hİdrolİk ve pnÖmatİk sİstemler - avesİs
TRANSCRIPT
1
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Orman Fakültesi
Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü
HİDROLİK VE PNÖMATİK
SİSTEMLER (TASLAK)
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ
Orman Endüstri Makinaları ve İşletme Anabilim Dalı
TRABZON – 2016
2
1. GİRİŞ
Basınç altındaki akışkanın, mekanik özelliklerini, davranışlarını, kuvvet iletiminde
kullanılmasını, akışkanın hareket ve kontrolünü inceleyen bilime hidrolik ya da pnömatik
denir. Hidrolikte enerji iletimini yağ ve su gibi daha yoğun akışkanlar gerçekleştirirken,
pnömatikte kullanılan akışkan cinsi havadır. Sıvılar sıkıştırılamaz kabul edilirken, hava
sıkıştırılabilir bir akışkandır.
Hidrolik ve pnömatik sistemler endüstri süreçlerinde ve otomasyon uygulamalarında yaygın
bir şekilde kullanılmaktadır. Pnömatik sistemler, ekonomik, temiz, güvenli ve basit yapılı
olmaları sebebiyle sıkıştırılmış hava ile güç iletimini cazip hale getirmektedir (Akyazı ve
Çokrak, 2011).
Hidrolik, Yunanca su anlamına gelen hydro ile boru anlamına gelen aulos kelimelerinden
türetilmiştir. Günümüzde “hidrolik” akışkanlar aracılığıyla kuvvet ve hareketlerin iletimi ve
kumandası anlamında kullanılmaktadır. Hidrolik ve hidrolik sistemler tüm mühendislik içeren
sistemlerde kullanılırlar. Enerji iletiminde kullanılan akışkanlar genellikle madensel yağlardır.
Bunların dışında sentetik akışkanlar, su ve yağ-su çözeltileri de kullanılmaktadır. Hidrolik
sistem elektrik motorunun tahrik ettiği hidrolik pompa ile akışkanın belirli basınçta ve debide
basıldığı ve bu hidrolik enerji ile doğrusal, dairesel ve açısal hareketin üretildiği sistemdir
(Demirel, 2013; Kutlu ve Büyüksavcı, 1999).
Pnömatik Yunanca bir kelime olan pneuma (hava, rüzgâr) kelimesinden türetilmiştir. Diğer
enerji çeşitlerine göre dar ve kısa alanda daha hızlı, kolay elde edilen, ucuz olan hava enerjisi,
son zamanlarda durumu değiştirilerek kullanılmaya başlanmıştır. Hava atmosferde bol
miktarda bulunmaktadır. Hava atmosferden uygun yöntemlerle alınıp, depolanabilir, basınç
kazandırılabilir ve tekrar atmosfere bırakılabilir. Havanın atmosferde bol miktarda bulunması,
elde edilişi maliyetinin düşük olmasını sağlar. Havanın kullanım hızı çok yüksektir. Basınçlı
havanın bir enerji olarak kullanılması çok eski yıllara dayanır. Havanın endüstriyel
alanlardaki uygulamalarının yaygınlaşması 1950 yıllarında başlar. Endüstrinin hemen her
alanında iş parçalarının sıkılması, gevşetilmesi, ilerletilmesi, doğrusal ve dairesel hareketlerin
elde edilmesi gibi çeşitli işlemler için pnömatik sistemlerden yararlanılır. Pnömatik sistemler
diğer sistemlere göre daha hızlı ve ekonomik çözümler üretebilmektedir (Akkaya vd., 2005).
Enerji iletim olanakları yönünden hidrolik, mekanik, elektrik, elektronik ve pnömatik gibi
seçenekler olup, bunların her birinin belirli bir uygulama alanı vardır.
3
2. HİDROLİK SİSTEMLER
2.1. Hidrolik Kavramı
Hidrolik, Yunanca su anlamına gelen “hydro” ile boru anlamına gelen “aulos” kelimelerinden
türetilmiştir.
Hidroliğin insanlık tarihinde kullanılması da tıpkı pnömatik gibi milattan öncelere
rastlamıştır. Antik Yunan, Mısır, Çin ve daha birçok medeniyette sulama ve suyu taşımada
basit hidrolik kanunları kullanılmıştır. Hidrolik alanındaki bilimsel çalışmalar ise Galileo ile
başlamış; Toriçelli ile devam etmiş en son olarak 17. yüzyılda Pascal ile hidrostatik teorisi
tamamlanmıştır. Sonrasında Isaac Newton akış direnci ve viskozite gibi tanımları hidrolik
teorisine eklemiştir. Akma, enerji ve güç üretme, sıkıştırılamama gibi özelliklerinin bulunması
sıvıların, hidrolik enerji üretmekte kaynak olarak kullanılmasını sağlanmıştır.
Hidrolik, akışkanların mekanik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.
Genel tanım olarak; kuvvet ve hareket üretmek ve bu kuvveti iletmek için sıvı akışkan
kullanma işine hidrolik denir.
Sıkıştırılamaz özellikteki akışkanların kullanıldığı ve elde edilen basınçlı akışkanla çeşitli
hareketlerin ve kuvvetlerin üretildiği sistemlerdir. Hidrolik sistemlerde genellikle akışkan
olarak su ve yağ kullanılır. Su oksitlenmeye yol açması nedeniyle, çok dar bir alanda
kullanılabilmektedir. Normal şartlarda ise akışkan olarak petrolden elde edilen madensel
yağlar kullanılır.
Mekanik güç iletiminde miller, yataklar, kayış ve kasnaklar, diş çarklar, kavrama, dişli kutusu
ve benzeri mekanik hareket iletim elemanları kullanılmaktadır. Bu katı elemanlar üzerlerine
etki eden kuvvetler gerilmeler yaratmaktadır. Bu gerilmeler yardımıyla da kuvvet
iletilmektedir. Bu kuvvet iletiminde katı elemanlar üzerine etki eden kuvvet eleman üzerinde
kendi doğrultusunda ve şiddetiyle orantılı olarak gerilme yaratır. Bu gerilmelerin sonucu
olarak cisimde bazı şekil değişiklikleri ortaya çıkar.
Hidrolikte kuvvet iletimi akışkana verilen basınç enerjisi yardımıyla sağlanır. Basınç enerjisi
uygun alıcılar tarafından kuvvet ve harekete dönüştürülür. Basınç enerjisi akışkan üzerinde
taşınarak iletilir. Akışkan üzerine bazı mekanik düzeneklerle basınç enerjisi yüklenir. Başka
deyişle basınç oluşturulur. Basınç altındaki akışkan boru ve benzeri elemanlar içerisinde
basınç altında hareket ettirilir. Basınç altındaki akışkan iletildiği yerde tekrar bazı mekanik
düzenekler yardımıyla kuvvet ve hareket oluşturur. Örneğin bir pompa ile madeni yağ
üzerinde basınç oluşturup bir boru içerisinde taşıyıp diğer uçta bir silindir ve piston
yardımıyla itme kuvveti elde edilmesi çok yaygın bir hidrolik uygulamadır.
Hidrolikte, sıvıların sıkıştırılamama özelliğinden dolayı yüksek çalışma basınçları kolayca
sağlanırken buna paralel olarak ağır işler için ihtiyaç duyulan büyük kuvvetler de elde edilmiş
olur. Pnömatiğin aksine; hidrolik büyük kuvvetlere ihtiyaç duyulan buna rağmen hassas
konumlamanın gerektiği uygulamalar için çok idealdir. Böylelikle sistem için belirlenen hız
ve kuvvetler de kademesiz ve hassas olarak ayarlanabilir.
4
Hidrolik sistemlerin çalışma esnasında kontrolleri kolaydır. Doğrusal, dairesel ve açısal
hareket üretmek oldukça basittir. Özellikle ters yönlü ani hareketlerin mümkün olabilmesi
hidroliğin tercih edilme sebeplerinden biridir.
Hidrolik makinalar; mekanik ve pnömatik makinalara göre titreşimsiz ve gürültüsüz çalışırlar.
Bu da işletmedeki ses seviyesinin kontrolünü kolaylaştırır. Ayrıca bu sistemler mekanik
elemanlara göre oldukça az yer kaplarlar.
Hidrolik sistemlerde akışkan olarak genelde yağ kullanılması, sistemin kendi kendini sürekli
yağlamasını ve sürtünmenin etkilerinin azalmasını sağlar. Yağın sistem içindeki hareketi,
ısıtma ve soğutmanın da kendiliğinden gerçekleşmesini sağlar. Bu yüzden kullanılan
akışkanın temiz olması şartıyla hidrolikteki devre elemanları daha uzun ömürlüdür.
2.2. Temel Kanunlar
Debi: Hidrolik veya pnömatik sistemde belirli bir akış kesitinden belirli bir sürede geçen
akışkan miktarı debi olarak tanımlanır. Debi birimi olarak m3/h, m
3/s, litre/dakika veya
cm³/saniye vb. kullanılabilir.
Basınç: Belirli bir kesitte sıkıştırılan akışkan Paskal prensibine göre, içinde bulunduğu kapalı
bir kabın bütün çeperlerindeki her birim kesite aynı değerde bir kuvvet uygular ve buna
basınç denir. Basınç birimi için yaygınca kullanılan birim bar olmakla; fiziksel anlamda N/m2
ve benzeri birimler basınç birimidir.
1 bar = 1 kg/cm2
1 bar = 105 N/m2
1 bar = 14.3 psi (Otomobil lastiği 30 psi)
1 Pa = 1 N/m2
Efektif Basınç: Manometrede (kapalı sistemler) okunan basınç değerine denir.
Mutlak Basınç: Manometrede okunan basınç değerine bir atmosfer basıncı ilave edildiğinde
meydana gelen basınç değeridir.
Paskal Kanunu: Yer çekimini ihmal edecek olursak, kapalı bir kaba etki eden kuvvetin
sonucunda meydana gelen basınç, sıvı tarafından kabın her noktasına aynı şiddette etki eder.
Şekil 2.1. Basınç dağılımı (Pascal prensibi)
F = P A
F = Kuvvet [N]
5
A = Alan [m2]
P = Basınç [N/m2]
Basınç, akışkan ağırlığının bir sonucudur ve yerçekimi bulunan bir ortamda sadece düşey
yönde değişir. Basıncın derinlikle değişimi için yandaki akışkan kütlesine denge şartı
uygulanırsa,
∑ Fx = m az = 0
P2 ∆x − P1 ∆x − ρ g ∆x ∆z = 0
∆P = P2 − P1 = ρ g ∆z = γs ∆z
O halde basınç derinlikle doğrusal olarak artar. Basınç yatay yönde değişmez
Bir sıvı içerisindeki basınç kabın şeklinden bağımsızdır
Şekil 2.2. Düşey basınç etkisi
Şekil 2.3. İtme kuvveti, basınç ve alan arasındaki ilişki
Şekil 2.4. Silindirlerde sıvı seviyesinin bağıl değişimi
6
Şekil 2.5. Pascal kanunu uygulaması
Kapalı bir kaptaki akışkana uygulanan dış basınç, akışkan içerisinden her noktadaki
basıncı o oranda artırır.
Pistonları aynı seviyede alırsak:
𝑃1 = 𝑃2
F1 = P1 A1
F2 = P2 A2
F1
F2=
A1
A2
Şekil 2.6. Hidrolik sistemde kuvvet ilişkisi
Süreklilik Denklemi: Farklı kesitlerden oluşan bir boru içinden akan akışkanın debisi,
borunun her noktasında aynı değerdedir. Debinin sabit kaldığını düşünürsek küçük kesitlerde
büyük kesitlere oranla daha hızlı akar.
Q = V A = abit
7
V = Hız [m/s]
A = Kesit alanı [m2]
Q = Debi [m3/s]
Bernoulli Kanunu: Sürtünme kuvveti ihmal edilirse, kapalı bir boru içindeki sıvının sahip
olduğu toplam enerji, akım çizgisi boyunca aynıdır.
P1 V1 = P2 V2
Toplam Enerji Miktarı = Basınç kuvvetleri işi + Kinetik Enerji + Potansiyel enerji
Kavitasyon (Aşındırmak): Metallerin yüzeylerinden küçük parçaların kopartılmasıdır. Bu
şekildeki malzeme tahribatı, bölgesel ve ani olarak meydana gelen basınç ve sıcaklık
değişimlerinden kaynaklanır.
Pompanın içinde statik basınç, basılan sıvının buharlaşma basıncının altına düştüğünde sıvı
buharlaşır ve içinde küçük buhar kabarcıkları oluşur. Sıvının pompa içinde dinamik
hareketiyle sürüklenen bu kabarcıklar sıvının buharlaşma basıncından daha yüksek basınçla
karşılaştıklarında yoğuşurlar. Yoğuşma sırasında boşaltılan hacimler, bunları çevreleyen sıvı
tarafından doldurulurlar. Çok ani olan bu fiziksel değişim bir patlama efekti oluşturur. Bu
fiziksel değişime kavitasyon denir. Kavitasyon, oluştuğu sistemin malzemelerini bozucu etki
yapar.
Şekil 2.7. Kavitasyon oluşumu
Hidrostatik Basınç: Bir kap içinde bulunan sıvı kütlesinin yükseklik, yoğunluk ve ağırlığına
(yer çekimi ivmesi) bağlı olarak kabın tabanına yapmış olduğu basınçtır. Kabın şekline bağlı
değildir.
P = ρ g h
P = Sıvının kabın tabanına yaptığı basınç [kg/m2]
ρ = Sıvının yoğunluğu [kg/m3]
g = Yer çekimi ivmesi [m/s2]
h = Sıvının yüksekliği [m]
8
Şekil 2.8. Basınç kapları
Şekil 2.8’de sıvının tabana yaptığı basınç kapların özelliklerine göre nasıl değişir? Niçin?
Akışkan içerisinde ∆𝑧 kadarlık bir yükseklik farkı ∆𝑃/𝜌𝑔 büyüklüğüne karşılık gelir.
Bu ilkeye göre tasarlanmış düzenek veya cihazlara manometre denir.
Büyük basınçlar için yükseklikten tasarruf etmek amacıyla cıva gibi yoğun akışkanlar
kullanılır.
P1 = P2
P2 = Patm + ρ g h
Şekil 2.9. Manometre
2.3. Hidrolik Akışkanlar ve Özellikleri
Hidrolik akışkanlar, hidrolik gücün iletilmesinde kullanılır. İlaveten de hidrolik devre
elemanlarının yağlanmasını ve soğutulmasını sağlar. Hidrolik akışkan olarak suyun
kullanılmasında korozyon, kaynama noktası, donma noktası ve düşük viskozite gibi sorunlarla
karşılaşılır. Bu sorunları ortadan kaldırmak için bazı karışımlar (yağ, glikol gibi) eklenir.
Madeni yağlar, en çok kullanılan akışkandır. İçerisine katkı maddeleri eklenerek dayanıklığı
ve kullanım süresi artırılır.
Hidrolik enerjinin iletilmesini ve hidrolik alıcılara taşınmasını sağlayan sıvılardır.
Hidrolikte kullanılan akışkan türleri:
a) Su
b) Doğal yağlar
c) Sentetik yağlar
Hidrolik Yağlarda Aranan Özellikler
1) Güç iletebilme
9
2) Yağlayıcılık özelliği olmalı
3) Sızdırmazlığı sağlayabilmesi
4) Çalışma sırasında meydana gelen ısıyı soğutabilmesi
5) Korozyona sebep vermemeli
6) Yağların içine karışımız suyu dışarı atabilmesi
7) Sistem elemanları ile(hortum, oring, keçe) uyumlu olmalı
8) Köpüklenme olayını en aza indirebilmeli
9) Hidrolik akışkan kolay olanı almaması buharlaşma zehirleyici olmamalı sağlık
yönünden zararsız olmalı.
Viskozite: Akışkanların akıcılık özelliklerini ifade eder. Yağların akmaya karşı gösterdiği
zorluktur. Kalın yağlarda akmaya karşı direnç fazla, ince yağlarda akmaya karşı direnç azdır.
Kalın yağların viskozitesi yüksek ince yağlarda küçüktür.
Oksidasyon/Korozyon: Hidrolik yağın bileşimindeki hidrokarbonların havanın oksijeni ile
kimyasal reaksiyona girerek çamur veya sakız şeklinde tortuların meydana gelmesi olayına
oksidasyon denir. Meydana gelen çamurlar, metal yüzeylerde korozyona neden olur.
Yağlama Yeteneği: Uygun seçilen yağlar, metal yüzeylerde bir film tabakası meydana
getirerek çalışan elemanların hareketlerinin kolaylaşmasını ve sürtünme direncinin azalmasını
sağlar.
Köpüklenme: Yüksek basınçtaki akışkan sistem içinde yüksek hızda hareket ederken hava
molekülleri ile yağ moleküllerinin çarpışması sonucunda meydana gelen şoklar,
köpüklenmeye yol açar. Bunu engellemek için boru hattında sızdırmazlık sağlanmalıdır. Yağ
üreticileri, yağın içine köpüklenmeyi önleyici katkı maddeleri ilave eder.
Akma Noktası: Yağın akıcılığını kaybedip katılaşmaya başladığı sıcaklığa denir.
Alevlenme Noktası: Standart yağlarda alevlenme sıcaklığı 180 oC ile 210
oC arasındadır.
Hidrolik sistemlerde 50 oC’nin üzerine çıkılmadığı için herhangi bir problem çıkmaz.
Polimerleşe: Birden fazla aynı cins yağ moleküllerinin artık vermeden birleşmesi ve yeni bir
molekül meydana getirmesidir. Yağın özelliğini değiştireceği için istenmeyen bir durumdur.
2.4. Hidrolik Güç Sistemleri
Hidrolikle güç iletiminin esası, bir güç kaynağından sağlanan mekanik gücün hidrolik güce
dönüştürülerek kullanım noktasına iletilmesi ve burada hidrolik mekanizmalar tarafından tekrar
mekanik güce dönüştürülerek kullanılmasıdır (Şekil 2.10).
Şekil 2.10. Hidrolik sistemle güç iletiminin temel prensip şeması
10
Hidrolik güç iletim sistemleri çalışma prensiplerine göre iki temel yapıda değerlendirilir. Bunlar:
Hidrodinamik güç iletim sistemleri
Hidrostatik güç iletim sistemleri
2.4.1. Hidrodinamik Güç İletim Sistemleri
Hidrodinamik tahrikte pozitif olmayan (non-positive) deplasmana sahip donanımlar
kullanılmaktadır. Bu donanımların temel çalışma prensipleri, kanatları yardımıyla sıvı veya
gaz ortamları hızlandırarak enerji seviyelerini arttırmaktır. Şekil 2.11’de pozitif olmayan
ekipmanlardan oluşan bir vantilatör örneği gösterilmiştir.
Şekil 2.11. Pozitif olmayan ekipmanların çalışma prensibi
Burada, v: alışkan ortamın hızı, ω: kanatların dönme hızı, m: hızlandırılan akışkan ortamın
kütlesidir.
Pozitif olmayan ekipmanların enerji seviyelerini, basınç seviyesi de dahil olmak üzere,
yükseltmenin iki yolu vardır. Bunlar;
a) Kanatları büyüterek hızlandırılan (iletilmekte olan) kütlenin miktarını arttırmak.
b) Akışkanın hızını arttırmak.
Şekil 2.12’de görüldüğü gibi, akışkanın hızını arttırmak amacıyla kademeli kanatlı yapılar
kullanılmaktadır. Bu uygulama, pahalı bir çözüme yol açmaktadır. Bu nedenle hidrodinamik
prensiple çalışan sistemlerde basınç genelde en fazla 250 bar seviyelerine kadar kullanılır.
Genelde bu tür sistemler düşük basınç ancak yüksek debi uygulamaları için tercih
edilmektedirler. Ayrıca sıvıdaki kinetik enerji uzun mesafelerde kayıpsız iletilemediği için bu
tahrik tarzında pompa ve türbin birbirlerine çok yakın pozisyonda yerleştirilmektedirler.
Şekil 2.12. Hidrodinamik tahrikte kademeli kanatlı yapıların kullanımının şematik gösterimi
11
Bu tahrik tarzının güç iletimi amacıyla kullanıldığı nadir mekanizmalar endüstride hidrolik
kavrama ve tork konvertör isimleriyle bilinirler (Şekil 2.13).
Şekil 2.13. Tork/Moment konvertörünün genel görünüşü.
Tork konvertörler ve hidrolik kavramalar otomobillerde, tarım araçlarında ve birçok güç
iletim sisteminde kullanılmaktadırlar (Şekil 2.14).
Şekil 2.14. Tork konvertörün araç şanzumanı uygulaması
2.4.2. Hidrostatik Güç İletim Sistemleri
Hidrostatik tahrikte pozitif deplasmanlı bir pompa tarafından bir tanktan emilen hidrolik sıvısı
aktarma ve kontrol elemanları tarafından hidromotor ve silindirlere iletilir. Bu elemanlarda
hidrolik enerji mekanik enerjiye dönüştürülerek kullanılır (Şekil 2.15).
12
Şekil 2.15. Bir hidrolik güç iletim sisteminin genel görünüşü
Hidrolikle güç iletimi endüstride iki temel yapıda uygulama alanları bulmaktadır. Bunlar;
Endüstriyel hidrolik uygulamaları: Bu tür uygulamalar daha çok takım tezgahları,
aparatlar vb. sabit hidrolik makinaların güç iletim sistemlerinde görülmektedir (Şekil
2.16).
Mobil hidrolik uygulamaları: Mobil hidrolik uygulamaları iş makinaları, krenler gibi
hareketli makinalarda görülmektedir. Bu tür sistemlerde güç ünitesinin ve hidrolik
valflerin yapısı endüstriyel hidrolik uygulamalarından farklıdır (Şekil 2.17).
Şekil 2.16. Endüstriyel hidrolik güç iletim sistemlerinin genel yapısı
Endüstriyel hidrolik uygulamalarla mobil hidrolik uygulamalar arasındaki farklılıklar;
Endüstriyel hidrolik uygulamalarda makineler üzerinde sistemin montajında yer
darlığı problemleri daha az yaşanır. Bu nedenle bu tarz tasarımlarda güç üniteleri daha
büyük yapılabilmektedir.
Endüstriyel hidrolikte kullanılan valfler birbirlerine doğrudan bağlanmazlar,
bağlantılar metal takozlar aracılığıyla gerçekleştirilerek valf adaları oluşturulmaktadır.
13
Bu takozlar kompleks devrelerde çok sayıda kanallar içermek durumundadır. Bu
nedenle tasarımlarının dikkatle yapılması önem taşımaktadır.
Mobil hidrolik uygulamalarında valf blokları doğrudan birbirlerine
bağlanabilmektedir.
Endüstriyel hidrolik uygulamalarında çalışma basınçları çoğunlukla daha düşük
seçilmektedir.
Ancak gerek endüstriyel hidrolik uygulamalarında ve gerekse mobil hidrolik uygulamalarında
kullanılan ekipmanlar fiziksel yapıları ve çalışma şekilleri açısından birbirlerine
benzemektedirler.
Şekil 2.17. Bir mobil hidrolik güç iletim sisteminin genel yapısı
2.5. Hidrolik Sistemlerin Uygulama Alanları
Hidrolik sistemler günümüzde hemen hemen her endüstri dalında kullanılmaktadır. Elektrik
ve elektronik uygulamalarının özellikle de kumanda sistemlerinde hidroliğe eşlik etmesi ile
basınçlı akışkanı enerji ve iletim elemanı olarak kullanmak oldukça geniş uygulama alanı
bulmuştur. Ayrıca hidroliğin hem hareketli hem de sabit sistemlerde rahatça kullanılabilir
olması hidroliğe olan talebi arttırmıştır.
Hidrolik, özellikle deniz ve havacılık sektöründe, iş tezgahlarında, kaldırma makinalarında,
enerji üretim alanlarında kullanılmıştır. Örnek vermek gerekirse; uçaklar, takım tezgahları,
presler, enjeksiyon makinaları, test cihazları, sanayi tipi robotlar, otomotiv endüstrisi,
kaldırma ve iletme makinaları (forklift vb.), iş makinaları (beton pompaları, greyderler, mobil
vinçler, ekskavatörler vb.), tarım makinaları, barajlar, türbinler, nükleer santraller, gemilerin
boşaltma ve yükleme birimleri, gemi kontrol sistemleri hidrolik sistemlerle en çok
karşılaşılabilecek alanlardır.
14
1. Endüstriyel alanlarda (takım tezgahlarda, ağır sanayi makinalarda, iş makinalarında,
tarım makinalarında, pres ve kaldırma araçlarında, plastik enjeksiyon makinalarda)
2. Çelik haddehanelerinde
3. Maden ocaklarında
4. Hareketli hidrolik araçlarda
5. Gemicilik endüstrisinde
6. Enerji üretiminde
7. Özel alanlarda
Şekil 2.18. Hidrolik uygulama: Ekskavatör
Şekil 2.19. Hidrolik uygulama: Planya / vargel tezgahı
Şekil 2.20. Hidrolik uygulama: Hidrolik pres
15
Şekil 2.21. Hidrolik uygulama: Kamyon
2.6. Hidrolik Sistemlerin Avantajları ve Dezavantajları
2.6.1. Hidrolik sistemin avantajları:
Küçük hacimlerden büyük kuvvetler elde edilir.
Hidrolik elamanlar görevlerini yaparken yağlanmış olurlar.
Hız değişimi hareket devam ederken yapılabilir.
Hidrolik sistem birkaç noktadan emniyete alınabilir.
Hidrolik elamanlar sessiz ve gürültüsüz çalışır.
Hidrolik akışkanlar sıkıştırılamaz kabul edildikleri için titreşimsiz hareket elde edilir.
Akışkan olarak hidrolik yağ kullanıldığı için devre elemanları aynı zamanda
yağlanmış olurlar.
Emniyet valfleri yardımıyla sistem güvenli çalışır.
Hassas hız ayarı yapılabilir.
Hidrolik akışkan oluşan ısının çevreye yayılmasını sağlar.
Hidrolik devre elemanları uzun ömürlü ve ekonomiktir.
Hidrolik sistemin kumandası ve kullanılması kolaydır
İstenilmeyen büyük yüklerde hareket çok çabuk durur.
2.6.2. Hidrolik Sistemlerin Dezavantajları
Hidrolik sistemlerde büyük kuvvetler elde edebilmek bir avantaj olsa da kuvveti elde etmek
için gerekli olan yüksek basınç; bağlantı elemanlarında kaçak ve sızıntı oluşturması ya da iş
güvenliği açısından tehlike arz etmesi nedeniyle bir dezavantaja dönüşür. Kaçak ve sızıntı
yapmış yağ aynı zamanda bir kirlilik unsuru oluşturur. Kullanılan yağın ömrünü
tamamladığında atık olarak uzaklaştırılması da yönetmeliklerle düzenlenmiş maliyet yaratıcı
bir işlemdir. Yağın kirlenmesi sadece çevresel açılardan değil kullanılan devre elemanları
açısından da büyük önem taşır. Hidrolik devre elemanları kirliliğe karşı oldukça duyarlıdır.
İyi bakım yapılmamış sistemlerde devre elemanları süreklilik gösteremez.
Sıvılar fiziksel özellikleri sebebiyle ısınmaya gazlardan daha yatkındırlar. Hidrolik
sistemlerde devrede dolaşan sıvı bir süre sonra yüksek sıcaklıklara ulaşır. Bunun sonucunda
16
yağ kaçakları oluşur, verim düşer hatta ısıya duyarlı devre elemanlarında arızalar meydana
gelebilir. Kullanılan akışkanın sıcaklıkla birlikte yapısının (örneğin viskozite) değişmesi de
sistem için olumsuzluk yaratır. Ayrıca, hidrolik sıvıların içlerinde bulunan az miktardaki hava
da kavitasyon oluşturmak gibi çok ciddi sorunların ortaya çıkmasını tetikler.
Hidrolik sistemler uzak mesafelere taşınma konusunda yetersizdirler. Çünkü sıvıların
sürtünme dirençleri fazladır. Sürtünme sonucu da ısı oluşur; basınç kayıpları artar.
Boruların kesiti ve uzunluğu, boru yüzeyinin pürüzlülüğü, akış hızı ve akışkanın viskozitesi
son olarak da kullanılan bağlantı elemanları ve boru büküm sayıları, basınç kaybı oluşturan
etkenler arasında yer alırlar.
Hız konusunda pnömatik sistemlere göre yavaş olan hidrolik sistemlerin devre
elemanlarının maliyetleri daha yüksektir.
Hidrolik akışkanlar, yüksek ısılara karşı hassastır. Akışkan sıcaklığının 50 0C’yi
geçmesi istenmez.
Hidrolik devre elemanları, yüksek basınçlarda çalışacağı için yapıları sağlam
olmalıdır.
Hidrolik devre elemanlarının fiyatları pahalıdır.
Hidrolik devre elemanlarının bağlantıları sağlam ve sızdırmaz olmalıdır.
Hidrolik akışkanların sürtünme direnci yüksek olduğu için uzak mesafelere taşınamaz.
Depo edilebilirliği azdır.
Akış hızı düşüktür. Devre elemanları, düşük hızlarla çalışır.
Hidrolik akışkanlar havaya karşı hassastır. Akışkan içindeki hava gürültü ve titreşime
yol açar, düzenli hızlar elde edilemez.
2.7. Hidrolik Devre Elemanları
Hidrolik devre elemanları; yağ deposu, filtreler, hidrolik pompalar, hidrolik motorlar, hidrolik
silindirler, valfler, hidrolik akümülatörler, bağlantı elemanları, sızdırmazlık elemanlarıdır.
Şekil 2.22. Hidrolik sistem elemanları (MEB, 2011)
17
Şekil 2.23. Hidrolik devre elemanları
Şekil 2.24. Hidrolik devre ve elemanları şematik
2.7.1. Pompalar
2.7.1.1. Tanım ve Sınıflandırma
Tankta bulunan akışkanı, ayarlanan basınç ve debide sisteme gönderen devre elemanıdır.
Pompalar, mekanik enerjiyi hidrolik enerjiye dönüştürür. Pompa, dönme hareketini elektrik
motorundan alır. Pompalar doğrudan basınç oluşturmaz. Akışkan sistemde bir engelle
karşılaştığında basınç oluşur. Pompa seçilirken, kullanılacak sistemin işlevini yerine
18
getirebilecek debiyi ve basıncı üretebilecek büyüklükte olmasına dikkat edilmelidir.
Kataloğunda yazan akışkan ve filtre kullanılmalıdır. Pompa çalıştırılırken elektrik motorunun
dönüş yönü ile pompa milinin dönüş yönü birbirine uygun olmalıdır. Pompanın içindeki
koruyucu yağlar temizlenmelidir. İlk harekete geçerken basınç borusunun havası alınmalı,
emiş borusu hidrolik yağla doldurulmalıdır. Ayrıca yağ seviyesi sık sık kontrol edilmelidir.
Şekil 2.25. Hidrolik pompa
Şekil 2.26. Hidrolik el pompası
Şekil 2.27. Pompa montaj hali
19
Hidrostatik tahrikte pozitif deplasmanlı pompalar kullanılmaktadır. Bu pompalar artan hacim
bölgelerinde oluşturdukları vakum sayesinde, hidrolik deposunda atmosferik basınç etkisi
altında bulunan yağı emerler. Daha sonra, milinin dönmesi devam ederken iç yapısında
oluşmakta olan azalan hacim bölgesi sayesinde yağ devreye itilmektedir (Şekil 2.28).
Şekil 2.28. Pozitif deplasmanlı, pistonlu bir pompanın şematik görünüşü
Burada pompanın deplasmanı, bir dönüşünde teorik olarak basabileceği yağ miktarıdır.
Vg= πd2L/4 (cm
3)
Burada, d: silindir çapı, L: strok uzunluğudur.
Hidrolik güç iletim sistemlerinde yüksek basınç gereksinimlerini en ekonomik şekilde
karşılayan pompalar pozitif deplasmanlı tipte olanlardır. Pozitif deplasmanlı bir pompa
karşılaştığı direnç kadar basınç üretir ve onun bastığı hidrolik akışkanın basınç düzeyi
sistemde karşılaştığı dirençle orantılı olarak sürekli değişebilir. Pompanın çıkışı tamamen
kapatılırsa, tahrik motorunun torkuna da bağlı olarak sistemde hasarlara yol açabilecek
düzeyde çok yüksek basınçlar oluşabilir.
Tasarımlarına göre çeşitli pompa tipleri mevcuttur.
Pompaların iç hacimlerinin değişkenliğine göre sınıflandırılmaları;
a) Sabit deplasmanlı pompalar; Bu pompaların iç hacimleri değiştirilemez, sisteme
bastıkları hidrolik miktarı döndürülme hızları ile orantılıdır.
(1) Tek yöne dönebilen pompa, (2) Her iki yöne de dönebilen pompa
Şekil 2.29. Sabit deplasmanlı pompaların sembollerle gösterilişi
b) Değişken deplasmanlı pompalar; Bu pompaların çalışma esnasında iç hacimleri
değiştirilebilmektedir, böylece bastıkları debi farklı mekanizmalarla (mekanik,
elektronik vs.) isteğe bağlı olarak değiştirilebilmektedir.
20
(1) Tek yöne dönebilen pompa, (2) Her iki yöne de dönebilen pompa
Şekil 2.30. Değişken deplasmanlı pompaların sembollerle gösterilişi
Pompalarda Verimlilik: Pompalarda verimliliğin artırılması için uygun viskozitede yağ
kullanılmalı, pompayı çalıştırmadan önce (montajdan önce) hidrolik yağ ile yıkanmalıdır.
Hidrolik Pompa Seçimi:
Hidrolik pompa seçimi yaparken şu faktörler göz önüne alınmalıdır:
1. Çalışma basıncı
2. Verimlilik
3. Pompanın gücü
4. Gerekli debi
5. Montaj kolaylığı
6. Bakım onarım kolaylığı
7. Yedek parça ve servisi
8. Ekonomik olması
9. Gürültü ve titreşimi
10. Çalışma sıcaklığı
11. Pompa boyutları
Pompa Çeşitleri
A) Dişli pompalar B) Paletli pompalar C) Pistonlu pompalar
1) Dıştan dişli 1) Eksenel pistonlu
2) İçten dişli a) Eğik gövdeli
3) Pistonlu el pompaları b) Eğik plakalı
2) Radyal pistonlu
3) İçten eksantrik dişli
2.7.1.2. Dişli pompalar
Elektrik motorunun dairesel hareketi ile dişlilerden birisi dönmeye başlar ve ikinci dişliyi
döndürür. Bu sırada vakum yaparak depodaki yağı emer ve diş boşluklarına doldurur. Dişli
döndükçe yağ emiş hattından basınç hattına geçer.
21
Ekonomiktirler, çoğunlukla endüstriyel hidrolik uygulamalarında kullanılmaktadırlar. Dişli
pompalar sadece sabit deplasmanlı olarak tedarik edilmektedirler.
Dıştan dişli pompalar, en ekonomik pompa tipidir. Ancak verimleri düşüktür ve çalışma
basınçları en fazla 250 bar’a kadardır.
Şekil 2.31. Dıştan dişli pompanın çalışma prensibi
İçten dişli pompalar, en sessiz olan pompa tipidir. Diğer seçim kriterleri dıştan dişli
pompalara benzemektedir.
Şekil 2.32. Dişli pompa çeşitleri
2.7.1.3. Paletli pompalar
Paletli pompalar bir kovan ve içine eksantrik olarak yerleştirilen bir rotordan meydana gelir.
Rotor dönerken üzerindeki paletler merkezkaç kuvvetinin etkisi ile dışarıya doğru açılır. Emiş
hattından aldığı yağı paletler arasında taşıyarak basınç hattına iletirler.
Yüksek debi gerektiren durumlarda yardımcı pompa olarak tercih edilirler. En büyük çalışma
basınçları 175 bar mertebelerindedir. Sabit ve değişken deplasmanlı olarak imal
edilmektedirler. Çoğunlukla endüstriyel hidrolik uygulamalarında kullanılmaktadırlar.
22
Şekil 2.33. Eksantrik paletli pompa
Şekil 2.34. Konsantrik paletli pompa
Konsantrik tasarımda pompa mili üzerindeki kuvveti dengelemek daha kolaydır.
Şekil 2.35. Paletli pompa
23
2.7.1.4. Pistonlu pompalar
Hidrolik sistemlerde basınçlı akışkanı üreten iş elemanı hidrolik pompalardır. Hidrolik
pompalar emiş hattından yağı çekerler ve yağın basıncını yükselterek sisteme basarlar. Eğik
plakalı, eğik bloklu ve radyal pistonlu pompalar en çok kullanılan çeşitleridir.
Bu pompalar genelde mobil hidrolik uygulamalarında, iş makinalarında çok tercih
edilmektedirler. Sabit ve değişken deplasmanlı olarak imal edilmektedirler.
Şekil 2.36. Pistonlu pompa
Radyal pistonlu pompalar hidrostatik güç iletiminde kullanılmakta olan en ağır hizmet tipi
pompalar olup, uygulamada 750 bar basınç değerlerine kadar kullanılmaktadırlar.
Şekil 2.37. Radyal pistonlu pompalar.
2.7.2. Hidrolik Motorlar
Hidrolik sistemde basınçlı akışkanın hidrolik enerjisini dairesel harekete dönüştürmek için
kullanılan elemanlara hidrolik motorlar denir. Hidrolik motorlarla yüksek basınçtaki
akışkanları kullanarak büyük döndürme momentleri elde edilir. Küçük bir hacimle büyük
momentleri üretmek mümkündür. Hidrolik motorlar; güçlü dairesel hareketin gerektiği iş
makinalarında, takım tezgahlarında vb. yerlerde kullanılır. Hidrolik motorlarla kademesiz hız
ayarı yapılabilir. Hareket devam ederken kademesiz hız ayarı yapılabilir, dönüş yönü
değiştirilebilir.
24
Şekil 2.38. Hidrolik dişli motor
Şekil 2.39. Hidrolik motor
Hidromotorlar giriş ve çıkışlarındaki basınç farkı yardımıyla, hidrolik enerjiyi mekanik
enerjiye dönüştürürler.
Pozitif deplasmanlı olarak yapılan hidromotorların hem hacimsel verimleri ve hem de
mekanik verimleri oldukça yüksektir.
Tasarımlarına göre çeşitli hidromotor tipleri mevcuttur.
Hidromotorların iç hacimlerinin değişkenliğine göre sınıflandırılmaları,
a) Sabit deplasmanlı hidromotorların iç hacimleri değiştirilemez, sistemden gelen hidrolik
miktarı döndürülme hızları ile orantılıdır.
(1) Tek yöne dönebilen hidromoto, (2) Her iki yöne de dönebilen hidromotor
Şekil 2.40. Sabit deplasmanlı hidromotorların sembollerle gösterilişi.
25
b) Değişken deplasmanlı hidromotorlar;
(Tek yöne dönebilen hidromotor) (Her iki yöne de dönebilen hidromotor)
Şekil 2.41. Değişken deplasmanlı hidromotorların sembollerle gösterilişi
En çok kullanılan hidromotor tipleri;
- Dişli hidromotorlar:
Ekonomiktirler, darbesiz sakin ortamlarda kullanılırlar. Sabit deplasmanlı olarak imal
edilmektedirler.
Şekil 2.42. Dişli hidromotor.
− Paletli hidromotorlar:
Darbesiz çalışma ortamlarında tercih edilirler. Sabit ve değişken deplasmanlı olarak imal
edilmektedirler.
Şekil 2.43. Paletli hidromotor
26
− Pistonlu hidromotorlar:
İş makinalarında en çok tercih edilen hidromotor tipleridir. Sabit ve değişken deplasmanlı
olarak imal edilmektedirler.
(1) Eksenel pistonlu eğik eksenli hidromotor, (2) Radyal pistonlu hidromotor
Şekil 2.44. Pistonlu hidromotorlar
− Alçak devirli motorlar
Yüksek tork sağlama amacıyla kullanılırlar.
2.7.3. Tank ve Özellikleri
Hidrolik akışkanı depolayan, çalışma koşullarına uygun şekilde hazırlayan, çelik veya
dökümden yapılan devre elemanlarına yağ deposu veya yağ tankı adı verilir. Isınan hidrolik
akışkanın kolayca soğutulması için deponun alt kısmı hava akımı oluşturacak şekilde dizayn
edilmelidir. Sistemdeki akışkanın görevini tamamladıktan sonra buraya gelir. Dönen
akışkanın içine çeşitli yabancı maddeler karışabilir. Bunlar depoda ayrışır ve temiz olarak
sisteme akışkan gönderilir. Depoya dönen akışkanın dinlenmeden emilmesini önlemek için
dinlendirme levhası konulmalıdır. Depo kapasitesi, hidrolik sisteme gerekli olan akışkan
miktarına ve dağıtım sisteminin büyüklüğüne göre seçilir. Pratik olarak pompa debisinin 3-5
katı kadar alınabilir.
Yağ deposunun görevleri:
a) Yağın içine karışan maddeleri yağdan ayrıştırmak
b) Yağın dinlenmesini sağlamak
c) Yağın üzerindeki ısıyı dış ortama transfer etmek
d) Sistemdeki yağın belli bir yerde toplanmasını sağlamak
e) Yağın içine karışan havayı yağdan ayırmak
27
Şekil 2.45. Hidrolik tank (MEB, 2011)
2.7.4. Hidrolik Silindirler
Hidrolik enerjiyi mekanik enerjiye çeviren devre elemanına hidrolik silindirler denir.
Doğrusal hareket üretirler. Hidrolik motorlardan farkları dönme hareketi yerine doğrusal
hareket sağlamalarıdır. Silindirlere gönderilen basınçlı yağ, piston alanı üzerinde etkili olarak
silindirleri iter ya da geri çeker. Şekil.26’da çift etkili bir hidrolik silindirin iç yapısı
görülmektedir.
Şekil 2.46. Hidrolik silindirlerin yapısı
Şekil 2.47. Hidrolik silindir elemanları
28
Piston hızı: Hidrolik silindirde pistonların ileri ve geri hareketleri sırasında birim zamanda
aldığı yoldur.
V = Q
A
Q = Pompanın debisi [cm3/dak]
A = Silindirin kesit alanı [cm2]
V = Piston hızı [cm/dak]
Şekil 2.48. Pistonun hareketi
Hidrolik silindir çeşitleri:
1. Tek etkili silindirler
2. Çift etkili silindirler
3. Teleskopik silindirler
4. Yastıklı silindirler
5. Tandem silindirler
6. Çift kollu silindirler
7. Döner silindirler.
8. Özel silindirler.
1- Tek etkili silindirler: Basınçlı akışkan silindirin tek yönünden girip pistonun tek bir
yüzeyine etki ediyorsa bu tip silindirlere tek etkili silindir denir. Dönüşü, yaylı ve yaysız
olabilir. Yaysız silindirlerde piston yük etkisi ile geri döner.
Şekil 2.49. Tek etkili silindir şeması
29
Burada p hidroliğin silindire gidiş ve dönüş hattı olup, x kaçak hattıdır.
Şekil 2.50. Tek etkili silindir çalışma prensibi
2- Çift etkili silindirler: Basınçlı akışkan silindirin iki ayrı yerinden girip, pistonun iki
yüzeyine etki ederek ileri – geri hareketleri akışkan gücüyle üreten silindirlerdir.
Şekil 2.51. Çift etkili silindir şeması
Şekil 2.52. Çift etkili silindir çalışma prensibi
3- Teleskopik silindirler: İç içe geçmiş silindirlerden meydana gelir. Silindirin boyunun
bazen uzaması ve bazen de kısalması gerekiyorsa böyle çalışma şartlarında kullanılır.
30
Şekil 2.53. Teleskopik silindir
Şekil 2.54. Tek ve çift etkili teleskopik silindir
4- Yastıklı silindirler: Piston, kursun sonuna yaklaşınca yavaşlaması istenildiği yerlerde
kullanılır. Tek ya da iki yastıklı olabilirler.
Şekil 2.54. Yastıklı silindir
5- Tandem silindirler: büyük kuvvetler elde etmek için silindirin çapını veya basıncını
artırmadan bir piston koluna iki piston takılması ile meydana gelir.
Silindir pistonları hareketleri sırasında strok sonuna kadar maksimum hızla yaklaşırlar. Piston, silindir
strokunun sonunda silindirin ön veya arka kapağına bu hızla çarpar. Piston, piston kolu ve onlara bağlı
tüm sistem bu darbe sonucunda deformasyona uğrayabilmektedir. Pistonun çarpmasından kaynaklanan
bu mekanik ya da hidrolik darbeler yastıklama ile azaltılmaktadır.
Strok sonunda piston hızını düşürebilmek için boşalan yağın dar bir kesitten geçmesi sağlanır. Böylece
silindir hızı düşmüş olur. Bu kesit genelde ayarlanabilir yapıda tasarlanır.
Şekil 2.55. Tandem silindir
31
Silindirde Piston İtme Kuvveti
Şekil 2.56. Silindirde piston itme kuvveti
F1 = P A1 η
F2 = P A2 η
A1 = π D2
4= 0.785 D2
A2 = π D2
4−
π d2
4= 0.785 (D2 − d2)
P = Çalışma basıncı [kg/cm2]
F1 = Piston itme kuvveti [kg]
F2 = Piston çekme kuvveti [kg]
A = Piston kesit alanı [cm2]
η = Verim
Örnek Problem: Çalışma basıncı 800 kg/cm2 olan çift etkili bir silindirde piston çapı 120
mm ve piston kolu çapı 40 mm ve silindirin verimi η = %90 olduğuna göre pistonun
üretebileceği en büyük kuvveti (itme kuvveti F1 ) ve en küçük kuvvet (çekme kuvveti F2)
bulunuz.
Çözüm:
p = 800 [kg/cm2]
D = 120 cm
32
d = 40 cm
η = 90%
A = π D2
4=
π
4 D2 = 0.785 D2
A1 = 0.785 x D2
A1 = 0.785 x (12 cm)2
A1 = 113.04 cm2
A2 = 0.785 (D2 − d2)
A2 = 0.785 ((12 cm)2 − (4 cm)2)
A2 = 100.48 cm2
F = p A η
F1 = p A1 η = 800 [kg/cm2] 113.04 [cm2] 0.90
F1 = 81388 kg
F2 = p A2 η = 800 [kg/cm2] 100.48 [cm2] 0.90
F2 = 72345.6 kg
2.7.5. Valfler
Hidrolik akışkanın akış yönünü belirleyen, akışkanın basıncını ve debisini istenilen sınırlar
içinde tutan devre elemanıdır.
Endüstriyel hidrolik uygulamalarında valfler doğrudan birbirlerine bağlanmamaktadırlar. Bu
uygulamalarda, valf adaları, metal takozlar yardımıyla oluşturulmaktadır. Buna rağmen, mobil
hidrolikte araçlardaki yer darlığı sebebiyle valfler doğrudan birbirlerine bağlanarak daha
küçük hacimli konstrüksiyonlar oluşturulmaktadır.
Valflerin seçiminde minimum seçim kriterleri olarak çalışma basıncı ve devre debisi esas
alınır. Buna göre akış dirençlerini minimize edecek şekilde kataloglardan seçim yapılır.
Çalışma basınçları valf gövdesinin dayanımına bağlı olarak belirlenir. Pnömatik sistemlerde
basınçlar düşük olduğu için valf gövdelerinin yapımında alüminyum alaşımları gibi hafif
malzemeler kullanılmakta iken, yüksek basınçlı hidrolik uygulamalarda çelik valf gövdeleri
tercih edilmektedir.
Ayrıca ikaz tarzları, yağ viskozite değerleri, ortam şartları da valf seçiminde önemli
kriterlerdendir.
Kapama elemanlarının yapısına göre valfler aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar;
- Sürgülü valfler; Valf içinde bulunan bir sürgünün kanal eksenine dik ileri geri
hareketleri ile valfin kanalları kapatılır veya açılır. Bu tip valflerde iç kaçaklar fazladır,
cevap zamanları uzundur, çalışma debileri düşüktür.
33
- Popet valfler; Valfin kapama elemanı (popet) kanal ekseni yönündeki hareketle bir
kanalın üzerini kapatıp açar. Bu tip valflerin kontrolü daha zordur.
İkaz şekillerine göre valfler aşağıdaki isimlerle anılırlar;
- Aç-kapa (on-off) ikazlı valfler: Bu valfler genelde selenoid valf yapılarıdır. Küçük
kütleli ve/veya alçak hızlı sistemlerde uygundur.
Hidrolik akışkanın bir yönde akmasını engelleyen, diğer yönde akmasını sağlayan
valflerdir.
Şekil 2.57. Açma kapama valfi
Şekil 2.58. Çek valf şeması
34
Şekil 2.59. Çek valflerin prensibi
- Manuel ikazlı valfler: Oransal ve servovalflere ekonomik alternatif olarak
kullanılmaktadır.
- Oransal ikazlı valfler: Oransal ve servovalfler bu gurupta değerlendirilir. Bu valfler
yardımıyla açık veya kapalı çevrim kontrollü hidrolik sistemler yapmak mümkündür.
Yüksek hızlarda çalışan büyük kütleli sistemlerde kullanılmaktadır.
Fonksiyonel özelliklerine göre valfler aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar;
- Yön denetim valfleri: Akışkanın devrede akış hareketinin başlatılması durdurulması
veya yönünün değiştirilmesi için kullanılır.
Hidrolik sistemde akışkanın önünü açıp kapayarak istenilen yöne gitmesini sağlayan
valflerdir. Valflerin kumandası elektriksel, mekanik, basınçla ve insan gücüyle kullanılabilir.
Yönlendirme valfleri, konumlarının sayısına göre aşağıdaki gibi ifade edilir:
2/2 yönlendirme valfi: 2 yollu 2 konumlu
İki yollu ve iki konumlu valflerde iki boru bağlantısı vardır. Birisi pompadan gelen akışkanın
bağlandığı yer (P) diğeri valfin çıkış ağzı (A)’dır. Bu valfler genellikle akışkanın önünü
açmak veya kapatmak için kullanılırlar.
35
Şekil 2.60. Normalde kapalı 2/2 yön kontrol valfi
3/2 yönlendirme valfi: 3 yollu 2 konumlu
Üç yollu ve iki komutlu valfler normalde açık veya kapalı olarak yapılabilir. Bunlar genellikle
tek etkili silindirlerin çalıştırılmasında kullanılır. Ayrıca hidrolik motorların tek yönde
dönmelerini sağlamak için kullanılabilir.
Şekil 2. 61. Normalde 3/2 yönlü kontrol valfi
Şekil 2.62. Yön kontrol valfi
4/2 yönlendirme valfi: 4 yollu 2 konumlu
Dört yollu iki komutlu valflerdir. Genellikle çift etkili silindirlerde doğrusal hareket elde
etmek için kullanılır.
36
Şekil 2.63. Normalde 4/2 yönlü kontrol valfi
4/3 yönlendirme valfi: 4 yollu 3 konumlu
Çift etkili silindirlerin çalıştırılmasında kullanılır.
Şekil 2.64. Normalde 4/3 yönlü kontrol valfi
Şekil 2.65. Yön kontrol valflerinin kumanda şekilleri
- Basınç denetim valfleri: Hidrolik sistemin tamamına veya bir bölümündeki basıncı
denetlemek amacıyla kullanılır.
Hidrolik sistemin elemanlarının basıncını kontrol ederek ayarlamak için kullanılan valflerdir.
37
Şekil 2.66. Basınç kontrol valfi şeması
Şekil 2.67. Basınç kontrol valfleri
Kullanıldığı Yerlere Göre Basınç Kontrol Valfi Çeşitleri
Emniyet valfleri: Hidrolik sistemi ani basınç yükselmelerine karşı koruyan devre elemanıdır.
Normalde kapalı olan valf, basınç yükselmesi durumunda açılarak fazla akışkanı depoya
göndererek basıncı normal seviyesine düşürür.
Şekil 2.67. Selenoid kumandalı basınç emniyet valfi
Şekil 2.68. Basınç sınırlama valfi prensibi ve sembolü
38
Basınç Düşürme Valfi: Hidrolik sistemde farklı basınçla çalıştırılması istenen birden fazla
silindir ve motorların kullanılması durumunda basınç düşürme valfi düşük basınçla çalışacak
devre elemanının girişine bağlanır. Normalde açık konumdadır, basınç yükselince kapanır.
Basınçtaki düşme oranı, üstteki vida ile ayarlanır.
Şekil 2.69. Basınç düşürme valfleri
Şekil 2.70. Basınç düşürme valfi prensibi ve sembolü
Basınç Sıralama Valfi: Hidrolik sistemde birden fazla silindir veya hidrolik eleman devreye
girecek ve farklı basınçta çalışacak ise normalde kapalı konumda olan valf istenen basınç
değerine ulaşınca açılır. Hidrolik akışkan diğer alıcılara ulaşır.
Şekil 2.71. Basınç sınırlama valfi prensibi ve sembolü
39
- Akış denetim valfleri: Hidrolik sistemin tamamına veya bir bölümüne pompanın
bastığı akışkan hızını ve dolayısıyla debisini ayarlamak amacıyla kullanılmaktadırlar.
Hidrolik sistemde kullanılan silindirin hızını, motorun devir sayısını ayarlamak için kullanılan
valflerdir. Hidrolik sisteme giden akışkanın miktarını azaltarak veya artırarak hızlarını kontrol
eden valflere akış kontrol valfi denir.
Şekil 2.72. Akış kontrol valfi şeması
Şekil 2.73. Akış kontrol valfi
Şekil 2.74. Akış kontrol valfi prensibi
40
Şekil 2.75. Valf
Hidrolik valflerle aşağıdaki harfler ve konumlar kullanılır:
P: Pompadan gelen akışkanın bağlandığı yer
R, S, T: Depoya dönüş hattının bağlandığı yer
A, B, C: Silindir veya motora giden boruların bağlandığı yer
L: Sızıntı hattının bağlandığı yer.
X, Y, Z: Akışkanın uyarı sinyali olarak kullanıldığı pilot hattı.
Normalde açık: Valfe dışarıdan bir etki olmadan akışkanın önü P açık ve akışkan valften
geçerek bir elemana gidiyorsa bu tip valflere normalde açık valf denir.
Normalde kapalı: Valfe dışarıdan bir etki olmadan akışkanın önü P kapalı ve akışkan valften
geçemiyorsa bu tip valflere normalde kapalı valf denir.
Şekil 2.76. Açık ve kapalı valflerin gösterimi
2.7.6. Hidrolik Akümülatörler
Gerektiğinde kullanılmak üzere basınçlı akışkanı depo eden ihtiyaç anında devreye giren
hidrolik devre elemanına hidrolik akümülatör denir.
41
Şekil 2.77. Hidrolik akümülatör (yaylı)
Hidrolik akümülatörlerin görevleri:
1- Hidrolik akıcıların çalışma basıncını düzenli bir seviyede tutmak.
2- Pompanın arızalanması durumunda anında devreye girerek sistemi belli bir süre
beslemek
3- Hidrolik devredeki kaçaklar nedeniyle meydana gelen basınç dönmesini ve akışkan
eksilmesini engellemek
4- Ani yükselen akışkanın sıvısını soğutmak.
Çeşitleri:
1- Pistonlu akümülatörler
2- Diyaframlı akümülatörler
3- Balonlu akümülatörler
4- Yaylı akümülatörler
2.7.7. Filtreler ve Filtreleme Teknikleri
Hidrolik elemanları aşınmadan korumak için akışkanın temizliğini sağlamak amacıyla
kullanılır. Kirlilik boru, hortum gibi elemanları değiştirirken; yeni hidrolik akışkan
konulmasından veya sızdırmazlık elemanlarının bozulması nedeniyle oluşabilir. Hidrolik
elemanlarda izin verilen kirlilik değerini üretici firmalar katologlarında belirtir. Mikron
cinsindendir (1 mikron = 0.001 mm’dir). Kirlilik değeri, kirlilik göstergesi kullanılarak
ölçülmelidir. Buradan alınan değerlere göre filtre temizlenmeli ve kullanım ömrü dolanlar
değiştirilmelidir.
Filtre Çeşitleri:
Emiş hattı filtreleri: Emiş hattında pompayı korumak amacıyla kullanılır. Depodan hidrolik
sisteme vermek amacıyla çekilen akışkanı temizler, sisteme temiz akışkan gönderir. Depo
içine yerleştirildikleri için bakımları zordur. Tıkandıklarında pompanın emişi güçleşir. Bu da
42
basıncın düşmesine neden olur. Bu durumu engellemek için ilaveten pompadan önce iri
gözenekli pompa kullanılmalıdır.
Dönüş hattı filtreleri: Hidrolik sistemden görevini bitirip depoya dönen akışkanı filtre eder.
Ekonomik ve bakımı kolaydır. Dezavantajı ise akışkanın temizliği kir elemanları dolaştıktan
sonra yapılmasıdır.
Basınç hattı filtresi: Hidrolik pompanın çıkışına devre elemanlarının zarar görmesini
engellemek için kullanılır. Kirlenmeye karşı daha hassastır. Dezavantajları ise yüksek
basınçla karşı karşıya kaldıkları için basınca dayanıklı gövde gerektirmesidir. Bundan dolayı
yapımı zor ve pahalıdır.
Şekil 2.78. Hidrolik filtre
Şekil 2.79. Hidrolik pompa – filtre devresi
Filtre seçiminde dikkat edilecek hususlar:
1.Filtreleme hassasiyeti
2.Filtre edilecek akışkanın debisi (litre/dakika)
3.Filtrenin meydana getirebileceği basınç düşümü (bar)
4.Çalışma basıncı
43
5.Çalışma basıncı
6.Ekonomik oluşu
7.Filtrenin temizlenebilirliği
8.Filtre elemanının çeşidi
2.7.8. Hidrolik Boru-Hortum Donanımları
Hidrolik sistemlerde akışkanı tanktan alıcılara taşıyan ve alıcıdan tekrar tanka taşıyan
elemanlardır. Hortumlar, hareketli hidrolik makinelerde hatların birbirine bağlanmasında
kullanılır. Esneme kabiliyetleri yüksektir. Borular; dikişsiz, yüksek basınca dayanıklı çelikten
imal edilir. Boru hattı için DIN 2391’e göre dikişsiz hassas borular kullanılır. Boruların et
kalınlığı, hattaki maksimum basınç ve ani basınç artmaları için düşünülen bir emniyet faktörü
dikkate alınarak belirlenir.
Resim 3.80. Hidrolik boru
Şekil 2.81. Hidrolik hortum
Borulardan oluşan hatlarda; dirsekler ve açılı bağlantı yerlerinde kayıpların fazla olmaması,
diğer taraftan boyutlandırmanın makul sınırlar içerisinde kalması için aşağıda verilen akış
hızlarının aşılmaması gerekir.
Basınç hattı:
İşletme basıncı 50 bara kadar: 4,0 m/s
İşletme basıncı 100 bara kadar: 4,5 m/s
44
İşletme basıncı 150 bara kadar: 5,0 m/s
İşletme basıncı 200 bara kadar: 5,5 m/s
İşletme basıncı 300 bara kadar: 6,0 m/s
Emme hattı: 1,5 m/s
Dönüş hattı: 2,0 m/s
Hortumlar, hareketli hidrolik devre elemanların birbirine bağlanmasında kullanılır.
Hortumların yüksek esneme kabiliyetleri olduğu için sistem basıncının sık sık değiştiği,
sıcaklık farkının yüksek olduğu durumlarda kullanılması uygundur. Hortumlar, sentetik
kauçuktan yapılır.
Şekil 2.82. Hidrolik hortumun yapısı
Boru Çapının Hesaplanması
Hidrolik devrede kullanılacak boruların çaplarını hesaplarken; çalışma basıncı, akış hızı ve
pompanın debisi dikkate alınır. Bu değerler biliniyorsa boruların iç çapı aşağıdaki formülle
bulunur:
Q = V A (Süreklilik eşitliği)
A = Q
V
A = π D2
4
π D2
4=
Q
V
D2 = 4 Q
π V
D = √4 Q
π V
45
D = 1.13 √Q
V
Q = Akışkan debisi [𝑚3/s]
A = Boru kesit alanı [m2]
V = Akış hızı [m/s]
d = Boru iç çapı [m]
Örnek Problem: Pompa debisi 3 l/s olan bir hidrolik sistemde akışkan hızı ortalama akış hızı
2 m\s’dir. Bu hidrolik sistemde kullanılacak boruların iç çapını hesaplayınız
1 m3 = 1000 l
Q = 3 [l/s]x 1 m3
1000 l= 0.003 [m3/s]
V = 2 [m/s]
D = 1.13 √Q
V
D = 1.13 √0.003 m3/s
2 m/s
D = 0.043765 m
1 m = 1000 mm
D = 0.043765 m x 1000 mm
1 m
D = 43.8 mm
Boru seçimini etkileyen faktörler
1- Çalışma basıncı
2- Debi
3- Akış hızı
4- Titreşim
5- Maliyet
6- Akışkan uyumu
7- Akışkan uyumu
8- Uygulama sistemi
9- Maliyeti
10- Montaj kolaylığı
46
Boru Bağlantılarında Dikkat Edilecek Noktalar
a) Boruların iç yüzeyleri pürüzsüz olmalıdır.
b) Boru bağlantılarında sızdırmazlık sağlanmalıdır.
c) Mümkün olduğunca tek parça boru kullanılmalıdır.
d) Kullanılacak borular, çalışma basıncını karşılayabilmelidir.
e) Boruların et kalınlığı ve iç çapları, istenen debi ve basıncı sağlayabilmelidir.
f) Borularda titreşimi önlemek için belirli aralıklarla kelepçeler yardımıyla sabitlenmelidir.
g) Borulara uygun kavis verilerek bükülmeli ve keskin köşelerden kaçınılmalıdır.
h) Emiş boru hattı kısa olmalıdır.
i) Borularda ısıl genleşme dikkate alınmalıdır.
j) Emiş ve dönüş hattı boruları, minimum seviyenin altında olmalıdır.
k) Farklı çapta boru kullanılmamalıdır.
2.7.9. Bağlama Parçaları
Hidrolik sistemlerde akışkanı tanktan alıcılara taşıyan ve alıcıdan tekrar tanka taşıyan
elemanlar ve bunları birleştiren elemanlardır. Bunlar; boru, hortum, flanş, kavrama, manşon
vb. elemanlardır. Bağlantı elemanları gerekli basınç, debi ve akış hızını sağlayacak şekilde
tespit edilmeli; çalışma basıncına dayanacak yapıda olmalıdır.
Hortum Bağlantı Elemanları
1- Vidalı armatür: Hortum için gerekli olan tutma kuvveti, kısımları eksenel doğrultuda
birbirleri ile vidalamak suretiyle gerçekleştirilir.
2- Pres armatürü: Hortum için gerekli olan tutma kuvveti, armatürün bir parçasının
preslenip şekil değiştirmesiyle gerçekleşir.
3- Telli kelepçe: Hortum için gerekli olan tutma kuvveti, dıştan geçirilen bilezik şeklindeki
bir halkanın sıkıştırılması ile gerçekleşir.
4- Bantlı kelepçe: Hortum için gerekli olan tutma kuvveti, kıskacın sıkılması ile gerçekleşir.
Yüksek basınçlar için uygun değildir.
5- Geçmeli armatür: Üzerinde vidaya benzer dişler bulunan boru şeklindeki bir elemanın
hortuma geçirilmesi ile hortumda oluşan şekil değiştirme kuvvetleri tutucu kuvveti
oluşturur. Yüksek basınçlar için uygun değildir.
47
Boru Bağlantı Elemanları
Şekil 2.83. Boru bağlantı elemanları
1. Sızdırma ve kayıpların önlenmesi
Hidrolik elemanlarda yağ kaçakları sebebiyle oluşan yağ kayıplarını önlemek için
sızdırmazlık elemanları kullanılır. Sistemdeki akışkanın azalması, basınç kayıplarına neden
olur. Bu da verimi düşürür. Genel olarak hareketsiz kısımlar arasına statik sızdırmazlık
elemanları ve hareketli kısımlar arasına dinamik sızdırmazlık elemanları yerleştirilir.
A- Statik sızdırmazlık elemanları
1- Contalar: Flanş ve kapaklarda kullanılır.
2- O-Halkası: Silindir gövdesinde kullanılır.
B- Dinamik sızdırmazlık elemanları
1- Toz keçeleri: Piston koluna dış ortamdan yapışan tozları temizler.
2- Piston kolu keçeleri: Silindir içindeki basınçlı akının piston kolu tarafından dışarı
sızmasını engeller.
3- Piston keçeleri: Silindirin her iki tarafında basınç farkı yaratan piston keçesi, verimli
hareketin oluşumuna yardımcı olur.
Şekil 2.84. Hidrolik sızdırmazlık elemanları
48
2.7.10. Hidrolik Devre Elemanlarının Sembol Bilgisi, ISO 1219 Normuna Göre Devre
Elemanlarının Sembollerinin Tanıtımı
Şekil 2.85. Hidrolik devre elemanları sembolleri
Tablo 2.1. Hidrolik ve pnömatik genel devre sembolleri
Hidrolik ve pnömatik için genel devre sembolleri
Hidrolik basınç kaynağı
Basınç, iş, dönüş hattı
Kontrol hattı
Boşaltma hattı, kaçak hattı
Hat bağlantısı
Kesişen hatlar
Tank
Filtre
Soğutucu
Isıtıcı
Elektrik motoru
Isı kuvvet makinesi
49
Tablo 2.2. Hidrolik ölçü aletleri sembolleri
Ölçü aletleri sembolleri
Basınç göstergesi
Termometre
Debimetre
Seviye göstergesi
Tablo 2.3. Hidrolik pompa sembolleri
Hidrolik pompa sembolleri
Tek akış yönlü, sabit debili hidrolik pompa
Tek akış yönlü, ayarlanabilir debili hidrolik pompa
Çift akış yönlü, sabit debili hidrolik pompa
Çift akış yönlü, ayarlanabilir debili hidrolik pompa
Tablo 2.4. Hidrolik motorların sembolleri
Hidrolik motorların sembolleri
Hidrolik motorlar tek yönde döner (sabit).
Hidrolik motorlar tek yönde döner (ayarlanabilir).
Hidrolik motorlar çift yönde döner (sabit).
Hidrolik motorlar çift yönde döner (ayarlanabilir).
Tablo 2.5. Tek etkili silindir sembolleri
Tek etkili silindir sembolleri
Tek etkili silindir dış kuvvet geri getirmeli
Tek etkili silindir yay geri getirmeli
Tek etkili silindir teleskobik silindir
50
Tablo 2.6. Çift etkili silindir sembolleri
Çift etkili silindir sembolleri
Tek piston kollu
Çift piston kollu
Diferansiyel silindir
Teleskopik
Çift taraflı ayarlanabilir son konum yastıklamalı
Tablo 2.7. Basınç kontrol valfi sembolleri
Basınç kontrol valflerı sembollerı
1- Basınç sınırlama valfi
2- Yollu basınç ayar valfi
3- Yollu basınç ayar valfi
51
Tablo 2.8. Yön kontrol valfi sembolleri
Yön kontrol valflerinin sembolleri
2/2 Yön kontrol valfi normalde kapalı
2/2 Yön kontrol valfi normalde açık
3/2 Yön kontrol valfi normalde kapalı
3/2 Yön kontrol valfi normalde açık
4/2 Yön kontrol valfi
5/2 Yön kontrol valfi
4/3 Yön kontrol valfi orta konum kapalı
4/3 Yön kontrol valfi orta konum pompa dönüşlü
4/3 Yön kontrol valfi H – orta konumlu
4/3 Yön kontrol valfi orta konum iş hatları basınçsız
4/3 Yön kontrol valfi orta konum baypas devresi
52
Tablo 2.9. Akış kontrol valfi sembolleri
Akış kontrol valfleri sembolleri
Kısıcı sabit
Kısıcı ayarlanabilir
Orifis sabit
Orifis ayarlanabilir
2- yönlü akış kontrol valfi kısıcı sabit
2- yönlü akış kontrol valfi kısıcı ayarlanabilir
3- yönlü akış kontrol valfi orifisli sabit
3- yönlü akış kontrol valfi orifisli ayarlanabilir
Çek valf sembolleri
Çek valf (tek yönlü kapama valfi), yüksüz
Çek valf, yay yüklü
Kapatılabilir ve açılabilir çek valf
Açılabilir çift çek valf
53
Tablo 2.10. Valflerin elle kumanda sembolleri
Valflerin elle kumanda sembolleri
Yay geri getirmeli ve kaçak yağ kapısı olan genel sembolü
Elle kumandalı ve yay geri Getirmeli
Elle kumanda kolu ve tutmalı
Tablo 2.11. Valflerin mekanik kumanda sembolleri
Valflerin mekanik kumanda sembolleri
Çubuk veya düğme
Yay
Makaralı çubuk
Tablo 2.12. Valflerin elektriksel kumanda sembolleri
Valflerin elektriksel kumanda sembolleri
Elektrik motoru-sürekli dönme
Tek sargılı bobinli-solenoid elektromanyetik kumanda
Aynı yönde iki sargılı bobin ile elektromanyetik kumanda
Elektrikli veya hidrolik akışkanla kontrol
Elektro-hidrolik kontrol
54
2.8. Hidrolik Devre Tasarımı Yapmak
2.8.1. Hidrolik Devre Çizim Bilgisi
Şekil 2.86. Hidrolik devre şeması
2.8.2. Hidrolik Devre Çizimlerinde Elemanların Numaralandırılması Grupların
numaralandırılması
Grup 0: Enerji besleme biriminin tüm elemanları
Grup 1.,2.,3.,: Her silindir için bir grup numarası
Sırayla numara sistemi
.0 : İş elemanı 1.0, 2.0 gibi
.1 : Son kontrol elemanı 1.1, 2.1 gibi
.4 : İş elemanının ileri hareketini etkileyen tüm elemanlar (çift rakamlar) 1.2, 1.4, 2.2 gibi
.3;5 : İş elemanının geri hareketini etkileyen tüm elemanlar (tek rakamlar) 1.3, 1.5, 2.3 gibi
.01.02. : İş elemanı ile son konum elemanı arasındaki elemanlar 1.01, 1.02 gibi
55
Şekil 2.87. Hidrolik devre şeması grup numaralandırması
2.8.3. Fonksiyon Blok Diyagramı
Kontrol tekniğinde hareketlerin birbiri ile bağlantılı olarak akışını göstermede kullanılır.
Şekil 2.88. Hidrolik devrelere ait fonksiyon blok diyagramı
2.8.4. Hidrolik Devre Çizim Kuralları
Altta enerji besleme birimi, ortada enerji kontrol birimi, üstte tahrik birimi yerleştirilir.
Yönlendirme valfleri, mümkün olduğunca yatay çizilir. İletim hatları, doğrusal ve
kesişmeyecek şekilde çizilmelidir. Elemanların ilk konumları gösterilmelidir. Birden fazla iş
elemanı var ise her iş elemanı, ayrı bir kontrol zinciri olarak ele alınmalıdır.
56
Şekil 2.89. Hidrolik devre aşamaları
2.9. Hidrolik Kumanda Bilgisi
2.9.1. Konuma Bağlı Kontrol
İşi yapacak olan makinenin durumunu, konuş şeklini gösteren şekildir. Örnek bir konuma
bağlı kontrol durumu Şekil 2.90’da gösterilmiştir.
Şekil 2.90. Yatay taşlama makinasının konumlandırılması
2.9.2. Hıza Bağlı Kontrol
Hidrolik silindir ya da motorun istenilen hız ya da devirde dönmesi ve bu değerleri
istenildiğinde değiştirmek için ayarlanabilir akış kontrol valfleri kullanılır.
57
Şekil 2.91. Akış kontrol valfi hidrolik devre
2.9.3. Saymaya Bağlı Kontrol
Sayıcı röle kullanılarak istenilen sayma işlemi gerçekleştirilir. Silindir çıkışına bağlanacak
kızıl ötesi sensör, manyetik sensör, optik sensör, indüktif sensör, kapasitif sensörlerden
herhangi birinden alınan palsler, sayıcı röleye iletilir. Sayma işlemi gerçekleştirilir. Sensör,
ayarlanan değeri sayınca elektromanyetik kumandalı valfin enerjisini keser ve sistem durur.
2.9.4. Zamana Bağlı Kontrol
Zaman sayıcı akış kontrol valfleri ayarlanarak zaman ayarı da gerçekleştirilir.
2.9.5. Basınca Bağlı Kontrol
Basınca bağlı kontrol, basınç ayar valfleriyle gerçekleştirilir. Bu valfle gelen basınç değeri,
istenilen değere düşürülür ve basınç sabit tutulur. Sıkma ve bağlama işlerinde basıncın sabit
kalması istenir.
2.9.6. Kontrol Problemlerinin Çözümünde Uygulanacak Yöntemler
1. Kontrol ile hangi işlemlerin yerine getirilmesi gerektiği belirlenir. Bunun için aşağıdaki
bilgilere ihtiyaç vardır:
a) Hareket türü (doğrusal-döner hareket)
b) İş elemanı sayısı
c) Hareketlerin birlikte etkisi
İstenilen kuvvetlerden veya momentlerden, hızlardan veya devir sayısından gerekli olan
hacimsel debi ve basınç bulunur. Enerji besleme birimi hesaplanır.
2. Hidrolik devre elemanları seçilir. Seçmeye silindir ve motorlardan başlanır ve boyutları
belirlenir. Devre şeması çizilir. Parça listesi çıkarılır. Parçalar numaralandırılır.
58
3. Devre şemasına ve yapım için takip edilecek sıra numarasına göre yapıma başlanır. Burada
güvenlik çok önemlidir. Boru ve hortum bağlantıları gerçekleştirilir. Cihazlar, verilen
değerlere ayarlanır.
4. Sistem çalıştırılmadan önce bağlantılar ve yapı elamanları son defa kontrol edilir. Sistem
işletmeye aşağıdaki işlemler yapılarak alınır:
Yağ miktarı kontrol edilmelidir. Filtre kullanılmalıdır.
Tahrik motorunun dönme yönü kontrol edilir.
Valfler, başlangıç konumuna alınmalıdır.
Basınç kontrol ve akış kontrol valfleri küçük değerlere ayarlanmalıdır.
Sistemin havası alınmalıdır.
Akışkan seviyesi, tekrar kontrol edilmelidir.
İlk işlemin testi, düşürülmüş basınç ve hacimsel debi ile yapılmalıdır.
İşletme değerleri ayarlanmalıdır.
Bundan sonra işlemlerin testine ve ölçmelere başlanabilir.
2.10. Teknik Proje Bilgisi
2.10.1. Hidrolik Devre Elemanları İle Sistemin Planlanması
Sistemin hangi işlemleri yerine getirmesi gerekiyor? Bunlar belirlenir. Bunun için şu sorulara
cevap aranır:
Hareket türü (doğrusal-döner hareket)
İş elemanı sayısı
Hareketlerin birlikte etkisi
İstenilen kuvvetlerden veya momentlerden, hızlardan veya devir sayısından gerekli olan
hacimsel debi ve basınç bulunur. Bu şekilde enerji besleme birimi hesaplanır. Sistem
hakkında gerekli teorik bilgi edinilmelidir. Elde edilen değerlerden hidrolik elemanlar seçilir.
Seçmeye silindir veya motorla başlanır. İstenilen kuvvet veya momentten gerekli yüzey
büyüklüğü ve böylece iş makinesinin boyutları belirlenir. İstenilen hız veya devir sayısından
gerekli hacimsel debi bulunur.
2.10.2. Basit Evre Şemalarının Çizimi
Devre şemasının çiziminde hidrolik semboller ve B 1'de öğrendiğimiz kuralları dikkate
almalıyız. Devre şemasını tekrar kontrol ederiz. Kullanılan elemanlara ait teknik bilgiler ve
tanıtıcı numaralarla tamamlanması gerekir. Cihazların ayarlanmasına ilişkin değerler devre
şemasında belirtilmelidir.
2.10.3. Devre Şemasının Analizi ve Kurulması
Parça listesi hazırlanır. Devre şemasına ve yapım için takip edilecek sıra numarasına göre
yapıma başlanır. Burada güvenlik çok önemlidir. Boru ve hortum bağlantıları gerçekleştirilir.
Cihazlar verilen değerlere ayarlanır. Sistem çalıştırılmadan önce bağlantılar ve yapı
elemanları son defa kontrol edilir. Sistem, işletmeye aşağıdaki işlemler yapılarak alınır:
59
Yağ miktarı kontrol edilmelidir. Filtre kullanılmalıdır.
Tahrik motorunun dönme yönü kontrol edilir.
Valfler, başlangıç konumuna alınmalıdır.
Basınç kontrol ve akış kontrol valfleri, küçük değerlere ayarlanmalıdır.
Sistemin havası alınmalıdır.
Akışkan seviyesi, tekrar kontrol edilmelidir.
İlk işlemin testi, düşürülmüş basınç ve hacimsel debi ile yapılmalıdır.
İşletme değerleri ayarlanmalıdır.
Bundan sonra işlemlerin testine ve ölçmelere başlanabilir.
2.10.4. Yol-Adım Diyagramının Çizilmesi
Yol – adım diyagramı, birden fazla silindirin kullanıldığı sistemlerde silindirlerin hareketlerini
gösteren diyagramdır. Silindirlerin hangi koşullarda, ne zaman ve hangi işaret elemanları
(sınır anahtarları vb.) tarafından uyarılarak durum aldıklarını belirtirler. Diyagramda;
• Yatay eksen adımları gösterir. Düşey eksende ise çalışma elemanları( silindirler) ve
sahip oldukları durum (içeride veya dışarıda) ifade edilir.
• Silindirlerin ileri ve geri hareketleri bir adım olarak kabul edilir ve bu, eğik çizgilerle
gösterilir. Hareket çizgileri kalın çizgi ile çizilir.
• Diyagramda iş elemanlarının (silindirlerin) çalışması adıma bağımlı olarak gösterilir.
Eğer kumanda sisteminde birden fazla iş elemanı (silindir) varsa bunların adımlara göre
hareket şekilleri alt alta gösterilir.
• Silindirlerin dışa hareketi artı (+) ve içe hareketi ise eksi (-) ile ifade edilir.
• Yol adım diyagramlarında adımlar arasındaki mesafe eşit olmalıdır. Bu mesafelerin
belirlenmesinde zaman göz önüne alınmaz.
Sistem tasarısı yapılırken önce bu plan yapılır. Elemanlar buna göre yerleştirilir. Diyagram
çizilirken şunlara dikkat edilir:
Silindir hareketleri, tabloya göre daha kalın çizilmelidir.
Her silindire bir numara verilmelidir.
Silindirin ileri hareketi, 0’dan 1’e eğik çizgiyle gösterilir.
Silindirin sabit konumları yatay çizgiyle gösterilir.
Silindirin geri hareketi, 1’den 0’a eğik çizgiyle gösterilir.
Şekil 2.92’de A+B+A-B- olan sistemin yol-adım diyagramı gözükmektedir. Burada A ve B
çıkış elemanları olan pistonları ifade etmekte olup, + ve - çıkış elemanlarının ileri veya geri
hareket yönlerini belirtmektedir.
60
Şekil 2.92. Yol - adım diyagramı örneği
Bir çift etkili silindirin bir düğmeli veya pedallı valfe basıldığında ileri hareket etmesi
strokunu tamamladığında geri dönmesi istenen devre tasarlamak.
Şekil 2.93’deki diyagramda A ve B olarak tanımlanan iki adet silindir vardır.
Bu sistemde bir Start butonuna basılıyor, A silindiri ileri gidiyor. Silindir ileri giderken,
ilerleyişi belirli açıda bir doğru ile gösterilir. Doğrunun açısı silindirin hareket hızının
fonksiyonudur. A silindiri uç noktasına vardığında, bu kez B silindiri ileri gitmeye başlıyor.
Burada sistem şöyle işliyor: bir tane sınır anahtarı var. A silindiri ileri gittiğinde bir tane
anahtara vuruyor ve B silindiri ileri gidiyor. İlk adım A+ B+ olayı bu şekilde oluşur.
Şekil 2.93. Yol - adım diyagramı uygulaması
İkinci duruma ise B- A- durumu oluşur.
İlk önce A silindiri gitmişti ve B silindirini tetiklemişti. Şimdi B silindiri, ileri konuma
gittiğinde yine bir sınır anahtarına vurarak geri döner. Örneğin sınır anahtarına vurduğunda
çift etkili silindirin 5/2 kontrol valfinin konumunu değiştiriyor ve silindir geri geliyor.
Böylece B- ve ardından da A- gerçekleşiyor.
B silindiri geri gelecek, yani B- durumu olduğunda mafsal makaraya çarpıp A silindirini de
geri getirdiğinde devre tamamlanacak. Eğer sürekli çevrim yapmak istenirse A silindirinin
başlangıç konumuna mafsal anahtar konmalıdır. A geri gelirken mafsala çarptıktan sonra
tekrar ileri giderek sözkonusu diyagram tekrarlanır.
61
2.11. Hidrolik Sistem Kurmak ve Çalıştırmak
2.11.1. Tek Etkili Silindirin Kumandası
Basınç hattından gelen hidrolik akışkan, 3/2 yön kontrol valfine basılınca valften geçer.
Silindiri ileri iter. Valfin ilk konumuna gelmesini sağlayınca silindir yer çekimi sayesinde ilk
konumuna gelir.
Şekil 2.94. Tek etkili silindir kumanda devresi
2.11.2. Çift Etkili Silindirin Kumandası
Basınç hattından gelen hidrolik akışkan, 4/2 valfinin B ucundan geçerek valfi geri konumda
tutar. Valfin konum değiştirmesini sağladığımızda A ucundan geçen akışkan, silindirin ileri
gitmesini sağlar. Valf tekrar konum değiştirdiğinde silindir geri konumuna gelir.
Şekil 2.95. Çift etkili silindirin kumandası
62
Şekil 2.96. Hidrolik taşlama tezgahı devresi
2.11.3. VE Valfi Uygulamaları
Şekildeki hidrolik sistemde 3/2 valflerine beraber basılmadığı sürece silindirimiz ileri hareket
etmez. Silindir ileri itildikten sonra valflerden biri ya da ikisine de uygulanan baskı kalkması
durumunda silindir, yay sistemi sayesinde geri gelir. Silindirin ileri gitmesini sağlayan
hidrolik akışkandır.
Şekil 2.97. VE valfi uygulama devresi
63
Şekil 2.98. VE valfi uygulaması
2.11.4. VEYA Valfi Uygulamaları
Pompadan çıkan akışkan, 3/2 yön kontrol valflerine gelir. Yön kontrol valflerinin birine
uygulanacak baskı ile veya valfi içindeki mekanizma diğer yöne itilir. Silindirimiz ileri itilir.
Bu durum, iki valf için de aynıdır. Silindirimiz yay sistemi sayesinde valfler ilk konumlarına
döndüğünde gelen akışkan kesileceğinden geri gelir.
Şekil 2.99. VEYA valfi uygulama devresi
64
Şekil 2.100. VEYA valfi uygulama devresi
2.11.5. Birden Fazla Silindirin Kontrolü
Şekil 2.101. İki ayrı silindirin kontrolüne ait devre
2.12. Hidrolik Sistem Sorunları ve Bakım
Hidrolik devrelerde oluşabilecek arızaların nedenleri;
Uygun viskozitede ve özellikte yağ kullanılmaması
Uygun hidrolik hortumların kullanılmaması
65
Filtrenin temizliğinin yapılmaması veya uygun filtre kullanılmaması
Yağ tankına yabancı maddeleri karışması
Çalışma hızını yükseltmesi
Hidrolik filtrelerin bakımı
Hidrolik sisteminden çıkan yağı kullanmayınız
Filtrenin temizliği periyodik olarak yapılmalı
Yağ hazinesine dışardan karışabilecek yabancı maddeleri engellenmeli
Filtre elemanlarını sökerken veya takarken temizliğe dikkat edilmeli
Filtreleme elemanı gerektiğinde değiştirilmeli
66
3. PNÖMATİK SİSTEMLER
3.1. Pnömatik Kavramı
Havanın basınç kazandırılarak ve çeşitli kontrol sistemleri ile kontrol edilerek doğrusal,
dairesel ve açısal hareket elde edilmesini sağlayan sistemlere pnömatik sistemler denir.
Basınçlı hava, bilinen en eski enerji iletim yöntemidir. Kesin olarak bilinen ilk basınçlı hava
uygulamasını Yunanlı Ktesibios 2000 yıl kadar önce yaptığı basınçlı hava mancınığı ile
gerçekleştirmiştir.
Pnömatik, Yunanca bir kelime olan pneuma (hava, rüzgar) kelimesinden türetilmiştir.
Hava, atmosferde bol miktarda bulunmaktadır. Uygun yöntemlerle alınıp, depolanabilir,
basınç kazandırılabilir. Her durumda değişim gösterir. Bu değişimler ne olursa olsun tekrar
atmosfere bırakılabilir. Havanın atmosferde bol miktarda bulunması, elde ediliş maliyetinin
düşük olmasını sağlar. Havanın depolanması da mümkündür. Depolanması sırasında basınçlı,
basınçsız her türlü kapta depolanabilir. İstenildiği an kullanıma hazırdır. Kullanım hızı da çok
yüksektir. Basınçlı havanın bir enerji olarak kullanılması çok eski yıllara rastlar.
Madencilikte, otomobillerde ve demiryollarındaki havalı frenlerde uzun zamandan beri
basınçlı havadan yararlanılmaktadır. Endüstriyel alanlardaki uygulamaların yaygınlaşması ise
1950 yıllarında başlar. Endüstrinin hemen her alanında iş parçalarının sıkılması, gevşetilmesi,
ilerletilmesi, doğrusal ve dairesel hareketlerin üretilmesi gibi çeşitli işlemler için pnömatik
sistemlerden yararlanıldığında daha ekonomik ve hızlı çözümler üretilebilmektedir.
Endüstriyel sistemlerde pnömatiğin kullanılmadığı alan yok gibidir. Bir fabrika projesi
hazırlanırken elektrik, ısıtma, soğutma, havalandırma gibi tesisatların yanı sıra basınçlı hava
tesisatı da hazırlanmaktadır. Orta ve büyük ölçekli işletmelerin tamamında küçük işletmelerin
ise bir kısmında pnömatik sistemler kullanılmaktadır. Elektrik enerjisi gibi pnömatik enerji de
işletmelerin en önemli girdilerinden biridir.
3.2. Pnömatik Sistemlerin Uygulama Alanları
Ağaç işleri endüstrisi
Boyama işlemleri
CNC tezgahları
Dolum ve ambalaj makinaları
Döküm endüstrisi
Enerji dönüşüm santralleri
Gemi ve denizcilik endüstrisi
Gıda ve kimya sanayisi
İş makinaları
Kağıt ve deri endüstrisi
Madencilik ve inşaat endüstrisi
Makine ve takım tezgahları
Montaj hatları
67
Montaj endüstrisi
Motorlu araçlar
Nükleer santraller
Otomasyon ve robotik uygulamalar
Petrol endüstrisi
Tarım ve hayvancılık
Malzeme taşıma
Tekstil endüstrisi
Temizlik işlemleri
Tutma taşıma işlemlerinde vakum uygulama
3.3. Pnömatik Sistemlerin Üstünlükleri ve Sakıncaları
3.3.1. Pnömatik Sistemlerin Üstünlükleri
Pnömatik enerjinin kaynağı olan hava atmosferde sınırsız olarak elde edilebilir.
Havanın temiz olması ve çevreyi kirletmemesi
Hız ve kuvvet değişik değerlere ayarlanabilir.
Basınçlı hava uzak mesafelere taşınabilir.
Devre elamanları basit ve ucuzdur.
Yüksek hız elde edilebilir
Aşırı yüklemelere karşı emniyetlidir.
Basınçlı havanın ateş alma tehlikesi yoktur.
3.3.2. Pnömatik Sistemlerin Sakıncaları
Havanın sıkışabilir olması nedeniyle piston hızı her zaman istenilen değerlerde elde
etmek mümkün olmaz.
Çalışma basıncı 6-7 bar olduğu için büyük kuvvetler elde edilememekte.
Görevini tamamlayan hava eksoz hattından dışarı atıldığı için hava sarfiyatı vardır.
Eksoz hattına susturucu takılmadığı zaman rahatsız eden ses çıkarması.
Uygun şekilde yağlayıcı ve filtre kullanılmadığı zaman sürtünme artar.
3.4. Hidrolik, Pnömatik ve Elektrik Sistemlerin Karşılaştırılması
Hidrolikte kullanılan akışkan değişmez pnömatikte ise kullanılan hava işi bitince
atmosfere bırakılır. Hava atmosferde sınırsız bulunur.
Hidrolik daha büyük kuvvetler elde etmek için pnömatik de ise küçük kuvvetler elde
edilir.
Hidrolike göre pnömatikte daha yüksek devir (dairesel hareket)
Gıda içi sağlık sektöründe daha çok pnömatik sistemler kullanılır.
Havanın sıkışabilir olmasından dolayı pnömatik sistemler daha emniyetlidir.
68
Tablo 3.1: Pnomatik, hidrolik, elektrik sistemlerinin karşılaştırılması
PNOMATİK HİDROLİK ELEKTRİK
Enerji Depolaması, Enerji İletimi, Maliyet
Basınçlı hava elektrik motoru ya da içten yanmalı motorlarla tahrik edilen kompresörlerle sağlanır. Enerji iletimi yavaş ve sınırlıdır. Enerji maliyeti yüksektir.
Enerji depolaması sınırlı ölçüde mümkündür. Enerji iletimi yavaş ve sınırlıdır. Enerji maliyeti yüksektir.
Enerji depolaması güç, enerji iletimi iyi ve fiyatı düşüktür.
Doğrusal Hareket Temini
Kolay ve ucuzdur, çalışma hızları yüksektir, hareket miktarı sınırlıdır. Az yer kaplarlar, elde edilebilir kuvvet sınırlıdır.
Doğrusal hareket temini çok basittir. Çalışma hızları fazla yüksek değildir, az yer kaplarlar ve çok büyük kuvvetler elde edilebilir.
Karmaşık ve pahalıdır. Çünkü dönüşüm için ya mekanik ya da kaldırıcı mıknatıs gereklidir. Hacim olarak çok yer tutarlar
Döner Hareket Temini
Kolay ve ucuzdur. Düşük verim dolayısıyla işletme maliyetleri yüksektir. Çok yüksek devir sayılarına ulaşılabilir. Çok yüksek döndürme momentleri elde edilemez.
Döner hareket kolaylıkla elde edilir. Devir sayıları çok yüksek değildir. Verimi yüksektir ve büyük döndürme momentlerine çıkılabilir.
Yüksek verimli olup çok yer kaplarlar. Devir sayısı sınırlıdır. Devir sayısı ile döndürme momenti ayarı güçtür.
Genel Olarak
Aşırı yük emniyetleri vardır. Patlama emniyeti mevcuttur. Devir sayısı, döndürme momenti, çalışma hızı rahatça ayarlanabilir.
Aşırı yük emniyetleri vardır. Yüksek basınçlar söz konusu olduğundan iletim hatlarının montajı güç ve pahalıdır. Aynı zamanda sızdırmazlığa dikkat edilmelidir.
Aşırı yük emniyetleri yoktur. Ek harcamalar yapılarak aşırı yük emniyetine ulaşılabilir, patlama emniyeti yoktur.
3.5. Pnömatik Esaslar
3.5.1. Basınç Kavramı
Pnömatik sistemde basınç, kompresörler tarafından, vakum ise vakum enjektörleri ya da
vakum pompaları tarafından üretilmektedir. Her iki elemanın çalışma prensipleri birbirine
göre terstir. Kompresörler bir ortama hava basıp basınç oluştururken, vakum üreteçleri ise
ortamdaki havayı emerek basıncı yok etmeye çalışır. Yok, edilmeye çalışılan bu basınca
“atmosfer basıncı” adı verilir.
Atmosfer basıncı
Kuru havanın içerisinde yaklaşık olarak %78 azot, %21 oksijen, %1 oranında karbondioksit,
hidrojen, azotdioksit, karbonmoksit, helyum, argon, neon, kripton gazları bulunmaktadır.
Deniz seviyesindeki referans atmosferik basınç altındaki (atm) havanın bazı fiziksel
özelliklere sahiptir.
Atmosfer havası yükseklik ve yoğunluğa bağlı olarak değişen bir ağırlığa sahiptir. Atmosfer
havasının ağırlığından oluşan basınca “atmosferik basınç” adı verilir. Yüksekliğe bağlı olarak
değiştiği için deniz seviyesindeki basınç referans olarak alınır. Deniz seviyesinde atmosferik
basınç 1013 mbar = 1.013 bar'dır. Yükseklik arttıkça atmosfer basıncı artar.
Deniz seviyesinde havanın yeryüzüne yapmış olduğu basınçtır. Gerçek değeri 1.033
kg/cm2’dir. Pratikte ve hesaplamalarda 1kg/cm
2 alınır ve kısaca 1 bar olarak kabul edilir.
69
Vakum
Herhangi bir ortam da hava basıncının atmosferik basınçtan düşük olmasına vakum denir.
Gösterge basıncı (PG)
Başlangıç olarak atmosfer basıncını referans alır ve atmosfer basıncının üstündeki basınç
değerlerini gösterir. Basınç göstergeleri (manometre) atmosfer basıncında “0” değerini
gösterir.
Mutlak basınç (PM)
Başlangıç olarak atmosfer basıncının “0” olduğu noktayı (maksimum vakum) referans alır ve
üzerindeki basınç değerlerini gösterir. Mutlak basınç, göstergede gördüğümüz basıncın
üzerine atmosfer basıncı eklenerek hesaplanır (PM= PG + 1 atm). Yaklaşık olarak
hesaplamak istersek; gösterge basıncının üzerine 1 ilave edilir.
Basıncın hesaplanması:
Katı, sıvı ve gazların ağırlığından dolayı birim alana uyguladıkları dik kuvvete “basınç” adı
verilir. Basınç “P” harfi ile gösterilir ve P= F/A formülü ile ifade edilir.
P= Basınç (Pa)
F= Kuvvet (N)
A= Kesit alanı (m2)
Uluslararası birim standardına göre (SI) kuvvet birimi Newton (N), uzunluk birimi ise
Metre’dir (m). Buna göre alan birimi (m2) dir. Basınç, kuvvetin alana oranı olarak
tanımlandığına göre basınç birimi; N/m2 dir. 1 N/m
2 = 1 Pascal’dır ve kısaca Pa sembolü ile
gösterilir. Tablo 3.2’de basınç birimlerinin karşılaştırılması verilmiştir.
Tablo 3.2. Basınç birimlerinin karşılaştırılması
1 N/m2 1 Pascal (Pa)
1 Bar 100000 Pa
1 Bar 14,5 Psi
1 atm 1013 mbar
Örnek: Taban alanı 0,5 m2 ve ağırlığı 10 kg olan katı cismin uyguladığı basıncı hesaplayınız.
Verilenler: İstenen:
m= 10 kg P= ?
A= 0,5 m2
Çözüm:
F= m . a = 10 . 10 = 100 N
70
P= F/A = 100 / 0,5 = 200 N/m2
3.5.2. Boyle - Mariotte kanunu:
Sıkıştırıldıkça hacmi azalan gazların basıncı ve sıcaklığı artar. Hava, sıcaklığı sabit kalacak
şekilde sıkıştırılırsa sıkıştırılmadan önceki hacmi ve basıncının çarpımı, sıkıştırıldıktan
sonraki hacmi ve basıncının çarpımına eşittir.
Basınç ile hacim arasında ters orantı vardır. Aşağıdaki eşitliğe göre sıcaklık sabit
tutulduğunda hava basıncı sıkıştırma oranına bağlı olarak artar. Örneğin: Hava iki kat
sıkıştırılacak olursa mutlak basıncı iki kat oranında artacaktır.
Sıcaklığı sabit kalmak şartıyla kapalı bir kap içinde sıkıştırılan gazın hacmi ile basıncının
çarpımı sabittir
Şekil 3.1. Sabit sıcaklıkta basınç-hacim değişimi
P V = Sabit
P = Basınç [N/m2]
V = Hacim [m3]
Şekil 3.2. Basınç – hacim etkisi
Bu bağıntı iki sistem için aşağıdaki şekilde ifade edilir.
T1 = T2 ⇒ P1 V1 = P2 V2 = Sabit
Bu bağıntı aşağıdaki şekilde de ifade edilebilir.
71
T1 = T2 ⇒V1
V2=
P2
P1
Bu bağıntı ile Boyle – Mariotte kanunu şöyle ifade edilebilir:
Sıcaklığı sabit kalmak şartıyla, iki ayrı kapalı kap içinde sıkıştırılan gazın hacmi oranları ile
basınç oranları ters orantılıdır.
Örnek: Atmosfer basıncında, serbes haldeki havanın hacmi 1 lt’ dir. Sıcaklığı sabit tutularak
hacmi 0,5 lt’ye düşürülecek olursa basıncı ne olur?
Verilenler: İstenen:
P1= 1 atm P2=?
V1= 1 lt
V2= 0,5 lt
Çözüm:
P1 . V1 = P2 . V2 → 1 x 1 = P2 x 0,5
P2 = 2 atm.
3.5.3. Gay Lussac Kanunu
Gazlar üzerinde çalışmalar yapan Gay Lusac yaptığı çalışmalar sonucunda gazlarla ilgili ilk
temel özellikleri ispatlamıştır. Günümüzde bile bilimsel çalışmaların birçoğu ve hesaplamalar
bu çalışmaların ışığında yürütülmektedir. Gay Lussac, gazların sabit basınç ve sabit hacim
altında davranışlarını incelemiştir. Yaptığı çalışmalar sonucunda aşağıdaki iki kanunu
ispatlamıştır.
3.5.3.1. Sabit Basınç Altında Genleşme
Sabit basınç altında ısıtılan bir gazın genleşme katsayısı, bu gazın; basıncına, cinsine ve
sıcaklık aralığına bağlı değildir. Bu nedenle, basıncı sabit kalmak şartıyla; eşit değerlerde
ısıtılınca, eşit miktarlarda genleşir. Hacim ve sıcaklık arasında doğru orantı vardır.
Sabit basınç altındaki bir gazın sıcaklığı değiştirildikçe hacmi de sıcaklıkla orantılı olarak
değişir.
Şekil.3.3. Basıncın sabit tutularak gazların genleşmesi
72
P1 = P2 ⇒ V1
T1=
V2
T2
T = Sıcaklık [°K]
Örnek: Belirli bir basınçtaki gazın sıcaklığı 10 oC, hacmi ise 1 lt’ dir. Gazın basıncı sabit
kalmak koşuluyla sıcaklığı 40 oC’ ye yükseltilecek olursa hacmi ne olur?
Verilenler: İstenen
T1= 10 oC = 273 + 10 = 283 K V2= ?
T2= 40 oC = 273 + 40 = 313 K
V1= 1 lt
Çözüm
V1 / V2 = T1 / T2
V1 . T2 = T1 . V2
1 x 313 = 283 x V2
V2 = 1, 106 lt
3.5.3.2. Sabit Hacim Altında Genleşme
Sabit hacim altında ısıtılan bir gazın basınç artma katsayısı; gazın cinsine, ilk sıcaklığına ve
ilk basıncına bağlı değildir. Buna göre, gazın ilk sıcaklığı, basıncı ve cinsi ne olursa olsun,
sabit hacim altında belli miktarlar kadar ısıtılırsa, basıncı eşit miktarda artar.
Basınç ile sıcaklık arasında doğru orantı vardır.
V1 = V2 ⟹p1
p2=
T1
T2
Şekil.3.4. Hacmin sabit tutularak gazların genleşmesi
Örnek: Fabrika bahçesinde açıkta bekletilen hava kazanının içindeki havanın sıcaklığı gece
ölçülmüş ve sıcaklığı T1= 10 oC, basıncı P1= 4 Bar bulunmuştur. Kazan içindeki havanın
sıcaklığı gündüz öğle saatlerinde T2= 50 oC’ ye kadar çıkmaktadır. Bu sıcaklıktaki basınç
değerini (P2) hesaplayınız.
73
Verilenler: İstenen:
T1= 10 oC = 273 + 10 = 283 K p2= ?
T2= 50 oC = 273 + 50 = 323 K
p1= 4 bar
Çözüm:
p1 / p2 = T1 / T2
p1 . T2 = T1 . p2
4 x 323 = 283 x p2
p2 = 4, 56 bar
3.5.4. Genel Gaz Denklemi
Boyle Mariot ve Gay Lussac Kanunları’nı gördük. Bu kanunlara göre basınç, sıcaklık ve
hacim arasında orantı olduğu görülecektir. Isı transferinin olmadığı bir ortamda herhangi bir
gazı tıpkı bir yay gibi sıkıştıracak olursak (hacmini düşürürsek); sıcaklık değeri basınçla
birlikte artacaktır.
P V = m R T
Şekil.3.5. Gazlarda parametrelerin değişimi
Örnek: Atmosfer basıncındaki serbest haldeki havanın hacmi 10 lt, sıcaklığı 10 oC’ dir. Hava
sıkıştırılarak hacmi iki lt’ye düşürülmektedir. Sıcaklığı ise 50 oC olmaktadır. Sıkıştırılan
havanın basıncını hesaplayınız.
Verilenler İstenen
T1= 10 oC = 273 + 10 = 283 K V1= ?
T2= 50 oC = 273 + 50 = 323 K
V1= 10 lt = 0,010 m3
V2= 2 lt = 0,002 m3
P1= 1 atm = 1,013 bar
Çözüm
P1 . V1 / T1 = P2 . V2 / T2 → 1,013 . 0,010 /283 = P2 . 0,002 / 323
74
P2 = 5,78 bar sonuç mutlak basıncı vermektedir. Gösterge basıncı 5,78 – 1,013= 4, 767
bar olur.
3.5.5. Sıkıştırılmış Havanın Debisi / Süreklilik Denklemi
Belirli bir kesitten akan akışkanın debisi, kesitin büyüklüğü ve akış hızına bağlı olarak değişir.
Q=A.V
Kesitte değişme olmadığı müddetçe boru içinden akan havanın hızı aynıdır. Kesit alanı
büyüdükçe akış hızı azalır, kesit alanı küçüldükçe akış hızı artar. Hava küçük kesitlerde daha
hızlı akar diyebiliriz.
Şekil 3.6. Akış: Süreklilik
Örnek: Küçük çaplı kesiti 10 cm2 olan bir boru içinden geçen havanın hızı 4,2 m/s’ dir. Boru
kesiti 25 cm2 ye büyütüldüğünde hava hızı ne olur?
Verilenler İstenen
A1= 10 cm2 V2= ?
V1= 4,2 m/s = 420 cm/s
A2= 25 cm2
Çözüm
A1 . V1 = A2 . V2
10 . 420 = 25 . V2
V2 = 4200/25 → V2 = 168 cm/s = 1,68 m/s
3.6. Pnömatik Sistemlerin Kısımları
Pnömatik sistemleri çalıştıran havanın atmosferden kolaylıkla temin edilmesi sistemler için
büyük avantaj sağlar. Ancak, atmosferdeki havanın doğrudan pnömatik sistemler içinde
kullanımının sistem elemanlarına olumsuz etkileri olmaktadır. Bu nedenle, atmosferden alınan
havanın pnömatik sistemler içine verilmeden önce bazı işlemlerden geçirilmesi ile kullanıma
hazır hale getirilmesi gerekir.
75
Bir pnömatik sistem çok sayıda elemanın birleşiminden oluşur. Ancak, her pnömatik sistemde
aynı elemanlar kullanılmaz. Kullanım şartlarına bağlı olarak farklı özellikte elemanlar tercih
edilir. Bu nedenle pnömatik sistemin kısımlara ayrılarak incelenmesi gerekir.
Basınçlı havanın kullanıma hazır hale gelmesinde aşağıdaki aşamalar izlenmektedir:
a) Basınçlı havanın üretilmesi (kompresörler)
b) Basınçlı havanın hazırlanması (kurutucular vb)
c) Basınçlı havanın depolanması (tanklar)
d) Basınçlı havanın taşınması (borular)
e) Basınçlı havanın şartlandırılması (filtre, basınç ayarlayıcı, yağlayıcı)
f) Basınçlı havanın kullanılması (pnömatik silindirler)
Şekil 3.9’da pnömatik sistem kısımları ve devre elemanları gösterilmiştir.
Şekil 3.9. Pnömatik sistemin kısımları ve devre elemanları
Basınçlı hava üreten makinelere kompresör adı verilir.
Kurutucu ve hava deposu gibi elemanlar basınçlı havanın hazırlanmasında kullanılır.
Havanın dağıtılması, pnömatik sistemin kısımları içinde en fazla yeri kaplar. Küçük
işletmelerde kullanılan dağıtım hattı çok uzun değildir. Orta ve büyük işletmelerde kullanılan
dağıtım hatları yüzlerce metre uzunlukta olabilir. Dağıtım hattı da sistemin en önemli
kısımlarından biridir.
Şartlandırıcı birimi, kullanılmadan önce havanın çalışma şartlarına hazır hale getirilmesini
sağlar. Şartlandırıcı üzerinde filtre, basınç ayarlayıcı ve yağlayıcı olmak üzere üç adet eleman
kullanılır. Pnömatik devrenin özelliğine göre bu sayı değişebilir.
Havanın kullanılması için çok çeşitli elemandan yararlanılır ancak devrenin özelliğine ve
ihtiyaca göre bu elemanların hepsi aynı devrede yer almaz.
76
Şekil 3.10. Basınçlı havanın üretimi ve dağıtımı
Şekil 3.11. Basınçlı hava üretimi ve kullanımı
Şekil 3.12. Hidrolik ünite ve basınçlı hava üretimi
77
Şekil 3.13. Pnömatik devre ve ünitesi
Devre
Şekil 3.14. Hidrolik devrelere ait fonksiyonel blok diyagramı
Şekil 3.15. Pnömatik kontrol devre elemanları
78
Şekil 3.16. Pnömatik devre şeması elemanları
3.6.1. Basınçlı Havanın Üretilmesi
3.6.1.1. Genel
Pnömatik sistemleri çalıştıran havanın atmosferden alınması amacıyla kompresörler kullanılır.
Atmosferden emdikleri havayı sıkıştırarak, basınçlı hale getiren devre elemanlarına
kompresör adı verilir. Kompresörler, hava ile çalışmasına karar verilmiş tüm sistemlerde
kullanılması zorunlu elemanlardır.
Şekil 3.17. Kompresör, şematik
Çalışacak pnömatik sistemin değişen özelliklerine göre çeşitli kompresör tipleri
geliştirilmiştir. Şekil 3.18’de basınçlı havanın üretimi için kullanılan kompresörü çalıştıran
motorun resmi verilmiştir. Pnömatik sistemin boyutları kullanım amacı ve yerine göre değişir.
Kompresör seçiminde tesisin hava ihtiyacının belirlenmesi (kapasite tayini) seçimi etkileyen
önemli bir etkendir. İhtiyaçtan daha düşük kapasiteli bir kompresör seçimi, üretim verimini
düşürdüğü gibi kompresörün sürekli devreye girip çıkması nedeniyle ömrünü de etkiler.
İhtiyacın çok üzerindeki bir kompresör seçimi ise yatırım ve işletme maliyetini arttırır.
79
Şekil 3.18. Basınçlı havanın üretimi
Kompresör emiş havasının dış ortamdan alınmasında aşağıdaki ilkeler geçerlidir:
Emiş için temiz, kuru ve soğuk hava tercih edilmeli bu sebeple emiş yönü güneş
almayan bir ortama bakmalıdır.
Giriş hava sıcaklığındaki her 5° C’lik artış verimde %2’lik kayıp demektir.
Bilindiği üzere sıcaklığın düşmesi ile yoğunluk artacağından daha az güç ile daha fazla hava
sıkıştırma imkanı doğar. Yaklaşık olarak emiş havasının sıcaklığının her 3 ºC düşüşünde,
enerji tüketimi %1 azalır. Genelde kompresörler kapalı odalarda çalıştığından ve oda içinden
emiş yapıldığından, dış ortama göre daha sıcak hava ile çalışırlar. Bunun yerine bir hava
kanalı ile dış ortamdan hava alınması yararlıdır.
Şekil 3.19. Havanın dış ortamdan alınması
Sıcaklık düşümüyle tasarruf edilecek enerji miktarı aşağıdaki formül ile hesaplanır.
GDO = 1 − Td + 273
Ti + 273
ET = GDO x Nominal Güç x ÇS x YK
ηm
Burada;
ÇS : Çalışma süresi
YK : Yüklenme katsayısı (fiili yükün tam yüke oranı)
80
𝜂𝑚 : motor verimi
GDO : güç düşüm oranıdır ve değeri 0.04243’tür.
Üretilen hava miktarı:
V1 = V2 x p2 x T1
T2 x p1
Burada;
p1 = Giriş basıncı (bar)
T1 = Giriş sıcaklığı (oC)
V2 = Çıkış hacmi (m3)
p2 = Çıkış basıncı (bar)
T2 = Çıkış sıcaklığı (oC)
3.6.1.2. Kompresör Çeşitleri
Pnömatik sistemde basınçlı hava üretmek için kullanılan elemanlara kompresör denir.
Kompresörler rutubetli ortamlardan uzak tutulmalıdır. Kompresörler saatte üretecekleri hava
miktarına ve basıncına göre farklı tip ve boyutlarda yapılırlar.
Atmosferde bulunan havayı pnömatik sistemde kullanılabilmesi için gerekli şartları
kazandıran devre elemanlarıdır. Basınçlı hava elde edilmesinde kompresörler kullanılır.
Atmosferden emdikleri havayı sıkıştırarak, basınçlı hale getiren devre elemanlarına
kompresör adı verilir (Şekil 3.21). Kompresörler atmosferden hava emerek depo eder ve
gerektiğinde sisteme gönderir. Kompresör seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlar; debi
ve basınçtır. Kompresörlerin kapasitesi debi (l/dak, m3/dak) ve çıkış basıncı (bar) cinsinden
belirtilir. Kompresörler soğutma sistemlerine göre; su ve hava soğutmalı, ürettikleri havanın
temizliği açısından ise; yağlı ve yağsız olarak gruplandırılır.
Şekil 3.21. Kompresör
Çalışma prensipleri bakımından iki ana gruba ayrılırlar:
A- Yer değiştirmeli kompresörler:
81
Havanın belli bir miktarını silindir içine alır ve hacmini azaltarak havayı sıkıştırır. Dört ayrı
gruba ayrılırlar.
Pistonlu kompresörler (tek veya iki kademeli)
Döner pistonlu (rotary) kompresörler
Vidalı kompresörler (ıslak ve kuru tipte)
Diyaframlı kompresörler
B- Dinamik Kompresörler:
Turbo kompresörler (>40 m3/dak için uygundur)
3.6.1.2.1. Pistonlu Kompresörler
Bir silindir boşluğu içinde hareket eden pistonun aşağı hareketi sonucu silindir içinde vakum
oluşur ve emme supabı açılır. Atmosferden alınan hava kaba bir filtreden geçirilir ve silindir
içine doldurulur. Pistonun alt ölü bölgeye hareketi boyunca emiş işlevi devam eder. Piston
yukarı yönde harekete başladığında hem emme hem de egzos supabı kapalıdır. Silindir içinde
hapsedilen hava sıkıştırılmaya başlanır. İstenen orana kadar sıkıştırma işlemi devam eder.
Daha sonra egzos supabı açılır ve basınçlı havayı sisteme gönderir. Pistonlu kompresörün
çalışması Şekil 3.22’de görülmektedir.
Şekil 3.22. Pistonlu kompresör
Gürültülü çalışmaları ve sık sık sorun yaratmaları nedeniyle pistonlu kompresörler çok tercih
edilmez. En önemli tercih sebebi fiyatlarının düşük olmasıdır; bu nedenle küçük ve orta
büyüklükteki işletmelerde tercih edilir.
Basınç değerleri 390 bar, güç değerleri 9000 kW üzerine çıkabilmektedir. Küçük tiplerinde
devir sayısı 1000 dev/dak değerine kadar çıkabilmektedir.
İki kademeli pistonlu kompresör
Kompresör atmosfer basıncındaki havayı içeri alarak onu iki kademede istenen basınç
değerine kadar sıkıştırır. Eğer istenen basınç 7 bar ise ilk kademede normal olarak hava 2 bara
kadar sıkıştırılır. Sıkıştırılan hava sabit basınçta soğutularak basınç ikinci kademede 7 bara
çıkarılır. Sıkıştırma işlemi her bir pistonun yukarıya doğru hareketi sırasında meydana gelir.
82
Şekil 3.23. İki kademeli pistonlu kompresör
3.6.1.2.2. Döner Pistonlu Kompresörler
Çok küçük titreşim hareketlerine sahip olduklarından, bu tip kompresörler çok sessiz çalışır.
Bu özellikleriyle pistonlu kompresörlerle karşılaştırılabilirler. Bununla birlikte 93 kW ve daha
büyük güçlere sahip rotary kompresörler, pistonlu kompresörlere göre (m3/dak) başına %6 ile
%20 arasında değişen oranlarda daha fazla güç harcarlar. Giriş kısmından alınan hava çıkış
kısmına doğru rotorla silindir arasındaki hacmin daralması nedeniyle sıkıştırılarak deşarj
edilir. Makine içine enjekte edilen yağ silindir çeperiyle kanatlar arasında sızdırmazlık sağlar.
Aynı zamanda yağ sıkıştırılan hava tarafından üretilen ısının bir kısmını almakla bir soğutucu
olarak işlev görür.
Şekil 3.24. Döner pistonlu kompresör
3.6.1.2.3. Vidalı Kompresörler
Vidalı kompresörlerde “vida grubu” adı verilen döner elemanlar kullanılır. Döner elemanların
üzerinde vidaya benzer helisel oluklar bulunduğu için “vidalı kompresör” olarak
83
adlandırılırlar. Vidalı kompresörlerin ıslak tipleri endüstriyel uygulamalar için daha uygundur.
Daha az yatırım maliyeti, düzgün hava dağıtımı ve daha küçük alan ihtiyaçları gibi avantajları
vardır. Prensip olarak 2 tane helisel rotorun birbirine zıt yönlerde dönmesi esasına dayanır.
Rotorların tasarımı öyle yapılmıştır ki rotorlar arasındaki serbest hacim aksiyal olarak azalır.
Dolayısıyla hacimdeki bu azalma rotorlar arasındaki havayı sıkıştırır.
Şekil 3.26’da vidalı kompresör ve vida grubu görülmektedir. Vida grubunun dönmesi ile emiş
ağzında vakum oluşur. Hava çıkış ağzına kadar vida boşluğunda taşınır. İstenen sıkıştırma
oranına geldiğinde hava sisteme gönderilir. Vida grubundaki elemanlar birbirine temas
etmeden döner. Bunun için vidaların alın kısmında dişli çarklar kullanılır. Sürtünme olmadığı
için aşınma olmaz. Vidalı kompresörler sessiz çalışan ve bakım problemi çıkarmayan bir
kompresör türüdür. Büyük ve orta ölçekli işletmelerde çok yoğun olarak kullanılır.
Şekil 3.25. Vidalı kompresör şeması
Şekil 3.26. Vidalı kompresör ve vidası
84
Şekil 3.27. Vidalı kompresör uygulama şeması
3.6.1.2.4. Diyaframlı Kompresörler
Tek kademeli küçük kompresörlerdir. Aşağı ve yukarıya doğru hareket eden esnek
diyaframları ile havayı 7 bar’a kadar sıkıştırabilir.
Şekil 3.28. Diyaframlı kompresör
3.6.1.2.5. Türbo Kompresörler
Türbo kompresörler 40 m3/dak debi altındaki uygulamalar için verimli değillerdir. Bu nedenle
küçük tesislerdeki basınçlı hava sistemlerinde yaygın biçimde kullanılmazlar. Genel olarak
kimyasal işlemlerde, çelik fabrikalarında, petrol rafinerilerinde ve hava akışı ihtiyaçlarının
aşırı yüksek olduğu akışkan iletim sistemlerinde kullanılır.
Şeklide görüldüğü gibi, kompresör içerisine giren hava döner kanatlar sayesinde belir bir
kinetik enerji kazanır. Hava difüzyon odası yoluyla döner kanatları terk ettiği sırada, havanın
85
kinetik enerjisi potansiyel enerjiye dönüşür. Bu olay basınçta bir artış sağlar. Türbo
kompresörler temiz hava üretirler.
Şekil 3.29. Türbo kompresör
3.6.1.3. Kompresörlerin Basınç ve Debilerinin Karşılaştırılması
Şekil 3.30. Kompresörlerin basınç ve debilerinin karşılaştırılması
86
Şekil 3.31. Değişik basınçlarda 500 l/s serbest hava üretmek için ihtiyaç duyulan güç
İşletme Basıncı
Çoğu basınçlı hava sistemleri 1 bar kadar basınç düşmesine müsaade edebilecek şekilde 7 bar
basınçta çalıştırılırlar. Tüm bağlantı ekipmanları kompresörün maksimum çıkış basıncından
daha büyük bir tasarım basıncına sahip olmalıdır. Son kullanım noktasında normal işletme
basıncından daha küçük basınçta çalışan pnömatik aletler varsa basınç regülatörü
yerleştirilmelidir.
Kullanım Faktörü
Bir basınçlı hava sisteminin gün/vardiya başına kullanıldığı zaman süresi ve ekipmanın hava
tüketimi gerçekçi bir kapasite tahmini yapabilmek amacıyla hesaplanmalıdır.
Kompresör Tipi
Kompresörlerin normal olarak endüstride kullanılan iki ana tipi vardır. Bunlar pistonlu ve
döner pistonlu kompresörlerdir. Son zamanlarda vidalı kompresörler de yaygın şekilde
kullanılmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, 42 m3/dak hava debisi sözkonusu ise türbo tipli
dinamik kompresörler uygun olabilir.
Spesifik Güç Tüketimi
Verilen bir miktar havayı dağıtmak için kompresör tarafından ihtiyaç duyulan güç (kW), debir
(l/s) başına verilirse bu, spesifik güç tüketimi olarak tanımlanır ve birimi kW/(l(s) ile ifade
edilir. Spesifik güç tüketimi kompresörün boyutuna ve tasarımına bağlıdır. En düşük spesifik
güç tüketimine sahip kompresörü seçmekle elektrik enerjisi tüketimi ve işletme maliyetleri
önemli ölçüde azaltılabilir. Buna göre pistonlu kompresörler 170 m3/dak veya daha az hava
ihtiyaçları için daha verimlidirler. 170 m3/dak’dan daha büyük değerler için dinamik
kompresörlerin santrifüj tipleri daha verimlidir.
87
Örnek olarak 180 l/s kapasiteli ve çalışma basıncı 7 bar olan A ve B kompresörleri göz önüne
alınırsa;
Kompresör Spesifik güç tüketimi (kW/(l/s)
A 0.45
B 0.37
Bu kompresörlerin yılda 8000 saat çalıştıkları varsayılarak ikisi arasında enerji tüketimi
açısından bir karşılaştırma yapılırsa
Kompresör A: 0.45 kW/(l/s) x 180 (l/s) x 8000 saat = 648000 kWh
Kompresör B: 0.37 kW/(l/s) x 180 (l/s) x 8000 saat = 532800 kWh
Sonuç olarak B kompresörü seçildiği takdirde 115200 kWh’lik enerji tasarrufu sağlanabilir.
Yüksüz Güç Tüketimi:
Kompresör boşta veya yüksüz çalıştığında kompresörün güç tüketimidir ve Kw birimiyle
ifade edilir. Yüksüz güç tüketimi kompresörün boyut ve tasarımına bağlı olarak değişir.
Yüksüz halde en düşük güç tüketimine sahip kompresör seçilerek elektrik tüketimi minimuma
indirildiği gibi işletme maliyetleri de azaltılmış olur.
Vidalı ve pistonlu kompresörler için karşılaştırma Tablo 3.3’de verilmiştir.
Tablo 3.3. Kompresörlerin spesifik güç tüketimleri
Kompresör tipi kWh (l/s, 7 bar)
Vidalı kompresörler (küçük kapasiteli ) yağlı 0.36 – 0.43
Vidalı kompresörler (büyük kapasiteli ( yağsız 0.34 – 0.40
Döner pistonlu kompresörler yağlı 0.40 – 0.43
Köük pistonlu kompresörler 0.36 – 0.54
Büyük pistonlu kompresörler 0.29 – 0.36
Örnek olarak her bir kompresörün yükte çalışma zamanı %60, boşta çalışma zamanı %40
olsun.
Kompresör Yüksüz Tam yük
X 30 kW 100 kW
Y 10 kW 100 kW
X kompresörünün elektrik tüketimi:
Tam yükte : 0.6 x 8000 saat x 100 kW = 480000 kWh
Yüksüz : 0.4 x 8000 saat x 30 kW = 96000 kW
Tüketilen toplam enerji = 576000 kWh
88
Y kompresörünün elektrik tüketimi:
Tam yükte : 0.6 x 8000 saat x 100 kW = 480000 kWh
Yüksüz : 0.4 x 8000 saat x 10 kW = 32000 kW
Tüketilen toplam enerji = 512000 kWh
Sonuç olarak, Y kompresörü X kompresörüne göre yılda 64000 kWh daha az enerji
tüketmektedir.
3.6.1.4. Kompresörlerin Kapasiteleri
Piyasada kompresörlerin kapasiteleri belirtilirken elektrik motorunun gücü, tank hacmi ya da
silindir çapları dikkate alınır. Bu veriler kompresörün seçiminde kullanılabilir; fakat en doğru
yöntem kompresörün ürettiği hava miktarına göre yapılmalıdır. Kompresör üreticileri kapasite
belirtirken kompresörün emdiği serbest hava miktarını dikkate alır. Oysa kompresör serbest
havayı çalışma basıncına bağlı olarak belirli bir oranda sıkıştırmaktadır. Kompresörün sisteme
verdiği hava emiş havasına göre düşük olacaktır.
Bir kompresörün serbest hava miktarı 9 m3/dak olduğunu kabul edelim. Çalışma basıncımız
5,5 bar olsun. Sıkıştırma oranı yaklaşık olarak “1/mutlak basınç” değeri kadar olacağına göre
kompresörün bu basınçta verdiği sıkıştırılmış hava miktarı 9/(5.5+1)= 1.5 m3/dak olur.
3.6.1.5. Kompresör Odası
Optimum kompresör odası aşağıdaki koşulları sağlamalıdır:
Servis ve gelecekteki büyümeyi karşılayacak yeterli büyüklük
İyi havalandırma
Kondensatın rahat uzaklaştırılabilmesi
Kaldırma-taşıma ekipmanları imkanı
Ses izolasyonu
Kuru, temiz, serin ve kış mevsiminde donmaya karşı önlemlerin alınmış olması
- Yerleşim planı
Sıcak bölgelerde çalışacak kompresörlerin bulunduğu kompresör odaları ayrıca aşağıdaki ek
özellikleri de sağlamalıdır:
İyi bir güneş koruma
Ek havalandırma fanları
Basınçlı hava tankları daima kurutucudan önce konulmalıdır (Bu yolla tank
yüzeylerinde ek soğutma sağlanmış olur).
Daha düşük dt sağlamak için sistemde kullanılan komponentler büyük tutulmalıdır
Mümkün olduğunca büyük ve güvenli kondensat tutucu sistem kullanılmalıdır (ısı ve
bağıl nem nedeniyle daha fazla kondensat yoğuşması olur)
89
- Kompresör Odalarının Havalandırılması
Kompresör odası dizayn edilirken, kompresörlerin giren enerjiyi ısı enerjisine çevirdiği
dikkate alınmalıdır. Bu kompresör odalarında yeterli bir havalandırma yapılmasını gerekli
kılar. Bu gerekli açıklıklar ve fanlarla sağlanabilir. Bazı durumlarda giris ve ekzoz havası için
kanallar yapılması gerekir. Kompresör odalarının havalandırılması söz konusu olduğunda iki
farklı sistemden bahsedilebilir:
a) Doğal havalandırma
Doğal havalandırma basit fizik kanunları kullanılarak yapılır: Soğuk hava sıcak havadan daha
yoğun olduğu için zemine daha yakın durur, sıcak hava daha az yoğunlukta olduğu için
yükselir. Bu nedenle kompresör nedeniyle ısınan hava doğrudan yukarı yönlenir.
Doğal havalandırmanın temel ilkesi havalandırmada fizik kanunları dikkate alır:
- Soğuk hava menfezi mümkün olduğunca yere yakın yapılmalıdır
- Sıcak hava çıkısı mümkün olduğunca yükseğe yapılmalıdır.
b) Cebri havalandırma
15 kW’ın üzerinde motor gücüne sahip makinalarda doğal havalandırma ısı yükünü taşımakta
genellikle yetersiz kalır. Bu durumda cebri havalandırma kullanılır. Bazı durumlarda küçük
motor güçleri içinde cebri havalandırma gerekebilir. Eğer,
- havalandırma menfezleri çok küçük ise,
- oda içerisinde birden fazla ısı kaynağı var ise,
- kompresör odası çok küçük ise
cebri havalandırma gerekir.
Lokal şartlara bağlı olarak cebri havalandırma değişik biçimlerde yapılabilir:
- Bir fan içeren basit egzos menfezi;
- Ek bir fan içeren veya içermeyen kanal menfezli havalandırma;
- Ek fan ve yönlendirme kanatçığı içeren kanal menfez;
- Isı geri kazandırma sistemi içeren kanal menfez.
3.6.1.6. Havanın Temizlenmesi
Kompresöre girip sıkıştırılan hava ortama bağlı miktarda su buharı ve yağ buharı, toz, bakteri
gibi değişik kirleticiler içerir. Bunlar aşağıdaki problemlere yol açar:
Hava iletim hatlarında korozyon ve kirlenme,
Borularda oluşan kirlenme sonucu basınç kayıpları,
Kirlilik nedeniyle pnömatik elementlerin yeterince yağlanmaması sonucu aşınması,
Üretim makinelerinde arızalar sonucu duruşlar,
Boya sistemlerinde hatalı üretim.
90
Şekil 3.32. Atmosferik havanın kirlilik oranı
Kompresör ile atmosferden emilen hava kirlidir. Kirliliğin sebebi atmosferden emilen
havadaki toz, kir ve nem olabileceği gibi, kompresörden de kaynaklanan yağ ve metal
parçacıkları olabilir. Hava içindeki bu yabancı maddeleri ayrıştıran elemanlara filtre adı
verilir. Partiküller akış yönüne göre enine yerleştirilmiş yüzeylerde ayrıştırılır. Filtre
gözeneklerinden daha büyük boyuttaki partiküller yüzeyde alıkonularak filtrasyon gerçekleşir.
Bakım periyotlarına dikkat edilmediğinde filtre yüzeyindeki kir partikülleri birikintisi büyük
basınç kayıplarına sebep olur. Hava akısı daima dışarıdan içeriye doğrudur. Yüzey filtreleri
genellikle ön (pre)-filtre olarak kullanılır. Filtre edilmemiş basınçlı hava pnömatik hat ve
ekipmanlarda hasarlara yol açar. Bu durum gereksiz üretim kayıplarına ve bakım
maliyetlerine yol açar. Filtre edilmemiş hava ayırıcı üretim prosesi içerisinde kalite
kayıplarına yol açar. Hava emme girişine konulan filtreler havanın içindeki toz, nem ve diğer
zararlı atıkların bir kısmı temizlenir. Emiş filtreleri kuru ve ıslak tip emiş filtreleri olmak
üzere iki çeşittir:
a) Kuru tip emiş filtreleri
b) Islak tip emiş filtreleri
Kuru tip emiş filtreleri
Tel yumağı, elek, delikli plastik veya metal gövde içine yerleştirilen pamuklu, keçe, sünger
elemanlı filtrelerdir. Filtrelerin belirli aralıklarla temizlenmesi gerekir.
Islak tip emiş filtreleri
Metal elemanlı filtrelerdir. Hava, emiş kanalından sıvı içerisine akar. Sıvının içinde
üzerindeki bir kısım kirleri bırakır. Sıvı çıkışında filtre elemanına girerek biraz daha
temizlenir.
3.6.1.7. Havanın Soğutulması
Havanın atmosferden emilmesi ve kurutulması işlemleri sırasında havanın ısısı artmış olacak
ve ısınan havanın depolanmadan önce ısısının düşürülmesi için soğutucular kullanılmaktadır.
Şekil 1.16’da görülmektedir.
91
Şekil 3.33. Hava soğutma sistemi
3.6.2. Basınçlı Havanın Kullanım İçin Hazırlanması
Pnömatik sistemler hava ihtiyaçlarını, atmosferden karşılamaktadır. Fakat pnömatik
sistemlerde oluşan arızaların çoğu da havanın kirli olmasından kaynaklanmaktadır. Hava
şartlarına bağlı olarak atmosferdeki hava saf değildir. Atmosferdeki havanın içerisinde nem,
toz parçacıkları, kimyasal artıklar, gazlar, vb. bulunur. Bunların hava içerisindeki oranı,
havanın alındığı yer ve ortama bağlıdır. Kış aylarında alınan havanın içindeki yabancı
maddeler ile bahar aylarında alınan hava içindeki yabancı madde oranları farklıdır. Pnömatik
sistem elemanları da havanın kirlenmesine sebep olur. Bu nedenlerle, basınçlı hava
hazırlanma aşamasında yabancı maddelerden temizlenir, içerisindeki nem alınarak kurutulur
ve soğutulur. Havanın kullanıldığı yere girmeden önceki üniteler içinde aşağıdaki işlem
basamaklarında yapılmaktadır.
3.6.2.1. Nemli Hava
Atmosfer havası içinde havanın bağıl nem oranına (BNO) ve hava sıcaklığına bağlı olarak
belirli oranlarda nem bulunur. Sıcaklık arttıkça havanın nem tutma miktarı artar.
Şekil 3.34. Sıcaklığa göre havanın su buharı taşıma kapasitesi
92
Şekil 3.35. Bağıl nem oranına (BNO) ve sıcaklığa bağlı olarak hava içindeki nem miktarı
Şekil 3.36. Havada bulunan ortalama su buharının aylık değişimi
Örnek: Bir kompresör 20 ºC sıcaklıkta ve bağıl nem oranı % 70 olan 10 m3 havayı 7 bar
basınca yükseltmektedir. Açığa çıkan nem miktarı nedir?
Çözüm: BNO % 100 olan (neme doymuş) havanın içerdiği nem miktarı Şekil 19’dan 20 ºC
için 17,4 gr/m3 olarak bulunur. 10 m
3 havada 17,4 x 10 = 174 gr nem vardır. Soruda
kompresörün emdiği havanın BNO % 70 olduğuna göre 174 x 70 /100 = 121,80 gr nem
vardır.
Hava basıncı 1 bar mutlak basınçtan 8 (7+1) bar mutlak basınca sıkıştırıldığı için havanın
hacmi azalır ve hava içindeki nem yoğunlaşarak su haline dönüşür. 10 m3 hava, 7 bar basınca
kadar sıkıştırıldığında havanın hacmi şu formülle hesaplanır.
𝑃2 𝑉2
𝑇2=
𝑃1 𝑉1
𝑇1
93
(7 + 1) 𝑉2
273 + 20=
1 𝑥 10
273 + 20
𝑉2 = 1.25 𝑚3
10 m3 serbest hava 7 bar basınca sıkıştırıldığında 1.25 m
3 hacme düşer. Kompresörden çıkan
sıkıştırılmış havanın içindeki nem miktarı
1.25 𝑚3 𝑥 17.4𝑔
𝑚3= 21.75 𝑔
olacaktır.
Açığa çıkan nem miktarı
121.80 𝑔 − 21.75 𝑔 = 100.05 𝑔
olur.
5 m3/dak debiye sahip bir kompresör sisteme her vardiyada 30 litre su verir.
Çiğlenme Noktası:
Çiğlenme noktası bir gazın 100% doymuş buhar içerdiği sıcaklık ya da atmosferik havanın
içerdiği nemin artık yoğuşamayacağı şekilde soğutulduğu sıcaklık olarak tanımlanabilir.
Basınçlı çiğlenme noktası, basınçlı havanın içerdiği nemin artık yoğuşamayacağı şekilde
soğutulduğu sıcaklıktır. Örneğin basınçlı çiğlenme noktası +3 °C ise ortam sıcaklığı bu
sıcaklığın üzerinde kaldığı sürece havanın içerisindeki nem yoğusmaz. Ne zamanki ortam
sıcaklığı bu sıcaklığın altına düşer, o zaman yoğuşma baslar. Basınçlı hava atmosferik basınca
genleştiğinde hacmi artar. Bu nedenle, aynı sıcaklıkta atmosferik havanın çiğlenme noktası
basınçlı havaya göre daha düşüktür. Örneğin, basınç altında +3 °C çiğlenme noktası
atmosferik hava için - 21 °C ’ye karşılık gelir.
3.6.2.2. Havanın Üretilmesi Ünitesinde Hava İçindeki Nem ve Kurutulması
Havanın içerisinde hava şartlarına bağlı nem ve su buharı vardır. Hava içindeki nem pnömatik
sistemin kirlenmesine neden olur ve paslanmalara, tıkanıklara yol açar. Boyama işlemlerinde
kaliteyi düşürür. Kimya, elektronik vb. gibi sektörlerde ürünün zarar görmesine neden olur.
Bu nedenle nemin sistemden uzaklaştırılması gerekir. Sistem içindeki su buharı da
yoğunlaşarak suya dönüşür. Bu durum korozyona sebep olur.
Hava içindeki nemin alınmasına “havanın kurutulması” adı verilir. Atmosferden alınan hava
içinde bulunan nemin ortadan alınarak havanın kurutulması için üç metot kullanılmaktadır.
Fiziksel kurutma
Kimyasal kurutma
Soğutarak kurutma
94
a) Fiziksel Kurutma
Fiziksel kurutma yönteminde sistemi durdurmamak için 2 ayrı kap kullanılır. Her 2 kapta
nemi tutarak bünyesine katan (absorbe eden) silikajel vb. maddeler kullanılır. Hava önce A
kabından geçirilerek kurutulur. Bir süre sonra bu kap içindeki silikajel doyma noktasına gelir
ve nem tutamaz. Bu sırada B kabı devreye alınır. Hava B kabı içinden geçirilirken A kabı
içinde bulunan silikajel içinden kuru hava geçirilerek nemden arındırma işlemine tabi tutulur.
Kapların devreye girme süresi elektronik bir zaman rölesi yardımıyla ayarlanır.
Şekil 2.37. Fiziksel kurutma yöntemi
Şekil 3.38 ve Şekil 3.39’da görüldüğü gibi sistemlerde iki fiziksel kurutucu birimi kullanılır.
Birincisinde doyma noktasına ulaşıldığında ikincisi devreye girer. İkincisi devrede olduğu
sırada sıcak hava yardımı ile birinci kurutucu içinde toplanmış nem dışarı atılır.
Şekil 3.38. Fiziksel kurutma şeması
95
Şekil 3.39. Fiziksel kurutma resmi
Kurutucu maddenin nemden etkilenmemesi için kap girişinde yağ filtresi kullanılır. Zamanla
silikajeller birbirine çarparak ufalanır. Parçaların sisteme gitmemesi için çıkış tarafında
partikül filtresi kullanılmalıdır. Üreticinin önerisine göre silikajel 3-5 yılda bir
değiştrilmelidir.
Bu yöntem hassas kurutma istenen yerlerde kullanılmalıdır. Havanın yaklaşık olarak -60 oC’ye kadar soğutulması gibi bir etki gösterir.
b) Kimyasal Kurutma
Kimyasal tepkime desikon (kurutucu eriyik) denilen kimyasal kurutucu hammaddedir. Bu
kimyasal madde, nemi emdikçe çözünür, kendisi de sıvı duruma geçer. Bu sistemle nemle
birlikte yağ tanecikleri ve buharı da tutulabilir. Yağı temizleme gücü düşüktür. Bu nedenle
yağın ön filtrede tutulması gerekir. Havanın kurutulması işlemlerinde içindeki nemin tamamı
alınamaz. Bir kısım nem, nem tutucular ve filtreler yardımıyla alınır. Şekil 3.40’da kimyasal
kurutmanın şeması verilmiştir.
Şekil 3.40. Kimyasal kurutucu şeması
96
c) Soğutarak Kurutma
Kompresörden gelen nemli hava kurutucuya girmeden önce ön soğutma odasından geçirilir.
Yaklaşık 25 oC sıcaklıkta gelen havanın sıcaklığı birkaç kademe düşürülür. Daha sonra asıl
soğutucu içine giren havanın sıcaklığı 4-5 oC’
ye kadar düşürülür. Buzlanma olmaması için
daha düşük sıcaklıklardan kaçınılmalıdır.
Kurutucunun çıkış kısmına yakın bir noktada yoğunlaşan nemin alınması için “su tutuculu
filtre” kullanılmalıdır.
Kurutucudan çıkan hava enerji kazanımı açısından ön soğutma odasından geçirilir ve girişteki
sıcak havanın ön soğutulmasını sağlar.
Şekil 3.41. Soğutarak kurutma yöntemi
97
Havanın elde edilmesi aşamasında, çift veya daha fazla kademe uygulanan kompresörlerde
kademeler arasında soğutma başlar. Bu sırada nem yoğuşur. Hava tankına giden havanın
içerisindeki su, tankın alt kısmında birikir. Hava tankının suyu alınarak sisteme bir miktar
suyun gitmesi engellenir. Şekil 3.42 ve Şekil 3.43’de soğutarak kurutma işleminin şeması ve
resmi verilmiştir.
Pnomatik sistemlerde kullanılan basınçlı hava kompresörler vasıtasıyla üretilir. Basınçlı hava
üretimi genellikle merkezi bir basınç kaynağından sağlanır ve sisteme boru ya da hortumlarla
iletilir. Böylece her kullanıcı için ayrı bir basınç kaynağı kullanmaya gerek kalmaz. Yer
değiştiren makine ya da el aletleri için seyyar kompresörlerden yararlanılır.
Şekil 3.42. Soğutmalı kurutucu şeması
Şekil 3.43. Soğutmalı kurutucu resmi
Maliyetinin düşük olması, genel kullanıma uygun olması nedeniyle en fazla tercih edilen
kurutma yöntemidir.
98
3.6.3. Basınçlı Havanın Depolanması
Pnömatik enerjinin depolanması amacıyla kullanılan basınçlı kaplara “hava kazanı”, “hava
deposu” veya “hava tankı” denir. Kompresörler belirli ve sabit bir kapasiteye sahiptir. Oysa
pnömatik sistemin hava tüketimi değişkendir. Hava tüketimi kompresörün kapasitesinden
fazla olduğunda kapasiteleri nedeniyle kompresörler bu ihtiyacı karşılayamaz ve sistemde
aşırı basınç düşmeleri olur. Hava kazanları tüketimin düşük olduğu durumlarda ihtiyaç fazlası
basınçlı havanın karşılanmasını sağlar ve aşırı basınç düşümlerini önler.
Kazan içindeki basınç, maksimum ve minimum olmak üzere iki ayrı değere ayarlanır.
Pistonlu kompresörler sürekli çalışmaya uygun değildir ve zaman zaman durdurularak
dinlendirilmesi gerekir. Basınç maksimum değere ulaştığında kazan üzerinde bulunan
elektrikli basınç anahtarı kompresörün çalışmasını durdurur. Kazan içinde depolanan hava
miktarına göre basınç değişir. Depolanan hava tüketildikçe basınç düşecektir. Hava basıncı
mimimum değere düştüğünde kompresör, elektrikli basınç anahtarı yardımıyla tekrar
çalışmaya başlar ve kazana hava gönderir.
Vidalı kompresörler sürekli çalışabilecek özelliktedir. Pistonlu kompresörler gibi dur kalk
yapmaz. Hava tüketimi azaldığında boşta çalışır ve hava üretmez. Tüketim arttığında yükte
çalışmaya başlar.
Şekil 3.44-47’de hava kazanı ve elemanları görülmektedir. Endüstriyel sistemlerde kullanılan
hava kazanları üzerinde kazan içinde yoğunlaşarak sıvı hale dönüşen birikintinin boşaltılması
için bir valf bulunur. Kazan içerisindeki basıncın değeri, basınç göstergesi yardımıyla
anlaşılır. Kazanın patlama riskini ortadan kaldırmak için her kazan üzerine en az 1 adet
emniyet valfi konulmalıdır. Biri yedek olmak üzere 2 adet kullanılması önerilir. Emniyet
valfinin basınç ayarı, maksimum çalışma basıncının üzerinde (yaklaşık 0,1 bar) bir değere
ayarlanmalıdır. Küçük tip kazanlarda kazanın üzerinde, büyük tiplerde ise kazan dışında
kompresör üzerinde elektrikli basınç anahtarı bulunur.
Basınçlı hava depoları kompresörlerin çıkışına yerleştirilirler. Basınç dalgalanmalarının önüne
geçilmesi, basınçlı havanın soğutulması için ek bir yüzey sağlaması ve bu yolla da içindeki
nemin yoğunlaşarak ayrılmasına yardımcı olur.
Basınçlı hava depoları yatay veya düşey olabilir. Hava çıkışı daima deponun üst seviyesinde
olmalıdır. Böylece depo içerisinde yoğunlaşan suyun devreye karışması önlenmiş olur.
Şekil 3.44. Basınçlı hava deposu
99
Atmosferden kazanılması sonrası nemi kurutulmuş, filtre edilmiş ve ısı ayarlanmış havanın
depolanması gereklidir. Bu sayede pnömatik sistemler için gerekli hava her zaman kullanıma
hazır olarak bulunmaktadır. Pnömatik enerjinin depolanması amacıyla kullanılan basınçlı
kaplara tank denir. Kompresörün sürekli ya da yükte çalışmasını önler. Zaman zaman
meydana gelebilecek yüksek hava ihtiyacını karşılar.
Şekil 3.45. Depo elemanları
Şekil 3.46. Depo
Şekil 3.47. Su boşaltma vanası
Tankta depolanan havanın içinde zamanla su buharı ile beraber su birikmesi meydana
gelecektir. Biriken su, tankın alt bölümünde toplanmasıyla ve kısa aralıklarla tankın alt
kısmında bulunan su boşaltma vanasının açılması ile tanktan dışarı alınması gerekir. Şekil
1.19’de gösterilmiştir. Tankta depolanan havanın basıncının kontrolü gereklidir. Aksi halde
artan basınç güvenlik tehlikesi meydana getirecektir. Bu artan basınç tehlikesini önlemek için
100
tankın üstüne Basınç ayar göstergesi konmuş ve basınç değeri istenen değerden yüksek olması
durumunda tahliye emniyet valfi açılarak yüksek olan basınç değeri normale düşürülmesi
sağlanmıştır. Şekil 3.48’de manometre ve tahliye emniyet valfi resmi görülmektedir.
Şekil 3.48. Manometre ve tahliye emniyet valfi
* Basınçlı Hava Tankları
Basınçlı havanın soğutulması ve dağıtım sistemine giden havadan bazı istenmeyen su ve yağ
zerreleri gibi maddelerin direnaja atılmasına ve ani yüksek talepleri karşılamak amacıyla
depolama tankı olarak görev yapar. Tank dibinde biriken suyun bir hava kondenstopu ile
alınması sağlanır.
Şekil 3.49. Basınçlı hava tankı
Şekil 3.50. Tank donanımları
101
* Tank Boyutlandırma
VB = Qeff pR
4 ∆p zS
VB = Tank hacmi [m3]
Qeff = Ana kompresörün kapasitesi [m3/h]
zS = Yük/boş çevrim sayısı [1/saat]: normalde 120/saat
∆p = Start/stop basıncı farkı [bar]
x = Hava tüketimi [m3/h] ∶ Q [m3/h]
Kompresör gücü (kW) Saatteki max. Motor start sayısı
7.5 30
30 15
110 8
250 4
* Pratik kural:
Vidalı kompresörler için : VB = Qeff x 0.3
Pistonlu kompresörler için : VB = Qeff x 0.4
3.6.4. Basınçlı Havanın Dağıtılması
Hava içinde bulunan nemi almak için her ne kadar bir kurutucu kullansak da nemin tamamını
almak mümkün değildir. Hava içinde kalan nemin bir kısmı havanın soğuması sonucu
tesisatta yoğunlaşır ve kullanıcılara kadar ulaşır. Dağıtım hattında meydana gelen
yoğuşmaların havadan ayrıştırılması için alınan önlemlere “tuzak” adını verirsek dağıtım
hattına aşağıdaki tuzaklar kurulmalıdır.
Dağıtım hattına havanın akış yönüne göre yaklaşık % 1 oranında eğim verilmelidir.
Eğimden kaynaklanan mesafeyi telafi edebilmek ve yoğunlaşan nemin alınması için
dönüşlere kademe farkı verilmelidir.
Hattın köşelerine su toplama kapları ve boşaltma düzenekleri konulmalıdır.
Kullanıcılara yapılacak bağlantı hattın üstünden yapılmalıdır.
Kullanıcılara yapılan bağlantının sonuna fazlalık verilmelidir.
Kurutucu kullanılmayan pnömatik sistemlerde dağıtım hattına % 1 oranında eğim
verilmelidir. Eğim estetik değildir ve uzun hatlarda başlangıç ile bitiş noktaları arasında
birkaç metrelik fark olabilir. Bu nedenle kurutucu kullanıldığında eğim verilmeyebilir.
Kurutucunun arızalanabileceği düşünülerek borulara eğim verilmesinde fayda vardır.
Örneğin: Kurutucuda meydana gelen bir arıza CNC makinelerin elektronik devrelerine zarar
verir ve kesicinin iş parçasına bindirmesine neden olur.
102
Şekil 3.51. Dağıtım hattı
Eğimden kaynaklanan yükseklik farkını ortadan kaldırmak için tesisatın köşelerine kademe
farkı verilmelidir. Böylece yoğunlaşan suyun köşelerde toplanması sağlanır. Ana tesisat
boruları içinde yoğunlaşan suyun kullanıcılara gitmesini önlemek amacıyla kullanıcılara
yapılacak bağlantı hattın üstünden yapılmalıdır (Şekil 3.52).
Akşam paydosundan sonra hatta kalan basınçlı hava, geceleri hava sıcaklığının azalmasıyla
soğumakta ve bünyesindeki nem yoğunlaşmaktadır. Kullanıcılara giden hatlara şartlandırıcı
bağlantısı yapıldıktan sonra yoğunlaşan suyun toplanması ve boşaltılması için hattın sonuna
fazlalık bırakılmalıdır.
Sonuç olarak; hava tesisatı döşenirken basınç kayıpları ve yoğuşma suyunun tutulması ile
ilgili tüm önlemler alınmalıdır. Tesisatın kurulması sırasında en küçük ayrıntıya dikkat
edilmeli, maliyetin yanı sıra verimlilik dikkate alınmalıdır.
Dağıtım hattının uzunluğu minimum değerde tutulmalıdır. Çok geniş alana yayılmış
tesislerde, havanın merkezi bir yerde üretilip dağıtılması yerine kullanım yerine yakın
noktalarda üretilmesi daha verimli olabilir.
103
Şekil 3.52. Kullanıcılara bağlantının yapılması
*
Sistem verimliliği bakımından pnömatik sistemlerde üretilen basınçlı havanın, kayıpları en
aza indirecek şekilde dağıtılması önemlidir. Mevcut sistemin ihtiyaçları belirlenirken ilerideki
büyüme miktarı da göz önünde tutulmalıdır. Sistem daha başta ileriye dönük olarak
kurulmalıdır. Basınçlı hava dağıtım şebekesinde oluşabilecek kaçaklar baştan göz önünde
tutulmalıdır. Aksi halde ileride yapılacak bakım masrafları ve ilave edilecek sistemler daha
büyük maliyetleri ortaya çıkarabilir. Aşağıdaki şekilde bir basınçlı hava dağıtım şebekesi
görülmektedir.
Hava tankından çıkan basınçlı havayı kullanıcı sistemlere ulaştıran pnömatik boru, bağlantı
elemanları, tahliye vanaları, dirsek vb. elemanların hepsi hava dağıtım sistemini oluşturur. Bu
dağıtım sisteminde dikkat edilecek noktalar aşağıda açıklanmıştır.
Ana dağıtım hattı yerden yüksekte tavana yakın olmalıdır. Dağıtım hattına hava akış yönünde
%1-2º eğim verilmelidir. Amaç; havanın borular içinde nakli sırasında sürtünmeden dolayı
hava içinde oluşan su damlacıklarının hattı belirli yerlerinde bulunan su birikme kısımlarında
toplanması, kullanım için yapılan bağlantılar mutlaka hattın üstünden yapılmalıdır. Hattın
belirli yerlerine su biriktirme bölümleri ve boşaltma muslukları konulmalıdır. Amaç; hattan
toplanmış su birikintilerinin dışarıya alınması.
Hava dağıtım hattında basınçlı hava direkt şartlandırıcıya verilmemelidir. Dağıtım sisteminin
bitiş noktasına bir kollu vana takılır. Bu vanadan pnömatik hortum yardımı ile hava
şartlandırıcıya verilir.
Havanın dağıtımı; tavana yakın olmalıdır.
104
Şekil 3.53. Bağlantı şekli
Şekil 3.54. Boşaltma musluğu
Boru hatlarının boyutlandırılmasında kullanılan temel kriterler şunlardır:
Debi
İşletme basıncı
Hat boyu
Basınç düşümü
Bağlantı Elemanları
Devre elemanlarının birbirlerine ve boru, hortum gibi elemanlara bağlantısını sağlayan
makine parçalarının tümüne “bağlantı elemanları” denir. Bağlantı elemanları pnömatik
devrenin verimliliğini belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Bu nedenle seçim ve kullanım
çok önemlidir.
Hortum ve boru çaplarının adlandırılması dış çaplarına göre yapılır. Metrik hortum ölçüleri en
fazla kullanılan hortum türüdür. Genel uygulamalarda kullanılan hortumlar 10 bar basınca
dayanacak yapıda üretilir. Özel uygulamalarda daha yüksek basınca dayanıklı hortum
seçilmelidir.
Bağlantı elemanlarının seçiminde dikkat edilecek hususlar
Yüzey pürüzlülüğü ve basınç kaybı
Basınçlı havanın kalitesi
Çalışma ve çevre şartları
105
Tesisatın özelliği ve büyüklüğü
Montaj ve bakım kolaylığı
Fiyatı
Yetişmiş personel durumu
Hortum bağlantılarında üç tip bağlantı kullanılır:
a) Çubuk bağlantı
b) Vidalı bağlantı
c) Yüksük bağlantı
Çabuk Bağlantı:
Günümüzde pnömatik devrelerin tamamına yakınında kullanılmaya başlanmış bir bağlantı
yöntemidir. Bağlantının ve sökülmenin çok az zaman alması, defalarca söküp takmaya
elverişli olması en önemli avantajıdır. Hortum rakor içine itildiğinde bağlantı sağlanır.
Sökülmek istendiğinde rakorun ucundaki pula parmak ile bastırıp hortum geri çekilmelidir.
Şekil 3.55. Çabuk bağlantı
Hortum rakor içine itildiğinde bağlantı sağlanır. Sökülmek istendiğinde rakorun ucundaki
pula parmak ile bastırıp hortum geri çekilir (Şekil 3.56).
Şekil 3.56. Çabuk bağlantının kullanım
Vidalı Bağlantı
Kullanım alanı gittikçe azalan bir bağlantı türüdür. Hortum uygun ölçüde bir somunun içinden
geçirilir. Hortumun ucu rakor üzerinde bulunan bombeli kısma geçirilir. Somun rakora
vidalanır ve sıkılır. Somun rakora doğru ilerledikçe bombeli kısma geldiğinde hortumu rakora
doğru bastırır. Çabuk bağlantıya göre zaman alıcı bir yöntemdir; ancak sızdırmazlık oranı
yüksektir.
106
Şekil 3.57. Vidalı bağlantı
Yüksüklü Bağlantı
Yüksek basınç ve kesin sızdırmazlığın gerektiği uygulamalarda (yağlama düzenekleri vb.)
kullanılır. Yüksük adı verilen bir elemanın hortumu ısırması sağlanır. Somun, hortum içinden
geçirilir. Hortumun ucuna yüksük, içine burç takılır. Somun rakora vidalandığında yüksüğü
rakora doğru iter. Koniklikten dolayı yüksüğün çapı küçülür ve hortumu ısırır.
Yumuşak hortum ve borularda iç çapının küçülmemesi için hortum içine burç takılır. Sert
borularda burç kullanılmaz.
Şekil 3.58. Yüksüklü bağlantı
Dağıtım Hatları
Basınçlı hava kompresörden genellikle %100 su buharına doymuş olarak çıkar
Basınçlı havanın sıcaklığı düşerse, su buharı yoğuşmaya başlar. Eğer boru sistemi ve çıkışlar
şekilde gösterildiği gibi bağlanırsa büyük oranda yoğuşma sağlanır.
Şekil 3.59. Dağıtım hatları
107
Boru iç çapı hesabı:
Boru iç çaplarının belirlenmesinde havanın akış hızı dikkate alınmalıdır. Pnömatik sistemde
sürtünme kayıplarını düşük tutabilmek için havanın akış hızı 9-10 m/s’yi geçmemelidir.
Botu iç çapının hesaplanması için süreklilik denklemi kullanılır.
𝑄 = 𝑢 𝐴
A = π D2/4
𝐷 = √4 𝑄
𝜋 𝑢
Burada; √4/𝜋 = 1.128 olup, denklem aşağıdaki gibi sabit değerle yazılabilir.
𝐷 = 1.128 √ 𝑄
𝑢
Ana hat boru çapları belirlenirken borunun içinden geçen havanın hızı 6 m/s’nin altında
tutulmalıdır.
V = 1273 + Q
(P + 1)x D2
V = Hava akış hızı (m/s)
Q = Serbest hava debisi (m3/s)
P = Hava basıncı (gösterge basıncı (bar)
D = Boru çapı (mm)
Eğer sadece debi biliniyorsa;
D = √272 x Q
(P + 1)
Hava basıncı 7 bar civarında olan standart testler için;
D > 5 √2Q
1.11.3. Borularda Basınç Düşmesi
Boru ve hortumlar mümkün olduğunca kısa seçilmelidir. Boru çaplarının küçük olması akış
hızını arttırır. Akış hızı ve basınç düşüşü arasında doğrusal bir orantı vardır. Akış hızı arttıkça
basınç düşüşü artar. Tesisatın değişik noktalarında (valf bağlantıları, dirsekler, kesitin
daraldığı bölgeler vb.) akış hızı belirlenen sınırların üzerine çıkar. Hava tüketiminin de
artmasıyla yüksek akış hızları elde edilir. Bu kısımlarda basınç düşüşünün yanı sıra sıcaklığın
aşırı düşmesi sonucu buzlanmalar oluşabilir.
Basınç düşüşünün nedenleri
108
Hattın uzunluğu ve bağlantı elemanlarının sayısı
Türbülanslı akış
İç sürtünmeler (moleküllerin sürtünmesi)
Yüksek akış hızları
Şekil 3.60. Boru uzunluğu ve basınç düşmesi arasındaki ilişki
Kaçak Hava Miktarının Tespiti
Basınçlı hava kaçakları genellikle;
Emniyet valflerinde
Boru ve hortum bağlantı yerlerinde
Yol verme kavramalarında
Pnömatik aletlerde meydana gelir.
Tablo 3.4. Çeşitli basınç ve çaplardaki hava kaçakları
Basınç (bar) Boru çapı (mm
0.5 1 2 3 5 10 12,5
0.5 0.06 0.22 0.92 2.1 5.7 22.8 35.5
1.0 0.08 0.33 1.33 3.0 8.4 33.6 52.5
2.5 0.14 0.58 2.33 5.5 14.6 58.6 91.4
5.0 0.25 0.97 3.92 8.8 24.4 97.5 152.0
7.0 0.33 1.31 5.19 11.6 32.5 129.0 202.0
Hacimsel Debi, Güç Kaybı ve Tasarruf Edilen Enerji Denklemleri
Atmosfer basıncının hat basıncına oranının %52’den küçük olduğu durumlarda bir delikten
kaçan havanın debisi aşağıdaki şekilde hesaplanabilir.
Q [m3/s] = [NL x Ti x (PL/Pi) x C1 xC2 xCd x (πD2/4)]: √TL
Burada;
NL: Hava kaçaklarının sayısı
Ti: Kompresör içindeki havanın sıcaklığı (oK)
TL: Ortalama hat sıcaklığı (oK)
109
PL: Delik olan yerdeki hat basıncı (kPa)
Pi: Atmosfer basıncı (kPa)
C1: Sonik hacimsel akış sabiti (13.29)
Cd: Kare kesitli orifis katsayısı (0.8)
D: Delik çapı (m)
Güç Kaybı
Kaçaklardan dolayı oluşacak güç kaybı, atmosfer basıncından kompresör boşalma basıncına
kaçak hava miktarı havayı sıkıştırmak için gereken güce eşit olduğu varsayımı ile aşağıdaki
gibi hesaplanır:
NK = {Pi x Vf x [k/(k − 1)] x N x [(Po/PI)(k−1)/(kxn) − 1]}: {EaxEm}
Burada;
Vf: Kaçak hava debisi (m3/s)
k: Havanın spesifik ısı oranı (1.4)
n: Kademe sayısı
Po: Kompresör çalışma basıncı (kPa)
Ea: Kompresör adyabatik verimi;
Ea = 0.88 tek zamanlı pistonlu kompresör
Ea = 0.75 çok zamanlı pistonlu kompresör
Ea = 0.82 vidalı kompresör
Em: Kompresör motor verimi
Hava Kaçak Miktarının Tespiti
1) Hava tankı ile kullanım yeri arasındaki ana ve branşman borularındaki hava miktarı (V)
tespit edilir.
2) Boru hattındaki basınç çalışma basıncına (P1) çıkarılır ve kompresör durdurulur.
3) Hava tankı çıkış vanası kapatılır ve boru sisteminde bulunan çıkış vanalarının kapalı
olup olmadığı kontrol edilir.
4) Boru sistemindeki basınç düşmesinin miktarı (P2) ve bu değere inil süresi (t) tespit
edilir.
L = V x (P1 − P2)
t
Burada;
L = Toplam kaçak miktarı (l/s)
V = Borulardaki hava miktarı (l)
110
P1 = Normal çalışma basıncı (bar)
P2 = Düşük basınç (bar)
T = Zaman (s)
Hava ile çalışan bütün ekipmanlar durdurulur.
o Sistem tam hat basıncına ulaşıncaya kadar kompresör çalıştırılır.
o Kompresör yüksüz hale geçince saat not edilir.
o Hava kaçakları varsa sistem basıncı düşecektir.
o Kompresör tekrar tam yükte çalışmaya başlayınca saat not edilir.
L = (Q x T)/(T+t)
T = Yükte çalışma süresi (sn)
t = Yüksüz çalışma süresi (sn)
Q = Kompresör kapasitesi (lt/sn)
L = Toplam kaçak miktarı (lt/sn)
Kondensat Tahliyesi
Kondensat giriş ağzından (1) içeri damlar ve cihazın rezervuar kısmında (2) toplanır. Pilot
kontrol hattından (3) gelen denge basıncı, solenoid valf (4) üzerinden geçerek valf diyaframı
(5) üzerinde basınç oluşturur ve diyafram valfin kapalı kalmasını sağlar. Rezervuar kapasitif
seviye sensörünün üst limitine kadar dolduğunda sensör solenoid valfi enerjilenmesini sağlar
ve diyafram valf üzerine basınç gönderen pilot kontrol hattı kapanır ve kondensat tahliye
kanalından gelen basınçla diyafram valf açılarak kondensat tahliyesi baslar. Kondens miktarı
sensörün alt limitine düştüğünde solenoid valfin enerjisi kesilir ve pilot kontrol hattı açalarak
denge basıncı ile diyafram valf kapanır ve basınçlı havanın tahliye hattına kaçması engellenir.
Şekil 3.61. Elektronik seviye sensörlü tahliye cihazı
111
Tablo 3.5. Tahliye cihaz tiplerinin özellikleri
Özellikler
Tahliye Cihazı Tipleri
Mekanik şamandıralı
tahliye cihazı
Zaman kontrollü selenoid valf Elektronik seviye snsörlü
tahliye cihazı
Avantajları
- Enerji tüketimi yok
- İlk yatırım maliyeti
düşük
- Kondensat tahliyesi
biriken kondensat
miktarına göre
- Minimum basınçlı
hava kaybı
- Küçük alan kaplaması
- Orta düzeyde yatırım maliyeti
- Basit montaj
- Kondensat birikimine göre
tahliye
- Basınçlı hava kaybı
olmaması
- Arıza durumunda uyarı
vermesi
- Kirlilikten etkilenmemek
- Düşük bakım maliyeti
- Güvenli çalışma
Dezavantajları
- Kirlilikten etkilenen
mekanik sistem
- Önemsenecek bakım
gereksinimi
- Arıza anında uyarı
alınamaması
- Fazla basınçlı hava kaybı
- Kondensatın aşırı
havalandırılması emülsiyon
yaratır ve kondensat
ayrıştırmada problem çıkarır
- Arıza anında uyarı
alınamaması
- Enerji gereksinimi
- Yatırım maliyeti
- Enerji gereksinimi
Kondensat Ayrıştırma
Kompresör sisteminden kaynaklanan kondensat değişik yollarla ayrıştırılabilir: e from
compressor stations can be properly disposed of in different ways:
Yağ/su ayrıştırma ekipmanı
En ekonomik ve en kolay isletilen yağ/su ayrıştırma sistemidir.
Eğer sabit emülsiyon yoksa (genellikle mineral yağ kullanıldığında), bu sistem su
kaynaklarının kullanımı kurallarına uygun zorunlu limitlerin altında yeterli ayrıştırma sağlar.
Ayrıştırılabilir yağlı vidalı kompresörlerde 20 m3/dak kapasiteye kadar rahatlıkla
kullanılabilir. Uygun çevre koşullarında 120 m3/dak’ya kadar çıkabilmek mümkündür. Bu
kapasitelerin dışında ya da sentetik yağ kullanımında ultra filtrasyon ya da adsorbsiyon
prosedürü uygulamak gerekir.
*
Uygun Hortum seçme kılavuzu
Uygun hortum seçimi enerji verimliliğini ve silindir hızını optimize etme konusunu düşünerek
değil, genellikle deneyime dayalı olarak yapılır. Bu genellikle kabul edilebilirdir ama kabaca
bir hesaplama yapmak önemli ekonomik kazançlar sağlayabilir.
Temel ilke şudur:
1. Çalışan valfe giden birincil hat fazla büyük olabilir (bu ekstra hava tüketimine neden olmaz
ve sonuçta da, çalışma sırasından ekstra maliyete neden olmaz).
2. Bununla birlikte, valf ile silindir arasındaki borular, yetersiz iç çap akışı kısıp, dolayısıyla
da silindir hızını sınırlandırırken, fazla büyük bir borunun hava tüketimini ve dolum süresini
artıran ölü bir hacim yaratacağı ilkesine göre optimize edilmelidir.
Aşağıdaki şema valf ile silindir arasında kullanılacak doğru boru boyutunu seçerken yardımcı
olmak amacıyla hazırlanmıştır.
112
Şu ön koşullar geçerlidir:
Silindir yükü teorik kuvvetin (= normal yük) %50'si kadar olmalıdır. Daha düşük yük daha
yüksek hız sağlar (ya da tam tersi). Hortum boyutu silindir iç çapının, istenen silindir hızının
ve valf ile silindir arasındaki boru uzunluğunun fonksiyonu olarak seçilir.
Valfin kapasitesini maksimum düzeyde kullanmak ve maksimum hız elde etmek istiyorsanız,
hortumlar en azından ilgili sınırlama çapına karşılık gelecek (aşağıdaki açıklamalara bakın) ve
borular toplam akışı sınırlandırmayacak şekilde seçilmelidir. Bu da, kısa bir hortumun en
azından ilgili sınırlama çapına sahip olması gerektiği anlamına gelir. Hortum uzunsa,
aşağıdaki tablodan seçin. En yüksek akış hızı için, düz bağlantılar seçilmelidir.
3.6.5. Şartlandırıcılar
Basınçlı havayı çalışma şartlarına hazır hale getirmek için kullanılan devre elemanlarına
şartlandırıcı adı verilir. Havanın kullanılmadan önce şartlandırıcı biriminden geçirilmesi
gerekir. Şartlandırıcı birimi filtre, basınç ayarlayıcı ve yağlayıcı olmak üzere 3 ayrı devre
elemanından oluşur.
Şekil 3.62. Şartlandırıcı
113
Şekil 3.63. Şartlandırıcı birimi
Basınçlı havayı çalışma şartlarına hazır hale getirmek için kullanılan devre elemanlarına
şartlandırıcı adı verilir. (Şekil 3.64) Havanın sistem içinde kullanılmadan önce şartlandırıcı
biriminden geçirilmesi gerekir. Şartlandırıcı birimi filtre, basınç ayarlayıcı ve yağlayıcı olmak
üzere 3 ayrı devre elemanından oluşur.
Şekil 3.64. Şartlandırıcı
Şartlandırıcının girişinde bulunan ilk eleman filtredir. Havanın kullanıcıya gelmeden önce
filtrelenmesini sağlar. Filtreden çıkan hava basınç ayarlayıcıya gelir. Basınç ayarlayıcı,
kullanıcılara düzenli basınçta hava vermek için kullanılır. Kullanım yerinde meydana gelen
basınç değişimlerini önler. Hava, son olarak yağlayıcıya gider. Bu eleman hava içine yağın
zerrecikler halinde karıştırılmasını sağlar. Şartlandırıcıyı terk eden hava, istenilen çalışma
şartlarına gelmiştir; artık bu havadan yararlanarak çeşitli işlemleri gerçekleştirebiliriz.
a) Filtre
Kompresörden elde edilen basınçlı hava kirlidir. Kirliliğin sebebi atmosferden emilen
havadaki toz, kir ve nem olabileceği gibi, kompresörden kaynaklanan yağ ve metal
parçacıkları olabilir. Kirliliğin en önemli nedenlerinden biri hava kazanı veya dağıtım hattıdır.
Hava içindeki yabancı maddeleri ayrıştıran elemanlara “filtre” adı verilir.
114
Pnömatik sistemlerin birçoğunda kompresör çıkışından sonra filtre kullanılır. Fakat havanın
kullanım yerine kadar taşınması sırasında basınçlı hava kirlenebilir. Filtre, havanın
kullanılmadan önce hassas bir biçimde filtrelenmesi amacıyla kullanılır. Filtreler katı
partiküllerin yanı sıra su tutma görevi de görür. Filtrenin su tutma görevi görebilmesi için
havanın filtre kabı içine girmesi sırasında havaya dönme etkisi kazandırılır. Dönerek kap içine
giren hava, kabın çeperlerine çarpar ve bünyesindeki nemi bırakır. Şekil 3.65’de filtrenin
içyapısı ve sembolü görülmektedir.
Şekil 3.65. Filtre ve sembolü
Filtre kabına çarparak yoğunlaşan su damlacıkları, kabın alt tarafında toplanır. Yoğuşma
sıvısının en yüksek seviyesi kap üzerinde belirtilir. Birikinti seviyesi çok yüksek olmamalıdır.
Aksi halde hava içine su karışır. Birikintinin boşaltılması için otomatik ya da elle boşaltmalı
düzenekler kullanılır.
Hassasiyetin gerekmediği genel endüstriyel uygulamalarda 40μ’ luk (1μ=0,001mm) filtreler
yeterlidir. Kabın alt tarafında toplanan birikintinin dalgalanmaması için ayırıcı kullanılır.
Ayırıcının üst tarafında bulunan hava akımı alttaki birikintiyi etkilemez. Ayırıcıya çarpan
hava filtreleme elemanına yönlendirilir.
Kabın içindeki birikintinin gözlenebilmesi için şeffaf plâstik kullanılmıştır. Darbeler sonucu
plastiğin kırılmasını önlemek, dayanımı arttırmak için metalle desteklenebilir. Eğer filtre 50
oC üzerinde ya da 10 bar üzerinde kullanılacaksa, ortamda solvent buharı varsa ve yüksek
debi geçirgenliği söz konusu ise filtreler; “metal gövdeli” olarak seçilmelidir.
Filtre kabının alt tarafında toplanan birikinti belirli aralıklarla boşaltılmalıdır. Boşaltma işlemi
elle ya da otomatik olarak yapılır. Filtreler kirlendiğinde çıkış basıncı düşer. Filtre elemanını
115
değiştirmek için giriş havası kapatılır. Filtre kabı çıkartılarak filtre elemanı sökülür ve
temizlenir ya da yenisi ile değiştirilir.
b) Basınç Ayarlayıcı
Hava ihtiyacının zaman zaman artması ve azalması çalışma basıncının düşmesine neden olur.
Kullanıcıların değişik basınç aralığında çalışması sonucu kuvvet kayıpları gibi istenmeyen
durumlar ortaya çıkar. Kullanıcılara düzenli basınçta hava göndermek ve kullanım yerindeki
çalışma basıncını sınırlamak amacıyla basınç ayarlayıcı adı verilen devre elemanı kullanılır.
Kullanıcıların basınç değişimlerinden etkilenmelerini önlemek ve düzenli bir basınç sağlamak
amacıyla kullanılan elemanlara, “basınç ayarlayıcı” adı verilir. Basınç ayarlayıcı, hidrolikte
kullanılan basınç düşürücü valfe benzer. Görevi; girişteki “p1” basıncını çıkışta “p2”
basıncına düşürmektir.
Şekil 3.66. Basınç ayarlayıcının iç yapısı
Basınç ayarlayıcı üzerinde bulunan manometre çıkış tarafındaki basıncı (p2) gösterir. Basınç
ayarı üstte bulunan ayar vidası ile yapılır. Saat yönünde döndürüldüğünde somun aşağı
hareket eder ve 4 no'lu yayı sıkıştırır. Yay, diyaframı ve ona bağlı olan tutucuyu aşağı doğru
iter. Tutucu, mili ve ona bağlı olan küçük yayı aşağı doğru itmeye çalışır. Bu sırada 8 no'lu
conta hemen üst tarafında bulunan hava geçiş kapısını açık durumda tutmaktadır. Çıkış
tarafında bulunan uyarı girişinden geçen basınçlı hava, altta bulunan küçük yaya ilâve olarak
üstteki diyaframı yukarı doğru itmeye çalışır. Çıkış tarafında basınç arttığında, diyaframa
uygulanan kuvvet artar ve diyafram yukarı doğru esner. Diyaframın hareketi ile onu yukarı
itmeye çalışan küçük yay ve mil yukarı hareket eder. Böylece hava giriş kapısı kapanmaya
başlar. Basınç ayarlanan değere geldiğinde hava geçişi tamamen durur.
Basınç ayarlayıcı yalnız başına kullanılabileceği gibi yer kaplamaması için filtrelerle birlikte
de kullanılır. Çıkış havasının basıncı ayarlanan değere geldiğinde basınç ayarlayıcı hava
geçişini kapatır; böylece çıkış tarafında hava basıncının artışı önlenir. Çıkış tarafındaki basınç
116
ayarlanan değerin altına düştüğünde basınç ayarlayıcı tekrar açılır. Şekil 3.67’de filtre, basınç
ayarlayıcı ve sembolü görülmektedir.
Şekil 3.67. Filtre, basınç ayarlayıcı ve sembolü
Ayarlayıcı üzerinde bulunan manometre çıkış basıncını gösterir. Çıkış basıncı bir ayar vidası
yardımıyla ayarlanır. Ayar vidası (+) yönde çevrildiğinde çıkış basıncı artar, (-) yönde
çevrildiğinde çıkış basıncı azalır.
c) Yağlayıcı
Sürtünme kuvvetini azaltmak, devre elemanlarının paslanmasını önlemek ve sızıntıları
engellemek amacıyla pnömatik sistemlerin yağlanması gerekir. Endüstriyel alanlarda bazı
uygulamalarda yağlama işlemi yapılmayabilir.
Yağlayıcılar “Ventüri İlkesi” ne göre çalışır.
Şekil 3.68. Venturi ilkesi
117
Pnömatik sistemlerde yağlama işlemi, hava içine yağ damlatılarak gerçekleştirilir. Hava içine
yağ karıştıran cihazlara yağlayıcı adı verilir. Yağlayıcı içinde bir noktada hava geçiş kesiti
daraltılır. Hava bu kesite geldiğinde basıncı düşerken hızında artış meydana gelir. Giriş havası
belirli bir basınçla yağlayıcı içine girer (P2). Hava yağlayıcı içinde dar bir kesitten geçmeye
zorlanır. Bu sırada hız artarken basınç azalır (P3). Yağ üzerine P2 basıncı etki ederken yağın
havaya karıştığı noktada ise P3 basıncı vardır. Bu basınç farkından dolayı yağ kanal içinde
yukarı doğru hareket eder ve damlacıklar halinde yağa karışır. Bu durum şekil 3.69’da
görülmektedir.
Şekil 3.69. Yağlayıcı
3.6.6. Pnömatik Silindirler
3.6.6.1. Görevleri
Pnömatik silindirler doğrusal ve açısal hareketlerin elde edilmesinde kullanılır. Pnömatik
enerjiyi mekanik enerjiye dönüştürür. Hidrolik silindirlerle kıyaslandığında çok çeşide
sahiptir. Standart ve standart olmayan özellikte çok çeşitli silindir türü vardır. Genel
uygulamalar için üretilen silindirler 10 bar’lık çalışma basınçlarına kadar dayanabilir. Daha
yüksek basınçlar için özel üretilmiş pnömatik silindirler kullanılmalıdır.
Bir silindirin çalışabilmesi için iki şart gereklidir.
1. Pistonu ileri ya da geri iten bir kuvvet (Yükün etkisiyle ya da akışkan basıncıyla
oluşur).
2. Hava tahliyesi.
Bu iki şarttan birisi gerçekleşmezse silindir hareket etmez. Silindire giren ya da silindirden
çıkıp egzoza kadar giden hatta kısıtlama varsa, yani akışkan debisi düşükse (örneğin:
Hortumlarda ezilme, tıkanma vb. nedenlerden dolayı), silindir hızının azaldığı görülür.
118
Şekil 3.70. Pnömatik silindir
3.6.6.2. Silindirlerin Kısımları
Şekil 3.71. Çift etkili yastıklı silindirin kısımları
2.2.1. Silindir Borusu
Silindir gövdeleri; çinko kaplı alüminyum ve alüminyum alaşımlarından yapılır. Asitli
ortamlar, gıda sektörü, kimyasal buharlar vb. gibi özel durumlarda paslanmaz çelik, pirinç,
bronz, plâstik vb. malzemeler kullanılır. Sızdırmazlık ve verim açısından iç yüzeyi önemlidir.
İç yüzeyleri temiz ve hasarsız olmalıdır.
2.2.2. Piston
Yataklama ve sızdırmazlık elemanlarını üzerinde barındırır. Hava basıncının etkisiyle hareket
eden kısımdır. Hareket sırasında silindir borusuna temas etmez. Yataklama elemanı sayesinde
silindir borusu içinde düzgün hareketi sağlanır. Piston malzemeleri C45 çelik, POM plâstik ve
119
hafif alaşımlar olabilir. Çelik ve hafif alaşımlardan yapılanlar, yuvarlanma yöntemiyle
parlatılır. Dış etkenlerden korumak amacıyla sert kromla kaplanır.
2.2.3. Piston Kolu
Hareketi silindir dışına veren kısımdır. Çeşitli aparatların takılabilmesi için ucuna vida
açılmıştır. Yastıklı olan tiplerde pistonun üzerinde yastıklama muylusu bulunur. Piston kolu
malzemeleri C45 çelikten yapılır. Yuvarlanma yöntemiyle parlatılır. Dış etkenlerden korumak
amacıyla yüzeyi sert kromla kaplanır.
2.2.4. Sızdırmazlık Elemanları (Keçeler)
Sızdırmazlık elemanları nitril, poliüretan ve viton türü kauçuk malzemelerden yapılır. Verimi
arttırmak ve dış ortamda bulunan toz ve kirlerin silindir içine girmesini önlemek amacıyla
silindirler üzerinde piston keçesi, boğaz (piston kolu) keçesi ve toz keçesi olmak üzere 3 çeşit
keçe kullanılır. Pnömatik silindirlerde silindir boyutunu küçültmek amacıyla boğaz keçesi ve
toz keçesi aynı gövde üzerinde bulunur. Keçe dudakları arasına dolan basınçlı hava
dudakların metal yüzeylere baskı yapmasını sağlayarak sızdırmazlığı sağlar. Boğaz keçesi
silindir içinden silindir dışına çıkmak isteyen basınçlı havanın sızıntılarını önlemek amacıyla
kullanılır. Toz keçesi piston üzerine yapışan toz ve kirlerin silindir içine girmesini önlemek
amacıyla kullanılır. Bazı kaynaklarda “kir silici” olarak adlandırılır. Piston keçeleri ise
pistonun bir tarafından diğer tarafına hava geçişini önlemek amacıyla kullanılır. Pistonun iki
tarafında maksimum basınç farkı oluşturur.
Şekil 3.72. Silindir keçeleri
Piston kolu tarafında bulunan yatak, piston koluna dik gelen yükleri karşılar. Piston kollarının
yataklanmasında kullanılan yataklama elemanları genelde bronz malzemeden yapılır. Özel
durumlarda metal burçlar, teflon, fiber vb. malzemeler kullanılır. Piston üzerinde bulunan
yataklama elemanı pistonun silindir borusu içinde düzgün hareket etmesini sağlar. Piston
yatakları; teflon, fiber, asetal reçineden yapılır.
120
3.6.6.3. Pnömatik Silindir Çeşitleri
Şekil 3.73’de pnömatik devrelerde kullanılan bazı silindir çeşitleri ve standart sembolleri
görülmektedir. Bunlardan başka özel silindir türleri ve sembolleri de mevcuttur.
Şekil 3.73. Silindir çeşitleri ve sembolleri
Tek Etkili Silindir
Bu tip silindirde basınçlı hava tek yönde etkir. Yani hava giriş ve çıkışı için bir tek delik
mevcuttur. Böylece sadece bir yönde çalışma elde edilir. Piston kolunun geri dönüşü ya bir
yayla ya da bir dış kuvvetle (örneğin yükün kendi ağırlığıyla) sağlanır. Bazen yay piston
tarafına konarak piston koluna çekme yönünde iş yaptırılabilir. Yay direnci piston kolunu
yeteri kadar hızla itebilecek değerde seçilmelidir. Tek etkili silindirler “yay geri dönüşlü” ya
da “ağırlık geri dönüşlü” olarak yapılabilir (Şekil 3.74). Yay geri dönüşlü silindirlerde oluşan
kuvvetin bir kısmı yay kuvvetinin yenilmesi için harcanır. Ağırlık geri dönüşlü silindirlerde
silindirin geri gelmesi için silindir dışında yay kullanılıyorsa bu tip silindirler ağırlık geri
dönüşlü olarak adlandırılır.
Şekil 3.74. Tek etkili silindir
Hava basıncı pistona tek taraftan etki eder. Silindirin diğer yöndeki hareketi yay ya da ağırlık
yardımıyla gerçekleşir. Tek yöndeki hareket basınçlı hava ile gerçekleştiği için hava tüketimi
çift ekili silindirlere göre daha düşüktür.
Hava girişi için silindir üzerinde tek hava girişi bulunur. Diğer tarafta bulunan delik, hareket
sırasında silindir içine hava giriş çıkışını sağlar. Kirlenmeyi önlemek için bu delik bir filtre ile
kapatılır.
121
Çift Etkili Silindir
Çift etkili silindirde hava basıncına ve piston yüzeyine bağlı olarak elde edilen kuvvet piston
kolunu iki yönde hareket ettirir. Böylece iki yönde iş yapılabilir. Her iki yöndeki kuvvet
basıncın etkidiği yüzeylere bağlı olarak farklı değerdedir. Silindir üzerinde iki adet giriş ve
çıkış deliği bulunur. Çift etkili silindir özellikle piston kolu geri dönüş yönünde de iş yapacağı
zaman kullanılır. Çalışma esnasında piston tarafına hava verildiğinde piston kolu tarafındaki
hava tahliye edilir veya piston kolu tarafına hava verildiğinde piston tarafındaki hava tahliye
edilir
Şekil 3.75. Çift etkili silindir
Çift etkili silindirin iki yöndeki hareketi basınçlı hava ile sağlanır. Pnömatik sistemlerde en
fazla kullanılan silindir türüdür. Bu tür silindirler hem ileri hem de geri gelirken iş yapabilir.
Çift etkili silindirin tek etkili silindirden farkı; piston üzerinde bulunan sızdırmazlık
elemanının biçimidir. Çift etkili silindirler ağırlık geri dönüşlü tek etkili silindir olarak
kullanılabilir.
Şekilde yastıklı çift etkili silindirin içyapısı görülmektedir. Yastıklama düzeneklerinin
açıklaması ilerleyen konularda yapılacaktır.
Yastıklı Tip Silindirler
Ağır kütleler silindir tarafından hareket ettirilecekse bir darbe veya hasar meydana gelmemesi
için strok sonunda bir yastıklama yapılır. Strok sonuna yaklaşmadan önce bir yastıklama
keçesi havanın serbestçe tahliye olduğu deliği kapatır. Bu durumda hava sadece çok küçük ve
genellikle ayarlanabilen bir delikten tahliye olur. Çabuk boşalamayan hava kütlesi piston ile
silindir kapağı arasına sıkışır. Geri dönüşte hava bir cek valften geçerek yoluna devam eder.
Yastıklama 1 veya 2 yönde yapılabilir.
Çift Milli Silindir
Bu silindirde her iki tarafa da yataklanmış piston kolu mevcuttur. Bunun sayesinde meydana
gelebilecek yanal yükler karşılanmış olur. İki tarafta da yüzeyler aynı olduğu için elde edilen
kuvvetler ve hızlar birbirine eşittir.
Tandem Silindir
Böyle bir silindirde aynı gövde içinde birbirine bağlı iki adet çift etkili silindir mevcuttur. Her
iki silindirin piston kolu taraflarına aynı anda hava verilir. Böylece basınçlı havanın etkime
122
yüzeyi yaklaşık iki katına çıkmış olur. Böylece piston kolundaki kuvvet de artmış olur. Bu
silindirler piston çapının büyük ve montaja imkan vermediği hallerde kullanılır.
Yüksek itme kuvvetlerinin elde edilmesi amacıyla kullanılan silindir çeşididir. Kursları eşit
olan iki veya daha fazla silindirin uç uca eklenmesinden oluşur. Silindir sayısına bağlı olarak
giriş çıkış sayısı ve itme kuvveti artar. Tandem silindirleri geri konuma getirirken hava
tüketimini azaltmak için silindirlerden sadece birine hava gönderilmesi yeterlidir (Şekil 3.76).
Şekil 3.76. Tandem silindir
I. silindirin itme kuvvetine F1, II. silindirin itme kuvvetine F2 dersek; tandem silindirin itme
kuvveti, “FTOPLAM =F1+F2” olur. Tandem silindirler sayesinde silindir çapı ve basıncın
arttırılmasına gerek duyulmadan silindirin itme kuvveti önemli oranda arttırılır. İtme
kuvvetinin artması piston kolunun burkulmasına neden olabilir. Bu durum silindir seçiminde
dikkate alınmalıdır.
Teleskopik silindirler
Bu silindirler, iç içe geçmiş, farklı çaplı silindirlerden meydana gelir. Uzun kursların gerekli
olduğu ve fazla yer kaplaması istenmeyen yerlerde kullanılır. Pnömatik sistemlerden çok
hidrolik sistemlerde kullanılır. İlk çıkış hareketindeki etki yüzeyi küçüktür; dolayısıyla düşük
kuvvetler elde edilir.
Şekil 3.77. Teleskopik silindir
123
Döner Silindir
Çift etkili silindirin bu çeşidinde piston kolu uç kısmında dişli bir profile sahiptir. Böylece
piston kolu bir dişli çarkı tahrik eder ve her iki yönde doğrusal hareket dairesel harekete
çevrilmiş olur.(sağa ve sola) Dönme hareketinin açısal değeri için genellikle kullanılan açılar
45°, 90°, 180°, 270°, 720°’dir. Bu silindirler boruların bükülmesinde, iş parçalarının
çevrilmesinde, klima cihazlarının kumandasında ve valflerin kumandasında kullanılır.
İsimlerine göre pnömatik silindirlerin listesi aşağıdadır. Mause’u üzerinde bekleterek
isimlerini görebilir, üzerine tıklayarak resimleri büyütebilirsiniz.
Araba silgeçleri gibi açısal hareketlerin elde edilmesinde kullanılır. Döner tabla, büyük
boyutlu valflerin açılıp kapatılması, robot vb. yerlerde gereken açısal hareketler için kullanılır.
Endüstriyel uygulamalarda 900 ve katları şeklinde açısal hareketlere gerek duyulur. En fazla
kullanılan açısal hareket 1800’dir.
1) Dişli tip döner silindirler
Yüksek moment gereken uygulamalarda kullanılır. İki piston bir piston kolu ile
birleştirilmiştir. Piston koluna kramayer dişli açılmıştır. Kramayer dişli, düz dişli çark ile
birlikte çalışır. Basınçlı havanın pistona etki ettirilmesi ile piston kolu hareket eder. Piston
kolunun hareketi ile düz dişli çarktan açısal hareket elde edilir.
Şekil 3.78. Dişli tip döner silindir
2) Kanatlı tip döner silindirler
Yapılarının basit olması ve genel kullanıma uygun olması nedeniyle pnömatik sistemlerde
daha fazla tercih edilir. Silindir içine giren basınçlı hava, silindir kanadına etki eder. Oluşan
kuvvet sonucu açısal hareket oluşur ve kanadın bağlı olduğu mil tarafından dışarı iletilir.
Silindir içinde yapılan küçük değişiklikler yardımıyla çeşitli açısal hareketlerin elde edilmesi
mümkündür. Dişli tip silindirlere göre daha basit yapılıdır. Yapılarının pnömatik motora
124
benzemesi nedeniyle döner silindirlere “açısal motor” ya da “salınımlı motor” adı
verilmektedir.
Şekil 3.79. Kanatlı tip döner silindir
Özel Silindirler
Yukarıda anlattığımız silindir türlerine benzer mantıkla çalışan ancak özel maçlar için
üretilmiş silindir türleridir. Kullanım alanları sınırlıdır. Üretim adetleri düşük olduğu için
fiyatları yüksektir. Kumaş, kâğıt vb. ince kesitli malzemelerin kesilmesinde, taşıma işlemleri,
robotlar, otomatik montaj makinelerinde vb. yerlerde kullanılır.
1) Piston kolsuz silindirler
Uzun kursların ve hassas hareketlerin istendiği uygulamalarda, piston kolsuz silindirler
kullanılır. 4-5m kurslara sahip olabilir. Bu silindirlerde piston hareketi, silindir dışındaki bir
elemana çeşitli şekillerde iletilir. Hareket iletim şekline göre çeşitli şekillerde adlandırılır.
Şekil 3.89. Piston kolsuz silindir
2) Körüklü silindirler
Küçük kurs boylarında yüksek kuvvetlerin gerektiği kaldırma, sıkma vb. işlemlerin
yapılmasında kullanılan silindir çeşididir. Silindirin içine hava dolduğunda körük şişer ve ileri
hareket gerçekleşir. Ağırlık geri dönüşlü tek etkili silindir gibi çalışır. Keçe piston vb.
elemanlar olmadığı için bakım gerektirmez.
125
Şekil 3.81. Körüklü silindir
3) Kilitli silindirler
Silindirin ön tarafına bir kilit düzeneği eklenir. Kilit mekanizması mekanik olarak çalışır.
Silindire basınç verilmediği sürece kilit devrededir ve frenleme görevi yaparak silindirin
hareketini önler. Silindire basınç verildiğinde kilit açılır ve silindirin hareketi sağlanır. Kilitli
silindirler yardımıyla silindirin ara konumlarda emniyetli olarak durdurulması mümkündür.
Özellikle dik çalışan ve yük kaldıran silindirlerin konumlarını güvenli bir şekilde koruması
için kullanılır
Şekil 3.82. Kilitli silindir
Kilit düzeneği tek etkili bir silindir gibi çalışır. Kilidi açmak için ek olarak 3/2 YKV
kullanılmalıdır. Silindir hareket ettirilmek istendiğinde silindiri çalıştıran YKV’ye ve kilit
düzeneğini açan YKV’ye hava gönderilmelidir. Kilit düzenekleri boyutları uygun olan
herhangi bir silindire monte edilebilir.
4) Yataklı Silindirler
Piston koluna yük geldiğinde silindirin tüm kurs boyunca aynı hassasiyeti koruması mümkün
değildir. Bu tür uygulamalarda hassas yataklara ihtiyaç duyulur. Blok yapıları nedeniyle
düzlem yüzeylere kolayca bağlanabilir. Tespit için bağlantı plakası gerekmemesi otomasyon
126
uygulamalarında kolaylık sağlar. Bağlandığı yüzeylerin düzgün olması gerekir. Yüzeyler
düzgün değilse kasıntılar nedeniyle silindir veya yataklar zarar görebilir.
Şekil 3.83. Yataklı (kızaklı) silindir
Yataklı silindirler hareket sırasında hassasiyet sağlar. Aynı zamanda piston kolunun dönmesi
istenmeyen durumlarda kullanılır. Piston koluna dik gelen kuvvetlerin karşılanmasını sağlar.
Boğaz keçesinin, boğaz yataklamasının ve piston kolunun ömrünü arttırır. Yataklama
düzenekleri nedeniyle fiyatları normal silindirlere göre daha yüksektir.
2.5. Silindirlerin Kuvvet Hesapları
Şekil 3.84. Silindir kuvvetinin hesaplanması
127
Silindirlerde itme kuvveti, ileri (çıkış) ve geri (dönüş) hareketlerinde farklıdır. İleri harekette
piston alanı (A) tam etkili olurken, dönüşte piston kolu kesit alanı kadar bir kayıp olur.
Silindirin uygulayabileceği kuvveti arttırabilmek için basınç ve alan değerlerinden en az birisi
arttırılmalıdır.
Örnek: Pnömatik devrede çalışma basıncı 8 bar’dır. Kullanılacak çift etkili silindirde piston
çapı d1 = 50 mm, piston kolu çapı d2 = 20 mm olduğuna göre, ileri ve geri harekette pistonun
uygulayabileceği kuvvetleri hesaplayınız. Piston verimi = % 90 alınacaktır.
Verilenler İstenenler
P=8 bar Fçıkış=?
d1=50mm Fdönüş=?
d2=20 mm
= % 90
Çözüm
𝑝 = 𝐹
𝐴 ⟹ 𝐹 = 𝑝 𝐴
Verim sözkonusu olduğunda;
𝐹 = 𝑝 𝐴 𝜂
𝐴 = 𝜋 𝑑2
4
𝐹 = 𝑝 𝜋 𝑑2
4 𝜂
Birim dönüşümleri
1 𝑏𝑎𝑟 = 105 𝑁/𝑚2
1 𝑚 = 103 𝑚𝑚
İtme (gidiş) kuvveti:
𝐹𝑔𝑖𝑑𝑖ş = 𝑝 𝜋 𝑑1
2
4 𝜂
𝐹𝑔𝑖𝑑𝑖ş = 8 𝑥 105 [𝑁/𝑚2] 𝜋 (50 𝑥 10−3 𝑚)2
4 𝑥 0.90
𝐅𝐠𝐢𝐝𝐢ş = 𝟏𝟒𝟏𝟑 𝐍
Geri (dönüş) kuvveti:
Bu durumda kesit;
𝐴2 = 𝜋 (𝑑1
2 − 𝑑22)
4
128
eşitliği ile ifade edilir.
𝐹𝑑ö𝑛üş = 𝑝 𝜋 (𝑑1
2 − 𝑑22)
4
𝐹𝑑ö𝑛üş = 8 𝑥 105 [𝑁/𝑚2] 𝜋 ((0.05 𝑚)2 − (0.02 𝑚)2)
4
𝐅𝐝ö𝐧üş = 𝟏𝟏𝟖𝟕 𝐍
3.6.7. Pnömatik Valfler
Bir kompresör ya da vakum pompası tarafından üretilen ya da bir kapta depolanmış olan
basınçlı havanın akışını başlatma-durdurma, yön kontrolü ve basınç kontrolünü sağlayan
devre elemanlarına valf denir. Valfler üç çeşittir:
1) Akış kontrol valfleri
2) Basınç kontrol valfleri
3) Yön kontrol valfleri
3.6.7.1. Akış Kontrol Valfleri
Alıcıların hızlarını ayarlamak için debinin değiştirilmesi gerekir. Hava debisinin
değiştirilmesi amacıyla kullanılan valflere akış kontrol valfi denir.
a) Çek valf: Basınçlı havanın tek yöne akısına müsaade eder. Diğer yöndeki akışa kapalıdır.
Geri döndürmez valf ya da tek yöne geçişli valf olarak da adlandırılır. Bilyalı ve konik
kapamalı tipleri çok kullanılır. Sağ taraftan gelen akışa izin vermez. Sol taraftan gelen akışı
geçirir.
Şekil 3.85. Çekvalf
Valfler üzerindeki harf veya rakamların yüklendiği manalar gelişigüzel değildir. Bunların her
birinin neyi ifade ettiği, standartlarda belirtilmiştir.
129
ISO 5599’a göre işaretlerin karşılaştırılması
b) Ayarlanabilen akış kontrol valfi: Akış miktarını (debiyi) ayarlamaya yarayan valftir.
Kısma etkisi her iki yönde aynıdır. Silindir, motor hızlarını ayarlamada kullanılır. Bir ayar
vidası yardımıyla hava geçiş kesitinin ayarlanması prensibine göre çalışır. Bu tür valflere
kısma valfleri de denir.
Çift etkili silindirin ileri hareketinin yavaşlatılması (a) ve pnömatik bir motorun hızının
ayarlanması (b) işlemlerin deayarlanabilen akış kontrol valfin kullanımı Şekil 3.86’da
verilmiştir.
a) Çift etkili silindirin hareketinin yavaşlatılması b) Pnömatik motor hız ayarı
Şekil 3.86. Ayarlanabilir akış kontrol valfi
c) Çek valfli ayarlanabilen akış kontrol valfi: Çek valf ve akış kontrol valfinin
birleşmesinden oluşmuştur. Bir yöndeki akısı kısar; diğer yöndeki akısın rahat geçmesini
sağlar. Ölü zaman diye nitelendirilen silindirlerin geri dönüş süresini kısaltır.
130
Şekil 3.87. Ayarlanabilir çek valfli akış kontrol valfi
3.6.7.2. Basınç Kontrol Valfleri
Hidroliğin aksine pnömatik sistemde basınç kontrol valfleri pek kullanılmaz. Çeşitleri
şunlardır:
a) Basınç sıralama valfi: Normalde kapalı valftir. Basınç belirli bir değere yükseldiğinde
açılarak, havanın istenilen yere gönderilmesini sağlar. Basınç düştüğünde, yay kapama
elemanını iterek geçişi kapatır.
Şekil 3.88. Basınç sıralama valfi
b) Kapama valfi: Basınçlı havanın geçip, geçmemesini sağlar. Açık ve kapalı olmak üzere
iki konumu vardır. Hava geçişi istendiğinde açılır. Hava geçişi istenmiyorsa kapatılır.
3.6.7.3. Yön Kontrol Valfleri
Hava geçişini sağlayan, havanın akış yönünü belirleyen, işlem sonucunda havanın atmosfere
bırakılmasını sağlayan devre elemanına denir. Yön kontrol valfleri boyut, kumanda,işlev
olarak çeşitli şekillerde yapılır. Yön kontrol valflerinin tanımlanmasında rakamlarkullanılır.
3/2, 5/2 gibi. Bu tanımlamada kullanılan ilk rakam valfin yol sayısını, ikincirakam ise valfin
konum sayısını belirtir.
131
Şekil 3.89. Yön kontrol valflerinin tanımlanması
a) 2/2 Yön kontrol valfi: Giriş ve çıkış kapısıolmak üzere 2 yollu 2 konumlu valftir. Açma ve
kapama işlemlerinde kullanılır. Şekil 3.90’da makara kumandalı, geri dönüsü yaylı, 2/2 yön
kontrol valfi görülmektedir. Sekil 3.91’de ise bu valfin pnömatik bir motora uygulaması
görülmektedir.
Şekil 3.90. 2/2 yön kontrol valfi
Şekil 3.91. Pnömatik motor uygulaması
132
b) 3/2 Yön Kontrol Valfi: Giriş, çıkış ve egzoz kapısı olmak üzere 3 yollu ve 2 konumlu
valflerdir. Tek etkili silindirlerin çalıştırılmasında, uyarı sinyallerinin gönderilmesinde vb.
işlemlerde kullanılır. Sekil 3.92’de 3/2 yön kontrol valfi ve uygulamaları görülmektedir.
Şekil 3.92. 3/2 Yön kontrol valfi ve uygulaması
c) 4/2 Yön Kontrol Valfi: Pnömatik motor ve çift etkili silindirlerin hareketettirilmesinde
kullanılır. 4 yollu valflerin 3 yollu valflerden farkı 2 tane çıkış kapısınınolmasıdır. Pnömatik
devrelerde en fazla kullanılan valf türüdür.
Şekil 3.93. 4/2 Yön Kontrol Valfi ve uygulaması
d) 5/2 Yön Kontrol Valfi: Pnömatik motor ve çift etkili silindirlerin hareket ettirilmesinde
kullanılır. 4 yollu valflerin 5 yollu valflerden farkı 2 tane egzoz kapısının olmasıdır. Pnömatik
sistemlerde 4 yollu valflerin yerine yapımı kolay ve maliyeti ucuz olduğu için 5 yollu valfler
kullanılır.
133
Şekil 2.94. 5/2 Yön kontrol valfi
e) 5/3 Yön kontrol valfi: 5/2 valflerin kullanıldığı yerlerde üçüncü bir konum (merkez
konum) istendiğinde kullanılır. 5/3 yön kontrol valfi ile pistonun istenilen konumda
durdurulması ve pnömatik motorun boşta rahat çalışması uygulaması Şekil 3.96’da
verilmiştir.
Şekil 3.9.5. Yön kontrol valfi
Şekil 3.96. 5/3 Yön kontrol valfi uygulaması
134
3.7. Pnömatik Motorlar
Dairesel hareket elde etmek amacıyla kullanılır. İçerisinde kullanılan değişik düzenekler
yardımıyla basınçlı havanın pnömatik motor içerisine gönderilmesi sonucu dairesel hareket
üretilir. Elektrik akımının istenmediği durumlarda tercih edilir.
Şekil 3.97. Pnömatik motorlar
Pnömatik motorların üstünlükleri
Devir sayıları çok yüksektir (350.000 dev/dak)
Hız ayarı sınırsızdır
Dönüş yönü hareket devam ederken değiştirilebilir
Bakımları kolaydır
Her türlü ortamda rahatlıkla kullanılabilir (kirli, tozlu, nemli, yanıcı)
Fazla yüklenildiklerinde yavaşlar ya da durur
Boyutları küçük ve hafiftir
Fiyatları ucuzdur.
Değişik konumlarda çalışabilir.
Çeşitleri:
1) Pistonlu pnömatik motorlar
a) Radyal pistonlu pnömatik motorlar
b) Eksenel poistonlu pnömatik motorlar
2) Paletli tip pnömatik motorlar
3) Dişli tip pnömatik motorlar
4) Türbin tipi pnömatik motorlar
135
Şekil 3.98. Paletli tip hava motoru
Şekil 3.99. Dişli tip hava motoru
Şekil 3.100. Türbin tipi hava motoru
136
3.8. Pnömatik Devre Elemanlarının sembolleri
Şekil 3.101. Pnömatik devre elemanları sembolleri 1
137
Şekil 3.102. Pnömatik devre elemanları sembolleri 2
138
Şekil 3.103. Pnömatik devre elemanları sembolleri 3
139
3.9. Pnömatik Devre Şemalarının Çizimi
Pnömatik devre şemalarının çiziminde standart semboller kullanılır. Standartlar, belirli bir
mantıkla hazırlanmıştır. Uluslararası standart ISO 1219'da düzenlenmiştir. Devre şemalarının
çiziminde aşağıdaki kurallara uyulmalıdır.
Çalışma hatları sürekli çizgi, uyarı hatları kesik çizgiler ile çizilir.
Devre çizimlerinde elemanların konumu ve büyüklükleri dikkate alınmaz.
Aynı görevi gören elemanlar eşit seviyede çizilmelidir.
Hatların kesişimi işareti ile hatların birleşimi işareti ile belirtilir.
Enerji geçişi aşağıdan yukarıya doğrudur; buna göre havayı üreten ve hazırlayan
birimler altta, kumanda ve kontrol elemanları ortada, alıcılar üste gelecek şekilde
çizilir.
3.10. Örnek Devre Şemalarının İncelenmesi
Bağlama Düzeneği
İş parçasının bağlanması için kullanılan düzenekte bağlama işlemini tek etkili silindir
gerçekleştiriyor. Sıkma kuvvetini arttırmak için silindirin önünde bağlama pabucu
kullanılmıştır. Silindirin hareketini kontrol eden 2 no'lu valf konum değiştirdiğinde silindir
ileri, diğer konuma alındığında geri hareket eder.
Şekil 3.104. Bağlama düzeneği
Bağlama işlemi 4 veya 5 no'lu valflerden, sökme işlemi 6 veya 7 no'lu valflerden yapılır. 3
no'lu veya valfleri, bağlama ve sökme işleminde el veya ayak kumandasının
kullanılabilmesini sağlar.
Rulman Çakma Aparatı
Seri üretimde miller üzerine rulman çakmak amacıyla kullanılır. Çakma işleminde çift etkili
bir silindir kullanılmaktadır. Silindir 5/2 YKV ile çalıştırılıyor. İşçinin elini sıkıştırmaması
için silindirin 2 ayrı yerden çalıştırılması gerekiyor. A ve B valfleri konum değiştirdiğinde 5/2
140
YKV’ye kumanda sinyali gönderilir. Valfin konum değiştirmesiyle silindir aşağı doğru
hareket ederek işlemi gerçekleştirir. A ve B valflerinin kolları serbest bırakıldığında 5/2 valfe
giden uyarı kesileceği için silindir geri hareket eder.
Şekil 3.105. Rulman çakma aparatı ve devre şeması
A ve B valflerinden sadece birinin koluna bastırılacak olursa devre çalışmaz. Devrenin
çalışması için her iki kola kumanda kuvveti uygulanmalıdır.
Bükme Aparatı
Bükme işlemine önce A silindiri başlar. A silindiri bükme işlemini bitirdiği anda B ve C
silindirleri bükme işlemine başlar. B ve C silindirleri bükme işlemini bitirince, geri konuma
gelirler. B ve C silindirleri geri konuma geldikten sonra, A silindiri geriye gelir. Böylece, bir
çevrim tamamlanır.
Şekil 3.106. Bükme aparatı ve pnömatik devre şeması
141
Başlama butonuna basıldığında A silindiri ileri (+) hareket yapar. A silindiri (+) hareket
yaptığında, a1 mafsal makaralı valfin konumunu değiştirir ve a1 valfi 2.1 valfine uyarı sinyali
gönderir. Valf konum değiştirir. B ve C silindirleri (+) hareket yapar ve b1-c1 makaralı
valfleri konum değiştirir. Bu iki valf birbirlerine seri bağlanmıştır. Her iki valf konum
değiştirdiğinde 2.1 valfine uyarı sinyali gönderir. B ve C silindirleri (-) hareket yapar.
İki silindir geri konuma geldiğinde, co ve bo mafsal makaralı valflerin konumunu değiştirir.
Bu valfler bir "VE" valfi yardımıyla seri hale getirilmiştir. Her iki valf konum değiştirdiğinde
1.1 valfine uyarı sinyali göndererek A silindirinin (-) hareket yapmasını sağlar. Böylece bir
çevrim tamamlanmış olur. Çevrim tekrar edilmek istenirse başlama butonuna yeniden
dokunmak gerekir.
Şekil 3.107. 3 kafalı pnömatik salça dolum makinası
142
4. HİDRLİK VE PNÖMATİK SİSTEMLERDE BAKIM
4.1. Hidrolik Sistemlerde Periyodik Bakım Süreci
4.1.1. Giriş
Birçok endüstriyel kuruluş, bakım onarım grubunda hidrolik sistemlerin arıza tespiti ve
giderilmesi için yüksek maliyetlere katlanırlar. Çalışmalar, koruyucu sistem arızalarına
yönelik olduğunda, arıza tespiti için daha düşük maliyet ve süre ortaya çıkar. Hidrolik sistem
arızalarıyla karşılaşılınca, sorunu baştan incelemek yerine daha önceki tecrübelere göre hazırlanmış
mevcut kayıtların incelenerek çözüm aranması uygun olacaktır. Hidrolik sistemlerde bakımın
yetersizliği eleman ve sonuçta sistem arızasına yol açacaktır. Hidrolik sistemde doğru bakım
iki alanda yapılabilir. Birincisi koruyucu bakım ikincisi ise onarıcı bakımdır. Hidrolik
devrelerde arıza belirlenmesinde koklama, temas, gözleme ve dinleme yöntemleriyle çözüme daha çabuk
ulaşılacaktır. Sistemde hissedilen rahatsız edici sıra dışı bir kokunun sebebi, sistemin herhangi
bir noktasında oluşan kuru sürtünme olabilir. Temas, sistem sıcaklığını belirlemede en güzel
metottur. Çünkü insanın (çalışan elemanın) eliyle dayanabileceği sıcaklık bellidir. Aşırı bir
sıcaklık artışı, sistemdeki herhangi bir arızanın belirtisi olabilir. Sistem arızasına neden
olabilecek sıvı kaçağı, dokunma ve dinleme yöntemiyle alışılmamış sesler yardımıyla tespit edilebilir.
Hidrolik sistemlerdeki arıza tespiti ve bakımı ile ilgilenen birçok kurumda çalışan kişilerin
hangi seviyede bilgi sahibi olmaları gerektiği bilinmemektedir. Bu durum iki grupta ele
alınabilir. Birinci grup, hidrolik arızalarla ilgilenenler olup bakım konusunda kalifiye olmaları gereken
ikinci grup ise sistemin yaklaşık %90’nını içeren genel bakım/onarımla ilgilenmelidir. Hidrolik
sistemde %10’luk arıza tespit grubundaki elemanların bilgi ve kalifiye yeterlilikleri açısından,
Tablo 4.1’de özetlenen donanımlara sahip olmaları gerekir.
Tablo 4.1. Arız tespit ve kalifiye yetkinlikleri
GRUP Bilgi Donanımı Kalifiye Düzeyi
I. GRUP 1) Mekanik prensipler
(Kuvvet, iş, debi, basit
makineler)
Üretimin programlara uygun biçimde sürdürülmesinde ana unsurlardan birini oluşturan
makine belirli zamanlardaki bakımları ve beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan arızalarıyla
üretim akışını engeller. Üretim sistemi büyüdükçe veya üretim miktarı arttıkça Periyodik
Bakım (PB) faaliyetlerinin önemi artar. Yüzlerce sistemden oluşan bir üretim hattında birkaç
makinanın arızalanması, zincirleme etkilerle bütün sistemi etkileyebilir.
143
Şekil 4.1. Hidrolik devre çevrimi
Otomasyon ağırlıklı işletmelerde sorunu güçleştiren bir başka etkende kalifiye PB
personelinin bulunamamasıdır. Özellikle karmaşık elektro-mekanik sistemlerin bulunduğu
işletmelerde kalifiye PB elemanlarının çalıştırılması zorunludur[1]. PB faaliyetlerinde
üretimin aksamasını minimum düzeyde tutmak gereklidir. Herhangi bir makinanın bakıma
alınması diğer makinaların boş kalmasına sebep oluyorsa kapasite kaybı var demektir. PB
işlerini yürütecek insan gücünden yararlanma oranını da yüksek tutmak gerekir. PB
faaliyetlerinde belirsizlik bulunduğunda eldeki kısıtlı insan gücü kaynaklarından yüzde 100
yararlanmak mümkün değildir. Bu oranın yüksek tutulması PB faaliyetlerinin toplam
maliyetinin düşürülmesi açısından önem taşır. PB planlaması iki unsurdan oluşur.
1. Üretim sistemindeki makine ve teçhizat herhangi bir nedenle kısmen veya tamamen
çalışamaz duruma girdiğinde tekrar çalışır duruma getirmek için uygulanan tamir
işlemleridir. Tamir süresinin kısa tutulması kapasite kullanım oranını arttırır. Buna
karşılık tamir ekiplerinin maliyetinin artmamasına dikkat edilir.
2. Makina ve teçhizat, arıza meydana gelmesi beklenmeden, önceden tespit edilmiş süreler
sonunda gözden geçirilip, gerekli parçalar değiştirilerek koruyucu bakım yapılır.
Koruyucu bakım, sürpriz arızalar sonunda meydana gelen üretim aksaklıklarını ve
kapasite kayıplarını önemli ölçüde azaltır. Bu avantaja karşılık erken değişen parçaların
ve muayene işlemlerinin maliyeti artar. PB planlamasında hesaplamaları zorlaştıran
unsurun arızalardaki belirsizlik olduğu hatırlanmalıdır.
4.1.2. İşletmelerde Periyodik Bakım Faaliyetleri
Üretim sisteminin bir bütün olarak aksamadan çalışmasını sürdürmek, bakımı belirli bir plan
çerçevesi içinde yürütmek ve beklenmedik arızaları en az seviyeye çekebilmek için yapılması
gerekli işlemler:
1) PB ekibini, sayısını ve donanımlarını yeterli seviyede tutmak.
2) Koruyucu bakıma ağırlık vermek ve gerekli kıyaslamaları yapmak
3) Üretim hattında arıza meydana gelebilecek noktalarda devreye alınabilecek yedek
sistemler bulundurmak
144
4) Üretimde kullanılacak sistemlerin fiyatları yüksek; fakat ömürleri uzun olan tiplerini
seçmek ve böylece arıza olasılığını azaltmak.
4.1.3. İşletmelerde Planlı Bakım Organizasyonu
İşletmelerde PB faaliyetlerini yürütmekle sorumlu olan birim genellikle Bakım Mühendisliği
olmalıdır. PB biriminin temel fonksiyonu; işletme, bakım ve imalat birimleriyle işbirliği
yaparak bakım planlarını hazırlamak, arızaların en az zaman kaybı ile giderilmesini sağlamak
ve PB ekiplerini yönetmektir. Bu fonksiyonun kapsamına giren görevler şunlardır:
1) Üretim araçlarının arızalarının giderilmesi, bakımlarının yapılması.
2) İşletme binası ve yardımcı tesislerin tamir-bakımının yapılması.
3) Makine, teçhizat ve tesislerinin periyodik muayeneleri
4) Yeni makinaların yerleştirilmesi, değiştirme işlemlerinin yapılması
4.1.4. Periyodik Bakımın İşletmede Uygulanması
PB faaliyetlerinde, özellikle arıza tamirlerinde belirsizlik vardır. Bu belirsizlik üretimin
aksamasına, plan ve programların değiştirilmesine yol açabilir. PB, işletme ve bakım
personeli arasındaki görev ve sorumlulukların belirlenmesi amacıyla faaliyetlerin bir sürece
göre yürütülmesi sağlanmalıdır. İşletmeler organizasyon yapılarına ve ihtiyaçlarına uyan
değişik süreçler oluşturabilirler. Bu süreçlerde bakım önceden tespit edilen programlara göre
yürütülür. Arıza giderme amacı için yapılan tamir iki şekilde başlayabilir. Makineyi çalıştıran
işçinin arızayı görmesi ve en yakın amirine duyurması ile belirlenen arızalardır [3]. Bilimsel
işletmeciliğin her dalında olduğu gibi PB planlamasında da geçmişe ait bilgilerin düzenli
biçimde toplanmış olması büyük önem taşır. Bu yapılmadıkça en yüksek düzeyde bilimsel
yöntemlerin bile yararlı bir sonuç vermeyeceği bilinmelidir. Bir işletmede planlı PB için elde
bulundurulması gereken bilgiler şunlardır:
1) Geçmişe ait PB kayıtları.
2) Arızaların meydana geliş süreleri.
3) Makinaların sık değiştirilen parçaları ve ortalama ömürleri.
4) Ortalama PB süreleri.
5) Makinaların durması sonunda ortaya çıkan kayıplar.
6) Yedek parça ve malzeme fiyatları.
7) PB işçilik maliyetleri.
4.1.5. Periyodik Bakım Faaliyetlerinin Kontrolü
PB’de ayrıntılı kayıtların tutulması, belirsizlik dolayısı ile güçleşen malzeme ve işçilik
kontrolünün etkinliği açısından önem taşır. PB kayıt sisteminin temel elemanı, işletmede
mevcut her makine, teçhizat ve tesisi kod numarasından teknik resmine, yedek parça
listesinden tedarik kaynağına kadar tanıtan kartlardır. Bunlarda yağlama, periyodik muayene,
bakım periyodu gibi çeşitli ve ayrıntılı bilgiler yer alır. PB iş emrinin yanı sıra, maliyet
analizlerinde kullanılmak üzere geliştirilmiş çeşitli formlar vardır. Bunlar işletmelerin
145
ihtiyaçlarına göre çok değişik biçimlerde tasarlanır. PB faaliyetlerinin kontrolünde rol
oynayan faktörler ve ölçme kriterleri şöyle sıralanabilir:
1) Etkili bir yönetim yapısının kurulması.
2) PB ile ilgili her çeşit bilgiyi içeren basit; fakat yeterli bir kayıt sisteminin kurulması.
3) PB bütçesinin tüm ihtiyaçlarının kapsayacak şekilde düzenlenmesi.
4) PB programının hazırlanması.
5) PB insan gücü ihtiyaçlarının saptanması [4].
Klasik yöntemler ile bir hidrolik sistem arızasını bulmak ve gidermek hem pahalı hem de
kalıcı olmamaktadır. Deneme ve yanılma yöntemleri sistemin ileride daha değişik arızalar
vermesine neden olmaktadır. Koruyucu bakımdan yola çıkarak periyodik bakıma yönelmek,
sistem arızalarında hem ucuz hem de daha hızlı kalıcı çözümler üretilmesine yardımcı olur.
Hidrolik sistemlerde periyodik bakım, koruyucu ve kestirimci bakım işlemlerini aynı anda
gerçekleştirmeye yarayan bir yöntemdir. Hidrolik sistem arızalarına bakıldığında iki değişik
tip arıza ile karşılaşılır.
1. Birdenbire oluşan arızalar:
Sistem üzerinde önceden hiçbir uyarısı veya belirtisi olmadan oluşan arızalardır. Bu arızalar
genelde; yay kırılmaları, valf bobinleri yanmaları vs. tipi arızalardır. Bu tip arızalara
bakıldığında sistem arızalarının yüzde 10 ile yüzde 20'si arasında bir orandadır.
2. Uyarılı oluşan arızalar:
Sistem üzerinde önceden ölçülebilir/gözlenebilir belirtisi olan arızalardır. Hidrolik sistem
basıncının düşmesi, yağ sıcaklığının artması vs. tipi arızalar kademeli gerçekleşen ve önceden
belirtisi olan arızalardır. Bu tip arızalar da hidrolik sistem arızalarının yüzde 80 ile yüzde 90
arasında bir oranı oluşturmaktadır. Hidrolik sistemlerde periyodik bakım verilerden elde
edilen bilgileri dikkate alır ve çözüme götürür.
4.2. Pnomatik Devrenin Bakım Süreci
Pnomatik devrelerin daha uzun ömürlü çalışabilmeleri için bakımlarının periyodik olarak
yapılması gerekir. Buna, koruyucu bakım denir. Pnomatik sistemde yapılacak koruyucu ve
planlı bakım, arızaları azaltıp devre elemanlarının çalışma ömürlerini artırır. Koruyucu bakım
zamanlarını tespit etmek için ilk yapılması gereken, kullanılan devre elemanının, üretici firma
kataloğuna başvurmaktır. Periyodik bakımlar, üretici firmanın belirttiği zaman aralıklarında
yapılmalıdır. Üretici firma kataloglarında, ilgili elemanın bakımlarının hangi süre aralığında
yapılması gerektiği ve bakımın içeriği belirtilmektedir. Bakımlar gelişigüzel yapılmamalıdır.
Bir bakım kartı oluşturularak, bakım zamanları ve yapılacak işlemler belirtilir. Bakım
kartında, bakımda yapılması gerekenler ve daha önceki bakımda hangi işlemlerin yapıldığı
belirtilir. Bu sebeple, bakım kartlarının kullanılması, sistemin bakım onarım süresini azaltır.
Bakım kartlarının içeriği doldurulurken, yapılan bakımda dikkati çeken hususlar, ne zaman,
neresine nasıl bir işlem yapıldığı, hangi parçanın değiştirildiği ve neden değiştirildiği
belirtilmelidir. Kart üzerinde ilgili elemanın veya makinenin kontrol edilecek önemli noktaları
belirtilir ve periyodik bakım tarihleri yazılır. Kullanılan filtrelerin özellikleri ve ne zaman
temizlenecekleri, makine veya elemanlarda meydana gelebilecek olası arızalar bu kartlara
146
işlenir. Oluşturulacak bakım kartlarına, gerektiğinde yardım alınabilmesi için ilgili
makinedeki devre elemanlarının model numarası, çalışma hızları, imalatçı firmanın veya
temsilcilerinin telefon numaraları da yazılmalıdır.
4.3. Hidrolik ve Pnömatik Devrenin Bakım Çeşitleri
4.3.1. Günlük Bakım
Kompresör giriş filtresinin kontrolü
Kompresör karteri yağ seviyesi kontrolü
Yağlayıcı, yağ seviyesi kontrolü
Filtredeki birikintinin boşaltılması
Sistemde yağdanlık ya da gresörlük ile yağlanması gereken yerlerin yağlanması
Sistemde ve cihazlarda imalatçı tavsiyelerine uygun, gerekli günlük bakım ve temizlik
uygulamaları
4.3.2. Haftalık Bakım
Yağlayıcının uygun çalışıp çalışmadığının kontrolü (örneğin dakikada 3 damla)
Kompresör kayışları gerginlik kontrolü
Basınç kontrol valfinin kontrolü
Hortumların kontrolü (saplanmış metal talaşlarının temizlenmesi, kesik ve çatlak
kontrolü)
Valflerin kontrol edilmesi (makaralı kollarının, pimlerin temizlenmesi)
Filtre kirlilik göstergesinin kontrolü
Sistem ve cihazlarda imalatçı tavsiyelerine uygun, gerekli haftalık bakım ve temizlik
uygulamaları
4.3.3. Aylık Bakım
Filtrelerin temizlenmesi (filtre kabı ve filtreleme elemanlarının temizliği)
Valflerin egzoz kapılarında kaçakların olup olmadığının kontrolü
Manometrelerin test cihazlarıyla kontrol edilmesi
Silindir montaj bağlantılarının sıkılığı
Sistem ve cihazlarda imalatçı tavsiyelerine uygun, gerekli aylık bakım ve temizlik
uygulamaları
4.3.4. Altı Aylık Bakım
Kompresör supap kapaklarının sökülüp temizlenmesi
Kirlenmiş ve görev yapmayan susturucu ve filtrelerin değiştirilmesi
Devre elemanlarının verimlilik ve güç kontrolü
Silindirlerde piston ve piston kolu sızdırmazlık elemanları ve yatakların kontrolü
Kompresör soğutma siteminin boşaltılıp temizlenmesi
Sistem ve cihazlarda imalatçı tavsiyelerine uygun, gerekli altı aylık bakım ve temizlik
uygulamaları
147
4.4. Pnömatik Sistemin Arızasının Bulunması ve Giderilmesi
Pnomatik devrelerin devre şeması her zaman erişebileceğiniz şekilde arşivlenmelidir.
Yapılacak değişiklikler devre şemalarında da güncellenmelidir. Devrenin kontrolü mutlaka
devre şemasından takip edilerek yapılmalıdır. Bu arıza bulma zamanını azaltır. Devrede
oluşabilecek aksaklık ve problemleri gidermek için devredeki elemanların yaptıkları
görevlerin iyi bilinmesi gerekir. Devredeki çalışma basınçlarının, işlem sırasının, havayı
yönlendiren elemanların ve kullanılan filtrelerin dikkatle gözden geçirilmesi gerekir. Devrede
oluşabilecek sorunların kaynağını daha kolay tespit edebilmek için gerekli bağlantılara
basınçölçer konmalıdır. Bu sayede hat üzerindeki hava basıncı kolaylıkla görülebilir. Olası bir
basınç yükselmesi veya düşmesi manometreden okunarak arızalı devre elemanı kısa sürede
bulunur. Genelde meydana gelen arızaların başında basınç kayıpları yer alır. Böyle bir
durumda olası sebepler ve çözümleri, Tablo 4.2’de verilmiştir.
Tablo 4.2. Pnomatik sistemdeki olası arızalar
ARIZA
KAYNAĞI KONTROL EDİLMESİ GEREKENLER
BASINÇ
KAYIPLARI
Hava kirli olabilir.
Basınçlı havanın iyi filtre edilmemesi ya da nemin alınmaması,
bu sonucu doğurur. Şartlandırıcı kontrol edilerek, sorun olup
olmadığı incelenmelidir
Bağlantılar uygun
yapılmamış olabilir.
Bağlantı elemanları çaplarının uygun seçilmemesi veya sinyal
hatlarının uzun olması basınç kayıplarına sebep olur. Bağlantılar
gözden geçirilmelidir
Bakımlar iyi
yapılmamış olabilir.
Gelişigüzel yapılan bakımlar devre elemanlarının korunmasında
bir rol oynamaz. Bu nedenle bakım yapan personelin konusunda
uzman olması gerekir
Pnomatik sistemlerde uygulanan bakımlarda uyulması gereken kurallar:
Bakımlar; hidrolik, pnomatik, mekanik, elektrik, elektronik bakım uygulamalarıyla
bütünlük sağlamalıdır.
Bakım ve onarım işlemlerinde uzman personelden faydalanılmalıdır.
Bakım kartları hazırlanmalıdır.
Bakım sonrası kartlar doldurulmalıdır.
Sisteme yapılan eklemeler ve değişikler bakım kartına işlenmelidir.
Sökülen parçalar belirli bir sıraya göre dizilmeli, montaj işlemi aynı sıraya göre
yapılmalıdır. Bakım için sökülen bağlantı elemanları sızdırmazlığı sağlayacak şekilde
takılmalıdır.
Bakım işlemlerinde üretici firmanın tavsiyesi göz önünde bulundurulmalıdır
4.5. Pnomatik Sistemlerin Elektronik Kontrolü
Pnomatik devrelerde uzun mesafelere enerji iletiminin yapılması gerektiğinde, iletimin hava
ile yapılması pek düşünülmez. Havanın uzak mesafelere taşınması ve bağlantıların uzun
olması, sistem verimini düşürür. Bunun çözümü selenoid kumandalı yön kontrol valfleri ile
sağlanır. Selenoid kumandalı yön kontrol valfleri, uyarıyı çoğunlukla bir elektronik devreden
alır. Elektronik devrelerin çalışma prensibi Giriş Sinyali--Sinyalin İşlenmesi--Çıkış Sinyali.
148
Elektronik devreden çıkan sinyal, pnomatik sistemde bulunan selenoid kumandalı yön kontrol
valfine bağlanır. Böylece valfin konumunu değiştirmek için mekanik kumandaya gerek
kalmaz.
* Veri Toplama ve Veri Analizi
1. ADIM: Hidrolik sistem bölgelere ayrılır.
Birinci Bölge; Hidrolik Güç Ünitesi.
İkinci Bölge; Basınç Kontrol
Üçüncü Bölge; Yön Kontrol
Dördüncü Bölge; Hareket Ettiriciler.
2. ADIM: Her bir bölge alt birimlere bölünür.
3. ADIM: Her bir alt birimin kontrol değerleri tespit edilir.
4. ADIM: Kontrol değerleri veya verileri periyodik olarak toplanır.
5. ADIM: Değerler ve veriler analiz edilir ve raporlanır. Dördüncü adımda elde edilen veriler
bir sonraki adımlarda elde edilen değerler veya veriler ile karşılaştırılır. Somut sonuçlar veya
kuşkulu sonuçlar ile ilgili alt birimin açıklama kısmına ilgili uyarı notları düşülür. Kuşkulu
sonuçlar; genelde üzerinde daha detaylı bilgi toplanması gerekli belirtilerdir. Bu veriler;
gözleme veya duyulara dayalı veriler olup, araştırmaların derinleştirilmesinde bu veriler
ölçülebilir değerlere dönüşürler.
Belirti/ler – Arıza/lar – Sebep/ler - Çözümler
Sistem arıza sebebini ortadan kaldırmadığı sürece arıza sürekli ve tekrarlayıcı olacaktır.
Arızalara kalıcı çözümler üretmek için; sebeplere dayalı çözümler üretilmesi ve geliştirilmesi
gerekmektedir. Yukarıdaki işlem sırası takip edilerek bir hidrolik sistemin projesi yeniden
gözden geçirilmeli ve sistem üzerinde bazı yeni iyileştirmeler yapılmalıdır. Sistemin duruşu
dikkate alınarak, duruş öncesinde bu alt çalışma yapılmalıdır. Hidrolik sistemlerde periyodik
bakım ile yapılan arıza tespit ve teşhisler sistemin sürekliliğini sağlar. Duruş kayıplarını en az
seviyeye çeker. Yapılacak iş veya işlemlerin daha doğru daha kısa ve çözümlerin daha kalıcı
olmasına ortam hazırlar. Sistem üzerinde bilinçsiz deneme/yanılma yöntemleri ile sisteme
daha fazla zarar verme olasılıklarını ortadan kaldırır ve bakım/onarım maliyetlerini azaltır.
Kayıt sistemini etkin kullanarak işletme yeni işe başlayan personelin daha kısa sürede
eğitilmesini sağlar. İşletmenin daha mükemmeli yakalayabilme şansını artırır.
149
KAYNAKLAR
Akkaya, A. V., Sevilgen, S. H., Erdem, H. H. ve Çetin, B. 2005. Simulink kullanarak bir
pnömatik sistemin simülasyonu, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 6 (2) 155-162.
Akyazı, Ö. ve Çokrak, D. 2011. Pnömatik ve hidrolik sistem uygulamaları, Elektrik –
Elektronik ve Bilgisayar Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, 2011, 142-147.
Demirel, K. 2013. Hidrolik pnömatik, Birsen Yayınevi, İstanbul.
Hidrosam, 2006. Hidrolik Eleman Resimleri, Kartal, İstanbul.
Karacan, İ., 2003. Hidrolik Pnömatik, Bizim Büro Yayınevi, Karabük.
Kartal, F., 1998. Hidrolik ve Pnömatik, Modül Teknik Eğitim ve Hizmet Organizasyonu,
Manisa.
Kutlu, K. ve Büyüksavcı, M. 1999. Hidrolik bir servo sistemin kayan rejimli konum kontrolü,
I. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi, 1999, 335-340.
MEB. 2011. Elektrik – Elektronik Teknolojisi: Hidrolik Sistemler, Milli Eğitim Bakanlığı,
Ankara.
MEGEP, 2011. Endüstriyel otomasyon teknolojileri: Temel pnömatik, Milli Eğitim Bakanlığı,
Ankara.
Merkle, D., Schader, B., ve Thomes, M., 1991. Hidrolik. Festo, Essingen.
Özcan, M. T. 2012. Endüstriyel Hidrolik: Hidrokik ve Pnömatik Sistemler Ders Notları,
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Adana.