ii. dÜnya savaŞi ertesİ deĞİŞen...

104
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİMDALI İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİ POLİTİKALARI VE 1951 SANAYİ KONGRESİ Yüksek Lisans Tezi OĞUZHAN KÜÇÜKDEMİRKOL İstanbul 2006

Upload: others

Post on 21-Feb-2020

21 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANA BİLİMDALI

İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI

II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİ

POLİTİKALARI VE 1951 SANAYİ KONGRESİ

Yüksek Lisans Tezi

OĞUZHAN KÜÇÜKDEMİRKOL

İstanbul 2006

Page 2: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANA BİLİMDALI

İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI

II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİ

POLİTİKALARI VE 1951 SANAYİ KONGRESİ

Yüksek Lisans Tezi

Oğuzhan KÜÇÜKDEMİRKOL

Danışman: YRD. DOÇ. DR. MURAT KORALTÜRK

İstanbul 2006

Page 3: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç
Page 4: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

I

İÇİNDEKİLER Sayfa No

KISALTMALAR................................................................................................. III

1. GİRİŞ............................................................................................................ 1

2. 1951 SANAYİ KONGRESİ’NE KADAR OLAN DÖNEMDE TÜRKİYE’DE SANAYİ POLİTİKALARI VE SANAYİ’NİN DURUMU

2.1 1923 – 1929 Döneminde Türkiye’de sanayi politikaları ve sanayiinin

durumu ..................................................................................................... 5

2.2 1930 – 1939 Döneminde Türkiye’de sanayi politikaları ve sanayinin

durumu ..................................................................................................... 8

2.3 II. Dünya Savaşı (1940 – 1945) döneminde Türkiye’de sanayi

politikaları ve sanayinin durumu................................................................ 15

2.4 Savaş sonrası yeni arayışlar ............................................................. 16

3. 1951 SANAYİ KONGRESİ ( 9 –14 NİSAN 1951 -ANKARA)

3.1 1951 Sanayi kongresi programı.......................................................... 23

3.2 Sanayi kongresinin gündemi............................................................... 25

3.3 Sanayi kongresi gündemindeki konulara ait açıklamalar.................... 25

3.3.1 Sanayi politikasının ana hatları............................................... 25

3.3.2 Sanayinin teşkilatlandırılması................................................. 26

3.3.3 Sanayinin teşvik ve himayesi.................................................. 26

3.3.4 Sanayinin murakabesi (denetimi)............................................ 27

3.3.5 Sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, buna karşı

alınması gereken tedbirler ve sair teklifler........................................ 28

3.4 1951 Sanayi kongresine katılanlar..................................................... 29

3.5 1951 Sanayi kongresi’nin açılışı ve çalışmalarına başlaması............ 39

3.6 Komisyonların oluşturulması ve çalışmalarına başlamaları............... 42

3.7 Genel kurulda komisyon raporlarının okunması ve görüşülmesi....... 43

3.7.1 Sanayi politikasının ana hatları komisyonunun raporu........... 43

3.7.2 Sanayinin teşkilatlandırılması komisyonunun raporu.............. 49

3.7.3 Sanayinin teşvik ve himayesi komisyonunun raporu.............. 51

3.7.3.1 Teşvik ve himaye hakkında özel görüşler................... 52

3.7.3.2 Vergi politikası ve sanayi............................................ 54

Page 5: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

II

3.7.3.3 Sanayi kredisi.............................................................. 58

3.7.3.4 Üretimi artırma tedbirleri ve çalışma süreleri ile

mükellefiyet.............................................................................. 62

3.7.4 Sanayinin murakabesi (denetimi) komisyonunun raporu........ 64

3.7.4.1 Tesis yeri denetimi...................................................... 65

3.7.4.2 Tesisatın denetimi....................................................... 66

3.7.4.3 Enerjinin denetimi....................................................... 67

3.7.4.4 Sanayi üretiminin denetimi.......................................... 68

3.7.4.5 İnsan emeğinden faydalanmanın denetimi................. 68

3.7.4.6 Kalite kontrolü............................................................. 69

3.7.4.7 Yedek parça ihtiyacı................................................... 69

3.7.4.8 Muhasebe ve maliyet prensiplerinin tespiti................. 70

3.7.4.9 Maliyetlerin denetlenmesi........................................... 71

3.7.4.10 Fiyat ve kar hakkının denetlenmesi........................... 71

3.7.5 Sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması gereken

tedbirler vesaire teklifler komisyonu raporu....................................... 73

3.8 Kongrenin kapanışı............................................................................. 75

4. SONUÇ.......................................................................................................... 76 EKLER................................................................................................................ 79

KAYNAKÇA....................................................................................................... 96

Page 6: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

III

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri A.O. : Anonim Ortaklık A.Ş. : Anonim Şirket

Bşk. : Başkan CHP : Cumhuriyet Halk Partisi Dr. : Doktor E.İ.E. : Elektrik İşleri Etüd İdaresi Fab. : Fabrika Gen. : Genel GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla PTT : Posta Telefon Telgraf İşletmesi s. : Sayfa s.s. : Sıralı Sayfa Md. : Müdür MTA : Maden Tetkik Arama Ord. Prof : Ordinaryus Profesör Prof. : Profesör Şb. : Şube

T.A.Ş. : Türk Anonim Şirketi T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

Page 7: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

1. GİRİŞ

19. ve 20. Yüzyıllarda ülkelerin refahını sağlayan ekonomik yapının temelinin

sanayileşme olduğu, bu zaman diliminde sanayileşmiş ülkelerin dünyada söz sahibi ve

egemen konumda olmalarından anlayabiliriz.

Sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan ülkelerin taarruzlarıyla yıkılan Osmanlı

İmparatorluğu’nun yerine 1923’de kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti, köhnemiş

Osmanlı Devleti’nin yerine geçerken harap bir ülkeyi de devralmıştı. Ülke geri kalmış,

fakir ve sermayeden yoksundu. Esasen yetersiz olan altyapı tesisleri de uzun savaş

yılları boyunca harap olmuştu. Ülkede sanayi denilecek tesisler ve sanayileşmek için

de gerekli tasarruf sermayesi mevcut değildi. Sanayileşmek için yabancı sermayeye

ihtiyaç vardı. Ancak Osmanlı İmparatorluğu devrinde yabancı devletlere ve onların

vatandaşlarına sağlanan özel imtiyazlar (ayrıcalıklar) devletin bağımsızlığını da

zedelediğinden, memlekette bu tür ayrıcalıklara karşı çok ciddi tepkiler mevcuttu. Bu

şartlar altında da, yabancı sermayeden faydalanmak da mümkün olmamıştır. Yabancı

sermaye özel imtiyaz ve muafiyetlerden faydalanmak istiyordu.

A.H.Hanson’un belirttiği gibi, “Türkiye, sömürge tipi düşük bir iktisat ve onun

yanında derin bir sermaye eksikliği ve bundan da derin bir teknik bilgi eksikliği ile baş

başa kalmış bulunuyordu.”1

Peki, yeni devlet, sermaye, teknik bilgi ve bunun yanında zamanın gerektirdiği

teknoloji eksikliği ile nasıl diğer devletlerle rekabet edecek ve halkını refaha

kavuşturacaktı? Bu eksiklikleri nasıl giderecekti?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşundan itibaren hatta kurulmadan önce

dahi bu sorunu tespit etmiş, ekonomik kalkınmanın temeli olan sanayileşmenin

sağlanması için ihtiyaç duyulan planlama faaliyetlerine yaptığı toplantı ve kongreler ile

başlamıştır.

1951 Sanayi Kongresi de bunlardan biridir. Bu kongre; Türk iktisat tarihi’nin

unutulmuş, üzerinde yeterince durulmamış, aydınlatılmamış noktalarından biri olarak

değerlendirilebilir. Türkiye’de kongrelerin genelde ya bir gerileme ya da kalkınma

dönemlerinde gerçekleştiği göz önüne alınırsa 1951 sonrası Türkiye ekonomisini ve

sanayi gelişimini algılamada 1951 Sanayi Kongresi’nin çok önemli bir yere sahip

olduğu anlaşılabilir. Hükümet - sanayici ilişkilerinin boyutlarını, 1948’den beri kongre

dilini kullanarak “liberalleşmeden” bahseden ve belki de bu amaçla Demokrat Parti’nin

1 A.H.Hanson, Türkiye’deki İktisadi Devlet Teşekküllerinin Bünyesi ve Murakabesi, Ankara: 1954, s.8.

Page 8: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

2

iktidara gelişini destekleyen sanayicilerin yeni hükümetten beklentileri ve ileriye yönelik

açılımları bu kongrenin her anında görülebilir.2

Fakat bu kongreden önce yapılan sanayileşme ile ilgili kongrelere de

değinmenin başlangıç olarak konunun gelişimine katkısı olacağı açıktır.

Kendisinden sonra yapılacak kongrelerin başlangıcı olarak, Cumhuriyetin

ilanından önce, 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri arasında yapılan “İzmir İktisat

Kongresi”ni göstermek mümkündür. Bu kongre; çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi gruplarını

kapsayan 1135 delegenin katılımıyla İzmir’de toplanmış ve 16 gün devam etmiştir.

Ziraat, ticaret, sanayi ve el emeği konularında çok önemli kararlar almış ve sonuç

olarak bir “ misak-ı iktisadi” tespit ve kabul etmiştir3. Kongrenin ehemmiyetini Atatürk

açılış nutkunda şöyle belirtmiştir:

“Efendiler, heyeti aliyenizin bugün akdetmiş olduğu Türkiye İktisat Kongresi

çok mühimdir, çok tarihidir. Nasıl ki, Erzurum Kongresi felaket noktasına gelmiş olan bu

milleti kurtarmak hususundaki misak-ı millinin ve teşkilatı esasiye kanunun ilk temel

taşlarını tedarik hususunda amil olmuş, müessir olmuş, müteşebbis olmuş ve bundan

dolayı tarihimizde, tarihi milletimizde en kıymetli ve yüksek hatırayı ihraz etmişse,

Kongreniz dahi milletin ve memleketin hayat ve halası hakikisini temine medar olacak

düsturun esaslarını ihzar edip ortaya koymak suretiyle tarihte büyük bir nam ve çok

kıymetli bir hatırayı ihraz edecektir.”4

İzmir İktisat Kongresi’nde “sanayi grubunun iktisat esasları” ismi altında

sanayiyi ilgilendiren konular “gümrüklerde koruma yöntemleri, teşvik-i sanayi kanunu,

yollar ve araç taşımacılığında özel tarifeler, sanayi bankaları, sanayi eğitimi” olmak

üzere beş bölüm halinde görüşülmüştür. 5

“Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dallarının

kurulması, el işçiliğinden veya küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye

geçilmesi, devletin yavaş yavaş iktisadi görevleri de olan bir organ haline gelmesi ve

özel sektör tarafından kurulamayan teşebbüslerin devletçe ele alınması, özel

teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankasının kurulması, dış rekabete

dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması, sanayinin teşviki ve milli

2 Kongre hakkında şimdiye kadar bir araştırma yapılmamıştır. Yalnızca bir tanıtım yazısı yazılmıştır. bkz. Cem Çetin, "50 Yıl Önceki Bir Arayışın Hikâyesi: 1951 Sanayi Kongresi", Toplumsal Tarih Dergisi, Cilt 15, Sayı 88, İstanbul: 2001, “s.s. 46-48”. 3 Avni Zarakolu, Atatürk Devrimleri ve İktisadi Kalkınma, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ellinci Yıl Armağanı, Ankara: 1977, s.56. 4 Zarakolu, s.56. 5 Mustafa A. Aysan, Atatürk’ün Ekonomi Politikası, İstanbul: Yurt yayınları, 1980, “s.s. 96–101”

Page 9: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

3

bankaların kurulması” hususları İzmir İktisat Kongresi’nin sanayi konusunda aldığı

kararların en önemlileri olarak sıralamak mümkündür. 6

İzmir iktisat Kongresi’nden sonra ülke sanayisini ilgilendiren ilk toplantı, Milli

İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin daveti ile 22 Nisan 1930 tarihinde Ankara’da toplanan

“Birinci Sanayi Kongresi” dir.

Birinci Sanayi Kongresi’ni açan zamanın iktisat bakanı Şakir Bey “Kongrenin

başlıca maksadı, milli sanayimizin teessüs ve inkişafı çarelerini aramak ve göstermek

olacaktır” diyerek gelecek dönemde uygulanacak sanayi politikasının yönünü

belirtmiştir. Kongre gündemini “hammadde, sermaye ve kredi, vergi ve harçlar, Teşvik-i

Sanayi Kanunu ve uygulaması, standart meseleleri, rasyonalizasyon meseleleri, ticaret

ve sanayi odalarında sanayicilerin temsili, sanayi eğitimi, nakliyat tarifeleri” konularında

toplamıştır.7

1936 yılının Ocak ayında Ankara’da hedefi ikinci beş yıllık kalkınma planı ile

devletin yapacağı işleri programlaştırmak olan ve yalnız devlet memurları ile devlet

teşekküllerinin mensuplarını kapsayan ‘’Endüstri Kongresi’’ adıyla bir toplantı daha

yapılmışsa da, bu kongrede 1930 yılındaki Birinci Sanayi Kongresinin kimliğini bulmak

mümkün değildir. Bu nedenle 1936 yılındaki kongreyi devletin kendi teşkilatı içinde

yaptığı bir toplantı olarak değerlendirmek mümkündür.8

Sanayi konularına değinen bir başka kongre de 23 Kasım 1948 tarihinde

meslek ve bilim kuruluşlarının ortak hareketi ile İstanbul’da toplanan “İktisat Kongresi’’

dir. 1948 kongresi ile Türkiye “liberal” söylemler ile tanışmıştır. Bu kongre “devletçi”

yaklaşımın karşısında bir konum almıştır. Buradan çıkan kararlar, Türkiye’nin dünya

ekonomisiyle yeni bir takım ilişkiler kurmak üzere olduğu bir döneme denk düşmüş ve

takındığı “liberal” söylem böylesi bir ortamda daha da önemli hale gelmiştir.9

1951 Sanayi Kongresi’ne doğrudan geçmeden önce; Türkiye ve dünyada

meydana gelen ekonomik, politik ve sosyal olayların kongreyi şekillendirmesinin ve yön

vermesinin kaçınılmaz olduğu düşüncesinden hareketle, bu dönemin kısaca

incelenmesi gerekmektedir. Bu incelemenin de 20. yüzyılın başlangıcında meydana

gelen olayların dünya ekonomisinde dönüm noktası teşkil ettikleri ve bu olaylar

neticesinde devletlerin ekonomi ve sanayi politikalarında revizyona gittikleri

gözlemlendiğinden, “Dönemlendirme” kapsamında bu olayların başlangıç tarihi ele 6 Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 50. Yılda Türk Sanayi, Ankara, 1973, “s.s.23–25” 7 Tevfik Çavdar, Türkiye Ekonomisinin Elli Yılı, Bursa: Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1973, “s.s.49–61”. 8 Memduh Yaşa, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi (1923–1978), İstanbul: Apa Basımevi, 1980, ”s.s.77–78”. 9 Yaşa, “s.s.80-81”

Page 10: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

4

alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç kuşkusuz ülkelerin

ekonomik yapılarının revizyonunda ve sanayi politikalarının tespitinde değişimini

başlangıcını teşkil etmişlerdir. Buna paralel olarak Türkiye’de de bu tarihler sanayi

politikasının tespitinde ve sanayileşme uygulamalarında değişiklikler yapılmasına

neden olmuştur.

İkinci bölümde 1951 Sanayi Kongresi’ne kadar olan dönemde Türkiye’de

sanayi politikaları ve sanayinin durumu dönemler halinde incelendikten sonra, üçüncü

bölümde kongrede gündeme alınan ve tartışılan konular, alınan kararlar açıklanmıştır.

Page 11: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

5

2. 1951 SANAYİ KONGRESİ’NE KADAR OLAN DÖNEMDE TÜRKİYE’DE SANAYİ POLİTİKALARI VE SANAYİNİN DURUMU

2.1 1923 – 1929 Döneminde Türkiye’de sanayi politikaları ve sanayinin durumu

Anadolu’da yeni bir devletin kuruluşunu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kesin

olarak tarihe karışmasını simgeleyen 1923 yılına gelindiğinde ülke ekonomisinin içinde

bulunduğu durum, savaşın meydan getirdiği yıkım nedeniyle oldukça vahimdir. Savaş

yılları, aslında çok etkisiz olan fabrika üretiminin büyük ölçüde hammadde yokluğu

nedeniyle sarsılmasına; Anadolu’ya dağılmış olan küçük sanayi ve el sanatlarının ise

yetişkin erkek nüfusun cepheleri doldurması yüzünden büyük ölçüde gerilemesine yol

açmıştı. Ülkenin savaş öncesinde zaten zayıf olan sanayi sektörü savaş yıllarında

neredeyse tamamen yok olmuş durumdaydı.

1923 İzmir İktisat Kongresi’nden sonra devletin modern bir sanayinin oluşması

için öngördüğü ana mekanizma, devletin bireyleri zenginleştirecek ortamı ve desteği

sağlaması; böylece oluşacak ve kısmen de siyasi kadrolardan kaynaklanacak yeni

burjuvazinin yabancı sermayeyle “eşit koşullarda” işbirliği ve ortaklık ilişkileri içine

girerek gelişmeyi ve sanayileşmeyi gerçekleştirmesiydi. Sanayileşmeyi kolaylaştıracak

“ölçülü ve ılımlı” bir korumacı rejim tercih edilmekteydi; ancak 20. yüzyılın ilk

çeyreğinde ortaya çıkan uluslararası konjonktür ve Türkiye’nin özel durumundan doğan

sınırlamalar Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisiyle esas olarak bir “serbest ticaret-

açık kapı” ortamı içinde birleşmesi sonucunu veriyordu.10

Bu mekanizmanın işlediği süre içinde istenen doğrultuda bazı sonuçların elde

edildiği gözlenmiştir. Örneğin, devlet desteğinin, bireylerin zenginleşmesinde etken bir

rol olduğu ortaya çıkmıştır. Müslüman-Türk ticaret burjuvazisi ile siyasi kadroların ve

yüksek bürokrasinin işbirliğinden, geleneksel (ve gayrimüslim) temsili ticaret

burjuvazisinin işlevlerini kısmen de olsa devralabilen, bazı hallerde yabancı sermayeyle

işbirliği içinde kurulan imtiyazlı şirketlerin tekelci kazançlarından nemalanan bir yeni

zenginler tabakası oluşmuştur. Ancak bu oluşum, devletin yaratacağı imkânlara el

koyan aracı faaliyetlerin ve özellikle ithalata dönük bir ticari kapitalizmin gelişmesinden

öte bir anlam ifade etmemekteydi. Bir burjuva devriminin ve milli nitelikte bir kapitalist

gelişimin vazgeçilmez unsuru olan sanayileşmenin bu modelle gerçekleşemeyeceği,

1920’li yılların sonuna gelindiğinde açık seçik ortaya çıkmıştır. 11

10 Serdar Turgut, Demokrat Parti Döneminde Türkiye Ekonomisi, Ankara: Adalet Matbaacılık, 1991, “s.s.96-97” 11 Turgut, “s.s.98-99”.

Page 12: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

6

Bu dönemde sanayiye dönük politikaların temelinde gümrük politikalarına

getirilen sınırlamalar yatmakta; bunların dışında ise, özel sanayi yatırımlarına sağlanan

özendirici uygulamalar önem taşımaktadır. 1925 yılında kurulan Sanayi ve Maadin

Bankası, kuruluş kanunuyla Osmanlı Devleti’ne ait dört sınaî işletmeyi devralıyor;

ancak bu bankanın kendi eliyle sınaî tesis kurmasına imkân verilmiyor; devraldığı

tesisleri de uygun şartlarla özel sanayi ve maden işletmelerini kredi ve iştiraklerle

desteklemesi öngörülüyordu. Aynı yıl, şeker fabrikaları için özel teşvik ve imtiyazlar

getiren bir kanun getirilmiş; buna dayanarak kurulan (ve Halk Fırkası’nın bazı önde

gelen simalarının hissedar olduğu) Alpullu ve Uşak şirketleri, sonradan üretimden daha

kazançlı gördükleri şeker ithalatına yönelmeyi tercih etmişlerdir. 12

Devlet bu devrede direkt sanayi yatırımlarına hemen hemen hiç önem

vermemiş, faaliyetini daha çok insan yetişmesine, eğitimine ve alt yapı yatırımlarına

yöneltmiş, sanayinin, özel teşebbüs tarafından yaratılabileceğini farz etmiştir. Bunun

için de özel sermaye yatırımlarını teşvik edici tedbirlere başvurmuştur.

Dönemin sanayi sermayesini ilgilendiren bir uygulaması, 1927 tarihli Teşvik-i

Sanayi Kanunu’dur. Bu kanun sanayi yatırımlarına ve sanayi işletmelerine çok geniş

ve cömert muafiyet, imtiyaz ve teşvikler sağlamıştır. 13

Sanayi Kuruluşlarını teşvik ve koruma amacıyla çıkarılan Teşvik-i Sanayi

Kanunu, bir taraftan sanayinin tanımını yapmakta ve sınıflara ayırmakta, her grup

kanunun getirdiği muafiyetlerden taşıdığı önem derecesinde faydalanmaktadır. Bir

kısım vergi ve harçlardan muafiyet, gümrüklerde özel indirim, devlet arazisinden belli

bir miktara kadar bedelsiz arazi tahsisi gibi kolaylıklar özel teşebbüs için olumlu etkiler

yapmışsa da beklenilen sonuç alınamamıştır. Teşvik-i Sanayi Kanunu’ndan

faydalanılarak ülkede bazı sanayi işletmeleri kurulmuştur. Bu kuruluşların yaygınlığı ve

ekonomiye etkisi pek fazla olmamakla beraber, bu yolla sanayi teşebbüslere atılma

emniyet ve arzusu gelişmiş ve ticari zihniyetin değişimini de yol açmıştır.14

Bu dönemde sanayi sektörünün belirgin özelliği elektrik, kâğıt ve maden

sanayileri dışında tüm sektöre küçük üreticiliğin hâkim olmasıydı. Sanayi

sektöründeki katma değerin %98’ini üreten gıda, tekstil, maden işletme, kimya sanayi

ve ağaç ürünleri sektörleri aynı zamanda en yüksek düzeyde küçük ölçekli üretim

yapan sektörlerdi. 1927’de var olan 65245 işyerinden 23316’sında sadece iş sahibi,

4914’ünde de iş sahibi ve yakın aile bireyleri çalışmaktaydı. Bu iki kategori tüm sanayi

12 Agâh Oktay Güner, Türkiye’nin Kalkınması ve İktisadi Devlet Teşekkülleri, İstanbul: Damla yayınevi, 1978, ”s.s. 33–37”. 13 M. Naci Bostancı, Cumhuriyetin Başlangıç Yıllarında Ekonomi ve Siyaset, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1996, “s.s.30–31”. 14 Bostancı, “s.s.32–36”.

Page 13: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

7

sektörünün %43’ünü oluştururken, işyerlerinin, %36’sı da 2 veya 3 kişi çalıştıran

kategorisine girmekteydi.15

Çağlar Keyder’in “geleneksel” diye tanımladığı bu küçük ölçekli üretim

birimleri, özellikle yurt içinde üretilen tarım ürünlerini işleme ve dokumacılık alanlarında

yoğunlaşmışlardı. Tarım sektöründeki yaygın küçük üreticiliğin doğal bir uzantısı olarak

gelişmiş olan bu geleneksel zanaatların, gelişmiş ülkelerle ticari bağların sıklaştığı, açık

ekonomi koşullarının hüküm sürdüğü 1923–29 döneminde ithal malların rekabeti

karşısında yaşamlarını sürdürebilmeleri çok zorlaşmıştı. 16

Öte yandan bu dönemde elektrik, havagazı gibi belediye hizmetleri, çimento

sanayi, gıda işletme sanayi gibi iç pazara yönelik üretim yapan sektörlerde, genellikle

yabancı sermayenin de katkılarıyla yeni yatırımlara gidilmiştir. Bu sanayi kolları

kullandıkları teknoloji ve ölçekleri bakımından “modern” diye tanımlanabilecek

durumdaydılar.17

Bu dönemde devlet, temel tüketim ve ara malları alanında ithal ikamesi

sağlamak gayesi ile üç beyaz, üç siyah projesine öncelik vermiştir. Un, şeker, pamuk

üç beyazı: kömür, demir ve akaryakıt da üç siyahı temsil ediyordu. Bu temel malların

yurt içinde üretilmesi ile hem döviz tasarrufu sağlanacak, hem de dışa karşı bu

maddeler için bağımlılık kalmayacaktı.

Devlet, özel sektör sanayini geliştirmek için sermaye unsuru üzerinde durmuş,

tabii kaynakların, özellikle yeraltı servetlerinin araştırılması, mevcutların geliştirilmesi,

enerji kaynaklarından yararlanılması ve özellikle personel yetiştirilmesi gibi önemli

alanlarda esaslı tedbirlere başvurmuştur. Özel sektörde gözlenen gelişmeler, büyük

ölçüde tüketim sanayi alanında olmuş, küçük ve ferdi teşebbüsler halinde kalmış, temel

sanayiye rağbet edilmemiştir.18

Yeni devletin kuruluşundan 1929 yılına gelinceye kadar, sanayileşmede

beklenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Bunun başlıca sebepleri şu şekilde özetlenebilir:

a. Çok düşük gelir seviyesinin mevcudiyeti,

b. Yatırımcı sınıfın yetersizliği,

c. Teknik bilgi yetersizliği,

15 Devlet İstatistik Enstitüsü, Sanayi Sayımı, 1927, Ankara: 1969.”s.s.34-35” 16 Çağlar Keyder, Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye (1923–1929), Ankara: Yurt Yayıncılık, 1982.”s.s. 57–58”. 17 Keyder, s. 59. 18 Keyder, s. 60.

Page 14: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

8

ç. Yabancı sermayenin olumsuz davranışı ve bu sermayeye karşı beslenilen

güvensizlik,

d. 1929 yılına kadar sanayinin dışa karşı himaye imkanından yoksun kalması,

e. Özel sektörün, Teşvik-i Sanayi Kanununun çok uygun hükümlerine rağmen

yapabildiği yatırımların miktar ve nevi itibariyle tatmin edici olmaması.

1923–1929 dönemini Korkut Boratav ‘’açık ekonomi koşullarında yeniden

inşa’’ ifadesiyle tanımlamaktadır. Bu dönem içinde sanayinin gelişme hızı yıllık % 10,2

gibi küçümsenmeyecek bir ortalamaya ulaşmıştır. Ancak, 1920’li yıllarda sanayi, milli

gelirin öncü bir sektörü olabilecek boyutlara ulaşamamış, dönem ortalaması olarak

GSMH içindeki payı sadece % 11’i oluşturmuştur. Bu dönemde gerçekleşen yüksek

büyüme hızı, dinamik bir sanayileşme temposunu değil, biraz önce belirtildiği gibi

yeniden inşa sürecini yansıtmaktadır. Kısacası, 1923–1929 döneminde anlamlı bir

sanayileşme süreci oluşmamıştır. 19

2.2 1930 – 1939 Döneminde Türkiye’de sanayi politikaları ve sanayinin durumu

Korkut Boratav’ın Korumacı – Devletçi Sanayileşme olarak adlandırdığı 1930–

1939 döneminde, iktisat politikaları bakımından iki belirleyici özellik vardır: Korumacılık

ve Devletçilik. İktisat politikalarının yöneldiği amaç ve elde edilen sonuçlar bakımından

ise bu yıllar bir ilk sanayileşme dönemi olarak nitelendirilebilir. Nihayet, 1930’lu yılların

kapitalist dünya ekonomisi bakımından büyük buhran yılları olduğu da

değerlendirildiğinde, ele alınan dönemin tüm belirleyici unsurları vurgulanmış olur.

Kısacası bu yıllarda dünya ekonomisi büyük buhranın içinde sürüklenirken Türkiye

ekonomisi dışa kapanarak ve devlet eliyle bir milli sanayileşme denemesi içine

girmiştir. Bu denemenin, ana hatlarıyla, başarılı olduğu söylenebilir. 20

“Korumacı-devletçi sanayileşme” diye nitelendirilen bu dönemin politikaları

sanayileşmeyi hedefleyerek korumacılıkla devletçiliğin birlikte uygulanmasını

sağlamıştır.

1923–1929 döneminde sağlanan büyüme, cılız Osmanlı sanayinin yapısı

aynen korunarak ve daha çok savaş koşullarının oluşturduğu atıl kapasitenin yeniden

üretime yönlendirilmesiyle gerçekleşmiştir. Devletin sanayi yatırımları aşağı yukarı yok

denecek düzeydeydi. Devlet işletmelerini bünyesinde toplayan Sanayi ve Maadin

Bankası’nın faaliyetlerinin son bulduğu 1932 yılında, bankaya ait ve hepsi Osmanlı 19 Korkut Boratav, Türkiye İktisat Tarihi (1908–2002), Ankara: İmge Kitabevi, 2004, “s.s.52-53” 20 Boratav, Türkiye İktisat Tarihi (1908–2002),s.59.

Page 15: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

9

döneminden devralınmış bulunan sadece dört fabrika vardı. Bunlar, Hereke İplik

Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri-Kundura fabrikalarıydı. 1913

Osmanlı sanayi sayımı, yukarıda sayılan dört fabrikaya ek olarak iki fabrikanın daha

devlete ait olduğunu göstermektedir. İzmir Mensucat iplik fabrikası ve 1984 kuruluşlu

50–60 işçi çalıştıran bir porselen fabrikası! 1913–1932 arasında sanayide devlet

işletmeciliğinin genişlemediği, aksine daraldığı söylenebilir.21

1930’a kadar gözlenen iktisadi gelişmelerin sanayileşme doğrultusunda

başarılı olamamasının algılanması, 1929’da ortaya çıkan “para buhranı” ile 1930’da

Serbest Fırka’da örgütlenen muhalefetin halk yığınları içinde büyük başarı kazanması

gibi etkenler, bu yıllara egemen olan sanayi politikalarının siyasi iktidar tarafından

değiştirilmesine sebep olmuştur.

1930 yılının sonuna gelindiğinde, siyasi iktidarı bu türden bir değerlendirme

yapmaya zorlayan olayların hepsinin üstünde ve pek çok şeyin belirleyicisi olarak

dünya kapitalizminin merkezlerinde 1929’da patlak veren büyük buhrandır.

Büyük buhran Türkiye’yi olumsuz şekilde etkilemiştir. Türkiye, dünya

ekonomisine hammadde ihracatçısı ve sınaî ürün (çoğunlukla tüketim malı) ithalatçısı

durumunda ve kural olarak serbest ticaret rejimleri içinde katılan ülkelerdendi. Büyük

buhran, hammadde fiyatlarını sanayi fiyatlarından çok daha fazla düşürmüştür. Bu

koşullarda serbest ticaret-açık kapı politikalarının sürdürülmesi, ihracatın reel alım

gücündeki düşmeye paralel olarak ithalat kapasitesinde önemli daralmalara yol

açmıştır. Zorunlu sınaî tüketim mallarının pek çoğunu, örneğin şeker, un ve kumaşı

içeren ithalatın reel olarak düşmesi toplam tüketim hacmindeki ve hayat standartlarında

önemli gerilemelere sebep olmuştur. İhraç gelirlerindeki daralmadan kaynaklanan bu

gerilemeyi önlemenin tek yolunun dış ticaret açıklarının kapitalist merkezlerden

sermaye ihracıyla kapatılması olarak değerlendirilmiştir. Ancak, büyük buhran,

sermaye hareketlerini de geniş çapta daralttığı için istisnai durumlar dışında bu da çıkar

bir yol olmamıştır.22

Bu durumda, tüketim ve gelir düzeyinin düşmesine karşı doğal bir savunma

tepkisi olarak ithalatı denetleyen koruma önlemlerine gidilmesi, kısacası dışa

kapanarak buhranın iç yansımalarını sınırlamak, durgunluğu aşmanın ön koşulu

olmuştur. Koruma duvarları arasında, yaygın ve eskiden ithal edilen sanayi tüketim

mallarından “üç beyazlar” olan un, şeker, pamuk ile başlayan ithal ikameci yatırımlar, 20. yüzyılın ilk yarısında Türkiye’de ilk sanayileşme hamlelerini oluşturmuştur.

21 Tevfik Çavdar, Cumhuriyet Devri Başlarken Türk Ekonomisi, Bursa: İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1973, “s.s.24–26”. 22 Çavdar, Cumhuriyet Devri Başlarken Türk Ekonomisi, “s.s.27–28”.

Page 16: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

10

Farklı bir ifadeyle, uluslararası ihtisaslaşmanın o döneme kadar az gelişmiş ülkeleri

mahkûm kıldığı “sanayisiz” yapıyı aşmaya yönelik ilk hamlelerin birçok ülkede büyük

buhran yıllarında gözlenmesi tesadüf değildir. 1929 sonlarından itibaren adım adım dış

ticareti denetleyen ve korumacı bir yeni yapıya geçen Türkiye’nin deneyimi de aynı

yönde olmuştur.23

Ancak, o dönemde siyasi bağımsızlığa sahip olduğu için, dış ticaret rejimini

bizzat düzenleyebilen pek çok az gelişmiş ülkede gözlenen salt korumacı tedbirler

Türkiye’de de iki yıllık bir denemeden sonra aşılmış ve 1932’den sonra korumacılık,

devletçilikle tamamlanmıştır.24

Türkiye’de devletçiliğin, kapitalist bir gelişme modelinin parçası olduğu da

söylenebilir. Devletçi bir gelişmenin dinamizmiyle buhran koşullarında liberalizmin

zorunlu refakatçisi olacak olan durağanlık burjuvazinin kısa ve uzun dönem çıkarları

açısından karşılaştırılırsa, birinci seçeneğin Türkiye’de kapitalizmin gelişmesi

bakımından çok daha elverişli bir ortam yarattığı açıkça ortaya çıkar: bir kere, devlet

sanayi lehine fiyat ilişkileri, ikinci derecede önem taşımasına rağmen özel sanayi için

de geçerliydi. İkinci olarak, artan kamu yatırımlarının, devletle iş yapan müteahhitler,

ticaret ve küçük sanayi için (durağan bir ekonomide söz konusu olmayacak) ek talep ve

buna bağlı kazanç ve birikim imkânları yaratacağı da ortadadır. Nitekim sonraki

dönemlerde sivrilecek büyük sermaye gruplarının pek çoğunun kökeninde 1930’lu

yıllarda devlet ihaleleriyle elde edilen kazançlar yatmaktadır. 25

Kapitalist dünya sisteminin merkezini derinden sarsan 1929 buhranı, bu

sistemin bağımlı ve azgelişmiş çevresini oluşturan Türkiye gibi ülkelerde ilk kez kendi

öz dinamikleriyle, ulusal bir sanayileşmeye yönelme fırsatı yaratmıştır.

1931 yılında iktidar partisi Cumhuriyet Halk Fırkası programına devletçiliği

almış, hazırlık ve çalışma devresinden sonra ilk beş yıllık birinci planı 1934 yılından

itibaren uygulamaya koymuştur.26

Ancak Birinci Beş Yıllık Sanayi Planının uygulanmasından önce ve uygulanma

sürecinde, çok önemli düzenlemeler yapılmış ve yeni bir takım müesseseler

kurulmuştur.

23 İlhan Tekeli ve Selim İlkin, 1929 Dünya Buhranında Türkiye'nin İktisadi Politika Arayışları, Ankara: ODTÜ Yayınları,1977, “s.s.68–70”. 24 Tekeli ve İlkin, “s.s.71–72”. 25 H. Laufenburger, İktisadi Sahada Devlet Müdahalesi, Zekai Apaydın (çev.), İstanbul: Bilim Yayınları, 1941, “s.s.40–60”. 26 A. Afet İnan, Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı, 1933, Ankara: Gazi, 1972, “s.s. 33–34”.

Page 17: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

11

1933 yılında Devlet Sanayi Ofisi ile Türkiye Sanayi Kredi Bankası kaldırılarak

bunların yerine Sümerbank kurulmuştur. Sümerbank’ın faaliyetlerinin ana amacı, özel

sektör sanayinin kredi ihtiyaçlarını karşılamak olmakla beraber, esas görevinin sanayi

planının uygulanması teşkil etmiştir. Sümerbank aynı zamanda daha sonra kurulan

diğer devlet kuruluşlarına da örnek olmuştur.27

1935 yılında yeraltı kaynaklarının araştırılması için Maden Tetkik Arama

Enstitüsü (MTA), elektrik enerji kaynaklarının değerlendirilmesi için Elektrik İşleri Etüd

İdaresi (E.İ.E.), maden ve elektrik işletmelerini kurmak ve işletmek amacıyla da Etibank

kurulmuştur.28

Devletçi atılımların temel resmi belgelerinden biri olan birinci beş yıllık sanayi

planının giriş bölümünde, devletçiliğe vurgulama açık bir biçimde yapılmıştır. “Garp

kültürünün, yani tekniğin ve büyük sanayinin sahası şark sahillerini ihata ediyordu

(kuşatıyordu)… Bu sahalar, sanayileşmemiş milletlere malumat gönderiyor,... Büyük

sanayinin tufanı altındaki dünya pazarlarında mevcut istihsal cihazları inhilal ediyor

(üretim araçları parçalanıyor) ve daha dün müstakil vahdetler halindeki camialar büyük

sanayinin hegemonyası altına girerek hukuken müstakil, fakat iktisaden tabi birer varlık

haline düşüyordu. Garbın sanayi memleketleriyle ziraat ve hammadde memleketleri

arasındaki bu tabiiyet, sanayi memleketlerini ihya edici, fakat hammadde

memleketlerini de tedricen inhilal ettirici vaziyetler ihdas etti… Türkiye’nin emtia

mübadelesindeki mevki garp sanayi mamulâtına bir mahreç ve… o sanayie hammadde

yetiştiren bir ziraat memleketi olması(dır)… Büyük sanayici memleketler, arasındaki

bütün siyasi ve iktisadi… İhtilaflara rağmen, ziraatçı memleketlerin bu silkinme

hareketlerine, er geç set çekmek hususunda siyasi nüfuzlarını kullanmakta

birleşecektir. Bilhassa bu hakikat muhtaç olduğumuz sanayiyi, zaman kaybetmeden

kurmak için en mühim muharrikimizdir.”29

Kapitalist dünya sisteminin gelişmiş ve azgelişmiş kutupları arasındaki iş

bölümünü teşhis etmesinin ötesinde, bu belge, büyük buhranın tüm azgelişmiş ülkeler

ve Türkiye için gecikmeden kullanılması gereken bir sanayileşme fırsatı doğduğunu da

vurgulamakta ve böylece bu tarihi fırsatın 1930’lu yılların başında Türkiye’de siyasi

iktidar tarafından açıkça kavrandığını ortaya koymaktadır. Bu teşhisin hayata

geçirilmesiyle de, korumacı-devletçilik sentezine ulaşılmıştır.

Kriz koşullarına zorunlu tepki olarak devlet müdahaleciliğinin ve korumacı

politikaların yaygınlaşması ile üretken sermaye birikimini üstlenebilecek güçte bir

27 Erdinç Tokgöz, Atatürk Döneminde Türk Ekonomisi, İstanbul: Ağaç Yayınları, 1981, s.38. 28 Tokgöz, s.39. 29 İnan, s.23.

Page 18: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

12

toplumsal sınıfın var olmaması, devletçilik uygulamasının Türkiye’nin sanayileşmesinin

gerçekleştirme yolu olarak benimsenmesinin başlıca iki temel nedeni olmuştur.30

1930–1939 döneminde sanayi ve maden sektörlerinde, devlet işletmeleri

yatırımların ve üretimin büyük bölümünün yapıldığı sürükleyici kesim olarak kendilerini

göstermişlerdir. Devletin bu alandaki faaliyet ve yatırımları 1934 yılından itibaren Birinci

Beş Yıllık Sanayi Planı içinde programlanmıştır. Bu plan, Sovyet planlamasından sonra

dünyadaki ilk planlama deneyimlerinden birini temsil eder. 1934 yılının ilk ayında kabul

edilen ve uygulanmaya başlanan Birinci Sanayi Planı’nda yatırım yapılması ve

tamamlanması öngörülen sanayi dalları şunlardan oluşuyordu:

Mevcut gıda ve dokuma sanayi tesisleri hızla genişletilecek ve ihtiyaca karşılık

verilemediği takdirde bunlara yeni tesisler eklenecekti. Maden ocakları başta bakır ve

kükürt olmak üzere işletilmeye açılacaktı. Elektrik enerjisi şebekesi kurulacak, kömür

sanayi ve diğer ikincil ürünler üretimi geliştirilecekti. Ayrıca cam, selüloz, sülfürik asit,

klor, süper-fosfat, suni ipek, sudkostik ve seramik fabrikalarının kurulması

tamamlanacaktı.

Devletçilik döneminde sanayileşme sürecinde atılan büyük adımların somut

göstergesi Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’dır. 1933–38 yıllarını kapsayan bu planda

öngörülen yatırımların gerçekleşme düzeyi bu dönemde uygulanan ve kısa zamanda

sonuç almaya yönelik olarak planlanan modelin başarısının adeta bir sonucudur. Birinci

planda kamu kesiminin imalat sanayi ve madencilik sektöründe önemli yatırımlara

girmesi hedef alınmıştı. Planda öngörülen tesisler beş yıl içinde tamamlanmış ve

işletmeye açılmıştır. 31

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’ndaki yatırım projelerinin, bazı aksamalara

rağmen, 1938’de gerçekleşmiş olduğu kabul edilmiş ve yeni plan çalışmalarına

başlanmış, ancak savaş ortamında bu çalışmalar kesintiye uğramıştır.32

İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı, madencilik, maden kömür ocakları, konut, yakıt

sanayi, toprak sanayi, yiyecek maddeleri sanayi, kimya sanayi, bölge elektrik

santralleri, makine sanayi, dericilik sanayi gibi konuları kapsamına almakta idi.33

1930–1939 yılları, Türkiye’nin sanayileşme doğrultusunda ilk ve planlı

adımlarını attığı yıllar olarak nitelendirilebilir. Sanayinin sabit fiyatlarla yıllık büyüme

hızlarının ortalaması %10,3’tür. 1923–1929 yıllarının atıl kapasitenin yeniden üretime 30 Yüksel Ülken, Atatürk ve İktisat, Ankara: Kalmaz Yayınları, 1981, “s.82”. 31 Tokgöz, s.45. 32 Feridun Ergin, Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1977, “s.s. 27–31”. 33 Haluk Cilov, Türkiye Ekonomisi, İstanbul: Arıkan yayınevi, 1972, “s.s. 134–135”

Page 19: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

13

tahsisi koşullarında sağlanan benzer oranlı artışlarla karşılaştırılırsa, gerçek bir

kapasite artışını temsil eden bu sınaî büyüme hızının önemi ve değeri ortaya çıkar. Bu

dönemde sermaye birikimi milli hâsılanın ortalama olarak %101’ini bulmuş; ancak

önceki dönemin aksine bu oranın içinde dış açıkların net katkısı yer almamıştır.

Gerçekten de sanayi kesimi, cumhuriyet tarihinin bundan sonraki hiçbir döneminde,

1930–1939 yıllarının ortalama büyüme hızına ulaşamamıştır. 1929 yılında cari fiyatlarla

milli hâsılanın %9,9’unu oluşturan sanayi kesiminin payı 1939’da %18,3’e çıkmıştır. Bu

değişme sabit (1938’e ait) fiyatlarla %11’den %18’edir. Bu da dönem içinde

sanayileşme doğrultusunda hızlı bir yapısal değişmenin gerçekleştiğini

göstermektedir.34

Sanayileşme her şeyden önce yaygın tüketim mallarının ülke içinde üretilmesi

yönünde gerçekleşmiştir ve dönem son bulduğunda Türkiye artık “üç beyazlar” ı, yani

un, şeker ve dokumayı, kural olarak yerli üretimle sağlıyordu. Bu gelişme, esas olarak

hafif sanayiye ( tekstil ve gıda sanayilerine) dayalı bir gelişmedir. Bunun yanında

yatırım malı ve ara mal üreten modern sanayi kollarının ilk kuruluş yılları da devletçilik

dönemi içindedir. Metalürji, özellikle demir-çelik, kağıt ve kimya sanayi kollarında ilk

modern tesisler bu yıllarda kurulmuş; inşaat malzemesi ve çimento üretiminde büyük

sıçramalar gerçekleştirilmiştir. Makine ve teçhizat yatırımlarındaki ortalama yıllık artış

hızı %10 dolaylarındadır.35

Bu dönemde özel sanayi sermayesi ise, devlet sanayi ile rekabet değil,

tamamlayıcılık ilişkileri içinde olup; devlet işletmeleri için oluşan olumlu fiyat ve maliyet

koşullarının kural olarak bunlar için de geçerli bulunup; genişleyen devlet kesiminden

doğan ek talebin, devlet yatırımlarının girmediği yan ve küçük sanayi kollarında belli bir

canlılık yarattığı gözlemlenmiştir. Teşvik-i Sanayi Kanunu, devletin sıkı denetimi altında

yürürlülüğünü sürdürmüş ve 1932–1939 yılları arasında bu kanundan yararlanan

işletmelerin cari fiyatlarla üretim değerinde 2,4; katma değerinde 3; gayri safi

karlarından 3,2 misli artışlar gerçekleşmiştir. Aynı yıllar içinde imalat sanayi ve

madenciliğin, kamu ve özel kesimler toplamı olarak üretim değeri de 2,4 misli artmış ve

böylece büyük boyutlu özel sanayinin devletçilik yıllarında toplam sınaî gayri safi üretim

değeri içindeki payı %38 dolaylarında ve değişmeden kalmıştır. İncelenen dönemin

genel bir sanayileşme dönemi olduğu dikkate alınırsa, özel sanayinin de devlet

sanayine paralel bir hızla büyüdüğü ve en azından gerileyen küçük sanayi ve el

sanatlarını telafi edecek bir genişleme temposu sağladığı söylenebilir.36

34 Cilov, s.152. 35 Mükerrem Hiç, Türkiye Ekonomisinin Analizi, Başlıca Ekonomik Göstergelerle, İstanbul: Damla yayınları, 1980, “s.s. 7–8”. 36 Hiç, “s.s. 10-11”.

Page 20: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

14

Türkiye’deki devletçilik uygulamasının en büyük başarısı, kendi kendine yeterli

olma koşulunu sağlayacak nitelikteki bir sanayileşme sürecinde son derece elverişsiz

koşulların varlığına rağmen, kısa sürede büyük adımlar atabilmeyi gerçekleştirebilmesi

olmuştur. 37

Devletçilik döneminde yatırımların dayanıklı tüketime yönelik olanlar dışındaki

bölümü hızla tamamlanmış, ara malı üreten sektöre ait yatırımlarda hiç

küçümsenmeyecek başarılar elde edilmiştir. Ancak sanayileşme yolunda kaydedilen bu

niceliksel başarıdan daha da önemlisi, sanayileşmenin ithalat ve döviz açısından

gelişmiş ülkelere yeni bağımlılıklar yaratmayacak biçimde gerçekleştirilmiş olmasıdır.

Türkiye’deki sanayileşme deneyiminin bu başarısı döneme ait dış ticaret

göstergelerinin incelenmesiyle açıkça görülebilir. Milli gelirde sanayinin payı 1923-

29’da ortalama %11,4 iken, 1930–39 döneminde %16,9’a, yine aynı dönemlerde milli

gelirde yatırımın payı %9,1’den %10,7’ye, sanayideki büyüme hızı da %8,5’dan

%10,2’ye yükselmiş, milli gelirde ithalatın payı ise 1923–29 dönemindeki ortalama

%14,5 düzeyinden 1930-32döneminde ortalama %8,9, 1933–39 döneminde ortalama

%6,6 düzeyine inmiştir. Bunun yanında 1923–29 döneminde dış ticaret her yıl açık

verirken, 1930–39 yılları arasında her yıl fazla vermeye başlamıştır.38

Dünya ölçeğinde yaşanan kriz, 1935’ten itibaren şiddetini kaybetmeye

başlayınca, devletçilik uygulaması da yumuşamaya başlamış, dünya ölçeğinde ticaret

akımlarının yeniden canlanmaya başladığı 1937 yılından itibaren de, aynı yıl kabul

edilen ikinci beş yıllık planda ithal ikameci sanayileşmenin en ileri aşmasına geçme

hedefi koyulmasına rağmen, sanayileşme hedefinin geri plana itilmesi süreci

başlamıştır.

Büyük kriz konjonktürünün yarattığı elverişli koşullar altında sanayileşme

sürecini başlatan Türkiye, azgelişmişlik konumunu aşma ile sonuçlanacak yolda bir

süre oldukça hızlı ilerlemişse de, özellikle dünya ekonomisinin normal işleyiş

mekanizmalarının kurulmaya başlandığı 1930’ların sonuna doğru, bu fırsatı elinden

kaçırmaya başlamıştır. Ancak her ne kadar ülkeyi azgelişmişlik konumundan kurtarıcı

nitelikteki bir sanayileşme yolundan kısa sürede çıkılmışsa da, devletçilik döneminde

sanayi sektöründe önemli bir yatırım hamlesi gerçekleştirilmiştir.

37 İlhan Tekeli, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, Ankara: ODTÜ Yayınları, 1982, ”s.s. 107–114” 38 Korkut Boratav, Türkiye’de Devletçilik, Ankara: Savaş Yayınevi, 1982. “s.s. 6–30”

Page 21: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

15

2.3 II. Dünya Savaşı (1940–1945) döneminde Türkiye’de sanayi politikaları ve sanayinin durumu

Türkiye II. Dünya Savaşı’na girmemesine rağmen cephelerde fiilen

savaşmanın dışında savaş ekonomisinin koşullarını bütün ağırlığıyla yaşamıştır.

1930’lu yılların politikaları sonucu esasen bir hayli daralmış bulunan ithalat iki yıl

içerisinde yarı yarıya düşmüştür. Yetişkin nüfusun büyük bir bölümünün askere

alınması üretimde büyük düşmelere yol açmıştır. Savaş öncesinde başlayan planlama

çalışmaları ve sanayi yatırım programları, savunma harcamalarının bütçeye hâkim

olması yüzünden tümüyle ertelenmiştir. Bunlar, savaş yıllarının bir iktisadi gerileme

dönemi olmasına yol açan nesnel etkenleridir ve 1940–1945 dönemini bu anlamda,

yani sanayinin gelişme sürecinin durması anlamında, “bir kesinti” olarak

nitelendirilebilir.39

Ancak, savaş yıllarının başka bazı yönlerden önceki ve sonraki dönemler

arasında bir köprü işlevi gördüğü ve bu bakımdan bir süreklilik gösterdiği de

söylenebilir. Gerçekten, 1930–1939 yıllarının müdahaleci-devletçi politikaları ve bu

dönemin sonunda gözlenen bazı eğilimler savaş yıllarının sanayi politikalarını ve

onların sonuçlarını biçimlendirmiştir. 40

İncelenen dönem, milli hâsılanın, sınaî üretimin sürekli olarak düştüğü yıllardır.

Yıllık değerlerden yapılan hesaplamaya göre, sanayi üretimi 1940–1945 döneminde

ortalama % 5,5 gerilemiştir. Devlet sanayindeki daralmanın özel sanayiye göre daha az

olduğu belirtilebilir.41

Bu dönem boyunca savaş ekonomisinin mantığına uygun olarak devlet

müdahaleciliği çok artmışsa da, bunu devletçilik ile karıştırmamak gerekir. Devletçilik

hızlı sanayileşme amacını gerçekleştirmeye yönelik özgün bir iktisat politikası iken,

1940–46 döneminin devlet müdahaleciliği ülkenin kaynaklarını savaşa hazırlık yönünde en etkin bir biçimde kullanabilme amacını taşımıştır. Devlet

müdahaleciliğinin savaş ekonomisi koşulları altında hangi biçimleri alacağını gösteren

en önemli metin 1940 başlarında çıkarılan Milli Koruma Kanunu’dur. Bu kanuna göre

hükümet, hem tarım hem de sanayi sektörleri üzerinde sınırsız denebilecek kontrol ve

müdahale yetkisini elde etmiştir. Öyle ki “… hükümet sanayi ve maden kuruluşlarının

neleri, ne miktarda üreteceğini tayin ve bu hedeflerin gerçekleşmesi için işletmelerde

39 Cilov, s.175. 40 Ömer Celal SARAÇ, 50 yıllık Cumhuriyet Döneminde Ekonomik ve Soysal Bünyedeki Başlıca Değişmeler, İstanbul: İktisat fakültesi Mecmuası, Cilt 30, 1973. 41 Hiç, s.25.

Page 22: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

16

zorunlu değişiklik ve genişletmeleri yaptırmaya ve bunları kontrol etmeye, üretim

programları empoze etmeye “ bu kanunla yetkili kılınmıştır. 42

Savaş ekonomisi koşulları nedeniyle sanayileşme sürecinin kesintiye uğradığı

bir dönemde, üretim birimleri üzerinde doğrudan kontrolleri içeren bir devlet

müdahaleciliğinin bu şekilde yaygınlaşmasının, devletçilik uygulamalarının doruk

noktasında bile nihai amaç olarak terk edilmeyen özel girişimciliğin desteklenmesi

politikasının izlenmesi için uygun bir ortam yaratmadığı açıktır. Nitekim bu kanun ve

ona bağlı olarak dönem boyunca çıkarılan kararnameler sermaye kesimlerini

destekleyen bazı yönler içerseler de, özel girişimciliği oldukça ürküten bir ortamın

oluşmasında belirleyici bir rol oynamışlardır.43

Yurt içi kaynakların savaş hazırlığına yöneltilmesi ve devletçilik döneminde

zaten düşük düzeyde sürdürülen ithalatın daha da düşmesi, sanayi sektöründe de

önemli bir daralmaya yol açmıştır. Devletçilik döneminin son yıllarında hız kaybetmeye

başlayan sanayileşme çabası, üretken sermaye birikimi savaş ekonomisi koşullarında

tamamen durmuş, sanayi burjuvazisi yaratma amacı geri plana itilmiştir

2.4 Savaş sonrası yeni arayışlar

“Egemen devlet”, uluslararası ilişkileri ekonomik, ideolojik ve politik

mekanizmalar aracılığı ile düzenleyerek, kendi ülkesinden dünya ölçeğine yayılan

sermayeye uygun kurumsal bir çerçeve hazırlamaya çalışan devlettir. Bu anlamda

“egemen devlet”in hakimiyeti, azgelişmiş ülkeler üzerinde olduğu kadar, diğer gelişmiş

ülkeler üzerinde de mevcuttur

19. yüzyılda kapitalist dünya sisteminin işleyiş mekanizmaları İngiltere

tarafından belirleniyordu; yani bu dönemin egemen devleti İngiltere idi. 19. yüzyılın

sonlarına doğru İngiltere’nin ekonomik gücü Almanya ve ABD’ye oranla zayıflamaya

başlayınca, egemen devlet olma statüsünü de kaybetmeye başladı. 1896–1914 arası,

bu üç devlet arasında egemenliğin kimde kalacağı rekabetinin yaşandığı yıllardır.

Bundan sonra yaşanan iki büyük savaşın yarattığı özgün koşullar, ABD’nin gittikçe

güçlenen ekonomik yapısına yardımcı olmuş ve bu ülke 1945 yılında egemen devlet

statüsünü kazanmış olarak ortaya çıkmıştır. ABD’nin bu rekabetsiz egemenliği

1970’lerin başına kadar sürmüş, bu dönemde ABD, kapitalist dünya sistemi içinde

42 Cilov, s.179. 43 M. Ögüt Yazman, Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi, Ankara: Lale yayınları, 1974,”s.s.72–73”.

Page 23: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

17

alınan ekonomik, politik ve askeri kararların yönlendiricisi olma konumunu

sürdürmüştür. 44

ABD, egemen devlet olma avantajını kullanarak, kendi ülkesinden dünya

ölçeğine yayılan sermaye için en uygun kurumsal çerçeveyi, yine dünya ölçeğinde

hazırlamaya girişmiş, bir yanda savaşta yıkıma uğrayan Batı Avrupa Ülkeleri’ne

yatırımlarını arttırarak dönemin mantığına uygun bir ekonomik büyümeyi

gerçekleştirme uğraşını başlatmış, diğer yandan ise azgelişmiş ve gelişmekte olan

ülkelerin bu yeni kurulan düzen içinde hangi konumları alacağı konusunda yönlendirici

rol oynamıştır. 45

Egemen devletin kendisine hazırladığı elbiseyi giymeye başladığı Cumhuriyet

Türkiye’sinde 1946 yılı, ülke tarihinde hem siyasi hem iktisadi bakımdan yeni bir dönüm

noktası olmuştur. Siyasi bakımdan 1946 yılı, tek partili rejimden çok partili parlamenter

rejime geçişin başlangıç tarihidir.

1946 yılına iktisadi bakımdan da bir dönüm noktası niteliği kazandıran özellik,

on altı yıldır kesintisiz olarak izlenen kapalı, korumacı, dış dengeye dayalı ve içe dönük

iktisat politikalarının adım adım gevşetildiği; ithalatın serbestleştirilerek büyük ölçüde

artırıldığı; dış açıkların kronikleşmeye başladığı; dolayısıyla dış yardım, kredi ve

yabancı sermaye yatırımlarıyla ayakta duran bir ekonomik yapının yerleşmesi olmuştur.

Bu dönemde, serbestleşmeye yönelen bir dış ticaret rejiminin sonucu olarak, iç pazara

dayalı bir sanayileşme programı değil, dış pazara dönük ve tarıma, madenciliğe, alt

yapı yatırımlarına ve inşaat sektörüne öncelik veren bir kalkınma anlayışı gündemdedir.

Liberal dış ticaret politikaları bu dönemin bitiminde çok uzun bir süre için terk

edilecektir. Ancak kronik dış açıklar kanalıyla dışa bağımlı hale gelen ekonomik yapı,

bu dönemin bir armağanı olarak Türkiye ekonomisinin kalıcı bir özelliği olma niteliğini

kazanacaktır. Korkut Boratav’ın 1923–1929 yıllarının serbest ticaretçi açık özelliklerini

farklı bir ortamda yeniden gündeme getiren 1946–1953 dönemini, “ dünya ekonomisiyle

farklı bir eklemlenme dengesi” olarak nitelendirmesinin ana gerekçeleri bunlardır.46

1946 yılının başlarında hala eski ve devletçi-korumacı alışkanlıkların izleri

vardır. Bunun en açık belirtisi, 1945 yılında bakanlıklar arası bir komisyonca başlatılan,

1946’nın ilk yarısında tamamlanan ve hazırlıklarına Şevket Süreyya ve İsmail Hüsrev

gibi eski Kadrocuların etkin olarak katıldığı Beş Yıllık Sanayi Planı’dır. Kalkınma ve

sanayileşme hamlelerinde devletin öncülüğünü zorunlu gören bu plan, dış ekonomik

ilişkilere de ekonomik bağımsızlık perspektifiyle bakmaktadır. Yahya S. Tezel’in 44 Şevket Pamuk, Roger Owen, 20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi, Ayşe Edirne (Çev) İstanbul: Sabancı Üniversitesi, 1998. ”s.s.19–20” 45 Pamuk, Owen,”s.s.21–22” 46 Boratav, Türkiye İktisat Tarihi (1908–2002), “s.s.93-106”

Page 24: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

18

çalışmasında belirttiği gibi 1946 planı, “bir taraftan yarı müstemleke şeraiti içine

düşmemek, diğer taraftan da milli tekâmülümüzün seyrini arızaya uğratacak her türlü

tazyik ve tesirden korunmak ve bunun için hem sanayi hem ziraati ve ulaştırma işlerini

genişleterek memleketi bir kül haline koyacak çareler bulmak” amacını izliyor; farklı bir

ifadeyle, açık pazar koşullarının belirleyici bir ihtisaslaşma modeline değil, tüm

sektörlerin ve öncelikle sanayinin gelişmesinden türeyen yaygın ve dengeli bir kalkınma

sürecine dayanmayı öngörüyordu.47

Ne var ki iç ve dış dengelerin bu türden bir gelişme modelini gündem dışı

bıraktığı kısa sürede anlaşılacaktır. 1946 planının hazırlanmasından birkaç ay sonra, 7

Eylül 1946’da bir dolar karşılığı Türk Lirası 1,28’den 2,80’e çıkarılarak Cumhuriyet

tarihinin ilk büyük devalüasyonu, ekonomiyi dünya ekonomisine bütünleştirmeye

yönelik liberalizasyon tedbirleriyle birlikte uygulamaya konuluyor ve dış yardım

arayışına girişiliyordu. Bu girişimlerde 1946 planının bir ayak bağı olacağını fark eden

iktidar, farklı ve daha liberal iktisatçılardan oluşan bir kadroya 1947 yılında, özel

teşebbüsün rolünün ve tarım, ulaştırma, enerji sektörüne verilen önceliğin arttığı

Türkiye Kalkınma Planı’nı hazırlatmıştır. Resmen uygulamaya konmamasına rağmen

bu plan, devletçi-korumacı bir sanayileşme anlayışının artık kesinlikle gündem dışı

olduğunu kanıtlayan bir belge olarak görülmektedir. 48

1930’larda iktisadi kriz koşullarına bir tepki olarak oluşturulmaya başlanan

Keynes’çi politikalar, savaş sonrası dönemde gelişmiş ülkelerdeki hükümetlerin sosyal

refah devletini kurma çabalarına temel oluşturmuş, yine 1930’larda kurumsal çerçevesi

oluşturulmaya başlanan tekelci düzenleme biçimi de savaş sonrası dönemde gelişmiş

ülkelerde geçerli olan sermaye birikim modeline damgasını vurmaya başlamıştır.49

Savaş yılları boyunca askeri ve siyasi önderlik gücünü de kanıtlayan ABD’nin,

egemen devlet olarak ortaya çıktığı savaş sonrası dönemde, bu ülkenin önderliğinde

uygulamaya başlanan uluslararası Keynes’çi politikalar kapitalist dünya sisteminin yeni

işleyiş mekanizmalarının gerektirdiği dünya ölçeğinde işbölümünün kurulma amacı

olmuşlardır. Uluslararası Keynesyenciliğin azgelişmiş ülkelere yönelik başlıca hedefi,

bu ülkelerde 1930’larda başlatılmış olan sanayileşme süreçlerinin gelişmiş ülkelerin

denetimi altına sokulabilmesini sağlamaktır. Yani, uluslararası Keynesyencilik

politikasının amacı, savaş sonrası dönemde azgelişmiş ülkelerde o ana kadar

gerçekleştirilmiş olan sanayileşmenin ara malı, teknoloji ve döviz açısından gelişmiş

ülkelere yeni bağımlılıklar yaratmasıydı. Bu tür bir yeni bağımlılığın yaratılması ise,

47Yahya S. Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923–1950), İstanbul: Yurt Yayınları, 1986, “s.s.61-62”. 48 Tezel, s.63. 49 Tezel, s.65.

Page 25: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

19

uluslararası Keynes’çi politikaların işleyebilmesi ve savaş sonrası dönemde gelişmiş

ülke kökenli ticaret sermayesinin elinden kapitalist dünya ekonomisinin dinamiğini

belirleme işlevini alıp dünya ölçeğinde en yüksek kar arayışına çıkan gelişmiş ülke

kökenli üretken sermayenin, azgelişmiş ülkelerdeki sanayileşme süreçlerini denetim

altına alabilmesinin gerekli önkoşuluydu.50

Devletçilik döneminde çok hızlı bir sanayileşmeyi gerçekleştirdiği açık olan

Türkiye’de savaşın hemen sonrasında çok özgün bir gelişme yaşanmış, ülkemiz işleyiş

mekanizmaları yeni ilkeler doğrultusunda ve yeni bir iş bölümü temelinde yeniden

tanımlanan kapitalist dünya sistemine 1930 dönemi öncesindeki konumuna benzeyen

bir biçimde, yani temelde tarım ürünleri ve hammadde ihraç edip, mamul mallar ithal

etme biçiminde eklemlenmiş, Türkiye’nin bu konumu bir süre yeniden üstlenmesi

egemen devlet ABD tarafından ısrarla istenmiştir.51

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesine yakın, Türkiye’de savaş sonrası dönemde

sanayi alanında hangi gelişme stratejisinin izleneceği konusu üzerine düşünülmeye

başlanmıştır. 1945 yılında “Türkiye Sanayinin Harp Zamanından Sulh Zamanına İntikal

ve Sulh Zamanının Muhtemel Yeni Şartlarına İntikal Devrelerinde Korunması ve

Gelişmesi İle İlgili Genel Problemler Hakkında Öz Rapor”u ve 1946’daki “İvedili Sanayi

Planı”nı hükümetin desteği altında hazırlayan teknokrat kadrolar, 1930’lu yılların

sonlarına doğru hız kaybetmeye başlayan, savaş döneminin olağanüstü koşullarında

ise tamamen duran sanayileşmenin, devletçi sanayileşme modeli çerçevesi içinde

sürdürülmesini sağlayacak bir gelişme stratejisi önermişlerdir. Bu gelişme stratejisini

içeren plan taslağı, ABD’nin uluslararası Keynes’çilik politikası çerçevesinde başlattığı

dış yardım programına Türkiye’nin de dâhil edilmesini sağlamak amacıyla, egemen

devletin inceleme ve onayına sunulmuştur. ABD uygulanabildiği takdirde devletçilik

dönemindekine benzer tipte bir sanayileşme sürecine yeniden girilmesini

sağlayabilecek bu plan taslağını uygun görmemiş ve bunun yerine Türkiye’ye tarım ve

alt yapı tesislerine öncelik veren bir yatırım planı önermiştir. Bu sefer ABD’nin önerileri

ile uyumlu olan ve 1948–52 yıllarını kapsayan yeni bir yatırım programı hazırlanmış ve

bu kez Türkiye’nin de ABD’nin yardım programı içine dâhil edilmesi sağlanmıştır. ABD,

Türkiye’ye temelde 1930 öncesi öneme ait bir konumu uygun görmüştür.52

Savaş döneminin hemen sonrasında bir devalüasyon yapılarak dış yardım

arayışı içine girilmesi, iktisadi zorunluluklardan ziyade siyasi/ideolojik bir tercihin iktisadi

politika alanına yansıması olarak yorumlanabilir. Savaşın hemen sonrasında kapitalist

50 Pamuk,Owen, s.111. 51Yakup Kepenek, Türkiye Ekonomisi, Geliştirilmiş 7. Basım, Ankara: Remzi Kitabevi, 1995, “s.s.54-57”. 52 Kepenek, s.68.

Page 26: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

20

dünya sisteminin egemen devleti olan ABD, sistemin işleyiş mekanizmalarının düzenli

sürebilmesi için gerekli olan askeri ve siyasi boyutları da içeren, kurumsal

düzenlemeleri dünya ölçeğinde yaymaya başlamıştır. Azgelişmiş konumundaki ülkeler,

bu yeni kurumsal düzenleme ve dünya ölçeğinde yeniden tanımlanan iktisadi iş bölümü

içinde, egemen devletin kendilerine uygun gördüğü konum ve işlevi kabul etmek

zorundaydılar. ABD’nin dünya ölçeğinde oluşturmaya başladığı askeri/siyasi/ideolojik

blok içinde yer alma yönünde tercihini açıkça belli eden Türkiye de, kendisine uygun

görünen konum ve işlevi üstlenmek zorundaydı. Bu nedenle hiçbir iktisadi gereklilik

yokken dış yardım arayışı içine girilmesi ve sanayileşme hedefinden hemen vazgeçip,

temelde 1930 öncesi döneme uygun olan bir konumun yeniden kabul edilebilmesi

şaşırtıcı olmamalıdır.53

ABD’nin Türkiye’ye yönelik bu tavrının anlaşılması için gerekli ipuçları,

devletçilik döneminde gerçekleştirilen sanayileşmenin niteliğinde yatmaktadır. Devletçi

sanayileşme ülkenin öz kaynaklarına dayanılarak gerçekleştirilmiş, ithal ikameci

sanayileşme sürecinin ileri aşamalarına geçildikçe ithalat hacminde bir genişleme

olmasına rağmen sanayi yapısı ithalata bağımlı hale gelmemiş, sanayileşmenin ihracat

miktarı kadar ithalat yapılarak yürütülmesinden dolayı da dönem boyunca döviz

bağımlılığı durumu ortaya çıkmamıştır.54

İthal ikameci sanayileşme sürecinin belirli aşamalarını yeni bağımlılıklar

yaratmayacak bir biçimde tamamlamış olan Türkiye, savaş sonrası dönemde de bu

nitelikte bir sanayileşmeyi sürdürme potansiyeline sahipti. Ne var ki kendi konumundaki

bir ülkede bu nitelikte bir sanayileşmeye ağırlık veren bir gelişme stratejisinin

uygulanması, kapitalist dünya sisteminin yeni işleyiş mekanizmalarına ters

düşmekteydi. Dünya ölçeğinde kurulan yeni işbölümü içinde azgelişmiş ülkelerin

gelişmiş ülkelere iktisadi bağımlılıklarının sürmesi, ancak azgelişmiş ülkelerdeki sanayi

yatırımlarının ara malları ve yatırım malları sağlanması açısından yeni ithalat

gereksinimleri yaratması ve azgelişmiş ülkelerin belirli bir süre sonra döviz kıtlığı içine

düşmeleri ile mümkündü. 1946’ya gelindiğinde elinde önemli miktarda döviz ve altın

rezervi olan ve ihracat düzeyi kadar ithalat yaparak sanayileşmeyi sürdürebilme gibi

önemli bir deneyimi de olan Türkiye’nin devletçilik dönemindeki gelişme stratejisini

1946 sonrasında da sürdürmesine yol açabilecek bir yatırım programı hazırlanmasına

ABD’nin tepki göstermesinin temelinde yatan nedenin bu olduğu düşünülebilir.55

Ayrıca Türkiye’deki devletçilik uygulamasında devlet işletmeciliği boyutunun

çok güçlü olması da ABD’li çevreleri rahatsız etmekteydi. 1930’larda Türkiye’de var

53 Turgut, s.115. 54 Turgut, s.116. 55 Turgut, s.118.

Page 27: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

21

olan sınıfsal yapının, kapitalistleşme yolunda hızlı adımlar atabilmesi için zorunlu kıldığı

güçlü devlet işletmeciliğinin bu şekilde tepki görmesinin temel nedeni ideolojikti.

Örneğin Avrupa Kalkınma Programı çerçevesi içine alınmak için başvurulduğu aylarda

Türkiye’ye gelen Amerikalı uzmanlar grubu başkanı Thornburg, devletçilik dönemindeki

gelişme stratejisi doğrultusunda hazırlanan yatırım programını “devlet sosyalizminin

aşırı ifadesi” olarak yorumlamıştır.56

Bu dönemde özel sanayi üretiminin özendirilmesine ilişkin hiçbir yasal

düzenleme olmaması, sanayi burjuvazisi yaratılması hedefinin gerçekleşme şansı

hakkında duyulan karamsarlığı yansıtmaktadır. 1927 yılında yürürlüğe giren Teşvik-i

sanayi Yasası’nın 1942 yılında süresini tamamlamasından sonra, 1963 yılına kadar

özel sektöre yasal düzenleme ile hiçbir özendirme verilmemiştir.

Devletçilik döneminde bir sanayi burjuvazisi yaratılması amacı hep gündemde

olduğu ve 1930–46 yılları arasında sanayi sektöründeki özel girişimci sayısında önemli

artışlar gerçekleştirildiği halde savaş sonrası yeni döneme girildiğinde sanayi

burjuvazisi ülke ekonomisi içinde yeterli ağırlığa sahip olmadığından, devletin iktisadi

politika kararını doğrudan etkileyebilmek için gereken güce erişilememiştir.

Savaş sonrasında dünya ekonomisinin büyüme sürecine girmesi tarıma ve dış

ticarete ağırlık veren bir gelişme stratejisini Türkiye için çekici hale getirmiştir. Ülke

ekonomisi içinde güçlü konumda olan sınıfların bu tür bir gelişme stratejisinin

uygulanması önünde bir engel oluşturmamaları ve ithal ikameci sanayileşme

politikasının geri plana itilmesinden en çok zarar görecek sınıf olan sanayi

burjuvazisinin ise yeterince güçlü olmaması Türkiye’nin savaş sonrası yıllarda egemen

devletin istekleri doğrultusunda kapitalist dünya sistemiyle bütünleşmesinin, kısa

dönemde ülke ekonomisi üzerine sarsıcı bir etki olmadan gerçekleşebilmesinin başlıca

nedenleriydi.

Türkiye’de savaş sonrasında tarıma ve dış ticarete ağırlık veren bir gelişme

stratejisinin uygulanması bu dönemde sanayi sektöründe hiçbir gelişme yaşanmadığı

anlamına gelmemelidir. Döneme ilişkin iktisadi göstergeler incelendiği zaman, imalat

sanayi sektörünün yıllık ortalama yüzde 6,5 gibi bir oranda büyüdüğü görülmektedir.

Dönem boyunca sanayi sektöründe belirli bir büyüme düzeyinin tutturulabilmesine

rağmen, yatırımların sektörel dağılımı ve öncelik verilen projelerin niteliği incelediğinde

bu büyümenin devletçilik dönemindekinden farklı bir model çerçevesinde

gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten de dönem boyunca yapılan sanayi

56 Turgut, s.119.

Page 28: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

22

yatırımlarının kaba bir dökümü incelendiği zaman, yapılan yatırımların büyük

çoğunluğunun tüketim malları sektöründe olduğu görülmektedir.57

“İvedili Sanayi Planı”nın reddedilmesinden sonra, bununla karşılaştırıldığında

çok daha yumuşatılmış bir sanayileşme stratejisini içeren, imalat sanayi sektöründeki

yatırımlarda ağırlığı pamuk, yün, kenevir gibi tarım ürünlerinin işleyecek projelere

veren, yeni dönemde gelişmiş ülkelerin ve özellikle ABD’nin Türkiye’ye ilişkin

beklentileri ile devletçilik dönemindeki hız ve nitelikte olmasa da belirli bir sanayileşme

sürecinin sürdürülmesi amacı arasında uzlaştırma olasılıkları arayışının bir sonucu olan

Vaner Planı hazırlanmıştır.58

Ne var ki savaşın hemen sonrasında Türkiye’nin kapitalist dünya sistemi

içinde üstlenmesi istenilen konum, “ivedi plan”ın bu şekilde yumuşatılmış bir biçimde

bile uygulanmasına olanak tanımamıştır. ABD’nin Vaner Planı’nı da reddetmesiyle yeni

bir yatırım programı hazırlanmış ve Avrupa İktisadi İşbirliği Komitesi’nin onayına

sunulmuştur. 59

Savaş sonrası dönemde Türkiye’de en belirgin göstergesi dış ticaret

açıklarının kronikleşmesi olan yeni bir model uygulanmaya başlanmış ve devletçi

sanayileşme stratejisinin yeniden uygulanabilme şansının elden kaçırılma süreci

hızlandırılmıştır. Bu dönemde imalat sanayi’nde %6,5 oranında bir yıllık ortalama

büyüme hızı tutturulabilmişse de, sanayi sektöründeki bu büyüme, devletçilik

dönemindekinden çok daha değişik bir gelişme stratejisi çerçevesinde

gerçekleşmiştir.60

Bu dönemde Türkiye’nin devletçilik döneminde kurulan sanayi yapısı döviz ve

ithal girdi açısından dışarıya bağımlı hale gelmiş ve dahası, beş yıl gibi kısa bir sürede,

devletçi sanayileşme stratejisinin yeniden uygulanabilme şansı neredeyse tamamen

yok olmuştur. 61

57 Turgut, s.130. 58 Turgut, s.135. 59 Turgut, “s.s.145-147” 60 Turgut, s.150. 61 Yakup Kepenek, Gelişimi, Üretim Yapısı ve Sorunlarıyla Türkiye Ekonomisi, Ankara: Remzi Kitabevi, 1983, “s.s.44-50”.

Page 29: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

23

3. 1951 SANAYİ KONGRESİ ( 9 –14 NİSAN 1951 - ANKARA)62

3.1 1951 Sanayi Kongresi programı

Başkanlığını Gümrük ve Tekel Bakanlığı uzman – müşaviri Recai Turul,

başkan vekilliklerini İzmir Bölge Sanayi Birliği Başkanı Muhittin Alam ve İstanbul Bölge

Sanayi Birliği Başkanı Hilmi Naili Barlo’nun yaptığı İkinci Sanayi Kongresi 9–14 Nisan

1951 tarihleri arasında Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde toplanmadan63 önce

katılan davetlilere yolladığı programın kapsadığı hususlar ve uygulamaları şu şekilde

özetlenebilir:

Kongre irtibat bürosu: Kongrenin yapıldığı Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi kapısının sağ tarafında bir irtibat bürosu kurulmuştur. Bu büro kongreye gelen

delegelerin kayıtlarını yapmış, kongrenin programı ve kongre gündemini kendilerine

sunmuş ve delegelerin kongrenin hangi komisyonuna iştirak etmek istediklerini not

etmiştir.

Kongrede posta gişesi ve telefon: Delegelerin mektuplarını kabul edip

göndermek, kongre münasebetiyle P.T.T. İdaresince çıkarılan hatıra pul sergisi

satışında bulunmak üzere irtibat bürosu yanında posta gişesi tesis edilmiş ve ihtiyaç

duyulduğunda dışarıyla haberleşmeyi sağlamak için telefon kurulmuştur (numarası

16836’dır).

Kongre salonunda delegelerin, basın, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı

mensuplarının yerleri: Salonda kürsüye karşı ilk sıranın sağ tarafı bakanlar kurulu

üyelerine, sol tarafı da yabancı davetlilere ayrılmıştır. Önden ikinci sıradan itibaren

arkaya doğru bütün yerler davet edilen diğer katılımcı ve kurumların temsilcilerine,

kürsünün sağ tarafındaki masa etrafında bulunan sandalyeler basın mensuplarına

tahsis edilmiştir. Kürsünün sol tarafındaki masa etrafında bulunan yerler de Ekonomi ve

Ticaret Bakanlığı’nın kongre işleriyle alakalı memurlara ayrılmıştır.

Komisyonların seçimi: gündemdeki konulara göre komisyon seçiminin kongre

başkanı tarafından yapılacağı planlanmış olup, seçimlerin isteyenlerin katılımıyla

yapılacağı belirtilmiştir. Her delege yalnız katıldığı komisyonda oyunu kullanmıştır.

Komisyonlara seçilen katılımcılar ve temsilciler kongre sekreterleri tarafından tespit

edilerek başkan tarafından açıklanmıştır.

62 1951 sanayi Kongresi Tutanakları, Ankara: T.C. Ekonomi Bakanlığı Yayınları, 1951. 63 Milliyet. 10 Nisan 1951. s. 5.

Page 30: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

24

Toplantıya son verilmesi ve film gösterilmesi: İlk gün başkanın genel kurulu

tatil etmesini müteakip saat 21.00’den itibaren delegelere kongre salonunda aşağıda

yazılı filmler gösterilmiştir. 64

a. Çelik endüstrisi 40 dakika Türkçe sözlü

b. Renk (boya sanayi) 10 ‘’ ‘’ ‘’

c. Sosyal yardım 20 ‘’ ‘’ ‘’

ç. Dokumacılık 20 ‘’ ‘’ ‘’

d. Kum ve ateş 12 ‘’ ‘’ ‘’

e. Makine işçisi 35 ‘’ ‘’ ‘’

Komisyonlarda çalışmalara başlanması: Komisyonlar çalışmalarına 10 Nisan

1951 Salı günü saat 9.30’dan itibaren başlamışlardır. Her komisyonda Ekonomi ve

Ticaret Bakanlığı’ndan ve ihtiyaç duyulduğunda diğer ilgili bakanlıklardan uzman ve

memurlar bulundurulmuştur.

Komisyonlarda seçimler: 10 Nisan Salı günü en geç saat 10.00’a kadar her

komisyon aralarından bir başkan, bir başkan vekili, bir sözcü, iki rapor yazıcı seçmiş ve

durum her komisyona bu sıfatlarla seçilen delegelerin ad ve soyadlarıyla meslek veya

bağlı bulundukları kurumları belirten birer tutanakla tespit edilmiştir.

Komisyonlara ilgili katılımcı ve kurumların basılmış görüşlerinin sunulması:

Kongreye davet edilen katılımcı ve kurumların bazılarının Ekonomi ve Ticaret

Bakanlığı’na göndermiş oldukları gündemdeki konulara ait görüşleri, gündemdeki

maddelere göre incelenmiş ve basılarak bültenler haline getirilmiştir. Her komisyona bu

bültenlerden ihtiyaç duyulduğu kadar verilmiştir.

Komisyon kararları: Her komisyon tarafından görüşülen ve komisyon başkanı

ile rapor yazıcıları tarafından imzalanan raporlar Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nca

basılarak komisyon başkanlarına verilmiştir.

Komisyon çalışmalarının bitirilişi: Bütün komisyonların çalışmaları 12 Nisan

1951 Perşembe günü akşamına kadar bittiği takdirde, kongre genel kurulunun

görüşmelerine 13 Nisan 1951 Cuma günü saat 14.30’dan itibaren başlayacağı

planlanmıştır. Ancak, komisyonların çalışmaları 12 Nisan Perşembe akşamına kadar

bitmezse komisyonların mesailerine devam edecekleri öngörülmüştür. 64 Milliyet. 10 Nisan 1951. s. 5.

Page 31: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

25

Kongre genel kurul görüşmeleri: Kongre genel kurulunun görüşmelerine

kongre başkanı veya başkan vekillerinden birinin açılış konuşmasıyla başlanacağı ve

tercihen gündem sırasına göre komisyonların raporları sözcüleri tarafından okunarak

görüşülmesi planlanmıştır. Kongre genel kurulu görüşmelerinin, hazır bulundurulacak

memurlar tarafından not edilmesi için hazırlık yapılacağı belirtilmiştir.

Kongrenin bitişi: Genel kurulda komisyon raporlarının okunup görüşmeler

bitikten sonra Ekonomi ve Ticaret Bakanı tarafından yapılacak konuşmayla kongrenin

bittiğinin delegelere bildirilmesi planlanmıştır.

Kongre sonucunun delegelere sunulması: Kongre sonucunun daha sonra

bastırılarak delegelere sunulacağı belirtilmiştir.

3.2 Sanayi kongresinin gündemi

Sanayi Kongresi’nin gündem maddeleri aşağıdaki başlıklardan oluşmuştur: 65

a. Sanayi politikasının ana hatları,

b. Sanayinin teşkilatlandırılması,

c. Sanayinin teşvik ve himayesi,

ç. Sanayinin murakabesi (denetlenmesi),

d. Sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması gereken tedbirler

vesair teklifler.

3.3 Sanayi kongresi gündemindeki konulara ait açıklamalar

Sanayi Kongresi’nin gündem maddeleri komisyonlar tarafından aşağıdaki alt

başlıklar altında incelenerek görüşleri ve teklifleri hazırlanmıştır:

3.3.1 Sanayi politikasının ana hatları

a. Yeni sanayi politikasının hedefi: Yurdun doğal zenginliklerini

kıymetlendirmek suretiyle ihracatı teşvik edici sanayi-Otarşik bir maksat güden ithalatı

azaltıcı sanayi oluşturulması. Tespit edilecek hedefe göre, sanayileşmenin

programlaştırılması, bu programlaştırmanın şekli, şartları ve sınırı.

b. Özel teşebbüs işletmeleriyle devlet sanayi İşletmeleri arasındaki ilişki:

Devletçilik prensibine uygun olarak sanayi alanında alınan tedbirler ve bunların isabet

65 Akşam. 08 Nisan 1951. s. 3.

Page 32: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

26

derecesi. Devlet Sanayinin sınırlarının net ve kesin bir şekilde çizilmesi, devlet

İşletmeleri ile özel teşebbüs işletmeleri arasında her bakımdan eşitlik sağlanması.

Devlet işletmeleri ile özel teşebbüs işletmeleri arasında hammadde, işçilik, fiyat ve arz

bakımlarından karşılıklı anlayışa dayanan faaliyet programlarının düzenlenmesi

suretiyle ülke ihtiyacının en uygun şekilde karşılanması imkânlarının neler olacağı

hususları.

c. Özel teşebbüse emniyet ve istikrar temini, yerli ve yabancı özel sermayeyi

sanayi alanına girmekten alıkoyan engeller ve bunların ortadan kaldırılması yolları.

Özellikle emniyet ve istikrar şartlarının oluşturulma çözümleri.

ç. Dış ticaret politikasının sanayi politikasıyla uyumlu bir şekilde yürütülmesi:

İthal rejimi ile sanayi politikası arasındaki bağlılık. Sanayi ürünlerinin ihraç imkânları ve

teşvik yolları.

d. Yabancı sermaye politikası: Sanayi alanında yabancı sermaye ile yerli

sermayenin işbirliğinde hâkim olması gereken prensipler; yabancı sermayenin müstakil

faaliyeti halindeki prensipler; yabancı sermayeyi ülkeye çekme yolları ve şartları.

e. Sanayi eğitimi: Ülkede sanayi anlayışını ve sevgisini yaratmak için geniş

halk kitlelerini eğitim yolları, radyo ve diğer basın ve sanayi sergilerinden faydalanma

imkânları. Bir sanayi müzesi oluşturulma şartları.

3.3.2 Sanayinin teşkilatlandırılması

Sanayinin biri meslek grupları (birlikler halinde), diğeri mahalli olarak (odalar

halinde) teşkilatlandırılması ve her iki yönde teşkilatlanmanın temsil, ortak çıkarlar,

aidat bakımlarından birbirine kaynaştırılması. Mesleki ve bölgesel teşkilatlanmanın

zirvesini teşkil eden bir sanayi şurası oluşturulması, sanayi birlik ve odalarıyla sanayi

şurasının faaliyet şekli, yetki ve vazifeleri; kendi mensupları ve devlet ile olan ilişkileri,

sanayiciler arasındaki sorunların halledilmesi imkânı, hammadde tedarikinde, teknik

rasyonelleşmede, fiyat ve kalite değerlendirilmesinde, sanayi sicil ve istatistik

oluşturulmasında bu teşkilatlanmanın rolünün nasıl olacağı.

3.3.3 Sanayinin teşvik ve himayesi

a. Teşvik ve himaye edilecek sanayi kollarının özellikleri: Ülkenin ekonomik

bünyesi ve mali imkânları göz önüne alınarak, hangi özellikteki sanayi kollarının teşvik

ve korunması gerektiğinin tespiti ve bunlar arasında koruma derecesinin tayini.

Page 33: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

27

b. Özel vasıflara sahip olan sanayi kollarının gelişmesi için, uygulanması

gereken teşvik ve koruma tedbirlerinin tespiti.

c. Muamele vergisinin, sanayinin gelişimini engelleyen, mükellefleri değişik

oranlarda baskı altına alan ve vergi ahlakı üzerinde olumsuz etkisi olan bir vergi

olmaktan çıkarılarak, yeniden düzenlenmesi.

ç. Gümrük tarifelerinin sanayi politikasıyla uyumlu olarak düzenleneceği

istikametler ve gerekli olan ıslah hareketleri.

d. Sanayinin sermaye ve kredi ihtiyaçlarının karşılanması: sanayinin ihtiyaç

duyduğu işletme kredisinin vade, faiz, teminat ve diğer yönlerden karşılanma şekil ve

şartları. Bu ihtiyacı karşılayacak mali kuruluşların hukuki kimliği ve mali kaynakları.

Sanayinin uzun vadeli, düşük faizli tesis kredisi ihtiyacı ve bu ihtiyacın karşılanması

(Marshall yardımından ve Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası’ndan faydalanma imkânları).

e. Sanayi ürünlerinin ihracını mümkün kılacak ve teşvik edecek özel tedbirler.

f. Sanayide üretimi artırma tedbirleri: Çalışma sürelerinin uzatılması, kadın ve

çocukların daha fazla çalıştırılması, çalışma zorunluluğu getirilmesi, atıl duran veya

verimli çalışmayan işletmelere iktisadi ve teknik yardımlar yapılması, sanayi

işletmelerine imalat programları verilmesi.

3.3.4 Sanayinin murakabesi (denetimi)

a. Tesis yeri denetimi: Sanayi tesis yerinin oluşturulmasında teşebbüs

sahibinin tam serbestîye sahip olup olmaması, şehir imar planlarındaki sanayi

bölgeleriyle mevcut sanayi tesis yerinin tespitinde belediyenin sanayi teşkilatıyla işbirliği

yapması.

b. Tesisat denetimi: Proje ve tesis safhalarında sanayi tesislerinin rasyonellik

derecelerinin, teknik bakımdan en uygun şekilde kurulmalarının, kurulmuş olan sanayi

tesislerinin muhafazalarının ve tekniğin gelişmesine paralel olarak ıslah ve

yenilenmelerinin denetlenmesi.

c. Sanayinin enerji bakımından denetimi: Enerji kaynaklarına göre, sanayinin

coğrafi olarak planlanması, her bölgede kurulan sanayi işletmelerinin faydalanacakları

enerji dallarının tespiti.

ç. Sanayi üretiminin denetlenmesi: Ham ve yardımcı maddelerden mevcut

tesisattan azami fayda sağlanmasını mümkün kılacak üretim usul ve vasıtalarının

Page 34: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

28

düzenlenmesi bakımından sanayinin denetlenmesi. Sanayi yöntem ve araçlarındaki

yeniliklerden özel teşebbüse bilgi verilmesi.

d. İnsan emeğinden faydalanmanın denetlenmesi: Sanayi personelinin ve

işçisinin günün ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte yetişmesinin ve insan emeğinden

en verimli şekilde faydalanmanın denetlenmesi, sanayide personel ve özellikle kalifiye

işçi yetiştirilmesi. Mesleklere ve mahalli şartlara göre işçi ile işveren arasındaki

ilişkilerin denetlenmesi, iş uyuşmazlıklarının çözüm imkânları.

e. Kalite Kontrol: Sanayide kullanılan ham ve yardımcı maddeler ile sanayi

mamullerinde kalite kontrolü ve bu kontrolün en etkili şekilde yapılma şartları. Norm ve

standartların tespiti ve uygulamanın denetlenmesi, kalite ve norm kontrolünde mesleki

teşkilatlanmadan faydalanma imkânı, sanayi ürünlerinin markalaşması ve yerli malı

damgası, bunun uygulama ve kontrol şekilleri.

f. Yedek parça ihtiyacı: Özel ve devlet sanayi işletmelerinin yedek parça

ihtiyaçlarının en ekonomik şekilde karşılanması maksadıyla bir büro tesisi. Yedek parça

ihtiyaçlarının bu büroya bildirilerek siparişlerin bu büro tarafından verilmesi.

g. Muhasebe ve maliyet prensiplerinin tespiti: Sanayi işletmeleri için,

muhasebe ve maliyet esas ve prensiplerinin bütün olarak değerlendirilmesi; kıymet,

amortisman, tecdit fonu esaslarının tespiti.

h. Maliyetlerin denetlenmesi: Çeşitli sanayi ürünlerinde maliyetlerin, yabancı

ülkelerdekine kıyasla yüksek olmasına neden olan unsurların denetlenmesi, bunların

ortadan kaldırılması imkânları, maliyet denetlemesinin devlet tarafından mı yoksa

mesleki teşkilat tarafından mı yapılacağı, aynı branşa mensup işletmeler arasında

yapılacak işletme karşılaştırmalarının maliyet denetlenmesi bakımından faydası ve

etkilenme derecesi.

ı. Fiyat ve kar haddi denetlemesi: Sanayi yarı ve tam mamullerinin fiyat

denetlemesi şekilleri, azami fiyat ve kâr haddi tayin usulleri, aşırı kârın tüketiciye

yansıtılmasını engelleyici tedbirler.

3.3.5 Sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, buna karşı alınması gereken tedbirler ve sair teklifler:

a. Olağanüstü zamanlarda sanayi bakımından önemli olan maddelerin stok

edilmesi: Gerek yurt savunması gerekse ordunun ve halkın gıda, giyim, barınma ve

sağlığını koruma ihtiyaçları için, mevcut sanayi tesislerinin arızasız bir şekilde faaliyeti

Page 35: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

29

gerekli olup, bu nedenle dışardan ithal edilen ham ve yardımcı maddeler ile işletme

malzemesi stoklarının tesisi.

b. Stokların finansmanı ve muhafazası: Stokların doğrudan doğruya Devlet

organları veya özel teşebbüs ile devlet teşekküllerinin müştereken finansmanı

imkânları, önemli maddelerden kendi nam ve hesabına stok yapmak isteyen

sanayicilere kredi kolaylıkları gösterilmesi ve stokların muhafazasına yardım edilmesi.

c. Stokların düzenlenmesi: gerek yurt dışından ithal edilen olağanüstü

durumlarda önemi olan ham ve yardımcı maddeler ile işletme malzemesinin, gerekse

yurt içinde üretilen ve ihtiyaca yeter miktarda olmayan sanayi ham ve mamul

maddelerinin düzenlenme esasları, bu düzenlemede mesleki kuruluşlardan yararlanma

imkânı.

3.4 1951 Sanayi Kongresi’ne katılanlar

1951 Sanayi Kongresi’ne gerek devlet teşkilatından, gerekse de hükümet ve

yasama organı ile yargı kuruluşlarından, kamu ve özel sanayi kuruluşları ve

temsilcilerinden, sanayicilerden, üniversitelerden, basından büyük bir ilgi gösterilmiş

olup davet edilenlerin çoğu kongreye katılmışlardır.

Kongrenin açılışında, Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı, başbakan,

bakanlar, milletvekilleri, iktisatçı ve maliyeci profesörler, tanınmış sanayici, iktisatçı ve

iş adamları, eski sanayi umum müdürleri, sanayi birlik ve dernekleri, ticaret ve sanayi

odaları, tüccar derneği ve bazı iktisadi dernek, kurum, kooperatif ve cemiyetlerin

temsilcileriyle bakanlıklar, üniversiteler, müstakil genel müdür yardımcısı ve müdürleri

ve temsilcileri hazır bulunmuşlardır. Kongreye 370 tüccar, 355 sanayici ve Ticaret

odası temsilcisi katılmıştır. 66

Kongreye katılanlar ayrıntılı olarak aşağıda belirtilmiştir:

a. Büyük Millet Meclisi başkanı ile başbakan ve bakanlar,67

b. Gazete ve ekonomi dergilerinin sahip ve temsilcileri,

c. Eski ekonomi ve ticaret bakanları,

Şakir Kesebir, Hüsnü Çakır, Sırrı Day, Fuad Sirmen, Tahsin Bekir Balta, Cavid

Ekin, Cemil Sait Barlas, Vedat Dicleli, Zühtü Hilmi Velibeşe,

66 Hürriyet. 10 Nisan 1951. s. 5. 67 Milliyet. 10 Nisan 1951. s. 1.

Page 36: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

30

ç. Milletvekilleri

Kongreye değişik illerden toplam 38 milletvekili katılmıştır. Bunlar:

Hamit Koray Amasya Milletvekili

Selahattin Adil Ankara Milletvekili

Mümtaz Faik Fenik Ankara Milletvekili

Enver Güreli Balıkesir Milletvekili

Sıdkı Yırcalı Balıkesir Milletvekili

Kamil Kozak Bolu Milletvekili

Vahit Yöntem Bolu Milletvekili

Mehmet Erkazancı Burdur Milletvekili

Mithat San Edirne Milletvekili

Arif Altınalmaz Edirne Milletvekili

Hasan Osma Edirne Milletvekili

M. Şevki Yazman Elazığ Milletvekili

Nahit Pekcan Erzincan Milletvekili

Muhtar Başkurt Eskişehir Milletvekili

Hayrettin Erkmen Giresun Milletvekili

Tahsin İnanç Giresun Milletvekili

Celal Sait Sirmen Hatay Milletvekili

Tayfur Sökmen Hatay Milletvekili

İhsan Altınel İstanbul Milletvekili

Bedri Nedim Göknil İstanbul Milletvekili

Fahrettin Sayımer İstanbul Milletvekili

Ahmet Topçu İstanbul Milletvekili

Page 37: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

31

Hüsnü Yaman İstanbul Milletvekili

Abidin Tekön İzmir Milletvekili

Suat Hayri Ürgüplü Kayseri Milletvekili

Sıdkı Pekkip Kırklareli Milletvekili

Necdet Alkın Kütahya Milletvekili

Cemal Hünal Muğla Milletvekili

Sinan Tekelioğlu Seyhan Milletvekili

Baki Erden Siirt Milletvekili

Halil İmre Sivas Milletvekili

İsmail Hakkı Akyüz Tekirdağ Milletvekili

Cahit Zamangil Trabzon Milletvekili

Cemal Kıpcak Zonguldak Milletvekili

Fethi Çelikbaş Burdur Milletvekili

Hamdi Başar İstanbul Milletvekili

Kazım Taşkent Manisa Milletvekili

Feridun Ergin Urfa Milletvekili

d. İktisatçı ve maliyeci profesörler

Ord. Prof. Hirş Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Prof. Fadıl Hakkı Sur Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler

Fakültesi Dekanı

Prof. Mahmut Koloğlu Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ord. Prof. Ö. Celal Sarç İstanbul Üniversitesi Rektörü

Ord. Prof. F. Neumark İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Page 38: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

32

Ord. Prof. G. Kessler İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Ord. Prof. Şükrü Baban İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Prof. Hazım Atıf Kuyucak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Prof. Ahmet Özeken İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Prof. Refik Şükrü Suvla İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Doçent Orhan Dikmen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Doçent Orhan Tuna İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Prof. Nihat Sayar Yüksek İktisat ve Ticaret Okul Müdürü

e. Başlıca sanayici, iktisatçı ve iş adamları ile tanınmış şahsiyetler

Mithat Recai Öğdevin Mensucat ve Ticaret T.A.Ş. İstanbul

Dr. Cudi Birtek Ateş Tuğlası Fabrikası İstanbul

Şakir Zümre Madeni Eşya Fabrikası İstanbul

Rasim Hayri Çingi Demir Çekme Fabrikası İstanbul

Haydar Kaynak Vefa Civata Fabrikası İstanbul

Sahak Altıparmak Deri ve Kösele Fabrikası İstanbul

Murat Kun Kauçuk ve Kablo Fabrikası İstanbul

Sıdkı Bütün Madeni Eşya ve Emaye İstanbul

Atıf İlmen Adalet Mensucat Fabrikası İstanbul

Osman İbrahim Dilber Östaş Örme Sanayi T.A.Ş. İstanbul

Refik Bezmen Mensucat Santral T.A.Ş. İstanbul

İzzet Akosman Tüccar Derneği Başkanı İstanbul

Hilmi Naili Barlo Sanayi Makineleri Acentesi İstanbul

Hüsnü Himmetoğlu Temizel Mensucat Fabrikası İstanbul

Page 39: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

33

Munis Tekinalp Sanayici İstanbul

Şerif Remzi Reyent İncir T.A.Ş. İzmir

Verbeke Şark Sanayi Kumpanyası T.A.Ş. İzmir

Jiro Yün Mensucat T.A.Ş. İzmir

Hakkı Avunduk Pamuk Mensucat Fabrikası İzmir

Tahsin Güner Türk Çimentosu ve Kireci A.Ş. İstanbul

Şadi Eliyeşil Çukurova Sanayi İşletmeleri Tarsus

Sabri A. Kılıçoğlu Kiremit Fabrikası Eskişehir

Nejat F. Eczacıbaşı Tıbbi Müstahzarat ve Kimya Fabrikası

İstanbul

Suphi Ergun Zirai ve Sınai Makineleri Müessesesi

İstanbul

Talat ve Rifat Çini Azmi Çini Fabrikası Kütahya

Nuri Dağdelen Müteahhit ve Mühendis İstanbul

Fahri Arı Akın Matbaası Ankara

Nizamettin Ali Sav Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti

Başkan Vekili Ankara

İlhami Nazif Pamir Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu

Yönetim Kurulu Bşk. Ankara

Asım Süreyya İloğlu T.C. Ziraat Bankası Müşaviri Ankara

Bekir Sıtkı Oransay İşletmeler Bakanlığı Etüt ve Plan Dairesi

Başkanı Ankara

Bülent Büktaş Sümerbank Genel Müdür Muavini Ankara

Fazlı Turga Sümerbank Basma Fabrikası Müdürü

Nazilli

Page 40: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

34

Ömer Lütfü Sügan Sümerbank Defterdar Fabrikası Müdürü

İstanbul

Nihat Odabaşıoğlu İşletmeler Bakanlığı Danışmanı Ankara

Şevket Turgut Eski Milletvekili

Bedri Bekiroğlu Etibank Yönetim Kurulu Başkanı

İstanbul

Muhittin Kulin İller Bankası Md. Muavini Ankara

Reşit Gencer Galata Muradiye Han İstanbul

Hadi Yener M.T.A. Enstitüsü Eski Genel Müdürü

Ankara

Adnan Taşpınar İstanbul

Hasan Halet Taşpınar İstanbul

Hulki Asihbah Koç T. A. Ş. Müdürü Ankara

Prof. Burhan Zihni Sanus Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu

İstanbul

Baba Birsan Ereğli Kömürleri işletme Genel Müdür Vekili

Zonguldak

Cemal Zühtü Aysan Garp Linyitleri İşletme Genel Müdürü

Tavşanlı – Kütahya

Osman Nuri Baycan Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları

Müessesesi Müdür Muavini Karabük

Dr. Mustafa Elmalı T.C. Merkez Bankası Etüt Servisi Ankara

Dr. Cahit Talas Çalışma Bakanlığı Etüt servisi Ankara

Yahya Kerim Onart Yıldız Yağ Fabrikası Bayındır

Müeyyed Kerimol Sümerbank Teknik Müfettişi Ankara

Mücahit Büktaş Endüstriyel T. A. Ş. Müdürü İzmir

Page 41: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

35

Tevfik Sabuncu İstanbul

Vehbi Koç Koç T.A.Ş. Ankara

Mustafa Haydar İzmir

Cevat Nizami Düzenli İstanbul

Alonze E. Taylor İktisadi İşbirliği İdaresi Ankara

Nizamettin Ergil İstatistik Genel Md. Müşavirlerinden Ankara

Ekrem Akpay Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu

(Emekli General) Eski Genel Müdürü Ankara

Selahattin Tümeş Sümerbank Teknik Müfettişi Ankara

Bekir Vehbi Ergene Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürü

Zonguldak

Ferit Nazmi Gürmen Sümerbank Baş müşaviri Ankara

Mithat Ersöz Sümerbank Teknik Müşaviri Ankara

Celal İmre Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel

Müdürlüğü Ankara

Baha Baban Sümerbank Mali Müşaviri Ankara

Suat Keskinoğlu Sümerbank Genel Müdür Muavini Ankara

Bahattin Akpınar Sümerbank Etüt ve Tesis Şb. Md. Ankara

Necati Topçuoğlu Sümerbank Yönetim Kurulu Üyesi Ankara

Hikmet Rıza Saylan Etibank Genel Müdür Muavini Ankara

Yusuf Gürata Etibank Maden Müşaviri Ankara

Melih Barutcu Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel

Müdür Muavini Ankara

Nazım Suçsoran Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel

Müdür Muavini Ankara

Page 42: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

36

Dr. Hamdi Gürkan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu

Kimyageri Ankara

Dr. Mehmet Ali Oksan Makine ve Tapa Fab. Md. Kırıkkale

Vedat Alpdoğan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu

Uzmanı Ankara

Şevki Ege Fabrikatör Ankara

f. Eski sanayi umum müdürleri

Şerif Önay Türkiye İş Bankası Teknik Müşaviri

Ankara

Reşat Ağrıboz Sümerbank Merinos Fab. Müdürü Bursa

Kemalettin Apak İşletmeler Bakanlığı Müsteşarı Ankara

Cevat Alpar Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi

Müdür Muavini İzmit

g. Sanayi birlikleri, başlıca sanayi dernekleriyle işçi ve işveren sendika ve

birlikleri

Bölge Sanayi Birliği İstanbul

Bölge Sanayi Birliği İzmir

Sanayi Birliği Bursa

İçel Makine ve Demir Tamirhanesi Sanayi Esnaf Derneği Mersin

Mensucat Sanayi İşverenler Sendikası İstanbul

Bakırcılar Derneği İstanbul

İstanbul İşçi Sendikaları Birliği İstanbul

Ankara İşçi Sendikaları Birliği Ankara

Bursa İşçi Sendikaları Birliği Bursa

Page 43: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

37

İzmir İşçi Sendikaları Birliği İzmir

Adana İşçi Sendikaları Birliği Adana

Gıda maddeleri Konserve Sanayi Derneği İstanbul

Türkiye Tiftikçilik Derneği Ankara

h. Ticaret ve sanayi odaları ve tüccar dernekleri

Adana, Ankara, Antakya, Antalya, Aydın, Ayvalık, Burhaniye, Bursa, Edremit,

Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, İskenderun, Isparta, İstanbul, İzmir, İzmit, Kayseri,

Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Maraş, Mersin, Nazilli, Samsun, Sivas, Tarsus,

Trabzon, Uşak, Zonguldak, İstanbul Tüccar Derneği 68 69

ı. İktisadi dernek, kurum, kooperatif ve cemiyetler

Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi Ankara

Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Ankara

Türk İktisat Cemiyeti Ankara

Mahdut Sorumlu Motorlu Dokumacılar Küçük Sanat Kooperatifi İstanbul

Türk Mühendisler Birliği Ankara

Türk Yüksek Mühendisler Ankara

İhtira Yurdu Cemiyeti İstanbul

i. Bakanlıklar, üniversiteler, müstakil genel müdürlükler ve diğer daireler

Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri

Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Sağlık ve

Sosyal Yardım Bakanlığı, Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Ulaştırma

Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, İşletmeler Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Danıştay

68 Hürriyet. 07 Nisan 1951. s. 3. 69 Akşam. 08 Nisan 1951. s. 3.

Page 44: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

38

Başkanlığı, Sayıştay Başkanlığı, Milli Savunma Yüksek Kurulu Genel Sekreterliği,

Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü, İstatistik Genel Müdürlüğü, Umumi Murakabe

Heyet Başkanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Tekel Genel Müdürlüğü, Orman

Genel Müdürlüğü, Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğü, Devlet

Denizyolları Genel Müdürlüğü, P.T.T. Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi

Genel Müdürlüğü, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü, İşçi Sigortaları Kurumu

Genel Müdürlüğü, Amerika Büyük Elçiliği, Ankara Valiliği, Ankara Belediye Başkanlığı,

İstanbul Üniversite Rektörlüğü, Ankara Üniversite Rektörlüğü, İstanbul Teknik

Üniversitesi Rektörlüğü, Milletlerarası İktisadi İşbirliği Genel Sekreterliği.

j. İktisadi devlet teşekkülleri

Sümerbank Genel Müdürlüğü

Etibank

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü

Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.

Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü

Toprak Mahsulleri Ofisi

Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü

Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesi Müdürlüğü

Türkiye Zirai Donatım Kurumu Genel Müdürlüğü

k. Banka ve sigorta şirketleri

T.C. Merkez Bankası Genel Müdürlüğü Ankara

T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Ankara

Türkiye İş Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğü Ankara

Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü İstanbul

Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü İstanbul

Page 45: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

39

Halk Bankası T.A.Ş. Genel Müdürlüğü Ankara

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.O. Genel Md. İstanbul

Milli Reasürans T.A.Ş. Müdürlüğü İstanbul

Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi Müdürlüğü İstanbul

Güven T.A. Ş. Sigorta Sosyetesi İstanbul

Doğan Sigorta İstanbul

Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi İstanbul

l. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı dairelerinin temsilcileri

Hukuk Müşavirliği, Tetkik Kurulu Başkanlığı, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Dış

Ticaret Dairesi Başkanlığı, İç Ticaret Dairesi Başkanlığı, İç Ticaret Genel Müdürlüğü,

Teşkilatlandırma ve Küçük Sanatlar Genel Müdürlüğü, Maden İşleri Genel Müdürlüğü,

Su Ürünleri ve Avcılığı İşleri Müdürlüğü.

3.5 1951 Sanayi Kongresi’nin açılışı ve çalışmalarına başlaması

1951 Sanayi Kongresi 09 Nisan 1951 günü saat 15.00’de Ankara Üniversitesi

Dil - Tarih ve Coğrafya Fakültesi konferans salonunda Ekonomi ve Ticaret Bakanı Prof.

Muhlis Ete ’nin konuşması ile açılmış ve çalışmalarına başlamıştır.70

Kongrenin açılışını yapan Ekonomi ve Ticaret Bakanı Prof. Muhlis Ete

konuşmasında; 1951 yılına kadar sanayiye yönelik yapılan kongre ve toplantıları

hatırlattıktan sonra, bu toplantı ve kongrelerde alınan kararların ülkede uygulanışını ve

sonuçlarını açıklamış, sanayi alanında yapılan ve yapılamayan hususlara değinmiştir.

O güne kadar izlenen sanayi politikalarını ve sonuçlarını konuşmasında

değerlendirmiştir. 71

Prof. Muhlis Ete geçmişte uygulanan sanayi politikalarının aldığı istikameti şu

şekilde ifade etmiştir:

‘’27 yılık Cumhuriyet rejiminde, hükümetlerin uyguladıkları sanayi politikasını

bir bakımdan iki devreye ayırarak mütaala etmek mümkündür:

70 Akşam. 10 Nisan 1951. s. 1. 71 Milliyet. 10 Nisan 1951. s. 1.

Page 46: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

40

a. 1923 – 1938 yıllarına tesadüf eden ilk devreye sanayi politikasının esaslı ve

toplu hamlesini 1933 ve 1935 yıllarında kurulan Sümerbank ve Etibank işletmelerinde

görürüz. Bu devrede hususi teşebbüs ve sermayenin dikkatsizliğini gören devlet iktisadi

boşluğu doldurmak ve icabında milli savunma ihtiyaçlarını da karşılamak üzere muhtelif

tesisler kurmaya mecbur olmuştur. 1938 yılında bu tesisleri iktisadi devlet teşekkülleri

sistemine bağlamış fakat bunların muayyen bir zamandan sonra hususi teşebbüslere

devri derpiş etmiştir.

b. 1938 – 1950 yıllarına giren ikinci devrede ise, bu esas kaideden inhiraf

edilmiş, devlet işletmeciliği vasıta olmaktan çıkarılmış, gaye haline getirilmiş, bir kelime

ile devlet kapitalizmin içine girmiştir. Bu devre ait hadiseleri burada zikretmeğe ne

vaktimiz ne de kongrenin teknik karakteri müsaittir.’’

Yine Prof. Ete, 1950 yılına kadar sanayi alanında ülkede uygulanan yanlış

politikaları ağır biçimde konuşmasının devamında şu şekilde eleştirmiştir;

‘’Demokrat Parti iktidarı ele aldığı zaman, memleket sanayini bilhassa hususi

sanayi tamamen başıboş bir durumda buldu. Şuurlu bir sanayi politikası takip etmek,

yurdun iktisaden kalkınmasında memleket sanayinden faydalanmak gibi, yüksek

hedefleri bir tarafa bırakalım, memlekette kaç sanayi işletmesi vardır? Bunlar yurt

içinde nasıl dağılmıştır? Sınaî istihsal kudretimiz nedir? Küçük sanayi ile büyük sanayi

arasında istihsal vasıtaları sanayi ile istihlak maddeleri arasındaki münasebet nelerdir?

Gibi, ne iptidai suallerin dahi cevabı verilmeyecek durumda idi.

Memleketi hangi akıbetlere sürükleyebileceği meçhul bulunan bu zararlı

politika, yurdun tabii inkişafları göz önünde tutularak ilmi prensiplere, iktisadi

mülahazalara, intinad ettirilmiş olsaydı, neticede; bu bir görüş ve inanış meselesidir

diyerek hoş görülebilirdi. Fakat memlekete çok pahalıya mal olan bu devlet

kapitalizminin hedefleri, maatteessüf keyfi ve indi kararlarıyla taayyün etmiş. Bu

kararlar bazen iktisadi tekâmül kanunlarını da inkâr ederek sözde sosyal davayı birinci

plana alarak bir öğünme vasıtası şeklinde tezahür etmiş, bazen de muayyen bölgelere

hoş görünmek ve parti politikası yürütmek gayretiyle alınmıştır.’’

Ekonomi ve Ticaret bakanı, CHP’nin sanayi sahasındaki hareket tarzını üç

bakımdan hatalı bulduğunu belirtmiştir. Bunlar:

“— İktisaden gelişmiş memleketlerde, sanayinin büyük bir yer tuttuğunu

müşahede eden CHP teessüs ve inkişaf şartlarını hazırlamadan, yurtta sanayi kurarak

memleketi iktisaden kalkındıracağını zannetmiştir. Vasıtayı gaye yapan bu görüş,

sanayi, ticaret, zirai, hayvancılık gibi çeşitli iktisadi sahalarda verimin artması ile

Page 47: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

41

kalkınmanın sağlanabileceğini, yerine göre hatta bir koyun ağılının bir fabrikadan daha

faydalı bir iktisadi kalkınma unsuru olabileceğini anlayamamıştır.

— Fertleri sanayi kuracak bir seviyeye çıkaramadığı için devlet parası ile

fabrika kurarak memleketi sanayileştireceğini zannetmiş, iktisadi hayatta, devletin

mevkiini genişlettikçe fertlerin faaliyet sahasını daralttığının ve onları ürkek ve

mütereddit bir duruma soktuğunun farkına varamamıştır.

— Devlet parası ile ancak büyük fabrikalar kurulduğu için, CHP hükümetleri ve

devletin sanayi ile ilgili teşkilatı yalnız devlet sanayisi ile ilgilenmiş, bu memleketin

iktisadi bünyesine uygun olarak yurdun her tarafına dağılmış bulunan ve sınaî istihsal

kudretimizin asıl temelini teşkil eden orta ve küçük sanayi tamamen ihmal edilmiştir.’’72

Bakanın konuşmasından sonra, kongre genel kâtibi Hayri Tokay tarafından

kongre gündemi hakkında bilgi verilmeden önce bu gündemin nasıl hazırlanıp

meydana geldiği hakkında şu açıklama yapılmıştır:

‘’Sayın heyetinizce malumdur ki, memleket sanayisi tarafından yokluğu

duyulan ve devletçe karşılanması gereken acil ihtiyaçlardan biri ve hiç şüphesiz başta

geleni, bu memleketin iktisadi bünyesine uygun bir sanayi kanunudur. Ekonomi ve

Ticaret Bakanlığı, bu mevzuda evvelce yapılmış olan hazırlıkları kâfi görmeyerek daha

şümullü bir çalışmanın lüzumunu duymuştur. Bu sebepten bir taraftan memleket

sanayinin bünyesini, kapasitesini ve yurda dağılışını bize gösterecek olan bir sanayi

sayımı hazırlıklarına geçirilirken, diğer taraftan da yakın ve uzak birçok yabancı

memleketlerin sanayi ile ilgili mevzuatı getirtilmiş; yurt içinde bazı ilmi ve mesleki

teşekküllerin mütalaası sorulmuştur.

Ancak, sanayi kanunu gibi, bu memleketin bugünkü ve yarınki sanayi nizamını

tertipleyecek bir ana kanun için bunlar ile de iktifa edilememiş, bu davanın asıl sahibi

ve yürütücüsü bulunan sanayicilerin talep ve tavsiyelerine uyularak; hem sanayicileri,

hem de ilim veya tatbikat bakımlarından bu mevzu ile ilgili bulunanları böyle bir

kongrenin samimi havası içinde bir araya toplamak, sanayi mevzuunda ve bunun ana

davaları üzerinde görüşmeler yapmak, bir anlayış ve görüş birliğine varmak ihtiyaç ve

zarureti ile karşılaşılmıştır.

Bunun üzerine, ekseriyetini tanınmış ve sanayi davasına emek vermiş

sanayiciler teşkil etmek üzere, bugün aramızda bulunan birçok salahiyetli zevata

müracaat edilerek, böyle bir kongrenin gündemindeki hangi mevzuların yer alması

gerektiği hususunda görüşleri sorulmuştur.

72 Akşam. 10 Nisan 1951. s. 8.

Page 48: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

42

Gelen cevaplar tetkik ve tasnif edilmiş; mahiyeti itibariyle birbirine yakın olanlar

bir araya getirilmiş ve hazırlanmakta olan sanayi kanunumuzun başlıca bölümlerine

uygun bir şekilde ve muayyen başlıklar altında tertiplenmiştir. İşte bugün elimizde

bulunan sanayi kongresi ruznamesi bu suretle meydana gelmiştir. Bu maruzattan

anlaşılacağı üzere, kongrenin gündemi dahi bu kongreyi davet eden bakanlık

tarafından değil, bizzat sizler tarafından hazırlanmış bulunmaktadır.’’

Bu konuşmadan da anlaşılabileceği gibi, kongreden aylarca önce, kongreye

katılacak sanayi alanında faaliyet gösteren birçok sanayici, kuruluş, işletme, meslek

odası, dernek, vb. kongre gündemi gönderilmiş, kendilerinden kongre gündemi

hakkında etüt veya rapor şeklinde görüş ve önerileri istenmiştir. Gönderilen raporlar

gündemin maddelerine göre ayrı ayrı kısımlara ayrılmış, aynı gündem maddesiyle ilgili

olanlar bir araya getirilerek broşürler hazırlanmıştır. Her gündem maddesi için ayrı bir

komisyon kurulacağı değerlendirilerek, bu broşürler komisyonlarda çalışacak

delegelerin kullanımına hazırlanmıştır.73

3.6 Komisyonların oluşturulması ve çalışmalarına başlamaları

Kongrenin birinci günü saat 17.00’de, programın beşinci maddesi olan

komisyonların seçimine kongre başkanının onayıyla başlanmıştır. Kongreye iştirak

eden delegeler kendi arzularıyla bakanlıkça tespit edilmiş olan muhtelif komisyonlara

ayrılmışlardır. Sanayi politikasının ana hatları komisyonuna 73 delege, sanayinin

teşkilatlandırılması komisyonuna 19 delege, sanayinin teşviki ve himayesi

komisyonuna 91 delege, sanayinin murakabesi komisyonuna 22 delege, sanayinin

olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması gereken tedbirler vesair teklifler

komisyonuna 5 delege müracaatta bulunmuştur. 74

Son komisyon olan sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması

gereken tedbirler vesair teklifler komisyonuna 5 kişinin müracaat etmesi nedeniyle,

kongre başkanı dört ve beşinci komisyonların birleştirilmesini teklif etmiştir. Hararetli bir

tartışmadan sonra bu iki komisyonun birleştirilmesi oylamada çoğunluğun

sağlanmasıyla kabul edilmiştir. 75

Birinci komisyon olan sanayi politikasının ana hatları komisyonunun

oluşturulması esnasında, Ankara İşçi Sendikaları Birliği temsilcisi olan İsmail Aras usul

hakkında söz isteyerek, çok esaslı konuları kapsayan gündem ile toplanan sanayi

kongresinin aynı zamanda işçi vatandaşları da yakından ilgilendirdiğini, fakat işçilerin

73 Hürriyet. 10 Nisan 1951. s. 5. 74 Akşam. 11 Nisan 1951. s. 8. 75 Akşam. 10 Nisan 1951. s. 8.

Page 49: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

43

kongreye iştirak etmediklerini, 400 tane işçi sendikasından ancak 4 kişinin iştirak

edebildiğini, buna karşılık İstanbul’dan 50 tane sanayicinin kongreye katıldığını, İzmir,

Ankara ve Adana Sendika Birliğinden katılan kendisiyle birlikte üç arkadaşının beş

komisyon için miktar olarak yetersiz olduğunu ve kurulan komisyonlara işçi

temsilcilerinden bir kişi bile düşmediğini, kongredeki mesuliyeti kabul edemeyeceklerini

belirterek kongreyi terk edeceklerini ifade etmesi üzerine, kongre başkanı, bu

kongrenin sanayi politikası ve tekniğine ait işleri görüşmek üzere toplandığını, iş ve işçi

meselelerini görüşmek üzere ayrı bir kongre toplanacağını belirtmiştir. 76

Komisyonların oluşturulmasını müteakip çalışacakları yerler tespit edilmiştir.

Buna göre: birinci komisyon yani sanayi politikasının ana hatları komisyonu Gümrük ve

Tekel Bakanlığı salonunda, ikinci komisyon olan sanayinin teşkilatlandırılması

komisyonu Bayındırlık Bakanlığı salonunda, üçüncü komisyona adı verilen sanayinin

teşviki ve himayesi komisyonu Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı konferans salonunda,

dördüncü ve beşinci komisyonlar olarak adlandırılan sanayinin murakabesi komisyonu

ile sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması gereken tedbirler vesair

teklifler komisyonları da Ekonomi ve Ticaret bakanlığı toplantı salonunda çalışmalarını

yürütmeleri planlanmıştır.

Komisyonların çalışma yerlerinin belirlenmesinden sonra kongre genel kurulu,

komisyonların çalışmalarına başlaması ve oluşturacakları sonuç raporlarının

görüşülmesi için 13 Nisan 1951 Cuma günü saat 14.30’da toplanmak üzere ilk gün

çalışmalarına son vermiştir.

3.7 Genel kurulda komisyon raporlarının okunması ve görüşülmesi

Gündem başlıklarındaki alt maddeler doğrultusunda çalışmalarını bitirdikten

sonra, komisyonların hazırladıkları raporların görüşülmesi için genel kurul 13 Nisan

1951 Cuma günü saat 14.30’da çalışmalarına tekrar başlamıştır. Komisyonlar

aşağıdaki sırayla raporlarını sunmuşlardır.77

3.7.1 Sanayi politikasının ana hatları komisyonunun raporu

İzzet Akosman’ın başkanlığında çalışmalarını tamamlayan sanayi politikasının

ana hatları komisyonu aşağıdaki hususları rapor olarak genel kurulda tartışmaya

açmıştır.

76 Akşam. 10 Nisan 1951. s. 8. 77 Hürriyet. 14 Nisan 1951. s. 3.

Page 50: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

44

O güne kadar uygulanan sanayi politikasının bilinçli ve istikrarlı olmadığını,

hâlbuki sanayinin kalkınmasının temel şartının hedef ve istikametin belli ve açık

olmasında yattığı belirtilmiştir.

Hedef ve istikamet bilindiği takdirde teşebbüs ve sermaye sahiplerinin hangi

işlerde devletten yardım ve himaye görebileceklerini önceden bilmek ve ona göre

hareketlerini belirlemek serbestîsine sahip olabilecekleri vurgulanmıştır.

Hedef tayininden maksadın, “herhangi bir yatırımcının devletten yardım ve

koruma talep etmemek şartıyla verimli olarak değerlendirdiği her çeşit sanayi

teşebbüsünü kurmakta serbest olması gerektiği” olarak açıklanmıştır. Ancak devlet

tarafından kurulacak veya devletin yardımı ve himayesinden istifade etmek suretiyle

özel teşebbüs tarafından meydana getirilecek olan sanayi teşebbüsleri için hedef ve

istikameti göz önünde bulundurmak zorunluluğu da ifade edilmiştir.

Hedef ve istikameti tayin ederken, iktisadi gerekliliklere büsbütün aykırı olan

otarşi gibi eskimiş bir zihniyete kapılınmaması gerektiği, kendi kendine yetmek

zihniyetinin sanayi politikası için hiçbir zaman bahis konusu olmaması gerektiği

zikredilmiştir.

İhracat ve ithalat birbirine bağlı olarak değerlendirilmiş, sanayi işleri

görüşülürken bunların ayrı ayrı ele alınmasının doğru olmayacağına işaret edilmiştir.

Dış ticaret alanında sanayi politikasının gerektirdiği tedbirlere başvurulurken, her

şeyden önce ülkenin refah seviyesinin yükseltilmesinin hedef olarak seçilmesi

gerektiği belirtilmiştir. Dünyanın her tarafında tarım üretimi için olduğu gibi sanayi

üretimi için de iç pazarın öneminin açık olduğu, iç pazar sağlam ve verimli olmadığı

takdirde dış pazara fazla ümit bağlamanın yerinde olmayacağı, bu nedenle sanayi

mamullerin özelliğine göre iç ve dış pazar şartlarının önemle göz önünde

bulundurulması gerektiği değerlendirilmiştir.

Sanayi üretimi için hedef ve istikamet tayini konusunda göz önünde

bulundurulması lazım gelen kıstasın ülkenin iktisadi bünyesi olduğu belirtilmiştir.

Yine iktisadi bünye dolayısıyladır ki, her şeyden önce tarım üretimi ve diğer

üretim hareketlerini arttıracak ve idame ettirecek araç ve malzemelerin imaline mahsus

ve tarım mamullerinin değerlendirilmesinde kullanılacak sanayi tesislerine hükümetçe

yapılacak yardım bakımından öncelik vermenin yerinde olacağı, bunun yanında;

tarımsal sanayiye önem verildiği takdirde milli servetin en önemli unsuru olan toprak

mahsullerinin azami derecede değerlendirilmesine imkân sağlanacağı, yine ülkenin

bayındırlığına hizmet edecek işlerde birinci derecede ihtiyaç duyulan malzemenin

Page 51: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

45

üretimine yarayacak sanayi tesisatının öncelik çerçevesine alınması, bunların yanında,

ülkenin doğal zenginliklerini ve geçici olarak gereği kadar himaye gördükten sonra

kendiliklerinden gelişebilecek her çeşit sanayi dalının ön planda değerlendirilmesinin

yerinde olacağı vurgulanmıştır.

Tespit edilecek hedefe göre sanayileşmenin programlaştırılmasının zorunlu

olduğu, fakat program tabirini dar veya geniş anlamda değerlendirerek özel teşebbüsün

yaratıcı kabiliyetlerini köstekleyerek serbest girişimciyi vesayet altına almanın doğru

olmayacağını; programın, özel bir devre içinde, kamu hizmetleri, ağır sanayi veya milli

savunma sanayi ile ilgili dallarda olması, devletin kendi üzerine almak mecburiyetinde

kalacağı işleri ve aynı devre içinde özel yatırımcıları tercihen destekleyeceği konuları

kapsayan uzun vadeli bir plan özelliğini taşıması, böylece programda yer alan ve devlet

tarafından yürütülecek işlerin sınırlarının kesin olarak belirtilmiş şekilde tespit edilmesi,

her hal ve şartta özel müteşebbisin her türlü sanayi tesisini kurmakta serbest kalması

gerektiği savunulmuştur.

Yukarıda sözü geçen programın, ehliyetli uzmanları ve salahiyetli iş

adamlarını içine alan tarafsız bir heyet (sanayi şurası ) tarafından hükümete teklif

edilmesi, hükümet tarafından onaylandıktan sonra Büyük Millet Meclisi’nin onayına

sunularak kanunlaştırılması gerektiği belirtilmiş, zorunlu olunduğu takdirde programda

yapılabilecek bir değişikliğin de ancak aynı mercilerden geçirilmek suretiyle hayat

geçirilmesii istenmiştir. Bu esaslara uyulmadığı takdirde, özel teşebbüs sahiplerine

kendi alanlarında bekledikleri istikrarın ve güvenin sağlanamayacağı vurgulanmıştır.

Ülkede sanayi tesisleri kurmak isteyen özel yatırımcıların teknik ve iktisadi

bakımdan değişmek ve gelişmek, gerekirse bu tesislere ait her türlü etütleri ve

araştırmaları yapmak maksadıyla ehliyetli uzmanları kapsayan bir sanayi enstitüsünün

kurulmasının gerekliliğine işaret edilmiş, programa giren ve devlet tarafından bilhassa

desteklenecek olan teşebbüsler için yapılacak yardımın mahiyeti ve ölçüsü hakkında

bu enstitünün görüşünün alınmasının gerektiği, özel girişimcilerin kendi imkânları ile

kurmak isteyecekleri tesisler için de sözü geçen enstitü çalışanlarına müracaatları

halinde, teknik konularda destek sağlanabileceği konusunda görüş birliğine varılmıştır.

Bu enstitünün, üniversiteler ve Teknik Üniversite ile Maden Tetkik ve Arama, Harita,

Meteoroloji, İstatistik, Elektrik Etüt İşleri Genel Müdürlükleri, ilgili iktisadi devlet

teşekkülleri ve benzeri kuruluşlar ve birliklerden faydalanabileceği belirtilmiştir. İhtiyaç

duyulursa bu teşekkül ve kuruluşların enstitünün görevini kolaylaştıracak şekilde

yeniden donatılabileceği fikri kabul edilmiştir.

Page 52: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

46

Yukarıda bahsedilen program ve hükümetin kamu hizmeti bakımından ele

almak zorunluluğunda olduğu işler programda dikkatli bir şekilde vurgulandığı takdirde,

devlet ve özel sektörün kendiliğinden birbirinden ayrılmış olacağı ifade edilmiştir.

Devlet işletmeleri ile özel teşebbüs hizmetleri arasında, bunların bağlı oldukları

kanuni mevzuat yönünden bir eşitsizlik olmamakla beraber, uygulamada finansman,

lisans, kontenjan ve bunlar gibi bazı konularda şikâyet konusu olabilecek farklı

işlemlerin meydana geldiği; iptidai madde, döviz tahsisi, yabancı uzman istihdamı, mali

mükellefiyet ve gerçek maliyetin tayini gibi her hususta aynı imalat kolunda tam bir

eşitlik sağlamak suretiyle bu farkların da kaldırılarak özel yatırımcılara güven ve ferahın

sağlanabileceği değerlendirilmiştir.

Özel teşebbüse güven ve istikrar temininin ancak aşağıdaki hususların yerine

getirilmesiyle gerçekleşebileceği belirtilmiştir:

a. Devletin iktisadi faaliyetlerinin mahiyeti ve çerçevesinin kesin ve açık olarak

tespit edilmesi gerektiği, bunun yanında Hükümet programında iktisat rejiminin ana

prensiplerinin belirtilmesine rağmen kongrenin bu prensiplerin devletin iktisadi

faaliyetlerinin sınırını tayin edecek kıstasların anayasaya intikal ettirilerek ayrıca özel

bir kanun metni ile de tespit edilmesini talep etmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Yani bir

sanayi kanununun hazırlanması istenmiştir.

Özel teşebbüse emniyet ve güven sağlanması için hazırlanacak kanunun uzun

vadeli bir iktisadi siyasetin esaslarını kapsaması gerektiği, devletin sanayi alanında

kısıtlamaya gidemeyeceğini, halen özel teşebbüsün elinde bulunan alanlara devletin

herhangi bir sebeple yeni tesisler kurmak veya mevcut tesisleri değiştirmek suretiyle

müdahale etmemesi, devletin kurmak istediği ve isteyeceği sanayi teşebbüslerinin cins

ve özelliklerini önceden bildirmesi istenmiştir.

Ayrıca bu kanunun uygulamasının yukarıda kuruluşu belirtilen sanayi

şurasının görev alanına alınması talep edilmiştir.

Yalnız kanun metinlerinin özel teşebbüs için gerekli güveni sağlayamayacağı

göz önünde tutularak, o güne kadar uygulanan devletçilik politikasının idare teşkilatında

yarattığı değişmezlik zihniyetinin değişmesi için ilgili makamlarca tedbir alınmasının

kaçınılmaz olduğuna işaret edilmiştir.

b. Gerek devlet, gerekse de belediyelerin uygulamakta oldukları fiyat kontrol

ve oranlarının, 1705 ve 3003 sayılı kanunlar ve Milli Korunma mevzuatının sanayi ile

ilgili hükümlerinin, sanayi şurasının incelemesinden sonra günün ihtiyaçlarına göre

güncellenmesi istenmiştir.

Page 53: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

47

c. Mali mevzuatta istikrar temin edilmesi ve tesis edilecek her türlü mali

mükellefiyetin iktisadi sonuçları göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmıştır.

Ülkenin en acil ihtiyaçlarını karşılayacak ve bu suretle teşvike layık görülecek

sanayi için; Amerika, İngiltere, İtalya, Almanya ve İsrail’de uygulandığı gibi beş senelik

amortismanın kabul edilmesi, aynı şekilde gelişmesi arzu edilen ana sanayiye

yatırılacak sermaye gelirinin devlet tahvil faiz haddi olan %7’sinin gelir vergisinden

muaf tutulması istenmiştir.

Ayrıca, gelir vergisi kanunundaki, dağıtılmayan kazançların %15 ini stopaja

tabi tutan hükmün kaldırılması talep edilmiştir.

ç. Devletin idari formalite ve müdahalelerinin, güven şartlarının tesisine engel

olduğu ve idari müdahalelerin de maliyete olumsuz yansıdığı, bu nedenle sanayiyi

ürküten idari müdahalelerin ortadan kaldırılması gerektiği; bunun için de mevcut iş

kanunundaki kapatma hükmünün, yani belediyelerin resen verdiği kararlarla bir

teşebbüsü faaliyetten men edebilmesi yetkisinin kaldırılmasının, kapatma kanalları

olarak ilgili fabrikanın mensup olduğu ticaret ve sanayi odasının incelemesi üzerine

Ekonomi, Çalışma ve Sağlık Bakanlıkları tarafından ilgilerine göre ve itiraz edilme hakkı

olmak üzere karar verilmesi uygun görülmüştür.

Uluslararası taahhütler kapsamında ithal rejimiyle sanayi politikası arasındaki

münasebetlerin tek taraflı olarak değerlendirilemeyeceği, Avrupa Birliğine dâhil

olunduğu için ithalat kısıtlanamayacağından ve yıl sonunda yüzde yüz liberasyon

rejimine girileceğinden bu aşamada koruyucu tedbirler alınması gerektiği talep

edilmiştir.

Ayrıca gerek yerli, gerek yabancı sermayenin sanayiye tahsis edeceği tesisat

ve bunlara ait inşaat malzemesi, makine, yedek parça ve bunların yanında kullanılan

malzemenin, rüçhanlı bir ithal rejimine tabi tutulması ve gümrük muafiyetinden istifade

ettirilmesi istenmiştir.

Mamullerin ihracı konusunda; maliyetlerin düşürülmesi, kalitenin yükseltilmesi

için gayret sarf edilmesi, ülkede bulunmayan ham madde, yardımcı madde ve bilhassa

ihraç mamulleri için gelir vergisi ve resim muafiyetinin kabul edilmesi gerektiği

belirtilmiştir.

Yabancı sermaye politikası konusunda, gerek devletin elinde, gerek özel

teşebbüste ülkenin ekonomik kalkınmasını temin edecek, halkın refah seviyesini

yükseltecek kâfi sermayenin bulunmadığı, ekonomik hayat gelişmeden milli tasarrufun

kalkınma davasında hızlandırıcı bir rol oynayamayacağı, bu nedenlerle Türkiye’nin

Page 54: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

48

yabancı sermayeye şiddetle ve acele ihtiyacı olduğunun kabul edilmesi gerektiği

ifade edilmiştir.

Milli sermaye için gerekli olan güven ve gelişim şartlarının temininin, yabancı

sermaye için de yeterli bir garanti teşkil edeceği, böylece ileride ülkeye gelecek olan ve

mevcut yabancı sermaye, tamamen milli sermayenin sahip olduğu haklara sahip

olmasının yanı sıra aynı iktisadi, mali ve idari rejime tutulması, aynı himayelerden

yararlanarak tamamen eşit haklara sahip olması gerektiği belirtilmiştir.

Yabancı sermayenin ülkeye gelebilmesi için mali ve idari kısıtlamaların

kaldırılması, kar, faiz ve paylaşımların tavsiye halinde de getirilen sermayenin dışarıya

çıkarılması, sermayedarlara kontrol hakkının tanınması ve bunlara has hususlar için bir

kanun çıkarılması ve bu kapsamda döviz transferinin değişiminde yapacağı tesirler göz

önünde tutularak her sene sermaye gelirlerinin %15’nin transferi ve diğer yollarla

çıkarılmasının kabul edilmesi gerektiği savunulmuştur.

Ayrıca yabancı sermaye tarafından kurulacak işletmelerin

devletleştirilmeyeceği de kanuni yaptırımlarla temin edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Gerek yerli gerek yabancı sermayenin değerlendirilebilmesi için bazı alanlarda

sanayiyi kuracak ve işletecek teknik bilgiye, yabancı idare ve işletme personeline,

mühendis ve ustabaşılara ihtiyaç olduğu, bu nedenle bu gibi lüzumlu yabancı

personelin devamlı olarak Türkiye’ye girmesi ve dolaşabilmesi için gerekli tedbirlerin

alınması, bu personelin aldıkları ücretlerden tasarruf edecekleri meblağları belirlenen

miktarlarda yurtdışına transferinin sağlanması istenmiştir.

Türkiye’ye gelecek yabancı sermayenin doğrudan doğruya temas edebileceği

idari, mali ve iktisadi hususlarda yetkili ve süratle karar verecek her türlü etütleri

yapacak bağımsız bir yatırım kuruluşunun oluşturulmasının yararlı olacağı, bu

kuruluşun yönetim kuruluna serbest ve mesleki kuruluşlardan elemanlar iştirak

ettirilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.

Ayrıca hükümetin ülkeye sermaye girişini sağlamak için karşılıklı anlaşmalar

yapmasının gerekliliği ifade edilmiştir.

Sanayi eğitimi konusunda ise, daha çok memur yetiştirmek üzere planlanmış

eğitim sisteminin değiştirilerek, teknik konulara gerekli önemin verilmesi gerektiği ve

sanayi ahlakının yayılımı yolunda kararlar alınmasının faydalı olacağı konusunda görüş

birliğine varılmıştır.

Page 55: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

49

Sanayi politikasının ana hatları komisyonunun raporu, kongre genel kurulu

tarafından oylanarak aynen kabul edilmiştir. 78

3.7.2 Sanayinin teşkilatlandırılması komisyonunun raporu

İlhami Cıvaoğlu’nun başkanlığında çalışmalarını gerçekleştiren komisyona,

bakanlıkça verilmiş olan gündemin kapsadığı üç maddeye eklenecek başka maddelerin

bulunup bulunmadığı konusunda yapılan müzakere sonunda, ülke sanayinin

teşkilatlandırılmasına paralel olarak devlet teşkilatında da uygun değişikliklerin

düşünülmesi teklifi kabul edilerek, gündem aşağıdaki dört madde üzerinde tespit

edilmiştir:

a. Odalar

b. Birlikler

c. Sanayi şurası

ç. Yukarıdaki maddelerde belirtilen örgüye paralel devlet teşkilatı.

Komisyon toplantısının başlangıcında, muhtelif kesimlerin teklifleri

değerlendirmeye alınmıştır. Bu teklifler kısaca aşağıda açıklanmıştır:

a. Ticaret odalarının teklifi

Bu teklifte ticaret ve sanayi odalarının ayrı ayrı teşkilata sahip olmakla beraber

aynı çatı altında ve müşterek masrafla toplanmalarının uygun olacağı teklif edilmiştir.

b. Sanayicilerin teklifi

Sanayinin yeteri kadar geliştiği bölgelerde sanayi odalarının ayrı olarak

kurulması ve birliklerin bu türlü sanayi odaları ile sanayi ve ticaret odalarından gelen

sanayi mümessillerinden oluşturulması.

c. Komisyonda yapılan diğer teklifler

Meslek gruplarının bölgelerde oluşturdukları odalardan farklı olarak, ülke

içinde aynı meslek gruplarının sadece meslek ve teknik bakımdan da birleşmelerini ve

bu sayede müşterek meslek ve teknik işlerinde ilerlemelerinin sağlanacağını göz

önünde tutmak suretiyle yukarıdaki teşkilata paralel ikinci bir kuruluşun da kurulması.

ç. Sanayi şurasına ait teklifler

78 Hürriyet. 14 Nisan 1951. s. 3.

Page 56: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

50

Komisyona katılanlardan bir grup, ülke sanayisinin genel problemlerini

inceleyecek, planlar hazırlayacak, bu hususta hükümete tekliflerde bulunacak bir

sanayi şurasının oluşturulmasını teklif etmişlerdir. Bu şuranın sanayiden, devletten, ilim

ve teknik kurumlarının temsilcilerinden oluşacağı değerlendirilmiştir.

Komisyon çalışması sonucunda varılan sonuçlar şu şekilde özetlenebilir:

Ülkede sanayinin topluca bulunduğu ve yol, piyasa itibarıyla da az çok

müşterek bağlantıları olan ve içinde bu hususlardan tespit edilecek sayıda vilayetler

konulan bölgelerde tüzel kişiliğe sahip meslek gruplarının odalar halinde toplanması

konusu önceden olduğu gibi devam etmesi desteklenmiştir. İstanbul, İzmir, Adana,

Ankara ve Bursa’da sanayi odalarının kurulması oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komisyon, yukarıda kurulmasına karar verdiği sanayi odalarının 5590 sayılı

kanunda vazife ve yetkileri belirtilmiş bir birlik oluşturmalarını da uygun bulmuş ve adı

geçen kanundaki birliğin bünyesine hem ticaret hem sanayi ve hem de borsaların

girmesi dolayısıyla, sanayi odaları birliklerinin de müstakil olmasını zorunlu görerek,

kanunun bu bakımdan değiştirilmesini ve birliğin sanayi odaları birliği şeklinde

oluşturulmasını teklif etmeye karar vermiştir.

Komisyon, ülke sanayisinin problemlerini inceleyecek ve gelişimini yöneltecek

plan ve teklifleri hazırlayacak, araştırma enstitülerini kurarak devlete tekliflerde

bulunacak bir kuruluşun da oluşturulmasını uygun bulmuş ve bu kuruluşun sadece

sanayi konularıyla meşgul olması nedeniyle adının “sanayi şurası” olmasını

çoğunluğun desteği ile kabul etmiştir.

Değişik bölgelerde bulunan meslek gruplarının yukarıda açıklandığı gibi ortak

mesleki ve teknik problemlerini inceleyebilmek ve araştırmalar yapmak, bu işleri

yöneltecek doküman merkezleri hazırlamak, gerektiğinde aydınlatıcı yayınlar yapmak,

norm ve standartlarla muayene ve kontrol usullerini tespit etmek maksatları ile

birleşmelerinde ülke endüstrisinin gelişmesi bakımından büyük fayda görülmüş ve

sanayileşmiş ülkelerde kurulmuş olan benzer kuruluşlarla kolayca ortak çalışmalarda

bulunabilmek için de yine bu türlü bir birleşmeye ihtiyaç olduğu komisyon tarafından

oybirliği ile kabul edilmiştir.

Komisyon, bu kuruluşların mevcut kanunlar çerçevesine girmediğini, bunların

derhal faaliyete geçmeleri kabul edildiği takdirde durumlarının Dernekler Kanunu

hükümleri altında bulunacağını ve adlarının da geçici olarak “meslek cemiyetleri”

olacağını belirtmiştir.

Page 57: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

51

Yine komisyon, ülke sanayi teşkilatlanmasının bütününü hükümleri altına alan

kanunun oluşturulmasında, bu kuruluşların da “meslek odaları” adı altında kanuna

eklenmesinin uygun olacağını değerlendirmiştir.

Meslek cemiyet veya odalarının lüzum görüldüğü durumlarda kendi aralarında

temsilcileri ile meslek birliği halinde birleşebileceği, bu birleşmelerin özel teknik

meseleleri görüşmek veya sanayi şurasına üye yollamak maksadıyla yapılabileceği

değerlendirilmiştir.

“Sanayi şurası”nın aşağıda belirtilen kuruluşların temsilcileriyle oluşturulacağı

kararlaştırılmıştır:

a. Devlet temsilcileri

b. Sanayi birliği temsilcileri

c. Meslek birliği temsilcileri

ç. İlim ve teknik kurulları temsilcileri

Ülke geneli için plan ve teklif hazırlayacak olan bu organ, sanayinin her türlü

probleminde ve gelişmesinde en yetkili merci olarak kabul edilecektir.

Şu ana kadar sayılan sanayi örgüt ve kuruluşlarının tam olarak işleyebilmesi

için, devlet teşkilatının da bu yapılanmaya uygun olmasının kaçınılmaz olduğunu

değerlendiren sanayinin teşkilatlanması komisyonu üyeleri, sanayi bakanlığının

kurulmasını raporlarında teklif olarak hazırlamışlardır.

Raporun genel kurulda görüşülmesi sırasında, özellikle ticaret ve sanayi

odalarının ayrılmasına, kongreye katılan bir kısım davetli tarafından itiraz edilmişse de

raporun oylaması neticesinde, ticaret ve sanayi odaları ayrılmıştır.

Sanayinin teşkilatlandırılması komisyonunun raporu genel kurul tarafından

oylanarak aynen kabul edilmiştir. 79

3.7.3 Sanayinin teşvik ve himayesi komisyonunun raporu

Hulki Alisbah başkanlığında, Aziz Tahsin Balkanlı’nın başkan vekilliğinde;

sanayinin teşvik ve himayesi üzerinde gereken incelemeyi yapmak ve bu hususta

ulaştığı sonuçları açıklamak göreviyle kongre tarafından seçilmiş bulunan komisyon

79 Hürriyet. 14 Nisan 1951. s. 3.

Page 58: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

52

dört ayrı gruba ayrılarak çalışmalarını yapmıştır. Bu konuda elde ettiği sonuçları ve

teklifleri kongreye aşağıda açıklanan dört bölüm halinde sunmuştur.

3.7.3.1 Teşvik ve himaye hakkında özel görüşler

Komisyon; ülkede sanayinin pek az himaye gördüğünü ve zaman zaman

büyük zorluklar karşısında kaldığını, ziraat ile sanayi arasında hiçbir suretle eşit

muamele uygulanmadığını ve ziraatçının menfaatleri söz konusu olduğu her zaman,

sanayicinin menfaatlerinin arka plana atıldığını, hâlbuki ziraatın gelişmesinin ancak

sanayinin gelişmesiyle mümkün olabileceğini, İleri bir sanayinin gelişmediği

toplumlarda ileri bir ziraatın olmadığı gibi ileri bir refahın da olamayacağını belirtmiştir.

Bu nedenle sanayinin gelişmesi için bir teşvik ve himaye mevzuatının yaratılmasının

zorunlu olduğuna işaret edilmiştir.

Komisyon, sanayinin bir kül olduğu ve kurulan bir sanayi şubesinin hemen

etrafında daha birçok kolların kurulmasını teşvik ve bazen zaruri kıldığı realitesi

üzerinde durmuş, bundan dolayı her sanayi teşebbüsünün doğal ve asgari bir

himayeye kavuşmasının gerekliliğini özellikle vurgulamıştır.

Komisyon, bu asgari ve tabii himayelerin neler olması gerektiği konusunu

tespite gayret etmiştir. Ancak özel olarak teşvik sağlanması gereken aşağıdaki gibi

sanayi kollarının da olduğunu belirtmiştir.

Ülkenin milli savunma zorunluluğundan kaynaklanan sanayi, birkaç yıllık özel

bir teşvik görürse büyük bir gelişme kaydedebileceği, ülkenin ekonomik kalkınmasında

faydası olacak döviz tasarruflarının sağlanacağı veya döviz gelirleri temin edileceği,

geniş kitlelere iş verilebileceği ve iş sahaları açılabileceği örnek olarak gösterilmiştir.

Bu teşviklerin, her endüstri kolunun bünyesine göre ayarlanması ve icap

edecek tedbirlerin alınmasının zaruri olduğu ifade edilmiştir.

Komisyon, himaye tedbirlerini kanunlaşması gereken özel tedbirler olarak

değerlendirmiştir. Bir an önce kanunlaşması temenni edilen tedbirler olarak

aşağıdaki hususları belirtmiştir:

— Gümrük ve muamele vergilerinin güncellenmesi ve revize edilmesi en başta

gelen tedbirlerdir.80

— Sanayinin pahalı enerjiden kurtarılması, enerji maliyetlerinin sanayiciye

yüklenmemesi, ithal mallardan alınmayan vergilerin sanayi ürünlerine yansıtılmasından

80 Akşam. 11 Nisan 1951. s. 1,8

Page 59: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

53

vazgeçilmesi, sanayi ürünlerinin aşırı vergi ve resimlerden kurtarılması temenni edilen

ikinci husustur.

— Komisyon, sanayinin dertlerinden biri olan hammadde sorunun

halledilmesini istemiştir. Ülke genelinde imal edilmediği zaman yurtdışından getirilmesi

zorunlu olan ham ve yardımcı maddelerin girmesinin tamamen serbest olmasını ve bu

maddelerin gümrük resminden muaf tutulmasını ve mamulün maliyetine etkili

olmayacak kadar düşük resme tabi olmasını ülke menfaatine olacağı belirtilmiştir.

— Dördüncü madde olarak, birçok ihraç malının kalite bakımından

gümrüklerde bir kontrole tabi tutulmadığından, ucuzluğuna bakılarak, ülkeye çok çürük

ve bazen eksik (makara ipleri metrajında olduğu gibi) mallar ithal edildiği, bu ithalat

sonucunda hem tüketicinin hem de ülke sanayisinin zarar gördüğü ve içeride üretilen

malların da bu rekabeti düşük kalite ile karşılamaya teşebbüs ettiği, birçok malda sağlık

kontrolünün dahi lüzumlu şekilde gümrüklerde yapılmadığı için kalite kontrolünün hem

ithal mallarda hem de yerli sanayi ürünleri için, meslek kuruluşları tarafından yapılması

gerektiği, bu kontrolün haksız rekabeti önlemek suretiyle dürüst sanayicinin himayesini

de sağlayacağı komisyon tarafından izah edilmiştir.

—Patent hakkı ve marka mevzuatının yetersizliğinin yanı sıra ihtiyaçlara

cevap veremediği gibi haksız rekabet şekillerini önlemede başarılı olmadığından bu

konuda sıkı yönetmeliklere ihtiyaç olduğu belirtilmiştir.

— Devlet ihalelerinde %10 pahalı dahi olsa yerli malı tercih edilmesi gerektiği

ve devlet ve özel teşebbüs tarafından yapılan imalatın devlet dairelerinde eksiltilmiş

alıma tabi tutulmamasının sağlanması istenmiştir.

— Sanat tarihinde önemli yer almış ülkedeki birçok küçük el sanayinin

kaybolmasının engellenmesi ve devletin kendi alımlarında bunlara öncelik vermesinde

fayda görüldüğü ifade edilmiştir. Bu hususu sağlayacak kanun ve küçük sanayinin

teşkilatlanmasına ve gelişmesini sağlayacak yönetmeliklere ihtiyaç olduğu

belirtilmiştir.81

— Marshall planından temin edilen yardımların ülkenin kalkınmasında çok

büyük bir rol alacağı değerlendirilerek, buradan sağlanacak yardımın tüketim

eşyasından daha çok üretimi arttıracak tesislerin kurulmasında kullanılması talep

edilmiştir.

81 Akşam. 11 Nisan 1951. s. 8.

Page 60: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

54

— Büyük çalışmaları gerektiren ve milli kalkınmada hatta zirai kalkınmada en

önemli hamleleri mümkün kılacak olan sanayinin ayrı bir bakanlıkça idare edilmesinde,

Çalışma ve İşletmeler Bakanlıkları’nın da bu bakanlığın bünyesinde yer almasında

büyük faydalar görüldüğü ifade edilmiştir.

3.7.3.2 Vergi politikası ve sanayi

Sanayinin teşvik ve himayesi konusunda vergiler üzerinde alınacak tedbirleri,

komisyon aşağıdaki sıralama kapsamında değerlendirmiştir:

— Muamele vergisi,

— Gümrük Tarife Kanunu ve bu kapsamda liberasyon listesinin hükümetçe

genişletilmesi karşısında alınacak tedbirler,

— Gelir vergisi ile kurumlar vergisi ve vergi usul kanunlarının sanayiyi

etkileyen konuları,

— Bina, arazi, sabit alet ve motor vergilerini ilgilendiren kanun hükümleri,

— Belediyelere ve devlete ait tüketim vergi ve resimleri,

— Nakliye ve sigorta tarifeleri,

— İşçi yükümlülüğünün sanayiye yüklediği görevler.

Muamele vergisi

Komisyon, vergi siyaseti ve sanayi konusunda her şeyden önce ele alınması

gereken konunun, muamele vergisi ve bu verginin sanayiye ve dolayısıyla milli

ekonomiye olan olumsuz tesirinin önlenmesi olduğunu vurgulayarak, yaklaşık yirmi beş

yıldır uygulamada olan muamele vergisinin mevcut %18 ile %22’yi bulan oranının

sanayicinin omuzlarında ağır bir yük olduğundan şikâyetçi olmuştur. Bu verginin

indirilmesinin yanı sıra üretim esnasında alınan bu verginin satış sonrasında elde

edilen gelire göre alınması talep edilmiştir. Bunun yanında sadece sanayicilerden

alınan bu verginin bütün üreticilerden alınması teklif edilmiştir.82 83

Gümrük vergisi ve mevzuatı

Daha henüz emekleyen milli sanayinin ileri ülkelerin gelişmiş sanayilerinin

rekabetinden koruyabilmek için, sanayinin makul ve iktisadi esaslar kapsamında bir

82 Akşam. 11 Nisan 1951. s. 1. 83 Akşam. 11 Nisan 1951. s. 8.

Page 61: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

55

himaye rejiminden faydalanmasının zaruri olduğunu, liberasyon uygulaması ve bunun

genişlemesinin bu zarureti onayladığı, bakanlığın bu konuda sanayicilerle aynı görüşte

olduğu komisyon tarafından ifade edilmiştir.

Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nın bu konuda yaptığı hazırlıkları hızlandırması

talep edilmiş, kanun yapılması aşamasında olan bu hazırlıklara komisyon düşünce ve

dilekleriyle katkıda bulunmak istemiştir. Bu dilekler şöyle özetlenebilir:

— Ekonomik işbirliği kapsamında yapılan uygulamalar ve liberasyon

uygulamasının sorumluluklarının gümrüklerde istenilen himaye tedbirlerini almak

imkanını güçleştirdiği, bu nedenle inceleme aşamasında olan yeni gümrük mevzuatının

hazırlanmasında gecikilmemesi gerektiği özellikle talep edilmiştir.

— Sanayinin gelişmesine katkıda bulunacak malların gümrükten düşük

vergiyle hatta vergisiz geçirilmesi istenmiştir. Ülkede tamamen imal edilen sanayi

ürünlerinin ithalinde uygulanacak gümrük vergisinin, malın kıymetinin %50’sinden aşağı

olmamasının uygun olacağı kanaatinde olunduğu belirtilmiştir.

— Sanayinin teşvik kapsamına girip, ülkede yetişmeyen veya bulunmayan

hammaddelerin gümrükten muaf olarak ithal edilmesi gerektiği, bunun yanında

hammaddesi yerli olarak bulunabilen ve ülkede üretilebilen sanayi ürünlerinin ithal

edilmesi halinde gümrük vergisinin üst sınırlarda uygulanması, bu sınırın ithal ve yerli

malların rekabetine imkân verecek şekilde yerli ve yabancı hammadde piyasalarının

fiyat farklarına göre kanuna ihtiyaç olmaksızın zaman zaman hükümetçe tespit edilmesi

ve bu tespit yapılırken yerli sanayi kuruluşlarından da görüş alınması gerektiği ifade

edilmiştir.84

—Sanayi için ithal zarureti olan ve karşılığı ülkede üretilmeyen işletme

malzemesinin de teşvik kapsamına dâhil edilmesi istenmiştir.

—Ülke ihtiyacına yetecek kadar imalatı olan sanayi ürünlerinin, bilhassa ithal

serbestîsine doğru hızla gidildiği de dikkate alınarak, mümkün olduğu kadar

himayesinin şart olduğu, bu himayenin kalitede müsamahaya yer vermemesi gerektiği,

fakat milli sanayinin ilk başlangıç devresinde ürünlerin de dış görünüş bakımından

istenilen ilerlemeyi göstermemiş olmasını mazur görerek, bu himaye ile gelişimini

desteklemenin milli ekonomi açısından faydalı olacağı belirtilmiştir.

— Gümrük formalitelerinin daha basitleştirilmesi yoluna gidilmesi istenmiştir.

84 Hürriyet. 12 Nisan 1951. s. 8.

Page 62: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

56

— Gümrük mevzuatında temenni edilen değişikliklerin en geç iki ay içinde

bitirilmesi ve son hazırlıklardan sonra sanayi çevresinin davet edilerek görüşlerinin

alınması temennisinde bulunulmuştur.

Gelir ve kurumlar vergileriyle vergi usul kanunu

— Komisyon, gelir vergisinde; sanayi mamullerinin ihracından doğan gelirler

için bir istisna getirilmesinin ülke çapında temin edeceği fayda ve kazancın, maliyenin

bu yüzden mahrum kaldığını farz edebileceği verginin üstünde olacağını, aynı

zamanda sanayi üretim hacminin genişlemesinin mali konuda devlete temin edeceği

gelirlerin, böyle bir istisnanın kaybını fazlasıyla telafi edebileceği görüşünde olduğunu

belirtmiştir.

— Kurumlar vergisinin, sermaye şirketlerine normalden fazla yük getirdiği,

fakat sanayinin gelişmesi ve dışarıyla rekabet edebilmesi için büyük miktarda

sermayeye ihtiyaç duyulduğu, bu anlamda sanayiyi destekleyebilecek sermaye

şirketlerinin kurulması gerektiği, ama mevcut mevzuat ile kurulacak sermaye

şirketlerinin ferdi teşebbüse nazaran % 6,5 daha fazla vergi vereceği, bu itibarla, teşvik

kapsamına alınan sanayi dallarında faaliyet gösteren sermaye şirketlerinin kurumlar

vergisinden muaf tutulmasının yeni hazırlanacak bir sanayiyi teşvik mevzuatında birinci

planda yer alması gereken konu olduğu ifade edilmiştir.

— Kârı ile kendini büyütmek isteyen bir fabrikanın, kârından yeni tesislerine

ayırabilecek miktarı kurum ve stopaj yoluyla tabi tutulduğu gelir vergisinden muaf

tutulması talep edilmiştir.

— Mevcut uygulamada gelir vergisinde zarar naklinin iki yıllık bir izne

bağlanmış olduğu, bilhassa yeni kurulan endüstri tesisleri bakımından, bunların ilk

faaliyet yıllarında zarar tehlikesinin büyük ve kâr şanslarının da az olabileceği

değerlendirildiğinden, zarar nakli süresinin de uzatılmasında zaruret olduğu, bunun

sınırının da mevcut işletmeler için 3 ve yeni kurulan teşebbüsler için de 5 yıla kadar

uzatılmasının yerinde olacağı belirtilmiştir.

— Kurumlar vergisinin mevcut uygulamasında, vergi oranı olarak şirket

kazancının mutlak miktarını dikkate aldığı, bu uygulamanın sermayeleri farklı olan fakat

kazançları aynı olan işletmelerin verimliliğini yansıtmadığını, bu nedenle kurumlar

vergisinin bir değil iki kıstasa dayandırılmasında isabet olacağı, kârın mutlak

miktarından başka bunun yatırılan sermayeye oranının da vergi ölçüsü olarak

kullanılması gerektiği vurgulanmıştır.

Page 63: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

57

— Bir sanayi ünitesinde kullanılmasına imkân olmayan veya tipi itibariyle

demode veya diskalifiye olan eski makinelerin satışının gelir vergisinden muafiyetinin

düşünülmesinin sanayinin reformlarını ve reorganizasyonlarını teşvik edeceği, keza

kullanılmış makinelerin diğer ülkelere ihracında herhangi bir engellemeye tabi

tutulmamasının yerinde olacağı ifade edilmiştir.

Gayri menkul vergileri

Bina ve arazi vergileri için eski Teşvik-i Sanayi Kanunu’nda belirtilenler dışında

yeni istisnaların talep edilmesi komisyon tarafından uygun görülmemiştir. Fakat,

makineler ve motorlar için mevcut olarak uygulanan ve her makine ve motordan, ki

bunlar kullanılmasa ve zararlı çalışsalar dahi ayrı ayrı alınan vergilerin kaldırılması

temenni konusu edilmiştir.

Belediyelere ve devlete ait enerji tüketim vergi ve resimleri

Belediyeye ait vergi ve resimlerin, Belediye Vergi ve Resimleri Kanunu’nun

son değişikliğinden sonra uygulamada görülen garip farklılıkların ortadan kaldırılması

talep edilmiştir.

Özellikle enerji kullanım resim ve harçlarının yeniden düzenlenerek farklı

enerji kaynaklarının maliyet hesaplarında adaletli bir ödeme şekli oluşturulması

istenmiştir.

Nakliye tarifeleri, sigortalar ve müteferrik konular

Nakliye konusunun sanayide maliyetlere önemli derecede etkili olduğu, bu

nedenle teşvik kapsamına alınan sanayi dallarının ve ürünlerinin taşınmasında indirimli

tarifelerin kullanılmasının sağlanması istenmiştir.

Bu itibarla, özellikle devlete ait deniz ve demir yolları taşıma tarifelerinde, ham

madde ve mamulün nakliyatının teşvik ve himaye edici revizyonlara tabi tutulması,

Karabük ve Kırıkkale’den yapılan nakliyatta olduğu gibi bizzat devletin kendine mensup

fabrikaların sevkıyatında kabul ettiği indirimlerin özel sanayi ve teşebbüs yatırımcılarına

da uygulanması, komisyonun aradığı eşitliğin tabii bir neticesi olacağı ifade edilmiştir.

Sanayiye uygulanan sigorta prim tarifesinin maliyetlerin düşürülmesi

konusunda özel bir önem ile incelenmesini faydalı bulan komisyon, bilhassa sigorta

prim tarifelerinin hükümetçe onayı yapılırken uluslararası uygulamaların dikkate

alınmasını ve istatistiklerin ülke çapında tespit etmiş olduğu risk durumuna göre

sanayicinin ödeyeceği primleri azaltan kolaylıkların kabul ve uygulanması gerekliliğini

belirtmiştir.

Page 64: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

58

İşçi mevzuatı

Komisyon, sanayiyi özellikle ilgilendiren işçi mevzuatının, sanayiye getirdiği

yükümlülükler ile adeta bir çeşit vergi mahiyetini almakta olduğunu özellikle işaret

etmiştir.

Mesleki kaza sigortası, hastalık ve analık sigortası, ihtiyarlık sigorta ve işten

ayrılma tazminatı gibi her biri ayrı ödeme konularını oluşturan külfetlerin ölçülü olması

ve sanayiciye verdiği yük ile işçilerin bunlardan faydalanma imkân ve dereceleri

arasında bir denge kurulması, işten ayrılma tazminatının sanayiciden prim olarak

kesilmesini müteakip, işçi sigortalarına devredilmesi imkânlarının incelenmesi talep

edilmiştir.

3.7.3.3 Sanayi kredisi

Mevcut sanayinin devamlılığının sağlanması ve iktisadi ve sosyal kalkınmanın

bir sanayileşme hareketi ile gerçekleşebileceği realitesi karşısında bu hareketin hayata

geçebilmesinin, her şeyden önce gereken sermayenin teminine bağlı bulunduğu; şayet

mevcut sanayi ile yeniden kurulmak zorunda olunan sanayi yalnız öz sermayeleri ile

çalışacak olurlarsa ülkedeki yatırımcıların sermayelerinin yeterli olmayacağı, bu

nedenle sanayinin hem kuruluş safhası hem de faaliyetini devam ettirebilmesi için

finansmana muhtaç bir müessese olduğu, diğer bir ifade ile milli ekonomiyi tam çalışma

kapasitesinde yürütebilmek için sanayiye gerekli önemin verilmesinin zorunlu olduğu,

krediden mahrum bir sanayileşme hareketinin düşünülemeyeceğinin kabul edilmesi

gerektiği ifade edilmiştir.

Komisyon tarafından, sanayiye kredi temin edecek kaynaklar olarak, “halen

mevcut kaynaklar ile fonksiyonel olması gereken kaynaklar” olarak iki ayrı kaynak

belirtilmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra sanayinin finansman problemi zaman zaman ele

alınmış, fakat bu maksatla da kurulmuş olan Sümerbank yalnız devlet sanayinin

finansmanını sağlamaya çalışmış ve özel sanayinin finansmanı teşebbüslerini eyleme

dökememiştir. Nitekim 1930 yılında Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin daveti üzerine

toplanan Birinci Sanayi Kongresi’nin gündeminde “sermaye ve kredi” konusu yer almış

olmasına ve aradan 21 sene geçmiş bulunmasına rağmen bu mesele halledilememiştir.

Yine aynı devre zarfında büyük bir gelişme kaydeden milli bankacılık, sadece

ticari bankacılık faaliyetlerinin hudutları içinde kalmış ve yatırım bankacılığı faaliyetine

yönelmemiş, yatırım bankacılığı faaliyetini yürütmemiş ve yürütememiştir.

Page 65: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

59

Diğer taraftan tasarruf gücünün sınırlı olması yüzünden öteden beri fakir olan

sermaye piyasasında bir sermaye kıtlığı hüküm sürmüştür. Bu şartlar altında sanayiyi

finanse edecek kredi kaynakları mevcut olmamıştır.

Ancak 2 Haziran 1950 tarihinde Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası’nın elli

milyon liralık bir öz ve yabancı sermaye ile faaliyete geçmesi, bunun yanında Marshall

yardım planından özel teşebbüsü finanse etmek amacıyla kırk milyon liralık bir

fon mevcut olması komisyon tarafından “halen mevcut kaynaklar” kapsamında

değerlendirilmiştir.

Halen sanayinin finansmanına tahsis edilmiş bulunan bu elli milyon lira ile

tamamen sanayiye tahsis edilmesi temenni edilen kırk milyon liranın küçümsenmemesi

gerektiği, bu paranın daha çok tesis ve teçhiz aşamalarında kullanılması yoluna

gidileceği değerlendirildiğinden, sanayinin finansman problemine halledilmiş gözüyle

bakmanın geçersiz olduğu ifade edilmiştir.

Marshall yardım fonu gibi kaynakların geçici olması veya bir tek bankanın

sınırlı kaynaklara sahip olduğu değerlendirildiğinden sanayinin finansmanının iç

kaynakların harekete geçirilmesi zaruretiyle karşı karşıya kalındığı açıklanarak,

“fonksiyonel olması gereken kaynaklar” komisyon tarafından aşağıdaki sırayla genel

kurula arz edilmiştir:

Merkez Bankası

Merkez Bankası’nın finansman faaliyetinin, birçok iktisadi branşlara ve hatta

devlet sermayesi ile kurulmuş sanayi teşebbüslerine yönlendirildiği halde, adı geçen

banka tarafından özel sanayinin finansmanı bakımından herhangi bir tedbir alınmadığı,

bu eksikliğin milli bankaların sanayiyi finanse etme faaliyetine başlamalarını da

engellediği, bu nedenle diğer iktisadi branşlar için yapıldığı gibi Merkez Bankası’nın

statüsünde zirai krediye kıyasla sanayi senetlerinin de 9 aya kadar vade ile reeskonta

kabul edilmesi için gereken değişikliğin yapılması ve ticari senetler için imza adeti

bakımından mevcut istisnai hükümlerin sanayi senetlerine de uygulanması gerektiği, bu

maksatla Merkez Bankası’nın diğer bankalar için tespit ettiği ticari reeskont limitleri

dışında, sanayi kredisi limitleri de tespit etmesinin lüzumlu olduğu değerlendirilmiştir.

Milli Bankalar

Cumhuriyetin ilanından sonra iftihar edilecek bir gelişme gösteren milli

bankalar, yukarıda belirtildiği gibi faaliyetleri arasında yalnız ticaret bankacılığını

yapmışlar ve ülkenin sanayileşme hareketinde sadece kendi iştirak ve teşebbüslerini

finanse etmekle yetinmişlerdir. Hâlbuki 1924 sonunda hesaplarında 13 milyon lira olan

Page 66: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

60

mevduatın 1949 sonunda 808 milyon lira olduğu dikkate alındığı takdirde ve ülkedeki

dağınık sermayeleri toplama imkânını elde etmiş olan kredi müesseselerinin bir kamu

müessesesi vasfını da taşıdıkları hesaba katılırsa, bu mevduatın 9 ay veya 9 aydan

uzun vadeli olan kısmından sanayinin işletme kredisine de bir miktar aktarmalarının

mümkün olduğu vurgulanmıştır.

Diğer taraftan komisyon, Merkez Bankası Kanunu’nda yapılması temenni

edilen değişiklik gerçekleştikten sonra, bu kaynaktan da istifade etmeleri suretiyle milli

bankaların sanayinin finansmanına katılma kabiliyetlerini artırmaları imkânı olacağı,

birçok ileri batı ülkelerinde olduğu gibi bankaların Merkez Bankası’nın denetimi altında

ve belli başlı sanayi meslek kuruluşlarının temsilcileriyle, ilgili üniversite mensuplarının

da iştirak etmesiyle faydalı olarak değerlendirilen bir “bankalar arası komite” nin

faaliyete geçmesinin bu konuda çok faydalı sonuçlar doğuracağına inandığından böyle

bir teşebbüsün gerçekleşmesini temenni ve tavsiye etmiştir.

Sanayi Kredi Kooperatifleri

Mesleki gruplara göre sanayi kredi kooperatiflerinin kurulmasının sanayiye

kredi temin edecek kaynakların artmasına yardım edeceği, adı geçen kooperatiflerin

kurulması teşebbüsünün yukarıda bahsedilen “bankalar arası komite” tarafından ele

alınabileceği değerlendirilmiştir.

Sümerbank

Sanayi kuruluşlarının devlet ihalelerine iştirak için vermek zorunda oldukları

teminat mektuplarını elde etmekte, ticari bankaların kredi limitlerinin kısıtlılığı ve

teminat verme yetkilerinin darlığı dolayısıyla zorluklarla karşılaştıkları sık sık

görüldüğünden, bu konuda imkânları çok uygun olan Sümerbank’ın hiç olmazsa bu

alanda özel sanayiye bir yardım sağlamasını temenni eden komisyon, bunun yanında

özel sanayi işletmelerinin hammaddesini teşkil eden Sümerbank mamullerinin, bu

işletmelere kabul edilebilir bir vade ile satılmasını, Sümerbank’ın özel sanayiye yardım

yükümlülüğünü de hiç olmazsa bu şekilde gerçekleştirmiş olacağını değerlendirmiştir.

Kredi kaynaklarının akışını tıkayan engellerin kaldırılması için alınması

gereken tedbirler de genel kurula aşağıdaki maddelerde sunulmuştur:

Faiz problemi

Kredi konusunun en önemli meselelerinden birinin faiz olduğu, gerek yatırım

safhasında gerekse de maliyet safhasında, faiz oranının sanayinin gelişmesinde

dikkate alınması gereken bir fonksiyon olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Page 67: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

61

Faiz uygulamaları açıklanırken işletme kredileri ve tesis ve teçhiz kredileri ayrı olarak

ele alınmıştır.

İşletme kredilerinde uygulanan mevcut % 8 ile %9 arasındaki faiz oranlarının

çok yüksek olduğu, İşletme kredilerinin vadesinin 9 ay gibi kısa bir süreyi kapsadığı,

bankaların vadeli mevduata devlet tahvillerinin yüksek faizleri nedeniyle % 3 gibi bir

oran uyguladıkları, bunun da sanayinin ihtiyaç duyduğu krediyi temin ederken, kredi

maliyetini olumsuz etkilediği, bankaların bu oranı indirebilmesinin ancak devlet

tahvillerinin faizlerinin de indirilmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiştir.

Tesis kredilerinde ise meselenin işletme kredilerinden farklı olduğu; işletme

kredileri nispeten kısa vadeli iken tesis kredilerinin orta vadeli veya uzun vadeli olduğu;

vade ne kadar uzun olursa faizin o kadar fazla olduğu ve vade kısaldıkça faizin

azaldığı, bu durum da sanayi işletmelerini uzun yıllar tahammül edilemez bir faiz yükü

altında bıraktığından yatırım sahasına girecek kredilerin faizlerinin daha ılımlı olması

gerektiği belirtilmiştir.

Devletin net % 6 ve % 7 gibi yüksek faiz hadleriyle tahvil ihraç etmek suretiyle

sermaye piyasasında kudretli bir rakip olarak yer alması neticesinde birçok kredi

hareketlerinin gerçekleşmesine ve ucuzlamasına büyük bir engel teşkil ettiği, bu

nedenle devletin sermaye piyasasından aşamalı olarak çekilmesi ve yeniden tahvil

çıkarmak yoluna gidecek olursa daha ucuz bir faiz oranı kullanması ve bunların vergi

muafiyetinden istifade etmemesi ve hatta zamanla sermaye piyasası ve bütçe durumu

müsait olduğunda mevcut tahvil borçlarını makul bir faiz oranı etrafında sabitlenmesinin

olumlu bir hareket olarak değerlendirileceği, bu şartlar gerçekleştiği taktirde milli

bankaların bir konsorsiyum şeklinde, sanayinin finansmanı veya buna benzer bir adla

tahvil ihraç etmelerinin düşünülebileceği belirtilmiştir.

Sanayiyi finanse edecek özel kredi mekanizmasının çalışma esasları da

aşağıdaki başlıklarla ifade edilmiştir:

Tesis ve teçhiz kredisi

Bu maksatla Sınaî Kalkınma Bankasının 50 milyon liralık öz ve yabancı

sermayesi mevcut bulunduğu, Marshall yardım planı kapsamında sanayiye ayrılan 40

milyon liranın tamamının özel sanayi teşebbüslerine ayrılmasının çok faydalı olacağı

değerlendirmiştir.

Bu şartlar altında sanayinin tesis ve teçhiz ihtiyaçları Sınaî Kalkınma Bankası

ile Marshall yardım fonundan ve bunun yanında milli bankaların ihraç etmeleri temenni

Page 68: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

62

edilen tahvilleriyle sınaî kredi kooperatiflerinin kurulması halinde kısmen de bu

müesseseler tarafından karşılanacağı düşünülmüştür.

İşletme kredisi

Sanayi Kalkınma Bankası bilhassa tesis ve teçhiz kredisini takviye

edeceğinden işletme kredisi ihtiyacının başta Merkez Bankası olmak üzere milli

bankalar tarafından cevaplandırılması zaruri ve mümkün görülmüştür. Sanayi kredi

kooperatiflerinin kurulmasında başarılı olunursa, bu kooperatiflerin işletme kredisindeki

katılım hisselerinin bir hayli geniş olacağı değerlendirilmiştir.

Küçük sanat erbabının kredi ihtiyacı ve bu ihtiyacın tatmini

Orta ve büyük sanayinin yanı sıra küçük sanayinin de gerek tesis ve gerek

işletme kredileri ihtiyaçları vardır. Ülke sanayinin çekirdeğini teşkil eden bu işletmelerin

yerel olması, hacimlerinin küçüklüğü, bunların sermaye piyasasının büyük

merkezlerindeki bankalarla temasını imkânsız veya çok zor bir hale getirmektedir. Bu

kuruluşların kredi ihtiyaçları hacimlerine göre geniştir. Ancak şartları ve şahısları iyi

bilen yerel kuruluşlar tarafından bu işletmelerin kredi ihtiyaçlarının karşılanabileceğini

değerlendiren komisyon, bunun için aşağıdaki yollara müracaat edilmesiyle bu hususta

başarılı olunacağını belirtmiştir:

a. Yerel sanayi kredi kooperatiflerinin kurulması ve bu kooperatiflerin gerek

kendi kaynaklarından ve gerek sermaye piyasası ve yatırım bankalarından temin

edecekleri kaynaklardan küçük sanayiyi istifade ettirmeleri,

b. Yerel bankaların ve büyük bankaların yerel şubelerinin ellerindeki

imkânların bir kısmını küçük sanayinin kredi ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanmaları

ve bu bankaların, yatırım bankalarının ve sigorta şirketlerinin küçük sanayiciye

yapabilecekleri ödemelerde aracı rol oynamaları.

Bu imkânlar elde edildiği takdirde küçük sanayinin ihtiyaçlarının büyük bir

kısmının karşılanabileceği kanaati komisyon tarafından ifade edilmiştir.

3.7.3.4 Üretimi artırma tedbirleri ve çalışma süreleri ile mükellefiyet

Üretimi artırma tedbirleri kapsamında alınacak “İdari tedbirleri” komisyon

aşağıdaki konular kapsamında değerlendirmiştir:

Üretimi artırmak için olağanüstü zamanlar hariç çalışma müddetlerinin 8

saatten fazla olmasının, kadın ve çocukların fazla çalıştırılmalarının iyi netice vereceği

düşüncesinde olmayan komisyon, bununla beraber:

Page 69: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

63

— Mevcut İş Kanununun, fazla mesai müddetini üç ayla sınırlandırdığını,

günde üç saatten fazla olmamak şartıyla bu sürenin yılda 400 saate uzatılmasını ve

özel izinler için formalitelerin kısaltılmasını (yalnız ihbarla yetinilmesini),

— İşverenle işçi arasında uyumsuzluğa neden olan dolayısıyla verimi azaltan

yatırımcıyı ürküten ve kalifiye işçi yetiştirilmesine engel olan İş Kanunu’ndaki kıdem

tazminatının, mahiyet itibariyle ihtiyarlık sigortası özelliğine sahip olduğu için

kaldırılmasını veya bu sigorta ile birleştirilmesini,

— İş Kanunu hükümlerinin bütün iş yerlerine uygulanmasını ve bu suretle

bütün ülkedeki işçilerin sağlık ve sosyal durumlarının korunması ve verimlerinin

artırılmasının gerektiği,

— İşverenin işçiye karşı iki defa aynı hatayı işlerse hapis cezası verilmesi

hususunda, kasıtlı olmayan hareketlerde bu cezanın paraya çevrilmesinin iyi olacağı,

— Değişik işçi sigortaları için hesaplanan ve tahsil edilen primlerin bir ad

altında toplanmasının işlemleri kolaylaştıracağı,

— Kadın ve çocukların geceleri de çalıştırılması gerektiği durum ve şartlarda

milletlerarası anlaşmaların bu gibi durumlarda kabul ettiği istisnalardan yararlanma

imkânlarının araştırılması,

— İş mükellefiyetinin normal olarak verimi artırmayacağı ve ancak olağanüstü

hallerde üretimi artırabileceği, bununla beraber ülkenin bölge özellikleri göz önünde

tutularak yardımcı meslek sahibi işçilerin yetiştirilmesini teşvik edici tedbirlerin alınması

uygun bulunmuştur.

Teknik imkânlarla üretim verimin arttırılması hususunda esas prensibin insan-

saat başına verimi artırmak olduğu kabul edilerek:

a. Tesisleri ve makineleri modernleştirme imkânlarının sağlanması,

b. Makine ve aletlerin yüksek randımanlı olarak kullanılmasının sağlanması ve

bu maksatla:

— İşçi ve teknik personel eğitiminde Eğitim Bakanlığı’nın sanayicilerle ve

kurulacak sanayi şurasıyla işbirliği yapması,

— İşverenle işçi arasında anlayışlı ve planlı çalışmayı sağlayacak bilgi ve

yöntemlerin sanayicilere temin edilmesinin gerektiği,

Page 70: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

64

c. Makinelerin ve işçilerin boş kalmamasını sağlayacak şekilde hammadde ve

diğer malzeme ihtiyaçlarının zamanında temininin kolaylaştırılması için hükümetçe

yardımların yapılması,

ç. Üretimi artırmak için enerji, su gibi ihtiyaçların temini ve istikrarlı olmaları ve

fiyatlarının asgariye indirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yukarıda yazılı esas tedbirlerin mevcut ve kurulacak tesislerin ve buralarda

çalışacak işçilerin azami verimlerini artıracağı kanaatinde olan komisyon, bu hususların

temini için:

a. Modern sanayinin gelişimini düzenli olarak sanayicilere bildirecek ve

sorulacak teknik soruları cevaplandıracak teknik eserleri dilimize çevirecek bir

araştırma servisinin kurulması,

b. Sanayicilere teknik yenilikleri bildirecek, idare ve organizasyon prensiplerini

verecek ve bu yenilikleri ülkenin özelliklerine göre uygulama imkânları hazırlayacak

teknik araştırma ve danışma enstitülerinin kurulması,

c. Tesislerin modernleşmesini köstekleyen amortisman miktarının yeniden

tayini,

ç. Sanayi istatistiklerinin kolayca ve doğru olarak temin imkânlarının

sağlanması,

gerekliliğini ifade etmiştir.

Atıl duran veya verimli çalışmayan işletmelere iktisadi ve teknik yardımların

sanayi şurası ve teknik araştırma ve danışma enstitüleri tarafından temininin uygun

olacağı değerlendirilmiştir.85

Sanayinin teşvik ve himayesi komisyonunun raporu kongre genel kurulunda

görüşülüp tartışıldıktan sonra yapılan oylama ile genel kurul tarafından kabul edilmiştir.

3.7.4 Sanayinin murakabesi (denetimi) komisyonunun raporu

Dr. Mühendis Ö.Lütfi Bilkan’ın başkanlığında toplanan dördüncü komisyon,

başta da belirtildiği gibi kongrenin son iki gündem maddesini oluşturan “sanayinin

murakabesi (denetimi) ve olağanüstü durumda alınması gereken tedbirler” konularını

demokratik ve liberal bir anlayışın ışığı altında inceleyerek genel kurula sunmuştur.

85 Hürriyet. 12 Nisan 1951, s.8.

Page 71: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

65

Komisyon programında denetim olarak vasıflandırılan konunun üç şekilde

hayata geçirilmesini uygun görmüştür:

a. Kamunun menfaati ve emniyeti söz konusu olan sanayi tesislerinin kurulma

ve işletmelerinde milli enerji bütün halinde ilgili olduğu için devletin görüş ve denetimi

gereklidir.

b. Özel menfaati kapsayan sanayi kuruluşlarında, bu teşebbüsler devletin

himayesi ve devlet kredisi ile kurulduğu takdirde gene devlet kontrolü gereklidir.

c. Hiçbir suretle devlet himayesi söz konusu olmayan teşebbüslerde yatırımcı

hareketinde serbest olmalıdır. Fakat devlet bu teşebbüse yardımcı ve düzenleyici

vazifesini görmeli ve şahsi teşebbüsün işletme tekniğinin esasları dâhilinde yapacağı

her çalışma onu teşvik etmeli, ona cesaret vermelidir.

3.7.4.1 Tesis yeri denetimi

Komisyon, demokratik ve liberal bir zihniyet altında çalışacak olan ülkedeki

mevcut sanayi ile yeni kurulacak olan sanayi işletmelerinin hem ihtiyaçlarını iç

pazardan en ekonomik şekilde karşılayabilmesi hem de uluslararası alanda serbest

rekabette tutunabilmesi için sağlam bir bünyeye sahip olması gerektiğini; bu nedenle,

sanayi hamlelerinde başarılı olabilmek için başlıca şartın, en uygun tesis yerinin

tespitinde azami isabetin ve hassasiyetin gösterilmesinin zorunlu olduğuna

inandıklarını ifade etmiştir.

Yeni bir fabrika kurulurken, yatırımcı devlet veya özel teşebbüs olsun, birincisi

ülkenin sanayi bölgeleri içinde ve ikincisi de “Belediye İmar Planları” dâhilinde olmak

üzere tesis yerinin önem ve ciddiyetle incelemesinin yapılması talep edilmiştir.

Tesis yerinin azami derecede isabetle seçimi için, dünya literatürüne geçmiş

formüllerden yararlanılabileceği ifade edilerek; sermaye, hammadde, işçi,

isteklendirme, makine, yönetim, imalat şekli, pazar, ulaşım, iklim, savunma, enerji gibi

unsurların bir bütün halinde değerlendirilerek seçime gidilmesinin uygun olacağı

öngörülmüştür.

Bu unsurları en azami derecede karşılayan bir fabrika veya sanayi

bileşkesinin, kendisine kurulması için sarf edilen fedakârlık ve emeği daima verimle

karşılayacağı, tesis yerinin bu esas unsurlara sahip olması bakımından devletin özel

teşebbüs ile el ele vererek mevcut sanayi yerleşkelerini incelemeleri ve gelecekteki

sanayi hamlelerinin sevk ve idaresinde işbirliği yapmaları lüzumu ifade edilmiştir.

Page 72: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

66

Yeni kurulacak bir sanayi işletmesinin yurt içinde en uygun yerini bulabilmesi

için devlet ve özel teşebbüsün vereceği isabetli kararlarda ülkenin mevcut sanayi

varlığının belirli bir şekilde ve el ile tutulur bir halde açığa çıkarılması gerektiği, bu

bakımdan planlanmış olan sanayi ve iş yerleri sayımının, yeni kuruluş yerinin sağlıklı

olarak seçiminde önemli bir dayanak olacağı ve belki de aynı bölge içinde birbirinin

gelişmesini ve büyümesin köstekleyebilecek işletmelerin kurulmasının önüne geçileceği

belirtilmiştir.

Komisyon, bu konu paralelinde, özellikle Belediyelerin hudutları içinde

kurulacak fabrikalar için uygulanan 35 senelik geçmişe ait Müvellüdülbuhar

Nizamnamesi ile Hıfzıssıhha Kanunu, İş Kanunu, Belediyeler Nizamnameleri, İşçi

Sigortaları gibi geniş bir zaman dilimini kapsayan ve birbirini tamamlamaktan çok uzak

bulunan ve bir kısmında anti endüstriyel bölümler ihtiva eden mevzuatın demokrat ve

liberal görüş ışığında elden geçirilerek günün ihtiyaçlarına uygun ve engelleyici değil

yapıcı ve daha liberal hükümleri kapsayan mevzuatın oluşturulmasını hükümete

özellikle teklif etmiştir.

3.7.4.2 Tesisatın denetimi

Komisyon, bir sanayi kuruluşunun ihtiva edeceği tesisatın kontrolünde de yine

hassasiyetle ve yine devlet ve özel teşebbüsün işbirliği yaparak hareket etmesi

gerektiği görüşünde olduğunu konunun başlangıcında belirtmiştir.

Bu bakımdan her teşebbüs sahibinin yeni kuracağı fabrikanın fizibilite

etütlerini, projelerini hazırlatmak ve verimlilik hesaplarını yaptırarak devletin

göstereceği bir sanayi etüt bürosuna ileterek bunları inceletmesinin faydalı olacağı

kanaati ifade edilmiştir.

Böyle bir incelemenin yeni müessesenin teknik bakımdan en uygun şekilde

kurulmasına, en rasyonel şekilde çalışma şekillerini ihtiva etmesine hizmet etmesinin

yanı sıra; büyük bir hızla ilerleyen işletme tekniğinin bütün gereklerini ülkede

uygulamaya hizmet edebilecek olan böyle bir kuruluşun, halen kurulmuş olan sanayi

tesislerinin de durumlarını etüt ederek bunların iyi muhafazasını, dünya tekniğinin

gelişmesine paralel olarak ıslahı ve yenilenmeleri için alınması gereken tedbirleri

tavsiye ederek teşebbüs sahibine önemli bir yardımda bulunacağı savunulmuştur.

Mevcut sanayi müesseselerinin üretim kabiliyetinin düşük olduğu, diğer

ülkelerdeki sanayilerin ulaştığı üretim seviyelerine ülke çapında ulaşılamadığı

değerlendirildiğinden, fabrikaların sahip olduğu tesisatın yüksek randıman

Page 73: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

67

verebilmesine hizmet edecek bir merkezi sanayi etüt kuruluşunun hayata geçirilmesi

istenmiştir.

3.7.4.3 Enerjinin denetimi

Mevcut sanayi kuruluşlarının teminde güçlük çektiği ana unsurlardan birinin de

enerji konusu olduğu, özellikle şiddetli kış aylarında sık sık kömür üretiminin ve naklinin

sekteye uğradığını ve kömürsüzlük yüzünden birçok fabrikanın haftalarca kapanmak

zorunda kaldığını hatırlatan komisyon, fabrikaların sürekli ve muntazam çalışabilmeleri

için ihtiyaç duydukları yakıt ve elektrik enerjisinin yurdun en elverişli kaynaklarından bol

ve ucuz ve süratle temini için lüzumlu tedbirlerin alınmasında acele edilmesi gerekliliği

vurgulanmıştır.

Kurulmuş ve kurulacak olan sanayi müesseselerinin bol ve ucuz elektrik

kullanmaları için Bayındırlık Bakanlığı ve Elektrik Etüt İdaresi ve diğer makamlar

tarafından hazırlanan bölge elektrik santrallerinin etütlerinin bir an önce uygulamaya

geçirilmesi istenmiştir.

Ülkenin gelişimine en büyük katkıyı sağlayacak olan elektrik enerjisini layık

olduğu düzeyde kullanımını engelleyen elektrik enerjisi ve havagazı tüketim vergilerinin

indirilmesi talep edilmiştir.

Tükettikleri her kilowat saat için hem devlete hem de belediyelere vergi

ödeyen sanayi kuruluşlarının, aşırı yekûn tutan elektrik masraflarını maliyet

hesaplamalarına yansıttıklarından, anti-elektrik zihniyeti taşıyan ve elektrik sanayinin

gelişiminde önemli bir engel oluşturan mevcut hükümlerin hazırlanmakta olan Belediye

Gelirleri Kanunu’nda normal sınırlara çekilmesi teklif edilmiştir.

Elektrik enerjisinin üretim, dağıtım ve tüketim konularıyla birçok makamın ve

mercinin görevlendirilmiş olduğunu ve aynı şehir içinde adedi elliyi bulan muhtelif

bağımsız küçük santrallerin faaliyette bulunduğunu, bunlara yakıt temininde büyük

güçlük çekildiğini işaret eden komisyon; elektrik enerjisi işletme işlerini, yurdun doğal

kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirecek ve en az zayiatla tüketiciye ulaştıracak

bir teşkilatın yine devlet bünyesi içinde kurulmasının ülkenin en büyük yakıt ve elektrik

tüketicisi olan sanayi sektörünün geleceği bakımından önemli olduğunu belirtmiş, diğer

yandan özel teşebbüsün elektrik üretimi alanında finansman bakımından devletle

işbirliği yapmasının faydalı olacağı kanaatini iletmiştir.

Page 74: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

68

3.7.4.4 Sanayi üretiminin denetimi

Yurtiçinde sınırlı bulunan hammadde kaynakları ve kıymetli dövizlerle

dışarıdan tedarik edilen hammaddelerden en az ve en verimli insan emeği ile azami

verimi sağlayabilecek üretim usullerinin mevcut fabrikacılık tekniğinin esasını

oluşturduğunu ifade eden komisyon, imalatın en ince safhasında yapılacak olan ve

yapılan işleri zaman ve randıman bakımından inceleyerek bunların birleşmesini

koordine eden ve geniş sanayi gruplarının fabrikalar içinde azami verimle çalışmasını,

malların hem çabuk ve hem asgari maliyetle meydana gelmelerini sağlayan Bilimsel

Yönetim (Scientific Management) metotlarının; işçi ile işveren ve işleri idare edenler

arasında keza fabrikalar ile müşteriler arasındaki münasebetleri düzenlediğini ve

teşkilatlandırdığını, fakat teçhizat yönüyle en modern tesisler kurulmuş olmasına

rağmen yurda bunun henüz sokulmadığını açıklamıştır.

Komisyon, Bilimsel Yönetim (Scientific Management) ilminin ülkede

teşkilatlanmaya başlanmasını, bu alanda çalışan Milletlerarası Bilimsel Yönetim İlmini

Geliştirme Komitesi’ ne üye olunarak bu ilmin gelişiminin takip edilmesini ve böylece

sanayicilerin işletmelerini imalat usullerine göre organize edebilmelerini sağlamak

hususunda hükümetin gerekli olan liderliği göstermesini talep etmiştir.

3.7.4.5 İnsan emeğinden faydalanmanın denetimi

Ülkenin endüstri bünyesine göre ihtiyacı olan işçi kütlesini temin etmek, bu

işçileri sanatlarında geliştirmek, bunlardan iş sahasında azami randıman almak için;

işçi, işçi yetiştiren müesseseler, işveren ve işçi mevzuatını düzenleyen makamlar

arasında geniş bir işbirliğinin gerekli olduğu belirtilmiştir.

Komisyon, işçilerin acemiden ustaya kadar ayrı ayrı tasnife tabi tutulmasını

teklif etmiştir.

Usta, kalfa, alışkan, amele, çırak.

İşçilerin çıraklıktan itibaren yetiştirilmesi için devlet tarafından kurulmuş olan

teknik öğretim okullarının, kısa zamanda girecekleri sanayi branşlarına alışacak genel

ve mesleki bilgi ile donatılmış mezunlarının faydalı olabilmelerini sağlamak için, sanayi

bünyesiyle sıkı bir işbirliği yapmalarının gerekli olduğu vurgulanmıştır. Yine bu öğretim

kuruluşlarının gelişime ayak uydurabilmesi için, ülkedeki sanayi gelişiminin teknik

öğretim kuruluşlarına aktarılmasının faydalı olacağı değerlendirilmiştir. Diğer taraftan

sanayi politikasının gidişatı ile paralel olarak, ihtiyaç kadar ve çeşitli dallarda sanatkâr

yetiştirmek için de işçi ihtiyacını gösteren bir programın hazırlanmasının gerekli olduğu

belirtilmiştir.

Page 75: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

69

Mevcut mevzuat gereği her fabrikanın açmaya mecbur olduğu özel kurslardan

beklenen randımanın alınmadığı, bu kurslara son verilerek işçi adaylarının daha ziyade

yeterli ve ihtisas sahibi personele ve teçhizata sahip olan sanat enstitülerinde

yetiştirilmesi tavsiye edilmiştir.

Yeni sanayi sisteminin ana unsurlarından birini oluşturan işçi, usta, teknisyen,

mühendis gibi elemanların yetiştirilmesi ve bu suretle insan emeğinden en verimli

şekilde faydalanılması amacını sağlamak için, mesleki eğitim ile ilgili üniversite ve

kuruluşların temsilcilerinin katılacağı bir teknik öğretim kongresinin hükümetin

yönlendirmesi ile en kısa zamanda toplanması temenni edilmiştir. Bu kongrede, yurdun

her yanına dağılmış olan ve üretim alanında önemli bir unsur oluşturan küçük sanat

çalışanlarının yenidünya imalat usulleri ile kaynaşmalarını sağlamak üzere gezici teknik

öğretmenlerin şehir ve kasabalarda gezici kurslar vermeleri, onlara anlayabilecekleri

dilde yazılmış küçük broşürler dağıtmaları, bunların içinden becerisi yüksek olanların

da fabrikalarda staj gösterilmesi gibi konuların incelenmesi önerilmiştir.

3.7.4.6 Kalite kontrolü

Demokratik ve liberal sistemde gelişmesi kaçınılmaz olan yerli sanayinin her

şeyden önce kamu menfaatini göz önünde tutarak tüketiciye en verimli şekilde faydalı

olabilmesi ve diğer taraftan dış ticaret pazarlarında yer tutabilmesi için, gerek

hammadde ve gerekse mamuller üzerinde sıkı bir denetim ve kontrol sisteminin gene

hükümet ile sanayicilerin el ve iş birliği ile uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.

Bu denetim ve kontrolün hammaddeden başlaması ve bilimsel yönetim

prensipleri dâhilinde her imalat safhasında üreticilerin kendi bünyeleri içinde

belirleyeceği ve görevlendireceği kontrolörler tarafından yapılarak mamullere en iyi

vasıfların kazandırılmasını sağlamanın faydalı olacağı konusunda fikir birliği

sağlanmıştır.

3.7.4.7 Yedek parça ihtiyacı

İkinci dünya savaşında çeşitli tezgâh ve makinelerin yedek parçalarının

dışarıdan temini konusunda çekilen sıkıntı kısmen iç sanayiyle telafi edilmiş ise de en

önemli parçaların hammadde özelliklerinin uygun olmaması, en iyi işçiliğe rağmen

uygulanan usullerin maksadı temin etmemesi gibi durumlar devlet ve özel sanayinin

verimli çalışmasına engel olmuş, fabrikalar zaman zaman çalışamamıştır.

Komisyon, yüzlerce çeşit nakil vasıtaları, on binlerce tip ve cinsteki ve

dünyanın her ülkesinden gelmiş eski ve yeni tezgâh ve makinelerin yedek parça

Page 76: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

70

ihtiyacının, bir “büro” marifetiyle temin edilmesine imkân olmadığı kanaatinde olduğunu

belirtmiştir.

Ancak komisyon barış zamanında özellikle devlet sanayisi ile seri imalat

yapan özel sanayinin kullanması gereken yedek parça ihtiyaçlarının tespiti, bunların

normlaştırılması ve hangi kaynaklardan temin edilebileceğini takip edecek ve yurt

içinden temin olunabilecek yedek parçalar hakkında gerekli etütleri düzenli olarak

yapabilecek, bakanlık emrinde daimi bir yedek parça bürosunun oluşturulmasının

olağanüstü durumlarda büyük faydalar sağlayacağı inancını genel kurula sunmuştur.

Makine ve Kimya Endüstri Fabrikaları ile Motor Fabrikası’nın bilhassa bu

yedek parça ihtiyacı için derhal teşkilatlandırılması uygun görülmüştür.

3.7.4.8 Muhasebe ve maliyet prensiplerinin tespiti

Komisyon tarafından liberalizme doğru giden sanayinin başarılı olabilmesi için

esaslı bir muhasebe ve maliyet prensiplerini kapsayan usullerin incelenmesi ve

bunların her sanayi dalı için tespit edilmesi gerektiği, bu suretle bir birlik sağlamanın

mümkün olacağı hakkında görüş birliği sağlanmıştır.

Eldeki mevzuatın yeniden gözden geçirilerek müesseselere kıymet takdiri,

amortisman paylarının muhtelif sanayi dalları için esaslı olarak tespitine ihtiyaç olduğu

fikri belirtilerek, özellikle kıymetlerin takdirinde tesis anındaki kıymetin zamanla değişen

kıymetleri, hesapların hakiki değerlere güncellenmesi, amortisman paylarının iyi hesap

edilemediği takdirde tesisatın zarara uğradığı zaman işletme sahibinin yenisini

kuramayacağı dikkate alınarak yenileme fonlarının vergilerden muaf olması dileği

iletilmiştir.

Yenileme fonlarının başka maksatlarda kullanılması, örneğin bağımsız bir

sanayi kredi bankasında işletilmesinin faydalı olacağı kanaati ifade edilmiştir.

Özel sanayi işletmelerinde bir yeminli muhasipler birliğinin teşkili ile

bunların işletmenin önemli bir unsuru olan muhasebe alanında sanayicilere anlaşma

yapma imkânlarını sağlayabilmek için çok çeşitli masraf cinslerini gösteren hesaplar

hazırlayarak ve muhasebe ile işletmeler arsında sıkı münasebetler kurarak işletmelerin

hesaplarını her zaman bilmelerine yardım ve hizmet etmeleri teklif edilmiştir.

Bütün bu yapılacak yeniliklerde mali mevzuatın bu yenilikleri destekleyici

hükümleri dikkate alması ve bu yeniliklerin uygulama alanında aynı şekilde

desteklenmek suretiyle gerçekleşebileceği kanaati genel kurul ile paylaşılmıştır.

Page 77: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

71

Uzun ve esaslı bir etüt ile hazırlanması gereken muhasebe ve maliyet

prensiplerini tespit için yetkili otoritelerden kurulmuş daimi bir hazırlama komisyonunun

oluşumunda hükümetin yardımcı olması hususu genel kurulun takdirine sunulmuştur.

3.7.4.9 Maliyetlerin denetlenmesi

Komisyon çeşitli sanayi mamullerinde maliyetlerin diğer ülkelere nispeten

yüksek olmasına neden olan unsurların tespiti gerektiğini, bu unsurların ortadan

kaldırılması halinde sanayi için gelişme sağlanacağını; bu yeni alanda devletin

önderliğinde, aynı branşa mensup işletmeler arasında maliyet karşılaştırma imkânlarını

sağlayacak esas ve yöntemlerin hazırlanmasını ve işletme sahasında mali murakıplar

ve uzmanlar yetiştirilmesinde değişik konferanslar düzenlenmesini, süreli yayınlar

yaparak özel sanayinin aydınlatılmasını hükümete teklif etmiştir.

Kamu menfaati ve emniyeti söz konusu olduğunda ve devletten himaye ve

teşvik gören sanayi işletmelerinin maliyet hesaplarının inceleme ve tespitinde devletin

denetleme hakkının tanınması gerektiği vurgulanmıştır.

3.7.4.10 Fiyat ve kar hakkının denetlenmesi

Kamu menfaatini ilgilendiren mallarda fiyat denetlemesinin, liberal rejimde bile

normal ve anormal zamanlarda hayati öneme sahip olduğundan, özellikle istismar edici

fiyatlar hakkında devlet denetiminin gerekli olduğu vurgulanmıştır.

Fiyat tespitinde hammadde, işçilik, ücretler, faiz, kira, sigorta primi, nakliye

tarifeleri ve hizmet ücretleri gibi unsurların bu kavrama dâhil olduğu, yerli sanayinin

kamuyu yakından ilgilendiren mallarında azami fiyat uygulamasına geçmesi gerektiği,

böylece genellikle sanayi kâr hadlerine herhangi bir müdahalede bulunulmayacağına

ve rakibinden iyi çalışan müesseselerin kârlarını arttırmalarına imkân verilmesinin

mümkün olacağı kanısı belirtilmiştir.

Komisyon her gün değişen ve memleket için hayati önemi olan sanayi ve

hammadde fiyatlarının denetimi ile yukarıda uygulaması tavsiye edilen azami satış

fiyatlarının tespit ve tayini için devlet teşkilatı içinde daimi bir büro kurulmasını ve

mevcut mevzuatta bu konuda gerekli değişikliğin yapılmasını teklif etmiştir.

Sanayinin denetlenmesi komisyonu, raporunun son bölümünde, sanayinin

gelişmesini sağlayacak planları açıklamıştır. Komisyon, sanayinin değişik alanlarının

denetlenmesi konusunu incelerken bu denetlemenin organı olacak bir teşkilatın da

bütün halinde meydana getirilmesi gerektiğini belirlemiştir.

Page 78: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

72

Milli servetin, milli kaynakların, milli el emeğinin verimli amaçlara

yönlendirilmesi gereken zaman diliminde, okulların Milli Eğitim Bakanlığı, ordunun Milli

Savunma Bakanlığı, hastanelerinin Sağlık Bakanlığı, mahkemelerin Adalet Bakanlığı

camiasında toplanmış olduğu göz önüne alınarak; sanayinin de devlet ve özel sanayi

varlığını anlayan, geniş görev ve sorumlulukları taşıyacak bir bakanlık emrinde

toplanmasını, sanayinin çalışma imkânlarının bu bakanlık tarafından yeni baştan

teşkilatlandırılmasını, sanayi kuruluşlarının hukuki ve kanuni statülerinin liberal ve

modern sistemde gelişiminin ancak bu vasıta ile mümkün olacağı kanaat ve teklifini

açıklayan komisyon, böyle bir bakanlığın hükümetin gerek göreceği teşkilata ilave

olarak aşağıdaki servisleri de bünyesinde toplamasında fayda gördüğünü bildirmiştir:

a. Sanayi tescil ve istatistik bürosu,

b. Sınaî mülkiyet bürosu,

c. Tesis yeri ve tesisat inceleme şubesi,

ç. Enerji etüt işleri,

d. Ölçüler ve ayarlar şubesi,

e. Sevk ve idare ilmi etüt şubesi,

f. Sınaî norm ve standart işleri şubesi,

g. Yedek parçalar bürosu,

ğ. Muhasebe ve maliyet, azami fiyat, etüt ve kontrol şubesi,

h.Mevzuat şubesi,

ı. Muameleler şubesi.

Bunun yanında düşük faizle ve uzun vadeli kredilerle sanayicilere destek

verecek bir milli sanayi bankası kurulması temenni edilmiştir.

Böyle bir bankaya işçi sigortalarının biriken paraları, İhtiyarlık, iş kazası,

doğum ve annelik primleri gibi paraların yatırılması, büyük bir meblağ tutan ve

işletilmeyen bu paranın ilk sermayeye eklenmesi de istenmiştir.

Bundan başka, sanayi ile ilgili genel mevzuatın incelenerek hepsini bir ana

mevzuat haline çevirecek bir sanayi kanununa da şiddetle ihtiyaç duyulduğu

belirtilmiştir.

Page 79: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

73

Bu temennilerden, genel kurulca kabul edileceklerin uygulamasını takip etmek

ve teknik hazırlığı yapmak üzere bakanlıklar arası daimi yüksek bir irtibat bürosunun

hemen hükümet tarafından kurulmasının faydalı görüldüğü açıklanmıştır.

Genel kurula sunulan ve görüşülen sanayinin murakabesi (denetlenmesi)

komisyonunun raporu genel kurul tarafından kabul edilmiştir.

3.7.5 Sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması gereken tedbirler vesaire teklifler komisyonunun raporu

Dördüncü komisyonun çalıştığı ikinci bölümü oluşturan sanayinin olağanüstü

zamanlardaki durumu, alınması gereken tedbirler vesaire teklifler hakkında üyeler,

sanayinin olağanüstü zamanlarda önemi artan maddelerinin stok edilmesi prensibinin

görüşmelerde esas alınmasını kararlaştırmışlardır.

Mevcut sanayiye olağanüstü zamanlarda verilecek görevlere esas olmak

üzere ülke savunması ve ordu ile halk için ihtiyaç duyulan gıda, geçinme, barınma ve

sağlığı koruma ihtiyaçlarının en az üç aylık miktarının hemen tespiti uygun görülmüştür.

Özel sanayinin toplu hammadde stok ihtiyacının temin edilmesi, stokların fiyat

düşüklüklerine karşı riskli olmasının garanti altına alınması hususunun göz önünde

bulundurulması, bir harp durumunda bu gibi hayati öneme sahip malzemenin hangi

kaynaklardan temin, dağıtım ve ikmallerinin nasıl sağlanacağının planlaştırılması

faaliyetinin hemen ele alınması gerekliliği ifade edilmiştir.

Stoklar için lüzumlu finansman işinin ortaya çıkardığı büyük rakamlar

karşısında bu işin hükümet tarafından ele alınması gerektiği vurgulanmıştır.

Harp ekonomisi bakımından enerji santrallerinin kuruluş yerlerinin tespitinde

ve yeraltı santrallerinin inşasında, normal zamanlarda enerji işlerini idare etmeyi

sanayinin denetlenmesi komisyonu raporunda teklif edilen enerji bürosunun

yapabileceği değerlendirilmiştir.

Harp içinde işçi tedarikinde zorluk çekilmemesi için barış zamanından itibaren

çocuk ve kadınların basit harp sanayi işlerinde meleke kazanmaları maksadıyla,

bunların bu gibi sanayi kuruluşlarında istihdam edilmeleri tavsiye edilmiştir.

Olağanüstü zamanlarda sanayi kuruluşlarının faaliyetlerine devam edebilmesi

için aşağıda belirtilen tedbirlerin alınması istenmiştir:

Page 80: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

74

— Ülkede mevcut fabrika ve tesislerden harp malzemesi yapabileceklerinin,

barış zamanından itibaren bu işle görevlendirilecek yetkili özel bir komisyon kanalıyla

ülke çapında yapılacak mahalli incelemelerle tespiti,

— Bunlara olağanüstü zamanlarda ne gibi malzeme ve yedek parça

yaptırılacağının önceden etüt ve tespit edilmesi,

— Özellikle harp sanayi bakımından fabrikaların azami randımanla günde üç

vardiya halinde çalışması esas tutularak en az bir senelik yurtdışından getirmeye

mecbur olacakları kauçuk, kalay, tutya, alüminyum ve ferrokrom gibi önemli maddelerin

yıllık ihtiyaç miktarlarının tespit edilerek bunların uygun miktarlarda stok edilmesi için

çeşitli sanayi kuruluşlarına tavsiyelerde bulunulması,

— Bu kapsamda II. Dünya Savaşı’nda büyük sıkıntılara sebep olan ve gerek

sivil ve gerekse harp sanayi bakımından hayati önem taşıyan azot, yerli kauçuk ve

gliserin sanayinin ülkede devlet veya özel sektör tarafından kurulması,

— Bir harp başladığında, devletin Makine ve Kimya Endüstrisi, Sümerbank,

Etibank gibi birinci derecedeki fabrika ve tesislerinin mevcut eksikliklerinin esaslı bir

şekilde tespiti ile bu eksikliklerinin tamamlanması ve bu işletmelerin harp içinde verimli

çalışmasını sağlayacak rasyonel tedbirlerin alınması,

— Olabilecek harplerin devletin siyasi, askeri, iktisadi ve manevi bütün

kuvvetlerinin seferberliğini icap ettiren top yekûn bir harp olacağı değerlendirildiğinden,

alınacak ve uygulanacak tedbirlerde bir bütünlük sağlanabilmesi için sanayi

işletenlerinin de bağlı olduğu bakanlık kanalı ile Milli Savunma Yüksek Kurulu’nun

direktifinde çalışabilmesi için gereken hazırlıkların yapılması,

— Olağanüstü zamanlarda sıkı tedbirler alınması gerektiren bir unsurun da

aşırı harp kârlarını önleyecek ve vurgunculuğa meydan vermeyecek tedbirlerin

alınması.

Bu maksatları sağlamak için özel kanun ile statüsü ve kadrosu belirlenmiş çok

geniş yetkilere sahip bir devlet organının oluşturulması teklif edilmiştir.

Harp içinde stokların dağıtımı meselesinin oluşturduğu geniş ihtiyacın tespiti

için bakanlıklar arası özel bir komite oluşturularak hammadde, yardımcı maddeler ile

işletme malzemesinin; bu arada içerde üretilen veya imal edilen ve ihtiyacı karşılayacak

miktarda olmayan sanayi ham ve mamul maddelerinin dağıtım esaslarını mahalli ve

mesleki işletmelerle birlikte işbirliği yapılarak planlaştırılmasının uygun olacağı

belirtilmiştir.

Page 81: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

75

Bu arada II. Dünya Savaşı sırasında tecrübe edilmiş olan sipariş merkezi

bürosu gibi kuruluşların meydana getirilmesinin isabetli olacağı kanaati iletilmiştir.

Olağanüstü hallerde ve harp esnasında tedarik, stok ve dağıtım işlerinin

yüksek yetkiye sahip, bağımsız özelliği olan bir veya bir kaç kuruluş tarafından

yönetilmesi ve bu kuruluşların doğrudan doğruya Yüksek Savunma Kurulu’na karşı

sorumlu ve muhatap olması ve bu gibi nitelikli çalışmaları gerektiren işlerin günlük

mesai ile meşgul olan devlet dairelerine verilmemesi istenmiştir.

Sanayinin olağanüstü zamanlardaki durumu, alınması gereken tedbirler

vesaire teklifler komisyonunun raporu, kongre genel kurulunda oylanarak kabul

edilmiştir.

3.8 Kongrenin kapanışı

1951 Sanayi Kongresi, kongre başkanı Recai Turul’un bitiriş konuşmasını

takiben Ekonomi ve Ticaret Bakanı Prof. Muhlis Ete’nin genel kurul’a teşekkür

konuşması ile 14 Nisan 1951 günü saat 24.15’de sona ermiştir.

Page 82: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

76

4. SONUÇ

Hemen hemen ülkenin bütün sanayi kuruluşlarının temsilcilerini ve

sanayicilerini bir araya toplayan 1951 Sanayi Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayi

konusunda yaptığı esaslı kongrelerden ikincisi olma özelliği ile ülkenin sanayi

konularını gözden geçirmiş, gelecek yıllarda izlenmesi gereken sanayi politikalarını

kararlaştırmış, sanayinin ülke menfaatlerine uygun gereksinmelerini tespit etmiş, kısaca

sanayinin ve sanayicinin ihtiyaç duyduğu her türlü konuyu görüşmüş ve mevcut

hükümete tekliflerde bulunmuştur. 86

Ticaret ve sanayi odalarına daha bağımsız bir kimlik verilmesi, sanayi

odalarının kurulması, sanayinin kurulması, işletilmesi ve denetimini merkezden

sağlamak maksadıyla bir sanayi bakanlığının kurulması, devletin sanayiyi ve sanayiciyi

mevcut durumdakinden daha çok teşvik ve himaye etmesi, muamele vergisinin

kaldırılması, mevcut vergi ve harçlarda indirime gidilmesi, sanayinin planlanmasında ve

ilerletilmesinde sanayileşmiş ülkelerin uyguladığı bilimsel yöntem ve tekniklerin

kullanılması, devletin özel sektöre rakip konumda olduğu sanayiden bir an önce

çekilerek kontrol ve denetim faaliyetlerine ağırlık verecek şekilde yapılanması,

sanayiciye kredi kolaylıkları sağlanması, daha ucuz kredi verilmesi için Merkez Bankası

ve milli bankaların mevzuatında gerekli değişikliklerin yapılması, mevcut kredi

faizlerinin indirilmesi, gümrük tarifelerinin sanayicinin lehine olacak şekilde tespit

edilmesi konularında kararlar alınmıştır. 87

Kalkınmanın ancak planlı ve programlı bir sanayileşme ile olacağı,

sanayileşme hareketinin de devlet kontrol ve desteğinde olması gerektiği fikri kabul

edilirken, devletin sanayi bilinci ve eğitimini ülke çapında yaygınlaştırması ve

kurumsallaştırması gerektiği vurgulanarak gerekli oluşumların sağlanması istenmiştir.

Sanayileşmenin öncelikle sermaye ile olacağı, bu sermayenin henüz ülkede

ve sanayicide yeteri kadar mevcut olmadığı, bu nedenle özellikle yabancı sermayeye

karşı olumsuz bakış açısının ortadan kaldırılarak yabancı sermayenin ülkeye geliş ve

kalış imkânlarının süratle çıkarılacak olan kanun ve mevzuatlar ile hayata geçirilmesi

talep edilmiştir.

Yine bu kapsamda, dış borç ve yardımlar ile gelen paranın tarımdan daha çok

sanayileşme alanında kullanılması gerektiği vurgulanmış, özellikle Marshall yardımı ile

gelen paranın bu yönde kullanılacak olmasının sanayiciler arasında memnuniyet

uyandırdığı görülmüştür. 86 Akşam. 17 Nisan 1951. s. 1,2. 87 Hürriyet. 17 Nisan 1951. s. 1,5.

Page 83: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

77

Sona ermesinden sonra, kongrede alınan kararlar, kabul edilen görüşler, ifade

edilen temenniler ve beklentiler kısmen de olsa uygulamaya alınmış, ileriki yıllarda

sanayi alanında yerlerini bulmuşlardır.

1 Ağustos 1951 tarihinde Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhlis Ete' nin teklifi

üzerine TBMM'de öncelikle görüşülen "Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu" kabul

edilmiştir. İstanbul Ticaret Odası'ndan ayrılan 750 kişi 5 Şubat 1952 tarihinde "İstanbul

Sanayi Odası"nı kurmuşlardır. 8 Mart 1952 günü Ticaret ve Sanayi Odaları, Borsaları

Kanunu kabul edilmiştir. 30 Temmuz 1952’de Ankara'da Sendikalar Birliği (Türk-İş)

kurulmuştur.

18 Ocak 1940 tarihinde TBMM'de kabul edilen, hükümete olağanüstü

durumlarda, örneğin genel ya da kısmi seferberlik halinde, ülkenin savaşa girme

ihtimali, ya da yabancı devletlerarasında Türkiye'yi de yakından ilgilendiren bir savaş

durumunda olağanüstü nitelikte yeni görev ve yetkiler veren "Milli Korunma Kanunu"

5 Mayıs 1953 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

Serbest bölgeler kurulmasına ilişkin kanun 21 Aralık 1953 tarihinde TBMM'de

kabul edilmiştir. Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu’nun bazı hükümleri 18 Ocak

1954’de değiştirilerek liberalleştirilmiştir.

Ticaret Bakanlığı'nca hazırlanan yeni kâr hadleri kararnamesi 25 Mart 1954

tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kararname, malların elden ele geçirilerek fiyat artışlarını

önlemeyi öngörmüştür.

Sanayi Bakanlığı 30 Haziran 1957 tarihinde 6973 sayılı kanun ile kurulmuştur.

Banka kredilerinin tanzimi komitesi kuruluş kanunu 23 Haziran 1958’de kabul

edilmiştir. 22 Nisan 1925 tarihinde kabul edilen kanunla kurulan Ticaret ve Sanayi

odaları, 14 Haziran 1960 tarihinde feshedilmiştir.

Gümrük tarifelerini değiştiren kanun 25 Mayıs 1964 tarihinde yürürlüğe

girmiştir. Gümrük tarife cetvellerinde değişiklik yapılarak 1100 kalem eşyanın vergisi

yüzde 30–50 oranında artırılmıştır.

Damga Vergisi ve Harçlar Kanunu 2 Temmuz 1964 tarihinde, Sosyal

Sigortalar ve Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu 17 Temmuz 1964’de TBMM'de kabul

edilmiştir. 3 Mart 1965’de "Markalar Kanunu" yürürlüğe girmiştir.

1951 Sanayi Kongresi’nden sonra kongrede yapılan istek ve temenniler

doğrultusunda çıkarılan kanunlar ile ortaya çıkan oluşumlar da göstermektedir ki İkinci

Page 84: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

78

Sanayi Kongresi; Türk sanayisinin gelişimine, dünya standartlarıyla bütünleşmesine,

ciddi atılımlar yapılmasına katkıda bulunduğu ve yön verdiği açık olarak görülmektedir.

Page 85: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

79

EKLER

Page 86: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

80

EK 1 - HÜRRİYET GAZETESİ, 07 NİSAN 1951, SAYFA 3.

Page 87: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

81

EK 2 - AKŞAM GAZETESİ, 08 NİSAN 1951, SAYFA 3.

Page 88: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

82

EK 3 - MİLLİYET GAZETESİ, 08 NİSAN 1951, SAYFA 3.

Page 89: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

83

EK 4 - AKŞAM GAZETESİ, 10 NİSAN 1951, SAYFA 1.

Page 90: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

84

EK 5 - AKŞAM GAZETESİ, 10 NİSAN 1951, SAYFA 8.

Page 91: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

85

EK 6 - HÜRRİYET GAZETESİ, 10 NİSAN 1951, SAYFA 5.

Page 92: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

86

EK 7 - MİLLİYET GAZETESİ, 10 NİSAN 1951, SAYFA 1.

Page 93: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

87

EK 8 - MİLLİYET GAZETESİ, 10 NİSAN 1951, SAYFA 5.

Page 94: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

88

EK 9 - AKŞAM GAZETESİ, 11 NİSAN 1951, SAYFA 1.

Page 95: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

89

EK 10 - AKŞAM GAZETESİ, 11 NİSAN 1951, SAYFA 8.

Page 96: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

90

EK 11 - HÜRRİYET GAZETESİ, 12 NİSAN 1951, SAYFA 8.

Page 97: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

91

EK 12 - HÜRRİYET GAZETESİ, 14 NİSAN 1951, SAYFA 3.

Page 98: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

92

EK 13 - AKŞAM GAZETESİ, 17 NİSAN 1951, SAYFA 1.

Page 99: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

93

EK 14 - AKŞAM GAZETESİ, 17 NİSAN 1951, SAYFA 2.

Page 100: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

94

EK 15 - HÜRRİYET GAZETESİ, 17 NİSAN 1951, SAYFA 1.

Page 101: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

95

EK 16 - HÜRRİYET GAZETESİ, 17 NİSAN 1951, SAYFA 5.

Page 102: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

96

KAYNAKÇA Kitaplar AYSAN, Mustafa A. Atatürk’ün Ekonomi Politikası. İstanbul: Yurt Yayınları, 1980. BOSTANCI, M. Naci. Cumhuriyetin Başlangıç Yıllarında Ekonomi ve Siyaset.

İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1996. BORATAV, Korkut. Türkiye’de Devletçilik. Ankara: Savaş Yayınevi, 1982. BORATAV, Korkut. Türkiye İktisat Tarihi (1908–2002). Ankara: İmge Kitabevi,

2004. CİLOV, Haluk. Türkiye Ekonomisi. İstanbul: Arıkan yayınevi, 1972. ÇAVDAR, Tevfik. Türkiye Ekonomisinin Elli Yılı. Bursa: İktisadi ve Ticari İlimler

Akademisi, 1973. ÇAVDAR, Tevfik. Cumhuriyet Devri Başlarken Türk Ekonomisi. Bursa: İktisadi

ve Ticari İlimler Akademisi, 1973. ERGİN, Feridun. Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi. İstanbul: Remzi Kitabevi,

1977. GÜNER, Agâh Oktay. Türkiye’nin Kalkınması ve İktisadi Devlet Teşekkülleri.

İstanbul: Damla Yayınevi, 1978. HANSON, A.H. Türkiye’deki İktisadi Devlet Teşekküllerinin Bünyesi ve

Murakabesi. Ankara: 1954. HİÇ, Mükerrem. Türkiye Ekonomisinin Analizi, Başlıca Ekonomik

Göstergelerle. İstanbul: İmge Kitabevi, 1980. İNAN, A. Afet. Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi

Planı. Ankara: Gazi, 1972. KEPENEK, Yakup. Türkiye Ekonomisi. Geliştirilmiş 7. Basım, Ankara: 1995 KEPENEK, Yakup. Gelişimi, Üretim Yapısı ve Sorunlarıyla Türkiye Ekonomisi.

Ankara: Remzi Kitabevi, 1983. KEYDER, Çağlar. Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye (1923–1929). Ankara: Yurt

Yayıncılık, 1982. LAUFENBURGER, H. İktisadi Sahada Devlet Müdahalesi. Zekai Apaydın (çev.),

İstanbul: Bilim Yayınları, 1941. PAMUK, Şevket. 20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi. Ayşe Edirne

OWEN, Roger (Çev) İstanbul: Sabancı Üniversitesi, 1998. SANAYİ ve TEKNOLOJİ 50. Yılda Türk Sanayi. Ankara, 1973. BAKANLIĞI TOKGÖZ, Erdinç. Atatürk Döneminde Türk Ekonomisi. İstanbul: Ağaç Yayınları

1981.

Page 103: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

97

TEKELİ, İlhan Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu.

Ankara: ODTÜ Yayınları, 1982. TEKELİ, İlhan, 1929 Dünya Buhranında Türkiye'nin İktisadi Politika İLKİN, Selim. Arayışları. Ankara: ODTÜ Yayınları,1977. TEZEL, Yahya S. Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923–1950). İstanbul:

Yurt Yayınları, 1986. TURGUT, Serdar. Demokrat Parti Döneminde Türkiye Ekonomisi. Ankara:

Adalet Matbaacılık, 1991. ÜLKEN, Yüksel. Atatürk ve İktisat, Ankara: Kalmaz Yayınları, 1981. YAŞA, Memduh. Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi (1923–1978).

İstanbul: Apa Basımevi, 1980. YAZMAN, M. Ögüt. Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi. Ankara: Lale yayınları, 1974. ZARAKOLU, Avni. Atatürk Devrimleri ve İktisadi Kalkınma. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 1977. İstatistik Ölçümü Devlet İstatistik Enstitüsü, Sanayi Sayımı, 1927. Ankara, 1969. Kongre Tutanakları 1951 Sanayi Kongresi, Ankara: T.C. Ekonomi Bakanlığı Yayınları, 1951. Tutanakları Süreli Yayınlar

Çetin, Cem, "50 Yıl Önceki Bir Arayışın Hikâyesi: 1951 Sanayi Kongresi", İstanbul: Toplumsal Tarih Dergisi, Cilt 15, Sayı 88, 2001.

SARAÇ, Ömer Celal. 50 yıllık Cumhuriyet Döneminde Ekonomik ve Soysal Bünyedeki Başlıca Değişmeler, İstanbul: İktisat Fakültesi

Mecmuası, Cilt 30, 1973.

Page 104: II. DÜNYA SAVAŞI ERTESİ DEĞİŞEN SANAYİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...alınmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya Savaşı hiç

98

Gazeteler Hürriyet. 07 Nisan 1951.

Akşam. 08 Nisan 1951.

Milliyet. 08 Nisan 1951.

Akşam. 10 Nisan 1951.

Akşam. 10 Nisan 1951.

Hürriyet. 10 Nisan 1951.

Milliyet. 10 Nisan 1951.

Milliyet. 10 Nisan 1951.

Akşam. 11 Nisan 1951.

Akşam. 11 Nisan 1951.

Hürriyet. 12 Nisan 1951.

Hürriyet. 14 Nisan 1951.

Akşam. 17 Nisan 1951.

Akşam. 17 Nisan 1951.

Hürriyet. 17 Nisan 1951.

Hürriyet. 17 Nisan 1951.