hasta İle İletİŞİm - gelisim.edu.tr · 2019. 6. 16. · hasta İle İletİŞİm dr. Öğr. ......
TRANSCRIPT
HASTA İLE İLETİŞİM
Dr. Öğr. Üyesi Nurten ELKİN
İstanbul Gelişim Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Yüksekokulu
1
• BİREY VE DAVRANIŞ
2
Güdüler ve Güdülenme
• Davranışların ortaya çıkmasında ve bireyden bireye
farklılaşmasında güdükavramı önemli bir yer teşkil
etmektedir.
Davranışlar her zaman güdülerle oluşur ve şekillenir. İstek,
arzu ve dürtülerle ilgili bir kavram olan güdü organizmayı
uyararak organizmanın belli bir amaç doğrultusunda faaliyete
geçmesini sağlar.
3
• Güdü davranışa enerji ve yön veren güçtür. Güdü istekleri
arzuları ihtiyaçları dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir
kavramdır.
• Fizyolojik kökenli açlık susuzluk cinsellik gibi güdülere ise
dürtü denir.
• Vücut süreçlerini denge durumuna getirmek için çeşitli
kaynakların kullanıldığı organizmanın fizyolojik ihtiyaçları
gereksinim(ihtiyaç) olarak tanımlanır
4
Güdülerin sınıflandırılması
Bazı güdüler biyolojik olarak tüm insanlarda görülürken bazı
güdüler de toplumdan topluma değişen bir yapı gösterirler.
En geçerli sınıflandırma güdülerin birincil güdüler ve sosyal
güdüler şeklinde iki gruba ayrılmasıdır.
5
• Birincil Güdüler
Her güdü her insanda aynı sonuçları doğurmamaktadır. Aynı
uyarıcı farklı bireylerde farklı güdüleri ortaya çıkarabiliyorken
aynı güdü farklı insanlarda farklı davranışları
tetikleyebilmektedir
Bir çok organizmada ortak öğrenilmemiş belli biyolojik
gereksinme durumu ile ortaya çıkıp davranışı yönlendiren
güdüler birincil dürtüler olarak adlandırılmaktadır. örneğin
açlık susuzluk cinsellik
6
• Sosyal Güdüler
Öğrenilmiş güdüler olan sosyal güdüler biyolojik
gereksinmelerden etkilenmelerine rağmen toplum değerleri
yaşantısının etkisiyle şekillenmiş güdülerdir.
7
İlişki Kurma ve Bağlanma Gereksinimi
Kontrol Altında Tutma Gereksinimi
Başarı Gereksinimi
8
• İlişki Kurma ve Bağlanma Gereksinimi
Toplumdaki diğer insanlarla ilişki kurma onlarla yakın olma
gereksinimi yine insan davranışlarını şekillendiren önemli
gereksinimler içerisinde yer almaktadır. örneğin bir sosyal
topluluğa üye olma dernek faaliyetlerine katılma ilişki kurma
gereksinimiyle ilgilidir.
9
• İnsan sosyal bir varlıktır bu nedenle yaşadığı toplumdan
soyutlanamaz.
• Bir toplumun içinde doğar, toplumda yaşar, o toplumun
kültürünü alır, toplumsal kurallara uyar, ve iletişimini
sürdürür.
10
• Sonuç olarak insanın olduğu her yerde iletişim vardır ve
iletişim kişinin kendisiyle başlar.
11
• İLETİŞİM BENİMLE BAŞLAR…
12
İLETİŞİM NEDİR?
• İletişim; duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her yolla başkalarına aktarılmasıdır.
• İletişim sürecinin amacı, anlamak ve anlaşılmaktır.
İLETİŞİM
• İletişim, yaşamımızın sesi soluğu olmakla birlikte, kendimizi
özgürce ve bütünüyle ifade etme sanatıdır.
NEDEN İLETİŞİM KURARIZ?
İLETİŞİM KURARIZ, ÇÜNKÜ…
• Bilgi vermek ve karşımızdakini
etkilemek,
• Var olan insan ilişkilerinin sürmesi
ve yeni ilişkiler kurmak,
• Sosyal bir varlık olarak kendimizi
ifade etmek,
• Karşı tarafın davranışlarında
değişiklik yapmak
İsteriz.
17
• İletişim hem iş, hem de özel hayatımızda çok önemli bir
yere sahiptir, insanın en önemli aracıdır.
• İnsanlarla iletişim kurmayı bilmek, iletişimin tekniğini,
kurallarını ve inceliklerini tanımak hayatta başarılı ve mutlu
olmanın önemli anahtarlarından biridir.
• Yapılan araştırmalara göre, iş yaşamındaki başarıda, nitelikli
insan ilişkileri kurmanın payı, entellektüel birikim ile iş
konusundaki beceri ve tecrübenin payından çok daha yüksektir.
21
• İletişim kelimesi Latince bir fiil olan “communis”den
gelmekte ve buna göre,
açığa vurmak, iştirak etmek, paylaşmak anlamını
taşımaktadır.
İletişim Türleri
• Kişi içi iletişim
• Kişiler arası iletişim
• Örgüt içi iletişim
• Kitle iletişimi
• Kişi içi iletişimde insanlar kendi içlerinde birtakım mesajlar
üretirler ve bunları kendi bilinçlerinde yorumlayarak
kendileri ile iletişim kurarlar
• Bir insanın düşünmesi, duygulanması, bireysel
gereksinimleri fark etmesi, iç gözlem yapması, kendine
sorular sorarak bunlara cevaplar üretmesi kişi içi iletişim
sayılabilir.
• Kişiler arası iletişim ise tüm insan iletişiminin temelidir ve en yalın
ifadeyle kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişim olarak
tanımlanabilir.
• Kişiler arası iletişimde, bireylerin kendilerini ifade edebilmeleri,
iletişim becerileriyle doğru orantılıdır.
• Örgüt, iş ve işlev bölümü yaparak, bir otorite hiyerarşisi içinde, ortak
bir amacı gerçekleştirmek için biraraya gelmiş insanların
faaliyetlerinin koordinasyonudur.
• Örgüt içi iletişimde, bir örgütte görev alan kişiler, önceden tanımları
belirlenmiş birtakım rollere girerler ve hiyerarşik bir düzen içinde bu
rollerin gereğini yerine getirmeye çalışırlar.
• Kitle iletişimi, birtakım bilgilerin ya da simgelerin üretilmesi, bu
üretilenlerin kitle olarak adlandırabileceğimiz geniş insan
topluluklarına iletilmesi ve bu kitledeki insanlar tarafından
yorumlanması süreci olarak tanımlanabilir.
Kitle iletişiminde, kaynak ile hedef arasındaki kanallar “kitle iletişim
araçları” olarak adlandırılırlar.
• Toplumu oluşturan bireyler, konusu ne olursa olsun, sorunlarını
çözmek için iletişim kurmak zorundadırlar.
Uygar bir şekilde konuşma ve tartışma becerilerine sahip
bireylerden oluşan toplumlarda sorunlar uygar bir şekilde
çözülür.
• Kişinin içine doğduğu, yetiştirildiği ortamdaki iletişim tarzı, kişinin
düşünme ve ifade etme tarzını, davranış tarzını kaçınılmaz bir
biçimde etkiler.
• Her insan kendi izlenimlerine, önceki deneyimlerine ve
beklentilerine göre birbirinden farklı ve özgün düşünceler üretir.
• İletişim becerisi, karşılaştığımız olaylarla ilgili olası bakış açılarını
ve tanımlamaları araştırmak, soruşturmak ve bütünleştirmek
sorumluluğudur.
• Bu sorumluluk olaylara farklı açılardan bakabilmeyi gerektirir.
• İnsan ilişkileri, insani ilişkiler, iletişim konularında ilk olarak kabul
edilmesi gereken her insanın birbirinden farklı tutumları,
davranışları, yorumlama biçimleri, duyguları ve ümitleri olduğudur.
İLETİŞİM SÜRECİ NASIL OLUŞUR?
İletişim süreci bir mesajın anlaşılır bir biçimde alıcıya gönderilmesi işidir.
• Kaynak ya da gönderici
• Mesaj
• Alıcı ya da Hedef
• Kanallar
• Kodlama /kod çözme
• Gürültü (Etki-manevi/fiziki)
• Geri bildirim
İLETİŞİM SÜRECİNİN TEMEL ÖĞELERİ
KAYNAK MESAJ ALICI
İLETİŞİMDE GÜRÜLTÜYÜ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN
NE YAPMALI?
İLETİŞİMDE GÜRÜLTÜYÜ ORTADAN KALDIRMAK
İÇİN…
• Ne söylemek istiyorum?
• Ne zaman söylersem, karşımdaki kişinin
iletişim kanalları açık olur?
• Nerede hangi ortamda iletişimi başlatmam
yerinde olur?
45
46
47
48
49
50
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI NELERDİR?
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
Kişilerin Algılama Ve Yorumlama Biçimleri
Kalıplaşmış Yargılar/Ön Yargılar
Rol Ve Statü Farklılıkları
Cinsiyet Farklılıkları
İşitme Yada Dinleme Sorunları
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
KİŞİLERİN ALGILAMA VE YORUMLAMA BİÇİMLERİ
Algı, insanın çevresindeki uyaranların, ya da olayların farkına varması ve onları yorumlaması sürecidir.
Duyu organlarımıza ulaşan veriler, algılama olmaksızın tek başlarına bir anlam ifade etmez. Bunların bir anlam ifade edebilmeleri için, verilerin algılanması gerekir.
KİŞİSEL ALGI FİLTRESİ
Değerler
İhtiyaçlar
Amaçlar
GERÇEK İlgiler GÖRÜNÜŞ
Olduğu haliyle dünya
İnançlar Göründüğü haliyle dünya
Tutumlar
Beklentiler
İstekler
Bilgi
Duygular
Dil
Eğitim
• İletişim süreci içerisindeki işleyen bir alt süreç olan kişilerin
birbirini algılayışı , kişilerarası iletişimin en önemli bölümün
oluşturmaktadır.
• Bu doğal süreç içinde kişiler bunlardan çeşitli anlamlar
çıkartmakta, bu anlamlara dayanarak izlenimler edinmektedir.
55
Tüm bu süreç boyunca bireyler yetiştirilme tarzı, geçmiş
deneyimler, eğitim-öğretim yaşantısı, kültür ve her bir
durumun kendine özgü farklı içeriği gibi pek çok
unsurun etkisi altında bulunmaktadır.
Algılama; duyusal uyarıcıların seçilmesi ve
örgütlenmesiyle anlamlı bir bütün haline getirilmesi
sürecidir.
Algılama, bireysel ve kültürel boyutlarda seçici bir
tavırdır.
56
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
ÖN YARGILAR VE KALIPLAŞMIŞ
YARGILAR
Önyargı; genel ve özel anlamda bir taraf
tutma biçimidir. Bir ideolojik fikri veya bakış
açısını koşulsuz desteklemek anlamında
kullanılır.
Bir kişinin kararlarının nesnel olmayıp öznel
olduğunu ifade etmek için kullanılmaktadır
“İnsanların önyargılarını parçalamak,bir atomu parçalamaktan
daha zordur.”
Einstein
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
KALIPLAŞMIŞ YARGILAR
Kalıplaşmış yargıların temelinde üç tür kalıplaşmış düşünce bulunduğunun savunulur. Bunlar:
• İyi bir insan olmalıyım ve başkalarının onayını almalıyım. Yoksa değersiz olurum.
• Başkaları bana benim istediğim gibi düşünceli ve kibar davranmalılar yoksa ayıplanmalı ve cezalandırılmalılar.
• Yaşam bana istediklerimi kolayca ve çabuk vermeli, istemediklerimi ise vermemeli
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
KALIPLAŞMIŞ YARGILAR
Diğer kalıplaşmış yargılardan bazıları:
1. Aşırı genelleme (herkes, her zaman, daima, asla)
2. Kutuplaştırma (Ya hep ya hiç)
3. Kişiselleştirme (Üzerine alınma)
4. Mutlakacılık (Meli, Malı kuralları)
5. Değiştirme gayreti
6. Aşırı fedakarlık
7. Keşkecilik
8. Toptancılık (Bütün yumurtaları aynı sepete koyma)
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
ROL VE STATÜ FARKLILIKLARI
• Beklenti farkından doğan sorunlar
• Rol ve statülerin ortama göre
değerlendirilmemesinden
kaynaklanan sorunlar
• Role ilişkin güç ve saygınlıkla
ilgili beklentinin gereğinden fazla
olmasından kaynaklanan sorunlar
Statü, bir toplumsal sistem içerisinde bireyin elde ettiği yerdir.
Bu yer, insana toplumun diğer üyeleri tarafından verilmiştir.
Kişiler arasında statü farklılıkları, kişiler arası iletişimin yönünü ve sıklığını belirleyen önemli faktörlerden biridir.
İnsanlar ya eşit, ya da üst statüdeki insanlarla iletişim kurmayı isterler.
Statü farklılığı önemli bir iletişim engelidir.
64
Geleneksel toplumlarda, kadın erkek ilişkileri
güven, huzur ve değer kültüründen çok
eşitsizlik ve korku kültürü üzerine kurulur.
Kadınlar, konuşma ve samimi bir dil kullanma
konusunda daha duyarlı iken, erkekler
konuşma ile birlikte dilde statü ve bağımsızlık
konularını daha çok önemserler
65
TEMEL İLETİŞİM SORUNLARI
İŞİTMEK Mİ DİNLEMEK Mİ?
• Etkin dinleme alıcı açısından iletişimdeki
gürültüyü azaltma ve mesajı tam ve doğru
olarak alma etkinliğidir/ becerisidir.
• Etkin dinleme; söylenenleri önemsemek,
kavramak ve değerlendirmektir.
Dinleme ile etkin dinleme arasındaki en önemli
ayrım, etkin dinlemede dinleyicinin konuşan
kişiye, işittiklerinden ve konuşanın
duygularından ne anladığını söyleyerek geri
bildirim vermesidir. Bu şekilde, karşımızdakinin
demek istediğiyle bizim anladığımızın aynı olup
olmadığını anlamış oluruz.
67
ETKİN DİNLEME NEDİR?
Dinlemek
• İletişim becerilerinin en önemlisi olarak sayabileceğimiz
dinlemek, diğer insanlar ile iletişim kurmak isteyen herkes için
önem taşımaktadır.
• Dinlemek, sadece karşımızdaki kişinin söylediklerine kulak vermek
gibi pasif bir eylem değildir. Aksine ilgiyle ve etkin biçimde
dinlemek son derece aktif bir eylemdir.
• Duymaktan daha fazlasını ifade eden dinleme, karşımızdaki kişinin
sesine, sözcük seçimine, tonlamasına, hızına, beden diline karşı
duyarlı bir tavır sergilemektir.
• İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil,
yüzü, eli, kolları ve bedeniyle yaptıklarını da “duyar”;
Çünkü yüz ifadeleri, el, kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, ses
tonu gibi sözsüz mesajlar da iletişimin bir parçasıdır.
Hatta bazen tek başına iletişimdir.
Etkin dinlemenin Önündeki Yaygın Engeller
•Fiziksel gürültü kaynakları•İnsan Fiziksel Yapısı gereği•Dinlemek yerine konuşmayı tercih ettiğimiz için•Etkin dinlemenin yorucu olması
Dinleme Becerileri
• Pasif (Edilgin) Dinleme
Sessizlik, karşımızdaki kişiye gerçekten kabul edildiğiniduyumsatan ve bizimle duygularını daha fazla paylaşması için onuyüreklendiren, çok güçlüsözsüz bir iletidir. Ancak bir tehlikesi, herzaman anlatana gerçekten tüm dikkatimizi verdiğimizi kanıtlamaz.
• Bu nedenle dinlerken, özellikle duraklamalarda gerçekten
dinlediğimizi göstermek için sözsüz belirtiler vermekte yarar
olabilir.
• Kabul tepkileri (baş sallamak, gülümsemek, kaş çatmak, vb.) uygun
zamanda kullanılırsa, anlatanı gerçekten dinlediğimiz mesajını
verirler.
• Kapı Aralayıcı Mesajlar
Bazı insanlar konuşmayı sürdürmek için yüreklendirmeye
gereksinim duyabilir. Bu tür bir destekleme için verilen mesajlara,
kapı aralayıcılar denir.
“Bu konuda daha fazla bir şey söylemek ister misin?”
“İlginç, devam etmek ister misin?...
gibi mesajlar, doğru kullanıldığında iletişimin sürmesine yardımcı
olabilir.
Sessizlik, kabul tepkileri ya da kapı aralayıcılarının dinleyenin,anlatanı anladığını göstermesi konusunda sınırlılıkları vardır.
Dinleyenin, anlatanı yalnızca duyduğunu değil, aynı zamanda doğruolarak anladığını iletebilmesine olanak sağlayan etkin dinleme, ensağlıklı dinleme yöntemi olarak kabul edilmektedir.
• Etkin (katılımlı) Dinleme
En temelde, konuşan bireyin söylediği sözleri açarak, tekraretmekten oluşan etkin (katılımlı) dinleme, insanlar arasında yalın,daha anlamlı bir ilişkinin gelişmesine fırsat verir.
Dinleyenin kendisini gerçekten duyduğunu gören anlatan, kendisinedeğer ve önem verildiğini, kabul edildiğini düşünür.
• Etkin (Katılımlı) dinlemede, dinleyen suskun ve pasif değildir. Tam
tersine anlatanın duygu ve düşünceleriyle ilgili ve konuşmasını
onaylayan bir görüntü içinde, kendi başına düşünmesine yardım
eden kişi rolündedir.
Sorumluluk, anlatana bırakılmıştır. Dinleyen sadece anlatanın,
kendi çözümlerini bulmasına “yardımcı” olma çabasındadır.
• Bütün insanlar söylediklerinin önemli ve değerli olduğunu
düşünürler.
• Karşımızdaki kişiyi dinleme biçimimiz, ona verdiğimiz değerin
önemli bir kanıtıdır.
• Karşımızdaki kişiyi kendi değer yargılarına göre derinlemesine
dinlemek, onu gerçekten anlamamıza olanak sağlayacaktır.
• Kişiler arası ilişkilerde en önemli ilke aslında önce karşımızdakini
anlamaya çalışmaktır. Bu ilke etkili iletişimin anahtarıdır.
• Bu şekilde etkin yani empatik dinlemeyi bilen ve uygulayan kişi,
karşısındaki ile iletişim kurmada en önemli aşamayı başarıyla
tamamlamış demektir.
• Dostluklar, genel kanının aksine, konuşmanın değil, dinlemenin
sonucunda oluşur.
Etkin dinleme yaparak insanları anlayan, değer veren insan, bir
güven ve anlayış ortamı yaratır ki bu ortam içinde herkes tarafından
özlenen, izlenen, beraber olunmak istenen bir insan olur.
• Birbirimizi dinlemezsek iş yaşamında da, özel yaşamımızda da
ilişkiler gelişme potansiyelini ve kalitesini kaybeder.
Etkin dinlemede gerekli yaklaşımlar:
• Yoğunlaşma
• Empati
• Kabullenme
• Anlama gayreti gösterme
Söylemek
• Başarılı iletişimin, dinlemek dışında bir diğer temel ögesi de
söylemektir. Bu noktada kullandığımız sözcüklerin ve beden
dilimizin etkisi söz konusu olacaktır.
• Kişiler arası iletişimde mesaj; sözler, beden dili dediğimiz sözel
olmayan davranışlar ve söz ötesi davranışlar biçiminde kodlanabilir.
Düşüncelerimizi sözlerle iletirken, duygularımızı daha çok söz ötesi
ve sözel olmayan davranışlar yoluyla iletiriz
• Yapılan araştırmalara göre yüzyüze iletişimde, duygusal mesajların
%55’i yüz ifadeleri (sözel olmayan davranışlar aracılığıyla), %38’i
söz ötesi davranışlar aracılığıyla ve ancak %7’si sözlerle
verilebilmektedir.
Söz Ötesi Davranışlar
• Ses tonu
• Vurgulamalar
• Susmalar
SÖZCÜKLER
• Sözcükler güçlüdür, yıkar da yapar da. Doğru ve güzel olduklarında
onlar dünyamızı değiştirecek kadar etkilidir.
• Sözcüklerin duygu, heyecan ve izlenim yaratma ve uyandırma gücü
vardır.
• Bazen tek bir söz bile adrenalin salgılanmasına neden olarak
ürperti, kalp çarpıntısı, kasılma, yüz ifadesinin değişmesi vb.
tepkiler yaratır.
Kullandığımız sözcükler bir başkasının
varlığına nüfuz ederek onun kendisini,
• Umutlu
• Mutlu
• Enerjik
• Hayat dolu
• Keyifli neşeli
hissetmesini sağlayabilir.
Ancak,
Farklı sözcükler seçmemiz durumunda,
o sözleri duyan kişinin kendisini
• Asık suratlı
• Aksi
• Keyifsiz
• Hasta
hissetmesine yol açabilir.
EMPATİ
• İletişim açısından çok önemli bir kavram olan empati kurma sadece
insanların başarabileceği bir iletişim becerisidir. Söz konusu iletişim
becerisi başarılı iletişimin temel koşulu olarak çaba isteyen bir
beceridir.
• Empati, bir insanın, kendisini, karşısındaki insanın yerine koyarak
onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır.
• Anlaşılanların, empati kurulan kişiye yansıtılması da
empatinin zorunlu bir aşamasıdır.
• Empati kurma sürecinin ilk adımı etkin dinlemedir.
• Etkin dinleme yapabilmek empati kurmayı önemli ölçüde
kolaylaştırır ama empati kurmak için tek başına yeterli değildir.
• Empati terimi ile ifade edilen sempatiden farklıdır.
Sempati, yakınlık duymaktır.
Empati ise karşımızdakinin duygularını anlamak ve ona bu anlayışı
iletmekle sınırlıdır.
Empati kurduğumuz kişiye yakınlık duymamız gerekmez.
Empati (koşulsuz kabul ve saygı)
• İletişimde temel ilke kabul etmedir. Başkasını olduğu gibi
kabul etmek.
• Ancak “kabul etme” kavramı, karşımızdakinin söylediği
herşeyi onaylama, ileri sürdüğü fikirlere katılma veya tüm
yorumlarını kabullenmeyle karıştırılmamalıdır
• Burada sözüedilen; düşünce, fikir ya da yorumlarda tümüyle zıt
kutuplarda bile yer alsak, karşımızdakinin duygularını anlama ve
saygı gösterme çabasıdır.
• Empati kurmak için öncelikle karşımızdaki kişinin bizim gibi bir
varlığı, bizden farklı değer yargıları ve inançları olduğunu bilmek ve
bunu kabul etmek gerekir
Empati sahibi kişi,
Başkalarının duygularıyla tanışık ve barışıktır
Duygusal ipuçlarına duyarlıdır
İyi dinler
Duyarlı davranır
Başkalarının bakış açısını anlar
Başka insanların ihtiyaçve duygularını anlayarak ona yardımcıolur.
“Sen dili” yerine “ben dili” kullanmak
• “Ben dili”, kişinin o anda karşılaştığı durum veya davranışkarşısında, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan birifade tarzıdır. Duygu ve düşüncelerimizi içtenlikle ifadeetmemizdir.
• Başkalarıyla ilgili değerlendirme ve yorumlarımızı değil, kendiduygu ve düşüncelerimizi içtenlikle ifade etmemizdir.
• Ben mesajını duyan kişi, karşısındakine ne hissettirdiğini öğrenirve eğer bu olumsuz bir duyguysa, kendi isteğiyle davranışınıdeğiştirir ya da değiştirmez.
• Sağlıklı bir iletişim için, karşımızdaki kişilerin duygu ve
davranışlarının, kendi düşünceleri, inanış tarzları ve olaylar
karşısında geliştirmiş oldukları bakış açılarının sonucu
oluştuğunu bilmek gereklidir.
• Gerçekçi iletişimi benimsemiş bir kişinin amacı, kendi göreceli
doğrusunu veya farklılığını çevresindekilere zorlamak değil,
farklılıklar arasında aynılıkları yakalamaktır.
İletişim becerisi olaylara farklı açılardan bakabilme esnekliği
gerektirir.
Karşılaştığımız olaylarda konuyu “karşı açıdan” görebilme
becerisini kazanmış olmak önem kazanmaktadır
Tek açıya bağlanıp kalma, iletişim becerisini, iletişimsizlik
becerisine dönüştürür.
İletişim, diğer bireylerle aramızdaki yapıcı ilişkilerdir.
Nasıl etkili iletişim kurarız?
• Saygı duyarak
• Doğal davranarak
• Empati kurarak
• Etkin dinleyerek
• Ben iletisi kullanarak
SEN DİLİ
Olumsuz duyguların yaşandığı,
Kişinin ; kişiliğine yönelik konuşma biçimidir.
BEN DİLİ
Kişinin kendisini rahatsız eden durum veya davranış karşısındaki tepkisini kendi duygu ve düşüncelerini
ifade ederek açıkladığı ifade tarzıdır.
İletişimin olumlu sürmesini sağlar. Hissedilenlerin anlatılması esasına dayanır.
SEN DİLİ
• ‘SEN’ diye başlayan mesajlar
-Yorum, genelleme, eleştiri,suçlama ve yargı içerir
-Karşımızdaki kişide savunma ve direnç doğurur
-Sorunun çözümüne katkı sağlamadığı gibi çatışma
ortaya çıkarır
BEN DİLİ
• Suçlayıcı değildir,
• Kişiye değil, davranışa yöneliktir,
• Kişiyi konuşmaya teşvik eder,
• Sorunun nedeninin anlaşılmasını sağlar,
• Kişiyi düşünmeye sevk eder,
• Durumun değerlendirilmesi olanağı sağlar
• İletişimin sürmesini destekler.
Kişilerarası İletişim Engelleri
• İletişim engelleri; bir mesajın verilmesini ve anlaşılmasını
olumsuz yönde etkileyen bütün etmenlerdir.
• İletişim engelleri farklı sebeplerden kaynaklanabilir.
• Bu kaynaklardan birisi etraftaki fiziksel kökenli etmenlerdir
(gürültü, kalabalık, soğuk, fiziksel uzaklık gibi).
116
• Önemli bir başka kaynak da iletişimde bulunan kişilerin
algılama farklılıklarıdır.
• Bazen de tepki verme biçimimiz iletişim engeli oluşturabilir.
• Söz konusu engeller, etkin iletişim yöntemi sayesinde
ortadan kaldırılabilir.
117
118
Konuşmacıdan Kaynaklı Engeller Dinleyiciden Kaynaklı Engeller
Amacı bilinmeyen ve iyi hazırlanmamış
konuşma
Eksik bilgi, yanlış anlam ve eksik mesaj
Alıcıya uygun olmayan konuşma (dil,
hız)
Bozuk ses, monoton sunum, anlam ve
duygu eksikliği
Önyargılar, dinleyiciyi küçümseme
inandırıcılığı olmayan gönderici Eksik beden dili ve uygun olmayan giyim
Dikkatsiz ve yanlış dinleme
Bilgi ve düşünce eksikliği
Önyargılı dinleme
Geri bildirim yapmama
Yetersiz algılama, yanlış yorumlama
Düşünme ve konsantrasyon eksikliği Soru sormama
1. Yapıcı engeller
• Daha etkin ve yapıcı bir iletişim kurmak için karşımızdaki
kişiyi anladığımızı ve dinlediğimizi göstermek, ona inanıp
güvendiğimizi hissettirip sağlıklı bir iletişime teşvik etmek,
alay içermeyen şekilde yaklaşmak, anlamak ve anlaşılmak için
çaba göstermeliyiz.
• Bireysel, toplumsal veya örgütsel iletişimde de çeşitli
yanlışlıkların yapılmasını önleyen engeller vardır.
119
• Bunlardan bazıları:
Toplumsal kurallar,
Protokol kuralları,
Yazışma kuralları,
Nezaket kuralları,
Saygı kuralları,
Sevgi kurallarıdır.
120
2.Kişisel Engeller
• Bireyler aldıkları mesajları, kendi bilgi ve tecrübelerine göre
algılarlar ve yorumlarlar. Yorumlarken de çoğu zaman olayları
olduğu gibi değil, olmasını istedikleri gibi değerlendirirler.
• Bunun nedeni, kişisel özelliklerinden kaynaklanan algılama
farklılıklarının yanı sıra, seçici dikkatlerinin yoğunlaşmasıdır.
• Aynı olayı izleyen kişilerin farklı değerlendirme yapmalarının
nedeni, algılama farklılıklarından ve seçici dikkatlerinin farklı
yönde olmasından kaynaklanır.
121
• Kişisel iletişim engelleri:
Dil ve anlatım güçlükleri
Dinleme ve algılama yetersizliği
Bilgi eksikliği
Statü farklılıkları
Cinsiyet ve kültürel farklılıklar
Hatalı tanımlama
122
3.Kanal Engelleri
• İletişim kanallarından kaynaklanan engeller fiziksel ve
teknolojik ya da sosyo- psikolojik niteliktedir.
• Fiziksel ve teknolojik nitelikte olan iletişim kanallarından
kaynaklanan engellerde mesaj, ya hiç iletilmez ya da mekanik
bir gürültü olarak kalır.
• Fiziksel ve teknolojik engellerin, sosyo-psikolojik engellere
göre çözümü daha kolaydır.
• Sosyo-psikolojik engeller insan kadar karmaşık ve çözümü de
o derece zordur.
123
4. Bozucu engeller
• İletişimin etkinliğini bozan pek çok engel vardır.
Bunlardan bazıları tutarsızlık, güvensizlik, isteksizlik,
yetersiz dinleme, aşırı bilgi yükleme, statü, yaş ve cinsiyet
uyuşmazlığı, gürültü ve diğer çevresel faktörlerdir.
• İletişim engellerinin bir kısmı doğrudan insan psikolojisinden,
kişinin inanç, tutum ve davranışlarından kaynaklanır.
124
5. Psikolojik Engeller
• Verici ve alıcının; görüş çerçeveleri, kişisel amaçları, duygu ve
heyecanları, değer yargıları, saplantıları, alışkanlıkları,
bireyden gelen mesajlara olumsuz tepkiler vermelerine ve
kayıtsız bir tutum takınmalarına sebep olabilir.
• Psikolojik engellerin başında korku, stres ve ön kabul gelir.
125
6.Teknik Engeller
• İletişimde çeşitli teknik kargaşalar mesajın kaybolmasına,
ertelenmesine veya yanlış anlaşılmasına neden olabilir.
• Gürültü, mesajın iletilmesinde ve algılanmasında
belirsizliklere neden olur.
126
İletişim engellerini aşma yolları
1. Kişisel ve çevresel engelleri aşmak
İletişim engellerini kaldırmanın en etkin yolu, öncelikle
engelin farkına varmak ve sonra da onu ortadan kaldırmaktır.
İletişimin kişisel ve çevresel engellerini aşmak için:
-Kaynak, sözlü mesajları alıcının anlayacağı ve algılayabileceği
biçimde kullanmalı,
-Kaynağın gönderdiği mesajlar yalnız sözlü olmamalı, aynı
zamanda model, hareket, çizim, resim, yazı ve işaretler gibi
semboller şeklinde de olmalı,
127
• Kaynağın gönderdiği mesajlar, alıcının ilgisini çekecek gerçek
ve çekici örneklerle desteklenmeli,
• Mesajın anlaşılıp anlaşılmadığı geri bildirimle kontrol edilmeli
• Kaynak ve alıcının fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları
giderilmeli,
• Mesaj, alıcıyı etkileyecek türden bir kanalla gönderilmeli,
• Algı ve dildeki farklılıklar, gürültü engeli, güvensizlik ortadan
kaldırılmalı ve sade bir dil kullanılmalıdır.
128
2. Empatik iletişim
Empatik iletişim kurulduğunda, sorununu anlatan kişi
anlaşıldığını hisseder ve daha çok anlatmak ister. Sadece
anlatmakla kalmayıp kendisi de anlama çabasına girer. Bir kişi
tarafından anlaşılmak o kişiye karşı güven duyulmasına da sebep
olur. Bu da hizmetin kalitesini arttırır.
129
• Empatik iletişim, sağlık hizmetlerinde ayrıca bir öneme
sahiptir.
• Her kademedeki sağlık personelinin, hizmetteki hedeflerine
ulaşabilmek amacıyla kuracağı kişiler arası iletişim sürecinde
emek ve zamanı boşa harcamamak için etkili iletişim
konusunda düşünmesi ve bir şeyler yapması gereklidir.
130
3. İkna etmek
• İnsanlar genellikle başkalarının davranışlarını, kendi
arzuları doğrultusunda değiştirmek için ilişki kurarlar.
• En basit bir diyalogun bile ikna etme ile ilişkisi vardır. Ya güç
kullanarak ya da ikna yoluyla bu isteklerini gerçekleştirme
yoluna giderler.
131
• İknanın temelinde inandırma, inandırmanın temelinde de
güvenilirlik vardır.
• İletişimde ikna sürecinin üç temel amacı vardır. Bunlar;
• Alıcıda yeni bir tutum yaratmak
• Alıcıda var olan tutumun şiddetini artırmak
• Alıcıda var olan tutumu değiştirmektir
132
SAĞLIKTA SAĞLIKLI İLETİŞİM
• Sağlık Hizmetlerindeki İletişim Kazalarının Nedenleri (Hastalaraçısından)
1-Planlanmamış ani bir iletişim başlamıştır.(Kimse planlayarak hasta
olmaz)
2-Önyargılar vardır. Özellikle hastalar kendi vergileri olmasa sizin maaş
alamayacağınızı, hastanede yakınlarınızın veya bazı torpillilerin
korunduğunu vs düşünürler.
3-Sizin yavaş hareket ettiğiniz sanrısı içindedirler.
4-Hastaneler ve sağlık çalışanları hakkında bir çok efsane
dinlemişlerdir.(Dr ,hemşire hataları vs).Bu efsaneler önyargılarını
daha da perçinlemiştir.
5-Kıyaslama yaparlar. Afyonda daha iyi bakılıyor. Ya da özel
hastaneler şöyle iyi böyle iyi gibi.
6-Kendi hastasından ya da kendisinden başka hasta olmadığını-
önemli hasta olmadığını varsayan anlayış.
Kalp krizi ile uğraşan dr’a saldıran kişi boğaz ağrısının
olduğunu ve kendisine bakılmadığını iddia edebilir.
Daha bir çok neden sayılabilir.
135
Sağlık çalışanlarının ise iletişim kazalarındaki en büyük kusuru
empati kuramama, beden dilini iyi kullanamama ve iletişim
becerilerini etkili kullanamama, aşırı tepkili olma yada tepkisiz
kalma olarak tanımlamak mümkündür.
Ayrıca çalışanların kişisel ekonomik ve mesleki problemleri bu
sorunlara eşlik edebilir. (iş doyumu yoksunluğu, kişiler arası
çatışmalar, yoğun çalışma temposu, ücret yetersizliği vs)
136
YAPILAN ARAŞTIRMALARDAN ÖRNEKLER
• Hastaların tanısının konmasında görüşme ve anamnezin çok önemli olduğu
• İletişim yetenekleri yüksek doktorların-çalışanların hastaları tarafından daha az dava edildiği
• Doktora-çalışanlara tüm kaygılarını anlatmayı başaran hastaların memnuniyetinin daha yüksek olduğu görülmüş.
137
Hasta-hekim-çalışan iletişim tipleri
1.Ataerkil model; Doktor-çalışan karar verir ve hastaya seçeneksunmaz.
2.Bilgilendirici model; Doktor-çalışan teknik ayrıntıları verir,bilgilendirir.
3.Açıklayıcı model; Doktor-çalışan tercih ettiği modelin yarar,tehlikesi hakkında bilgi verir ve hasta onaylar.
4.Görüşmeci model; Hekim-çalışan bilgilendirir-Danışmanlıkyapar- Hekim hasta birlikte karar verir.
138
SAĞLIK ÇALIŞANI-HASTA İLİŞKİSİ BİR UZMANLAR
ORTAKLIĞIDIR
• Doktor-Sağlık Çalışanı konusunda bilgi, beceri ve tecrübe
sahibidir
• Başvuran ise herkesten daha çok kendi yaşantısı, istek ve
duyguları konusunda bilgi ve tecrübe sahibidir
• Her ikisi de birbiri için önemlidir, her biri diğerinde olmayan
bilgiye sahiptir ve bu nedenle “iki yönlü iletişimi geliştirmek
zorundadırlar.
• Ayrıca bu iletişim oldukça plansız ve hazırlıksız
başlamıştır.(Acil servis, acil hastalar vs.)
SAĞLIK PERSONELİ-HASTA İLİŞKİSİ (1)
“PATERNALİSTİK (BABACIL)YAKLAŞIM”
• Genellikle sağlık personeli-hasta ilişkisi otorite, ana- baba, öğretmen şeklinde olmuştur.
• Bu yaklaşımda “geç şuraya sırtını aç, git şu filmi çektir, ameliyat olacaksın….” şeklinde emir kipiyle konuşulur.
• Hastalar sağlık çalışanlarını “ipleri ellerinde tutan kişiler” olarak algılarlar.
SAĞLIK PERSONELİ-HASTA İLİŞKİSİ(2)
KATILIMCI YAKLAŞIM
• Burada sağlık personeli ve hasta sorunu beraber çözmeyeçalışır.
• Sağlık personeli önerilerde bulunur, motive eder vecesaretlendirir, birlikte çalışarak sorunları çözümlerler.
• (En önemlisi bilgilendirmektir. İnsan bilmediği konudacahildir. Cahil olduğu konuda ise hata yapar korku içindedir)
• İdeal iletişim şekli budur.
• Hasta ve Çalışanların Temel Olarak İstedikleri Aynı Şeyler
Olduğuna Göre
Sorun Ne?
Sağlık çalışanları ile hasta ve hasta yakınları arasında
ilişkinin nasıl kurulması gerekir?
Tıbbi sekreter, hemşire,sağlık destek personeli, kapıdaki
güvenlik görevlisi, bir laboratuar teknisyeni, yada bir hekim
olabiliriz.
Nerede olursak olalım, hangi konumda olursak olalım kapımızı
çalan ve bizden bir şey istemek için, yardım almak için gelen
herkese uygulamamız gereken davranış biçimi şöyledir:
selamlama,
gülümseme,
göz teması,
yer gösterme,
fiziksel ve psikolojik olarak hastayı rahatlatma,
tanışma,
onu dinleme ve sorularla onun talebini doğru olarak
algılama,
onu yapılacak olan işlem hakkında bilgilendirme,
endişelerini giderme ve ardından onunla işbirliği halinde
gerekli işlemi yapma aşamalarıdır.
Bunun İçin; Hastanıza ayırdığınız zaman az da olsa onun tamamını hastaya ayırın!
Hastanın söyleneni anlayıp anlamadığından emin olun! Hastanıza ismiyle hitap edin!
Kolaylaştırıcı olun Gerektiğinde espri yapın Gerektiğinde hastanızın üstüne gidin.
Açık uçlu sorular sorun
Sonuç cümlesi kullanın
Hasta ile iletişim
İnsan ilişkilerinin çok yoğun olduğu sağlık
sektöründe, çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hizmet
bekleyen insanlarla kurulacak iletişimde, sağlık
hizmeti veren kişilerin bireysel tutum ve davranışları
ve hastanın iletişimi önemli rol oynar.
Bu iletişimde; etkin dinleme, etkin konuşma, empatik
yaklaşım ve etkin bir beden dilinin kullanılması
önemlidir.
146
Sağlık personelinin hasta ile sağlıklı iletişim kurmalarını engelleyen nedenleri ortadan kaldırmak için sağlık personelinin dikkat etmesi gereken noktaları şöyle özetleyebiliriz:
• Hasta ile ilk karşılaşmada kendisini rahat hissedeceği bir ortam yaratmak,
• İlgi ve güler yüzle karşılamak,
• Etkin dinleme, etkin ve birbiri ile tutarlı sözlü ve sözsüz iletişim kurmak,
• Hastanın sözsüz iletişim ile ortaya koyduğu beden dili ipuçlarını değerlendirmek,
147
• Tıbbi terimlerden kaçınarak anlaşılması kolay bir dil
kullanmak,
• Hasta ile empati kurmak,
• Sözlü ve sözsüz iletişim ile hastanın verilen bilgileri
doğru olarak algılayıp algılamadığını ortaya
çıkarmak,
• Sağlık personeli-hekim ve hasta üçlüsünün
bulunduğu ortamda hastayı unutmamak,
• Gerektiğinde sorular sorarak bazı açıklamalar
yapmak ve hastanın tüm sorularını cevaplandırmak.
148
• İletişim sırasında hastanın görme, işitme ve doku
kanallarını etkileyebilecek ısı, ışık, havalandırma
durumlarını dikkate almak,
• Rutin işler sırasında iletişimin kopabileceği dikkate
alınarak geribildirimde bulunmak,
• Servisteki diğer sağlık personelleri ile iyi ilişkiler
kurmak,
• Hastanın konuşmasını cesaretlendirmek için zaman
zaman sessiz kalmak, konuşması için fırsat vermek,
149
• Hastanın kendi bakımı ile ilgili alınacak kararlarda
işbirliği yapmak,
• Hastanın kendine olan inancı ve güvenini
güçlendirmek,
• Hasta ile konuşurken ses tonunu iyi ayarlamak,
150
151
Sağlık hizmetlerinin sunumunda hastaların içinde bulunduğu ruh
halinin hassasiyeti nedeniyle onlarla iletişime girerken dikkatli
davranılır.
Sağlık personeli ile hasta iletişiminde ön plana çıkan bazı
davranışlar bulunmaktadır.
Bunlar; ilgili olma, sabırlı olma, güler yüzlü ve hoşgörülü olma,
saygılı olma, herkese eşit davranma, hastanın güven duymasını
sağlama, yardım edici iletişim kurma, stres yönetimi, ön yargı
durumu ve sağlık personelinin imajıdır.
152
İlgili olma: Hasta hastaneye ilk geldiğinde psikolojik
olarak tedirgin ve ürkeklik içindedir. Bundan dolayı
ilgiye ihtiyacı vardır. Sağlık personelinin ona
göstereceği ilgi hastayı rahatlatır ve tedirginliğini
giderir. Hasta ile aynı göz hizasında oturmak, onunla
göz teması kurmak, söylenenleri ilgi ile dinlemek,
uygun jest ve mimikler yapmak ona ilgi duyulduğunu
gösterir.
153
Sabırlı olma: Hasta ve yakınları, muhtemel bir hastalık
ya da acil ve ölümlü durumlarda sinirli ve saldırgan
olabilir. Bu nedenle sağlık personelinin sabırlı olması,
hastayla yaşanabilecek muhtemel olumsuzlukları önler.
Bu çerçevede sağlık personeline düşen görev, hastasına
zaman ayırarak sabırla ve yaratıcı bir düşüncenin ışığı
altında onu dinlemesidir.
154
Güler yüzlü ve hoşgörülü olma: Nezaket, ilgi, zaman
ayırma, hastanın rahatlatılması, kural ve yaklaşımlara
özen gösterilmesi, hastada güven duygusunu geliştirir.
Gülümseme ve hoşgörü az bir çabayla geliştirilebilecek
sorun çözme yöntemlerinin en kolaylarındandır.
155
Saygılı olma: Saygı, kişinin kendini ilgiye, tanınmaya
ve onura layık bulunduğunu hissettiren duygudur.
Hastalara saygılı davranmak, hizmeti alan bireylerin
daha az sorunlar çıkarmasına neden olur.
156
Herkese eşit davranma: Milliyet, ırk, mezhep, renk,
yaş, cinsiyet, politik ve sosyal statü ayrımı yapılmadan
herkese eşit davranılması gerekir.
Hastanın güven duymasını sağlama: Hasta ile sağlık
personelinin arasında güven ortamının oluşması
hastalıkların tanısını kolaylaştırır.
157
Yardım edici iletişim: Hasta ile sağlık personeli
iletişiminde hastanın duygularını açıklamasına imkân
verilmelidir. Sağlık personeli iyi niyetli, ilgili, sevecen,
şefkatli olmanın yanı sıra planlı, amaçlı ve hasta
yararına yaklaşımda bulunmalıdır.
158
Stres: Hasta ile sağlık personeli arasında iletişim
engellerine yol açan ve stresi meydana getiren etkenleri
ortadan kaldırmak gerekmektedir. Bu nedenle sağlık
personeli, sağlık kuruluşlarına başvuran kişilere karşı
davranışlarında daha hoşgörülü olmalıdır
159
Otorite: Sağlık personeli mesleklerinin kendilerine
sağladığı otoriteyi kullanmalıdır. Yaklaşımlarında
gereksiz yumuşaklıktan kaçınmaları gerekmektedir.
160
Empati kurma: Bir insanın kendisini, karşısındakinin
yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakmasına,
o kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak
anlamasına, hissetmesine ve bu durumu ona iletmesine
denir. Empati kurmak isteyen sağlık personeli kendisine
öncelikle şunu sormalıdır: “Onun yerinde ben olsam ne
hissederdim?” Bu soru olayları öteki kişinin bakış
açısından görebilmeyi sağlayan empati cümlesidir.
161
Ön yargı: Her hangi bir kişi ya da konu hakkında
önceden verilmiş olumlu veya olumsuz karardır. Ön
yargıların olduğu bir iletişimde ciddi anlamda bir
anlaşma sürecinden söz edilemez. Hasta ve sağlık
personelinin bazı olumsuz ön yargılara sahip olması,
sağlıksız bir iletişimin alt yapısını meydana getirir.
162
Sağlık personelinin imajı: kişilerin bir obje, kurum
veya başka bir kişi hakkındaki düşünceleri imaj olarak
bilinir. Sağlık personeli ve sağlık kuruluşlarının imajı,
vatandaşların sağlık hizmeti almalarını olumlu veya
olumsuz şekilde etkiler. Örneğin, kötü bir imaja sahip
sağlık kuruluşunda çalışan sağlık personeli, başvuru
yapan hastaların birtakım ön yargılarla geldiklerini bilir.
163
Bazı Özel Durumu Olan Hastalarla İletişim
Hasta olan bireylerle iletişim kurmak ve o kişileri
anlayabilmek ya da anlaşılabilmek çok önemlidir.
Bu da etkin bir iletişimle çözülebilir.
Aşağıda bazı özel durumları olan hastalarla iletişim
kurarken sağlık personelinin dikkat etmesi gereken
hususlara yer verilmiştir:
164
Öfke Yaşayan Hastayla İletişim
Öfke, sadece insanlarda var olan bir duygu değil, her
canlı organizmanın tehdit karşısında olaylara gösterdiği
doğal bir tepkidir.
Bireysel tehdit hissetme, kırgınlık, engellenmişlik,
anksiyete (kaygı-endişe), kızgınlık ve kendine olan
saygısında azalma öfke sebeplerindendir.
165
Giriş
166
Öfke karşısında iletişimi bozan davranışlar;
öfkelendiren kişiye hesap sorma, haddini
bildirme, ders verme ve savunmadır. Öfke,
insanlar arasındaki sürtüşme ve çatışmaları
alevlendirebilir.
167
Öfke yaşayan hastalarla iletişim kurarken sağlık
personeli aşağıdaki hususlara dikkat etmelidir:
-Kendi duygularını kontrol altına almalıdır.
-Sakin konuşmalı, gerekirse odayı terk etmeli ve bir süre
sonra tekrar geri gelmelidir.
-Hastanın davranışlarını ve beden dilini
gözlemlemelidir.
-Hastanın duygularını göstermesine olanak
sağlanmalıdır.
168
-Hastanın kızgınlık kaynağı araştırılmalıdır.
-Hastaya bağırılmamalı ve onunla kavga edilmemelidir.
-Hasta çok öfkeli ise ona yaklaşılmamalı ve
dokunulmamalıdır.
- Hastanın duyguları yok sayılmamalıdır. Bu durum
öfke kaynağının bulunmasını engeller
169
-Hastaların söyledikleri sabırla dinlenmelidir.
-Hasta zarar verici davranışlarda bulunuyorsa güvenli
bir alana geçilmelidir.
-Hasta için zaman ayrılmalı, bu sürede sabırlı
olunmalıdır.
-Öfkeli davranışlarından dolayı hasta yargılamamalı,
öfkesini arttıracak küçümseyen, buyurucu tavır ve
ifadelerden kaçınılmalıdır.
170
-Yapılması gereken tıbbi uygulamalarda, eğer beklemesi
gerekiyorsa bunun nedeni açıklanmalıdır.
-Hasta yakınları, hastanın öfkesinin artmasına neden
oluyorsa bulunduğu ortamdan uzaklaştırılmalıdır
171
Panik Yaşayan Hasta ile İletişim
Panik bozukluk birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı
fizyolojik hastalıklarda (tiroit bezinin aşırı çalışması,
kan şekeri düşmesi, enfeksiyon hastalıkları, kansızlık
vb.) görülebilir.
Panik, beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya
çıkabilen, yoğun kaygı, bunaltı, korku karışımı bir
nöbettir.
172
Bu nöbet kişiye öylesine yoğun bir korku ve
huzursuzluk duygusu yaşatır ki kişi kötü bir şey
olacağını, sonunun geldiğini veya öleceğini
hisseder. Bu korku fırtınasını yaşayan insan,
doğal olarak o ortamdan ve durumdan kaçma,
uzaklaşma davranışı gösterir.
173
174
Sağlık kuruluşuna gelen kişi, panik içerisindeyse rahat
edebileceği ve etrafında kimsenin olmadığı bir yere
götürülür. Soğukkanlı davranılmalı, bireye güvende
olduğu hissettirilmelidir.
Öncelikle bireyin yaşadığı paniği gidermek için sorunun
ne olduğu anlaşılmalıdır. Gerekirse hastaya sorular
sorulmalı, geribildirimde bulunulmalıdır.
175
Panik atak geçiren kişiye bu durumun 10 -15 dakikada
geçeceğini, sakinleşmesi gerektiğini söylemek ve nefes
egzersizi yapmasını sağlamak çok yerinde ve rahatlatıcı
bir davranıştır.
Sorun tam olarak anlaşılmadan müdahale edilmemelidir
176
Tedaviyi Reddeden Hastayla İletişim
Hastalar bazen bağımlılıkları, yetmezlikleri nedeni ile
ortaya çıkan kısıtlamalarla karşı karşıya kalabilir.
Özellikle cerrahi ya da dâhiliye gibi yatış süresinin uzun
olduğu kliniklerde hasta bağımsızlığının kısıtlandığını
hissettiği için tedaviyi kabul etmeyebilir.
177
Servisin düzeni, çalışma planı gibi nedenlerle
de hasta kendisini kısıtlanmış, engellenmiş,
yetersiz, dolayısıyla depresif hissedebilir. Bu
duyguların sonucunda hasta tedaviyi reddeder
ve kendine zarar verebilir.
178
Böyle durumlarda;
Hasta kendi haline bırakılmamalıdır.
Sağlık personeli hastanın davranışını
kişiselleştirmemelidir.
Hasta, duygularını paylaşması için
cesaretlendirilmelidir.
179
Hastanın korku ve endişeleri paylaşılmalıdır.
Hasta duygu ve düşüncelerinden dolayı kınanmamalıdır.
Hastanın sözel olmayan davranışları gözlenmelidir.
Hastanın tedaviyi reddetme nedenleri konuşulmalıdır.
180
Ruh Sağlığı İleri Derecede Bozulmuş Hasta ile
İletişim
Algı ve düşünce bozuklukları bu tür hastaların
iletişimlerinde kopukluklara neden olabilir. İletişimle
ilgili tüm ilkeler (saygı, empati, kabullenme, mesleki
iletişim vb.), gerçek dışı algı ve düşüncelere sahip
hastalarla iletişimde de geçerlidir.
181
182
Bu ilkelere ek olarak;
-Bireyin gerçek dışı algı ve düşünceleri
desteklenmemelidir.
-Hasta halüsinasyondan söz ettiğinde konu değiştirmek,
konuşmak gerekiyorsa "siz öyle hissediyorsunuz?" gibi
uzatmadan kısaca açıklamalar yapılmalıdır.
183
Hastanın düşünce içeriği bozuk olabilir ya da
konuşurken konuşma kesintiye uğrayabilir. Bu
yüzden hastayla iletişim kurarken acele
edilmemeli söylenilenlerin anlaşıldığından
emin olmak için sorular sorulmalı, tekrarlar ve
özetler yapılmalıdır.
184
Gerçekle bağlantısı bozulmuş bireyler soyut
kavramları anlamlandıramayabilirler. Bu
nedenle psikolojik sorunu olan bireyle iletişim
kurarken soyut kavramlar kullanılmamalı,
iletişimi geliştirmek için somut ve kısa
anlatımlar kullanılmalıdır.
185
Psikolojik sorunu olan bireylerle iletişim kurarken
yanlış anlaşılmaları engellemek için iletişimle ilgili tüm
ilkelere daha fazla dikkat etmek gerekir.
Psikolojik sorunu olan bireyle iletişim kurarken güvenli
mesafeye dikkat etmeli hastanın kendisine ve sağlık
ekibine zarar vermesi önlenmelidir.
186
Travma Yaşamış Hasta ile İletişim
Günlük düzeni bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde
ortaya çıkan, devam eden, endişe, kaygı ve panik
yaratan, kişinin önceki deneyimleriyle anlamlandırma
süreçlerini bozan olaylar travma olarak tanımlanabilir.
187
Yangın, deprem ve sel gibi doğal afetler, fiziksel,
cinsel ve psikolojik saldırıya uğrama, trafik
kazaları, tecavüz ve tehlikeli bir olaya tanık
olma, çocuk yaşta maruz kalınan cinsel,
fiziksel, psikolojik şiddet unsurları ve aile içi
şiddet gibi olaylar travmatik olay olarak
adlandırılmaktadır.
188
Travmatik deneyimler üzücü ve yıldırıcıdır,
kişinin onlarla başa çıkabilmesine engel
olabilir.
Büyük travmalar rüyalarda tekrarlanabilir ve kişinin
uyku güçlüğü yaşamasına neden olabilir.
189
Travmadan etkilenen kişilerin vermiş olduğu
tepkiler, yakın çevresini şaşırtmakta ve nasıl
yardımcı olabilecekleri konusunda kararsız
kalmalarına sebep olmaktadır.
190
Bu kişilere yardımcı olmak için;
-Anlatmak, olayın bireyde yarattığı duygusal yükü
azaltır. Bu nedenle travma sonrası bireyin tekrarlı
anlatımı, anlatmıyorsa da anlatması teşvik edilmelidir.
Onlara yardımcı olmak için dinlenir ve destek verilir.
-Kişiyle zaman geçirilmelidir.
191
-Onlara zaman tanınır ve sabırlı olunur.
-Olayı hafife almaya ve onları tepkilerinden
vazgeçirmeye çalışılmamalıdır.
-Anlattırma ve uyku sorununu ele alma müdahalesi
bireyin travmaya yönelik kaygısını azaltmıyorsa, kişi
psikiyatrik yardım almaya yönlendirilmelidir.
192
Terminal Dönemdeki Hasta ile İletişim
Bu dönemde hasta da aile de benzer evreleri yaşarlar.
Şok, inanamama, inkar döneminin ardından, öfke,
pazarlık, depresyon ve kabullenme dönemleri
yaşanabilir.
Terminal dönemde ele alınmayan öfke, kişiyi
depresyona adım adım yaklaştıran etkendir.
193
Öfkenin anlaşılması, boşalmasının sağlanması,
hastaya bakım verenlere güç kazanabilmeleri
için destek olunması önemli yaklaşımlarıdır.
Son günlerini yaşayan hasta ile iletişimde
temel amaç, kalan yaşamının kalitesini
yükseltmektir.
194
Duyguların uygun şekilde paylaşılmasının
sağlanması, kalan günler için kısa hedefli
planlamalar yapmalarına yardım edilmesi,
geçmişin gözden geçirilip bugün
yapılabileceklerin değerlendirilmesi, gelecekte
onun adına neler yapılmasını istediğinin
konuşulması, yaşam kalitesini yükseltebilmek
için yapılabilecek eylemlerinden bazılarıdır.
195
Yaşlı Hasta ile İletişim
Yaşlanma, organizmanın giderek biyolojik verimliliğini
yitirmesi, iç ve dış çevredeki değişikliklere uyum
yeteneğinin azalması ve direnç mekanizmalarında
gerileme olarak tanımlanabilir.
Yaşlılık, problemlerle başa çıkmanın zorlaştığı ve pek
çok hastalığın ortaya çıktığı yaşam sürecinin çocukluk,
gençlik, erişkinlik gibi doğal bir çağıdır.
196
197
Yaşlanmaya bağlı olarak fiziksel aktivitede bazı
değişikliklerle birlikte zihinsel değişiklikler de
ortaya çıkar.
Algılamada azalma, dikkatsizlik ve düşünme
hızında yavaşlama olabilir.
198
Bu zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte
de bazı değişiklikler oluşabilir. Yeni durumlara
uyum sağlama ve yeni düşünceleri kabul
etmede güçlük yaşanabilir. Yaşlılar, çevreye
karşı daha az ilgili olup kendilerine karşı daha
ilgili olurlar ve sağlıklarına aşırı önem verirler.
199
Yaşlı kişiler biyolojik ve davranış özellikleri
yönünden, gençlere göre daha farklı özellikler
taşımaktadırlar. Yaşlanma süreci bu kişilerin
daha önce başarıyla yürüttükleri pek çok işlevi
yürütememelerine yol açtığından, yaşlılar çoğu
kez sosyal ve ekonomik yönden korunmaya,
bakıma ve gözetime ihtiyaç duyarlar.
200
Yaşlı hastalarla iletişim kurarken daha dikkatli
olunmalıdır; çünkü bu dönemde duygusal
tepkiler daha derindir. Yaş ilerledikçe yanlış
algılamalar ve kırılganlıklar artar
201
Yaşlı hastalarla iletişim kurarken şu hususlara
dikkat edilmelidir:
-Yaşlı hastalarla iletişimde hastanın sosyo-kültürel
yönünü göz önünde bulundurulmalı, açık, anlaşılır bir
üslupla konuşmaya özen gösterilmelidir.
-Yaşlılara sorulacak sorular açık, anlaşılır olmalı ve
sorulan soruları cevaplamaları için onlara zaman
tanınmalıdır.
202
-Konuşurken ses tonunu iyi ayarlanmalıdır. Yaşlı
hastalar diğer bireylere göre manevi açıdan daha hassas
ve kırılgan olduklarından bağırmadan, onların
duyabileceği şekilde, daha sakin ve yavaş
konuşulmalıdır.
203
-Yaşlı hasta ile göz teması kurmaya dikkat edilmelidir.
-Hastanın soru sormasına fırsat verilmelidir.
-Hastayı dinlerken yargılayıcı olmamaya dikkat
edilmelidir.
204
-Yaşlılarla hiçbir zaman, çocuklarla konuşur gibi
konuşulmamalıdır.
-Yaşlılıkta kemik ve kas yapıları zayıfladığı için, ani ve
hızlı hareketlerden kaçınılmalıdır aksi halde kırıklara
neden olunabilir.
205
-Yaşlı hastalara hastalığı ile ilgili bilgi verilirken tıbbi
terimleri kullanmaktan kaçınılmalıdır.
-Yaşlı hastaların eşlerinin de yardıma gereksinimi vardır.
Eşinin sağlık kuruluşuna getirilmesi, özellikle acil
durumlarda korkutucu ve endişe verici olacağından
neyin ne için yapıldığı konusunda aile
bilgilendirilmelidir
206
HASTA YAKINLARIYLA İLETİŞİM
Hasta yakınları, hastası için endişelenen, onun bir an
evvel sağlığına kavuşmasını dileyen, acil durumlarda
panikleyen, diğer zamanlardan farklı olarak daha
kırılgan, daha stresli bireylerdir.
Hasta yakınları daha önceden hastane deneyimleri
olabileceği gibi ilk defa sağlık kuruluşuna gelmiş de
olabilir.
207
İletişim kurarken bu durumlar göz önünde
bulundurulmalıdır. Hasta yakını yeni bulunduğu
ortamda korku, heyecan ve endişe yaşayabilir.
Daha önceden yaşadığı, gördüğü bazı olumsuz
olaylar ön yargılı olmasına neden olabilir.
208
Hasta yakınının özelliklerine göre iletişim
kurmak çok önemlidir. Hasta yakınlarının her
birinin tepkileri farklı olabilir. İletişim
kurabilmek için bu tepkileri anlamak gerekir.
209
Hastalıkla birlikte aile içerisinde değişen
rollerle, hasta yakınının sorumlulukları ve
yükleri de artar. Maddi kaynak sağlamak, hasta
için manevi destek sunmak, hastaya bakım
vermek ve günlük yaşamı olabildiğince
sürdürmek zorunda kalmak hastanın bakımını
üstlenen yakınında yoğun stres yaratabilir.
210
Hastalığın ilk günlerinde, tedavi sürecinde son derece
aktif rol oynayan hasta yakını, tedavi imkânları ve
hastalarına nasıl bakım vereceği konusunda yoğun
bilgiye ihtiyaç duyar.
Bu dönemde çevreden dinledikleri tavsiyelerle bazı
hasta yakınlarının kafaları karışabilir ya da
duydukları her şeyi uygulamak adına çok disiplinli ve
yorucu bir bakımın içinde kendilerini bulabilirler.
211
Hatta psikolojik destek ya da tedavi
gerektirecek düzeyde baş etme güçlükleri
yaşayabilir.
Hasta yakınıyla iletişim kurarken, herkesin
hastalığı ve hastalık yaşantısının farklı olduğu
unutulmamalı, umudu azaltan başka
öykülerden söz edilmemelidir. Bu süreçte,
hasta yakınını dinlemek ve onun yaşadıklarını
paylaşmak, en iyi duygusal destek sayılabilir.
212
Hastanın ihtiyaçlarının öne çıktığı tedavi
sürecinde, hasta yakını kendi sıkıntı ve
ihtiyaçlarını ihmal edebilir. Uyku, yemek, stres
gibi problemler yaşayabilir ve uzman desteği
gerekebilir. Herkes böyle zor bir deneyimde;
sevildiğini, değerli olduğunu, yalnız olmadığını
hissetmek ister ve çevresinin desteğine ihtiyaç duyar.
213
Hasta yakını ile iletişim kurarken;
-Hasta yakını ile göz teması kurulmalı ve
sürdürülmelidir.
-İletişim sırasında güler yüzlü ve anlayışlı olunmalıdır.
-Hastanın durumu ve hastalığı hakkında bilgi
verilmelidir.
-Hasta yakınına, hastasının ilgi alanındaki “tek şey
olduğu” hissi verilmelidir.
214
Hasta yakını ile çok yüksek ya da alçak sesle, hükmeder
tavırla konuşulmamalıdır. Yavaş, anlayabileceği
düzeyde, açık ve net konuşulmalıdır.
Hasta yakını ile aktif dinleme ve duygudaşlığın yer
aldığı iyi bir iletişim kurulması esastır. Gerçekler kısa,
anlaşılabilir cümlelerle ifade edilmelidir.
Hasta yakınlarıyla kurulacak iletişimde daima açık ve
dürüst olunmalıdır.
215
216
Terminal Dönemdeki Hastanın Yakınları ile İletişim
Ölüm süreci hasta yakınlarını derinden etkiler. Hastanın
öleceğini ya da öldüğünü öğrendikten sonra aile
bireyleri farklı duygusal tepkiler verebilir.
217
Ailenin yaşadığı yoğun sıkıntıların başında
keder, ümitsizlik, suçluluk ve öfke gelmektedir.
Ölen bireyin yakınlarına durumu bildirmek,
sağlık çalışanlarının en fazla sıkıntı duydukları
ve istemedikleri durumdur.
218
219
Engelli birey ile iletişim
Engelli hasta, doğuştan veya sonradan fiziksel,
duygusal, zihinsel, ruhsal ve sosyal yeteneklerini çeşitli
derecelerde kaybetmesi nedeniyle, toplumsal yaşama
uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama
güçlüğü olan; korunma, bakım, rehabilitasyon ve destek
hizmetlerine ihtiyaç duyan kişidir.
220
Engelli birey ile iletişimde temel kıstas, onu
kendine özgü kişiliğe sahip, kendi kararlarını
kendisi verebilen biri olarak görmektir. Onlar
yalnızca özel durumlarından dolayı farklı
ihtiyaçları olan insanlardır ve iletişim sırasında
dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır.
Bu hususlar dışında diğer tüm insanlar gibi
saygı görmek, dikkate alınmak isterler.
221
Bu nedenle iletişim sırasında diğer insanlara
nasıl davranılıyorsa engelli bireye de öyle
davranılmalıdır. Durumları nedeni ile
gösterilen aşırı ilgi ya da görmezden gelme,
onları olumsuz etkiler
222
223
Engelli hasta ile konuşulurken şunlara dikkat
edilmelidir:
Engelli bireylerin ihtiyaçları ile ilgili en iyi bilgi kaynağı
kendileridir. Bu kişilerle iletişimde kibar, düşünceli ve
sabırlı olunmalıdır.
Basit kelimeler ile kısa cümleler tercih edilmeli, hasta
bebekmiş ya da orada yokmuş gibi konuşulmamalıdır.
Çalışma yaparken engelli hastanın ilgisini dağıtacak
uyaranlar ve gürültü en aza indirilmelidir.
224
Engelli hastayla konuşmaya başlamadan önce dikkatinin
çekildiğinden emin olunmalıdır. Engelli hastayla aynı
seviyede olmaya dikkat edilmeli, mutlaka göz teması
kurmalıdır. Örneğin, engelli oturuyorsa karşısında
ayakta durulmamalıdır.
Yanıt vermesi için zaman tanımalı, sözünü kesmemeye
dikkat edilmelidir.
225
Engelli hastanın bir kelimeyi bulmada zorlandığı fark
edilirse kibarca uygun kelime söylenmelidir.
Engelli hastalar, ayaktan ya da yatarak tedavi amacıyla
sağlık kurumlarına başvurduklarında triyaj, kabul,
muayene ve diğer işlemlerinde öncelikli hasta grubudur.
226
SONUÇ
• Yaşam kalitesini yükseltmek isteyen, anlamak ve anlaşılmak isteyen
herkesin amacı etkili iletişim kurmaktır.
• İletişim doğuştan sahip olunması gereken bir yetenek değil,
sonradan kazanılabilir ve öğrenilebilir bir yetenek olarak
değerlendirilmelidir.
İDEAL İLETİŞİM
• Hastanın ve sağlık personelinin karşılıklı olarak nazik,
açık ve dürüst davranması yapılacak işleri kolaylaştırır.
• Böylece hastanın ve sağlık personelinin birbirini dinleme
olasılığı artar, karşılıklı olarak bilgi daha kolay aktarılır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SORULMUŞ;
Eğer siz ya da ailenizin bir üyesi hizmet almak için bir
kliniğe gelseydiniz ne beklerdiniz?
SAĞLIK ÇALIŞANLARI BAŞVURANIN YERİNE
KENDİLERİNİ KOYARAK
şu cevapları vermişlerdir.
• Temiz, rahat bir kurum
• En az sıkıntıyla etkili bir hizmet ve yöntem seçeneği
• Açık, kısa, öz, doğru bilgi
• Yeterli ve saygılı personel
• Mahremiyet ve güvenilirlik isteriz.
232
TEŞEKKÜRLER…
T. C.İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ YÜKSEKOKULU