İstanbul atatÜrk kÜltÜr merkezİ olayinin İÇ yÜzÜ

98

Upload: joseph-saglam

Post on 02-Mar-2016

236 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇYÜZÜ

TRANSCRIPT

Page 1: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ
Page 2: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

İSTANBUL

ATATÜRK

KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇYÜZÜ

KÜLTÜR SANAT SEN

Page 3: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇYÜZÜ

Kültür Sanat Sen (Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası) Adına Sahibi: Yavuz Demirkaya (Genel Başkan) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Cemal Ünver (Genel Eğitim Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Sekreteri) Yönetim Yeri: Necatibey Cad. No:84/6 Maltepe/Ankara Tel/Faks: (0.312) 232 12 51 Baskı: Mattek Matbaacılık Bas. Yay. Tan. San. Tic. Ltd. Şti. Adakale Sk. No:32/27 Kızılay/Ankara Sertifika No: 13440 Tel: (0.312) 433 23 10 Baskı Tarihi: Şubat 2011 Sayfa Düzeni / Kapak: Cafer ASLAN

Page 4: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

AKM’nin tadilatına ilişkin açıklamalar

İstanbul son 4-5 yıldır AKM’yi tartışıyor görünse de, bilimsel yöntem bu tartışma sürecinde çok az yer almıştır. Süreçte bilgi ve belgelere dayanan değerlendirmeler dikkate alınma-yıp, kimi kişiler ve kurumlar bulundukları konum nedeniyle mevcut iktidardan yana tavır almayı yeğlerken kimi yapılar taraf olmamak adına arafta durup, iktidar her konuda olduğu gibi mağduru oynayan değerlendirmeler yaparken, kimi kişi ve kurumlar da duygusal ve gerçeğe aykırı değerlendirmeler yapmışlardır.

Sendikamız Kültür Sanat-Sen kimi çevrelerce suçlu göste-rilmeye çalışılarak, yenilik karşısında durduğu, gerici olduğu gerekçesiyle neredeyse hain ilan edilmiştir. Buna karşın sendikamız son 2 yıldır avan projeyi mahkemeye verdikten sonra dahi, oldukça soğukkanlı, diyalogdan yana, üretime dayalı öneriler ve uzmanlarının girişimleri ile AKM’nin bir an önce açılması için enerji sarfetmiştir.

Ortaya çıkan bu bilgisizlik ve kirliliğe karşı, net yanıt verilmesi gerektiği düşüncesi ile sendikamızın bu süreçte yaptıklarını ve bilgi ve belgeye dayalı açıklamasını bir kez daha saygıyla kamuoyuna sunarız.

Bilindiği üzere AKM 2005 yılından itibaren yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya gelmiş, hükümet İstanbul 2010 avrupa kültür başkenti yasası taslağına inatla AKM’nin yıkılması ifadesini koyunca demokratik kitle örgütleri ve sendikamız tepki gös-tererek bu planı bozmuştur.

Page 5: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

Kentsel sit alanında kalan ve 1. grup olarak tescilli Atatürk Kültür Merkezi’nin 2863 sayılı yasa, yönetmelik, yönerge, ilke kararları ve kararların devamlılığı ilkelerine aykırı olarak ko-ruma kurulu üyeleri; rölövesi 06.12.2006 gün 689 sayılı ka-rarla onaylı yapıda, rölövesine genel hatlarıyla uyan (bir iki değişiklik hariç) avan projeyi 14.05.2008 gün 1783 sayılı ka-rarla onayladıktan sonra uygulama projelerini istemiş, ancak 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla yapının rölövesine göre çok farklı bir avan proje onaylamıştır.

Haziran 2008 tarihinde akm apar topar boşaltılmış ve içinde bulunan Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları, Devlet Senfoni orkestrası, Koro ve topluluklar gibi sanat kurumları sağlıksız, işlevine uygun olmayan yerlere alelacele taşınmış, taşınılan binalara da yüksek meblağlarda kiralar ödenmiş ve tadilatlar yapmak zorunda kalınmıştır.. Burada bahsettiğimiz sağlıksızlık yalnızca salonlarla ilgili değildir. Opera Bale ile Tiyatronun sahneleriyle aynı binada yer alması gereken ve olmazsa olmaz parçaları olan ve belli ısıda kontrollü ortam-larda çalışılması gereken atölyeleri İstanbul’un dört bir yanı-na dağıtılmış, hiçbir ısıtma sistemi olmayan hatta su çektiği için yıkılma tehlikesi olan, tehlikeli kimyasal madde barındır-ma ihtimali olan köhne bina ve hangarlarda iki kış geçirilmiş-tir. Yalnızca bu durum bile projenin çok araştırılmadan, uz-manlara sorulmadan ve sanat kurumları düşünülmeden ya-pıldığını ortaya açıkça koymaktadır.

Altını çizerek üstüne basa basa tekrar ifade ediyoruz ki Hazi-ran 2008’den sendikamızın davayı açtığı Aralık 2008’e kadar

Page 6: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

söküm işlemleri dışında onarım başlamamış, yani binaya 8 ay boyunca bir tek çivi bile çakılmamıştır. Dava açana kadar gelinen süreçte sendikamız tarafından yapılan girişimler 2010 ajansı tarafından dikkate alınmamış, ve ajans ancak mahkemenin hiç beklemediği yürütmeyi durdurma kararıyla birlikte, sendikamızın Devlet Tiyatroları Genel Müdürü aracı-lığı ile yaptığı girişim sonucu görüşmelere başlama kararı almıştır.

Mimarlar odası ve demokratik kitle örgütleri ile yapılan açıko-turumların bu süreci gözler önüne seren ses ve görüntü ka-yıtları kamuoyuyla paylaşılmıştır.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Devlet Opera ve Bale-si Genel Müdürlüğü ilk kez o toplantılarda AKM’ye ilişkin onarım projesinde görüşlerini ve projenin pratikte uygulana-bilirliği üzerinde görüşlerini belirtmişlerdir.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı sendikamızın davadan feragat etmesini istemiş, ancak tarafımızdan sözkonusu avan proje iptal edilmediği sürece bunun müm-kün olmadığı iletilmiştir. Mahkeme nedeniyle projeyi iptal edemeyeceklerini söylemiş olsalar da sendikamız bunun mümkün olduğunu Kültür ve Turizm Bakanına yazmış oldu-ğu yazıyla belirtmiştir.

Süreçte 2010 ajansı, mimar Tabanlıoğlu, mimarlar odası, sendikamız Kültür Sanat-Sen ve üniversitelerden hocalarımı-zın katılımıyla projede revize için yuvarlak masa toplantısı

Page 7: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

yapılmış ve bu proje üzerinde yapılan en son revize olmuş ve kayıtlara geçmiştir.

Sendikamızın inatla davadan feragat etmediği iddiasına ge-lince, bunun nedeni tüm çabalarımıza rağmen mahkeme açılana kadar olumlu yaklaşım göstermeyen Bakanlık ve 2010 Ajansının yarattığı güven sorunudur. Sonuç itibarı ile mahkeme sonucu beklenmiş ve avan proje iptal edilmiştir.

Suçlu ve hain nitelemelerini yapıştırmak isteyenlere şunu hatırlatmak isteriz:

AKM’nin onarımına ilişkin avan projenin 2863 sayılı yasa ile ilgili mevzuata aykırı yapılan bir işlem olduğu bilirkişilerin hazırladığı bir rapor ile tespit edilerek sendika değil mahke-me tarafından iptal edilmiştir. Bundan da anlaşılmaktadır ki, yasaya aykırı işlem yapan sendika değil Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansıdır. Bura-da Hükümet ve 2010 ajansının, anılan projeden olası çıkarı olanları ve kimi medya kuruluşlarını da arkasına alarak sen-dikamıza karşı yürüttüğü karalama kampanyası sürdürül-mektedir; ancak AKP hükümetinin karalama ve yıldırma poli-tikalarına rağmen aydınlar ve demokratik kitle örgütleri sen-dikamızın topluma ait kültürel mirasın ve değerlerin korun-masında hukuka saygılı ve sorumlu tavrını ortaya koymaya devam etmektedirler.

Bakanlığın ve 2010 ajansının başka bir polemiği de AKM’ye “prestijli restoran” yapma konusunda ortaya koydukları gö-rülmektedir; oysa AKM binasına restoran yapılıp yapılmama-

Page 8: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

sı bilirkişi ve mahkemenin kararları ile ilgilidir. İlgili kanun ve mevzuat gereği terasın camla kaplanması ve dış cepheye cam asansör yapılmasının (her ikisi de çelik konstrüksiyon gerektiriyor) binaya ek yük getireceği ve içeride bulunan gerçekleştirme atölyelerinin dışarıya alınamayacağı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Durum sendikamız tarafından yasal ve teknik açıdan değerlendirilmektedir. Hükümet ve 2010 Ajansı ise bilimsel yöntemleri dışlayarak durumu çarpıtmaya devam etmektedirler.

Mahkemenin kararında ayrıca, AKM’de ciddi tahrifat ve tah-ribat olduğu belirtilmektedir; bu bir iddia değildir ve fotoğraf-larla kanıtlanmıştır. Sendikamız bu tahribatın gerisinde, asıl plan olan AKM’nin yıkılma prensibinin yattığını düşünmekte-dir. Sendikamız ve mimarlar odası ile demokratik kitle örgüt-leri işte yukarıda saydığımız bu açık nedenlerle mahkemeye gitmiş, ardından mahkeme kararını uygulamayan bakanlığa ve 2010 ajansına suç duyurusunda bulunmuştur.

Sendikamız Kültür Sanat-Sen bu konuda siyasi aktör değil-dir. Hükümet ısrarla bunu öyle göstermeye çalışmıştır ancak Türkiye genelinde nükleer santraller, hes projeleri, Hasan-keyf ve Allianoi gibi tarihi sit alanları ve ormanlık arazilerin yağmalanması için kanunlarda yapılan değişiklikler (koruma ve orman)bir bütün olarak düşünüldüğünde Sayın Üstün Akmen’in bir sonraki yazısında suçluyu ya da haini bulaca-ğından hiç kuşkumuz yoktur.

Sonuç itibariyle 2010 ajansının sözü ile AKM’nin 7 ayda bite-bileceği söylenmişken ve yasaya göre ajansın tamamlanma-

Page 9: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

yan projeleri için 2011 yılının ilk altı ayına kadar süresi oldu-ğu gerçeğiyle yasaya ve mevzuata uygun son revize proje de bakanlığın 05.05 2010 tarihli onayı ile ajansa “gereğinin yapılması” talebiyle verildiğine göre son sözümüz “hodri meydan, yapma da görelim!” olacaktır.

Yavuz DEMİRKAYA

Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı

05/08/2010

Page 10: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

Page 11: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

10 

Page 12: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

11 

BRE HAİN! BİZ SENİ BULAMADIK, BARİ SEN KENDİ KENDİNİ BİZE YAKALAT! ÜSTÜN AKMEN

İstanbul’un “sanat mabedi” Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Haziran 2008 tarihinden itibaren yaklaşık iki yılı aşkın bir süredir “tadilat yapılacağı” gerekçesiyle kapalı durmakta. Yazılıyor, çiziliyor, kapısının önünde açıklamalar yapılıyor, protestolar birbirini izliyor, gel gelelim değişen bir şey olmu-yor. Geçenlerde Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendi-kası’nın (Kültür-Sanat Sen) öncülüğünde sivil toplum örgütle-ri ve meslek kuruluşları temsilcilerinin bir araya gelmesinin hemen ertesinde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekip (Avdagiç) Bey karde-şim de aynı yerde bir basın toplantısı yaptı.

Şekib kardeşim basın toplantısı için: “Bunu ister meydanda bir açıklama, ister bir meydan okuma olarak kabul edin,” de-di. Aynı günlerde genç ve yetenekli klarnetçimiz Ecesu Sertesen: "AKM' nin açılması için Taksim Meydanı’nda bir protesto konseri" verilmesini önermişti. Hem de öyle böyle değil, orkestra ile… Ekim ayında, İstanbul’un Taksim Mey-danı’ndaki AKM’nin önünde dört gün dört gece sürecek bir etkinlikti Ecesu kızımın önerdiği. O tarihte yeni sezon açılmış ve programlar belli olmuş olacak, dolayısıyla halkımız daha çok ilgi gösterecekti eyleme. Kurumdan olmayan konservatuvar öğrencileri de gelecek; önemli solistlerimiz,

Page 13: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

12 

bale sanatçılarımız, ressamlarımız, tiyatrocularımız; taşın altına elini sokacak basın camiasından ünlü simalarımız; “o-şu-bu” değil herkes omuz birliği edecek, AKM’nin yıkılmadan onarılıp yeniden açılması için destek verilecekti. Böyle dü-şündü Ecesu’muzun sanatçı benliği…

Önce olumlu birkaç yanıt geldi Ecesu’nun önerisine, hatta Fazıl Say bile: "Seve seve çalarım. Çalmakla yetinmem, AKM tadilat çalışmasının hızlandırılması için üstüne 20.000 TL koyarım,” dedi. Öyle dendi, böyle dendi, en sonunda Ecesu Sertesen bu etkinliği tek başına kotarmaya karar ver-di. “Uyuşuklar köyünün klarnetçisi” olmaya özendi, yeltendi.

İki yılı aşkın süreç içinde kentsel SİT alanında kalan ve 1. grup tescilli bina olan Atatürk Kültür Merkezi’nin 2863 sayılı yasa, yönetmelik, yönerge, ilke kararları ve kararların de-vamlılığı ilkelerine aykırı olarak 24.12.2008 gün ve 2268 sa-yılı kararla Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan avan projenin iptal edilmesi amacıyla Kültür Sanat Sen tarafından dava açılmıştı. Açılan davada; İstanbul 9. İdare Mahkemesi bilirkişi incelemesi sonucunda Atatürk Kültür Merkezinin yı-kım ve tadilat çalışmalarını yasaya ve mevzuata aykırı bula-rak iptal etti. O sırada, başlatılan tadilat ve onarım çalışmala-rı sonucunda AKM’nin kullanılamaz durumda olduğu açık-landı. İstanbul’un çeşitli yerlerinde kiralık mekânların tutul-masıyla kamunun zarara uğratıldığı, Atatürk Kültür Merkezi-nin kapalı olması nedeniyle İstanbul halkının opera, bale, tiyatro, koro, topluluk ve orkestra temsillerinden yoksun kal-dığı gerekçeleriyle Kültür-Sanat Sen öncülüğünde sivil top-lum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının İstanbul Cumhuri-

Page 14: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

13 

yet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu “istihbar” edildi.

Derken efendime söyleyeyim, Kültür ve Turizm Bakanı Er-tuğrul (Günay) kardeşim protesto edenleri protesto etti. Dedi ki: “Bakan olduktan sonra AKM’ni gezdim. Yangın merdive-ninden tiyatro salonuna giriliyor, aşağıda boyahaneler var, fuayeler girişte, vestiyerler çirkin, yukarıda dam akıyor… Akustik, ses ve havalandırma da kötü dediler. Projeyi 2010 bütçesinden yaptırma kararı alınca ‘boşaltıyorum, hemen içeri girin’ dedim. Bütün birimlerimizi 2008’in sanat mevsimi-nin bitiminde çıkardım.”

Tam da o sırada Şekib (Avdagiç) biraderim durur mu? Aldı sazı eline ve durdurma kararı sonrasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü (Lemi Bilgin), Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü (Rengim Gökmen), yürütmeyi durdurma kararını aldıran Kültür Sanat-Sen Başkanı (Yavuz Demirkaya), ilgili meslek örgütlerinin temsilcileri ve projeyi hazırlayan Mimar Murat Tabanlıoğu ile bir masa etrafında toplandıklarını söy-ledi. Projeyi revize etmişler, ancak Kültür-Sanat Sen İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde devam eden projenin iptali istemiyle açtığı davayı geri çekmediğinden Koruma Kurulu da yeni projeyi değerlendirmeye almamış.

Ertuğrul (Günay) kardeşim, yürütmeyi durdurma kararından sonra ajansla yeniden görüştüğünü ve yetkililere en azından binada gerekli ses, ısıtma düzeni gibi teknik onarımların ya-pılması, binanın en kısa sürede faaliyete geçmesi gerektiğini söylediğini açıklayınca ve: “Teknik çalışmanın maliyeti 70

Page 15: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

14 

milyon TL civarında. 70’i ihale etsek en aşağı 50 milyon TL civarında olur dediler. Bunu ajansa ilettim, ama ajans da ‘ta-mirat için bu kadar para mı vereceğiz’ diye direndi. Durumu ajansın Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’nı da yapan Hayati Yazıcı’ya ilettim, o da mırın kırın edince Başbakan’a söyle-dim. Başbakan da: ‘Sen bunu 70 milyona yaptırmayacak mıydın?’ dedi. ‘Evet’ dedim. ‘Bunu yapan firma değil miydi?’ ‘Evet’. ‘Kuruldan geçmedi mi?’ ‘Evet’. Sonuçta: ‘Yaptırmadı-lar mı, yapma’ dedi Başbakan. İş inatlaşmaya döndü (Cum-huriyet – 24.07.2010)” deyince işler hepten karıştı.

* * *

Şimdi lafı kısa kesmeli, varıp “cem’i cümleye” sual eylemeli!

Yahu, biz bir türlü bulamıyoruz, bari sen kendi kendini faş et be birader!

AKM’yi elimizden alan hain hanginizsiniz?

Başbakan, Bakan, Hayri Yazıcı, Şekib Avdagiç, Yavuz Demirkaya?

N’olur söyleyin, hanginizsiniz?

Yoksa AKM'yi 'Birinci Grup Kültür Varlığı' kategorisine sokan, "tarihi eserdir, yıkamazsınız" diyen kurul mu hain! Ya da ha-zırlanan yeni AKM iyileştirme projesine, bu projedeki binanın sağlamlaştırılması, iç donanımının modern ve sağlığa uygun hale getirilmesi, merkeze lokanta, kitapçı, falan eklenerek

Page 16: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

15 

sosyalleştirmenin sağlanmasına karşı çıkarak projenin iptali için mahkemeye başvuranlar mı?

Ve mutlaka yanıtlansın: Ajans, iddia edildiği gibi, “lokanta olmasın" denildiğinde peki deyip projeden lokantayı kaldırdı mı? "Boya atölyesini dışarıda istemezük" denildiğinde atölye içeriye alındı mı? "Dış asansör iptal edilsin" buyruğuyla dış asansör iptal edildi mi? Bina içine alınan gişelerin tekrar dı-şarı taşınması isteğine boyun eğildi mi? "Küçük salonların fuayeleri ayrı ayrı olsun" talebine “olur” dendi mi? "İptal baş-vurunu çek ki senin istediğin projeyle işe koyulalım" önerisine sendika olumsuz yanıt verdi mi?

Yanıt verilsin: Atatürk Kültür Merkezi’ni elimizden alan ya da koskocaman bir kent halkını şahsi kompleksleriyle Atatürk Kültür Merkezsiz bırakan hain kim?

Recep Tayyip de, Şekib biraderim de, Ertuğrul kardeşim de, Kültür-Sen yetkilisi de varsınlar çıksınlar bir televizyon kana-lına, kıyasıya tartışsınlar, çatışsınlar, kapışsınlar işte o za-man belki yakalarız haini.

Bıktık artık yalandan, riyadan, anlayalım “kıssa”dan,: Hain kim!

Ondan sonrasında görelim bakalım: Halkımın kırk katırı mı, kırk satırı mı?

28 Temmuz 2010/Evrensel

Page 17: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

16 

“AKM HAİNLİĞİ” ZANLISI ŞEKİP AVDAGİÇ… AYAĞA KALK!

ÜSTÜN AKMEN

Geçenlerde “Bre Hain! Biz Seni Bulamadık, Bari Sen Kendi Kendini Bize Yakalat!” başlığı altında bir yazı yayımladım (Ev-rensel-28 Temmuz 2010). İstanbul’un “sanat mabedi” Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Haziran 2008 tarihinden itibaren yaklaşık iki yılı aşkın bir süredir “tadilat yapılacağı” gerekçesiyle kapalı durmaktaydı. Bu durumdan yakındım. Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası’nın (Kültür-Sanat Sen) öncülüğünde sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları temsilcilerinin AKM’nin önünde bir araya gelmelerini; hemen ertesinde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç’in aynı yerde yaptığı basın toplantısını anlattım. Aynı yazıda, genç ve yetenekli klarnetçimiz Ecesu Sertesen’in AKM'nin açılması için Taksim Meydanı’nda bir protesto konseri verilmesi önerisini de ciddiye aldım.

Kentsel SİT alanında kalan ve 1. grup tescilli bina olan Atatürk Kültür Merkezi’nin Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan ön projesinin iptal edilmesi amacıyla Kültür Sanat Sen tarafın-dan dava açıldığını anımsattım. Davada; İstanbul 9. İdare Mah-kemesi’nin Atatürk Kültür Merkezinin yıkım ve tadilat çalışmala-rını yasaya ve mevzuata aykırı bularak iptal edişine parmak bastım. O sırada, başlatılan tadilat ve onarım çalışmaları sonu-cunda AKM’nin kullanılamaz durumda olduğu açıklanmıştı. İs-tanbul’un çeşitli yerlerinde kiralık mekânlar tutulmuş, kamu za-rara uğratılmıştı. Diğer taraftan, Atatürk Kültür Merkezinin kapalı olması nedeniyle İstanbul halkı opera, bale, tiyatro, koro, toplu-luk ve orkestra temsillerinden yoksun kalmış, Kültür-Sanat Sen

Page 18: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

17 

öncülüğünde sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu-ğu “istihbar” edilmişti. Kendimce hesap yaptım, yaptığım hesa-bın sağlamasını yaptım, çıkardım, çarptım, topladım, karekökü-nü falan aldım, araştırdım.

Hesaba Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın protesto edenleri protesto edişini de dâhil etmiştim. Şekib Avdagiç’in durdurma kararı sonrasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü (Lemi Bilgin), Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü (Rengim Gökmen), yürütmeyi durdurma kararını aldıran Kültür Sanat-Sen Başkanı (Yavuz Demirkaya), ilgili meslek örgütlerinin tem-silcileri ve projeyi hazırlayan Mimar Murat Tabanlıoğu ile bir masa etrafında toplandıklarını da anlattım. Bu toplantıda projeyi revize ettiklerini, ancak Kültür-Sanat Sen İstanbul 9. İdare Mah-kemesi’nde devam eden projenin iptali istemiyle açtığı davayı geri çekmediğinden Koruma Kurulu’nun yeni projeyi değerlen-dirmeye almadığını beyan edişine de yer ayırdım.

Ertuğrul Günay’ın ajansla yeniden görüştükten sonra, yetkililere en azından binada gerekli ses, ısıtma düzeni gibi teknik onarım-ların yapılmasını, binanın en kısa sürede faaliyete geçmesi ge-rektiği talimatını verdiğini söylemesi hesabı karmakarışık etti. Ertuğrul Günay, durumun özetini: “Teknik çalışmanın maliyeti 70 milyon TL civarında. 70’i ihale etsek en aşağı 50 milyon TL civarında olur dediler. Bunu ajansa ilettim, ama ajans da ‘tami-rat için bu kadar para mı vereceğiz’ diye direndi. Durumu ajan-sın Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’nı da yapan Hayati Yazı-cı’ya ilettim, o da mırın kırın edince Başbakan’a söyledim. Baş-bakan da: ‘Sen bunu 70 milyona yaptırmayacak mıydın?’ dedi. ‘Evet’ dedim. ‘Bunu yapan firma değil miydi?’ ‘Evet’. ‘Kuruldan geçmedi mi?’ ‘Evet’. Sonuçta: ‘Yaptırmadılar mı, yapma’ dedi

Page 19: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

18 

Başbakan. İş inatlaşmaya döndü (Cumhuriyet – 24.07.2010)” şeklinde yapınca hesabın içeriğini hallaç pamuğu gibi didikle-dim. Yevmiye Defteri’ni, Defter-i Kebir’i yeniden düzenlemek amacıyla ortaya atmam gereken soruları düzenledim.

Merak ettim kimdi “hain”?

AKM'yi 'Birinci Grup Kültür Varlığı' kategorisine sokan, "tarihi eserdir, yıkamazsınız" diyen kurul muydu hain; hazırlanan yeni AKM iyileştirme projesine, bu projedeki binanın sağlamlaştırıl-ması, iç donanımının modern ve sağlığa uygun hale getirilmesi, merkeze lokanta, kitapçı, falan eklenerek sosyalleştirmenin sağlanmasına karşı çıkarak projenin iptali için mahkemeye baş-vuran Kültür Sen mi?

Ajans, iddia edildiği gibi, Kültür-Sen “lokanta olmasın" dediğinde “peki” deyip lokanta projesini iptal etmiş miydi? "Boya atölyesini dışarıda istemezük" dediğinde atölye içeriye çekilmiş miydi? "Dış asansör iptal edilsin" buyruğuyla dış asansörden vazgeçil-miş miydi? Bina içine alınan gişelerin tekrar dışarı taşınması isteğine boyun eğilmiş miydi? "Küçük salonların fuayeleri ayrı ayrı olsun" talebine “olur” denmiş miydi?

Veee: "İptal başvurunu çek ki senin istediğin projeyle işe koyu-lalım" önerisine sendika olumlu mu, olumsuz mu yanıt vermişti?

Kültür-Sanat Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya (Evrensel-05 Ağustos 2010) bütün bunlara uzuuun mu uzun bir yanıt ver-di. Bu yanıta göre, Atatürk Kültür Merkezi’ni elimizden alan ya da koskocaman bir kent halkını şahsi kompleksleriyle Atatürk Kültür Merkezsiz bırakan hain kendileri değildi. AKM’nin onarı-mına ilişkin avan projenin mevzuata aykırı yapılan bir işlem

Page 20: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

19 

olduğu bilirkişi raporuyla saptanmış ve mahkeme tarafından iptal edilmişti. Yasaya aykırı işlem yapan sendika değil Bakan-lıktı ve İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansıydı. Hükümet ve Ajans, projeden olası çıkarı olanları ve kimi medya kuruluşlarını arkasına alarak sendikaya karşı karalama kampanyası yürüt-müştü. AKM’ye restoran yapılması, dolayısıyla terasın camla kaplanması ve dış cepheye cam asansör eklenmesi binaya ek yük getireceği gerekçesiyle bilirkişi raporuyla saptandığından sendikanın itirazına neden olmuştu. Boya atölyelerinin dışarıya alınmasına da aynı bilirkişi raporu “muvacehesinde” karşı ko-nulmuştu. Yani Kültür-Sanat Sen haksız yere “hain” sandalyesi-ne oturtulmuştu.

Kültür-Sanat Sen Genel Başkanına göre (virgülüne dokunma-dan alıntılıyorum): “Sonuç itibariyle 2010 ajansının sözü ile AKM’nin 7 ayda bitebileceği söylenmişken ve yasaya göre ajansın tamamlanmayan projeleri için 2011 yılının ilk altı ayına kadar süresi olduğu gerçeğiyle yasaya ve mevzuata uygun son revize proje de bakanlığın 05.05 2010 tarihli onayı ile ajansa “gereğinin yapılması” talebiyle” verildiğine göre yasa gereğini bu kere de yerine getirmezse” ‘hain’ İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı olacaktı.

Kültür-Sanat Sen Genel Başkanı (anlaşılabileceği gibi) soruları tam olarak (açık yüreklilikle) yanıtlamıyor, buna “mukabil” İstan-bul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na: “Hodri meydan, yapma da görelim!” diyordu.

İyi de, Şekip Avdagiç neden hâlâ susuyordu?

11 Ağustos 2010/Evrensel

Page 21: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

20 

ŞEKİB AVDAGİÇ’DEN YANIT GELDİ, “TOP” YAVUZ DEMİRKAYA’YA GİTTİ!

ÜSTÜN AKMEN

Geçen haftaki yazım üzerine, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ön-ce telefonla aradı, sonra aşağıya virgülüne dokunmadan alıntıladığım açıklamasını gönderdi. Yazılı metinden rahatlık-la anlaşılabileceği gibi Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası tarafından, AKM’nin avan projelerinin onaylandığı Koruma Kurulu kararının iptali için Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açtığı davadan söz edilmekte. Anılan dava sonucu, İdare Mahkemesi’nce yürütmeyi durdurma kararı alınmış ve Ajans, AKM’nin onarımıyla ilgili olarak başlattığı her türlü çalışmayı durdurmak zorunda bırakılmış.

Açıklamadan anlaşıldığına göre çalışmaları durdurmak zo-runda bırakılmışlar, ama “mücadele”yi bırakmamışlar. İtiraz-lara konu olan değişiklik taleplerini görüşmek ve tarafları uz-laştırmak amacıyla, Devlet Tiyatroları Genel Müdürünü, Dev-let Opera ve Balesi Genel Müdürünü; Kültür ve Turizm Ba-kanlığı, yürütmeyi durdurma kararını aldıran Kültür-Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası ve ilgili meslek örgütlerinin tem-silcilerini; mimari büronun yetkililerini bir araya toplamışlar. Tarafların arasında uzlaşma sağlanabilmesine yönelik ola-rak, oluşan görüşler doğrultusunda projelerin revize edilmesi, revize edilen projelerin Koruma Kurulu’nca değerlendirilebil-mesi için sendikanın davadan vazgeçmesi hususunda muta-bık kalmışlar. Gelin görün ki, Kültür Sanat-Sen, İstanbul 9.

Page 22: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

21 

İdare Mahkemesi’nde devam eden projenin iptaline ilişkin açtığı davayı geri çekmemiş.

İyi de, Kültür Sanat-Sen’in davayı çekmemesi, üzerinde uz-laşma sağlanılan yeni projelerin uygulanmasına yasal engel teşkil eder mi? Yürütmeyi durdurma kararına ulaşamadığım-dan bilemiyorum!

Gel gelelim, netice itibariyle balçık bir sahada oynanan bir maç bu… Formalar süt beyazı, top ise çamurlu. En sonunda birinden birinin göğsüne çarpacak bu çamurlu top.

Haaa, bir de soru! Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Ajansa verdiğini söylediği 70 milyon TL. kimde ya da nerede?

Buyurunuz, Şekib Avdagiç’in oldukça ilginç açıklamalarını okuyunuz Efendim!

Sayın Üstün AKMEN,

Evrensel Gazetesi

Faaliyete başladığımız 2008 yılından bu yana, çağdaş bir kültür sanat mekânı olarak hizmet AKM'nin İstanbullulara kazandırılması için, büyük zaman ve enerji harcayan, bu konuda her türlü girişime öncülük etmiş olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı olarak, kurumumuzun, bu konuda olumsuzluklarla birlikte anılması, artık bizleri fazlasıyla üzmektedir. Bu anlamda, 11 Ağustos Çarşamba günü Günlük Evrensel gazetesindeki “AKM Hainliği Zanlısı Şekib Avdagiç… Ayağa Kalk” başlığıyla kaleme aldığınız yazınıza istinaden, AKM sürecine ilişkin bazı bilgileri aydınlatıcı olması adına, yeniden sizinle paylaşmak isteriz.

Page 23: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

22 

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı 23 Temmuz 2010’da sessizliğini bozdu.

Yazınızda “İyi de, Şekib Avdagiç neden hâlâ susuyordu?” diye sor-muşsunuz. AKM’nin dünya standartlarında bir kültür sanat merkezine dönüştürülmesi yolunda bu denli emek verdiğimiz, AKM’nin İstanbullulara yeniden buluşması için her türlü uzlaşma görüşmelerini yürüttüğümüz 3 yıllık süre zarfında spekülasyon yaratmamak, çözüm odaklı olmak adına sessizlik içinde çabalarımızı sürdürdük.

Sizin de tüm sanatsever İstanbullular gibi yakından takip ettiğiniz bu sü-reçte, Kültür Sanat-Sen’in 22 Temmuz tarihinde gerçekleştirdiği basın toplantısında hakkımızda suç duyurusunda bulunacağını açıklaması ve Ajansımızın, AKM'nin yenilenememesinde “gelinen noktanın tek sorumlu-su” olarak gösterilmesinin ardından suskunluğumuzu bozduk. Medya aracılığıyla kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına, 23 Temmuz tarihinde bir basın toplantısı düzenledik ve merak edilen her soruya açık yüreklilikle cevap verdik.

İstanbul 2010 AKB Ajansı, AKM’nin yenilenme projesini bir tadilat projesi olarak görmedi.

5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun’un 11. Maddesi, AKM başta olmak üzere Rami Kışlası Kütüphanesi ve Ayazağa Kültür Merkezi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yenilenmesi ve yapılan-dırılması için özel bir hesapta bütçe toplanacağını belirterek, finansal sağ-layıcılar olarak Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul İl Özel İdaresi ile birlikte İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı gösterilmektedir.

Page 24: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

23 

AKM’nin yenilenmesini, en başından bu yana sadece bir tadilat projesi olarak görmeyen Ajansımız, İstanbul’un en önemli kültür sanat yapısı için sadece bir finansal sağlayıcı olarak konumlanmak istememiş, AKM’nin çağın gereklerine uygun bir kültür sanat merkezine dönüştürülmesi için gerekli tüm süreçlerin yürütmesinin sorumluluğunu almıştır. Bu anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ajansımız arasında 8 Ekim 2008 tarihinde “İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır.

Protokolün imzalanmasını takiben, dünya standartlarında bir kültür merke-zinin oluşturulması için, AKM’nin ilk mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Mimar Murat Tabanlıoğlu ile görüşmelere başlanmış, Tabanlıoğlu mimari projeyi bilabedel yapmayı önermiş ve buna ilişkin sözleşme 17 Ekim 2008’de imzalanmıştır.

Murat Tabanlıoğlu’nun hazırladığı, AKM’nin mevcut mekânlarının ihtiyaçlar doğrultusunda fonksiyonlandırılmasını ve yenilenmesini içeren mimari proje 24 Aralık 2008 tarihinde; bu projeyle birlikte diğer tüm uygulama projeleri ise, 29 Mayıs 2009 tarihinde Koruma Kurulu’na onaylatılmıştır.

Bu proje, AKM’nin günümüz teknolojileri ile donatılmasını, depreme karşı güçlendirilmesini, sahne performanslarının artırılmasını ve seyir imkânının yükseltilmesini hedeflemektedir.

İzleyicilerin konforunu ve sanatçıların performansını artıracak düzeyde hazırlanmış projelerin tamamlanmasının ardından, uygulanmasına yönelik “İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Onarım, Güçlendirme ve Tesisat Sistem-lerinin Yenilenmesi İşi” 29 Haziran 2009 tarihinde ihale edilmiştir. İhaleye 14 firma teklif vermiş ve bu firmalar arasında yapılan değerlendirme sonu-cunda; KDV dahil 76.5 milyon lira ile en avantajlı teklifi veren Özsoy İnşaat Turizm Tic. A.Ş., 22 Temmuz 2009 tarihinde sözleşme yapılmak üzere davet edilmiştir.

Page 25: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

24 

Ancak Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası tarafından AKM’nin avan projelerinin onaylandığı Koruma Kurulu kararının iptali için Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açılan dava sonucu İstanbul 9. İdare Mahke-mesince yürütmeyi durdurma kararı alındığının 27 Temmuz 2009 tarihinde Ajans’a bildirilmesi üzerine, Ajans, AKM’nin onarımıyla ilgili olarak başlat-tığı her türlü çalışmayı durdurmak zorunda bırakılmıştır.

Ajansımız, itirazlara konu olan değişiklik taleplerini görüşmek ve tarafları uzlaştırmak amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, Devlet Opera Balesi Genel Müdürü, yürütmeyi durdurma kararı aldıran Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası, İlgili meslek örgütleri temsilcileri, projeyi hazırlayan mimari büro temsilcilerini bir araya getirmiş-tir.

Taraflar arasında uzlaşma sağlanabilmesine yönelik olarak, Sendikadan ve sanatçılardan gelen görüşler doğrultusunda projenin revize edilmesi, revize edilen projelerin Koruma Kurulu’nca değerlendirilebilmesi için yasal gereklilik nedeniyle, Sendikanın davadan geri çekilmesi konularında mu-tabık kalınmıştır.

Bu doğrultuda, uzlaşma sağlanmış olmasına rağmen, Kültür Sanat-Sen, İstanbul 9.İdare Mahkemesi’nde devam eden projenin iptali istemiyle açtı-ğı davayı geri çekmemiş ve bu sebeple de Koruma Kurulu projeyi değer-lendirmeye almamıştır.

Daha sonra İstanbul 9. İdare Mahkemesi 16 Aralık 2009 tarihli kararı ile projelerin onaylandığı Koruma Kurulu kararını iptal etmiştir. Bu kararla beraber mahkeme kesin kararını vermiş ve Ajansımız tarafından yürütülen AKM’nin onarımına ilişkin süreç kesin olarak durdurulmuştur. Böylece projenin gerçekleştirilmesiyle ilgili inisiyatif elimizden alınmıştır.

Page 26: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

25 

Bugün gelinen noktada, AKM’nin yenilenmesini, sadece İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın değil tüm İstanbulluların ortak projesi olarak gören ve bu yolda elinden gelen tüm girişimleri samimiyetle yapmış olan Ajansımız, AKM’yi geleceğe taşıyacak uygulama modeli oluşturulma-sı durumunda, gereken katkıyı vermeye hazırdır.

AKM’nin İstanbul’un kültür sanat hayatına yeniden kazandırılması için sizi yol arkadaşımız olarak görüyor, kamuoyunu doğru bilgilendirmesi konu-sunda hassasiyetinizi rica ediyoruz.

Saygılarımla,

Şekib AVDAGİÇ

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı

Yürütme Kurulu Başkanı”

Şekib Avdagiç’e teşekkür ediyor, şimdi de Yavuz Demirkaya’nın belgeli açıklamalarını bekliyorum.

Yani “top oyunda” diyorum…

17 Ağustos 2010 / Evrensel

Page 27: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

26 

AKM OLAYININ İÇYÜZÜ MUTLAKA, AMA MUTLAKA AY-DINLANMALIDIR!

ÜSTÜN AKMEN

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç 11 Ağustos tarihli yazım üzerine ön-ce telefonla aradı, sonra 18 Ağustos’ta “Gözlemevi”ne virgü-lüne dokunmadan alıntıladığım açıklamasını gönderdi. Yazılı metinden rahatlıkla anlaşılabileceği gibi Kültür, Sanat ve Tu-rizm Emekçileri Sendikası tarafından, AKM’nin avan projele-rinin onaylandığı Koruma Kurulu kararının iptali için Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açtığı davadan söz edilmekteydi. Anılan dava sonucu, İdare Mahkemesi’nce yürütmeyi dur-durma kararı alınmış ve Ajans, AKM’nin onarımıyla ilgili ola-rak başlattığı her türlü çalışmayı durdurmak zorunda bırakıl-mıştı.

Bu açıklama ne yalan söyleyeyim beni hiç mi hiç tatmin et-medi. Şekib Avdagiç’in Hürriyet’ten Vahap Munyar’a (Hürri-yet-20. Ağustos. 2010) İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Genel Sekreteri Yılmaz Kurt’la birlikte Sepetçiler Kasrı’nda anlattıkları da bu tatminsizliğimi körük-ledi. Vahap Munyar da elini dizlerine vurup “vah, vah”layınca içim içimi daha bir yedi. Okurlarım arasında yer alan ve say-gınlıklarını bizzat bildiğim, konularının “profesörü” kimi hu-kukçu dostlarım da görüşlerini açıklayarak bana yeni “körük-ler” hediye etti. Anladım ki bu işin içinde de “loy loy” ve “goy “goy” yer edinmişti. Dolayısıyla AKM olayının üstü örtülme-meli, önce hukuki platformda, sonra meydanlarda ıcığı cıcığı deşilmeliydi.

Page 28: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

27 

Düşündükçe, çomak soktuğum yeri irdeledikçe dava hakkı-nın anayasal bir hak olduğu gerçeğini kabullendim, Kültür-Sen’in açtığı davaya vaki alınganlığımdan vazgeçtim.

Bu arada, yetkili ağızlardan da öğrendim ki, dava hakkının kullanılması, idarenin açılan davayı konusuz bırakacak içe-rikte yeni bir işlem tesis etmesine engel değildi. Çünkü ida-renin, tesis ettiği işlemi geri alması her zaman geçerliydi.

Aksini iddia etmek, dava hakkının kullanılmasına, idareyi engelleyici anlamlar yüklemek hukuk devleti anlayışıyla bir-leştirilemezdi.

Böyle bir eğilim, şimdiki siyasal iktidarın hukuku ayak bağı olarak gören ve bu ayak bağından kurtulmak üzere yargıyı kendine bağımlı kılmayı meşru sayan anlayışından ayırt edi-lemezdi.

Dava sonuçlanmış, davayı açanlar haklı bulunmuş ve Koru-ma Kurulu kararı iptal edilmişti. O halde, bu kararın icabına uygun yeni bir işlem derhal tesis edilmeliydi.

Üstüne üstlük davayı açanlarla mutabakat sağlanmış değil miydi?

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın, Kültür-Sen’in davadan feragat etmesini beklemesi ve bu yapılmadı-ğı için sorumluluğu Kültür-Sen’e yüklemesi asla doğru değil-di!

Hele hele, bu durumda artık herhangi bir işlem yapılamaya-cağı havasının yaratılması tam bir “lo, lo,lo” taktiğiydi.

Page 29: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

28 

İdare, iptal kararının icabına uygun yeni bir işlem tesis etti-ğinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın idare-ye bu yönde yardımcı olması gerekmez miydi?

Koruma Kurulu’na, iptal gerekçelerine uygun yeni bir proje sunulmasına engel acaba neydi?

* * * Şimdiii… Kanım o ki, kararı bahane edip, hareketsiz kalmak da hukuka aykırı bir eylemdir.

İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi, idareyi, İdare Mahkemeleri’nin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye zorunlu kıldığına göre ve bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeye-ceğine amir olduğuna göre, eee…

N’olacak şimdi?

(Bu arada, önceki sorularım “bakidir”! Kültür ve Turizm Ba-kanlığı’nın Ajans’a verdiğini söylediği 70 milyon Türk Lirası kimde ya da nerededir? Şekib Avdagir’in, vaki görüşmelerin-de Vahap Munyar’a bedelsiz hazırlandığını söylediği proje için Mimar Murat Tabanlıoğlu’na kaç Türk Lirası verilmiştir?)

24 Ağustos 2010 / Evrensel

Page 30: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

29 

AKM OLAYINDA ORTAYA SAÇILAN YENİ SORULAR, BEKLENEN YANITLAR

ÜSTÜN AKMEN

Geçen haftaki yazım üzerine, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç bu kere telefonla aradı, yazının içinde geçen soruların kimilerini “şifahen” yanıtladı. Mimar Murat Tabanlıoğlu’nun mimari pro-je için bedel almadığını, kendisine yapılan 2 milyon 533 bin Türk Lirası ödemenin diğer mühendislik projeleri karşılığını kapsadığını söyledi. Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası tarafından, AKM’nin avan projelerinin onaylandığı Koruma Kurulu kararının iptali için açtığı davanın muhatabı-nın Ajans’ın değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın olduğu yo-lunda bilgi verdi.

Şekib Avdagiç’e teşekkür ettim. Bir iki hafta içinde kendisinin “moderatör” olarak yer alacağı bir toplantı düzenleyeceklerini ve fevkalade üzüntü duydukları bu konuda 2010 yılının bit-mesine şunun şurasında birkaç ay kalmış olmasına karşın çözüm yolu arayacakları beyanına da ayrıca sevindim. Gel gelelim tedirginim. Onun için, gelin işi ta başından alarak bir kez daha irdeleyelim. Şekib Avdagiç’in yaptığı açıklamaları bir kenara itmeyelim, ama “olay”ı (edindiğim özel bilgiler ışı-ğında) yeniden gözden geçirelim.

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi 06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla da koruma grubu 1. Grup olarak belirlenmiş. 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı kararla restorasyon avan projesi onaylanmış.

Page 31: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

30 

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün süreç değişmiş, bu konular artık Bakanlığın insiyatifi dışına çıkmış. Ajans tarafından hazırla-nan çeşitli projeler Koruma Bölge Kurulunca onaylanmış. 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla Koruma Bölge Kuru-lunca onaylanan restorasyon Avan Projesi, binayı kulla-nan sanatçılar ve yöneticiler tarafından sanatsal aktivite-leri ve işleyişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bulunmamış.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından kul-lanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar edilmesi üzerine, Kültür Sanat Sendikası İdari Yargı’da dava açmış. Mahkeme, bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yürütmeyi durdurma, sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını almış.

Bundan sonrası için sorularımızı sıralayalım.

Soru 1: Bilinen bir gerçek ki, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın 2011 yılı başından itibaren yerinde yeller esecek. Çalışanlarının her biri başka yer, iş ve görevlere gidecek. O halde, binayı/işleyişi bilmeyen geçici bir kuruluş olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, bu proje-nin uygulanmasında kendi istekleri doğrultusunda acaba neden ısrar etmiş? AKM için ayrılan 75 trilyonluk bütçeyi Ba-kanlığa aktarmayı hiç mi düşünmemiş?

Soru 2: Ajansın, Kültür Sanat Sendikası tarafından dava açılması nedeniyle Atatürk Kültür Merkezi onarımının yapıl-madığı yolunda iddialarda bulunması bence gerçeği “aççık

Page 32: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

31 

seççik” yansıtmamakta! Ajans, yasalara rağmen kendi dü-şünce ve ısrarlı isteklerine göre, doğru olmayan bir proje yaptırmaya gayret etmeseydi süreç acaba bu noktaya gelir miydi?

Soru 3: Ertuğrul Günay’ın da ifade ettiği gibi, Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı, İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 16.12.2009 tarih ve E.2009/79 K. 2099/2088 sayılı iptal kararı üzerine konunun uzamaması için Danıştay nezdinde karara itiraz etmeyerek, geç de olsa davadan feragat etme olgunlu-ğunu göstermedi mi?

Soru 4: Bakanlık, mahkeme kararlarına uygun olarak tüm işlemleri çok kısa sürede tamamlayarak ihaleye hazır hale getirmedi mi?

Soru 5: Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Kültür ve Tabiat Var-lıklarını Koruma Kurulları’nın İdari yargıda devam eden konu-ları mevzuatı gereği inceleyemeyeceğinin bilincine vararak davadan feragat etmesi, İstanbul 9.İdare Mahkemesinin ver-diği kararın uygulanmasına katkıda bulunmak sayılır mı, sa-yılmaz mı?

Soru 6: Bakanlık, yargı kararına uygun olarak Koruma Kuru-luna başvurduğunda, Koruma Kurulu da 31 Aralık 2009 tari-hinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı için karar aldı mı al-madı mı?

Soru 7: Daha sonra 14 Ocak 2010 tarihinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça koruma kuruluna başvurularak vaziyet planı onayı gerçekleştirilmedi mi?

Gerçekleştirildi!

Page 33: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

32 

Eee? O halde?

Ajans, bu güne değin verdiği bilgilerde bu bölümlerden ne-den hiç söz etmedi?

Soru 8: Ajansın, bu süreçten hemen sonra onarım için ihale yapması gerekirken, “sendika engel oldu” gibi bir söylem içine girmesine de kafam hiç basmıyor! Diğer taraftan, anla-şıldığı kadarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı, kanunda belirti-len süre içerisinde yasalara uygun davranma görevini “bi-hakkın” yerine getirmiş. Buna mukabil Ajans, istediği proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almış, uykuya yatırmış. Yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini ifade ederek Atatürk Kültür Merkezi’nin onarılması işine fevkalade gayri-ciddî bir yaklaşım sergilemiş. Hazırlanan projenin yanlış ol-ması nedeniyle iptal edilmesi üzerine, gösterilen tepki öde-neği yok ederek mi ortaya konulmalıydı? İstanbul’un kültür işleri bu kadar mı pamuk ipliğine bağlı? Diyorum ki Şekib Avdagiç ya da başka “bir bilen”, biliyorsa bildiklerini mutlaka açıklamalı.

Soru 9: 5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkındaki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Ata-türk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane ola-rak restorasyonu, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstan-bul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasında değil mi? Bu görevler neden yerine getirilmedi? Engel neydi? İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, İstanbul’un kültür yaşamına bilinçli mi, yoksa bilinçsiz davra-nış biçimleri ve çalışma tutumlarıyla balta indirdi?

Page 34: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

33 

Soru 10: İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlıklar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerinden elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar ne-relere sarf edildi? Kimi kaynakların kullanılmaması yasalara, etik ilkelere uymakta mıdır? Ajansın bu konularda ciddi ola-rak sorgulanması gerekmiyor mu? Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı denetçileri uyuyor mu?

Soru 11: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanma-sına amir olduğuna göre, binanın bu halde bırakılması kültür varlığının tahrip olması anlamına gelmiyor mu? Bu konuda, örneğin Kültür-Sanat Sen neden savcılığa suç duyurusunda bulunmuyor?

Soru 12: Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak diğer mühen-dislik hizmetleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evrakla-ra istinaden tevsik edebilir mi?

Soru 13: Konumuzun dışında, ama merakımdır sorarım: İs-tanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, amaçlarının dışı-na taşıp Yelken yarışlarına yaptığı katkıdan sonra, Dünya Boks Şampiyonasına da katkı sağlamış mıdır? Bu yardımın boyutu ne kadardır?

Bu soruların tümüne yanıt beklemek, hiç kuşkum yok ki ana-larımızın ak sütü gibi hakkımızdır.

01 Eylül 2010

Page 35: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

34 

BU SÜKÛT, İKRARDAN MI GELİYOR?

ÜSTÜN AKMEN

Bu köşede beş haftadır papağan gibi yineleyip duruyorum, kendimce 06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kurulu kara-rıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla koru-ma grubunca 1. Grup olarak belirlenmiş; 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı ka-rarla restorasyon avan projesi onaylanmış İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini, dola-yısıyla neden hâlâ açılamadığını sorguluyorum.

Bu arada, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avru-pa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün sürecin değiştiğini, bu konuların artık Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın inisiyatifi dışına çıktığını biliyorum. Ajans tarafından hazırlanan çeşitli projele-rin Koruma Bölge Kurulunca onaylandığını belgeliyorum. 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla Koruma Bölge Kurulunca onaylanan restorasyon Avan Projesinin, binayı kullanan sa-natçılar ve yöneticiler tarafından sanatsal aktiviteleri ve işle-yişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bulunmadığını anlatıyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından kul-lanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar edilmesi üzerine, Kültür Sanat Sendikası’nın İdari Yargı’da dava açtı-ğını, mahkemenin bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yü-rütmeyi durdurma, sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını aldığını okurlarıma anımsatıyorum.

Page 36: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

35 

Geçen hafta ortaya sorular attım. İstanbul 2010 Avrupa Kül-tür Başkenti Ajansı’nın üç ay sonra yerinde yeller eseceğine göre, binayı/işleyişi bilmeyen geçici bir kuruluş olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın, bu projenin uygu-lanmasında kendi istekleri doğrultusunda neden ısrarcı dav-randığını, AKM için ayrılan 75 trilyonluk bütçeyi Bakanlığa neden aktarmadığını sordum.

Ajans, yasalara karşın projede ısrar etmeseydi süreç acaba bu noktaya gelir miydi sorusunu yeniden ortaya koydum. Koruma Kurulu, 31 Aralık 2009 tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı yolunda aldığı karara neden uyulmadığını, 14 Ocak 2010 tarihinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça koruma kuruluna başvurularak vaziyet planı onayı gerçekleştirildiği gerçeğinin üstüne üstüne vurdum.

Şu ana dek bir “Çıt” dahi duymadım!

Ajans’ı, istediği proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almakla, uykuya yatırmakla; yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini ifade etmekle; Atatürk Kültür Merkezi’nin onarılması işine fevkalade gayriciddî bir yaklaşım sergile-mekle suçladım. Hazırlanan projenin yanlış olması nedeniyle iptal edilmesi üzerine, gösterilen tepki, ödeneği yok ederek ortaya konulmuştu, açık yüreklilikle açıkladım.

5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkındaki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yeni-lenmesi, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasındaydı. Bu görevler neden yerine getirilmedi diye meraklandım, gel gelelim yanıt alamadım.

Page 37: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

36 

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlık-lar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerin-den elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar nerelere sarf edilmişti, sizin merakınıza aracı oldum. Ajansın bu konularda ciddi olarak sorgulanması gerektiği yolundaki düşüncemi ortaya koydum. Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı denetçilerini uykularından uyandırmak için bir avaza bağırdım durdum.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir olduğuna göre, binanın bu halde bırakılması bal gibi kültür varlığının tahrip olması anlamına geliyordu. Bu konuda, ör-neğin Kültür-Sanat Sen’in savcılığa suç duyurusunda falan bulunmamasına şaştım kaldım.

Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak diğer mühendislik hiz-metleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istina-den tevsik edebilir mi diye kurcaladım, Tabanlıoğlu’ndan ne-fes gücünde dahi olsa ses alamadım.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, amaçlarının dışına taşıp Yelken yarışlarına ve Dünya Boks Şampiyona-sına ne kadar katkı sağlamıştır, öğrenmek istedim, Ajans’tan bir yetkilinin “tık” sesini bile duyamadım.

Sonuç olarak, bu sessizliğin yapılacak hukuki muamelelerin sonuçlarına katlanılacağı anlamına geldiğini anladım.

08 Eylül 2010 / Evrensel

Page 38: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

37 

SAYIN BAŞSAVCI: AKM İLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM!

ÜSTÜN AKMEN

06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla koruma grubun-ca 1. Grup olarak belirlenmiş; 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı kararla resto-rasyon avan projesi onaylanmış İstanbul Atatürk Kültür Mer-kezi’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini, dolayısıyla ne-den hâlâ açılamadığını haftalardır sorguluyorum.

AKM’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini sorgularken Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün sürecin değiştiğini, bu konuların artık Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın inisiyatifi dışına çıktığını öğrenmiş bulunuyorum.

Ajans tarafından hazırlanan çeşitli projelerin Koruma Bölge Kurulunca onaylandığının belgelerini gördüm ben! Dolayısıy-la 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla Koruma Bölge Kuru-lunca onaylanan restorasyon Avan Projesinin, binayı kulla-nan sanatçılar ve yöneticiler tarafından sanatsal aktiviteleri ve işleyişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bulunma-dığını da biliyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından kul-lanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar edilmesi üzerine, Kültür Sanat Sendikası’nın İdari Yargı’da dava açtı-

Page 39: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

38 

ğını, mahkemenin bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yü-rütmeyi durdurma, sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını aldığını da dün gibi anımsıyorum.

İki hafta önce ortaya sorular attım. İstanbul 2010 Avrupa Kül-tür Başkenti Ajansı’nın üç ay sonra yerinde yeller eseceğine göre, binayı/işleyişi bilmeyen geçici bir kuruluş olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın, bu projenin uygu-lanmasında kendi istekleri doğrultusunda neden ısrarcı dav-randığını, dahası AKM için ayrılan 75 trilyonluk bütçeyi Ba-kanlığa neden aktarmadığını sordum. Bu para AKM yerine nerelere harcanmıştı doğrusu pek meraklandım.

Diğer taraftan, Ajans, yasalara karşın projede ısrar etmesey-di süreç acaba bu noktaya gelir miydi sorusunu yeniden or-taya koydum. Koruma Kurulu’nun, 31 Aralık 2009 tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı yolunda aldığı karara Ajans tarafından neden uyulmadığını sordum. 14 Ocak 2010 tari-hinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça koruma kuruluna baş-vurularak vaziyet planı onayı gerçekleştirildiği gerçeğinin üzerinde durdum.

Ajansın kulağı duvar oldu.

Ajans’ı, istediği proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almakla, uykuya yatırmakla; yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini söyleyip aradan sıyrılmakla; Atatürk Kültür Merkezi’nin onarılması işine fevkalade gayriciddî bir yakla-şım sergilemekle suçladım. AKM için hazırlanan projenin yanlış olması nedeniyle iptal edilmesi üzerine, gösterilen

Page 40: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

39 

tepki, ödeneği yok ederek ortaya konulmuştu, şaşkınlığımı açık yüreklilikle açıkladım.

5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkındaki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yeni-lenmesi, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasındaydı. Bu görevler neden yerine getirilmedi diye heyecanlandım, sordum soruşturdum yanıt alamadım.

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlık-lar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerin-den elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar nerelere sarf edilmişti bilgi alamadım. Ajansın bu konularda ciddi olarak sorgulanması gerektiği yolundaki düşüncemi ortaya koydum. Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı denetçilerini göreve çağırdım, onları da uykularından uyandı-ramadım.

Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak diğer mühendislik hiz-metleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istina-den tevsik edebilir mi diye kurcaladım, Tabanlıoğlu’ndan olumlu ya da olumsuz herhangi bir tepki bulmadım.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, amaçlarının dışına taşıp yelken yarışlarına ve Dünya Boks Şampiyonası-na ne kadar katkı sağlamıştır, öğrenmek istedim, Ajans’ın bir yetkilisinin “tık” sesini bile duyamadım.

Page 41: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

40 

Derken, geldim işin sonuna.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir-di. Atatürk Kültür Merkezi’nin bu halde bırakılması bal gibi kültür varlığının tahrip olması anlamına geliyordu. Hem yuka-rıda sıraladığım konularda, hem de 2863 sayılı Kültür ve Ta-biat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesinin uy-gulanması hususunda Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsav-cısına şikâyetçi sıfatıyla suç duyurusunda bulunmayı ka-rarlaştırdım.

Sayın Başsavcım! Suçun tarifini elim vardığınca, dilim döndüğünce yukarıda sundum. Adım adresim malum. Sanık ya da sanıkların adresi ise İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı-İstiklal Cad-desi, Atlas Pasajı No:131 Beyoğlu 34435 İstanbul. Yukarıda arz edilen nedenlerle sanık/sanıklar hakkında gerekli soruş-turmanın yapılarak cezalandırılmaları için kamu davası açıl-masına karar verilmesini okurlarımın önünde saygı ile arz ve talep ediyorum. Bu aşamadan sonrasını ve bir anakenti iki yıldır ısrarla ope-rasız, balesiz, konser ve tiyatro salonsuz bırakanların sonu-nu çok merak ediyorum. 15 Eylül 2010 / Evrensel

Page 42: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

41 

AKM İÇİN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM. SİZ KİM-DEN YANASINIZ?

ÜSTÜN AKMEN

Bu sekizinci yazı, tam sekiz haftadır 06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla koruma grubunca 1. Grup olarak belir-lenmiş; 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı kararla restorasyon avan projesi onaylanmış İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin hangi neden-lerle tadil edilemediğini, dolayısıyla neden hâlâ açılamadığını sorguluyorum.

Bir gazeteci olarak Sevgili Zeynep Oral “Ajans’dan daha çok Kültür Bakanının ve hükümetin kusurlu olduğuna” inanıyor, ama ben AKM’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini sorgu-larken Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün sürecin değiştiğini, bu konuların artık Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın inisiyatifi dışına çıktığını öğrenmiş bulunuyorum. 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla Koruma Bölge Kurulunca onaylanan restorasyon avan projesinin, binayı kullanan sanatçılar ve yöneticiler tara-fından sanatsal aktiviteleri ve işleyişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bulunmadığını da (belgelerle sabit) biliyo-rum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından kul-lanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar edilmesi üzerine, Kültür Sanat Sendikası’nın İdari Yargı’da dava açtı-ğını, mahkemenin bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yü-

Page 43: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

42 

rütmeyi durdurma, sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını aldığını sizlere bir kez daha anımsatmayı görev addediyorum.

Haziran 2008 tarihinde AKM apar topar boşaltıldıktan sonra, içinde bulunan Devlet Operası, Balesi, Devlet Tiyatroları, Devlet Senfoni Orkestrası, koro ve topluluklar sağlıksız, işle-vine uygun olmayan yerlere alelacele taşınıyor, taşınılan binalara da yüksek meblağlarda kiralar ödenip tadilatlar yapı-lıyor. Bırakın İstanbul gibi bir metropolün sanat damarların-dan en önemlisinin kesilmesini, bu zarar-ziyanı kimin üstle-neceğini, kimin ya da kimlerin hesap vereceğini doğrusu çok, ama çok merak ediyorum.

Opera-bale ile tiyatronun sahneleriyle aynı binada yer alması gereken ve bu sanat kollarının olmazsa olmaz parçaları olan; belli ısıda kontrollü ortamlarda çalışılması gereken atölyeler İstanbul’un dört bir yanına dağılmış durumda. Hiçbir ısıtma sistemi olmayan, hatta su çektiği için yıkılma tehlikesi olan, tehlikeli kimyasal madde barındırma olasılığı bulunan köhne bina ve hangarlarda iki kış geçirtenleri bilmek istiyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın, bu projenin uygulanmasında kendi istekleri doğrultusunda neden ısrarcı davrandığını, dahası AKM için ayrılan 75 trilyonluk bütçeyi Bakanlığa neden aktarmadığını soruyorum.

Diğer taraftan, Ajans, yasalara karşın projede ısrar etmesey-di süreç acaba bu noktaya gelir miydi sorusunu yeniden gündeme getiriyorum. Koruma Kurulu’nun, 31 Aralık 2009 tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı yolunda aldığı ka-rara Ajans tarafından neden uyulmadığını bilmek istiyorum.

Page 44: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

43 

14 Ocak 2010 tarihinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça ko-ruma kuruluna başvurularak vaziyet planı onayı gerçekleşti-rildiği gerçeğinin ısrarla üzerinde duruyorum.

Ajans’ı, istediği proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almakla, uykuya yatırmakla; yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini söyleyip aradan sıyrılmakla suçluyorum. AKM için hazırlanan projenin yanlış olması nedeniyle iptal olması üzerine gösterilen tepkinin ödeneği yok ederek “ber-taraf” edilmesini eleştiriyorum.

5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında-ki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yeni-lenmesi, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasındaysa, Ajans nerede diye meraklanıyorum.

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlık-lar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerin-den elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar nerelere sarf edildi, bir gıdım dahi olsun bilgi alamıyorum.

Mimar Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak mühendislik hiz-metleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istina-den tevsik edebilir mi diye kurcalıyorum, sonuca ulaşamıyo-rum.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle

Page 45: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

44 

ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir olduğuna göre, Atatürk Kültür Merkezi’nin bu halde bırakıl-masının bal gibi kültür varlığının tahrip olması anlamına gel-diğine inanıyorum. Hem yukarıda sıraladığım konularda, hem de 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Ka-nunu’nun 65 (a) maddesinin uygulanması hususunda Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına şikâyetçi sıfatıyla suç duyurusunda bulunmak zorunda kalıyorum (Bkz: Evrensel – 15 Eylül 2010).

Bu arada, Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi’nin yönetim kurulu, bu konuda bir imza kampanyası düzenlenmesine çağrıcı oluyor. Yıkılmasın diye AKM’nin önüne kurulan podyuma çıkıp mangalda kül bırakmayan on-ca tiyatrocu, sivil toplum örgütlerinin yöneticisi, besteci, ope-ra-bale sanatçısı, köşe yazarı, müzisyen, yazar, çizer ne-dense bu kampanyaya (şu ana kadar imza verenleri ayrı tutuyorum) katılmak istemiyor, katılmıyor, herhalde biri ya da birilerinden korkuyor, çekiniyor.  

Ben, bana destek verenlerle birlikte yoluma devam ediyo-rum.

Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı denetçilerini bir kez daha göreve çağırıyorum.

Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın konuyu ciddiye alacağına inanıyorum.

Suçluların mutlaka cezalandırılmalarını istiyorum.

22 Eylül 2010 / Evrensel

Page 46: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

45 

RECEP TAYYİP ERDOĞAN, AKM İLE İLGİLİ HINCAL ULUÇ’A KONUŞMUŞ…

ÜSTÜN AKMEN

Bir hafta kadar Kıbrıs’taydım, Lefkoşa Belediye Tiyatro-su’nun 8. Kıbrıs Tiyatro Festivali’ni izledim. Bu arada, ne yalan söyleyeyim, günlük gazeteleri günü gününe izleme olanağını pek bulamadım.

Ben yokken, başbakanımız İstanbul Atatürk Kültür Merkezi (AKM) konusundaki sessizliğini bozmuş, kafasında büyüttü-ğü projesini Hıncal Uluç’a açıklamış (Sabah- 23.09.2010). Başbakanımız, yaşam tarzımızın müdahaleye uğrayacağı yönünde tedirgin olan, korkan, kaygı duyan yüzde kırk ikinin ürkekliğini doğrularcasına tartışma falan açmamayı, açıkla-mamayı, ancak en iyisini bizler için kendisinin oluşturabile-ceğini müjdelemiş. Köşe yazarlarından destek istemiş. Bağ-layıcı hukuksal kararları aşabilmek için, yargının da anlayış sahibi olmasını ve önlerine engel çıkarmamasını “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” üslubu içinde talep etmiş.

Başbakanımızın benden 4 yaş büyük ağabeyim Hıncal Uluç’a anlattıklarına göre, Taksim Meydanı'nda trafik yer altına alınacak, bu meydan tamamen yayalara açılacak, çok yetersiz AKM binası yıkılacak, mevcut oto park da yer altına ineceğinden otopark arsası da, bina arsasına eklenecek ve bir mimari yarışma ile İstanbul'a Taksim Meydanı ile bütün-leşmiş, kent simgesi bir Atatürk Kültür Merkezi yapılacakmış. AKM sadece temsil geceleri kapı açan değil, 24 saat canlı

Page 47: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

46 

olan bir merkez olacakmış. “Şimdi bu planı gerçekleştirmek için kolları sıvamışken, mevcut binaya 'tadilat' diye, 70 mil-yon yatırmanın âlemi yok... Kazmayı vurduğumuz anda, iki yılda kapıları açarız" demiş.

Hıncal Uluç: "Yani şimdi Başbakan, 'İki yıl içinde yeni AKM'yi açarız sözünü verdi diyebilir miyim’ dedim. ‘Kazmayı vurdu-ğumuz günden itibaren’ diye düzeltti tekrar. ‘Peki ya kazmayı on yıl sonra vurursanız’ dedim. ‘Bu defa formalitelerin çok daha hızlı sonuçlanacağına inanıyorum. İstanbul için AKM'den de öte müthiş projelerimiz var, sizinle özel bir ko-nuşmamızda anlatmak isterim’ dedi ve iki cümle ile projenin adını söyledi. Telefon elimde dondum kaldım. Bu İstanbul konusunda bugüne dek duyduğum en çılgın proje. Biri bana ‘Bin proje say’ dese, bin gün izin verse aklıma gelmez. Öyle çılgın” diyor.

Sevgili Hıncal Uluç “telefon elinde donmuş kalmış” ya, ben-deniz de elimde Sabah Gazetesi buz olup kaldım. Hıncal Uluç gibi deneyimli bir gazetecinin yürürlükteki hukuk kuralla-rına; (yukarıdan aşağıya) anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik ve tebliğleri iplemeyen bir başbakana nasıl kandığına ina-namadım. Yasa dışına taşan açıklamaya Hıncal Uluç’un “muteber” bir gazeteci olarak nasıl olup da “itibar” ettiğini anlayamadım.

Şimdi hiç eğri oturmadan doğru konuşayım: AKM ana salo-nunun akustik rezaletinde Hıncal Uluç ile hemfikirim. Küçük salonda konser izlenemediğinin de tanığıyım. “Sadece bir asansörle çıkılan tavan arasında yapılan galeride sergi” fela-ketini de biliyorum. AKM, Hıncal Uluç’un dediği gibi mimarisi

Page 48: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

47 

ile de on para etmez. Dış görünüşü de berbattır, putrel yığı-nıdır, hiç bir özelliği ve güzelliği yoktur. Sevgili Uluç’un: “Bu rezil yapıyı korumak mı, yoksa yıkıp yerine, hem de oto park alanını da katarak, çok daha büyük, çok daha mükemmelini, İstanbul'a simge olacak bir Sydney Operası örneği yaratmak mı, akılcı, ilerici, devrimci” sorusunu ben de ele güne sora-rım. Ammaaa… Uluç’un, başbakanın “dil üstünde kaydırma-calar”ı karşısında bu denli saf davranmasına da şaşarım.

“Dil üstünde kaydırmaca” derken başbakana hakareti falan asla amaçlamıyorum. Ama bu tür söz cambazlıklarına da inanmıyorum. Anımsarsınız mutlaka, yaklaşık üç yıl önce Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkım kararı alındı. Yı-kılmaması için allem ettik, kalem ettik, uğraş verdik, becere-medik. Hatta 27 Mart 2008 Dünya Tiyatrolar Günü’nde Muh-sin Ertuğrul Sahnesi’nin önünden yetkililere seslendik, göğ-sümüzü buldozerlere siper edeceğimizi söyledik. Muhsin Ertuğrul, daha önce barakalardan gelişerek ortaya çıkan bir sahneydi, yeterli değildi, bazı problemleri ve riskleri vardı biliyorduk, ama inanmıyorduk.

Bir süre sonra, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bizleri Sait Halim Paşa Yalısı’nda kahvaltıya davet etti. Anlattı, “Harbiye Kongre Vadisi Avan Projesi” hakkında bilgiler verdi. Bir de maket gösterdi, maketin etrafını tavaf eyledik. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkılıp yerine Lütfi Kır-dar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ile uyumlu yeni bir bina yapılacağını söyledi. Proje, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, Hilton Convention Center, Harbiye Orduevi, Askeri Müze, Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu,

Page 49: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

48 

Taşkışla Caddesi arasında kalan 17 bin metrekarelik alanı kapsayacaktı. Toplam inşaat alanı 83 bin 695 metrekare ola-cak, yapılacak yeni tiyatro binasının 5 katı yer üstünde, 6 katı da yer altında inşa edilecekti. Mevcut binadaki 601 olan seyirci kapasitesi, yeni binada 696'ya çıkarılacak, tiyatro bi-nasının altında 800 araçlık bir garaj yapılacak, Şehir Tiyatro-ları Müdürlüğü ofisleri de aynı binada yer alacaktı. Yer altın-daysa tiyatronun depoları, alt birimleri, arşivi, hatta kütüpha-nesi konuşlanacaktı.

İnanmadık, ama bir halt da edemedik. Yıkıldı, yerine yenisi yapıldı. Gittik ve gördük ki ne biçim projeyse bu, 601 olan seyirci kapasitesi 696’ya çıkarılacağına 598’e indirilmiş. Dünyada belki de ilk kez, gişeleri dışarıda olan bir tiyatro binası inşa edilmiş. Salona girişi dik mi dik yirmi basamak olan, yaşlıların nefes nefese salona girdikleri, neredeyse eskisini aratan bir tiyatro binasıydı yapılan. Fuaye bir mimari kepazelikti. Otopark falan yoktu. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne, Hilton Oteli’nin araç çıkış kapısı önünden ve Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun biraz ilerisinden karda kışta, bastı-ğımız itinasız döşenmiş taşların aralarından pırtlayan çirkef-lerle yıkanarak varabildik. Yani tiyatrosever olma hakkımızı, mimar ve sanat tarihi doktoru Kadir Topbaş Bey’e iğdiş ettir-dik.

Şimdi Sevgili Hıncal Uluç, lütfen söyle, ben başbakana nasıl inanayım? AKM binasının yıkılıp, mevcut otoparkın yer altına ineceğine, o arsanın da bina arsasına ekleneceğine ve bu alanda “kent simgesi” bir Atatürk Kültür Merkezi beklerken

Page 50: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

49 

bırakın iki yeşil minareli cami inşaatını falan, “Atatürk Alışve-riş Merkezi” yapılmayacağına nasıl kanayım?

Kanmıyorum!

Kanmadığım için 06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kuru-lu kararıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla koruma grubunca 1. Grup olarak belirlenmiş; 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı kararla restorasyon avan projesi onaylanmış İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin (şimdilik kaydıyla) tadilini istiyorum. Karar altına alındığı halde hangi nedenlerle tadil edilemediğini, dolayısıyla AKM’nin neden hâlâ açılamadığını sorgulamayı sürdürüyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı nasıl olu-yor da yasaları, yargı merciinin kararlarını hiçe sayarak böyle açıklamalar yapıyor, başbakana kızıyorum.

5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkındaki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yeni-lenmesi, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasındaysa, Ajans nerede diye sorarken Hıncal Uluç’un beni destekle-memesine üzülüyorum.

Ben, Sevgili Hıncal Uluç’un deyimiyle “istemezükçü” değilim, sadece başbakana inanmıyorum ve tadilatta ısrar ediyorum. Israr ederken, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli bakanlıklar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerinden elde edilen maddi kaynakların bugüne kadar nerelere sarf edildiğini de sorguluyorum.

Page 51: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

50 

Mimar Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak mühendislik hiz-metleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istina-den tevsik edemiyorsa ve bu durum Uluç’u hiç mi hiç ilgilen-dirmiyorsa sinirleniyorum.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir olduğuna göre, Atatürk Kültür Merkezi’nin çürümeye bırakıl-masını, bal gibi kültür varlığının tahrip edilmesi anlamına geldiğini Hıncal Uluç’un umursamamasına ciddi anlamda alınıyorum.

Hem yukarıda sıraladığım konularda, hem de 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesinin uygulanması hususunda Sayın İstanbul Cum-huriyet Başsavcısına şikâyetçi sıfatıyla suç duyurusun-da bulunmamı Hıncal Uluç neden desteklemiyor (Bkz: Ev-rensel-15 Eylül 2010), bilemiyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na on üç soru (Evrensel-01 Eylül 2010) sordum.

Yanıt alamıyorum.

Yanıtları Hıncal Uluç’un da merak etmesini istiyorum.

06 Ekim 2010 / Evrensel

Page 52: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

51 

BAŞBAKAN’IN “ÇILGIN PROJESİ”, 2010 AJANSINI KURTARAMAZ…

ÜSTÜN AKMEN

Geçen hafta Başbakan’ın kafasında büyüttüğü “çılgın” proje-sini Hıncal Uluç’a (Sabah-23 Eylül 2010) açıklamasının üze-rinde durmuş, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili “tasav-vur”larına kanmadığımı belirtmiştim. Belirtirken, Hıncal Uluç gibi deneyimli bir gazetecinin yürürlükteki hukuk kurallarına; (yukarıdan aşağıya) anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik ve tebliğleri iplemeyen bir başbakana nasıl kandığına inanama-dığımı da ifade etmiş, yasa dışına taşan açıklamaya Hıncal Uluç’un “muteber” bir gazeteci olarak nasıl olup da “itibar” ettiğine hayret etmiştim.

Hıncal Uluç: “Gazetecilik yaşamımda ilk kez, ama inanmaz-sınız ilk kez bir başbakanla konuştum. Telefonla da olsa, ilk kez...” demişti ya, bir kadim dost, bu söze atfen gönderdiği elektronik postada, Solomon Volkov’un “Shostakovich ve Stalin-Büyük Besteci ile Acımasız Diktatör Arasındaki Sıra Dışı İlişki” başlıklı kitabını okumamı önermiş. “Bilvesile”, ki-tapta yer alan Devlet Başkanı Josef Stalin’in kültür/sanat dünyasının önemli isimlerine telefon ederek nasıl yönlendir-diğinin altını çizmiş. “Beklenmedik bir anda Stalin’den tele-fon gelince, insanların dizlerinin bağı çözülür, her istenileni yaparlarmış” demiş. Neymiş, niçinmiş bilmem, Volkov böyle söylemiş, dostum da bana nakletmiş.

Hıncal Uluç tenezzül buyurup yazımı yanıtlama gereğini duymadı ya da hiç değilse telefonla aramadı, ola ki polemik-

Page 53: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

52 

lerden nefret ettiğimi bilemedi, polemikten kaçtı, ama ben Sayın Başbakan’ın televizyonlarda AKM ile ilgili söylemlerini her keresinde dikkatle dinledim. AKM’nin yıkılarak tamamen yeni bir proje yapılacağını yineledi. “Kongre merkezi, sanat merkezi, opera oynanacak yer” gibisinden laflar etti. Tümü-nün bir arada olduğu çok amaçlı salonların, opera ya da bale eserlerinin sahnelenmesi açısından yeterli olmadığı gerçeği-ni bilmediği için ya da danışmanlarının opera ile opera binası ile uzaktan yakından ilgileri olmadığı için yalan-yanlış söyledi de söyledi.

Yahu, bu kadar fonksiyonu bir arada olan bina işletmesi ile karşı karşıya kalınırsa, İstanbul Devlet Opera ve Balesi, İs-tanbul Devlet Tiyatrosu, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüklerinin bu binada yerleşik olması düşünülebilir mi?

Diğer taraftan, Başbakan’ın konuşmalarından bu binanın adının Atatürk Kültür Merkezi olarak kalamayacağı, işletme-nin Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, Haliç Kongre Merkezi gibi bir statü haline getirileceği de ayan be-yan belli.

Taksim’de trafiğin yeraltına alınması ise, zaten var olan bir proje. 1990'dan beri mevcut (yani Sözen döneminden beri). Geçen haftaki yazıma internetten gelen yorumlardan öğren-dim ki, bu amaçla bir proje yarışması bile yapılmış. O yorum-lardan birinde: “Taksim metro istasyonunun neden bu kadar derine yapıldığını, o merdivenleri inip çıkarken düşünmedin mi? İşte bu yüzden…” deniliyor. Metro, zamanı geldiğinde üzerine araç trafiğinin de indirilebilmesi için böyle derine eşilmiş.

Page 54: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

53 

Ancak trafiği alta almak için binayı yıkmanın ne ilgisi var, o gün bugündür düşünüyorum düşünüyorum içinden çıkamıyo-rum. “Taksim Meydanı” dediğimiz; esasında Atatürk Heykeli, Atatürk Kültür Merkezi, su maksimi, gezi parkı ile İstanbul’un “Cumhuriyet Meydanı”dır. Yeni Anayasa’nın referandum so-nucu onaylanması ise, anayasadan önceki yapıların, yapı-lanların ve düzenlemelerin yok edilmesi anlamına gelme-mekte. Diğer taraftan, Başbakan’ın “benden önce”, “benden sonra” ve benzeri yeni, yepyeni düşünceleri de son derece tehlike arz etmekte.

Başbakan’ın sır gibi sakladığı “Çılgın Proje”sini ben de ucun-dan kıyısından öğrendim. Gerçekleşebilirse pek mükemmel olur, ben de Recep Tayyip Erdoğan’ı o zaman gönülden kut-lar, açık yüreklilikle özür de dilerim. Ama gel de Başbakan’a inan! Neymiş proje? Deniz tarafında söz konusu çok amaçlı bina, İnönü gezisine ilâve edilmiş yeşil alan ve ortasında -belki de biraz yükseltilmiş olarak – Taksim Anıtı. Anıtın çev-resinde fazla büyümeyen ağaçlar ile bezenmiş geniş bir yeşil alan ve çok büyük olmayan törenlerin yapılabileceği ve in-sanların serbestçe dolaşabilecekleri geniş ve engebesiz alan. Oturulabilecek banklar, birkaç şık mı şık “kiosk”. Gü-rültüsüz, ferah ve temiz bir park alanı. Ne hoş değil mi? Baş-bakan bu “hoşluğu” istiyor, inanın bana, istiyor, ama bu resmin içine, hiç olmazsa İzmir Konak meydanındaki gibi bir de cami oturtmayı amaçlıyor. Beyoğlu Evlendirme Dairesi ve Nikâh Salonu’nun bulunduğu parka, belki de 6 minareli, hatta ikinci Selimiye Camii’nin klonlamasını düşlüyor. Yani operayı moperayı, baleyi maleyi, tiyatroyu miyatroyu, senfoniyi menfoniyi umursamıyor. Seçim yatırımını şimdiden planlıyor.

Page 55: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

54 

Diğer yandan bakarsak böyle bir projenin “kazmayı vurduk-tan” iki yıl sonra bitirileceği sözüyse ütopyanın Allahı! Dü-şünsenize, önce içinde kent trafiğinin kilit noktası Taksim Meydanı olmayan yeni bir trafik planı geliştirilecek ve akış için gerekli cadde düzenlemeleri yapılacak, bu yeni uygu-lama içinde sorunsuz trafik akışı sağlanacak. Vay benim köse sakalım! Sadece bu bir yıl sürer. Sonra kazı işleri baş-layacak, kaç metre derine inilecek? Bu arada metro hattı ne olacak? Haydi çözüm bulundu diyelim, o mağaranın içine inşaatlar yapılacak, yol bağlantıları düzenlenecek, egzoz gazlarının tahliyesi için muazzam bir havalandırma yapıla-cak. İyi de, havalandırma bacaları, yer üstünde acaba nasıl gizlenecek? Bütün bunlar teknik olarak olmayacak işler değil elbette. Ama yasalar linç edilmişe dönecek? Tutun ki Başba-kan yasaya/yasalara karşı savaşımını kazandı, işte o zaman da en azından benim kuşağımın elindeki iyi kötü opera, bale, tiyatro, senfoni izleme/dinleme olanağı yıllar yılı piç edilecek!

Esasında bu tartışmalara girmek hiç mi hiç doğru değil. Bi-nayı beğensek de beğenmesek de tescillidir ve koruma gru-bu 1. Gruptur. Ayrıca mahkeme kararı kesindir ve Bakanlık üst mahkemeye itiraz etmeyince konu kapanmıştır. Koruma Kurulu da mahkeme kararı doğrultusunda yeni bir karar oluş-turmuştur. Şimdi hiç zaman kaybetmeden uygulamanın baş-laması gerekmektedir. Tartışmalara devam edilirse, sanki bugüne kadar hiçbir karar yokmuş gibi bir durum ortaya çı-kacaktır. Başbakan bunu yapmak istiyor olabilir, ama sorum-lular sonuca razı olmalı, cezalandırılmayı şimdiden kabul-lenmelidir.

Page 56: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

55 

Opera, bale, tiyatro, senfoni izleme/dinleme olanağımın “ahir” ömrümde piç edilmesini önlemek için 06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla koruma grubunca 1. Grup olarak belirlenmiş; 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı kararla restorasyon avan projesi onaylanmış İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin (şimdilik kaydıyla) tadilinde ısrar ediyorum. Karar altına alın-dığı halde hangi nedenlerle tadil edilemediğini, dolayısıyla AKM’nin neden hâlâ açılamadığını sorgulamayı sürdürüyo-rum. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı nasıl oluyor da ya-saları, yargı merciinin kararlarını hiçe sayarak böyle açıkla-malar yapıyor, Başbakan’a kızgınlığımı ve inançsızlığımı sürdürüyorum.

5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkındaki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yeni-lenmesi, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasındaysa, Ajans nerede diye bir kez daha soruyorum.

Tadilat konusunda ısrar ederken, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli bakanlıklar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerinden elde edilen maddi kay-nakların bugüne kadar nerelere sarf edildiğini de sorguluyo-rum.

Mimar Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak mühendislik hiz-metleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk

Page 57: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

56 

Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istina-den tevsik edemiyorsa Tabanlıoğlu’ndan Yüce Yargının he-sap sormasını bekliyorum

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir olduğuna göre, Atatürk Kültür Merkezi’nin çürümeye bırakıl-masını, bal gibi kültür varlığının tahrip edilmesi anlamına geldiğinin bir kez daha altını çiziyorum.

Hem yukarıda sıraladığım konularda, hem de 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesinin uygulanması hususunda Sayın İstanbul Cum-huriyet Başsavcısı’na şikâyetçi sıfatıyla suç duyurusun-da bulunduğumu (Bkz: Evrensel-15 Eylül 2010), aynı ko-nuda imza kampanyasının sürmekte olduğunu bir kez daha anımsatıyorum.

Başbakan’ın “Çılgın Proje” uçurtması, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na sorduğum on üç sorunun (Evren-sel-01 Eylül 2010) yanıtsız kalmasını gerektirmez ki!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı on üç sorunun yanıtını mut-laka araştıracak, sorgulayacak.

İnanıyorum!

13 Ekim 2010 / Evrensel

Page 58: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

57 

EYYY SAYIN İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCISI! SÖZÜM SİZEDİR…

ÜSTÜN AKMEN

Bu dokuzuncu yazı, tam dokuz haftadır (Bkz: Evren-sel/11.08.2010; 18.08.2010; 25.08.2010; 01.09.2010; 08.09.2010; 15.09.2010; 22.09.2010; 13.10.2010) Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, koruma grubunca 1. Grup olarak belirlenmiş; rölövesi ve yenileme avan projeleri onay-lanmış İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini, dolayısıyla neden hâlâ açılamadığını sor-gulayıp duruyorum.

AKM’nin hangi nedenlerle tadil edilemediğini sorgularken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün sürecin değiştiğini, bu konuların artık Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önceliği dışına çıktığını öğrenmiş bulunuyorum. Koruma Bölge Kurulunca onaylanan restorasyon avan projesinin, binayı kullanan sanatçılar ve yöneticiler tarafından sanatsal aktiviteleri ve işleyişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bulunmadığını da (belgeleriy-le sabit) biliyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından kul-lanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar edilmesi üzerine, Kültür Sanat Sendikası’nın İdari Yargı’da dava açtı-ğını, mahkemenin bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yü-

Page 59: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

58 

rütmeyi durdurma, sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını aldığını sizlere bir kez daha anımsatmayı görev addediyorum.

Haziran 2008 tarihinde AKM apar topar boşaltıldıktan sonra, içinde bulunan Devlet Operası, Balesi, Devlet Tiyatroları, Devlet Senfoni Orkestrası, koro ve topluluklar sağlıksız, işle-vine uygun olmayan yerlere alelacele taşınıyor, taşınılan binalara da yüksek meblağlarda kiralar ödenip tadilatlar yapı-lıyor. Bırakın İstanbul gibi bir metropolün sanat damarların-dan en önemlisinin kesilmesini, bu zarar-ziyanı kimin üstle-neceğini, kimin ya da kimlerin hesap vereceğini doğrusu çok, ama çok merak ediyorum.

Opera-bale ile tiyatronun sahneleriyle aynı binada yer alması gereken ve bu sanat kollarının olmazsa olmaz parçaları olan; belli ısıda kontrollü ortamlarda çalışılması gereken atölyeler İstanbul’un dört bir yanına dağılmış durumda. Hiçbir ısıtma sistemi olmayan, hatta su çektiği için yıkılma tehlikesi olan, tehlikeli kimyasal madde barındırma olasılığı bulunan köhne bina ve hangarlarda üçüncü kışı geçirtecek hainlerin adlarını bilmek istiyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın, bu projenin uygulanmasında kendi istekleri doğrultusunda neden ısrarcı davrandığını, dahası AKM için ayrılan 75 milyonluk bütçeyi Bakanlığa neden aktarmadığını ısrarla soruyorum.

Diğer taraftan, Ajans, yasalara karşın projede ısrar etmesey-di süreç acaba bu noktaya gelir miydi sorusunu yeniden gündeme getiriyorum. Koruma Kurulu’nun, 31 Aralık 2009

Page 60: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

59 

tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı yolunda aldığı ka-rara Ajans tarafından neden uyulmadığını bilmek istiyorum. 14 Ocak 2010 tarihinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça ko-ruma kuruluna başvurularak vaziyet planı onayı gerçekleşti-rildiği gerçeğinin ısrarla üzerinde duruyorum.

Ajans’ı, istediği proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almakla, uykuya yatırmakla; yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini söyleyip aradan sıyrılmakla suçluyorum. AKM için hazırlanan projenin yanlış olması nedeniyle iptal olması üzerine gösterilen tepkinin ödeneği yok ederek “ber-taraf” edilmesini eleştiriyorum.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti hakkındaki yasada belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kış-lası’nın kütüphane olarak yenilenmesi, Ayazağa Kültür Mer-kezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajan-sı’nın asli görevleri arasındaysa, Ajans nerede diye merakla-nıyorum.

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlık-lar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerin-den elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar nerelere sarf edildi, bir gıdım dahi olsun bilgi alamıyorum.

Mimar Murat Tabanlıoğlu, ekip başı olarak mühendislik hiz-metleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istina-den tevsik edebilir mi diye kurcalıyorum, sonuca ulaşamıyo-rum.

Page 61: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

60 

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir oldu-ğuna göre, Atatürk Kültür Merkezi’nin bu halde bırakılması-nın bal gibi kültür varlığının tahrip olması anlamına geldiğine inanıyorum. Hem yukarıda sıraladığım konularda, hem de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun ilgili mad-desinin uygulanması hususunda Sayın İstanbul Cumhuri-yet Başsavcısına şikâyetçi sıfatıyla suç duyurusunda bulunmakta (Bkz: Evrensel – 15 Eylül 2010) bir ay sonra hâlâ direniyorum.

Bu arada, Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi’nin yönetim kurulu, bu konuda bir imza kampanyası düzenlenmesine çağrıcı oluyor. Aşağıda imzası bulunanların da suç duyurusunda bulunduklarının açılan dosyaya kabulü-nü Sayın Savcıdan arz ve talep ediyorum.

Soruların (varsa) yanıtlarının AKM ile ilgili sır perdesini ara-layacağına, hatta açacağına inanarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığım suç duyurusunu destekleyenlere yürekten, içten minnet duygularımı iletiyorum.

Destekleyicilerimin adlarını aşağıda abece sırasına uygun olarak açıklıyorum.

Adnan ÖZYALÇINER (Yazar); Ahmet LEVENDOĞLU (Tiyatro Stüdyosu Genel Sanat Yönetmeni); Akif YEŞİLKAYA; Arzu AÇIKGÖZ; Atila ALPÖGE (Yazar); Ayşen İNCİ (Oyuncu); Ayşen ÖNEN (Uluslararası Hu-kukçu Kadınlar Federasyonu Başkan Yardımcısı); Başak MEŞE (Tiyatro Pera-Oyuncu); Defne HALMAN (Oyuncu); Dilek ÜNAL (Tiyatro Pera); Emek Uyar; Emre ERDEM (Dramaturg/Tiyatro Eleştirmeni/ITI Başkan

Page 62: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

61 

Yardımcısı); Erdinç ANAZ (Tiyatro Pera-Oyuncu/Koreograf); Esen ÇA-MURDAN (Tiyatro Eleştirmeni); Eser RÜZGÂR (Tiyatro Eleştirmeni); Ezgi KASAPOĞLU (Tiyatro Pera); Filiz KUTLAR (Oyuncu); Fuat ULUS (Dr/Psikiyatr); Genco Erkal (Dostlar Tiyatrosu-Oyuncu/Yönetmen); Gözde ÖZDEMİR; Hale ŞENÖZGEN; Hasan ANAMUR (Prof. Dr./Tiyatro Eleştir-meni); Hasan ÖZTÜRK; Hülya KARAKAŞ (Oyuncu/Yönetmen); Hülya NUTKU (Prof. Dr./Tiyatro Eleştirmeni); İhsan ATA (Tiyatro Eleştirmeni); İlker YİĞEN (Tiyatro Pera); Kamer YILDIZ (Tiyatro Stüdyosu); Koray TARAKÇIOĞLU (Tekstil Mühendisi); Levent ÖKTEM (Tiyatro Pera-Oyuncu); Leyla ERBİL (Yazar); Leyla YAZICI; Linda ÇANDIR (Tiyatro Pera); Mehmet ASLAN (Tiyatro Pera); Mehmet ATAK (Oyun-cu/Yönetmen); Mesut ÖNEN (Prof. Dr./Hukukçu); Metin Boran (Tiyatro Eleştirmeni); Muhammet UZUNER (Tiyatro Pera); Murat KARASU (Oyun-cu/Yönetmen); Nesrin KAZANKAYA (Tiyatro Pera- Oyuncu/Yönetmen); Nihat BEHRAM (Şair/Yazar); Nihat ZİYALAN (Oyuncu); Nurkut İLHAN (Oyuncu); Okan KAYABAŞ (Tiyatro Pera); Orhan AYDIN (Oyuncu/Yazar); Oyuncular Tiyatro Grubu ÇALIŞANLARI; Ömer İVEDİ (Tiyatro Pera);Özdemir NUTKU (Prof. Dr./Tiyatro Eleştirmeni/Tiyatro Tarihçi-si/Yönetmen); Pınar KÜR (Yazar); Salima SÖKMEN (Koreograf); Selin Erensal; Sennur SEZER (Şair/Yazar); Serda KORDELER AKTUNA (Tiyat-ro Stüdyosu); Şafak ERUYAR (Tiyatro Pera-Dramaturg); Tilbe SARAN (Oyuncu); Tuğçe Şartekin KARASU (Oyuncu); Tuncer CÜCENOĞLU (Oyun Yazarı); Tutku SİCİMALİ; Tülin ONAT (Ressam); Volkan AKTAN (Tiyatro Pera); Yaman TÜZCET (Oyuncu); Yıldız KENTER (Prof./Kent Oyuncuları-Oyuncu/Yönetmen); Yılmaz ONAY (Yönetmen/Yazar); Yusuf ERADAM (Tiyatro Eleştirmeni); Yücel ERTEN (Oyuncu/Yönetmen); Zey-nep ALTIOK (Reklamcı); Zeynep ÖZDEN (Tiyatro Pera).

Bu adlar arasında, yıkılmasın diye üç yıl önce AKM’nin önü-ne kurulan kocaman podyuma çıkıp mangalda kül bırakma-yan onca tiyatrocunun, sivil toplum örgütü yöneticisinin, bes-tecinin, opera-bale sanatçısının, köşe yazarının, müzisyenin, yazarın, şairin, çizerin çoğunluğu yok diye inanın üzülmüyo-rum. Andante Müzik Dergisi’nin mail ortamında esip gürle-yen, gencecik müzisyen Sevgili Ecesu Sertesen’in çağrısı

Page 63: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

62 

doğrultusunda AKM’nin önünde toplanalım sloganlar atalım, aryalar çığıralım, kemanlar çalalım, şiirler okuyalım diyenle-rin bu “dava”nın neresinde bulunduklarını hiç mi hiç araştır-mıyorum. “Yahu, bu memlekette böyle bir metni imzalayacak buncacık mı tiyatrocu, sivil toplum örgütü yöneticisi, üyesi, besteci, opera-bale sanatçısı, köşe yazarı, müzisyen, şair, yazar, çizer varmış” diye vallahi hayıflanmıyorum. Sessiz, sakin, ensesine vur lokmasını al halkımın sanatsever kesimi, belki bundan sonra aklını başına devşirir diye umutlanıyo-rum.

Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcım, sesime kulak ve-receğinize inanıyorum.

Gerisi kamuoyunun takdiri, Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının işi, “benden buraya kadar” diyorum…

20 Ekim 2010 / Evrensel

Page 64: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

63 

ALLAH HAYIRLARA GETİRSİN, DÜN GECE SABAHA KARŞI BİR DÜŞ GÖRDÜM

ÜSTÜN AKMEN

Aman, aman, aman; Allah hayırlara getirsin, dün gece saba-ha karşı bir düş gördüm, öyle bir düş ki, sormayın gitsin. Kocamaaan, adeta uçsuz bucaksız bir mahkeme salonun-daymışım. Kendimi Mahkeme-i Kübra’dayım sanıyorum, gel gelelim pek benzetemiyorum. Dinleyici sıralarından birinde, halkın içinde oturuyorum. Ne de olsa gazeteci kimliğim var; yanımdakine, sağımdakine, solumdakine, etrafımdakilere sorup soruşturuyorum. Nerede olduğumun yanıtını bulamıyo-rum. En nihayetinde mübaşir dayanamıyor: “Sus ve yerine otur! Burası Mahkeme-i Kübra değil, ama adalet-i ilâhiyenin tam mânâsıyla tecelli edeceği tek yer burasıdır” diyor.

Amanııın! En büyük mahkemeymiş bu, mahkemelerin en yücesiymiş. Çıkılırmış hükmedenin, tek hâkimin, yegâne mutlak adalet sahibinin, yani halkın huzuruna, açılırmış “amel” defterleri. “Kirâmen kâtibin” melekler falan yokmuş burada, hayırlar ve şerler, her şey, ama her şey halkın tera-zisinde ölçülür, halkın muhasebesinin eleğinden geçermiş.

Düş değil mi bu, duvardaki saat, gerçeği çeyrek geçiyordu ki, Başsavcı salona girdi. Günlük giysisinin üstüne el dokuması kıpkırmızı kumaştan, altın sırmalı yakası ve elde dikme be-deniyle fevkalade gösterişli bir cübbe giymişti. Cübbenin ya-kası bol ve kolları kürklüydü. Çıktı kürsünün ortasına oturdu. Yanımdaki halktan birine: “Eee” dedim, “hâkim nerede?” Mü-başir koştu yanıma geldi, kulağıma: “Sus be adam, burada sadece savcı vardır, hâkim halktır” deyince pek utandım.

Sanık sıralarındaki kişilerin tamamına yakınını tanıyordum. Başsavcı içlerinden birine parmağıyla işaret etti: “Ayağa kalk”

Page 65: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

64 

dedi. Ayağa kalkan, ayan beyan gördüm ki İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’tir. “Dosya önümde, soruşturmayı başlatıyo-rum, bir diyeceğin var mı” diye sordu. Şekib Bey, boynunu sağ omzuna doğru eğdi: “Ne diyeyim Efendim, dileyelim ki Cenâb-ı Hakk bizi bu dünyada da, öbür dünyada da zelil ve mahcup eylemez inşallah…”

Başsavcı: “Bu işler dilemekle, af istemekle falan halledile-mez” diyecekti, demedi, kürsüde şöyle bir gerindi, dineldi, sadece: “İstanbul Atatürk Kültür Merkezi 06.01.1999 gün 10521 sayılı Koruma Kurulu kararıyla tescil edilmiş, 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararla da koruma grubu 1. Grup olarak belirlenmiş. 06.12.2006 tarih, 689 sayılı kararla rölövesi, 14.05.2008 gün, 1783 sayılı kararla restorasyon avan projesi onaylanmış. Tamam, mı” diye sual eyledi. Avdagiç sağındaki solundaki arkadaşlarına baktı: “Tamam Efendim” diye yanıtladı.

“Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı arasında AKM’nin yapımına ilişkin imzalanan protokolden sonra bütün süreç değişmiş, bu konular artık Bakanlığın inisiyatifi dışına çıkmış. Kültür ve Turizm Bakanı böyle söylüyor. Tamam mı” diye gene sordu. Avdagiç gene: “Tamam” diye yanıtladı.

“Koruma Bölge Kurulunca onaylanmış çeşitli projeler hazır-lamışsınız. 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla Koruma Böl-ge Kurulunca onaylanan restorasyon Avan Projesi, binayı kullanan sanatçılar ve yöneticiler tarafından sanatsal aktivite-leri ve işleyişi olumsuz etkileyeceği saptanarak uygun bu-lunmamış. Sizin başında bulunduğunuz Ajans, kullanıcılar tarafından istenmeyen bu projede ısrar etmiş. Bunun üzerine Kültür Sanat Sendikası İdari Yargı’da dava açmış. Mahkeme, bilirkişi incelemesi de yaptırarak önce yürütmeyi durdurma,

Page 66: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

65 

sonra esastan karar vererek bu projeyi bozma kararını almış. Tamam mı” dedi gene Başsavcı. Halk cephesinden küçük ses tınıları geliyordu, Avdagiç bu soruya da: “Tamam” dedi.

Başsavcı yeni soruyu anında patlattı: “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın 2011 yılı başından itibaren yerinde yeller esecek. Çalışanlarının her biri başka yer, iş ve görevle-re gidecek. O halde, binayı/işleyişi bilmeyen geçici bir kuru-luş olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, bu projenin uygulanmasında kendi istekleri doğrultusunda ne-den ısrar etti? AKM için ayrılan 75 milyonluk bütçeyi Bakan-lığa aktarmayı neden düşünmediniz?” Şekib Bey, yanıt verir gibi yaptı, sesi çıkmadı, ama elini havaya falan kaldırdı, bağı-rır havası yarattı, Başsavcı hiçbir şey anlamadı, anlamadığı-nı da sağına soluna bakınarak halka anlattı. Halk anladı.

Başsavcı, önündeki dosyaya baktı: “Pekiii” dedi. Durdu dü-şündü. “Kültür Sanat Sendikası tarafından dava açılması nedeniyle Atatürk Kültür Merkezi onarımının yapılmadığı yolunda iddialarda bulunması bence gerçeği yansıtıyor, ama haydi benim düşüncemi boş verin! Şimdi tek sorum var, aca-ba Ajans, yasalara rağmen kendi düşünce ve ısrarlı istekleri-ne göre, doğru olmayan bir proje yaptırmaya gayret etme-seydi süreç bu noktaya gelir miydi?” Şekib Bey, gene yanıt verir gibi yaptı, sesi çıkmadı, ama elini havaya falan kaldırdı, bağırır havası yarattı, Başsavcı hiçbir şey anlamadı, anla-madığını da halka gene sağına soluna bakınarak anlattı. Halk anladı.

Başsavcı önündeki tuğla kalınlığındaki dosyayı şöyle bir ka-rıştırdı: “Bakınız, Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 16.12.2009 tarih ve E.2009/79 K. 2099/2088 sayılı iptal kararı üzerine konunun uzamaması için Danıştay nezdinde karara itiraz etmeyerek, geç de olsa davadan feragat ettiklerini açıklamış. Mahkeme

Page 67: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

66 

kararlarına uygun olarak tüm işlemleri çok kısa sürede ta-mamlayarak ihaleye hazır hale getirdik demiş, eee ne bu iş” dedi. Şekib Bey, yanıt verir gibi yaptı, sesi çıkmadı, ama elini havaya falan kaldırdı, bağırır havası yarattı, Başsavcı hiçbir şey anlamadı, anlamadığını da sağına soluna bakınarak halka anlattı. Halk anladı.

Başsavcı, sinirli bir hal aldı. İki kez öksürdü, sinirden kaşı gözü oynadı: “Şekib Bey, Şekib Bey, Kültür ve Turizm Ba-kanlığı’nın, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’nın İdari yargıda devam eden konuları mevzuatı gereği incele-yemeyeceğinin bilincine vararak davadan feragat etmesi, İstanbul 9.İdare Mahkemesinin verdiği kararın uygulanması-na katkıda bulunmak sayılır mı, sayılmaz mı” diye bağırdı. Şekib Bey, aynen öncekiler gibi yanıt verir gibi yaptı, sesi çıkmadı, ama elini havaya falan kaldırdı, bağırır havası ya-rattı, Başsavcı hiçbir şey anlamadı, anlamadığını da sağına soluna bakınarak halka anlattı. Halk anladı.

“Bakanlık, yargı kararına uygun olarak Koruma Kuruluna başvurmuş, Koruma Kurulu da 31 Aralık 2009 tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı için karar almış. Daha sonra 14 Ocak 2010 tarihinde gereksinimlerle ilgili Bakanlıkça ko-ruma kuruluna başvurularak vaziyet planı onayı gerçekleşti-rilmiş. E ne halt yemeye (burada Başsavcı kibarlık yaptı, özür diledi) Atatürk Kültür Merkezi’nin tadilatını gerçekleştir-mediniz be… (Sözlerinin gerisi anlaşılamadı, ama devam etti) Ajansın, bu süreçten hemen sonra onarım için ihale yapması gerekirken, ‘sendika engel oldu’ gibi bir söylem içi-ne girmesi ne demek? Anlaşılıyor ki Kültür ve Turizm Bakan-lığı, kanunda belirtilen süre içerisinde yasalara uygun dav-ranma görevini bihakkın yerine getirmiş. Buna mukabil siz, istediğiniz proje gerçekleşemedi diye konuyu askıya almış, uykuya yatırmışsınız. Yeni bir ihale yapmak yerine, ödeneğin bittiğini ifade ederek Atatürk Kültür Merkezi’nin onarılması

Page 68: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

67 

işine fevkalade gayriciddî bir yaklaşım sergilemişsiziniz. Ha-zırlanan projenin yanlış olması nedeniyle iptal edilmesi üze-rine, gösterilen tepki, ödeneği yok ederek mi ortaya konulma-lı, bu ne aymazlıktır! Şekib Bey, artık alışılan biçim içinde yanıt verir gibi yaptı, sesi çıkmadı, ama elini havaya falan kaldırdı, bağırır havası yarattı, Başsavcı hiçbir şey anlamadı, anlamadığını da sağına soluna bakınarak halka anlattı. Halk anladı.

Başsavcı, artık iyice sinirlenmeye başlamıştı, bu kere bağır-dı: “5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hak-kındaki Kanunun 11. Maddesi’nde belirtilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı, Rami Kışlası’nın kütüphane olarak restorasyonu, Ayazağa Kültür Merkezi’nin yapımı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın asli görevleri arasın-da değil mi? Bu görevler neden yerine getirilmedi? Engel neydi?”

O sırada Şekib Bey’in dayanma gücünün azaldığını fark et-tim. Ama gene yanıt verir gibi yaptı, sesi çıkmadı, ama elini havaya falan kaldırdı, bağırır havası yarattı, Başsavcı hiçbir şey anlamadı, anlamadığını da sağına soluna bakınarak halka anlattı. Halk anladı.

Başsavcı, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi onarımı için çeşitli Bakanlıklar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerinden elde edilen maddi kaynaklar bugüne kadar ne-relere sarf edildi diye de sordu, ama yanıt alamadı. Kimi kaynakların kullanılmamasının yasalara, etik ilkelere uyup uymadığını irdeledi: “Ajansın bu konularda ciddi olarak sor-gulanması gerekiyor” dedi. “Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı denetçileri uyuyor mu yahu” diye hayıflandı, üzüntüden perişandı.

Page 69: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

68 

“2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir. Binanın bu halde bırakılması kültür varlığının tahrip olması anlamına geliyor. Halkım ne düşünüyor” diye yüksek sesle bağırdı. Halk bayraklarını salladı, mahkeme salonuna nikâh salonundan çıkarak gelmiş yeni evli çiftin gelin olanı duvağını çıkarıp kürsüye doğru fırlattı, Başsavcı alçak sesle mırıldan-dı: “Kentli olmak bilinci bayağı arttı”

Başsavcı, bıkkın ve yorgun, başka birini ayağa kaldırdı: Mu-rat Tabanlıoğlu’ydu bu. Ekip başı olarak diğer mühendislik hizmetleri karşılığı Ajans’tan tahsil ettiği 2 milyon 533 bin Türk Lirasını kimlere, nerelere ödediğini müspet evraklara istinaden neden tevsik edemediğini sorduğunda Tabanlıoğlu: “A eyli ala ula da amburleyli ap up/ba beyli bala bula bımbır beyli bap bup/ca ceyli cala cula cımbır ceyli cap cup…” diye yanıt vermez mi! Başsavcı, dosyayı fırlattı attı: “Sizin işinizi halka havale ediyorum” dedi, salondan çıktı.

Halk bağıra çağıra hep birlikte ayağa fırlarken, düşüm bey-nimden uzaklaştı, uykum kaçtı, gözlerim fal taşı gibi açıldı. İyi de, anlayamadım, yanımda uyuyan sevgilim, neden benden uzaklaştı, bana sabaha kadar neden öyle korkuyla baktı?

10 Kasım 2010 / Evrensel

Page 70: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

69 

HÜRRİYET AVDAGİÇ’İ KONUŞTURMUŞ(!) İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nı muhatap alarak AKM ile ilgili “tevcih” ettiğimiz ve aylardır yanıt alamadığımız on üç soruyu kaynak tutarak Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcı-sına şikâyetçi sıfatıyla suç duyurusunda bulunmama (Bkz: Ev-rensel–15 Eylül 2010), yanı sıra Uluslararası Tiyatro Eleştirmen-leri Birliği Türkiye Merkezi’nin yönetim kurulunun bu konuda bir imza kampanyası başlatmasına kayıtsız kalan İhsan Yılmaz yönetimindeki Hürriyet Gazetesi’nin dört bir yanı “2010” rekla-mıyla çevrili “Sanat” sayfası, bu kere Elem Tuğçe Oktay ile Şekib Avdagiç’i söyleştirmiş. Avdagiç: “AKM’yi bize değil, Kültür Bakanlığı’na soracaksınız” demiş. Merak buyurmayın soracağız Sayın Avdagiç, soracağız, hele siz benim on üç sorumu yanıtlayın, gerekirse Sayın Ertuğrul Günay’a da zaman ayıracağız, kapısında yatacağız, araştıraca-ğız, soracağız, soruşturacağız, yazacağız, (“amaaan hukuk gukuk olmuş” demeyin, hiçbir işe yaramıyor, ama) gerekirse suç duyurusunda da bulunacağız, kamuoyunu (ite kaka) ayağa kal-dıracağız. Öyle ya da böyle, bu uğurda analardan birini mutlaka ağlataca-ğız. GOOD MORNING AFTERNOON BAY BERHAN ŞİMŞEK CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile ilgili 22 Aralık günü çarpıcı açıklama-larda bulunmuş, sorular sormuş. Bizim 15 Eylül’den bu yana yaptığımız açıklama değil de kapışma mı? Bizim çatının altına buyur Bay Şimşek. Bizim buradan “Manzara-i Umumiye” seninkinden çok, ama çok farklı. 29 Aralık 2010 / Evrensel

Page 71: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

70 

SÖKEMİYORUZ İPLİKÇİNİN İPLİKLERİNİ 2010 yılı içinde tam on üç yazıda 2010 İstanbul Kültür Baş-kenti Ajansı’na İstanbul AKM ile ilgili on üç soru yönelttim, yanıt alamayınca 15 Eylül 2010 tarihinde İstanbul Cumhuri-yet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum. Bulundum bulunmasına da dört aydır Sayın Başsavcıdan da haber alamadım. Sosyal sorum denilince aklı evveller ağız birliği etmişçesine “Kürt Sorunu”nu öne sürüyorlar. Otuz yıldır yarattıkları “Siya-sal Kürt Sorunu”nun meyvelerini yiyerek tankıyla, topuyla, tüfeğiyle, mermisiyle bu ülkenin insanlarına savaş yaşatmış olmakla yetinmiyorlar. Otuz yıl sonra, bugünlerde halkın iyi-den iyiye birbirleriyle çatışmasını, iç savaş sahasının genişle-tilmesini istiyorlar. Beyinleri yıkamak, etnikçilik, ırkçılık… Ve devletin tükenmesi... Hakimlerin, savcıların iş görmezlik-leri. Hukukun “sübut” etmesi… İplikçinin ipliklerini sökmek için ilmiğin en dibini, belki de en öenmliisini yakalıyorsunuz, adalet ananın eline bırakıyorsunuz, bir de bakıyorsunuz ada-let ananın gözleri bağlı olduğu gibi kolları da kesik. İşte küçük bir kesit: Hakimler, savcılar 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı’nın üstüne gidemiyorlar, sorgulayamıyorlar. Belli ki korkorkuyorlar. Meclise silah edinme yasa tasarısını milletin cimcozlaroı birlik olup getiriyorlar. Ne diyeceksiniz bilenmiyorum! Acaba bunlar bize “aççık ve seçik” olarak “silahlanın” mı de-mek istiyorlar?

12 Ocak 2011

Page 72: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

71 

BAŞSAVCIM UYANSANA…

Siyasal iktidar ve uzantısı yerel yönetimler, arsa kazanmak uğruna her şeyi, ama her şeyi yıkmaya hazırlar. Örnek: İşte İstanbul’un göbeği Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Kültür Merkezi (AKM). Kanıt: Yılın beşinci günü akşamı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, televizyonlar-daki beyanı. Başkan bu beyanıyla, Taksim Meydanı’nı bu yıl içinde trafiğe kapatmayı planladıklarını, Atatürk Kültür Mer-kezi’nin de yıkılacağını, oluşan alanın meydana dâhil edile-ceğini söyleyerek, apırsak da köpürsek de iplikçigillerden 2010 İstanbul Avrupa Başkenti Ajansı Başkanı Şekip Avdagiç Bey’in ipliklerini sökemeyeceğimiz gerçeğini suratı-mıza patlattı.

"Yıkmak" hiç kuşkum yok taşra kültürünün önemli bir parçası. Taşra kültürü kentsel değerlerden anlamıyor. Bu nedenle de omuzlarının üzerinde taşra kafası taşıyan yöneticiler hep yıkıcı oluyor. Arsalar değerlendiriliyor, rant doğurtuluyor. Ar-sa yağması ve arsa getirimiyle semiren taşralı yöneticinin yıllardır AKM’nin önünden geçerken ağzının sulandığı, dilinin damağına yapıştığı önce pek fark edilmiyor, ama sonra kent toprağını bu kez daha büyük ölçekte yağmalayacakları, artan değerden pay alacakları ayan beyan anlaşılıyor. AKM’nin kent açısından, sanat açısından değerini es geçip, yerine daha büyük yoğunlukla, kârlı mı kârlı yatırım yapacaklar. BM üyesi 192 ülkenin 136'sından binlerce yerel yönetimin üyesi olduğu Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatının (UCLG) yeni başkanı İstanbul Metropolünün Artvin’li yöneti-cisi Kadir Topbaş, Paris'teki ünlü Garnier Operası’nın (yapı-mı 1862–1875), işlevsel ve teknik bütün yetersizliklerine kar-şın özenle korunmakta oluşunu biliyor, ama bilerek ve isteye-

Page 73: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

72 

rek bilmezden geliyor. Bilmezden geliyor diyorum, çünkü Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatının başkanı Topbaş’ın Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe’nun bir vefa örneği olarak mimarının adıyla anılan bu binayı yıkıp, yerine günün koşullarına daha uygun bir yenisini yapmak istemediğini bilmemesini benim aklım kesmiyor. Adam gidip Bastille Meydanı'na ikinci bir opera binası yapacak da, Bir-leşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatının yeni başka-nının haberi olmayacak. Olur mu öyle şey? Bugüne uyarla-mak amacıyla Milano’daki Scala'nın son birkaç yılda elden geçirildiğini o bilmezse kim bilecek? Yapı korunurken, zorun-lu kimi eklemeler yapıldığını, bu iş için görevlendirilenin ise ünlü mimar Mario Botta olduğundan habersiz büyükşehir başkanını Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatının başkanı yaparlar mı ayol! İtalya'da hiç kimsenin Scala'yı yı-kıp yerine yepyeni bir bina yapmayı düşünmediğini bizim Topbaş bilmezse başka hangi büyükbaş yönetici bilir?

Şimdi gelelim sadede: 2010 yılı içinde tam on üç yazıda, 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı’na Atatürk Kültür Mer-kezi ile ilgili yönelttiğim on üç soruda hâlâ ısrar ediyorum. 15 Eylül 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına mu-hatap suç duyurumu yineliyorum. Sayın Başsavcının ilgisine sığınıyorum. Daha ne diyeyim? “Başsavcım, Başsavcım uyansana,/Dosyaları açsa-na./AKM’yi rant yutuyor,/Çaresine baksana” diyorum, başka da bir şey demiyorum. 19 Ocak 2011

Page 74: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

73 

ADI AKM OLAN HER YERİ YIKIN!

Türkiye’ye nasılsa eğitim, kültür, sanat gerekmediği için Dı-şişleri Bakanlığı kendi vatandaşı ve hem dünya çapında bir sanatçı- yazar, hem de 13 yıllık UNESCO Büyükelçisi olan Zülfü Livaneli yerine Mısır’ın adayını destekleyerek ‘dünyada bir ilk’e (!!!) imza attı. Kültür Bakanlığı ise kültür merkezlerini yıkmakla (ironiye bak ironiye) meşgul... Kültür Bakanı Ertuğ-rul Günay İstanbul’da “Restore edeceğiz” diye uzuun bir süre önce kapatıp bir daha da açmadıkları Atatürk Kültür Merke-zi’nden sonra Ankara’daki AKM’nin de yıkılacağını açıklamış.

“Çirkin ve estetikten yoksun” sözleriyle bu sanat merkezi binaya olan duygularını anlatan Bakan, Ankara AKM’nin ye-rine “Türkiye Uygarlıklar Müzesi” kurulacağını söylemiş. İçin-de Atatürk’ün adı geçmediğine göre artık o bina yıkılmaz herhalde, insan böyle bir duyguya kapılıyor.

Ama işin daha da ilginç tarafı atılan bu adımlara pek hoş kılıfların bulunması... Örneğin; İstanbul AKM için “Önce proje gecikti, sonra bazı arkadaşlar lokantanın yeri, restoranın yeri diye yargıya başvurdu. Bizim sorunumuz olmaktan çıktı” açıklaması yapmış Bakan... Dinleyenlerin hepsinin çok saf ve her şeyden habersiz olduğunu düşünmekte neden bu kadar ısrarlılar bilmiyorum.

BAKANLIĞIN SORUNU NE?

Acaba proje neden gecikti? İstenen en büyük projeler,

Page 75: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

74 

istenen zamanlarda (özellikle de seçimlerden önce) son sü-rat yetiştirilirken, buna “7-8 ayda bitireceğiz” sözü vermeleri-ne rağmen neden 1,5 yılda çivi bile çakılmıyor?

“Bazı arkadaşlar” dediği arkadaşlar (!) Kültür - Sanat Sendi-kası, yargıya başvurma nedenleri ise Bakanlığın “binayı ga-yesinin dışında kullanma” isteği... Arkadan asansör veya yeni merdiven yapılacak, bununla üst kata yapmayı planla-dıkları restorana çıkılacak (senelerdir kullanılan binada ne zaman ihtiyaç olmuş acaba?) Katlar Lütfü Kırdar Kongre Merkezi gibi farklı farklı faaliyetlere de tahsis edilecek, vs. vs.

Ama Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatrosu, Senfoni Or-kestrası burada prova, çalışma yapmayacak. Yapamaya-cak... Yani zaten son yıllarda tu ka ka ilan edildiği için gerile-yen sanat faaliyeti tümüyle duracak ve sorulunca “bazı arka-daşlar” mazereti gösterilecek... Sanatçılar çalışmadıkları za-man sanatları geriler. Devlet Opera ve Balesi’nin yüzlerce başarılı sanatçısı desteği hakederken

1,5 yıldır çalışma yapamadan bekletiliyor, cezalandırılıyorlar. Daha da Bakanlığın canı kaç yıl isterse o kadar bekletilecek-ler. (Malum bu işlerde ihalelerin kimlere verileceği, ne kadar kazanılacağı gibi nedenlerin de önemli rolü var.) Hangi me-deni ülke sanata ve sanatçısına kendi eliyle böyle darbe in-dirmiştir? Varsa dünyada örneği söylesinler. Yine bir ilk!

BAHANE ARAYINCA...

Konuştuğum opera-bale sanatçıları AKM’yi yıkıp yerine cami yapma projesini hâlâ duyduklarını söylüyorlar. İstanbul’da

Page 76: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

75 

cami eksiği olsa “haklılar” diyebilirsiniz ama tam 2944 cami-nin bulunduğu bir şehirde 2-3 kültür merkezinden birinin, hem de “1’nci sınıf tescilli korunması gereken kültür varlığı” niteliği taşıyan bir binanın yıkılıp cami yapılmasını anlayabilir misiniz? Olsa olsa bu da “siyasi propaganda” amaçlı olabilir.

İstense kısacık sürede onarılabilecek olan 1500 kişilik AKM’de tam 1,5 yıldır büyük projeler oynanamıyor. Bakan Günay’ın “Nasılsa Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu var” dediği tiyat-ro ise sadece 600 kişilik... Üstelik AKM hiç de harap, eski bir bina değildi, öyle olsa kapanmadan bir gün önce bile oyun sahnelenmezdi... Ankara’daki “çirkin yapı” dediği Atatürk Kültür Merkezi de eski bir bina değil, modern yapısını be-ğenmiyorlarsa kısa sürede şeklinde değişiklik yapıp yine aynı isim ve amaçla ( tabii Atatürk ismi rahatsız etmiyorsa) kulla-nımını sağlayabilirler. Uygarlık Müzesi kurmak için koca An-kara’da yer mi yok ki AKM’ye göz dikiliyor?

Kültür Bakanı Günay kusura bakmasın ama sözleri hiç inan-dırıcı değil. Ayrıca Türkiye de bu kadar israfa dayanabilecek bir ülke değil.

Avrupa ülkelerinde, ABD’de 100-150 yıllık tiyatro binaları, dekorları zevkle kullanılırken biz neden, ne hakla yıkıp yıkıp yeniden yapıyoruz?

Başbakan israftan şikayet etmiyor muydu?

Ruhat MENGİ

28.09.2009 Vatan Gazetesi

Page 77: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

76 

AKM İÇİN KADER AĞLARINI ÖRÜYOR

BAŞBAKAN, Atatürk Kültür Merkezi konusunda gönlün-de yatanı sonunda açıkladı. AKM’nin yıkılmasını istiyor.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a şöyle sesleniyor:

“Ertuğrul Bey’e hiç dokunma öyle kalsın diyorum. Çün-kü ben orda güçlendirme, restorasyona razı değilim. Orayı yıkıp yeniden yapmak, arkadaki bütün alanları da oraya katmak gerekir. Ben israftan yana değilim.”

Anladığım kadarıyla Başbakan bu konuda iyi ve doğru bilgi-lendirilmemiş.

İzin verirlerse ben bunu yapayım.

AKM bugün Türkiye’nin opera ve bale oynanabilen tek bina-sı.

Bir ikincisi yok.

O nedenle de bugün Türkiye’de opera ve bale dünya stan-dartlarına uygun şekilde “icra” edilemiyor.

Örneğin Aida, Macbeth, Nabucco gibi büyük prodüksiyonlar oynanamıyor.

Çünkü bu niteliklere sahip tek salonumuz olan AKM iki yıla yakın zamandır kaderine terk edilmiş bekliyor.

Bilmem Başbakan bunu biliyor mu?

Page 78: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

77 

Bilmem kendilerine 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen İstanbul’da ancak küçük operaların sahneye konula-bildiği, klasik balelerin hiç sergilenemediği söylendi mi?

Bilmem İstanbul’un ve Türkiye’nin sanatsal etkinlik karnesi-nin son derece zayıf olduğu gerçeği Başbakan’a anlatıldı mı?

Başbakan’ın bu utanç verici durumdan haberi var mı?

Biraz da “Yıkalım” dediği AKM ile ilgili bugün gelinen hukuki durum hakkında bilgi sunalım.

Biliyorum bunları okumaya zamanı yok Başbakan’ın ama belki basın danışmanlarından biri okur da kendilerine bilgi verir.

Efendim, 1999 yılında Birinci Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (Biliyorum Başbakan bu kurullardan nef-ret ediyor) AKM’yi korunması gereken yapı olarak tescil etti.

Bu karar nedeniyle AKM’yi değil yıkmak, özelliğini bile bo-zamazsınız.

2007 yılında, yani AKP iktidarının AKM’yi yıkma söylentileri-nin çıktığı günlerde bu kez İkinci Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Birinci Kurul’un aldığı kararı onayladı.

İkinci Kurul da AKM’nin yıkılamayacak, özelliklerine dokunu-lamayacak bir yapı olduğunu ikinci kez tescil etmiş oldu.

Bu kararlardan sonra Başbakan’ın sürekli vurguladığı gibi bir hukuk devleti olan Türkiye’de AKM’yi yıkmanız mümkün de-ğildir.

Page 79: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

78 

Sadece yapının özelliklerini ve ruhunu koruyarak restorasyon yapabilirsiniz.

Bugün AKM mahkemelik.

Dokuzuncu İdare Mahkemesi onarım için hazırlanan projenin yürütmesini durdurdu.

Gerekçe, projenin binanın özgün yapısını, ruhunu yok etme-si.

Şu anda yargılama sürüyor.

Kültür Bakanlığı ile davayı açan Kültür Sanat Sendikası ara-sında projenin düzeltilmesi konusunda pazarlıklar sürüyor.

Anlaşma olursa mahkemeden vazgeçilecek ve onarım baş-layacak.

Ama işte tam bu noktada Başbakan çıkıp Kültür Bakanı’na “Binaya hiç dokunma, öyle kalsın” diyor.

Diyor ama iktidarın başından beri amacı belli.

Bir formül bulunup binayı yıkmak, yerine yeni bir merkez yapmak.

Artık kültür merkezi mi olur, yoksa konferans salonları da olan bir başka merkez mi olur onu Tanrı bilir.

Belki bir kenara da bir cami kondurulur.

Tufan TÜRENÇ

13 Kasım 2009 Hürriyet

Page 80: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

79 

BAŞBAKAN ÜTOPİK KONUŞUYOR

Uzun zamandır sık sık İstanbul Taksim'deki Atatürk Kültür Mer-kezi'yle ilgili yazılar kaleme alan Hıncal Uluç, dün Sabah gaze-tesindeki köşesinde, konuyla ilgili olarak Başabakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini aradığını yazdı. Başbakan'ın kendi-sine çok "çılgın" bir projeden bahsettiğini ancak bu projeyi şim-dilik yazmyacağını söyleyen Uluç, Erdoğan'ın kendisine AKM ile ilgili projeyi de anlattığını ifade etti. Erdoğan, AKM binasının yıkılacağını, trafiğin tamamen yer altına alınacağını ve yeni binanın iki sene içersinde bitirileceğini söylüyor. Hıncal Uluç'un aktarımıyla Başbakan'ın sözleri şu şekilde:

'AKM BİNASI YIKILACAK'

"İstanbul Belediye Başkanı olduğum günden beri içimde olan, içimde kalan bir proje var. Onu işleme koyacağız. Taksim Mey-danı'nda trafik yer altına alınacak. Bu meydan eski Taksim Ge-zisi gibi tamamen yayalara açılacak. Çok yetersiz AKM binası yıkılacak. Mevcut oto park da yer altına ineceğinden, o arsa da, bina arsasına eklenecek ve bir mimari yarışma ile İstanbul'a, o Taksim Meydanı ile bütünleşmiş, kent simgesi bir Atatürk Kültür Merkezi yapılacak. Sadece temsil geceleri kapı açan değil, 24 saat canlı olan bir Merkez.. Şimdi bu planı gerçekleştirmek için kolları sıvamışken, mevcut binaya 'Tadilat' diye, 70 trilyon (Yani yeni lira ile milyon) yatırmanın âlemi yok.. Kazmayı vurduğumuz anda, iki yılda kapıları açarız."

'AB MÜKTESEBATINA AYKIRI' Konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız TMMOB Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçun ise AKM'nin 1. Grup Tescilli Kültür

Page 81: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

80 

Varlığı olduğu için yıkılamayacağını ifade etti. Muhçu, "Başba-kan’ın açıklamaları kendi Bakanlığının faaliyetleriyle çelişiyor. Bugün kamu kuruluşlarına düşen görev AKM’nin onaylı resto-rasyonunu bir an önce gerçekleştirmektir. Bunun dışındaki ça-balar ulusal ve uluslar arası kültür varlıklarının korunması huku-kuna, AB Müktesebatına, UNESCO kararlarına aykırıdır. Bu nedenle artık AKM’yi yıkma çabalarının kamuoyu gündeminden düşmesi gerekmektedir" dedi.

‘Tüm bunlar oyalama taktiği’ Kültür Sanat Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkaya da Başbakan'ın kafasındaki projenin uygulanamaz olduğunu söy-ledi. Demirkaya, "Başbakan’ın açıklamalarını bir ütopya olarak görüyorum. Mevcut mevzuatlar ve SİT alanlarını korumaya ilişkin kanunlar açısından bu projenin gerçekleşmesi mümkün değildir. Yapabil-selerdi iki buçuk yıldır AKM’yi yaparlardı.Yapamadık demek istemiyorlar, bunun yerine ‘daha büyük projelerimiz var, bizi sıkıştırmayın, iki üç yıl daha zaman verin’ diyorlar. Söyledikleri-nin inandırıcı olmadığını, tüm bunların bir kamuoyunu oyalama taktiği olduğunu düşünüyorum. Samimi olsalardı AKM 70 defa bitmişti. İktidarda benim istedi-ğim gibi olmayacaksa hiç olmasın mantığı var. Tüm bu olanları sanatı İstanbul’un göbeğinden uzaklaştırma, unutma çabası olarak değerlendiriyorum. Bu böyle olmasa, Tophane’deki gibi saldırılar da yaşanmazdı"

24.09.2010 Birgün Gazetesi

Page 82: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

81 

BASIN AÇIKLAMASI

Atatürk Kültür Merkezi Haziran 2008 tarihinden itibaren yak-laşık iki yılı aşkın bir süredir “tadilat yapılacağı” gerekçesiyle kapalı bulunmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bu nedenle sanat faaliyetlerine ara verdirilmiştir.

Bu süreçte, kentsel sit alanında kalan ve 1. grup tescilli bina olan Atatürk Kültür Merkezi ’nin 2863 sayılı yasa, yönetme-lik, yönerge, ilke kararları ve kararların devamlılığı ilkelerine aykırı olarak 24.12.2008 gün ve 2268 sayılı kararla Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan avan projenin iptal edil-mesi amacıyla Kültür Sanat Sen tarafından açılan davada; İstanbul 9. İdare Mahkemesi bilirkişi incelemesi sonucunda Atatürk Kültür Merkezinin yıkım ve tadilat çalışmalarını yasa-ya ve mevzuata aykırı bularak iptal etmiştir.

Bu süre içerisinde yapılan tadilat ve onarım çalışmaları so-nucunda Atatürk Kültür Merkezi tahrip olmuş ve kullanılamaz durumda bırakılmıştır. Bunun sonucu olarak söz konusu yer-de sanat çalışmaları icra edilemez hale gelmiş ve sanat ça-lışmalarının yapılması için İstanbulun çeşitli yerlerinde kiralık mekanlar tutularak ayrıca kamu zarara uğratılmıştır. Bunun yanı sıra Atataürk Kültür Merkezinin kapalı olması nedeniyle İstanbul halkı Opera , Bale , Tiyatro , Koro, Topluluklar ve Orkestra temsillerinden yoksun kalmıştır.

2863 sayılı yasanın 10. Maddesi gereği Kültür ve Turizm Bakanlığı bizzat kendi idaresinde olan tescilli yapının korun-masına ilişkin tedbirleri almakla sorumlu olduğundan yapılan

Page 83: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

82 

onarım işinde denetim görevini yerine getirmemiş ve yasa hükümlerini ihlal etmiştir.

Atatürk Kültür Merkezi tadilatı ile ilgili anılan iptal kararından sonra Bakanlık tarafından söz konusu projenin revize edildiği yapının tamiri ve tadilatı için yeni projelerin hazırlanarak Ba-kanlıkça onaylandığı ve 05.05.2010 tarihinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansına gönderildiği bilinmektedir. Ancak ajans süresinin 31.12.2010 tarihinde sona ereceğini belirterek bu bahane ile tadilat için gerekli olan ödeneği sağ-lamamakta ve henüz görev süresi dolmamasına rağmen bu yasal sorumluluğu yerine getirmemektedir.

Tahrip olmuş ve kullanılamaz hale gelmiş olan Atatürk Kültür Merkezi’nin koruma ilkelerine uygun olarak onarımının bir an önce yapılıp, kültür ve sanat etkinlikleriyle İstanbul halkının hizmetine açılması gerekmektedir. Halen yürürlükte olan yasal düzenlemelere göre bu onarım için kaynak aktarmakla görevlendirilmiş olan bir tüzel kişiliğin kaynak aktarmaması-nın yasal bir dayanağının olması gerekir. Henüz yasal süresi dolmadan Ajansın bunu ileri sürerek bu görevi yerine getir-mekten kaçınması keyfi bir karardır.

Yukarıda anılan gerekçelerle bizler demokratik kitle örgütleri ve meslek kuruluşları olarak; iki yılı aşkın bir süredir binanın onarımının yasalara ve koruma ilkelerine uygun bir şekilde bir an önce yapılması ve İstanbul halkının yeniden AKM’de kültür ve sanatla buluşması amacıyla vermekte olduğumuz mücadelenin devamı olarak, Atatürk Kültür Merkezi onarı-

Page 84: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

83 

mında ihmali ve kusuru olanlar hakkında İstanbul Cumhuri-yet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuyoruz…

Kamuoyumuza saygıyla duyurulur.

22 Temmuz 2010

Kültür Sanat-Sen TMMOB Mimarlar Odası TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi TMMOB İl Koordinasyon Kurulu TOBAV TOMEB İstanbul Kültür Forumu Özerk Sanat Konseyi Nazım Hikmet Kültür Merkezi Türkiye Yazarlar Sendikası Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Türkiye Tiyatrolar Birliği Haber Sen Pen Yazarlar Derneği Heykeltraşlar Derneği Sinema Emekçileri Sendikası Sinema Eserleri Meslek Birliği Senaryo Yazarları Derneği Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı

Page 85: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

84 

Page 86: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

85 

Page 87: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

86 

Page 88: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

87 

Page 89: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

88 

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ : Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendika-sı

SANIKLAR :1- Kültür ve Turizm Bakanlığı Yetkilileri

2- İstanbul 2010 Avrupa Kültür Ajansı Yetki-lileri

SUÇ : 2863 sayılı Yasa ile 5706 sayılı Yasaya aykı-rılık ve Görevi İhmal

AÇIKLAMALAR:

İstanbul Beyoğlu Gümüşsuyu Mahallesi 79 pafta, 750 ada, 104 parselde bulunan İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul I Nu-maralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07.07.1993 tarih 4720 sayılı kararıyla, Beyoğlu kentsel sit alanı içersinde yer almaktadır. Aynı Kurulun 06.01.1999 gün 10521 sayılı kararıyla Atatürk Kültür Merkezi korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabi-at Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 30.10.2007 gün 1344 sayılı kararıyla da koruma grubu 1. grup olarak belirlenmiştir.

Page 90: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

89 

Kentsel sit alanında kalan ve 1. grup olarak tescilli Atatürk Kültür Merkezi’nin 2863 sayılı yasa, yönetmelik, yönerge, ilke kararları ve kararların devamlılığı ilkelerine aykırı olarak koruma kurulu üyeleri; rölövesi 06.12.2006 gün 689 sayılı kararla onaylı yapıda, rölövesine genel hatlarıyla uyan(bir iki değişiklik hariç) avan pro-jeyi 14.05.2008 gün 1783 sayılı kararla onayladıktan sonra uygu-lama projelerini istemiş, ancak 24.12.2008 gün 2268 sayılı kararla yapının rölövesine göre çok farklı bir avan proje onaylamıştır.

Koruma Kurulu’nun 24.12.2008 gün 2268 sayılı bu kararının iptali için açılan davada, İstanbul 9. İdare Mahkemesi 2009 /79 E. 2009 /2088 K. sayılı dosyasında yaptırmış olduğu bilirkişi incelemesi sonucunda Atatürk Kültür Merkezinin yıkım ve tadilat çalışmaları-nı yasaya ve mevzuata aykırı bularak iptal etmiştir. (EK 1: İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nin 2009 /79 E. 2009 /2088 K. sayılı kararı)

Bu iptal kararına esas alınan bilirkişi raporunda; Atatürk Kültür Merkezinde Koruma Kurulu’nun onayladığı avan proje tadilatının yasaya ve mevzuata aykırılıklarına ilişkin şu tespitler yapılmıştır:

“Duvar, döşeme ve kolonlarda büyük tahribatlar yapılmıştır.

Büyük salonun döşemelerinin koltuklar ve ahşap duvar kaplamala-rının gerekli koruma kararı olmadan söküldüğü saptanmıştır.

Söz konusu avan proje tadilatının; yapının 1. grup korunması ge-rekli yapı (kültür varlığı) olması göz önüne alınarak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 tarih ve 660 sayılı “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Gruplandırılması, Bakım ve Onarımları” ile ilgili ilke kararı, ayrıca Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapının bakım, onarım ve yenileme çalışmaları için verdiği telif hakkının şartları incelendiğinde, uygun değildir.

Page 91: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

90 

Cumhuriyetin ve modernizmin hâkim düşünce yapısı doğrultusunda kültür ve sanat faaliyetlerinin önemli bir odağı ve sembolü olan Atatürk Kültür Merkezi’nin sosyo-kültürel ve tarihsel kimliğini oluşturan mekânsal, biçimsel ve yapısal özelliklerinin, söz konusu avan proje tadilatı ile değişmiş, yapının genel karakterinde deği-şikliğe yol açan ve özgün yapısını bozan önerilerin yapılmış, avan proje tadilatında özgün mekânsal kurgu, plan özelliği, malzeme özellikleri göz ardı edilmiştir.

Korunması gereken en önemli değer olan “özgünlük değeri”; bi-çim ve tasarım, malzeme ve doku, kullanım ve işlev, gelenekler ve teknikler, yer ve konum, ruh ve duygudan oluşmakta olup, kültür varlığının kimliğini oluşturur, dolayısıyla koruma yaklaşımının vazgeçilmezi ve varlık nedenidir. Söz konusu kültür varlığının yapı-lacak esaslı onarımında kütle ve kontur özelliği, cephe özelliği ve plan kurgusuna zarar vermeden, yapı için çok gerekli olan mekanik ve tesisat açısından çağdaş sistemlerin yapıya uyarlanıp, gerekli yalıtım ve detay hatalarının da giderilerek yapının döneminin özel-likleri, mimari kimliğini ve özgünlüğünü bozmadan onarımının yapılması gerekir.

Koruma Kurulu’nun kararı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüklerinin Çalışma Esaslarına İlişkin Yöner-genin (30.06.2006 tarih, 306448 sayılı Bakanlık onaylı) “Kararla-ra ilişkin esaslar” başlıklı 8(e) maddesinde yer alan “Karar ben-zer konularla ve varsa daha önce alınmış Koruma Bölge Kurulu ve yargı kararlarıyla çelişki göstermez, kendi içinde bütünlük sağlar” kuralına uygun değildir.

Sonuç olarak kentsel sit alanında kalan 1. grup kültür varlığı ola-rak tescilli “Atatürk Kültür Merkezi” olarak adlandırılan yapının, önerilen avan proje tadilatı ile günümüze ulaşmış sosyo-kültürel, tarihi kimliğini oluşturan mekânsal, biçimsel, yapısal özellikleri ile

Page 92: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

91 

çevre içindeki özgün konumu korunmamıştır ve bu durum ilgili mevzuat hükümleri ile ilke kararlarına uygun değildir.”

Yapılan onarım ve tadilat çalışmaları sonucunda Atatürk Kültür Merkezi tahrip olmuş ve kullanılamaz durumda bırakılmıştır. Bu-nun sonucu olarak da, söz konusu yerde sanat çalışmaları icra edi-lemez hale gelmiş ve sanat çalışmalarının yapılması için İstan-bul’un çeşitli yerlerinde kiralık mekânlar tutularak devlet hiçbir lüzum yokken zarara uğratılmıştır. Bunun yanında Atatürk Kültür Merkezi’nin yapılan yıkım sebebiyle kapalı olması nedeniyle İs-tanbul halkı opera, bale, tiyatro, koro, topluluk, orkestra ve benzeri sanatsal etkinliklerden yoksun kalmıştır.

1-/ 2863 sayılı Yasanın 10. maddesinin “Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıkla-rının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldır-mak ve bunların her türlü denetimini yapmak (Ek ibare: 5226 - 14.7.2004 / m.4) "veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak" Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir.” hükmü ve 4848 sayılı Kanunun 2. maddesi ile Bakanlığa verilen tarihi ve kültürel varlıkların korunması ve denetimi görevi yerine getirilmeyerek Bakanlığın idaresinde olan tescilli Atatürk Kültür Merkezi binası yapılan bu onarım işlemi ile tahrip olmuştur.

Öte yandan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı; 5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Ajansı Hakkında Kanun’un 11. maddesinin “(1) Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden, Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermayesinden, 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 44 üncü maddesi-nin ikinci fıkrasındaki özel hesaptan, İstanbul İl Özel İdaresi büt-

Page 93: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

92 

çesinden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesinden, Başbakanlık Tanıtma Fonundan ve Koordinasyon Kurulu tarafından kararlaştı-rılacak miktarda bu Kanunun 12 nci maddesi uyarınca açılan özel hesaptan aktarılacak ödenekler, her yıl Ocak ayı sonuna kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı adına bir ulusal bankada açılacak özel hesaba bu Kanun kapsamında harcanmak üzere yatırılır. Bakanlık bu hesaptan aşağıdaki işleri yaptırır:

a) İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Gümüşsuyu mahallesi 750 ada 104 parseldeki Atatürk Kültür Merkezinin bulunduğu bu parsel ile İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait 105 numaralı parsel ve eklenebilecek diğer belediye ve Hazine arazilerinden oluşacak alanda yeni Atatürk Kültür Merkezi binalarının ve müştemilatı-nın Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararı ve görüş-leri doğrultusunda projesi ve inşaatının yapım işleri.

b) İstanbul ili Eyüp ilçesi 268 ada 17 parseldeki Rami Kışlası olarak kullanılan alanda, İstanbul Kütüphanesi ve Kültür Merkezi binalarının ve müştemilatının röleve, restorasyon ve her türlü projesi ile inşaatının yapım işleri.

c) İstanbul ili Şişli ilçesi Ayazağa mahallesi 3 pafta 2 ada 38 par-selde mevcut kültür merkezi inşaatının her türlü proje ve yapım işleri.

(2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenir.”

hükmüne göre Bakanlık Atatürk Kültür Merkezi’nin onarımı işini yapmakla sorumlu tutulmuştur. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, bu onarım işi koruma mevzuatına aykırı olarak yapılmış ve tescilli yapı tahrip olmuştur. Bizzat kendi idaresinde olan tescilli yapının korunmasına ilişkin tedbirleri almaktan sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı bu Kanun kapsamında yapılan

Page 94: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

93 

onarım işinde denetim görevini yerine getirmemiş ve anılan Yasa hükümlerini ihlal etmiştir.

2-/ Yukarıda anılan iptal kararından sonra, söz konusu projelerin revize edildiği, yapının tamiri ve tadilatı için yeni projelerin hazır-lanarak Bakanlıkça onaylandığı ve 05.05.2010 tarihinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na gönderildiği Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ekli yazısıyla öğrenilmiştir. (EK 2: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 25.06.2010 tarih ve 135138 sayılı yazısı)

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, 5706 sayılı Kanunun yukarıda anılan 11. madde hükmüne göre yeni projenin uygulan-ması için kaynak aktarma görevi bulunmasına karşın, 29.06.2010 tarih ve 253-762 sayılı yazılarından da anlaşılacağı üzere, (EK 3) Ajansın süresinin 31.12.2010 tarihinde sona ereceği belirtilerek bu görevi yerine getirmeyi ihmal etmektedir.

Oysa yukarıda anılan Yasa hükmüne göre; proje ve uygulama giderlerinin karşılanması yani AKM’nin onarımı ve bu onarım için gerekli olan ödeneğin sağlanması İstanbul 2010 Avrupa Kültür Ajansı’nın sorumluluğundadır. Ancak Ajans henüz görev süresi dolmadığı halde, Yasayla kendisine verilmiş olan bu görevi yerine getirmemektedir.

Yukarıda da belirtildiği üzere, tahrip olmuş ve kullanılamaz vazi-yette olan Atatürk Kültür Merkezi’nin koruma ilkelerine uygun olarak onarımının bir önce yapılıp, kültür ve sanat etkinlikleriyle İstanbul halkının hizmetine kavuşması gerekmektedir. Halen yü-

Page 95: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

94 

rürlükte olan yasal düzenlemelere göre bu onarım için kaynak ak-tarmakla görevlendirilmiş olan bir tüzel kişiliğin kaynak aktarma-masının yasal bir dayanağının olması gerekir. Ancak henüz yasal süresi dolmadan Ajansın bunu ileri sürerek bu görevi yerine getir-mekten kaçınması keyfi bir karardır.

Bu nedenlerle sanıklar hakkında TCK’nın 257. maddesine göre kamu davası açılmasını talep etmek zorunlu olmuştur.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda izah etmeye çalıştığımız ve resen gözetilecek nedenlerle sanıkların ey-lemlerine uyan Yasa hükümlere göre ce-zalandırılmaları için haklarında kamu da-vası açılmasına karar verilmesini saygıla-rımızla arz ve talep ederiz. 22/07/2010

Page 96: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

95 

Page 97: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ

96 

 

 

 

Page 98: İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ OLAYININ İÇ YÜZÜ