ka git leyla vü mecnun. leylô vüanlamındasicilde geçmektedir (el-en biya 211 ı 04). araplar...
TRANSCRIPT
ve en çok şair ihtiva edeni Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı bulunan (Şe h id Ali Paşa, m 1877) 1 033'te (1625) yazılmış nüshadır. 3. Leyla vü Mecnun . Faizi'nin ölümü dolayısıyla yarım kalan eserin 1136 beyitlik kısmı elde mevcuttur. ll. Osman adına kaleme alınan mesnevide Leyla'nın mektepten alınmasına kadar olan kısım yazılabilmiştir. Tezkire sahibi Salim eseri Seyyid Vehbi'nin tamamladığını söyleyerek dokuz beyti örnek verir. Leylô vü Mecnıln'un hikaye kısmı tevhid. münacat. na't. mi'raciyye, çaryar-ı güzin ile Aziz Mahmud Hüdayl'ye methiye. sebeb-i te'lif. Sultan ll. Osman'a övgü ve Sakiname'den sonra başlar. "Agaz-ı Dastan" başlığı altındaki bu kısım 235 beyit tutmaktadır. Başlangıç bölümünde Hatifl'nin eseriyle olan benzerliğe dikkat çekilmiştir. Eserin Nev'lzade Atal'nin el yazısıyla 1 033'te (1624) yazılmış bir nüshası Atatürk Üniversitesi Seyfettin Özege kitaplığında bulunmaktadır (ASL ı 4}. Ayrıca Faiz! divanının bazı nüshaları içinde de yer alır (iü Ktp., TY. nr. 1699) 4. Sakiname. 168 beyitlik tamamlanmamış tasavvufi bir mesnevi olup şairin bazı divan nüshalarında rastlanmaktadır (i ü K tp .. TY. nr. 5556). Faizi. Tiryaki Hasan Paşa'nın Kanije müdafaasını anlatan Hasenat-ı Hasan adlı bir eserin müellifi olarak da gösterilmektedir (bk. KANİJE).
BİBLİYOGRAFYA :
Atai. Zeyl-i Şekiiik,II, 660-662; Riyazi. Riyazü'ş-şuara , Nuruosmaniye Ktp., nr. 3724, vr. 115•-b; Katib Çelebi, Fezleke, ll , 29-30; Rıza. Tezkire (nşr. Ahmed Cevdet}, İstanbul 1316, s. 77-78; Mehmed Asım. Zeyl-i Zübdetü 'l-eş'ar, İÜ Ktp., TY, nr. 2401, s.45; Beliğ , Nuhbetü'l-asar, s. 377 -386; Sicill-i Osman i, ııı, 307; Faik Reşad. Esla{, İstanbul 1311,1 , 52-55 ; Gibb. HOP, lll, 203-204; Osmanlı Müelli{leri, ll, 386-387; TCYK, 1, 585-588; TYDK, ll , 235-239 ; Sadeddin Nüzhet Ergun. Türk Şairleri, İstanbul 1945, IV, 1429-1432; Vasfi Mahir Kocatürk. Türk Edebiyatı Tarihi , Ankara 1964, s. 433-434; Agah Sırrı Levend. Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, s. 294-298; Babinger (Üçok}. s. 172; Büyük Türk Klasikleri, İstanbul 1987, V, 70-71; Hal ük İpekten, Türk Edebiyatının Kaynaklarından Türkçe Şuara Tezkireleri, Erzurum 1991, s. 85-89; Halil İbrahim Okatan, Katzade Faizi: Hayatı , Eserleri , Sanatı, Tenkit/i Di uan Metni (doktora tezi. 1994). Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Bekir Kayabaşı. Katzade Faizi'nin Zübdetü'l-eşar'ı(doktora tezi. 1998), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ali Osman Coşkun . "Sakinameler ve Kafzade Faizi'nin Saklnamesi", Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sy. 9, Samsun 1994, s. 52-64; a.mlf .. "Kafzade Faizi Divanı'ndaki Atasözleri ve Deyimiere Dair", a.e., sy. ı O ( 1997). s. 63-74; "Kafzade Abdülhay Çelebi Mehmed Efendi", TA , XXI, ııı; Hasan Aksoy, "Faizi", TDEA, lll, 149-150. r:;ı,:l
[!lliJ SABAHATTİN KüçüK
L
L
(bk. HAN).
Üzerine yazı yazmak üzere kullanılan malzeme.
_j
insanların kullandığı ilkyazı malzemesinin kilden tabietler olduğu kabul edilmektedir. ibnü'n-Nedim'in Hz. Adem 'e kadar götürdüğü tabietierin yanında (el
Fihrist, s. 7) geçmişte tesviye edilmiş taş. tahta, kurşun . kalay, tunç. pirinç. fildişi ve kemik levhaları n yazı için kullanıldığı bilinmektedir. Ancak gerek yazmanın gerekse bunları taşımanın zor! uğu insanları yeni arayışlara sevketmiştir. Bunun sonucunda Mısırlılar, milattan önce 4000'de Nil kenarında yetişen papirüs bitkisinden (cyperus papyrus) kağıt benzeri bir yazı malzemesi elde etmeyi başardılar. Nitekim Batı dillerinde kağıt karşılığında kullanılan paper. papier, papel kelimeleri Grekçe ve Latince'deki papyrus. papyrostan gelmektedir. Bu kağıtlar. kabuğu soyulmuş papirüsten kesilen ince şeritlerin su ile ıslatılarak düz bir tahtada yan yana dizilmesi ve üstüne buna çapraz ikinci bir dizi konup nişasta içeren özün ün yapışkanlığı sayesinde, yassı geniş bir taşla dövülerek yapıştırılıp güneşte kurutulmasından elde edilmiştir. Bunlar, deniz hayvanları kabuğu veya fildişinden yapılmış mühre ile perdahlanır. mürekkebin dağılmaması için birkaç defa zamk mahlülüne batırılıp kurutularak terbiye edilirdi. Milattan önce V. yüzyılda yaşamış olan Herodatas birçok milletin yazı için deri kullandığım kaydeder (Tarih, s. 223-224) . Batlamyuslar'dan Epiphanes'in Bergama'ya koyduğu papirüs ambargosunun ardından burada yazı için özel bir şekilde terbiye edilen deri kullanılmış, daha sonra bu malzerneye "Bergama işi" anlamına pergamen denilmiş, kelime zamanla parşömen şeklini almıştır. Bu malzeme daha çok, keçi ve koyun derisinin üzerindeki yün veya kılın kazınıp birkaç gün kireçli suda bekletilmesinin ardından sünger taşı ile perdahianarak elde edilirdi. Pavlus'un Timoteos'a ikinci Mektubu'ndan da (4/13) anlaşıldığı gibi değerli kitaplar dayanıklılığı sebebiyle bu tür deriye yazılırdı. Araplar. üzerine yazı yazılan beyaz ince deriye rak diyorlardı. Nitekim Kur'an'da rak kelimesi zikredildiği gibi (etTur 52/2-3 ı "tomar denilen büyük kağıt"
KA GIT
anlamındasicilde geçmektedir (el-En
biya 211 ı 04). Araplar kağıda esas olarak kırtas (kurtas. kartas). beyaz sayfa veya
parşömene mührak ve varak derler. Ke
lime Kur'an'da "kitap yazılan kağıt" anla
mında geçer (el-En ·am 6/7. 91 ı iki yüzyıl geriye götürenler olsa bile genellikle kağıdı milattan sonra 10S'te Çin'de Ts'ai
Lun'un icat ettiği kabul edilmektedir. Çin
ce kağıt manasına gelenku-ch i h (ku -ş i)
kelimesi bazılarına göre Çince'den Farsça 'ya, oradan da Arapça'ya geçmiştir. Berthold Laufer kelimenin Uygurca kağat veya kağastan geldiğini söyler. Ona göre bazı Türk lehçelerinde kağıt karşılığı yer alan kağat. kağaz gibi kelimeler Türkçe'dir. Bazı Türk boylarındakağasın "ağaç kabuğu" anlamına gelmesi, Kaşgarlı'nın bu manada kadız (kazız) kelimesini vermesi bu ihtimali güçlendirmektedir.
Milattan sonra V. yüzyıldan itibaren Çin· de yaygın olarak kullanılan kağıdın tarihi Orta Asya ve Çin'de yapılan arkeolajik kazılarda Sir Marc Aurel Stein, P. Pelliot, Sven Hedin ve Folke Bergman'ın bulduklarıyla daha iyi aydınlanmıştır. Stein, Doğu Türkistan'da Niya'da milattan sonra ll ve lll. yüzyıllara, Hedin tarım havzası Lo u- Lan'da milatta n sonra 200 civarına, Pelliot. Kansu'daki (Gansu) Bin Buda mağaraları ve Tu n- Huang'ta lll-IV. yüzyıllara. Bergman da 1931'de Karahoto civarında milattan sonra Il. yüzyıl başlarına tarihlenen belgeler buldular. Mikroskobik analizler, bunların yazıldığı kağıtların imalinde dut ağacı kabukları, kendir. kenevir ve paçavra kullanıldığını göstermiştir. Mısır'da Feyyüm'da bulunan. Wiesner ve Josef Ritter von Karabacek tarafından milattan sonra 800-1300 arasına tarihlenen kağıt belgelerde de paçavra kullanılmıştı. Halbuki uzun yıllar kağıdın Doğu'da pamuktan yapıldığı . paçavradan kağıt imalini XV. yüzyılda ilk olarak italyanlar'ın veya Almanlar'ın denediği sanılıyordu. Bu tarz kağıt imalatında, uzun süre kireçli suda bekletilen paçavra ve halat parçaları önceleri taş havanlarda tahta tokmaklarla dövülerek yumuşatılıyordu. Bu iş için sonradan un değirmeni gibi su gücüyle dönen ağır taşlar kullanılmıştır. Batı'da ileriki asırlarda geçen "kağıt değirmeni" tabiri bundan doğmuştur.
ithali zor olduğu için Sasaniler döneminde sadece bazı devlet belgelerinin yazımında kullanılan Çin kağıdı deniz yoluyla Japon adalarına. Orta Asya üzerinden ipekyolunu takip ederek iran'a gitmiştir. Mervezl, iranlı ve Arap tüccarların
163
KA GIT
Çin'le ticaretinden söz ederken Hanfu'daki (Kanton) emtia arasında bir tarafı beyaz. diğer tarafı sarı, kaliteli bir kağıdı da sayar (Fuşül, s. ı o) . Çinliler'in. Göktürkler'in zayıflamasıyla tarım havzasına bir süre hakim oldukları sırada bölgede kağıt sanatını geliştirdikleri anlaşılmak
tadır. Mervezl ayrıca İslam fetihleri öncesinde Maveraünnehir'in Çin egemenliğinde olduğunu , fethin ardından buradan kaçan ÇiniHer'in Semerkant'ta kaliteli kağıt imal sanatını bıraktıklarını yazar (a .g.e. , s. 6). Bazı araştırmacılara göre burada kağıt sanatı Talas Savaşı'nda alınan esirler aracılığı ile 756'da başlamıştır. Müslümanların bölgeyi ele geçirmesinden sonra Semerkant'ta kağıt sanayii daha da gelişti. Üretilen kağıt, }jududü 'l ' ô.l em müellifinin bildirdiğine göre (s. ı ı 3) dünyanın her tarafına ihraç ediliyordu. Nitekim Cahiz de kağıdın geldiği yerler olarak sadece Çin ve Semerkant'ı saymış
tır ( et-Tebaşşur bi 't-ticare, s. 2 ı -22) .
Çin ve Orta Asya'nın bazı bölgelerinde IX. yüzyıldan itibaren birtakım siyasi ve iktisadi düşüncelerle hükümdarın mührünü taşıyan kağıt paralar kullanılmaya başlanmıştır. Marco Polo, Hanbalık'ta (Pekin) KubilayHan'ın kağıt para basan darphanelerini görmüştü. 1294'te Tebriz'de Geyhatu Han zamanında tedavüle çıkarılan "çav" ( çav- ı mübareke) adlı kağıt paralar meşhurdu (lah n, Vl/2 3-23 ı ı 942 ı. s. 29 1 vd.).
Yakındoğu 'da ilk kağıt imalathanesi HarCınürreşld döneminde 178 (794-95) yılında Bağdat'ta açıldı. Sermekiler'den Horasan Valisi Fazi b. Yahya'nın önerisiyle kurulan bu imalathanenin benzerleri daha sonra Şam. Trablusşam , Hama. Yemen ve Mısır'da da faaliyete geçti. İbnü'n-Nedlm'in el-Fihrist'inden öğrenil
diğine göre (s. 23) İslam dünyasında 987 yıllarında fir'avnl, süleymanl, ca'ferl. tal- · hi, tahiri ve nCı hi adlarında altı cins kağıt kullanılmaktaydı. Bunlardan birincisi Mı
sır'a, diğerleri Süleyman b. Reşld. Ca'fer b. Yahya el-Bermeki, Talha b. Tahir. ll. Tahir ve Samani Hükümdan I. NCıh'a izafe edilen kağıtlardır. Ayrıca kağıt sıkıntısı çeken Avrupa pazarlarına Yakındoğu'dan ihraç edilen kağıtlar Avrupa'da "charta Bombycina" ve "charta Damascena" adlarıyla anılmaktaydı.
Ortaçağ İslam kültürünün üstün olmasının sebepleri arasında İslam dünyasında bol miktarda kağıt üretilmesi ve kullanılmasının payı küçümsenemez. Kağıt imal edilen Semerkant gibi şehirlerin de
164
bir ilim ve kültür merkezi haline geldiği görülmektedir. Xl. yüzyıl gezginlerinden N asır-ı Hüsrev'in. Mısır'da esnafın sattığı malı sarmak için kullanılan malzeme arasında kağıdı da sayması (Sefernam e, s. 82) imalatın bolluğunu ve zengin çeşidini göstermektedir. Seyyah, 1 046'da Trablusşam'a gittiğinde orada Semerkant kağıdından daha kaliteli kağıt yapıldığını görmüştür (a.g.e., s. ı 9). Nitekim 11 09'da Haçlılar tarafından tahribata uğrattima
dan önce şehir halkının büyük kısmının kağıt imaliyle meşgul olduğu bilinmektedir. 1326'da Şam' ı ziyaret eden İbn BattCıta, burada Avrupa pazarlarında da büyük rağbet gören kağıtların yapılıp satıldığı dükkaniardan söz etmektedir ( Voy a
ges, l, 208 ).
Kağıt İslam fütuhatıyla İspanya'ya geçmiştir. İdrlsl, XII. yüzyılda müslümanların Endülüs'te kurdukları Avrupa'nın ilk kağıt imalathanelerinin Belensiye (Valencia) bölgesinde Şatıbe (Xat iva. Jativa) şehrinde bulunduğunu. burada yapılan eşsiz kağıtların her tarafa gönderildiğini yazmaktadır. Nitekim Avrupa, 1276 yılında İtalya'nın Fabriano şehrinde kağıt imal edilene kadar ihtiyacını Yakındoğu ve İspanya'dan karşılıyordu. Kağıt imalatı Fransa'da 1348. Almanya'da 1390, İngiltere'de 1495 ve Amerika'da 1690 yılların
da başlamıştır.
Batı'da üretimine başlandıktan kısa bir müddet sonra kağıtlara bir nevi marka yerine geçecek. ışığa tutun ca görülebilen ve "filigran" (su damgas ı ) denilen çeşitli şekil ve yazılar konmuştur. Bunlarda tesbit edilen üç hilal, t aç. karta!, kılıç . ok, makas. terazi, şapka, koyun. öküz başı .
çapa, el, balık, kalyon. kale, çan. anahtar, merdiven vb. şeklindeki filigranların üreten fırmanın adı ve amblemi yanında kağıdın ihraç edileceği ülkeye uygun olarak seçildiği anlaşılmaktadır. Filigranlar, tarih konulmamış bazı belgelerin yaklaşık zamanını tesbit açısından önem kazandığı için Doğu'dan gelen kağıtlarda filigran bulunmaması bu açıdan bir eksiklik kabul edilmektedir.
Belgeler. XV. yüzyılda Osmanlı sarayında hem Doğu hem Batı menşeli kağıtların kullanıldığını göstermektedir. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'ndeki 1505 tarihli filigranlı kağıtlardan oluşan Enderun Hazinesi defterinde, sarayda mevcut eşya listeleri verilirken "bir sandık içinde Hindl kağıtlar ve Semerkandl kağıtlar" ibaresine rastlanmaktadır. Yine burada nakkaş kağıtları da zikredilmektedir (Top ka-
pı Sarayı Müzesi Arşiv! Kılavuzu, s. ı 3, 21. vesika ). XV. yüzyıla ait Başbakanlık Arşivi 'nde mevcut belge ve defterlerde hem fıligranlı hem fıligransız kağıtlar kullanılmıştır.
An Mustafa Efendi 'nin verdiği bilgiye göre XVI. yüzyılda Osmanlı bölgesine Şam. Semerkant, Çin, İran ve Hint menşeli kağıtlar gelmekteydi. Doğu menşeli kağıt
ların en düşük kalitelisi haşebl denilen ve ağaç liflerinden imal edilen odun kağıdı ile dımaşki denilen Şam kağıdı idi. Ardından sırasıyla devletabadl, hatayi, adilşahl, hariri semerkandl. sultani semerkandl. hindl, nizamşahl, kasımbegl, hariri hindl. gCınl tebriz!. muhayyer gibi kağıtlar kullanılmıştır (Menakıb- ı Hünerveran,
S. ı ı) . Sultani ve abadl kağıtların ham maddeleri ipekti. GCınl tebriz! ve muhayyer şeker renginde kağıtlardı. Hattatlarca Buhara kağıdı olarak tanınan Semerkant kağıdı ise kalın. koyu renkli, fakat sağlamdı ( Gülzar-ıSavab, s. 80-83). An Mustafa'nın . Batı 'da charta Damascena adıyla ün yapmış Şam kağıdını en düşük kalitede göstermesi manidardır. Muhtemelen Batı 'ya iyi kalite kağıt gönderiliyordu. 1600 ve 1640 tarihli narh defterlerinde piyasalarda bulunan kağıt cinsleri istanbull, sultanl, abadl, ay ve alem damgalı. haşebl, şabta olarak verilmiş ve bunların f iyatları kaydedilmiştir. Bunların içinde Doğu menşeli olanların daha pahalı olduğu dikkati çekmektedir. Muhtemelen XVI. yüzyıldan itibaren Avrupa'ya nisbetle Doğu'dan daha az kağıt gelmiş ve nihayet XVIII. yüzyılda bunlar piyasadan tamamen çekilmiştir. Bu defterde zikredilen kağıtlar içinde bir desteAvrupa kağıdı 1600 yılında B akçe. İstanbul kağıdı ise 24 akçe olup fiyatlar 1640'ta daha da artmıştır. Bu rakamlardan o yıllarda kağıt fiyatının oldukça yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Batı 'dan ilk kağıt . muhtemelen XIV ve XV. yüzyıllarda İtalyan tacirleri tarafından önce Osmanlı padişahlarına getirilmişti. Zira İtalya 'da XIV ve XV. yüzyıllarda dışarıya kağıt gönderildiği, Udine ve Brescia fabrikalarında 1421 'den itibaren Yenedik tacirleri için büyük ölçüde kağıt imal edildiği bilinmektedir. Seyyah Pierre Belon. XVI. yüzyılın ilk yarısında kağıdın İstanbul'da sadece mührelendiğini, imal edilmediğini ve deniz yoluyla İtalyanlar tarafından getirildiğini yazmaktadır ( Babinger. OM, Xl/2 ı I 93 1 J, s. 406-415) . Osmanlı arşiv belgelerindeki filigranlar bu kağıtların daha çok İtalyan menşeli oldu-
ğunu. içlerinde XIV. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenenlerin bulunduğunu göstermektedir. XVI. yüzyıl boyunca Avrupa'dan Osmanlı ülkesine kağıt ihracı artmıştır. Babinger'e göre XVII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı sarayının satın aldığı kağıt
lar arasında üç yarımaylı filigrana sahip olanlar tercih edilmekteydi. Ancak XVIII ve XIX. yüzyıllara ait resmi belgelerde farklı filigranlara da bol miktarda rastlanmaktadır. 1 OS 1'de ( 1641-42) İstanbul'a saraya gelen kağıtlar içinde "buyruldu için. orta battal kağıt. zarflık kağıt. telhis kağıdı, alikurna kağıdı" adları geçmektedir. İtalya'nın Liguria bölgesinden (veya Livorno Limanı'ndanı ithal edilen bir cins kağıda alikurna deniyordu. XVII. yüzyılın ikinci yarısında devreye giren Fransız kağıt sanayiinin Avrupa piyasasına etkisi Osmanlı pazarlarını da içine aldı. 1 723'te Fransa'nın rekabetiyle Venedik'in İstanbul'a kağıt ihracatı azaldı. XIX. yüzyılın başlarından itibaren piyasaya diğerlerine göre daha kaliteli İngili z ve Felemenk kağıtları da sürülmeye başlandı. Nitekim Osmanlılar'da kağıt imali için bu kaliteli türlerin örnek alınması kararlaştırılmıştı. XIX. yüzyılda Osmanlı kağıt fabrikalarının devreye girmesine rağmen dışarıdan ithal sürdü. Bu yüzyılın ortalarında Charles White kullanılan kağıtların düşük kalitede olduğunu. Beykoz'da ve diğer yerlerde Türk fabrikaları olmasına rağmen yeterli teşvik görmediğini, kağıdın İtalya, Fransa. Almanya ve İngiltere'den getirtilmesinin daha ucuza mal olduğunu. Venedik imalatı kağıtların İstanbul'da mührelenerek resmi evrakta kullanıldığını yazar (Three Years in Costantino
ple, ll, 208)
Osmanlılar'da ilk kağıt imalinin ne zaman ve nasıl başladığı bilinmemektedir. Bayezid Paşa'nın Amasya'da yaptırdığı caminin Zilhicce 820 (Ocak 1418) tarihli vakfiyesinde geçen "Kağıtçı Muhyiddin Mescidi" ve "kağıthane" ifadeleri burada bir imalathane olabileceğini akla getirse de büyük ihtimalle burası kağıt terbiye edilen bir yerdir. Bir başka belgede Bursa'da da bir kağıthaneden söz edilmektedir. 92S (1519) yılına ait bir sicil kaydında ise. "Mahrüse-i Bursa'da kağıthane demekle maruf ev ki içinde kağıt işlenmez olduktan sonra mumhane olmuştur" denilmektedir. XV-XVI. yüzyıl Bursa Şer'iyye Sicilieri defterlerinde az sayıda da olsa filigransız kağıdın bulunması buraların
imalathane olabileceğini akla getirmektedir. Ancak bunların da aharlama ve mühreleme gibi kağıdın terbiyesiyle ilgili ol-
ması daha kuwetli bir ihtimaldir. Kağıthane adı da İstanbul'un bu semtinde bir imalathanenin bulunduğunu düşündürmektedir. Evli ya Çelebi, "Kefere zamanında burada kağıt imaline mahsus kagir kubbelerle mebna varmış" demekte ve dolaplarından birinin Daye Hatun Camii altında görüldüğünü yazmaktadır (Seyahatname, ı . 484). Hammer burada kağıt yapıldığı kanaatindedir. Babinger de bölgede IV. Mehmed devrinde bir kağıt değirmen i olduğunu ileri sürer. ll. Bayezid'in 1509 tarihli vakfiyesinin istanbull kağıda yazılmış olması, bazı arşiv kayıtla
rında istanbul! kağıttan söz edilmesi ve narh defterinde fiyatlarının verilmesinden istanbul'da kağıt imal edildiği anlaşılmaktaysa da bu konuda elde kesin belge yoktur.
Osmanlı Devleti'nde bilinen ilk kağıt imalathanesi XVIII. yüzyılda açılmıştır. 1729'da ilk Türk matbaası faaliyete geçince ciddi olarak kağıda ihtiyaç duyuldu. Burada basılan eserlerin filigranları kağıtlarının değişik yerlerden ithal edildiğini göstermektedir. Bundan da matbaanın belli bir kağıt stokunun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple İbrahim Müteferrika, 1741'de Yalova'da (Yalakabad) bir kağıt imalathanesi kurmak için teşebbüse geçti ve bu amaçla Lehistan'dan kağıtçı ustaları getirdi. Yalova Çardaklı'da açılan kağıt imalathanesine (belgelerde karhan e. kağıdhane) gelen su yollarının bakımı için Saruhanlı (Eima lı) köyü halkı vergiden muaf tutuldu ( BA, Cevdet- iktisat. nr. ı O 18) 18 Nisan 17 4S'te buraya ikinci bir dolabın yapılması ve imalathanenin ihtiyaçlarının Tersan e. Cebehane ve Tophane'den karşılanması talimatı verildi (BA, Cevdet- ikt isat, nr. 1771 ). Bu imalathanede her cins ve özellikte aslan filigranlı kağıtlar yapılıyordu. Ancak bu tesis onon beş yıl verimli bir şekilde çalıştıktan sonra su azlı ğı, teknik eleman yokluğu ve yabancı kağıtlarla rekabet edememesi yüzünden kapanmıştır.
III. Selim döneminde İstanbul Kağıthane'de de bir kağıt imalathanesi kurulmasına karar verildi. Bu iş için Rusçuklu Mehmed Emin Behiç Bey görevlendirildi. 1793 tarihli bir arşiv belgesinde (BA, Cevdet-iktisat, nr. 231) kağıtyapımınayarayan bazı malzemenin Sadabad Kasrı'na konulduğu belirtilmektedir. Kağıthane faaliyete geçtiyse de imal ettiği kağıtlar işçi gündelikleri ve öteki giderleri karşılayamadığından 1 SOO kese açık verdikten sonra kapanmıştır. Aynı dönemde diğer
KA GIT
bir teşebbüs de 1804'te yapıldı. Darphane sermayesiyle İngiltere ve Hollanda kağıdı ayarında imalatın hedeflendiği fabrika 180S'te Beykoz'da Değirmen Ocağı'nda açıldı. Devlet dairelerinin, yeni kurulan Üsküdar matbaasının ve ordunun ihtiyacı olan hartuçluk kağıt artık buradan temin edilecekti. Kabakçı Mustafa ayaklanmasında zarar görmeyen fabrika. unvanIarı sonradan müdür olarak değişen Darphane nazıriarına bağlı kağıt eminleri eliyle yönetiliyordu. imal edilen istanbull, telhis. ay damga, haşebl türünden kağıtlar sagir, vasat. keblr ve battal; sulu ve susuz olarak ayrılmaktaydı. Ancak yeni teknolojiye ayak uyduramayan fabrika Batı'da kağıt fiyatlarının ani düşüşü karşısında rekabet gücünü yitirdi; veresiye sattığı kağıtların parasını tahsil edemediği ve Darphane'den aldığı borcu ödeyemediği için 1832'de kapandı.
1844'te İzmir'de bir kağıt fabrikasının temeli atıldı ve 1 846 yılında üretime geçildi. Buhar gücüyle çalışacak fabrika Brya Donkin tipinde makine ile donatıldı. Ancak Avrupa'da kağıt fiyatlarının yarı yarıya
İ zmir'de inşa ed ilmesi düşünü len kağıt fabrikasıy l a ilgili 1 Cemaziyelevvel 1259 131 Mayıs 18431 tarihli belge (BA,
Cevdet-İktisat, nr. 865)
165
KAGIT
azaldığı bir sırada imal ettiği kağıtların fiyatlarının on yıl içinde iki buçuk kat artması ve rekabet gücünü yitirmesiyle bu fabrika da kapanmak zorunda kaldı. Fabrikanın mamulü kağıt "eser-i cedld" adıyla anıldı.
ll. Abdülhamid zamanında İstanbul Beykoz'da yeni bir kağıt fabrikası kurulması için teşebbüse geçildi. Serkarin Osman Bey' e bu iş için şirket kurma yetkisi ve fabrika imtiyazı verildi. Osmanlı- İngiliz ortaklığı ile 1893 yılı Ocak ayında açılan Hamidiye Kağıt Fabrikası'nın üretim süresi çok kısa olmuştur. Fabrikayı kuran Masson Scott firması. altı ay çalıştırdiktan sonra anlaşma gereği Hamidiye Şirketi'nden alacağını istedi. Parayı tahsil edemeyince başvurduğu mahkeme fabrikayı firmaya verdi. Ancak makine yapan firmanın yönetim kurulu kağıt fabrikası işletilmesine karşı çıkınca işler 1 912'ye kadar sürüncemede kaldı. Firmanın satışa çıkardığı fabrikayı Hamidiye Şirketi satın aldıysa da üzerindeki haciz sebebiyle çalıştıramadı . Daha sonra haciz kaldırıhp İngiltere 'den mühendisler getirilerek fabrika çalıştınlmaya başlandı. Fakat bu sırada çıkan ı. Dünya Savaşı sebebiyle İngiliz mühendisler ülkelerine döndüler. Fabrika da savaşı kazanan devletler tarafından sökülüp dağıtıldı. Osmanlılar'da yerli kağıt imali için yapılan çalışmalar. genellikle bu geniş pazarı kaybetmek istemeyen ülkeler ve kağıt ithal eden tüccarlar tarafından baltalanmıştır.
Cumhuriyet döneminde ilk olarak 1 936'da İzmit Kağıt Fabrikası açıldı. Daha sonra SEKA'ya bağlı Çaycuma. Aksu, Dalaman, Afyon, Akdeniz. Balıkesir. Kastamonu fabrikaları kurL•Iarak ülke ihtiyacı büyük miktarda yerli sanayiden karşılanmaya çalışıldı. Bunları bazı özel fabrikalar takip etti. Günümüzde elektrik gibi kağıtta da kişi başına düşen yıllık tüketim gelişmişliğin göstergeleri arasında kabul edilmektedir. 1 980 yılında bu miktar Türkiye'de 12, Amerika Birleşik Devletleri'nde 272, Kanada'da 192. Japonya'da 1S3 kg. idi (Eroğlu. s. 9-10)
İslam sanatının özellikle hat. tezhip, ebru ve katı' gibi dallarında kağıdın niteliği ve terbiyesi ör;emlidir. Hat, minyatür ve tezhipte mürekkebin dağılmaması için kağıda ahar denilen ve nişasta. yumurta akı, şap, balık tutkalı, üstübeç. hatmi veya gül yaprağından değişik formüllerle yapılan bir mayi sürülür. Aharlamadan sonra yazmayı kolaylaştıracak pürüzsüz bir zemin oluşturmak için usulünce çak-
166
mak taşı veya cam mührelerle mührelenir. Böylece bozuk yazıların silinip kolayca düzeltilmesi imkanı da elde edilmiş olurdu.
Türk edebiyatında kağıt kelimesi "kağıd-ı zer. pür-zer kağıt. kağıt came" gibi tamlamalar yanında "kağıt uçurmak. kağıt burmak. kağıda dökımek. kağıda geçirmek. kağıt düzmek, kağıt paralamak. kağıt karalamak. kağıt üzerinde kalmak" vb. deyimlerde kullanılmıştır. Sünbülzade Vehbl'nin. "Kağıd-ı zer gibi gördükte o zerrin kemeri 1 Bildi m ol mahı ki var bend-i miyanında berat" beyti kelimenin "kıymetli kağıt" manasında kullanıldığını gösterir. Nabl'nin. "İsbat-ı sıyama olunan hücceti saklar 1 Kağıt uçurur menzil ile yolda ulaklar" mısraları. "ramazanın başladığını bildiren haberi ulaştırmak" anlamında ramazaniyyelerde rastlanan bu tabirin yer aldığı seçkin örnekler arasındadır. Ancak divan şiirinde kağıt yerine daha çok "var ak" kelimesi yaygındır. Nitekim, "Varak-ı mihr-i vefayı kim okur kim dinler" mısraı atasözü haline gelmiştir. Kağıt ve varak kelimeleri yanında bunlarla yapılmış tam lama, deyim ve terimler hat, tezhip, cilt. katı ' gibi İslam sanatlarında çok zengin kullanımiara sahip olduğu gibi eski edebiyatta katip, kitap, mektup, kalem, defter, ders (sebak) gibi kavramların yer aldığı şiirlerde. özellikle "kalemname" adını alan mesnevilerde çağrışım yoluyla zengin bir çeşitlilik içinde zikredilmiştir. Bakl'nin. "Nevbahar açtı cemalin mushafından bir varak 1 01 varaktan başladı gülşende bülbüller sebak" beyti bu çeşitliliğin bir ifadesidir. Ahmed Paşa'nın. "Ser- name-i mahabbeti canana yazmışarn 1 Hasret risalesin varak-ı cana yazmışam" beyti de mektup-varak alakasıyla söylenmiş bir şahbeyit kabul edilir.
BİBLİYOGRAFYA :
Drvanü Lugati 't-Türk Tercümesi, I, 365; U. sanü'l-'Arab, "15-rt;s", "rk:k" md.leri ; BA, Cevdetİktisat, nr. 231, 348, 800, 1018, 1771; Cahiz, et-Tebaşşur bi't-ticare (nşr Hasan Hüsnl Abdülvehhab). Dımaşk 1932, s. 21-22; SOl!, Edebü'lküttab, s.l05-109; f:iududü 'l-'alem (Minorsky). s. 113; İbnü"n-Nedim, el-Fihrist (Teceddüd). s. 7, 22-23; Herodotos, Tarih (tre. Perihan Kuturman). İstanbul 1973, s. 223-224; Nasır-ı Hüsrev, Sefername (tre. Abdülvehhab Tarzi). İstanbul 1994, s. 19, 82; Şerefüzzaman Tahir el-Mervezi. Fuşul f:ıavle 'ş-Şfn ve't-Türk ve'l-Hind müntel].abe min kitabi Taba'i'i'l-f:ıayevan (nşr. ve tre. V. Minorsky). Londra 1942, s. 6,1 O; Hatib etTebrizi, Şerh u 'l-"aşa'idi 'l-'aşr ( nşr Abdüsselam el-HOfl), Beyrut 1407/1987, s. 91; Şerif ei-İdrisi, Geopraphie d'Edrisi(tic. P. A. ]aubert) . Paris 1840, ll, 37; Sem"ani. Edebü 'l-imla' ve'l istimla' (nşr M. Weiswei ler), Beyrut 1401/1981, s. 162-165; İbn BattOta. Voyages, 1, 208; Kalkaşendi.
Şubf:ıu'l-a'şa (Şemseddin) , ll, 516-517 ; Ali, Menakıb-ı Hünerveran, s. ll ; Gülzar-ı Savab, s. 80-83; Evliya Çelebi, Seyahatname, ı, 484; C. White, Three Years in Costantinople, London 1845, ll, 208; J. V. Karabacek, Das Arabische Papier, Wien 1887, s. 110; B. Laufer, Sino-lranica, Chicago 1919 , s. 557, 559; Ahmet Refik [Altınay]. Hicrf On ikinci Asırda istanbul Hayatı (I 100-1200), İstanbul 1930, s. 192; Fr. Babinger. lur Geschichte der papierer zeugung im Osmanschen Reichs, Berlin 1931, s. 3; a.mlf .. "Appunti sulle cartiere e sull'importazione di corta nell'1mpero Ottoman Specialmente da Venezia", OM, Xl/2 (ı 93 ı 1, s. 406-415; Mehmet Ali Kağıtçı. Kağıtçı/ık Tarihçesi, İstanbul 1936, s. 213; Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Kı
lavuzu, İstanbul 1940, s. 13; Th. F. Carter, The lnvention of Printing in Ch ina and !ts Spread Westward, New York 1955, s. 4-7; Osman Ersoy, Türkiye 'ye Matbaanın Girişi ve ilk Basılan Eser/er, Ankara 1959, s. 65-69; a.mlf., XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Türkiye'de Kağıt, Ankara 1963, s. 7 -53 ; Harun Tolasa, Ahmet Paşa 'nın ŞUrDünyası,Ankara 1973, s. 217,351, 509; Mübah at S. Kütükoğlu. Osmanlılarda Narh Müessesesi ue 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul 1983, s. 104; a.mlf., Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik) , İstanbul 1994, s. 15-36; Nuray Yıldız, Eskiçağ Kütüphane/eri, istanbul 1985, s. 25; a.mlf .. Eskiçağda Yazı Malzemeleri ve Kitabın Oluşumu, Ankara 2000, s. 79-1 78; Hüdaverdi Eroğlu, Kağıt ve Karton Üretim Teknolojisi, Trabzon 1990, s. 4 -5, 9-1 O; Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar(haz. Cemal Kurnaz). Ankara 1992, s. 233-234; Horst Blanck, Antikçağda Kitap (tre. Zehra Aksu Yılmazer). Ankara 2000, s. 48-72; Karl Jahn, "İran ' da Kağıt Para" (tre. M. Altay Köymen), TTK Belleten, Vl/23-24 (ı 942), s. 269-309; Zeki Arıkan. "İzmit Kağıt Fabrikası ile İlgili Belgeler", TTK Belgeler, XVIII/22 ( 1 997). s. 111-158; Pakalın, ll, 138; lll, 582; Cl. Huart- A. Grohmann . "Kaghad" , EJ2 (İng.). IV, 419-420.
lt.l ÜSMAN ERSOY
ı KAGIT OYMA
(bk. KATI'). L
ı KA GITHANE
İstanbul'a bağlı ilçe, tarihi bir semt. L ~
Terkos gölünün güneydoğusundaki Karatepe mevkiinden çıkan. Belgrad ormanlarından birçok kol aldıktan sonra Haliç'e dökülen derenin ve bu derenin kıyısında kurulan yerleşme yerinin adı olup Bizans döneminde derenin ismi Barbysos. köyün ismi ise Pissa idi. Osmanlılar zamanındaki adını daha Bizanslılar devrinde burada bulunan kağıt imalathanelerinden aldığı belirtilir.
Osmanlılar. Kağıthane ve civarını Yıldırım Bayezid zamanında tanımışlardır. Bu padişah, ilk İstanbul muhasarasını Kağıt-