hadİs usÛlÜnde maklÛb hadİs - ekev akademi recep aslan.pdfhadİs usÛlÜnde maklÛb hadİs...

14
Öz Muhaddisler rivâyetlerin doğru bir şekilde aktarılması ve anlaşılması için büyük çaba göstermişlerdir. Bu rivayetlerin doğruluk derecelerini tespit etmek üzere bugüne kadar pek çok çalışma yapılmış, rivayetlerdeki illet, idrâc, kalb vb. kusurlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Rivayetlerin sıhhat derecelerinin daha iyi bilinmesi ve metinleri daha doğru anlaşılması için yapılması gereken çalışmalardan biri de maklûb rivayetleri incelemektir. Maklûb rivâyet, hadislerin hem senedini hem de metnini ilgilendiren bir kavramdır. Bu makalede hadis metodolojisine göre maklûb rivâyet, maklûb rivâyetin çeşitleri ve hükmü incelenmektedir. Ayrıca muhaddislerin maklûb rivâyete başvurmalarının nedenleri ve bu- nunla ilgili örnekler de sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Maklûb, Kalb, Rivâyet, Sened, Metin. Maqlub Hadith in the Methodology of Hadith Abstract Muhaddiths have made great efforts in transferring and understanding of the narrations in a right way. To determine the degree of accuracy of these narrations, many studies have been conducted so far and defects such as disorder, ıdraj and qalb in narrations have been tried to be detected. One of the studies for a better understanding of narrations’ reliability levels and to understand the texts accurately is examining maqlub narrations. Maqlub narration is a concept that concerns both the sanad and the text of the hadiths. According to the methodology of hadith, maqlub narration, the types and provision of maqlub hadiths are examined in this study. Furthermore, the reasons of muhaddiths’ resorting to maqlub narrations and related examples about this situation are presented. Keywords: Maqlub, Qalb, Narration, Sanad, Hadith Text. HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS *) Yrd. Doç. Dr., Muş Alparslan Üniv. İslami İlimler Fakültesi, İDKAB, (e-posta: [email protected]) Recep ASLAN (*) EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 18 Sayı: 60 (Yaz 2014)

Upload: others

Post on 12-Nov-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

ÖzMuhaddisler rivâyetlerin doğru bir şekilde aktarılması ve anlaşılması için büyük çaba

göstermişlerdir. Bu rivayetlerin doğruluk derecelerini tespit etmek üzere bugüne kadar pek çok çalışma yapılmış, rivayetlerdeki illet, idrâc, kalb vb. kusurlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Rivayetlerin sıhhat derecelerinin daha iyi bilinmesi ve metinleri daha doğru anlaşılması için yapılması gereken çalışmalardan biri de maklûb rivayetleri incelemektir. Maklûb rivâyet, hadislerin hem senedini hem de metnini ilgilendiren bir kavramdır. Bu makalede hadis metodolojisine göre maklûb rivâyet, maklûb rivâyetin çeşitleri ve hükmü incelenmektedir. Ayrıca muhaddislerin maklûb rivâyete başvurmalarının nedenleri ve bu-nunla ilgili örnekler de sunulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Maklûb, Kalb, Rivâyet, Sened, Metin.

Maqlub Hadith in the Methodology of HadithAbstract

Muhaddiths have made great efforts in transferring and understanding of the narrations in a right way. To determine the degree of accuracy of these narrations, many studies have been conducted so far and defects such as disorder, ıdraj and qalb in narrations have been tried to be detected. One of the studies for a better understanding of narrations’ reliability levels and to understand the texts accurately is examining maqlub narrations. Maqlub narration is a concept that concerns both the sanad and the text of the hadiths. According to the methodology of hadith, maqlub narration, the types and provision of maqlub hadiths are examined in this study. Furthermore, the reasons of muhaddiths’ resorting to maqlub narrations and related examples about this situation are presented.

Keywords: Maqlub, Qalb, Narration, Sanad, Hadith Text.

HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

*) Yrd.Doç.Dr.,MuşAlparslanÜniv.İslamiİlimlerFakültesi,İDKAB, (e-posta:[email protected])

Recep ASLAN (*)

EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 18 Sayı: 60 (Yaz 2014)

Page 2: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

2 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

GİRİŞSahabedönemindenitibarenhadisrivayetlerindemeydanagelebilecekherhangibir

tasarrufun yol açacağı bozulmaların önüne geçmek üzere titizlik gösteren, bu konudaçevresinetavsiyelerdebulunanvearkadaşlarınınhatalarınıdüzeltenkişilerolduğugibi,bukonudayapılanihmalvekusurlarımüsamahailekarşılayankişilerdevardır.Müsa-mahahernekadarinsanunsuruylaalakalıolsada,rivayetlerinsağlıklıbirşekildeakta-rılmasınamanidir.Ancakinsanınhataveunutkanlıközelliğinesahipolduğugerçeğinidegözönündetutmakgerekir.Bubakımdanhadistenkidindedikkatvetitizliğiylebilinenvehassasiyetiyletanınanbazıâlimlerrivayetedeninkişiseldurumundankaynaklananhatavekusurları tamamıylaortadankaldırmakyerine,bunlarımümkünolanasgaridüzeyeindirmeyeçalışmışlardır(Doğanay,2009:120-121).1

Hangişekildeolursaolsunrâvî tasarruflarınınrivâyetlerüzerindeetkiliolduğubirgerçektir.Bununenönemlisonuçlarındanbirilâfızlardatakdimvetehireyolaçmışolma-sıdır.Bizbuçalışmadahadislerinsenedvemetinlerindemeydanagelentakdim-tehirleriinceleyeceğiz.

Hadislerinsenedvemetinlerindemeydanagelentakdim-tehirmaklûb/kalbterimiyleifadeedilir.Sözlükte“birşeyinaltınıüstünegetirmek,çevirmek”manasındakikalbkö-kündenism-imef’ulolanmaklûbsözcüğü,birhadisterimiolarak“isnâdındarâvilerinisimveyaneseplerinin,metnindeise,kelimeyahutibarelerinyerlerideğiştirilerekrivâyetedilenhadis”şeklindetanımlanmıştır.(Maklûbkavramınıntanımıiçinbkz.İbnHacer,1971:62;Sehâvî,t.y.:I,230;Suyûtî,1999:I,246;Cezâirî,1995:II,577;Ertürk,2003:447;Koçyiğit,1992:253;Uğur,1992:175-176,206;Aydınlı,2009a:168-169).

Butanımıbirazaçmakgerekirseşunlarısöylemekyerindeolur.Birhadisirivâyetedenrâvîbazenonunsenedinioluşturanrâvîisimlerininbazendemetniniteşkiledenkelimevecümlelerinyerlerinideğiştirerekveyayerinebaşkakelimeyadacümlelergetirerekri-vâyeteder.İlaveettiğişeylerbaşkarivâyetinibareleriolabilirveyahadisinisnâdınıtama-mıylakaldırıpbaşkabirhadisinisnâdınıgetirebilir.Rivâyetinisnâdvemetniniteşkiledenkelimeyadacümlelerinyerlerinideğiştirmedahaçokhataileolabileceğigibi,râvîninhadisbilgisinivehâfızagücünüdenemekmaksadıylakastendeyapılabilir.(Ertürk,2003:447).Yerdeğiştirmeisnâddayapılmışsa“maklûbü’l-isnâd”,metindemeydanagelmişse“maklûbü’l-metin”,senedvemetinçaprazdeğiştirilmişse“kalb-imürekkeb”adınıalır.

Maklûbhadisleritanımak,muazzambirilmesâhipbulunmayı,rivâyetveisnâdlarlauzunzamanmeşgulolmayıgerektirir.Muhaddisinbuilimdekimaharetidehadislerdeki

1) er-Râmehürmuzî(ö.360/971),ilkhadisusûlkitaplarındanolan“el-Muhaddisu’l-Fâsıl”adlıeserin-de“takdimvetehir”edairaçmışolduğubaşlıkaltındailkkuşaklardatakdim-tehirinnasılkarşı-landığınadairçeşitlirivâyetlerisıralamaktadır.Hasanel-Basrî’nin(ö.110/728)şöyledediğirivâyetedilmektedir:“Mânayaisabetedildiğizamanhadiste takdimve tehiryapmaktasakıncayoktur.”Ebû’n-Nadr’ın(ö.207/822)daşöyledediğinakledilmektedir:“Beşveyaaltıkişihadisiaktardığın-da,takdimvetehiryapmayanhiçkimseyoktu,ancakanlamaynıydı.”Genişbilgiiçinbkz.(Râme-hürmuzî,1771:541-543).

Page 3: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

�HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

kalbleribilmesiyleanlaşılır(Salih,2010:156).NitekimBuhârî(ö.256/870)Bağdatâlim-leritarafındanimtihanedilmişvebukonudakivukufiyetiveyetkinliğiaçıkçagörülmüş-tür.Hatîbel-Bağdâdî(ö.463/1071)buolayışuşekildeaktarır:

“Buhârî,Bağdad’agittiğizamanBağdatulemasıonunetrafındatoplandılar.Sened-lerinivemetinlerinikalbederek,birmetnibaşkabirisnâda,onunsenedinidebaşkabirmetneekleyerekyüzhadishazırlayıponkişiyeburivâyetlerdenon’aradetdağıttılarveBuhârîmeclisegeldiğizamanburivâyetlerionaokumalarını istediler. Buhârî’denbiryerdegörüşmeküzeresözaldılar.OgünbuluşmayeriniHorasan’avebaşkamemleket-leremensup yabancımuhaddislerle,Bağdatlı hadisçiler doldurdular.Herkes geldiktensonra,hazırlıklıolanonkişidenbirisözalarakbirhadisokuyupdurumunusordu.Buhârî,“bilmiyorum,” dedi.Diğerini sordu.Buhârî yine, “bilmiyorum,” dedi.Aynı tarzda di-ğer rivâyetleri teker teker sorduğundaBuhârî hep aynı cevabı veriyor, “bilmiyorum”,diyordu.Meclistebulunananlayışlıbazılarıbiribirinedönerek,“Adammeseleyianladı!”diyorlardı.AnlayışlıolmayanlardaBuhârî’yiacziyet,bilgisizlikveanlayışsızlıkilesuç-luyorlardı.Sonraonkişidenbirdiğerisözüalarakbumaklûbrivâyetlerisormayabaşladı.Buhârîyine,“bilmiyorum,”dedi.Buzâtaynıtarzdaonhadisideokuyupbitirdi.HepsinedeBuhârî“bilmiyorum”diyekarşılıkverdi.Dahasonraüçüncü,dördüncüvediğerlerimaklûbhadisleri sorupbitirdiler.Aldıkları cevaphep“bilmiyorum”sözünden ibaretti.Buhârîsorularınbittiğinianlayınca,ilkdefasoranadönerek,ilkolarakokuduğunuzhadisşöyledir,ikincisişöyledir,diyereküçüncü,dördüncüveonuncuyakadaraynısıraylaasıl-larınıokuyor,hermetnikendiisnâdına,herisnâdıdaaitolduğumetnebağlıyordu.Diğerdokuzkişininhadislerinedeaynıtarzdacevapvererekhermetniveisnâdıaitolduklarıisnâdavemetnebağladı.Budurumugörenleronunhâfızasınınmükemmelolduğunuik-rârederekfaziletinikabulettiler”(Hatîb,2001:II,340-341;İbnHacer,1994:II,868-869;Suyûtî,1999:I,247-248;Cezâirî,1995:II,579-580;Salih,2010:156;Aydınlı,2009b:124).

Buharî’nin imtihana tabi tutulmasıdagösteriyorki,hadisâlimleri,hadislerinsenetvemetinlerininsağlıklıbirşekilderivayetedilmesinebüyükbirönemgöstermişler,bukonudarâvîleriimtihanatabitutmaktangerikalmamışlardır.

MAKLÛB RİVÂYETİN ÇEŞİTLERİMuhaddisler genel anlamdamaklûb rivâyeti, maklûbu’l-isnâd, maklûbu’l-metn ve

kalb-imürekkebolmaküzereüçayrıkısımdaincelemişlerdir.

A. SENEDİ MAKLÛB OLAN HADİS RİVÂYETİ: Hadisinsenedindekalbmeydanagelmesiikişekildeolur:1.Senettekirâvîisimleritakdim-tehiriledeğiştirilir.Ka‘bb.MürreyerineMürreb.

Ka‘byadaVelidb.MüslimyerineMüslimb.Veliddenilmekşekliylebabaveoğlunisim-lerininyerlerinideğiştirmekleolur(İbnHacer,1971:62;Cezâirî,1995:II,578;Baban-

Page 4: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

4 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

zâde,2010:303;Şahyar,2011:244). Sadecerâvîisimlerinintakdim-tehiriileilgilikalbçeşidihakkındaHatîbel-Bağdâdî“Râfi‘u’l- İrtiyâb fi’l-Maklûb mine’l-Esmâ’ ve’l-Ensâb”adlımüstakilbireseryazmıştır.

BuşekildemaklûbbirrivâyeteEbûDâvûd’un(ö.275/888)Şurahbilb.es-Semt(ö.36/656)tarîkiileKa‘bb.Mürre(ö.57/676)yadaMürreb.Ka‘b’danrivâyettebulunmasıörnekgösterilebilir(EbûDâvûd,1999:‘Itk,14).EbûDâvûd’un,adınıkesinbirbiçimdeveremeyipşüpheilezikrettiğisahabî,Nesâî(ö.303/915)veİbnMâce(ö.273/886)tara-fındankesinbirifadeileKa‘bb.Mürreolarakisimlendirilmiştir.Tirmizî(ö.279/892)isebusahabîninherikişekildedeisimlendirildiğiniifadeetmektedir(Tirmizî, t.y.:Fezâilu’l-Cihâd,9;Nesâî,2001:Itk,1;İbnMâce, t.y.:İkâmetu’s-Salât,154).TabakatkitaplarındadabusahâbîninismininKa‘bb.MürreveyaMürreb.Ka‘boluşuhakkındabirşüphedenbahsediliyorsa da tercih edilen isminKa‘b b.Mürre olduğu görülmektedir (İbn Sa‘d, 2001:IX,417;Buhârî, t.y.:VIII,5;Mizzî,1992:XXIV,196-197;İbnHacer,1853:V,309).DolayısıylaEbûDâvûd’unkullandığıMürreb.Ka‘bismininmaklûbolduğuortayaçıkmaktadır.

2.Birrâvîilemeşhûrbirhadis,aynıtabakadanbirbaşkarâvîdennakledilerekisnâddadeğişiklikmeydanagetirilir.Budeğişiklikbazenbirkaçrâvîninaynıtabakadanbaşkalarıiledeğiştirilmesişeklindedeoluşur.

Birrivâyetimeşhûrolduğuisnâdındışındabirbaşkatarîktenaktarmakçoğuzamanmuhaddislerinilgisiniçekmekvegarîbrivâyeteldeetmekamacıilekasdenyapılanbirişlemolarakortayaçıkmıştır.Böylebirmetodadahaçokyalancıveyaçokzayıfrâvîlerbaşvururlar.Böyleleri,sözgelişihadisSâlimb.Abdillah’tan(ö.106/724)rivâyetlemeş-hurkenNafi‘’den(ö.117/735)rivâyetedilmişolarakveyaMâlikb.Enes’ten(ö.179/795)rivâyetedilmeklemeşhûr ikenUbeydullahb.Ömer’den (ö.235/849)nakledilmişgibigösterirler.Hammâdb.Amren-Nâsibî(ö.?),Ebûİsmaîlİbrahimb.EbûHayye(ö.?)veBehlûlb.Ubeydel-Kindî(ö.?)buişiyapanlararasındazikredilir(Suyûtî,1999:I,246;Uğur,1992:207;Şahyar,2011:245).Buşekildekimaklûbbirhadiseşuörnekzikredi-lebilir:

Hammâdb.Amren-Nâsibî(ö.?)>A‘meş(ö.148/765)>EbûSâlih(ö.101/719)>EbûHureyre(ö.57/676)tarîkiileHz.Peygamber’in“Yoldamüşriklerlekarşılaştığınızzamanonlaraöncesizselamvermeyiniz”buyurduğurivâyetedilmiştir(Taberânî,1995:VI,262).

Buhadisinmeşhûrolanisnâdıaslında“Suheylb.EbîSâlih(ö.138/755)>EbûSâlih>EbûHureyre”şeklindedir(Müslim,2006:Selâm,4;Ahmedb.Hanbel,2001:XV,452).AncakbiryalancıolanHammâdb.Amr,Suheylb.EbîSâlihyerineA‘meş’ikoyarakrivâ-yetetmiştir.Böyleceaslındasahîholanhadismaklûbhalegelmiştir(İbnHacer,1994:II,865;Suyûtî,1999:I,246;Uğur,1992:207;Aydınlı,2009b:126-127;Şahyar,2011:245).Maklûb’unbuçeşidine“mesrûk”dadenir(Şakir,1995:83;Cezâirî,1995:II,578).

İsnâddakalbbazenkasıtlıolarakdeğilderâvîningafletvehatasıilemeydanagelmişolabilir.Buşekilderâvîsiningafletiyüzündenhadisisnâdındayeralanrâvîninismi,aynı

Page 5: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

�HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

tabakadanbirbaşkarâvîiledeğiştirilebilir.Buşekildeolanmaklûbrivâyetedeşuörnek-lerizikredebiliriz:

1.Cerîrb.Hazm(ö.170/786)>Sâbitel-Bunânî (ö.127/744)>Enesb.Mâlik (ö.93/712) tarîki ileHz. Peygamber’in “Namaz için ezân okunduğu zaman (veya kametgetirildiğizaman)beni(evimdençıkarken)görmedikçeayağakalkmayınız”buyurduğuaktarılmıştır(Tirmizî, t.y.:Ebvâbu’s-Salât,256;Tayâlisî,1999:III,515;Taberânî,1995:IX,150).

Bu hadis esas itibariylemuhaddisler arasında “Yahya b. EbîKesîr (ö. 129/746) >Abdullahb.EbîKatâde(ö.95/713)>Babası(EbûKatâdeel-Ensârî(ö.54/673)>Hz.Peygamber”isnâdıylaşöhretbulmuştur(Buhârî,1980:Ezân,22,23,Cum‘a,18;Müslim,2006:Mesâcid,29;EbûDâvûd,1999:Salât,46;Tirmizî, t.y.:Ebvâbu’s-Salât,256;Nesâî, 2001:Mesâcid,306,Ezân,716;Dârimî,2000:Salât,47;Ahmedb.Hanbel,2001:XXX-VII,218,274,278,307,324).

Cerîrb.Hazmadındaki râvîaslındaHaccâces-Savvâf’tan (ö.143/795) işittiği sözkonusu hadisi Sâbit el-Bunânî’den rivâyet ettiğini sanarak ondan rivâyette bulunmuş-tur.BudurumuHammâdb.Zeyd (ö.179/795) şöyle anlatmaktadır: “Cerîr ilebirlikteSâbit’inyanındabulunuyorduk.Haccâces-Savvâfdaoradaidi.HaccâcbizeYahyab.EbîKesîr’denAbdullahb.EbîKatâdetarîkiilebuhadisirivâyetetti.HalbukiCerîr,sonra-danhadisiSâbit’inrivâyetettiğinisanarakondanrivâyettebulundu”(İbnu’s-Salâh,1998:102;Suyûtî,1999:I,249;Uğur,1992:207).

2.Şu‘beb.el-Haccâc(ö.160/776),“Ebûİshâk(Amrb.Abdullah,ö.128/745)>el-Hâris(el-A‘ver,ö.?)>Abdullahb.Mes‘ûd(ö.32/652)”tarîkiilerivâyetedilen“Hiçbirkulkadereimanetmedikçeimanıntadınaeremez”hadisini(Taberânî,1983:IX,172;Hey-semî,1994:VII,407)hatasonucuAbdullahb.Mes‘ûdyerineAli’den(ö.40/660)rivâyetetmeyekalkışmış,fakatöğrencisiYahyael-Kattân(ö.198/813)hemenmüdahaleederekbuhadisiSüfyân’dan“Ebûİshâk>el-Hâris>Abdullahb.Mes‘ûd”tarîkiilealdıklarınısöyleyerekŞu‘be’ninhatasınıdüzeltmeyolunagitmiştir(Mizzî,1992:V,248;İbnHacer, t.y.: I,331;Sehâvî, t.y.: I,236;Cezâirî,1995: II,580; Babanzâde,2010:307;Şahyar,2011:246).

3.Süfyanes-Sevrî(ö.161/777),“Nâfî(ö.117/735)>Sâlim(b.Abdullahb.Ömer,ö.106/724)>(ez-Zübeyr)Ebu’l-Cerrâh(ö.?)>ÜmmüHabîbe(ö.49/669)”tarîkiilerivâ-yetedilen“Meleklerberaberindeçıngırakbulunankafileninyanındabulunmaz”hadisini(EbûDâvûd,1999:Cihâd,51;Ahmedb.Hanbel,2001:XLIV,363,XLV,391,392;İbnHibbân,1993:X,556)“Ubeydullahb.Ömer(ö.147/764)>Nâfî>Abdullahb.Ömer(ö.73/692)”tarîkiilerivâyetetmiştir.BilindiğiüzereNâfî,rivâyetlerininbüyükbirkısmınıAbdullahb.Ömer’denalmıştır.BunedenleSüfyanes-Sevrî,Nâfî’ninbuhadisinideAb-dullahb.Ömer’dennaklettiğinivehmetmiştir.HalbukiNâfî,burivâyeti,alışılanıntersi-ne,Sâlim>Ebu’l-Cerrâh(ö.?)>ÜmmüHabîbe”tarîkiileaktarmıştır.BufarklıdurumSüfyanes-Sevrî’ninyanılmasınanedenolmuştur (Ahmedb.Hanbel,2001:XLV,393;Sehâvî,t.y.:I,236;Cezâirî,1995:II,580; Babanzâde,2010:307;Şahyar,2011:247).

Page 6: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

6 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

4.Mus‘abb.el-Mikdâm(ö.203/818),Süfyanes-Sevrî>Ebû’z-Zübeyr(ö.126/743)>Câbirb.Abdillah(ö.78/697) tarîki ilerivâyetedilen“Hz.Peygambersağelleavretmahallinedokunmaktannehyetti”rivâyetinde(İbnHibbân,1993:IV,282);EbûZur‘a(ö.264/877)veEbûHâtimer-Râzî(ö.277/890)’yegöreMus‘abb.el-Mikdâmhatayapmış-tır.Bunlaragöreisnâdınşuşekildeolmasıgerekir:Süfyanes-Sevrî>Ma’merb.Râşid (ö.153/770)>Yahyab.EbîKesîr(ö.132/749)>Abdullahb.EbîKatâde(ö.95/713)>EbûKatâde(ö.54/673)(İbnEbîHâtim,2006:I,440-441;İbnHacer,1994:II,874).Tir-mizî, es-Sunen’indeburivâyetinmaklûbolmayanvaryantınınakletmiştir(Tirmizî, t.y.:Ebvâbu’t-Tahâre,11).

Örneklerdedegörüldüğügibihadisin senedindekalb,ya senetteki râvî isimlerinintakdim-tehiriileolmuş;yadabirrâvîileşöhretbulmuşbirrivâyet,aynıtabakadanbirbaşkarâvîdenaktarılıpisnâddadeğişiklikyapılarakmeydanagetirilmiştir.

B. METNİ MAKLÛB OLAN HADİS RİVÂYETİ: Hadismetnindekelimeveyacümlelerinyerlerinintakdim-tehiryoluiledeğiştirilmesi

sonucumeydanagelmektedir.Metnimaklûbhadiseşuörnekleriverebiliriz:

Müslim’in(ö.261/874)EbûHureyre’denrivâyetinegöreHz.Peygamber,“(Allah’ınkıyametgünündekendigölgesialtındagölgelendireceğiyedisınıftanaltıncısı)solelininverdiğinisağeliduymayacakşekildegizlicesadakaverenkimsedir”buyurmuştur(Müs-lim,2006:Zekât,30).

Diğerhadiskaynaklarındaisesözkonusurivâyet,

8

Sevrî’nin yanılmasına neden olmuştur (Ahmed b. Hanbel, 2001: XLV,

393; Sehâvî, t.y.: I, 236; Cezâirî, 1995: II, 580; Babanzâde, 2010: 307;

Şahyar, 2011: 247).

4. Mus‘ab b. el-Mikdâm (ö. 203/818), Süfyan es-Sevrî >

Ebû’z-Zübeyr (ö. 126/743) > Câbir b. Abdillah (ö. 78/697) tarîki ile

rivâyet edilen “Hz. Peygamber sağ elle avret mahalline dokunmaktan

nehyetti” rivâyetinde (İbn Hibbân,1993: IV, 282); Ebû Zur‘a (ö.

264/877) ve Ebû Hâtim er-Râzî (ö. 277/890)’ye göre Mus‘ab b. el-

Mikdâm hata yapmıştır. Bunlara göre isnâdın şu şekilde olması

gerekir: Süfyan es-Sevrî > Ma’mer b. Râşid (ö. 153/770) > Yahya b.

Ebî Kesîr (ö. 132/749) > Abdullah b. Ebî Katâde (ö. 95/713) > Ebû

Katâde (ö. 54/673) (İbn Ebî Hâtim, 2006: I, 440-441; İbn Hacer, 1994:

II, 874). Tirmizî, es-Sunen’inde bu rivâyetin maklûb olmayan

varyantını nakletmiştir (Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’t-Tahâre, 11).

Örneklerde de görüldüğü gibi hadisin senedinde kalb, ya

senetteki râvî isimlerinin takdim-tehiri ile olmuş; ya da bir râvî ile

şöhret bulmuş bir rivâyet, aynı tabakadan bir başka râvîden aktarılıp

isnâdda değişiklik yapılarak meydana getirilmiştir.

B. METNİ MAKLÛB OLAN HADİS RİVÂYETİ:

Hadis metninde kelime veya cümlelerin yerlerinin takdim-tehir

yolu ile değiştirilmesi sonucu meydana gelmektedir.

Metni maklûb hadise şu örnekleri verebiliriz:

Müslim’in (ö. 261/874) Ebû Hureyre’den rivâyetine göre Hz.

Peygamber, “(Allah’ın kıyamet gününde kendi gölgesi altında

gölgelendireceği yedi sınıftan altıncısı) sol elinin verdiğini sağ eli

duymayacak şekilde gizlice sadaka veren kimsedir” buyurmuştur

(Müslim, 2006: Zekât, 30).

Diğer hadis kaynaklarında ise söz konusu rivâyet, حتى لا تعلم شماله

sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek şekilde gizlice“ ما تنفق يمينه

sadaka veren kimse” şeklinde nakledilmiştir (Buhârî, 1980: Ezân, 36;

8

Sevrî’nin yanılmasına neden olmuştur (Ahmed b. Hanbel, 2001: XLV,

393; Sehâvî, t.y.: I, 236; Cezâirî, 1995: II, 580; Babanzâde, 2010: 307;

Şahyar, 2011: 247).

4. Mus‘ab b. el-Mikdâm (ö. 203/818), Süfyan es-Sevrî >

Ebû’z-Zübeyr (ö. 126/743) > Câbir b. Abdillah (ö. 78/697) tarîki ile

rivâyet edilen “Hz. Peygamber sağ elle avret mahalline dokunmaktan

nehyetti” rivâyetinde (İbn Hibbân,1993: IV, 282); Ebû Zur‘a (ö.

264/877) ve Ebû Hâtim er-Râzî (ö. 277/890)’ye göre Mus‘ab b. el-

Mikdâm hata yapmıştır. Bunlara göre isnâdın şu şekilde olması

gerekir: Süfyan es-Sevrî > Ma’mer b. Râşid (ö. 153/770) > Yahya b.

Ebî Kesîr (ö. 132/749) > Abdullah b. Ebî Katâde (ö. 95/713) > Ebû

Katâde (ö. 54/673) (İbn Ebî Hâtim, 2006: I, 440-441; İbn Hacer, 1994:

II, 874). Tirmizî, es-Sunen’inde bu rivâyetin maklûb olmayan

varyantını nakletmiştir (Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’t-Tahâre, 11).

Örneklerde de görüldüğü gibi hadisin senedinde kalb, ya

senetteki râvî isimlerinin takdim-tehiri ile olmuş; ya da bir râvî ile

şöhret bulmuş bir rivâyet, aynı tabakadan bir başka râvîden aktarılıp

isnâdda değişiklik yapılarak meydana getirilmiştir.

B. METNİ MAKLÛB OLAN HADİS RİVÂYETİ:

Hadis metninde kelime veya cümlelerin yerlerinin takdim-tehir

yolu ile değiştirilmesi sonucu meydana gelmektedir.

Metni maklûb hadise şu örnekleri verebiliriz:

Müslim’in (ö. 261/874) Ebû Hureyre’den rivâyetine göre Hz.

Peygamber, “(Allah’ın kıyamet gününde kendi gölgesi altında

gölgelendireceği yedi sınıftan altıncısı) sol elinin verdiğini sağ eli

duymayacak şekilde gizlice sadaka veren kimsedir” buyurmuştur

(Müslim, 2006: Zekât, 30).

Diğer hadis kaynaklarında ise söz konusu rivâyet, حتى لا تعلم شماله

sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek şekilde gizlice“ ما تنفق يمينه

sadaka veren kimse” şeklinde nakledilmiştir (Buhârî, 1980: Ezân, 36;

“sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek şekilde gizlice sadaka veren kimse”şeklindenak-ledilmiştir(Buhârî,1980:Ezân,36;Zekât,16;Hudûd,19;Tirmizî, t.y.:Zühd,53;Nesâî, 2001:Kadâ,2;Mâlikb.Enes,2003:Şi‘r,5).GörüldüğügibiMüslim’in“sağ elinin ver-diğini”yerine“sol elinin verdiğini”şeklindekirivâyetimaklûbtur.Sahîholanise,diğerkaynakların“sağ elinin verdiğini”şeklindekirivâyetidir(Buörneğindeğerlendirmesiiçinbkz. İbnHacer,1994: II,882-883;Suyûtî,1999: I,247;Babanzâde,2010:304;Uğur,1992:208;Aydınlı,2009b:124-125;Yücel,2011:187).

İbnHacerel-Askalânî(ö.852/1448),Müslim’dekirivâyetinmaklûbolduğunusöy-lemektevedoğrusununyineBuhârî’ninSahîh’indegeçen“sağ elin verdiğini sol el bil-meyecek”ifadesininyeraldığıhadisolduğunubelirtmiştir.AncakMüslim’inSahîh’indesadecemaklûbrivâyetyeralmaktadır(İbnHacer,1994:II,883;Ertürk,2003:448).SahîholanrivâyetinBuhârîveMâlikb.EnesrivâyetiolduğunuNevevî(ö.676/1277)dedilegetirmektedir.Onunifadesinegöre,Müslim’inSahîh’indekirivâyettevehimbulunmak-

DÜZELTME

1) S. 6. da “B. METNİ MAKLUB OLAN HADİS RİVAYETİ” ilk metnin bazı harekeleri eksik çıkmıştır. Metnin doğrusu şu şekildedir.

2) Kaynakça’da “Müessestü’r-Risâle” kısmının geçtiği yerler yanlış yazılmış; doğrusu: “Müessesetü’r-Risâle” olacaktır. Başka bir eksiklik yok. İlgi ve alakanız için teşekkür ederim. Selamlar. Recep Aslan

DÜZELTME

1) S. 6. da “B. METNİ MAKLUB OLAN HADİS RİVAYETİ” ilk metnin bazı harekeleri eksik çıkmıştır. Metnin doğrusu şu şekildedir.

2) Kaynakça’da “Müessestü’r-Risâle” kısmının geçtiği yerler yanlış yazılmış; doğrusu: “Müessesetü’r-Risâle” olacaktır. Başka bir eksiklik yok. İlgi ve alakanız için teşekkür ederim. Selamlar. Recep Aslan

Page 7: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

�HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

tadır.BudurumMüslim’dendeğilde,(Sahîh’innüshalarını)kendisindenrivâyetedenler-denkaynaklanmışolabilir(Nevevî,1929:VII,122).Sağelleyapılaninfakınsadakanınaçıktanverilmesini,solelleyapılanınisegizliliğigerektirdiği,busebeplesolelleyapılaninfakınsağelleyapılandandahaüstünolduğubelirtilerekmaklûbkabuledilenrivâyetleilgilifarklıyorumgetirenlerdebulunmaktadır(İbnHacer,1994:II,883;Ertürk,2003:448).

Uneyse bint Hubeyb’in rivâyetine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “(Sa-hurda)İbnUmmiMektûmezânokuduğundayiyin,için.Bilâlezânokuduğuzamaniseyemeyin, içmeyin” (Nesâî, 2001:Ezân, 686;Ahmed b.Hanbel, 2001:XLV, 428; İbnHuzeyme,1980:I,210;İbnHibbân,1993:VIII,252).

BuhadisinAbdullahb.ÖmerveÂişerivâyetişuşekildedir:

“Bilal geceleyin ezan okur, İbnUmmiMektûm ezân okuyuncaya kadar yiyip içi-niz” (Buhârî, 1980: Ezân, 11, 13, Şehâdât, 11;Müslim, 2006: Siyâm, 8;Tirmizî, t.y.:Ebvâbu’s-Salât,149;Nesâî,2001:Ezân,685,686;Ahmedb.Hanbel,2001:VIII,152;IX,171;XL,198,320).

Burivâyette,Hz.PeygamberBilâl’ingeceleyinezânıerkenokuduğunu;onunezânokumasıüzerinesahuryemeğininkesilmemesini;İbnUmmiMektûmezânıokuyuncayakadaryemeiçmesüresininuzatılmasınısöylemiştir.BurivayettenanlaşıldığınagöreİbnUmmiMektûmezânıgeçokumaktadırveookuyuncayakadarsahuryemeğidevamet-mektedir.Nitekimbaşkarivâyetlerdede“İbnUmmiMektûmâmâidivekendisinebirileri‘sabahvaktioldu,sabahvaktioldu’diyerekhabervermedenezânokumazdı”denmekte-dir(Buhârî,1980:Ezân,11;Mâlikb.Enes,2003:Salât,3).Oysailkrivâyettekalbyapıl-dığı,yaniBilâlileİbnUmmiMektûm’unyerlerideğiştiğiiçinhadisinesprisideğişmiş,durumtersinedönüşmüştür.BununlabirlikteİbnHuzeyme(ö.311/923)veİbnHibbân(ö.354/965),BilâlileİbnUmmiMektûm’unsırailebazenöncebiri,sonradiğeri;bazendeaksineezânokumuşolabilecekleriihtimalinegörete’vilegiderekikihadisinarasınıte’life çalışarakUneysehadisininmaklûbolmadığını söylemişlersede (İbnHuzeyme,1980:I,210-211;İbnHibbân,1993:VIII,252-253)hadisâlimlerindenbuyorumaka-tılanlarolmamıştır(İbnHacer,1994:II,879-881;Sehâvî,t.y.:I,237;Cezâirî,1995:II,578;Uğur,1992:208).

9

Zekât, 16; Hudûd, 19; Tirmizî, t.y.: Zühd, 53; Nesâî, 2001: Kadâ, 2;

Mâlik b. Enes, 2003: Şi‘r, 5). Görüldüğü gibi Müslim’in “sağ elinin

verdiğini” yerine “sol elinin verdiğini” şeklindeki rivâyeti maklûbtur.

Sahîh olan ise, diğer kaynakların “sağ elinin verdiğini” şeklindeki

rivâyetidir (Bu örneğin değerlendirmesi için bkz. İbn Hacer, 1994: II,

882-883; Suyûtî, 1999: I, 247; Babanzâde, 2010: 304; Uğur, 1992:

208; Aydınlı, 2009b: 124-125; Yücel, 2011: 187).

İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1448), Müslim’deki rivâyetin

maklûb olduğunu söylemekte ve doğrusunun yine Buhârî’nin

Sahîh’inde geçen “sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek” ifadesinin yer

aldığı hadis olduğunu belirtmiştir. Ancak Müslim’in Sahîh’inde

sadece maklûb rivâyet yer almaktadır (İbn Hacer, 1994: II, 883;

Ertürk, 2003: 448). Sahîh olan rivâyetin Buhârî ve Mâlik b. Enes

rivâyeti olduğunu Nevevî (ö. 676/1277) de dile getirmektedir. Onun

ifadesine göre, Müslim’in Sahîh’indeki rivâyette vehim

bulunmaktadır. Bu durum Müslim’den değil de, (Sahîh’in nüshalarını)

kendisinden rivâyet edenlerden kaynaklanmış olabilir (Nevevî, 1929:

VII, 122). Sağ elle yapılan infakın sadakanın açıktan verilmesini, sol

elle yapılanın ise gizliliği gerektirdiği, bu sebeple sol elle yapılan

infakın sağ elle yapılandan daha üstün olduğu belirtilerek maklûb

kabul edilen rivâyetle ilgili farklı yorum getirenler de bulunmaktadır

(İbn Hacer, 1994: II, 883; Ertürk, 2003: 448).

Uneyse bint Hubeyb’in rivâyetine göre, Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “(Sahurda) İbn Ummi Mektûm ezân okuduğunda yiyin,

için. Bilâl ezân okuduğu zaman ise yemeyin, içmeyin” (Nesâî, 2001:

Ezân, 686; Ahmed b. Hanbel, 2001: XLV, 428; İbn Huzeyme, 1980: I,

210; İbn Hibbân, 1993: VIII, 252).

Bu hadisin Abdullah b. Ömer ve Âişe rivâyeti şu şekildedir:

9

Zekât, 16; Hudûd, 19; Tirmizî, t.y.: Zühd, 53; Nesâî, 2001: Kadâ, 2;

Mâlik b. Enes, 2003: Şi‘r, 5). Görüldüğü gibi Müslim’in “sağ elinin

verdiğini” yerine “sol elinin verdiğini” şeklindeki rivâyeti maklûbtur.

Sahîh olan ise, diğer kaynakların “sağ elinin verdiğini” şeklindeki

rivâyetidir (Bu örneğin değerlendirmesi için bkz. İbn Hacer, 1994: II,

882-883; Suyûtî, 1999: I, 247; Babanzâde, 2010: 304; Uğur, 1992:

208; Aydınlı, 2009b: 124-125; Yücel, 2011: 187).

İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1448), Müslim’deki rivâyetin

maklûb olduğunu söylemekte ve doğrusunun yine Buhârî’nin

Sahîh’inde geçen “sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek” ifadesinin yer

aldığı hadis olduğunu belirtmiştir. Ancak Müslim’in Sahîh’inde

sadece maklûb rivâyet yer almaktadır (İbn Hacer, 1994: II, 883;

Ertürk, 2003: 448). Sahîh olan rivâyetin Buhârî ve Mâlik b. Enes

rivâyeti olduğunu Nevevî (ö. 676/1277) de dile getirmektedir. Onun

ifadesine göre, Müslim’in Sahîh’indeki rivâyette vehim

bulunmaktadır. Bu durum Müslim’den değil de, (Sahîh’in nüshalarını)

kendisinden rivâyet edenlerden kaynaklanmış olabilir (Nevevî, 1929:

VII, 122). Sağ elle yapılan infakın sadakanın açıktan verilmesini, sol

elle yapılanın ise gizliliği gerektirdiği, bu sebeple sol elle yapılan

infakın sağ elle yapılandan daha üstün olduğu belirtilerek maklûb

kabul edilen rivâyetle ilgili farklı yorum getirenler de bulunmaktadır

(İbn Hacer, 1994: II, 883; Ertürk, 2003: 448).

Uneyse bint Hubeyb’in rivâyetine göre, Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “(Sahurda) İbn Ummi Mektûm ezân okuduğunda yiyin,

için. Bilâl ezân okuduğu zaman ise yemeyin, içmeyin” (Nesâî, 2001:

Ezân, 686; Ahmed b. Hanbel, 2001: XLV, 428; İbn Huzeyme, 1980: I,

210; İbn Hibbân, 1993: VIII, 252).

Bu hadisin Abdullah b. Ömer ve Âişe rivâyeti şu şekildedir:

10

“Bilal geceleyin ezan okur, İbn Ummi Mektûm ezân

okuyuncaya kadar yiyip içiniz” (Buhârî, 1980: Ezân, 11, 13, Şehâdât,

11; Müslim, 2006: Siyâm, 8; Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’s-Salât, 149; Nesâî,

2001: Ezân, 685, 686; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 152; IX, 171;

XL, 198, 320).

Bu rivâyette, Hz. Peygamber Bilâl’in geceleyin ezânı erken

okuduğunu; onun ezân okuması üzerine sahur yemeğinin

kesilmemesini; İbn Ummi Mektûm ezânı okuyuncaya kadar yeme

içme süresinin uzatılmasını söylemiştir. Bu rivayetten anlaşıldığına

göre İbn Ummi Mektûm ezânı geç okumaktadır ve o okuyuncaya

kadar sahur yemeği devam etmektedir. Nitekim başka rivâyetlerde de

“İbn Ummi Mektûm âmâ idi ve kendisine birileri ‘sabah vakti oldu,

sabah vakti oldu’ diyerek haber vermeden ezân okumazdı”

denmektedir (Buhârî, 1980: Ezân, 11; Mâlik b. Enes, 2003: Salât, 3).

Oysa ilk rivâyette kalb yapıldığı, yani Bilâl ile İbn Ummi Mektûm’un

yerleri değiştiği için hadisin esprisi değişmiş, durum tersine

dönüşmüştür. Bununla birlikte İbn Huzeyme (ö. 311/923) ve İbn

Hibbân (ö. 354/965), Bilâl ile İbn Ummi Mektûm’un sıra ile bazen

önce biri, sonra diğeri; bazen de aksine ezân okumuş olabilecekleri

ihtimaline göre te’vile giderek iki hadisin arasını te’life çalışarak

Uneyse hadisinin maklûb olmadığını söylemişlerse de (İbn Huzeyme,

1980: I, 210-211; İbn Hibbân, 1993: VIII, 252-253) hadis âlimlerinden

bu yoruma katılanlar olmamıştır (İbn Hacer, 1994: II, 879-881;

Sehâvî, t.y.: I, 237; Cezâirî, 1995: II, 578; Uğur, 1992: 208).

Ebû Hureyre’nin rivâyetine göre Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “…Size bir şey emrettiğimde onu yapınız, size bir şeyi

yasakladığımda elinizden geldiği kadar ondan sakınınız”

(Taberânî,1995: III, 135).

10

“Bilal geceleyin ezan okur, İbn Ummi Mektûm ezân

okuyuncaya kadar yiyip içiniz” (Buhârî, 1980: Ezân, 11, 13, Şehâdât,

11; Müslim, 2006: Siyâm, 8; Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’s-Salât, 149; Nesâî,

2001: Ezân, 685, 686; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 152; IX, 171;

XL, 198, 320).

Bu rivâyette, Hz. Peygamber Bilâl’in geceleyin ezânı erken

okuduğunu; onun ezân okuması üzerine sahur yemeğinin

kesilmemesini; İbn Ummi Mektûm ezânı okuyuncaya kadar yeme

içme süresinin uzatılmasını söylemiştir. Bu rivayetten anlaşıldığına

göre İbn Ummi Mektûm ezânı geç okumaktadır ve o okuyuncaya

kadar sahur yemeği devam etmektedir. Nitekim başka rivâyetlerde de

“İbn Ummi Mektûm âmâ idi ve kendisine birileri ‘sabah vakti oldu,

sabah vakti oldu’ diyerek haber vermeden ezân okumazdı”

denmektedir (Buhârî, 1980: Ezân, 11; Mâlik b. Enes, 2003: Salât, 3).

Oysa ilk rivâyette kalb yapıldığı, yani Bilâl ile İbn Ummi Mektûm’un

yerleri değiştiği için hadisin esprisi değişmiş, durum tersine

dönüşmüştür. Bununla birlikte İbn Huzeyme (ö. 311/923) ve İbn

Hibbân (ö. 354/965), Bilâl ile İbn Ummi Mektûm’un sıra ile bazen

önce biri, sonra diğeri; bazen de aksine ezân okumuş olabilecekleri

ihtimaline göre te’vile giderek iki hadisin arasını te’life çalışarak

Uneyse hadisinin maklûb olmadığını söylemişlerse de (İbn Huzeyme,

1980: I, 210-211; İbn Hibbân, 1993: VIII, 252-253) hadis âlimlerinden

bu yoruma katılanlar olmamıştır (İbn Hacer, 1994: II, 879-881;

Sehâvî, t.y.: I, 237; Cezâirî, 1995: II, 578; Uğur, 1992: 208).

Ebû Hureyre’nin rivâyetine göre Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “…Size bir şey emrettiğimde onu yapınız, size bir şeyi

yasakladığımda elinizden geldiği kadar ondan sakınınız”

(Taberânî,1995: III, 135).

10

“Bilal geceleyin ezan okur, İbn Ummi Mektûm ezân

okuyuncaya kadar yiyip içiniz” (Buhârî, 1980: Ezân, 11, 13, Şehâdât,

11; Müslim, 2006: Siyâm, 8; Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’s-Salât, 149; Nesâî,

2001: Ezân, 685, 686; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 152; IX, 171;

XL, 198, 320).

Bu rivâyette, Hz. Peygamber Bilâl’in geceleyin ezânı erken

okuduğunu; onun ezân okuması üzerine sahur yemeğinin

kesilmemesini; İbn Ummi Mektûm ezânı okuyuncaya kadar yeme

içme süresinin uzatılmasını söylemiştir. Bu rivayetten anlaşıldığına

göre İbn Ummi Mektûm ezânı geç okumaktadır ve o okuyuncaya

kadar sahur yemeği devam etmektedir. Nitekim başka rivâyetlerde de

“İbn Ummi Mektûm âmâ idi ve kendisine birileri ‘sabah vakti oldu,

sabah vakti oldu’ diyerek haber vermeden ezân okumazdı”

denmektedir (Buhârî, 1980: Ezân, 11; Mâlik b. Enes, 2003: Salât, 3).

Oysa ilk rivâyette kalb yapıldığı, yani Bilâl ile İbn Ummi Mektûm’un

yerleri değiştiği için hadisin esprisi değişmiş, durum tersine

dönüşmüştür. Bununla birlikte İbn Huzeyme (ö. 311/923) ve İbn

Hibbân (ö. 354/965), Bilâl ile İbn Ummi Mektûm’un sıra ile bazen

önce biri, sonra diğeri; bazen de aksine ezân okumuş olabilecekleri

ihtimaline göre te’vile giderek iki hadisin arasını te’life çalışarak

Uneyse hadisinin maklûb olmadığını söylemişlerse de (İbn Huzeyme,

1980: I, 210-211; İbn Hibbân, 1993: VIII, 252-253) hadis âlimlerinden

bu yoruma katılanlar olmamıştır (İbn Hacer, 1994: II, 879-881;

Sehâvî, t.y.: I, 237; Cezâirî, 1995: II, 578; Uğur, 1992: 208).

Ebû Hureyre’nin rivâyetine göre Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “…Size bir şey emrettiğimde onu yapınız, size bir şeyi

yasakladığımda elinizden geldiği kadar ondan sakınınız”

(Taberânî,1995: III, 135).

Page 8: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

8 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

EbûHureyre’ninrivâyetinegöreHz.Peygamberşöylebuyurmuştur:“…Sizebirşeyemrettiğimdeonuyapınız, size bir şeyi yasakladığımda elinizdengeldiği kadar ondansakınınız”(Taberânî,1995:III,135).

Buhadisdiğerkaynaklarda, “Sizebirşeyiyasaklarsamondansakınınız,sizebirşeyiemredersemelinizdengeldi-

ğikadaronuyapmayaçalışınız”ifadesiileaktarılmıştır(Buhârî,1980:İ‘tisâm,2;Müs-lim,2006:Hac,73,Fezâil,37;Nesâî,2001:Menâsik,1;İbnMâce, t.y.:Mukaddime,1).Asılrivâyetteemirleringüçyettiğinceyerinegetirilmesiifadeedilmişkenmaklûbrivâ-yetteyasaklardangüçyettiğincesakınılmasındansözedilmiştir.Busebeplema‘rufolan,Sahihayn’davediğertemelhadiskaynaklarındageçenrivâyettir(Suyûtî,1999:I,247;Cezâirî,1995:II,578;Babanzâde,2010:304;Kırbaşoğlu,1999:198).

Abdullahb.Ömer’denrivâyetedildiğinegöre,oşöyledemiştir:“Hafsa’nınevininüs-tüneçıktım.Hz.Peygamber’inarkasınıŞam’adönmüşvekıbleyeyönelmişolarakhâce-tinigiderdiğinigördüm”(İbnHibbân,1993:IV,266-267).Burivâyetinmaklûbolduğuifadeedilmiştir(Aynî,2001:II,427;İbnHacer,1994:II,883;Sehâvî,t.y.:I,238).Hadi-sinasılrivâyetinegöre,“Hz.Peygamber’inkıbleyearkasınıdönmüşveŞamtarafınayö-nelmişolarakhâcetinigiderdiği”belirtilmiştir(Buhârî,1980:Vudû’,14;Müslim,2006:Tahâre,17;Tirmizî, t.y.:Ebvâbu’t-Tahâre,7;Ahmedb.Hanbel,2001:VIII,214-215,234;İbnHuzeyme,1980:I,35).

Görüldüğügibi,Hz.Peygamber’indavranışlarıkonusundayapılantasvirdemeydanagelentakdim-tehir,lafızveanlamdeğişimineönemliderecedeetkietmektedir.Cezâirî’ninaktardığınagöreİbnü’l-Cezerîşöyledemiştir:“Hadisbirvecihüzeredir.Lâfızlardanba-zılarınırâvîtakdim-tehiryaparvehadisinmanasıdeğişir.Belkidetamaksibirmanayıifadeeder”(Cezâirî,1995:II,581;Doğanay,2009:126).

11

Bu hadis diğer kaynaklarda,

“Size bir şeyi yasaklarsam ondan sakınınız, size bir şeyi

emredersem elinizden geldiği kadar onu yapmaya çalışınız” ifadesi ile

aktarılmıştır (Buhârî, 1980: İ‘tisâm, 2; Müslim, 2006: Hac, 73, Fezâil,

37; Nesâî, 2001: Menâsik, 1; İbn Mâce, t.y.: Mukaddime, 1). Asıl

rivâyette emirlerin güç yettiğince yerine getirilmesi ifade edilmişken

maklûb rivâyette yasaklardan güç yettiğince sakınılmasından söz

edilmiştir. Bu sebeple ma‘ruf olan, Sahihayn’da ve diğer temel hadis

kaynaklarında geçen rivâyettir (Suyûtî, 1999: I, 247; Cezâirî, 1995: II,

578; Babanzâde, 2010: 304; Kırbaşoğlu, 1999: 198).

Abdullah b. Ömer’den rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

“Hafsa’nın evinin üstüne çıktım. Hz. Peygamber’in arkasını Şam’a

dönmüş ve kıbleye yönelmiş olarak hâcetini giderdiğini gördüm” (İbn

Hibbân, 1993: IV, 266-267). Bu rivâyetin maklûb olduğu ifade

edilmiştir (Aynî, 2001: II, 427; İbn Hacer, 1994: II, 883; Sehâvî, t.y.:

I, 238). Hadisin asıl rivâyetine göre, “Hz. Peygamber’in kıbleye

arkasını dönmüş ve Şam tarafına yönelmiş olarak hâcetini giderdiği”

belirtilmiştir (Buhârî, 1980: Vudû’, 14; Müslim, 2006: Tahâre, 17;

Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’t-Tahâre, 7; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 214-

215, 234; İbn Huzeyme, 1980: I, 35).

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber’in davranışları konusunda

yapılan tasvirde meydana gelen takdim-tehir, lafız ve anlam

değişimine önemli derecede etki etmektedir. Cezâirî’nin aktardığına

göre İbnü’l-Cezerî şöyle demiştir: “Hadis bir vecih üzeredir.

Lâfızlardan bazılarını râvî takdim-tehir yapar ve hadisin manası

değişir. Belki de tam aksi bir manayı ifade eder” (Cezâirî, 1995: II,

581; Doğanay, 2009: 126).

EbûHureyre’denrivâyetedildiğinegöre,Hz.Peygamberşöylebuyurmuştur:“Biriniz

secdeettiğizaman,deveninçöktüğügibiçökmesin.Ellerinidizlerindenöncekoysun”(EbûDâvûd,1999:Salât,141;Dârimî,2000:Salât,74).

Rivâyetinsonkısmındaki

12

Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “Biriniz secde ettiği zaman, devenin çöktüğü gibi

çökmesin. Ellerini dizlerinden önce koysun” (Ebû Dâvûd, 1999: Salât,

141; Dârimî, 2000: Salât, 74).

Rivâyetin son kısmındaki ليضع يديه قبل ركبتيه ifadesinde takdim

ve tehir söz konusudur. يديه ile ركبتيه kelimeleri yer değiştirmiştir. Bu

da, rivâyeti kendi içinde çelişkili hale getirmiştir. Tahâvî’nin (ö.

321/933) ifadesine göre, Ebû Hureyre rivâyetinin başlangıcı ile sonu

tenâkuz halindedir. Çünkü namaz kılan kişi ellerini dizlerinden önce

koyduğu zaman, devenin çöktüğü gibi çökmüş olur. Deve çöktüğü

zaman, önce ön ayaklarını koyar, arka iki ayağı dik kalır. Kalkacağı

zaman, önce arka iki ayağını diker, ön ayakları yere bitişik kalır. Hz.

Peygamber bundan nehyetmiş ve tersini yapmıştır. Yere en yakın

olanı önce koymuş, yerden en yüksekte olanı da önce kaldırmıştır.

Önce dizlerini koymuş, sonra ellerini, daha sonra alnını koymuştur.

Kalkacağı zaman da önce başını, sonra ellerini, sonra dizlerini

kaldırmıştır. Bu durum, devenin fiilinin tersidir (Tahâvî, 1994: I, 254;

Doğanay, 2009: 125). Hâlbuki rivâyetin baş tarafı devenin yaptığı gibi

yapmaktan nehyetmekte, son tarafı ise devenin yapmış olduğunun

aynısını emretmektedir. Ebû Hureyre varyantında râvîlerden bazıları

takdim-tehir yapmış olabilir. Rivâyetin kendi içerisinde çelişki ifade

etmesi de buradan kaynaklanmış olabilir. Hadisin Ebû Hureyre

rivâyetindeki bu durum, sadece lâfız ve anlam seviyesinde

farklılıklara ve çelişkilere sebep olmakla kalmamıştır. Tahâvî’nin

ifade ettiğine göre, bazıları Ebû Hureyre varyantını esas kabul ettikleri

için, secdeye giderken ellerin dizlerden önce yere konulması gerektiği

yönünde hüküm vermişlerdir (Tahâvî, 1994: I, 254; Doğanay, 2009:

125). Ebû Davûd tarafından rivâyet edilen Ebû Hureyre varyantının

maklûb olduğunun bir başka delili, yine Ebû Hureyre kanalıyla gelen

şu rivâyettir:

ifadesinde takdimvetehirsözkonu-sudur.

12

Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “Biriniz secde ettiği zaman, devenin çöktüğü gibi

çökmesin. Ellerini dizlerinden önce koysun” (Ebû Dâvûd, 1999: Salât,

141; Dârimî, 2000: Salât, 74).

Rivâyetin son kısmındaki ليضع يديه قبل ركبتيه ifadesinde takdim

ve tehir söz konusudur. يديه ile ركبتيه kelimeleri yer değiştirmiştir. Bu

da, rivâyeti kendi içinde çelişkili hale getirmiştir. Tahâvî’nin (ö.

321/933) ifadesine göre, Ebû Hureyre rivâyetinin başlangıcı ile sonu

tenâkuz halindedir. Çünkü namaz kılan kişi ellerini dizlerinden önce

koyduğu zaman, devenin çöktüğü gibi çökmüş olur. Deve çöktüğü

zaman, önce ön ayaklarını koyar, arka iki ayağı dik kalır. Kalkacağı

zaman, önce arka iki ayağını diker, ön ayakları yere bitişik kalır. Hz.

Peygamber bundan nehyetmiş ve tersini yapmıştır. Yere en yakın

olanı önce koymuş, yerden en yüksekte olanı da önce kaldırmıştır.

Önce dizlerini koymuş, sonra ellerini, daha sonra alnını koymuştur.

Kalkacağı zaman da önce başını, sonra ellerini, sonra dizlerini

kaldırmıştır. Bu durum, devenin fiilinin tersidir (Tahâvî, 1994: I, 254;

Doğanay, 2009: 125). Hâlbuki rivâyetin baş tarafı devenin yaptığı gibi

yapmaktan nehyetmekte, son tarafı ise devenin yapmış olduğunun

aynısını emretmektedir. Ebû Hureyre varyantında râvîlerden bazıları

takdim-tehir yapmış olabilir. Rivâyetin kendi içerisinde çelişki ifade

etmesi de buradan kaynaklanmış olabilir. Hadisin Ebû Hureyre

rivâyetindeki bu durum, sadece lâfız ve anlam seviyesinde

farklılıklara ve çelişkilere sebep olmakla kalmamıştır. Tahâvî’nin

ifade ettiğine göre, bazıları Ebû Hureyre varyantını esas kabul ettikleri

için, secdeye giderken ellerin dizlerden önce yere konulması gerektiği

yönünde hüküm vermişlerdir (Tahâvî, 1994: I, 254; Doğanay, 2009:

125). Ebû Davûd tarafından rivâyet edilen Ebû Hureyre varyantının

maklûb olduğunun bir başka delili, yine Ebû Hureyre kanalıyla gelen

şu rivâyettir:

ile

12

Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “Biriniz secde ettiği zaman, devenin çöktüğü gibi

çökmesin. Ellerini dizlerinden önce koysun” (Ebû Dâvûd, 1999: Salât,

141; Dârimî, 2000: Salât, 74).

Rivâyetin son kısmındaki ليضع يديه قبل ركبتيه ifadesinde takdim

ve tehir söz konusudur. يديه ile ركبتيه kelimeleri yer değiştirmiştir. Bu

da, rivâyeti kendi içinde çelişkili hale getirmiştir. Tahâvî’nin (ö.

321/933) ifadesine göre, Ebû Hureyre rivâyetinin başlangıcı ile sonu

tenâkuz halindedir. Çünkü namaz kılan kişi ellerini dizlerinden önce

koyduğu zaman, devenin çöktüğü gibi çökmüş olur. Deve çöktüğü

zaman, önce ön ayaklarını koyar, arka iki ayağı dik kalır. Kalkacağı

zaman, önce arka iki ayağını diker, ön ayakları yere bitişik kalır. Hz.

Peygamber bundan nehyetmiş ve tersini yapmıştır. Yere en yakın

olanı önce koymuş, yerden en yüksekte olanı da önce kaldırmıştır.

Önce dizlerini koymuş, sonra ellerini, daha sonra alnını koymuştur.

Kalkacağı zaman da önce başını, sonra ellerini, sonra dizlerini

kaldırmıştır. Bu durum, devenin fiilinin tersidir (Tahâvî, 1994: I, 254;

Doğanay, 2009: 125). Hâlbuki rivâyetin baş tarafı devenin yaptığı gibi

yapmaktan nehyetmekte, son tarafı ise devenin yapmış olduğunun

aynısını emretmektedir. Ebû Hureyre varyantında râvîlerden bazıları

takdim-tehir yapmış olabilir. Rivâyetin kendi içerisinde çelişki ifade

etmesi de buradan kaynaklanmış olabilir. Hadisin Ebû Hureyre

rivâyetindeki bu durum, sadece lâfız ve anlam seviyesinde

farklılıklara ve çelişkilere sebep olmakla kalmamıştır. Tahâvî’nin

ifade ettiğine göre, bazıları Ebû Hureyre varyantını esas kabul ettikleri

için, secdeye giderken ellerin dizlerden önce yere konulması gerektiği

yönünde hüküm vermişlerdir (Tahâvî, 1994: I, 254; Doğanay, 2009:

125). Ebû Davûd tarafından rivâyet edilen Ebû Hureyre varyantının

maklûb olduğunun bir başka delili, yine Ebû Hureyre kanalıyla gelen

şu rivâyettir:

kelimeleriyerdeğiştirmiştir.Buda,rivâyetikendiiçindeçelişkilihalegetirmiştir.Tahâvî’nin(ö.321/933)ifadesinegöre,EbûHureyrerivâyetininbaşlan-gıcıilesonutenâkuzhalindedir.Çünkünamazkılankişiellerinidizlerindenöncekoydu-ğuzaman,deveninçöktüğügibiçökmüşolur.Deveçöktüğüzaman,önceönayaklarınıkoyar,arkaikiayağıdikkalır.Kalkacağızaman,öncearkaikiayağınıdiker,önayaklarıyerebitişikkalır.Hz.Peygamberbundannehyetmişvetersiniyapmıştır.Yereenyakın

11

Bu hadis diğer kaynaklarda,

“Size bir şeyi yasaklarsam ondan sakınınız, size bir şeyi

emredersem elinizden geldiği kadar onu yapmaya çalışınız” ifadesi ile

aktarılmıştır (Buhârî, 1980: İ‘tisâm, 2; Müslim, 2006: Hac, 73, Fezâil,

37; Nesâî, 2001: Menâsik, 1; İbn Mâce, t.y.: Mukaddime, 1). Asıl

rivâyette emirlerin güç yettiğince yerine getirilmesi ifade edilmişken

maklûb rivâyette yasaklardan güç yettiğince sakınılmasından söz

edilmiştir. Bu sebeple ma‘ruf olan, Sahihayn’da ve diğer temel hadis

kaynaklarında geçen rivâyettir (Suyûtî, 1999: I, 247; Cezâirî, 1995: II,

578; Babanzâde, 2010: 304; Kırbaşoğlu, 1999: 198).

Abdullah b. Ömer’den rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

“Hafsa’nın evinin üstüne çıktım. Hz. Peygamber’in arkasını Şam’a

dönmüş ve kıbleye yönelmiş olarak hâcetini giderdiğini gördüm” (İbn

Hibbân, 1993: IV, 266-267). Bu rivâyetin maklûb olduğu ifade

edilmiştir (Aynî, 2001: II, 427; İbn Hacer, 1994: II, 883; Sehâvî, t.y.:

I, 238). Hadisin asıl rivâyetine göre, “Hz. Peygamber’in kıbleye

arkasını dönmüş ve Şam tarafına yönelmiş olarak hâcetini giderdiği”

belirtilmiştir (Buhârî, 1980: Vudû’, 14; Müslim, 2006: Tahâre, 17;

Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’t-Tahâre, 7; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 214-

215, 234; İbn Huzeyme, 1980: I, 35).

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber’in davranışları konusunda

yapılan tasvirde meydana gelen takdim-tehir, lafız ve anlam

değişimine önemli derecede etki etmektedir. Cezâirî’nin aktardığına

göre İbnü’l-Cezerî şöyle demiştir: “Hadis bir vecih üzeredir.

Lâfızlardan bazılarını râvî takdim-tehir yapar ve hadisin manası

değişir. Belki de tam aksi bir manayı ifade eder” (Cezâirî, 1995: II,

581; Doğanay, 2009: 126).

11

Bu hadis diğer kaynaklarda,

“Size bir şeyi yasaklarsam ondan sakınınız, size bir şeyi

emredersem elinizden geldiği kadar onu yapmaya çalışınız” ifadesi ile

aktarılmıştır (Buhârî, 1980: İ‘tisâm, 2; Müslim, 2006: Hac, 73, Fezâil,

37; Nesâî, 2001: Menâsik, 1; İbn Mâce, t.y.: Mukaddime, 1). Asıl

rivâyette emirlerin güç yettiğince yerine getirilmesi ifade edilmişken

maklûb rivâyette yasaklardan güç yettiğince sakınılmasından söz

edilmiştir. Bu sebeple ma‘ruf olan, Sahihayn’da ve diğer temel hadis

kaynaklarında geçen rivâyettir (Suyûtî, 1999: I, 247; Cezâirî, 1995: II,

578; Babanzâde, 2010: 304; Kırbaşoğlu, 1999: 198).

Abdullah b. Ömer’den rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

“Hafsa’nın evinin üstüne çıktım. Hz. Peygamber’in arkasını Şam’a

dönmüş ve kıbleye yönelmiş olarak hâcetini giderdiğini gördüm” (İbn

Hibbân, 1993: IV, 266-267). Bu rivâyetin maklûb olduğu ifade

edilmiştir (Aynî, 2001: II, 427; İbn Hacer, 1994: II, 883; Sehâvî, t.y.:

I, 238). Hadisin asıl rivâyetine göre, “Hz. Peygamber’in kıbleye

arkasını dönmüş ve Şam tarafına yönelmiş olarak hâcetini giderdiği”

belirtilmiştir (Buhârî, 1980: Vudû’, 14; Müslim, 2006: Tahâre, 17;

Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’t-Tahâre, 7; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 214-

215, 234; İbn Huzeyme, 1980: I, 35).

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber’in davranışları konusunda

yapılan tasvirde meydana gelen takdim-tehir, lafız ve anlam

değişimine önemli derecede etki etmektedir. Cezâirî’nin aktardığına

göre İbnü’l-Cezerî şöyle demiştir: “Hadis bir vecih üzeredir.

Lâfızlardan bazılarını râvî takdim-tehir yapar ve hadisin manası

değişir. Belki de tam aksi bir manayı ifade eder” (Cezâirî, 1995: II,

581; Doğanay, 2009: 126).

11

Bu hadis diğer kaynaklarda,

“Size bir şeyi yasaklarsam ondan sakınınız, size bir şeyi

emredersem elinizden geldiği kadar onu yapmaya çalışınız” ifadesi ile

aktarılmıştır (Buhârî, 1980: İ‘tisâm, 2; Müslim, 2006: Hac, 73, Fezâil,

37; Nesâî, 2001: Menâsik, 1; İbn Mâce, t.y.: Mukaddime, 1). Asıl

rivâyette emirlerin güç yettiğince yerine getirilmesi ifade edilmişken

maklûb rivâyette yasaklardan güç yettiğince sakınılmasından söz

edilmiştir. Bu sebeple ma‘ruf olan, Sahihayn’da ve diğer temel hadis

kaynaklarında geçen rivâyettir (Suyûtî, 1999: I, 247; Cezâirî, 1995: II,

578; Babanzâde, 2010: 304; Kırbaşoğlu, 1999: 198).

Abdullah b. Ömer’den rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

“Hafsa’nın evinin üstüne çıktım. Hz. Peygamber’in arkasını Şam’a

dönmüş ve kıbleye yönelmiş olarak hâcetini giderdiğini gördüm” (İbn

Hibbân, 1993: IV, 266-267). Bu rivâyetin maklûb olduğu ifade

edilmiştir (Aynî, 2001: II, 427; İbn Hacer, 1994: II, 883; Sehâvî, t.y.:

I, 238). Hadisin asıl rivâyetine göre, “Hz. Peygamber’in kıbleye

arkasını dönmüş ve Şam tarafına yönelmiş olarak hâcetini giderdiği”

belirtilmiştir (Buhârî, 1980: Vudû’, 14; Müslim, 2006: Tahâre, 17;

Tirmizî, t.y.: Ebvâbu’t-Tahâre, 7; Ahmed b. Hanbel, 2001: VIII, 214-

215, 234; İbn Huzeyme, 1980: I, 35).

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber’in davranışları konusunda

yapılan tasvirde meydana gelen takdim-tehir, lafız ve anlam

değişimine önemli derecede etki etmektedir. Cezâirî’nin aktardığına

göre İbnü’l-Cezerî şöyle demiştir: “Hadis bir vecih üzeredir.

Lâfızlardan bazılarını râvî takdim-tehir yapar ve hadisin manası

değişir. Belki de tam aksi bir manayı ifade eder” (Cezâirî, 1995: II,

581; Doğanay, 2009: 126).

Page 9: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

�HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

olanıöncekoymuş,yerdenenyüksekteolanıdaöncekaldırmıştır.Öncedizlerinikoymuş,sonraellerini,dahasonraalnınıkoymuştur.Kalkacağızamandaöncebaşını,sonraelle-rini,sonradizlerinikaldırmıştır.Budurum,deveninfiilinintersidir(Tahâvî,1994:I,254;Doğanay,2009:125).Hâlbukirivâyetinbaştarafıdeveninyaptığıgibiyapmaktanneh-yetmekte,sontarafıisedeveninyapmışolduğununaynısınıemretmektedir.EbûHureyrevaryantındarâvîlerdenbazıları takdim-tehiryapmışolabilir.Rivâyetinkendi içerisindeçelişkiifadeetmesideburadankaynaklanmışolabilir.HadisinEbûHureyrerivâyetindekibudurum,sadece lâfızveanlamseviyesindefarklılıklaraveçelişkileresebepolmaklakalmamıştır.Tahâvî’ninifadeettiğinegöre,bazılarıEbûHureyrevaryantınıesaskabulettikleriiçin,secdeyegiderkenellerindizlerdenönceyerekonulmasıgerektiğiyönündehükümvermişlerdir(Tahâvî,1994:I,254;Doğanay,2009:125).EbûDavûdtarafındanrivâyetedilenEbûHureyrevaryantınınmaklûbolduğununbirbaşkadelili,yineEbûHu-reyrekanalıylagelenşurivâyettir:

12

Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle

buyurmuştur: “Biriniz secde ettiği zaman, devenin çöktüğü gibi

çökmesin. Ellerini dizlerinden önce koysun” (Ebû Dâvûd, 1999: Salât,

141; Dârimî, 2000: Salât, 74).

Rivâyetin son kısmındaki ليضع يديه قبل ركبتيه ifadesinde takdim

ve tehir söz konusudur. يديه ile ركبتيه kelimeleri yer değiştirmiştir. Bu

da, rivâyeti kendi içinde çelişkili hale getirmiştir. Tahâvî’nin (ö.

321/933) ifadesine göre, Ebû Hureyre rivâyetinin başlangıcı ile sonu

tenâkuz halindedir. Çünkü namaz kılan kişi ellerini dizlerinden önce

koyduğu zaman, devenin çöktüğü gibi çökmüş olur. Deve çöktüğü

zaman, önce ön ayaklarını koyar, arka iki ayağı dik kalır. Kalkacağı

zaman, önce arka iki ayağını diker, ön ayakları yere bitişik kalır. Hz.

Peygamber bundan nehyetmiş ve tersini yapmıştır. Yere en yakın

olanı önce koymuş, yerden en yüksekte olanı da önce kaldırmıştır.

Önce dizlerini koymuş, sonra ellerini, daha sonra alnını koymuştur.

Kalkacağı zaman da önce başını, sonra ellerini, sonra dizlerini

kaldırmıştır. Bu durum, devenin fiilinin tersidir (Tahâvî, 1994: I, 254;

Doğanay, 2009: 125). Hâlbuki rivâyetin baş tarafı devenin yaptığı gibi

yapmaktan nehyetmekte, son tarafı ise devenin yapmış olduğunun

aynısını emretmektedir. Ebû Hureyre varyantında râvîlerden bazıları

takdim-tehir yapmış olabilir. Rivâyetin kendi içerisinde çelişki ifade

etmesi de buradan kaynaklanmış olabilir. Hadisin Ebû Hureyre

rivâyetindeki bu durum, sadece lâfız ve anlam seviyesinde

farklılıklara ve çelişkilere sebep olmakla kalmamıştır. Tahâvî’nin

ifade ettiğine göre, bazıları Ebû Hureyre varyantını esas kabul ettikleri

için, secdeye giderken ellerin dizlerden önce yere konulması gerektiği

yönünde hüküm vermişlerdir (Tahâvî, 1994: I, 254; Doğanay, 2009:

125). Ebû Davûd tarafından rivâyet edilen Ebû Hureyre varyantının

maklûb olduğunun bir başka delili, yine Ebû Hureyre kanalıyla gelen

şu rivâyettir:

“Biriniz secde edeceği zaman, ellerinden önce dizleriyle başlasın.Aygırın çöktü-

ğügibiçökmesin”(İbnEbîŞeybe,2006:II,409;EbûYa‘lâel-Mevsılî,1987:XI,414;Tahâvî,1994:I,255).

GörüldüğügibiherikirivâyetinsahâbîrâvîsiEbûHureyre’dir.İlkrivâyettekitakdimvetehirinrâvîlerdenkaynaklanmışolmasımuhtemeldir.

C. KALB-İ MÜREKKEB: Birmetninisnâdınıalıpdiğerbirmetninbaşına,bumetninisnâdınıdaötekininba-

şınakoymaksuretiilehadistekalb-imürekkebmeydanagelir(İbnu’s-Salâh,1998:101;Suyûtî,1999:I,247;Babanzâde,2010:305).

Kalb-imürekkebçoğukerehadisçilerinbirbirlerininzabtveitkanderecesinisınamakmaksadıylabaşvurduklarıbirtürhileolarakortayaçıkmıştır.Buhârî’yeBağdat’tabirha-dismeclisindeyaklaşıkonkişininonarhadisinmetinvesenetlerinikalbedereksunmalarıvehadisbilgisiniimtihanetmeleriKalb-imürekkeb’eörnekteşkiletmektedir.BuörneğindışındaaşağıdakirivâyetdeKalb-imürekkeb’eörnektir:

CessaslakabıylaşöhretbulmuşhanefîfakîhivemüfessirAhmedb.Alier-Râzî’nin(ö.370/980)Hasanb.Süfyân’ı(ö.303/915)bazırivâyetlerinsenetvemetinlerinikarıştırmaksuretiileokuyupbuzâtınihtilatauğrayıpuğramadığınıtespiteçalışmasıbunagüzelbirörnektir.Şöyleki;Ahmedb.Alier-RâzîHasanb.Süfyân’a,“Seninhadisindenolmaküzereşutabakayıyazdım.Dinlermisin?”diyetaleptebulunmuştur.“Peki”deyinceisnâd-larıbirbirinekarıştırarakokumuştur.Hasanb.Süfyân’dadüzeltmeyapmıştır.

Ahmedb.Alier-Râzî,birazsüregeçtiktensonrayineisnâdlarıkarıştırarakHasanb.Süfyân’aokumuştur.Hasanb.Süfyânyinetashihyapmıştır.ÜçüncükezbuişeteşebbüsedinceHasanb.Süfyânonaşöyledemiştir:“Yaptığınıanlamıyorum.Bendoksanyaşındabiriyim.Yaptığınaikikeztahammülettim.Allah’tankorkdaşeyhlereböylemuameledebulunma.Olurki,beddualarısanaisabeteder.”

Page 10: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

10 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

BununüzerineoradabulunanİbnHuzeyme,“Artıkyeter.Şeyheeziyetetme!”demiş-tir.Ahmedb.Alier-Râzîde,“İstedimki,herkesEbû’l-Abbâs(Hasanb.Süfyân)’ınkendihadisininfarkındaolduğunubilsin”demiştir(Zehebî,1985:XIV,159;Babanzâde,2010:306).

MAKLÛB RİVÂYETİN HÜKMÜMaklûbhadis,zayıfhadislerarasındasayılmaklabirlikteisnâdveyametindekideği-

şikliğinyanılarakyahutkastenyapılmışolmasınagörebunlarafarklıhükümlerverilmiş-tir.

Hadis, râvîsiningaflet kusurundanötürühata ile kalb edilmiş ise hadisi kalb edenrâvîmazurgörülmektedir.Fakatbuhatalarınartmasıdurumundarâvî,zabtyönüylecerhedilir.

Rivâyet,garâibeldeetmekvebuşekildehadisçilerindikkatiniçekmekmaksadıylakasdenkalbedilmişiseböylebiryolabaşvuranrâvîyalancılıklacerhedilirverivâyet-leridemevzûsayılır(İbnHacer,1994:II,864;Ertürk,2003:448;Koçyiğit,1992:221;Şahyar,2011:247).

Hadisinkalbedilmenedeni,hadisçilerinbirbiriniimtihanetmesiisebumaksatlamak-lûbhadisrivâyetinincevazıhakkındahadisçilerarasındafarklıgörüşlerbulunmaktadır.Yahyael-Kattân(ö.198/813),Muhammedb.Aclân(ö.148/765)veBuhârî’ninşeyhiEbûNuaymel-Fadlb.Dükeyn(ö.218/833)başkasınıimtihanmaksadıyladaolsamaklûbha-disrivâyetinicaizgörmemektedirler.İsmigeçenhadisimâmlarının,sınamakmaksadıyladaolsamaklûbhadisrivâyetinicaizbulmamaları,maklûbhadisrivâyetiesnasındahadismeclisindebulunanvehadislerhakkındafazlamalumatıolmayanbazıkimselerin,oradanakledilenmaklûbhadislerisahîhsanarakrivâyetetmelerikaygısındanneşetetmektedir(Sehâvî,t.y.:I,233;Şahyar,2011:247-248).Busebeplerâvîninhâfızagücünüvehadisbilgisinikontroletmekmaksadıylahadislerinkasdenkalbedilmesihadisçilertarafındanhoşkarşılanmamış,maklûbhadisintanımında“sehven/unutarakveyakasden”kaydınabusebepleyerverilmiştir(İbnHacer,1994:II,864;Sehâvî,t.y.:I,230;Itr,1992:435).

İbnHacerel-Askalânî’yegörerâvîleriimtihanmaksadıylamaklûbhadisnakletmek,maslahatımefsedetindenfazlabiryöntemdir.Bumetotsayesindekısazamandabirrâvî-ninzabtdurumuhakkındamalumatsahibiolmafırsatıeldeedilmektedir.Ancakbumak-satlamaklûb hadis rivâyet edenmuhaddis, amacına ulaştıktan sonra bu işlemi devamettirmemeliveihtiyacınıenkısayoldangidermeyeçalışmalıdır(Sehâvî,t.y.:I,234;Şah-yar,2011:248).YineİbnHacer’egörekalbisterisnâdda,istermetindemeydanagelmişolsunveyakalb-imürekkebyapılmışolsun,maklûbhadismuallelhadisyadaşâzhadiskapsamındayeralır(İbnHacer,1994:II,874).

Hattâbî’ye(ö.388/998)göremaklûbhadis,zayıfhadisleriçindeönsıradadırvemev-zûdansonragelir.Zerkeşî’ye(ö.794/1391)göredeisnâdındainkitadanbaşkasebeplerlezayıf sayılanhadisleryedi sınıftır.Bunlarınenkötüsümevzû, sonramüdrec, sonradamaklûbdür(Suyûtî,1999:I,250).

Page 11: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

��HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

Maklûbhadislerinzayıfsayılmasınınsebebi,sadecerâvîninzabtnoksanlığıdeğilme-tindemeydanagelenherhangibirdeğişikliğinanlamıbozabileceğikaygısıdır.Çünküha-dismetnindekikelimeyadaifadelerinyerdeğiştirmesiylehadisinanlamıdadeğişmekte,buşekildeHz.Peygamber’eonunsöylemediğiifadelerisnatedilmektedir.Budeğişiklikhadisten hatalı bir hüküm çıkarmaya da neden olmaktadır. Bu nedenlemaklûb hadis,zayıfhadislerintasnifindemevzû’yayakınbirsıralamadadurmaktadır(Suyûtî,1999:I,250;Uğur,1992:208;Ertürk,2003:448).

Özetle;muhaddisler râvîlerin zabt kusurundankaynaklananmaklûb rivâyetleri ge-nelliklezayıfkabuletmişlerdir.Ayrıcakasıtlıveyasehvenolmasınagörefarklıhükümlerverilerek,kasıtlıolarakyapılanmaklûbhadisimevzûsaymışlardır(İbnHacer,1994:II,864;Salih,2010:154).Ancaksehvenyapılmasıbilehadisinzayıfolmasınıgerektirmek-tedirdenilmiştir(Salih,2010:154;Ertürk,2005:83).

SONUÇMuhaddisler,rivâyetlerindoğrubirşekildeaktarılmasındaciddititizlikveçabagös-

termişlerdir.Râvîlerin isimlerinde, isnâdlardavemetinlerde,bazıkelimeve ibarelerin,gerekyerlerinideğiştirerekvegerekseyerlerinebaşkakelimeveibarelerkoyarakrivâyetedilenhadisleremaklûbdenilmiştir.Maklûbhadistekitakdimvetehir,hemlâfızhemdemânadüzeyindehadisinaslınamuhalefetiortayaçıkarmaktadır.Budurumbirhadiseaitrivâyetlerarasındafarklılıklarasebepolmaktadır.

Rivâyetlerüzerinebukonudatitizlikleeğilenhadisâlimleriolduğugibi,bukonudagevşekdavrananlardaolmuştur.Örneklerdegörüldüğüüzeremuhaddislerbukonular-daazamidikkatigöstermişlerdir.Bununlabirliktemaklûbhadislerinzayıfsayılmasınınmaklûbü’l-isnâd’danziyâde,maklûbü’l-metin’denkaynaklandığınısöylemekdahauy-gunolur.

Sonuç olarak hadismetninde lâfızların takdim-tehiri işlemi/kalb illetinin tespiti vedeğerlendirilmesihadislerinmukayeseedilmesifaaliyetininbirsonucudurvetamamenmetintenkidineyönelikbirçabadır.

Bununla beraber geçmişteki çabalarla maklûb/kalb konusundaki bütün sorunlarınçözümlendiğisöylenemez.Ayrıcahadis tenkitçilerininherhadisibukapsamdagözdengeçirdikleridesöylenemez.Busebeplehadislerledelilgetirilirkensadecebirrivâyetileyetinmekdoğruolmaz.Mutlakarivâyetlerinötekitarîklerinedebakılmalı,hattamüm-künsemetininşâsıişlemiyapılmalıdır.Hadislerdekiillet,idrâc,kalbvb.kusurlarıtespitetmeyeyönelikçalışmalar,çokyönlüçalışmayıgerektirmektedir. Buçeşitçalışmalar,rivâyetlerindurumunudahaiyitanımayavemetinlerindoğruanlaşılmasınaciddikatkısağlayacaktır.

Page 12: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

12 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

KAYNAKÇAAhmedb.Hanbel(2001).Müsned.(Thk.ŞuaybArnaûtv.dğr.), Beyrut:Müessesetû’r-

Risâle.Aydınlı,Abdullah(2009a).Hadis ıstılahları sözlüğü.İstanbul:M.Ü.İlâhiyatFakültesi

VakfıYayınları._______(2009b).Hadis tespit yöntemi.İstanbul:RağbetYayınları.Aynî,BedruddînMahmudb.Ahmed(2001).Umdetü’l-kârî şerhu sahîhi’l-buhârî.Bey-

rut:Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye.BabanzâdeAhmedNaim(2010).Hadis usûlü ve ıstılahları.(Neş.HasanKarayiğit).İs-

tanbul:DüşünYayıncılık.Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmâil (1980). el-Câmiu’s-sahîh. Kahire: el-

Matbaatu’s-Selefiyye._______(t.y.).et-Târihu’l-kebîr.Beyrut:Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye.Cezâirî,Tâhirb.Sâlih (1995).Tevcîhu’n-nazar ilâ usûli’l-eser. (Thk.AbdülfettâhEbû

Gudde).Halep:Mektebu’l-Metbûâti’l-İslâmiyye.Dârimî, EbûMuhammedAbdullah b.Abdirrahman (2000). es-Sunen. (Thk. Hüseyin

SelîmEsed).Riyâd:Dâru’l-Muğnî.Doğanay,Süleyman(2009).Hadis rivayetinde râvi tasarrufları ve doğurduğu problemler.

İstanbul:İsamYayınları.EbûDâvûd,Süleymânb.Eş‘as es-Sicistânî (1999).es-Sunen.Riyâd:BeytuEfkâru’d-

Devliyye.EbûYa‘lâel-Mevsılî,Ahmedb.Alib.Müsennâ(1987).Müsned.(Thk.HüseyinSelîm

Esed).Dımaşk:Dâru’l-Me’mûnli’t-Türâs.Ertürk,Mustafa(2003).“Maklûb”md,DİA.Ankara:T.D.V.Yayınları,XXVII,447-448._______(2005).Metin tenkidi (gayb ve fiten hadisleri örneği).Ankara:FecrYayınları.Hatîb,Ahmedb.Alib.Sâbitel-Bağdâdî(2001).Târihu Medîneti’s-selâm (TârihuBağ-

dâd).(Thk.Beşşâr‘AvvâdMa‘rûf).Beyrut:Dâru’l-Garbi’l-İslâmî.Heysemî,Alib.EbîBekr(1994).Mecmeu’z-Zevâid ve menbeu’l-fevâid.(Nşr.Abdullah

Muhammeded-Dervîş).Beyrut:Dâru’l-Fikr.Itr,Nûruddîn(1992).Menhecü’n-nakd fî ulûmi’l-hadîs,Dımaşk:Dâru’l-Fikr.İbnEbîHâtim,EbûMuhammed‘Abdurrahmânb.EbîHâtimer-Râzî(2006).Kitâbu’l-

ilel.(Thk.Sa‘db.Abdillahel-Humeyd,Hâlidb.Abdirrahmanel-Cureysî).Ri-yad.

İbnEbîŞeybe,EbûBekrAbdullah(2006).el-Musannef, (Thk.Muhammed‘Avvâme).Beyrut:DâruKurtuba.

İbnHacer, ŞihâbuddinAhmed b.Ali el-Askalânî (1853). el-İsâbe fî temyîzi’s-sahâbe. Beyrut:Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye.

Page 13: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

��HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS

_______(t.y.). Tehzîbu’t-tehzîb.Beyrut:Müessesetû’r-Risâle._______(1971).Hadîs ıstılahları hakkında Nuhbetu’l-Fiker şerhi.(Çev.TalatKoçyiğit).

Ankara:AnkaraÜniversitesiİlâhiyatFakültesiYayınları._______(1994).en-Nüket ‘alâ kitâbi İbni’s-salâh. (Thk.Rebîb.HâdîUmeyr).Riyad:

Dâru’r-Râyye.İbnHibbân,EbûHâtimMuhammedb.Hibbânel-Bustî(1993).Sahîh-i İbn Hıbbân. (Thk.

ŞuaybArnaût).Beyrut:Müessesetû’r-Risâle.İbnHuzeyme,EbûBekrMuhammedb.İshâkes-Sülemî(1980).Sahîhu İbn Huzeyme.

(Thk.MuhammedMustafael-A’zamî).Beyrut:el-Mektebu’l-İslâmî.İbnMâce,EbûAbdullahMuhammedb.Yezîd(t.y.).es-Sunen, (Nşr.MuhammedFuâd

Abdülbâkî).Beyrut:Dâru’l-Fikîr.İbnSa‘d,EbûAbdillahMuhammedb.Sa‘d el-Basrî (2001). Kitabu’t-tabakâti’l-kebîr.

(Thk.AlîMuhammedÖmer).Kahire:MektebetuHâncî.İbnu’s-Salâh,EbûAmrOsmanb.Abdirrahman(1998).Ulûmu’l-hadîs (Thk.Nûreddîn

Itr).Dımaşk:Dâru’l-Fikr.Kırbaşoğlu,M.Hayri (1999). İslâm düşüncesinde hadis metodolojisi.Ankara:Ankara

OkuluYayınları.Koçyiğit,Talat(1992).Hadis terimleri sözlüğü.Ankara:RehberYayıncılık.Mâlikb.Enes(2003).el-Muvatta‘.(Thk.EbûUsameSelîmb.‘İyd).Amman.Mizzî, Ebu’l-HaccacYusuf b.Abdirrahmân (1992). Tehzibu’l-Kemâl fî esmâi’r-ricâl.

(Thk.Beşşâr‘AvvâdMa‘rûf).Beyrut:Müessesetû’r-Risâle.Müslim,Ebu’l-Hüseynb.el-Haccâcel-Kuşeyrî(2006).Sahîhu müslim.Riyâd:DâruTay-

yibe.Nesâî,EbûAbdirrahmânAhmedb.Şuayb(2001). es-Sunen. (Thk.HasanAbdu’l-Menâim

Şelbî).Beyrut:Müessesetü’r-Risâle.Nevevî,EbûZekeriyyâYahyab.Şerefüddîneş-Şafiî(1929).Sahîhu Müslim bi şerhi’n-

nevevî.Kahire:el-MatbaatuMısrıyye.Râmehürmuzî,Hasanb.Abdirrahman(1771).el-Muhaddisu’l-fâsıl beyne’r-râvî ve’l-vâî.

(Thk.M.Accâcel-Hâtib).Beyrut:Dâru’l-Fikr.Salih,Subhî(2010).Hadis ilimleri ve hadis ıstılahları(Çev.M.YaşarKandemir).İstan-

bul:MarmaraÜniversitesiİlahiyatFakültesiVakfıYayınları.Sehâvî,ŞemsuddînMuhammed(t.y.).Fethu’l-muğîs şerhu elfiyyeti’l-hadîs.(Thk.Mecdî

FethîSeyyid,MustafâŞettât).Kahire:el-Mektebetu’t-Tevfikiyye.Suyûtî,CelâluddinAbdurrahmanb.EbîBekr (1999). Tedrîbu’r-râvî fî şerhi takrîbi’n-

nevâvî.(Thk.A.ÖmerHaşim).Beyrut:Dâru’l-Kitabi’l-Arabî.Şakir,AhmedMuhammed(1995).el-Bâ‘isu’l-hasîs şerhu ihtisâri ulûmi’l-hadîs.Riyad:

Mektebetu’l-Maarif.

Page 14: HADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS - Ekev Akademi Recep ASLAN.pdfHADİS USÛLÜNDE MAKLÛB HADİS kalbleri bilmesiyle anlaşılır (Salih, 2010: 156). Nitekim Buhârî (ö. 256/870)

14 / Yrd. Doç. Dr. Recep ASLAN EKEV AKADEMİ DERGİSİ

Şahyar,AyşeEsra(2011).Zayıf hadis rivayeti.İstanbul:AkdemYayınları.Taberânî, Süleymanb.Ahmedb.Eyyûb (1983).el-Mu‘cemü’l-Kebîr, (Thk.Hamdîb.

Abdilmecîdes-Selefî).Kahire:MektebetüİbnTeymiyye._______(1995).el-Mu‘cemu’l-evsât. (Thk.Târıkb.İvazullah,Abdulmuhsinb.İbrahim).

Kahire:Dâru’l-Haremeyn.Tahâvî,EbûCa‘ferAhmedb.Muhammed(1994).Şerhu meâni’l-asâr.(Thk.Muhammed

Zuhrîen-Neccâr,MuhammedSeyyidCâdu’l-Hak).Beyrut:Âlemu’l-Kütûb.Tayâlisî,Süleymanb.Dâvûdb.el-Cârûd(1999).Müsnedü Ebî Dâvûd et-tayâlisî.(Thk.

Muhammedb.Abdilmuhsinet-Turkî).İmbabe:DâruHicr.Tirmizî,Ebû îsâMuhammedb. Îsâ (t.y.).es-Sunen. (Thk.AhmedMuhammedŞakir).

Beyrut:Dâruİhyâu’t-Turasi’l-Arabîyye.Uğur,Mücteba(1992).Ansiklopedik hadis terimleri sözlüğü.Ankara:TürkiyeDiyanet

VakfıYayınları.Yücel,Ahmet (2011).Hadis usûlü. İstanbul:Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi

VakfıYayınları.Zehebî,Muhammedb.Ahmedb.Osman(1985).Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ.(Thk.Şuayb

Arnaûtv.dğr.).Beyrut:Müessesetû’r-Risâle.