole havf ile gider idi Hem bu sözi akline alur idiVah bana ki çokce kaldım ben nidem Hali ne oldi nebînin ben nidemSahrâ yirde Eyyûbi koymiş idi Rahîme karyelere gitmiş idiGeldi sahrâye Rahîme ol zemân Eyyûbi bulamedi kıldi fuânÇok aradı Eyyûbi bulamedi Vurdi ellerin dizine ağlediGözlerinden çok akub tökdi yaşi Gitdi buldi orda bir sıhhat kişiAğlayub ol didi eyvah nideyim İşte bu sıhhat kişiye soreyimGeldi Rahîme didi ki ey kişi Görmedin mi burda sen heste kişiDidi Eyyûb dinle benim arzımi Sen tanurmısın aceb ol merîziDidi Eyyûb görmedim heste kişi Söyle hâtun anleyek biz bu işi

331- Sâd, 38/42: Biz de ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

324

(530)Didi Eyyûb görmedim merîz kişi Ben kime benziyorum hâtun kişiDidi hâtun dili Allâh dir idi Sağlığınde ol sana benzer idiZevcim idi durdum oni bekledim Yedi yıl ben ona hizmet eyledimDidi Eyyûb ey Rahîme bil beni Eski hâlim geldi buldi çün beniOl Rahîme çün bilüb şükr eyledi Sarılub Eyyûb’e ol dem ağladiSarılub birbirine ağlediler Firkat odine yürek dağledilerHoş sefâ buldi dahî Eyyûb nebî Rahîme hâtun şâd oldi ey ebîDöndi Eyyûb çün tefekklür eyledi Rahîme hakkınde and itdim didiGerçi ben hoş olurusem söyledim Yüz ağaç Rahîme’ye vurem didimHakk teâlâ Eyyûb’e emr eyledi Yüz geder buğda sabın sen yığ didiBir yere cem‘ eyleyüb al eline Zevcene vur gelsin andın yerineGûş idüb Eyyûb nebî gör neyledi Yüz geder yaş kuru sab cem‘ eylediVurdi Rahîme hâtune ol nebî Geldi yemini yerine ey ebîİşbu kavli Eyyûb’e emr eyledi Mustafâ’ye bu âyeti yollediVehuz biyedike diğsen fedrib bihî ve lâ tahnes332

(531)Hakk teâlâ bes yine emr eyledi Eyyûb’im sabrıni îfa eylediOl nebîni tercübe biz eyledik Tâ‘at-u kuvvetile emr eyledikDürlü dürlü rencide biz eyledik Mâlı evlâdını ihlâk eyledikZerre denlü hiç yüzin çevirmedi Asla dilinden bizi koyvirmediÇok sabırlı bulduk ol Eyyûb kûli Hâsseten dergâhime tutdi yoliSabirinden ol kûlı biz eyledik Hikmetimiz ande izhâr eyledikÇün güzel kûl hem de sabr idicidür Dergâhime sıdkile giricidürSabredici kûl rızâ bulur didi Ni‘me’l-abdu Eyyûbe Allâh didiSabr idûben tutdi yüz dergâhine Çün bu âyet nâzil oldi şânineİnnâ vecednâhu sabren ni‘me’l abdu innehu evvâbun333

Hâfız Allâh sevdügine derd virür İmtihân içün ona mihnet virürEvvelâ belâ virür enbîyâye Sonra havâle olur evliyâyeSonra misline virür ol zü’l-celâl Yani mümîn kûla virür zü’l-kemâlVel hâsıl kûl Allâh’a döner ise Zü’l-cemâl kangı kûli sever iseÇok belâlar virür Allâh kûline Esdîkâ dostlık mehebbet buline332- Sâd, 38/44: Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden

bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.333- Sâd, 38/44: Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden

bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.

Kısas-ı Enbiya

325

(532)Hakk teâlâ Eyyûb’i çün sinedi Şeytânı ona musallat eylediMâl-u evlâdını ihlâk eyledi Eyyûb’i ben imtihân idim didiMesseni yeş-Şeytânu didi nebî Nidâ idüb didi ey yâ Rabb genîOl laîn Şeytân bana renc eyledi Mâl-ı evlâdımı ihlâk eylediHem sebeb oldi bana oldum merîz Çok azâb itdi bana nurden arîzGüya laîn bize itdirdi emân Allâh’ın emriyledür yakşi yemânAllâh’ın emriyle Şeytân eyledi Ol laîni çün vâsıta eylediOl laîni bize teslit eyledi İmtihân çün idûben hakk sinediHakk teâlâ Cibrîle emr eyledi Bu âyeti Habîbime vir didiEyyûb’in hâlini çün fikr eylesün Ol mübârek kalbini şerh eylesün

Vezkür ‘abdenâ Eyyûbe iz nâdâ Rabbehu ennî messenî yeş-Şeytânu bi nusubin ve azâbin334

Derd belâyı kûllere Allâh virür Yani kûllerini imtihân kılurHakk teâlâ çün buyurur ey kûlum Sabr-u selât ile müdâvim olunSabr-u selât çün kûlı râhe alur Sabr idici kûlile Allâh olurHakk yoluna biz müdâvim olalım Sabr idûben hem rızâsın bulalımHem riyâzet vahdete girmek gerek Nefsile bes çün cihâd itmek gerekBir hikâye ben size şerh ideyim Söz gelür sözi açar ben nideyim

(533)Hakk teâlâ yol virürse gidelim Sabr idicinin hâlin vasf idelimSâlihinden bir kadun çün var idi Sabr idici ehl-ü salâtden idiOl hâtunun bir sabisi var idi Oğlan idi süd emer ağlar idiDurdi hâtun tennuri yakdi hemân Koydi oğlanı yânine ol zemânNemâzı kılmeye durdi dinle bil Geldi tennurin yânine ol tıfilGeldi ol dem düşdi sabi tennure Bozmadı nemâzı durdi huzûreSabr idüb nemâzı itmâm eyledi Geldi tennure nezer çün eylediBakdı gördi sabi tennurde durir İki ellerini ataşe vurirGördi sabiyiki asla yanmemiş Sanki hiç ateş içine varmemişİşte bundan hisse biz alak gözüm Sabr idûben Allâh’ı bulak bil sözümSabr ile buldi bulan evlâsını Sabr ile buldi bulan MevlâsınıSabr idüb Eyyûb nebî buldi kemâl İhsân in‘âm eyledi ol zü’l-celâlVehhâb Allâh Eyyûb’e lutf eyledi Mâl-u evlâdını hîbe eyledi334- Sâd, 38/41: (Ey Muhammed) Kulumuz Eyyub’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap

dokundurdu” diye seslenmişti.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

326

Mâl-u evlâdı helâk olmişikân Nice seneler curub kalmışikânYeniden can virûben kün eyledi Mâl-u evlâdını hep cem‘ eylediEmr idince işbu hâki zemine Deve eğnâm geldi çıkdi zemineOğullerle kızleri geldi bile Kâdirin kudretlerini kim bile

(534)Oğli kızi birbirini buldiler Cem‘ olub Eyyûb yânine geldilerBundan hikmetini anle ey büser Âşıkın kalbine çün ilhâm eserHakk teâlâ gör ne ihsân eyledi Ehlini mislini hîbe eylediÛlü’l elbâb çok tezekkür eyleye Nâsih alub hem tefekkür eyleyeMusibete sabr idüb ferah bule Allâh teâlâya ilticâ kıleHikmetini kimse bilmez mehvidür Nice dürlü manâ bunda gizlidürİşbu âyet sâili iskat ider Mâl-u evlâd hibesin isbât ider

Ve vehebnâ lehu ehlehu ve mislehüm me‘ehüm rahmeten minnâ ve zikrâ li ûlî’l elbâb335

Ehlü mislin Allâh hibe eyledi Kudretinden nice in‘âm eylediÇünki Eyyûb sabrı dâim eyledi Heste hâline gâyet şükr eylediHiç dilinden Allâh’ı bırakmedi Kîl-u kâli hatırine almediHem dahi hestelige sabr eyledi Her ne belâ geldiyse hamd eylediKûl odur ki Mevlâyı zikr eyleye Sağlıke şükr belâye sabr eyleyeAllâh Eyyûb’e tecelli eyledi Sabrın ifâ eyledin nebîm didiHakk teâlâ kûllarıni çün bilür Heste olana iki melek virürYani hestenin yâninde dureler Şükri şikâyetini hem yazelerOna göre ücretini hakk virür İnlemesi hestenin tesbîh olurŞükri şikâyeti ânlar arz ide Ona göre Allâh ecrini ide

(535)Heste olan nefesi virür alur Fizze diner fukarâya ol virürÇağırmesi tehlîlidür ey gözüm Tut kulakların benim dinle sözümİbâdetdür hestenin hem uyhusi Câbinden havlidür çün gavgasiSıhhatinde her ne yazılursa sevâb Hesteliginde bile yazılur hepDürlü enverle sâtırı düzülür Sağlıkında ki gibi ol yarılurZenme ki sen boş geçer inlemesi Şükr idûben âhile vâh dimesiBes Resûlullah bu sözi buyurur İşbu hadîs heste hâlin duyurur335- Sâd, 38/43: Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir

o kadarını bahşettik.

Kısas-ı Enbiya

327

Enînü’l merîdu ( El merîdu enînuhu) tesbîhün ve siyâhuhu tahlîlün(tekbîrun) ve nefesuhu sadakatun ve nevmuhu ibâdetün ve nakluhu min cânibin (cenbin) ilâ câni-bin cihâdün fî sebilillah ve yektibu lehu bi ehseni mâkâne ya‘melu fi’s sıhheti336

Ol bizim sultânımız nebî zîşân Hestenin hakkınde buyurmış nişânHeste ol bir hestedur ki şükr ide Dürlü dürlü rencideye sabr ideŞükrü şâkir sabrı dâim eyleye Her günahden ruhi tayyib eyleyeHakk teâlâ mümini halk eyledi Çift melek kûllere irsâl eylediBiri sağdeki hasenâtı yaze Biri soldeki felâketi düzeHakk teâlâ ol zemân emr eyleye Yazma ey şimâldeki melek diyeRef‘ kıl sen ol kalemi yâ melek Evsâkı vesakdur ol kûlum melek

İrfi‘i’l kaleme anhu fe innehu vesâkî337

Hakk teâlâ ol zemân emr eyleye Yaz kûlumi sağdaki melek diye

(536)Sağlıkınde şükrini kesmez idi Her ne itse çok güzel işler idiYani ol kûlumi sağ hâl üzre yaz İbâdetdür hestelik zahmeti yazÜktüb li‘abdî ahsene mâkâne ya‘melû338

Hestelikdür müminin nârden alan Ahiretin zahmetinden kurturanSen gûş eyle dinle Allâh neyledi Eyyûb’in hakkınde ne emr eylediDerdi Eyyûb nebîye vaz‘ eyledim Nice dürlü ona ihsân eyledimHem tecellî kalbine ider idim Rahmet in‘âm her subuh ider idimGâyetiyle Eyyûbim sabırlidur İn‘âmım ihsânım ona doğridurOl tevekkül tam ile sabr eyledi Kasr-u dîle bizi davet eylediSabredici kûl ile ben olurem Dîl-ü kasrıne tecellî kıluremSevdügimi güne güne denerem İmtihân ider de oni sineremOl Halîle Nemrûd eyledi itâb Atdi nâre ben nâre itdim hitabMancınıke girdi İbrâhim civân Nârın içine ineriken hemânCebrâile eyledim çün ben nidâ Bir kamîs al geydür hemen dosdumaCebrâil aldı kamîsi çün hemân Geydirüb İbrâhim’e hem ol zemân

(537)İbrâhimi imtihân çün eyledim Yânâ berden (ve) selâmen söyledimAllâh enbiyâye çok nusret ider Zanminiz Allâh sözünden hulf ider336- Hastanın inlemesi tesbir, bağırması tahlil (tekbir), nefsi sadaka, uykusu ibadet, bir yandan bir yana dönmesi ise Allah yolunda cihattır. Ona sıhhatli iken yaptığından daha iyisi yazılır. 337- Kalemini ondan kaldır (amelini yazma) o benim güvencem altında.338- Benim kuluma sıhhatli iken yaptığı amelden daha iyisini yaz.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

328

Tahkîk Allâh cümleye gâlib olur Dostlarine nusreti Allah virürPadişâhdur adliyle bes hükm ider Dâima dostlarine yardım iderDostlarıni düşmana gâlib ider İntikam sâhibidür nusret ider

Felâ tahsebennellâhe muhlife va‘dihi rusulehu innellâhe ‘azîzün züntigâm339

Hakk teâlâ Eyyûb’e gör neyledi Vasfe gelmez nimet uzmâ eylediMâl-u evlâdını hîbe eyledi Çok cekirge gökden irsâl eylediCekirgeler altûn idi ey ebî Cümlesin düşürdi hem Eyyûb nebîHakk teâlâ Eyyûb’e emr eyledi Yâ nebî sen duymadınmı söylediDidi Eyyûb ey ilâhi müste‘ân Rahmetinden kim duyar it istiânÇünki Eyyûb dünyâden geçmiş idi İki yüz doksânine irmiş idiÇün müfessirler buni şerh eylemiş Ehlü tefsîr hem bu sözi söylemiş

(538)Bazılar böyle rivâyet eylemiş İki yüz doksanle tefsîr eylemişBazıları böyle tefsîr eyledi Ömri doksan üçine irmiş didiBu cihâne hep gelenler göçdiler Cümlesi mevtin şerâbın içdilerHakk teâlâ Eyyûb’e emr eyledi İç o camden kurbime gel söylediİçdi camden burden uzlet eyledi Fâniden bâkiye rihlet eylediÇün bu kısse burade oldi temâm Mustafâ’nın ruhine vâfir selâm

(539)BU KISSE ZEKERİYYÂ ALEYHİSSELÂMINDUR

Hâmûş olme nâle kıl ey andelîb Bâğıbânın derdine sensin tabîbBülbül olan her seher bağlar gezer Lâle nergis gonceden şebnem süzerKâriğ olub şâkı geçme nâleden İbretin al bağrı yanık lâledenHer seher gâh girecek bağın bizet Boyni egri mor benefşeyi gözetSen hümâsın zâğlara olme yakın Sayd ider bir gün seni ândan sakınGül bağınden aldadurse ger seni Besmelesiz lâ şeye çeker seniRahi hakke ister isen rehnümâ Rengi buyin al süsenden dâimaÇıkma herkiz zâğların karşusine Gir nihânde lâ mekân çarşusineİtme feryâd bağların kaygusine Nezdin olme dâğların teyhusineHer seher gâh şâkı dalden dale kon Son gününü ağle hâlden hâle konZirâ ol gün gayri hâle benzemez Gel diyince ânı zencir eglemez339- İbrâhim, 14/47: Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah mutlak güç

sahibidir, intikam sahibidir.

Kısas-ı Enbiya

329

(540)Geçti eyyâm durmenin vakti degil Bu cihân bir kimsenin tahti degilÇok Süleymân bu cihânde aldi nâm Akıbet kâse ile nûş itdi câm Günde kabrin yeddi kez eyler nidâ Aç lisânın söyle İrşâdi gedâOkuyanler kalbini çün şâd ide Dinleyenler rahmet ile yâd ideVirmişiken ruhseti perverdigâr Bir kaziyye halka eyle aşikârHâfız Allâh keşf iderse nâmeyi Nusretiyle al eline hâmeyiYohsa sen bu kısseyi bilmek neden Gayb ilinden kalbine gelmek nedenHîbe-i Mevlâyı inkâr eyleme Bildiğin bil bilmediğin söylemeHakk inâyet itmeyince bir kûle İstikâmetler bulup girmez yoleGeldi bir pîr bizlere virdi inâb Dâdı hakdur bizlere işbu kitapBir kılile bizi irşâd eyledi Mâsivâden kalbimi yâd eylediİşit imdi muteber bir kısse var Her nebînin kıssesinde hisse varCan kulakın aç benim iki gözüm Ehl-i nâden zümresine yok sözümEhl-i ışka söyleyek bir yadigâr Bin bir adlu ol genî perverdigârHer nebînin kıssesin zikr eylemiş Ârif olan kûl ânı fikr eylemişGitdi İskender cihânden ey ebî Yiryüzinde kalmedi hiçbir nebîDavet idüb hakkı izhâr eyleye Ümmetine emr-i nehyi söyleyeÇün Kudüs’de hakkı bilen çok idi İçlerinde hiç peygamber yok idi

(541)Ekseri Tevrâtile kıldi amel Zâhid olub nefs ile (etti) cedelBin bir âbid var idi âlim idi Gündüzi sâim gice kâim idiMescid içre durur idi dâima İçlerinde yok idi çün rehnümâBu cihânı cümlesi bildi hevâ Hakden isterler idi bir pişüvâYani Mevlâ bir peygamber göndüre Ehl-i şirki hakk tarîke döndüreZekeriyyâ cümleden zâhid idi Bin kişiye hücrede âbid idiÇünki anler bir peygamber istedi İçlerine girmez idi mubtediRûzi şeb çün kıldiler Hakk’a duâ Hakk teâlâ eyledi anı revâZekeriyyâ’ye hemân vahyeyledi Oldi mürsel emr-i nehyi söylediHâlike şükr eyleyüb şâd oldiler Emrine çün ehl-i Kuds buyruldilerBin kişi çün cümlesi hâs kûl idi İnd-i Hakk’de bu amel makbûl idiBir kişinin olse bir oğli hemân Nezr iderdi hâlikine ol zemânOn yaşıne çün varınce ol gulâm Âbid ile itdürürlerdi kelâm

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

330

Götürüb bir âbide virür idi Her kamû noksânını görür idiHakk’ın ol dergâhine tutardı râh Ol gulâmden sadır olmazdi günâhZâhid ile eyler idi ülfeti Bu cihânden ider idi uzletiZî seâdet zî beşâret bahtine İrişince tâ yigitlik vaktineMeyli ânın bir yana akmaz idi Nefsinin arzusine bakmaz idiHakk teâlâya olar hâs kûl idi Dâima evrâdile meşkûl idi

(542)Hücreler zâhid idi hem dâire Hiç birisi çıkmaz idi zâhireİçlerinde var idi bir er dahî Cümlesinden zâhid idi ey ehîAdı İmrân ibni Mâsân pîr kişi Ol diyarde yok idi ânın işiGice gündüz oturağı post idi Ol peygamber ile gâyet dost idiKonuşurdi dâima ol zâtile Hakka nezdîn oldi çün tâ‘ât ileVar idi bir avreti hûb kâmile Vakt irişdi oldu fî’l-hâl hâmileGeldi İmrân avretinin yânine İşbu âyet nâzil oldi şânine

İz kâlet imreetu İmrâne rabbi inni nezertu leke mâfî betnî muharreren340

Hâtûnile kıldiler bir gün nemâz Kıldi avret mâlike’l-mülke niyâzDidi yokdan vâriden perverdigâr Gizlü zâhir hazretine aşikârBu cihânden kesmişem kîl kâlimi Bu benim karnımdeki etfâlimiYoline kıldım muharrer yâ genî Cümleden erhem bilürem ben seniBen ânı ısmarleyem zâhidlere İsmini tehlîl iden âbidlere Nezrim olsun yoline idem fedâ Bu duâmı sen kabul it ey HüdâÇünki hâtun hâlike arz eyledi Hem dâhi İmrân beraber söylediÇün beraber ikisi nezr eyledi Dinle imdi Hakk teâlâ neylediÇünki İmrân kaddini kıldi keman Geçdi ânın üzerine bir zemân

(543)Bu kaziyye dinlegil oldi nice Hamlini vaz‘ eyledi ol bir giceOldi dergâhde duâsi çün kabul Doğdi bir kız hatıri oldi melûl

Felemmâ vede‘ethâ Kâlet rabbî innî vede‘tuhâ ünsâ vel’lâhu (a‘lemû) bimâ vede‘et341

Ol dilerdi Tanrı’den oğlan ole Gire mescid içine kurbet bule340- Âl-i İmrân, 3/35: Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Bend-

en kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.341- Âl-i İmrân, 3/36: Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha

iyi bilir- “Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.”

Kısas-ı Enbiya

331

Gördi kızdur nezrine yaramedi Sırrıni bir kimseye soramediNâliş idüb tutdi dergâhe yüzi Havfi hakkden yaşile doldi göziMefâilün mefâilün mefâil Hüdâ maksûdine tîz ide nâilDidi ey Hakk bilürsin sen bu râzı Gice gündüz sana kıldım niyâzıDilerdim ki ola benden bir oğlan Velî kızdur olubdur aklı noksanBenim ol nezrime bu kız yeramaz Gidüb âbidler içinde duramazHayırlusin bilürsin yâ ilâhi Ki sensin padişâhlar padişâhiMukaddem çün bu söz çıkdi dilimden Ki bundan yik hayr gelmez elimdenMünâsib olmadi bu kız meâfe Götürdi aczini ol itirâfeHüdâye hamd idüb çün durdi epsem Kodi ol kızının adını Meryem

Ve leyse zekerû kel ünsâ ve innî semmeytuhâ Meryeme ve innî u‘izuhâ342

(544)Teâl-Allâh kabul itdi karîne Bu vahyi göndürüb peygamberine

Fetekabbelehâ rebbuhâ bi kabûlin hasenin ve enbetehâ nebâten hasenen ve keffelehâ343

İşitdi ol peygamber bu nidâyı Ki yani Hakk kabul itdi duâyıTutub Hakk Meryem’i oğlan yerine Ki zirâ hikmeti ânden görineKılub Mevlâ ânı ahsen kabûle Usuline bakub girsin husûleGidüb Meryem gelür ande surûre Ne hikmetler geliserdür zuhûreHüdânın hikmeti mahfî bilinmez Her insânın velî bağrı delinmezGidüb âbidler ile etsin ülfet Makâm-ı âliye yüz tutdi devletSülûk itsin rükû ile sücûde Gelür hikmetleri ande vücûdeİşitdi çün bu vahyi ol peygamber Bütün Kuds ehline olmuşdi rehberGidüb kızın anasine duyurdi Teâl-Allâh didi böyle buyurdiKamûnin hâliki evlâden evlâ Ânı oğlan yirine tutdi MevlâElinden tut götür mihrâb yirine Mebâzâ hikmeti ande görineAyân idüb ki hâtune bu hali İşitdi kalmadı aslâ mecâliVelî İmrân dâhi çün oldi agâh Konuşurdi peygamber ile her gâhÇü İmrânı derûninden severdi Ki bir gün görmese gâyet iverdiKi zâhidlikde irmişdi kemâle Olub âbid hüda-yı zü’l-celâleHüdâden yik kûla olmaz bir erhem Yedi yaşine çün girince Meryem342- Âl-i İmrân, 3/36: Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha

iyi bilir- “Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.”

343- Âl-i İmrân, 3/37: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

332

(545)Alub İmrân getürdi mezketine İdüb teslim peygamber hazretineDidikim sen kime lâyık görürsin Bu işin aslıni hod sen bilürsinDidi ben Meryem’i kûle inenmam İdüb hizmet âna ben hiç usanmamKûle ığvâ viren Şeytân erade Bir hücre ben virem dursin buradeGötürürem ana âbiyle zâdi Komam hücresine bir gayr-i yâdiBu söze çün olub râzı atası Bilür olmaz ulû zâtın hatasıAçub bir hücreyi koydi nihâne Çün âbidler ânı aldı dihâneDidiler kızini İmrân getürmiş Ezel kâmil iken aklın itürmişRevâmı kız dure âbidleriyle Hüdâyı zikr iden zâhidleriyleNe bilsin aklı noksan zühdi tekvâ Burûdiyyet bize virür bu davâBize kanun değildür bu ezelden Heber mi var Hüdâ-yı lem yezeldenBu kız bunda durur(sa) biz çıkaruz İdüb kavga bütün Kuds’i yıkaruzBu resme serzenişler eylediler Gelüb peygambere hep söyledilerDidiler görmezüz ânı sezâver Dure ol kız bizim ile beraberBilürsin hod bin âbid var bu yirde Kamûsının gözine dünyâ perdeEli bağlu kimi durmiş kıyâmde Kimi secde idüb kalmış siyâmdeKimi kendini çekmiş inzivâye Kamûsi zikr ider bari Hüdâ’yeKimisi nefsile küsmiş barışmaz Bizim aramıze ol kız yakışmazOlub bâliğ meyil virür birine Kerem kıl sen ânı göndür yerine

(546)Atasının ânı sen vir eline Gidüb anasine masum sevineOlub nâkıs ne söz dersin inanur İbâdet lezzetinden tîz usanur

Fâilâtun Fâilâtun FâilâtOl nebî çün kim işitdi bu sözi Havfi hakkden yaşile doldi göziDidi kendimden bu işi kılmedim Siz bilürsiz ben heberdâr olmedimHakk teâlâ çün bana vahyeyledi Macerâyı ümmetine söylediAnladiler işbu hali ey ‘amû Pes bu emre râzı oldiler kamûDidiler kim kime teslim idelim Hakk teâlâ çün buyurdi nidelimBir emîn kimse yânınde kalsın ol Tanrı’ye gizlü ibâdet kılsın olAtasının hücresinde ol dure Emr-i nehyi fark idüb ânden soreYohsa gayr-i âbid ânı idemez Ânı koyub hakk tarîke gidemezYikrek oldur atası hizmet ide Kendinin evlâdine himmet ideYâd kimesne hücresine koymeye Kimse ol kız olduğıni duymeye

Kısas-ı Enbiya

333

Pes peygamber işidince bu sözi Didi nâşi bilmeyin sizler biziAvretime mâderi hemşîredür Çün emânetler cihânde pîredürKarâbetde âna sizden yakînem Ânı nâşi kişilerden sakînemİdem maksûdine ben ânı nâil Kimisi olmadi bu söze kâilDidiler kim âna kur‘a atalım Kime düşer ise sulhe yatalım

(547)Bu kavle çün kamusi râzı oldi Gelüb zâhidler ile hücre doldiHer birisi bir kalem çün yazdı âd İçlerine girmedi bir gayri yâdBin kalem yazub yire çün koydiler Sâkit olub işbu söze uydilerPes buyurdi kudret issi ol celîl İşbu âyet hakkıne oldi delil

İz yulkûne aklâmuhum eyyühüm yekfulû Meryeme vemâ künte ledeyhim izyahtesimûn344

Üzerine örtdiler seccâdeyi Ara yirde sevdi hâl ifâdeyiOldi pünhân bir kalem görünmedi Hiç birisi el urub deprenmediBir kişiye didiler gel ilerü Bükilmeden sok elini içerüYum gözini bir kalem alğıl berü Baş gözile görelim biz rû berûÇün bu derde böyle bulduk merhemi Ol kûla teslim idelim MeryemiGeldi bir kûl bir kalem aldı hemân Gördiler peygamberin ismi ayânDidiler kim ucde idi bu kalem Ânun içün destine geldi alemBirbirine hâmeleri katalım Bir dahî çıkarse sulhe yatalımGeldi def‘a sokdi bir âbid elin Çıkdi peygamber adı kesdi dilinÇün bu hali gördi kaldiler tanâ Meyem’i hem teslim itdiler ânaHer birisi lâl olub kesdi dihân Açdi bir hücre ânı kıldi nihân

(548)Okudub Tevrât’ı talim eyledi Durdi bir bir emri nehyi söylediÇünki Meryem gitdi on dört yaşine Gör ne hikmet geldi ânın başineGünde iki ders virürdi ol nebî Sen bu bahsi hoşce dinle ey ebîÖyle âlim oldi Meryem ey humâm Zâhiri hem bâtıni bildi temâmIşkını Mevlâsıne bağlar idi Gice gündüz âh çeküb ağlar idiHücresine gayri kûl girmez idi Kimse ânın sırrine irmez idiGeldi bir gün açdı peygamber kapu Durdi Meryem eyledi âna tapuTut kulakın dinle candan ey peder Meryem’in mihrabine kıldi nezerMefâilün mefâilün mefâil El açub kimseye sen olma sâil344- Âl-i İmrân, 3/44: Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında

değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

334

Didi ol Meryem’e dinle sözüm var Bu mihrâbde iki salkum üzüm varTa‘accub eyledim bu hikmeti ben Bular kandan gelüpdür söylegil sen

Vecede ‘indehâ rızken Kâle yâ Meryeme ennâ leki hazâ345

Velî vardur bu yirde çok rivâyet Sübûtine delîldür işbu âyetÇökirmez yânine bir ecnebî kûl Kapuden mâ‘adâ varmi sana yolHüdâ maksûdine tîz ide nâil Benim bu şüphemi sen eyle zâilEger sâil sual itse aceb ne Ana gelmiş iki salkum ‘ineb neHâl ehli bu kelâmı söylemişler Ale’l-ecmâl ânı nakl eylemişlerBilür mi hiç bu remzî her bir insan Teâl-Allâh ana çün (etsin) ihsânGelüb göre peygamber işbu hali Verâden sormeye âna suâli

(549)Bile Meryem kerâmet ehli olmış Makâm-ı âlide çük rütbe bulmışİbâdetde açub destin duâye Bulub hâli olub nezdin HüdâyeKaçan İsâ gele ânden zuhûre Göre ol zât çıka Meryem tuhûreMeryem’e suç sonra isnâd itmeye Doğri bilüb kalbini yâd itmeyeKıssenin biz evveline inelim Gâhı sağe gâhı sole dönelimKalbimiz endişelerde kalmeye Dinleyenler çün behâne bulmeyeAsıl künhinden anı nakl idelim Hakk teâlâ yol virürse gidelimGördi peygamber ânı sordi ana Geldi kanden bu üzüm söyle banaDöndi Meryem söyledi şâfi cevâb Budurur Allâh-u alem bi’s-sevâb

Kâlet min indillâhi innelâhe yerzuku men yeşâu bi gayri hisâb346

Didi Meryem göndüren bâri Hüdâ Günde bir tuhfe bana eyler gıdâSevdigi kûline virür bi hisâb Sevmedigi kûline eyler ‘itâbÇün peygamber bu kelâmı dinledi Sun‘i Hakk’ı bir zemân fikr eylediŞâzılıkden (şadilikden) çeşmi doldi ağledi Döndi fi’lhâl ol kapuyi bağlediKimseye sır virmeyüb oldi nihân Avretinin yânine geldi hemânDidi Meryem bulmuş Hakk’den devleti Kimse ile yokdur ânın ülfetiÇok nasihat eyledim tutdi sözüm Gayb ilinden çün gelür âna üzüm

(550)Sebzevât ile doludur haymesi Kış güni gelür âna yaz meyvesiRızkı içün hiç teessüf eylemez Kimseye ülfet idüb ol söylemez345- Âl-i İmrân, 3/37: Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem, Bu sana

nereden geldi?” derdi.346- Âl-i İmrân, 3/37: O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

Kısas-ı Enbiya

335

Buldi Meryem Hakk katinde çok kemâl Yokdurur gözinde hiç genc-i melâlÇünki hâtun işidince bu sözi Ah idüben yaş ile doldi göziZirâ bir evlâdi ânın yok idi İştiyâkı bir oğulde çok idiHem kocalub kaddi olmuşdi kemân Dehr elinden yanmış idi el emânGörmez idi ayden ay hayz-ı nifâs Kani‘ olub giymişidi bir pelâsKaldurub el didi ey bâri Hüdâ Bahtulû cân yoline olur fedâFazl-ı lütfinden bana vir bir oğul Bu duâmı sen benim eyle kabulGayb ilinden Meryem’e virdin gıda Sâlih evlâd vir bana bâri HüdâBin bir ismin hürmetiçün yâ genî Cümleden erhem bilürem ben seniDöndi hâtun söyledi peygambere Hakk yoluni arz iden ol servereDidi ben kıldım Hüdâye bir duâ Zannım oldur derdime eyler devâMezketinde çün kılınce sen nemâz Sıdkile kıl mâlike’l mülke niyâzBelki Mevlâ bir oğul virür bize Gitmedi yaşım benim seksen yüzeMeryem’e yaz meyvesin viren Hüdâ Kûluni itmez kapusinden cüdâOl peygamber bu söze virdi kulak Didi nusret Tanrı’nın biz ne kılakGitdi gençlik kâmetin oldi koca Yüz tutub dergâhine idim recâKûlın aklı hikmeti keyl eylemez Er olan kûl sabre varub söylemezMescid-i Aksâ’ye girdi ol hümâm Döndi mihrâbden yana oldi imâm

(551)Durdi âbidler ile kıldi nemâz Destin açub hâlike kıldi niyâzHâlini Mevlâsine arz eyledi Sırrile ol bu kelâmı söylediİşbu âyet sâili iskât ider Ol duânın aslıni isbât ider

Kef ha ya ayn sat347 zikrü rahmete rabbike abduhu Zekeriyyâ348 iz nâda rabbuhu nidâen hafiyyen349

Didi Hakk’a yâ ilâhi müste‘ân Ben kocaldım kâmetim oldi kemân Des-tim açub her kaçan andım seni Hiç tehî-dest koymadın yâ rabb beniNe didimse sözümi redd itmedin Rahmetin kapusini sed itmedinTâketim tâk oldi kuvvet kalmedi Saç sakal ağardi tâkat kalmediVe innî hiftü’l mevâlîye min verâ’i ve kânet imre’etî ‘âkıren fe heblî350

Bir gün elbet bu cihânden giderem Son günimden dâima havf ideremBen gidince boş kalur bu âşiyan Avretim kocalub oldi nâtuvân

347- Meryem, 19/1: Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd.348- Meryem, 19/2: Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.349- Meryem, 19/3: Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.350- Meryem, 19/5: “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarımın isyankâr olmalarından korkuyorum. Karım

ise kısırdır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

336

Bir hayırlu sâlih evlâd vir bana Dehrî atub tâlib ola ol sanaTut kulağın dinle cânden ey püser Her nebînin kalbine ilhâm eserSâdır olmaz çün nebîlerden hatâ Hakk teâlâ anlere eyler ‘atâGerçi sâil bu söze itse suâl Çün nebînin korkması oldi mehâl Hakk’dan özge kimseden havf eylemez Râhi Hakk’da kalmış olmış dinlemezHavfi kûldan kalbe almaz evliyâ Sen fikir kıl kande kaldi enbiyâBu peygamber pes niçün arz eyledi Son güni ol fikr idüb havf eyledi

(552)Zâhiri hem bâtıni virdi cevâb Didiler Allâh-u âlem bi’s-sevâbSen bu remzî anlayub kalma tanâ Çünki evlâd virmemişdi Hakk anaHod bilürdi bu cihânden gidecek Bâki olmayan mekânı nidecekCümle yazsem cildine sığmaz kitâb Ol verasin havf idüb kıldi hisâbBen gidince yokdur evlâdım kale Nası davet eyleye doğri yoleŞer‘ ile ahkâmı tağyir ideler Hakkden azub geri yole gidelerYüz tute bu fâni dünyâ kâfire Yohsa bu söz gelmesin hiç hâtireBen gidince yokdur evlâdım dure Mâlı mülkü ecnebîden kurtareYâd kişiler mâlımı mirâs ider Bu cihâne kim gelür şeksiz giderKorkduğiçün andi son hengâmını Tağyir ideler ânın ahkâmınıBirbirine nâs düşüb eyler cedel Hükm-i Tevrât ile itmezler amelOl nebî çün sırrile kıldi duâ Hakk teâlâ eyledi (andan) revâGeldi Cebrâil ânı tebşîrledi Çün bu âyet kalbini tamirledi

İnnellâhe yubeşşiruke bi gulâmin ismühü Yehyâ351

Hakk teâlâ bir oğul virdi sana Sen ânı gûş eyleyüb kalma tanâOl gulâmın ismini Yahyâ kodi Hakka muhlis bu cihânden el yudiHakk katında bu duâ oldi kabul Bir kûla virilmedi böyle oğulBu cihânde sabr ide çok mihnete Hem nebî olub irişe devleteİttikâsın hâlikine bağleye Işk odine bağrıni hem dâğleye

(553)Ol nebî çünkim işitdi bu sözi Şâzılıkden (şadilikden) yaş ile doldi göziBen kocalub didi oldum nâtuvân Avretimin kâmeti oldi kemânKâle rabbi ennâ yekûnu lî gulâmun vegad beleğenî el kiberû ve emr’eti ‘âkirun352

351- Meryem, 19/7: (Allah şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz.352- Âl-i İmrân, 3/40: Zekeriya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.

Kısas-ı Enbiya

337

Bende hâl yok cismim oldi çün zaif Gitdi gençlik tâketim oldi nehîf

Kâle kezâlike’llâhu yehlugu mâ yeşâ353

Yani yokdan Hakk teâlâ halk ider Dosti ile düşmani ol fark iderKime Mevlâ dilese nusret virür Sevdiği hâs kûline kuvvet virürDidi Mevlâ halk ider kalmam tanâ Bir işâret bari sen göstür bana

Rabbi ic‘al lî âyeten Kâle âyetüke illâ tükellime’n-nâse selâsete eyyâmin illâ remzen354

Hakk teâlâ vahy idüb ol hîn âna Fâni dünyâden geçüb döndün banaHalkile sen söyleme üç gün kelâm Fazl-ı lütfimden sana virdim gulâmRemz ile sen halk ile söz söylegil Her umurde emrimi sen dinlegilArz idüb dergâhime tuttun yüzi Hiç tehi-dest kormiyem dâim siziOl nebî çün bu hitâbı dinledi Sun‘i hakkı bir zemân fikr eyledi

(554)Kaldı âbidler içinde gitmedi Üç gün oldi kimseye söz itmediÇün işaretgâhı gâh eyler idi Remz ile her bir sözi söyler idiİşbu sırrı itmedi halka beyân Doğdi Yahyâ âleme oldi beyânHâlike vâfir senâlar kıldiler Sâkin olub Kuds içinde kaldilerPes büyüb Yahyâ dâhi buldi kemâl Medh ider Kur’ânde ânı zü’l-celâlİşbu âyet medhini isbât ider Şübhesinden sâili iskât ider

Ve seyyiden ve hasuren ve nebîyyen mine’s-sâlihîn355

Lafz-ı seyyid ne murâd ey dîl nevâz Cümle nâsden kadri ola serfirâzSeyyidi bildin nedür dinle hasûr Hiç günahkâr olmeye ol bî kusûrHem dahî avretlere hiç bakmeye Meyli ânın çün fenaye akmeyeHem nebî sâlih didi bâri Hüdâ Hakk yolinde cânını ide fidâHavf-i hakkdan rûz-i şeb ağlâr idi Firkat odiyle ciğer dâğlâr idiHer kaçankim âtası va‘z eylese Ehl-i nârın hâlini va‘z eyleseSel gibi yaşı inerdi yüzine Damlayub düşerdi iki dizineÂnası bir gün didikim ey oğul Sen benim gel sözimi eyle kabulBen ne dirsem sözimi red itmegil Bu gice sen kal yânimde gitmegilAğlamakdan hâli olmaz gözlerin Sen nusûh kıl ben işidem sözlerin

353- Âl-i İmrân, 3/40: Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi.354- Âl-i İmrân, 3/41: Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi:

“Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir.”355- Âl-i İmrân, 3/39: Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi

(İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

338

(555)Fâni dünyâyı koyub ben giderem Bâki olmayan mekânı nideremBaşladı Yahyâ âna va‘z itmeye Mahv olûben kendisinden gitmeyeGördi ânı anası geldi beri Gözlerine bağladi bir süngeriGözlerinden yaşı inüb akmeye Görüb ânı dertlü bağrın yakmeyeÇok ilim virdi âna rabbü’l-enâm Her kaçankim va‘zı(nı) kıldi temâmAnası durdi yerinden nâgihân Süngeri aldi gözinden ol zemânBir çenake sıkdı suyi almadı Mâderinde asla tâket kalmadıCümlesin yazsam ele sığmaz kitab Gayrî hâlin âna göre it hisâbHakk yolinde olmişidi ol elif Bu makamde oldi sözler muhtelifDidilerkim indi Yahyâ’ye kitab Hakk teâlâ çün âna kıldi hitâbSîre ehli gördiler bu âyeti Zâhirinden söylediler gâyeti

Yâ Yehyâ huzi’l kitâbe bi kuvvetin ve âteynâhu el hükme sabiyyen356

Yani Yahyâ’ya buyurdi zü’l-celâl Bu kitâbı destine kuvvetlü alHükmini sen halka icrâ eylegil Teblîğ idüb emri nehyi söylegilBâtın ehli didilerkim bu hitâb Hakk teâlânın buyurdiği kitâbİnd-i hakkda çünki ulû zât idi Hakk buyurdiği ana Tevrât idiMüstakil Yahyâ’ya inmedi kitâb Kim budur Allâh-u âlem bi’s-sevâb

(556)Her ilimde Yahyâ çün ummân iken Kıldi peygamber ânı sıbyân ikenTut kulakın dinle canden ey peder Bu yena sen dinle Meryem’den heberÇün girü dönek sâhife başine İrdi Meryem çünki on dört yaşineEy İrşâdi dolaşma gir husûle Değiş nazmı girek gayri usuleMefâîlün Mefâîlün Mefâîl Ki nefsin arzusine olma kâilBiraz Yahyâ kelâmından dinildi Hikâyâtı ale’l-icmâl bilindiTemâm vasf eylesek ânı burade Kalur Meryem ile İsâ aradeTeâla nevbeti ile buyurmiş Muhammed Mustafâ’sine duyurmişKi Meryem hücresi içre dururken Çün issi su ile başıni yûrkenBilüb tenhâ soyundi çün libâsı Silindi kalmadi kalbinde pasıYûdi başın dönüb saçın taradı İbâdet lezzeti âna yaradıÇıkub sudan libâsını giyerken Hüdânın hikmetini fikr iderkenHüdâsı emr idüb Cebrâil indi Yûsuf şeklinde ol geldi göründiHenüz hep giymemişdi ol siyâbı Görüb Meryem idüb ânden hicâbı356- Meryem, 19/12: Ey Yahya! Kitab’a (Tevrat’a) vargücünle sarıl (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.

Kısas-ı Enbiya

339

Kapu bağlu velî yok gayri bir yol Ki kanden içerüye girdi bu kûlGörüb Cebrâili çün korkdi gâyet Sübûtine delildür işbu âyet

(Kâlet innî) E‘ûzu bi’r-rahmân (minke) in künte takiyyen357

Yûsuf zann eyledi Cebrâili ol Melânik (Melaik) bilmedi sandı ânı kûl

(557)Ayak depretmeyüb kaldı yerinde Bütün dünyâ gözine oldi perdeİdüb pervâz kanadı yok uçulmaz Ne bilsün ol kapu bağlu açılmazDidi belki bana eyler hasâret Ne bilsin geldi Mevlâden beşâretBu sözi söyledi Cibrîle Meryem Uzatma el makâmınde dur epsemTazarrû‘ eyleyüb durdi duâye Sığınurem didi senden HüdâyeEger sen ittikâ ehli diyânet Bana senden irişmez hiç hıyânetKi yani bir kimesne korka hakkden Hüdâ halk eyledi çün ânı yokdenKûle hergiz zerer kaydınde olmaz Olub seyyâd gözi saydınde olmazKi nefsin bilmeyen bilmez Hüdâyı Bu resme eyledi Meryem nidâyıDönüb Cibrîl âna kıldi işâret Didi ben gelmişem Hakkden beşâretSübûtine bu âyet çün delildür Ânı inzâl iden hayyü’l-celîldür

Kâle innemâ enâ resûlu rabbuke (rabbike) li ehebe leke gulâmen zekiyyâ358

Didi Cibrîl melek benden keder yok Sana Hakk bir oğul virdi peder yokTeâl-Allâh sana kıldi selâmı Sana tebşîr idem ben bir gulâmıBilinmez hikmeti ânın hafiyyâ Velî doğan bir oğlan kim zekiyyâVelâkin gelmeye âtâ bilinden Fesîh elfâz çıke ânın dilindenKi zîrâ ol lütûfden yaradılmış Mesîh ile âna Îsâ ad olmışHevâden ol senin batnınde ole İde davet ünâsı doğri yole

(558)Girüb aklı ile Meryem hisâbe Gidüb havfi olub kadir cevâbeBu tebşîri işidüb dinledi ol Verâsinden bu sözi söyledi olEy İrşâdi kelâmın eyle isbât Oku ânı ola sâiller iskât

(Kâlet) Ennâ yekûnu lî gulâmun velem yemsesnî beşerun (velem ekü bağiyya)359

Didi Cebrâile Meryem kelâmı Ki kande bulmişem ben ol gulâmı

357- Meryem, 19/18: Meryem, “Senden, Rahmân’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi.358- Meryem, 19/19: Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.359- Meryem, 19/20: Meryem, “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl

çocuğum olabilir?” dedi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

340

Helâlinden bana el değmemişdür Harâmınden beni hıfz eylemişdürNeler geldi neler gitdi fenâden Nice doğdum ise ol gün anâdenBana el sunmadı asla bir insân Didi Cibrîl sana oldi bir ihsânSenin ol hâlini Mevlâ görübdür Atâsız bir oğul sana virübdürÇû kâdirdür yarade Hakk atâsız Bilür Mevlâ seni şeksiz hatâsızHer iş âsân teâlâ hazretine İrer fazlı ile kûl rahmetineYeri gögi ‘ademden eyleyen var Atâsız oğlana asla degil zârAtâsız Âdeme virdi vücûdi Melâikler idüb âna sücûdiDöndi Cebrâil ânı medh eyledi Çün atâsız geldigin vasf eyledi

(İz kâletil melâiketu yâ meryemu innallâhe yubeşşiruki bi kelimetin minhu, ismuhul mesîhu) ‘îsebnü meryeme vecîhen fi’d-dünyâ ve’l-âhirete vemine’l mukarrebîn360

İzzet ehlinden ola dünyâde ol Hürmet ehlinden ola uhrâde olHem dahî ola mukarreb Tanrı’ye Ânı koyub bakmeye hiç ayruye

(559)Ve yükellimü’n-nâse fi’l-mehdi ve kehlen (ve) mine’s-sâlihîn361

Halk ile ol söyleşe sıbyân iken İncîli kır’ât ide üryân ikenOl benî İsrâile rehber ola Kalbine İncîl ânın ezber olaÇünki Meryem işidince bu sözi Korkmayub Cebrâile bakdi göziSağ yininden ûf didi Cibrîl hemân Geldi Îsa rahme düşdi ol zemânGitdi Cebrâil olub gözden ırâk Bundan özge ayri söz oldi yasâkÇün buyurdi kudret ıssî ol celîl İşbu âyet hakkine oldi delîl

Ve Meryeme bente umrâne’l-letî ehsenet fercehâ fenefehnâ fîhi min rûhinâ (ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn)362

Kendi rûhinden âna Hakk virdi rûh Çün müfessirler ânı yazdı şürûhEhl-i sünnet ve’l-cemâat olane Nâ sezâdur gayri sözde dolaneGayri bühtân Meryeme lâyık degil Kim iderse kendine âyık degilBundan özge gayri bir söz yokdurur İrmenîde iftirâlar çokdururHakka teâlâ yol virürse giderüz Biz mahallinde ânı zikr iderüzBu makâmda söylesek ânı size Okuyanler bu sözi dirler bizeAslı koyub çün füru‘e başlamış ‘Ar‘arın daline temre aşlamış

360- Âl-i İmrân, 3/45: Hani melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih’dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.”

361- Âl-i İmrân, 3/46: “O, beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır.”362- Tahrim, 66/12: Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin

kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.

Kısas-ı Enbiya

341

Bu makâmde bir selâvet virelim Sermedi nimetlere çün irelimÇünki Îsa halk olub geldi dile Sâni‘in san‘atlarını kim bileMeryemin batninde ol söyler idi Söylediği nushini dinler idi

(560)Anasine söyledi peygamberem Kim dünyâ halkıne ben rehberemYiryüzinde hal idem çok müşkilât Güne güne zâhir ola mucizâtHalkı davet eyleyem doğri yole Kim uyarsa istikâmetler buleİki adım var benim İsâ Mesîh Hakk lisânımı benim kıldi fesîhÇün atâsız Hakk beni var eyledi Buna benzer çok nasîhat söylediTut kulağın dinle cânden ey hümâm Bildi Meryem çün vakit oldi temâmHer kasesde vardurur bir menfeet Kıldi Meryem hücresinde meskenetAmmûsinin oğli Yûsuf var idi Zâhid idi Tanrı’dan korkar idiSûretâ zâhidlere dülger idi Sîreti ol yıldız-ı ülker idiGirmez idi gayri bağe bakçeye Çalışurdi günde yeddi akçeyeÜcretin âbidlere virür idi Nasdan ednâ kendini görür idiÇünki Meryem hücrede oldi nihân Ol nebînin şuğli olsa bî gümânBildi Yûsuf zikr ider fettâhını Hücrenin virdi ana miftâhınıBazı kerre Meryem’e virürdi su İtme sen kalbin içinde zann-ı sûSuyi virüb girmez idi içeru Olmadı hiç Meryem ile rû berûBunca yıllar durdi Meryem ey ehî Üç kezin açdı kapu Yûsuf sehî Söyle İrşâdi kaziyye nicedür Bı kases hep kısselerden incedürBu mekâme aklın idrâk eylmez Bâtın ehli görmedigin söylemezGitdi aklın kalmadı çün nâtıke Aç elini tut yüzüni hâlike

(561)İste Hakk’den virmege kâdirdür ol Ol sana çün göstürür bir doğri yolKûllerine lütfi var ihsânı var Derd içinde derd ile dermânı varDâimâ ol kûli bir halde komaz İletür menzîline yolda komazBiz gedâ vuz işiginde beklerüz Işkı ile kendimizi eglerüzRûz-i şeb biz eylerüz Hakk’a tapû Anden özge bilmezüz gayri kapuYirde gökde birdür ancak ol Hüdâ Pâdişahdur ammeye virür gıdaEvvelinin evveli yok tâ ezel Âhirinin âhiri yok lem yezelBöyle şâhım var iken kayd eylemem Söyleden ol kendüzümden söylememSen beni bilmez diyüb ta‘an eyleme Bildügimden söylerem zann eylemeBildigim ancak Hüdâ birdür velî İlm-i gaybe kimsenin irmez eli

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

342

Hem Muhammed Mustafâ peygamberi Şânı azim enbiyâlar serveriBundan özge gayri ilmim yok benim Bildigimden bilmedigim çok benimBildügüm cevherlerin üstâziyem Bilmedigim gevherin suhtâsiyemRuhsatı virdi sana Perverdigâr Söyle İrşâdi gedâ bir yâdigârÇıkdi Meryem hücreden oldi ırâk Bildi hamlin cânıne düşdi firâkFe hemeltehu fe’n tebezet bihi mekânen şarkiyyâ (kasiyya)363

Zîrâ ânın vakti gâyet dar idi Bir kurı hurma ağacı var idiÇün bunaldi bilmedi kande gide Hakk’den özge kimse yok imdâd ide

(562)Meryem’in aklı başınden oldi zây Geldi İsâ yiryüzine basdi pâyBakdi ol dört yânine bulmadı âb Çün utanub eyledi nasdan hicâbYani gören serzeniş eyler âna Atasız oğlanı kim virdi sanaYalvârub Mevlâsine arz eyledi Döndi ânden bu kelâmı söylediHakk teâlâ bildürüb furkân ile Nassı kâti‘ hücceti burhân ile(Fe ecâehâl mehâdû ilâ ciz’ın nahleti) kâlet yâ leytenî mittu kable hazâ ve kuntu nesyen mensiyyâ364

Keşke bundan ben öleydim söyledi Hakk teâlâ gör ne imdâd eylediBildi şefkât eyledi bâri Hüdâ Gayb ilinden Meryem’e geldi nidâBu ecilden eyleme nâsden hezer Sen ayakın altıne eyle nezerFenâdâhâ min tehtihâ ellâ tahzenî [ve] kad caele rabbuke seriyyâ365

Ve huzzî ileyki bi ciz‘in nahleti tusâkıt aleyki rutaben ceniyyâ366

Destini sen sun ağace imdi sen Hikmetini Tanrı’nın gör şimdi senTanrı sun‘inden ana çün ögredüb Tutdi Meryem ol ağacı depredübGördi fi’l-hâl dal budak oldi ağaç Kalmamışdi taketi olmuşdi açFe kûlî veşrebî ve karrî aynen fe immâ tereyinne minel beşeri ehaden (fe kûlî innî ne-zertu lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ)367

İçdi suyi hurmayi ekl eyledi Hâlike vâfir senâler eylediMefâîlün Mefâîlün Mefâîl Bu yirde vardurur iki akâvîlKimi didi nidâ nâmusi ekber Kimi didi diyen İsâyı rehber363- Meryem, 19/22: Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.364- Meryem, 19/23: Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi.365- Meryem, 19/24: Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: “Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı.”366- Meryem, 19/25: “Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün.”367- Meryem, 19/26: “Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de.

Kısas-ı Enbiya

343

(563)İçüb âbı harâretden çu kandi Görüb İsâyı insanden utandiBasûben bağrıne ânı getürdi Girüb hücresine mahzûn oturdiGör neler eyledi çok serzenişler Didiler görmedik biz böyle işlerÇün abidler gelüb ta‘n eylediler Zekeriyyâ’ye çok söz söyledilerDidiler bu neden buldi gulâmı Ânun ile iderdin sen kelâmıGice gündüz ana kıldın nasihat Meğer göstürmedin doğri tarikatBizi sen eyledin dillerde bed nâm Duyarse ger bu oğlanı çün avâmGörüb ânı bize âbid dimezler Ara yirde iderler dürlü sözlerBuni sen mi çıkardın doğri yoldan Yel esdimi ana bir gayri kûldanDidi kûl Meryem’e gitmiş değildür Fe hâşâ ol zinâ itmiş değildürKi bir kûldan ana yokdur ihânet Ben ânden görmedim hiçbir hıyânetNekim Tevrât içinde Hakk buyurdi Gice gündüz idüb ezber okurdiKapûsinden yenâ hiç esmedi bâd Ana el urmadı bir ecnebî yâdKerâmet kasrine çün çıkdi Meryem Teâl-Allâh ânı kıldi mükerremKi gaybından ana göndürdi imdâd Bu adı itmeyin siz âna isnâdBen ânde görmişem çok dürlü hâli Dilinizden kesin kîl ile kâliDidiler atâsız oğlan olur mi Nebî olan bu işi hiç kılur miYa sen kıldın ya Yûsuf kıldi ânı Benî İsrâilin hep gitdi şânıBiz ânı görmemişdik çün ezelden Bize söyle heber virgil tizelden

(564)Atâsız kande görmişler gulâmı Seninle eyledi Meryem kelâmıEzelden hod sana didik bu hâli İşitdi ol nebî kîl ile kâliMübârek gözleri yaş ile doldi Arade nâ sezâ sözler çok oldiDidi biz Meryem’e gidip soralım Şerî‘atca bu da‘vâyı kuralımGulâmı gelmedi atâ bilinden Ne güne söz çıkar ânın dilindenEzel suçluyi hâkim söyledürler Ana göre cezâsın eyledürlerBudur adet budur hâkimde kânûn Didikim Meryem’e yâ uhte Hârun

Yâ uhte Hârûne mâ kâne ebûkimraen sev’in ve mâ kânet ummuki bagıyyâ368

Senin atân degil idi yaramaz Hüdâ nehy eyledi bu iş yaramazİbâdetden usanmaz dâim idi Güni sâim gicesi kâim idiAnan el urmadi asla günâhe Seni nezr eyledi kâdir ilâheBulunmaz öyle hâtun şimdi nâdir Menâhî olmadı ânden çu sâdir

368- Meryem, 19/28: “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

344

Bilür âlem ulû zâtın kızı sen Velî bu hîn hecîl itdin bizi senSevinüb düşmanım rûy handen oldi Bana söyle bu oğlan kanden oldiBu kez sensin bu oğlânın anasi Hüdâ halk eyledi kimdür atâsiKi bizden ön bilürsin sen bu hâli Benî İsrâil’in gitdi mecâliSeni gören bana söyler kûl egri Sana arz itmedim ben bir yol egriBilürsin kim bu âbidler neler dir İdüb takrîr bize şâfî heber vir

(565)Sana buhtân iden gider harâbe Ki Meryem olmadi kâdir cevâbe

Fe eşâret ileyhiVelâkin eyledi halka işâret Bu oğlan oldi Mevlâdan beşâretİşâretden murâd oldur ki zirâ Diye oğlan size suğrâ-yı kübrâBu da‘vâyı gelüb kurmak ne hâcet Bilür İsâ bana sormak ne hâcetDidiler Meryem itmişdür hatayı Bize vasf eylemez ol macerayı

(Fe eşâret ileyhi) kâlû keyfe nukellimu fîl mehdi sabiyyâ369

Hatayı işleyüb koymış sevâbı Bu oğlan söylemez bize cevâbıSabîdur bu dili dönmez kelâme Nice vasf idelim ânı gulâmeBizi Meryem alur çün mesherâye İdüb tefdîş düzüldiler sırayeKim İsâ eyledi fi’l hâl nidâyı Teâl-Allâh âna virdi sedâyıEger sâil suâl itse rivâyet Sübûtine delîldür işbu âyet

Kâle innî Abdullâhi ve âtâniye’l kitâbe ve ce‘alenî nebîyyâ370

Didi İsâ ben Allâh’ın ibâdı Ânı tasdik iden itmez inâdıBilüb teslîm olan kûl kudretine Niçün sâil ola ol hikmetineResûliyem bana virdi kitâbı Bu resme eyledi halka hitâbıMübârek eyledi geldim cihâne Kemâlinden nutuk virdi zübâne

(566)(Ve ce‘aleni mübâreken ayne mâ kuntu) ve evsânî bi’s selâvati vez-zekâti mâ dumtu hayyâ371

Bana emr eyledi Mevlâ selâtı Genî olan vire her yıl zekâtıVe berren bi vâlideyhî (vâlidetî) ve lem ekün (ve lem yec‘alni) cebbâren şakıyyâ372

369- Meryem, 19/29: Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler.

370- Meryem, 19/30: Bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.”

371- Meryem, 19/31: “Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.”372- Meryem, 19/32: “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.”

Kısas-ı Enbiya

345

Anam Meryem velî hergiz atâm yok Kamû hakkdur bu sözlerde hatam yokGetürdi Hakk beni yokdan vücûde Anam karninde giderdim sücûdeBana rûh virdi rûhinden teâlâ Hû Allâhu’l bedîü’l hakku’l alâÇün âbidler işitdi bu kelâmı Didiler görmedik böyle gulâmıHeber virdi Hüdâyı lem yezelden Resûle iftirâ itdik ezeldenBu mikdar çün beyân oldi bu kısse Ey İrşâdi aceb aldın mi hisseEmirsiz bir ivez gelmez husûle Değiş nazmı girek gayri usûleKadîmi bir usulde yok helâvet Muhammed Msutafâ’ya vir selâvet

BU KISSE İSÂ ALEYHİSSELÂMINDUR

Geldi İsâ yiryüzine basti pây Bildi şeytân kâmetini kıldi yayCem olup katine geldi leşkeri Didiler virdi Hüdâ ol rehberiÇün bu fâni dünyâden nefret ide Nâsı İslâm yoluna (yolune) davet ideBundan öte biz kimi azdurelim Hizmetinde sâkin olub durelimDidi şeytân olmayın sizler melûl Ekseri nâs eylemez ânı kabulGeldi İncîl Hakk’dan ol peygambere İftirâlar çok olur ol servereÇünki ol peygambere yokdur etâ Her biri bir söz deyüb eyler hatâ

(567)Her biri bir dîn düzüb yoldan sapar Kimi puta kim İsâ’ya taparÇünki İsâ yiryüzine bastı pây Bundan öte nâsı azdurmak kolayMaddeyi ben vasfidim siz dinleyin Her umûrda emrimi siz gözleyinTut kulakın dinle candan dilfikâr Görüneydi bize şeytân aşikârBinde bir kûl cennete girmez idi Râh-i hakkı göz yumub görmez idiGörinürdi halka hazretten evvel Hürmetine kıldi pünhân lem yezelÇünki Mevlâ ânı irsâl eyledi Yalvarûben hâlikine söylediÇok ricâlar eyledi sübhânine Çok şükürler lütfuna ihsânineKıldi ol merdûdi gözlerden ırak Bildi şeytân cânine düşdi firâkŞimdi görünmez bize ığvâsı var Dâimâ insan ile kavgası varBiz ânı düşman bilüb cenk idelim Dersimiz kaldi girüde nidelimİşit imdî Meryem’in hâli nice Hücresinde kaldi ol gündüz giceÇar tarafden çün bu hâli bildiler Cem‘ olub Meryem katine geldilerDidiler Meryem’den olmiş bir oğul Ana rahmi eylemiş ânı kabulLeyki oğlânın atâsı yok imiş Nâsın âna iftirâsı çok imiş

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

346

Kuds içinde var idi bir pâdişâh Tâcı devlet sâhibi zerrîn külâhKuds ili çün girmiş idi emrine Leyki tâket gelmez idi cebrineÇok yiri zulmiyle berbâd eyledi Geldi kûllar meclisinde söyledi

(568)Didiler Meryem’den olmiş bir gulâm Ol beşikde halk ile söyler kelâmZâhid idi kimseye karışmedi Üstüne insan eli yapışmediBazı dir Yûsuf ile kıldi zinâ Bazı dir gayri ile yıkdi binâOğlınınn adı dâhi İsâ imiş Atâsı yokdur ânın ihfâ imişGidüb âbidler âna itmiş suâl Kimdür âtan söyle bize vasf-i hâlPes nutuk virmiş âna perverdigâr Söylemiş halka bu sözi âşikârBen ki geldim size Allâh’tan resûl Davetimi siz benim idin kabûlAtâsız var eyledi Mevlâ beni Fazl-ı lütfinden kılub evlâ beniOl melik çün sözlerini dinledi Bildi İsâ’yı taaccub eylediDidi Meryem zikr ile meşkûl idi Ben işitdim hâlike hâs kûl idiOl peygamber kıldi ânı terbiye Çün gerekdür gitmeye ol egriyeMeryem’e göstermedi mi doğri yol Hakk yolinden azdi gitdi eğri olHücresinde eyler iken ol sücûd Atâsız oğlan nice buldi vücûdHiç bu hâli aklım idrâk eylemez Âkil olan meclisimde söylemezBen atâsız eylemem ânı gümân Geçti ânın üzerine bir zemânÇünki Meryem vasf olup dilden dile Şâyi‘ oldi bu heber ilden ileÇün işitdi Meryem’i Yunan ili İçlerinden üç kişi tutdi yoliDidiler kim Meryem’i biz görelim Sür‘at idüb Kuds içine girelimKonuşub ol halkile sıbyan imiş İlmi hiç tükenmeyüb ummân imiş

(569)Remle bakub biz bilek çün hilmini Çok bilürlerdi müneccim ilminiÇünki İsâ doğduğini bildiler Ol Yunan’dan Kuds içine geldilerGörüb ânı tâli‘ine bakdiler Hep halâik üzerine akdilerPes taaccub eylediler bu işi Pâdişâha didiler (bu) üç kişiAslı Yunan var garâib sözleri Hâkipâyine sürerler yüzleriGitdi bir kûl geldiler tîz içeru Oldi anlar Herdos ile rûberûGördi ol şâh durdi ikrâm eyledi Döndi ânden işbu sözi söylediSiz piyâde bu ile gelmek neden Tâli‘ini herkesin bilmek nedenDoğdi Meryem’den atâsız bir gulâm Şimdi ol halk ile eylermiş kelâm

Kısas-ı Enbiya

347

Tâli‘ine bakdınız mı nicedür Didiler ol ince kıldan incedürHer müneccim yitmeye aklı âna Remle bakub fikrimiz kaldı tanâHakk teâlâ ânı ulû idecek Ol inâyet itmese kûl nidecekHem kûlı hem ânı Mürsel eylemiş Doğdiği hîn bu kelâmı söylemişBiz ânın yıldızine itdük nezer Meclisine girmege kılduk nezerHâli(ni) biz vasfıni idemezüz Yoldan azub egriye gidemezüzHakk peygamberdür Hüdâyı zikr ider Her işi sıbyân iken ol fikr iderÂnı inkâr eyleyen müslîm degil Tanrı’nın takdîrine teslim degilRûberû biz söylerüz ânı sana Hem dahî vardur hedâyemiz anâŞâh didikim ol hedâye ne ola Çünki İsâ yücelüb izzet bula

(570)Hakk teâlâ ânı yokdan kıldi vâr Virilen ol tuhfeyi görsem ne varDidiler üç pâre şeydür ey azîz Biri altûn hem biri gönlün temizHer birisine sabûr virildi âd Dinle candan bu makame vir fuâdŞâh didi bu oğlane mergûb degil Nâs katinde ol geder mahbûb degilAltûnile gönlüni ol nidecek Yok mi sizde gayri güne virecekÇünki tâlib oldiniz ânden yana Muteber eşya gerek şimdi ânaSizleri vasf eyleyüb medh eyleye Hem sabûri gönlüni ol neyleyeDidiler kim buldi İsâ vuslati Gönlün ile var sabûrın hasletiHer kişinin aklı idrâk eylemez Bilmeyen kûl macerâyı söylemezCümle gevher yikregi altûndurur Bu cihân ânunile satundururAltûn oldi cümle gevherden temiz İlden ile gezdürürler ey azîzHakk teâlâ kıldi İsâ’yı ulû İlden ile gezdürürler bahtûluOl bilindi gel sabûrı anlagil Bil günâhın gice gündüz ağlagilOlsa insânın izâmı çün hınık Darb ile yaduşub olsa ol kırıkBu saburdur kana kanı oynadur İstihvânı birbirine kaynadurEhli olan nâfeden anber süzer La‘li yâkut üstüne incû düzerGerçi İsâ her kaçan bulsa kemâl Devletin elden gider bulur zevâlHakk teâlâ mucizât virür âna Nası davet eyleye ânden yanaİki bin yıldan yatan mevtâlari Hâsıl-ı söz devr-i Âdemden beri

(571)Kangı kabrin üzerine varsa ol Destin açub Hâlike yalvârsa olHâk içinde mahv olan her bir izâm Birbirine kaynayub olur nizâm

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

348

Kalka ol İsâ ile söz söyleye Hâzır olan insan ânı dinleyeÇün sabûr âna münasibdur gözüm Dinle şâhım kaldı bir şâfi sözümBu iki tuhfe sana oldi ayân Kaldi gönlün idelim anı beyânBir kişi çün gönlüni ode töke Yiryüzinden kokusi gide gögeAsıl ulvî süfliden eyler hezer İster isen ben yakim sen et nezerÛdi anber misk yerine sayılur Yiryüzine râyihâsı dağılurLeyki gönlün yol bulur gökden yana Sen bu hâli anlayub kalma tanâHâlikin hikmetleri ki çokdurur Çünki İsâ’nın atâsı yokdururHakk teâlâ nefheden halk eyledi Geldi halka hakkı zâhir söylediÂkil oldur sözlerini dinleye Âkıbet ol göklere azm eyleyeÇün hevâden halk olundi ol nebî Sen bu remzi hoşca anla ey ebîİşbu minvâl ânı takrîr itdiler Çıkdi fi’l hâl meclisinden gitdilerÇünki Herdos sözlerini dinledi Döndi ânden kethüdâye söylediDidi İsâ göklere çıkmak mehâl Tahtım alub korkarem eyler cidâlYikrek oldur men ânı öldüreyim Zulmi dâdim âleme bildüreyimNâs çevirüb âkıbet benden yüzi Varub İsâ ile iderler sözi

(572)Ol kaçan bulsa kemâl ben nideyim Çün ânı sıbyân iken katl ideyimKethüdâsı söyledi kim ey ulû Gitdi aklın sen meğer oldun delûŞimdi sen İsâ’yı katl itsen eğer Hakk teâlâ başımıza tâş tökerDört taraftan pâdişâhlar hep duyar Âkil olan bu işi elbet sayarÇün yayıldı âleme işbu heber Bildiler Meryem’den oldi bir püserMeryem’in aslâ hatası yok imiş Leyki İsâ’nın âtası yok imişKuds içinde sen bugün sultân iken Ger ânı katl eylesen sıbyân ikenİşidenler serzenîş eyler sana Sâkin olub gitme Meryem’den yanaBu cevabiyle ânı meks eyldi Döndi ol şah bu kelâmı söylediHer kaçankim tahtıma el uzadur Er olan o halde kendin gözedürBu makâmda bir salâvat virelim Sâni‘in san‘atlarını görelimMeryem’e geldi biri virdi heber Gönli oldi gussâdan zîr-i zeberDidi Herdos sizleri öldürecek Zulmi dâdın âleme bildürecekOğlıni al bu diyârdan hicret et Sürat idüb doğri Mısr iline gitÇünki Meryem işbu sözi dinledi Nâliş idüb bir zeman fikr eylediDidi İsâ ey ana sen ağlama Bu husûsda kimseye kin bağlama

Kısas-ı Enbiya

349

Emr-i hakk var bu diyârdan gidelim Şimdilik buyrulmaz anlar nidelimHem Zekeriyyâ gelüb virdi selâm Eyledi İsâ ile vâfir kelâm

(573)Birbirinden çün helallik aldiler Hâsıl-ı söz elvedâlık kıldilerMeryem’in yaşı ile doldi gözi Ol nebî aldı lisane bu söziSiz gidince iftirâ gâlib olur Kuds’ün ehli Herdosa tâlib olurBundan öte tîz beni öldüreler İblîsi şâz eyleyüb güldürelerBen sizi görmekliğim oldi ırâk Bildi Meryem cânine düşdi firâkHakk şehitlik bizlere rûzi kıle Aldı İsâ’yı girüb Meryem yoleBirbirinin bağrını çün yakdiler Yetsuden son Kuds içinden çıkdilerMefâilün mefâilün mefâil Hüdâ maksûdine tîz ide nâilKim üç günlük yoli bir günde aldı Gidüp Mısr iline bir köyde kaldıÂnı mahsun idermi hiç Hüdâsı Var idi ol köyün bir kethüdâsıGarib kûla iderdi hürmeti ol Cihânden itmiş idi nefreti olDidi kim Meryem’e kandan gelişin Bu iklimde senin var mı bir işinBana vasf eylegil sen macerâyı Durup Meryem didi hep mâverâyıİşitdi kethüdâ ânden bu hâli Kesildi dünyâden fikr-i hayâliKi İsâ’dan işitdi hem kelâmı Didi ben görmedim böyle gulâmıBular rast gelüb merd oğli merde Didi siz gitmeyüb kalın bu yirdeSizin noksânınızı ben görürem Zahîremden nevâlemden virürem

(574)Eğer ben sâğ isem size keder yok Ki bir kûldan gelüb eğri nezer yokHüdâ halk eylemiş sizde kerâmet Simânızda görinür çok alâmetSenin oğlun kemâlli sözi söyler Bu ilde kal görelim Mevlâ neylerSenin ol derdine hakk ide merhem Olub mesrur kalub ol yirde MeryemDönüb ânden gelek biz Kuds iline Vukû‘ ahvâl kemâliyle bilineKuds ehli hemen bu hâli bildi İşidenler nebî katine geldiDidiler kim kani Meryem görünmez Bize senden ebed merhem görünmezVatânınden ânı kıldın avâre İdüb hicret gidüb âher diyareEzel od yanmamış hiç âş pişer mi Nebî olana bu işler düşer miGidüp Meryem sana töhmet olundi Velî ol sır bize şimdi bilindiİnanduk biz ezelki iftirâye Olub nâşi girüb gammâz arayeDidi ben söyledim size ezelden Gelen gelsin Hüdâ-yı lem yezelden

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

350

Bana ânden gelen derd armağandur Siz ânı zann edersiz ergavandurİren irsin gelen gelsin Hüdâden Kamû derdi gören bilsin HüdâdenEmirsiz bir ivez açmaz kanadı Bu söze itmeyin hergiz inâdıBu fâni dünyâde dosti güler mi Bu sözler bağrınızı hiç deler miGelen gider konan göçer bu ilden Budur âdet budur kânun bu çölden

(575)Yarın Allâh size bir bir soriser Kamû halka terazuyi kuriserHelâline ânın vardur hesabı Harâmine dahî vardur azâbıO vaktin görilür divânde davâ Size ben söylesem bin türlü nehvâBilür Mevlâ benim her kîl-i kâlim Size gizlü âna malûm bu hâlimGidüp Meryem Hüdânın emri ile Kemâlâtını buldi sabrı ileTeâl-Allâh âna çün kıldi imdâd Niçün suçi bana idersiz isnâdÂna çok serzenişler eylediler Bu hâli pâdişâha söyledilerDidiler Meryem azm itmiş ırâke Benî İsrâili salmış firâkePeygamber bu gice ânı göçürmüş Yolı sâlık idüb Mısr’a geçürmüşDidi Meryem aceb Mısr’a gider mi Nebî olan bu işi hiç ider miVarub katl eyleyin kanda bulursiz Siz ol zata gelüb şâhid olursizMukaddem ol size olmuşdi rehber Haberdâr oldi bu halden peygamberGeçüb mihrâbine kıldi nemâzı İdüb Mevlâsine arz-ı niyâzıDidi yâ rabb bilürsin hod bu hâli Sana arz eylerem ben vasf-ı hâliAçub destin idüb gizlü duâyı İdüb hâtıf âna fi’l hâl nidâyıVakit geldi cihânden uzlet eyle Vasî Yahyâ’yı kıl sen hicret eyleKadîmi bu cihânde durmak olmaz Hüdânın hikmetinden sormak olmazİşidüp ol zihin virdi nidâye Şükürler eyledi bâri Hüdâye

(576)Kığırdı halvetine geldi Yahyâ Didi oğlum sana bu söz hafiyyâBen yerime çün vasî kıldım seni Bu cihânde sen göremezsin beniHalka sen ahkâmı teblîğ eylegil Emr-i nehyi halka dâim söylegilOğluna vâfir nasihat söyledi Hâlike ısmarlayub azm eylediOl nebî çün durdi hicret eyledi Sen benî İsrâili gör neylediÇün sabahtan gitdigini bildiler Cem olub şâhın katine geldilerBir oğurdan didiler ey şâhımız Bu husûsda yok bizim günahımızMeryem’i İsâ’yı göndürdi nihân Bundan öte oldi zindan bu cihân

Kısas-ı Enbiya

351

Şehr içinden ol dahî gitmiş gice Mescidin âbidleri gitdi hiçeSen buyur biz sürat idüp gidelim Kande bulsak biz ânı katl idelimCümlesin vasf itmeğe âciz dihân Sürat idüp oldiler yola revânKeşt idüp sahrâları dolaşdiler Bir mahalde vardiler ulaşdilerOl mahalde varidi bir hûb ağaç Sağa sola dal budakı iğvicâcGeldi peygamber ağacın yânine Çok şükürler hâlikin ihsânıneOl ağacın bir kovuki var idi Her kûl âna girmeğe korkar idiGirdi peygamber ağaçdan içerü Ol gelenler gördi ânı rûberûAç gözini sâni‘in sun‘ine bak Didiler kim sırra basdı ol ayakOl ağaca bakdiler bulunmadı Kanda gitdi bir heber alınmadıDidiler kim avdet idüp gidelim Destimize girmedi biz nidelim

(577)İçlerine girdi şeytân ol zemân Avdet iderken bular anden hemânDidi ben gördüm ağaca girdi ol Her kaçan cumhûrinizi gördi olBunda kaldı gitmedi gayri yana Bir hızar bulup getürün tîz banaBaştan ayağa ağacı biçelim Sürat idüp bu diyârdan göçelimHâsılı şeytân sözine vardiler Gayret idüp ol ağacı yardilerHakk katinde tâli‘i oldi se‘îd Kıldiler nâ hakk yire ânı şehîdDöndi anden Kuds içine geldiler Oğli Yahyâ’yı peygamber bildilerÇünki bildin anların kîl kâlini Ol yenâden dinle İsâ hâliniKethüdâ yânında sâkin oldiler İşbu halden çün heberdâr oldilerHall olub katınde cümle müşkilât Zâhir oldu güne güne mucizâtKethüdânın oğline oldi dügün Didi halka hazır idin zâd bugünYeddi karye ehlini cem eyleyem Her birine dilnevânlık söyleyemHâsılı söz hazır itdi çok taâm İşidenler cümlesi geldi temâmGeldi sâki ileru sundi şerâb Oldiler hep mest-i lâ ya‘kıl harâbKûllarıne ol vakit Rabbü’l-enâm Bir kitapda itmemiş idi harâmÖn gelenler içdiler mest oldiler Son gelenler içmeyüb boş kaldilerKethüdaye virdiler gizlü cevâb Küplerin içinde kalmadı şerâbPes bu hâli kethüdâ bildi hemân Didi gayri yirde yokdur bir gümân

(578)Kim bilürdi nâs gelür böyle hezâr Bu ecilden oldi gâyet şer-mesârAvretine geldi didi nidelim Kangı yirde var ise biz gidelim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

352

Oldi mahzûn çün ifâde eyledi Geldi İsâ kethüdâye söylediKanda küpler sen ânı göster bana Olma mahzûn gidelim evden yanaDestini ol küplere vurdi hemân Didi dolmış cümlesini gör inanKüplerin ağzını açdı kethüdâ Didi karyemden seni itmem cüdâHakk teâlâ çün seni virdi bana Kim ezelden tâlip oldum ben sanaVarduğunca gâlib oldi şevketi Buldi İsâ ile karye devletiÇünki İsâ vardı otuz yaşine Gör ne haller geldi ânın başineHerdos öldi Kuds içinde ey peder Bu yenâden geldi İsâ‘ya heberÇok kişi öldigine âh eylemiş Kudsin ehli oğlunı şâh eylemişOl dahî gitmiş cihânde durmamış Bir kimesne bunda mesken kurmamışOğlının çün oğli çıkmış tahtine Ol dahî hem hâzır olsun vaktineBazı kûl gam çekdi bazı şâd olub Ol dedesi adı ile yâd olubDirler idi Herdosi Esğer âna Sevdi Yahyâ’yı dönüb hakdan yanaHakk teâlâ kıldi İsâ’ya nidâ Sen risalet hükmini eyle edâDurma bunda Kuds’e sürat eylegil Emr-i nehyi ümmetine söylegilKethüdâ kavmi ile geldi dine Durmadı İsâ’den ög (ön) gitdi sine

(579)Aldı İsâ Meryem’i girdi yola Sürat idüp bakmadı sağa sola

Mefâilün mefâilün mefâil Hüdânın ismini eyle hemâil

Aslı mevlûd Kuds içine geldiler İşbu ahvâli ahâli bildilerDoğri geldi Mescid-i Aksâ’ya ol İttikâsın bağladı Mevlâya olMeryem ile mezgetine girdiler Hücreye kûl girmemişdi gördilerCem olub geldi ulûlar katıne Didiler kim geldi İsâ zâtıneHerbirine dilnevazlık eyledi Tanrı birdür ben resûlem söylediHûb avâz ile Enâcil okudi Kimsenin işitdigi hiç yok idiGeldi Yahyâ yânine virdi selam Eyledi İsâ ile vâfir kelâmGördi fi’l hâl ânı tasdîk eyledi Ekseri nâs bu kelâmı söylediÇünki sensin Tanrı’nın peygamberi Yiryüzinde evliyânın serveriSen bize göstur bu gün bir mucizât Baş göz ile hall idersin müşkilâtÇünki İsâ bu kelâmı dinledi Ehl-i Kuds’e bu cevâbı söyledi

Ennî ehluku lekum mine’t-tîni ke heyeti’t-tayri fetenfuhu fîhi373

Didi İsâ idem hall müşkilâti Çamurdan ben idem bir (hak) mucizati373- Âl-i İmrân, 3/49: Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim.

Kısas-ı Enbiya

353

(580)Anı kuş şekli idüb ben okurem Kanad kuyruk gelüb elden uçuremUça ol kuş Hüdânın izni ile Bakub anı göresiz baş göz ileBilür Mevlâ kim âna gizlü hâl yok Kadîmidür ana aslâ zevâl yokDidiler var mı gayri mucizâtın Bilürüz biz senin çün asl-ı zâtınGarâibden bize eyle beyânı Didikim anadan a‘mâ doğanı

Ve übriü’l ekmehe ve’l ebrese374

Bakub ânı göresiz baş göziyle Göre rûşen Hüdânın izni ileEzelden hem dahî ebres olanı Arayub derdine em bulmeyaniDevâsız derdine bule devâyı Duâ idem vire Mevlâ şifâyıDidiler sende var mı gayri bir hâl Bu resme kıldiler İsâ’ya kîl kâl

Ve uhyi’l-mevtâ bi iznillâh375

Didi mevtâyı ben zinde kılurem Hüdâdan maksûdumı tîz buluremBu hâli işidüb fikr eylediler Verâsından bu sözi söyledilerEğer mevtâyı idersen diri sen Hüdânın sevgüli peygamberi senBeraber biz gelüb durak selâma Çıka yerden ola kâdir kelâmaSeninle söyleşe mevtâ verâden Kamû kîl kâl kesilsin hep araden

(581)Ki mevtâdan sedâyı biz aluruz Nekim dersin ana râzı oluruzEy İrşâdi nedür muciz beyân it Bu mevzide kemâliyle ayân itNebîler çün olub masûm günahden Ne hâcet dilese kâdir ilâhdenOl anda halk ider ânı Hüdâsı Olub makbûl girû dönmez duâsıTeâlâ mucizât virdi nebîye Ânı hass kılmadı hiçbir veliyeNebîler veş velîlerde yok iz‘ân Nebî başka velî başka eyâ cânVelîler hod nebînin ümmetidür Ânın ol gördiği rıf‘atidürKimi bahre kimi girer furâte Kerâmet benzemez ol mucizâteAlup İsâ’yı gitdiler kubûre Durup yirden gele mevtâ zuhûreGelüp câhil ile okur yazarı Didiler kim Nûh oğlı Sâm mezârıKamûdan ög (ön) kılub ol Sâm vefâtı Çıkup yirden nice bulur hayâtıÂnın ol kabrini varub görelim Bu işin aslını ânden sorelimÇû buldiler ânı bir dâğ başınde Tevârihi yazılmışdı taşındeEvel kabri ziyâret eylediler Ki İsâ’ya bu sözi söylediler

374- Âl-i İmrân, 3/49: Körü ve alacalıyı iyileştiririm.375- Âl-i İmrân, 3/49: Ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

354

Budur zîrâ Nûh oğli Sâm mezarı Atub toprâkını silkerse yârıDidiler kim gelür bu hâl gücine Dönüb İsâ gelüb başı ucineDidi İsâ âna ey Sâm kum imdi Cihânın maverâsınden gör imdiSeni kalduremem ben cebri ile Velâkin gel Hüdânın emri ile

(582)Atub toprâkını gel çık zuhûre Seni gören döne kalb-i sürûreBileler cümleden erham Hüdâyı Me‘a hazâ işitdi Sâm sedâyıÇıkub yirden gelüb fi’l hâl ayâne Ne kaygu var nebîsine uyaneAtub toprâkını silkdi başınden Hicâbından akar derler kaşındenDidi İsâ ezel Sâm’a kelâmı Gözi ile görürlerdi tamâmıÖlende sen sakalın ak değildi Yer altında neden kaddin eğildiDidikim Sâm bana kıldın nidâyı Derûn ile işitdim ol sedâyıDidim kopdi kıyâmet sûr uruldi Kamû nâsın terâzusi kuruldiO korkudan ağardı çün sakalim Bilür Mevlâ benim her gizlü hâlimAdın İsâ hem Allâh’ın resûli Seninle kûl bula ol doğri yoliDidi İsâ sana idem duâyı Hüdâya yalvârub idem recâyıNeler izhâr ider Mevlâ nihânde Sana yüzyıl ömür versin cihândeDilersin hem gidesin iki yüze Durup ol Sâm cevap virdi bu sözeÖlüm acısını taddım ezelden Duâ eyle bana gidem tîz eldenNeler gitdi neler geldi cihâne Ânı ben bir dahî almam dihâneDimâğımdan acısı gitmemişdür Senin itdigini kûl itmemişdürYatub toprâk içinde kalmağım yik Vucûdum çürüyüb mahv olmağım yikKi İsâ eyledi fi’l-hâl duâyı Girüb hâk içine kesdi sedâyıDidi İsâ ki var mı bunda kîl kâl Didiler sende var mı gayri bir hâl

(583)Dönüb İsâ buyurdi bu kelâmı Habibine idüp Allâh selâmıTeâl-Allâh bu âyetden buyurdi Muhammed Mustafâsine duyurdi

Ve ünebbiüküm bimâ te’kulûn ve mâ teddehirûne fî buyûtikum376

Evinizde olan hâli bilürem Size bir bir heber ânı virüremNe ekl itdiz diyem ânı geçen gün Bugün virem heber size göçen günDahî sen dün gice yidin filan şey Şu mikdar kaldı kabında kalan şeyTeâl-Allâh beni kıldi peygamber İdin İncîl kitabını siz ezber376- Âl-i İmrân, 3/49: Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm.

Kısas-ı Enbiya

355

Benim adım Mesîh ile hem İsâ Belî hakdur geçen Tevrât-ı MusâBana İncîl gelüb çün oldi nâzil Müdevven hem suhuflar oldi zâîlKılub İncîl kitabıyla amel siz Ağaç meyve virürmi hiç garelsizKi Tevrât’dan geniş İncîl amelden Görüb ânı olub fâriğ cedelden

Fâilâtun fâilâtun fâilât

Hükm-i Tevrât ince kıldan incedür Sun‘i sâni‘ dinlegil kim nicedürÇok harâm buyurdi ande zü’l celâl Bazısı çün oldi İncîl’de helâl

Ve musaddiken limâ beyne yedeyye minet-tevrâti ve li uhille leküm ba‘zellezi hurrime aleykum377

(584)Çün mukaddem iç yağı yenmez idi Kimsenin dili âna dönmez idiHakk teâlâ kıldi İncîl’de helâl Bazıdan oldur murâd sâhib kemâlBir dahî Şenbe güni iş işlemek Çalışub ehl-i iyâlin beslemekHem dahî av avlamak idi harâm Bazıdan oldur murâd sâhib kirâmZâhir itdi kavmine çok mucizât Güne güne gördi anlar beyyinâtDidiler kim biz sana buyrulmazuz Biz bu Tevrât’dan çıkub ayrılmazuzEylerüz Tevrât ile doğri amel Ol senin İncîline olur bedelBiz seni asla peygamber bilmezüz Bundan öte meclîsine gelmezüzDöndi İsâ’ya adâvet kıldiler Yoldan azub anda kâfir oldilerHiç birisi itmedi ânı kabul Müstakil Yahyâ gelüb didi resûlOl kavimden işbu sözi dinledi Döndi İsâ bu kelâmı söylediBildürüb Furkânile hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkine oldi delîl

Felemmâ ehesse İsâ minhümü’l-küfre kâle men ensâri ile’llâhi378

Kangı kûldur hâlikine yüz tutan Kim benimle fâni dünyâyı atanBen cihânden destimi üzsem gerek Hem varub mağrîb ilin gezsem gerekÇün nebîyem hakkı izhâr eyleyem Emr-i nehyi âleme ben söyleyemYokmı bir kûl kim bana yoldâş ola Ser virüb sır virmeyüb haldâş ola

(585)Pes havâriyyûn kelâmın dinledi Geldi anlar sevdi bey‘at eylediKâle’l-havâriyyûne nehnu ensârullâh âmennâ billâh veşhed biennenâ müslimûne379

377- Âl-i İmrân, 3/50: “Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim.”378- Âl-i İmrân, 3/52: İsa onların inkârlarını sezince, “Allah yolunda yardımcılarım kim?” dedi.379- Âl-i İmrân, 3/52: Havariler, “Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız” dediler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

356

Kanda gitsen biz seninle giderüz Bâki olmayan mekânı niderüzHakk teâlâ çün seni kıldi resûl Her ne dirsin emrini kılduk kabûlSöz virenler on iki insan idi Virmeyenler hilede şeytân idiMefâilün mefâilün mefâil Bulur cennet olan ilmile âmilHavâriyyûndan murâd on iki kûl Buldiler İsâ ile Mevlâya yolBu cihânı bildiler ender fenâ Destin açub didiler yâ rabbenâYok şerîkin dilde ismin söyledik Hem resûline itâat eyledik

Rabbenâ âmennâ bimâ enzelte ve’t-tebe‘nâ er-resûle fektubna me‘e’ş-şâhidîn380

Kâdirin kudretcedür her bir işi Çıkdı İsâ ile on iki kişiPerde oldi gözlerine mâsivâ Oldi İsâ önlerinde rehnümâKuds içinden Mısr iline gitdiler Hâlikin hikmetlerin seyr itdilerLûs yerine çün gelince ol resûl Üç yüz âdem davetin kıldi kabulAna uyanlar bile gider idi Sun‘i hakkın fikrini ider idi

(586)Pes havâriyyûn mukarreb oldiler Mucizatın halka zâhir kıldilerLûs yerinde sâkin olub kaldiler Tükenüb azıkları bunaldilerHavâriyyûn katine cem‘ oldiler Bir oğurdan bu sedâyı kıldilerCânımızdan biz bugün olduk beri Çünki İsâ kıldi mevtâyı diriDestin açub hâlike kılsın duâ Hakk teâlâ eylesin ânı revâOl gerekdür bizlerin hâlin göre Hakk teâlâ gayb ilinden nân vireEkl idüb biz hâlike şükr idelim Yola gidüb biz beraber gidelimGeldi anlar çünki İsâ yânine İşbu âyet nâzil oldi şânıne

İz kâle’l havâriyyûne yâ isebne meryeme hel yestediu en yünezzile aleynâ mâideten381

Yalvarûben didiler kim ey resûl Davetini biz ezel itdik kabulÇün ezelden olmadı bu kâide Hakk teâlâ bize virsin mâide

Kâlû nurîdu en ne’kûle minhâ ve tetmeinnu kûlubenâ382

Gayb ilinden gökden insin ol bize Kalbimiz hem mutmaîn olsun sizeGördiler İsâ tahavvür eyledi Döndi anlar bu kelâmı söyledi

Ve ne‘lemu en kad sadakatnâ ve nekûne aleyhâ mine’ş-şâhidîn383

380- Âl-i İmrân, 3/53: “Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.”

381- Mâide, 5/112: Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi.382- Mâide, 5/113: Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın.383- Mâide, 5/113: Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş şahitlerden olalım” demişlerdi.

Kısas-ı Enbiya

357

(587)Çünki sen bu halka oldun rehnümâ Biz seni tasdîk iderüz dâimâKande gitsen şahit oluruz sana Destin açub kıl duâ hakdan yanaGerçi bize gelmez ise ol ta‘âm Bir kûl itmez hem bizim ile kelâmÇünki İsâ bu söze virdi kulak Didi nusret Tanrı’nın biz ne kılakKaldırub el didi ey bârî Hüdâ Bir bölük aç kapine geldi gedâSen semâdan bize indür mâide İşbu kavme hâsıl ola fâideVirmeye kâdir durur hayyu’l-celîl Çün bu âyet hakkine oldi delil

Rabbenâ enzili aleynâ mâideten mines-semâi tekûnu lenâiden li evvelnâ ve âhirinâ ve âyeten minke verzuknâ ve ente hayru’r-râzikin384

Virdiğin in‘âm bize bayram ola Halk anı ekl eyleyüb ittâm olaEvvelimiz âhirimiz yâ genî Vir bir âyet eylegil mesrûr beniKim semâden sen rızıklandur bizi Yalvârub İsâ temâm itdi söziCümle yazsam cildine sığmaz kitâb Hakk teâlâ kıldi İsâ’ya hitâb

Kale’llâhu innî münezzilühâ aleyküm femen yekfur minkum fe innî üezzibuhu azâben lâ üezzibuhu eheden mine’l-âlemîn385

Ol kolay olan taâmı göndürem Sizlere bir mâide ben indürem

(588)Ol taâmı ekl iden kûl çokdurur İ‘tikâdları velâkin yokdururEkl iden kâfir olur ise yine Âsi olub gelmez ise hakk dineBir azâb idem âna görülmemiş Bundan ög (ön) bir kimseye virilmemişDöndi İsâ bu hitâbı söyledi Baş kulakiyle kamûsi dinlediDidiler kim her ne and dirsin bize Sen bugün bir mâide indür bizeGökden insin biz ânı ekl idelim Tâkatimiz kalmadı çün nidelimGerçi biz yoldan azarsak ol zemân Hakk teâlâ bildiğin itsin ayânBaş göz ile çün görenler mucizât Anden öte hiç ider mi seyyiâtGeçti ol şeb çün sabâh oldi ayân Birbirine kıldiler hâli beyânEl götürüb kıldi Mevlâya duâ Hakk teâlâ eyledi ânı revâDidi ey hakk bize göndür mâide Senden özge kimseden yok fâideGördiler sofra semâdan indi ol Doğri İsânın ögine kondi olTut kulağın dinle cânden ey ulû Sofrânın üstünde destâr örtülü384- Mâide, 5/114: Meryem oğlu İsa, “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize

(zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın” dedi.

385- Mâide, 5/115: Allah da, “Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden her kim inkâr ederse artık ben ona kâinatta hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim” demişti.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

358

Aldı ol destârı üstünden berû Baş gözile gördi anlar rûberûGördiler kim on iki gerde ayân Havâriyyûn sâğısınca bil beyânHalk olunmuş kimse çekmemiş emek Ortasında var idi lahmî semekDidiler kim bir yânında var tere Böyle zâhir mucizâtı kim göreOl taâmdan ibtidâ İsâ yedi Sâniyen kavmi gelüb ekl eylediÜç yüz adam ekl idüb ânı kamû Birdir hem eksilmedi bil ey ‘amû

(589)Çünki sofra döşrülüb çıkdı göge Hakkı bilen kûl niçün bir gam çekeİşbu minvâl üç gün indi mâide Didiler kim bunda yok bir fâideKim varub İsâ ile yol gidecek Hakk inâyet itmese kûl nidecekBiz dönüb ânı peygamber bilmezüz Emrine aslâ itâat kılmazuzGeçti gündüz çün vakit oldi gice Dinle ol kavmin olur hâli niceVahyile Hakk ânı buyurmış idi Hazreti İsâ’ya duyurmuş idiKangı kûl kim ânı inkâr eyledi Hakk teâlâ gör ki ol hîn neylediHâlikin hikmetcedür her kudreti Her birinin tebdîl oldi sûretiHınzîr olub halk içinde gezdiler Kim ki bakdı yüzlerine bizdilerYiryüzini burni ile sökdiler Geldi İsâ’nın ögine çökdilerÇünki hınzîr sûretini buldiler Başı ile hep işâret kıldilerYani yâ İsâ duâ eyle bize Bundan öte girmeyek gayri sözeDidi İsâ gökden indi mâide Mucizâtdan almadınız fâideNâs içinde durmayub idin firâr Mişelerde siz varub tutun karârSeyr idüb ânı temâşa kıldiler Her birisi bir yana dağıldilerÇünki ol kavmin fesâdı çok idi Anden ög (ön) dünyâda hınzîr yok idiGitdi İsâ çün revân oldi yola Hakk teâlâ vire nusret biz kûlaYol virürse emri ile gidelim Söz gelür sözi açar biz nidelimHer nebînin hâli içün kısse var Cânden ânı dinleyene hisse var

(590)Tut kulakın dinle cânden ey gözüm Buna benzer bir münâsib var sözümOl Süleymân gitdi dünyâden hemân Oğlı rec‘im tahtine kıldi gümânZâd zahire her diyarde yok idi Avcı kûllar ol zemânda çok idiBazı balık avlar idi bazı kuş Hiç birinin desti kalmaz idi boşHakk teâlâ Sebt güni nehy eyledi Ol nebîler ümmetine söylediDidiler hakk bize buyurdi kelâm Cuma irtesi balık tutmak harâm

Kısas-ı Enbiya

359

Gayri günlerde helâl oldi size Cümlesi virdi kulağın bu sözeİbtidâ bu emre râzı oldiler Hâlike vâfir senâlar kıldilerBu emir balıklara oldi ayân Hâliki ilhâm ile kıldi beyânHâl diliyle didiler kim hoş emir Cuma irtesi bize yokdur habirBiz denizden tatlu suya girelim Hakk bize virdiği rızkı görelimCuma irtesini hâli buldiler Ol denizden tatlu suya daldilerBildiler çün sani‘în sun‘i ile Söyle İrşâdi baba künhi ileİbtidâ sen anla kim anladesin Dinleyeni ışkile dâğladesinBirbirine avcılar söz söyledi Cuma irtesi Hüdâ nehy eylediOl balıklar girdiler bugün suye Gâfil cümlemizden el yuyeBiz gidüp su yoluni bağlayelim Hile ile anları avlayelimŞimdi anlar tatlu suya çıkdiler Rızkını arar gezer acıkdilerBiz denizin yoluni bend eyleyek Tatlu suya çok çubuk sed eyleyek

(591)Ahşam olub gelseler anlar girü Sedd içinden giremezler içerüLeyki bugün suya girüb tutmazuz Çünki bize nehy olundi itmezüzKim bugün Hakk bize buyurdi harâm Bağlıyalım yolları bendi hirâmÇün Pazar güni varub biz tutaruz Sudan alub yiryüzine ataruzBildürüb Furkân ile hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkine oldi delîlVes’elhüm mine’l karyeti’l-letî kânet hâzırete’l-bahri iz yadûne fi’s-sebti iz te’tîhim hıtânuhum yevme ye’tîhim şürre‘an ve yevme lâ yesbitûne386

Cuma irtesi balıklar geldiler Avcılardan suyi hâli bildilerGitdiler tatlu suyi bend itdiler Ol denizin semtini sedd itdilerAhşam olub döndi balıklar girü Giremediler bahirden içerüGitdiler Pazar güni avladiler İşidenler bu işi tanladilerBî hisâb balık çıkardiler ‘amû Ol suyun çâr köşesi doldi kamûGeldi âlimler o kavme söyledi Hakk teâlâ bizlere nehy eylediSiz neden nâşi nevâhî idesiz Âkıbet siz hep helâka gidesizHiç birisi utanub âr itmedi Hiç nasîhat anlara kâr itmediKalblerine girmedi hiç hâife Ol mahalde var idi bir tâifeGeldiler âlimlerin çün yânine İşbu âyet nâzil oldi şânineLima ta‘izûne kavmen ni’l-lâhu muhlikuhum ev müezzibehum ‘azâben şedîden387

386- A‘raf, 7/163: Ey Muhammed! Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar Cumartesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı.

387- A‘raf, 7/164: Hani onlardan bir topluluk demişti ki: “Siz Allah’ın helak edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

360

(592)Siz nice bu kavme öğüt viresiz Âsi kavme doğri yol göstüresizHakk teâlâ anları eyler helâk Şerlerinden yiryüzini ide pâkYâhûd Hakk’dan anlara iner azâb Sözlerine virdi âlimler cevâb

Ye’murûne bi’l-ma‘rûfi ve yenhavne ‘ani’l-münkeri388

Emr-i nehyi bilmeyene söylerüz Kim bu kavme biz nasîhat eylerüzSöyleriz kim biz vebâlde kalmayak Yarın ol mahşerde davâ kılmayakÇünki âlimler ânı anladiler İşbu minvâl bir sene avladilerİtmez iken avcılar ânı gümân Hakk teâlâ bir gazab virdi hemânGördiler çün bozulub sîretleri Oldiler meymûn gibi sûretleriBazısı oldi helâk düşdi yire Bazısı çıkdı hemân gezdi dereHiçbiri insan içine gelmedi Çünki anlar emr-i nehyi bilmediİşbu âyet sâili iskât ider Meymûn olduklarını isbât ider

Ve eheze’l-lezîne zelemû bi azâbin beîsin389 ve kûlnâ lehüm kûnû kıredeten hâsiîn390

Çünki bildin kıssânın kîl kalini Bû yenâden dinle İsâ hâliniGezdi üç yıl mağrib ilinde temâm İtmedi kimse ânunile kelâmHakk teâlâ çün ânâ vahy eyledi Döndi anden Kuds’e sürat eyledi

(593)Çünki ânın malı mülki yok idi İttikâsı hâlikine çok idiAşikâre Kuds içinde girdiler Gitdiler tîz Herdose bildürdilerDidiler kim geldi İsâ kim bugün Başımıza şimdi kopar bir düğünİncîline bizi davet eyler ol Geldim Hakk’dan ben resûlem söyler olHalkı davet itmeden biz gidelim Sen buyur bize ânı katl idelimPes cuhûdlar işbu sözi söyledi Döndi Herdos anlara emr eylediSiz gidüp tutun ânı katl eyleyin Ben ne dersem emrimi siz dinleyinHavâriyyûndan biri aldı heber Gönli oldi gussadan zîr-i zeberGeldi İsâ’ya bu hâli söyledi Didi Herdos bizlere gör neylediŞimdi ol bizi gelüb öldürecek Zulmi dâdın âleme bildürecekVar benim tenhâ yerim sirdâb gibi Kimse bilmez içerü girdâb gibiÇün işitdi işbu sözi ol resûl Pes zarûret vaktidür kıldi kabulGirdiler sirdâb içine ey ebî Bilmediler kanda kaldı ol nebî388- Âl-i İmrân, 3/104: Sizden (hayra çağıran) iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.389- A‘raf, 7/165: (Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık) Zu-

lmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla yakaladık.390- A‘raf, 7/166: (Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da) onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik.

Kısas-ı Enbiya

361

Kimse kanda olduğını bilmedi Bir kûlın hiç hatırine gelmediSen işit peygamberin hâli nice Didi İsâ uyumak yok bu giceBu gice zikr ile meşkûl olak Belki takdîr böyle imiş ne kılakDidiler kim olmaduk hiç kaygusuz Bu gice biz duramazuz uykususzZikre meşkûl olduğumuz çok idi Böyle gâfil kalduğumız yok idi

(594)Bizlere çün uyku olmuşdi harâm Bunda hikmet vardur rüyâze’l-kirâmPes bizim hiç havfımız yok kaygudan Gözlerimiz hiç açılmaz uykudanÇünki İsâ işidince bu sözi Didi düşmana virürsin biziMefâilün mefâilün mefâil Bulur cennet olan ilmiyle âmilYarın sizler bana ağyâr olasız Cuhûdile beraber yâr olasızSizin ahvaliniz şimdi bilindi Benim kalbim fuzulâtı silindiBeni siz viresiz düşmân eline Anam Meryem görüb bağrı delineCuhûd ile kiminiz ülfet ide Hukûkiyyet aradan kalka gideBenim evvel yerimi siz diyesiz Varub düşmanıma nusret idesizVelî hakkdur bu sözlerde yalan yok Hüdâdan yik bana sâhib olan yokBu sözler hep gelürler ezberime Kaçan düşman gelürse üzerimeCuhûdlar ger beni eylerse işhâd Birinizden bana olmaya imdâdBeni elden virüb teslîm idesiz Beraber dâr ağacine gidesizEy İrşâdi niçin bağrın delinmez Hüdânın hikmeti mahfî bilinmezBu sözi çün havariyyûn işitdi Kamûsının başından aklı gitdiDidiler sen niçün dersin bu sözi Sana biz kanda bakduk egri göziFehâşâ bizde yokdur bir hıyânet Eğer bizde olaydı ol ihânet

(595)Cihân doldi bizim çün adımızdan Seni görüb geçüb evlâdımızdanSeninle eyledik dehr-i seyâhet Bu sözler virmedi bize halâvetOlub ebdâl güzâr itdik cihânı Sana biz kanda itdük bir ziyânıEzelden biz seni bildik peygamber Olubdur mucizâtın günden ezherNiçün sen bizleri ağyâr bilürsin Ben-i İsrâile hem yâr bilürsinKi İsâ girmedi gayri cevâbe Kamûnın gözleri irdi hâvabeBular çünkim tamâm etdi bu sözi Dönüb İsâ tutub dergâha yüziOkuyub İncîlini tekmîl etdi Sabah oldi işit Herdosi nitdiKi İsâ’nın sözine uymadı hiç Aratdi hâli yer çün koymadı hiç

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

362

Gelüb Şem‘ûn didi İsâ’ya ey yâr Çıkım taşra göre kim ne heber varAceb bizi yine Herdos arar mı Derûnile bize çok hışım var mıKapusundan atub taşra ayakı Gezerdi Kuds içinde ol beyâkıYahûdiler görüb bildiler ânı Didi(ler) virmeyin buna emânıBudur Şem‘ûn on iki kişidendür Düşüb ayru bize ol nâşidendürDidiler kim seni bulduk biz imdi Bize sen göster İsâ’yı tîz imdiDimezsin ger seni biz öldürürüz Ben-i İsrâili hep güldürürüzBilür İsâ yerini anladiler Tutub ellerini tîz bağladilerDidiler şâhımıza bildürelim Seni İsâ yerine öldürelim

(596)Didi öldürmeyin ben göstereyim Sizi İsâ yânine götüreyim

Fâilâtun

Önlerine düşdi Şem‘ûn gitdiler Çünki İsâ’nın yânine yetdilerKollerinden tutdiler bağladiler Havâriyyûn katine ağladilerGeldiler çün dâr ağacı yânine İşbu âyet nâzil oldi şânine

Ve mâ katelûhu ve mâ sedebûhu velâkin şubbihe lehüm391

Kimseyi güldürmedi fâni cihân Hakk teâlâ eyledi gözden nihânHiç birisi itmedi ânı gümân Pes melekler çekdi göğe ol zemânGitdi İsâ oldi gözlerden ırâk Cümlesinin cânine düşdi firâkDidiler kim kanda gitdi görmedik Biz bu işin asline hiç irmedikBunda iken oldi gözlerden ‘adem Gayb erenler sırrine basdı kademTut kulağın dinlegil hikmet işi İçlerine var idi çün bir kişiKuds içinde bulmuşidi ol şuyû‘ Adine dirler idi ânın Yeşû‘Hakk teâlâ suretin tebdîl idüb Ol gürûhin içine geldi girübDidiler kim işte İsâ’dur gelen Sâm’ı yerden kaldurub diri kılenDâr ağacine getürdiler hemân Ol kişi feryâd idüb kıldi emânBen değilem Meryem oğli söyledi Hâlini halka ifâde eyledi

(597)Didiler kim sihirbazlık eyler ol Ânun içün işbu sözi söyler olÇekdiler ânı ağaca ol zemân Didiler kim şimdi pâk oldi cihânGitdi İsâ âleme oldi şuyû‘ Gördiler kim içlerinde yok Yeşû‘

391- Nisâ, 4/157: …Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi…

Kısas-ı Enbiya

363

Tefdîş idüb birbirine sordiler Bulmayınca epsem olub durdilerŞüpheye çün düşdiler kim neyledük Biz Yeşû‘i korkaruz salb eyledükOl ağaçda kaldı üç gün üç gice Sen kulak vir bu kasas oldi niceÇünki Meryem işidince bu sözi Var idi bir dost âna hâtun kişiPes mukaddem olmuş idi ol delû Gitdi İsâ’ya didikim ey ulûDidi sensin Tanrı’nın peygamberi Çok zamandur bende var bir cîn şeriBen ki tasdîk eyledim dâim sana Destîn açub bir duâ eyle banaHâsılı İsâ âna kıldi duâ Hakk teâlâ derdine kıldi devâDâimâ Meryem ile durur idi İncîl okunmasine mecbur idiÇünki hâtun işidince bu sözi Âh idüb ol yâş ile doldi göziMeryem ile geldiler dâr yânine Didiler kim girdi ânın kanineİkisi anda katı ağladiler Hasret odine ciğer dağladilerDâr içinde yeddi gün kaldı temâm Şefkat itdi Meryeme rabbü’l-enâmOl gice İsâ’yı Mevlâ göndürüb Gökden ânı yiryüzine indirüb

(598)Gördi Meryem yüzini handân olub Hem dahî hâtun görüb handân olubDidi İsâ kanda on iki kişi Halka ifşâ itmeyin siz bu işiPes havâriyyûnı varub buldiler Aldiler İsâ katine geldilerOn ikiden yeddi kalmış gördi ol Macerâyı yeddisine sordi olKim beni viren heber Şem‘ûn kani Oldu mu ol kûl aceb şimdi genîDidiler kim durmadi senden sonre Kendi kendini urub virdi yareNâdim oldi geldi bize söyledi Hışma geldi kendini katl eylediDöndi mürted oldi ol dördi dahî On ikiden yeddi kalduk ey sehîDidi İsâ ol giden gitdi beyân Vasfı hâli ben size idim beyânDurmayub ben göklere çıksam gerek Hâliki zikr eyleyüb kalsam gerekSizleri çün ben halîfe ideyim Dönüb ânden meskenime gideyimİncîl hükmin söyleyin herbir kûla Hakk teâlâ sizlere nusret kıleYeddi iklim yeddiyine virdi ol Geldi Yahyâ sözine kıldi kabulÇok nasîhat eyledi İsâ nebî Pes vasî kıldi durub Yahyâ nebîPes bular bu sözde iken nâgihân Gördiler İsâ olub gözden nihânGeçdi ol şeb çün sabah oldi ayân Kim bu sırrı kıldiler halka beyânHikmet issidür genî perverdigâr Geldi İsâ gökden indi âşikârGitdi ol zât kaldı İncîl bizlere Emr-i nehyi zâhir idek sizlereGördi Herdos bu kelâmı anladi Tutdi fi’l-hâl yeddisini bağladi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

364

(599)Rûm ilinde var idi bir padişâh Tâc-ı devlet sâhibi zerrîn külâhBir kişi geldi âna virdi heber Gönli oldi gusseden zîri zeberHakk teâlâ bir nebî halk eylemiş Ümmetine emr-i nehyi söylemişHiç birisi emrine buyrulmemiş Eksi yoldan vaz geçüb ayrılmemişBaş gözile görmiş anlar mucizât Güne güne hal idermiş müşkilâtHâsılı söz göklere kılmış urûc Bu yena yarenleri itmiş hurûcBağlamışlar ellerin zencîr ile Vasf olunmaz dîl ile ta‘bîr ileŞâh işitdi işbu hâli ol zemân Leşkerîn alub yola oldi revânKuds içine geldi girdi cebr ile Buldi Yahyâ maksûduni sabr ileÇok Yahûdi kesdi birâd eyledi Geldi Herdos dâd-ı feryâd eylediEksi dinden vaz giçüb geldi dine Kıymadı şâh tahtını virdi yineCümlesi Yahyâ’ya biat eyledi İncîl hakdur ben resûlem söylediHavâriyyûnden birini aldı şâh İncîl içinden âna göstüre râhRûm iline döndi şâh handân ile Çok cedeller eyledi düşmân ileİşbu hâli bildi şeytân ol zemân Leşkerini başine dirdi hemânİblisin ol telbisine söyledi Tut kulağın görki ânda neylediDidi İsâ göklere kılmış urûc Sürat eyle bu makâmdan et hurûcİki cinni dîv bulup götür bile Benden özge kimse yok hîle bile

(600)Âbid olub Kuds içine gidesiz Halka siz vâfir nasîhat idesizSözleriniz olmasun çün ittihâd Çünki nâsın ekseri eyler inâdÜç söz ile halkı yoldan azdurun Çok ibâdet eyleyeni bizdürünÇünki İsâ gökde görünmez göze Geldi ruhsat bu ganîmetdür bizeİki cinni aldı Şeytân ol zemân Öğredüp üç hîleyi kıldi beyânZâhid olub Kuds içine geldiler Ânda Yahyâ olmaduğın bildilerGitmiş idi Tanrı’nın peygamberi Karyesine davet itmişdi biriGirmediler mescide çün döndiler Kethüdânın kapusine indilerGördiler kim üç kişi geldi ulû Kim bilür kim içleri hîle doluYüzlerine çün bakınca kethüdâ Döndi Şeytân va‘z idüb kıldi sedâEy azîz pîr didiler kandan geliş Kimse ile varmıdur bunda bir işDidiler biz mağribîden oluruz Hâs kûlı arar cihânde buluruzGer dilersiz bir nasîhat idelim Sürat idüb râhımıza gdelim

Kısas-ı Enbiya

365

Dinleyen kûl şimdi gelsin meclise Kim bilürdi benzer anlar İblîseGitdi bir kûl halkı davet eyledi İşidenler geldi gayret eylediDidi Şeytân biz işitdik sizleri Hem tehi zann itmeyin siz bizleriBu cihâne itibâr hiç kılmazuz Ağzimize hiç ta‘âm su almazuzGeldi İsâ yiryüzine basdı pây Mucizâtın göstürüb ol yüzi ayEyledi mevtâları ol sâğ gibi Şüphesiz hem bildiniz ânı nebî

(601)Biz dahî ânı peygamber bilürüz Hem kitabine itâ‘at kıluruzLeyki gayri güne hâl var bilmeli Asıl künhinden heberler virmeliÇünki ânı hakk peygamber bildiniz Eksi dinden kîl i kâli sildinizAnası Meryem atâ yok mı ana Ol ne için gitdi göklerden yanaDidiler kim atâsı yokdur velî İlm-i gayba kimsenin irmez eliKendi rûhından virüb rûhi Hüdâ Ol risâlet hükmini kıldi edâAnası Meryem atâsı yokdurur Leyki nâsın iftirâsı çokdururİncîl içinde bize oldi ayân Hakk teâlâ eyledi ânı beyânDidi Şeytân bildiniz cüz’i ile Ben ânı vasf eyleyem künhi ile Anâsı karnında ol kıldi sücûd Atâsız oğlan gelüb bulmaz vücûdHakk teâlâ oldi atâ ol kûla Geldi davet eyledi halkı yolaEmr-i nehyi söyledi bir bir tamâm Sonra ânı çekdi göğe ey hümâmDidi cinnî hâşâ bu sözler hatâ Hakk teâlâ Meryem’e kıldi atâİndi gökden yiryüzine nâgihân Mereym’in ol karnine girdi nihânDöndi oğlan sûretinde doğdi ol Çün büyüdi resm-i erkân kurdi olEmr-i nehyi kûllarine söyledi Çıkdı gökler üstine meks eylediBildüğüm oldi size bellû beyân Didiler üçüncüye sen kıl ayânDidi cinnî ben dahî söz söyleyem Bildiğimden doğri takrîr eyleyemHakk teâlâ âlimü’s-sirrdur ayân Şüphemiz yok varlığı bellû beyân

(602)Leyki gâyet Meryem’i sevdi Hüdâ Olmadı çünki ibâdetden cüdâDost idindi âna virdi bir oğul Rahm-i Meryem eyledi ânı kabulDoğmadan hem adını İsâ kodi Geldi ol hâl bu cihânden el yûdiGökleri Hakk buyura fermânile Yerleri İsâ geze burhânileTanrılıkda oldi anlar iştirâk Gitdi İsâ yerden oldi inhikâk

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

366

İşbu sözi söyleyince nâgihân Gördiler kim oldiler gözden nihânDidiler bunlar tehî insan degil Her kişi çün ilmile ummân degilBu üçünden hâli İsâ olmadı Bize Yahyâ hiç ifâde kılmadıKim bu üç sözden kamûsi azdiler Kalblerinden itikâdın bozdilerGeldi Yahyâ işbu hâli anladı Gözlerinden yaş akıdub ağladıDidi ânı söyleyen İblîs idi Ol azâzilden gelüb telbîs idiİtikâdı olmayanlar söyleye Hîlesinden Hakk bizi hıfz eyleyeİşbu kısse bunda çün oldi tamâm Mustafâ’nın rûhuna vâfir selâm

KISSE-İ YAHYÂ ALEYHİ’S-SELÂM

Biraz İsâ kelâmından dinildi Hikâyâtı ale’l-icmâl bilindiGidüp ol zât gelüp Yahyâ’ya nevbet Teâl-Allâh bize virürse nusretVelî Herdos ânı gâyet severdi Ki bir gün görmese cânı iverdi

(603)İzinsiz bir mesâlih itmez idi Buyurmadığı yola gitmez idiFakire hürmet idüb sevdi âcî Ahâli hep âna oldi duâcıHavâriyyûn gidüb âher diyâre Sığındiler genî perverdigâreOn ikiden yedisi kalmışidi Ki rûhullâh halîfe kılmışidiÜçi mürted olub oldi Yahûdi Ezel itmişken anlar şuhûdiGötürdi hem birin Rûm pâdişâhı Bula ânunile Mevlâyâ râhıBiri kendin pıçakı ile urdi Diyüb İsâ yerini nâdim oldiKalub yeddi olar çün oldi dindâr Resûli itmedi hiç anlar inkârKimisini tutub zencîrlediler Nice yirde cezâlar eyledilerYine isbât iderlerdi Hüdâyı İşitdinmi ey İrşâdi gedâyıKimi şarka giderdi kimi garbe İderlerdi Hüdâ yolunda harbeOlub tecrîd bular geçti fenâden Velî Herdosi dinle bu yenâdenBiraz gûş eylegil ânın sözini Severdi gardaşının ol kızıniKıza her dâne âd koymuşlar idi Zinâlık yoluna uymuşlar idiKızın anası gayet câzi idi Zinâlık tâ ezelden sâzi idiSihir ile kızı Herdos severdi Ki bir gün görmese cânı iverdiGelüb bir gün kız ânın vahdetine Alub Herdos girûben halvetine El atdı kıza kız olmadı kâil Murâdine irüb olmadi nâilDidi Herdos bana itme cefâyı Sana ben eylerem dürlü vefâyı

Kısas-ı Enbiya

367

(604)Neden nâşi idersin bize nâzı Durub ol kız diyüb bu gizlü râzıNikâhile beni sen hâtun eyle İdüb dikkat gidüb Yahyâ’ya söyleİzin virsin beni al eyle hâtun Eğer ışkın beni aldıysa satunDönüb Herdos gelüb Yahyâ’yı buldi Kıza ışkı bir iken bin bir oldiGirüb meclîsine virdi selâmı İdüb Yahyâ ile vâfir kelâmıVukû‘i hâl ifâde eyledi ol Mukaddem mâcerâyı söyledi olDidi Yahyâ şerîatda bu hâl yok Anı vasf itmeğe bende mecâl yokKi zirâ ol sana evlâd gibidür Sen ânı sanmağil ol yâd gibidürKurulmadı bize böyle tarîkat Kitâbullâhda yok(dur) bu şeriatRevâmıdur ânı hâtun idesin Azub yoldan niçün eğri gidesinBu sözden sen bana virdin ezâyı Unutdun sen meğer rûzi cezâyıKi ve’l-hâsıl ânı almak ne mümkin Hüdânın nehyini kılmak ne mümkinKılub tevbe didi ben ânı almam Hüdânın nehyi ise ânı kılmamDönüb mahzûn gelüb girdi saraya Düzüldi hizmetine kûl sırayaKızın anası çün bildi bu hâli Kesildi kalmadı asla mecâliDidi Yahyâ vâriken ânı almaz Kızım gidüb erine vâsıl olmazDurup bir gün kızı gâyet bezetdi Ere virür gibi ânı gözetdiDidi kıza vir Herdos’a şerâbı Gidüb aklı bula cismi harâbıKaçankim kan dola ol iki gözi Sana destîn atınca de bu sözi

(605)Geçen geçdi sana ben teslîm olmam Münâsib bu işi kendime kılmamNebî olan kalur mi her kusûre Gelürse başı Yahyâ’nın huzureGörüb ânı ve ben teslîm olurem Verâsından bu işi ben kıluremGidüb ol kızine doldurdi bâde Katub iksîr ezelgiden ziyâdeİçüb Herdos gidüb aklı başınden Olub sermest akub terler kaşındenKi kız giymiş idi fâhir libâsı Silindi kalmadı kalbinde pasıGidüb aklı başından oldi câhil El atdı kıza kız olmadı kâilDidi ol kız elin sunma bana sen Geçen geçdi yakın olmam sana benSenin ışkın serinde oldi gâlib Derûnile bana oldunsa tâlibBu kez Yahyâ’yı sen şimdi şehîd et İdüb medfûn ânı gözden ba‘îd etÂnın ol başını bunda görürem Olub teslîm huzûruna dururemDidi Herdos bu söz gâyet yaramaz Anın semtine bir kimse varamazHüdânın sevgili peygamberidür Ânın âhı kamûmuzi eridür

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

368

Bu söze virmedi Herdos cevâbı Sunub ol kız yine iksîr şerâbıİdüb sermest kemâliyle içürdi Olanca aklını başdan uçurdiDönüb kıza ricâlar eyledi ol Çıkub âdemlerine söyledi olDidi Yahyâ’yı siz gidüp bulasız Ne dirsem ben size ânda kılasızAlub başın huzuruma getürün İdüb sürat bu işi tîz bitürünKaçankim bu işe dikkat kılasız Katımda hem mukarrebler olasız

(606)Diyen serhoş giden serhoş akıl yok Ki bundan çok merahlı bir nakil yokEy İrşâdi gözinden akdı kanlar Gelüb mezket içine girdi anlarÇû Yahyâ ind-i Hakk’da makbûl idi Hüdânın zikri ile meşkûl idiHevâle oldiler üstine ânın Mübârek başını aldiler ânınHüdânın yoline ol virdi cânı Dolub hücre begâyet akdı kanıAlub başın bular Herdose geldi Ahâli işidüb bu hâli bildiİşidenler cihânden el yûdiler Kaçan karşusine başı kodilerGörüb Herdos âna çün bakdı gözi Didi Yahyâ ana karşu bu söziDidi kâfir sana bu kız harâmdur Mukaddem ben didğim bu kelâmdurHüdânın nehyidür sen alma âni Meğer sen bilmedin bu dünyâ fâniSenin ol inkırâzine sebebdür Şehîd itmek beni size gazebdürKi Herdos işidince işbu sözi Begâyet havf idüb kan doldi göziOlub nâdim kızı kovdi katınden Sihir ile sever idi zâtınden Götürdiler yine başı yerine Hüdâ’nın nusreti şimdi görineÇû gördiler punar olmuş akar kan Hâli yer kalmadı hep doldi meydânMelâikler görüb çok ağladiler Firâkın nârine cân dağladilerNâliş idüb didiler yâ rabbenâ Biz bilürüz kâinât ender fenâÇün sana Yahyâ nebî hâs kûl idi Gice gündüz zikr ile meşkûl idi

(607)Ol şerîatdan çıkub ayrılmadı Neylesün kavmi âna buyrulmadıKıldiler çün cebr ile âna güci Bize bildür ne idi ânın suçiAdı sânı çıkmış idi göklere Ne ecilden akdı kanı yerlereEy Kerîm-u ey Râhîm-u zü’l-celâl Sensin ancak pâdişâh-ı lâ yezâlKıldiler Yahyâ içün âh-ı figân Hakk teâlâ çün buyurdi ol zemânOldi Yahyâ hilmile ummân gibi Durdi fâni dünyâda mihmân gibiFikri ile kalbine aldı beni Mâsivâdan vaz geçüb bildi beni

Kısas-ı Enbiya

369

Görsenüz siz ben âna virdüğimi Ol şehîd olur iken gördüğiniBu münâcâtı bana itmezdiniz Bir uğurdan secdeye gitmezdinizKahr içinde vardur ihsânım benim Derd içinde gizlü dermânım benimÇün melekler bu hitâbı bildiler Bir uğurdan Hakk’a secde kıldilerGitdi Yahyâ sâni‘in sun‘i ile Söyle İrşâdi Baba künhi ileİbtidâ sen anla kim anladesin Işk erinin bağrını dâğladesinKorkarem kısse seni kandurmedi Akdı Yahyâ’dan çıkub kan durmediDoldi meydân hâli bir yer kalmadi Akl ana hiç cüst-i derrâk olmadiGitdiler tîz Herdosa bildirdüler Kîl-u kâlden kalbini sildürdilerDidiler kim kan punar olmuş akar Şehr içinde durmayub taşra çıkarGövdesinden kan oluk gibi atar İşbu minvâl aksa çok yerler batarHer ne kılduk asla çâre olmadi Doldi meydân çarşu bazar kalmadi

(608)Böyle bilsek ânı katl itmez idik Sen didiğin yola biz gitmez idikDidi varub üstüne toprâk çekin Bu husûsda kâmetinizi ekinÜstüne toprâkı atdukça hemân Kan çıkub yer yüzine oldi revânOl geder kan akdı ânden ey azîz Doldi evlerin içi oldi denizBir alâmet çökdi halkın üstine Merhamet kılmadı dosti dostineGökyüzünde kapkara oldi güneş Şâdilikden tutdi Şeytânlar güreşÇün şüyu‘ bulmuşidi ilden ile Şâyi‘ oldi bu heber dilden dileVâr idi eşkâneli bir pâdişâh Tâc-ı devlet sâhibi zerrîn külâhPes irişdi geldi fi’l-hâl bu heber Gönli oldi gusseden zîri zeberOl dilerdi kâfir ile cenk ide Leşkerini cem‘ idüb cenge gideTutmuş iken şark iline ol yoli Çün işitdi ol ben-i İsrâiliÜç nebî katl eylemişler yok yere Didi Mevlâ kim bana fırsat vireLeşkerimi Şâm iline salduram Âsi kavmi ben aradan kalduramEylemiş peygambere anlar ezâ Bundan âlâ bizlere olmaz gazâGayret idüb bakmadı sağa sola Leşkerin alub revân oldi yolaBildi Herdos leşkerin cem‘ eyledi Kalbi ile zârı zârı inlediÇıktılar tîz şâha karşu durdiler Cenk açıldı kös nekare urdiler

(609)Gâlib oldi geldi eşkânı ana Leşkerini salı virdi dört yanaHarbine dayanmayub dâğıldiler Hâsılı söz şehr içine daldiler

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

370

Ol ben-i İsrâile düşdi nifâk Girdi şehrin içine çekdi bıçakBây-i dervîş kimseyi sormam didi Kırmayınca ben sizi durmam didiAsumâna ser çeküb insân sesi Hep sokaklar doldi âdem gevdesiAkdı kanlar şehr içi oldi deniz Sandiler kim kopdi ol gün rustahizKaçdı Herdos girdi bir ev içine Korkusundan nâdim oldi suçineLeşkerinin hâli çün oldi yemân Sağ olanlar didiler kim el emânDidiler kim biz bu işi kılmaduk Yoldan azub hakka asî olmadukBu işi iden ana Herdos idi Tâ ezelden kalbi ânın pos idiAtâsından dedesinden ol denî Eğri gidüb tutmadı doğri dîniAsî idi halk iden hallâkıne Geldi pirler düşdiler ayakıneDidi ol şâh Herdosi bulmak gerek Cânine dürlü cefâ kılmak gerekYohsa şimdi koymazem sizi diri Bulmayınca Herdosi dönmem geriDurdiler şehr içini aradiler Şâne-veş birbirini daradilerGeldi ol şâh mezkete girdi hemân Gördi Yahyâ kanını âbı revânToprâk içinden punar olmuş çıkar Yiryüzine çağlayub seller akarBir zemân ânı tefekkür eyledi Bir kişi geldi bu sözi söylediDurmak istersin bu kanı ey hümâm Kır bu şehrin halkını eyle tamâm

(610)Yahyâ’nın kanı geder kan akmalı Sâni‘in san‘atlarine bakmalıBu sözi sen dinleyüb cânden inen Yohsa toprâk dökmeden durmaz bu kanBu kelâmı söyleyen İlyâs idi Ânı sen zann itme gayri nâs idiLeşkerine şâh dönüb emr eyledi Girdi şehr içini dellâl söylediÇekmedi kimse gözüne perdeyi Gördiler kim kan götürdi gövdeyiHerdos’i bir ev içinde buldiler Aldiler şâhın katine geldilerSağlığine itmedi aslâ gümân Kesdi başın virmedi hergiz emânKesdi bir bir suçlu suçsuz koymadı Gördiler kim kan yine hiç durmadıBakdiler insân kanı kâr eylemez Toprâk içinden çıkar söz dinlemezAvret oğlan aklını itürdiler At deve koyun sığır getürdilerCümlesini kesdiler insân gibi Akdi seller her yana ummân gibiOldi Yahyâ kanine ol kan bedel Kan kesildi sâkin oldi ol cedelYıkdi şehri tâş tâş üzre koymadi Kimsenin ol sözine hiç uymadiKimseye şâh olmadi çün destikir Avret oğlanın kamû kıldi esirSağ selâmet mevlüdine döndi şâh Leşkeri yerlü yerine tutdi râhBu kaziyye burada oldi tamâm Anlağıl Eshâb-ı Kehf’i ey hümâm

Kısas-ı Enbiya

371

KISSE-İ ESHÂB-I KEHF

Hakk teâlâ eylese tevfîk bize Bir kasas var söyleyek ânı size

(611)Ger bu meclisde vâr ise ışk eri Cân kulâğını açub gelsin beriBu cihânde kalmadı çün rehnümây Geldi Takyânus cihâne basdı pâyKimseye ol merhamet hiç kılmadı Kibre varub hâlıkıni bilmediBây-i dervîş cem‘ olurdu zâdine Şöhret alub sikke kazdı âdineCebr ile çok yerleri zabt eyledi Şirke varub herze sözler söylediTutdi gâyet ol yaramazlık işi İçlerinde vâr idi altı kişiYerleri göğü tefekkür kıldiler Fikr ile bâri Hüdâyı bildilerGördiler kim bu cihân ender harâb Kim gelürse âkıbet olur turâbBildiler kim yaz gider hem kış gelür Bu cihânden dört giderse beş gelürGökyüzinden yerlere yağmur yağar Dağ başından su çıkar bahre akarAy doğar yıldız doğar hem gün doğar Kış gelende gökyüzinden kar yağarYiryüzinde kâh yokuş kâh düz gelür Gördiler geçdi gice gündüz gelürBazı alçak dâğların bazı yüce Bazı insân genç olur bazı koceİşbu fikri sende eyle ey büser Kâh eyyâm meltemlenür kâh yel eserKâh bulutlar kâh güneş nûrın açar Ser mu‘allâk lâ mekânda kuş uçarYaz gelende sebzevât yerden biter Kış gelende mahv olub kalmaz iterBağlara bülbül konar i‘zâz ile Medh okurlar hâliki avâz ileGüne güne herbir ot açar çiçek Bu akli çün bizde fikr eyleyekBağların hem nergisi reyhânı var Dört ayaklu dâğların hayvanı varKimi hâke kimi taşa yaslanur Hiç biri ölmez acından beslenür

(612)Bazı eğri bazısı olmuş elif Kâinet hep birbirine muhtelifİtdiler bu hikmete anlar nezer Göklere bakınca kıldiler hezerGördiler kim birbirine yok direk Didiler bir sâhibi olsa gerekHâşâ ânın sâhibi insan degil Akıl âna mikyâl olub iz‘an degilTâşile toprâkile olmuş degil Ânı insân çün binâ kılmış degilYokdurur hiçbir yerinde nerd-ü bân Vardur elbet bir İlâhi müste‘ânKâinâtı çün tefekkür kıldiler Akl ile anlar Hüdâyı bildilerAltısı cem‘ oldu bir gün vahdete Nâsdan uğrun girdiler bir halvete

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

372

Birbirine sır virüb sır aldiler Bir zaman Tarsus içinde kaldilerDidiler bu sırrı kimse bilmesün Her kim ânı söyler ise gülmesünHıfz idelim kalb içinde bu sözi Gerçi Takyanus duyar ise biziEllerimiz bağladur zincir ile Vasf olunmaz dîl ile tabîr ileBildürüb Furkân ile hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkine oldi delil

Em hasibte enne Eshâbe’l Kehfi ve’r-râkîmi kânû min âyâtinâ aceba392

Geçdi ânın üzerine bir zemân İtmedi bir kimse bu hâli gümânÇünki Takyanus’a tapmaz oldiler Didiler kim gayr-i bir yol buldilerOldi Takyanus’a Yemlihâ vezir Dehr içinde yok idi âna nezîrGeldiler Takyanus’a bildürdiler Yemlihâ’dan kalbini sildürdiler

(613)Başın açub didiler kim ey ulû Beş kişiyle oldi Yemlihâ delüAltı kimse cem‘ olub yoldan azar Kendine Mevlâ bûlub bir din düzerÇünki Takyanus işitdi bu sözi Hışma geldi kan ile doldi göziMeclisine çün kığırtdı anları Hakkı isbât eyleyen ol cânlarıÇün ölümden hiçbiri havf itmedi Kaçub anlar bir diyara gitmediRû berû anlar kelâmın söyledi Hakk teâlâ zikr idüb medh eyledi

İnnehüm fityetün âminû bi-rabbihim vezidnâ hüm hüden393

Âyetiyle çün yigit andı Hüdâ Çünki anler olmadı yoldan cüdâKalblerine geldi kuvvet ol zemân Hiçbirisi itmedi hakkı nihânDidi Takyanus kime taparsınız Yoldan azub eğri mi saparsınızÇün bu âyet sâili iskât ider Korkmayub igitliğin isbât ider

Fe gâlû Rabbünâ ve Rabbü’s-semâvâti ve’l-ardi len ned‘uve min-dûnihi ilâhen lekad kûlnâ izen şetaten394 (el-lâye)

Didiler kim ol bizim ilâhımız Yiri gögi halk iden hellâkımızAnden özge kimseye olmaz duâ Cümle nâsın derdine eyler devâYok şerîki birdür ol perverdigâr Söylediler bu kelâmı aşikârBirliğine var bizim ikrârımız Kim sorarsa yok bizim inkârımızÂnı bilüb gayriyi selb eyledik Yok şerîki yok nezîri söyledik

392- Kehf, 18/9: Yoksa sen, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm’i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın?393- Kehf, 18/13: …Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.394- Kehf, 18/14: Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki:

Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.

Kısas-ı Enbiya

373

(614)Hâ ulâi kavmune’l-lehezû min dûnihi âliheten lâ ye’tûne aleyhim bi sultânin beyyinin395

Hakkı bilmez kavmimiz çün el-‘iyâz Gayri bir ma‘bûd idindi ittihâzKalblerine ânden ilhâm olmadı Hâlikini çün tefekkür kılmadıÖnlerinde yok idi hem pîşuvâ Halkı davet eyleye Hakk’dan yana

Femen ezlemu mimmen-ifterâ ‘alellâhi kezibâ396

Anden artuk kimdür ol zâlim ola Ânı koyub gayri bir ma‘bûd bulaÇünki Takyanus bu sözi dinledi Hışm ile cellâdine emr eylediTanrı vardur eylemiş bunlar kemân Hiç birine vermeğil aslâ emânEllerini bağlayub tîz öldürün Bu işi çâr köşeye siz bildürünTakyanus’un kâdısı durdi hemân Didi şâhım bu gice sen vir emânAslı nesli kim bular begzâdedür Cümleden hürmetleri ziyâdedürSen esir ki şefkat eyle ben kûla Gelmez ise bu gice anlar yolaYüzine karşu çıkub ben söyleyem Anden öte aslâ minnet eylememDöndi fi’l-hâl meclisinden çıkdiler Tanrının hikmetlerine bakdilerAltısı çün bir yere cem‘ oldiler Birbirine çok nasihat kıldilerDidiler yarın bize ânı sorar Tahtın üstine çıkub da‘vâ kurarHakkı ikrâr eyleyüb biz eylerüz Anden özge gayri sözi neylerüzOl bizim sözümizi tutmaz nidek Yikrek oldur bu gice hicret idek

(615)Geçti gündüz çün vakit oldi gice Sen kulak ver bu kasas oldi niceÂlem ağyârdan olub hâlî hemân Çıkdiler şehrin içinden bî gümânVirdi ruhsat anlara hayyu’l-celîl Önlerine oldi Yemlihâ delilMefâilün mefâilün mefâil Hüdâ maksûdine tîz ide nâilBirisi uymadı köhne cihâne Çıkub yoldan olub dâğa revâneDidiler biz eger gitsek yol ile Takyanus at biner gelür kûl ileSığınalım genî pervedigâre Bu dâğda var ise gizlü mağareGirüb biz içine mesken kuralım Varub ahşame dek anda duralımGörüb bir kûl bizi der nâ temize Teâl-Allâh izin verirse bizeBelî oldur kamû halkın penâhı Olur gündüz oluruz yola râhıGiderken gördiler koyun çobânı Giyinmiş bir keçe bekler yabânı395- Kehf, 18/15: Şu bizim kavmimiz Allah’tan başka tanrılar edindiler. Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil

getirseler. (Ne mümkün!)396- Kehf, 18/15: Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı?

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

374

Gelüb çün virdi Yemlihâ selâmı İdüb çobân ile vâfir kelâmıDidi çobân niçün yolsuz gidersiz Garîbmisiz bu dâğda siz nidersizVeyâ uğrimisiz koyun çalasız Mebâda kim beni zâre salasızBu dâğ başında yol yokdur azîzler Meğer dünyâ size oldi denizlerPes ânden açdı Yemlihâ bu sözi Bizi gördi çobânın iki göziKim ânın kalbini dâğlamak olmaz Bizim sırrımızı saklamak olmazDidi biz şehr içinden hicret itdik Bilüb fâni cihânden nefret itdikAtub Takyânus’u Mevlâyı bildik Ne evlâd ne ‘iyâl kîl kâli sildik

(616)Yeri göği ademdem vâr idüpdür Kimin irfânı var ikrâr idübdürGeçüb cânden ânı bildik Hüdâ biz Atub eksi yoli olduk cüdâ bizVukû-i mâcerâyı söyledi ol Ki ve’l-hâsıl bu sözi söyledi olKararımız idüb tebdîl firâre Bu dâğda var ise gizlü mağareDelîl olub bize sen ânı göster Didi çobân benimde cânım isterSizin ol Tanrınızı ben bilürem Cihânden ben dahî kîl kâl silüremSize ben göstürem bir gizlü gârı Girüb içine idelüm karârıÇobân ile olub anlar yedi kûl Mağaranın içine tutdiler yolKaçankim gördiler ol gârı bâbı Çobânın ardine düşdi kilâbıDidiler kim bu it bizi duyurur Sen ânı sanma kim epsem otururÜrer gârın kapusında eyâcân Irak yerden sesini alur insânGelüb bizi bu gâr içre bulurler Diyüb Takyânus’a zahmet kılurlerKimi yerden eğilüb bir tâş atdı Didiler kim bu it bize ne satdıTeâl-Allâh nutuk virdi kilâba Dönüb fi’l-hâl olub kâdir cevabaDidi Mevlânızı ben de bilürem Anuniçün peşinize gelüremKamûdan yek bilürem ben Hüdâyı Kamû halka viren oldur gıdâyıBeni siz tâşile urmak revâmı Bu ayrılık bana rûzi cezâmıKi siz kanda gidersiz ben dururem Velî bir gün murâdımı aluramİşitdiler kaçankim işbu sözi Kamûsının dolub yâşile gözi

(617)Didiler kim görüb böyle beşâret Teâl-Allâh bize kıldi işâretOlub nâdim bular eksi sûçine Çu girdiler mağaranın içineGözin açub kulakın tut bana sen Diyem adlarını birbir sana ben

Kısas-ı Enbiya

375

Biri malûm ikinci Mekselînâ Üçüncisinin adı MesnelînâOlub dördüncinin adı Demernûş Dahî beşincinin adı DebernûşBu kez altıncıya Şâzenûş denildi Kefeştetyûş çobana kim bilindiDahî Kıtmîr olubdur itin adı Bulur cennet alur Hakk’dan murâdıTeâl-Allâh bu âyetden buyurdi Muhammed Mustafâsine duyurdi

Seyekûlune selâsetün râbi‘uhum kelbühüm ve yekûlune hamsetün sâdisuhum kelbü-hüm Ve yekûlune seb‘etün ve sâminuhum kelbühüm397

Fecr-i sâdık doğduğunu bildiler Ol mağaranın içine geldilerDidiler kim biz yatub uyuyalım Çünki ahşam olduğını duyalımHâli olur çünki ağyârdan cihân Yatsudan son oluruz yola revânBirbirine söylediler sözleri Uykudan açılmaz idi gözleriÇünki anlar uyumamışdı gice Koşdi Takyânus buladı çok güceUykuya varur gibi uyudular Elleri ayakları soyudularHakk teâlâ ruhların kabz eyledi Ehl-i tefsîr bu kelâmı söylediBir melâik göndürüb rabbü’l-enâm Girdi ol gârın içine ey hümâm

(618)Bir ferişte gâr içine göndürüb Kâh yesâre kâh şimâle döndürüb

Ve nukallibuhum zâte’l-yemîni ve zâte’ş-şimâli ve kelbühüm bâsitun zirâihi bi’l-vesîd398

Toprâk anları yiyüb kurutmeye Bir yânında söykenüb çürütmeyeİt dahî yatdı kapusından yana Sen bu hâli anlayub kalma tanâÇün mukaddem bildin ânın kasdine Koydi başın kollarının üstineİşbu resme şimdi ânde ol yatar Âkil olan âldeyub dehrî utarBu yenâden bildi Takyânus hemân Olmuş ânlar ol gice gözden nihânSaldı âdem dört yana bulunmadı Kanda gitdi bir heber alınmadıGâr içinde kaldiler üç yüz sene Hakk teâlâ ruhların virdi yineAlmış iken ruhların virdi girü Kalkdı evvel Yemlihâ durdi berüDidi kûmu eyledi birkez nidâ Her biri gûş eyleyub aldı sedâKalkdı evvel hâbden uyanur gibi Halleri yok cümle usanur gibiDidiler biz çok zaman mı uyuduk Söykenüb yer üstüne ecsâm kodukBirbirine kıldiler ânı suâl Hakkdan özge gayri kûl bilmek mehâl

397- Kehf, 18/22: (Ey Muhammed!) Bazıları bilmedikleri şey hakkında atıp tutarak: “Onlar üç kişidirler, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. Yine, “Beş kişidirler, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Şöyle de diyecekler: “Yedi kişidirler, sekizincileri köpekleridir.”

398- Kehf, 18/18: …Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi)…

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

376

Kimi didi yatmışuz biz bir eyyâm Bu makâmda az vakit tutduk arâmRabbimiz ol cümleden a‘lemdurur Anden özge sırr-ı gaybi kim bilür

Ve kezâlike be‘esnâ hüm li-yetesâelû beynehüm kâle kâilun minhüm kem lebistüm399

(619)Kâle kâilun minhüm kem lebistüm kâlû yevmen ev be‘ade yevmin kâlû rabbukum a‘lemû bimâ lebsitüm400

Gördiler Kıtmîr dahî halsiz gibi Karnı geçmiş içerü yâlsız gibiDidiler kim Yemlihâ’ya ey hümâm Şehre gidüb sen bize getür ta‘âmÇün ta‘âmsız gidebilmezüz yola Hakk teâlâ vire ruhsat biz kûla

Hâzihi ile’l-medîneti felyenzerû eyyuhâ ezkâ te‘âmen bi-rızkın el-aye401

Mahfî gidüb kimseye görünmeğil Şehr içinde çok zemân sürünmeğilSen gelince bu makamı beklerüz Fikr ile biz kendimizi eğlerüzDin yolinde olmışuz kardaş gibi Hâl bilür ahvâl bilür yoldâş gibiÇıkdı Yemlihâ revân oldi yola Sürat idüb bakmadı sağa solaHâlikini bir zemân fikr eyledi Kendi kendine bu sözi söylediAlt tarafdan şehr içine gireyim Atamın bir dosti vardur göreyimSırrile hâlim ifâde eylerem Macerânın künhini ben söyleremİşbu hâli anlayınca ol hümâm Ol getürür çarşudan bize ta‘âmGirdi şehrin içine bakdi âna Aklı hayrân oluben kaldı tanâOldi tebdîl şehr içi çarşu bazâr Gördi ânı oldi cânından bizârKime rast geldi ise bilemedi Kimseye hâlin ifâde kılmediEvlerini kendinin bulamedi Kimseden doğri heber alamedi

(620)Kendi vaktinden bir insân kalmamış Bu cihânde kimse mesken kılmamışGeldi çarşu içine girdi ayân Hâlini bir ferde kılmadı beyânBir filor çün virdikim etmek ele Doldurub enbâzını gide yoleDöndi etmekci âna kıldi suâl Bu filori kimden aldın söyle hâlEksi sikke Takyânus’dan kalma bu Sende yokdur gayri yerden çalma bu399- Kehf, 18/19: Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: “Ne kadar kaldınız”? dedi.

(Bir kısmı) “Bir gün, ya da bir günden az”, dediler…400- Kehf, 18/19: (Diğerleri de) şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş

para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin.”

401- Kehf, 18/19: …Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin…

Kısas-ı Enbiya

377

Didi Takyânus urur bu bu sikkeyi Pâdişâhdur nâsdan alur cizyeyiSâğ degil mi şimdi tahtda ey ulû Didiler kim bu kişi olmuş delûFark idinmez andelîbi zâğ bilür Aklı gitmiş Takyânus’i sâğ bilürDüşdi a‘vâmın kûlâkine heber Didiler kim bir kişi var mu‘teberGeydiği esvâbı bize benzemez Söylediği sözi söze benzemezBilmezüz kim ol garîb dîvânemi Aklı başından gidüb efsânemiÇünki a‘vâm işbu sözi dinledi Tîz getürün meclisime söylediGitdiler çarşu içinde buldiler Üzerine çün havâle oldilerAldiler a‘vâm katine geldiler Ânı gören çok tefekkür kıldilerSordi a‘vâm kangı iklimden geliş Kimse ile varmıdur bunda bir işVasf-ı hâli durdi bir bir söyledi Başine geldiklerin nakl eylediÇok ta‘accub eylediler bu işi Didiler kim Kehf-i Eshâb bu kişiDidiler kim sözlerin hakdur belî Hakk teâlâ sizleri kıldi velîBu husûsda müzdeler olsun size Sen ki tebşîr eyledin ânı bize

(621)Gitdi Takyânus cihânde kalmadı Bir kimesne mevte çâre kılmadıMefâilun mefâilun mefâil Hüdâ maksûdine tîz ide nâilTevârîh hem olub üç yüz dokuz yıl Bizi vâcib teâlânın kûlı bilHaber ver sen bize yoldâşlerinden Sana nöker olan haldâşlerindenBerâber biz gelüb ânı görelim Çıkarub cümlesin şehre girelimEy İrşâdi bu yerde var bir ibret İşit ânı cihânden eyle nefretİki harfden bu kevneyni kuran Hakk Semâvâtı direksiz tutduran hakkBulârı çün diriltmekden sebeb ne Resûline beyân itmek aceb neÛlû’l-elbâb kaçan bile bu hâli Kamûdan yik seve ol zü’l-celâliKelâmında Teâl-Allâh buyurdi Kıyâmet kopacak bir gün duyurdiYer altında nekim vâr ise insân Çün âdemden berû hâkile yeksânKamûya cân gelür kalkar yerinden Kaçar kardaş ehibbâ birbirindenNe gök kalur ne yer kalur olur fân Gerekdür kim ânı fikr ide insânİşaretdür ana bu Kehf-i Eshâb Güzel vasf itmeğe bende yok elkâbKi ve’l-hâsıl bular öldi dirildi Olub âhir senâsın sûr uruldiVelî şek yok kopar lâ bud kıyâmet Bu kısse kopmasinedür alâmetKi yani bunları diri kılan Hakk Kamû âlem olur fâni kalan Hakk

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

378

(622)Bular gibi kamû halkı dirildür Ey İrşâdi oku âyâtı bildür

Ve kezâlike a‘sernâ ‘aleyhim li-ya‘lemû enne va‘dellâhi hakku ve enne’s-sâ‘ate [Âteytü] lâ reybe fîhâ iz yetenâze‘ûne beynehüm fekâlûbnû (aleyhim) bünyânen rabbuhum402

Bu kısseyi buyurdu ol kûline Tarîki mustakîm üzre bulineBu söz bunda durub dursın eyâcân İnanduk kim kamû âlem olur fânGirü cân virmeğe kâdirdur Allâh Ne yerde istesen hâzırdur AllâhAceb varmı bu tebşîre çün isbât Oku ânı ola sâiller iskât

Ve-lillâhi’l-meşrıku ve’l-mağribu fe eynemâ tuvellû fesemme vechullâhi403

Ki Yemlihâ iştidi işbu hâli Geçüb ol Takyânus bulmuş zevâliŞükürler eyledi perverdigâre Didiler kandadur göstür mağareGidüb yoldâşların anda görelim Berâberce alub şehre girelimŞeher halkı işitdi çün bu hâli Didiler kim bular bulmış kemâliKimi râkib kimi gitdi piyâde Yedi yüzden idi giden ziyâdeGeçüb anlar yesârine yemine Kaçankim geldiler dâğın dibîneFâilâtÇünkim anlar şâzılıklar eyledi Döndi Yemlihâ bu sözi söyledi

(623)Meks olun siz ilerü ben gideyim Macerânın künhini nakl ideyimÇünki anlar Takyânus’ı sâğ bilür Zann iderler leşkeri ile gelürİşbu cumhûri görüb havf ideler Gâr içinde kangı yola gidelerÇün bu sözi gördiler cümle sevâb Hiç birisi itmedi gayri cevâbGirdi gârın içine virdi selâm Birbiriyle kıldiler vâfir kelâmDidiler kim söyle ey sâhib kirâm Çün bu dünyâ bizlere oldi harâmBir kimesne görmedi mi ey ulû Kim bu dünyâ bizlere düşmân doluBaşine geldiklerin nakl eyledi Döndi anlar işbu sözi söylediDidiler biz fikr ile bildik Hüdâ Takyânus’dan çün kaçub olduk cüdâMâlı evlâd eşi dosti biz koduk Dün gelüb bu gâr içinde uyudukBiz bilürdik ol geder uyumaduk Bunca yaz kış geldi gitmiş duymadukHakk bizi mevtâ gibi çürütmemiş Hem dahî Kıtmîr yerinden gitmemişBiz bu gârın lezzetini almışuz Bunca yıl içinde olub kalmışuz402- Kehf, 18/21: …Böylece biz, (insanları) onların halinden haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve

kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevi tarafını ve asıl hikmeti-ni bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın…

403- Bakara, 2/115: Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır…

Kısas-ı Enbiya

379

Bulmuşiken Hakk katında devleti Kim çıkub dünyâda göre zahmetiBundan alâ mertebe olmaz bize Birbiriyle girdiler vâfir sözeEl açub biz hâlike yalvârelim Eksi minvâl hâb içine vârelimHer kûla bu devlet olmaz yâdigâr Bizi sevmiş ol Hüdâ-yı girdigârGâr içinde olmuşuz sıbyân gibi Fâni dünyâ bizlere zindân gibi

(624)Bizde şimdi ehl-i evlâd kalmadı Hiç birisi mevte çâre kılmadıÂkıbet ölüm bize çün vâr iken Aklımız hem başımıza yâr ikenBu makâmda rûh virüb teslîm olak Hakk katında ‘izzî câh devlet bulakÇün ölümden bulmadı kimse emân Didiler kim ey ilâhi müste‘ânBunda alğıl sen bizim rûhımızi Çün temennâ eylediler bu söziYanlarının üzerine yatdiler Tâlib olana cihânı satdilerHakk teâlâ ruhların kabz eyledi Bu yenâden gör gelenler neylediDidiler kim gâr içine girelim Çün bu sırrın asline biz irelimGâr içinde bu geder durmak neden Kim bu halkı meks idüb koymak nedenBiz konuşduk Yemlihâ mezbûr ile Geldiler gâra yakın cumhûr ileKangı kûl kim geldi gire içerü Ensesinden çekdiler ânı girüKim gelürse kapuya titrer idi Tîz girüye dönmeğe ister idiGirmediler içerüye döndiler Geldiler gârın kapûsın ördilerTaşların üstüne târih yazdiler Dönüb ânı hâme ile kazdilerRuhlarine çün duâlar kıldiler Döndiler şehrin içine geldilerKehf-i Eshâb bunda çün oldi tamâm Mustafânın rûhine yüz bin selâm

KISSE-İ YÛNUS ALEYHİSSELÂM

Hakk teâlâ eylese tevfik bize Bu makâmda bir kaziyye vâr size

(625)Cân kulakiyle kim ânı dinleye Son gününi ağlayub fikr eyleyeZîrâ ol gün gayri güne benzemez Gel diyince ânı zincir eglemezÂkil isen koy fenâ bâzârını Var taleb it ol bekâ gülzârınıBu cihânde bir kişi gülmüş degil Sanki yirleryüzine gelmiş degilÖn gelenler geçdi gitdi durmedi Hiç birisi bunda mesken kurmediŞimdi nevbet bize geldi giderüz Bâki olmayan mekânı niderüzHakk inâyet itmese kûl neyleye Son nefes imânile hatm eyleye

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

380

Söyşe İrşâdi Baba burhân ile Nass-i kâti‘ hüccet-i furkân ileSöyle bir söz halka eyle âşikâr Sen gidüb kalsın girüye yâdigârOkuyanler kalbini çün şâd ide Dinleyenler rahmet ile yâd ideHer denizin bir bûlutden bâdı var Her kitâbın güne güne tâdı varHakk teâlâ çok kases zikr eylemiş Ârif olan kûl ânı fikr eylemişFikr ile buldi bulan evlâsını Fikr ile bildi bilen MevlâsınıFikr ile atdı atan rü’yâsını Fikr ile satdı satan dünyâsınıCâm-ı hûyi fikrile içdi içen Mâsivâdan fikr ile geçdi geçenKendin ednâ fikrile bildi bilen İnce kîli fikr ile deldi delenFikr ile deryâ gibi akdı akan Fikr ile hikmetlere bakdı bakanFikri ile nefsini bildi bilen Fikri ile kalbini sildi silenAklı dârâ fikr olursa kethüdâ Gayb ilinden ol kişi alur sedâ

(626)Fikr ile içdi Hızır âb-ı hayât Tâ ilâ yevmi’l-kıyâm görmez mematHer kemâlât fikr ile olur velî Her bir ârif bu söze didi belîDinle sâni‘ sun‘ini fikr eylegil Söyle İrşâdi Baba zikr eylegilİste Mevlâden sana ihsân ider Ma‘rifetle kalbini ummân iderOl inâyet itmeyince bir kûla İstikâmetler bulup girmez yolaİrmez ise fazl-ı lutfından ivaz Sâlıdamaz perr-ü bâlın bir ivezBin bir ismin hürmetiçün yâ genî Yarı yolde koymagil yâ Rabb beniKalbimi dünyâye meyyâl eyleme Nutkumi aç sen beni lâl eylemeÇok şükür hamd-u senâ ihsânine Kangı söz kim lâyık olmaz şânıneOl hatalerden emîn eyle beni Cümleden erhem bilürem ben seniSensin ancak ol Hüdâ-yı lâ yenâm Koyma noksân bu kitabı kıl tamâmGitdi aklım oldi fikrim târımâr Sen bana tevfîkin eyle yârığârBilmediğim nesenyi bildür bilem Bermakımde ditreyüb kaldı kalemBilmezim kangı hurûfi yazeyim Eyle gavvâs bahr içinde yüzeyimŞânı a‘zâm sâdıku’l-va‘du’l-emîn Fahr-i âlem rahmeten li’l-âlemînHil‘ati levlâ ki giydürdün âna Hürmetine sen nutuk virgil banaİbtidâ biz bir salâvat virelim Sonra Yûnus kıssesine girelimOlakim tevfîk vire ol pâdişâh Ol kerîm-u ol rahîm-u ol ilâhİbtidâ Yûnus velî hâs kûl idi Hakkı bilüb zikr ile meşgûl idi

Kısas-ı Enbiya

381

(627)Kavminin içinde ol yaslu idi Hem ben-i İsrâil’in nesli idiHakk teâlâ çün âna vahy eyledi Geldi halka işbu sözi söylediHakkı bilür bir kimesne yok idi Her nebîden kavmi ânın çok idiBir azîm şehre ânı kıldi resûl İşbu âyet hakkine oldi nüzûl

Fe (ve) erselnâhu ilâ mi’eti elfin ev yezîdûn404

Hakk teâlâ virdi âna nusreti Yüz bin erden artûk idi ümmetiGeldi Yûnus dîne davet eyledi Tanrı birdür ben resûlem söylediVâr idüb yokdan size virdi vücûd Anden özge kimseye olmaz sücûdOldur ancak ol Hüdâ-yı künfekân Yerde gökde meskeni yok lâ mekânRuz-i şeb Mevlâ size nimet virür Zâtını bir bilene cennet virurEmri vardur nehyi vardur bilmeli Bu cihâne kim gelürse ölmeliÂnı koyub putlara tapmak neden Yol vâriken dâğlara sapmak nedenBirbirine didiler kim ey ulû Aklı gitmiş bu kişi olmuş delüŞâh duyarsa bu yiğidi öldürür Yâhud ânı bu diyârdan sürdürürGitdi Yûnus şâhı davet eyledi Gördi ol şâh sözlerini dinlediHâsılı söz hiçbiri inanmadı Hiçbir insân davetine kanmadıYeddi yıl kavme nasîhat eyledi Bir kimesne hak nebîsin dimediDidi Yûnus ey genî perverdigâr Bu kavim hak söze etmez i‘tibâr

(628)Ben didigim yola bunlar gitmedi Hiçbirisi putları terk itmediÇün bir insân tutmadı emrim benim Kim bu kavme yokdurur cebrîm benimHakk teâlâ çün buyurdi ol zemân Çünki anlar Hakk’a itmedi gümân Anlara ben indüreyim bir gazeb Bileler kim sensin ol ‘âlî nesebOl belâyı gör filân güni gelür Baş göz ile cümlesi bakub bilürÇünki Yûnus bu hitâbı dinledi Geldi kavmine bu sözi söylediHiçbirinin aklı fikri kanmadı Put yolundan vaz geçüb usanmadıBildi Yûnus çün yakın oldi gazeb Ol şeherde ne haseb kor ne nesebÇıkdı ol kavmin içinden nâgihân Girdi bir yola olub gözden nihânDidi nâsdan kendimi gayr eylerem Dağ başında hâliki zikr eyleremÇünki Yûnus eyledi terk-i diyâr Gör ne kıldi ol genî perverdigârGökyüzünde bir bulut halk eyledi Tut kulağın gör ki Mevlâ neyledi

404- Sâffât, 37/147: Biz onu yüz bin yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

382

Varduğunca gâlib oldi ol sehâb Gökyüzünden gâib oldi âfitabBir karanlık çökdi nâsın üstine Merhamet kılmadı dosti dostineGündüz ile hiç gice fark olmadı Yûnus’i aradiler bulunmadıBir uğurdan şâhlarine vardiler İşbu hâli çün ifâde kıldilerÇıkdı şâh gökden yana kıldi nezer Ol buludi gördi çok kıldi hezerDidi Yûnus kanda kaldı bulmalı Put yolundan vaz geçüb usanmalıYûnus’ın doğri imiş her bir sözi Gelmiş Hakk’a eylemiş davet bizi

(629)Hakk resûl imiş biz ânı bilmedik Ne ecilden biz îmâna gelmedikPâre pâre putları kırmak gerek Yûnus’i teftiş idüb sormak gerekÇok aratdı Yûnus’i bulunmadı Kanda gitdi bir heber alınmadıGezdürüb dellâlını sağa sola Didi Mevlâ şefkât ide biz kûlaŞehr içinde koymayub insân hemân Cümlesin sahrâya dökdi ol zemânKavm-i Yûnus ol şeherde çok idi Yüz bin insândan dahî artûk idiBây-i dervîş hep divâne durdiler Anasından oğluni ayırdilerCümlesin yazsam ele sığmaz kitab At deve hayvan kamûsi bi hisâbKıldiler koyuni kuzudan cüdâ Hây-ı huydan yiryüzi doldi sedâFakr olanlar durmadı a‘vâm ile Kuzuyi koymadiler eğnâm ileBir yana hayvan sesi virdi nidâ Bir yana sıbyân sesi kıldi sedâOl buluda cümlenin bakdi gözi El açub dergâha tutdular yüziAğlayûben didiler kim ey Hüdâ Bir bölük aç kapine geldi gedâŞimdiye dek küfri bâtıl söyledük Yok şerikin şimdi ikrâr eyledükŞimdi bildik sen genîsin biz gedâ Gitdi Yûnus oldu bizlerden cüdâÇünki ol gidüp geçdi ise Bu diyârdan azm idüb göçdi iseBî mekânsın bir mekâne göçmesin Sen rahîmsin bir kûlından geçmezsinGitdi Yûnus kesdi bizlerden gümân Leyki bildin biz sana kıldık îmânKalbimizle hem şehâdet eylerüz Hakk peygamberdür itâ‘at eylerüz

(630)Cümleden erham seni bir bilmişüz Yüz karasıyla kapuna gelmişüzGitdi Yûnus biz gümân kesdik ise Leyki evvel çok ezâ itdük iseZât-i pâkinden gümânı kesmezüz Gayriye biz hiç tazarrû‘ itmezüzEşiğinden sen bizi dûr eyleme Bu belâdan bizi makhûr eylemeYüz karasıyla gelüb dergâhıne Ne düşerse ânı eyle şânine

Kısas-ı Enbiya

383

Çün ezelden var idi inkârımız Birliğine şimdi var ikrârımızAvret oğlan pîr yigid ağladiler Birbirinin bağrını dağladilerBir gırîv ol yerde kopdi ol zemân Yerler oynar gibi sarsıldı cihânBu münâcâtı kabul etdi Hüdâ Gördiler kim ol bulut oldi cüdâHâlike hamd-u senâlar kıldiler Döndi ânden şehr içine geldilerBundan evvel bir ile inse gazeb Hakk teâlâ virmez idi bir sebebKavm-i Hûdi yel ile kıldi helâk Yiryüzini şerlerinden etdi pâkKavm-i Lût âsi olub batdı yere Kim azâbine ânın karşu dureKavm-i Âd sayha ile gitdi kamû Kavm-i Mûsa Nîl ile batdı ‘amûHâsılı söz gayriye inen azâb Hiç girüye olmaz idi inkılâbLeyki şefkat itdi bu kavme Hüdâ Yer ile gök arası doldi sedâKendüzümden söz diyüb vasf eyleyem Bilmediğim nekre işden söyleyemİşbu âyet sâili iskât ider Kavm-i Yûnus hâlini isbât ider

Velev câethüm küllü âyetin hattâ yere’û el ‘azâbu’l-elîm405

(631)Felevlâ kânet karyetün âmenet fenefe‘ehâ îmânuhâ illâ kavme Yûnuse406

Gitdiler kış geldiler yazlık ile Şehr içine girdiler şâdlık ileDidiler kim Yûnus’i biz görelim Emri nehyi kime gidüb sorelimBu husûsda âciz olduk nidelim Bilmezüz kim ne ibâdet idelimDidi ol şâh Yûnus’i her kim bulur Kim gelüb ânı bana müjde kılurMâl ile ben ânı şâdân ideyim Hâsılı çok dürlü ihsân ideyimÇünki bildik kavminin kîl kâlini Ol yenâden dinle Yûnus hâliniOldi üç gün üç gice yola revân Gitdi bir deryâ kenarine hemânÇok girüb insân gemiden içeru Ol dahî girdi beraber mâhi rûGitdi deryâ içine yüzdi gemi Varduğınca Yûnus’ın artdi gamiGelmiş idi kavmi gâyet gücine O gemide nâdim oldi suçineKendi kendine didi ben neyledim Kavmime vâfir nasihat eyledimKavmimim çün âsiliği çok idi İçlerinden leyki çıkmak yok idiBen gazabda anları koydum bugün Kendi kendime niçün uydum bugünKavmimin gâyet fesâdı çok idi Belki Mevlânın rızâsı yok idiGitdi geşti erdi Belgura hemân Gitmeyüb durdi yerinde ol zemân

405- Yûnus, 10/97: …Kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar.406- Yûnus, 10/98: Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek

memleket halkı olsaydı…

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

384

(632)Açdiler yelkenleri gitmez gemi Keştibânın ol zemân artdı gamiGördiler kim bir balık tutmış ayân Ol geminin yârusın yutmış inânGörüb ânı âhı feryâd itdiler Nâliş idüb kendilerden gitdilerDidiler şimdi yudar biz nidelim Derdimize nice dermân idelimÇünki feryâd eyleyüb halk ağladi Bildi Yûnus işbu hâli anladiSağlığınden cümlesi kesdi gümân Âciz olub didiler kim el amânDöndi Yûnus halka didi bu sözi Havfi hakkden yâşile doldi göziÇün bu hâli bilmediniz mübtedî İşbu balık bizden âdem istediBiz bu mâhi ile sulhe yatelim Bir kişi alub denize atelimBir kişi bizden alub yutmaz ise Karnine insân girüb yatmaz iseHışma gelmiş keştiyi şimdi yudar Âkil olan da kişi kurbân âdarDidiler kim biz kimi gark idelim Keştiyi sâlıvirürse gidelimBirbirinin yüzlerine bakdiler Çok kişinin anda bağrın yakdilerMefâilün mefâilün mefâil Ömür geçdi gözin aç hâbdan ayilDidi Yûnus bu balık geldi bize Alub destim beni atın denizeBenim öcümden oldi bu alâmet Beni virin olun sizler selâmetBeni sizden sorar bir nâibim yok Hüdâdan yik benim bir sâhibim yokNiçün sizler denize gark olasız Olub mesrûr saâdetde kalasız

(633)Didiler kangı iklimden gelürsin Garâib sözleri sen çok bilürsinBen Allâh’ın didi peygamberiyem Bu âlem halkının hem rehberiyemDidiler biz peygamber atamazuz Olub âsi güna(he) batamazauzDidi Yûnus gelin kur‘a atalım Kime düşer ise suya katalımKime düşer ise va‘desi doldi Gemi ehli bu kavle râzı oldiEy İrşâdi fikir kıl bağrını ez Bular çünkim atub kur‘a iki kezDolanub Yûnus’a düşdi eyâcân Didi Yûnus bana olmaz çün imkânBalık sizden beni almak merâmı Didiler biz seni atmak revâmıSana söz dimeğe dönmez dilimiz Denize virmeğe ditrer elimizCemâlinden akar nûr-i kerâmet Cevâbından görinür çok alâmetBizim bu cümlemizi yutsa mâhî Seni eylemezüz deryâya râhîSana kim el sunub eyler hasâret Görüb Yûnus bularda yok cesâretGeminin kıçine geldi hemân ol Atub kendin suya oldi nihân olAçub ağzın hemân çün tutdi ânı Murâdı ol idi tîz yuddi ânı

Kısas-ı Enbiya

385

Gidüb keşdî revân oldi yoline Gezüb mâhî sağine hem solineÂnı mahzûn idermi hiç Hüdâsı Tîz elden balıka geldi nidâsıKi yâ mâhî o kûl Yûnus nebîdür Sen ânı sanmağlı kim ol tehîdürSenin rızkın değildür sakla ânı Eritme bâtıninde bekle ânıSen ânı sanmakim ismet değildür Emânetdür sana kısmet değildür

(634)Senin karnın içinde nusretim var Benim peygamberimdür hikmetim varÇünki mâhî bu hitâbı dinledi Sen işit karnında Yûnus neylediBâtn-ı mâhîde durub kıldi nemâz Eyledi çok mâlikü’l-mülke niyâzOl ezelden hâlike hâs kûl idi Zikr ile evrâd ile meşkûl idiHakk teâlâ zikr idüb furkân ile Nass-ı kâti‘ hücceti burhân ile

Felevlâ in(nehû) kânet mine’l müsebbihîne le lebise fî batnihi ilâ yevme yeb‘asûne407

Yani Yûnus kılmasa idi nemâz Destin açub itmese çünkim niyâzBen dahî ger sevmesem zikr ideni Sâni‘em san‘atlarım fikr ideniTâ kıyâmet haşr olunca fahr-i nâs Yûnus’i itmez idim darden helâsSen bu hâli hoşca anla ey hümâm Al vuzûin kıl nemâze ihtimâmAklı idrâk idene bu söz yeter Çok derinden söylesem fikri iterBâtn-ı mâhîde kalub kırk güm tamâm Didi Yûnus ey ilâhi lâ yenâmSen beni bu gamdan azâd eylegil Eyle mesrûr kalbimi şâd eylegilÇün eridi oldi cismim nâtuvân Şefkat eyle ey ilâhi müste‘ânBilmediğim yola gitdim yâ genî Sen bu zindândan helâs eyle beniHakk duâsın kıldi ânın müstecâb Ol habîbine kılub âni hitâb

Festecebnâ lehu ve necceynâhu min-el gammi ve kezâlike nunci’l mü’minîne408

(635)Çünki Yûnus tutdi yüzin hâlike Bahr içinde emr olundi balıkeGeçdi ol şeb çün vakit oldi sabâh Bildi mâhî kim Yûnus buldi felâhHakk teâlâdan bu emri bildi ol Ol denizin yâlısine geldi olBaşını kaldurdi sudan nâgihân Yiryüzini gördi Yûnus ol zemânHiç mecâli yok idi kim oture Yâhû(d) kalkuben ayak üzre dureSanki doğdi anadan sıbyân gibi Solmiş idi nergis-i reyhân gibiSen bu hâli anlayub kalma tanâ Gayb ilinden bir geyik geldi âna407- Sâffât, 37/143-144: Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar

balığın karnında kalırdı.408- Enbiyâ, 21/88: Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

386

Emzürüb ol karnını tok eyledi Hakk teâlâ lutfunı çok eylediYûnus’a gün çaldı zahmet eyledi Hakk teâlâ bir ağaç halk eylediÜzerine oldi ânın sâyebân Tutdi ol ağaç dibinde âşiyânGünde âhû iki kez gelür idi Kana kana ânı emzürür idiHâsılı kırk gün gelüb gitdi âna Anadan yek eyledi hizmet ânaEyledi şefkat âna hayyu’l-celâl Geldi kuvvet cismine buldi kemâlGirdi bir gün suya abdest almaka Hâlikine zikr-i tesbîh kılmakaAldı Yûnus kıldi abdestin tamâm Gör ne kıldi ol ilâhi lâ yenâmGeldi ağaç yânine fikr eyleye Halk iden hellâkını zikr eyleyeGördi fi’l-hâl ol ağacı kurumiş Kalmamış dâlı budâğı çürümişGüne karşu gölgesi yok ey peder Gördi Yûnus çekdi gâyet ol kederMahzûn olub durdi anda neylesün Güne karşu ol nice sabr eylesün

(636)Hakk teâlâ çün âna vahy eyledi Çünki Yûnus bu hitâbı dinlediKi yâ Yûnus ne çok bakdın ağace Esirgüb merhamet itdim sen aceKaranlıkdan çıkarken memnûn oldun Bir ağaç kurumakdan mahzûn oldunDevâsız derdine kıldım ilâcı Ne çok virdi ağaç kalbine acıEzelden hod bilürdin sen yolumı Benim yüz binden artuk ol kûlumıGazeb iner iken çıkmak revâmı Hemân sâlt nefsine bakmak revâmıEn ednâ bir kûlum dâğlardan uca Kimi sıbyân kimisi idi kocaBelî anlar kamûsi yolsız idi Kimi dilsiz kimisi hâlsiz idiO kavme çün inâyâtım irişdi Kamûsine hidâyâtım irişdiOlar çün buldiler derdine imkân Uru tûr kavmine göstür yol erkânÇünki Yûnus bu hitâbı dinledi Döndi ânden kavmine azm eylediBu kelâm çün kalbine saldı firâk Üç konak olmışdı kavminden ırâkSürat ile keşt idüb yâzı yebân Dağ başında gedli buldi bir çobânGeldi ânın yânine virdi selâm Ânunile eyledi vâfir kelâmDidi geldim ibtidâ raset sana Kavmimin sen hâlini bildür banaDurdi çobân bir bir ânı söyledi Mâcerânın künhini nakl eyledi

(637)Yok ki Yûnus tarif ide râhını Cümleden yek bildiler AllâhınıDört yana aradiler bulunmadı Kanda gitdi bir heber alınmadıGer bulunsa emrine olur ne‘em Didi aradıkları Yûnus benem

Kısas-ı Enbiya

387

Sürat idüb kavmime vergil heber Ben koyuni beklerem bir gün gederSen gelince dâğ başında beklerem Zâkirem zikr ile kendim eğleremÇünki çobân işidince bu sözi Şâzilikden yaş ile doldi göziDidi Mevlâ nusret itdi biz kûla Koydi ağnâmı revân oldi yolaGirdi şehrin içine virdi heber Didiler kim böyle imiş ol kaderŞâzılıkla dâğ başine geldiler Hakk peygamber olduğuni bildilerEmr-i yezdâna itâat kıldiler Geldiler şehrin içinde kaldilerİşbu kısse bunda çün oldi tamâm Fahr-i âlem Mustafâ’ya çok selâm

BU KISSE İSÂ ALEYHİ’S-SELÂM ANTÂKYE YAHYÂ YÛNUS VE ŞEM‘ÛN NEBÎLERİN İRSÂLİ

Hâmûş olma nâle kıl ey andelib Bağıbânın derdine sensin tabîbNe durursun şevkile ötmez misin Bunda mesken tutuben gitmez misinLâle ile nergise düşdi gazel Virmişiken ruhsatı lemmâ yezelGoncanın ter şebneminden olma dur Şevkile âşıklara bir nağme ûrSen gidince yâdigâr zikr olune Kısselerden hisseler fikr oluneSiyer ehli işbu sözi söyledi Üç nebî Antâkiye azm eyledi

(638)Zîrâ ol kavmin fesâdı çok idi Hakkı bilür bir kimesne yok idiGeldi anlar Hakkı izhâr eyledi Tanrı birdür biz resûliz söylediÂnı koyub putlara tapmak neden Yol var iken dâğlara sapmak nedenOl kavim aslâ nasihat almadı Hakk teâlâ çün hidâyet kılmadıKaldiler ol şehr içinde bir zemân Bir kişi ancak gelüb kıldi îmânŞehr içinde sureti dülger idi Sîreti ol yıldızı Ülker idiAdine dirler idi Neccâr Habîb Miskine dervişe olmuşdi tabîbOldi pîr dülgerlere ol pür hüner San‘atıyla olmış idi mu‘teberAltı akçe günde kazanur idi Yeddi akçe alsa usanur idiBir yılı ol saymaz idi bir güne Günde üç akçe virürdi düşküneGeldi peygamberler ile oldi yâr İnd-i Hakk’da buldi gâyet itibârHânesine aldı mihmân eyledi Tanrı birdür yok şerîki söylediÇünki bir yıl hânesinde kaldiler Ehl-i şirki dîne davet kıldilerDavete kimse icâbet itmedi Kaldı anlar ol şeherden gitmediGezdiler şehrin içinde âşikâr Virmedi yağmurları perverdigârÇünki Antakiyyeli kıldi inâd Bitmedi bir sebzevât kim ola zâd

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

388

Didiler kısmet gelür yağmur ile Geldiler peygambere cumhûr ileSiz gelübsiz didiler şehrimize Şumluğuzdan yağmadı yağmur bizeEksi dînden bozmak ister(ler) bizi Beldemüzden sürerüz şimdi sizi

(639)Hüsn-i hulkile çıkûben gidesiz Kimse uymaz bu diyârda nidesizRûberû biz her kelâmı söylerüz Tâş ile biz sizleri recm eylerüzBildürüb furkân ile hayyu’l-celîl İşbu âyet hakkine oldi delîlOl peygamberler bu sözi dinledi Tut kulağın görki anlar neylediDidiler biz şehr içinden çıkmazuz Hakkdan özge gayriden hiç korkmazuzGelmişüz hakkdan size elçi bizüz Meskenimiz yokdurur yolci bizüzBiz size hakk yoli tarîf eylerüz Tanrı birdür resûli (biz) söylerüzÇünki bize itmediniz itibâr Rahmetini kesdi sizden girdigârBu sebebden yağmadi yağmur size Tîz itâat eyleyin şimdi bizeŞumluğuzdan size rahmet yağmadı Katre katre beldenize akmadıPes bular bu sözde iken nâgihân Geldi ol dülger Habîb Neccâr hemânGeldi peygamberler ile oldi yâr Söyledi halka bu sözi âşikârYâ kavim mürsellere tâbi‘ olun İnd-i hakkda izzîcâh devlet bûlun

(640)Rûberû ben söylerem ânı size Hakk resûlidir bular gelmiş bizeCümle yir yirden itâat idelim Sözleriyle râhi Hakka gidelimGördiler kim ol Habîb gayret çeker Didiler kim tâbi‘ oldun sen meğerEksi dinden vazgeçüb döndün mi sen Lât Menâtı terk idüb küsdün mi senBu kelâmı söyledi halka Habîb Didikim ben derdime buldum tabîbÇok şükürler lütfine ihsânine İşbu âyet nâzil oldi şânineYani ben ânı nice idem size Hakk teâlâ çün vücûd virdi bizeOl beni yokdan yarattdı vâr idüb Varlığını bizlere izhâr idübÂhir ânın emrine biz giderüz Bâki olmayan mekânı niderüzTanrı birdür yok şerîki lâmekân Bâtılı terk eyleyüb buldum îmânÜç nebî hakkdan bize geldi resûl Sözlerini dinleyüb kıldım kabulOl Habîb’in dinlediler sözini Cümlesinin kan bürüdi göziniBir uğurdan âna hamle kıldiler Gövdesinden başını tîz aldilerHakk teâlâ tâli‘in kıldi sa‘îd Fî sebîlillâh düşüb oldi şehîdKoydiler ol başı gövde yânine İş bu âyet nâzil oldi şânine

Kısas-ı Enbiya

389

(641)Âkil oldur bu sözi dinler ise Sağlığınde ol nice söyler iseKavmine vâfir nasîhat eyledi Döndi ânden işbu sözi söylediDidi ger siz görseniz gördügimi Ayblamazdız bu dine girdigimiPâre pâre eylemezlerdi tenî Bilseler kim yarlığâdı Hakk beniHakk teâlâ eyledi ikrâm bana Fazl-ı lutfından virüb in‘âm banaÂşikâre söyledi halka sözi Gördi cennet yumdi dünyâden göziHer lisânda kıssesi meknûndurur Şimdi Antâkiyye’de medfûndururGitdi ol zât hâli malûm bu hine Rahmetullâh-i aleyhi rûhineDöndiler mürselleri öldüreler Zulm-i dâdın âleme bildürelerHalka olub orta yire aldiler Bir uğurdan çün havâle oldilerHakk teâlâ âlimü’s-sırrdur ayân Emr idüb Cebrâiline olzemânBir katı sayha idüb Cibrîl emîn Havf idûben ditredi rû-yi zemînCanlu bir kûl kalmadı oldi helâk Şerlerinden yiryüzi çün oldi pâkDöndi mürseller şeherden çıkdiler Sun‘i sâni‘ hikmetine bakdilerÇün şeherden oldi anlar bî gümân Oldiler tîz gayri iklime revân

(642)Bazı didiler peygamberler idi Adları malûm degil rehber idiBazılar didi havariyyûndan idi Birbirine ihtilâfı var idiBu kaziyye oldi çün bunda temâm Fahr-i âlem rûhine yüz bin selâm

BU KISSE ASHÂB-I FÎL HİKÂYESİDÜR

Hâmûş olma nâle kıl ey mürgi cân Nâşi bağda şâkıyub itme figânHer seher kâh şâkı kesme nâleyi İtme mahrum bağrı yanık lâleyiGoncanın der şebneminden olma lâl Âl benefşe mor süsenden ibret alSûretin ola hemân leylâ ile Sîretin olsun nihân Mevlâ ileGözlerinden çağlayub aksın sular Çokca sürmez bağların benzi solarYaz gelende sebzevât yerden biter Kış gelende mahv olub kalmaz iterMest-i lâ ya‘kil ider bağlar seni Lâlenin al şebnemi dâğlar seniGonca gül çün nâz ider bülbül içün Çekme hârın derdini bir gül içünBağ gider bağbân gider olur harâb Bu cihâne kim gelür olur turâbSen gelici günlerini ağlağıl Kârubânsın göçmeye yük bağlağılYeddi başlu ezdehâ duymaz bu yer Bây-i dervîş kimseyi koymaz bu yerİtme minnet kimseye bir cân içün Cân odur kurbân ola cânân içün

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

390

Kalb odur kim gâfil ânden olmeye Mâsivâyı fikrine hiç almeyeFikr odur encâmını ide hisâb Yani bir gün irci‘i eyler hitâb

(643)Göz odur hikmetlerini seyr ide Kalıbini kalbi ile bir ideDil odur kim ismini zikr eyleye Her nefesde yekdür Allâh söyleyeKan odurkim ışkı ile kayneye Çâr anâsır her damarda oyneyeÂşıkullâh gitdigi yoldur bu yol Her kûla ışk olmadı kânûn usûlNefsin aslın bilmeyince ey emîr Malûm olur mi sana sırr-ı zemîrKangı kûl kim mâsivâyı gayr ider Ol kişidür şarkı garbı seyr iderHakk teâlâ ol kûla hâl keşf ider Aslanı bir kıl ile alub yiderEmrine olur musahhar kâinât Güne güne hal ider çok müşkilâtAkli idrâk idene bu söz yeter Çok derinden söylesem aklım iterAnlayana sevt-i zenbûr oldi sâz Anlamayan kûla azdur tabl-ı bâzBir salâvat virelim biz ibtidâ Bir kasas vasf eyle İrşâdi gedâHâfızallâh keşf iderse nâmeyi Nusretiyle al eline hâmeyiSöyle bir söz halka eyle âşikâr Sen gidüb kalsın girüye yâdigârOkuyanlar kalbini çün şâd ide Dinleyenler rahmet ile yâd ideHind ilinde var idi bir pâdişâh Tâc-ı devlet sâhibi zerrin külâhAlmışidi dehr-i zîri destine Gelmedi hiç düşmân ânın üstüneÇün Necâşî adine dirler idi Bây-i dervîş nânını yerler idiKimsenin gözi ânı kesmez idi Rûzigâr hiç üstüne esmez idiPes Yemen ili âna buyrulmadi Şâhlerinden vâz geçüb ayrılmadi

(644)İki kerre göndürüb elçi âna Emrine buyrulmayub kaldı tanâÇün Necâşî bulmadı aslâ ilâç Âsi olub virmedi çünkim harâcGezdürüb dellâlını kıldi nidâ Hây-ı hûydan yiryüzi doldi sedâKırk bin tertîb itdi tîz hemân Enderûndan var idi bir pehlevânEbrehe çün dirler idi ismine Tîr-i hançer geçmez idi cismineŞâh didi kim leşkerini durma al Sen Yemen üsti gidüb eyle cidâlBeğlerini kır kamû virme emân Başlarını bize göndür ermeğânKırk bin asker kanda bir şâh var çeker Gerçi anlar gâlib olursa eğerBen girüden göndürürem leşkeri Başine cem‘ eylerem vâfir çerîRüstem-i Zâl eylesün sözüm seni Gerçi kaçarsın görmesin gözüm seni

Kısas-ı Enbiya

391

Pehlevâne çok nasîhat kıldi ol Keşti ile çün denizden gitdi olÇıkdiler deryâ içinden bî gümân Ol Safâ şehrine oldiler revânÇıkdı deryâden karayı gördiler Gâfil iken şehr içine girdilerBir zemân cenk eyledi ehl-i Yemen Şâhlerine didiler gitdi emenBiz Necâşî ile cenk idemezüz Yiryüzini âna tenk idemezüzMâlımız evlâdımız olur esîr Sen olamazsın bize çün destikîrCengi koyub biz itâat eylerüz Anden özge gayri sözi neylerüzGördi şâhkim leşkeri kıldi emân Korkusinden kâmeti oldi kemânBildiğim tîz Ebrehe ânı keser Ne ‘ıyâlin acıdı ne hod büserBir deniz aygırı atı var idi Kim binerse üstine korkar idi

(645)İşbu sözi söylediler râviyân Bindi fi’l-hâl oldi deryâya revânDidi düşmân aldı şehri ben nidem Çün bana sâhib olur şâh-ı acemAnden özge gayri şâhı neylerem Hâlimi gidüb ifâde eyleremOldi gavvâs daldı deryâ içine At yoruldi oldi nâdim suçi neBir konak yol kaldıkim göre zemîn Batdı deryâ içine oldi emînBu yenâden Ebrehe gör neyledi Geldi pîrler badi feryâd eylediSen adâvet bizlere kurmak neden Kim bu halkı bu geder kırmak nedenÇıkdı göğe avret oğlanın sesi Hep sokaklar doldi insân gövdesiSen ne dirsin biz itâat eylerüz Senden özge gayri şâhı neylerüzBizde suç yok mîrimiz buyrulmedi Ol Acem şâhı ile ayrılmediSen ne dirsin biz o yola gidelim Bây-i dervîş cümle hizmet idelimİşbu sözden hışmı gidüb durdi ol Ol Safâ şehrine tahtın kurdi olBeğlerini kesdi bir bir koymadı Kimsenin sözine aslâ uymadıOl diyârı aldı zîri destine Gelmedi bir düşmân ânın üstineGasb ile cebr ile kemlik eyledi Yeddi yıl çün anda beğlik eylediÇünki bildin kıssenin kîl kâlini Ol yenâden gör Necâşî hâliniPes vezîri geldi didi ey ulû Kim Yemen’de Ebrehe oldi delûBundan öte emrine buyrulmaz ol Ol diyârı terk idüb ayrılmaz olOl Yemen mâli ile ummân olur Çokça sürmez ol sana düşmân olur

(646)Çok hazîne cem‘ idüb kaldı âna Ol gerekdür göndüre idi sanaBeğlerini katl idüb itdi keder Bî hisâb aldı ol kârûn geder

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

392

Ol Yemen’dür gayriye itme kıyâs Dağı taşı altun akçe hem nuhâsYeddi yıldur mâl sana göndürmedi Kibre varub ol bize indürmediÇün kemâliyle ânı zamm eyledi Pes Necâşî sözlerini dinlediAklı idrâk eyleyüb kaldı tanâ Döndi fî’l-hâl yazdı bir nâme ânaEy benim ser leşkerim key nâ müdâr Çok umûr virsin sana perverdigârYeddi yıldur ben seni azl itmedim Nâşi gammâzın sözine gitmedimOl Yemen mâlı kamû kaldı sana Elçi ile tîz ânı göndür banaBunca mâlı meks idüb koymak neden Halkı üryân eyleyüb soymak nedenMerhamet eyle fakîre soyma ac Vakti olmayan kişiden alma bâcMâcerâyı yazdı çün kıldi tamâm Ârifâne çok dirâz olmaz kelâmAldı elçi nâmeyi girdi yola Sürat idüb bakmadı sağa solaÇün Yemen şehrine elçi tutdi yol Pâdişâhın nâmesini sundi olEbrehe çün nâmesin aldı ayân Okuyub mazmûnini bildi beyânElçi ile kırk gün ülfet eyledi Bî hisâb mâl virdi himmet eylediEbrehe destine aldı hâmeyi Pâdişâha yazdı böyle nâmeyiDidi şâhım sen kazâdan ol emîn Devletin vâfirlenüb gitsin gamînElçi ile vâsıl oldi nâmeniz Dest-i hattınla yazılmış hâmeniz

(647)Çün irişsin şarka garba âyeniz Üzerimden olmasun dur sâyenizHimmetinden bulmişem ihsânı ben Devletinden tutmişem meydânı benAbd-i âciz ben sana kemter kûlam Olmasaydın devleti kanda bulâmHind ilinde pehlevânın çokdurur Benden ednâ gayri kûlın yokdururİstemişsin zî nevâsın mâlini Hod bilürsin bu diyârın hâliniBazı âsi virmedi bize harâç Bazı râhib bazı uryân yâlın acŞâhımızdan havf idüb cebr eylemem Hiç birine kem cevâbı söylememAlduğum cizye hemîn yitmez bana Kimden alub göndürem senden yanaKırık bin asker var benim üstümdedur Hem Âcem şâhı gelür kasdımadurAlduğum mâlı sana virsem eğer Belki düşmân üstüme leşker çekerHavfim oldur birbiriyle sözleşür Belh-i Kirmân Şâhı ile birleşürAlmış iken bu diyâr elden gider Pâdişâhsın şânine olur kederNusretin itme dirîğ sen bu kûla Yazdı nâme elçi(yi) saldı yolaGitdi elçi nâmesini virdi ol Öpdi yerler çün kıyâma durdi olGördi ol şâh nâmede mâl gelmemiş Sanki bir habbe Yemen’den almamışHışma geldi gözleri kan ağladi Ebrehe’ye çok katı kîn bağladi

Kısas-ı Enbiya

393

Şâh ânın tîz azline kurdi kemân Erbât adlu vâr idi bir pehlevânOl Yemen beğliğini virdi âna Didi gelsin Ebrehe benden yanaAnda ânın hizmeti oldi temâm Bundan artuk yokdurur gayri kelâm

(648)Hem Yemen cumhûrine yazdi emîr Bundan öte itmezim size cebîrEbrehe’yi katime göndüresiz Kasrıgâhından alub indüresizMerd-i Erbât’a itâat idesiz Sayemizde istirahat gidesizBindi Erbât çün revân oldi yola Sürat idüb bakmadı sağa solaÇün Safâ şehrine inüb kondi ol Destine iksir şerâbı sundi olEbrehe Erbât’a ikrâm eyledi Başine geldiklerin nakl eylediDöndi şâhın nâmesin sundi âna Şâh seni ister didi Hind’den yanaHem Yemen ehline hâl vasf eyledi Döndi anlar bu kelâmı söylediCebr ile biz ânı göndüremezüz Kasrıgâhından biz indüremezüzKangınız gâlib gelürse dursun ol Şâhın emri üzre davâ kursun olÇün ahâliden bu hâli anladi Pâdişâhın nâmesini tanladiGördi Erbât Ebrehe havf itmedi Azl olûben Hind iline gitmediGeldi bir gün yanine virdi selâm Birbiriyle itdiler vâfir kelâmDidi Erbât emr-i sultân var sana Bundan öte işbu meydân dar sanaGelmişem şâhdan bugün ibkâ ile Ülfeti yok serçenin ankâ ileGit saraydan vir hükûmâtı bana Pâdişâhın hışmı çok vardur sanaÇünki Erbât sözini kıldi temâm Döndi ânden Ebrehe açdi kelâmSen bu derde sabr idebilürmisin Gitmesem ben cebr idebilürmisinDidi Erbât şâha nâme göndürem Leşkerini bu diyâra döndürem

(649)Ben seninle âkıbet cenk eylerem Bu cihânı başine teng eyleremGelmiş iken bu diyârden gitmezim Tâ ölünce cenkimi terk itmezimKim benimle pâdişâhın nusreti Cümle âlem senden eyler nefretiYüz çevürdi senden ol şâh-ı cihân Döndi ânden Ebrehe açdi dihânGel berâber ikimiz cenk idelim Kim sabah meydân yerine gidelimSen beni ger katl idersin ey humâm Belki tîz vadem gelüb oldi temâmKim sana kanım beim olsun helâl Katl idersem ben seni olma melâlHem şurût içre dahî erlik budur Şir-i merdân olana erlik budurPâdişâha sen beni yazmak neden Bunca nâsın sinnini kazmak neden

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

394

Çün bu kavle anda râzı oldiler Birbiriyle zevk-i ışret kıldilerÇünki Erbât zorlu pehlevân idi Ânı gören zann ider su‘bân idiEbrehe’den yek çekerdi tîr kemân Kuvvetine mağrûr oldi ol zemânOl bilürdi gürzi ile katl ider Bilmediğim tedbîri bozar kaderÇün ahâli işbu hâli bildiler İkisinin meclisine geldilerDidiler biz görmezüz ânı sezâ Mensûb içün idesiz türlü cezâİkiniz bir pâdişâhın âdemi Himmeti sizden geçüb bir yâ demîÇâr taraftan pâdişâhlar hep duyar Âkil olan bu işi elbet sayarHiçbirine işbu söz kâr itmedi Hışma geldi Ebrehe âr itmediÇıkdı meclisden girüb bir halvete Çün kığırdı bir kûluni vahdete

(650)Bir siyâh A‘râb idi kan içici Dîn îmân yok Hakk yolundan kaçıciEbrehe didi sana var bir sözüm Ger tutarsın ol benim iki gözümBen bugün Erbât ile kavl eyledim Cenk idek meydân içinde söyledimBen ânın gürzi ile baş idemem Azl olûben Hind iline gidememEr yerinde bir kuyu kaz gir yere Senden özge bu işi kimdür göreBu gice kal sen benimçün uykusuz Ol kuyunun ağzın eyle bellüsüzBen sabah meydân yerine inerem Kâhı sağa kâhı sola döneremOl bana hamle idince ol zemân Sen kuyudan gel âna virme emânGâfil iken eyle ânı sernigûn Düşdi ruhsat bu ganîmetdür bugünSen bu mertliği ider isen bana Ne murâdın var ise virem sanaDidi bâri bir sened yaz sen bana Ben gidüb cellâd olam ânden yanaLeyki şimdi ol murâdı söylemem Devlete mensuba minnet eylememBir sened yazdı basub memhûr hemân Ol murâdı isteğil benden nihânBen senin kalbindekini eylerem Senden özge gayri dosti neyleremKazdı bir çâh girdi zengî içine Bilmedi Erbâtkim ânden incineGeçdi ol şeb çün sabâh oldi ayân Çün ahâli bildiler bellû beyânGeldi girdi Ebrehe meydânine Yani cevlân göstüre düşmânineBu yenâden geldi Erbât pehlevân Ebrehe’nin katline kıldi gümânEl yaladı atdı bir harbe hemîn Na‘rasından titredi rûy-i zemîn

(651)Tîr gibi harbe elinden gitdi ol Ebrehe’nin kalkanından geçdi olHarbenin uci dokundi yüzine Akdı kanı doldi iki gözine

Kısas-ı Enbiya

395

Geldi fi’l-hâl Ebrehe’nin üstine Hışma geldi aldı gürzin destineÇıkdı yerden geldi zengî ol zemân Arkadan geydürdi bir hançer nihânOl girüye döner iken nâgihân Ebrehe tîz bir kılıç çaldı hemânTutdi fi’l-hâl kesdi başın akdı kan Gitdi Erbât mensûb içün virdi cânŞâzılıkla geldi çıkdı tahtine Çerh-i gerdûn tutdi yüzin bahtineOl Necâşî şâhıne gitdi heber Gönli oldi gusseden zîr-i zeberEbrehe âsi imiş çün anladi Zârı zârı pehlevâna ağladiOl vezirine bu sözi söyledi Çün Yemen halkı bize gör neylediOl diyârın hâkini ben atdurem Dağı taşı birbirine katduremLeşkerime kim benim karşu dure Ebrehe’nin kanını tökem yireDüşti gâyet fikr ile endîşeye Nâmeler yazdı salub çâr köşeyeBu yenâden gör ki zengî neyledi Ebrehe’ye geldi fi’l-hâl söylediDidi sâbık sözine durdun mi sen Yohsa bir hîle bana kurdun mi senEbrehe didi âna iste murâd Ben sana bahş eylerem mülk-i îrâdDidi ben mülk-i îrâdı neylerem Sırrımı şimdi ifâde eyleremBu şeherde kangı kız gitse ere Bir gice gelüb benim ile dureİbtidâ ben bozam ânın bikrini Didi olmaz itme ânın zikrini

(652)Bu Yemen’dür kimse ânı çekmez ol Binde bir kûl bize boyun eğmez olKimse böyle resmi erkân kurmadi Kim ki geldi bu cihânde durmadiDidi zengi minnetim oldur sana Adet eyle kızları benden yanaÇünki A‘râb bu kelâmı söyledi Ebrehe çün bir zemân fikr eylediBu nufusdur didi çıkdı ben nidem Lâzım oldi bid‘at işi emr idemGezdürüb dellâlını kıldi nidâ Hâyı hûydan şehr içi doldi sedâÇün ahâli işbu hâli anladi İşidenler Ebrehe’yi tanladiDidiler kim asline biz irmedik Böyle âdet böyle kânun görmedikPes bu zulmi gayri bir şâh itmedi Böyle eğri yola kimse gitmediGeçti ânın üzerine bir zemân Âciz olub didiler kim elamânOl şeherde bir dilâver vâr idi Zengînin işi âna çok âr idiHemşîresine ânın oldi düğün Tatlu cânımdan didi geçdim bugünBu kızı ben zengîye virem nice Siz beni idin gelin işbu giceBu gice ben zengîyi katl iderem Ahşam olsun kız yerine gideremPes konuşdi bildiği ahbâb ile Çün donatdiler ânı esvâb ile

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

396

Didi ben sâğ hemşîrem göndürmezem Zengînin meclisine indürmezemEbrehe yânında sözim dinlene Haşredek dillerde âdım söyleneAldı bir hançer katı sardı belin Girdi hevdec içine oldi gelinÖgi sonra kös nekâre çaldiler Aldiler zengî katine geldiler

(653)Vâla ile sardi iki gözini Tut kulağın dinle ânın söziniYatsudan son geldi zengî kırtege İkisi çün girdiler bir girdegeİkiyüzlü bir bıçakı vâr idi Kim alursa destine korkar idiAsmış idi ol bıçakı yânine Zengînin çok susamışdi kânineGeldi zengî açdi belinden kuşak Bilmedi kim hâzır oldi ol bıçakDestin atınca geline ol zemân Sokdi karnından yukarı bî gümânOl yiğidin çok idi zori güci Arkasından bir kârış çıkdı uciTîz bıçakı çekdi fi’l-hâl akdı kan Zengî yire düşmeden ön virdi cânZengînin gürzin eline aldi ol Ebrehe’nin meclisine tutdi yolOl gelin esvâblarını açmadi Korkub ânden bir diyâre kaçmadiSökdi halkı içerü girdi dîlir Resmi erkân ile geldi öpdi yirDidi şâhım bende ulû cünha vâr Emr idersin idem ânı âşikârÇün benim itdigimi kûl itmedi Pâdişâhlar bu işi yol itmediRûy siyâhım kapine geldim bugün Bu gice hemşîreme oldi düğünZengîye göndürmeğe âr eyledim Keyk cihânı başime dâr eyledimBen gelin oldum âna geydim libâs Kim Yemen’de bilmez ânı gayri nâsKendi re’yimle ânı katl eyledim Nâsdan evvel şâhıma ben söyledimEbrehe didi âna kim âferin Ben seni katl itmezim olma hazînBidat işler âr gelür idi bana Bundan öte nusretim çokdur sana

(654)İşbu ârdan sen helâs itdin beni Bî hisâb mâl virdiğim oldi genîGitdi zengî oldi çün zîr-i zeber Pâdişâhdan Ebrehe aldı heberKim dayanur ol Necâşî cengine Zâl-ı Rüstem gelmez ânın dengineBildi ânı Ebrehe fikr eyledi Kendi kendine bu sözi söylediŞâh gelürse ben durub cenk idemem Yiryüzini başine teng idememOl beni öldürmeğe and eylemiş Kim benim hakkımda çok söz söylemişŞarka garba nâmeler irsâl ider Bu cihân benden bütün infâl ider

Kısas-ı Enbiya

397

Leşkeriyle çün gelürse bî gümân Sağlığımdam itmezim aslâ gümânBu husûsda ta‘cîz oldum kim nidem Yikrek oldur ben âna kulluk idemBunda özge gayri hîle yokdurur Pâdişâhdur kuvveti key çokdururEmrimi bir kûl benim çün dinlemez İtdigim işi divâne eylemezBunca mâldan ben âna göndürmedim Pehlevânın sâğ giru döndürmedimBu ecilden kim bana virmez emân Yağdurur yağmûr gibi tîr-i kemânDöndi fi’l-hâl yazdı bir nâme âna Ben bir ednâ bendeyim senden yanaSen ûlusin ben sana kemter kûlem Sen gibi şâh ben gidüb kanda bulemÜzerime sen benim gelmek neden Serçeyi ankâ gibi bilmek nedenEmr idersin şâhımı gelüb görem Hâkipâyi devletine yüz süremBende hâl yok hâl senin ahvâl senin Ger hazîne gerdefine mâl seninLeyki gelsem bu diyâr elden gider Havfim oldur şâhıma olur kederÇün verâden bu diyâr buyrulmaz ol Tâk-ı kisrîden geçüb ayrılmaz ol

(655)Emrinizle geldi Erbât pehlevân Yeddi gün ben istedim ânden emânAzl olub şâh eşiğine gelmeye Didi ben geldim seni öldürmeyeHalka zâhir eyledi fermânımı Koymadı tutam yola kervânımıHışma geldikim beni tîz öldüre Cünhasını şâhıma kim bildüreOl Yemen’de güyâ bir nâm eyledi Hâsılı söz bize meydân eylediÇün berâber ikimiz cenk eyledik Şîr-i merde cengimiz denk eyledikOl beni katl ider iken nâgihân Âna ulaşdı kazâ-yı asumânHod bilürsin cân azîzdür cümleden Ben ânı katl ideyim bir hamledenHem ahâliden sana vardur sened Çün bu ahvâli bilür her bir ahedLeyki şâhım ben kûla and eylemiş Hışma gelmiş bu kelâmı söylemişŞâha lâyık olmaz işi kim göre Ebrehe’nin kânını dökem yireVâfir asker cem‘ idüb anda gidem Hem Yemen toprâkine basam kademÂdet-i kânûn degil bu kâr senin Dönmez iksirli nüfûsın vâr seninİtdigin şartı bize ben bilmişem Ayâkımdan bir şüşe kan almışemKan gelince çal yire ol şüşeyi Kan dökülsün sen gider endîşeyiŞart yerine çün gelür çekme keder Bu diyârın toprâkından bir heberElçi ile ben ânı göndürmüşem Şâhımın ben şartını söndürmüşemTök zemîne eyle ânı hâkipây Çün bu resme ben âna buldum kolayYazdı hattı ile bir nâme nihân Gitdi elçi tîz yola oldi revân

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

398

(656)Gitdi Hinde nâmeyi kıldi vusûl Didiler kim Ebrehe’den geldi kûlÇün Necâşî aldı fi’l-hâl okudi Kim mukaddem hışmı gâyet çok idiEbrehe’nin işi hoş geldi âna Leşkeri göndürmedi ânden yanaElçi ile tûğ berâtın virdi ol Çün Yemen iklimine şâh kıldi olGeçdi ânın üzerine bir zemân Bizden evvel kim neler görmiş cihânKimseye bâki degil ender fenâ Bir kenîse Ebrehe kıldi binâÇar tarafdan kırk direk çekdi kemer Üzerini eyledi sırt-ı semerİnlü muhkem yonma taşdan yapusı Çîni poladden kuruldi kapusıOn iki yirde idüb mihrâb ana Asdı kandil gün doğuşundan yanaKırık keşiş koydi ana hıdmet ide Kim Zebûr İncîl ana kır’at ideHer kim ânı gördi ise tanladi Her birine çok vazîfe bağladiÖyle yüksek eyledi kim ol deyri Çıksa bir kûl üstüne görmez yeriÇar dıvar idüb kamû tâş eyledi La‘lile yâkûtı nakkâş eylediYazdı sûretler ana altûn ile Kimseden hiç almadı satûn ileDüzdi mercân incüyi mihrâbine Kim girer içerüye (hep) tâpineZümrüdi elması zerf itdi ana Üç hazîne mâlı sarf itdi anaDüzdi ol suretlere yüz gözi kâş Adını koydi Kalîs Deyr-i NecâşHâsılı söz âna benzer üstüvâr Bu cihânde yok idi hiçbir hisârYazdı şâha kıldi bir nâme vusûl Didi kurdum ben seninçün bir usûl

(657)Bir kenîse ben sana yapdurmişem Üzerine kırk keşiş koydurmişemOl deyre hizmet ide gündüz gice Sen işit evsâfını ânın niceBu cihânde böyle yokdur bir yapû Cümle nâs gelsin âna kılsın tapuLa‘l-i mercân zümrüdi düzdim ana Meryem İsâ suretin yazdım anaAdını virdim Kalîs Deyr-i Necâş Ömrin oldukça ana eyle savâşÇün Yemen ilinde altûn kalmadi Bu deyre hiç kimse mâlik olmadiDört kapû kurdum ana çîni polâd Kimse ânı görmemişdir fi’l-bilâdAnden özge şâhıma var bir sözüm Hâkipâyi devlete sürem yüzümMuttasıl kıldım anı dört tekkeye Bundan öte gitmesin nâs Mekke’yeOl şeherde varimiş bir hoş yapû Nâs gidüb eyler imiş ana tapûÇün Arabda itibârı çok imiş Altûn incû zîneti çok yok imişYılda bir kez kim ânı kılsa tavâf Hep günâhın Ka‘be eylermiş me‘âfKalmış İbrâhim Halîl’den ol usûl Her kaçan nâmem sana kılsa vusûl

Kısas-ı Enbiya

399

Elçi ile her diyâre kıl heber Er olân kûl destine alsın teberNâmeler yaz eyle âgâh her yeri Çün gelüb kılsın ziyâret bu deyriBundan öte Mekke’ye nâs gitmeye Lâtı Uzzâ hakkine yir öpmeyeBu cihânın sikkesi gelür sana Sen derûn ile hulûs eyle banaBöyle yazdı Ebrehe ol nâmyei Gitdi elçi şâh görünce hâmeyiGitdi hışmı hiç adâvet kalmadi Fâriğ olub cenke ikdâm kılmadi

(658)Ol kenîse geldi gâyet hûb âna Döndi fi’l-hâl nâme yazdı dört yanaDidi ey nâs ben Necâşî şâhıyem Bu asırda yiryüzinin râhıyemBende olan şâhın emrini sayar Zîr-i destimde olan herbir diyârHer kaçan siz göresiz burhânımi Enderûnden pençelü fermânımiEmrime sizler itâat idesiz Mekke şehrini ferâgat idesizBen size yapdurmişem bir deyr ulû Altûn atlâs ile üsti örtülüBen dahî leşker çeküb idim tavâf Hep günahlar kazılub olur me‘âfKim itâat itmese bu emrime Tîr-i hançer urdi ol kûl ömrimeDört taraftan leşkerimi çok idem Hâke katub ol diyârı yok idemHer diyâre nâmeler kıldi vusûl Ekseri nâs eyledi ânı kabûlÇün Arâblar emrine buyrulmadi Fâriğ olub Ka‘beden ayrılmadiDidiler biz Ka‘be’den ayrılmazuz Hem Necâşî şâhıne buyrulmazuzGeldi Abdulmuttalib’e çün heber Gönli oldi gusseden zîr-i zeberMekke ehli bir yere cem‘ oldiler Ol Necâşî’ye adâvet kıldilerDidiler kim Ka‘bemüzden geçmezüz Terk idûben bu diyârdan göçmezüzÂtamuzdan neslimizden kalma bu Kim iderse işbu beyte zann-ı sûTîz yakında ismi cismi kahr olur Ka‘be’yi ulû gören devlet bulurBundan alâ mertebe olmaz bize Birbiriyle girdiler vâfir sözeGeldi Abdulmuttalib çün dinledi Ol Necâşî şâhını ta‘n eyledi

(659)Nâme ehline didi biz gelmezüz Bundan alâ gayri Ka‘be bilmezüzVar Necâşî şâhıne sen vir heber İster ise göklere çeksin kemerYapdığı deyre gelüp bâş eğmezüz Yok yire biz yolda zahmet çekmezüzRâvî eydir gitdi elçi râhine Söyledi bir bir Necâşî şâhineÇün Arâb ehli Kureyş buyrulmadi Ka‘besinden vaz geçüb ayrılmadiHiçbirisi emrin üzre gitmedi Yohsa gayri beldeler söz itmedi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

400

Ol sene herbir diyârdan geldiler Ol kiniseyi ziyâret kıldilerÖyle dirnek oldi anda ol zemân Hâyı hûydan na‘reler doldi cihânGeçdi ol yıl geldi ferdâsı sene Çâr tarafdan kârubân kopdi yineŞâyi‘ oldi bu heber dilden dile Mekke’den bir kûl revân oldi yoleKârı kisbî ardine atmış idi Mâderinin iplikin satmış idiÇün Safâ şehrine yoli uğradi Yakdı ânın bağrını deyr doğradiSordi ruhbânlar âna kandan geliş Kimse ile varmıdur bunda bir işSen piyâde bu ile gelmek neden Ka‘be’den yek bu deyri bilmek nedenSenden özge gelmedi bir kûl bize Şâhın emri vâsıl olmuşdi sizeOl Arâb çün anda hîle eyledi Döndi ruhbâna bu sözi söylediAsıl mevlûdim sorarsın Mekke’den Çün Arâblar fâriğ oldi Ka‘be’denKim beni göndürdiler deyri görem Taşine toprağine yüzüm süremGidem Arâba hikâyet eyleyem Ser Kureyş’e mâcerâyı söyleyem

(660)Çün gelüb ânı ziyâret ideler Bundan özge gayrı deyri nidelerDidiler gir içine seyr eylegil Var Kureyş’e mâcerâyı söylegilBundan alâ yok cihânde bir yapû Bunca nâs geldi âna kıldi tapûGezdi Arâb gördi kim olmaz bir iş Bu cihânde kalmamış altûn gümüşZümrüd incû kalmamış gitmiş ana Seyr idüb dört yânını kaldı tanâOl keşişler bilmedi ânı yamân İşbu hâli itmedi kimse gümânDidiler kim bunda mihmân ol bize Ebrehe in‘âm ider yârın sana (size)Gitmedi ol deyrde kaldı ol gice Dinlegil ahvâlini noldi niceRâhibine çok ricâlar eyledi Öpdi destin bu kelâmı söylediSen izin ver ben girem deyr içine Kûl odur nâdim ola suçi neBen gidüb tenhâ günâhım ağleyam Hem dahî sûretlere bil bağleyamBu gice ben ideyim anı tavâf Hep günâhım eylesün ol deyr meâfMeryem İsâ ile olam rûberû Virdi destûr girdi Arâb içerûGördi yüksek kubbeler kandîl yanar Bilmeyen kûl gökdeki yıldız sanarKırk direk saydi kamû mermer idi Kubbelerden ser çeküb ar‘ar idiDöndi baş mihrâbine kıldi nezer Aklı gidüb oldi cânından bizârKa‘be’ye nisbet anâ gör neyledi Geldi mihrâb tâşine bevl eylediHem mîrün teknesini kıldi harâb İçmiş idi ol gice vâfir şerâbBir kavâzen buldi çün altûn idi Ol hisâbsız mâlile satûn idi

Kısas-ı Enbiya

401

(661)Dünyâlıkda bu yiter didi bana Altûn incû çok görüb kaldi tanâÇıkdi fi’l-hâl oldi gözlerden ‘adem Gayb erenler sırrine basdi kademDidi derde bulmaz isem çâreler Ebrehe bir pâremi bin pârelerOl Arâb çok hileler bilmiş idi Ol deyre bir kâfile gelmiş idiGirdi ânın içine oldi nihân Çün sabahdan kıldi râhibler figânDidiler kim kanda gitdi ol habîs Ol sanâtun tâşını kılmış necîsMekke şehrinden gelüb a‘yâr imiş Aslını çün bilmedik ağyâr imişDidiler kim Ebrehe’ye ey ulû Kim Kureyş’den bir Arâb geldi delûOl Necâşî deyrine bevl eyledi Çünki râhibler bu sözi söylediÇün keşişden işidince bu sözi Hışma geldi kânile doldi göziDidi ben ol Ka‘be’yi gidüb yıkam Tâşını toprâkını oda yakamMekke ehli emrime buyrulmadi Ka‘besinden vaz geçüb ayrılmadiÇün kabâil bizlere ağyâr iken Mekke’nin içinde Ka‘be vâr ikenİşbu deyri bir Arâb itmez kabûl Kim mukaddem emrimiz kıldi vusûlYikrek oldur pâdişâha bildürem Ka‘be’yi ben ol diyârdan kalduremAldı destine hemân ol hâmeyi Pâdişâha yazdı işbu nâmeyiHerbir iklim emrini kıldi kabûl Mekke şehrine kılub emrin vusûlÇün Kureyş ehli itâat itmedi Oldi âsi emrin üzre gitmediOl Arâbdur ekserî eyler inâd Yiryüzinde eyler anlar çok fesâd

(662)Lât yolundan vaz geçüb ayrılmaz ol Ka‘be vâriken bize buyrulmaz olYikrek oldur sen bana ver nusreti Ol Kureyş’e göstereyim ibretiBen gidüb ol Ka‘be’yi oda yakam Leşkerile azm idüb ânı yıkamGûş idenler anlayub kalsın tanâ Hem dahî mahmûd-i fîli ver banaÜzerine kurayım çün tahtımi Şân-ı a‘zam eyleye ol vaktimiPes Necâşî nâmesini okudi Ol Kureyş’e hışmi gâyet çok idiNâmeler yazdı hemân sağa sola Fîl-i mahmûdi revân itdi yolaFîl-i mahmûddan murâd ey dil nevâz Cümle filden kâmeti oldi dirâzAnden ulû gayri bir fîl yok idi Hind ilinde itibârı çok idiKim görürse cismini korkâr idi Anden özge gayri filler vâr idiÜsti sarp kal‘a gibi senker idi Dört ayak dört künbete benzer idiYâd kimesne semtine koymaz idi Günde bir anbâr yise doymaz idiHer kaçan bir yâzıda olsa rehâ Gergerinden ditreşürdi ez dahâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

402

On iki cenkle urulmuşdi âna Ânı seyriden kişi kaldı tanâKırk bin asker cem‘ idûben göndürüb Uğradığı kasr-ı şehri söndürübLeşkeriyle harcı ânın bir idi Bir diyârı bir uyunda yer idiKanda kondi ise âciz oldi nâs Bâki hâlin et âna göre kıyâsKangı şehre uğradiyse ol yıkub Hâsılı söz Ebrehe karşu çıkubVâfir asker ol dahî cem‘ eyledi Hâyı hûydan dâğ-ı taşlar inledi

(663)Kurdi tahtın Ebrehe fîl üstine Sürat idüb gitdi Mekke kasdineBazılar dir Hind şâhı bile idi İştiyâkı mahmûd-i fîle idiEbrehe gâyet iverdi tîz gidem Çün Arâb toprağine basdı kademOl diyârda vâr idi bir pehlevân Kılmadı düşmânine birgün emânAdı Zevfîr idi gâyet nâmudâr Ol Arâb’da bulmuşidi itibârÇok severdi ânı Abdulmuttalib Çün bunaldıkça gidüb oldi tabîbBildi gider Ebrehe ol Meke’ye Pes mukaddem hışmı vardur Ka‘be’yeGördi düşmân Mekke’yi arzûladi On iki bin er alub karşûladiDarbine dayanmayub dâğıldiler Zevfîr üstüne havâle oldilerEllerin ayakların bağladiler Hep Arâblar yüreğin dağladilerGördi Zevfîr dökdi gözden yâşıni Çün emirsiz kesmediler bâşıniDağa taşa leşkerin itürdier Aldiler şâh katine getürdilerEbrehe gördi bir ulû pehlevân Kıymadı öldürmeğe virdi emânDidi belki bize bir gün yâr ola Ol Arâblardan geçüb ağyâr olaEllerin ayakların açdurmadi Bekçi koyub bir yana kaçurmadiKalbine hiç almadı bir hâife Ebrehe geldi irişdi Tâif’eÇıkdı Tâif ehli istikbâline Agâh olmuşlardı Zevfîr hâlineDavet idüben ânı indürdiler Çün Arâbdan hışmıni söndürdilerEbrehe pes söyledi biz mübtedî Döndi Tâif’den kılâvuz istedi

(664)Ney şakıkden bir kişi çün vâr idi Kim Ebu’lğâz adine dirler idiOl kılavuz oldi düşdi önine Ka‘be ânın gelmedi hiç dengineMekke’ye iki konak kaldi hemân Ol Ebu’lğâz düşdi anda virdi cânŞimdi zirâ kabri bellü andadur Mekke’den ol iki konak yandadurGömdiler Tâif yolının üstine Ol Arâblar tâş alurdi destineÇok tâş atub itdiler la‘netleme Kaldı ol yolda olub ibretleme

Kısas-ı Enbiya

403

Sürat ile Ebrehe geldi hemân Mekke ehli işidüb kıldi figânÇün harem kapusuna cem oldiler Birbirine çok nasîhat kıldilerDidi Abdulmuttalib biz nidelim Yikrek oldur âna karşu gidelimNecâşî’nin gidüp hükmi dirâze Yemen’den azm idüp geldi Hicâz’eKamû şâhın ûlusudur Necâşî Arâb ânunile kıldi savaşiGelürken itdiler beğler cidâli Birinin kalmadı asla mecâliÂnın hükmi irişdi şarke garbe Acem şâhı gerekdür ide harbeGidüb Tâif gibi el bağlayalım Merâmı Ka‘be mi çün anlayalımVeyâhud bizleri hep öldüremi İtâat itmedik çün bildüremiDurup cenk eylesek imdâd viren yok Arâb gelmez bizi bunda gören yokAlur bizde ne mal kalur ne evlâd Gider gayret gider nâmus gider âd

(665)Çün Abdulmuttalib didi bu sözi Kamûsinin dolub yâşile göziKureyş ehli kamû düşdi figâne Didikim Eberehe bir pehlevâneSenin şânın katımda oldi zîde Bin atlu al bu leşkerden güzîdeDeve koyun sığır sen eyle gâret Görem karşu bana kormi eyâletSeçub aldi hemân bin nâmudâri Didi şâhdan bulurem itibâriGirüb Mekke sınurine eyâcân Didi kim karşıma gelse dökem kanİdüb sürat bu fikrile çû gitdi Deve koyun bütün hep gâret itdiFakîr olan kûlın bağrını deldi Nekim girdi eline aldı geldiKaçan kim Ebrehe gördi bu hâli Dönüb çobanlara sordi suâliKureyş ehli bana karşu dururmi Olub âsi diyârını korurmiDidiler kim sana karşu duran yok Ûlû şâhsın sana kimse soran yokKamû bende emr-i fermân senindür Geçen geçdi bugün meydân senindürÇün Abdulmuttalib oldi heberdâr İki yüz devesini sürmiş ağyârKureyş ehli gelüb bir bir dirildi Didiler mâlımız gitdi sürüldiÂnın düşmânlığı zâhir bilindi Bugün rıhlet kösi bize çalındiNe oğlân kor ne kız eyler esîr ol Didiler kim bize sen destigîr olÂna var vasf-ı hâl eyle ifâde Dilersin gidelim cümle piyâdeBugün sensin Kureyş ehlin ûlusi Kamû âlem sana eyler hulûsiSeni bilmez cihânde kimse varmı Şâha karşu gidince bize ârmı

(666)Çün Abdulmuttalib bir nâka bindi Görüb ol leşkeri üstünden indiNice hayme nice tahtlar kurulmış Götürmekden bütün filler yorulmış

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

404

Didi ben Mekke’den geldim ahâli İşâret eyleyin şâha bu hâliAlub destûr açub bir hayme girdi Mukaddem cenk iden Zevfîri gördiİki desti ânın ardine bağlu Dokunmuş âna bir ok bağrı dağluBegâyet Zevfîr’i cândan severdi Ki bir yıl görmese gâyet iverdiDidi Zevfîr mübârekdür gelişin Necâşi şâhıne varmı bir işinÇün Abdulmuttalib’in doldi gözi Didi Ebrehe’ye vasf eyle biziVelâkin siz bu leşkerde zelîlsiz Kûla hergiz kerem olmaz delilsizGerek bir kûl bizi ide ifâde Benim ol mâlımı sürdi ziyâdeDidi Zevfîr otur sen istirâhet Bu hayme sâhibinde vâr şecâetAdı Heyyât begâyet nâmudârdur Necâşî’den gelüb ol yâdigârdurŞâhın yâninde sözi iki olmaz Delilsiz bir kişi maksûdi bulmazBular bu sözi söylerken birâder Gelüb Heyyât dolub çadır serâserDidi Heyyât bu pîr kandan gelübdür Begâyet hüzni var benzi solubdurDidi Zevfîr bana vasf itdür ânı Tutubdur âlemi adı vü sânıBu Abdulmuttalib Mekke ûlusi Kamû âlem âna eyler hûlusiSadâretde senâsın ulû hândur Kerem ehli begayet hanedândurÇün İbrâhim Halîldür ânın asli Mutahhar silsileden geldi nesli

(667)Sehâvetle bu zât bulmuş kemâlin Kimesne görmesin hergiz zevâlinArâb ‘arbâki her iklimde marûf Kamû mâlın ider ol beyte mesrûfTükenmez nimeti mâlı çû vâfir Doludur hânesi hergün musâfirKaçan A‘râb gelür beyti tavâfe İrişdi adı sânı kûh-i kafeKamûsını yedirür hem içirür Gelen mihmânını şâkir göçürürKureyş içinde bulmuşdur kemâli Utanduran budur bâd-ı şimâliKaçan bâd-ı şimâl birgün esince Hicâzdan çün sevâhili kesinceTükenmez mâlı var deryâ-yı ummân Kesüb ol gün ider bir nâka kurbanİki esse iki nâka boğazlar Götürüb yazuye yer kurtcuğazlarYigirmi kez eserse yel yigirmi Didi Hayyât bu resme destigirmiAzîz pirdür delîl olam âna ben Gidüp telhîs idem ânı şâha benVarub Ebrehe’ye vasf eyledi ol İşitdigi gibi medh eyledi olKureyş’in bu ûlusu âdeti var Gelüb meclisine bir hâceti varİşitdi Ebrehe geldi sürûre Didi ol pîr gelüb girsin huzûreGidüb Heyyât düşüb ânın ögine Didi şâh görse bu pîrden çekineEy İrşâdi dolaşma gir husûle Değiş nazmı girek gayri usûleKadîmi bir usulde yok halâvet Muhammed Mustafâ’ya ver selâvet

Kısas-ı Enbiya

405

(668)Girdi Abdulmuttalîb çün içerü Ebrehe ânunla oldi rûberûHoş edeb erkân ile virdi selâm Kalkdı fi’l-hâl Ebrehe kıldi kıyâmEbrehe çün görmiş idi çok umûr Tahtın üstüne ânı itdi buyûrPes yukaru aldı ikrâm eyledi Çok mübârek pîr imiş bu söylediEbrehe çün şekline kıldi nezer Sevdi gâyet eyledi ânden hezerBildi şâh kim Mekke’nin ol nâibi Mâl-ı devlet tâc-ı vakkâr sâhibiKaddı uzun hem şecâat çok idi Kim Yemen’de öyle bir er yok idiÇün fesîh elfâzıla söyler kelâm Utanur kûl kim âna vire selâmEbrehe çün sevdi ânı cân ile Ûdî anber içdiler fi’lcân ileİkisi bir tahtda durdi yüz be yüz Ebrehe’nin akline geldi bu sözDidi bu pîr hoş gelüb gider ise Ka‘be’yi benden ricâ ider iseHâtırıçün ânı oda yakmayam Avdet idüb şâh sözine bakmayamHem hazîne nısfını virem âna Gide şâkir çok duâ ide banaTercümâna söyledikim sor buna Ne murâdı var ise virem ânaYohsa bizi davetemi geldi ol Devlet-i ihsanıma çün buldi yolTercümân sordi âna kim ey azîz Vasf-ı hâlin sen bana söyle temîzAzmi râhın şâh sana eyler suâl İste maksûd çün girü dönmek mehâlDidi Abdulmuttalib geldim âna Şâh neden nâşi zulûm itdi banaSen bu hâli şâha söyle ey ‘amû Mekke mâlın eyledi gâret kamû

(669)Zulm-i dâdı düşdi dillerden dile İki yüz nakam benim sürmiş bileZul iderse hâlimi görsin benim Adl iderse mâlımı virsin benimAnden özge gayri hâcet istemem Bende mâl çok bir inâyet istememÖz mâlımdam gayriye itmem gümân Şâha bir bir söyledi ol tercümânEbrehe virdi kulağın bu söze Kaldırub iki elin urdi dizeDidi eyvâh çok divâne bu kişi Kim delü olan idermi bu işiSûretine şekline kıldım nezer Pîr-i vakkârın görüb itdim hezerKa‘be’yi ben yıkmaya gelmiş idim Pîr mübarek hem ânı bilmiş idimBeyti ger yalvarsa idi ol bana Bir ayak gitmez idim ânden yanaOl Necâşî emrine bakmaz idim Tâşını toprâkını yıkmaz idimSiz virin tîz mâlını ânden yana Bedduâlar itmesün gidüp banaTercümân şâh sözlerini dinledi Döndi Abdulmuttalib’e söyledi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

406

Didi şâh bana bu pîr koca Ka‘be içün eylese bize recâBen âna bağışlayub döner idim Tahtın üstünden yire iner idimKendi mâline recâlar eyledi Tercümândan işbu sözi dinlediDidi ben kılmam recâyı sâire Ka‘be’nin sâhibi beyti kayireZannım oldur kim size yakdurmaz ol Tâşını toprâkını yıkdurmaz olOl recâya ihtiyâcı yokdurur Lutfile ihsânı gâyet çokdururBeyt ânın ise evini saklasun Şâha söyle işbu sözi anlasun

(670)Ben gedâyem işiginde ey gözüm Bundan öte şâhine var bir sözümBiz âna kalkan kılıç kuşanmazuz Sâkin olub cenke gayret kılmazuzŞehrimizde idelim mi biz karar Yohsa gayri beldeye idek firârŞâh olur mi bize ol gün destigîr Korakruz kim ırzımız olur esîrŞâh didi kim şehriniz yıkdurmezem Avret oğlân bir ere bakdurmezemMüstakil ol Ka‘be’dir azmim benim Gayri zulme yokdurur cebrim benimDöndi Abdulmuttalib oldi revân Aldı mâlın geldi şehre kârubânİki yüz nâkasını aldı tamâm Geldi Mekke ehline kıldi kelâmMâcerânın künhini nakl eyledi Döndi ânden işbu sözi söylediKa‘be’den gayri yire bakmam didi Ânı koyub şehriniz yıkmam didiKureyş ehlinde çün yokdur cesâret Mebâzâ kim gelüb eyler hasâretKimi mecnûn kimi sekrân akli yok Ki bundan çok merahlı bir nakil yokKararımız idek tebdîl firâre İdüb sürat gidek âher diyâreTükenmez leşkeri var yok kenârı İki üç ay idek keşt-i güzârıÇün Abdulmuttalib didi bu sözi Kamûsinin dolub yâş ile göziDidiler Ebrehe bulsun zevâlin Berâber aldiler ehl-i ıyâlinGiderken leşkerin çıkdı gubârı Düzüldi göç göçe durnâ katârı

(671)Kimi râkib kimi gitti piyâde Yedi binden idi giden ziyâdeÇün Abdulmuttalib’in sâyesinde Dururdi bir keşiş çün hânesindeGözi a‘mâ cihânı görmez idi Kimesne sırrine hiç irmez idiİki yüz yaşine çün gitmiş idi Bu toprâkda ölüb kalam demişdiSözi datlû tökübdür dinlenürdi Kadîmi hânesinde eğlenürdiAdı Mes‘ûd idi çok söz bilürdi Ki Tevrât’tan nasîhatler kılurdi

Kısas-ı Enbiya

407

Çû bildi Mekke ehli hep boşandi Belini bağlayub pelhün kuşandiKi Abdulmuttalib didi kim ey yâr Aceb oldunmi bu işden heberdârAhâli hep gidüb gayri diyâre Karârını idüb tebdil firâreVarub göçler Arafat’a irişdi Gelüb düşmân yakın şehre girişdiBütün göçler düzildiler sıraye Kimi gidüb mekân kurdi Hirâ’yeSeni bir nâkeye ben bindüreyim Katûn âdem göçile göndüreyimDidi Mes‘ûd gözüm görmez cihânı Kimesne görmedi benden ziyânıGiden gitsin gelen gelsin sizen var Necâşî leşkerini bir bozan varBu Ka‘be hod ulû şâhın evidûr Ânın darbı Necâşî’den kavîdûrGelüb hışma ânı yakmak ne mümkin Urub bir tâşını yıkmak ne mümkinÇün İbrâhim âna ördi binâyı İlâ yevmi’l-kıyâm bulmaz fenâyıNice şâhlar ana kast itdi geldi Kimi döndi kimisi yolda kaldiAyak depretmeyüb meks ol yerinde Senin devlet külâhı var serinde

(672)Kabîle kavmini göndür ırâke İdüb rahat sakın düşme firâkeVelî bize bu yerde durmak olmâz Hüdânın hikmetinden sormak olmâzBu sözler feyz idüb çıkdi dilimden Gözüm görmez benim gel tut elimdenKubeyse gidelim seyrân yeridür Bizi endîşeden ol dâğ eridürHüzün gamdan kişi anda arınur Ki zîrâ hem gelen düşmân görinürÇün Abdulmuttalib tutdi elinden Ebû Mes‘ûd tutub muhkem belindenBular çün gitmede olsun Kubeyse Dönek biz Ebrehe olan habîseSöküb çadırların azm itdi yola Kuşatdı leşkerini sağa solaGelüb saf saf biri geçmez birinden Ulû dâğlar salındiler yerindenÇalındi kösi hurbîler uruldi Çıkub taht üstüne kendi kuruldiDeve filin hem insanın buhâri Direklendi göğe yollar gubâriKim önden gider idi fîl-i mahmûd On iki kûl çeker zinciri merdûdİki çengel urulmuşdi bâşine Bütün leşker düşüb ânın peşineSanâsın bir tepe önden giderdi Ânı nevbet ile kullar yiderdiGelüb kât kât omuz sökmez omuzi Pes ânden Ebrehe didi bu söziBen ankâyem bana zâğlar dayanmaz Benim bu darbıma dâğlar dayanmazBu Ka‘be hod bana oldi bahâne Yıkam ânı gidem nûş-i revâneÇıkam taht üstüne ânda içem câm Ne Arâb dayanur bize ne AcâmGörüb ol leşkeri kıldi tekebbür Sonuni itmedi aslâ tefekkür

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

408

(673Melekler başladı gökde niyâza Didiler Ebrehe gitdi Hicâz’aÂna virmez necâti beyt-i ma‘mûr Teâl-Allâh ânı tîz ide makhûrKaçan Mekke kapusine irişdi Harem sinûrine geldi girişdiAdûye beytini virür mi ma‘bûd Ayak depretmedi ol fîl-i mahmûdÇöküb nâka gibi ol yirde kaldi Nice kullar gelüb başine çaldiUruldi başine yüz yirde yâre İdüb çengelleri bin pâre pâreBaşında sâğ yeri yok yârelendi Kesüb zencirlerini pârelendiOn iki kulın elinde boşandi Bütün leşker görüb ânden üşendiKırub tahtı girüb leşker içine Tîz oldi Ebrehe nâdim suçineUrub depme şimaline yemîne Söküb ol safları katdı zemîneBu yirde yokdurur gayri ekâvîl Kim Allâh emr idüb geldi ebâbilİşâreti bu âyetden buyurdi Muhammed Mustafâsine duyurdiHisabsız cem‘ olub deryâya daldi Biraz balçık biraz kumından aldiMelâikler açub destin duâya Uçub kuşlar çıkub yüksek hevâyaAğız dolusi mikdâr aldi kumı Teâlâ kahr ider ol kavm-i şûmıHevânın üzeri kuş ile doldi Olub gâib güneş yüzi tutuldiGidüb tâkatları hep oldi serhoş Her asker başine çün geldi bin kuş

(674)Girüye avdet itdi fîl-i mahmûd Cehennemden çıkub bir zerrece odKuşın ağzındaki kum döndi nâra Birini koymadı çıksın kenâraYağub yağmur gibi ateş hevâden Kamû kuşlar çekildiler semâdenKime dokundi ise deldi geçdi Velâkin dost ile düşmânı seçdiNice Zevfîr esîrler kaldı zinde Çekildi fîl-i mahmûd gitdi hindeAdû olan bütün gitdi helâke Kimi yaniı kimi karışdi hâkeKimin başine ol tâş indi ise Nice çömlek fırunda yandi iseDokundi Ebrehe başine bir tâş Yakub ânı dolub bağrine atâşÇünki bildik kıssenin kîl kâlini Dinle Abdulmuttalib ahvâliniÇün Kubeys’e çıkdiler Mes‘ûd ile Ol Hüdânın hikmetini kim bileDidi Mes‘ûd bir sözüm vardur sana Sen ânı gûş eyleyüb kalma tanâGerçi düşmân girmez ise ol eve Ka‘be’ye sen kurbân eyle yüz deveDidi Abdulmuttlaib mâl neylerem Nezrim olsun yüz deve zebh eyleremPes bular bu sözde iken nâgihân Mekke şehrini gelüb basdı dumânDöndi Abdulmuttalib kıldi nezer Söyledi Mes‘ûdine noldi kader

Kısas-ı Enbiya

409

Didi ben kuş gördiğim key çok idi Böyle vâfir geldiği hiç yok idiAkl ile hem fikr ile olmaz hisâb Gök yüzinden gâib oldi âfitâb

(675)Ak denizden geldiler cümle kamû Sen ne dirsin işbu hâle ey ‘amûHem dahî dâğ altımızda ditreşür Hasta olmış kûl gibi ol inleşürDidi Mes‘ûd kuş Hüdânın leşkeri Ebrehe’nin üstüne geldi çerîŞimdi ânu hâk ile yeksân ider Münhezim olub girü cânsız giderHem dahî dâğ altımızda ığradi Geldi düşmân işbu şehre uğradiDâğ dahî beyt-i Hüdâya yalvarur Âh-ı zârı arş-ı rahmâna varurDidi Abdulmuttlaib kaldım tanâ Gitdi ol kuşlar denizlerden yanaLeyki leşker hiç yerinden gitmedi Kaldı anda beyte kemlik itmediİlerü gelmez girü gitmez durur Hep taburlar saf saf olmış otururDidi ruhbân bunda durub nidelim Tut elimden içlerine gidelimKa‘be Tanrısı ânı kıldi helâk Şerlerinden yiryüzini kıldi pâkDâğ başından şehr içine girdiler Ebrehe’nin leşkerini gördilerÇün Ebâbilden gelen ol tâş ile Kapkara olmuş yanub atâş ileHerbirinin sûreti dönmiş idi Gövde gövde üstine binmiş idiBazı ayakda kurumış bazı yan Hiç birinden akmamış bir damla kanHiç birisi bulmamış anda felâh Cümle yanmış bî hisâb var mâl silâhPolâd kalkan şebdenîze tîr teber Didi Mes‘ûd kimseye virme heberKim behâde ağır olanı sen al Açılur mi her kûla bu kutlu fâlŞimdi düşer bu heber ilden ile Altûn akçenin hisâbın kim bile

(676)Mekke ehli gelmeden cem‘ eylegil Vâr Kubeyse ânı halka söylegilDöndi Abdulmuttalib gezdi hemân Bir çapâ destine aldı ol zemânİki kuyı kazdi çün doldurdi mâl Kaldi âciz cümlesin almak mehâlKuşluk olmuşidi mâla başladi Hâsılı gün dolunurken boşladiDöndi ruhbâna didi kim ey ulû İki kuyı kazmışem ben mâl doluÇün mukaddem kazduğum olsun bana Kim verâden alduğum virdim sanaOl gice leşker içinde kaldiler Akla sığmaz bî hisâb mâl aldilerGeçdi ol şeb çün sabâh oldi ayân Ebrehe kahr olduği bellû beyânMekke ehli döndi şehre geldiler Avret oğlân işbu mâlı bildilerVirdi mâlı devlet-i bâri Hüdâ Şehr içinde kalmadi hiçbir gedâŞimdi dirler Mekke’nin bây olmasi Tâ ezelden mâl-ı devlet bulmasi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

410

Nesli gitdi asli ol maldandurur Sen ânı sanma ki kîl kaldendururYeddi gün ol yirde kaldi gövdeler Bed kokudan ta‘ciz oldi berdelerHakk teâlâ emr idüb bozdi hevâ Mekkelinin derdine kıldi devâBir katı yel esdi şimşek oynadi Zann idersin bahr-i ummân kaynadiGökyüzinden yağdi yağmur ey azîz Akdi seller yâzûlar oldi denizGördiler kim sel götürdi gövdeyi Hakk teâlâ tâhir itdi Mekke’yiSun‘i sâni‘ hikmetini kim bile Şâyi‘ oldi bu heber dilden dileOldi çün eshâb-i fîl zîr-i zeber Dört yenâden işiden aldi heber

(677)Didiler kim Ka‘be’dür beyt-i Hüdâ Bahtulû cân yoline olur fedâMekke ehli buldi gâyet itibâr Bir kişi ger eylese terk-i diyârKangı kula Mekkeliyem dir idi Ol kişinin mâlıni hep yir idiMekke’den bir mâl gidüb olsa ırâk Sâhibine gelmez idi hiç firâkBir harâmi ol mâlı almaz idi Ka‘be’den korkup ânı çalmaz idiÇün bu kısse burada oldi temâm Mustafâ’nın rûhine yüz bin selâm

BU KISSE MUHAMMED ZÎŞÂN EFENDİMİZ RÛH-İ HİCÂBDAN HİCÂBA DUHÛLÜSöyle ey dîl durmanın vakti degil Bu cihân bir kimsenin tahtı degilMevt-i seyyâd okuna sensin nişân Soyunub Edhem gibi hırka kuşânGel diyince eğlemez zencîr seni Tîb-i Lokmân eylemez tamir seniDüşme sen bu köhne dünya cengine Bir liman bul salma geştin engineHer denizin bir muhâlif bâdı var Güne güne her birinin adı varHer yele bâd-ı sebâ denilmedi Hayreti kübrânedur bilinmediOl gelici günleri sen ağlağıl Kârubânsın göçmeye yük bağlağılŞark ilinden dalga dalgayı kovar Sen reisin hâbı gafletten uyarYeddi başlu ezdehâ doymaz bu yir Bây u derviş kimseyi koymaz bu yir

(678)İrci‘i gelmezden ön işbu hitâb Son gününi fikr idüb eyle hisâbGünde kabrin yeddi kez eyler nidâ Aç lisânın söyle İrşâdi gedâRuhsatı virdi sana perverdigâr Bir kaziyye halka eyle aşikârHâfız-Allah keşf iderse nâmeyi Nusretile al eline hâmeyiHibe-i Mevlâ’yı inkâr eyleme Bildiğin bil bilmediğin söylemeEy hüdâvend-i kerîm-ü künfekân Zât-ı pâkın istemez kevn-i mekân

Kısas-ı Enbiya

411

Şânı a‘zâm sâdıku’l-va‘du’l-emîn Fahr-i âlem rahmeten li’l-âlemînHil‘ati levlâki giydirdün ana Hürmetine sen nutuk vergil banaÇok şükür hamd-i senâ ihsânine Kangı söz kim lâyık olmaz şânineOl hatâlardan emîn eyle beni Cümleden erham bilürem ben seniSensin ol Mevlâ-yı settâru’l-‘uyûb Sensin evlâ-yı gaffâru’l-zünûbGitdi aklım fikrim oldu târumâr Sen bana tevfîkin eyle yârıgârBilmediğim nesneyi bildür bilem Bermakımda ditreyüb kaldı kalemSen hidâyet itmeyince bir kûla İstikâmetler bulup girmez yolaBir salâvat virelim biz ibtidâ Kısseyi keşf eyleye bârî hüdâEvvelinin evveli yok lem yezel Ahirinin ahiri lemmâ yezelKâinet hiç yok iken ol var idi Kimse bilmez bir genî settâr idiHalbukim ol kenzin açmak diledi Bin bir ismi küntü kenzen dinlediOl habîbin nûrunı vâr eyledi Tut kulağın gör ki Mevlâ neyledi

(679)Üç yüz altmış bin yıl evvel vâr idüb Fahr-i âlem nûrunı izhâr idüb Ben nice çün sırr-ı hikmetden bilem Nûr-ı azamdan yaratdı bir kalemOl kalem çün halk olub kaldı tanâ Yüz boğum verdi Teâl-Allâh anaBir boğumdan bir boğumuna tamâm Elli yıllık yol idi bil ey hümâmYâ kalem yazgıl diyû geldi hitâb Levh-i mahfuz üstüne yaz bir kitabPes kalem didi eyâ bâri hüdâ Ne kelâmile idem ânı edâFazl-ı lütfundan anı bildür bana Bu hitâbı işidüb kaldım tanâPes buyurdi ol ilâhi müsteân Yaz benim tevhidimi eyle beyân

BU KISSA MUHAMMED ZÎŞÂN EFENDİMİZ RUHİ HİCAB’DAN HİCÂB’A DUHULÜBir ilah yokdur velî mevlâ benem Yok şerikim cümleden evlâ benemBî mekânem yokdurur sâğım solum Ol Muhammed hem rasülüm hem kulumDidi yokdan var eden perverdigâr Gizli Zâhir hazretine aşikârBu Muhammed kimdurur bildür bilem Hak tealâ çün buyurdu Yâ KalemBen mukârin eyledim ismim ile Sâni‘am ben sanatımı kim bileCümleden ben ânu kıldım sevgülü Ânı âli bilen oldu bahtıluOlmasa ol itmez idim dâire Kenzimi vermez idim ben zâhireHil‘ati Levlâki giydirem ana Ol Kalem Kûş eyleyüp kaldı tana.Sani‘in sanatları olmaz hisab Kudretinden kıldı on iki hicâb

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

412

(680)Fahri Alem nuruni perverdigâr Cümle ruhlardan mukaddem kıldı varHer hicabın adu vardır ey velî Ümmet olan kimdür ol zat bilmeliÇün salavât virelüm ol hazrete İbtidâ girdi hicâbı kudreteOn iki bin yıl Hüdâyı zikredüp Sun‘i sâni‘ san‘atini fikredüpÇün azamet oldu ikinci hicab Durdi on bin bir yıl anda mâhitâbHalk iden hallâkını zikreyledi San‘atini sani‘în fikreylediGeçti andan çün hicab- ı minnete Ümmet olan tâlib ola sünneteHâlıkı zikreyledi onbin sene Kadr-i âli olduğunu bilseneGeçti andan çün hicâbı rahmete Dokuz bin yıl tesbîh etti hazreteVarduğunca şevketi oldu ulâ Altu yüzbin katına verdi cilâÇün saadetler hicâbında mefâz Ol sekiz bin yıl hakka kıldı niyâzPes kerametler hicabına geçüp Ruh-u Azam perde perdei açupŞeş cihetten hâlıkı tenzih edüp Pes terakkiden terakkiye gidüpYeddi bin yıl zikr idüp mevlasına Geçdi andan perdenün ulyâsınaÇün hicâbı menzilete geldi ol Zikr-i tesbîh hâlıkına kıldı olAltı bin yıl Hakka Tesbih etdi ol Ol hidayet perdesine buldı yolHâlıkı zikreyledi beş bin sene Hak teâla bir Hicab virdi yinePes nübüvvetlik hicâbında ulâ Durdi dört bin yıl hakka kıldı duaKıldı andan nur hicabına tulu‘ Ol asıldur gayriler oldu furü‘

(681)Durdi üç bin yıl ana tesbîh idüp Çün Hicâbı rif’at içine gidüpHer kaçan geldi hicâb-ı rifate İki bin yıl tesbîh itti hazreteÇün şefaatler hicâbında ulâ Durdî bin yıl hazrete etti duaNeler gitti neler geçti aradan Yarattı bir ağaç Mevla verâdanÇıkuben üzerine ruh-i âlî Durup zikreyledi ol zülcelâliİlâhün vâhidün Rabbü Teâlâ Çü bir kandîl yarattı Hakk TeâlâKodi ol ruhi Alâi içîne Ne halk itse anın gelmez gücîneAkîk Ahmer’den idi asdı kandîl Ki kırk bin yıl idüp Mevlaya tehlîlHüday-ı lem yezel ferman buyurdi Rasülune nice sırlar duyurdiBenim esmâ-i hüsnamîle zikret Ki benden gayrı mabûd yok fikretÇün evvel başladı ism-i celâle Kerametler verici zü’l-CelâleHer isme bin sene kıldı devamı İdüp tehlîl-i Hüdayı lâ yenâmı

Kısas-ı Enbiya

413

Rahîm ismi şu kim temam olunca Kaçan Rahman olan isme gelinceİdüp tesbîh ki bin ruh-i alâ Nazar kıldı çün Allahü TeâlâHayasından teâlîden utandı Ki yağmur dânesi derler boşandıKaçan der damlayup andan akınca Akan derler nebilere sağışıncaNebîler halk oldi derinden Biri fark olmadı asla birinden

(682)O kandîl altına cem’ oldu anler O ruhdan var olup çün geldi ânlerBu esrârı o hınde duyurdi Nebiler ruhuna Allah buyurdiBu âli ruh habibümdur Muhammed İlâ yevmi’l-kıyam şer’i müebbedBen ânın ışkına kıldımsizi vâr İdermisiz nübüvvetine ikrârBu fermanı işitti çün nebiler Hıtabında bu sözi söyledilerDidiler Ey kerem kânı Allah Ki sen bâkî velî biz fâni AllahÇü vahdâniyyetine biz inanduk Muhammed nuruni gördükde kandukBu ikrara dîdi tânık olam mi Bu sözde ben sizi sâduk bulam miDîdiler kâdir u hallâk u mevlâ Ki sensin bizlere evlâdan evlâBu takriri virüb dönmek ne mümkin Risalet şem’ası sönmek ne mümkin Muhammed’den bizisen itme ırâk Nebîlerden alındı ahdî mîsâkBu ayet çün nübüvvetine delildür Ânı inzâl iden Hayyü’l-CelîldürKi Kahhâr ismine geldi ruh âli Çü bin yıl idüb zikir ol Zü’l-CelâliBu ismi çün havfile bakdı Hicâbından hesabsız derler akdıÂkub dürler gibi der her yerinden Mübarek başunun akan derinden

(683)Melekler ruhini halk iddi Mevlâ Kemâlî saltanatde şân-ı eclâYüzünden çün akan derden mücellâ Yarattı Arş ile Kürsi TeâlâKamer Şemsile Yıldız hem Felekler İçini doldurub kat kat meleklerŞehîd sıddîk ile hem ruh-i Âlim Ki ğöğsünün derinden oldi sâlimMübarek çün arkasından çün çıkan der Yâğub rahmet gibi Lü’lü’i anberOlup eşref mekan hem Ka’betullah Ne halk itse çü kâdir HazretüllahKi kaşları derinden ruh-u mümin ki Sultan-ı selâtindür MüheyminVelî ğayri yirinden ruh-i küffâr Olub Nemrud gibi Firavn-i füccârAyakları derinden ey metâlib Kuruldi meşrık ile hem meğâribO hinden ruh-i ruh kıldi ziyaret Şu kim itmâm olur kopar kıyamet

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

414

Durub bin yıl ana ruhlar dolandı Ebu’l-Ervâh dinülüb künyelendiPes ândan emr idüben Hak Teâlâ Habibim rûhidur a’ladan a’lâEyâ ruhlar bâkub ânı göresiz Ki siz her sanata ândan iresizBaşını çüngören ruh oldi Sultan Hükûmet tahtı üzre kurdi evtânMübarek alnını gören nihânde Adalet sahibi oldi cihândeMübarek gözlerine çün uyanlar Ki Kur’ânı çün ezber okuyanlarMübarek kaşlarını gören ervâh Ki nakkâş düzmeye ol oldi seyyâhMübarek kulağını seyr idenler Nasihat dinleyüb doğri gidenler Yanakını görenler oldi âkil Okuyub ilim ile oldi çün âmil (684)Mübârek enfini görenler ey hâr Olub hâzık hikim ile hem ‘attârDudaklarin gören oldi vezirler Düzüldi şânına bâlâ vezirlerMübârek ağzını gören ol ânde Uruc tutuci oldiler cihândeMübârek dişlerini gören ey cân Gelüb dünyada oldi dilber insânDilini çün görenler oldi ilçi Gidüb Şâhden şehâ çün oldi yolciBuğâzini görenler vâiz oldi İlmi ile ânın çün kalbi doldiMübârek lihyesini ey saîdler Bâkup seyreyleyen oldi şehîdlerMübârek pâzusin bâkub bulanler Olub dalğûç ki deryâye dalanlerMübârek boynuni gören kemâ kân Olub tâcir gezüb oldi bezirgânMübârek sağ elini hem görenler Olub sarrâf cihânde ey erenlerSol elîni görenler tutdi kîle Terâzu kod île mal satdi îleVelî ellerinin için görenler Cömerd olub fakîre şey virenlerKi bildin ruhlarîn firkasini Görenler ellerinin arkasîniBular geldi behîl oldi cihânde Neler izhâr ider mevlâ nihândeKi bermâkın görenler kâtib oldi Gîce gündüz yâzuya tâlib oldiVelî göksin görenler oldi âlim Olûben müçtehid hem kalbi sâlimMübârek batnıni gören ‘ayân ol Kanâet idici üzre hemân olÂyâkını görenler oldi avci Kim altıni görenler oldi yolciGörenler sâyesi oldi muğannî Çâlup sâz def idüb dürlü teğannî

(685)Bâkub seyr itmeyen oldi yehûdî Nasârâler anâ itmez şühûdîAnâ hiç bakmayanler oldi a‘mâ Kılub ânler ulûhiyyete da‘vâ

Kısas-ı Enbiya

415

Ki Fir‘avn’île hem Şeddâd’i Nemrûd Ok atdi göklere çün oldi merdûdÇün âdem halk olûb geldi vücûde Melâikler gidüp anâ sücûdeGelüb nuri Muhammed Mustafânın Nebîler serveri ol müctebânınEy İrşâdî dolaşme gir husûle Degiş nazmi gîrek ğayri usûleKâdîmi bir usulde yok halâvet Muhammed Mustafa’ya vir salâvetKondi ol nur âdem’in çün annine Hiç bu devlet gelmez îken ‘aklineOl kamerveş şu‘lesî virdi ziyâ Kıldi ol nurden melâikler hayâBildi ol nur kadri ‘âlî serfirâz Döndi mevlâden yana kıldî niyâzDîdi kudret sâhibî ey pâdişâh Yok şerikin yok nazirin yâ ilâhBir temennâî recâm vardur sanâ Sen bu nurin sâhibîn bildür banâPes melâikler ânı eyler tavâf Fazli lütfinden benî eyle meâfHakk teâla çün buyurdi yâ safî Kimse bilmez hikmetim oldi hafîOl Muhammed Mustafâ’nın nurî nûr Anâ hürmet eylemekden olma dûrBilki ol nur gelmeseydi zâhire Rahmetîmi virmez îdim sâireSen ânın ‘ışkı île eyle sürûr Kendi neslinden gelür eyler zuhurİttihâz itdim ânı mahbûb banâ Sakla bu nûri emanetdür sanâHem dahî evladlerîne söylegil Kadri ‘âlî oldukın vasf eylegil

(686)Oldur ancak sâdiku’L-va’dü-emîn Fahri âlem rahmeten li’l-âlemînÇünki Âdem geldi indi fâniye Nâs türâyub hâlikını tâniyeÂdemin annından indi aşikâr Hîbetullah Şît’e oldi yadigârAdı sânı âleme kıldi şüyu’ Oğlu Ânûş annıne kıldı tulu’Gitti Ânûş oğli Kaynân’e gelüb Kime nur geldi ise âlî olubÇün şüyu’ buldu o zât ilden ile Gitti Kaynâne geldi nur Mihlâil’eOl gidince geldi Berdâd annına Zî saâdet zî beşâret şânına Ol dahî gitti cihândan ey ebî Geldi yirler yüzüne İdrîs nebîGitti İdrîs buldiçün âli mekân Hikmet essidür Hüdaî Kün fekânGeldi ol nur kondi oğlu annına çün Menüslec dirler idi âdınaOl dahî gitti cihândan yüzi Ay Nuh peygamber bu cihana basdı pâyGitti ol Nuh geldi rif’at buldu Sâm Oğluna kıldı vasiyyet subh-u şâmGitti ol Sâm oğli Erfahşed gelüb Hazretin nuruni çün âli bilübOl dahî çün bu cihândan kesdi pây Hûd peygamber annına çün doğdi AyGitti ol Hûd oğli hem Fâliğ gelüb gitti Fâliğ oğli çün Târûh gelüb

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

416

Târûh’a Âzer dediler ânı bil Geldi ândan doğdi İbrâhim HalîlGeldi ol nur annına virdi ziyâ Hak teâla ânı kıldı enbiyâ Bu cihânın herbiri çekdi ğamîn Sâre adlu bir hâtun aldı emînÇünkü Sâre nuri gördüği gibi Virdi şu’le âyın ondördi gibiDöndi İbrâhim’e didi söyle hâl Nurin ışkı koymadı bende mecâl

(687)Çün ezelden sende bu nur yok idi Sende ğâyet iştiyâkım çok idiSâre’ye çün didi İbrâhim Halîl Ol sahife sâhibi dostî celîlDevr-i Âdem’denberu geldi bu nur Neslimizden çün gelüb kıldı zuhurHürmetine halk olundi kâinât Doğmadan ön zâhir ola mu’cizâtOldurur âhir zaman peygamberi Şah-ıâlem enbiyâlar serveriHak teâla kıldı hatmü’l-enbiyâ Na’li tozi çeşme olur tûtiyâÇünki Sâre işbu sözi dinledi Hak teâlaya münâcât eylediSâre Hak’dan ister idi bir oğul Didi Yâ Rab! Benden olsun bir rasulGördi ol nur cümle nurîn nâibi Didi benden ola ol nur sâhibiHikmet issidür ğanî perverdigâr Dinle ol nur kime oldi yadigârÇünki hicret itti İbrâhim Halîl Mısr içine gitti o dost-i celîlVirdi sultan Sâre’ye bir Câriye Hizmet idüp her işîne yârıyeÂdı Hâcer kaddî Ar’ar serv-i dâl Didi Sâre hakkın emri ile âlÂldı İbrâhim Halil ânı hemân Hazreti İsmâili kıldı gümânVakt irişti hamlini vaz’ eyledi Sun’-ı Sâni’ hikmeti gör neylediÇünki ol nur gelmeyince Sâre’den Didi Yâ Rabb ben nidim bu yâredenBen didim nur sahibi benden ola Lütfi ihsanlar bana senden olaAczini Çün itiraf itti hemîn Sidre’den indiyire Ruhu’l-EmînÇün Halîlullah’a Cibrîl söyledi Ândan İshak doğacak vasfeyledi (688)Tebşir eyle Sâre’ye âh itmesün Bu ecilden Hâcer’e kin tutmasunGeldi İsmâile nur indi ‘ayân Döndi İbrâhim ânı kıldı beyânSakla bu râzı emanetdür sana Çün Ebu’l-Halk’dan vasiyyetdür banaGitti İsmâil cihânı terk idüb Oğli Gaydar annına nur nakl idübGeldi ânı kabladı nur sağ-ı sol Çün haml-i nâmında doğdi bir oğulOl dahî gitti Cihândan nâgihân Leyte adlu doğdi bir oğlu hemân

Kısas-ı Enbiya

417

Gitti Leyte çün Hemîsa’ geldi çün Hazretin nuruni âli bildi çünOl Hemîsa’da cihândan uzdi pây Geldi Âded oğli doğdi yüzü ÂyGitti Âded doğdi Adnân Ey Ehî Nura hürmet eyleyüb oldi sehîGitti Adnân geldi bir oğli Mu’îd Kime nur kondi isegördimüfîdOl gidince doğdi bir oğli Nezâr Geldi ol nur annına kıldı güzârOl dahî virdi emânet oğline Bakmaz idi asla dünya şuğlinePes Mudır geldi cihana Ey ulu Kalbi ânın ilimle irfân doluÇün suhufları görüb bildi temân Dört karındaş idi ânlar Ey hümâmKim atâsı bir gün oldi nâ mizâc Bildi mevte bulmadı kimse ‘ilâcDöndi dört oğlun kığızdi vahdete Nâsdan uğrun girdiler bir vahdeteHak teâla çok Ana virmişdi mâl İtmez idi kimseye hiçkîl-ü kâl Çün biri adı Mudır biri oldi Eyâr Ey Hüdâ İrşadî’yi hâbdan uyârHem Rubey’a ad olub üçünciye Kim Yemâne didiler dördünciye

(689)Hasılı o çok vasiyyet eyledi İşbu verâdan bu sözi söylediDidi ben size nasihat ideyim Dar günümdür durmak olmaz gideyimÇün nasihatdur atânın dimesi Sahtiyândan var idi bir haymesi Virdi ânı ol Mıdırr’e Ey Ehî Döndi ândan neyledi gör ol sehîHem Rübey’a oğlına virdi bir at Ellerine yazdurup virdi beratVirdi bir hâdım Yemane’ye ‘ayan Bir döşek aldı Eyâr bellü beyân Pes giru kalan mâlı siz Ey oğul Beyninizde sulh idin ânı kabulBundan özge size itmem ğayrı lâf Beyninizde ger olursa ihtilâfÇün üzüldi fâniden destim benim Vardurur Behrânde bir dostum benimÂdı Ef’â ilmile âmil durur Kendi kâhin her sözi kâmil dururOl kişi mâlım size pây eylesün Herkesün hâline göre söylesünBenden âna armağân olsun selâm Gitti ol pîr söyledi birkaç kelâmÇekdi ânlar üç gün ânın yâsını Söyle İrşâdî Bâbâ inhâsınıDört karındaş mâla râzı olmadı Birbirine çün itaât kılmadıTaksîm içün çok nizâî kurdiler Döndiler Bahrâne râhî oldularBirbirine güft ü kû söz ittiler Her biri bir nâka bindi gittilerÇıkmaz işi Hak teâla kâire Yolları çün uğradı bir çâirePes Mudır ol çâire bakdı gözi Söyledi kardaşlarına bu söziBir deve çün otlamış bu çâiri Mürğizâr üstünde bellüdir yiri

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

418

(690)Leyki ânın kör imiş ol sol gözi Çün Rübey’a söyledi işbu söziSağ ayakı ağsâk imiş ol deve Mürğüzârı otlamış ive iveİki, kardaş iki sözi söyledi Döndi ândan ol Yemâne söylediBu devenin kuyruki hiç yok imiş Karnı ğâyet aç degüldür tok imişDidi Eyyâr ol deve kaçub gider Sahibinden ol kaçup bizmiş giderYüküni yolda bırakmış ğâliba Sahibinden vaz geçüp itmiş ibâDört karındaş söyledi çün dört kelâm Bir Arap rast gelüb virdi selâmDidiler kim kankı iklimden geliş Kimse ile varmudur bunda bir işDidi ‘arab yol gelüb yorulmuşem Dün gice ben bir deve itürmişemPes Mudır işbu sözi çün dinledi Döndi ‘araba bu sözi söylediDidi ğayb olan deve turmî idi Sol gözi hiç görmeyüb körmi idiÇün Rübey’a didi ol ağmâ idi Sağ ayakı ânın ağsâkmı idiDidi ‘Arab ne siyah ne ak idi Bir kıçî anın velî ağsâk idiPes Yemâne söyledi kim Yâ kişi Yük yerinde yokmudur ânın işiOl devenin bir yiri gedük midür Hâsılı söz kuyruki eksük midürDidi ‘Arab kuyruki yokdur velî İşbu remzi sen neden bildin velîDidi Eyyâr sahibinden kaçmış ol Uğrayup bir çâire tiz geçmiş olDidi ‘Arab nâkayı siz aldınız Siz harâmî olup anı çaldınızDideler ‘Araba bizler almaduk Kimsenin bir habbesini çalmaduk

(691)Biz ferâset ilmi ile anladuk Kalbimizi Hakka muhkem bağladukDört karındaş kâhine biz gideruz Mâlımız vâr hâl ifâde eyleruzDidi ‘Arab ben sizi terk itmezim Kim devemi almayınca gitmezimKâhine ben sizi şekvâ eylerem Rû be rû da’vamı ânda söyleremGittiler Bahrân içine irdiler Kâhinin tîz hânesine girdilerKâhine ‘Arab teşekkî eyledi Nâkamı çaldı bular vasfeylediÇün fakîrem yokdurur nânım benim Dehr içinde olmadı şânım benimÇün bilürler nâkanın evsâfını Kur şeriat dinle her bir lâfınıDidi kâhin nâkayı çalmak neden Bu fakire zulm idüp almak nedenDidiler biz nâkasını almaduk Kimseyi hiç âhîzâre salmadukBize nâka sâbit olmaz naklile Biz arayub bulduk ânı aklileÇün Muzırr’e didi kâhin söyle hâl Görmemiş evsâfını bilmek muhâlDidi gelmiş uğramış bir çâire işbu sırrı ben getürem zâhire

Kısas-ı Enbiya

419

Kim mukaddem aklım ânı bulduği Bildim ânın sol gözin kör olduğıÇün bize virmiş akl Kâdir İlâh Sağ taraftan otlamış dâim kiyâhPes Rubey’a kim söyledi Ey Azîz Mürğızârı biz gelüp gördük temizÜç ayakıyla basmış idi Bir ayakın izi yok kasmış idiOl Yemâne söyledi kim Ey Ulu Ağlar ‘Arab gözleri oldi suluNâka yatub ol çayırda ağnamış Döne döne mürğızârı çığnamışKuyrukîle hiç otî yaturmamış Gidüp ândan mürğızârda durmamış

(692)Durdi kâhin sözlerini dinledi Geldi nevbet döndi Eyyâr söylediÇün hevâde kuş hisabiyle uçar Sahibinden nâkayı bildim kaçarKorkusundan ol çâirda durmamış Eğlenüb ol yirde mesken kurmamışÜç âğız alub velî gitmiş yine Karnını doyurmamış döne döneİşbu takrîrâtı kâhin dinledi Döndi ‘araba bu sözi söylediÇün bular sârık değildür yâ kişi Akli ile bilmiş ânlar her işiGördi ‘arab keymedi d’ava sübut Kesdi sözi ğamlanub kıldı sükûtSordi kâhin kankı iklimden geliş Kim benimle varmudur bunda bir işAtâsının öldügin didi bular Gözlerinden kâhinin akdı sularDidiler kim atâmuz itdi selâm Son nefeste söyledi birkaç kelâmKendi gitti mâlı kaldı bizlere Taksîm için sulha geldik sizlereDidi kâhin aklunuz çün yâr iken Bu ferâset ilmi sizde vâr ikenKim bu d’avayı gelüp kurmak neden Siz bilürsiz kim bana sormak nedenDidiler kıldı vasıyyet ol ebî Neslimizden geldi gitti çok nebîÇün binadan aslımız oldu tuhûr Pâk nesillerden gelüb iddik zuhûrDidi kâhin çun sabâh olsun ‘ayân Sehminizi ideyim birbir beyânGitti hânesine gör kim neyledi Bir kuzi tîz buldi biryân eylediGördi bunlar kad şece’ât sahibi Aslı nesli Mekke’nin hem nâibiBişdi biryân sofrayı çün kurdılar Hizmet idenler ayakda durdılar Kâse ile var idi bir tâs şarâb Kim içerse hâlini eyler harâb

(693)Sofraya kâhin gelüb oturmadı Evde kaldı yanlarında durmadıVâr idi bir pencere evden yana Sözlerini işüdüp kaldı tanâGeldi gizlice heman seyreyledi Çün Muzır bakdı kuzuya söylediİşbu biryânın tadı kaçmış didi Körpe iken it südi enmiş didi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

420

Lezzeti yok âdemi eyler harâb Ol Rübey’a destine aldı şarâbDoldurup nûş eyledi ol bir kadeh Hüzni gidüp bulmadı cânı ferahKardaşına didi dinle sözimi Çün binadan bu şarabın üzümiKabr içinde yücelenmiş ol ağaç Sağa sola dal budakı i’vicâcÇünki kâhin ol delikten dinledi Kim Yemâne işbu sözi söylediİşbu etmekler ne hûb pişmiş didi Kim yoğirdi kendinden geçmiş didiHer ta’amda ma’rifet ehli elî Ay başında hayza uğramış bilîÜç karındaş söyledi üç söz temâm Durdi Eyyâr söyledi bir hoş kelâm İşbu kâhin ilmile âmil durur Akl-ı evvel fikrile kâmil dururMa’rifet deryasına dalmış didi Çün zinadan ânası çalmış didiSofra kalkdı kıldılar hamd-i senâ Geldi kâhin söyledi kim Ey enâBir sözim var ânı inkâr eyleme Benden özge kula izhâr eylemeKimdür atâm sen ânı bildür banâ Tanrı hakkı itmezim zahmet sanâDoğri söyle sırrını olma kenûd Ben babamdanmı gelüp buldum vücûdÇün bilürsün bu cihân ender fenâ Yohsa ğayrı er bulub ittin zinâDidi oğul ön geçenler geçtiler Bizden ön mevtin şarâbın içtiler

(694)Çün babandan hir gîz evlâd olmadı Bu cihânda tâl’im yir bulmadıMalı mülki devleti key çok idi Bu diyârda hîç naziri yok idiHânemüze bir müsâfir uğradı Gördüm ânı ışkı bağrım doğradıÜç gün ânı bem müsâfir eyledim N’imet-i nânını vâfir eyledimYolci idi geçti gitti yoluna Öyle kimse şimdi nâdir bulunaBir gezîn bu hâneye ol geldi ol Ben seni ândan kazandım bilmiş olÇün anâsından bu sözi dinledi Döndi hizmetçilerine söylediSiz gidip mihmanlara idin suâl Size kimden m’alum oldu işbu hâlPes Muzır’a söylediler Ey Azîz Bir kuzuyi eyledik biryân semîzOl kuziyi yir iken güldün neden İt südi enmiş diyu bildin nedenDidi ânı ben emerken görmedim Hizmet idüb bu kapıda durmadımÖmrim içinde size bir gelmişem ben ferâset ilmi île bilmişemGel gör imdi akl ile fikre uyâk Kim yinür hayvan ne ise dört ayâkCümlesinin yâğı et üstündedür Kim ânı görse yimek kasdındadurLeykî it yâğu etin altundadur Ol kerîh koku ânun zâtundadurGevdesinde kuzunun yâğ yok idi Enderûnunda velâkin çok idiÇün Rübey’a didi ben içdim şarâb Pes verâdan eyledim ânı hisâb

Kısas-ı Enbiya

421

Ğam getürdi hüznümi dâğıtmadı Teşne idim hîç beni kandurmadıĞamlı yirden hâzır olmuş ol hemîr Ğam getürür dem getürmez Ey EmîrKabr içinde hâsıl olan sebzevât Temre üzüm hâsılı her bir nevât

(695)Mâl-i hulyâ-yı getürmez Ey Azîz Çün Yemâne söyledi bir söz temîzSofrada ben etmeği gördüm didi Kim bu sırrın aslına irdim didiÇün tiride etmeği koysan eger Kabda olan suyı kendine çekerİşbu etmek suyu asla çekmedi Taş gibi hiçbir yirine geçmediBildim ânı yoğuran hâtun ‘ayân hayzi görmiş şübhesiz bellü beyânÇün Yemâne işbu sözi söyledi Ol delikden geldi kâhin dinlediDidi akl ile olur her dürlü iş Etmeğe oturmadı işbu keşişSofra geldi yanımızda durmadı Çün beraber etmeğe oturmadıNesli ger pâk olsa ol kişi Çün hisabıyla tutardı her işiOl zinâdan hâsıl olmuş Ey ehî Hak te’âla mâl virüb olmuş sehîÇünki kâhin sözlerini dinledi Avratından geldi teftiş eylediDidi geldi bizlere beyler beyi Kim yoğurdi kim pişirdi etmeğiDidi hâtun kim pişirdi Câriye Hizmetinde bulunan ol MâriyeDidi kâhin sen âna eyle suâl Bize mihmânlar iderler kîl-ü kâlHayzı var ise ânı vasf eylesün Key sakîn ‘âr itmeyüben söylesünGitti hâtun buldi tîz sordi âna Dün gice geldi didi hayzım banaDöndi geldi kâhine virdi haber Gönlü oldi ğussadan zîri zeberÇün bu sözi söyleyince câriye Gitti kâhin söyledi ol râ’ıyeDidi çoban ol kuzi kaldı yetim Ben didimkim ne ‘aceb tedbir idimĞayrısı doğurmadî kim emzürek Çün benimle var idi bir boz köpek

(696)Öldi ânın hîç eniki kalmadı Gördüm ânın çün südi soğulmadıGünde üç kez ben ânı tutar idim Bâşına hem bir keçe atar idimOl kuzuyi bisledim ben Ey Hümâm Çünki Râ’î sözini kıldı temâmÇün şarâbdâre didi kim Ey Gözüm Kankı ağâçtan âlub ittin üzümDidi kabristanda bitti ol ağâç Korkdi benden almadı bir ğayrı âçKaynâdub tîz eyledim ânı şarâb Kıldım iksir içdi ânı şeyh-i şâbGeldi kâhin hâneye virdi selâm Eyledi mihmâni ile hoş kelâmSöylediler kâhine kim Ey Azîz Taksîm idüp malımızı kıl temîz

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

422

Didi kâhin ben size hükm idemem Siz gibi fikre heseba gidememSiz gibi ‘âkil cihânda yokdurur Hükm idici sizden a’lem yokdururÇünki kâhin kendin ednâ eyledi Döndi ânlar bu kelâmı söylediÂtamuz kıldı vasiyyetler sana Sen bize taksîm idüb kalma tanâHâsılı söz râzi oldılar ana Taksîm idüb geldiler evden yanaÇün Muzır’dan geldi İlyâs Ey Ulu Doldı ânın yüzü nurıyla tolûGitti İlyâs çün Huzeyme basdı pây Geldi ânın cebhesine kondı âySen bu sözi kûş idüp cândan inan Oğli doğdi ismini koydi KenânÇün Kenân’dan ol Kureyş geldi hemân İsm-i şânı şöhreti bellü beyânOl Kureyş gitti gelüb Abdü’l-Menâf Çok kaviller işbu yirde ihtilâfGitti ol zât kâmetini kıldı yây Geldi Hâşim yiryüzine basdı pâyÇok kimesne gördi ândan menfe’at Sürdi E’rabîn içinde saltanatÂdı sânı ‘âleme buldi şüyu’ Kalmadı Mekke içinde bir cüyu’

(697)Sürdi devrân bir zemân evlenmedi Kim kızımı al didi dinlenmediUlu beyler dohterîmi al didi bori zurna nâî tanbur çal didiRum-i Kayser ibn Kostantin Kral İlçi gönderdi âna kim kızım alBuldılar İncîl içinde bir varak Hazreti İsa’ya inmişdi sebakMekke şehrinde Kureyş nesli olan Tâc-ı vekkâr sâhibi devlet bulanHâşim’in çün annına konarsa nur Fahr-i ‘âlem tîz gelüb eyler zuhurBu sebepten tâlib oldular âna Anun île gîdeler Hak’dan yanaDidi aslım pâk nesîle karışa İki düşman birbiriyle barışaLeykî Hâşim hîç birini almadı Kendine akrân münâsib bulmadı Pes tehayyürde iken ‘âli cenâb Söykenûb ol gözlerin aldı hâb ?Bir kabile var adı Cürhem idi Aslı nesli dertlere merhem idiOl nesilden didiler bir kâmil al Âdı Selmâ’dur anâ itme mekâlÂçdı gözin çün uyandı uykudan Çün teselli buldi Hâşim kayğudanÂldı ânı çün tezevvüç eyledi Dinle Hak te’âla neylediDoğdi bir oğli sanasın andelîb Koydi çün adını AbdülmuttalibNeler geldi neler gitti fenadan Kaçan ol zât gelüb doğdi anâdanUzun boyli fasih idi lisânı Yayıldı her yana âdı vü sânıİki ebrusi benzerdi hilâle Olub bâliğ şu kim irdi kemâleAtâsı bir ulu yirden everdi Derûniyle ânı cândan severdi

Kısas-ı Enbiya

423

(698)Benî ‘âmir kabilesinden ol Şâh Âlub bir kâmile hâtun yüzi mâhOlub bir oğli hâtundan bilindi Ânın ismi Ebu’l-Hâris dinildiYirmi biş yâşına irdi ol hân Bilüb her bir umûri ol kemâ kânBozuldi Hâşim’in bir gün mizâcı Didi bu derde kim buldi ‘ilâcıEbed bâkî cihânda durmak olmaz Hudâ’nın hikmetinden sormak olmazÇün Abdülmuttalîb’e didi Ey yâr Kabîle başların eyle haberdârKi Mekke kavmini var d’avet eyle Selâmımı getür eşrafa söyleAtâ gider oğul kalur yirinde Senin devlet külâhı var serindeMüheyyâ eylegil evvel ta’âmı İdem ben Mekke ehlîyle kelâmıGidüb d’avet idüb iş erlerini Yişil kemhâ döşetti yirleriniEvâilden bilürlerdi yol erkân Kabâil cem’ olub geldi kemâ kânGelen geldi geçen geçti sıraya Benî Hâşim düzüldi bir arayaOlup itmâm ta’âmı çün yinildi Vuku’ı mâ cerânız ne dinildiDidi Hâşim ki Yâ ma’şer kabâil Ne dirsem ben olun ol söze kâilCihân bir kimseye bâkî degildür Kadeh doldurmayan sâkî degildürBu ‘illet çün beni alûb gidîser Tabîb Lokman âna derman nidîserVasıyyetler idem âgâh olasız Ki benden son se’âdetler bulasızVasî kıldım ben Abdülmuttalib’i Gele ândan kamu derdin tabibiEmânetdür ana Beyt-i Mükerrem Hacer Esved dahî ol Bi’ri ZemzemKi miftâhın âna teslim idûben Cihândan göz yumub şimdi gidûben

(699)Âna teslîm idem her bir umuri Göre dâim ayak altında muriTutub emrin idüb siz inkıyâdı Teharrâ eylesün her bir ‘ıbâdıEvâilden kuruldi böyle binâ didiler kim “Semi’nâ vü eta’na”409

Olup hâkim itâ’at eylerüz biz Ki bundan reisi neylerüz bizİdüb Hâşim bi emrillah vefâtı Yirine çün koyub kâmil sıfâtıÇün Abdülmuttalib ğâyet yücaldi Kral Kisrâ içinde şânı aldıVirürdi rum-i Kayser tuhfe her kâh Medâin Kisrîden ğayrı olan şâhKi her yıl K’abe’ye virku virürdi Kamu yirden ânı ulu görürdiYazub vasf idelim bedr-i hilâli Ulu hâne âçub buldi kemâliKamunın kalbine düşdi ihâfe Ki cem’ıyyet kaçan gelse tavâfeKamusını yidürüb içürürdi İdüb şâkir çü handân göçürürdi409- Bakara Suresi, 2/ 285.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

424

Yüzündeki nuri görse bir insân Olanca malını eylerdi ihsânBilürlerdi budur K’abe şüyûhi Hicâz toprakına virdi rüsûhiVelî yohsulları çok gözlerîdi Nice nâka koyun boğazlar idi‘Arab içinde buldi ‘izzî şânı Kaçan kahtı ğalâ alsa cihânıMünâdiler iderlerdi nidâî Başına cem’ olub dervîş gedâîKubeys’e çün çıkarlardı du’âya İnüb ândan gelürlerdi Safa’yaYüzündeki olan nûr hürmetîne Te’âla emr idüb ol rahmetîneGüneş issi olub kumlar yanardı Yâğub yağmur Hicâz ili kanardı

(700)Bu miktar çün ânın vasfı bilindi Ki rüyada âna tenbîh olunduKi bir güç iş işâret eylediler Verâsından bu sözi söyledilerHüdâ’nın dostu İbrâhim Halîl’dür Âna oğul viren Hayyü’l-Celîl’dürGötürdi oğlunu zemzem yirine Ki zira hikmeti ânda görineHüdâ şefkat idüp halk itti zemzem Bulunmaz hîç naziri derde merhemGelüb İsma’îl’e tâbi’ olanlar Bu zemzem suyunu bunda bulanlarÇü Mekke şehrine kurdi binâî İlâ yevm’i-kıyâm bulmaz fenâîİçlerinde var idi bir er ehî Ol katî mâldâr idi destî sehtîYüz kılıç koydi Süleymanî pulât Kimse ânu görmemüşdür fi’l-bilâdYüz kılıcın zırhı vardur yüz aded Senden özge bilmez ânı bir ehadİki âhu sureti altun durur Bu cihân ânun île ânun satun dururZemzemi çek suyu hergîz kalmaya Senden özge kimse ânı almayaÇünki rüyada işitti bu sözi Pes uyânup uykudan açdı göziBir zemân ânı tefekkür eyledi Mekke ehline bu sözi söylediÇün didi kim zemzemi çeksem gerek Ben bu yolda kaddimi eksem gerekVâr durur altunda çok genciyle mâl Ol kabâil eylediler kîl-ü kâlDidiler kim çekme suyi Ey Azîz Yiryüzünde cümle sulardan temîz

(701)Bozma ânı didiler Ey Mâh-i rû Belki zemzem tükenüb döner giruKim âna bir kazma urub ya eşer Çok kılıçlar parlayub leşler düşerBelki bir yirden aku ben dolma bu Çünki İsmaîl nebiden kalma buOl zemândan bu zemâna bu kuyi Eşme ânı belki tükenir suyiDurdi Abdülmuttalib fikr eyledi Kendi kendine bu sözi söylediİşbu zemzem çün beyaz süddenturu Delve ile çeksem ânı yukaru

Kısas-ı Enbiya

425

Tükenip su kalmaz ise nideyim Leşkerim yok bunda kavga ideyimYikrek oldur bir zemân sabr eyleyem Çün güzîde yokdur oğlum neyleyemOn oğul virse idi mevlâ bana Kim birin kurbân iderdim ben ânaGerçi ol mâl destime girse temâm Bir oğul kurban iderdim vesselâmHem bana hîç bir keder çün gelmese Âb-ı zemzem kaynayub eksilmeseNezrimi tizce ider idim edâ On oğul virdi âna Bâri Hüdâİbtidâ doğdi Ebu Tâlib sehî Doğdi Abbâs doğdi Hamza Ey ehîDoğdi bir oğlu dahi Ebû Leheb Çük oğul virdi âna kâdir celebHamza ğâyet oldi gürbüz pehlevân Oldi ‘adâ gözine tîrî kemânKad şecâ’at sahibi buldi kemâl Virdi kuvvet ol Hüday-ı zü’l-celâlGördi Abdülmüttalib çün oldi şâd Hak teâla Tâli’în kıldı küşâdAdı sânı ‘âleme virdi şüyu’ Geldi Abdullah doğub kıldı tulu’Gördiler kim annına doğdı güneş Rûşen oldi Basra Kufe hem Habeş

(702)Fahri ‘âlem nuridür virdi ziyâ Şu’lesinden kıldı yir gökler hayâNur yüzünde berk irüb cevlân ider Âfitabın tığına meydân iderArttı Abdülmuttalib’in devleti Varduğınca ğâlib oldi şevketi Kimsenin gözi ânı kesmez idi Rüzigâr hiç üstüne esmez idiEmrine oldi musahhar fi’l-bilâd Geydürüb on oğluna kalkan polâtOğli Abbâs Hamza’ya çün söyledi Gördigi rüyayı takrir eylediGeldi âb-ı zemzemi kazdı hemân Yüz kılıç iki giyik kıldı gümânBir uğurdan sür’atîle çekdiler Haşyet idüb yiryüzüne döktilerY’ani mevlâ belki virür bir ğazab Ol şeherde ne haseb kor ne nesebÇekdi zemzem âbını başdan başa Âkdu sular çağladı taştan taşaAkl âna hiç eylemezdi cüst-i cû Kalmadı kuyu dibinde katre suMekke ehli cem’ olup geldi kamu İki âhu yüz kılıç çıktı ‘amûGördiler kim suyına çıktı ‘ayân Kâdirin kudretleri bellü beyânÇıkdı zemzem katre su kesilmedi Sun’ı sâni’ hikmeti bilinmediÇün eritti Ka’be’ye kıldı kapû Cümle âlem eyledi âna tapuAltun atlas eyledi örtük âna Mekke ehli çün görüb kaldı tanâ Döndi Abdülmuttalib fikr eyledi Hamza Abbâs’a bu sözi söylediHak te’âla çok oğul virdi bana Kankınız kurban olur ândan yanaÜzerime vâcib oldı nîdeyim Halimi size ifâde îdeyim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

426

(703)Siz itâatlar idermisiz bize Bu hususta kur’a atam ben sizeKim bu kur’a derdime oldi tabîb Çekdi kur’a üç kez AbdülmuttalibHikmet issidür Hüday-ı lâ yenâm Düşdi Abdullah’a kur’a Ey HümâmDidi oğul ben seni zebh eylerem Rûbe rûb ben bu sözi söyleremÇaresiz kaldım velî bilmem nidem Beyt öninde ben seni kurbân idemÇünki Abdullah bu sözi dinledi Bu yana oğulları gör neylediDidiler bu hali kimse itmedi Çün bu es’ab yola sâ’î gitmediPes Kureyş ehli kamusı geldiler Beyt önünde macerâ var bildilerHem kabâil geldi râzı olmadı Zebhine kimse cesaret kılmadıDidiler kim ğayrı kurbân eylerüz Kim seleften olan işi söylerüzTanrı dosti olan İbrahîm Halîl Çün işaretdür âna işbu delîl Gönderüp bir koç âna lemmâ yezel Oğlının kurbânına oldi bedelDidi Abdülmuttalib bilmem velî İlm-i ğayba kimsenin irmez eliGerçi ol kurbân ile olsa idi Yiryüzü malım ile dolsa idiCümlesin kurbân iderdim Beyt’e ben Didiler kim fâriğ ol deprenme senVardurur Hayber’de bir kâhin ulu Tevrat İncil ilmile kalbi doluÂdı Seccâc ma’rifet ehli azîz Şübhe işden adamı eyler temîzTökdi gevher gözlerinden erğavân Tutdi Hayber yoluni oldi revânGitti Abdülmuttalib virdi selâm Eyledi kâhin ile vâfir kelâm

(704)Macerâyı künhi ile söyledi Çünki kâhin sözlerini dinlediDidi şeyhim bir sözüm vardur sana Tut kulakın tâlib ol benden yanaCandan işbu şâfi sözi dinlegil Beyt önünde on deve cem’ eylegilOğlını nezr eyleyüb mevtaya kat Rû be rû sen on deveye kur’a atKim bu kavle melyi ger âkdı ise Kur’a oğlından yana çıkdı iseDef’a on nâka âna kat ey Azîz Çün yirmi nâka eyle heb semîzTeşnelüye böyle içür cür’ay3i Sen verâdan âl yine bir kur’ayıKur’a şayet nâkadan geçdi ise Oğlun Abdullah ger düşdi iseOn deve zam eylegil olsun otuz Anlayana işbu söz oldi rumuzKur’a oğlına düşerse sor didi On deve her kur’ada artur didiHâsılı elli deve ya yüz deve her kaçan kim kur’ayı nâka seveKimse ile eyleme asla cedel Nâkalar kurbânına olur bedelKâhin ile el-vidâ’ çün kıldı ol Ruy-i handân Mekke’ye tiz geldi ol

Kısas-ı Enbiya

427

İşbu ahvâli Kureyş’e söyledi Beyt önünde çok deve cem’ eylediHeb kabâil bildiler bellü beyân İçlerinden on deve şeçdi ‘ayanGeldi Abdullah develer yanına Zî se’âdet zî beşâret şânınaAldı Abdülmuttalib bir kur’ayi Ya’ni göre nûş ider kim cür’ayiGördi fi’l-hâl çıkdı oğlı ismine Yil dokunmazdı mutahhar cismineBakdı olmaz on deve kattı âna Mekke ehli çün görüb kaldı tana

(705)Her sırada on deve zamm eyledi Dinle imdi Hak te’ala neylediHâsılı söz nâkalar kim oldı yüz Döndi kur’a yüz deveye tutti yüzKesdi birbir Beyt’e kurbân eyledi Lahmini yohsula ihsân eylediHikmet issüdür Hüday-i zü’l-celâl Çünki Abdullah büyüb buldi kemâlUlu beyler tâlib oldılar âna Gel kızımı didiler virek sanaBildiler kim şâh-ı sultan-ı enbiyâ Nuru geldi annına virdi ziyâMaksud oldur ay gün ile kavuşa Neslimiz ol pâk nesile karışaOldi Abdülmuttalib çün şâduman Mekke ehlini kığırtdı bî gümânHer kabile saf saf olub geldiler Da’vetine çün icâbet kıldılarDurdi Abdülmuttalib açtı kelâm Söyledi ol bu sözi ba’det-taâmSiz kabile başlarısız bilmeli Kâhî kâhî hânemize gelmeliDüşman ağlar dosti çün güldürelim Oğlum Abdullah’ı evlendürelimKankı soydan alalım bir kız âna Kim münâsib gidelim ândan yanaBa’zı didi ol Benî Â’mir ola Nesl-i pâke karışub izzet bulaBa’zı didi kim âna Cürhem gerek Al benefşe gül içün şebnem gerekBa’zı didi ol kabâilden alak Âna layık dohteri kande bulakÇün sorıp teftiş edeyim bu sözi Kim verâdan söylediler bir kıziOl Medine hâkimi olan Veheb Aslı pâkdur nesli pâk â’li nesebEv içinde taşra itmez hîç huruç Perhîz ile dâima tutar oruç

(706)Ânı hasnâ eylemiş lemmâ yezel Sîreti hûb sûreti gayet güzelİste ânı kimseden ‘âr eyleme Ne dilerse destini dâr eylemeÇün Şirîn lâyık gerek Ferhâd’ına Kim Emîne dirler ânın âdınaÇeşm-i fettân kaşları aynı hilâl Hüsniçinde şimdi buldi çok kemâlAtâsından dile ânı Ey Hümâm Döndi Abdülmuttalib açtı kelâmOl Medine hâkimi olan Veheb Devr-i Âdem’den berû ‘âli neseb

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

428

Neslimizden hem dahî gelmiş durur Oğlum Abdullah’ı hem bilmiş dururUlu beyler istediler virmedi Kimseye hîç yüzini göstermediHem Necâşî’den âna elçi gelüb Cümle ‘âlem kadrini ‘âli bilübKimseyi kendine dâmâd itmedi Her bir insanın sözine gitmediBen Medine şehrine gitsem eger Ol benî Es’ad bana ğayret çekerSırrımı gizlü ifâde eylesem Hasıl-ı söz dohterîni dilesemBelki şayet virmez ise ol ulu Kim bu dünya bizlere düşman doluOl Veheb çün hoş gelür aynimize Bir burûdiyyet düşer beynimizeHer diyâre bu haber ilden gider Gayret izzet namus âr elden giderİşbu sözler nâseza geldi size Gitmesi hûb gelmesi güçdür bizeİbtidâ gönderelim bir vâsıta Vâsıta ile alursa râbıtaSabr ile irdi irenler rif’ate Sabr ile irdi irenler ‘izzeteİşbu söze çün itaât itdiler Fâriğ olub evlerine gittiler

(707) Geçti ânın üzerine bir zemân Sen işit neyler Hüdây-ı müsteânCümle işler Sâni’în sun’i ile Söyle İrşâdî Baba künhi ileİbtidâ sen anla kim anladesın ‘Işk erinin bağrını dağladesınHak ‘ınâyet itmeyince kul nide Çıkmâz işi ol göre kul seyr ideÇünki bildin kıssanin kîl kâlini Ol yana dinle Veheb ehvâliniBildi Abdullah’ı çün ol Mekke’de İştiyâkı vâr idi çok Ka’be’deMeclisinde her gelen söyler idi Medhini evsâfını söyler idiCümle âlem medhini ânın ider Bildiler kim hazrete oldur pederÇün Veheb kûş eyleyüb kaldı tana Kalbi döndi Mekke kavminden yanaDidi Abdülmuttalib gelse bana Kızımı virür idim ândan yanaFahr-i âlem ol Muhammed Mustafâ Ol şefaât ma’denî kân-ı safâBen olursam ger âna kâyin etâ Hak Teâlâ çok bana eyler ‘atâDidi salmam bu işi ben engine Kızı virmem Kisrâ Kayser zengineKimse ile itmem bir ğayrı laf Râhî olub Ka’be’yi idim tavâfKa’be şeyhine gidüb mihmân olam Böyle rif’at devleti kande bulamVarduğumda şeyh alursa gerçi dâd Oğli abdullah’a idim nâ müzâdOl Medine ehlini cem’ eyledi İş erine işbu sözi söylediBen yirime bir vekîl nasb ideyim Sür’atîle Mekke’ye tîz gideyimBilesince aldı vâfir pehlevân Tutdi Mekke yoluni oldi revân

Kısas-ı Enbiya

429

(708)Çünki bildin Veheb ehvâlini Bu yanâdan dinle Mekke hâliniBir a’câib kıssa vâr nakl idelim söz gelür sözi açâr biz nidelimŞâm’da oldi Hazret-i Yahyâ şehîd Hak teâ’la tâliî’n kıldı sa’îdBaş kesülüb cübbesi olmuşdi kân Bu cihana kim ki geldi oldi fânPes cuhûdlar cübbeyi saklar idi İ’tikadların anâ bağlar idiBir keşiş dîre koyub bekler idi Kendini anunla eğler idiCübbenin içine yâzdı bir sened Ândan özge bilmez idi bir ehadKim bu sözi yazdı ol kerratıyle Kim a’mel eyler ise Tevrât ileİşbu cübbe size olsun yâdigâr Kangı yirde olsa idin i’tibârGide İsâ çün ola âhir zemân Bu Yehudî milleti îde emânBen size bildüreyim kânun usûl Mekke şehrinden geliser bir rasûlAtâsının adı Abdullah ola Dest-i gîri daima allah olakavmi musa’nın ola Çün bağri hûn Lâti Uzza putlar ola sernigûnBu Yahudi milleti çok ağlaya Ol vakit bu cübbeden kan damlayaCübbeden al kan işâretdür anâ Kim ânı görür ise kalır tağâ Yazdı bir hat cübbeye kıldı berât Gitti râhib ol vakit oldi mematİlden ile gitti cübbe Ey Azîz! Kimânı aldı ise tutdi temîzKim dayanurdi Yahudi zehrine Hâsıl-ı söz geldi Mekke şehrineÇün Yahudiler ânı saklar idi Kim görürse yaş töküb ağlâr idi

(709)Çünki Abdullah gelüb kıldı tulu’ âdı sânı â’leme virdi şüyû’Gördiler ol cübbeden kan damladı Dîr içini kân buharı kabladıDidiler âhir zemân peygamberi Şâh-ı â’lem ins-i cinnin serveriOldi derkâr bu cihâne gelmesi Kavm-i Musa’ya a’dâvet kılmasıOl gelince devrimiz durmaz döner Dîr içinde şem’a kandiller sönerİşbu Abdullah durur atâ âna Biz a’dâvet idelim ândan yanaHalvet ânı arayub öldürelim Dosti ağlar düşmânın güldürelimİçlerinden seçtiler yüz pehlevân Görelim neyler Hüdây-ı müsteâ’nAç gözini Hikmet-i Allah’a bâk Bu yenâdan dinle Abdullah’a bâkÇok sehâvet atâsı bulmışidi Bir Hecîn yeşıkse deve gelmişidi ?Atâsına çok recâlar eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediRâkib olub gideyim sahrâya ben Nâkalar çok bineyim e’lâya benBildi Abdülmuttalib kâldı tana Dîdi gitme çok ı’râkdan yana

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

430

Sen seni gözle a’dûdan Ey Ulû İşbu â’lem çün sana düşmân doluBindi ânın üstüne oldi revân Tîz cühûdler bildiler bell-ü beyânİki sâat Mekke’den yan gittiler Çün mukaddem ânı tedbir itdilerDidiler kim biz ânı katl idelim Avdet idüb tîz girûye gidelimGerçi şâyed duyulursa gizlü iş Beynimizde olmasun âlış verişDîr malindan virelim hem kanını Ulular bulur ânın imkânını

(710)Ol Medine hâkimi olan Veheb Bilesince var idi vâfir A’rebGördiler kim bir yiğit nâka biner Gâhî sağa gâhî solına dönerAt başın çekdi giruye ol Veheb Didi Abdullah durur â’li nesebErlik içinde Veheb gürbüz idi Anı gören zan ider elburz idiGördi ânı çün Yahudi leşkeri İlerüye gelmedi döndi giriOl hüdâ’nın hikmetini kim bile Gördi Abdullah gelür bir kâfileGeldi ol nâka ile virdi selâm Ol Veheb’le eyledi vâfir kelâmSen kimin evlâdısın söyle bana Enderûndan himmetim oldi sanaDidi abdülmuttalib oğli benem Mekke ehli emrine eyler nea’mİsmim Abdullah durur neslim ulu Hânemiz her güm müsâfirle doluMekke içre sânma bizi nâşiyuz Ka’be şeyhi Kureyş’in bâşıyuzCeddi e’lamdur benim Abdülmenâf Beyti bizler eylerüz her gün tavâfHânesine ânı da’vet eyledi Geldi Abdülmuttalib’e söylediÇün Medine hâkimüdür bu gelen Resm-i erkân sâhibi kıymet bilenBildi Abdülmuttalib çün oldi şâd Hak teâ’la tâliî’n kıldı küşâd Çün gelür didi Medine bekleri Döşediler ebrûşem döşekleriHamza Abbâs çıktı istikbâline Bâk Medine hâkimi ikbâlineDidi Hamza atam eyledi selâm Hânemize gelsin idelim kelâmDa’vet idüb tîz ânı indürdiler Ol Yahudi şema’sin söndürdiler

(711)İşbu hâli anladı ehl-i umûr Geldi Abdülmuttalib itdi buyur Çünki oldi ânun ile rû be rû Ol Vehb girdi kapudan içerûDid Ey zât bir sözim vardur sana Sen ânı kûş eyleyüb kalma tanaOl murâdım olmayınca Ey Azîz Ben sana çün kalbimi itmem temîzHem ayakda duruben itmem cülûs Bundan öte râm olur size nüfusDidi Abdülmuttalib buyur hele Kalbde olan mâ cerâyı kim bile

Kısas-ı Enbiya

431

Didi ânı ideyim tîz âşikâr Ben size arz ideyim bir yâdigârÇün açılsın bizlere bu kutlu kâl Bir kızım vâr ânı Abdullah’a alEhl-i perde hem dahî sâhib haya Zannım oldur doğa ândan enbiyâKimseye hîç yüzini göstermedim İstedi Kisrâ Necâşî virmedimDidi Abdülmuttalib Ey lütfi bol Oğlum Abdullah’a ben kıldım kabulSen buyur tîz yukaru eyle kelâm Şimdi yoldaşlığımız oldi temâmGeldi şerbet eylediler nâ müzâd Dost sevindi düşman oldi nâ murâdBu makamda bir salâvat virelim Bu usulden ğayrı nazma girelim

MUHAMMED VÂLİDESİ EMÎNE

Lezîzâne somatler çekdi vâfir Olub ol hânede üç gün müsâfirVukû’ı mâ cerâyı söyledi ol Medine şehrine azmeyledi olKi vel-hâsıl gelüb indi Emîne Didiler gelmedi misli zemîne

(712)Güzellikte sanâsın Sâredur bû Bulutdan tîğ atub mâhperûdur bûSiyâh geysüleri hem kaddî fersâd ????Şîrin’i buldi FerhâdÇün Abdullah gelürdi bir sokâkdan Ki bir hâtun anâ bakdı ırâktanÂdi Ümmî gaçan âçdı kapuyi Müzeyyen eyledi ol nuri pepûyi Cemâlin seyre idüb çün gördi hâtun Didi ‘ışkın beni aldıysa sâtunNikâhıyla beni âl hâtun eyle İdüp dikkat gidüb âtâna söyleSana bahş edeyim hem yüz deve ben Bana söz virmemiş gitmem eve benÇün Abdullah ona didi Ey Ümmî Bana kız geldiğini bilmedinmiÂlamam ben seni hîç girme lâfe Bu ahşâm çün beni korlar zifafeSeni alsam izin virmez karâbet O hâtundan nazar kıldı isâbetVücudîni âlub fi’l-hâl harâret Gidüb tîz Ka’be’yi kıldı ziyâretKapû bağlu idi yol yok içine Didi gidüb olam râkib hecîneBinüb ânı gidüb Tâif yoluna Nazar kıldı sâğına hem solunaÇıkub yoldan deve âlub yebânî Uçar Mürği gibi gözler cihâniNe baş dinler ne tâş ne ğârî Çün Abdullah katî çekdî yulâriHecîn gitdü girû dönmek ne mümkin Âtub kendin yire inmek ne mümkinSanâsın bir ulu kuşdur süzüldi Nice dağlar geçüb yirler üzüldiIrâk yollar anâ bir adım oldî Hecîne binmesine nâdim oldiKureyş’den ol katî ‘âr eyledi ol Bu sözi fikr idüben söyledi ol

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

432

(713)Bu ahşâm çün banâ girdek olacak Beni kardeşlerim kande bulacakGüneş kızdı esüb çöller buhârı Çok incitti ânı yollar ğubârıHemîn olmişidi çün öyle çendî Harâretten beğâyet teşnelendiHecîn gidüb öninde su bulunmaz Yular çekmek ile bâşı âlınmazKolunda kalmadı kuvvet üzüldi Âyağı yirlere diğmez süzüldiKim içürür anâ cür’a ve câmı Ki vel-hâsıl sali verdi licâmıNice vadi nice sahralar aldı Hecîn bir tâş görüb yanında kaldıİnüb üstünden Abdullah zemîne Nazar kıldı şimaline yemîneVelî ol tâş beyâz elmâsa benzer İçinde bir kadeh vâr tâsa benzerİçindeki olan su südden ebyâz Ki ğaybından anâ göndürdi feyyâz Tutub ol kâseyi âldı eline Hüdânın nusreti ândan bilineGüneş te’sîr idüb ğâyetle yandı İçüb ânı hararetten çu kandıŞeker kande aselden tatlu tâdî ‘İnâyet eyledi Allahu hâdîGözinden ğayb olub tâşıyla kâse Bu sözler kâr idermi hîç ünâseMüfessirler didi Allaü ‘alem O südden nutfelendi Fahr-i âlemOlub mesrur yine bindi hecîne Dürüldi yir gelüb Mekke içineReceb âyı idi ol gün ulû ây Eğildi Lât-i ‘Uzzâ çün olub yâyKi zîra ol en evvel Cum’a idi O gün günler içinde şem’a idi

(714)Götürdiler evvel beyti tavafe Olup yatsu götürdiler zifafeKamer Güneş ile çün buldi ülfet Makâmı ‘âliye yüz tutdi devletMelâikler durup gökde duâye Didiler nur gidüp sahib-i livayeÇün Abdullah bu gün maddeyi içdi Rasulullah ana rahmîne düşdiOlub evvelki beyne’l-Kâfi ve’n-Nûn Sadef karnında lâzım Dürr-i MeknûnEbu’l-Halk’dan gelüb nur naibine Ulaşdı bu gece ol sâhibineAçıldı bu gice gökler kapusi Cihânda Titredi Kisrâ yapusiKi şeytanlar kamu kâf’a çekildi Necid alâyının kaddi egildiYıkıldı kasr-ı tahtı Yenbitâ’nın Şâd oldi ruhi çün Âdem atânınDidiler Cebrâil gitti huzura Nebîler şâd olub geldi süruraİlâ yevmi’l-kıyâm gide berâtı Cihandan kaldıra Lât-ı MenâtıGide ümmetleri şarkıle ğarbe Geçüb candan ata küffâre harbeDola İslam cihana ola zâhir Hübel puttan ide ol beyti tâhirŞefaat ma’deni derdin ilâcı Alur Kisrâ Necâşi’den harâcı

Kısas-ı Enbiya

433

İde mi’rac çıka yirden semâye Melâikler sözi irdi nihâyeEy İrşâdî ! Dolaşma gir husule Degiş nazmı girek gayr-ı usuleKadîmi bir usulden yok halâvet Muhammed Mustafa’ya vir salâvet

(715)Ehl-i Mekke medhini eyler idi Çün Emine bu sözi söyler idiÇün rasule hamile oldum didi Oldi bir Ay devleti buldum didiDinle ahvâlim benim oldi nice Bir kişi geldi evime bir giceYüzi nurlu kâmeti ‘ar’ar idi Zan idersin yıldız-ı Ülker idiGeldi göğsümden yana virdi selâm Çün fasih elfâzile söyler kelâmYâ Muhammed ! lafzıle kıldı nidâ Korkdi cânım ev içi doldi sadâBiz gibi sen enbiyâler şâhısin Şân-ı ‘azam yiryüzünin mâhısinSen mukaddem halk olundun çün ezel Ger seni halk itmeseydi lem yezelHak bana esmâyı bildürmez idi Tâc-ı izzetler gelüb inmez idiSen Hüdâ’nın ğâyete’l-mahbûbisin Yirde gökde cümlenin matlûbisinMâderine ben senin vasfın idim Ben anâ Ya Seydi! Sen kimsin didimOl didi kim Hazret-i Âdem benem Kâinât emrinîze eyler ne’amBen sana çün gelmişem tebşir içün Kalbini âbâd idüp ta’mîr içünKadr-i ‘âli zâta oldun hâmile Âdı sânı şarka ğarba yâyıleGitti Âdem çün evimden uzdi pây Döndi devrân geldi çün ikinci ayDinle ahvâlim benim oldi nice Bir kişi geldi evime bir giceGördüm ânın yüzini kıldım hayâ Yüzi nuri hâneme virdi ziyâGeldi göğsümden yana virdi selâm Endrerûne söyledi birkaç kelâmYa Muhammed ! lafzıle kıldi nidâ Çok sana lütf eyledi Bârî Hüdâ

(716)Sensin ol âhir zaman peygamberi Enbiyâlar evliyalar serveriÇün sana buyruldi Hatmü’l-Enbiyâ N’ali tozin gözleredur tûtiyâMâderine ben senin vasfın idim Ben âna Ya Seydi! Sen kimsin didimBem Şitem didi sahîfe sahibi Doğa senden cümle âlem NâibiLat-ı Uzzâ’dan ide beyti temiz Çün üçünci ay olunca Ey Aziz!Dinle ahvâlim benim oldi nice Bir kişi geldi evime bir giceGeldi göğsümden yana virdi selâm Yâ Müddessir! Lafzıle kıldı kelâmYa Müddessir ! Ya Müzzemmil ! Ya habîb ! Cümle ‘âlem derdine sensin tabîbOlmasaydın olmaz idi Kuh-i gâf Birbirine değmez idi nun-i kâf

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

434

Sensin ol mahbûb-i Hak dost-i Hüda Gitti Cibrîl Cennete kıldı nidâMâderine ben senin vasfın idim Ben anâ Ya Seydî ! Sen kimsin didimDidi Cennette olan İdris benem Cümle alem emrine eyler ne’amGitdi İdris geldi çün dördünci mâh Çok bana lütf eyledi kâdir ilâhDinle ahvalim benim oldi nice Bir kişi geldi evime bir giceGeldi göğsümden yana virdi selâm Ya Muhammed! Lafzıle kıldı kelâmİşbu sözi söyledi kim Ya Habîb! ‘Âlem teşrifiniz oldi karîbSensin ancak sâdıku’l-v’adi’l-emîn Fahr-i ‘âlem rahmeten li’l-‘âlemînOlmasan sen çün ‘adem kalur iduk Kande biz bu devleti bulur idukEy Şefe’ât ma’denî yevmü’l-cezâ Cümle ‘âlem medhine oldun sezâ

(717)Mâderine ben senin vasfın idim Ben anâ Ya Seydî ! Sen kimsin didimDidi ben ol Nuh Nebiyem keştibân Kim mukaddem aldı dünyayı tûfânBu senin oğlun gibi ‘âli cenâb Hak te’âla itmedi bir mâhitâbÇün beşinci ay olunca rû be rû Bir kişi girdi kapudan içerûGeldi göğsümden yana virdi selâm Çün fasih elfazile kıldı kelâmSöyledi kim Ya Muhammed Mustafâ! Sen risâlet ma’deni kân-ı safâHem Beşîr’sin hem Nezîr’sin hem Azîz Ğıll-i kinden Hak seni kıldı temizAslın ‘alâ neslin ‘alâ cism-i pâk Cümle ‘âlem ayakın altında hâkMâderine ben senin vasfın idim Ben anâ Ya Seydî ! Sen kimsin didimSöyledi kim Hûd nebiyem bil beni Beyte geldim eyledim tebşîr seniGitti ol mâh geldi çün altıncı ay Çok ‘acâib gördüm aklım oldi zâyDinle ahvalim benim oldi nice Bir kişi geldi kapudan bir giceGeldi göğsümden yana virdi selâm Sözlerini dinledim birbir temâmYa Muhammed’ lafzıle kıldı nidâ Yir ile gök ârası doldi sadâHak te’âla çok lütf kıldı sana Hil’at-i Levlâki geydürdi sanaİsmine hem muttasıl kıldı seni Şânım ‘âli eylese mevlâ beniOl vakit ben rif’ati bulur idim Yiryüzinde ümmetin olur idimMâderine ben senin vasfın idim Ben anâ Ya Seydi! Sen kimsin didimOl didi ben oldum İbrâhîm Halîl Çok sana lütf eyledi Hayye’l-Celîl

(718)Çün yedinci ay olunca mâh-ı rû Bir kişi girdi kapudan içeruGeldi göğsümden yana virdi selâm Sözlerini dinledim bir bir temâm

Kısas-ı Enbiya

435

Ya Muhammed! Ya Muhamed !söyledi Hûb kelamını kulağım dinlediBen senin nurin emanet sakladım Hasretinden gece gündüz ağladımÇün seni medh eyledi Rabbü’l-Enâm Taşlar ağaçlar sana vîre selâmMâderine ben senin vasfın idim Ben ana Ya Seydi! Sen kimsin didimDidi ben İsmailem geldim sana Hak Te’ala çok kerem kıldı anâÇün sekiz aya hemen irdim didi Bir uzun boylu kişi gördüm didiYa Muhammed! Lafzıyla kıldı nidâ Öyle sandın yiryüzü doldi sadâBizden evvel Hakk seni var eyledi Küntü kenzin sırrın izhâr eylediRuz-i mahşer dilegil hakdan bizi Senden özge kimsenin geçmez söziBahtulu cân kim sana ümmet ola Hakk katinde ‘izzi câh devlet bulaKaldı bizden çün sana kânun usûl İnse cinne Hakk seni kıldı rasûlMâderine ben senin vasfın idim Ben ana Ya Seydi! Sen kimsin didimDidi ‘Imrân oğlı Musayem ‘ayan Fahri âlem geldigi bellü beyânBöyle oğul kimseye virilmedi Devr-i Âdem’den beri görülmediÇün dokuz ay oldi gördüm bir gice Sen işit ahvâlimi oldî niceBir kişi girdi kapudan içerû Öyle sandım doğdi beyte mâh-ı rû Ya Muhammed! Ya Muhammed !söyledi İşbu sözi cân kulakım dinledi

(719)Hak sana Levlâk ile kıldı hitâb Ay güneş eyler cemâlinden hicâbAslın ‘alâ neslin ‘alâ Ya Habîb ! ‘Âleme teşrifiniz oldi garîbEy şefâ’at ma’deni yevmü’l-cezâ Cümle ‘âlem medhine oldun sezâRuz-i mahşer dilegil hakdan bizi Senden özge kimsenin geçmez söziMâderine ben senin vasfın idim Ben ana Ya Seydi! Sen kimsin didimDidi Meryem oğli ‘İsayem ‘ayân Fahr-i ‘âlem geldigi bellü beyânBöyle oğul kimseye virilmedi Devr-i Âdem’den beru görülmediÇün bildin kıssanın kîl kâlini Dinle Abdülmuttalib ahvâliniOğli Abdullah’a didi Ey oğul! Sen benim bu pendimi eyle kabulÇün Medine şehrine ‘azm eylegil Kim selamım halka teblîğ eylegilŞimdi hurma mevsumidür Ey Aziz! Hayli hurma anda cem’ eyle semizBize az hurma irişmez dirmeli Her bir işi vaktiyle görmeliMekke’de ‘âlem bizi bilür ulu Hânemiz her gün müsafirle doluHazretin hem gelmesi oldi gümân Durdi Abdullah yola oldi revânÂtasının sözlerini dinledi Ol Medine şehrine ‘azmeylediÜç konak yol gidüp aldı bir haber Kayın âtası içün çekdi keder

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

436

Kim gelürse bu cihâne oldi mât Ol Medine hâkimi kılmış vefâtBir zeman fikreyledi ol mâh-ı rû Nâdim olub istedi döne girûÂtasının hatırından geçmedi Yâs-ı matem enderundan göçmedi

(720)Gitti şehre hâsıl-ı söz ulu zât Hilm-i erkân sâhibi kâmil sıfâtOn gün anda kaldı gündüz gice Dinlegil ahvâlini noldi niceYüklerini tutti bir bir nâgehân Çekdi katarın yola oldi revânİki konak yol gelince ulu zât Geldi Emrullah ana kıldı vefatŞimdi hâlâ kabri bellü andedur Çün şeherden iki konak yandedurPes melekler didiler Ya Rabbenâ Bâkî zâtın kâinat ender fenâFahr-i ‘Âlem ol Muhammed Mustafa Ol şef’âat ma’deni kânı vefaDoğmadan ön atâsın almak neden Ana karnında yetim kılmak nedenSırr-ı Hikmetden anî bildür bize Nâleş idüp girdiler işbu sözeHakk teâla çün buyurdi ol zeman Vechi hikmet künhüni idim ‘ayânZahirimde nusretim ifşâdedur Bâtınımda hikmetim ihfâdedurBen ânın atasını aldım ise Âh-ı zâre sizleri saldım iseAtâ evlâdı kılar çün terbiye Koymaz oğlunu gide yol eğriyeOl Muhammed ağladukça dinlerem Ancak anı terbiye ben eyleremÂtası ger olsa sağ kendi ile Gider idi daima pendi ileTıfl-ma’sumi biri darb eylese Yâhud âna kem cevabı söyleseAğlayu ben ya atadır ya ana Şol kişi kıldı bana renci ‘anâTâ kemale erişünce ol püser Âtadan hem anadan Nusret dilerÇün Muhammed sâdiku’l-va’di’l-emîn Kıldım ânı rahmeten li’l-‘âlemîn

(721)Ol şef’âat ma’deni yevmü’l-cezâ Gelse bir düşman ana kılsa ezâHâtırına gayrı bir şey gelmeye Benden özge Nusret iden bilmeyeDâima hikmetlerim fikreyleye Her nefeste yekdür Allah söyleyeHalkı da’vet eyleye benden yana Yiryüzü hep düşman olsalar anaBen Azimü’ş-Şân ânı hıfzeylerem ‘Âli rütbe bulduğini dilerem Yirde gökde Ahkemü’l-Hâkim benem Kâinat heb emrine eyler ne’amİşitti bu hıtâbı çün melekler Olub handân sükût etti feleklerÇün Abdülmuttalib bildi bu hali Kesildi kalmadı asla mecâliBilüb Hamza ve Abbas ağladılar Firâkın nârıne can dağlediler

Kısas-ı Enbiya

437

Çün Abdullah vefat idüb bilindi Kureyş alayının bağrı delindiBenî Hâşim beğâyet oldi ğemnâk Didiler kim gelen insan olur hâkÖlümdür bu ana derman bulunmaz Devâsına ebed Lokman bulunmazÇün Abdülmuttalib durdi yirinden Neler geldi neler geçdi serindenKim Abdullah ana çok virdi acı Didi bu derde kim buldı ilâcıĞamım gitsin deyü kıldı seyahat Gidüb tîz Ka’beyi kıldı ziyaretEdeb erkanile girdü kapuye Ayak ayak dönüb geldi geruyeGörür kim Ka’be divarı yarılmış Kamu putlar yire düşüb sarılmış

(722)Taaccüb eyledi ğâyet bu işe Dönüb andan haber virdi Kureyş’eBenî ‘Âmir gelüb Cürhem kabile Yayıldı bu haber illerden îleÇü Mekke ehli pes gördi bu hali Birinin kalmadı asla mecâliDidiler neden Ka’be yaratıldı Neden nâşi bize putlar darıldıKapusundan giren kul içeruye İdüb haşyet dönerdi tîz geruyeNice tedbir dediler idelim biz Hübel put üzerine gidelim bizBize hışm eyleyüb bakmak revâmı Ki kendi beytini yıkmak revâmıNice nâka koyun boğazledıler Âçub başın kamusu ağladıler Kimi dedi Eyâ ma’şer kabâil Ne dirsem ben olun ol söze kâilİki pâre olup Ka’be sebeb ne Medine hâkimi olan Veheb neŞecâatde ana Rüstem denürdi Arab anunile fahridinürdiÂnın öldüğine Ka’be yarıldı Düşüb putlaryire andan sarıldıVefat itse kaçan kim bir ulu zât Cihanda çok zuhur eyler alâmâtKim didi çün Abdullah ölübdür Ânın öldüğini Ka’be bilübdürÂnın öldiğine yarıldı Ka’be Ulaştı bu haber şark ile ğarbeBu sözler söylenince hikmetullah Gelüb nutka hemândem Ka’betullahDidi sizde ne erkan ne edeb var Benim ayruldığımda bir sebeb varBen ayrılmam çün Abdullah ecilden Kim Emrullah gelüb gitti eceldenSizin sözlerinizde kîl-ü kâl var Velâkin ğayrı güne bende hal var

(723)Nebiler serveri olan Muhammed İl’a yevmi’l-kıyâm şer’î müebbedYakında teşrif idiser cihane Kaçub ‘a’day-ı din gire nihâneKi bin yıl putların kahrını çekdim Tahammül eyleyüb kaddimî egdimHer iş âsân te’âla hazretine Kuli kavuşturur ol hasretine

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

438

Ânın hükmi gidiser şarka garbe Atar ümmetleri Küffâra harbeKi şeytanlar kamu kâfe çekile Necid alayının kaddî egileSanemlerden beni çün ede tâhir Gele İslam cihanda ola zâhirİrişe dehşeti tâ kûh-i Kâfe Düşe kalbine Küffârın ihâfeMuhammed gerçi Hatmü’l-Enbiyadur Kamu göze ğubârı tûtiyâdurGelüb ol dîrleri ide mesâcid İde Ümmetleri Mevlaya sâcidTolub zikredeler Bârî Hüdâyı İşittiler kaçan kim bu sadâyıDidiler kim cinnî dîvdur geldi ol Ka’be içinde sadalar kıldı olLât-ı Uzzâdan bizi fâriğ ide Ata dinin kim koyub eğri gideBir ‘acâib kıssa var nakl idelim Söz gelür sözi açar biz nidelimÇün adalet sahibi Nûşirevân Tâkı Kisra oldi bellü beyânKayğu ile hâbe vardı bir gice Dinlegil ahvalini noldi niceGördi bir düş çün uyandı uykudan Kalbi hâli olmadı hiç kayğudan (724)Çün mu’abberi koymayub cem’ eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediDidi bir düş görmüşem ben bu gice Bilmezim encâmını olur niceDidiler söyle bize takririni Kim verâdan idelim ta’biriniDidi ben gördügümi nakl eylemem Künhi ile size anı söylememBen ânı nakl eylemem takrir ile Siz ânı vasfın eyleyin ta’bîr ileDidiler ğayb işini biz bilmezüz Şâhımızdan i’tibarı bulmazuzLeyki var Behrân ilinde bir kişi Bu cihânda yok durur ânın işiÇok suhuflar ezberinde söyler ol Şübhe işden halkı temiz eyler olTâ ezelden ismine dirler Setîh Çok ferâset sahibi dili fasîhYılde bir kerre çıkar ol kürsiye Penbe içre dönmez ‘usri yüsriyeYaşını sorsan otuz kairn geçüb Pir kişidür ya bugün yarın geçübNûşrevan çün işbu sözi dinledi Enderûndan bir kula emr eylediDirler idi adına Abdülmesih Eyler idi dâima halka nasîhYazdı bir nâme âna virdi hemân Aldı ol kul nâmei oldi revânVasf-ı hâli yazdı bir bir nâmede Didi bir düş görmişem ben ay dedeLeyki dimem korkulu düşdür dişim Bu cihânda noluser benim işimGördügim dişi bilüb ta’birin et Bize bir nâme yazup takririn etHer kaçan kim gitti Behran iline Nüşrevan’ın gördüği düş bilineGittiği gün nâmeyi viremedi Çün Setîh’in yüzüni göremedi

Kısas-ı Enbiya

439

(725)Geçti ol gün çün sabah oldi ‘ayân Dinle imdi idelim vasfın beyânDidiler bu gün Setîh kürse çıkar Çâr tarafdan nâs gelüb dîre akarNâmesini virmege yol kalmadı Sakladı kalbinde ifşâ kılmadıGeldi çün Abdülmesih girdi dîre Ol Setîh ne kişidür ânı göreDidi evvel sözlerini dinlerem Sâniyen şâhnâmesini söyleremGirdi ol dîr içine ğâyet ulu İnlü muhkem yonma taştan yapuluÇün tevâtür-ü nâs gelüb doldi anâ Çün te’accüb eyleyüb kaldı tanâPes getürdiler Setîhî ol dîre Penbe içinde yüzini kim göreKurdılar altunlu kürsi altına Sanduk içinde girilmez katınaSaç sakalı yok idi hoyrad kişi Yılda bir kez kürse çıkmakdur işiLeykî ânın aklı bâşa yâr idi Hiç oturmaz dâima yatar idiHiç kemuki yok idi etden idi Babası yok illâ avratdan idiGerçi sâil bu söze kılsa suâl Atâ avrat olması oldi muhâlHakk te’âla yol virürse gidelim Asıl künhiyle ânı naklîdelimÇün selefde hûb bir avrat var idi Hiç zina itmez idi korkar idiNefs-i avrat sen gibi zann eyleme Bazı yoldan azanı t’an eylemeGeldi bir avrat çün âna yoldaş olub Birbirine sır verüp hâldaş olubİkisinin nefsi zor geldi hemân Ki takarrüb kıldılar iki zenânPes birinin gâlib geldi şehveti Alt yatan zen aldı ândan lezzeti

(726)Düşdi rahme çün Setîh oldi sümük Üzerinde olmadı hiçbir kemükÇünki ânda yok idi irkek meni Pes kemüksüz halk idüb Rabbü’l-ĞanîPes götürdiler ânı i’zâz ile Çok nasihat eyledi âvâz ileKû ne Kû ne halka tenbih eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediEy Cemaat! Bir sözüm kaldı didi Bize Âdem Nûşrevan saldı didi Âdı sânı şark ile ğarba irüb Bir gice hâbe varub bir düş görüpÇok Arablar geldi girdi şehrine Âz kalub düşman gelüb tahta bineDoldi Arab atların bağladılar Nûşrevan’ın bağrını dağladılarHeb yıkıldı bir manastur kalmadı Kimseye bu düşi izhâr kılmadıHem otuz sekiz minare şerfeli Kobdi altından yıkıldı Ey Veli!Kırk sekizden çünsekiz kaldı hemân Sağlığından Nuşrevan kesdi gümanDidiler kim t’abîr eyle Ey Azîz ! Şübhe işden sen bizi eyle temizDîdi ol tabirini mevlâ bilür Yirde gökde cümleden evla bilür

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

440

Leyki aklım yittigünce söyleyem İlmim olduği kadar vasf eyleyemÇün Arablar girdi şehre ibtidâ Bir peygamber göndere Bâri HüdâMekke şehrinden geliser ol rasûl Bu cihana bildire kanun usûlDoğmadan ön zâhir ola mu’cizât Kûne Kûne hall ide çok müşkilatŞarka ğarba dehşeti ânın gide Hep sanemlerden cihânı pâk ideOl durur âhir zaman paygamberi Enbiyâlar evliyâlar serveri

(727)Yirde gökde cümlenin ol efdali Tâ kızıl elmaya irişe eliHem Kureyş neslinden olub hükmide Tâ ilâ yevmi’l-kıyâm şer’i gideTaşlar ağaçlar âna secde kıla Kim uyarsa istikametler bulaNuşrevan’ın tahtını ol indire Doğmadan âtaş peresti söndüreKisra şehrine dola ümmetleri Cümleden ‘âli ola himmetleriTakı Kisra eyleye çün âh-ı âh Çün sekiz şerfe kalub gördiği şâhKendi cinsinden gele sekiz mülûk Arab atları ile eyler sülûkGeçti vaktim ol zamana iremem Çün mübarek mâh cemâlin görememBahtulu kul kim âna ümmet ola Hak katinde tâc-ı devletler bulaBu makâmı muhtasar vasf idelim Dersimiz kaldu girude nidelim

MEVLÜD-Ü MUHAMMED ZÎŞÂN

Râviler böyle rivâyet eyledi Çün Emîne işbu sözi söylediGeldi nevbet aslı nesli kâmile Pes rasûle olmuş idim hâmileVakti müddet geldi irdi bir gice Sen işit ahvâlimi oldi niceYalanuzdum beyt içinde ben ğarîb Fahr-i ‘âlem gelmesi oldi garîbĞayb ilinden çün işittim bir sadâ Didiler eyler zuhûr dost-i HüdâBöyle oğul kimseye virilmedi Devr- Âdem’den beru görülmediHak te’âla halk idüp göndürmese Hil’ati Levlâk’ini geydürmese

(728)‘Âlimü’l-Esrâr olan perverdigâr Küntü kenzin itmez idi âşikârNe felekler ne olurdi Kûh-i Kâf Birbirine değmez idi Nûn-i KâfBu gice eyler tulu’ yüzi güneş Ruşen olur Basra Kûfe hem HabeşBu senin oğlun gibi ‘âl-i cenâb Yiryüzüne doğmadı bir mâhitâbYil dokunmaz çün mübarek cismine Sen Muhammed söyle ânın ismine

Kısas-ı Enbiya

441

Ol gice ben gördiğim disem ‘ayân Binde bir söz idemem bellü beyânHâsılı-ı söz çün vakti oldi temâm Kim doğub teşrîf ide Hayru’l-EnâmÇün ‹acâib gördüm aklım oldi zây Dört hâtun girdi kapudan yüzi AyBen bu sırrın aslına hiç irmedim Öyle hatunlar cihânda görmedimZan idersin herbiri bir mâhitâb Yüzlerine bakmaya kıldım hicâbPes birinin kâmeti ‘ar’ar gibi Yüzi nuri yıldız-ı Ülker gibiAl yeşil atlas gibi giymiş libâs Var idi destinde bir altunlu tâsÇünki dört hâtun gelüb kıldı zuhûr Şâd olûben kalbime kıldı sürûrİşbu hale ben te›accüb eyledim Kendi kendime bu sözi söyledimUlu hâtun gördügüm ben çok idi Mekke’de bunlar gibi hiç yok idiKankı iklimden gelüb mâhpâreler Belki derdime iderler çarelerGeldiler oturdılar sağ yanıma Esdi rahmet rüzigârı cânımaDinle kaddi ‘ar’ar olan neyledi Âşikâre işbu sözi söylediKorkma bizden Ey Kızım havf eyleme Senci zahmet sende olmaz inleme

(729)Cümle halkın mâderi Havvâ benem Bu gice çün kahr olur ehlî sanemÂdem ile cenneti görmiş idim Sermedî nimetlere irmiş idimBu senin oğlun gibi birulu zât Bu cihâna gelmedi kâmil sıfatHem birisi söyledi ben Sâreyem Ol Halil’in hâtuni mâ pâreyemDoğa senden bu gice sâhib livâ N’alinin tozi kamu göze devâŞân-ı ‹Azam Sâdiku›l-V›adi›l-Emîn Fahr-i ‘Âlem Rahmeten li’l-AlemînBahtulusen kim âna oldun anâ Kimse kalmaz bu cihân ender fenâHem birisi didi ismim Âsiye Cebr gittim Fir’avn ol âsıyeTâye oldum Hazret-i Musa’ya ben Ol sebebden irmişem ‘alaya benGönderildik biz sana tebşîr içün Hüzn-i ğamdan kalbini t’amîr içünBu senin oğlın gibi sadrü’l-kirâm Bir anâya virmedi Rabbü’l-EnâmÂşık oldur ben ânın m›aşukuyem Cennet içinde ânın matlûbiyemBöyle oğul bu cihâna gelmedi Ânı bilmez kul Hüdâ’yı bilmediLât-ı ‘Uzzâ’dan cihânı pâk ide İblis ağlayub yakâsın çâk ideHakk te’âla yol virüb şimdi doğar Hürmetine ‘âleme rahmet yağarHem birisi didi derde merhemem Hazret-i ‘İsa anası Meryem’emÂnesi benven âtası yok durur Ehl-i şirkin iftirâsı çok dururBu senin oğlun gibi hulk-ı ‘azîm Bir anaya virmedi Rabbü’l-KerîmOlmasa ol heb ‘adem kalur idük Kande biz bu rifatibulur idük

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

442

(730)Taşlar ağaçlar ana vire selâm İstese hayvan ile ide kelâmSöyledigim söz kadar oturdiler Sağ yanum üzere beni yaturdilerSağ taraftan geldi huri kızları Çün şekerden tatlu idi sözleriÖyle kızlar bu cihânda görmedim Hiç birinin sırrına ben irmedimKû ne kû ne her biri vasfeyledi Bir melek geldi bu sözi söylediTeşrîf eyler ‘âl-i Zîşân bu gice Fahr-i ‘âlemşâh-ı Sultân bu giceŞazilikden titredi her bir felek Levh-i mahfûz ‘arş-ı Rahmân bu giceİndi rahmet ‘âk olan mevtalara Hakk te’âla kıldı İhsân bu giceGitti Cibril cennete virdi haber Rûy-i hândan oldı Rıdvân bu giceKangı hâtun hamlini vaz› eylese Hürmetine oldi Oğlan bu giceMürde zinde rahmet ile ğark olub Yir gök Ehl-i Cinn-i İnsân bu giceHalk olunandan beri sâkin iken Çûşa geldi Bahr-i ‘Ummân bu giceHakk kelâmı sâhibim geldi diyüb Oldi mesrûr Kalb-i Kur’ân bu giceZâhiri açdı ‘alem oldi ‘ayân Batını oldi Pinhân bu giceRâh-ı ‘Adn’e zü’l-cenâhayn oldılar Geydi hil’at Ehl-i İmân bu giceYatsudan son geldi Mekke şehrine Hızır İlyas Mihmân oldı bu giceKabz-ı ruhdan çekdi ‘Azrâil elin Ölmez insan hiçbir Heyvân bu giceHerbir ‘illetten yatup hasta olan Derdlerine buldi Dermân bu giceBaşına kül septi vâveylâ diyüp Kûh-i Kâf’a kaçdı şeytan bu gice

(731)Bir kati sahya ile âh eyledi Zârî zârî kıldı efğân bu giceÇün Emine bu sözi dinler idi Başına geldiklerin söyler idiDîdi oğlum gelmesi oldi garîb Cümle ‘âlem derdine ola tabîbHuriler geldi oturdı sâf-ı sâf K’abe gibi kıldılar evim tavâfBen birinin yüzine bakdım nihân Gitti zulmet rûşen oldi bu cihânŞem’a kandil neylerem ev doldi nûr Bir beyaz ak kuş gelüb kıldı zuhûrGeçti arkamdan yana saldı kanat Öyle sandım hâsıl oldı hep muradBen bu sırrın aslına hiç irmedim Senc-i zahmet ğayri birşey görmedimBir melek geldi bana virdi selâm Enderûna söyledi bir kaç kelâmYa Muhammed gel didi eyle tulû’ Âd-ı sânın ‘âleme bulsun şüyû’Sundılar cam dolusi şerbeti Kim şekerden tatlu idi lezzetiGeçti oturdi melek sağ yanıma Esdi rahmet rüzigarı cânıma

Kısas-ı Enbiya

443

Doğdi fi’l-hal Sâdiku’l-V’adi’l-Emîn Fahr-i ‘Âlem rahmeten li’l-’ÂlemînDoğduği saat bu sözi söyledi Dürr kelamın cân kulakım dinlediEy bizi vâr eyleyen perverdigâr Gizlü zâhir hazretine âşikârYirde gökde ğayri yokdur girdigâr Sensin ancak ‘âleme perverdigârHem kulunem hem nebiyem hem rasûl İnse cinne bildirem kanun usûlHazretine ‘izzî nâzım minnetim Ümmetimdür ümmetimdür ümmetimÇün Safiyye binti Abdülmuttalib Dîdi doğdi ol gice derde tabîb

(732)Su götürdüm kim ânı ğasl eyleyem Gidüp Abdülmuttalib’e söyleyemĞayb ilinden bir âvâz geldi bana Hâmuş olub gitme semtinden yanaOl hüdânın hikmetini kim bile Biz ânı pâk itmüşüz tesnîm ileĞayrı suya ihtiyacı yok durur Hakk katında’itibarı çok dururŞarka ğarba şevketi ânın ine Sağ taraftan bir âvâz geldi yineÇok melekler ile oldum rû be rû Bir bulut girdi evimden içeruKardan akdur aklığı nurdan sehâb Ev içine sanki doğdi mâhitâbBir münadi eyledi anda nidâ Böyle buyurdu didi Bâri-i HüdâBu gice seyreylesün deryaları Zîr-i fevkânı olan sahralarıŞarkı ğarbı görüb seyreyleye Mâsivâdan kalbini ğayreyleyeKâinât ba’sinden âgâh olalar Ânunla râh-ı hakkı bulalarAldı bulut oğlumi oldi revân Ağlayub ‘ışkı içün kıldım fiğânGeçdi bir an ol bulut döndi giru Üç kişi geldi beraber mâh-ı rûYüzlerine bir zeman seyr eyledim Bu cihândan kendimi ğayr eyledimBir gümüş ibrik elinde vâr idi Ol zeman aklım başımda yâr idiHem birinde vâr idi zümrüd legen Kalkdı Bismillah didi sûyi dökenYidi kerre yaykadiler cismini Pes Muhammed söylediler isminiÇün birisi aldı bir hâtem hemân Basdı kitfeyn beynine memhûr nihânOl nübüvvet mihrüdür virdi ziyâ Şu’lesinden kıldı yir gökler hayâSırri sözler ol melâik söyledi Bir bu sözi cân kulakım dinledi

(733)Ya Muhammed! söyledi Tûba leke Ümmet olan kul sana ne ğam çekeDevlet ânın nur ânın vildân ânın Cennet ânın hûr ânın gilmân ânınGitti Abdülmuttalib’e bu haber Şazelikten destine aldı teber

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

444

Hamza Abbas bildi mesrûr oldılar Mekke şehrine beşâret kıldılarMustafa’nın ‘ammisi Ebu Leheb Bildi doğdi ol gice ‘âli nesebBir ‘acâib gördi hikmet ol gice Sen işit evsâfını oldi niceHanesinde ol gice yatmış idi Uyku ânı ğaflete satmîşidiÇün uyanub uykudan açdı gözi Didi ikâz eyleyen kimdür biziBu gice çok râyiha doldi eve Ben uyandım uykudan ive iveBöyle koku bilmezim nirden gelür Ya felekden indi ya yirden gelürHizmetinde var idi bir câriye Âdı Tevbiye idi hem MâriyeGeldi fi’l-hal ânı tebşîr eyledi Doğdi Abdullah’ın oğli söylediKim görürse yüzini eyler hayâ Çeşm-i nuri ‘aleme virdi ziyâPes Muhammed dirler ânın ismine Yil dokunmaz çün mübarek cismineÖyle bir mâh bu cihâna gelmedi Kim ânı bilmezse nesne bilmediKim ânı medh eyleye takrîr ile Vasf olunmaz dil ile ta’bîr ileGeldi cennetden nice hûri ana Sen benim tîz müjdemi vir gil banaBu hususda müzdemi vir gil benim Cismim içinde ditreşür cânım benimDîdi âzad eyledim şimdi seni Çün sevinüb eyledün şâdân beni

(734)Var Emine’nin yanında dur didi Gâhî gâhî oğluni emzür didiYalanuzdur çün Emine yoldaş ol Kal beraber gice gündüz yoldaş olBen seni aç koymazım olma melûl Gitti Sevriyye ânı kıldı kabûlGitti aldı hazreti kucağına Sanki hurşîd çaldı Sevrî dâğınaDünyevî hem uhrevî oldi ğınâ Fahr-i ‘âlem hazretine süt anaHâk-i pây-i devletine yüz sürüb Tâ Halîme Hâtuna dek emzirübBu makamda bir salevât virelim Söze ândan başlayuben girelimCümle işler sân’in sun’i ile Söyle İrşâdi Baba künhi ileİbtidâ sen anla kim anladesin ‘Işk erinin bağrını dağlâdesinBu makamda muhtasar bir kıssa var Cândan ânı kûş idene hıssa varYokları vâr itmeğe kâdir celeb Mustafa’nın ‘ammisi Ebû LehebFahr-i ‘âlem dine d’avet eyledi Tanrı birdir ben rasûlem söylediHâsıl-ı söz d’avetine kanmadı Put yolundan vazgeçüp usanmadıOl muhâcirler itdi itdi cedel ‘Âkıbet tutdi yakâsından ecelGitdi fi’l-hal itmedi Hakk’a imân Rahmetinden Tanrı’nın kesdi gümânÇün hidâyet irmez ise kul nide Çıkmaz işi ol göre kul seyr ideEhl-i Mekke öldügini duydiler Çün getürüb ânı kabre koydiler

Kısas-ı Enbiya

445

Gördi ânı rü’yasında bir velî Ehl-i Hakk’ın sözleri hakdur belîDîdi ben gördüm kaldım Tanâ410 Hâlini Ahvâlini söyle bana

(735)Halk iden hallâkını bildinmi sen Kabr ‘azâbından emîn oldunmi senDidi sen sanma beni cennetteyem Kabr içinde dâima mihnetteyemHakk’ı bilsem şimdi virmez fâide Cenneti dünyada kılmış kâideHazrete çok eylemişdim kîl-ü kâl Leyki vardur bende iki güne hâlPes bazar irtesi olduği gice Sen işit ahvâlimi olur niceOl gice subha degin görmem ‘azâb Bir kimesne hiç bana itmez ‘ıtâbOl gice ben maksudumi bulurem Hâbe varub istirahât oluremPes ikinci halimi idim sana Oldi bir ihsân dahî Hakk’dan banaSağ elimdeki sebâbe parmakım Üçdür oynâkı ile hem tırnakımHakk te’âla emr idip bir su çıkar Ben ânı emzükçe ağzıma akarBilmedim ben tanrı peygamber kitâb Gâhi Kah tahfîf olur benden ‘azâbDöndi ândan ol velî sordi ana Ne sebebden bu kerem oldi sanaDidi eyvah ben nice t’abîr idem Bende dil yokdur ânı takrîr idemDoğdi çün âhir zaman paygamberi Şân-ı ‘azam ins-i cinnin serveriGeldi ânı müjde kıldı câriye Hizmetimde vâr idi bir MâriyeDidi doğdi kardeşin oğlı ‘azîz Hiçbir oğlan doğmadi böyle temizĞayri bir söz bilmez idi mübtedî Durdi fi’l-hal müzdesini istediMüzdesine ânı âzad eyledim Kardeşim oğluni emzür söyledimİşte ânı sevdüğüm ben bu kader Hakk benim ‘azâbımı tahfîf ider

(736)Hem Emine hâlini var sor didim Kâne kâne oğluni emzür didimBu sebebden parmagımdan su çıkar Katre katre damlar ağzıma akarGeçti devlet Hasretâ vâ Hasretâ Geçti fursat firkatâ vâ firkatâÖyle zata ben ‹amî olmuş iken Sermedî n’imetleri bulmuş ikenBen ‘adüvv-i ekberi oldum didi Âhiretde mihneti buldum didiİtdiğim işi divâne itmedi Böyle es’ab yola kimse gitmediLât Menât’dan olmadi derman bana Âta ana yok yire tapmış ânaİbn-i cevzi rahmetullah söyledi Bir beşâret işbu yirde eylediMustafa’nın ammisi Ebû Leheb Tebşîr itdi nâr ile kâdir celeb410- Bu mısrada vezin düşük olduğu tespit edilmiştir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

446

Çok keremler kânidür Bâr-i Hüdâ Nâzil oldi hakkına Tebbet yedâEhl-i nârdur kendisi hem ‘avretî Lât-ı ‘Uzza’ya çekerdi ğayretiFahr-i ‘âlem doğduğiçün oldi şâd Çün kabirde parmagından aldı dâdBir dahi Sevriyye’ye emzür didi Hizmet eyleyüb yanında dur didiBu ikiden ğayrı hâli yokdurur Gûne gûne her günahı çok dururHakk te’âla ol gice ihsân ider Kendi parmagın âna dermân iderKangı kul Allah›ını zikr eyleye Fazlına ihsânına şükr eyleyeGünde biş kez farzını itse edâ Kibri atub kendini bilse gedâHem rasulüni sevüp tasdîk ide Yol ararsa sünneti üzre gideOl kuluni afv ider kâdir ilâh Cennetine girmeğe yok iştibâh

(737)‘Andelîb’in âh-ı zârı gül içün Lâlenin açıldığı bülbül içünBu makamda bir selâvat virelim Söze ândan başlayuben girelimBiraz mevlüd kelâmından dinildi Muhammed anadan doğdi bilindiSuhen itmâm olub irdi nihâye Yine nevbet gelüb sâhib livâyeAnadan doğdi sünnetlü münevver Kesilmiş göbeği olmiş mutahherDidiler kim âna bir tâye lâzım Hemîşe emzürüb ola mülâzımMutahhar pâk nesilden ola aslı Hem İbrahim Halîl’in ola nesliÂnı emzürmek olmaz ğayrı yâde Bu ‘adet var idi Ümmü’l-Kurâ’deBilürlerdi gelen gider fenâdan Tıfl-ı m’asum kaçan doğsa anadanÂnası hiç âna süt virmez idi Yidi yaş olmayınca görmez idiMuhammed doğduğiçün düşdi dile Hicâz dağında vardur bir kabileBenî Es’ad idi ol kavmin âdı Fakîru’l-hâl bulunmazlardı zâdıHicâz dağında kılmışlar mekânı Ki her bir yıl bahar vakti zamânıGelürlerdi o hîn Ümmü’l- Kurâ’ye Olar muhtâç idi ğâyetde bâyeRasülullah şu kim geldi cihâne Ki dört ay kalmışdı zamaneÂnı ol vakte dek emzürdi tâye Kaçan devran dönüb geldi ol âyeDidi râvi olar üçyüz ev idi Evâilde bu ‘adet böyle idiBenî Es’ad düzüldiler bir araye Didiler gidelim Ümmü’l-Kurâ’ye (738)Ğanîlerden birer m›asum alak biz Kureyş nesli veya hâşim bulak bizVâr idi içlerinde bir gedâ kul Karıştı kârubâne ol tutub yolEbu’l-Hâris dinilmişdi ana âd Bulunmazdı evinde un veya zâd

Kısas-ı Enbiya

447

Ki hâtununa dirlerdi Halîme Didi girse bay oğlanı elimeOnun sâyesi ile tok olurduk Mebâza devleti ândan bulurdukVâr idi bir devesiyle hımârı Tökülmüş tüyleri neyler tımârıZ’aîfü’l-hal gidemezdi yabâne Çeküb nâka karışdı kârubâneSâğub ânı südin içerler idi Ağır ağır konub göçerler idiNice kullar çeküb dünyada kahri Göründi gözlerine Mekke şehriEbu’l-Hâris âna dîdikim ivme Gelüb beyte yakın kondi HalîmeMukaddem çün gelenler almışidi Halîme çün girude kalmışidiRasülullah’ı kimse almaz idi Yetim kalmış tenezzül kalmaz idiDidiler kim atâsı yok vire mâl Yetim m’asumdurur kaddi olub dâlAtâsı yok sevekim cân-ı dilden Ânı almadılar işbu ecildenHalîme evleri birbir ararken Tıfl-ı m’asum ki kande vâr sorarkenDidiler var sen Abdülmuttalib’e Ânın oğlanı benzer andelîbeVâr Abdülmuttalib’i sen ara bul Atâsı yok diyü almadı bir kulHalîme tîz dönüb buldi erini Didi buldum bir oğlanın yiriniYetim kalub ânın ölmüş atası Dedesinin bize olmaz ‘atâsı (739)Atalı hiçbir oğlan yok bildi anlar Çün Abdülmuttalib’e geldi anlarBulub ânı ricâlar eylediler Senin oğlın bize vir söyledilerVelî ğâyet cihânda biz hakîrüz Benî Es’ad içinde çün fakîrüzGice gündüz âna hizmet idelim Vir ol m’asumini alub gidelimÇü Mekke kavminin oldur usûli Anasından ayırdılar rasûliYir ittiler Halîme çün oturdi Gidüp Hamza alub ânı getürdiDidiler kim budur canlar cenânı Kucağına Halîme aldı ânıHalîme bir kezin bakdı yüzine Sevinmekden dolub yaşı gözineYüzine bakmaya gözi kamaşdı Didi devlet bize geldi yanaşdıKi bu devlet nasîb olurmu kûle Virüb sağ göğsüni ol dem rasûleRasûli emzürüb maksûda irdi Dönüp sol göğsüni oğluna virdiYidi koyun virdi âna ‘amîler Kim içsin südlerinin bu sabîlerDevesin yükledüb un ile hurme Dîdiler kim ulaş kervâne durmeÇün Abdülmuttalib didi kim Ey Yâr Âç oldukça beni eyle haberdârDahî çok nesneler aldı lisâna Halîme çün karışdı kârübânaEbu’l-Hâris dönerdi sağa sola Hımârıyla devesi girdi yolaSanasın Hecin’dür kim süzüldi Ayakı yirlere diğmez yüzüldi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

448

Hımârı nâkayu seyr eylediler Benî Es’ad bu sözi söyledilerZa’îf idi hımârıyla bu nâka Girüp yola gidemezdi ‘ırâka

(740)Ebu’l-Hâris çeküb ânı yiderdi Düşüb yola kamudan ön giderdiNe zât imiş Muhammed bildi anlar Kaçan kim evlerine geldi anlarKi râviler didi Allahü ‘alem Çün üç yaşına irdi Fahr-i ‘âlemYüzine bakmaya kul utanurdi Ânı gören yedi yaşlu sanurdiHalîme tâyenin bir gün ğulâmı Anasıyla gelüb itdi kelâmıDidiler vir Muhammed Mustafa’yı Şefaât mâdeni sâhib LivâyıÂlub ânı gezüb seyrân idelim Olub râ’î koyuna biz gidelimVarub dağ başına çün çıkdı anlar Gezüb dört yanına kim bakdı anlarHemândem bir koku geldi hevâdan Yeşil don bir kişi indi semâdanRasûlün destini destine aldı Ki m’asumlar görüp hayretde kaldıÇün öldürür ânı zan eylediler İdüb feryâd bu sözi söyledilerVelî bilmediler kim ânı kimdür Didiler kim âna kıyma yetimdürKabul itmez recâyı bildi anlar Halîme sekirdüb geldi anlarSuâl itdi Halîme Mustafâ’dan Didiler bir kişi indi semâdanYeşil donlu libaslar giymiş ol kul Yarub karnın ânın katl eyledi olÇok ağlayub recâlar eyledük biz Atâsı yok yetimdür söyledük bizÂlub ânı rehâ kıldı ki bizi Halîme Hâtun işitdi bu söziGidüb dağ başına çün çıkdı fi’l-hâl Rasulullah kıtına geldi derhâlÂkıtdı gözlerin kanlı yaşını Yalın ayak ne kum dinler ne taşı

(741)Didi kim Ya Muhammed! ne bu ahvâl Halîme hiç idermi senden infâlSana rencide iden kande gitdi Neden nâşi sana ol zahmet itdiDidi kim bir kişi indi felekden Yüzi nuri seçilmezdi melekdenTutub tîz karnımı yardı beraber Çıkardı bir uyuşmuş kan serâserYudi kalbim bir altun tâs içinde Didi kalb kalmasın kir pâs içindeSeni hakk bilmeyen ayık değildür Uyuşmuş kan sana layık değildürHalîme tâye çün bildi bu hâli Kesildi kalmadı asla mecâliRasülullah ile geldi evine Ebu’l-Hâris görüb ânı sevineEy İrşadî dolaşma gir husûle Degiş nazmı girek ğayri usûleKadîmi bir usûlde yok halâvet Muhammed Mustafa’ya vir salâvet

Kısas-ı Enbiya

449

HALİME TÂYE MUHAMMEDÎ RUHBÂNE VASFILE EMİNE HATUN VEFÂTI

Didiler kim cinni dîv geldiler âna Biz bu hâli işidüb kaldık tanâBöyle bir hâl kimseye virilmedi Devr-i Âdem’den beru görülmediÇün Halîme işbu sözi söyledi Gitdi Behmânı bulub vasf eylediÇünki Behmân işbilür ruhbân idi Hem nücûm ‘ilmi ile ‘ummân idiBu benim oğlumda didi yâre vâr Cin gelüb tutdi hevâdan sâre vârDidi ruhbân adını söyle bana Mâcerâyı vasf idem öyle sanaPes Muhammed didi dirler ismine Yil dokunmaz ol mübârek cismine

(742)Didi ruhbân Ya Muhammed söyle sen Başına geldiklerin nakleyle senMâcerânın künhini söyle bilek Didi geldi bir yeşil donlu melekÖyle sandım gövdeden cânım alub Endrerûni pâk idüb cânım alubVâr idi destinde bir altunlu tâs Koymadı kalbim içinde zerre pâsÖyle ol su kalbime virdi ziyâ Ş’ulesinden ben dahi kıldım hayâBildi ruhbân bir katî âh eyledi Döndi kavmine bu sözi söylediBu Muhammed kim Hübel düşmanıdur Ol ledünnî ilminin sultanıdurHer kaçan kim irse ol kırk yaşına L’anet iner Lât-ı ‘Uzzâ başınaYikrek oldur tîz ânı öldürelim Bu işi çâr köşeye bildürelimÇün Halîme işidünce bu sözi Korkusundan yaş ile doldi göziAldı ruhbânın elinden nagihân Tutdi Mekke yoluni oldi revânGitdi anasına teslîm eyledi Hamza Abbas işbu sözi söylediPes Muhammed yiddi yıllık olmadı Bir ğulâmın vakti güni dolmadıÜç yaşındaki tıfıl gelmek neden Mekke ehli bizlere gülmek nedenGeldi Abdülmuttalib hem söyledi Çün Halîme sözlerini dinlediDidi şeyhim ben meger utanmedim Hizmetinden hiç doyub usanmedimBöyle m’asum bu cihânda görmedim Oldi üç yıl sırrına ben irmedimBu senin oğlın gibi âl-i cenâb Yiryüzüne doğmadı bir mâhitâbBen ânı medh idemem takrîr ile Vasf olunmaz dil ile t’abîr ile

(743)Leyki vardur bende gayri kûnehâl Gördüm ânı kalmadı bende mecâlCinni bir dîv dağda geldi yânına Yardı karnın teşnelendi kânına Havfım oldi belki bir mekr ideler Âlub ânı Kûh-i Kâf’a gidelerBen bu hâli çün görüp kaldım tanâ Yiryüzü hep düşman olmuşlar anâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

450

Ben ânı hod sevmişidim cân ile Bir zemân cenk eyledim ruhbân ileKasdı kıldı kim ânı öldüreler Üstine düşmânını güldürelerSerzenişler eyledi ruhbân bana Sağ selâmet teslîm eyledim sanaVirdi Abdülmuttalib’e ol zemân Tîz Halîme kavmine oldi revânÇün Rasülullah irüb beş yaşına Gör ne hâl geldi mübârek başınaAnası bir gün recâler eyledi Geldi Abdülmuttalib’e söylediLütf idüp bir nâkaya bindür beni Sen Medine şehrine göndür beniSen âkıtma gözlerimden yâşımı Ben gidüb anda görem gardâşımıDüzdi Abdülmuttalib bir kârubân Ol Emine Hatuni kıldı revânHem beraber hazreti aldı bîle Ol Hüdânın hikmetini kim bileYolda giderken Hacûn’e uğradı Gördü Abdullah’ı bağrın doğradıİndi kabrini ziyaret eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediDidi oğul bu senin atan durur ‘Işk ataşı odlu bağrım yandururPes Muhammed geldi ânın yânına Zî se’âdet zî beşâret cânınaBâşı ucunda oturdi bir zemân Yüklenip çâdırları oldi revân

(744)Pes Medine şehrine kim girdiler Gardaşının hanesine irdilerKavm ile kardaşi ile söyledi ‘Avdet idüp Mekke’ye ‘azm eylediKalmış idi Mekke’ye iki konâk Oldi ahşâm kârubân kurdi otâkHastelendı Âmine çün ol gice Dinlegil evsâfını oldi niceİki konâk haste geldi oldi mât Geldi emrullah ana kıldı vefâtMekke şehrinde ânı defn ittiler Râviler böyle rivâyet ittilerHastalendi bir gün Abdülmuttalib Didi kim buldi ana Lokman tabîbDurdi heb oğulların cem’ eyledi Hamza Abbas’a bu sözi söylediPes Ebû Tâlib dahî geldi ana Didi oğlum bir sözüm vardur sanaGeldi vaktim ben vasıyyet söylerem Ben yerime çün seni nasb eyleremK’abe’nin miftâhını virdim sana Durmak olmaz kim ecel geldi banaHem Muhammed Mustafa’yı tut ‘azîz Yiryüzünde cümle kullardan temizOl risâlet tahtı üstine bine Virme düşmanın eline incineSen ânın asla sözinden çıkmağıl Hiç mübârek hâtırını yıkmağılSöyler iken oğlına işbu sözi Gitti uhrâ mülkine yumdi göziKaldı ‘ammisi yanında ol habîb Cümle ‘âlem derdine ola tabîbGeçdi ânın üzerine bir zemân Pes yirmi yaşına irdi hemânMekke’de var idi birhâtun ulu Mal-i devlet sâhibi yüzi suluPes Hadîce dirler idi âdine Bây-ı derviş cem’ olurdi zâdîne

Kısas-ı Enbiya

451

(745)Hüsn içinde bulmuş idi çok kemâl Kâşı kara lebleri Kevser zülâlMekke içinde güzeller çok idi Âna benzer ol diyârda yok idiUlu beyler istediler gitmedi Kimseye hiç yüzini göstürmediÂtası ğâyet dahi mâldâr idi Kapusında kul karâveş var idiÇün Huveylid âdına dirler idi Çok gedâlar nânını yerler idiOl Hadîce gördi bir düş bir gice Sen işit ahvâlini oldi niceİndi gökden ev içine âfitâb Varduğınca ş’ulelendi mâhitâbDöndi andan Mekke’ye virdi ziyâ Cümle ‘âlem eyledi ândan hayâÇün uyânub uykudan açdi gözi Şem’a pervâne olub yandı özi‘Ammisinin oğli Varaka var idi Ol müneccim ‘ilmile ‘ummân idiHem müneccim hem dahî Ruhbân idi ‘İlm-i Tevrât’ı bilüp insân idiKad seçâ’at sâhibi boylu kişi Ol diyârda yok idi ânın işiPes Hadîce ânı d’avet eyledi Kıldı vahdet işbu sözi söylediDidi bir düş görmişem ben bu gice Bilmezim encâmını olur niceSen anı hoş t’abîr eyle Ey Amû Mekke ehli çün bana düşman kamûİndi gökden bu eve doğdi güneş Ruşen oldi Basra Kufe hem HabeşDoğduği sâatde nuri az idi Ben didim nuri güneş mümtâz idiBir zemân ben ol nura seyr eyledim Bu cihândan kendimi ğayr eyledimÇün verâdan nur âçıldı âfitâb Ev içini kapladı hep mâhitâb

(746)Ş›ulesinden öyle kıldım ben hayâ Mekke şehrine bütün virdi ziyâDidi ben t’abîr ideyim candan inan Çün gelür peygamberi âhir zemânİç güvi girub gelür kendi eve Mâh cemâlini görüp cânın seveOl nikâh île seni eyler kabûl İnse cinne bildürüb kânun usûlHâsılı ol zât seni hâtun ide Şarka garba dehşeti ânın gideHem nübüvvetten evvel alur seni Sen ânın ‘ışkı ile yandur teniTâkı Kisrâ ayakı altında hâk Ol sanemlerden cihânı ide pâkÇün Hadîce ânı birbir dinledi Döndi ândan işbu sözi söylediDidi sen söyle bana şâfî cevâb Kangı iklimden gele ‹âl-i cenâbŞâd oluben kalbime geldi sürûr Didi işbu Mekke’den eyler zuhûrDidi ol kangi nesil söyle bana Ben bu rüyayı görüp kaldım tanâDidi Varka ol Kureyş nesli ola Hem Halîl İbrahim’in aslı olaHem Kureyş’dür hem dahi Hâşim ola Öyle devlet tâli’în kande bulaDidi ‘ammî âdını söyle bana Cânı dilden ‘âşık oldum ben anâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

452

Didi adı ol Muhammed Mustafa Hem şefe’ât m’adeni Kân-ı SafâÇünki Varka eyledi ânı temâm Pes Hadîce şâd olub kesdi kelâmTîz eritdi sildi kalbin pâsını Gözler idi dâima rüyasınıFahr-i ‘âlem Şâh-ı Sultan Enbiyâ Yüzi nuri Mekke’ye virdi ziyâBakdı bir gün olEbû Tâlib anâ Çeşm-i nurini görüb kaldı tanâ

(747)Mâh cemâlini görüb seyr eyledi Döndi ândan ‘Âtıke’ye söylediPes Muhammed çün büyüb buldi kemâl Gitdi baylık hâtırım oldi melâlÂnı evlendürmeğe biz ne kılak Âna lâyık dohteri kande bulakÇün âtam gideli vaktim olmadı Eksi (eski ?)devlet gitdi bende kalmadıOl Ebû Tâlib bu sözi söyledi ‘Âtıke virdi kulagın dinlediDidi bir şâfî kelamım var sana Sen ânı kûş eyleyüb kalma tanâBen hadîce Hâtuna vasf eylerem Mâcerânın künhini nakl eyleremŞam iline çünki tutmuş kârubân Bir emîn kimse arar ide revânÜcretiyle ol nice kullar arar Doğri âdem Mekke ‘de kimdür sorarGidüb ol hâtuni bizler görelim Mustafa’yı ücretiyle virelimPes Ebû Tâlib didi ‘âr eylerem Ben Muhammed’siz cihânı neyleremSen ulu sultana varub söylegil Ol Hadîce halini vasf eylegilKim ben ânı cebr ile gönderemem Hâşimin Vakkârını indürememDöndi ândan ‘Âtıke gitdi eve Ya Muhammed gel didi îve iveBen Hadîce Hâtuna bildireyim Kalbini şâd eyleyüb güldüreyimKul arar kim Şam iline göndüre Kalbini ol belki bize döndüreÜcretine biz sana akçe alak Mekke içinde sana bir kız bulakDidi var durma Hadîce’den yana Görelim biz tâlib olurmi banaKalkdı fi’l-hâl ‘Âtıke oldi revân Ol Hadîce Hâtuni buldi nihân

(748)Ebruşum döşekler açtı altına Mal hesabsiz kim bakardı altuna‘Âtıke geldi ana virdi selâm Birbiriyle kıldılar vâfir kelâmÇün utandı ‹Âtıke vasf itmege Ol Muhammed ücretiyle gitmegePes Hadîceanlayub sordi ânâ Hâcetin ne ise sen söyle banaDidi düşdi bu haber dilden dile Şam iline göndürirsin kâfileKardeşim oğli Muhammed doğri kul Ücretiyle tut ânı eyle kabulSen ararsın gerçi bir doğri kişi Bu cihânda yokdurur ânın işiÖyle îğit görmedi rûy-i zemîn Malın üstine ânı eyle emîn

Kısas-ı Enbiya

453

Kıldı Abdülmuttalib çün terbiye Doğri koyub ol gidermi eğriye‘Âtıke’nin sözlerini dinledi Kendi kalbinden bu sözleri söylediKi ta’accüb kıldı ânın nakline Gördügi rüyası geldi aklıneÇün güneş gökden eve inmiş idi Hod benim meylim ana dönmiş idiHem dahi Varka ânı t’abîr idüb Mâ hasal encâmını takrîr idübHem didi âdı Muhammed Mustafa Ol sefâ’at m’adeni Kân-ı safâ Hem Arab’dur Hem Kureyş hem Hâşimî Ol yiğide bağlaram ben başımiDidi ben evsâfını işitmişem M’asum iken mâh cemâlin görmişemŞimdi ânı sen götür benden yana Dikkat ile kim nazar idim anâKârubâneol yararmı göreyim Âna ilden ben ziyâde vireyimDöndi ândan ‹Âtıke oldi revân Hazreti varub koşardi ol zemân

(749)Ol Hadîce bir zemân seyr eyledi Mâl-ı mülkden kendini ğayr eylediDidi bu insanmudur yohsa melek Ne ecilden Mekke’ye virmiş felekİşde düşde gördügüm hurşid budur Hakk yoluni ‘arz iden mürşid budurBöyle devlet bir kula virilmedi Devr-i Âdem’den beru görülmediOl efendi Meysere olsun ğulâm Ol Hadîce şâd olub açdı kelâmYa Muhammedsen didi geldin safâ İsm-i pâkin ol Muahmmed Mustafa Ben seni çüngöndürem Şam îline M’ucizâtın ol diyarda bîline Âd benimdür mal senin olsun hemân Kâr benimdür var senin olsun nihânMeysere’i ben sana kul eylerem Senden özge bu cihânı neyleremSen bu mâlın üstüne olğil emîn Sensin ancak Sâdiku’l-V’adi’l-Emîn Ücretiyle tuttuğum ol canlara Otuz altun virür idim anlaraİsterem şimdi san elli virem Evlenürsin cümle noksânın görem‘Âtıke çün işbu sözi dinledi Gitti gardâşına fi’l-hâl söylediPes Ebû Tâlib olub râzı anâ Mekke ehli kûş idüb kaldı tanâÇün Muhammed gittigi oldi beyân Geçdi ol gün çün sabah oldi ‘ayân Ol yenâden bes Ebû Cehl-i Le’în Bildi gider Sâdiku’l-V’adi’l-EmînYüklerini tutdi birbir nâgihân Çekdi katarın yola oldi revânCümle bir günde ‘azîmet eyledi Pes Hadîce Meysere’ye söylediSen Muhammed’in sözinden çıkmagıl Ânı koyub ğayr-ı ferde bakmagıl (750)Sana ben didiğüm sözler hafîdür Muhammed çün Kureyş’in eşrefidürEfendindür ânın çıkma sözinden Ziyâ virüb akar nuri yüzinden

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

454

Âtası yok ânası yok kimi var Zarûret vaktidür ânın ğami varGerekdür kim ânı râzı idesin Devesini âlub yolda yidesinŞeherden var ânı bindür Hecîn›e Bu iş ğâyet ânıngeldi gücineSakın zinhâr âna kaldurtma yuki Arab ‘Acân kamu nâsın mülûkiRasülullah ele aldı yuları Kapunın önine çekdi katarıTutub ol yükleri tîz bağladılar Benî Hâşim görüb çok ağladılarEbû Tâlib dahî geldi erişdi Muhammed Mustafa ile görüşdiDidi oğlum kelâm yokdur dilimde Ezelki devletim olsa elimdeVirüb ânı seni virür degildim Seni bu hal ile görür degildimRasülullah ele aldı zimâmı Ebûbekir’e didi işbu kelâmı Seninle idelim biz el-vedâ’ı ‘Acebmidüryitim kul olsa sâ’îBeni senciliyin bir kul görürmi Didi Sıddîk gönül sensiz dururmi Çeküp zahmet beraber gelmegim yik Verüb cânım oninde ölmegim yikKabilem terk idüb geldim firârım Benim sensiz olurmi hiç karârımSeni ben bilmişem derdime Lokman Âtam ânam cânın yolunda kurbanRasülullah âna kıldı du’âyı Ebû Tâlib dönüb kesdi sadâyıHadîce köşkine çıkdı bakardı Gözinden yaş yüzi üzre akardı

(751)Çekildi kârubân çün Şam iline Te’âla emr idüb Mikâîl’ineKi Mikâil sakın esdirme sâmı Habîbim çün selâmet göre Şam’ıHicâz hâkinde olan sâmı kesdür Ki deryây-ı muhîtimden yil esdürBırak bulut semâdan âlup indür Mübârek bâşının üstüne göndürGüneş issisıne çün eyle sâye Kat’i hürmet gerek sâhip livâyeKıyas itme ânı sen ğayrı ferde Ulu şânı bulunmaz yirde gökdeVeya Güneş, âna sen ıssî bakma Ki ğayrı kul gibi hicrâna yakmaÂnın nuri ile virdim sana nur Tekaddem mâ teaahhar oldi mağfûrVeya yir sen dahî virme ğubârın Cemâline dokundurma buhârınBiraz Şam ilini kılsın seyâhat Dönüb tîz Mekke’ye gelsin selâmetRasülümdür âna çok nusretim var ‘Akıl irmez ki mahfî hikmetim varMa’a Hâzâ düşübdür ğurbete ol Yânık bağrı dayanmaz firkate olEger ağlar derûni âh iderse Bu firkat ile ol Şam’a giderseCehennemler söner kalmaz yirinde Olub bârid ataş kalmaz birindeEy İrşâdi seni yakdı bu mevzi’ Hüdâ Keşf eyler ise eyle tavzîhKi her meclis okundukça kelâmı İdek bizler salât ile selâmıHezerân çok şükür olsun Hüdâye Bizi ümmet kılub sâhib livâye

Kısas-ı Enbiya

455

Rasülullah şeherden taşra çıkdı Ebû Cehl’i la’în ilerde yıkdıBiraz bunda didiler meks idelim Muhammed Meysere gelsin gidelim

(752)Binüp bir nâkaye oldi revâne Olub öyle ulaşdi kârubâneGelüp tîz Meysere yıkdı katarı Ebûbekri bile ol yâr-ı ğârı Didiler Ya Muhammed ! dur yirinde Senin devlet nişânı var serindeHadîce hem bize kıldı nasîhat Muhammed görmesin hiç yolda zahmetTükenmez malı vâr deryây-ı ‘Ummân Cevab virdi bu söze Şâh-ı SultanCihânın herbir işi mihnetîle Hususan gelmişem ben ücretîleDidi Sıddîk benim yok kesb-i kârım Sana sarf eylerem ben cümle vârımDeve yıkmak sana lâyık degildür Seni hakk bilmeyen âyık degildürEbû Cehil la’în bir hayme kurdi Âlub etbâ’ını altında durdiEzelden hod ‘adüvv olmişdi dine Durub geldi Muhammed çâdırinaEvâilden biraz söz söylediler Kimi yatub kimisi dinledilerDidi Sıddîk Eyâ m’aşer kabâil Ne dirsem ben olun söze kâilİdüb sür›at bu yola biz gidelim Kimi biz kârubân bâşı idelim Bizim yüklerimizde vâr hazîne Reissiz bahre yüzermi sefîneBu yolda çok gezerdiler harâmi Ne bilsünler bu mal Beyte’l-Haram’iKimi didi seni idek mülâzım ‘Akıl issî gerekdür bize lâzımBugün sensin bu halkın Emîni Kimi didi Ebû Cehl-i La’îniDidi kim Meysere olsun Muhammed İlâ yevmi’l-kıyâm şer’i müeyyedEbû Cehil La’în didiki kimdür Âtası yok ânası yok yitimdür

(753)Bu yolda ben kabul itmem ol âcı Hadîce’nin katarına kirâcıSiz ânı bâş idersiz ben bilürem Bıçakîle beni ben öldürüremÇü gördiler arada söz uzandı Görüb ânı geçüb cândan usandıRasülullah çeksin katarı Bular bilmez ğanî perverdigârıZaman uymaz sana sen uy zamane Zarûret vaktidir uyma cihâneAyakı basdıkı yirler nur oldi İki nâka gider iken yoruldiAyak depertmeyüb kaldı girûde Didi kim Meysere kalduk fürûdeDidi kim Ya Muhammed! durdi nâke Kalub bunda adım atmaz ‘ırâkeHadîce çün satub almadı genci Bu dem olduk Ebû Cehl’e gülünciGelüb tîz yanlarına Fahr-i ‘âlem Didi pîrdür bular Allahü ‘alemDevenin ol ayagını sığâdı ‘Inâyet eyledi Allah u Hâdî

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

456

Olup nâçar çu galmışken gerûye Gelüp kuvvet giderler ileruyeSanasın kimgiderler boş çün Ey yâr Biri pîr şen birisi oldi dindâr ?Bakardı Meysere o yân bu yâne Ne kaygu var didi sana oyâneEbû Cehl le’în önden giderdi Çekup nâkaleri kullar yiderdiTekebbürli ne sâğ dinler ne soli Gidüb bir vâdiye uğradi yoliBir âzerhâ(Ejderha) göründi gözine Bâşını kaldurub bakdı yüzineNefes virdükçe kum kalkar havaye Salar kuyruk çıkar tozlar semayeSanasın ditredür ruy-i zemîni Deve ürküb yire vurdi le’îni

(754)Didiler niçün döndün girûye Ayağın gitmedi hiç ilerüyeDidi siz görseniz ben gördügümi Kaçub ândan girûye döndügümi Bir ezderhâ dere içinde yatar Taşı taşa tozi topraka katar Geçüb ânı yola gitmek ne mümkin Âçub gözler ânı görmek ne mümkinBu âzderhâ bize ğâyet belâdur Ki ben geçmem geçen geçsin salâdurKi bir lahza bu yirde meks idelim Muhammed’le beraber biz gidelimÂnı bu kârubâne idelim bâş Bu âzderhâ ne gürz dinler ne hod tâşMukaddem çün dere içre verânı Emân virmez nefesle yutar ânıYutub ânı dönek bizler girûye Ayak depretmezem ben ilerûyeRasülullah hemân gelüb irişdi Ebû Cehil la’în geldi girişdiDidi kim Ya Muhammed gel sen ol bâş Bu yolda olalım biz cümle gardâşBugün sensin Kureyş neslin ulusi Kamû ‘âlem sana eyler hulûsiSeni biz ileru geçmek revâmı Sana eğri bakan menzil verâmıHem İbrahim Halîl aslın müekked Didi kim Meysere geç Ya MuhammedDidi kim bunların bir mekri vardur Beni öldürtmeyine fikri vardurVelâkin ben sığınurem Hüdâ’ye Açub destin durub fi›l-hal du›âyeİnüb ol nâkadan oldı piyâde Ki zira korku olmaz enbiyâdeEbûbekr’in bu hal geldi gücine Kaçan kim girdüler vadi içineRasulüllah hemân gördi yılanı Didi budur Ebû Cehlin yalanı

(755)Çün âzderhâ görüb kaldurdı bâşi Ebûbekr’in gözinden akdı yâşiGörüb cân kalmadı asla birinde Rasülullah didi dur mâr yirindeİki gözi yanub benzerdi nâre Kısub kuyruğıni çıkdı kenareDidi isteki varmı bir murâdın Senin bu vadide varmı îrâdınDidi lütf itki seyr idem cemâlin Yanub teşne idim içdim zülâlin

Kısas-ı Enbiya

457

Bi Hamdillah bugün maksude irdim Mukaddem ben Halîlullah’ı gördimSüleyman’a nice yıl hizmetim var Didim âna sana bir minnetim varŞu gün kim olıser yevmül kıyâmet Esirge sen bana eyle şefe’âtÇeküb bir âh bana didi ki Ey mâr Mebâzâ kim bizi ol gün yakar nâr Cihân cânânının cânânı Ahmed Nebiler serveri olan MuhammedGidüb bizler gelür âhir zemânda Kamû ‘âlem ânı bilür gümândaKi zira Hakk Te’âla’nın habîbi Şefe’ât m’adeni derdin tabîbiEger ömrin giderse ol zemâne Senin ol bahtına olmaz bahâneTicâret eyleyüb Şam’a gidiser İnüb Cibrîl devesini yidiserKi sen bu vadide pünhân olasın Merâmı devletin bunda bulasınDahî benden âna eyle selâmı İdüb teblîğ unutma bu kelâmıRasülullah didi şâd ile cânın Çekil Kâf’e bu yirde dökme kânınBu sözden ezdehâ gitdi yolıne Didiler bu kerem kande bulıneEbû Cehli La’în gördi bu hâli Kesildi kalmadı asla mecâli

(756)Didi ol kuş gibi uçsa inanmam Kerâmetini görüb ben asla kanmam Girub yola beraber gitti anlar Kaçan Basra iline yitdi anlarVar idi bir kenîse yüksek ulu İçinde râhibinin yüzi suluEbû Cehli la’în didi durak biz Bu yirde dinlenüb mesken kurak bizYoruldi nâkeler kalmadı kuvvet Hübel ‘alâ bize çok virdi nusretKurub hayme girub fi’l-hâl içine Yılan gelmiş idi ğâyet gücineVar idi ande bir hurma ağaci Kurumiş dallari var ivaciciRasülullah gelüb altına kondi Mübarek destini ağaca sundiYaşardı ol ağâcın dal budâkı Ebû Cehle virüb derdi fırâkıYayıldı kolları sağa soline Didiler böyle zât kande bulineDidikim Meysere bir hâl bilinmez Ki bundan yek bize hayme bulunmazGüneş ıssısına çün oldi perde Sana benzer bulunmaz hiç bu yirde Çıkub dîr›den gelüp ruhbân kapuye Gelüb cem’ oldi etbâ’ı tapuye Didi bu kârubân kanden gelübdur Gelüb nezdîk bize mesken kılıbdurKurumuş hurma ağacı yeşermiş Nebîdür ya velîdür bunda varmışBir ak bulut salar üstüne sâye İşâretdür hemân sâhib livâyeAkıtdı gözlerinden kanlı yâş Pişürdi kuzi biryân ile âşiKi Nestûra idüb vâfir ta’âmı Didi bir râhibe işbu kelâmıKi var sen kârubânı d’avet eyle Selâmımı getür eşrâfa söyle

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

458

(757)Ki bir râhib irişdi kârubâne Ebû Cehil görüp oldi revâneUlu hayme açub anda kurulmuş Ayak üzre duran kullar yorulmuşGirüb haymesine virdi selâmı Ebû Cehle didi işbu kelâmıKi siz çok gördüniz bu yolda zahmet Ulu ruhbân seni çün kıldı d›avet Buyur itdi size vardur ta’âmı Ki gelsin kâfile ehli temâmıİşidüb bu sözi ol kalkdı fi›l-hâl Rasülullah katına geldi derhâlYir itdiler ana geldi oturdi Gelen kullar ayak üstinde durdiEbûbekr’e didi d’vetçi geldi Ki Nestûra bizi çok ulu bildiKi d’avetdür icâbet idelim biz Kudûmi devletine gidelim bizDidi Sıddîk kimi bekçi idek biz Dura yükler yanında çün gidek bizArab sârikleri var bunda pünhân Cevab virdi bu söze Şâh-ı SultanKi ben duram velî hep gitmek olmaz Bütün bu yükleri terk itmek olmazMuhammed doğridur çün bildi anlar Ki kenîse kapusına geldi anlarVelî alçak idi ânın kapusı Eğilüb geçtiler nâsın kamûsıEbû Cehil La’în sadre oturdi Ki râhibler ayak üstinde durdiKi Nestûra bakar halkın yüzine Kulak virmez Ebû Cehlin sözineBenim şâhım didi yokdur bu yerde Bütün dünya gözime oldi perdeKi sizden bir kimesne varmı yurtda Beni ‘ışka salan şâh yokmı bundaDidiler gelmedi var bir yetim kul Kâlub yükler yanında bekledi ol

(758)Ayağın geymege sabr itmedi ol Kudûmına yalın ayak tutub yolDidi derde hemîn buldım ‘ılâcı Çekürdi kurumış hurma ağacıYayılmış dört yana dalı budakı Görüb ruhbân virüb câna fırâkıBulut inmiş ağaç başında durmiş Mübarek bâşı üzre sâye kurmişİdüb sür›at gelüb fi›l-hâl irişdi Rasülullah ile varub görüşdiDidi ey zât niçün kaldın bu yirde Beni saldın fırâk-ı nâre derdeSeni gördümki bende kalmadı hâl Ayakın tozini deyri içine sâl Didi kimler durur yükler yanında Benim ‘ışkım senin vardur cânındaDidi ruhbân gedâ ben kul sifîlem Sizin bu yüklere hep ben kefîlemRasülullah irişdi ol kapuye İşik kalkdı bir ‘arşun yukarıyeYir itdiler geçüb sadra oturdi Ebû Cehil la’în ‘aklın itürdiSetûrânın ta’âmı çün yinildi Bu ikramlar neden nâşi bilindiGetürdi sâkiler iksîr şarâbi Rasülullah didi içmem ol âbiÇi gördi ol Satûra mahzûn oldi Girû döndi elinde kâse kaldı

Kısas-ı Enbiya

459

Didi süt hiç bulunurmi bu yirde Didi ruhbân kamûsi var bu dîrdeŞeker katub virüb ol eyledi nûş Ki ruhbânın idüb tîz kalbini hoşEy İrşâdi! dolaşma gir husûle Değiş nazmı girek ğayrı usûleKadîmi bir usûlde yok halâvet Muhammed Mustafa’ya vir salâvet

(759)Didi ruhbân üç suâlim var sana Mâh cemâlini görüb kaldım tanâSen gibiben görmedim Rabbü’l-’İbâd Aslı mevlûdin senin kangi bilâdAslı mevlûdimdidi ol Mekke’den Beyt-i M’amûr hâki mağfûr K’abe’denDidi râhib kalbime geldi sürûr Kangı soydan sen gelüb kıldın zuhûr‘Işkın akıtdı dîdemden yâşımı Didi neslim hem Kureyş hem HâşimîCeddi a’lamdur dahî Abdülmenâf Künhümi ‘âli bilen oldi mu’âfDidi ruhbân söyle ismin Ey Azîz Cümle kuldan ben seni bildim temîzÇün Muhammed didi dirler ismime Bir muhâlif yil dokunmaz cismimeDidi râhib bir murâdım var benim Hâtırımdan çıkmaz asla nâr benimOl mübarek arganı aç göreyim Vakt irişdi maksudıme ireyimOl nübüvvet mihrine sürem yüzüm Bundan öte yokdurur ğayri sözümAçdı arkasın hemân âl-i cenâb Sandılarkim dîr›e doğdi âfitâbDîr içine öyle nur virdi ziyâ Ş’ulesinden cümlesi kıldı hayâpes görenler nurini kaldı tanâ Geldi ruhbân yüzini sürdi anâDidi sen âhir zemân peygamberi Enbiyâlar evliyâlar serveriKıldı ikrâr hem şehâdet eyledi Tanrı birdür sen rasûli söylediDidi ruhbân bir nasîhat eylerem Sensiz ol ben bu cihânı neyleremMeks olub bu yolda kalma Ey Ulu Şam Yahûdi ile olmuş heb adûHavfım oldur kim sana mekr ideler Bu Muhammed’dür deyü fikr ideler

(760)Râhib ile el-veda’ itdi hemân Kârubân Şam yolına oldi revânOl Ebû Cehli la’în gitdi bile Hâsıl-ı söz şehre girdi kâfile Gitdigi sâ’at satub aldı kumâş Bildi hazret yokdurur bugün revâşPes Ebû Cehl-i laîn anâ Söyledi Ya Meysere noldi sanaBu Muhammed çün metâ’ın açmadı Vakti ile yüklerîni tutmadıBilmedi âlış veriş kolayını Âç metâ’ın sat Hadîce malınıPes Rasülullah didi Ya Meysere Gel Ebû Bekr ile bakma ol hareGel Yahûdiler dîr’ine gidelim Çün Hâhamların görüp seyr idelimDidi Sıddîk Ya Muhammed uğrama Sen benim bu dertlü bağrım doğrama

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

460

Pes Yahûdiler seni fikr ideler Bu Muhammed’dür deyü mekr idelerDidi mevlâ bizi hıfz eyler ulu Yiryüzi hep olsalar düşman doluPes manastur kapusına geldiler Ol Yahûdi ‘îydi imiş bildilerÇün Ebû Bekrle oldı rû be rû Girdi hazret ol kapudan içeruDîr içine girdi peygamber hemân Kobdi kandiller yirinden ol zemânHer biri bağlu idi zencir ile Vasf olunmaz dil ile takrîr ileBa’zısîninyardı kandil bâşınıi Sernigûn itdi senâdun tâşıniHem mirûnin teknesinden çıkdı su ‘Akl ânı hiç itmez iken custu cûGördü ruhbânlar ânı kıldı fiğân Didiler peygamber-i âhir zemânKim gelüb dîr içinegirdi nihân Gördi ânı düşdi kandiller hemân

(761)Geldi bunda devrimiz durmaz döner Dîr içinde şem’a kandiller sönerKavm-i Musa’ya ‘adâvetler ider Tâ ilâ yevmi’l-kıyam şer’i giderBağlayub kâpuları öldürelim Hem kabile bâşına bildürelimOl kenîse içini arâdiler Şâne veş birbirini taradilerHakk te’âla eyledi gözden nihân Görmediler hiç birinden bir nişânMeysere sıddîk rivâyet itdiler Bu sözi böyle hikâyet itdilerPes Yahûdiler bizi arar iken Biz dahî ol içlerinde var ikenelleri üstümize urur idi Görmez idi ileru yurur idi‘Âciz olub didiler biz nidelim Yok bu dîr’de Kançerû’ya gidelimÇünki geldi ol Muhammed bu dîr›e Düşdi kandiller bütün indi yirePes gerekdür biz ânı bula idük Urub ânı intikâm ala idükDidi ruhbân çün kapudan bakmış ol Girmemiş hiç içeruye tutdi yolYohsa kandiller niçün indi yire Ândan ötri oldı rüsvâlık dîr’eDöndi ândan ol kapu açdılar Hakk te’Âla virdi ruhsat geçtilerGeçti ol gün çünsabah oldi ‘ayân Kâdir’in kuretleri bellü beyânSatdı birbir yükleri aldı kumaş İlerisünden dahî oldi revâşRâvi ider girdi yola kâfile Ol Ebû Cehli la’în döndi bileMekke’ye kalmış idi yiddi konak Yıkdılar yük tutdılar ânda otakDidiler kim müjdeci gönderelim Bu hecîne biz kimi bindürelim

(762)Meysere tîz yazdı bir nâme nihân Ya Muhammed gel didi sen ol revânSen Hadîce Hâtuni var müjdele Ol seni çün medh ider dilden dileVasf-ı hâli nâmede itdi beyân Ezderhâyı hem dîr’i kıldı ‘ayân

Kısas-ı Enbiya

461

Fecr-i Sâdık çün tulu’ itdi hemân Çün Rasülullah yola oldi revânÇünki doğdi yiryüzüne mâhitâb Ol mübarek gözlerin aldı hâbOl beyne’n-nevmi ve’l-yakzân rasûl Çıkdı yoldan nâka gitti eğri yolBir rivâyetde dahî iblis gelüb Nâkanın yularıni yoldan alubHakk te’âla Âlimü’s-sırdur ‘ayân Kıldı Cebrâil’ine ânı beyânSidre’den yire indi Ruhu’l-Emîn Gördi ânı kaçdı şeytan la’înKâhi sağa gider idi kâh sola İndi Cebrâil ânı aldı yolaBildürüb furkân ile Hayyü’l-Celîl İşbu âyet hakkına oldi delîlGeldi Mikâil hemân sağ yanına Ol ledünnî ‘ilminin sultanınaSol tarafdan geldi İsrâfil gider Önce Cibrîl yirleri çün tayy iderDoğdi hurşîd ‘âleme virdi ziyâ Şehr içine girdi sultan enbiyâPes Hadîce ol yana bakar idi Gözlerinden yaşlar akar idiGözler idi dâima Şam yoluni Hakk te’âla ide mesrûr kuluniDidi ol Bâb-ı Muallâ’dan yana Geldi bir nur ş’ulesi urdu banaHizmetinde var idi bir câriye Âdına dirler idi çün Mâriye

(763)Didi Ey Hâtun Muhammed’dür gelen Odlu bağrın ‘ışk atâşine delenPes bular bu sözde iken nâgihân Fahr-i ‘âlem çün gelüp oldi ‘ayanGeldi kapu onine virdi selâm Kıldı ol Hâtun ile vâfir kelâmMeysere’nin nâmesin sundi âna Okuyub mazmûnuni kaldı tanâ Kangı günde didi çıkdın Ya Habîb Cümle ‘âlem derdine oldın tabîbPes buyurdi fahr-i ‘âlem el zemân Tan yiri ağardi ben oldım revânDidiler kim yiddi günlük râh imiş Pes Muhammed Mustafa ne şâh imişİ›tikâdı bir iken irdi bine Ol mukaddem cümleden geldi dineOl Hadîce bir zemân fikr eyledi Döndi ândan işbu sözi söylediSen akıtdın gözlerimden kanlı yaş Ya Muhammed nâkada olan kumaş Sen götür âni bugün evden yana İşidenler bu sözi kaldı tanâ Pes rasülullah ânı aldı hemân ‘Ammisinin yanına oldı revânHamza Abbas gördi mesrûr oldılar Mekke içinde beşâret kıldılarÇün Hadîce göndörub âdem anâ Ol Muhammed gelsin üş benden yana Fahr-i ‘âlem çünki ‘avdet eyledi Ol Hadîce işbu sözi söylediBen seni bir nâkaya bindüreyim Kârubâne çün ta›âm göndereyimMeysere Sıddîk ile mesrûr ola İssî etmekler alub girdi yolaGeldi Cibrîl yirleri tayy eyledi Bu yanaden gör gelenler neylediKârubâne çün irişdi Mustafa Gördi Sıddîk şâd olub buldı safâ

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

462

(764)Didiler geldi yine din ulusı Hem beraber ıssî etmek kokusıNâka ile çün gelüb virdi selâm Birbiriyle kıldılar vâfir kelâmHâsıl-ı söz sür’at idüb geldüler Her kabile şâd oluben güldülerGeldi Meysere yükleri yıkdı hemân Pes Hadîce gördi oldı şâdumânÇün katardan bir deve zây olmamış Cümle sağ gelmiş birisi ölmemişGördi zayi’ olmamış hiçbir deve Teslim idüb malını geldi evePes Rasülullah durub üç gün temâm Döndi ‘ammisi anâ açdı kelâmYa Muhammed ! var Hadîce’den yana Söylediği ücreti virsin sanaİşbu sözi dinlesi şâh-ı cihân Ol Hadîce’den yana oldı revânGördi fi’l-hâl kalkdı ikrâm eyledi Ne murâdın var ise söyle didiDidi ‘ammim ücretimi istedi Didi ‘ammin niyler ânı mübtedîDidi ister kim bana dohter bula Ücretile ol beni virdi yulaPes Hadîce söyledi kim bil beni Kıl vekil evlendüreyim ben seniBir güzel hâtun sana ben bulmışam Mâlı çokdur hem sözini almışamMâlı mülki çokdurur ğâyet güzel Hiç bulunmaz Mekke’de âna bedelUlu beyler istediler varmadı Tâlib olub kimseye söz virmediMekke içinde güzeller çok durur Âna benzer çün Hicâz’da yok dururÇün Rasülullah ânı bildi hemân ‘Ammisinin yânına oldı revânMâcerânın künhini nakl eyledi Pes Ebû Tâlib bu sözi söyledi

(765)Didi belki ol latîfe eyledi Ol kinâye tarzı ile söylediHiç bu sözi ‘aklım idrâk eylemez Sen beni gel al diyü söz söylemezUlu beyler istedi söz virmedi Ol Hadîce yüzini göz görmediİbtidâ göndürelim bir vâsıta Vâsıta ile alursa râbıtaÂşikâre itmek olmak Ey Azîz ! ‘Âtıke gidüb ânı kılsın temîz‘Âtıke gidüb ânı buldı hemân Didi itme sırrını benden nihânBen ânı vasf itmezim dilden dile Ulu şânın düşmesin ilden ileKardâşım oğlı Muhammed kim emîn Öyle bir şâh görmedi ruy-i zemînBen ânı çün bilmeğe geldim sanâ Cân-ı dilden ‘âşık oldunmı anâDidi senden ânı inkâr eylemem Hod bilürsin ben latîfe söylememMâl-ı mülki heb koymuşam yolına Öyle bir zât kangı ilde bulınaSen varub kardaşına eyle selâm Gidüb ol âtam ile kılsın kelâm‘Âtıke çün sözlerini dinledi Geldi kardâşına birbir söylediDidi kârdaş râbıta elmiş bu iş Tîz Hadîce’nin âtasına iriş

Kısas-ı Enbiya

463

Çün Ebû Tâlib ânı fikr eyledi Her kabile başlarına söylediB’azı olur b’azısı olmaz didi Ol Hadîce dervişi almaz didiHâsıl-ı söz heb kabâil gittiler Çün Hüveylid menziline yittilerPes Ebû Cehli l la’în gitti bile Didi düşdi ol Hadîce çün dileKendinin ğâyet merâmı vâr idi Leyki ifşâ itmeğe korkar idi

(766)Pes Ebû Tâlib ele aldı teber Gitdü bir kul ilerü virdi haberDidi Abdülmuttalib oğulları Heb beraberce gelürler kullarıÇün Huveyledişbu sözi dinledi Bir zemân ânı tefekkür eylediHamza ‘Abbas hem Ebû Tâlib sehî Her kabile başları geldi ehîÇün Ebû Tâlib gelüb virdi selâm Söyledi ol bu sözi ba’de’t-ta’âmDidi Ey Seydi recâmuz var sanâ Nâşî gözi ile bakmağıl banâKardâşım oğlı Muhammed ol rasûl Sen ânı damadlığa eyle kabulOl Hadîce Hâtunu biz dilerüz Mekke ehli heb ricâlar eylerüzÇün Huveylid işidince bu sözi Hışma geldi kan ile doldi göziDidi Şeyhim sen Kureyş’in eşrefi Cümle ‘âlem sizden iderler hafîNeslinize ben bahâne bulamam Nâ sezâ sözler lisana alamamK’abe Zemzem çün emânetdür sanâ İşbu sözi bir daha itme banâİstedi Kisrâ Necâşi virmedim Âna elyak bir kimesne görmedimKardâşın oğlı Muhammed’dür fakîr Gitdi Abdülmuttalib oldı hakirHışma geldi kalkdı Hamza pehlevân Ol kabâil içine saldı fiğânKorkdılar kim kopa bir fitne hemân Ulular göz urdi Hamza’ya nihânLeyki Hamza çün yine sabr itmedi Ol hakir sözi derundan gitmediDidi ahmak nâ sezâ söz söyleme Sen ânın dervişliğini t’an eylemeGer Muhammed ellerini çün yuya Lâyık olmaz ol Hadîce su koya

(767)Pes Benî Hâşim kamu dağıldılar Hamza ğâyet hışma geldi bildilerÇün Hadîce bildi bu hâli hemân Tîz gidüb ol Varka’yı buldı nihânDidi Ya ‘Ammî neden oldı bu hâl Hamza gitdi kalmadı bende mecâlNe ecilden virmedi âtam anâ Ben bu hâli işidüb kaldın tanâBen gidüb ânınla olmam rû be rû Ulular gelmiş iken döndi girûBen Muhammed Mustafa’ya varmışam Çün mukaddem ben âna söz virmişemÇün didim âtam sözi olsunbile Nâs içinde düşmesun dilden dileMekke içinde ânın çok şânı var Çok garibe çok gedaya nânı var

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

464

Didi Varka bir sözim vardur sanâ Sen kefil olabilürmisin anâÇün gelür yarın kıyamet günleri Soriserler tamuya azğunlarıNefsî nefsî kim diyince enbiyâ Korkusından didreye heb evliyâPes Muhammed Mustafa oldilnevâz Cümlesinden ol gün ola serfirâzKim bana ol gün şefa’ât eylesün Ümmetim disin Hüdâ’dan dilesünÂra yirde sen olursın vâsıta Ben gidüb bu işe virem râbıtaDidi sen var ben kefil oldım sanâ Kim seni yakan âtaş gelsin banâGitdi Varka şâdumân oldı hemân Çün vârub âtasını buldı nihânMeclisine tîz varub virdi selâm Çün Huveylid söyledi ba’de’l-kelâmGördi çün ol Varka’yı kalbi melâl Didi Ya Varka nedür sende bu hâlDidi bugün ben işitdim bir haber Gönlüm oldı ğussadan zîr-ü zeber

(768)Didi söyle ol haber hayr ola Kem iş ise meclisimden ğayr olaDidi Abdülmuttalib oğulları Hamza Abbas bile gelmiş kullarıDilemişler ol Hadîce Hâtunı Sen dimişsin Yok Muhammed altunıGer fakirsen söyledin ise anâ Lâyık olmaz nâ sezâ sözler sanâBu gice öldürecek Hamza seni Ol haberdür kim melül itdi beniHod bilürsin kalbi dar kinlü kişi Üzerine gidemez dördi bişiDidi Ya Varka bu işe bul kolay Leşkerim yok ben düzeyim bir âlayDidi Varka sen sakın olma melûl Ben ne dirsem sözimi eyle kabulKim yarın Ka’be yirine gel buyur Her kabile bâşına ânı duyurSöyle meclisde bu sözi âşikâr Üzerine esmesün hiç rüzigârK’abe içinde beni eyle vekîl Hamza’ya ben gidüb oluram kefilMe’mûl olur kim seni öldürmeye Üstine düşmânını güldürmeyeBen Hadîce Hâtunı virem âna Kardâşı oğlı Muhammed’den yanaOl Muhammed gibi bir er kande var Ben anâ çün virsem ânı itme ‘ârHem nezîrdür hem beşîrdür hem habîb Cümle nâsın derdine oldur tabîbCedd-i ‘alâsıdur İbrahim Halîl Vir Hadîce Hâtuni olma hacîlVarka’nın çün sözleri oldı temâm Bundan öte ben dahî açmam kelâmBen yarın sâdât içinde söylerem Dohterime bir vekîl nasb eyleremİşbu sözden Varka oldı şâdumân Ol Hadîce’den yana oldı revân

(769)Didi hâtun müjdeler olsun sanâ Destin âçub çok duâ eyle banâBen senî çün virmege oldım vekîl Bundan öte hazrete sen ol kefil

Kısas-ı Enbiya

465

Râvî ider çün sabah oldı ‘ayân K’abe’ye geldi Hüveyled nâgihânHeb kabâil saf saf olub geldiler Hamza ‘Abbas Ehl-i Hâşim bildilerDöndi ândan çün Hüveylid söyledi Ulular tutdı kulakın dinlediBen Hadîce Hâtuna söz söylemem Râğibîne nâ sezâ ver söylememGeçdi benden Varka’yı kıldım vekîl Çün Hadîce hakkına olsun delilHer kime lâyık görürse ânı ol Ben dahî söz itmezim kıldım kabulDidiler kim Varka’ya eyle ‘ayân Mekke ehline ânı eyle beyânSöz kesilüp ara yirde kalmaya Kimse ânı hiç lisana almayaDidi Varka ben vekîl oldım ise Ol Hadîce sözini aldım iseBen muhammed Hazretine virmişem Hâk-i pâyine yüzimi sürmüşemPes Ebû Cehli la’în bildi hemân Çıkdı meclisden gidüb oldı nihânHamza ‘Abbas bildi mesrur oldılar Mekke şehrine beşâret kıldılarPes Hadîce işidince bu sözi Şâdilikden yaş ile doldi göziVâfir altun gönderub peygambere Hakk yoluni ‘arz iden ol rehbereDidi göndürsin âtama virsin ol Kendinin noksânıni hem görsin olAldı hazret göndürup âtasıne Çün te’aaccüb eyledi i’tâsıneDidi dervişdür Muhammed hazreti Bilmezem kim kande buldı devleti

(770)Geldi Sıddîk çün Muhammed yânına Sen nazar kıl lütfine ihsanınaYa Muhammed ! söyle noldı didi hâl Kim mübarek hâtırında var melâlOl Hadîce didi bizeeğdi bâş Pes gerek oğli bana şimdi kumâşÇün bu sözi dinledi ol yâr-i ğâr didi bende hem kumâş hem zer’de vârHiç birini noksan itme Ey Azîz! Bende vardır hind sevâhiler temîzHâlini bir ferde izhâr eyleme Hem dahî ‘ammilerine söylemeGitdi ol fi’l-hâl getürdi bir libâs Öyle berrâk görmemişdi ânı nâsPes Hadîce Hâtuna göndürdiler ‘Âtıke gidüb ânı indürdilerDidiler kim görmüşüz ‘alâyı biz Böyle zî kıymet olan eşyâyı bizMekke’de hiç yok idi böyle kumâş Ol Hadîce eyledi çok dürlü âşÇün Ebû Tâlib hemân kıldı dügün Didi bu ğanimetdür bize bugünOl kabâil ehline virdi ta’âm Bây-i derviş cümlesi geldi temâmİkiyüz er saçdı Hamza pehlevân Hazreti âlub yola oldi revânYüzini virdi hemân sağ yanına Saçdılar altunları etrafınaPes Hadîce kapusına irdiler Destûr alub içeruye girdilerVarka oldi itdiği suçdan mu’âf Çok kaviller kim bu yirde ihtilâfB’azılar çün bu sözi böyle dimiş Mihri beşyüz dirheme irdi gümiş

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

466

B’azılar dir oldi igirmi deve Hazreti götürdiler ândan eveGeldi Varka ânda hutbe okudi Hazrete ğâyet hulûsi çok idi

(771)Cum’a ahşamı idi gündüz gice Gör Hadîce merdliğin oldı niceGeldi didi Ya Muhammed Mustafa ‘Işkın âtâşı bana virdi cefâFâni dünya kimseye mülk olmadı Kim benim malda ‘alâkam kalmadıAt deve eşya kamu virdim sanâ İşidenler bu sözi kaldı tanaOl mübarek ellerin dar olmaya Mal odur kim hiç giruye kalmayaBildürüb furkânile Hayyü’l-Celîl İşbu âyet hakkına oldı delilSağlığında ğayrı hâtun almadı Hicrete dek evlerinden çıkmadıİrdi maksude Muhammed Mustafa Çün irişdi dehşeti Kâf’dan Kâf’aBu kazıyye oldı çün bunda temâm Şâh-ı Kevneyne salâtıyla selâmOkuyanı yazanı dinleyeni Rahmetiyle yarlığa ğıl Ya Ğanî

Mİ’RÂCI’N- NEBİYY SAV

Başlayalım söze Bismillah ile Her bir iş âsân olur Allah ileOldurur Allah kuddûsü’s-Selâm Bâkî zâtı lâ yemût-ü lâ yenâmCümle ‘âlem yok iken ol vâr idi Tâ ezelden ol ğanî settâr idiEvvelînin evveli yok lem yezel Âhirînin âhiri Lemmâ yezelBir durur birliğine şekk yok durur Lütf ile ihsânı ğâyet çok durur

(772)Yok şeriki Zâtillahu ehad Yok naziri Vasfillahü’s-SamedOldur ancak ‘âleme perverdigâr Kün diyince oldı yir gök âşikârYirde gökde cümlesin çift eyledi Her birine virdi bir dil söylediÂy ile gün birbirine çift olub Şark ilinden ğarb iline dolunubGökleri çift eyledi yirler ile Zenneleri çift eyledi erler ilePes Cehennem çift olub Cennet ile Derd-i mihnet çift olub rahmet ileHod bilürsin ikidür yaz ile kış Birbirine çift olub yokuş inişÇift olub birbirine gündüz gice ‘İlme oldı vâsıta kara hiceÇift olubdur ednâ kul ‘alâile Tâ dâle çün kalb olur imlâ ileBirbirine kâr zarar sırdâş durur Uyku ile hem ölüm kardâş dururÇift olupdur çün Furat ol Nîl ile Nâtıka söz çift olubdur dil ileÇift olubdur hastelik sağlık ile Çift olubdur rûy siyâh ağlık ile

Kısas-ı Enbiya

467

Çift olubdur kar dolu yağmur ile Çift olubdur pes harâp m’amûr ileÇiftdurur hem ağlamak gülmek ile Çiftdurur hem bilmek bilmemek ileÇift olubdur hem ölüm dirlîk ile Çift olubdur ayrılık birlîk ile‘İlm-i zâhir çift olub bâtın ile Küfr-i Küffâr çift olubdur dîn ileĞam kasâvet çift olubdur zevk ile Hem ‘acel iş çift olubdur ‘avkıleBirbirine çift olub âz ile çok Çift olubdur hem dahî aç ile tokÇift olubdur bu cihân uhrâ ile Hem sağîrler çift olub kübrâ ileBu cihânda her ne kim vardır nukûş Dağda taşda çift olubdur kurd-i kûş

(773)Bir hemân Allah durur kim Kün fe Kân Yirde gökde meskeni yok lâ mekânGöz odur kim âçub ânı göre Fazl-ı lütfından bize tevfîk vireBir salâvat virelim kim ibtidâ Çün bize Nusret vire Bâr-i HüdâOl hidâyet itmeyince bir kula İstikâmetler bulub girmez yolaİrmez ise Fazl- lutfından ‘ıvaz Salıdamaz perri bâlın bir îvez?Oldurur evlây-ı Settârü’l-‘Uyûb Oldurur mevlây-ı Ğaffârü’z-ZünûbSöyle İrşâdi Baba bir yâdigâr Nâtıka virür ise perverdigârHâfız Allah keşfiderse Nâmeyi Nusret ile al eline hâmeyiBilmediğin nesneden pîrîne sor ‘Işk ile âşıklere bir nağme urGâhî pervâne gibi yan gir od’a Gâhi dalğuç gâhî yüzgeç ur sudaGâhî zâhir söylegil oldur ‘ayân Gâhî bâtın söylegil oldur nihânGâh serin es gâhî es bâd-ı sabâ ‘Işk elinden teşne kula vir cebâGâhî gâhî nâfeden ‘anber süzek Gâhî yâkut üstine incü düzekGâhî memnûn olalım Leylâ diyû Gâhî mecnun olalım Mevlâ diyûGâhî vuslat kâh girelim hasrete Gâh salâvat virelim ol hazreteFahr-i ‘âlem ol Muhammed Mustafa Hem şefa’ât ma’deni kânı vefâĞıll-i kinden Hakk ânı kıldı temîz K’abe öninde dururken ol AzîzPes Ebû Cehli la’în didi anâ Ya Muhammed bir sözüm vardur sanâÇünki sensin Tanrı’nın peygamberi Enbiyâlar evliyâlar serveri

(774) Beyt öninde yalnız durmak neden Kendi kendin yok yire yormak nedenPes nebî olan kişi olmaz hakîr Kim sana uydı ise oldı fakîrKim benim ile gezer altmış kişi Meclisimde hizmet itmekdür işiPehlevânlar her biri bir nâmüdâr Destim altında olanlar sad hezâr

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

468

Hakk beni kılsa nebî dehre hemân Dehşetimten nâs getürirdi imânĞayrı sözler söyledi çok nâ sezâ Geldi etbâ’ı âna kıldı ezâ Ol mübarak hâtırı oldı melûl Da’vetîni kılmadı ânlar kabulDidi Ey Mevlâ yüzüm tudım sanâ Kavm-i ‘âsî kıldı rencide banâOn iki yıl ben nasihat eyledim Tanrı birdür ben rasûlem söyledimLeyki ânlar d’avetime kanmadı Eğri yoldan vaz geçüb usanmadıK’abe’nin geçti öninden tutdı yol Ümmü Hânî’n tîz evine geldi olÜmmühân idi Ebû Tâlib kızı Gördi fi’l-hâl hazrete açdı söziYa Muhammed Ey gözüm nurı didi Âtam anam yoluna olsun fidîOl mübarek hâtırında var melâl Çün seni ğâyet sever Hayyü’l-Celâl Kangı kul kim kıldı rencide sanâ Tanrı hakkıçün ânı söyle banaKim neden nâşi bugün vardur ğamın Didi geldi ol Ebû Cehli la’în K’abe’nin öninde durmışdım nihân Geldi etbâ’ı ile ol bed gümânNâ sezâ sözler bana çok söyledi Ümmehân çün sözlerini dinlediDidi sabr it kim Hüdâ ekrem durur Hem âtadan ânadan erham durur

(775)Hakk teâla çün seni kıldı ulu Yiryüzi heb olsalar düşman doluÂnı Ashâb Fil gibi heb yok ider Dostına ol nusretîni çok iderNâsır Allah görelim eyler nice Sen benim yanımda kalğıl bu giceBen hadîce Hatuna yalvarıram Bu gice ben destur ândan âluramÜmmehânî’n hatırından geçmedi Yâs-ı mâtem enderûndan göçmediOldı ahşâm kaldı ânda ol gice Bu kazıyye dinlegil oldı nicePes mübarek hâtırı oldı melül Zikre fikre meşğûl oldı ol rasûlGeçdi ahşâm çün ‘ışâ vakti gelüb Sanki beyne’n-nevm ve’l-yakzân olub Âlimü’l- esrâr olan perverdigâr Gizlü zâhirler anâ heb âşikârHakk te’âla kıldı Cibril’e kelâm Tîz getür benden Habîb’ime selâmOl mübarek hâtırını aldı yâs Yiryüzinde ancak oldur fahr-i nâsOl şefâat m’adeni yevmü’l-cezâ Geldi küffâr çok anâ virdi ezâKim benim ‘ışkım anâ saldı firâk Cennet’e var al ânınçün bir BurâkDürlü istiğnâ ile bindür anâ Teşrîf itsün bu gice benden yanaAl beraber yetmiş iki bin melek Hâsıl olur bu gice her bir dilekBu gice seyr eylesün eflâkimi Ben âna heb virmişem emlâkimiHüzn- ğamla bu gice kalur ise Âh-ı zârı Mekke’yi alur iseCümlesi Kârun gibi batar yire Benden özge kim ânın kaydın göreBen ânı mihmân idindim bu gice Kimse bilmez hikmetim olur nice

Kısas-ı Enbiya

469

(776)‘Arş-ı ‘Alâmı görüb seyr eylesün Mâsivâdan kalbini ğayr eylesünEmr-i Fermânım buyur İsrâfîl’e Ol dahî virsin haber Mîkâil’eOl dahî ‘Azrâil’ime söylesün Her biri etbâ’ına medh eylesünKabz-ı ruha bu gice el açmasun Kimsenin ruhi cesedden uçmasunİşbu ahvâli âna söyle ‘ayân Ol dahî İsrâfîl’e kılsın beyânBu gice ol Sûr’ini terk eyleye Bundan ‘alâ mertebe ol neyleyeHem dahî Mîkâil’e söyle hemân Tehîr itsün keyl-i erzâk-ı cihânİşbu fermânı buyurınca Hüdâ Cümlesine kıldı Cebrâîl nidâHer birisi aldı yitmiş bin melek Raksa geldi şâd-ı şevkinden felekBirbirinin omuzına bindiler Mekke şehri üzerine indilerBî hisâb yağdı melek yağmur gibi Hakk’dan özge kimse bilmez mûr gibiBeyt-i M’amûr ğark oluben rahmete Uçdı Cibrîl gitdi fi’l-hâl Cennet’eDilnevâzlık eyledi Rıdvân ile Hûri donatdılar ğılmân ile Didi Cibrîl bir Burak lâzım bana Fahr-i ‘Âlem râkib olacak anâHakk Te’âla ânı d’avet eyledi Durdi bir bir mâcerâyı söylediBinüp ânı Mekke’den Kuds’e gide Önce İsrâfil licâmından yideSöyledi Rıdvân âna kangı Burâk Ûş bu tebşîr cânıma saldı firâkÇok Burâk’lar cennet içinde yürür Bir Burâk ot otlamaz epsem dururNe otlar ne gezer ne su içer İşbu minvâl heft-ü eyyâmı geçer

(777)Gördi Cebrâîl gelüb sordi anâ Hâlini esrârını söyle banâCennet içinde ğam olmaz Ey Burâk ‘Işk âtâşı cânına salmış firâkSordi bir bir hâlini Cibrîl Emîn Didi âh ben ‘ışk ile oldım hazînCennet içinde gezerdim şevkile Derd-i mihnet bilmez idim zevkileZâhirimde suretim cennetdedur Bâtınımda sîretim mihnettedur‘Işk odına yanmışam kırk bin sene Varduğince pes mahâl‘ışkım söneCennet içinde işitdim bir sadâ Ya Muhammed sem‘ime geldi nidâ‘Âşık oldım ol isim sâhibine Üzerime ol gün olur mi bineBen ol ismin sâhibine yanmışem Ne su ne ot cümleden usanmışemDöndi Cebrâîl haber virdi anâ Nâliş itme gidelim ândan yanâBiz seni maksûdıne irgürelim Hâk-i pây-i devletine gidelimBen ânın meylin sanâ döndireyim Mekke’den tâ Küds’e dek bindüreyimÇün bu sözi îşidüben oldı şâd Cümlemüze ruzi kılsın Hakk murâdBu makâmda bir salâvat virelim Sermedî ni’metlere biz irelim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

470

Ehl-i ‘ışka ‘ışk getürür bu siyer Üzerine urdı yâkutdan eyerPes zebercedden anâ urdı licâm Ş‘ulesinden fark olmaz subh-i şâmAldı Cebrâîl âni girdi yola Böyle rif‘at devleti kande bulaGeldi Mekke şehrine irdi nihân Ol melâikler ile dolmış cihânÖyle kablamış melâik K‘abe’yi Saf saf olub kimse görmez Mekke’yi

(778)Pes Rasülullah rivâyet eyledi Böyle m‘irâcı hikâyet eylediÜmmühân evinde ben durmış idim Kendi kalbimde neler kurmış idimGâh uyurdım gâh durırdım uyanık ‘Işk oduna bağrım olmuşdı yanıkGâh giderdim gâh gelürdüm kendime İrdi Cebrâîl âvâzı sem‘imeOl benim ile gelüp kıldı kelâm Didi Allah eyledi vâfir selâmHem dahî irsâl idüb Mevlâ beni Kurbına ister seni Rabbü’l-ĞanîSensin ancak pîşüvây-ı rehnümâ Çün bizendi ‘arş-ı kürsile semâEyle M‘irâç bu gice göklerde kal Kim ğubâr-i n‘alini eflâka sal Sensin ol Mahbub-i Hakk Dost-i Celîl Sidre’ye dek ben sana oldım delilBöyle devlet kimseye virilmedi Devr-i Âdem’den beri görülmediBen didim Cebrâîl’e Abdest alam Göklere m‘irâç idüb maksûd bulamBen ânınla olmış iken rû be rû Ânı gördüm geldi Rıdvân ilerûVar idi destinde bir zümrüd legen Anladım kim oldurur suyi tökenÂb- Kevser ibrik içindeki su ‘Akl ânı hiç eylemezdi cust-ü cûTökdi suyi hoş edep erkân ile Sırrî sözler söyledim Rıdvân ileBen bakarken Cebrâîl kardaşıma Bir ‘amâme sardı Rıdvân başımaDöndi ândan geçdiler sağ yanıma İki n‘alin geydürüb âyâgımaDürr-i cevher ile zebercedden idi Üsti yâkut altı zümrüdden idiAldı Cebrâîl beni evden nihân Hâli olmış idi ağyârden cihân

(779)Yiddi kerre K‘abeyi kıldık tavâf Hak te‘âlâ ümmetim itdi me‘âfPes Hatîm’de durmışken ol zemân Tutdı Cibrîl sadrımı yardı nihânM‘arifetle doldurub ol sadrımi Geldi Rıdvân ‘âli bildi kadrimiGeldi Mikâîl hemân merhem ile Ellerinde üç legen zemzem ileBir uyuşuk kan çıkarub attıler Gögsümi hem kalbimi arıtdilerBen didim Cebrâîl’e ‘illet nedür Sadrımı yarmak size hikmet nedürDidi Cibrîl işbu kandur havf ider Korku dehşet âdeme andan giderBen getürdüm didi Uçmak’dan Burâk İrecek menzillerin ğâyet ‘ırâkYiddi kat eflâkı sen seyr îdesin Mâsivâdan kalbini ğayr îdesin

Kısas-ı Enbiya

471

Çok acâinler görürsin ey ulû Sun’i sâni ile kamu gökler doluÇok ferişteh yanına sen gîdesin Kim tekellüm itmeye sabr idesinHem dahî biz oluruz berhevâ Yiddi kat gök senden isterler devâTutdı Cebrâîl Burak geldi banâ Göz ucuyle ben nazar kıldım anâYüzi âdem yüzine benzer yüzi Hem ‘Areb dili gibi söyler dili(sözi)Arka göğsi ile heb altun idi Sanmağıl kim mâl ile satun idiKuyrukı benzer deve kuyrukine Muntazırdı cibrîl buyrıkıneYâlisı benzer idi at yâline Kıymet olmaz bu cihânın mâlıne Durdı Cibrîl Ya Muhammed bin didi Üzerinden tâ Kuds’e in didiMislini dünyada gözler görmedi Binmek istedim âna ol durmadı

(780)Üç gezîn çekdi bana Cibrîl Emîn Lâciverden destime sundı kemînKoymadı üzengiye basam kadem Cebril’e bindürmedi ol ben nidemDöndi Cebrâil tahavvür eyledi Ol Burak’a işbu sözi söylediDidi küstahlık idersin bî hayâ Pes budur ol şâh-ı sultân-ı enbiyâHem şefâ‘at m‘adeni sâhib livâ N‘alinin tozi kamu göze devâYiryüzünde dertlere derman budur ‘Işkı ile yanduğın sultan budurİsmi Ahmed hem Muhammed’dür ‘ayân Fahr-i ‘âlem olduğu bellü beyânBöyle devlet kimseye virilmedi Devr-i Âdem’den berî görülmediCümle derdin merhemi yevmü’l-cezâ Sen neden nâşi âna kıldın ezâMedh-i Levlâk île buyruldı anâ Bundan efdal kim binecekdür sanâİşbu sözden titredi ğâyet Burâk Bu kelâm çün kalbine saldı firâkHer tüyinden akdı bir derler hemân Hakk nutuk virdi anâ açdı dihânGözlerinden kan akub doldi gözi Ol ‘arabça söyledi işbu söziYa melek didi beni t‘an eyleme Lâyık olmaz söz dir isem dinlemeĞayrı güne bende hâl var Ey Azîz Sen benim bu şübhemi eyle temîzSûr-i İsrâfîl urunca bîgümân İşbu minvâl daima durmaz cihânYir gök ehli cümlesi fâni olur Herkes itdiği cezasıni bulurÇün oluserdur kıyâmet günleri Götürürler tâmûya azğunlariHeb halâik kalka kabrin üstüne Merhamet kılmaya dostı dostune

(781)Âta oğlından kaçub ide firâr Oğıl âtadan geçüb ide güzârKardaş olan kardaşından ayrıla Eğri yollar ol vakit heb doğrılaKalka kabrinden Muhammed Mustafa Çâresizler eşfa‘i kân-ı vefâCennet içinden gelür hülle Burâk Âhiret menzilleri ğâyet ‘ırâk

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

472

Binüp ânı kuş gibi gider yola ‘Âsî olan kul girûde ne kılaĞayri râkib gelmesün binsin banâ Söz virürse râm olurem beb anâBen didim kim Ya Burâk sen ağlama Hicr odîne dertlü bağrın dağlamaBen kabirden kalkcek sen gel banâ İster isen şâfî söz budur sanaSen bana çün ağlayub kırkbin sene Didi Cibrîl Ya Muhammed binseneBin gidelim kalmadı bende mecâl Tîz hemândem kalbime geldi bu hâl Ben didim Cebrâîl’e sabr idelim Hak te‘âlâ yol virirse gidelimOl Burâk çün derdim arturdı benim Cism içinde tidredi cânım benimBen kabirden kalkıcek işbu Burâk Binem ânı bilmeyem yakın ‘ırâkPes Burak île gidince cennete Ümmetim kalur girude zahmeteKîmî pir gitti kimi bir reyyâz ile Her birisi oldı bir emrâz ileB‘azısı âl kan ile oldı şehîd B‘azını yirler kıldı nâ bedîd Bazı sıbyân b‘azısı olmış hilâl Âk sakalllu pîr kişiler yok mecâlB‘azı ‘avret ‘aklı noksân neylesün Hâlini kime ifâde eylesünÜmmetime böyle zahmetler ola Kim piyâde cümlesi gider yola

(782)Tâc-ı hülle ben Burâk’ı niderem Çün piyâde Küds iline gideremCennete göndür Burâk’ı neylerem Yalın ayak ben yola ‘azm eyleremBen didim Cebrâîl’e işbu sözi Bildi ânı yaş dolub iki göziKaldı ânda nidesini bilmedi Bu kelâma ğayrı bir söz gelmediDurdi Cibrîl hem dahî kaldı Burâk İleruya gitmedi hiçbir ayâk‘Âlimü’l-esrâr olan perverdigâr Gizlü zâhirler âna hep âşikârĞayb ilinden geldi fermân-ı ilâh Ya Habîbim ! sen piyâde gitme râh Bin Burâk’a yalın ayak varma sen Ümmetin Cebrâîl’ime sorma senHer kaçan İsrâfîl’im Sûr’i ura Hep halayık kabrîn üstinde duraÜmmetine ben Burâk’lar göndürem Doğrı cennet yollarına döndüremFazl- lütfim her kime irer ise Farz-ü sünnet üzre herkim gider iseElli bin yıl vakti bir ân eylerem Ben seninle vâsıtasız söyleremÇük şükürler lütfına ihsanına İşbu âyet nâzil oldı şânına“Yevme nahşürü’l-muttakîne ile’r- Rahmâni vefdâ411” Çünki mevlâdan gelüb ihsân benâ Râm oluben ol Burâk bindim anâMekke’den çıkdı hemân açdı kanat Hamdulilah hâsıl oldı her muradKande bir dağ görse ol basdı kadem Görmedim sahraları oldı‘ademSağ-ı solum hep melâikle dolub Sûr’i çalan ğâşiye dârim olubGeldi İsrâfîl bana virdi selâm Çün benimle söyledi birkaç kelâm411- Meryem Suresi, 19/85: Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağız

Kısas-ı Enbiya

473

(783)Gider iken ben âna kıldım suâl Ya melek ! sen söylegil nedür bu hâlSöyledüğüm sözlerimi dinledi Döndi ândan vasf-ı hâlin söyledi‘Arşda bin yıl ben ‘ibâdet eyledim Hem sana vâfir salâvat eyledimTâ ezelden ‘ âşık idim ben sanâ Lâ mekân’dan böyle buyrıldı banâBir âvâz geldi bana kim hâmûş ol ‘İndi Hak’da hâcetin oldı kabulBen didim kim Ya Ğafûr Ya Kerîm Ya ‘Azîz-ü Ya Ra‘ûf -ü Ya RahîmFahr-i ‘Âlem şâh-ı kevneyn Mustafa Ümmetî hükm idiser Kâf’dan Kâf’aSensin ancak lâ yemût-ü lâ yenâm Kim vucüde gelse ol Hayru’l-Enâmİki sâ‘at hizmetinde bulunem Meclisinde gâh-ı gâh vasf olunemOl durur peygamber-i âhir zaman Çün buyurdı ol ilâh-ı müste‘ânKurbıma ben ânı d‘avet eylerem Vâsıtasız çok tekellüm eyleremMekke’den Küds’e gelince bûlasın Ğâşiye darlığı ânda olasınOldur ancak yiryüzünde mâhitâb Hem cemâliyle olasın şerefyâbBen sana hizmet idem Küds’e degin Ândan öte bilmezim nideceginİşbu sözi söyler iken nâgihân Geldi bir ‘ıfrît görindi bî gümânYA Muhammed Ya Muahmmed dur didi Gidecek yoli sen bana sor didiBen didigi sözini işitmedim Ol dedigi egri yola gitmedimSağ tarafdan bir âvaz geldi yine Ya Muhammed Ya Muhammed dön yineBen âna hiç iltifât eylemedim Gizlü zâhir bir kelâm söylemedim

(784)Hem solumdan bir sadâ geldi girû Söyledigim Ya Muhammed ! dön girûSen birez eyle teenni Ya Habîb! Cümle ‘âlem derdine sensin tabîbBen âna hiç iltifât eylemedim Bakmadım hiçbir kelâm söylemedimBir zemân Cibrîl ile gitdim bile Geldi bir ‘avrat donanmış nâzile Gençliği gitmiş sanasun kocadur Bu zemâne ‘avretinden yücedürYa Muhammed ! Ya Muhammed ! dur didi Doğri yoli sen banâ dön sor didiBen âna hiç iltifât eylemedim Yüzine ‘âşık olub söylemedimİlerüden geldi çıkdı bir kişi Bu cihânda yokdurur ânın işiPes kocâlub olmuşidi ihtiyâr Ben âna ya‘ni ideyidim i‘tibârSağ elinde var idi hem bir ‘asâ Ben didim belki budur ehl-i ‘usâ Derd-i ğam mihnet (…....) eyledi Ya Muhammed Ya Muhammed söylediBir suâlim var benim eyle ‘ayân Senden özge idemez kimse beyânHürmet eyle sen benim pirligime Bir nazar kıl bu benim dirligimeSen ezelden merhametler kânisin Ol ledünnî ‘ilmin sultanisinSöyledigi söze bağrım yakmadım Geçdim ândan hiç yüzine bakmadım

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

474

Geldi bir hûb nâzenîn îgîd banâ Çün beni seyreyleyüb kaldı tanâYusuf-i Ken‘an misâli yüzi âk Gitmedi altumda durdi ol BurâkGeldim ânın yanına virdim selâm Hoş edeb erkânile kıldı kıyâmGitmedi yanımda ol meks eyledi Rûy-i handân ile bir söz söyledi

(785)‘Âlem-i ‘ulvîde ben bâtın idim Âşikâre olmadım hak din idimSen çıkarursın beni çün zâhire Bundan öte Nusret olmaz kâfireSözlerini dinledim birbir temâm Ben dönüb Cibrîl ile kıldım kelâmAltı yirde çün bize geldi nidâ Dur didiler gitme Ey dost-i HüdâSözlerini îşidüb kaldım tanâ Sen bu hâli âşikâr eyle banaHem giderdik hem dahî söyler idük Hâlık’a vâfir senâ eyler idükDidi Cebrâîl bana Ey dilnevâz Hak seni kıldı kamudan serfirâzSağ yanından ibtidâ geldi sadâ Çok sana lütf eyledi Bâr-i Hüdâ Ol yahûdi idi çün geldi sanâ Hamdulillah itmedin hürmet anâGer anâ kim iltifâtı eylesen Eğlenüben bir kelâmı söylesenĞâlib olurdi yahûdi milleti Taht-ı kahre alur idi ümmetiHamdulillah hak seni hıfz eyledi Döndi ândansol sadâyı söylediOl nasârâ idi çün virdi sadâ Çok sana lütfeyledi Bâr-i HüdâSen ger anâ kılsa idin i‘tibâr Bulmaz idi ümmetin hiç iftihârĞâlib olurdı nasâra milleti Tahte âlup incüdürdi ümmetiÜmmetîne çok olurdi derd verem Hamdulillah eyledi Mevlâ keremGeldi bin nâz ile bir ‘avrat sanâ Sen eger tâlip ola idin anâÜmmetin dünyaya aldanur idi Sünnetin kılmakda usanur idiGitdi ol geldi senâ bir pîr kişi Bu cihânda yokdurur ânın işi

(786)İblis idi girdi pîr suretine Hamdulillah bakmadin suretineSen anâ ger ide idin iltifât Her kaçankim ümmetin kılsa vefâtÂldâyub imanını alur idi Ol cehennemde yanub kalur idiBinde bir kul cenneti bulmaz idi Keyd u mekrinden emîn olmaz idiBen didim kim bir sözüm kaldı sanâ İbtidâ râset gelüb ‘ifrit banâÜmmetim çün yalnız gitse gice Cinni şerrinden emîn olur niceDöndi Cebrâîl bana vasf eyledi Cinnî içün işbu sözi söyledi‘Alim olan kul gider Kur’an ile Kim sana inzâl olan Furkân ileMaslahat zımmı ile varsa yola Hak te‘âla nusret ider ol kula

Kısas-ı Enbiya

475

Ben didim ümmî olan kul neylesün Hâlini kime ifâde eylesünOkumak bilmez ise ger ol kişi Yâlenüz gider yola yokdur işiDidi ol kul bu duayı okuye Korku dehşet cümlesin dilden yuye

L HAVLE VEL KUVVETE İLL BİLLÂHİ’L-ALİYYİ’L-‘AZÎMHak ‘inâyet itmese kul ne kıla Sür‘at ile ol Burâk gitdi yolaDidi Cibrîl Ya Muhammed bu makâm Geldi Musâ Hakk ile kıldı kelâmRehnümâyem ben sana Ey yüzi âğ Ol mübarek Tûr-i Sina ‘dur bu dâğĞayb ilinden aldı Musa bir nidâ Bunda Tevrât’ı anâ virdi HüdâBunda ezderhâ dahi oldi ‘asâ Ğerğerınde dehşet alurdi ‘usâ

(787)‘İtibârı Hak katında çok durur Bu diyarda misli ânın yokdururİn Burâk’den Hâlık’e eyle niyâz Bu makâmda kıl iki rik‘at namâzGeçdin andan biz yola olduk revân Bir cemâ‘at gördüm ânda nâgihânAslı reçber çün ekin eker idi Yiryüzüne dâneyi töker idiÇift sürer gibi sürer idi yiri Sünbül açub binbir olurdi biriBen didim Cebrâil’e kimdür bular Bu cemâ‘at kim bu yirde ne kılarHem bire mevlâ neden binbir virür Yirde gökde cümlenin kaydın görürÜmmetinden didi var bir tâife Kalblerine düşdi Hak’dan hâifeFî sebilillah iden malın nifâk Çün birine bin bulur yevme’t-talâkHak te‘âla Nusret itdi bu dîne Bir cemâ‘at ânda gördüm ben yinePes melekler başlarına taş urur Tâ ilâ yevmi’l-kıyâm öyle dururBaşlarına öyle ururlar çomak Ne iru kemuk kalur ve ne ufakÖyle olur bâşı ânın dardağân İster ‘alâ olsun ister kâmurânBen dahî Cebrâil’ e kıldım suâl Yâ karındaşım nedür söyle bu hâlDidi bunlar ümmetin kıldı namaz Eyledi mevlâsına felfes niyâzKıldı ol ta‘dîl-i erkân bilmedi İşbu ta‘zîb hâtırına gelmediHer kaçan kim secdeye ol koysa baş Sanki bir kuş düşürirdi yirden aşBir cemâ‘at yânına durdum gidem Ben nice dil ile ânı vasf idemGözlerinden kan akardı yaşile Kızdürürler altûni âtâş ile

(788)Gevdesine ânı basdıkça hemân Âhı ‘ayyûka çıkardı el-emânBen didim Cebrâîl’e kimdür bular Böyle olan yiryüzünde ne kılar

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

476

Didi bunlar virmedi maldan zekât Hiç fakire itmez idi iltifâtÇok severdi malını kıymaz idi Farz- vâcib sünnete uymaz idiSöz kâr itmez bu zemâne nâsına Sevdiği mal yapışur a‘zâsınaBatdı Kârun yirlere bell-ü beyân Bir cemâ‘at ben yine gördim ‘ayân Çün teber ile kırar ânlar buki Herbiri itmiş birer odun yukiArkasıyla yüküni kaldurmaz Kâlkup ayak üzeri doğrulamazOl yine destine âlur bir keser Mîşe içine girub odun keserDef‘a oduni âlur yüke katar Dâima ğayret ider sanma yatarÂltına yükin yine geldi girer Kalduramaz tekrar odına giderKesmek ile hiç tükenmez ol mişe Çok ta‘accüb eyledim ben bu işeİşbu kavmin ben görünce hâlini Söyledi Cibrîl bana emsâliniÜmmetinden bir cemâ‘at var durur İşbu bu minvâl işi âhı zâr dururKendi malı var iken korkar yimez Ben ölürem mal giru kalur dimezUzerine ol yine malı yığar Hiç dimez kim üstime zahmet yağarBir ağır taş gördüm ânda ol gice Sen işit ahvâlini oldı niceLeyki taşın bir deliği var idi Âltı inlü ağzı ğâyet dar idiHıssa bundan âl fil-ân oğli filân Ol delikden geldi çıkdı bir yılân

(789)Oldı âzerhâ gibi girdi yola Sallayup kurığını sâğa solaGeldi gire ol delükden içerû Sığmadı gire anâ döndi giruCiddi sa‘y eyler velî sığmaz ânâ Ben bu ahvâli görüb kaldım tanâDöndi Cebrâil bu hali söyledi Mislini birbir hikâyet eylediİşbu tâş çün oldı ümmet gevdesi Enderûnda vardur ânın perdesiOl delik hem ümmetin ağzı misâl Birbirine söyler ânlar kîl-ü kâlÇükki ağzından çıkar ğıybet sözi Söylediği sözini görmez göziSöz büyür sığmaz delikden îçeru Tîr kemânden çıksa döner mi giruÜmmetine söyle ğıybet itmesün Hak buyurmadığı yola gitmesünSağ yanımda zâhir oldı bir kuyi Bir kişi delve ile çekdi suyiTeşnelenmiş öyle suya ol yanar Bir kova içse anden kanarDelve ile ol çekerdi ol yukaru Hiç içinde kalmaz idi damla su (?)Akıdub içinde su kalmaz idi Ol kişi hiç ağzına almaz idiPes yine ol delveyi câhe salar Böyle zahmet kendine dâim kılarDülçeden hep su âkub gelmez bile412 Ben karındaşım didim Cebrâîl’eDidi oldur eyledi süm‘a riyâ Çok ‘ameller eyler ammâ bî hayâ412- Su kelimesi (yukaru) ile uyuşmazlık göstermektedir.

Kısas-ı Enbiya

477

Gerçi zahmetler çeküb kıldı namaz Kasdı bu kim dimesünler beynamazGittiği yol fî sebîlillah degil Ol kişinin maksûdı Allah değilKendini ol gösterur sufî sıfât Temre içinde çürük oldı nevât

(790)Çün nemâz böyle olunca fahr-i nâs Ğayr-i a‘mâli buna eyle kıyâsGeçtim ândan bir kişi gördim hemân Arkasında bir ağır yük var ‘ayânOl yüki getürmege yok tâkati Yalvarup ol halka eyler minnetiDoğrulup çün ben alamam destime Var ise bir yük urun siz üstimeBen bu hâle çok ta‘accüb eyledim Vâsıta Cibrîl Emîn’e söyledimDidi Cibril nakl idem emsâlini Ya Muhammed dinle ânın hâliniArkasında abdî hakkı var iken İrecek menzilleri çün dâr ikenOl ister yine ‘ubûdiyyet yiye Kul arar kim varmı bir da‘va diyeKâdir’in kudretleri bellü beyân Bir cemâ‘at ben yine gördim ‘ayânÇürümiş ağızları emrâzıle Pes melekler dillerin mikrâzıleHem keserler idi dudakların ayân Ben didim Cebrâil’e eyle beyânDidi Cibrîl ümmetin ‘âlimleri Cem‘ iderdi bâşına cahilleriKendi söyler kendisi tutmâz idi Mâsivâyı terk idüp atmâz idiKensi sözi kendine olmaz ‘amel ‘Âkıbet tutar yakasından ecelBir cema‘ât gördim ânda ruy siyâh Ol yürekden eyler idi âhi vâhDili gögsinden uzanmış tâ yire Key kuvetlü göz gerek ânı göreBen didim Cebrâîl’e kimdür bular Böyle olan yiryüzünde ne kılarDidi bunlar çün şehâdet eyledi Bilmedi da‘vayı yanlış söylediDöndim ândan bir kavmi gördüm ulu Karnının içi âtaş ile dulu

(791)Enderûnunda âtaş ânı yakar Ğayri yol yok ‘ulvî ağzından çıkarBen didim Cebrâîl’e bu hâl nedür Bu cihânda itdigi a‘mâl nedürDidi ol yirdi yetimler mâlini Ol gelür bir gün görür bu hâliniHem ribâ ekl eyleyen böyle olur Karnı şişer ezderhâ gibi solurGördim ânda bir bölük ‘avratleri Öyle mırdâr pis kokardı etleriGeydurulardı âtaş kaftan anâ Ben bu hali seyr idüb sordım anâDidi şol ‘avret durur kıldı zinâ Bu sebebden hallari oldı fenâHem erine zahmeti eyler idi Kelb gibi ol yüzine söyler idiYa Muhammed söylegil ‘avretlere Zahmeti çok itmesünler erlere

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

478

İşbu ahvâl çün bana oldı beyân Bir bölük kavmi yine gördim ‘ayânÇün kasablar malı boğazlar gibi Görmedim ben bir ‘azâb ânlar gibiBen didim Cebrâîl’e kimdür bular Böyle olan yiryüzünde ne kılarDidi bunlar kıldı kan nâ hak yire Âdem öldürüp kânın tökdi yireYa Muhammed kân töken böyle olur Herkes itdigi cezâsini bulurÜmmetine ânı sen eyle beyân Bir cema‘ât ben yine gördim ‘ayânEllerinin parmaki dâim yanar Görmeyen kul ânı bir temsil sanarGözlerinden âkudurlar kanlu yâş Pes bilekden yukaru sarmış âtâşDidi Cibrîl saz çalanlardur bular İtdigi fi‘ili âna gör ne kılarBir dere gördim âtâş başdan başa Âtâşı dalga urur taştan tâşa

(792)Didi Cebrâîl bana ey yüzi ak Âtasına ânasına oldı ‘âkSözlerini tutmadı ‘âsi olub Birgün elbet ol cezâsini bulubÂta âna hakkı kalmaz âhire Ekseri dünyadan gelür zâhireDünyevî hem uhrevî hüsrân olur Tuğ berâtı alunub tuğyân olurGördim ânı indi yaşlar ‘aynıme Bir gürüldi geldi ânda sem‘imeYiddi kat yirler salındı çekdi zur Öyle ben zan eyledim çâlındı SûrOl burâk altımda ditreşdi hemân Yirler oynar gibi sarsıldı cihânBen dönüb Cebrâîl’e kıldım suâl Ya Karındaşım nedür söyle bu hâlDidi Cibrîl Ya Muhammed bu sadâ Çok sanâ lütf eylesün Bâri HüdâÇün cehennem bir derin kuyu olub Îçi ânın âtaş ile dopdolubKoydı ağzından ânın bir yüce tâş Urdi çün altına oldı hurd-i hâşTâş kopalı oldı çün üçbin sene Hâsıl-ı söz şimdi urdı dibineÇok zebâniler âna hâldâş idi Yirleri zilzâl iden ol tâş idiBunda erbâb-ı keşifler söyledi İşbu minvâl ânı takrir eylediDidiler düşse gökden Ey peder Gelse bir tâş âdemin başı kaderPes yirmidört olur sâ‘at hemîn Tâş semâdan çün gelüb bulur zemînKalmasın kalbin içinde zerre pâs Sen cehennemi buna eyle kıyâsŞiddetinden Hak bizi hıfz eyleye Ol ‘ınâyet itmese kul neyleyeBu makâmda bir salâvat virelim Hak te‘âla yol virirse gidelim

(793)Ol hidâyet itmese biz ne kılak Bu usûlden gayri bir manzum alakBize tevfîk vire Alla-ü a‘lem Giru bir söz buyurdi Fahr- ‘Âlem

Kısas-ı Enbiya

479

Melekler nâzil oldılar semâden Güzelce râyiha geldi hevâdenFeriştehler gelüb yüzi münevver Tımâkı (tamâk?) ol koku kıldı muattarNice vasfedeyim size ben ânı Sanasın misk gibi aldı cihânıÂlub zikredelim ol zü’l- celâli Turub Cebrâil’ e kıldım suâliDidim bu râyiha kanden gelübdür Bütün bu yiryüzi ‘anber dolubdur Didi Cibrîl karındaşım Muhammed Senin şer‘in Hüdâ kıldı müebbedSana ben naklidem bir hûb hikâyet Evâilden idem ânı rivâyetBiraz vesfedelim fâni cihânı Benî İsrâil’in vakti zemânıKi Fir‘avn’nin kızı var idi hasnâ Çü dirler idi ânın âdına HüsnâKi bir hâtun olmuşdı âna tâye Yüzi benzerdi bir nurlu âyeGice gündüz âna hizmet iderdi Kadîmi ol sarâyına giderdiSarâyında velî ol kız dururken Çün ıssî su ile bâşini yurkenYûdi başın dönüb sâçın taradı Kızın hizmetine ğâyet yaradıBu kıssa çün sana virür firâkı Elinden düşdi hâtunın tarâkıHüdânın ismi çün geldi diline Ki Bismillah diyüb aldı elineDönüb kız hâtuna didi bu âd ne Babamdan ğayrı Tanrı yok bu âd ne

(794)Meger vardur senin ğayrı ilâhın Babamdan özge var mı bir penâhınDidi hâtun benim rabbim Hüdâ’dur Senin âtan kapusinde gedâdurHüda’nın oğli kizi olmaz asla Ebed bâkî zevâli olmaz aslaYiri göği ‘ademden var idübdür Kimin ‘irfânı var ikrârı idübdürDönüb kız söyledi kim Ey delâke Âtam duyar seni virür helâkeGidüp fir‘avne kız didi bu hâli İşüdüb kalmadı asla mecâliBana hizmet iden dâye ol eğri Seni bilmez gider dâim yol eğriKi senden ğayrı vardır bir Hüdâsı Seni koyub âna gider sadâsıBugün kalbindeki geldi zuhura Kığrıtdi hatuni geldi huzuraHüdânın yolına virdi serîni Verâdan hem getürdiler erîniKi dünyalık âna ğâyet dâr idi İki oğlı iki kızı var idiBiri sıbyân ki dönmezdi dihânı Kelâma kâdir olmazdı lisânıDurup evvel suâl itdi erîne Bana söyle taparsız kangı dîneBugün oldi senin âhir zevâlin Senin kimdür Hüdây-ı zü’l-celâl’inBilüb ânı ola kalbim tesellâ Didi rabbim benim Allah-ü’l- A‘’lâŞeriki yok tebeddülden mu‘arrâ Nazîri yok tagayyürden müberrâGörünmez gözlere zâtı nihânde Ne devletler sana virdi cihânde

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

480

Gören oldur viren oldur alan ol Kamu ‘âlem olur fâni kalan olSenin hükmin bugün yarın gidîser Ki kul kula niçün secde idîser

(795)Delâke’nin erinden bildi ânı Gelüb hışme gözine doldı kânıDidi su doldurun ulu kazâna ‘Azab oldur benim yoldan azanaOlub ‘âsi bana eğmez mi bâşı Kazanın altına yakın âtâşıKaçan âtaş yanub su kaynayande Urub talğa kenarda oynayandeKamusîni atın fi’l-hâl içine Yânub ânda ola nâdim suçîneÇü yakdıler kazan altında nârı İdüb oğlanları âh ile zârıHemân atturdi ol suya erini Didi bulsun Cehennemde yiriniDönüb oğullarını bağladıler Fiğân-ı zâr ile nâs ağladıler Kucağında hemîn m‘asumi kaldı Firâk ânı alub hicrana saldıGidüb ol kız âtasının elîne Recâ idüb bu söz geldi dilîneBana ânı bağışla dâyedür bu Ezelden tâ bana hemsâyedür buNice yıllar ol bana kıldı hizmet Anâ itmek gerekdür şimdi nusretDidi dursun bağışladım sanâ ben Derûnıyle recâ kıldın bana senBu sözler söylenünce hikmetullah Gelüb nutka hemândem kudretullahTe‘âlâ dil virüb m‘asuma ol hâl Bu sözi söyledi hatuna fi’l-hâl Bu resme eyledi anda sadâyı Didi anacuğum itme recâyıÂtam kardaşlarım gitdi yandı İçüb cennet şarabından ki kandıKi cennetler bizüm için bizendi Nice hûri nice ğılmân düzendiÇü sen bir bil Hüdây-ı lâ yezâli Ebed bâki ânın yokdur zevâli

(796)Bu Fir‘avne çün itdürme recâyı Ne eylerse kabul eyle ezâyıKi bu hâlde recâ olurmi kuldan Ânı şeytan azıtmış doğri yoldanBu Hod kâfir Hakka eyler‘ınâdı Bu resme eyledi ânde münâdiKi m‘asûmdan işitdi bu sadâyı Didi kim bu neden bildi HüdâyıÂtub fi’l-hâl ânı ol su içine Bu hâl geldi ânasınn gücineKi Fir‘avn’e bu sözi söyledi ol Ki dünyada bunı eyler mi bir kulBu dünyadan benim cânım usandı Erim evladlarım hep suda yandıBu işe sen niçün eylersin ihmâl Beni kazan içine eyle irsâlBişüb etlerimiz heb ayrılanda Sökükler çün kazan içre kalandaBu derd bir derd iken irdi hezâre Berâberce koyun bizi mezâre

Kısas-ı Enbiya

481

Ki hâtunin sözi Fir‘avn’i aldı Ki vel’l-hâsıl ânı suya saldıGötürdiler sökükleri kubûra Çıkar mevtâ olan bir gün zuhuraOlar sâlim olub zahmet içinde Melâikler gelüb cennet içindeGelür çün ânlara cennet ta‘âmı Bu mevzı‘da temâm itdik kelâmıÇü fâni ağlayan bâkîde güldi Mübârek enfine ol koku geldiGirû bir söz Rasülullah buyurdi Ebû Bekr’e ânı böyle duyurdiMelâikler gelün saf saf müseddes Göründi gözime Beyt-i MukaddesFeriştehler bana virdi selâmı Kamû yirden didiler bu kelâmı

(797)Ki ya evvel ki ya âhir Muhammed İlâ yevmi’l-kıyâm şer‘în müebbedDurub ben muntazır oldum selâme Ta‘accüb eyledim işbu kelâmeHemân Cebrâîl’e kıldım suâli bu söz ince bana bildür sen âniHüve’l-Evvel’dür Allah Te‘âla Hüve’l-Âhir Bedî‘u’l-Hakkal’l-A‘lâHüvel’l-Evvel Hüdâ’ya ibtidâ yok Hüve’l-âhir âna hiç intihâ yokHüve’z-Zâhir her eşyâda ‘ayân ol Hüve’l-Bâtın görünmekte nihân olHüve’l-‘Allâm her eşyâyi bilici Hüve’l-Ğaffâr zünûbler ‘afv idici Ne m‘anîden bana evvel didiler Hüve’l-âhir diyüb medh eyledilerDidi Cibrîl melâikler kelâmı Sana evvel diyüb virdi selâmıSenin ruhin kamudan ön te‘âla Yarattı eyledi a‘lâ’dan a‘lâKi beyne’l-Kâfi ve’n-Nûn olmamışdi Hüdâyı senden ön kul bilmemişdiEbû’l-Ervâh sanâ çün âd virildi Bu ma‘nîden sana evvel dinildiVelî âhir kelâmın söylediler Buna göre ânı vasf eyledilerSen olmasun kalurlardi nihânda Ki Hatmü’l-Enbiyâ sensin cihândaBu ma‘nîden sanâ âhir didiler Melâikler bu sözi söyledilerBu söz virdi bana ğâyet firâkı Ki Cibrîl bağladı tâşa Burâk’ıHüdâye eyledim vâfir senâler Banâ karşu çü geldi EnbiyâlerKamunın yüzleri Bedr âya benzer Feleklerde zıyâsı âya benzerKaçan geldi o zâtlar kim zuhura Görünmez hiç Küdüs ğark oldı nura

(798)Melâikler idüb benden hayâler Çü geldi yânıma ol EnbiyâlerDîdi Cibrîl vir evvel sen selâmı Nebîlerle idesin çok kelâmıBu yirde vardurur iki rivâyet Müfessirler eder ânı dirâyetKimi didi gelüb ruhânî ile Kimi dîdi gelüb cismânî ile

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

482

Esah olan cisimle geldi ânlar Muhammed Mustafa’yı gördi ânlarGelüb Âdem Halîlullah kamusı Göründi Mescid-i Aksâ kapusıDahî geldi Süleyman ile Mûsa Ehî Hârun ile hem geldi ‘İsâHatîbü’l-Enbiyâ geldi Şu‘ayb pîr Didiler Ya Muhammed îçeru girSana itdük salât île selâmı Bu resme ben dahi kıldım kelâmıDidim ben Âdem’e layık âlur mi Oğul âtayı geçmek hiç olur miMukaddem geldiniz sizler cihâne Hüdâ virdi beni âhir zemâneSana esmâyı bildürdi te‘âlâ Mukaddem mescide sen girsen evlâDidi Cibrîl Ey Allahîn habîbi Ki sensin çün kamu derdin tabibiNebîlerden mukaddem sen nebisin Cezâ günî Şefî‘a’l-müznibînsinBuyur mihraba sen geç kıl imâmet Melek Mürsel sana uysun temâmetBihamdillah kemâl çok buldi bu dîn Ezânı okuyub oldı müezzinTe‘âlâllah bana kıldı sıyânet Geçüb mihraba ben oldum imâmetKi biz kılduk iki rik‘at nemâzı Cemâ‘atle idüb Hakka niyâzıGidüb kalbimdeki dehşet süzüldi Cemi‘i Enbiyâ saf saf düzüldi

(799)Melâikler dahi kat kat girûde Kimi yirde kimîsi yukarûdeKamusini disem sığmaz kitabe Yağan yağmur âlunur mı hisâbeHüdâ halk eyleyüb gelmiş vücude Melek Mürsel bütün gitdi sücudeTemâm itdük iki rik‘at nemâzı Hüdâ’ya eyledik vâfir niyâzıNebîlerden yana döndüm du‘âye Cemâ‘atle recâ itdik Hüdâ’yeDerûnime bu ilhâm böyle geldi Melek Mürsel nebî çok bunde doldiÂçıldı çün münâcâtın kapusi Cemâ‘atle recâ eyler kamûsiMeleklerden Küdüs asla görülmez Bu ihsânlar ki her kula virilmezDidim yâ Rab bana çok kıldın ihsân Zaîf ümmetlerimi eyle ğufrânKi toprakdan yaratıldi bu insan Ölüm sekeranlığın sen eyle âsânSeni zikreyleyüb âlân diline Göçür imân ile uhrâ ilineGeçür âsân Sırât’ın yokuşinden Dahî hıfzet cehennem âtâşindenSeni bir birleyüp âlân lisane Berâberce âlub girem cinâneKıyâmetde şu gün kim nefh ola Sûr Keremden sen kamûsin eyle mağfûr Yazub defterlerin kâtib kiramin Melek Mürsel kamusı didi âmînKamunin yâşi ile doldi gözi Didi Âdem Safiyyullah bu söziKi hamdolsun ğanî yezdân Hüdâ’ye Görüşdürdi beni sâhib livayeTeâ‘âla’nın habîbi sen Muhammed Kamu derdin tabibi sen MuhammedKi cennetde bu isme sâlik oldum Senin gibi oğula mâlik oldum

Kısas-ı Enbiya

483

(800)Seninçün vâr idüb bu kâinâtı Memât iken bize virdi hayâtıBihamdillah benim neslimden oldun Merâm-ı maksûdı bu yolda buldunNebîler gelmiş iken bir arayae Senâlar ben dahi kıldım Hüdâ’yeRasûlem hem Hüdâ’ye hem kul oldum Senin gibi âtaya vâsıl oldumEzel sen eyledin Hakk’a ‘ibâdet Kalup senden bu yol erkân bu ‘âdetEzelden hod kamu halka Ebûsin Ki bizden ön cihânde sen nebisinFeriştehler omuzında hevâye Getürdiler seni kât kât semâyeMelâikler sana secde idübdur İlâ yevmî’l-Kıyâm neslin gidüpdürDidi Âdem ki senden oldi in‘âm Diyem bir söz ânı sen eyle ifhâmBelî kul gelmedi hiç benden ögdin Benim evladlerim çün senden ögdinKi bin kulda bir cennet bulurdi Hüdâ fazlı ile rahmet bulurdiÇü doksan dokuzi giderdi nâra Cehennemde kalurdi yüzi kâraBihamdillah cenâb geldi cihâne Biri Nâre gider bini cinâneMuhammed sâdiku’l-v‘adi’l-emînsin Hüdâ’dan rahmeten li’l-‘âleminsinÇün Âdem işbu ehvâli duyurdi Halîlullah giru bir söz buyurdiYüzinden nûr âkub benzerdi Ây’e Senâlar eyledi Bâr-i Hüdâ’ye Didi ol zât ben Allah’ın Halîli Nice zikretmeyem ben ol celiliİder bir gün cemâlini tecellâ Beni Nemrûd’a gönderdi te‘âlâBeni ol mancınık içine koydi Düşerken nâre bârid ol buyurdi

(801)Helâke virdi ânı ivez ile Banâ bakardi dâim kem göz ileOlub bârid beni hiç yakmadı nâr Ki bundan çok yüce ihsanlar varVelî yiryüzine dâne tökerdim Ânı zikrederek tohum ekerdimBirine bin virüb olurdi buğdâ Görenler ‘aklıni eylerdi şeydâ(yağma)İki oğıl virdi bana mu‘allâ Biri İshâk biri İsmâ‘il a‘lâİkisini nebî kıldı cihânde Kadîmi vasf olurlar her dihândeDahî İsma‘lim’e virdi zemzem Bulunmaz hiç nazîri derde merhemKi Beyt’e ezel urdum binâyı İlâ yevmi’l-kıyâm bulmaz fenâyıBana virdigi ihsânı sayılmaz Niçün kul hâb-ı ğafletden ayılmazSenin ol hürmetine i‘tibârı Bize Mevlâ çü virdi iftihârıMuahamed sâdıku’l-Va’di’l-Emînsin Hüdâdan rahmeten li’l-âleminsinSana itdik salât ile selâmı Gelüb Musa didi işbu kelâmıŞükürler eyledi bâr-i Hüdâ’ye Kulak virdim gelen ândan sadâyeÂnam koydi beni tâbut içîne Didi Ya Rab bu ma‘sûmîn suçi ne

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

484

Rehâ idüb beni deryaya saldı Didi oğlum yudub balıklar âldıGehî sâğa gehî sola batardım İçinde bir sabî ma‘sûm yatardımHezâren çok şükür perverdigâre Gelüb tâbut sudan çıkdı kenâreKi ve’l-hâsıl gelüb çıkdım zemîne Beni sevdürdi Fir‘avn’î la‘îneÇü Fir‘avn’î la‘în çok ‘âsi iken Ki zira ben ânın a‘dâsı iken

(802)Oğul idüb beni hâtuni sevdi Velâkin sevdüren sev dîdi sevdiŞu‘ayb’ e ben idüb hizmet ‘ayânde Olub râ‘î kilim geydim yabandeDokuz yıl dağları keşt eyledim ben Ki Mısr’a yüz tutub ‘azm eyledim benBana Allah idüb Tûr’da hıtâbi Virildi destime Tevrât kitâbiHem ezderhâ Hüdâ kıldı ‘asâyı Âçub ağzın yuda ehl-i ‘usâyıBuyurdi Hakk elin sok ceybe ol şâd Yed-i beyzâ virildi hem banâ âdBana virdiki ihsânı sayılmaz Niçün kul hâb-ı ğafletden ayılmazSenin ol hürmetine i‘tibârı Bize çok virdi Mevlâ iftihârıHüdâ’nın sen habîbi Ya Muhammed Kamu derdin tabibisin MuhammedMuhammed sâdiku’l-v‘adi’l-emînsin Hüdâ’dan rahmeten li’l-‘âleminsinSana itdük salâtîle selâmı Dönüb Dâvud didi işbu kelâmıSenâlar eyledi perverdigâre Bu sözi söyledi ol âşikâreBana Mevlâ virdi didi Zebur’i Beyân itdim kamu haşri nüşûriZebûr’ı ben alurdum hûb edâye İşîdenler yanardı ol sadâyeDahî virdi banâ Fasle’l-Hıtâb’i Velâkin sevmedim fizze zehâbiVirürdim kendimi dâim âtaşe Ki hirgîz katmaz idim yâşı yâşeBanâ Hak’dan gelürdi çok emirler Elimde mum gibi oldi demirlerBeni âlmaz iken hiç nâs dihâne Nebî hem padişâh kıldı cihaneSenin ol hürmetine i‘tibârı Bize çok virdi Mevlâ iftihârı

(803)Hüdâ’nın sen habibisin Muhammed Kamu derdin tabibisin MuhammedMuhammed sâdiku’l-v‘adi’l-emînsin Hüdâ’(Çalab)den rahmeten li’l-‘âleminsinSenin ol hürmetine i’tibârı Hüdâ virdi bize çok iftihârıŞefâ’at ma’deni her derde dermân Giru bir söz söyledi oğlı SüleymânSenâlar eyledi perverdigâre Bu sözi söyledi ol âşikâreBeni kıldı Süleymân Hak cihâne Elimden dîv-i pirî geldi emânePirî dîv cin kamu destimde idi Uçan kuşlar kamu üstümde idi‘Azîm kuşlar çıkar idi hevâyi Güneş ıssisine iderdi sâye

Kısas-ı Enbiya

485

Sebâ’ye Hüdhüd’i gönderdim ilçi Tutub tiz emrimi çün oldı yolciHezâren çok şükür perverdigâre Kaçan eylesem ol rûzigâreİki aylık yoli bir gün giderdim Cihânı keşt idüb seyyâh iderdimKüdüs idi benim ekser mekânım Neler virdi Hüdâ’yi Kün fe KânımBana virdi dahi Âsaf veziri Cihâne gelmemişdi hiç nazîriSenin ol hürmetine ‘itibârı Hüdâ virdi bize çok iftihârıÇün Allah’ın habîbisen Muhammed Kamu derdin tabîbisen MuhammedMuhammed sâdiku’l-v‘adi’l-emînsin Hüdâ’den rahmeten li’l-‘âleminsinSana itdük salâtîle selâmı Dönüb ‘İsa didi işbu kelâmıAtâsız halk olub geldim vucûde Anam karnında giderdim sücûdeKamunın Hâlıkı evlâden evlâ Bana ruh virdi ruhinden teâlâ

(804)Bana hem mâide indi semâden Havâriyyûn görüp ânı hevâdenBiri ‘İsa biri Âdım Mesih’dür Nutuk virdi dilim ğâyet fesihdürNice mevtâ dilimden zinde oldi Nuh oğlı Sâm bu yirde sinde oldiBenim düşmanımı def‘ eyledi Hak Ki ve’l-hâsıl göge raf‘ eyledi HakkSenin ol hürmetine i‘tibârı Hüdâ virdi bize çok iftihârıKim Allah’ın habîbisen Muhammed Kamu derdin tabibisen Muhammed Muhammed sâdiku’l-va‘di’l-Eminsin Hüdâ’den rahmeten li’l-‘âleminsin Sana itdik salâtîle selâmı Kamusîne didim ben bu kelâmıSenâlar eyledim Bâr-i Hüdâ’ye Bu resme ben dahi girdim kelâmeKamunın hâlıkı evlâden evlâ Mukaddem çün beni halk itdi mevlâBana Mevlâ buyurdi kim zikr it Ki benden ğayrı yok ma‘bûd fikr it 413

Hicâb-ı rif‘at içinde nice bin Hicâb-ı rahmet içinde nice binKi beyne’l-Kâf-i ve’n-Nûn olmamışdi Melek Mürsel hüdâyi bilmemişdiİsimlerden kuruldi Kubbe-i Mînâ Buyurdı Hak bana Esmâ-i HüsnâBu esmâlerle ânı zikr iderdim Hicâbden bir hicabe giderdimHüdâ virdi cemâlinden bana nûr Kapusından ânın ben olmadın dûrBenim nurum gelüp size emânet Nebi olan olur sıddık fetânetVelî siz geldiniz evvel cihâne Beni alurduniz dâim dihâne

(805)Beni Mevlâ kodı âhir zemâne Bu kez ben tîrimi aldım kemâneBeni kıldı peygamber Cinne İnse Sizi kıldı nebi ol kendi cinse413- İki mısrada birer hece eksiktir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

486

Dahi benden Hüdâ kaldurdi ısri Benim ümmetime meks itdi vizriBana yiryüzüni kıldı mesâcid Ki her yerde ider Mevlâ’ya sâcidGider ümmetlerim şark ile ğarbe Geçüp cândan atar Küffâra harbeKimi Aktâb kimi ğavvâs olurler Benim ile gidüp hakkı bulurlerKimi ğâyet fakîr olur cihânde Ne ni‘metler bulur yarın cinândeEn ednâ ümmetim bilür Hüdâ’yı Koyup ânı puta itmez du‘âyıKamunın hâlıkı evlâdan evlâ Bana Kur’ân-‘ı virdi Hak te‘âlâİlâ yevmi’l-kıyâm gider dirüdür Tebeddülden teğayyürden berîdürKi bir nokta hurûfine urulmaz Ânı okuyana cünha sorulmazNe hâcet var ki ğayrı rehnümâye Bikir geldi bikir gider semâye‘Ulûmin evvelîni âhirîni Bana bildürdi bâtın zâhirîniBana üstaz gelüp ders almadım ben Bihamdillah ümmî kalmadım benBâşımda berk urup tâcîle le ömrük Kılub hibe bana virdi teberrükBana Cibrîl ile eyler selâmı Uyur iken işüdürem kelâmıNe kim vardur cihânde bahr-i berde Hüdâ hiç kılmadı gözime perdeSizi görür gibi ânı görürem Ne söylerse suâlini virüremKıyâmetde bana virdi livâyı Âlurem sâyesine bî nevâyı

(806)Bana Mevlâ buyurdi kim feterzâ Siver Kur’ân içinde kıldı imzâ

“Ve lesevfe yu‘tîke Rabbüke Feterzâ”414

Ki ya‘ni ben neye râzı olursem İlâhımdan ne hâcet ben kılursemGünâhkârı kaçan nirâna koya Recâ itsem sözüm dönmez giruyeBuyurdı hem bana Levlâke Levlâke Seni halk itmesem itmezdim eflâkFelekler hem dahî yir tutdi bînâ Benî ‘âil iken ol kıldı eğnâBana virdikleri sığmaz dihâne Ki Hatmü’l- Enbiyâ geldim cihaneKi zâhir bâtınımı kıldı ma‘mûr Tekaddem mâ teahhar oldı mağfurNeler virdi Hüdâ Elhamdülillah Niler virdi bana eş-Şükrü LillâhBana virdikleri gelmez kıyâse Sunub Cibrîl elime iki kâseDidi Cibrîl sana Hak’dan emir var Biri sütdür birisinde hamır varİkisinden birini eylegil nûş Tâşub rahmet denizi eyledi cûşSüdi içtim biraz damlası kaldı İçinde kâsenin fazlası kaldıDidi Cibrîl sana lütf itdi Allah Za‘îf ümmetini ‘afv itdi AllahNeler virdi keremler kânı ma‘bûd İçinde kâsenin ger kalmasa süd

414- Duhâ Sûresi, 93/5: ek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.

Kısas-ı Enbiya

487

Bu esrara kimesne irmez idi Cehennem nârına kul girmez idiDidim vir nûş ideyim fazla kalanı Velî bilmez idim içeydim ânıDidi Cibrîl alınmaz bu hisâbe Yazılmışdı ezel Ümmü’l-Kitâb’e

(807)Ki zirâ ol dilîle ta‘bîr olmaz Ne kim levha yazılmış tağyir olmazHüdâ’nın hikmeti mahfî bilinmez Her insanın buna kalbi silinmezNebîler çün bana ğâyet bakardı Âlub Cibrîl beni taşra çıkardıUlu bir nerdübân gördüm hevâden Ki ya‘ni ol gelüb inmiş semâdenKim altı sahrade üsti semâde Mu‘allak veş durur sankim hevâdeNazar kıldım hemân ol nerdübâne Ânın vasfı sığarmı her zübâneVelî sahre ânın altında idi Direğinin biri altundan idiBirîsi hem yeşil cevherden idi Âyakı hem zeberced zer’den idiZiyâsı tâ yire gökden uzanmış Cevâhir yakutîle hep bizenmişDidi Cibrîl temâm bişyüz kademdür İlâ yevmi’l-kıyâm bunda kıdemdürÇün ‘Azrâil gelüp inse semâden İner ol nerdübân île hevâdenVelî mümin kaçan mevte irende İnüb ‘Azrâil’i bakub görendeİki gözin tiger âçub semâye Gözinden perdeler kalkar hevâyeElini ayağını yur cihânden Neler izhâr ider Mevlâ nihândenKaçan mümin bakınca nerdübâne Ki göksinden gelür cânı dihâneSanasınkim dalar ol kul hâbe Bunın bie temsîli vâr gir cevabeNasîb ide Hüdâ ol gün imânı Benî İsrâîl’in vakt-i zemânıZelîha Yusuf ‘ışkıyla yanardı Mısır hatunları ânı kınardıDidiler bir ğulâm almış Zelîha İdüp ‘aklın ânın yolında yağma

(808)Zelîha’nın kesilmiş i‘tibârı Erinden çok bozulmuş iftihârıİtürdi nâmusı vakkârı ‘ârı Kuluna meylini virmek revâ mıZelîha tınmadı çün durdı epsem Sabah oldı yirinden durdı epsemUlu hâtunları ol kıldı d‘avet Durub fi’l-hâl sarâyı kıldı vahdetGelüb birbir dirildiler sarâye İdüb ‘işret düzüldiler arâyeAkardi gözlerinden kanlı yaşi Kuşadıb Yusuf’a ınvân kumaşiBaşına bağladı kim öyle bir şâl Gören hâtunların nutkı olub lâlGelen hâtunları ol kıldı mihmân Varup ol Yusuf’île oldı pinhânDidi ‘ışkın oldı bana rezâlet Beni sen eyledin halka melâmet

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

488

Seni bu hücrede pünhân ideyim Dönüp hizmetlerine ben gideyimSana Yusuf diyince gel huruç it Cemâlin nurini göster ‘urûç itSeni görüp beni t‘an itmesünler Selâmet evlerine gitmesünlerİdüb halvet Yusuf tenhâda kaldi Dönüp hâtunların yanına geldiZelîha’nın ta‘âmı çün yinildi Bu ikrâmlar neden nâşi bilindiBirbir turunç virüben ellerine Olub mât almayalar dillerineYişil kâseleri doldurdi sâkî Sunup ellerine keskin pıçâkiZelîha’yı bular çün taşlar iken Turuncı soymasına başlar ikenDidi şimdi size gösterem Ây’i Tiz elden Yusuf’a kıldı nidâyiKi Ya Yusuf ! nikâbından huruç it Cihân zulmet içinde dur ‘urûç it

(809)İşidüp bu sözi çıkdı sehâbden Gören gözler kamaşdı âfitâbdenSanasın kim Kamer doğdı sarâye Gören hâtunlari virdi fenâyeBirisi gözlerini ayıramaz Kesüp parmaklarını kayıramazDidiler Âdem oğlanı değildür Feriştehdür yer insanı değildürBenî Âdem olur mı böyle mahbûb Cihâne gelmemişdür böyle bir hûbBu hâle çok te‘accüb eylediler Verâsından bu sözi söyledilerKesildi ellerimiz duymaduk biz Ma‘a hâza turunci soymaduk bizBütün ellerimiz kan ile doldi Bu rüsvâylık bize Yusuf’dan oldiCemâlini görüp seyr eyledük biz Olup şeydâ kamu ğayr eyledük bizGehî ağlar Zelîha gâh gülerdi Gözinden yaşını urğun silerdiBu söz ‘ibret durur hem size bize İdüp ‘avdet gelek temsilimizeHüdâ’nın has kuli olursa bir kul Cesetden ayrulub ruhi tutar yulKi Zira Hakka olmuşdi du‘âcı Ne kâl bildi ne kîl bildi ne acıKadîmi kuş durur sanma kafesde Te‘âlelllah bize âhir nefesdeSize bize nasîb ide imânı Rahîminden sakın kesme gümânı

Lâ teknetû min rahmetillah İnnellâhe yağfiru’z-zünûbe cemî‘â415

Rasulullah giru ânı buyurdi Ebubekr’e bu ahvâli duyurdiKaçan basdım ki sahre üzre pâyi Durup zikreyledim ânda Hüdâ’yi

(810)Neler geldi derûnımdan zübâne Didi Cibrîl kadem sal nerdübâneKi bismillah diyüp basdım birine Beni aldı kanadı üzerine415- Zümer Sûresi, 39/53: De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir

Kısas-ı Enbiya

489

Taş altımdan bile geldi hevâye Benim ile çıka ya‘ni semâyeHemân penbe gibi taş oldı yumşak Bu hâli sen işit hikmetlere bakDidim dur Ya hacer! Sen bile gelme Benim ‘ışkım ile bağrını delmeHevâlendi bütün yirden kesildi Mu‘allakta bilâ zincir asıldiİlâ yevmi’l-kıyâm böyle durur ol Gerekdür kim ânı fikreyleye kulAyakımın yiri bellüdür ande Ne kayğu var nebisine uyandeKi Cebrâil çıkınca bir ayaka Ayak geldi erişdi bir ayakaKi cennet köşkleri hem oldı böyle Kulakın tut bu hâli hoşça dinleÇıkarken uğradım ben bir denize Beyân idem bu râzı cümlenizeMu‘allak asılup kalmış hevâde Sanasın kim duman çökmüş ovadeBu yirler kim denizinde ne kim var Bu suretde balık hayvan kamu varUrup dalga taşub damla dökülmez Durup dosdoğdu bir yana egilmezDidi Cibrîl durup akmaz bu derya Bu derya olmasa yanardi dünyaGüneş asla bitürmezdi nebâtı Gurudup heb yakardı sebzevâtıHezâren çok şükür olsun Hüdâ’ye Güneş ıssısına ol kıldı sâyeVelî anda ne zevrâk ne sefine Geçüp anda çü gördüm bir hazineMelekler öyle ânı kaplamışlar Ki yetmişbin zenâcir bağlamışlar

(811)Ki her zencirde yetmişbin melek var Kamusunın dilinde bir dilek varYine ânı gücile zabt iderler Didim Cebrâil’e bunlar niderlerDidi bu yıl hazinesüdür Ey cân Boşansa ger kamu ‘âlem olur fânYarım lahze cihânı koymaz atar Melâikler bu minvâl üzre tutarKi hiç dağ taş ânın gelmez ögine Geçüp andan gidüp dünya gögineYişil zümrüdden idi gök kamusi Kızıl altun idi sâfi kapusiİdüb Cibrîl kapusında nidâyi İçerden bir melek virdi sadâyiDidi kimdür didi Nâmus-u Ekber Beraber dur benimle şâh-ı serverMuhammed sâdıku’l-v‘adi’l-Emîn’dür Hüdâ’dan rahmeten li’l-‘âlemîn’dürKi Cebrâil beni âna duyurdi Fe ni‘me’l-câenî Câin buyurdiKi y‘ani ne güzel geldi gelici Kamuden ön ol allah’ı biliciBihamdillah didi gördüm cemâlin Kerem kânı Hüdâ’yı zü’l-CelâlinKamu ‘âlem olur fân zâtı bâkî Benim ile seni kıldı mülâkîCemâlinden gönüller çün olur şâd Refî‘ dirler velî işbu göge âdBenim adım dahî ‘İsmâîl oldi Bu Mi‘râç’da muradın hâsıl oldiSana kıldım salât ile selâmı Benim ile kılub vâfir kelâmı

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

490

Melâikler kamu durmuş kıyâme Cem‘âtle durup uymuş imâmeKıyâma ellerini bağlamışlar Benim içün Hüdâ’ya ağlamışlarDidi Cibrîl bular eyler niyâzı Kıyâm üzre kılur ânlar nemâzı

(812)Ne vaktin halk olub gelmiş vucûde Kıyâm üzre biri gitmez sücûdeElin kaldur tazarru ‘ kıl Hüdâ’ye Ânı ümmetine kılsın hedâyeHisâb olmaz feriştehler katı çok Melâikden felekte hâli yir yokVelî gökde bütün dünya kadardur Uzuni enliği olkadar durEy İrşâdi ! dolaşma gir husûle Değiş nazmı girek ğayrı usûleKi her meclis okundukça kelâmı İdek bizler salât ile selâmıHezâren çok şükür olsun Hüdâ’ye Bizi ümmet kılub sâhib livayeGeçdim ândan bir melek gördüm hemân Kâdirin kudretleri bell-ü beyânSureti insan gibidür başı var Kardan ânın yüzi gözi kaşı varÇün ânın bilden yukarusîdi kar Bildin ânın ayakı olmuşdı nârRûz-i şeb mevlâsıe tesbîh ider Tâ ilâ yevmi’l-kıyâm böyle giderGözlerinden yaşi olmuşdı punar Gör neler halk eylemiş perverdigârBen dönüp Cebrâil’e kıldım suâl İki zıd bir yirde cem‘ olmak muhâlNâr niçün berfi eritmez kıl beyân Kar niçün nârı feritmez it ‘ayânHem melek bir derd ağlar niçün Hicr odına bağrıni dağlar niçünDidi Cibrîl Ya Muhammed ya tabîb Bu melekdür adına dirler habîbHak te‘âlâ nısfını kıldı ataş Ataş ile kar ider iken savaşKâdirin kudretleridür Ey Sirâc ! Birbiriyle kıldı ânlar imtizâc

(813)Ümmetine rûz-i şeb eyler du‘â Ben didim Mevlâ hıyır virsin anâGeçdim ândan sağ yana oldum revân Çün Ebu’l-Halk Âdem’i gördüm ‘ayânKalmadı kalbim içinde zerre yâs Ol giyinmişdi yişil nurdan libâsBir yişil taht üzerinde ol durur Gâhi mesrûr gâhî ğamkîn otururYanına ben tîz gelüp virdim selâm Ya Muhammed ! gel didi buyur kelâmDurdı ta‘zîm ile kıldı merhabâ Merhabâ Ey Şâhı sultan merhabâÇün mutahhar nutf-i meşâcın senin Çok mübârek oldı Mi‘râcın seninSağ yanında var idi altun kapu Enderûni didiler zümrüd yapuOl kapuden râyiha öyle çıkar Sanki kudret oluğinden su akarSol yaninde bir kapu vardır ‘ayân Ben didim Cebrâil’e eyle beyân

Kısas-ı Enbiya

491

Didi bir kul kim imân ile gide Hak ‘inâyet itmeyince kul nideRuhi alırler melekler ol zemân Âdem’e ‘arz eyler anı şâdumânBu kapuden içeruye yol bulur Hazreti Âdem dahi mesrur olurİşbu ruhdan şâd olur Âdem peder Bundan ol ‘alây-ı ‘ılliyyîne giderBildürüb furkân ile Hayyü’l-Celîl İş bu âyet hakkına oldı delil

Kellâ inne Kitâbe’l-Ebrâri lefî ‘ılliyyîne vemâ edrâke mâ ‘ılliyyîn ( ‘ılliyyûn )416

Ger şehidler ger sa‘îd Hâse’l-Havâs Hâsılı ol ‘indi Hak’da oldı hâsÇünki bunlar âdem’in evladleri Her birinin bunda bellü âdleri

(814)Bu kapudan rûh giderse şâd olur Şol kapıdan rûh girerse yâd olurBu kapu rûh gidince siccîne Ğamkîn olub âdem atâ incineOlsa küffâr hem münafık yâ Rasûl Bu kapuden îçeru olur vusûlHakk Teâla bildürüb Furkanile Nass-ı kâtı’hüccetî burhânile

“Kellâ inne kitâbe-l fuccâri le fî siccîn. Ve mâ edrâke mâ siccîn”417

Geçdim anden bir melek gördüm ayân Sûretîni îdeyim sîze beyânSen Hüdâ’nın fazl-ı ihsânîna bak Sûretî horus misali südden akDöndî Cibrîl söyledi ânı bana Ya Muhammed dîki arş dirler bunaBu melek çün dâima arşda durur Tanrınin has kuline nağme urûrGeçse gündüz çün vakit olsa gice Sen işit ahvâlini ânın niceÇünki nısfu’l-leyl olunca şâdumân Arşdan iner bû makâma ol zemân Birbirine ol kanadıni urûr Ol tehecced âbidîni uyarurKalkub anlarçün ibâdet eyleye Ğaflet uykusinda durub neyleyeGör neler halk eylemiş bâr-i hudâ Bu kelâmiyle kat‘ı elyer sadâ

“ eyne müteabbidün felyekum elkâimûne”418

Bu sadâyi cümle mahlûk îşidir Bu melek her bir tuyûrîn bâşıdurİllâ insan cinni almazler nidâ Yirdeki dinler alur ândan sadâ

(815)Fecr-i sâdık her kaçan kim görine İki kanadın urur bîr birineBu kelamîyle yine sayha ider Savti ânın yirdeki dîke giderOl dahî silker kanadînî açar Ehl-i hâle dürr-i gevherler saçar416- Mutaffifîn Sûresi, 83/18-19 Not: Ayetin orjinalinde yer alan “‘ılliyyûn” kelimesi metinde “‘ılliyyîn” şeklinde yazılmıştır. Meali: Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn’dadır. İlliyyûn nedir, bilir misin?417- Mutaffifîn, 83/7-8. Meali: “Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir. Siccîn”in ne olduğunu sen ne bileceksin.”418- “Ey Allah’a ibadet edenler, kalkınız, ibadet ediniz” anlamındadır.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

492

Hal diliyle dirler anlar bu sözi Fâni dünya terk ider bir gün siziFikreyle zikr eyleyin Mevlaya siz Fazlı île iresiz a’lâya siz Mest ü sekrân eyledi uyku sizi El açub dergâhine tutun yüzîKangi kul kim Hâlikina ağlaye İş bu saat ittikâsîn bağleyeKapısinden eylemez âni cüdâ Cümle maksudîn virur Bâr-i HüdâLütfi île ol sizi eyler meâf Her kaçan kim ağarınca kûh-i kâfOl yine eyler sadâ câhillere Pes seher-gâh olmayan gafillereBu kelamîyle ötüb eyler nida Yirde olanlar dahî eyler sadâÜzkürüllahe teâla Yâ ğâfilûn419

Ol diye gafillere yatmak neden Emr-i farzı uykuya satmak nedenŞimdi gün doğub geçer vakt-i namaz El açub dergâhına idin niyâzÇün güneş eyler tulu’ arşa gider Tâ ilâ yevm-i l kıyâm böyle iderÇünki oldi bu melek adı habîb Pes kıyâmet kopmasi olsa garib Pes murad eyler ki ol arşdan ine Halkı uyarmak içün kalkar yineÂlimü’l-esrâr olan bâri Hüdâ İş bu dîke ol zeman eyler nida

(816)İnme arşdan yâ melek itme nidâ Yir yüzine inmesin savtî sadâEmrim ile ol kıyamet kopacek Kullarım usandi yirden kalkacekİş bu emri hep melekler anlaya Yeddi kat gökler kamusu ağlaya Ol gice uzun olur üç gün gice Dinlegil encâmıni olur nice Bu melek hem bunda kılmazsa nidâ Yirdeki dîkler dahî virmez sadâGafletîle ol gice hep nâs yatar Hiç uyanmaz uyku uykuye katar Kim teheccüd kılmak isterdî nemaz Ol uyânub Hâlık’a eyler niyâz Bir zemân eyler dua ol dilnevâz Yalvarub Mevlasına eyler niyâzVâcibiyle sünnet işler hem mübâh Taşra bakar kim gözi görmez sabahÎdeler kim hâlimiz ôlur nice Uykuyîle ir mi kalkduk bu giceHâsılî anlar bilürler bu işi Kalplerine düşe korku teşvişiBirbirine ideler kim nidelim Biz bu yatan halkı ikaz idelimOl yatanı kimse uyanduremaz Gaflet uykusindan usanduremazHak inâyet itmeyince kul nide Hâsılı söz gider annlar mescideTevbe istiğfar idüp ağleyeler Rustehiz koptuğuni anleyelerBileler kim çün gelüb vakt-i n nüşûr O alametdür gelüp kıldı zuhurGarp ilinden göreler doğdi güneş Rû şen olmaz Basra, Kûfe hem HabeşBir pusaruk çöke halkın üstüne Merhamet kılmaya dosti dostineİdeler nâs bir uğurdan el-emân Tevbe kapusi kapanur ol zeman419- “Ey gafiller !kalkın, Allahu Teâla’yı zikredin” anlamındadır.

Kısas-ı Enbiya

493

(817)Ömrü oldukça kılursa tevbe ol İnd-i Hakk’a yol bulup olmaz kabulDil gerekdür kim ânı vasf eyleye Hakk Teâla ol gün imdâd eyleyeBu makamde dik-i arş oldî temam İdelim bir kez salât ile selamÇünkü bildin dîk-i arş ahvâlini Şimdi dinle yirdeki dîk hâliniHâris ibni çün esâme söyledi Bu makamı hûb rivâyet eylediOl dahî kıldı Ebu’l-ensâri’den Keşf-i erbâb zübdetü’l-ebrâriden Ol didi ben rifa’te ermiş idim Fahr-i âlem hazreti görmiş idimÇok ehâdis meclisinde dinledim Kime rast geldim ise söyledimOl saadetle buyurdi ümmetim Tâ ezelden size çoktur himmetimKangi evde dîk-i ebyâz var ise Sâhibinin aklı başa yâr iseÂna hürmet itmede var meymenet Sâhibi andan görür çok menfeetHak teâla çün beni kıldı nebî Ol benim dostum durur sıddık gibiBir melek var gökte ol hayrettedür İş bu yerlerde olan surettedir Vus‘i oldukça sadayı kaldurur Dâime ol farz-ı vakti bildürür Ol kazayı sahibinden def ider Bâ husus kim her seher vakti öter Mü’min olan ol beyaz dîk’i seve Kim civârında olan altı eveÇün kaza girse kapudan içeru Görse ol dîk’i hemân döner giruKim beyâz olub nişânı olmeya İblis anden hiç halâvet almayaÇünkü ol eyler sadâ vakt-i seher Pes vakitsiz ötse açılur sefer

(818)Hem Ebu’ş- şeyh rahmetullah söylemiş Bu sözi böyle rivâyet eylemişSen bu hâli al gönül levhinde yaz Kangi evde bulinursa süd beyâzHer kazadan hıfz ider Rabbü’l-Kerîm Asr-ı âfadden ânı eyler selimHem buyurdukim beyâz dîk’i seve Çok hayırlar bulub girer eveKim bıçakiyla ânı boğazleye Gam kasâvetten ebed kurtulmeyeÇün İmam-ı sa‘lebi nakl eyledi Rahmetullâh-i aleyhi söylediÇok ehâdis nakl idüb yazdı kitâb Hak makâmın eylesün Hüsnü’l-meâbKeşf-i erbâb olana ilhâm eser Hakk teâla üç sesi gayet severKim tilâvet ide Kur’an-ı Kerîm Çok sadâsîni sever Rabbür’-r RahîmHem birisi tevbe istiğfâr ide Bâ husus ism-i celâlin zikr ide Hem dahî bir dîk ider ise sadâ Üç sadâyı çün sever Bâr-i HüdâBu makamda bir salavat virelim Biz yine “ma nahnu fîhe” girelimIşk erine bu siyer virdi safâ Fahr-i âlem ol Muhammed MustafaOl şefaat eyleye bize size Dür kelâmîni seçub girdi söze

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

494

Yirde gökde çok şuyu’ buldî adım Geçdim andan bir denize uğradımAç gözini Hikmet-i Yezdâ’na bak Öyle bir derya ki ebyâz sütten akSaği soli hiç görünmez bir deniz Ol beni âdem menisi gibi ğalîzBen didim Cebrâile söyle bana Çün ezelden rehnümâsın sen banâ Dîdi Cebrâil bana kâmil sıfat İş bu deryanın adı Bahru’l-HayâtSûri İsrâfil urunca ol melek Cinn-i insân cümlesi olur helek

(819)İş bu deryadan yire yağmur yağar Cümle mevtâlar durub taşra çıkarDevr-i âdemden berû toprak olan Garpda Şarkda yirde çürüyüp kalanBu su topraka dokunsa ey azîz Eksi (eski) haline döner insan temizPîr ise pîr genç ise ol genç olur Herkez iddigi cezâsıni bulurDöndî Cebrâil ezani okudi Ol melekler gökde gayet çok idiÇünki kılduk biz iki rik’at nemaz Kudret issi Mâlik el Mülk’e niyâz Akliniz idrâk ideni vasf idem Ol ikinci kat göge basdım kademGüne güne cümlesin halk eylemiş Kırmızi mercân ile gark eylemişÇünki Kaydum (Gaydum) dirler ânın ismine Hiç usanmaz göz bakınca resmineOl kapuda kıldı Cebrâil sadâ İçeruden bir melek virdi nidâDidi kimdür didi ben Cibril-i emîn Hem berâber Rahmetenli’l-âlemînİçeruden açdi fil hâl şâduman Didi sen peygamber-i âhir zeman Ben sana vâfir salavat eyledim Hamdülillâh kim seninle söyledimİş bu zikr ile Hüdâya zikrider Halk iden Hallâkını çok fikr ider Sübhânallahi velhamdülillhil azimHizmetinde var iki yüz bin melek Her birinin hâdimi yüzbin melekCümlesi saf saf olub eyler rukû’ Kalplerinde var huşû ile hudû’Ben didim Cebrâil’e neyler bular Hiç kıyâm yok hep ruku’ île kılar

(820)Didi bunlar Hâlık’e eyler niyâz Hep ruku’ île kılur Hakk’a nemazİste mevlâdan sana dermân ide Ümmetine lütfile ihsân ideGeçdim andan ileruye âfitâb İki igid (yiğit) gördüm yüzi mâhitâbDidi İsa hem biri Yahyâ durur Çün makâmâtı ânın ulyâ durur İlerû geldim hemân virdim selâm Ol makamda eyledük birkaç kelâm Çün ikisi indî Hak makbul idi Dilleri bu zikr ile meşğûl idiSübhânel hannân sübhânel mennân sübhânel ebediyyil ebed420

420-“ Çokça acıyan, çokça veren ve ebedî olan Allah tüm noksanlıklardan münezehhtir.”anlamındadır.

Kısas-ı Enbiya

495

Çok kerâmetler beşâret kıldıler Geçdim andan ol makamda kaldılerGördüm anda bir melek ğâyet azîm Gör ne güne halk idüb Rabbü’l-kerîmYetmiş iki bin başı hem yüzî var Her yüzinde iş bu miktar gözi varHem dahî yetmiş iki bin ağzı var Böyle halk itmiş ânı PerverdigârHer ağızde yetmiş iki bin dili Her dili sankim letâfet bülbüliHer başında güne güne fikri vâr Her dilinin başka başka zikri varBir dilin virdi birine benzemez Her ağızda tahrik eder eglemezTâ ilâ yevmi’l-kıyâm ol fikri der Bir dili iş bu duâyı zikreder Sübhânallâhi ve bihamdihi sübhânallâhil azim Estağfirullâh421

Ben dönüb Cebrâil’e kıldım suâl Yâ karındaşım nedür söyle bu hâl

(821) Kâsımu’l erzâk didi derler anâ Dâima ol müntezîr halkdan yanaCinni insi gurdi guşi ol görür Hâlıkın emri ile rızkın virürÇok faziletlü duâdır ol duâ Kim okursa hâceti olur revâHem maişeti ânın âsân olur Hakdan âna lutf ile ihsân olurPes rızık olmaz mukadderden ziyâd Yok yire zahmet çeker ba‘zu’l- ‘ibâdOl kaderde ne ise ânı bulur Bazı kimse kendine zahmet kılurVe dahî çok iştiyâkım ol melekde Acâib bir melek gördüm felekdeKurulmiş altına nurdan kerâsî Melâikden görünmez hiç arâsıVelî ğamkin bakılmaz hiç gözîne Biraz ânın nazar kıldım yüzineNe söyler ol ne dinler ol fikirde Gören ânı kıyâs eyler zikirde Sağında yetmiş iki bin melâik Solinda ol kader var emre sâlikNice yüzbin dahî var akla gelmez Hüdâdan gayri kimse ânı bilmezSağındaki melekler nurlu gayet Görüb seyreyledim aldım halâvet Velî solda olanlar hep siyâh rûy Didim bunlar ne zişd cehre ne behd huyÂnı gördüm beni bir dehşet aldî Ayakım gitmedi ol yirde kaldîKi her gözi ânın yıldız misâli Görüp zikreyledim ol zü’l-celâliKurulmuş nurdan öninde sedirler Didim Cebrâil’e bunâ ne dirler

(822)Sağına soluna kılmaz nezer hiç Velî bir kimseden itmez hazer hiçTeaccüb eyledim ben gözlerine Tehammül hiç olurmi sözlerineKi bir lahza âna bakmak ne mümkin Kelâmına kelam katmak ne mümkin Didim Cebrâil’e bundan eser vir Bu hikmetden banâ sen bir haber vir421- “Allah’a hamd ederek O’nu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Al lah’ı tenzih ederim. Allah’tan bağışlanma dilerim.”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

496

Nazar kıldim ânın bir kez yüzîne Bana söyle bakam kangi gözîneÂnın dört yanıni sarmış arâik Bakılmaz göz ne dehşetlü melâikDidi Cibrîl nice vasfidem ânı Sana virdi hüdâ ızzile şânîVelî bu vasf olur her bir lisanda Kim oldur hadimu’z-zât (hâdimu’l-lezzât) Bilürsin kim kamu âlem olur fâni Ne şâh dinler ne mâh dinler alur cânıNe yoksuldir ne baydir ne sadâret Götürüp ol ider kabri imâretNice hûblar nice mahbûblar alur Atasi anasi ne ğamkin de kalurBu Azrail mukarrebdür Hüdâ’ya Bu resme girdi Cebrail nidâyaYakın geldi âna nâmus-i ekber Bu esmayı didi Allahu ekberİşitdi ol gaçan ism-i Celâlî Ki zikr itdi Hüdâyı zü’l-celâliBaşınî kaldurub didi ve hâl var Ebed bâkî Hüdâyi lâ yezâl varDidi Cibril seni ben idem âgah Nakâyıstan muarrâ olan AllahHabîbini götürdür lâ mekâne İdüb mi’râc çögeldi bu mekâneMuhammed gerçi hatemü’l-enbiyâdur Ki nali tozî göze tûtiyâdurBaşıni kaldur sana virsin selâmi Birez ânunile eyle kelâmi

(823) Tebessüm eyleyüb yûzime bakdi Sanasınkim felekden yıldız akdi Hemândem müntezîr oldî selâme İdüb taltif girişdi bu kelâme Bana kıldi iki kez merhabâler Didi biz eylerüz senden hayâler Dahî sen sâdiku’l-va’di’l-eminsin Hüdâdan rahmeten lil âleminsinSen olmasan kalurduk biz nihânde Neler halk itdi Hak iki cihandeSana kıldım salâtîle selâmi Didim yâ Rab aceb ol gün ola miKeremkâni Hüdâyi zü’l-Celâlin Bihamdillâh senin gördüm cemâlin Suâl itdim neden ne ğamkin durursin Ki bu tahtde kadîmi oturursinSeni gördüm bu dehşetde aceb ne Ki ruy-i hândân olamazsın sebeb neDidi Azraâil Allah u Teâla Seni halk eyledi a’lâden a’lâ Beni halk ideli hiç gülmedim ben Bu hizmetden hiç âli olmadım ben Beni gören göze çok vahşetim var Kemâliyle Hüdâdan dehşetim varMebâzâ kim gelemem uhdesinden Suâl ider ki bir bir zerresinden Kelâmına nice virem cevâbi Budur Allah u âlem bi’s-sevâbiBenem ğamli benim havfim hitâbden Ki hâli olmazim aslâ hisabdenDidim önündeki şekli legendür Âna gözin bakar dâim nedendürDidi bu şekl-i dünyadür serâser Gerek sahrâ gerek deryâ berâberNeden nâşî didim levhe bakarsın Ne yazılmış içinde ne ararsın Didi insân alunir mi hisâbe Yazılmışdur kamu ümmü’l-kitâbe

Kısas-ı Enbiya

497

(824)Bugün doğan bu gün ölen ayandur Kamusi levh-i mahfuzda beyandurDidim bildür bana iş bu ağaci Bu yapraklar neden bozmiş mizaciKimi tâze kimi bulmiş kemâlin Kimi solmiş hemân bulmuş zevâlin Didi dinle sen ânı yâ Muhammed Cihân cananının cânı MuhammedNeler geldi neler gitti fenaden Tıfl-ı mâsum gaçan doğsa anadenBiter yaprakı mâsumin ol ande Neler izhâr ider Mevla nihande Gaçan bir kul geçer tahtîle tâcden Gazel gurub gelüb düşer ağaçden Melâikler ki yapraki alurler Taâmine gidüb ânı katarlerTaâmi yir olur fil hâl şikeste Görenler zanider kim oldî haste Baş ağrısi zuhur ider serinden Hem ismi mahvolur defter yirindenEger ehl-i saadetden olursa Ki cennet mülkine ol yol bulursa Sağımdaki melâikler giderler Ânı hândân ile tebşir iderlerŞakavetden eger olursa bir kul Solimdeki melâikler dutar yolKatî cânın alub bağrın delerler Cehennem nârı ile müjdelerlerDidim sen mi alursın cümle cânı Didi dinle beni canlar cânâniMelekler eylerem ol kula irsâl Benim emrimden itmezler hiç infâlYirimden ben ayak atmam dirâze Melâikler alur rûhi boğazeHemân ben destimi sunub aluram Makamı ne ise vâsıl kıluramDidim ol gün bana eyle cefâyı Zaîf ümmetime kılma ezâyı (825)Sunub rûhi alanda nusret eyle Husûsa pîrlerine hürmet eyleŞu günkim lâl olub çün dönmeye dîl Ne denlü zahmetin varsa bana kıl Racâyi ben âna çün eyleyince Gulak virüb bu sözi dinleyinceDidi sen hiç bana itme racâyı Teâlallâh sana kıldı ‘atâyıBu tebşiri sana çün söylerem ben Ki vallâhi kasemyâd eylerem ben Kim Allah u Teâla Rabbür’r-Rahmân Tükenmez rahmeti deryâ-i ummânKi yitmiş kez bana eyler nidayı Biher gün ben işidürem sadâyıHâbibim ümmetine şefkat eyle Ölüm sekerannliğında hürmet eyleKi hürmet kıl yiğidine pîrine Cesedden rûh uçub gitsin yirine En ednâ ümmetî dağlardan uça Kimi sıbyân kimisi oldî gocaBuyurdum ben âna levlâke levlâk Ânı halk itmesem itmezdim eflâkBen ânın ışkına kıldım sizi vâr Kuruldi kâinat çün oldî izhâr Beni bilüb ânı tasdik ideni Tarîk-ı müstakîm üzre gideniRûhîn almazadan ön tebşirle ânı Virem fazlım ile dâru’l-cinânı

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

498

Bu âyet hem subûtine delildür Ânı inzâl iden hayyu’l-celîldür

Tetenezzelû ‘aleyhimu’l melâ-iketü ellâ tehâfû velâ tahzenu422

Yirini görmemiş ol câni virmez Ebed zahmet çeküb hiç ağri görmezGelüb rûhi boğazine irince Âna kevser şarabından virince

(826)İçerken rûh gelür kâse içine Ölüm sekerannlıği gelmez gücineİrişür ol kula çün nusretullâh Ne emr itse ki Kâdir hazretallâhHusûsa kim âna Kurân okine Ne vus’i vâr gelüb şeydân dokune İner her harfine ânın melekler Duâ ile kabul olsun dilekler Feriştehler gelüb ol cânı gözler Her harfi tîr olub şeytânı gözlerHüdânın fazlı irince kuline Göçer iman ile uhrâ ilineVelî kâfir münafık ger olursa Ayagından çıkub gögüse gelürse Solumdaki melâikler giderler Cehennem-i nâr ile tebşir iderlerBoğazına gelince sığmaya cân İdüb döner gögsine ol cânSökükler ayrılur hep bir birinden Söker başın dumani kalkar serindenYine ol cân gelüb anda kalûr ol Ki hiç sığmaz boğaza karşalur olKoyub ağzın aluram ben gafâden Ebed kurtulmaz ol kâfir cefaden Çün Azrâil temâm irtdi kelâmi İdek bizler salât ile selâmiŞükür hamd-i senâ olsun Hüdâye Bizi ümmet kılub sâhib livaye Ki Cebrâil idüb ande ikâmet Melâikler idüb cümle itâet İki rekât cemâatle namâzi Kılub Mevlâya biz itdük niyâzi Girû zikr eyledim ismi’l-vedûdi Üçünci kat göge kıldım suudîKamunin hâlıki Allahu’l-a’lâ Ânı bakırdan itmiş Hak teâlaAğ İncüden vâr idi bir kapusi Murasa’ lea’l cevherden yapusi

(827)Ki Cebrâil idüb filhâl nidâyi İçerden bir melek virdi sadâyiDidi kimdür didi cibrîl-i emindur Berâber sâdıku’l-va’di’l-emîndurKim Allahın Rasûlidür Muhammed Kamû derdin tabîbidür MuhammedKi ve’l-hâsıl beni âna duyurdi “Feni’me’l câenî câe” buyurdî423 Ki ya’ni ne güzel geldi gelici Kamûdan ön hüdâvendi bilîciKapû açdi hemân geldi irişdi Benim ile kelâm idüb görüşdi422- Fussilet, 41/30: Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!”423- Bana gelen ne güzel

Kısas-ı Enbiya

499

Arînâil ki dirledi âna âd Dilinde zikr idi dâim bu evrâdÇün üçyüzbin melek var hizmetinde Hiç ırılmaz durur dâim katindaNice yüzbin dahî sâf sâf dururlar İdüb secde Hüdâ’ya yalvarurlarDidi Cibrîl Hüdâdan dile ânı Ki virsin ümmete lütfiss-i kânıEger sâil suâl itse aceb ne İki olmasîna secde sebeb neÇün önden anlara virdim selâmî Lisânımdan işitdiler kelâmiSucûddân başlarıni kaldurdi anlar İdib ta’zîm selâmim aldî anlar Yine tekrâr gidüb anlar sucûde Birisi kalmadi asla girudeKamunin hâlıkı Allahu’l-a’lâ İki secde bize farz itdi AllahGeçüb andan irişdim bir denize Ne hikmetler dahî göründi gözeDidim Cebrâil’e bu ne denizdür Melâikler “ğılâz” ile “şedîddür”

(828) Didi bahru’s-sai’k dirler buna ad Kazasından kuli hıfz eyleye Hak Bu deryadan atarlar yıldırımler Dokunsa ger dağa daşa erirlerBu miktar ben ânı idem rivâyet Sübutina delildür iş bu âyetGeçüb andan birez biz yukaruya Giderken ben irişdim bir kapuyaNe alt işik ki ne üsti hiç görünmez Hüdânın hikmeti mahfî bilinmez Didi Cibril bu der bâbu’l-emândur Bilinmez halk olalı ne zemandurÂnın alt işiki “tahte’s-serâda” Velî üstü işit ki “fevka’l- verâda”Didim Cebrâile aç bu kapuyi İçinde seyr idem her bir yapuyiOl Allahın ki bunda kudreti vâr Ki her yirde ânın bir hikmeti varDidi kim bu Cehennemdür açılmaz Ataş gelse öninden hiç kaçılmaz Yire göge emân virmez yıkar ol Bütün bu âlemi düpdüz yakar ol Cehennem şimdi hâbından uyânur Zebâniler içinden hep boşanur Girû ol kapıyi örtmek ne mümkin Öginden bir ayak gitmek ne mümkinKim altı yüz kanadımla uçamam Velî ben kendi re’yimle açamam Ki her yirde sana Hak nâsır oldi Hemân fermân ilâhi sâdır oldiHabibim barmaginla kıl işâret Ezelden sana kıldım beşâretDi bismillah küşât olur kapusi Sana ezâf zebâniler kamusi

(829)Beni bilmezlere halk itdim ânı Sana ben virmişem seb’a-l mesânîNe vus’i vâr sana karşu yürüye Seni görse inüb gider furûye Seninçün kurmuşam bu kâinatı Yarattım hem hayâtîyle memâti

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

500

İşâret eyledim açıldi ol bâb Sığınur şiddetinden ul’l-elbâbAçıldi kapusi evvel emirden Ki bir minber kurulmuşti demirdenVelî minber ataş ile donanmış Kızıp ol nâr ile öyle sıvanmışKamunin hâlıkı Allahu’l-a’lâ Ataştan bir melek kılmış TeâlâBakılmaz yüzine gayet hışımnâk Yüzi gülmez ânın aslâ gazâbnâk Ataş sıçrar ânın iki yüzinden Kıvılcımlar akar ânın gözinden“Şedîdü’l-batş” olub sözi hazerdür Ki bir gözi bir aylık yol gaderdürDurub tesbîh ider dâim Hüdayı Dilinde zikir dir iş bu duâyıÇıkar dağlar gibi ataş dihandan Neler halk eylemiş Mevlâ nihandanÂnı gördüm vücudum çün elendi sanasın kim Cehennem zelzelendiVelî Hakkın inayeti irişdi Ki Cebrâil gelüb nezdin girişdiKi yâ Mâlik didi başını kaldur Ol Allâhın habibidür rasuldürMuhammed sa’diku’l-va’du’l-emînür Hüdâdan rahmete’n-lil âlemîndürNazar kıl bir kez in dost-i Hüdâye Katî hürmet gerek sâhib livâye

(830)Muhammeddür ânın adi ezelden Ki rahmetdür hüdâ-i lem yezeldenBuyur insin zebâniler furûye Ne söylerse sözi dönmez giruyeEger dirse cahîme kim don imdî Hüdânın emrile tîz sön imdîCehennemler sönüb kalmaz yirinde Olub bârid ataş kalmaz birindeBu resme nazlidür bâri hüdâye Ki cebrâil girince bu nidâye Öginden başınî kaldurdî ey cân Sanasın kim kamu âlem olub fânGazabden halk idüb ânı teâla Kemâli saltanatda şâni a’lâKi bir gözi bir bir aylık yol kadar vâr Nefes virdi çün ağzınden çıkub nârOlub tiz muntazir aldı selâmı Dönüb kıldı benim ile kelâmıDidi mâlik sen Allahın rasuli Ki cinne inse sen bildür usûliVeli şol kim sana iman getürdi Anı Mevlâ muradına yitürdiVelâkin ol sana iman getürmez Hüdâ buyurduğını çün götürmezSeni bilmezlere bu nâr makamdur Teâlallah ‘azizün züntigamdırDidi malik cehennem yiddi etbak Girer müşrik gerek kâfir gerek âk Birisinin “cehennem” oldu adi Senin ümmetlerin Rabbü’l- ‘ibadiVeli ‘asi olup anlar Hüdâya Zebaniler atar anı burayaİkincinin adı bunda “Lezâdur” Oda tapanlara dâim sezâdurÜçüncüye dinildi “Hutâme” ad Girenler olmaya hiç andan azâdBu kez dördüncinin adı “sa‘irdür” Yâkub fi’l-hâl yine anı semirdür

Kısas-ı Enbiya

501

(831)Beşincinin “sakar” olubdur adı Mecusiler iderlerdi inadı“Cahîmdirler” bu kez altıncıya ad Arab müşrikleri çok ide feryâdYiddincisine çün “haviye” dirler Münafıklar dahi kâfir girerlerNebilerle iderlerdi ki gavga Kılub anlar ulûhiyette da‘vaKi Fir‘avn ile şeddâdi Nemrûd Ok attı göklere çün oldı merdûd Çünki Mâlik’den bu süzi dinledim Döndüm andan ümmetimi söyledimLutfî ile hak bize kılsın kerem Ad cehennem kapusini ben göremDurdi mâlik tîz hemân acdı kapu Çün zibâniler gelüb kıldı tapuHep ataştan halk olinmişler temam Birbiriyle her gaçan kılsa kelamAğzı içinden ataş öyle çıkar Kûh-i kâfi hiç eman virmez yakarYüzlerine kim bakar candan bizer Hiç balık suda bunalur mi gezerTut kulakın dinle Mevlâ neylemiş Yitmiş iki bin şeher halk eylemişHer şeher yetmiş iki bin var evi Cümlesi ataş ile olmuş kaviHer bir evde yetmişerbin tahtı var Ana göre kasr-ı köşki rahti var Şehr ataşdan ev ataşdan taht ataş Kasr ataşdan köşk ataşdan reht ataşEzdehalerle ‘akarub nar gibi Biri birine çün dolaşmış mâr gibiBir bölük kavme ider anlar ‘azâb Didi Mâlik kibr idenler i‘ticâb

(832)Kendini ulu gören edna olur. Kendini edna gören a‘la olur.Kul nedür kim kendine kibr eyleye Âlimem ben fâzilem ben söyleye.Kibriya ancak hüdaya yaraşur. Kim ederse işbu nara karışur.Bir kavim gördüm cehennemde ulu Karnının içi akrep yılan dolu.Ağzı içinden gelüp başi çıkar. İçeruye ol yine fîl hâl akar.Her birinin karnı şişmiş dağ gibi. Döndi malik söyledi kim ya nebi.Akçe ıssîsın alub yerdi riba İtmez idi hiç haram malda ibaDoldururdi genzine altınları. Gördüm onda bir bölük hatunlariSaçlarından her birini asmişdiler Ellerin ayakların kasmışdiler.Dedi bunlar bakmaz idi mahreme. Gösterirdi yüzünü namahreme.Yüzi açuk kimseden kaçmaz idi. Ecnebi namahremi seçmez idi.Bir cemaat gördüm onda er kişi. Her azaptan çün biter olmuş işi.Bağlanuptur dilleri zencir ile Vasf olunmaz dil ile ta’bir ile.Dillerinden öyle asılmış heman. Cümlesi feryad ile eyler eman.Didi bunlar kim şehadet eyledi. Bilmedi davayı yanlış söyledi.Hem zemime eyleyen böyle olur. Herkes ettiği cezasıni bulur.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

502

Gördüm onda bir bölük avratleri Emcekinden çun asılmış her biri.Didi malik çun bunlar kıldı zina Bu sebepten halleri oldu fena.Çun zinadan oldu karnında veled Didi sırrım bilmesin hiçbir ehad.

(833)Çun düşürdüp tîz ân-ı katl eyledi Ettiği iş gör ana kim neylediBir cemaat ben yine gördüm ayan Vasfı halin ideyim size beyan.Sen bu sözden ibretin al ey püser Yanlerinin etlerini hep keser.Çun zebaniler sokarlar ağzına Yudamazlar karşalur boğazına.Yuttururlar cebr ile anı âna Kim bu hali seyreder kalur tanaBen dedim kim malike kimdur bular Böyle olan yeryüzünde ne kılar.Didi bunlar nasi gıybet eyledi Zem kelamıyla sözünü söyledi.Bir cemaat gördüm ande key kati Nas değil hınzıre benzer sûreti.Didi malik beynamaz oldu bular Gör zebaniler âna kim ne kılar.Etmez idi itibar iş bu dine Geçtim ondan bir kavmi gördüm yine.Ağzı boğazı kurumiş nar ile Teşnelenmiş su diler naçar ile.Çun zebaniler ana verür kadeh Yâ’ni içüb canı tez bula ferah.Zehri katran dolduruben sunalar Alup oni doğrusudur sanelerGörüp anı hiçbiri içmez idi Çun boğazden içeru geçmez idi.Pes zebaniler yine ibrâm idub Cebri kahra içurup iskâm idub.Ânı içtikde bağarsık doğranur Ne vâr ise enderûnda iğrenurBen dedim bunlar cihanda neyledi. Didi malik işbu sözü söyledi.Kim bular ol kul idi içdi şarab. Bu sebepten oldu halleri harab.Ettiği fiili gelup bunda çeke. Döndüm andan söyledim ol Malik’e.

(834)Bu makamden dön geruye gidelim. Kullarını ol yakarsa nidelim.Didi malik ümmetine söyle sen. İşbu minval üzre takrir eyle sen.Baş gözüyle gördün ey ali cenab. Nehy olandan eylesünler içtinab.Ola kim rahmet kıla ol padişah. Ol kerim u ol rahim u ol ilah.İbtida gördün beni sen yüz be yüz. Ben gibi vardur zebani on dokuz.Elleri altında olan bi hisab. Merhamet yok her biri eyler azab.Hak Teâla bildürüb Furkan ile. Nassı kati hücceti burhan ile.Kalellâhu Teâla fil kelâm “aleyhâ tis’ate aşar”424

Yıldırım narı gibidür gözleri. Sanki gök gürler misali sözleri.424- Müddesir, 74/30: “Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır.”

Kısas-ı Enbiya

503

Çün ataştan halk olubdur etleri. Tabir olmaz dil ile kuvvetleri.Bir eliyle dağı dağ üzre katar. Yetmiş bin kâfiri oda atar.Çünkü anlar itmedi hakka sucud. Her birinde dağ gibi ola vücud.Yansa hakîsterlenub ol mahvola. Hâk teâla emridüb dîri kıla Gülmeyüp hiç tâ ebed ağlâyeler Çün selâsiller ile bağlâyeler Cenneti dünyada kılmış kâide Put sanemden olmaya hiç faide.Kaldurup el dedim ey bari hüda. Ehli beytim ümmete olsun feda.Sensin Mevlayi settarul Guyub. Sensin ol alayi gaffaruz zunub.Rûy siyahlı girmesünler darlığa. Rahmetinle anları sen yarlıga

(835)Alimul esrâr olan perverdigâr Gizlü zahir hazretine aşikar.Gayb ilinde sem’ime geldi nida. Ya habibim hacetin oldu reva.Ben sana Cibril ile kıldım selam. Nazil ettim ondokuz harfli kelam.Ol kelamdan sure başı fark olur. Kim olursa rahmet ile gark olur.Çün zebaniler ulusi on dokuz. Ol kelamın harfleri hem on dokuz.Kangı kul ani tilavet eyleye. Üç isimli ol kelamı dinleye.Ol zebaniler ana yol bulmaya. Ta ebed niran içinde kalmaya.Ben didim elhamdülillah ya gafur . Ya alim u ya hakim u ya şekur.Kılduk ande biz iki rekat namaz. Kudret ıssı malikül mülke niyaz.Çün beşinci kat göğe erduk kadem. Dinle imdi vasfını anın idem.Kırmızı altunile ol halk olup İçi kat kat çok melaikle dolu.Çün cemaatle edip hakka sucud Eyledük dördüncü eflake suud.Geldi Cebrail kapıya aşikar. Ham gümüşden halk edup perverdigarDöndi filhâl Babını dek eyledi. İçeruden bir melaik söyledi.Açtı ol babı âna verdim selam. Merhabalar eyleyüp kıldı kıyam.Adı Salsail idi nurlu melek. Hiç melaikden görünmezdi felek.Secdeden hiç bakmaz onlar bir yana Dillerinde ziler olurdu bu dua.

(836)Dedi Cibril ya Muhammed Mustafa. Sen risalet madeni kani vefaİste haktan ümmete ihsan ide Ol huşu’lu kulları gufran ideÜmmetiden kim huşu’île kıla. İşbu gök ehli sevabını bulaNuh peygamber hem dahi idris beyan. Râbiinci gökte ben gördüm ayanKim neler halk eylemiş kadir ilah. Dört hatun gördüm felekte yüzümahPes Biri Havva biri Meryem idi. Çün duası dertlere merhem idi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

504

Ümmi musa hem bu Hâyet ad ana. Hak Teala eyledi çün vahy ânaHem birisi olmuşidi Asiye. Cebri giden firavun ol asiyeGüne güne herbirinin tahti var Ana göre kasrı köşki rehti var.Kılduk onda biz iki rekât namaz. Kudret ıssı malikül mülke niyaz.Evveli yok ahiri yoktur kıdem. Çün beşinci kat göğe erdük kadem.Kırmızı altunile ol halk olup. Bihisab anda melaikler dolup.Geldi Kelkâîl kapu kıldı küşad. Çün selamim aldi gayet oldu şad.Cümlesinin kalbi hakkı fikr eder. Dillerinde bu duayı zikr eder.Ne ruku’da idiler ne secdede. Cümlesi durmişler idi ka’dede.Dedi Cibril halıka eyle niyaz. Ümmetine eylesun ka’de namaz.Durdi Cebrail ezanı okudi. Ol felekde pes melaik çok idi.

(837)Evveli yok ahiri yokdur kıdem. Andan altıncı göge erdi kadem.Dut kulakını görki Mevla neylemiş. Sarı yakuttan ani halk eylemiş.Geldi Cibril babını dek eyledi. İçeruden bir melaik söyledi.Didi Semhaile ben cibrili emin. Hem beraber Rahmeten lil âlemin.Açtı babı ben âna verdim selam. Eyledi tazim ile birkaç kelam.Çün ezel görmüş idim İsa’yı ben. Gördüm anda hazreti Musa’yı ben.Yüzüni gördüm heman verdim selam. İkimiz beyninde oldu çok kelam.İki çeşmim Arasın bûs eyledi. Hamdullah çok beni tebşirledi.Çün dedi kim ya Muhammed pür kemal. Ol kerim u ol rahim u la yezel.Ol cemalinî sana arz idiser Ondan ulu devleti kul nidiser Dil nice anın cemalin söylesun. Dile haktan ümmetin afv eylesun.Farz olan sen nesnei dile hafif. Hod bilürsin Ümmetin oldi zaif.Hem sana i’ta olanı ya Habib. Dile haktan ümmete kılsın nasib.Bu duayı çok alur imdi dile. Geçtim anden uğradım Mikail’e.Geldim anın yanına verdim selam. Kalktı ol tazim eyledi kıldı kıyam.Bir azim kürsi kurulmuş altına. Rengi benzer İdi ânın altuna.Ol felekte çün melekler çok idi. Döndi Cebrail ezani okudi.

(838)Çün cemaatle edip hakka sucud. Ol yedinci kat göge kılduk suud.Pes “gureybâ” derler idi ismine. Göz kamaşurdi bakınca resmine.Gayet ile zinet almış ol felek. Hazininin adı Efrâîl Melek.Dedi Mevla nusret ide bu dine. Geçtim ondan bir melek gördüm yine.

Kısas-ı Enbiya

505

Başını gördüm ânın fevka’l-verâ İki ayakı imiş tehtes- sera.Yeddi kat yirler âna lokma gibi. Durdi Cebrail dedi kim ya nebi.Budur İsrafil âna sen ver selam. Sırrı sözler söyledük birkaç kelam.Gördüm anda bir mübarek Pîr Aziz. Yüzüne kıldım nazar gayet temiz.Kürsi üzre nura ğark olmiş yüzi. Döndü Cebrail söyledi işbu sözü.Ceddi alanuzdur İbrahim Halil. Odden anı hafız edup hayyul celil.Geldim anın yanına verdim selam. Eyledi tazim bana kıldı kelam.Döndi andan ümmetim vads eyledi. Ahırında bu kelamı söyledi.Ya Muhammed ümmetine söyle sen. Habı gafletlerden ikaz eyle sen.Kim bu dünya fanidur durmaz geçer. Ruh cesedde daima durmaz uçar.Kudret ıssı Ol gani perverdigar. Etmedi bu faniye hiç itibar.Sevmedi hak bir îvez perri kader. Kim oni terk eylese inam ider.Söyle anlar giymesun fahirlibas. Yığmasunlar altun akçe hem nühas. Bahtulu kul kim Sana ümmet olur. İndi hakda izzi cah devlet bulur.Doğru gidip olmasınlar iğvicac. Cennet içre çokça diksünler ağaç.

(839)Ol ağaç dalında bülbüller öter. Her ne denlü meyve var anda biter.Ben dedim ol ağacı söyle bana. Ümmetim çün talip olsunlar âna.Fariğ olup kim cihandan el yuye Bu duayı didi her kim okuyeKaç okursa ol kadar ağaç olur. İndi hakda çok ulu devlet bulur.Çok faziletlu duadur bu dua. Kim okursa derdine olur deva.Sübhanallahi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe İllallâhu vallâhu ekber İlâ ahirihi…425

Ol felekde çün melaik çok idi. Durdi Cebrail ezanı okudi.Biz iki rekat kılıp onda namaz. Kudret ısssı Malikel mülke niyaz.Ref olunduk beyti me’mure heman. Resmini ben edeyim size beyan.Çok melaikler ânın kasdindedur. Doğru ol bu kabenin üstündedür.Bu makamın ol makama yoli var. Ani seyr eden hüdanın kuli var.Perdeler var her göz ani göremez. Mahfi olan hallere ol iremez.Aç gözîni görki Mevla neylemiş. Ol kızıl yakutile halk eylemiş.İki kapısı yeşil zümrüt ile Kadirin kudretlerini kim bile.Yirde gökte itibarı çok ulu. Onikibin kandil anda asılu.Ak gümüşten bir minare var idi. Çün sânasın aklığı ak kar idi.Dediler uzunluğu beşyüz sene. Çıktı Cebrail âna döne döne.Öyle verdi üzerinde ol seda. Yeddi kat gökleri kamu aldı nida.425- “Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

506

(840)Ânın üstünde ezanı okudi Ol melaikler hisabı yok idi.Hatırıma oldu ilham ibtida. Cümle gök ehli eder iktida.Bu cemaat kim bana oldi garib. Yeryüzünde ümmete olsa nasib.Ol makamda çok dualar eyledim. Ümmetimin vasfı halîn söyledim.İki rekât biz kılıp ande namaz. Beyti ma’mur da edip hakka niyaz.Bu makamda bir salavat edelim. Hak Teala yol verirse gidelim.İbni Abbas çün rivayet eyledi. Rahmetullahi aleyhi söyledi.Sidreye çün ol usulüyle girur. İş bu ayetten âna mana verur.426

Çün dinildi âna sidre münteha. Alemin ilmi bulur ande niha.Yukarısın kimse idrak eylemez. Akl âna hiç cust-i derrak Eylemez.Bu sebepten çün dinildi münteha. Kutbi gavsın ilmi onda intiha.Bazıler dedi yukaruden gelen. Fevki arşta sırrı hikmetler bilen.Çün gelup ol sidreye vasıl olur. Her ne maksud var ise hasıl olur.Sidreden altıncı kata inemez. Hergiz esrarı hudaya eremez.Hem furudan kim eder ise kuud. Yukarıya sidreden gitmez vücud.Bu sebepten hak buyurdi münteha. Âlemin ilmi bulur onda niha.

(841)Urub anda yukarıya iremez . La mekanda gözi nesne göremez.O sebepten çün dinildi münteha. Alemin ilmi bulur onda niha.Her biri bir güne kıldı beyyinat . Pes Yine buyurdi fahri kainat.Sidre buyuruldiği bir ulu ağaç. Dört yana dali budaki i’vicac.Ol ağacın köki çün altındadur Altı üstü her yeri altundandur.Kim dibinde sanmağıl toprağu var. Kumların sayısınca yaprağu var.Çün ânın bir yaprağı dünya kader. Kimdir ani dil ile tabir eder.Uzini yüzellibin yıl rah imiş Cümlesin halk eyleyen Allah imiş.Yiddi derya göklere çün çıksalar. Katre katre yeryüzüne yağsalar.Kim ânın yaprağına olmaz bedel. Gör neler halk eylemiş lemma yezel.Ruzi şeb halıka kulluk idek Salt hemen bir yaprağında melek.Yiryüzinde kim olan cînnile nas. Gayri halin sen âna eyle kıyas.Hep bana eyler salâtîle selam. Anladığınız kadar kıldım kelam.Daima ol böyledür adetleri. Ümmet içindür kamu Taatleri.Gör agacin bir budağında ne var. Gözüme bir köşk göründü aşikar.Ol budak dünya kadar vardır iki. Yiddi yüzbin yıl olup yüksekliği.Kırmızı yakutile var minberi. Dedi Cebrail bana dinserveri.426- Necm, 53/ 13-14: Andolsun onu, Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında önceden bir defa daha görmüştü.

Kısas-ı Enbiya

507

Kim bana meskendürür işbu makam. Hamdullah hizmetim oldi temam.Bu zebercedden olan kürsi sana. Hak Teala öyle emretti bana.

(842)Böyle kürsi bir melaik görmedi. Kimse ânın üstüne oturmadı.Aldı kürsi üzerine ol beni. Çok keremler eyledi Rabbül ğanîDöndi Cebrail recalar eyledi. Ruy-i handan bu kelamı söyledi.Bu makamda kıl iki rik’at nemaz. Kudret ıssi Halıka eyle niyaz.Kim seninle bu mekân zinetlene. Meskenime nur dolup rif’atlene.Çün mekânım bunda olsun serfirâz Ben dahi kıldım iki ri’kat nemaz.Ol ağaç altında dört ırmak akar. İki bâtın ikisi zahir çıkar.Dedi Cebrail bana kâmil sıfat Pes biri Nil hem biri oldi FıratBatın akanlar giderler cennete. Ümmetîn gark eyleye hak rahmete.Ol biri kevserdürür kim iç de bak. Rengi ânın öyle ebyaz sütten ak.Hem birinin oldi adı selsebil. Kudretinden halk edip hayyul celil.Ol melekler eyledi benden hazer. Sidrenin sağ yanına kıldım nazer.Bîhisab gider melaik sel gibi. Saf saf olup öyle gider yel gibi.Safların uzunluğin vasf eyledim Aklınız irdiği miktar söyledim.Süratle çün uçan kuş açsa per Yüzyıl ânın saffına uçsa eğer.Saffının uzunluğîni bulmaya. Aciz olup anda takat kalmaya.Ben dedim Cebrail’e neyler bular Böyle sürat gitmesinde ne kılar.

(843)Dedi kim ben halk olalı ya resul. Budur adet budurur kanun usul.İş bu minval daima bunlar gider. Leyki bilmem gittigi yirde nider.Bir geçen saf dahi dönmez geru. Böyle gördüm bunları ey mahi rûTa ilâ yevmil kıyam böyle gider. Kul odur kim hikmetini fikr eder.Ben taaccüb eyledim gayet âna. Didi Cebrail sakın kalma tanâGör hudanın hikmetin ali neseb. İş bu ayet vahy okundi der akeb.

Ve mâ yeğlemu cûnûde rabbike İllâ hû427

Ben dedim kim bu mekânda nîdelim. Söyledim Cibril emine gidelim.Dedi bundan ileruye gidemem. Bundan öte rehnümaluk idemem.İşbu sidre kim bana oldi makam. Bu makamda hizmetim oldi tamam.Her makamda bir melek tutar mekân. Böyle emr etmiş hudayı kûn fe kân.Gerçi bundan ileru geçsem eğer. Ol celalullâh yakub perrem töker427- Müddesir, 74/31:…” Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez…”

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

508

Ben dedim dost dosti yolda kormi hiç. Haktan özge nusret iden varmı hiç.Ol hüdanın hikmetini kim bile. Ben durup kıldım nazar cebraile.Hak Teala vermiş altıyüz kanat. Bir kanadînî eğer etse küşad.Maşrık ile mağribi öyle tutar. Gün görünmez alemi zulmet tutar.İş bu kuvvet ol melekte var iken. Hem beni gayet sever ol yar iken.Leyki ondan öte kuvvet gelmedi. Sağda solda kim ne vardur bilmedi.

(844)Döndü andan ol reca kıldı bana. Ya Muhammed bir sözüm vardur sana.Dile haktan çün kabul olur dua. Hak Teâlâ hacetim kılsın reva.Ol sırata uğrayınca ümmetin. Yeryüzünde kim tutardı sünnetin.Ümmetimden ileruye ben uçam. Ol sıratın üstüne kanad açam.Üzerinde durmayup asan gide. Cennette ol kuş gibi pervaz ide.Cümlesin afv eyleye Allah dedi. Durdi onda fi emanillah dedi.Hak katında hâsıl oldu her dilek. Perde ardından erişdi bir melek.Bir eliyle ol melek aldı beni. Göndürüb ani bana Rabbul ğanîCümlesîni îdemem size beyan. Tarfetü’l-ayn perdeyi geçtim heman. Halk okunmuş incuden var bir hicab Ol melek dîdi bana âl-i cenâbİleruye ben tecavüz idemem. Bu hicabdan bir hicaba gîdemem.Her hicabda güne güne var melek. Ümmetine cümlesi ister dilek.Ol hicabı durdi tahrik eyledi. Ulviyetten bir melaik söyledi.Allah Allah bir kez ol kıldı nida. Anda yetmiş kat hicab virdi seda.Ol kanadı üstüne aldı beni. Dedi ister kurbine rabbul ğanîGöz açup yumunca ol kıldı huruc. Çün hicabı salise kıldık uruc.Safi altundan idi ulu hicab. Ol melek dedi bana kim oldi tab.İlerüye ben takaddüm îdemem. Bir hicabdan bir hicaba gidemem.İşbu minval biz gecüp yetmiş hicab. Cümlesin desem ele sığmaz kitab.

(845)Her hicab kalınnığı beş yüz sene. Hem aralıkı dahi öyle sene.Kim neler halk eylemiş Rabbül enam. Geldi refref çün bana virdi selam.Ben nice vasf edeyim ânı sana. Bir yeşil döşek gibi geldi bana.Verdi kuvvet ol hudayı kün fe kan. Çıktı kürsi üstüne tutti mekân.Çün ulu halk eylemiş hayyul celil. İş bu ayet hakkına oldi delil.Vesi’a kürsiyyuhû-ssemâvâti vel-arda velâ yeûduhu hifzuhûmâ428

428- Bakara,2/ 255…” O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez…”

Kısas-ı Enbiya

509

Kudret ıssi ol ilahi la yenam. Yeddi kat yer yeddi kat gökler temam.Kürsinin bir cüzüne olmaz bedel. Gayet ulu halk edüp lemma yezel.Kadirin kudretleri olmaz hesab. Arş ile kürs arası yitmiş hicab.Hak Teâlâ anı öyle kılmasa. Ara yirde ol hicablar olmasa.Nur-i arş ol kürsiyi yakar idi. Yiddi kat eflaka nur akar idi.Vasf olunmaz ben nice vasfın idem. Andan arşın üstüne ördüm kadem.Çün ulu kılmış hudayı müstean. Kim bu mahlukat sağisince heman.Hak Teala ol kadar vermiş ayak. Dört melaik olmuş altında dayak.Pes kıyamette sekiz olsa gerek. Arşı omuzlarına alsa gerek.Dört melaik vasfını çün idelim. Hak Teala yol verürse gidelim.Bir omuzdan bir omzîne tamam. Bil ki yükrük kuş uçarsa ey humam.Tâ ki beşyüzyıl âna pervaz ide. Bir omuzin nısfına ancak gide.

(846)Arşı gördüm kalmadı bende mecal. Gör ne lutf itdi hüdayı zül celal.Gitti takat onda mahvoldi tenim. Ağzıma bir damla sundular benim.Ondan özge tatlu nesne görmedim. Kim ne idi sırrıne hiç irmedim.ani yuttum kalbime geldi sürur. Çok alametler edup bende zuhur.Evvelin hem ahirin ilmi tamam. Çün bana keşf eyledi Rabbül enam.Gözlerime verdi kuvvet padişah. Ol kerim u ol rahim u ol ilah.Açıldı perdeler gitti gözümden. Nutuk verdi saçıldi dür sözümden.Kemaliyle bakup ben arşı gördim. Vücudum mahvolup bir hale erdim.Lisan ile o hal takrir olunmaz. Dihan ile o hal tağbir olunmaz.Ki baktım dört yana hiçbir felek yok. Beni andan götüren bir melek yok.Teaccüb eyledim ben iş bu hale. Ki yalvardım Hüdayı zülcelale.Yine bir söz buyurdi İbni Abbas. Bu ayetten didi kim eyyuhan nas.linuriye min âyâtinâ innehû hüve-ssemi’ul basîr429

Ki hak celle münezzehtir mekândan. ,Neler halk eylemişdür kün fe kândan.Semavata urucine acep ne. Habibini alıp arşa sebep ne.Göre kudretleri çün ola dilşad. Gele ümmetlerini ede irşad.

(847)Ki göklerde göre ol kudretullah. Neler halk eylemişdür hazretullah.Cemalin görmeğe mahza değildür. Fe haşa kim mekanda ol degildür.

429- İsra, 17/1: Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

510

Ki zira hak temekkünden Müberra. Dahi fikri teakkulden muarra.Kamuin halıki Allahül a’la. Ki arştan ön var idi hak Teala.Sakın kalbin içinde kalmasun pas Ne hûb tefsir ediptür İbni Abbas.Bu ayetten beyan edup duyurdi. Resulullah yine ânı buyurdi.Lekad raâ min âyâti rabbihi-lkübrâ430

Kamu maahvoldi ande bir felek yok. Ki benden gayri ande bir melek yok.Ki ol arşta beni çün aldi dehşet. Teâliden irişdi geldi nusret.Sağımdan semime geldi bir avaz Dedi gif ya Muhammed kıldı ağazGıf yâ Muhammed feinne rabbeke yüsellâ431

Sanasın kim Ebubekirin sadası. Kulağîme gelup ânın nidası.Tefekkür eyledim ben iş bu hale. Şükür kıldım hüdayı la yezale.Dedim sıddık meğer çıktı bu arşa. Mebâza görmedim ol bindi ferşe.Ki refrefte ânı hiç görmedim ben. Nişanına ebed hiç irmedim ben.Meğer benden dedim ol ilerude Be anu çün koyup geldim furûdeNe hikmettur dedim bu hikmetullah. Ne kudrettur dedim bu kudretullah.

(848)Kaçan ol savt ki sem’ime erince. Ol arşın nuruni bakıp görünce.Hicap ettim ben ol arşın nurinden. Anı bildim ki musanın turinden. Seçilmez nuri arş ağı ağımden. Ki nalînim çıkardım ayakımden.Derunima bu ilham öyle geldi. Nutuk verdi hüda arş dile geldi.Firakîle işittim ol sedayi Ki zikrettim hüdayı zülcelali.Dedi ol arş ey Allahın habibi. Ezel sensin kamu derdin tabibi.Muhammed sadıkul vadil eminsin. Hüdada rahmetenlil aleminsin.Çıkarma sen mübarek ayakindan. Ki nurim nur ola ol toprakindan.Gözüme sürmedür nalın gubari Bulam ânûnîle Ben itibarı.Kelamından tefekkür eyledim ben. Yine ani çıkarmak dîledim ben.Hitap geldi hüdayı zülcelalden. Ki kudret sahibi ol la yezalden.Benem Allah benem baki müebbed. Habib Ahmed resulüm ya Muhammed.Çıkarma nalini sen ayakından. Dedim ya rab şu kim sina dağından.Ki musaya bu ayetle duyurdun. Âna “fehla’ nâ’leyke” buyurdun.432

Hususan kim budur ol arşı ala. Ki yerde gökte böyle mualla.Âna verdik dahi Tevrat kitabı. Tealallah yine kıldı hitabı.Seni alemlere rahmet yarattım Seninçün ben sekiz cennet yarattım430- Necm, 53/18. Andolsun o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü. 431- Ey Muhammed dur! Şüphesiz senin Rabbin seni yüceltiyor.432- Taha, 20/12: “Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.”

Kısas-ı Enbiya

511

(849)Seninçün eyledim kat kat felekler. Salât ile selam eyler melekler.Benim indimde sen a’ladan a’la. Senin nurundan oldi arşı a’la.Ezelden ben sana dedim habibim. Ki musaya buyurmuşdim kelimim.Habib başka kelim başka eyâ can. Benem baki kamu alem olur fan.Seni ben eyledim sultanı mümin. Sana ad verdim ismimden müheymin.Buyurdum ben sana levlake levlak. Seni halk etmesem etmezdim eflak.Habibim ögine bak ne görürsin. Ki sen ondan bu esrare erürsin.Ögümde bir deniz gördüm be gayet. Kenarîne anın yoktur nihayet.Ki deryanın içinde bir ağaç var. Dedim belki hüdadan bir ilaç var.Tükenmez ger kamu âlem ide nuş. Budakına gelup konmuşdi bir kuş.Ki ben ol kuş ile geldim yüze yüz Çün ağzında tutardı zerre bir tozBuyurdi hak Teala bunda raz var. Kuşin ağzında bir zerrece toz var.Habibim sen bilirmisin bu hali. Görüp seyr eylegil Bahri zülâli.Dedim ya rab ki ben bilmem sen a’lem Benim her derdime sen eyle merhem.Buyurdi hak o derya rahmetümdür. Ne halk itsem benim ol hikmetümdür.Ki sen zikr eylegil ben zülcelali. İçindeki ağaç dünya misali.Budakında olan kuş ümmetindür. Gece gündüz bana ol minnetindürKuşun ağzındaki tozdur günahi Dedim ben ey kerem kani ilahi.Tükenmez rahmetin deryayı umman. Benim ümmetlerime eyle ihsan.

(850)Şükr kıldım hüdayı kün fekane. Ukul ermez erişdim la mekane.Ki ruhdan maada bende ki hal yok. Hüdadan gayri asla kîl u kâl yok.Kelamında buyurdi kim tedella. “Fe kane kabe kavseyni ev edna.”Sümme denâ fetedellâ fekâne kâbe kavseyni ev ednâ433

Tealallah beni kıldı muazzam. Cemali nimeti ile mükerrem.Göründi çeşmime nuri celiyyat. Lisanıma gelup bu “ettahiyyat.”Ettehiyyâtü lillâhi vessalavâtü vettayyibât esselâmü aleykeKi yani ol sena hamdîle taet. Lisan ile olan her bir ibadet.Olup mahsus hüdayı zülcelale. Kerem kani olan ol la yezele.Basir ol dur semi ol dur alîm ol. Gafur ol dur vedud oldur hakîm ol.Bana Allah buyurdi bu kelamı Ki lütfundan bana verdi selamı.

433- Necm, 53/8,9: Sonra (Muhammed’e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

512

Eyyühennebiyyü verahmetullâhi ve berakâtühüKi yani ey nebiyi zişani kevneyn. Seni ben eyledim deacetül ayneyn.Çü dünya ahret mihnetlerinden. Selamet eyledim şiddetlerinden.Senin üzerine olsun selamet. Ki fazlımdan verdim sana temamet.Derunime heman geldi bu ilham. Hüda lutf etmese etmezdim ifham.

(851)Ki benden ol nice var enbiyalar. Rizayet sahibi çok evliyalar.Ki bundan maada çok ümmetim var. Hüdadan hem benim çok minnetim var.Tealallah verdi bana selamı Nutuk verdi dedim işbu kelamı.Esselâmü aleynâ ve alâ ıbâdillâhi-ssâlihînDidim kim bizlere olsun selamet. Dahi Salih olan kula temamet.Ki salihden murad ol ümmetimdür. Selam buldukları bu himmetimdür.Ki Cebrâil bu sırdân oldi âgâh Şehâdet eylediğim birdür AllahEşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasuluhû434

Semavat ehli hep kıldı şehadet. Namaz içre bize oldi ibadet.Hitab ile yine buyurdi Mevla Hüvallahül azimul hakkul a’la.Ki göklerde melaikler tamamı. Ne a’mel içün eder ihtisamı.Dedim yarab ki ben bilmem sen ağlem. Zaif ümmetlerime eyle merhem.Yine tekrar kıldı bana suali. Ki söyle ya Muhammed sen bu hâliFeleklerde olan saf saf melekler. Bana onlar neden eyler dilekler.Dedim ya rab yine ben ânı bilmem. Ezelden hod komuye sensin erhem.Ki allamul guyub sensin ilahi. Ki sensin padişahlar padişahi.

(852)Yine tekrar suâl idüb buyurdi Derunime bu ilhamı duyurdiDidim Yâ Rab melekler iğtisamı Felekler de feriştehler tamamıİbadetden olar hiç itmez infâl Günah setr idici iderler ağmalCinanında bula çün meratib İrer fazlın ile matluba tâlibBuyurdi hak sen anı söyle bildür Günah setr idici kangı ameldürSevüb anı virem darü-l celalim Cinânimda göre ol kul cemâlimDidim Ya Rab soğuk günlerde suyi Rızan içün ala ol kul vuzu’iHer azasın yuyub ol ide kâmil Ki bildiği kader olursa âmil

434- Tahiyyât duası: Her türlü hürmet, salavât (dua) ve bütün iyilikler Allâh-ü Te’âlâ’ya mahsustur. Ey Nebî! Allah’ın selâm, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm, bizim ve Allah’ın sâlih (doğru hareket eden) kullarının üzerine olsun. Şahâdet ederim ki, Allâh-ü Te’âlâ birdir ve yine şahâdet ederim ki, Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O’nun kulu ve Rasûlüdür.

Kısas-ı Enbiya

513

Cemaatle dahi kılsa namazı İde dergâhına ‘izzi niyâzıGelen vakte muhayye ger olursa Huşu’ erkânile anı kılursaKaçan ol kul gide dârü-l fenâden Günah kalmaz yini doğmiş anadenBuyurdi hak teala ALLAH hâbibim Seni ben derdlere kıldım tâbibimNe hâsu’l-hâs olan kangı ameldür Terazide ulu gafa bedeldürDidim Ya Rab ala vire selamı Konuğine yidürürse taâmıGice az uyuyub ide ibadet Olup mungad ide emre itaatEvel Allah buyurdi ön imanden Gemi doğri gelüb gider limanden Âmene-rrasulü bimâ ünzile ileyhi min rabbihi435

Gelüb senden beni buldi kelamın Ki Cebrail ile geldi selamın

(853)Derunile inanub tastik itdim Ne emr itdin ise ben öyle gitdimBenim sensin ğanî perverdigârım Ki senden gayri yokdur gird-i gârımSeni bir bildiler baki ezelden Hitab geldi Hüdâyi lemyezelden Ki mü’minler kime iman getürdi Neye tastik idüb aklın yitürdiDahi kimdür bana candan inandı Ne emr itdim ise emrime gitdiBana mü’min olan amentü didi Daha onlar kime îman getürdiDidim Yâ Rabbenâ Ey Padişâhım Sen affidermisin cümle günahımDidim Yâ Rab ki mü’minler inandı Ki vahdaniyyetîne akli kandıHer ne gönderdinse tastik itdiler Hem senin birligin ikrar itdilerKudretinden bizi halk itdin heman Sen Rahimsin gayrine olmaz imanBiz şehâdet eyleruz sensin hüdâ Padişahsın itme kapundan cüdâVasf olunmaz nimet uzma eyledin Hem said defterine kayd eyledinHem didim Rabbenâ Ey Müsteân Ümmetime eylegıl sen istiânMü’min olan seni tastik itdiler Cümle meleklere iman itdiler

(854)Her ne inzal itdinizse bildiler Yüz dört kitablara iman itdilerKitablar indi gökten oldi inzal Nebiler geldi senden oldi irsalCemi âlemlere sensin Hû Rabbi Kamusi fanidür sensin ki Baki’Birini itmezüz biz asla tefrik Kamusın eylerüz hem dilde tastikTealallah yine kıldı hitabı Sana geldi senin Rabbin kitabıKitabı okuyub fehm itdiler mi? Ki emri nehyimi hem tutdiler mi?435- Bakara, 2/285. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. «Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yap-mayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır» dediler.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

514

Beni Mevla seni hak bildiler mi? Kitabın emrine çün girdiler miTeala çün yine kıldi hitabı Gûş eyle sözime virgil fuâdıHabibimsin bana eyle recai’ Senin ümmetine virem rızai’Ezelden kaleme itdim hitâbı Kalem yazdı ezel ümmü-l kitâbı Senin ismin evvel levhime yazdı Bu kitâb hikmeti kalbine düzdiEmir nehyi okuyup bildi mi anlar Kitabın emrine ne didi anlar

(855)Müntezirem emrine Ey Müsteân Kitabın emrine itdiler iman

vemelâ-iketihi ve kutubihî ve rusulihî lâ nüferriku beyne ehadin min rusulihî436

Mü’min olan didiler Ya Rabbena Kitabına semi’nâ ve eda’nâEmrine nehyine bela didiler Rusüle Meleke iman itdilerEmrini işitdik Ey Perderdigar Biz itaât eyleruz ya GirdigârTealallahu yine hitab eyledi Ya Muhammed mustakimsin süylediZatımı kitabı tastik itdiler Emrim üzere çün itaat kıldılerİnsu cinnin şahı sensin Mustafa Yer gök ehli buldi seninle safaAşıkım ben Maşukımsın Ey Gülüm Ne muradın var ise iste virimBen didim Ya Rabbi fazlın isterüz Sen ğafursin mağfiretin umaruzHamdü-lillah âlemin Rabbisisin Lemyezelsin mağfiret sahibisin Biz ki çün ecel câmin içecegiz Hazretie biz rücu’ idecegizBiz ki sana rücu’ ideriz şahım Kıl şefaet müznübi orda mahımBen senin fazlın keremin isterim Ümmetimin senden affın isterim

Gufrâneke Rabbenâ ve ileyke’-lmasîr437

Gaffar Allah o zaman emr eyledi Ümmetini mağfiret itdim didi

(856)Gaffarım ben emrim üzere siz gidin Ruz-u şeb siz durmanız Allah diyinKudret Allah çün buyurdi Ya Habib Yer gök ehline seni kıldım tabib Seni âlemlere hurşid yaratdım Seninçün nice bin emlak yaratdımBiz azimü-ş şanı sana fazl eyledik Her umurı sana asan eyledikUsrile hak kimseye emr eylemez Vus’i yitmez ise teklif eylemezYüsrile Allah size çün emr ider Vus’iniz mikdarını teklif iderKimki taat ibadet üzere olur Sevabının nefini ol kul bulur

436- Bakara, 2/285.437- Bakara, 2/285.

Kısas-ı Enbiya

515

Kim günah işler hata üzre olur İşlediği günahın ecrin bulurSöyledin Ağlar Baba var mı delil İşte bu ayat delili oku bil

Lâ yukellifu(A)llâhi nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet 438

Tekalifden olan “”mala yütagı “ Ki bir nefsi ana itmem mülagıKi her bir kul ide hakka itaat Güci yitdiği mikdar ide itaatİderlerse olub nail sevaba Olub vasıl gider hüsnü’l meâbaHabibim her muradın iste benden Rahim deryam diriğ olurmi sendenCemi âlemlerin dermanı sultan Sana ben iderim in’amı ihsanEmrize müntezirem Rahmanımız Yeri gögi halk iden Hallakımız

(857)Emr idü ben birkezin sen kün didin Yeri gögi halk idüb üskün didinSonra Âdem nebiyî halk eyledin Sen beşersin hem safim emr eyledinAsl-u câmitden anı halk eyledin Dört şey ile bes mürekkeb eyledinKüllü şeyin aslına rucu’ ider Kul beşerdür yenkilur nisyan iderÇün kusur bizden sudur ider ise Bes hata nisyan vâkiğ olur iseOl kusura ru’yet itme ey şahım Me’huz itme nisyanımla sen mahımSen alîmsin hemde ğaffar-üz zünûb Küllü şeyde sensin allamu-l ğuyubHak teala çün yine emr eyledi Ya Habibim sen necibim söylediYeri göki kün diyüb halk eyledim Hata nisyanınızi ref eyledimHem seni âlemlere kul eyledim Kurbima ben seni davet eyledimKonugumsin sevgilümsin söyledi İste virülsün muradın Hak didiBen didimki Ya Alîm u Ya Ğaib Kâffe-i eşyayi allamu-l ğuyubTa ezelden sen bizim Rabbânımız Hem ademden halk iden hallakımız Ecrimizle bizi me’huz eyleme Çok ağır yükleri bize yüklemeSen adilsin adlile hükmeyledin Bizden evvel ümmet üzere yükledinFazlı lütfinden ata eyle bize Sair ümmet gibi yükleme bize

(858)Hemde şeriatimiz güç eyleme Ümmeti selef gibi yük yüklemeSen Gafursin ey bizim yezdanımız Bin bir adlü zül-cemal sübhanımızEmanet taşın bize güç eyleme Sair ümmet gibi teklif eyleme438- Bakara, 2/286: Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden önce-kilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

516

Selef ümmetlere usr itdin kibar Yüsr eyle bize ey PerverdigarTealallah Çün hemen emr eyledi Sevgilüm Muhammedim Ahmed didiSana ümmetine hem güç eylemem Vus’iniz miKdarı teklif eyleremSeni nurimdan yaratdım Ahmedim İste virülsün sana MuhammedimBen didimki Ya Alimü Ya Ğafur Ya Latifü Ya Raûf u Ya ŞakûrSen Âlimsin her şeyi bilicisin Hem Basîrsin halimiz görîcisinAf idüb suçûmizi vurma yüze Padişahsın cünhemiz sürme bizeMağfiret it sen bizi Ey Müstean Rahmet ihsan eyle bize her zaman

Rabbenâ lâ tu-âhiznâ in nesînâ ev ahta’nâ Rabbenâ velâ tahmil aleynâ isran kemâ439

Tealallah cün yine emr eyledi Seni ümmetini af itdim didiKurbime ben seni davet eyledim Seni ümmetini mağfur eyledimKün diyü ben hikmet izhar eyledim On sekiz emlâkı icad eyledimSenincün kenzimi ülna eyledim Sana ümmetine rahmet eyledim

(859)Ben didimki ey bizim Rabbanımız Sensin ancak hem veli sultanımız Sen alîmsin hem muin hafızımız Cümlenin razıkı pes RezzakımızHafizallah yine hitab eyledi Pes cemal sıfatiyle emr eylediAhkamu-l hâkim olan hâkim benem Mü’mine nasır veli mevla benemKâfirin mevlası yukdur Ya Habib İste benden ümmete olam tabibOl kâfirler seni inkâr itdiler Güya bizim mevlamız var didilerÇün nübüvvenizi inkâr itdiler Bilmiş ol Allahı inkâr itdilerİlmi ezelimde bildim ey nebi Küffâr iman itmeyecek Ya NebiOl zaman fiillerini anladım Göz kulak kalblerini mühürledimBen didimki ey ilahi lemyezel Küffarın fi’lini bildin ta ezelMü’mine sen nusreti viricisin Küffarı fi’lile kahr idicisinAmmeyi sen bilicisin Ey Şahım İntikam sahibisin sen Ey MahımBizki mahlûk sen bizim Hallâkımız Sensin ancak fail-i MuhtarımızHem Basar sıfatiyle eyle nazar İtmeyek biz asla küffardan hazar Mevlamızsın nusret ile memnun it Kavmü kafir üzerine galib it

Fensurnâ ale-lkavmi-lkâfirîn440

Ey Habibim cün seni halk eyledim Hem cemal nurumi izhar eyledim

439- Bakara, 2/286.440- Bakara, 2/286.

Kısas-ı Enbiya

517

(860)Ol zaman ben sana âşık olmışam Hem sana levlake levlak dimişemOlmasan eflake kün dimez idim On sekiz bin emlakı kılmaz idimKüffarı fi’lile kahr iderim Anlar üzre sizi galib iderimSana ümmetine ihsan iderim Ümmetin küffara galib iderimYevmü saate değin bil Ya Nebi Nusret iderim size ey din eriSettar Allah cün yine emr eyledi İste muradın virem nebim didiHem senincün cihanı halk eyledim İnsü cinni sana ümmet eyledimİnse cinne hem seni kıldım resul İste virim istediğin Ya RasulHabibimsin istegil şad ideyim Her muradın burda itmam ideyimBen didimki Ya İlah Ya Müstegas441 İbrahimi halil itdin ittihazHalil itdin nare atdurdin hüda “ Ya nâru küni”442 buyurdin ey HüdaTura çün Musayı davet eyledin Yedi beyza asa ikram eyledin“Fahle’ na’leyke”443 diyüb emr eyledin Vasıtasız hem tekellüm eyledinEy bizim sen failü muhtarımız Sen rahimsin dinle bizim arzımız

(861)Hazreti Davud’a sen lütfeyledin Ol azim meleği teshîr eyledinDağa taşa kuşlara itdin emir Elinde mum gibi oldi hem demirİdrise kitabı inzal eyledin Mekânı aliyye idhal eyledinZikri kesirle âna emr eyledin Cümleden ziyade pes lütf eyledinMekânı aliyye cün ref eyledin Sermedi niğmetler in’ân/m eyledinTa ezelden sen bizim Hallakımız Hazreti Süleymanı etdin azizSen hâkimsin hükmini çok eyledin Vahşi tuyur âna irsal eyledin İnsü cinnü şeytanı halk eyledin Vasf olunmaz zirü hat halk eyledinCümlesine bir kezin emr eyledin Çün Süleyman emrine girin didinKâffesın emrine teshîr eyledin Hal dilini âna ta’lim eyledinGayet ile anı dilşad eyledin Hüd hüdi hem ana cavuş eyledinHazreti İsaya sen üf eyledin Kendi nurinden anı halk eyledinTevratı İncili ta’lim eyledin Dürlü dürlü derde hâkîm eyledinBatn-ı Meryem’de nebi hem eyledin Meftaları (mevtaleri) zinde itsen söyledinİsaya Meryeme ihsan eyledin Şeytanın şerrinden emin eyledinCümlesine lütfin oldi Ey Hüda Sen bana ne ihsan idersin ata’

441- Kendisinden yardım istenen442- Enbiya, 21/69: “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.443- Ayakkabılarını çıkar.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

518

(862)Leylü nehar rahmetini isterim Cümlesi kadar hedaye isterim Cümlesine fazlın oldi Ya Kerim Onlara virdiğin ecri isterimYa ilahi sen bana lütf eyledin La mekâna beni davet eyledinLa mekân şehrine ki azm eyledim Hayme içre hem tekellüm eyledimKunukunam ecrimi vir Ya ilah Cümle peygamber kadar vir PadişahHak Teala çün bana emr eyledi Nebi zişan sen habibim söylediOl nebi İbrahimi dost eyledim Seni Habib hemde maşuk eyledimSeni hem zatıma habib eyledim Habibî halilden efdal eyledimFazl idüb çün sana ikram eyledim Senin ümmetini efdal eyledimCümle peygamberden eşref eyledim Hem cemalimi sana arz eyledimBes seni kurbima davet eyledim Vasıtasız çün tekellüm eyledimHazreti Musayı kelîm eyledim Musa gibi pes seninle söyledimÂşık olub seni maşuk eyledim Senden evvelki nebiye virmedimCümleden çok sana ihsan eyledim Üc hedaye sana i’ta eyledimArş-ü aladan hedaye eyledim Nice bin sene evvel ketb eyledimYani dimek Ey Habibim sakladim Senden evvel bir nebiye virmedim

(863)Ümmül kitabdan sana bahş eyledim Ümmetin derdine derman yolledimHer ne niyyete okursa ey gülüm Fatihayı kim okursa sevgilüm Lokmanî hazik olur şifa virür Derdine ise ona derman olurFatihayı ferde evvel virmedim Derdlerine böyle derman kılmadımHem Kur’ândur hem dua nebi zişan Ümmetin okusun anı sübhü şâmHemde virdim ahirü bakareni İşai’ vakti kim okur ise anıSubhe dek ol kula rahmet iderim Seyyietlerini tebdil iderimHer kim elhemi ukur dile alur Dürlü elem hem azabdan kurtarurFatihayı kimki sıdkile okur Sır kapudan ma’na maksudi gelürKimki batın sır kabuya el vurur Bilmiş olki rızamı ol kul bulurİhlas ile kul bana ikbal ider Vahdaniyyetime daim şükr iderFatihayı sana i’ta eyledim Ümmetin derdine deva’ eyledimAğlar Baba soylegil hoşca kelam Fatiha ukuyana olsun selamBu arada biz de huş süz söyleyek İki Padişaha iktida idek

Kısas-ı Enbiya

519

BEYİT

(864)La mekân şehrine aldı Muhammed Mustafa seniÜmmetine derman virdi kelamından ehleminî

Muhammed Mustafa gördi la mekânda Mevlasını Ru’yetini arz eyledi habibine Cemalullah

Cemalinden hayma gördiEhmedine buyur itdi Kalbini inşirah itdi Kudretinden şârih AllahMerhaba Habibîm didiHatırın sual itdi Necibini memnun itdi Kudretinden Kemâl Allah

Kudret femîyle buyurdiHabibini çok şâd itdi Elhemi hedâye virdi Kudretinden Hadi AllahHabibine âşık oldi Hakikat şehrine aldi Üç şeyi hedaye virdi Kudretinden Rahman Allah

(865)Allah tekellüm buyurdiHabibini hoşnid itdi Bakara ahirin virdi Muhammede Rahim AllahAllah elhamdü buyurdiAhirinde âmin didi Duaya işaret itdi Kelamında Kelîm AllahElhemi kim kıraat iderŞükrü hamdü sena ider Duasin müstecâb ider Kudretinden Şâkir Allah

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

520

Üçinci ermağanide ümmetini memnun itdiHabibinden selam aldı elhemi teberrük itdi Duasın müstecab itdi Kudretinden Gaffar AllahAğlar baba ağla durmaElhemi dilinden koyma Günahın sitr ider korkma Kudretinden Settâr Allah

Hak teala bes yine emr eyledi, Ey Habibim sevgilüm Ahmed didi Ya Habibim mahluki halk itmeden On sekiz bin âleme kün dimeden

(866)Perçemin tîlime sardım ta ezel Levhu mahfuza kalem yazdı güzelSeni ben kurbîme davet eyledim Beğde’s-selam çün tekellüm eyledimİşte bu ayâti sana yolledim Sana ümmetine ihsan eyledimÂmene-rrasûlu bimâ unzile ileyhi min Rabbihî ve’l mü’minûn kullun âmene bi(A)llâhi444 Ehmedim sen ümmetin dikkat idin İşa’den son bu ayâti okuyinHer bir avakibden sizi saklarım Cinniler şerrinden emin eylerimYa Habibim sana ihsan eyledim Senden evvel Musa ile söyledimLütfü ihsan Musaya çok eyledim Sana virdigimi ana virmedimSenden evvel çok nebi halk eyledim Sana virdigim birine virmedimEhlü arzı semayı halk eyledim İnsü cinne seni nebi eyledimPerrü behri (berru bahr) sana ümmet eyledim Malü kanimeti (ganimet) helal eyledimSana teyemmümi abdest eyledim Yer yüzini sana mescid eyledimYa Habibim kalbini şerh eyledim Seni hem seyyidü’l ahkâm eyledimİsmini ismime muzâf eyledim Âilden geçirüp ağnâ eyledim

(867)Nefsini tîb hemde ikmal eyledim Dini a’la sana i’ta eyledimİnse cinne hem seni şah eyledim Ahiretde şefaatci eyledimDehr îçîne nice mürsel yolledim Ba’zısını sana ümmet eyledimAhiretde şefaatcisin gülüm Sende rabbinden razısın sevgilümVe lesevfe yu’tîke Rabbuke feterdâ445 Ya Muhammed evvela ümmi iken İlmü hikmetden dilin hali iken444- Bakara, 2/285. 445- Duha, 93/5: Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.

Kısas-ı Enbiya

521

Âlim idüb seni sultân eyledim İlmü hikmet sana ilhâm eyledimİlmü tîbi sana ilham eyledim Senden evvel bir nebiye virmedimSana aşık olmişam Ya Mustafa Kâfü nundan bu alem buldi safaHem senincün cihana kün eyledim Hücreyi safinde bin şehr eyledimPadişahım adlile hükm eyledim Kasr ü dîlin bâna mekân eyledimVe vecedeke dâllen fehedâ446 Ya İlahi cemalin seyr eyledim İlmü hikmetleri ru’yet eyledimHemde bana inam ihsan eyledin İlmü hikmet ilham ikram eyledinHannan Allah bana hitab eyledi Ya Habîbim cevher dükkânım didiYüz dört kitab arşime hat eyledim Kurani kerimi seyyid eyledim

(868)Ya Muhammed hem senin seyyidinem Ümmetine it nasihat sübhu şem447

Hem Samêdim hem Ehâdım ta ezel Evvelim yok ahirim yok lemyezelKur’âni her kim okur dile alur Kabrin azabindan ol emin olurKıyamet güninde çün fevze irer Hem benim cemalimi ol kul görerRazı olur ona nazar iderim Ecr-i azim ile memnun iderimKullarımdan kim beni sever ise Ruz şeb kim zikrimi ider iseDünyayı o Kula hadim iderim Masivadan kalbini boş iderimKalblerine çün tecelli iderim Nuru misbahle münevver iderimHannanım ben sana rahmet iderim Kuranı hıfz itmeyi bahş iderimYa’ni hafız olu ben hıfz ideler Her mekânda hem kıraat idelerSenden evvel kitab inzal eyledim Hiçbirîne hıfzı nasib itmedimHem senin ümmetine fazl eyledim Selef ümmetlerden eşref eyledimHem hayırlu hemde adil eyledim Lütf idüb evsat ümmet eyledimEhmed’im Muhammed’im gonca gül Cümle mahlûkata fatih sevgilümCümle mahlukattan ekdem eyledim Enbiyanın hatimi hem eyledimEşrefü’l enbiya seni eyledim Kevseri bes sana i’ta eyledimKendi nurimdan seni halk eyledim Cün sekiz şey sana i’ta eyledim

(869)Biri nemaz hacc u zekât hem sıyam Cihad hicret emri mağruf vesselamİlmü tebrik bes sana yidincisi Nehyü ani’l münkeri sekizincisiBen didimki cümle canların canı Derd virübde derdlerin sen dermanıOn sekiz bin âlemin hem şahısın Sırrı hikmet tahtının sultanısın

446- Duha, 93/7: Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?447- Sabah akşam

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

522

Lemyezel lemma yezelsin Ey Hüda Zatı nurinden beni itme cüdaÂşık olub beni mâşuk eyledin La mekân şehrine da’vet eyledinDaima ben senden isterim rıza Geldi vahşet bana ey bari hüdaEbu bekri eyledi bana nida Ya Muhammed gıf diyüb aldım sadagif yâ Muhammed feinne rabbeke yüsallî448 Feinne rabbeke yusalli veli itdi beni Ya ilahi sen bana bildür buniİki şeye çok taaccüb eyledim Bu iki şeyi bana bildür didimÇü Cebrail heman perlerin açdi Uçu ban bes hemin buraya ulaşdiEbu bekri ol hinde orda idi Ne zaman benden evvel buraya geldiBi niyazsın Ya ilahi müstean Sen bu hali eylegil bana beyanÇün namaz kılmak ibâdet sıfatıdur Senki Allah salât senden halidürHak teala ol zaman emr eyledi Sen Habibim mücevher gülüm didi

(870)Bilmedigin nesneyi sen sor bana Benki alîm bildürem anı sanaBen salatdan haliyem bil ey gülum Bir ehada secde itmem sevgilümBes cemalimden seni halk eyledim Sana hem Kur’an’ı inzal eyledimOn sekiz bin âleme sensin cu gül İş bu ayâti okubda (okuyup) anı bil Huve-llezî yusallî ‘aleykum ve melâ-iketuhu li yuhricekum mine-zzulumâti ilân nûr449

Bu ayati işidüben anladım Padişahım sadayı bildür didimHak teala bes yine emr eyledi Sada-i sani (i) kûş eyle didiYiri göki “kün” diyüb halk eyledim Senden evvel Musayı halk eyledimTur dağına anı davet eyledim “Fahla’ na’leyke” ile emr eyledimMusa ile çün tekellüm eyledim Ya Musa elindeki nedür didimÇün Musa asayı enis (dostu) eyledi Asa ile üniseyyeti eylediAsa ile çün kıyam itdi bana Ol zaman dehşet arız oldi onaYa Musa vuş diyüben itdim hitab Sağ elinde nesneden sen vir cevabSuali cünkim asadan aldi ol Vahşeti dehşetini ref’ itdi olYa Habibim bes seni şah eyledim Gül bağına seni bülbül eyledim

(871)Gül bağında “murgu bülbül” eyledim Ebu bekri sana ênis eyledimEbu Bekre çün muhabbet eyledim İki cihanda sana üns eyledimSana Musa gibi nida eyledim Ebu bekri sadası halk eyledim

448- Ey Muhammed dur! Şüphesiz senin Rabbin seni yüceltiyor, sana merhamet ediyor. 449- Ahzab, 33/43: Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O’dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir.

Kısas-ı Enbiya

523

Ey Habibim bes sana lütf eyledim O sadada bir melek halk eyledimOl sadayı Ebu bekr zan eyledin Galbü kasrın sen heman şerh eyledinOl sadayı sana ihsan eyledim Vahşetü dehşetini ref eyledimSeni nurımdan yaratdım Ya Resul Her ne istedinse eyledim kabulBir azim Mevlaım yok sağım sulum Hem kulumsin hem resulüm hem gülümCün seni levlake levlak eyledim Kenzimi hem sana izhar eyledimKibriya hem Ğaniniz hemde Rahim Nevakis ihtiyacdan çok arîyimRahmetim gayetle çokdur bi şümam (şümar) Mahlukin kâffesi bizden rızk umarHak teala cün yine emr eyledi Ne hâcâtın var ise iste didiYa Muhammed hem seni şah eyledim Emrü nehyi sana ihbar eyledimBen didimki Ya Kerimü Ya İlah Hacatımı kabul eyle padişahKabul eyle duamı sen Ey Kibar Mağfiret sahibisin sen Girdigar Ya Alîm u Ya Hakîm u Ya Ğanî Sen buyurdin bize ibâdi annî

(872)Sen buyurdun ya ilâhi müstean. Ben Ğafûram kullarıma söyle senHem “ucîbu”450 kelamında sen didin. Dua edin kabul iderim dedinHak Teala bana hitap eyledi Ehmedim Muhammedim Nebîm dediÜmmetine söylegil ya Mustafa. Ruzu şeb dua eden bulur safa Her ne istedinse i’ta eyledim Bes seni çun zülcenâheyn eyledimRuzi cezada perin sen açasın Ümmetini üzerine alasınSen şefi’sin hem şefaat edesin Sırat üzerinden alup geçesinÜmmetine söyle emrim tûtalar Dar-i bekada cemalim görelerÇun senin sevdügin onlar seveler. Dâr u yeyin (dâreyn?) ‘de hem selamet olalar.Esbak ümmetleri bes hor eyledim. Nice türlü bela i’ta eyledimYa habibim ümmeten fazl eyledim Geçen ümmetlerden âli eyledim.Settarım hem ümmetin sitr îderim. Seyyiatlarını tebdil ederim.İlla ki onlarda bizi seveler Farz ile sünnete dikkat edeler.Ben dedim ki ya ilahi müstean. Ümmetime daim eyle istian.Esbak ümmetleri çun kahr eyledin. Nice nice bela i’ta eyledin.Musa kavmini nile gark eyledin. Bazısını taş ile helak eyledin.

(873)Her birin bir halle mekhur eyledin. Kimin hınzır kimin meymun eyledinBa’zusini sayha ile itdin helak Bazısını rîhile etdin tilâkDöndüm andan çok ricalar eyledim. Ya ilahel âlemin Allah didim450- Kabul ederim

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

524

Sen Kerimsin hem Latif padişahım Sensin ancak hem Erhamür râhimimSen buyurdun Kur’anında “irciû” Mevtu tadan sana ider turceûnSevfe içre bizde mevtu tadarız. Zatu vechen biz ki rucû’ ederiz.Ba’de rucû’ ümmetim hali nolur. Ümmetime ne azab layık olurBana bildir ey Hudâyı Kirdikar. On sekiz bin âleme eşref-i kibarTealallah bes tekellüm eyledi Ya Muhammed sen hüzun çekme didi.On sekiz bin âleme kün eyledim. Zatun içun anları halk eyledimSenî ismime mukârin eyledim Senîn ümmetini magfur eyledimÜmmetine asla azab eylemem Geçen ümmet gibi makhur eylemem.Çün senin ı’zzın kemâlin hakkiçün Hem benim izzim celalim hakkiçünTâ kıyamet haşr olunca ya Nebim Azab elem i’ta itmem ey NebimÎki cihana seni şah eyledim Dünyada bile şefi’çün eyledimÜmmetin günahını ref’ eyledim. Seni küffara şefi’çun eyledim.

(874)Senin ol ulvi şânın çun azizim. Dünyada küffara azab itmezim.Hak Teâla bana hitab eyledi. Ya Muhammed kalbini şerh it didi.Ahmedim Muhammedim mehabbetim Nîce nîce sana çun lutf eyledimÜmmetine Rahmet itdim bi şumar Şefaatin âmmeyi Rusul umarSabık ümmetlerden efdal eyledim Mallarını çok ziyade virmedimDünyada masrafları noksan ola Az yiyib az içûben kurbet bula.Hem ömürlarını kasîr eyledim Selef ümmetler gibi tûl itmedim.Çok ömür insânı eflake salar Kalplerinde dünya takarrür kılar.Ömrü kalîlîni anlar bileler Haşru neşrî dâima fikr ideler.Uzun ömür insana gurur virür Şeytan andan intikamîni alurSahib-u Kevsersin ey şahu cihan Ümmetîne fazl iderim her zemanSîn(sicn?) içinde ümmetin az yatacak Kevserinden içüb anlar kanacakAnlara çün nice ihsan eyledim Ümmetin çokîni maldar eyledimMalı çok olan kişiler buhl ider Nâsa bile buhli ile emr ederBuhl eden kişinin kalbu dîk olur Hem basiretleri anın kör olurYa Muhammed habibim nebi-i Zîşan. Ümmmetine söylegil sen hâl-u şânAnların şanını çok ref’ eyledim Ümmet u sabıkdan eşref eyledim.

(875)Onlara çok in’am ihsan eyledim. Kabr içinde yatmakı az eyledim.Yevmu saat çun gelince ya Resul. Uçmağima ümmetin ider vusûl

Kısas-ı Enbiya

525

Mezhebin ğâyetle müstakim kulum Eşrefim Muhammedim Ahmed gülümÜmmetin ba’zısı çün âsi olur Ba’zusida rızama yedin vururKimi ki rızaullahe elin vurur. İşlediği ecri hem kâbul olurOl kula hem istiâne iderim Bîkusur ecrini kabul iderimRızâmı çün bulûben fevze ire Uçmağimda vuş cemalîmî göreYa habibim sen Muhammed Mustafa. Yer gök ehli buldu seninle safaÜmmetin derdine derman eyledim. Cümle isyanlarını afv eyledimHak Teâla bes yine emr eyledi. Te’kid ile bana tenhîb (tenbîh?) eyledi.Ya Muhammed ümmetine söylegil Gaflet uykûsindan ikaz eylegilBir kimesne bir mene uyar ise Nef’i içun hizmetü görer iseYa’ni fulan ihsan eyledi bana Ruz u şeb ben hizmet ideyim anaSevdi beni inâ’m eyledi bana Bende sevinhizmet ideyim onaİşte ol kul gaflet ile bön ider Allahından gayrıya hizmet ederSöyle ümmetine agâh olaler Leylü Nehar bize hizmet ideler.

(876)Gayra hizmet kuli fenaye virur Yevmü rüstehizde/rüstehîz vadisi bulurSevmeye ben evlayım ya Mustafa. Ümmetin seve beni bula safaKetmu ademden sizi halk eyledim. Hisab olmaz nimet uzma eyledim.Ben Azimu-ş Şân’î siz çok sevesiz Cennetimde bes cemalim göresizÜmmetine söylegil ey Mustafa Emrîmile çün giden bulur safa.Emrime nehyime hem dikkat idin Azabımdan daima haşyet idinVelhasıl kul hakka recacı ola Herbir halde bize iltica kıla.Kalbini inşirah ittim Ahmedim. Ya habibim gonca gül MuhammedimSeni ben zatıma mâşuk eyledim. Ümmetin ömrünü kasir/kasîr eyledim.Anların çogunu fakîr eyledim. Kalplerini bana evtân eyledimÜmmetine izzet ikram eyledim Me’külat meşrubatin az eyledimYani dimek dünyada az yıl durur. Seksen doksanında gayyayı bulurÇok mal ile kul bana ğarib olur. Az mal ile kul bana karib olur.Hak Teala bana hitab eyledi Ya Necîbim gonca Ahmed dedi.Beni sevmek isterisen ya Habib Fukarayı sevde it kalbini tîbDaima sen fukaraya hürmet it Rızam içün ânlar ile ülfet it

(877)Onlara yakın olan devlet bulur. Vuş benim hazretime vasıl olur.Fakru miskin kulumu seven kişi. Rüyetimi seyreder çün ol kişi.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

526

Dervişanla sohbet eyle ya Necib. Anların duası gayet müstecib.Ben okudum kulhu vallahu ehad. Lem yezel lemma yezel olan samedHem ehadsin hem samedsin hem ebed. Dervişanı bana bildür ya mededSıfatı subutiyyeyle muttasıf Dervişan halini bana et vasıfDaima dilim seni tesbih ider. Bes nevakısdan heman tenzih eder.Lâmekân şehrine geldim ben ayan. Dervişi fukaranı eyle beyan.Hak Teala çun heman emreyledi. Sabr edince kullarım anlar dedi.Anların rızkını çok dîk eylesem Nice elem azab i’ta eylesem.Rızku ekal açlığa sabr ideler Daima şükr i sena hamd idelerLeylü Nehar kalbleri Allah ider. Dillerden kizb ile gıybet iterKalbleri haif olur rahi bulur. Asi olmazlar bana kurbet bulur.Bahr-i Amîgdan limani vuralar Geştî binüb bize vasıl olalar.Burak üzre çün sırattan geçeler. Ol tuyûr kuş gibi bahri uçalarYedlerinde ne kadar evladu mal Helal olsa anlara gelmez melal.Ol sabır babîna miftah vurdilar. Her bir halde bize tevkil kıldilar.

(878)Ya habibim gonca gülüm sevgilüm. Ahmedim muhammedim sen bülbülüm.Ey necîbim fûkaraye garib ol Musi’ ağniya yaninden bai’d olSen azizsin hem telezzüz eyleme Taâmın lezizini asla yimeZülcenahsın perlerin eyle havas. Yini esbâb geymek itme hevâsÜmmetine çün vasiyyet eylegil. Habı gafletten hem ikaz eylegil.Ben dedim ki ya ilahi müstean. Cennet ehlini bana eyle beyan.Sen alîmsin sen hakîmsin lem yezel . Hallerini sen buyur lemma yezel.Hak Teala habibim Ahmet didi. Kalbini şerh it Muhammedim didi.Cennet ehli çun sana komşi olur Dünyada yüzi güleç gökçek olurŞerrü ol terk eyleyub hayra gider. Dili bülbül gibi beni zikr eder.Daima uyanık olur ol kişi. Zatîm îçün aglayub töker yaşı.Verdiğim nimete onlar hamd ider. Şakir olur şükrünü müzdad ider.Dilleri hem daima Allah ider. Beni sevmeyene onlar buğz ider.Küllü taam anlara sevi olur. Eski geymek anlara çok hoş gelur.Dilleri kalbleri beni zikr ider. Nefs ile şeytanı anlar katl ider.Ol kişiler namaza ikbal ider. Namaz içre cihadu ekber ider.Her beladanaonları hıfz iderim. Tûl-i hayatla muammer ederim.

Kısas-ı Enbiya

527

(879)Anlara fadl ile in am iderim. Kudretimden ruhlarını kabz iderim.Anlara cennet kapusi açılur. Huri gılman cümle hep karşu gelürAramızda hem hicablar ref olur. Hem cemalim rüyetim anlar bulurAnlar içün cenneti hazırladım. Vasf olunmaz nimet uzma eyledim.Nimet uzma hem mukîmdür Mustafa. Ebedi cennet bulurlar safa.Çun muhalled cennet içre kalalar. İndimizde ecru azim bulalar.Ebedi cennette ol kullar kalur. Tahkîkallâh anlara ecir virür.Çun sana âyâtı inzal eyledim Cennetin nimetini vasf eyledim.Cennâtin lehum fî hâ neîmun…( hâlidîne).. fi hâ ebeden innellâle indehû ecran azîm451

Cennet içre çok makama konalar. Kevser ırmağından içip kanalar.Ahmedim muhammedim bilir misin? Evliya kulumi sen tanur misin.Ben dedim ki ya ilahi ya kibar. Sensin ancak âleme Perveridigâr.Bilmezim sen bana bildur ya ilah On sekizbin âleme sensin penâhHak Teala bana hitab eyledi. Kıyamet birgün kopar ahmed didi.Amme-i nâs divanıma gelecek. Çun inayet itmesem kul nidecek.Kimi hayr kimi şer ile gelur. Mümin mücrim fırka fırka ayrılur.Mümin olan cennete dâhil olur. Mücrimler vadiyi mutlak bulur.

(880) Kâlellâhü teâla fi’l-kelâmihi “ ferîkun fî-lcenneti ve ferîkun fî-ssaîr”452

İlmi ezelimde çun dilemedim Dileseydim bir ümmet kılar idim.Ya hidayet üzere çun kılar idim. Ya dalalet üzere halk ider idim.Şu kadar var ki habibim Ahmedim. Dilediğim mene rahmet iderdim.Yani cennetime idhal ederim. Halilime sana komşi iderim.Anları hesaptan emin eylerim Fadlu i’nam hemde rahmet iderim.Ve lev şâa(A)llâhu le ce’alekum ummeten vâhideten ve lâkin yudillu men yeşâu..453( fi rahmetihi)Evliyalar divanıma gelmeye. Asla sual onlara sorulmaya.Gözlerinden perdeleri ref olur. Cümlesi ru’yetle müşerref bulur.Hak Teala ey nebi Zişan didi. Ya Muhammed agah ol işit didi.Nice nice evliya halk eyledim. Kalbleri kasrında Sırrı gizledim.

451- Tevbe, 9/21-22: Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Şüphesiz ki Allah katında büyük mükâfat vardır452- Şûrâ,42/ 7…” Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir”…453- Nahl, 16/93: Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

528

Anların kalbleri çun haflî/havfli olur. Uyumazlar kalbleri ayık olurYa Muhammed kimki benden korkmasa. Emrim üzre hak tarıka varmasa Beni koyub gayrînden korkar ise Hemde rızkını gayrından umar iseİşte ol kula azab vacip olur. Âna cehennem narı helal olur.Hak Teala çun yine emr eyledi. Sadıkul eminsin Ahmedsin dedi.Seni ben cümleden akdem eyledim. Cümle enbiyadan efdal eyledim.

(881)Hil’atu levlaki geydurdum sana. Kur’an-ı kerimi çun virdim sana.Lutfu ihsan eyledim buldun safa. Ver cevabını bana sen MustafaBen dedim ki afv edersin çun zunub Bilmezim ben sensin allamul ğuyubHak Teala çun yine emr eyledi. Ya Muhammed ver sima’ dinle dedi.Çun seni âlemlere şah eyledim. Eşrefu’l- enbiya hem mah eyledim.Merhametin çok ziyade Ahmedim. Sen habibim necibim Muhammedim.Mümin olan senden şefaat umar. Halka muhabbet edersin bi-şumar.Ya habibim sana ihbar ideyim İmanın lezzetini vasf ideyim.On sekiz bin aleme benim emir. Emrime cümlesi olmuş muntazır.Kâffesi korkar bana eder dua. Korkar îsen sende bulasın deva.Ben tebareke Teala sen kulum. Yiyub içmem la yenam sevgilum.Nefsini cu’ eyle sen bul inşirah. Sâkıt ol kalbin dilin bulsun felah.Cu’ olan kula muhabbet ederim. Kalblerinde lamekan halk ederim.Leylü Nehar abid olan aç kalur. Bilmiş ol kim duası kabul olur.Hemde samit halktan ol uzlet kılur. İndimizde nice devletler bulur.Samt u sakıt kalbi rahatça kalur. Dili kalbinden daim hikmet okur.Kesretî kelam kuli idlal eder. Hata isyanını ol kul çok ider

(882)Çok kelamdan lezzeti almaz sami’ Bu sıfattan zatını eyle meni’Ümmetine söylegil sen Mustafa. Az yiyub az söylesin bulsun safa.Ekli kesret sözi kesret bi-şumar. Ne ecilden bizden ol rahmet umar.Ekli kalil sözi kalil Mustafa. Kalbu hikmetten dolup bulur safa.Ol kişinin kalbi kasru nurlanur. Daima sözüni hikmetten okur.Batnını şub’ân iden çün aç kalur Yani dimek tecellimden tûr/dûr454 olur.Ol kişiye asla nazar eylemem. Kalbi kasrına tecelli eylemem.Az yiyub az söylemekte var safa. Muttasıf ol bu sıfatla Mustafa.

454- Uzak

Kısas-ı Enbiya

529

Çok uyuma ya habibim Mustafa. Hay olupda zatimîle bul safa.Az yiyub az söyle ey Ağlar Baba Az yiyen ihvana olsun merhaba.Az yiyub az söylemekte var safa. Nebi Zîşan mesleki Ağlar BabaYa ilahi zatın içün ağlıram. Vedduhâdan kâr u kisbi aliram.Sailem kapunda ya Rabbü ganî Hikmetinden mahrum etme sen beni.Ve emma-ssâ-ile felâ tenher455

Az yiyub az söyleyubde bul safa. Ol kişiye ümmetimdir Mustafa.Ya ilahi bizede sen rahmet ît. Vasf edeyim burda bir hoşça beyt

(883)Nehar cu’ ile geçir elhamdülillah. Leyl Mevla ile elhamdülillah. Gaflet nevmidur hem bahri amig. Liman buldi gönül elhamdülillah.Nevmu kalil eklü kalil bi şarab. Tehelleste gönül elhamdülillah. Habibine cemal cu eyle didi. İktede’tü/iktedeytü şahe elhamdülillah.Riyazet şehrine girdi peygamber İ’tekefte gönül elhamdülillah. Tekellüm Hak tekellüm mâlay’ani Fuad rahatdur Elhamdülillahİki Padişahi vasi diyor dilRuhum ruhsatdadur Elhamdüliilah Tekellüm sıfati zati subuti. Bizim sultanile elhamdülillah.Mezhebu müstakim şaha irdim Fealtü fi’lihi/fi’lehü elhamdülillah Vel yebkü kesiran Allah buyurdi. Deheltü hüccete elhamdülillah.

Gedâ Ağlar baba buldi yârini. yefuz cismime elhamdülillah. Kevkebu hurşidi çun nuru cemal. Yeşfi fî bâlima elhamdulillah.

(884)Gerçi bir kul bu sıfatla olmasa Çok yiyub çok söyleyub çok uyusa.İşte ol kul günah eder Mustafa. Malayani söyleyub eder hata.455- Duha, 93/10: El açıp isteyeni de sakın azarlama.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

530

Gerçi bir kul nastan uzlet eylese. Batnını cu456 dilini hıfz eylese.Ol kulun kalbine nazar iderem. Hikmetimi anda izhar iderem.Daima dili anın hikmet okur. Söyleduği söz âna hüccet olur.Kul odur ki nefsine zimam457 vure Daima ol kendi ayıbını göre.Kendi aybin ol göz önüne ala. Gayrinin aybin görüp farîk olma.Nası ala kendini edna bile. Nefsile şeytanı müzmehil kıla.Ahmedim sen bana daim ihlas et. Cu ile sukutlige hem dikkat et.Evliyayı ben sana nakl edeyim. Sıfatu hasenesin vasf edeyim.Emrim üzre şüpehattan kaçinur Nehyu anil münkeriden sakınurHer şeye ol nefesin sarf eylemez. Samit olur malayani söylemez.Beş vakit namaza müdavim olur. Gece yatmaz bes nevafîli kılur.Gece onlar uykuların ütürür458 Kesret ile secde kıyamda durur.Rızam içün her vakit ol ağlaya. Korka benden nâs yanına varmaya.Verdiğim nimete sena hamd edir. Eski esbab giyu ben ol şükreder.Bu sıfatla muttasıf olan kişi. Evliyamdur hem velumdur ol kişi.Ahmedim Muhammedim peygamberim.

(885)Ahmed’im Muhammed’im Peygamberim. Kulların kalbine nazar iderim.Leylü Nehar kul ‘ibadet eylese. Evladi mâlina rağbet eyleseZerre deklu dünyayı fikr eylese Anî vâkit beni dilden komasa.Bu sıfatla kula nazar eylemem. Kasru diline tecelli eylemem.Bi mekânım lem yezelim Ahmed’im Üç şeyi sevip muhabbet iderim.Hafli (havfli?) kalbu dünyada elidarı. Bir severim marazlı insanı.Hafli (havfli?) kalb daima beni zikrider. Anın içün kalbine hafa girer.Elî boş olan kişi dehri atar. Tarıkı-i müstakimi ol kul tutarMalı çok olan kişi dehre taper Malı olmayan kişi bana taperOl marazlı kişi dünyadan geçer. Ahrete gün be gün kapu açar.İşte bu üçi severim ya Habib. Anları sev dertlerine ol tabîbÜç kulu hem sevmezim bulmaz safa Sende sevme ya Muhammed Mustafa.Kalbü şâd olani sevmem Mustafa Çok güler hiç ağlamaz bulmaz safaKul olan leylü Nehar ağlayacek. İttikâsın hem bize bağlayacek.Dihk ile dünyayı daim fikr ider. Mali evladıni sever zikr ider

456- Karnın aç olması457- Yular458-Yitirir

Kısas-ı Enbiya

531

Birde sağ olan bedeni sevmezim. Bes tecelli hemde nazar itmezim.Kul odur ki ağlayub zârî kıla Zatım için kendini haste kıla

(886)Ol kişîler perlerini çün yumar Havf ile recâ ile rahmet umar.Daima hikmetim anlar fikr ider. Dilleri kalbleri beni zikr ider.Ruzu şeb ol başını banâ eğer. Yalvarub hem yâşını gözden tökerSımt/Samt ile sîyam ile güni geçer. Söylediği sözi hikmetten açar.Hikmeti bilen kişi âli olur. Ma’rifet bâbına miftâhi vururMa’rifet bâbına çun yedin vurur. İşte ol kişi bana garib olur.Ol zaman kalbi dili Allah ider Rızamı bulmak için amel yaper.Hak Teala çun buyurdi Ahmed’im Ben Tebarek Teala hazretim.Bi mekânım, yokdurur sâğim solum Hem nebimsin hem resulum hem kulum.İnse cinne çün seni kıldım rasul Leylü Nehar zikr eyle müdavim olGarib olmak isterîsen çün bana Gîceleri ibâdet eyle banaHem de gündüz sıyama müdavim ol Halvete gir açlık ile akşam olEvliya sıfâtıdur işte bu hal Ümmetine söyle alsınlar me’alVeli olan kul bu sıfata irer Uçmağıma işte ol kullar girerKalbu uyanur hemânvâr efgân ider Beni sever gayrısına bugz iderBeni sever gayrini sevmez o kul Beni sevmeyene çun buğz ider olSeni sever sünneti kîlur ise. Bu sıfatla cümlesi ôlur ise

(887)Ya Muhammed sen benim sıddîk kulum. Sen tutarsın daima doğri yolum.Ben dedim ki ya ilahi müstean. Nice rızan isteyem sen it beyan.Hak Teala çun buyurdi ol zeman. Ya Necîb’im âgah ol dinle heman.Eşrefu rasul seni hem eyledim. Kâffeyi hicabları ref eyledim.Çun tevekkül bâbına îren kişi . Rızama yol bulur işte ol kişi.Kangi kul ki Allah’a (Allah’ı) tevkîl ider Bes Rıza yoluna ol kuldur girer.Kul odur ki dünyada doğri olur. Fani yurttan dari bekaya gelur.Kimi ki bir sevâb ile bana gelur “Aşru emsâliha”459 ecrînî bulurHak Teâla çün heman emr eyledi. İste i’ta ideyim Ahmed dediSenî ben kurbîme da’vet eyledim. İste muradın vereyim Ehmedim.Ben didim ki ya ilahi müstean. Sen beni çun eyledin Nebi Zişan.Evvelin yok hâmidin mahmûdîsin. Ahirin yok cümlenin ma’bûdîsin.459- On misli

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

532

Sen nâsirsin bana nusret eyledin. Hamdu lillah ümmetim af eyledin.Hem şâkirsin şükri kâbul eyledin Her ne istedimse it’a eyledinHak Teala bana hitab eyledi. Çun senin zâtına âşıkam didi.Zâtıma hem seni mâşuk eyledim. Lamekân şehrine da’vet eyledim.Sen ki bindin Cibril’in çün perîne. Refref ile urûc itdin kurbime.

(888)Kurbime bes gelûben kıldın kıyam. Çok leziz sözleri eyledik temam.Çün bana tahiyyatı virdin selam. Kabul idub dîdim aleykümü-s selam.Kelamımız şimdi çün olur temam. Söyle hedeyen bana beğdel kelam.Hak Teala çun buyurdi Ahmed’im. Ne hedayen var bana Muhammed’im.Kurbime sen çünkü avdet eyledin. Ne hedaye le bana azm eyledin.Ver hedayeni bana sen sevgilum. Serverim Muhammed’im gonca gülüm.Ben didim ki ey benim Padişahım. Lemyezel lemma yezelsin sen şahım.İki hedayem sana vardır şahım. Utanuram hazretinden Allahım.Ben zaifem sen kavîsin ya şahım. Bîri tâetsizlığim padişahım.Cefa elem masiyyetlik bîşumar. Mahlûkatın kâffesi rahmet umarİki hedaye le geldim ya şahım. Kabul eyle hedayemı Allahım.Mahluk olan daima kusur eder Halık olan afv ile gufran ederHak Teala çun heman emr eyledi Ya habibim kalbini şâd it dediBîtaat noksanlığın afv eyledim Rahmet idub seni mağfur eyledimHabibimsin şânın âli eyledim Şefaatçi derde tabib eyledimŞefaatın masiyyeti ütürür Yarlığârın küllü zenbi götürürSen kulumsun hem sana vahy eyledim Cibril ile nice sırlar yolledım

(889)Cibril ile kuranı çun yolledim. Emri nehyi sana beyan eyledim.Vahy ederim sana abdim ahmedim. Gonca gülüm sevgili muhammedim.Fe-evhâ ilâ abdihi mâ evhâ460

Vahy edub çun bana dedi ya kulum. Sözlerim var sana dinle sevgilum.Ya habibim necibim gonca gülüm. Nezaket bağında murgu bülbülüm Ümmetine izzet ikram eyledim. Cennetü onlar içün halk eyledüm.Cehennemü küffara kıldım makam. Bazı ummet cehîme ider kıyam.Yani demek farz sünnetten kaçar. Nefse uyar cehîme kapu açar.Ümmetine söylegil sen Mustafa. Cennet içün çalışub bulsun sefa.460- Necm, 53/10: Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.

Kısas-ı Enbiya

533

Ben dedim ki ya ilahi müstean. Leylü Nehar eyle bana istiân.Lamekan şehrine davet eyledin Habibimsin ma’şukum emr eyledinYa ilahi ya rahimu müstean. Ümmetim çun benden ister armağan.Benki geldim kurbine senin ilah. Boş çevirme sen gafursin padişah.Ben ki burdan çun azimet iderim İznin ile çun zemine inerim.Her kişiki gurbete itse sefer. Dönse gelse yine ol kişi meger.Sen bilursin ya ilahi müstean . Cümle ahbabları ister armağan.

(890)Azhab ahbab bana ederler kıyam. Cümlesi armağan ister hem selam.Onlara hedaya virem Zülcelal. Lem yezelsin zatın ider sual.Gizli bâba miftahı vur müstean. Ümmetin armağanın et beyan.Hak Teala çun buyurdi ya Nebi. Ahmedim muhammedim dinle beni.Ya Muhammed istedin sen armağan. Ümmetini hıfz ederim her zaman.Senin ümmetine çok lütf eyledim. Anların günahlarını afv eyledim.Nice nice daha ihsan iderim. Ölene cek onları hıfz eylerim.Dost ile dost adüvlerden saklarım. Mevt zamanlarında ihsan iderim.İrci’î hitabını emr ederim. Sinlerini bağu gülşan eylerim.İki melek iki cam ile gelür. Camu kevserden içub kandurur.Ya Muhammed seni davet eyledim. Kenzimi çun sana izhar eyledim.Ruzi mahşer nice sırları açar. Ana kardeş oğul babadan kaçar.Bazı ümmet bahri amıga düşer. Keştîsi yok yüzgeç bilmeyen şaşar.Bahru amıktan limana aluram. Desti girleri heman ben oluram.Ruzu ceza çun olursa Mustafa. Mümin olan ümmetin bulur sefa.Ümmetine destigir çun oluram. Cümlesini keştiye hem aluram.İsterisen ya Muhammed Mustafa. Daha armağan vereyim bul safa

(891)Lemyezelim bu cihan fani olür. Ne kadar yaşasalar ecel gelür.Anların mevtini asan iderim. Şeytanın kendinden emin iderim.Ummetin ki dünyadan rıhlet eder. Ol karanlık kabre onlar gider.Onlara muinkâr hem ben oluram. Çun kabirlerini ravza kıluram.Münkereynin sualinden saklarım. Ol kabirde çun enis halk ederim.Seni alemlere rahmet eyledim. Sekiz cenneti sana bahş eyledim.Ümmetinle seni idhal ederim. Hem cemalimi size arz ederim.Seni kılmasa idim çun ya resul. Senden efdal kılmadım ekremce kul.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

534

Seni hem zatıma magşuk (mâşuk) eyledim. Senin içun âlemlere kün eyledim.Seni kılmasa idim çun ya resul. Kaf nuna degmez idi bilmiş ol.Dünyanın sen hurşidîsin ya resul. Rahmetenlil âleminsin bilmiş ol.Seni alemlere rahmet eyledim. Hem mübeşşir hem de nezîr eyledim.Şanını gayet le ali eyledim. İki cihan serveri Ahmed dedim.Mümine cenneti tebşir edesin. Kâfiri cehîmiyle ile korkutasın.Mümin olan çun bana iman eder. Sünneti kılar seni tasdik eder.Kafir olan dilde beni zikr eder. Seni tasdik eylemez inkâr eder.

(892)Seni inkâr kim iderse Mustafa Beni inkâr idu ben bulmaz safâKim ki senin mührini inkar ider Bilmiş ol ki ol kişi nara giderYeryüzine hem seni şâh eyledim Hem mübeşşir hem de nezir eyledimVemâ erselnâke illâ mübeşşiran venezîrâ461

Nehrumâsın kullara sen Mustafa Mü’mini tebşirleyub bulun safâEmrimi sen küffara söyleyesin Anları de nar ile korkudesinYa Habibim izzetimin hakkıçün Lem yezelim bâkî zâtim hakkıçünUçmağa küffari asla koymazim Ümmetinden rahmeti kesmezimÜmmetinden kim dilese ya Rasul Uçmağımda cemalimi göre olDaima hem rızamı arub bula Zâtu zikrîmîle hem meşgul olaYoluma malın canın sarf eyleye Beni koyup gayri bâbâ gitmeyeHer nire giderse beni zikr ide Bizi sevib gayrisini terk ideÜmmetine söylegil sen Mustafa Bu sıfatıyla olan bulur safâOn sekiz bin âleme kün eyledim Senin için onları halk eyledimİnse cinne hem seni şah eyledim Yer gök ehline seni mah eyledimYa habibim seni irsal itmedim İlla âlemlere rahmet eyledim

(893)Hak Teâla ikram itti şahıne Çün bu ayât nazil oldu şanine Vemâ erselnâke illâ rahmetel lil’alemîn462

Hak Teala çün buyurdu Ahmedim Hem Ebu’l-Kasım olan MuhammedimYa Habibim nurimi gör al meâl Deha ne arzin var ise söyle hâlBen didim ki Ya İlahî Ya Celâl leylü nehar ûmarım senden cemâlHak Teâla bes hemen emr eyledi Cemâlimi sana arz idem didi461- Furkan, 25/56: (Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.462- Enbiyâ, 21/107: (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

Kısas-ı Enbiya

535

Ya Muhammed seni dil şâd eyledim Arşu a’lam sana i’ta eyledimBen didim ki padişahsın müsteân Arş-u a’lan istimem it istiânLem yezel lemma yezelsin ey Hudâ Ümmetimi eylegil bana atâRızan ile rahmetini umarım Bir de ümmetimi senden isterimHak Teâla çün buyurdu bülbülüm Gonca gül bağında nevreste gülümYa Habibim sana isâr ideyim Kâmil iman sana bildüreyimKul odur ki zatım içün ağlaya Bize tefvîz ittikâsın bağlayaÜmmetine söyleyigil sen ya Nebî Ağlayub çün diyeler Rabbül GanîÇün diyeler Ya ilahi ya karîb Kâmil iman bizlere eyle nasibNutku a’zam ayetül kübra kulum Dinle imanı kâmil sevgilüm

(894)Ümmetin iki şeyin ikbal ider Bâki ile fâni mülki vely iderHer şeyi çün kudretimden eyledim Çün içinde vakti kâmil eyledim Vaki kâmil yani öyle yanaşur Namazını te’hir ider savuşûrEvvela dünya işini ol görer Sonra döner namaza ikbal ider İşte ol kişinin kârı az olur Kâmil iman olmayıp ez’af kalur Yani indellahda makbul olmadı Ol kişi iman ikmal kılmadıVakti kâmil yine gelir yanaşur Namazı kılar işine savuşurYani dimek evvela namaz kılar Sonra ondan kalkub işine giderYani dimek bâki mülki kazanur Rızam ile hem cinanımı bulurÜmmetine söyleyigil sen bu hali Bâki mülk işine tutsunlar yoliİmanı kâmil olanı severim Kasru diline tecelli iderimHak Teâla çün buyurdu Ahmedim Sen nebi zişân kulum MuhammedimRefrefe bindin habibim Ahmedim Kurbime hem seni davet eyledimİlmi ezelde takdir kılmışem İsmini ismime muzaaf (muzâf) kılmışemAyetül kübra seni çün eyledim İhlası şerifi sana yolladımİhlası şerifi kim kırat ider Bilmiş ol ki İncili tekrar ider

(895)İhlası kim dilde sıdk ile okur İki cihan azabından kotururHem de sana nice ikram eyledim Ayetel kürsiyi sana yolladımÜmmetinden kim anı itmam ider Tevratü ol kişi temam hatm iderŞerru cinden insanı ol hıfz ider Okur ânı nire dilese giderHem de virdim feth edici elhamı Kim okursa ref ider derdü gamıYani dimek Fatiha Ahmed kulum Kim okursa feth ider doğru yolum

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

536

Sana hem gelen Kur’an’ın başıdır Fatiha yüzdört kitabın şahıdırBen didim ki ya İlahi müteân Kâbe kavseyne hemam geldim ayanÇün gelurken kubbe gördüm nagihân Kapusu kilitli anın it beyânKubbe bin ahvalini söyle ayân Miftahı kimde ise eyle beyânHak Teâla çün buyurdu Ahmedim Miftahı sende anın Muhammedimİsmini ismime muzaaf (muzâf) kılmışem Levhi mahfuzun başına yazmışemCennetin kapusina hem yazmışem Senin ümmetine tevhid virmişem

Lâ ilahe illallah Muhammedun Rasulullah463

İşte bu lafız ile miftahı vurur Ol kapuyu çün açan cennet bulurKul odur ki kalbü gafil olmaya Bu kelamı çün dilinden komaya

(896)Lafzı tevhid Allah’ı mümtaz ider Zâtu vechullahıyisbât iderÜmmetin söylegil sen Mustafa Kavlu tevhidi okub bulsun safâBen didim ki sitr idersin hem uyûb Her umurda sensin allemu’l-guyûbSen alîmsin her şeyi bilicisin Gizli sırları haber vericisinBen ki bu makama sefer eyledim Nurdan kubbe çün görüp seyr eyledimHikmetine ukul irmez ya şâhım Dört gözeden dört su akır Allah’ımBesmele hay-ı miminden sübhanım Rahimu Rahman miminden YezdanımYâ Habibim dinle şimdi sen beni Bildüreyim kubbeyi sana nebîKubbe benim rahmetimdür Ya Resul Besmele ile okur Kur’an’ı kulKim ki besmele çeker Kur’an okur Dört gözeden rahmetim taşra virurDört gözeden su gibi rahmet çıkar Nur mizabtan dünya çarhine akarYani dimek dünyaya rahmet virur Rahmet ile dünya çün kâim olurHat Teâla çün yine emr eyledi Dinle bu râzi kulum Ahmed didiZâtu nûrin dünyayı enver kılar İki mimden su gibi taşra çıkarİki mimden iki nur feyzi virur Biri mümin biri küffara varurAhirette bir gözeden feyz ider Küffara mümtaz mümine nurun irerAhmedim Muhammedimsin Ya Rasul İş bu kavli okuyub müdavim ol

(897)İş bu kavli kim okursa ya Rasul Cennet içre ırmağından içer olİş bu kavli kim okur dile alur Nice elem derd beladan kurtururOkuyanın canına hayat virur Cümle mevtaler bile rahmet alur

463- Allah’tan(c.c.) başka ilah yoktur, Muhammed (s.a.v.) Allah’ın elçisidir.

Kısas-ı Enbiya

537

Bismillahirrrahmanirrahim

Ya habibim seni razı eyledim Refrefi Burakı sana yolledimRahmanım bin bir kapum vardur benim Nice bin gizlu kapum vardur benimSır hazinemden yaratmışem seni Sır hazinesinde seyr ittin beniSahibul burhansın ey Ahmed kulum Hatemu’l-Enbiyasın sen sevgilumSenden evvel çok nebi halk eyledim Her nebiye göre ahkam eyledimİlmu tıbbı anlara çün virmedim Tillerini perçemime sarmedımSır hazinem ben sana çün açmışem Perçemin hem tillerime sarmışemSahibu’l-furkansın sen Ahmed kulum Gül bağında gonca gülüm bülbülümYa habibim sözümiz oldi temam Ümmetine daim iderim selamİznimîle hem zemine inesin Sekiz cennetimi hep seyr idesinNice nice hikmeti seyr idesin Ümmetine çün hikaye idesinYa Ebu’l-Kasım Muhammed Mustafa Hatmu kelam eyleyek buldin safâBes yine bana habibimsin didi Muradın itmam olundi dön didi (898)Öyle gördüm cemâl infâk (İnfikâk?) eyledi Refref u tuyûr bana ‘azm eylediGeldi Refref bana kıyâm eyledi Cemâlullah yine nidâ eylediYa Muhammed Refref’e sen bin didi Emrim ile yeryüzine in didiRefref’e çün kıyâm eyledim hemân Firâşın üstine oturdum temâmAldı Refref beni ordan ol zemân Sidre-i Müntehâya indik hemânİki melek bana ikbâl itdiler Ya Muhammed Ya Muhammed didilerRefref üzre ânlara virdim selâm Selâm alub bana itdiler kıyâm

Beyt

Lâ mekân şehrine gittim Dildâr haymesine girdimCemâlullahı hem gördüm Didi Muhammed Mustafa

Cemâl haymesine girdim El bağlayub kıyâm itdimCemâlden merhaba aldım Didi Muhammed Mustafa

Cemâl bana suâl itdi Ya Habîbim söyle didiSelâmını sen vir didi Tekellüm buyur Mustafa

Tahayyur şehrine irdim Ne tekellüm idem didimSabrın şehrine az irdim Didi Muhammed Mustafa

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

538

(899)Def’e (ref’e?) Allah emr eyledi Selâmını söyle didiKalbime bu hutûr itdi Didi Muhammed Mustafa

Üçüncide cevap virdim Tahıyyâtü ben okudumYâ Rab selâmım bu didim Didi Muhammed Mustafa

Şâhıma kıyâma durdım Üç rek‘at hem nemâz kıldım Duâ idüb recâ kıldım Didi Muhammed Mustafa

İnfikâk eyledi Rahmân Yine Refref geldi hemânSidreye indim ol zemân Didi Muhammed Mustafa

Cibrîl Mikâil bildiler Refref’den teslim aldılarMi‘râc’ın kutlu didiler Didi Muhammed Mustafa

Cebrâil çün Ya Rasülullah didi Sen murâdın nâil oldun didiHak teâla sana ihsan eyledi Cümle mahlûkâtdan eşref eylediNice peygamberler irsâl eyledi Cümlesinden seni efdal eylediYidi kat gökleri hem halk eyledi Çün seni Levlâke Levlâk eylediVasf olunmaz çok melek halk eyledi İçlerinde çün mukarreb eylediZâtını ânlardan ekrem eyledi Cümlesini sana hâdim eylediHak teâla seni da‘vet eyledi Lâ mekânda hem seninle söyledi

(900)Ne tekellüm eyledinse Mustafa Söyle bize bizde alak bir safâBârigâhında tekellüm eyledin Ümmet içün ne recâlar söyledinHak teâla ihsân eyledi sanâ Ümmetin hedâyesin söyle banaSır hazîne kenzini464 açdi sana Virdigi ücreti vasfeyle banaBen didimki ya karındaşım melek Ümmetime diledim vâfir dilekHak teâla çün bana emr eyledi Habîbim Muhammedim Ahmed didiDidi bana Ya habibim ahmedim Sana ümmetine rahmet eyledimÜmmetime istedim bin armağan Didi Allah lütf iderim her zemânHak teâla yine hıtâb eyledi Emrimi tutanı severim didiİtmesünler yir gök ehlinden hezer Benden korkan mene iderim nazarKimseden hiç itmesünler bir hafâ Lütf-i İhsân iderim çok MustafaDâreyinde anları şâd iderim Ni‘met-i ‘uzmâ ile memnûn iderim

464- Hazine

Kısas-ı Enbiya

539

Ğayru menden unmasınlar hiç şefâ Anlarçün kâfiyem hem MustafaDidi Cibrîl Ya Muhammed Mustafa Dur kelâmın dinleyüb alduk safâBen sana çün tercümanlık ideyim Sana cennetleri hem göstereyimAldı Cebrâil beni çün ol zemân Geldi cennetin kapusına hemânBizki geldük cennetin kapusına Didi Cibrîl bak bunun yapusına

(901)Hak teâla kudretinden eylemiş Kapusına üç satır kayd eylemişOl kapuya ben ki nazar eyledim Üç şey kapuda kır’et eyledimKendi sun‘ı ile anı kayd eylemiş Hoşça kelâm ol baba hat eylemişBir sadake bir men i‘tâ eylese Rızâm içün ğayrıya hem virdiyseBirine mislin i‘ta iderim ‘İndimizde anı kabul iderimĞayru bir men bir mene çün gelür ise Karz-ü hasen sen bana vir dir iseKarz-ü hasen ol kişi virür ise Ol fakiri hem râzı kılur ise‘İndimizde anı kabul iderim Onsekiz ecri ona i‘tâ iderimKudretinden böyle yazmış müste‘ân Ben didim Cebrâil’e eyle beyânBunları sen bana bildür Ya Emîn Ne ecilden yazdi Rabbü’l-‘âlemînHak teâla çün böyle ketb eylemiş Sadakaya on misil emr eylemişKarz-ü haseneye on sekiz misil Bunı eyle bize güzelce temsilCebrâil bana didiki Ya Habîb Cümle ‘âlem derdine sensin tabîbSadakayı nâs olan gizlü virür Bazu fakre bazu ğaniye virürEğniyânın ekseri dehrî sever Malını kenz itmeke ğayret iderHak teâla şey’in halini bilür Sadakanın ecrini nâkıs virürEğniyâ fakire hem şâmil olur Ol ecilden ecrini noksan virür

(902)Karz-ü hasen muhtaca vâkı‘ olur Anın içün ecri ziyâde virürPes Rasülullah rivâyet eyledi Cennetin kapusına vardım didiHak teâla kudretinden eylemiş Üç satır altun ile hatat (hat) eylemişOl kapunın fevkına kayd eylemiş İşbu kavli evvelâ ketb eylemişLâ ilâhe İllellâh Muhammed RasülullahHak teâla kudretinden eylemiş Çün ikinciyi böyle hatat (hat) eylemişCennet ehlin böyle ta‘rîf eylemiş Bes lisanından bu sözi neşreylemişDünyadaki malı ihlâk465 itmedim Miskine fakire i‘tâ eyledimHayra sarf oldı malımız çok şükür Burda çün ecrini bulduk çok şükür465- Tüketme, eskitme

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

540

Şimdi burda nef‘ini bulduk malın Nice nice ecrini bulduk malınVah bize ki fânide terk eyledik Küllü mâlı fakra i‘tâ itmedikHak teâla çün böyle kayd eylemiş Satrı sâniye bunı böyle hatat eylemişÇün ikinci satrı kırâet eyledim Bes üçünciye hemân yed eyledimHak teâla çün böle nakşeylemiş Ümmetin zenbini ta‘rîf eylemişSatr-u sâlise böle kayd eylemiş Kesret-ü günâhının ‘afvın söylemişYa‘ni mümin günahı ekber ider Hak Teâla kudretinden afv iderNur-u hidâyetle Allah şâd ider Nur u se‘âdete hem idhâl ider

(903)Ümmet olan cürm ile günâh ider Rabbü olanın şânıdur afv iderHata ‘isyanlarını vurmaz yüze Cürm-i günâhımızı sürmez bizeNi‘metin ‘uzmâsını in‘âm ider Zât u ulvîsinden Allah afv iderPadişahdur günahımız afv ider Rızasına hem bizi nâil iderFazlu lütfinden bize ikram ider Cennetine Hak bizi idhâl iderRahmetinden kat‘-î umud itmezik Dâima ol rahmetini isterikTahkik Allah günahımızı kef ider Cemi‘ kusur zenbimizi ‘afv iderHak teâla kitabında buyurur İşbu ayât rahmetini duyururLâ taknetû min rahmeti(A)llâhi inna(A)llahe yağfiru’-zzunûbe cemîa466

Cebrâil ileruye geldi hemîn Cennetin kapusına vurdı elinİçeruden çünki Rıdvân söyledi Bu kapuya çün vuran kimdür didiCebrâil didi ki ben Cebrîl-i Emîn Hem berâber rahmeten li’l-âlemînHamdullah diyuben şükr eyledi Açdı bâbı bize kıyâm eylediOl kapuya nazar itdim ol zemân Girdüm ânın içerüsüne hemânHak teâla çün müzeyyen eylemiş Fizza dinardan kapusın eylemişCennete girdim makam seyr eyledim Rıdvân’a selâmün ‘aleyküm didim

(904)Rıdvân aleyhisselâme it kıyâm Aldı selâm didi ‘aleykümü’s-selâmAldı selâm bana ikbâl eyledi Merhaba Merhaba Ya Rasulüllah didiHamdü lillâh zâtın irdim rasûl Ol mübarek cemâlin gördüm rasûlDidi Rıdvân Ya Muhammed Mustafa Zât u nurından gelüb bulduk safâDidi Rıdvân Ya Rasulüllah nebi Seyri kıl cennetde kasrı makamiBuyur imdi bu makama Ya rasûl Cennet ehli zâtın ider vusul

466- Zümer, 39/53: De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah›ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

Kısas-ı Enbiya

541

Nice melek huriler sardı beni Sîre sîre geldi gördiler beniCennet ehli cümlesi hep geldiler Tebşîr idüb bana ta‘rîf itdilerBu makama geldin ‘avdet eyledin Cennetin ekseri senin ümmetinBenki cennet ehline seyr eyledim Rıdvân’ın önine nazar eyledimBî ‘aded miftâh görüb kaldım ta‘â Bunların sahibini bildür banaDidi Rıdvân Ya Muhammed Ya rasûl Ümmetin ekseri olur duğri kulÜmmetin dileri çün Allah ider Gizlu zâhir bu kelâmı zikrider

Lâ ilâhe illellah Muhammed Rasûlullah(905)Ümmetin çün dâim hakkı zikr ider Kalbü ile Allah’ını fikr iderKelâm-ü tevhidi kul dile alur Ol kula Allah kasr bina kılurİşbu cennetde binası kurulur Kapusına zirze kilit vurulurHak teâla cenneti halk eylemiş Bu makama beni vekil eylemişTevhîdi okur binası kurulur Cümle miftâhlar bana teslîm olurİşbu miftâhlar bana teslim olur Ba‘den-nüşür sahib gelür alurHak teâla Rıdvân’ı halk eylemiş Hem halife hem asker i‘tâ eylemişOl kapuya bir âmir koymuş idi Yitmişbin kadar nefer virmiş idiYüzbin kadar çün melâik var idi Cümlesi Rıdvân’a muntazır idiAllah’ın kudretini ol fikr ider Hem dilinde bu du‘âyı zikr ider

Sübhâne’l-Hallâku’l-‘Alim Sübhâne’l-Kerim El-Ekrem Sübhâne’l-Bâ‘isü menEtâ‘ahu etâ‘ahu cennâti’n-ni‘am467

Geçdim ândan ileru azm eyledim Cennetin ni‘metlerin seyr eyledimCennet içre bir ağaç seyr eyledim Ğâyet ile çok ta‘accüb eyledimNe kadar bakdım ise iremedim Ol ağacın başını göremedimHak teâla kudretinden eylemiş Hâlis altundan anı halk eylemişDallarını çün yakutdan eylemiş Vasf olunmaz çok semer468 eylemiş

(906)Ol ağacın zıllıni keşf eyledim Yürük at seksen sene gitse didimZıllıinin ol ğâyesini bulamaz Görmeyen göz ânı idrâk idemezMeyvesi fizza469 gibi şülve virir Bilmeyenler zann ider kandil yanirCennet ehli iştihâ hem eylese Şu ağacın meyvesin yiyem dise467- Herşeyi yaratan, her şeyi bilen, en cömert olan ve kendisine itaat edecek olan kimseleri naim cennetinde dirilten/koyan Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim.468- Meyve469- Gümüş

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

542

Tabak içre meyveden vaz‘ olunur Cennet ehlin önine hâzır olurOl ağacın ğâyesinde kuş uçar Bilmeyenler zann ider şimşek açarOl ağacın başına ol kuş konar Bilmeyenler zan ider yıldız yanarCennet ehlinin biri meyl eylese Ol kuşun kendini ben görem diseOl kuş uçar gelür ânın yanına Seyr kılur yine varur yirineCennet ehlin cümlesi ni‘met umar Şu kuşın etini yisem çün meğerBiryân olur tabak içre vaz‘ olur Doğri gelür ol mene vâsıl olurEklider lahmini çok lezzet alur Bes ‘ızamlarını tabaka doldururHak teâladan âna emir gelür Yine ol kuş geldiği yiri bulur Perlerini açub pervâz ider Ol ağaç başında bir dala giderŞevk ile şakılayub dalda öter Cennet ehli zan ider bin kuş öterBir kuş öter cümle daldan ses gelür On senelik yire çün sesi varurCennet ehli ol sadayı çün alur Bazu kula dünyadaki ses gelür

(907)Sem‘ini kuşın sadasına virür Dünyada öter gibi sesi alurBazı kula ol kuşın sesi varur Kur’an okur gibi kuşdan ses alurSem‘ini kuşın sadasına virür Zan ider ki çift hâfız Kur’an okurCennet ehline hutur bu eylese İncil’in kelâmını bilmem diseHak teâla ol kuşa çün emr ider İncil’i başdan başa kuş hatmiderBir kuş öter binbir daldan ses virür Zan idersin bin tane hâfız okurCennetin fevkına nazar eyledim Nice köşkler ‘ulyâda seyr eyledimBî ‘amûdsız kudretinden eylemiş Mu‘allakda asılı halk eylemişBen didim Rıdvân’a Rıdvân merhaba Köşklerin sâhibini bildür banaDidi Rıdvân merhaba yâdın eri Şu birinci katdır enbiyâ yeriHak teâla kün diyüb emreylemiş Cennetü yidi tabaka eylemişSekizinci yiddi cennet zarfidür Yiddi cennet zarf içinde bâkıdürEnbiyâlar çün birincide durur Kâdu şehid çün ikinciye varurEvliyâlar hem üçünciye varur Dördincide senin ümmetin dururBeşinciye selef ümmetler varur Altıncıda ‘âsi kanlılar durur ‘Âsi dimek dünyada şer işledi Allah ona sonra ihsan eyledi

(908)Kanlı olan bes cahîme bâb açar Bir hayır işlerki ol bâbdan geçerHak teâla ol kulı âzad ider Kanlı ol kul hem bu makama girer

Kısas-ı Enbiya

543

Pes yidinci katına küffâr irer Allah’ın ‘avniyle buraya girerDünyada ol kişi küfr işler gider Çün âhir nefesde imâna irerİtdiği işlediği ona kalur İşte bu makama ol hâsıl olurHak teâla kulların ecrin virür Herkes ecrine göre makam bulurBen didim Rıdvân’a Rıdvân merhaba Bablarını ta‘rîf eyle sen banaDidi Rıdvân Ya Muhammed merhaba Cümle cennet ehlü gelür bu bâbaCennet ehlü cümle bu bâba gelür Saf saf olub fırka fırka çün dururEvvelâ enbiyâlar bâbdan girer Bir firâş üstine burada binerOl firâş çün bir kezin perin açar Ol birinci makama uçar geçerİşbu minval üzre cümlesi uçar Sıra sıra ol makamları geçerİşte yedinci katudur burası Buraya gelür imânın hem ednâsıMümin olan dünyada ağladılar Leyl-ü nehâr Allah’a yalvardularHerbir emr-ü nehyü anlar tutdılar Ol zeman makamlarını yapdılarMümin olan bu kapudan çün girer Yapduğı firâşın üstine biner

(909)Küffâr olan emrü nehyü tutmadı Farz-ü sünnet hayra bir bâb açmadıÇünki küffâr dünyada ecir almaz Burda gelüp binecek şeyi bulamazAllah’ın lütf ile nardan kor türür Ol ecilden çün bu makmada dururBen dönüb Cibrîl’e suâl eyledim Kanliların hâlini söyle didimDidi Cibrîl Ya Muhammed Mustafa Sana ümmet kul olan bulur safâÜmmetinden bazısı çün kan ider İşlediği amelini habt iderKan ider ol çün cahîme bâb çar Bir amel işler ki ol babdan geçerAllahın lütf ile cennete girer İşte bu altıncıya ancak çıkarHabt ider amelini ecir alamaz Çün gidüp makamını ol bulamazAllah’ın lütf ile cennete girer Lezzet almaz ol makamda meks iderYa‘ni dimek asla rü’yet idemez Allah’ı enbiyâ’yı hem göremezEhl-i imân ile Refref’e biner İşte şu altıncı katına inerYa‘ni dimek bir firâşa oturur Kendini çün ol makamda hem bulurBen didim Rıdvân’a Ey cennet şâhı Seyr idelim burda sun‘ı ilâhıBiz ki bu makama geldik çün ‘ayân Bu makamları bana eyle beyân

(910)Didi Rıdvan Ya Muhammed Mustafa Nur cemâlini görüb aldım safâHat Teâla halkine gün eylemiş Bu makamı yedi kat hem eylemiş

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

544

İş bu cennet zâil olmaz bâkidur Yedi kat gökler cinânin aksidurDünya gögi çün birinci sayilur Seb’ine çün hem yedi kat dinilurBu makami öyle zanme Ya Rasul Tâ yukaru katidur birinci bilİşte yedinci katidur burası Buraya varur derecenin ednâsıBir melek gelub bana itti kıyam Didi bin kanadıma seyr it makamBindin heman ol melekin yerine Alu ben gitti cinânın fevkıneCennetin ulyasına açtı perîn Didi seyr it rahmeten lil âleminBir ağaç orada gördüm çün hemân Nazar ittim ol ağaca bir zemanOl ağaca çok tahayyur eyledim Ağacın tahtına nazar eyledimKubbe gördüm çün orada nagihân Kapusunda bir kilit gördüm ayânDidi melek ey şâh Şâhı cihan Kubbeyi aç biz görek hoşça cinânBiz ki geldik kubbenin verâsına Didi melek miftahını alsanaBen didim ki ya melek söyle hele Miftah çün nirden alalım ele (911)Didi melek miftahı sende rasul Oku besmeleyi miftahını bulKudretinden çün kurulmuş bu yapu Oku besmeleyi açılur kapu

Bismillahirrrahmanirrahimİş bu kavli okudum oldum heman Kapısi açıldi gördüm ol zemânBir kapudan içeri girdik heman İbtida bir hoş divar gördüm ayânHak Teâla kudretinden eylemiş Câr taraflı bir divar halk eylemiş Dört tarafta dört ismim gördüm ayân Câr divara besmele ya(z)miş beyân Dört duvardan dört su akıyor zülâl Kudretinden çün akıtır zü’l-celâlBisminin mimi gözünden su akır Allah’ın hâ’sı gözünden süt çıkırRahmanın mimi gözünden hamru su Bes gelub eyledim anda ben vudu’Rahimin mimi gözünden bal akır Âsiyab mizabu gibi çok çıkırÇok zaman ol sulara seyr eyledim Akıyorler nireye gidir bilmedimOl suya hiç reyha bir şey vurmamış Ta’mu tathîr çün muğayyer olmamışBir leben ta’mu mayhoş olmamış Lezzetine asla noksan gelmemişBiri hamîr çün içenler mest olur Ârî sâfî zan idersin misk gelurBiri asel gayet ârî sâfîdur Nice semere içinde bellidur

(912)Oku Ağlar Baba ayetden delil Dinleyenler dimesinler boş nakilİşbu ayet saili iskât ider Ol Resulün Kavlini isbât ider

Kısas-ı Enbiya

545

“..vu’ide-lmuttakûne, fîhâ enhârun min mâ-in gayri âsinin ve enhârun min lebenin lem yeteğayyer ta’muhu ve enhârun min hamrin lezzetin lişşâribîne ve enhârun min ‘aselin musaffâ(en) ve lehum fîhâ min külli-s semerâti..”470 Hâk Teâlâ cennetü halk eylemiş Muttaki olanlara vaad eylemişKubbeden içeruye azmeyledim Bu ayâtın ihbarını seyr eyledimİş bu irmaklari cün seyr eyledim Dört ismiden dört punar seyr eyledimBir süd biri su birisi hamir Biri asel dadlarıdur müstağmirNice hikmetlerini seyr eyledim Tesnim ile kâfuri seyr eyledimHikmeti seyr eyleyen ma’na alâk Bir nidâ geldi bana virdim kulak Tahkika kul Allaha döner ise Ruz-ü şeb çün beni zikr ider iseHulusi kalp ile kim anı okur Cennete girer cehimden kurtarurKangi kulki kalbini halis ider İş bu dört ismiyle beni zikr ider

Bismillâhirrahmânirrahîmİş bu Kavliyle beni kul zikr ider Bu makamla yerini bünyad iderBilmiş ol ki bu makama gelecek İşte bu dört gözeden su içecek

(913)Geçtim andan ileru azmeyledim Cennetin köşklerini seyreyledimHak teâla nice köşk halk eylemiş Dürr-i yâkutdan müzeyyen eylemişDöndüm andan Cebrail’e söyledim Köşklerin sâhibini bildir didimDidi Cebrail ya Muhammed Mustafa Senin ümmetin çıkub bulur safâMü’min olan Yâ Resulullah nebi Çün seherde kalkuben alır abıVudûü alır vücudu tedhir ider Bağde-l vüd’u tevhid-i ol yâd iderOl sırada kavl-ü tevhidi okur İşte ol kullar bu makamı bulurSonra andan ileru azm eyledim Cennetin ni’metlerini seyreyledimBir makama anda eyledim nazer Orda oturmuştu İdris kul megerGitdim ânın yanına virdim selâm İtdi kıyâm didi aleykümselamDef’a ona eyledim ben merhaba Didi İdris Ya Muhammed merhabaDidim İdris hak sana lütfeylemiş Bu makama seni vasıl eylemişHoş sana ki dünyadan oldun emin Bu makamda çün muhalledsin heminÇünki dünyada sen irdin devlete Makâm-ı âliyede irdin re’feteDidi İdris Ya Muhammed Ya Habib Şimdi dünyada olaydım Ya TabibSana ümmet olurudum Mustafa Gayet ile bulurdum çok safâ470- Muhammed, 47/15: Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

546

(914)Vah bana ki dünyada ola idim Ben seninle buraya gele idimHak Teâlâ çün seni halk eylemiş Sekiz cenneti sana bağş eylemişCennet içre çün neler halk eylemiş Cümle ırmaklar habibimin dimişKevser tesnim kâfur ırmağıni Hem yaratmış selsebil sularıni Cümlesini senin içün eylemiş Senin ümmetin içün halk eylemişİdris ile kelamı itdim tamam Didi Cibril geç ileru Ya İmamGeçtim andan ileruye bes heman Bir acaib kürsi gördüm çün ayan Vasfe gelmez çok müzeyyen eylemiş Hâlis altundan onu halk eylemişHak Teâlâ çün mürabba’ eylemiş Altı inli üstüni dar eylemişYedi kat eylemiş anı lem yezel Vasf olunmaz hem müzeyyen çok güzelCar taraflı gayet azim eylemiş Çok makamlar nice köşk halk eylemişKürsünün halkına hak kün eylemiş Beş yüz yıllık bir tarafın eylemişYani beş yüz senede çün gidilür Bir tarafın gayyesine irilürKürsiyyi cennetde ru’yet eyledim Hayli zaman halkına seyreyledimTahtını fevkini çün göremedim Yüzde bir cüz’ine hem iremedim

(915)Çok ziyade kürsiye itdim nazar Üstüne çıkacak oldum çün megerCebrail meleke didim aç yerin Çıkuben seyr idelim kürsi zeminBindim andan Cibril’in kanadına İrdim hemen kürsünün bir katınaKürsi üzere çün neler seyr eyledim Nurdan minber orda seyr eyledim Çün didim Cebrail’e ruhu’l-emin Tarif it minberleri bana eminYazma Ağlar Baba anla sen meal Sana kalır burda cüz’i bir suâlGerçi sâil bu sözi itse suâl Kürsini bilmesi Cibril’in mühalCebrâil melek gayibi bilemez Cenneti nebiye tarif idemezCebrâil çün bildiğinden dimedi İlm-ü gaybe ânın aklı irmediHak Teâlâ her şeye nâzırdur hem Ne mekânda istesen hazırdur hemBes Muhammed her ne suâl eyledi Ol celeb Cibril’e ilhâm eylediİşte cevabı budur sâil bâbâ Kürsiyi yazdurma Ağlâr BâbâCebrail bana didi ki din eri Bu makamdur Allah’ın ru’yet yeriSeninki ümmetin bu kürsiyi sarar Ru’yetullah’a bu makama da irerHak Teâlâ kürsi üstine çıkar Lâ mekân şehrini kürsiye kurar

Kısas-ı Enbiya

547

(916)Hak Teâlâ kudretinden buyurur Kelamını kullarına duyururMerhaba dir ya benim has kullarım Merhaba ya veli muhlis kullarımCümle mü’min Allah’a nazır ola Yan’i dimek Allah’ı ru’yet kıla Enbiya evliya mü’min cem olur Kıyamet gününde Allah’ı görürCennet ehli ni’metine şükr ider Daima Allah’ı çün ru’yet iderCennet ehli Huri Gılman cem olur Ru’yet-ü cemal ile lezzet bulurCennet ehli hoş rahat mesrur olur Çün hicablar gözlerinden ref’ olurEnbiya evliya mü’min şâd olur Yüzlerinde nurlari müzdâd olurEnbiya evliya mü’minin şâhı Ru’yet iderler burada Allah’ıİş bu ayât münkeri ikna ider Cennet içre ru’yeti isbat iderVucûhun yevme-izin nadiratün ilâ Rabbiha nâziratun471

Cümlesi cemale hayran olalar Bin günü ru’yetde bir gün bilelerBu makamda bâki anlar kalalar Seyr idüb cemali lezzet alalarİş bu makamlarda siz sakin olun Ru’yet-ü cemal ile daim olunCennet ehli şükr-i yezdan çün ider Hak Teâlâ anlara nida iderCennet içre ni’mete vâsıl olun Ru’yet-ü cemâl ile şeref bulun

(917)İskân idüb cümlesi mesrur olur Huri Gılman ile anlar şâd olurCennet ehli şükrini müzdad ider Dilleri çün bu duâyı zikr iderAllahümme inni eselüken-nazara ilâ vechike’l kerim 472

Seyri kıldım nice nice tahtları Hâlis altından yaratmış anlarıBi aded minberi gördüm ben ayân Hem didim Cebrâile eyle beyânHak Teâlâ anları halk eylemiş Sâfi nurdan kün deyup emreylemişCümlesine benki eyledim nazar Birine iştiyakım düştü megerDidi Cibril Ya Muhammed per safâ Cümlesi enbiyanındur MustafaEnbiyalar minbere çıkar mâhım473 İşte şu ülyadaki senin şâhımHak Teâlâ sun’uyle eylemiş Kürsi üstinde neler halk eylemişNice ağaç nice köşk seyr eyledim Kürsi üzere bir ağaca uğradımAğaç üzere meyveler bal akir Bir ağacın vuş kökinden su çıkirBen didim Cibril’e nehrümâ bana Bu suyun adını söyle sen bana Didi Cebrail Muhammed dinlegil Bu suyun adıdur hamr-ü zencebil

471- Kıyâme, 75/22-23: O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.472- Ey Allahım! Ben senin kerim olan veçhini/zâtını görmeyi istiyorum.473- Gökteki ay, Kamer

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

548

Cennet ehli burada hamru su içer Suyi içer ru’yetullah’a geçerBen didim Cebrail’e ki Ya Melek Cennetin her bir makamını seyr idek

(918)Cibril ile ibtida gelmiş idik Cennetü adnü içeri biz girmiş idikCennetin a’lasidur adnü cinan Allah’ın ru’yet makamidur inanVasf olunmaz çok makam seyr eyledim Kendi kendime bu sözi söyledimYa’ni dimek bu makamlar çün eger Dünya mülkünde olaydı bes megerMestü hayran seyr iden olur idi Pervâne veş aklü za’y olur idiBen didim Cebrail’e ki Ey Melek Bu makamı tarif eyle biz bilekDedi Cibril Ya Muhammed Mustafa Bu makamlar hep senindir per safâMevcudâtın efdalisin her zaman Bu makamlar sana layıkdur hemanDerecâtın gayet ekmeldir senin Bu makamlar ümmetinle hem seninÜmmetinle sen kalursin buraya Ümmet-ü selef gelemez burayaHak Teâlâ sekiz cennet eylemiş Cennetü vesileni hoş eylemişİlmü ezelinde takdir eylemiş Kürsini adnü içre çün halk eylemişSekiz cennet çün buradan görülür Ru’yetullah’a hem burada idilurYidi cennetden bakan adni görer Hak Teâlâ perdeleri ref’ ider

(919)Cennet-ü adn içre tûbâ eylemiş Hem Muhammed’in makamı hak dimişHak Teâlâ tûbâyı halk eylemiş Halle penbe dallarında eylemişBir acaip hoş ağaç irmez akil Her makamda dalları var ânı bilOl ağacı incü den halk eylemiş Dallarını çün zeberced eylemişKâfur ile selsebil çün çift akır İkisi tuğba ağacından çıkırTubâ’nın kökünden iki su çıkır Sekiz cennet içre bâtından akırNice hikmetlerini seyr eyledim Tesnim ile kâfuru seyr eyledimCennetin her bir yerin seyr eyledim Çün bu sözi Cibril Emin’e didimCibril Emin’e didim ki Ya Melek Aç perini çün zemine biz inekAldı Cebrail beni cenahına Geldik indik Cennet’in biz babınaOl makamdan taşra irdik biz ayân Hem kâpuda bir ağaç gördüm hemanÇok acaip vasf olunmaz bir şecer Fevkine tehtine itdim ben nazerOl ağacın ülyasında var semer Esfelinde iki çeşme var megerAslu ağacın kökünden su akir Zan idersin bir denizden mevc vurirArzu doli vasf olunmaz iki âb Seyri kıldım çok güzel hüsnü’l meabSeyri kıldım Cibril’e itdim suâl Ya Melek vasf eylegil nedir bu hal

Kısas-ı Enbiya

549

(920)Didi Cibril Ya Muhammed bu şecer Mü’min olan bu sulardan hep içerİki çeşmenin birinden nâs içer Hem birinden gasl idüb bâbdan geçerKâlellâhü Teâla fî kelâmihi “…ve sekâhum rabbuhum şerâben tahûrâ”474

Çün birinden mü’min olan su içer Hasedu kin kalb-ü kasrından geçerHem birinden gasl idenler dîb olur Nurlar gayetyile müzdad olurMü’min olan gaslidüben hem içer Sonra cennet kapısından ol geçerBu sular mü’mini kirden aridur İçmeyen mü’minleri nâr eridürGünahı çok kiride çok çün olur Edyeb (Ebyed)olmaz yani dimek pis kalırKir günahı ol cehennem eridür Tedhir idüb ol yine taşra virurOl kapıda çün neler seyr eyledim Çün yidinci kat göke va’z eyledim Gördüm orda İbrahimi ol zeman Didi bana rehber-i âhir zamanMerhaba didi ki Ya dost-i Hüdâ Merhaba didi bana bu nur-i Hüdâİndik altıncıya görmedim elem Ol kelim Musa’ya ben virdim selâmAldı selâm eyledi bana kıyâm Didi senden isterim dâim selâmMusa nebi bana itdi Yâ Habib Cümlemizin derdine sensin tabîbYa Muhammed miracın hoş eyledin Allah ile ne tekellem söyledin

(921)Ne teküllem eyledin sen Mustafa Dür kelamlar söyleyub buldun safâÜmmet içün ne buyurdu zü’l-celâl Burda vasf eyle bana sen vasf-ü hâlBen didimki Yâ Kelimullah nebi Elli vakit emr eyledi bize ğaniHemde altı ay siz oruç olun didi Doğru gidin Rızâmı bulun didiGerçi cünüb olursanız siz o gün Altı kerre ğasl idin siz su tökünDidi Musâ Ya Muhammed Mustafa Bu hâl ile ümmetin bulmaz safâBarigâhe sen gidüb eyle recâ Tahfîf itsün ümmetin ide edâSenden evvel hak bana emr eyledi Ol emir ümmeti yâd eylediKılmayub namazların terk itdiler O sebepten heb helake gitdilerBen didim ki Cebrâil’e Ya Melek Al cenâhan sidreye bizler gidekAldı Cebrâil beni çün perine Gitdik andan sidrenin biz fevkineSidre’ye gitdim teveccüh eyledim Yalvarub Allah’a secde eyledimSecde idüb ben didimki Ya Celil Ümmetimi itmegil Ya Rab hacîl475

Lâ mekanda emir kıldın sen bana Ümmetimin hali malumdur sanaElli vakit namaz ile emreyledin Altı ay sıyâm olun sizler didin474- İnsan, 76/21: Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.475- Utanmış, yüzü kızarmış

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

550

Yidi kere siz ğasilidin didin Doğru gidin rızâmı bulun didin Ümmetim bu emri edâ idemez Zaif ümmet elli vakti kılamaz

(922)Benim halim daima malum sana Vakt-ü akal eylekıl Ya Rab banaEzâf kul tâkati irmez ise Elli vaktü çün eğer kılmaz iseUtanırım hazretinden Ya İlah Tahfif eyle bu namazı padişah Lütf-u ikram eylegil Ya Rabbena Emrine biz ideriz çün eta’nâSıyâm ile ğasli tahfif eylegil Sen rahimsin rahmet i’ta eylegilHak Teâlâ bana nidâ eyledi Ya Habibim secdeden kalkgil didiOn vakit namaz çün ref’eyledim Sıyam ile ğasli tahfîf eyledimYa Muhammed sana iderim selâm Beş ay oruç altı ğasl eyle tamamCebrail aldı beni çün perine Geldik indik Musa’nın biz yanınaGördü Musa eyledi bize kıyam Merhaba didi aleyküme-s selâmDidi Musa senden isterim selâm Ne emir aldın ise söyle tamamYa Muhammed ecrini söyle didi Ben didim ki azca tahfif eylediHak Teâlâ çün bana emreyledi Kırk vakit namazı siz kılın didiBeş ay sıyam altı kerre ğasl idin İş bu minval üzre siz edâ idinDidi Musa Ya Muhammed Ya İmam İş bu emri ümmetin itmez tamamBindim andan Cibril’in kanadına Gitdim irdim nur hicabın altınaBes mukaddem üzre secde eyledim Yalvarub Allah’a recâ eyledim

(923)Tahfif itdi rub’ini Allah bana Döndüm andan yine Musa yanaGitdim andan çün Musa’nın yanına Geldim andan yine hicâb altınaBeş kerre Allah’a secde itdim hem Bârigâhde Allah’a yalvardım hemHak Teâlâ lütfu ihsan eyledi Beş vakit namaz ile emreylediBir ay oruç siz tutun her senede Bir kerre ğasl eyleyin siz cima’ deCibril aldı beni ordan ol zaman Hazret-ü Musa’ya geldik biz hemanYine Musa Nebi’ye virdim selâm Aldı selâm didi söylegil kelâmDidi Musa Ya Muhammed Ya Nebi Ne kadar ref’ itdi namazı ĞanîBen didim ki Ya Kelimullah nebi Beş vakit namazı emr itdi ĞaniHem sıyâmı eyleyin bir ay tamam Bir kere ğasl eyleyin sizler mudam476

Didi Musa Ya Muhammed gitsene Sidre üzere Allâh’a yalversene Didi Musa arşa avdet eylegil Beş vakit nemazı tahfif eylegilOl Musa kelîme çün virdim civâb Allâhımdan iderim bes ihticâb476- Devam eden, sürekli.

Kısas-ı Enbiya

551

Kabul iderim bu emri Ya Musa Tur’da hak idi sana sâhib asâAllâhımdan utanuram Ya Nebi Elli vakti beş vakit itdi ĞanîHazretü Musa’ya itdim el-firak Bir nidâ irdi bana virdim kulakHak Teâlâ çün bana emr eyledi Ya Habibim ümmeten söyle didi

(924)Ya Muhammed sana ikrâm eyledim Biş(beş) vakit namazı ifrâz eyledimÂlimem çün her şeyi biliciyem Kulların hem ecrini viriciyemBiş vakti siz kılın tekmil idin Elli vakit nemazın ecrini alınKangi kul ki bir ibadet eylese Rızâm içün farzü vacib işleseRahmetimi size vâsi’ eylerem Elli vakit yirine kabul eyleremBiş vakiti siz kılın mudâm olun Rızâmı şerifimi sizler bulunÜmmetinden biri murâd eylese Rızâm içün bir hasene işleseO hasenesini kabul eylerim Birine on misli i’dâ eylerimKul beşerdür nisyanı ol çün ider Bazı kere fiili şakiya giderSeyyiesine ise hem yazılur Misli ile ona ceza olunurBir günaha bir azâb çün iderim Kendi fiilini ona i’dâ iderimBazı ümmet kalbi içere söylese Bir hasene işleyeceğim diseİşlemeyüb hayrını terk eylese Kalbü içre hem tefekkür eylese Kalbü içre fiilini zâ’i eylemem Ol mene hem sevâb i’tâ eyleremKalbü içre çün tefekkür eylese Nice nice fisk-u fücur işleseKalbü içre fi’lini af eylerem Yâ Melek yazma deyu emr ideremKimki bana bir hasene(y)le gelür Aşru emsâlihâ ecrini bulur

(925)Her bir işi âna asân eylerim Dünyada rızkını vâsi’ eyleremAhiretde dest-ü gir hem oluram Bahr-ü amîkdan limana aluramDehr-ü fâniden imân ile göçer Ahiretde cennete kapu açarOl makamda ecrini arar bulur Bir hasene yerine on şeyi olurKimki bana bir seyyie(y)le gelür Misli ile ecrini ancak bulurDünya’da rızkını tazyik eylerem Misli ile âna ceza eyleremHak Teâlâ çün bana vasf eyledi Nur hicâb altında takrir eylediHak Teâlâ çün bana fazl eyledi Bu ayâtin manasını nakl eylediMen câe bilhaseneti fe lehu ‘aşru emsâlihâ vemen câe-bi-sseyyieti felâ yuczâ illâ mislehâ…477

477- En’âm, 6/160: Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

552

Bindim andan Cebrâil’in perine Geldim indim iş bu fâni zemineGeldiğim hin Burak’ı buldum heman Zimânı bağlı gördüm ol zamanGirdim ol dem mescidin ben içine Hoş meâni irdi kalbim içineİki rik’ât çün nemaz kıldım hemin Kaldurub el itde? didim âminÇün didimki Yâ İlahe’l- âlemin Dert belâdan ümmetimi it eminSen şâkirsin ben sana şükr iderim Dâimâ hem rahmetini umârımHem âlimsin ben sana hamd iderim Nur cemâlinden senin feyz isterimFazl-ü kerem sâhibisin Yâ Ğani Ümmetimi mahrum itme hem beni

(926)Çıktım andan mescidin ben bâbına Geldim ol dem Burak’ın çün yanınaBindim heman Burak’ın çün üstüne Aldı geldi beni Mekke kurbinaBurak’ı Cibril’e teslim eyledim İnmüha’nın evine azm eyledimEv içinde firâşa etdim ayak Soyumamış sıcak idi çün yatakMustafa’nın miracı oldu tamam Okuyup dinleye vâfir selâm Çün müfessirler bunu şerh idiler Mirac-ü nebi’yi tarif idilerBazısı mi’racı tağsir eyledi Üç saatde gitdi geldi söylediBazısı didi ki mi’rac-ü nebi Dört saate bâliğ oldu ey ebiEhlü haller çün bula virdi cevâb Budur hem Allah-u ağlem bi’ssevâbEhl-ü haller böyle tarif eyledi Zahiri bu sözle ikna eylediHak Teâlâ şey’e âlimdür hem İşlediği şeyü ona gelmez elemKimse bilmez hikmeti çün mahfîdür Nice âlem âlem içere gizlidürHak Teâlâ hikmet izhâr eyledi Evliyayı kullar içre gizlediTâat-ü kuvvet ile emr eyledi Rızâsını tâat içre gizlediVüdu’ alup farz sünneti kılak Rızâsını fi’limizde biz bulakHak Teâlâ hikmetini gizledi Bir seneyi bir mâh içere gizlediÜç sâatde üç sene halk eyledi Üç seneyi üç mâh içere gizledi

(927)Bazı fessir dört sâat oldi didi Dört seneyi dört sâatde gizlediBir cevâbı da budur bil ey halil Gördüğün rüyâdan alsan bir delilKulun aklı hikmeti zabt idemez Mi’râc-u nebiye efhâm iremezBir cevabıda budur dinle sözüm Aç kulakların bana iki gözümÇün melekût silkine girdi resul Ruhaniyyet âlemine geçdi ol

Kısas-ı Enbiya

553

Bindi Cebrâil melekin perine Ma’na âlem içre gitdi kurbineOl âlemin bir dakikası heman Bu âlemin bir günü olur inanBöyle tarif eylediler ehl-ü hâl Zahir ile eylediler kil-u kâl

Söyle Ağlâr Bâbâ burda bir nakil Mirâc-ü Nebi’ye Kur’an’dan delilBas müfessirler bunu şerh itdiler Nass-ü kat’i ile tefsir itdilerİtikât ile anı bilmek gerek Bilmesi farz ona inanmak gerekKanki şey ki hakkına Kur’ân gelür Ol şeyi ki bilmesi bize farz olurFarzu inkar çün iden kâfir olur İrşâd olmaz gözleri hem kör olurYani ki dünyada kalbi kör olur Tarık-u cennetden ol kul men olurİtikât-ü cazim ile bilmeli Cân gönülden sıdk ile inanmalıMirâc-u nebi ki kim münkir olur Kâfir olur nâr-ı cehimde kalur

(928)Emr olundu iznim ile durmasun Mescidü’l-Aksâya sefer eylesinCebrâil gelince avdet eylegil Bu gice karyeme sefer eylegilMirâc’ı inkâr iden olur hacil İşbu ayet hakkına oldu delil

Subhâne-llezî esrâ bi’abdihî leylen mine-lmescidi-lharâmi ilâ-lmescidil aksallezî..478

Cün bu kitâp burada oldu temam Mustafâ’nın ruhuna vâfir selâmYâ İlâhi sen bilürsin hâlimi Ruz-i şeb sen bülbül itdin dilimiBu kitâbi yazuben itdim tamam Leyl-ü nehâr isterim senden selâmYani rahmetin umarım ey Hüdâ İtme beni sır kapundan sen cüdâYâ İlâhi sen bana avn eyledin Kalb-ü kasrımı heman şerh eyledinAvnin oldu Yâ İlâhi Kirdigar Kesme kalbimden benim sen rûzigarRuhsatı virdin bana Yâ Rab Ğani İtme mahrum bu halimden sen beniLem yezelsin hem Nâsırsın Yâ İlâh Virme kalbime kudûret padişâhŞimdiye dek beni söyletdin hüdâ İtme beni bu halimden sen cüdâVirme mani’ sen bana eyle selâm Rızân içün leylü nehâr çalışamDaima beni şeriatle uçur Dar-ü bekâya imân ile göçürHem beni bu hâl ile Yâ Rab göçür Kevser-ü nebi zişandan su içürYazanı okuyanı dinleyeni Rahmet eyle cümlemize Yâ Ğani

478- İsra, 17/1: Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

554

(929)

BEYİT

Yâ Rab bu aşk-u ilâhi Feyz-ü cemâlinden midürYaz diyüb emr eylediğin Feyz-ü kemâlinden midur

Emr eyleyüb biz gedâye Kitabı nakşu itmâmeDilimi bülbül itdiğin Ruhsat feyuzindan midür

İrşâdi bâbâ hazreti Kitâbını hatat (hat) eylediBize havale itdiği Kudret fünuninden midür

Kur’ân’dan hüccet bulduğum Ve’dduhadan şe’n ettüğümZânâtın içün ağladuğum İlm-ü ezelinden midür

Aşk ile yanup solduğum Gül hurşidini gördüğümKitâba kalem vurduğum Nur kalem kaydından midur

Aşk ile hayrân olduğum Ağlayub kârım bulduğumNasâhatlu ? söz düzdüğüm Hikmet kelâmından midur

Ruhsat nâme irdüğüm Mest-ü hayrân beyhoş/bîhoş? olduğumZümre-ü âbdan sunduğum Rezzâk kemâlinden midür

Dir Ağlârki ağladuğum Nişângâhda feyz alduğumYişil mihrabda gördüğüm Fettâh fuyuzinden midür

Kısas-ı Enbiya

555

(930)

BEYİT

İrşâdi Bâbâ hazreti Nice seneler ağladıHayrete hem azm eyledi Kitabını terk eylediAşk ile ol şeydâ olup Zehretü’r-riyâze irübGül şehrine hayme kurup Kitabını terk eylediGül şehrinde karar idüb Hem cemâlden feyz alubBi külli hayretde kalub Kitabını terk eylediAşk ile gülşâne girüb Riyâzet şehrine irübFena fillah’a el verüb Kitabını terk eylediElestüden hüccet alub ne (nâ) mevtâye? mazhar olubMuhammed bağına girüb Kitabını terk eylediBilkülli fenâya irüb Len tebur sırrına varubAl-yişil mihrandan çıkub Kitabını terk eylediAşk ile muhabbet idüb Sey’etiden haber alubDidi Ağlâr Bâbâ yazub Kitabını terk eyledi

Kısas-ı Enbiya

557

‘‘il : Fakir ve muhtaç kimse‘Adem : Yokluk ‘Ânîd : İnatkar‘Ar’ar : Servi ağacı‘Âsi : İsyankâr‘Âyn : Göz‘Aynıme : GözümeÂb : SuÂb-i ruy : YüzsuyuAbid : KulÂfîl olmak : Batmak kaybolmakÂfitâb : Güneş Ağna : ZenginAğnam : KoyunlarÂk : Asi‘Âk : Günahkâr, itaatsiz kulAkarub : AkreplerÂlimü’l-esrâr : Gizli ve açık her şeyi bilenÂndelîb : BülbülArşun : Arşın, ölçü birimiÂrû : FasihAtşân : SusuzAvkıle : BağlamakAygır : Erkek atBa‘id : UzakBâc : VergiBahru’l-Hayât : Hayat deniziBakar : SığırBâl : Kol, kanat, boyBatn-ı Meryem’de : Meryemin karnındaBây : Para, mal, zenginlik Bed eylemek : BaşlamakBednâm : Adı kötüye çıkmış kimseBeha : Karşılık, değerBehr-i gûn : Her gün

SÖZLÜK

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

558

Belî : EvetBenven : Ben, benimBerf : KarBeyn : Arabeyne’n-nevmi ve’l-yakzân : Uyku ile uyanıklık hali arasındaki durumBiryan : Kebap, kavurmaBön :Budala, ahmakBu‘d : UzakBuhl : CimrilikBûm : BaykuşBun : Sıkıntı, dertBurûdiyyet : Soğukluk, kırgınlıkCeyb : Cep, yaka, gömleğin açıklığıCinân : CennetCur‘a : Manevî içecekCustu cû : Aramak, soruşturmakCünhe : Cezayı gerektiren fiilCürhem : Cürhüm KabilesiÇâr dîvar : Dört duvarÇar köşe : Dört köşeÇarh-ı gerdûn : Felek, asuman, dönen. Çarhı felerk.Dâreyn : Dünya ve AhiretDaye : Çocuk bakıcısı, dadı, dayıDek eylemek : Kapı çalmakDer : TerDıykde : DarlıktaDihân : AğızDîk : HorozDîl : GönülDîr : Kilise, mabed, puthâneDirmek : ToplamakDîyk : DarDolunub : DolanmakDû : İkiDuhter : KızDûr olmak : Uzak olmakDûz : Ova

Kısas-ı Enbiya

559

Dürr-i gevher : İnci, mücevherDüşvâr : Zor, güçE’rabîn : ArablarEbsem : SessizEfğân : Istırap ile ağlama, haykırmaEğdim : Eğmek, eğilmekEğnâyûb : Yatıp yuvarlanmakEkber : BüyükElburz : Yiğit, şecaatli kimse, bülentEnâ : AnaEnik : YavruEnîs : DostEnmiş : Emmek, emdiEriş : ArşınEsgar : KüçükEskiya : Feyzi verenEsledi : DinlediEtmek : EkmekEyyâm : GünlerFe ni‘me’l-câenî câin : Ne güzeldir gelenFecr-i Sâdık : Hakiki fecrFelfes : İşe yaramaz, eski, baştan savma, dikkatsizFend : TuzakFerişte : MelekFeritmez : EritmezFi’l-bilâd : Beldelerde, şehirlerdeFiraş : DöşekFizze : GümüşFurû : AlçakGâhi : BazenGark itmek : BoğmakGavvâs : DalgıçGazabnâk : Kinli, kızgınGeştî : GemiGevde : GövdeGılaz : SertGik cihan : Geniş dünya

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

560

Guft-i gû : DedikoduGûne güne : Gün be günGurb : YakınGûş itmek : DinlemekĞabi : Aptal, akılsızĞar : MağaraĞavvâs : Dalgıç, çok çalışkanĞulğüle : Kargaşa, gürültü.Hâb : UykuHabt itmek : Fesada vermek, bozmakHafid : TorunHâk : ToprakHakîster : KülHalâik : YaratılmışlarHamûl : Sabırlı, metanetli, dayanıklıHamûr : YumuşakHamûş : SessizHâr : DikenHare : Kötü kişiHarer : Büyük çuvalHasbî : KendiHatîm : Kabe’de Rükn-i Irâkî ile Rükn-i Şâmî arasında-ki hilal şeklindeki alanHayyu’l-celîl : Hayat sahibiHecîn : Tek hörgüçlü olup hızlı giden deveHedaye : HediyeHeft-ü eyyâmı : Haftalar, günlerHışımnâk : Gazaplı, hiddetliHimâr : EşekHôd bilürsin : Kendin bilirsinHod : KendiHorus : HorozHûb : Güzel, hoşHutur :HatırlamakIsr : Ağır ve zor hükümlerIssi : Sahibiİ’vicâc : Karışıklıkİbâ etmek : Kabul etmemek, reddetmek

Kısas-ı Enbiya

561

İç güvi : İç güveyÎgîd : Yiğitİgirmi : Yirmiİğva : Vesveseİlâ yevm-i l kıyâm : Kıyamet vaktine kadarİmâd : Direkİmhal virmek : Mühlet vermekİnfikâk : Ayrılmaİşâ : Yatsıİter :Yitirmekİttikâ : Dayanmakİvacici : Eğri büğrüÎve îve : Koşa koşaİvez : Hayvanları sokan bir sivrisinek türüÎyd : BayramKadd : BoyKaht-ı kalâ : Kıtlık, fakirlikKalb-i zübân : Kalp diliKamerveş : Ay gibiKamîs : GömlekKanber : HizmetçiKançerü : NereKanden : NeredenKangi : HangiKarib : YakınKebed : CiğerKebeş : KoçKelb : KöpekKemhâ : Halı, örtüKemîn : Gizlice, gizliKenz : HazineKerâsî : KürsülerKerkes : AkbabaKeşt : Gezmek, temaşa etmek, gemiKeşti kılmak : GezmekKeyl eylemek : ÖlçmekKığrıtmak : Çağırtmak, davet etmek

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

562

Kuh-i Kaf : Kaf DağıKüşâd olmak : AçılmakLabüd : KesinkesLeşker : AskerLeyl ü Nehar : Gece gündüzLihye : SakalLivâ : Livâü’l-Hamd SancağıMâdiyân : Dişi at, kısrakMah u sâl : Ay ve yılMahal : YerMahi ru : Ay yüzlüMala yütagı : Güç yetirilemeyen işMâldâr : Mal sahibiMâr : YılanMeks eylemek : KalmakMeres : KöpekMest ü sekrân : SarhoşMestûr itmek : GizlemekMeysere : Hz. Peygamber’in kölesiMihman : MisafirMingâd : GagaMizab : OlukMuhayyâ :HazırlıklıMurgu bülbül : Bülbül kuşuMuzaf :EklemekMüzde : MüjdeNa‘let : LanetNacâk : Daha çok bayanların kullandığı küçük hafif bal-ta yerine kullanılan kesici aletNâfe : Derisi kürk yapımında kullanılan hayvanların karnı altındaki deri kısmıNalet itmek : Lanet etmekNamuzâd : AdayNân : EkmekNâtûvan : İktidarsız, güçsüzNe‘am : EvetNehrü cari : Akan suNevger : Tutkun

Kısas-ı Enbiya

563

Nevmîd : ÜmitsizNevreste gül : Yeni yetişmiş, taze gülNezdîk : YanındaNısfu’l-leyl : Gece yarısıNibah : Uluma Nik : BenzerNush : Öğütler, nasihatlerÔd : AteşPây : AyakPelîd : Rezil ve alçak kimsePenâh : SığınakPend : NasihatPer keşan : SürükleyerekPer : KanatPinhan : GizliPîr : YaşlıPîşûvâ : ÖnderPîşüvây-ı rehnümâ :Yol gösterenlerin önderiPusaruk : Sisli havaPüser : DelikanlıRaht : Kap, çanak, ev takımıRatb : YaşRe’fet : MerhametRehnümâ : Yol gösterenRû-be-rû : Yüz yüzeRuhu’l-Emîn : Cebrail (as)Rustehîz : KıyametRuşen : Aydınlık, parlakRuy-ı zemîn : YeryüzüRüveyda vermek : Mühlet vermekSalık itmek : Haber vermekSalku : VurmakSeb’u’l-Mesâni : Naslarda Kur’an ve Fâtiha sûresi için kullanı-lan bir terkip. Sebâbe : Şehadet parmağıSehâb : BulutSeher-gâh : Sabah vaktine aitSehi : Cömert

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

564

Selâsiller : ZincirSem‘ime : KulağımaSeme : ŞaşkınSenc : Öçen, değerlendiren, tartıSencâr : SokmakSenciliyin : Senin gibiSerfirâz : Benzerlerinden üstün olan, başını yükselten, iti-bar ve nüfus sahibi, itibarlıSernikûn : Baş aşağı edilmişSınık : Kırık çıkıkSırr-ı zamir : Kalp sırrıSoğulmadı : SağılmakSomatler : Şölen, düğün sofrasıSöygenmek : YığılmakSöykenûb : Yatmak, uzanmakSubh-i şâm : Sabah akşamSuhan : SözSuud : Yükselmek, yukarı çıkmakSümük : Katı ile sıvı arası bir durumŞâb : GençŞâh-ı merdân : Yiğitlerin şahıŞakkalanmak : YarılmakŞazelik : Neşe, sevinçŞebhûn : Gece baskınıŞedîdü’l-batş : Şiddetli tutuşŞer’ : Şeriat, dinŞikâr : AvŞikem : MideŞîr : ArslanŞümar : Sayısız pek çok Tabl-i bâz : DavulcuTahte âlup : Alta almakTahte’s-serâda : Toprağın altıTakarrur : Yerleşmek, karar kılmakTâmû : CehennemTanâ/ tağa : Hayret etmek, şaşırma, hayranTarfetü’l-ayn : Göz kapağının bir kere açılıp kapanması kadar geçen kısa an.

Kısas-ı Enbiya

565

Tay olmak : İtaatkâr olmakTeber : BaltaTemhîr : MühürlemekTenk itmek : Dar itmekTeslit etmek : Musallat olmakTesnîm : Cennet’te bir kaynak suTeşne : SusuzTeşteki : ŞikâyetTiğ : OkTîr : OkTûc : TunçTûtî : Bülbül, Bülbül gibi şaklamak Tuyûr : Kuş‘Usât : İsyan edenler, asilerUcb : BöbürlenmeUçmak : CennetUğrun : GizliceUkdeli : Tutuk, peltekUrğun : GizliÜmmü’l-Kurâ : Mekke-i MükerremeÜnâs : KadınÜş : Şimdi, çünkü, ancakÜtürmek : KaybetmekÜzmek : YüzmekVâfir : Çok, bolVahşi tuyur : Vahşi kuşlarVakt-i n nüşûr : Diriliş vaktiVasi : GenişVely itmek : Takip etmekVeş : Gibi, teşbih edatıVizr : Günah, yükYabîs : KuruYaği : DüşmanYed : ElYenbitâ : Özel bir isimYeşıkse :Meyve sandığı, iyi, güzelYevme’t-telâk : Buluşma günüYikrek : Çok iyi

İrşâdi Baba/Ağlar Baba

566

Yil : Yel, rüzgarYükrük : Cevval, hızlı kaçanZâd : Yemek, aşZâğlamak : FırlatmakZanni kâti‘ : Kesin zanZeheb : AltınZehr-i mâr : Yılan zehriZehr-i miyân : BelZen : KadınZenbûr : Eşek arısıZibih yeri : Kesim yeriZimam : YularZîr-i destine : Avuç içineZîr-i zeber : Yerle birZişt : Çirki, kötüZûl ukûl : Akıl sahipleriZükûr : Erkekler