Çiğdemim derneği yk başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-sesi-aylık... · merhaba, aktif...

36
ÇİĞDEMİN SESİ Aylık Online Dergi Kasım 2018 www.cigdeminsesi.com BU SAYIDA NELER VAR… MERHABA KÜTÜPHANEMİZDEN SEÇTİKLERİMİZ MUHTARIMIZDAN SATRANÇ ÖĞRENİYORUZ TÜRKÇESİNİ KULLANALIM SİZDEN ÖYKÜLER ŞİİR KÖŞESİ GEZİ NOTLARI: 80 YIL ÖNCE ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA SON GELIŞI ALTINCI YILINDA EDEBİYAT TOPLULUĞUMUZ ÇOK AZ KİTAP OKUYORUZ EFSANE ŞEHİR BAFRA MEME KANSERİ UMUDA YOLCULUK MÜZE GEZİLERİ GORDİON EFSANESİ Çiğdem Eğitim, Çevre ve Dayanışma Derneği Çiğdem Mah. 1551.Cadde No:14-A Çankaya-ANKARA www.cigdemim.org.tr Tel: 0312 2852047 ÇİĞDEMİM DERNEĞİ AYLIK ONLİNE DERGİ Sahibi : Çiğdemim Derneği Yönetim Kurulu Düzenleme: Fatih Fethi Aksoy Tüm yayın hakları saklıdır. Yayımlanan yazı, görsel ve bilgiler kaynak gösterilmeden alıntılanamaz. İmzalı yazılarda görüşler yazarlarına aittir.

Upload: others

Post on 14-Sep-2019

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ

Aylık Online Dergi

Kasım 2018

www.cigdeminsesi.com

BU SAYIDA NELER VAR… MERHABA KÜTÜPHANEMİZDEN SEÇTİKLERİMİZ MUHTARIMIZDAN SATRANÇ ÖĞRENİYORUZ TÜRKÇESİNİ KULLANALIM SİZDEN ÖYKÜLER ŞİİR KÖŞESİ GEZİ NOTLARI: 80 YIL ÖNCE ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA SON GELIŞI ALTINCI YILINDA EDEBİYAT TOPLULUĞUMUZ ÇOK AZ KİTAP OKUYORUZ EFSANE ŞEHİR BAFRA MEME KANSERİ UMUDA YOLCULUK MÜZE GEZİLERİ GORDİON EFSANESİ

Çiğdem Eğitim, Çevre ve Dayanışma Derneği Çiğdem Mah. 1551.Cadde No:14-A Çankaya-ANKARA

www.cigdemim.org.tr

Tel: 0312 2852047

ÇİĞDEMİM DERNEĞİ AYLIK ONLİNE DERGİ

Sahibi : Çiğdemim Derneği Yönetim Kurulu

Düzenleme: Fatih Fethi Aksoy

Tüm yayın hakları saklıdır. Yayımlanan yazı, görsel ve bilgiler kaynak gösterilmeden alıntılanamaz. İmzalı yazılarda görüşler yazarlarına aittir.

Page 2: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta
Page 3: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

MERHABA,

Aktif Yurttaş Olmak!

STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurttaş Olmak” adlı bir projeye

başlıyoruz.

8 ay boyunca ayda bir kez düzenleyeceğimiz seminerlerle haklarımız ve sorumluluklarımız

konusunda bir bilinçlendirme ve farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Tüketici haklarından, hasta

haklarına, kadın haklarından trafikde haklarımıza kadar birçok konuda seminerler olacak. Bu

seminerlerin en az altısına katılan komşularımıza “Aktif Yurttaşlık Sertifikası” vereceğiz.

Tüm komşularımızı aktif yurttaşlar olarak görmek bizlere mutluluk verecek.

Dergiye yetişmeyen etkinlikler için internet sayfamızı ve sosyal medya hesaplarımızı takip etmenizi öneriyoruz. Kağıt fiyatları dolayısıyla afişlerin basım maliyetleri arttığı için duyuruları basılı olarak mümkün oldukça azaltmaya çalışıyoruz. Sadece dernek önündeki pano-muhtarlık-kütüphane ve otobüs duraklarına afiş asabileceğiz. Sosyal medya kullanmayan komşularımız buradan takip edebilirler. İnternet sayfamıza www.cigdemim.org.tr ve tüm sosyal medya hesaplarımıza /cigdemimdernegi olarak erişebilirsiniz. Ayrıca WhatsApp’dan güncel duyuruları almak istiyorsanız 05078685770 ‘e mesaj atabilirsiniz. Bizi izlemeye ve birlikte olmaya devam edin…. Sevgi, saygı, hoşgörü ve dostlukla….

Fatih Fethi Aksoy Çiğdemim Derneği YK Başkanı

Page 4: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

80 YIL ÖNCE ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA SON GELIŞI

Ankara Garı’ndaki hüzünlü kalabalığın beklediği tren 20 Kasım 1938 Pazar günü saat tam 10.03’de birinci peronda durdu. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve diğer bekleyenlerden bir grup ağır adımlarla vagona yaklaştılar. 26 Mayıs günü yolcu ettikleri lider yeniden başkente dönüyordu, ama artık yaşama veda etmişti. Cumhurbaşkanı İnönü ve beraberindekiler vagona girerek saygı duruşunda bulundular. Ankara garının çevresinde, milletvekilleri, ordu mensupları üst düzey yöneticiler bulunuyordu. İstasyona giden yollar bir gün önceden kapatılmış, izdiham olmaması için özel önlemler alınmıştı. İstanbul’da Dolmabahçe’de Ata’ya saygılarını göstermek için bekleyen binlerce kişi arasında bir an yaşanan panik 17 Kasım akşamı 11 vatandaşın hayatına mal olmuştu. Benzeri bir olayın yaşanmaması için Ankara’da alınan tedbirleri gazeteci Asın Us şöyle not edecekti: “Ankara’nın istasyonla Büyük Millet Meclisi arasına çıkan bütün yollar askerler tarafından tutulmuştu. Bu suretle halkın izdihamının önüne geçildi. Gazetecilere, fotoğrafçılara geniş serbesti

verildi.” Tabut on iki general tarafından trenden indirilirken bando Chopen’in matem marşını çalıyordu. Az sonra Ankara Kalesi’nden 101 pare top atışının sesi istasyona ulaşırken, Etimesgut’tan kalkan askeri uçaklar Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunu selamlıyorlardı. Son telgraf gazetesi muhabiri o andaki gözlemlerini okura şöyle aktaracaktı: “Ebedi Şefimizi istasyonda karşılayanlar büyük bir teessür ve heyecan içinde idiler. Tabut vagondan inerken başlayan göz yaşları top arabası uzaklaşıncaya kadar devam etti. O kadar ki ihtiram

vazifesini ifa eden [saygı görevini yapan] kıtaattaki kahraman erler vaziyetlerini bozmadan durmakla beraber gözlerinden yağmur gibi yaşlar akıyordu. Büyük Millet Meclisi azaları [üyeleri] , İcra vekilleri heyeti [Bakanlar Kurulu] hülâsa [özetle] merasimde bulunan herkes, hıçkırıklarını muhafaza edemiyorlardı.” Top arabasına yerleştirilen Atatürk’ün tabutu, Meclis binası önüne getirilerek fraklarını giymiş on iki milletvekili tarafından, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde ders veren Alman asıllı mimar Bruno Taut’un hazırlamış olduğu katafalkın üzerine koyuldu. Törene katılmak üzere başkente gelen yabancı heyetlerin mensupları da Ankara Palas’ın balkonunda selam vaziyetinde durdular. Törenin yapıldığı alandaki görünüm bir sonraki gün yayımlanan gazetelere şöyle yansıyacaktı: “Katafalkın etrafı defne dallar ile süslenmiş ve meclis karşısına düşen cephesi 20 genç kız tarafından işlenen çiçeklerle döşenmiş, iki tarafına altı oku temsilen altı meşale konulmuştu. Meşalelerin yanlarında sağ ve solda birer general, birer subay ve birer erden müteşekkil altı kişilik bir heyet kılıçları çekilmiş bir vaziyette saygı nöbeti beklemeğe başlamışlardır.”

Page 5: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

Bu sırada başta Cumhurbaşkanı İnönü olmak üzere devlet protokolü katafalkın önünden geçti, bunları öğretim üyeleri ve öğrencilerin geçişi izledi ve saat 12.00’dan itibaren halk ertesi gün sabaha kadar Atatürk’e olan saygısını sundu. Gazeteci Asım Us’un sözcükleriyle, “Ankara’nın havası şimdiye kadar misli görülmemiş olan milli mateme iştirak ediyordu.” Akşam saatlerinde yağmur başladı ama halk görevini yapmaya devam etti. 21 Kasım Pazartesi sabahı saat 10.00’a doğru, Atatürk’ün tabutunun top arabasına nakledilmesi için hazırlıklar başladı. Yaverler katafalkın üzerindeki

atlas bayrağı kaldırdılar, on iki milletvekili tabutu top arabasına yerleştirdi, tören başladı. Önce mızraklı süvariler geçti. Subaylar kılıçlarıyla tabutu selamlarken, erler mızraklarını aşağıya doğru çevirmişlerdi. Bunları sancaklarıyla topçular, muhafız alayı ve Harbiyeliler izledi. Ardından yabancı devletleri temsilen törene katılanların geçişi başladı, Alman, Bulgar, Fransız, İngiliz, İtalyan, Yunan, İran, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya kıtaları Atatürk’ü bayrak ve kılıçlarıyla selamladılar. Töreni izleyen gazeteci Emin Karakuş’un gözlemleri Kurun gazetesinde şöyle yayımlanacaktı: “Top arabasının arkasında on iki general ile Atatürk’ün madalyalarını taşıyan general, bunların arkasında baştan aşağı siyahlar giymiş Atatürk’ün hemşireleri Bayan Makbule, yanında kocası Edirne mebusu Mecdi [Boysan] beraber yürüyor. Bunların arkasından Cumhur reisi İnönü, Atatürk’ün yaverleri, Meclis Reisi, Başvekil ve Mareşal sıra ile geliyorlar. Bunların da arkasından ecnebî [yabancı] heyetler geliyor. Gerisinde birkaç adım mesafe ile kara, hava ve deniz subaylarımızdan 8 - 10 kişilik bir heyet ve bunları frak ve silindir giymiş mebuslarımız, askerî ve mülki erkân ve bir piyade taburu takip ediyor. En sonunda yüksek tahsil gençliği ilerliyor.”

Kortej, istasyonun önünden geçerek, Talat Paşa Bulvarını izleyerek saat 12.00’da Ata’nın geçici olarak kalacağı Etnografya Müzesi’ne ulaştı ve tabut 10 Kasım 1953’e kadar kalacağı müzenin girişindeki beyaz mermerden kaidenin üzerine yerleştirildi.

İsviçre’de yayımlanan gazete, Neue Zürcher Zeitung, cenazenin ardından şu değerlendirmeyi yapacaktı: “Atatürk’ün cenaze töreni, onun son zaferi oldu. Tabutunun önünde karşıtlarının hepsi sessiz kaldı. Türk ve Alman askerleri, tabutunun arkasında bir sırada yürüdüler; bir diğer sırada

Stalin ve Hitler’in temsilcileri yan yanaydılar; hem Valencia hem de General Franco çiçek yollamışlardı. Tabutun önünde Faşistler, Demokratlar ve Komünistler eğildiler.”

Vecdi Seviğ

Page 6: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

BİR RESİM YAP

YENİ ÜYELERİMİZ

Geçtiğimiz ay içerisinde üyelik başvurusunda bulunan ve Yönetim Kurulumuz tarafından üyeliği onaylanan Sayın, Hatice Dedetar,Neriman Yılmaz ve Sevim İrem Acar’a aramıza hoş geldiniz diyor ve bu gönüllü desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Henüz üye olmayan komşularımızı da aramızda görmek istiyoruz. Üye formunu doldurup bir fotoğraf vermeniz yeterli.

Yıllık üyelik aidatımız 30 TL.dir. (18-25 yaş gençler için 1 TL.)

ATIK PİLLERİ, BİTKİSEL YAĞLARI VE HER TÜRLÜ ATIĞI

DERNEĞİMİZDE TOPLUYORUZ.

HER TÜRLÜ KAĞIT VE PLASTİK KAPAKLARI DA DERNEĞİMİZE GETİREBİLİRSİNİZ.

LÜTFEN DERNEĞİMİZE GETİRDİĞİNİZ ATIKLARI BİRBİRİ İLE KARIŞTIRMAYIN.

PLASTİK KAPAKLARIN YANINA KONAN PİLLER AYRIŞTIRMA AŞAMASINDA

OLUMSUZ SONUÇLARA YOL AÇMAKTADIR.

Page 7: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

BİR RESİM YAP

Bir resim yap çocuğum,

Bir portre...

Paletinde mavi olsun,deniz mavisi,

Sonra bozkır sarısı,

Çay yeşili,gül pembesi,süt beyazı...

Bir resim yap çocuğum,

Koy gözlerine Karadeniz'i, Marmara'yı,

Ege'yi, Akdeniz'i.

Bir resim yap çocuğum,

Kondur alnına Konya Ovası'nı

Savrulsun başaklar bereket bereket

Ve çatık kaşlı Toroslar

Bölsün ovayı bir baştan bir başa.

Bir resim yap çocuğum,

Pembe bir gülümseme dudaklarında

Özgürlük türküleri söyler,

Aydınlık yarınları muştular gibi.

Bir resim yap çocuğum,

Tarlalar bir başka hazırlansın bahara,

Yeşile kessin Anadolu bozkırı.

Davul zurna sesi gelsin harmanlardan.

Bir türkü tuttursun delikanlılar,

Kınalı parmaklarıyla halaylar çeksin kızlar.

Bir resim yap çocuğum,

Aydınlığı,kovsun karanlıkları.

Tutup ellerimden beni götürsün yarınlara

İçim umutla,mutlulukla,övünçle dolsun.

Bir resim yap çocuğum,

Yol göstersin Afrika'ya, Asya'ya

Yol göstersin dünyaya.

Yok etsin tutsaklığı,

Özgürlüğün sesi olsun.

Bir resim yap çocuğum.

Kilim dokur gibi motif motif,

Dal dal, çiçek çiçek, ilmik ilmik.

Atkısı özgürlük, çözgüsü uygarlık olsun.

Bir resim yap çocuğum,

Bakmaya doyamadığım;

Bir resim yap çocuğum,

Bir resim;

Adı

MUSTAFA KEMAL olsun

18 Mayıs 1996-İZMİT

Osman Edip Türkmen

Page 8: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta
Page 9: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ALTINCI YILINDA EDEBİYAT TOPLULUĞUMUZ…

Çiğdemim Edebiyat Topluluğu beş yaşını tamamladı. Ekim

ayındaki etkinliğimiz ile yeni döneme merhaba dedik ve

Günter Grass’ın Teneke Trampet romanını inceledik.

Teneke Trampet yazarın 1959 yılında yayımladığı,

sinemaya uyarlamasıyla 1979’da Oscar kazanan, dünyada

büyük bir ilgi uyandıran romanıdır.

Romanda büyümek istemeyen Oskar isimli çocuğun

gözünden İkinci Dünya Savaşı yıllarını anlatılıyor. Oskar,

üç yaşına geldiğinde yetişkinlerin yalana ve çıkarlara dayalı

dünyasına katılmak istemez, fiziksel gelişimini durdurur.

Dünyaya yönelik protestosunu trampetini çalarak ve

çığlığıyla gösterir. Çığlığı camları kıracak kadar şiddetlidir.

Yazar, İkinci Dünya Savaşı döneminin Avrupa’sını anlatırken, kötülüğün sıradanlaştığı bir dünyada

kişinin bu çevreye uyumlu bir insanlık hali geliştirdiğini dile getirir.

Farklı görüşlerle zenginleştiğimiz keyifli edebiyat akşamlarına sizleri de bekleriz. Sonraki kitabımız

Toni Morrison’un En Mavi Göz.

Zuhal Yüksel

Page 10: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta
Page 11: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇOK AZ KITAP OKUYORUZ.

BAZILARI ÜNLÜ YAZARLARIMIZI BILE DIZILERDEN

ÖĞRENIYOR...

Tüm dünyada örnekleme temeline dayalı çalışmalar yapan IPSOS'un, iki yılda bir yaptığı,

“Türkiye’yi anlama kılavuzu, yaşam tarzları ve eğilimleri” araştırmasına göre “halkın yarısı hiç

kitap okumuyor yada çok az okuyormuş..!” Bu araştırmada çıkan sonucun doğruluğuna ben de

inanıyorum... Çünkü “Türkiye’nin 2020 beklentileri ve beğenileri” araştırmasında bunu açıkça

görmek mümkün. Söz konusu araştırma bazı acı gerçekleride gözler önüne seriyor...

Bana göre bunlardan en önemlisi kitap okuma alışkanlığı. Ankete katılan her 100 kişiden

59’unun “roman yazarları hakkında bilgisinin hiç olmayışı, yani hiçbir roman yazarını tanımıyor

olmaları. Ama halkımız fazla kitap okumasa da, yine de roman yazarları hakkında biraz bilgileri

var. O bilgilerde, televizyonlarda seyrettikleri diziler sayesinde öğrendikleri. Bu nedenle halkımız

"yaprak dökümünü" seyrederken Reşat Nuri Güntekin’i, Aşk-ı Memnu’yu seyrederken Halit Ziya

Uşaklıgil’i öğrendi... Yine Orhan Kemal ve Ayşe Kulin’i okumasalar da, bu yazarların eserleri dizi

haline getirilince isimlerini öğrendiler... Rahmetli Reşat Nuri Güntekin, yaprak dökümü romanının

pehlivan tefrikası haline getirilip, üç sene süren dizi haline getirildiğini öğrense, herhalde kemikleri

sızlardı...

Söz konusu araştırma da, “en çok beğendiğiniz roman yazarı kim” diye sorulduğunda alınan

cevaplar şöyle olmuş; Orhan Pamuk yüzde 6, Reşat Nuri Güntekin yüzde 5, Yaşar Kemal yüzde 5,

Ayşe Kulin yüzde 3, Halide Edip Adıvar yüzde 3, Halit Ziya Uşaklıgil yüzde 2. Fikrim yok ya da

bilmiyorum diye cevaplayanların oranı ise yüzde 59 çıkmış..!!! Bu sonuç karşısında ne

söyleyeceğimi şaşırdım doğrusu...

Bunları öğrenince geçenlerde okuduğum bir söyleşi geldi aklıma. Bunu, sizlerle de paylaşmak

istiyorum. İki hanım bir kitapçı vitrinine bakarken, hanımlardan biri diğerine “Aaa gördün mü bak

Ayşe hanım? Aşk-ı Memnu’nun romanı da çıkmış” diye söylemiş, diğeri ise “kim bilir daha hangi

dizinin romanını çıkaracaklar” demiş. Bu söyleşide iki hanımdan söz ediliyor ama ülkemizdeki

beylerin durumu da, hanımlardan pek farklı değil sanırım. Ama sözünü ettiğim dizilerin, genel

kültürümüz üzerinde önemli etkisi olduğunu ise, söz konusu anket sayesinde öğrenmiş olduk.

Yurdum insanı roman okumuyor ama dizilerin yazarlarını biliyor..! Onun için, şu bizim meşhur

televizyon dizilerine kızayım mı seveyim mi karar veremedim doğrusu... Özetle, durum biraz

karışık anlayacağınız...

Kitap okuma alışkanlığımızın, ne kadar kötü boyutlarda olduğunun ortaya çıkması belki de

yararlı oldu. Bu sonuçları okuyan yada duyan büyüklerimiz, kim bilir belki de bu durum karşısında

harekete geçer, ülke genelinde okuma kampanyaları başlatıp, öncülük ederler diye ümitleniyorum.

Bu konuda çok mu iyimserim, bilemiyorum tabii..?

Biraz da bu araştırmayla ortaya çıkan diğer sonuçlardan söz etmek istiyorum. Türkiye’de

marka ve mağaza alışkanlıklarından vatandaşın artık vazgeçmeye başlandığını, hastalık ve sağlık

konusunda doktora gitmeden önce, televizyonlardaki sağlık programlarına danıştığını, yine bu

araştırma sonuçlarından öğreniyoruz...!!! Ayrıca büyük şehirlerde yaşayanlardan yüzde 61’inin,

oldukça güvensiz bir ortamda yaşadıklarını söylediğini, böyle yüksek bir oran nedeniyle toplumun

dörtte birinden fazlasının başka şehirlerde yaşamak istediğini, yani toplumun güvenlik konusunda

çok fazla huzursuz olduğunu yine bu araştırma sonuçlarından öğreniyoruz.

Bu araştırma 2017’nin başlarında, 26 il merkezi ile onlara bağlı yarı kent ve kırsal alanda

yaşayan 18 yaş üstü 15.944 kişiyle birebir görüşülerek yapılmış.

Cengiz KARAKÖSE

Jeoloji Yük. Mühendisi

Page 12: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

EFSANE ŞEHİR : BAFRA 1151 km. uzunluğundaki Kızılırmak nehrinin Karadeniz’e döküldüğü delta alanına 20 km. mesafedeki Bafra il merkezi Samsun’a 51 km. mesafededir. Güneyde Canik dağlarının uzantısı Nebyan dağı bulunur. Kızılırmak'ın denize döküldüğü yerde oluşmuş göller, ırmağın her iki yakasında da yer alır. Batıdaki göl Karaboğaz, Doğudaki ise balık gölleridir. Doğu yakada yer alan göllerin başlıcaları şunlardır; Dutdibi, Liman, Hayırlı, Çernek, Uzungöl, Tombul göl, İnce göl. Göllerin çevresi sazlık ve bataklıktır. Ancak ormanlık alanlarda göze çarpar. Bafra’da Gezilecek yerler; AlibeyÇeşmesi AsarKalesi DenizFeneri BalıkGölleri BeylikKöyHüyüğü BöğürtlenHöyüğü BüyükCamii(Cami-iKebir) ÇetinkayaKöprüsü KuşCenneti İkiztepeKazıları Yalnız Ramazan ayının Bafra insanı ve bilhassa Bafralı çocuklar açısından çok ayrı bir anlamı daha vardır. Çocuklar, Ramazan ayının onbeşinci gecesini iple çekerler. Zira o gece onlar için güzel duyguların pekiştiği gecedir. Her yıl, Mübarek Ramazan ayının 14'ünü 15'ine bağlayan gece Bafra'da şenlikler yapılır. Buna "Sele-Sepet Şenlikleri" denir. Hatta bu gece yıllardır sele-sepet gecesi olarak bilinmektedir. Sele-sepet gecesi büyüklerle küçüklerin daha çok kaynaştığı, çocukların sevindirildiği, onlara izzeti ikramda bulunulduğu gecedir.

Bina görevlisinin çocuğu ameliyat olacak diye para yardımı toplamak amacıyla mahallemizde binaları dolaşan dolandırıcılar haberi var. Lütfen herkes uyanık olsun. Bunlar bazen derneğin veya muhtarlığın adını da kullanıyorlar. Bu vesileyle tekrar hatırlatmak isteriz: Ne dernek ne de muhtarlık, ne amaçla olursa olsun, kapı kapı dolaşıp para toplamaz. Kesinlikle inanıp para vermeyin. Zaten derneğimizin makbuzunu almadan kimseye para da vermeyin.

Böyle bir durumda hemen 155'e bildirebilirsiniz.

HİÇBİRİMİZ, HEPİMİZ KADAR GÜÇLÜ DEĞİLİZ!

Page 13: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta
Page 14: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

SATRANÇ ÖĞRENİYORUZ MAT / TEMBEL MATI / Tembel Matı Nedir? – Tembel Matı Nasıl yapılır? Mat kavramıyla devam ediyoruz.

Satranç oyununda en kısa mat, 2 hamlede yapılan mattır. Çoban matından daha kısa hamle sayısına sahiptir. Genelde satranca yeni başlayanların oyununda rastlanır. Satranç oyununda acemi olanlar bu türde matlara kolayca düşerler. Rakibi 2-3 hamle gibi kısa sürede mat edilmesi nedeniyle “Tembel Matı” olarak adlandırılır. ( şaşkın matı , aptal matı gibi isimlerde verilmiştir.)

Tembel matı notasyonu şöyledir:

1. f3-e5 2. g4-Vh4+ mat.

Siyah kazanır.

Burada dikkat edilmesi gereken hatalı hamlelerdir. Asla şahının çaprazını açma … Satranç oyununda yeni başlayanlar açılış ilkelerini bilmeyerek Şahlarını korumadan tehlikeye sokacak hamleler yaparlar.

Oyunda Şahın çaprazını açan beyaz ve bu hamleyi farkedip değerlendiren siyahlar var.

f3 piyonunu süren beyaz şahının çaprazını açar.

siyah e5 piyonunu sürerek Vezirinin çaprazını açar ve beyazların yine kötü bir hamlesi olan ?? g4 hamlesini yapar.

Siyahlar Vezirlerini h4 ' de getirerek Şahı tehdit eder . Kaçınılmaz sonuç Mat.. Sizde rakibinizin hatalı hamlelerini dikkate alarak Tembel matını yapabilirsiniz .

Beyazlarda 3 hamlede yapabilir. 1 . hamlede Beyaz, piyonunu e4 oynar , Siyahlar ilk hamlesinde piyonunu f6 karesine oynamıştır. 2 . hamlede Beyaz, piyonunu d4 karesine oynamıştır. Siyah oyuncunun piyonunu g5 karesine oynadığını düşünelim. Bu durumda Şahın çaprazını açan siyahları Vezirini h5 karesine sürerek mat yapar. 1. e4 f6 2. d4 g5 3. Vh5 + # mat Beyaz kazanır.

“Satranç tahtası insan zihninin jimnastik salonudur.” Pascal

Page 15: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

SATRANÇTA AÇILIŞ İLKELERİ

Satranç oyununda strateji çok önemlidir. Düşünmeden amaçsız hiçbir hamle yapılmamalıdır. Çoban matı ve Tembel matındaki gibi hatalara düşmemek için , daha sonraki yazılarımızda ayrıntılı olarak her bölümünü öğreneceğimiz açılış kurallarımızın ilkelerine bir göz atalım ve oyunlarımızda uygulamaya çalışalım.

Satranç temel olarak üç bölümden oluşmaktadır.

1- Açılış

2- Oyun ortası

3- Oyun sonu

AÇILIŞ KURALLARI

1. Merkez karelerini ele geçir ve kontrol et.

2. Satranç tahtasında e4 – e5 – d4 – d5 kareleri merkez kareler olarak adlandırılır.

3. Hafif taşların hızlı ve etkili bir şekilde gelişmesini sağla.

4. Hafif taş olarak anlatılan atlar ve fillerdir

5. Şahın güvenliğini sağla.

6. Ağır taşlarını gerektiğinden önce oyuna sokma.

7. Ağır taşlardan kasıt vezir ve kalelerdir.

8. Piyonlarla yapılacak gereksiz hamlelerden kaçın ve piyonlarla kendi aletlerinin gelişimini engelleme. ( Aletler ,Atlar, Filler, Vezir, Kale )

9. Her hamlenin bir amacının olduğunu ve her hamlenin büyük bir planın küçük bir parçası olduğunu unutma.

10. Başlangıçta zayıf olan f2 ve f7 karelerini koru.

11. Mümkünse aynı taşla iki kez oynanmamalıdır.

Satranç herşeydir; sanat, bilim ve spor – [Karpov]

TSF SATRANÇ ANTRENÖRÜ TSF ULUSAL HAKEM

HATİCE CAYMAZ [email protected]

[email protected]

Page 16: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

SİZDEN BİR ÖYKÜ KİRACININ BİN EVİ

Haziran başları. Her akşam evde aynı şeyler konuşulurdu. Kiralık ev. Aramadığın zaman adım başı camlarda, ağaç gövdelerinde, elektrik direklerinde, duraklarda, gazetelerde boy boy ilanlar olurdu. Otobüsle her geçişte göze çarpan “kalliferli lüküs daire” yazısına buruk gülümserdim, “bize böylesi rastlamaz” diyerek. Arayınca bulunmuyordu işte. Altı yıldır oturuyorduk bu evde. Her yıl yapılan kira artışları da içimize otururdu. Girişteydi, alt kat bodrumdu. Kömürlük olarak kullanıldığından, yaz kış kapısı açık dururdu. Evde kömür sobası hiç sönmese bile yere basılmazdı. Televizyon izlerken, misafir geldiği günler hareket etmeyince daha çok hissederdik soğuğu. Sanki rüzgâr eserdi alttan alta.

Ferah, iç açıcı bir mekân da değildi, arka bahçeye bakardı. Sokak gören penceresi, balkonu olmadığından, sıkıcı geçerdi hafta sonları. Çalışmıyor olsam, iki çocukla kafayı yerdim. Arka bahçede büyük bir vişne ağacı; yanında erik, kayısı, ayva duvar kenarlarında diziliydi. Orta boşlukta iki demir çubuk, karşılıklı yere sabitlenmiş, çamaşır ipi gerilmişti. Çamaşırın çok olduğu günler, ağaçlar arasına da ip bağlardım. Güneye baktığından güneş bahçeyi ışıl ışıl aydınlatırdı. Baharda çimenler diz boyu olur, aralarında beyaz, sarı papatyalar, pembe mine çiçekleri açardı. Yatak yorgan havalandırmak, konu komşu kırk yılda bir toplanıp oturmak için idealdi. Bir de kameriyesi olsa keyfine doyulmazdı bahçenin. Ama evin soğuğu çekilir gibi değildi. Titreyerek geçen uzun kış geceleri… Altı yıl yeter dedik, ev arıyoruz. Sanki kıran girdi. “Kalliferlisi de, lüküsü de” yerin dibine girmiş olmalı, yok. Pencereleri perdesiz ev görünce koşturuyoruz. Tam kiralama sezonu, ilan asmaya gerek görmüyorlar. Soranın haddi hesabı yoktur. Evler boşalmadan tutuluyor olmalı. İş dönüşlerinde, akşam yemeğinden sonra, bir de hafta sonları dolaşabiliyoruz. Bütün tanıdıklara, konu komşuya tembihledik, duyarlarsa haber verecekler. Pazardan dönerken bir ev gördük. Giriş altı, şimdi oturduğumuz evden de beter. Soğuktan geçtim, rutubetli. “Burada oturulmaz” demişim. Karşı dairede oturan alındı. “Bizim gözümüz yükseklerde değil!” diyerek laf vurdu. Üçüncü katta bir ev varmış, çocuk parkında sorunca öğrendim. Hemen gidip baktım. Daha boşaltmamışlar, eşyalıydı. Karşı komşusuydu söyleyen, gözü tutmuş beni. Fena sayılmazdı. Sobalı. Salona açılan üç odası vardı, bir de tuvalet. Başka türlü ısınmaz zaten, hiç hoşuma gitmese de bütün evlerin konumu böyleydi. Ama tuvaletin salona açıldığını ilk defa burada gördüm. Yemek yerken, televizyon izlerken, tuvalete giren çıkanı da seyret. Ufacık, koridor benzeri geçişi olsa, bir derece.

Ya fiyatı? Tuvalet manzaralı daire için benim bir aylık maaşım. Bunun tam tersi bir eve baktık. Sıra sıra üç oda, yanında da salon; en sonunda mutfak, banyo, tuvalet. Tren gibi. Çocuklar da küçük, odanın birinden çık, birine gir, çuf çuf çuf, lunaparka gitmiş gibi olursun. Soba nereye kurulur, odalar nasıl ısınır bilemem. Daha önce oturanlar boşanmış, adam yalnız kalıyormuş. Kafayı üşütmüş galiba, ev yangın yerine dönmüş. Daha oturmadan, bu halde görmek bile sinirlerimizi bozdu, kaçar gibi çıktık. İyisi kötüsü, genişi darı, sobalısı kaloriferlisi hiç fark etmiyor. Bütün ev sahiplerinin burnu Kaf dağında. Sanırsınız Boğaziçi’nde yalı kiralıyor. Hiçbiri burnundan kıl aldırmıyor. “Evinize gözümüz gibi bakar, kirayı aksatmadan öder, gelenimiz gidenimiz olmaz!” desek de Bir kuruş inmiyorlar. Ha bir de her kira artışında “ Ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi var” demezler mi? İllet olurdum. En sonunda bir evi gözümüz tutar gibi oldu. Arka tarafa bakıyor, güneş ve sokak görmüyordu. Hiç olmazsa ikinci kat diyerek niyetlendik. “Yarına kadar düşünelim” dedik. Zaten akşam olmuştu. Gördüklerimizin içinde en derli toplu olanıydı. Yine birimizin maaşını vereceğiz. Sobalı üstelik. Odun, kömür, elektrik, su derken, yine ucu ucuna yaşayacağız. O paraya göre döşemeler parke veya marley olsaydı. Duvarlar alçısız pütür pütür. Mutfak dolapları da bir şeye benzemiyor. Lambri, gömme dolap hak getire. Tam takır kuru bakır. Eee… Bütün kazancımı kara betonla, dört duvara mı vereceğim? Vazgeçtik.

Page 17: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

Utana sıkıla söyledik ev sahibine. Henüz ev sahibimiz bile değilken; sanki evi tutmuşuz, günlerce oyalamışız, zarara uğratmışız gibi çok bozulmuş, hatta sinirlenmişti mal sahibi hanım. Halbuki hali vakti yerinde, tuzu kuru birine benziyordu. En azından bizim gibi kırk hesap yapmıyordur. Haftaya kalmaz tutulurdu. Çoluk çocuk belediye otobüslerinde, yollara dökülüp, kalkıp gelmişiz. Sırf bunu söylemek için. Bu arada bizim ev sahibi bir taraftan fiyatı arttırmaya çalışırken, bir yandan da “kızım taşınacak” deyip duruyor. Oturduğumuz semtte kaloriferli daire pek yoktu, olanlar da pahalıydı. Gücümüz yetmeyeceğinden bakmıyorduk bile.

İnsanın oturacak bir evinin olması ne büyük nimet. Kirayı zor öderken ev sahibi olmak hayal. Toto-loto oynamaz, piyango bileti almayız. Miras kalacak kimsemiz yok. Kiracı lafıdır, “ev sahibinin iyisi olmaz” deriz. Biri içimizi sızlattı. Ev değil, ahır sanki. Hayvan bağlasan durmaz. Her taraf kırık dökük, delik deşik, leş gibi. Yanmış, yıkılmış, dökülmüş, saçılmış. Ev sahibi ağlamaklı “Allahtan korkmadan, kuldan utanmadan nasıl yaşamışlar böyle. Bunlar insan olabilir mi?” diyordu. Aylarca kira da ödememişler. Kurtulduğuna şükrediyordu adamcağız. İyileri de var ev sahibinin. Bir arkadaşımız yeni yapılı sıfır evde üç otuza, kirayı gıdım gıdım artırarak yıllarca oturdu, köşeyi döndü. İş arkadaşımın babası, yeni satın aldığı evi tamir ettirmiş, boya badana yaptırıp öylece kiraya vermiş. Kaparosuz, üstelik çevredeki evlerden ucuza. Bize böylesi hiç rastlamadı. Sonunda kesemize uygun bir ev bulduk. Daha doğrusu eşim görmüş. Evden çok ev sahibini beğenmiş, “Babamı hatırladım” diyordu. Ben kesin karar vermek, işi bağlamak ve anahtar almak için gittim. Apartman, zeminle birlikte üç katlı. Bodrum kömürlük olarak düzenlenmiş. Kiralık daire girişte. Sokak tarafında iki boş dükkan ve bir bakkal var. Üst iki katta üçer, teras tek daire, toplam sekiz aile olacağız. Ev üç küçük oda, salon; kırık dökük mutfak, banyo, tuvalet. Yerler sözüm ona marley, ama mutfak ve banyo tarafı perişan. Mutfak dolapları sökülmüş, yerine eski köy evlerinde olan raflardan çakılmış. Evye çıkarılıp, yerine çatlak çinko bir lavabo yerleştirilmiş. Alt kısım tam bir ucube. Ocak tüpü, tencere, tava, çöp bidonu konacak kısım açıkta. Kap kacak göz önünde duracak anlaşılan. Ev sahibi karı koca ne desem hemen bir çözüm buluyor. Özellikle hanım esprili. “Okumam yazmam yok, Kayserili de değilim ama her şeyden anlarım” diyor. “Evde biraz marley var, boşluklara yapıştırırız. Alt dolapları kapatmak için ip gerer, fırfırlı örtü takarsın. Raflara tül perde yaparsan, sinek böcek konmaz, toz olmaz. Ev temiz sayılır, bir iki kutu boya yeter.” Rengi de şampanya olmalıymış! Esmer, şişman, kısa boylu, sevimli, konuşkan bir hanım. Adamı gözüm tutmadı. Eskiciymiş. Hurda demir, bakır, eski eşya, giysi; ne olursa alıp satıyormuş. Yukarı komşu paraya sıkışmış, evini satmak zorunda kalınca ucuza kapatmış, oraya taşınmışlar. Burayı da satmayı düşünmüş önce. Evde elle tutulur ne varsa söküp yerine eski püskü malzemeler takmış. O yüzden ev dandiniydi. Sokağa bakan balkonlu geniş odayı ortadan duvarla bölüp, dışarıdan kapı yapmış. Burasını büro olarak düşünmüş, bütün eskileri doldurmuş. Sığmayanları da balkona yığmış. Böylece evin en ferah bölümünü de öldürmüş. Gün ışığı bu odaya sadece salon kapısından giriyor. “Salon için balkon yaptım” dedi adam. Baktık. Salon penceresi boyunca koca bir su yalağı! Kenarına da çamaşır ipleri gerilmiş. Kapısı yok. “Nasıl geçeceğiz? deyince, ev sahibi kadın kocaman gövdesiyle “hop!” diyerek pencereden atlayıverdi. “İşte böyle” dedi. Olmasa da olurdu. Hatta daha iyi olurdu. Pütür pütür çimentodan yapılmış, garip bir şey. Pencereden hoplaya zıplaya geçmek, çok komik, zahmetli ve tehlikeli. Balkon demeye kırk şahit gerek. 75 santim eninde, iki metre uzunluğunda tam bir davar yalağıydı. Otantik ve nostaljik de denemez. İki defa hacca gitmişler, adamın adı da Hacı. İkisinin de ağzından bal damlıyor. Eşimi mest eden de bu olmalı, yoksa evin iler tutar yeri yok. Bir şey de diyemedim, kararını vermiş. “Tapusunu alacak değiliz ya. Ev sahibi iyi olsun, bir yıl sonra bizi bunaltmasın çık diyerek, yeter!” diyordu. Kirası da maaşımın dörtte üçü. Fena sayılmaz! Onlar da bizi beğenmiş olacaklar, attılar anahtarı kucağımıza, “Hadi hayırlı uğurlu olsun” diyerek. “İki kutu şampanya boya alırım. Üç beş kuruşa boyacı da bulurum. Siz bana ödersiniz”

Page 18: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

dedi Hacı Amca. Eşim çok sevindi. Biz çalışıyorduk. Çocuklar da küçük. Uğraşacak zamanımız yoktu. Evi tuttuk, içime sinmese de. Binanın dışı boyasız, bakımsızlıktan sıvaları dökülmüş. Sadece konumu iyiydi. Çarşı ortasında, iki sokağın kesiştiği yerde; otobüs, dolmuş duraklarına yakındı. Binanın içi de perişandı. Yıllardır bakım yapılmıyor olacak rengi atmış, merdiven mozaikleri delik deşikti. Bahçe duvarları engin ve genişçeydi. İri taşlardan eğri büğrü yapılmıştı. Gerçi bizim yalak balkonla uyum içindeydi tüm bina. Aybaşına on beş gün vardı. Üç buçuk aylık peşin verdik, öyle istedi Hacı Amca. Hiç olmazsa teminat almıyor diye sevindik! “Ev temiz, yalandan boyansa olur. Birkaç yıl rahat edersiniz.” Bir iki kutu derken… Tam altı kutu boya alınmış. Hacı ortalarda yoktu. Karısı bir ara görünüp kayboldu. Boyacılarla hesaplaşıyoruz. Parayı öderken şaşırdılar. Ev sahibi yaptırıyor sanmışlar. “Bol keseden aldırdı. Artan iki kutuyu da karısı evine çıkardı” dediler. Kızdım, sinirlendim, çok bozuldum. İki günlük ücretlerini verdim. Boya parasını da boyacılar vermiş, onu da ödeyip gönderdim. Akşamüzeri Hacı Amcayı kapıda gördüm. Boya işinin dediğinden pahalıya geldiğini, iki kutunun artmış olduğunu söyledim. “Boyalar sizdeymiş, iade edip ücretini alabilirim” dedim. Nakliye, hamal parası, badana derken epey açılmıştık. Kuruşun hesabını yapmasak ay sonunu getiremezdik. Önce çok öfkelendi, işçilere yükledi suçu. “Kalan boyaları götürmüşler” diyerek. “Kolay” dedim. “İşyeri adreslerini aldım. Gidip sorabiliriz.” Oysa almamıştım. İnandı. “Ben gider alır gelirim” deyip fırladı gitti.

Yarım saat geçmedi. Bir kutu boyayla geldi. “İkinci kutu?” deyince “Dibinde azıcık kalmıştı, almadım” diye bir de yalan söyledi.

İyi kötü idare ediyor, komşuluk yapıyorduk apartmanda. Çocuklar arkadaş, bizler yeni dostlar edindik. Daha güle güle oturun demeden uyardı komşular “Evinin, kömürlüğünün kapısını sağlam tut!” diyerek.

Çalışıyorum, gün boyu koşuşturuyorum. Kimseyle ne sıkı fıkı ne de kötü olacak vaktim yok. Girip çıkarken karşılaşıyoruz, komşularla, ev sahipleriyle, o kadar.

Üç ay biterken “Kira günü geliyor, ne çabuk geçti aylar” diye konuşuyoruz evde. Maaşlı olunca sayılı gün çabuk geçiyor. Peşinattan sonra ilk kira ödememiz olacak.

Bir akşam yemekten sonra kapı çaldı. Açtık. Hacı Amca, yanında orta yaşlı bir adam ve kadın, bir de genç biri. Buyurun demeye kalmadan Hacı Amca atladı eşikten, evi göstermeye başladı yanındakilere.

“Burası mutfak, karşı banyo, tuvalet. Yerler marley, duvarlar temiz…” Şaşırmış kalmıştık… Ne yapmaya çalışıyordu? Gelenler de durakladılar… Bir gariplik

olduğunu anladılar… Yüzsüzlük, saygısızlık hatta dolandırıcılık denir bu yapılana. Evi satmak istiyormuş. Bu

arada bize de tamir ettirip, temizletmiş oldu. Hem kirayı alır, hem de evi satmaya çalışırım diye düşünmüş. Üç buçuk aylığına evi kiraya

vermiş oluyor aklınca. Eşime havale ettim Hacı Babasını…

Fazilet Ünsal Eliaçık

Page 19: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta
Page 20: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

RESSAM

Öğleye doğru saat 11.00 civarında yürüyüş kıyafetlerimi giydim, spor ayakkabımı ayağıma geçirip

evden çıktım. Sonbahar havası olmasına karşın berrak bir gün, bulut yok, ısı normal tam yürüyüş

havası deyip, apartmanın bahçe kapısından çıkıyorum. Parkın kenarından yürürken Cengiz Beyi

görüp karşıdan selam veriyorum. Cengiz Bey yine görevde, parkta güvercinlere ekmek parçaları

atıyor. Birçok güvercin üşüşmüş, bir iniyor, bir havalanıyorlar. Cengiz Beyin, biraz önce evinin

önünde biriken kedileri beslemiş olduğundan eminim, az sonrada elinde tuttuğu diğer torbayı

köpeklerin beslenme alanı olan çitlerin yanına götürüp onları da besleyecek. Biraz yürüyünce park

görevlisi yaşlı adama selam veriyorum. Yolun karşısına geçip gölge yerden yürürken çitlerin

arkasında bekleşen köpekler havlıyorlar, çünkü biraz sonra Cengiz Bey yanlarına gelecek, hatta

bir kısmı küçük tepecikten inmeye başladılar bile. Yoluma devam ederken kaldırımı süpüren ve

çöp toplayan Belediyenin çöp görevlisinin hatırını soruyorum. Teşekkür ediyorum, oda benim

hatırımı soruyor.

Fen lisesi yoluna gidip, oradan ODTÜ ormanı gireceğim. Çiğdem mahallesine oturan herkes bu

ormanda bir yürüyüşe çıkmıştır. Tabii ki insanların sağlığı el verdiği sürece yürümüşlerdir.

Yürümeğe başlıyorum. Fen lisesinin tel örgülerinin ardında birçok köpek var, aralarında yavruları

da görüyorum. Sol tarafımda Konya yolunda trafik olağan halinde ve bir uğultu ormana

yansımakta.

Orman içersinde yürüyüş havasını gören bazı kişiler var. Çiftler, iki bayan konuşarak gidiyorlar.

Devam ediyorum, patikalardan inen üç dağ bisikletçisi geçiyor. Tepeye çıkarken elinde bir takım

malzemeler olan orta yaşlı bir bayan görüyorum. Durmuş etrafı inceliyor, hafifçe tebessüm edip

geçiyorum. Bir daha arkama bakmam ayıp olabilir diye düşünüyorum.

Yoluma devam ediyorum, sarı otlar beni takip ediyor sanki her taraf sapsarı olmuş durumda. Ne

de olsa kış öncesi üst yolda birkaç gün önce yağan yağmurun su birikintileri var. Fakat ben onlara

basmadan az da olsa çimenli yerden devam ediyorum. Daha sonra her zaman takip ettiğim yolu

izleyip, küçük kaynağa gidiyorum. Buradaki otlar diz boyu ve sapsarı, birkaç yudum su içip kısa bir

mola sonrası dönüşe başlıyorum.

Dönüş yolumun üzerinde bir kişiye denk gelip selam veriyorum. Hafif meyilli araziden inerken karşı

ki sırtlardaki yüksek binaları görüyorum. Aklıma buradan geçerken hep gecekondu dolu olduğu

zamanlar geliyor. Dikmen- Keklikpınarı sırtlarında aralıklı olarak küçük evler vardı. Bahçeli olan bu

evlerde hep mutlu insan olduğunu hayal ederdim. Sonra tahminim on yıl önce Ankara girişi çirkin

diye bir bahane uydurulup bu küçük evler yıkıldı. Şimdi yüksek evler yükselmiş durumda. Ama bu

binaların toprak kaymasına sebep olabileceği, insanların nefes almasını önleyeceğini kimse akıl

edemedi. Sonuç istinat duvarları ve göstermelik ağaçlandırmalar.

Yolun bir kısmını daha yürüdüm, önümde koca Ankara sol tarafım Bilkent, Çayyolu devam ediyor.

Hava açık olduğu için her taraf görünüyor. Sanırım hafif bir esintide Eskişehir ve İstanbul yolu

üzerinde grimsi kirli havayı da dağıtmış. Ne kadar kısa bir zaman da bu kadar büyüdü Ankara…

Gidiş yolunda gördüğüm hanımı tekrar görüyorum. Bu defa bir takım faaliyetler için resim yapmak

için gerekli olan malzemeleri portatif sehpasının içine koymuş, pür dikkat yaptığı tabloya ve çevreyi

incelemekte. ODTÜ ormanın içinde çok değişik insana rast gelmiş olabilirim. Hatta Çiğdemim

Derneği yürüyüş gurubu ile yürürken bağırarak dua okuyan bir adam rast gelmiştik. Adam bize

Atatürk’e dua edin diye bir de öğüt vermişti. Fakat orman yürüyüşlerinde ressama denk

gelmemiştim.

Selamlaşıp tekrar konuşmaya çalıştım. Önceki yıllarda Çiğdem mahallesinde oturmuş. Şu anda

Yaşamkent semtinde oturmaktaymış. Eski bir resim öğretmeni olduğu söyledi. ODTÜ içinden yol

Page 21: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

geçirildikten sonra yakın zamanda buralarında bozulacağına inandığı için Ankara civarındaki en

güzel mahalleye gelip buranın yok olmadan resmini yapmak istemiş. Hani şöyle bir şey vardır.

Yıkılmadan evvel çekilen bir fotoğraf veya tablo ne kadar önemliyse, bu yaptığımın önemli olduğa

inanıyorum dedi. Benim bu mahallede oturduğu sıralarda ODTÜ ormanı içinde çok sık yangın

olmuştu, bir şekilde bu güzelim alanın yok ihtimali yüksek.

Aslında ben biraz önce ne düşünmüştüm? Karşıda eskiden gördüğüm küçük evleri ve gecekondu

mahallesini gözümün önüne getirmeye çalışmıştım. Ressam hanımın yaptığı çalışmanın önemini

anladım. Ona saygı duyup yoluma devam edeceğim sırada bana şöyle dedi; Ben geleceğe bir

şeyler yansıtmak istiyorum. Yarın yok olacak bu doğaya sahip çıkmalıyız. Teşekkür edip ayrıldım.

Turhan Demirbaş

TÜRKÇESİNİ KULLANALIM

Dilimizi korumak için sözcüklerin varsa Türkçesini kullanmalıyız. Ağırlıklı olarak Türk Dil Kurumu

ve Dil Derneği sözlüklerinden bu ay sizler için derlediğimiz sözcükler aşağıdadır.

Adapte : Uyum Ajanda : Andaç Alternatif : Seçenek Ambulans : Cankurtaran Angarya : Yüklenti Atölye : İşlik Benchmarking : Kıyaslama Cevap : Yanıt, Diyagram : Çizenek Faktör : Etken Hosting = Barındırma İltihap : Yangı

Klasör : Sıralaç Ofset : Düzbaskı Pergel : Yayçizer Program : İzlence Provokasyon : Kışkırtmak Selfi : Özçekim Simültane : Eşzamanlı Sistem : Dizge Slayt : Yansı Stres : Gerilim Tahliye : Salıverme Terör : Yıldırı

GORDIOS EFSANESI

Frigler’e bir kahin tarafından, şehre öküz arabası ile ilk giren adamı kral ilan etmeleri söylenir. Bu kişi kağnısıyla kente giren yoksul köylü, Midas’ın babası Gordios olur. Gordios, kral ilan edildikten sonra öküz arabasını Frig tanrısına adar. Araba kızılcık dallarından bir düğümle tapınağa bağlanmıştır ve bu düğümü çözecek kişinin Asya’nın hakimi olacağı söylentisi her yana yayılır. Makedonyalı Büyük İskender, Gordion’a geldiğinde düğümü çözmeye çalışır, başaramaz. Sabrı tükenince öfkeyle kılıçını çekip düğümü keser. İskender, gerçekten de Pers İmparatorluğu’nun fatihi ve Asya’nın hakimi olacaktır.

Page 22: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 22

Page 23: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 23

UMUDUN TAKIMI

Yeni dönemimizin ilk belgeseli Şampiyon Olmasak da filmiydi. Filmi yapımcısı ve yönetmeni

olan Mihriban Sezen ile birlikte izledik.

Film 2014 yılında Osmaniye'nin

Karaçay Mahallesinde çekilmiş. Bu

mahallede büyüyen üniversiteli bir genç

ve arkadaşlarının tüm zorluklara

rağmen mahallenin çocukları ile bir

futbol takımı kurma çabasına tanık

olduk.

Çevre illerden göç alan bu kenar

mahalle gittikçe fakirleşmiş, gençler

uyuşturucu bağımlısı olmuş, uyuşturucu

kullanım yaşı 11-12 yaşlara kadar inerken aşırı dozda eroinden kaynaklı genç ölümler

yaşanmıştır.

Mahalle gençleri ve çocukları tüm bu duruma karşı futbol etrafında birleşerek mücadele eder.

Üniversite öğrencisi Soner Karabay çocukları kötü

alışkanlıklardan uzak tutmak üzere okul çıkışında birkaç

çocukla top oynamaya başlar. Gelen çocuk sayısı giderek

artar ve bir takım ruhu oluşur. Gençler velilerinin de

desteğini kazanır, bir derneğin yönetimini devralarak onu

Karaçay Gençlik Spor Kulübünü oluşturur.

Çocuklar için korunaklı bir çatı olan bu kulüp, Karaçay

mahallesinin çocukları için bir spor kulübünden çok daha

fazlasıydı.

Filmde çocukların gözlerinin içinde mutluluğu ve umudu gördük. Bize “Şampiyon olmasak da,

kupalar kazanmasak da, biz birçok şey kazandığımızın farkındayız.” diyorlardı.

Zuhal Yüksel

BEZ TORBA KULLANMAYA ÖZEN GÖSTER,

GEREKTİĞİNDE PLASTİK POŞETİNİ DEFALARCA KULLANARAK SARFINI AZALT.

YENİ BEZ TORBALAR ÇİĞDEMİM DERNEĞİNDEN

7.5 TL’YE TEMİN EDİNİLEBİLİR. (3 ADET 20 TL.)

Page 24: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 24

GEZİ NOTLARI

Yine bir rota ve yeni bir heyecan, Bu gezimizde, Mengen, Devrek, Çaycuma üzerinden Bartın-Güzelcehisar-İnkumu ve Boğaz’a gidiyoruz. 7 Ekim 2018 sabahı saat 7’de buluşup yeni yerler görecek olmanın verdiği keyifli ve huzurlu ruh haliyle seyahatimiz başlıyor.

Keyifli bir yolculuk sonrası saat 11.00’de Bartın’a varıp burada araçlarımızı değiştirip rehberimizi de alarak, iki midibüsle kıvrımlı yollarda 18 km yol alıp, Karadeniz sahilinde, doğanın tarihle içice olduğu Güzelcehisar köyüne ulaşıyoruz. Bizi muhteşem bir deniz ve kumsal ve sahilinde bulunan ve volkanlardan akan lavların soğuyup kristalleşmesi sonucu yaklaşık 80 milyon yıl önce oluşan lav sütunları karşılıyor. Herkesi büyülüyor bu manzara, deklanşörlere basılıp, anları ölümsüzleştiriyoruz.

Güzelcehisar 59 km kıyı şeridine sahip Bartın iline bağlı önemli turizm alanlarından biridir. 850 metre sahili bulunan Güzelcehisar özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistler için bir çekim merkezi olma özelliği taşımaktadır..Dünyada Kuzey İrlanda, İskoçya ve Kaliforniya’da bulunan lav sütunları koruma altına alınarak doğal miras kabul edilmiştir.Bu eşsiz güzellikleri görmenin ve insana sakinlik ve huzur veren deniz kokusu ve görüntüsüne veda ederek, İnkumu’na doğru yol alırken,yolda kestane,fındık, palmiye ve hatta portakal ağaçları gördük. İnkumu, Bartın’a 20 dakika uzaklıkta bir tatil beldesi. Yemyeşil doğası ve masmavi deniziyle bölgenin en büyük plajlarından birisi. Denizle dolu bu güzel günde balık yemeden olmaz tabii. Mengen restaurantta yediğimiz balıklar bir harikaydı, balığa doyduk gerçekten. Yemek sonrası denize hasret kaldığımızdan galiba kendimizi incecik kumların üstünde bulduk. Havada şansımıza yazdan kalma gibi. Kimi sandalyesini almış güneşleniyor, kimi piknik yapıyor, kıskanılmayacak gibi değil doğrusu. İstemeyerek ayrılıyoruz buradan. Burdan sonraki durağımız Boğaz mevkii. Bartın Irmağının 15 km akarak Karadeniz’e döküldüğü yerdir burası. Bartın ırmağı üzerinde 500 tonluk gemilerle Karadeniz’den kente kadar ulaşım yapılabilen en düzenli akarsudur. Burada Bartın Boğaz deniz üst komutanlığı bulunduğundan araçlarımızdan inmeden görme şansımız oldu.

Page 25: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 25

Burada aynı zamanda denizaltıların çekilip bakımlarının yapıldığı alanlar mevcut. Boğaz sonrası sıra tekne turunda. Bartın çayı üzerinde yaklaşık 1 saat süren turda kurtlarımızı da dökme fırsatı yakaladık. Denizle bu kadar içiçe geçen etkinliklerden sonra sıra Bartın’ı tanımaya geldi. Bartın’ın meşhur çöven ekmeklerini alıp sevdiklerimize götürmek için alışveriş yaptıktan sonra, Kent Tarihi müzesini geziyoruz. Müzede Bartın ticaret hayatı, gemi yapımı, madencilik, eski tarihi esnaflar, tarihi çarşı, el sanatları, kadınlar pazarı, mimari yapı ve mutfak kültürü hakkında

kiosklar, maketler ve panolar ile fotoğraflar yer alıyor. Gerçekten çok zengin bir müze. Müzede ses efeklerinin de olması çok etkileyiciydi. Bartın’ı gezerken eski Bartın evlerini, şadırvan, su terazisini gördük, 1887 yılında esnafın su ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilen Su Terazisi, Bartın’daki önemli tarihi yapılardan biridir. Kesme taştan, tabanı geniş, yükseldikçe daralan, 12.20 m boyunda bir dikilitaş formunda inşa edilmiştir. Demirden yapılmış merdivenleri ile tepe noktasına kadar çıkılabilmektedir. Yolda rastladığımız satıcılardan

kestanelerimizi aldıktan sonra, Bartın hal’ine gidip tazecik sebze ve meyveleri görüp az da olsa alabildik. Artık yorgunluğumuzu atmanın vakti gelmişti. Taşhan’a gidip çay ve kahvelerimizi içme vakti. Taşhan, 1832-1835 yılları arasında Hacı Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. İki katlı, dikdörtgen planlı ve açık avluludur. Halen şahıs mülkiyetinde ticari amaçla kullanılmaktadır. Bu tarihi mekan dünyanın dört bir yanından getirilmiş kahve aromaları ile zengin bir yer. Dolu dolu geçen harika bir gezinin ardından, Artık Ankara’ya dönme vakti geldi. Aynı güzergahtan yol alıp gece 23.15 civarı mahallemize ulaşıyoruz. Başka gezilerin heyacanını duyumsayarak.

Dilek KARADUMAN

Page 26: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 26

KÜTÜPHANE’DEN SEÇTIKLERIMIZ

Hulki Cevizoğlu Kitapları; 641- Edip Yüksel - Çöpe At(Din); 5016- Türkçe İbadet(Din); 5279- Yaşar Nuri Öztürk (Din); 7617- 1919'un Şifresi; 9780- Ey Türk İstikbalinin Evladı 1-2; 9781- Ya Sev Ya Sevr; 11954- İşgal ve Direniş 1919 ve Bugün; 12584- 28 Şubat Bir Hükümet Nasıl Devrildi; 15801- Masonluk ve Rotaryenlik; 16232- Yakın Zamanlar Tarihi Ne Dedik Ne Oldu!; 16411- Türkiy'nin Gündemindeki Özelleştirme; 17554- Kod Adı:68 68'lerin Dünü Bugünü; 17762- Tarih Türkler'de Başlar(Dil- Türkçe); 19325- Musalla Taşındaki Türkiye; 20968- Taze Yazı Kokusu; 22039- Bütün Kaleler Zaptedilmedi; 23545- Ceviz Kabuğu; 28905- Bırakmayı Düşündüm; 29184- Yaşar Nuri Öztürk'e Soruyorum( Din); 29630- Gizli Sözler

Mustafa Balbay Kitapları; 285- Dönekrasi 5010- Turban Kime Kurban; 5412-Savunma; 14848-Zulümname Düşünüyorum O Halde Sanığım; 17007-Silivri Toplama Kampı Zulümhane; 18566-Affedersin La Fontaine; 19678-Balkanlar(Gezi); 22498-Devlet ve İslam; 23251-Irak Bataklığında Türk-Amerikan İlişkileri; 25896-İran Raporu; 26986-O Mektubu Yazan Bendim; 27001-Suriye Raporu; 27052-Orta (daki) Asya Ülkeleri; 27385-Ülkelere Değil Savaşa Düşmanım(Gezi); 27519-Copokrasi; 28225-Zulümdar Demokrasi Tanrısı; 28227-Geçmişten Geleceğe Türkiye; 28232-Çin'in Uzun Yürüyüşü (Gezi); 29454- Tarihin Arka Odası Amerika; 29583- Yürüyüş; 29796- İnsanı ve Devleti Yaşatmak İçin Hayır; 29837- Sü-Lale Devri

Saygı Öztürk Kitapları; 1042-Devletin Derinliklerinde; 4166-Madalyalı Mahkûm 7625-Tamam Reis Kırcı, Ağca ve Bir Dönemin Cinayetleri; 13070-Şemdinli'de Olay Var; 15934-Kasadaki Dosyalar; 15938-Son Babalar; 16191-Belgelerle Ergenekon; 16293-Ölüm Kuyuları; 19492- Taşeron Mesih; 22078-Sınır Ötesi Savaşın Kurmay Günlüğü; 26353-Örgüt Pazarı; 27564- 33 Kurşun

Page 27: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 27

Yılmaz Özdil Kitapları; 7886- Kadın; 15933- İsim Şehir Hayvan; 22045- Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda; 22217- İsim Şehir Bitki - İçindekiler… İçinde…25812-İsim Şehir Artist

Ahmet Taner Kışlalı Kitapları; 532- Ben Demokrat Değilim; 4241- Kemalizm Laiklik ve Demokrasi; 6436- Siyasal Çatışma ve Uzlaşma; 10533- Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği; 13421- Siyaset Bilimi; 14093- Öğrenci Ayaklanmaları(Kadın-Aile-Aşk-Gençlik); 22443- Siyasal Sistemler; 28850-Bir Düşün İnsanı; Ahmet Taner Kışlalı (ODTÜ- Türkiye Tarihi)

Sina Akşin Kitapları; 7821- Türkiye Tarihi - Osmanlı Devleti 1600/1908; 8344- İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele; 19663-Kısa Türkiye Tarihi; 20965- Yakın Tarihiizi Sorgulamak; 22963- Şeriatçı Bir Ayaklanma; 27077- Ana Çizgileriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi; 28248- Tarihin Deltasına Yolculuk

Page 28: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 28

Page 29: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 29

MUHTARIMIZDAN

Sevgili komşularımız 29. Raporumuzda da Mahallemizde yapılmakta olan ve yapılan çalışmaları sizlerle paylaşmak isteriz.

1. Eylül ayında mahallemizde

hüzünlü bir açılış vardı.

Güvenpark’ ta patlayan

bomba sonucu hayatını

kaybeden Ankara Fen Lisesi

Mezunu ve ODTÜ öğrencisi

Ozan Can Akkuş adına

açılan park bir kez daha yüreğimiz yaktı. Ailesinin katıldığı bu açılışa Muhtarlık ve

Çiğdemim Derneği olarak katıldık. Bu açılışta bir anlamı olsun diye, dernek ve muhtarlık

olarak, Tema tarafından Gaziantep’te oluşturulmakta olan ormana Ozan Can adına on

fidan diktirdik.

2. 1583. Cadde’ de bulunan binalara mahallemizin üst kısımlarından gelen yoğun yağmur

suyu tehlike oluşturmaktaydı. Konu ile ilgili muhtarlık olarak girişimlerimiz olmuştu.

Binalarda yaşayan komşularımızın da girişimi ile cadde üzerine bariyerler konuldu.

1552. Sokak’ ta aynı benzer sorunu tekrar yaşadık. Yöneticileri ile ASKİ ve Çankaya Belediyesi yetkilileriyle görüştük, şimdilik geçici bir çözüm uygulanıyor. Umarım kalıcı bir çözüm ile yağmur sularının düzenli olarak yer altına alınma işlemi yapılabilir.

3. Kapatılan Makro Market yanında bulunan küçük park, Çankaya Belediyesi tarafından

aydınlatması yapılarak daha güvenli bir hale getirilmiştir.

4. 1560 ve 1564 Caddeleri’ nin kavşağında bulunan kanalizasyon sık sık tıkanmakta idi.

ASKİ ekipleri tarafından kazılarak birleşme rögarında iyileştirme yapıldı.

5. Başak ve Yaman Okay Parkları’ nın spor alanları Çankaya Belediyesi tarafından zemini

yenilenerek ve boyanarak yeniden kullanıma hazırlanmaktadır.

6. Şubadap Çocuk, Maya Masal Tiyatrosu diye bilinen çocuk şarkıları ve oyunları yapan

grup, 20 Ekim’ de kendi turneleri kapsamında mahalle çocuklarımızla oyunlar oynayıp

şarkı söyleyerek keyifli bir gün geçirmelerini sağladılar. Kendilerine mahallemiz çocukları

adına teşekkür ediyoruz.

7. Mahallemizde muhtarlık arkasında yapılmakta olan ortaokula 1. kat beton atılmış ve

çalışmalar devam etmektedir.

Ekim ayında doğan bütün komşularımızın doğum günlerini kutlar sevdikleri ile birlikte sağlıklı

yeni yaşlar dileriz.

Çiğdem Mahallesi Muhtarı Hasan Hüseyin ASLAN

Page 30: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 30

MEME KANSERİ

Kansere bağlı ölümler arasında 2. sırada yer alan meme kanserinde artış yaşandığı

araştırmalar sonucu belirtilmiştir. Meme kanserinde bilinçlenme ve erken tanı çok önemlidir.

Kadınların özellikle 40 yaş sonrası meme kontrollerini periyodik şekilde yaptırmaları

gerekmektedir.

Günümüzde meme hastalıkları, artış göstermekte ancak erken tanı ve uygun tedavi ile başarılı

sonuçlar elde edilmektedir. Erken evrelerde müdahale edildiğinde meme kanseri artık tedavi

edilebilir bir hastalıktır. Tümör büyük çaplara ulaşmadan ve yayılmadan erken evre, meme

kanserinde uygun ve doğru tedavi yapılması halinde %80-90 oranında yaşam şansı

bulmaktadır.

Erken teşhis, Tanı ve Tedavi 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez kendi kendini muayene etmesi, yılda bir kez de

doktor kontrolü yaptırması gerekmektedir. Kadınların hiç bir şikayeti olmasa bile 40 yaşından

sonra, menopozdan sonra, yılda bir veya iki yılda bir mammografi çektirmeleri ve konusunda

uzman, tecrübeli bir genel cerrahi uzmanına muayene olmaları hayati önem taşır. Böylelikle her

hangi bir belirti oluşmadan önce meme kanserini çok küçük boyutlarda yakalayıp tam tedavi

şansı elde edilmektedir.

Tedavinin ilk aşamasını takip, gerekirse cerrahi tedavi yani ameliyat oluşturuyor. Cerrahinin

ardından patoloji sonuçlarına göre hormon, ışın, kemoterapi, psikolojik tedaviler yapılabiliyor.

Geçmiş yıllarda memede kanser vakası olması durumunda tamamı alınırken son yıllarda

gittikçe artan oranda memenin korunması amaçlanıyor. Hastaların çoğunda memenin sadece

bir bölümünü alarak bunu gerçekleştiriyoruz. Bazen, aynı seansta plastik cerrahi ile birlikte

çalışarak memeyi yeniden şekillendiriyoruz. Böylelikle hastalarımız organ kaybından dolayı

psikolojik ve sosyal sorunlar yaşamıyor.

Belirtiler

Memede veya koltuk altında ele gelen kitle veya ağrı

Meme başında akıntı

Meme başında içe doğru çökme veya şekil bozukluğu

Meme başında ödem ve şişlik veya renginde değişiklik

Risk Faktörleri

Az da olsa erken yaşlarda, sıklıkla 50 - 70 yaş arası kadınlarda,

Birinci ve ikinci derece yakınları arasında meme kanseri olan kadınlarda,

Menopoz döneminde şikayetleri azaltmak için dışardan östrojen hormonu alan kadınlarda,

Stres faktörü yüksek olan kadınlarda,

Çocukluk çağında başka kanserler nedeniyle alınan radyasyon ışınlarına maruz olan kadınlarda,

Yağ bakımından zengin beslenme şekli ve kilo alma, alkol, sigara kullanımı risk faktörlerini arttırıyor.

Düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite meme kanseri riskini azalttığı biliniyor.

Kadınlara oranla azda olsa erkeklerde de meme kanseri vakalarının görüldüğü bilinmektedir.

Dünyada 01-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık ayı olarak kişilerin bilinçlendirilmesi

amaçlanmıştır.

Op.Dr.Seda KIRIM BOZKURT Özel Ortadoğu Damla Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı

Page 31: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 31

MÜZE GEZILERI

Ankara’nın müzelerini komşularımıza tanıtmak amacıyla 2015 yılında başladığımız “Hep Birlikte

Ankara’nın Müzelerini Geziyoruz”

etkinliğimiz aralıksız olarak devam

ediyor. Ayda bir kez birlikte müzeleri

gezmeye devam ediyoruz.

Yeni dönemin ilk müze gezisini; 29

Ekim Cumhuriyet Bayramı haftası

nedeniyle, 25 Ekim tarihinde, Eski

TBMM, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve

Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesini

kapsacak şekilde planladık.

Katılımcılarla çok zevki bir bir gezi

gerçekleştirdik.

Müzeleri ve tarihi yerleri gezmek her yaştaki birey için tarihsel mirası tanıyarak, bu mirası

sahiplenme, koruma, geliştirme açısından

faydalı olacağı gibi, geçmişimiz hakkında

bilgi verir, eski toplumların yaşam tarzları,

inançları ve arkalarında bıraktıkları hakkında

bilgi vererek, geçmişle şimdiki yaşamımızı

karşılaştırmamıza, zengin ve bilinçli bir

düşünce yapısına sahip olmamıza, yardımcı

olduğu da bilinmektedir.

Müze gezilerine tüm komşularımızın

katılımını bekliyoruz.

Gönül Öner

Page 32: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 32

DİLLERİN VE DİNLERİN BULUŞTUĞU MİSTİK ŞEHİR MARDİN Güvenlikten şüphe etmeden, ön yargılarımızı kırarak düştük yollara .Bu kez rotamız Mardin. Diyarbakır‘a uçağımızla vardıktan sonra yerel rehberimiz Münir Atmaca beyin karşılamasıyla dört gün boyunca bizleri taşıyacak olan otobüsümüzdeyiz. Çılgın Dicle boyunca ilerliyoruz. Dicle ile Fırat birleşip Suriye den geçerek Basra Körfezi’nden Irak sınırlarında dökülmekte. İki nehir arasında kalan bu bölgeye Elce zire – Mezopotamya denilmekte. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Mezopotamya ‘Medeniyetin beşiği’ olarak da anılmakta. İlk durağımız acılı öyküsü ile On Gözlü Köprü. Dicle de boğularak ölen Suzan Suzi ile aklını yitiren Adil ‘in hikâyesi içimizi

buruyor. Yolumuza devam ediyoruz ve Diyarbakır. Tarih soluduğunuz hava gibidir Diyarbakır.Sanat eseri olan surlar eski kenti çepeçevre sarıyor.Surlara kulak verirseniz; Alp Arslan’ın kendisine nasıl şefkatle dokunduğunu, Timur’un yıkım emrine karşı nasıl direndiğini de duyarsınız. 5 km uzunluğundaymış ve Çin Seddinden sonraki dünyanın ikinci uzun surlarmış. Üzerinde 76 tane burç var. Surlar üzerinde okunabilen 63 tane yazıt var. Bu yazıtlara göre surları tarihin aktörleri el ele vermiş de yapmış: mervani, osmanlı, selçuklu, artuklu,

akkoyunlu, roma, bizans, eyyubi gibi. Ama ilk kimin taş üstüne taş koyduğu bilinmiyormuş. Kalkan balığı formunda ki surlara Mardin kapıdan giriyoruz. Mardin kapı şen olur Le le le le le le le canım Dibi değirmen olur Buralarda yar seven Mutlaka verem olur Le le le le le le le canım türküsü başlıyor dilimizde . Mardinkapı tarihte bir eğlence merkeziymiş Dibi de değirmenmiş Ayrıca buradan Hevsel bahçelerine, Gazi köşküne ve Kırklardağı gibi mesire yerlerine gitmek mümkünmüş. Şemsilerin mekanı ,Hacıların toplanma merkezi, seyyah tüccarların uğrak yerimiş . Çift başlı kartal ve Mezopotamya mitolojisi kökenli kanatlı aslan kabartması Diyarbakır'ın sembolü.. Sıcağa rağmen genç yaşlı demeden hepimiz onca merdivenden ürkmeden tırmanıyoruz..Cenk’in yükseklikten biraz başı dönüyor. Şehir 'de tüm tabelalar Kürtçe ve Türkçe, Diyarbakır’ a gelince bir kez daha anlıyorsunuz ki bu coğrafya bambaşka, Kürt halkı ve Türk halkı binlerce yıldır bu topraklarda kardeşlik içinde yaşıyor ama yerel halk Kürt ve dili Kürtçe.. Şehir eski Diyarbakır ve yeni Diyarbakır olmak üzere 2 kısımdan oluşmakta. Genelde gezip görülecek tüm yerler eski Diyarbakır kısmında bulunuyor. Tarihi Diyarbakır surlarının çevirdiği eski Diyarbakır bölümü bir daire şeklinde, şehrin merkezi dediğimiz nokta olan Dağkapı Meydanındayız. Mis gibi ciğer kokuları sarıyor dört bir yanımızı..Tahir Elçi’nin vurulduğu yer tam karşımızda.Diyarbakır’ın yok olmuş surları içinde on bin ev ve tarihin kayboluşu..İçimizde buruk duygular ile minaresi ile dikkat çeken Ulu Cami ye geliyoruz .Bir safta 800 kişi namaz kılabiliyormuş.Caminin dört cephesi İslamın dört ana mezhebini temsil etmekteymiş . Ulu Cami'nin hemen karşısında ise tarihi Hasanpaşa Hanı bulunmakta. Diyarbakır'ın günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış en büyük hanı.1572-1575 yılları arasında Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Hasan Paşa tarafından yaptırılmış. Bu han cıvıl cıvıl, tüm yerli halk ve gelen turistler bu handa bir mola veriyor ve

Page 33: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 33

soluklanıyor. Burası 3 katlı bir han, bahçesinde hediyelik eşya dükkanları, var..Birbirinden renkli poşileri şalları görünce alışverişe kaptırıyoruz kendimizi. Yüzlerce yıllardır konuklarını hep rahat ettirmiş bu han. İpek ve Baharat yolları üzerinde ki bu şehre ticaretin getirdiği refahında bir göstergesi. Diyarbakır sadece taşlarla , efsanelerle değil şiirlerle de örüldüğünü fark ettik ‘ Kış günü herkesin evi barkı olsun / Olursa bir şikayet ölümden olsun ‘ dizeleriyle Cahit Sıtkı Tarancı ‘nın evini görünce. İklim şartlarına göre inşa edilmiş , her mevsim için ayrı bir cephesi olan, geniş avlusu ile tipik Diyarbakır evidir bu.. Diyarbakır’da daha çok zaman geçirmek isterdim. Silvan yolu üzerinden Midyat’a doğru yol alıyoruz.Kerpiç evler doğal dokusunu oluşturuyor.Her şeyi fotoğraflamak istiyorum.Jet rehberimiz sürekli anlatımda.Süryaniler, Yezidiler,Kürtler

olmuş bir aile..Ama evlenme olmuyormuş aralarında..Silvan dan geçerken yüksek yapılaşma hepimizi şaşırtıyor.Hava tam kararmak üzereyken Malabadi Köprüsünün üzerindeyiz. Bad ile Fatmanın aşkı “Malabadi köprüsü, Malabadi köprüsü, Orda başladı bitti şu garibin öyküsü. Karşıki aşiretten bir kıza gönül verdi. Aşkı uğruna her gün o köprüye giderdi. Siirt’in dağlarında uçan kuşu vururdu. Fatma’yı okşadıkça gönlü huzur bulurdu. Of garibim of ….” Selçuk Alagöz ne güzel söylemiş. Mal Kürtçede ev demekmiş..Bu yüzden adı MALABADİ olmuş

köprünün Badi den ötürü..14 mt. Yüksekliğinde 7.5 eninde şahane bir köprü..Keşke karanlığa kalmadan yetişebilseymişiz… Ve Midyat..Geceyi harika bir otelde geçiriyoruz. Kasr-ı Nehroz…On üzerinden on puan..Hem mimarisi hem de personeli mükemmeldi.O otelde konaklamak için bile Midyat a gidilebilir. Avluda hazırlanan özel kahvaltının ardından yollara düşüyoruz. Midyat ilçesinin 23 km güney doğusunda Mor Gabriel Manastırı ( Deyrulumur ) .Manastır, Süryani Kadim Cemaatinin ünlü ve büyük yapıtlarından biri. Meşe ağaçları ile kaplı yüksekçe bir tepede yapılmış.M.S. 397 yılında iki rahip tarafından kurulmuş.1621 yıllık olduğuna inanmak güç..Büyüleyici gözüküyor.20 sene önce duvarları restore edilmiş.Kapısında bir süre bekletmeden almıyorlar..Yerlerde minicik bir çöp bile yok.Kilisenin içindeyiz.Bir zamanlar tavanı altın ile kaplıymış.Moğol istilasında çalınmış.İstanbul da ki Karya müzesinde benzerini görmüştük.Çarşamba ve Pazar günleri ayin varmış.Ekmek İsa nın bedenini , şarap İsa nın kanını temsil ediyormuş.Kiliselerin yönü her zaman doğuya dönükmüş.Güneşin doğuşu ve yeniden diriliş felsefesi.Adem ile Havva’ nın günahının meyvesi oldukları için bebekler doğunca kutsanıyormuş.İsa da on yaşındayken vaftiz olmuş.Avluda ki sarnıç dikkatimizi çekiyor..Meğer yağmur suyunu toplayıp içme suyuna çeviriyorlarmış. Günümüze kadar itinalı bir şekilde korunmuş, bakımı yapılmış. Gezerken her adımda hayran kalıyorsunuz huzur buluyorsunuz. Rehberler çok basarılı ve nazik.Buraya rahiplerin meskeni anlamında Deyrulumur da denilmekte.Manastırın içerisinde Azizler Evi, Meryem Ana Klisesi ve Theodora Kubbesi var.Duvarları oldukça kalın.Taş ,tuğla ve horasan harcından yapılmış.Geçmişte yunanca farsça ve İbranice öğretilen ilahiyat fakültesi olarak kullanılmış.Kilisenin içinde bez baskıla yapılmış harika resimler görüyoruz.60 kişilik Süryani cemaati varmış.Bu halkın geçmişi beş bin yıllık ama Hıristiyanlığı kabul edişi iki bin yıllıkmış.Türkiye de 15 bin Süryani yaşıyormuş.Bunun 2300 i Mardin de diğerleri İstanbul ve Adıyaman da yaşıyormuş.Sayıları net vermesinin sebebi rehberimizin , vaftiz defteri kayıtlarının doğru tutulması.Bu manastırda 3 rahip, 14 rahibe ve 30 öğrenci kalıyormuş.Öğrenciler öğrenimini tamamlayınca isterlerse din adamı olarak burada kalabiliyorlarmış.Papazlar evlenebilmelerine karşın Rahipler evlenemiyorlarmış.Vaftiz kaydı olmayan da dini nikah yaptıramıyormuş.Şu an ki rahipleri Lübnan da yaşıyormuş.Rahipler öldüğünde sandalyede

Page 34: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 34

oturtarak doğuya bakacak şekilde gömülüp üzeri lahitle kapatılıyormuş.Mor Gabriel in mezarı ise mütevazi ve alçak gönüllü olduğu için vasiyeti üzerine ayak altına konmuş yinede basmamaya özen gösteriyoruz.Kudüs ten sonraki ikinci kutsal mekanı hayranlıkla dinliyoruz.Her yıl 30 Ağustos da büyük tören yapılıyormuş.Bolca fotoğrafladıktan sonra Midyat a merkeze gelip gümüşçüler çarşısında kayboluyoruz.Matiate mağara şehri , taş işlemeciliğinin yanında gümüş işlemesiyle de meşhur.Bizler için bayram oluyor çarşıda dolaşmak.Neredeyse saç teli inceliğinde ki gümüş teller ustasının elinde önce aşk ile dans ediyor sonrada bir çiçeğe dönüşüp sevgiyle ustasına selam ediyor.Telkari gümüş , badem şekeri ,kahve ve Süryani şarabı alınacakların başında. Nusaybin yoluna giriyoruz. Beyaz su denilen bölgede ayaklarımız buz gibi suyun içinde bizim için hazırlanmış alabalıklarımızı çalgı eşliğinde yiyoruz. Kışın sıcak yazın buz gibi olan bu suya Asil Su da deniliyormuş.1km. yükseklikteki dağdan çıkan su bölgede 6000 eve içme ve yıkanma imkânı veriyormuş. Üstelik tonu 50 kuruştan .Nusaybin e geldiğimizde perde beton arkası Suriye ye komşu olan terk edilmiş yaralanmış evleri görüyoruz.Duvarlarında hüzün saklı.Sıfır tampon boyunca ilerliyoruz.Küllerinden doğmaya çalışan Nusaybin i geride bırakıyoruz. Mardin e 53 km. kalmışken yol boyu uçsuz bucaksız tarlalar görüyoruz. Önce buğday, ardından kavun en sonda mısır ekiyorlarmış. Ağalık sisteminin kalmadığını herkesin kendi evinin ağası olduğunu anlatıyor jet rehberimiz. Mazot kaçakçılığından kalma emekliğe ayrılmış bidonlar yol boyunca. Egenin Efes’i ne ise Güneydoğu’nunki Dara Harabeleri. İsmini duymuş muydunuz? Ölüler Kenti olarak da anılan kireçtaşı ana kaya üzerine kurulan bölge tek kelimeyle olağanüstü. Dara Antik kenti, Mardin’in 30 km güneydoğusunda Suriye sınırına yakın Amuda’nın 7 km kuzeyinde bulunuyor.. Her adım geçmişe ait bulgularla donatılmış ve mimari kalıntıların çoğu Bizans’tan kalma. Mardin’in binlerce yıllık tarihini yansıtan, gözler önüne seren çok özel bölge. Tarihte Yukarı Mezopotamya’nın en önemli yerleşimlerinden biri olarak kabul edilen Dara Antik Kenti,

Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını Sasanilere karşı korumak için, askeri amaçlı bir garnizon kenti olarak kurulmuş. Yapılan arkeolojik kazılarda dünyanın ilk su barajına ait kalıntılara rastlanan Dara oldukça geniş bir alana yayılıyor.Etrafımızı çocuklar sarıyor..Daha önceden bilgilendirildiğimiz için hazırlıklıyız .Kitap, kalem , toka , çikolata yüzlerinde kocaman tebessüme sebep oluyor. Şimdiye kadar yapılan kazılarda yalnızca % 30’u gün yüzüne çıkarılan Dara’da, kale, köprü, su kanalları, su sarnıçları, kilise, arasta, saray, çarşı, zindan, tophane, kaya mezarları ve sivil yerleşim yapılarına ait kalıntıların yanı

sıra, Oğuz Köyü çevresinde de tarihleri Geç Roma dönemine dek uzanan mağara evler de yer alıyor. Mutlak görülmesi yer özelliklede Zindan dedikleri Yer Sarnıcı beni en çok etkileyen mekan oluyor. Üç bin kişinin halen kemiklerinin görülebildiği toplu mezardan sonra badem ağaçlarının eşlik ettiği yol boyunca ilerleyerek gündüz seyranlık, gece gerdanlık Mezopotamya ‘nın incisi Mardin deyiz.Geçmişe yolculuk için hazırız kiremitsiz çatılı evleri, gizemli tünellerden oluşan ve sonu görünmeyen daracık kademeli sokaklarında dolaşırken..Gözümüze ilk olarak belediye çalışanı olan eşekler takılıyor, görevleri çöp toplamak.İlk durağımız Sakıp Sabancı Kent Müzesi..Keyifli sergileme birimlerinden oluşuyor.minik sinema salonunda ‘Mardin in Sesi ‘ isimli on üç dakikalık tanıtım niteliğinde belgesel izledik..Müthiş keyifliydi.İnternet ortamında bulup izlemenizi tavsiye ederim.Mardin in her sokağı fotoğraf için ayrı bir hazine.Hatuniye

Page 35: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 35

Medresesi , Zinciriye Medresesi , Dilek Sabancı Sanat Galerisi , Mardin Kalesi görülmesi gereken yerlerin başında.Kaçak çay, Telkari , dövme bakır işçiliği , badem şekeri , sumak ise alınacakların başında geliyor.Yorgun son enerjimizle yürümeye devam ederken enfes bir koku bizleri tatlı bir sürprize doğru götürüyor..Hurmalı tarçınlı Süryani çöreği günümüzü taçlandırıyor.Otelimizin konumundan dolayı gecenin incisi Işıl ışıl eski Mardini de görebilme fırsatını yakalıyoruz. Gezimizin son gününde erkenden yollara düşüyoruz, keşfedilecek daha çok yer var. İlk günün heyecanıyla doluyuz. Yerel rehberimiz şivesiyle yol boyunca bişeyler anlatarak güldürüyor bizleri.Onun deyimiyle Mardin’de üç fabrika varmış.Birinci çimento.ikincisi kireç, üçüncüsü ise çocuk…Küçük Mardin olarak adlandırılan Savur ilçesindeyiz. Nobel ödüllü prof.dr.Aziz Sancar’ın doğduğu yer yani.Bu ayrı bir heyecan katıyor.Anne babası okuma bilmezken sekiz çocuktan yedincisi olarak doğan sayın Sancar gurur kaynağımız.Doğduğu evi görmek istiyoruz. Tarihi bir dokuya sahip, şirin bir ilçe. Savur ilçesinin merkezi, Kalesi, Kaya evleri, Eski Ulu Camii, Romaniye ve Mor Yuhanın(Dereiçi Köyü) Kiliseleri, Türbeler ve Başkavak Köprüsü ile adeda usta bir el tarafından işlenmiş tarihi bir site görünümünde.Bilal adında 11 yaşlarında bir çocukla tanışıyorum.Düzgün şivesi ve kurduğu cümleler bizleri şaşırtıyor..Umarım geleceğimizin yeni Aziz Sancar ı olacak.Gözlerinde ki ışıltıyı fark etmemek imkansız. Son uğrak yerimiz Hasankeyf deyiz. 12 bin yıllık dillere destan güzelliğiyle ve tarihiyle veda etmek üzere oradayız bu kez.Elveda güzel şehir koruyamadık seni elvedaa.Rant hırsına yenik düştün sende. Süryanice Hesna Kepha, Arapça’da Hisn Kafya ve Osmanlılarda’da Hasankeyf olarak geçiyormuş. Kentin bir dünya ortak mirası olarak adlandırılmasındaki en önemli özellik, bir sürü işgale rağmen her işgalci uygarlığın kendinden öncekinin üzerine koyarak şehri daha da güzelleştirmesi. Doğal yollarla oluşmuş 6 bine yakın mağaranın haricinde şehirde dev bir kale, kale üzerinde Eyyübilere ait Ulu Cami, Büyük Saray ve Küçük Saray bulunuyor.Aynı zamanda Asurlular zamanından kaldığı tahmin edilen Taş Köprü, Eyyubi Sultanı tarafından yaptırılan El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii, Eyyübilere ait Koç Camii, Hasankeyf’in sembollerinden ve Akkoyunlulara ait tek eser olan Zeynel Bey Türbesi bu eserlerin başlıcalarını oluşturuyor. Ilısu Barajı çalışmaları kapsamında son gördüğümüz görüntüler hepimizi çok üzdü. Baraj yapmak için bütün çevreyi katledip antik kenti dinamitlerle uçurmaya değdi mi bilemiyoruz ama üzülüyoruz. Baraj tamamlandığında ilk çağlardan beri yerleşim alanı olan bölgede İran, Arap Yarım Adası, Kafkaslar ve Anadolu arasındaki geçişi sağlayan pek çok geçit sular altında kalacak. Bu yüzden insan türünün kökenleri, tarımın başlangıcı ve çok sayıda medeniyetin kalıntıları da sular altında kalmış olacak.Dinledikçe halkını gezdikçe gözlerimiz de yaşlar oluşuyor.Tam 12 bin yıl istilalara dayandın ama ranta yenik düştün be Hasankeyf…..Bu kez güzel sözlerle bitmeyecek sanırım yazım.. Sağlıcakla kalın demekten başka.

Cenk’in annesi

Page 36: Çiğdemim Derneği YK Başkanı - cigdemim.org.tr‡iğdemin-Sesi-Aylık... · MERHABA, Aktif Yurttaş Olmak! STGM BİRLİKTE projesi kapsamında “Çiğdem Mahallesinde Aktif Yurtta

ÇİĞDEMİN SESİ KASIM-2018 WWW.CİGDEMİNSESİ.COM SAYFA 36