kerim - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · (esma-i hüsna) biri. sözlükte "cömert olmak, iyi,...

2
Eserleri. 1. er-RisdJe. Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed b. Hasan ni gibi ilk Hanefi nin genel ilke ve tes- bite yönelik hacmi küçük, büyük bir risaledir. Fuat Sezgin'in la bu eser, müstakil olarak ve Debüsi'nin sonunda Ebu Hafs en-Nesefi'nin her bir kural için örneklerle birlikte (Beyrut, t s., s. 161 - 175) ve Cebüri'nin Kerhi'nin usul el-A]fvdlü liyye Ebi'I-lfasan el-Ker]Ji eserinin sonunda (Mekke 1989) ya- z. Sonraki alimler gerek mezhep imam- yorumu gerekse Ker- hi'nin konusunda kaynak olarak eser (yazma için bk. Sezgin, 444) Cessas, Kudüri, Rükneddin ei - Kirmani ve Ebu Abdullah el-Basri ( ib- nü'n-Nedim. s. 261; ll, 1634-1635 ). 3. '1-Cdmi'i'l-kebir. 4. s. el-Cdmi'. Ka- tib Çelebi'nin el-Cdmi'u'l-kebir ii fü- ru'i'l-ljanefiyye Kerhi'ye nisbet bu eser ( '?-?Unun, 5 70) bir eser gibi el-Cdmi'u '1 - kebir veya eJ-Cdmi'u biri de olabilir. kaynaklarda Kerhi'ye, içecekler ve hurma nebizinin (ibnü'n-Nedlm. s. 261) Farsça na- konusunda(Teftaza nl , 1, 3 1) iki eser daha nisbet edilmektedir. Ancak bu konularda iki eserin Kerhi'nin yer alan Mu'tezili Ebu Abdullah el- Basri'ye de izafe edilme- si (ibnü'n-Nedlm, s. 261). her ikisinin de konularda eser gös- gibi burada bir nisbet hata- bahsedilmesi de mümkündür . : el-Fihrist, ye ri yokJ1988 ( Darü'l-mesire). s. 261; Ebü'I-Hüseyin el-Basri, el-Mu'temed {i Muhammed Ha- midullah). 1384/1964,1, 135, 140, 146, 153, 156; Hüseyin b. Ali es -Saymeri, Al]ba.ru Ebi Hanife ve Beyrut 1985, s. 165, 166-172; Hatib, Taril]u Bagdad, X, 353 -3 55; 142, 144;Aiaeddin es-Semerkandi, Abdülmelik Abdurrahma n es-Sa'dl), 1407/1987 , 1, 410, 521; Sem'ani, el-Ensab (BarGdl). V, 52; ei-Merginani, el-Hidaye, istanbul 1986, 1, 50; ll, 133, 148; el-Munta- ?am, VI, 369-370;Yaküt. Mu'cemü 'l-büldan, IV, 449; el-Lüba.b, lll, 91; Zehebi, A'la- 'n-nübela' , XV, 426-427; Kesir. el-Bida- ye, Xl, 224, 225; el-Cevahirü 164; ll, 367, 493-494; lll , 49-50, 599-600; IV, 74, 297; Teftazani. Kahire 1377/ 1957 , 31; zile, s. 94, 100,101, 105, 108, 109, 113, 130; Hacer. Lisanü'l-Mizan, Beyrut 1971, IV, 98- 99; Ah- med Neyle), Musul 1954, s. 60; Temimi. et- Ta- IV, 420-422; Leknevi, el-Fe- va'idü'l-behiyye, s. 08- 09; '?·?Unün, 1, 563-564, 570; ll, 1634-1635; Sezgin. GAS, 1, 444; Hüseyin Halef ei-Cebüri, liyy e li'l-imam Ebi'I-Hasan el-K eri) i, Mekke 1989. r L H. YUNUS APAYDIN KERIM isimlerinden (esma-i hüsna) biri. Sözlükte "cömert olmak, iyi, asil ve olmak" kerem (keramet) kökünden olan kerim "ya- cömert olan, her türlü bulunan" demektir. Kerem Al- lah'a nisbet "lutuf ve ih san da bulunma" basar. ez-Zeccaci kerim kelimesinin "cömert olan. toplayan. gerektiren davra- affedip suçluyu linde üç noktada ve bu anlam- Allah için de söz konusu esma'illah, s. 176). Kerem göz önünde Kerim'de on yerde Allah'a nis- bet Kerim ismi iki ayette rab kelimesiyle olarak Mü'minün süresinde yer alan (231116) ifadesindeki kerim rab kelimesinin diye kabul eden göre bu isim Kur'an'da üç defa Allah'a nisbet (Beyzavi, lll. 182; Benna. s. 321). Birayette. "kerim olanlarla mukayese edilemeyecek en üst derecede kerim" ekrem ism-i tafdili ile iki ayette yer alan ve "ik- ram sahibi" manasma gelen (zü'l-)ikram da O'na izafe Bunlardan Allah ikram ve tekrim mas- türeyen dört fiilin faili olarak (M. F. Abdülbaki. el-Mu'- cem, "krm" md.). Kerim ismi hem Mace hem Tirmi- zi'nin esrna-i hüsna listesinde yer ( "Du'a'", O; "Da'avat". 82) . hadis rivayetlerinde de ilahiyyeye izafe edil- (Müsned, ll, 72; Tirmizi, "Edeb", 41). Hz. Peygamber'in camiye girerken KERIM dua ve niyaz mahiyetindeki ifadesinde ise kerim "vech" ilahiy- ye) kelimesini nitelemektedir; rah- metten bulunan yü- ce Allah ' a, O'nun kerim olan ve ka- dim olan (Ebu Davüd, 18) . Hadis literatüründe fiil Allah'a nisbet edilen kerem oldukça çok- tur (Wensinck, el-Mu'cem, "krm" md . 560; VI, ll) . Esrna-i olan alimler kerim isminin övgüye bütün nitelikleri dikkat çekerler ve ile belirtirler. Gazza- li'nin kerim ismiyle ilgili olarak manalar bu konuda söylenenlerin en kap- "Kerim muktedirken affeden, vaadini yerine getiren. lutfunu um ötesinde kime ne kadar lutufta yapma- yan. kendisinden göstermeyen. sitem- le mukabelede bulunup bozacak bir vermeyen. kendisine yüzüstü ve re muhtaç ( 'i-es- na, S. 27; S. 62-63) . Kerim ismi, "yergiye sebep eden özelliklerden münezzeh olup övgü nitelik- leriyle manasma zati, "lutuf ve ihsanda bulunma, affedip göz önünde bulundu- ise fiili isimler grubuna gi- rer. Kerim ali, kuddüs, hamid gibi zat! ve afüv, gafür, halim gibi fiili isimlerle an- lam içinde bulunur. : el-isfahani. el-Müfredat, "krm" md.; ibnü' I-Esir. en-1'/ihaye, "krm" md.; Usanü'l- 'Arab , "krm" md .; Wensinck, el-Mu'cem, "krm" md. (V, 560; VI, M. F. Abdülbaki, el-Mu'cem, "krm" md .; Müsned, ll, 72; Ebü Davüd, 18; ibn Mace, "Du'a'", 10; Tirmizi. "Iman", ll, "Edeb", 41, "Da'avat", 82; Zeccac, Tefsirü es- Ahmed Yusuf ed-Dekkiik). Beyrut 1395/1975, s. 50-51; ez- Zeccaci. esma'illah Abdülhüseyin el-Mübarek), Beyrut 1406/1986, s. 176; Hatta- bi, Ahmed YOsufed-Dekkiik). 1404/1984, s. 70-71, 103-104; Ebü Abdu ll ah ei-Halimi. el-Minhac fi Hilmi M. FGde). Beyrut 1399/1979,1, 201; ibn Fürek. Mücerredü s. 46; Abdül- kahir el-Esma' Kayseri Efendi Ktp., nr. 497, vr. 161 '-162'; Ku- BesyGni), Kah i re 1968, s. 62-63; Gazzali. ' 1- esna (Fazluh), s. 127, 133, 174; Ebü Bekir ib- nü' I-Arabi, Selim Ktp., nr. 499, vr. 4 7'-50'; Fahreddin er-Razi. Le- uami'u Ta ha AbdürraGf Sa'd). 287

Upload: others

Post on 11-Sep-2019

18 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Eserleri. 1. er-RisdJe. Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed b. Hasan eş-Şeyba­ni gibi ilk Hanefi imamlarının görüşleri­nin dayandığı genel ilke ve kuralları tes­bite yönelik hacmi küçük, kıymeti büyük bir risaledir. Fuat Sezgin'in el-Uşul adıy­la kaydettiği bu eser, müstakil olarak ve Debüsi'nin Te'sisü'n-na?ar'ının sonunda Ebu Hafs en-Nesefi'nin her bir kural için zikrettiği örneklerle birlikte (Beyrut, ts., s. 161 - 175) ve Cebüri'nin Kerhi'nin usul görüşlerini incelediği el-A]fvdlü '1-uşu­liyye li'l-İmdm Ebi'I-lfasan el-Ker]Ji adlı eserinin sonunda (Mekke 1989) ya­yımlanmıştır. z. el-Mu]Jtaşar. Sonraki alimler tarafından gerek mezhep imam­larının görüşlerinin yorumu gerekse Ker­hi'nin şahsi görüşleri konusunda kaynak olarak kullanılan eser (yazma ları için bk. Sezgin, ı. 444) Cessas, Kudüri, İsbicabi, Rükneddin ei-Kirmani ve Ebu Abdullah el-Basri tarafından şerhedilmiştir ( ib­nü'n-Nedim. s. 261; Keşfü'?-?Unün, ll,

1634-1635 ). 3. Şerlw '1-Cdmi'i'l-kebir. 4. Şer]J.u'l-Cdmi'i'ş-şagir. s. el-Cdmi'. Ka­tib Çelebi'nin el-Cdmi'u'l-kebir ii fü­ru'i'l-ljanefiyye adıyla Kerhi'ye nisbet ettiği bu eser ( Keşfü '?-?Unun, ı, 5 70) ayrı

bir eser olabileceği gibi el-Cdmi'u '1 -kebir veya eJ-Cdmi'u 'ş-şagir'e yazdığı şerhlerden biri de olabilir.

Bunların dışında kaynaklarda Kerhi'ye , içecekler ve hurma nebizinin helalliğiyle (ibnü 'n-Nedlm. s. 261) Farsça kıraatle na­mazın caizliği konusunda(Teftazanl, 1, 3 1)

iki eser daha nisbet edilmektedir. Ancak bu konularda yazı lmış iki eserin Kerhi'nin öğrencileri arasında yer alan Mu'tezili Ebu Abdullah el-Basri'ye de izafe edilme­si (ibnü'n-Nedlm, s. 261). her ikisinin de aynı konularda eser yazmış olduğunu gös­terebileceği gibi burada bir nisbet hata­sından bahsedilmesi de mümkündür. BİBLİYOGRAFYA :

İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, jbaskı yeri yokJ1988 ( Darü'l-mesire). s. 261; Ebü'I-Hüseyin el-Basri, el-Mu'temed {i uşüli'l-M:h (nşr. Muhammed Ha­midullah). Dımaşk 1384/1964,1, 135, 140, 146, 153, 156; Hüseyin b. Ali es-Saymeri, Al]ba.ru Ebi Hanife ve aşf:ıabih, Beyrut 1985, s. 165, 166-172; Hatib, Taril]u Bagdad, X, 353 -3 55; Şirazi, Taba~atü-fu~aha',s . 142, 144;Aiaeddin es-Semerkandi, Mfzanü'l-uşü l (nşr. Abdülmelik Abdurrahma n es-Sa'dl), Bağdad 1407/1987, 1, 410, 521; Sem'ani, el-Ensab (BarGdl). V, 52; Burhi'ıneddin ei-Merginani, el-Hidaye, istanbul 1986, 1, 50; ll , 133, 148; İbnü'I-Cevzi, el-Munta­?am, VI, 369-370;Yaküt. Mu'cemü 'l-büldan, IV, 449; İbnü'I-Esir, el-Lüba.b, lll, 91; Zehebi, A'la­mü'n-nübela', XV, 426-427; İbn Kesir. el-Bida­ye, Xl, 224, 225; Kureşi. el-Cevahirü '1-muçiıyye, ı, 164; ll , 367, 493-494; lll , 49-50, 599-600;

IV, 74, 297; Teftazani. et-Telvif:ı, Kahire 1377/ 1957, ı, 31; İbnü'I-Murtaza. Taba~atü 'l-Mu'te­zile, s. 94, 100,101, 105, 108, 109, 113, 130; İbn Hacer. Lisanü'l-Mizan, Beyrut 1971, IV, 98-99; Taşköprizade, Taba~atü 'l-fu~aha' (nşr. Ah­med Neyle), Musul 1954, s. 60; Temimi. et-Ta­ba~atü's-seniyye, IV, 420-422; Leknevi, el-Fe­va'idü'l-behiyye, s. ı 08- ı 09; Keş{ü '?·?Unün, 1, 563-564, 570; ll, 1634-1635; Sezgin. GAS, 1, 444; Hüseyin Halef ei-Cebüri, el-A~ualü'l-uşü­liyye li'l-imam Ebi'I-Hasan el-K eri) i, Mekke 1989.

r

L

~ H. YUNUS APAYDIN

KERIM (~;:ı ı)

Allah'ın isimlerinden (esma-i hüsna) biri.

Sözlükte "cömert olmak, iyi, ahlaklı, asil ve değerli olmak" anlamındaki kerem (keramet) kökünden sıfat olan kerim "ya­ratılıştan cömert olan, insanın şerefiyle bağdaşmayan her türlü şeyden arınmış bulunan" demektir. Kerem kavramı Al­lah'a nisbet edildiğinde "lutuf ve i h san da bulunma" manası ağır basar. Ebü 'J-Kasım

ez-Zeccaci kerim kelimesinin muhtevası­nı "cömert olan. övgüyelayık vasıfları şah­sında toplayan. cezayı gerektiren davra­nışları affedip suçluyu bağışlayan " şek­

linde üç noktada özetlemiş ve bu anlam­ların Allah için de söz konusu olduğunu söylemiştir {işti/s:als:u esma'illah, s. 176).

Kerem kavramı, bazı kıraat farklarının göz önünde bulundurulması şartıyla Kur'an-ı Kerim'de on yerde Allah'a nis­bet edilmiştir. Kerim ismi iki ayette rab kelimesiyle bağlantılı olarak kullanılmış. Mü'minün süresinde yer alan (231116)

"rabbü'J-arşi'l-kerim" ifadesindeki kerim lafzını rab kelimesinin sıfatı diye kabul eden kıraate göre bu isim Kur'an'da üç defa Allah'a nisbet edilmiştir (Beyzavi, lll. 182; Benna. s. 321). Birayette. "kerim olanlarla mukayese edilemeyecek en üst derecede kerim" anlamındaki ekrem ism-i tafdili ile iki ayette yer alan ve "ik­ram sahibi" manasma gelen (zü'l-)ikram sıfatı da O'na izafe edilmiştir. Bunlardan başka Allah l afzı ikram ve tekrim mas­darlarından türeyen dört fiilin faili olarak kullanılmıştır (M. F. Abdülbaki. el-Mu'­

cem, "krm" md.).

Kerim ismi hem İbn Mace hem Tirmi­zi'nin esrna-i hüsna listesinde yer almış ( "Du'a'", ı O; "Da'avat". 82) . diğer hadis rivayetlerinde de zat-ı ilahiyyeye izafe edil­miştir (Müsned, ll, 72; Tirmizi, "Edeb", 41). Hz. Peygamber'in camiye girerken

KERIM

tekrarladığı dua ve niyaz mahiyetindeki şu ifadesinde ise kerim "vech" (zat-ı ilahiy­ye) kelimesini nitelemektedir; "İlahi rah­metten kovulmuş bulunan şeytandan yü­ce Allah'a, O'nun kerim olan zatına ve ka­dim olan hükümranlığına sığınırım" (Ebu Davüd, "Şalat", 18) . Hadis literatüründe çeşitli fiil kalıplarıyla Allah'a nisbet edilen kerem kavramlarının sayısı oldukça çok­tur (Wensinck, el-Mu'cem, "krm" md . ıv.

560; VI, ll) .

Esrna-i hüsnanın şerhiyle meşgul olan alimler kerim isminin övgüye layık bütün nitelikleri kapsadığına dikkat çekerler ve bunların başında Allah'ın lutufkarlığı ile affediciliğinin geldiğini belirtirler. Gazza­li'nin kerim ismiyle ilgili olarak kaydettiği manalar bu konuda söylenenlerin en kap­samiısıdır: "Kerim muktedirken affeden, vaadini yerine getiren. lutfunu um ulanın ötesinde gerçekleştiren, kime ne kadar lutufta bulunduğunun hesabını yapma­yan. kendisinden başkasına başvurulma­sına rıza göstermeyen. vefasızlığa sitem­le mukabelede bulunup dostluğu bozacak bir karşılık vermeyen. kendisine sığınanı yüzüstü bırakmayan , aracı ve şefaatçile­re muhtaç kılmayan dır" ( el-MaJs:şadü 'i-es­

na, S. ı 27; krş. Kuşeyrl, S. 62-63) .

Kerim ismi, "yergiye sebep teşkil eden özelliklerden münezzeh olup övgü nitelik­leriyle vasıflanma" manasma alındığında zati, "lutuf ve ihsanda bulunma, affedip bağışlama" anlamı göz önünde bulundu­rulduğunda ise fiili isimler grubuna gi­rer. Kerim ali, kuddüs, hamid gibi zat! ve afüv, gafür, halim gibi fiili isimlerle an­lam yakınlığı içinde bulunur.

BİBLİYOGRAFYA :

Ragıb el-isfahani. el-Müfredat, "krm" md.; ibnü' I-Esir. en-1'/ihaye, "krm" md.; Usanü'l­'Arab, "krm" md.; Wensinck, el-Mu'cem, "krm" md. (V, 560; VI, ı); M. F. Abdülbaki, el-Mu'cem, "krm" md.; Müsned, ll, 72; Ebü Davüd, "Şalat", 18; ibn Mace, "Du'a'", 10; Tirmizi. "Iman", ll, "Edeb", 41, "Da'avat", 82; Zeccac, Tefsirü es­ma'illahi 'l-/:ıüsna (n şr. Ahmed Yusuf ed-Dekkiik). Beyrut 1395/1975, s. 50-51; Ebü'I-Kasım ez­Zeccaci. işti~a~u esma'illah (nşr. Abdülhüseyin el-Mübarek), Beyrut 1406/1986, s. 176; Hatta­bi, Şe'nü'd-du'a' (n ş r. Ahmed YOsufed-Dekkiik). D ımaşk 1404/1984, s. 70-71, 103-104; Ebü Abdullah ei-Halimi. el-Minhac fi şu'abi'l-iman (nşr. Hilmi M. FGde). Beyrut 1399/1979,1, 201; ibn Fürek. Mücerredü '1-Ma~alat, s. 46; Abdül­kahir ei-Bağdadi, el-Esma' ue'ş-şıfat, Kayseri Raşid Efendi K tp., nr. 497, vr. 161 '-162'; Ku­şeyri. et-Taf:ıbir fi't-te?;kir(nş r. İbrahim BesyGni), Kah i re 1968, s. 62-63; Gazzali. el-Ma~şadü '1-esna (Fazluh), s. 127 , 133, 174; Ebü Bekir ib­nü' I-Arabi, el-Emedü'l-a~şa, Hacı Selim Ağa K tp., nr. 499, vr. 4 7'-50'; Fahreddin er-Razi. Le­

uami'u '1-beyyina.t(n ş r. Ta ha AbdürraGf Sa'd).

287

KERIM

Beyrut 1404/1984, s. 277-279; Beyzav1, Enva­rü't-tenzil, Beyrut 1410/1990, III, 182; Heyse­m1, Mecma'u'z-zeva'id, Beyrut 1967; Benna, it­f:ıa{ü {uzalti'i'l-beşer (nş[ Ali Muhammed ed­Debba'). Kahire 1359, s. 321.

L

li] BEKiR TOPALOGLU

KERİM HAN ZEND (~j ..:,ıl> ('>!Ç)

(ö. ll 93/1 779)

İran'da hüküm süren Zend hanedanının kurucusu

ve ilk hükümdan {1751-1779).

_j

Babası. Lurlar'a bağlı Zend kabilesinin Zend-i Begile koluna mensup İnak Han'­dır. Yetişmesi ve kabilenin başına geçme­sine kadarki hayatı hakkında bilgi yoktur. Afşarlar tarafından anayurtları olan Zağ­ros dağlık bölgesindeki Hemedan'la İsfa­han arasında bulunan Melayir civarından Kuzey Horasan'daki Ebiverd'e sürülen Zendler, Nadir Şah'ın öldürülmesinin ar­dından Kerim Han'ın liderliği ele aldığı sıralarda eski yerlerine dönmüşlerdir.

Başlangıçta Kerim Han ilk karşısına çı­kan Bahtiyariler'le aniaşmış ve İsfahan şehrinde Vali Ebü'I-Feth ve Bahtiyari Ali Merdan Han ile üçlü bir yönetim kurmuş­tu. Safevi hanedanına mensup sekiz ya­şındaki EbQ Türab'ın lll. İsmail Şah adıy- . la tahta çıkarılmasını destekleyen Kerim Han üçlü yönetimin bir kumandanı olarak Hemedan'ı zaptetti ve Tahran'a doğru ilerledi. Ancak bu sırada Ali Merdan Han'ın yaptıkları antlaşmaya aykırı dav­ranması üzerine 1751 yılının Ocak ayında İsfahan'a dönerek duruma hakim oldu. Arkasından da yanında yer alan lll. İsma­il' evekaleten yönetimin başına geçti; Zend ileri gelenlerini çeşitli idari kaderne­lere tayin ederek "vekil" unvanıyla Fars ve Irak-ı Acem bölgelerinin kontrolünü ele geçirdi.

Kerim Han'ın önüne çıkan ikinci rakip Kaçarlar' dır. İlk defa onları Esterabad'da kuşattığı zaman yardımiarına gelen müt­tefikleri yüzünden geri çekilmek zorun­da kalmıştı. O sıralarda Azerbaycan'daki Galzay Afgan lideri Azad Han'ın topladığı güçlerle bölgeyi hakimiyeti altına almaya başlaması Kerim Han için yeni bir tehdit oluşturdu; onlarla yaptığı iki çatışmada yeniterek zor durumda kaldı. Azad Han'ın Urmiye'ye dönmesinin ardından Kerim Han'ın İran'da duruma hakim olabilmesi için önündeki tek engeli teşkil eden Ka­çarlar'ı devre dışı bırakması gerekiyordu.

288

Kerim Han Fars bölgesini kontrolünde tu­tarken rakibi Kaçar Muhammed Hasan Han da Mazenderan ve Gilan'da hakimi­yet kurmuştu. Kerim Han Kaçarlar'a karşı harekete geçtiyse de arka arkaya iki ağır yenilgiye uğradı ve Şiraz'a geri dönmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Kaçarlar İs­fahan'a girdiler ve oradan da Şiraz'a doğ­ru ilerlediler. Ancak Azerbaycan tarafla­rında Azad Han'ın harekete geçtiğini du­yunca tekrar İsfahan'a yöneldiler ve Ur­miye'de yaptıkları savaşla Azad Han'ın ha­kimiyetin e son verdiler. Kerim Han onla­rın bu mücadelesinden faydalanarak Şi­raz'da otoritesini kuwetlendirmeye çalış­

tı. 1 758 Martında Kaçar Muhammed Ha­san Han bir defa daha Şiraz'ı kuşatma al­tına aldı. Ancak Kerim Han erzak bakı­mından iyi hazırlık görmüştü ve ayrıca kaleden yapılan hurQc haraketleri Kaçar­lar'ı zor durumda bırakıyordu. Kaçar or­dusundaki Özbek ve Afgan askerlerinin ayaklanması ise kuşatmanın sonunu ge­tirdi.

1758 yılında Kerim Han'ın ordusu bu defa Kaçarlar'ı ağır bir yenilgiye uğrattı ve Muhammed Hasan Han öldürülerek başı Tahran'a gönderildi. Safevi Hüküm­dan lll. İsmail'i tekrar kendi yanına alan Kerim Han, Tahran'da yapılan geleneksel Nevruz kutlamaları sırasında Şah lll. İs­mail'in vekili olduğunu resmen ilan etti ve bundan kısa bir süre sonra da Hora­san hariç bütün İran'da hakimiyet sağla­dı. Bu arada gerek dışarıda gerekse saray içinde kendisine karşı girişilen hareket­lerden zamanında haberdar olarak bun­ları önledi. 176S'te Şiraz'a yerleşen Kerim Han on dört yıl boyUnca burada oturdu ve şehri imar etti. Bugün mevcut tarihi yapıların on altısı onun zamanında inşa edilmiştir; bunların çoğu ad olarak onun bir hanedan kurmasına rağmen vazgeç­mediği "vekil" unvanını taşımaktadır: Mescid-i Vekil. Bazar-ı Vekil ve Ham­mam-ı Vekil gibi.

Kerim Han zend

Kerim Han Zend, İran'da yönetimi ele geçirdikten sonra Basra körfezi çevresin­de ticari kolonileri bulunan İngilizler'le daha yakın ilişki kurdu ve 1 763'te İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'ne ticari imtiyaz­lar veren bir antlaşma imzaladı. Kerim Han'ın Osmanlılar'la olan temasları ise her iki devlet arasında başlangıçta ewelki antlaşmalara bağlı bir nitelik taşıyordu. önceleri Osmanlı Devleti Kerim Han'a gü­ven duyuyordu; bundan dolayı onun hü­kümdarlığı 1. Abdülhamid tarafından res­men tanınmıştı. Abdülhamid tahta çıktı­ğı zaman ( 1774) cüiQsunu bildirmek üze­re ünlü şair Sünbülzade Vehbi'yi Şiraz'a elçi olarak gönderdi. Ancak Osmanlılar'a bağlı Babanoğulları arasındaki ihtilaf yü­zünden ilişkiler bozuldu. 1776'da Kerim Han'ın kardeşi Sadık Han Basra'yı ele ge­çirdi. Bunun üzerine aynı yıl İran'a karşı savaş ilan edildi. 1 777 Nisan- Mayıs ayla­rında bir Osmanlı kuweti İran'a girip Sa­dık Han'ı bozguna uğrattı. Bu şekilde sı­nır boylarında karşılıklı saldırılar başladı.

Kerim Han, Osmanlılar'a karşı Ruslar'la 1778'de bir ittifak yaptı. Fakat bu ittifak onun ertesi yıl ölümüyle sonuçsuz kaldı. Basra ise ancak Kerim Han'ın vefatından sonra yeniden Osmanlı idaresine alına­bildi.

1 3 Safer 11 93'te (2 Mart 1 779) attan düşerek öldüğünde yetmiş seksen yaşla­rında olan Kerim Han'ın naaşı önce sara­yında toprağa verildiyse de daha sonra başka yerlere taşındı; bu yüzden son de­fa nereye gömüldüğü bilinmemektedir. Halen Şiraz'dak.i Kal'a-i Ferheng'de ona ait olduğu söylenen boş bir mezar bulun­maktadır.

BİBLİYOGRAFYA :

BA, MD, nr. 166, s. 371; nr. 174, s. 48, 49; nr. 178, s. 3-4; BA. Name-i Hümayun, nr. 9, s. 89, 90; Şem'dan1zade, Müri't-tevarih (Aktepe). III, 45; Abdürrezzak B1g Dünbül1, Tecrübetü'l-af:ırar ve tesliyetü '1-ebrar (nşr. Hasan Kiid1 Tabataba1). Tebriz 1350 hş./1971, ll, 6, ll, 15, 36-42; Cev­det, Tarih, ı , 341-343; II, 54, 305; Browne, LHP; IV, 139-144; Uzunçarşılı , Osmanlı Tarihi, IV /1, s. 455-463; E. A. Grantovskyi, TarfiJ-i lran ez-Za­man-ı Bastan ta İmrüz (tre. Keyhüsrev-i Kişa­verz1), Tahran 1359, s. 295-304; J. R. Perry. Ka­rimKhanZandA History of/ran: 1740-1779, Chicago 1979; a.mlf .. "The Mamluk Paşalık of Baghdad and Ottoman-Iranian Relations in The Eighteenth Century", Studies on Ottoman Diplamatic History (ed. Sinan Kuneralp). İstan­bul 1987, 1, 59-70; a.mlf., "The Zand Dynasty", CH/r., VII, 63-1 03; Mehdi Bamdact, Şerf:ı-i f:lal-i Rical-i İrander f<:arn-i 12 ve 13 ve 14 Hicri, Tahran 1371 hş., III, 168-175;CI. Huart, "Kerim Han Zend", İA, VI, 588-589; A. H. Zarrinkoob, "Karım Khan Zand", EJ2 (İng.). IV, 639-640.

Iii RızA KURTULUŞ