gözbaşı süper lig’in ilk kadın zehir başkanı · cİnsellİk prİzmasi okulda o şahısla...

14
23 Kasım 2019 Cumartesi www.gazetepencere.com Sayı: 34 Göre göre ZEHIR 15 termik santrale havayı 2.5 yıl daha kirletme izni veren yasal düzenleme TBMM’den geçti. Çevreciler tepkili. CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitmeye hazırlanıyor. KÖMÜRLÜ termik santrallerin özel- leştirilmesinin ardından bu tesis- lerin çevre yatırımlarını tamamla- maları için 2019 sonuna kadar süre tanınmıştı. Süre dolarken santral- lerin hiçbir hazırlık yapmadıkları Meclis’in devreye girmesi ile anla- şıldı. Santral sahiplerine yatırımlar için 2.5 yıl daha süre tanındı. 6’da İL başkanları toplantısının kapalı bölümünde Cumhur- başkanı Erdoğan Ulaştırma Bakanı ile Kilis İl Başkanı arasındaki yol yapımı tartış- masına müdahale etti, tartış- mayı kesti ve “Buyruğumdur, o yol bitecek” dedi. 4’te SİYASETİ dalgalandıran iddiayı hafta ortasında köşesine taşıyan Rahmi Turan, Beştepe’ye çıkan CHP’linin ismi- ni vermemiş, “Kaynağım ortaya çıkar” demişti. Hafta biterken geceyarısı o ismi açıkladı: “Kaynağım Beştepe’ye giden, Erdoğan ile görüşen CHP’li- nin Muharrem İnce olduğunu söyledi.” 4’te RAHMİ Turan’ın açıklamasının hemen ardından Muharrem İnce “Kanıtlasınlar, kendimi Tak- sim’de yakarım” tepkisini verdi. İnce, CHP Genel Merkezi’nde kurgulanan olayın parti içi ik- tidar mücadelesinin bir parçası olduğunu iddia etti. 4’te “BUYRUĞUMDUR” TÜRK Tabipleri Birliği santrallerin bulundu- ğu şehirlerde duru- mun daha da kötüle- şeceği uyarısı yaptı. TTB: Süre uzatımı ölüm ve hastalık anlamına geliyor “Görmüş olduğunuz bu halı ...” Rahmi Turan: ‘O isim Ince’ Ince: ‘Kendimi yakarım’ CUMHURBAŞKANI Erdoğan Ekvator Büyükelçisi’nden güven mektubu alırken gazetecilere Beştepe’ye alınan yeni halıyı tanıttı. 108 met- rekare, el yapımı Hereke. Herekeliler önceki gün Beştepe’de Erdoğan’ı ziyaret etmişti. Gazeteci Tolga Şardan emniyette- ki Menzil yapılanmasına örnek gösterdi, adres söyledi, Soylu bir kez daha istifa resti çekti, “Görevim döneminde tek bir atama yapmadım” dedi. 5’te Soylu bırakmak mı istiyor? “Kaynağım öyle söyledi” İnce kızgın ‘Elon Musk şov’a kırılan cam gölgesi De Niro ve Al Pacino aynı filmde Behzat Ç. eşiyle sahneye çıkıyor AMERİKA’NIN teknoloji devi Tesla’nın sa- hibi Elon Musk kurşun geçirmez elektrikli aracını tanıtırken zor anlar yaşadı. 11’de NETFLIX iki önemli aktörü aynı filmde buluşturdu. The Irishman 27 Kasım’- da ekranda. 10’da ERDAL Beşikçioğlu eşi Elvin Beşikçi- oğlu ile “Nina” adlı oyunda perde dedi. Oyun Bolşevik Devrimi’nde bir aşk hikayesini anlatıyor. 14’te İPEK DURKAL yazdı 14’te KAYSERİSPOR’DA Hamdi Elcuman’ın istifasının ardından yönetimdeki tek kadın Berna Gözbaşı 30 Ka- sım’daki olağanüstü genel kurula kadar yönetim kurulu kararıyla başkan seçildi. Berna Gözbaşı 30 Kasım’da da başkanlığa aday. 12’de 41 maçlık seri sona erdi Galatasaray evinde yenildi 12’de Şatafat gözleri acıttı Berna Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın başkanı

Upload: others

Post on 02-Jun-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

23 Kasım 2019 Cumartesi www.gazetepencere.com Sayı: 34

Göre göre ZEHIR15 termik santrale havayı 2.5 yıl daha kirletme izni

veren yasal düzenleme TBMM’den geçti.

Çevreciler tepkili. CHP Anayasa Mahkemesi’ne

gitmeye hazırlanıyor.

KÖMÜRLÜ termik santrallerin özel-leştirilmesinin ardından bu tesis-lerin çevre yatırımlarını tamamla-maları için 2019 sonuna kadar süre tanınmıştı. Süre dolarken santral-lerin hiçbir hazırlık yapmadıkları Meclis’in devreye girmesi ile anla-şıldı. Santral sahiplerine yatırımlar için 2.5 yıl daha süre tanındı. 6’da

İL başkanları toplantısının kapalı bölümünde Cumhur-başkanı Erdoğan Ulaştırma Bakanı ile Kilis İl Başkanı arasındaki yol yapımı tartış-masına müdahale etti, tartış-mayı kesti ve “Buyruğumdur, o yol bitecek” dedi. 4’te

SİYASETİ dalgalandıran iddiayı hafta ortasında köşesine taşıyan Rahmi Turan, Beştepe’ye çıkan CHP’linin ismi-

ni vermemiş, “Kaynağım ortaya çıkar” demişti. Hafta biterken geceyarısı o ismi açıkladı: “Kaynağım

Beştepe’ye giden, Erdoğan ile görüşen CHP’li-nin Muharrem İnce olduğunu söyledi.” 4’te

RAHMİ Turan’ın açıklamasının hemen ardından Muharrem İnce “Kanıtlasınlar, kendimi Tak-sim’de yakarım” tepkisini verdi. İnce, CHP Genel Merkezi’nde kurgulanan olayın parti içi ik-

tidar mücadelesinin bir parçası olduğunu

iddia etti. 4’te

“BUYRUĞUMDUR”

TÜRK Tabipleri Birliği santrallerin bulundu-ğu şehirlerde duru-mun daha da kötüle-şeceği uyarısı yaptı.

TTB: Süre uzatımı ölüm ve hastalık anlamına geliyor

“Görmüş olduğunuz bu halı ...”

Rahmi Turan: ‘O isim Ince’ Ince: ‘Kendimi yakarım’

CUMHURBAŞKANI Erdoğan Ekvator Büyükelçisi’nden güven mektubu alırken gazetecilere Beştepe’ye alınan yeni halıyı tanıttı. 108 met-rekare, el yapımı Hereke.

Herekeliler önceki gün Beştepe’de

Erdoğan’ı ziyaret

etmişti.

Gazeteci Tolga Şardan emniyette-ki Menzil yapılanmasına örnek gösterdi, adres söyledi, Soylu bir kez daha istifa resti çekti, “Görevim döneminde tek bir atama yapmadım” dedi. 5’te

Soylu bırakmak mı istiyor?

“Kaynağım öyle söyledi”

İnce kızgın

‘Elon Musk şov’a kırılan cam gölgesi De Niro ve

Al Pacino aynı filmde

Behzat Ç. eşiyle sahneye çıkıyor

AMERİKA’NIN teknoloji devi Tesla’nın sa-hibi Elon Musk kurşun geçirmez elektrikli aracını tanıtırken zor anlar yaşadı. 11’de

NETFLIX iki önemli aktörü aynı filmde buluşturdu. The Irishman 27 Kasım’- da ekranda. 10’da

ERDAL Beşikçioğlu eşi Elvin Beşikçi-oğlu ile “Nina” adlı oyunda perde dedi. Oyun Bolşevik Devrimi’nde bir aşk hikayesini anlatıyor. 14’te

İPEK DURKAL

yazdı 14’te

KAYSERİSPOR’DA Hamdi Elcuman’ın istifasının ardından yönetimdeki tek kadın Berna Gözbaşı 30 Ka-sım’daki olağanüstü genel kurula kadar yönetim kurulu kararıyla başkan seçildi. Berna Gözbaşı 30 Kasım’da da başkanlığa aday. 12’de

41 maçlık seri sona erdi Galatasaray

evinde yenildi 12’de

Şatafat gözleri acıttı

Berna Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın başkanı

Page 2: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

GÜNCEL2 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

Özellikle 5.8 büyüklündeki son İstan-bul depremi sonrası yaptığı açıklamalar dikkatle takip edilen Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi'nin deprem potansiyeline ilişkin olarak kişisel sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. 26 Eylül'de İs-tanbul'da yaşanan 5.8 büyüklüğündeki depremin Çekmece açıkları ile Orta Mar-mara Çukuru arasındaki kolda kırılma-ları başlattığını söyleyen Prof. Dr. Görür, "Kırılırsa en az 7.2 büyüklükte deprem üretir" dedi.

Prof. Dr. Naci görür attığı bir dizi twe-et’le şu bilgileri verdi:

“EYLÜL DEPREMİ KIRILMANIN BAŞLADIĞINI GÖSTERDİ”

“Arkadaşlar bugün Marmara Denizi'nin deprem potansiyeli hakkında size bilgi vereceğim. Bu potansiyelin yüksek oldu-ğu bilim dünyası tarafından tartışmasız kabul edilmektedir. En son İTÜ’de 15-28 Ekim 2019 tarihlerinde yapılan ATAG23 toplantısında da bu teyit edilmiştir. Yüksek deprem potansiyeli tarihi kayıt-larda da görülmektedir. Yapılan çalış-malar bu denizde KAF’ın kuzey kolunda büyük depremlerin ortalama her 250 yılda bir meydana geldiğini göstermiştir. Yine yaptığımız çalışmalar, bu periyo-dun büyük bir ihtimalle İstanbul için

dolmuş olduğunu göstermektedir. Son 1500 yılda Marmara’da meydana gelmiş olan 12 tarihsel deprem kayıtlarından ve stres transfer hesaplarından yola çıkarak 1999 yılından sonra 10 sene içerisinde Marmara içerisinde büyük deprem riski %32, 22 sene içerisinde olma olasılığı %50, 30 sene içerisinde ise bu riskin %62 yükseldiğini açıklamıştır. Biz şu anda bu hesabın %50 dilimindeyiz.”

“ADALAR GÜNEYİNDEKİ FAY TERS KÖŞE YAPABİLİR”

“İlk kırılacağını düşündüğümüz fay Çekmece açıkları ile Orta Marmara Çuku-ru arasındaki kol. Bu kol yaklaşık 70 km

uzunlukta. Kırılırsa en az 7.2 büyüklükte deprem üretir. Son 24-26 Eylül deprem-leri hariç bu kol üzerinde önemli bir dep-rem yoktu ve kilitliydi. Bu son depremler kırılmaların başladığını gösterdi. Şimdi gözümüz kulağımız bu fayda ama doğa bizi ters köşeye yatırıp Adalar güneyin-deki fayı da kırabilir. Bu fay kırılırsa en fazla 7’ler mertebesinde deprem üretir."

Gümüşhane’nin merkeze bağlı Du-manlı köyü sınırlarındaki Taşköprü Yaylası’nda yasal izinle yapılan define kazısı sonucu yok edilen, Buzul Çağı’n-dan kalma 12 bin yıllık Dipsiz Göl’ün eski haline döndürülmesi için başlatılan çalışma sürüyor. Suya dayanıklı kireçli ve killi toprak dökülüp, silindirle tabanı hazırlanan göl alanına, yandaki dereden su verilmeye başlandı.

EYLEM PLANI BELİRLENDİÇevre ve Şehircilik Bakanı Murat Ku-

rum da Dipsiz Göl’le ilgili 4 maddelik eylem planı belirlediklerini açıkladı. Ku-rum, “Gölümüzü eski haline getirecek ve gölümüz kıyısındaki mikroorganizmaları yeniden canlandıracak ve aynı su sevi-yesini koruyacak şekilde su takviyesini yapıyoruz. İzinsiz kazıların yapılmaması amacıyla da Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) yönetmenliğinde değişikliğe gittik. Bundan sonra Türkiye’mizin neresinde olursa olsun yapılacak kazılara ilişkin bakanlığımızdan ÇED raporu alma zorun-luluğu getirdik” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açık-ladığı 4 maddelik ‘Dipsiz Göl Eylem Pla-

nı’nın birinci maddesi gölün ‘doğal sit’ alanı ilan edilerek koruma altına alınma-sını kapsıyor. İkinci madde ÇED çerçe-vesinde gölün gelecekte çevresel faktör-lerden korunmasını amaçlıyor. Üçüncü madde bölgedeki üniversitelerden çeşitli branşlarda akademisyenlerin gölle ilgili izleme, takip ve raporlar hazırlamasını kapsıyor. Eylem Planının son maddesi ise göl alanına su verilmesi ve takibini içeriyor. Bu dört aşamalı planın ardından gölün eski haline gelmesi hedefleniyor.

UZMANLARA GÖRE GÖL ESKİ HALİNE GELMEYECEK

Konuyu yakından takip eden birçok uzman, kurutulduktan sonra doldurulan

Dipsiz Göl’ün bir daha asla eski haline gelmeyeceğini söylüyor. İstanbul Üniver-sitesi Öğretim üyesi ve Jeomorfoloji Der-neği Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu, “Orada kaybedilen veriyi belki de başka bir yerde bulamayız ve artık geri de ge-tiremeyiz. Oraya killi, kireçli bir malze-me serip suyu koyduğunuz vakit ancak havuz yapmış olursunuz” dedi.

Çevre mühendisi Cevahir Efe Akçelik ise, “12 bin yıllık ekosistem yok edildi, bölgedeki flora, fauna çeşitliliğini etki-leyen, göl içindeki endemik mikrosko-bik canlıları yok ettik. Dolayısıyla geri dönülmesi imkansız. Bundan sonra olsa olsa yapay bir göl olur” diye konuştu.

BARODAN SUÇ DUYURUSUAnkara Barosu da, Dipsiz Göl’ün ku-

rutulmasında sorumluluğu olduğu ge-rekçesiyle Gümüşhane Valisi Kamuran Taşbilek, Gümüşhane Valiliği Kültür ve Turizm Müdürü, Gümüşhane Arkeoloji Müzesi Müdürü, Gümüşhane Çevre ve Şehircilik İl Müdürü, Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürü hak-kında ‘görevi kötüye kullanmaktan’ suç duyurusunda bulundu.

ÜFLENGEÇ ŞEYTANOlay gece oluyor. Cuma’yı Cumarte-

si’ye bağlayan gece, saat 02:38.Tarih, 16 Aralık 2017.Elinde hangi teknolojik haberleşme

cihazı varsa, işte onunla sosyal medya hesabından şu satırları yazıp, yayım-lıyor; “Ya benim çok sapık duygularım var ya da şeytan onlara uğramıyor… Bir genç kızın vücut hatlarını gördükten sonra şeytan size üflemiyorsa ya erkek-liğinizi ya da imanınızı kaybetmişsiniz demektir…”

Gece saat iki buçukta, utanmamış, çekinmemiş yazmış. Vücudunda dolaşan kan bir noktada yoğunlaşırk-en… Onu da erkeklik denen yüce(!) parantez içine alarak.

İsmiyle işimiz yok ama ait olduğu meslek yüzünden kendisiyle işimiz var. Yukarıdaki satırları ifadede özgür insan bağlamında almaya engel olan konu da bu, zaten.

Öğretmenmiş. Üstelik.Sosyal medyadaki bu paylaşımından

sonra görevinden uzaklaştırılmış. Kadro ve unvanı değiştirilerek tayini çıkmış, masa başı işe gönderilmiş. Öyle ya, eğitim verdiği kız öğrencilerini gecenin sessiz saatlerinde, onun demesiyle şeytanın üflemesi sonucu olmayacak şekillerde hayal ediyor ve bunu itiraf ediyorsa öğretmenlik yapmasında sakınca yok mu? Gündüzleri kendisine görsel malzeme topluyor, çünkü. Şimdil-ik malzeme topluyor. Sonra?

KONU KAPANMADIKonu burada kapanabilirdi. Kapan-

madı. Bu şahıs meslekten uzaklaştırma kararına hukuk çerçevesinde karşı çıkıyor, kararı mahkemeye veriyor, mahkeme geçtiğimiz hafta şahısın lehine sonuçlanıyor ve öğretmenliğe geri dönme hakkını kazanıyor. Başka

bir gece, sessiz saatlerde şeytan üfl-ediğinde hangimizin kızı, hangimizin kız kardeşi bu şahısın imanını kaybet-memesi için farkında olmadan katkıda bulunacak dersiniz… Bilemeyiz, tabii.

KIZLARA TAVSİYE...Okulda onun öğrencisi olan/olmayan

genç kızlara birkaç tavsiyede bulun-malıyız. Önce bir defter edinin ve size bakışla, sözle, fiziksel ne taciz varsa hepsini sıcağı sıcağına yazın. Neden mi? Cinsel tacize uğramak duygusal açıdan da zarar verir. Bu nedenle kişi başına gelenin kronolojisini doğru olarak hatırlamakta zorlanır, bazen de sadece bir kısmını hatırlar o da resmi makamlar için fikir oluşturmada yeterli olmaya-bilir. Hatırlayamamak, bazı detayları unutmak beynimizin bir koruma meka-nizmasıdır ve çok normaldir de. İşte bu yüzden, sıcağı sıcağına, en kısa sürede

başınıza geleni yazarsanız zihinsel/duy-gusal travma zaman geçtikçe olayların kesin kronolojisini hatırlamayı zorlaştır-sa da “o anın” hemen (tekrar ederek: hemen!) ardından tuttuğunuz defter dile gelir ve resmi kanaldan ilerlemeniz için ihtiyaç duyduğunuz bilgileri size söyler.

CİNSELLİK PRİZMASIOkulda o şahısla birlikte çalışan

diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü onun üstünden ayırmayın. Derslikte yanında olmanız pek mümkün değil ancak okul sınırları içinde birlikte olduğunuz her yerde gö-zlem altında tutun. Anlarsınız. Sizler de bir defter tutsanız ne iyi olur…

Toplum içindeki bedene cinsel-lik prizmasından bakarak bir iktidar düğümü atmaya çalıştıklarının farkın-da olmak ve izin vermemek lazımdır. Dünya dediğimiz ev, sadece erkeğin

değildir. Olmayacaktır. Dört gün önce bir toplu taşıma aracında adamın biri çaprazında oturan ve tanımadığı bir genç kadına, yüksek sesle, özgürce, “Karşımda oturma! Kalk, gözüm sana kayıyor” diyebilmişti. Yazabiliyorlar, diyebiliyorlar. Amaç ne olursa olsun, ahlaki değildir. Fiziksel duyarlılıklar cinsel arzuya indirgenmişse fena halde kısıtlama, baskılama, üzerini kapatma var demektir. Hazzın vaatleri ancak bir baskılama karşısında patlama yapar.

Bedenden elde edilecek manevi bir bilgi varsa kişinin iradesinde saklıdır. Kadınların örtünmesi, eve kapanması, kamusal alandan çekilmesi erkeklerin çektiği ıstıraba(!) merhem olmamıştır. Olmayacaktır. Mesleği öğretmen olan ve üflengeç şeytanıyla görevine dönen o şahısa gelince, zaten sapık olma ihti-malini kendisi yazmış. Öyle de değerlen-direbiliriz…

GÜLSÜM KAV

Bu 25 Kasım çözüm yılı olsun25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik

Şiddetle Mücadele Günü öngünündeyiz. Ve şiddet bu yıl da, Türkiye’li kadınların ilk sıradaki sorunu olmaya devam ediyor.

Bu yüzden her sene 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ayarında bir önemle hazırlandığımız 25 Kasım döneminde, bir yandan da ard arda raporlar yayınlanıyor.

Ülkede toplumsal cinsiyet eşitliği ile gerçekleri ortaya koyan bu raporlar önemli; bu hafta KONDA Araştırma’nın Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Raporu - Hayat Tarzları 2018 Araştırması ve KOÇKAM (Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi)2018 Verileriyle Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu yayınlandı.

Bu raporlar, bir çok ayrıntılı veriyi içermekle birlikte en temelde, Türkiye’de kadınların, gençlerin dünyevi gelişmeler karşısında değişmekte olduğunu ortaya koyuyor. En önemlisi yaşadığımız yaman çelişkiyi; toplumda bir yandan çağın gerçekleriyle uyumlu bir hayat arayışı artarken öte yanda yerinden hiç kıpırdamayan -hatta pekişen- geleneksel kalıpların varlığını devam ettirmesinin yarattığı, en çok kadınları vuran paradoksu anlatıyor.

Örneğin her iki rapora göre de, kadınlarla erkekler arasında toplumsal eşitsizliğin en belirgin ortaya çıktığı alan çalışma hayatı; Türkiye’li kadınların halen yarıdan fazlasının evde ve çalışmıyor oluşu diğer eşitsizlikleri de tetikliyor. Hala kadının çalışması için kocasından izin alması gerektiğine inananlar var ve böyle düşünenlerin çoğunluğu erkekler…

Öte taraftan rapor, toplumdaki toplumsal cinsiyet konusundaki karmaşık ve çelişkilerle dolu tabloyu da ortaya koyup, bazı ezberleri bozuyor: “Erkekler ağlamaz” ifadesine katılanlar azınlıkta; kadınların önemli bir kısmı futbol takımı tutuyor; erkeklerin bir kısmı ev işi yapıyor.

En önemlisi KONDA Raporu, kadınların aynı demografik özelliklere sahip erkeklere göre daha özgürlükçü olduğu bulgulamış. Bütün bunlar elbette durduk yere olmuyor; arkasında kadınların eğitim oranında artma, kadın işsizliği hala çok yüksek olsa da - çalışan kadın sayısında nispi artış, kentleşme, iletişim araçlarının çoğalması, sosyal medya etkisi ve benzeri maddi temeller var.

Bunları tek tek sayma nedenim ise; bu değişimin temelsiz olmadığının görülmesi ve artık kabul edilmesidir. Son on yılda, onca şiddete rağmen, kadınların canları pahasına kararlar almaya devam etmesinin bir temeli var ve artık görülmelidir.

Çünkü şiddet tam da bu noktada kendini gösteriyor; erkekler kadınların modern dünyevi haklarına kavuşma arayışını şiddetle bastırmaya çalışmaktan, devlet de erkekleri kayırmaktan artık vazgeçmelidir.

Bugün İçişleri Bakanı Soylu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “…kadın cinayetlerinde ise 2017-2018 arasında 353’ten 279’a önemli bir azalış elde edilmiş, bu yıl ise geçen yıla oranla biraz artış yaşandı…”diyerek, kadın cinayetleri gerçeğini resmi olarak da ikrar etmiş bulunuyor.

Bundan sonrası, devlet resmi olarak kabul ettiği toplumsal sorunun oranını açıkladığı gibi, çözümünü de açıklamalı, adım atmalıdır.

Bu 25 Kasım, çözüm yılı olsun.Bu 25 Kasım, kadın cinayetlerini

durdurmak için bütün illerde, bulunduğumuz her yerde buluşup gücümüzü göstererek çözüm için adım attırma yılı olsun.

onunki faydaHerkesin gözü onda

[ PENCERE ]GAZETE

İmtiyaz Sahibi:YAVUZ OĞHAN www.gazetepencere.com lllll [email protected] lllll 02123274775 lllll Beşiktaş/İSTANBUL

DEFİNE KAZISIYLA YOK EDİLMİŞTİ... SU VERİLMEYE BAŞLANDI

TAŞIMA SUYLA DİPSİZ GÖL DOLACAK MI?

MARMARA’DA DEPREM: 3.6Marmara Denizi’nde Yalova açıklarında 3,6 büyüklüğünde deprem oldu. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Bilgilendirme Servisi’nden yapılan açıkla-maya göre, 17.36’da Marmara Denizi’nde 3,6 büyüklüğünde deprem hissedildi. Deprem Yalova’ya 0,68 kilometre uzaklıkta ve 7,03 kilometre der-inlikte meydana geldi.

DR. AYTUNATOSUNOĞLUİletişim bilimleri

Page 3: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

GÜNDEM3 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya’daki tank-palet fabrikasının Ka-

tar-Türk ortaklı BMC’ye devri üze-rinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirilerini sürdürüyor. “Bu, Türkiye Cumhuriyet Devle-ti’ne ihanettir. Nokta” diyen CHP lideri, “Keşke bizi bu konuda da mahkemeye verse de derdimizi mahkemede anlatsak ama mahke-melerde onun elinde biliyorum” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

‘MAHKEMEYE VERSE DE ANLATSAK’

“Birileri ülkemizin varlıklarını, başka bir orduya peşkeş çekiyorsa, buna karşı durmak namus borcu-muzdur. Tarihin CHP’ye yüklediği bir görevdir. Tank palet fabrikasını kastediyorum. Değeri 20 milyar dolar. 1 milyon 800 bin metre-karelik alanda Sakarya’da kurulu Avrupa’nın en büyük entegre te-sisi. Bu şu anda Katar ordusuna bedava verildi. BMC grubuna be-dava verildi. Bedava verildi. Önce diyordu ki özelleştirme yok. Kendi kararını çıkardı, altında kendi im-zası var, vatandaşa yalan söylüyor. O makamda oturan birinin yalan söylemesi yakışır mı ya. Şu soruyu sordum henüz yanıt alamadım, so-

racağım; dünyada kendi silah fab-rikasını yabancı bir ülkeye bedava veya parayla veren bir ülke var mı? İkinci kararnameyi resmi Gazete’de yayımlamadı, korktu. Ben gör-meyeyim diye. Ama ben görürüm arkadaşlar. Bürokraside çalışan binlerce vatansever insan var. Öyle bir kararname yoktur da diyemi-yor. Biz satmadık diyor, satsaydın biz o parayı görecektik, satmadın. İşletme hakkını devrettik diyor, kaça devrettin arkadaşım? Bunu

yapmak Türkiye Cumhuriyeti Dev-leti’ne ihanettir. Keşke bu konuda da mahkemeye verse de derdimizi mahkemeye anlatsak. Ama mahke-meler de onun emrinde biliyorum”

’17 YILDIR CEPLERİ İÇİN ÇALIŞIYORLAR’

“17 yıldır bu ülkeyi yöneten bir avuç insan sadece cebi için ça-lıştı; vatandaş için çalışmadı… Yakınları, dünürleri, oğulları için çalıştılar fakir fukara için değil…

Kendisini yakan, intihar eden insanlar var, toplu intiharlara ta-nık oluyoruz. Bizim belediye baş-kanlarımızı sosyal yardımları da hayata geçiriyor. ‘Ne yapabiliriz de mutfaktaki yangına bir nebze su dökebiliriz’ diye düşünüyorlar. Halka doğruları söylemek zorun-dayız ne söylerlerse söylesinler hangi gazeteleri olursa olsun, gü-neş balçıkla sıvanmaz 800 binin üzerinde kişi bin liranın altında aylık alıyor.“

İŞTE 1000

LİRA ALTINDA

EMEKLİ AYLIĞI

“Bin liranın emekli aylığı alan var mı yok

mu tartışması çıktı. Rakam verdim, 847 bin

643 kişi. Dediler ki böyle bir şey yok. Bakın

değerli arkadaşlarım, bu Sosyal Güvenlik

Kurumu’nun Eylül 2019 tarihli tablosu.

(Elindeki tabloyu gösteriyor) Ben doğru-

ları söyledikçe onlar yalanla halkı

kandırmaya çalışıyorlar.

‘KAÇA DEVRETTİN ARKADAŞIM?’

MİLLİ Savunma Bakanı Hulusi Akar, bakanlığının bütçesine ilişkin TBMM’de yapılan görüşmelerde milletvekillerinin tank palet fabri-kasının Katar ortaklı BMC’ye devri-ne ilişkin soruları yanıtladı.

Tank palet fabrikası olarak bilinen 1. Ana Bakım Merkez Komutanlı-ğı’nın işadamı Ethem Sancak’ın Katar sermayesiyle satın aldığı BMC’ye devrine itiraz eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuyu sürekli gündemde tutarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şu soru-ları yöneltiyor.

Fabrika BMC-Katar ortaklığına kaça devredildi? Tutar neden açık-lanmıyor?

Devir işlemine ilişkin Cumhurbaş-kanlığı bir kararname çıkardı an-cak bu kararname Resmi Gazete’de yayımlanmadı. O kararname neden gizli tutuluyor?

Taraflar arasında imzalanan bir protokol var. Protokolde ne yazdığı neden gizli tutuluyor?

Fabrikanın devrine ilişkin neden bir ihale yapılmadı?

Fabrikanın işletme hakkının dev-redilmesine neden gerek duyuldu?

Konu önceki gün Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin görüşüldü-ğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-nu toplantısında gündeme geldi. Milletvekilleri Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a ısrarlı soru-lar yöneltti.

Akar, sorulara verdiği yanıtta, fab-rikanın devrindeki asıl amacın AL-TAY tankının en hızlı şekilde TSK’ya kazandırılması için tüm imkanların seferber edilmesi olduğunu söyledi.

Fabrikanın 20 Aralık 2018’deki Cumhurbaşkanlığı Kararıyla özel-leştirme kapsamına alındığını, 14 Mayıs 2019 tarihli Cumhurbaşkanlı-ğı Kararıyla da fabrikanın işletmesi-nin Askeri Fabrika ve Tersane İşlet-

me Anonim Şirketi’ne (ASFAT AŞ) devredildiğini hatırlattı. Fabrikada çalışan işçilerin özlük haklarının korunacağını bir kez daha ifade etti.

Hulusi Akar özelleştirme kararı-nın Resmi Gazete’de yayımlanma-sından 14 gün sonra gittiği tank palet fabrikasında işçilerle yemek yemiş; sürecin şeffaf ilerleyeceğini, gizli saklı olmayacağını söylemişti.

FABRİKA BMC’YE NASIL DEVREDİLDİ?

Bakan Akar, devir kararının fab-rikanın ASFAT A.Ş. bünyesine alın-masının ardından “yapılan değer-lendirme” neticesinde alındığını söyledi. Bir ihaleden söz etmedi. Hangi kriterlere göre BMC’nin seçil-diğini anlatmadı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gizli tutulan bir protokol olduğunu ileri sürmüştü. Milli Savunma Baka-nı bir protokolün varlığını doğrula-dı. Protokolün ASFAT A.Ş. ile BMC arasında imzalandığını ifade etti. Ancak protokole ilişkin sorulara yanıt olacak bir detay vermedi.

Akar’ın protokol hükümlerine ilişkin sözleri şöyle:

“Fabrika işletme verimliliğinin

artırılması, yeni iş/üretim imkanları oluşturulması ve ihracatın artırıl-ması doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığı kontrolünde yatırımlar yapılması, özel sektörün iş yapma hızından ve yüksek teknolojiye erişim imkanlarından faydalanıl-ması amaçlanmıştır. Bu kapsamda MSB’ye herhangi bir ek yük getir-meden BMC, fabrikayı çağın gerek-lerine uygun şekilde modernize edecek, 25 yıl boyunca fabrikada ihtiyaç duyulacak bütün yenileme yatırımlarını gerçekleştirecek ve ka-pasite geliştirmeye dönük belirlene-cek alanlarda ilk aşamada en az 50 milyon dolar tutarında ilave yatırım yapacak.”

Milli Savunma Bakanı sözlerinin devamında fabrikada yürütülen ba-kım, onarım, palet ve optik üretimi gibi hiçbir faaliyet aksatılmadan ve devlete ilave hiçbir maliyet getiril-meksizin TSK ihtiyaçlarının karşı-lanmasına devam edilecektir” dedi.

Muhalefet milletvekilleri komis-yon toplantısına tank palet fabri-kasının BMC’ye devrini protesto eden pankartlarla katıldı. AK Parti ve CHP’li üyeler arasında tartışma yaşandı.

HULUSİ AKAR, BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE TANK PALET FABRİKASIYLA İLGİLİ

SORULARIN HANGİLERİNİ ES GEÇTİ?

1 Fabrika BMC-Katar ortaklığına kaça devredildi? Tutar neden açıklanmıyor?

Milli Savunma Bakanı bu soruyu yanıtlamadı.

2Devir işlemine ilişkin Cumhurbaşkanlığı bir kararname çıkardı ancak bu kararname Resmi Gazete’de yayımlanmadı. O kararname neden gizli tutuluyor?

Milli Savunma Bakanı bu soruyu yanıtlamadı.

3 Taraflar arasında imzalanan bir protokol var. Protokolde ne yazdığı neden gizli tutuluyor?

Milli Savunma Bakanı bir protokol imzalandığını söyledi, içeriğinden bölümler aktardı ancak protokol metnini paylaşmadı.

4Fabrikanın devrine ilişkin neden bir ihale yapılmadı?Milli Savunma Bakanı devir kararının “yapılan değerlendirme” neticesinde alındığını söyledi. Bir ihale yapıldığını söylemedi ve neden ihale yapılmadığı sorusunu yanıtlamadı.

5Fabrikanın işletme hakkının devredilmesine neden gerek duyuldu?

Milli Savunma Bakanı devir kararındaki asıl amacın Altay tankının hızlı bir şekilde TSK’ya kazandırılması olduğunu söyledi. Özel sektörün gücünden yararlanmak istediklerini ifade etti.

YANITLANMAYAN SORULAR

Page 4: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

GÜNDEM4 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip

Erdoğan, Kilis’te yapımı tamamlan-

mayan bir yol hakkında, partinin il

başkanı ile Ulaştırma Bakanı Turhan

hakkındaki pazarlığı “Buyruğumdur, o

yol bitecek” diye kesti.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdoğan üç gün önce partisinin Ge-

nişletilmiş İl Başkanları toplantısına

başkanlık etti. Toplantının basına

kapalı bölümünde konuşulanları

Hürriyet’ten Gizem Karakış haber-

leştirdi.O habere göre, il başkanlarının,

bölgelerindeki sorunları dile getirdiği

toplantıda söz sırası Kilis’e geldiğinde

ilginç bir diyalog yaşandı. AK Parti Kilis İl Başkanı Mehmet

Murat Karataş söz alarak Cumhur-

başkanı Erdoğan’a, kentteki yol ya-

pımının yarıda bırakıldığını ve uzun

süredir bitirilmediğini söyledi. Bu

şikâyet üzerine araya Ulaştırma ve

Altyapı Bakanı Cahit Turhan girdi,

“Yol yapımına başladık. Biz yolun

engebeli olmayan tarafını yaptık.

Ancak yolun diğer kısmı zor, engebe-

li ve dağlık olduğu için yarım kaldı.

Çalışmalar devam ediyor” dedi. İl Başkanı Karataş’ın Bakan Tur-

han’a verdiği, “Siz zor olanı yaptınız.

Kalan kısım düz ve ova” yanıtı Cum-

hurbaşkanı Erdoğan başta olmak üze-

re salondaki herkesi güldürdü. Erdo-

ğan da pazarlığı, “Buyruğumdur, o yol

bitecek” diyerek noktaladı.

“BUYRUĞUMDUR”

Turan: O isim İnceİnce: Parti içi çete işi Kendimi yakarım

Beştepe’de gazetecilere halı tanıttı

CHP Tekirdağ Milletvekili İl-hami Özcan Aygun, yeni vergi yasasının Saray’a yeni kaynak-lar sağlamak için çıkarıldığını söyledi. TBMM Genel Kuru-lu’nda yeni vergi düzenlemele-rini içeren teklif kabul edildi. Genel Kurul’da düzenlemeleri sert sözlerle eleştiren Özcan Aygun, şu iddiayı gündeme ge-tirdi: “Değeri 5 milyonun üze-rindeki meskenler için ‘değerli konut vergisi’ adı altında yeni bir tür vergi ürettiniz. Yani bir kişi 5 milyon liranın üzerinde konuta sahipse hem normal emlak vergisi ödeyecek hem de lüks emlak sahibi olduğu için ilave vergi ödeyecek ama burada bir şeytanlık var, şey-tanlık: Emlak vergisini bele-diyelere yatırıyoruz ama bu 5 milyonun üzerindeki vergiyi kime yatıracağız? Genel bütçe-ye yatıracağız.”

“VERGİ DAİRELERİ ELİYLE SARAYA KAYNAK”

“Vergi daireleri eliyle saraya kaynak gelecek. Beyaz sarayın harcamaları yetmediği için be-yaz saraya yeni kaynaklar sağ-layacağız. Geldiğimiz noktada, getirilen değerli konut vergisi-ni, evet, vergi daireleri alacak.

CUMHURBAŞKANI Erdo-ğan, Beştepe’de Ekvador Cum-huriyeti Büyükelçisi Fanny De Lourdes Puma Puma ile görüş-tü. Erdoğan, görüşme öncesi gazetecilere yere serilmiş olan halıyı göstererek “Arkadaşlar bu halı Hereke… 108 metreka-re, yerli ve milli” dedi.

Beştepe’deki kabulde Ekva-tor Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Fanny De Lourdes Puma Puma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubu sundu.

Fanny De Lourdes Puma Puma’nın bazı büyükelçilik mensuplarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdiminin ardın-dan hatıra fotoğrafı çektirildi.

‘FİYATI 324 BİN LİRA’Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı

gazeteci Murat Ağırel ise kişi-sel sosyal medya hesabından halı üreticilerine sorduğu halı-nın maliyetini paylaştı.

Ağırel, Hereke halısının metrekaresinin 3 bin lira oldu-ğunu yazdı, Beştepe’deki 108 metrekarelik halının fiyatı da 324.000 lira olarak hesapladı.

CHP’li Aygun’dan vergi yasası iddiası:‘Lüks emlak vergisi Saray kasasına gidecek’

Kapatılan Refah Partisi’nden iki kez milletvekili seçilen ve 28 Şu-bat’ta sona eren Refahyol Hükü-meti’nde Devlet Bakanlığı görevini yürüten Gürcan Dağdaş, kendisi hakkında hakaret davası açan Me-lih Gökçek ile ilgili bir paylaşımda

bulundu. Eski Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in Dağdaş hakkında açtığı davanın önceki gün görülen duruşmasında, mahkeme Gökçek’in mal varlığının incelenmesi yönünde karar aldı.

Sıkça tartışma konusu olan mal

varlığı hakkında verilen kararla il-gili ilk değerlendirmeyi Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e yapan Gökçek, “Mah-keme karar verdiyse tabii ki araştırı-lır. Bu normal bir durum. Ben serve-timin araştırılmasından endişe eden bir adam değilim, araştırılsın.” dedi

Gökçek: Servetimin araştırılmasından endişe duymam

Sözcü yazarı Rahmi Turan’ın isim vermeden kaleme aldığı “Saray’da Erdoğan ile görüşen CHP’li” yazısının ardın-dan ortalık karışmıştı. Turan dün gece saatle-rinde gazetesine yaptığı açıklamada Saray’ı ziyaret eden ismin Muharrem İnce olduğunu açıkladı. Herkes CHP’li ismin kim olabileceğini tartışırken Muharrem İnce’nin ismi öne çıkınca “O isim ben değilim” diye açıklama yapan ilk isim Muharrem İnce olmuştu. Muharrem İnce ise haberin üzerine kişisel Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:

“GENEL MERKEZİN MUTFAĞINDA BİR ÇETE PİŞİRDİ”

“Daha ilk günden Rah-mi Turan’ın dile getirdiği iddiaların merkezine be-nim adımın oturtulacağını bana gelen bilgiler doğrul-tusunda tahmin etmiştim. Bunun benim üzerimden parti içi muhalefete yö-nelik bir operasyon ol-duğunu ve bunun Genel Merkezin mutfağında bir çete tarafından pişirildiği-ni biliyordum. Tahminle-rimde yanılmadım. İddi-aların benimle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur, olamaz. Bu bana, benim üzerimden parti içi muha-lefete yönelik şerefsizce bir saldırıdır. Bu şerefsiz, onurdan insanlıktan na-sip alamamış kalemşörle ve kaynağım dediği saray soytarısıyla mutlaka yargı

önünde hesaplaşacağız.Bu iş elbette sadece

yargıyla sınırlı kalmaya-caktır. Siyaseten bu ope-rasyonun parçası olan ve Cumhurbaşkanlığı seçim akşamından bu yana şahsıma yönelik kam-panya yürütenlerle de hesaplaşmamız kamuo-yunun huzurunda devam edecektir. Şundan herkes emin olsun ki kimsenin yaptığı yanına kar kalma-yacaktır. Madem ismimi ortaya attınız elinizdeki belgeleri de tüm Türkiye ile paylaşmanızı bekli-yorum. Bu konu artık benim için siyasi bir konu olmanın çok ötesine geç-miş bulunmaktadır. CHP yönetimi bu saatten sonra konuyu geçiştiremez. Bu konuyla ilgili benim üze-rimden mutlaka bir di-siplin soruşturmasını da başlatmalıdır. Ya da taraf olarak konuyu yargıya taşıyıp kendi duruşunu göstermelidir.”

Deniz Bayramoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı Gündem Özel programı-nın konuklarından Barış Yarkadaş, Muharrem İnce’nin Sözcü yazarı Rahmi Turan'ın iddiası sonrası CNN TÜRK ek-ranlarına gönderdiği özel mesajı iletti.

Konuşmanın görüntü-sünü gösteren Yarkadaş,

İnce’nin “Eğer benim gö-rüştüğüme dair bir belge varsa Taksim’de kendimi yakarım” dediğini söyledi.

Sözcü’nün haberine göre halen Londra’da tedavi gören Rahmi Turan kaynağının kendisine o is-min Muharrem İnce oldu-ğunu söylediğini belirtti. Turan şunları söyledi:“KAYBOLMADIM”

“Uzun bir süredir teda-vim nedeniyle Londra'da-yım. Yani ortadan kaybol-duğum falan yok. Son 2 gündür tedavimin yoğun-luğu nedeniyle Türkiye'de olan bitenle çok ilgilene-medim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini de şimdi sizden öğrendim…

“DAKİKA DAKİKA”“Kaynağımın bana söy-

lediğine göre, Saray'da Erdoğan'la görüşen CHP'li isim Muharrem İnce'ymiş. Hatta kaynağım İnce'nin hangi araçla geldiğini, saat kaçta Saray'a girdiğini, kaçta çıktığını dakika da-kika söyledi. Ben de gaze-tecilik refleksiyle aldığım bu önemli bilgiyi köşemde isim vermeden yazdım. Gelinen durum, bu ismi açıklamamı şart koştu.”

“KAYNAĞIMIN İDDİASI”

“Ama önemli bir şeyi belirtmek istiyorum. Bu görüşme ve isimler, kay-nağımın iddiası. Ben de bu önemli iddiayı Türkiye gündemine taşıdım. Ba-kalım taraflar şimdi ne diyecek…'

Günlerdir devam eden

“Saray’ı ziyaret eden CHP’li kim”

sorusu niha-yet yanıtlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu iddialar üzeri-ne “Doğrudur, şaşırmadım” diyen Kılıçda-

roğlu’na “İspat ettin ettin, ettin;

eğer yiğitsen ben cumhurbaş-

kanlığımı orta-ya koyuyorum,

acaba sen genel başkanlığını or-taya koyabiliyor

musun?” yanıtı-nı vermesinden

saatler sonra, iddianın sahibi

Rahmi Turan açıkladı: “O isim Muharrem İnce”.

İnce’den ise yanıt gecikmedi: “Eğer benim gö-rüştüğüme dair bir belge varsa Taksim’de ken-

dimi yakarım. Bunun benim

üzerimden parti içi muhalefete

yönelik bir ope-rasyon olduğunu ve bunun Genel Merkezin mut-

fağında bir çete tarafından pişi-rildiğini biliyor-

dum.”

ERDOĞAN MAKAMINI ORTAYA KOYDU

AK Parti İzmir İl Başkan-ları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, “Beştepe’ye giden CHP’li” konusunda Kılıçdaroğ-lu’na sert yanıt verdi:

“Son günlerde bir şey tut-turdu, güya ben Külliye’de bir CHP’li ile görüşmüşüm. Ben! Arkadaşlarım gerekli cevabı verdiler. Böyle bir görüşme olmadı dediler. Ve bunu haber yapan gazeteci kayıp. Kendisi de diyor ki herhalde yanıldık falan. Bay Kemal, senin hayatın yalan. Bak İzmir’den milletvekili olduğun ilden sesleniyorum sana, eğer yiğit-sen ben cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, acaba sen genel başkanlığını ortaya koyabiliyor musun? İspat ettin ettin, etmediğin takdirde CHP’nin genel başkanlığı bu yalancıdan kurtulsun ve çek git. Ama yapamaz, bugüne kadar ben bunu çok söyledim, denedim. Hepsi birbirini bul-muş. O gazetenin köşe yazarı da, bu da. Bu kadar iddialı söylüyorum. Bizim hayatımıza yalan girmedi ama bunların hayatı yalan.”

O YOL BİTECEK

Page 5: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

GÜNDEM5 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

“EMNİYET’teki Menzilciler” tartışması büyüyor. İçişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşme-leri sırasında, “Emniyet’teki Menzilci kadrolaşma” iddia-ları üzerine Bakan Süleyman Soylu’nun “Emniyette bir tane Menzilci göstersinler bakanlığı bırakacağım” sözleriyle başla-yan tartışmada gazeteci Tolga Şardan o ‘bir tane’yi gösterdi.

Şardan T24’te kaleme aldığı yazısında, halen Ankara Em-niyeti’nde görev yapan bir ilçe emniyet müdürünün FETÖ iddiasıyla hakkında başlatılan soruşturmada verdiği ifadeyi yayınladı. O ifadede emniyet müdürü açıkça Menzil tarika-tına bağlı olduğunu, düzenli olarak toplantılarına katıldığı-nı anlatıyor.

‘2001’DEN BERİ MENZİL’E GİDERİM’

Telefonunda ByLock bulun-duğu için 15 Temmuz son-rasında gözaltına alınan söz konusu emniyet müdürü ver-diği ifadede “2001 yılından bu yana Menzil’e gider gelirim. Büyük oğlum A.T., AK Partinin lise gençliğine ait Aklıselim koluna gidip gelmektedir” diyor. Aynı müdür bir başka soruya “Menzil toplantılarına katıldım. Adana’da, Mardin’de, Konya’da ve Ankara’da ke-sintisiz Menzil toplantılarına katılımım olmuştur” diye

anlatıyor. Hatta aynı isim, 15 Temmuz gecesi Menzil’e git-mek için yola çıktığını, darbe girişimini haber aldığı için geri dönüp görevinin başına geçtiğini anlatıyor.

‘MENZİLCİYİM DEDİ TERFİ ALDI’

Gazeteci Tolga Şardan ya-zısında o dönem terfi bile alan emniyet müdürünün Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı’nda 4. sınıf şube müdürüyken, 3. sınıfa yükse-lerek Ankara Emniyet Müdür-lüğü’ne atandığını, halen de ilçe emniyet müdürü olarak görev yaptığını söyledi.

Daha önce kaleme aldığı ve erişim engeli getirilen ya-

zısında da Emniyet’te Men-zilcilerin iki kolu arasındaki rekabetten söz eden Şardan ‘BiDeBunuİzle’ programında Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. Şardan, “Soylu ‘1 tane göstersinler bakanlıktan ayrılırım’ demişti, ben bir tane gösterdim işte” dedi. Şardan, Emniyet’te tarikatların ve ce-maatlerin nasıl yapılandığını şöyle anlattı:

‘BOŞALAN KADROLARI MENZİL DOLDURDU’

“17/25 Aralık 2013 sürecin-den önce Emniyet’te Gülenci-ler aktifti, diğer tarikat ya da cemaatleri Emniyet’te barın-dırmıyorlardı çünkü rakiple-rini tasfiye ediyorlardı. Sonra

onlar tasfiye olunca, boşalan kadroları -ki bu çok ama çok büyük bir sayıdır- diğer tari-kat ve cemaatler doldurdu. Eskiden Menzilciler Emni-yet’te çok küçük bir gruptu, 15 Temmuz sonrasında patlama yaşandı, çok ciddi bir sayıya ulaştılar Emniyet’te. Süley-mancılar da var, Nurcular da var ama ağırlık Menzilcilerde.”

Şardan Sağlık Bakanlığı’n-da da Menzilcilerin çok güçlü olduğunu, Emniyet’te kritik noktalarda kadrolaştıklarını anlattı, bu gerçeğe rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soy-lu’nun ‘Bir tane göstersinler bakanlığı bırakırım’ açıklama-sını ‘siyaseten’ yapmış olabile-ceğini öne sürdü.

İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, Tolga Şardan’ın iddiala-rını yanıtladı. Emniyet’te Men-zilcilerin kadrolaştığını iddia eden ve bu iddiasını bir emniyet müdürünün ifadesinden yola çıkarak devam ettiren gazeteci Tolga Şardan’a yazılı bir açıkla-mayla yanıt veren Soylu şunları söyledi:

“Gazetecilik, kişisel hırs ve çı-karlar uğruna sizi aracı kılan in-sanlardan edindiğiniz kulaktan duyma bilgilerle yazı yazmak değildir. Bütçe görüşmelerinde benzer iddia ile ilgili şahsıma

sorulan soruda vermiş olduğum cevapta belirtiğim sözümün arkasındayım. Bırakınız son ata-maları, görev dönemimde böyle tek bir atamanın olduğunu ispat ederseniz istifa ederim.”

Açıklamada “Sizin gibi zihni-yetler, memleketimizin inanç, gelenek, sosyolojik gerçeklerini yıllarca istismar etti. Toplumu-muzda yüz yıllardır var olan sosyolojik gerçeklerle, devlet yapımızı farklı sebeplerle karşı karşıya getirmeniz de ayrı bir fitneciliktir” gibi ifadeler yer aldı.

“BUGÜN çok bağımsız ve çok özgür gazetecilik yaptığını söyleyen arka-daşlarımız, o zamanlar gazete yönetiyorlardı ve ben istemeden, ertesi günün gazete manşetle-rini bana gönderiyorlar-dı. “Uygun mudur" diye soruyordu ve öyle yayın-lıyordu" sözleri ile gün-dem olan gazeteci Kemal Öztürk, kendisi hakkın-da farklı iddialar ortaya atanlar için 3 kuruşluk tazminat davası açtı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baş-bakanlığı döneminde basın danışmanlığı ya-pan Öztürk, o dönemde yaşandığını iddia ettiği ‘dünden manşet onayı’ için isim vermedi ancak pek çok gazeteciden bu açıklamaya sert itiraz geldi. En dikkat çeki-ci itiraz ise, Yeni Akit gazetesi yazarı Ali Ka-rahasanoğlu’nunkiydi. Karahasanoğlu Kemal Öztürk’ün ‘FETÖ’cü’ olduğunu ima etti, o yazı onlarca haber sitesinde yer aldı.

“3 KURUŞTAN FAZLA ETMEZLER”

Kemal Öztürk işte o haberleri yargıya taşıdı, “3 kuruşluk tazminat davası açtım, çünkü daha fazla etmezler” dedi. Kendisi hakkında linç girişimi düzenlen-diğini öne süren Öztürk, “Tek başıma ve sırtımı hiç kimseye dayama-dan sadece gazetecilik yapıyorum. Gazeteler, televizyonlar, onlarca medya sitesi, binlerce sosyal medya kullanıcı-sı, psikolojik sorunları olan birinin yazdığı tweet’lerdeki akla zarar iddiaları, her yerinden yalan olduğu belli olan iftiraları, hiç tereddüt etmeden ve düşünme-den, bir sürü psiko-lojisiyle alıntıladı ve yayınladı. Bu bir cinnet halidir” diye konuştu.

MURAT YETKİN: BEKLEŞEN GAZETECİLERDEN DEĞİLDİM

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün orta-ya attığı ‘dünden man-şet onayı’ iddiası için "Ben de sizin kadar merak ediyorum kim olduklarını. Bu işlerin içinde olanların ma-dem ortaya çıkacağı yok, bari olmayanlar çıksın. Olmayanlar söylesin. Ben değil-dim" dedi.

ANKARA’da 10 Ekim 2015’te 100 kişinin öldüğü Tren Garı katliamına ilişkin, savcılığın, 9 klasörlük delil dosyasını mahkemeden ve müştekilerden sakladığını ortaya çıkaran gazeteci Alican Uludağ’a karartma uygulandı.

Ankara Cumhuriyet Başsav-cılığı, gazetecileri bilgilendir-diği WhatsApp grubundan Uludağ’ı çıkardı. Alican Ulu-dağ kararı “Basın hürriyeti anayasal bir haktır, keyfi kararlar gerçeklerin üzerini örtemez. Bir atasözü de der ki; Mahkeme kadıya mülk değildir” sözleriyle değerlen-dirdi.

Alican Uludağ’ın haberine göre 10 Ekim katliamından 11 gün önce, canlı bombalara Ankara’ya kadar eskortluk yapan sanık Yakup Şahin’in

Gaziantep’in Nizip ilçesinde bir gübre bayisinden amon-yum nitrat almaya çalıştı-ğının Gaziantep Emniyet’i tarafından bilindiği anlaşıldı. Belgelere göre, gübre bayisi-

nin ihbarı üzerine Emniyet Şahin’in kimliğini tespit etti. TEM ve İstihbarat Şube, katli-amdan 8 gün önce kendisine bildirilen bu duruma karşın hiçbir işlem yapmadı.

Soylu “Bir tane göstersinler bakanlığı bırakacağım” demişti

Menzilci’nin adresini verdi

İSTİFA EDERİMİÇİŞLERİ BAKANI SOYLU TEKRARLADI:

Savcılık gazeteciyi WhatsApp haber grubundan çıkardı

Sen misin haber yapan

“Manşeti dünden gönderiyorlardı’ eleştirilerine 3 kuruşluk dava

Gazeteci Tolga Şardan

Page 6: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

ÇEVRE6 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

Türkiye’nin en eski ve kirli 15 ter-mik santraline 2,5 yıl daha havayı kirletme izni veren torba kanunun 50. maddesi kabul edildi. 50. mad-

deye göre, 2013’te özelleştirilen ve o gün bugündür hiçbir çevre yatırımı yapılmadığı için zehir saçan 15 ter-mik santral, 2,5 yıl daha hiçbir çev-resel yatırım yapmadan, baca filtre-si takmadan üretime devam edecek.

KÖMÜRLÜ termik santrallerin özelleştirilmesinin ardından, bu santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2019’un

sonuna kadar süre tanınmıştı. Bu süre içerisinde santraller, filtre ve baca gazı arıtma sistemleri gibi çevre yatırımları-nı yapmadan zehirli gazları altı yıl bo-yunca doğrudan havaya saldı. Verilen sürenin dolmasına iki ay kala Meclis’te önceki akşam kabul edilen yasayla bu santrallere çevre yatırımlarını yapmala-rı için verilen süre 2,5 yıl daha uzatıldı.

Afşin-Elbistan, Seyitömer, Tunçbilek, Kangal, Yatağan gibi Türkiye’nin en bü-yük ve en eski santrallerinin de olduğu 15 tesis 2022’nin sonuna kadar baca filtresi takmadan üretim yapacak.

“NEFES ALMA HAKKI GASP EDİLDİ”

Greenpeace Akdeniz, Temmuz ayında söz konusu 15 santralden ikisinin yer aldığı Kütahya Seyitömer ve Tunçbi-lek’te yaptığı 24 saatlik hava ölçümü sonucu hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü’nün limit değerinin üç katı ol-duğunu ortaya çıkarmıştı.

Greenpeace avukatı Deniz Bayram, Gazete Pencere’ye kararı değerlendirdi. Bu santrallere verilen ‘çevre yatırımları-nı erteleme muafiyetinin’ Anayasa Mah-kemesi tarafından 2014 yılında iptal edildiğini hatırlattı, bu yasanın Anayasa Mahkemesi kararıyla çeliştiğini söyledi. Bayram, “Aslında 6 ayda tamamlanacak yatırımlar 6 yıldır erteleniyor. Santral işletmecisi özel şirketlere, Anayasa Mahkemesi kararına ve hukuka aykırı şekilde 2,5 yıl daha süre verildi. İnsan-ların nefes alma hakkı gasp edildi. Bu santrallerin bulunduğu bölgede yaşa-yanların nefes alma hakkı o şirketlerin kar paylarına feda edildi” dedi.

Greenpeace Derneği daha önce Zon-guldak, Çanakkale ve Afşin-Elbistan-lılar ile birlikte baca filtresi olmadan çalışan 15 kömürlü termik santralin kapatılması için Enerji ve Tabii Kaynak-lar Bakanlığı'na başvurmuştu.AYM İPTAL ETMİŞTİ

2013 yılında, kömürlü termik santral-lerin özelleştirilmesinin ardından, bu santrallerin çevre yatırımlarını tamam-lamaları için 2018'e kadar süre tanın-dı. Anayasa Mahkemesi, 2014 yılında,

Eller ‘Ölüm izni’ için kalktı

Yasa AK Parti ve MHP’lilerin

oylarıyla kabul edildi,

15 santral 2,5 yıl daha

zehir saçacak

Anayasa'nın 56. maddesi gereğince, çevre yatırımlarının bu kadar ertelen-mesinin anayasaya aykırı olduğuna karar vererek süre muafiyetini iptal etti. 2016 yılında kanunda tekrar düzenleme yapıldı ve çevre yatırımla-rının tamamlanması için verilen süre Aralık 2019'a kadar uzatıldı. Şubat 2019'da söz konusu santrallerin çev-re yatırımlarına iki yıl daha erteleme getiren Maden Kanunu teklifinde yer alan 45. madde, tüm siyasi partilerin ortak önergesi ile Maden Kanunu tek-lifinden çıkarılarak komisyona geri çekildi.

CHP AYM’YE GİDECEKCHP, termik santralleri 2,5 yıl daha

çevre yatırımından muaf tutan yasa maddesini Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Bu kanun, Anayasa Mah-kemesi’nin konuyla ilgili daha önce verdiği iki kararla da çelişmektedir ve bu santrallara tanınan çevreyi kirlet-me hakkının tekrar uzatılmayacağının garantisi yoktur. AKP Genel Başkanı, bu şirketlere ceza vermek yerine ödül-lendirmeyi tercih etmektedir” dedi.

“6 HOLDİNG’İ KORUMA İÇİN”Özel yasanın Çelikler Holding, Ci-

ner Enerji, Konya Şeker Enerji, Limak Enerji, İçtaş Enerji ve Bereket Enerji’yi korumak için çıkarıldığını öne sürdü.

Türk Tabipleri Birliği, “Termik Sant-

rallere Havamızı Kirletme İzni Verile-mez” başlıklı bir rapor hazırladı.

“ÖLÜM VE HASTALIK DEMEK”Raporda, “Mevcut veriler hava kirli-

liğinin büyük bir halk sağlığı sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ger-çeğe rağmen, yeterli süreler verilmesi-ne rağmen, daha çok kazanç sağlamak amacıyla gerekli çevresel önlemleri almamış santrallere 2022 yılına kadar ‘kirletme izni’ vermek ölüm ve hasta-lık anlamına gelmektedir. Santrallere “kirletme izni” veren girişimin iptal edilmesi ve insanların ölümüne ve hastalanmasına yol açan santrallerin gerekli önlemler alınıncaya kadar ka-patılması gereklidir” denildi.

HANGİ SANTRALLER VAR?

o Çanakkale / ÇAN 18 Mart T. Santrali

o Şırnak / Silopi Termik Santrali

o K.Maraş / Afşin Elbistan A T. Santrali

o Karabük / Kardemir Termik Santrali

o Kütahya / Tunçbilek Termik Santrali

o Kütahya / Seyitömer Termik Santrali

o Manisa / Soma A Termik Santrali

o Manisa / Soma B Termik Santrali

o Sivas / Kangal T. Sant. (1.-2. üniteler)

o Zonguldak / Çatalağzı T. Santrali

o Ankara / Çayırhan Termik Santrali

o Muğla / Yeniköy Termik Santrali

o Muğla / Kemerköy Termik Santrali

o Bursa / Orhaneli Termik Santrali

o K. Maraş / Afşin Elbistan B T. Santrali

“KİRLİ BÖLGELERDE ÖZELLİKLE ÖLÇÜM YAPILMIYOR”

Türk Tabipleri Birliği’nin raporuna göre Türkiye’de hava kirliliğinin yoğun olduğu bölge-lerde ve günlerde, o bölgedeki istasyonlar ‘arıza yapıyor’.

Raporda, hava kirliliğinin her gün arttığı ve büyük tehdit haline dönüştüğü Türkiye’de ölçüm istasyonlarının sayısının sürekli gerilediği, kirlilik takibi yapılan gün sayısının azaldığı belirtil-di. Raporda “2017’de yetersiz ölçüm yapılan istasyon sayısı 26 iken, bu değer 2018 yılında 48’e yükselmiştir. Başka bir ifadeyle; 2018 yılında Türkiye genelinde bulunan her dört istasyondan biri yeterli düzeyde ölçüm yap-mamıştır. Ölçüm yapmayan istasyonların hava kirliliğinin yoğun olduğu bölge ve dönem-lerde ölçüm yapmaması dikkat çekicidir” denildi.

“ÖLÜM İZNİ İPTAL EDİLSİN”“Anlaşılan bu kirlilik düzeyi hükümet açısından ye-

terli gelmemiş olmalı ki, şimdiye kadar binlerce insanın ölümüne neden olmuş santrallerin havayı kirleterek insanları öldürmesine izin verilmek istenmektedir. Bu ‘ölüm izni’nin acilen iptal edilmesini talep ediyoruz.”

“DAHA DA KÖTÜLEŞECEK”Raporda, “kirletme izni” verilen santrallerin bulunduğu şe-

hirlerdeki hava kirliliği ölçüm değerleri de paylaşıldı. Şehirlerin tamamında hava kirliliğinin sınır değerlerin çok üzerinde old-uğu vurgulandı. Özellikle Bursa, Manisa ve Yatağan’da zaten fazlasıyla kötü olan durumun daha da kötüleşeceği vurgulandı.

“HER GÜN ÖLÜM RİSKİ’’Raporda şu ifadeler yer aldı: “Kirletme izni verilmesi he-

deflenen bölgelerde yaşayan insanların mevcut haliyle dahi yılın hemen her günü hastalık ve ölümlere yol açacak düzeyde kirli hava soluduğu görülmektedir. Avrupa Birliği ölçülerinin gereğinde yılda en fazla 35 gün sınır aşılmasına izin verdiği hatırlandığında Türkiye’nin bugün itibariyle yaşadığı kirlilik düzeyinin ne kadar yüksek ve ürkütücü olduğu anlaşılabilir.”

Page 7: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

DIŞ HABERLER7 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

ALMANYA’nın Ankara Büyükelçiliği’ne bağlı olarak çalışan bir avu-

katın ‘casusluk’ suçlamasıyla geçtiğimiz Eylül ayında tutuk-landığının ortaya çıkmasıyla başlayan diplomatik kriz sü-rüyor. Alman hükümeti, avu-katın serbest bırakılması için Türk hükümeti nezdindeki yoğun girişimlerini sürdür-düklerini duyurdu.

Alman Dışişleri Bakanlı-ğı’nın sözcü vekili , “Avukatın serbest bırakılması için her vesileyle Türk makamları nezdinde girişimde bulunduk. Birçok kez de üst düzeyde de bunu Türk tarafına ilettik” dedi.

DIŞİŞLERİ BAKANLARININ GÜNDEMİNDE

Almanya Dışişleri Baka-nı Heiko Maas konuyu G-20 Dışişleri Bakanları Toplantısı için bulunduğu Japonya’da değerlendirdi. Soruna "hızlı bir çözüm” bulunması gerek-tiğini belirten Maas, avukatın tutuklanmasının "hiçbir şekil-de kabul edilemez” olduğunu söyledi. Maas ve aynı toplantı için Japonya’da bulunan Dışiş-leri bakanı Mevlüt Çavuşoğ-lu’nun konuyu ele alacakları öğrenildi.

“SON İKİ YILDA 10 SORUŞTURMA”

Babıali TV’de Zeynel Lü-le’nin konuğu olan Berlin’de yaşayan araştırmacı gazeteci Aydın Ulun olayla ilgili son ge-lişmeleri şöyle değerlendirdi: “Bu olayın evveliyatına bak-tığımız zaman Milli İstihbarat

Teşkilatı’nın da Almanya’da cirit attığı, pek de “masum” ol-madığı ortaya çıkmış oluyor.”

Berlin’de bulunan ve MİT’te görevli kişiler hakkında so-ruşturma olduğunu hatırlatan Ulun şunları söyledi: “Hür Demokrat Parti Alman Fede-ral meclise bir soru önergesi verdi. Hükümet buna cevaben şu bilgileri verdi: Federal sav-

cılık milli istihbarat adına 4 soruşturma yürütüyor. Türk istihbarat servisinden çeşitli şahıslar hakkında casusluk yaptığı iddiasıyla son 10 yıl içinde 23 soruşturma başlatıl-mış. Burada dikkat çeken son 10 soruşturmanın 2 yıl içinde açıldığı. Bunun da zemini şöy-le açıklıyorlar; Avrupa Birli-ği’nin kabul ettiği PKK, DHKPC

gibi terör örgütlerinin yanı sıra FETÖ’nün burada zemin bul-masından dolayı MİT burada faaliyetlerini artırmış oldu. MİT de bu unsurları yakından takip etmesi açısından başkon-soloslukla iltica çerçevesinde ilgisi olduğunu düşünerek kendi hukukuyla buna bir ön-lem almış durumda.”

“Bu casusular savaşı sürer-

ken Alman iç istihbarat teşki-latı da tarihinde ilk kez MİT’i özel bir incelemeye almış oldu. Alman iç istihbaratının başkan vekillerinden biri de Türkiye kökenli, 4 yaşında Almanya’ya gelmiş İstanbullu bir aileden, Sinan Selen. Dolayısıyla iki ülkenin kendi çıkarlarını koru-maya yönelik savaşı bir biçim-de artıyor.

ALMAN İSTİHBARATININ HAZIRLADIĞI RAPOR

“Almanya aynı zamanda benim ülkeme iltica edecek insanları araştırıyorum deme-siyle direkt veya dolaylı olarak Türkiye’deki hukuku veya insan haklarını da sorgulamış oluyor. Alman devletinin bu-rada Milli istihbaratın giderek faaliyetlerinin artmasından dolayı bazı kaygıları var ve kaygılarından biri de MİT’in Alman kuruluşlarına sızabile-ceğine dair şüpheler. Alman iç istihbaratının hazırladığı rapo-ra göre Almanya’daki MİT Gü-len yapılanmasına ve Türkiye kökenli topluma nüfuz etmek ve bu odakta çalışmak istiyor.”

“İLK KEZ MİT İÇİN ÖZEL BAŞLIK AÇILDI

“2018 yılında PKK’nın 15 milyon Euro’dan fazla bağış topladığına dair bilgi var. 2018 yılının faaliyetlerine ait bu rapor ilk kez Alman iç istihba-ratının MİT’e bir başlık açılıp incelemeye alınması açısından ilginç. Türkiye’deki avukatın tutuklanması da bunun karşı-lığının verilmesi olarak yorum-lanabilir: “Sen benim elemanı-ma soruşturma açarsan ben de senin elemanını tutuklarım.”

Milyarder işadamı Micha-el Bloomberg henüz resmen başkan adayı olmasa da Beyaz Saray’a giden yolda önemli bir adım attı. New York eski Beledi-ye Başkanı ABD Federal Seçim Komisyonu’na kaydını yaptırdı.

77 yaşındaki Bloomberg’ün, Demokrat Parti’nin başkan aday-lığı ön seçimlerine katılmak için tüm temel işlemleri yaptırdığı belirtiliyor. Bunlar arasında Ala-bama, Arkansas ve Texas eyalet-lerinde aday olarak kayıt olmak da var.

NİHAİ KARAR “YAKIN”Michael Bloomberg 10 gün

önce Demokrat Parti’nin çok sa-yıda aday adayından biri olmak üzere nihai bir karar vermeye “yakın” olduğunu söylemişti. Cumhuriyetçi Parti’nin adayı

ABD Başkanı Donald Trump kar-şısında yarışmak için partinin şu anda 17 aday adayı bulunuyor. Kişisel serveti yaklaşık 50 mil-yar dolar olarak tahmin edilen Bloomberg’ün aday adaylığının ön seçimlerdeki tüm dengeleri alt üst edeceği öngörülüyor.

BIDEN ÖNDEABD eski Başkan Yardımcısı

Joe Biden, anketlere göre De-mokratik Parti’nin başkan aday-lığı yarışını sol kanatta yer alan Elizabeth Warren ve Bernie San-ders’ın önünde götürüyor. Ilımlı olarak gösterilen Pete Buttigieg ise yarışta dördüncü sırada yer alıyor.

Michael Bloomberg tüm ısrar-lara rağmen 2016 yılında yapı-lan ABD başkanlık seçimlerinde yer almamıştı.

‘Bloomberg adaylığını açıklama üzere’

ABD Senatosu’nda 1915 olaylarını "Ermeni soykırımı" olarak kabul eden tasarının oylanması bir kez dahna Cumhuriyetçi bir senatör tarafından bloke edildi.

Cumhuriyetçi Senatör David Perdue, tasarının hassas bir dönemde Senato’dan geçmesinin “Washington’ın Türkiye’yle ikili ilişkilerdeki gerçek sıkıntıları aşmaya adanmışlığına zarar vereceği” gerekçesiyle karşı görüş bildirdi.

Böylece bir hafta içinde bu girişim ikinci kez Cumhuriyetçiler tarafından durdurulmuş oldu. Geçen hafta da Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’deyken

Senatör Lindsey Graham tasarının Senato’da oylanmasını bloke etmişti. Senato’da herhangi bir senatör bir tasarıya karşı görüş bildirerek oylamayı bloke edebiliyor.

ABD Temsilciler Meclisinde Ekim ayında yapılan oylamada Osmanlı döneminde Ermenilerin öldürülmesini "soykırım" olarak tanıyan karar tasarısı 11'e karşı 405 oyla kabul edilmişti. Türkiye tasarının kabul edilmesine tepki göstermiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tasarıyı "Atılan adımın kıymeti yok, bunu tanımıyoruz" sözleriyle değerlendirdi.

‘Soykırım’ oylamasına ikinci bloke

‘Avukatın tutuklanması

Almanya’da MİT soruşturmasına

misilleme’

2020’de ABD başkanlığı için iki milyoner mi yarışacak?

İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Suriye’de savaş nedeniyle yetim kalan bir grup İngiliz vatandaşı çocuğun İngiltere’ye getirileceğini söyledi.

Çocuklar, Suriye’nin daha önce IŞİD kontrolünde olan kuzeydoğusundan ülkelerine iade edilen ilk İngiliz vatandaşları olacak. Kararı açıklayan Raab, ‘masum çocukların hiçbir zaman savaşın

yarattığı dehşete maruz kalmaması gerektiğini’ söyledi.

Çocukların birkaç gün içinde İngiltere’de olacakları belirtildi ancak güvenlik gerekçeleri nedeniyle iadelere ilişkin ayrıntı paylaşılmadı.

Yazılı açıklamasında Raab, “Ülkeye geri dönüşlerini kolaylaştırdık çünkü doğrusu buydu. Şimdi özel hayatlarına saygı gösterilmeli ve

hayatlarının normale dönmesi için destek sağlanmalı” dedi.

İngiltere, IŞİD’in bölgede toprak kaybetmesinin ardından örgütle ilişkili olduğu düşünülen İngiliz vatandaşlarını ülkeye geri kabul etmeye yanaşmıyordu.

Suriye’deki kamplarda İngiliz vatandaşı 25 kadın ve çoğu beş yaşından küçük 60’tan fazla çocuk bulunduğu belirtiliyor.

IŞİD’LİLERİN YETİM KALAN ÇOCUKLARI İNGİLTERE’YE DÖNEBİLECEK

ABD’li bakan Pompeo Bolivya’nın iyiliğini istedi

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Bolivya'daki protesto-larla ilgili gerginliğin düşürülmesi ve yeni bir seçim yapılması çağrısında bulundu: "20 Ekim'de başkanlık seçimlerinde hile yapanlar Bolivya'nın iyiliği için kenara çekilmelidir. Her siya-si partinin vatandaşların haklarına saygı gösterilen bir seçim sürecinde kendi seslerini duyurma hakkı vardır." Pompeo, ülke genelindeki protestolara da değinerek, basın özgürlüğü-nü ve barışçıl protestoları desteklediklerini belirtti. Pompeo geçici başkan Jeanine Anez'e verdikleri desteği de yineledi.

Page 8: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

MESELE EKONOMİ8 23 Kasım 2019 Cumartesi www.gazetepencere.com

$ €5.71 6.29 %11.86Faiz Cumhuriyet Gram BrentBIST 100

1.793 268 63.39106.588 ↑ ↑↑ ↑ ↑ ↑

BANKACILIK Düzenleme ve Denetle-me Kurumu'nun (BDDK) bazı yetkileri-nin Merkez Bankası'na devrini öngören yasa dün Resmi Gazete'de yayımlandı. Böylelikle, Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmet-leri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yürürlüğe girdi. Beraberinde birçok yetkiyi BDDK’dan Merkez Bankası’na veren yasa değişikliğinde öne çıkan maddeleri şu şekilde:

Ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları, BDDK tarafından kat-kı payı alınabilecek kuruluşlar arasın-da yer almayacak.

TCMB, gözetim faaliyetlerinin kap-samına giren kuruluşların gerçekleştir-diği bütün işlemlere ilişkin kayıt, bilgi ve belgeyi, gerekli gördüğü durumlarda anlık ve işlem bazında olmak üzere talep edebilecek.

TCMB'ye ödeme hizmeti kapsa-mındaki belirli bir işlem türüne ilişkin olarak herhangi bir isim altında işle-min taraflarından birinin aldığı ücret, masraf, komisyon ve diğer menfaatle-rin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etme, bunları kısmen

veya tamamen serbest bırakma yetkisi verildi.

TCMB'ye, faaliyetler kapsamında ödemeler alanının gelişimini olum-suz etkileyebilecek nitelikte durum ve uygulamaların bulunduğunun tespit edilmesi durumunda, konu ile ilgili çalışma komiteleri kurma, bu komite-lerin çalışma usul ve esaslarını ilgili tarafların görüşlerini alarak belirleme

ve bu komitelerde alınan kararların uygulamaya geçirilmesi için gerekli iş ve işlemleri yapma yetkisi verildi.

TCMB'ye elektronik para kuru-luşlarının hangi faaliyetlerinin kredi verme faaliyeti olarak değerlendirilme-yeceğine ilişkin yetki verildi.

Kanun kapsamında verilebilecek idari para cezasına ilişkin tutarlar ye-niden değerleme oranı göz önünde

bulundurularak güncellendi. İdari para cezalarına karşı yetkili idare mahkeme-sinde dava açılmasına imkan tanındı.

BDDK’NIN ÖZERKLİĞİMart 2001’de ekonomiden sorumlu

Devlet Bakanı olan Kemal Derviş’in hayata geçirdiği en önemli icraatlardan biri de BDDK’nın özerleştirilmesiydi. Bu aynı zamanda IMF’in şartıydı.

TARIMI KURTARMA FORMÜLÜ“Gelin tarımı plazalarda çalışmaktan daha

cazip bir iş alanı dönüştürelim” Bu sözler, döne-minde tarım ürünlerinde ithalat rekorları kırılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye ait… 3. Tarım Orman Şurası’nda söylemiş.

Tarım, hayvancılık ve de balıkçığın son yıl-larda düştüğü durumdan kurtarmanın planı yapılırken, Pakdemirli’nin beton yığını plazalara gönderme yapması bile sevindirici. Ancak kent rüzgarlarına kapılan gençlerin dönmesi biraz hayal gibi geliyor bana.

Kentlerde AVM patlaması yaşanırken, Kapital-izmin en vahşisiyle boğuşan Anadolu, son yıllarda köyden kentte göçü çok sarsıcı yaşadı. ’40 bin köyümüz var’ sözü 5 yıllık plan dönemlerin özlü sözü olarak tarihimizdeki yerini aldı. Şimdi köy sayımız 13 bini biraz geçiyor.

Nüfus yani insan varlığımızın sosyal, kültürel

ve ekonomik durumu, aslında her gün yapılan tartışmaların odak noktasıdır.

Bunun temelinde de köy ile kent arasında nüfus dengesi var. Köy nüfusumuz azalıyor. Bu bir kalkınma sanayileşme başarısı mıdır? Tarım ürünlerinde artış olursa, köyden kente göç eden nitelikli eğitim ve iş imkanına kavuşursa; sorun yok. Evet başarıdır. Ama köyler ve tarım alanları boş kalırsa, genç kırsal nüfus tarımı öcü gibi görürse ve üretim düşerse sorunun en büyüğüyle karşı karşıyasınız demektir.

18 YILIN BİLANÇOSUŞimdi AKP’li yılların bilançosuna bir bakalım..2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı

2018’de 697 bine düştü.2002 yılında tarımda istihdam edilen nüfus 7

milyon 458 bin kişiyken, 2018’de 4 milyon 983

bine geriledi.2002’de 26 milyon 579 bin hektar tarım arazisi,

2017 yılında 23 milyon hektara düştü. Sebze ekili alan 930 bin hektardı, 200 bin hektarı kaderine terk edildi. Kayıplar korkunç. Ha bu arada, nü-fusumuz yerinde saymadı, arttı. Üstelik 4 buçuk milyon Suriyeli kardeşlerimizle. Yüzde 20’si işsiz güçsüz 87 milyon nüfusumuz var.

İŞİN BAŞI EĞİTİMDİ“Devlet tarıma küskün kalırsa, vatandaş ne

yapsın”. Bu sözleri Muğla’nın Milas ilçesinde düzenlenen zeytin bayramında yaşlı bir üreticiden duydum. Köylerde zeytin toplayacak genç kal-madığını, çoğu gencin turistik beldelerde garson-luk peşinde koştuğu yakına yakına anlattı bana. Gençlerin meslek sahibi olmadıklarını söylerken, “torunlarıma zeytinin, cevizin değerini öğreteme-

dim kendime kızıyorum” dedi.Muğla güya en gelişmiş illerimizden. Ama

meslek sahibi olmayan köy gençlerin sayısı hiç de az değil. ‘Muğla böyle ise Anadolu ne haldedir ‘ diye düşünürken, Köy Enstitüleri, tarım okulları ve kooperatifleşmeye karşı duranları hiç de iyi anmadım. Sizler de anladınız durumu… İşin başı eğitimdi, fırsat yıllar önce kaçtı Tarımı, hay-vancılığı sevdirecek, gençleri köyünde eğiteceksin, sonra da destekleyeceksin ki; köy gençliği umudu başka yerde aramasın.

“Meslek Lisesi, Memleket Meselesi” sloganının da unutulup gitmesi bana ABD’li devlet adamı Henry Kıssinger’i hatırlattı bana..Ne demişti haz-ret… “ Petrolle ülkeleri, gıda ile insanlığı kontrol edersiniz”

Biz dünyadan vazgeçtik, gelecek yıllarda halkımız aç kalmasın da.

PEKİN’de düzenlenen Bloomberg Yeni Ekono-mi Forumu’na katılarak bir konuşma yapan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ABD ile karşı-lıklı saygı çerçevesinde bir ticaret anlaşması yapmak istediklerini ve mevcut görüşmelere olumlu yaklaştıklarını; ancak, ABD’nin ticari bir savaşa girmeyi seç-mesi halinde bunun karşılığını vereceklerini söyledi.

Forum’a katılan ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, ABD ile Çin arasındaki tica-

ret geriliminin bir aske-ri çatışmaya dönüşme riski olduğunu savun-muştu.

18 aydır devam eden ticaret geriliminde son dönemde iki ülke yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar uzlaşmacı bir tonda seyrediyor. Öte yan-dan, iki ülke arasındaki görüşmelerin devam ediyor olmasına karşın ABD Başkanı Donald Trump’ın 160 milyar dolar değerinde yeni bir gümrük vergi paketini önümüzdeki ay uygula-ması bekleniyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Ekim ayına ilişkin kurulan-kapanan şirket istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Ekimde kurulan şirket sayı-sı bir önceki aya göre yüzde 8.52 artarak 8 bin 352 oldu. Aynı dönem kapanan şirket sayısı ise yüzde 2.92 yükselerek bin 165’den bin 119’a çıktı. Ayrıca, 2019’da ilk 10 ayında kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.71 azalarak 68 bin 522, kapanan sayısı ise yüz-de 5.22 artarak 9 bin 961 oldu.

2020 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirleneceği toplantıların ilk 2 Aralık Pazartesi günü yapıla-cak. Aile, Çalışma ve Sosyal Hiz-metler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda gerçekleştireceğini açıkladı. Bu toplantıdan sonra komisyon, işçi ve işverenin ev sahipliğinde ayrı ayrı toplanacak. Son toplantı Bakan-lık’ta gerçekleştirilecek.

Çin: Anlaşma istiyoruz ancak ticari savaştan

korkmuyoruz

Kurulan şirket sayısı % 8.5 arttı

Asgari ücret için gözler 2 Aralık’ta

BDDK’dan Merkez Bankası’na yetki devri

KHK ile özerlik çok büyük ölçüde ortadan kalktıÖZERK kurumlar son yıllarda hızla özerkliklerini

kaybederek ya ortadan kalktılar ya da Cumhurbaşkanı’na bağlandılar. Türkiye’de hükümet sisteminin değişmesiyle birlikte ekonomi alanındaki özerk kurumların özerklikleri de hızla zayıfladı. Bu kapsamda, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun üyelerin atanmasına ilişkin maddesinde

yapılan değişiklik ile BDDK’nın başkan ve üyelerini ata-ma yetkisi Cumhurbaşkanlığı’na verildi. Ayrıca, Cum-

hurbaşkanı üyelerden birini ikinci başkan olarak görevlendirebiliyordu. Aynı kanunda diğer özerk kurumlara yönelik değişiklikler de yer aldı.

IMF’nin eski Başkanı Christine La-garde, Avrupa Merkez Bankası Baş-kanı olarak ilk konuşmasını gerçek-leştirdi. Lagarde, Avrupa devletlerine kamu yatırımlarını arttırarak ve fi-nansal hizmet, bankacılık ve sermaye piyasaları arasında uyum sağlayarak

bölgenin ekonomik dengesinin ihra-cattan, iç talebe doğru kaydırma çağ-rısı yaptı. Lagarde, ticaret gerilimleri ve teknolojik yıkımla ortaya çıkan ekonomik sorunlara müdahale etmek için Avrupa’nın önünde bir fırsat penceresinin bulunduğunu belirtti.

Ekonomide ‘dengelenme’ oldu ama…

SON aylarda ödemeler dengesin-de hızlı bir toparlanma yaşandı. Buna göre ekonomi dört aydır 12 aylık bazda cari fazla veriyor, Eylül itibarıyla ise 12 aylık cari fazla 5.8 milyar dolar seviyesinde. 2017’de yüzde 6’ya dayanan cari açığın GSYH’ya oranı hızla azaldı ve cari denge fazla vermeye başladı. Bu dönemde cari fazla GSYH’nın yüzde 0.5’ine ulaştı. Bu veriler ışığında, Türkiye’nin yaşadığı bu “dengelenme”yi diğer ülkelerle kıyaslandığımızda Türkiye hızlı bir sıçrama yaptı diyebilir miyiz?

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Bro-oks’a göre 1998’den günümüze dünyada yaşanan farklı devalüas-yon deneyimleri incelendiğinde Türkiye vakası büyüme anlamında

olumlu ayrışıyor ancak cari den-gede olağanüstü bir dengelenme sunmuyor.

Ekonomik büyüme performans-ları incelendiğinde Türkiye kur şoku yaşayan diğer ekonomilerin aksine, ekonomik büyüme eğilimi göstermeyi başardı. Diğer örnek-lerin medyan değeri göz önünde alındığında ekonomik daralma gözlemleniyor. Ancak cari dengede durum farklı. Ukrayna, Rusya, Mı-sır, Arjantin, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde yaşanan kur şokları incelendiğinde para birimlerinde meydana gelen yüzde 30 seviye-sinde büyük devalüasyon süreçle-rinin sonucunda görülen medyan cari denge/GSYH oranı yüzde 2’ye ulaşıyor. Yani, Türkiye’de denge-lenme hala sınırlı.

Lagarde’dan Avrupa’ya:

Devletler yatırım yapsın

CENGİZERDİL

Page 9: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

FIRAT KARADENİZ

ÖZER Feyzioğlu’nun yönettiği; Hayat Van Eck, Yetkin Dikin-ciler, Selen Öztürk ile Gürkan Uygun’un rol aldığı “Cep Her-külü: Naim Süleymanoğlu” dün vizyona girdi. Bu film, 18 Ka-sım 2017’de aramızdan ayrılan, Türk spor tarihinin en başarılı sporcularından biri olan Naim Süleymanoğlu’nu anmak için bir fırsat.

Süleymanoğlu’nun hayatı tam da “hayatımı anlatsam roman olur” klişesinin vücut bulmuş hali gibi. 23 Ocak 1967 tarihin-de, Türk nüfusunun yoğun oldu-ğu Bulgaristan’ın Mestanlı ken-tinde dünyaya geldi. Babası bir maden işçisiydi. Henüz çocukluk yıllarında spora ilgisini göster-meye başladı. Güreş ve futbolla ilgilense de vücut yapısı nede-niyle haltere yönlendirildi. İlk başarısını 1982’de Brezilya’da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası’nda kazandı; hafif siklette dünya rekoru kırdı. Üstelik daha 15 ya-şındaydı.

Naim Süleyma-noğlu, Bulgaris-tan’da Türk kö-kenli kişilere karşı uygulanan politi-kalardan rahatsız-lık duyuyordu. Yaşı ilerledikçe bu rahat-sızlık daha da arttı. Tek isteği Türkiye adına ba-şarılar kazanmaktı. Bunun için elinden geleni yapmaya da hazırdı. Öyle ki 1986 yılında Melbourne’de düzenlenen Dün-ya Halter Şampiyonası’ndan sonra Türkiye Büyükelçiliği’ne sığındı. Dönemin başbakanı Turgut Özal da Süleymanoğ-lu’nun Türkiye adına yarışma-sını çok istiyordu. Onun gayreti ve Milli İstihbarat Teşkilatı ile Dışişleri Bakanlığı’nın özel ope-rasyonuyla Naim Süleymanoğ-lu, Türkiye’ye getirildi.

NAİM NASIL KAÇIRILDI?Milliyet gazetesinin Spor Mü-

dürü Tayfun Bayındır, birkaç yıl önce Socrates Dergisi’ne verdi-ği bir röportajda Süleymanoğ-lu’nun kaçırılmasını şu sözlerler anlatıyordu: “Naim’in kaçışının hikayesi apayrıdır. Bu kaçış, bir yıl öncesinden planlanıyor ve şifreli olarak yazışmalar yapılı-yor. Naim, Melbourne’deki Dün-ya Şampiyonası’nı kazandıktan sonra bir anlık boşlukta kafi-leden ayrılıyor, bir kafede otu-ruyor, onu arkadaki tuvaletten kaçırıyorlar. Bir eve yerleşiyor, büyükelçiliğe haber veriliyor. Büyükelçilik durumu hemen

SİNEMA9 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

GEÇ ANLATILAN BİR HİKÂYE

Naim Süleymanoğlu’nun “çalkantılı” hayatını anlatan “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” vizyona girdi. Spor tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Süleymanoğlu’nun hayatı, geç de olsa, yeni nesillere aktarılacak.

DOKTOR UYKU (STEPHEN KİNG’S DOCTOR SLEEP)

ÜZGÜNÜZ, SİZE ULAŞAMADIK (SORRY WE MİSSED YOU)

Yönetmen: Mike FlanaganSenaryo: Stephen King, Mike Flanagan Oyuncular: Ewan McGregor, Rebecca Ferguson, Kyliegh Curran, Carl LumblyTür: Dram, korku

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

Yönetmen: Ken LoachSenaryo: Paul LavertyOyuncular: Kris Hitchen, Debbie Honeywood, Rhys Stone, Nikki MarshallTür: Dram

Yönetmen: Özer FeyzioğluSenaryo: Barış PirhasanOyuncular: Hayat Van Eck, Yetkin Dikinciler, Selen Öztürk, Gürkan Uygun, Uğur Güneş, İsmail HacıoğluTür: Biyografi

CEP HERKÜLÜ: NAİM SÜLEYMANOĞLU

Naim Süleymanoğlu’ndan en çok çeken kişi ezeli rakibi Valerios Leonidis’di belki

de… Leonidis, spor tarihinin en iyi haltercile-rinden biriydi. Şanssızlığı Naim’e rakip olmak-tı. Ancak podyumda sonuna kadar mücadele etseler de arkadaşlıkları hep sürdü. Süleyma-noğlu toprağa verilirken, Leonidis de ora-daydı. Daha sonra ilişkilerini anlatacaktı: “Biz sadece rakip değildik, biz Naim’le

kardeş gibiydik. Olimpik ruhu hep taşıdık, sergiledik. Podyumda as-

lan gibi çekişirdik ama son-ra hep kardeştik.”

Turgut Özal’a iletiyor, Özal ‘der-hal gelecek’ diyor ve Naim önce Londra’ya, ardından özel uçakla İstanbul’a ve son olarak Anka-ra’ya getiriliyor.  

SEUL’DE TARİH YAZDI!O yıllarda milli bir sporcunun

başka bir ülke adına yarışmalara katılabilmesi için bir yıl bek-lemesi ya da sporcunun daha önce formasını giydiği ülkenin izni gerekiyor-du. Türkiye, Bulgaristan’dan bu izni alabil-mek için örtü-lü ödenekten 1 milyon 200 bin dolarlık bir ödeme yaptı. Süleymanoğlu’nun Türkiye adına yarışması için bir engel kalmamıştı. Hayalini kurduğu Türkiye formasına ka-vuşan Naim Süleymanoğlu’nun artık tek amacı vardı: 1988 Seul Olimpiyatları… Süleymanoğlu, koparma ve silkmede altı dünya, dokuz olimpiyat rekoru kırdı.

Toplamda 342.5 kilo kaldırarak altın madalyaya ulaştı. Bu, Tür-kiye’nin güreş branşı haricinde olimpiyatlardan kazandığı ilk altın madalyaydı.

ART ARDA GELEN ZAFERLER1992 yılında Barselona’da dü-

zenlenen Olimpiyatları Oyun-ları’na damga vuran da Naim Süleymanoğlu oldu. Koparmada 142.5, silkmede 177.5, toplamda

320 kilo kal-dırarak yine altın madalya-ya ulaştı. 1996 Atlanta Olim-piyatları’nda da fırtına gibi esti; kendisi-ne ait rekoru kırdı, üçüncü

olimpiyat altınını kazandı. Dört yıl sonra, biraz da yetkililerin zorlamasıyla, sakat olduğu halde 2000 Sidney Olimpiyatları’na katıldı. Sıfır çekti ve emekli oldu.

HERKESTE İZ BIRAKTINaim Süleymanoğlu emekli

olduktan sonra 2004 yılında

MHP’den belediye başkanlığına, 2007’de ise milletvekilliğine aday oldu. Ancak seçilemedi. Aradan geçen yıllardan sonra sağlığı da kötüye gitmeye baş-ladı. 25 Eylül 2017’de karaciğer yetmezliği teşhisi kondu. Kısa süre içinde de aramızdan ayrıldı.

Naim Süleymanoğlu aramızdan ayrıldığında koleksiyonunda üç olimpiyat, yedi dünya şampiyon-luğu vardı; 47 dünya rekoru kır-mıştı. Ancak onun en büyük mi-rası mücadele ruhuydu. Kendisi gibi Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen Halil Mutlu, Süleymanoğ-lu’nun izinden giderek olimpiyat şampiyonluğuna ulaştı.

Naim’in mücadele ruhu sadece sporcu adaylarına da tesir etme-mişti. 1988 Seul Olimpiyatları sırasında henüz iki yaşında olan ben, ahşap yürütecimin koptuğu için haltere benzeyen rot ve teker-leklerini havaya kaldırıyor, başa-rımı da onun gibi sağ yumruğumu sıkarak kutluyordum. Bir sporcu-nun binlerce kilometre uzaklıkta mücadele ederken henüz yürü-meyi yeni öğrenen birini bu kadar etkilemesi az bir şey mi?

Hayat Van Eck, Süleymanoğlu’na

benzerliğiyle dikkat çekiyor.

“Naim’in kaçışının

hikayesi apayrıdır.

Bu kaçış, bir yıl önce

planlanıyor. Bir boşlukta onu alıp

tuvaletten kaçırıyorlar.“

Ezeli rakibi ve ebedi dostu

Page 10: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

ABD’nin yaşayan en efsane yönet-meni Martin Scorsese’nin Robert de Niro ile birlikte 80’lerden bu yana üze-rinde çalıştığı projesi “The Irishman”, 27 Kasım’da Netflix’te. Charles Bran-dt’in “I Heard You Paint Houses” adın-daki kitabında uyarlanan film, Martin Scorsese’nin sinema kariyeri boyunca oya gibi ince ince işlediği konular olan şiddet, ihanet, sahtekârlık ve kişilik iflası hakkında bir mafya destanı.

EKRANDA İKİ DEVThe Irishman’de Scorsese ilk kez Al

Pacino ile birlikte çalışıyor. Martin Scorsese ve Robert de Niro 1995 Ca-sino’dan bu yana birlikte çalışmadı. İki devi ekranda görmek harika olacak!

Robert De Niro, sendika üyesi ve mafya tetikçisi Frank Sheeran’ı (İrlandalı), Al Pacino 70’lerin ortasında orta-dan kaybolan ve mafya tarafından öldürüldüğü düşünülen sendika lideri Jimmy Hoffa’yı canlandırıyor. “Good-fellas”ın efsane oyuncusu Joe Pesci ve Anna Paquin de filmde.

PACİNO VE DE NİRO’YU GENÇLEŞTİRMEYE SERVET Robert De Niro, İkinci Dünya Savaşı’nda savaşmış eski bir asker olarak sendika lideri Hoffa (Al Pacino) ile 30’lu yaşlarında tanışıyor. 76 yaşındaki De Niro ve 79 yaşındaki

Al Pacino, hikâye gereği özel bir teknoloji kullanılarak gençleştirildiler. Filmin bütçesinin önemli bir bölümünün bu teknolojiye ayrıldığı belirtiliyor.

Filmin sinemalarda yaygın olarak gösterilmemesi hakkında birçok tartışma çıktı. Yönetmen Scorse-se, Londra Film Festivali’ndeki uluslararası prömiyerinde yapı-lan basın toplantısında, sinema-da film izlemenin çok önemli ve müşterek bir deneyim olduğunu belirtmekle birlikte, filmin yapım sürecinde geleneksel stüdyolar ve destekçiler çekilirken, Netflix’in sonuna kadar arkasında durdu-

ğunu belirtti. “The Irishman”,

Scorsese’nin favori konuları olan ah-lak ve en sağlam dostlukları bile yıpratan aşırı kibir ve güç zehirlen-mesi hakkında bir film. Kim çizmeyi

aştı, kim kime saygısızlık yaptı, kiminle konuşmanın zamanı geldi diye homurdanan, kaş göz işaretleriyle anlaşan bir akım adamları dünyanın en usta oyuncuların yorumuyla izlemek konusunda sabırsızlanıyorum. Bunca şiddet, acımasızlık ve katılığın ardında bize zaafları, yalnızlıkları ve güvensizlikleri olan insanları en yalın haliyle aktaracaklarından eminim.

EKRAN10 23 Kasım 2019 Cumartesi www.gazetepencere.com

DEFNE AKMAN

Martin Scorsese’nin yönettiği, Robert de Niro’lu, Al Pacino’lu “The Irishman” önümüzdeki hafta Netflix’te. Aşırı kibir ve güç zehirlenmesi hakkındaki bu film için şiddet, ihanet, sahtekarlık hakkında bir mafya destanı diyebiliriz

BİR MAFYA DESTANI

“DİRİLİŞ Ertuğrul”un devamı niteliğindeki “Kuruluş Osman” ilk bölümüyle ATV’de 20 Kasım akşamı seyirci karşısına çıktı. Burak Özçi-vit’in canlandırdığı Osman Bey, ba-bası Ertuğrul’un yokluğunda Kayıları idare eden amcası Dündar’ı (Ragıp Savaş) ve kıskanç abisi Gündüz’ü (Emre Basalak) dinleyip, dizini kırıp çadırda koyun postlarının, kilimlerin arasında oturmadı. At sırtında, elin-de kılıç haydutlarla savaştı, rahat bir 300- 500 kişiyi falan öldürdü. Ancak bu çatışmada kankası Aybars öldü. Aybars’ın babası Bamsı Bey (Nuret-tin Sönmez) ise yaklaşık 40 dakika boyunca oğlu şehit olsa da yiğitlerin intikam alması gerektiğini, imdi be-yimizin gürleme zamanı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Osman, oba-daki kalan arkadaşlarına “doru atla-rımıza, acıyı bal eyleyenlere and ol-sun, Gardaşım Aybars’ın kanını yerde

komayacağız” diyerek istikameti aralarında bir tür güvenlik anlaşması olan Tekfur Yorgopolos’u uyarmak üzere, Kulucahisar’a çevirdi.

ECDAD TVBu arada obanın kadınları, kına ge-

cesi için hazırlandılar, dikiş diktiler, süslendiler, kayıpları için ağladılar ve gözlerini kıstılar. Diğer yandan gayrimüslim cephede, kutsal ema-netlerin peşinde, sırların gizemli insanları var. Tekfur Yorgopolos’un karısı Sofia (Alma Terziç) mesela, sadakatsiz ve kötü bir kadın. Kocası-nı kumandan ile aldatıyor, fal-büyü deseniz gırla.

Ecdad TV’de ilk bölüm itibariyle durumlar aşağı yukarı böyle. Son olarak 1200’lü yıllarda Söğüt civa-rında microblading (kalıcı kaş kon-türü) kesinlikle vardı.

Meraklısına iyi seyirler.

Yönetmen Scorsese

filmin yapım sürecinde

stüdyolar ve destekçiler

çekilirken Netflix’in

sonuna kadar arkasında

durduğunu belirtti.

ACI, KAN VE NAMUS DAVASI… MERT DELİKANLI VE ULTRA GÜZEL KIZ… BU DİZİDE HER ŞEY VARİlk fragmanında taş evler, avlular, kalabalık bir aile, silahlar, kavuşamayan âşık-lar, ağlayan kadın ve beyaz güvercin yer alan, yönetmen koltuğunda Altan Dönmez’in oturduğu, senaryosunu Ha-lil Özer’in kaleme aldığı Star TV’nin yeni dizisi “Güvercin”

24 KASIM ÇARŞAMBA 20:00’DE BAŞLIYORBaşrollerinde Mehmet Ali Nuroğlu, Almila Ada, Nursel Köse, Menderes Samancı-lar’ın yer aldığı “Güvercin”in öyküsü Gaziantep’te geçiyor. Basın bülteni ve karakter geçmişlerinden edindiğim bilgilere göre, işlemediği bir suç yüzünden hapis yatmış

mert delikanlı, acılar, kan, aileler ve elbette destansı bir aşk seyircileri bekliyor. “Bir kadın bir erkeğin kalbinde yaşar, bir erkekse kadının gözyaşlarında” özlü sözüyle açılan ikinci fragmanda ise kan davası ve namus dava-sının da dizinin hikâyesinin parçaları olduğunu öğreniyo-ruz. Zeugma, tozlu sokaklar, fazla bağıran insanlar, teh-ditler, kör bir kuyuda ölümü beklerken bir mucizeyle kur-tulan ultra güzel ve iyi kalpli kız, şimdilik elimizdeki bilgi-ler bunlar. Bakalım “Güver-cin” çarşamba akşamı ekran başındaki seyircileri sürükle-meyi başaracak mı?

Güvercin, çarşamba akşamı Star TV’de başlıyor

“İmdi Beyimizin Gürleme Zamanı”

Page 11: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

TESLA’nın CEO’su Elon Musk önceki gün merakla beklenen yeni elektrikli aracı “Cybertru-ck”ı California’da tanıttı. Ancak tanıtımda yaşanan “talihsizlik” bilimkurgu filmlerinden çıkmış gibi görünen arabayı gölgede bıraktı. Kurşun geçirmez olduğu söylenen aracın ne kadar sağ-lam olduğunu göstermek için camına metal bir top atıldı. So-nuç: Fiyasko, cam kırıldı.

EN UCUZU 227 BİN 450 TLTeknik özellikleri ve donanımı-

na göre fiyatları değişen araç 39 bin 900 dolardan (227 bin 450 TL) başlayan fiyatla satılıyor, “ben en iyisini istiyorum” diyor-sanız ödemeniz gereken miktar 69 bin 900 dolar (398 bin 450 TL). En ucuz model tek şarjla 402 kilometre gidebiliyor, 69 bin 900 dolar ödemeyi düşünenler-denseniz tek şarjla 804 kilomet-re yol yapabilirsiniz.

Musk ön siparişlerin hemen başlayacağını söyledi ancak üretim 2021 yılının sonunda başlayacak. En azından Musk’ın iddiası bu yönde, işadamının son

teslim tarihini kaçırmak gibi bir alışkanlığı olduğunu hatırlatalım.

“GELECEĞE DÖNÜŞ”TEN FIRLAMIŞ GİBİ

“Geleceğe dönüş” serisinin zaman yolculuğunu mümkün kılan aracı “DeLorean”a ben-zetilen araç sizi geleceğe götü-remese de benzinli rakiplerine kıyasla çevre dostu olduğu için dünyanın bir geleceği olması ih-timalini artıyor.

“Çok uzun zamandır temelde aynı kamyonetler vardı, biz fark-lı bir şey yapmak istedik” diyen

Musk elektrikli araçların gele-neksel araçların yerini alacağına inanıyor. Ancak uzmanlar bunun yakın bir gelecekte mümkün ol-madığı konusunda hemfikir.

Gelelim bu fiyata satılan ve kurşun geçirmeyecek kadar sağ-lam olan aracın sahnede yaşa-dığı talihsizliğe… Sahnede, Tes-la’nın baş tasarımcısı Franz von Holzhausen arabanın ne kadar dayanıklı olduğunu göstermek için ön sol cama yakın mesafe-den bir metal top fırlattı. Cam kırıldı. Ardından arka camına da top fırlattı. Sonuç yine hüsrandı.

MUSK: “ÇOK MU SERT ATTIK ACABA?”

Bu sırada küfür ettiği duyulan Musk’ın metal topların kırdığı camlara yorumu ise şöyle oldu: “Belki de çok sert attık. En azın-dan delip geçmedi”

Tanıtım öncesi İngiliz anahtarı, mutfak levyesi atarak deneme yaptıklarını ve cama hiçbir şey olmadığını söyleyen Musk “Bu kez kırıldı, neden bilmiyorum” dedi. Belki de “Cybertruck”ın sahne korkusu vardır, kim bilir.

GÜNCEL11 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

Uzun bir süredir “video stream-ing platformları”nın konforuyla yaşıyoruz. Elimizin altında yetişebi-leceğimizden çok dizi, film, belgesel ve şov var artık. Türkiye’de en çok Netflix, BluTV, puhutv ve BeinCon-nect biliniyor. Ancak çok daha fa-zlası sayılabilir. Ve sayıları artmaya devam ediyor.

Bu platformların bu kadar popüler hale gelmesinden önce yaşamın nasıl seyrettiği belki de yeni nesle tarih öncesi bir hikâye gibi geliyor-dur. Yazıcıoğlu Pasajı’nda geçirilen yılların ardından Limewire gibi do-sya paylaşım programları popüler olmuş, dünya çapından bir yardım-laşma (tabii ki “korsanlık” demek gerekiyor) ağı kurulmuştu. Ancak zamanla internet hızının artmasıyla bir filmi ya da diziyi, izlemeden önce bilgisayara indirmeye gerek kalmadı. Bu da Netflix gibi öncülerin ve onu takip edenlerin pazar payını artırdı. Yasal olan bu platformlar bize kaliteli içeriği, uygun fiyata sunma-ya başladı. Ancak bu pazarın tatlı kârları başka şirketlerin de iştahını kabarttı.

KORSANA GERİ Mİ DÖNÜYORUZ?

Marvel Sinematik Evreni, Star Wars Evreni gibi popüler film ve dizi ser-ilerinin yayın haklarını elinde bulun-duran Disney, birkaç yıl önce kendi platformunu kuracağını açıklamış, bu platformun yayına başlamasıyla birlikte diğer platformlarda bulunan içeriklerini geri çekeceğini söylemiş-ti. Mevzubahis platform Disney +, 12 Kasım tarihinde Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Hollanda gibi bir elin parmaklarını geçmeyen ülkede yayın hayatına geçti. Yakın zamanda yeni bölgelerde de yayına girecek. Ancak bazı ülkelerin lisans zorunluluğundan dolayı bu süreç uzayacak. Örneğin İngiltere’de Disney +’ın ancak mart ayında yayın hayatı-na başlaması bekleniyor.

Disney + yayın hayatına başlark-en iddialı bir yapımı izleyiciler-in beğenisine sundu. Star Wars Evreni’nden yeni bir hikaye anlatan “The Mandalorian” şu an herkesin gündeminde. Ancak Disney +’ın sadece belirli birkaç ülkede yayın yapması dizinin kor-san yollarla dünyaya yayılmasına bir anlamda “önayak” oldu. Dizinin bu alanda zirveye çıkmasına kes-in gözüyle bakılıyor. Ki daha önce HBO’nun “Taht Oyunları” serisi günde 100 bin kez korsan yolla indir-ilerek bir rekora imza atmıştı.

Şirketlerin kendi yapımlarını, kendi platformlarında yayınlama politikası anlaşılabilir. Ancak bu politikanın onlarca platformun doğmasına neden olması kaçınılmaz. Tüm platformlara ve onların yapımlarına dünyanın her yerinden erişim sağlayabilecek bir girişimin ortaya çıkması bugünün şartlarında zor olabilir. Ancak hep-sine hükmedecek bir platformun izleyiciyi de küçük küçük onlarca öde-meden kurtarması ve korsanı azalt-ması da muhtemel. Şimdilik tatlı bir hayalden ibaret olsa da gelecekte neden olmasın?

Hepsine hükmedecek bir platform

FIRAT KARADENİZ

Alan Moore’un imzasını taşıyan ve Flaneur Kitabevi tarafından Türkçede yayımlanan “Cehen-nemden Gelen / From Hell”i yanımdan ayırmıyor, odadan odaya taşıyorum. Hem mecazen hem de mealen “dev” bir eser.

Bir dönemin popüler dizisi “He-roes”un senaristi Jesse Alexander ve tarihçi Indiana Neidell’in You-Tube kanalı The Great War 1914-1923 yılları arasındaki olayları, 100 yıl sonra, gerçek zamanlı olarak anlatıyor. Meraklısına...

Evde ne yaptım?

Koltuk altımda dev eser…

Ekşi nar, tatlı biber, güzel elma… Akıl almayacak şeylere festival yapılıyor artık. Bu festival çılgın-lığının sebebi ne, nereye kadar de-vam edecek böyle? Gelin bu hafta şu festival konusunu mercek altına alalım...

Malum, son birkaç yıldır ortalık gastronomi festivalleriyle doldu taştı. Tüm şehirler en özel gördükleri yiyecek veya malzemeleri adına şaşaalı organizasyonlar düzenlemeye başladı. Adına etkinlik veya şenlik dendiğinde daha ufak ve basit algısı yaratılacak diye de her şeye festival denir oldu. Aslına bakarsanız ciddi bir kavram kargaşasıdır gidiyor. Hal böyle olunca da hem İstanbul hem de Anadolu’da son birkaç yıldır festival enflasyonu yaşanıyor.

Bu furyayı tetikleyen ilk sebep hiç kuşkusuz gastronomi sektörüne ar-tan ilgi. İkincisi ise maalesef ayrılan tanıtım ve reklam bütçelerinin bir takım kitlenin iştahını kabartması. Maalesef gerçek şu ki festivallere ilgi arttıkça iş çığırından çıktı. Mesela, o zamanlar minik ve naif bir Ege kasabası olan Alaçatı’daki Ot Festi-vali doğuştan ve sonradan Alaçatılı

olmuş herkesin ortaya ruhunu, tutk-usunu kattığı sevimlilikteydi. Zaman içinde akın akın otobüsler gelmeye başlayınca marketten alınma hazır karışımlarla yapılmış kekler tezgahl-arda satılmaya, daracık sokaklarda itiş kakış yürünmeye başlandı. Yine Alaçatı’da, Ot Festivali’ne karşı düzenlenen “geleneksel” bir organi-zasyon gerek Turizm Bakanlığından gerekse büyük firmalardan şaşırtıcı bütçelerle sponsor toplamasına rağmen başarısızlığı sebebiyle sonra-ki yılını göremedi.

Bir kentin imajını ilgilendiren or-ganizasyonlarda valilik, belediye ve ticaret odalarının omuz omuza çalışması şart. Amaç sadece kent halkını eğlendirmek olmamalı, bu da çok önemli. Yedik, içtik, eğlendikten öteye gitmeli olay. Bir amacı olmalı. Mesela ürünle alakalı farkındalık uyandırarak artı değer yaratmak, ölü geçen turizm sezonunu canlandır-mak, yurt dışına adını duyurmak yada üreticiyi desteklemek gibi. Her ürün ve her kent için bu mutlaka ki değişiklik gösterecektir. Lafın özü harcanan bütçeler amacına ul-aşmalı.

Peki, bunları nasıl yapmalı? Çoğu yerde olduğu gibi gerilla usulü girişip, kervan yolda düzülür diyerek değil elbette. Bir yol haritası çizil-erek, akılcı bir planlama yapılarak ilerlemek gerek. Yakın zamanda gördüğüm en doğru girişimlerden biri Kayseri’de idi. Yok, sandığınız gibi festival falan düzenlemediler. 2020 için planladıkları festivalin öncesinde bir çalıştay yaptılar. Sektörün ka-naat önderlerinin, profesyonellerinin, emektarlarının ve akademisyenlerin katıldığı bir gastronomi çalıştayıydı bu. Dışardan bakış açılarıyla, pro-fesyonel gözler tarafından çok iyi analizler yapıldı, fikirler tartışıldı. Belediye tarafından yapılan organi-zasyon, valilik tarafından destekleni-yordu. İşin arkasında İstanbul’dan gelen ve sadece gastronomi strateji geliştirme ve organizasyon ajansı olarak çalışan Logos vardı, ki bu önemli bir nokta. En önemli simge-lerinden bir olan pastırmanın şanını bile neredeyse Kastamonu’ya kaptıran Kayseri için çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum bu çalıştayın. Umarım diğer illere de örnek olurlar...

Festival çılgınlığına bir dur diyecek yok mu?

MADAM MÜŞKÜLPESENT

Tesla’nın CEO’su Elon Musk sunumuna camları

kırılmış “Cybertruck”ın önünde devam etti.

“Cybertruck” sunumu böyle “havalı” başlamıştı.

Tesla’nın yeni aracı sahnede “patladı”

Page 12: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

SPOR12 23 Kasım 2019 Cumartesi www.gazetepencere.com

ERHANTELLİ

Tamam, sakatı eksiği çok. Ama burası Galatasaray, burası büyük takım ! Yerine oynayanı da, yedek bekleyeni de birbirinden önemli ve değerli oyuncular değil mi ? Sezon başında yapılan bu önemli transferler ve bu geniş kadro, bu günleri düşünerek kurulmadı mı ? Fatih Terim’in her zaman söylediği gibi ‘Galatasaray sahaya 11 kişi çıkıyorsa eksik değildir’ sözünü nasıl unutalım ki şimdi ?

Sakatlıkların asla bahane edilemeyeceği derecede büyük bir sorun var takımda... Geçtiğimiz iki sezon üst üste şampiyon olan Galatasaray bu Galatasaray değil çünkü !

Nerede o istek, nerede o eski hırs ve mü-cadele, nerede o mağlubiyeti asla kabullen-meyen Galatasaraylı oyuncular ?

Nerede oynarken kendileri de keyif alan, kendilerini izleyene de zevk veren Gal-atasaray ?

Bir şeyler olmuş sanki bu takımda bizim bilmediğimiz... Birileri sanki bilerek ve isteyerek mücadele etmiyor ve savaşmıyorlar bu takım için. Fatih Terim’in kafasındaki Galatasaray ile şu an teknik direktörlüğünü yaptığı Galatasaray arasında dağlar kadar büyük bir fark olduğu kesin. Ama sezon başından beri iyi oynamayan bir Galatasaray var ve Fatih hoca ne yapsa da bir türlü değişmiyor.

Çünkü hızlı ve çabuk oynayamıyor Gal-atasaray... Geçtiğimiz yıllarda takımda bu görevi üstlenen Onyekuru, Rodrigues ve Ndiaye gibi isimlerin birer birer gitmesiyle, hızını kaybeden ve yerlerine alınan ağır isimlerle yavaşlayan ve gücünü kaybeden bir takım var karşımızda. Yapılan onca isimli transfer ama bugün ve geride kalan bir kaç haftadır sahada en iyi oynayan oyuncu olarak sadece Ömer Bayram’dan bahsede-biliyoruz biz... Bu sezon 12 haftada 16 puan kaybeden bir Galatasaray’ın, 41 haftalık rekorun ardından kendi evindeki ilk kaybına da şaşırmamalı aslında. ‘Posizyon vermeden yenildik’ diyeceklere şimdiden hatırlatmak isterim ki, kazanmak için de önce pozisyo-na girip gol atmak gerekiyor ! Ve üzülerek söylemeliyim ki bu Galatasaray, salı gecesi şampiyonlar liginde oynayacak Brugge maçı öncesinde beni çok korkutuyor.

BU GALATASARAY BENİ KORKUTUYOR !

SÜPER Lig ekiplerinden İstikbal Mobilya Kayse-risporEda Hamdi Elcü-man’ın seçim kararı alma-sının ardından, adaylığını açıklayan Berna Gözbaşı yönetim kurulu üyelerinin oybirliği ile başkanlığa se-çildi. Gözbaşı, Süper Lig’in ilk kadın başkanı.

Sarı-kırmızılı kulüpte 3 yıldır gör3ev yapan Berna Gözbaşı, 30 Kasım’daki genel kurulda yeni yöneti-mini belirleyecek. Berna Gözbaşı daha önce yaptığı açıklamada, “Hayatımda bir çok yöneticilik görevi üstlendim. 2-3 yıldır da

Kayserispor’da yöneticilik yapıyorum. Ancak kulüp başkanlığı hiç düşünme-dim. Kayserispor başkanlı-ğı yapma gibi bir hedefim, idealim yok. Ancak böyle bir durum oluşursa, mem-leketim için bu görevden geri duramam” ifadelerini kullanmıştı. Spor ekono-misi yazarı Ceyhun Ku-burlu Gözbaşı hakkında şu bilgileri paylaştı: 13 yıl önce kurduğu BRN Yatak markası ile sanayiciliğe adım attı. 66 ülkeye ih-racat yapıyor. 40 milyon dolarlık cironun %80’i ihracattan geliyor.

BERNA GÖZBAŞISüper Lig’in ilk kadın kulüp başkanı

G.SARAY’INKARA GÜNÜ

SÜPER Lig’in 12. haftasında Medipol Başakşehir’e 1-0 mağlup olan Galatasa-ray, ligde 41 maç sonra sahasında kay-betti.

Maçtaki tek golü İrfan Can Kah-veci’nin pasını değerlendiren Gulb-randsen attı. Ceza sahasına girerek kaleciyle karşı karşıya kalan Norveçli futbolcu topu Okan Kocuk’un yanın-dan ağlarla buluşturdu ve takımının hanesine üç puan yazdıran golü kaydetti.

Sarı-kırmızılı takımın, Türk Telekom Stadı’n-da 2016-2017 sezonunun 30. haftasında, 6 Mayıs 2017’de Kasımpaşa’ya 3-1 mağlup olduğu karşılaşmadan sonra elde ettiği 41 maçlık yenilmezlik serisi, Medipol Başak-şehir müsabakasında sona erdi.

Galatasaray, Medipol Başakşehir karşı-laşmasından önce sahasında çıktığı 41 lig maçında 34 galibiyet, 7 beraberlik yaşa-mıştı.

Sarı-kırmızılı takım, ligde 930 gün sonra Türk Telekom Stadı’ndan puan elde edeme-di.

LİGDE 3. KEZ YENİLDİGalatasaray, Süper Lig’de bu sezon üçüncü

kez sahadan mağlubiyetle ayrıldı.Ligin ilk haftasında deplasmanda Yukatel

Denizlispor’a 2-0 mağlup olan sarı-kırmızılı takım, 9. haftada ise dış sahada Beşiktaş’a 1-0 yenilmişti.

Süper Lig’in ilk 12 haftasında 5 galibiyet, 4 beraberlik ve 3 mağlubiyet yaşayan Galata-saray, 19 puanda kaldı.

Karşılaşmayı kazanan Medipol Başakşe-hir ise puanını 22’ye çıkardı.

Babel cezalı duruma düştüKarşılaşmada sarı kart gören Galatasa-

raylı futbolcu Ryan Babel, cezalı duruma düştü.

Hollandalı futbolcu, Süper Lig’in 13. haftasında Trabzonspor ile deplasmanda oynanacak maçta forma giyemeyecek.

ARDA Turan’ın mü-sabaka öncesi yanına gelerek elini öpmesini değerlendiren deneyimli teknik adam, “Ben çok şaşırdım, beklemiyor-dum. Evlatlar bazen kızdırıyor. Bazen şaşırtı-yor. Bazen de duygulan-dırıyor. Benim tanıdığım o eski Arda’yı görür gibi oldum bugün. Ben de

çok duygulandım açık-çası. İnşallah onun da el öpenleri çok olur. Benim bıraktığım, benim yetiş-mesinde katkıda bulun-duğum Arda, bu Arda. Bu Arda adamın kalbine de girer, gönlüne de girer ta-bii ki. O gün o söylemimi hak ediyorsa, bugün de bu söylemimi hak edi-yor” diye konuştu.

‘O ESKİ ARDA’YI GÖRÜR GİBİ OLDUM’

Galatasaray sahasında ağırladığı Medipol Başakşehir karşısında 1-0 mağlup olarak ligde 41 maç sonra sahasında yenilgiyi tattı.

Galatasaray’da Süper Lig’e verilen arada milli takıma giden Christian Luyindama’nın sakatlığı belli oldu. Sarı kırmızılı kulüpten yapılan açıkla-mada oyuncunun ameliyat

olacağı belirtildi. “SAHALARDAN 5-6 AY

UZAK KALCACAK”Luyindama’nın sezonun ilk yarı-

sını kapattığı ve sakatlığının 5-6 ay süreceği ön görülüyor.

Galatasaray Kulüp Dokto-ru Yener İnce,

“Bu sakatlık dünya genelinde or-

talama 7 ayda tedavi edilir. Oyuncunun milli

takımının bu sakatlığı gözden kaçırması büyük bir skandal.” dedi.

Luyindama, milli takım-da pazartesi günü oyna-

nan maçta sakatlandı ancak milli takım yetki-lilerinin gözünden kaçan

sakatlık sonrası oyuncu ancak cuma sabahı İstan-bul’a gelebildi.

LUYİNDAMA SEZONU KAPADI

Page 13: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

SPOR13 23 Kasım 2019 Cumartesi www.gazetepencere.com

FENERBAHÇE kaptanı Emre Belözoğlu, BtcTurk Yeni Malat-yaspor’u yarın deplasmanda ye-neceklerinden şüphesi olmadığını belirtti.

Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’ndeki antren-man öncesi takım arkadaşlarıyla bir konuşma yaptığı öğrenildi.

Ligde 11. hafta sonunda 2. sırada olduklarını hatırlatan Emre’nin, “Hedefimize doğ-ru ilerlerken, Malatya’da bir

kaza yaşamadan dönmemiz gerekiyor. Rakibimiz her ne

kadar zorlu bir takım olsa da biz Fenerbahçe’yiz. Sezon başında yakaladığımız, her maçta güçlenen bu inancı ve şampiyonluk havası-nı, pazar günü sahaya yansıtarak

kazanacağımıza inanıyorum. Oldukça kaliteli bir kadroyuz ve ligin en iyi futbol oynayan ta-kımıyız. Yeni Malatyaspor kar-şısında üç puanı alacağımızdan şüphem yok” ifadelerini kullan-dığı kaydedildi.

TEKNİK Direktör Ünal Kara-man, Süper Lig’de deplasmanda oynayacakları MKE Ankaragücü maçında kadroda değişikliğe gidecek. Süper Lig’e verilen milli aranın ardından Trabzonspor ile MKE Ankaragücü bugün Anka-ra’da Eryaman Stadyumu’nda karşı karşıya gelecek.

Hakem Cüneyt Çakır’ın yöne-teceği karşılaşma saat 17.30’da

başlayacak. Teknik Direktör Ünal Karaman, cezalı ve sakat oyuncular nedeniyle kadroda değişikliğe gidecek.

Cezalı Uğurcan’ın yerine kaleyi Erce Kardeşlere emanet edecek olan Karaman’ın cezalı Abdulkadir Parmak’ın yerine ise Obi Mikel’e formayı verme-si bekleniyor.

‘GALİBİYETTEN ŞÜPHEMİZ YOK’

FENERBAHÇE’de ve Kosova Milli Takımı’nda sergilediği başarılı perfor-mansla Avrupa’da birçok kulübün rada-rına giren Vedat Muriqi için Lazio devre-de. İtalyan kulübünün Fenerbahçe’ye ilk teklifi yaptığı iddia edildi.

Sezon başında Fenerbahçe ile Galata-saray’ın transferinde büyük bir yarışa girdiğİ Vedat Muriqi, sarı lacivertli ta-kımda attığı gollerle adından sıkça söz ettirdi. Daha önce Tottenham’ın listesin-de olduğu iddia edilen Kosovalı golcü için Lazio devrede. İtalyan basınında Calciomercato’nun haberine göre, Lazio kulübü Vedat Muriqi için 8 milyon euro teklif etti. Ancak Fenerbahçe’nin bu tek-life sıcak bakmadığı ve 10 milyon euro altındaki teklifleri kabul etmeyecekleri öğrenildi. F.Bahçe yönetiminin ayrıca şampiyonluk yarışı verdikleri bu sezon Vedat Muriqi’i kesinlikle satmayı düşün-mediği de gelen haberler arasında.

CAN Bartu Tesisleri’n-de Teknik Direktör Ersun Yanal yönetimindeki antrenmana milli takım kampından dönmeyen Isla katılmadı. Koşu, ısınma ve koordinasyon çalışmasıyla başlayan antrenmanda 2 gruba ayrılan oyuncular, 5’e 2 top kapma ve pas ça-lışması yaptı. İdman, aktif dinlenmeye yönelik gerçekleştirilen çalışmalarla noktalandı.Bu arada sakatlıkları bulunan Vedat Muriç ve Kruse takım-dan ayrı özel program dahilinde çalışmalarına devam etti. Öte yandan tesislere gelerek antren-manın bir bölümünü izleyen Fenerbahçe Futbol Okulu öğrencileri, Takım Menajeri Volkan Ballı ve Yardımcı Antrenör Volkan Demirel ile bir araya geldi ve çiçek takdim etti.

MURİÇ VE KRUSE YİNE YOK

VEDAT MURİÇ’E LAZİO’DAN ASTRONOMİK TEKLİF

TRABZONSPOR’DA REVİZYON

TÜRKİYE’de uzun yıllar futbol oynayan Sidney Cristiano Dos Santos Tita, pro-fesyonel futbolculuk kariyerine nokta koydu.Yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğü profesyonel kariye-rine veda ettiğini bildiren Tita, “Ülkem Brezilya’da başladığım kariyerime, vatandaşı olduğum Türkiyemde nokta koymuş ol-manın mutluluğunu yaşıyorum. Ankara’da başlayan, Antalya’da devam eden, Mersin, Gümüşhane ve Nevşehir’de son bulan uzun ve güzel yıllar boyunca bana güvenen, desteğini esirgemeyen başta ailem, dostlarım, kader birliği yaptığım futbolcu arkadaşlarım, antrenörlerim, yöneticilerim ve Türk futbolseverlere sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Formasını giydiğim her kulüpte bana gösterilen sevgi ve saygıdan uzak kalacağım için hüzün yaşıyo-rum. Antalya olmak üzere, futbol yaşantımda formasını giydiğim her kulübe, minnet borçluyum” dedi.

TİTA’DAN FUTBOLA VEDA

BELEZOĞLU: RAKİBİMİZ ZORLU BİR

TAKIM OLSA DA BİZ F.BAHÇE’YİZ

KARTAL’IN KONYA SINAVI

BEŞİKTAŞ ile İttifak Hol-ding Konyaspor, bugün yapacakları maçla lig tari-hinde 37. kez karşı karşıya gelecek.

Konya Büyükşehir Be-lediye Stadı’nda saat 20.00’de başlayacak müca-deleyi hakem Fırat Aydınus yönetecek.

Beşiktaş, geride kalan 36 karşılaşmanın 20’sini kazandı, 12’sinde berabere kaldı, 4’ünü yitirdi.

Lig müsabakalarında Be-şiktaş’ın 74 golüne, reka-betteki son 6 maçı kazana-mayan Konyaspor 33 golle karşılık verdi.

Geçen sezonun ilk ya-rısında Konya’da yapı-lan maç 2-2 tamamlandı. İkinci devre İstanbul’da oynanan müsabakada ise kazanan taraf son dakika

golüyle 3-2’lik sonuçla Be-şiktaş oldu.

SON 5 MAÇTA 13 PUANSezona kötü başlayan Be-

şiktaş, son 5 maçta çıkışa geçerek zirve mücadelesi-ne ortak oldu.

Ligin ilk 6 maçında sa-dece bir kez kazanabilen siyah-beyazlı takım, ardın-dan çıktığı 5 müsabakada ise 4 galibiyet ve bir bera-berlikle 13 puan topladı.

EKSİKLER DORUKHAN VE DOUGLAS

Beşiktaş’ta Dorukhan To-köz ve Douglas Santos’un sakatlıkları sürüyor. Bu iki oyuncu, yarınki karşılaş-mada da forma giyemeye-cek. ABD Milli Takımı’ndan geç dönen Tyler Boyd ise bugün takıma dahil olacak.

SÜPER Lig ekiplerinden Demir Grup Sivasspor’un başarılı orta saha oyuncusu Emre Kılınç, kır-mızı-beyazlı ekibin liderlik yarı-şında kalıcı olmasını arzuladığını söyledi.Sivasspor’un 3 sezon önce Boluspor’dan kadrosuna kattığı 25 yaşındaki Emre Kılınç, başarılı performansıyla dikkati çekiyor.

Takıma katıldığı günden itiba-ren kırmızı-beyazlı ekipte görev alan, teknik direktörlerin adeta vazgeçilmezleri arasında yer alan Emre, Sivasspor’un 10 sezon son-ra ligde liderlik koltuğuna otur-masının mutluluğunu yaşıyor.

Emre, kırmızı-beyazlı ekibin başarısının herkesi mutlu ettiğini söyleyerek, “Ligin zirvesinde kalıcı olma-yı arzuluyoruz. Buralara gelmek hiç bir takım için kolay değil. Buralara daha önce de gelenler oldu. Önemli olan burada kalmak. İnşallah biz de bunun için eli-mizden gelenin en iyisini yapacağız” dedi.

“LİDERLİK YARIŞINDA

KALICI OLMAYI ARZULUYORUZ”

Page 14: Gözbaşı Süper Lig’in ilk kadın ZEHIR başkanı · CİNSELLİK PRİZMASI Okulda o şahısla birlikte çalışan diğerlerine, özellikle meslektaşlarına da bir tavsiye: Gözünüzü

MAGAZİN14 www.gazetepencere.com 23 Kasım 2019 Cumartesi

Geçen haftaya kadar çoğumuzun kim olduğu hakkında fikrinin olmadığı Büşra Nur Çalar Söyle-mez, bebeği Berra Aksa için yaptığı ‘mevlit töreni’ ile gündemin birinci sırasına yerleşti. Hanıme-fendi, sosyal medya fenomeniymiş, paylaşımları üzerinden para kazanıyormuş. Yani koyduğu fotoğraflar, paylaştığı videolar reklam içeriyormuş.

Zaten kendisi de gelen eleştirilerden sonra sesi titreyerek ve başı sıkışan çoğu kadın gibi ‘an-neliğine’ sığınarak açıkladı ki, tüm bu göz acıtan şatafat sponsorluymuş.

Toplumun hemen her kesiminden insanlar me-

seleye dini açıdan bakıyor, israfın, gösterişin dinde yeri olmadığını söylüyor ancak dini ritüelleri paraya çevirmek kısmını kimse konuşmuyor.

Büşra Hanım’ın da aldığı tepkiler üzerine yaptığı açıklamanın satır aralarında işaret ettiği gibi konu aslında tamamen ticari.

Öte yandan içerik olarak da bu mevlidin Murat Yıldırım’ın eşi Imane Elbani’nin ya da Mert Fırat’ın eşi İdil Fırat’ın kına gecesinden pek bir farkı yok. Zihniyet aynı.

Şunu kabul edelim; görgü, incelik, gusto, müte-vazılık ve mahremiyet gibi değerlerin hayatta pek

bir karşılığı kalmadı.

YA GÖSTER YA DA KAYBOL Sosyal medyayla birlikte ya göster ya da ortadan

kaybol dönemi başladı. Mimariden mücevhere kadar her şey ne kadar büyük, ne kadar abartılı, ne kadar incelikten uzak, ne kadar maksimalist olursa o kadar hayranlık uyandırıyor.

Japonya’dan dünyaya yayılan ama maalesef yeni Türkiye’yi teğet geçen minimalizm akımının an-latıldığı ‘Sadeleş Rahatla’ kitabının yazarı Fumio Sasaki’nin çok yerinde tespitleri var. Diyor ki,

“Sosyal hayvanlar olarak hepimizin toplumda bir değere sahip olma gereksinimi var. Başkalarının tanıklığı ya da kavrayışı olmadan varoluşumuzun bir anlamı olduğunu hissedemiyoruz.”

Mevzu bu işte.Ben de buradayım, beni de görün demek, hay-

ranlık uyandırmak, ilgi çekmek, like almak ve bunlar üzerinden varlığına değer biçmek.

Bunu ister giydiğin kıyafet ister yediğin yemekle yap günün sonunda hepsi aynı kapıya çıkıyor; her-kes bir şekilde tanınır, bilinir olmak istiyor ve bu yolda dini inançlar dahil her şeyi mübah görüyor.

Şatafattan gözler acıdıİPEK DURKAL

Erdal Beşikçioğ-lu’nun yönetmenliğin-de sahneye konulan Tatbikat Sahnesi’nin yeni oyunu ‘Nina’, Zorlu PSM’de düzen-lenen galayla seyirci karşısına çıktı. Erdal Beşikçioğlu, Elvin Beşikçioğlu ve Ün-sal Coşar’ı sahnede buluşturan tiyatro klasiği “Martı”nın üç ana karakterini Matei Vizniec’in kalemiyle 1917 devrimi dönemi-ne taşıyor. Erdal Be-şikçioğlu, “Aşkın ve Bolşevik Devrimi’nin

kişiler üzerinden an-latıldığı bir hikaye. Yer yer dışarıdan ba-kıyoruz ve gülüyoruz. Yer yer içinde onlarla beraber ağlıyoruz. Bütün duyguları bera-ber yaşadığımız, şa-hane bir eser” dedi. Eşiyle aynı oyunda buluşması hakkında ise “Elvin sahne üze-rinde çalışırken eşim-den öte, benim sahne arkadaşım. Konserva-tuara da, Devlet Tiyat-roları’na da beraber girdik, sahnede birlik-te büyüdük” dedi.

BEŞİKÇİOĞLU AİLESİ SAHNEDE BULUŞTU

AŞK YİNE TESADÜFLERİ

SEVİYOR Seyircilerini,

1960’lardan günümü-ze uzanan tesadüfler-le örülü romantik bir yolculuğa çıkarmaya

hazırlanan “Aşk Tesa-düfleri Sever 2” filmi-nin ikinci teaser vide-

osu yayınlandı. Filmde uzun bir aradan sonra beyazperdeye dönen

Zuhal Olcay’ın yanı sıra Uğur Polat, Levent Can, Erkan Can, Hülya

Gülşen ve Eli Mango rol alıyor. Filmin baş-rollerinde ise Nesrin

Cavadzade, Yiğit Kiraz-cı, Elif Doğan ve Aytaç

Şaşmaz var. Film 31 Ocak 2020’de vizyo-

na girecek.

Yakında evlilik sürprizi mi var?

HAYAT DENEN OYUNU SAĞLIKLI OYNA

Ezgi Mola önceki akşam Bebek’te sevgilisi Mustafa Aksakallı’yla görütülendi. Keyifli halleri dikkat çeken sevgililer gazeteci-lerin evlilik sorularına verdikleri cevapla şaşırttı. Muhabirlerin “Evlilik planlama-nız var mı?” şeklindeki sorularına “Üç ay önce evlendik. Sizin haberiniz yok” diyerek gazetecilerle şakalaşan Aksakallı,“Ezgi’nin yakında bir sürprizi olacak” diye ekledi.

Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamın-da Roche İlaç Türkiye ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) desteğiyle düzenlenen “Bak Ciğerim, Akciğerim” bilgilendirme toplantısı-na oyuncu ve yaşam koçu Ayşe Tolga ile Beşik-taşlı efsane eski futbolcu Metin Tekin katıldı. Kampanya filminde rol alan Metin Tekin, “Böy-le kıymetli bir projede yer aldığım için mutlu-yum. Projenin bu yılki sloganı ‘Hayat denilen oyunu sağlıklı oyna’ Hastalıkla ilgili bilinçli olmak önemli elbette ancak ondan da önemlisi sağlıklı bir yaşam sürmek. Projenin bu anlamda da katkısının olacağını umut ediyorum” dedi.

KANAL D’nin başrolünde; Timu-çin Esen, Okan Yalabık, Ebru Özkan, Kaan Yıldırım, Damla Colbay ve Ay-taç Şaşmaz’ın yer aldığı yeni dizisi ‘Hekimoğlu’, izleyiciyle buluşmak için gün sayıyor. Dizinin tanıtımla-rı geçtiğimiz günlerde yayınlanmıştı. Amerika’da NBC Universal yapımcılı-ğında tarafından hayata geçirilen, iki Altın Küre ödüllü ‘House M.D’nin Türki-ye uyarlaması ‘Hekimoğlu’nun senaryo uyarlamasını Banu Kiremitçi Bozkurt,

yönetmenliğini ise Hülya Gezer üst-leniyor. Yapımcılığını Red Arrow Studios şirketi olan Karga Seven Pictures Tür-kiye’den Ömer Özgüner ve Ümmü Bur-han’ın üstlendiği ‘Hekimoğlu’, çok yakın-da Kanal D’de ekrana gelecek.

Bu da bizim Doktor House