kimyası, Üretimi ve standardizasyonu .21*5(6ú · kozmetik Ürünlerde kalite tasarımı...

46
SÜRDÜRÜLEBİLİR KOZMETİK Kozmetik yasaları Kozmetik alanında AR-GE ve İNOVASYON Kozmetik Hammaddeleri Kozmetik Ürün Formülasyonları Kozmetik Ürünlerinde Standardizasyonlar ANA TEMA 26-28 ŞUBAT 2016 Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu www.kozmetikkongresi.com Kongre Oteli AKKA ANTEDON HOTEL Beldibi / ANTALYA Destekleyenler Sponsorlar Poster-Bildiri Gönderim Son Tarihi: 5 Ocak 2016 Kozmetik Kongresi bir Kimyagerler Derneği Organizasyonudur. [email protected] [email protected] 0232 483 5621 • 0530 500 6855 0530 544 1331 • 0530 936 5599 “Kongre Cosming.com üzerinden canlı yayınlarla aktarılacaktır.”

Upload: others

Post on 21-Sep-2019

20 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

SÜRDÜRÜLEBİLİR KOZMETİKKozmetik yasalarıKozmetik alanında AR-GE ve İNOVASYONKozmetik HammaddeleriKozmetik Ürün FormülasyonlarıKozmetik Ürünlerinde StandardizasyonlarA

NA

TEM

A

26-28ŞUBAT 2016

KOZMETİKKimyası, Üretimi ve Standardizasyonu

K O N G R E S İwww.kozmetikkongresi.com

Kongre Oteli AKKA ANTEDON HOTEL Beldibi / ANTALYA

Destekleyenler

Sponsorlar

Poster-Bildiri Gönderim Son Tarihi: 5 Ocak 2016

Kozmetik Kongresi bir Kimyagerler Derneği Organizasyonudur.

[email protected]@cosming.com

0232 483 5621 • 0530 500 68550530 544 1331 • 0530 936 5599

“Kongre

Cosming.comüzerinden canlı yayınlarla

aktarılacaktır.”

Page 2: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

SÜRDÜRÜLEBİLİR KOZMETİKKozmetik yasalarıKozmetik alanında AR-GE ve İNOVASYONKozmetik HammaddeleriKozmetik Ürün FormülasyonlarıKozmetik Ürünlerinde Standardizasyonlar

Poster-Bildiri Gönderim Son Tarihi: 5 Ocak 2016

Kozmetik Kongresi bir Kimyagerler Derneği Organizasyonudur.

[email protected]@cosming.com

0232 483 5621 • 0530 500 68550530 544 1331 • 0530 936 5599

“Kongre

Cosming.comüzerinden canlı yayınlarla

aktarılacaktır.”

26-28ŞUBAT 2016

KOZMETİKKimyası, Üretimi ve Standardizasyonu

K O N G R E S İwww.kozmetik.kimyager.org

AN

A T

EMA

Bilim Kurulu Prof.Dr. Naz Zeynep ATAYProf.Dr. Hulusi BARLASProf.Dr. Süeda HEKİMOĞLUProf.Dr. Selahattin SERİNDoç.Dr. Evren ALĞIN YAPAR

Düzenleme Kurulu Kim. Levent KAHRIMAN (Kongre Başkanı)Yrd. Doç. Dr. Göktürk AVŞAR (Kongre Başkan Yardımcısı)Kim. Serdar KASAP (Kongre Sekreteri)Kim. Betül ARSLAN (Kongre Sekreteri)Prof.Dr. Hakan DALProf.Dr. Hamdullah KILIÇDoç.Dr. Fatih Mehmet EMENYrd.Doç.Dr. Ali ALKANYrd.Doç.Dr. Serdar BURMAOĞLUYrd.Doç.Dr. Barbaros DİNÇERDr. Ecz. Levent ALPARSLANDr. Kim. Ayşe UĞURYük.Kim. Erdem ALTUNKim. Yasin AKSOYKim. Ahmet AKTAŞKim. Mustafa BODURKim. İkram CENGİZKim. Esin ÇINARKim. Ömercan KILINÇKim. İbrahim KÖSEKim. Hakan ŞENOLKim. Fatih ULUÇAYKim.Müh. Salih ÇITAKim.Müh. Sibel TÜZÜNBio. Fatih KARABEYPervin EJDERNazım TANRIKULU

Genel Koordinatör Kim. Mustafa TEKOĞLU (Kimyagerler Derneği Genel Başkanı)

Kongre Oteli AKKA ANTEDON HOTEL Beldibi / ANTALYA

Destekleyenler

Page 3: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

SUNUM NO SUNUM SAHİBİ SUNUM KONUSU

1 Prof. Dr. Özgen ÖZER Kozmetikte Kalite Tasarımı

2 Kim. Nihal Şahin İPEKOĞLU Renkli Kozmetik Ürünlerde Yenilikçi Fikirler

3 Kim. Müh. Ferda SILDIROĞLU Esans Üretiminde Teknoloji Transferi

4 Bio. Müh. Aysu SAĞDIÇ Kozmetik Sektöründe Dış Pazara Açılma Teknikleri

5 Doç. Dr. Evren HOMAN GÖKÇE Kozmetikte Teknoloji Transferi

6 Prof. Dr. Hulusi BARLAS Sürdürülebilir Kozmetik Kapsama Alanı

7 Doç. Dr. Yalçın KIRDAR Sürdürülebilir Pazarlama (Green Marketing)

8 Mübahat AKIN Kişisel Bakım Hammaddelerinde Sürdürülebilirlik

9 Prof. Dr. Oğuz BAYRAKTAR Enkapsülasyon Yöntemi ve Kozmetik Uygulamaları

10 Yrd. Doç. Dr. Fatemeh BAHADORİ Fitozomlar

11 Yrd. Doç. Sedef ERDAL Mikroemülsiyonların Antiaging Ürünlerde Kullanımı

12 Oğuz ÖZTÜRK Biyoteknoloji ve Kozmetik Ürünler

13 Kartal ÇETİNTÜRK / Pieter STOUTJESDIJK Dynamic Headspace – Koku ve Parfüm Analizleri İçin Güçlü Bir Araç

14 Yrd. Doç. Dr. Burcu ÇETİN Kozmetik Sektöründe Kullanılan Hammaddelerin Bitki Doku Kültürü Yöntemleri İle Elde Edilmesi

15 Prof. Dr. Ayten ALTINTAŞ Yeni Araştırmaların Işığında Gül’ün Kozmetikteki Yeri

16 Prof. Dr. Murat KARTAL Bitkisel Hammaddelerde Kozmetik Kalite

17 Uzm.Ecz. Esin ASLAN Masaj Yağları

18 Ali BELLO Kozmetik ürünlerde Esans ve Esans Hammaddelerinin önemi

19 Doç. Dr. İpek EROĞLU Kozmetikte Kalite Kontrol Analizleri

20 Doç. Dr. Berkant KAYAN Kozmetik Sektöründe Yeni Analiz Yöntemleri

21 Dr. Erkan KIRAT Kozmetik Sektöründe KOBİ’ler için Kurumsallaşma ve Gelişim Önerisi

22 Kemal Özgür BOYANAY Esansın Kozmetik Ürünlerdeki Stabilitesi ve Etkileşimi

23 Kim. Müh. Asuman ERDEM AT Organik Kozmetik Standartları ve Ülkemizdeki Uygulamaları

24 Prof. Dr. Belma GÜMÜŞEL Hayvan Testlerinden Alternatif Testlere

Page 4: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı

Prof.Dr.Özgen Özera, Doç.Dr.Buket Aksub

aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Bornova, İzmir

[email protected]

bKemerburgaz Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, İstanbul

Son yıllarda, ilaç ve kozmetik endüstrisinde, yeni molekül başvuruları konusundaki ruhsatlandırma

süreci zorlukları, patent sürelerinin sona ermesi, artan sağlık harcamaları gibi nedenlerle ArGe

harcamalarına daha çok dikkat edilmektedir. İlaç ve kozmetik endüstrisinde bitmiş üründe yapılan

testlerle kalite sağlanmaktadır, diğer bir deyişle test edilmektedir. İlaç ve kozmetikte kalite, tüketiciye

üzerinde vaadedilmiş olan terapötik yararı sürekli olarak sağlayan ve kontaminant içermeyen bir ürün

olarak tanımlanmıştır. Tasarımla Kalite (QbD) kavramının ilaç endüstrisinde kullanımı 2005 yılında

başlamıştır. Kalite planı, kalite kontrolü, kalite iyileştirmesi kavramları tanımlanmıştır. Son yıllarda bu

konuda çıkan kılavuzlar ürün geliştirme için risk tabanlı bir yaklaşım ve harmonize edilmiş bilimi

vurgulayan etkili bir sisteme işaret edilmektedir. Bu bağlamda işlem mühendisliği kavramı da devreye

girmiş ve kaliteyi arttırırken, maliyetleri azaltmak ve ürünlerin pazara çıkış sürelerini kısaltmak

amaçlanmıştır. Tüketici/hasta güvenliği ön plana çıkarılıp, ürüne daha kısa zamanda erişmesi

sağlanabilir olmuştu1.

Kozmetikte birçok ürün emülsifikasyon veya distribüsyon yani dağıtma ile hazırlanır. Bunların dışında

mekanik yollarla da emülsiyon yapılabilir. Kullanılan yardımcı maddelerin cilt ile uyumlu olmasına

özen gösterilmektedir. Bu sebeple emülsiyon terkibine giren emülgatörler, koruyucular, parfümlerin

miktarı ya azaltılmaktadır, ya da hiç kullanılmamaktadır. Bir emülgatörün ciltteki etkisi molekül

ağırlığı ve yapısı ile değişir. Laboratuarda üretilen ürün ile fabrikada üretilen ürünün aynı olması için

ekipman işlem şartlarına çok iyi karar verilmesi gerekir. Formülasyon ve mekanik güçlerin

dengelendiği bir üretim teknolojisinin geliştirilmesinin, yeni ürünlerin üretiminde temel yöntem

olması beklenmektedir. Üretim işlemi ne kadar karmaşıklaşırsa, ölçek büyütme sorunu da o kadar

belirginleşir. Kozmetik bir ürünün harmonizasyonu için materyaller, üretim işlemi ve yeni ürünün

geliştirilmesi için ekipman üretimi artan önem kazanmaktadır2.

1. Aksu,B., Beer,T.,Folestad,S., Katolainen,J., Linden,H., Lopes,J.L., Matas,M., Oostra,W.,

Rantanen, J., Weimer,M., Eur. J. Phar. Sci., 2012.

2. P.Elsner, Howard,I.M., “Cosmeceuticals and Active Cosmetics”, 2005, Taylor and Francis

Group, Boca Raton, FL, p.603-622.

Page 5: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetik Sektöründe Dış Pazara Açılma Teknikleri

KONUŞMA METNİ

Bugüne kadar iç pazara odaklanmış ve dış pazar hakkında sınırlı bilgiye sahip olan firmalar için

ihracata başlamak büyük bir adımdır. İhracatta başarıyı sağlamanın yolu ihracat stratejinizi doğru

bilgilere dayandırmaktan geçer. Bu stratejileri belirlerken, seçtiğiniz pazarın size sağlayacağı faydalar

ve riskleri de kapsayan bir plan yapmanız, sizin pazara girerken karşılaşabileceğiniz durumları,

yapmanız gerekenleri ve ihracat için gerekli kaynakları daha gerçekçi görmenize yardımcı olacaktır.

Firmanın dışa açılması için önce firmanın mevcut durum analizini yapması gerekir. Aksi takdirde yurt

içinde aranan bir ürün üretiyor olması yurt dışında da bu ürüne aynı ölçüde değer verileceği anlamına

gelmez. Başarılı ihracatçı, doğru malı, doğru piyasada, doğru zamanda satandır. Bunun için hedef

pazar belirlenmesi çok önemlidir. Dış pazara açılan firma seçtiği doğru ürün ile sadece doğru piyasaya

girmek değil, giderek artan ürün yelpazesi ile yüksek ölçülerde piyasaya yayılmayı ve girdiği dış

piyasada kalıcı olmayı amaçlamalıdır.

Öncelikle Hedef pazar potansiyelinin ölçülmesi ile başlayalım:

Pazar ile bilgileri 2 ayrı yol ile edilmek mümkündür:

1. Kamu Kuruluşları: Her ülkede ticareti geliştirmeye yönelik çalışan devlet kurumları vardır.

İGEME, Eximbank, DİE, DPT gibi kamu kuruluşlardan ticaret ve ekonomi ile ilgili istatistikleri, ihracat

rehberlerini ülke ve ürün profillerini, sektör raporlarını elde edebilirsiniz. Bu bilgilere kuruluşların web

sayfalarından da ulaşmanız mümkün olacaktır.

2. Yabancı Ülke Temsilcilikleri: İhracat düşünülen ülkenin Türkiye’deki ticaret ataşeliği,

konsolosluğu veya elçiliğinden o ülkeyle ilgili dış ticaret istatistikleri, gümrük mevzuatı ve ülkenin

ticaret ve sanayi ile ilgili bilgiler de elde edilebilir.

Pazar araştırmamızı yaptık… Peki ya satacağımız ürün belirlediğimiz pazara uygun mu?

Pazarlamada altın kuralımız ürünü çekici kılmaktır. Çekici kıldığınız ürünleriniz için karşı tarafta ihtiyaç

yaratmalısınız. Unutmayın ihtiyaç talebi doğuracaktır. Talep de satışı doğrudan getirecektir. Bunu

yaratmak için ürün ve içeriğini ve etkisini çok iyi bilmek gerekir. Bu doğrultuda bildiğinizi iyi ifade

etmek ve etkili sunuşlarla bunları desteklemek sizi bir adım öne çıkaracaktır. Bizim genelde

kullandığımız teknik iyi görseller ile etken madde olarak kullandığınız içerikleri ürüne yönelik olarak

anlatmaktır. Bu sayede potansiyel müşteriniz ürününüzün rakip ürünlerden farkını daha iyi

kavrayacaktır.

Ürün sunumumuz da hazır, kendimize güveniyoruz. Her şey tamam dedik ama sunumumuzu kime

yapacağız? Potansiyel müşteriyi nasıl bulacağız?

Bunun için 2 farklı yol var:

1. Yabancı Ülke Temsilcilikleri: Hedef Pazar potansiyelini ölçmek için kullandığımız bu

temsilcilikleri ithalat yapan firma iletişim bilgilerine ulaşmak için de kullanabiliriz. Firmanızı tanıtıcı bir

mail atıp talebinizi yazdığınızda konsolosluklar, elçilikler size sağlıklı şekilde geri dönüş sağlamaktadır.

2. B2B Platformları: Business to Business Veri Tabanlarına ulaşabileceğiniz çeşitli siteler

bulunmaktadır. Bu sitelere kayıt yaptırıp reklam verebilir, taleplerin size gelmesini sağlayabilir veya

direkt ithalat yapan firmaların iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz. Şimdi gelin bu platformların

bazılarının işleyişlerine bakalım:

3 platfomun işleyişi görsel olarak anlatılacaktır.

Page 6: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Potansiyel müşterilere ulaştık peki nasıl bizimle çalışmalarını sağlayacağız?

1. İyi tasarımlı bir katalog gönderimi

2. Firmanızın kısa tanıtımı

3. Onlar ile anlaştığınız taktirde onlara sunacağınız hizmetler

4. Ziyaret

5. Numune gönderimi

Etkilemeyi başardığınız potansiyel müşteri büyük bir olasılıkla sizinle görüşmek isteyecektir. Etkili

iletişim tekniklerini kullandığınızda yüz yüze görüşmede satış yaparak veya anlaşmaya vararak

başarıya ulaşacaksınız.

Page 7: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetikte Teknoloji Transferi

Doç. Dr. Evren Homan Gökçe

Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı

35100, Bornova İzmir

[email protected]

Değer yaratan unsurlar, fiziksel ve maddi varlıklardan maddi olmayan varlıklara doğru hızla evrilmektedir.

Bu gelişmeler sonucu teknolojinin tanımı da değişmiştir. Eskiden ya da klasik yaklaşıma göre bir kesimden

diğerine aktarılabilen bir mal olarak görülen teknoloji artık bilgiye dayalı hale gelmiştir. Teknoloji teorik

ve pratik olarak çeşitli tekniklerin uygulanmasını içerir. Ürünler ve makineler teknolojinin görünür ve

dokunulabilir yüzünü oluşturur. Teknolojinin aynı zamanda, dokunulamayan ve görünmeyen, sadece

insanların akıllarında yer alan bir kısmı daha vardır. Bu görünmeyen kısım genellikle bilgi birikimi (know-

how) olarak adlandırılır (1). Teknoloji Transferi kavramı bir kurum tarafından geliştirilen yeni bir

teknolojinin, buna ihtiyaç duyan bir veya birkaç kuruma başarılı bir şekilde sunularak kullanılmasının

sağlanmasıdır. Firmaların yatırım ve ticari kararları; patent hakları ve lisans sözleşmeleri; hem kamusal

hem de özel araştırma sonuçlarının ulusal sisteme yarar sağlayacak şekilde özümsenmesi; Ar-Ge

çalışmalarının sürekli geliştirilmesi ve özendirilmesi gibi, sayıları çok artırılabilecek unsurlardan her biri,

teknoloji transferini etkiler ve farklı transfer biçimleri yaratır (2). Teknoloji Transferi bazen gelişmiş

ülkelerdeki özel veya resmi kuruluşlarca üretilen yeni teknolojilerin öteki ülkeler tarafından satın alınması

olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, teknoloji transfer yöntemlerini yatay ve dikey

olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Dikey teknoloji transferleri, lisans alımları, “know-how”

anlaşması, ortak girişimler (joint-venture), doğrudan satın alma, anahtar teslimi tesis alımları,

danışmanlık hizmeti alımları, üretim ortaklığı kurma, yabancı uzman istihdamı vb içerirken; yatay

teknoloji transferleri firmanın kendisince yürütülen Ar-Ge faaliyet ve projeleri, üniversite ve araştırma

enstitüleri ile ortak araştırmalar, proje işbirlikleri ve benzeri işbirliği ağ yapıları içinde yer alma gibi birçok

tarafın yer aldığı kurumsal yapılanmalar ve sistemleri içerir (3).

1- Kiper M., www.ttgv.org.tr/content/docs/tek_pol_mkr.pdf

2- Tiryakioğlu M., http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/1596/17239.pdf

3- Erdal M., www.muraterdal.com/userfiles/file/uretim/teknolojitransferi.doc

Page 8: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

!

!

6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

!

!

Fitozomlar

Fatemeh Bahadori

Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji A.D. 34093, Fatih-

İstanbul

[email protected]

Fitozomlar biyo-aktif bitkisel kaynaklı bileşiklerin bir fosfolipide bağlanması ve onun

tarafından sarılmasından oluşan yeni yapılardır. Bitkisel biyo-aktif bileşenlerin çoğu, örneğin

flavonoidler ve glikozitler suda çözünür maddelerdir. Topikal olarak uygulandığında anti-inflamatuar,

ağrı kesici, anti-fungal, leke giderici ve buna benzer birçok aktivitesi olan doğal bitkisel bileşenlerin

kullanımı lipofilik cilt tabakasından yeterli kadar emilmediğinden kısıtlı kullanımları vardır 1.

Fosfolipidden oluşan küresel yapının içine hapsedilmiş veya yüzeyine kimyasal bağ ile bağlanmış

doğal kimyasal yapı, deri yapısı ile daha çok etkileşerek yüksek oranda emilmin gerçekleşmesini

sağlar. Fosfatidilkolin’in hidrofobik (lipofilik) kısmını oluşturan fosfatidil zincirleri sulu ortamda sudan

kaçarak bir araya gelip, hidrofobik çift-tabaka oluştururlar. Kolin yapısı ise hidrofiliktir ve suya

yönlenerek dış yüzeyi oluşturur 2. Bu şekilde içi ve dışı sulu ortamdan, çift-tabakanın ara yüzeyi

lipofilik olan nano’dan mikroya kadar boyutu değişen küresel yapılar oluşur. Kolin grubu, kimyasal

bağ (Hidrojen bağı) ile saf bileşiklere bağlanmaya elverişli bir gruptur. Küresel yapının iç kısmı ise

silimarin gibi standardize ekstrelerin hapsedilmesi için uygun ortam oluşturmaktadır 3. Oluşan bu

yapı oral veya sistematik olarak kullanıldığında doğal bileşenleri korumakla yükümlü iken, topikal

olarak kullanıldığında fosfolipid yapısının cilt yapısı ile birleşmesinden emilim oranının

arttırılmasından sorumludur 4.

Fitozomların çeşitli hazırlanma yöntemleri vardır. Çözücü buharlaştırma, birlikte çöktürme ve

süperkritik sıvı yöntemleri bunların bir kaçıdır. Fosfolipid ve bitkisel etken madde (ekstrakt) aynı

çözcüde çözünüp, vakum altında buharlaştırarak ince bir film oluşturur ve daha sonra bu film pH’sı

ayarlanmış buffer ile yeniden sulandırılır (re-hydration). Bitkisel etken madde suda çözündüğü

durumda, organik çözücüde çözünmüş olan fosfolipid damla damla etken maddeleri içeren sulu

ekstreye damlatılır ve organik çözücü tamamen uçana kadar karıştırmaya devam edilir 4. Bu sunum,

fitozomların konvansyonel formülasyonlara olan üstünlüklerini, hazırlanma yöntemlerini ve

kullanılmakta veya araştırılmakta olan fitozomları bir tarama çalışması olarak ele alacaktır.

Kaynaklar

1) Bombardelli, E.; Cristoni, A.; Morazzoni, P., Phytosomes in functional cosmetics. Fitoterapia 1994, 65, 387-401.

2) Suryawanshi, J. S., Phytosome: An emerging trend in herbal drug treatment. Journal of Medical Genetics

and Genomics 2011, 3 (6), 109-114.

3) Bombardelli, E.; Spelta, M.; Della Loggia, R.; Sosa, S.; Tubaro, A., Aging Skin: Protective effect of silymarin-

PHYTOSOME. Fitoterapia 1991, 62, 115-122.

4) KARATAŞ, A.; TURHAN, F., Phyto-Phospholipid Complexes as Drug Delivery System for Herbal

Extracts/Molecules. Turkish Journal of Pharmaceutical Sciences 2015, 12 (1).

Page 9: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

MORLAB BİYOTEKNOLOJİK AR-GE DANIŞMANLIK SANAYİ VE TİCARET ANTALYA TEKNOKENTİ AR-GE 1 BİNASI ZEMİN KAT NO 109 ANTALYA

www.morlab.com.tr- [email protected] TEL : 505 6091410

Türk Kozmetik Sektörünün Biyoteknolojik Ürün Açısından Değerlendirilmesi

Biyoteknoloji bir uygulama alanı olmaktan çıkarak, bilişim ve nanoteknoloji gibi gerçek bir jenerik teknoloji kimliği ile sosyo-ekonomik yaşamın ortasında kendine yer edinmiştir. Biyolojik unsurların mal, teknoloji, enerji ve hizmet olarak üretilmesi şeklinde tanımlanan “biyoteknoloji” kapsamında, kozmesötik (hem farmasötik bir ürün gibi orta derece etki oluşturan hem de klasik bir kozmetik ürün gibi işlev gören) ürünlerinde üretilmesi yer almaktadır. Günümüzde, artan ve yaşlanan nüfus, azalan doğal kaynaklar ve çevresel kaygılar gibi küresel ve toplumsal sorunlar, tüketicilerin tercihlerini de etkilemiştir. Yüksek teknoloji ve güvenlik standartlarında üretilen ve geliştirilen biyoteknolojik kozmetik ürünlere olan ilgi bu bakımdan artmaktadır. Teknolojinin çok hızlı bir şekilde geliştiği dünyamızda, eğilimler sadece bilişim sektörü açısından değil, 3.büyük reel sektör olması açısından, tüketici yönelimleri ve tercihleri de kozmetik sektöründe önem kazanmaktadır.

Kozmetik ürün kullanımının 2020 yıllarda orta yaş segmentinden, genç segment diye tabir edilen 20-34 yaşlara kayması düşünülmektedir. Gençlerin ileri teknoloji içeren, sosyo-psikolojik rahatlamaya neden olabilecek, yüksek güvenlik standartlarında üretilen ve geliştirilen ürünlere ilgisi artacaktır. Teknolojisi ile hayran kaldıkları ürünleri almak için gayret göstereceklerdir. Biyoteknolojik kozmetik ürünler, market raflarında ilaç gibi düşünülen sofistik ürünler olarak daha fazla tercih edilir hale gelecektir.

Ülkemiz yenilenebilir hammadde kaynakları, iklimi ve genetik çeşitliliği yönünden çok zengindir. Avrupa’nın en zengin florasına sahip olmamıza rağmen kozmetik sektörünün ihtiyacı olan hammaddelerin % 70’inden daha fazlasını ithal etmekteyiz. Ne yazık ki; ithal edilen kozmetik öncülleri içinde yurdumuzda doğal olarak bulunan ve kültüre alınabilme ihtimali bulunan fitoterapik bitkilerin olduğunu görmekteyiz.

Türkiye’de yetişen çoğu endemik bitkilerin gerek kimyasal içerikleri ve gerekse tıbbi özellikleri konusunda ya hiç bilgi bulunmamakta ya da mevcut bilgiler yetersiz veya bilimsel temellere dayanmamaktadır. Bu yönüyle tıbbi ve aromatik bitkiler ülkemizin doğal bir hazinesi olup; bilim adamları, sanayiciler ve toplumun diğer kesimleri tarafından keşfedilmeyi beklemektedir. Etrafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamaktayız, fakat deniz biyoteknolojisi üzerine araştırma ve üretim yapan firma sayısı yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz.

Ülkemizde yetkin üniversitelerin, eğitim ve araştırma hastanelerinin, deneyimli akademisyenlerin bulunması, biyoteknoloji, biyomühendislik ve biyomedikal Mühendisliği gibi özgün bölümlerin bulunması, alana ilgi duyan nitelikli genç nüfusun, öğrenci ve araştırma görevlilerinin varlığı, alana ilgi duyan akademisyen, girişimci ve firma sayısının artıyor olması, üniversitelerde TTO’ların (teknoloji transfer ofisleri) kurulması ve sayılarının artıyor olması, fikri mülkiyet haklarının korunması ile ilgili desteklerin artması, biyoteknolojik ürün üretmemize mani hiçbir durumun olmadığını göstermektedir.

Türkiye’nin, dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alması hedeflenmektedir. AB’ne üyelik (süreci) ve ülkemizin jeopolitik konumu, kimya ve kozmetik sektörü için yeni fırsatlar yaratabilecektir. Türkiye, AB ülkeleri için yeni bir üretim merkezi haline gelebilir. Yeni

Page 10: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

MORLAB BİYOTEKNOLOJİK AR-GE DANIŞMANLIK SANAYİ VE TİCARET ANTALYA TEKNOKENTİ AR-GE 1 BİNASI ZEMİN KAT NO 109 ANTALYA

www.morlab.com.tr- [email protected] TEL : 505 6091410

yatırımlarla birlikte, kullanılacak yeni teknolojiler, verimlilik ve kalite açısından önemli bir küresel avantaj getirecektir.

Biyoteknoloji sanayisindeki iş hacminin çok büyük bölümü halen ABD’deki ve Avrupa Birliği’ndeki şirketlerin etkinliklerinden kaynaklanmaktadır. Ancak gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerde, biyoteknoloji pazarı doygunluğa bir miktar daha yakındır ve bu ülkelerdeki genel büyüme hızları daha düşük seyretmektedir. Buna karşılık, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin büyüme hızları görece olarak daha yüksektir ve buna bağlı olarak yaşam standartları daha hızlı gelişmekte, sağlık hizmetlerine erişim yaygınlaşmaktadır. Bu gelişmelerin, önümüzdeki beş yılda, biyoteknoloji etkinlik alanlarının gelişmekte olan ülkelere kaymasına yol açacağı öngörülmektedir.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri kanunu kapsamında kurulmuş ve faal olan 40 adet teknoloji geliştirme bölgesinin 28 tanesinde biyoteknoloji alanında projeler yürüten firmalar bulunmaktadır. Bu bölgelerde faaliyet gösteren 154 adet firmada 236 adet biyoteknoloji projesi yürütülmektedir. Firmaların biyoteknolojide faaliyet göstermekte olduğu alt alanlar incelendiğinde ise %38,3’ünün sağlık biyoteknolojisi; %17,53’ünün endüstriyel biyoteknoloji; %25,97’sinin tarımsal biyoteknoloji alanında faaliyet gösterdiği belirlenmiştir. Ancak teknoloji geliştirme bölgelerinde biyoteknolojik kozmetik ürün arge faaliyetleri yapan firma sayısının 8 adet olduğu tespit edilmiştir.

2023 yılı için hedeflediğimiz 50 milyar dolarlık kimya sektör ihracatına ulaşabilmesi için kozmetik sektöründen beklenen hedef 5 milyar dolarlık ihracattır ve bu ihracatın katma değeri olan ürünlerden olması beklenmektedir. 2020 yılına kadar kozmetik sektörü içinde anti-aging ürünler dediğimiz yaşlanma karşıtı ürünlerde bir büyüme hedeflenmektir.

Ar-Ge ve teknoloji vizyonu ile küresel seviyede dikkat çeken Türkiye’nin, kozmetik alanında ki sektörel inovasyon sistemi içinde, sahip olduğu bölgesel ve entellektüel sermayenin gücüyle yakın gelecekte, nitelikli ürünler üreteceği kanısındayım.

Öğr.Gör. Oğuz ÖZTÜRK

Page 11: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6. Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

Kozmetik Sektöründe Kullanılan Ham Maddelerin

Bitki Doku Kültürü Yöntemleri ile Elde Edilmesi

Burcu ÇETİN,

Dumlupınar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı

[email protected]

Bitkiler sentezledikleri metabolitler nedeniyle ilaç, gıda ve kozmetik endüstrilerinin doğal ham

madde kaynaklarıdır. Klasik üretim yöntemleri ile üretimde; bitkilerin toksik metabolitler

içerebilmeleri, yavaş büyümeleri, sezona bağlılık, metabolitlerin her hasat dönemi farklılık göstermesi

gibi problemler yaşanmaktadır. Biyoteknolojik yöntemlerden olan bitki doku kültürü yöntemleri, bu

sınırlamaları ortadan kaldırmak ve ham madde ihtiyacını karşılamak için alternatif bir yol olarak

karşımıza çıkar. Bitki doku kültürü yöntemleri, kontrollü ve steril koşullar altında yapay besin

ortamlarına alınan bitki, doku veya hücrelerinden yeni bitki ya da bitkisel ürünlerin elde edilmesi

olarak tanımlanan in vitro teknikler bütünüdür. Çalışmalarda tercih edilecek kültür yönteminin seçimi,

hedeflenen metabolitin en yüksek oranda üretildiği doku, organ veya hücrenin kültüre alınması ile

yapılır. Kültür işlemi sırasında besin ortamına ilave edilecek elisitörler, biyotik veya abiyotik etkenler

hedeflenen metabolitin üretiminin arttırılmasında uygulanabilecek yaklaşımlardır. Bunların yanı sıra

bitki hücreleri veya bu hücrelerden izole edilen enzimler, kültür ortamına ilave edilen çeşitli organik

bileşiklerin işlevsel gruplarını değiştirmek yoluyla farklı moleküllerin üretimini yapabilirler. Ekonomik

değeri yüksek metabolitlerin biyoreaktörler ile üretimi üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda önem

kazanmıştır. Bitki doku kültürü yöntemleri ile elde edilecek sekonder metabolitler ile kozmetik

endüstrisindeki ham madde kalite ve çeşitliliği arttırılabilir. Bu nedenle ülkemizde bu konuda

yapılacak çalışmalara önem verilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Bitki doku kültürü, kozmetik ham madde, sekonder metabolitler

Page 12: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

YENĐ ARAŞTIRMALARIN IŞIĞINDA GÜL’ÜN KOZMETĐKTEKĐ YERĐ

Prof. Dr. Ayten Altıntaş*

Kozmetik dünyası kokulu gülü hem görsel olarak hem de ismen çok kullanır. Kokulu gülün kozmetikte kullanılışının tarihte çok uzun bir geçmişi olmasına rağmen bugün diğer bazı bitkisel kozmetikler gibi ön plana geçememiştir. Rosa damescena ile yapılmış bilimsel araştırma çok az olmasına rağmen çok önemli neticelere işaret ediliyor. Gül ekstresinin güneşin ultraviyole ışınlarına karşı koruyucu etkisi ilk olarak 1979 yılında, daha sonra 2003 yılında bilim dünyasına tanıtıldı. Đki araştırmada da UV ışınlarını önleyici, bu ışınları absorbe edici etkisinin çok yüksek olduğu, bu koruyuculuğun güldeki polifenol bileşiklerden kaynaklandığı 2011 yılında da gösterilmiştir. Ultraviyole ışınlarının koruyucu faktörü (SPF), 200 den 400 nm değerindeki sınırları içinde gül özütlerinin faydalı olacağı rapor edildi. Bu sebeple güneşe karşı kullanılan güneş kremleri ve yağlarında gül ekstrelerinin kullanılabileceğinin altı çizilmektedir. Ayrıca Rosa damescena uçucu yağının antibakteryel ve antioksidan etkisi de bilimsel olarak ispat edilmiştir. Bu bağlamda uçucu yağın Akne mikrobuna karşı etkisi ayrıca saptanmış olup, genç kızların sivilce sorunları için hazırlanacak kozmetiklerde kullanılması tavsiye edilmektedir. Bu birkaç araştırma bile Rosa damascenanın kozmetik ürünlerde istikbal vadeden önemli bir ürün olacağını göstermektedir. *Đstanbul Üniversitesi Tıp tarihi ve Etik Anabilim Dalı [email protected]

Page 13: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

Bitkisel Hammaddelerde Kozmetik Kalite

Gamze ERGİN ve Murat KARTAL

Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Fitoterapi Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi

34093 Fatih-İstanbul

[email protected]

Kozmetik ürünler tüm dünyada yüzyıllardan beri kullanılmaktadır. Kozmetikler çok geniş yelpazeye

sahip, toplumun hemen her kesiminde günlük yaşamla iç içe olan tüketim ürünleridir. Kozmetik

ürünlerde; bitkiler, bitki ekstreleri, uçucu yağlar, distilasyon ürünleri, aromatik sular, usareler,

sulu ekstreler, tentürler, reçine, zamk, bitkisel yağlar, lipitler, mumlar, müsilajlar ve saflaştırılmış

bitki bileşenleri bulunabilir. Kozmetik ürünlerde kullanılabilen, doğal veya sentetik kaynaklı

yaklaşık 26.000 çeşit bileşen bulunmaktadır. Ülkemizde imal edilen yerli kozmetik ürünlerin

bileşenlerinin yaklaşık % 90 oranında ithal hammaddelerden oluştuğu gözlemlenmiştir. Ülkemiz

kozmetik alanda kullanım potansiyeli olan bitkilerin/bitkisel hammaddelerin ekonomiye

kazandırılması açısından uygun potansiyele sahiptir. Dünya bitkisel hammadde pazarında üretici

olarak söz sahibi olabilmek için öncelikle kaliteli ürünler üretmek ve kalite kontrol yöntemlerinin çok

iyi yapılıyor olması gerekmektedir. Kullanılan hammaddelerin içerik saflığı tespit edilmeli ve

istenmeyen kirliliklerin limit değerleri istenen sınırlar içinde olmalıdır. Bileşenlerin kimyasal

yapısı da düşünülerek saflığının fiziksel, kimyasal ve fizikokimyasal özellikleri, kalitatif ve

kantitatif belirlenmesi için analitik yöntemler geliştirilmelidir. Ülkemizde kozmetik ile ilgili

Kozmetik Mevzuatı bulunmaktadır ve bu mevzuat; Kozmetik Kanunu(1), Kozmetik Yönetmeliği(2),

Analiz Yöntemlerine İlişkin Tebliğler(3), kozmetik üretim yerlerini düzenleyen ‘İyi İmalat Uygulamaları

Kılavuzu’ ve ‘Kozmetik e-bildirim kılavuzu’ ile bir bütündür. Ülkemizde dünya standartlarında kaliteye

sahip bitkisel kozmetik hammaddelerinin üretimi, geliştirilmesi ve yeni hammaddelerin araştırılması

ile ilgili bilgiler paylaşılarak öneriler sunulacaktır.

Kaynaklar :

1) Kozmetik Kanunu, 5324 sayılı kanun, 30.03.2005 Resmi Gazete.

2) Kozmetik Yönetmeliği, 25823 sayılı kanun, 23.05.2005 Resmi Gazete.

3) Kozmetik Ürün Bileşimlerinin Kontrolü İçin Gerekli Analiz Yöntemleri Hakkında Tebliğ, Tebliğ

No:İEG-2005/1.

Page 14: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetikte Kalite Kontrol Analizleri

Doç. Dr. İpek Eroğlu

Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı 06100 Sıhhiye Ankara

[email protected]

Kozmetik ürünlerin kalite kontrolü, kozmetik ürünün sahip olduğu özelliklerin standart tanımlara uygun

olup olmadığının ve bunu raf ömrü boyunca sürdürüp sürdürmediğinin test edilmesidir. Kalite kontrol

analizleri, kılavuzlar çerçevesince belirtilen standartlara uyumu ve spesifikasyonları kontrol etmeye

yönelik olup, hammadde ve ürünün kalite, güvenlilik ve etkinliğini saptamak için önemlidir. Bu analizler;

(i) fizikokimyasal kontroller; fiziksel, fizikokimyasal ve kimyasal özelliklerin belirlenmesi (renk, koku,

sıcaklık, yoğunluk, viskozite, pH, partikül boyutu vb.), hammaddelerin, koruyucuların, UV filtre, suda

çözünen/yağda çözünen vitaminlerin, boya ve sürfaktanların miktar tayini, kontaminasyon (ağır metal,

alerjen maddeler, vb.) ve safsızlıkların belirlenmesi, (ii) mikrobiyolojik kontroller; toplam

aerobik/anaerobik mikroorganizma sayımı ve tanımlanması, patojenik mikroorganizma ve bakteri

endotoksinleri kontrolü, koruyucu maddelerin etkinliğinin belirlenmesi, kullanım ve hava/yüzey/personel

denetimi, ve (iii) stabilite çalışmaları (uzun süreli, hızlandırılmış ve stres testleri) olmak üzere 3 başlık

altında yapılırlar. Laboratuvar koşullarında yürütülen tüm analizler, kabul görmüş uluslararası

standartlara göre, kalibrasyonu yapılmış cihaz ve validasyonu tamamlanmış yöntemlerle yapılmalıdır.

Kozmetik endüstrisinin hızlı gelişimi nedeniyle, etkili, düşük fiyatlı ve hızlı yöntemler tercih edilmektedir.

Örneğin; duyusal analizler, ekipman ihtiyacı olmadan, görme, dokunma, koklama ve tatma gibi duyular

ile kozmetik ürünü değerlendirirken, reolojik analizler, sıvıların akış ve deformasyon özelliklerinin

cihazlarla test edilmesi sonucunda ürün uygulanabilirliği ve stabiliteleri hakkında bilgi verirler. Bir diğer

yöntem olan X-ışını kristalografisi yöntemi ise, sıvı kristal yapı varlığı ve stabiliteyi belirlemek amacıyla

kullanılır. Toksikolojik testler; in-vitro testler (hayvan yöntemleri ve sitotoksikoloji) ve in-vivo

dermatolojik testler olarak ayrılabilir. Ayrıca, ürün ile ilgili iddiaların doğrulanması için, kozmetik

performans testleri yapılmalıdır. Kalitenin izlenmesi ve raporlanması aşamasında ise; hataları önlemek ve

işlemleri kolay izlemek amacıyla önceden planlanmış ve zamanlanmış çalışma protokolünün tasarlanması

ve hammadde, ambalaj ve seri/bitmiş ürün kontrolünün yapılarak, istenilen kalitede olup olmadıklarının,

yasal parametreler ve spesifikasyonlar göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Page 15: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetik Sektöründe Yeni Analiz Yöntemleri

Berkant Kayan

Aksaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü

Kozmetik ürünleri, günlük yaşantımızın bir parçası olmakla beraber, temizlik ve kişisel bakım açısından katkı sağlamalarının yanında görüntümüzü ve zindelik hissimizi de arttırırlar. Günümüzde, kozmetik ürünlerinin üretimi ve ticareti uluslararası bir pazar haline gelmiştir. Türkiye’ de ve Avrupa Birliği’nde kozmetik maddelere yönelik yasal yönetmelikler nedeniyle, ürünlerin ve etken maddelerinin analizi oldukça önem arz etmektedir.

Kozmetik ürünlerin analizi, ürün grupları için içeriğe, katkı maddelerine ve kirletici maddelere yönelik fizikokimyasal kalite testleri ve diğer analizler şeklinde olabilmektedir. Yapılan analizler, yasal prosedürler ile uyumlu ve kozmetik maddelerin ürün spesifikasyonlarını kontrol etmeye yönelik olmalıdır. Kozmetik ürünlerin bileşiminde yer alan ve ürün grubuna göre değişiklik gösteren bazı maddelerin spesifik analizleri enstrümental analiz yöntemlerinden kromatografi ile yapılmaktadır. Kozmetik ürünlerin kromatografik analizlerinde en sık kullanılan cihazlar, Gaz Kromatografisi (GC) ve Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi’dir (HPLC). Bununla birlikte bu cihazların ucuz bir şekilde işletilmesi ve analiz maliyetlerinin düşürülmesi çalışmaları yapılmakla beraber, sıvı kromatografisinde organik çözücüler gerekmektedir ve dünya çapında sadece kromatografik ayrımlar için dahi muazzam bir çözücü tüketimi mevcuttur.

Gelişmekte olan ülkelerde teknolojinin kontrolsüz kullanımı sonucu ortaya çıkan en büyük problemlerden biri, belki de en önemlisi endüstriyel atık suların oluşturduğu kirliliktir. Dolayısıyla, bu çevresel kaygılar nedeniyle alınan katı tedbirler ile daha da önem kazanan ayırma, saflaştırma ve tayin metotlarında katı/sabit faz olarak kullanılmak üzere, “doğa ile dost” ürünler ile ilgili araştırmalara

Page 16: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

2

ve bu ürünlerin kullanımlarının yaygınlaştırılmasına büyük önem verilmektedir. Đlaçların,bazı alkaloidlerin ve kozmetik alanında kullanılan pek çok bileşenin subkritik su kromatografisi ile ayrılması bu alanda çalışanlar için özellikle dikkat çekicidir. Özellikle son yıllarda artan çözücü maliyetini düşürme ve hızlı analize olanak sağlamak için bu tekniğin geliştirilmesi adına ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Bu yeni analiz tekniği ile kozmetik ürünlerde bulunan bileşenlerin analizi hızlı ve etkili bir şekilde yapılmakta ve analiz maliyetlerini oldukça düşürmektedir.

Kaynaklar:

Yang, Y., Strickland, Z., Kapalavavi, B., Marple, R. ve Gamsky, C., 2011Industrial application of gren chromatography-I. Separation and analysis ofniacinamide in skincare creams using pure water as the mobile phase, Talanta,84, 1, 169-174. Yang, Y. ve Kapalavavi, B., 2011. Subcritical Water Chromatography-An Economical and Green Separation Technique, Encyclopedia of Analytical Chemistry, John Wiley & Sons, Ltd., 1–23.

Kayan, Berkant;Akay, Sema; Odabasi,Mehmet; Yang, Yu, Synthesis and evaluation of NA-PHEMAH polymer

for use as a new stationary phase in high-temperature liquid chromatography, 2015, Separation and Purification

Technology.

Page 17: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

POSTER

NO

POSTER SAHİBİ POSTER KONUSU KURUM

1 Evren ALĞIN YAPAR

Kozmetikte Markalaşma Stratejisi ve Tasarımla Kalite Kavramı

T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520 Çankaya, ANKARA

2 Evren ALĞIN YAPAR

3D Yazıcı Teknolojisi ve Kozmetik Endüstrisi

T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520 Çankaya, ANKARA

3 Evren ALĞIN YAPAR Meltem ÇETİN

Katı Lipit Nanopartikül Üretimi ve Ölçek Büyütmede Kritik Parametreler

T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520 Çankaya, ANKARA Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, ERZURUM

4 Rümeysa Yücer Leyla Bitiş

Anti-Aging Etkili Kremlerin Formülasyonuna Giren Bitkilere Genel Bakış

Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı

5 Ayşe AKAN Çağlar KULU

Bitkisel Yağların Güneşten Korunma Faktörlerinin Hesaplanması

AKSUVİTAL Kavaklı Merkez Mah. Kuzey Cad. No:5 Beylikdüzü / İSTANBUL

6 Said TARGAN, Mustafa Eskici, Cengiz Sarıkürkcü, Çiğdem Öcal

Endemik Nepeta nuda subsp. glandulifera Bitkisi Üzerine Fitokimyasal Bir Çalışma

Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, MANİSA Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

7 Zafer Çomak, Mustafa Cengiz, Cengiz Sarıkürkcü, Çiğdem Öcal

Ononis ornithopodioides Bitkisi Etanol Özütünün Antioksidan Aktivitesinin Belirlenmesi

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

Page 18: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

8 Çiğdem Öcal, Mustafa Calapoğlu, Mehmet Sefa Koçak, Cengiz Sarıkürkcü

Pseudevernia furfuracea Likeni Metanol Özütünün Antioksidan Aktivitesinin Belirlenmesi

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, Atabey-ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

9 Mustafa Tekdil, F. İlker Dıramalı

İncir Çekirdeği Yağı ve Kozmetik Sektöründeki Önemi

EKOBİO Laboratuvarı, M. Akif Ersoy Mah. Stadyum Cad. No: 54 Kemalpaşa/İZMİR

10 Emre UYSAL, Leyla KENT, Çağlar KULU

Farklı Pirinç Ekstrelerinin Cilt üzerindeki Doğal Beyazlatıcı Etkisinin İncelenmesi

AKSUVİTAL Kavaklı Merkez Mah. Kuzey Cad. No:5 Beylikdüzü / İSTANBUL

11 Kadriye Yıldız Isparta’da Bir Cilt Bakım Merkezine Başvuranların Kozmetik Kullanma Konusunda Bilgi, Tutum ve Davranışları

Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ens. Halk Sağlığı Anabilim Dalı KONYA

12 Esin POYRAZOĞLU, H. Halil BIYIK, İsmail ÖZMEN, Süleyman YEŞİLYURT

Katran Özütü ile Hazırlanan Kremlerin Antimikrobiyal Özelliklerinin İncelenmesi

Adnan Menderes Üniversitesi, fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü

13 Adnan YILDIZ, Tuğba GÜR, Aycan GÜR

KOZMETİK AÇIDAN SAF VE YÜZEYİ MODİFİYE EDİLMİŞ BENTONİT KİLİNİN ADSORPLAMA ÖZELLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğdim Fakültesi Kimya Bölümü, 65100, Van-Türkiye Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van Sağlık Hizmetleri MYO, 65100, Van-Türkiye Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 65100, Van-Türkiye

14 Sakine Tuncay Tanrıverdi, Catalina Cheaburu-Yılmaz, Sonia Carbone, Özgen Özer

Melatonin Etkin Maddesi İçeren Topikal Formülasyonların Tasarlanması

Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, 35100, Bornova-İzmir Torino Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Torino, İtalya

15 Gökhan CENGİZ , Neslihan GÜNDOĞAN

Islak Mendil Numunelerinde Mikrobiyal Kontaminasyonun Araştırılması

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Analiz ve Kontrol Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı, İlaç ve Kozmetik Laboratuvarları Birimi, Mikrobiyoloji Laboratuvarları, 06100 Sıhhıye, Ankara Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Genel Biyoloji Anabilim Dalı, 06500 Teknikokullar, Ankara

Page 19: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

16 Gökhan CENGİZ, Ezgi HEREK

Kozmetik Ürünlerde Bulunan Antimikrobiyal Etkili Koruyucuların Mikrobiyolojik Analizlerde Nötralizasyon Çalışmaları

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Analiz ve Kontrol Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı, İlaç ve Kozmetik Laboratuvarları Birimi, Mikrobiyoloji Laboratuvarları, 06100 Sıhhıye, Ankara

17 Özge Köse, Suna Sabuncuoğlu, Pınar Erkekoğlu, Belma Koçer-Gümüşel

TÜRKİYE’DE İÇ PİYASAYA SUNULAN BAZI KOZMETİK ÜRÜNLERİN CİLT İRRİTASYON POTANSİYELLERİNİN İN VİTRO DEĞERLENDİRİLMESİ

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Sıhhiye, Ankara/TÜRKİYE

18 Tuba Örenç, Mustafa Cengiz, Mehmet Cemil Üren, Cengiz Sarıkürkcü, Serpil Koçak

Bituminaria bituminosa Bitkisinin Antiradikal ve İndirgeme Gücü Kapasitelerinin Araştırılması

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, Atabey-ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

19 Selma Karatekin, Mustafa Cengiz, Serpil Koçak, Mehmet Sefa Koçak

Kozmetik Sanayinde Hammadde Olarak Kullanılan Tatlı Badem, Portakal Kabuğu ve Nar Çekirdeği Yağlarının Kimyasal İçeriklerinin Belirlenmesi

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, Atabey-ISPARTA

20 Serpil Koçak, Mustafa Cengiz, Mehmet Sefa Koçak, Cengiz Sarıkürkcü

Endemik Bir Tür Olan Salvia cadmica Bitkisinin Biyolojik Aktivitesi

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, Atabey-ISPARTA Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

21 Erol Eli Simsolo, İpek Eroğlu, Özgen Özer

Selülit Tedavisi İçin Hyaluronan Mikropartikülleri İçeren Organojel Formülasyonlarının Tasarlanması ve Değerlendirilmesi

Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı 35100 Bornova İzmir Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı 06100 Sıhhiye Ankara

Page 20: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6. Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

Kozmetikte Markalaşma Stratejisi ve Tasarımla Kalite Kavramı

Evren ALĞIN YAPAR

T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520

Çankaya, ANKARA

[email protected]

Yenilik ve rekabetin oldukça yoğun olduğu kozmetik sektöründe, daima olma yeteneği yani

sürdürülebilirliğin başlıca unsurlarından biri; markalaşma ve marka değerinin korunmasıdır. Marka

değerinin korunmasında, başlıca faktörler arasında; kalite yönetim sistemi ve kalitenin sürdürülebilirliği

yer almaktadır. Kalitenin test edilmesi yerine, ürün içinde tasarımla sağlanması kavramı olan Tasarımla

Kalite (Quality by Design-QbD); ürünlerin kalitesinde artış, maliyetlerinde düşüş ve pazara

sunumlarında hızı hedefler.1 İlaç sektöründe önem kazanan QbD`nin kozmetik sektörüne adaptasyonu;

ürünlerin formülasyon yapıları ve üretimlerinin benzerliği noktasında transfer edilerek sağlanabilir.

Kalitenin test edildiği klasik yaklaşımlarda olduğu gibi QbD`de; iyi imalat uygulamaları (Good

Manufacturing Pratices-GMP) kapsamında kozmetik ürünler için iyi imalat uygulamaları kalite risk

yönetiminin bir parçasıdır. QbD’nin iki temel bileşeni, kalite risk yönetimi ve bilgi yönetimi olup

QbD`nin basamakları ürünün yaşam döngüsünü oluşturmaktadır. Hedef ürün profili ve kalite profili

belirlenirken mutlaka kritik kalite özellikleri ve kritik işlem parametreleri göz önüne alınmalıdır.1-2

Kaynaklar:

1) Aksu, B. Marmara Pharmaceutical Journal 2015 19: 12-18. 2) ISPE. Part 1-Product Realization using QbD, Concepts, and Principles. In: ISPE Guide Series:

PQLI from Concept to Continual Improvement. USA. 2011.

Page 21: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6. Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

3D Yazıcı Teknolojisi ve Kozmetik Endüstrisi

Evren ALĞIN YAPAR

T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520

Çankaya, ANKARA

[email protected]

Günümüzde üç boyutlu (3D) baskı ile üretim yani 3D yazıcı teknolojisinin kullanımı, biyomedikal ve ilaç

alanında kullanılmaya başlanmış, kozmetik endüstrisinde de kullanımına yönelik ilk adımlar atılmaya

başlanmıştır.1 Kişisel tercihlere göre, özellikle renkli kozmetik ürünlerin-makyaj ürünlerinin (ruj, dudak

parlatıcısı, göz farı, kaş farı, allık, tırnak cilası vb.) üretilebildiği, ev tipi ilk 3D yazıcı pazara sunulmuştur.2

Ayrıca 3D yazıcı teknolojisinin, kozmetik endüstrisinde kozmetik ürünlerin (makyaj ve cilt bakım

ürünlerinin) test edilebilmesi amacıyla insan derisi örneklerinin üretilmesinde, kullanılması için

çalışmalar başlatılmıştır.3 Biyomühendislik alanındaki gelişmeler doğrultusunda hâlihazırda insan vücut

kısımları ve dokuları sağlık alanında kullanılmak üzere üretilmektedir. Kozmetik ürünlerin test

edilmesinde kullanımı mevcut olan üç boyutlu insan deri modelleri mevcuttur. Plastik cerrahi

hastalarının bağışladığı deri örneklerinden 0.5 cm2 boyutunda 100,000 doku örneğinin üretildiği

bilinmektedir.4-5 Bu çalışmada 3D yazıcı teknolojisinin kozmetik sektöründe kullanımına ve ileriye

dönük beklentilere yer verilecektir.

Kaynaklar:

1) Lipson H., Kurman M., Fabricated: The New World of 3D Printing. John Wiley & Sons, Inc., Indianapolis, 2013.

2) http://www.businessinsider.com/how-to-3d-print-lipstick-makeup-eyeshadow-and-nail-polish-from-a-home-computer-2014-9.

3) Gross, B. C.; Erkal, J.L.; Lockwood, S.Y.; Chen, C.; Spence, D.M. Analytical Chemistry, 2014, 86(7), 3240-3253.

4) Schlotmann, K.; Kaeten, M.; Black, A.F.; Damour, O.; Waldmann‐Laue, M.; Förster, T. International Journal of Cosmetic Science, 2001, 23(5), 309-318.

5) Adler, Sarah, et al., Archives of Toxicology, 2011, 85(5), 367-485.

Page 22: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6. Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2015 Kuşadası / AYDIN

Katı Lipit Nanopartikül Üretimi ve Ölçek Büyütmede Kritik Parametreler

Evren ALĞIN YAPARa, Meltem ÇETİNb

aT.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520

Çankaya, ANKARA

bAtatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, ERZURUM

[email protected]

Yenilikçi kozmetik ürünlerde, nanoteknolojik taşıyıcı sistemlerden katı lipit nanopartikül (KLN)’lerin

kullanımı artmaktadır.1 KLN`ler için maliyet etkin ve nisbeten kolay bir üretim yöntemi olan yüksek

basınçlı homojenizasyon yöntemi ve bu yönteme alternatif olarak mikroemülsiyon ve membran

kontraktör yöntemleri, KLN`lerin pilot ve ticari üretim ölçeğinde uygulanabilecek yöntemlerdir.2,3

Kozmetik ürün geliştirme aşamasında laboratuvar ölçeğinde; genellikle bileşenler ve karışım

oranlarının saptanmasına yönelik formülasyonun üretim ve stabilitesi hedeflenirken, ölçek büyütme

operasyonlarında; aynı formülasyonun endüstriyel boyutta aynı özellikte üretilebilmesi için kritik işlem

parametrelerinin (içeriğin eklenme sırası, karıştırma süresi ve hızı, sıcaklık, ekipman özellikleri, vb.)

tanımlanması ve transfer edilmesi için çalışmalar yapılır. Bu kapsamda, formülasyonun kalitesi ve

stabilitesinin devamlılığı sağlanarak, kritik basamakların tanımlanması ve kontrol altında tutulması

hedeflenir.4-7 Hemen her ölçek büyütme işlemine konu olan ekipmanın; i. özellikleri ve performansı

hakkında yeterli veriye sahip olunması, ii. geometrik (şekli ve boyutları) olarak benzer işleme

ekipmanlarının kullanılmasının üretimin transfer edilmesinde önemli olduğu ancak iii. geometrik

benzerliğin ölçekten bağımsız sonuçlar sağlayamayacağı; mekanik, termal veya kimyasal benzerliği

garanti etmediği bilinmelidir. Günümüzde, risk değerlendirme yaklaşımı, kozmetik ürünlerin AR-GE,

pilot ve ticari ölçekte üretimine kadar olan sürecin değerlendirilmesinde önem kazanmıştır.

Laboratuvardan, ticari üretime geçişi kolaylaştırmak amacıyla pilot ölçekte çalışılması önemlidir bu

sayede; ürünün karakterizasyon, üretim, ambalaj ve stabilitesi ile ilgili muhtemel öngörü sağlanır,

testler ve değerlendirmeler için veri elde edilir. Ölçekte büyütmede; i. tekrarlanabilir üretim, ii.

formülasyonun fiziksel karakteristiklerinin sağlanması ve iii. kalitenin değişmediğinin kanıtlanması

gerekir.4,7 Bu çalışmada, KLN`lerin üretim yöntemleri, ölçek büyütmede kritik işlem parametreleri,

karşılaşılabilecek potansiyel problemler ve çözüm önerileri ele alınmaktadır.

Kaynaklar:

1) Wissing, S.A.; Müller, R.H. Int. J. Pharm. 2003, 254, 65-68.

2) Dingler, A.; Gohla, S. J. Microencapsul. 2002, 19(1), 11-16.

3) El-Harati, A.A.; Charcosset, C.; Fessi, H. Pharm Dev Technol. 2006, 11(2), 153-157.

4) Gibson M., Product Optimization. Pharmaceutical Preformulation and Formulation, Ed. Mark Gibson, Informa Healthcare, NY, USA, 2009.

5) Block, L.H. Pharm. Tech. 2005, 1, 26-33. 6) Guidance for Industry, Cosmetic Good Manufacturing Practices, 2013, U. S. Department of Health and

Human Services, Food and Drug Administration, Center for Safety and Applied Nutirition. 7) Holl, P.E.; Rosen, M. Eurocosmetics, 2012, 7(8), 24-29.

Page 23: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Anti-Aging Etkili Kremlerin Formülasyonuna Giren Bitkilere Genel Bakış

Rümeysa Yücera, Leyla Bitişb

aBezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı bMarmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı

[email protected], [email protected]

Anti-Aging, kronolojik yaşam sürecinin doğal bir parçası olan yaşlanmanın mümkün olduğunca

yavaşlatılması, sağlıklı yaşlanma için gerekli yaşamsal koşulların sağlanması gibi kavramları kapsayan

bir terimdir.

Deri yaşlanması fizyolojik yaşlanma süreci ile fotoyaşlanmanın beraberce oluşturduğu bir tablo olup

intrinsik (iç) ve ekstrinsik (dış) faktörlere bağlanmıştır. İntrinsik yaşlanma kısmen genetik olarak

belirlenen bir süreçtir. Extrinsic faktörler; UV ışınları, stres, sigara, sağlıksız beslenme ve hareketsiz bir

yaşam olup UV ışınları, muhtemelen içlerinde en öne çıkan ve en önemlisidir.1

Son dönemlerde anti-aging etkili ürünlere olan ilginin artması ile bu ürünlerin tüketimi artmış,

formülasyona giren çeşitli etken maddelerin etkinliği ve güvenliği tartışma konusu olmuştur.

Toplumda genel olarak bitkisel kökenli maddelere karşı daha güvenli algısı mevcuttur. Bu yüzden

çeşitli firmalar da ticari ürünlerinde bu tür kaynaklara oldukça sık yer vermiştir.

Bu çalışmada öncelikle “Rx Media Pharma 2012: interaktif İlaç Bilgi Kaynağı”nda yer alan

“Kozmetikler” başlığı altındaki “Cilt Bakım ürünleri” ve onun da alt başlığı olan “Yüz için anti-aging

ürünler”i tarandı. Formülasyonlardaki bitkiler ve bitkisel kökenli maddeler belirlendi. Çok fazla ürün

çeşidi ve bitki olduğu için tüm kozmesötik dozaj şekillerinin yerine sadece kremlerin ele alınmasına

karar verildi. 200 farklı ticari anti-aging kremde bitkisel içerikler görüldü. Bu kremlerin içeriğine

katılan 186 farklı bitki listelendi.2

Bu bitkilerden en sık formülasyona girenler; 58 farklı kremde Vitellaria paradoxa (shea butter), 29

farklı kremde Glycine soja, 22 farklı kremde Aloe vera, 15 farklı kremde Vitis vinifera, 13 farklı kremde

Camellia sinensis olarak tespit edilmiştir.3

Formülasyona giren bitkilerin bugüne kadar ortaya çıkarılan kimyasal bileşimlerine bakılmış, anti-

aging etkiye katkısı olabilecek ortak özellikler belirlenmeye çalışılmıştır.

1) Türsen, Ü., Dermatose 2006; 5(4): 267-283

2) Rx Media Pharma 2012.

3) Yücer, R., Bitirme Ödevi, 2013.

Page 24: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Bitkisel Yağların Güneşten Korunma Faktörlerinin Hesaplanması

Ayşe AKAN, Çağlar KULU

Kavaklı Merkez Mah. Kuzey Cad. No:5

Beylikdüzü / İSTANBUL

[email protected]

Güneşten koruyucu ürün tek veya temel amacı insan cildini UV ışınlarından (ışınları emerek, dağıtarak

veya yansıtarak) korumak olan, cilde sürülerek uygulanan; krem, losyon, yağ, sprey veya jel formunda

herhangi bir kozmetik preparatıdır (1).

Güneşten koruma faktörü (GKF veya SPF), güneşten koruyucu ürün tarafından korunan cilt üzerindeki

minimal eritemal dozun, aynı korunmasız cilt üzerindeki minimal eritemal doza oranını ifade eder (1).

Güneş koruyucu ürünler yapılarına göre kimyasal (UV ışınlarını absorbe ederler) ve fiziksel güneş

koruyucular (UV ışınlarını dağıtır ve yansıtır) olmak üzere ikiye ayrılır (2).

Güneş kremlerinde bulunan bazı kimyasalların DNA’ya ve cilt hücrelerine zarar veren, yaşlanmayı

hızlandıran ve kansere yol açan serbest radikallerin oluşumunu tetiklediği söylenmektedir. Bu

nedenle bu çalışmada doğal bitkisel kaynaklı yağlar doğrudan veya krem, losyon vb. şekillerde

kullanıldığında deriyi hangi oranlarda güneşten koruyabileceği araştırılmıştır. Bu amaçla havuç

tohumu yağı, hint yağı, susam yağı, hindistan cevizi yağı, limon yağı, çam terebentin yağı, çörekotu

yağı % 100 etanolde uygun seyreltmeler yapılarak çözülmüş, Thermo Scientific marka UV-VIS

spektofotometrede 290-310 nm arasında absorbansları 3 tekrarlı olarak okunmuş; bulunan değerler

SPF=CFx∑ �������� (λ)x I(λ)Abs(λ) (3) formülünde yerine konularak SPF değerleri hesaplanmıştır.

Yağların güneş faktör değerlerinin SPF 1-7 arasında değişiklik gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca bu

yağların yağ asidi kompozisyonları ve uçucu bileşenleri analizi Agilent marka GC-MS cihazında

gerçekleştirilmiş ve yağların yapısının güneşe karşı etkide ne derecede ilişkili olabileceği incelenmiştir.

Güneşten korunma faktörünün arttırılması için bitkisel yağlar, diğer fiziksel koruyucularla birlikte

kullanılarak daha doğal, içerisinde kimyasal uv faktörü olmayan etkin güneş koruma kremleri elde

edilebilir.

Kaynaklar:

(1) Kozmetik Yönetmeliği, 2015.

(2) Ezgi ÜNLÜ, Cengizhan ERDEM, 2010. Deri Yaşlanmasında Korunma ve Tedavi Yöntemleri. Ankara

Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilimdalı, Ankara Dermatoz 1(1) : 23 – 31.

(3)Dutra, A., E., Oliveira, D., A., G., C., Hackmann, E., R., M., K., Santoro, M:, I., R., M., 2004.

Determination of sun protection factor (SPF) of sunscreens by ultraviolet spectrophotometry.

Departamento de Farmacia, Sap Paulo Üniversitesi, Brazilian Journal of Pharmaceutical Sciences vol.

40.

Page 25: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Endemik Nepeta nuda subsp. glandulifera Bitkisi Üzerine

Fitokimyasal Bir Çalışma*

Said TARGANa, Mustafa Eskicia, Cengiz Sarıkürkcüb, Çiğdem Öcalc

a Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, MANİSA

b Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

c Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

[email protected]

Özet Nepeta cinsi, Avrasya, Kuzey Afrika, Kanarya Adaları ile Kuzey ve Orta Amerika’da yayılış

gösteren ve 280 tür içeren Lamiaceae familyasına ait bir cinstir. Bu cinsin türlerinin çoğu

güneybatı asya ve himalayaları iççine alan iki bölgedeir. Bu cins Türkiye’de 34 türle temsil

edilir ve bu türlerin 18’i endemiktir. Antispazmotik, balgam ve idrar söktürücü, antiseptik,

öksürük kesici, antiastmatik ve sedatif aktiviteleri nedeniyle Nepeta türleri uzun yıllardan

beri halk hekimliğinde kullanıla gelmektedir. Ayrıca Nepeta türleri halk arasında ekzema ve

benzeri cilt hastalıklarına karşı, diüretik ve bakteriostatik etkilerden dolayı kullanılmaktadır.

Bu türlerin toprak üstü kısımları, infüzyon halinde (% 2-3) midevi ve uyarıcı olarak

tüketilmektedir.1

Bu çalışmada Anadolu’da sıklıkla bitkisel çay olarak tüketilen Türkiye’ye endemik Nepeta

nuda subsp. glandulifera bitkisi uçucu yağının kimyasal içeriğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

N. nuda subsp. glandulifera bitkisinin hidrodestilasyonla elde edilen uçucu yağ verimi %0.56

olarak belirlendi. Uçucu yağın kimyasal karakterizasyonu GC ve GC-MS ile gerçekleştirildi.

Bitki uçucu yağında toplam 22 bileşen belirlendi. Uçucu yağda Geijeren (%61.02) ve Trikosan

(%12.64) ana bileşenler olarak tespit edilmiştir. Literatürde bu bitki ile ilgili hiçbir veri

olmadığından burada bu bitkiye ait verilen uçucu yağ analiz sonuçları ilk veri olma

niteliğindedir.

Kaynaklar

1) T. Baytop, T. Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi. İstanbul Üniversitesi Yayınları (1984) 340.

* Bu çalışma, Celal Bayar Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca desteklenmektedir (Proje No: 2014-147).

Page 26: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Ononis ornithopodioides Bitkisi Etanol Özütünün Antioksidan Aktivitesinin Belirlenmesi*

Zafer Çomaka, Mustafa Cengiza, Cengiz Sarıkürkcüb, Çiğdem Öcala

a Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

b Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

[email protected]

Özet Bu çalışmada, Ülkemizde doğal olarak yetişen Ononis ornithopodioides bitkisi toprak üstü

kısımları etil alkol özütünün antioksidan aktivitelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Etil alkol

özütünün antioksidan kapasitesinin β-karoten-linoleik asit, 1,1-difenil-2-pikril hidrazil (DPPH)

radikal süpürüm aktivite, indirgeme gücü ve şelatlama kapasite testlerinin kullanılmasıyla

belirlenmesi hedeflenmiştir. Ayrıca özüt içerisindeki aktiviteden sorumlu bileşenleri tespit

etmek amacıyla toplam fenolik ve flavonoit bileşik miktarları da spektroskopik olarak tespit

edilmiştir.1

DPPH serbest radikal süpürüm, indirgeme gücü ve metal şelatlama testlerinde özüt

derişiminin artmasıyla aktivitenin de arttığı gözlendi. 0.2, 0.4 ve 1.0 mg/ml özüt derişimleri

için DPPH radikal süpürüm testinde, sırasıyla; %9.26, %16.90 ve %39.12 aktivite tespit

edilirken; yine aynı derişimler için 700 nm’deki absorbans olarak etil alkol özütünün sırasıyla;

0.226, 0.299 ve 0.546 indirgeme gücü kapasitesine sahip olduğu belirlendi.

Bitki etil alkol özütünün toplam fenolik ve flavonoid bileşik miktarları sırasıyla; 25.82 µmol

pirokatekol eşdeğer/g kuru bitki ve 7.88 µmol kuarsetin eşdeğer/g kuru bitki olarak tespit

edildi.

Kaynaklar

1) Sarikurkcu, C., Uren, M. C., Tepe, B., Cengiz, M., Kocak, M. S. Industrial Crops and

Products 2014, 62, 333-340.

* Bu çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca

desteklenmektedir (4485-YL1-15).

Page 27: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Pseudevernia furfuracea Likeni Metanol Özütünün Antioksidan Aktivitesinin Belirlenmesi*

Çiğdem Öcala, Mustafa Calapoğlua, Mehmet Sefa Koçakb, Cengiz Sarıkürkcüc

a Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

b Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler

Programı, Atabey-ISPARTA

c Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

[email protected]

Özet Likenler, benzersiz özellikleri nedeniyle alt bitkiler sınıfının geniş bir grubunu

oluşturmaktadırlar. likenler mikobiyon (bir mantar) ve fotobiyondan (bir alg ya da

siyanobakteri) oluşan simbiyotik organizmalardır. Yaklaşık 25000 liken türü kutuplardan

tropik bölgelere ve ovalardan en yüksek dağlara kadar tüm karasal ekosistemlerde

yaşamaktadırlar.1

Pseudevernia furfuracea likeni bağırsak zayıflıklarının tedavisinde 15. yüzyılda popüler olarak

Avrupa’dan Mısır’a ihraç yoluyla yabancı bir ilaç niteliğinde başka bitkilerle karışım şeklindeki

bir kokteyl tonik şeklinde kullanılmaktadır. Ayrıca Kütahya'da egzama ve hemoroitin

tedavisinde de kullanılmaktadır.2

Bu çalışmada, Pseudevernia furfuracea likeni metanol özütünün antioksidan aktivitesinin

belirlenmesi amaçlandı. Antioksidan aktivite, DPPH serbest radikal giderim, indirgeme gücü

(FRAP ve CUPRAC), metal şelatlama kapasitesi ve toplam antioksidan aktiviteyi

(fosfomolibdenyum testi) içeren farklı yöntemler kullanılarak belirlendi.3

P. furfuracea metanol özütünün DPPH serbest radikal süpürüm aktivitesi 44.69 mh troloks

eşdeğer (TEs)/ g özüt olarak belirlenirken; CUPRAC ve FRAP indirgeme gücü potansiyelleri

sırasıyla; 95.83 ve 88.10 mg TEs/g özüt olarak tespit edildi. Ayrıca yine aynı özütün Fe(II)

iyonları şelatlama kapasitesi 10.24 mg EDTA eşdeğer/g özüt olarak belirlendi

Kaynaklar 1) Muggia, L., Schmitt, I., Grube, M. (2009). Sim News 2009, 59(3), 85-97.

2) Guvenc, A., Akkol, E.K., Suntar, I., Keles, H., Yildiz, S., Calis, I. Journal of

Ethnopharmacology 2012, 144, 726-34.

3) Sarikurkcu, C., Uren, M. C., Tepe, B., Cengiz, M., Kocak, M. S. Industrial Crops and

Products 2014, 62, 333-340.

* Bu çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca

desteklenmektedir (Proje No: 4484-YL2-15).

Page 28: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

İncir Çekirdeği Yağı ve Kozmetik Sektöründeki Önemi

Mustafa Tekdil, F. İlker Dıramalı

EKOBİO Laboratuvarı, M. Akif Ersoy Mah. Stadyum Cad. No: 54 Kemalpaşa/İZMİR

[email protected]

İncir (Ficus carica)’in Dünya’daki en büyük üreticisi Türkiye’dir; özellikle İzmir ve Aydın

en önemli üretim bölgeleridir. Dünya kuru incir ihracatında, Türkiye % 55’lik payıyla ihracatçı

ülke olarak güçlü̈ bir konuma sahiptir. Bununla birlikte incirin çekirdeğinden elde edilen yağ

ile Türkiye çok daha büyük bir ekonomik değer elde etme imkânına sahip olacaktır.

İncir sektörünün en büyük sorunu olan aflatoksinler, Aspergillus flavus ve Aspergillus

parasiticus cinsi küflerin ürettikleri mısır, incir, zeytin, buğday ve fıstık gibi tarımsal ürünlerin

kurutulması ve saklanması sırasında oluşan mikotoksinlerdir1,2. Dünya’da üretilen gıda

ürünlerinin ¼’ünün aflatoksinler tarafından etkilendiği tahmin edilmekte ve bunun

sonucunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için büyük ekonomik kayıplar

oluşturmaktadır2.

Laboratuvarımız tarafından doğal ve organik yöntemlerle gerçekleştirilen çalışmalar

sonucu 386 mikrogram aflatoksinli bir ürün, Türkiye sınırı olan 10 mikrogramın altına

indirilmiş ve aynı zamanda bu değeri sıfıra indirebildiğimiz de gözlenmiştir. Yaklaşık 4 ay

kadar süren bu çalışma ile incir çekirdeği ve yağından aflatoksin doğal yollarla arındırılmış ve

renk sorunu oluşturmayan kokusuz bir ürün elde edilmiştir.

İncir çekirdeği yağı, çok yüksek düzeyde E vitamini (4286-5000 mg/kg) ile Omega 3

(%40), Omega 6 (%30) ve Omega 9 (%17) yağ asitleri içerdiğinden gıda, ilaç ve kozmetik

sektöründe kullanımı büyük önem taşımaktadır. E vitamini kozmetik endüstrisinde

antioksidan özelliklerinden dolayı giderek artan kullanım alanına sahip esansiyel bir

besindir3. Günümüzde piyasada bulunan birçok cilt bakım ürününde çok farklı konsantrasyon

ve formülasyonlarda aktif vitamin E ile çok sayıda vitamin E esterleri ve diğer vitamin E

türevleri kullanılmaktadır. Vitamin E’nin lipofilik yapısı nedeniyle deriye kolay uygulanımı ve

absorbsiyonu cilt bakım endüstrisinde vazgeçilmez bir ajan olmasını sağlamıştır4.

Argan yağı ile mukayese edildiğinde incir çekirdeği yağı 6 kat daha fazla E vitamini

içermektedir. Antioksidan ve serbest radikal yakalayıcı olan E vitamini, hücre

membranlarında ve dolaşımdaki lipoproteinlerde bulunup membranları serbest radikallerin

hasar verici etkisinden korur5. E vitamini insan vücudunda sadece d-formunda

bulunmaktadır. İncir çekirdeğinde bulunan d-formu, sentetik olan l-formuna nazaran hücre

Page 29: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

beslemesi çok daha yüksektir. Bu nedenle yaraların daha çabuk iyileşmesi, yaşlanmanın cilt

üzerindeki belirtilerinin ötelenmesi, cildin daha parlak olması ve kırışıklıkların hafiflemesi gibi

pek çok faydası bulunmaktadır. Cilde esnekliğini veren kolajen üretimini arttırarak yaşlılığın

cilt üzerindeki belirtilerini geciktirdiği gibi aynı zamanda antioksidan etkisiyle cildi

canlandırıp, nemlendirir. Eksikliğinde ise saç dökülmesi ve kepek, ekzemayı andırır deri

değişiklikleri, kuru cilt, deride pigmentasyon azalması ve çabuk iyileşmeyen yaralar

görülmektedir. Görüldüğü üzere günümüzde E vitamin kullanımı kozmetik sektöründe önem

arz ettiği gibi aynı zamanda dermatolojik hastalıkların önlenmesi gibi endikasyonlarda da

büyük bir role sahiptir.

Olay sadece ekonomik kayıplarla sınırlı kalmamaktadır. Aflatoksinler en toksik

mikotoksinler olup, insanlara kontamine gıdalar ve kontamine yemlerle beslenen

hayvanlardan elde edilen ürünler aracılığıyla ulaşır. Yapılan çalışmalarda aflatoksinlerin

toksik, kanserojenik, teratojenik, hepatotoksik ve mutajenik karekteristiği nedeniyle insan

hayatı için tehlikeli olabileceği belirtilmiştir6. Aflatoksinlere maruz kalma daha çok gıda

yoluyla olsa da, aflatoksinin B1 türü deri yoluyla da nüfuz eder7. Vücudumuzu çevreleyen bir

organ olarak derimiz ultraviyole radyasyon, ilaçlar ve hava kirletici ajanları içeren birçok

prooksidatif çevresel etkene maruz kalmaktadır. Bu nedenle cilde tatbik edilen dermatolojik

ve kozmetik ürünlerde aflatoksin varlığı risk oluşturabilir.

Sonuç olarak; aflatoksinler sadece ekonomik kayıplar oluşturmakla kalmamakta, aynı

zamanda ve çok daha önemlisi insan sağlığını tehdit eden bir tehlike olmayı sürdürmektedir.

Bu nedenle, aflatoksinin arındırılması çok büyük bir öneme sahiptir. İnovatif eksenli

çalışmaları olan laboratuvarımız, Dünya’da bir ilk olarak incir çekirdeği ve yağından

aflatoksini doğal yollarla arındırmayı başarmış ve kozmetik sektöründe kullanılan yağlardan

en az 6 kat daha fazla E vitamini (d-formu) içeren bu ürünü sektöre kazandırmıştır. Amacımız

başta kozmetik olmak üzere gıda ve ilaç sektöründe aflatoksin içeren ürünleri arındırmak ve

tüketicilere temiz ürünler sunmaktır.

KAYNAKLAR:

1. Y. Liu ve F. Wu: Global Burden of Aflatoxin-Induced Hepatocellular Carcinoma: A Risk

Assessment. Environ Health Perspect 2010 Jun; 118 (6): 818-824.

2. RG Guevara-Gonzalez: Aflatoxins-Biochemistry and Molecular Biology. InTech, 2011: 367-

396.

3. Manela-Azulay M, Bagatin E. Cosmeceuticals vitamins. Clin Dermatol 2009;27:469-74.

Page 30: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

4. Burke KE. Interaction of vitamins C and E as better cosmeceuticals. Dermatol Ther

2007;20:314-21.

5. Derviş E. Oral antioksidanlar. Dermatoz 2011;2;263-7.

6. G. Yentür, B. Er: Gıdalarda Aflatoksin Varlığının Değerlendirilmesi. Turk Hij Den Biyol Derg:

2012; 69(1): 41-52.

7. J. Boonen, SV. Malysheva, L. Taevernier, J. Diana Di Mavungu, S. De Saeger, B. De

Spiegeleer: Human skin penetration of selected model mycotoxins. Toxicology 2012; 301

(1-3): 21-32.

Page 31: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Farklı Pirinç Ekstrelerinin Cilt üzerindeki Doğal Beyazlatıcı Etkisinin

İncelenmesi

Emre UYSAL, Leyla KENT, Çağlar KULU

Kavaklı Merkez Mah. Kuzey Cad. No:5

Beylikdüzü / İSTANBUL

[email protected]

Tam tahıl fitokimyasallarının incelenmesi; içerdikleri fenolik bileşenler sebebi ile birçok çalışmaya

konu olmuştur. Fenolik bileşikler, en az bir aromatik halka ve bu halkaya bağlı en az bir hidroksil

grubu bulunduran ve doğal olarak mevcut olan organik bileşiklerdir. Fenolik bileşikler kolaylıkla

okside olabilme özelliklerinden dolayı antioksidan aktivite gösterirler. Pirinçte bulunan başlıca

fenolik asitler ise (p-kumarik, kaffeik, ferulik, vanillik, sirinjik asit) gibi etkenlerdir1. Birden çok OH

grubu içeren fenolik bileşikler hidrofilik karakter gösterirler ve bu sebeple etanol, metanol ve su gibi

çözgen maddeler ile ekstrakte edilebilirler2. Bu çalışmada içerisinde bulunan fenolik bileşenlerin

belirlenmesinde farklı cins pirinçlerin ultrasonik banyo ile ekstraksiyonlarını elde ederek,

ekstraktlarda fenolik bileşen analizi yapılacaktır.Bu çalışmada konuyla ilgili daha önce yapılan

çalışmalara istinaden kozmetikte kullanılan beyazlatıcılara alternatif olarak beyaz ve siyah pirinçten

elde edilen bu ekstraktlar(fenolik bileşik; ferulik asit ve antioksidan; allantoince zengin kısım)

kullanılarak yapılan doğal kozmetik ürünler (krem, losyon gibi) incelenecektir3. Ferulik asidin yapılan

çalışmalarda melanin pigmentini inhibe ederek ciltteki lekelerin önlenmesinde önemli bir etki

gösterdiği göülmüştür4-5. Bu nedenle bu çalışmada doğal bitkisel kaynaklı ferulik asit ve allantoin

kaynağı olarak pirinç ekstreleri doğrudan veya krem, losyon vb. şekillerde kullanıldığında deride hangi

oranlarda beyazlatıcı etki göstereceği araştırılacaktır. Ekstraktlar, Folin Ciocalteu methodu ile Thermo

Scientific marka UV-VIS spektofotometrede fenolik bileşence analizi için 765 nm de analiz edilerek mg

GAE / g kuru ekstrakt cinsinden ve Agilent Technologies GC-MS cihazı HP-5 kolonu ile analiz edilerek

ve yüzdece içerisindeki bileşenler verilecektir.

Kaynaklar:

1. Liu, R. H., 2007. Whole grain phytochemicals and health, Journal of Cereal Science, 46, 207-

219.

2. Escarpa ve Gonzalez, 2001

3. Ibata, Y. (1980). Fragrance J., 45, 92. (in Japanese)

4. Effects of dietary supplementation of ferulic acid and gamma-oryzanol on integument color

and suppression of oxidative stress in cultured red sea bream Vol. 57 (2008) No. 2 P 133-137

5. Liu, R. H., 2007. Whole grain phytochemicals and health, Journal of Cereal Science, 46, 207-

219.

Page 32: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Isparta’da Bir Cilt Bakım Merkezine Başvuranların

Kozmetik Kullanma Konusunda Bilgi, Tutum ve Davranışları

Kadriye Yıldız

Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ens. Halk Sağlığı Anabilim Dalı KONYA

[email protected]

Amaç: Isparta’da Merkez ve ilçelerinde faaliyette olan 20 civarında kozmetik üreticisi firma mevcuttur.

Özellikle gül ürünleri alanında faaliyet yapan bu firmalar Isparta ve Türkiye’nin çoğu ilindeki tüketicilere hitap

etmektedir. Kozmetik ürün kullanımı, yaşa, cinsiyete, sosyoekonomik durum ve eğitim durumuna göre

değişmekte olup her yaştan insan kullanmaktadır. Çalışmamızın amacı özellikle gül ürünlerinin çok fazla

tüketildiği ilimizde, kozmetik ürün kullanıcılarının kozmetik ürün satın alma ve kullanma ile ilgili bilgi, tutum ve

davranışlarının, kullandıkları ürünlerden kaynaklanan herhangi bir yan etkilerle karşılaşıp karşılaşmadıklarının

belirlenmesidir.

Yöntem: Bu çalışma Isparta merkezde yaşayan 17-65 yaş aralığında 400 kişinin katılımıyla rastgele anket

yapılarak, kişilerin sosyodemografik özelliklerini, kozmetik ürün kullanma ve satın alma, kullandıkları

ürünlerden kaynaklanan herhangi bir yan etkilerle karşılaşıp karşılaşmadıklarını içeren anket formunu

doldurmaları istenmiştir.

Bulgular: Kozmetik ürün en çok (% 67.5) temizlik amacıyla kullanıldığı, çalışan ilkokul mezunu (% 55) ve lise

mezunu kadınlarda (% 83) ise en fazla cilt bakımı amacıyla kullanıldığı belirlenmiştir. Kozmetik ürün seçiminde

ürünün kalitesi (% 82) ve ürünün özelliği (% 63) faktörleri ürünün fiyatından (% 41) daha önemli faktör olarak

belirtilmiştir. Çalışan ya da çalışmayan kadınlarda da durum değişmemektedir. Ankete katılanlar genellikle

kozmetik ürün tedarik etmek için en fazla parfümerileri (%55) tercih etmektedir. Katılımcıların % 63’ü ürün

tercih ederken deneyimlerinden faydalandıklarını belirtmişler. Ankete katılanlar ürünlerin üzerindeki

etiketlerde ürünün fonksiyonuna, nerede ve ne amaçla kullanacağına (%55) ve ürünün dayanma/ tüketim

süresi (%54) ile bilgilere önem verdikleri görülmektedir. Ambalaj üzerindeki sembollerden açıldıktan sonraki

kullanım süresi ile ilgili sembol (% 86,5) oranında doğru olarak cevaplanmış, ambalaj miktar bilgisi ile ilgili

sembol 217 kişi (%54,3) tarafından yanlış olarak cevaplanmıştır. Kozmetik ürünler kullanılırken %78 oranında

temizlik kurallarına uymak konusuna en fazla önem vermişlerdir. Anketi dolduran kadınlar en fazla (%26) banyo

sabunlarında olmak üzere %66 ‘sı, erkekler en fazla (%21) traş bakım ürünleri olmak üzere % 57’si

kullandıkları kozmetik ürünlerde istenmeyen etki ile karşılaşmışlardır.

Sonuç: Yaptığımız çalışmaya göre kozmetik kullanma toplumda oldukça yaygın olduğundan ürün seçiminde

farklı sosyoekonomik faktörler göz önüne alınarak bakıldığında ürünün kalitesine öncelik verilmesi olumlu bir

yaklaşımdır. Kozmetik üretici ve tüketicilerin yoğun olduğu ilimizde toplumun kozmetik ürün ambalaj

etiketlerinde yeralan semboller, ürün bileşenlerine ilişkin bilgilerinin yeterli olmadığı bulgusundan yola çıkarak

tüketicilerin kozmetik ürün konusunda bilgilendirilmeleri önerilebilir.

Page 33: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

KAYNAKLAR

1. Utaş S, 2003. Kozmetiklere bağlı istenmeyen reaksiyonlar. Türkderm, 37, 161-169. 2. Gökdemir ve ark, 2008. Türk toplumunda deri bakımı ile ilgili bilgi seviyesinin değerlendirilmesi.

Turkderm, 42, 60-3.

3. Kaymak ve ark., 2007.Üniversiteli kız öğrencilerde kozmetik ürün kullanımı. Türk Dermatoloji Dergisi,

1, 38-42.

4. Sarıkaya N ve Altunışık R, 2011. Kişisel bakım olgusu ve kişisel bakım ürünlerine yönelik tüketici tutum

ve tercihlerini etkileyen faktörler üzerine bir araştırma. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi,

Cilt:6, Sayı:2, Eskişehir, ss:389-413.

5. Kaymak Y, Tırnaksız F, 2007. Kozmetik Ürünlere Bağlı istenmeyen Etkiler. Dermatose, 6(1),39-48.

6. Demirci A, ve Demirci A, 2013. Kozmetik Ürün Etiketlerindeki Sembollerin Bilinirliği. Nwsa-Fine Arts,

D0136, 8, (2), 315-325. 7. Birteksöz Tan AS, Tüysüz M, 2013. Kozmetik ürünlerde koruyucu madde kullanımı ve koruyucu

etkinlik testleri. Ankem Derg, 27(2),83-91

8. Daye M, Mevlitoğlu İ, 2011. Nemlendiriciler. Selçuk Üniv Tıp Derg, 27(2), 124-127.

9. Türkiye Makine Mühendisleri Odası Bülteni (TMMOB) 2015. Okullarda kırtasiye, temizlik ve kişisel

bakım ürünlerinden oluşabilecek riskler. www.iccevrekalitesi.net/pdf/6.pdf Erişim Tarihi:

12.8.2015

10. Çomoğlu T, 2012. Kozmetikler. Marmara Pharmaceutical J, 16, 1-8.

11. Gerlevik D, 2012. İnternet üzerinden alışverişin tüketici davranışı üzerindeki etkisi. Yüksek Lisans

Tezi, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.

12. Penpece D, 2006. Tüketici davranıslarını belirleyen etmenler: kültürün tüketici davranısları üzerindeki etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Kahramanmaraş.

13. Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu Doğal Ve Organik Kozmetik Bileşen Ve Ürün İddialarına İlişkin

Kılavuz. http://www.titck.gov.tr/UnitDetails.aspx?DetailId=JPyPl76SkcA= Erişim Tarihi:

18.8.2015

14. Kaptanoğlu AF, Dalkan C, Hıncal E, 2012. Kuzey Kıbrıs Türk Toplumunda Güneşten Korunma: İlkokul

Çağı Çocukları ve Ailelerinin Güneşten Korunma ile İlgili Bilgi, Tutum ve Davranışları. Türkderm, 46,

121-9.

15. Daye M, Mevlitoğlu İ, Şahin TK, 2015 Dermatoloji polikliniğine başvuran olguların deri bakımı ve nemlendiricilerle ilgili bilgi, tutum ve davranışlarının Değerlendirilmesi. Türkderm, 49, 60-5

16. Çelebi CR, 2004. Türk Toplumunda Kozmetik Tüketici Davranışları. Online Kozmetoloji Dergisi,1,3.

17. Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünler Tüketici Bilgilendirme Kılavuzu.

http://www.titck.gov.tr/UnitDetails.aspx?DetailId=JPyPl76SkcA= Erişim Tarihi: 26.8.2015

18. Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünlerin Stabilitesine Ve Açıldıktan Sonra Kullanım

Süresine İlişkin Kılavuz. http://www.titck.gov.tr/UnitDetails.aspx?DetailId=JPyPl76SkcA=

Erişim Tarihi: 15.12.2015

19. Norval M, Wulf HC.,2009. Does chronic sunscreen use reduce vitamin D production to insufficient

levels? Br J Dermatol, 161(4), 732-6

20. Vural T ve ark.,2003. Yaşlı türk kadınlarında saç bakımı ve kozmetolojik alışkanlık profili. Online Kozmetoloji Dergisi,1, 2,

21. Millî Eğitim Bakanlığı, 2006. Vücut Bakımı Kozmetikleri. Ankara.

22. Kayabaşı A, Villi B, 2013. Kozmetik ürünlerde kadınların dürtüsel satın alma davranışlarını etkileyen

faktörlerin analizi. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 1, 9,143-165

23. Turhan E ve Yüksel Cenk A, 2008. Tüketicilerin Alışveriş Davranış Biçimleri ile Demografik ve Sosyo

Kültürel Özelliklerinin İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma. Ege Akademik Bakış, Cilt:8, No:2, ss.683-

727.

24. Kefe Vural R, 2007. Tüketici davranışını etkileyen bir faktör olarak kaynak ülke etkisinin

değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.

Page 34: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

25. Vildan A, 2012. Reklam iletilerinde tüketici davranışlarını belirleyen psikolojik etmenler:

üniversitelerin gazete reklamları uygulama örneği. Yükseklisans Tezi, İstanbul Kültür Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul. 26. Durmaz Y, Bahar (Oruç) R, Kurtlar M, 2011. Kişisel faktörlerin tüketici satın alma davranışlarına

etkisi üzerine bir araştırma. Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2,1

27. Saydan R, Kanıbir H, Nart S, 2006. İşlevsel Bir Pazarlama Aracı Olarak Yıkama Ve Bakım Etiketleri

(Kadın Tüketicilerin Bakım Etiketi Ve Sembollerini Algılama Davranışları) İktisadi ve İdari Bilimler

Dergisi, 20, 2

28. Şener A, Babaoğul M, Kadınların aynı markalı ürünleri tekrar satın alma davranışlarının incelenmesi.

http://www.sdergi.hacettepe.edu.tr/makaleler/ArzuSener.pdf Erişim Tarihi: 20.8.2015

29. Aydın G, Aybeniz Akdeniz AR, Taşkın Ç, 2014. Marka Güveninin Ebeveynlerin Bebek Bakım Ürünleri

Satın Alma Niyetleri Üzerindeki Rolü. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 15 (2), 165-180

30. Khraim HS, 2011. The Influence of Brand Loyalty on Cosmetics Buying Behavior of UAE Female Consumers. International Journal of Marketing Studies, 3, 2.

31. İlaç Ve Eczacılık Standart Terimler Listesi, 2003. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü.

32. Türkiye'deki cilt bakımı amaçlı temizleyici kozmetik ürünlerin mevcut durumu

www.okd.gazi.edu.tr/okd/sayi612007/temizlikikongresi[1].doc Erişim Tarihi: 11.8.2015

33. Amiri F, Jasour J, Shirpour M ve Alizadeh T, 2012. Evaluation of effective fashionism involvement

factors effects on impulsive buying of customer and condition of interrelation between these

factor, J. Baisx and Applied Scientific Research, Vol:2, No:9, pp.9413-9419

34. Resmi Gazete 30.3.2005. 25771 sayılı Kozmetik Kanunu

35. Gümüş S, 2013. Günümüz kozmetik ürün televizyon reklamlarının tüketici satın alma davranışları

üzerindeki etkilerinin İstanbul bağlamında incelenmesi. Uluslararası Hakemli Akademik Spor Sağlık ve Tıp Bilimleri Dergisi, 8,3.

36. Hacıoğlu ve ark, 2010. Kozmetiklere bağlı kontakt dermatit şüpheli olgularda standart ve kozmetik

seri yama testi sonuçları. Türkderm, 44, 193-9.

37. William M P ve Ferrell O C, 2004. Marketing: Pride&Ferrell Foundation of Marketing. Houghton

Mifflin Company, Boston: New York, USA.

38. İslamoğlu A H, 2000. Pazarlama yönetimi, stratejik ve global yaklaşım. Beta Yayınları, İstanbul.

39. 23.05.2005 Resmi Gazete 25823 Sayılı Kozmetik Yönetmeliği.

40. Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünlerin İstenmeyen Etkilerinin/Ciddi İstenmeyen

Etkilerinin Kuruma Bildirimine İlişkin Kılavuz. http://www.titck.gov.tr/UnitDetails.aspx?DetailId=JPyPl76SkcA= Erişim Tarihi: 11.11.2015

41. Underhıll P, 2002. Alışveriş Bilimi, Sosyal Yayıncılık, İstanbul. s.130-131

42. Baran Z, Erzin N, 2010. Televizyon Reklamlarının Etik Açıdan Algılanması Üzerine Bir Araştırma:

Akçakoca Yerleşkesi Örneği. MYO-OS 2010- Ulusal Meslek Yüksekokulları Öğrenci Sempozyumu.

Düzce.

43.TUİK Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2014.

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16198 Erişim Tarihi: 18.8.2015

44.Erkin G, ve Karaduman A, 2007. Güneş Güneşten korunma ve güneşten koruyucular. Hacettepe Tıp

Dergisi, 38, 69-74

45. Çayırlı M, Tunca M, Açıkgöz G, 2013. Güneşten korunma ve güneşten koruyucular. TAF Preventive Medicine Bulletin, 12(2), 193-198.

46. Şanlı H, Saral S, 2010. Deri kanserlerinden korunmada güneşten koruyucuların rolü. Turkiye Klinikleri

J Cosm Dermatol-Special Topics.; 3(2): 56-61.

47. Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Güneşten Koruyucu Ürünlere İlişkin Kılavuz

http://www.titck.gov.tr/UnitDetails.aspx?DetailId=JPyPl76SkcA= Erişim Tarihi: 19.09.2015

48. Filiz TM, Çınar N, Topsever P, 2006. Tanning youth: knowledge, behaviors and attitudes toward sun

protection of high school students in Sakarya, Turkey. J Adolesc Health, 38, 469-71.

49. Adibi JJ ve ark, 2014. Prenatal exposures to phthalates among women in new york city and krakow,

Poland. International Journal of Cosmetic Science, 2014, 36, 93–101

50. Dennis L, Beane Freemann LE, VanBeek MJ, 2003. Sunscreen use and the risk for melanoma: a quantitative review. Ann Intern Med,139, 966-78.

Page 35: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

51. Cohen PH, Tsai H, Puffer JC, 2006. Sun-protective behavior among high-school and collegiate

athletes in Los Angeles, CA. Clin J Sport Med 16: 253-60.

52. El Sayed F, Ammoury A, Nakhle F, ve ark, 2006. Protection in teenagers. Photodermatol Photoimmunol Photomed, 22, 18-21.

53. Benvenuto-Andrade C, Zen B, Fonseca G, ve ark., 2005. Sun exposure and sun protection habits

among high-school asolescents in Porto Alegre, Brazil. Photochem Photobiol, 81,630-5.

54. Aylin İ, Çarıkçı Y, Uçar F, Yalçın HT, 2008. Kozmetik Ürünlerde Bakteriyal ve Fungal Kompozisyonun

Klasik Yöntemler ve PCR Yöntemi Kullanılarak Saptanması. Elektronik Mikrobiyoloji Dergisi, 6, 1-16.

55. İstanbul Sanayi Odası Yayınları ( No: 2011/7), 2011. Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Sektör

Rehberleri Temizlik Ürünleri ve Kozmetik Sanayi, İstanbul.

Page 36: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

Katran Özütü ile Hazırlanan Kremlerin Antimikrobiyal Özelliklerinin İncelenmesi

Esin POYRAZOĞLUa, H. Halil BIYIKa, İsmail ÖZMENb, Süleyman YEŞİLYURTb aAdnan Menderes Üniversitesi, fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü bSüleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü

[email protected], [email protected]

Türkiye bitki çeşitliliği açısından dünyadaki en zengin ülkelerden biridir. 10.000’den

fazla bitki çeşitliliğine sahiptir ve bunun %30’dan fazlası endemiktir. Bunlardan birçoğu

alternatif tıp ve kozmetikte doğal ürünler olarak kullanılmaktadır. Ardıç, çam, alaçam, katran

ağacı, huş ağacı, kayın ağacı gibi bazı odunsu ağaçlar eski çağlardan beri katran üretimi

amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle sarı çam ve katran ağacından üretilen katran geniş

uygulama alanı ile tarihsel bir öneme sahiptir. Çam türlerinin çeşitli kısımları cilt bakımı,

astım, bronşit, yara, nezle ve öksürük giderici gibi amaçlarla kullanılmaktadır.

Bu çalışmada Katranın farklı özütleri ile kremler hazırlanmış ve bunların etkileri çeşitli

enfeksiyonlara sebep olan mikroorganizmalar üzerine antimikrobiyal özellikleri incelenmiştir.

Bu amaçla yağ bazlı katran özlü krem (I), metanol (II), kloroform (III), etil asetat (IV), DMSO

(V) ekstreli kremler ve su bazlı kremler hazırlanıp hepsinde antimikrobiyal kapasite

araştırılmıştır. Ayrıca bu çözücülerin tek başlarına mikroorganizmalar üzerine etkileri

araştırılarak etkinin tam olarak katran özütünden gelip gelmediği incelenmiştir.

Yapılan çalışmalar sonucunda hiçbir çözücünün ve suyun tek başına mikroorganizmalar

üzerine etkisi olmadığı gibi IV ve V. grup ekstrelerinde antimikrobiyal etki göstermedikleri

tespit edilmiştir. Yağ bazlı katran ekstresi ise çalışılan 14 mikroorganizmanın 5 tanesine etki

ederken metanol ve kloroform ekstreleri ile hazırlanan kremler bütün mikroorganizmalar

üzerinde antimikrobiyal etki göstermişlerdir.

Bu çalışmadan yola çıkarak katran ihtiva eden krem ve sabun gibi kozmetik ürünlerinin

başta idrar yolu enfeksiyonları olmak üzere bazı mikrobiyal durumlarda (fungus ve

bakterilere karşı) etkili olacağı anlaşılmaktadır.

Kaynaklar:

Arı, S, Kargıoğlu, M, Temel, M, Konuk, M., J. Ethnobiology and Ethnomedicine, 2014, 10, 29

Kurt Y, Kaçar SM, Işık K., Traditional tar production from Cedrus libani a rich the Taurus

mountains in southern Turkey. Econ Bot 2008, 62(4), 615–620.

Page 37: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

KOZMETİK AÇIDAN SAF VE YÜZEYİ MODİFİYE EDİLMİŞ BENTONİT KİLİNİN

ADSORPLAMA ÖZELLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Adnan YILDIZa, Tuğba GÜRb, Aycan GÜRc

a. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğdim Fakültesi Kimya Bölümü, 65100, Van-Türkiye

b. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van Sağlık Hizmetleri MYO, 65100, Van-Türkiye

c. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 65100, Van-Türkiye

e-mail:[email protected]

e-mail:[email protected]

e-mail:[email protected]

Bu çalışmada kozmetik teknolojisi açısından değerlendirilmek üzere saf ve yüzeyi modifiye

edilmiş bentonit kil numunelerinin adsorpsiyon kapasiteleri araştırıldı. Deneysel çalışmalarda saf ve

yüzeyi nitrik asit (HNO3), etilendiamintetraasetikasit (EDTA), hegzadesiltrimetilamonyum (HDTMA) ile

modifiye edilen bentonit numuneleri adsorbent olarak kullanıldı. Kil numunelerinin yüzey değişimleri

IR spektroskopisi ile belirlendi. Bunun yanında kil minerallerinin yüzeyini HDTMA ile değiştirmek

amacıyla katyon değişim kapasitelerine (KDK) bakılarak katyon değişim kapasiteleri incelendi. Saf ve

yüzeyi modifiye edilen bentonit numunelerinin yüzeyine anilin adsorosiyonu, gas kromatografisi

yardımıyla belirlendi.

Deneysel veriler değerlendirildiğinde organo-kil komplekslerinin (yüzeyi EDTA ve HDTMA ile

değiştirilen) değiştirilen bentonit numunelerinin adsorplama kapasitesinin saf bentonit ile yüzeyi HNO3

ile değiştirilmiş bentonitten daha fazla olduğu gözlenmiştir. Vücuttan çıkan toksik maddelerin genelde

organik bileşikler olmasından dolayı yüzeyi organik bileşiklerle değiştirilmiş bentonit kilinin kozmetik

teknolojisi açısından, temizlik ve maskeleme için yaralı olacağı düşünülmektedir.

Keywords: adsorpsiyon, kil, bentonit, anilin.

Kaynaklar

1. B. K. G. Then, The Chemistry of Clay-Organic Reactions, Wiley, New York, 1974.

2. M. M. Mortland, S. Shaobai, S. Boyd, Clays Clay Miner. 1986, 34, 581.

Page 38: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Melatonin Etkin Maddesi İçeren Topikal Formülasyonların Tasarlanması

Sakine Tuncay Tanrıverdia, Catalina Cheaburu-Yılmaza, Sonia Carboneb, Özgen Özera

aEge Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, 35100, Bornova-İzmir

bTorino Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Torino, İtalya

[email protected]

Melatonin, insan vücudunda pineal bezden geceleri salgılanan bir nörohormondur. Vücudun gece-

gündüz ritmini ayarlamada görevlidir. Bu özelliği dışında antioksidan ve antikanserojenik aktivitesi de

bulunmaktadır. Lipid peroksidasyonunu engelleyerek oksidatif stresi düşürdüğü gösterilmiştir. Ayrıca;

melatonin, proinflamatuar mediatörlerin modülasyonunu yaparak fotoprotektif etki de

göstermektedir. Bu doğrultuda güneş koruyucu ürünlerin terkibine girmektedir. Bu çalışmanın amacı;

melatoninin yüklü hidrojel ve emuljel formülasyonlarının hazırlanması ve in-vitro karekterizasyon

çalışmalarının gerçekleştirilmesidir.

Melatonin içeren hidrojel ve emuljel formülasyonları, dondurup çözündürme ve emülsiyon

evaporasyon yöntemleri kullanılarak hazırlandı. Dondurup çözündürme yönteminde, hyaluronik asit,

polivinil alkol ve melatonin karışımı, -20°C’de 20 saat ve oda sıcaklığında 4 saat bekletildi. Bu işlem iki

defa tekrarlandı. Emülsiyon evaporasyon yönteminde ise; hyaluronik asit ve melatonin karışımı A fazı

olarak, polivinil alkol çözeltisi ise; B fazı olarak hazırlandı. A ve B fazı mekanik bir karıştırıcı ile

karıştırılıp oluşan C fazı, yağ fazı olarak kullanılan silikon yağı ile karıştırıldı. Elde edilen emuljel

formülasyonuna dondurup çözündürme yöntemindeki işlemler uygulandı. İşlem sonunda silikon yağı

filtre edilerek ortamdan uzaklaştırıldı. Hazırlanan formülasyonların, etkin madde yükleme kapasitesi

belirlendi ve SEM görüntüleri çekilerek ile mikroskobik incelemesi gerçekleştirildi.

Etkin madde yükleme kapasitesi sonucunda dondurup çözme yönteminde %88 ve emülsiyon

evaposrasyon yönteminde %65 oranında yükleme kapasitesi görüldü. Formülasyonların emülsiyon

yöntemi ile hazırlanmalarında yükleme kapasitesi daha düşük bulundu. Taramalı elektron mikroskobu

ile yapılan inceleme sonucunda; melatoninin polimerik matrikse yüklendiği görüldü. Melatonin yüklü

olan formülasyonlarsa por genişliğinin daha düşük olduğu bulundu. Aynı zamanda dondurup çözme

yöntemi ile hazırlanan formülasyonlarda, emülsiyon yöntemi ile hazırlananlara göre daha büyüktür

por genişliği elde edildi. Bu durumunun formülasyonların yapılacak olan in-vitro salım ve su çekme

kapasitelerini de etkileyeceği düşünülmektedir.

Sonuçta; dondurup çözündürme ve emülsiyon evaporasyon yöntemleri ile etkin madde içeren ve

içermeyen hidrojel ve emuljel formülasyonları başarılı bir şekilde hazırlandı. Formülasyonların

karakterizasyon ve salım çalışmaları devam etmektedir.

Page 39: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Islak Mendil Numunelerinde Mikrobiyal Kontaminasyonun Araştırılması

Gökhan CENGİZ a, Neslihan GÜNDOĞAN b

a Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Analiz ve Kontrol Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı, İlaç ve Kozmetik

Laboratuvarları Birimi, Mikrobiyoloji Laboratuvarları, 06100 Sıhhıye, Ankara b Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Genel Biyoloji Anabilim Dalı, 06500 Teknikokullar, Ankara

[email protected]

ÖZET

Kozmetik ürünler steril olmayan ürünlerdir. Kozmetik ürünler, içerdikleri maddeler nedeniyle mikroorganizmaların gelişimi için uygun ortam oluşturmaktadır. Kozmetik ürünlerin formülasyonunda bulunan mineraller, proteinler, aminoasitler, vitaminler, glikozitler, yağ alkolleri, steroidler, karbonhidratlar, şeker alkolleri, bitkisel hammaddeler, su ve ürün pH’sı mikroorganizmaların üremesi için gerekli koşuları oluşturur.1 Kozmetik ürünlere antimikrobiyal etkinlik gösteren yardımcı maddeler eklense de bu maddelere karşı zamanla direnç kazanarak mikrobiyal kontaminasyonu gerçekleştirecektir.2 Kontaminasyona elverişli olan bu ürünlere Clostridium tetani, Escherichia coli, Salmonella typhimurium, Pseudomonas aeruginosa, Candiada albicans, Aspergillus niger, Staphylococcus aureus, Bacillus spp. Streptococcus spp. gibi bir çok mikroorganizma kontamine olmaktadır.3 Kozmetik ürünlerdeki mikrobiyal kontaminasyon ürünün yapısı ve görünüşünü bozarak maddi kayıplara yol açarken kontaminasyon türüne göre de sağlığı tehdit eder.4

Bu çalışmada Türkiye piyasasında bulunan 44 adet ıslak mendil numunesi Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Mikrobiyoloji Laboratuvarları’nda mikrobiyolojik yönden analize alınmış ve mikrobiyolojik kontaminasyonu araştırılmıştır. Kozmetik Yönetmeliği ve ISO standartlarına göre toplam aerobik mezofilik mikroorganizma sayısı, toplam maya ve küf sayısı, Pseudomonas aeruginosa, Staphyloccus aureus,

Escherichia coli ve Candida albicans parametreleri ve bu parametrelerin mevzuat limitlerine göre uygunluğu araştırılmıştır. Antimikrobiyal etkinlik gösteren koruyucu kimyasallar ISO standartlarına göre uygun nötralizasyon işlemleri ile nötralize edilmiştir.5

Sonuç olarak teste alınan 44 adet numunenin 18 adedi mevzuat limitlerine göre uygun değildir. Uygun olmayan ürünlerden 18 adedi toplam aerobik mezofilik mikroorganizma sayısı yönünden, 10 Adedi toplam maya ve küf sayısı yönünden, 8 adedi patojen mikroorganizma varlığı yönünden uygun bulunmamıştır. Söz konusu numuneler, yaygın olarak kullanılan kozmetik ürünler olup kafe, restoran, lokanta gibi yerlerde verilen tekli ıslak mendiller ve ambalajlı, çoklu olarak satılan ıslak mendillerden oluşmaktadır. Uygun olmayan ürünlerin çoğunluğunu tekli ıslak mendiller oluştururken, yüksek uygunsuzluk yüzdesi ile ıslak mendiller sağlığı tehdit etmektedir.

Anahtar Kelimeler: kozmetik ürün, ıslak mendil, mikrobiyal kontaminasyon

Kaynaklar: 1. Çarıkçı, A. İ., Uçar, F, Yalçın, H. T. (2008). Kozmetik ürünlerde bakteriyal ve fungal kompozisyonun klasik

yöntemler ve PCR yöntemi kullanılarak saptanması. Elektronik Mikrobiyoloji Dergisi TR, 6 (1), 1-16. 2. Birteksöz, A. S., Tüysüz, M. (2013). Kozmetik ürünlerde koruyucu madde kullanımı ve koruyucu etkinlik

testleri. Ankem Derg., 27, 83-91. 3. Baird, R. M. (1977). Microbial contamination of cosmetic products. J. Soc. Cosmet. Chem., 28,17-20. 4. Dawson, N. L., Reinhardt, D. J. (1981). Microbial flora on insue, display eyeshadow testers and bacterial

challenges of unused eyeshadows. Applied and Environmental Microbiology, 42, 297-302. 5. International Organization for Standardization (2014). Cosmetic microbiology microbiological limits. ISO,

17516. 5. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kozmetik Yönetmeliği (2005). Resmi Gazete, Sayı, 25823

Page 40: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetik Ürünlerde Bulunan Antimikrobiyal Etkili Koruyucuların Mikrobiyolojik Analizlerde Nötralizasyon Çalışmaları

Gökhan CENGİZ, Ezgi HEREK

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Analiz ve Kontrol Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı, İlaç ve Kozmetik

Laboratuvarları Birimi, Mikrobiyoloji Laboratuvarları, 06100 Sıhhıye, Ankara

[email protected]

ÖZET

Kozmetik ürünler yapısı itibari ile kontaminasyona açık ve elverişli ürünlerdir. Bu sebeple kozmetik

ürünlerde mikrobiyolojik kontaminasyon ve üreme olmasını engellemek amacıyla koruyucu olarak bilinen

birçok kimyasal eklenmektedir.1 Bu kimyasalllar kozmetik ürünlere kontaminasyon ile bulaşan

mikroorganizmaları bakterisidal veya bakteristatik olarak etkileyip gelişimlerini engellemek için kullanılır.

Kozmetiklere koruyucular eklenerek kozmetik ürünlerin raf ömürleri boyunca korumaları amaçlanır ve bu

durum göz önünde bulundurularak kimyasal miktarları belirlenir. Ancak miktarlar ve kimyasallar irritan ve

sağlığı tehdit edecek seviyede ve özellikte olmamalıdır.2-3 Koruyucu seviyeleri yönetmelikler ile

belirlenmiştir. Kozmetiklerde kullanılan koruyucu maddeler; parabenler ve paraben tuzları, alkoller, asidik

koruyucular, izotiyazolinonlar, kuarterner amonyum bileşikleri, halojenlernmiş bileşikler olarak

sınıflandırılabilir.4 Bu kimyasallar mikrobiyolojik analizlerde negatif etki göstermektedir. Bu sebeple mikrobiyolojik analizde ürünlerdeki koruyucuların nötralize edilmesi gerekmektedir.

Bu çalışmada Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Mikrobiyoloji Laboratuvarları’na gelen içeresinde

kozmetik yönetmeliğinde belirtilen koruyucuları bulunduran kozmetik ürünler ISO, Avrupa Farmakopesi,

Amerikan Farmakopesi standartlarına uygun olarak nötralize edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada yumurta

lesitin, polisorbat 80, L-sistein, saponin, sodyum tiyosülfat, pepton, sodyum bisülfat, L-histidin kullanılarak

nötralzasyon işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bu bileşimler genellikle nötralizasyon için membran filtrasyon

yönteminde yıkama solüsyonu olarak kullanılmıştır. Ancak filtre edilemeyen ürünlerde ise çözdürme

aşamasında kullanılarak nötralizasyon işlemleri gerçekleştirilmiştir. Çalışmadaki amaç nötralizasyon işlemleri ile standartlarda belirtilen oranda mikrobiyolojik geri kazanımları yakalamaktır.5

Sonuç olarak yapılan farklı çalışmalarda kozmetik ürünlerde sıklıkla sodyum benzoat, sorbik asit,

fenoksietanol, metil paraben, propil paraben, fenol, klor gibi antimikrobiyal etkinlik gösteren koruyucular

nötralize edilmeye çalışılmış ve başarılı olmuştur. Genellikle koruyuculu preparatlarda uygulanan membran

filtrasyon yöntemi ile nötralizasyon işlemi başarılı olmuş ayrıca membran filtrasyon yöntemi ile

çalışılamayan numunelerde nötralizasyon işlemi numuneyi çözdürme aşamasında sağlanmıştır. Gram

pozitif, gram negatif, sporlu mikroorganizmalar, maya ve küfler standarda uygun oranda geri kazanılmıştır.

Ayrıca testte aranması gerekli 4 patojen mikroorganizma da geri kazanılmıştır.5

Anahtar Kelimeler: kozmetik ürün, antimikrobiyal koruyucu, nötralizasyon

Kaynaklar: 1. Birteksöz, A. S., Tüysüz, M. (2013). Kozmetik ürünlerde koruyucu madde kullanımı ve koruyucu etkinlik

testleri. Ankem Derg., 27, 83-91. 2. Lee E, An S, Choi D, Moon S, Chang I. Comparison of objective and sensory skin irritations of several cosmetic

preservatives, Contact Dermatitis 2007; 56(3):131-6.

3. Oishi S. Effects of propyl paraben on the male reproductive system, Food Chem Toxicol 2002;40(12):1807-13.

4. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kozmetik Yönetmeliği (2005). Resmi Gazete, Sayı, 25823.

5. International Organization for Standardization (2006). Cosmetic microbiology enumeration and detection of aerobic

mesophilic bacteria. ISO, 21149.

Page 41: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

TÜRKİYE’DE İÇ PİYASAYA SUNULAN BAZI KOZMETİK ÜRÜNLERİN CİLT İRRİTASYON POTANSİYELLERİNİN İN VİTRO DEĞERLENDİRİLMESİ

Özge Köse, Suna Sabuncuoğlu, Pınar Erkekoğlu, Belma Koçer-Gümüşel

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Sıhhiye, Ankara/TÜRKİYE

[email protected]

GİRİŞ ve AMAÇ: Geçmişte kozmetik ürünlerinin ciltte irritasyon oluşturma potansiyelleri hayvan

deneyleri ile değerlendirilmiştir. Ancak, 11 Mart 2013’de Avrupa Birliği’nde hayvanlar üzerinde test

edilen her tür kozmetik ve kişisel bakım ürününün satışı yasaklanmıştır. Bu tarihten itibaren kozmetik

ürünlerin güvenlilik değerlendirmeleri alternatif in vitro toksisite testleri ile yapılmaya başlanmıştır.

Ülkemizde de bu yasak 15 Temmuz 2015’te başlamıştır. Son birkaç yıldır yerli kozmetik firmaları,

ürünlerinin güvenlilik değerlendirilmeleri için gerekli deri ve göz in vitro toksisite testlerini yurtdışı

laboratuvarlardan talep etmektedir. Bu testlerin yüksek maliyetli olmaları nedeniyle ülkemiz her yıl

önemli ekonomik kayıplar yaşamaktadır. Bu maddi kayıpların önlenmesi, ülke ekonomisi açısından

önemli düzeyde katma değer elde edilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ve insan sağlığının

korunmasına katkı sağlanması amaçlanarak, ilgili alternatif yöntemlerden yeniden yapılandırılmış

insan epidermis modelinin kullanıldığı “In vitro Epiderm Cilt İrritasyon Testi (EPI-200-SIT)” Hacettepe

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi bünyesindeki laboratuvarımızda uygulanmaya başlanmıştır.

MATERYAL ve METOD: Bu çalışmada piyasada bulunan 21 farklı çeşitli kozmetik ürünün (4 adet sabun,

7 adet şampuan, 4 adet tüy dökücü ürün, 2 adet bitkisel yağ, 2 adet krem, 2 adet saç bakım ürünü) cilt

irritasyon potansiyelleri EPI-200-SIT test kiti kullanılarak “Etkin Zaman-50 (Effective Time-50, ET-50)

Yöntemi” ile değerlendirilmiştir. Dokular 4, 8 ve 12 saat süre ile ilgili kozmetik ürünlere maruz

bırakıldıktan sonra, doku canlılığı 3-(4,5-dimetiltiyazol-2-yl)-2,5-difeniltetrazolyum bromür (MTT)

yöntemi ile ölçülmüştür. Uygulama yapılan dokularının canlılığı negatif kontrol ile karşılaştırılmış ve ET-

50 < 0.5 saat – güçlü/ciddi irritan; ET-50 = 0.5-4 saat ise orta derecede irritan; ET-50 = 4-12 saat ise

ortadan hafife irritan; ET-50 = 12-24 saat ise çok hafif irritan ve ET-50 = 24 saat ve üzeri ise irritan

olmayan şeklinde kabul edilmiştir.

BULGULAR ve SONUÇ: Çalışmada kullanılan 7 şampuandan sadece birinin şiddetli irritan , diğer beş

şampuan ürününün ortadan hafif dereceye değişen ölçüde irritan, birinin ise orta derecede irritan

olduğu belirlenmiştir. Çalışmada yer alan diğer kozmetik ürünlerinden el kremlerinin, sabunların ve

bitkisel yağların normal kullanım koşullarında irritan olmadığı saptanmıştır. Tüy dökücü ürünlerin

yalnızca birinin ortadan hafif dereceye değişen ölçüde irritan olduğu, diğer üçünün irritan olmadığı,

saç bakım ürünlerinin ortadan hafif dereceye değişen ölçüde irritan olduğu belirlenmiştir. Kozmetik

ürünlerin piyasaya arzından önce cilt irritasyonu oluşturmadığına ilişkin verilerin eldesi ve ürün

güvenlilik dosyasında yer alması önerilmektedir.

Page 42: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Bituminaria bituminosa Bitkisinin Antiradikal ve İndirgeme Gücü Kapasitelerinin Araştırılması*

Tuba Örença, Mustafa Cengiza, Mehmet Cemil Ürenb,

Cengiz Sarıkürkcüc, Serpil Koçaka,

a Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

b Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler

Programı, Atabey-ISPARTA

c Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

[email protected]

Özet

Bituminaria bituminosa bitkisi, Akdeniz'de yaygın olarak dağılım gösteren bir yıllık yabani

baklagillerdendir. Fabaceae familyasına ait olan bu tür yaygın olarak "Arap bezelyesi" yada

"perdeli yonca olarak adlandırılmakta ve soya, fasulye, bezelye, nohut, yonca ve fıstık gibi

ekonomik bakımdan önemli bitkiler sınıfına girmektedir. 1

Bu çalışmada, Bituminaria bituminosa bitkisi çözücü özütlerinin (etil asetat, metanol ve su)

antiradikal ve indirgeme gücü kapasitelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Özütlerin

antiradikal aktiviteleri DPPH ve ABTS katyon radikal testleriyle belirlenirken; indirgeme gücü

kapasiteleri ise, CUPRAC ve FRAP testleri kullanılarak tespit edildi.2

Tüm testlerde aktivitenin etil asetat<metal<su şeklinde değiştiği belirlendi. Etil asetat özütü,

DPPH testinde 7.71 µmol troloks eşdeğer (TEs)/g kuru bitki ve ABTS katyon radikal testinde

ise, 33.57 µmol TEs/g kuru bitki olarak antiradikal aktivite sergiledi. Su özütünün CUPRAC ve

FRAP indirgeme gücü kapasiteleri sırasıyla; 41.26 ve 46.83 µmol TEs/g kuru bitki olarak tespit

edildi.

Kaynaklar

1) Permender, R., Hema, C., Sushila, R., Dharmender, R., Vikash, K. Current Nutrition &

Food Science 2010, 6, 161–175. 2) Sarikurkcu, C., Uren, M. C., Tepe, B., Cengiz, M., Kocak, M. S. Industrial Crops and

Products 2014, 62, 333-340.

* Bu çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca

desteklenmiştir (Proje No: 4483-YL2-15).

Page 43: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Kozmetik Sanayinde Hammadde Olarak Kullanılan Tatlı Badem, Portakal Kabuğu ve Nar Çekirdeği Yağlarının Kimyasal İçeriklerinin

Belirlenmesi

Selma Karatekina, Mustafa Cengiza, Serpil Koçaka Mehmet Sefa Koçakb

a Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

b Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler

Programı, Atabey-ISPARTA

[email protected]

Özet

Bu çalışmada kozmetik endüstrisinde çeşitli amaçlar için hammadde olarak kullanılan

portakal kabuğu uçucu yağlarının, nar çekirdeği ve tatlı bademin yağ asidi içeriklerinin

belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, portakal kabuğu uçucu yağları GC ve GC-MS ile

karakterize edildi. Nar çekirdeği ve tatlı badem yağ asidi içerikleri ise GC ile tespit edildi.

Bu çalışma ile nar çekirdeğinde ve tatlı badem yağlarının her birinde toplam 12 yağ asidi

bileşeni tespit edilmiş ve her iki yağın da tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerince zengin

olduğu belirlenmiştir. Nar çekirdeği yağında ana bileşenler olarak punisik asit (%83.56), oleik

asit (%4.56), linoleik asit (%4.57) oranında bulunmuştur. Tatlı badem yağında ana bileşenler

olarak oleik asit (%72.57), linoleik asit (%12.59), palmitik asit (%9.72) oranında bulunmuştur.

Ayrıca portakal kabuğu uçucu yağında toplam 23 bileşen aydınlatılmıştır. Bu uçucu yağda

limonen (%89.25), mirsen (%2.51) ve linalool (%1.20) ana bileşenler olarak tespit edilmiştir.

Elde edilen analiz sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, gerek sabit yağ analiz sonuçları

gerekse de uçucu yağ analiz verilerinin literatürde rapor edilen sonuçlarla uyum içinde

olduğu sadece derişimlerinde farklılıkların bulunduğu görülmektedir. Bu farklılığın bitki

örneklerinin farklı yetişme koşullarına bağlı olduğu söylenebilir.

Page 44: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Endemik Bir Tür Olan Salvia cadmica Bitkisinin Biyolojik Aktivitesi*

Serpil Koçaka, Mustafa Cengiza, Mehmet Sefa Koçakb, Cengiz Sarıkürkcüc

a Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ISPARTA

b Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler

Programı, Atabey-ISPARTA

c Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA

[email protected]

Özet Salvia genusu, Lamiaceae familyasının en geniş üyelerinden biri olup yaklaşık 900 tür ile

temsil edilmektedir. Yaraların iyileştirilmesi, mide, karaciğer ve romatizma ağrılarının

hafifletilmesi, infüzyon halinde soğuk algınlığının tedavi edilmesine yönelik dünya çapında

yaygın olarak kullanımları bulunan bu genustan terpenoitler, flavonoitler gibi çeşitli kimyasal

gruplara ait yararlı çok sayıda sekonder metabolitler izole edilmiştir.1 Bazı Salvia (Adaçayı)

türleri bronşit, tüberküloz, adet ve sindirim bozukluklarının tedavisinde de şifalı bitkiler

olarak kullanılmaktadır.2

Bu çalışma, endemic Salvia cadmica bitkisi çözücü özütlerinin (etil asetat, metanol ve su)

toplam antioksidan aktivitesinin ve metal şelatlama kapasitenin belirlenmesini

amaçlamaktadır.3

Yapılan analizler sonucunda S. cadmica etil asetat, metanol ve su özütlerinin

fosfomolibdenyum yöntemiyle yapılan toplam antioksidan aktivelerinin sırasıyla; 88.72,

311.96 ve 276.97 µmol troloks eşdeğer/g kuru bitlki olarak tespit edildi. Etil asetat özütünün

Fe(II) iyonlarını şelatlama kapasitesinin bulunmadığı; buna karşın su özütünün (8.82 µmol

EDTA eşdeğer/g bitki) metanol özütünden (4.17 µmol EDTAE eşdeğer/g kuru bitki) iki kat

daha fazla şelatlama yeteneğine sahip olduğu belirlendi.

Kaynaklar

1) Banthorpe, D. V., Bilyard, H. J., Brown, G. D. Phytochemistry 1989, 28, 2109.

2) Foster, S., Tyler, V.E. Tyler’s honest herbal. The Haworth Press: Binghamton, NY, pp

327–329, 1984.

3) Sarikurkcu, C., Uren, M. C., Tepe, B., Cengiz, M., Kocak, M. S. Industrial Crops and

Products 2014, 62, 333-340.

* Bu çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca

desteklenmiştir (Proje No: 4482-YL2-15).

Page 45: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

Selülit Tedavisi İçin Hyaluronan Mikropartikülleri İçeren Organojel

Formülasyonlarının Tasarlanması ve Değerlendirilmesi

aErol Eli Simsolo, bİpek Eroğlu, aÖzgen Özer

a Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı 35100 Bornova İzmir

bHacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı 06100 Sıhhiye Ankara

[email protected]

Selülit, yağ hücrelerinin irileşmesi ve derinin esnekliğinin azalması sonucu olarak dermal hasara

neden olan kozmetik bir bozukluktur. Bitkisel ekstrelerden elde edilen kafein, kan dolaşımını arttırıcı,

lipolitik ve lipojenezi inhibe edici etkileri nedeniyle selülit tedavisinde tercih edilen bir maddedir.

Mikropartiküller farmasötik teknoloji alanında sıklıkla hazırlanan ilaç taşıyıcı sistemler olup, polimerik

yapıları nedeniyle etkin maddenin kontrollü ve uzatılmış salımını sağlarlar. Bu çalışmada, selülit

tedavisinde uzun süre etkili yeni bir bir formülasyon geliştirilmesi ve etkinliklerinin optimize edilmesi

amaçlanmıştır. Bu amaçla, yeni hücre oluşumu/hareketliliğinin devamını sağlayan ve nemlendirme

özelliğine sahip doğal deri bileşenlerinden olan hyalüronik asit (hyaluronan-HA) ile kafein yüklü

mikropartiküller püskürterek kurutma yöntemi ile hazırlandı. Hazırlanan mikropartikül

formülasyonları topikal uygulamada uygun viskoziteyi verecek lesitin organojel formülasyonları

içerisinde dağıtıldı. Hazırlanan organojel formülasyonları pH, viskozite, reolojik ve mekanik özellikler

ile karakterize edilirken, mikropartikül formülasyonları partikül büyüklüğü, morfolojik incelemeler ve

etkin madde yükleme etkinliği parametreleri ile karakterize edildi. Formülasyonların stabilite

çalışmaları sonucunda 25 ± 2ºC ve % 60 ± 5 relatif rutubet koşullarında 6 ay süre ile stabil kaldıkları

belirlendi. Termal analizlerin ardından, mikropartiküllerin diyaliz membrandan in vitro salım

çalışmaları gerçekleştirildi. UV altında sterilize edildikten sonra, sitotoksik etkileri hücre kültürü

çalışmaları ile değerlendirildi. Formülasyonların sıçan karın derisinden ex-vivo difüzyon çalışmaları

yapıldı. Mikropartikül içeren organojel formülasyonlarından kafein salımının anlamlı derecede uzadığı

belirlendi (p<0.05). Sonuç olarak; doğal deri bileşenlerinden oluşan bu dermal formülasyon ile selülit

ile oluşan doku hasarına karşı hem daha etkin ve hem de nemlendirme özelliğine sahip yenilikçi bir

formülasyon geliştirilmiştir. Ayrıca, kafein, HA ve lesitin maddelerinin kombinasyonu ile yapılan

formülasyonların doku onarımı üzerine sinerjik etkisi ilk defa bu çalışma ile değerlendirilmiştir.

Page 46: Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu .21*5(6ú · Kozmetik Ürünlerde Kalite Tasarımı Prof.Dr.Özgen Özer a, Doç.Dr.Buket Aksu b aEge Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik

6.Kozmetik Kimyası,Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi

Burdur Örtülü Mevkii’nde Yetiştirilen Lavantadan (Lavandula angustifolia

Mill.) Elde Edilen Uçucu Yağın Anti-Mikrobiyal Etkilerinin İncelenmesi

Fatih M. Emena, Aslıhan Cesur Turguta*, Hale SEÇİLMİŞ CANBAYa, Levent Kahrımanb, Aylin

Kahrımanc, Neslihan Çamc

aMehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bilimsel ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi

bLaber Kimya Ar-Ge San.Tic.

cCosming Lab. Bilgi Yön.Eğt.Danışmanlık San.ve Tic.Ltd.Şti.

e-mail: [email protected]

Yapılan araştırmada lavanta uçucu yağı, özellikle 3 yaşın altındaki çocuklarda göz çevresi ve mukoza

membranlarında direkt veya diğer ürünlere eklenerek kullanılabilecektir. Bu anlamda çeşitli kozmetik

ürünlerinde sıkça rastlanan Candida albicans, Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa,

Aspergillus brasiliensis mikroorganizma türlerine lavanta yağının etkileri incelenmiştir. Bu türler

literatüre göre kremlerde sıkça rastlanan türler olmakla birlikte soyulmuş deri sendromu, deri

iltihapları, sepsis, toksik şok sendromu, konjunktivit, alerjen gibi çeşitli rahatsızlıklara sebep

olmaktadırlar. Lavantanın saplı çiçeklerinden clevengerda su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu

yağ, 14. günden itibaren kontaminasyonu tamamen ortadan kaldırmıştır. Sonuçlar yapılan

antimikrobiyal koruyucu etkinlik testi ve mikrobiyoloji analizlerinde açıkça görülmektedir.