ka git leyla vü mecnun. leylô vüanlamındasicilde geçmektedir (el-en biya 211 ı 04). araplar...

4
ve en çok ihtiva edeni Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan h id Ali m 1877) 1033'te (1625) 3. Leyla Mecnun . Faizi'nin ölümü kalan eserin 1136 beyitlik elde mevcuttur. ll. Osman kaleme mesnevide mektepten kadar olan Tezkire sahibi Salim eseri Seyyid Vehbi'nin söyleye- rek dokuz beyti örnek verir. Leylô hikaye tevhid. müna- cat. na't. mi'raciyye, güzin ile Aziz Mahmud Hüdayl'ye methiye. sebeb-i te'lif. Sultan ll. Osman'a övgü ve Saki- name'den sonra Dastan" bu 235 beyit tut- bölümünde Hatifl'- nin eseriyle olan dikkat çekil- Eserin Nev'lzade Atal'nin el 1033'te (1624) bir Atatürk Üniversitesi Seyfettin Özege ki- (ASL 4}. ca Faiz! içinde de yer (iü Ktp., TY. nr. 1699) 4. Sakina- me. 168 beyitlik tasav- vufi bir mesnevi olup divan (i ü K tp .. TY. nr. 5556). Faizi. Tiryaki Hasan Kanije anlatan Hase- Hasan bir eserin müellifi olarak da gösterilmektedir (bk. : Atai. Zeyl-i 660 -662; Riyazi. Riya - Nuruosmaniye Ktp., nr. 3724, vr. 115•-b; Katib Çelebi, Fezleke, ll, 29-30; Tez- kire Ahmed Cevdet}, 1316, s. 77- 78; Mehmed Zeyl-i Zübdetü Ktp., TY, nr. 2401, s.45; Nuhbetü'l-asar, s. 377 -386; Sicill-i Osman i, 307; Faik Esla{ , 1311,1 , 52-55 ; Gibb. HOP, lll, 203-204; Müelli{leri, ll, 386-387; TCYK, 1, 585-588; TYDK, ll, 235-239 ; Sadeddin Nüzhet Ergun. Türk 1945, IV, 1429-1432; Vasfi Mahir Kocatürk. Türk Edebi- Tarihi , Ankara 1964, s. 433-434; Agah Levend. Türk Tarihi , Ankara 1973, s. 294-298; Babinger (Üçok}. s. 172; Büyük Türk Klasikleri, 1987, V, 70-71; Hal ük Türk Türkçe Tezkireleri, Erzurum 1991, s. 85- 89; Halil Okatan, Katzade Faizi: Haya- Eserleri , Tenkit/i Di uan Metni (dok- tora tezi. 1994). Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Bekir Katzade Faizi'nin tezi. 1998), Üni- versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ali Osman "Sakinameler ve Kafzade Faizi' nin Sa- klnamesi", Ondokuz Üniversitesi Fakültesi Dergisi, sy. 9, Samsun 1994 , s. 52- 64; a.mlf .. "Kafzade Fai zi Ata- söz leri ve Deyimiere Dair", a.e., sy. O ( 1997). s. 63-74; "Kafzade Abdülhay Çelebi Mehmed Efendi", TA , XXI, Hasan Aksoy, "Faizi", TDEA, lll, 149-150 . [!lliJ KüçüK L L (bk . HAN) . Üzerine yazmak üzere malzeme. _j malzeme- sinin kilden tabietler kabul edil- mektedir. ibnü'n-Nedim'in Hz. Adem 'e kadar tabietierin (el- Fihrist, s. 7) tesviye tahta, kalay, tunç. pirinç. ve kemik n için bilinmektedir. Ancak gerek ge- rekse zor! yeni Bunun sonu- cunda milattan önce 4000'de Nil papirüs bitkisinden (cyperus papyrus) benzeri bir malzemesi elde etmeyi Nite- kim dillerinde kul- paper. papier, papel kelimeleri Grekçe ve Latince'deki papyrus. papyros- tan gelmektedir. Bu so- papirüsten kesilen ince su ile düz bir tahtada yan yana dizilmesi ve üstüne buna çapraz ikinci bir dizi konup içeren özün ün sayesinde, bir dö- vülerek kurutulma- elde Bunlar, deniz hay- veya mühre ile mürekkebin da- için birkaç defa zamk mahlü- lüne kurutularak terbiye edilirdi. Milattan önce V. olan Herodatas birçok milletin için deri kaydeder (Tarih, s. 223-224) . Batlamyuslar'dan Epiphanes'in Berga- ma'ya papirüs ambargosunun burada için özel bir terbiye edilen deri daha son- ra bu malzerneye "Bergama na pergamen kelime zamanla Bu malzeme daha çok, keçi ve koyun derisinin üzerin- deki yün veya birkaç gün ki- reçli suda bekletilmesinin sün- ger ile perdahianarak elde edilirdi. Pavlus'un Timoteos'a ikinci Mektubu'n- dan da (4/13) gibi kitap- lar sebebiyle bu tür deriye ya- Araplar. üzerine beyaz ince deriye rak Nitekim Kur- 'an'da rak kelimesi gibi (et- Tur 52/2-3 "tomar denilen büyük KA GIT geçmektedir (el-En- biya 211 04). Araplar esas olarak (ku rtas. kartas). beyaz sayfa veya mührak ve varak derler. Ke- lime Kur'an'da "kitap anla- geçer (el-En ·am 6/7. 91 iki geriye götürenler olsa bile genellikle ka- milattan sonra 10S'te Çin'de Ts'ai Lun'un icat kabul edilmektedir. Çin- ce gelenku-ch i h (ku kelimesi göre Çince'den Fars- ça 'ya, oradan da Arapça'ya Berthold Laufer kelimenin Uygurca ka- veya söyler. Ona göre Türk lehçelerinde yer alan gibi kelimeler Türk- çe'dir. Türk gelmesi, bu manada kelimesini ver- mesi bu ihtimali güçlendirmektedir. Milattan sonra V. itibaren Çin· de olarak ta- rihi Orta Asya ve Çin'de arkeolajik Sir Marc Aurel Stein, P. Pelliot, Sven Hedin ve Folke bulduk- daha iyi Stein, Do- Türkistan'da Niya'da milattan sonra ll ve lll. Hedin Lo u- Lan'da milatta n sonra 200 Pelliot. Kansu'daki (Gansu) Bin Buda ma- ve Tu n- Huang'ta lll-IV. ra. Bergman da 1931'de Karahoto civa- milattan sonra Il. tarihlenen belgeler buldular. Mikroskobik analizler, ima- linde dut kendir . kenevir ve paçavra Feyyüm'da bulunan. Wiesner ve Josef Ritter von Karabacek milattan sonra 800-1300 tarih- lenen belgelerde de paçavra kulla- Halbuki uzun Do- pamuktan paçavradan imalini XV. ilk olarak ital- veya Bu tarz uzun süre kireçli suda bekletilen paçavra ve ha- lat önceleri havanlarda tah- ta tokmaklarla dövülerek du. Bu için sonradan un gibi su gücüyle dönen ileriki geçen tabiri bundan ithali zor için Sasaniler döne- minde sadece devlet belgelerinin ya- Çin deniz yoluy- la Japon Orta Asya üzerinden ipekyolunu takip ederek iran'a tir. Mervezl, ve Arap 163

Upload: others

Post on 15-Aug-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KA GIT Leyla vü Mecnun. Leylô vüanlamındasicilde geçmektedir (el-En biya 211 ı 04). Araplar kağıda esas olarak kırtas (kurtas. kartas). beyaz sayfa veya parşömene mührak

ve en çok şair ihtiva edeni Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı bulunan (Şe h id Ali Paşa, m 1877) 1 033'te (1625) yazılmış nüshadır. 3. Leyla vü Mecnun . Faizi'nin ölümü dolayısıyla yarım kalan eserin 1136 beyitlik kısmı elde mevcuttur. ll. Osman adına kaleme alınan mesnevide Leyla'nın mektepten alınmasına kadar olan kısım yazılabilmiştir. Tezkire sahibi Salim eseri Seyyid Vehbi'nin tamamladığını söyleye­rek dokuz beyti örnek verir. Leylô vü Mecnıln'un hikaye kısmı tevhid. müna­cat. na't. mi'raciyye, çaryar-ı güzin ile Aziz Mahmud Hüdayl'ye methiye. sebeb-i te'lif. Sultan ll. Osman'a övgü ve Saki­name'den sonra başlar. "Agaz-ı Dastan" başlığı altındaki bu kısım 235 beyit tut­maktadır. Başlangıç bölümünde Hatifl'­nin eseriyle olan benzerliğe dikkat çekil­miştir. Eserin Nev'lzade Atal'nin el yazı­sıyla 1 033'te (1624) yazılmış bir nüshası Atatürk Üniversitesi Seyfettin Özege ki­taplığında bulunmaktadır (ASL ı 4}. Ayrı­ca Faiz! divanının bazı nüshaları içinde de yer alır (iü Ktp., TY. nr. 1699) 4. Sakina­me. 168 beyitlik tamamlanmamış tasav­vufi bir mesnevi olup şairin bazı divan nüshalarında rastlanmaktadır (i ü K tp .. TY. nr. 5556). Faizi. Tiryaki Hasan Paşa'­nın Kanije müdafaasını anlatan Hase­nat-ı Hasan adlı bir eserin müellifi olarak da gösterilmektedir (bk. KANİJE).

BİBLİYOGRAFYA :

Atai. Zeyl-i Şekiiik,II, 660-662; Riyazi. Riya­zü'ş-şuara , Nuruosmaniye Ktp., nr. 3724, vr. 115•-b; Katib Çelebi, Fezleke, ll , 29-30; Rıza. Tez­kire (nşr. Ahmed Cevdet}, İstanbul 1316, s. 77-78; Mehmed Asım. Zeyl-i Zübdetü 'l-eş'ar, İÜ Ktp., TY, nr. 2401, s.45; Beliğ , Nuhbetü'l-asar, s. 377 -386; Sicill-i Osman i, ııı, 307; Faik Reşad. Esla{, İstanbul 1311,1 , 52-55 ; Gibb. HOP, lll, 203-204; Osmanlı Müelli{leri, ll, 386-387; TCYK, 1, 585-588; TYDK, ll , 235-239 ; Sadeddin Nüzhet Ergun. Türk Şairleri, İstanbul 1945, IV, 1429-1432; Vasfi Mahir Kocatürk. Türk Edebi­yatı Tarihi , Ankara 1964, s. 433-434; Agah Sır­rı Levend. Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, s. 294-298; Babinger (Üçok}. s. 172; Büyük Türk Klasikleri, İstanbul 1987, V, 70-71; Hal ük İpekten, Türk Edebiyatının Kaynaklarından Türkçe Şuara Tezkireleri, Erzurum 1991, s. 85-89; Halil İbrahim Okatan, Katzade Faizi: Haya­tı , Eserleri , Sanatı, Tenkit/i Di uan Metni (dok­tora tezi. 1994). Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Bekir Kayabaşı. Katzade Faizi'nin Zübdetü'l-eşar'ı(doktora tezi. 1998), İnönü Üni­versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ali Osman Coşkun . "Sakinameler ve Kafzade Faizi'nin Sa­klnamesi", Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sy. 9, Samsun 1994, s. 52-64; a.mlf .. "Kafzade Faizi Divanı'ndaki Ata­sözleri ve Deyimiere Dair", a.e., sy. ı O ( 1997). s. 63-74; "Kafzade Abdülhay Çelebi Mehmed Efendi", TA , XXI, ııı; Hasan Aksoy, "Faizi", TDEA, lll, 149-150. r:;ı,:l

[!lliJ SABAHATTİN KüçüK

L

L

(bk. HAN).

Üzerine yazı yazmak üzere kullanılan malzeme.

_j

insanların kullandığı ilkyazı malzeme­sinin kilden tabietler olduğu kabul edil­mektedir. ibnü'n-Nedim'in Hz. Adem 'e kadar götürdüğü tabietierin yanında (el­

Fihrist, s. 7) geçmişte tesviye edilmiş taş. tahta, kurşun . kalay, tunç. pirinç. fildişi ve kemik levhaları n yazı için kullanıldığı bilinmektedir. Ancak gerek yazmanın ge­rekse bunları taşımanın zor! uğu insanları yeni arayışlara sevketmiştir. Bunun sonu­cunda Mısırlılar, milattan önce 4000'de Nil kenarında yetişen papirüs bitkisinden (cyperus papyrus) kağıt benzeri bir yazı malzemesi elde etmeyi başardılar. Nite­kim Batı dillerinde kağıt karşılığında kul­lanılan paper. papier, papel kelimeleri Grekçe ve Latince'deki papyrus. papyros­tan gelmektedir. Bu kağıtlar. kabuğu so­yulmuş papirüsten kesilen ince şeritlerin su ile ıslatılarak düz bir tahtada yan yana dizilmesi ve üstüne buna çapraz ikinci bir dizi konup nişasta içeren özün ün yapış­kanlığı sayesinde, yassı geniş bir taşla dö­vülerek yapıştırılıp güneşte kurutulma­sından elde edilmiştir. Bunlar, deniz hay­vanları kabuğu veya fildişinden yapılmış mühre ile perdahlanır. mürekkebin da­ğılmaması için birkaç defa zamk mahlü­lüne batırılıp kurutularak terbiye edilirdi. Milattan önce V. yüzyılda yaşamış olan Herodatas birçok milletin yazı için deri kullandığım kaydeder (Tarih, s. 223-224) . Batlamyuslar'dan Epiphanes'in Berga­ma'ya koyduğu papirüs ambargosunun ardından burada yazı için özel bir şekilde terbiye edilen deri kullanılmış, daha son­ra bu malzerneye "Bergama işi" anlamı­na pergamen denilmiş, kelime zamanla parşömen şeklini almıştır. Bu malzeme daha çok, keçi ve koyun derisinin üzerin­deki yün veya kılın kazınıp birkaç gün ki­reçli suda bekletilmesinin ardından sün­ger taşı ile perdahianarak elde edilirdi. Pavlus'un Timoteos'a ikinci Mektubu'n­dan da (4/13) anlaşıldığı gibi değerli kitap­lar dayanıklılığı sebebiyle bu tür deriye ya­zılırdı. Araplar. üzerine yazı yazılan beyaz ince deriye rak diyorlardı. Nitekim Kur­'an'da rak kelimesi zikredildiği gibi (et­Tur 52/2-3 ı "tomar denilen büyük kağıt"

KA GIT

anlamındasicilde geçmektedir (el-En­

biya 211 ı 04). Araplar kağıda esas olarak kırtas (kurtas. kartas). beyaz sayfa veya

parşömene mührak ve varak derler. Ke­

lime Kur'an'da "kitap yazılan kağıt" anla­

mında geçer (el-En ·am 6/7. 91 ı iki yüzyıl geriye götürenler olsa bile genellikle ka­ğıdı milattan sonra 10S'te Çin'de Ts'ai

Lun'un icat ettiği kabul edilmektedir. Çin­

ce kağıt manasına gelenku-ch i h (ku -ş i)

kelimesi bazılarına göre Çince'den Fars­ça 'ya, oradan da Arapça'ya geçmiştir. Berthold Laufer kelimenin Uygurca ka­ğat veya kağastan geldiğini söyler. Ona göre bazı Türk lehçelerinde kağıt karşılığı yer alan kağat. kağaz gibi kelimeler Türk­çe'dir. Bazı Türk boylarındakağasın "ağaç kabuğu" anlamına gelmesi, Kaşgarlı'nın bu manada kadız (kazız) kelimesini ver­mesi bu ihtimali güçlendirmektedir.

Milattan sonra V. yüzyıldan itibaren Çin· de yaygın olarak kullanılan kağıdın ta­rihi Orta Asya ve Çin'de yapılan arkeolajik kazılarda Sir Marc Aurel Stein, P. Pelliot, Sven Hedin ve Folke Bergman'ın bulduk­larıyla daha iyi aydınlanmıştır. Stein, Do­ğu Türkistan'da Niya'da milattan sonra ll ve lll. yüzyıllara, Hedin tarım havzası Lo u- Lan'da milatta n sonra 200 civarına, Pelliot. Kansu'daki (Gansu) Bin Buda ma­ğaraları ve Tu n- Huang'ta lll-IV. yüzyılla­ra. Bergman da 1931'de Karahoto civa­rında milattan sonra Il. yüzyıl başlarına tarihlenen belgeler buldular. Mikroskobik analizler, bunların yazıldığı kağıtların ima­linde dut ağacı kabukları, kendir. kenevir ve paçavra kullanıldığını göstermiştir. Mısır'da Feyyüm'da bulunan. Wiesner ve Josef Ritter von Karabacek tarafından milattan sonra 800-1300 arasına tarih­lenen kağıt belgelerde de paçavra kulla­nılmıştı. Halbuki uzun yıllar kağıdın Do­ğu'da pamuktan yapıldığı . paçavradan kağıt imalini XV. yüzyılda ilk olarak ital­yanlar'ın veya Almanlar'ın denediği sanı­lıyordu. Bu tarz kağıt imalatında, uzun süre kireçli suda bekletilen paçavra ve ha­lat parçaları önceleri taş havanlarda tah­ta tokmaklarla dövülerek yumuşatılıyor­du. Bu iş için sonradan un değirmeni gibi su gücüyle dönen ağır taşlar kullanılmış­tır. Batı'da ileriki asırlarda geçen "kağıt değirmeni" tabiri bundan doğmuştur.

ithali zor olduğu için Sasaniler döne­minde sadece bazı devlet belgelerinin ya­zımında kullanılan Çin kağıdı deniz yoluy­la Japon adalarına. Orta Asya üzerinden ipekyolunu takip ederek iran'a gitmiş­tir. Mervezl, iranlı ve Arap tüccarların

163

Page 2: KA GIT Leyla vü Mecnun. Leylô vüanlamındasicilde geçmektedir (el-En biya 211 ı 04). Araplar kağıda esas olarak kırtas (kurtas. kartas). beyaz sayfa veya parşömene mührak

KA GIT

Çin'le ticaretinden söz ederken Hanfu'­daki (Kanton) emtia arasında bir tarafı beyaz. diğer tarafı sarı, kaliteli bir kağıdı da sayar (Fuşül, s. ı o) . Çinliler'in. Gök­türkler'in zayıflamasıyla tarım havzasına bir süre hakim oldukları sırada bölgede kağıt sanatını geliştirdikleri anlaşılmak­

tadır. Mervezl ayrıca İslam fetihleri önce­sinde Maveraünnehir'in Çin egemenliğin­de olduğunu , fethin ardından buradan kaçan ÇiniHer'in Semerkant'ta kaliteli kağıt imal sanatını bıraktıklarını yazar (a .g.e. , s. 6). Bazı araştırmacılara göre burada kağıt sanatı Talas Savaşı'nda alı­nan esirler aracılığı ile 756'da başlamış­tır. Müslümanların bölgeyi ele geçirme­sinden sonra Semerkant'ta kağıt sanayii daha da gelişti. Üretilen kağıt, }jududü 'l ­' ô.l em müellifinin bildirdiğine göre (s. ı ı 3) dünyanın her tarafına ihraç ediliyordu. Nitekim Cahiz de kağıdın geldiği yerler olarak sadece Çin ve Semerkant'ı saymış­

tır ( et-Tebaşşur bi 't-ticare, s. 2 ı -22) .

Çin ve Orta Asya'nın bazı bölgelerinde IX. yüzyıldan itibaren birtakım siyasi ve iktisadi düşüncelerle hükümdarın müh­rünü taşıyan kağıt paralar kullanılmaya başlanmıştır. Marco Polo, Hanbalık'ta (Pekin) KubilayHan'ın kağıt para basan darphanelerini görmüştü. 1294'te Teb­riz'de Geyhatu Han zamanında tedavüle çıkarılan "çav" ( çav- ı mübareke) adlı kağıt paralar meşhurdu (lah n, Vl/2 3-23 ı ı 942 ı. s. 29 1 vd.).

Yakındoğu 'da ilk kağıt imalathanesi Ha­rCınürreşld döneminde 178 (794-95) yılın­da Bağdat'ta açıldı. Sermekiler'den Ho­rasan Valisi Fazi b. Yahya'nın önerisiyle kurulan bu imalathanenin benzerleri da­ha sonra Şam. Trablusşam , Hama. Ye­men ve Mısır'da da faaliyete geçti. İb­nü'n-Nedlm'in el-Fihrist'inden öğrenil­

diğine göre (s. 23) İslam dünyasında 987 yıllarında fir'avnl, süleymanl, ca'ferl. tal- · hi, tahiri ve nCı hi adlarında altı cins kağıt kullanılmaktaydı. Bunlardan birincisi Mı­

sır'a, diğerleri Süleyman b. Reşld. Ca'fer b. Yahya el-Bermeki, Talha b. Tahir. ll. Ta­hir ve Samani Hükümdan I. NCıh'a izafe edilen kağıtlardır. Ayrıca kağıt sıkıntısı çe­ken Avrupa pazarlarına Yakındoğu'dan ihraç edilen kağıtlar Avrupa'da "charta Bombycina" ve "charta Damascena" ad­larıyla anılmaktaydı.

Ortaçağ İslam kültürünün üstün olma­sının sebepleri arasında İslam dünyasın­da bol miktarda kağıt üretilmesi ve kul­lanılmasının payı küçümsenemez. Kağıt imal edilen Semerkant gibi şehirlerin de

164

bir ilim ve kültür merkezi haline geldiği görülmektedir. Xl. yüzyıl gezginlerinden N asır-ı Hüsrev'in. Mısır'da esnafın sattığı malı sarmak için kullanılan malzeme ara­sında kağıdı da sayması (Sefernam e, s. 82) imalatın bolluğunu ve zengin çeşidini göstermektedir. Seyyah, 1 046'da Trab­lusşam'a gittiğinde orada Semerkant ka­ğıdından daha kaliteli kağıt yapıldığını görmüştür (a.g.e., s. ı 9). Nitekim 11 09'da Haçlılar tarafından tahribata uğrattima­

dan önce şehir halkının büyük kısmının kağıt imaliyle meşgul olduğu bilinmekte­dir. 1326'da Şam' ı ziyaret eden İbn Bat­tCıta, burada Avrupa pazarlarında da bü­yük rağbet gören kağıtların yapılıp satıl­dığı dükkaniardan söz etmektedir ( Voy a­

ges, l, 208 ).

Kağıt İslam fütuhatıyla İspanya'ya geç­miştir. İdrlsl, XII. yüzyılda müslümanla­rın Endülüs'te kurdukları Avrupa'nın ilk kağıt imalathanelerinin Belensiye (Valen­cia) bölgesinde Şatıbe (Xat iva. Jativa) şeh­rinde bulunduğunu. burada yapılan eşsiz kağıtların her tarafa gönderildiğini yaz­maktadır. Nitekim Avrupa, 1276 yılında İtalya'nın Fabriano şehrinde kağıt imal edilene kadar ihtiyacını Yakındoğu ve İs­panya'dan karşılıyordu. Kağıt imalatı Fransa'da 1348. Almanya'da 1390, İngil­tere'de 1495 ve Amerika'da 1690 yılların­

da başlamıştır.

Batı'da üretimine başlandıktan kısa bir müddet sonra kağıtlara bir nevi marka yerine geçecek. ışığa tutun ca görülebilen ve "filigran" (su damgas ı ) denilen çeşitli şekil ve yazılar konmuştur. Bunlarda tes­bit edilen üç hilal, t aç. karta!, kılıç . ok, makas. terazi, şapka, koyun. öküz başı .

çapa, el, balık, kalyon. kale, çan. anahtar, merdiven vb. şeklindeki filigranların üre­ten fırmanın adı ve amblemi yanında ka­ğıdın ihraç edileceği ülkeye uygun olarak seçildiği anlaşılmaktadır. Filigranlar, ta­rih konulmamış bazı belgelerin yaklaşık zamanını tesbit açısından önem kazan­dığı için Doğu'dan gelen kağıtlarda filig­ran bulunmaması bu açıdan bir eksiklik kabul edilmektedir.

Belgeler. XV. yüzyılda Osmanlı sarayın­da hem Doğu hem Batı menşeli kağıtla­rın kullanıldığını göstermektedir. Topka­pı Sarayı Müzesi Arşivi'ndeki 1505 tarihli filigranlı kağıtlardan oluşan Enderun Ha­zinesi defterinde, sarayda mevcut eşya listeleri verilirken "bir sandık içinde Hin­dl kağıtlar ve Semerkandl kağıtlar" ibare­sine rastlanmaktadır. Yine burada nak­kaş kağıtları da zikredilmektedir (Top ka-

pı Sarayı Müzesi Arşiv! Kılavuzu, s. ı 3, 21. vesika ). XV. yüzyıla ait Başbakanlık Arşivi 'nde mevcut belge ve defterlerde hem fıligranlı hem fıligransız kağıtlar kul­lanılmıştır.

An Mustafa Efendi 'nin verdiği bilgiye göre XVI. yüzyılda Osmanlı bölgesine Şam. Semerkant, Çin, İran ve Hint menşeli ka­ğıtlar gelmekteydi. Doğu menşeli kağıt­

ların en düşük kalitelisi haşebl denilen ve ağaç liflerinden imal edilen odun kağıdı ile dımaşki denilen Şam kağıdı idi. Ardın­dan sırasıyla devletabadl, hatayi, adilşa­hl, hariri semerkandl. sultani semerkan­dl. hindl, nizamşahl, kasımbegl, hariri hindl. gCınl tebriz!. muhayyer gibi kağıt­lar kullanılmıştır (Menakıb- ı Hünerveran,

S. ı ı) . Sultani ve abadl kağıtların ham maddeleri ipekti. GCınl tebriz! ve muhay­yer şeker renginde kağıtlardı. Hattatlarca Buhara kağıdı olarak tanınan Semerkant kağıdı ise kalın. koyu renkli, fakat sağlam­dı ( Gülzar-ıSavab, s. 80-83). An Mustafa'­nın . Batı 'da charta Damascena adıyla ün yapmış Şam kağıdını en düşük kalitede göstermesi manidardır. Muhtemelen Ba­tı 'ya iyi kalite kağıt gönderiliyordu. 1600 ve 1640 tarihli narh defterlerinde piya­salarda bulunan kağıt cinsleri istanbull, sultanl, abadl, ay ve alem damgalı. haşe­bl, şabta olarak verilmiş ve bunların f i­yatları kaydedilmiştir. Bunların içinde Do­ğu menşeli olanların daha pahalı olduğu dikkati çekmektedir. Muhtemelen XVI. yüzyıldan itibaren Avrupa'ya nisbetle Do­ğu'dan daha az kağıt gelmiş ve nihayet XVIII. yüzyılda bunlar piyasadan tama­men çekilmiştir. Bu defterde zikredilen kağıtlar içinde bir desteAvrupa kağıdı 1600 yılında B akçe. İstanbul kağıdı ise 24 akçe olup fiyatlar 1640'ta daha da art­mıştır. Bu rakamlardan o yıllarda kağıt fiyatının oldukça yüksek olduğu anlaşıl­maktadır.

Batı 'dan ilk kağıt . muhtemelen XIV ve XV. yüzyıllarda İtalyan tacirleri tarafından önce Osmanlı padişahlarına getirilmişti. Zira İtalya 'da XIV ve XV. yüzyıllarda dışa­rıya kağıt gönderildiği, Udine ve Brescia fabrikalarında 1421 'den itibaren Yene­dik tacirleri için büyük ölçüde kağıt imal edildiği bilinmektedir. Seyyah Pierre Be­lon. XVI. yüzyılın ilk yarısında kağıdın İs­tanbul'da sadece mührelendiğini, imal edilmediğini ve deniz yoluyla İtalyanlar tarafından getirildiğini yazmaktadır ( Ba­binger. OM, Xl/2 ı I 93 1 J, s. 406-415) . Os­manlı arşiv belgelerindeki filigranlar bu kağıtların daha çok İtalyan menşeli oldu-

Page 3: KA GIT Leyla vü Mecnun. Leylô vüanlamındasicilde geçmektedir (el-En biya 211 ı 04). Araplar kağıda esas olarak kırtas (kurtas. kartas). beyaz sayfa veya parşömene mührak

ğunu. içlerinde XIV. yüzyılın ikinci yarısı­na tarihlenenlerin bulunduğunu göster­mektedir. XVI. yüzyıl boyunca Avrupa'dan Osmanlı ülkesine kağıt ihracı artmıştır. Babinger'e göre XVII. yüzyılın ikinci yarı­sında Osmanlı sarayının satın aldığı kağıt­

lar arasında üç yarımaylı filigrana sahip olanlar tercih edilmekteydi. Ancak XVIII ve XIX. yüzyıllara ait resmi belgelerde farklı filigranlara da bol miktarda rastlan­maktadır. 1 OS 1'de ( 1641-42) İstanbul'a saraya gelen kağıtlar içinde "buyruldu için. orta battal kağıt. zarflık kağıt. telhis kağıdı, alikurna kağıdı" adları geçmekte­dir. İtalya'nın Liguria bölgesinden (veya Livorno Limanı'ndanı ithal edilen bir cins kağıda alikurna deniyordu. XVII. yüzyılın ikinci yarısında devreye giren Fransız ka­ğıt sanayiinin Avrupa piyasasına etkisi Osmanlı pazarlarını da içine aldı. 1 723'te Fransa'nın rekabetiyle Venedik'in İstan­bul'a kağıt ihracatı azaldı. XIX. yüzyılın başlarından itibaren piyasaya diğerleri­ne göre daha kaliteli İngili z ve Felemenk kağıtları da sürülmeye başlandı. Nitekim Osmanlılar'da kağıt imali için bu kaliteli türlerin örnek alınması kararlaştırılmış­tı. XIX. yüzyılda Osmanlı kağıt fabrikala­rının devreye girmesine rağmen dışarı­dan ithal sürdü. Bu yüzyılın ortalarında Charles White kullanılan kağıtların düşük kalitede olduğunu. Beykoz'da ve diğer yerlerde Türk fabrikaları olmasına rağ­men yeterli teşvik görmediğini, kağıdın İtalya, Fransa. Almanya ve İngiltere'den getirtilmesinin daha ucuza mal olduğu­nu. Venedik imalatı kağıtların İstanbul'­da mührelenerek resmi evrakta kullanıl­dığını yazar (Three Years in Costantino­

ple, ll, 208)

Osmanlılar'da ilk kağıt imalinin ne za­man ve nasıl başladığı bilinmemektedir. Bayezid Paşa'nın Amasya'da yaptırdığı caminin Zilhicce 820 (Ocak 1418) tarihli vakfiyesinde geçen "Kağıtçı Muhyiddin Mescidi" ve "kağıthane" ifadeleri burada bir imalathane olabileceğini akla getirse de büyük ihtimalle burası kağıt terbiye edilen bir yerdir. Bir başka belgede Bur­sa'da da bir kağıthaneden söz edilmekte­dir. 92S (1519) yılına ait bir sicil kaydında ise. "Mahrüse-i Bursa'da kağıthane de­mekle maruf ev ki içinde kağıt işlenmez olduktan sonra mumhane olmuştur" de­nilmektedir. XV-XVI. yüzyıl Bursa Şer'iyye Sicilieri defterlerinde az sayıda da olsa filigransız kağıdın bulunması buraların

imalathane olabileceğini akla getirmekte­dir. Ancak bunların da aharlama ve müh­releme gibi kağıdın terbiyesiyle ilgili ol-

ması daha kuwetli bir ihtimaldir. Kağıt­hane adı da İstanbul'un bu semtinde bir imalathanenin bulunduğunu düşündür­mektedir. Evli ya Çelebi, "Kefere zamanın­da burada kağıt imaline mahsus kagir kubbelerle mebna varmış" demekte ve dolaplarından birinin Daye Hatun Camii altında görüldüğünü yazmaktadır (Seya­hatname, ı . 484). Hammer burada kağıt yapıldığı kanaatindedir. Babinger de böl­gede IV. Mehmed devrinde bir kağıt de­ğirmen i olduğunu ileri sürer. ll. Baye­zid'in 1509 tarihli vakfiyesinin istanbull kağıda yazılmış olması, bazı arşiv kayıtla­

rında istanbul! kağıttan söz edilmesi ve narh defterinde fiyatlarının verilmesin­den istanbul'da kağıt imal edildiği anlaşıl­maktaysa da bu konuda elde kesin belge yoktur.

Osmanlı Devleti'nde bilinen ilk kağıt imalathanesi XVIII. yüzyılda açılmıştır. 1729'da ilk Türk matbaası faaliyete ge­çince ciddi olarak kağıda ihtiyaç duyul­du. Burada basılan eserlerin filigranları kağıtlarının değişik yerlerden ithal edil­diğini göstermektedir. Bundan da mat­baanın belli bir kağıt stokunun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple İbrahim Mü­teferrika, 1741'de Yalova'da (Yalakabad) bir kağıt imalathanesi kurmak için teşeb­büse geçti ve bu amaçla Lehistan'dan ka­ğıtçı ustaları getirdi. Yalova Çardaklı'da açılan kağıt imalathanesine (belgelerde karhan e. kağıdhane) gelen su yollarının bakımı için Saruhanlı (Eima lı) köyü halkı vergiden muaf tutuldu ( BA, Cevdet- ikti­sat. nr. ı O 18) 18 Nisan 17 4S'te buraya ikinci bir dolabın yapılması ve imalatha­nenin ihtiyaçlarının Tersan e. Cebehane ve Tophane'den karşılanması talimatı verildi (BA, Cevdet- ikt isat, nr. 1771 ). Bu imalat­hanede her cins ve özellikte aslan filigran­lı kağıtlar yapılıyordu. Ancak bu tesis on­on beş yıl verimli bir şekilde çalıştıktan sonra su azlı ğı, teknik eleman yokluğu ve yabancı kağıtlarla rekabet edememesi yüzünden kapanmıştır.

III. Selim döneminde İstanbul Kağıt­hane'de de bir kağıt imalathanesi kurul­masına karar verildi. Bu iş için Rusçuklu Mehmed Emin Behiç Bey görevlendirildi. 1793 tarihli bir arşiv belgesinde (BA, Cev­det-iktisat, nr. 231) kağıtyapımınayara­yan bazı malzemenin Sadabad Kasrı'na konulduğu belirtilmektedir. Kağıthane fa­aliyete geçtiyse de imal ettiği kağıtlar iş­çi gündelikleri ve öteki giderleri karşıla­yamadığından 1 SOO kese açık verdikten sonra kapanmıştır. Aynı dönemde diğer

KA GIT

bir teşebbüs de 1804'te yapıldı. Darpha­ne sermayesiyle İngiltere ve Hollanda ka­ğıdı ayarında imalatın hedeflendiği fab­rika 180S'te Beykoz'da Değirmen Ocağı'n­da açıldı. Devlet dairelerinin, yeni kurulan Üsküdar matbaasının ve ordunun ihtiya­cı olan hartuçluk kağıt artık buradan te­min edilecekti. Kabakçı Mustafa ayaklan­masında zarar görmeyen fabrika. unvan­Iarı sonradan müdür olarak değişen Darp­hane nazıriarına bağlı kağıt eminleri eliyle yönetiliyordu. imal edilen istanbull, tel­his. ay damga, haşebl türünden kağıtlar sagir, vasat. keblr ve battal; sulu ve su­suz olarak ayrılmaktaydı. Ancak yeni tek­nolojiye ayak uyduramayan fabrika Ba­tı'da kağıt fiyatlarının ani düşüşü karşı­sında rekabet gücünü yitirdi; veresiye sattığı kağıtların parasını tahsil edeme­diği ve Darphane'den aldığı borcu ödeye­mediği için 1832'de kapandı.

1844'te İzmir'de bir kağıt fabrikasının temeli atıldı ve 1 846 yılında üretime ge­çildi. Buhar gücüyle çalışacak fabrika Brya Donkin tipinde makine ile donatıldı. An­cak Avrupa'da kağıt fiyatlarının yarı yarıya

İ zmir'de inşa ed ilmesi düşünü len kağıt fabrikasıy l a ilgili 1 Cemaziyelevvel 1259 131 Mayıs 18431 tarihli belge (BA,

Cevdet-İktisat, nr. 865)

165

Page 4: KA GIT Leyla vü Mecnun. Leylô vüanlamındasicilde geçmektedir (el-En biya 211 ı 04). Araplar kağıda esas olarak kırtas (kurtas. kartas). beyaz sayfa veya parşömene mührak

KAGIT

azaldığı bir sırada imal ettiği kağıtların fiyatlarının on yıl içinde iki buçuk kat art­ması ve rekabet gücünü yitirmesiyle bu fabrika da kapanmak zorunda kaldı. Fab­rikanın mamulü kağıt "eser-i cedld" adıy­la anıldı.

ll. Abdülhamid zamanında İstanbul Beykoz'da yeni bir kağıt fabrikası kurul­ması için teşebbüse geçildi. Serkarin Os­man Bey' e bu iş için şirket kurma yetkisi ve fabrika imtiyazı verildi. Osmanlı- İngi­liz ortaklığı ile 1893 yılı Ocak ayında açılan Hamidiye Kağıt Fabrikası'nın üretim sü­resi çok kısa olmuştur. Fabrikayı kuran Masson Scott firması. altı ay çalıştırdik­tan sonra anlaşma gereği Hamidiye Şir­keti'nden alacağını istedi. Parayı tahsil edemeyince başvurduğu mahkeme fab­rikayı firmaya verdi. Ancak makine yapan firmanın yönetim kurulu kağıt fabrikası işletilmesine karşı çıkınca işler 1 912'ye kadar sürüncemede kaldı. Firmanın sa­tışa çıkardığı fabrikayı Hamidiye Şirketi satın aldıysa da üzerindeki haciz sebebiy­le çalıştıramadı . Daha sonra haciz kaldırı­hp İngiltere 'den mühendisler getirilerek fabrika çalıştınlmaya başlandı. Fakat bu sırada çıkan ı. Dünya Savaşı sebebiyle İn­giliz mühendisler ülkelerine döndüler. Fabrika da savaşı kazanan devletler tara­fından sökülüp dağıtıldı. Osmanlılar'da yerli kağıt imali için yapılan çalışmalar. genellikle bu geniş pazarı kaybetmek is­temeyen ülkeler ve kağıt ithal eden tüc­carlar tarafından baltalanmıştır.

Cumhuriyet döneminde ilk olarak 1 936'da İzmit Kağıt Fabrikası açıldı. Da­ha sonra SEKA'ya bağlı Çaycuma. Aksu, Dalaman, Afyon, Akdeniz. Balıkesir. Kas­tamonu fabrikaları kurL•Iarak ülke ihti­yacı büyük miktarda yerli sanayiden kar­şılanmaya çalışıldı. Bunları bazı özel fab­rikalar takip etti. Günümüzde elektrik gibi kağıtta da kişi başına düşen yıllık tü­ketim gelişmişliğin göstergeleri arasında kabul edilmektedir. 1 980 yılında bu mik­tar Türkiye'de 12, Amerika Birleşik Dev­letleri'nde 272, Kanada'da 192. Japon­ya'da 1S3 kg. idi (Eroğlu. s. 9-10)

İslam sanatının özellikle hat. tezhip, eb­ru ve katı' gibi dallarında kağıdın niteliği ve terbiyesi ör;emlidir. Hat, minyatür ve tezhipte mürekkebin dağılmaması için kağıda ahar denilen ve nişasta. yumurta akı, şap, balık tutkalı, üstübeç. hatmi ve­ya gül yaprağından değişik formüllerle yapılan bir mayi sürülür. Aharlamadan sonra yazmayı kolaylaştıracak pürüzsüz bir zemin oluşturmak için usulünce çak-

166

mak taşı veya cam mührelerle mührele­nir. Böylece bozuk yazıların silinip kolay­ca düzeltilmesi imkanı da elde edilmiş olurdu.

Türk edebiyatında kağıt kelimesi "ka­ğıd-ı zer. pür-zer kağıt. kağıt came" gibi tamlamalar yanında "kağıt uçurmak. ka­ğıt burmak. kağıda dökımek. kağıda ge­çirmek. kağıt düzmek, kağıt paralamak. kağıt karalamak. kağıt üzerinde kalmak" vb. deyimlerde kullanılmıştır. Sünbülza­de Vehbl'nin. "Kağıd-ı zer gibi gördükte o zerrin kemeri 1 Bildi m ol mahı ki var bend-i miyanında berat" beyti kelimenin "kıy­metli kağıt" manasında kullanıldığını gös­terir. Nabl'nin. "İsbat-ı sıyama olunan hücceti saklar 1 Kağıt uçurur menzil ile yolda ulaklar" mısraları. "ramazanın baş­ladığını bildiren haberi ulaştırmak" anla­mında ramazaniyyelerde rastlanan bu ta­birin yer aldığı seçkin örnekler arasında­dır. Ancak divan şiirinde kağıt yerine daha çok "var ak" kelimesi yaygındır. Nitekim, "Varak-ı mihr-i vefayı kim okur kim din­ler" mısraı atasözü haline gelmiştir. Ka­ğıt ve varak kelimeleri yanında bunlarla yapılmış tam lama, deyim ve terimler hat, tezhip, cilt. katı ' gibi İslam sanatlarında çok zengin kullanımiara sahip olduğu gi­bi eski edebiyatta katip, kitap, mektup, kalem, defter, ders (sebak) gibi kavram­ların yer aldığı şiirlerde. özellikle "kalem­name" adını alan mesnevilerde çağrışım yoluyla zengin bir çeşitlilik içinde zikre­dilmiştir. Bakl'nin. "Nevbahar açtı cema­lin mushafından bir varak 1 01 varaktan başladı gülşende bülbüller sebak" beyti bu çeşitliliğin bir ifadesidir. Ahmed Pa­şa'nın. "Ser- name-i mahabbeti canana yazmışarn 1 Hasret risalesin varak-ı cana yazmışam" beyti de mektup-varak alaka­sıyla söylenmiş bir şahbeyit kabul edilir.

BİBLİYOGRAFYA :

Drvanü Lugati 't-Türk Tercümesi, I, 365; U. sanü'l-'Arab, "15-rt;s", "rk:k" md.leri ; BA, Cevdet­İktisat, nr. 231, 348, 800, 1018, 1771; Cahiz, et-Tebaşşur bi't-ticare (nşr Hasan Hüsnl Abdül­vehhab). Dımaşk 1932, s. 21-22; SOl!, Edebü'l­küttab, s.l05-109; f:iududü 'l-'alem (Minorsky). s. 113; İbnü"n-Nedim, el-Fihrist (Teceddüd). s. 7, 22-23; Herodotos, Tarih (tre. Perihan Kutur­man). İstanbul 1973, s. 223-224; Nasır-ı Hüs­rev, Sefername (tre. Abdülvehhab Tarzi). İstanbul 1994, s. 19, 82; Şerefüzzaman Tahir el-Merve­zi. Fuşul f:ıavle 'ş-Şfn ve't-Türk ve'l-Hind mün­tel].abe min kitabi Taba'i'i'l-f:ıayevan (nşr. ve tre. V. Minorsky). Londra 1942, s. 6,1 O; Hatib et­Tebrizi, Şerh u 'l-"aşa'idi 'l-'aşr ( nşr Abdüsselam el-HOfl), Beyrut 1407/1987, s. 91; Şerif ei-İdri­si, Geopraphie d'Edrisi(tic. P. A. ]aubert) . Paris 1840, ll, 37; Sem"ani. Edebü 'l-imla' ve'l istimla' (nşr M. Weiswei ler), Beyrut 1401/1981, s. 162-165; İbn BattOta. Voyages, 1, 208; Kalkaşendi.

Şubf:ıu'l-a'şa (Şemseddin) , ll, 516-517 ; Ali, Me­nakıb-ı Hünerveran, s. ll ; Gülzar-ı Savab, s. 80-83; Evliya Çelebi, Seyahatname, ı, 484; C. White, Three Years in Costantinople, London 1845, ll, 208; J. V. Karabacek, Das Arabische Papier, Wien 1887, s. 110; B. Laufer, Sino-lran­ica, Chicago 1919 , s. 557, 559; Ahmet Refik [Altınay]. Hicrf On ikinci Asırda istanbul Hayatı (I 100-1200), İstanbul 1930, s. 192; Fr. Babin­ger. lur Geschichte der papierer zeugung im Osmanschen Reichs, Berlin 1931, s. 3; a.mlf .. "Appunti sulle cartiere e sull'importazione di corta nell'1mpero Ottoman Specialmente da Venezia", OM, Xl/2 (ı 93 ı 1, s. 406-415; Meh­met Ali Kağıtçı. Kağıtçı/ık Tarihçesi, İstanbul 1936, s. 213; Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Kı­

lavuzu, İstanbul 1940, s. 13; Th. F. Carter, The ln­vention of Printing in Ch ina and !ts Spread Westward, New York 1955, s. 4-7; Osman Ersoy, Türkiye 'ye Matbaanın Girişi ve ilk Basılan Eser/er, Ankara 1959, s. 65-69; a.mlf., XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Türkiye'de Kağıt, Ankara 1963, s. 7 -53 ; Harun Tolasa, Ahmet Paşa 'nın ŞUrDünyası,Ankara 1973, s. 217,351, 509; Mübah at S. Kütükoğlu. Osmanlılarda Narh Mü­essesesi ue 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul 1983, s. 104; a.mlf., Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik) , İstanbul 1994, s. 15-36; Nuray Yıldız, Eskiçağ Kütüphane/eri, istanbul 1985, s. 25; a.mlf .. Eskiçağda Yazı Malzemeleri ve Kitabın Oluşumu, Ankara 2000, s. 79-1 78; Hü­daverdi Eroğlu, Kağıt ve Karton Üretim Tekno­lojisi, Trabzon 1990, s. 4 -5, 9-1 O; Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar(haz. Cemal Kurnaz). Ankara 1992, s. 233-234; Horst Blanck, Antikçağda Kitap (tre. Zehra Aksu Yıl­mazer). Ankara 2000, s. 48-72; Karl Jahn, "İran ' da Kağıt Para" (tre. M. Altay Köymen), TTK Belleten, Vl/23-24 (ı 942), s. 269-309; Zeki Arı­kan. "İzmit Kağıt Fabrikası ile İlgili Belgeler", TTK Belgeler, XVIII/22 ( 1 997). s. 111-158; Pa­kalın, ll, 138; lll, 582; Cl. Huart- A. Grohmann . "Kaghad" , EJ2 (İng.). IV, 419-420.

lt.l ÜSMAN ERSOY

ı KAGIT OYMA

(bk. KATI'). L

ı KA GITHANE

İstanbul'a bağlı ilçe, tarihi bir semt. L ~

Terkos gölünün güneydoğusundaki Ka­ratepe mevkiinden çıkan. Belgrad orman­larından birçok kol aldıktan sonra Haliç'e dökülen derenin ve bu derenin kıyısında kurulan yerleşme yerinin adı olup Bizans döneminde derenin ismi Barbysos. kö­yün ismi ise Pissa idi. Osmanlılar zama­nındaki adını daha Bizanslılar devrinde burada bulunan kağıt imalathanelerin­den aldığı belirtilir.

Osmanlılar. Kağıthane ve civarını Yıldı­rım Bayezid zamanında tanımışlardır. Bu padişah, ilk İstanbul muhasarasını Kağıt-