ka yiðit, zülfikardan baþka kýlýç yoktur)mektedir. sun ullah gaybî de, ser-i þirki serâpâ...

3
554 ZÜLFÝKAR er-Rýzâ’nýn, zülfikarýn Allah’ýn emriyle Ceb- râil tarafýndan semadan indirildiðini söy- lediði de rivayet edilir (Ya‘kubî, II, 88). Ýslâm ülkelerinin edebiyat ve kültürle- rinde zülfikara geniþ yer verilmiþ, Osmanlý sanatýnda çeþitli malzemeler üzerine zül- fikar resmedilmiþtir. Topkapý Sarayý Müze- si Kütüphanesi’nde kayýtlý Siyer-i Nebî (Hazine, nr. 1223) ve Falnâme (Hazine, nr. 1703) gibi minyatürlü yazmalarda Hz. Ali’nin zülfikarla düþmanlarýný, ejderi ve aslaný öldürüþü tasvir edilmektedir. Bar- baros Hayreddin Paþa’nýn Ýstanbul Deniz Müzesi’nde muhafaza edilen sancaðýnda iri bir zülfikar motifi bulunmaktadýr. Zül- fikar bazý mezar taþlarýna da konu olmuþ- tur. Osmanlý devrinde sevilerek giyilen týl- sýmlý gömleklerin bir kýsmýnda, Bektaþî- lik’te ve çeþitli tarikatlarda, Hz. Ali’ye ait hat ve levhalarda zülfikar motifi yaygýn bi- çimde kullanýlmýþtýr. Özellikle halk sana- týnda zülfikar motifi çokça iþlenmiþ olup yakýn dönemde de -formlarý bozulmakla birlikte- taký þeklinde ele alýnýp kullanýldý- ðý görülmektedir. David Geoffrey Alexan- der, New York Üniversitesi’nde zülfikarla ilgili bir doktora tezi hazýrlamýþtýr (Dhul- fakar, New York 1984). BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbn Ýshak, es-Sîre, s. 305; Ýbnü’l-Kelbî, Kitâbü’l- E½nâm (nþr. Ahmed Zeki Paþa), Kahire 1914, s. 15; Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 103-104; II, 559; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, I, 486-487; Belâzürî, Ensâb, I, 144- 145, 294, 521, 525; Buhtürî, Dîvân, Ýstanbul 1300, II, 239; Ya‘kubî, TârîÅ, II, 88; Ýbn Hallikân, Vefeyât, VI, 330-331; Ýbn Seyyidünnâs, £Uyûnü’l- e¦er, Kahire 1356, II, 918; Makrîzî, el-ƒý¹a¹, Bey- rut 1953, II, 267-268; S. M. Zwemer, Studies in Popular Islam, London 1939, s. 25-39; Abdur- rahman Zekî, es-Seyf fi’l-£âlemi’l-Ýslâmî, Kahire 1957, s. 42; Malik Aksel, Türklerde Dinî Resim- ler, Ýstanbul 1967, s. 88, 108; Zdislaw Zygulski, Ottoman Art in the Service of the Empire, New York 1992, s. 46-50; Metin And, Minyatürlerle Osmanlý-Ýslâm Mitologyasý, Ýstanbul 1998, s. 356-357; Serdar Özdemir, Hazreti Peygamber’in Seriyyeleri, Ýstanbul 2001, s. 60-65; J. Hatha- way, “The Iconography of the Sword Zülfikâr in the Ottoman World (With Special Reference to Egypt)”, International Congress on Learning and Education in the Ottoman World (ed. Ali Çak- su), Ýstanbul 2001, s. 365-376; M. Abdülhay el- Kettânî, Hz. Peygamber’in Yönetimi: et-Terâtî- bu’l-idâriyye (trc. Ahmet Özel), Ýstanbul 2003, I, 518, 523; Seyyid Mahmûd Husrevânî Þerîatî, Cülfikar Mîrâþî ez-Peyâmberân-ý Küceþte”, Mîþ- kât, sy. 44, Meþhed 1373 hþ./1994, s. 170-179; Hâlid Sâlih el-Aselî, “Ed,.alâ seyfi’r-Resûl”, Âdâbü’r-râfideyn, XIII, Musul 1981, s. 79-95; Hâ- lid Sindâvî, “Seyf Cülfikar fi’l-edebi’þ-Þî.î”, el-Ker- mil, sy. 21-22, Hayfa 2000-2001, s. 201-217; E. Mittwoch, “Dh u’l-Fakar”, EI 2 (Ýng.), II, 233; Jean Calmard, “D u’l-Faqar”, EIr., VII, 566-568; Abdül- hüseyin Þehîdî Sâlihî, Cülfikar”, DMT, VII, 52-53. ÿMustafa Öz TÜRK EDEBÝYATI. Türk edebiyatýn- da daima Hz. Ali’ye izâfe edilerek anýlan zülfikar düldülle birlikte ona Allah tarafýn- dan bahþedilen efsanevî bir kýlýç olarak yer almýþtýr. Ýçinde Ali’nin efsanevî hayatýna dair epeyce malzeme bulunan Yemînî’nin Fazîletnâme’sinde, “Belinde zülfikar altýn- da düldül / Önünce bile kanber ol þehe kul” beytiyle tasvir edilmektedir. Bu kýlýç düþ- manýn konumuna göre bazan 40, bazan da 150 arþýn uzunluktadýr. Kan Kal’asý Cengi’nde zülfikarýn on kiþi tarafýndan ta- þýnamayacak kadar aðýr olduðu, Umman Cengi’nde bir fili binicisiyle beraber ikiye bölerek yerin 60 arþýn derinliðine saplan- dýðý, kýrk kiþiyi birden biçecek kudrete sa- hip bulunduðu ve düþmanýn boynuna bü- yük bir gürültü ile indiði anlatýlmaktadýr. Zülfikar taþý kesecek kadar keskindir, çý- kardýðý ateþle kara büyüleri yakýp yok eder. Zülfikarýn en çok söz konusu edildiði me- tinlerin baþýnda Hz. Ali cenkleri gelmekte- dir. Bu cenklerde Hz. Ali zülfikarla ve atý düldülle büyük kahramanlýklar gösterir (Demir – Erdem, s. 347). Saz þairleri ve özel- likle Alevî-Bektaþî þairleri de zülfikardan sýk sýk söz ederler: “Yolumuz on iki imama çýkar / Mürþidim Muhammed Ahmed-i Muhtâr / Rehberim Alî’dir sâhib-zülfikar / Kulundur Þâhiyâ dîvâna geldim” (Þâhî); Hârûnürreþîd’e intikal etmiþtir. Þair As- maî, Tûs’ta bulunduðu sýrada Hârûnürre- þîd’i zülfikarý kuþanmýþ olarak gördüðünü belirtir. Asmaî, Hârûnürreþîd’in zülfikarý kendisine gösterebileceðini söylediðini, onun izniyle zülfikarý eline alýp kýnýndan sýyýrdýðýný ve on sekiz boðumlu olduðunu kaydeder. Hârûnürreþîd’in daha sonra zül- fikarý kumandanlarýndan Yezîd b. Mezyed’e hediye ettiði rivayet edilir. Buhtürî’nin di- vanýndaki þiirlerden zülfikarýn Abbâsîler’- den Mu‘tez-Billâh’ýn eline geçtiði anlaþýl- maktadýr (Dîvân, II, 239). IV. (X.) yüzyýlda Muktedir-Billâh’ýn elinde bulunduðu bili- nen zülfikarýn daha sonra kime intikal et- tiðine dair yeterli bilgi yoktur. Bazý tarih- çiler, kýlýcýn kýsa bir süre Fâtýmîler’e geç- tikten sonra tekrar Abbâsîler’e intikal et- tiðini ileri sürerler. Rivayete göre Ya‘kub b. Ýshak et-Temîmî adlý bir Fâtýmî kuman- daný Abbâsî kuvvetlerince esir alýnýp Bað- dat’ta hapsedilmiþ, on dört yýl hapis yat- týktan sonra Abbâsî Halifesi Muktedir-Bil- lâh’ýn 320’de (932) öldürülmesi esnasýnda meydana gelen karýþýklýklardan faydala- nýp Mehdiye’ye kaçarken zülfikarý da be- raberinde götürmüþtür. Makrîzî zülfikar- la birlikte Amr b. Ma‘dîkerib, Hz. Hüseyin, Hamza b. Abdülmuttalib, Ca‘fer es-Sâdýk ve bazý Fâtýmî halifelerinin kýlýçlarýný Mý- sýr’daki hizânetü’s-silâhta gördüðünü, fa- kat bunlarýn Fâtýmî Halifesi Müstansýr-Bil- lâh’a karþý çýkan Hamdân ve Þâver oðul- larý gibi emîrler tarafýndan zaman içinde yaðmalanýp paylaþýldýðýný belirtmektedir (el-ƒý¹a¹, II, 267-268). Hâkimiyet, güç ve ik- tidar sembolü olan kýlýcý Resûl-i Ekrem’in Hz. Ali’ye hediye etmesi Þiîler tarafýndan metafizik ve mânevî baðlamda yorumla- narak Ali’nin zâhirî ve bâtýnî mânada Pey- gamber’in tek ve hakiki vârisi olduðuna inanýlmýþ, Mehdî’nin son savaþýnda bu ký- lýcý kullanacaðý iddia edilmiþtir. Ýmam Ali Üzerine altýn ve gümüþ iplikle zülfikar tipinde kýlýç iþlenmiþ ipek bayrak (Stadtmuseum-Münster) Hz. Ali’nin ejderhanýn baþýný parçalamasýný tasvir eden minya- tür (Darîr, Sîretü’n-nebî, TSMK, Hazine, nr. 1223, vr. 70 b )

Upload: others

Post on 17-Jan-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ka yiðit, zülfikardan baþka kýlýç yoktur)mektedir. Sun ullah Gaybî de, Ser-i þirki serâpâ kat eder ol / Alî nin zülfik arýdýr ma-habbet beytinde muhabbetin týpký zülfi-kar

554

ZÜLFÝKAR

er-Rýzâ’nýn, zülfikarýn Allah’ýn emriyle Ceb-râil tarafýndan semadan indirildiðini söy-lediði de rivayet edilir (Ya‘kubî, II, 88).

Ýslâm ülkelerinin edebiyat ve kültürle-rinde zülfikara geniþ yer verilmiþ, Osmanlýsanatýnda çeþitli malzemeler üzerine zül-fikar resmedilmiþtir. Topkapý Sarayý Müze-si Kütüphanesi’nde kayýtlý Siyer-i Nebî(Hazine, nr. 1223) ve Falnâme (Hazine,nr. 1703) gibi minyatürlü yazmalarda Hz.Ali’nin zülfikarla düþmanlarýný, ejderi veaslaný öldürüþü tasvir edilmektedir. Bar-baros Hayreddin Paþa’nýn Ýstanbul DenizMüzesi’nde muhafaza edilen sancaðýndairi bir zülfikar motifi bulunmaktadýr. Zül-fikar bazý mezar taþlarýna da konu olmuþ-tur. Osmanlý devrinde sevilerek giyilen týl-sýmlý gömleklerin bir kýsmýnda, Bektaþî-lik’te ve çeþitli tarikatlarda, Hz. Ali’ye aithat ve levhalarda zülfikar motifi yaygýn bi-çimde kullanýlmýþtýr. Özellikle halk sana-týnda zülfikar motifi çokça iþlenmiþ olupyakýn dönemde de -formlarý bozulmaklabirlikte- taký þeklinde ele alýnýp kullanýldý-ðý görülmektedir. David Geoffrey Alexan-der, New York Üniversitesi’nde zülfikarlailgili bir doktora tezi hazýrlamýþtýr (Dhul-fakar, New York 1984).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ýbn Ýshak, es-Sîre, s. 305; Ýbnü’l-Kelbî, Kitâbü’l-E½nâm (nþr. Ahmed Zeki Paþa), Kahire 1914, s.15; Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 103-104; II, 559; Ýbn Sa‘d,e¹-ªabašåt, I, 486-487; Belâzürî, Ensâb, I, 144-145, 294, 521, 525; Buhtürî, Dîvân, Ýstanbul1300, II, 239; Ya‘kubî, TârîÅ, II, 88; Ýbn Hallikân,Vefeyât, VI, 330-331; Ýbn Seyyidünnâs, £Uyûnü’l-e¦er, Kahire 1356, II, 918; Makrîzî, el-ƒý¹a¹, Bey-rut 1953, II, 267-268; S. M. Zwemer, Studies inPopular Islam, London 1939, s. 25-39; Abdur-rahman Zekî, es-Seyf fi’l-£âlemi’l-Ýslâmî, Kahire1957, s. 42; Malik Aksel, Türklerde Dinî Resim-ler, Ýstanbul 1967, s. 88, 108; Zdislaw Zygulski,Ottoman Art in the Service of the Empire, NewYork 1992, s. 46-50; Metin And, MinyatürlerleOsmanlý-Ýslâm Mitologyasý, Ýstanbul 1998, s.356-357; Serdar Özdemir, Hazreti Peygamber’inSeriyyeleri, Ýstanbul 2001, s. 60-65; J. Hatha-way, “The Iconography of the Sword Zülfikâr inthe Ottoman World (With Special Reference toEgypt)”, International Congress on Learning andEducation in the Ottoman World (ed. Ali Çak-su), Ýstanbul 2001, s. 365-376; M. Abdülhay el-Kettânî, Hz. Peygamber’in Yönetimi: et-Terâtî-bu’l-idâriyye (trc. Ahmet Özel), Ýstanbul 2003,I, 518, 523; Seyyid Mahmûd Husrevânî Þerîatî,“Cülfikar Mîrâþî ez-Peyâmberân-ý Küceþte”, Mîþ-kât, sy. 44, Meþhed 1373 hþ./1994, s. 170-179;Hâlid Sâlih el-Aselî, “Edvâ, .alâ seyfi’r-Resûl”,Âdâbü’r-râfideyn, XIII, Musul 1981, s. 79-95; Hâ-lid Sindâvî, “Seyf Cülfikar fi’l-edebi’þ-Þî.î”, el-Ker-mil, sy. 21-22, Hayfa 2000-2001, s. 201-217; E.Mittwoch, “Dhu’l-Fakar”, EI 2 (Ýng.), II, 233; JeanCalmard, “Du’l-Faqar”, EIr., VII, 566-568; Abdül-hüseyin Þehîdî Sâlihî, “Cülfikar”, DMT, VII, 52-53.

ÿMustafa Öz

™ TÜRK EDEBÝYATI. Türk edebiyatýn-da daima Hz. Ali’ye izâfe edilerek anýlanzülfikar düldülle birlikte ona Allah tarafýn-dan bahþedilen efsanevî bir kýlýç olarak yeralmýþtýr. Ýçinde Ali’nin efsanevî hayatýnadair epeyce malzeme bulunan Yemînî’ninFazîletnâme’sinde, “Belinde zülfikar altýn-da düldül / Önünce bile kanber ol þehe kul”beytiyle tasvir edilmektedir. Bu kýlýç düþ-manýn konumuna göre bazan 40, bazanda 150 arþýn uzunluktadýr. Kan Kal’asýCengi’nde zülfikarýn on kiþi tarafýndan ta-þýnamayacak kadar aðýr olduðu, UmmanCengi’nde bir fili binicisiyle beraber ikiyebölerek yerin 60 arþýn derinliðine saplan-dýðý, kýrk kiþiyi birden biçecek kudrete sa-hip bulunduðu ve düþmanýn boynuna bü-yük bir gürültü ile indiði anlatýlmaktadýr.Zülfikar taþý kesecek kadar keskindir, çý-kardýðý ateþle kara büyüleri yakýp yok eder.Zülfikarýn en çok söz konusu edildiði me-tinlerin baþýnda Hz. Ali cenkleri gelmekte-dir. Bu cenklerde Hz. Ali zülfikarla ve atýdüldülle büyük kahramanlýklar gösterir(Demir – Erdem, s. 347). Saz þairleri ve özel-likle Alevî-Bektaþî þairleri de zülfikardansýk sýk söz ederler: “Yolumuz on iki imamaçýkar / Mürþidim Muhammed Ahmed-iMuhtâr / Rehberim Alî’dir sâhib-zülfikar /Kulundur Þâhiyâ dîvâna geldim” (Þâhî);

Hârûnürreþîd’e intikal etmiþtir. Þair As-maî, Tûs’ta bulunduðu sýrada Hârûnürre-þîd’i zülfikarý kuþanmýþ olarak gördüðünübelirtir. Asmaî, Hârûnürreþîd’in zülfikarýkendisine gösterebileceðini söylediðini,onun izniyle zülfikarý eline alýp kýnýndansýyýrdýðýný ve on sekiz boðumlu olduðunukaydeder. Hârûnürreþîd’in daha sonra zül-fikarý kumandanlarýndan Yezîd b. Mezyed’ehediye ettiði rivayet edilir. Buhtürî’nin di-vanýndaki þiirlerden zülfikarýn Abbâsîler’-den Mu‘tez-Billâh’ýn eline geçtiði anlaþýl-maktadýr (Dîvân, II, 239). IV. (X.) yüzyýldaMuktedir-Billâh’ýn elinde bulunduðu bili-nen zülfikarýn daha sonra kime intikal et-tiðine dair yeterli bilgi yoktur. Bazý tarih-çiler, kýlýcýn kýsa bir süre Fâtýmîler’e geç-tikten sonra tekrar Abbâsîler’e intikal et-tiðini ileri sürerler. Rivayete göre Ya‘kubb. Ýshak et-Temîmî adlý bir Fâtýmî kuman-daný Abbâsî kuvvetlerince esir alýnýp Bað-dat’ta hapsedilmiþ, on dört yýl hapis yat-týktan sonra Abbâsî Halifesi Muktedir-Bil-lâh’ýn 320’de (932) öldürülmesi esnasýndameydana gelen karýþýklýklardan faydala-nýp Mehdiye’ye kaçarken zülfikarý da be-raberinde götürmüþtür. Makrîzî zülfikar-la birlikte Amr b. Ma‘dîkerib, Hz. Hüseyin,Hamza b. Abdülmuttalib, Ca‘fer es-Sâdýkve bazý Fâtýmî halifelerinin kýlýçlarýný Mý-sýr’daki hizânetü’s-silâhta gördüðünü, fa-kat bunlarýn Fâtýmî Halifesi Müstansýr-Bil-lâh’a karþý çýkan Hamdân ve Þâver oðul-larý gibi emîrler tarafýndan zaman içindeyaðmalanýp paylaþýldýðýný belirtmektedir(el-ƒý¹a¹, II, 267-268). Hâkimiyet, güç ve ik-tidar sembolü olan kýlýcý Resûl-i Ekrem’inHz. Ali’ye hediye etmesi Þiîler tarafýndanmetafizik ve mânevî baðlamda yorumla-narak Ali’nin zâhirî ve bâtýnî mânada Pey-gamber’in tek ve hakiki vârisi olduðunainanýlmýþ, Mehdî’nin son savaþýnda bu ký-lýcý kullanacaðý iddia edilmiþtir. Ýmam Ali

Üzerine altýn ve gümüþ iplikle zülfikar tipinde kýlýç iþlenmiþ

ipek bayrak (Stadtmuseum-Münster)

Hz. Ali’nin ejderhanýn baþýný parçalamasýný tasvir eden minya-

tür (Darîr, Sîretü’n-nebî, TSMK, Hazine, nr. 1223, vr. 70b)

Page 2: ka yiðit, zülfikardan baþka kýlýç yoktur)mektedir. Sun ullah Gaybî de, Ser-i þirki serâpâ kat eder ol / Alî nin zülfik arýdýr ma-habbet beytinde muhabbetin týpký zülfi-kar

555

adûya tîð-i ser-tîzi anýn / Etse aný zülfi-kar-ý Hayder-i kerrâr eder” beytinde Ende-runlu Vâsýf zülfikarýn gücünü vurgulamak-tadýr. Ýki tarafýnýn hilâl gibi boðumlu vekeskin, ortasýnýn yivli olmasý yönüyle dezülfikar teþbih ve istiare unsuru olarak kul-lanýlmýþtýr: “Âh mahabbet seyfiyle bu sî-nemi âmâc eden / Zülfikar-ý Hayder-i ker-râra benzer kaþlarýn” (Yavuz Sultan Selim).Taþlýcalý Yahyâ ise, “Zülfikar-ý Hayder-i ker-râra benzer hey’eti / Âþýk-ý þeydâya dest-imerhabâdýr gönderi” beytinde sevgilininduruþunu zülfikara, elindeki mýzraðý da di-vane âþýða merhaba diyerek selâm verenele benzetmektedir.

Sevgilinin can alýcý gamzesi etkili ve tah-ripkâr yönüyle divan þiirinde zülfikara ben-zetilir. Esasen gamze göz, kaþ ve kirpik-lerle birlikte âþýða cefa eden sevgilinin kandökücü silâhlarýdýr; Leylâ Haným’ýn, “Gam-zesi zülfikar-ý Hayder’dir / Ýki ebrûsu ikihançerdir” beytinde olduðu gibi. Bunlarýndýþýnda zülfikar en çok kaleme teþbih edi-lir: “Kim alýrsa destine tahrîr-i vasfýnçünkalem / Gösterir a‘dâ-yý dîne zülfikar-ý Hay-der’i” (Birrî Mehmed Dede). Müþtak Ba-ba’nýn, “Sýdk ile Sýddîkýyem Fârûkiyem Os-mâniyem / Hayderîyem elde hâmem zülfi-karýmdýr benim” beytinde kalemle zülfi-kar arasýndaki benzerlik teþbîh-i belîð ilekurulmuþtur. Ayrýca lisan ve kelâm daolumlu olumsuz özellikleriyle zülfikara teþ-bih edilir. Özellikle dil, açtýðý onulmaz gö-nül yaralarý sebebiyle zülfikara eþtir. “Vasfeylemekte zâtýný ey Murtazâ-sehâ / Dürrü cevâhir oldu zebâným çü zülfikar” bey-tinde Figanî, cömertliðiyle Hz. Ali’ye ben-zettiði Kemalpaþazâde’yi anlatýrken onunsöylediði güzel sözlerle dilinin zülfikar gi-bi inci ve mücevher haline geldiðini söy-lemektedir.

Abdâlân zümresini tasvir ettiði bir ga-zelinde Âhî bu zümre mensuplarýnýn gö-ðüslerine yaptýrdýklarý Ali ve zülfikar döv-melerini hatýrlatarak, “Abdallarýz ki her ta-rafa yâ Alî diye / Diller uzattý sînedeki zül-fikarýmýz” demektedir. Zülfikarýn ucununçatallý olduðu inancý gerçeði yansýtmasada bu özellik “yâ Alî” yazýlarý dýþýnda zül-fikar resimlerinde de görülür. Ali (���) is-minin sonundaki yâ harfi, celî sülüs veyacelî ta‘lik istiflerde ters yönlü yâ ile (yâ-yima‘kûs) yazýldýðý zaman harfin uç kýsmýucu çatallý zülfikara benzetilir. Ayrýca di-ðer bazý harfler ve özellikle lâmelif de ucuçatallý zülfikara teþbih edilir. Zülfikara ben-zetilen baþka unsurlar arasýnda el, pençeve alem yer almaktadýr. Taþlýcalý Yahyâ, di-vanýnýn dîbâcesinde eserindeki harflerdenbir kýsmýný özellikle anmakta ve bu harf-lerle ilgili teþbihler geliþtirmektedir. Bun-lardan biri de “lâmelif”tir: “Her görünenlâmelifi zülfikar / Yâ’larý kavs-i felek-i nâm-dâr”. “Rûz u þeb” redifli kasidesinde ÞeyhGalib zülfikarý Hz. Ali’nin pençesi þeklindenitelemektedir: “Pençe-i þîr-i Hudâ’dýr mihrü mehtir zülfikar / Çeþm-i hussâda buma‘nâ günden azher rûz ü þeb.” Bazý sûfîþairler zülfikarý aþk, mârifet, gayret, him-met, ihlâs ve dua gibi kavramlarýn etkisinianlatmak için kullanmýþlardýr. Nesîmî’nin,“Doðru söz doðrar hasûdun baðrýný þolma‘niden / Münkire oldu Nesîmî’nin kelâ-mý zülfikar” beytinde Nesîmî’nin zülfikargibi keskin sözünün hasetçinin baðrýný doð-radýðý ve inkârcýlara zarar verdiði vurgu-lanmaktadýr. Aziz Mahmud Hüdâyî, “N’olaol münkiri duâ-yý velî / Kesse mânend-izülfikar-ý Alî” müfredinde velînin duasýnýnzülfikar gibi keskin olmasýný temenni et-mektedir. Sun‘ullah Gaybî de, “Ser-i þirkiserâpâ kat‘ eder ol / Alî’nin zülfikarýdýr ma-habbet” beytinde muhabbetin týpký zülfi-kar gibi þirkin baþýný kesip attýðýný söyle-mektedir.

Ali, zülfikar ve atý düldül Türk kültürün-de önemli yeri olan yiðit, silâh ve binekterkibini teþkil etmesi bakýmýndan þairle-re ilham vermiþtir: “Sana hüsn ü bana yaþgökten inmiþ / Alî’ye zülfikariyle düldül”(Kadý Burhâneddin). “Der cûd u heybetinile râkib gören seni / Düldüldür atý kendiAlî tîði zülfikar” beytinde Mesîhî mahbu-bun, zülfikara benzeyen kýlýcýný kuþanýpata bindiðini görenlerin Hz. Ali’nin düldülüzerindeki heybetli duruþunu hatýrladýk-larýný ifade etmektedir. Zülfikar ile düldü-lün zikredildiði beyitlerde zülfikar þairinelinde mûcizeler yaratan kalemin, düldül

“Yûnus’un deryâya daldýðý zaman / Kýrkgündüz kýrk gece kaldýðý zaman / Ali zülfi-karý çaldýðý zaman / Hayber Kal‘asý’nda ko-lunda idim” (Pîr Sultan Abdal). Ayrýca “Lâfetâ illâ Alî, lâ seyfe illâ zülfikar” (Ali’den baþ-ka yiðit, zülfikardan baþka kýlýç yoktur) ibaresipek çok þair tarafýndan nazma çekilmiþ,özellikle musammatlarýn mütekerrir mýs-raý olarak kullanýlmýþtýr. Ümmî Sinan’ýn,“Lâ fetâ illâ Alî lâ seyfe illâ zülfikar / Kenz-imahfîdir sana kân-ý hidâyet Murtazâ” veÞeyh Galib’in, “Ebruvânýnda yazar ol sey-yid-i âlî-tebâr / Lâ fetâ illâ Alî lâ seyfe illâzülfikar” beyitleri bunun örneklerindendir.Zülfikar þiirlerde Hz. Ali’nin kýlýcý olarak ger-çek anlamýyla zikredildiði gibi teþbih, isti-are, telmih ve mecaz yoluyla bazý kavramve unsurlarýn tanýmlanmasýnda da kulla-nýlmýþtýr. Bu yönüyle Türk þiirinin zenginimajlarýnýn önemli bir unsurudur. Hatâî,“Zülfikariyle musahhar kýldý heft kiþveri /Parmaðiyle fethediptir kapýsýný Hayber’in”beytinde, cihaný zülfikarýyla hükmü altýnaalan Hz. Ali’nin Hayber kapýsýný parmaðýy-la açar gibi kolayca açtýðýný ifade etmek-tedir. Ali methine tahsis edilen þiirlerde(na‘t-ý Alî) zülfikar teþhis sanatýyla âdetamüstakil bir hüviyete bürünmektedir. Nâ-ilî’nin, “Ne zülfikar ki bir yerde eylemezâram / Bulunca pençe-i pür-zûr-ý þîr-i yez-dâný” beytine göre zülfikarýn kabzasý Hz.Ali’nin güçlü pençesine kavuþtuðundaonunla âdeta bütünleþmektedir.

Zülfikar, Türkler’de eski bir gelenek olansilâh üzerine yemin etme âdetinde bir ye-min unsuru olmuþtur. Taþlýcalý Yahyâ’nýn,“Dôstum þâh-ý velâyet kýlýcý hakkýçün /Gün gibi hüsn iline eylediler þeh seni” veÞeyh Galib’in, “Lâ-havl o çeþm-i sâhir-i þeh-lâ-nigâhtan / Her sözde zülfikar-ý Alî’ye ye-min eder” beyitleri buna örnektir. Padi-þahlar ve devlet ricâli hakkýnda yazýlan ka-sidelerde övülen kiþinin kýlýcý ekseriyetlezülfikara benzetilir. Yine Taþlýcalý Yahyâ’-nýn, “Göz yaþý gibi düþe yüz üzre adûlarýn /Çeksen gazâ gününde Alî gibi zülfikar”beytinde olduðu gibi. Bâkî, Hz. Ali misalidin düþmanlarýna aman vermeyen SultanIII. Mehmed’in elindeki kanlý kýlýcý da zül-fikara teþbih etmektedir: “Eyler hücûmudüþmen-i dîne Alî-sýfat / Þemþîr-i hûn-feþâ-ný kýlar kâr-ý zülfikar.” Yavuz Sultan Selimiçin söylediði bir kasidesinde Hayâlî Bey,“Revâfýzla havâric mün‘adim oldu zamâ-nýnda / Çekelden þark u garbe zülfikar-ýþâh-ý merdâný” beytinde padiþahýn týpký Aligibi hem Hâricîler’i hem de Râfizîler’i et-kisiz hale getirdiðini ifade etmektedir. Hz.Ali nasýl yiðitlerin þahý ise zülfikar da silâh-larýn en mükemmelidir. “Þöyle kâr eyler

ZÜLFÝKAR

Hz. Ali’nin çehresi, zülfikar ve Bektaþî tacýyla hazýrlanan bir

kompozisyon (Malik Aksel, Türklerde Dini Resimler, Ýstan-bul 1967, s. 163)

Page 3: ka yiðit, zülfikardan baþka kýlýç yoktur)mektedir. Sun ullah Gaybî de, Ser-i þirki serâpâ kat eder ol / Alî nin zülfik arýdýr ma-habbet beytinde muhabbetin týpký zülfi-kar

556

ZÜLFÝKAR

lemiþtir / Alî’ye son deminde söylemiþtir //Kuþanma zülfikarý ba‘de benden / Ki benrâzî olam her halde senden”.

Ýslâm dünyasýnda dinî meþruiyet ve as-kerî üstünlük için mücadele edenlerin zül-fikarý bir simge halinde kullandýklarý bilin-mekte, kýlýcýn Türkistan bölgesinde Ýslâ-miyet’in yayýlmasýnda önemli rolü olduðu-na inanýlmaktadýr. Esasen fevkalâde özel-liklere sahip kýlýç inancý Hunlar’dan Osman-lýlar’a kadar devam etmiþ, zülfikara yük-lenen anlamlar da bu inançtan zuhur et-miþtir. Osmanlýlar’da zülfikar genellikle ye-niçerilerle baðlantýlý biçimde düþünülmüþ-tür. Yeniçerilerin zülfikara gösterdikleribaðlýlýk Hz. Ali’ye baðlýlýklarýnýn bir parça-sý ve Bektaþîlik’le iliþkilerinin bir uzantýsý-dýr. Nitekim yeniçerilerin savaþ sancaðýüzerinde bir zülfikar motifi bulunmaktay-dý. Ordu ile bu motif arasýndaki baðlantýHz. Peygamber’in Ali’ye zülfikarý kuþandýr-masýna kadar götürülebilir. Osmanlý dev-let teþkilâtýnda Osman Gazi’den itibarengelenek halini alan “taklîd-i seyf” adlý kýlýçkuþanma merasimi de buna baðlanabilir.

Osmanlýlar’da zülfikar motifi tezyinat-ta da kullanýlmýþ, özellikle Ýslâm resim sa-natýnýn en önemli kýsmýný teþkil eden ki-tap resimlerinde Hz. Ali daima elinde ve-ya belinde zülfikarla, kanber ve düldülletasvir edilmiþ, dinî resimlerde de Ali’ye vezülfikara çeþitli hat kompozisyonlarý için-de yer verilmiþtir (Aksel, tür.yer.).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Nesîmî Dîvâný (haz. Hüseyin Ayan), Ankara1990, s. 142; Eþrefoðlu Rûmî, Tarikatnâme (haz.Esra Keskinkýlýç), Ýstanbul 2002, s. 10; MesîhîDîvâný (haz. Mine Mengi), Ankara 1995, s. 69;Âhî Divâný (haz. Necati Sungur), Ankara 1994, s.113; Hayâlî Bey Dîvâný (haz. Ali Nihat Tarlan),Ýstanbul 1945, s. 63; Yahyâ Bey Dîvâný (haz.Mehmed Çavuþoðlu), Ýstanbul 1977, s. 12, 54,569, 585; Bâkî Dîvâný (haz. Sabahattin Küçük),Ankara 1994, s. 27, 109; Seyyid Azîz Mahmûd

Hüdâyî Dîvâný (haz. Ziver Tezeren), Ýstanbul 1985,II, 197; Ümmî Sinan Dîvâný (haz. A. Azmi Bilgin),Ýstanbul 2000, s. 23; Sun‘ullâh-ý Gaybî Dîvâ-ný: Ýnceleme-Metin (haz. Bilal Kemikli), Ýstanbul2000, s. 256; Þeyh Galib Dîvâný (haz. M. Muh-sin Kalkýþým), Ankara 1994, s. 51, 285, 456; En-derunlu Osman Vâsýf Bey ve Dîvâný (haz. Rah-þan Gürel), Ýstanbul, ts. (Kitabevi), s. 265; Abdül-kadir Karahan, Figanî ve Dîvançesi, Ýstanbul 1966,s. 22; Cemâl Kurnaz, Hayâlî Bey Dîvâný’nýn Tah-lili, Ýstanbul 1996, s. 242; Ýsmet Çetin, Türk Ede-biyatýnda Hz. Ali Cenknâmeleri, Ankara 1997,s. 423-427; Meliha Yýldýran Sarýkaya, Türk-ÝslâmEdebiyatý’nda Hz. Ali (doktora tezi, 2004), MÜSosyal Bilimler Enstitüsü, s. 56-62, 355-383; Ser-pil Baðcý, “Metinlerden Resimlere: El Yazma Tas-virlerinde Hz. Ali”, Tarihten Teolojiye: ÝslamÝnançlarýnda Hz. Ali (haz. Ahmet Yaþar Ocak),Ankara 2005, s. 217-250; Necati Demir – Meh-met Dursun Erdem, Hazret-i Ali Cenkleri, Ankara2007; Nejat Sefercioðlu, Nev‘î Dîvâný’nýn Tahlili,Ankara 2001, s. 172; Malik Aksel, Türklerde DinîResimler (haz. Beþir Ayvazoðlu), Ýstanbul 2010,tür.yer.; Nurettin Albayrak, Ansiklopedik HalkEdebiyatý Sözlüðü, Ýstanbul 2010, s. 574-575;“Müessis-i Devlet-i Aliyye Osman Gazi Hazret-lerinin Taklîd-i Seyf Merasimi”, Osmanlý Târihve Edebiyat Mecmuasý, II/20, Ýstanbul 1335, s.464-476; J. Hathaway, “Unutulan Ýkon: Hz. Ali’-nin Kýlýcý Zülfikar’ýn Osmanlý Türevi” (trc. ÝdilEser), Cogito, sy. 19, Ýstanbul 1999, s. 147; T. R.Topuzoðlu, “Zülfekâr”, ÝA, XIII, 649-650.

ÿMeliha Y. Sarýkaya

– —ZÜLFÝKAR ve MUHAMMED

KETHÜDÂ KÜLLÝYESÝ

Kahire’deOsmanlý döneminde inþa edilen

küçük bir külliye.˜ ™

Cemâliye caddesinde yer alan külliye han,sebil, mektep, mescid, dükkânlar ve mes-kenlerden oluþmaktadýr. Sebilküttâbýn üze-rindeki Arapça kitâbeye göre MüstahfýzânOcaðý Kethüdâsý Zülfikar Kethüdâ ile kar-deþi Muhammed Kethüdâ tarafýndan 1083(1672) yýlýnda yaptýrýlmýþtýr. Evliya Çelebiyapýyý, “Zülfikar Kethüdâ Haný kale gibi,

ise þairin sanatkâr tabiatýnýn kendisinebenzetilenidir. “Hayder-i kerrârýyým mey-dân-ý nazmýn Bâkiyâ / Nevg-i hâme zülfi-kar u tab‘ düldüldür bana” beytine göreelindeki kalemin sivri ucunu zülfikara ben-zeten Bâkî’nin sözleri zülfikar kadar kes-kindir, yüksek sanatkâr tabiatý da düldü-le benzemektedir; Bâkî ise þiir meydaný-nýn Hayder-i kerrârýdýr.

Zülfikarýn menþei konusunda çeþitli ri-vayetler vardýr. Bunlardan birine göre Hz.Ali, Yemen’de demir kaide üzerinde durantaþtan yontulmuþ bir putu kýrmýþ ve de-mirini Medine’ye götürmüþtür. Ömer es-Saykal adlý demirci bu demiri eriterek herbiri 7 arþýn boyunda ve 1 karýþ eninde ikikýlýç dökmüþ, ortasýna kanýn akmasý içinyivler açmýþtýr. Þiî geleneðine göre zülfi-kar Hz. Mûsâ’nýn asâsý, on emirin taþýndý-ðý kutsal sandýk ve kendi tabutuyla birlik-te Hz. Âdem tarafýndan cennetten çýka-rýlmýþtýr. Zülfikarýn âkýbetine dair bir riva-yete göre kýlýç Necef denizine býrakýlmýþ-týr. Ýbn Mülcem tarafýndan zehirli bir han-çerle yaralanan Ali çocuklarýna bazý vasi-yetlerde bulunmuþ ve düldülün sahraya,zülfikarýn da Necef denizine býrakýlmasýnýemretmiþtir. Hz. Ali bu vazifeyi önce Ha-san’a vermiþ, onun zülfikara kýyamadýðýnýanlayýnca bu defa Hüseyin’i görevlendir-miþ ve Hüseyin’den geri döndükten son-ra gördüklerini anlatmasýný istemiþtir. Hü-seyin, “Çün býraktým zülfikarý deniz kay-nadý, kan oldu; ol aradan gitti” deyince(Eþrefoðlu Rûmî, s. 10) Ali vasiyetinin ye-rine getirildiðinden emin olmuþtur. Bir di-ðer inanýþa göre Hz. Ali, Resûl-i Ekrem’inölümünden sonra -onun vasiyeti üzerine-zülfikarý hiç taþýmamýþ ve kullanmamýþtýr.Alevîliðin muteber kaynaklarýndan Yemî-nî’nin Fazîletnâme’sinde bu konu þöyleanlatýlmaktadýr: “Resûlullah vasiyyet ey-

Zülfikar Haný’nýn planý

Zülfikar

Haný’nýn

avlusuna

ait bir çizim

(Pascal Coste)