iran ve l!ttm/ , /'j-me,,. · yaklaşık on yıldır İran türk edebiyatı ve halk bilimi...

328

Upload: others

Post on 10-Feb-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

• •• A

IRAN TURK AŞlKLARI VE • A • •

MILLI KIMLIK

M.roU,r��, l!ttM/�, &lll,., Y.J ... /'J-Me,,. '".'111 s.a.,.,.,

"( 1 r Ll1e ttU'I,-u._ .

� �/ � s.�.,.J.,.,�ı.. .

~ Dr. Ali KAFKASYALI

2007 - ERZURUM

İRAN TÜRK AŞlKLARI VE MİLLİ KİMLİK Birinci Baskı: Mayıs 2007

®Dr. Ali KAFKASYALI [email protected]

Sayfa Düzeni

Hamza KOLUKISA

Tashih

Dr. Mllmlne Bilge KAFKASVALI Ahmet Özhan SUCU

Ayşe Leyla EKİM Leyla YİGİT

Sümeyra GÜL Yasemin BEYOGLU

Zülal ÜLKER

Kapak Tasarım

Yakup ÖZTÜRK

Baskı

Eser Ofset Saraybosna Caddesi Tlf: 0442 233 46 67

Erzurum

ISBN 975-7698-17

2007 - ERZURUM

• •• A

IRAN TURK AŞlKLARI VE • A • •

MILLI KIMLIK

Dr. Ali KAFKASYALI

2007 - ERZURUM

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... ... ... ...... ......... ... ... ............... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...... 7

KISAL TMALAR ... ...... ... ... ... ....... ... ... ... ... ......... ......... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... 9

KAYNAKLAR .... .......... ....... ... .. ........... ... ......................... ................. ......... . :.... 11

GİRİŞ "' "' "' ...................... "' """"' "' "' "' '" "' "' '" ...... '" ...... "'"' '" ...... "' "' ... """" 17

1. BÖLÜM ... ... ... ... .............. ... ... ... ......... ... ... ......... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ......... 33

İRAN TÜRKLERİNDE AŞlKLIK GELENECU ............................ ... . ............ 33

1.1. iran'da Türk Aşıklık Geleneğinin Gelişimi.............................. 34

1.2. iran'da Belli Başlı Türk Aşıkları ................ .............................. . .. 39

2 BÖLÜM ... ... ... ... ...... ... .............. ......... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... 45

İRAN TÜRK MİLLI KIMLİGİ VE AŞIKLAR ......... ................... .. ......... ..... 45

2.1. iran'da Türk Kimliği...................................................................... 45

2.1.1. Kimlik ve Milli Kimlik............................................................. 46

2. 1.2. iran'da Türk Milli Kimliği; Oluşumu, Gelişimi ve Bugünkü Durumu ... ... ... .............. ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... .... 5 1

2.2. Aşıkların Milli Kimlik Unsurlarına Hizmetleri ............. ........... 58

2.2.1. Türk Diline Hizmetleri........................................................... 58

2.2.2. Türk Edebiyatma Katkıları .... ........ ...................................... 77

2.2.3. İnanç Dünyasına Katkıları................................................... 88

2.2.4. Müzik Kültürüne Hizmetleri ...................................... ........ ,. 101

2.2.5. Milliyetseverlik Şuurunu Geliştirmeleri .............. .. ......... . 114

2.2.6. Vatanseverlik Şuurunu Geliştirmeleri ............................ 126

2.2.7. Hürriyet ve istiklal Şuurunu Geliştirmeleri ......... ... ....... 147

2.2.8. Tarih Şuurunu Geliştirmeleri .................. ......................... ... 159 2.2.9. Türk Ahalideki Şecaat Duygusunun Gelişmesine

Katkıları........................... ........................................................................ ..... 171

3. BÖLÜM Oo O o o o O Oo o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o oo o oooooo o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o oo o o o o

181

AŞIKLARIN SOSYAL ALANDAKi ETK İNLİKLERİ 0 0 0 0 0 0 o o o o o o oooo .. o o o o o o 0 0 0 0 0 0 000

181

3.1. Sosyal Norml arın Korunmasında Aşıklar 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 000

181

3.2. Evl enme ve Sünnet Merasiml erinde Aşıkl ar O O O O O O O O O O O O O Oo o O O O O O O O O

184

3.2.1. Evl enme Merasiml erinde Aşıkl ar 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 00 0 0 0 0 000000 0 0 0

184

3.2.2. Sünnet Merasiml erinde Aşıklar O Oo o O O o o o o o o OOo o o o o o O O O O O O O O O OOOooo o O O o o O

188

3.3. Tören, Bayram ve Ayinlerde Aşıkl ar oooooo o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o oooo........

189

3.3.1. Törenl erde Aşıkl ar O O O Oo O O O O O O O O O O O O O O O O O O o O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O o o o o o o o o o o o o

189

3.3.2. Bayraml arda Aşıkl ar o o o o o o o o o o o o o o o o O O O O O Oo o o o o o o o o o o o o o o o o o o o OOo o O O OOo o o o O Oo o O O

190

3.3.3. Ayinl erde Aşıklar o o o o o o o o o .. o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o oo o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o

191

3.4. Radyo ve Tel evizyon Programl arında Aşıkl ar o o o o o o o o O O O O O O O O O O O Oo o

192

SONUÇ O O O O O O o O O O O O o o o oo o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o OOO O O O o O O o O O O O O O O O O O O . . . . . . . . o . . o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o O Oo o o o o o o . . . . o

197

EKLER .. o . . . . o o o o o o . . . ... . . o .. o .. o o o o o o o . . . ... . . . . . . . . o . . o .. o o o o o o o o o o o o O O O O O O O O Oo o o o o o o .. o o o o o o o o o o o o o o o o o o o . . . . oo

201

1. Aşık Şiiri Örnekl eri . . o . . o . . o . . . . . . o . . o .. o . . o . . o 0 0 0 00 0 000 0 0 0 0 0 0 . . o . . o . . o 0 0 0 . . o . . o . . o .. o . . o . . o . . o

203

2. Hal k Hikayesi örnekleri o o o o . . . . o o . . . . o o . . . . o o . . . . . . o o . . . ..... o o . . . . o o . . . . o o . . . . o o . . . . o o o o o

243

2.1. Köroğlu ve Eyvaz (Kaşkay Varyantı} . . o o . . . . o o . . . . . . . . . . . . o o . . . . o o . . . . . .. o

243

2.2. Til im Han il e Mihri Hanım (Kum/Save Şahseven Varyantı} 273

B İ BL İYO GRAFYA . . o . . o o o . . . . . . . . . . . . . . o 000 000 0 0 0 . . o . . o . . . ..... 0 . . o . . o 0 0 0 . . o 0 0 0 . . o 0 0 0 . . o o . . . . o . . o 0 0 0 . . . . o o

301

D İZİN O O O o o o o o o o o o o o o oo . . . . . . . . . . o . . o o o o . . . .. . . . o . . o o o o o o o o o o o o o o o o O .

.

O O O O o O o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o . . . .

313

Dr. Ali KAFKASVALI . . . . oo . . o . . o . . o . . o . . o , . 0 . . o . . , . 00 0 0 0 0 , . , . 0 .. o , . 0 , . 0 , . 0 . . . .. . . . o o . . .. o . . o . . 0 0 . . . . o . . o

321

ÖN SÖZ

Türklerin en eski çaglardan beri yerytlztlnün çeşitli yörelerinde, degişik kültür ve medeniyet çevreleri içerisinde etkili oldugu, buralarda bilhassa onlu sisteme dayalı ordu nizarnı yoluyla merkezden idareyi mümkün kılan teşkilat sayesinde aynı anda ya da farklı zamanlarda muazzam siyasi teşekküller meydana getirdigi bilinmektedir. Bu etkinin en çok hissedildigi yörelerden biri de hiç şüphesiz günümüzde İran cografyasını teşkil eden alandır. Anadolu'dan takriben bir asır önce, daha on birinci yüzyılın başlarında tam bir Türk yurdu haline getirilım bu bölge, kısa süreli istisnai dönemler bir tarafa bırakılacak olursa 1925 yılına kadar da Türk asıllı hanedanlar tarafından yönetilmiştir ve bu gün, ülke nüfusunun yarısına yakınını oluşturan otuz milyonu aşkın Türk'ü barındırmaktadır. Bu durum, bütün fertlerinde ortak bir arzu halinde müşahede edilen ve temellerini kültüründen alan, Türk'ün her yerde ve daima İstikialine sahip olma düşüncesindeki ısrarlı tavrının tabii bir sonucudur. Yalnız, bunun bütün zamanlar için geçerli olmadıgı da yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle, siyasi alanda hakimiyetin kaybedilmesini müteakip Türk milli kimligini korumak zorlaşmakta, bazen imkansız hale gelmektedir. Çin'in kuzeyi, Hindistan, Afganistan, Kafkaslar, Karadeniz'in Kuzeyindeki Bozkırlar, Balkanlar, Mısır ve Suriye'de degişik dönemlerde yaşananlar bu halin tipik birer ömegidir.

İran Türklügü siyasi alanda hakimiyeti kaybettikten sonra anadiliyle egitim görmesi yasaklanmış, kültürünü yaşayıp, yaşatması engellenmiş, öz degerierini geliştirip yayabilecegi iletişim araçlarından mahrum bırakılmış, bir başka deyişle aradan geçen bunca süre içerisinde her yönden tam bir muhasaraya tabi tutulmuş oldugu halde milli kimligini büyük ölçüde korumayı başarabilmiştir. Yaklaşık on yıldır İran Türk edebiyatı ve halk bilimi konusunda bizatihi sahada araştırmalarda bulunurken bu husus dikkatimizi çekti. Bu arada çok açık bir şekilde müşahede edilen bir başka husus da, İran Türkleri arasında iişıklık gelene�inin çok canlı bir şekilde yaşadıgı ve bu gelenek dahilinde icraatta bulunan iişıkların Türk kültür degerieri ile bilhassa anadilin korunması, hatta gelişip yaygınlaşmasında önemli roller ifa etmekte olmaları idi. Öyle ki, hAlihazırda sayıları iki binin üzerinde olan bu iişıklar/bahşiler bir yandan halkın musiki ihtiyacını karşılarken, diger yandan Türklük şuurunu ayakta tutacak konulara öncelik

vermek suretiyle muhteşem edebi ürünler meydana getirınekteydi. Bunlarla ilgili olarak daha önce yayınlanan "İran Türk Edebiyatı Antolojisi" ile "İran Türkleri Aşık Muhitleri" adlı çalışmalarımızda pek çok örnek ortaya konulmuş, bir takım bilgiler verilmişti. Ona ra�en İran Türklerinin milli kimligi ve bu kimligin bekasında Aşıkların ne gibi roller oynadıgı hususu böyle bir araştırınayı gerekli kıldı.

Bu araştırma, üç ana bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde İran Türklerinde ıişıklık gelenegiDin gelişimi ve ;işıklar ele alınmıştır. İkinci bölümde İran Türk milli kimligi ve ;işıklar konusu işlenmiş, İran'da Türk milli kimliginin gelişimi, ıişıkların katkısı, dolayısıyla Türk dili, edebiyatı, inanç dünyası ve müzik kültürüne hizmetleri verilmeye çalışılmıştır. Aşıkların sosyal alandaki etkileri ve etkinlikleri ise üçüncü bölümün konusunu teşkil etmiştir. Bu bölümlerde ulaşılan neticeler "Sonuç"ta bir bütün olarak ele alınıp degerlendirilmiştir. Yapılan çalışma bahse konu ıişıkların Türk edebiyatma kazandırdıkları halk şiiri nazım türleri ile yine bu ıişıkların tasnif ettikleri ancak, bir kısmı ilk defa tarafımızdan yazıya alınan halk hikıiyeleri örneklerinin ekte verilmesi, bibliyografya ve dizin ile sona erınektedir.

Bu çalışmayı meydana getirirken bana ilgi ve destegini esirgemeyen İranlı dostlarımdan Seyid Haydar Bayat, Ali Ramazani, Ali Halhali, Pervin Behmeni, İsa Yegıine, Mirali Rızai, Behruz İmani, Gafar İbrahimi, Rıza Hemraz, Muhammed Rezzagi, Ali Serazende ve Darnun Şeşbölük'e; doktora hocam Prof. Dr. Azad Nebiyev'e; Türkiye'de ise her zaman görüş ve desteklerini aldıgım Prof. Dr. Saim Sakaoglu, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, Prof. Dr. Fikret Türkmen, Prof. Dr. Ensar Aslan, Prof. Dr. Ali Çelik ve Prof. Dr. Salim Cöhce hocalarıma bu arada eşim Rahife Hanım' a teşekkür etmeyi zevkli bir görev addediyorum.

Erzurum 28 Mayıs 2007 Dr. Ali KAFKASY ALI

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale a.g.y. : Adı geçen yayın bkz. :Bakınız böl. :Bölüm bs. : Baskı, basım c. : Cilt çev. :Çeviren d. : Dogum tarihi D.İ.A. : Diyanet İsl!m Ansiklopedisi der. : Derleyen ed. :Editör Hz. : Hazret hzl. : Hazırlayan İ.A. : İsl!m Ansiklopedisi M.Ö. : Milattan önce M. S. : Milattan sonra MEB : Milli Egitim Bakanlıgı nşr. : Neşir öl. :Ölüm tarihi s :Sayı s. :Sayfa TOK : Türk Dil Kurumu tre. :Tercüme v.dgr. : Ve digerleri vb. :Ve benzeri vd. :Ve devamı yt. : Yayım tarihi yy. :Yayım yeri

KAYNAKLAR

İran Türkleri üzerine araştırma yapmaya başladı�mızdan bu yana dikkatimizi çeken pek çok husus olmuştur. Bunlardan en önemlisi de her halde dünyada milli kimligi en fazla ihmal ve istismar edilen Türk topluluklarından birinin İran Türkleri oluşu ve bunların milli kimliklerinin korunmasında önemli rol üstlenen Aşıkların varlıgının ve hizmetinin genelde çok az bilinmesidir. İran Türklerinin varlıgının ve milli kimli�inin bilinmesi, gelece�in bölge ve dünya dengeleri için büyük önem arz etmektedir. İran Türklerinin kimliklerinin korunmasında Aşıkların rolünün ö�nilmesi ise küreselleşme gayreti içinde olan dünya halklarının kültür de�eAeri içinde İran Türk Aşıklarının layık oldu�u yeri alması bakımından ayrıca büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışma için alan araştırması ve derleme yapılırken gözlem (müşihede) ve gOrOşme (mülakat) yöntemleri kullanıldı. Gözlem esnasında genellikle pasif .kalmaya dikkat edildi. Bilhassa, İran Türkleri Aşıklık gelene�inin ve işıkların ilgili oldugu dü�ler, bayram şenlikleri, işık meclisleri, festivaller, edebi meclisler, sünnet törenleri, televizyon programları, müzik kayıt çalışmaları, çırak yetiştirme gayretleri gibi etkinlikler bu şekilde kaydedildi.

Türkiye'nin iki katı büyüklü�ünde olan İran cografyası bir baştan bir başa defalarca kat edilip köy, kent, yay la, oba, il ilçe dolaşılarak Aşıktarla görüşmeler yapıldı. Onların faaliyetleri izlendi, dü� demeklerdeki katılımları gözlendi. Sözleri, sesleri, eserleri, müzikleri ve görüntüleri kaydedilerek özel arşivimize dihil edildi ve bir kısmı bu araştırmada kullanıldı. İlgili bölümlerde görüşüten bazı Aşıkların, folklorcuların, sanatçıların adları verildi. Bölgenin hassasiyeti göz önüne alınarak alan araştırmasının bütün boyutları hakkında bilgi vermenin dogru olmayaca�ı takdir edilmelidir.

12 _______________ İran Türk Aştklan ve Milli Kimlik

Bu araştırmada ikinci yol olarak seçilen karşılıklı/birebir görüşme yönteminde bahsi geçen !şık, sanatkar, araştırmacı ve folklorcularla ilgili ya da onların bizzat ürettigi bilgi, belge ve veriler toplandı. Haliyle elinizdeki araştırmada kullanılan verilerin ekseriyeti birinci elden, yani bizzat ilgili kişiden alınmıştır. Bazı halk hikayeleri, türküler, radyo, televizyon programları, ses kayıtları gibi Türk Aşıklık gelenegi ürünleri ise yerel araştırmacıların özel arşivlerini açmaları sonunda elde edildi.

Gerek ülkemizde, gerekse dışanda İran Türkleri !şıklık gelenegi ve Aşıklarla ilgili müstakil çalışma yok denecek kadar azdır. Onun için bu araştırmaya esas olan metin ve görsel-işitsel verilerin büyük bir kısmı !şıkların bizzat kendilerinden temin edildi. Hayatta olmayan !şıklarm ürünleri ise matbu ve görsel-işitsel kaynaklardan, az bir kısmı da yine yaşayan Aşıklarm sunumundan alındı.

Faydalanılan yazılı kaynaklardan biri Muharrem Kasımlı ' nm "Aşıg Seneti" 1 adlı eseridir. Bu çalışma, İran Türkleri Aşık muhitlerini mevzu eden öncül eserdir. Kasımlı, bu eserde altı Aşık muhitinden özetle söz etmektedir. Biz "İran Türkleri Aşık Muhitleri" adlı çalışmamızda bu altı muhite bir de Sulduz/Karapapak !şık muhitini ekleyerek, İran Türkleri !şık muhitlerinin tamamını bütün yönleri ile incelemeye çalıştık. 2 Bahsi geçen çalışmamızda oldugu gibi bu çalışmamızda da Kasımlı'nın eserinden pek çok konuda faydalandık.

Faydalanılan diger bir matbu kaynak Ehliman Ahundov'un "Azerbaycan Aşıgları ve El Şairleri 1-11" 3 adlı eseridir. Eserin tertip edeni, Ehliman Ahundov'dur. , redaktörleri ise; M. H. Tehmasib, İ. İ. Abbasov, B. A. Abdullayev, T. E. Ferzeliyev'dir. I. ciltte XVI.-XIX. yüzyıllarda Kafkasya ve Kuzey-Güney Azerbaycan'da yaşamış Aşıklarm kısa biyografilerine ve örnek eserlerine yer verilmiştir. İkinci ciltte ise XIX. ve XX. yüzYılda aynı cografyada faaliyet gösteren Aşıkların kısa biyografilerine ve özgün eserlerine yer verilmiştir. Her iki ciltte, halkın bedii düşüncesini aksettiren, estetik zevkinin zenginleşmesinde rol oynayan, milli ve manevi dünyasnit yansıtan, ozan-kopuz devrinin yarligarı özgün eseriere yer verilmiştir. Biz çalışmamızda en kadim Türk ozanı Kurbani' den itibaren ı 828 Türkmençay antlaşmasına kadar, bütün bu cografyada faaliyet gösteren !şıklardan; ı 828 tarihinden sonra ise şimdiki İran cografyasında sanatını icra eden aşıklarm

1 Meherrem Gasımlı, Aşıg Scneti, Ozan Neşriyatı, Bakı 1996. 2 Geniş bilgi için bk.: Ali Kafkasyalı, tran T1lrtderi Aşık Muhideri, Erzurum 2006. 3 Ehliman A\}undov , Azcrbiaycan Aşıklan ve El Şairleri 1-D, Elm Neşriyatı, Bakı 1 983 .

Dr. Ali Kafkasyalı ------------------- 13

hayat hikAyeleri ve eserlerinden faydalanıldı. Çalışmarmza ışık tutan eserlerden bir di�eri MOrsel Hekiınov'un

"Azerbaycan Aşıg Şeri Şekilleri ve Gaynagları" 4 adlı çalışmadır. Eser, müellifin Aşık şiiri türleri üzerine uzun süre yaptı�ı özgün bir araştırma olup çok yorucu bir çalışmanın mahsulüdür. Bu arada, Aşık edebiyatının en zengin kolu olan Aşık şiirinin tür ve şekilleri ele alınmış ve geniş şekilde tahlil edilmiştir. Ayrıca Aşık şiiri nazariyesi, bu şiirlerin toplanması, yayımlanması, incelenmesi vs. gibi hususlarda yeni yöntemler getirmiş olması hasebiyle de metodotojik bir mahiyeti haizdir. ÇalışmamıZlll "ı\şıkların Türk Edebiyatma Katkıları" kısmında, Aşık şiirlerinin özelliklerin ve örneklerini göstermede bu araştırmadan önemli ölçüde istifade edilmiştir.

Cevat Hey' et' in "Azerbaycan Şifahi ijalg Edebiyatı" s adlı kitabı da faydalanılan eserlerden biridir. Bu eser Varlık dergisinin eki olarak yayımlanmıştır. Eserde, destanlar devrinden başlayarak, Azerbaycan'ın bilhassa Güney Azerbaycan' ın, halk bilimi tarihi incelenmiş, halk bilimi, aynı zamanda halk edebiyatı edebi ürünlerinden örnekler verilmiş, bunlarla ilgili geniş tahlil ve yorumlar yapılmıştır. Eser Arap alfabesi ile Türkçe yayımlanmıştır. Aşıklar ve Aşık şiiri türleri hakkında bilgi verilirken bu araştırmadan faydalanılmaya çalışılmıştır.

Tebriz'de yayımlanan Hüseyin Feyzullahi Vehid'in "Azerbaycan Muasir Aşigleri" 6 adlı eseri de faydalanılan eserler arasındadır. Vehid, eserinde Güney Azerbaycan'ın elli yedi ça�daş Aşı�ının kısa biyografisine ve bunların şiirlerinden örneklere yer vermiştir. O sebeple araştırmamızda bazı Aşıkların şiirleri bu çalışmadan alınmıştır.

Faydalanılan di�er matbu kaynaklar arasında, Tahran'da yayımlanan "Varlık" dergisini de sayabiliriz. Prof. Dr. Cevat Hey'et ve arkadaşları tarafından 1979 yılından beri Tahran'da yayımlanmaktadır. Oç ayda bir yayımlanan derginin dili Farsça ve Türkçe'dir. 2006 yılı itibariyle 145. sayıya ulaşmıştır. Derginin pek çok sayısında İran Türkleri Aşık edebiyatma ve Aşıkların eserlerine yer verilmiştir. Bunun yanında, halk ve Aşık edebiyatı ile ilgili pek çok eser zaman zaman bu derginin eki olarak verilmiştir. "Türklerin

4 Morsel Hekimov, .Aııerba)'CIIl Atıt Ş6ri Şeldllcri ve�. MaarifNeşriyatı, Bakı 1999.

s Cevad Hey' et, Azerbaycan Şifalıl M Edebiyyııtı, Tehran 1 367/1988. 6 Hüseyin Feyzullahl Vehid (Uiduz), .Aııerba)'CIIl Mııasir AşitJeri, lntişArlt-ı YArAlı,

Tebriz ı 369/199 ı.

14 _______________ İran Türk Aştklart ve Milli Kimlik

Tarib ve Ferhengine Bir Ba1Jış"7, "Azerbaycan Şifahi ijalg Edebiyyatı"s, "Edebiyyatşinaslıg"9, "Azerbaycan Edebiyyat Taribine Bir Bal}ış" ı o, adlı eserler bu ctıınledendir. Varlık dergisinin muhtelif sayıları yanında ona ek olarak yayımlanan bu çalışmalarda yer alan işık edebiyatı OrUnlerinden faydalanılmıştır.

İran TOrklerinin en önemli edebi sesi ve kültür aracı olan Varlık dergisinin yanında Tahran'da yayımlanan "El Dili ve Edebiyatı"ıı, "Azed", "Dilmac"ı2; Şiraz'da yayımlanan "El Sozn"ı3; Ktıınbeti Kavus'ta yayımlanan "Yaprak"ı4; İsviçre'de yayımlanan "Tribun"ıs, Almanya'da yayımlanan "21 Azer''ı6 gibi sOreli yayınların muhtelif sayılarında yer alan işık edebiyatı ile ilgili bilgi ve dokümanlardan da ilgisi nispetinde bu araştırmada faydalanıldı. Ancak fazla bir yekun tutmadığı için bunlar sadece dipnotta gösterilmekle yetinilmiştir.

7 Cevat Hey'et, T1lrlderiıı Tıırib ve Fedıengine Bir Babq, (Zemime-i Mecelle VarlığlVarlık Dergisinin Eki) Telıran 1365/1 987.

8 Cevad Hey'et, Azerbaycan Şifahl ijııJt Edcbiyyalı, (Zemime-i Mecelle VarlığlVarlık Dergisinin Eki) Telıran 1367/1 988.

9 Cevat Hey' et, EclebiyyıılşinashA, Özel Sayı, S. 99-4, Telıran 1374/1996. ıo Cevat Hey'et, Azerbaycan Edcbiyyat Tıııibine Bir Balııf, Özel Sayı, S. 104- 1 , Telıran

1376/1997. ı ı "El Dili ve Eclebiyııb" yayım hayatına 1 38012002 yılında başlamıştır. Yedi sayı mUstakil

yayımlanmış, sekizinci sayıdan itibaren "Azeri" dergisi ile birlikte yayın hayatına devam etmiştir. 2006 yılı itibariyle brleşik derginin Azeri kısmı 1 3 . , El Dili ve Edebiyatı kısmı ise 20. sayısına ulaşmıştır. El Dili ve Edebiyatı dergisinin yazılarının ekserisini, adından da anlaşıldılı gibi, halk ve Aşık edebiyatı oluşturmaktadır. Azeri dergisi de hemen her sayısında Aşık edebiyatı OrUnlerine yer vermektedir.

ıı Dilmac 2004 yılında yayın hayatına Tebriz'de başladı. 2006 yılından beridir Tahran'da yayımlanmaktadır. Dili Farsça-Türkçe' dir. 32. sayısı yayımlanmıştır.

13 Şiraz'da yayımlanan ve Kaşkay Türklerinin halk bilimi dergisi olan Bı SOzO, 138412005 yılında yayım hayatına başlamıştır. 2006 yılı itibariyle 4. sayısı yayımlanmıştır.

ı4 "Yaprak" dergisi Iran Türkmenlerinin medeni, edebi ve sosyal meseleleri ile birlikte halk bil imi UrUnlerini yayımiayan bir dergidir. Dili Farsça'dır. Edebi UrUnler Türkmen Türkçesi ile yayımlanmaktadır. 1 997 yılında yayım hayatına başlayan dergi kesintisiz devam etmektedir. 2006 yılı itibariyle 25 sayıya ulaşmıştır.

15 ''Trlbun", İsviçre'de Farsça-Türkçe olarak yayımlanmaktadır. TUrkmensahra'nın GUrgan şehrinde 1 997 yılında yayın hayatına başlamış ve yayımına devam etmektedir.

16 "ll Azer" dergisi 1 999 yılından beri yayımlanmaktadır. Latin harfleri ile Türkçe yayımlanmaktadır. Almanya'nın Oortınund şehrinde yayımına devam etmektedir.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- ıs

Bu çalışmanın kaynaklan arasmda TOrkiye'de yayımlanan M. Fuad Köprülll'nün "Saz Şairleri" 17 adlı araştırması da vardır. Bu eserde tran Türkleri Aşıklık gelenegine çok az yer verilmiş, pek çok Aşık muhiti hakkında ise hiç durulmamıştır. Ancak, Türk dünyasının hülAsası niteliginde olan Anadolu işıklık gelenegi hakkında çok önemli, kronolojik ve metodik temel bilgiler verdigi için çalışmamızm bakış açısını oluşturmada faydalanılmıştır.

Bu çalışmamız, İran cografyasındaki bütün Aşık muhitleri ve bu muhitlerdeki Aşıkların ürünlerine dayanılarak hazırlandıgt için İran Türklerinin milli kimliklerinin korunmasında Aşıkların rolünün gösterilmesi dışında bu ülkedeki Türk varlıgı hususunda da pek çok sorunun cevabının verildigi düşünülmektedir.

17 Mehmed Fuad Koprolo, SIZ Şairleri, Akçal Yay., Ankara 2004.

GİRİŞ Türk tarihi sadece Anadolu ya da herhangi bir bölgede gelişen olaylarla

sınırlı tutularnayaca�ı gibi Türk edebiyatı da Anadolu veya yeryüzünün herhangi bir bölgesindeki Türk unsurlanndan birinin gelenek dahilinde, di�erinden farklı bir şekilde üretti�i özgün edebiyat verimlerinden ibaret

sayılamaz. Bir başka deyişle Türk tarihi, edebiyatı, musikisi velhasıl Türk kültürü söz konusu oldu�da günümüzün siyasi-bölgesel sınırlan anlamını yitirmekte, bu kültürün yaşatılıp yaşandı�ı her yeri ı8 yani, de�şik co�afyalarda ortaya çıkan ''Türk kültür bölgeleri"ni 19 bir bütün olarak düşünmek zorunlulu� hasıl olmaktadır. ıo Türklerin başlangıçtan bu yana anayurt dışında etkili olup, adeta ikinci bir vatan haline getirdikleri ve belli

18 Türklerin, tarihin en eski çaglanndan beri Çin seddinden Tuna boylanna, Sibirya tundralanndan Hint Okyanusu ile Büyük Sahra çölüne kadar uzanan geniş bir coArafyada, çeşitli kültür ve medeniyet çevreleri içerisinde aynı anda, ya da delişik zamanlarda kendi özgün kültürleriyle varlıklannı sürdürüp etkili oldugu bilinmektedir. [Bu hususta geniş bilgi için bkz., A. Z. Yelidi Togan, Umumi Tilrk Tarihine Giriş I, İstanbul 1940, s. 105-181; t. Kafeso�lu, Tilrk Milli Kfiltilril, Ankara 1 977, s. 27; L Rasonyı, Tarihte Tfirklfik, Ankara 1 993, s. 1 -235.] Bu olguyu, M.S. lV. yüzyıldan itibaren bütün yönleriyle belli başlı tarih kaynaklanndan takip etmek mümkündür. Bu kaynaklann genel bir dökümü için bkz., A. Z. Velidi Togan, Tarihte Usul, İstanbul 1985, s. 179-290; L Rasonyı, a.g.e., s. 283-384.

19 Geniş kültürel sistemler ve bunlann çevre kültürler ile arasındaki bir takım ilişkileri öngören "kültür bölgesi" kavramı başlangıçta farklı toplumlann milzelerde sergilenen ilk sanat eserlerini sınıflandırma yöntemlerinden biri olarak ortaya çıkmış ve temel önermelerini zoo­coVcıfyadan almıştır. Bu ba�lamda bahse konu kavramı şekillendiren anlamlı yaptiann yalnız kendi içerisinde de�il, imparatorluklann yükseliş ve çöküşlerine ballı olarak kapsadılı coArafı alan noktasında da zaman içerisinde de�şiklikler gösterdi� hususunda bkz., R. L. Canfıeld, ''Önsöz", Akdeniz'den Hindistan'• Tfirk-lran Esintiler!, (nşr., ö. Avcı), İstanbul 2005, s. ll vd .

20 A. Kaflcasyalı, Iran Türkleri Aşık Muhitleri, Erzurum 2006, s. 302; Bu hususa daha 1 930'larda işaret edilmiş [ Bkz., F. Köprülü, Edebiyat Araştırmalan, Ankara 1 986, s. 1 79.] olmasına raamen son dönemlere kadar fazla bir şey yapılamadı.

ıs __________________________ __ İran Türk Aşikian ve Milli Kimlik

başlı kültür bölgelerinden birisini yarattıidan alaniann başmda hiç şüphesiz günümüz İran cogi'afyası yer alır.21

Tarihi kaynaklar Türklerin, İran cogi-afyasıyla ilgisini halihazırda M.Ö. I. bine kadar götürebilmeye imkan tanımaktadır.22 Nitekim, Saka boylarmdan Goglar/Gökler'in M.Ö.VII. yüzyılda Batı İran'a girmeleri 23 bir tarafa bırakılırsa, M.Ö. V. yüzyılda ünlü Pers hükümdan Kirus ile Saka hükümdarı Tomris (Temür) arasındaki mücadele 24 ile başlatılan bu ilişkiler Milit

21 Iran Cografyası batı Asya'da daha ilk çaglardan itibaren Türkistan, Çin ve Hindistan'ı Kafkaslar, Anadolu ve dogu Akdeniz üzerinden Avrupa'ya baglayan belli başlı yollar üzerinde yer aldıgı gibi kendi iç ulaşınunı saglayan gelişmiş bir yol sistemine de sahip bulunmaktaydı. Daglık, çöllük alan ve platolardan ibaret birbirinden tamamen farklı üç kesimden oluşan Iran cografyası hakkında geniş bilgi için bkz., A. Katkasyalı, a.g.e., s. 17 vd. ; Aynca bkz., Lord Curzon, İran, [nşr., Erkanı Harbiye Istihbarat Dairesi], Istanbul 1927, s. 3 vd. ; R. Furon, İran [nşr., Galib Kemali], Istanbul 1943 , s. 14 vd. ; M. H. Ganji, "Ciimate", The Cambridge History of Iran I; The Land of Iran, [ed.,W.B.Fischer], Cambridge 1968, s. 212-249; W. Barthold, Tezkire-l Coltrafya-yı İran, (nşr., H. Serdadver), Telıran 1930; J. H. Kramers, "Iran", t. A. V/2, s. 1013.

22 Ünlü Iran destanı Şehname ile Türk destanı Alp Er Tunga bu ilişkinin çok eski deviriere hatta tarih öncesi çaglara kadar uzandıgını gösterecek mahiyettedir. [Bkz. , Atsız, TOrk Edebiyatı Tarihi, Istanbul 1997, s. 36-45; S. Cöhce, "Dogu Akdeniz Çevresinde Türk Hakimiyeti'nin Tesisi", Ortadolu da Osmanlı Dönemi KültUr İzleri Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri I, (Hatay 25-29 Ekim 2000), Ankara 2001, s. 139 vd.] Bu halk edebiyatı ürünlerinin ortak konusu olan Iran-Turan mücadelesi bir kısım yönleriyle tarihi kayıtlara da intikal ederek günümüze kadar ulaşnuş bulunmaktadır. Bkz., Osman Karatay, İran İle Turan; Hayall Milletler Çaltında Avrasya ve Ortadoltu, Ankara 2003, s. 148-188; M. Yüce, TOrk İran ilişkilerinin DUnU, Bugünü, Yarını, Istanbul 1994, s. 12-25; M. Taki Zehtabi, İran TUrklerinin Eski Tarihi, Tebriz 2000, s. ı vd.

23 Bkz., Salim Cöhce, a.g.m., s. 139 vd'dan naklen: Kimmerteri takiben Katkaslan aşıp, M.Ö. 662 'de Gence merkez olmak üzere büyük bir devlet kuran Saka boylanndan Goglar/Gökler, [Bunlann Türk olduguna dair bkz. , SOryani Mihael, Vekiylnime II, (1042-1195), Ankara 1944, s. l 3 (TTK Kütüphanesi, H. Andreasyan tercümesi.) ] hükümdarlan Meduva ya da Heredot'un kaydettigi şekliyle Madyas [Bkz., Heredotos, Heredot Tirlhl, (nşr. M. Ökmen­A Erhat),lstanbul 1973, s. 60, (Kitap I, 103-106)] önderliginde Dogu Anadolu, Batı Iran ile bugünkü Suriye ve Filistin'i zabt ederek burada yirmi sekiz yıl hüküm sürmüştür. [Bkz., Strabon, Geographie VIII, (nşr. F. Lasserre), Paris 1975, s. 1 23, (Livre XI, 14,5); E.H. Minns, ''The Scythians and Northem Nomads", The Cambridge Anı:ient History III, Cambridge I 970, s. I 89] Ama bu grup uzun ömürlü bir siyasi teşekkül meydana getiremeden Iran hükümdan Kiyaksares (Keyhüsrev) tarafından ortadan kaldınlacaktır. [Bkz., Strabon,a.g.e., s. 85 (Livre XI, 8,5)) Ünlü şarkiyatçı, tarihçi A. Z. Velidi Togan'a göre Saka hükümdan Meduva veya Madyas, aynı zamanda Türklerin atası da sayılan Alp Er Tunga'dan başkası degildir. Bkz., A. Zeki Velidi Togan, Umumi TOrk Tirlhine Giriş, s. 166 vd.

24 Heredotos, a.g.e., s. SS vd. (Kitap I, 207-21S); Osman Karatay, a.g.e., s. 171 vd.

Dr. Ali Kafkasyalı ---------------------- 19

başlanndan itibaren Türklerin de�işik zamanlarda İran co�fyasım dogtıdan ve babdan yani Ceyhun ile Kafkaslar üzerinden sıkışhm1asıyla devam edecektir.ıs Ancak, Türklerin İran co�ailyasına köklü bir şekilde yerleşmeye başlamalan26 İslamiyeti kabullerinden sonra, yani VIII. yüzyılın başlanndan itibaren mümkün olacaktır. 21 Bu yerleşme Samano�lan (900-999) ve Gazneliler (955- 1 19 1) döneminde iyice gelişecek nihayet İran, Selçuklular

25 Örnek vermek gerekirse Roma imparatoru I. Theodosios'un (375-395) ölümüyle ortaya çıkan durumdan istifade etmek isteyen bazı Türk gruplan, özellikle de Sabirler ile Bulgarlar ve bu grup içerisinde yer alan Borçalılar yerleşmiş olduklan Orta Kura havzasından Do�u Anadolu 'da Mardin 'e kadar akınlarda bulunurken, aynı zamanda günümüz Iran cografyasının batı kesimlerini de şiddetle vurmuşlardır. [Bkz., Ihrahim Kafeso�lu, a.g.e., s. 53 vd; B. Ögel vd., Türk Milli Bütünlültü İçerisinde Dotu Anadolu, Ankara 1 986, s. 1 2 vd.] Bu gruplann faaliyetleri daha sonraki devirlerde de sürecek ve özellikle Bizans-Sasani mücadelesinde belirleyici olacaktır. Bkz. , Peter B. Golden, Türk Halkları Tarihine Giriş, (nşr., O. Karatay), Ankara 2002, s. 86; Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Taribi Selçuklular Devri I, Istanbul 1 944, s. 1 67; M. 1. Artamonov, Hazar Taribi (nşr., A. Batur), İstanbul2004, s. ıto vd.

26 Bunların dışında da, destani ça�da Türklerin lran'a yerleşmeye başlaması O�z'un günümüzde lran 'ı da içerisine alan ve Ortado�u olarak anılan bölgeyi zaptıyla başlar. [Bkz. , Ebulgazi Babadır Han, Şecere-1 Terakime (Türkmenlerin Soykiltültü), (nşr., Z. K. Ölmez), Ankara 1996, s. 1 40 vd. ; Aynca bkz., S. Cöhce, a.g.m., s. 1 39 vd. 'dan naklen bkz., A. Z. Yelidi Togan, otuz Destanı (Reşideddin Otuznimesl, Tereüme ve Tahlil), Istanbul 1 972, s. 39] Esasen, O�uz Han'a Iran, Rum, Suriye ve Mısır seferleri isnat edilirken muhtemelen Sakatara dair rivayetlerin bakiyeleri esas alınmış Selçuklu ve llhanlı devrine dair bazı teferruat da ilave edilmiş olmalıdır. [Bkz. A. Z. V. Togan, O�uz Destanı . . . , s. 93] Yani Oguzname, her halakirda ilk çaglarda Ön Asya'ya gelmiş bir Türk grubunun Iran, Anadolu ve Suriye taraflannı zabt eden bir hükümdanna ait kıssalan zikretmektedir. Bkz. A. Z. V. Togan, O�uz Destanı . . . , s. 1 20.

27 Bkz., Salim Cöhce, a.g.m., s. 139 vd'dan naklen: Türklerin günümüz Ortadogu cografyasında, bu arada Iran'da da etkili bir şekilde yerleşmeye başlaması Kadisiye, CeiOle ve Nihavent savaşlan nı kazanarak Iran 'ı baştan başa çigDeyen Araplann 643 yılından itibaren Ceyhun nchrini aşıp Türk yurtlanna akınlarda bulunmasından sonradır. [Bkz. A. Zeki Yelidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s. 74; H. Dursun Yıldız, İslimlyet ve Türkler, Istanbul 1 976, s. 3; R. Şeşen, İslim Cotrafyaeılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1 985, s. 6 vd. ; R.N. Frye-Aydın Sayılı, "Selçuklulardan Evvel Orta Şark'ta Türkler", Belleten X/37 (Ocak 1 946), s. 1 04- 129] Kısa sürede Türk ülkelerini fethetmeye başlayan Arap valiler,[Türk ülkelerine yönelik Arap filtuhitı hakkında geniş bilgi için bkz. H.A.R. Gibb, Orta Asya'da Arap Fütuhatı, (nşr. M. Hakkı), İstanbul 1 930; V.V. Barthold, Motol İstilasına Kadar Türkistan, (nşr. H.D. Yıldız), Istanbul 1 98 1 , s. 233 vd; Zekeriya Kitapçı, Yeni İslim Tiribi ve Türkler 1-11, Konya 1 994; H.D. Yıldız, lsUlmiyet ve Türkler, s. 7 vd.] ciddi bir harbe girmeden, yaplarda ele geçirdikleri veya sulh yoluyla kendilerine katılan Türklerden bir kısmını süratle lslim hakimiyeti altındaki bölgelere, bu arada Iran cografyasına da sevk ile iskan edeceklerdir. Bkz., Z. Kitapçı, Ortadotuda Türk Askeri Varlıjtının İlk Zuburu, Istanbul 1 987, s. 24

20 ________________________ _ İran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

eliyle daha XI. yüzyılın başlarında, Anadolu'dan önce tam bir Türk yurdu haline getirilecektir.2s

Başlangıçta Akamenidler 29 (M.Ö.553-330), yerli halklarm Helenizme karşı bir tepkisi şeklinde ortaya çıkan Parthlar 3o (M.Ö.140-227) ve Sasaniler'in3ı (M.S. 224-641) Akdeniz kıyılarından lndus nehrine kadar uzanan sahada meydana getirdigi Pers kültürü ile şekillenen İran cografyası,32 639 yılında başlayan İslam-Arap istilasmdan sonra çok daha geniş bir imparatorlugun parçası haline gelecektir.33 Bölgede Arap halifeterin yönetimi altında, özellikle de 692-945 yıllan arasmda Arabistan'ın ticaret ve kabile kanunları, Helen kültürünün felsefesi, Suriye ve İran'ın mimarisi, Hindistan'ın astrolojisi, tıp, müzik ve matematiginin birleşmesiyle kozmopolit bir kültür oluştıı.34 Yalnız, IX. yüzyıldan itibaren Karahanlılarm

28 Bkz., O. Turan, Selçuklular Tarihi ve Tfirk İslam Medenlyeti , İstanbul 2003 , s. 1 03-1 95; A. K. S. Lambton, ''The Internal Structure of the Saljuq Empire", The Cambridge History of Iran V; The Saljuq and Mongol Period, (ed., J. A. Boyle), Cambridge 1 968, s. 203-281 ; Esasen Horasan haricinde Rey, Tebriz ve Urmiye yöresi de Selçuklulardan önce tam manasıyla bir Türk Vurdu haline gelmiş ve bu şehirlerden Tebriz ile Urmiye Türkmenlerin Anadolu'ya yaptıklan akıniann merkez üssü görevini yerine getirmiştir. Bkz., S. Cöhce, "Selçuklu Hakimiyetinin Tesisinden Önce Diyarbakır Yöresindeki Türkmen Faaliyetleri", 1. Uluslararası otuzlardan Osmanlı'ya Diyarbakır Sempozyumu, (Diyarbakır 20-22 Mayıs 2004), Diyarbakır 2004, s. 1 25-13 ı .

29 Pers boylanndan birisine dayanan bu hanedan hakkında geniş bilgi için bkz., V. Diakov-S. Kovalev, İlkçal Tarihl i, (nşr., ö. İnce), Ankara 1 987, s. 243-252; J. Wi�ehöfer, Antik Pen Tarihi, (nşr., M.A.lnci), İstanbul 2003, s. 25-1 58; Ş. Günaltay, Iran Tarihli; En Eski Çallardan İskender'In Asya Seferine Kadar Asya Tarihi, Ankara 1 987, s. 1 27-333.

30 Parthlann ortaya çıkışına dair geniş bilgi için bkz., J. Wiesehöfer, a.g.e., s. 1 73 vd.; H. Demirciollu, Roma Tarihli, Cumhuriyet; Menşelerden Akdeniz Havzasında Hakimiyet Kurulmasına Kadar, Ankara 1 987, s. 406 vd. ; J. Wiesehöfer, a.g.e., s. 1 73-2 1 8 .

3 1 Sasanilerin ortaya çıkışı, kültürleri ve kendilerini Ahamenidlerin halefi olarak gördülü hususunda geniş bilgi için bkz., A. Christensen, L'İnn sous les Sassanldes, Copenhague 1 936; J. Wiesehöfer, a.g.e., s. 2 1 9-3 16

32 Geniş bilgi için bkz., J . Perry, "Justice for the Underprivileged; the Ombudsman Tradation in Iran", Journal of Near Eastern Studies, XXXVII/3, s. 203-2 1 5; Aynca bkz., A. Bausani, "İslam öncesi İran Düşüncesi", İslam Dfişiincesl Tarihi I, (nşr., M. Armag&n), İstanbul 1 990, s. 77-95.

33 Bkz., T. W. Amold, İntlşar-ı İslim Tarihi, (nşr., H. Gündüzler), Ankara 1 982, s. 209-22 1 ; L. V. Vaglieri, ''The Patriarchal and Urnayyad Caliphates", The Cambridge History of Islam 1; The Central İslamlc Lands, (ed., P . M. Holt vd.), Cambridge 1 970, s. 62 vd.

34 R. L. Canfield, "Türk-İran Gelenegi", Akdeniz'den Hindistan'a . . . , s. 1 8; M. G. S. Hodgson, İslamın Serfivenl l, (nşr., M. Karabaşo�lu), İstanbul 1 995, s. 379-41 5

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 21

yayılmaya başladı�ı Horasan ve Maveraünnehr bölgesindeki Türklerin de iştirakiyle yeni bir sentez teşekkül etmeye başlamıştır.Js Bu sentez zamanla daha da gelişecek ve Türkler tarafından komşu bölgelere taşınarak sonuçta XIX. yüzyıla kadar Batı, Orta ve Güney Asya 'nın üst ve yönetici sınıflarının hakim kültürü haline gelecektir.36

Kendilerini bu kültürün asıl hamisi sayan Türklerin yönetirnde söz sahibi olmaya başlaması ve nihayet Gaznelilerin ortaya çıkmasıyla 37 beraber dönemin İran şehirlerinde melez bir toplum teşekkül ederken kırlık alanda Türk nüfus artmaya başlamıştır. Bu arada etnisite ve mezhepten kaynaklanan farldıklar da belirginleşecektir.3s Bu yapı içerisinde yeniden şekillenmeye başlayan kültür, İslam kültürünün Türk-İran varyantının ilk hali olan melez bir niteli�i haizdir. Bu kültürün, İran kökenli bir tahsilliler (yazıcılar) gelene�inin merkezinde yer alması "Farisf', kuşaklar boyıınca Türk kökenli yöneticiler tarafından himaye edilmesi de ''Türklük" özelli�n deliliydi. İslami erdem, kalıcılık ve mükemmeliyet düşüncesi ise bu kültürün elit tabakasım oluşturan Müslümanların dini ilişkilerinde oldu� kadar toplumsal meseleler bakımından da geçerli bir söylemdir ki, bu da onun "İslami'' yönünü göstermekteydi.39 Bu unsurların İslami bir toplum içinde bir araya gelmesinin İslam dini üzerindeki etkisi de büyük oldu. Bundan soma İslılm, kökenierinden yani Arap geçmişinden ayrıldı. Çok daha zengin, uyum

35 Bu gelişmede Karahanhlann Türk geleneklerini her şeyden üstün tuttuklan hususunda bkz., R. L. Canfteld, "Türk-İran Gelene�", Akdeniz'den Hindistan'a . . . , s. 24 ; Karahanhlann batı bölgelerindeki faaliyetleri hakkında geniş bilgi için ayrıca bkz., Ekber N. Necef, Karahanlılar, İstanbul 2005, s. 233-322; ö. S. Hunkan, Türk Hakanlılı; Karabaalılar (766-121 2), İstanbul 2007, s. 1 28-270.

36 R. L. Canfteld, "Türk-İran Geleneıi", Akdeniz'den Hindistan'a . . . ,s. 15. 37 Gaznelilerin ortaya çıkışı ve gelişmeleri hakkında geniş bilgi için bkz., E. Merçil, Gaznelller

Tarihi, Ankara 1 989; C. E. Bosworth, The Ghaznavids their Empire In Afghanlstan and Eastern Iran (944-1040), Edinburg 1 963; C. E. Bosworth, Tbe Later Gaznavlds Splendour and Decay, Edinburg 1 977; Hanefi Palabıyık, Valiliktaı İmparatorluJa Gamelilcr, 2002, Ankara

38 R. L. Canfte1d, "Türk-İran Geleneıi", Akdeniz'den Hindistan'a . . . , s. 22 vd.; W. Bartho1d, İslam Medeniyet! Tarihi, {tenkit ve i1avelerle nşr., M. F. Köprülü), Ankara 1973, s. 54 vd.

39 Bkz., R. L. Canfteld, ''Türk-İran Gelene�", Akdeniz'den Hindistan'a . . . ,s. 28.

22 _______________ İran Türk A.ştkiart ve Mi/R Kimlik

yetenegi daha' yüksek, evrensel bir kültür haline geldi 40 ve Selçuklular döneminde şekillenmeye başlayan İslam medeniyetine temel teşkil etti.

Bütün Ortadogu cografyası gibi İran da, Selçuklular döneminde tarihinin her yönden en muhteşem dönemlerinden birini yaşayacaktır.41 Selçukluların bu ülkede tesis ettikleri Türk varlıgı, XX. yüzyıl başlarına kadar İran'ın siyasi açıdan tamamen Türk hanedanlar tarafından kontrolünü mümkün kıldıgı gibi, yine Türklerin dil, edebiyat, sosyal hayat, velhasıl her yönden İran'da en önemli belirleyicilerden biri olmasım sagladı. 42 Bu çalışmanın konusunu teşkil eden Türk aşıkların faaliyetleri de Selçuklular döneminde İran cografyasına iskan edilen oguz boyları43etrafmda gelişen aşık muhitlerinde gerçekleşecektir. Zira . İran Türklügünün tamamma yakım, Xl. yüzyılda Anadolu 'ya göç eden Oguzlardan geriye kalanlar ile bir takım sebeplere baglı olarak daha sonraki dönemlerde tekrar İran'a dönenlerden oluşmaktadır.44 Bunlar, çok zengin halk edebiyatı ürünlerine sahipti. 45 Esasen, Türkler

40 Bkz., R. N. Frye, The Golden Age of Persia; The Arabs in the East, London 1975, s. 200 vd. 41 Bkz., O. Turan, a.g.e., s. 30S-400; C. E. Bosworth, ''The Political and Dynastic History of the

Iranian World (A. D. I000- 12 1 7)",The Cambridge History of Iran V, s. 1-202.; 42 Selçuklulann Iran'da yaklaşık bir buçuk asır süren biikirniyeti sadece Samani ve Gazneli

siyasi ananelerine degil, Horasan fakih ve şairlerine de geniş alanlar açtı. Bkz., W. Barthold, Islam Medeniyeti . . . , s. SS.

43 Selçuklular zamanında Iran cogr&fyasına yerleşen TOrk boylan için bkz., F. SOmer, otuzlar (TIIrkmenler), Istanbul 1999, s. 439-4SO; L. Rasonyı, a.g.e., s. 1 63 ; Christiane Bulut, "Bayadistan (lran)'daki TOrk Kavimleri", (nşr., Ç. Eneli), Tllrkler XX, (nşr., H. C. Güzel) Ankara 2002, s. 679-694.

44 Iran, degişik dönemlerde dogüdan gelen Türklere yurt oldugu gıbi [Geniş bilgi için bkz. , O. Turan, Selçuklular Tarihi . . . , s. 206-23 1 ] Anadolu'dan da Türk göçleri ile sOrekli beslenmiştir. [Bkz., F. Sümer, Oguzlar . . . , s. 1 77 vd. ; 1. Aka, "Anadolu'dan lran'a Göçler'', Tarihten Gllnümüze Türk İran İlişkileri Sempozyumu (Konya 1 6- 17 Aralık 2002), Ankara 2003, s. S7-63 ; M. Yüce, a.g.e., s. 1 3) lthanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerinde nisbeten küçük gruplarla başlayan bu olgu Şah İsmail'in lran'a hakim olmasından sonra büyük kitlelerin göçü şeklinde tezahür edecektir. [Geniş bilgi için bkz., F. Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türkleri'nin Rolü, Ankara 1 992, s. 1 9 vd.] Bu hadise 1 S60'da Kanuni Sultan Süleyman'ın oıtlu Bayezid'in maiyetinde yer alan Karamanlı, Turgutlu, Tekeli ve Dulkadırlı Türkmenlerinden oluşan 12 .000 kişilik bir grubun Şah Tahmasb'a ( 1 S24-IS76) sıaınması [Bkz., Ş. Turan, Kanuni'nin ORlu Şehzide Bayezid Vak'ası, Ankara 1 96 1 , s. 1 22-126) ve Şah Abbas (1S87-1628) döneminde1 603, 1 623 yıllanndaki göçlerle devam edecektir. Bkz., F. Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu . . . , s . 1 S4, 1 77-1 89.

45 M. Kara, Türkmen Türkçesi ve Tllrkmen Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, Ankara 1998, s. 1 02 vd.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 23

arasmda daha yazı yayılmadan mevcut bulunan milli-sözlü edebiyat, dilin ilk teşekkülünden beri canlı bulundugu gibi, yazının yayılmasından sonra da tabiatıyla devam etmiş ve İran'da oldugu gibi degişik medeniyet dairelerine girdikleri zaman yine kuvvetle yaşayıp durmuştur. Bu husus, Türkler üzerinde en kuvvetli tesiri göstermiş olan İslamiyet'in kabul ve yerleşmesinden asırlarca sonra bile devam etmiŞ,46 halk arasmda ve ordularda hatta hükümdar saraylarmda halk edebiyatı mahsulleri üreten şairler daima mevcut olmuştur.

Gazneli ve Karahanit ordularmda görev yapan çeşitli Türk boylarına mensup askerler arasmda halk şairleri bulundugu gibi bunlardan saraya mensup olup hükümdarlara methiyeler yazanlarm da varlıgı bilinınektedir.47 Bu tür faaliyetlerin Selçuklu ve Harezmşahlar devrinde de devam etmemesi için hiçbir sebep yoktur. Nitekim Selçuklu Sultanı Tugrul Bey'in Abbasi Halifesinin kızıyla evlilik töreninde icra edilen raks, eglence ve ziyafetler esnasında Türk şarkılan okunmuştur. 48 Bu etkinligi dönemin Oguz halk şairlerinin gerçekleştirmiş olması da gayet tabii görülmelidir. Esasen, İslamiyet'ten önceki Türk devletlerinde oldugu gibi İslamiyet'ten sonra da Gazneliler, Harezmşahlar, Mısır Memluklan ve nihayet Osmanlı devletinde askeri mızıkanın bulunmast49 Türklerin her devir ve her sahada zengin bir halk edebiyat ve musikisine, halk şairi ile musikişinaslanna sahip oldugunu göstermesi bakımından önemlidir.

Selçuklular döneminde İran ve yakın çevresinde yetişen saray ve halk şairleri hakkında Muhammed Avfi'nin (ö1.1237) eserinde geniş bilgi bulmak mümkündür.5o Soy itibariyle büyük çogunlugu Türk olan bu şairler Selçuklu devlet adamlarının teşvik ve iltifatlanna mazhar olmuştur. 51 Bu durum, Selçuklulardan sonra İran cogt"afyasına biikim olan Harezmşah, İlhanlı,

46 F. Köprü lO, Edebiyat Araştınnalan, s. 57. 47 Geniş bilgi için bkz.,F. Köpıillü, Edebiyat Araştınnalan, s. ı 60. 48 Bkz., Gregory Abu'I-Farac, Abft'I-Farac Tarihi I, (nşr., ö. R. Doırul), Ankara ı 987, s. Jı5 49 Türklerde askeri musiki için bkz., Y. Öztuna, TUrk Muslklsl; Teknik ve Tarih, Istanbul

1 987; H. Sanal, Mehter Musikisi, Istanbul 1 964. 50 Bkz., Muhammed Avfi, Lubibu'I-Eibib, (nşr., Said Nefisi), Telıran yt. yok . 51 M. Fuad Köprü lO, TUrk Edebiyatı Tarihi, Istanbul ı 980, s. ı 86 vd.

24 _______________ İran Türk Aştklart ve Milli Kimlik

Karakoyunlu, Timurlu ve Akkoyunlular döneminde de devam edecektir. s2 Yalnız, Akkoyunlu Uzun Hasan'ın yegeni olan Şah İsmail 'in kurdugu Safeviler devletis3 İran Türklügü açısından çok önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Bu devirde Türklük; dili, edebiyatı, müzigi ve diger kültür degerieri ile birlikte Selçuklulardaki ihtişamı aratmayacak, hatta bazı noktalarda o dönemi geride bırakacak bir seviyeye ulaşmıştır.s4 Öyle ki, bu dönemde Batı Türkistan, Afganistan, Kafkaslar ve Anadolu gibi Türk yurtlarında yetişmiş pek çok bilim, kültür ve sanat erbabı, bu arada onlarca işık da yurtlarını terk ederek Şah İsmail'in etrafında yerini alırkenss İran'da büyük üstatlar yetişecek ve bunlar klasik Türk edebiyatı ürünleri ile boy ölçüşecek verimler meydana getirecektir.s6

Safeviiere destek veren Türk boyları onlara siyasi oldugu kadar aynı

zamanda bir manevi sadakat borcu hissediyorlardı. Şiilik, bu sırada bir kısmı ismen Sünni olan İran'da devlet dini olarak kabul ettirildi. Bu gelişme ülke tarihinde fevkalade bir önemi haiz olup Iran'da Şiiligin kuvvetlenınesi ahaliye dayanışma ve millet fikrinde yeni bir şuur kazandırdı. Bu durum onu, milli ruhu ve bölgesel bütünlügüyle, hakikatte bozulmaksızın günümüze kadar yaşatmaga muktedir kıldı. s1 Osmanlı ve Özbek tehdidine bu sayede

karşı kdnulabildigi gibi kısa bir dönem için Baburlulara da üstünlük saglandı. ss Ancak, Şah İsmail'in halefierinin özellikle de Safevileri siyasi

S2 Geniş bilgi için bkz. , M. Fuad KöprOiü, TOrk Edebiyatı Tarihi, s. 1 99-205 ve 230-322; W. Barthold, İslam Medeniyeti . . . , s. 66-7 1 .

S3 Bu devletin· kuruluşu hakkında geniş bilgi için bkz., Faruk Sürner, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Tllrklerl'nln Rolll, Ankara, 1992.; Ayrıca bkz., Ali Djafar-pour, Nadir Şah Devrinde Osmanlı İran Mllnasebederl, İstanbul 1 977 (İ.Ü. Edebiyat Fak. Tarih Bölümü'nde yaptınlrnış, Basılrnaınış Doktora Tezi), s. 1 3-47; Mirza Abbaslı, "Safevilerin Kökenine Dair" XL-158 (Nisan 1976), s. 287-33 1 .

S4 Bkz., M . F . KöprOiü, "Azerbaycan", İ.A. Il, s. 1 1 3. SS Bkz., H. Araslı, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi, Bakı 1 960, s. 301 . Kendisi de şair olan Şah

İsmail 'in şiirleri hakkında bkz., V. Minorsky, " The Poetry of Shah lsrna'il I, Bulletin of the School of Orlental and Afrlcan Studies X, ( 1 942), s. 1006a-10053a.

S6 G. KAzım, Gurbant, Bakı 1 990, s. 1 14. S7 C. E. Bosworth, İslam Devletleri Tarihi, (nşr. E. Merçii-M. İpşirli), İstanbul 1 980, s. 2 14; M.

M. Mazzoui, "Erken Modern Dönernde İran ve Orta Asya'da lslirn KültOrO ve Edebiyatı", Akdeniz'den Hindistan'a . . . , s. 1 14 vd.

58 Baburlu Hükümdan Hurnayun'un bir süre Şah Tahrnasb'a sıgındıgı hakkında geniş bilgi için bkz., Riazul lslirn, Indo-Perslan Relations; A Study of the Pollcal and Dlplomadc Relations Between the Mugbul Emplre and Iran, Lahor, 1 970, s. 42 vd.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 25

kudret, kültür ve medeniyette zirveye taşırken Şah Abbas'ın ( 1 587- 1628) devletin asli kurucu unsuru olan Türkleri siyasi alanda etkisizleştirmek için giriştigi bir takım faaliyetler 59 Şah İsmail döneminde Türk ahaliye saglanan imkinlan, onun saltanatı ile sınırlı, bilim, kültür, sanat ve edebiyattaki gelişmeleri de göreceli bir parlamadan ibaret bırakmıştır.

İran'da Şiiligin en önemli belirleyicilerden birisi haline gelmesiyle onu besleyen Farisi kültürün ehemmiyetinin artması da kaçınılmazdı. Ama bu halin siyasi alana yansıtılması ve Türk grupların geri plAna itilmeye çalışılması İran'daki Türk varlıgtm tabii olarak sıkıntıya soktu. Bu arada idarede ortaya çıkan istikrarsızlıgın ülkede yarattıgı kargaşa ortamı XVII. yüzyılın başlannda Safevi hanedammn sonunu getirirken İran Türk işıklan, içinden çıktıklan zümreterin yaşamak zorunda bırakıldıklan hayat düzeyine baglı olarak gelenegin tabii gelişim sürecindeki yerlerine geri döndüler. Nitekim on beşinci yüzyılın sonları, on altıncı yüzyılın başlannda Dirili Aşık Kurhani ömeginde oldugu gibi İran Türk aşıklanmn belli başlı konularını oluşturan tasavvuf, tabiat, aşk, sevgi, kadın konulan, on yedinci yüzyılın başlanndan itibaren yerini gelenegin esas tarihi seyrine uygun olarak tekrar ayrılık, ıstırap, haksızlık, adaletsizlik, kaç-göç konularına bıraktı.

Afganistan'ın Safevi valisi Mir Veys 'in oglu Mahmud'un 1722'de İran'ı istila edip bir müddet bu ülkede hikim olmasıyla hayatlan daha da zorlaşan İran Türkleri, Nadir Şah'ın ortaya çıkmasıyla biraz rahatlama imkinına kavuşmuşlarsa da bu dönem fazla sürmemiştir. 1 727 ' de Afganlı istilacılan ülkeden çıkararak Türkleri, İran coyafyasmm tamamına yeniden hakim kılan Nadir Şah'ın 60 ( 1 736- 1747) öldürülmesinden sonra Zendlerin ( 1 750- 1 794)

59 Şah Abbas'ın, yönetirnde TOrk boy beylerinin etkisini kırabilmek için MOsiOman olmuş GOrcO ve Çerkeslerden bir hassa ordusu meydana getirmesi ve kendisine şahsen baııanmayı kabul eden bir TOrkmen grubu, yani Şahsevenleri teşkil ettiıi hususunda bkz., C. E. Bosvorth, İslam Devletleri Tarihi , s. 2 1 5; Şahsevenler için aynca bkz. , A. Dupre, Voyage en Perse II, Paris 1 8 1 9, s.453 vd.; P. Sykes, A History of Persia II, London 1 9 1 5, s.260; V. Minorsky, "Şahseven", İ.A. XI, s.288 vd.

60 Kuzey Horasan 'a yerleşmiş Afşar TOrkmenlerinin Kırklu oymaıma mensup olan Nadir Şah'ın gerek İstanbul 'a, I. Mahmud'a ( 1 730-1 754) gönderdigi mektuplannda Osmanlılarla aynı soydan, aynı aileden geldiklerini, her ikisinin de TOrkmen dolayısıyla akraba olduklannı yazması, gerekse oıuııanna Cengiz, Öktay, Timur, ve Yıldız gibi tarihi adlan vermiş olması onun yüksek bir TOrklük şuuruna sahip olduıunun delilidir. Aynca Şii-Sünni ihtilafını ortadan kaldırmaya, dolayısıyla iki TOrk kesimi arasındaki en önemli farklılııt gidermeye çalışarak ileride TOrk birliıinin saııanmasını kolaylaştıracak bir zemin yaratmaya çalışması

26 _______________ Iran Türk Aşiklan ve Ml/O Kimlik

sagladıgı nisbi bir barış ve refaha61 ragmen ıstırap, haksızlık, adaletsizlik ve kaç-göç tekrar avdet etmiştir. Bunun üzerine İran Türkleri küçük gruplar halinde yaşadıklan Kirman, Belucistan gibi bölgeler dışmda çok daha kesif bir şekilde bulunduklan üç bölgede yogunlaşarak62gelenek ve kültürlerini dolayısıyla varlıklarını devam ettirmeye çalışacaktır. 63

da bu cümledendir. [Bkz., F. S ümer, O�;zlar ... , s. I 76] Ne yazık ki bu yöndeki çabalan karşılık bulmayacak ve Osmanlı ulemasının muhalefeti Nadir Şah'ın girişimlerini sonuçsuz bırakacaktır. Bkz., San'an Azer, İran Türkleri, Istanbul, 1942, s. 8 vd.; M. Saray, Türk İran MünAsebetlerinde Şiilll!n Rolü, Ankara I 990, s. 56 vd.; Nadir Şah'ın diler siyasi faaliyederi ve ölümü ile ilgili olarak geniş bilgi için aynca bkz., Ali Djafar-poiD', a.g.e., s. 63 -1 62.

61 C. E. Bosvorth, lslam Devletleri Tarihi, s. 2 1 8 . 62 Bkz., A. Attar, İran'ın Etnik Yapısı (Yalan Dönem ve Günümüzde), Ankara 2006, s. 223-

342; R. Blaga, İran Halklan El Kitabı, 1997, s. 273-33 1 ; HAlihazırda Türklerin, yogun olarak bulundugu üç bölgeden birincisi, ''Güney Azerbaycan" ya da "Kuzey-Batı Türk Yurtlan" diye adlandınlan, Tahnın'ın do�sundan başlayarak güneyde Büyük Çöl (Deşt-i Kebir)'ün batı sınırlannı takiben Kum'a, oradan da batıya yönelerek Teftiş, Melayir, Nihavend, Hemedan 'ın batısından kuzey-batıya yönelip Bicar, Miyandap, Sogukbulak (Mehabat), Nagadey, Türk-Inın-Irak sınınnın kesiştigi noktadan Türkiye sının boyunca uzanıp Nahcivan, Ermenistan, Azerbaycan sının boyunca Hazar kıyısına ulaşıp, güneyde Taliş, Halhal, Rudbar, Kazvin'den Tahnın'a ulaşan sınırlar arasında kalan bölgedir. Burası, takriben 170 000 km2'lik bir alanı kapsamakla olup, Iran Türklerinin dörtte üçü yani, yirmi milyon kadan burada yaşamaktadır. Farklı boylara mensup olmalan ve diger yörelerde boy adı dışında degişik adlar altında anıimalanna ragmen bölgedeki Türklerin tamarnı Azeri Türkleri şeklinde ifade edilir. Iran cografyasında Türklerin kesif olarak yaşadıgı ikinci bölge, "Kuzey-Dogu Türk Yurtlan" denilen: Hazar denifinin do� ucunda bulunan Bendere Türkmen'den do�ya dogru Türkmenistan sının boyunca devam eden ve Afganistan sınınnı takip ederek güneye dogru yay çizen Daşlıburun, Çat, Derbend, Deregez, Kelat Nadiri, Serehs, Salihabad, Taybad'dan Büyük Çöl (Deşt-i Kebir)'ün kenanna inen ve oradan batıya dönüp gölün kıyısını takip ederek Bircand, Firdevs, Kaşmir, Sebzevar, Abbasabad, Şahrud, Damgan'dan kuzeye yönelerek Gorgan'a varan çizginin ihata ettigi Horasan Türkleri ve Türkmenlerin yaşadıgı bölgedir. Bu bölge aynı zamanda Türkmensalıra olarak da anılır ve 23.000 km2' lik bir alanı kapsar. Türkmenlerin bu yöredeki nüfusu yaklaşık iki milyon civanndadır. Horasan bölgesi ise 52 000 km2 olup yaklaşık üç milyon nüfusu banndırmaktadır. Bkz., San'an Azer, a.g.e., s. 12 ; Ali Rıza Sarrafi, "Iran Türkleri'nin Dili ve Türk Folklorunun Araştınlmasındaki Sorunlar", Uluslar Arası Türk Dünyası Halk Edebiyatı Kurultayı, (lçel 26-28 Mayıs 2000). Üçüncü bölge ise "Güney ve Merkez Türk Yurtlan"dır. [Bu adiandırma Ali Rıza Sarraft'ye aittir. Bkz., Ali Rıza Sarrafi, " İran Türkleri'nin Dili ve Türk Folklorunun Araştınlmasındaki Sorunlar". ] Bu bölgeyi İran 'ın güney batısında Basra Körfezi boyunca uzanan Zagros Daglan ile bu daglann oluşturdu� plato ve yayialar teşkil eder. Bölgenin merkezi şehri Firuzabad olup diger önemli şehirleri de Şiraz ile Kazerun'dur. Bölgeye aynı zamanda tarihi seyre uygun olarak Kaşkay Vurdu da denilmektedir. [Günümüzde Kaşkay vilayetini teşkil eden bu bölge ve ahalisi için bkz., Mirza Bala, "Kaşkay", İ. A. VI, s. 41 5 . ] Yalnız bölgede, Kaşkaylar yanında, Bayat, Afşar, Halaç,

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 27

Uzun süre, İslam aleminin XVIII. yüzyılda büyük bir çöküş içerisine girdigi iddia edilmişse de, bu tespitin pek de do� olmadıgı son zamanlarda daha iyi aniaşılmaya başlanmıştır. Zira, bütün İslam dünyası gibi Kaçar Hanedam'nın ( 1 779- 1 824) hakim oldugu İran da bu dönemde Batı Avrupa'daki Fransız inkılabıyla sonuçlanan aydınlanmayla karşılaştırılabilecek bir sürece maruz kalmıştır. Bahse konu yüzyılın İslam entelektüel hayatının en dikkate deger yönü ö�enim kurumlarına verilen büyük önemdir. Bu gelişme İran'da Şiilik üzerine çalışmalan artırarak gelenegin muhafazasını, dolayısıyla Safevi ve Kaçar dönemleri arasındaki devamlılıgı saglayacaktır.64Ama, sömürge sisteminin dünyaya hakim olmaya başladıgı ve Fas'tan Hindistan'a, Tuna'dan Yemen'e bütün İslam aleminin Avrupalı güçler tarafından kuşatıldıgı XIX. yüzyılda istiklilin korunabilmesi için önerilen seküler reformlar İslami çerçevede belirlenen geleneksel toplum hayatını tam manasıyla altüst etti. Bütün bu gelişmeler İran Türk toplum hayatmda yansımalarını gösterirken bu baglarnda meydana gelen şiddetli kınlmalar da Türk aşıkların işledigi temalar arasmda bariz bir şekilde yerini alacaktır.

Kaçar hanedanının idaresi altmda İran, milletlerarası işlerde önemli bir str tejik ve iktisadi rol oynayarak kati surette çagdaş dünyaya açıldı. Daha ön ;e sadece vasat önemde bir kasaba olan Tahran, 1 786 yılında başkent

Agaçeri, Hamse, Ebiver, Songur gibi belli başlı TOrk boylan da yaşamaktadır. Ancak, Kaşkay adı gilnilmilzde özel bir boyu ifade etmesi yanında bölgedeki bütün boylann da ortak adı olarak kullanılmaktadır. Bu bölgenin yüz ölçümü 65 000 km2, nüfusu yaklaşık oç buçuk milyondur. Bkz. , Şerham Ahur, İran'da Yaşayan Kaşkay TOrklerinin Sosyo-KIIItOrel Yapısı, (Hacettepe Ünv. S. B. E . . , Basılmamış Yilksek Lisans Tezi), Ankara 2001 , s. 8; Babek Cavanşir, Kaşkay TOrklerinin Tarihi, (Mimar Sinan ünv. S. B. E., Yüksek Lisans Tezi), Istanbul 2001 , s. 1 87.

63 Günümüzde Iran cografyası 1 648 1 95 km2 lik bir alan üzerinde, beş ana etnik gruptan müteşekkil 70 milyona yakın bir nüfusu banndırmaktadır. Bu gruplar içerisinde sayı itibariyle Türkler birinci sırayı almakta, hatta tek başına bunlann nüfusu diger biltOn etnik gnıplann toplam nüfusuna yakın bulunmaktadır. [Bkz., Cevat Hey'et, "lran'da TOrk Kü1türilnün Durumu", Varlık Dergisi, S.133-l (2004), s. 1 29 vd.) Birleşmiş Milletler 1 998 yılı raporlaona göre bahse konu etnik gruplann ana dillerine göre Iran'daki nüfus dagılımı; Azeriler 23.5, Farslar 22.0, Lorlar 4.28, Kürtler 3 .25, Türkmenler 2.0, Kaşkaylar 2.0, Horasan TOrkleri 1 .5 ve Araplar 1 .2 milyon civanndadır. Bkz., World Languages and the Languages of lran 1998; Aynca bkz., R. Furon, a.g.e., s . 1 1 .

64 Bkz. , M . M. Mazzoui, "Erken Modem Dönemde Iran ve Orta Asya'da İsli.m KOltOrO ve Edebiyah", Akdeniz'den Hindistan 'a . . . , s. 1 1 6 vd.

28 _______________ Iran Türk Aştklart ve Mi/H Kimlik

yapıldı. Bu yolda, bugünkü İran'daki bir özelligi olan bütün hayatın bu başkente dogru m.erkezileşm.esine çalışılırken hükümetin nüfuzu da iyice kuvvetlendi ve şehir hayatı ilerledi. Tahran'dan başka, :XVIll. yüzyılda tamamıyla harap Mle gelmiş olan Tebriz yeniden büyük bir şehir hüviyetine kavuşturuldu. 6S Bu devirde dogtıya giden yollardaki stratejik durumu sebebiyle İran, bir taraftan İngiltere, diger taraftan Fransa nezdinde cazip bir ülke haline geldi. Batının bu yönelişinin yan etkisi Avrupa teknik ve egitiminin İran ordusuna girişi sonucunu dogtırdu. Ama, XIX. yüzyıl boyunca Çarlık Rusyası 'nın tehdidi bu ülkeyi hep tedirgin etti. Sonuçta İran, 1 828 Türkmençay antıaşması ile Kafkaslar ve Azerbaycan'daki bütün haklanndan Rusya lehine vazgeçmek zorunda kaldı. 66 Rus tehdidi İran'ın k:uzeydogu bölgelerinde de yaşanmaktaydı. Buna ragmen Kaçarlar, uzun süre Safeviler ve Nadir Şah tarafından miras bırakılan doguya Mkim olma fikrinden vazgeçmedi. Afganistan ile Herat üzerindeki mücadele ancak 1 857' de sona erdi.67

Büyük devletlerin karşılıklı rekabeti ve Nilsır ed-Din Şah'ın ( 1 843- 1 896) k:urnazlıgı sayesinde 68 İran bölgesel bütünlügünü korumada Osmanlı devletinden daha başarılı oldu. Ancak, dış borçlar Osmanlı devleti gibi İran'da Kaçar Hanedam'nı da büyük bir iktisadi zorluk içerisine düşürecektir. Bu husus yanında Muzaffer ed-Din Şah'ın ( 1 896- 1 907) yeteneksizligi ülkede siyasi alanda modernleşme arzusunu dogtıracak ve Cemal ed-Din Afgani'nin yenilikçi düşüncelerinin de tesiriyle 1 890'dan itibaren bir dereceye kadar liberalizm ve meşrutiyet verilmesini isteyen bir hareket ortaya çıkacaktır.69 Sonuçta İran, 1 896- 1 906 yıllan arasmda Şah'ın mutlakıyetçi yönetimine karşı faaliyette bulunan gizli örgütlerin çabalarıyla anayasaya geçiş sürecini

6S W. Barthold, İslam Medeniyeti ... , s. 76 66 Bkz. A.N. Kurat, TOrkiye ve Rusya, Ankara 1990, s. 57; İ. Yüksel, "Çarlık Rusyası 'nın

Azerbaycan'ı İstilisı ve Osmanlı Devleti'nin Tutumu", Kafkas Araştırmalan I (1988), s. 25-33.

67 C. E. Bosvorth, İslam Devletleri Tarihi, s. 222; 68 Bu dönemle ilgili geniş bilgi için bkz., Muhamrnet Rıza Nasiri, Nasreddin Şah Zamanında

Osmanlı-İran MUnasebetleri (1848 -1897), (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul --, s. S I .

69 Afgani, görüşleri ve faaliyetleri hakkında yeterli bilgi için bkz., C . Afgani-M. Abduh, El Urvetü'I-Vuska (1884), (İ. Aydın), lstanbul 1 987, s. 25-48.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 29

yaşadı. Bu gelişmenin 1908'de Osmanlı devletinde baş gösteren Jöntürk hareketiyle eşzamanlılıgı ayrıca dikkat çekicidir.7o

İran'da meşruti hareketin fikri yönden beslendigi merkez Tebriz'di ve bu dönemde tran siyasetine yön veren düşünürler ile eylem adamları, çogunlukla Hasan Takiziide (dog. 1 878) gibi Azeri Türkleriydi. 11 Rusya ve Osmanlı ülkesinde ortaya çıkan fikir akımlarını düzenli takip edebilen, bir başka deyişle Rusya ve İstanbul sayesinde İran entelektüel ortamım besleyen Azeriler aym zamanda iktisadi ve kültürel bakımdan İraıi'ın en gelişmiş

· halklarından biriydi. Daha XIX. yüzyılın ortasında belirgin bir modernleşme güçlü Azeri burjuvazisinin destegiyle başlatılmıştı. Ama, Şiilik sebebiyle Azeri etkisi, "İranlılık" düşüncesinden öte yeni bir Türk kimligi inşasına yönelemedi ve Pehlevi hanedam ile birlikte devlet eliyle başlatılan "Farisi" temele dayalı ulus-devlet tesis etme çabaları içerisinde eridi gitti. n

Pehlevi Hanedam 1924'de, bir darbeyle Kaçarların yerini alırken bu ülkede göreceli de olsa siyasi alanda devam etmekte olan Türk üstünlügü sona erdi. Saf İranlı oldugu iddiasıyla ortaya çıkan Rıza Şah'ın bir milli kimlik yaratma düşüncesiyle İran'ın İslam öncesi mirasına yönelmesi ve tesis ettigi monarşiyi bu mirasla özdeşleştirme çabası İran Türklügünün kültür ve kimligini yok etme olgusunu beraberinde getirecektir. 1979'a kadar sürecek olan bu dönemde kadim İran mitolojisinin unsurları yeniden canlandırılırken tarih, İran'ın geçmişine övgüyle yaklaşan, geleceginden umut duyan, Farsça'yı seven, kendisini Türk ve Araplardan ayıran bir bilince destek saglayan ve kültürel üstünlügü benimseyen milliyetçi bir külte esas olacak

70 S. Aydın, Modernleşme ve Mllliyeıçlllk, Ankara 1 993, s. 1 1 8 vd.; İran ve Anadolu TürkiUgünün benzer gelişmeleri eşzamanlı olarak yaşaması hali sadece siyasi olaylarla sınırlı degildir. Bundan daha çok söz konusu hali lşıklann toplumdaki rollerinde gönnek mümkündür. Nitekim, Osmanlı devletinde de Yıldınm Bayezit ( 1 389-1402) devrinden itibaren halk şairlerini, işıklan hakir gören ve Fars edebiyatı örneklerine göre tanzim edilmiş bir klasik edebiyatın süratle geliştijti müşahede edilmekte, ancak Iran'da oldugu gibi Osmanlıda da XVII. yüzyılın başlanndan itibaren işıklar daha da bir önem kazanmaktadır. Aradaki fark, Anadolu Türk işık geleneginin bir dönem için belirli bir zümre edebiyatı çerçevesinde gelişmesiyle Iran'da Türk aydınlann da işıklara ragbet etmesine karşılık bunun için Osmanlı aydınının XIX. yüzyılın sonlannı beklemesindedir. Bu hususta geniş bilgi için bkz., F. KöprOIO, Edebiyat Araştırmalan, s. 1 68-206.

71 R. G. Landen, The Emergenee of the Modern Middle East, Selected Readlngs, Newyork 1 970, s. 1 27-1 30.

72 S. Aydın, a.g.e., s. 1 20.

30 _______________ tran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

şekilde kullanıldı. 73 1906'da Anayasa devrimi ile başlayan dili anndınna düşüncesi Türkiye 'dekinden daha az başanlı olmuştur. Ancak bu yöndeki çalışmalar modemleşmeye yönelen iradenin, milliyetçi egilimlerinde Farsça'yı nasıl merkezi bir yere konumlandırdıgını göstermesi bakımından önemlidir. 74

Yukanda anlatıldıgı üzere İran'da Türklerin, en azından son iki yüz yıldır yönetimdeki etkin konumlarını yitirmiş olmaları yanında yönetimden kaynaklanan pek çok olumsuzluga karşı durmak zorunda kalışları bu dönem zarfında aşıklan gelenek dahilinde Türk kültürü ve kimligini yaşatma kaygısına düşürmüştür. Bu gelişme günümüz İran Türk aşıklarını dil, edebiyat, müzik ve töresel degerierin temel taşıyıcısı haline getirmiş, gerçekte de bu aşıklar İran Türklerinde milli hayatın devamı için yegane kaynak olmuştur.

Bugün de İran'da nüfus bakımından çogunlugu oluşturmalanna ragmen Türklerin kendi ana dilleri ile egitim yapılmasına, Türkçe basın, yayın organlannın gelişmesine imkan verilmemesi, 75 bir başka deyişle bu ülkede Türklerin kendilerini yazılı olarak ifade edememesi sözlü edebiyatın, bu arada da aşıklann gelenege uygun olarak mevcut boşlugu doldurması sonucunu biisıl etmiştir. Öyle ki, günümüzde aşıklar ve onlara eşlik eden sanatçılar, çalgılan ellerinde nerede Türk varsa onlann karşısına geçip Türkçe şiirler okumakta, hikayeler anlatıp, türküler yorumlayarak Türk dili, edebiyatı ve kültürünü ayakta tııtmaya çalışmakta, Türk ruhunu, Türk töresini asil bir evlat sadakatiyle yeni nesillere aktarmaktadır. İşte bu çalışma, daha önce tarafımızdan gerçekleştirilen "İran Türk Edebiyatı Antolojisi" 76 ile tamamen kendi imk:anlarımızla, muhtelif zamanlarda İran cografyasını bir baştan bir başa gezmek sııretiyle sahada derlenen malzemenin işlendigi "İran Türkleri Aşık Muhitleri" başlıklı çalışma sırasında olaganüstü sayılabilecek ilıtişamı büyük bir hayranlıkla müşahede edilen İran Türk aşıklannın faaliyet

73 F.Kazemzadeh, "İranian Histoıigography", Historians of the Middle East, (ed.,B.Lewis­P.M. Holt), London 1962, s. 430 vd.

74 J. R. Perry, "Language Reform in Turkey and Iran", International Journal of Middle East Studies, S. 1 7, s. 295-3 1 1 .

75Geniş bilgi için bkz. , Cevat Hey' et, "lran'da Türk Kültürünün Durumu", s . 1 30 vd. ; "İran Islam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hatemi'ye Bir Kısım Azerbaycanlı Şair ve Yazann Mektubu", Kardeş Edebiyatlar, S.44 (Mart 1 999), s. 43 vd.

76 Ali Kafkasyalı, Iran Türk Edebiyab Antolojisi 1-VI, Erzurum 2002.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 31

ve eserlerini bu ülkedeki Türk kimliginin korunup geliştirilmesi baglamında gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır.

Baştan beri gösterilmeye çalışıldıgı üzere İran, en eski çaglardan beri Anadolu ile Türkistan arasında yer alnnş sadece bir geçiş bölgesi degildir. Bu cografya, aynı zamanda kadim bir Türk yurdudur. Burada ortaya çıkan aşıklar bir yandan Türk işıklık gelenegiDin özünü muhafaza ederken. diger yandan da kendine has bir gelişim çizgisi dahilinde ortaya koydukları özgün verimlerle Anadolu ve Türkistan'ı sürekli beslemiştir. Ancak, Türkiye'de İran Türklügünün bazı yönlerden kültürümüze kaynaklık ettigi gerçegi bir yana bu ülkede böylesine önemli ve yogun bir Türk varlıgından da yeterince haberdar olundugu söylenemez.

Türk dünyasında, İran cografyasının zaman zaman işıklık gelenegiDin en canlı olarak yaşatılıp yorumlandıgı yerlerden biri oldugu daha önce yaptıgıınız "İran Türkleri Aşık Muhitleri" başlıklı çalışmada ortaya konulmaya çalışılmıştı. O çalışmada ayrıca İran'daki işık edebiyatı ürünlerinin günümüzde Türk aşıklık gelenegiDin zirvesinde yer alabilecek bir nitelikte oldugu da gösterilmiş, bunun da sebebi olarak aşıklık gelenegiDin İran'da Türk varlıgırun devamım saglayan önemli bir araç olarak idrale edildigi vurgulanmıştı. Elinizdeki bu çalışmayla İran Türklerinin dil, edebiyat, musiki, örf, anane vb. degerierinin bekasını saglayan Türk aşıklarının bu ülkedeki Türk varlıgının devamında oynadıgı rol ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Sonuçta, İran'da yalnız okur-yazar olmayan halk degil, okumuş güngörmüş, aydın kitlenin de büyük itibar gösterdigi ve her an yanında yer aldıgı Türk aşıkların büyük bir ekseriyetle, bilhassa XVII. yüzyıldan itibaren günümüze kadar devam eden süreçte her türlü olumsuzluga ragmen gelenege uygun olarak bir yandan İran Türklügünün vicdammn sesi olurken, diger yandan Türkün ruhunun zevkini, özgünlügünü gelecek kuşaklara aktaran ve bu ülkede Türk ahalinin direnci ile kültürünün devarmnı saglayan en önemli faktörlerden birisi oldugu görülecektir.

I . BÖLÜM

İRAN TORKLER.lNDE AŞlKLIK GELENBÖl

Türk tarihi sadece Anadolu ya da her hangi bir bölgede gelişen olaylarla sınırlı tutulamayaca�ı gibi Türk edebiyatı da Anadolu veya yeryüzUnUn herhangi bir bölgesindeki Türk unsurlarından birinin gelenek dahilinde, di�erinden farklı bir şekilde üretti�i özgün edebiyat verimlerinden ibaret sayılamaz. Türk tarihi, edebiyatı, sanatı velhasıl Türk külttırll söz konusu oldu�unda günümüz Türkiyesinin siyasi sınırları anlamını yitirmekte, bu külttırün yaşatılıp yaşandı�ı her yeri bir bütün olarak düşünmek zorunlulu� hasıl olmaktadır. Zira, farklı co�fyalarda, de�işik kültür çevreleri içerisinde birbirinden ba�ımsız gelişen özde aynı unsurları görüp algılamak ve anlatabilmek, bunları ancak bir bütünün parçaları olarak düşünmekle mümkündür.

İran, yüzyıllar boyunca Anadolu ile Türkistan arasmda yer alan sadece bir geçiş bölgesi de�ildir. Bu co�afya, aynı zamanda kadim bir Türk yurdu hüviyetini haizdir. Ayrıca, burada ortaya çıkan Türk Aşık muhitlerinin bir yandan Türk Aşıklık gelene�inin özUnü muhafaza etti�i, di�er yandan da kendine has bir gelişim çizgisi dahilinde ortaya koydu�u özgün ürünlerle her iki alanı, yani Anadolu ile Türkistan'ı çeşitli vesilelerle besledi�i görülmektedir. Ancak, Türkiye'de İran Türklü�ün bazı yönlerden kültürümüze kaynaklık etti�i gerçe�i bir yana bu ülkede böylesine önemli ve yo�un bir Türk varlı�ından da yeterince haberdar olundu� söylenemez.

34 ______________ Iran Türk Aştklart ve MIIR Kimlik

İran cografyası, Türk dünyasında, Aşıklık gelenelinin en canlı olarak yaşatılıp yorumlandılı yerlerden biridir. Hatta rahatlıkla birincisidir denilebilir. İran'daki aşık edebiyatı ürünlerinin günümüzde de Türk Aşıklık gelenelinin zirvesinde yer alabilecek bir nitelikte oldugu gözlenmiştir. Bunun da sebebi, aşıklık gelenelinin İran' da Türk varlılının devamını saliayacak önemli bir araç olarak idrak edilmesidir. Yani, İran Türkleri dil, edebiyat, musiki, örf, anane vb. delerlerinin bekasını büyük ölçüde Türk Aşıklık gelenegini yaşatmaya baglamaktadır. Onun için bu ülkede yalnız okur yazar olmayan halk delil, okumuş gün görmüş, aydın kitle de Aşıklık geleneginin içinde ve bizzat Aşıkların yanında yer almaktadır.

1 . 1 . İran' da Türk Aşıklık Gelenelinin Gelişimi

Türk lişıklık geleneginin varlıgı, tarihi kaynaklara bakıldıgında, Türk tarihi ile paralellik arz etmektedir. Türklerin, tarihin en eski çaglarından beri Çin Seddi 'nden Tuna boylarına, Sibirya tıındralarından Hint Okyanusu ile Büyük Salıra çölüne kadar uzanan geniş kültürleriyle varlıklarını sürdürüp etkili oldukları bilinmektedir.77 Türk lişıklık gelenegi de Dogu Türkistan'dan, Avrupa içlerine kadar78, Kazakistan yayialarından Basra Körfezine79, Afrika içlerine 80 kadar Türkün vatan yaptıgı her cografyada ozanlbahşillişıklarını yetiştirmiş, kopuzunu/sazını çalmış, meclisler oluşturmuştur. Türklerin, başından beri kesintisiz olarak kültürel cogTafyasına dahil ettigi, yüzyıllar boyunca da siyasi sınırları içine alıp vatan yaptıgı Türk yurtlarının başında hiç şüphesiz günümüz İran cografyası gelmektedir. Eski devirlerde ozan,

77 Bu hususta geniş bilgi için bkz., A. Zeki Vetidi Togan, Umumi Tork Tarihine Girit I, İstanbul 1940, s. ı OS- ı 8 ı ; Uszlo Rasonyı, Tıırilıtı: TOıklok, Tork Koltoro Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1993, s. l -235; İbrahim Kafeso�lu, TOrk MiiD Koıtoıo, Türk Kültoro Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1977, s. 27-192.

78 "Attila ordusunda kopuzcular oldu�u gibi, Macarlarda ve Ukraynalllarda da Attila istilasından beri kopuz ve kopuzcular vardı." M. Fuad Köprolo, Tork Edebiyat Tıırihi, Akça� Yay. Ankara, 2003, s. 98 vd.; "IV. Murad devrinden sonra saz şairleri o kadar ço�almış ve içlerinden mohimleri o kadar şöhret kazanmıştı ki Baadat serbatierinden Tuna ve Özi kıyılarına kadar onları bilmeyen, şiirlerini terennüm etmeyen yoktu." M. Fuad Köprolo, Edebiyat Anıştımıalan I-II, Akçaa Yay., Ankara, 2004, u ı 94.

79 Ali Katkasyalı, Iran TOrkleri Aşık Mubitleri, s. 26 1 vd. 80 Şükrü Elçin, Aledeniz'de ve Cezayir'de TOrk Halk Şairleri, Türk Kolturono Araştırma

Enstitüsü Yay., Ankara, 1988, s. 1 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 35

sonradan Uygur-Mogol tesiri ile bahşı ve nihayet İsllın kültüı11 nüfuzu altmda 4şık/4şug (Aşik) ismini ala,n halk şair/çalgıcılan, göçebe oguzlar arasında, eskiden beri zengin bir halk edebiyatı an'anesi yaşatıyorlardı. Mogol istilasmdan sonra tran ve cenQbi Kafkasya sahalarına yeni oguz kabilelerinin gelmesi, bu an'anelerin daha kuvvetlenmesine sebep oldu. Göçebe hayatının, Horasan ve Esteribld Türkmenleri arasmda oldugu gibi, bütün İran, Irak ve Şarki Anadolu Oguzlan arasında da merkezi ve garbi Anadolu'dakinden daha kuvvetli ve daha devamlı olması, eski rivayetlerin ve an'anelerin daha canlı ve temiz kalmasında geniş nispette müessir olınuştur. Bu göçebeler, İran kültürünün kuvvetle hakim oldugu sahalara yerleştikten sonra bile, milli an'anelerini ve halk edebiyatlarını sadakat ile muhafaza ettiler.8 ı

Fuad KöprUlü, Anadolu Aşıklık gelenegini yorumlarken, gelenegin durumu ve gelecegi hakkında hayli karamsar bir tablo çizmektedir: "Orta Çag Osmanlı esnaf teşkilatı (corporation) kadrosu içinde hususi bir sınıf teşkil eden ve kendisine has ideolojik ve edebi an'aneleri saklayan Aşıklar zümresi, artık yavaş yavaş ortadan kalkmaga başlamıştır. Esasen daha 20. asır başlarmda mesleki teşkilatları tamamıyla bozulınuş ve büyük merkezlerde ehemmiyetlerini kaybetıniş olan bu Aşıklar, ancak memleketin daha içlerinde, henüz Orta Çag hayat şartlarını saklayan küçük merkezlerde, ölınüş bir mazinin kalıntıları (survivances) hilinde yaşamakta idiler. Medrese ve tekkenin devam ettirdigi İslam kültüı11 I 9. asırdan kalan Aşıkların yaşatınaya çalıştıgı edebi anane bu zümrenin büsbütün ortadan kalkmasına mani oluyordu. Lakin cumhuriyet devrinin büyük inkılaplarmdan sonra, bu yeni hayat şartları içinde, Orta Çag yadigan olan bu zümrenin Aşık tarzı dedigimiz, belli kaidelere ve mefhumlara baglanmış, kendi nevi içinde adeta klasik bir mahiyet almış, şiir nevinin o şekilde devamma artık intkin kalınamıştır."82

KöprUlü, aynı yazısının ilerleyen sayfalarında, Anadolu dışmda bulunan Türk yurtlarmdaki Aşıklık gelenegi hakkında ise kitabının sonunda bilgi verecegini yazmıştır: "Diger Türk şubeleri hakkında ise, bilhassa Azeri TOrkleri ve Hazar ötesi 'I'Orlanenleri arasında yetişen Aşıklar ve eserleri hakkında, kitabımızm son kısmında, kısa fakat toplu ve terkibi malumat

8 ı M. Fuad KOprUIO, "Azeri" maddesi, 1. A, C. Il, s. l26. 82 M. Fuad KOprUift, SIZ Şairleri, Ak� Yay., Ankara, 2004, s. 24.

36 ______________ Iran Tilrk Aşiklan ve Ml/11 Kimlik

verece�iz."83 Her nedense Köprülü bahsi geçen kitabının sonunda ve başka bir yerde bu konuda bilgi vennemiştir.

Köprülü, yine aynı yazısında "Türk edebiyatını 'eski ve yeni bütün Türk şubelerini göz önünde bulundurarak mukayeseli· bir suretle ve bir bütün şeklinde tetkik etmek' IÜZUillunu otuz sene önce ilk defa" kendisinin ileri sürdü�ünü söyleyerek meseleye böyle yaklaşılması gerekti�ini belirtmiştir. Ne· yazık ki, Köprülü, başta İran Türkleri işıklık gelene�i olmak Uzere di�er Türk topluluklarının işıklık gelene�ini yeteri kadar inceleyememiştir. E�er bahsi geçen Türk topluluklannın Aşıklık geleneklerini yeteri kadar inceleme imkinı bulsaydı ve onların geçirdikleri devreleri ve içinde bulundukları durumu tespit edebilseydi herMide ' Işıklar ziimresi yavaş yavaş ortadım kalkmaya başlamıştır' veya ' Işık tarzı şiir nevinin devamına imkan

kalmamıştır ' diye yazmazdı. 84

83 Geniş bilgi için bkz.: M. Fuad Köprülil, Saz Şairleri, s. 37. 84 Köprillil, Anadolu'da Aşıklık geleneginin dilnilnil ve içinde bulundugu durumu yorumlarken,

Anadolu Aşıklık gelenelinin gerilemesine sebep olan unsurlan ortaya koymaktadır. İran Türklerinin yakın gelecekte karşılaşacaklan olumsuz durumlarda kendileri için örnek teşkil etmesi bakımından bilinmesinde fayda umdugtımuz bu paragraflan buraya almayı uygun görmekteyiz: "Anadolu'nun muhtelif köşelerinde, hatta bugün bile Aşık unvanını taşıyan ve çaldıgı sazla kendisinin veya başkalarının şiirlerini terennüm eden şair-çalgıcılara, yani saz şairlerine tesadüf olunmaktadır. Panayırlarda, kahvehanelerde, dügllnlerde, bir kelime ile umumi toplantılarda, eskiden daha sık rastlandıgı halde, yirmi yıldan beri gittikçe azalan, içtimat mevkilerini ve ehemmiyetlerini kaybeden bu Işıklar, Osmanlı İmparatorlugu memleketlerinde hatta Tanzimat'tan sonra bile, 20. asır başlarına kadar, milhim bir meslekt zilmre halinde devam etmekte ve İmparatorlugun her tarafında bunlara tesadüf olunmakta idi. Araştırmalanmızı daha evvelki asırlara doAru uzatacak olursak, maddi ınanevi miltecanis bir medeniyet sistemi içinde, yaşayan bu büyük imparatorlugun içtimal yapısı içinde bu saz şairlerinin, hükümetin kontrolü altında teşkilatianmış hususi bir zilmre teşkil ettigini ve cemiyetin bazı belli sınıflannın bedii ihtiyaçlannı karşılayan hususi bir organizm mahiyetinde oldugunu çok açık bir suretle görilrilz . 19. asır sonlarında, Garp emperyalizminin siyasi ve iktisadi tazyiki altında maddi ve manevi müesseseleri bozulm&ga başlayan ve yeni bir hayat şekli arayan Osmanlı cemiyetinde, Orta çag an'anelerini saklayan bu Aşıklar zilmresinin de artık o şekilde yaşayamayac&gı pek tabii idi : İkinci meşrutiyet hareketinden ve bilhassa cumhuriyet rej iminin kuruluşundan sonraki maddi ve manevi inkılaplar bu zilmreyi yaratan ve yaşatan içtimat şartları kökünden sarsmıştır. Tanzimat'tan beri merkezden muhite doAJu yayılmaya çalışan yeni ideolojiler mektep ve gazete -hatta şu son senelerde sinema radyo- gibi çok kuvvetli ve tesirli yeni telkin ve terbiye vasıtaları, eski hayat görilŞilnil tamamıyla degiştirmeye başlamıştır. Memleket içinde her tilrili milnakale(ulaşım) şebekelerinin ve vasıtalannın miltemadiyen çogalması, bir takım merkezlerde devlet kapitalizmine dayanan büyük sanayileşme faaliyetlerinin kuvvetle

Dr. All Kafkasyalı -------------------- 37

Oysa bugün Türk Aşıklık gelene�i, bilhassa Kafkasya, İran ve Türkmensahra'da, Osmanlı Devleti'nin 17. yüzyıldaki görkemli durumu gibi de�ilse bile ona yakın durumdadır.

tran co�afyasındaki aşıklık gelene�ini, günümüzde hem üstat Aşıkların çoklugu 85 ' hem aşık edebiyatı ürünlerinin bollugu 86 ' hem çalgı aletlerinin çeşitlili�i. hem de aşıklık geleneginin bütün özellikleriyle varlıgını devam ettirmesi bakımından Türk aşıklık geleneginin en önemli merkezi olarak de�erlendirmek mümkündür. 87

başlaması, medrese ve tekke gibi Orta Çag an'anelerini saklayan eski müesseselerin kaldınlması, halk terbiyesine gittikçe daha bUyük bir ehemmiyet verilmesi, buton memleketıe maddi ve manevi yeni bir hayat gOrUşUnun başladıgını ve yeni bir içtimal nizamın kurulmak Uzere oldugunu kat-i surette anlatmaktadır. Içtimal bünyenin bu derin degişmeleri karşısında, Orta Çag Osmanlı esnaf teşkilatı (corporation) kadrosu içinde hususi bir sınıf teşkil eden ve kendisine has ideolojik ve edebi an'aneleri saklayan işıklar zümresi, artık yavaş yavaş ortadan kalkmaAa başlamıştır." M. Fuad KöprUIU, Saz Şairleri, s. 23 vd.

85 Paşa Efendiyev, Azerbaycan Şifahi Vıdi Edebiyyıdı, MaarifNeşriyyatı, Bakı, 1 992, s. 252 vd.; Ali Kafkasyalı, İran TOrlderi .Aşık Mubitleri, s. 32, 47, 197, 2 1 1 vd.

86 TOrk edebiyatının temel kaynaklanndan biri olan Tork halk hikAyelerinin ekserisi bu cografya'da tasnif edilmiştir. "Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Şah İsmail, Aşık Garib gibi, tran Torkleri arasında teşekkUI eden halk romanları Anadolu TOrklerinin de halk romanlan oldu. Buna karşılık Koroglu deslanı Anadolu'dan lran'a gitti ve bu deslan onların da milli destanı haline geldi. Nasreddin Hoca fıkralan da, Koroglu destanı gibi, Anadolu'dan Azerbaycan'a. gitmiştir." Bkz. : Faruk SUmer, OAuz1ar (Türkmenler), TOrk Donyası Araştırmalan Vakfı Yay., İstanbul, 1999, s. 176.

87 "Aslında sufı-derviş ocakları ile birlikte işıklık gelenegi de ilk olarak Horasan, Tebriz, Urmiye, Zencan çevrelerinde ortaya çıkmıştır. Azerbaycan işık sanatının orta asırda en kudretli uslalarının, Dirili Kurbani, Tufarganlı Abbas ve Hasta Kasım'ın Güney Azerbaycan'da meydana çıkması da işıklıgın ilk ve esas ocaklarının sozo edilen cografyada kurulması ile ilgilidir. Tarihi manzara gösteriyor ki, Azerbaycan işıklılJnın sanat muhiti sıatUsUne sahip olmuş esas beşigi, merkez noktası TebriıiKaradaA çevresidir. Ikinci buna benzer merkez Urmiye sayılabilir. . . Aşıklık geleneginin guneyden kuzeye (Güney Azerbaycan'dan Kuzey Azerbaycan'a) yayıldıgını aksettiren başlıca kaynaklar sırasinda orta asırlara mahsus muhabbet destanlanndaki işık seferleri de Onemli yer tutmaktadır . . . 16 .- 18 . yozyıllar arasında önce Goneyli misyoner derviş işıkların, daha sonra sanatkAr Ustat işıklann uzun süren semereli faaliyetleri neticesinde Kafkasya'da gUçiU işık muhitleri meydana gelmiştir." Meherrem Öasımlı, Ozan �ıg Scııeti, s. 248 vd. ; Meherrem Öasımlı, "ı\şıg Seneti", Azerbaycan Edebiyalı Tııribi, Elm Yay., Bakı, 2004, s. 482 vd. ; Tork işıklık geleneginin en Onemli dalı olan halk hikiyeciligi de bu bölgede bUyük gelişim gOSlernıif ve buradan diger TOrk ülkelerine yayılmıştır. "Şah İsmail, Aşık Kerem, Aşık Garip, Aşık Kurbant ve Koroglu hikiyeleri, Safeviler devrinde teşekkol etmiş ve sonradan Osmanlı ve ÖZbek sahalarına yayılmıştır." M. Fuad KOprUIU, "Azeri" maddesi, lA C. II, s. 128.

38 _______________ Iran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

Yukarıda açıklandı�ı gibi, TOrkiye 'nin iki katı büyüklükte olan İran cografyasında Türkler tarihi süreç içinde farklı bölgelerde kümeleşmişlerdir. Bununla birlikte Türk Aşıklık gelene�inin olmazsa olmazı olan sazın," 'kopuz/saz/çögür/gıcak/dutar/setar' gibi, tarih içinde de�iŞiklik geçirmesi; esas çalgı olan saza, eşlik olarak, 'defltef/daire/kaval, dümbek, düzele/goşasümsüm, balaban, zuma, çavır (ney), na�ara' gibi ikinci üçüncü enstrümaniarın ilave edilmesi; ozanlbahşi/aşıkların meclis yönetme, hikaye/destan aniatma geleneğini uygulamada anlayış de�işikli�ine gidilmesi gibi çeşitlenmeler göz önüne alınarak, tran Türkleri Aşıklık gelene�i yedi muhit çerçevesinde de�erlendirilmektedir. 88

Günümüz İran cogJ'af:Yasında, Tebriz/Karada�, Urmiye, Sulduz/Karapapak, Zencan, Kum/Save, Horasan!Türkmensahra ve Kaşkay olmak üzere yedi aşık muhiti tespit edilmiştir. Bu muhitlerde Türk aşıklık gelene�i, aşık/ozanlbahşi, sazlkopuz/çögür unsurları, Aşık edebiyatı ve müzi�i ile varlı�ını devam ettirmektedir.

İran Türkleri aşıklık gelene�i hakkında "İran TOrkleri Aşık Muhitleri" adlı kitabımızda her Aşık muhiti ayrı ayrı ele alınarak geniş bilgi verilmiştir. 89

Bu hususta en önemli tespitimiz şudur ki, İran Türkleri işıklik gelene�i, İran Türklü�ü için çok büyük önem taşımaktadır. Muharrem Kasımlı'nm da ifade etti�i gibi, İran'da 35 milyon Türk yaşamaktadır. Bu Türklerin kendilerini ve milli, manevi değerlerini ifade etmelerinin başlıca vasıtalarından biri Aşık sanatıdır. Ana dilleri Türkçe ile basın yayın kurumları olmayan, sinema ve televizyonları bulunmayan, Türkçe eğitim öğretim veren tahsil ve kültür ocakları ve resmi musiki kurumları bulunmayan bu Türklerin, sözü edilen sahalardaki manevi, medeni yükünü aşıklar taşımaktadır. Aşıklık gelene�i, halkın kendisini ifadesinin ve yabancı kültürlere karşı mukavemet göstermesinin yegane ve en güçlü vasıtasıdır. Bu sebepten de aşıklık geleneği İran Türkleri arasmda oldukça canlı sanat hayatı yaşamaktadır.90 Başka bir ifade ile İran Türkleri arasında işıklık gelene�inin bu derece yaygın ve gelişmiş olmasında halk ile gelenek arasmda arz-talep ilişkisinin her iki yönde cereyan etmesinin önemli rolü vardır. İran Türkleri, aşıklık gelene�ini

88 Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, tran TOrkleri Atık Muhitleri, s. 29 vd. 89 Bkz., Ali Kafkasyalı, İran Türkleri Aşık Muhitleri, Erzurum, 2006. 90 Meherrem Gasımlı, Ozan .Aşıg Seneti, s. 250.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 39

varlıklarının, dillerinin ve kültürlerinin teminatı olarak görmektedirler. Bunun için bu sanata, bu gelenege çok önem vermekte ve ondan faydalanmaya çalışmaktadırlar. Aşıklık sanatının gelişmesi, beraberinde arzı getirmektedir. Böylece karşılıklı müspet etkileşimle gelişme devam etmektedir. Yani İran Türkleri dil, edebiyat, musiki, örf, anane vb. degerierinin gelecegini büyük ölçüde Türk Aşıklık gelenegini yaşatmaya baglamışlardır. Onun için bu ülkede yalnız halk degil, aydın kitle de Aşıklık . geleneginin içinde ve bizzat Aşıkların yanında yer almaktadır.

Sonuç olarak Aşık edebiyatı, manzum ve mensur eserleriyle, hem özgün yapısı bakımından, hem Türk dilinin kullanımı bakımından hem de bedii, estetik kuruluşu bakımından Türk edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kadim bir Türk yurdu olan İran cografyası, yedi Aşık muhiti, yüzlerce halk hikAyesi, iki bin kadar çagdaş Aşıgı, gelenek çerçevesinde kullanılan milli çalgıları ve çok engin Aşık edebiyatı ürünleri ile Türk Aşıklık geleneginin en önemli bölgesidir. Bu hususta tespit edilen bir gerçek de İran Türklogünden ve İran Türkleri Aşıklık gelenegiDin varlıgından Türkiye Türk insanının yeteri kadar haberdar olmaması ve bu kıymetli hazineden faydalanamamasıdır.

1 .2. İran' da Belli Başlı TOrk Aşıkları Türkler, kadim devirlerde, türkülerini, şiirlerini kopuz eşliginde okuyan

halk şairlerini ozan diye adlandırmışlardır. Turani bir kavim olan Eşkaniler ise ozanlarına gusan demişlerdir. Ermeniler de Türkçe okuyup söyleyen Ermeni Aşıklara Eşkaniler gibi gusan demişlerdir. 1 5 . asırdan sonra ozan kelimesinin yerine Azeri ve Anadolu sahalarında Işık, Horasan, Türkmensalıra ve Hazar ötesi Türkmenlerinde ise 'bahşi' unvanı kullanılmaya başlanmıştır.91 Bu dönemde Ermeniler de Aşıklarını 'Aşug/Aşug• diye adlandırmışlardır. 92

91 "Bahşi kelimesi, Uygurlar ve Mogollar arasmda 'k4tip, yazıcı' manasında kullanılmış ve daha sonra Horasan ve Hazar ötesi Türkmenlerinin saz şairlerine verdili bir unvandır." Geniş bilgi için bkz. : M. Fuad Köpr111U, Saz Şııirleıi, s. 57.

92 Türkler, kadim devirlerde doıunıerde derneklerde kopuz, çöıDr veya saz eşliginde hikAye anlatan, tUrkU söyleyen, söz koşan sanatçılara "ozan" demişler ve gönüllerine tercUman olan bu sanatçtiara çok hürmet beslemişlerdir. Ermeniler de saz eşliginde dini karakterli turkUler

40 _______________ tran TOrk Aştkfart ve Milli Kimlik

Aşık, elinde sazı, dilinde sözü, oba oymak, yurt yayla, köy kent, il ilçe gezerek meclislerde, şenliklerde, düğünlerde, bayramlarda saz çalıp, türkü, destan koşan, çaldığı müzik ve okuduğu nağmelerle halkın ruhunu okşayan, onlara milli, manevi güzellikler sunan, halkın sevincine ve kederine (gülüşüne ve göz yaşına) tercüman olan, milletinin diline, edebiyatına, kültürüne katkıda bulunan kültür insanıdır. Aşıklar Türk edebiyatılım ilk kurucuları ve kadim sanatkArlarıdır.

Eski çağlarda ilk şiir koşan şairler 4şıklar olmuştur. O zaman 4şığa 'ozan' ve şiirine ise 'koşma' ve 'soy' demişler. 'Dede Korkut' kitabında şiir sözü yerine ' soy' kullanılmıştır. Bunlar koştuğu şiirleri saz çalarale okumuşlar. Halk Aşıkları aynı zamanda din temsilcileri oldukları için şiirlerini merasirnde sazla ve raksla birlikte okuyup ve dini vazifelerini yerine getirmişler. Eskiden muhtelif Türk kabilelerinde iişıklara ozan, aksakal, yanşak, varsak, baksi ve dede adları verilmiştir.93

okuyan sanatçılara "gusan" demişlerdir. Ermeniler, Türk Aşıklık gelene!ıinin birincil enstrUmanı olan sazı ise olduiıu gibi almışlardır. Ne adında ne de onun kuruluş, şekil ve kullanım özelliklerinde deAişiklik yapmışlardır. Bazı araştırmacılar, "gusan" sözunun Pehlevice olduııunu ileri sürmüşlerdir. (Ekber Yerevanlı, Azeı1 - Ermeni Edebi Elqeleri, Gedim Dövrden XVIII. Esrin Sonuna Geder, Hayastan Neşriyatı, Yerevan 1968, s. 44.) Oysa "gusan" söZU Turani bir kavim olan Eşkaniler döneminde "Aşık", "ozan" anlamında kullanılan Turani bir sözdür. "Tarih-i Cihan ve İran" adlı eserde Eşkaniler dönemi anlatılırken şöyle bir tavzih vardır: "Eşkaniler döneminde bazıları okumakla meşgul idiler. Bu sanatçılara 'gusan' deniliyordu. Gusanlar, sazları ile sokaklarda ve pazarlarda dolaşır gUzel şiirler okurlardı." Bkz. : Tarih-i han ve Cihan I-ll, Cumhur-i lsl4m-i İran, Amuziş ve Perveriş Vizareti Neşriyatı, Tehranl 80/M.001 , 1114. Tercüme Eden: Sulduzlu Mirali Rızai. "Nasiri Purpirar, Davezdeh Gem Solaıt, Behşi Dovvom: Eşkaniyan" adlı eserinde "Durer Bt­Ticaıı" adlı eseri de kaynak göstererek şöyle yazıyor: "Tarihi, efsanelerden ayınp ilmi esaslara dayandıran ve onun kıymetini bilen ça!ıdaş tarihçiler, eski tarihçiterin aksine Eşkanilerin lranlı de!ıil Turanlı bir kavim olduııunu ortaya koymuşlardır. Ki bu kavmin adının do!ıru telaffuzu da Part de!ıil, Pars 'tır. (İtimatU Os- Seltene, Durer Et-Tican Fi Tarib-i Ben-i Eşkan, s. 99.)"; tran Türklerinin Eski Tarihi adlı eserin muellifi Prof. Dr. Mahmut Taki Zehtabt de Eşkanilerin Türk olduııunu ortaya koymaktadır. Bkz. : Mahmut Taki Zehtabt, İran TOrklerinin Eski Tarihi I-ll, Ebter Neşriyatı, Tebriz 1 8/00, 1119 vd. Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, ''Türk Aşıklık Gelene!ıinin Ermeni KUlturüne Etkisi ve Yaşayan Ermeni Aşıklardan Yusuf Ohannes (Yusuf!), Erciyes Üniversitesi I. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu, Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk Ermeni tlişkileri ömeiıi, 20-22 Nisan 2006; Hoşgaıo Topimmmda Emıcııilet I-IV, Erciyes Üniversitesi Yay., Kayseri, 2007, 1185 vd.

93 Cavad Hey' et, Azerbaycan Şifiılıl ijalt Edebiyatı, Azerbaycan Dovlet Neşriyatı, Bakı, 1 990, s. 97.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 41

İran coırafyasındaki Türk Aşıklık geleneginin tarihine baktıgunızda -Kurbani, · Tufarganlı Aşık Abbas, Sarı Aşık, Hasta Kasım, Dollu Mustafa, Balovlu Miskin gibi üstat Aşıkların bu bölgede yetişmeleri, Abbas ile Gülgez, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Şah İsmail, Aşık Garib ile Şahsanem gibi Türk halk hikAyelerinin bu bölge Aşıklannca tasnif edilmesi94, 'bayatı'dan 'zincirleme cigalı müseddes 'e kadar pek çok Aşık şiiri nazım türünün bu bölge Aşıklarınca meydana getirilmesi- bu bölgenin kadim devirlerde Türk Aşıklık geleneginin en önemli merkezlerinden biri belki de birincisi oldugunu göstermektedir. 95 Günümüzde ise, Tebriz'den Firuzabad'a, Hemedan'dan Guçan'a, Kümbeti Kavus'tan Sulduz'a kadar yaptıgımız alan araştırmasında; iki bine yakın 4şıklbahşinin faaliyette oldugu, halk hikAyesi aniatma geleneginin devam ettigi, dügün derneklerin eksenyetinin Aşıklar tarafından yürütüldügü, Aşıkların halk içerisinde yüksek seviyede itibar gördügü, Aşık havalannın ve türkülerinin makam sayısının ve seviyesinin hayli yüksek oldugu, Aşık Cengiz Mehdipur, Aşık Hasan İskenderi, Aşık Yedullah Şekibi, Aşık Gafar İbrahimi, Bahşi Kurban Süleymani, Bahşi Hüseyin Yegine, Bahşi Kılıç Enveri, Aşık Muhammet Hüseyin Kiyani, Aşık Muhammet Hüseyin Ciddifer, Üstad Aşık Nevaz, Aşık Hüseyin Dehgan, Aşık Menef Renciberi, Aşık Ohannes Yusufl, Aşık Gülab Ali Davud Begi, Aşık İltifat Davudi, Aşık Ali Ramazani, Aşık Hüseyin Ali Hüseyni, Aşık Mesiyyullah Rızai, Aşık Taki Muhit gibi dünyaca ünlü aşıkların hAlihazırda Oguz Ata, Dede Korkut gelenegini devam ettirdikleri görülmektedir. Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan ve diger Türk Devlet ve topluluklarındaki Türk işıklık

94 Geniş bilgi için bkz. : Faruk Somer, Q1uz1ar (TOrkmenler), Tork Donyası Araştırmaları Vakfı Yay. , İstanbul, 1999, s. 1 76; Paşa Efendiyev, Azerbaycaıı Şifilıl N Edcbiyyııtı, Maarif Neşriyyatı, Bakı, ı992, s. 5 vd. ; Ali Kafkasyalı, İran TOrkleri Aşık Muhideri, Erzurum, 2006, s. 47, ı97, ı ı vd. "Şah İsmail, Aşık Kerem, Aşık Garip, Aşık Kurbant ve Köroglu hikAyeleri, Safeviler devrinde teşekkOI etmiş ve sonradan Osmanlı ve Özbek sahalanna yayılmıştır." M. Fuad Köprolo, "Azeri" maddesi, t.A C. Il, s. ı8 .

95 Muharrem Kasımlı 'ya göre, biz de aynı kanaatteyiz, Aşıklık gelenegi ilk olarak Horasan, Tebriz, Urmiye, Zencan çevrelerinde ortaya çıkmıştır. Azerbaycan Aşık sanatının orta asırda en kudretli ustalannın, Dirili Kurbanl, Tufarganlı Abbas ve Hasta Kasım'ın Güney Azerbaycan'da meydana çıkması da Aşıkhgm ilk ve esas ocaklannın sOzO edilen cografyada. kurulması ile ilgilidir. Tarihi süreç gösteriyor ki, Azerbaycan Aşıklıgının sanat muhiti statUsOne sahip olmuş esas beşigi, merkez noktası Tebriz/K.aradag çevresidir. tkinci buna benzer merkez Urmi>:C sayılabilir. Bkz., Meherrem Öasımlı, Oaıı �lt Saıcti, s. 48 vd. ; Meherrern Öasımlı, "Aşı� Seneti", Azerbaycaıı Edebiyatı TariiJi, s. 48 vd.

42 _______________ !ran Türk Aşik/art ve Mi/U Kimlik

gelene�i ile karşılaştırıldı�ında İran Türk Aşıklarının Türk Aşıklık gelene�i içinde ilk sıray� aldı�ı açıkça görülmektedir.

Aşı�ın esas çalgı aleti sazdır ve aşı�ı sazsız tasavvur etmek mümkün de�ildir. Lakin saz ile beraber, balabanlgoşasümsOm/düzele, teflkavaVdaire, na�ara, bazen de goşa na�ara, zuma da çalmmaktadır.

İran Türklerinden ünlü folklorcu Cevad Hey'et, Aşıkların vasıflarını şöyle sıralamaktadır:

1. Aşıklar saz çalan ve şiirlerini sazla söyleyen şairlerdir.

2. Saz şairi ve Aşıklar şiirini umuıniyetle, hece vezni ile söylemişler.

3. Dilleri temizdir ve halis Türkçe'dir.

4. Saz şairlerinin dilinde musiki ve şiir bir bütün eserdir ve şair aynı zamanda şiirinin ahengini de düzeltir.

5 . Saz şairleri kendi şiirlerini veya başka lişıkların şiirlerini yayan kişilerdir.

6. Aşıklar için gurbete çıkmak bir 'kader' gibidir. Bu kaderin muhtelif sebepleri olabilir; şairin geçim meselesi, sevgiliyi aramak (bazen hayali de olsa) veya şehir hayatına meyletmek veya dinleyici bulmak ve meşhur olmak(hevesi).

7. Aşıkların şiirinde, halkın arzuları, istekleri, hayata, dünyaya münasebeti ve dünya görüşü ve mücadeleleri ve bazen de dini mevzular bedii şekilde aks ettirilmiştir. Lakin iişık yaratıcılıgının canı kanı muhabbettir. Bu muhabbet gerçek, insani ve hayati muhabbettir. Çogu zaman !işıklar koşmalarını gördükleri güzelin adına söylemişlerdir. Aşık şiirinde içtimat mevzular, zamanın siyasi ve fikri mücadelelerini de aks ettirilmektedir.96

Günümüzde İran co�afyasında iki bine yakın lişıklbahşi ve bir o kadar da onlara eşlik eden balabancı, tef/dairelkavaVna�ara, zuma, kerinelkerane çalan vardır. 97 İran co�afyasında alan araştırması yaparken, iişık muhitlerinde bulunan Aşık/balışileri tespit etmeye, onlarla ilgili bilgi ve

96 Cavad Hey' et, Azcrbaycıııı Şifalıl M Edebiyatı, s. 99 vd. 97 Alan araştırınası tespitlerimiz, ozel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 43

belgeleri derlerneye çalıştık. Tabii ki çok dokUman elde edildi. Bu bilgi ve dokUmanlar başka çalışmalarda degerlendirilecektir. İran cografyasında faaliyet gösteren Aşıkların bir kısmının adları ve bazılarının biyografileri 'İran Türkleri Aşık Muhitleri' adlı çalışmamızda verilmiştir. Tekrar burada onlardan bahsetmeyi maksada uygun bulmadık. Bu hususta bahsi geçen kitaptan geniş bilgi alınabilir.

Sonuç olarak İran Türkleri bünyesinde yaklaşık 2 bin kadar Aşık/balışi faaliyet göstermektedir. Kafkasyadaki Aşıkların toplamı yaklaşık 1 20- 1 30 arasındadır.98 Türkiye'deki Aşıkların sayısı ise 1992 yılı itibariyle 374'ttır.99 Bu sayıya son 15 yıldaki artışı da eklersek yaklaşık 400 civarında Aşık vardır. Sadece bu karşılaştırma bile İran Türk Aşıklarının farklı durumunu ve gücünü göstermektedir.

İran Türklerinin dil, edebiyat, musiki ve diger töresel degerierinin taşıyıcısı durumunda olan ve dolayısıyla İran Türklerinin milli kimliklerinin koiımmasında büyük rol oynayan Aşıklara gereken önem ve destek verilmeli, onların geçmişte ve günümüzde ürettikleri her türlü tırün derlenip koruma altına alınmalı, günümüz ve gelecek nesillerin istifadesine sunulmalıdır.

98 Meherrem Gasımlı, Ozıın AtıA Seneti, s. 25 1 . 99 MeviUt ÖZiı an ve dgr. Ylllayıat Halk Ozıııılan Antolojisi, KUltur Bakanlıgı Yay., Ankara,

1992, s. V-XV.

l BÖLÜM

İRAN TÜRK MİLLI KİMLİGİ VE AŞlKLAR

2.1. İran'da Türk Kimiili

İran'ın siyasi sınırlan ve etnik kompozisyonu tarih boyunca sürekli de�işiklik gösterir. Onun için hAlihazırdaki İran devleti, Farisi olmayan halkların toplam nüfusun yaklaşık yarısından fazlasım oluşturdugu çok uluslu bir devlettir. Başkent Tahran da bu özelli�i en iyi yansıtan şehirdir ve nüfusunun yaklaşık yansım sadece Azeri Türkleri oluştumaktadır. XX. yüzyılda Pehlevi rejimi kurulana kadar Iran kimli�i münhasıran Farisi de�il, daha ziyade etnik kimlikler üstüydü. XI. yüzyıldan başlayarak Pehlevi rejimi kurulana kadar geçen dönemde İran siyasi liderli�i ço�ukla Türk etnik kökeninin tekelindeydi. Bu dönemde Türk ve Fars unsurlar devletin elit sımfım oluşturmakta ve bu iki grup ülkenin genel kültürünü belirlemekteydi. İran'ın Farisi karakteri ve yapısına münhasıran vurgu yapan Pehlevi politi­kasımn başlaması bu iki kimli�i karşı karşıya getirdi. Pehlevi hanedanımn politikasının İslam Cumhuriyeti döneminde artan bir şiddetle devam ettirilmesi bahse konu karşıtlı�ı daha da artırmış gözükmektedir. Nitekim bu dönemde etnik azınlıklara Farsça dışındaki dillerde e�tim yapma imkinı verilmedi. Basın ve yayıncılık alanında ise sınırlı haklar tanındı.

XIX. yüzyılın ortalanna kadar İran'da yaşayan halklar arasında Türk topluluktarım bütünüyle ifade eden ve onları di�er haltelardan ayıran müstakil bir Türk kimli�i mevcuttu. Ancak, sözkonusu dönemden itibaren Azeri

46 _______________ !ran Türk A.ştk/an ve Mi/O Kimlik

Türkleri etrafında ortaya çıkan bir takım gelişmeler ileride anlatılacagı üzere bu kimlikte bir kınlma, yani çeşitlenme meydana getirdi. 100 İran Türk milli kimligi ve bu kimligin her şeye ragmen varlıgıru geliştirerek devam ettirmesinde aşıkların yerini belirlemeye geçmeden önce kimlik, milli kimlik kavramlanndan ne anlaşıldıgırun ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.

2.1 .1. Kimlik ve Milli Kimlik

"Kimlik" en öz şekliyle "kim?" sorusuna 101 verilen cevaptır. "kimlik"i niteleyecek, çeşitlendirecek sıfatlar ise, "öteki"ye karşı farklılıgı ortaya koyacak şekilde degişmektedir. Bir başka deyimle kişinin "kendi"sini ortaya koyacak olan kimlik, onun nasıl algılandıgına göre farklılık arz etmektedir. "Kişi"nin nasıl tammlandıgı, topluluga ait ortak kimlikler ile ilgili toplulugun yapısım ve durumunu anlamamız için gereklidir.

Kişi anlayışı veya algılaması hakkındaki görüşlerin yeterliligi veya yetersizligi, kimligin sahibi olacak özneyi iyi anlamamız bakımından önemlidir. Pek de yeterli kabul edilmeyen kişi anlayışlanm, liberal ve toplulukçu/cemaatçi (communitarian) olmak üzere başlıca iki karşıt görüş 102 ve daha kabul edilebilir olarak degeriendirilebilecek kişi anlayışım da, özellikle son yıllarda bu iki görüşün eksikliklerini ele alarak daha kapsamlı bir yaklaşım sergileyen işlevselci görüş 103 şeklinde tespit ederek üçlü bir tasnif yapılabilir.

Liberal bakış açısına göre kişi, kendine göre amaçtarım ve aidiyetlerinilbaglılıklanm belirleyebilir. Esas olan bu belirleyebilme özgürlügü/yetkisidir. Amaç ve bagldıklar kişinin kurucu unsuru olmadıgı

100 Geniş bilgi için bkz., B. Shaffer, "İran'da Azeri Türkleri", Türkler XX, (ed. , H. C. Güzel vd.), Ankara 2002, s.633 vd.

10 1 "Kim" soru edatına "-lik" yapını eki getirilerek elde edilmiş olan "kimlik" kelimesi aslında, "kim?" sorusundan daha fazla ''ne?" sorusunun cevabını karşılamaktadır. Du durumda, İngilizce "identity", Fransızca "la identite" veya Almanca "die Identitllt" kelimesinin karşılıgı olarak Türkçede ''ııelik" kelimesinin kullanılması daha doıru olabilecekti.

1 02 Liberaller ile cemaatçiler arasındaki bu tartışmalar için bkz. : S. Mullhaii-Swift Adam, Llberals and Communltarlans, Oxford 1 996; S. Avınerı-S. Avner: Communltarlanlsm and lndividualism, Oxford I 992; Michael Sandel : Llberatlsm and lll Crldcs, New York 1 984.

103 Liberal ve cemaatçi yaklaşırnlara karşı farklı ve daha geniş kapsamlı kişi-kimlik anlayışının ileri sürüldü gü bir başka çalışma için bkz., N. Tok: KWtDr, Kimlik ve Siyaset, İstsnbul 2003.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 47

için, kişi onlann belli bir mesafe arkasında durup, onlar üzerine düşünmeye,

onlan gözden geçirip gerekirse tanımlamaya veya yenilerini seçmeye daima muktedirdir. 104 Kişiyi tanımlayan seçtigi amaç ve ba�lılıldar degil, bu seçimleri yapma kapasitesidir. ıos O sebeple, liberal bireyci (neo-Kantçı) kişi

görüşüıo6 ortak insanlı�ımıza, akıl sahibi olmamıza indirger. Bu görüşe göre,

bir kişinin kimli�i onun insanlı�ı, insana özgü evrensel seçme kapasitesidir.

Kişi amaç ve ba�lılıklan karşısında önceliklidir ve bunlar kişinin kurucu unsuru de�ildir. Kişi amaç ve ba�lılıklarmı degiştirebilir ve yeniden tanımlayabilir, fakat zaman içinde olan bu degişim ve yeniden tanımlamalar, o kişinin kim oldu� konusunda bir şüphe do�. 101 Hiç bir amaç, ba�lılık, de�er, inanç ya da sadakat bir kimseyi kendisini onsuz göremeyecek, düşünemeyecek şekilde tanımlamaz. Yani kişi, ilk ve son olarak

amaçlanndan öncelikli olarak tanımlanmış ve sınırları önceden sabitleştirilmiştir. 108

Toplulukçulara göre ise kişi, bünyesinde taşıdı�ı kimlik unsurlan ile birlikte var olmaktadır. Kişi, amaç ve ba�ılıklanna göre farklı kimlik yapılarını sonradan edinnıez, bunlara sahipligini keşfeder 1 09 . Toplulukçu

!04 Nafiz Tok, Koltor, Kimlik 'YC Siyaset, s. 93 . ı os J. Rawls, A Theory of Justlee, Oxford 1 972, s. 560. 106 Deseartes'dan Leibniz'e uzanan ve birçok XVIII. yüzyıl filozofunun hareket noktası olan bir

birey ve soyutlanmış Ome kavramı geliştirilmiştir. Ancak Kant'ta, Ome somut bir birey haline gelmekten çok daha soyut ve transsendentat karakterde oldulu varsayılır. Kant'a göre insanlar hem olgu (d$) hem de nomen (akıl) dünyasına aittir. Fakat doiru "kendi"yi oluşturan ikincisidir, yani anlamlar dOnyasının ötekisine geçerek, aklın sagladıAJ pratik ahiald yasalarla uyum saglama yetenegi . BOylece son tabiilde akıl Omenin yaratıcısı olur; ahlaki yasaları oluşturarak ''kendi"yi tekleştirir ve onu sorumlu ve dikkate alınır kılar (Bkz., H. Goldman, Mu Weber and Thomas Maan, Berkeley 1 988, s. l 2 1-125). Bu nedenle Ome doiru ahlak yasalarına itaat ederek doiru ''kendi" haline gelen bir varlık olmak zorundadır. J. Larraın, İdeoloji ve Kllltarel Kimlik, (nşr., N. N. Domaniç), lstanbul 1995, s.200.

1 07 J. Rawls, Politieal Llberallsm, New York 1996, s.3 1 ; Nafiz Tok, KllltOr, Kimlik w Siyaset, s. 95. 1 08 M. Sandel: Liberalism and the Llmits of Justlee, Cambridge 1 998, s.57, 62. ; Uberai

anlayışa yöneltilen eleştiriler için aynca bkz., R. Nozıck, Anartl, Devlet ve Otopya, (nşr., A. Okyay), İstanbul 2001 .

109 Kişi, amaç ve baglıltklarını "seçerek" degil, onları ''keşfederek", onların ''farkına vararak'' oluşur. [Bkz., W. Kymhcka, Llberallsın, Community and Culture, Oxford 1 989, s.53] Kişi kimligini oluşturan amaç ve baAhhklarını seçmez, fakat ''kendisi Ozerine dOşOnerek ve kurucu tabiatını sorgulayarak, kendi kanunlarının farkına vararak ve amaçlannın kendisinin oldugunu anlayarak, bir kendini keşfetme sOreci içinde onlan bulur''. ·M. Sandel, Uberalism and the Limits of Justice, s.58.

48 _______________ tran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

görüşte, kişi sadece onun evrensel insan kapasitesinden -insanlıgından­oluşmaz; amaç, hedef ve baglılıklanndan da oluşur. ı ıo Ancak bu amaç, hedef ve bagldıklar kişiye verilmiş kabul edilir; bir seçim meselesi degil, kendini keşfetme meselesi olarak görülür. Burada dogdugu topluluktalcemaatte buldugu ve yetişirken toplulugunun diger üyeleri ile kişiler arası ilişkileri sonucunda, keşfederek kazandıgt amaç ve baglılıklardan oluşan özel niteliklere sahip, yogun bir kişi anlayışı vardır. ı 1 1 Bu açıdan bakıldıgında, kişinin sonradan kimlik degişikligi söz konusu olamayacaktır. Zira mevcut oldugu için keşfedilen kimlik unsurlan yenilenemeyecektir.

İki farklı açıdan kişi ve kimlik konusuna yaklaşan hem liberaller hem de toplulukçular, kapsamlı ve yeterli bir açıklama yapabilmekten uzaktır. Liberal görüş kişinin cisminden uzak katı bir şekilde sadece düşünce dünyasını ele alırken, toplulukçular da kişiyi katı bir şekilde bir sosyo­kültürel çevreye yerleşmiş ve buraya bagımlı olarak degerlendirip, kişiyi tek yönlü ele almışlardır. ı ıı Karşılıklı olarak seçim yapmak ya da bagımlı olmak; düşünerek/bilinçli bir seçim yapmak ya da kendini keşfetmek; genel kişi algılaması ya da özel kişilik gibi zıtlıkların ötesinde, bunlann birlikte varlıgını mümkün kılan daha kapsamlı ve yeterli bir yaklaşım gerekmektedir. Öncelikle insanın insanlıgmı belirlemesi bakımından gerekli olan aklı ve düşünceyi, bunun yam sıra insamn herhangiligini önleyebilmek için de kimligi kişinin kurucu ögesi kabul etmeliyiz. ı ıl Kimlik kişinin evrensel insan modelinden ayrılması ve özel olabilmesi için şarttır. CHfford Geertz'e göre, "kişi, onun evrensel kalıtsal insani kapasitelerinin gerçek varlıgına dönüşmesi ile mevcudiyet kazanır. Bu dönüşüm sürecinde kimlik oluşur". l l4

işlevsel bir kimlik tammı, kişinin ilk olarak, belli özel davramşlara, alışkanlıklara, karakter özelliklerine, seçimlere, fıkirlere, inançlara, degeriere ve belli bir dil vs. sahip olmasını ele almalı. İkinci olarak, kimligin, kültürden bagımsız oluşamayacagı gerçeginden hareketle, kimligi bir kültür ile ilişki

ı ı o M. Sandel, Liberalism and the Limits of Justice, s. 1 70vd. l l ı M. Sandel, Liberalism and the Limits of Justice, s. l 50vd. ; N. Tok, KUltUr, Kimlik ve

Siyaset, s. I 1 6. ı ı ı Nafiz Tok, KUltUr, Kimlik ve Siyaset, s.94. ı ıl Bkz., Nafiz Tok, KliitUr, Kimlik ve Siyaset, s. l l7 . ı ı4 The Interpretatlon of Cultures, Basic Books Ine. , New York 1 973,s.52.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 49

içerisinde ele almalı. ı ı s Netice itibariyle, bir kimsenin kimli� onun kültürel kimligi ile iç içe dokunmuştur. l 16 Son olarak da, zaman içerisinde kişinin kimligini yeniden tanımlayabilirligini ve degiştirebilirligini kabul etmelidir. Bu özelliklerden hareketle kimlik kategorisinde üç grup unsurun farklılıgı ön plana çıkmaktadır; m

i. Kişiye aynı ortak kimligi paylaştıgı insanlardan bile farklı özelligini veren ve kimligi degiştiginde aynı kişi oldugunu ortaya koyan unsurlar.

ii. Kişinin hem psikolojik özellikleri hem de hayatını biçimlendirip, yön vermede kullandıgı ahlaki ilkeleri, idealleri, inançları ve degerieri ile ilgili unsurlar.

iii. Sosyo-kültürel unsurlar: Kişinin kendi tercihleri ile edindigi kültürel kimlik (dini, etııik ve milli kimlikler) ve bu kültürel kimlikle özdeşleşmenin bir sonucu olarak sahip oldugu amaç, baglılık ve sadakatlerdir.

Genel kimlik yapısı içinde bizim konumuz olan milli kimlik (Türk milli kimligi), oluşum süreciledinme bakımından de�l ediıİilmişlmevcut yapısıyla korunması ve geliştirilmesi bakımından ele alınacaktır. Sosyo-kültürel yapı içerisinde şekillenen ve gelişen milli kimlik, kültür unsurlarının zenginli� sayesinde saglamlaşacak ve yine aynı kaynak sayesinde devamlılıgını temin edecek bir kimlik çeşididir. Kişinin baglılık düzeyi de yine kültürel yapının zenginligi ile dogru orantılı olarak yüksek veya düşük olacaktır.

''Türk" kelimesinin, bir cins isim olarak "güç, kuvvet" anlamında oldugu, sıfat olarak da "güçlü, kuvvetli" anlamına geldigi, 19 1 1 yılmda yayımlanan eski bir Türkçe vesikadan anlaşılmıştır. Ancak, Orhun kitabelerinde geçen "Türk"ün, millet adı olan ''Türk" oldugu, 19 12'de A.V.Le Coq tarafından ileri sürülmüş, Göktürk yazısını çözen V. Thomsen tarafından da kabul edilen bu görüş, daha soma Gy. Nemeth'in araştırmaları ile 1927'de kesinlik kazanmıştır. Millet ve devlet adı olarak ''Türk" kelimesi, ilk defa Çin'de, Chou sülalesi (557-579) yıllıgmda, Batı'da Bizanslı tarihçi

l l S Nafiz Tok, KUltUr, Kimlik ve Siyaset, s. ı ı 8. 1 1 6 J. Habernıas, "Stnıggıes for Recognition in the Democratic Constitutional State",

Multieulturalism: Examlnlng the Politics of Recocnition, (ed., A. Gutmann), Princeton ı 994, s. ı 07-1 63 .

1 1 7 A. Margalıt, The Decent Soclety, Harvard ı 996, s. ı 34.

SO _______________ !ran Türk Aştklart ve Mi/11 Kimlik

Agathias (öl. 582) 'm eserinde, Arapça'da cahiliye devri şairi Nibigat'uz­Zubyini (öl.600'e dogru) 'nin Divan 'ında ve Slavca'da XII. asra ait bir Rus kroniginde zikredilmiştir. 1 1 8 VIII. yüzyılın ilk çeyreginde dikilen Orhun Kitabeleri'nde ise Türk, pek çok yerde bir milli kimligin ifadesi olarak yer almakta ı ı9 ve "öteki" olarak görülen Çinliye göre tanımlanmaktadır. 1 20 Bu husus KAşgarlı Mahmud'un ünlü eserinde de aynen görülmekte, ancak "öteki" olarak Çinlinin yerini bu defa Arap ve Fars almaktadır. 1 2 1 Anadolu 'nun bir Türk yurdu haline gelmesi sürecinde de bunlara Ermeni, Gürcü, Rum ve digerleri eklenecektir. Bu gelişme XVI. Yüzyıla kadar İran Türk kimliginin temelini · teşkil edecektir. Ancak Anadolu'da durum İstanbul 'un fethinden soma degişmeye başlayacak ve Türk kavramı aynı zamanda İslam ümmetinin genel adı haline gelirken buna baglı olarak Hrıstiyanlar da bir bütün olarak "öteki" konumuna girecektir. 1 22

1 1 8 TOrk adı ve anlamı hakkında geniş bilgi için bkz., t. Kafesoaıu, TOrk Milli KUltUrO, İstanbul 2003 , s .44 vd. ; Bu hususta farklı bir takım götilşler için bkz., A. Ayda, ''TOrk Kelimesinin Menşei Hakkında Bir Nazariye", Belleten XV158 (Nisan 1976), s.239-247; Yine çeşitli kaynaklarda geçen TOrk kelimesi hakında ayrıca bkz., B. Öge!, TOrk KOltUrUnUn Gelişme Çatları, İstanbul 1 988, s . 6-34

ı ı 9 Bir milli kimligin temel özelliklerini, Anthony D. Smith şöyle sıralamaktadır: i- Tarihi bir toprak/ülke, ya da yurt, ii- Ortak mitler ve tarihi bellek, iii- Ortak bir kitlesel kamu kültürü, iv- Topluluaun bütün fertleri için geçerli ortak yasal hak ve görevler, v- Topluluk fertlerinin ülke üzerinde serbest hareket imkAnına sahip olduklan ortak bir ekonomi. Bkz., A. D. Smith, Milli Kimlik, (nşr., B. S. Şener), İstanbul 2004, s.3 1 vd.

1 2° Bkz., M. Ergin, Orhun Abldelerl, İstanbul l 976. ı2 1 Bkz., Kaşgarlı Mahmud, Divin O LOgati't-TOrk Tereemesl, (nşr., B. Atalay) Ankara 1992. 1 22 Bkz., B. Öge!, a.g.e., s . l 1 vd.

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 51

2.1 .2. İran'da Türk Milli Kimlili; Oluşumu, Gelişimi ve Bugünkü Durumu

XI. yüzyılın başlanndan XIX. yüzyılın ortalanna kadar geçen sürede İran'da yaşayan halklar arasmda Türk topluluklannı bütünüyle ifade eden ve onları diıer halklardan ayıran müstakil bir Türk kirnliıinin varolduıuna yukanda işaret edilmişti. Bu kimlik Safevi çaıına, yani XVI. yüzyılın başlarına kadar her hangi bir kınlmaya uıramadan tam bir Türkmen kimiiıi şeklinde tezahür etmiştir. Bu dönem aynen Alparslan ( 1 062- 1 072) döneminde olduıu gibi Türklerin ''Türklük şuuru ile gunınmu" tam olarak duyduklan dönemdir. Türk adını da bizzat Tann'nm vermiş olması İslam inanışına raımen onları diıer insanlara üstün kılmaktadır. ı 23 Safevi devletini de ortaya çıkaran bu inanıştır. Onun için bu devletin kuruluş döneminde, yani Şah İsmail ' in hakim olduıu yıllarda devlet "Erdebil Dergahı" etrafında ve daha çok "Şiilik" temelinde gelişen dini motifler üzerinde yükselmesine raımen Türk kirnliıine yapılan vurgunun belirgin bir şekilde arttııt gözlenmektedir. ı 24 Nitekim Safevi devleti kurulduktan soma Türkçe'nin resmi dil olarak kabul edilmesi, buna baılı olarak sarayın, ordunun, adiiyenin dilinin Türkçe olması, başta Şah İsmail olmak üzere pek çok şairin Türkçe divanlar oluşturmasım bu görüşü teyid etmektedir.

Şah İsmail'den sonra İran'da Türk milli kimiiıinin en belirleyici unsuru olan Türkçenin resmi dil olmaktan çıkanlması bu ülkede Türk kimliıirun be1irginliıini gölgelemiştir. Bu dönemden itibaren XX. yüzyılın başianna kadar devlette Türk dili ve edebiyatı ile Türk kimliıi layık olduıu itibarı bir daha göremeyecektir. Buna karşılık, Türk dili ve edebiyatı, İran Türklerinin sözlü geleneıinde gelişerek varlııını sürdürecek ve bu ülkede Türk milli kimiiıinin belcasını saıtayacaktır. Bunda da sürekli vurgu yapıldııı üzere işıklann rolü çok büyüktür. Ancak, Türk dilinin talihinin halka bırakılması

ı 23 Bkz., B. Ögel, a.g.e., s.34. 1 24 Geniş bilgi için bkz.: Faruk SOmer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu

Türkleri'nin RoiO, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1992, s. 1 9; İsmail Aka, "Anadolu'dan İran'a Göçler," Tarihten GOnOmüze TOrk İran İlişkileri Sempozyumu, (Konya I 6-I 7 Aralık 2002), Ankara 2003, s.58 vd.

ı 2s Bkz., Walther Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd; XV. Yflzyılda İran'ın Milli Bir Devlet Haline YOksellşi, (nşr., T. Bıyıkoglu), Ankara 1992, s.82 vd.

52 _______________ !ran Türk A.ştk/an ve Milli Kimlik

milli kimlik şuurunun da halkın kültür seviyesine paralel olarak devam etmesi sonucunu do�uştur. Bu arada e!itim ve öıt"etimin Farsça yapılması, edebiyat dilinin Farsça olması, hatta Iran Türk seçkinlerinin bile edebi eserlerini genellikle bu dille yazınaları; diger yandan şialıgm ülke genelinde yaygınlaştırılarak dini kimli!i bilcim kimlik haline getirme çabaları, İran Türklerini dillerini ve kültürlerini dolayısıyla milli kimliklerini kül altmda kalan köz gibi muhafazaya mecbur etmiştir.

İran Türkleri yüzyıllarca bir devlet çatısı altmda bir arada yaşamış iken, 1 828'de Kuzey Azerbaycan'ın Ruslar tarafından işgal edilmesi, özellikle İran'daki Azeri Türklerinde derin etkiler bıraktı. Haliyle bu Türk grubu için kuzeyde kalan akrabaları İran'daki diger Türklere göre öncelik kazandı ve bu da bir Azerilik şuurunun dogmasına sebep oldu. 1 26 Öyle ki, Kuzey Azerbaycan'mn işgalinden sonra Aşık Yedullah Şekibi'nin dedigi gibi kardeş kardeşten, anne evlattan ayrı düşmüştür. 121 Bu ayrılık her iki kesimi sürekli milli birlige ve milli kimlige çagırmış, onları devamlı birbirleriyle ilgili kılmıştır. Bunun sonucunda, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İran'da yabancılara tanınan ayrıcalıklan bahane eden etnik gruplar arasmda milli şuur uyanır ve Settar Han'ın liderliginde Tebriz'de ortıiya çıkan ayaklanma ile baş gösterir. 128 Tahran'a yönelen bir Azeri hareketi olarak gelişen bu girişim sonuçsuz kalmış olsa bile İran Türk milli kimliginin dışa vurulması bakımından önemlidir.

İran Türklerinde milli şuur, İran'ı da etkileyen 1 905 Rus devrimi ile 1 906'da Kaçar hanedaruna ( 1 779- 1 925) karşı baş gösteren isyanlar ve bu arada 1908 'de İran'da Türkiye ile eş zamanlı olarak başlayan meşrutiyet hareketleriyle yeniden gelişmeye başlar. 1 906- 1 9 1 1 meşrutiyet devrimine kadar aşiret mensubiyetine dayanan toplumsal kimlik tasfiye edilirken, Iran

126 Bu gelişmelere dair geniş bilgi için bkz., A. Z. V. Togan, "Azerbaycan", İ. A. C. ll, s. l 1 5 . 1 27 Aşık Y eduilah Şekibi bahse konu ş i irinde;

"Bu tayda bala var o tayda ana, N6ce itgin düşdök here bir yana? Garşımda boyanır gardaşım ğana, N6ce hönkürmüyüm, men nece dözüm?''

demektedir. Bkz., A. Kaflaısyalı, Inn TOrk Edebiyatı Antolojlsl VI, Erzurum 2002, s.387. 128 E. Bayır, "Fars MilliyetçiliAinin Gelişimi ve Güney Azerbaycan'da Milli Direniş Hareketi",

Avrasya Dosyası V/3, -İran Özel- (Sonbahar 1999) s. 93.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 53

cografyasında varlıklannı sürdüren milli kimlikler ön plana çıkar. Köy, kent ve kabile kimligi taşıyan toplum, hızla milli kimlik bilincine dogru yönelir. Farslılık anlamında İranlılık, Azerbaycanlılık ve bir ölçüde Türklük siyasal kimlik olarak belirginleşir. Meşrutiyet hareketini etkileyen aydınların başında Cemaleddin Afgani, Mirza Mülkün Han, Abdurrahim Talipzade ve Zeynel Abidin Maragayi gelmekteydi. 1 29

I. Dünya Savaşı, İran Türklerinin milli şuur ve milli hassasiyetlerinin olgunlaştıgı bir dönemdir. Savaşın başlamasıyla birlikte Rus ordulannın Güney Azerbaycan'ı işgal etmesi İran Türklerinin bilhassa Azerilerin işgal güçleri ve Tahran yönetimi ile karşı karşıya gelmesi, çok geçmeden, Ekim 1 9 1 7 'de Bolşevik devrimi neticesinde Rusların, 28 Şubat 1 9 1 8 'de bölgeden çekilmesi, Şeyh Muhammed Hiyabaninin liderliginde Tebriz merkezli Azadistan devleti'nin 7 Nisan 1 920'de ilan edilmesi, 1Jo 28 Mayıs 1 920'de Kuzey Azerbaycan'da Mehmet Emin Resulzade'nin başkanlıgında bir Cumhuriyetin kurulması gibi ülkeyi ve bölgeyi etkileyen olaylar, İran Türklerinin milli şuurlannı bir yandan bilemiş diger yandan olgunlaştırmıştır. Bu dönemde Türkçe egitim ögTetim yapan okullar açılmış, Türkçe gazete ve dergiler çıkarılmış, yeni kurumlar tesis edilmiştir. Osmanlı Ordusu'nun yönlendirmesiyle Türkçü görüşleriyle tanınan Mecid'ül Saltana'nın Tebriz'e vali tayin olması ve Azerbadegan adlı Türkçe gazetenin çıkartılması, İttihad-ı İslam örgütünün kurulması da Türk kimligini iyice belirginleştiren unsurlar arasındadır. Diger yandan Hiyabani'nin kurdugu Azadistan Devleti'nin dış güçlerin yardımıyla Tahran yönetimi tarafından yıkılınası da Türk milli kimliginin güçlenmesi lehine etkili olmuştur. 13 1

129 E. Bayır, "Fars Milliyetçili�nin Gelişimi ve Güney Azerbaycan'da . . . ,'', s. 91 . 1 30 A. Kafkasyalı, "XIX. ve XX. Yüzyıl Siyasi ve Sosyal Olaylannın Güney Azerbaycan

Edebiyatina Yansıması", AtatOrk Üıılvenltnl İllhlyat Faklllteli Deralsl, S. 25 (2006), s. 178 vd. 1 3 1 Tahran yOnetiıni, l l Eylül 1 920'de dış gilçlerle işbirli� yaparak bu devleti, dilter adıyla

Azerbaycan Demokratik Hükümetini yıkmış ve Şeyh Muhanuned Hiyabant'yi öldürtmQştQr. [Bkz., A. Kafkasyah, Iran TOrk Edebiyatı Antolojisi IV, s.383 vd. ] Bu arada Iran TOrkleri içerisinde çok Onemli bir yere sahip olan Kaşkay Türkleri I. Dünya Savaşı ile birlikte Basra Körfezi boyunca Iran 'ın gilneyini işgal etmeye çalışan Ingilizlere karşı şiddetli bir direniş göstermiş ve bir Ingiliz komutanını öldürerek bu emperyalist gilce Onemli bir darbe wnnuştu. Ancak lngilizlerin büyük güçlerle Kaşkay obalannı yaAmalaınalan TOrkler arasındaki milli birlik ve milli kimlik hassasiyetini daha da artımnştır. [Geniş bilgi için bkz., Mirza Bala, "Kaşkay", t. A. C. VIII, s. 4 15) Ingiliz generali Sir Perey Sykes, hatıralannda bu gelişmeleri anlatmakta ve özellikle Mayıs 19 1 8'de Kaşkaylann kendilerine çok zor günler

54 _______________ !ran Türk A.ştk/an ve Mi/O Kimlik

XX. yüzyılın ilk çeyreğinde emperyalistler, hedefleri arasmda yer alan İran'ı bir Türk boyunun yönetmesini uygun görmemişlerdir. Türkiye'de Cumhuriyetin �lan edilmesiyle birlikte İran'da iktidarda bulunan Kaçar hanedam yönetimden uzaklaştırılarak, annesi Azeri, babası Fars'm en alt gruplarmda bir Mazeni olaıi Rıza Pehlevi, yani Farslar iktidara getirilmiştir. Bu gelişmede dış güçlerin, bilhassa İngiltere'nin etkisi büyük olmuştur. Ayrıca, Yahudi asıllı Bağdatlı Mehmet Ali Fürugi, mason locaları, Hindistan Pars oligarşisi, Siyonisı çevreler ve Ermeni Taşnak teşkilatı da etkili olmuştur. "İranlı kimliği"nin ve "Fars milliyetçiliği"nin gelişmesinde Türk olduklan halde aşın Fars milliyetçiliği yapan Türklerin de rolü vardır. "Ayende" adlı derginin sahibi Afşar Türklerinden Dr. Mahmud Afşar, Kave dergisinin sahibi Tebriz Azeri Türklerinden Seyid Hasan Takizade, İran Şehr adlı derginin sahibi Azeri kökenli Kazımzade, Azeri kökenli Rızazade Şafak Tebrizi, Müşfik Kazmi ve Ahmet Kesrevi bunlar arasmda sayılabilir. 1 32

Yine XX yüzyılın ilk çeyreğinde Demt>krat Parti'nin yayın orgam olan ve başyazarlığım Mehmet Emin Resulzade'nin yaptığı "İran No" (Yeni İran)1 33 gazetesinde etııik farklılıkları ortadan kaldırmak ve "İranlı kimliğini" yerleştirmek gerektiği yönünde yayınlar yapıldı. Ahmet Kesrevi134 de 192 1 yılmda yayımladığı "Azeriya Zeban-i Bastane Azerbaycan" adlı eserinde, Azeri dilinin Türk dili ailesine mensup olmadığı, İran kökenli bir dil olduğu, Azerilerin, Selçuklular İran'a hakim olunca Türkleşen Farslar olduğu hususunda bir takım iddialar ortaya atıldı. Şahseven ve Kaşkaylar gibi göçebe

yaşattıklannı yazmaktadır. [Geniş bilgi için bkz .. , iran Tarihi, (nşr., Mehmet Cemal), Istanbul 1 94 1 , s. 53] Yine Kaşkaylar, 1 953 yılında TOrk asıllı başbakan Muhammet Musaddık'ın başbakanlıktan alınıp yargılanmak istenmesi karşısında yetmiş bin savari ile Tahran'a yürüyecek, büyük güçler ve onlann yerli işbirlikçileri Musaddık'ı idam etmekten çekinecektir. Bkz. , Cemil Hesenli, "Güney Azerbaycan Milli Hareketi", Türkler XX, s.640-6SO.

1 32 E. Bayır, "Fars Milliyetçiiilinin Gelişimi ve Güney Azerbaycan'da . . . ,", s. 1 06 vd. 1 33 Iran No/Iran-e Nev (Yeni Iran) gazetesi 1 909- 19 1 1 yıllannda Iran Demokrat Partisi'nin

yayın organı olarak çıkanlmıştır. Gazetenin baş yazartıımı Mehmet Emin Resulzide yapmıştır. Gazete Ruslann baskısı ile 19 1 1 ülkede yayımı yasaklanmıştır. Bununla da gazete kapanmıştır. Bk. : Enver Uzun, Güney Azerbaycan Basın Tarihi , Türk Ocagt Trabzon Şubesi Yay., Trabzon 2002, s. 78 vd.

1 34 Amed Kesrevi (Tebriz 1 890- Tebriz 1 946) Iran milliyetçiliıi yapan fanatik Azerilerdendir. Iran TOrklerinin bilhassa Iran Azeri Türkelirinin Farslaşması için çok büyük gayret sarf etmiş ve bu hususta pek çok eser yayımlamıştır. Eserleri, tamamen bilim dışı olduıu hilde, Fars milliyetçileri tarafından Türklere karşı kullanılmıştır. Bk. Azcrbaycaıı Sov6t Eusikl�yası 1-:X, Bakı 1 986, IV/255.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- SS

Türkler zorla iskan edilmeye çalışıldı ve sınır bölgelerindeki, bilhassa Türkiye sınınndaki, Türkler Fars bölgelerine sürgün edildi. Bu arada, Türkçe konuşma yazma yasak edildi. "Düşünce Geliştirme Kurumu" adlı bir teşkilat kurularak Fars olmayan unsurlar Farslaştınlmaya çalışıldı. Türkçe yer, bölge ve şahıs adları degiştirildi. Bütün bu gayretierin bir sonucu olarak Türk kimliginin şiddetle horlanması İran Türklerinin gururunu rencide etmiş, onları milli kimlige sıkı sıkıya sanlmaya yöneltmiştir. 13S

1 924 yılmda Kaçar hanedanının devrilmesiyle iktidara modem Fars milliyetçiligi gelmiştir. Bu hareket de her geleneksel milliyetçilik gibi önceleri Batı karşıtı olarak ortaya çıkmış ancak, zamanla Batılıtaşmaya yönelmiştir. XIX. yüzyıldaki doguş döneminde dinsel bir muhtevaya sahip olup, İranilik ve Şialık ile özdeşleşen Fars milliyetçiligi Batıya yönelmiş olmasına rapn esas temellerinden hiç aynlmamıştır. Onun için Şialık iyice siyasileşmiş ve İran'da siyasal İslam'ın ayrılmaz bir parçası hAline gelerek onun ideolojik temellerini teşkil etmiştir. Dolayısıyla, 1 979'da gelişen Humeyni hareketi bir sapmadan kurtuluş, bir öze dönüş hareketi şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeyi Fars şovenizminin yeniden dirilişi olarak görüp kendi varlıgına yönelmiş bir tehdit olarak algılayan İran'daki Türk boylan içten içe milli kimliklerini geliştirmek için ne gerekiyorsa yapmaya çalışacaktır. 136 Esasen, II. Dünya Savaşı yıllarmda İran'da ve bölgede meydana gelen olaylar, özellikle Mir Cafer Pişeveri liderliginde kurulan Tebriz merkezli "Azerbaycan Milli Hükümeti"nin faaliyetleri t37 İran

1 35 E. Bayır, "Fars MilliyetçiliAinin Gelişimi ve Güney Azerbaycan'da Milli Direniş Hareketi", Avrasya Dosyası V/3, -İran Özel- (Sonbahar 1 999) s. 1 06 vd.

1 36 Geniş bilgi için bkz., B. Shaffer, "İran'da Azeri Türkleri", s.633-638; Modem Fars milliyetçiliıinin kuramsal gelişmesini saAiayan Enneni asıllı Mirza Mülküm Han'a göre geleneksel milliyetçiliıin temelini din oluşturmalda ve temsilciliıini molla ve şeyhler yapmaktadır. Modem milliyetçiliAin temelini ise dil oluşturur ve temsilcisi bakandır. Bakan modem devletin en Onemli unsurudur. Geniş bilgi için bkz., E. Bayır, "Fars Milliyetçiliıinin Gelişimi ve Güney Azerbaycan'da . . . ," s. 1 05 vd.

1 3 7 A. Kaflcasyalı, "XIX. ve XX. Yüzyıl Siyasi ve Sosyal Olaylannın GOney Azerbaycan Edebiyatma Yansıması", s. l 82 vd.; Bu arada Stalin, Azerbaycan Komünist Parti Genel Sekreteri Mir Cafer Ba�Jrorun telkini ile her iki Azerbaycan'ı birleştirip Sovyetler Birliıi'ne katmak istemektedir. Bunun için Sovyet ordulannın Güney Azerbaycan'a girmesini müteakip burada çok yOnlü bir çalışma başlatılmıştır. Işin başında Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti 'nden 38 16 sivil, yirmi gün sonra 500 kişilik bir memur grubu güneye gönderilmiş müteakiben ünlü şair Sarnet Vurgun'un başkaniılında 620 görevli daha gönderilmiştir. Bunların görevi, siyasi propaganda yapıp beşinci kol faaliyeti yürüterek

56 ________________________ ___ İran Türk Aştklart ve Mi/O Kimlik

Türklerine içerisine girdiği hareketin geleceğine yönelik önemli örnekler sunmuştur.

Fişeveri'nin başlattığı bağımsızlık hareketi İran Türkleri 'nin milli kimlik hususunda ulaştıklan seviyeyi göstermesi bakımından da önemlidir. 'zira, bu hareket istikl�l arayışının bedelinin ağır olduğunu göstermekle birlikte halkı uyarmış, onlarca yazar, şair ve eğitimeinin milli davaya sahip çıkıp seferber olmalannı sağlamıştır. Şahlanan milli ruh, milli heyecan, şiire, türküye, destana, sanata dönüşmüştür. Edebiyat, tarih, musiki ve sanatta atılımlar yapılmış, yeni sahifeler açılmıştır. 1 3 8 Bu arada Rusya gibi dost bilinen ülkelerin neyin peşinde olduğu bir kez daha anlaşılmıştır.

1 979'da Humeyni hareketinin gelişme sürecinde Güney Azerbaycan başta olmak üzere İran' ın bütün Türk bölgelerinde güçlü bir siyasi hareketlilik yaşanmıştır. Pek çok demek kurulmuş, Türk dili ve edebiyatı konusunda edebi çalışmalar yapılmış, 1 39 Türkçe dergiler çıkanlmıştır.

Güney Azerbaycan halkının yalnız olmadı�ını, kuzeyde onlann kardeşlerinin bulundu�nu, gerekti�inde birlikte hareket edebileceklerini anlatıp Ruslann, onlann hamisi oldu�nu göstermekti . Gazeteler, kitaplar yayımlamak, kütüphaneler, kültür merkezleri oluşturmak, tiyatro, sinema ve konser salonlan kurmak suretiyle halk bu yönde bilinçlendirmek istenmiştir. [Bkz . , Cemi! Hesenli , "Güney Azerbaycan : 1 945 Yılının Sonbahan", Türk Dünyası Araştırmaları, S .23 ( 1 999), s. 645 vd .] Sovyet Rusya'nın bu faaliyetleri ile İran Türklerinin beklenti leri büyük ölçüde örtüşmüştür. Bu çabalarda Ruslar'ın niyeti başka olsa da İran TOrklerinin bilhassa Güney Azerbaycan TOrklerinin milli şuurlannın ve milli birliklerinin güçlenmesine büyük katkıda bulunmuştur. Nitekim, kısa süre sonra bu faaliyetler bir ba�ırnsızlık hareketine dönüşecek ve 2 1 Mart 1 945 günü "Azerbaycan Milli Hükümeti" kurulacaktır

1 3 8 Bu çalışmalann neticesinde Türkçe'nin resmi dil yapılması, onlarca Türkçe kitap yayımlanması , Azerbaycan ve Yeten Yolunda adlı gazeler gibi pek çok Türkçe gazete ve derginin çıkan lması , yüzlerce Kuzey Azerbaycanlı yazar, şair aydının Güneyli şair ve yazara ufuk kazandırmaları, "Şairler Meclisi", "Aşıklar Birli�i" gibi edebi, kültürel derneklerin kurulması, Tebriz'de Türkçe egitim veren bir üniversitenin kurulması, Türkiye ve Kuzey Azerbaycan 'dan akademisyenler davet edilmesi İran TOrklerinin milli kimlik konusundaki olgunlu�unu göstermektedir. Geniş bilgi için bkz . : A. Kafkasyalı , "XIX. ve XX. Yüzyıl Siyasi ve Sosyal Olaylarının Güney Azerbaycan Edebiyatma Yansıması", s. 1 82 vd. ; Cemil Hesenl i , "Güney Azerbaycan: 1 945 Yılının Sonbahan", s .645vd. ; Y. Akpınar, "Azeri Türklerinin Orta Do�u 'nun Siyasi ve Kültürel Hayatındaki Rolü", :Zl . Yüzyılda Türk Dünyası JeopolitiRi IV, Ankara 2003, s .90; E. Bayır, "Fars Milliyetçili�inin Gelişimi ve Güney Azerbaycan 'da . . . ,", s .97 vd.

1 39 Cavad Hey'et, Azerbaycan Edebiyyatı Taribine Bir BııiJış, Tahran 1 358/1 998, s.3 vd . ; Yazar bu kitabının takdim kısmında "Bu eseri yı llar boyunca milli sitem altında yaşayan ve ekseriyet oldu�u hilde ekalliyet haklanndan da mahrum kalan halkıma ve halkırnın büyük

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 57

Bunların yanında 25 Şubat 1 979'da, çeşitli görüşlere sahip Türk aydınlan tarafından "Müslüman Halk Partisi" adıyla, liberal çizgide milli bir parti kurulmuştur. Din adamlan ile laik düşüneeye sahip insanlar bu parti çatısı altında bir araya gelebilmiştir. Bunun sonucunda Ayetullah Kazım Şeriatmedari tarafından yönetilen Müslüman Halk Partisi, Kaşkay Türkleri

dahil hemen hemen bütün İran Türklerinin teveccühünü kazanmıştır. 140

Humeyni'nin onayından geçen İran Anayası'nda Farsların dışındaki halklar ve Farsça 'mn dışındaki diller için yapılan vaadler yerine getirilmemiş,

Türkçe egitm ögietim ve basın yayın hakkı kagıt üzerinde kalmıştır. Son otuz yılda gözlenen şudur ki, Hunıeyni ve yandaşlan tarafından verilen sözlerin tutulmaması, 141 İran Türklerinin milli hassasiyeti ile milli kimlik hususundaki taleplerini taassup derecesinde bir inanca dönüştümüştür. 1 996 ve sonraki yıllarda İran'da meydana gelen olaylar İran Türklerinin her hiluk4rda milli kimligini ifade etme arzusundaki kararlılıgıru göstermek için yeterlidir.

şairi Sehend'in aziz hatırasına yürek dolusu niskil ve sevgi ile takdim ediyorum." diyerek TOrk toplumunun yıllardır içerisinde bulundugu durumu özetlemektedir.

140 Tam adı " Iran Müslüman Halkının Cumhuriyet Partisi" olan bu siyasi teşkilatın kuuluş sebepleri ve görüşleri hakkında bkz., "KAzım Şeriatmedari ile Konuşma", Azerbaycan Dergisi, S.230 ( 1979), s.S-8.

141 Geniş bilgi için bkz., B. Shaffer, "İran'da Azeri Türkleri", s. 636 vd.

58 _______________ Iran Türk AŞiklan ve Ml/11 Kimlik

2.2. Aşıkların Milli Kimlik Unsurlarına Hizmetleri

2.2. 1 . TOrk Diüne Hizm.etleril42

Dil, Türk milli kültürünün en önemli varlıgı ve en kuvvetli bagıdır. Çünkü dil, hem kendisini tanıtır, anlatır ve kendi degerierini muhafaza eder, hem de milli kültürün diger ögelerini, din, tarih, edebiyat ve sanatı anlatır, hazinesinde saklar. Dil olmadan din de, tarih de, edebiyat da ne varlıgını ortaya koyar ne de kendini muhafaza eder.

Muharrem Ergin' in ifadesi ile dil, düşüncenin aynasıdır. Bunun için dil, bir milletin düşünce sistemini gösterir. İnsan dil ile düşünür. Bir dil, onu kullanan milletin kafa yapısını, nasıl düşündügünü, o milletin fertlerinin zihninin nasıl çalıştıgını ortaya koyar, milli düşünce tarzını aksettirir. Diger yandan dil milli hafızanın, milli hatıraların, duyguların ve düşüncelerin, bütün maddi degerlerin, bütün buluş ve yaratışların müşterek hazinesidir. Fertleri birbirine baglayan ilk bagdır. Dil kültür unsurları içerisinde milli damgası en belirgin olan kültür unsurııdur. I43

Dogan Aksan da, "Her Yönüyle Dil" adlı eserinin ön sözünde dilin önem ve işlevini şu şekilde izah etmektedir: Bir toplumu ulus yapan bagların en güçlüsü, dildir. Bireyleri ulusuna, yurduna, geçmişine sıkı sıkıya baglar; kuşaktan kuşaga aktarılarak gelen dil, bireyi geçmişle gelecek arasındaki zincirin bir halkası durumuna getirir. Bir toplumun pek çok özellikleri, yaşayışı, gelenekleri, dünya görüşü, yaşam felsefesi, inançları, bilim, teknik ve sanata katkıları o toplumun diline yansır; o toplumun dilinden izlenebilir. 1 44

Görüldügü gibi dil, milleti özellikli kılan asli unsurların başında gelmektedir. O, bir milletin milli hafızası ve geçmişini gelecege taşıyan milli çehresidir.

KonfUçyüs'e sorarlar: "Bir ülkeyi yönetmeye çagrılsaydınız, yapacagınız

1 42 Bu konuda geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, "Iran Türk Aşıklarının Türk Diline Katkısı", V. Uluslaranısı TOrk Dili Kurultayı Bildirileri I, TOK Yay., Ankara 2004, s. 1427 vd.

ı43 Muharrem Ergin, 1'1lrkiyc'nin BııgOııko Meseleleri, Tork Knltnrnnu Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara, 1988, s. 6 vd.

ı44 DoJ!an Aksan, Her YOJıOyle Dil, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1 99S, s. 1 3 .

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 59

ilk iş ne olurdu?" Büyük filozof "Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlardım." der ve devam eder. "Dil düzensiz olursa, sözler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamazsa, yapılması gereken şeyler doıru yapılamaz. Görevler geregi gibi yapılmazsa, Adetler ve kültür bozulur. Adetler ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacagmı, işin nereye varacagmı bilemez. İşte bunun için hiçbir şey dil kadar önemli degildir." ı4s

Türk diline Aşıklar kadar büyük hizmet veren herhangi bir unsur yoktur denilebilir. Çünkü Aşıklar, tarih boyunca Türkçe yaşamış, Türkçe konuşmuşlardır. Türk Aşıklık geleneginin en güçlü merkezi olan İran cografyasmda da durum aynıdır.

İran Türk Aşıkları, devamlı Türkçe konuşarak ve bütün çalışmalmda Türkçe'yi kullanarak, eserlerini Türkçe oluşturarak, İran Türklerinin milli kimliklerinin korunması ve gelişmesinde en önemli rolü üstlenmektedirler. Onlar bineksiz, taşıtsız; köy, şehir, yayla, kasaba, oba, oymak dolaşarak Türk dilinin tebligcisi olmuşlardır. Bununla Türk dilinin gelişmesine, yaygmlaşmasma, dolayısıyla Türk milli kimliginin korunmasına büyük hizmet etmişlerdir ve etmektedirler.

tran Türklerinin milli kimlikleri ile ilgili önemli vurguları yapan ilk Aşık Kurbani'dir. 146 XV. yüzyılın sonu ile XVI. yüzyılın başlarmda yaşayan ve Türk dilini devlet dili yapan Şah İsmail Hatayi'nin saraymda da bulunan Kurbani, Hatayi'ye hitaben söyledigi "Şah ijetAf' adlı geraylısının ikinci hanesinde bir taraftan Türkçe'ye önem veren Hatayi'ye hayır dua ederken diger taraftan da Türk dilinin ebedi var olması için iyi dileklerde bulunmaktadır:

"Gözel şahım şeyh ogludu, Şah ijetAi, Şah ijetAi! Şah-ı Merdan'a baglıdı, Şah ijetAi, Şah ijetAi!

1 45 Hasan Eren, Dil Tıır1qmllarıııda 0erçeklcr l, TOrk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1 990, s. 47. 1 46 Geniş bilgi için bkz. : Ali Kaflcasyalı, İran TOrk Edebiyati Antolojlsl, C. II, s. 327 vd. ;

Gazenfer Kizımov, Gurbani, Bakı Üniv6rsiteti Neşriyatı, Bakı, 1990.

60 ______________ İran TOrk AŞiklan ve Milli Kimlik

Bu dünyada bir hag divan, O dünyada cennet mekAn, Goy var olsun Türki zeban147, Şah ijet4i, Şah ijet4i!

Gurbani tek gul penAhı, Gibie-yi 4Iemin m4hı, Ol cahanm gibleg4hı, Şah ijet4i, Şah ijet4i!" 148

XVII. yüzyılda Güney Azerbaycan' m Karadag bölgesinde dogup büyüyen ve Türk 4şıklık gelenegine bu bölgeden katılan Sarı Aşık, bir nevi kelimelerle, her biri bir sanat harikası olan yüzlerce bayatılhoyrat/mani yazmıştır. Onun manileri sadece 4şıklar tarafından degil halk, hatta seçkinler tarafından da ezberlenmiştir. Türk dünyasının en ünlü mani üstadı olma ününe kavuşan Sarı Aşık, Türkçe'nin anlam ve anlatım gücünü dünyaya göstermiştir.

Türk dilinin mahir bilicisi ve kullanıcısı olan San Aşık' ın cinaslarla örülü birkaç manisi:

"Men Aşıg hele baglar, Kemerin hele baglar, Göz yaşım sele döndü, Möhtacdı hele baglar.

Aşıg deyer yüz yal var, Bir gedik var, yüz yal var, Felek bildigin eyler, Yüz etekle, yüz yalvar.

Men Aşıg suda yandı, Sel geldi, su dayandı, Derdimi suya dedim, Alışdı su da yandı.

147 Türki zeban: Tork dili, Türkçe. 148 Gezenfer KAzımov, öurbaııt, s. 53.

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 61

Men Aşıgam, günde men, Kölgede sen, günde men. Gurban ilde bir olar, Sene gurban günde men.

Men Aşıg, yara baglar, Yar meylin yara baglar. Yaraını yar baglasın, Yar yabşı yara baglar." ı49

Akkoyunlu Uzun Hasan'ın torunu olan Şah İsmail' in kurdugu Safevi Devleti, ı so İran Türklügü açısından çok önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Bu dönemde Türk dili, edebiyatı, müzigi gibi bütün kültür degerieri Selçuklulardaki ihtişamı aratmayacak hatta bazı noktalarda o dönemi geride bırakacak bir seviyeye ulaşmıştır. ı s ı Öyle ki, bu dönemde Batı Türkistan, Afganistan, Kafkasya ve Anadolu gibi Türk yurtlarında yetişmiş pek çok bilim, kültür ve sanat erbabı, bu arada onlarca Aşık da yurtlarını terk ederek Şah İsmail' in etrafında yerini almıştır. ı sı

Şah İsmail, yegAne Türk hakanıdır ki kitaplar dolusu Türkçe halk şiiri yazmıştır. Onun şairligi, Türk diline himıeti, devlet adamlıgindan, devlet kuruculugundari. daha güçlüdür, önemlidir. ı s3 Şah İsmail Aşık degildir. Ancak, Türk Aşıklık gelenegini seven, sarayında Aşıklara önemli yer veren,

ı49 Sarı Aşıg, SÇnc Bayııtılar, Tertib Eden: HUsCyıı KordoAiu, Sabah Neşr., Bakı-1993, s. 19 vd. ; Ali Kafkasyalı, İran Tllrk Edebiyatı Antolojisi, C. Il, s. 47ıi vd.

ı so Bu devletin kuruluşu hakkında geniş bilgi için bkz. : Faruk Sumer, Safevi DevieliDin Kuruluşu w Oelipnesiııcle ADadolu Tllrlderi'nin Rolo, Tork Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1992; Ali Djafar-pour, Nadir Şah Dmindc Osmaıılı lım M0ııııscbct1cri Istanbul 1977 (1.0. Edebiyat FakUltesi Tarih BOlOmU'nde yaptırılmış, yayımlanmamış doktora tezi) s. 1 3-47.

ı s ı M. F. KOprUIU, "Azerbaycan", I.A, C. Il, s. 1 13 . ı sı Hernit Araslı, Azerbaycan Edebiyatı Taribi, A. E. A. Neşr., Bakı 1960, s. 30 1 . ı sJ "Cesaretle diyebiliriz ki, Ş ah tsrnail Hatayi'nin Azerbaycan dilinin tarihinde oynadıtı rol

Azerbaycan devletinin kuruluş tarihinde oynadıtı rol kadardır, belki de ondan fazladır." Bkz.: Nizami ijuduyev, Azerbaycan Edebi Dili Tarihi, Redaktor ve aktaran: Hüseyin Şarki SoytUrk, Rastan Neşriyyatı, Tehran, 1377/1999, s. 19; Şah İsmail Türkçe'yi devlet dili yapmış, resmi mektuplan dahi Türkçe yazmıştır. Yavuz Sultan Selim cevabi mektuplarını Farsça yazmıştır. Osmanlı yönetimi Kanuni'ye kadar yazışmalan Farsça yapmış, Kanuni'den sonra Türkçe yapmıştır. Bkz. : Faruk Sumer, Sııfbvl Devletinin Kuruluşu w Gclişmc:sinde ADadolu Tllrlderi'Din RolO, Tork Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1992, s. 203.

62�----------------------- tran Türk Aştklart ve Mi/O Kimlik

aşık musikisini ve edebiyatını bilen, TOrk dilini koruyan, geliştiren bir TOrk hakanıdır. 1 54 Büyük TOrk Hakanı Yavuz Sultan Selim' in Çaldıran Savaşı 'ndan sonra Tebriz'den Anadolu'ya getirdigi ilim adamı, şair, yazar, sanatçılar arasında Kurhani 1 55 gibi Aşıkların da bulunması bunun açık göstergesidir. Şah İsmail ' in devrini izleyip gözleyen Batılı diplomat ve seyyahlar da bu hususta bilgi vermektedir. 1 56

Şah İsmail Hatayi'nin ( 1486- 1 524) yüzlerce koşma ve geraylısı, bugün Hatayt157 mahlası ile Anadolu, Balkanlar, Ortadogu, Kafkasya, İran ve Hazar ötesi Türkleri arasında halk ve Aşık tOrküsü olarak söylenmektedir. Bunlardan birkaçını buraya alıyoruz:

1 54 Şah Isınail Hatayi, vasiyetnamesinde birçok meselenin yanında Türk dili ile ilgili isteklerini de söylemiştir. Bu durum da onun Türk diline verdiııi önemi göstermektedir: "Vatanın bir avuç topraııını bir avuç altından, dilimizin bir kelimesini bir ölçü lal-i ccvahirden üstün bildim. Her tkisinin, vatanınnzın ve dilimizin ebcdiycti için elimden geleni yaptım. Iyi ne yaptırnsa onlan devam ettirin, hatalanını tekrar etmeyin. Size vasiyetim budur. Bir de şiirlerim var. Eger hoşunuza giderse, mezanmda rahat olabilirim. Size üç emanet bıraknnş eren atalar: Dilimiz, Gayretimiz, Vatanınnz." (Mehran Babari anlatınn, özel arşivimiz.) Ancak Şah Isınail'den sonra durum degişmiştir. Safeviler Türk diline gereken önemi vermemişlerdir. "Osmanlılann, devlet dili olarak Türkçe'yi, Safeviierin ise özellikle Şah Isınail'den sonra devlet dili olarak Farsça'yı kullanmalan, güneybatı Türkçesi(Oguzca)'nin kaderini de belirledi. Türkçe Osmanlılarda gelişti, güçlü bir edebiyat ve kültür dili oldu; Iran 'da ise Safeviler ve Kaçarlar döneminde (Şah !smail dönemi hariç) resmi dil olarak kullanılmadıııından zamanla etkinligini kaybetti ; ama, konuşma dili olarak bütün Kafkasya ve Iran 'da hayatiyctini sürdürdü." Bkz. : Yavuz Akpınar, Azeri Türklerinin Orta noııu'nun Siyasi ve Kültürel Hayatındaki Rolü, 21. Yüzyılda TOrk DOnyası Jeopolltlll I-IV, ASAM Yay. , Ankara, 2003, s. IV/8 1 .

1 55 Öezenfer Kıizımov, Gurbant, Bakı Oniv�rsittti Neşriyatı, Bakı, 1990, s . 1 8 vd. 1 56 " . . . kendisi (Şah !smail-AK.) şahsen çok cesur ve disiplin sever bir insan oldugu gibi, aynı

zamanda, teşkilAlçı ve tahsilli bir hükümdardı . Tebriz meydanında beyleri ile birlikte ok atarken, Dede Korkut destanlanndan Kanturalı destanında oldugu gibi, ozanlar kopuzlarının refakatinde onun yigidiıini Oven türküler söylüyorlardı." A Narrative of ltalian travels in Persia, s. I I I, Angiolello (Faruk Sümer, Safevi Devletinin KunıiiiŞU w Oclipcsiııdc Anadolu Torkleri'nin RolO, s. 41 'den naklen.).

1 57 Hatay Türklerinden Şeyh Satiyüddin'in torunu olan Şah !smail, atalarına hürmeten şiirlerinde 'Hatayi' malılasını kullanmıştır. Hatai olarak yazımı · pek doıru degildir. Geniş bilgi için bkz. : San'an Azer, lrm TOrlderi, s. 39 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 63

GEREKMEZ

Gelib iblis ile yola gedenin, Zerrece könlünde gürnan gerekmez. Sil süpür gelbini, evin pAk ey le, Mö'minin aynası duman gerekmez.

Müsahib, mürebbi yolda bir kişi, Dili söyler, amma degildir işi, Çünki baş etmezsen tuttuguıı işi, Er yükü gövherdir, saman gerekmez.

Can ijet!i'm aydır: Düşürdün derde, Zavallı sftfiden ga}bmayır perde, Gördün ki, bir loğma geldi bir yerde O loıoıa çik ise yemen gerekmez. ı ss

NEZER EYLE

Agil gel beri, gel beri, Gir könüle nezer ey le, Görür göz, eşidir gulag, Söyler dile nezer eyle.

Başdır, gövdeyi götüren, Ayag, menzile yetiren, Dürlü meslehet bitiren, İki ele nezer eyle.

Sftfi isen, alıb satma, HelAlına haram gatına, Yolun eyrisine getıne, Do� yola nezer eyle.

ı ss EziZBga Memınedov, Şah İsmayJI ijelııt Eserleri I·D. Azemeşr, Bakı, 1976, s. 8.

64 _______________ !ran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

İki elin gızıl ganda, Çob günahlar vardır mende, Ya İlahi, kerem sende, Düşgün gula nezer eyle.

ijet!i eydur: Ya Gani, Veren Mövla alır canı, Evvel kendi kendin tanı, Sonra ele nezer eyle. 1 59

DEDILER

Gırglar meydanına vardım, Gel beri, ey can dediler. İzzet ile salarn verdim, Gel, işde meydan dediler.

Gırblar bir yerde durdular, Otur deye yer verdiler, Önüme surba serdiler, El logmaya sun, dediler.

Gırbların gelbi durudur, Gelenin gelbin arıdır, Gelişin hardan beridir, Söyle, sen kimsen? dediler.

Gir simae160, bele oyna, Silinsin, açılsın ayna, Gırb il gazanda dur gayna, Daha çiy, bu ten, dediler.

1 59 Ezizaga Memmedov, Şah İsmayıl .ijetııt Eseılcıi. s.30. 1 60 Simae: Sema, sema yapmak. SQfı raksı.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 65

Gördüyünü gözUn ile, Söyleme sen sözUn ile, Ondan sonra bizim ile, Olasan mehman, dediler.

Düşme dünya möhnetine, Talib ol Hagg hezretine, Ab-i Zemzem şerbetine, Bannagını ben, dediler.

Şeyb ijet!i nedir hlilın, Hagg'a ştıkret, galdır elin, Geybetden kese gör dilin, Her gula yeysen, dediler. t6t

YAR OLMAVINCA

Könül ne gezirsen seyran yerinde, Alemde her şeyin var olmayınca. Olura olmaza dost deyib gezme, Bir ehdine bütün yAr olmayınca.

Yürü, sOfi, yürü, yolundan azma, Elin geybetine guyıılar gazma, Yorulma bihQde, boşuna gezme, Yanında mürşidin yAr olmayınca.

Galbdı, havalandı könülün guşu, Govga, geybet etmek köntünün işi, Ustadın tanımaz bunda her kişi, Onun kimi, mürşidi er olmayınca.

1 6 1 Ezizaıa Memmedov, Şah İsmayıl ijebıt Eserleri. s.34.

66 _______________ İran Türk Aşıkları ve Milli Kimlik

Varıb bir köntüye sen olma nöker, .Çerbine döger de dolunu döger, Ne ijuda'dan gorbar, ne hicab çeker, Bir köntüde namus, ar olmayınca.

Şah ijet!i, edim bu sirri beyan, Kfunil midir cahil sözüne uyan? Bir başdan a�lamag ömredir ziyan, İki başdan mühübb, yar olmayınca. 162

Bütün Türk ellerinde oldu�u gibi İran Türkleri arasında da, bilhassa Türkmensalıra bölgesinde, Türk dilinin duru sesi Karacao�lan' ın koşmaları, aşık şiirinin geleneksel özelli�ine uygun olarak halkın ve aşıklarınlbahşilerin dil inde Türkçenin ses bayra�ı olarak varlı�ını sürdürmektedir. İran Türkmensalıra aşıklarının devamlı okudukları Karacao�lan türkülerinden biri:

"Kadır Mevlam seni övmüş, yaratmış, Serdar etmiş gözelleriii üstüne. Sıya zülpüii tel tel etmiş, uzatmış, Salıbermiş. ak gerdeniii üstüne.

Ak imiş gerdeniii beyaz gar kibi, Boyuft gül a�acı, selbi, dal kibi, Seherde açılan gunça gül kibi, Sandım, gan damcamış garıft üstüne.

Ak imiş gerdeni, beyazdır gardan, Alnı gövh�r olmuş, cemalı nurdan, Dişleri saf olmuş hem dahı dürden, Lebi gaymak çalar balıft üstüne."'63

İran Türklerinin diline dolayısıyla Tilrkçe'ye büyük hizmetleri olan bir üstat aşık da Hasta Kasım'dır. XVIII. yüzyılda yaşadı�ı bilinen Hasta Kasım, Arapça ve Farsça yazmanın moda oldu� bir · dönemde yaşadı�ı halde,

1 62 Ezizaıa Memmedov, Şah İsmayıl ijela! Eserleri. s. 19 . 1 63 Aşık Kıl ıç Enverl sunumu, özel arŞivimiz.

Dr. Ali Kafkasyal ı ______ __;. ____________ 67

şiirlerini duru, akıcı bir Türkçe ile yazmış, şiirlerinde pek yabancı kelime kullanmaınıştır. Onun, "Daglar" redifli geraylısına bakıldıgında Türkçe'yi kullanma gücü ve duru Türkçe 'si açıkça görülmektedir.

"Başdan başa 41 elvansan, Tae olubsan başa daglar. Ömür boyu sende gezdim, Y aşa daglar, yaşa daglar.

L4le, nergiz, süsen, sümbül, Sen Mecnun 'un gedrini bil, Yasemen yas, o gerenfil, Çalma daşdan daşa daglar.

ijeste Gasım, yola batJar, Canını odlara yabar, Gış sovuşar sular atJar, Gül düzersen gaşa daglar."l64

XVIII. yüzyıl Kaşkayi Türk saz şairlerinden Üstat Mirza İbrahim Me'zun Kaşkayi, Zagros Daglarının zirvelerinde yaşayan Kaşkay Türklerinin Türkçeleri ile düşünce dünyalarını, aşk anlayışlarını şöyle ifade etmiştir:

DAHİ HEÇ16S

"Pervanayaın yAr üzünde çeraga, Cana yeten elovudur, dahi heç. Sökseler cesedim başdan ayaga, Bend be bendi eşg evidir, dahi heç.

Elestü rebbikQm teblin çalanda, Dost u düşmen imtehani gılanda, Dost suval edende, cavab alanda, Meşg eyledim eşg adını, dahi heç.

164 Mehemmed lbadt ÖaralJaıılı, Ve* öıısım, Ebter Neşriyatı, Tebriz, 1 38412006, s. 164. 16S Dahi ht!ç: Başka şey yok.

68 ______________ Iran Türk Aştklart ve Mi/D Kimlik

Kimi zUlmet s6vip kim(i) ışıgdadır, Kimi dünya tutmag içün m6şgdedir, Hamı yobdur, her ne vardır 6şgdedir, Bu dünya h6ç, sultanı h6ç, şahı h6ç.

Hansı sultan tabtı g6tmedi bada? Hansı iişıg oldu, öle dünyada? Atam rehmet olsun, d6rdi ustada, Ogluma ders-i 6şg örget, dahi Mç.

Babufi Necd' ifi topragına daşına, Yas tutub Mecnun'ufi gözU yaşına, Miskin Me'zun ölse, gebri daşına,

Yazın aman, 6şg elinden, dahi h6ç." l 66

Türk iişıklık geleneginin çok önemli ocaklarından biri olan İran Urmiye bölgesi iişıklarından Aşık Balovlu Miskin ( I 85 I - I 9 I 7) "İmanlıyam Men" adlı şiirinde, mensup oldugu Türk milletinin bazı milli vasıfları ile birlikte "Türki zebanlıyam" ifadesini kullanarak milletinin dilinin "Türk dili" oldugunu bizzat şiirine konu etmiştir. Şiirin ikinci hanesinde söz meydanından kaçmayacagını; üçüncü hanesinde ise şiir meydanında söz açılsa dalgalı derya gibi tufanlar oluşturacagını ifade etmektedir. Söz söyleme ve şiir yazınada meydan dilemektedir.

"Bir Allah'ın gudretine güvendim, Ezel "beli" 167 dedim, imanlıyam men. Müslümanarn men Şafii mezhebim, Azeriyem, Türki zebanlıyam16B men.

166 Mehemmed Nadirt Dereşurt, S6yr-i Der Bustıııı O..PI (1), Gazicle Eş'ar-ı Me'zım, İntişl!:at-ı Rahgoşa, Şiraz 1379, s. 28. Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, tran Torkleri Aşık Muhitleri, s. 276 vd.

ı67 Beli: Evet. 168 TUrkt zeban: Tork dilli, ana dili Türkçe olan.

Dr. Al l Kafkasyal ı ------------------- 69

Aşık yAr yolunda keçer canından, Merd oglanlar öler gorbmaz ganından, Döyüşerem, gaçmam SÖZ meydanından, Agn Dag başı tek duınanlıyam men.

Namerde baş eymem, vermerem salam. Merdin garşısında gutamı69 men guıamı7o. Şe'rin meydanında açılsa kela.m, Dalgalı derya tek tufanlıyam men.

Miskin' em yaşararn Balov kentinde, Rövze malıalında Balov kentinde, Urmu deresinde Balov kentinde, İftibar eylerem İranlıyam men." 17 1

Balovlu Miskin, Anadolu'daki çagdaşlarından Deveiili Seyrani, Narınantı SOmmani gibi aşıklardan bile duru bir Türkçe ile türküler koşmuştur. Onun koştugu türküler, hAlA İran Türklerinin ve Aşıklarının hatta Kafkasya ve Anadolu Aşıklarının dilinde büyük bir istekle terennüm edilmektedir. Aşık Miskin' in bütün şiirlerinde oldugu gibi, "nazlı" redifli şiirinde de Türk dilinin imkAnları kullanılarak onun sanat, estetik, ahenk, anlatım gücü ortaya konulmuştur. Balovlu Miskin' in sadece bu şiiri bile onun Türk diline hizmetini, dolayısıyla onun Türk kimligini korumadaki rolünü göstermeye yeterlidir.

ı69 Öul: Kul .

"Men getirdim nazlı yArın elinden, Gohuın nazlı, gardaş nazlı, el nazlı. Egdim butasını ı 72 derdim gülünden, Bülbül nazlı, gönça nazlı, gül nazlı.

1 70 ÖUiam: Gulam, lcole . . ı7ı Cemal Aynmlı ve Hemid Şafii, Balovlu Miskin (Kasalıollu HIIKyn), Edibin Neşriyatı,

Urmiye 1 37811999, s. 36. ı 72 Buta: Gonca.

70 _______________ !ran TDrk A.ştk/an ve Mi/O Kimlik

Obudugum "elif'imdi, "be"yimdi, Der-i dilim derd bilene deyindi1 73, Nazlı dilher durdu174 rebtin175 geyindi, Kemer nazlı, gamet176 nazlı, bel nazlı.

ijan badesin ban doldursun ban içsin, Cesed içsin, cAllAn içsin, cAn içsin, İki sevgi birbiriylen danışsın, Dodag nazlı, bubag177 nazlı, dil nazlı.

Hüseyin'em men de oldum beçire, Sir regibler ne peşeye ne kira, Sona teki dutdum çekim kenara, Sona nazlı, terlan nazlı göl nazlı." 17B

İran Türk Aşıkların Türk diline hizmetlerini gösteren en önemli husus, onların Türkçe, hem de duru ve akıcı bir Türkçe ile söyleyip yazmalarıdır. Zencan ' ın üstat Aşıklarından Aşık Müslim Askeri (d. 1939)'nin "yanıraın" redifli koşmasına bakıldıgında onun Türkçeyi kullanma gücü ve hizmeti açıkça görülmektedir.

"Siyahi tellerin, şahmar saçların, Vurub üreyime yara, yanıraın. Dolaşıb boynuma özüm bilmirem, Bebtim çekir meni dara, yanıraın.

Bülbüller obuyur gül hevesinde, Daglann döşünde, çoban sesinde, Tülküler yatıblar şir kölkesinde, Terlan gismet olub sara, yanıraın.

1 73 Oeyinmek: Yakınmak, dert yanmak, söylenmek. 1 74 Durmak: Kalkmak. 1 75 Rebtin giyinmek: Albenili elbise giyinmek; çekici giyinmek. 1 76 Gamet: Boy. 1 77 Bubag: Gerdanla çenenin arası, gıdık. 1 78 Cemal Ayrımh ve Hemid Şafii, Balovlu MiskiD, s. 44.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 71

Müslüm Eskeri'yem alçab bir dagam, Sinem sözle dolu gaynar bulagam,

· Bivefa dünyada beş gün gonagam, Tapılmır derdime çiira, yanıram." 179

Karapapak/Sulduz bölgesi işıklarından Aşık Rım Puyende ( dog. ı 965), ana dilleri Türkçe'nin varlıgı, dolayısıyla tran Türklerinin milli kimliklerinin bekası için çalışmaktadır. Sürekli dügünlerde, şenliklerde okudugu türkülerden birinde "Benim dilim benim varlıgımdır. Eger dilim ölürse ben de ölürüm, yani Türklügüm de ölür. Bana yabancılar acımaz, ancak beni ben düşünebilirim." demektedir.

"Menim varlıgım dilimdir, Dilim ölse, men de öllem. Mene biganeler yanmaz, Özüm olsam, özüm billemi

Hanı taribirn beber yob, Hanı keçmişim, eser yob, Bagımda meyve semer yob, Özüm olsam, özüm billem!" 180

ı 945- ı 946'da Tebriz'de başlatılan ve Türkçe basın, yayın ve egitimi serbest kılmak gayreti içerisinde olan İran Türkleri hareketinin içinde, işıkların tamamma yakını yer almıştır. Bu hareketin öncülerinden biri Aşık Gaşem Caferi' dir ( 1 90 1 -·ı 989). Bu hürriyet mücadelesi ı 946 yılında Fars, Rus Amerika ve Avrupa güçleri tarafından kanlı bir şekilde bastırdınca birçok işık, canlarını işgalci güçlerin zulmünden kurtaramamış, bazıları ise daglara çıkmıştır. 18 1 Yıllarca saz sinesinde Mişov dagında kaçak olarak yaşayan Aşık Gaşem Caferi, şi irlerinde TürklOgünü ve ana dili Türkçeye olan sevgisini "Men de Türkem" redifli şiiri ile dünyaya haykırmıştır:

1 79 Zencan, Nisan 2007, Aşık MUslim Askert sunumu, özel arşivimiz. 180 Aşık Rıza Puyende sunumu, özel arşivimiz. 1 8 1 H. F�yzullahl Vahid (Ulduz), Azerbaycan Muasir Aşıglan, Tebriz, 1369/1990, s. 2 18 vd.

72 _______________ tran Türk Aştklart ve Mi/R Kimlik

"Anam mene laylal 82 deyib, Elim Türk' dür, men de Türk'em. Süd verib meni besleyib, Dilim Türk' dür, men de Türk'em.

Bal dadı var nefesinde, Ürek coşur sinesinde, Onun gelbi ne�esinde, Gülüm Türk' dür, men de Türk'em. Dilim Türk' dür, men de Türk' em.

Kitabiarda sözOm galdı, Men gocaldım, izim galdı, Yurdumuzda gözOm galdı, Elim Türk' dür, men de Türk'em. Dilim Türk' dür, men de Türk'em." 1 83

İran hükOmeti başkan yardımcısı Muzaffer Firuz, 1 946 yılında bir grup hükiiınet temsilcisi ile birlikte yeni kurulan Azerbaycan Muhtar HükQmeti'nin başkanı Seyid Mir Cafer Pişeveri ile görüşmek için Tebriz'e geldi�inde, Pişeveri onların karşısına Tebriz Aşıklar Birli�i'nin başkanı Aşık Hüseyin Cavan' ı ( 1 9 1 6- 1 985) çıkarmıştır. Aşık Hüseyin Cavan, irticalen söyledi�i türkü ve şiirlerle İran Türklerinin dil ve edebiyat varlıklarını onlara göstermiştir: 1 84

"Araz gıra�ında ayrılıg günü, Köyne�i garadan biçilen menem. Azerbaycanlıyam, yadlar elinde, Al ganı şerbet tek içilen menem.

Taptag a1tındadı veten torpa�ı, Hele sa�almayıb sinemin da�ı. Gardaş hesretiyle, ilkbahar ça�ı, Üre�i lAle tek açılan menem.

1 82 Layla: Ninni . 1 83 Aşık Gaşem Cafert, Veten BUibUIUyem, El .Aşı�ıyam, Derleyen: Daver Zamanbant ve

Mezahir Cafert, Tabistan Neşriyyatı, Tebriz, 1 37211994, s. 1 8. 1 84 Prof. Dr. Mürsel Hekimov'un özel arşivi.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 73

Bir va\}t görüşerdik ijudafer' inde, Gara yeller esir onun yerinde. Veten sengerinde, el sengerinde, Ba�ı deşim deşim deşilen menem." ıss

Sulduz bölgesinin üstat ozanlarından Aşık İsfendiyar Feyzipur (Sulduz Degirmençioglu) da "Türk" adlı destanında, Türk milletinin birçok degeri ile birlikte Türk dil meselesine dikkatleri çekmiştir. Yabancı dile bel baglayan Türklerin sıkıntıya girdigi, ana dile sahip çıkılmadıgı takdirde belalara düşülecegi, kimligi oluşturan degerierin başmda dilin geldigi, Türk dilinin şirin oldugu, hatta baldan dahi tatlı oldugu, halkın, milletin gücünün sel gücü gibi çok kuvvetli oldugu vurgulamıştır. Aşık İsfendiyar Feyzipur'un "Türk" adlı destanından üç hane şöyledir:

"Bel bagladın özge dile, Soydu seni güle güle, Ana dilin verme yele, Galma başı belalı Türk.

Dur IJeber al kimliginden, GOvherler tök IJezinenden, Fuzuliiıden, Nesiminden, Düzgün ata, babalı Türk.

Sene galan eldi gözel, Baldan şirin dildi, gözel, Elin gücü seldi gözel, Ay dagların gartalı ,Türk." ıs6

Zencan işıklarından Aşık İltifat Davudi'nin, son günlerde İran devlet televizyonunda canlı olarak okudugu iki türkOsünü sunmak istiyorum:

ı ss İlgar İmamverdiyev sunumu, Erzrum 2002. ı 86 Mart 2007 Suldoz Naıacte, Aşık Rıza Puyende ve Mir Ali Rızat sunumu, özel arşivimiz.

74 _______________ İran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

"Bizim Türk'ün dili gülden zerifdi, Bütün diller "dal" olsa, o "elif'di, Edepde, elimde her bir hünerde, Siz Allah Türklere kimler herifdi? (Allah aşkına Türklerden kim üstündür?)

Dilim yalgız, dilim yalgızdı ay gız, ogul şirin veli baldızdı ay gız, Amandır yagin ol Türk'ün dilinnen, O ki eslin satar, o kaldır, ay gız.

Men Aşık veten yabşı, Köyneyi keten yabşı, Gurbet ger cennet olsa, Ölmeye veten yabşı." 1 87

Türkçe'yi şiirine konu eden !işıklardan biri de Güney Azerbaycan'ın genç !işıklarından olan Aşık Settar Hüdayi'dir. Hüdayi "Türkü'dür Dilim" adlı şiirinin daha ilk mısrasında Türk soyunun Oğuz boyundan olduğunu ve dilinin "Türkü/Türkf' yani Türkçe olduğunu vurgularlıktan sonra dilini hiçbir dil ile değiştirmeyecegini söylemektedir. Şiirin ikinci hanesinde de yine Türk oğlu oldugunu ve ölse bile Türk dilinden vazgeçmeyecegini ilan etmektedir.

"Oguz boyundanam, Türkü'dür dilim, Başga heç bir dile çevrilmez dilim. Azerbaycan' dır bu bezekli elim, Anam Türk dogubdur merdi merdana, Ölsem de ğurhanarn Azerbaycan'a.

Türk oğluyam eşit, bunu bil inan, Ölsem de dilimden dönmerem inan, Babekler yurdudur bu Azerbaycan, Bu ürek sözüdür Aşık Settar' ın, Polatdı esası Azerbaycan'ın ." ı ss

· 1 87 Zencan Televizyonu kaydı, özel arşivimiz. 1 88 Zencan, 05 Nisan 2007 Muhammed Rezzagi sunumu, özel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 75

Ça�daş Kaşkay Aşıklarından Aşık Ersalan Mirzayi (d. 1 975) de bir tasnifmin ilk bendinde, büyük halkı, e�ilmez kırılmaz gücü, vatanı ve şirin dili Kaşkay Türkçe'si için kurban olabilece�ini ifade etmektedir. Son bentte de solu�u kesilip dilden düşse bile şirin dilinden ayrılmayaca�ına and içti�ini belirtmektedir.

"Men gurbanam, A�ır ele, S inmez hele, Şirin dile, Vetene, vetenel Başımı kesseler Elden ayrılmam.

And içmişem, Bel ba�layam, El satJlayam, Ba�ışlayam, Can ele, can ele, Dilden düşsem, Şirin dilden ayrılmam!"ıs9

tran Türklerinin tamamının Türkçesi aynı a�ız özelli�ine sahip de�ildir. Bunun sebebini Fuad Köprülü şöyle açıklam�dır: "X. asırdan XVI. asra kadar İran ve CenObi Kafkasya'da, Türk dilinin yayılma ve yerleşmesini temin eden Türk muhaceret ve iskAnları, bu ıızun asırlar esnasında ve tedrici bir surette ve tabaka tabaka vukua geldi�i için muhtelif Türk şubelerine mensup cemaatlerin bazen birbirleri ile bazen muhtelif yerli unsurlar ile ihtilAt ve tesalübü neticesinde, muhit şartlannın da tesiri ile birbirinden az çok farklı şive, a�ızlar teşekkül etmiştir. Bugün CenObi ve Şimali Azerbaycan'da meselA Şeki, Nuha, BakO, Gence, Karaba�, Tebriz, Erdebil, Urmiye vs. şiveleri birbirinden az çok farklar ile ayrıldıkları gibi İran içindeki sair Türk sahalarının ve mesela Kaşkayiler gibi henüz aşiret şeklini muhafaza eden Türk zümrelerinin konuşma dilleri de birbirlerinden, tabiatıyla ayrıdır. Esasen aynı kabileye mensup olduklan halde, muhtelif sebepler ile asırlardan

189 Şiraz, Nisan 2007 Aşık Ersalan Mirzayt sunumu, Ozel arşivimiz.

76 _______________ İran Türk A.ştk/an ve Mi/O Kimlik

beri ayrı yerlerde ve ayrı hayat şartları altında yaşamış zUmrelerin dilleri arasında dahi bariz ayrılıklar hasıl olmuştur. Bundan başka, yabancı çokluklar arasında dillerini unutmuş bazı küçük Türk zümrelerine mukabil, Türk ekseriyeti arasında, eski dillerini bırakarak, Türkleşmiş Farslara, Araplara ve Kürtlere de tesadüf olunuyor. Yine birtakım sahalarda, müşterek hayatın tesiri ile iki dillilik hadisesine de sık sık rastlanmaktadır. İran Türk şivelerinde yer yer Arap, Kürt ve bilhassa Acem (edebi Farsça) tesirleri çok bariz oldu� gibi, buna karşı, birtakım mahalli İran lehçelerinde de hatta edebi Farsça' da, Türk tesiri göze çarpmaktadır." 190

Başka Türk yurtlarında olduğu gibi İran coğrafyasında da Türk lehçe ve ağızlarının daha çok çeşitlenmemesinde, başka bir sözle İran'daki Türk grupları arasındaki ağız farklılıklarının çok derin olmamasında, aşıkların ve onların eserlerinin topluluklar arasında dolaşmasının ve aktarılmasının büyük payı vardır. Bugün Urmiye aşıklarından Muhammet Hüseyin Dehgan ve Aşık Menef Renciberi, Şiraz'da yapılan Kaşkay Türklerinin düğünlerine davet edilmekte veya Tahran'a, Erdebil'e hatta Meşhed'e gidip düğünlere katılmaktadırlar. Yine aynı şekilde, bir Türkmensalıra bahşisi Tahran'a, Kum'a, Tebriz'e davet edilmekte, Tebriz aşıklarından Cengiz Mehdipur, Hasan İskenderi, Gafar İbrahimi, Yedullah Şekibi diğer bölgelerde program yapabilmektedirler. Bu faaliyetler İran'daki Türk boyları ve Türk grupları arasındaki ağız farklılıklarını azaltmaktadır. Teknoloji araçlarının da bunda rolü görülmektedir. Çok az da olsa radyo ve televizyon programları ve bilhassa teyp ve video kasetleri ile CD' lere yapılan kayıtların dolaşımı bu sahada büyük faydalar sağlamaktadır. Burada Agah Sırrı Levend' in Türk dili ve edebiyatının değerlendirilmesi hususundaki kanaatini ve bizim de bu kanaate katıldığımızı da belirtmemiz yerinde olacaktır: "Türk edebiyatı, türlü lehçeleriyle bir bütündür. Gerçekte bir Türkiye Türkçesi, bir Azeri Türkçesi, bir Çağatay (bugünkü Özbek) Türkçesi ve edebiyatı vardır. Bunların hepsi birden geniş anlamıyla Türk dilini ve edebiyatını meydana getirmektedir. Örneğin, Nesimi ve Fuzfili lehçe bakımından Azeridir. Ama her şeyden önce birer Türk şairidir. Nevdi de lehçe bakımından Çağataycaya bağlı olmakla birlikte bir Türk şairidir. Bunların kullandığı dil de Türk dilidir."ı 9ı

1 9° Daha geniş bilgi için bkz. : M. Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları Il, s. 30. 19 1 Agah Sırrı Levend, Tnrlc: Edebiyatı Tarihi I, Tork Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1 973, s. XVI.

Dr. Al i Kafkasyal ı -------------------- 77

Ünlü Türkolog Cevat Hey'et, Sungur Türkleri ile ilgili yaptııı bir araştırmada bu konuya temas ediyor ve "Sungur Türkçesi, Azeri ve Eynallu lehçeleri arasında bir Türk lehçesidir . . . Bynallı lehçesine daha yakındır. Eıer yavaş konuşulursa bir Azerbaycanlı tarafından anlaşılır ve Prof. Doerfer'e göre Azeri Türkçesinin bir lehçesidir."192 diyor.

örnekleri çoıaltmak mümkündür. Ancak sadece bu birkaç örnek bile Iran Türk Aşıklarının Türk diline ne derece büyük katkılarının olduıunu göstermektedir.

2.2.2. Tllrk Edebiyatma Katkıları

Bütün Türk edebiyatı göz önüne alındııında, Korkut Ata'nın kopuz eşliginde anlattıgı Dede Korkut Hik4yeleri 193 , yine ozanların, bahşilerin, Aşıkların halef selef, usta çırak aktarımı ve anlatımı ile günümüze taşıdıkları ve daha geçen yüzyıllarda yazıya geçirilen 194 Oguz Kagan 19S , Manas ı96 ,

ı92 Cevat Heyet, Sungur Türkleri, TOrlder, Yeni TOrkiye Yay., Ankara, 2002, 20/61S vd. 193 Bu hikAyeler için M. Fuad KöprOIO "BUtOn Tork edebiyatını terazinin bir gozone, Dede

Korkutu ObUr göZOne koysanız yine Dede Korkut aıır basar." demiştir. Bkz. : Muharrem Ergin, Decle Korkut Kitabı, Bogaziçi Yay., Istanbul, 1980, s. S.

1 94 Halk hikAyelerinin ne zaman yazıya geçirildigi kesin olarak bilinmemektedir. Hatta matbaalarda ne zaman basıtdıklan bile henUz kesin olarak tespit edilememiştir. Boratav'ın araştırmalanna gore ilk baskıların 1 863 yılında yapıldıgı tahmin edilmektedir. Boratav, sOzlo rivayetlerin yazılı noshaya geçmesi hususunda şu bilgileri vermektedir: "Öyle anlaşılıyor ki, sözlll rivayetlerin yazılı nOshalara geçişi, sozlo gelenegin zayıttamaıa başladıgı anda vuku buluyor; daha dopu, sozlo gelenek, yazılı noshalann meydana gelmesi şartlarına sahip olan muhitlerde ve çaglarda zayıflamaga başlıyor." Aynı yazının devamında şunları bel irtiyor: "Yazmalann meydana gelişlerini, hataya doşmeksizin şöyle doşonebiliriz: Sozlo gelenek kuvvetli oldugu moddetçe hikAye şifahl kalmaktadır; nihayet, hikAyeci Aşıklarm kendileri, yahut da çıraklannın, manzum parçaları, hatırda kalsın diye, yazılı olarak zaptettikleri oluyor; bunun dışında, hikAye kitaplarının yazılı olarak tespitine IOzum yok, çonko yayılma işi sozlo olarak yapılmaktadır. SOzlo gelenegin, torlo sebeplerle gevşedigi, zayıfladıgı, yani dinleme yerine okumanın geçtigi yerlerde hikAyeyi bilen Aşıkların kendileri, yahut da onlardan dinleyenler, yine yaymak maksadıyla, hafızalarmdan veya dinleyerek yazıyorlar. Bu yazmalann birçok yerlerinde rastladıgımız, hatta bir dereceye kadar hasmalara da geçen, sOziO anialmaya mahsus dil ve ifade Ozellikleri buna delildir." Bkz. : Pertev Naili Boratav, Halk Hikayeleri ve Halk Hikayecilili, Adam Yay., İstanbul, I 988, s. I SB vd.

1 95 Henüz yazı yokken, ilk Türk şairleri tarafından sazlarla söylenen şiflhl edebiyat verimlerinin en zenginleri destan şiirleriydi. Bkz., Nihad SAmi Banarlı, Resimli TOrk Edebiyatı Tarihi MEB Yay., Istanbul, 1 97 1 , C. I, s. 1 0. Oguz Kagan Destanı, M.Ö. 209-1 74 tarihleri arasında hükümdarlık yapmış bulunan büyük Hun yabgusu Motun'un (Mete) hayatı etrafında teşekkOI

78 ________________________ __ İran TOrk Aşıkları ve Mi/O Kimlik

Köroglu197 gibi destanlar198 ve Kerem ile Aslı, Garip ile Şahsanem, Tahir ile Zöhre gibi halk hikliyeleri, bir kenara koyuldugunda Türk edebiyatının geçmişi adına geride çok fazla şey kalmamaktadır. Bunlara türküleri, kamlarınlbahşilerin okudukları duaları 199 da katabiliriz.

Eski edebiyatlardan Yunan, Utin, Arap ve İran edebiyatları ekseriya aynı vatanlarda eser vermiş, yahut büyük edebi faaliyetleri belirli bir zaman içinde yaşayıp son bulmuş edebiyatlardır. Türk Edebiyatı 'nın ise, 27 asır sürmüş bir hayatı bilinmektedir. Bu edebiyat, aynı zamanda, tek bir vatanda

etmiş bir destandır. Bu destan 13 . yüzyılda Uygur harfleriyle, fakat İslAm miıhiti dışında tespit edilmiştir. Geniş bilgi için bkz. : A. Bican Ercilasun, Bflyflk Tflrk Klisikleri Ötflken-SögOt Yay., İstanbul, 1 985, C .I, s. 41 vd.

ı96 Manas destanı, Türklerin İslAmiyeti kabulden sonra meydana getirdikleri ilk destan oldugu için Uygurlar'ın Göç Destanı 'nın devamı sayılabilir. 1 1 .- 12 . asırlar arasında Yedisu havalisinde teşekkOI etmiştir. İsiAmiyeti yaymak için ugr&şan Er Manas adındaki barikulide bir kahramandan bahseden bu destan eskiden, hiç şüphesiz, bütfln Türklerin müşterek destanı idi . Fakat daha sonraki büyük tarihi hadiseler bu destanı, Türklerin çoatJna unutturmuştu. Bugün yalnız Kırgız TOrkleri arasında yaşayan bu destan, 1 9. asırda kigıda geçirilmiştir. Hüseyin Nihat Atsız, Tflrk Edebiyatı Tarihi, İrfan Yay., İstanbul, 1 997, s . 1 39.

ı 97 Körogtu hikiye/destanları, 16. asırda Anadolu/Kafkasya/Türkmenistan cogr&fyalarından birinde yaşadıgı tahmin edilen Köroglu'nun hayatı etrafında oluşan hikAye/destanlardır. Bu hikiyeldestanlann bazı manzum bölümlerine 1 7. - 18 . yüzyılların cönklerinde rastlanrnaktadır. Ancak hikAye/destanların tamarnı 20. yüzyılın başlarında tamamen yazıya alınmıştır. Geniş bilgi için bkz. : M. Tehrnasib, Körogtu Eposu, Azerbayean Edebiyatı TariiJi, Azerbaycan Elimler Akademiyası Neşriyatı, Bakı, 1960, C. I, s. 463 vd. ; Nihad SAmi Banarlı, Resimli Tflrk Edebiyatı Tarihi, C. I, s. 630 vd.

198 "Eski TUı'k ordularında hukumdarların yanında mutlaka 'Ozan'lar bulunuyor, onların kopuzlarla çaldıkları ve okudukları şiirler, bUtfln bir milletin zevkini okşuyordu. Onlar yalnız yeni vak'alara ve kahramanlık menkıbelerine ait şiirler, yahut OlUler vasfında mersiyeler tanzim etmekle kalmazlar, ayrıca 'Milli Tork Destanı'ndan alınmış parçalar da terennüm ederlerdi ." Bkz. : M. Fuad KöprUIU, TOrk Edebiyatı Tarihi, s. 95; "Bir halk şairinin, daha sonraları anonim halk edebiyatı mahsulleri halini alan, aynı zamanda hikAye çeşidine giren geniş çerçeveli eserleri tasnif, telif etmesi hAdisesine t4 epik çaglardan itibaren rastlıyoruz. Milli epopelerin ilk kademelerini teşkil eden halk destanları böyle meydana gelmiştir. Bu çaglarda da halk şairi, hem anlatıcı, inşad edici sanatkirdır, hem de mUelliftir." Bkz. : Pertev Naili Boratav, Halk Ilikiyeleri ve Halk HikiyeeiJili, Adam Yay., İstanbul, 1988, s. 129; Destanlar konusunda geniş bilgi için bkz. : ÖZkul Çobanoglu, ''TOrk Destanları", TOrk Donyası Edebiyat Tarihi, Atatürk KUltur Merkezi Başkanlıgı Yay., Ankara, 200 l , s. 1/86 vd.

199 "Eski Tork 'bahşilozan'ları şölenin daha dint mahiyetini muhafaza ettigi iptidat zamanlarda, kopuzlarıyla 'dini/sihıi' nagtneler söyler, günlUk hayatın yorgunluklarıyla ezilen dimagları şe'niyet ileminden uzak, başka bir ileme naklederlerdi." Bkz. : M. Fuad KöprUIU, TOrk Edebiyatı Tarihi, Akçag Yay., Ankara, 2003, s. 97.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 79

degil, başta Kore'den Avrupa'ya kadar uzanan Orta Asya cografyası olmak üzere, Horasan, İran, Hindistan, Azerbaycan, Anadolu ve Balkanlar Türkiyesi, Mısır, Suriye, Irak vb. gibi cografyanın birçok bölgelerinde ayrı devletler kurmuş Türklerin degişik vatanlarında işlenmiştir.200

Türklerin, kökü Türk külttırııntın zenginliklerine dayanan ve binlerce yıldan beri süregelen çok zengin bir sözlü edebiyatlan vardır. Türk yerleşim yerlerinde yazıya geçmeyi bekleyen onlarca sözlü edebiyat tırtınü vardır. Bilhassa İran Türkleri gibi bagımsız durumda olmayan Türk topluluklarında durum çok vahim durumdadır. Buralarda sözlü edebiyat geleneginin en önemli bölümünü oluşturan ve Türk milli külttırtınün en kıymetli hazinesi olan !işık edebiyatı tırtınleri bile tam anlamıyla derlenmiş durumda degildir. Halbuki İran Türkleri !işık edebiyatı tırtınleri toplanıp işlendigi takdirde çok büyük sanat eserleri ortaya çıkanlabilecektir.

Türk edebiyatının temelini, ozanlbahşi/ıişıklann halkın hakemliginde oluşturdukları ve halka sundukları !işık edebiyatı, halk edebiyatı meydana getirmektedir. Bütün Türk edebiyatı içerisinde önemli bir dilimi oluştııran İran Türk edebiyatında da gidişat aynıdır. Bilıikis İran Türkleri, yüzyıllardan beridir Türkçe ögrenim görme, yazılı edebiyat oluşturma, basın yayın faaliyetinde bulunma imkıinlarından mahrum bırakıldıgından; yazar, şair ve düşünürler defalarca sürgtıne, zindana, ölüme mahkılm edildiginden; sözlü edebiyat, bu cümleden !işık edebiyatı İran Türk halklarına ulaşan yegıine edebiyat kolu olmuştıır.

Iran Türklerinin tarihi, kültürel ve edebi degerierinin istismarı ve talan edilmesi, Büyük İskender' in İran cografyasını işgal edip kütüphaneleri yagmalamasından201 beri kesintisiz devam etmiştir. Arapların, Mogolların202,

200 Nihat Sami Banarlı, Resimli TOrk Edebiyatı Tarihi, C.I, s. I . 20I Makedonyalı lskender, bölgeyi işgal edip lstehr şehrine girdilinde, buradaki özel

kotophanede 12 bin inek derisine yazılı vaziyette tutulan Zerdoşt'On Avesta eserinin tıp, felsefe, astroloji, astronomi ile ilgili bOlUmlerini Yunanca'ya tercüme ettirerek Makedonya'ya göndermiş, sonra tamamını yaktırmıştır. Geniş bilgi için bkz. : Mes'udt, MOrOc az-zcbr:b ve Me'adüıu'l.CC:vber, Kum, 2. Baskı, 1404/1984, C. I, s. 252 vd. ; E. Seferli, ij:. Yusifov, Oedim ve Orta Esrler Azcrbayaııı Eclebiyyııtı, MaarifNeş., Bakı 1982, s. 9 vd.

202 Moaoı tınparatoro Cengiz Han, birçok ülkede yaptıaı gibi Afganistan ve Iran'da da sistemli bir şekilde katliAm yapmış, buton onlo şehirleri, kOltur ve medeniyet merkezlerini yakıp yıkmıştır. Geniş bilgi için bkz.: Laszl6 R6sonyi, Tarihıc T1lrldok, TOrk Kolturono Araştırma Enstitoso Yay., Ankara, 1993, s. 178 vd.; "XIII. Asırdaki MoRol istillsı ile Iran tarihinde,

so ________________________ ___ İran Türk Aştklart ve Mi/O Kimlik

Timurloların istilalarında da aynı durum yaşanmıştır. Daha 20. yüzyılda iki defa, başta Güney Azerbaycan Türkleri203 ve Kaşkaylar204 olmak üzere bütün İran Türklerinin müze, kütüphane ve kültürel mekanları tahrip edilmiş, bütün sanat, edebiyat ve kültürel degerieri yagmalanınış, yakılmış, yok edilmiştir. İngilizler, Kaşkay il hanının Şiraz'daki 1rem Bag. Sarayı'm yagmaladıAmda takriben dokuz bin el yazma ve matbu kitabı götürmüşlerdir. Bu kitapların bir kısmım Kaşkayf şair, Aşık ve yazarlannın Kaşkayf Türkçesi ile yazdıklan ve İl Han'a sunduklan yegAne nüsha kitaplar oluştunıyordu. Geleneksel olarak şair, yazar veya ilim adamlan yazdıklan eserin bir nüshasını veya yegAne nüshasını hana veya bakana sunarlardı. Kaşkay il hanının sarayına yüzyıllardan beridir toplanan b11tün el yazma ve matbu eserler İngilizler tarafindan götüı1llmüştür.

yalnız etnik bakımdan degil, umumiyetle medeniyet bakımından, yeni bir devre açılmış oldu. Bazı sahalarda, msi. Horasan'da, yerli halkın ve Torkmen kabilelerinin mOhim bir kısmı mahvedildi; Merv, Nişabur, Herat gibi Selçuk devrinin büyük ve kalabalık medeni merkezleri ıssız birer harabe haline getirildi." M. Fuad KöprOIO, Edcbiyat Anıştırmııları. C. Il, s. 34.

203 12 Aralık ı946 gono Ruslar'ın destekledigi Tahran orduları, Tebriz'i işgal edip "Azerbaycan Muhtar HokOmeti"ni yıktıktan sonra, o güne kadar Türkçe olarak yayımianmış bütün eserleri toplayıp meydanda yakmışlardır. Tebriz Meydanı'nda yakılan ve yakıtı kitap olan bu büyük ateşe "Kitap Tongalı" denilmektedir. Şair Ali Tude, Tahran yönetiminin büyük güçlerle işbirligi yaparak gerçekleştirdigi bu utanç verici, vahşi hareketi "Kitap Tongalı" adlı uzun manzumesine konu etmiştir. Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, Iran Tork Edebiyatı Antolojis� C. V, s. 36ı vd.

204 Birinci ve Ikinci Dünya Savaşlarında, Basra Körfezinden lran'a girmek isteyen Ingilizlere karşı savaşan Kaşkay TOrkleri çok kayıp verirler. Aradan on yıl geçmeden 1953 yılında, iktidarda bulunan Tork asıllı başbakan Muhammet Musaddık'ı, Ingiliz, Rus ve Fars "ittifakı" iktidardan indirip hapseder. Onu öldürmek istemektedirler. Bunun üzerine Kaşkaylar, yirmi bin kişilik bir güçle Tahran'a yürürler. Musaddık'ı idamdan kurtarırlar. Pehlevi yönetimi bu durumu hazmedemez. Kaşkay TOrklerinin üzerine ordu birl ikleri göndererek önce silahlarını toplatır. Daha sonra katliaına başlarlar. Binlerce Kaşkay Torko öldOrOIOr, binlereesi hapsedilir, binlereesi sorgüne gönderilir. Hanların, beylerin ekseriyeti yurt dışına ve Iran' ın degişik yerlerine sorgün edilir. Göçeri Kaşkaylar mecburi iskana tabi nınılur. Boton obalar yagmalanır. ı 963 yılına gelindiginde bu defa Şah Rıza Pehlevi "Ak devrim" adıyla bir reform hareketi başlatır ve Türklerin elinde bulunan mombit ve stratejik öneme sahip arazileri alıp, Farslara verir. Bu uygulamaya da Kaşkaylar karşı çıkarlar. Pehlevi yönetimi, Kaşkay Torklerine karşı tekrar katliam başlatır. Kaşkayların birligini ve dirligini kökünden sarsar. Tahran yönetiminin ı 953-1954 yılında yaptıgı katl iam şiirlere, agıtlara dökolmOştOr. Geniş bilgi için bkz. : Babek Cavanşir, Kaşkay Tllrlderinin Tarihi, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bil imler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Istanbul 200 I , s. ı 87; Ali Kafkasyalı, İran TOrlderi Aşık Mubitleri, s. 28ı vd. ; Novzer Danişver Kaşkayi, NeiJnelıay-i b Gaşgayt, lntişarAtı Nevid, Şiraz, l 37 l l ı992, s. ı 12 .

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 81

Bu eserler arasmda Işık edebiyatma ait çok Onemli divanlann ve kitapların bullJJlduAu bilinmektedir. 205

Bunlara ilaveten Pehlevi yönetiminde Aşıklık gelenegi ve Aşıkların faaliyetleri yasaklanmış, "saz" ve ''tar"lar toplatılmış, nice Aşık zindanlara atılmış, işkencelere tabi tutulmuştur. Bu yasak ve baskılar I 979 sonrası kurulan yönetim tarafından da devam ettirilmiştir. Hatta, Meragalı Tarcı Şulan gibi bir çok ozan bu dönemde öldUrUlmüş, yine ''tar" ve "saz"lar toplatılarak yakılmıştır. Ancak Humeyni, son günlerinde Aşıkların faaliyetlerini serbest bırakacaktır. 206

İran Türk Aşıkları, XV. yüzyıldan 20 yüzyılın ilk çeyregine kadar çok büyük ragbet görmüşlerdir. Onlar, yalnız göçebeler ve köylüler arasında degil, İran kültUrU tesirinde kalan feodaller, yani hanlar ve beyler ile şehirli Türkler arasında da milli an'aneleri yaşatmışlar ve klasik Fars edebiyatı ile rekabet etmişlerdir. Hatta Ermeni ve Gürcü halk edebiyatları üzerinde de çok etkili olmuşlardır. En çok Türkçe çalıp söyleyen Ermeni Aşık bu bölgeden çıkmıştır. Diger yandan Aşık şiirinin dolayısıyla halk şiirinin tesiri klasik edebiyatta da görülmektedir. Klasik şairler bile hece vemi ile halk şiiri yazmadan edememişlerdir.207 Klasik şairler divan edebiyatı nazım şekillerini kullanırken aşıklar, onlara nispet milli nazım türleri oluşturmuşlardır. Meydana getirdikleri mosiki/nazım şekillerine Türk boylarının adlarını vermişlerdir. Avşari, Bayati, Gereyli, Varsagi gibi. Klasik Türk edebiyatma mahsus olan Tuyug adındaki dörtlükten oluşan nazım şekli de halk edebiyatının tesiri ile oluşmuştur.2os

205 Esedullah, Merdani Rehimi, Zeban-1 Tflrki Kaşkayi ve Şive Nlgiriş-i An (Kaşkayi Türkçesi ve Yazma Usulü), lntişarii.tı RahgOşa, Şiraz, 1 380, s. 33.

206 Bu dönemin yasaklan, Iran Türkleri aydınlan çevresinde kinayeli şiiriere ve karikatürlere konu olmuştur. Örnek olmak üzere bkz., Çuvalduz dergisi; ayrıca bkz., Menuçehr Islam Azizi'nin "Yandınlan Sazlar" ve "Tarçı Şulan" adlı şiirleri. Bkz. : Ali Kafkasyalı, Iran TOrk Edebiyatı Anlolojis� C. VI, s. 2 I 4 vd.

2°7 Endelib KaracadBgi, Ebül Hasan Raci, Hekim Mirza Ali Han La'li, Muhammet Halife Aciz gibi divan şairleri de ii.şık tarzı şiirler yazmışlardır. Bkz. : Ali Kafkasyalı, Iran TOrk Edebiyııtı Anlolojisi, C. V, s. 93, 1 85, 2 14, 227.

208 M. Fuad Köprülü, Edebiyat Araştımıalan. C. Il, s. 40.

82 _______________ İran Türk Aşiklan ve Mi/H Kimlik

Bu co�afyanın Aşıkları, Türk edebiyatma 50'den fazla nazım şekli ve 90 kadar nazım türü kazandırmışlardır. 209 Bunlar arasında "Bayatı (mani 1 hoyrat}", "Bayatı Tecnis", "Cahannfune (tarihi manzume)", "Cıgalı Tecnis", "Cigalı Muhammes", "Cigalı Muhammes Müseddes", "Deyişme", "Divanf', "Dudak Degmez Tecnis", "Elif- Lam", "Geraylı", "Gazel", "Gıfılbend (Muamma)", "Goşayarpak Koşma", "Goşayarpak Muhammes", "Güllü Kafiye", "Haydari (Heyderi}", "Herbe Zorba", "Koşma", "Muhammes", "Muhammes DivAni Müseddes", "Müseddes", "Müstezad Tecnis", "Tasnif', "Tecnis", "Üstadnfune", "Vücudnfune (Beyan-i Ml)", "Zincirleme Divanf' ve "Zincirleme Koşma"yı sayabiliriz. Bu şiirlerin tamamına yakını Aşık havaları, Aşık türküleri olarak Aşıklarca ve aynı zamanda halk tarafından halk türküleri olarak da kullanılmaktadır. Diger yandan Aşıklar gazel, divani, müstezat, muhammes, müseddes gibi klAsik şiirin bazı türlerinde de eserler vermişlerdir.2 ıo

İran Aşıklarının TOrk edebiyatma hizmetlerinin en önemli bir böltımünü de tasnif ettikleri hikAyeler oluşturmaktadır. Onlarca halk hikAyesi tasnif ederek ve bu hikAyeleri sözlü olarak, nesilden nesle aktararak hem TOrk edebiyatının sürekliligini saglamışlar hem halkın roman, hikAye ihtiyaçlarını karşılamışlar hem de milli kimligin en önemli belgeleri olan milli edebiyat ürünlerini oluşturmuşlardır. Bütün bunlarla Türk edebiyatının esasını kurmuş, dolayısıyla Türk kültür ve medeniyetine büyük katkıda bulunmuşlardır.

Türk halk hikAyelerinin ekserisi, İran Türk Aşıkları tarafından tasnif edilmiştir. Kerem ile Aslı, Kurbani, Hasta Kasım, Arzu ile Gamber, Tahir ile Zöhre, Abbas ile Gülgez, Garip ile Şahsanem, Şah İsmail ve Gülzar, Kaçak Nebi gibi halk hik4yeleri, bu bölgede meydana gelmiş ve buradan Kafkasya, İran, Kumuk, Türkmen, Özbek, Karakalpak, Irak (Kerkük}, Trakya, Balkan, Anadolu TOrkleri arasında, hatta Ermeni ve Gürcü halkları arasında da yayılmıştır. Bütün bu topluluklar arasında MlA yaygın olarak kullanılmakta ve onlarca varyantı ile yüzyıllardan beridir çok önemli bir görevi yerine getirmektedir. 2 ı ı Bütün araştırmalar ve kaynaklar bu durumu

209 Mürsel Hekimov, Azeıbaycaıı Aşı* Ş6ri Şekilleri ve ()ayııqlan, MaarifNeş., Bakı, 1 999, s. 373. 2 1 ° Kitabın "Ekler" kısmında bu nazım türlerine örnekler verilmiştir. 2 ı 1 Meherrem Öasımlı ve dgr., "Dastanlar", Azerbaycan Edebiyatı TarQıi, s.596 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı -----

dogrulamaktadır. 2 12

----------- 83

İran Türkleri Aşık muhitlerinde faaliyet gösteren günümüz Aşıklan, seletleri gibi hafızalarmda onlarca halk hikiyesi tutmaktadır. Her bir Aşık, ortalama otuz beş kırk halk hikiyesi bilmektedir. Bu hikiyeler daha çok dügün ve şenliklerde sunulur. 2 13 İran Türklerinin yerleşik bulundukları, Culfa'dan Kaşkay yaylalarına, Meşhed'den Sulduz'a kadar olan bölgede

2 12 Faruk SOmer şöyle yazıyor: "Bu hususta ozanların haletleri olan Işıklar, bilhassa bOyDie bir rol oynamıştır. Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Şah İsmail, Aşık Garib gibi, Iran Torkleri arasında teşekkul eden halk romanları Anadolu Torklerinin de halk romanlan olmuştur. Buna karşılık KöroıJu destanı Anadolu'dan lran'a gitmiş ve bu destan onların da milli destanı hAline gelmiştir. Nasreddin Hoca fıkralan da, Köroglu destanı gibi, Anadolu'dan Azerbaycan'a gitmiştir."[Bkz. : Faruk Soıner, 0Auz1ıır (TUrkmenler), Tork Donyası Araştırmaları Vakfı Yay., Istanbul, 1999, s. 1 76] ; Bu hususta Boratav daha geniş bilgi vermektedir: "Ilk taşbasmalar, herhalde, yukarda tavsif ettigirniz yazmalann ınatbaaya verilmesi suretiyle meydana gelmiş olmalıdır. Ben, yazmalann taşbasmasına geçiş tarzını ve seyrini ögreıtmek için bazı salıatlara başvurdumsa da onlar bu hususta beni tatmin edecek bilgiler veremediler. Yalnız, bu hik4yelerden, lkbal KUtuphanesinin neşrettiklerinin öteden beri "mUrettip ve musalıhihi" olan Bay Süleyman Tevfik, bana bazı malOmadar verdi. Onun söyledigine göre, en eski taşbasmalar 1280- 1282 (1 863 - 1 866) yıllannda yapılmıştır. Bu kitapları ilk basanlar, şimdi OlmUş bulunan, Salıaflar Çarşısında kitapçı Hacı Hasan, kitapçı AbdUicelil, şimdi (1939'da) Yeni Şark KUtuphanesinin salıibi Bay Hüseyin'in babası Hacı Kasım'dır. Bunlar Iran Azerbaycanı'ndan gelmişlerdir. Bu hikAyeleri kendileri de bilirlerdi. Ya kendileri yazdınp bastırdılar yahut memleketlerinden yazmalar getirdiler, onları matbaaya verdiler yahut da bilenleri söyletip zapt ettirdiler. Süleyman Tevfik, bu hik4yelerin kahvelerde ve başka yerlerde okundugu devirleri de biliyor. Meddahlar, turkUlU hikAyeleri de anlatırlardı. Onlar, bu hik4yelerin deyişlerini de, makamla, sazla degil de, konuşma edasıyla, okurlarmış. SUieyman Tevfik'in kanaatine göre, hikAyeler evvela yazma olarak yayılmıştır. Aransa, hAll ellerde ve kUtuphanelerde bu yazmalardan bulunur. Yazmadan taşbasmasına, bundan da matbaa harfleriyle yapılmış hasmalara geçilmiştir. Süleyman Tevfik'in verdigi bilgiler içinde, şüphesiz en dikkate degeri, bu taşbasmaları ilk meydana getirenierin tran Azerbaycanı'ndan gelmiş kimseler olduguna dair olandır. Basma olarak elimizde bulunan halk hikAyelerinin Iran ve Kafkas Azerbaycanlarında ve buralarla sınırdaş Dop Anadolu bölgelerinde sözlü gelenekle yayılmış ve zengin rivayetler halinde yaşamış hikAyeler oldu�tmu tahmin edebiliriz. Bunların bazılarının, kitap haline geçmiş olmalarına ragmen, oralarda hala kitaplardakinden daha zengin sözlü varyandarı oldugunu biliyoruz. Şu halde, halk hikAyelerinin ilk tabilerinin, asıl vatanlan olan memleketlerden bu gelenegi getirmiş ve bu hikAyeleri kitaba geçirmiş olmalan pek tabii olarak dUşUnUiebilir." Pertev Naili Boratav, Hallı: Hilıiyeleri ve Hallı: HiklyeciliAi. s. 1 59.

2 1 3 Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, "Iran Tork .Aş�k Muhitlerinde HikAye ve Destan Anlatına Gelenegi", Milim Meddalıa TOrk Hallı: A1ı111ı1m, Uluslararası Sempozyum Bildirileri, Gazi Üniversitesi THBMER Yay., Ankara, 2006, s. 300 vd.

84 _______________ tran Türk Aşiklan ve Mi/11 Kimlik

yapılan alan araştırmasmda 1 65 halk hikAyesi tespit edilmiştir. 2 14 Bu hikAyelerde isim benzerli�i görülse de içeriklerinde farklılıklar mevcuttur. Ayrıca bu hikayeterin sayısı bu kadarla da sınırlı de�ildir. Bu sayı iki yüzden de fazla olabilir. Bu hikAyeterin ancak 40 kadarı kitaplarda yayımlanmıştır. Bir kısmı ise cd veya teyip kasetlerine kaydedilmiştir. Bu hik4yelerden, tarafımızdan derlenen "Tilim ijan ile Mehri ijanım" adlı hikAye ilk defa bu

2 14 Müellif tarafından İran Türkleri arasında tespit edilen 1 65 halk hikAyesinin adları şöyledir (Bu hikAyelerden bazılan arasında isim benzerligi vardır. Ancak içerikleri farklıdır.) : Abbas ile Gülgez, Abbas Tugarganlı, Ahmet İbrahim, Alıhan ile Perihanım, Ali Şah ile Huriliga, Alihan ile Peri, Arap Reyhan, Araptan At Alışı, Arzu Genber, Aslı-Kerem, Aşık Ali ve Aşık Raft, Aşık Cünun, Aşık Garip, Aşık lman ile Deyişme, Aşkın Şah, Avez Evlenmesi, Avez'in Halas Edilişi, Ayvaz'ı Getirme Seferi, Baba Leysan ile Verga, Baba Leysan ve Perizad, Baba Rövşen (Buba Ruşen), Babek Destanı, Bagdat Seferi, B&gdat Seferi (Beyteş Bezirgen), Bedit Melek, Behram ijan, Bey Astan, Bezenoglu Mehemmet ile Peri, Bezirgan, Bolu Beyi Seferi, Bolu Serdar, Cidalı Kenan, Delikli Daş, Demircioglu Seferi, Demircioglu'yu Getirme Seferi, Demirçioglu, Derbent Seferi, Dumateli, Efruz Me'sum, Elişah, Emrah ile Huriliga, Emrah ile Selvinaz, Endelib Mirza ile Gızıl Gül, Erzurum Seferi, Eset Nizam, Eset ve Saltanat, Esli ve Kerem, Eyvaz, Fehle ile Reyhane, Garnber ile Mahmut, Garip ile Şahsenem, Geregli Memmed, Gergerli Mehemmed ve Mehpare Hanım, Gerib ve Senem, Gorkut Ata (Korkut Ata), Göyçe Kızı, Golarn Haydar, Golarn Kemter, Gularn Kemter ile Gülnzar, Golarn Kemter ile Senaver, Öurban ijan, Gül Bilbil (Gül Bülbül), Gül Senuber, Gülüzar, Güneyli Necib Usta, öerib ve Şahsenem, ijan Esger, ijeste Öasım, Harman Dalı, Hasan ile Sayyad, Hasta Kasım, Hatem Şah, Haydar ile Behrarn, Hesret, Hudat, Hundapb (ijundablı) Mehcur, Horşit Bey, Hüyrlukga-Hemrah (Huriliga-Hemrah), İbrahim ile Gövhertaç, ltyas ile Mehri, lmrah (Eınrah), İstanbul Seferi, Kaçak Nebi, Kanturalı ile Kanlı Koca, Keçel Hemze (Kırat), Kelbi ile lnsaf Peri, Kelbi ile Selbt, Kelbi ve lnsafl, Kelbt, Eli Keleyberli, Kempir (Yaşlı Kadın), Kemter, Kemter Yusuf, Kerem ve Esli, Keygubad, Kırk Minler, Köroglu, Köroglu'nun B&gdat Seferi, Körogltı'nun Derbent Seferi, Köroglu'nun Erzurum Seferi, Köroglu'nun Evlenişi, Köroglu'nun Gocalıgı, Köroglu'nun Ölümü, Köroglu'nun Rum Seferi (Telli Hanım' ı Getirmesi), Köroglu'nun Türeyişi, Köroglu'nun Türkemen Seferi (Ayvaz'ın Getirilmesi), Kurbant, Kurbant ilc Peri, Kurdoglu, Kürdoglu Hasan, Küskün Avez, Latif Şah, Leyli ile Mecnun, Mahmud ile Peri, Mahmut ile Gülcndarn, Mahmut ve NigAr, Mehemmet Han ilc Şahestc Peri, Mehemmet ile Terlan, Mir Mahmut, Mir Mahmut ile Sara, Molla Eli ile Rafı, Nccef ile Pcrizad, Necep 0Aian, Pehmur Şah, Rum Seferi, Rum Seferi Tercan Seferi, Saadet ilc Sayyad, Sayat Hcmrah, Serhoş ve Mahbub, Seydt, Scydt ile Peri, Sıçan ile Aşık, ŞahzAde Cemşid, Şa Behram (Şah Behrarn), Şa lsmayl (Şah İsmail), Şah İsmail, Şah tsrnail ile Arap Ozengi, Şah tsrnail ve Gülazer, Şasenem-Garıp (Şahsenem-Garip), Şirin Birçek, Şirin ile Birçek Hanım, Tahir ile Zöhre, Tahir Mirza, Telim Han ve Şahsenem, Tercan Scferi, Tokat Seferi, Tovgat (Kıratın Kaçırılması), Tuti-yi Şirin Sühan ve Yusuf Cemal, Türkemen Seferi, Türkistan Seferi, TürkoAiu ile Mehri, Ululu Kerim, Ululu Kerim ve Süsen, Ululu Kerim ve Süsen Hanım, Ostad Telim Han, Valeh ile ZemigAr, Vanlı Köçek (Köçek Rıza), Verga ile Gülşah, Yaralı Dilgem, YAdigAr ve Gülabatın, Yetim Seydt, Yusuf Ahmet, Yusup­Züleyha, Zencanlı Kurbant, qynel Orap (Zeynel Arap), Zöhre-Tahir . . . Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, İran Türkleri Aşık Muhitleri, Erzurum, 2006.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 85

kitabın "Ekler" bölümünde yayımlanmaktadır. Kitap bilinde yayımlanan hikayelerden bazılan şunlardır:

Esli ve Kerem/Esli ile Kerem (Kerem ile Aslı)2 1 5, Tufarganlı Abbas ve Hüseyin Cavan216 , ijan Çoban217 , Gaçag Nebi21 8 , Aşıg Gurbani ve Peri ijanım219, Abbas ve Gülgez22°, Aşıg Valeh ve ZemigAı-221 , (Leyli ve Mecnun, Baba Neysan ve Perizad, Serboş ve Mehbub, Y4digAr ve Gülebatın, Esed ve Seltenet, Mir Mahmut ve Sara, Kelbi ve İnsafi, Kurdo�lu, Şah İsmail ve Gülazer, Ali · ve Rafi, Gergerli Mehemmed ve Mehpare, Ululu Kerim ve Süsen, ijan Çoban, ijeste Gasım, Gaçag N ebi] 222 , [Yusuf ve Züleyba, ŞahzAde Cemşid, Bedii M� le k, Yaralı Dil�em ]223 .

Son on beş yıldan beridir, İran Aşıkları teknolojik gelişmelere paralel olarak, bildikleri hikAyeleri teyp, video kaset ve cd' lere kaydetmektedirler. Hatta Tebriz, Urmiye, Na�adey, Zencan, Kum, Save, Hemedan, Kümbeti Kavus, Erdebil, Şiraz, Tahran gibi şehirlerde müzik kayıt stüdyolar1, 4şıklarla ilgili kayıtlar yaparak cd yapıp piyasaya sürmektedirler. Bu kayıtları, dü�n ve şenlikterin yapıldı�ı mekanlarda, bazı hikayeleri de geçtikleri gerçek tarihi mekanlarda kaydetmektedirler. Bununla Aşıkların hafızalarında bulunan halk hik4yeleri, türkülü hikayeler, türküler, makamlar, hatıralar kayda geçmektedir.

2 1 Mart (Azer) 1 945 'de Mir Cafer Fişeveri'nin başkanlı�ında Tebriz merkezli, "Milli Demokratik Azerbaycan Hükümeti" kuruldu�u günlerde, başından beri milli hareketin içinde yer alan Aşık Hüseyin Cavan ( 1 9 1 6-1 985) ve arkadaşları Tebriz'de "Aşıklar Ansamblı"nı kurmuşlardır. Birli�in

2 1 s BOlıyid-ı Kitııpbııac-i Firdcvst, Tebriz. Kitabın müellifi ve yt. yok. 216 Aşık Hüseyin Sat, Aşık Dastanlan, l'ufarpnlı Abbas ve HQseyiıı Cavm, Zer öelem

Neşriyatı, Tebriz, 1 38012002. 2 17 Hüseyin Malunudl, ijan Çobaıı, Ebter Neşriyatı, Tebriz, 1 38012002. 2 1 8 Gaçq Ncbi (nşr.,Kitabbane-i Firdevsl), Tebriz, yt. yok. 2 ı9 Abdulkerim Menzurl Hamne, Aşıa öuıbııııt ve Pcri ijanmı, YArArı Neşriyatı, Tebriz,

1376/1998. 220 Abdulkerim Menzuıi Hamne, Abbas ve GOlpz, YArAlı Neşriyatı, Tebriz, 1376/1 998. 22 ı Cevad Derbendl, AşJt Valeh ve Zenıip', Endişeno Neşriyatı, nhran, 1 38012002. 222 Aşık Hüseyin Sal, Aşık Dastıaılan; Uyli Mecnun, Zer Gelem Neşriyatı, Tebriz, 1 3711 1993 . 223 Aşık Hüseyin Sal, Yusuf've ZOlelJa, Zer Gelem Neşriyatı, Tebriz, 1 38012002.

86 _______________ !ran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

başkanı Aşık Hüseyin Cavan olmuştur. Bu teşkilat Türk Aşıklık geleneginin gelişmesi için ülke çapında önemli çalışmalar yapmıştır. Aşıklar Birligi, "Milli Demokratik Azerbaycan Hükümeti''nin milli vitrini, milli sembolü olmuştur. Kurulan hükümetin kimligini tanımayan Tahran yönetimi tarafından, görüşmeler yapmak ve onları milli hareketten vazgeçirmek için Tebriz'e, devlet başkanı birinci yardımcısı Muzaffer Firuz başkanlıgında bir heyet gönderilmiştir.

Azerbaycan Muhtar Hükümeti'nin başkanı Seyid Mir Cafer Pişeveri onlar için Tebriz'deki Şir :ijurşid salonunda bir konser hazırlatır. Sözleri, sazları, musikileri ve giyim kuşamları ile tamamen İran Türklerinin milli temsilcileri olan 4şıklarla, halkının milli kimligini onlara tanıtmak istemektedir. Aşık Hüseyin Cavan, !işıklar grubu ile sahnede yerini alır. Pişeveri ile Firuz salonun Joeasında birlikte oturmaktadırlar. Konser başlar. Hüseyin Cavan sazı gögsüne alıp programını başlatır. Programını irticalen okudugu şu türkü ile bitirir:

"Bir kimseden gorbumuz yob, Hamımız224 bir can kimi. Elde siliih dayanmışıg, Budur nigiihbiin kimi. Ana yurdu goruyurug, İgid Settar ijan kimi. Çünkü bize terbiyeni, O merd gehreman verib. indi bizim ölkemizde, Sonsuz güdretimiz var. Her kim bize kec babarsa, Ona nifretimiz var. Şerg eline işıg salan, Milli dövletimiz var. Veten bizi bu dövletin, Yolunda gurban verib, Cavan Hüseyn, yatmagilen Gece gündüz yazgilen,

224 Haınımız: Hepimiz.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 87

O gan içen celladlann, Mezarını gazgilen. Çiyinde saz elde tüfeng, Düşmen başm ezgilen. Vetenini te 'rif ele, o, Şerge tekin verib."

Başkan Mir Cafer Pişeveri, konser bittikten sonra Aşık Hüseyin Cavan' ı yanına ça�ırıp nereli oldu�u sorar. Hüseyin Cavan, Karada� bölgesinin Ütn köyünden oldu�unu söyler.

Muzaffer Firuz hayretini gizleyemeyerek sorar: "Siz CenQbi Azerbaycan'ın Ütn kendinden misiniz?". Hüseyin Cavan, "evet" diyerek tasdik eder. Pişeveri, bakan yardımcısı Firuz'a şöyle der: "Siz hAlA niçin Azerbaycan meselesine inanmıyorsunuz, anlamıyorum. Bu toprakta yüzlerce Hüseyin gibi o�ullar yaşamaktadır. Yazıklar olsun ki, siz onların dillerini lal, kulaklarını sa�ır, gözlerini kör etmişsiniz.22S

Aşıklar, şiir okuma, deyiş deme, hikAye anlatma, günün meselelerini yorumlama, konuşma yapma gibi faaliyetleri ile halkta edebiyat sevgisi ve zevki oluşturmakta, bununla da edebiyata hizmet etmektedirler.

Sonuç olarak işıklar, eski ça�lardan beri onlarca şiir türü oluşturarak ve bu türlerde binlerce eser meydana getirerek; yüzlerce halk hikAyesi tasnif ederek ve bu hikAyeleri dilden dile aktararak günümüze kadar ulaştırarak; halka dinleme, söyleme, aniatma yetene�i ve edebi zevk kazandırarak Türk edebiyatma büyük hizmet etmişlerdir. Türk milletini edebiyatlı kılmışlar ve Türk edebiyatının esasını koymuşlardır.

22' Mürsel Hekimov, "2 1 Azer" Dergisi, Dortınund/Gerınany, 1999, No: 2, s. 27.

BB _______________ Iran Türk Aş1klar1 ve Mi/U Kimlik

2.2.3. Inanç Dünyasına Katkılan

Musevi Karayimler, Hırıstiyan Gagauzlar ve Şaman inancında bulunan Altay Türklerinin dışında kalan bütün Türk devlet ve topluluklarında kainat ve hayat görüşü, ahlak telakkisi, sosyal hayat, mimari, resim, musiki, edebiyat, örf, adet ve gelenekler tamamen İslAmiyet ile yo�lmuştur. Türk milli varlıgını şekillendiren bu en büyük kuvveti inkar etmek bir hata, onu ortadan kaldırmaya çalışmak bir dalalettir. Çünkü bu, Türk milletinin kendisini bozmak, yok etmek olur.

Türk milletinin milli varlıgının oluşmasında cografi ve tarihi şartlar kadar, manevi kuvvetlerin de rolü vardır. Anadolu'yu fetbeden Türkmenler, sadece maddi kuvveti temsil etmiyorlardı. Onları harekete geçiren manevi bir kuvvet de vardı: İslAmlık! . . Malazgirt savaşından sonra manevi kuvvet ocakları olan medrese, cami ve tekkelerin bütün Anadolu'yu baştan başa kapladıgı görülmektedir. İslAm dininin telkin ettigi manevi kuvvetler, Türk milletinin benligini yogurmuştur.226

Türkler, Müslüman olmadan önce bir çok dinle tanışmışlardır. Ancak bu dinler Türkleri tatmin etmemiştir. Müslümaniılda tanışıp onu tanıdıktan sonra İslam'ı mizaçiarına çok uygun bulmuşlardır. Bu bakımdan Türkler adeta aradıklan dini bulmuş gibi Müslümanlıkta karar kılmışlardır. Türkler, Müslümanlıgı kabul ettikten sonra artık Türklük ile İslamiyet birbirinden ayrılmaz olmuş ve bu, günümüze kadar böyle devam etmiştir. Bu buluşma, birleşme, bütünleşme ve kader birliginden her iki taraf da karlı çıkmış, Müslümanlık Türklerin şahsında emsalsiz bir koruyucu, Türkler de İslamiyet ile adeta eşi bulunmaz manevi bir müttefik bulmuşlardır. Bunun birçok tarihi delili vardır. İslarniyetin Türklerin sorumluluguna geçtikten sonra yalnız fetihleri, genişlemesi ve yayılmasıyla degil, aynı zamanda maddi ve manevi eserleri ve medeniyetiyle de ne kadar şanına layık bir mertebeye yüceldigine bütün tarih şahittir. Türkler olmasaydı bu yüce din, birleşmiş Hıristiyan Avrupa'nın karşısında kim bilir ne müşkül durumlara düşerdi. 221 Birleşik

226 Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu, Dergab Yay., İstanbul, 1978, s. 74 vd. 227 Muharrem Ergin, Torkiyc'Din BOgOıılı:O Meseleleri, Tork KoltUrOnO Araştırma Enstitoso Yay.,

Ankara, 1988, s. 200 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 89

Hıristiyan güçlerine karşı Türklük ile İslamiyet kılıç ile kalkan gibi eşleşmiştir. Biri digerini bütünlemiş, güçlü kılmıştır.

Müslümanlık, aynı zamanda Türk milletinin milli benligini daima korumuştur. Başka dinlerin dairesinde kalan Türklerin ekserisi, özellikle Bulgarlar ve Macarlar milli kimliklerini kaybetmişlerdir. Fakat Müslüman olan Türklerden hiçbir Türk kavmi milli benligini kaybetmemiştir.

lslamiyetin, Türldükle ne kadar bagdaşık oldugunu, onun Türk yurtlarında hüsnükabul görmesinden anlamak mümkündür. Bugün, çok az

nüfusa sahip olan Musevi Karayimler, Hırıstiyan olan Gagauzlar ve Şaman inancında bulunan Altay Türklerinin dışında kalan bütün Türk devlet ve toplulukları Müslümandır.

Türkler, başka milletlerden farklı olarak, daha peygambere sahip olmadan, kendi anlayışları ile tek bir Tanrı inancına yükselmişler; milli ve insani duygutarla birlikte tarih sahnesine çıkmışlardır. Dünya tarihinde bu müstesna vasıflarla tanınan, maddi, manevi kuvvetlerin imtizacı ile de asırlarca cihan hakimiyeti mefkt1resine baglanan Türkler, lslimiyeti kabul edince bu yeni dinde kendi ruh ve mefktlrelerini bularak daha yüksek bir mevkie sahip oldular. Bu sebepledir ki son bin yıl zarfında İslimiyet ve Türklük, zat ve sıfat olarak, öyle kaynaşmıştır ki artık İslimiyet Türklerin milli dini mahiyetini kazanmış ve bu iki unsurun birbirinden ayrılması mümkün olmamıştır.22s

Türk milletinin, din baglamında, en büyük ve en tehlikeli problemi mezhep ayrımcılıgıdır. Bu anlamsız kavga geçmişte zaman zaman Türk milletini sıkıntıya sokmuştıır. Daha açık bir sözle, XVI. yüzyılın başlarından XVII. yüzyılın ortalarına kadar devam eden Osmanlı ile Safevi çekişınesi bu cümledendir. Daha sonraki dönemlerde de emperyalist güçlerin benzer bir çatışma ortamı yaratmaya çalıştıklan görülmektedir. I. Petro'nun "vasiyetnamesi ! " 229 bu duruma güzel bir örnek teşkil etmektedir. Esasen

228 Osman Turan, T1lık CihAn Hlkimiym Meftdlrcsi Tarihi, ötuken Yay., Istanbul, 2005, s. 23. 229 Türklerin Deli Petro, Rusların Büyük Petro diye adlandırdıkları Pyotr Velikiy Alekseyeviç

(Moskova 1 672- Petersburg 1 725), vasiyetnAmesinde milleti adına çok ilgi çekici tespitlerde bulunmuştur. Büyük bölOmU TOrk dünyası ve Isıarn Alemi için ayrılan bu vasiyetnAmenin i lgili bölümlerinin konomuza ışık tutması bakımından, Tork gençleri tarafından mutlaka okunınası gerektigine inanıyoruz: "BUtUn evlatlarım, birbirini takiben, Avrupa ülkelerinde

90 __________________________ __ İran Türk Aşiklan ve Mi/11 Kimlik

hükümran olacaktır, zira Avrupanın bütün devlet kuruluşlan köhnemiş ve ihtiyarlamıştır. Fakat Rus Saltanatı inkişaf halindedir, biz bu inkişafı aklımızia bulmuşuz. Gelecek nesillerimizin elinde bir ''talimat" niteliginde olsun diye, ben "VasiyetnAmemi" aşagıdaki şekilde yazdım:

ı- Rus devleti daima dengeli savaş şartları hazırlamalı ve bu hazırlıgın Rusya'nın terakkisine sebep olması için çalışmalıdır.

8- Rusya devletinin hududu Avrupanın şimalinde Baltık denizine, güneyde ise Karadenize kadar olmalıdır. Bu durumu korumak Rus serhaddini genişletmek evlatlarıının vazifeleridir.

9- Rusya devletini, dünya devleti yapabilmek için, onun başkentinin Asya ve Avrupa hazinelerinin anahtarı olan İstanbul olması lazımdır. Acele ve noksansız olarak çalışıp, istanbul 'un batı topraklarına sahip olmak gerekir. Şüphesiz ki lstanbul 'a sahip olan şah, dünyada ilAhi şah olacaktır. Bu malesadın hedefine ulaşahilmesi için, daima Türkiye ile İran arasına fitne-fesat tohumları ekilmeli, kavga ve savaş çıkanlmalıdır. Bu iş için Sünni ve Şii mezhepleri arasındaki ihtilaflar, en keskin silah ve yenilmez ordudur. Rusya'nın nüfuzunu Asyada yaymak için Sünni-Şii ihtilafları en iyi vasıtadır. Türkiye ile İran devletleri arasındaki müvazeneyi öyle bozmak lazımdır ki (fitne-fesatla) onlar birbirleri ile hiçbir zaman anlaşamasınlar. Hem İran, hem de Türkiye'nin Avrupa halklarıyla temas etmesine imkan verilmemeli. Eger bu ülkelerin Müslümanları gözlerini açıp hukuklarını aniayacak olurlarsa, o bize büyük bela olacaktır.

Hem Türkiye'nin hem de İran' ın din adamlarını elde etmek ve onlar vasıtasıyla Sünni-Şii ihtilaflarını kızıştırmak lazımdır. İslam aleidesini Asya'dan uzaklaştırmak, hıristiyan dini aleidesini ve medeniyetini oralarda ciddi bir şekilde teblig etmek ve yaymak zaruridir. Bizim alimlerimizin bugüne kadar devlet işlerine müdahale etmesi, Rusya devletinin terakkisine milni olmuştur. Ben kendi selahiyet ve isıikialimi kullanarak, onları devlet işlerinden uzaklaştırdım. Ruhanilerin devlet işlerine müdahale etmelerini reddettim, şimdi onlar sıradan birileri gibi elleri ve kolları baglı kalmıştır. Ben bunu çok büyük bir riski göze alarak yaptım. Ruhanilerin devlet ve millet işlerinden ellerini çektirip, yetkilerini kiliselerde yalnız dini görev yapmakla sınırlandırdım.

Bunlara ilaveten, çeşitl i tedbirler de almak lazımdır ki, İran ülkesi her geçen gün biraz daha parasız pulsuz ve ticaretsiz kalsın. Hülasa İran' ı daima gerilerneye sevk etmeli, baglı durumda tutmalı ki Rusya devleti onu istedigi zaman zahmetsiz bir şekilde öldürmeye kadir olsun. Ama Türkiye devleti mahvolmadan İran' ın canını almanız tavsiye edilmez.

Gürcistan ülkesi, Kafkasya hattının yani İran'ın şah damarıdır. Eger Rusya'nın tessellüd neşteri o damara yetişecek olursa o zaman kalbinden zayıf kanı akacak ve onu öyle halsiz edecekdir ki bin Eflatun dirilip gelse dahi onu ıslah edip saglıgına kavuşturamaz. O zaman İran ülkesi Rusya çariarına deve gibi muti olacaktır ve Türkiye'nin son alevi de sönecektir.

Maddi ihtiyaçlar bölgesi olan Türkiye'nin işini bitirdikten sonra, İran' ı zorluk çekmeden mahvetmek ve başını kesrnek mümkündür. Bunun için de siz, zaman kaybetmeden Gürcistan' ı ve Kafkasyayı zaptedip İran ' ın içte hakim durumda olan şahsiyetlerini kendinize hadim ve muti edeceksiniz. Ondan sonra Hindistan'a kastetmeli . O memleket çok büyük ve geniş bir ticaret bölgesidir. Orayı ele geçirdiginiz takdirde, İngiltere vasıtasıyla elde edilen para ve gelir evvelkinden çok, Hindistan'dan ihraç olunacaktır. Hindistan' ın anahtarı Türkiye'nin payitahtıdır. Gidebildiginiz kadar Kırgız, Hive ve Buhara sahraları tarafından ilerleyin ki hedefiniz size yaklaşmış olsun. Zaman kaybetmeyin, aynı zamanda telaş ve acele etmekden imtina edin.

Dr. Ali Kafkasyalı --------------------- 91

Türkler, çok çeşitli dinden, dilden, renkten insanı banş ve huzur içerisinde asırlarca idare etmiş büyük devletler kurmuş, dünyaya nizarn vermiş bir rnillettir.ı3o Böyle bir sonucun ortaya çıkmasmda Türkün an'anevi degerierini işleyip geliştiren ve yaygınlaştıran aşıklann rolünü görmezden gelmek mümkün degildir.

Iran cografyasının hemen hemen bütün ilşık muhitlerinde alan araştırması yapıldı. İran Türk aşıklarının çogunun şii, az bir kısmının ise Şafii, Hanefi, yani Sünni oldukları görüldü. Bunların dügün ve şenliklerdeki programları izlendi ve ortaya koydukları her türlü sesli, görüntülü, yazılı materyal toplandı. Çok titiz bir şekilde incelenen bu veriler arasında toplumun bireyleri arasmda inançta ayrılık, çatışma yaratabilecek herhangi bir unsura rastlanmamıştır. Aksine bu aşıkların büyük çogunlugunun insanlar arasında hoşgörü, toplumda barış ve istikrarın saglanması için tam bir samimiyetle, olaganüstü gayret sarf ettikleri müşahede edilmiştir. Bu noktada İran Türk aşıklarının adı ve mahiyeti ne olursa olsun din olgusunun temel gerçekligine uygun davrandıklarını söylemek hiç de abartılı bir tespit sayılmamalıdır. Mesela, üstat Aşık Aliasker, bir müstezat koşmasında :

"Dörd kitab her yana yolu gösterir, Nefs ile me 'rifet olur şeş cahat. Bele emr eleyib Güdret-i Gadir, Bu emre gol goyan tez tapar nicat,

Eyle e 'tigad."23 t

derken, onun çagdaşı Aşık Şenlik de,

Avusturya devleti ile zahiren dost olmalı. Fakat öyle bir tedbir almalı ki Alman ve Avusturya gitgide güçlerini kaybetsinler.

Türkiye'yi Avrupadan ayırmalı (uzaklaştırmalı) ve bu iş birHAinden Avusturya'ya fayda temin etmeli. Bu işte iki yol var: Biri Avusturya'yı başka bir yerde meşgul etmek, biri de Avusturya'ya Türkiye topraklanndan öyle bir parça vermeli ki bilalıere onun Avusturya'dan alınması kolay olsun . . . " Bkz., Dirilik dergisi 1916, sayfa 42; TOrk KoltOrO Deıgisi, Mart 1990, sayı 323, s. 160.

230 Yüzlerce yıl Melik Şah'ın "Biz Nizarniye medresesini bir mezhebi korumak için deAil ilmi yokseltmek malesadı ile kurduk. Mezhepler arası bir tefrik istemiyoruz." sözO Türk hakanları ve Tork halkları için bir dOstur olmuştur.Osman Turan, TOrk CihAn HAkiıniycti MetkOn:si Tarihi, s. 209.

23 1 Islam Elesger, Aşıt Elesgcr, Şerg-Gerb Neşriyyatı, Bakı, 1999, s. 1 54.

92 _______________ Iran Türk Aştklan ve Milli Kimlik

"Arşta kelfun levh-i mahfuz, garg oluftur nurunan, Hagtı Zebur, İncil, Tevrat yeten onun sırrına, Furkan' dan nasihat alan dalar daha derine, Dadı Hak olan gullarda nahag yalan görmedim."232

diyerek, hangi inançtan hareket edilirse edilsin mutluluga ulaşmanın mümkün olduguna işaret eder. Bu noktada her iki aşık da;

"Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim, Bezirganım mataım çok, alana satmaga geldim. Ben gelmedim da'vi için benim işim sevi için, Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaga geldim."

"Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldıgın namaz degil. Yetmiş iki millet dahi, Elin yüzün yumaz degil."

diyen Yunus gibi bırakınız mezhepler, tarikatlar arasmda dinler arasındaki farklılıgın dahi bir çekişme, sürtüşme, ayrışma vasıtası biiline getirilmesindeki anlamsızlıgı vurgular.

Son yüzyılın en ünlü Türkiye Türk aşıklarından Aşık Veysel ( 1 894-1 973) birçok şiirinde Allah, Peygamber sevgisini büyük bir içtenlikle işlemiş, ayrımcılık yapmanın yanlış oldugunu, huzurun ve mutlulugun birlikte oldugunu vurgulamıştır. Ayrıca çeşitli inanç ayrımına gidenlerin menfaatperest insanlar oldugunu işaret etmiştir. Veysel ' in şu birkaç hane şiiri başta Veysel olmak üzere aşıkların inanç hususundaki hassasiyetlerini açıkça göstermektedir:

"Allah birdir, Peygamber hak, Rabbül alemindir mutlak. Senlik benlik nedir bırak, Söyleyim geldi sırası.

232 Ensar Aslan, Çıldırlı Aşık Şenlilc, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara, 1975, s. 125.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 93

Yezit nedir ne Kızılbaş, De�il miyiz hep bir kardaş, Bizi yakar bizim ataş, Söndürmektir tek çaresi.

Şu alemi yaratan bir, Odur külli şeye kadir, Alevi Sünnilik nedir, Menfaattir varvarası."233

"Aslım Türktür Elhamdul(il)lah Müslüman, Şükür Amentüye etmişiz iman, Kalbime yaraşmaz şirk ile güman, Kalbimiz nur ile dolu sayılır:•234

"İngiliz, Fransız, Ataman, Urus, Günde telef eder binlerce nüfus! Bu kadar milletler hep suçlu suçsuz, Ataş almış, oylum oylum yanıyor!"23s

Türk Aşıklık gelene�inin XVI. yüzyıldan gelen sesi olan Aşık Kurbani, "Allah Deyibler" adlı şiirinde Allah'ı ve Resulullah'ı şöyle anlatıyor:

"Cebinin tecella, cemalın güneş, Knll şeyün balig236 - Allah deyibler. tki gabe-gövsin, gürret'ül- eynin, Bilmezem ganıma ne susayıbdır!

Cebrayil gelibdi Erş-i e ' ladan, Geldi beber verdi lövh-i ülyadan. Cemalın şövgihe ta Süreyya'dan, Ay şebbun eyleyib, gün il�ayıbdır.

233 O. Yaşar Ogtızcan, Dostlar Beni Hatırlasm ..\şık Vcysel, ÖZgUr Yay., Istanbul, 199 1 , s.57 vd. 234 A. g. e., s. 205 . 235 A. g. e . , s.72. 236 Her şeyi yaratan.

94 _______________ İran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

Sana dostum dedi Rebbülalemin, Senin Mkmündedir erş ilen zemin, Cebrayil, Mikayıl, İsrafil, Emin, Firişteler gullugunda nayibdir.

Cemalın şövginden nezl oldu aye, Heç dşıg düşmesin bu temennaye, Melekler çıbanda ol tamaşaye, Dediler, bu ne nur, ne ecayibdir!

Vilayet yiyesi, ey kerem kanı, Dünya vü abiret dfuiilemanı, Gurbani, beşersen, beddini tanı, Melaik üzüne durmag ayıbdır."237

XVIII. yüzyılda İran Azerbaycanı'nda yaşamış üstat aşıklardan Hasta Kasım, "Allah" adlı ş iirinde Allah sevgisini halka şu şekilde vermektedir.

"Aşura gecesi bir şehre vardım, Gördüm yazılıbdı her yanda Allah. Ezel dersi aldım ol Bismillah'dan, Obudum Gur'an ' ı Elhemdulil lah.

O gün ki obudum men de Gur'an ' ı, Tanıdım entere zerbe vuranı, Düldül üstde gördüm Şah-ı Merdan ' ı, B ir aye öyretdi mene Yedullah.

Merbeb ölcek lerze düşdü ijeyber'e, Rikabını verdi gulu Genber'e . Hemi damad oldu ol Peygember'e (s), İsmine yazıldı Ya Esedullah.

237 Cezenfer KAzımov, CurbanJ, s . 129.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 95

"Ueste Gasım" sesler Allahu ekber, Vesiy-yi Mustafa (s) �leme server, Şahiddir bu işe yerler ve göyler, Mevlaya tay olmaz Vallah ve Billah."238

Ostat Ozan Telim. Han ( 1742- 1829) Hz. Muhammed için söylediği ve bütün �şıkların dilinde olan "Muhammed" redifli şiirinde O'nu ve yaptıklarını şu şekilde anlatmaktadır:

"Ezel Hag nurundan güdret gelemin, Yazdı erş-i müellaya Muhammed. Küfrün günü239 yandırırdı �lemi,240 Şükür Allah saldı s�ye Muhammed.

Men edib batılı heggi buyuran, Helalı haramdan seçib ayıran, Butları sındırıb24 1 member geyiren, Gedem basan musallaya242 Muhammed.

Bu tebte bu taca tebarekellah, İbrahim de saldı243 K�be Beytullah, Musa Tur' da, kil isada Ruhullah, Mindi getdi o semaya Muhammed.

Erşin beyanında kel�-ı revaç, Melekler başında nur-i dürr-i taç, Dördüncü asmanda getdi verdi baç, Enguşterin244 Yedullah'a Muhammed.

238 Mehemmed lbadi GarıılJanh (Alışı&). Vcs1e Gasım, s. 85. 239 Günü: Güneşi, sıc�ı. ateşi. 240 Bazı Aşıklar bu mısrayı şu şekilde okurlar:" O &ün ki kOftır tutubdur Alemi" 24 1 Sındırmak: Kırmak. 242 Hz. Muharnmet'in miraca çıkarken Mescid' i Aksa'da Uzerine basıp çıktıltı taş. 243 Salmak: Yapmak. 244 Enguşter: Ytıztık, nübüvvet mührü.

96 _______________ İran Türk Aştklart ve Mitn Kimlik

Arifbiler bu kelarni bu dini, Okurlar Heg kitabında Yasin'i , Yareb olur baba giyamet günü, Telim245 kimi binevaya Muhammed. "246

Urmiye bölgesinin üstat Aşıklarından Aşık Dollu Mustafa ( 1 806- 1 873) "Ya Reb" adlı şiirinde Allah, Peygamber ve Kur'an-ı Kerim mevhumlarını ciddi bir sanat adamı hassasiyeti ile sunmaktadır.

"Ya Reb senin hökmündedir ternam küll-i kainat, Gıyam gıyamet olanda gurular pel- sırat247, ijab-ı geflette yatanlar dünyanı cennet biler, Mehşer günü dide giryan veren olmaz bir necat!

ijalilullah bina goydu ka'be-i Beytullahı, Severem yüz yirmi dördü on iki nurullahı, Göyden yere iiye geldi obu gulhuvallahı, Melekler secde gıldılar Muhammed verdi salat.

Ya hu deyen bendelere matlub degil nam-nişan, Hag erhamerrahimindir,bebşindedir,mehriban, Gudretinden balg olundu zemin ile asuman, Üçü dörde peyvend etti dünya oldu yeddi gat.

Bir şatJeden on bir gonca baş veribdi görmüşem, Çehar debi bag bilmişem Hag yolunda durmuşam, Mustafa'yam and içmişem tevhide baş vermişem, Afveyle sen günahımı, sensen gazüyülhecat."248

245 Bazı kaynaklarda Tilim olarak geçmektedir. 246 Ali Kafkasyalı; İran TOrlderi ı\şık: Muhitleri, s. 194. 247 Pel: Engel, mani. 248 Hemid Şafit, Genher Hegirt, Dollu Mustafa, s . 95.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 97

Aşık Balavlu Miskin ( 1 85 ı - ı 9 ı 7) Allah ' ı, halkı adına, çok şefkatli, çok muhabbetli anlamına gelen "Ya Vedtld" sıfatı ile anmaktadır.

"Gece gündüz fikri zikrim meded senden Ya Vedtld. Bir ununana gerg olmuşarn imd!d senden Ya Vedtld. ijüda gıldı derg!hında İblis ' i etdin ibrac, Melekler nurdan pay alır agam senden Ya Vedud.

İbrahim çün belg eylerlin cebeli erafanı, İsmail keçdi serinden buldu şan ve şövketi. Davud oglu Süleyman'a verdin tae u dövleti, Eytlb ki bu derde düşdü çekdi bunca zilleti, Aleme cevr ü cefa gelir senden Ya Vedtld.

Ab u ataş, hak ü baddan yaratdm insanı sen, Hem Hekim'sen, hem Rehim'sen, rehmetin mek!nı sen. Yendirib ged! eylersen tebtden sultanı sen, Müşgülde galan gulların derdinin derınanı sen, Aleme külli inayet olur senden Ya Vedtld.

KerbelA'da şehid etdin gül üzlü mehpareni, Onun için matem tutdu, göyler geydi gareni. Göy üzünde gan aglatdın dolanan seyyareni, Gulunam Şahım bagışla men Miskin biç!reni, Smıg könüller muradm alır senden Ya Vedtld. "249

İran Türk Aşıklarından Aşık Dollu Mustafa ( ı 806 - ı 873), Allah ve Resulü için çok şiir yazmıştır. Bir münacaatını ve iki naatını buraya almayı uygun gördük.

249 Cemal Ayrımlı ve Ham id Şafii, Balovlu Miskin, s. 30.

98 _______________ İran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

MÜNACAAT

Meded senden olsun ey Bar-ilahim, Dilim deyip Mevla daldalanıpdı25o. Y o b yerden yarattın külli cihanı, Gelbirnde bir sela daldalanıpdı.

On seggiz min iiiemi leyl ilen nehar, Kerimsen , Gafursan, Rehimsen, Gehhar! U şeriksen, şekkim yobdu kerdgiir, Üregim deyip "la" daldalanıpdı .

On seggiz min alem yıgılar hamı, Yüz yirmi dörd minin geçer eyyamı, Ol Ke'be'den sonra BeytU'l-Haramı Rabü' I-Lemyezal' a daldalanıpdı.

Külli kilinatın mizanı birdir, Gönderen kitabı, Gur'an'ı birdir, Her on seggiz minin Süphan' ı birdir "Resul oglu" Dol'a daldalanıpdı.25 ı

NEBI EL MÜRSEL

"Obudum Gur'anı bildim ebcedi, Esselam Nebi el-mürsel esselam. Hükm oldu, Cebrail bul Mehemmed'i, Cemi erenlerden efdal esselam.

Eftal peygembersen nurun tecalla, Ayeler şanında eşhed en billa, Senin mucizatın oldu hüveyda, Sell5in padişah-ı adil esselam.

250 Daldalanmak: Sıjtınmak. 25 1 Hemid Şafii, Genher Hegiri, Dollu Mustafa, s. 37.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 99

J\dl adaletsen yetiştin taca, Cemi erenlerden şöhretin uca, Cebrayıl vahiy getdi vardın miraca, Gırbların sırrına dahil esselam.

Dabilem galmışam yar astanandaısı, "Resulun Y etiıni" z4r astananda, :ijesteyem dermanım var astananda, Ey sahib-i Yusuf Cemal esselam."ıs3

. YA RESULALLAH

Endin Surağından mindin Refrefe, Ne dedin o saat ya Resulallah? Nurun tecallAsı düştü göylere, Bilindi ezimet ya Resulallahi

Cebrayil perdede getirdi ilim, Arşa bülend oldu ah ile elem, Öeyz ilen babanda çatdadı gelem, Getirmedi tagat ya Resulallahi

Şan ile şövketin hamıdan uca, Hacılar cehd eler getsinler haca, Allah'ın emri ile vardın Mi'raca, Endirdin kitabet ya Resulallahi

"Dollu Mustafil''yam çohdu günahım, Gabrin ezabına galmayıp ahım, Bir umudum sensen peşt-i penahım, Olanda giyamet ya Resulallahlıs4

ısı Astana: Eşik. ıs3 Hemid Şafit, Genber Hegirt, Dollu Mııs1ııfiı, s. 3 1 . ıs4 Hemid Şafit, Genber Hegirt, Dollu Mııs1ııfiı, s . 60.

100=--------------- !ran Türk Aşiklan ve Mi/11 Kimlik

Hz. Muhammed için türkü koşan bir Aşık da Zencan' ın üstat Aşıklarından Müslim Askeri'dir. O, "Muhammed" redifli koşmasında Hz. Muhammed'e büyükler büyügü diye hitap etmekte ve onu anlatmaktan kalemlerin aciz oldugunu vurgulamaktadır. Şiirin diger hanelerinde, Uinatın onunla hidayet buldugunu, meleklerin onu kutladıgını, cennette hurilerin sevindigini ifade etmektedir.

"Gelemler acizdi yaza vesfini, Seyyid-i bedih'a255 selamun aleyk! Ehmed-i Mustafa dünyaya geldi, Erş-i kibriyaya selamun aleyk!

Mekke 'de dünyaya geldi Mehemmet, Tamamı Uinat tapdı hidAyet, Erşide melekler dedi tehniyet, 256

Merve'ye, Sefa'ya selamun aleyk!

ijalig-i Lemyezel, gadir-i Sübhan, Hökm edib yer göy oldu çırabban, Behiştde huriler oldu şaduman, O Şah-ı vAia'ya selamun aleyk!"257

Eski Türk "bahşi-ozan"ları, şölenin henüz dini mahiyetini muhafaza ettigi iptidai zamanlarda, kopuzlarıyla "dini-sihri'' nagmeler söylerlerdi. Bununla günlük hayatın agırlıgı altında yorulan dimagları başka Alemiere taşırlardı. 258 İslAmiyet'ten sonra bahşi-ozanlar bu defa İslAm dininin özelliklerine ve taleplerine uygun olarak İslAm dini içerikli söz ve saz eserl�ri ortaya koymuşlardır. Başka bir ifade ile Aşıklar mensubu oldukları Türk tayfasının inanç degerierine uygun olarak eser verip faaliyet göstermişlerdir. Yukanda örnekleri verilen, elimizde mevcut en eski eserlerden günümüz Aşık ürünlerine kadar, bakıldıgında Aşıkların daima dini degeriere saygılı

255 Seyyid-i bedih : BUyükterin buyngu. 256 Tehniyet: Tebrik, kutlama. 257 Zencan, Nisan 2007, Aşık Muslim Askeri sunumu, özel arşivimiz. 258 M. Fuad KöprülU, Ttırk: Bdebiyııtı Tarihi, s. 97.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 101

davrandıkları, hatta bu degerierin gelişmesi ve saygınlıgı için gayret sarf

ettikleri görülmektedir. Bütün Türk tayfalarında görüldügü gibi Iran Türk Aşıklarından Allah ve Resulü için, Kuran'ı Kerim ve diger inanç degerieri için şiir yazmayan, bu degeriere hikiye ve anlatımlarmda yer vermeyen Aşık pek yoktur. Eski çaglardan beri Sadece bu birkaç işıgın birkaç şiiri bile İran Türk Aşıklarının, Türk inanç dünyasına hizmetlerini göstermeye yeterlidir.

2.2.4. MOzik KtlltOrOne Hizmetleri

Sanat bir milletin müşterek zevkinin ifadesidir. Milli bir damga taşır. Bir milletin fertleri anlayış ve zevk bakımından birbirlerine benzerler. Başka bir ifade ile sanat, bir milleti başka milletten farklı kılan, o millete has zevk ve duygularm tezahürü ve şekil lenmesi, o milletin güzeli yaratma ve bulma tarzını ortaya koyan kültür unsurudur. Her milletin sanat temayülü ayrı bir karakter taşır, ayrı bir şekilde ortaya çıkar. Söz, ses, mekin, renk, ışık, şekil anlayış ve zevk, milletten millete degişir. Milletin yaratma gücünün temsilcisi olan sanat, milli cemiyeti teşkil eden temel kültür unsurlarından biridir. Bu kültür unsuru, sahalarına göre edebiyat, musiki, mimarlık, resim, heykel, süsleme v.s. sanat koliarına ayrılır. Bu kolların her biri kültür unsuru olarak cemiyet hayatında pek büyük rol oynar. Dolayısıyla topyekfuı sanatın sosyal bag olarak degeri bir cemiyet için hayati önemi haizdir.259

"Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür."260 diyen ve Türk kültürünün her sahasına çok önem veren Mustafa Kemal, güzel sanatlardan da ilgisini esirgememiştir. "Şunu ehemmiyetle tebirüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini,

259 Bkz., Muharrem Ergin, Torkiye'ııin BugOnkl1 Mcselc1cri, TOrk Kolturono Araştırma Enstituso Yay., Ankara, 1988, s. 9. Mehmet Kaplan sanat, fert ve toplum ilişkisini yorumlarken şoyle der: "Sanat ruhun ifadesidir; şahsiyetin tezahorodor. Kendi kendisini kabul etmeyen bir insan veya bir millet nasıl yeni bir sanat vocuda getirebilir? TOrk mOnevverleri, asırlardan beri kendi kendilerinden nefret ettiler. Kendini aşagı gorme hissi, bizim yaratıcı kuvvetimizi sıfıra indirdi. Onlar gibi olacagız diye kendimizi unuttuk. Bu bir nevi manevt intihardır: Kendimize ait ne varsa hepsini ortadan kaldırmaya çalıştık. . . Kendini kabul etmek, kendine donrnek denen milltyetçilik ancak bizi bu hastalıktan kurtarabilir." Bkz. : Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu, s. 2 1 7 vd.

260 A1BIIIrtcç010k, AtatUrk'On Goroş ve Direktifleri, Birinci Kitap, MEB Yay., Istanbul, 1998, s. 349.

1 0::.2 ______________ !ran TOrk Aşıklan ve Mi/O Kimlik

yorulmaz çalışkanlıgını, fıtri zekasını, ilme baglılıgını, güzel sanatlara sevgısını, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür."26ı

Güzel sanatların edebiyat, musiki, mimarlık, resim, heykel, süsleme gibi dalları vardır. Biz iişıklık gelenegiDin müzikle ilgili olan kısmı üzerinde duracagız. Musiki, duygular üzerine kurulan kültür unsurudur. Kültürün bütün unsurları gibi musiki de insandan ve toplumdan ayrı düşünülemez. Melodi herkes içindir. Musikinin dogulu, batılı, şurah buralı olması da önemli degil. Önemli olan onun görevini yerine getirmesi, toplumun duygu ve zevkine hitap etmesi, toplumu tatmin etmesidir. Her musiki, kültür gözü ile, aynı derecede muhteremdir. İnsanlar ve milletler başkalarının terennümlerinden de zevk alabilirler. Fakat musiki her şeyden önce milli terennümler demektir. Hiçbir sanat kolunun milli rengi musikininki kadar belirgin degildir. Bu bakımdan musiki ile millilik birbirinden ayrılmaz. Milli musikisi olmayan millet millet degildir. Ve başkasının musikisi bir millet için milli musiki olamaz, aynı zamanda milli musikinin yerini de tutamaz. Türk musikisi büyük bir musikidir. Asırlarca büyük Türk milletinin ruhi ihtiyaçlarının kendi bölümünü mükemmel bir şekilde karşılamış, milleti tatmin eden muhteşem bir gelişme göstermiş, dahi sanatkildar yetiştirmiştir. 262

Türk iişık musikisine gelince o, iptidai bir müzik degildir. Çok gelişmiş ve çok enginleşmiştir. Türk dünyasının en güzel seslerini kendisinde toplamıştır. Aşık musikisinin sesleri Türk Milletinin ve Türk kültürünün genel karakterine uygundur. Tabiidir, gerçekçidir, insanidir. Aşık musikisinin

26 1 Atatllrk'Qn SOylcv ve Demeçleri ll, Türk lnkılftp Tarihi Yay., Ankara, 1997, s.3 18 . 262 Bkz. : Muharrem Ergin, TOrkiye'nin BugODkfl Meseleleri, s. 354 vd. Türk musikisinin

derinligi ve enginligi hakkında günden gune yeni bilgiler ortaya çıkmaktadır. Çin elçisi Vang Yen-tö, 98 1 -984 yılları arasında Turfan ile Beşbalıg şehirlerini ziyaret etmiş ve bu geziyle ilgili bir seyahatnAme yazmıştır. Bu seyahatnArnede Türklerle ilgili çok ilgi çekici bilgiler veren elçi, şöyle yazıyor: "Uygurların saza benzer iki turlu çalgı aletleri vardı. Uygurlar kırlarda gezintiler yapıp, uzak yerlere giderlerdi. Fakat hiçbir zaman müzik aletlerini yanlarından eksik etmezlerdi." Yine elçiye göre Uygur Hakanı, elçi onuruna Beşbalıg yakınlarındaki bir gölde kayık gezisi düzenlemiştir. Bu gezide bir mUzik konseri verilmiş ve bir de sahne oyunu şeklinde bir mUzikli komedi oynanrnıştır. Gölde kayıkla gezinirken de her taraftan mUzik seslerinin geldigini belirtmiştir. Bkz. : Bahaeddin Öge!, Dooden BugODe 1'1lrk K11ltQrQnQn Gelişme ÇaAlan, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul, 1988, s. 2 1 1 .

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 103

önemli bir özeliili de hem söz mUzili olması hem de enstrUmantal olarak çalınmasıdır. Ayrıca Aşık musikisi Türkçe'nin her çeşit alız özelliline uygun bir musikidir.

Türk musiki kültürü içerisinde işık musikisinin, bu cflmleden İran Türk Aşık musikisinin, önemli bir yeri vardır. tran Aşık musikisi kendine özgü çalgıtara sahiptir. Kaynaklara göre bidayette tek çalgı 'kopuz' olmuş ve uzun süre tek çalgı kullanılmıştır.263 Daha sonra kopuz biçimsel olarak çeşittendili gibi bu biçimsel delişiklile paralel olarak çeşitli adlar da almıştır. Saz, çögUr, kemençe, gıcak, setar, dutar gibi.264

263 Bazı tasavvufi TOrk tarikatlan içinde musiki ve semanın (raksın) bOyOk bir dint vecd vasıtası hAline gelmesi de eski TOrk karnlarının tesirlerini gOsıerir. Osman Turan, TOrk Cib8n HAkiıni)'ai MdkOresi Tarihi, s. 29; Ayrıca her milletin kendi ilk nıı&melerini tercnnome mahsus millt bir sazı vardır ki esatirine, menkıbelerine girer ve hatırası edebiyatında yazyıllar boyunca saklanır. Işte en eski TOrk 'bahşı/ozan'lannm sagular, destanlar okurken yahut yan dint ayinlerde kullandıkları en eski musikt aleti de 'kopuz'dur." M. Fuad KOprOIO, TOrk Edebiyıdı Tarihi, s. 98; ''Tork mOzik Alederi arasmda Çiniiierin Hyu-pu ve K'ung-hou (Ko'ng-heou) adı ile zikrettikleri kopuz Bozkır Tork fulldorunda çok mOhim yeri olan bir çalgı idi. Destanlar, kahramanlık menkıbeleri, aşk torkUieri, milletin acı tatlı hatıralan, saz şairleri tarafından kopuz çalmarak SOylenirdi . . . Tariderin bulundulU her yerde mevcut olan kopuz, atalarımızla birlikte Mısır, Suriye, Balkanlar, Macaristan, Çekoslavakya, Polanya, Rusya, Ukrayna ve Almanya'ya da girmiş ve oralarda 'koboz, kubos, kobzo, kopus' gibi adlar altında, çok sevilen sazlardan biri olmuştur." t. Kafeso&lu, TOrk MiiD Koıtoro, s. 290.

264 Saz : Telli Tork musiki aletidir. BUton Tork toplumlarmda kullanılır. ÇOgUr, dutar, setar, gıcak, kemençe ve saz, kopuz soyundan gelen musiki alederidir. Genellikle dut, erik ya da ceviz aAacından yapılır. Bazı TOrk toplumlannda halk ve Aşıklar saza kutsiyet izafe etmektedirler. Kum/Save Aşık muhideri gibi bazı bOlgelerde saz abdestsiz çalmmaz. "ÇOgUrsOz her yerde meclise girme, 1 Gedirini bilmeyene dindirme, 1 Destamazsız (abdestsiz) ona eliyi vurma, 1 Amandır hikmetin sındırma Aşıg." Geniş bilgi için bkz. : Ali Kaflcasyalı, Iran TOrkleri AtıkMulıitleri, s. 191 vd. Dutar, yaylı kopuzdan kopuza geçiş dOneminde oluşturulmuş telli kopuzun tipik Orne&idir. Vertkov, bu bOigenin dutariarını şoyle tarif ediyor: ''TOrkmen dutariarı iki tellidir. ÖZbek ve Tacik dutariarına çok benzerler. Uzunluklan 90 cm'dir. Ancak Torkmen dutariarı ÖZbek dutarianna gOre biraz daha kOçUktor. Ipek tel kullanırlar. Yeni dutarcılar ise maden tel kullanırlar . . . ""Vertkov, V. Adasmusıkalnıh instrumentov narodov SSR, Moskova, 1963."ıen naklen Bahaeddin Ogel, TOrk KD1tor Tıırilıilıc Girit, C. 9, s . 130. Mark Slobin'e gore, " 1928 yılına kadar, yalnızca ipek tel kullanılıyordu." "Mark S1obin, lnstrumental music in Nortlıem Afghanistan, (Doktora Tezi), Univ. Of Michigan 1969." dan naklen Bahaeddin Ögel, TOrk KD1tor Taıilıbıe Girit , s. 130. Kancııçe/Yaylı Kopuz: "Kırgız, Altay ve Kuzey TOrkleri gibi dış tesiriere açık olan bOigelerde, kopuz sozonu karşılayan gerçek bir alet idi . . . Radlofa gOre kopuz, Kırgız ve Goney Rusyadaki Karayim TUrklerinde, kemençe anlayışı ile soyleniyordu. DolU

104..:...,_ ______________ İran Türk Aşiklan ve Mi/11 Kimlik

Diger yandan önceleri ozanl!şıklbahşi geleneginde, sadece kopuz kullanıldıgı hAlde, sonraları bazı Türk topluluklarında, aynı zamanda İran Türk topluluklarında kopuza, saza, çögüre başka Türk halk çalgıları da eklenmiştir. Tebriz/Karadag bölgesinde saz, balaban, kaval(tet) üçlüsü ile; Sulduz/Karapapak bölgesinde saz, balabanldüzele, dümbek üçlüsü ile; Horasan/Türkmensahra' da dutar ve kemençe ile; Kaşkay Türklerinde setar ve kemençe ile Aşıklık gelenegi devam ettirilmektedir. 265 Böylece Aşıklarının müzik kültürüne hizmetlerinin en önemli bir yanını da pek çok Türk halk çalgı aletini üretip, yaşatıp, günümüze kadar getirmeleridir.

İran Aşıklarının Türk müzik kültürüne ikinci bir önemli hizmeti de onlarca musiki makamını Türk kültürüne kazandırmalarıdır. Yazısız ve kayıtsız onlarca makamı halef selef, usta çırak aktarımı ile günümüze taşımışlardır. Türk dünyası Aşıklık geleneginde 288 Aşık havası vardır. Bu

Türkistan'da ise, Ielli sazlann hepsine kopuz deniyordu . . . Kırgız Türkleri Manas destanını söyleyen manasçılar ile turkU veya destandan bazı epizodları söyleyen ırçılar, iki ıelli kemençeye, hem komuslkopuz ve hem de kıyak yani kemençe diyorlardı." Bahaeddin Ögel, Tork Koıtar Tarihine Giriş, s. 288. Asıl adı Türkçe "gıcak" olan bu çalgı, Türklerden Farslara geçmiş ve Farsça "keman" "kemençe" adıyla kullanılır olmuştur. Gıcak sozU Batı Sibirya Türkleri tarafından "cıcak", Kırgızlar tarafından "kıyak" veya "kıl kıyak" olarak kullanılmıştır. Bahaeddin Ögel, TOdı: KOltllr Tarihine Giriş, s. 285 vd. Türk dünyasının dış ıesirlere kapalı bir toplulugu olan Kaşkay Türklerinin Aşıkları, Onceleri "çogur/saz" çalarlarmış. Geçen yüzyıllarda hem "setar" hem de kemençe çalmaya başlamışlar. 40-50 yıldan beridir de bir kısım Aşıklar "setar", bir kısım Aşıklar kemençe, bir kısım Aşıklar ise viyolan çalmaktadır. Anadoludaki Karadeniz bOlgesi Türkleri gibi bunlar da kemençeye geçmişlerdir. Karadeniz Aşıklannın kemençe eşliginde okumaları, deyişmeleri gibi bunlar da kemençeye hayli agırlık vermekıedirler. Kaşkay Aşık Muhiti'nde kullanılan kemençe, Horasan/TUrkmensahra Aşık Muhiti'nde kullanılan Türkmen kemençesinin aynısıdır. Üç ıellidir. Tekneleri genellikle yuvarlaktır. Kadim devirlerde kemençenin ıelleri bagırsak veya at kılından yapılırmış. XX. yüzyılın ilk çeyreginden sonra metal ıcı kullanılmaya başlanmıştır. Kemençelerin yayları ise halA at kılından yapılmaktadır. Bahaeddin Ögel, Ttırk Koıtar Tarihine Giriş, s. 288. Horasan!TUrkmensahra Aşık Muhiti'nde bahşiler, ikinci çalgı olarak "kemençe" kullanırlar. Kullandıkları kemençe unlu Türkmen kemençesidir. Üç Ielli bu kemençelere "gıcak" da derler.Tekneleri yuvarlaktır. Çok gelişmiş olanlarının kafaları egridir. "Orta Asya TUrklerinde en orijinal kemençeler, Türkmenlerin ciçak dedikleri kemençelerdir. Bunlar yapı ve ustalık bakımından da geliştirilmişlerdir. Türkmen kemençesinde melodiler, dutara gore, notalar ara vermeden ve birbirlerine baglı olarak (legato) çalınır. Parmakla veya mızrapla çalınan dutariarda ise sesler daha kısadır. Türkmen kemençeleri, yani gıcaklar, melodik olarak halk şarkılarına daha uygun olarak çalınırlar." Bahaeddin Ögel, Ttırk KOltllr Tıııihiııe Giriş, s. 283 .

265 MUellifin alan araştırması ıesbitleri, Ozel arşivimiz. Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, lnm Ttırkleri Aşık Muhitleri, s. 34 vd.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 105

havalardan 70-80 tanesi genelde ortaktır. Di�erleri ise bölgelere özgü havalardır. Mesela Tebriz/Karada� Aşık Muhiti Aşıklarının repertuarında yüz kırk yedi Aşık havası tespit edilmiştir. 266 Bu Aşık havalarından bazılarını yerli ve yabancı bilim adamları derleyip notaya almışlardır. 267 Müzik bilim adamları tarafından notaya alınan Aşık havalarından bazıları:

"Başdübeyti, Başsarıtel, Mibeyi, Behri Tebil, Yüngül Şeruri, Yanık Kerem, Şerebanı, Febri, Geraylı, Celili, Vana�ı, Ba�dat Dübeyti, Elesger Mübemmesi, Orta Mübemmes, Erebi Köro�lu, Cengi Köro�lu, A�ır Şeruri, Celal ij:alıg, Osmanlı Divanısı"268 ; "Şemşiri, Göyçegülü, Kerem Şikestesi, Nabçıvangülü, Gödek Donu, Kerem Gözellemesi, Köhne Gözelleme, Bala Nergiz, MikAyılı, Gilenar, Mirzecanı, Azaflı Da�lar, Kendimiz, Yurdyeri, Celili, Gehremani, Garacao�lan, Şahseveni, Şahseveni Mübemmes, Güllll Gafıye"269; "Şirvan Şikestesi, Necefi, Baş Nabçıvanı, İsfendiyar Gözellemesi, Gemercan, Garaba� Gaytarması, Gültekini, Ürfani, Paşaköşdü, Tecnis, Nabçıvanı, Aşıg Havası, İncegülü, Ordubadı, Tellayi, Peşrov, Garaçı, Mirsi, Efşari, Sarı Köynek"270

Aşık şiirlerinden ve havalarından bazıları, sanat musikisinin zirve eserlerinden olan tasnif türünde formalaşmıştır: Mahur dördüncü tasnif:

266 Ali Kafkasyalı, Iran T1lrlderi .\şık Mubitleri, s. 43 vd. 267 Rus araştırmacılardan V. Uspenskiy ve V. Belyaev 1920 yıllarında Torkınensahra bOlgesi de

dahil Torkmen bOlgesinde yaptıklan araştırma ve derlemelerde elli altı dutar balışi (Aşık) havası tespit etmiş ve yayımlamışlardır. Bkz. : V. Uspenskiy ve V. Belyaev, Tnrtımeııiskaya Muzıkıı, Goııudarstv6mıo �lıstvo Muzıkıılmıy S&Uır, Moskva 1 928, s. 1 93-357. tran Torklerinden Üstat Aşık Cengiz Mehdipur son yıllarda çok onemli çalışmalar yapmışlardır. Hem birçok Aşık havasını notaya almış hem de saz imalatı ve saz çalımı Ozerine eser yazmıştır. Bkz. : Çingiz Mehdipur, Kitab-ı Gopuz (Gopuz Mektebi), tntişarat-ı Aydın, Tebriz, 137912000. Yine tran TOrklerinden Üstat Hasan Demirçi çok Onemli çalışmalar yapmıştır. Genellikle mugarnlar Ozerine çalışsa da Aşık musikisine de Onem vermektedir. Bkz. : Mehemmed Hesen Hergeli (Hasan Demirçi), Azerbaycan Mugamları, tntişaıtt-ı Şanlı, Tebriz, 1 379/2001 . Bir başka Onemli çalışma da Geneeli llgar tmamverdiyev tarafından yapılmıştır. tmamverdiyev Azerbaycan ve tran TOrk Aşıltianna ait yQz kadar Aşık havasını notaya almıştır. Bkz. : llgar tmamverdiyev, Azerbaycan 20 Saz Havası I-11-Ill-IV, Şirvan Neşr, Bakı, 2005-2006.

268 1Igar lmamverdiyev, Azerbaycan 20 Saz Havası I, Şirvan Neşr, Bakı, 2005, s. 10 vd. 269 tlgar tmamverdiyev, Azerbaycan 20 Saz Havası II, s. 16 vd. 270 tlgar tmamverdiyev, Azerbaycan 20 Saz Havası III, s. 16 vd.

106=---------------- İran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

"Seher seher bagda gezen nazenin" (Aşık Elesger'den); mahur beşinci tasnif: "Eşgin göylerinde uçan bir guşam" (Aşık Cafer'den).2?ı

Aşık havalarından bazıları Türk devlet ve devlet adamlarının veya Türk kahramanlarının ve boylarının adına tanzim edilmişlerdir. İran Türkleri Aşık muhitlerinde yaygın olarak kullanılan "Osmanlı Divani, "Şah Hatayi Divanf', "Cengi Köroglu", "Kelle Köroglu", "Köroglu Oyunu" makamları ve "Varsagı", "Geraylı", Avşarf', "Bayatı" nazım türleri ve müzik makamları bunlardandır.

Aşıkların söz ve makamlarından bazıları halk türkOsüne dönüşmüştür. Bunlardan bazıları şunlardır: "Boz at, seni ser tövlede baglaram" (Kaçak Nebi hikAyesinden), "Sallanıban gelen dilber" (Aslı ile Kerem hikAyesinden), "Seherin gülşen çagında" (Tahir ile Zöhre hikiiyesinden), "Çerşembe gününde, çeşme başında" (Aşık Elesger'den), "Men gedirem seni kime tapşurum" (Tahir ile Zöhre hikayesinden), "Budur geldi bahar fesli" (Tahir ile Zöhre hikayesinden), "Geşt eyledin, bu dünyanı dolandın" (Aşık Alı 'dan), "Seher seher baga girdim" (Aşık Abdullah Cahan'dan), "Ay gız senin ne ve'dendi" (Aşık Elesger'den), "Sevgilim sen maral kimi" (Aşık Hüseyin Cavan'dan), "Azad bir gız girib baga" (Aşık Hüseyin Cavan'dan).

Yine iişık havalarından bazıları Türk sanat musikisinin hatta sınırları aşarak opera müziginin kaynagı olmuştur. Müzik, makam ve metin üçlüsü ile opera müziginde yer alan halk (Aşık) hikAyelerinden bazıları şunlardır: Azerbaycan operasının kurucusu sayılan Üzeyir Hacıbeyli'nin yazdıgı "Leyla ve Mecnun Operası" ( 1 9 1 0); "Aslı ve Kerem Operası" ( 1 9 1 2); Z. Hacıbeyov'un "Aşık Garip Operası" ( 1 9 1 6); M. Magamayev' in "Şah İsmail Operası" ( 1 9 1 6) ve yine Üzeyir Hacıbeyli 'nin yazdıgı "Köroglu Operası" ( 1 937) .272

İran Aşıklarının müzik kültürüne diger bir hizmeti de türkülü ve türküsüz oyun havaları oluşturarak halkın oyunlraks müzigi taleplerini karşılamaktır. Aşıkların oluşturdukları ve İran Türkleri arasında çok yaygın olan bazı oyun

27 1 Geniş bilgi için bkz. : Salih Turan, Azerbaycan Halk TOrklılcri, Derleyen: Gafar Namazeliyev, Ankara, 1993, s . 14 vd. ; Hesen Demirçi, Azerbaycan Mıı&ıımJan, Tebriz, 137912001 , s. 71 vd.

272 Azerbaycan Sov6t Ensiklop6diyası "Opc!ra" maddesi, Bakı 1983, C. VII, s. 353.

Cr. Al l Kafkasya l ı ------------------ 107

havaları: San Seyran, Ceyran, Evimize Gelin Gelir, Öeraban, Yc!l Yc!l, Şarabanı, Ay Maral, KöroAlu, ijençer Barı, Sarı Köynek, Tc!llo, Ejder Emi . . .

Aşıklarm müzik külttırtıne bir diger hizmetleri de, başta çıraklarma olmak üzere müzik eAitirni verrneleridir. Bu konuda bilen Kurn'da Aşık Hüseyin Ali Hüseyni'nin başkanlıgmda faaliyet gösteren ÇögDr Evi; Tebriz'de Aşık Hasan İskenderi tarafından işletilen Aşıklar Ocagı; yine Tebriz'de Aşık Cengiz Mehdipur'un kurdugu Kopuz Mektebi çok önemli hizmet verrnektedirler. Burada çocuklara ve gençlere hatta yetişkinlere saz, balaban, kavaVtef ve şan dersleri verilmekte, işıklık geleneli öAretilrnektedir. Aşık Cengiz Mehdipur'un kurduAu Dalga Aşık Grubu da hem yüksek seviyeli müzik prograrnları yapmakta, hem de Tebriz'deki imalathanesinde ülke genelinde ihtiyaç duyulan her çeşit saz üretimini gerçekleştirrnek suretiyle hizmet vermektedir. Şair Rıza Afşarpur tarafından kurulan ve devarn ettirilen San Tel Aşıklar Grubu da bu gelenegin devarnında ve öAfenci yetiştirmede çok önemli işler yapmaktadır. Urrniye'de başkanlıgını Mühendis Harnid Şafii'nin yaptıgı Bilim Yolu derncAinin çatısı altında işıklar Türk halk rnüzigi kursları açrnakta, onlarca öAfenciye müzik kültürü aşılarnaktadır. Yine ünlü folklorcu Pervin Behrneni Kaşkayi, Kaşkay Türkleri arasında Aşıklarla birlikte müzik grupları oluşturarak faaliyet gösterrnektedir.Sulduz/NaAadey'de Yazar Ali Halhali, Şair İsmail Behrarni, Yazar İsa YegAne ve Yazar Mirali Rızai'nin kılavuzluAunda Aşık Muharnrnet Ali Mahrnudi, Aşık Rıza Puyende gibi işıklar müzik ve folklor kursları vermektedir. Bütün bunlara ek olarak her Aşık geleneksel olarak bir veya birkaç çırak almakta ve onları yetiştirrnektedir. Aşıklık gelenelini sürekli kılan en önemli etken de budur. Aşık yetiştiren önemli ocaklardan biri de Şiraz'da Gorginpur Ailesidir. Furud Gorginpur ve kardeşleri birçok işık ve rnüzisyen yetiştirrnişlerdir.

HAlihazırda Pervin Behrneni'nin başkaniılında Tahran'da faaliyet gösteren "Kaşkay Hava Müzik Grubu" da Türk işıklık gelencAine pek çok elernan yetiştirrnektedir.

Diger yandan Tebrizli Aşık Sevda Hanım gibi bazı bayan işıklar kızlara ve kadınlarla saz, söz ve oyun (raks) dersleri vermekte, onlarca öArenci yetiştirrnektedir. Bu faaliyetlere Kürnbeti Kavus, Guçan, Tahran, Sulduz, Erdebil, Zencan, Save, Hernedan, Hoy, Hürrerndere gibi önemli kültur

108�-------------------------- İran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

merkezlerinde faaliyet gösteren aşık ocaklarının müzik kültürüne hizmetlerini de ekleyebiliriz.

İran Türk aşıklarının müzik kültürüne bir diger hizmetleri de icracı olarak hizmet vermeleridir. İran Türk aşıklarının tamamına yakını aynı zamanda ses sanatçısıdırlar. Dügünlerde, şenliklerde saz ve diger halk çalgıları eşliginde halk türküleri ve mugarn (sanat musikisi) okumaktadır. Cengiz Mehdipur, Aşık iltifat Davudi, Aşık Muhammet Ali Mahmudi, Aşık Mecid Ciddifer, Aşık Hüseyin Ali Hüseyni, Aşık Ali Ramazani, Aşık Taki Muhit, Aşık Mesiyullah Rızai, Balışi Kılıç Enveri bunlardandır ki, lran Türk aşıklarının bütün bu faaliyetleri onların müzik kültürüne hizmetlerini göstermektedir.

İran Türk �ıklarının müzik kültürüne bir önemli hizmeti de Türk �ıklık geleneginin asıl çalgısı olan kopuz/çögür/sazı ve onun özelliklerini, gelenek içindeki yerini ve önemini onlarca şiire mevzu etmeleridir.273 Nitekim, üstat İsmail Behrami, Türk �ıklık geleneginin temel enstrümanı olan sazı "Saz" adlı uzun manzumesinde birçok yönü ile anlatmaktadır:

"Gözellik agtaran274 gardaşım, hacım, Yabşı bag ceyrandır, guzudur sazım. Yagşını kolaydan275 seçen kimseye, Çoblu gözelerio gözüdür sazım.

273 Ttlrkler, mtızik ktllttlrtlne çok önem vermişlerdir. Mtızige, sanatçıya ve musiki aletlerine kutsiyet atfetmişlerdir. TUrklerio ulu ozanı Dede Korkut'un halk içindeki itibarı Ttırklerin sanatçıya olan gtıven ve saygısını göstermektedir. Ayrıca Ttırk milli çalgılarının atası olan "kopuz" un da Ttırk halkı yanında çok saygın bir yeri vardır. Kopuza htırmetin en ilgi çekici numunesini Dede Korkut hikAyelerinden "Uşun Koca Oglu Segrek" hikAyesinde görmekteyiz: rekor'Un zindanında esir bulunan Egrek, aldatılarak onu kurtarmak için gelen kardeşi Segrek' in Uzerine gönderilir. Egrek, kılıcını çekip, duşman zannettigi, uyumakta olan Segrek' in Uzerine yürtlr. Bakar ki yigidin belinde kopuz vardır. Kopuzu çıkarıp alır. Bir deyiş söyleyerek onu uyandırır. Segrek, sıçrayıp ayaga kalkar ve kılıcını çeker. Görtır ki karşısındaki yigidin elinde kopuz vardır. "Bre kdfir der: Dedem Korkut kopuzu htlrmetine çalmadım. Eger elindeki kopuz olmasaydı agabeyimin başı için seni iki parça kılardım." Çekip kopuzu elinden alır ve bir turkU ile Tektır'Un kalesinde esir bulunan kardeşini sorar. Egrek de bir turkU ile karşılık verir. Kardeş olduklarını ögreDirler, mesele anlaşılır.Bkz. : Muharrem Ergin, Dcdc Korkut Kitabı I, Ttlrk Dil Kurumu Yay., Ankara 1989, s. 230 vd.

274 A{}tarmak: Aramak, araştırmak. 275 Kolay: Kötu, pis.

Dr. Ali Kafkasyalı ---------------------

Al köksOn üstüne, ver dadma dad! Dedem Gorgut, CünOn ondan alıb ad, Od Vurdu'nun gülü, onla olma yad, Ocagıym sönmez közüdür sazım.

Beş min il önceden yadıglir galan, Musiki mülkünde zirveler alan, Sesin ulduzlara ayiara salan, TürkOn güvencidir, gozudur sazım.

Gözüm galmış ol bülbül ü mestanda, Y o b tur tayı her babçada bostanda, Fars içre, Ermeni, Erebistan'da, Çalman zadlarm duzudur sazım.

"Yanan" yabşı bilir agız dadmı, Tanır öz dostunu, tanır yadmı Yüz fors ile çeker sazm adını, Agzının en ötgün276 sözüdür sazım." 277

109

Pehlevi rej iminin son devrinde ve Humeyni yönetiminin ilk yıllarında saz ve tarm yasaklandıgı, aşıkların hapsedildigi günlerde Aşık Hüseyin, "Danış Telli Sazım, Danış" başlıklı şiiri ile 3şıklarm, halkın ve sazlarm hAlini şiirinde şöyle yorumlamıştır:

"Nedir derdin, söyle, niye susmusan? Danış, telli sazım, danış, sen danış ! Kimden incimisen, kimden küsmüsen? Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Dillen, telli sazım, sedefli sazım! Sen danışmayanda gelmir avazım, Galır üreyimde isteyim, arzım, Danış, te Ili sazım, danış, sen danış !

276 ötgon: Üstun, yüce. 277 N�adey, Şubat 2004, İsmail Behraınl sunumu, ozel arşivimiz.

1 10�-------------- İran Türk AŞiklan ve Milfl Kimlik

Sanki dil bilirsen, söz anlayırsan, Şirin arzuları tez anlayırsan, Arifsen, işare, göz anlayırsan, Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Belke ayrılıhsan öz sirdaşından, Dogma veteninden, gan gardaşından, Odur mu dagılıb huşun başından? Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Sende mi veteni gemli görürsen? Dili baglı, çob sitemli görürsen? MOntezir gözleri nemli görürsen, Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Söyle, görürsen mi nahag ganlan? Zülmüden od tutan banimanları? Günahsız asılan gehremanları . . . Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Men duyuram: Gemli gemli ötürsen, Ne var, hele gem behrine batırsan? Ölen cavanlara yas mı tutursan, Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Nedir istediyin, arzın, dileyin? Guş kimi çırpınır nebzin, üreyin, Güneşden parlagdır bil geleceyin, Danış, telli sazım, danış, sen danış !

Cuşa gel, güsseni perdelerden at! Sesini eşitsin bütün el, elat, Sen de dostlar kimi öz arzuna çat, Danış, telli sazım, danış, sen danış !"278

278 Ali Kafkasyalı, İran Tork Edebiyatı Antolojisi, C. V, s. 238.

Dr. Ali Kafkasyal ı --------------------- l l l

Zencan Aşık muhitine mensup çagdaş Aşıklardan Aşık GOlab Ali Davudbegi (d. 1 94 1 ) de "Saz" adlı şiirinde halkın dilini ve ruhunu yaşatan unsurun saz oldugunu ileri sürmektedir.

"Aşıghg eşgine men düşen zaman, Gördüm el nişfuıı telli saz imiş. El sazı görende J:ıoş olur inan, Çün eli saJ:ıhyan telli saz imiş. Çün dili sablayan telli saz imiş."279

Kum/Save bölgesinde saza "çögür" demektedirler. Bölgenin üstat Aşıklarından Aşık Ali Ramımmt (d. 1 955), çögürü ve onun önemini "Çögür"adh şiirinde şöyle anlatmaktadır.

"Çögürüyün çobdu gedir giymeti, Amandır giymetin endirme ıişık. Hamı280 yerde vardı onun hörmeti, Arnandı hörmetin sındırma28 ı Aşıg.

Obuyanda sine öste alarsın, Ariflerin meclisinde çalarsın, Çaldıbça onunla dem saz olarsın, Amandır özüyden ineitme Aşık.

Gızıl giymeti var gümüşe satma, Çögürüyü hamı sazlara gatma, Çalmayanda tellerini oynatma, Amandır telierin dindirme ıişık

Çögürsüz her yerde meclise girme, Gedirini bilmeyene dindirme, Destamazsız282 ona eliyi vurma, Amandır hikmetin sındırma ıişıg.

279 Hürremdere, 2004 Şubat, Aşık Gülab Ali Davudbegi sunumu, özel arşivimiz. 280 Hamı: Her. 28 ı Sındırmak: Kırmak, düşürmek. 282 Destamazsız: Abdestsiz.

1 1 =-2 ______________ İran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

Güneş deyer çögürüy çeker nazıy, O olmasa gelmez senin avazıy, Hamı yerde olar razı hem razuy Bu sirri bir kime bildirme Aşık."283

İran Türkleri'nin siyasi ve sosyal meselelerini şiirlerine konu edinen Aşık/şairlerden birisi olan Aşık Cebrail Daniş ( 1908 - 1 986?}, sazm yasaklandığı dönemlerde Aşık ve Aşığın sazını "Z4r Z4r Sene Ağlar" adlı şiirinde şöyle yorumlamaktadır:

"Aşıg gözün aç gör bizi ne hale salıbsan? ijalgın üreginden nece Ararnın alıbsan? Göz yaşalır sen sarı, gel barda galıbsan? Ey ş4nlı hünermend, hüner sahibi ölmez, Aşıg, gara toprag seni elden alabilmez.

Gel bab saza, gör saz nece z4r z4r sene ağlar, Sazdan yayılır ses dağa, dağlar sene ağlar, Senden sora gemgin yaşına nar sene ağlar, ijalg içre bizim ölkede dayim bu mesel var: Derd ehli tebin verse elinden yanar ağlar.

Gel sazı yetim goyma danışdır onu şAd et, Fery4de yeten yog, ona feryAde özün yet. Al könlümü ondan sora get sen de eger get, Sen get bizi goy daycada ğem ğüsse eritsin, Zövgin, hünerin yAde düşüb galgı çürütsün.

Aşığ gara toprağ seni elden alabilmez, ealgm üregin galgdan ayrı salabilmez, El meclisi dayim sazsız galabilmez, Bir gün yene Aşıglarımız saz çalacagdır, Zindanda galan sazları yAda salacagdır.

283 Kum, Mart 2006, Aşık Ali Ramazani {Güneş) sunumu, özel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 1 13

Günler yAda düşdügce Aşıg gem meni çolgar, Cismim alışar ateşe sinem küre b�lar. Tesnifi yazım men sazı sen çal dahi söz var, Goy bir de yayılsın sesimiz da� daşa Aşıg, Gir gelbime dayim üregirnde yaşa Aşıg." 284

İran'ın yeni yönetiminin lideri ölümünden bir müddet önce saz ve tar üzerine konulan yasa�ı kaldırmıştır. Bu durum Aşıklarda ve halleta büyük sevinç yaratmıştır. Aşık Hasan İskenderi "Saz ve Tar Gelir'' adlı şiiri ile bu sevinç ve coşkuyu ifade etmiştir.

"Ttmi sazım müjde verir ellere, Keçti zimistanım, nevbahar gelir. Al yaşıl geyinen gözel çöllere, Benövşe açılır taze bAr gelir.

GülzAra dönür bizim bu eller, Obuyur bülbüller açılır güller, Güneşin zövgunan açılır diller, Ayiemi bürüyen IAlezAr gelir.

Geldi bahar fesli könül çekme gem, Aşıg Hesen deyir şAd olsun alem, Azerbaycan Aşıgları deste cem, Meclis yaraşıgı saz ve tar gelir."2ss

Aşıklar, türküler besteleyerek, bu besteleri kopuz/saz ve kopuz soylu enstrümaniarta çalarak, mevcut enstrümanları geliştirerek, ses sanatçılıgı yaparak, yeni Aşıklar ve sanatçılar yetiştirerek, halk türkülerine, sanat mnzigine hatta opera müziğine materyal vererek, halka müzik sevgisi ve estetik zevk kazandırarak önemli hizmet yapmaktadırlar.

284 Hüseyin F6yzullahi Vehid (Uiduz), Azcrbaycaıı Muair Aşitleri, Tebriz, 1 369/1990, s. 240. 2BS Ali Kafkasyah, lım TOrk Edebiyatı Antolojisi, C. VI, s. 339 vd . .

1 14-'--------------- Iran Türk AŞikları ve Mi/U Kimlik

2.2.5. Milliyetseverlik Şuurunu Geliştirmeleri

Milliyetseverlik, mensup oldugu milleti sevmek, onun bütün de�erlerini korumak ve yüceltmeye çalışmaktır. Başka bir ifade ile vatan ve milletin maddi ve manevi de�erlerine sahip olmak şuuru ve gayesidir. 286 Mustafa Kemal, Türk insanının milliyet şuurundan uzaktaşınca başına ne tür belalar geldi�ini hatırlattıktan sonra sürekli milliyet şuuruna sahip olunması gerektigini vurgulayarak şöyle diyor: "Bahusus bizim milletimiz, milliyetinden tegaftll edişinin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorlugu dahilindeki akvamı muhtelife hep milli akidelere sarılarak, milliyet mefkiiresinin kuvvetiyle kendilerini kurtardılar. Biz ne oldugumuzu, onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet oldu�umuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Kuvvetimizin zaafa ugradı�ı anda bizi tahkir, teziii ettiler. Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmaklı�ımızmış. · Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvel! bizim kendi benligimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün eraı ve harekAtımızia gösterelim; bilelim ki milli benligini bulmayan milletler başka milletierin şikiirıdır. "287

Türk dünyasının her yerinde oldugu gibi "milliyet şuurunun" gerekliligini ·bilen bütün şair ve aşıklar bu yönde gayret sarf etmişlerdir. Bu yüzden de, her zaman ve zeminde, hatta bagımsız olan Türk devletlerinde bile başları çok sıkıntı çekmiştir. İran Türk aşıkları da aynı şekilde hareket etmişler ve büyük sıkıntılarla karşılaşmışlar. Aşık Gaşem Caferi'nin yıllarca daglarda yaşaması, Aşık Hasan İskenderi'nin zindanlara atılması, Aşık Gafar

286 Modem siyaset bil imcilerden Karl Deutsch 'a göre milliyetçilik, siyasi ve sosyal gelişmenin bugüne kadar erişilen en yüksek seviyesine, yani modem ulus bünyesine kavuşma hareketidir; butun dünyanın bir 'açık toplum' olmasına giden yol buradan geçer. Bkz. : Elie Kedourie, Avrupa'da Milliyetçilik, çev. : M. Haluk Timurtaş, MEB Basımevi, Ankara, 1 97 1 , s. Vlll.

287 Bkz. : Atııtlırlı:'on SGylcv ve Dcmcçlcri , C. ll, s. 147. Atatork başka bir konuşmasında da yine bu hususta şöyle demektedir: Biz dojtrudan dojtruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz; Cumhuriyetimizin mesnedi Türk camiasıdır. Bu camianın eftadı ne kadar Türk harsiyle meşbu olursa o camiaya istinat eden cumhuriyet de kuvvetli olur. Türk Ocakları Delegelerine (29.04. 1 926).

Dr. Al i Kafkasyal ı ------....,.-------------- 1 15

İbrahimi'nin defalarca tutuklanması bunun açık kanıtıdır. Buna �en mensup olduklan TOrk soyunun ulu menfaatleri u�da her türlü sıkıntıya katlanmışlardır. tran TOrklerinin sözcüsü niteli�inde olan Aşıklar, her türlü baskı ve engellemelere ra�men selefieri gibi, sözleriyle, sazlanyla halkın milli şuurunun diri tutulması için çalışmışlardır.

tran TOrk Aşıkları, mensup olduklan TOrk boyunun veya TOrk soyunun adını ve özelliklerini destanlarmda, türkülerinde vurgulayarak milli kimli� kemale ermesine gayret etmişlerdir. Bazen do�dan do�ya "Türk", "Türkmen", "Kaşkay", "Azeri", "Karapapak", "Şahseven", "Avşar" gibi TOrk milletinin ve TOrk boylarının adlarını terennüm etmişler bazen de "halk, halkımız" veya "el, elimiz" eşanlamlılarmı kullanmışlardır.

Orta lran'da, Tahran ile Kum arasında bulunan ve tamamen bir TOrk şehri olan, Save şehrinin Mer4gey köyünde 1 742- 1 829 yıllan arasmda yaşadı�ı bilinen Ozan Telim Han (Telim ijanffilim ijan) şiirlerinde vatanmı, mensup oldu� TOrk soyunu ifade etmekle iftihar etmiştir. Kum-Save Aşık Muhiti'nde hatta Zencan, Sulduz, Horasan, Kaşkay gibi di�er tran TOrk Aşık muhitlerinde dahi Aşıklarm piri, üstadı kabul edilen ve bütün şiirleri Aşıklar, hatta halk tarafından ezber bilinen Telim Han, 288 "Tilim ijan ile Mehri ijanım" 289 adlı hikAyesinde "gelirem" redifli koşmada aslının TOrkmen oldu�u bildirmektedir:

"Bilenler bilsinler men Tilim ijan'am, Bilmeyenler bilsin govher-i kAnam, Sakin-i Mera�ey esli TOrkman'am, Geze geze bu cehandan gelirem."290

288 Varlıt dergisi, S. 25, s. S0-54; S4ve TOrklerinin BOyQk Şairi, Neşrc Hazırlayan: Yavuz Akpınar, Kardaş Edebiyatlar, Erzurum, 1997, Sayı: 38, s. 9 vd.

289 Til im ijan ile · M�hri ijanım HikAyesi, kitabın ekler bolomondedir. Ilk olarak bu kitabın mOellifi tarafından yazıya geçirilmiştir.

290 Merageyli Hekim Tilim ijan, Hekim Tilim ijan Divanı I, nşr. Escdullah Emirf, Gum (Kum) 1386/2007, s. 124.

116:. ______________ Iran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

Yine Tilim Han, aynı hik!yenin başka bir yerinde şöyle demektedir:

"Türkmen Tilim sözün söyledi yAra, Devasız derdine sen eyle çAra, Sıtgını baglararn PerverdigAr'a, Şah-ı ijorasan'dan alaram seni."29 J

Kaşkay Türklerinden olan ve XVIII. yüzyılda yaşadıgı tahmin edilen Harakanlı Yusuf Ali Bey, "Gününen Geeeni Heı:nbane Gördüm" redifli şiirinde Türk olan sevgilisi Sultan' ın soyunu överek ve bununla övünerek şöyle yazmaktadır:292

"Garşıya durubdur bir Türk sermest, Goyubdur obiarın kemane peyvest, Aşıglar serine verdiler şikest, Öz döşümü orda nişane gördüm."293

Aşık Balovlu Miskin ( 1 85 1 - 1 9 1 7), "imanlıyam men" redifli şiirinde sahip oldugu manevi degerleri, inancını, dilini · ve milliyetini büyük bir iftiharla sunmaktadır. Kimlikli olmanın kişilikli olmanın ilk şartı oldugunu vurgulamak istemiştir:

"Bir Allah'ın gudretine güvendim, Ezel "beli"294 dedim, imanhyam men. Müslümanarn men Şafii mezhebim, Azeriyem, Türki zebanhyam29s men." 296

291 Bu şiir Tilim ijan ile Mehri ijanım hikAyesinde geçmektedir. 292 Ali Kemalt, "Güney tran Türkleri'nin Şairleri, 2- Yusuf ijüsrev", VariJt dergisi, Tehran,

1 985, Sayı: 7 1 -72, s. 9 1 -93 . 293 Ali Kemalt, "Güney Iran Türkleri'nin Şairleri, 2- Yusuf ijüsrev", VarJıt dergisi, Tehran,

1 985, S. 7 1 -72, s. 93 . Geniş bilgi için bkz.: Ali Katkasyalı, İran TOrk Edebiyatı Antolojisi, C. III, s. SB. 294 Beli : Evet. 29S Turld zeban: Türk dilli, ana dili Türkçe olan. 296 Cemal Ayrımit ve Hamid Şafit, Balavlu Miskin (KasapoAiu Hüseyin), Edibarı Neşriyatı,

Urmiye 1378/1999.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 1 17

tran Türklerinin üstat Aş ıklardan biri olan ve 1 922 - 2000 yılları arasmda Tebriz'de yaşayan Aşık RUseyin Nlmiver, İran Türklerinin milli kim�iklerini korumada ve milli şuurlarını zinde tutmada büyük hizmetleri olmuştur. Milli de�erlere önem veren ve soyunun hasletlerini yüksek sesle söyleyen üstat Aşıklardan biridir. Aşık Hüseyin Niıniver Emin4bidi, "Ana Yeten" adlı şiirinde milliyetini inancını, soyunu açıklamaktadır. Bununla da mensup oldu� Türk toplumunun milliyet şuurunu kuvvetlendirmektedir.

"Dolanmışam, ellerinde gezmişem, Saz tutub söz goşub ne�e yazmışam, V etenin eşginde bülbül olmuşam, Cehcehim düşübdür her yana veten.

Dinim İsliın, özüm Türki, Azeri, Vetenimden gazanmışarn hüneri, Yazıram vetene şanlı sözleri, Niınveri şem' ine pervane veten." 297

Aşık Gaşem Caferi ( ı 90 ı - 1989}, 1945 Güney Azerbaycan istikl41 hareketi işgalci güçler tarafından akim kılındıktan sonra yıllarca da�arda kaçak yaşamıştır. 1 979 devriminden sonra ancak da�dan inebilmiştir. 298 Fakat inancını, düşüncelerini, milli kimli�ini söylemekten imtina etmemiştir. Aşık Gaşem "Men de Türkem" redifli şiirinde, annesinin ona beşikte (salıncakta) ninniler söyledigini, elinin yani halkının Türk ve dillerinin de Türkçe oldu�unu belirtmektedir.

"Anam mene layla299 deyib, Elim Türkdür, men de Türk' em. Süd verib meni besleyib, Dilim Türkdür, men de Türk'em."3oo

297 Ali Kafkasyalı, bm TOrk Edebiyatı Antoıojisi, C. V, s. 327 vd. 298 Haseyin F�yzullaht Vehid (Uiduz), Azerbaycıııı �ir Aşıtıan, s. 2 ı 8. 299 Layla: Ninni.

300 Aşık Gaşem Cafert, Vetm BOlbolO)an Bl AşıiJYıım, s. ı 8

1 18=--------------- İran Türk Aştklart ve Milli Kimlik

Zencan dşık muhitinin üstat dşıklarmdan Aşık Gülab Ali Dawdbegi (DavmU) (d. 1 94 1 ), şiirlerinde sık sık milli hassasiyetleri işleyen aşıklardandır. Aşık Davudi, "gurban" redifli koşmasında halkını gözünün ışığına benzetmekle ve halkını anlatan, halkını öven dile kurban olabileceğini ifade etmektedir.

"Gözümün işığı elirndi menim, Elime can diyen dilimdi menim, Dostların yerleri yerimdi menim, Herkesin öz yerin bilene gurban." 3oı

Sulduz bölgesinin hatta İran coğrafyasının en ünlü şairlerinden biri olan İsmail Behrami, Türkçü düşüncesinden ve Türkçülük faaliyetlerinden ötürü Tahran yönetimi tarafından defalarca cezalandırılmış, görevi hatta mesleği elinden alınmış; lisans diplaması iptal edilmiş, ikinci fakülteyi bitirmiş, görev almış tekrar görevden el çektirilmiş, ikinci lisans diplaması da iptal edilmiştir. Bütün bunları göğüsleyen şair hak bildiği yoldan ayrılmamıştır. Halkının, milletinin ve insanlığın necatını milliyetçilik şuuruna sahip olmakta görmektedir.

Behrami, Mustafa Kemal Atatürk'ün "milletimiz, milliyetinden tegaftll edişinin çok acı cezalarını gördü. . . Kuvvetimizin zaafa uğradığı anda bizi tahkir, teziii ettiler. Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış." sözündeki mesaja inanan bir Türk milliyetçisidir. O, bütün toplumlarm kurtuluşunu milliyetçilikte görmekte, bu cümleden Türklerin de huzur ve refahını Türk milliyetçiliğinde bulmaktadır. Bu sebepten Behrami, Türk dilinin, edebiyatının, müziğinin, milli kimliğinin en önemli koruyucusu olan aşıklara ve Türk aşıklık geleneğine büyük önem vermektedir. Mesaisini tamamen bu yola adamıştır. Bölgenin bütün lişıkları onun rehberliğinde hareket etmektedir.

Bölge aşıklarının sürekli dilinde olan şu türküde o, dşıkları şöyle tarif etmektedir:

301 Horremdere, Şubat 2004, Aşık Golab Ali Davudbegt sunumu, özel arşivimiz.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 1 19

"Türkün ocagıdır, TürkOn közüdür, Zalımın önünde çöhmez dizidir, Eşiden gulagı gören gözüdür, Derdini söyleyen dilidir Aşık.

Ulus vurguDudur, öz vurgunudur, Söhbet vurgunudur, söz vurguDudur, Yalan yo�, egt-i yo� düz vurguDudur, Heggin, hegigetin guludur Aşık."302

Behrami'nin yolunda giden ve İran Türklerinin milli şuurlarının güçlenmesi için büyük gayret sarfeden Aşıklardan biri de Muhammet Ali Mabmudt (d. l 957)'dir. "El Aşıgı" malılasını kullanan Aşık, hemen her dügün ve şenlikte okudugu "vermenem" redifli divanisinde milli şuurun ehemmiyetini çok ustaca işlemektedir.

"Sulduz eli meskenimdi, Hazret Adem bünyadım, Özüm Türkem, pirim Türkdü, Garapap� nijadım, Behrami'den ders almışam, ondan ucalmış adım, Onun bir tek kelmesini min rumana vermenem."303

Milliyetçilik şuurunun toplum huzurunun, milli kimligin gelişmesinde önemli rol oynadıgına inanan ve bu yolda hizmet eden Aşıklardan biri de Kum Save bölgesinin "Güneş" mahlaslı ünlü Aşıgı Aşık Ali Ramazant (d. l 955)'dir. Şahseven Türklerinden olan Aşık, türkülerinde Türk dilinin tevriye, cinas, mecaz imkanlarını kullanarak, Türk soyunun özelliklerini, meziyetlerini büyük bir maharetle anlatmaktadır. Onun "Ata Türk" adlı türküsü Aşıgın milli şuurun geliştirilmesi yolunda ne kadar hassas ve şuurlu oldugunu zannederim göstermeye kAfidir.

"Anadan olanda goççag olmuşug Adımızı goydu bizim ata ,Türk! Düşmenler elinden dçag olmuşug, Goymaz topragma düşmen hata, Türk!

302 Najtadey, Şubat 2004, Isınail Behraınt sunumu, Ozel arşivimiz. 303 Najtadey, Şubat 2004, Aşık Muhammet Ali Mahmudt sunumu, Ozel arşivimiz.

120=---------------- Iran Türk A.ştkiart ve Mi/O Kimlik

Savaş günü durup miner atını, Geydirer eynine ag balatmı, Düşmene gösterer esli zatmı, O zaman ki obun ister ata, Türk!

Tutup düşmenterin yarı can eyler, Bir gan olsa yetmiş iki gan eyler, Öldürüp düşmeni hamı yan eyleı-304, Durup305 bir de miner olsa ata, Türk!

Goca cavan şeref geyret kanında, Hamı306 durupdular birbir yanında, Dava meydanmda savaş gününde, Geyret gabul etmez tutup yata, Türk!

Çagırar gardaşı kömege gele, Düşmenin ganını dönderer sele, Güneş deyer hamı vere el ele, Ganlarını birbirine gata, Türk!"307

Urmiye bölgesinin yetenekli Aşıklarmdan Aşık Gamber Haldrt (d. 1 955) de milliyet şuurunun, milletini sevmenin, milletinin milli hasletlerine sahip çıkmanın Türk milleti için çok büyük önem arz ettigini bilen bir Aşıktır. 2006 yılının yagmurlu bir mart gecesi, yeni yaptırdıgı evinde "Türk Ogluyum" adlı türkOsünü kaydettigimizde, akademisyen yaklaşımımıza ragmen çok etkilenmiştik. Bu türkü Aşık Gamber' in milliyet şuurunun gelişmesine verdigi önemi açıkça göstermektedir.

"Soruşsan esi-i zatımı, Türk ogluyam Türkem bala. NAmerdiere nize-bencer, Merd olana görkem bala, Türk ogluyam Türkem bala.

304 Hamı yan eylemek: Biri birinin yanma dizmek. 305 Dunnak: Kalkmak. 306 Hamı: Herkes. · 307 Kum, Mart 2006, Aşık Ali Ranlazant (Güneş) sunumu, özel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 121

Heç vatJt zatımı danınaraın30B, Yabançıya inanınaraın, Zülmün garşmda sınmaraın309, Polatdan da berkem bala, Türk ogluyam Türkem bala.

Genher dilimden dönmerem, Od parçasıyam sönmerem, Ayağiarda sürünmerem, Başlar üste börkem bala Türk ogluyam Türkem bala."3 ıo

Aşık tsrendiyar Feyzipur (Sulduz Degirmençioglu) "Türk" adlı destanında Türk milletinin onlarca meziyetini dile getirmiştir. Sulduz Karapapak işıklarından Rıza Puyende'nin ses ve sazından kaydetme iınkinı bulduk. Aşıklar bu şiiri dügün veya şenliklerde okudugunda tabir yerinde ise nefesler tutulmaktadır. Şiirin konu bütünlllgünün mükemmelligi ve konularm hanelere dagılımı göz önüne alınarak tamamının kitaba alınmasının uygun olacagı düşünülmüştür. Şiirin tapşırma hanesini temin edemedik. Sulduz Degirmencioglu malılasını kullanan Aşık tsrendiyar Feyzipur'un "Türk" adlı destanı:

"Geyretine gurban olum Ay dag daşı sefalı Türk. Temeddüne3 1 1 bina goyan, Taribierin midaiı3 12 Türk.

Senindir birinci yazı, Ehli gıldm ördek, gazı, Sen bagladın telli sazı, Kamançanı, gavalı3 13, Türk.

308 Danınak: lnkar etmek. 309 Sınmak: Kırılmak. 3 10 Unniye, Mart 2006, Aşık Gamber Hakiri sunumu, Ozel arşivimiz. 31 I Temeddon: Medeniyet, uygarlık. 3 1 2 Midallmı!dal: Madalya. 3 1 3 Öaval: Daire, tef.

122�--------------------------

Surnerierden abıb gelen, Gadınla eri bir bilen, Yollar salan, daglar delen, Hörüb minler mahalı, Türk.

Me'nalı kültür sendedir, Gerçek eşgin vetendedir, Gözlerin parlag gündedir, Ay ulduzlar misal i Türk.

Yirmi dört kök budagın var,3 14 Kimde var sendeki bu var? Neçe dövletler bergarar Sen gurubsan, ey iili Türk.

Baş eymedin kesek, daşa, Ya heyvana ya bir guşa, Sen and içdin ganan başa,3 1 5 Cahaletden aralı Türk.

Bir gün mindin yad atma, İnandın ol sovgatına,3 16 Y and ın yadların oduna, Odur düştün yaralı Türk.

Bel bagladın özge dile, Soydu seni güle güle, Ana dilin verme yele, Galma başı belalı Türk.

Iran Türk Aştklan ve Miln Kimlik

3 14 Yinni dört Türk boyuna işaret edilmektedir. Ancak bazı Aşıklar "Yinni dört min kök felin var" yani yinni dört bin fıilin (eylem) kelimen var diye söylemekledirler.

3 1 5 Ganan baş: Anlayan kafa. 3 16 Sovğat: Hediye, bahşiş, armagan.

Dr. All Kafkasyal ı -------------------

J)ur317 beber al kimliginden, Gövherler tök bezinenden, Fuzulinden, Nesiminden, Düzgün ata, babalı Türk.

İlharn al Babek babandan, Hena goy al, gızıl gandan, Söyle bizim Türk lran'dan, Saf tırekli, aynalı Türk.

Azerbaycan İran başı, Leldir, mercandır her daşı, Pak ingılablar sirdaşı, Mübarizler nehalı Türk.

Babaların sözü dogru, Get, Atatürk geden yolu, Kılıç çeksin goç Köroglu, Milletine sevdalı Türk.

Sabir dedi veten derdin, Saldı dile goç Mö'cüz'ün Ôoy parlasın Heşturudi'n3 ı s, Riyaziyat kAmalı Türk.

Bir gün geler Alper Tonga, Rüstem tutar dalda yuva, Eller üçün dur ayaga, El yolunda bafalı Türk.

3 17 Durmak: Kalkmak.

123

3 J S Prof. Dr. Hcşturudl, Tebriz'in yakınlarında Heştcr şehrinden Türk asıllı matematik alimi. Uzun süre Moskova'da uzay istasyonunda çalışmıştır.

124..:.. _______________ Iran Türk Aştklart ve Milli Kimlik

Gurban olab düz yollara, Ana dilli obullara, Zehtabi3 19 tek ogullara, Güclll yarat mecalı, Türk.

Çobları da elin satdı, Mızıldadı, ara qatdı, Kefli durdu, kefli yatdı32o Ondan gördün zavalı, Türk.

Sen yan veten ocagında Türkü, malını dodagında, Savalanlar bulagında, Besle ceyran, maralı, Türk.

Tanıginan yadı, dostu, Nabçıvandır, Tebriz üstü, İstanbul'dan gelen isti, Vulkanların at yalı32 1 , Türk.

Türkler Türkü bulacagdır, ijalg sazını çalacagdır, Veten azad olacagdır, Dadacagdır el balı, Türk.

Sene galan eldi gözel, Baldan şirin dildi, gözel, Elin gucu seldi gözel, Ay dagların ğartah ,Türk."322

3 19 Zehtabi: Tebriz Şebosterli TOrk bilim adamı. Prof. Dr. Mahmut Takl Zehtabl ( 1923 - 1998). 320 Kefli durmak, kefli yatmak: Sarhoş yatıp sarhoş kalkmak. 32 1 Volkanların at yelesi gibi yanıyor. 322 Mart 2007 Sulduz Na�ade, Aşık Rıza Puyende ve Mir Ali Rızal sunumu, özel arşivimiz.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 125

Şiirlerinde, türkülerinde milliyetseverlik konusunu işleyen ve halkın millet sevgisini geliştirme gayreti içinde olan Aşıklardan biri de çaldaş Aşıklardan Zencanlı Aşık Settar Hüdayi (d. 1 960)'dir. Zencan muhitinde faaliyet gösteren Hüdayi, şiirlerinde, türkülerinde soyunun O� boyu, vatanının Güney Azerbaycan, dilinin Türkçe oldu�u vurgulamakta, ölse bile bu de�erlerden vaz geçmeyeeelini belirtmektedir. Aşık Settar Hüdayi'nin bir tOrkOsO şöyledir:

"Oluz boyundanam, Türkü'dür dilim, Başga beç birdile çevrilmez dilim. Azerbaycan' dır bu bezekli elim, Anam Türk do�ubdur merdi merdana, Ölsem de gurbanam Azerbaycan'a.

Türk olluyam eşit, bunu bil inan, Ölsem de dilimden dönmerem inan, Babekler yurdudur bu Azerbaycan, Bu ürek sözüdür Aşık Settar'ın, Polatdı esası Azerbaycan'm."323

Aşıklar geleneksel bir hayatm devamedarı olduklarmdan üstatiarına saygılıdırlar ve onların eserlerinden süzülüp gelen bilgilere sahiptirler. Ayrıca sürekli halkla iç içe gönül gönüle olduklarmdan halkın arzularını, isteklerini, beklentilerini iyi bilmektedider. HAl böyle olunca gelecele de sallam ve tutarlı bir zeminden bakmaktadırlar. Esinti fıkirlerin, moda görüşlerin yabancı akımlarm etkisi ile hareket etmezler. Milleti sevmenin, halkı sevmenin gereklili�ini, milletin bekasının halkını, milletini sevmekten, birlik içinde olmaktan geçti�ini bilmektedirler. Bunun için de yukarıda örnekleri görüldü�ü gibi bütün İran Aşıkları her vesile ile milliyet şuurunu geliştirmeye, zinde tutmaya çalışmaktadırlar. örnekleri ço�altmak mümkündür. Ancak bu birkaç örnek bile gösteriyor ki, İran Türk Aşıkları halkın milliyetseverlik şuurunu geliştirmek için daima gayret göstermektedirler.

323 Zencan, Nisan 2007, Araştırmacı Yazar Muhammet Rezzagt sunumu. özel aışivimiz.

126;::;._ ______________ Iran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

2.2.6. Vatanseverlik Şuunmu Geliştirmeleri

Türklerde vatan, en kutsal degerierden biridir. Türk ataları "Allah, dünyada vatansız, ahrette imansız etmesin" dua muhtevalı sözleri ile vatan ile imanı eş degerde görmüşlerdir. Hatta "Toprak milletin köküdür." diyerek onu her kıymetin üzerinde tutmuşlardır. Türklerde vatan, üzerinde yaşanılan bir toprak parçası, bir madde degildir. Atalarm yadig4rı, dini, milli hatıralarla dolu, dagları, suları, ovaları, yayiaları ile Türk milletini sinesinde barındıran, ona hayat ve güç veren kutsal mekAndır. "Türklerin ötüken'i · mübarek (ıduk) saymaları ve 'Atalardan kalma' yurtlarma baglı olmaları vatan şuur ve sevgisinin en güzel öm�klerinden biridir. Eski Türk dinine (Şamanilige) göre 'Türk Tanrısı ' nasıl Türk milletinin hamisi idiyse Türk yurtları, hususiyle yüksek dagları, pınarları, suları, ata mezarları ve hatıraları ile de öylece mukaddes ruhların makamı olup bunlar da yurdun koruyucusu idi." 324 Türklerde vatanın ve onun sularının, daglarmın, ova, yayla ve ormanlarının kutsal bilinmesinin sebebi, bunların Tanrı tarafından verildigi ve gönderildigi inancından gelmektedir.325

Türk topluluklarının ekserisinde geçen yüzyıla kadar vatan, üzerinde yaşanılan topraktır. Bir köydür, bir vilAyettir veya bir eyalettir. (Şimdi de bazı Türk topluluklarında durum aynıdır. Aşagıda bundan bahsedilecektir.) Ancak XIX. yüzyıldan itibaren vatan kavramı şimdiki anlamını kazanmıştır. Bu hususu Namık Kemal, "İnsan vatanını sever; çünkü vatan öyle bir galibin şemşiri veya bir kAtibin kalemiyle çizilen mevhum hatlardan degil, millet, hürriyet, menfaat, uhuvvet, tasarruf, h4kimiyyet, ecdAda hürmet, . aileye muhabbet, y4d-ı şebiibet gibi, birçok hissiyAt-ı ulviyyenin içtimA' ından h4sıl olmuş bir fikr-i mukaddestir . . . Bundan dolayıdır ki her dinde, her millette, her terbiyede, her medeniyette hubb-ı vatan en büyük faziletlerden, en mukaddes vazifelerdendir. n326

324 Osman Turan, TOrk CilıJıı Wk:imiyeti Mc8dlıaıi Tarihi, s. 108. 325 B. Ögel, Dünden Bugüne TUrk KUltUrUnUn Gelişme Ç&Aian, s. 4 16. 326 !smail Parlatır, ''Tanzimat Nesri", BOyilk TOrk Kllsildcri, ötuken-SOAUt Yay., Istanbul 1989,

C. IX, s. 53 vd.

Dr. All Kafkasyalı ------------------ 127

tran TOrklerinde vatan kabul edilen mekAn, birinci anlamda, Büyük Azerbaycan'ın iki parçasından büyük parçası olan Tebriz merkezli Güney Azerbaycan'dır. 1 908'de Settar Han, l 9 1 8 'de Şeyh Muhammet Hiyabani, l945'te Mir Cafer Pişeveri liderli�inde kurulan htıkümetlerin çizdikleri siyasi sınırlardır. 327 İkinci anlamda vatan, İran ülkesinde Türklerin meskdn bulundu� bütün yerlerdir. 328 Üçüncü anlamda vatan ise Şah İsmail dönemindeki sınırlar, yani Kuzey, Güney Azerbaycan' lar ve bütün İran co�afyası. Aşıkların nezdinde de durum buna benzerdir. Bazı işıklar "veten" deyince Güney Azerbaycan'ı, bazılan bütün İran'ı, bazıları daha ötelerini, bazıları da sadece vilAyetlerini göz önüne almaktadırlar. Ancak, bu tanımlarda da görüldü� gibi İran Türk işıklarında emperyalist temelli düşünceden kaynaklanan bir vatan, batılılarda oldu�u gibi bir "anavatan konsepti" yoktur. Şiirlerde geçen anavatan tabiri Türk kültürünün arka planına uygun bir şekilde şairin do�p yetişti�i, aynı zamanda ana-atasının hatıratarının yaşatıldı�ı yurt parçasıdır. Bunun dışında başka bir mahiyeti bulunmamaktadır.

İran Türk işıklannın vatan anlayışları, vatan sevgileri ve vatanseverlik şuurunu geliştirme gayretleri eserlerinden örneklere bakıldı�ında rahatlıkla görülebilir.

Kafkasya, İran ve Anadolu bileşeninde bulunan Çıldır'da, Türk işıklık gelene�inin XIX. yüzyılın sonu ile XX. yüzyılın başlarında en büyük temsilcisi olan ve her üç bölge insanına hitap eden Aşık Şenlik, Rusların Kuzey Do� Anadolu'yu işgal ettikleri yıllarda "Can sa� iken yurt vermeniz düşmana! " redifli koşması ile vatanın bedelini formüle ederek vatanın candan aziz oldu�u, ölmedikçe yurdu düşmana vermeyeceklerini ilan etmiş, halkı yurt savunmasına ça�ırmıştır:

327 Güney Azerbaycan, kuzeyinde Aras nehri, dopsunda Hazar denizi, gtlneydopsunda Tahran, Kum; güneyinde Erak, Melayer, Nihavend, Hemedan, batısında Biear, Tekan, Soautcbulak (Mehabat) ve Irak ile Torkiye sınırlarının ihata ettijti ve Tebriz, Erdebil, Urmiye, Miyandap, Maraıta, Salmas, Hoy, Merend, Miyana, Enzeli, MakO, Eber, Herovabad, Zencan, Kazvin ve Hemedan vilayetlerini içeren en kadim TOrk yurdarıodan biridir. Daha geniş bilgi için bkz.: Cemil Hesenli, ''Güney Azerbaycan Milli HarekAtı", TOdder, Yeni TOrkiye Yay., Ankara 2002, XX/646.

328 Ali Rıza Sarrafı, "İran TOrkleri'nin Dili ve TOrk Falklorunun Araştırılmasındaki Sorunlar", Uluslar Arası Tork Donyası Hııllt Edebiyatı Kurultayı (Bildiri), 26-28 Mayıs 2000 İçel.

128!!._ _____________ !ran TDrk Aştklan ve Mi/O Kimlik

"Ehli İslAm olan işitsin bilsin, Can sa� iken yurt venneniz düşmana, Isterse Uruset329 neki var gelsin, Can sag iken yurt venneniz düşmana! . .

Kurşanın kılıncı, giyinin donu, Kavga bulutları sardı her yanı, Dogdu koç yigidin ş4n alma günü, Can sag iken yurt venneniz düşmana! . .

Asker olan bölük bölük bölünür, Sandınız mı Kars Kalesi alınır? Boz adar üstünde kılıç çalınır, Can sag iken yurt venneniz düşmana! . .

Kavga günü nAmert sapa yer arar, Er olan gögsünü düşmana gerer, Cemi ervah biznen meydana girer, Can sag iken yurt venneniz düşmana! . .

Hele AI-Osman'ın330 gönnemiş zorun, Din gayreti olan tedarik görün, At tepin, baş kesin, Kazagı33 ı kırın, Can sa� iken yurt venneniz düşmana! . .

Ben Asfer'dir332 bilin Urus'un aslı, Onnan yabanisi balıkçı nesli, Hınzır sürüsüne dalın kurt misli, Can sag iken yurt venneniz düşmana! . .

329 Uruset Rus Ulkeleri, Rus devleti. 330 Al-Osman: Ali Osmanlı, BUyük Osmanlı Devleti. 33 ı Rus Kazaklan. _332 Ben Asfer!Bent Asfer: San oAulları, katı Hıristiyan haçlılara mensup olan.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 129

Şenlik ne durursuz, atları binin, Sıyra kılıç düşman üstline dönün, Artacaktır şinı bu Al-Osman'ın, Can sa� iken yurt vermeniz düşmana! . . "333

Aşık Ali Feyzullalır Vehid (d. 1908), vatan şuurunun gereklili�ini ortaya koymak için yazdı�ı bir şiirinde vatanın kutsal oldu�u ve halkın gitti� yolun şanlı yol oldu�u duyurrnaktadır.

"Aşıg Eli, bu ne sesdi, DAr-ı dünya bir gefesdi, Ana veten mügeddesdi, Elin yolu şanlı yoldu." 334

1 945 Güney Azerbaycan ba�ırnsızlık hareketinin sonunda kurulan Tebriz başkentli Azerbaycan Demokratik Hükümeti'nin kurulması üzerine söyledi�i "Senindir" redifli şiirinde Aşık Hüseyin Cavan ( 1 9 1 6- 1 985), vatanının ihata etti�i co�afyayı, de�erleri ve onu koruyan evlatlarını büyük bir coşkuyla anlatrnaktadır:

"Ana yurdurn Azerbaycan, Geniş ürnmanlar senindir, Göy çemenler, yaşıl düzler, Galın ormanlar senindir.

Ne gözeisen do�a veten, İlham alıb her gUn senden, Tebieti teslim eden, Böyük lo�manlar senindir.

333 Ali Katkasyalı, Farklı Bir Aşık Tipi Olarak Aşık Şenlik, TOrk Yunlu Dergisi, Ankara, Şubat 1999, Sayı : 1 38, s. 49.

334 Hüseyin F�yzullalıl Vehid (Uiduz), Azcrbaycıııı Muasir ANıcri. s. SO vd. Hos�in F�yzullalıl Vehid (Uiduz), Elli AşJi Elli Ne&mc. lntişarAtı M�hrin, Tebriz, s. 20.

130"--------------- tran TDrk Aş1kfan ve MIIO Kimilk

Gün kimi her yana düşen, Könülleri eyleyen şen, Gör ne geder deyişmişsen, Bu boş zamanlar senindir.

Bir bab bu sulh cebhesine, İnsanların hagg sesine, Çetinliye geren sine, indi milyonlar senindir.

Eziz ana sinen üste, Şefa tapır her bir beste, Keşiyinde deste deste, Duran oglanlar senindir.

Sen bir gülşen, Hüseyn bülbül, Gudretinle açıbdır dil, Milyon milyon, nesil nesil, .ijoşbebt insanlar senindir.

Hemen her şiirinde Türk milletinin bir veya birkaç özelligini ve güzelligini mevzu eden Aşık Hüseyin NAmiver Eminabadl ( ı 922 - 2000), "Ana Yeten" adlı şiirinde vatanın önemini ve özelliklerini ortaya koyarak vatan şuurunun gerekliligini vurgulamaya çalışmaktadır:

"İzzetim, şövketim, şöhretim, ş!nım, Senden söz açıram ay ana veten. Gurbanam sendeki saf mehebbete, Güdretin yayılıb her yana veten.

Taribe yazılıb böyükdür adın, PAkdır tebietin esi-i nejadın33s. Mehsullu çöllerin336, bagm bagatm, Ruh verir illernde insana veten.

33S N�jad: Nijad, soy, neseb. 336 Çöl: Ova.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 131

Çeşmelerden a1Jır337 ib-ı heyitın, Gözeldir ellerin, ğurgu hasadın, İgidler adlanıb338 minende atın, Olursan peştiban339 ogluna veten.

İsterem vetenim bebtiyir olsun, Gül çiçek açılsın litezir olsun, V etenin sevmeyen diim bir olsun, Hegiget benzersen nzvana veten.

Her ganş yerlerin meden daşların, Demir, kömür, gızıl, ag gümüşlerin, Neft, simit, mis, birişlerin, Geynif340 her yerden ununana veten.

Vetenimdir menim iftibanmdır, Her ne desen vetennimde vanmdır, Geyretimdir, izzetimdir, irımdır, Bir daşını vermem cehana veten.

Dolanmışam, ellerinde gezmişem, Saz tutub söz goşub negme yazmışam, V etenin eşginde bülbül olmuşam, Cehcehim düşübdür her yana veten.

Dinim İslim, özüm Türki, Azert,34t Vetenimden gazanmışarn hüneri, Yazıram vetene şanlı sözleri, Nimveri şem' ine pervane veten."342

337 Abır: Akıyor, akmaktadır. 338 Adlanmak: Ünlenmek veya atlayıp binmek. 339 P6ştiban: Taraf, destekçi, destek. 340 Ö6yne- : Kaynamak. 341 Bu mısrayı Aşıklar boyle soyledijti hAlde, bazı kilapiara farklı olarak geçmiştir. 342 Haseyin F6yzullaht Vehid (Ulduz), Amtıaycaıı Muasir Atitleri. s. 42 vd.

1 3=-2 ______________ !ran Türk Aşıklan ve Mill1 Kimlik

İran Türk Aşıkları arasında vatan şiiri yazmayan şajr bulmak çok zordur. Her !şık vatanını en aıiz varlıklarından biri bil�ekte, varlık ve geleceainin bekasını vatana baaiıiıkta görmektedir. Görül4üatl_ gibi hemen her Aşık vatanı için şiir yazmıştır. Hemen her şıprin bu derece içten şiir yazmalarının sebepleri olarak Vatan sevgisinin imandan oldugu inimemın hakim olması, maddi ve manevi varlıklarının tamamının vatana baaıı olması ile ilgili olabilir.

Çaadaş Aşıklardan Aşık Hasan Gaffari (d. 1 935) de birkaç vatan şiiri yazmıştır. Bunlardan biri şöyledir:

"Üregimde nida, sözümde ezber, Sinernde saz diyer çal vetenimde. Veten bize ana, biz ona eviM, Yerim gucagında sal vetenimde.343

Vetene Aşıgam veten oaiuyam, Vetene bendeyem ele baglıyam, Azerbaycanlı'yam, Garabaaiı'yam, Zenbur344 vetenimde, bal vetenimde.

Obuyum, sadarnı ele yayılsın, Veten gucagları bilsin ayılsın, Saz tüfengim, sözüm gülle sayılsın, Düşmenden gisası al vetenimde.

Ucalsın göylere perçemin başı, Gızıldı her garış torpagı daşı, Gehreman milleti goçag erteşi, Baaiıyar düşmene yol vetenimde.

343 Yataıımı vatanın kuc;ııında yapın. 344 Zenbur: Arı.

Dr. Ali Kafkasyal ı ---------------------

Vetendi insana namusu arı, Yüz il düşsem vetenimden aralı, Ölsem üz dönderrem vetene sarı, 345 Diyerem: Yat könlüm gal vetenimde.

Her kim ki vetene olarsa ya�ı,346 Gerekdir kesile golunun sa�ı, A.şıg görse yobdur elde revnagı, TQti dili olar lal vetenimde.

Elleri şad görse Hesen Gaffari, Ürekden da�ılar gemi gubarı, 347 Obuyum dillerde eyleyim carı, Ollam iiriflere gol vetenimde."34B

133

Zencan bölgesinin Üstat Aşıklarından Aşık MUslim Askeri (d. 1 939), vatan addetti�i ve "Zencan ana yurdum" dedi�i do�p büyüdü�ü, yaşayıp yazdı�ı şehri için yazdı�ı şiirde kanının, canının, şanının, şöhretinin, izzetinin, lezzetinin, eme�inin, köme�inin (yardımcısmın), anasının, davasının Zencan oldu�unu büyük bir coşkunlukla ifade etmektedir. Aşık MUslim Askeri'nin "Veten" adlı şiiri şöyledir:

"Bezendi ölkemiz lileziir oldu, Üreyim vetendi, dilim vetendi. Celilım, şövketim, şanım, izzetim, A�ımda lezzetim, emegim veten.

Zencan ana yurdum, ürekde ganım, Sensen göz işı�ım, sen menim canım, Sen menim servetim, sensen imkinım, Sen menim arbamsan, kömegim veten.

345 Sarı: Taraf, yon.

346 vaıı: Duşman. 347 Gubar: Keder, garn, dert. 348 A. g. e. , s. 73 vd.

1 34..:...._ ______________ tran Türk Aştklart ve Mitn Kimlik

Müslüm Esgeri'nin anası sensen, Yalgız üregirnin davası sensen, Neçe şairterin binası sensen, Sensen arzutarım üregim veten. "349

Türk aşıklık gelenegini çok iyi bilen ve sazıyla sözüyle üstad bir aşık olan Aşık Hasan İskenderi (d. 1 945) maddi ve manevi varlıklarının tamamını vatanına baglamaktadır. "Vetenimdi"350 adlı şiirinde bu yaklaşımını açıkça görmek mümkündür:

Gehremanlı gözel yurdum, Menim ana vetenimdi. Üregimdi, hem de ruhum, Dogma ana vetenimdi.

Bac alan Kôroglu dilde, Misri gılıc vardı elde, MülJennese hede35 ı herbe, Kesen ana vetenimdi.

Var Hecer' im, Gocab Nebi, Settar ijan, Bagır ijan debi, Bular kimi gözel balgı, Gören ana vetenimdi.

Sazımı aldım sineme, Men dözmüşem her bir geme, Bu illiarnı men Hesen'e V eren ana vetenimdi.

349 Zencan, Nisan 2007, Aşık MUslim Askeri sunumu, özel arşivimiz. 350 A. g. e. , s. 64 vd. 3 5 l Hede: Tehdit, caydırıcı unsur.

Dr. Ali Kafkasyalı ------------------- 135

Türkmensahra'nın ünlü babşiierinden Balışi Kılıç Enveri (d. 1945) memleketini "dutar"m maddi ve manevi özellikleri ile benzeştirerek çok önem verdigi iki milli degeri birlikte degerlendirmektedir. Memleketi Sehram'ı aynı adlı şiirinde şöyle tasvir ediyor:

SEliRAM'IN O

Gözel gül keşbine eylesen nazar, DUtara mengzeyer duruşi Sehram'mg. Yobansi Celgelan, kedisi352 Hazer, Etrek Öurgan goşu kirişi Sehram'mg.

On üç perde, yani on üç bebşP53 var, Her bebşine babsan gözel nagşı var, lktısat payasıng sablar bergerar, Pambıgı yüpegj354, erişi Sehram' mg.

Özünden ünyendif355 bugda, şalısı356, Cahana meşhurdur nefıs batısı, Yurtlarm içinde behişt yalısı, Gösteribdir adı arşa Sehram'mg.

Hürremdere/Zencan bölgesinin çagdaş Aşıklarmdan olan Aşık İltifat, vatan olarak önce Hürremdere'yi, sonra da Hürremdere'nin baglı oldugu viliyet olan Zencan 'ı kabul etmektedir: XIX. yüzyılın sonlarına kadar Türklerin vatan anlayışı, dogdugu yer, köy yada oba, kasaba, il, bölge veya yayladan ibaretti. XIX. yüzyıldan sonra bir taraftan Avrupa'da gelişen "La Patrie" kavramıyla ifade edilen siyasi vatan anlayışının, bir taraftan da inananların cografyası da kutsal bir bütündür fikrinden hareketle ümmetçilik esasına dayanan vatan anlayışı Türk toplumlarını da etkilemiş ve şimdiki

352 Kedi: Kopuzun çanaaı. 353 Bebşi : Bölüm. 354 YUpek: İpek. 355 Ünyen: Biten, yeşeren. 356 Şalı: Pirinç.

136�-------------- İran Türk Aşiklan ve Milft Kimlik

"yurt", "vatan" anlayışı dogmuştur. Ancak hili vatanı, köyünden, ilinden viliyetinden ibaret gören işıklar vardır. İşte Aşık İltifat bunlardan biridir.

"Arzum budur her bir zeman, Elimizde gem olmuya, Yir, yoldaşın tızU güle, V etenimde gem olmuya.

Çoban sala çöle sesi, Ucalda bütün nilesin, Yatırda ğurdun hevesin, Goyun guzu kem olmuya.

Ceyranlar gaça da�lara, Bülbüller uça ba�lara, Bacı baba gardaşlara Ürek bihemdem olmuya.

"Aşık İltifat dilinde, Söz yaradar üreginde, Hürremdere vetenimde, Menim Zencan vetenimde, Şadlıg ola gem olmuya." 357

Bayan işıklardan Pakize İbrahimi Sevda da bir anne olarak vatan sevgisinin önemini vurgulayan ve bahtiyirlı�ın, mutlulu�un vatan sevgisi ile mümkün olaca�ını, vatanını sevmeyen insanın insan olamayaca�ını "Yeten" adlı şiirinde ifade etmiştir:

"Evladın bebtiyar, özün bebtiyar, İstek1i358 sayıldın anadan veten. Parlag ulduz kimi göye ucaldın, Can demişem ezel binadan359 veten.

357 Tahran, Mart 2006, Aşık Iltifat Davudl sunumu, özel arşivimiz. 358 Istekli : Sevimli, kıymetli .

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 137

Şerefle yaşayıb oglanın gızın, Üreklerde gezir taribin, izin, Gehreman adlanan ana Tebriz' in, Gedrini ne bilir unudan, veten.

Sevda tıreyinden isteyir seni, Yaralı geibinde besleyir seni, Her kes360 ki oactandır pisleyif361 seni, Ona garanlıg ol, mene dan362, veten !"363

İran Karapapak Türklerinden olan ve Karapapak Aşıklarının piri kabul edilen İsmail Behrfuni (d. I 949) vatana baglılıgı, vatan sevgisini işlerken önceligi eyaleti Sulduz'a veriyor. Ondaki vatan mevhumunun çekirdeginde Sulduz vardır. Milletinden, milliyetinden, halkından bahsederken de önceligi Karapapak boyuna vermekte, önce boyunu dile getirmektedir. Eline (vatanına, halkına) ve boyuna yazdıgı "Garapapab" adlı şiiri şöyledir:364

"Garapapab elimdi, Ttırkü36S ana dilimdi, Nagadeyin galası, Meniın Çenlibelimdi.

Safalıdı baharı, Daşgın geler gadarı, Dostlarına baş eyir, Düşmenleri aparı.

3S9 Ezel binadan: Her şeyden önce, ezelden. 360 Her kes: Her kim. 361 Pislcmek: KötOicmek. 362 Dan: Tan, aydınlık. 363 Ali Kafkasya! ı, lrıııı Tnrtderi Aşık Muhitleri, s. 98. 364 Ali Kafkasyalı, İrıııı TQrk Edebiyatı Aııtolojisi, C. VI, s. 350 vd. 365 TUrkO: Türkçe.

1 3:::.8 ______________ Iran Tiirk Aştklan ve Mitn Kimlik

Şfuıın, şövketin Sulduz, Çobdur geyretin Sulduz, Aleme eyan oldu, Senin gudretin Sulduz.

Gehremanlar veteni, Bollu çayı çemeni, Men o naıtıerd deyilem, Burabam gaçam seni.

Sulduz'am güllerim var, Çiçekli çöllerim var, Bac vermeyib, bac alan, Garapapab elim var."

Çagdaş İran Türk Aşıklarından Aşık Yedullah Şeldbt (d. 1955) de şiirlerinde İran Türklerinin milli kimliklerini, onların dillerini, edebiyatlarını, diger kültür degerierini korumak için büyük mücadele vermektedir. Aşık "Bu Tayda Özümem, O Tayda Gözüm" adlı şiirinde ikiye bölünen ve hAli bölünmüş vaziyette bulunan Kuzey ve Güney Azerbaycan topraklarını ve bu ülke Türklerini, "öz" ve "göz" kavramlarıyla, yani Güney Azerbaycan için "özüm" ifadesini; Kuzey Azerbaycan için ise "gözüm" tabirini kullanmaktadır.

"Men hesret batJıram Araz lam atJır, Dillenmir geibimi yandırır yabır, Deyirler vetenden vetene babır, Kim dözer bu derde, de, men de dözüm, Bu tayda özümem, o tayda gözüm!

Deme ki geribem, yob anam hacım, Yeten agrısıyam, agarıb saçım, Bir an dayanmaram olsa elicım, Ana vetenimden doymayıb gözüm, Bu tayda özümem, o tayda gözüm!"366

366 Ali Katkasyalı, İıaıı Ttıık Edebiyatı Antolojisi, C. VI, s. 386 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 139

TürkUlerinde vatanseverlik şuurunu terennüm eden çagdaş Aşıklardan biri de Aşık Hüseyin Say! (d. 1 966)'dir. Aşık Sayi, vatan olarak "Büyük Azerbaycan"ı göz önüne almaktadır. "Azerbaycan" redifli muhammesinde Azerbaycan' ın şanlı ve vefalı bir diyar oldugunu, Settar Han, Bagır Han ve Babek gibi kahramanlarının oldugunu, tarih boyunca nice yigitlerinin at sırtmda onun ugrunda mücadele verdiklerini coşkulu ve akıcı bir üslupla ifade etmektedir.

"Şanlı diyar, gözel veten, Vefalısan Azerbaycan. Gül, çiçekli, güler üzlü, Ad alısan Azerbaycan. At üstünde gehremanın, Sefalısan Azerbaycan. Var taribde oglanların, Şefalısan Azerbaycan. Dünyaya haray salıbsan, Sedalısan Azerbaycan.

"Bagır :ijanlar, Settar :ijanlar, Sende gezib, sende olub. Elde bayrak sengerlerde, Gazi olub, şehid olub. tyidlerin meydan açıb, Düşmanlan dalı vurıb. Gediklerde at belinde, Babekierin alay gurub. Odun adı sene düşüb, Od alısan Azerbaycan.

"Hüseyn Sayi sene dedi, Üreyinin düz derdini. Sabla sen de Oreyinde ! Yananların köz derdini. Sene verib gehramanlar, Üreklerio öz derdini.

140=---------------- tran Türk Aş1k/ar1 ve Mi/U Kimlik

Kim ki sene hörmet etdi, Sen de ondan üz derdinil Dünya varken sen de yaşa, Ziyalısan Azerbaycan. "367

Karadag bölgesinin Mukaddem368 tayfasının çagdaş Aşıklarından Aşık NOsret Rizayi (d. 1970) de vatani için "Yeten" şiiri yazmıştır. Aşık şiirde, vatanını çok sevdigini, ateşiere yakılsa da vatanından ayrılmayacagını, kendisi için bir ana, bir ata mesabesinde oldugunu, gözünü açalı beri onunla oldugunu ve onu seyrettigini, onun aşkı ile saz çaldıgını, kederlenınesine razı olmadıgını büyük bir içtenlikle söze dökmüştür.

"Men seni sevirem ay gözel veten, Odlara düşsernde atan deyilem. İstekli anasan, mehriban ata, Topragını yada satan deyilem.

Gözümü açandan heyranarn sene, Köksünde böyütdün ruh verdin mene, Günbegün ucalıb, düşdün dillere, Zövgüden, hevesden yatan deyilem.

"Nüsretem" eşginde çalararn sazı, Goymararn ürekde kederi, sözü, Getirrem baharı, getirrem yazı, Gışın gubarına gatan deyilem."369

Tebriz'in Mavazhan bölgesinin Güdeler kentinde Aşıklık yapan Aşık Sirus Keyant (d. 1975) "Men" adlı şiiri/türküsü ile vatan aşkını dile getirmiştir. Şiirinde vatan aşkından odlara yandıgını, vatanı addettigi

367 Bu şiir Araştırmacı Yazar Ali Berazende'den alınmıştır. Tebriz, Nisan 2007 özel arşivimiz. 368 1 605 yılında Erzurum ile Pasin arasında yaşayan Mukaddem adlı Tllrlt ayınaAtndan büyük

bir topluluk lran'a göçmüştür. Karada! bölgesindeki bu tayfa büyük ihtimal Anadolu'dan göçen Türk tayfasının bakiyesidir. Bkz. : Faruk Sümer, Safevi Devletinin Kurulotu ve Gelitmesinde Anadolu TUrideri'nin Rolü, s. 1 54.

369 Tebriz, Nisan 2007, Araştırmacı Yazar Ali Serazende sunumu. Özel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 141

Tebriz' in yavrusu oldugunu, dara çekseler bile vatandan ayrılmayacagını, vatanma yan bakanlarm gözlerini oyabilecegini söylemekte, bununla da vatan sevgisini ortaya koymaktadır. Beş haneden ibaret olan "men" redifli şiirinin üç hanesi şöyledir:

"V etenın eşgınde, yurdun eşgınde, Alışıb odlara yanasıyam men. Soruşsaz eslimi, bilsez zatımı, Şanlı Tebrizimin balasıyam men.

Uymaram şöhrete, uymaram vara, Dönmerem elimden, çekseler dara, Yagı düşman vursa mene min yara; Bir gün gisasımı alasıyam men.

Sinernde yer salıb agilin sözü, Eyriler dünyada tanımaz düzü, Mügeddes yurduma kec batJan gözü, Oyaram gileden, belasıyam men.'>37o

Çagdaş Kaşkay aşıklarından Aşık Ersalan Mirzayt (d. 1975) de yazdıgı bir tasnifın ilk bendinde büyük halkı, egilmez "beli", şirin dili ve vatanı için kurban oldugunu ve başını kesseler bu degerierinden taviz vermeyecegini söylemektedir. Hemen her şiirinde vatan sevgisinden, vatanseverlik şuurunun gerekliliginden bahseden Mirzayi, tasnifmin ilk bendinde şöyle demektedir.

"Men gurbanam, Agır ele37 ı , S inmez bele372, Şirin dile, Vetene, vetene l Başımı kesseler, Elden ayrılmam."373

370 Tebriz, Nisan 2007, Araştınnacı Yazar Ali Derazende sunumu. Ozel ıqivimiz. 37ı Agır el: Büyük, gllçlü halk.

372 Sinmez bele: Kınlmaz, bükülmez bele.

373 Şiraz, Nisan 2007, Aşık Ersalan Mirzayi sunumu, Ozel arşivimiz

142::....__ ______________ Iran Türk Aştklart ve Milli Kimilk

İran Türk aşıklarının şiirleri arasında gurbet şiirleri de büyük yer tutmaktadır. Gurbet şiirleri vatana baglılıgın, vatan sevgisinin en önemli tezahürüdür.

Aşık Garip ile Şahsanem adlı hikayede, Aşık Garip, Tebriz'den ayrılıp Tiflis, Erzurum yolu ile Halep'e gidecektir. Tiflis'te Şahsanem' in babası'na Erzurum'u tarif ederken, vatanında halinin hoş, ancak garipligin yaman oldugunu şöyle söyler:

Agalar, erzime bir gulag verin! Dastandır dillerde şanı Emıım'un. Bir hele sefalı yer görünrneyib, Söylenir cahanda sanı Emıım'un.

Sefalı olur o yerlerin havası, Çar terefden gelir bülbül sedası. Ahular yıgnagı, laçın yuvası, Benzer güle her bir yanı Erznmı'un.

Gerib boş hal idi gözel vetende, Geri b lik yamandı ora yetende, Eyan olur gerib bülbül ötende, Gül ü gülzardı mekanı Emıım'un."374

Kerem ile Aslı375 hikayesinde, Kerem, bir rivayete göre Gence'den bir rivayete göre ise İsfahan'dan ayrılıp Aslı'yı aramak için Erzurum 'a gelince, Erzurum'un Gedigi'nde tipiye tutulurlar. Oradan geçen bir kervancı Kerem ile Sofi'yi kurtarıp hasta olarak Erzurum'a getirir. Bir handa hasta yatan Kerem, gurbetteki hiilini şöyle dile getirir:

374 Ebiiman A!)undov, Azerbaycan Dastaıılan, C. III, s. 24; Ali Kafkasyalı, "Azerbaycan, Iran ve TOrkiye TOrk Halk Hikiyelerinde Erzurum", AtatOrk Üniversitesi Torkiyat Araştırmalan Dergisi, Erzurum, 2007, S. 13 , s. 102 vd.

375 Ebiiman A!)undov, Azerbaycan Da.taıılan, C. II, s. 5-1 10; H. Tebmasib ve d!V., s. 1 67-202.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 143

"Bir han köşesinde kalmışım hasta, Gözlerim kapıda kulagım seste, Kendim gurbet elde gönül sılada, Gelme ecel gelme üç gün ara ver. Al benim sevdamı götür yAre ver.

Erzurum dagları duman dildedir, Başım yastıkdadır gözüm yoldadır, Aslı hayın yArdır adam aldadır, Gelme ecel gelme üç gün ara ver. Al benim sevdamı götür y!re ver.

Erzurum dagları kardır geçilmez, Her adama gizli sırlar açılmaz, Ayrılık şerheti zehir içilmez, Gelme ecel gelme üç gün ara ver. Al benim sevdamı götür yA.re ver.

Felek sen mi kaldın bana gülecek, Akıttım göz yaşım kimler silecek, Dediler Kerem'e Aslı'n gelecek, Gelme ecel gelme üç gün ara ver, Al benim sevdamı götür yAre ver."376

XVII. yüzyılda Erdebil şehrinin Meşkin kentinde yaşayan Meşkinli Muhammet garipligi, vatandan ayrı kalışı "Öeriblik" redifli şiirinde gurbette kalanların gönlüne tercüman olurcasına güçlü bir lirizmle anlatmaktadır. Dört haneden ibaret olan şiirin iki hanesi şöyledir:

"Ah u vay çekiben gan aglamagdan, Dönübdü cigerim gana, geriblik. Hayana batJıram bir kimsenem yob, Düşübdü yadıma ana, geriblik.

376 Şükrll Elçin, Kerem ile Aslı HikAyesi, AkçaA Yay., Ankara 2000, s. BS; Ali Katlcasyalı, "Azerbaycan, tran ve TOrkiye TOrk Halk HikAyelerinde Erzurum", s. 1 08 vd.

144-=--------------- Iran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

Azanm çob olub, a�yır başun, Didemden tökülür bu ganlı yaşım, Y abamı çürütdü zalım göz yaşım. İsteyirdi canım ala geriblik." 377

Şahseven Türklerinden Aşık Taki Muhit (d. 1 962) gurbeti idrak eden ve bunu çögür ve çavırının sesine ve gönül sözlerine yansıtan bir Aşıktır. Çocuklugu henüz yerleşik hayata geçmeyen Şahseven tayfaları içinde, yazları yaylakta kışları kışlakta geçmiştir. Zoraki yerleşik hayata geçirildikten sonra vatan bildigi yaylak ve kışiakları için onlarca türkü yakmıştır. "Yaylaga" redifli şiiri onun ve Şahseven tayfasının vatan hasretlerini bütün yönleriyle anlatmaktadır:

"Göylüm ister bahar ola yaz ola, Bir de eller köçer ola yaylaga. Düzüle yollara ner ü mayalar, Ölkeden yüklenib döne yaylaga.

öaragan Bulagı, Zemmer Daglan, Almalı heyvalı güllü baglan, Öoç guzunun hem garası aglan, Sürüleri çeke döne yaylaga.

Hamı yerde teriflidi Ag Bulab, Yaşıl elvan geyib daglar, Ag Bulab, Serin çeşme abar çaylar Ag Bulab, Ellerimiz içer gona yaylaga.

öaragöl Gedigi seyrangAh olar, Dört terefi cadar olar rab olar, Babarsan her yana gül gıyab olar, El obalar köçe gona yaylaga.

377 Ali Katkasyalı, İran Tork Edebiyatı Antolojisi, C. Il, s. 620-621 .

Dr. All Kafkasyal ı ------------------ 145

Yaz aylan dolu yagış yaganda, Öız gelinler goyunlan saganda, Serin çaylar buz bulatJlar atJanda, Ellerimiz köçe gona yaylaga.

Ab-ı heyat vardır, ner olan dagda, Etr büten vardır gül çiçek yagda, Aşık Taki bu dövrede bu çagda, Heves edib köçe gona yaylaga." 378

Aşık Mesiyhullah Rızai (d. 1939) de göçeri Türklerden olup sonradan Tahran'ın Kerec banliyösüne yerleşmiştir. O da göçeri Kaşkay ve Şahseven Türklerinin vatan hasretini, gurbet elemini şiirlerine konu etmiştir. Mesiyhullah Rızai'nin "necoldu" redifli şiiri yerleşik hayata geçen göçebe Türklerin geride kalan yaytak ve kıştak hayatının hAlini, ona olan hasreti mevzu etmektedir:

"Ey agatar gelin te'rif eyteyim, Herifli ellerim gören necoldu? Beş kelime agır elden söyleyim, Gören bizim o yaylaglar necoldu?

Göç göç oldu eller yola düzüldü, Gözlerimden ganlı yaşlar süzüldü, Tamam tayfa eli elden üzüldü, Söyle mene o köç-gonlar necoldu?

El goyunu dagtlardı bu daga, Öız gelinler gelerdiler sagmaga, Kim babırdı, kere, gatıg, gaymaga, Gören o niz u ne'metler necoldu?

378 Save, Mart 2006, Aşık Taki Muhit sunumu,Ozel arşivimiz.

146:. ______________ Iran TlJrk Aştklan ve Mi/O Kimlik

El dagılıb boş galıbdır yurdumuz, Kime deyek, biz bu gemli derdimiz? Bundan hele çob varıydı arzımız, Bu elierin yıgınagı necoldu?

Yabşı el yaylagı, dag kendi Çarhat379, Kelevis, Pehlisbana, Zenbur, Y4rabat3ao, El gatarı, ner mayalar, ereb at, Rızai'yem göy çimenter necoldu?" 3B1

İran Türk 4şıklarından kimi Aşık vatan olarak köyünü, kentini, kimi !şık şehrini eyaletini, kimi !şık Güney Azerbaycan' ı, kimi !şık da bütün Iran cografyasını almaktadır. Vatan olarak ister eyaJetini ister Güney Azerbaycan' 1 isterse de bütün Azerbaycan ve İran cografyasını alsınlar her Aşık her Minkarda vatana bagiıiıg1, vatan sevgisi şuurunu türkülerinde, şiirlerinde işlemektedir. Böylelikle de Iran Türklerinin vatanseverlik şuurunu geliştirme gayreti içerisinde olmuş, bununla da milli kimliklerini korumalarına büyük hizmet etmişlerdir.

379 Çar het: Dört sınır. Bir köy adı. 380 Harakan köylerinden bazıları. 381 Ali Kafkasya! ı, İran 1'1lrldcri Aşık Muhitleri, s. 227.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 147

22.1. HOniyet ve İstikW Şumunu Geliştirmeleri

Yer yllz(lnde öz vatanlannda garip h4lde yaşayan milletlerden biri olan İran Türkleri, binlerce yıllık kendi yurtlarmda yaşamalarma, kültür ve medeniyet merdiveninin üst basarnaklarına çıkmış olmalarma ve otuz milyonluk bir Türk nüfusa sahip olmalarma ra�en bölge üzerinde çıkarlan olan büyük güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin hesaplan yllz(lnden hür ve azad olmadıkları gibi her türlü medeni, insani ve kültürel haklardan da mahrum olarak yaşamaktadırlar. Siyasi hürriyetin ve İstikiilin olmadıgı yerde kültürel ve medeni hürriyetten bahsetmek de kolay degildir. Bu durumu, İran Türklerinin büyük şairi Bulud Karaçorlu Sehend "Fedailer Marşı" adlı şiirinde dile getirmiştir.

"Men azadlıg cebhesinde bir fedai esgerem, Bir azadlıg isteyirem, bir de azad bir veten.

Düşmenlerin güllesiyle gana batarn gerek men, Veten üste parelensin bedenimde pirehen, Goy men ölüm, zalimlerden pik olunsun bu veten, Çob razıyam cebhede men hasdırdım bikefen, Çün azadlıg isteyirem, bir de azad bir veten!

Hegg isterem, Hegg yolunda candan keçmek revadır, Bu ölümden geri durmag mezlumlara cefadır. Sengerlede gana batmag derdimize şefadır, Goy men ölüm, ibret alsın bizden sonra her gelen, Çün azadlıg isteyirem, bir de azad bir veten!

Goy sengerler evim olsun, daglar başı meskenim, Zülm elinden azad olsun bu mügeddes vetenim. Guzgunlardan, bayguşlardan temizlensin gülşenim, Goy gül açsın bundan sonra çemenlerde nesteren, Çün azadlıg isteyirem, bir de azad bir veten!"312

312 Ali Kafkasyalı, İna Tork Edebiyatı Aıılolojisi, C. VI, s. 23 vd.

148=---------------- Iran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

İran Türklerinin hürriyet ve istikllil meselesi klAsik şairler gibi İran Türk Aşıklarının da çok önem verdikleri meselelerin başında gelmektedir. Hatta hemen her Aşık bu hususta şiirler yazıp türküler okumakta, hürriyet ve istikl41 ugrunda mücadele etmektedirler. Çünkü onlar hürriyet ve istiklAlden mahrumiyetİn acısını çok çekmektedirler. Zaman zaman sazlarının susturulması, sözlerinin yasaklanması onları bu konularda daha da hassaslaştırmış ve duyarlı kılmıştır.383

Aşıklar, fıtraten bagımsızlıgı seven, kalıba kaba girmeyen, hür yaratılışlı sanatk4rlardır. Hürriyeti ve istikl4li sevdiklerinden şiirlerinde hürriyet ve istiklAlin önemine çok yer vermişlerdir. Hürriyetin kısıtlı olması sebebiyle İran Türk Aşıkları şiirlerinde hürriyet ve bagımsızlık (azadlık) kavramlarını çogu zaman kullanamamaktadır. Bu arzu ve şikAyetlerini devirden, zamaneden, zalimlerden, şahlardan, istibdattan yakınma ve şikAyet şeklinde ortaya koymaktadırlar. Bu yakınma ve itirazlar halkın hürriyet ve istiklAl arzularını diri tutmaktadır.

Aşıklar halk noktainazarından da meseleye bakmış feodal yapının baskısına karşı mücadele etmişlerdir. Halkın sözcüsü olmanın şuurunda olarak her devirde ve dönemde bölgesel veya ülke genelinde her türlü hürriyetsizlige ve bagımlılıga tepki göstermişlerdir.

XV. yüzyılın sonları XVI. yüzyılın başlarında yaşayan Aşık Kurbani'nin, yaşadıgı Gence bölgesinin hakimi olan "Vezir''den şiUyetçi olmak için Şah İsmail'e gittigi ve derdini bir şiirle ona arz ettigi görülmektedir:

"Mürşid-i Umilim, şeyb oglu şahım, Bir erzim var gulluguna, şah, menim! Eziz başın üçün, obu yazgumu384, AgAh ol halımdan, gibleg4h, menim!

383 Türk milletinin mosiki kOlturOnUn temelini oluşturan, Aşıklık gelenelli, 1 946'da Azerbaycan Milli HUidlmeti'nin yıktimasından sonra Şah rejimi tarafından devamlı kosteklenrneye çalışılmıştır. Iran Islam Devrimi'nden sonra da Aşıklık gelenelline ve saza konulan yasak devam etmiştir. Hatta daha aııır bir tavır almıştır. Tork Aşıklık gelenellinin geregi olan sazlı sozlo Aşık meclisleri yasaklanmış, Tork milli musiki aletleri olan tar ve saz toplatılarak yakılmıştır. Bu yasap uymayanlar olomle cezalandınlmıştır. Bunun en acı Omegi Tarcı Şulan'ın Oldorulmesidir. [Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, Iran TOrk Edebiyatı Antolojisi, C. VI, s. I Svd.]

384 YazAlJ: Yazgı, dilekçe.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 149

Derin derin deryalan boyladım, ijencer alıb gara baArtm peyledi, OlJ.u ölmüş vezir geza eyledi, Getmez dimaAımdan dtld-i ah menim."38S

Çaldıran Savaşı'ndan sonra Yavuz Sultan Selim' in, Tebriz'den getirdiAi şair ve Aşıklar arasmda yer alan Kurbani, on yıldan kadar Kars ve civarında tutulmuştur.386 Kurbant bu mecburi ikamete tabi tutuluşunu "olmaz" redifli

· şiirinde "Hemişe rtlzigfir bele dar olmaz!" (Daima devran böyle dar, sıkıntılı olmaz) diyerek, hürriyetinin kısıtlanmasmdan yakınmıştır. Aşık Kurbani, kendisine hitaben yazdıAı bir şiirde şöyle demektedir:

"Gem yeme, gem yeme, divane könlUm, Hemişe rtlzigir bele dar olmaz! On bir il çekmişem zimistan gehrin, Esil gülün döveesinde bar olmaz?!

Eger şahdan bize gezeb olmasa, Öezab ateşinden ezab olmasa, Ortalıgda çuAul, kezzab olmasa, Dünya bahar olar, boran ğar olmaz!''387

Devrindeki hak ve hürriyet ihlallerine tepki gösteren, halkın hürriyet ve baAımsızlık şuurunu geliştirmeye çalışan Aşıklardan biri de Aşık Aliasker' dir. Aliasker (Elesger), Çarlık döneminde Rus yönetiminin, Türk halkına karşı, hak, hukuk, hürriyet tanımayan uygulamalarını; hürriyet, baAımsızlık bir yana onları, insani haklardan bile mahrum bırakmalarını "çıbıbdı" redifli koşmasmda büyük bir cesaretle dile getirmiştir.

385 Oezcnfer KAzımov, öurbıaıl, s. 1 13 . 386 A. g. e . , s. 1 8.

387 A. g. e., s. 1 19.

150=--------------- Iran TOrk A.ştkiart ve Ml/O Kimlik

"Goçular, guldurlar gatar tabırlar, Fegir ftlgeraya yan yan batJırlar. Kimi isteseler vurub yıbırlar, Beşatanın çataçatı çıbıbdı.

Pristav, naçalnik gelende kende, Obanı oymagı vururlar bende, ij:erc üste çobları düşdü kemende, Gamçıda belinin gatı çıbıbdı.

Gezirler havalı agalar, beyler, Çalışır gan terde natJırçı nöker, Mübteserin deyer Aşıg Elesger, Kovbanın, kAttanın zatı çıbıbdı."388

Güney Azerbaycan' ın bu cümleden İran Türklerinin, hatta Türk dünyasının hürriyet ve bagımsızlık "işıklarından" biri olan Aşık Hüseyin Cavan ''N4kim Ölm�rem" adlı şiirinde, İran Türklerinin hürriyet ve bagımsızlıgına kavuştugu günü gördügü taktirde mutsuz ölmeyecegini ifade etmektedir.

"Döyüşlerde berkimişem, bişmişem, Gorbu nedir, ölüm nedir, bilmerem. Anamın südüne men and içmişem, Yeten adın üreyimden silmerem.

Azadlığ ulnmda ğanım tökOlse, Mezarımın üstden yollar çekilse, Saçiarım agarsa, belim bükülse, Düşmene baş eyib secde gılmaram.

Şirin arzutarım yerin almasa, Vetenim zilletden azad olmasa, ij:algım sevinmese, elim gülmese, Orekden şad olub men de gülmerem.

388 İslam Elesgerov, .Atıt Elesscr, C. I, 197.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- ıs ı

Çı\}ıb Savalan'a yurduına bıı\}sam, Tebriz' in köksüne ulduzlar tıı\}sam, Zefer negntesini zilden obusam389, Men Cavan Hüseyn'em, n4kfim390 ölmerem."391

Hürriyet ve ba�ımsızlık konusunda birçok şiir yazan, türkü koşan Aşık Hüseyin Cavan ( 1 9 1 6- 1985), "Tebriz' i" adlı şiirinde azadlıklba�ımsızlık için kan dökülmesi gerekti�i, yeri gelince de kan dökülece�ini vurgulamaktadır. Şairin bu tavrı ve sözleri Mustafa Kemal Atatürk'ün "Hürriyet verilmez alınır, mücadele vermek gerekir." sözünü veya Atatürk'ün Sakarya Savaşı • sırasında söyledi�i "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış topra�ı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz."392 sözünü ça�ştırmaktadır.

Şairin Güney Azerbaycan'ın merkezi şehri Tebriz için "ana Tebriz" diye hitap etmesi de Türk kültürünün önemli bir ö�esini hatırlatmaktadır. Türklerde bir ülkeyi sembol olarak temsil eden yer, o ülkenin başkenti veya vilAyetlerinin ba@ı oldu� yerdir. Dikkat edilirse Aşıklar Tahran'a de�il Tebriz'e yazmaktadırlar. Tebriz bir anlamda Türk vilayetlerinin kültür b�ı ile ba�lı oldu� yerdir. Türklerde merkezi şehir kutsaldır.393 Bu sebepten İran Türk Aşıkları da merkezi şehir Tebriz'e şiir yazmışlardır. Genelde Türkler şehirlere ana, ülkeye ise ata demektedirler. Bunun en güzel öme�i yine Atatürk'ün Nutkunda görmekteyiz. Atatürk nutkunda şöyle der: "Türk ata yurduna ve Türk'ün istikl41ine saldıranlar kimler olursa olsun, onlara bütün milletçe silahla karşı koymak ve onlarla mücadele etmek lAzım geliyordu.''394 Görüldü� gibi Atatürk, "Türk ata yurdu" tabirini kullanmaktadır.

Hürriyetin ve istikl41in sembolü niteli�inde olan merkezi şehrin önemini iyi bildi� anlaşılan Aşık Hüseyin Cavan, "Tebrizi" redifli şiirinde İran Türklerinin kalbi şehri olan Tebriz'in şahsında hürriyet ve istikl41 meselelerini şöyle anlatıyor:

389 Zilden obumak: Ytıksek tonda okumak veya çalmak. 390 NAkam: Arzusuna ulaşmayan, mutsuz. 391 Ebiiman Ahundov, Azı:rbayca AşıtJan w m Şııiıteıi. C. II, s. 426. 392 Mustafa Kemal Atatark, Nutuk 1-11, Kültar BakanhAt Yay., Istanbul, 1 980, 111215. 393 Bahaeddin Ögel, TOrk KOltar Taribine Gırı,, s. 203 vd. 394 Nutuk, C. I, s. 1 8.

152=--------------- Iran TOrk Aşıklan ve Mi/11 Kimlik

"O gara buludlar esen tufanlar, Bir zaman Tebriz'in gücünü anlar, Azadlıg u�da tökülen ganlar, Dönderecek gülüstana Tebriz' i !

Min bir ob deyse de yaralanmaz o, Gılmcla kesseler paralanmaz o, ijalgından el çekib aralanmaz o, Bilir Azerbaycan ana Tebriz' i !"39S

İran Türklerinin bagımsızlık Aşıgı Aşık Hüseyin Cavan, "Soraga Düştü" adlı başka bir şiirinde de istiklal aşkı ile yer yüzünü gezdigini ve sonunda istiklAli "al ipekli" bayragm altmda gördügünü söylemektedir. Aynı şiirin diger bir dörtlügünde "başımıza gelenleri unutmayacagım" diyerek işgalci güçlerin defalarca yaptıkları zulmü sürekli hatırında tuttuguDu, yabancılara baş egmedigini ve aglamadıgını; azadık/istiklal u�da kitaplar dolusu yazıp söyledigini açıklamaktadır. Ayrıca Aşık, şiirin hemen her hanesinde "azadık"tan (istiklalden) söz açmaktadır. İstiklal aşkı ile gezip durdugunu, istiklAl aşkma şiirler yazdıgını ve büyük istiklAl için pervane oldugunu, yani kelebek gibi istiklal ışıgmm etrafında döndügünü yazmaktadır:

"Könlüm yer üzünü gezdi, dolaşdı, Azadlıg 6şğile sorala dUşdfl. 396 Y arıb serhedleri, dagları aşdı, Gözüro al ipekli bayraga düşdü.

Çetin günlerimi yadda sabladım, Ne yada baş eydim, ne de agladım, Azadlıg namma kitab ba1Jadım,397 Adım kitabiarda varaga düşdü. 398

39S Ali Kafkasyalı, lııın TGrk Edcbiyııll Antolojisi, C. V, s. 23S.

396 Soraga düşmek: Aramak, hasretinde olmak. 397 Kitab b&glamak: Kitap yazmak. 398 Var&ga düşmek: Adının kigıtlara, kitap sayfalanna yazılması.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 153

Çıbsm at günlere her insan, d6dim, Y aransm balgıına boş dövran, d6dim, Canımı vetene men ğurhan d6dim, Gurbanlar içinde sadata dtışdü.

Cavan Hüs6yn'em, 61 p6yınanesiyem, BOyOk aıadhiJn pervanesiyem, Aşıg Elesker'in nişanesiyem, Sesim obalara, oymata düşdu."399

İran Türklerinin hürriyeti ve balonsıziıiı için genç yaşmda kalemiyle mücadeleye başlayan Sarnet Behrengi ( 1939 - 1968), bilindili gibi şüpheli bir şekilde Aras nehrinde ölü bulwunuştur. Bunun Uzerine Aşık Hasan İskenderi, yazdılı şiirde, onun terennüm ettili batunsızlık yolunu takip edecelioe and içmektedir. HUrriyet ve batımsızlı�ID önemini iyi bilen Aşık İskenderi, Behrengi'nin kaleminin kırılmasınm, mürekkebinin dökülmesinin bUlasa susturulmasmın, İran Türklerinin hürriyet ve balunsızlıtma vurolan bir darbe oldutunu "Semet Behrengi''ye adlı şiirinde saza söze dökmüştür.

"Çal Aşıg sazuvi, azadlıg gelir, Semed Behrengi'nin yolu biziındir. Obuyur bülbüller, ne��Deler gülür. V etenin batçası, gUIU biziındir.

Kendiere yol döyür, yatmayıb Semed ijelgini unudub atmayıb Semed. Özünü zalime satınayıb Semed, Güneştek görünen nuru bizimdir, Müellim Semed'in yolu bizimdir.

399 Ali Kaftı:asyalı, tnn TOrlı: Edebiyatı Aııtolojisi, C. V, s. 237.

154-=---------------- Iran Tilrk Aştklan ve Mitn Kimlik

Tökdüler Araz'a o pak ganını, Caladılar dolu gelemdanını, Gıra bilmedHer pAk imanını. Azadlıg söyleyen dili bizimdir, Müellim Semed'in yolu bizimdir."4oo

Güney Azerbaycan' ın dolayısıyla İran Türklerinin merkezi şehri olan Tebriz, tarih boyunca defalarca işgal edilmiş, ya�alanmıştır. En son işgal ve yağma İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1 946 Aralık ayında yapılmıştır.Tahran yönetimi Güney Azerbaycan'ın hamisi kesilmiş Ruslara ödünler vererek onların ülkeden çekilmesini sağladıktan sonra Amerika, İngiliz ve diğer müttefik güçlerle işbirliği yaparak Güney Azerbaycan TürklüğünOn üzerine yürümüş, başta Tebriz olmak üzere bütün şehirleri yakıp yıkmıştır. Müttefik güçler Tebriz'i ya�alamış, halkının hürriyet ve istiklAlini elinden almıştır. Bu işgali ve bu zulmü Aşık Ali Selimi (d. 1 953) "Dehşetli Gece" adlı şiirinde şöyle dile getirmiştir:

"Garanlıg bir gece, dehşetli gece, Hesret ürekleri sıbırdı gördüm. Tebriz' in üstüne düşürdü zülmet, Azad ürekleri yıbırdı gördüm.

Celladlar yeridi yArlı yaraglı,40ı

İgid oğlanlarm golları bağlı, Ağ birçek analar sinesi dağlı, Gözünden ganlı yaş abırdı gördüm.

Gtzların geymişdi gem libasını, Bir yandan tuturdu nem libasını, Körpeler sesiirdi öz anasmı, Gözlerde ıldırım şabırdı gördüm.

400 Almaz Eligızı, ijuraman HUmmetova, Aynlar mı Koool Cııııdaıı; CenObt Azcıbayçıııı Edcbiyyab Montebebatı, Bakı Onv�rsit�ti Neşriyyatı, Bakı 1998, s. 199.

40 1 Yarag: Silah.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 1 55

Hüs�yn'em, sinernden g�tmez bu daglar, Bozuldu gtllşende ğönçeli baglar, Terlan oylagında kör yapalaglar, Özüne Aşiyan torburdu gördüm."402

Aşık Ali Selimi, "P�rişan Saçlarm" adlı başka bir şiirinde vatanını, halkını bagımsız görmek için büyük arzu içerisinde oldugunu ve bu arzusuna kavuştugu takdirde gözünOn açık gitmeyecegini, zira o andan itibaren ölümsüzlügtl yakalamış olacagını ifade etmektedir ki, istiklil ölümsUzlnge yani ebedilige eş deger görülmektedir. Ayrıca bu şiirde vatanın kutsetine de vurgu yapılmaktadır. Türklerde devletin ve milletin topragını meydana getiren 'yerler ve sular' mukaddes sayılırdı. Toprak ve su'yun Tanrı tarafından gönderildigine inanılırdı. 403 Bu anlayış Türk kültUründe temel unsurlardan biri olan devletin ebed müddet varlıgı esasını çok açık bir şekilde ortaya koyması bakımından da önemli olup İrandaki Türk ahalinin Türk kültUr degerierini yaşama ve yaşatmasında Aşıklarm rollerini göstermektedir.

"Mugeddes vetenim, ana topra1ım, Evladın bebtiyir görsem ölmerem. Elimle ekdigim babçanın bagın, Solmaz güllerini dersem ölmerem.

Hicran a�şinde pişen ananın, Evladından ayrı düşen ananın, Nurlu gözi nurdan düşen ananın, Gözlerine işıg v�rsem ölmerem.

G�celerim sübh üzüme sökülse, Gözüm yaşı rObsarıma tökülse, Cevanlıgım g�tse b�lim bükülse, Veten sefasını sürsem ölmerem.

402 Hüseyin Fı!yzullaht Vchid (Uiduz), A7ı:riıa)'am Mıılsir ANıeri. s. 208 vd. 403 Bahaeddin Ögcl, Dalıdcıı 8ugane Tork KlıiiOraııoıı Gclipac Çellln, s. 4 IS vd.

156=--------------- /ran Türk Aştkları ve Mi/11 Kimlik

Yaş ını silmesem gara gözlerin, ijezansız saralan lile üzlerin, YAr yolu gözleyen gelin, gızların, Perişan saçların hörsem ölmerem.

Tufanlı günlerle gelsem üz üze, Baş egip agyara, çökmerem dize, Güsseli kederli gemli Tebriz' e, Hüseyn'em borcumu versem ölmerem." 404

Kaşkay Türklerinin genç işıklarından Aşık Ersalan Mirmyt (d. 1 975) de şiirlerinde Kaşkay Türklerinin hürriyet ve istiklil mücadelelerini ve başlarına gelenleri dile getirmiştir. "Oyan" redifli geraylısında, yazları yaylakta, kışları kışlakta, Kaşkay ülkesinin engin dag ve yayialarında yaşayan Kaşkay halkının, son yüzyılda, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, 1 953 Muhammet Musaddık hadisesi ve 1 980'1i yıllardaki iskin hareketinde olmak üzere dört defa yerli ve yabancı güçler tarafından işgale maruz kalmalarını ve hürriyet ve istiklillerinin ellerinden alınmasını şiirlerine konu etmiştir. Kaşkay halkına hitap ederek, güzel çehresinin bozuldugunu, aslan yigitlerinin yoksullaştıgını, dag başlarını duman aldıgını, bülbüllerin fıgan ettigini, uyanmalarını, başlarından geçenleri yazmalarını ve gerekirse kızıl kana bulanmalarını söylemektedir.

"Gözel resming wiic oldu, Oyan agır elim, oyan! Şir igidlering ac oldu, Oyan sinmez belim, oyan !

Oyan bezan tufan edir, Daglar başı duman edir, Şeyda bülbül fegan edir, Oyan gızıl gülüm, oyan!

404 Huseyin Feyzullaht Vehid, Azerbaycan Muasir ı\şitleri, s. 209.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 157

�. oyan, oyan, oyan! Oyan, dizing Oste dayan, Oyan gülgez gana boyan, Oyan coşgun selim oyan!

Oyan yatma bele bamuş, Oyan gelem ilen danış, Oyan şö' le çekib alış, Oyan yanmış külUın oyan!

Oyan ay obulu gözler, � ay ruşen ay üzler, Goyma göyntıngdeki sözler Torpag ola dilim oyan!

Oyan ellerinen çalış, Oyan menim ilen danış, Olma başıma naz balış, � ğulac gollum oyan!

Yola dUş sen sel göztınden, Deniz deniz göl göztınden, Yagış yagır el göztınden, Oyan san çölUın oyan!

Oyan bezan döne yaza, SUınüglerim mine saza, Ers(a)lan göynü şeir yaza, Oyan yatmış elim oyan!"405

Aşık İsfendiyar Feyzipur (Sulduz DegirmençioAJu) onlarca Aşıgm sazında ve söztınde seslenen "Türk" adlı destanmda İran Türklerinin bir çok meselesi ile birlikte Türklerin dagmıklıginı, hürriyet ve istiklilden mahrum olduklarını, istikl4llerine kavuşacaklarmı, vatanm hürriyetine kavuşacagmı ve

405 Şiraz, Nisan 2007, Aşık Ersalan Mirzayl sunumu, ozel ıırşivimiz.

158=--------------- Iran TOrk A.ştkiart ve Mi/O Kimlik

halkın sonunda bal gibi hayatı tadacaklarını şiirine mevzu etmiştir. "Türk" redifli destanının bir hanesi şöyledir:

"Türkler Türkü bulacagdır, ijalg sazını çalacagdır, Yeten azad olacagdır, Dadacagdır el balı, Türk."406

Bu konuda da örnekleri çogaltmak mümkündür. Ancak sadece bu birkaç örnek bile, İran Türk Aşıklarının hürriyet ve istiklAI şuurunu geliştirme konusunda sarf ettikleri gayreti göstermeye kAfidir.

Sonuç olarak İran Türkleri, kendi yurtlarında yaşamalarına, yüksek bir kültür ve medeniyet ile otuz milyonluk bir Türk nüfusuna sahip olmalarına ragmen yerli ve yabancı bazı güçler tarafından hürriyet ve istiklAllerinden mahrum tutulmaktadır.

İran Türklerinin hürriyet ve istiklAI meselesi klAsik şairlerde oldugu gibi Aşıkların şiirlerine, türkülerine de konu olmuştur. Fıtraten hürriyeti ve istiklAli seven !şıklar, bu mevzulara önem vermekle birlikte hürriyet ve istiklü şuurunun gelişmesi için gayret sarfetmişlerdir. Yukarıda örneklerini gördügümüz şiirler bunun açık kanıtıdır.

Aşıklar sadece kendi adiarına degil halk adına da meseleye bakmış, diktatör yapının baskısına karşı mücadele etmişlerdir. Halkın sözcüsü olmanın şuurunda olarak her devirde ve dönemde bölgesel veya ülke genelinde her türlü baskı ve hürriyetsizlige tepki göstermişlerdir.

406 Mart 2007 Sulduz Na!ıade, Aşık Rıza Puyende ve Mir Ali Rızai sunurnu, Ozel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 159

2.2.8. Tarih Şuurunu Geliştiımeleri

Tarih, bir milletin kendine has knlttıı11nün, kUltUr tavrının, hayat tarzının, kUltUr potansiyelinin ça�lar içindeki yürüyüşü, fiil ve hareket haline gelmiş şeklidir. Tarih, hem diger kUltür unsurlarını taşır, hem de kendisi bir kUltUr unsuru olarak, fertleri birbirine ba�layan çok önemli sosyal akrabalık ba�ı görevini yürütür. Tarih mazidir, fakat bu mazi bugünün ve gelecelin fertlerini millet içinde birbirine ba�layan temel kültür unsurlarmdan biridir. Tarih, fertler arasmda kader birli�ini temsil eden kUltUr unsurudur. Tarih, bir milletin nereden gelip, nereye gitti�ini gösteren kUltUr unsurudur. Fertler onda geçmişteki beraberliklerini gördükleri gibi gelecekteki beraberliklerini de bulur. O, fertleri böylece hem kaderde hem de ülknlerde birleştirir.407 Tarihini bilmeyen ve şufuıınu taşımayan milletler h!fıza ve idraklerini kaybetmiş şaşkın kimselere benzer. Böyle bir durumda milletierin yükselmeleri veya millet vasfmı muhafaza etmeleri ve hatta da�ılmamalan zordur. İnsanlı�m gelişmesinde bu derece ehemmiyetli olan tarih, medeniyetin yükselmesi ile paralel olarak Herler ve milletierin istikbalini hazırlamakta yardımcı olur. Bu sebeple tarih kUltürü ve şuuru toplumlarm idarecileri ve seçkinleri için rehberlik görevi görür.4oa

Osman Turan'ın belirttigi gibi eski devirlerde halk kitlelerine ait efsane, destan ve menkıbeler cemiyetterin tarih ihtiyacı ile teşekknl ediyor ve onun şuurunu yaratıyordu. Bunlar cemiyetterin geçmiş zamanlarına ait yaşayış, düşünüş, ve inanışlarının aidsleri olarak bugün de tarihin inşasında ve eksikliklerini tamamlamakta mühim bir kaynak vazifesi görür.409 Aşıklarm geleneksel olarak anlata geldikleri O� Ka�an, Alp Er Tonga, Attila, Dede Korkut, Köroglu destanları Türk tarihinin bazı sayfalarının Aşık üsiQbu ile ifadetendirilmiş şeklinden başka şey de�il.

İran Türkleri Aşıklık gelene�inde, geçmişe, atalara, edebi mirasa, gelenege bagldık ve saygı esastır. Her bir Aşık, programına, mutlaka üstat Aşıklan anarak ve onlardan üç divani okuyarale başlar. Aşıklar, kendilerinden ziyade üstatları ile iftihar eder. Üstatiarına ve gelenege söz söyletmezler. Bu

407 Muharrem Ergin, �'Din BOpıkO Mcsclelai, s.9 vd. 408 Osman Turan, TOrk Cilıııa Ha:imi� MeJkOrai Tıırilıi, s. 21 vd. 409 A. g. e., s. 2 1 .

160=---------------- !ran Tilrk Aşık/art ve Mi/U Kimlik

degeriere saygı ve baglılık, dolayısıyla tarihe saygı ve baglılıktır. Onlar, meclislerde anlattıklan hikayelerle, kıssalarla, türkülü hikayelerle veya destantarla geçmişte olmuş olayları halka aktarmaya çalışır. Aynı zamanda yaşadıkları devirde cereyan eden olayları da eserlerine konu ederler. Böylece tarihe saygı şuurunu devamlı diri tutmaya çalışırlar.

Güney Azerbaycanlı üstat aşıklardan Aşık Gaşem Caferi "El Meni Atmaz" adlı şiirinde ;işık ile tarih ilişkisini yorumlarken, tarihi bagbana, ıişıgı da bülbüle benzetmektedir. Bag ve bagbanın konuşan dili bülbül oldugu gibi tarih ve tarihi yapanların bir sözcüsü, tercümanı da ıişıklardır.

"Tarib bir baAbandır, men de bülbülem., Babarım boş gelse, gül meni atmaz. Yurdumuzda gezer turfa gözeller, Şane4 ıo incitmese tel meni atmaz.

Sinemi yandırar aşgın közleri, Sözlerim uyadar yatan gözleri. Meni yora bilmez güney düzleri, Binövrem41 1 ahendir412, yel meni atmaz!"4 13

Kafkasya ve İran Türk aşıkları, 8 1 3-833 yılları arasında işgalci Arap güçlerine karşı yirmi yıl mücadele eden ve sonunda vahşice öldürülen "Hurremiler Hareketi"nin lideri Babek 4ı4 ile ilgili onlarca şiir ve destan oluşturmuştur.

4 10 Şane: Tarak. 41 1 Binövre: Temel, esas. 4 ı2 Ahen: Demir. 4 13 Aşık Gaşem Cafert, Veten BOibOIOyem, El ı\şıAıYam, s. 43 . 4 14 Babek (795?- 838), Erdebil yakınlarındaki Bilalabad kentinde dünyaya gelmiştir. Bazı

kaynaklara göre adı Hasan'dır. Çocukken yetim kalmış, 1 8 yaşına kadar çobanlık yapmıştır. Arap işgali altındaki ülkesinin durumundan rahatsız olarak, Arap işgaline karşı mücadele eden ve dini siyasi faaliyet gösteren HUrremiler Hareketi 'ne katılmıştır. Hurremilerin lideri CllvidAn'ın ölürnunden sonra hareketin başına geçmiş ve Abbasiler'e karşı 20 yıl sorecek mücadeleyi başlatmıştır. Halife'nin arka arkaya gönderdigi ordulan yenmiş ve altı Arap komutanını öldürmüştür. Babek, hakimiyet alanını Hemedan'a kadar gcnişletince, bu durum Abbasi halifesi Me'mun'u endişelendirmiştir. Me'mun ölünce halefi Mutasım'a, Babek'i mutlaka ortadan kaldırmasını vasiyet etmiştir. Bu arada Babek daha önce yaptıgı gibi Bizans

Dr. Ali Kafkasyalı ------------------- 161

Sulduzlu saz şairi İsmail Behrami (d. 1 949); Koç N ebi, Hacer Hanım, Köroııu, Nigir Hanım ve Settar Han'ın oııu olduklarmı, Babek ile iftihar ettiklerini şiirlerinde söylemektedir.

"Goç N ebi, Hecer varımız, Kôroglumuz, Niyar'ımız, Babek' dir iftibarımız, Şanlı Settar ijan ogluyub."41S

Aşıklar, Kafkasya ve İran coırafyasmm tarihinde büyUk yer tutan, Safevi Türk Devleti'nin kurucusu Şah İsmail Hatayi ile ilgili de onlarca şiir, destan ve çeşitli varyantiarı bulunan halk hik4yeleri tasnif etmiştir. Şah İsmail adma yazılan "Şah İsmail Hikiyesi"416 bunlardan biridir.

Yine bu bölge işıkları, Kafkasya ve İran Türklerince çok ünlü bir Türk yigidi kabul edilen ve bu coırafyada doıop büyüdnıo ileri sürülen

Imparatoru ile, Araplara karşı ittifak yapma girişiminde bulunur. Halife Mu'tasım, Hurremilerle Bizanslıların ittifakının çok kotu olacalını düşünerek Bizans ile barış antiaşması imzalar. Boylece bUton gücono Babek ıızcrine sevkeder. Mu'tasım, Hurremtler llzerine gonderecegi ordunun başına Bizanslılara karşı bUyük başanlar kazanmış ve Mısır isyanını bastırmış onlo Tork komutanı Afşin'i getirir. Arkasından Buga adında bir Tork komutanın yonctiminde ek bir kuvvet daha gonderir. 837 yılında Halife orduları Bezz kalesini alır. Babek bir miktar askeriyle kuşatınayı yarıp Aras'tan geçerek şimdiki Erivan'a taraf yonelir. Buradan Bizans'a geçip imparator ile goroşop yeni ordu toplama doşoncesindedir. Ancak Azerbaycan bölge valisi (Arran Hakimi) Sehl bin Sumbat, onu av bahanesi ile aldatarak Araplara teslim eder. Araplar onu Samarra şehrine gOturOrler. O zamanın adeti ıızcre Babelc, til ıızcrinde halka teşhir edilir. Daha sonra kollan ve ayaklan kesilerek oldorOlpr. Govdesi Samarra'nın kenar mahallelerinden birinde gOmOlOr. Kafası ise teşhir için Horasan şehirlerine gönderilir. Babek, yirmi yıllık mücadele hayatının da gOsterdigi gibi, iradeli, metin, azirrık4r karaktere sahip bir şahsiyet idi. ÖldOrOlorken bir kolu kesildigi zaman, olomon solduracagı yozonon korkudan sararmadıAını göstermek için kesik kolundan akan kanı yozone sürmesi, onun metanetini göstermektedir. Babek'in liderligini yaptıgı ve Halife ordulannın işgaline tepki olarak ortaya çıkan Hurremt Hareketi'nin, dint ve siyast goroşo Moslomanlarca uygun gOrOlmeyebilir, hatta Halife'ye, onun Abbast Devleti'ne karşı zararlı bir unsur oldugu da degerlendirilebilir, fakat bu harekete Azerbaycan halkının Arap işgal güçlerine karşı verdikleri haklı bir milcadele gibi bakıldıgında, Babek btlytlk bir ihtilAlci, boyok bir savaşçı, bOyOk bir kahramandır. [Daha geniş bilgi için bkz., Azerbaycan Sov6t Ensildop�diyası, "Bııbek", Bakı 1976, C. I, s. 52 1 vd. ; Osman Turan, İ.A., "Balıck", C. I, s. 1 70 vd.]

41 S lsa nglne, El Garapapab, yy. ve yt yok. s. 126. 4 16 Ebiiman Abundov, Azabayaaı Dııs1ımları, C. III, 127 vd.

16::.2 ______________ Iran TOrk Aştklan ve Ml/O Kimlik

Köroglu4ı 7 ile ilgili de onlarca destan, onlarca halk hikAyesi tasnif etmiştir.4 ıa M. Tehmasib'in dedigi gibi elbette hiçbir epos tarih degildir. Hiçbir destana tarih gibi bakmak dogru degildir. Ancak, Köroglu destanlan -tarihle çok ilgilidir. Köroglu destanlannın vaktiyle Kafkasya ve İran cografyasında meydana gelen tarihi hadiseler ile alakah oldugunu dünya bilim adakları kabul etmektedir.4ı9

XVI. yüzyılın sonları ile XVII. yüzyılın başlannda şimdiki Güney Azerbaycan' da yaşayan Aşık Abbas Tufarganlı, devrin yöneticilerinin adlarını da vererek meydana gelen bir olayı şiirine aksettirmiştir. Şahlann, yeryüzünde Tanrı'nın gölgesi kabul edildigi o dönemde Şah'tan ve onun vezirinin yaptıgı haksızlıktan cesaretle bahsederek tarihin yazılmayan gizli taraflarını sunmaktadır.

"Şah Abbas hökmüyle nAmeni yazıb, Öurub kecaveni olubdu hazır, İsfahan'dan geldi bu zalım vezir, Öoyma, deli Becan yArım apardı!

4 ı7 Araket Tebrizli, XVIII. yüzyılın salnamesini yazarken, XVI. yüzyılın sonu XVII. yüzyılın başlarında Kafkasya ve Azerbaycan'da meydana gelen köylü isyanlanndan da balısetmiştir. Bu isyanların liderleri arasında KiziroAJu Mustafa Bey ve KOroAlu'nu da saymaktadır. Bu durum Köroglu hikaye/destanlannın devrin tariht olaylan ile ilgili oldugunu göstermektedir. [Geniş bilgi için bkz.: M. Tehmasib, Azcrtıayc:aıı Dastıııılan, C. IV, s. 8 vd. ; M. Tehmasib, Azcrtıayc:aıı Edebiyatı Taribi , C. 1, s. 467 vd.]

4ı B Koroglu destanihikayelerinin Kafkasya ve Iran cografyasında birçok varyantı vardır. Bunlardan birkaçının adı şöyledir: Alı Kişi, KöroAJu ile Deli Hesen, Koroglu'nun Istanbul Seferi, DemirçioAJu'nun Çenlibel'e Gelmeyi, Koroglu'nun Erzurum Seferi, Eyvaz'ın Çenlibel'e Getirilmesi, ' Duma nli, Hemze'nin Öıratı Aparması, Mehbub ijanım'ın Çenli�l'e Gelmeyi, Koroglu'nun Bayazid Seferi, Gulun öaçmagı, Duratın Itmeyi, Koroglu ile Bolu Beyi, Köroglu'nun Öars Seferi, KöroJiu'nun Derbend Seferi, Hesen Paşa'nın Çenlibel'e Gelmeyi, KOroglu'nun Öocalıgı, Aşık Cunun, KOroAlu'nun Rum Seferi, Köroglu'nun Tercan Seferi, Köroglu'nun Tokat Seferi, Köroglu'nun Torkemen Sefer, Koroglu'nun Derbent Seferi, Köroglu'nun TUreyişi, Köroglu'nun Evlenişi, Araptan At Alışı, Avez'in Getirilişi, Avez Evlenmesi, Kırk Minler, Harman Dalı, Bezirgan, Arap Reyhan, Avez'in Halas Edilişi, KUskun Avez, Kempir (Yaşlı Kadın), KöroAJu'nun Olumu gibi. ıGeniş bilgi için bkz. : M. Tehmasib, Azcrtıayc:aıı Dastıııılıın 1-V, Azerbaycan Elmler Akad6miyası Neşriyatı, Bakı, ı 969; Ali Kafkasyalı, lnııı TOrkleri Atık Muhitleri, Erzurum, 2006. Ayrıca Torkmenistan'da, tabit olarak Turkmenistan'ın Iran'da kalan kısmı Türkmensalıra'da Köroglu'nun 30 kolu balışiler tarafından anlatılmaktadır. Bkz. Annagulu Nurmemmed, Gero��u TOrkmc:n Halk Destaıu, Bilgi Yay., Ankara ı 996.

4 19 M. Tehmasib, Azabaycan Dastıııılan, C. V, s. 8.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 163

Men Abbas'am, heç vabt söylemem yalan, Elime, ölkeme saldılar talan, ijoca, deli Becan, Allahverdi ijan, Goynıa, deli Becan yarım apardı !"420

Aşıklar, yaşadıkları devirde meydana gelen ve halkı etkileyen büyük küçük her türlü tarihi olayı şiirlerine konu etmişlerdir. Hatta Aşık şiirinde "Cahanname -Tarihi manzume"421 adlı bir nazım türü de do�uştur. Adından da anlaşıldııı gibi bu "cahanniime-tarihi manzume"lerde günün tarihi olayları manzum Mide yazılmıştır.

Aşık Molla Cüıne, Haziran 1 9 1 0 yılında "Göynük" kentinde meydana gelen tabii felaketi şiirinde şöyle işlemiştir:

"Ey mahal, gulag asın, batıbdı tufan Göynüyü, Sübh ü şam gehre düşüb, eyledi viran Göynüyü. Bu zalım Afat daıı, agıtdı cövlan Göynüyü, Bu bela söndürübdür, sümbül ü reyhan Göynüyü. Gör nece lal eyledi, bülbül ü bendan Göynüyü.

Göynüyün bu zülmüne ölke demiş gurban feda, Çir-çilpag lerzeleşib çıbartdılar erşe seda. ijilasdı bir azacıg, galan canlar oldu eda, Neylesin Molla Cüme, tegdirinmiş bekle ijüda! Min üç yüz iyirmi sekiz, eyledi ferman Göynüyü. Receb-ül müreccebde, galdı perişan Göynüyü. n422

1 828 Türkmençay Antıaşması ile Büyük Azerbaycan'ın, Aras nehri sınır yapılarak ikiye bölünmesi hadisesi, 1 908, 1 9 1 8 ve 1 945 baıımsızlık hareketleri Aşık Hüseyin' in şiirlerinde aksini bulmaktadır. "Menem" redifli şiiri bunlardan biridir.

420 Ebiiman Abundov, Azcrbaycıın Aşıklan ve El Şairleri, c. ı. s. m. 42ı MOrsel Hekimov, Azerbaycıın Aşı& şm Şekilleri ve Gayııaalıın, s. 3S4. 422 A. g. e., s. 3S4 vd.

164..:. _______________ İran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

"Araz gıragında ayrılıg günü, Köynegi garadan biçilen menem. Azerbaycanlıyam, yadlar elinde, Al ganı şerbet tek içiten menem.

Taptag altındadı veten torpagı, Hele sagalmayıb sinemin dagı. Gardaş hesretiyle, ilkbahar çagı, Üregi Jale tek açılan menem.

Bir va\}t görüşerdik ijudafer' inde, Gara yeller esir onun yerinde. Yeten sengerinde, el sengerinde, Bagrı deşim deşim deşilen menem."423

Aşık, İran şahı Muhammed Rıza ve başbakanı Kavam' ın II. Dünya Savaşı sonunda, galip devletlerden Rusya'ya Güney petrollerinden büyük paylar vererek gizli antlaşma yapmasını ve bununla Rusların bölgeden çekilmesini saglamasını; diger yandan Amerika ve İngiltere ile aynı şekilde anlaşarak Amerika ve İngiltere'den 1 50 savaş uçagı 1 47 top ve binlerce agır silah satın almasını; bu agır silahlarla donatılmış ordunun başına da Amerikalı general Norman Schwartzkopru getirerek Tebriz'de kurulan Azerbaycan Demokratik Hükümeti'nin üzerine sürmesini; bu işgal ordularının bütün Güney Azerbaycan' ı yagmalayıp katliama tabi tuttuktan sonra 1 2 Aralık 1 946'da Tebriz'e girmesini ve Tebriz' i yakıp yıkmasını da "Tebriz' i" adlı şiirinde anlatmıştır:424

"Ey insan celladı, gudurmuş yagı, Nahagdan batırma gana Tebriz' i ! İntigam günleri geler yetişer, Besdi425, getirme sen cana Tebriz' i !

423 Ali Kafkasyalı, Iran TOrk Edebiyatı Antolojisi, C . V , s . 234. 424 Geniş bilgi için bkz. : E. Bayır, Faıs Milliyc:tçiliginin Gelişimi ve G11ııcy Azerbaycan'da MiiR

Direniş Hıın:Icctleri, Avrasya Dosyası, c. S, s. 3, Ankara-1999, s. 1 1 7; E. S. SumbatzAde, Ş. E. Ta�ıyeva, O. S. Melikov, Azerbaycan TııriiJiııin Oçald ( 1 828- 1 9 1 7), , Elm Neşriyyatı, Bakı-1 985, s. l 7 1 .

425 Besdi: Yeter.

Dr. Al i Kafkasya l ı --------------------- 165

Gorbutınaz Tebrizi ne ölüm ne dar, Ondadır ezemet, metanet, vügar, O bilir dünyada hagg, edalet var, Goymarıg odlara yana Tebriz' i !

Ana çob isteyer öz övladını, Unutınag olar mı ana adını? Hüseyn yabşı tanır öz üstadını, Ayırmaz özünden yana Tebriz' i !"426

Aşık Gaşem Caferi, "Azerbaycan" adlı şiirinde büyük Azerbaycan' ın tarihi kahramanlarını mevzu ederek, İran Türklerinin tarihe ilgi şuurlarını zindeleştirmektedir.

"Senin vardır Süleyman'ın, Cevanşir kimi El ijan' ın, Babek kimi ğehremanın, Azerbaycan, Azerbaycan.

Senin vardır Goçag Nebi'n, Boz ata mindi Hecer' in, Türkü dilinde şerlerin, 427 Azerbaycan, Azerbaycan.

Sen özün cennet ba�san, Sönmez odlar ocagısan, "Geşem"in de dayagısan,42B Azerbaycan, Azerbaycan."429

1 953 yılında, İran'ın Türk asıllı başbakanı Muhammet Musaddık, petrolleri millileştirince, Fars yönetimi, İngiliz ve Rusların destegi ile onu

426 Ali Kafkasyalı, İran TOrk Edebiyatı Antolojis� C. V, s. 235. 427 TUrkU dil inde ş�rlerin: Türk dilinde şiirlerin. 428 Dayag: Dayanak. (Öaşem'in de dayana�ısın) 429 Aşık öaşem Cafert, Yeten BOibQitıycm, El ı\şı&ıYam, s. 15 .

166=--------------- İran Türk Aşik/art ve Milli Kimlik

iktidardan indirip hapseder. Musaddık'ı öldürmek istemektedirler. Bunun üzerine Kaşkaylar, yirmi bin kişilik bir güçle Tahran'a yönelirler. Musaddık' ı idamdan kurtarırlar. Pehlevi yönetimi bu durumu hazmedemez. Kaşkay Türklerinin üzerine ordu birlikleri göndererek önce silahlarını toplatır. Daha sonra katliAma başlar. Pek çok Kaşkay Türkü öldürülür, hapsedilir, sürgüne gönderilir. Tahran yönetiminin 1953- 1 954 yılında yaptıgı bu katlİArnı Şair/Aşık Şirvan Necefi Kuhva, cahannAmesinde dile getirir.43o

Şiirin ilk dörtlügü şöyledir:

"Rehmet nehan oldi görindi zülmet Serhengi mekAn iddi hengAmi bu gün Hiç zalım görmedim bir hele bislet Gerengi görindi Gün şam bu gün"43 ı

Ülke içinde sürgüne gönderilen ve mecburi iskina tabi tutulan ailelerden birinin çocugu olan Aşık Mesiyhullah Rızai, bu tarihi olayın başka bir çehresini "Necoldu" redifli şiirinde işlemiştir.

"Ey agalar gelin te'rif eyleyim, Herifli ellerim gören necoldu? Beş kelime agır elden söyleyim, Gören bizim o yaylaglar necoldu?

Göç göç oldu eller yola düzüldü, Gözlerimden ganlı yaşlar süzüldü, Tamam tayfa eli elden üzüldü, Söyle mene o köç-gonlar necoldu?

El goyunu dagılardı bu daga, Gız gelinler gelerdiler sagmaga, Kim baijırdı, kere, gatıg, gaymaga, Gören o nAz u ne'metler necoldu?

430 Novzer Danişver Kaşkayi, Neıtmefıay-i tl Gaşgayf, 1371/1992, İntişarAtı Nevid, Şiraz, s. 1 08-1 12 vd.

43 1 Bu şiirin tamamı Ekler böiOmOndedir. Ekler böiOmOndeki "Bugün" adlı "cahannAme" bu mesele Uzerine yazılmıştır.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 167

El dagılıb boş galıbdır yurdumuz, Kime deyek, biz bu gemli derdimiz? Bundan hele çob varıydı arzımız, Bu ellerin yıgınagt necoldu?

Yabşı el yaylagı, dag kendi Çarhat'm, Kelevis, Pehlisbana, Zenbur, Yirabat433, El gatarı, ner mayalar, ereb at, Rızai'yem göy çimenter necoldu?'>434

Bölge ve dünya olaylarını büyük bir dikkatle izleyen llstat Aşık Aliasker, Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki tarihi olayları sazına sözüne konu etmiştir. Aşık Aliasker bir şiirinde şöyle söylemektedir:

"Necoldu Serbiya, Çomugoriya? ! El-ayag altında itdi İtalya, German bomba atdı, gan oldu derya, Öırıldı dünyada insan galmadı.

Baglanıb zavodlar, kesilib gendler, Öaynamır samovar, artıbdı derdler, Niye aglamasın yazıg arvadlar; Söküldü döşekler, yorgan galmadı."43S

1 990 yılında İran'ın Yukarı Tarım bölgesinde şiddetli bir deprem olmuştur. Bu depremde çok insan ve mal kaybı olmuştur. Aşık Müslüm Askeri, bu acı olay üzerine bir destan yazmıştır. Çevresinde meydana gelen hiçbir olaya ilgisiz kalmayan Aşıklar bu tarihi olaya destan yazmıştır. "Zilzile" adlı şiirde depremin meydana getirdigi dayanılmaz manzarayı mısralarla resmetmiştir:

432 Çar het: Dört sınır. Bir koy adı. 433 Harakan kOylerinden bazıları. 434 Kum, Mart 2006, Haydar Bayat sunumu, Ozel arşivimiz. 435 Islam Elesgerov, ,\şıa Elesger , C. 1, s. 147.

168=----------------- tran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

"Yüz altmış dokuzda zilzile geldi436, ÇotJlu rludınanlar yıtJdı Tarım'da, Analar aglaşır, bacı meleşir, Göklerden bir bala tökdü Tarım'da.

ÇotJlu uşağiarı goydu atasız, Ananın gucagı galdı balasız, Gitdi cavanları başsız sadası, Babalar belini bökdü Tarım' da.

Müslüm Eskeri'yem, Tarım mahalım, Tarım'da elimi otJşayım gelim, Sazım sinerndedir Türkü dileyim, Ürekdeki ganım atJdı Tarım'da."437

Milliyetçi ve vatansever şair olarak tanınan çagdaş Aşıklardan Hüseyin Sayi, "Azerbaycan" adlı muhaırtmesinde Azerbaycan' ın birçok hasletiyle birlikte tarihinden, tarihi şahsiyetlerinden de bahsetmektedir. Yukarıda bahsettigirniz Babek olayından ve I 908 Settar Han ile Bagır Han ihtil!linden söz etmektedir. Bunları hatıriatmakla halkın tarih şuurunu geliştirmek istemektedir. Aşık Hüseyin Sayi'nin "Azerbaycan" redifli muhammesinin ikinci bendi şöyledir:

436 1369/1990.

"Bagır ijanlar, Settar ijanlar, Sende gezib, sende olub. Elde bayrak sengerlerde, Gazi olub, şehid olub. tyidlerin meydan açıb, Düşmanları dalı vurıb. Gediklerde at belinde, Babekierin alay ğurub. Odun adı sene düşüb, Od alısan Azerbaycan."438

437 Zencan, 05 Nisan 2007 Muhammed Rezzagi sunumu, özel arşivimiz.

438 Tebriz, Nisan 2007, Araştırmacı Yazar Ali Serazende sunumu, özel arşivimiz.

Dr. Ali Kafkasya l ı -------------------- 169

Bazı çagdaş İran Türk saz şairleri de günümüzde meydana gelen bölge ve dünya olaylarını şiirlerine mevzu ebnektedirler. Aşıkların edebi meclislerde sık sık okudukları şiirlerden birini Cemşid Şeyhani yazmıştır. Şeybani, "Felestin - Herzegovin" adlı şiirinde Amerika ve soydaşlarının, dindaşlarının ve müttefiklerinin Filistin, Bosna-Hersek, Karabag gibi Müslüman ülkelerde yaptıgı zulmü dile getirmektedir.

"Emrika dolanır leş luş dalınca, Caynagın bendlesin, gan fışıldasın. Gırgından, abmdan dayanmaz bir an, Gorbur ki, sübh olub, dan ışıldasın.

Erag' ın goşunu, Kuveyt'i alcag, Pentagon keminden çıbıb uladı. Emrika, İngilis zirnanı çalcag, Guduzlar gördügün yıbıb duladı.

Odlandı şeherler, dagıldı kendler, Gırıldı bomb altda, min min balalar. Bulandı denizler, partiadı bendler, Alışdı ormanlar, yandı talalar.

Amma Felesdin'de, Herzegovin'de, Çıbardılar gemiçinin gözlerin. Garabaglı gırgın olur evinde, 'Agsaray' eşibnir onun sözlerin."439

İran Türk aşıkları, bazı Türk devletlerinin, Türk boylarının veya bazı Türk kahramanlarının adlarını, saz havalarına, nazım . türlerine vermeleriyle de tarihe ilgi şuurunu geliştirmektedirler. İran Türkleri aşık muhitlerinde yaygın olarak kullanılan "Osmanlı Divani, "Şah Hatayi Divanf', "Cengi Köroglu", "Kelle Köroglu", "Köroglu Oyunu" makamları ve "Varsagı", "Geraylı", Avşari", "Bayatı" nazım türleri ve müzik makamları bunlardandır.

Bütün Türk aşıklık geleneginde oldugu gibi, İran Türkleri aşıklık geleneginde de geçmişe, atalara, edebi mirasa, gelenege bagldık ve saygı

439 Cemşid Şeybant, Bayatı BulaAı, Endişe No Yay., Tehran, 137812000, s. 1 34.

170=--------------- İran Türk Aştklan ve Milli Kimlik

esastır. Bu degeriere saygı ve baglılık dolayısıyla tarihe saygı ve baghhktır. Yıllarca halkın tarih ihtiyacına cevap veren Dede Korkut, Köroglu destanları başta olmak üzere, menkıbeler, efsaneler, cihannfuneler genellikle aşıkların ürettikleri edebi ürünlerdir. Aşıkların hafızalarında tutup zaman zaman halka sundukları bu edebi ürünler halkın hafızasım tazelemekte, tarihi bilgi lerini artırmakta dolayısıyla onların tarih şuurunu geliştirmektedir. Aşıklar bir noktada milletin hafızası olmaktadırlar. Türkler yaratılış olarak tarihi olayları bilhassa kötülükleri veya kötü olayları çabuk unuturlar. Türklerin bu özelligini iyi bilen Bilge Kagan, Göktürk Kitabeleri'nde bu duruma işaret etmektedir. "Her ne sözüm varsa ebedi taşa vurdum. Ona bakarak bilin . . . Türk milleti, toklugun kıymetini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açhgı düşünmezsin. Öyle oldugun için beslemiş olan kaganının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin." Aşıklar da bir nevi gezici kitaplardır, kitabelerdir. Hafızalarında tuttukları onlarca ata mirasını nesilden nesile aktarmaktadırlar. Bütün bunlar da halkın tarih şuurunu beslemektedir.

Or. Ali Kafkasyal ı ------------------- 171

2.2.9. TOrk Ahalideki Şec:aat Duygusunun Gelişmesine Katkılan

Aşıkların Türk milli kiınliıine hizmetlerinin bir kolunu da Türk ahalinin şecht duygusunu geliştirmeleri oluşturmaktadır. Şecht, yani yigitlik, yüreklilik, bahadırlık, dilAverlik, hamAset, besAlet duygusunun geliştirilmesi ve zinde tutulması her millet için en gerekli manevi degerierden biridir. Bir Türk atasözünde şöyle denilir: "Hazır ol cenge, istiyorsan sulh u salah." Yani barış ve huzur isteyen savaşa hazır olmalıdır. Tabii ki burada kast edilen, savaşmak için cenge hazır olmak degil, barış ve huzur için cenge hazır olmaktır. Cenge hazır olmak sadece silah, mermi gibi maddi unsurtarla olmamaktadır. Halkın şecht duygularını $ cenge hazır durumda tutmak gerekmektedir. Milletler bunu çeşitli yollarla yapmaktadırlar. Tarih boyunca Türk devlet ve topluluklarında da çeşitli yollarla bu hususta çalışmalar yapılmıştır. Ancak her devirde ve her Türk toplumunda Aşıkların Türk halkının şecht duygularını geliştirme ve diri tutma hususundaki çalışmalan büyük önem arz etmektedir.

Aşıklar düıonterde, şenliklerde Türk erlerinin ve kadınlarının kahramanlıgmdan, yiıitliıinden, efsanevi bOnerlerinden söz -açarlar. Onlarla ilgili hikAyeler anlatırlar, türküler okurlar. Hatta Aşıklık geleneginde kural hAlini almış bir husus vardır; işıklar, meclisi açarken veya programiarına başlarken divani ve üsıadnAme okuduktan sonra Köroglu'dan bir parça okurlar. Eıer Köroıtu'dan bir türkü okunınazsa onun gücenecegine inanılır.440 İran Türk Aşıklan da her mecliste Türk kahramanlıgından, onun bağından çıkan efsanevi bahadırlardan, onların yigitliginden bahseder, onların türkülerinden okurlar.

Ozanların, Türk şechtini sergileyen faaliyetlerinin bir ömeıine m.ö. V. asırda Attila döneminde rastlanmaktadır. Batılı kaynaklar, Attila'nın ordusunda ozanlşairlerin oldugunu ve onların Attila'nın kahramanlıklarına, zaferlerine dair şiirler türküler okuduklarını yamıaktadır. Attila'yı ziyaret eder diplomat Priscus, bir ziyafet sahnesini şöyle tasvir eder: "Akşama doıru meşaleler yanınca, ziyafetin verildigi ipekten yapılmış muhteşem çadıra iki şairin girdigi görüldü; bunlar Attila'nın önünde, Hun lisanıyla kendi tanzim ettikleri şiirleri okudular; bu şiirler, Attila'nın kahramanlıklanna, zaferleriİle

440 Ali Berat Alptekin, Halk Hlldyelerinin Modf Yapısı, AkçaB Yay., Ankara 1997, s. 29.

172=--------------- İran Tilrk Aşikları ve Milli Kimlik

aitti. Orada hazır bulunanlar bu şiirlerin tesiri ile vecd-ü heyecana geldiler; gözler parlıyor, çehreler korkunç bir hal alıyordu. Birçokları a�lıyorlardı; gençler arzu ve ihtiras, ihtiyarlar da elem ve teessür yaşları döküyorlardı. "44 ı

Ozanların, Türk halkının şectiat duygularını yüceitmelerinin en iyi örnekleri Dede Korkut destanlarında görülür. Ozanların piri kabul edilen Korkut Ata, hemen her hiktiyede O� beylerinin, gençlerinin ve kızlarının yi�itli�inden, bahadırlı�ından ve milletleri için yaptıkları fedakArlık ve k�amanlıklardan söz açmaktadır. Birkaç öme�ine bakıldı�ında durum daha iyi anlaşılır:

"Dirse Han O�lu Bo�aç Han Destanı"nda henüz çocuk denecek yaşta olan Dirse Han'ın o�lunun bo�a ile karşı karşıya kalması ve bo�a ile savaşması anlatılır:

"Me�er sultanım, gene yazın bo�ayı saraydan çıkardılar. Üç kişi sa� yanından, üç kişi sol yanından demir zincir ile bo�ayı tutmuşlardı. Gelip meydanın ortasında koyu verdiler. Me�er sultanım, Dirse Hanın o�lancı�ı üç de kabile çocu�u meydanda. aşık oynuyorlardı. Bo�ayı koyu verdiler, o�lancıklara kaç dediler.

O üç o�lan kaçtı. Dirse Hanın o�lancı�ı kaçmadı, ak meydanın ortasıı:,da baktı durdu. Bo�a da o�lana sürdü geldi. Diledi ki o�lanı helak kılsın. O�lan yumru�u ile bo�anın alnına kıyasıya tutup vtırdu. Bo�a geri geri gitti. Bo�a o�lana sürdü tekrar geldi. O�lan yine bo�anın alnına yumru� ile sert vtırdu. O�lan bu sefer bo�anın alnına yumru�unu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı. Bo�a ile o�lan bir hamle çekiştiler. İki kürek kemi�inin üstüne bo�anın köpük ba�landı. Ne o�lan yener, ne bo�a yener. O�lan fikreyledi, der: Bir dama direk vtırurlar, o dama destek olur, ben bunun alnına niye destek oluyorum . duruyorum dedi. O�lan bo�anın alnından yumru�unu giderdi, yolundan savuldu. Bo�a ayak üstünde duramadı, düştü tepesinin üstüne yıkıldı O�lan bıça�ına el attı, bo�anın başını kesti. O�uz beyleri gelip o�lanın başına toplandılar, aferin dediler. Dedem Korkut gelsin, bu o�lana ad koysun, beraberine alıp babasına varsın, babasından o�lana beylik istesin, taht alı versin dediler.442

441 M. F!iad, KöprUIO, Edebiyat Araştıımalan I, s. 1 53 vd. 442 Muharrem Ergin, Dedc Korkut Kitabı, Bogaziçi Yay., lstanbul 1980, s. 25.

/ •

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 173

"Salur Kazan'ın Evinin Ya�alandı�ı Destanı"nda O� savaşçılarınm, Salur Kazan'ın yardımına nasıl koştokları önemli bir hamaset öme�idir:

"Bu sırada kudretli O�uz beyleri yetişti. Hanım görelim kimler yetişti. Kara Dere apda Kadir veren, kara bo�a derisinden beşi�inin örtüsü olan, hiddeti tutunca kara taşı kül eyleyen, bıyı�ını ensesinde yedi yerde dügümleyen, yi�itler ejderhası, Kazan Beyin kardeşi Kara Göne dört nala yetişti. Çal kılıcını kardeş Kazan, yetiştim dedi.

Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Demir Kapı Derbendindeki demir kapıyı tepip alan, altmış tutarn alaca mızra�ınm ucunda er bögürten, Kıyan Selçük o�lu Deli Dundar dört nala yetişti. Çal kılıcını a�am Kazan, yetiştim dedi.

Bunun ardınca hanım görelim kimler yetişti: Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli, süslü eklem kuşaklı, kula�ı altın küpeli, kudretli o� beylerini bir bir atmdan yıkıcı, Kazılık Koca o�lu Bey Yigenek dört nala yetişti. Çal kılıcını a�am Kazan, yetiştim, dedi.

Sayılmakla Oguz beyleri tükense olmaz, hep yetiştiler. Arı sudan abdest aldılar, ak alınlarını yere kodular, iki rekat namaz kıldılar Adı güzel Muhammede salavatgetirdiler, derhal kafire at saldılar, kılıç çaldılar. Gümbür gümbür davullar dövüldü, borması altın tunç borular çalındı. O gün ci�erinde olan er yi�itler belirdi. O gün namertler sapa yer gözetti. O gün bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Başlar kesildi top gibi. Yi�it yi�it atlar koştu, nalı düştü. Alaca alaca mızraklar saptandı. Kara çelik öz kılıçlar çalmdı, agzt düştü. Üç kanatlı kayın oktar atıldı, temreni düştü. Kıyametin bir günü o gün oldu."443

Ozanlar, Türk erkeklerinin kahramanlıklarını, bahadırlıklarını anlatırken Türk kızlarını da ihmal etmemişlerdir. En tipik öme�ini "Kam Pürenin O�lu Bamsı Beyrek Destanı"nda Bant Çiçek'in anlatımında görülmektedir. "Kam Pürenin O�lu Bamsı Beyrek Destanı"nda O� kızlarının yi�itligi Banu Çiçek'in şahsında şöyle anlatılmaktadır:

443 A. g. e. , s. 54 vd.

174-=--------------- Iran TOrk Aşıklan ve Ml/U Kimlik

"Çagırdılar Beyrek geldi. Banı Çiçek yaşmaklandı, haber sordu, der: Yigit, gelişin nerden? Beyrek der: İç Oguzdan. İç Ogtızda. kimin nesisin dedi. Pay Püre Beyoglu Bamsı Beyrek dedikleri benim dedi. Kız der: Peki ya ne yapmaya geldin yigit dedi: Beyrek der: Pay Piçen Bey' in bir kızı varmış, onu görrnege geldim dedi. Kız der: O öyle insan degildir ki sana görünsün dedi, amma ben Banı Çiçek'in dadısıyım, gel şimdi seninle ava çıkalım, eger senin atın benim atımı geçerse onun atını da geçersin, hem seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim, beni yenersen onu da yenersin dedi. Beyrek der: Pekiilli şimdi atlanın.

İkisi atlandılar, meydana çıktılar. At teptiler, Beyrek' in atı kızın atını geçti. Ok attılar, Beyrek kızın okunu geride bıraktı. Kız der: Bre yigit benim atımı kimsenin geçtigi yok, okumu kimsenin geride bıraktıgı yok, şimdi gel senirıle güreş tutalım dedi.

Hemen Beyrek attan indi. Kavuştular, iki pehlivan olup birbirine sarmaştılar. Beyrek kaldırır kızı yere vurmak ister, kız kaldırır Beyregi vurmak ister. Beyrek bunaldı, der: Bu kıza yenilecek olursam, kudretli Oguz içinde başıma kakınç, yüziline dokunç! ederler dedi. Gayrete geldi, kavradı kızı sarmaya aldı, memesinden tuttu. Kız kocundu. Bu sefer Beyrek kızın ince beline girdi, sarma taktı, arkası üzerine yere yıktı. Kız der: Yigit Pay Piçe'nin kızı Banu çiçek benim dedi. Beyrek üç öptü bir dişledi, dügün kutlu olsun han kızı diye parmagından altın yüzügü çıkardı kızın parmagına geçirdi. Aramızda bu nişan olsun han kızı dedi.444

Aşıkların Türk kızlarındaki şeciiati dile getirdikleri sahnelerden biri de Kaçak Nebi (Gaçag Nebi) hikiiyesinde geçmektedir. Hikiiyenin kahramanı Hacer Hanım'ın Rus askerleri tarafından eşi Nebi'nin yerine tutuklanması ve onun kurtarılması sahnesi şöyle anlatılır:

"Naçalnik, Hecer'e hörmet goyub yat}şı yerde oturtmuşdu. O Hecer'e deyirdi:

- Ay Hecer, ne üçün erine ögüd vermirsen ki bizi az incitsin. Abı biz de yazıgıg, bütün işleri töküb onun dalınca44S düşmüşük. Abır o geder eleyir ki seni de tuturug. Bu bizim üçün eybdir ki avradı tuturug.

444 A. g. e. , s. 66 vd. 44S Dalınca: Arkasınca, ardınca.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 175

- Hecer tlzOnü turşutdu446, gaş gaba�ını töküb447 Naçalnik'e d6di: - Ne vabtdan b6le g6yretli olmusunuz. Men Nebi'ye h6ç zad448 d6ye

bilmerem, bacarırsınız özünüz gaba�ı alın 449 . O simen h6ç vegt barışmayacagdır.

- Hecer, sen ki Müslüman arvadısan, sene yaramaz tüfeng, tapança götürüb eriynen gaçaglıg 6leyesen. Galan Müslüman arvadlan kimi 6vde oturarsan mı?

- Nebi ne teherdi men de h6yle 450 . Nebi'ynen men de sengerde 45 1 ölecegem. Men b6le boşlayıram452 . Onun sene debli yobdur453 . Men sen d6yen arvadlardan d6yilem!

Naçalnik birsinden dodaglarını gemirib454 d6di: - Menim daha h6ç sözüm yobdur. Hamı455 mene binamus d6se de bunu

gazamatlarda456 çürüdecegem. - Bacardı�nı iki gaba çek457. Men sene yalvarmaram! Men sen d6yen

gorban arvadlardan degilem! Naçalnik bir kelme de danışmayıb bı�larını458 gemirmege başladı. Özü

başa düşdü459 ki bir söz de d6se Hecer onu biabır 6decekdi.

Naçalnik hernin g6ce Gubadlı kendinde galmatı oldu. O gorburdu ki abşam ça�ı N ebi gabaglarına çıbıb Hecer'i ellerinden alsın.

Hecer'in tututmasını Mollular Nebi'ye beber apardılar. Nebi, boz atı minib bir saatda Gubadlı'da oldu.

446 ÜzOno turşutmak: Yıızono ekşitmek. 447 öaş ğab&aını tokmek: Suratını asmak. 448 H4 zad: Hiçbir şey. 449 Öab;ıaını almak: önono almak, onunu kesmek. 450 Heyle: oyle. 45 1 Senger: Mevzi, siper. 452 ijoşlamak: Hoşlanmak. 453 Bu sizi ilgilendirmez. 454 Gemirmek: Kemirimek. 455 Hamı: Herkes. 4S6 öazamat: Hapishane, zindan. 457 Bacardıtını iki ğaba çekmek: Elinden geleni ardına koymamak. 458 Bıt: Bıyık. 459 Başa dllşmek: Anlamak, farkına varmak.

176=---------------- !ran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

Garanlıg düşmüşdü. Kendin arasmda az adam görünürdü. Birden Nebi, Rehim Beg' in gapısında atdan düşdü. O sorgu sualsız gapını açıb içeri girdi. Naçalnik'in adamları ftırset tapmadılar ki ayaga galgsınlar. Hamısı sapsan saraldı.

Nebi gışgırıb460 dedi: - Heç terpenmeyin, oturun yerinizde. Yerinden terpenenin beynini göye

sovuracagam. Müellim Rehim Beg, o saat yerinden galbıb Nebi'nin ayagına düşdü, ona

yer gösterdi . . .

- Ay N ebi, sen Allah461 bu defe bu günahı bagışla. N ebi, Naçalnik' in üzüne tüpürüb462 dedi: - A gurumsag463 , arvadnan ne işin var? Eger kişisense, bag, yanmda

durmuşam, dur mene ne eliyirsen ele ! Gedib, arvad yatdıgı yerde tutmag kişilkdir mi? bu saat beynini göye sovuracagam!"464

İran Türk Aşıkları tarafından çok yaygın olarak anlatılan Köroglu hikAyelerinin tamamı Türk yigitlerinin şecht örnekleri ile doludur. Halk arasmda Köroglu ile ilgili çok ilgi çekici bir efsane vardır. Bu efsanede anlatılır ki: Çarlık Rusyası döneminde iki Rus generali Azerbaycan'a gelir. Yerli halktan Köroglu ile ilgili bilgi alırlar. Onun yigitligini, kılıç kuşanmasını, at binmesini merak ettiklerini söylerler. Onlara Köroglu'dan hayli bahsederler. Merakları daha da artar. Köroglu ile tanışmak isterler. Onun nerede oldugunu sorarlar. Halkın arasında bulunan bir ihtar ileri çıkıp genarale şöyle der:

- Emir buyur, uzun boynuzlu bir koç getirsinler. Ben size Köroglu'nu tanıtacagım.

General maiyetine emreder. Uzun boynuzlu kocaman bir koç getirirler. Ak sakallı ihtiyar, bir çukur kazıp koçu boynuzlarına kadar topraga gömer. Sonra atma binip birkaç kez meydanda cevelan ettikten sonra süratle gelip topraga gömülü koçun boynuzundan ıuttugu gibi havaya fırlatır. Hızla atını

460 Gışgırmak: BalJrmak, haykırmak. 461 Sen Allah: Allah aşkına, Allah' ı seversen. 462 ÜzUne tupUrmek: YUzUne tukUrmek. 463 Guruınsak: Namussuz, deyyus, pezevenk. 464 Gaçag Nebi, Kitabbane-i Firdovsi, MUellifı ve yt. yok, s. 3S vd.

Dr. Ali Kafkasyalı ------------------- 177

döndürüp, kılıcını çekerek koçu havada ikiye böler. Attan inip gelir, koçun parçalarını tartarlar gramı gramına eşit gelir. Ak sakallı ihtiyar döntıp Rus generaline şöyle der:

- Ben KöreAlu'nun en genç delisi Ayvaz'ım. KöreAlu her olur olmaz yere gelmez. EAer KöreAlu lazım olsa o, davet edilmeden gelir.

Rus generaller dudaklarmı ısırırlar.46S

KöreAlu ile Deli Hasan adlı hikiyede Türk erliAi ve yiAitliAi meydanı doldurur:

"Deli Hesen' in destesi KöreAlu'ya htıcum eledi. KöreAlu atı cövlana getirib, gızmış şir kimi onların üstüne cumdu.

Bir yandan KöroAlu, bir yandan Gırat az vatJtda desteni gatım gatım gatlayıb elden ayagdan saldılar. Desteden ğırılan gırıldı, galanlar da gaçıb daAıldılar. KöreAlu desteni daAılmış görtıb, Gırat'ı ildırım kimi stızdürdtı, çekilib bir yanda duran Deli Hesen' in üstüne sürdü. Üztıntı ona tutub, aldı görek ne dedi:

Gırat'ı getirdim cövlana, indi, Varsa igidlerin meydana gelsin! . . Görsün men delinin indi gücünü, Boyansın endamı al gana, gelsin ! . .

Oorbum yob paşadan, sultandan, bandan, Gelsin menem deyen, keçirdim sandan, Erler daldalanıb gorbmasın gandan, At sürsün, govAaya merdana gelsin ! . .

KöreAlu eyilmez yaAıya, yada, Merdin eskik olmaz başından gada. Ne'reler çekerem men bu dünyada, Gösterrem meşheri düşmana, gelsin! . .

465 M. Tehmasib, .ADrbaycım Dııstıınlan, C . IV, s. 7 vd.

178=---------------- İran Türk Aştklan ve Milli Kimlik

Deli Hesen ile Köro�lu dava eleyesi oldular. Gılınclarını çekib, birbirlerine hücum elediler. Gılıncdan murad hasi l oladı, emuda466 el atdılar. Emuddan murad hasil olmadı, nizeye467 el uzatdılar. Nize'den de kar aşmadı. A!Jırda atdan düşdüler468, güleşmeye başladılar. Deli Hesen ile Köro�lu çob güleşdi ler, giih o buna güc geldi giih bu ona güc geldi. Goç Köro�lu a!Jırda bir deli ne're çekib Deli Hesen ' i götürüb yere vurdu. Dizini sinesine dayadı, elini gıl ıncına atanda, Deli Hesen bir ah çekdi."469

"Eyvaz' ın Çenlibele Getiri lmeyi" destanında Köro�lu, bastı�ını kesmeyen bir Türk rolünde görülmektedir:

"Ereb Reyhan atını cövlana getirib Köro�lu'nun üstüne sürdü. Dava başlandı. Yetmiş yeddi fendin hamısını işletdiler. Amma heç biri o birine dov gelebilmedi 470 • Ne gıl ıncdan kar aşmadı, ne nizeden iş çı!Jmadı, ne emuddan 47 1 murad hasil olmadı. A!Jırda 472 Köro�lu gezeblenib atdan düşdü473 • Paltarının eteklerini beline sancdı . Gollarını çırmadı, meydanda gerdiş elemeye başladı . Ereb Reyhan da atdan düşdü. Küştü474 başlandı. Giih onun dizleri meydanı kôtan kimi sökürdü, giih bunun dizleri . Köro�lu gördü yo!J, Ereb Reyhan da balaca canavar deyil . Abırda gezeblenib ele bir deli ne're çekdi ki, da� daş sese geldi. Ereb Reyhan' ın adamları hamısı gır�ı475 görmüş cüce kimi gaçıb da�ıldılar. Köro�lu onu başına galdırıb yere vurdu. Sinesine çöküb !Jenceri bo�azına dayadı. Ereb Reyhan bir defe de olsun ne dindi, ne sesini çı!Jartdı, ne de aman istedi. Köro�lu aya�a durub !Jenceri yerine goydu.

466 Emud : Topuz. 467 N ize: Mızrak. 468 Düşmek: Inmek.

469 M. Hüseyin Tehmasib, Azerbaycan Dastaıılıın. C. IV, s. 37 vd. 470 Dov gelebi lmek: Üstesinden gelmek. 471 Emud : Topuz. 472 Abırda: Sonunda. 473 Düşmek: inmek. 474 Küştü : Mücadele. 475 Gırgı : Atmaca.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 179

Köroııu çob merd idi. Ağlamayan, yalvarmayan düşmeni öldürmezdi, bağışlayardı. Ereb Reyhan' ı da ba�şladı."476

Yine Dede Korkut kitabında yer alan "Uşun Koca oıtu Segrek Destanı"nda iki kardeş, Egrek ile Segrek'in, bahadırlığı anlatılmaktadır:

"İki kardeş kucaktaşa kucaktaşa görüştüler. Egrek küçük kardeşinin boynunu öptü. Segrek de aıabeyisinin elini öptü. Karşı yakadan kafırler bakışıyorlar. Derler: Güreştiler galiba, belki bizimki yener dediler. Gördüler ki kucaklaştılar, görüştüler, cins atlara biniştiler. Kara elbiseli kafıre at sürdüler, kılıç yürüttüler . . . Kafıri bastılar öldürdüler, kaleye döktüler. Gelip yine o koruya girdiler kısrakları dışarı çıkardılar. Dawl çalıp kısrakları önlerine kattılar. Dereşam suyunu at tepip geçtiler. Geceyi gündüze kattılar, oıuzun hudut boyuna yetiştiler.

Kanlı kafır elinden kardeşciıini çekip aldı. Ak sakallı babasma müjdeci gönderdi, babam bana karşı gelsin dedi. Uşun Kocaya haberci geldi . Müjde, gözün aydın, oıuııarın ikisi beraber saı esen geldi dediler. Koca işitip şad oldu. Gümbür gümbür davullar çalmdı. Altın tunç borular öttürüldü. O gün alaca büyük otaııar dikildi . Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kesildi. Koca Bey oıuııarına karşı geldi. Attan indi, oılanları ile kucaktaşa kucaklaşa görüştü. İyi misiniz, esen misiniz oıuııar dedi. Gölgeliıi altmlıca odasına geldiler. Eılence, yemek içmek oldu. Büyük oıiuna da güzel gelin getirdi. İki kardeş birbirine sağdıç oldular. Gelin odalarına koşturup indiler, murada maksuda eriştiler. Dedem Korkut gelip destan söyledi, deyiş dedi.

Evvel ahir uzun yaşın ucu ölüm. Ölüm vakti geldiıinde arı imandan ayırmasın. Günahmızı Muhammet Mustafa'nın yüzü suyuna baıışlasın. Amin diyenler Tanrının yüzünü görsün hanım hey ! . ."477

Anadolu'da, Katkaslarda ve Hazar ötesi Türk Aşık muhitlerinde olduıu gibi İran Türkleri Aşık muhitlerinde de Türk şec4atini ihtiva eden onlarca hikaye, destan, türkü vardır. Bütün bu Aşık edebiyatı verimleri Aşıklar tarafından devamlı halka sunulmaktadır. Bununla da Türk ahalinin şec4at duyguları geliştirilmekte ve zinde tutulmaktadır.

476 M. Tehmasib, Azcrbaycıııı Dast1D1an, C. IV, s. 135. 477 Muharrem Ergin, Decle Korkut Kitabı, s. 197 vd.

3. BÖLÜM

AşlKLARlN SOSYAL ALANDAKİ ETKİNLİKLERİ

3 . 1 . Sosyal Normların Korunmasmda Aşıklar

Türk dünyası işıklarının tamamında oldugu gibi İran Türk işıkları da toplumun deger hükümleri olan örf, idet, teamül, anane, gelenek-görenek, töre vb. sosyal normları korumada önemli görevler ifa etmektedir. İran Türk işıklarının milli kimligi koruma yolunda yaptıkları hizmetin önemli bir bölümünü de toplumun deger hükümleri olan sosyal normların korunmasına yaptıkları katkıdır. Belirli müeyyideleri olan sosyal normlar toplumlar için vazgeçilmez unsurlardır. Bunlar, toplumsal hayatı bireyler, gruplar ve cemaatler arasındaki ilişkileri düzenleyen, bir dizi beklentiyi, kalıplaşmış davranışları, kaçınınayı ve yasagı gerektiren yazılı olmayıp ancak, yürürlükte olan kurallardır. Ayrıca her sosyal norm bir yaptırıma sahiptir. Dinselligin agır bastıgı toplumlarda geçerliligi ve hakimiyeti daha çoktur. Bazı toplumlarda sosyal normlar yasaların önüne geçmektedir.

·

Yazılı olmayan ancak zaman zaman yazılı hukuk kuralları kadar yaptırım gücüne sahip olan bu hukuk kuralları, Türk toplumlarında önemli denetim ve yaptırım gücüne sahiptir. Birçok sosyal davranış gibi istismar edildiginde veya yanlış kullanıldıgında zararlı neticeler de dogurabilmektedir. Ancak yerinde kullanıldıgında ilgili toplum için önemli unsurlardır. İşte toplumun pek önemli egitimcileri, gelenekçileri ve töre düzenleyicileri olan işıklar bu sosyal normların özelliklerine ve kurallarına uygun olarak

182=---------------- !ran Türk A.ştkiart ve Mi/R Kimlik

işlemesinde önemli rol oynamaktadırlar. 478 Çünkü Aşıkların icra ettikleri meslegin kendisi dahil Aşıklık geleneginin bütün özellikleri bu normlarla ilgilidir. MeselA Aşıklık mesleginin herhangi bir yazılı kuralı yoktur. Ancak halkın talebi ve beklentisi dogrultusunda onların geleneksel görevi, tutumu, davranışı belirlenmiş ve bu durum şiire, türküye geçirilmiştir. Ozanların piri Dede Korkut, hikayelerinin giriş kısmında kadim Ttırk kadınının vasıflarını sergiledigi gibi 479 üstat Aşık Aliasker "gerekdi" redifli koşmasını bu mevzuya hasretmiştir. Aşık olan kimsenin her şeyden önce çok akıllı ve oturup kalkmasını bilen, bilge kişilige sahip, halka hakikati söyleyen, nefsini terbiye etmiş, dürüst davranışlı, arkasından iyi sözler söylenen, iyi söz söyleyen ve sözünün kıymetini bilen, mecazlı, muammalı konuşmasını bilen, güvenilir, saygın, edepli ve dürüst davranan, dogru yolda yürüyen insan olması gerektigi vurgula,nmaktadır.

"Aşıg olup diyar diyar gezenin, Evvel başta pür kimalı gerekdi. Oturuh durmagda edebin bile, Me'rifet emiinde dolu gerekdi.

ijalga hegigetden metleb gandıra, Şeytanı öldüre nefsi yandıra, El içinde pak otura pak dura, Dalısınca boş sedalı gerekdir.

Danışdıgı sözün giymetin bile, Kelmesinden le' I ü gövher süzüle, Mecazi danışa, mecazi güle, Tamam sözü müemmalı gerekdi.

478 Geçmişte, Tork sosyal hayatında Ulu Ozan Dede Korkut, O� Torklerinin örf, idet, anane, gelenek ve görenekieri ile ilgili buyruklarını hikAyelerinin muhtelif yerlerine serpiştirir. MeselA, Oguz Torklerinde bir gencin ad alabilmesi için bir huner gOstennesi gerekirdi. Bu yigitligi gösterdikten sonra Dede Korkut gelir dua eder, gence yaptıgı ile ilgili bir isim verirdi. Yine toy vennede, kız isteme ve dUgDn ile misafir agırlamada hep örf adetlere uyulur ve sonuçta Dede Korkut bu sosyal nonnların işleyişini denetlerdi. Bkz., Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı 1-11, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1989, 1/94 vd.

479 A. g. e., C. I, s. 76 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 183

Arif ola iham ile söz gana, Nlmehremden şerm eyleye utana, Saat kimi meyli hagga do lana, Do� gelbi, dogru yolu gerekdi.

Elesger Hagg sözün isbatın vere, Ernelin melekler yaza deftere, Her yanı istese babanda göre, Terigetde bu sevdalı gerekdi."480

TOrk dünyasının her yöresinde oldugu gibi İran ülkesinde de işıklar, halkı degerli kılan, halkın milli ve manevi hasJetlerini koruyup besleyen sosyal normların yaşaması ve etkinligini devam ettinnesi için her fırsatta gayret göstermektedirler.

480 Islam Elesger, .\eıt Elcsp, s. 84.

184_,_ _____________ İran Türk A.ştkiart ve Mi/O Kimlik

3.2. Evlemne ve SOnnet Merasimlerinde Aşıklar 3.2. 1 . Evlenme Merasimlerinde Aşıklar Evleome, aile kurmak için kadınla erkegin, hukuk düzeninin ön gördügü

kurallara uygun olarak nikihla birleşmesidir. Evleome, bir nevi sözleşmedir. Evlenme, Türk toplumunda en önemli toplumsal olaylardan biridir. Evleome merasimi, ritüellerinin zenginligi, rengarenkligi ve çoklugu ile diger Adetlerden farklılık arz etmektedir. Evleome merasimi Türk halkının asırlar içerisinde meydana getirdigi, belirli sisteme sokup, kurallara bagladıgı halk yaratıcılıgı abidesidir. Bütün Türk topluluklarmda oldugu gibi İran Türklerinde de evleome ocak kmma'dır. Ocak Türkler'de ev ve yuvanın tek sembolüdür.48ı Yakut Türklerinde oldugu gibi, İran Türklerinde de gelin evi aydınlatan bir ateş kabul edilir. Onun için İran Türk toplumunda evleome merasiminin görücülük, dünürcülük, kız bakma, kız isteme dışında söz kesimi, nişan, kına gecesi, dügün, nikih, gerdek gibi çeşitli aşamalarında482 işıkların önemli roller oynadıgı görülmektedir.

Türk topluluklarmda dügün merasimi umumiyetle erkek evinin kız evinden evleome için gerekli imi almasından sonra gerçekleştirilen söz kesimi ile başlar. İran Türk toplumunda da işıklar tam bu safhada evleome merasimine dahil olur. Genellikle varlıklı aileler işık veya işık grubu ile anlaşır. Söz kesimi için birlikte kız evine gidilir. Orada hazırlanan oda veya salonda bir araya gelinir. Bu toplantıda haremlik-selamlık uygulanır. Yani, bay ve bayanlar ayrı bölümlerde toplanır. Her grubun kendi cinsinden işıkları bulundugu mek4nda programını yapar. Aşık, varsa grubu ile birlikte, oturan davetlilerin karşısına geçerek hayır duada bulunduktan sonra bir "divani'' ile programı açar. Arkasından bir üstadnime veya tecnis okunur. Daha sonra Köroglu'dan bir türkü ile program devam edilir. Bu arada misafirterin isteklerine de yer verilir. Aşıklar yerine ve zamanma göre kısa türkülü hikAyeler ya da uzun bir hikAye veya bir hileiyenin bir bölümünü anlatarak programlarını sürdürür. Aşık ve arkadaşları birlikte sazlçögür, balahan ve daire/teflkaval çalarak davetlilerin arasında dolaşırlar. Davetliler Aşıklara

48ı Bahaeddin Ögel, Donden Bııaoııe TOrk IC.11IU1rOııOn Oclipnc Çllları, s. 253 vd. 482 TOrklerde evleome merasimleri ile ilgili geniş bilgi için bkz., Sedat Veyis Ornek, T1ırk Halk

Bilim� Koltur Bak:anhgı Yay., Arkara, 1995, s. 190 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 185

bahşiş vererek istekte bulunurlar. Aşıklar, programı gelin güveyi adaylarını ve onların ailelerini tarif eden ve duvakkapma dedikleri bir güzelierne ile programa son verirler. Böylece söz kesilmiş, kızla oglan "sözleomiş" olur.

Aşıklar bu programlarda yer yer örf, Adet, anane ve geleneklerin, törelerio göreneklerin, ahlAki degerierin öneminden, Köroglu, Settar Han gibi kahramanlarının yigitliginden, dillerinin kültürlerinin güzelliklerinden bahseder ve bu konuda türküler okurlar. "Elle beraber, illi beraber; el içinde öl içinde; halkla beraber, Hak' la beraber; el gücü, sel gücü; bir ol, diri ol, iri ol gibi Türk hayat anlayışına vurgu yaparlar. Türk kanaat önderlerine, aksakallara, pirlere hürmet etmenin gerektigini hatırlatırlar.483

Aşıkların evleome merasiminde görev aldıkları ikinci ritüel nişan merasimidir. Aşıkların nişan törenine katılmaları da söz kesme programındakinin hemen hemen aynısıdır. Tabii ki bölgeden bölgeye bazı farklılıklar göstermektedir. Ancak burada asıl olan işıkların evleome merasimlerinde yani dügünde oynarlıkları rolü görmektir. Zira, evleome hadisesi içerisinde dügünün kendine özgü bir dünyası vardır. Aynı zamanda aile merasimleri içerisinde mühim bir yere sahip olan dügün (toy) merasimi de aşıksız icra edilemez. Bilindigi gibi, ''toy toplumun hücresi olan ailenin oluşması için yapılan en büyük şenlik merasimidir." 484 Onun için dügün merasimi zaman zaman normal evlilik töreninin dışına taşmaleta ve geniş boyutlu bir sosyal program Ml ine gelmektedir.

Çeşitli halkların dügün Adetleri arasında benzer yanlar olsa da her haktın dügün merasiminde özgünlük ve millilik hususiyederi fazladır. İran Türk düğünlerinde de milli vasıflar ön plAndadır. İran Türk toylarını özgün kılan en önemli husus dşıkların düğünde etkin rol almalarıdır. Pek çok Türk toplumunda oldugu gibi İran Türklerinde de dşıklar düğün ve şenlikterin olmazsa olmaz unsurlarıdır. Ne var ki Türkiye gibi bazı Türk devlet ve topluluklarında, bilhassa büyük şehirlerde, dşıklara ragbet azalmıştır. Ancak Tahran yönetiminin müzik ve eğlencelere sınırlı bakması sebebiyle, dşıkların eski dönemlere nazaran misyonu daha da artmıştır. İran'da Türklerin yerleşik

483 Müellifin alan araştınnası (Mart 2006, Kum, Tebriz, Unniye, Zencan); Aşık Ali. Ramazant, Aşık Hüseyin Ali Htıseynt, Aşık Gafar lbrahimi, Aşık Gulab Ali Davud Begi, Aşık Menef Renciberi anlatımı, ozel arşivimiz.

484 Vagif Veliyev, Azerbaycan Folldoru, MaarifNeşriyyatı, Bakı, 1 985, s. lOS vd.

186�-------------- İran Türk Aşıklan ve Mi/11 Kimlik

bulundugu köy ve kasaba dügünlerinin tamamı, şehir dügünlerinin ise ekserisi aşıklar tarafından yapılmaktadır.485

İran Türkleri içinde, aşıkların veya aşık gruplarının aktif olarak yer aldıgı programların başında dügünler gelmektedir. Kadim devirlerde oldugu şekilde günümüzde de aşıklarla dügünler özdeşleşmiş durumdadır. Genellikle aşıksız dügün düşünülmemektedir. İran Türklogünü oluşturan çeşitli Türk boy ve topluluklarında farklılık arz etse de genellikle aşıkların dügünlere katılımının belirli bir töresi vardır.

Dügün tarihinden önce aşık veya aşıklar davet edilir. Dügün günü sabahleyin aşıklar dügün evine giderler. Aşıklar büyük bir saygı ile karşılanır. 486 Hatta Zencan gibi bazı bölgelerde Dede Korkut gelenegine

485 "İran TOrklerinde Aşıklık Gelenegi" başlıklı bOIOınde anlatıldıgı gibi Iran Dikesinde yedi bOyOk Işık muhiti vardır. Bu Işık muhitleri az da olsa farklılık arz etmektedir. Şu var ki yedi Işık muhitinde de dogon ve şenlikleri Aitklar yOrOtmektedir. Bkz.: Ali Kafkasyalı, İnın TOrtderi .Aşık Muhitleri, s. 1 77. "Zencan Aşık Muhiti'nde hem halk hem de yerel yonctim Işıklık gelenegine ve lşıklara fazla itibar etmektedir. Bu durum da Işıklık geleneginin daha canlı olmasını sagtamaktadır. Bu bölgede Işıklar neredeyse bu gelenetin ilk temsilciteri olan Aşık Conun, Korkut Ata itibarını görmektedirler. Toya, dUlOne davet edilen Aşıgın ononde kurban kesilmesi bunun en açık göstergesidir. BUton TOrk yurtlannda olduAıt gibi gelin oglan evine getirildilinde ononde kurbanlar kesilir. Bu bölgede de durum aynıdır. Ancak burada kurbanlardan birisi Aşıtın aya&ı altında kesilir. Bu da şu anlama gelir ki, Işık elimizin, obamızın, koltorOmozon itibarlı insanıdır, temsilcisidir, ona hormet, dilimize, dinimize halkımıza, ata dedemize hOrmettir. Aşıkların boynk itibar gordogo Zencan Aşık Muhiti'nin hemen her yerleşim yerinde Işıklar kahvesi, Işık, ozan kOltUr ocaklan mevcuttur." "Tebriı/Karada& Aşık Muhiti'nde Işıklar genelde "Oçtok" dedikleri oç çalgı aleti "saz, balaban, kaval / tef' ile sanatlarını icra ederler. Bazen dint karakterli divanileri veya "Yanık Kerem", "Ruhant" gibi yüksek sanat degeri taşıyan saz havalarını sadece sazla veya balaban eşliginde çalıp soyterler. Tebriı/Karadal Aşık Muhiti'nde, şehir ve kOylerde yapılan toylann/dogonterin ekseriyeti Işıklar tarafından yapılır. Aşıktar yeri geldikçe hikAyeler veya hiklyeli turkUter anlatıp, turkUler okurlar. Bazen de torkOtO oyun havalan çalarak ayrı mekanlarda bulunan erkeklerin, kadın ve kızların oynamalarını sagtarlar. Bazen birden fazla lşıgın katıldılı dUlUn veya demeklerde deyişme (atışma) faslında veya davetiileri coşturma sırasında iki veya daha fazla işık birlikte bir balaban eşliginde çalıp soylerler. Açık havada yapılan dUlUnlerde veya dogon merasimlerinin gelin çıkarma merhalesi gibi dışarıda cereyan eden kısımlarında balabanın yerini zuma alır. Bu defa "saz, zuma ve kavalltef' oçtoso kullanılır." A.g. e. s. 34; Kum/Save Işık muhitinde: "Aşıklar, genettikle kız isteme, soz kesme, nişan dUlUn merasimlerinde, dogonlerdeltoylarda, sonnetlerde (bednesoran), kutlama törenlerinde (ceşnler), askere gidenler için yapılan şölenlerde, mahallt, milli bayramlarda ve bazı dint gOnlerde çalıp sOylemektedirler." A.g. e. s. 207.

486 Urmiye . bolgesinde işık sadece sazıyla katılır. Tebriı/Karadag, Zencan, Sulduz, Kum/Save bölgelerınde lşıltn sazınalçOgOrOne balaban, def/dairelkavallgoşasOmsOın eşlik eder.

Dr. Ali Kafkasyal ı ---....---------------- 187

hürmeten işıkların önünde kurban kesilir. 487 Erkek tarafı ve davetliler işıktarla birlikte kız evine giderler. Aşıklar kız evinin önünde çalıp, okurlar. Saz havaları eşliginde tek oyun veya yanı (bar) oynanılır. Gelin çıkarma veya gelin havasıyla, gelin çıkarılır. Yine toplu hilde, atabalarla, bazı yayla ve köylerde atlarla erkek evine dönülür. Erkek evinin önünde işıklar, "evimize gelin gelir'' türkOsünü çalıp, söyleyerek gelini indirirler. Arkasından Terekeme ve Köroglu havaları çalınır. Kurbanlar kesilir, halaylar tutulur. ögıe yemegi hazırlaomeaya kadar işıkların çalıp okudukları türkü ve müzik eşliginde açık havada veya kapalı rnekiniarda oynanılır. Yemekten sonra akşama kadar yine program devam eder. Aşıkların asıl programları akşam yemeginden sonra yapılır. Bütün davetliler yerlerini ·aldıktan sonra işıklar programiarına başlarlar. Programa genenikle bir divani ile, arkasından bir tecnis, daha sonra bir kahramanlık havası ile devam edilir. Davetiiierin de istegi sorularak bir hikiye anlatılır. Hikiye öncesi istekler alınır, işıga balışişler verilir. Program yine genellikle bir duvak kapma (güzeneme) ile sonlandırılır. Aşıklar gece agırlanır ve ertesi gün yolcu edilir.

Aşıklar dügünlerde baştan sona programın yapımcısı ve uygulayıcısıdırlar. Aşıklar diger programlarda oldugu gibi dügtın programlarında da örf, idet, anane, gelenek ve töreleri bütün ayrıntıları ile uygularlar. Türk işıklık gelenegini bütün özellikleri ile sergilerler. Aşıklık geleneginin, söz, saz, musiki, oyun, hikiye anlatımı, şiir yorumu gibi bütün hususiyetlerini sunarlar.

Yakut Türkleri gibi dış tesirlerden hayli uzakta v� hili bir kısmı göçebe olarak yaşayan Kaşkay Türklerinde toy/dügün gelenegi hayli farklılık arzetmektedir. Burada konumuz dügünlerin özenikierinden ziyade işıkların dügünlerde aldıgı görevlerdir. Bunun için Kaşkay Türklerinin dügtınleri özgün bir çalışma olarak degerlendirilecektir. Bu hususta ancak şunlar söylenebilir ki, kadim Kaşkay dügünlerinde işıkların rolü fazla idi. Ne yazık ki, yukarıda söylendigi gibi son yüzyılda birkaç kez yerli ve yabancı güçler tarafından çeşitli sebeplerle saldırıya maruz kalmaları, ekseriyetinin göçebe hayatiarına son verilerek zoraki yerleşik hayata geçirilmeleri, pek çok şairin,

HorasanffOrkmensahra'da dutar ve kemençe çalınır. Kaşkaylarda setar, kemençe, napra çalınır. Yine bazı yörelerde zuma, kerine, nalara ve davul da kullanılır.

487 Horreındere, Şubat 2004, Aşık Golab Ali Davutbegi anlatımı, Ozel arşivimiz.

188=--------------- İran Türk Aştklart ve Mitn Kimlik

yazarın, Aşı�m öldürülmesi ve Kaşkay tayfalannın uzak yerlere sUrgüne gönderilmeleri Aşıklık gelenegini çok kötü duruma düşürmüştür. Çok az sayıda Aşık oldu�undan günümüz Kaşkay dü�lerinde Aşıklar fazla görülmemektedir. Kıştak ve yayiaklarda yapılan dügünler genellikle çengiler tarafından çalman kerine ve nagara adlı Türk halk çalgı aletleri eşliginde yapılmaktadır. Yerleşik Kaşkaylarda ise genellikle dügünler setar ve kemençe müzigi ile yapılmaktadır. Kopuzun haletleri olan setar ve kemençeyi Aşıklar çalmaktadır. Aşıklar bu çalgılar eşliginde hikAye anlatıp türkü okurlar. Bazı Aşıklar tar da çalmaktadır. Yakın zamana kadar çögür de çalmırmış.488

3.2.2.Sonnet Merasimlerinde Aşıklar

Sünnet, Türkler arasında, çocuklarla ilgili olan ve çok önem verilen geleneklerden biridir. Sünnet töreni ile ilgili bir çok ritüel vardır. Dügün hazırlıgı, kirve, sünnetçi, çocugun hazırlıgı, sünnet işlemi ve hediye-armagan gibi bir dizi örf, Adet ve görenek vardır. Sünnet merasimlerinin bir ritüeli de müzikli e�lencedir. Bazı aileler müzik ve e�lence faslım !şıklara havale etmektedirler. İran Türklerinde de durum benzerdir. İran Türklerinde sünnet törenlerine Aşık davet etme daha yaygındır. Aşıkların bu programlarda görev almaları ve çalıp söylemeleri de, söz kesme veya nişan törenlerinde oldugu gibidir. Aşıklar, Hz. Muhammet ile ilgili, sünnetin kutsiyeti ile, çocuklar, kirveler ve ebeveynlerle ilgili türküler de okurlar.

488 Şiraz, Darnun Şeşbolok anlatımı, özel arşivimiz. Ayrıca bkz. : Ali Kafkasyalı, Inn T1lddcri Aşık Muhitlcri, s. 266 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 189

3.3. TOren, Bayram ve Ayinlerde Atıldar 3.3 . 1 . TöreDierde Atıldar Eski Türk hayatmda önemli ritüellerden olan umumi av ayüılerinde, yug

tOrenlerinde ve muharebe meydanlarında ve savaş sonrası törenlerde ozanlarlbahşiler öncOI görevler Ustlenirlerdi. KöprUlü'nün anlattıgı gibi zafer gününü takip eden akşamlarda 'ozan'lar, ellerinde kopuzlan oldugu hilde o günkü kahramanlık sahnelerini yaşatırlardı. Böyle zamanlarda en ziyade kahramanca, cengaverAne birtakım destanlar okunur, bilhassa Oguz menkıbeleri terennüm olunurdu. 489 Ayrıca eski Türk ordularında hükümdarların yanında mutlaka ozanlar bulunur, onların kopuzla çaldıklan ve okudukları şiirler, bütün bir milletin zevkini okşardı. Onlar yalnız yeni vak'alara ve kahramanlık menkıbelerine ait şiirler, yahut ölüler vasfmda mersiyeler tanzim etmekle kalmazlar, ayrıca 'Milli Türk Destanı'ndan alınmış parçalan da terennüm ederlerdi.490

Günümüzde Türkiye'de bazı törenlerde görUldügü şekilde İran cografyasmda yapılan törenlerde de işıklara yer verilmektedir. Üstad Bahşi Hacı Kurban Süleymani'nin, İran'ın eski kültür bakanı ve cumhurbaşkanı Muhammet Hatemi tarafından davet edilip Tahran'da yapılan törenlerde görev verilmesi bu cümledendir. 491 3 1 Mart 2007 günü Tahran İnkılip Meydanı 'nda yapılan törende Türkmensahra, Kaşkay, Tebriz işık ve müzik gruplarına programda yer verilmesi de bunun kanıtıdır.492

489 M. Fuad Kopruto, TOrk Edebiyııl Taıilıi, s. 96. 490 A. g. c., s. 95. 491 Seyit Haydar Bayat anlatımı, Ozcl arşivimiz. 492 Alan araştırmamız, Ozcl arşivimiz.

190=--------------- Iran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

3.3.2. Bayramlarda Aşıklar

Aşıkların, sosyal nonnlardan biri olan geleneklerin yaşatılmasında da önemli katkıları vardır. Geleneksel bayramların, toplum hayatında önemli bir yeri vardır. Bazı Türk muhitlerinde çok şaşalı, bazılarında ise fazla debdebeli kutlanmayan Nevruz Bayramı'nda aşıklar görev almaktadırlar. Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi Türk devletlerinde Nevruz Bayramı büyük coşkuyla kutlanmaktadır. Aşıklar/bahşiler bu bayramların önemli unsurlarıdır. Türkiye, Balkanlar, Dogu Türkistan gibi Türk çevrelerinde ise fazla görkemli kutlamalar yapılmadıgı ve Aşıkların ön plana çıkmadıgı görülür. Ama her halUkarda Aşıklar bu bayramlarda görev almaktadırlar. Nevruz şenliklerinin yanında hemen hemen bütün Türk devlet veya topluluklarında milli bayram kutlamalarında Aşıklar görev almaktadırlar.

İran Türkleri arasında idrak edilen milli ve geleneksel bayramlarda Aşıklar çeşitli rnekfullarda halka program sunmaktadırlar. Başta Nevruz Bayramı olmak üzere aşıklar bayramların önemli ögelerinden biridir. Günümüz İran cografyasında aşıklar hemen her bayramda çeşitli mekanlarda yapılan milli ve geleneksel bayramlarda görev almaktadırlar. Ayrıca bu bayramlarda yapılan televizyon ve radyo programlarında da görev üstlenmektedirler.

Aşık Gaffari'nin Tebriz'de yapılan bayramlarda okudugu "Bayram Günleri" adlı bir bayram türküsü:

BAYRAM GÜNLERİ493

Günler keçir aylar çatır il'e bayram günleri, Şeyda bülbül meyli düşüb güle bayram günleri. Gohum gardaş şad yaşasın, ürekde gem olmasın, Eziz dostlar gele gonalJ, bize bayram günleri.

493 Erzurum, Mayıs 2000, Aşık Muhammet Nebatt ve Aşık Cengiz Biriya sunumu, özel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 191

Bir adam ki hesabatda, dördü Ani bilmiye, Y �yib içib bayin çıba, nemek nanı494 bilmeye, Heyatında ne yabşını ne yamanı bilmiye, Tut golundan ötür onu çöle bayram günleri.

Geffari'yem dost yolunda ğurhandır canım menim, Öldürseler bu s�vdada helAldı -ganım menim, Dost nzune açtb gapım, sürfede nanım menim, Dost odur ki, dost gedrini bile bayram günleri.

3.3.3. Ayinlerde Aşıklar Aşıklar, eskiden, toy, bayram ve törenlerde yer aldıklan gibi ayinlerde de

görev alırlardı. Hatta ilk zamanlarda ozanlarm birincil görevleri ruhanilikti. Köprülü bu hususta şöyle yazıyor: "İlk zamanlarda tamamıyla ruhani bir mahiyet taşıyan 'bahşi/ozan' ölünUn defni için münasip zamanı seçiyor, kopuzu ile çaldıgı esrarlı birtakım nagmelerin tesiri ile onun ruhuna istirahat bahşediyor, tanzim ve terennüm ettigi güfte ve bestelerle matem merasimini canlandırıyordu."495 Köprülü, bahsi geçen kitabının ilerleyen sayfalarmda bu konuya temas ederek şunları yazıyor: "Önceleri Yug' larda, umumi toplantılarda -ilk zamanlarda sırf dini, sonraki devrelerde daha çok bedii bir gaye gözetilerek- "kopuz"ların eşliginde terennüm olunan "mersiye"ler eski Türk şiirinin belki en mühim kısmıdır."496

Günümüzde İran Aşıklarmdan bazılan ayinlerde bilhassa, muharrem ayında yapılan ayinlerde növhe dedikleri dini içerikli agıt/mersiye okudukları bilinmektedir.

494 Nemck nan: Tuz ekmek. 49S M. Fuad KOprUIO, Tark Bdebiyııb Tlrilıi, s. 97.

496 A. g. e. , s. 100.

19::.2 ______________ İran Türk Aşıklan ve Mitn Kimlik

3.4. Radyo Televizyon Programlannda Aşıklar

Günümüz İran işıklarının Türkiye Türk iişıkları gibi üstlendikleri önemli görevlerden biri de radyo ve televizyon programı yapmadır. Bu son yıllarda giderek artan bir seyir biilinde İran iişıkları İran radyo ve televizyonlarında programlar yapmaktadırlar. Bu program ve çalışmalarla ilgili şu tespitler ortaya konulabilir:

Bilindigi gibi, Tebriz/Karadag Aşık Muhiti'nde, yüzlerce Aşık, Türk Aşıklık gelen�gi içinde faaliyet göstermektedir. Bu Aşıklardan bazılarının kurmuş oldukları Aşıklar birligi ve kahvehaneler vardır. Aşık İsmail Gamberi'nin işlettigi "Aşıklar Kahvesi"; Aşık Hasan İskenderi'nin çalıştırdıgı "Aşıklar Ocagı" bunlardandır. Yine bu bölgede bazı Aşıklar müzik grupları oluşturmuşlardır. Şair Rıza Afşarpur tarafından yönetilen "Sarı Tel Aşıklar Grubu", Aşık Cengiz Mehdipor'un başkanı oldugu "Dalga Aşık Grubu" gibi. Bu müzik gruplarında görev yapan !işıklar, zaman zaman Tahran, Erdebil, Urmiye, Şiraz, İsfahan gibi şehirlerin mahalli radyo ve televizyon programiarına da katılıyorlar. Ayrıca bu bölge işıkları ve bahsi geçen. müzik grupları Almanya, Azerbaycan, Amerika, İsviçre, Japonya, Nahcivan gibi ülkelere giderek konserler vermekte ve o ülkelerin radyo ve televizyon programiarına katılmaktadırlar.

Bunların yanında bu !işıklar, özel veya tüzel kurumların hazırladıkları programlarda da yer almakta bu vesile ile radyo ve televizyon programiarına da çıkmaktadırlar. Ayrıca bu Aşık müzik gruplarının programları CD' lere kaydedilerek piyasaya sürülmektedir.

Aşık Muhammed Hüseyin Dehgan' ın verdigi bilgiye göre Urmiye radyosu açıldıgında ilk programı Aşık Dehgan ve arkadaşları yapmıştır. Bu programda üç türkü -kesme divani, gözelierne ve taeiri havalarını­okumuştur. Yine çok geçmeden İran' ın ikinci büyük radyo ve televizyonu Urmiye'de kurulmuş ve Aşık Dehgan orada çalışmaya başlamıştır. Yirmi altı yıldan beridir aynı radyo ve televizyonda Aşıklar programı yapmaktadır.497

497 Hoy, Mart 2006, Aşık Muhammed Hüseyin Dehgan ve Aş ık Menef Renceberi Mahmudi anlatımı, ozel arşivimiz.

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 193

Aşık Menef Renceberi Mahmudi, bu bölgede yaşayan ve sanatını devam ettiren pek çok Aşıkla birlikte birçok Türk halk hikAyesini bilhassa bu bölgede tasnif edildigine inanılan halk hikAyelerini gerçek mekAnlannda çekimlerini yaparak teyp, video kaset ve CD vasıtasıyla yayımlamaktadır. 498

Sulduz bölgesi Aşıklarmdan Aşık Muhammet Ali Mahmudi, Aşık Rıza Puyende ve bu muhitte Türk Aşıklık geleneginin gelişmesi için büyük çabalar sarfeden, İsmail Behrami, Ali Halhali, lsa YegAne, Mirali Rızai Aşıklarm faaliyetleri ile ilgili önemli kayıtlar yapmaktadırlar. Hazırladıkları elektronik kayıtları radyo ve televizyonlarda degerlendirmektedirler.

Türkiye Milli Egitim Bakanlıgı Talim Terbiye Yüksek Kurulu üyelerinden folklor araştırmacısı ve şair Nazım İrfan Tanrıkulu birkaç yıl önce bu bölge Aşıklarıyla çeşitli mekAnlarda programlar yapmış, halk hikayelerini deriemiş ve Türkiye'de çeşitli radyo ve televizyon programlarında sunmuştur. Ayrıca bu çalışmalarını kitap hAline getirmiştir.

Yine bu bölge Aşıklarından bazıları Türkiye'ye davet edilmiş ve onlarla bazı Türk televizyonlannda programlar yapılmıştır.

Mahalli radyo ve televizyonun bulundugu önemli bir merkez de Türklerin yogun olarak bulundugu ve Türk Aşıklık gelenegiDin canlı olarak yaşadıgı Zencan'dır. Zencan bölgesinde bulunan Aşıklar zaman zaman televizyon ve radyo programiarına katılmaktadırlar. Aşık İltifat Dawdi, hem Aşık olarak hem de ses sanatçısı olarak 1 996 yılından beri Zencan ve Tahran radyo ve televizyonlarında program yapmaktadır. Aşık Gülab Ali Dawdbegi de oluşturdugu Aşık grubu ile bu radyo ve televizyonlarda program yapmaktadır. Bu Aşıklar da radyo, televizyon ve çeşitli kurum veya kuruluşların programlarında verdikleri konserleri CD şeklinde yayımlamışlardır.

İlgili bölümlerde yazıldıgı gibi İran Türklerinin en yogun olarak yaşadıkları bölgelerden biri de Kum/Save bölgesidir. Tahran'ın da bu bölge dahilinde olması bu bölge Aşıklarının sayısını daha da artırmaktadır. Gerçi Tahran başkent ve metropol şehir olması sebebiyle hemen her Türk boyundan insan ve her muhitten Aşık vardır.

498 Muellif de bizzat bu kayıtlarda yer almıştır. Özel arşivimiz.

1 94_,_ ______________ İran Türk Aşiklan ve Mi/11 Kimlik

Tabran'da "Hane-i Musikf' (Musiki Evi) ve "Encümen-i Musiki İran" (İran Musiki Toplulugu), Kum'da "Encümen-i Sürud ve Ahenghayi İnkıl4bf' (Dini ve Milli Musiki Toplulugu) yine Kum'da "Amuzişg4hi Çögür" (Çögür/Saz Egitim Evi), Save'de "Save Ferheng Evi" gibi sanat-müzik kuruluşları vardır. Aşıkların ekserisi bu müzik kuruluşlarına üyedirler. Tahran radyosunda yer alan "Ferheng-i Merdum" (Halk Kültürü) adlı programda bu bölge Aşıkları görev almaktadırlar. Çok seyrek de olsa Tahran televizyonunda Aşıklara yer verilmektedir.499

Aşık Ali Ramazani Güneş ve Aşık Hüseyin Ali Hüseyni'nin, Save şehrinde kurdukları "İsteryo Telim Han", Kum'da "İsteryo Şebalıenk (Elseven)" adlı müzik kayıt evleri önemli hizmet yapmaktadır. Türk aşıklık gelenegi ürünlerini kayda alarak yayıml�aktadırlar. Ayrıca a�ıklar Inte!flet sitelerine de girmeye başlamışlardır. Aşık Ali Ramazani Güneş, Aşık Hüseyin Ali Hüseyni, Aşık Taki Muhit, Aşık Mesiyullalı Rızai bunlardandır. soo

Türkmensalıra bölgesinin Türkmen balışiterinden Hacı Kurban Süleymani, Muhammed Hüseyin YegAne, Balışi Come Guli Gurbani, Balışi Kılıç Enveri, Balışi Ali Rıza Süleymani, Ogul Balışi (Mehemmed Geldi Geldi Nejad Türk Aşıklık/balışilik gelenegini devam ettiren ünlü balışilerdir. Bunlar mahalli ve ulusal radyo ve televizyonlarda programlara katıldıkları gibi Internet sayfalarında da programlan vardır. soı

Horasan/Türkmensahra bölgesinin büyük üstad Balışisi Hacı Kurban Süleymani, İran'da 1990 yılında "Heziıre Firdevsr• (Firdevsi'nin Bininci Yılı) ve aynı yıl "Ceşnevare Avaz ve Musiki İnkılabf' (İnkılap Ses ve Musiki Şöleni) şenliklerinde birincilik ödülü kazanmıştır. Muhammet Hatemi kültür bakanı ve Cumhurbaşkanı iken onu davet edip dinlemiştir. so2 Sekiz defa Fransa'da olmak üzere Almanya, İsviçre, Belçika, Kolombiya, İngiltere, Peru, Hollanda, Panama ve Kuzey Amerika'da konserler vermiştir. Konserlerinin ekserisi ilgili ülkelerin televizyonlarında yayımlanmıştır. Avrupa'nın "Le Monde", "Liberationne", "Le Nouvel Observateur" gibi

499 Aşık Ali Ramazaııt Güneş ve Aşık Hüseyin Ali Hüseynt anlatımı, özel arşivimiz. soo Bkz. : http://www.azadtribun.net/x l626.htın http://www.dalgam.com SOl Bkz. : http://www.turkmens.com S02 Kum, 3 Nisan 2007, Seyid Haydar Bayat anlatımı, özel arşivimiz.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 195

büyük gazete ve dergileri ondan defalarca bahsetmiştir. Çagımızın Farabisi olarak görülen Hacı Kurban Süleymani, Kuzey · Horasan Türk musikisini dünyaya tanıtmıştır. Türkçe çalıp okuyan Süleymani, Arapça ve Farsça da okuyabilmektedir. 503

Kümbeti Kavus'da faaliyet gösteren ve ünlü Türkmen bahşisi Sahi'nin adını taşıyan "Steryo Sahi" adlı müzik kayıt evi Horasan/Türkmensahra balışilerinin hemen hemen bütün faaliyetlerini kaydetmektedir. Bu müzik evi, onların seslerini, sözlerini ve görüntülerini içeren kaset ve CD'ler yayımlamaktadır.

Kaşkay Türklerinin ünlü folklorcusu Pervin Behmeni Kaşkayi'nin kurdugu "Encümeni Musiki Hava" adlı müzik grubu ile yine Selımeni'nin başkanlıgını yaptıgı "Encümeni Musiki Kaşkay" (Kaşkay Musiki Topluluğu), başkent Tahran'da bulunan "Encümen-i Musiki İran" (İran Musiki Topluluğu)' ın çatısı altında faaliyet göstermektedir. Kaşkay Musiki Topluluğu içerisinde Aşıklar da bulunmaktadır. Kaşkayların bütün müzisyenleri ve sanatçıları birlikte müzik yapmakta, birlikte çalışmaktadırlar. Bu sanatçılar da zaman zaman mahalli radyo ve televizyon programiarına katılmaktadırlar. Çok az da olsa ulusal televizyon programiarına da katılmaktadırlar. Bu son günlerde de büyük kısmını Aşık havalarının oluşturduğu bir kaset çıkarmıştır.

Diger yandan Yazar Bahtiyar Fürug, ıişıklarla birlikte Kum televizyonunda Türk Aşıklık geleneği üzerine programlar yapmakta, kurdugu "İsteryo Şebahenk (Elseven)" adlı müzik evi vasıtasıyla yine bu Aşıkların eserlerini CD' lere kaydederek halka sunmaktadır. "İsteryo Heyyam" adlı başka bir müzik kayıt evi daha vardır. O da Aşıkların eserlerini CD'lere kaydedip, onların satışını yapmaktadır.

Bu çalışmalara yüksek medrese tahsili almış ve "molla" unvanı taşıyan ilim adamları da katılmaktadır. Kum gibi, İran Müslümanlığının merkezi durumunda olan bir kentte bu çalışmaların yapılması Türk Aşıklık geleneği adına çok önemli bir durumdur.

Kum/Save Aşık Muhiti 'nde Aşıklar kahvesi yoktur. Çünkü halk ve Aşıklar tarafından Aşıklar kahvesine hoş bakılmıyor. Halk, Aşıkların,

503 Geniş bilgi için bkz. : Al i Katkasyalı, Iran TOıtderi ..\şık Muhitleri, s. 255 vd.

196;;.. ______________ Iran Türk Aş1klan ve Mi/11 Kimlik

kahvelerde, . halkın gelişigüzel toplandıgı yerlerde çögür çalıp türkü okumalarını veya hikaye anlatmalarını uygun görmemektedir. Onlara göre !şıklar, bir yere mutlaka davet üzerine gitmelidir. Gittigi mekAnda bulunanlar da !şık için, onu dinlemek için toplanmış olmalıdırlar.

Aşıklar, genellikle kız isteme, söz kesme, nişan dügün merasimlerinde, dügünlerde/toylarda, sünnetlerde (bednesoran), kutlama törenlerinde (ceşnler), askere gidenler için yapılan şölenlerde, mahalli, milli bayramlarda ve bazı dini günlerde de çalıp söylemektedirler. Aşıklar yönetiminde yapılan bazı dügün, demek ve şenlikler zaman zaman radyo ve televizyon programlan arasına da alınmaktadır.

SONUÇ

Aşık edebiyatı, manzum ve mensur eserleriyle, hem özgün yapısı hem Türk dilinin kullanımı hem de bedii, estetik kuruluşu bakımından Türk edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kadim bir Türk yurdu olan İran cogt-afyası, yedi Aşık muhiti, yüzlerce halk hikAyesi, gelenek çerçevesinde kullanılan milli çalgılan ve çok zengin Aşık edebiyatı tırtınleri ile Türk Aşıklık gelenegiDin en önemli bölgelerinden biridir. Ayrıca otuz milyondan fazla bir nüfusa sahip bulunan İran Türklügtlntln milli ve manevi varlıgının korumasmda Aşıklık gelenegi ve Aşıkların önemli bir role sahip bulunduklan da görülmektedir. Bu ülkede halen Türk külttırtlnü, dolayısıyla kimligini ayakta tutacak etkin bir basın, yayın ve kültür kurumunun bulunmaması Aşıklan, Türk milli kimligini hem canlı tutma hem de yerel ya da evrensel boyuttaki dış tesiriere karşı koruma dtırtüsüyle hareket etmeye sevk etmiştir. Bu da onların görevini agırlaştırdıgı gibi önemlerini de artırmaktadır. O yüzden bu ülkede hAlen iki bini aşkın Türk aşıklbahşi bulunmaktadır ki, bu sayının hAlihazırda Kafkasya'da yüz otuz, Türkiye'de ise dört yüz civarında bulundugu dikkate alındıgında İran'da Türk Aşıklara verilen önem daha da anlaşılır bir hale gelmektedir.

İran Türklerinin anadillerini aynı agız özellikleriyle konuşmadıgı bilinmektedir. Ancak, bu durum onların dogrudan birbirleriyle anlaşmasını engelleyecek bir seviyede degildir. Bunun sebebi de, yani İran'da Türk lehçe ve agızlarmın pek çeşitlenmemiş, bir başka deyişle bu ülkede Türk gruplan arasındaki agız farklılıklarının çok derin olmaması Aşıklar ve onların eserlerinin yaygmlıgıyla izah edilebilir. Aşıkların geniş bir alanda sergiledigi sosyal etkinlikler, eserlerinin bütün Türk topluluklan tarafından zevkle takip edilmesi, sahiptenilmesi ve neredeyse bu toplulukların ortak paydalarını teşkil etmiş olması bu ülkede Türk kimligini canlı tuttugu gibi İran'daki Türk boyları ve grupları arasındaki agız farklılıgmı da asgari seviyeye indirgemiş gözükmektedir. Ayrıca bu aşıklar, eski çaglardan beri onlarca şiir ttırü oluşturup bu türlerde binlerce eser meydana getirerek yüzlerce halk hilciyesi

1 98"'----------------- İran Türk Aştklan ve M/IR Kimlik

tasnif edip kuşaktan kuşaga aktarmak ve nihayet Türk ruhunu ihya eden yeni eserler meydana getirmek suretiyle mensubu bulundukları ahatide belirgin bir .edebiyat sevgisi ve zevki oluşturmuş şiir okuma, deyiş deme, hikAye anlatma, günün meselelerini yorumlama gibi faaliyetleri ile de Türk edebiyatma hizmet etmiştir.

Aşıklar gelenegi sürdüren kişiler olmaları sebebiyle geçmişe ve o geçmişte ortaya çıkmış üstatlara saygılıdır. Gelenekten süzülüp gelen bilgilere de hAkimdir. Ayrıca sürekli halkla iç içe gönül gönüle olduklarından halkın arzularını, isteklerini, beklentilerini iyi bilmektedirler. HAl böyle olunca gelecege de saglam ve tutarlı bir zeminden bakabilmişlerdir. Bunlar üzerinde yabancı fıkirlerin, moda görüşlerin, akımların etkisi yok denecek seviyededir. Milleti sevmenin, halkı sevmenin gerekliliginin, İran'da Türklogon bekasının ancak bu yolla saglanabileceginin bilincinde olan bu insanlar birlik içinde olmanın gerekliligini de idrak etmiş gözükmektedir. Verilen örneklerde de görülecegi gibi bütünüyle İran Türk Aşıkları her vesileyle milliyet duygusunu geliştirmeye, zinde tutmaya çalışmakta, Türk ahatide milli şuuru geliştirmek için sürekli gayret göstermektedir.

İran Türk Aşıklarından bazıları vatan olarak köyünü, kentini, kimileri ise şehrini, eyaletini, ama büyük bir çogunlugUDun her halUkArda bütün İran cogı"afyasını esas aldıgı görülmektedir. Vatan olarak ister eyaletini ister Güney Azerbaycan' ı isterse de bütün Azerbaycan ya da İran cogı"afyasını almış olsun her !işık mutlaka vatana baglılıgı, vatan sevgisini ttırkülerinde, şiirlerinde işlemektedir. Böylelikle halkta vatanseverlik şquru geliştirilirken Türk milli kimliginin gelişebilecegi bir zemin de yaratılmış olmaktadır. Bu vatanda siyasi hAkimiyeti kaybetmiş olmanın ezikligi ise hürriyet ve istikliil ternalarına yapılan vurguyu artırmaktadır.

Aşıklar sadece kendi adiarına degil, adeta mensubu bulundukları toplumun bir sözcüsü olma şuuru içerisinde halk adına da meselelere taraf olmakta, baskıcı yönetime karşı direnci ve mücadele etme arzusunu artırmaktadır. Gelenege uygun olarak geçmişe, ulu atalara, edebi mirasa bagldık ve saygı esasından ayrılmamaları kendilerine duyulan htırmet ve ilgiyi artırmakta ve onları adeta topluma ışık saçan birer kanaat önderi haline getirmektedir. Bu arada, Aşıklar tarafından sürekli dile getirilen Dede Korkut, Köroglu destanları başta olmak üzere, ulu ataların etrafında gelişen menkıbe ve efsaneler de halkta hafıza tazelenmesine, dolayısıyla tarih şuurunun

Dr. Ali Kafkasyalı ------------------- 199

gelişmesine yardımcı olmaktadır. Böylelikle İran'da TOrk ahalinin milli ve manevi hasJetlerini koruyup besleyen normların yaşaması ve etkinliginin artması mümkün olmaktadır. Mesela, dügün programlarında �işıklar, örf, adet, anane, gelenek ve töreleri bütün ayrıntıları ile uygularlar. TOrk Aşıklık gelenegini bütün özellikleri ile sergilerler. Bu gelenegin, söz, saz, musiki, oyun, hikaye anlatımı, şiir yorumu gibi bütün ayrıntılarını halkın begenisine sunarlar. Bu konuda İran TOrkleri arasında idrak edilen milli ve başta nevruz olmak üzere bir takım geleneksel bayramlar da Aşıklar için bulunm!lZ birer fırsattır. Genellikle kız isteme, söz kesme, nişan, dügün merasimleriyle toy, sUnnet ve daha başka törenlerde, askere gidenler için yapılan şölenlerde, mahalli, milli bayramlarda ya da bazı dini günlerde mutlaka çalıp söylemek aşıgın sosyal alandaki vazifelerindendir. Bu yöndeki programlar zaman zaman radyo ve televizyonlardan da verilerek yaygınlaştırılınaktadır.

Sinkretik bir özellige sahip olan İran Türk Aşıklık gelenegi, yeni gelişme ve degişmelere şimdilik uyum saglayabilmektedir. Bunda halk ile gelenek arasında süregelen "arz-talep" ilişkisinin karşılıklı işleyişi ve aydınların Aşıklık gelenegine hAlen ilgi duymaları ve onun koruyucusu durumunda olmalarının da büyük rolü vardır. İran Türkleri, halkı ve seçkini ile birlikte Aşıklık gelenegini varlıkları, dilleri ve kültürlerinin teminatı olarak görmektedir. Onun için bu gelenege ve bu çerçevede ortaya konulan sanata çok önem vermekte, ondan azami derecede faydalanmaya çalışmaktadır.

İran TOrklerinin dil, edebiyat, mosiki ve diger töresel degerierinin taşıyıcısı durumunda olan ve dolayısıyla İran TOrklerinin milli kimliklerinin korunmasında büyük rol oynayan Aşıklara gereken önem ve destek verilmeli, onların geçmişte ve günümüzde ürettikleri her türlü ürün derlenip koruma altına alınmalı, günümüz ve gelecek nesillerin istifadesine sunulmalıdır. Henüz köy kültürünün hAkim oldugu, şehirlere göçün yavaş oldugu ve dış kültür tehditlerine kapalı durumda olan, başka bir ifade ile daha sanayi toplumu olmamış İran'da, TOrk kültürünün durumu Ülkemizde de iyi degerlendirilmeli ve ciddiyetle ele alınmalıdır. Bu tarihi bir sorumluluk oldugu kadar bütünüyle TürkiUgün gelecegi için de önemlidir. Ayrıca, İran TOrk Aşıkları milli kimligin korunmasında bugün küreselleşme oyunoyla emperyalizmin kıskacına alınmaya çalışılan Türk toplulukları için de önemli örnekler sunmaktadır.

EKLER

ı. AşlK şttRt ORNEKLER.t ( Aşıkların Türk Edebiyatma Kazandırdıklan Nazım Türleri)

TASNİF (Tesıüf)

Tasnif, genellikle S heceli 4 mısradan meydana gelen nazım şeklidir. Hece sayısı 3, 4, 6 olanlar oldugu gibi 3, 5, 7, 9, ı ı ve daha fazla mısralı bentlerden oluşan tasnifler de vardır. Bazı Aşık "Aşık tesnifi" diye de adlandırmaktadırlar.

Bu nazım türüne, Aa Aşık, Aşık Alı, Hüseyin Şemkirli, Varbiyanlı Aşık Mehemmed, Molla Cüme, Aşık Besdi'nin şiirleri arasında �tlanıyor. Yunus Emre de bu nazım türünde eser vermiştir.504

Çagdaş Kaşkay Aşıklanndan Aşık Ersalan Mirmyi'nin (d. ı975) bir tasnifi:

Men gurbanam, Aaır ele, Sinmez bele, Şirin dile, Vetene, vetene! Başımı kesseler Elden ayrılmam.

Ehd etmişem, El vermenem, El vermenem, Yol vermenem, Düşmene, düşmene, Yolumu bussalar, Yoldan aynlmam!

And içmişem, Bel baglayam, El sablayam, Bagışlayam, Can ele, can ele, Dilden düşsem, Şirin dilden aynlmam!505

504 Geniş bilgi için bkz. : Mtırsel Hekimov, .Azr:rbe.YÇID Ata& şai Şddllcri w Oaynaaıan, s. 4 vd. sos Şiraz, 03 Nisan 2007 Aşık Ersaları Mirzayt sunumu. Ozel arşivimiz.

Aşık Alı'nın "Yamandır" rcdifli tasnifi. 506

Sebalı varsız, Gözelse arsız, İgid vügarsız, Yamandır, yaman.

Geri çekenler, Merdi ekenler, Nanı tökenler Yamandır,yaman.

Övlad nagisi, Zenenin pisi, Namerd kölgesi Yamandır, yaman.

Gerdiş gümansız, Piran imansız, Regibin gansız Yamandır, yaman.

Bed iş düzmek, Yardan el üzrnek, Öeyrisin gezmek Yamandır, yaman

Öeza gerdişi, Pislik verdişi, Bednezar işi Yamandır,yaman

Usandan acı, Ruzi möhtacı,

506 A. g. e., s. S .

Can ehtiyacı Yamandır, yaman.

Behre cefasız, Heyat sefasız, Hemdem vefasız Yamandır, yaman.

İnsan senetsiz, Kişi geyretsiz, Karnal ibretsiz Yamandır, yaman

Nizamsız cahan, Edebsiz dehan, Eelaletsiz ban, Yamandır, yaman.

Derdler davasız, Senet obasız, Dövran me'nasız Yamandır, yaman

Rütbe gezenler, Fegir ezenler, Candan bezenler, Yamandır, yaman .

Elmi dayazlar, K!maldan azlar, Hedyan avazlar, Yamandır, yaman.

lman sevdada, Günü govgada, Sirr veren yada Yamandır, yaman.

ijesisin varı, lgidin barı, İftire garı, Yamandır,yaman.

BAYATI (Mani 1 Hoyrat)

Nakes egide, Görmeyen dide, Galmag geride, Yamandır, yaman.

Alı pirane, Gelbi virana, Fehmi dövrane Yamandır,yaman.

Bayatı, Türk halk edebiyatında en çok kullanılan ve en küçük nazım türüdür. Yedi heceli dört mısradan meydana gelir. ı . 2. ve 4. mısralar kendi aralarında kafiyeli, 3. mısra serbesttir.

Türkiye'de "mani", GüneydogD ve Kuzey Irak'ta "hoyrat" Kafkasya, Azerbaycan ve İran'da "hayatı" denilmektedir.

Hen husus bayatının konusu olabilir. "Bayat" sözünün, Türk boylanndan birisi olan ve vaktiyle Dede Korkut gelenegini en güçlü şekilde devam ettiren "Bayat Boyu"nun adından geldigini ilim adamlan ittifakla kabul etmişlerdir.

İran Türklerinin hayatılarından ömekler:S07

Bu dere boyun boyun, Serin sinene goyum, Yel ki yagışdan doymaz, Men nece senen doyum?

Burdan geldi getdi yAr, Mibek tekin tökdü bAr, Giranlıkdasoa bulmuşdum, Erzanlıgdas09 itdi yAr.

SO? M. A. Ferzane, Azabaycan ijalg Edebiyyııtmdıın Bayablar, lntişaratı Fcrzane, Tthran, 1 357/1978; Geniş bilgi için bkz. : Ali Kafkasyalı, lrıııı TOrlı: Edebiyıılı Aıılolojisi, C. 1, s. 4 1 vd. ; Mir Hidayet Hasari, Azerbaycan Folklonından 1 Bayatılar", Varlık dergisi, TChran 1 370/ 1991 , S. 82-3, s. 68 vd. ; Mehmet Mı!hrab, Adlım Bayıdılar, lntişarAt-ı Derviş, Terbi, yt. Yok.

SOR Giranlıgda: Pahalıl ıkta. S09 Erzanlıgda: Ucuzlukta.

20�6-------------- Iran Türk Aştklan ve Ml/If Kimlik

Geşgayi elini derya giyası, Çalbanır çalbanır bergerar olur.

Buradan bir atlı getdi, Atını oynatdı getdi, Gün tekin şefeg saldı, Ay tekin batdı getdi.

Bir gız gördüm heleyçi, Saçı belinde gemçi, Gözleri gel gel eyler, Kirpigleri yalançı.5 10

Kervan gedir Tebriz'e, Yolu çıbıbdır düze, Dünen dedim gelmedin, Bugün barı gel bize!

Tebriz üstü Maraga, Zülflln gelmez daraga, Abtarıram yArı men, Gezib sorag soraga.

Araz'ı ayırdılar, Gumunan doyurdular, Men senden ayrılmazdım, Zülmünen ayırdılar.

Ezizim oba hanı, El hanı oba hanı, Zülfllne can vermişem, Kim verer o bahanı. Ezizim, veten yabşı, Geymeye keten yabşı, Geriblik cennet olsa, Gene de veten yabşı.

S IO Tahran, 2 Nisan 2007, Pervin Behment sunumu, ozel arşivimiz.

Dag başında guzu var, Aııu kimi gözü var, Bir geib bir gelbi tutsa, Kimin ona sözü var.

ijaiiArın öz garası, Y abşıdı göz garası, Su yuyar her garant, Yuyulmaz üz garası.

Men Aşıg daldasına, Merd igid daldasına, Nıimerd aslan olsa da, Sıgınma daldasına.

Ezizim bagda dara, Aç zülflln bagda dara, Bülbülü gülden ötrü, Çekdiler bagda dara.

Ezizim günde dara, Zülfllnü günde dara, Elim senden üzmereın, Çekseler günde dara.

Men Aşıg gar - gamışa, Yagıbdı gar gamışa, Yüz min aygış neylesin, Bir felek gargamışa.

Üzünde balın ay gız, ijoşdur cemalın ay gız, Öldürdü nazın meni, Nedir beyalın ay gız?

Men Aşig yara yeri, Sızıldar yara yeri, Ne senden ob tükendi, Ne menden yara yeri.

GERAYLI

Genellikle 8 heceli dörtlUklerden oluşur. Bent sayısı 3-5 arasında deıişir. Anadolu'da "geraylı" kelimesine karşılık "semai" ve "varsaıı" kelimeleri kullanılmaktadır. Geraylının, ciıalı geraylı, sallama geraylı, mUrveti geraylı, elif-lam geraylı, gaytarma geraylı, tecnis geraylı, nakaratlı geraylı, geraylı dildönmez ve geraylı rUbai gibi birçok çeşidi vardır. m

Her işık bu tUrde eser vermiştir. Aşıkların yanında Şah İsmail Hatayi, Muhammet Halife Aciz, günOmU şairlerinden İsmail Behrami gibi onlarca şair de bu tUrde eser vermiştir.s ı2

DAÖLAR

Başdan başa 41 elvansan, Tae olubsan başa daılar. Ömür boyu sende gezdim, Yaşa daılar, yaşa daglar.

L4le, nergiz, sUsen, sUmbUl, Sen Mecnun 'un gedrini bil, Yasemen yas, o gerenfil, Çalma daşdan daşa daglar.

ijeste Öasım, yola babar, Canını odlara yatJar, Öış sovuşar sular atJar, GOl dOzersen gaşa daılar.sı3

sı ı Geniş bilgi için bkz. : M. Hekimov, � AN Ş6ri Şekilleri w� s. 107 vd. S 1 2 Bkz. : Ali Katkasyalı, İnaı TOrlı: Edebiyııtı Aıılolojis� C. VI, s. 350. sı3 Mehemmed İbadt Garııbanlı, � öıısım, s. 1 65.

208=---------------- tran Türk Aştklan ve M/111 Kimlik

KOŞMA (ÖOŞma)

ı ı heceli dört mısradan oluşan ve genellikle 3-5 bentten meydana gelen Aşık şiiri nazım türildür. Bent sayısı daha fazla olan koşmalar da vardır. Katiye şeması genellikle birinci bendin katiye şeması a, a, b, a 1 a, b, a, b veya a, a,a a, b diger bentler ise c, c, c, a . . . şeklinde devam eder. Koşmanın, katiye kuruluşu ve ses, kelime düzeni bakımından, goşa yaprak, koşma geraylı hayatı, sallama koşma, koşma müstezat (ayaklı koşma), nakaratlı koşma müstezat gibi çeşitleri vardır. Ayrıca koşmanın işledigi konu bakımından da, üstadn4me, teessüfu4me, deyişme, güllü katiye gibi çeşitleri vardır.S 14

GÖZ DEYER SANAsı s

Sallana sallana gelen salatın, Gel bele sallanma, söz deyer sene, Al yaşı! geyinib garşıda durma, YayınS 16 bed nezerden, göz deyer sene.

Getme getme görilm kimin yfu'ısan, Hansı bebteverin vetldfu'ısan? Kölgede beslenmiş guzey garısan, Seherin yelleri tez deyer sene.

öurbanl der: Heç kes yftnn öymesin, Düymele yabanın çarpaz düymesin, Destele zülflerin, yere deymesin, Yollar gubarlanar' 17, toz deyer sene.

MENt518

Leyli camatını görende, dilber, Eyledi Mecnun tek divane meni. Eşgin zencirini açma boynumdan, Bagışla o ehd-i peymana meni

5 14 Morsel Hekimov, Azerbaycan Atıt şm Şekilleri ve Öl.ynııAlan, s. 19 1 vd. S I S Al i Kafkasyah, C . II, s . 332. 5 16 Yayınmak : Sakınmak, korunınak, çekinmek. S 1 7 Gubarlanmak : Tozlanmak, kederlenmek. s 1 8 Ebiiman Abundov, Azerbaycan Atıklan ve tıı Şııirleıi, C. 1, s. 1 85.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 209

Gördflm caınalını, oldum �elender, Laçın tek �iya bab, üz beri dönder, Yanıram oduna misl-i semender, Görse �anlar agalar pervane meni.

Gaşlann Aşi�e nezaket eyler, Gözlerin can alar, giyaınet eyler, Zülflerin saile hidayet eyler, Gözlerin getirer imane meni.

Kuyinde Diıtcm5191em tersa dagında, BUlbül fegan eyler gül budagtnda, KönUI �uşu, yAr, camalın bagtnda, Dönderdi o Şeyb-i Sen'an'e meni.

Sen beledin meni öz gucagında, Canım olsun sene ğurhan vetenim. Logman derman edenmedi derdime, Özün et derdime derman vetenim.

Bütün taribierde vardır hörmetin, Gün U günden artır ş!n ve şöhretin, Tarib nişan verib senin güdretin, Gazanınısan böyük ad, san vetenim.

Malıalım Gündür' dür, erevneg, enz4b, Senin te' rifinde yazmışarn kitab, GCdecek ortadan ban ile erbab, "Geşem"in yurdusan, İran, vetenim!

5 19 Yeya Bey Dilğeın. 520 Aşık Gaşem Cafert, Vctaı Btdbolll)all, El Atıaıymı, s. 1 SS.

210�------------- Iran Türk Aştklart ve Mi/O Kimlik

Sevdiceyim, ham gözeller bam? GUzarımız sizin otaga dUşdU. Buyursun fermanı, alarlar cam, PUşk atdıg, can sana sadaga dUşdU.

Sallan gelem gaşdı, yanı yoldaşdı, Galmışam ataşdı, men başı daşdı, Huş başımdan çaşdı, dilim dolaşdı, Gözlerim sataşdı, bubaaa dUşdU.

Etiazdan gebalı, belinde şalı, Gövherden bahalı, UzUnde balı, Geydi yaşıl-alı, yabdı mahalı, Eyri teller ayna gabaga dUşdU.

Yeriyirdi sana yaşıl baş sona, yaraşır canana aa nazik cuna, Tellerinde şana, eline hena, Yemen,yagut ehmer dodaga dUşdU.

Çob çehmişem cefa, gel bir insafa, And olsun mUshafa, olmam bivefa, Gelmişem tavafa, veresen şefa, Elesger bestedi, ocaga dUşdU.

DANIŞ523 (Zincirleme Koşma)

Dedim göyUI y4r vesfıni edende, Y anab danış, pubab danış, bal danış. Gış möhnetin ötür, vesf-i yaz eyle, SUsen danış, sUmbUI danış, g!!ldanış.

Gülden alar göyUI metlebin bülbül, Arif ol sözüm Un metlebin bUl bUl, Arının çiçekten metlebin bul bul, Şehdi danış petek danış, bal danış.

sı ı İslam Elesger, Aşıa Elesger, s. ı 53. sıı Goşayarpag/K.oşayaprak: Koşma toronde yazılan şiirlerde, iç katiye oluşturulması, yani

mısranın kendi içinde de kafıyeli olmasıdır. 523 Ali Kafkasyalı, lnın Tnrlderi Aşık Muhitleri, s. ı ı O vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı ---------------------

TECNts

Bal aradın gönül şana yetişdin, Şövket abdarırdın şane yetişdin524, Gövherçiydin bedabşana yetişdin, Kebut525 danış, zümrüt danış, hıl danış.

Leli sat zergere, satma nadane, Arif biler sıd4526 nedi, nid4527 ne! Scvan sözün ne dürdü ne dane, Me' den danış küre danış gal danış.

2 1 1

Aşık şiirinin en çok kullanılan türlerinden biridir. Katiye kelimelerinin cinaslı sözlerden seçilmesiyle oluşturulur. Koşma ve geraylı başta olmak üzere her şiir türünde tecnis yapılmıştır. Tecnisin şu çeşitleri vardır: Kara tecnis, bayatı (mani) tecnis, geraylı tecnis, ayaklı tecnis, cı�alı tecnis, nefes çekme tecnis, dudak de�ez tecnis, zincirleme tecnis, evvel ahir harf tecnis . . . 528

BU DAÖA529 (Tecnis)

Günü günden govruluram yanıram, Ç4re yobdu, melhem goyam bu da�a. Şahin govmuş, bab bir göze! kehliyem, Gürnan bilib sı�ınmışam bu d�a.

Y4r hesreti üreyimde galandı, Vefalıdı ilgarında galandı, Pervane tek ba�m od'a galandı, Sensiz ürek sebredemez bu da�a.

524 Şane �şmek: Şair olmakla une kavuşmasını kastediyor. 525 Kebut: Kıymetli taş. 526 Sida: Arapça, yankı. 527 Nida: Birisinin seslenmesi, ç&Aınnası. 528 Geniş bilgi için bkz. : M. Hekimov, Azerbaycıın ı\tıt Ş«i Şekilleri -w: Gayııııtlıın. s. 335 vd. 529 Ali Katkasyalı, C. VI, s. 4 1 8.

212=---------------- !ran Türk Aşıklan ve Mil/1 Kimlik

lsmayılam fıkrim gezer derinde, Gebül eyle debil düşdümS30 derinde, Aga olan gulun goymaz derinde, Sen şefa gıt sincmdeki bu d&ga.

YAR ALA MEN1

Dedim, Perim, yandım eşgin oduna, Demedim, ateşden yAr ala meni. Dedim, şefa üçün logmana geldim, Demedim, obiayı b yarala meni.

Dedim, niye terse döndü babdım yAr? Demedim, çölleri geze, bab diyar532. Dedim, Aşigine ola bahdiyAr, Demedim ha sata yAr aıasJJ meni.

Dedim, Gurbani'yem, bir gü1534 istedim, Demedim, bulutdan bir gül535 istedim. Dedim, ellerinden bir gül istedim, Demedim, çatdırsın yAr aıasJ6 meni.

Bayatı Tccnis

Aşıg yArın gözü ne, Mail oldum gözüne. Çob da giygacı bııbma, Bais olar göz üne. 537

530 Debil duşrnek : Sıgınmak. S3 1 Terse dönmek: Ters bakmak. S32 Diyara, çollere bakmak. 533 Hileye doşormek. 534 Golmek. S3S Ateş. S36 0t, yem. 537 Geniş bilgi için bkz.: Morsel Hekimov, Azerbaycan At•A Ş6ri Şekilleri ve � s. 336.

Dr. Al l Kafkasyal ı ------------------ 2 1 3

AY HA YIF538 (Cıgalı Tccnis)

Ömrümün balında açan güllere, Esdi bezan yeli ay hayıf hayıf. Aşıg deyer ay hayıf, Ulduz hayıf ay hayıf, Senle ilgar bagladıg, Oldu yalan ay hayıf, Dostun mezemmeti el ta'nesinden, Geddim kiman oldu ay hayıfhayıf.

Sayyadın elinde kemaıte gördüm, Obu sıgınmışdı kemaıte gördüm, Aşıg kemaıte gördüm, Geddim kemaıte gördüm, Merd nirnerde möhtac oldu, Döndü zemaıte gördüm, ôanmaz hökm eledi ganane gördüm, Merde zulüm oldu ay hayıfhayıf.

Ceht et hegigeti tanı dünyada, Verme derd ü geme canı dünyada, Aşıg canı dünyada, Salma ganı dünyada, Fikir eyle ezelden, Galan hanı dünyada, Eziii39 geder sözü galar dünyada, Obuyanlar deyer ay hayıfhayıf.

EYER EYER540 (Dodatdclmez CıAalı Tecuis)

Çen gelse daglara yeller esdirer, Gış da çetin gelse dal eyer eyer. Aşig deyer Eyerden, Ne getirdin Eyerden, Laçın getdi şikSrıı, Getirerse eyer den. Elin sesin gayalardan kesdirer, Eşitse geddini dal eyer eyer.

538 Ali Katkasyalı, İriD TOrkleri Atık Mulıitlcri, s. 88 vd. 539 Aşık Aziz Şehnazt. 540 Ebiiman Abundov, A2ıcıtJayl:a Aşıklin w Bı Şliılcri. C. I, s . 346.

214-'---------------- Iran Türk Aştklart ve Ml/11 Kimlik

Yegin keser zehri zehrin salsalı, öeza cana zehrin zehri sal salı .

Aşig gezer sal salı, var geddine sal salı, Canan canı nezerden, Eyer yawşı salsalı.

İçinde gardaşı zehrin salsalı, Sesierdi dilinde dal eyer eyer.

Y azıb cana canan getdin eyane, Danı�san derdini salsan eyane,

Aşig gezer eyane, Dilin eşge eyane, ijain neden garalı, Gezir elden eyane.

Musa541 ister cahan geze eyane, Yaralı sinesin dal eyer eyer.

HA YDARI (H6ydert)

Aşık edebiyatında çok az kullanılan bir şiir türüdür. Birinci bend, ı ı heceli altı mısra ile arasına yerleştirilen bir bayatıdan (mani); ikinci ve sonraki bentler ise ı ı heceli beş mısra ile bir bayatıdan oluşmaktadır.

Katiye şeması şöyledir: Birinci mısra serbest, 2., 5. mısralar kendi aralarında; 3. , 6., mısralar kendi aralarında; 4. mısra ise şiire eklenen bayatının cinas kafiyesi ile kafiyeli olur.542

54 1 Aşık Musa.

İptida elifden dersim alanda, Gösterdilen mana ne gara ya\}şı. Obudum dersimi her aye gerez, Yob Aşıg her ayine, Şaliarın her ayine, Aşıg Söyün ne dedi, Dost yetdi herayine? Görse canını beyenmez her ayine, Seyragib geyinsin ne gara ya\}şı. N4lesi yetişsin haraya garez.

542 Geniş bilgi için bkz.: M. Hekimov, Azcrbaycıııı Atıt Ş6ri Şekilleri ve Oayııq!an, s. 346 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 215

DivAN!

Aşık şiirinde en çok kullanılan nazım şekillerinden biridir. Bentler 1 5 heceli dört mısradan oluşur. Saz eşliginde çalınıp sOylendigi için durakları, 7+8 veya 8+7 şeklindedir. Divanller genellikle 3 bent olur. Bent sayısı daha fazla olan divanller de vardır. Divani Müseddes, Divani Muhammes (Mübemmes) Tecnis, Zincirleme Divani, Divani Mersiye Beyan-i HAl gibi çeşitleri vardır. S43

SAZ

Gel men alım sinem üste �yle derde çAre saz Ora ki sözün söyleyirem sen y�tir dildare saz G�ce gündüz hasretinde gan aglayar gözlerim Gamlı gönül fıgan �yler söylesen gamhare saz

Her meclisde şirin danış sen merd oglu merd �yle lsteyirem namerdierin canı dolsun derd �yle Gezib dolan �I obanı her ülkede yard ile Faş �yleme gizli sözü her y�ten agyare saz!

Men "Gaffar"am , sinem daşır �Iden daşan çay kimi Geşt �yleyib dotanaram herifsiz alay kimi Ezelinden sen menimsen Hakk yaradan pay kimi Eşg elinden sinem oldu görürsen sed pare saz?

Sen kenar gez şer işlerden, gadadan, gandan ıişıg! Elierin şirin dileyi çıbsın dehandan, ıişig! Hegigetden zer bırd �le, �I içinde ad gazan! Sesine sesler y�tişsin, senin cahandan, ıişig!

K4en iller k�çdi, ıişiğ, y�ni heyatdan deyek! Ya baricden, ya dabilden, ya kAinatdan d�yek! Hegigetden, siyasetden, ya da senetden d�yek! D�yek balğın bilaskAn, dahi insandan, ıişig!

543 Bkz. : M. Hacıyeva - Ş. KOktUrk - M. Paşayeva, Azerba)aa Folldcll' w E1Dıı&nıfYa SGz1010, Kültur Bakaniılı Yay., Ankara, 1999, s. 33; M. Hekimov, A2ıerbayclıı AN Ş6ri Şekilleri w OayııııaJm, s. 357 vd.

544 Ali Kafkasyalı, İıiD Torkleri Aşık Mulıitlcıi, s. 79 vd.

216!:!...._ ___________ ....:.._ __ lran TOrk Aş1kfart ve Mi/U Kimlik

Cavan Hüseyn her degige dahilerden ders alır. ijalgın eziz geleceyin yazır, dastana salır. Azadlıgın eşgi ile ganad çalır, saz çalır, Aşıgsansa, sen de ders al, dersin alandan, ftşig!

PEYMANEDEW45 (Zincirleme Divant)

Şükür olsun yetdim paye sagi-yi meybaneden, Mey badesin ser çekmişem, mest oldum peymaneden. Mest-i çeşm-i yAr sırrını men soruştum bülbülden, Bülbül dedi men nftşıyam, get örgeş546 �en.

Peryane tek eşg oduna bu canım biganedi, Öz ölkemde gerib oldum dört yanım biganedi, Ölüb bagban547, köçüb bülbül548, mekAnım viranedi, Gece gündüz ban çekirem549 baygu550 tek :!iılıoede .

.YiDıD oldu köynüm evi battım mehnet behrine, Bir sonanın sevdasında düşdüm gemler nehrine, Aşna yArım döndü ydda, yandım hicran gehrine, Deli köynüm Geysi kimi üzülmür �e.

auADının, Fagır55 1 Sevan552 çob çekibdi cefasın, Ferhat kimi canın goyub görmüyüb yAr vefasın, Bu fenanın hetta bir dem sürmüyübdü sefasın, Gelen günden sitem görüb kesibler gembanede.

545 Ali Kafkasyalı, İraıı TOrkleri Atık Muhitleri, s. 1 1 1 . 546 örgeşmek: öırenmek. 547 Ba�ban: Ölen babasına işaret etmiş . . 548 BOibOI: Genç yaşta ölen kardeşine işaret etmiş. 549 Ban çekmek: Ölmek. 550 Baygu: Baykuş. SSI Fagır: Fakir, zavallı. 552 Roben Hagopyan Sevan.

Dr. Ali Kafkasyal ı --------------,-------- 217

CAHANNAME (Tarihi Manzume)

Aşıkların yaşadı�ı devirde şahidi oldugu olaylan mevzu ettigi şiirlerdir. Bir çeşit tarihi manzumelerdir. Şiir şekillerinin her çeşidinde yazılabilir.m

Şair/Aşık Şirvan Nceefi Kulıva'nın İran'ın Türk asıllı başbakanı Muhammed Musaddık'ın 1 953 yılında İran petrollerini millileştirme girişiminde bulunması ile başlayan olayları konu alan "Bu gün" redifli şiiri iyi bir cahannAme öme�idir.

BUG0NS54

Rehmet nehan oldi görindi zOimet Serhengi mekAn iddi hengAmi bu gün Hiç zalım görmedim bir bele bislet Gerengi görindi Gün şam bu gün

Meşher güni burda oldi aşikar Çekdiler cezaye cümle günahkAr Sirnil şellag çep vurasdan tiremarsss Cehennem me'mur, igdami bu gQn

Bele birelım gürnan idmez hiç beşer Grut bu kes vurur gruti tipa5S6 g6h teşer Müselman vurduge gelbi kinever Öldürür millet-i İslami bu gQn

Çigirmek sesinden felek egdi baş Asuman agladı bulud tökdi yaş Coşdi silab yaşdan suden geder daş Gül erdi557 köynegi ternam bu gQn

Gaşgayi aberi eceb hCç oldi Şellag gerdi göyde lule piç oldi558 Zindani çadın otuz üç oldi Tanulmaz kimesnig megami bu gün.

553 M. Hacıyeva ve dıtr., Azerbaycaıı Folldor ve Etaosnıf.Ya SGzlOIO, s. 29. 554 Novzer Danişver Kaşkayt, Ne&mehaY-i b CJatpyl, s. 1 12 vd. 555 İçi bakır simli kablodan yapılanjop. 556 Tipa: Tekme. 551 Erdi: Yırttı . 558 Joplar, sopalar geriterek yukardan aş&lı vurulduAunda ıute kamış gibi parçalandı.

218:......-------------- Iran Türk A.ştk/an ve Ml/O Kimlik

Enferadı çadur vuruldi, zendan Tüfeng semizeli hebsoldu şirvaJıSS9 Meger cara gele, İmaıni zernan ijevar ider Öaşgayi nizarn bu gQnS60

MOSTEZAD

Divan şiirinden etkilenerek oluşturulan halk şiiri nazım tllrtldür. 4, 5 veya 6 mısralık bendin sonuna kısa bir mısranın eklenmesi ile oluşturulur. Koşmanın dörtlüklerinin sonuna ve ana kafıyeye uygun olarak, kısa bir mısranın eklenmesi ile "müstezad koşma"; muhammesin (beşli) bentlerinin sonuna kısa bir mısra eklendi�inde "müstezad muhammes"; müseddesin bentlerinin sonuna kısa bir mısra eklenerek yapıldı�ında "müstezad müseddes" oluşturulmuş olur. MOstezadın tecnisli olanları da var. Bent sayısı 2, 3, 5 veya daha fazla olabilir. 561 Azerbaycan'da ve Erzurum'da bazı Aşıklar koşmanın her mısrasına. kafiyelere uygun olarak kısa mısralar ekleyerek müstezat koşma (ayaklı koşma) yapmaktadırlar.562

DÖRD KİT AB HER YANA YOLU GÖSTERİRS63

Dörd kitab her yana yolu gösterir, Nefs ile me'rifet olur şeş cahat. Bele emr eleyib güdret-i Öadir, Bu emre gol qoyan tez tapar nicat, Eyle e'tigat. Şehr aydı, bayram onun gülüdü, İki ay bir birinin müttesilidi. Üç yüz altmış altı gün bir ilidi, Sekkiz min yeddi yüz sene dörd saat, Gel verim isnat.

SS9 SungOIO tofenk ile hapsedildi Şirvan. S60 Son Imam gelirse ancak Kaşkayileri bunların elinden kurtarabilir. 56 1 Azerbaycan Sovet Ansiklopediyası 1-X, Bakı, 1983, Vll/133. s62 Geniş bilgi için bkz. : Nazım İrfan Tanrıkulu, Atıklıır DiYaıu, İstanbul, 1998, s. 46; Morsel

Hekimov, Aımbaycım Atıt Ş6ri Şekilleri w Ô8yDatlıın, s, 204. S63 1slaın Elesger, Atıt Elcsp, s. 1 54 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 219

Altıda qanşdı Nuh'un tufanı, Öırb ilde sergerdan gezdi her yanı. Altı min altı yüz insan, heyvanı, Here öz diliyle eyledi feryad, Öıldı ibadat.

Altmış altı aye niye danmısan?! Bela me'lum, bizi avam sammısan. Dünya cifesine sen aldanmısan, Unutma üğbanı, bu dünyanı at, Aferin, ustat!

Öasım "ğaf'ınandı, Hesen "he"yinen, ijeyir çekmez ustadınan deyinen. İşim yobdu seyyidinen, beyinen, ibtiyanmdadı ğalan mebluğat, Daim ü'l- övğat.

Yazıg Elesger'di, soruşsan, adım, Huş başımdan g6dib, yobdu savadım. Sözle metleb yazmağ deyil muradım, Arife eyhamla yazıram hürfat, Sedrin olsun sat!

MOSTEZAD TECNts

GÖTOROB SAZIMI MERD 0 MERDANA564

Götürüb sazımı merd ü merdana, Girirem meydana, gel 6yleyek behs. Sen tobundun, men de sene tobunnam, Şerietde halaldı gisasa gisas, Öoy ucalsın ses!

Bir boş günü evez min aya billem, Boyun neggaş çekib minaya, billem. Pirim dersim v6rib, min aya billem, Bir sözüne min söz deyim des be des, Sen 6yle heves.

564 Islam Elesgerov, Atıt Elcspr , C.I, s.29 1 .

220=---------------- İran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

Men derdliyem, men aglaram, bu da aglar, Eşg ucundan sinernde var bu daglar. Bir terlanam, ovlagımdı bu daglar, Sensen şah-i zerzer, şikarın mekes, Hökmün kes a kes.

Ovsunçuyam, ovsun sallam hi mara, Benna olsan, terki a!Jtar, him ara. Sernin diraz, lehcen benzer himara, Aleme bedterdi bu nitg ü nefes, Vüsal-i hedes.

Aşıg gerek bu meydanda bir gata, Eşg ocagın bir etekle, bir gala! Elesger'di ijeyber kimi bir gala, Sacara bilmezsen, danışma ebes, Dur yerinde pes!

MUHAMMES (MQbemmes)

Aşık şiirinde en çok kullanılan nazım türlerinden biri de muhammestir. 1 6 ( 1 5) heceli 5 mısralık bentlerden oluşur. Bent sayısı genellikle 3 'tür. Mübemmes, orta mübemmes, mübemmes goşayarpag, mübemmes tebmis, cıgalı mübemmes, duvaggapma cigalı mübemmes, mübemmes Ustadniıne, mübemmes taribi menzume gibi çeşitleri vardır. Yazılı edebiyattaki muhammes ile Aşık edebiyatındaki muhammes arasında fark vardır. Aşık edebiyatındaki muhammesler 1 6'l ı hece vemi ile digeri aruz vemiyle yazı lmaktadır. 565

GOZELE566 (Muhammes)

Canımı gurban elerem Bir bele terlan gözele; Ha.t bilen, şirin gülen, Dosta mehriban gözele; Boy uca gerden mina, Zülfll perişan gözele. Dolanıb murg-i ruhum, Olubdu mehman gözele; ijesteyem, yalvarıram, Hekim-i Logman gözele.

565 Morsel Hekimov, Azerbaycan Aşıa Ş6ri Şekilleri ve Gaynqlan, s. 363 vd. 566 İslam Elesger, Atı& Elesger, s. 226 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı --------------------- 221

Gözel banım cilvelenib Gözellerin bası kimi; Göreni Mecnun eyleyir, Leylinin sevdası kimi; Ala gözler şö' le çekir Göyün Süreyyası kimi. Çepgeni her reng çalır, Peygemher birgası kimi; Baratdı, Behiştden gelib, Getirib gılman gözele.

Gözel banım al geyinib Gözeller basından gözel; Silkinir gerden çekir Göller sonasından gözel; Libas endamına layig Endam libasından gözel. Öabliyyet, merifet tapıb Ata anasından gözel; Gözeliyi cem veribdi, ijaligi Sübhan gözele.

Gemgin idim, belet verdi, Melul könlüm açdı gözel; Arifsen, ehl-i ruhsan, Can sana pCşkaşdı, gözel. Ay gabag şöle verir, Öaşın göyçek gaşdı, gözel. Ne geder gözel görmüşem, Hamısından başdı Gözel; Cavanşır gözelerinin Cemisi gurban gözele.

Felekden gileyliyem Günü bize gara veri b; Mömini zelil eyleyib, Suru günahkara verib; Terlanı sara yazıb, Ter gönçeni bara verib; Elesger Mecnun olub, Meylini daglara verib; Unudub ibadeti, Baglayıb dastan gözele.

222=--------------- !ran Türk Aşiklan ve M/111 Kimlik

Çekdin dara, eyla çara, cellad, gaşı kaman getma, Kirpik gabdın, cana çabdın, yaralandım, aman g�tme. Döşün yumru, dilin gumru, verdim elden iman, g�tme Çek cefa, bulsun şefa, bestelere derman, g�e. Geddim behm, yete bilmem, ayag sabla, dayan g�tme.

Kerem kanı, coşub ganı, belg eyleyib göyçek seni, Geldim dada, düşdüm oda, gördüm halga birçek seni. Kelegay al, gerdena sal, eceb tutulur leçak seni, Seyrana gel, gezir el-el, bagçalarda çiçek seni, Saralar gül, susar bülbül, rehm et gönçe dehan g�tma.

Babar süzgün, galar üzgün, alar şirin canı zalım, Gurur divan, kesir sultan, asar beyi, banı zalım, Can alar, tabdtan salar, şahi-Süleymanı zalım. Vur bende, sal kemende, bu küll-i cahani zalım, Çat gaşın, yaranmışın ver getiine ferman, g�tme.

Bab tüstüme, göyden üstüme, yagdırır boranı bu gız, Verir ders, ezberden des, yüz on dörd suranı bu gız. Sen'ana gana-gana, yandırır guranı bu gız, Yazıg Mecnun, oldu cünun, esirger çaranı bu gız Eşge doldu, Kerem oldu, ateşine yanan g�tme.

ijoş sefa, gel insafa, şirin dostlug etsen bela, Sev meni, sevim seni, bu sevdaya çat sen bela Söz tamam, aşıgdan kam, alıb kama yet sen bela, EliS68 nAş4d, olmaz dilşad, eyer goyub g�tse b�le, Başı daşlı, gözü yaşlı, meni goyub, canan g�tme.

567 Muhammes biçimindeki şiirin buton mısralarının ikinci duraklarında da iç katiye yapılmasıyla oluşturulur. Geniş bilgi için bkz. : M. Hekimov, Azerbaycan Atti Ş6ri Şekilleri ve Oayııaatan, s. 371 .

568 KOÇesgerli Aşık Eli.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 223

ZENctıu.t CİÖALI MUHAMMES (MotJemmcs)

Aşık şiirinin cigalı şekilleri içerisinde en çok kullanılan tllrdOr. Yazılı edebiyata da işık şiirinden geçtigi iddia edilir. Genellikle muhamınesin yani beşligin ilk dört mısrasından sonraki araya bir dört mısralık bendin konulmasıyla oluşmaktadır. Bent sayısı genellikle üçtür.569 Şair Veli'nin "Şirin" adlı zencirli cigalı muhamınesi.570

ŞtRlN

Göz gördü, könül s�vdi sen tuti zebanı Şirin, Gezseler yobdu tayın, Heleb, lsfahan'ı Şirin. Görmüşem çob mahalı barabann hanı Şirin? BUibUiün gül �şginde, çekirem feganı, Şirin.

Ahi fegansan, öemzesi gansan, Teze cavansan Gaşı k4mansan, KAmandır gaşın Incidir dişin, Yumrudur döşün, ijoşdur babışm.

ijudam sene bebş eyleyib, bu dürlü nişanı, Şirin.

Gözelliyin nişanıdır, mayil oldum mah camala, Huri misal, melek menzer, men valehem bettü bala. Gözlerin gan piyıilesi, innabı lebler piyala, Yasemen t�llerini, aşınbsan geddi dala.

Siyah t�llisen, Tuti dillisen, Ince b�llisen, Lebi ballısan.

Lebleri gövher, Sebr ü senuber, ijallan ülker,

569 M. Hekimov, .AıırırbaJC1D Atıt şm Şekilleri ve Oayııııaı.ı, s. 366 vd. S?O Ebiiman A\)undov, .AıırırbaJCIIl Apttan ve ffi Şliılcri. C. II, s. 244 vd.

224..:..-------------- !ran Türk Aşıklan ve M/10 Kimlik

Ay teze növber. Vergilen muradımı tez tapım İmanı, Şirin.

Her terefde gileylidir, sonalar siyah telinden, Tutiler avaz alır, o şirin imran dilinden. Enkebutdet can asılıb, senin o ince belinden, Yoldaşından gileyliyem, bir de ki, senin elinden.

Yoldaşı ilgarlı gelin, AA sinesi garlı gelin, Yeni ucu düymelenib, Ettar serdi narlı gelin Bir buse lüf ele mene, Ay teze nuharlı gelin.

Ag üzünde saç, Tagı bir gulaç, Üz rubendin aç, Vesfetsin şair Veli, bu şövketi, şanı, Şirin.

CİÖALI MUHAMMES MÜSEDDES (CıJalı MQbemmes MOscddcs)

Aşık şiirinde karışık türlerden biridir. Muhammesin beşinci mısrası ile altıncı mısrası arasına beş veya daha fazla mısralı bir ciAa eklenmesiyle oluştıırulan türdür.

ELEDIN SEW71

Ahu tek serboş nigfirım, Meni candan eledin sen. Apardın aglı huşumu, Din, imandan eledin sen. İtiribsen teb' imi, Gövheri kandan eledin sen. Salıhsan bu çöllere, o banimandan eledin sen. Tutulubdu nitgim, dilim, Fesih zebandan eledin sen.

Ya mene bir bir gehr ele, Şerbetimi zehr ele, lşimi bir tehr ele.

571 Ehliman AtJundov, Azerbaycıın Aşıldan ve El Şairleri. C. 1, s. 33 Ivd.

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 225

Ya mene ğezebe gel, Ya öldür, ezaba gel, Ya ğurtar, insafa gel.

ijallan göyçek, Çemende çiçek, Top ğara birçek,

Ag butJağdan aşagı, Bir cüt püstandan eledin sen.

Tikilib ğolla beden, Serindeki şalına gurban. Danışır tOti kimi, Şirin şeker diline ğurban. Gurşayıbdı zer kemeri, O ince beline gurban. Görünür ag UzUnde, Bir cUt goşa balma gurban. Tökülüb bulud kimi, Gerdende teline ğurban.

Ay gülllzirıın, Türfe nigAn.ın, Kesme geranm.

Gerdeni mina, Serinde cüna, Yaşılbaş sona.

Yanagı ehmer, Serv-i ğelemkAr,

Hemişe meyl elerdiın, Büllur fincandan eledin sen.

Sallanıb ceyran balası, Nece geder düzde görün. Bele yerişi yCrinmez, Ördek ile gaz da, görün. Dediyim bQb yaraşır, gametine, söz de, görün. Tarını istersiniz, Men görmüşeın, siz de görün. Açılıb gül, yasemen, Bahar fesli, yazda görün.

226�-------------------------

Gumru tek avazı var, Bahar kimi yazı var, Söhbet ile sazı var.

Elinde saz çalandı, Gemzesi can atandı, Ele talan salandı.

Bab bu talana, Canlar alana, Mehbub olana,

Sen ha mehbub olmuşdun, Meni candan eledin sen.

Geyinib zer libası, Sallanıb nazınan gedir. Asıbdı zenglerini, Klitibi baznen gedir. Deyesen şeyda bülbül, Balıarı yaznan gedir. Başında var deste gözel, Gırb ince gıznan gedir.

Gız, sana gız deyirem, Gözlerini süz deyirem, Ye'ni te'rifaz deyirem.

Te'rifıni çob deyirem, Kipriyine ob deyirem, Daha tabım çob deyirem.

Gözleri şehab, Gaşları mehrab, Yobdu mende tab,

Eridibsen ciyerimi, Cismimi candan eledin sen.

Mene cefalar vermeye, Yobdumu arın bu geder. Tökülüb dal gerdene, Telleri marın bu geder. Dolanasan başına, Sinesi garın bu geder. Yenice baş veribdi, ijırdaca narı bu geder. Alasan gadasını,

Iran Türk Aştklart ve Miln Kimlik

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 227

Bir bele yArın bu geder.

Yir yarra babar, Kipriyi gabar, Odlara yabar,

Ciyerim bişdi, Oreyim keşdi, V adıma düşdü,

Gülgez yanagın, O gül dodagın, ijoş danışmagın,

Aşig SöynüS72 derde salıb, Şövket-i şandan eledin sen.

MOSEDDES

Yazılı edebiyattan Aşık şiirine geçmiş bir türdür. Her bent alb mısradan oluşur. Mısralann hece sayısı genellikle l 5 'tir. Ancak bazı Aşıklar 1 4 veya 16 heceli mısralar da kullanmaktadır. Bent sayısı 3 i le 1 1 arasında degişir. Müseddeslerin, cigalı zencirli müseddes. cıgalı mübemmes müseddes gibi, cigalı olanlan da vardır.S73

Bir gözel gördüm bu gün, canlarda candan artıgdı, Gameti serv kimi, zülfll reyhandan artıgdı, Gabagı ayna kimi, gaşı kamandan artıgdı, Babasan ger camala, camalı gülden artıgdı, Dodaglar gaymag kimi, dahanı şandan artıgdı. Gözleri dan ulduzu, şö' lesi şamdan artıgdı

Goşulub üç gözele, baglan seyran eleyir, Birisi sagda durub, söhbeti her yan eleyir . Birisi solda durub, canını gurban eleyir, Dalınca bir özgesi, hökmüne ferman eleyir, Oç gız ortasında, gör nece divan eleyir, Özü raiyyet balası, hökmü sultandan artıgdır.

S12 Şemkirli Aşık HUseyin. S?l MOrsel Hekimov, .Azcrba)'aııı AN Ş6ri Şckillcri � Gayııııalan. s. 37 1 vd.

22=-8-------------- Iran TOrk A.ştk/an ve Mi/11 Kimlik

Şah kimi divan durub gözellere cerıne kesir, yanablar elvan-elvan, malı üzünde teller esir, Duma tek sıgallanıb, sag elinde yayhgı zer, Gah silir üz-güzünü, gah döşünün üste gısır, Aghmı başdan alıb, ciyerime daglar basır, Bubagda fıl-fıl kimi, balı mercandan artıgdı

Çevrilib dörd yanına, deyasen ki, terlan babır, Çalmasın ayri çalıb, telleri altından çıbır, Zülfllne şana çekib, gözlerine sürıne yabır, Danışır şirin şirin, deyesan bülbüldü obur Ag üzünde gara teller müşk gobur, anber gobur. Boyu boş benövşeden, etri süsenden artıgdı .

Gül üzüne ayna tutub, gelem gaşı eymeledi, Açmışdı köksün bagnı, meni görüp düymeledi, Sinesi billur kimi, etrafı rövşan eledi, Ag meme havalanıb köyneyi yırtmag diledi, İstedim yabın gedem, yoldaşları herbeledi, Dediler : yaraşmazsan bu banım senden artıgdı . . .

. . . Çekiben destesini yeriyende banasına, Zülf deyer topuglara, obşar göller sonasına, Üzükler gümrah olur, ag elierin bınasına, Üç ayhg tifıl kimi, ala seni sinesine, Maşallah, sed aferin, bu gözelin anasına! . . . Dogubdu insan deyib, huri, gılmandan artıgdı.

Keklik tek seke-seke, yüz işve naman yeriyir, Lebindan peyda olub, aagendinen şeker eriyir, Gözleri busgu tutub, goluna golbağ sarıyır, Eşgine meyl veran ve'desiz, vabtsız garıyır, Mübteser, Elesgerin574 agzında dili guruyur, Deyirsen, bu bebtevar fagfur, bagandan artıgdı.575

574 Aşık Elesger. 515 A. g. e., s. 372.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 229

0LOREMS76 (Cıgalı Zencirli Müseddes)

Ala gözlüm, bir beri bab, Derd-i serinden ölürem. Düşmüşem hicran gemine Ab u zarından ölürem. Bil ki, senin nigaranın, Hep bıtJmaz candan ölürem. Men bir şeyda bülbülem, Ay gülü bendan, ölürem. Kipriyin siyah, müjgan, Taş-ı kamandan ölürem. Kamandı oblar, Gülden bubablar, Cünundu çoblar, Gelmesi şublar, Elvan otablar. Ne ola bir danışar, O dil dahandan ölürem.

Bezenib seyran ile, Her çıbanda yollan boş. Geyinib elvan-elvan, Y aşıl üstden alları boş. Tabgılan cüt bilerzik, Ter bınalı elleri boş. Gurşasan mina kemer, Eyle nazik belleri boş. Her seher cab şaneni, Dara siyah telleri boş. Terlan oylagını Gözle solu sagını, Candan götür dagını, Dolan gez otagını, Aç sinevin bagını. Narınclar aldı canımı, Çıbar fincandan, ölürem.

576 Ehliman AIJundov, AZicrbayaın Aşıklan ve El Şııirlcri, C. I, s. 1 73 vd.

230=--------------- tran Türk Aşıklan ve Ml/O Kimlik

Ay meni derde salan, Bir bele viran olumu? Ha bu eşgin eseri, Bes menden bir yan olumu? Göz görüb, geib sevmese, Heç Aşig heyran olumu? İki dost arasında, Afet-i dövran olumu? Meni saldın ateşive Bir bele niran olumu? Heyran oldum özüne, Sallananda nazına, Bir şirin avazına, Mail oldum gözüne TUş babanda üzüne. Y anaglan lale kimi, ijalları den-den, ölürem.

Men sene göze! deyim, Cefa ile, minnet ile, Baygu kimi sızıldaram, Gece-gündüz zillet ile. Leblerin şerab süzür, Şeker ile, şerbet ile. Her kese gismet olsa, Nuş eyliyer tezzet ile. Geyibsen elvan-elvan, Rengbereng bel ' et ile. ijel 'etini biçerem, Candan-başdan geçerem, Öz yurduma göçerem, Zeher versen içerem, Gövherle dürr seçerem. Serrafam, el Qzmerem, Cevahir-kandan ölürem.

Ne ola sen olasan, Men cavanın yan eziz. Cennetin rizvanısan gılman ile huri eziz. Bu gözeilik ki sende var. Başa versin tari eziz.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 231

Tapmararn bu dünyada, Sene beraberi eziz. Mehemmed' in577 mllbemmesi, Dostun yadıgArı eziz. Y adigArdı sirdaş, Sımm etdim balpa faş, Aglayıb tökdüm gan-yaş, Y abşı sabla başabaş, Bir men ile temenneş. Bir gecenin mehmanıyam, Ayrılsam senden, ölürem.

USTADNAME (OstadnAıne)

Aşık ·edebiyatı şiir türlerindendir. Üstad nasihatı, üstad tavsiyeleri, ö�dO anlamındadır. Koşma, geraylı, tecnis, divani, muhammes şeklinde koşulabilir. Halk hikayesi anlatmaya başlayan Aşık genellikle Oç tane Ostadn4me okuduktan sonra hikiyeye başlar.578 Aşık Aziz Eziz Şehnazi'nin bir Ostadn4mesi.579

DEYMEZ

Bir garın dolusu yemekden ötrO, N4merd ile Olfet gatma� deymez. Bu gün yesen sabah çalar başına, BaşmaAın580 palçıga batma� deymez.

Ülfet gıl merd ile goy 4lem desin, Ac yat, gapısına getme nAkesin. Goy seni dagıdıb aslanlar yesin, Tülkü daldasında yatm$ deymez.

Şeluıazt dolanıb nAmus Arında, Yaltag yoldaş olar hileger, inan! İlgarsız, vefasız, bed cins yArınan, Sarmaşıb gol gola çatmaga deymez.

sn Varbiyanlı Aşık Mehemmed. 578 M. Hacıyeva ve dAr. Azr:rbaycım Folldcır w E1lıo&nıf'ya SC!izltiiO, s. 122. '79 Ali Katkasyalı, İrin T11ık Edcbiyııb Antolojisi, C. VI, s. 135 . SBO Başmag: Ayakkabı.

232=--------------- İran Türk Aştklan ve Milli Kimlik

VOCUDNAME (BEYAN-I HAL)

Vücudnfune, Aşıkların dogum öncesinden ölüm sonrasına kadar geçen hayatını, aslını, neslini, soyunu, ana rahmine düşüşünü, dünyaya gelişini, çocuklugunu, tahsil hayatını, kahramanlıklarını, hayat yolunda çektigi sıkıntıları, inancını, itikadını mevzu ettigi şiirlerdir. Her tür şiir şeklinde yazılmaktadır. Vücudnfune Aşıgın hayatı ve yaşadıgı devir ile ilgili önemli bilgi verir.ssı

Aşık Valeh'in "Vücudnfune"sinden birkaç bent:

Esli binadan vesfimi söyleyim: Ata betninden gelmişem anaya. Ananın betninde gan oldum durdum, Sanasan ki gavvas düşdü deryaya.

O zaman ki, ömür çatdı bir yaşa, Farg olmadı tepe, ayaga, başa, Babmadım agaca, keltene, daşa­Seyridim odlara, abmaga çaya.

Üç yaşımda oldum vüsali göyçek, Dediler goysa ger gızılca, çiçek, Nezir, gurban oldu hasili gerçek, Ayag tutdum çıbhdım gapı bacaya.

Sekkizde, dokkuzda, ğaranı seçdim, On yaşımda yatJşı yamanı seçdim, On birimde Guran, kitabı keçdim, On beşirnde serim doldu sevdaya.

İyirmi yaşımda oldum bir oglan, Oturuh durmagım tamam oldu gan, Gezişim, savaşım misli pehlevan, Bac aldım bac verınedim kimseye.

Otuz yaşda başda sevda garışda, Biri küsdü, canda ciger alışdı Ahıl şUuru cavanlıgla b!lf'ışdı, Meyil tezelendi seyr Q sefaya.

581 Morsel Hekimov, Azerbaycan Alı& Ş6ri Şekilleri ve Oayııatlan. s. 35 1 vd.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 233

GAZEL

Eliide eyledim örnrümü yan, Ömür bagçasının saraldı barı Sesledim möhneti, oyatdım zan, Menliyi adladım, keçdim cefaya.

Alımışımda Sanbur gedikten aşdım, Yetmişimde ehl-i eyaldan gaçdım. Seksenimde sebr tl tağetden düşdüm, Öedd eyildi, penah getdim esaya.

Dobsanımda oldum susuz asiya, Gözlerimin suyu döndü lasiya. Yerneyim goyuldu fincan, k!saya, Dediler bab o dengesar gocaya.

Üç güne, beş güne agrıdı başım, Toplandı yanıma gohum gardaşım. Kesildi tagetim, dagıldı huşum, Getdim yol ile abiret dünyaya.

Divan edebiyatının en çok kullanılan nazım şekli olan gazel, Aşıklar tarafından da kullanılmaktadır. Aşıklar da gazellerini beyillerden oluşturmaktadırlar. Ancak aruz verni yerine hece veznini kullanmaktadırlar. Tebriz/Karadag Aşık muhitinin çagdaş Aşıklarından Aşık Gafar İbrahimt'nin "ne üçün" redifli gazelini örnek veriyoruz.

Görsenir gül özünde söyle görüm ğam ne üçün Olmursan lahza mene eşg ile hemdem ne üçün

Eşg odunda yanaram eyle nazar yobdu garar Alışıb şule çeker heç bilisen şem' ne üçün

Payızın veğti yetib solduracak bad-ı bezan Tazeden ernr olunuh yere düşer nem ne üçün

582 Aşık Gafar İbrahimi, Bı Goşmaları , Tebriz 1 373, s. 1 82.

234...:.,_ ______________ İran Türk Aştkları ve Milli Kimlik

Çün tabiat dolanır naz u nizarn ile gülüm De görüm balg olunuh eşgsiz alem ne üçün

İstesen canımı ger men sene verirem sada{ta Tutursan bes bu geder söyle ki matem ne üçün

Bülbül ü şeyda gezer gülleri gülşende göre Gülşen içre tökülür ol gül şebnem ne üçün

Men ki hesretde kalıb bir hele giryan oluram U ca da{tlar başını bes alırı çem ne üçün

Sensiz ey gül enecek gülşenime bad-ı bezan Heç deyirsen geddini eylemisen bam ne üçün

"Gaffar"aın aglayaraın hicrine her şam u seher Sen edirsen gözelim bir hele çem-i bam ne üçün?

ELİF- LAM

Türkiye'de "Eiifn4me" veya halk a{tzında "Eiifıye" denilen şiiriere Kafkasya ve İran'da "Eiif-Lam" denmektedir. Çok az kullanılan Aşık şiiri nazım türlerindendir. Kur'an-ı Kerim'in yazıldıgı Arap alfabesinin harflerini, elif harfinden lam harfine kadar birer birer mısralarda kullanarak yazılan şiirlerdir.583 Bu şiirlerde şiirin tamamı veya baş harfleri, yahut da bir kelimesi esas alınarak gıfılbend (muamma) ya da bir söz hüneri de meydana getirilir.584 Aşık Aliasker'in bir "Eiif-Laın Geraylı"sı : 585

ALAH'IN ADI İLE

İbtidada "elif' Allah, "Be", birli{te delaletdi. "Te", tekdi, Vahid-i Yekti, Arif bu elme beleddi.

583 S. Sakaoglu ve dgr. Azeıbaycaıı A.ıklan w Halk Şairleri Antolojis� s. XXIX; M. Hekimov, Azcrbaycln A.ıa şm Şekilleri w �lan, s. 357.

584 M. Hacıyeva ve dgr. Azeıbaycaıı Folklor w E1ııogrılfya SOz!Oifl, s. 50. 585 Islam Elesger, A.ıi Elcsger, s. 41 vd.

Dr. Ali Kafkasyalı ----------------------

"Se", sabitdi do�nı yola, "Cim", ucadı bab calala, "He", mihribandı halala, Münkir ondan becaletdi.

"ije", birdi ijalık-ı ekber, "Dal", do� dogguz felekler, "Zal", sikr eyle dild ezber, "Re", Resulumuz Ehmed'di

"Ze", zebani aç Huda'ya, "Sin", selam et gitmez zaya, "Şin", şövg eyle o Mevla'ya, "Öeyri sohbet me'siyetdi.

"Sat", sabr-i Şah-i Heyder'e, "Zat", zerbin vurdu Enter' e, "Ta", te'rif çıktı göylere, A�am kAn-i şücaetdi.

"Za", zülmedecek düşmene, "Eyn", heyat-ı çeşmane, "Geyn", �ül �ül-i dövrane, "Fe", fena; "gaf', giyametdi.

"Kıif', kun ile tu tu b gerar, "Lıim", lal, neçe hesap verer, "Mim", mö'mine yol gösterer, İsm-i pak-i Mehemmed'di.

"Nun", nida eyler her zaman, "Vav", vay deyer, yatma, oyan, "He", hamıya yeter ferman, Sanma selın-ı zerafetdi.

"Ye", yekdi, Adil padişah, "Lıim elifla" birdi Allah. Elesger, tuttu� günah, Ba�ışlansa, çoh hörmetdi.

235

236"'---------------- iran TOrk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

GOZELLEME (Gozelleme)

Aşık edebiyatı şiir türlerinden biri de güzellemedir. Güzellerneler genellikle, kızları, gelinleri övmek için yazılır. At veya manzara için yazılmış güzellerneler de vardır.586 Aşık Aliaske'in "Gözel" adlı gözellemesi : 587

GO ZEL

Yaraşır endamına geyindiyin sarı, gözel ! Yaradan verib sana hele ibtiyarı, gözel! Dolub ettar sinene bagçaların barı, gözel! Lütfeyle, men besteden esirgeme narı, gözel! Tek metabın bırd eyle, aç indi bazarı, gözel!

Seni görenden beri olmuşarn deli divana; Az galıp Kerem kimi od tuta, cismim yana; Kıifer görse rehm eler menim kimi müselmana; Bir üzünü beri dönder, seni and verrem Gur'ana! Mecnun tek tirgetinden gezerem dagları, gözel!

A bimürvet, az galıp canımı ala gözlerin; Salıbdı men yazıgı ne galmagala gözlerin; Men giymet goyammaram, deyer mahala gözlerin; Yüz ilin bestesini getirer hala gözlerin; Bir de görsem üzünü, çekmerem azarı, gözel !

El uzag, gelbirn yatJın,beledem her bir batına; Göreeyin valeh oldum hebeşi bett ü batına; Zenburam, sızıldaram dodaglarının batına; Yaylaglar ceyranısan, ehsen o gül camalınal Mermerden beyaz sinen Savalan'ın garı, gözel!

Aglımı serden aldı, babdım gözün alasına; Canı gurban elerem hele gözeller basma; Libas endama uyur, endam uyur libasına; Elesger Mecnun olub,düşüb Leyli sevdasına; Sayilem, bir sdye sal, üz dönderme barı, gözel !

586 M. Hacıyeva ve djV. Ambaycan Folklor ve Etııognıfya Sıızllllfl, s. 55 . 587 Islam Elesger, .Atıt Elesp, s. 224.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 237

GÜLLO KAFlYE (Dedim - Dedi)

Aşık şiiri şekillerinden biri de güllü gafıye/kemle kesdildedim-dedi diye adlandırılan manzumelerdir. Kurhani'nin Behanedir Bu" adlı gülü kafıyeli şiiri :588

BEHANEDİR. BU

Dedim: Dilber, getme, bir dem danışag, Dedi: Sözün yo!Jdur, behanedir bu! Dedim: Bir nezer gıt 6şig halın, Dedi: Eceb deli, divanedir bu!

Dedim: Ey vay, halım yaman olubdur, Dedi: Gemden bel im kirnan olubdur. Dedim: V allah, sinen meydan olubdur, Dedi : Men bilmenem, bezanedir bu!

Dedim: Goy gözOme gıvnm tellerin, Dedi : LAzım deyil behşi güllerin. Dedim: Sen bizimsen, biz de ellerin, Dedi : Çekin burdan, bigı1nedir bu!

Dedim: Sana 6şig olan can budur, Dedi: Senin eşgin a!Jar bir sudur. Dedim: Cavan ömrüm çürüyüb gedir, Dedi: Ebes sözdür, efsanedir bu!

Dedim: Men Gurban'am yarın adına, Dedi: Ele sensen düşen yAdına. Dedim: Men ha yandım eşgin oduna, Dedi : Eşge yanan pervanedir bu!

EVVEL - AHİR (HarfTCCDis)

Mısraların baş harfi ile son harfinin benzerligi esas alınarak yazılan manzumelerdir. Çok yaygın bir şiir şekli degildir.589 Kurhani'nin divani muhammes tarzında yazılmış "Bu Gızın adlı evvel-ahir şiiri : 590

588 öezenfcr KAzımov, öurbaot, s. 128. 589 M. Hacıycva ve d�. Azerbaycan Folldor ve EUıognıtya scızıoaa. s. SS. 590 Ehliman A\}undov, Azerbaycan Aşıklan ve Bı Şairleri. C. I, s. 277.

238=--------------- Iran TiJrk Aşiklan ve Ml/O Kimlik

BU GIZIN

Ne eceb bub yaratı b hüsnünü Tarı bu gızın! Ne eceb gülşene benzer gülüz4rı bu gızın! Ne eceb mestlenip çeşm-i bumarı bu gızın ! Ne eceb taze bitip heyvası, narı bu gızın! Ne eceb çiçeklenip fesl-i babarı bu gızın !

Ne eceb tag-ı mügevves çekilip gaşı keman, Ne eceb boş danışır lezzet ilen tuti zeban, Ne eceb betleri reyhandı ve hem püste dehan, Ne eceb gerdanı mina ne eceb ince miyan, Ne eceb bal lebinden olur carı bu gızın!

Ne eceb söhbeti var, bırda megalet, ne eceb, Ne eceb derd-i dile verdi kifayet, ne eceb, Ne eceb düşmüş imiş negş-i beyalet, ne eceb, Ne eceb ister imiş buse, vüsalet, ne eceb, Ne eceb Öurbana rast geldi bazarı bu gızın !

GIFILBEND (Muamma)

Gıfılbend kelimesi, gıfıl, kilit ve bend, baglamak kelimelerinin birleşmasinden meydana gelmiştir. Aşıklar genellikle koşma türünde gıfılbendler oluştururlar. A.şıklar, bilgi, düşünce, sanat, Aşıklık ve hissiyat güçlerini göstermek için bu türe ihtiyaç duyarlar.591

DÖRDÜNE

On altı gözelin seyrine vardım, Gözüro düşdü gözellerin dördüne. Altısı bed gesyet, dindirrnek olmaz, İkisi mehriban, de, bes dördü ne?

Ay agalar, derdim yaman artıbdı, Çerb-i felek elden daşım atıbdı, Sekkiz şeydi, bu dünyanı tutubdu, Ab ü ateş, bak ü baddı, dördü ne?

591 M. Hacıyeva ve dgt-. Azerbaycan Folldor ve Etnografya SııziOIO, s. 63.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 239

DASTAN (Halk HikAyesi)

Azerbaycan sahasında 'dastan' terimi Bozkurt, GOç, O� Kagan gibi tarih öncesi destanlar için hem de Kerem ile Aslı, Latif Şah, Kurbani ve Peri gibi, Aşıkların vücuda getirdigi 'halk hik4yeleri 'ni belirtmek için kullanılır. Halk edebiyatının en hacimli eseri. Dastanlar (halk hik4yeleri) tema bakımından kahramanlık destanlan, muhabbet destanlan ve aile ahlak mevzusuna hasrediimiş dastanlar olmak üzere üç grupta incelenir.

Dede Korkut, Köroglu, Kaçak Nebi, Kaçak Kerem kahramanlık dastanları; Şah İsmail, Novruz, Kerem ile Aslı, Aşık Garip ile Şahsanem, Abbas ve Gülgez muhabbet destanlan; Ali Han ile Peri Hanım, Selim Şah aile-terbiye konulu dastanlardır.S92

Kitabımızın Ek 2 bölümünde yer verilen dastaniara (halk hik4yelerine) bakılabilir.

Dudakların birbirine dokunmasına sebep olan "b, f, m, p, v" sesleri kullanılmadan koşulan ve genellikle koşma türünde oluşturulan aşık şiiri nazım şeklidir. Aşık Kasaboglu Hüseyn Balovlu Miskin'in bir dudakdegMez şiiri :593

DODAÖ DEYMEZ

ijas gününde bas sözlerin bas dile, ijas söylesin, bas anlasın, bas al bas. ijas genare bas ftşıkdı bas gtlle, ijas sAğiden bas kAseni bas al bas.

ijas ses geldi, bas eşitdi bas sına, ijas bienin, bas gerdeni bas sına, ijas gücünle, bas işleri bas sına, ijas üstaddan, bas dersini bas al bas.

ijas gCçirsen bas kenara, bas yana, ijas Aşıklar bas eşgine bas yana, ijas telierin bas darasen bas yana, ijas şAneni bas eline bas al bas

592 A. g. e. , s. 33. S93 Cemal Ayrımit ve Hemid Şafii, Balavlu Mislı:ia , s. SS.

240=--------------- tran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

ijas canını bas nisAr et bas dile, ijas şekeri bas ezerdi bas dile. ijas HOs6yni594 bas agadan bas dile, ijas arzunu bas Allah'dan bas al bas.

HERBE-ZORBA

Azerbaycan ve İran Türkleri Aşık şiirinde Aşıkların kendilerini övdükleri, rakipiere meydan okudukları şiirlerdir. Belirli bir şekli yoktur. Genellikle koşma formasında oluşturulur. 595

Her kes serden keçib mer ü merdana, Baş goysun bu yolda, meydana gelsin! Derya dilim dalga vurdu, bulandı, Gerg olmag isteyen ümmana gelsin!

Dayansın garşıda, getirsin tabı, Ayılsın gefletden, unutsun babı, Sualıma derhal versin cevabı, Getirmesin üzür behana, gelsin!

Elesger'em, men tutararn bu behsi, Hardan çıbdı ab-i heyat çeşmesi? Neçe ferddi "İsm-i e'zem" duası? Zikr elesin, dilde nişana gelsin!

594 Aşık Kasaboglu Hostyn Balovlu Miskin. 595 Azcrbaycaıı Semt Aıısildop6diyası, C. X, s. 20 1 . 596 İslam Elesger, Aşıt Elesger, s . 285.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 241

DEYİŞME597

AşlK HİDA YET tt..E AşlK GENHER'IN DEY1ŞMEst598

Hidayet: Sene d�yim işığ Genher gelgilen meydane sen, Ne zamandan şair olub düşmüsen m�ydane sen? Ecel tutup gözlerivi ölmeğe ilmAde ol! El an keserem başıvı boyanarsann gAne sen.

Genbcr: Ders almışarn üstadımdan gelmişem m�ydane men, Ne müddetdi söz yazıram dönmüşem ümmane men. AlJtarırdım bir müşteri matalıımı satmaga, Serraf olsan bir ba!Jarsan le' l-i bedebşane sen

Hidayct: Dört kelme sözden söz olmaz ğulluğ �yle ustada, El-ğohum tayfan yıgılsın gelsin dad-ı feryada. Çagırgilen üstadıvı indi gelsin imdada, Garşı gelipsen bibeber bugün bir esiane sen.

Gcnbcr: Özünden y�ke danışma sen n�ylirsen üstadı? Bes men niye soruşmuram esi-i zatın hardadı? Söz baglayıb sazı almağ işığlığda kaydadı, Ele bil ki eğlin çaşıb olmusan divane, sen.

Hidayet: O zaman men işiğ idim sen bilmezdin söz nedi, Sana gelmez sözlerimin hamısı sinemdedi, İstemirdİm bu cür ola bütün günah sendedi, Ele giribdırram seni öz adıvı dAnasan.

597 M. Hacıyeva ve dgr . .Azcrtıaycım Folldor ft E1ııognfya SGzlOAO, s. 3S. 598 Genber Heğirt, Encr Bizimdi, Unniye, 1372/1998, s. 100 vd.

242�------------------------- tran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

Genber: O başdan yola düşmek hesab degil gardaşım, Şert odur ki ikimizde yol yeriyek yoldaşım. Gece gündüz söz yazmaga müncer olubdu işim, Ne dil ilen men söyleyim taki sen inanasan.

Hidayet: Me'ruf olub Hidayet' in Aşigligde şöhreti, Bar-İlahim medet senden elden alma gudreti. Gurtarıram sözlerimi sene verem fllrseti, At senin meydan senindi çapgilen her yane sen.

Genber: Fırsat yetişse Genber'e söylegilen eşhedin, Ezrayil'nan bahem gelir kaçmaga yob fllrsatın, Alaram sazın elinden götürerem hörmetin, Ruzigarın boş keçinmez yetişersen cane sen.

2. HALK HIKAYESI ORNEKLERİ

2. 1. KOroiJu ve Eyvaz (Kaşkay Varyantı)

KOROOLU VE EYv AZ HİKAYES!S99

Aıılatıın: Aşık Munıt Kulu İbrabiml ve Pcrvin Bchmeot Yazan: Ali KAFKASY ALI

Y cr ve Tarih: İralı/Kaşkay-Şiıv. 3 Nisan 2007

Bir gismet Köroglu'dan istirem gulluguz& erz edem. Burda Eyvez'dan bir beber yobu. İndi gezir Eyvez'in guluncu600 içOn göre bir beberi tapar ya tapmaz.?

HCç bilmirem hara601 gedib, hardadır? Heleb'dedir, Urum'dadir Şam'dadır? İntizarlı602 ala gözler yoldadır. Keç Eyvazım keç, Pes sermeşelim keç, Keç Eyevez' im, min Eyvez'im, Dur dolanag daglara, Gün getdi kölge dolandı Aşag gedek baglara.

599 Şiraz, 3 Nisan 2007, Aşık Murat Kulu İbrahimi ve Pervin Behmcni anlatımı. 600 Guluncu: Arka, arkasınca. 601 Hara: Nerc, nereye. 602 lntizarh: Bekleyiş içindeki.

244-'---------------- İran TDrk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

Gerşimizde bisutunun da�dur, Dirçimizde603 biziminen yagudur, Keç Eyvazım keç, Pes sermeşelim keç, Keç Eyevez' im, min Eyvez' im, Dur dolanag daglara, Gün getdi kölge dolandı Aşag gedek baglara.

Heç bilmirem hara gedib, hardadır? Heleb'dedir, Urum'dadir Şam'dadır? İntizarlı ala gözler yoldadır. Keç Eyvazım keç, Pes sermeşelim keç, Keç Eyevez' im, min Eyvez' im, Dur dolanag daglara, Gün getdi kölge dolandı Aşag gedek baglara.

Köroglu deyer aralarım çekilsin, Gere başlar, top yerine atulsın, Boynu heykel ereb atlar dutulsun, Keç Eyvazım keç, Pes sermeşelim keç, Keç Eyevez'im, min Eyvez' im, Dur dolanag daglara, Gün getdi kölge dolandı Aşag gedek baglara.

Beli indi burda çob ki nftrahatıdı, bir boş hillıg girine geldi, indi bir nefer bilesine yetişdi beber verdi ki Eyvez'den bir !Jeber olmuş, Eyvaz dikilmiş gelir. indi burda gene bir şadlıg edirler: "ijoş geldin Eyvez, boş geldin."

603 Dirçimiz: Bir kısmı.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 245

Şükreylerek ijüdamıza, ijoş geldin Eyvez, boş geldin. Gedem bastın didemize604, ijoş geldin Eyvez, boş geldin.

Aadır sineg gögdür balın Sene gurban dünya malın, Yeddi yüz yeddi eelalın Serkerdesi Eyvez geldi.

Severem balı terçigi60s Aa üzde gere birçegi Bu meclisin ter çiçegi ijoş geldin Eyvez boş geldin.

Golunda var behr-i bazı Ovladı yerdeki gazı Çemirbeller payendazı, ijoş geldin Eyvez boş geldin

Guzeylerde ot biçenler, Gerenti görüb geçenler, Eyvezim şalın açanlar ijoş geldin Eyvez boş geldin

Sefer düşdü Gürcistan'a, Bizim inen keçen gelsin Merd gelsin nfimerd gelmesin Canı başdan keçen gelsin. ôenli çaydan keçen gelsin.

indi burda çob boşbebt olmuşlar, boş hal olmuşlar, ki Eyvez gelmiş. Indi Eyvez' in dövresini almışlar. Gene burda bir toybana bilesi tuturlar:

604 Dideye gedem basmak: Göz üstone gelmek. 605 Terçigi: Taze damlası.

246=---------------- İran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

İrevan'nan geldim beri, Merala bab bab bab ! Ebdal oldum g�ydim deri, Terlana bab bab bab ! S�vdim ala göz dil beri, Merala bab bab bab! Yar içmiş mesti mestana, Terlana bab bab bab! Dur saliaıt gedengi al�m. Merala bab bab bab !

İrevanda bir guyu var;

Merala bab bab bab! Şekerden şirin suyu var,

Merala bab bab bab ! Her gözelin bir buyu var,

Merala bab bab bab ! Yar içi b mesti mestana, C�yrana bab bab bab! Dur sallan gedengi al�m. Merala bab bab bab !

Keten köynek erbasında, Merala bab bab bab! Gızıl dökme yabasında, Terlana bab bab bab! İki goynun arasında, Merala bab bab bab ! Yar içmiş mesti mestana, C�yrana bab balJ bab! Dur sallan gedengi al�m Merala bab bab bab!

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 247

Uca düzün eyn ahusu606, Merala bab bab bab! Lalakan'ug607 mest tovusu, Terlana bab bab bab! Yanunayu mer� uybusu, Ceyrana bab bab bab! YAr içib mesti mestana, Merala bab bab bab! Dur sallan gedengi alem, Ceyrana bab bab bab!

Köynegi vardur gol ebrişim, Merala bab bab bab! Dudaguna deger dişim, Merala bab bab bab! Haçan ollub o beyr işim, Ceyrana bab bab bab! YAr içmiş mesti mestana, Ceyrana bab bab bab! Dur sallan gedengi alem, Merala bab bab bab!

Beli, bir günü Köro�lu oturmuşdı, kef içinde idi. Dedi : - Ey kakalar608, ey celallılar!609 Dediler: - Beli. Dedi: - Rus şeherinden eslahalar 610 gelip. Siz gedesiz bu esicheleri menim içün

getireniz. Dedi, adama uzadanda bub vurur. Belesine deyiller dempor6 1 1 , gedin bu esicheleri menim içün getirin.

606 Eyn ahusu: Ceylan gOIO. 607 Lalakan: Şiraz'ın kuzeyinde yer alan bir yayianın adı. 608 Kaka: Kardeş, arkadaş. 609 Celallılar: Savaşçı yigitler. 6 10 Eslahalar: Silahlar.

248=---------------- İran TOrk Aş1klart ve Mi/O Kimlik

AAa, hazır meydan oldular. Yeddi yüz yeddi eelallı getdiler. KOroAlu galdı o6 ı2

Deli Kaka, galdı. Deli Kaka gedirdi Tuna çayının gıraAına, gedirdi keşik verirdi ki ijunkar Padişahı ki vardı, düşmendi, gemliye belesine, eziyyet etmiye. Ehtiyatını edirdi, keşik verirdi. Ta onlar getdiler şikar etdiler, eslehe getireler. Kakası da ki gedirdi Tuna çayının gıfaAına, tA pesinençez, keşik verirdi, pesin daha gOrürdü ki heç bet ü beber yob bükülürdü. Bir müddet ki ketçi ordu bükülmek üzereydi. Deli Kaka ki getdi çayın gıraAına, keşik verirdi, gördü ijunkar Padişahı'nın şeherinnen, bir idde çob ordu geldi, Tuna çayı'nın o tayına menzil etdi. Dedi aAa, tovteye girmişler, adam bulmuşlar, bir goca da burda el vurmuş dOşüne ki men KOroAlu'nu destgir ederem.

ijunkar Padişahı demiş: - Menim celallılarımın her biri KOroAlu adı ki gelir, geri geri gediller goca. Ama

sen nece KOroAlu'nu menim için getirin? Üç defe geldi meydana, dedi ki men bu işi gOrrem, ama vurdular boynu ardınnan, belesini dilini çıbardılar yazıya. Defe-i dovvom ki geldi meydan içine, dedi :

- Hurkar Padişah, men eger tenimden gelmeseydi sene bu gepi61 3 çalmazidim. Bil ki menim elimnen bir zad gelir. Men KöroAlu'nu senin için getirrem.

Vezir çıbdı dedi: - Bunu bilirsey Hugar Padişahı? Dedi: - Yob. Dedi : - ijocaya bir icaze ver, bu iş için gelmiş. Bu işi de istiyir göre. Üreyini

sındırma6ı4• Dedi : - Ey Goca! Dedi: - Beli. Dedi: - Eger KOroAlu'yu menim için getirseyiz, çob enam varum6ı5. Bir bey muAamne

verem. Amma eger Koroglu'yi getirmedin, özün bilnen ki ne heseb, ne bedbablıge bilengi ataram.

6 ı ı Dempor: Dolma ttıfek. 6ı 2 0: ve. 6ı3 Gep: Söz, sohbet. 6ı4 Oreyini sındırma: Kalbini kırma. 6ıs Enam vanım: En'anılhediye/OdOI verece�im.

Dr. Ali Kafkasyal ı --------------------- 249

Dedi: - Eşgal yobu. Gabul etdi. Geldi bir erzidem ordu yıgışdırdı. Bolu Beye destur verdi. Bolu Beyi

de orduya destur verdi. Geldiler Tuna Çayı'nın gıragına. Deli Kaka bqdı gördü çob ordu tökülmüş Tuna Çayı'nın . Dedi :

- ijetmen 6 16 gelmişler telime. Bunar hemişe gelir. Bunar şeherinkidir. Bele eyleşdi6 17 bedezohr618 oldu, gördü bir Goca yıbıİa düşe gelir. Geldi bele yqlaşdı bilesine dedi:

- Ey ğoca! Dedi: - Beli. - Hayannan gelirdin? Dedi: - Men bele ordudan san gelirem. Dedi: - ijub6 19, sen ki ordudan san geliring, hayra sarıng gedin? Dedi: - Menim hedefım budur ki, deyirler bir adam var, bu yanda adı Köroglu'dur.

Bele çöreg veren adamdır. Bele dürüst ü hesabı adamdı. Gedireın, bir gocayam bülasa, bir fıti ferman vere elime, bir iş vere elime, bir logma çöreg vere elime yeyeın, acımnan ölmeyem.

Dedi: - Goca senin elinnen ne menem iş gelir? De görek ona göre iş verek. Dedi: - Bir gırağ bucagda mene bir iş vereler. Ki men niümid olmayaın, bir Umidnen

gelmişem. Dedi: - Bes620 bu tökülen ordudan heç beberin varıy? Bunlar hara gedir? Bunlar kirndi

gelmişler bura? Dedi:

6 16 ijebnen: Kesinlikle, mudaka. 61 7 Bl!le eyleşdi: Buş şekilde yerleştiler, konuşlandılar. 6 1 8 Bedezohr: Ögleden sonra, ikindi vakti.

.

6 19 ijub: Gllzel, iyi, tamam. 620 Bes : PekAlA, peki.

250=---------------- İran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

- Valialı bilmirem, şehrin puldandır, böyükteridir, beyseridiı:'i21 b61e betircem622 milletdir? Gelmişler tefrih 6dirleı'i23 özleri içün. D6yiller, güliller, danişider gelmişler bu yazıya. Bilmiren ne karadır.

D6di: - ijub. Pes gel min gıratın terkine, seni apararn Köroglu'nun huzuruna. Görem

Köroglu gebul 6de ya yob? El verdi, el tutdu, gırat y6kkeşinas624 idi, dostu düşmeni birbirinden s6çirdi. Deli

Kaka dostu düşmeni tanımirdi, gırat tanırdi. Vaktı ki geldi Deli Kaka onu çeke terkine, gırat tepişginen625 vurdu gocanın döşünün üstüne. Gene geldi elini tutdu ki Herden bilesini mindire, dişinen eziyet 6tdi gocaya. D6di :

- Ey Öoca! D6di: - Beli. D6di : - Sen pis gözüme gelirsen, seni Öırat tanir. Öırat sene puştu v6rmir626. H6sap

nedir, ceryan nedir? D6di : - Elbetde men bir gocayam, bir regem627 gözüne gelir, gurban mene eziyet 6dir.

Mene puştu v6rmir. Neye mehebbet 6dirsen 6t, sen ilerle men yıbıla düşe dalınça geli em. Ama nepe hevasıng mennen ola628.

D6di : - ijub, men yavaş yavaş gırat ile g6direm, sen de gulunçumla gel. Vakti ki gırat ile düşdü yola, goca da gulunçu ile gelirdi. Deli Kaka'nın havası

ilerdeydi. Yolun g6dirdi. Öoca dirin gıçı g6dirdi. Vabti ki gayıdıb629 gocuya babirdi,

621 Beyseri: Boytık bey, beyler, hanlar. 622 ijetircem: Rahat, huzurlu, güvenli. 623 Terfih etmek: Dinlenmek, gezmek, gezinti yapmak. 624 Ytkkeşinas: Sahibini tanıyan, başkasını tanımayan, sahibinden başkasını yanına

yaklaştırmayan. 625 Tepişginen: Tekme ile. 626 Puştu vtrmek: Sırtına bindirmek. 627 Bir regem: Bir çeşit. 628 Nepe hevasıng mennen ola: GözOn bende olsun, bana dikkat et. 629 Gayıtmak: Dönmek, dönüp bakmak.

Dr. All Kafkasya l ı --------------------- 251

goca gelir ya gelmir, goca özünü vururdu hiyleye, atJsaglıge, yavaşdan gCdirdi. Ele ele yavaş yavaş geldiler yetişdiler Çemribele630. Köro�lu huzuruna. Dedi:

- Ha ne beber Deli Kaka? Ne hesabdir? Dedi : - V allah beberi boş halligdi63 1 . Bir miktarıdi teki tefli632 gelib tikilmişdi o taya.

Bu goca da o taydan geldi. Men onnan soruşdum, hCç şeyden beberi yobdur. Dedi: - ijub, de görüm bu gocanı getirmisen, de nemenenm şeydir? Dedi: - Vallah, bu Öoca diri gocadı, dedi ferman aparıram. Bele dirri bocadı.

Getirmişem elimizin içinde ola. Dedi : - Ey Deli Kaka! Dedi: - Beli. Öılıci çekerik, bunun boynunun ardınnan vurub, başı dı�ırrana633 gede kota634.

Men bele nöker istemireı ... Dedi: - Niye gurban? Bu gocayı öldürmek bir hüner de�il. Dedi : - Bu goca menim düşmenimdi. Mne öz düşmenimi tanıyirem. Bı. goca menim

destgihım635 içinde olası de�il. Heyledi bilesi gocaya: - Çıb yazıya! Öoca durdu iltimas etmege, dedi : - Men gelmişem ümidinen, meni niümid etmeginen Bu zadlardan. Deli Kaka gene burda üregi yandı dedi: - ijahiş etdi636 belesinden637.

630 Çemrib61: Çamlıbel. 63 ı ij:oş halliğdi: Her şey yolundadır, haberler iyidir. 632 Teki tefli: Tek başına. 633 Oıgırranmak: Yuvarlanmak. 634 Kota: Aşagı. 635 Destgah: Karargatı. 636 ijahiş 6tdi: Rica etti, istedi.

25::.2 _______________ İran Türk A.ştk/an ve Milli Kimlik

Dedi: - Ey Kaka! Dedi: - Beli. Dedi: - Gör bunun höneri nedir? Men bunun bercinnen gorbmuram. Ama men deyirem

ki bu goca saglam adam deyil. Dedi: - Eşgal yobdu. İçinde menim betirim ola, men gol verişmem bilesine getirmişem,

sabla eşgal yobum. Aga bir neçe gün bülaseyi metleb burda goca bunların el ayagı içindeydi.

Gezirdi, oyan buyan. Fethi fermen u filan u çinan ziring adamıydı, daha nezdik beres idi ki ordu gele yetişe, kem kem. İki gün ya üç gün vabtıdı. Goca'da dariyu bihuşdariıg638 var idi.

Dedi: - Ey goca sen mey de gezdirebilleng? Dedi: - Ele men mey o gün idi ki menim rQzig4rım varım iydi, mey içenleriçindeydim,

mey destgihındaydım. Heç kes menimieyin bilmez mey gezdire. Dedi: - ijub, bir mey tök, bilemizçin639 getir. Geldi iki tene mey tökdü, Deli Kaka'ynan Köroglu için. Getirdi verdi bunar

içdiler, başları dag oldu. Dubara verdi içdiler. ijülasa ikisi bibuş oldu. İkisi bibuş olanda goca ikisin tutdu gollarını bagladı. Golu ve'de varıydı. Porz640 o çabmagı çekende goydu Gırat' ın garnı altından, vabtı ki garnı altınnan çabffiag çekdi tut ücelendi64 1 , tüt ücelende ordu gördü, orda şikeşt verdi gelmege. Gere Döne geldi oıag içine. Mehmanbana642 içine girdi ki gördü ki Köroglu ile Deli Kaka düşmüşler. Gollerini de baglamiş.

Dedi:

637 Belesi: O, ona. 638 Dariyu bibuş: Sarhoş edilmiş, uyuşturulmuş. 639 Bilemizçin: Bizim için. 640 Porz: Ucu topuz şeklinde olan ve çakmak çekildiginde ateş yakan degnek. 64 1 TUt Ucelendi: TUtUn, duman yükseldi. 642 Mehmanııana: Misafirhane, konuk evi .

Dr. Ali Kafkasya l ı ---------------------

- Ey Goce ! Dedi: - Beli. Dedi: - Sunnarın nesi? Dedi:

253

- Bunnar meyden içmişdiler. Birbirinneo bir kummuce643 behsleri vardı. Men gollarini baglamişem ki birbire şayed eziyyet etmeyeler. ijob daha men nökerem burda hevasım olası bunnara.

Gocanın gepini baver etmedi şek oldu, çıbdı yaziye. Çıbdı puştubum üstüne. Babtı ki tufanieyin ordu gelir. Çekti Köroglu'nun eslehesini bulase zirbini de geydi getdi puştubum üstüne. Durdu bunnar ilen ceng etmege, vurmaga. Özü yalıngız idi. Buyannan vururdi, oyannan gelirdiler, oyannan vuranda, sındıranda bu yannan gelirdiler. Çara yetmedi, ordu çobuydu, töküldüler Çemribel' in içine otag içine, Deli Kaka'nın başını kestiler. Köroglu'nu da bagladılar bir gatınn üstüne ki, gıçını gatınn garnı altınnan bagladılar. Bihuş atdılar beşe. indi aparırlar ijunkar Padişahı 'nın yanına. Goca da iki barmag üstünde oynur gedir, keyfinen gedir. Geldiler yetişdiler Tuna Çayı'na. Tuna Çayına ki vabti yetişdiler, destur verdi Bolu Beg, dedi. Bolu Beg de evvel Köroglu yanındaydı. Ne nilı.arahatlıgı bilesinden varidi?

- Köroglu'nu atın bu çayın yeb suyuna, sonra çekin yubarı. Üç defe atdılar Köroglu'nu bu çayın içine, sonra gene çekdiler yuban. Vebti

bilesine yel eseledi, bir burde644 serd oldu. Soyug vurdu bilesine gözün aşdı. Köroglu gözünü açdı gördü ki bir ordunun arasında gedir. Bir goca da oynur, özü içün gedir. Bolu Beg de destur verendir. Yengine gedir Daha bildi hekiyen nedir, ceryan nedir. Heş ne de elinneo gelmirdi. Heç herbe de yob idi.

Dedi: - Ay Bolu Beg! Dedi: - Nedir? Dedi: - Metlebine yetişdin645 . Amma çizi ki var menim burda abnm varum, men burda

bir Ademimişem. Men bu şehre yovug646 olirem, ruberu647 olurem. Menim golumu aç,

643 Kummuce: Küçük, az.

644 ijurde: Az. 645 Metlebine yetişmek: Muradına ermek, dilegine kawşmak.

254-=---------------- İran TOrk Aştklart ve Mitn Kimlik

gıçımı da aç gatırdan endir gurtar, men gaçan adam deyilem. Men ele orduynan geli em.

Dedi: - Sen bunu ele çayın o tayında deyesiydin. İndi iş işden geçmiş. Daha indi biz

gedirik. İni burda bu işi görüm, indi görüler. Köroglu'nu apardılar ijunkar Padişahı'nın yanına. ijunkar Padişahı dedi ki : - Köroglu 'nu getirdiniz? Dedi : - Beli. Bir magam648 da indi vermişler gocaya yo Bolu Beye. Dedi bir gün bilemi

tutmuş tig649 altından geçirtmiş, tig herarn etmiş 650 . İndi de belesine tig herarn ederem. Bunu verin Gezeb Gurşu tehviline. Gezeb Gurşu de ijunkar Padişahı'nın gızıydı. Bir gezabnak adamidi. Onun daha hükmü bunnan çob yutJarı idi. Aga verdi bunu Gezeb Gurşu'n tehviline.

Dedi: - Özü billen. Bunu istir öldür, istir saiJia. Bu sene merbutdu. Gız gördü bir cavan

getirirler. ijülase çob bub boynu yogun, bir hele heykelli adam, Allah öz geyni için yaratmış.

Dedi : - Bu adam ne k4radır65 1 , bu kimdir getirmişsiz? Dedi: - Bunu şah baban bagışlamış, sene bu Köroglu 'du. Dedi: - Körogludu? Dedi: - Beli. Dedi: - Men ne iş görem?

646 Yovuğ: Yakın.

647 Ruberu: Yüz yoze.

648 Maıam: Makam.

649 Tig: Kılıç, mızrak.

650 Tig herarn etmek: Bir kılıç, bir ok harcamak.

65 1 Ne Uradır: Meslegi nedir, ne iş yapıyor.

Dr. Al l Kafkasyal ı -------------------- 255

Dedi: - Bunu verimiş, ister satJia, ister öldür. Özün bilen. Dedi: - Babam her ne bub işlir, her ne nahag gan eylir, salır menim boynuma. Mene

bele bir iş görmem. Köroglu'yu atın derriye. Ti gamış derrisine. Belesi düşe gamışın üstene ganı düşe gamışın üstüne.

Aga biz el tutag ordudan. Ordu gelip Tuna Çayı 'nın gıragına menzil etdi. Vebtinen ki ordu menzil etdi Tuna Çayı'nın gıragına, Demirçioglu, dürbünü çekdi, Köroglu'nun satJbmanına, destgahına babanda gördü çob biyaban nezerine geldi.

Dedi: - Ey eziz kakalar! Çeınribel menim gözüme çob biyaban gelir. Siz ele bura

menzil edin yorulmagızı çı!Jardın652, ama men taget yobum, höfselem653 yobum bir baş vuracagam. Men gedim görüm ne bekAyetdi. Daha taget yobum. Mindi ata düşdü yola vakt ki geldi Çemribel'e gördü ki heç şey yobdu, biyabandı. Gere Döne, ki Köroglu'nun avradıydı. Dürbün aldı batJdı, bir tek suvar gelir, tanıdı. Dedi, ey dadi bidan Köroglu elimneo çıbdı, bu gelib görse ki veziyet beledir, bülasa mehman!Janeyi müretteb gıldı, mütegge teşkilAt goydu, puştu goydu, Demirçioglu yetişende, dedi :

- Ey Gere Döne! Dedi: - Beli. Dedi: - De görüm hanı Köroglu? Hanı Deli Kaka? Neye burda hCç kes yob? Gere Döne tovzi verir. indi deyir hay maralım, de Köroglu'm necoldu? Gere Döne:

Mara! gözlü Döne'm, Dönem noldu Serdarımız? Çek sesingi ver bir sorag, Döne'ın noldu Serdanmız?

Sene deyrem Demirçioglu, Apardılar Serdarımızı, Kohne düşmen mehebbeti, Geding bulung serdanmizi.

652 Yorulmagı çıiJaımag: Yorgunlugunu çıkarmak. 653 Hofsele: Tahammol.

25!::_6 ______________ Iran Türk Aşiklan ve Mi/11 Kimlik

Harkez öz atun çapardı, Gögde cidasıng gapardı, Bolu Beg geldi apardı, Geding bulung serdarımızı.

Men deyirem ciger yare, İrag oldu hezar pare, lstambul 'ung şahri nare, Geding bulung serdarımizi.

Aga burda el sabladı, Demirçioglu ta ordu geldi vebti ki ordu geldi kakalar geldi, dedi ki :

- Ey kakalar! Dediler: - Beli. Dedi: - Özümüz burda degilmiş. ijelvetimiş 654 , goca gol suya verim, Köroglu'nu

tutmuşlar aparmış Hunkar Padişahı'na. İndi kişi istirem menim ilen yola düşe gede, belesine necat verek. A ele ki vebti ki çaldı, daş atdılar çay içine, gülürdüler, deyirdiler danışirdiler, heber yobları idi. Ama vatJti ki bu beveri eşitdiler, tamam durdular aglaşdılar o eza tutmage. Dedi:

- Men sizden kömek istedim, men sizden aglamag istemedim. Men dedim iki nefer olung, üç nefer olung, beş nefer olung ki gedek o kişige nicat verek. Siz durmuşeg aglamege. Aglamag dürüst iş degil . Tenha düşdü. Dedi :

-Ey Gere Döne! Dedi: - Beli. Dedi: - De görüm Köroglu getdi, ğıratı da getdi? Dedi: - Yob. Dedi: - Demirden donu655 da getdi?

654 ijelvetimiş: Halvetmiş, tenha imiş.

655 Demirden don: Zırh.

Dr. Ali Kafkasya l ı --------------------- 257

DM i: - Yob. Dedi: - Şemşir656, siperi657 de getdi? Dedi: - Yob. Dedi : - ijub, bunnarı arnade edin658 menim üçün. Menim özüm gedem. Aga düşdü yola, bülasa getdi ijunkar Padişahı 'nın şeherine. Bu şeherde şeş

dervaze659 vardı. Gapisine bunun egsini vurmuşler660 , her kes ki geldi bu şehre gerişdi, babin benzir bu Köroglu'nun celilerindendir, tutun getirin. Aga şensi vebti ki geldi bir dervazenan gitti içeri vi dervazenin nigehbanı661 Körogluya çob bidmet etmişti Köroglu çob dost vari idi. Bir anda gözü düşende Demirçioglu 'ya Demirçioglu baiJtı ekse gördi ki beli Köroglu 'yu vurmuşlar dervazıya eksini. Dedi ey dadı biraz ki geç yetiştim Köroglu'yu öldürmüşler. Ele burdaki baiJırı yetişenne gır atın dehnesinden gaptı, çekti bilesini gıraga dedi:

- Kakam sen nemenem kimsesen. Dedi : - Sen bura adamı degilen Dedim: - Yob men bura adamı degilem, rahgüzaram. Dedi: - Get e gidek Dedim: - Hare gidek Dedi: Get e gidek, şansı Dediki düştü menim toruma. Eger menim toruma düşmemişti

tezere bileyi çekirdirler. A bilesini çekti hülasa apardı evine.VaiJtiki apardı evine bilesine aşinalık verdi Dedi:

656 Şemşir: Kılıç. 657 Siper: Kalkan. 658 Arnade etmek: Teslim etmek, vermek.

6S9 Şeş dervaze: Altı sur kapısı, bahçe kapısı. 660 Egsini wnnak: Resmini yapıştırmak. 661 Nigehban: Bekçi, görevli .

258�------------------------- Iran TiJrk A.ştk/an ve Milli Kimlik

- Men Köroglu'nun nunu nemekini çob yemişem, şansı vurdu ki bu yazıya662 burdan geldi.

Dedi: - ijob indi ki sen dostiyi Köroglu'ya deginen vakıan Köroglu'nun başına ne

geldi? Köroglu diridir ya ölmüş? Dedi : - Vallah, Köroglu dırrılige dirridir ta mövgeyi 663 ki verirler hilesini, gızının

te'viline. ijunkar Padişah verdi, gazap gorçin daha men baber yobum bilesinden. Dedi: - Bu şeherde iki şah var? Dedi: - Yob. Ele onun gızıdı ama bunun gazabı çobdu ralımı yobu. Misli bu ki, rabt etmiş

bilesini bura. Dedi: - Hay h bob664• Görem menim için bir beyir haber, bir abvali alir, nişani menim için getir görem

vardı ya yob Dedi: - Ne bir eceb rolu da diyerem. Aga bir şami düzeltdiler665 . ijulasa goydular bunun ögüne. Eveiki logmayı

dovvomki logmayı agzına goydu, Köroglu yadına geldi. Köroglu baiJtı ki yadına geldi, gözünden yaş inaşagı oldı bımgı tutuldu. Bilmedi daha borek yeye, her iş girdiler borek yeye bilmedi. Dedi:

- Köroglu ijüdaya, ne gündedi? indi men oturum burda şam yeyiyim. Aga seher oldu seher, bulasa bu düşdü şeherin içine soroşa soroşa bildi ki hele

gızın yanındadı,ama hele gız bilesini öldürmemiş. Aşıg ise vurdu özünü absaglıga avazını attı boynuna/ çiynine, düştü bu küçenin içine ki gede ijunkar padişahın yanına. Ta el ondan aga veliiye geltide ijunkar padişahdan, ijunkar padişah da carçı atmış bu şehrin işine keyf içindedi. Ki inni Köroglu tutmuş, demiş menim carçılarıma 1 Bşıklara onar deyirdiler carçı/ tapın getirin menim üçün celesemi germ edeler.

662 Yazı: Yer, ova, bölge.

663 Mövgeyi : O zaman.

664 Haylı bob: Hayli güzel.

66S Şami dOzeltınek: Akşam yemelli hazırlamak.

Dr. Ali Kafkasyalı -------------------- 259

Menim Qçtln çalalar. Ap burda gördüler bir nefer b�le gaçıyır hey diyir çıAırgan gönnediz? N�ce oldu felan iki çıgırgandı vardı. Bu yana gitti, bu yana gitti aAa dehf�y-i üçQm666 ki geldi, bilesinden reddotalar �le ııtJsak g6dirdi, tutdu bu ademin golundan. d�di :

- Kakam sen kime geziri? D�di: - Men şahın çıgırganlannı gezirem. D�dim: - Aga men de bi çıgırganam. Meni sına. Dedi: - Sen aksaği Dedi: - Men aksagam D�di: - He Bir yumruk vurdu boynunun içinden D�di: Men eger aksaAam gepim aksak değil. Meni apar ijunkar Padişah yanına. Gördü bülasa bunnan reddotmalı deyil, apardı bilesin. Dedi : . - Ey ijunkar Padişah Dedi: - Beli. D�di: - Çıgırganlan bulmamışam, bu adam �le çıAırgandı. Senin istir gele yaniye,

g�tinnişem senin yanıya. Dedi: - Adın nedi, Aşıb. Aşıg dedi: - Menim adım Aşıg İsa. Dedi: - ijob Aşıg tse, sen gelmişiy bu şulu)(667 şehr içine ne iş y�? D�di: - Men g�lmişem, deyirler bir b�le çörek v�ren durust adımi, gelmişem seni bir

görem, ziyaret edem.

666 Dehfey-i oçom: Oçonc:O defa. 667 Şutua: Kalabalık.

260=--------------- Iran TOrk Aş1klan ve M/IR Kimlik

Dedi: - ijob! Bir mugarn bilemiz içün çal.

Dedi: - Aşı�. Dedi : - Beli. Dedi:

Canım ijunkar, gözUm ijunkar, ijan ijunkar, Sen Köroglu'yu neyleding? Avazı eşidem geldim sen yanuva, Canım ijunkar, Köroglu'nu neyleding? Canım ijunkar, Köroglu'yu neyleding?

Gelmişem ki görem o merd oglunu, Oglunu oglunu bu Köroglu'nu. ijeber bulmuşarn düşmüş sening bendine Gelmişem ki görem o merd oglunu, Oglunu oglunu o Köroglu'nu.

- Sen, Körogluy nediri, ne işin var Köroglu'de? Dedi:

- Gurban men çob boşalam ki bir sening tek kişi Köroglu'yu tutmuş, görür sen bu men beyliyi absiram

Dedi: - He. Dedi: - Bu onun topuzun ugresi yeridir. Men gedirdim uşagıma bir lokma çörek bulam;

topuzun ugruynan vurdu, bilemi absale etti ne bir lokma çörek de girime gelmiri. Eşitmişem ki düşmüş senin bendiye, gelmişem bulasa icaze ver bir bub tir men özUm vurarn üre�inin başınnan.

Dedi: - ijob o ki sen bilmiy tir bilesine vuriy Dedi: -Menim tehne bfişım budu. Dedi:

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 261

• Aşıg tse'yi aparın menim atiarım içine bir bub pakeş v6rin bilesine, ııtJsagdı ta Aşıg tse mine.

AAa. geldi bir niçe rig yıAıştırdı tökdi cebine. Movgey ki ele hele gedirdi, mehter de ilerdeydi o da geride, neçe riz de yetirdi. Düştü bunun guluuncuna, apardı bilesini bu atların içine. Dedi:

• Bu atların her birini pesend edirsen668 Şah güfterasıdı tamam verem sana. Dedi: • Meni apar atlar içine. Apardı bilesini atların ıçme, rizden birini goyur iki barmaAının arasına.

Çirpende669 atın dendesinin670 altından, at üç metre gedirdi geri. -Hay canım, hay kakam, hay mehter! Dedi: -Beli. Dedim: • Meni bu atlar içinden çıbar yazya bunnar vehşidi meni somünen (tırnak ile)

öldirirler, mende iş var. Çıbarttı bilesin yazıya aga geldi şah huzuruna. Dedi: • Ey padişah Dedi: · Beli Dedi: • Bu atlar menim işimden degil, men özümden bir yabı var. Bu nevri kakullugu

şeginnen uçenne meni vurir öyle de &gndir. Dedi: • Pesendi olma. Dedi:

• Niye pesendim noldu ama gudretim degil bu atlara minum. Dedi: • Menim tenha işum budu ki gelmişem fakat Köroglu mene gersede icaze

veriy.Ya bilesini öldirem ya da özivi öldürem gezim yeginne. AA& ele bu gepin içindeydi baber geldi gazap gorçudan baber geldi ijunkar Padişah yanındaki. Gızı

668 Pesend �ek: BeAenmek. 669 Çirpende: Çırpınca. 670 Dende: BOAUr.

26::.2 ______________ Iran TOrk Aşiklan ve Ml/d Kimlik

selam yetiştirmiş demiş bu çalan çagırgan ne ki gelmiş senin yanıya, muhabbet et yola sal gele bize sarı de bizim için de bir çala.

Dedi : - Bele istemişler. Dedi : - Kim istemiş? Dedi : - Gezeb goruçu. Dedi : - Padişah sag ola burda neçe padişah var? Men senin gullugundeyem. Dedi: - Ele o adam ki istiyir ged e lor Aga düştü yola bulasa geldi vabtı ki geldi, girdi velli gız yüzünü duzatır durmuş

oturmuş oraya. İndi deyir Aşıg tse soruşur billesinden deyir: - Beli. Deyir: - Hayanın adamısan? Dedi: - Men memleketler adamıyam, gismet çekib gelmişem bu yazıya. Aga, ele hele

çalırdı çagırırdı, gözelerden bilesi baş tutmuşdu, te'rif edirdi. Te'rif geldi Köroglu üstüne. Dedi :

- Men geldim işidi yoboydun burada, dediler Köroglu senin boyun tutmuş geldim belesinden bir bahiş ettim bahişımı gabul etmedi. Dedi:

-ijob ne işi vardı Köroglu 'nun? Dedi: - İstiyirdim bilesini öldirem. Dedi: - ijob! Köroglu hele bir adamdır ki sen Oldürehilesini Dedi : - Heye, nice olmuş? Adam vabtıki başına vurur öldirir, icaze siz veriz ben bu işi görirem. ijulase neçe

gün bura galdı bulasa, gız daha bune aşıg oldu bu de gıza aşıg oldu. Köroglu bunun yadından çıktı bir seyli bag da varidi, gızın yadından çıktı.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 263

İrevande bir ğuyu var, Şekerden şirin suyu var. ijer güzelin bir buyu var, Ollum dilbeste gızler. Telleri deste nazler .

Güzel hay gadaydan alam, Hey gul men ollam, Abdal men ollam, Tellerine tellerine, Zultlerine bend oldu yene.

Ucanı diininn ahusi, La'lakanın mest ovusi, Yanında enber gobusi, Ollum dilbeste gızler, Telleri deste nazler,

Güzel hay gadaydan alam, Hey gulman ollam Abdal men ollam Tellerine tellerine Zultlerine bend oldu gene.

Ketan köynek arbasında Öızıl dökme yabasında İki goynun arasında Aaıma yalı geşeng671 olur. Yerimegi, danışmegi Bir tofeşo geşeng olur Ollum dilbeste gızler Telleri desteye nazler

671 Geşeng: GUzel.

264-=---------------- Iran Türk AŞiklan ve Mi/O Kimlik

Göze! hay gadayı allarn Hey gul men ollam Abdal men ollam T�llerine tımerine Zulflerine bend oldu g�ne.

A�a burda, gız çob keyf içindeydi, d�di: - Ey Aşig İsa D�di: - Beli Dedi: - Sennen iyigter672 çalannı giman673 etmirem daha buluşa. D�di: - Niye biye674? Biye sa�ola bennen iyiter çalan var? D�di : - Kimdi? D�di : - Ele bu ki senin bendiye düşmüş menden çok iyiter çalı. D�di: - Köroglu sen deyiridin. Dedi : - Heye men �le Köroglu deyirim Dedi: - Evi yanmedi, Köro�lu biz bilmek getirek bura çalabilemez için. D�di: - Bir mücerinnehl675 getireler, bir mücerinnehl getirende tuttu goydu bir ya�hg

içine, tuttu eli içine. D�di : - Bura temaşa et biye. Bunu bir bele sıbıştıranda un oldu töküldü yere. D�di: - Biyem676 bilmireng.

672 lyigter: Daha iyi. 673 Giman: Ümit. 674 Biye: Han kızı, han hanımı. 675 MUcerrinnehl: Nal.

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 265

Dedi: - Yob Dedi: - Eyer bura teşrif getire, isıiye gaça, men tutar verirem sening eliye. HCç ğor!Jma

mende bu hüner de var. Burda gtz bir hikke yedi677. Dedi:

- Hay dadi bidad derdiler bir nefer var, demir sovurir göğe. Leh edir. Girnan edirem ele bu ele Köroglu'nun adamı ola.

Gene burda girdi gız bilesinden şekkidir bir burde bilesinnen asude etti, reddetti. Dedi:

- Indi gedek bir bag&, bir seyle, bir bub bag men varım. Bir gezek onde gellek abır bir tevr olur.

Dedi: - Sen teşrif apar, men yorunagam, kesilem. Bir burde yatam onna sen İşalla

gellem yetişerem size. Aga gız getirdi bu kendizlerini o gitti bu balvet oldi. Göttlrdi bir aftaba düştü bu

delik, dtışüklere ele böyle babtı babtı balJtı girdi bir ab içindedir. Bir ah-i zar gelir. Deridi der bir büyük gult1i78 da vurmuşdular agztna girimesinde babanda içeri girdi veli Köroglu'du atmışlar bilesini deriye. Daha abır ki nefesidir. Çob belesinden sebt 679 geçer. Aga bikildi geri geldi serkeşi çekti başını yaptı ta bilirdi agladı. Aglayanda gız geldi Dedi:

- Biye, niye gelmedi Aşıg İsa bizi goydu iş üstüne. Dedi: - Biye bilmiri, biye. Dedi: - Yob Dedi: - Bende (bendeniz) istirem gidem Dedi: - Biyem pis geçmiş bilengden? Niye gidiyi? Kim ne mene demiş bilenge. Dedi:

676 Biyem: Meger. 677 Hikke yemak: Tiksiıımek. 678 Öulf: Kilit.

679 Sebt: Sert.

266=--------------- !ran Türk A.ştk/an ve Ml/O Kimlik

- Bilmirem, bir insan siz atmışız heyvan derisine burda, öldirirengiz hilesini. Oorbirarn seher menim başıma da ele bu işi getirengiz. Men bura turmalı adam deyilem, gedesiyem. Turdum ki geleng bir budafizlik edem.

Dedi: - Evin yanmadi, buna deyiller Köro�lu. Dedi: - Bendeyi ijoda680, Köro�lu hardaymış? Köro�lu, gele sen dutang hilesini. Bu

�a nice müselman adamdı. Siz tutmuşuz bu zecri68 1 verirengiz bilesine. Ya vill edin, ya öldüresiydiz ya da necat veringz. Bu ne işdir? Sizin nezmi nasagız bileyindi.

Çıbdı dedi ki : - İndi men dedim bilesini aparalar, atalar bir beki biyabana682 ki bir seningleyin

görmeye gorba. Amma menim gepimi iyi etmemişler, men dedim bunu buradan aparın.

Dedi : - Ha! Pes sen istirdin, men bu gepi diyem ganı düşe menim boynuma. Dedi: - Pes sen deyireng ne iş görem? Dedi: - Sen munun dusta�lı�ını ver menim elime. Dedi: - ijob senin elinge verem istiyireng ne iş göreng. Dedi: - İstirem bilesini elek edem. Evin yanı, munu seher ijunkAr padişah istir. Dedi: - Heç gorbma men verirem tehviline bilesine. A�a dedi munun verin dusta�lı�ını, munun tehviline. Dusta�lı�ını verdiler.

Munun tehviline getdi aşpez yanına. Dedi: - Ay aşpez683 • Bir çenk pul tökti munun ete�ine. Dedi: - Beli

680 Bendeyi 6oda: Allah 'ın kulu. 68 1 Zecri: İşkence, eza. 682 Btyaban: Çöl, dışarı. 683 Aşpez: Aşçı.

Dr. Ali Kafkasya l ı ---------------------- 267

Dedi: - Bir dene dugba684 duza.dereng verreng şagirding arnade ki oldu, mene baber

verreng. Aga dugbayı duzedende şagirdine dedi: - Get, de, Aşıg İsa gele. Aşıg İsa vabtı geldi gördi bir böyük mecmenin içine.

Aşıg İsa bir elli götürenne goydu şagirdin başı üstüne. Dedi : - Menim gulncumca gel. Geldi elini attı gulfu da sındırdı, deri de aşdı, çekildi geri. Dedi: - Apar goy o adamıng eline. Aga ele bu da orda gezirdi. Bir za.d bula, yeye, beş ne girine gelmeyirdi. Gördü

bir dag bubar eline deyir. Yevaşeki685 bir mukafatinen elini çıbarttı yazıya. Gördi inger686 bir bub metadı.

Bir mukafatinan bu siniyi üceltti. Bu düşgin gününne çekende yuban. ijulasa ta gireginde can varıdı işdi. İçenne bir iki heresc öylesine korrolrlu bir kişide kihey edenne derri birbirinden aralannı şırrı gıpırıgının dökildi yere. Dökilenni yere sini attı darranı687. Hişare688 etti sini geti gel. Siniyi getirdi geldi deri attı birbiriyin üstüne. Geldi, dedi:

Seher zohor689 içibilesi çi bir mecmaa pdlu, ve erzeden birde kova verisine arnade bana baber vere. Aga muhabbet etti bilesine deyitti gine inni esirdi ki muhrunu da vururdu evine Köroglu'nun muhrunu ki bile ama Köroglu bilmirdi. ijulasa evvel o muhru yerine atırdi yubarı yehirdi. Girdi o bilmir geldi birgün bilesini Dedi biyem bilmir aşpaz dedi:

- Yob - Dedi : Yedi batman, arpa ununin dapısını duzat Dedi: - Bunun sım ne Dedi: - Germisi690 olmuşuz zırrın veremiye.

684 Du�tba: Ayran çorbası. 685 Yevaşeki: A�tır agır. 686 lnger: Öyleki. 687 Darra: Deri. 688 Hişare: lşaret. 689 Zohor: Öltle sonrası. 690 Genn: Ateşli bir hastalıkta yenilen yemek.

26,._8 ______________ !ran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

Aga dapı 69 1 duzattı belesi içi ginni duzattı geldi muhru sardı demiridi bu kukelerin arasını onuçi kuke de tökdi isine verdi şakirdin başı isine verdi eline dedi :

- Apar goy yegine vabtıki apardı goydu yegine el vurdu gördü bir gurru kukadı. Dedi : - Evi bu yanmış gene gazabı eaşmuş o günden bir bllner bir nenn börek verirdi

indi gene kuka olmuş mene azab bunnarı olmaz yey. Ele ele gezirdi girdi bir körrazad arasında vabtıki Eli getti üstüne dedi şayed yumurtadı zaddı. Ovpaz etmişler bilesi için. Ele hele elper edirdi gezirdi ki göre nemenedi gördü heye öz möhrlldü.

Dedi : - Hey sagol ey celallı. Men Dedim ele celalıdandı mene böyle mehabbet edir,

bunda hele bir mehabbet yob. İndi burda sergenn edi Aşıg İsa gızı. O teref de atı getirip arnade edip ğarısının evinde. ijaber verdiler dediler:

- Köroglu getiring yubarı. Köroglu gelenne ki gele geldi yubarı, bir bir pilleleri vurdu yumurirdi geldi

yuiJarı. Geldi gız oturmuştu rahat gitti başını goydu ğızın dizi üstüne uzandı, İndi biylesini deyirler gelmişer başıyaparaler, ey kirndi menim haşim apare. Goy o gllnnen narahatmışam bir uzanam.

Başının çadırası Hindistan agınnan gelir. Demegi yorgun meral, Galbıb otağından gelir.

Dad elinnen gedir, Feryad elinnen gedir, Ne bob olar sohbet aça, Yad memeliyne gedir.

Göynegi var gol ebrişim, Dudagına deger dişim, Haçan olur bu beyr işim, Yad memeli geşeng olur. YAr demegi danışmegi, Bir tohfe şub şeng olur.

69 1 Dapı: Kalın ekmek.

Dr. Ali Kafkasya l ı --------------------- 269

Saba g�li cilo girom, K�çleri bir bir banom, Yeni mi saldın zencire, Zülfleri zincir banom.

Aga baber v�rdiler ijunkar padişaha ki ne otunnuş Köroglu murahhas olmuş. ijökm �tdi ki dervazeleri bakriz �din. Aga ordu şeheri bagladı ki onuçin bunnar çıbabilmeyeler.

Dedi ki: - B�ye bilmiri? D�di : - Yob. Gız çıbdı, göre ne baberdi. Puştubamın üstüne babırdı bobasım gördi. D�di : - Boba beye ne hesab olursan şeheri muhasara etmişi? Dedi : - Fegat işimi göresiyem seni de baş kesem onnarınan. D�di: - Men istemiyir baş kesiyi, men �le bunnarınan gidirem zehmet semir çekeyng. Aga babtı ki bulasa babtı, Köroglu girdi ki Gır at hazırdı ama bir nefer üstüne

minmiş. D�di: - Ey! Demirçioglu D�di: - Beli. Dedi : - Gırata mineni kes. Bir babtı bilesine. D�di: - Dostdu. Atladı kota, Gırat ' ın üstünden munu göWrdü bir de öpdü goydu y�e. İndi Gırat'ı

yaglıga çekmiş, Gırat ' ın üzüne, arndir deyir: - Gırat, feth menden büner senden, canım ey Gırat özüm göynüm istiyir ki bu

şehri menim içün tuteng. D�di:

270=---------------- İran Türk Aştklart ve Mi/U Kimlik

- Siz de menim dalımçe692 gelin! Aga, hey edenne Öırat bu bakrizler içinden bilesi için guşleyinidi, uçirdi. Vurdu

girdiler ki birdene gara guşleyin atlı gelir. Dediler: - Ay eviniz yanı ki Köroglu geldi. Aga nisf693 oldular, nisf oldular, nisfı vurdu

bu daga, nisfı vurdu bu daga. Getdi bir böyük yal idi, yalın üstüne durdu, indi yol gözteyirdi ki Demirçioglu'ynan gız da gele. El onlardan vet edek694 Köroglu'dan el tutag Demirçioglu 'na el tutag. Dedi gız beye gelmireng gedek?

Dedi: - Get ta men l ibasıma özüme gerar verem, gelem. Dedi bob, men muntezirem sene, durmuşam. Aga vebti ki, Demirçioglu derden çıbdı yazıya, deri bagladı. Dedi: - Ay dad-i bidad,695 sen menimle vefa etmişding, sen menimle govl vermişding.

Öovl o vefadarlıgın ele budur. Düşdü yola ki gede Köroglu'nun yanına, aga, gız da gerisinneo minmişdi ata, gerisinneo gedirdi. Vegti ki ele bele at şenov696 üstünde gedirdi, gıygacı gedirdi. Köroglu çıgıranda dedi:

- Öuluncuya bab bele kesdir. Vebti baganda guluncuna gördü beli gızdı gelir. Dedi: - Özümüzdendir beberi deyil. Geldiler yal üstüne, vebti geldiler yal üstüne piyade oldular üç yanlı dedi ki: - Aşıg isa. Dedi : - Beli. Min bu Öırat'ın üstüne, bu orduyu yıgıştır bir yere. Aga minende bu Öırat'ın üstüne, bir hele çapdı, bir bele çapdı, ordu, kurummu

yıgdı yalın döşüne. Vegti ki Köroglu'nu yıgdı yalın döşüne, Bolu Beg'i tutdu, Padişah' ı tutdu, gocayı. Daha millete dedi :

- Siz gedin. Siznen işim yobdu. Üçünü getirdi yalın üstüne. Evvel ki vurdu gocanın boynu ardınnan, boynu getdi

aşşagı. Bolu Begi'nin golunu bagladı. Dedi:

692 Dalımçe: Ardı sıra.

693 Nisf: Yarım.

694 V el edmek: Serbest bırakmak.

695 Dad-i bidad: Yazık ki.

696 Şenov: Kum.

Dr. Ali Kafkasya l ı ---------------------

- Ey Padişah. Dedi: - Beli. Dedi :

271

- Gızın nza.n4rnsini yazarayıng, Demirçioglu için? Öz rizayetiynen, istemirem deyem ki güncen apannışarn. Yaz, ta men götürem belesini gedem. Aga bülase burda rızanime yazdı ki men özümne gızımı vermişem bu adama. Bolu Begi'nin golunu bagladılar, atdılar beşe, büküldüler Çemribel için. Ele bele ki geleler Çemribel için yetişmiş Tuna Çayı 'na. İndi belesinden soruşur:

- Bolu Beg, canım Bolu Beg, günü ki meni burda atırdı suya, bu suyun içine, sudan çekirdi meni yubarı, bob yadına gelir? Men ele o adarnarn. Aga bir gız idi, ele Tuna Çayı 'nın gıragında, şehriydi, geldi Köroglu'nun ögüne. Vebtiki geldi, dedi :

- Men çob göynüm istirdi ki sen murabbas697 olang. Ele duay-i beyr Cdirdim. İni bahiş edirem meni eyablarna698. Bükül mene bir gonag ol onna get. Büküldü bu gızm evine, bu da ele bir işden gelen serşinas699 gız idi. öonabladı belisini, bahiş eledi belesinden, dedi :

- Bu pes etmiş Köroglu, sen bagışla beliseni. Bu adarnın ganını bagtşla. Bu arvad uşab varı. Guzeşt 700 et belesine. Aga burda dedi eşgal yobu, indi sen munu üz vurmuşayng men de bunu bagışlıyararn. İndi gelmişler Çemribele, deyiJier gülüler, Demirçioglu 'nung toynu tutuller burda.

Kehliyim gonde daş üstüne, Gelem çeker gaş üstüne, Her ne desen baş üstüne, Uçerem gonnem gağollerem,701 Çekerem ğonnem gagollerem. Gözleri gere kekligim, Sinesi yare kekligim, Gözleri gere kekligim, Cigeri yare kekligim.

697 Muratıbas: Halas olmak. 698 Eyablanmak: Engel olmak. 699 Serşinas: Önder. 700 Guzeşt: Affetmek. 701 Gagollemek: Şakımak, ötmek.

27=.2 _______________ İran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

Başının çadiresi Hindistan agınden gelir, Demegi yorgun galhub otagından gelir, Dad elinden geder ferya.d elinden geder, Ne bub oler göze! haçan yad memetim elinden geder.

Kekligi vurdum daşiynen, Gözleri doldu yaşiynen, Esli eynaglı 702 banım, Ebru keman alir canım, Hey göze! gadan men alaın, Gul men ollam ebdal men ollam, Tellerine tellerine zölflerine.

702 Eynaaıı : Anlayışlı.

Dr. Ali Kafkasyal ı --------------------- 273

2.2. Tilim Han ile Mihri Hamm (Kum/Save Şabsevcn Vııryanb)

TILIM � İLE MEım1 UANIM HIKAYESI

Anlatan: Aşık Ali Ram•zani (Ganq) Yazan: Ali KAFKASY ALI

Yer ve Tarih: İnDIKum, 4 Nisan 2007

Hekim Tiliınijan, Şiraz Vilayeti 'ne Mehri ijanım'ın dalınca gedir. Şiraz'da bir dükWı tutub neccarlık703 yapmaga başlar. Allah Mehri ijanım'a iki tene balaca oglan verir. Oglanlar gediller mektebtıanaya. Oglanların mektepbane yolu Tilim ijan'ın neccarbanesinin önünden kCçir. Her gün gelip ncecariden kCçende Tilim ijan'ın ganı coşa gelir. Mehri ijanım, her yerde beber saldı, neccar ki menim uşablarıma mehebbet eliyir, olmasın Tilim ijan'dır, emoglumdur gelib Şiraz vil4yetine, ÖZ yanınnan dedi men gedim öz gözümnen görüm, Tilim ijan'dır, ya ayrı kesdir. Mehri ijanıın, kenizleninen 704 ikisini çagırdı, libas-ı merdane 705 geydiler, geldiler neccarın ganşarına706 Mehri ijanım, neccara sesdendi :

- Üstadı neccar, biz yolçuyub, sen bizim atlarımızı sen nallıyasan.

Tilim ijan, besiret gözüylen babdı gördü, Mehri ijanım'dır, libas-ı merdane geyib. Dedi :

703 Neccar: Marangoz. 704 Keniz: Halayık, hizmetçi kız. 705 Libas-ı merdAne: Erkek elbisesi. 706 Öanşar: Karşı, On.

274�--------------------------- Iran Türk Aşıklari ve Mi/O Kimlik

- Gulag assan men saz u söz ilen Ml eyleyim. Atı demirçi nallar, görOnUr men neccaram.

Tilim :ijan d6yir:

Eşg oduna şirin canı, Yandırmazlar menim canım, Mara! d(a)olsa ejdahanı, Aldırmazlar menim canım.

Sövdager707 olmaz minager708, Minager olmaz sövadger, Demirçi yeme neccarı, Öldürmezler menim canım.

Dalkeran olmaz seyyad, Palanıduz olmaz beyyad, Neccariye demir, polad Dögdürmezler menim canım.

Tilim ijan getdi başımnan, Heç kimse usanmaz işinnen, Gelemin terse başıynan, Y azdırmazlar menim canım.

Tilim ijan' ın, sözleri tamam oldu. Mehri ijanım çob nftrahet oldu. İstedi gede, Mehri ijanım, kenizlerine destur verdi, isdedi gede, kenizler bilmesin, yarın başına gabarlar. Mehri ijanım istedi getsin, Tilim ijan seslendi :

- Mehri ijanım, ayab sabla bir sözüm deyim onnan sonra get:

707 Sövdager: Sevdalı, Aşık.

708 Minager: MinakAr, mina işleyen.

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 275

Ey ala gözlü nazlı dilber, Ne uçursan hevalardan. Sen Allah'ı709 kesme ülfet, Bizim tek beynavalardan.

Men ki senin taşın atmam, Y adlarınan ülfet gatmam, Almasam men seni getmem, Sizin bu astanalardan7ıo.

Men ki seninle dostam Şirin canıynan peyvestem, Emmişem leblerden mestem, El göttüm meybanelerden 7ı ı .

Her yigit ehli derd olmaz, Her göze! dilpesend olmaz, Şeme yanmag asan 7ı2 olmaz, Get ögren pervanelerden7ı3.

Gene badı seba esti Sebr ü gerarımı kesti, Tilimin vefalı dostu Gel olma bivefalardan.

Mehri ijanım, evine döndü .. İki ferraş714 intibab eledi. Destur verdi dedi:

- Gedin, neccarı Şehr-i Şiraz'dan çıbarın getsin.

Ferraşlar geldiler:

- Üstad selam! Allah güvvet versin, örnrün çob olsun.

709 Sen Allah'ı : Allah'ı scversen. 7ıo Atsana: Kapının eşiai. 7 ı ı Meyhanelerden el çektim. 7 ı2 Asan: Kolay. 713 Pervane: Kelebek. 7ı4 Femış: Hizmetçi.

276;:;. ______________ İran Türk Aşıklan ve Ml/11 Kimlik

- Alı�ykessselam, sagolun. Ferraşlar gördüler üstad-ı neccar çob Arif çob höyük kesdir. Jjeher aldılar: - Üstadı neccar, sen hardan gelih hara gederay, hardan gelihsen? Tilim J;:Jan dedi: - Siz eyleşin7 1 5, men saz u sözüneo size deyim hardan gelmişem.

Ey agalar gelin te'rif eyleyim, Ruhsat alıh 4lişannan gelirem. Sinem defter oluh dilim gelemdan, Altmış pille nerdihannan gelirem.

İçih içib camın mestiyem, Her yerde men ılşıgların dostuyam, Muradım almışarn kemer hestiyem, İmam Rıza gerihannan gelirem.

Kendimiz Meragey şehrim Ustaba, Merzdagan çayınnan götürdüm hava, Aşşublar derdine eylerem dava, Gezihen men Hindistan'dan gelirem.

Oturuhan öz günüme aglaram, ijencer alıb sinem çapraz daglaram, Temaını dünyada canım baglaram, Teftirçiyem men divannnan gelirem.

Bilenler bilsinler men Tilim ijan'am. Bilmeyenler bilsin govher-i kfinam, Sakin-i Meragey esli Türkman'am, Geze geze bu cehannan gelirem.

7 15 Eleşmek: Oturınuk.

Dr. Ali Kafkasxaı ı --------------------- 277

Ferraşlar gelibler Mehri ijanım yanına:

- Meri ijanım salamat olsun, ustadı neccar deyir men k4sıbanı, eger k4sıbçılıg gedeAendi 7 16 , hamıya gedegendir. EAer gedegen degil, men k4sıbanı, burada neccaram burada bir kesnen işim yobdur.

Mehri ijanım fikre getdi. Öz yanında dedim:

- Bar İlaham, eger Seyfi ijan bilse emoAiumdu, misaldır deyiller, fami1718 eger familin etini yese gene sümügünü719 atmaz. Galıbdır fikr içinde. Öz yanında seher ijan bilmesin, Seyfi ijan da Şiraz'ın ostandandır 720 • Mehri ijanım getdi fıkre. EmoAium neccarlıg elinden gelir. Men devet eleyiın, gelsin, ostandarın sarayının gapusun temir elesin, bu bahaneynen özümü Mleleyim. Ki deyim, galisay Seyfi ijan sene azar eyler. Yollayub, ustadı ncecan getirdiler. Hökümet sarayında gapulara ba.!Jsun, Mehri ijanım belvet eleyib ustadı neccarnan danışsun, her ne fikreledi belvet olmadı, Tilim ijan narahat olub, bir söz a.!Jiına gelib, kenizlerden birine dedi menim bir neçe tene sözüm var onu men deyim sen yaz ver Mehri ijanım'a.

Laçın kimin dövr eylerdim hevada, Gözü baAiı tora düşdüm bilmedim.

Gözel sevdim gözellerin içinde, Yatmadım siyah zülüflerin içinde Galıb keçdim gam deryalar içinde, Evvelki ağiımı sora bilmedim.

Yarım içdi mey mezeden mest oldu, Daşım atdı yadlarınan dost oldu, Ablım getdi, bütün cismim bestoldu, öovduAum ceyranı yora bilmedim.

716 Gedetenlgadagan: Yasak. 7 17 öz yanında dc!mek: Kendi kendine söylenmek. 7 18 Famil: Akraba, aile. 719 SUmQg: Kemik. 720 Ostandar: Amir, vali .

278=---------------- İran Türk A.ştkiart ve Milli Kimlik

SiQ.ey üste men guraydım tebtimi, Öz eliylen soyduraydım relJtini, Her kitaba aşdırdım men bebtimi, Özüm kimin be!Jti gere bilmedim.

Atiıyınan gelebilmez piyada, Yatıb bebtim kim yulJudan oyada, Özüy demiş galabilmem piyada, Bagışla Tilim'i gala bilmedim.

Mehri ijanım, öz yanında dedi, yalJçısı budu, özüm gedim vagiyyeti deyim Seyfi ijan'a . . Görüm Seyfi ijan ne tedbir tutur? Gelip .Seyfi ijan yanına, dil oldu Seyfi ijan'a:

- Gurban o zaman ki sen geldin, meni alay, menim emoğlum varıydı, Tilim ijan adında, menim adablım idi, menim gardaşlarım, kendin ketbudası el ele verdiler meni verdiler sene, sen alıp getirmişey, elan neçe müddetdi seninle men zindiganlıg eliyirem 721 •

Seyfi ijan dedi: - Ne beyr olubdu? - Eşitmişem menim emoglum gelipdi Şiraz'a, senden istiyirem menim

emioglumu, azarı eziyeti çatmamış, buradan çılJardasan gede öz viiAyetine. Seyfi ijan gebul elemedi, dedi : - Seher herkes mene bir SÖZ deyer. Men Şiraz'ın böyüklerin devet eliyerem,

emogluyu da isterem görüm emogluy eger canın goyuptur senin yoluya gelip, eger sen razı olsay men senin talağıy722 verim, emoğluy aparsın, eger görem yolJ ölümünnen gorbur, özüm öldürrem.

Seyfi ijan hökm eledi, Şiraz' ın böyüklerinden neçe nefer devet eledi, meclis gurup, Tilim ijan' ı da istedi, o zaman resm idi meclisde gehve, gelyan, şerbet, şimi düzdüler. Herkes eyleşib, gehve, gelyan, şerbet şimiden meyleledi. Seyfi ijan babdı gördü, Tilim ijan oturub, ama meclisde bir nefer var namı Mirze Paşa, reis-i eşair-i Şirz'dır. Mirze Paşa her ne diye, Mirze Paşa sözüdür. Mirze Paşa gördü bir tene

721 ZindegAnlığ elemek: Birlikte yaşamak.

722 Talag: Talak.

Dr. All Kafkasyalı -------------------- 279

gonatJdır, otunnagınnan meluındur, böyük adamdır. Emına gehve, gelyan, şerbet, şimi meylelemir. Seslendi:

• Hemşehri, sen niye gehve, gelyan, meylelemirey? Tilim ijan dedi:

- Menim velayetimde resmidir, bu cür meclis ola, bu ctır aplar eyleşmiş ola, biz tebşir deyerih.

Dedi: - ijob, tebşir bilerey? Tilim ijan erzeledi: - Beli. - Tebşir bilirey, o zaman bize bir tebşir deginen.

Deli köntıl içme n4merd badesin, Eger piyalesi dolu gend ola. Vur deryaya, kCçme n4merd polunnan, Eger kCçme yüz asand ola.

Köhne düşmenin ilen olma Aşına, Yalannan and içme merdin başına, Çobda zehmet çekme sen çOl guşuna, Bir terlan besiesen dost pesend olar.

Köhne düşmeninen lafı dost vurma, Nidanınan gedub oturuh durma, N4mert gapısında boynunu burma, Eger ceramesi altmış kend olar.

Sedir banesinde gılma nemazı, ijüda nemazından heç olmaz razı,

Meclisde danışma n4merbud sOztı, Arifler bo� yeddi bend olar.

280=--------------- !ran Türk A.ştk/an ve Mi/O Kimlik

Tilim ijan sözlerin eylemez haşa, Özge eyalım e�ez tamaşa, Yeme nfunerd çöregin 723 gabar başa, Bu sözlerim gulagına bend olar.

Meclisde neçe nefer, Seyfi ijan'ın yoldaşlarınnan, Tilim ijan'ın meclisine, demine pal gatırlar, şulug eliller. Mirze Paşa'nın boşu geldi. Seslendi:

- Gonab, eger şer bilirey bizim üçün gene obu.

Canım oglan her meclisde, Y abşı otur yabşı dan ış, yabşı dur. Dindirseler724 merifetten ver beber, Gören desin barekdllah yabşıdır.

Adam vardır adamların nabşıdır, Adam da var heyvan onnan yabşıdır, Adam var dindirsey cannara deger, Adam var dindirmesey yabşıdır.

Hocanın merfeti asa elinde, Cavanın merfeti salarn dilinde, Ndbelef evlat galsa yerinde Galsa, galmaması onnan yabşıdır.

Adam vardır yolun erkanın bilmez, Adam var heç bir vabt namaz bilmez, Gohum var dar günde hCç vece gelmez725, Yad vardır ay gohumlardan yabşıdır.

Tilim deyer günde gelsin gonagı, Mesref olsun düyü ile yagı, Açıb gapı olsun güler dodagı, ijoş güftarı726 hamısınnan727 yabşıdır.

723 Çoreg: Ekmek. 124 Dindirmek: Konuşturmak. 12S H�ç v� gelmez: Hiç umursamaz, aldırmaz. 726 ijoş gUftar: Hoş söz. 727 Hamısı: Hepsi.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 281

Sözleri ternam olub, Seyfi ijan, hCç kese demedi gonab kimdir, meclis neye batır gurulub, dedi:

- Agayan, mürebbebdiler, seher evvel-i sup agayan gonabdılar, devet eliyirem hernin meclise.

Mirze Paşa, Tilim'i öz yanıcan aparubdur menziline128. Gece herkes beber tapdı, Mirze Paşa menzilinde bir işıg gelib, çob yabçı söhbet elir. Yıgtldılar Mirze Paşa menziline, Mirze Paşa meclisinde Tilim ijan, neçe tene söz batirine gelib görek ne cOr deyib :

728 Menzil: Ev.

Canım oglan budur mennen emanet, Dolan mert kişinin gızın alginan. ijoş gütlan olsuft şirin beyanı, Agzının selamın sözün alginan.

Deme saf başıma bir göze! geldi, Tiri gemzeleri bagrımı deldi, Her üzü geşenge deme gözeldi, Esli necabetin beber alginan.

Özün. vurmaginen daşınan daga, Get özün salginan alişan baga, Çob telesmeginen göze! almaga, Dolanginan derde derman alginan.

Y iıbşı cavan gedib pis hemdem almaz, Pis hemdem yarası canda sagalmaz, Her saralan tage kovun getirmez, Get esiili tagdan govun alginan.

Bir hemdem alginan sifetde gardaş, Dünyanın sefasın sür yavaş yavaş, Yemege nan ister geymege gumaş, Evvel fıkrin eyle onnan alginan.

282=---------------- Iran Türk Aştklan ve Ml/O Kimlik

Bed esili ne danışdır ne dindir, Esiilinin sözü gendden şirindir. Tilim ijan sözleri bilafdır, öldür, Get balın lizzetin Şam' dan alginan.

Sözleri tamam oldu. Mirze Paşa dil oldu729: - Gonab sen cavanlara, ne cür gız alsınlar, ne cür kişinin gızını alsınlar, bu barede

deyesen. Gözelin özünü de deginen. Tilim ijan aldı sazı görek ne cür deyer: Evvel dedi:

- Peri peykan melek sifet bir göze!, Gaşı gözü gare Uile reng ola. Höreleri efşan ola her yandan, Sürmeli, vesmeli bir hüşeng ola.

İçende görsene bagazında su, Ember efşan ola hoş bu boş su,

Dişleri mirvari agzı teng ola.

Tuba boylu ola, gerden sürahi, Barihiyan !Jallı, Hindistan şah, Aheste yol gede, seyrede !ali, Keklik kimi yerişine leng ola.

Her baban adamın ablın apara, Cemalı buluddan çıban mehpara,

Kirpigler her biri bir bedeng ola.

Tilim deyer sine billur beden ag, Göze! eban ola damabçası ag, Topubları etli ola, dodagı geymab Lebi şirin her babışı beng ola.

729 Dil olmak: Konuşmak, demek:

Dr. All Kafkasyal ı -------------------- 283

Eyleşenler boşları geldi. Mirze Paşa çob boşu geldi. G=ni burda �onııa oldu. Seherden gene evvel-i vebt getdiler, Seyfi ijan menziline. Seyfi ijan meclisinde �onatJiar hamı eyleşdiler. Şerbet, şimi, gehve �elyan düzdüler. Seyfi ijan dil oldu:

- Gonagımız dünen geceden gelibdir, buradadır. Eyleşenler bilsinler Mehri ijanım'ı men alıb getirmişem, Mehri ijanım bunun nişanlısı, emisi �ızı, adablısıdır men alıb getirmişem. İndi gelibdi burada dünennen sizin yanıyızda bu meclisde şer deyir bize. Agayan eyleşib, men Tilim ijan'nan neçe tene şer istiyirem, sözleri içinde Farisi ola Türki ola Erebi ola. Mirze Paşa babdı Telim ijan'a:

- Gonab, bu sözler ki Seyfi ijan istir, bilirsen? Dedi:

- Niye bilmirem. Evvel dedi:

Oglan odur her meclise varanda, Geme ğan ğatmaya vire bid dem buş. Mennen beber aldılar usul neçedir Ereb bem, Farsi penc, Türki beş.

Seyragublar seyrangAha çıballar, Ayna goyub mah camala baballar, O nedir ki sürme vesme yatJallar, Ereb hilal, Farsi ebru, Türki gaş.

Nidan ilen yola getme incider, Regibin sözleri meni incider, O nedir ki tergubezin incidir? Ereb sindan, Farsi dendan, Türki diş.

Sevdicegim gel bir çıbag Aleme, Gemer üzün şems olubdur Aleme, O nedir ki vacib olub 4deme, Ereb becer, Farisi seng, Türki daş.

Tilim deyer gel geyineg külahe, Seyragublar eyni olsun küiAhe, O nedir ki galib olar küiAhe? Ereb re's, Farisi ser, Türki baş.

284_,__ ______________ Iran Türk A.ştkiart ve Mill1 Kimlik

Eyleşenler boşları geldi. Seyfi ijan, galdı iki yolun arasında Gördü Tilim ijan'dan nCçe tene730 şer istedi, Tilim ijan şerleri dedi.

Dedi: - Sen eger, Mehri ijanımdan ötrü gelmişey bura, Men indi hökm elerem Mehri

ijanım gele obirsi otabda eyleşe, eger sen Mehri ijanım'ı istirey, Mehri ijanım'ın başınnan eyage, şemen menim üçün deyen.

Tilim ijan dedi: - Ne olar, Mehri ijanım gelsin, eyleşsin, her neçe tene sen istesen men Mehri

ijanım için deyerem. Mehri ijanım geldi eyleşdi, agayan da eyleşib, Mehri ijanım ki gelib perdenin öbürsü yanında eyleşdi, Tilim ijan getdi bir ayrı Aleme. V adına düşdü bir eman Mehri ijanım öz velayetinde, öz mehellerinde, emi gızısıdır, ona göre nCçe tene söz Mehri ijanım için Seyfi ijan istedi. Başının tüklerinden şCrinen deyey, redifinen gele ayagının dımagınnan çıtJa. Evvel dedi:

Bulgeyis tek, zülfiln çıbıb tebt üste, Hökm eylesen her yane gerekdir. Adın Nahid, Şehran, Zöhre, Müşteri, Müjganın teklifi cane gerekdir.

Mirze Paşa, eyleşenler boşları geldi.

Öaşların geradur, kirpigin zeyni, Gözlerin alubdur güdreti eyni, Cemalın cennetdir götürse deyni, Meni beleşdirsen gane gerekdir.

Mirze Paşa çob boşu geldi.

Öulablann açıb gepler eşidi, Yanabiarın gızıl gülün puşudur, Enfin şeker, dodagın gend başıdır, Oyannagın şehdi şane gerekdi.

730 Neçe tene: Birkaç tane.

Dr. Ali Kafkasyalı --------------------

Dişierin dürdane ciması şagi, . . . deryade mahi, Mübarek hülgun gerden sürahi, O gerdene gol çalamak gerekdi.

İkki çiyinlcrin cenneti gezer, Golların buyururar elierin yazar, Nazik barmatJiarın hamısın pozar, Beyle şeyler gelemdana gerekdir.

Puştu mübarekin tebt-i Süleyman, Sinen berg içinde kuh-i sebelan, Aa sinende bir çüt meyve-i rizvan, Bele narlar beste cana ger�kdir.

· ÇözüiUb saçların dalda seraser, Men ona mayilem gerarım keser, O siyah telierin gül kimin eser, Sob-i sob olana şane gerekdir.

Şetemin etrafı betayt ahu, İçinde dür biter mahidir mahi, Sineler arası onların rahı, Daraaııaı beyle bane gerekdir.

İkki şeydir deye birnem beladur, Birisi növredir biri taladır, İkki dizin ikki deste laledir, Gelerneler gülşane gerekdir.

Topubların güldür, dabanı güçle, Gele gebrim üste penceler ölçe, ijaki barmatJiarın gözüme milçe, Ele miller sOrmedane gerekdir.

285

286=---------------- İran Türk Aşiklan ve Ml/O Kimlik

Eyleşen meclisin divanın �yler, Seni seven daha cenneti n�yler, D�me dur g�t dlem meni men �yler, Mene bu gün bu astane gerekdir.

Nur-i tecallade çob ecayibsen, Tilim ijanı' ın nezerinden gayibsen, Vefa defterini obumayibsen. Hele sene mektepbane gerekdir.

Eyleşenler, Mirze Paşa, hamı boşları geldi. M�hri ijanım g�tdi fıkre, öz yanında d�yir Allah, her cUr olsa emogludur, olmaya S�yfı ijan emogluma eza, cefa �!esin? S�yfı ijan, gördü her ne ş�r istedi, Tilim ijan ş�rleri dedi. Dedi o ki bu cUr oldu, M�hri ijanım istedi men senin telagın v�rim, M�hri ijanım seniydir, aparginan. M�hri ijanım destur v�rdi, geldiler m�hri banım'ın te!Bgını v�rdiler. M�hri ijanım Tilim ijan'ınan S�yfı ijan menzilinnen çıbdılar, M�hri ijanım dedi :

- Emoglu, men seniynen gelmirem. D�di: - Niye? Dedi: - Men seniynen gelsem, seher menim gardaşlarım, menim başım · keser. Men

Mirze Paşa menzilinde galım, sen g�t, Save vilayetinde, gardaşlarımdan bir ndme al getir, men seniynen gelim. Tilim ijan, M�hri ijanım'ı Mirze Paşa menzilinde Şiraz'da tapşurub, özü piyada dUşUbdU yola gel ha gel günlerin birinde y�tişdi Save malıalında Merag�y kendinde geldi o zaman ki Şiraz'a g�dirdi M�hri ijanım, alıb aparmışdılar, Tilim ijan M�hri ijanım'ın hacısı Terlan ijanım'ı almışdı. Terlan ijanım'nan Allah bir dene gız v�rib, geldi öz yanında fıkr �!edi, "Allah, bir kişi iki bacı alabilmez, men negeyrim?" G�tdi fıkre öz yanında. Dedi men her gün babana getirim, · Terlan ijanım'dan irad tutum, bir babana tapım, Terlan ijanım'ın telagını v�rim, g�dim M�hri ijanım'ı getirim. Günde g�derdi, çölde, işde her y�rden gelerdi, Terlan ijanım'dan irad tutardı. Bir gün d�yerdi çayın berabdı, bir gün deyerdi nahar yabçı deyildi, bir gün d�yerdi şam dUzelmişey şordur, bir gün d�yerdi duzu yobdur, bir gün d�yerdi duzu azdır, bir gün d�yerdi duzu çobdur, günde Terlan ijanım'la sözleri olardı. Telan ijanım kOserdi g�derdi. N�çe tene agsaggal, aga, bey g�derdi Terlan ijanım'ı getirerdi. Bir n�çe gUnnen sonra gene kUser gederdi. GUnnerin birinde Tilim

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 287

ijan gapıyı baAlayıb UzOne, terk-i dünya eledi. Dedi daha dünyadan doymuşaın, öz saraymda otunnuşdu, tek Orek dolub, bir nCçe tene tebşir öz h!lma hele deyer:

Şeyhi Senan kimi tersa sevmişem, Rasta yollarımı kec eylemişem. Bir nfibelef kese dUçAr olmuşam, Başımnan abiımı nec eylemişem.

Zerer olup, elediyim etdigim, Kesat olub bazartarda sattıgtm,

Elden çıbıb tor atdıgım tutdugum, Govdugum ceyranı nec eylemişem.

Bir vefa görmedim sultannan bandan, Bir tiken çıbardan olmadı candan, Gonşulanm köçUb oyan bayandan, Aralığ evimi uc eylemişem.

Allah bilir neget73 1 pakarn ariyem, Nece bebdi gera şum sitareyem, Mehnet emlakinin dirovgeriyem 732, Derib gem bermenin dec733 eylemişem.

Elenmişem yüz min yüz min elekden, Çıbmışaın men neçe şedd-i kelekden, ijeber alsay meni çerb-i Felekden, Deyer Telim' inen lee eylemişem.734 (Deyer Telim ijan ilen lee eylemişem.)73S

Fikr içindeydi gene böyUk beylerden, aAaJardan Terlan ijanım'ı getirdiler. Günnerin birinde beyler, böyUkler, Terlan ijanım'ı getirmişdiler, Tilim ijan seslendi:

73 1 N&let: Ne kadar. 732 Dirovge: Biçinci, biçen. 733 Dec: (tec) Arpa veya bugday yıgını. 734 Lee 6yleınek: Aksi gitmek. 13S Bazı Aşıklar bu mısrayı bu şekilde okurlar.

288=--------------- !ran Türk Aşiklan ve Ml//1 Kimlik

- Ay kişiler, ay beyler, bu cür olmaz ki, her neçe günnen bir Terlan ijanım, küse ğehreliye gede, siz .gede getirey. Bu menim sözüme getmir, menim sözüme babmır.

Dediler: - Ne iş görüb? Ne eliyib? Dedi: - Ey agalar,

Dedi:

Sevgilimi size terif eyleyim, Getmiri sözüme sevgilim menim, Gızı bel götürer özü ğazmanı, Bir neçe çekdiler özüme menim.

Yabçı arvadların çehmesi pişer, Bu pis arvadların çehmeyi daşar, Seherden durar külfeye işer, Gara balçlıb gelir dizime menim.

Arvadlar içinde avradım itdi, Başımı ğatdı hayana getdi? İtibse itib cehennem itib, Daha heç gelmiri gözüme menim.

Yoluyda çob çekmeşişem mihnet, Senden bir gün görmedim bir mehebbet, Seni doganıyın ruhune nelet, Daha heç gelmirey gözüme menim.

- Agayan, beyler, bu avradı men daha istemirem.

Bu müddetde bahane getirmişdi. Terlan ijanım'ın telagını verdi, geldi bir yoldaşı vardı, yoldaşını yolladı Mehri ijanım'ın gardaşlan yanına. Dedi siz bir name yazayız, Tilim ijan apara Şiraz veayetinde Mehri ijanım, Seyfi ijan'nan telab ala. Tilim ijan ' ın yanı ca gele. - Bir dene name verdiler. Tilim ijan gene burdan yola düşdü, o zaman erraba yobudu, vesite yobudu piyada gedirdiler. Tilim ijan yola düşdü nCçe gün piyada yol getdikden sonra Şiraz velayetinde Mirza Paşa menziline tüşdü. Mihri

Dr. Al i Kafkasyal ı -------------------- 289

ijanım'ın gardaşlannın nAmesini v�rdi Mihri ijanım'a. Mihri ijanım gördü gardaşlan yazıbdur, "Eger Seyfi ijan'dan talab almışay, emioglumuz Tilim ijan yanıca gelginen öz velayetimizi. Bular yola düşdüler, piyada gelirdiler, bir menzil yol gelmişdiler, Mehri ijanım seslendi:

- Emo�lu men piyada gelebilmirem. ijeste olmuşam. Uzabdan bir ba� görsenirdi, Tilim ijan dedi: - Emigızı biraz da gelsek bu ba�a yetişsek, orda senin besteliyin alay. Yetişdiler

ba�a, Tilim ijan Şiraz'a geden zaman, ba� hürrem idi. A�açlann meyvesi vanydı, yarpabları vanydı. Şira'dan geyiden . zaman �açlar yap�ın töküb, meyvelerin yeyibler. Oturmuşdular suyun kenarında, Tilim ijan dedi:

- Emigızı, sen burda yorulma�ın al736, besteliyin çıbsın, menim bir neçe tene SÖZ batırıma gelibdi, men bu sözleri deyim, senin besteliyin çıbdı, seniynen gedim.

Dedi: - Olsun, ne olar.

Oturmuşdular, Tilim ijan öz yanında, dedi "Menim heç şansım yobdur, eger menim igbalım olaydı, menim bebtim olaydı, indi babıb görüreın, Mihri ijanım da bu a�açlar kimin yarpa�ın töküb. M�yvesin yeyibler. Yap�n tökübler, indi gelib çatıb menim elime. Dedi:

- Emigızı, sen burda yorulma�ıy al, menim yadıma bir nCçe söz gelipdir, sözlerimi d�yim yola düşek. Dedi:

- Ne olar. Dedi:

Bu bostan yalJço bostandı, Çökübdü ba�ın ne fayda. Deribdiler şamamasın, Boş galıb �ı ne fayda.

İçibdiler �yranını, Gaçırdıblar ceyranını, Sürübdüler dövranını, Tutublar y�n ne fayda.

736 YonılınaAı almag: YorgunluAıJ çıkarmak, dinlenınek.

290=----------------- Iran Türk A.ştk/an ve Ml/O Kimlik

Mehri ijanım öz yanında, fikr eledi. Dedi emoglum, yobsa bu sözleri menim içün dedi. Men de ele bu bag gününe düşmüşem.

Dedi: - Emoglu, bu sözleri mene deyirey? Dedi: - Yob, niye sene deyirem. Dedi:

Garadır Mehri gaşların, Ne gargıdır bu saçların. Guruyubdur agaçları Tökülüb yapragın ne fayda.

Derin deryalara dollam, Saralıb gül kimi sollam, Deyirdim Mehri 'ni alam, Gismet olmadı ne fayda.

Sözleri ternam oldu, Mihri ijanım dedi: - Emoglu, sen deyirey gismet olmadı ne fayda, be meni alıp hara aparay? Eger

men sene gismet olmamışam, be meni hara aparıray? Mehri ijanım narahat oldu, dedi : - Sen ki bu cür deyirey, men ele galsam bu bagda galıram, ölsem de bu bagda

ölürem. Seninle men gelmirem. Her ne yalvardı: - Emigızı, men sene demirem bu sözleri. Men bu sözleri nftrahatam, üreyim

tutulub deyirem. Sene demirem. Sene deseydim, seni gelib aparmazdım hara? Emigtzının üregini ele getirdi, buradan düşdüler yola. Gene piyada gelirdiler, gel

ha gel, yetişdiler gene bir bagın kinarında, Mehri ijanım dedi: - Men beste olmuşam, emoglu men seninle gelebilmirem. Tilim ijan dedi: - Ne eybi vardır737 • Bagın kinarında besteliyin al, her zernan besteliyin aldın

gene yola tüşerih.

737 Ne ı!ybi vardır: Olabilir, önemi oyktur.

Dr. Al i Kafkasyalı -------------------- 291

Mehri ijanım, bagda suyun kenarında, bestelih alırdı, bir zernan yadına düştü, men emoglumnan hara gedirem indi? Men bu çagımda, seher mene güleller. Gene selendi:

- Emoglu, men ele ölsem bu bagda ölürem, galsam da ele bu bagda galıram. Seniylen daha men gelmirem.

Tilim ijan yalvanr, iltimas elir: - Emigızı, seher mene gül eller, abı sen bir zenan belayıgı 738, seni bu çölde,

gürbet velayette ne cür goyum gedim? Neçe tene yene şer batınna gelib, Tilim ijan yalvanr:

- Emigızı sen Allah bu sözlerden demeginen.

Dedi:

Bugün s6yragubdan bir söz eşitdim, Eger gerçek olar büker belimi. El elden üzüldü, yar elden g6tdi, BAr-i ijüdam gismet eyle ölümü.

- Emigızı eger bu sözlerden deyiler, men Allah'dan ölüm istiyirem. Men de daha gelmirem.

Nazlı yArın sesi gelir daglardan, Fitle kimi nece yandım yaglardan, Şikest bülbül ayrı düşdü baglardan, ijar dolaşıb elden alıb gülümü.

Vefalı yAr bu dünyada var olsun, Bivefa yar derde girifdar olsun, Aglama sevdiyim goy bahar olsun, Terkeylerem ulusumu, elimi.

Ecel guşu başım üste dövr6yler, Tebib gelmez yaralarım govr eyler, Bir terefden gohumlanm gehreyler, Bir terefden sen hükmüşey belimi.

738 Zenan belayıtı: Kadın kişi.

292=--------------- Iran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

Tilim deyer nıikes camın içmerem, y abçıyınan yamanımı seçmerem, Namert köprüsünden gedip kCçmerem, Nece saldın çaydan çaya yolumu.

Gene yalvar ya!Jar eledi, düşdüler yola. Gel ha gel, geldiler kende çatan yerde bir dene gedik var, Mehri ijanım dedi:

- Emoglu men seniynen gelsem kende, nece ki dostumuz var düşmenimiz var meni görseler ya!Jçı bagışlamazlar. Men bu gedikde bu geyenin yanında galaram, sen get, neçe dene emmeden, baladan, dayı avradı yollaginan gelsin men olarnan gelim.

Mehri ijanım, Meragey'in gediyinde geye dibinde galdı, Tilim ijan, yetişdi herkese beber verdi ki, getmişem, Şiraz velayetinnen emigızı Mehri ijanım'ı getirmişem. Herkese dedi, dediler bu yalandır. Heç kes Telim ijan' ın sözünü gebul elemedi. Geldi familden, emigızıden, emi aravadıdan, dayı gızı, dayı aravadıdan, baladan yalvardı :

Agacan, men bir bele yol getmişem, bir bele zehmet çekmişem, gedip emigızını getirmişem, nece men yalan deyirem, men ne zernan yalan danışmışam?

Dediler: - Aga sen yalan deyirsen. Seyfi ijan goymaz, Mehri ijanım sennen gelsin. Her ne yalvardı, olmadı. Tilim ijan öz yanında dedi. Men özüm gedim, deyim

her kime dedim inanmadı. Kimse gelmedi seni getirmek için. Bekle özü çıbsın gelsin. Geldi gördü, oba köçüb yurdu galıb. Mehri ijanım yobdu. Her yana babdı, ijüdayi men yubu görürem? Men öz elimle Mehri ijanım'ı getirib burada goydum. Gördü yobdu. ijudayi ne cür oldu?739 Özü oturdu geyenin dibinde, ürek doldu, yalvarır Allah'a. ijüdayi ne oldu? Bir eman gedikden ba!Jdı, gördü düzde yolda bir ğaraltı gedir. Diğgetineo ba!Jdı gördü Mehri ijanım'dır gedir. Orek doldu gene bir neçe tene tebşir dedi:

Ey agalar gedene bab gedene, Eylese derdime o derman eyler. Eşge düşenleri siz gınamayın, Öldürmez inçeltmez nitevan eyler.

739 ijudayA ne cor oldu: Allahım, bu ne hllldir.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 293

Obun atıb elinde var kAmanı, Biinsafdır h�ç yobimiş imanı, Devasız derdimin yobdur dermanı, Ne Eflatun biter ne Lolman eyler.

Obun atıb kemanında şetsi var, Bu gözelin geşenklikde şetsi var, Ezraildir can almağda ğesti var, Ne canımı alar ne bican �yler.

Müjgin obun goyub kAman daşına, İstedi ki çalsın bagı-tm başına, Hedef �tdi cövr ü cefa daşına, Meni görüb özün mennen yan eyler.

Saba saba bad-ı seba esende, S�yre çıbıb b�yre ğedem basanda, Hacılar Kebe'de ğurhan kesende, Tilim ijan, M�hri'ye can ğurhan �yler.

Gördü M�hri ijanım g�dir, düşdü ardıcek, gel ha gel, yetişdi iki tene kend var

birine deyirler Kerder, birine deyirler Y�kder. Save'den k6çen Mezlııaan çayı var, bu çayın yanlarında iki tene kentdir. Kender'de bi kişi var Şeyban, Mehri ijanım onun menziline g6tdi. Tilim ijan da sora sora onun dalınca geldi Şeyban menziline. İltimas �dir Şeyban'a:

- Men bir �le zehmet çekmişenı, gedib Şiraz velayetinden Mchri ijanım'ı getirmişenı, indi burada ğehreyliyir gedir.

lcaze aldı, eger Şeyban icaze v�rse. men nCçe tene tebşir varum, Mehri ijanım için deyim, bekle Mehri ijanım rehme gele. Menimle gedek, öz kendimize, öz menzilimize.

Göylüm istir dostomunan barışam, Öpüşem, danışam, gülenden sonra. H�yran olam ala gözler mestine, Emem leblerini dilimden sonra.

294-'---------------- İran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

Göynüm istir ala gözler mestola, Ehdin sındırmaya, peyman susdura. Rehme gele menim ilen dostola, Cemalın tegayyur edenneo sonra.

İstiyirey boş keçirdek dövranı, Nezeriyden salma yabçı oglanı, Ele bey Iazımdı, beye eı banı, Heç kim ban olmayıb elinneo sonra.

Tilim deyer itirmişem setrimi, İzzetimi, şövketimi, bedrimi, Dirilikde bilmediler gedrimi, Bileler gedrimi ölennnen sonra.

Agayı Şeyban, cevabı dil eledi. - Men emigızının bir hele zehmetini çekmişem, onun yolunda beste olmuşam. Her ne iltimas eledi, Mehri ijanım gelmedi. Tilim ijan geyidib geldi menzile.

Meregey'de, gene ÖZ evinde narahat gapını gene üzüne baglayıb 740 ' ht!ç kesinen danışmır. Herkes gelir yaJvarır, niye narahat olmuşay, dedi:

- Narahat olmuşam:. i:stemirem heçkesinen danışam. Özü ÖZ sarayında ürek doJub, gen deryanın içinde bir neçe SÖZ gelib batırına:

Bir vefatı yar sevginen, Özgelere yar olmasın. Düşme gernin deryasına, işin ah u zar olmasın.

Evvel vefasın bilginen, Sora can ister verginen, . Bir terlana tor gurginan, Müddeesi sal olmasın.

740 Baglaınak: Kapamak.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 295

Bir gülOm var bar elinde, Bulbul galıb sar elinde, Bir dilbilmez yir elinde, H6ç kim girifdAr olmasın.

ijalları var dene dene, Bir de göynOm istir gene, Evvel sever sora döner, Hergiz bular yir olmasın.

Tilim deyer ay bivefa, Yolunda çekmişem cefa, H6ç igidin bu dünyada, YArı bi ilgar olmasın.

N6çe dene yene beylerden, a�ardan yıAıldılar, "Allah'a boş gelmez, gelin gCdek, görek Tilim ijan'ın derdi nedir, ne olubdur, niye nlralıatdır?"

Geldiler, her ne yalvardılar: - Abı, Tilim ijan ne olubdur? NArahat olmuşay? Kim ne dCyibdir? Dedi: - Men hCç kesden nArahat olmamışam. ÖzOm nlralıatem. Dediler: - Ab• ne olub? Dedi:

Ey aaatar yob derdimin dermanı, Bedenim aArtyır yobdur halım vay. Her tebibe getdim derman bilmedi, Ulusum vay, vetenim vay, elim vay.

GCtdim daAa gördüm daA• daş deler, Çeşmesinnen getre getre yaş geler, Bu daAın CCyranl nece boş geler? DaAını gar tutsa deyer çölilm var.

296,.__ ______________ İran TOrk Aşiklan ve Milli Kimlik

Getdim baga gördüm özün tökürü, Bad vurubdu, gül yarpagın tökürü, Gülden ötrü bOlbOl gan yaş tökürü, Aglıyır hey diyer menim gülüm vay.

Getdim gördüm sona uçub gölünnen, BOlbOl kimi gehreyliyib gülünen, Eller köçüb galdı daglar belinnen, Daglar aglar deyer menim elim vay.

Tilim deyer bir yıgılın yanıma, Görün neler yazılıbdır şanıma, Ecel gorbu salıb menim canıma, Menim ilen olub aşna ölüm vay.

Dedi men hCç kesden narahat deyilem. Menim ruzigirım bed esti, igbalım hele ketçi. Gece gündüz gem deryanın içindedir. Daha her ne fıkreliyir gördü Mehri ijanım gelmir. Terlan ijanım' ın da telagın verdi, ÖZÜ de terk-i dünya eleyibdir74 1 o Gene günlerin birinde Mehri ijanım yadına düşüb:

Şirin ibtilatı yada düşende, Geder gözlerimin ganı ezizim. Abdal ollam pustu peleng baglaram, Terk ederem bu dünyanı ezim.

Men seni sevmişem ezeli başdan, Şana tek asılan burmayı saçdan, Od tutub yanıray cismim ataşdan, Od suya yanan canı ezizim.

Men seni sevmişdim gelirdim size, Siyah ballar ne yaraşır ag üze, ijüdam seni gismet eylesin bize, Seni gucam alam kimım ezizim.

74 1 Terk-i dünya elemek: fnzivaya çekilmek.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 297

Ag elleri bezan eyle balınnan, Ölenecek arzum çıbmaz canımnan, Sebep nedir yaman oldun menimnen, Ezelki mehebbet hanı ezizim.

Dolanım başına ydr-ı mehriban, Hesretiyi çekerem men her zaman,

Sen 6yle Tilim'in derdine dermen, Bu dünya faoıdır fanı ezizim.

Öz yanında deyir: "Allah gene bir gün olar, Men Mehri ijanım'ı görem? Mehri ijanım'ı görsem görennen sonra ölsem. Gene gem deryanın içinde h6ç terefe durub getmir, gapını baglayıb üzüne, Mehri ijanım yadınnan çıbmır. Her yana dönür Mehri, oturur M6hri, yatır Mehri, durur Mehri, heç yadınnan çıbmır. Gene Mehri ijanım yadına düşdü:

Mehri canım elin gelse elime, Küllü bu dünyaya vermerem seni. Vesfın demek asan gelmez dilime, İran'a Turan'a vermerem seni.

Terifın gedibdir küllü Herat'a, Lebin tehne vurar şah ü nebata, İskender tek gedib düştfln zulmata, Ab u zindiğana vermerem seni.

Pişvazına gelir Gum'unan KAşan, Sene pişkeş o misl o Helep, Şam, Ehvaz u Melayir, Lor u Kirmanşah, Küllü Türkistan'a vermerem seni.

TcShran u Veramin, Kuh-i Zemavend, Eluyuder, Hemedan-ı Şehr-i Nehavend, ijub yerde düşübdür şChr-i Semerğend, Yezd ilen Kirman'a vermerem seni.

298�-------------- Iran TOrk Aş1klan ve Milli Kimlik

TOrkmen Tüim sGzOn söyledi yAra, Devasız derdine sen 6yle çAra, Sıtpu ballaranı Perverdigtr'a, Şah-ı :ijorasan'dan alaram seni.

Sözleri tamam oldu. Günner k�çdi daha Tilim ijan, düşdü öz menzilinde, yor�an döşek arasındadır. ijeste düşübdür. Meriz ehvalında, günde herkes gelib d�yir: "T�Iim ijan'ın bu gün canı çıbar, seher canı çıbar." N�çe gün, Telim ijan'ın n�çe kişi dövrünü aldı, d�diler bu cür bunun canı çJbmır. Çün M�hri ijanım' ı bu istirdi, yollayayu M�hri ijanım'ı getireler. M�hri ijanım'ı görsün, bekle bunun canı çıbsın. G�diler iıtimas, yalvar, yabar, M�hri ijanım'ı getirdiler. M�hri ijanım ota�a varid olanda, Tilim :ijan, ürekde bildi M�hri ijanım geldi. M�hri ijanıın'ın gobusu Tilim ijan'ı ayıtdı. Tilim ijan bestelik ça�ında, o hAida ki düşmüşdü, yavaş yavaş bir yasdıb goydular gollun altına, özüne hayil oldu, canına can geldi ve bir n�çe tene ş�r istiyir M�hri ijanım'ın gelmeyine d�sin:

Müşerref buyurdu, .teşrif getirdi, Bize gelmez idi gurban oldu�um. G�yinib gelmişey canım alaysan, İndi ki ölürem gurban oldu�um.

Sen girdin ota�a, nur doldu ta�a, Durarn gurban kesem sen tek gona�a, Geldiyin yollara v�rem sada�a, Özüye yoluya gurban oldu�m.

Garadır gaşlann, kirpiyin paşa, Seni men s�vmişem �ylemem başa, Dur bir y�ri men �yliyim tamaşa, Gedd u ğarnetiye gurban oldu�um.

Sen g�yitdin can g�yitdi dizime, Ezrailler çengel salır gözüme, G�yit dala bir de babım Uzüye, Göz göze mayıldır gurban oldu�.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 299

Sen meni eyledin elden ulusdan, Daha el çekmenem senin tek dostdan, Perendez altından ag siney üstden, Tilim'e bir buse ğurhan oldugum.

TCiim ijan, ölüm ça�ında Mehri ijanım'ı gördü. Mehri ijanım'ı görennen sonra Telim ijan canını Allah'a teslim eledi.

* * *

BİBLİYOGRAFY A

Aij:UNDOV, Ehliman, Azerbaycan Aşıklan ve Bı Şairleri ı-n. Elm Neşriyatı, Bakı ı 983.

Aij:UNDOV, Ehliman, Azerbaycan Dastanlan 1-V, Azerbaycan Elmler Akademiyası Neşriyatı, Bakı 1967.

AHUR, Şerham, İran'da Yaşayan .Kaşkay Türklerinin Sosyo-KOIUırcl Yapısı, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2001 .

AKA, İsmail, "Anadolu 'dan Iran 'a Göçler'', Tarihten G1ln0m0ze Ttırk İran İlişkileri Sempozyuınu (Konya l 6- ı 7 Aralık 2002), Ankara 2003 .

AKA, İsmail, İran'da TOrkmen Hakimiyeti (Karakoyunlular Devri), Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 200 1 .

AKPlNAR, Yavuz, Azeri Torklerinin Orta Dojlu'nun Siyasi ve Koltorel Hayatındaki Rolü, 21 . YOZyılda Ttırk DOnyası IeopolitiAi I-IV, ASAM Yay., Ankara 2003.

AKSAN, Dogan, Her YOD.Oyle Dil, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 1995. ALLOUCHE, Ade!, Osmanlı-Safevi İlişkileri KOkeııleri ve Gelişim, Anka Yay.,

İstanbul 200 1 . ALPTEKİN, Ali Berat, "Halk Hikiyelerl', TOrk DOnyası Edebiyat Tarihi,

Atatürk Kültür Merkezi Yay. , Ankara 2002. ALPTEKİN, Ali Berat, Halk Hikiyelerinin MotifYapısı, Ankara 1 997. ANADOL, Cemal ve dgr., TOrk K.OltDr ve Medeniyeti, IQ Kültür Sanat Yay.,

İstanbul 2002. ARNOLD, T. W., İntişar-ı İslam Taribi, (nşr., H. GUndUzler), Akçag Yay.

Ankara ı 982. ARTAMONOV, M. İ., Hazar Tarihi, nşr. A. Batur, Selenge Yay., İstanbul 2004. ASLAN, Ensar, Çıldırlı Aşık Şenlik, Hayatı, Şiirleri ve Hikiyeleri, Atatürk

Üniversitesi Yay., Ankara 1 975. ASLAN, Ensar, Halkbilimi Arııştırmalıın I, Dicle Üniversitesi Yay., Diyarbakır 2003. Atattlrk'On SOylev ve Demeçleri ı-m, Türk İnkı!Ap Tarihi Yay., Ankara ı 997. AtatOrkçQIOk, Atatürk'Un Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, MEB Yay.,

İstanbul ı 998. ATSIZ, Hüseyin Nihai, TOrk Edebiyatı Tarihi, İrfan Yay., İstanbul 1 997. ATSIZ, TOrk Edebiyatı Tarihi, İrfan Yay., İstanbul ı997. AIT AR, A., İran'm Etnik Yapısı (Yakın DOD.em ve G1ln0m0zde), Divan Yay.,

Ankara 2006.

30::.2 ______________ Iran TiJrk A.ştk/an ve Ml/O Kimlik

A VINERI, Shlomo, de-Shalit A VNER: Communitariaııism and Individualism, Oxford University Press, Oxford 1 992.

AYDIN S., Modernleşme ve Milliyetçilik, Gündogan Yay., Ankara 1 993 . A YRIMLI, Cemal ve ŞAFii, Hemid, Balovlu Miskin (Kasaboglu HUseyn),

EdibArı Neşriyatı, Urmiye 1 378/1 999. AZER, San'an, İran TOrkleri, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1942. Azerbaycan Edebiyatı Taribi I-m, Azerbaycan SSR Birnler Akademiyası

Neşriyatı, Bakı ı 960. Azerbaycan Sovet EnsiklopCdiyası 1-X, Bakı 1986. BANARLI, Nihad Sami, Resimli TOrkEdebiyatı Tarihi 1-D, MEB Yay., Istanbul 1 97 1 . BARTHOLD, V.V., İslam Medeııiyeti Tarihi. (Tenkit ve ilavelerle nşr., M . F.

Köprülü), Diyanet İşleri Başkanlıgı Yay., Ankara 1 973. BARTHOLD, V. V., MoJol İstilasına Kadar TOrkistan, (nşr. H.D. Yıldız), TTK

Yay., İstanbul 1 98 1 . BAR THOLD, V . V., Tezkire-i Colrafy&-yı İnırı, (nşr., H . Serdadver), Tehran 1930. BAUSANI, A., "Islam Oneesi Iran Düşüncesi', İslam Doştıncesi Tarihi I, (nşr.,

M. Armagan), İnsan Yay., İstanbul 1 990. BAYIR, Emre, "Fars Milliyetçiliğinin Gelişimi ve Güney Azerbaycan 'da Milli

Direniş Hareketleri'; Avrasya Dosyası, V/3, Ankara 1 999. BERTHELS, E. Hzl. A. Ateş, Iran, İ. A., MEB. Yay., Istanbul 1 968. BlLGİÇ, Emin, "Kültür Nedir Ne Değildir'', Milli Egitim ve KOltOr, Ankara

Haziran 1 979. BLAGA, R., İran Halldan El Kitabı, Yeni Zamanlar Dagıtım, 1 997. BOSWORTH, C.E. "11ıe Political and Dyrıastic Histoıy of the Iranian World

(A. D. 1000-121 7)';Th.e Cambridge History of Iran V. BOSWORTH, C.E., İslam Devletleri Tarihi, (nşr. E. Merçii-M. İpşirli), Oguz

Yay., İstanbul 1 980. BOSWORTH, C.E., The Ghazııavids tlıeir Empire in Afgbanistan and Eastem

Iran (944-1 040), Edinburg 1 963. BOSWORTH, C. E., The Latcr Ghazııavids Splendour and Dccay, Edinburg 1977. BULUT, Christiane, Bayadistan {lran) 'daki Türk Kavimleri, çev. ÇaJiar Enneli,

TOrkler, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, 20/679-694. Bünyad-ı Kitapbane-i Firdevst, Tebriz. müellifı ve yy. yok. C. Afgani-M. Abduh, El Urvelll'l-Vuska (l884). Nşr.,t. Aydın, Bir Yay. İstanbul 1987. CAFERİ, .Aşık Gaşem, Veteıı BOlbOIQyem, EI Aşıgıyam, (nşr., Daver Zamanani-

Mezahir Caferi), Tabistan Neşriyyatı, Tebriz 1 372/1994. CANFIELD, R. L., ''Onsöz'; Akdeniz'den Hindistan'& TOrk-İran Esintileri,

(nşr. , Ö. Avcı), Kaknüs Yay., İstanbul 2005 CA V ANŞIR, Babek, Kaşkay TOrklerinin Tarihi. Mimar Sinan Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 200 1 . CHAFFER, Brenda, Iran 'da Azeri Türkleri, çvr. M . Faruk Çakır, TOrkler, Yeni

Türkiye Yay., Ankara 2002, 20/663 .

Dr. Ali Kafkasyal ı ------------------- 303

CHRISTENSEN, A., L'Iran sous lcs Sassanides, Copenhague 1936. CÖHCE, S., "Doğu Akdeniz Çevresinde Türk Hakimiyeti'nin Tesisi':

Ortııdolu'da Osmanlı DOnemi KO.IUir İzleri Uluslanırası Bilgi ŞOieııi Bildirileri ı, (Hatay 25-29 Ekim 2000), Ankara 200 1 .

CÖHCE, S., "Selçuklu Hakimiyetinin Tesisinden önce Diyarbakır Yöresindeki Türkmcıı Faaliyetleri': ı. Uluslararası Oluziardan Osmanlı'ya Diyarbakır Scmpozyumu, (Diyarbakır 20-22 Mayıs 2004), Diyarbakır 2004.

CURZON, Lord, Iran, Çev. Erkanı Harbiye !stihbarat Dairesi, İstanbul 1 927. ÇELİK, Muhittin, Kaşkay Türkleri, T11rlder, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002,

20/658-674. ÇOBANOÖLU, Özkul, " Türk Destan/ari', TOrk DOnyası Edebiyat Tarihi.

Atatürk Kültür Merkezi Başkanlıgı Yay., Ankara 200 1 . ÇOBANOÖLU, Özkul, Halkbilimi Kmamlan ve Araştırma YOntemleri Tarihine

Giriş;Akçag Yay., Ankara 2002. DEMİRCİOÖLU, H., Roma Tarihi I, Cumhuriyet; Menşelerdcn Akdeniz

Havzasında Hakimiyet Kurulmasına Kadar, TTK Yay., Ankara 1 987. DEMİRÇİ, Mehemmed H esen, Azerbaycan MtJ1am1an, İntişarit-ı Şanlı, Tebriz

1 379/2001 . Der volksname ' Türk•', KCSA, ll, 4, 1 927. DERBENDİ, Cevad, .Aşıg Valeh ve ZemigAr, Endişeno Neşriyatı, Telıran

1 380/2002. DEREŞURİ, Mehemmed Nadiıi, S6yr-i Der Bustan Gaşgat (1), Gazide Eş'ar-ı

Me'zun, İntişarat-ı Rahgüşa, Şiraz 1 379/200 1 . DIAKOV, V. - KOV ALEV, S., İlkçaA Tarihi I, (nşr., Ö . İnce), Ankara 1 987. DJAFAR-POUR, Ali, Nadir Şah Devrinde Osmanlı İran MODasebetleri, İ.Ü.

Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde yaptınlmış, yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul 1 977.

Ebulgazi Babadır Han, Ş�i Terakime (T1!rkmenlerin SoyldltOAil), (nşr., Z. K. Ölmez), Simurg Yay., Ankara 1 996.

EFENDİYEV, Paşa, Azerbaycan Şi&ht ijalg Edebiyyatı, MaarifNeşr., Bakı 1990. EKBER N. Necef, Karahanlılar, Selenge Yay., İstanbul 2005 . EKİCİ, Metin, Halk Bilgisi (Folldor) Derleme ve lncelanc YGntcmleri,

Geleneksel, Yay., Ankara 2004. ELÇİN, Şükrü, Akdeııiz'de ve Cezayir'de TOrk Halk Şairleri, Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1988. ELESGER. İslam, .Aşıg Elcsger, Şerg-Gerb Neşriyyatı, Bakı 1 999. ELESGEROV, İslam, Aşıg Elcsger 1-11, Elm Neşriyyatı, Bakı 1972. ELİGIZI, Almaz - HÜMMETOV A, ijuraman, Ayrılar mı KOrıni Candan;

CcnObl Azerbaycan Edebiyyatı Mtıntebebatı, Bakı Ünv�rsi�i Neş., Bakı 1998. ERCiLASUN, A. B., BOyOk TIIrlı: Kllsiklcri I-XII, Otoken-Sogtlt Yay., lstanbui 198S. EREN, Hasan, Dil TıırtJşmalanııda GaçcJder I, TOrk Dil Kurumu Yay., Ankara 1990.

304_,_ ______________ !ran Türk Aştklart ve Ml/11 Kimlik

ERGİN Muharrem, TOrkiye'nin BQgOnkll Mcsclclcri, Türk Kültürünü Araşbrma Enstitüsü Yay., Ankara 1 988.

ERGİN, M., Dedc Korkut Kitabı 1-11, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 1 989. ESİN, Emel, TtJrk KQltQr Tarihi İç Asya'daki Eıkc:n Safbalar, Atatürk Kültür

Merkezi Yay., Ankara 1985. ESİN, Emel, TQrldcrdc Maddi KQJtOr1ln Oluşumu, Kabalcı Yay., İstanbul 2003 . FERZANE, M. A., Azerbaycan 6ali Edcbiyyatından Bayatılar, İntişaratı

Ferzane, Tehran 1 357/1 978. FINDIKOGLU, Z. Fahri, "Kültüre Daii', Ttırk Yurdu, S. 253, Şubat 1 956. FRYE, R. N., The Goldcı:ı. Age ofPcrsia; The Arabs in the East, London 1975. FRYE, R.N. - SA YILI, A., "Selçuklu/ardan Evvel Orta Şark'ta Türkler';

Bclleten X/37 (Ocak 1 946). FURON, R., İran (nşr., Galib Kemali), Hilmi Kitabevi, İstanbul 1 943. FURON, Raymond, İran, Çev. Galib Kemali, Hilmi Kitabevi, İstanbul 1 943. GANJİ, M. H., Climate, The Cambridge History of Iran I; The Land of Iran (Ed ..

B. Fischer) Cambridge 1 968. ÔAR.AijANLI, Mehemmed 1., ijestc ôasım, Ebter Neşriyatı, Tebriz 1 38412006. ÖASIMLI, Meherrem, "Aşıg Senet/', Azerbaycan Edebiyatı Taribi, Elm Yay.,

Bakı 2004. ÖASIMLI, Meherrem, ve dgr., "Dastanlai', Azerbaycan Edebiyatı Taribi, Elm

Yay., Bakı 2004. ÔASIMLI, Meherrem, .Aşıg Seııeti, Ozan Neşriyyatı, Bakı 1 996. GIBB, H.A.R., Orta Asya'da Arap F1ltuhatı, (nşr. M. Hakkı), İstanbul 1 930. GOLDEN, Peter B. , TtJrk Halklan Tarihine Giri�o (nşr., O. Karatay); KaraM

Yay. Ankara 2002. GOLDMAN, H., Max Weber arul Thomas Mamı, University ofCalifornia Press,

Berkeley 1 988. GÖKALP, Ziya, TQrkçQI.QAtln Esasları, Hazırlayan Kemal Bek, Bordo Siyah

KlAsik Yay., İstanbul 2003 . GÖKÇE, Orhan, MilU Kt1ltllrler ve Ktıreselleşme, Konya 1 998. GREGORY ABU'L-FARAC, AbO'l-Fıırııc Tarihi I, (nşr., Ö. R. Dogi-ul), TTK

Yay. Ankara 1 987. GÜNALTAY, Ş., İran Tarihi I; En Eski Çaatardan İskc:ııder'in Asya Seferine

Kadar Asya Tarihi, TTK Yay., Ankara 1 987. GÜNGÖR, Erol, TtJrk KQltQrQ ve Milliyetçilik. ötoken Yay., İstanbul 2002. GÜVENÇ, Bozkurt, İnsan ve KtlltQr, Reınzi Kitabevi, İstanbul 2005. GÜZEL, Abdurrahman, Bazı MOessesclerimiz ve Şahsiyetler E1rafuıcla MilU

KQitQr - Millt Birlik, Ankara 1 991 . HABERMAS, Jürgen, "Struggles for Recognition in the Democratic

Constitutional State", Amy GUTMANN (Der.), Multiculturalism: Examining the Politics of Rccognition, Princeton University Press, Princeton, 1 994.

Dr. Al i Kafkasya l ı ---------,------------ 305

HACIYEV A. M. ve dgt-. Azerbaycan Folldor ve Etnografya SGzlflAO, Kültür Bakanlı�ı Yay., Ankara 1999.

HALİL, Mükrimin, TOrkiye Tarihi: Selçuklu Devri I, ADadolu'nun Fethi, İstanbul 1934.

HAMNE, Abdulkerim Menzuri, Abbas ve Go1gez, Yfirin Neşriyatı, Tebriz 1376/1 998.

HAMNE, Abdulkerim Menzuri, Aşı* Ourbanl ve Peri VSmm, Yfirin Neşriyatı, Tebriz 1376/1 998.

HASARİ, Mir Hidayet, "Azerbaycan Fo/klonından Nümuneler I Bayatılaı'', Varlık dergisi, Telıran 1370/199 1 , sayı: 82-3 .

HEGİRİ, Genber, Eller Bi.zimdi, Urmiye 1 37211 998. HEKİMOV, Mürsel, Azerbaycan Afı• Ş6ri Şekilleri ve Ga�ları, Maarif

Neşriyatı, Bakı 1999. HERODOTOS, Herodot TArihi, (nşr. M. Ökmen-A. Erhat), Remzi Kitabevi,

İstanbul l973 . HESENLİ, Cemil, " Güney Azerbaycan Milli Harckid', T1blder, Yeni Türkiye

Yay., Ankara 2002. ·

HEY'ET, Cavad, Azerbaycan Şifaht 5al* Edebiyyatı, Azerbaycan Dövlet Neşriyatı, Bakı 1 990. .

HEYET, Cevat, Sungur Tıirkleri, TOrk:ler, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002. HINZ, Walther, Uzun Hasan ve Şeyh COııeyd - XV. YQzyılda İran'm Milli Bir

Devlet Haline YOkselişi, çev. Tevfik Bıyıko�lu, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 1 992.

HODGSON, M. G. S., İslamın Ser1lveni I, (nşr., M. Karabaşo�u), İz Yay. İstanbul 1 995.

http://urmu.birolmali.com/?p=364 http://www.azadtribun.net/x 1626.htm http://www.dalgam.com http://www.turkmens.com HUDUYEV, Nizami, Azerbaycan Edebt Dili Tarihi, Redaktör ve aktaran.

Hüseyin Şarki Soytürk, Rastan Neşriyyatı, Telıran 137711 999. HUNKAN, Ö. S., TOrk Hakanlı.Jı.; KaralıanlıJar (766-1212), IQ Kültür Sanat

Yay., İstanbul 2007. İbrahim KAFESOGLU: Türk Milli KOltOr11, Ötüken Yay., İstanbul 2003 . İMAMVERDİYEV, llgar, Azerbaycan 20 Saz Havası III, Şirvan Neşr, Bakı 2006. İZZETi, İzzetullah, İran ve Bölge Jeopolitigi, tre. Hakkı Uygur, Küre Yay.,

İstanbul 2005. KAFESOGLU, İbrahim, TOrk Milli KOitor11, Türk KUltürünü Araştırma

Enstitüsü Yay., Ankara 1 977. KAFKASY ALI, Ali, "Farklı Bir Aşık Tipi Olarak Aşık ŞenliK', TOrk Vurdu

Dergisi, S. 1 38, Ankara 1 999.

306=--------------- Iran TDrk A.ştk/an ve Mi/O Kimlik

KAFKASY ALI, Ali, "İran Türk Aşıklannın Türk Diline Katkısi', V. Uluslanrası TOrk Dili Kurultayı Bildirileri 1, IDK Yay., Ankara 2004.

KAFKASY ALI, Ali, "Iran Türk Aşık Muhitlerinde Hikiye ve Destan Aniatma Geleneği', Mitten Meddaha TOrk Halk Anlatılan, Uluslararası Seınpozyum Bildirileri, Gazi Üniversitesi THBMER Yay., Ankara 2006.

KAFKASY ALI, Ali, " Türk Aşıklık Geleneğinin Enneni Kültürüne Etkisi ve Yaşayan Enneni Aşı/dardan YusufOhannes (Yusulf), Erciyes Üniversitesi I. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu, Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk Ermeni İlişkileri Öme�, 20-22 Nisan 2006; HoşgOrQ Toplumunda Ermeniler I-IV, Erciyes Üniversitesi Yay., Kayseri, 2007.

KAFKASY ALI, Ali, İnn TOrk Edebiyatı Antolojisi I-VI, Atatürk Üniversitesi Yay., Erzurum 2002.

KAFKASY ALI, Ali, İnn TOrkleri .\şık Muhidcri, Erzurum 2006. KAFKASY ALI, Ali., "Iran Türideri ve Iran Türk Edebiyatı ", AtatOrk

Üniversitesi TOrkiyat Araştıımalan EnstitOsO Dergisi, S. 24, Erzurum 2004. KAPLAN, Mehmet, KOltar ve Diı Dergatı Yay., İstanbul 2000. KAPLAN, Mehmet, Nesillerin Ruhu, Dergatı Yay., İstanbul ı 978. KARA, M., TOrkmen TOrkçesi ve TOrkmen Edebiyatı Üzerine Araştumalar,

Akçag Yay., Ankara ı998. KARATAY, Osman, İnn İle TuraD; Hayali Milletler Çalmda Avrasya ve

OrtadoAu, Karam Yay., Ankara 2003 . KAŞKA Yl, Novzer Danişver, NeJmcbay-i İl Gaşgayl, İntişaritı Nevid, Şiraz,

ı 37 l l ı992. KAZEMZADEH, F., '1ranian Historigography: HistonıaDs of the Middle East,

(ed.,B.Lewis-P.M. Holt), London ı 962. KAziMOV, Öezenfer, Gurbaııt, Bakı Üniversiteti Neşriyatı, Bakı ı 990. KEDOURİE, Elie, Avrupa'da Milliyetçilik, çev. : M. Haluk Timurtaş, MEB

Basımevi, Ankara ı 97 1 . KEMALi, Ali, " Güney Iran Türideri'nin Şairleri 2- Yusuf Qüsrev', Varht

dergisi, Telıran ı 985, S. 7 1 . · KEVSERANi, Vecih, Osmanlı ve Safevilerde Din-Devlet İlişkisi, Denge Yay.,

İstanbul ı 992. Kitabbane-i Firdevsi, Gaçag Ncbi, Tebriz. KİTAPÇI, Z., OrtııdoAuda TOrk Askcı1 VarhJmm İlk Zuhuru, IDAV Yay.,

İstanbul ı987. KİTAPÇI, Z., Yeni İs� Tiribi ve TOrkler I-Il, Yedikubbe Yay., Konya ı 994. KÖPRÜLÜ, M. Fuad, "Azcrr' maddesi, İslim Ansildopcdisi Il, M.E.B. Yay.,

İstanbul ı979. KÖPRÜLÜ, M. Fuad, Edebiyat Araştumalan I-ll, Akçag Yay., Ankara 2004. KÖPRÜLÜ, M. Fuad, Saz Şairleri, Akçag Yay., Ankara 2004. KÖPRÜLÜ, M. Fuad, TOrk Edebiyat Tarihi, Akçag Yay. Ankara 2003 . KRAMERS, J. H., "/ran': İ. A. V/2.

Dr. All Kafkasyalı ------------------ 307

KURA T, A.N., TOrkiye ve Rusya. KOltUr BakanhAt Yay., Ankara 1 990. KURTKAN, Amiran, TOrk Milletinin Mancvt Dctcrlcri. MEB Yay., lstanbul 2000. KYMLICKA, Will, Liberalism, CommUDity and Culture, Clanderon Press,

Oxford ı989. LAMBTON, A. K. S., "17ıt: Intt:mal Structurr: of the Ssljuq Empire': The

Cambridp History of Iran V; The Saljuq and Moagol Period, (ed., J. A. Boyle), Cambridge 1968.

LANDEN, R. G., The Emcrgaıcc of the Modan Middle East, Sclcctal Rc:ııdinp, New York 1970.

LARRAIN, Jorge, İdeoloji ve KtıltDrel Kimlik, (Çev.: Neşe Nur Dornaniç), Sarmal Yay., İstanbul 1995.

LEVEND, Agah Sım, TOrk Edebiyatı Tarihi 1, TOrk Tarih Kurumu Yay., Ankara ı 973 .

Lord (George Nathaniel) Curzon, İnD, (nşr., Erkanı Harbiye !stihbarat Dairesi), İstanbul 1927.

MAHMUDI, Hüseyin, Uan Çoban, Ebter Neşriyatı, Tebriz 1 380/2002. MARGALIT, Avishai, The Dccaıt Society, Harvard . University Press,

Cambridge, Massachusetts ı 996. MEHDİPUR, Çingiz, Kita&-ı Gopuz (Gopuz Mektebi), lntişarat-ı Aydın, Tebriz

1 379/2000. MEHRAB, Meheınıned, Adlım Bayatılar, İntişar!t-ı Derviş, Tebriz yty. MEMMEDOV, EzizaAa, Şah İsmayıl ijctııt Eserleri I-Il, Azemeşr, Bakı 1976. MERÇİL, ErdoAan, Gamclilcr Dcvleti Tarihi, TTK Yay. Ankara 1989. MERÇİL, ErdoAan, Kirman Sclçuldulan, Kültür BakanhAt Yay., İstanbul 1980. MERİÇ, Cemil, MaJanıdaldlcr, Ötüken Neşriyatı, İstanbul 1978. MINNS, E.H., "17ıt: Scythians and Northt:111 Nomads': The Cambridge Anciaıt

History III, Cambridge 1970. MINORSKY, V., " 17ıt: Poetry of Shah Isma 'i/ r: Bulletin of the School of

Oriaıtal and Afiican Studies X. MİNNS, E.H., The Scythians and Northem Nomads, The Cambridp Anciaıt

Histoıy III, Cambridge 1970. MORA V C SlK, Gy., ByzantinOturcica 1, Budapest, 1942. Muhammed Avti, Lublbu'l-Elblb, (nşr., Said Nefisi), Tahran. Muhammet Rıza Nasiri, Nasrcddin Şah Zamanında Osmanlı-İran Mtıııascbetlcri

(1848 -1897), Istanbul Üniversitesi Edebiyat FııkUitesi, Basılmamış Doktora Tezi. MULLHALL, Stephen, Swift ADAM, Libcnls and Communitarians,

Blackkwell Publishers, Oxford 1996. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk 1-11, KOltUr BakanhAt Yay., İstanbul 1980. MÜLLER, F. W. K., "Uigurica", Il. APAW, 191 l . NEBİYEV, Azad, Azcrbaycan AşJt Mckteblcri, Nurlan Yay., Bakı 2004. NOZICK, Robert, Anarşi, Devlet ve Otopya, (Çev. : Alişan Okyay), Bilgi

Üniversitesi Yay., İstanbul 200 1 .

308=--------------- tran TOrk A.ştk/an ve Ml/H Kimlik

NURMEMMED, Annagulu, GOroAJ.u TOrkmen Halk Destam, Bilgi Yay., Ankara ı 996.

OÖUZCAN, Ümit Yaşar, Dostlar Beni Hatırlasın Aşık Veysel, Özgür Yay., İstanbul 1 99 1 .

OLGUR, İbrahim, Gezi Notlan (Moskova-Azerbaycan-Pakistan-Afganistan-İran), Ankara ı 975. .

ÖGEL, B. ve dgr., TOrk Milli BotOnlOAfl İçerisinde Dolu Anadolu, Bogaziçi Yay., Ankara ı986.

ÖGEL, Bahaeddin, TOrk KOltar Tarihine Giriş I-IX, Kültür Bakanlıgı Yay., Ankara ı 978.

ÖRNEK, Sedat Veyis, TOrk Halk Bilimi, Kültür Bakanlıgı Yay., Arkara, 1 995. ÖZAKPINAR, Yılmaz, İs!Jm Mcdeniyeti ve TOrk Koıtoro, Kubbealtı Neşriyatı,

İstanbul ı997. ÖZGÜDENLİ, Osman G., Ortaçal TOrk-İran Tarihi Araştırmaları, Kaknüs Yay.,

istanbul 2006. ÖZHAN, Mevlüt ve dgr. Yaşayan Halk Ozanlan Antolojisi, Kültür Bakanlıgı

Yay., Ankara 1 992. ÖZTUNA, Y., TOrk Musikisi; Teknik ve Tarih, İstanbul ı 987. P ALABIYIK, Hanefı, Valilikten İmparatorlup Gameliler, 2002, Ankara PARLATIR, İsmail, "Tanzimat Nesri", BOyOk TOrk KlAsikleri I-XIV, Ötüken-

Sögüt Yay., İstanbul 1 989. PERRY, J.R., "Justice for the Underprivileged; the Ombudsman Tradation in

Iran ·: Journal ofNear Eastem Studies, XXXVll/3. PERRY, J.R., "Language Refonn in Turkey and Iran ': Intemational Joumal of

Middle East Studies. ·

RASONYI, Uszl6, Tarihte TOrldOk, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1 993 .

RA WLS, John, A Theory of Justice, Oxford University Press, Londra ı 972. RA WLS, John, Political Liberalism, Colombia University Press, New York 1996. Riazul İslam, Indo-Persian Rclations, Lahore, 1 970. SAi, Aşık Hüseyin, Aşık Dastanları, Uyli Mecnım, Zer Gelem Neşriyatı, Tebriz

1 37 1 / 1993. SAi, Aşık Hüseyin, Aşık Dastanları, 'I'ui'ıupnlı Abbas, Zer Gelem Neşriyatı,

Tebriz 1 380/2002. SAi, Hüseyin, Yusuf ve ZOleba, Zer Gelem Neşriyatı, Tebriz 1 380/2002. SAKAOÖLU, S. - ALPTEKİN, A. B. - ŞİMŞEK, E., Azerbaycan ı\şıkıan ve

Halk Şairleri Antolojisi I-ll, Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ankara 2000. SANAL, H., Mebter Musikis� MEB Yay., İstanbul ı 964. SANDEL, Michael, Liberalism and Its Critics, New York University Press, New

York 1 984. SANDEL, Michael, Liberalism and the Limits of Justice, Cambridge Uiversity

Press, Cambridge ı 998.

Dr. All Kafkasyalı ------------------- 309

SARAY, Mehmet, T1lrk İran MOnascbetlerindc ŞitJilin Rolo, Türk KültOrOnü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1990.

San Aşıg, 86çme Bayatılar, Tertib Eden: HüsCyıı Kürdoglu, Sabah Neşriyatı, Bakı ı 993 .

SARRAFİ, Ali Rıza, "Iran Tiirldcri'nin Dili ve 1'ürk Fo//dorunun Araştın/masındaki Sorunlar� tnuslar Arası T1lrk DOnyası Halk Edebiyatı Kurultayı. (İçel 26-28 Mayıs 2000).

SMITH, Anthony D., Mim Kimlik, (Çev. : Babadır Sina Şener), İletişim Yay., 3 . Baskı, İstanbul 2004.

ÖAR.AtfANLI, Mehemmed İbadi, :ijcstc Gasım, Ebter Neşriyatı, Tebriz 1384/2006.

STRABON, Gcograpbie VIII, (nşr. F. Lasserre), Paris 1 975. SUMBATzADE, E. S. - TAGIYEVA, Ş. E. - MELİKOV, O. S., Azatıaycan

TııritJiniıı Oçaid (ı 828- ı 9 ı 7), Elm Neşriyyatı, Bakı ı 985. SÜMER, Faruk, Kara Koyuıılular l, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara ı 984. SÜMER, Fanık, OAuzlar (Türkmenler), Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı Yay.,

İstanbul 1999. SÜMER, Faruk, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelipnesinde ADadolu

T1lrklcri'nin Rolo, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara ı992. Süryani Mihael, VcklyinJme Il, (ı042-1 19S), (TTK Kütüphanesi, H.

Andreasyan tercümesi.) Ankara ı944. ŞAFU, Hemid - HEÖİRİ, Genber, DoUu Mustafa, Ebter Neşriyyatı, Tebriz

ı 380/2002. ŞEŞEN, R., İsllm Colmf.Yacılarma GOrc TOrldcr ve T1lrk Olkclai, TKAE Yay.,

Ankara ı985. ŞEYBANf, Cemşid, Bayab BlllaAJ, Endişe No Yay., Telıran 1 378/2000. TANRIKULU, Nazım İrfan, Aşıkıar Divam, İstanbul ı998. T ANSEL, Fevziye Abdullah, Mehmet Emin Yurdakul'un Escrıai 1, Türk Tarih

Kurumu Yay., Ankara 1 969. TANYU, Hikmet, Atatürk ve Türk MilliyetçiliAi, Orkun Yay., İstanbul ı961 . Tarih-i İran ve Cihan 1-11, Cumhur-i İslAm-i İran, Amuziş ve Perveriş Vizareti

Neşriyatı, Tehran 1 801M.200 1 . TAVARNİYER, Jean Babtiste, Tavamicr Scyabatnlmcsi, çvr. Teoman

Tunçdoaan, Kitap Yayınevi, İstanbul 2006. TA V ARNİYER, Jean Babtiste, XVII. Asır Ortalarmda TOrkiye Ozcrindcn İran'a

Seyahat, çvr. Ertuwul Gültekin, Tercüman 100 1 Temel Eser, İstanbul 1980. TEHMASİB, Mehmet Hüseyin, Azerbaycan Dastımlm 1-V, Azerbaycan Elmler

Akademiyası Neşriyatı, Bakı 1 969. TEZCAN, Mehmet, Kültürel Antıopolji. Kültür Bakanlı�ı Yay., Ankara 1997. TOGAN, A. Z. Velidi, üp Destam (R.cşidcddin OAıımlmcsi, TcrcOmc ve

Tahlil), Enderun Yay., İstanbul 1 972. TOGAN, A. Z. Velidi, Tarihte Usul, Enderun Yay., İstanbul 1 985.

310=--------------- tran Türk Aşiklan ve Mi/O Kimlik

TOGAN, A. Zeki Velidt, "Azerbaycari', İ. A ll, M.E.B. Yay., İstanbul ı 979. TOGAN, A. Zeki Velidi, Otuz Destanı (Reşideddin OAuznAmcsi, TercOmc ve

Tahlil), İstanbul ı 972. TOGAN, A. Zeki Velidi, Tarihte Usul, İstanbul ı985. TOGAN, A. Zeki Velidi, Umımıt 1'11ık Tıırihinc airiş 1, Enderun Yay., İstanbul 1940. TOK, Nafız, KOltor, Kimlik ve Siyaset, Ayrıntı Yay., İstanbul 2003 . Tribun dergisi serisi, Sonla/Sweden. TUNA, Korkut, Batı Yayılmacılığı, Küreselleşme ve Son Lo/analar: Milli

Ahlak Meselesi, Mim KOltorıer ve KOreselleşmc, Konya, ı 998. TURAL, Sadık, KOltareı Kimlik Üzerine DOşQııceıer, Kültür ve Turizm

Bakanlıgı Yay., Ankara ı988. TURAN, Osman, "Babt:R' maddesi, ı. A, 1-XID, MEB Yay., İstanbul ı 979. TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve TOrk-İslAm Medeniyeti, Turan Neşriyat

Vurdu, İstanbul 1 969. TURAN, Salih, Azerbaycan Halk TOrkOleri, Derleyen: Gafar Namazeliyev,

Ankara 1993 . TURAN, Şerafettin, Kanuni SOleyman DOnemi Taht Kavgaları, Bilgi Yay.,

Ankara 1 997. TURAN, Şerafettin, Kanmıt'nin Oıtu Şehdde Bayezid Vak'ası, Türk Tarih

Kurumu Yay., Ankara 196 1 . TURAN, Şerafettin, TOrk KOltor Tarihi, Bilgi Yay., Ankara 2005. TURHAN, Mümtaz, KOltor DeAişmeleri, İFAV Yay., İstanbul 1 997. TOrk KOltom Dergisi, Mart ı 990, sayı 323 . TÜRKMEN, Fikret, Azerbaycan 'da Eğitim Sistemine 'Milli Kimlik'

Kazandıran Şair Abdu/la Şaik'te Halk Edebiyatı Geleneği, 21 . YOzyılda TOrk DOnyası Jeopolitili I-IV, ASAM Yay., Ankara 2003 .

USPENSKİY, V. - BELYAEV, V., TI1rkm6niskaya Muzıka, ÖOSUdarstv6ımo6 İzdat6lıstvo Muzıkalınıy S6ktor, Moskva 1928.

UYGUR, Nermi, KOltor Kurıımı, Yapı Kredi Yay., İstanbul 1 984. UZUN, Enver, İran Avşar/an, TOrkler, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002,

20/652-657. ÜNALAN, Şükrü, Dil ve KOltOr, Gazi Üniversitesi Yay., Ankara 2002. VAGLIERI, L. V., "The Patriarchal and Umayyad Caliphates'; The Cambridge

Histoıy of Islam I; The Central Islamic Lands, (ed. , P. M. Holt vd.), Cambridge 1 970.

VEHİD, Hüseyin Feyzullaht (Uiduz), Azerbaycan MWL'Iir ı\şİğleri, İntişArat-ı Yirin, Tebrizl 369/199 1 .

VEHİD, Hüseyin Feyzullaht (Ulduz), Elli Aşıg Elli Negme, İntişaratı Mehrin, Tebriz.

VELİYEV, Vagif, Azerbaycan Folkloru, MaarifNeşriyyatı, Bakı 1 985. WIESEHOFER, J., AntikPers Tarihi, (nşr., M.A.lnci}, Telos Yay., İstanbul 2003 .

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 31 1

WILLIAM, A. Haviland, Kflltam Antropolji, çev. : Hllsarnettin İnanç, Koknüs Yay., İstanbul 2002.

World Languages and the Languages of lran 1998. YEDİYILDIZ, Bahaeddin, "Sunu/', Mi1D KOIIOrlcne IC.aracllqaıe, Konya 1998. YEDİYILDIZ, Bahaeddin, "Kültür ve Yenilepnt!', TM KOltDrll Dergisi, S.

23 1 , Ankara Temmuz 1982. YEGANE, İsa, El Garapapab, yy. ve yt yok. YEÖİN, Münip, " Türk Kültürü ve Medeniyeti /çirl', TM KtlltOr ve Medeııiyeti

(Makaleler) 1, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara 1 976. YEREV ANLI, Ekber, Azert - Ermaü Edcbt Elağeleri, Gedim Dövrden XVIII.

Esrin Sonuna Geder, Hayastan Neşriyatı, Yerevan 1 968. YILANLIOÖLU, İsmail Hakkı, "Kaybettiğimiz Manevi Değer/el', TM KtlltOr

ve Medaliyeti (Makaleler) 1, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara 1 976. YILDIZ, H. Dursun, İslAmiyet ve TOrlder, Kamer Yay., İstanbul 1976. YİNANÇ, M. H., TOıkiye Tarihi Selçuklular Deyri 1, İstanbul Üniv. Yay.

İstanbul 1944. YİNANÇ, Mükrimin Halil, TOrkiye Tarihi Selçuklular Devri, İstanbul

Üniversitesi Yay, İstanbul 1944. YUV ALI, Abdulkadir, İ1haulılar Tarihi I, Kuruluş Devri, Erciyes Üniversitesi

Yay., Kayseri, 1994. YÜCE, Mustafa, TM-İran İlişldlerinin DOna, BugOnO, Yarmı, Harp

Akademileri KomutanlıAı Yay., İstanbul 1994. YÜKSEL, İ., "Çarlık Rusyası 'nın Azerbaycan 'ı lstilisı ve Osmanlı Devleti'nin

Tutumu'; Kafkas Araştırmaları I (1988). ZEHT ABI, M. Taki, İran TOrklerinin Eski Tarihi 1-11, Ebter Neşriyatı, Tebriz

1381/2003. ZEHT ABi, M. Taki, İsiima ÖCderki İran TOrklerinin Dil ve Edebiyatı, Ebter

Neşriyatı, Tebriz 138012002.

DİZİN

Abbas ile Gülgez, 4 ı , 82, 84, 85,239 1-bdurrahim Talip.ıAde, 53 Adet, 1 8 ı , 1 82, ı 85, 1 87, ı 88, ı99 Afganistan, 7, 24, 25, 26, 28, 6 ı , 79 Afrika, 34 Afşar, 25, 26, 54 Afşin, 1 6 1 Agathias, 50 Ahmet Kesrevi, 54 Akamenidler, 20 Akkoyunlular, 24 Alevi, 93 Ali Halhali, 8, 1 07, 1 93 Ali Ramazani, 4 ı , 108, ı ı ı , ı ı2, ı ı 9,

ı 20, ı 85, ı94 Ali ve Rafı, 85 Allah, 68, 74, 92, 93, 94, 95, 96, 97,

99, ıo ı , ı ı6, ı26, ı 76, 234, 235, 240, 254, 266, 273, 275, 286, 287, 29 ı , 292, 295, 297, 299

Alp Er Tonga, ı 59 Alparslan, 5 ı Anadolu, 7, ı 5, ı 7, ı 8, 19, 20, 22, 24,

29, 3 1 , 33, 35, 36, 37, 39, 50, 5 ı , . 6 ı , 62, 69, 78, 79, 82, 83, 88, ı27, ı 40, 1 79, 207

Anane, 3 1 , 34, 35, 39, ı 8 ı , ı 82, 185, 1 87, 1 99

Arabistan, 20 Arap, 13 , ı 9, 20, 2 ı , 50, 76, 78, 84,

ı 6o, ı62, 234 Arzu ile Kamber, 37, 4 ı , 83 �lı ve Kerem Operası, ı 06 Aşıg Havası, ı 05 �ığ Gurbani ve Peri ijanım, 85 �ıg Valeh ve Zemigar, 85 Aşık Ali Selimi, 1 54, 1 55 Aşık Aliasker, 9 ı , ı 49, ı 53, ı 67, 1 82,

234 Aşık Cebrail Daniş, ı ı 2

Aşık Cengiz Mehdipur, 4 ı , ıo5, ıo7, ı 92

Aşık Cünun, 84, 162, ı 86 Aşık edebiyatı, ı3 , ı4, 3 ı , 34, 37, 38,

39, 79, ı79, ı97 Aşık Ersalan Mirzayi, 75, ı 4 ı , ı 56,

ı 57, 203 �ık Gafar İbrahimi, 4 ı , ı ı 5, 233 �ık Gamber (Hakiri) , ı 20, ı2 ı �ık Garib ile Şahsanem, 4 ı Aşık Garip Operası, ı06 Aşık Gaşem Caferi, 7 ı , 72, 1 14, 1 1 7,

ı 6o, ı65, 209 Aşık Gülab Ali Davud Begi, 4 ı, ı ı ı ,

ı ı 8, ı 85 Aşık Hasan İskenderi, 4 ı , ı 07, ı 13 ,

ı ı4, 1 34, ı 53, ı 92 Aşık Hüseyin Cavan, 72, 85, 86, 87,

ıo6, ı29, ı 50, ı 5 ı , ı 52 �ık Hüseyin Niıniver, l l 7, 130 �ık Hüseyin Sayi, 1 39, ı68 Aşık İltifat Davudi, 4 ı , 73 , 108, ı36,

ı 93 Aşık tsrendiyar Feyzipur, 73, ı2 ı ,

ı 57 Aşık Kurbani, ı 2, 25, 37, 4 ı , 59, 62,

82, 84, 93, ı 48, ı 49, 237 Aşık Mecid Ciddifer, ıo8 �ık MenefRenciberi, 4ı, 76, ı 85 Aşık Mesiyhullah Rızai, ı o8, ı 45,

ı 66, ı94 Aşık Molla Cüme, ı 63 Aşık Muhammet Hüseyin Ciddifer,

4 ı �ık Muhammet Hüseyin Kiyani, 4 ı Aşık Murat Kulu İbrahimi, 243 Aşık Müslim Askeri, 70, 7 ı , ı 00,

1 33, 1 34 �ık Nüsret Rizayi, ı 40 Aşık Ohannes Yusufi, 4 ı

3 14_,__ _____________ /ran Türk Aştklart ve Mi/11 Kimlik

Aşık Rıza Puyende, 7 ı , 73, 107, ı 24, ı s8, ı93

Aşık Settar Hüdayt, 74, ı 25 Aşık Sevda Hanım, ı 07 Aşık Sirus Keyant, ı 40 Aşık Şenlik. 9 ı , 92, ı 27, ı 29 Aşık şiiri, ı 3, 4 ı , 208, 234 Aşık Taki Muhit, 4 ı , ıo8, ı44, ı45,

ı94 Aşık Yedullalı Şekibt, 4 ı , 52, 138 Aşıklar Oca�ı. ı o7, ı92 Aşuğ! Bşug , 35, 39 Atatürk, 53, 78, 92, ı o ı , 102, ı ı4,

1 1 8, ı23, ı42, ı s ı Attila, 34, ı 59, ı 7 ı Avrupa, ı8, 27, 28, 34, 7 ı , 79, 88, 89,

90, l l4, 1 35, ı 94 Avşart, 8 ı , ı 06, ı 69 Ayende, 54 Ayetullalı Kazım Şeriatmedart, 57 Ayin, ı9 ı Azadistan devleti, 53 Azadlıg, ı 50, ı 52, ı 54 Azerbaycan, 1 2, 13 , 1 4, 24, 26, 28,

37, 40, 4 ı , 42, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 60, 6 1 , 7 1 , 72, 74, 75, 78, 79, 80, 82, 83, 85, 86, 87, ı os, 106, ı 1 3, l l 7, 123, 125, ı27, 129, 13 ı , 1 38, 139, 1 40, ı42, ı43, ı46, 148, ı so, ı s ı , ı s2, ı s4, ı ss, 1 56, ı6 ı , ı62, ı63, 1 64, ı65, ı68, ı76, ı77, 1 78, ı 79, 1 85, 190, 192, 198, 203, 205, 207, 208, 21 ı, 2 12, 2 1 3, 2 14, 2 1 5, 2 1 7, 2 ı 8, 220, 222, 223, 224, 227, 229, 23 1 , 232, 234, 236, 237, 238, 239, 240, 24 1

Azeri, 1 4, 26, 29, 35, 39, 40, 45, 52, 54, 56, 62, 76, 77, l l S, l l 7, ı 3 1

Azeriya Zeban-i Bastane, 54 Baba Neysan ve Berizad, 85 Babek, 27, 80, 84, ı 23, 1 39, ı60, 16 1 ,

1 65, 1 68

Ba�ır ijan, 1 39, 1 68 Balışi, 39, 4 1 , 1 08, 1 35, 1 89, 1 94 Balışi Ali Rıza Süleymant, 1 94 Balışi Hüseyin Yegane, 4 ı Balışi Kılıç En veri, 4 ı , 194 Balıtiyar Füru�, 1 95 Balaban, 38, 42, 104, 1 07, 1 84, 1 86 Balkanlar, 7, 62, 79, 1 03, 190 Balovlu Miskin, 4 ı , 68, 69, 70, 97,

ı ı6, 239, 240 Banı Çiçek. ı 73, ı 74 Basra Körfezi, 34 Bayatı, 8 1 , 82, 106, 169, 205, 2 1 2 Bayatı Tecnis, 82, 2 ı2 Bayram, 6 , 1 89, 1 90 Bedii Melek. 84, 85 Belucistan, 26 Beyrek, ı 73, 1 74 Bezz kalesini, 1 6 1 Bilim Yolu, ı 07 Birinci Dünya Savaşı, ı 56, 167 Bulgarlar, 1 9, 89 Büyük İskender, 79 Büyük Salıra, ı 7, 34 Calıannfune, 82, 163 CAvidfuı, ı 60 Cemal ed-Din Afgani, 28, 53 Cengiz Mehdipur, 76, ı o7, ıo8 Ceşnevare Avaz ve Musiki İnkılibt,

1 94 Cevanşir, ı 65 Cevat Hey'et, 1 3 , 1 4, 27, 30, 42, 77 Ceyhun, 1 9 Cı�alı Tecnis, 82, 2 1 3 Ci�alı Muhammes, 82 Ci�alı Muhammes Müseddes, 82 Clifford Geertz, 48 Çarlık Rusyası, 28, 1 76 Çıldır, 127 Çin, 7, ı 7, ı 8, 34, 49, ı o2 Çögür, 38, ı o3, 104, 1 08, ı ı ı , 144,

1 84, ı 88, ı96

Dr. All Kafkasyalı ------------------ 315

ÇögOr Evi, ı o7 Daire (Tet), 38, 42, ı 84, ı 86 Dalga Aşık Grubu, ı 07, ı 92 Dede Korkut, 40, 4 ı , 62, 77, ıo8,

I S9, ı7o, ın. ı79, ı82, ı86, ı98, 20S, 239

Demokrat Parti, S4 Dereşam, ı 79 Deyişme, 82 Dilrnac, ı4 Divani, 82, ıo6, ı69, 2 ı s, 2 ı6 Doerfer, 77 Dogan Aksan, S8 Dollu Mustafa, 4 ı , 96, 97, 98, 99 Dudak Degmez Tecnis, 82 Dtlgtlnltoy, ı ı, 4 ı , 83, 8S, 9 ı , ı ı9,

ı2 ı , ı74, ı82, ı84, ı8s, ı86, ı 87, ı96, ı 99

Düşünce Geliştirme Kurumu, SS Dtlzcle, 38, 42, ı04 Edebi meclislcr, ı ı El Dili ve Edebiyatı, ı 4 El Sözü, ı4 Elif- Lam, 82 EncUmen-i Stırud ve Ahenghayi

tnkıt4bt, ı 94 Erdebil, s ı , 7S, 76, 8S, ıo7, ı27, ı43,

ı60, ı92 Ereb Reyhan, ı 78, ı 79 Ermeni, 39, 40, SO, S4, SS, 8 ı , 82,

ıo9 Erzrum (Erzurum), 73, ı42 Erzurum, 2, 8, ı2, ı7, 30, 38, 4 ı , S2,

84, ı ı s. ı 40, ı42, ı 43, ı62, ı 90, 2 ı 8

Esed v e Seltenet, 8S Fars, 29, 4S, SO, S2, S3, S4, SS, S6,

7 1 , 80, 8 ı , ı 09, ı64, ı6s Farsça, ı3, ı4, 29, 4S, S2, S7, 6 ı , 62,

66, 76, ı 04, ı9S Fas, 27 Ferheng-i Merdum, 194

Firuzabad, 26, 4 ı Fransa, 28, ı 94 Fuad Köprtlltı, ı s, 23, 24, 34, 3S, 36,

37, 39, 4 ı , 7S, 76, 77, 78, 80, 8 ı , ıoo, ıo3, ı89, ı9 ı

Furud Gorginpur, ıo7 Gagauzlar, 88, 89 Garip ile Şahsanem, 78, 82, ı42, 239 Gazel, 82 Gazneli, 22, 23 Gaznelilcr, ı 9, 2 ı , 23 Gelin çıkarma, ı 87 Gence, ı 8, 7S, ı42, ı48 Gcraylı, 8 ı , 82, ıos, ı06, ı69, 234 Mehpare, 84, 8S Gıfılbend (Muamma), 82 Goç Nebi, ı6 ı Goglar/Gökler, ı 8 Goşa nıtgara, 42 Goşastımstım, 38, 42, ı86 Goşayarpak, 82 Göçebe, 3S Göktürk yazısını, 49 Gusan, 39, 40 Gülltı Kafiye, 82 Güneş, 1 12, 1 1 9, ı20, ı94, 273 Güney Azerbaycan, ı 2, 13 , 37, 4 ı ,

S4, SS, S6, ı 27, ı 38, ı46, ı s4, ı64 Gtırcü, 2S, SO, 8ı , 82 Oy. Nemeth, 49 Halep, ı42 ijalig-i Lemyezel, ı 00 Halk bilimi, 7, ı3, ı4 Halk edebiyat, 23 Halk hikAyesi, 8 , ı2, 39, 4ı , 78, 82,

83, 8S, 87, ı6 ı , ı 62, ı 97, 239 ijan Çoban, 8S Hane-i Musiki, ı 94 Harakanlı Yusuf Ali Bey, ı ı 6 Harezmşahlar, 23 Hasan TakizAde, 29, S4 Hasta Kasım, 37, 4 ı , 66, 82, 84, 94

3 16=---------------- /ran TOrk Aşıklan ve Mill1 Kimlik

Hatayi, 59, 6 ı , 62, ıo6, ı 6 ı , ı69, 207 Haydart, 82 H�. ı9, 26, 35, 39, 62, ı27, ı79 Hecer, 1 34, ı 6 ı , ı65, ı 74, ı 75 Helen, 20 Hemedan, 26, 4 ı , 85, ı07, ı27, ı60,

297 Herat, 28, 80, 297 Herbe Zorba, 82 Hıristiyan, 88, ı 28 Hindistan, 7, ı 7, ı 8, 20, 2 ı , 24, 27,

54, 79, 90, 268, 272, 276, 282 Hint Okyanusu, ı 7, 34 Horasan, 20, 2 ı , 22, 25, 26, 27, 35,

37, 38, 39, 4ı, 79, 80, ıo4, l l 5, ı 6 ı , ı 87, ı94, ı 95

Hoy, 1 07, ı21, ı 92 Humeyni, 55, 56, 57, 8 ı , ı 09 Hürremdere, ı o7, ı l l , l l 8, 1 35, 136,

ı 87 Hürremiler, ı 60 Hürriyet, 5, ı 47, ı 5 ı , ı 53 Hüseyin Ali Hüseynt, 4 ı , ıo7, ıo8,

ı 85, ı 94 1� 26, 35, 79, 82, ı 27, 205 İkinci Dünya Savaşı, ı 54, ı 56 İlhanlı, ı9, 22, 23 İran, 5, 7, 8, l l , ı2, 13 , ı4, ı 5, ı 7,

ı 8, ı 9, 20, 2 ı , 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 3 ı , 33, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 4 ı , 42, 43, 45, 46, 50, 5 ı , 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 6 ı , 62, 66, 68, 69, 70, 7 ı , 72, 73, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 8 ı , 82, 83, 84, 85, 86, 90, 9 ı , 94, 96, 97, 10 ı , ı o3, ıo4, 105, ı o6, ıo8, ı ı o , ı ı 2, ı 1 3, 1 1 4, 1 1 5, 1 1 6, 1 1 7, 1 1 8, l l 9, ı 23, ı 25, ı 27, ı32, 137, ı 38, ı40, ı42, 143, 144, 146, ı47, ı48, 1 50, ı 5 ı , 1 52, 1 53, ı 54, 1 57, 1 58, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 62, 1 64, 1 65, 1 67, 169, 1 7 1 , 1 76, 1 79, ı 8 ı , 1 83, 1 84, 1 85,

ı 86, ı 88, ı 89, ı90, 1 9 ı , ı92, ı93, ı94, ı95, ı97, ı98, ı 99, 205, 207, 209, 2 10, 2 1 3, 2 ı 5, 2 ı 6, 2 ı 7, 23 ı , 234, 240, 243, 273, 297

İran cogratyası, ı ı, ı 8, 20, 27, 34, 39, ı 27, 1 97

İran Türkleri, 7, l l , 1 2, 1 3 , 1 5, ı 7, 25, 26, 30, 3 ı , 34, 36, 37, 38, 39, 4 1 , 43, 52, 53, 56, 62, 66, 68, 7 ı , 79, 80, 8 ı , 83, 84, 96, ı o3, ıo4, ıo5, 106, ı ı 2, ı ı 6, ı27, ı37, ı46, ı47, ı 58, ı 59, ı62, 1 69, 1 79, ı 86, ı 88, ı9o, ı95, ı99, 2 ı O, 2 1 3, 2 ı 5, 2 ı 6, 240

İran Türklerinde ıişıklık, 8 İran Türklügü, 7, 24, 38, 6 ı İrem Bagı, 80 İsa YegAne, 8, ı 07, ı 93 İslAm, 9, ı 9, 20, 2 ı , 24, 27, 29, 35,

40, 50, 5 ı , 53, 55, 78, 88, 89, 100, 1 1 7, 128, 1 3 ı

İsmail Behrami, ıo7, ıo8, 109, 1 1 8, ı ı9, ı 6 ı , ı93, 207

İsteryo Heyyam, ı 95 İsteryo Şebahenk, ı 94, ı 95 İsteryo Telim Han, ı 94 İstiklil, 5, ı 47, ı 52 Jöntürk, 29 Kaçar (Hanedanı), 27, 28, 52, 54, 55 Kafkaslar, 7, 1 8, ı 9, 24, 28 Kafkasya, ı 2, 35, 37, 6 ı , 62, 69, 75,

78, 82, 90, ı 27, ı 6o, ı 6 ı , ı 62, 1 97, 205, 234

Kagan, 77, ı 59, ı 70, 239 Karadeniz, 7, ı 04 Karahanlı, 23 Karakoyunlu, 22, 24 Karapapak, ı 2, 38, 7 ı , ı 04, ı 1 5, ı 2 1 ,

1 3 7 Karayimler, 88, 89. Kars, 1 28, 1 49 KAşgarlı Mahmud, 50

Dr. All Kafkasyal ı ------------------- 317

Kaşkay Hava Müzik Grubu, ı 07 Kaşkayıar, 26, 27, S4, 80, ı 66 Kaval (tef), 38, 42, 104, ıo7, ı 84,

ı 86 Kave, S4 Kazakistan, 34, ı 90 KSzımz4de, S4 Keıbi ve lnsafı, 8S Kerem ile Aslı, 37, 4 1 , 78, 82, 83, 8S,

ı42, ı43, 239 Kılıç Enveri, 66, ı o8, 13S Kızılbaş, 93 Kimlik, S, 46, 47, 48, 49, SO, S8 Kinnan, 26, 297 Kirus, ı 8 Kontllçyüs, S 8 Kopuz, ı2, 34, 38, 39, 77, ıo3, 104,

ıo8, ı 1 3, ı9 ı Koşma, 82, 2 ı 0, 2 ı ı , 23 ı Köroglu, 6, 37, 4 ı , 78, 83, 84, ıos,

ıo6, 107, 123, l S9, ı6 l , ı62, ı69, 170, l7 ı , 176, ı77, ı78, ı79, 184, ı 8s, ı 87, ı98, 239, 243, 244, 247, 248, 249, 2S0, 2S ı , 2S2, 2S3, 254, 2SS, 2S6, 2S7, 2S8, 260, 26 ı, 26� 264, 26S, 266, 267, 268, 269, 270, 27 ı

Kumuk, 82 Kuran'ı Kerim, 10 ı Kurban SOleymani, 4 1 , ı 89, 194 Kurdoglu, 84, 8S Kuzey Azerbaycan, 37, S2, S3, S6,

ı38 Kümbeti Kaws, 14, 4 ı , 8S, ıo7, ı 95 La Patrie, 13S Uitin, 78 Le Nouvel Observateur, ı 94 Leyla ve Mecnun Operası, 106 Leyli ve Mecnun, 8S Liberationne, ı 94 Macarlar, 89 Mahmud Afşar, S4

Malazgirt, 88 Maveraünnehr, 2 ı Mazeni, 54 Me'mun, ı60 Me'zun, 67, 68 Medrese, 3S Mehmet Ali Fürugi, 54 Mehmet Emin Resulz4de, S3, S4 Mehri ijanım, 27S Meşhed, 76, 83 Mevla, 9S Mısır, 7, ı9, 23, 79, ıo3, ı6 ı Milli kimlik, 29, 46, 49, S2, S3 , S6,

S1 Milliyetçilik, 29, ı 14, ı ı 9 Milliyetseverlik, S , ı 1 4 Mir Cafer Pişevert, SS, 72, 85, 86, 87,

127 Mir Mahmut ve Sara, 8S Mirali Rızai, 40, 107, ı 93 Mirza MOlkUn Han, S3 Mirze Paşa, 278, 280, 28ı , 282, 283,

284, 286 Mogol, ı 9, 3S, 79 Mu'tasım, 1 6 1 Muhammed, 8, 23, S3, 74, 9S, 96,

100, 164, 168, 188, 192, 1 94, 2 17, Muhammed Avfi, 23 Muhammes, 82, 2ıS, 220, 222 Muhammet Ali Mahmudi, ıo7, ıo8,

ı 1 9, ı93 Muhammet Halife Aciz, 8 ı , 207 Muhammet Hatemi, ı 89, 1 94 Muhammet Hüseyin Dehgan, 4 ı , 76 Muhammet Musaddık, S4, 80, ı s6,

165 Muharrem Ergin, S8, 77, 88, ı O ı ,

102, 108, 1 S9, ı7� ı79, ı 82 Mustafa Kemal, ıoı , 1 14, 1 1 8, ı s ı Müseddes, 8� 2 ı s, 224, 229 Müslüman Halk Partisi, 57 Müstezat, 82, 9 ı , 208, 2 ı 8

318:.-------------- Iran Türk Aşiklan ve MIIR Kimlik

Müşfık Kazmi, 54 NAbigat'uz- ZubyAni, 50 Naçalnik, ı 74, ı 75, ı76 Nagadey, 26, 85, 107, 109, 1 1 9 Nagara, 38, 42, ı87, ı 88 Nilsır ed-Din Şah, 28 Nevruz Bayramı, ı 90 Nişan, 96, ı74, ı 84, ı 85, ı 86, ı 88,

1 96, 1 99, 209 Ogul Bahşi, ı94 oguz, 1 9, 22, 23, 35, 4 ı , 74, 77, ı25,

ı s9, ın, 1 73, 1 74, 1 82, ı89, 239 Ogtızlar, 22, 26, 37, 4 1 , 83 Orhun Kitabeleri, 50 Orta Asya, ı 9, 24, 27, 79, ı 04 Ortadogu, 1 8, 19, 22, 62 Osman Turan, 89, 9 1 , ıo3, 1 26, ı59,

ı 6 ı Osmanlı, 1 8, 20, 23, 24, 26, 28, 29,

35, 36, 37, 40, 4 ı , 53, 6 1 , 89, 105, ı o6, ı ı4, ı28, 169

Ozan, ı2, 34, 38, 39, 40, 78, 79, 8 1 , ıoo, 1 03, 1 04, 1 7 1 , 1 86, 1 89, 19 1

Örf, 3 1 , 34, 39, 88, 18 1 , 1 82, 1 85, 1 87, ı 88, ı99

Özbek, 24, 37, 4 l , 76, 82, ıo3 Pars, 54 Parthlar, 20 Pay Piçen Bey, ı74 Pehlevi, 45, 80 Pehlevi, 29, 54, 80, 8 ı , ıo9, 166 Pervin Behmeni, 8, ı o7, 1 95, 206,

243 Petro, 89 Peygambe� 92, 96 Radyo, 6, 1 92 RızazAde Şafak, 54 Rum, ı 9, 50, 84, 162 Rusya, 28, 29, 56, 90, 103, 164 Safevi, 22, 24, 25, 27, 5 1 , 6 1 ,62, 89,

1 40, ı6 t Saka, 18

Sakarya Savaşı, ı S ı Samanogtılları, ı 9 Sarnet Behrengi, ı 53 Sarı Aşık, 4 ı, 60 Sarı Tel Aşıklar Grubu, ı o7, 192 Sasaniler, 20 Savalan, ı s ı , 236 Save Ferheng Evi, ı 94 Saz Şairleri, 1 5, 35, 36, 37, 39 Selçuklu, ı9, 20, 23 Selçuklular, ı9, 20, 22, 23, 54 Serboş ve Mehbub, 85 Settar Han, 52, ı27, 1 39, 1 6 1 , ı68,

ı 85 Seyfi ijan, 277, 278, 280, 28 ı , 283,

284, 286, 288, 292 Seyrani, 69 Sibirya, 1 7, 34, 104 Söz kesimi, ı 84 Öaçag N ebi, 85 Öubadlı, ı 75 Sulduz, ı 2, 38, 4 ı , 7 1 , 73, 83, ıo4,

1 07, 1 1 5, 1 1 8, 1 1 9, t 2 ı , 1 24, 137, 1 38, 1 57, 1 58, 1 86, ı93

Suriye, 7, 1 8, 1 9, 20, 79, 103 Sübhan, 100, 221 Sümmani, 69 Sünnet töreni, ı 88 Sünni, 24, 25, 90, 9 ı Şah ijetAi, 59, 60, 66 Şah Abbas, 22, 25, ı 62 Şah İsmail, 22, 24, 37, 4 ı , s ı , 59, 6 ı ,

62, 82, 83, 84, 85, ı 06, 1 27, 148, 1 6 1 , 207, 239

Şah İsmail ve Gülazer, 84 Şahseven, 6, 25, 54, ı ı s, ı ı 9, ı44,

145, 273 ŞahzAde Cemşid, 84, 85 Şair/Aşık Şirvan Necefi Kuhva, ı 66,

2 1 7 Şaman, 88, 89 Şeyh Muhammed Hiyabani, 53, ı27

Dr. All Kafkasyalı ------------------ 319

Şiraz, 14, 26, 68, 75, 76, 80, 8 1 , 85, . 107, 14 1 , 1 57, 166, 188, 192, 203,

243, 247, 273, 275, 277, 278, 286, 288, 289, 292, 293

Tahir ile Zöhre, 78, 82, 84, 106 Tahran, ı3, ı4, 26, 27, 45, 52, 53, 56,

76, 80, 85, 86, 107, l l 5, l l 8, ı 27, ı 36, ı45, ı 5 ı , ı54, ı66, 1 85, ı 89, ı92, 193, ı94, ı95, 206

Tann, 5 ı , 89, ı26, ı 55, ı62 Tarım (Şehir), 167, ı68 Tarih, 5, 23, 24, 40, 5 1 , 6 ı , 76, ı59,

17 1 , 243, 273 Tasavvuf, 25 Tasnif, 82, 203 Taşnak, 54 Tebri� 13 , 14, ı 8, 20, 28, 29, 37, 38,

40, 4 ı , 52, 53, 54, 55, 56, 62, 67, 7 ı , 72, 75, 76, 80, 85, 86, 1 04, 105, 106, ıo7, 1 1 3, l l7, 123, 124, 127, 129, 137, ı40, ı41 , ı42, 149, 1 5 1 , 1 52, 1 54, 156, ı64, ı65, 168, 1 85, 1 86, ı 89, ı9o, ı92, 206, 233

Tecnis, 82, 1 05, 2 1 1 , 2 13, 2 ı 5, 237 Tef, 38, 42, 1 04, 107, 12 ı , 1 84, 1 86 Tekke, 37 Televizyon, 6, 192 Thomsen, 49 Tiflis, 142 Tilim ijan ile Mehri ijanım, 6, 84,

l l 5, l l6, 273 Timurlu, 24 Tören, 6, 1 89 Trakya, 82 Tribun, 14 Tufarganlı Abbas ve Hüseyin Cavan,

85 Tufarganlı Aşık Abbas, 4 ı Tugrul Bey, 23

102, ı27, ı42, 143, ı 59, 185, 1 89, 190, 192, 193, 197, 205, 234

Tuna, ı 7, 27, 34, 248, 249, 253, 255, 27 ı

Tuyuı 8 1 Türk, 5 , 7 , 8 , 9 , l l , ı 2, 1 3 , ı 5, 17, ı 8,

19, 20, 2 1 , 22, 23, 24, 2S, 26, 27, 29, 30, 3 1 , 33, 34, 3S, 36, 37, 3S, 39, 40, 4 1 , 43, 4S, 49, so, s ı . sı. s3, S4, ss. S6, S1, SS, S9, 60, 61, 62, 66, 67, 6S, 69, 70, 72, 73, 74, 1S, 16, 71, 7S, 79, so. s ı . S2, S3, S6, 87, ss. S9, 9 1 , 92, 93, 97, 1 00, 1 0 1 , 102, 1 03, 1 04, lOS, ı 06, ıo1. ı os. l lO, l l 3, l l4, l l s, l l6, l l 7, l l S, l l9, 120, 121 , 1 22, 1 23, 124, ııs. 126, 127, 129, 130, 132, ı 34, ı3S, 1 37, ı3S, ı40, l42, ı43, 144, 146, 147, 14S, ı49, ı so. ı s ı . ı sı. ı s3, ı ss. ı s1. ı ss. I S9, ı60, ı 6 ı , ı64, 16S, 169, 1 7 1 , 1 72, 1 73, 1 74, 1 76, ı 77, 17S, 1 79, ı s ı . ı sı, 1 83, 1 84, ı ss. I S6, I S7, ı ss. I S9, 190, 191 , 192, 193, 194, 19S, 1 97, 19S, l99, 203, 20S, 207, 2 1 7, 23 ı

Türk Aşıklık geleneAi, 1 2, 34, 37, 38, 42, 1 92, 1 94, ı95, ı99

Türk boyları, 27, 76, ı 97 Türk dili, 8, 30, 5 ı , 54, 56, 60, 61 , 62,

68, 76 Türk edebiyatı, 7, ı 7, 24, 33, 76, 77,

79 TOrk kültllrü, 7, 17, 30, 33, 82, 1 55 TOrk milli kimlili, 8, 46, 49 TOrk şarkıları, 23 Türk varlıAı, ı 5, 22 Türk yurdu, 7, 20, 33, 39, 50, 1 97 Türkçe, 13 , 14, 30, 38, 39, 42, 49, 5 1 ,

53, 55, 56, 57, 59, 60, 6 1 , 62, 66, 68, 69, 70, 7 1 , 74, 75, 79, 80, 8 1 , 103, 104, l l 6, l l 7, ı25, 137, ı95

Türkistan, ı 8, ı9, 24, 3 ı , 33, 34, 6 ı , 84, ı04, ı90, 297

Türkiye, 8, l l , ı4, 1 9, 26, 28, 30, 3 ı , 33, 38, 39, 4 ı , 43, 52, 54, 55, 56, 58, 76, 77, 88, 90, 9 1 , 92, ıo ı ,

Türklük şuuru, 7 , 5 ı TOrkmençay, 12, 28, 163

320=--------------- !ran Türk Aşiklan ve Milli Kimlik

Türkmensahra, ı 4, 26, 37, 38, 39, 66, 76, ı o4, ı o5, 1 35, ı62, ı 87, ı 89, ı94, ı95

Ululu Kerim ve Stlsen, 84, 85 Urmiye, 20, 37, 38, 4 ı , 68, 69, 15, 16,

85, 96, ıo7, ı ı6, ı20, ı2 ı , ı27, ı 85, ı 86, ı92, 24 ı

Uzun Hasan, 24, 5 ı , 6 ı Üstad Aşık Nevaz, 4 ı Üstadnime, 82, 23 ı Varlık dergisi, 13 , 205 Varsagi, 8 ı V ars&gı, ı 06, ı 69 Vatan, ı 7, 34, 1 14, ı 26, ı 21, ı 29,

ı 3o, 132, 133 , ı35, ı 36, 137, 139, ı40, ı4 ı , ı 42, ı44, ı45, ı46, ı98

Vatanseverlik, 5, ı26 Vücudnim.e, 82, 232 YidigAr ve Gtllebatın, 85

Yakut Türkleri, ı 87 Yallı (Halay), ı 87 Yaprak, ı4 Yaralı Dilgem, 84, 85 Yavuz Sultan Selim, 6 ı , 62, ı49 Yemen, 27, 2 10 Yirmi Bir Azer/2 ı Azer, ı 4, 87 Yunan, 78 Yunus, 92, 203 Yusuf ve Ztlleyba, 85 Zehtabi, 40, ı24 Zencan, 37, 38, 4 1 , 70, 7 ı , 73, 74, 85,

ı oo, ıo7, l l ı, 1 1 5, 1 1 8, ı25, ı27, 1 33, ı 34, ı35, 1 36, ı68, ı 85, ı 86, ı 93

Zendler, 25 Zeynel Abidin Maragayi, 53 Zincirleme Divani, 82, 2 ı 5 Zuma, 38, 42, ı 86, 1 87

Dr. Ali KAFKASYALI 1 953 yılında Kars'ta dOnyaya geldi. İlk ve orta okulu Kars'ta okudu. Rize

ögretmen Lisesi 'ni 1 974 yılında, okul birincisi olarak bitirdi. 1977 yılmda Bursa Egitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nden mezun oldu.

Kars, Erzurum, Rize, Diyarbakır illerinde öAretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundu.

1 986 yılında Kültür Egitim Vakfı'nın açmış oldultı makale yarışmasında birincilik ödülü aldı.

1 987 yılında Ermenistan, Azerbaycan, Dagıstan ve Gürcistan'a giderek 7 1 gOn buralarda kültürel araştırma ve çalışmalarda bulundu. Araştırmalarının bir kısmını gazete ve dergilerde bir kısmını da kitaplar hAlinde yayımladı.

1 989- 1990 yıllarında Milli Egitim Bakanlı�'nca "Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçe Dilbilgisi, Türkçe Kompozisyon Programlarının Geliştirilmesi Komisyonu"nda görevlendirildi. Bir yıla yakın bu komisyonda çalıştı.

1990 yılında Atatürk Üniversitesi KAzım Karabekir Egitim Fakültesi'nde lisans tamamlama programiarına katılarak "Türk Dili ve Edebiyatı ÖAretmenligi" lisans diptoması aldı.

20 Ekim 1 990'da "Yurt Dışı ögretmenligi Sınavı"nı Türkiye birincisi olarak kazanarak Fransa'ya gitti.

1993 'te Türkiye Paris Büyükelçiligi'nin yazılı izni ile Azerbaycan Mehmet Emin ResulzAde Devlet Üniversitesi 'nde Gıyabi Magistiran (Extem Master) programında lisans üstü ögrenime başladı. 23 Temmuz 1 994 günü "Bakü Devlet İmtihan Komisyonu" tarafından yapılan sınavı "Avec Mention Excelent" (Üstün Derece ile) başararak yüksek lisans diptoması aldı.

·Bakü Devlet İhtisas Komisyonu'nun kararı ve tavsiyesi ile "MikAyıl Azaflı'nın Y aradıcıhk Yolu" konusunda doktora tezi hazırladı. 29 Mayıs 1996 günü Azerbaycan İlimler Akademisi ve Tahsil Bakanlıgı 'nın "Birleştirilmiş, İhtisaslaştınlmış ŞQrası"nın huzurunda tezini savundu. 07 Ekim 1996 günü Azerbaycan İlimler Akademisi'nin teklifi ile Yüksek Tastik Komisyonu tarafından "Filoloji İlimleri" dalında Felsefe doktoru (Ph. D.) (Halk Bilimi) diptoması verildi.

1 7 Eylül 1 993 tarihinde "Azerbaycan Milli Yaradıcılık Akademisi" tarafından "Doktorluk Unvanı" ile taltif edildi.

Fransa'da kaldıgı süre içerisinde Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde konferansiara ve panellere katıldı. Türk kültürü, sanatı ve yakın tarihimizdeki Ermeni mezalimi ile ilgili dört fotoAraf sergisi açtı.

Paris Büyükelçiligi Egitim Müşavirligi'nin görevlendirmesi ile Fransa'da yaşayan Türk çocuklarının faydalanması için Türkçe Yardımcı Ders Kitabı hazırlanması komisyonunda çalıştı. Kolej (Orta Okul) son sınıf "Türkçe Yardımcı Ders Kitabı"nı hazırladı.

Eylül 1 996'da Türkiye'ye döndü. Erzurum Atatürk Anadolu Teknik Lisesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı öAretmeni olarak görev aldı.

322=---------------- tran Türk Aştklan ve Mi/11 Kimlik

Şubat 1 997 ve Nisan 1997 tarihlerinde Van ve Hakkari valiliklerinin daveti ve ilgili makamların tasarrufu ile Van, Hakkari ilieri ve Gürpınar, Başkale, Yüksekova, Çukurca, Şemdinli ilçelerinde bölgenin meseleleri ve bil çareleri konularında halka, gençlere, ögrencilere ve kamu görevlilerine konferanslar verip radyo, televizyon programiarına katıldı.

3 Haziran l 997 tarihinde, Atatürk Üniversitesi, KAzım Karabekir Egitim Fakültesi'nde açılan "Yrd. Doçentlik Sınavı"nı kazanarak bu kadroya atandı.

1 998 yılında hazırladıgı projenin kabul edilmesi üzerine pek çok kez İran'a giderek, il il, ilçe ilçe, oba oba dolaşarak İran Türklerinin edebi ve kültürel degerieri ile ilgili araştırmalar yapıp, bilgi ve belgeler topladı. Bu çalışmalannı pek çok gazete ve dergilerde yayımladı. Bazı ulusal ve uluslararası toplanhlarda bildiri olarak sundu. Ayrıca yine bu çalışmasının bir kısmını "İran Türk Edebiyatı Antolojisi" adlı altı ciltlik kitabında topladı. İkinci kitap olarak "İran Türkleri Aşık Muhitleri" adlı kitabı, üçüncü kitap olarak da şu anda elinizde bulunan "İran Türklerinde Milli Kimlik ve Aşıklar'' adlı kitabı hazırladı.

2000-2003 yıllan arasında Türk Dili ve Edebiyatı Egitimi Ana Bilim Dalı Başkanlıgı görevini yürüttü.

2005 yılının ilk günlerinde, bazı kimseler tarafından sahte isimlerle, onun akademik geçmişi ve eserleri hakkında internet web sayfalannda itharn ve iftiralarda bulunulmuş, ayrıca YÖK'e, doçentlik jüri üyelerine ve bazı ulusal gazetelere yazılar yazılmış, mektuplar gönderilmiştir. YÖK ve Üniversitelerarası Kurul meseleyi etik kurula havale etmiş, uzun bir araştırma ve soruşturmadan sonra Üniversitelerarası Kurul 26.09.2005 tarihli karar toplantısında Dr. Ali KAFKASY ALI'yı aklamıştır.

HAlihazırda Atatürk Üniversitesi, KAzım Karabekir Egitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Egitimi Ana Bilim Dalı'nda ögretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Evli üçü hayatta dört çocuk babasıdır.

Yayımlanmı1 kitaplan

l l . İran Türklerinde Milli Kimlik ve Aşıklar, Erzurum. 2007 (326 sayfa). 1 0. İran Türkleri Aşık Muhitleri, Erzurum. 2006 (3 1 3 sayfa). 9. İran Türk Edebiyatı Antolojisi, AtatOrk On. Yay., Erzurum 2002 (6 cilt, 3490 sayfa). 8. Edebiyatımızda Ermeni Mezalimi, Atatürk Üniversitesi KAzım Karabekir

Egitim Fakültesi Yayınları, Erzurum, 2001 (71 sayfa). 7. Aşık Murat Çobanoglu - Hayatı-Sanatı-Eserleri, 72 Tasarım Yay., Ankara -

1998 (660 sayfa). 6. Mikiyıl Azaflı -Hayatı, Sanatı, Eserleri, Eser Ofset, Erzurum, 1 996 ( 4 73 sayfa

Bu kitap mOellifın doktora tezidir. Orijinal adı "MikAyıl Azattı ve Yaradıcıhk Yolu" dur). 5. Kırk Yıllık Kara Günler, Eser Ofset, Erzurum, l 995 ( l l O sayfa). 4. Azerbaycan'ın Alim Kadınlan, Taş Medrese Yay., Erzurum, 1 991 ( I 1 7 sayfa). 3 . Kafkaslar'dan Gelen Ezan Sesleri, Eser Ofset, Erzurum, 1 99 1 ( 1 02 sayfa). 2. Şehitler Deresi (Nevat Mansıroglu ile), Güvenmat Yay., Ankara 1989 (232 sayfa). l . Çagdaş Azerbaycan Kadın Sanatkirlan, Güvenmat Yay., Ankara 1989 ( 128 sayfa).

Dr. All Kafkasyalı ------------------ 323

Yayımianmış Makaleleri

49. "XIX. ve XX. Yüzyıl Siyasi ve Sosyal Olaylannın Güney Azerbaycan Edebiyatma Yansıması" Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırınalan Enstitüsü Dergisi, Yıl l3 , Sayı: 3 ı/2006 Erzurum.

48. "Azerbaycan, İran ve Türkiye Türk Halk Hik!yelerinde Erzurum", Atatürk Üniversitesi İhUıiyat Fakültesi Dergisi, ı 996 .Erzurum.

47. "Türk Halk Edebiyatı ögı-etiminin önemi ve Lise ÖAretim Programlanndaki Yeri Üzerine Bir De�erlendirme", Atatürk Üniversitesi KAzım Karabekir E�itim Fakültesi Dergisi, Sayı ı2/2005, s. 6 ı -76.

46. Türk Dünyasında Nevruz Gelene�ine Toplu Bakış, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 2, Yıl: 2005 Erzurum.

45. "Batı Avrupa'ya Giden Türklerin Sosyal ve Kültürel Meselelerinin Anadolu Aşık Edebiyatma Yansıması", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırınalan Enstitüsü Dergisi, Yıl ı 2, S. 28/2005 Erzurum.

44. "Avropa Türklerinin Sosiyal ve Medeni Problemlerinin Anadolu Aşıq Edebiyyatında lnikası", Folklor ve Etnografiya, No 3 (7) 2005, Bakı Azerbaycan, s. 40-SO.

43 . "İran Türkleri Aşık Muhitleri 1", Milli Folklor Uluslar Arası Halkbilimi Dergisi, Ankara, Sayı: 68, Ankara 2005, s. ı ıo-ı26.

42. "Sabir ve Devrin Meselelerip.e Bakışı", Atatürk Üniversitesi KAzım Karabekir E�itim Fakültesi Dergisi, Sayı 9/2004, s. 237-261 .

4 1 . "..\şık Şenlik'in Revan Seferi ve Zehirtenerek Öldürülmesi", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırınalan Enstitüsü Dergisi, Yıl ı ı , S . : 25/2004, s. ıo1- ı20.

40. "İran Türkleri ve İran Türk Edebiyatı", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırınalan Enstitüsü Dergisi, Yıl: l l , S. 24/2004, s. 99-132.

39. "N Abi'nin Ermişli�i", "Korkut Ata" Dergisi, S. 2, s. ı o, 2003/Güz, Erzurum. 38. "Türk Dünyası'nın Ana Yazarlanndan Akademik Aıime Prof. Dr. Azize

CAFERZADE", "Korkut Ata" Dergisi, Sayı: ı, s. 6, 2002/Güz, Erzurum. 37. "Muhammet lkbal'in Bir Şiiri", "Korkut Ata" Dergisi, S. ı, s. 6, 2002/Goz, Erzurum. 36. "Türk Kültüründe Nevruz", "Bizim Dernek" Dergisi, sayı: ı, 2000, BakO. 35. "Güney Azerbaycan (İran) Türkleri Edebiyatma Bir Bakış", "Bizim Dernek"

Dergisi, sayı: ı , 2000, BakO. 34. "Balaca Gara Balıg" ve "Samet Behrengi", "Türkçemin Sesi" Dergisi, Mart

2000, Erzurum. 33 . "Gurbanf', "Türkçemin Sesi" Dergisi, sayı: 4, Şubat 2000, Erzurum. 32. Dr. Mahmut Ali Çehreganlı, Palandöken, 03 Nisan 2000, Erzurum. 3 1 . Prof. Dr. Mahmut Taki Zehtabi, Palandöken, ı o Nisan 2000, Erzurum. 30. Kulu Han Borçalı, Palandöken Gazetesi, 07 Şubat 2000, Erzurum. 29. Molla Nesreddin (Nasrettin Hoca), Palandöken , 3 ı Ocak 2000, Erzurum. 28. Heyran Hanım, Palandöken Gazetesi, 24 Ocak 2000, Erzurum. 27. Medine Gülgün, Palandöken Gazetesi, ı 7 Ocak 2000, Erzurum. 26. Coşkun (Coş�n), Palandöken Gazetesi, 06 Ocak 2000, Erzurum.

324..:.. ______________ !ran Türk Aştklan ve Mi/O Kimlik

2S. Hüseyin Sahaf, Palandöken Gazetesi, 27 Aralık, 1 999, Erzurum. 24. Aşık Hüseyin Cavan, Palandöken Gazetesi, 20 Aralık 1 999, Erzurum. 23 . Habib Sahir, Palandöken Gazetesi, 1 3 Aralık 1 999, Erzurum. 22. İbrahim Zakir, Palandöken Gazetesi, 06 Aralık 1 999, Erzurum. 2 1 . Eli Fitret, Palandöken Gazetesi, 29 Kasım 1999, Erzurum. 20. Endelib Karacadagi, Palandöken Gazetesi, 22 Kasım 1 999, Erzurum. 1 9. Hasta Kasım, Palandöken Gazetesi, I S Kasım 1999, Erzurum. 18 . Kurbani, Palandöken Gazetesi, 08 Kasım 1999, Erzurum. 1 7. Letifeler (Latifeler), Palandöken Gazetesi, Ol Kasım 1999, Erzurum. 1 6. Bayatılar, Palandöken Gazetesi, 2S Haziran 1999, Erzurum. l S. Çocuk E�itimi, EKEV Akademi Dergisi, c. l . Sayı: ı , s. 1 73 , 1 87, Kasım

1997, Erzurum. 14. İç Dünyamızın Güneşi Öyetmen, Palandöken, 2S Kasım 1 996, Erzurum. 1 3 . Dünya Çapında Bir Devlet Adamı, Eduvard Şevardnadze!", "Palandöken"

Gazetesi, Erzurum,3 1 Temmuz 1 99S, Erzurum. 12 . Azerbaycan'ın Büyük Halk Şairlerinden Nannç Hatun, Palandöken,

Gazetesi, 1 S A�ustos 1 994, Erzurum. 1 1 . Azerbaycan'ın Koca Kartal'ı, "Karçiçe�i" Dergisi, Mayıs 1 993, Erzurum. 1 O. Azerbaycan Olaylannın Işı�ında, "Mina Kültür ve Sanat" Dergisi, Şubat

1990, Erzurum. 9. Kars'ın Kurtuluşu ve Kuzeydo�udaki Ermeni Mezalimi, "Yeni Düşünce"

Gazetesi, 1 7-24 Kasım; 0 1 -08 Aralık 1989, Ankara. . 8. Kars'ın Türkler Tarafından Fethedilişi, "Tercüman" Gazetesi, 20 A�stos

ı 986, İstanbul. 7. Farklı Bir Aşık Tipi Olarak Çıldırlı Aşık Şenlik, "Türk Vurdu" Dergisi, Şubat

ı999, Ankara. 6. Halk Şiirinde İstiklil Harbi Öncesi ve Sonrası-Kuzeydo� Anad«?lu, "Türk

Vurdu" Dergisi, Ekim ı997, Ankara. S. Azerbaycan'ın Koca Kartal ' ı Öldü, "Tork Edebiyatı" Dergisi, Mayıs 1993, Istanbul. 4. Mirvarid Dilbazi, "Türk Edebiyatı" Dergisi, Kasım ı 988, İstanbul. . 3. Azerbaycan'ın Serdengeçtisi Mehmet Aras, "Türk Edebiyatı" Dergisi, Ekim

ı 988, İstanbul. 2. İstiklil Harbirnizde Mehmet Akif, "Türk Vurdu" Dergisi, Aralık 1 987, Ankara. ı . Aşık Şenlik, "Milli E�itim ve Kültür" Dergisi, Mart ı 983, Ankara.

Katıldılı Bilimsel Toplantılar ve Sundutu Bildiriler

28. "İran Türk Aşıklannın Meseleleri", I. Türk Dünyası Aşıklar Şöleni, Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir E�itim Fakültesi, 3-S Mayıs 2007 Erzurum.

27. "Urmiyeli Alim Şair Dede KAtip ve İran Türk Aşıklık Gelenetindeki Yeri", Uluslar Arası Türklük Bilgisi Sempozyumu, Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat FakOltesi (2S-27 Nisan 2007) Erzurum.

Dr. Ali Kafkasyal ı -------------------- 325

26. "İran Türklerinde Köroaiu Destanlan", Halk Kültflı11 ve Koroglu Bilgi Şöleni, Abant lzzet Baysal Üniversitesi, 02-05 Kasım 2006 Bolu.

25. "İran Tükleri Aşık Muhitlerinden Kum/Save Aşık Muhiti", VII. Milletlerarası Türk Halk Kültflı11 Kongresi, 27 Haziran - Ol Temmuz 2006 Gaziantep.

24. "Azerbaycan, İran ve Türkiye Türk Halk HikAyelerinde Erzurum", Türk İslArn Düşünce Tarihinde Erzurum, Sempozyum; Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 26-28 Haziran 2006 Erzurum.

23 . "Türk Aşıklık GelencAinin Ermeni KültUrüne Etkisi ve Yaşayan Ermeni Aşıklardan Yusuf Ohannes (Yusufi)" , Erciyes Üniversitesi Uluslar arası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu (EUSAS-I), 20-22 Nisan 2006 Kayseri.

22. "Erzurum, Kars ve Ardahan Bölgesinde Milli Mücadeleye Katılan Aşıklar'', Türk Halk KültUründe Milli Mücadele I. Uluslar arası Halk Kültflı11 Sempozyumu, 1 9-22 Temmuz 2005 Erzurum.

2 1 . "İran Türk Aşık Muhitlerinde HikAye ve Destan Aniatma GeleneAi", Mitten Meddaha Türk Halk Anlatılan Uluslararası Sempozyumu (25-27 Kasım 2004) Bildirileri, Gazi Üniversitesi THBMER Yayını, Ankara 2006, s. 300-3009.

20. "93 Harbi ve Sonrasında Sankamış'ın Başından Geçenler ve Türk Edebiyatına Yansıması", Bütün Yönleriyle Sankamış Sempozyumu , 4-6 Ekim 2004 Sarıkamış.

1 9. "İran Türk Aşıklannın Türk Diline Katkıları", V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı (20-26 Eylül 2004), TDK Yay., Ankara 2004, c. I, s. 1427- 1448.

1 8. "İran Türkleri Aşık Muhitleri I" (Konferans), Atatürk Üniversitesi Erzurum, 27 Mayıs 2004.

ı 7. "Mirza Aliekber Sabir" (Konferans), Türk Ocagı Erzurum 2003. ı 6. "Türk Dünyası'nda Nevruz" (Konferans), Erzurum Valiligi İl Kültür

MüdürlüAfl, 2 ı Mart 2004. ı5 . İran Türkleri ve İran Türk Edebiyatı (Konferans), Atatürk Üniversitesi

Erzurum (07,05,2003); AAfı Egitim Fakültesi ( ı4.05.2003); Kars Kafkas Üniversitesi (06.06.2003); İLESAM Ankara (20 Aralık 2003).

ı4. "Yerli ve Yabancı Kaynaklarda AAn DaAı ve Nuh Tufanı", IAdır, 20-22 Haziran 2002.

ı 3. "Edcbiyatunızda Ermeni Mezalimi", 16 Mayıs 2001 , Ataıtıık Üniversitesi, Erzurum. ı 2. Aşık Şenlik' in Revan Seferi ve Zehirtenerek Öldürülmesi", II. Uluslar Arası

Aşık Şenlik Sempozyumu, Kars, 23-25 Eylül 2000. ı 1 . KAzım Karabekir Paşa ve Hizmetleri (sempozyum), Baybtirt ı999. 1 O. XIX. ve XX. Yüzyıl Siyasi ve Sosyal Olaylannın Güney Azerbaycan

Edebiyatma Yansıması, VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, İstanbul , 08- ı2-Kasım, 1 999.

9. "Atatürk'Un Türk Halk Kültürüne Bakışı (konferans), Erzurum 14 Kasım 1998. 8. İdeal Bir İnsan Tipi Olarak Aşık Şenlik (panel), Kars, 25 Ekim 1 998. 7. "Türk Kültüründe Nevruz" (konferans), Erzurum 21 Mart 1998.

326:. ______________ Iran Türk Aş1klan ve M/111 Kimlik

6. ''Nevruz Öncesi Ritüeller'', Nevruzun Halk Kültürtındeki Yeri (panel) (Erzurum, Erzincan-23-25 Mart 1998), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlan 6, s. 55-64, 1 998 Erzurum.

5. Bugünkü Azerbaycan Ermenistan ve Çeçenistan-Rusya Hadiselerinin Perde Arkası", (konferans), (Nants, Paris, Filler, Angers, Cholet), 07- 1 2 Mart 1 996, Fransa.

4. "Sovyetler Birligi Döneminde Orta Asya ve Kafkasya Cumhuriyetleri 'nde Yapılan Kültürel Tahripler" (konferans), Fransa (Paris, Strasbourg, Angers) 1 995.

3 . Türk Dünyası Edebiyatı Hakkında Mülahazalar", Strasbourg-Fransa ı 994. 2. "Degişen Avrupa ve Degişen Türk Dünyası", Konferans, Universite des

Sciences Humaines de Strasbourg, 16 Ocak 1993. l. "Günümüz Azerbaycan Ailesi ve Çagdaş Azerbaycan SanatkArlarının Aileye

Bakışı", I. Milletlerarası Büyük Azerbaycan Kongresi, 28 Mayıs - 3 Haziran 1990 Kayseri - Türkiye.