iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bir önceki müzzemmil suresi de aynı manadaki hitapla...

2
kemmel bilmesi gerekir. maddi, fizyolojik veya biyolojik üstünlük- lerle böbürlenmek, tutkunu olmak erdem yolunda ifsat edici etkiye sahiptir. Bunun dünyevi hazlar da ihtirasa da bütün küçük dü- ve verici ana se- bebidir (s. 52-53). Eserde vurgulanan, dünyevi ge- uhrevi bir müellifin dostluk ve sevgiye tesbitle- riyle Buna göre dost- luk tercih, olma, görü gibi hasletlerin ha- (s 39 vd ). Hazm sadece Allah için olan dostluk ve bul- makta, ister erdemli bir hayat için daya- isterse de saf sevgiyi bu tür gerçek belirtmektedir (s. 42). Müdavatü'n-nüfils'un günümüze iki Bunlardan ilki esas X. (XVI.) yüz- ait bir mecmua içinde yer (Süleymaniye Ktp. Ali nr. 2704, vr. 196' -221'). Bu mevcutyega- ne nüsha kanaatin aksi- ne (ei-Af;lak ve's-siyer, s. 52) eserin istanbul'da bir nüsha- daha Ktp., nr 3422). XX. itibaren çok Mustafa el-Kab- bani ( 1323; Kahire 1333), Muham- med el-Kütübi (Kahire veya Ahmed Ömer el-Mahmesani (Ka- hire Muhammed Edhem olarak, Kahire 1), ei-Matba- atü'l-Cemaliyye Emin'in la, Ka hi re 33 ). Abbas ( Resa' ilü fjazm el-Endelüsi [Kahire, ts. 1 I 9561. Bey- rut 1980, 1987, I, 321-415), Nada Tomiche tercümesiyle birlikte , Beyrut 96 Darü's-sekafeti'l-Arabiyye (Kahire 962). Fuad E. el-Bustani metin- ler ve inceleme, Beyrut 1966), Abdurrah- man Muhammed Osman (Medine 390/ 1970), (Beyrut 1978) , Macid Fahrl metinler; el-Fikrü'l- af]laki el-'Arabi içinde, Beyrut 1978, 148- 73). Müessesetü (Beyrut Eva Riad (Uppsala 1980), Tahir Ahmed Me kk! (Kah i re 1 , 1412/1992), Darü'I-kütübi'Hlmiyye (2 bs , Beyrut Ebu Huzeyfe b. Mu- hammed (Tanta Adil Ebü'l-Muatl (Kahire ispanyol- ca tercümesi M. Asin Palacios (Los carac- teres y la conducta. Tradato de moral prac- ticapor Abenhazam de C6rdoba, Madrid çevirisi Nada Tomiche (Arapça birlikte; Epitre mora/e, Beyrut 196 ingilizce tercümesi Muham- mad Abu Laila (In Pursuit of Virtue, The Moral Theology and Psychology of lbn Hazm al-Andalusi [384-450 AH. 994- 1064] w ith a translation of his book Al- Akh laq wa'l-Siyar, London dan Eseri Selahattin Kip Ne- fislerin Tedavisi Türkçe'ye çe- (Kayseri , ts ). : ibn Hazm. el-AI)lal!: ue's-siyer fi müdauati'n- nüfüs, Beyrut 1405/1985; a.e. Tahir Ahmed Mekkl). Kahire 1412/1992, s. 43-79; a.mlf .. Resa'ilü Hazm el-Endelüsl ih san Abbas), Beyrut 1987, giri- I, 5-7; a.mlf., et-Ta/i:rlb ihsan Abbas, Resa'ilü Hazm el-Endelüsl için- de). Beyrut 1983, I V, 318-319; bk. denin IV, 33; ibn Bessam e?- s. 171; Yakut, Mu'cemü 'l-üdeba', XII, 252; Zehebl. A'lamü 'n-nübela', XVIII, 197; Mak- karl. ll, 79; Hamid A. Mahmud ed-De- babise. Fe/sefetü Hazm (yüksek lisans tezi, 1 987 ), el-Camiatü'l-Ürdüniyye Külliy- yetü'l-adab, s. 30-3 1; Yedi' Mustafa, Hazm ve mine'I-felsefe ue'l-a/Jla/i:, Ebuzab1 2000, s. 322-355; Macid Fah- ri , islam Ahlak Teorileri (tre. Muammer iskende- Atilla Arkan). istanbul 2004 , s. 233-241. L Iii KUTLUER ( ö.J,_., ) Kerim'in dördünsuresi. _j ilk ayette yer alan müddessir (ör- tüsüne bürünen) kelimesinden Mekke döneminin ilk nazil Elli ayet olup :. , ö , , ) , .:. , harfleridir. Surenin ilk ayetleri, kabul göre Alak sü- resi nin ilk ayetinden sonra Bu ayetlerde Allah Teala Hz. Peygamber' e, "Ey örtüsüne bürünen!" diye hitap ederek uyarmak için harekete geç- mesini, rabbinin elbisesini temiz ve kötülükler- den emretmektedir. Bu ayet- terin nüzül sebebiyle ilgili olarak ResGl -i Ekrem'in Mekke birinde yürür- ken bir ses fakat kimseyi gör- korkarak evine bir çekilip, "Beni örtün" bunun üzeri- ne ilk ayetterin nazil ri- vayetin (Matür!d!, vr. 842'; Kurtu- b!, XIX, 59-60) kendisine "si- hirbaz" demelerinden MÜDDESSiR SÜRESi evine girip örtüsüne bür ündü- de mevcuttur (Matür!d!, vr. 842'; Fa h reddin er-Razi, XXX, 90) rivayetin tereddüt gösteren Matüridl'- nin de gibi Hz. Peygamber' e ge- len vahyin. bir ses- ten ibaret onun korkup bir örtüye bürünmesi bir husus- tur. Bir önceki Müzzemmil suresi de manadaki hitapla Bu iki sürede yer alan "örtüsüne bürünen " ni- telemesi Razi'nin de üzere mecazi manada ve ilahi hi- muhtemelen, Hz. Muham- med'in nübüwet ve risalet görevinin ge- olarak faaliyetine istenmesidir. Kaynaklarda sebeb-i nüzül diye gösterilen ise muhtemel görünmemektedir. Çünkü riklerin bu iddiada için Kur'an metninden epeyce bir vahyedilme- si gerekir. Halbuki Müzzemmil ve Müd- dessir süreleri ilk nazil olan ayetlerden Hem hem mana ve yüksek edebi sahip bu- lunan Müddessir süresinin temel konusu- nun sorumluluk duygusu telkin etmekten ibaret söylemek mümkündür. Yasin süresinde de beyan gibi (36/6) ilahi bir ilk güç- lünün sürdürmekte, toplumda köle, fakir ve kimsesiz zümrelere zalimce dav- ranmakta görmemekteydi. Çün- kar bir ve hesap gü- nünün Müd- dessir süresi, ilk ilahi mesajlardan biri ola- rak dünyadaki gö- ebedi vurgulu bir dile getirmektedir. Müddessi r süresinin ilk ayetleri 463

Upload: others

Post on 13-Oct-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bir önceki Müzzemmil suresi de aynı manadaki hitapla başlamaktadır. Bu iki sürede yer alan "örtüsüne bürünen" ni telemesi Razi'nin

kemmel olmadığını bilmesi gerekir. Bazı

maddi, fizyolojik veya biyolojik üstünlük­lerle böbürlenmek, şöhret tutkunu olmak erdem yolunda ifsat edici etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra dünyevi hazlar karşısın­

da ihtirasa kapılmak da bütün küçük dü­şürücü ve kaygı verici durumların ana se­bebidir (s. 52-53).

Eserde vurgulanan, dünyevi olanın ge­çiciliğiyle kaygıdan kurtulmanın yalnızca

uhrevi bir yönelişte sağlanacağı düşüncesi müellifin dostluk ve sevgiye ilişkin tesbitle­riyle tamamlanmaktadır. Buna göre dost­luk ilişkileri doğruluk, dayanışma, başkasını

tercih, sırdaşlık, öğütlere açık olma, hoş­görü gibi hasletlerin yeşerdiği ortamı ha­zırlar (s 39 vd ). İbn Hazm sadece Allah için olan dostluk ve kardeşliği anlamlı bul­makta, ister erdemli bir hayat için daya­nışmayı isterse de saf sevgiyi amaçlasın yalnız bu tür dostluğun gerçek olduğunu belirtmektedir (s. 42).

Müdavatü'n-nüfils'un günümüze iki yazması ulaşmıştır. Bunlardan ilki İhsan Abbas'ın neşrinde esas aldığı X. (XVI.) yüz­yıla ait bir mecmua içinde yer almaktadır (Süleymaniye Ktp. Şehid Ali Paşa, nr. 2704, vr. 196' -221'). Bu yazmanın mevcutyega­ne nüsha olduğu şeklindeki kanaatin aksi­ne (ei-Af;lak ve's-siyer, neşredenin girişi, s. 52) eserin istanbul'da bir başka nüsha­sı daha bulunmaktadır (İÜ Ktp., nr 3422).

Kitabın XX. yüzyılın başından itibaren çok sayıda baskısı yapılmıştır: Mustafa el-Kab­bani ( Dımaşk 1323; Kahire 1333), Muham­med Haşim el-Kütübi (Kahire veya Dımaşk ı324), Ahmed Ömer el-Mahmesani (Ka­hire ı325), Muhammed Edhem (kısaltıl­mış olarak, Kahire 1329/ ı91 1), ei-Matba­atü'l-Cemaliyye (Kasım Emin'in sunuşuy­la, Ka h i re ı 3 3 ı ). İhsan Abbas ( Resa' ilü İbn fjazm el-Endelüsi [Kahire , ts. 1 I 9561. Bey­rut 1980, 1987, I, 321-415), Nada Tomiche (Fransızca tercümesiyle birlikte, Beyrut ı 96 ı), Darü's-sekafeti'l-Arabiyye (Kahire ı 962). Fuad E. el-Bustani (seçilmiş metin­ler ve inceleme, Beyrut 1966), Abdurrah­man Muhammed Osman (Medine ı 390/ 1970), Darü'l-afakı'l-cedide (Beyrut 1978) ,

Macid Fahrl (seçilmiş metinler; el-Fikrü'l­af]laki el-'Arabi içinde, Beyrut 1978, ı .

148- ı 73). Müessesetü Nasıri's-sekafiyye (Beyrut ı979), Eva Riad (Uppsala 1980),

Tahir Ahmed Me kk! (Kah i re ı40 ı 1 ı98ı , 1412/1992), Darü'I-kütübi'Hlmiyye (2 bs , Beyrut ı985) , Ebu Huzeyfe İbrahim b. Mu­hammed (Tanta ı987), Adil Ebü'l-Muatl (Kahire ı408/ı988). Müdavat'ın ispanyol­ca tercümesi M. Asin Palacios (Los carac­teres y la conducta. Tradato de moral prac-

ticapor Abenhazam de C6rdoba, Madrid ı 9ı6). Fransızca çevirisi N ada Tomiche (Arapça neşriyle birlikte; Epitre mora/e, Beyrut 196 ı). ingilizce tercümesi Muham­mad Abu Laila (In Pursuit of Virtue, The Moral Theology and Psychology of lbn Hazm al-Andalusi [384-450 AH. 994-1 064] w ith a translation of his book Al­Akhlaq wa'l-Siyar, London ı990) tarafın­

dan yapılmıştır. Eseri Selahattin Kip Ne­fislerin Tedavisi başlığıyla Türkçe'ye çe­virmiştir (Kayseri , ts ).

BİBLİYOGRAFYA :

ibn Hazm. el-AI)lal!: ue's-siyer fi müdauati'n­nüfüs, Beyrut 1405/1985; a.e. (nşr. Tahir Ahmed Mekkl). Kahire 1412/1992, neşredenin girişi, s. 43-79; a.mlf .. Resa'ilü İbn Hazm el-Endelüsl (nşr. ihsan Abbas) , Beyrut 1987, neşredenin giri­ş i , I, 5-7; a.mlf., et-Ta/i:rlb li-/:ıaddi'l-mantıi!: (nşr.

ihsan Abbas, Resa'ilü İbn Hazm el-Endelüsl için­de). Beyrut 1983, IV, 318-319; ayrıca bk. neşre­denin girişi, IV, 33; ibn Bessam eş-Şenter1nl, e?­~al].fre, s. 171; Yakut, Mu'cemü 'l-üdeba' , XII, 252; Zehebl. A'lamü'n-nübela', XVIII, 197; Mak­karl. f'lef/:ıu't-tlb, ll, 79; Hamid A. Mahmud ed-De­babise. Fe/sefetü İbn Hazm el-bul/i:ıyye (yüksek lisans tezi, 1 987), el-Camiatü'l-Ürdüniyye Külliy­yetü'l-adab, s. 30-31; Yedi' Vasıf Mustafa, İbn Hazm ve meu/i:ıfühü mine'I-felsefe ue'l-mantık ue'l-a/Jla/i:, Ebuzab1 2000, s. 322-355; Macid Fah­ri, islam Ahlak Teorileri (tre. Muammer iskende­roğlu- Atilla Arkan). istanbul 2004, s. 233-241.

L

Iii İLHAN KUTLUER

MÜDDESSİR SÜRESİ ( ).:>...ıı ö.J,_., )

Kur ' an-ı Kerim'in yetmiş dördüncü suresi.

_j

Adını ilk ayette yer alan müddessir (ör­tüsüne bürünen) kelimesinden alır. Mekke döneminin ilk yıllarında nazil olmuştur.

Elli altı ayet olup fasılası :. , ö , ..:ı , ) , .:. , ı

harfleridir. Surenin ilk ayetleri, çoğunluk tarafından kabul edildiğine göre Alak sü­resinin ilk beş ayetinden sonra inmiştir. Bu ayetlerde Allah Teala Hz. Peygamber' e, "Ey örtüsüne bürünen!" diye hitap ederek artık insanları uyarmak için harekete geç­mesini, rabbinin büyüklüğünü tanımasını,

elbisesini temiz tutmasını ve kötülükler­den sakınmasını emretmektedir. Bu ayet­terin nüzül sebebiyle ilgili olarak ResGl-i Ekrem'in Mekke yollarının birinde yürür­ken bir ses duyduğu, fakat kimseyi gör­mediği, korkarak evine geldiği, bir köşeye çekilip, "Beni örtün" dediği. bunun üzeri­ne ilk ayetterin nazil olduğu şeklindeki ri­vayetin yanı sıra (Matür!d!, vr. 842'; Kurtu­b!, XIX, 59-60) müşriklerin kendisine "si­hirbaz" demelerinden dolayı Resülullah'ın

MÜDDESSiR SÜRESi

üzüldüğü, evine girip örtüsüne büründü­ğü görüşü de mevcuttur (Matür!d!, vr. 842'; Fa h reddin er-Razi, XXX, ı 90) İlk rivayetin sıhhatinde tereddüt gösteren Matüridl'­nin de belirttiği gibi Hz. Peygamber' e ge­len vahyin. muhtevası aniaşılmayan bir ses­ten ibaret olması, ayrıca onun korkup bir örtüye bürünmesi yadırganan bir husus­tur. Bir önceki Müzzemmil suresi de aynı manadaki hitapla başlamaktadır. Bu iki sürede yer alan "örtüsüne bürünen" ni­telemesi Razi'nin de kısmen işaret ettiği üzere mecazi manada olmalıdır ve ilahi hi­tabın asıl amacı muhtemelen, Hz. Muham­med'in nübüwet ve risalet görevinin ge­reği olarak artık tebliğ faaliyetine başla­masının istenmesidir. Kaynaklarda sebeb-i nüzül diye gösterilen sihirbazlık itharnı ise muhtemel görünmemektedir. Çünkü müş­riklerin bu iddiada bulunması için Kur'an metninden epeyce bir kısmın vahyedilme­si gerekir. Halbuki Müzzemmil ve Müd­dessir süreleri ilk nazil olan ayetlerden oluş­maktadır.

Hem nazmı hem mana ve muhtevası açısından yüksek edebi değere sahip bu­lunan Müddessir süresinin temel konusu­nun muhataplarına sorumluluk duygusu telkin etmekten ibaret olduğunu söylemek mümkündür. Yasin süresinde de beyan edildiği gibi (36/6) ataları ilahi bir tebliğle uyarılmayan Kur'an'ın ilk muhatapları güç­lünün haklı olduğu düşüncesiyle hayatları­nı sürdürmekte, toplumda kadınlara, köle, fakir ve kimsesiz zümrelere zalimce dav­ranmakta sakınca görmemekteydi. Çün­kü insanın yaptığı kötülüğün yanına kar kalacağına, başka bir hayatın ve hesap gü­nünün bulunmadığına inanıyorlardı. Müd­dessir süresi, ilk ilahi mesajlardan biri ola­rak dünyadaki davranışların karşılığının gö­rüleceği ebedi hayatı vurgulu bir şekilde dile getirmektedir.

Müddessir süresinin ilk ayetleri

463

Page 2: Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bir önceki Müzzemmil suresi de aynı manadaki hitapla başlamaktadır. Bu iki sürede yer alan "örtüsüne bürünen" ni telemesi Razi'nin

MÜDDESSiR SÜRESi

Sürenin yedi emir içeren ilk yedi ayeti­nin muhatabı ResOluilah olup bunlarda yukarıda sıralananlar yanında insanlara yapacağı iyilikleri gözünde büyütüp başa kakmaması, davet ve tebliğ faaliyetlerin­de karşılaşacağı güçlüklere rabbinin rızası için sabretmesi istenmektedir. Bu emir ve tavsiyeler Hz. Peygamber'in şahsında da­vet ve irşad görevi yapacak herkese yö­neliktir. Ahiret sorumluluğu taşıması ge­reken her insanı hedef alan bundan son­raki ayetlerde kıyametin bir gün kapacağı­na temas edildikten sonra (ayet 8-1 o) ye­tenekli, güçlü, zengin, fakat gerçeğe kar­şı inatçı ve kibirli bir tip tasvir edilmekte, böylesinin cehennemin maddi ve ruhi tah­ribatı büyük olan bölümüne (sekar) atı­lacağı bildirilmektedir (ayet 11-30). Sözü edilen bu kişiyle Asr-ı saadet döneminde Velid b. Mugire'nin kastedildiği belirtil­mektedir (Taberl, XXIX, 99). Daha sonra nefsani arzuların baskısından kurtulmak için en güçlü uhrev'i müeyyide olan cehen­nemden söz edilmekte ve inançsız her in­sanın dünyada yaptıklarının cezasını ora­da çekeceği belirtilmektedir (ayet 31-38). Burada cehennem ehlinin dünyadaki kö­tü vasıfları şöyle haber verilmektedir: Al­nı secdeye varmamak, fakirleri doyurma­mak, gaflet içinde bulunanlardan ayrılma­mak ve nihayet bunların etkisiyle büyük hesap gününün vukuuna inanmamak (ayet 39-47). Sürenin son dokuz ayetinde ümit bağladıkları kişilerin ve putların batı! eh­line ahirette hiçbir fayda sağlayamayaca­ğı bildirildikten sonra böylelerinin bunca uyanlara rağmen öğüt kabul etmedikle­ri, adeta her birine özel bir ilahi mesajın gelmesini bekledikleri, ancak böyle bir şe­yin mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Bazı kaynaklarda Müddessir suresinin fa­ziletiyle ilgili olarak yer alan, "Allah Müd­dessir suresini okuyan kimseye Mekke'de Muhammed'i tasdik eden ve yalanlayan kimselerin her biri sayısınca on sevap ve­rir" mealindeki hadisin (mesela bk. Ze­mahşeri, IV, 188; Beyzavl, lV, 349) sahih ol­madığı anlaşılmaktadır (Muhammed et­Trablusl, ll, 725).

Müddessir suresine dair yapılan çalış­malar arasında Abdülhamid Mustafa İb­rahim'in Te'emmüJQt belagıyye ii su­reti'l-Müddeşşir (Kahire 1987) ve Haluk Nurbaki'nin Kur'an'ın Matematik Sırla­rı (İstanbul 1987, s. 7-49) isimli eserleriyle M. Cuypers'in "Structures rhetoriques de la sourate 74 (al-Muddaththir)" (Luqman, Xll!/2 [ !997J, s. 37-74) ve Uri Rubin'in, "The Shrouded Messenger on the lnterpreta­tion of al-Muzzammil and al-Muddaththir"

464

(Jerusalem Studies in Arabic and Islam, XVI [ 1993 J, s. 96-l 07) başlıklı makaleleri zikredilebilir.

BİBLİYOGRAFYA :

Ragıb ei-İsfahani, el-Müfredat, "dşr" md.; Li· sanü'f.'Arab, "s~" md.; Taberı, Cami'u'l-beyan, XXIX, 99; Matür1d1, Te'uflatü'l·Kur'an, Hacı Se­lim Ağa Ktp. , nr. 40, vr. 842"; Vahidi, Esbabü'n­nüzul, Beyrut 1410/1990, s. 375-376; Zemah­şeri, el-Keşşaf, IV, 188; Fahreddin er-Razi, Mefatf­f:ıu'l-gayb, XXX, 190; Kurtubi, el-Cami', XIX, 59-60; Beyzavi. Envarü't-tenzfl, Beyrut 1410/1990, IV, 349; Muhammed et-Trablusı, el-Keşfü'l-ilah1 'an şed1di'z-za'f ve'l-mevzü' ue'l-uah1 (nşr. M. Mahmud Ahmed Bekkar). Mekke 1408, ll, 725.

L

li®W M. KA.MiL YAŞAROGLU

MÜDEBBEC (~...Wf)

Yaşları

veya aynı hocalardan hadis almaları dolayısıyla akran olan ravilerin birbirinden hadis rivayet etmesi

anlamında bir terim. _j

Arapça'ya Farsça'dan geçen dibac ke­limesinden türetiten müdebbec sözlükte "ipekle süslenmiş şey" anlamına gelir. Ke­lime çirkin yüzlü adam, bir tür çirkin su kuşu için de kullanılmaktadır. Hadis teri­mi olarak akran sayılan kişilerden sadece birinin diğerinden rivayette bulunmasına "rivayetü'l-akran", karşılıklı olarak rivayet­te bulunmalarına müdebbec denmekte, bu olaya da tedbic adı verilmektedir. Ha­kim en-Nisaburi ile İbnü's-Salah eş-Şehre­zuri müdebbec için akran olmayı şart ko­şarken Darekutni ve Zeynüddin el-lraki gibi muhaddisler, iki ravinin birbirinden ri­vayette bulunmasına da aynı ismin veri­lebileceğini söylemişlerdir. Bu durumdaki ravilerden birinin yaşça küçük, diğerinin büyük olması halinde buna da "rivaye­tü'l-ekabir ani'l-asagir" denir. Müdebbece olumlu anlam verip iki akranın birbirinden rivayetini ali isnad kabul edenler yanında olumsuz anlam yükteyerek nazil isnad sa­yanlar da vardır. Süyüti buna olumlu ba­kan alimlerden biridir (Tedrlbü'r-rauf, ll, 248) Zeynüddin el-lraki, bu terimin ilkde­fa Darekutni tarafından dibacetan (yüzün iki tarafı, yanaklar) kelimesine benzetite­rek türetildiğini söylemekte, böylece iki ak­ran ravinin yüzün iki yanağına benzetildiği anlaşılmaktadır. İbn Hacer de bu yorumu benimsemektedir (Nüzhetü'n-n~ar, s. 58).

Müdebbecin örnekleri sahabeden Hz. Aişe ile Ebu Hüreyre'nin, tabiinden Zühri ile ömer b. Abdülaziz'in, tebeu't-tabiinden

İmam Malik ile Evzai'nin ve sonraki taba­kadan Ahmed b. Hanbel ile Ali b. Medini'­nin birbirinden yaptıkları rivayetlerde gö­rülmektedir. Hakim en-Nisaburi karşılıklı olarak birbirinden rivayette bulunanlara sahabeden başlayarak altıncı ta bakaya ka­dar örnekler vermekte, ardından karşılık­lı olmaksızın biri diğerinden rivayette bu­lunan rivayetü'l-akran türünün örnekleri­ni zikretmektedir (Ma'rifetü 'ulümi'l-J:ıa­dlş, s. 215-220). Bir hadisin isoadında iki­den fazla, hatta bazan altı akranın bir ara­ya geldiği rivayetler tesbit edilmiştir. Ha­tib ei-Bağdadi, altı tabiinin bir isnadda bir araya geldiği bir hadisin çeşitli rivayetleri­ni derleyip onların sıhhat durumunu müs­takil bir risalede incelemiştir (Mahmud et­Tah han, s. 200). üç veya dört ravinin bir araya geldiğini gösteren örnekler daha fazladır (Şemseddin es-Sehavl, IV, ı 70-1 71). Akran rivayetlerinin bilinmesi saye­sinde senede yanlışlıkla ravi ilave edilmesi veya atıf harfi olan "vav" yerine "an" eda­tının yazılması gibi hatalar tesbit edilebil­mektedir.

Müdebbec rivayetleri derleyen eserler kaleme alınmıştır. Darekutni el-Müdeb­bec adlı kitabında, karşılıklı olarak birbi­rinden rivayet eden ve tek taraflı olarak biri diğerinden hadis öğrenen akranların rivayetlerini bir araya getirmiştir. İbn Ha­cer ei-Askalani bu konuda iki kitap yaz­mıştır. et-Ta'ric 'ale 't-tedbic'de Dare­kutni'nin adı geçen eseriyle Ebü'ş-Şeyh ve İbnü'I-Ahrem'in akran rivayetlerine dair kitaplarını özetlemiş, ayrıca el-Binan ii ri­vayeti'l-a]fran'ı (el-MuJ:ıarrec mine'l-mü­debbec) kaleme almıştır (a.g.e., lV, 169).

BİBLİYOGRAFYA :

Lisanü'l-'Arab, "dbc" md.; Kamus Tercüme­si, I, 741; Hakim en-Nisabüri, Ma'rifetü 'ulumi'l­/:ıad1ş ( nşr. Seyyid Muazzam Hüseyn). Haydara­bad 1935 -> Medine- Beyrut 1398/1977, s. 215-220; İbnü's-Salah, Muf!:addime, Beyrut 1398/ 1978, s . 154-155; İbn Hacer el-Askalanı. Nüzhe­tü 'n-na;ç:ar li tauz1/:ıi Nui)beti'l-fiker (nşr. Nured­din !tr). Dımaşk 1413/1992, s. 58, 115-11 7; Şern­seddin es-Sehavı. Fetf:ıu'l-muglş (nşr. Ali Hüse­yin Ali), Beyrut 1412/1992, IV, 168-171; Süyuti, Tedr1bü'r-rau1 (nşr. Abdülvehhab Abdüllatif). Kahire 1385/1966, ll, 246-248; Ahmed Muham­med Şakir, el-Ba'işü'l-l:ıaş1ş, Beyrut 1370/1951, s. 197; Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s . 246-249; Mahmud et-Tahhan, el-Hafi4 el-ljatib el-Bagdad1 ve eşeruha li 'ulumi'l-l:ıa­d1ş, Beyrut 1401/1981, s. 200-202.

L

li®W SALAHAITiN POLAT

MÜDEBBER

(bk. TEDBİR). _j