[email protected] bİtİrİlmek İstenİyor!yuruyus-info.org/pdf/pdf/eoky084.pdf · 38 boran...

42
www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 84 16 Eylül 2018 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus-info.org İZİN VERMEYECEĞİZ! AYTEN ÖZTÜRK, 6 AY BOYUNCA TEK BAŞINA ELEKTRİK, SUYLA BOĞMAYA ÇALIŞMA, FALAKA, COP... HER TÜRLÜ İŞKENCEYE KARŞI DİRENDİ! DEVRİMCİ AVUKATLAR, SEGBİS DAYATMASINA KARŞI AÇLIK GREVİ YAPTI AÇLIK GREVİNİN 3. GÜNÜNDE KAZANDI! HALKIN AVUKATLARI MAHKEME SALONLARINDA FAŞİZMİ YARGILADI! DEVRİMCİ AVUKATLIK; KOMPLOLARLA, İTİRAFÇILARLA, TECRİT HÜCRELERİYLE, DİSİPLİN CEZALARIYLA BİTİRİLMEK İSTENİYOR! AKP FAŞİZMİ, KONTRGERİLLA İLE TESLİM ALMAYA ÇALIŞIYOR KAYIPLARLA KORKU YARATMAK İSTİYOR KORKU İMPARATORLUĞU KURMALARINA İZİN VERMEYECEĞİZ!

Upload: others

Post on 17-Jan-2020

23 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.co

m

Haftalık DergiSayı: 84

16 Eylül 2018Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rg

İZİN VERMEYECEĞİZ!

AYTEN ÖZTÜRK,6 AY BOYUNCA TEK BAŞINA

ELEKTRİK, SUYLA BOĞMAYA ÇALIŞMA, FALAKA, COP...

HER TÜRLÜ İŞKENCEYE KARŞI DİRENDİ!

DEVRİMCİ AVUKATLAR,SEGBİS DAYATMASINA KARŞI AÇLIK GREVİ YAPTI

AÇLIK GREVİNİN 3. GÜNÜNDE KAZANDI!

HALKIN AVUKATLARI MAHKEME SALONLARINDAFAŞİZMİ YARGILADI!

DEVRİMCİ AVUKATLIK;KOMPLOLARLA, İTİRAFÇILARLA, TECRİTHÜCRELERİYLE, DİSİPLİN CEZALARIYLA

BİTİRİLMEK İSTENİYOR!

AKP FAŞİZMİ, KONTRGERİLLA İLETESLİM ALMAYA ÇALIŞIYOR

KAYIPLARLA KORKU YARATMAK İSTİYORKORKU İMPARATORLUĞU KURMALARINA

İZİN VERMEYECEĞİZ!

Page 2: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Ayten Öztürk İşkencecilerleCehennemin dibinde6 Ay...Dile kolay“Burası cehennemin dibi”dedilerSUSTU!o cehenneme gömdü işkencecileri susarak“Seni unuttular,seni hain ilan ettiler”dedi işkenceciler, içinden güldüSUSTU!Çırılçıplak soydular!6 Ay... falaka6 Ay... tazyikli suSUSTU!Ve her türlü ahlaksızlıklateslim alırız sandılarsesi çıkmadı Ayten'in

6 Ay... yalan6 Ay... tehdit6 Ay... elektrik6 Ay... işkencede Ayten SUSTU!kendi sesini unuttuunutmadığı ise yoldaşlarının sesi...

Yalnız değildi AytenAklında abisi, yoldaşımız, şehidimiz Ahmetaklına dokunamadı işkencecilerYüreğindeydi ablası Büyük Ölüm Orucu savaşçısı şehidimiz,yoldaşımız Hamide

sevgisi yüreğindesevgisine dokunamadılarBiz! yoldaşları omuzbaşındaydık...“Yalnız değilim” dedisavaştı susarakYalnız değildi Ayten6 Ay... vermedi onurunuSUSTU!6 Ay... vermedi namusunuSUSTU!şehitlerimizle, tarihimizle, geleneklerimizle6 Ay... savaştı SUSARAKİşkencecileri cehennemin dibine Gömmenin onuruylainsanlık onurunu korumanın zaferiyleÇıktı halkımızın karşısına

Tüm dünyaya gösterdi AytenTek başına cehennem işkencelerine karşısavaşılabilirTek başına bir kadın işkencecileri 6 ay boyunca her gün yenebilirTek başına bir Cepheli İşkencecileri cehennemin dibine gömebilir Ayten’in yaralarını iyileştireceğiz!her dost sesi bir yudum suher mektup bir merhemher marş, ruhunu saran,kucaklayan milyonlarca halkımızın sesi

And olsun ki, Cehennemin dibinde de bulacağızişkencecileriAnd olsun ki, her saniyenin hesabını soracağız...

İdeolojik eğitim devam etmezsegeriye dönüşler yaşanabilir.

Hataları düzeltmenin tek yolu,sabırla öğrenmek-öğretmek,

kendi kendini eğitmek,ikna olmak,

değişime açık olmaktır.

Değişime inanmaktır.

İnsanların değişebileceğineinanmak; kendi eğiticiliğimize

güvenmekle olur.

Page 3: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

i ç i n d e k i l e rAvukatlığı diplomayla değil,kavganın içinde kazanılan birsıfattır

18 Halkın Mühendis Mimarları:Kürkçüler F TipiHapishanesi’nde tutsak olanhalkın mühendisi Kenan EmreÜstündağ’dan basına mektup

21 Kamu Emekçileri Cephesi:Hedefimiz ve görevlerimiz

23 Kamu Emekçileri Cephesi:Kamu emekçileri olarakişyerlerimizde,sendikalarımızda onurumuzla,haklarımızla yaşamakistiyorsak; MemurMeclislerinde örgütlenmektenbaşka yol yoktur!

25 Kamu Emekçileri Cephesi:AKP faşizmi, halkın YükselDirenişi’nin rehberliğindegeleceğe yürümesindenkorkuyor

26 Kamu Emekçileri Cephesi:Nuriye Gülmen: TürkanAlbayrak’ın direnişindenetkilendim! Türkan Albayrak:Ben de Nuriye’den etkilenerekmücadele ediyorum!

27 Kamu Emekçileri Cephesi:

9 Bir savaşta yenilmez olan tek

şey direniştir. Bir kez direnmekararı aldık mı zafer kesindir!

13 Tüm Halk Cephelilere,

halkımıza çağrımızdır: SatılıkLübnan’dan Ayten Öztürk’ünhesabını soralım.Lübnan’daki can pazarındadevrimciler, çıkarlarkarşılığında Türkiyefaşizmine satılıyor! Bunlarıaçığa çıkarıp, Ayten’e yapılanişkencelerin hesabınısoralım!

14 PKK-DSG elindeki tutukluları

Guantanamo’ya,gönderilmek üzere ABD’yeteslim edecek. İşbirlikçiliktedaha nereye kadar?İşbirlikçilikten, işkenceortaklığından vazgeçin,devrimci olun!

15 Yok Edemezsiniz: Halkın

4 Zulmün en büyük siyahı ölümse

eğer; ölümü yenebileninhakkıdır zafer!

İBRAHİM DEVRİM TOPÖLÜMSÜZDÜR!

Direnme hakkı; onurumuz,geleceğimiz, ekmeğimizdir.Vazgeçmeyeceğiz

28 Kamu Emekçileri Cephesi:

KESK neden bir tane bile direnişörgütlemedi?

30 Kamu Emekçileri Cephesi:

Yüksel Meclisi, halkın iradesinihalk düşmanlarınınparlamentosuna teslimetmeyişimizin ilanıdır

31 Devrimci İşçi Hareketi: Türkan

Albayrak işten atıldı, 118 gündirendi, kazandı! Yine işten atıldı,yine direniyor, yine kazanacak!

32 Adalet Savaşımız: Halkın

avukatlarına düşmanlık faşizminhakim ve savcılarına kanundaolmayan suçlar icat ettiriyor

35 Uluslararası Eyüp Baş Emperyalist

Saldırganlığa Karşı HalklarınBirliği Sempozyumu yapıldı.Gücümüzü, emperyalizme karşıbirliğimizden alıyoruz!

38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha:

Savaşıyoruz Kazanacağız-3

40 Yitirdiklerimiz

42 Avrupa’da Yürüyüş

Değerli Okurlarımız;

84. SayımızdaYaptığımız BiçimselDeğişiklikler İleKarşınızdayız.

Dergimizi Artık 44Sayfa Olarak

Çıkaracağız ve Yeni KöşelerimizOlacak.

Devrimci İşçi Hareketi, KamuEmekçileri Cephesi, Dev-Genç,TAYAD’lı Aileler, Grup YORUM,FOSEM, Halkın Mühendis

Mimarları’nın Çalışmalarını SizlereDaha Fazla Ulaştırmak İstiyoruz.

Bu Nedenle Her Hafta Dergimizin 10Sayfasını, Alanların Kendi YazılarınaAyıracağız. Bu Hafta KEC ileBaşladık.

YÜRÜYÜŞ’ümüzü Her KoşuldaSahiplenen, Okuyan ve OkutanHalkımızın Görüş ve ÖnerileriniBekleriz.

Saygılarımızla...

Yürüyüş Dergisi Emekçileri

Page 4: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Dünyanın hiçbir yerinde çelişkiler bitmiyor.Çatışmalar bitmiyor. Egemen sınıfların baş-vurduğu tüm askeri, ekonomik, politik yön-

temlere rağmen halkların mücadelesi, isyanları bitmiyor.Yaşanan her gün, 1990’ların başında “tarihin sonu”nu,“sınıflar mücadelesinin artık bittiğini” ilan edenleriniddialarını çürütüyor. Emperyalistlerin çeşitli ulusalve sosyal kurtuluş hareketlerine silah bıraktırma,teslim olma konusunda elde ettiği başarılara rağmen,bunlar emperyalistleri rahatlatmaya, korkularındankurtarmaya yetmiyor. Çünkü; çelişki tüm keskinliği vederinliğiyle ortada duruyor. Çünkü; açlık, yoksulluk,adaletsizlik, çırılçıplak ortada duruyor.

İşte bundan dolayı sınıflar mücadelesi sürüyor.Emperyalizmin karakteristik özelliklerinde ve yönetmebiçimlerinde bir değişiklik yoktur.

İşbirlikçi faşist rejimler, emperyalizmin tam desteğiylefaşist terörle yönetmeye devam ediyorlar. Dünyadaartık “diktatörlükler” tasfiye ediliyor, zafer demokrasinindirşeklindeki pespaye teorileri kanıtlayacak hiçbir şeyyoktur.

Emperyalistler ve işbirlikçilerinin, “uzlaşma, teslimiyet,tasfiye” politikalarına tabi olmayan örgütler vardır vedünya halklarının yarını, bu örgütler tarafından şekil-lendirilmektedir.

Bugün dünyanın durumunu özetlemek gerekirse,iki kelime söyleyebiliriz: Devrimler sürüyor.

DEVRİMİMİZ SÜRÜYORAyten Öztürk’ün işbirlikçi Lübnan yönetimiyle, faşist

AKP tarafından bir kontrgerilla operasyonuyla tutsakedilip aylarca işkencede tutulması, Halk Cephesi’neyönelik baskınlar, işkenceler, tutuklamalarla sürdürülen“yok etme” operasyonu, hapishanelerde tecritle,mahkemelerde SEGBİS’le teslim alma politikaları,hainleri, itirafçıları kullanarak halk saflarında moralbozukluğu yaratmak istemeleri… Bütün bunlar; bitiri-lemeyen, yok edilemeyen, bir an bile durdurulamayansınıflar mücadelesinin çeşitli alanlardaki yansımalarıdır.

Devrimler sürüyor.

10 Eylül’de başlayan Halkın Avukatları’nın duruş-

Zulmün en büyük silahı ölümse eğer; ölümü yenebilenin hakkıdır zafer!

HER YERDE, HER KOŞULDA DİRENENLER YENİLMEZ!HER YERDE, HER KOŞULDA BAŞKA GÜÇLERE DEĞİL;

KENDİ HALKINA, İDEOLOJİSİNE, ÖRGÜTÜNE,YOLDAŞLARINA GÜVENEREK DİRENENLER

YOK EDİLEMEZ!

EMPERYALİZM DÜNYANIN HER YA-NINDA BİR KORKU İMPARATORLUĞUYARATMAYA ÇALIŞIYOR.

İSTEDİĞİNİ KAÇIRAN, KATLEDEN,KAYBEDEN BİR GÜÇ OLARAK, HALK-LARA VE DEVRİMCİLERE TESLİMİYETİDAYATIYOR.

BUNA İZİN VERMEDİK VE VERMEYE-CEĞİZ.

KIZILDERE’DEN KUŞATMALARDAKİDİRENİŞLERİMİZE, ÖLÜM ORUÇLARIN-DAN BÜYÜK DİRENİŞE ÖLÜMÜ DEFA-LARCA YENDİK.

ÖLÜMÜ, BİZE KARŞI KULLANILACAKBİR SİLAH OLMAKTAN ÇIKARDIK.

İŞKENCEHANELERDE KORKUYUYENDİK. KORKUYU YENDİK; ÇÜNKÜDÜŞMANIN NE YAPABİLECEĞİNİ BİLİ-YORUZ. KORKUYU YENDİK. ÇÜNKÜKENDİ GÜCÜMÜZÜ BİLİYORUZ.

BİLİYORUZ Kİ, HAKLI VE GÜÇLÜ OLANBİZİZ. TARİHİMİZ; YENİLMEZLİĞİMİZİN,YOK EDİLEMEZLİĞİMİZİN TARİHİDİR.

KORKAN ONLARDIR: KORKTUKLARIİÇİN KAÇIRAN, KAYBEDEN, KATLEDEN,KENDİ HUKUKLARINI ÇİĞNEYEN, TES-LİMİYET VE TASFİYEYİ DAYATIP DÜNYAYICEHENNEME ÇEVİREN ONLARDIR.

EMPERYALİZMİ VE İŞBİRLİKÇİLERİNİ,BİZE HAZIRLADIKLARI CEHENNEMLE-RİNE GÖMECEĞİZ!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!4

Page 5: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

malarında devrim var. Saklanmayan, gizlenmeyen,eğilip bükülmeyen, hiçbir muğlaklık bırakmayan birdevrim iddiası var. Yüksel direnişinde devrim var.Bakırköy’deki ısrarda devrim var. Sürekli faşizmekarşı sürekli direnişte devrim var. Yoksul mahallelerinduvarlarında devrim var. Cephe’nin Amerikan em-peryalizmine meydan okumasında devrim var. Kurulanher halk meclisinde devrim var. Hasan Ferit GedikMerkezlerinde devrim var. Yayınladığımız her dergi-mizde, her kitabımızda devrim var. Hapishanelerdetecrite karşı sürdürdüğümüz direnişte devrim var.Ayten Öztürk’ün kontrgerilla hücrelerindeki direniştedevrim var.

EMPERYALİSTLER KORKUYORKorkunun iki yanı var: Emperyalistlerin kendi

korkusu ve emperyalistlerin tüm dünya halklarına,vatanseverlere ve devrimcilere yaymak istediği korku.

Emperyalistler korkuyor. Burası çok açık. Bunu iz-ledikleri politikalardan çıkarmak mümkündür.

Dünyanın hiçbir zorba yönetimi, bütün halkı kurşunadizemez. Dünyanın en pervasız, en katliamcı yönetimleribile direnen, isyan eden herkesi öldüremez. İştebunun için; sömürücü sınıflar, terörlerini korkuyla pe-kiştirmeye çalışırlar.

Terörün en yaygın kullanılan tanımı şudur: “Birtoplumda korkuyu, baskıyı yaratabilmek için şiddetistrateji olarak kullanmak.” Bu tanım, emperyalistterörü, faşist terörü anlatıyor.

Faşizmin politikası şudur: Yüzlerce kişiyi idamedip, yüzbinlerce kişiyi idam edilme korkusuyla teslimalmak… Binlerce kişiyi işkencelerden geçirip, mil-yonlarca insanı işkence görme korkusuyla teslimalmak. 80 bin kişiyi hapishanelere doldurup, 80milyonu hapishaneyle, tecrit korkusuyla teslim almak.Yüzlerce kişiyi kaybederek; halkta, devrimcilerde kay-bedilme korkusunu yaratmak.

KORKUNUN KARŞISINDA CEPHE VARDemokratik Kitle Örgütleri’nin hemen tamamı,

siyasi hareketler, “OHAL koşullarında bir şey yapılamaz”diyerek korkuyu, faşizmin yarattığı korku karşısındateslimiyeti teorileştirirken; Halk Cephesi direnişin po-litikasını geliştirmiştir. “Tek başına da olsa” direnme

anlayışıyla, korkunun tüm emekçileri, halkı teslim al-masının önüne geçilmiştir. Korku elbette yenilebilir.Korkuyu yenmenin tek yolu, direnme kararı almaktır.10 Eylül günü başlayan Halkın Avukatları’nın davasınabakmak yeter. Herkesin adeta el pençe divan durduğumahkeme salonlarında Halkın avukatları faşizmi yar-gılıyor, devrimin ve devrimciliğin meşruluğunu anlatıyor.Kimsenin Segbis dayatması karşısında sızlanmaktanbaşka bir şey yapmadığı koşullarda direniyor veSegbis politikasını da bozuyorlar. Hapishanelerdeözgür tutsaklar direniyor. Bu direnişler sayesinde,Türkiye halkları için F Tipleri faşizmin istediği şekilde“korkutucu” bir yer değildir… 1970’lerden bu yanaböyledir. 12 Mart, 12 Eylül cuntalarının yarattığıkorkular, Metris, Mamak, Diyarbakır başta olmaküzere hapishanelerdeki katliamların yarattığı korkular,1990’ların infazlar, kayıplar, katliamlar politikasınınyarattığı korku… Hepsi Cephe’nin o sürece özgüdireniş politikalarıyla aşılmıştır. Yakın tarih, bunun ta-nığıdır.

KORKUNUN KARŞISINDA

AYTENLER VARKaybetme politikası, faşizmin yaygınlaştırmak

istediği korkunun en özel biçimlerinden biridir.Kaybetmek, bilinmezliğe mahkum etmektir. Kor-kunun temelinde bilinmezlik vardır. O nedenle “kayıplar”çoğunlukla bir koyu karanlık olarak tasvir edilmiştir.Ayten Öztürk’ün direnişi, işte o koyu karanlığa bir ışıktutmuştur. İşkenceci, katliamcı alçakların aylarca nasılbir politika uyguladıklarını deşifre etmiştir. Karanlığınen koyu yerindeki Cepheli’nin direnişi ve her alandakiCephelilerin “bilinmezliğe” hapsedilen Cepheli’yi sa-hiplenmesi, kayıplar politikasının sahiplerinin planlarınıbozmuş ve Ayten Öztürk’ü açığa çıkarmak zorundakalmışlardır.

AKP faşizminin kontrgerillası 6 ay işkence yaptıklarıAyten Öztürk’ün iradesini teslim alamamıştır.

Ayten Öztürk bize her koşulda ve aylarca direnile-bileceğini göstermiştir.

AYTEN’İN DİRENİŞİNİN ARKASINDA

TARİHİMİZ VAR“Ya önümde diz çökersiniz ya da yok olursunuz”;

emperyalizm, dünya halklarına ve devrimcilerine bunudayatıyor. Mahir ve Cevahir; Maltepe’de 50 yıllık re-vizyonizmi, 51 saatlik çatışma ile kırdılar. Maltepe,aynı zamanda emperyalizme ve oligarşiye asla teslimolmayacağımızı haykırışımızdır. Teslim olmama ge-leneği Kızıldere’de bir manifestoya dönüştü. Kızılde-re’den önce şöyle diyordu Mahir: “Kemalizm kisvesialtında bir cunta gelecek, ama bu Kemalist değil,faşist cunta olacak. Esas hedefi de o dönemindevrimcilerini nötralize etmek olacak. Karşı dev-rimin saldırılarına Türkiye’de silahlı direniş hiç

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 55

Page 6: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

olmamıştır; bunu biz başlatmalıyız. Bir direnişgeleneği yaratmalıyız. Bu direnişte bizim çoğumuz,belki de hepimiz ölebiliriz, ama gelecek kuşaklarabir direniş geleneği bırakırız...” (Mahir, Turhan Fe-yizoğlu, s. 258)

Bu gelenek o günden bu yana, Türkiye devrimininçizgisini belirleyen çizgidir. Bu gelenek, Kızıldere’denAyten Öztürk’e uzanan çizgidir. Arada 1984 ölümorucundan 17 Nisan’a uzanan, 1996 ölüm orucundanBüyük Direniş’e büyüyen, Bağcılar’dan Çaytaşı’nakadar kuşatılan üslerde yaratılan direniş destanlarıvardır. Ahmet Karlangıçlar’ın, Birtan Altunbaşlar’ınişkencehanelerdeki direnişleri, işkencehanelerde ya-ratılan açlık grevi geleneği vardır.

Direniş tarihimiz ve geleneğimiz KESİNTİSİZDİR.Mahirler; Kızıldere’de teslim olsalardı bugün 6 ay bo-yunca işkencede direnen AYTENLER olmazdı. 15kurşunla katledilen GÜNAY ÖZARSLAN’ın cenazesinialmak için 80 saat aralıksız süren direniş olmazdı.Cuntanın karanlığında Taksim’e çıkan TAYAD’lılar ol-masaydı, sığınakta katledilen çocuğunun kemiklerinialmak için 70 yaşında 90 gün açlık grevi yaparak di-renen KEMAL GÜN’LER olmazdı... Ulaşlar olmasaydı,halkı için ölümü göze alan Çiğdemler, Bernalar, Bil-gehanlar olmazdı.

KORKUYU YENMEK MÜMKÜNDÜRKorkunun karşıtı cesaret midir? Hayır, korkunun

karşıtı bilgidir. Çünkü korku, bilgisizlikten ve bilin-mezlikten ileri gelir. İnsan bilmediğinden korkar. İnsa-noğlu bu yüzden geçmişten bu yana bilmediği veyakendinden güçlü gördüğü güçlerden korkmuştur. Bileninsan güçlüdür, cesurdur! Bilen insan, korkunun nasılaşılacağının yolunu bulabilir. Bilgi güçtür, bilgi cesa-rettir. Sorun adaletsizliğe, işbirlikçiliğe, onursuzluğadirenme kararı almaktır. Direnme kararı alanları kor-kutabilecek hiçbir güç, hiçbir nesne yoktur. Korkuinsana ait bir duygudur ve korkuyu yenmenin mümkünolduğu da bir gerçektir.

Peki korkuyu nasıl yeneceğiz? Korku, ancak ondandaha güçlü bir duyguyla aşılabilir. Bu duygu; halksevgisidir, vatan sevgisidir, örgüt bilincidir, yoldaşsevgisidir, hepsine güvendir.

Cesaret Nedir? Cesaret gerektiği anda gerekeniyapmaktır. yani tereddütsüz olmaktır. Ayten Öztürkcesur mudur? Evet; çünkü gerektiği anda gerekeniyapmıştır. 122’ler cesur mudur? Evet cesurdur. Ge-rektiği anda gerekeni yapmışlardır.

Yüzyıllar öncesinden söylenmiş bir halk deyişimizşöyle der: “Omuzdan düşmeyi göze almış bir başa,hiçbir güç boyun eğdiremez.” Halk kurtuluş savaş-çılarına kuşatma altında “siz bizim teslim olduğumuzunerede gördünüz” dedirten bu güçtür. İşkencehanelerde,F Tipi hapishanelerin tecrit hücrelerinde bizi tek başı-mıza iken güçlü kılan budur.

LÜBNAN HÜKÜMETİ İŞBİRLİKÇİDİR. İŞBİRLİK-ÇİLİK; ALÇAKLIK, ONURSUZLUKTUR. İşbirlikçiLübnan devleti, bir devrimciyi Türkiye Faşizmineteslim etmiştir. Bu, işbirlikçi bir devletin karakterineuygun olandır. Lübnan hükümeti işbirlikçidir. İşbirlikçilik;onursuzluktur, alçaklıktır, alçalmadır. Lübnan hü-kümeti Ayten Öztürk’ü Türkiye faşizmine teslim eder-ken, dünya halklarına karşı suç işlemiştir. Amerikanemperyalizmi, uzun süredir, “yabancı terörist sa-vaşçılar için bu kişilerin vatandaşı olduğu ülkelerlegeri dönüş anlaşması” yapmaya çalışıyor. YaniAmerikan emperyalizmi, dünyanın neresinde olursaolsun, ABD’ye karşı mücadele edenleri almaya çalışıyor.ABD’nin bu önerisini şu anda kabul eden dört ülkevar: Makedonya, Tunus, Kazakistan ve Lübnan…Ayten Öztürk’ü Türkiye faşizmine teslim eden işteböyle alçak bir işbirlikçiliktir. Lübnan ve AKP; hangipazarlığı yaptılar, ne alıp verdiler bilmiyoruz. Ancakşurası kesindir; ikisinin de ortak çıkarı, Ayten Öz-türkler’in YOK EDİLMESİNDE veya TESLİM ALIN-MASINDADIR. Faşist yönetimlerin bu işbirliğininsınıfsal temeli budur.

ŞU YA DA BU DEVLETE DEĞİL

İDEOLOJİMİZE VE İNANCIMIZA

GÜVENİYORUZŞundan emin olmalıyız ki; bugün dünyanın tüm

sömürücü devletleri, devrimcileri, vatanseverleri,kurtuluş savaşçılarını yok etmek konusunda hemfi-kirdirler. Biz bunların hiçbirine sırtımızı yaslayamayız.ABD’ye sırtını yaslayarak “Rojova’da devrim yapmaiddiasında olan PKK yöneticilerinden Duran Kalkan,bir komutanlarının katledilmesi sonrasında, ABD’ninkendilerini “sırtlarından bıçakladığını” söylüyor. Başkatürlü olabilir mi?

Devrim iddiasındayız ve bunun için sırtımızı yas-ladığımız, yaslayacağımız hiçbir sömürücü devletyoktur. Avrupa Birliği’ne, AİHM’e, BM’ye, NATO’yaveya emperyalist dünyanın başka herhangi bir ulus-lararası kuruluşuna güvenimiz, inancımız yoktur.

Dünya halkları asla onlara muhtaç ve mahkumdeğildir. Kendi halkımıza, kendi örgütümüze, kendi

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!66

Page 7: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

ideolojimize güveniyoruz. Devrimi; halkımızla, ideo-lojimizle, örgütümüzle yapacağız. İşkencehanelerde,hapishanelerde bizi güçlü kılan da yine bunlardır.Bugün karakollarda, polis merkezlerinde, hapishane-lerde, mahkemelerde hiçbir Cepheli faşizmin dayat-malarına, işkencelerine boyun eğmez.

Herkesin bildiği ve gördüğü gibi, bu alanlardaCephelilerin tavrıyla, solun diğer kesimlerinin tavrıfarklıdır; bu alanlardaki ilkeleri, kuralları, geleneklerifarklıdır. Bu alandaki geleneğimizin özü tek kelimedir:DİRENMEK! Her ne olursa olsun, hangi koşullardaolursa olsun, direnmek. Ayten Öztürk’ün direnişi; bugeleneği, en zor koşullarda, en özel koşullarda biledevam ettiren bir direniş olmuştur. Direniş geleneğimizbugün, dünkünden daha güçlüdür.

KAYBETMEK; EMPERYALİZMİN VE

FAŞİZMİN ÖZEL BİR POLİTİKASIDIRKayıp politikası ilk olarak Nazi Almanya’sında uy-

gulanmıştır. Sonrasında CIA’nın bir politikasına dö-nüşmüştür. Kaybetme politikası, özellikle Latin Amerikaülkelerinden başlayarak, halkların kurtuluş mücade-lesinin geliştiği her yerde uygulamaya konuldu. Ülke-mizde de 12 Eylül cuntası tarafından uygulanan bupolitika özellikle 1990’lardan itibaren daha yaygın vesistematik hale getirilmiştir. Cunta döneminde gözaltındakaybedilenlerin sayısı 10’lu, 2O’li rakamlarla ifadeedilirken,1990’lı yıllarda bu rakam 800’e ulaşmış venihayetinde binleri aşmıştır. Burada rakamlardan dahaönemli olan, bu politikanın tüm halka yönelik birgözdağı olmasıdır. Tek bir kişinin bile kaybedilmiş ol-masıyla halka verilmek istenen mesaj aynıdır. Kay-betmelerle; sadece devrimcilere değil, bütün halklarateslimiyet dayatılmıştır. Kaybedilme korkusu ile,“ölmekle kalmayacaksın cesedini bile bulamayacaklar,arayanın-soranın olmayacak, bir mezarın bile olma-yacak” düşüncesi yaratılmak istenir. Bu hiçlik, boşluk,bilinmezlik düşüncesi ile teslimiyet ve itirafçılık dayatılır.İşkencede bir “bilgi”ye erişmekten çok tam teslimiyetistenir! Bizi işte tam bu noktada güçlü kılacak olan;halka, devrime, örgüte, yoldaşlarımıza güvenimizdir.17 Nisan’da İstanbul’da 8,5 saat boyunca çatışan ikiCepheli, iki tarihsel sloganla şehit düşmüşlerdi:

- Bayrağımız ülkenin her tarafında dalgalanacak!

- Yoldaşlarımız hesabını soracak!

Birincisi ideolojiye güvenin, devrime inancın, ikincisiyoldaşlara güvenin ifadesidir. Bizi; işkencehanelerde,hapishanelerde güçlü kılan bunlardır. Düzen “Senitanıyan son insan öldüğünde unutulursun” der. Bizise, “düşüncelerimiz ölmeden ölmüş sayılmayız”diye düşünürüz. Dünya halklarının mücadelesi sürdüğümüddetçe; mücadele eden, direnen ve bu uğurdaşehit düşen hiç kimse unutulmayacaktır.

KAYBETMELERİ KABUL ETMEDİK,

ETMEYECEĞİZ!Faşizmin halkı sindirmek için uygulamaya başladığı

her kaybetme karşısında, en başından itibaren güçlübir sahiplenmeyle bu politikanın karşısına çıktık. Hay-rettin Eren’den başlayarak, kayıpları bulmak için kocabir çöplükte Düzgün Tekin’i aramaya kadar, hiç vaz-geçmedik. Kayıp yakınlarının Galatasaray’daki ey-lemlerini bir mevziiye dönüştürdük. Aradan ne kadarzaman geçerse geçsin akıllara toplu mezara gömülenAli Yıldız’ın mezarını açtırmak için gerçekleştirdiğimizve bu ülke tarihinde ilk kez bir toplu mezarın resmiolarak açılmasıyla sonuçlanan direniş, Ayhan Efeoğ-lu’nun kemiklerine ulaşabilmek için bir yılı aşkın sür-dürdüğümüz kampanya ve son olarak Dersim’de kat-ledilen gerillaların 165 parça kemiğine ulaşmak içingerçekleştirilen direniş, kaybetme politikasına karşıgerçekleştirdiğimiz direnişlerin örnekleridir.

DİRENMEK ZAFERDİR!Esas olan direnmeye karar vermek ve bu noktada

ısrardır. Bu, düşmanın demagojik ve fiziki saldırılarını,oyunlarını boşa çıkaracak tek tavırdır. Ayten Öztürk,elektrikten copa, suyla boğma, katletme, tecavüz teh-didine kadar fiziki, psikolojik her türlü işkenceyi gör-mesine rağmen direnebilmiştir. Direnmek, olağanüstübir iş değildir. Sadece süper insanların başarabileceğibir şey değildir. Herkes direnebilir. Direnmenin gereğinibilen ve direnme kararı alan herkes direnebilir. Direnmekararı aldıktan sonra, bize güç verecek, yol gösterecekher şey yardımımıza gelir. Tarihimiz, geleneklerimiz,halk ve vatan sevgisi, halkın gelenekleri ve güzelliklerio kararı verdiğimiz andan itibaren yanı başımızdadır,dünyanın dört bir yanında direnenler yanı başımızdadır.

Direniş de, gelenek de ideoloji ile yaratılır. Güçideolojiktir ve bunlar ideolojimizin üstünlüğüne ve ka-zanacağımıza inanmadan başarılamaz.

Hep söyledik, tekrar ediyoruz; Cepheliler dünyanınen güçlü, en dayanıklı, en mükemmel, en zeki, enkorkusuz insanları değillerdir. Ama bu ülkenin engüçlü, en uzun süreli, en sonuç alıcı direnişlerinigerçekleştiren, en cüretli eylemlerini gerçekleştiren,kuşatmalarda en gözü kara direniş destanlarınıyazan Cephelilerdir. Bunu mümkün kılan ideolojimizdir.

Gereken tereddütsüzlüktür. Bu sistemle uzlaşmazolunmasıdır.

Ayten de, halkın avukatları da, halkın sanatçılarıda, tüm Halk Cepheliler de; MİT’in gizli inlerindede, dünyanın gözleri önündeki duruşma salonla-rında da aynı tereddütsüzlük ve uzlaşmazlıkla dire-niyorlar ve direnecekler.

Ayten; kayıtsız şekilde gözaltına alınan, kaçırılan,iade edilen ilk devrimci değildir. Ancak yoldaşlarınınsahiplenmesiyle kaybedilememiştir. Kaybedilebilirdi,katledilebilirdi. Ancak şunun güveniyle direndi Ayten.

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 77

Page 8: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Yoldaşlarım ne olursa olsun beni bulur, beni karanlıkdehlizlerde, bilinmezlikler içinde bırakmaz. Katledilsede sahipsiz, mezarsız kalmaz. Şehitlerine tutunmuşturAyten. Tarih bilinciyle, sınıf ve örgüt bilinciyle ayaktakalmıştır. Katledilen hiçbir devrimci ölmüş sayılmaz.Bu yüzden bize ölüm yok diyoruz.

EMPERYALİZMİ VE FAŞİZMİ KENDİ

CEHENNEMLERİNE GÖMECEĞİZ!İşkenceciler, Ayten’e “Sen cehennemin dibindesin”

diyorlardı. Doğrudur, binyıllarca halkları “cehennem”korkusuyla teslim aldılar. Emperyalizm, bugün dünyayıcehenneme çevirerek halkları ve devrimcileri teslimalmaya çalışıyor. İşkencehaneleri, hapishaneleri ce-henneme çevirip, halk kurtuluş savaşçılarının bulun-duğu yerleri yakıp yıkarak, teslim almaya, beyazbayrak çektirmeye çalışıyor. Asla beyaz bayrak çek-meyeceğiz. Asla, beyaz gömlekler giyip; emperyalizmin“uzlaşma, teslimiyet, tasfiye” oyununa ortak olmaya-cağız. Vazgeçmeyeceğiz. Devrimin ve sosyalizminkızıl bayrağı olacak hep elimizde. Kızıl, direnişin ve

savaşın rengidir. Gizli, kuytu işkencehanelerde Ay-ten’in elinde o direniş bayrağı vardı. Hapishanelerdekiözgür tutsakların elinde o direniş bayrağı var. Duruşmasalonlarındaki Cepheliler’in elinde o direniş bayrağıvar. Küçükarmutlu’nun yoksul gecekondularında, kat-liamcılara teslim olmayan devrimcilerin elinde obayrak var.

Emperyalistler ve AKP faşizmi; kaybettiklerinin,katlettiklerinin hesabını verecek. Onları, bizimiçin hazırladıkları cehenneme gömeceğiz!

Türkan Albayrak: “Evimizde çürüyerek değilsokakta savaşarak ölmeyi göze aldık.”

3 Eylül günü, işindençıkarılan Türkan Albayrak,8 yıl sonra yeniden dire-nişçi önlüğünü giydi. Ek-meği ve onuru için direnenTürkan Albayrak, her günsaldırıya uğramasına rağ-men direnişini kararlılıkla

sürdürüyor ve direnişi her geçen gün büyüyen sa-hiplenme ve kararlılıkla devam ediyor.

İstanbul Bakırköy Direnişçileri Tahliye Oldu

İşleri, emekleri için İstanbul Bakırköy Meydanı’ndadirendikleri için tutuklanan Kamu Emekçileri NurselTanrıverdi ve Selvi Polat tahliye oldu. 16 günlük tut-saklıktan sonra tahliye olan ve yeniden alana çıkarakişkence ve tutuklamaların direnişi bitiremeyeceğinigösterdi.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!88

13 Eylül 2018 Perşembegünü sabah saatlerindeKüçük Armutlu Mahalle-si’nde, uyuşturucuya ve

yozlaşmaya karşı mücadeleeden ve bunun için gözlerini kırpmadanhayatını ortaya koyan İbrahim DevrimTop’un kaldığı eve özel harekât polisleritarafından baskın yapıldı ve İbrahimDevrim Top, AKP’nin katil polisleri ta-rafından katledildi!

KATİL DEVLET HESAP VERECEK!İBRAHİM DEVRİM TOP ÖLÜMSÜZDÜR!

Page 9: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

KENDİNİ TANI, DÜŞMANI TANI, YENİLMEZOL! İşkenceci katillerin neler yaptığını öğ-rendikçe neler yapabileceklerini de ön-

görmeyi öğrenmeliyiz.

GENERAL; KORKUYA KARŞI HALKLARIN ENMÜTEVAZİ AMA HER DAİM MUZAFFER KOMU-TANI, DİRENİŞ ZAFERİMİZİN TEK GARANTİSİ-DİR.

DİRENİŞ BİZİMDİR!

HİÇ KİMSENİN ELE GEÇİREMEYECEĞİ, HİÇKİMSENİN SÖZ GEÇİREMEYECEĞİ İRADEMİZDİRDİRENİŞ.

İŞTE BU NEDENLE SON SÖZÜ DİRENENLERSÖYLER!

İŞTE BU NEDENLE ZAFER DİRENENİNDİR!

BİR KEZ DİRENME KARARI ALDIK MI ZAFERBİZİMDİR!

O KARAR KENDİNİ YENİDEN DOĞURUR. OKARAR KENDİNİ YENİDEN YARATIR. O KARARKENDİ AĞIRLIĞINI TAŞIR. O KARAR BİZİ ZAFEREULAŞTIRIR.

ZAFER, DİRENME KARARI ALAN CEPHELİ-NİNDİR!

AYTEN’in altı aylık gözaltı ve direniş sürecindendersler çıkarmalıyız. Ne yapmamız gerektiğine dairdüşünmeli, üretmeliyiz.

Halk düşmanları, devrimcilerin iradesini sınamakiçin işkence, tutsaklık, ölüm, her türlü saldırı yönteminikullanıyor. Gözaltında kaybetme, iradeyi teslim almasaldırılarından bir tanesi. Ve süresi belirsiz, sonucubelirsiz gözaltılarla devrimcilerin iradesini sınıyorlar.Ayten Öztürk’e 6 ay boyunca yaptıkları işkence deiradeler savaşının yeni bir boyutu.

Gözaltında kaybetme tehdidi ile 6 ay işkenceyaptılar Ayten Öztürk’e. Farklı işkence yöntemlerideneyerek; kobaymışçasına, bir devrimcinin ira-desini ölçtüler. Korku imparatorluğu kurarak, dev-rimcilerin düşüncelerini teslim almak, inançlarındansoyundurmak istiyorlar.

İşkence; zalimlerin varlığı kadar eski, sınıflı top-

lumlara ait bir teslim alma aracıdır. Sınıfların olduğuyerde adaletsizlik, adaletsizliğin olduğu yerde direnişvardır. Direnme kararlılığı ise gücünü tarihsel ve si-yasal haklılığımızdan alır.

KORKU İMPARATORLUĞUNU,DİRENME KARARI ALARAKYIKIYORUZ!BİR CEPHELİ İÇİN DİRENMEKTESADÜF DEĞİL,TARİHSEL BİR KİMLİKTİR!Ayten Öztürk’e işkence yaparak, korku dağlarını

yaratmak istiyor halk düşmanları. Ama bunu başa-ramadılar. Gözleri bağlı, elleri kelepçeli, çırılçıplak,43 kilo bir kadın, işkencecilerin karşısındaGeneral Korkuyu yendi. Halkların en mütevazikomutanı direniştir. Ayten bir sıra neferidir, Cephelibir devrimcidir. Ömrü devrimci saflarda geçmiştir.Onun direnişi sıradışı, olağanüstü bir direniş değildir.Ayten, tarihsel kimliği ile hareket etmiştir. Direnmekararı alarak, düşmanı kendi ininde beyninden vur-muştur.

BİR�SAVAȘTA�YENİLMEZ�OLAN�TEK�ȘEY�DİRENİȘTİR

BİR�KEZ�DİRENME�KARARI�ALDIK�MI

ZAFER�KESİNDİR!

GELENEKLERİ OLMAYANLARINGELECEKLERİ DE OLMAZ

GELENEKLERİMİZE YENİ GELENEKLERKATARAK DİRENMEYE DEVAMETMELİYİZ

Direnmek isteyen için belli bir şekil yoktur.Direnenler, direniş geleneğine yeni halkalar ek‐lerler. Tıpkı Ayten Öztürk’ün eklediği gibi. Di‐renme kararını aldıktan sonra gerisi hayattır;hayat da kavgadır. Gelenekleri olmayanlarıngeleceği de olmaz, geleceğimizi sağlam kurmakiçin yeni gelenekler yaratmalıyız.

Direnmenin sınırı yoktur. Direnenler yeniyöntemler, yeni araçlar bulurlar; koşullara teslimolmayıp, koşulların üzerine çıkarlar. Biz yenigelenekler yaratmalı, bu gelenekleri büyütme‐liyiz.

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

9

Page 10: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

“Sadece adını söyle” Bir gün boyunca sadece bu soruyu sordu işken-

ceciler Ayten’e. İrade savaşıydı çünkü. Fakatistedikleri cevabı alamadılar.

İşkencecinin yenildiği an, Cepheli’nin direnişkararı aldığı andır. Sonu, sonucu ne olursa olsun,ölüm tehdidi dahil hiçbir işkence bir Cepheli’nin ira-desini teslim alamaz.

Çünkü Cepheli için direnmek BİREYSEL BİRKAHRAMANLIK, BİREYSEL BİR CÜRET DEĞİL;tarihsel bir kimliktir, ideolojik bir şekillenmedir.

Kızıldere’de “Dönmeye değil, ölmeye geldik”dedik. Metris’te teslim alma saldırısına 4 kızıl okolarak cevap verdik.

Çiftehavuzlar’da “Bayrağımız ülkenin her tarafındadalgalanacak” diyerek, orak çekiçli bayrağı savunarakçatıştık.

Sibel Yalçın’ın dilinde “Halk Kurtuluş SavaşçılarıTeslim Olmaz. Siz Teslim Olun” sözüyle vücutbulduk.

Engin Çeber gibi, Metris tarihinin bilinciyle dayakyesek de sayım vermek için ayağa kalkmadık.

Cepheliler, 7’sinden 70’ine direnirler. Direnmekbir gelenektir. Gelenek, kan-can bedeli yaratılmışdeğerlerimizdir. Nerede olursa olsun, hangi dipsizkuyuda tek başına kalırsa kalsın bir Cepheli mutlakadirenir. Çünkü direnmek zaferi getiren yolu açar.

CEPHELİ DİRENME KARARI ALDIĞI AN-DAN İTİBAREN ZAFERİ KAZANMIŞ DEMEK-TİR.

DİRENİRSEN ZAFER SENİNDİR, CEPHE-NİNDİR.

DİRENMEK KORKU DAĞLARINI YIKMIŞ-TIR. ASIL KORKAKLAR İŞKENCECİLERDİR.

ÖLÜMSÜZ OLAN DİRENİŞTİR.

YENİLMEZ OLAN DİRENİŞTİR.

Ayten işkencelere 6 ay direndi ve kazandı. Di-renmenin onuruyla alnı dik çıktı işkence tezgahla-rından. Çünkü direnme kararı aldı.

Her Cepheli Böyle Bir Saldırıyla

Karşı Karşıya Kalabilir.

Ne Yapacağız, Nasıl Direneceğiz?

1- Gözaltına alındığımız anda ismimizi yükseksesle, birilerine duyuracak şekilde söylemeliyiz.

2- En başından itibaren DİRENME KARARI al-malıyız. Bir savaşta yenilmez olan tek şey direniştir.

Cepheli, direnme kararı aldığı andan itibaren zaferikazanmış demektir.

3- Tarihimizden, geleneklerimizden, değerleri-mizden, şehitlerimizden güç alacağız. Direnme ta-rihinde yer alan her direniş bizim öğretmenimizdir.

4- “Bu bir irade savaşı; irademi teslim etmeye-ceğim, hiçbir zayıflık göstermeyeceğim. Şu andanitibaren her şey irade savaşının parçası...” diye dü-şünmeliyiz.

5- Pusulamız, “DÜŞMAN NE DİYORSA TERSİNİYAPACAĞIM.” olmalıdır.

6- “Kendini tanı, düşmanı tanı, yenilmez ol”sloganını esas alarak; düşmanın hareket tarzını,hedefini çözmeye çalışmalıyız.

7- Elektrik, askı, falaka... Her türlü işkenceyiyapmaya başladıklarında “Ben kimim, neden bu-radayım?” Bunu hiç aklımızdan çıkarmadan “Neolursa olsun teslim olmayacağım... Buradan ba-şım dik çıkacağım“ diye düşünmeliyiz. Ayten’esöyledikleri “Kafanın içindekini çıkart. Konuşmanıengelleyen şey ne?” sözünü düşünerek, düşmanındediğinin tersini yaparak, kafamızın içindekine dahasıkı tutunmalıyız. Kafamızın içindeki ne? İnancımız,haklılığımız…

8- Islık çalıp, şarkı söyleyebiliriz. Şarkıların hika-yesini aklımızda canlandırabiliriz.

9- Tarihsel ve siyasal haklılığımızın bilincindeolarak hareket etmeliyiz.

10- “Şehitlerimize, örgütümüze, değerlerimizelayık olacağım, 48 yıla yakın düşmana teslimolmayan tarihimizi lekelemeyeceğim. Bu iradesavaşını ben kazanacağım” diye düşünmeliyiz.

11- Direniş şiirleri, umut şiirleri, halkımızın acılarını,zaferi anlatan şiirleri hatırlayabilir; kendimiz yazabiliriz.

12- Beste yapabiliriz.

13- Bedenimizi, bilincimizi diri tutmak için sporyapabiliriz.

14- Bulunduğumuz yerden kaçmak için tüm ak-lımızla, emeğimizle, savaşçılığımızla birlikte dü-şünmeliyiz.

15- “Kesinlikle, ama kesinlikle düşmana enufak bir bilgi vermeyeceğim. Bana ilaç verdikle-rinde de, konuşturmak için ilaç, uyuşturucu vb.verdiklerinde de, irademi EN SON HADDİNEkadar zorlayacağım.” demeliyiz.

16- İrademizi kırmak; işbirliğini kabul etmemiziçin her türlü ahlaksız, şerefsiz, iğrenç ve pis yöntemikullanabilirler. ASLA TESLİM OLMAMALIYIZ!

Yaptıkları bizi ne kirletir, ne de namusumuza enufak bir leke sürer.

Namus; işkencede düşmanla işbirliği yap-mamaktır, ifade vermemektir.

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

110

Page 11: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

17- Ölüm bir gün hepimizin kapısını çalacaktır.Bir gün hepimiz öleceğiz. Önemli olan bunu başıdik, düşmana boyun eğmeden, inancından tavizvermeden, yoldaşlarını satmadan yapabilmektir.

18- Düşman her türlü psikolojik baskıyı uygula-yabilir. “Yoldaşların sana sahip çıkmıyor, seni ara-mıyor” vb. bir sürü şey söyleyebilir. Buna asla inan-mamak gerekir, asla. “Yoldaşlarım beni mutlakaarar, bulmak için ellerinden geleni yapar. Ölsembile bulur, beni mezarsız bırakmazlar.” diye dü-şünmeliyiz.

19- Beynimizi diri tutmaya çalışmalıyız. Son anakadar düşünme, düşmanı kendi ininde yenme he-define kilitlenmeliyiz. Her anımızda iradi davran-malıyız. Onlarla konuşacaksak da, hiç konuşmaya-caksak da iradi olmalıyız. Neyi, neden yaptığımızıbelirlemeliyiz. Psikolojik saldırılarına karşı duvarörmeliyiz.

20- Zaman-mekan kavramını yitirmemek, neredeolduğumuzu anlamak için yöntem üretmeliyiz.

21- Uzun süreli bir direniş olabilir, kendimizi onagöre hazırlamalıyız.

22- Düşmanın dayatma ve aşağılamalarını kabuletmeme üzerine oturan bir direniş çizgimiz olmalı-dır.

23- Orada tutulmamızı, meşru görmediğimiziifade edecek periyodik eylemler yapabiliriz. Hergün belli aralıklarla slogan atmak, marş söylemek,gerektiğinde kapı dövmek gibi…

24- Düşmanın her türlü aşağılaması, cinsel sal-dırıları, demagojileri, yoldaşlarımız hakkındaki ka-ralamaları... Bu tür konularda etkilenmeden, gereksiztartışmalara girmeden dimdik durmalıyız. Oradageçerli olan tek şey ideolojik netlik ve o netlikledirenmektir.

25- Bu uzun süreli bir direniştir. Tıpkı uzun sürelibir savaş gibi. Uzun süreli savaşın bir hedefi vardır:Devrim ve iktidar. Bu uzun süreli direnişin tek hedefidirenmektir. ZAFER DİRENMEKTİR! KAYBEDİLMEKYOK OLMAK DEĞİLDİR. DİRENEREK KAYBE-DİLMEK, tıpkı diğer şehitlerimiz gibi, YAŞAMAYADEVAM ETMEKTİR. Savaşın taktiklerini, kendimizihazırlamamızı, tavırlarımızı, açlık grevi dahil ey-lemlerimizi... her şeyi buna göre şekillendirmeliyiz.

26- Susmayalım! Fırsat buldukça, avazımız çık-tığınca bağıralım. Sessizlik korkuyu büyütür.

27- “YA ONURUMLA ÖLECEĞİM YA DA BAŞIDİK ÇIKACAĞIM!” DİYEREK, SADECE VE SA-DECE BU CÜMLEYE ODAKLANALIM!

28- Devrimcilik yapma nedenlerimize sıkı sıkıyasarılmalı, asla unutmamalıyız.

29- Kendimize bir slogan belirleyebiliriz. En ba-şından itibaren, her türlü olasılığa kendimizi hazır-

layacağımız, direnişe ve zafere kenetleneceğimiz,zor anlarımızda tutunacağımız bir sloganımız ol-malı.

30- Kendimiz için kurallar belirleyebiliriz. Mesela,gün içerisinde belli saatlerde işkenceyi protestoeden slogan atmak gibi. İnsanlık Onuru İşkenceyiYenecek! Kapı dövme eylemi yapabiliriz.

31- Bulunduğumuz yerde duvara sloganımızı,adımızı yazabiliriz. Sloganlarımızı yazabiliriz. Adımızı,soyadımızı yazmalıyız bir yere mutlaka.

32- Çıplaklık konusunda kafamız net olmalı.Düşman bizi zayıf görmemeli. Onurumuza sahipçıkmalıyız. Ahlaklı olmak, düşmana teslim olma-maktır, çıplak olup olmamak değil.

33- Grup Yorum şarkılarını söylemeliyiz. Hergün mutlaka şarkıları söylemeliyiz. Kendi kendimizekonserler vermeliyiz. Yüksek sesle söyleyelim buşarkıları.

34- Her gün kendi kendimizle eğitim çalışmasıyapabiliriz. Aklımızdan geçireceğimiz kart notları,kitaplardan alıntılar, hikayeler, kıssadan hisseler.Bunlardan güç alabiliriz.

35- İşkencecilerin ne kadar zayıf olduklarını,güçsüz olduklarını unutmamalıyız. İşkencecilere,işkence yapmalarının zayıflık olduğunu, korku-larının dağ gibi olduğunu haykırmalıyız.

36- Savaş iradelerin çarpışmasıdır. Bunu unut-mayalım. Bizim irademizi teslim almak isteyeceklerdir.Ayten’e de sadece ismini söyle demeleri debundan. Biz ise irademize sahip çıkmalıyız.

Vücudumuz zayıf düşebilir, gücümüzü irade-mizden almalıyız.

Arap Kızı Ayten,Baş Eğmezliğimizin Sembolüdür

Hatay Halk Cephesi; 9 Mart’ta Lübnan’da gözaltınaalınıp Türkiye faşizmine teslim edilen ve yaklaşık 6ay işkence gördüğü açığa çıkan Halk Cepheli AytenÖztürk ile ilgili yazılı açıklama yayınlayarak sahip-lenme çağrısı yaptı.

ŞehitlerimizinMezarındaOt Bitmeyecek!

Hatay TAYAD’lı Aileler10 Eylül’de, Harbiye’de me-zarları bulunan Halk Kur-tuluş Savaşçıları AhmetÖztürk, Yazgülü Güder Öz-türk ve Hamide Öztürk’ünmezarlarını ziyaret etti.

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

11

Page 12: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Halk Cepheliler, Halkın Avukatları

ve Sanatçılarına Özgürlük İçin

Mücadele Etmeye Devam Ediyor

İzmir:TAYAD’lı Aileler 7 Eylül’de Alsancak Türkan

Saylan Kültür Merkezi önünde, 1 yıldır tutsakolan Halkın Avukatları, Halkın Sanatçıları vetutsak kamu emekçileri için eylem yaparak avu-katların mahkemesine çağrı yaptı.

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

12

Page 13: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Ayten Öztürk, Amerikan işbirlikçisi, Amerika’nınuşağı Lübnan Devleti tarafından Türkiye’yeiade edilerek, işkencelere, ölüm tehditlerine,

tecavüz tehditlerine maruz bırakılmıştır. Ayten Öztürköldürülmüş de olabilirdi, gözaltında kaybediledebilir-di.

Ayten 6 ay boyunca işkencecilerin elinde işkencegördüyse bunun bir sorumlusu da Lübnan Devleti’dir.Ve bunun hesabını verecekler. Nasıl iade ettilerAyten’i; kaça sattılar-neye sattılar Ayten’i… Bunlarınhesabını tek tek sormalıyız Lübnan’dan. Bir yoldaşı-mızın, bir devrimcinin saçının teline zarar veren her-kesten hesap sormalıyız. Bir daha hiçbir devrimciyiiade edememeli Lübnan. Bu nedenle de bugünAyten’in hesabını sorma günüdür.

Emperyalizmle ve faşizmle işbirliği yapmak, onur-suzluktur. Elindeki bir tutsağı satmak, şerefsizliktir.ABD’yle, AKP’yle İşbirliği Yapmak, Ortadoğu Halklarınaİhanet Etmektir.

Yoldaşımız Ayten Öztürk’ü CIA, MİT, kontrgerilla...hangisine ve ne karşılığında iade ettiniz? 6 ay boyunca,yoldaşımızdan haber alabilmek için bütün bürokratik,hukuki yolları denememize rağmen Amerikan em-peryalizminden ve Türkiye faşizminden korkunuzdan,onlarla çıkar birliğinizden dolayı tek bir açıklama yap-madınız! Sizi hangi suçlarınızla tehdit ettiler?

Yoldaşımıza 6 ay boyunca Lübnan’ın bilgisi dahilindeişkence yapıldı. Yapılan işkencelerin birinci derecedensorumlusudur Lübnan, işkencecidir. Çünkü işkenceyapılacağını bilerek sattılar Ayten’i. Lübnan Devletikorkak ve uşaktır.

Lübnan Devleti’nin tüm kurumlarına, konso-losluklarına dilekçe verelim, mail gönderelim, faksçekelim, telefon edelim. Ve onlara Ayten’in vücu-dundaki tüm işkence izlerinin hesabını tek teksoralım:

1- Ayten Öztürk’ü Türkiye’ye hangi tarihte, hangisatte, nerede, kime teslim ettiniz?

2- Bir devrimciyi, hangi amaçla işkence göreceği,katledilebileceği bir ülkeye teslim ettiniz? Suç işlediğinizibiliyor musunuz?

3- Ayten’i hangi kuruma, kime teslim ettiniz, teslimbelgesini, tutanağını açıklayın. Teslim emrini verenve teslim eden yetkililerinizin isimleri nedir?

4- Altı aydır Ayten Öztürk’ü arıyoruz. Defalarcafarklı ülkelerdeki konsolosluklarına dilekçe verdik.Tek bir bilgi verilmedi bize, neden? Türkiye oligarşisiyleişbirliğinizin arkasında ne var, kaça sattınız Ayten’i?

5- Ayten’i vermek için Türkiye’ye siz mi sordunuz,Türkiye mi istedi?

6- Türkiye oligarşisi ile Hariri arasındaki işbirliğinereye dayanıyor? Ortak yapılan işler nelerdir, açık-layın!

7- Ayten’e 6 ay işkence yapıldı, gözaltında kaybe-dilmek istendi, kırbaçlandı, elektrik verildi, falakayaçekildi... Bu işkencelerde Lübnan hükümetinin de elivar. Lübnan devrimcilere işkence yapılmasını nasılaçıklayacak? Bu yaptığınızı unutmayacak, unuttur-mayacağız.

8- Daha kaç devrimciyi, yurtseveri teslim ettinizTürkiye’ye?

9- Ayten’in hesabını vermelisiniz. Ayten’in Türkiye’yeiadesinin altında kimin imzası var?

10- Ayten’in serbest bırakılmasında, Türkiye ileyaptığınız bir görüşmenin etkisi var mı? Yürütülenkampanyanın yarattığı baskı ile Türkiye’yi aradınızmı? Ne yaptınız?

11- Ayten’e 6 aydır işkence yapıldığını biliyor muy-dunuz?

12- Ayten’i 6 ay boyunca nerede tuttular, kontrge-rillanın merkezi neresi, adresi nedir?

Bu soruları çoğaltmalıyız. Tüm Halk Cepheliler veHalkımız, sorularımızı soralım ve cevap isteyelim. Ayten’eyapılan işkencelerin hesabını sormak için, işkenceyeortak olanların kimliklerini açığa çıkartalım.

Lübnan Halkı;Emperyalizm sizin ülkenize Dünyanın en büyük

kumarhanesini açarak, sizi aşağılıyor. Hariri hükümetiTürkiyeli devrimci Ayten Öztürk’ü Türkiye ile ortaklıklarıkarşılığında satarak işkence edilmesini sağlıyor. Aytengözaltında kaybedilebilirdi.

Halk Cepheliler, Ayten’i kontrgerillanın elindençekip aldı. Lübnan konsoloslukları önünde Halk Cep-heliler aylardır eylem yapıyor. Falcı olmaya gerekyoktur; devrimcileri satanları, emperyalist efendileride satar. Bu nedenle Ayten’in hesabını birlikte soralım.Sizi onursuzlaştıran, işkenceci Lübnan hüküme-tinden hesap sormalısınız. Lübnan’ı can pazarıhaline getirmelerine izin vermeyin!

TÜM HALK CEPHELİLER’E, HALKIMIZA ÇAĞRIMIZDIR,SATILIK LÜBNAN’DAN AYTEN ÖZTÜRK’ÜN HESABINI SORALIM.

LÜBNAN’DAKİ CAN PAZARINDA DEVRİMCİLER,ÇIKARLAR KARŞILIĞINDA TÜRKİYE FAŞİZMİNE SATILIYOR!

BUNLARI AÇIĞA ÇIKARIP, AYTEN’E YAPILAN İŞKENCELERİN HESABINI SORALIM!ÇAPULCU LÜBNAN DEVLETİ’NE AİT KONSOLOSLUKLARA,

DEVLET KURUMLARINA FAKS ÇEKEREK, MAİL GÖNDEREREK,MEKTUP YAZARAK, DİLEKÇE VEREREK

DEVRİMCİLERE İŞKENCE YAPIP NASIL SATTIKLARINI SORALIM!

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

13

Page 14: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Bir kişi veya örgüt, yaşadığımız emperyalistve faşist koşullarda yatıp kalkıp “BarışBarış” diyorsa, orada sadece bir uzlaşma

ve teslimiyet yoktur; orada bir çürüme ve yozlaşmavardır. Bugün Kürt milliyetçi hareketin, PKK’ningeldiği nokta burasıdır! Nerede duracağı da bellideğildir. Kürt halkının ve ezilen tüm halkların katiliABD emperyalizmiyle girmiş olduğu işbirliği, önceonları emperyalist katillerin maşası, ardından daaskeri kara gücü yapmıştır.

Bugün geldiği noktada,ABD emperyalizmiyle “iş-kence” konusunda da suçortaklığına adım attığı an-laşılıyor:

“NBC News’e konuşanABD’li ve Avrupalı kaynaklar,Donald Trump yönetiminin,Demokratik Suriye Güçle-ri’nin (DSG) Suriye’de tu-tukladığı yabancı uyrukluIŞİD mensuplarını Irak’taki bir hapishaneye veABD’nin Küba’nın güneyindeki toprağı Guanta-namo’ya göndermeye hazırlandığını söyledi.

Irak’a gönderilecek mahkumların Irak yöneti-mindeki bir hapishanede kalacağı ancak yargılamayetkisinin yine ABD’de olacağı öne sürüldü…”(Sputnik, 30 Ağustos 2018)

Topraklarını emperyalizme açmış olan PKK,önce 11 ABD üssü kurdurdu, Rakka işgaliyle böl-gedeki emperyalist katliamlara ortak oldu. Şimdide, elinde tutuklu bulunan, ABD yetiştirmesi İŞİD’likatilleri ABD’ye teslim edip, onların Guantanamo’yagönderilmesine ve onlara işkence yapılmasınaortak olacak. Ebu-Garib, Bagram ve Guanta-namo’dan biliriz ABD’nin oralarda ne yaptığını.

CIA’nın eğittiği subayların Diyarbakır, Metris ha-pishanelerindeki işkencelerinden biliriz. Ayten ÖZ-TÜRK’ün 6 ay boyunca Kontrgerilla Merkezi’ndeyaşadığı işkencelerden biliriz.

Peki PKK tüm bu gerçekleri bilmez mi? Bİ-LİR!

O zaman bu bilinçli tercihlerini, bırakalım baş-kalarına, dün Diyarbakır Hapishanesinde, bugünde tüm hapishanelerde işkence gören ve halengörmekte olan PKK tutsaklarına nasıl açıklaya-

caklar? Hani “İnsanlık Onuruİşkenceyi Yenecek!”ti? NE-REDE KALDI ONUR? NE-REDE KALDI İNSANLIK?Yoksa “İyi Bir Koca” içinmübah mı tüm bunlar?

Kürt Halkının Onurlu Ta-rihine Daha Fazla Kara LekeSürmeden Derhal VazgeçinEmperyalizmle İşbirliğinden!Derhal Vazgeçin İşkenceye

Alet Olmaktan! Ulusal Onurunuzu Sahiplenip; Emeğinize, Şe-

hitlerinize ve Tarihinize Sahip Çıkın! Onurlu Yaşamak ve Onurlu Savaşmak, Haklı

Bir Savaş Yürütmek, Ancak Anti-Emperyalist Olu-narak ve Emperyalizmi Yok Ederek Mümkündür!

İşbirlikçi – İşkenceci Değil, Devrimci Olun! Derhal Vazgeçin Bu Avrupa ve ABD Sevda-

sından! TEK VE GERÇEK SEVDA HALK VE VA-TAN SEVGİSİDİR! ONUN İÇİN YAŞANIR, ONUNİÇİN ÖLÜNÜR!

KAHROLSUN EMPERYALİZM!YAŞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ KAR-

DEŞLİĞİ VE ORTAK MÜCADELESİ, ORTAKİKTİDARI!

PKK-DSG Elindeki TutuklularıGuantanamo’ya Gönderilmek Üzere ABD’ye Teslim Edecek

İŞBİRLİKÇİLİKTE DAHA NEREYE KADAR?İşbirlikçilikten, İşkence Ortaklığından Vazgeçin,

Devrimci Olun!

Liseli Dev-Genç: Gazi Halktır! Gazi Vatandır!Gazi Cephe’dir! Gazi Devrimcilerin,Yoksul Halkın Mahallesidir!

İstanbul Gazi Mahallesi’nde, Liseli Dev-Genç’li-ler 28 Ağustos’ta, Sekizevler bölgesinde 4 adetpankart astı.

Umudun Sesini Her SayıdaUlaştıracağız Halkımıza

Dev-Genç'liler 7 Eylül'de, İstanbul Kadıköy'deumudun sesi Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. 2saatte 50 dergi okurlara ulaştırıldı.

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

14

Page 15: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Faşizm Halkın Avukat-larına Saldırdı Çünkü;Halkın Avukatları Ma-

denlerde, Fabrikalarda, Şanti-yelerde Katledilen İşçilerin,

Gecekondusu Yıkılan YoksulGecekondu Halkının,

Emeği, Ekmeği, Onuru İçinDirenen İşçinin, Kamu Emek-çilerinin, Bütün Emekçilerin,

Evladı Katledilen Anaların

Babaların Avukatlığını Yaptılar,Yapmaya Devam Ediyorlar.

Halkın avukatlığı öylesine kul-lanılan bir kavram değildir. Sadecediplomayla kazanılan bir unvandeğildir. Halkın avukatları 30 yıllıkpratikleriyle kazandılar bu adı. 30yılın her anı, her saniyesi, hertürlü bedelin göze alınarak halkınsavunulmasıyla somutlandı.

Halkın avukatlığının pratik-teki karşılığı, halkın hak ve öz-gürlük mücadelesinin içindeolmaktır. Bu nedenle halkın avu-katlığının, devrimci avukatlığın te-melleri, yoksul halkın barınmahakkı mücadelesinde; işçilerin,emekçilerin emek mücadelesindearanmalıdır. Öğrenci gençliğin de-mokratik üniversite mücadelesin-de, Kürt halkının ulusal haklarıiçin mücadelesindedir bu temeller.Bu mücadelenin somutlandığı di-renişlerde, grevlerde, kampanya-larda, alanlarda, meydanlarda ve-rilen mücadelededir bu avukatlığıntemelleri.

Halkın avukatları, Halkın HukukBürosu’nun kurulduğu 1989’danberi emeği için direnen işçi vememurların, barınma hakkı içinmücadele eden yoksul gecekonduhalkının, kısaca hakları için mü-cadele eden, adalet isteyen bütünhalk kesimlerinin yanındadır. On-larla birlikte mücadele eder.

Faşizm 12 Eylül 2017 operas-yonunda halkın avukatlarını tu-tukladı. 10 Eylül 2018’deki du-ruşmada görüldü ki saldırı devamediyor.

Faşizm halkın avukatlarınasaldırdı. Çünkü; HALKIN AVU-KATLARI 30 YILDIR HEP MA-DENLERDE, FABRİKALARDA,ŞANTİYELERDE KATLEDİLEN,EMEĞİ, ONURU İÇİN DİRENENİŞÇİLERİN, MEMURLARIN YA-NINDAYDI.

TEKEL İşçileri’nin AKP’nin“özelleştirme” adı verilen yağmave talan saldırısına, fabrikalarınınkapatılıp işsiz, ekmeksiz bırakıl-mak istenmelerine karşı 2009-2010’da gerçekleştirdikleri aylarcasüren direnişte halkın avukatlarıvardır.

13 Mayıs 2014’te Soma’dayaşanan maden katliamında 301işçinin katledildiğini duyar duymazSoma’ya koşan halkın avukatla-rıydı. Katliamın gerçekleştiği ma-den sahasında, katledilen işçilerinailelerinin yaşadığı köylerde, haf-talarca çalışma yaptı halkın avu-

HHALKIN AVUKATLIĞI,DİPLOMAYLA DEĞİL,

KAVGANIN İÇİNDEKAZANILAN BİR SIFATTIR

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Sırtlanlar, Çakallar Ve İşbirlikçileriHALKIN AVUKATLIĞININHALKIN SANATÇILIĞININ VARLIK NEDENİSİZİN SÖMÜRÜ VEZORBALIK DÜZENİNİZDİR!

Yoksulluğu, Adaletsizliği

Yok Etmedikçe BU ANLAYIŞI

YOK EDEMEZSİNİZ!

Uzlaşma-teslimiyet-tasfiye çizgisinitarihe gömeceğiz!

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 15

Page 16: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

katları. Katliamcı patronların ko-rumalığını yapan polisin saldırısınauğradılar. İşkence gördüler, göz-altına alındılar. Ama vazgeçme-diler, sinmediler. Soma katliamındayetim bırakılan 450 çocuğun ada-let diye haykıran yürekleriyle atı-yordu yürekleri.

28 Ekim 2014’te bu kez Er-menek’teki bir madende yine birkatliam yaşandı. 18 işçi katledildi;katliamı duyar duymaz ilk koşanlararasında yine halkın avukatlarıvardı.

2010-2017 yılları arasında ger-çekleşen Türkan Albayrak, Can-sel Malatyalı, Heytekstil, Rose-teks, Kazova, Oya Baydak di-renişlerinde direnen işçilerin ya-nında hep halkın avukatları vardı.Kimi zaman işçi düşmanı polisin,kimi zaman işçi düşmanı patronsendikacılarının saldırılarına ma-

ruz kaldılar, dayak yediler, işkencegördüler.

Kamu emekçilerinin 1990’lıyılların başından itibaren sürdür-düğü grevli-toplu sözleşmeli sen-dika mücadelesinde, halkın avu-katları vardı. Ve 2010’larda OHALKHK’larıyla işten atılan binlercekamu emekçisinden sadece ikisiolan Nuriye ve Semih’in dünyayıayağa kaldıran direnişinde halkınavukatları hep yanlarındaydı. Bu-nun için gözaltına alındılar, iş-kence gördüler ve hatta tutsakedildiler.

Faşizm halkın avukatlarınasaldırdı. Çünkü; Halkın Avukatları30 yıldır oligarşinin ilhak, imhave asimilasyon politikalarıyla yoketmek, teslim almak istediği KÜRTHALKININ YANINDAYDI.

Halkın avukatları, Kürdistan’da90’lardan bugüne uygulanan iş-

kence, infaz, katliam, gözaltındakaybetme, köy yakmalara ve tümkontrgerilla politikalarına karşıKürt halkının yanında oldular.Özellikle saldırılarının yoğunlaştığıdönemlerde, birçok kesim bu sal-dırılara karşı tepkisiz kalırken hal-kın avukatları tereddütsüz Kürthalkının avukatlığını yaptılar.

Halkın Hukuk Bürosu (HHB)’ninkurulduğu 1989’da Cizre-Yeşil-yurt’ta, özel timler köylülere dışkıyedirme işkencesi yaptıklarında,halkın avukatları Yeşilyurt köylü-leriyle dayanışma için oradaydılar.Bunu hazmedemeyen kontrgerilla,halkın avukatlarını gözaltına aldı.

2015-2016 yıllarında Cizre’de,Sur’da, Nusaybin’de sokağa çık-ma yasakları eşliğinde gerçek-leştirilen katliamlar karşısında daKürt halkının yanındaydılar. Bod-rumlarda insanlar katledilirken

1960'larABD emperyalizmi, "Ayaklanmaya Karşı Müca-dele" stratejisiyle yeni-sömürge yönetimleri ekonomikve askeri olarak güçlendirerek, halkın silahlı kurtuluşmücadelesinin önünü kesmeye çalıştı.

“Kurtuluşa Kadar Savaş” Biz Türkiye'de 50 yıllıkreformizm ve revizyonizmin zincirlerini kırıp atıyoruz.İstanbul Maltepe'de Mahir Çayan ve Hüseyin Ce-vahir'in 51 saatlik silahlı direnişi...

1970'lerFaşist Cuntalar dönemi... Emperyalizm, halk kurtuluşsavaşlarının gelişimine, cuntalarla, sivil faşist hareketlerlecevap verdi.

“Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!” Kızıl-dere'de Türkiye Devriminin Manifestosu yazıldı.Oligarşi bizi öldürdüğünü sandı ama biz o gün doğduk.O çizgide Devrimci Sol'u kurduk.

1980'lerEmperyalizm tüm yeni sömürgelerde teslim alma sal-dırısını başlattı. Cuntalar aracılığıyla, "balığın suyunukurutma" politikaları yürürlüğe konuldu.

“Cunta, 45 milyon halkı teslim alamaz!” diyen Dev-rimci Sol, resmi, sivil faşist teröre devrimci şiddetle,cuntanın teslim alma saldırısına 1984 ölüm orucuylacevap verdi. Şehitlerle karanlık yarıldı.

1990'larSosyalist sistemin yıkılmasıyla “Sosyalizm öldü, dev-rimler çağı bitti” deyişleri moda oldu, birçokları silahbırakıp, bayraklarından orak çekiçleri çıkardılar. Mar-cus’un yerini Fukuyamalar, Toni Negriler aldı.

“Bayrağımız ülkenin her yanında dalgalanacak!”İki Devrimci Solcu'nun Çiftehavuzlardaki direnişiyle,tüm dünyada sosyalizmin bayrağını dalgalandıran vesilahlı savaşı yükselten biz olduk.

2000'ler

“Ya düşünce değişikliği, ya ölüm” diye saldırdı em-peryalizm Fukuyamalar'ın yanına, Wallersteinlar, Bo-okchinler eklendi, “Zafer burjuvazinindir”, “Amerikanimparatorluğuna boyun eğmekten başka yol yok” di-yenler çıktı.

Dünya tarihinin gördüğü en büyük ve en uzun ölümorucu direnişiyle cevap verdik saldırıya. 122 kezöldük, yenilmedik. Teslim olmadık. Düşüncelerimizdenvazgeçmedik. İdeolojimizden, devrim yolundan sap-madık.

2010'lar

Emperyalizm, “terör listeleri"yle saldırıya geçti. Dev-rimcilerin başlarına ödüller konuldu. Ülkeler işgal edildi.Düşmanın ideolojik-askeri saldırıları altında "barış“tanbaşka politika üretemeyenler, teslim ve tasfiye olup,emperyalizmle işbirliği noktasına geldiler.

“Üç gerilla devrim yapar!” Silahlarını gömenlerebugün Leylalar’la cevap vermeye devam diyoruz.Teslim olmadık. DEVRİMİ, DEVRİMCİLİĞİ VEMARKSİST-LENİNİST İDEOLOJİMİZİ tasfiye et-melerine izin vermedik.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!16

Page 17: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

kontrgerillanın gözaltı ve işkencetehditlerine rağmen katliam böl-gesine gittiler.

Faşizm halkın avukatlarınasaldırdı. Çünkü; HALKIN AVU-KATLARI BARINMA HAKKI MÜ-CADELESİNDE YOKSUL HAL-KIN YANINDAYDILAR.

Halkın avukatları, gecekonduyıkımlarına, kentsel yıkım proje-lerine, rant amaçlı imar planı uy-gulamalarına karşı etkili bir siyasal,toplumsal, hukuksal mücadeleninparçası olarak yoksul halkın ba-rınma hakkını savundular. Küçü-karmutlu’ya dozerler geldiğindeHalkın Avukatları oradaydılar.Gazi’de, Okmeydanı’nda, Nurte-pe’de barikatlar kurulduğunda ora-daydılar.

İstanbul’da Başıbüyük, Sulu-kule, İkitelli-Ayazma, Sarıyer-Derbent, Ankara’da Yakupabdalve daha pek çok mahallede ger-çekleştirilen yıkım saldırılarınakarşı barikatlar kurarak direnenhalkın yanındaydılar.

HALKIN SANATÇILARI

ORADAYDILAR-1- TAYAD’ın 14 Şubat 1987’de

düzenlediği “Onurları Onurumuz-dur” gecesinde Grup Yorum var-dı.

- 19 Eylül 1987’de Yeni ÇÖ-ZÜM’ün düzenlediği DOSTLUKGECESİ’nde sahnede mücade-lenin türkülerini Grup Yorum söy-lüyordu.

- 9 Ocak 1988; ODTÜ’de “YÖKVE OKULDAN ATILMALAR” ko-nulu panelin ardından Grup Yorumöğrencilerle birlikteydi.

- 17 Ocak 1988; TAYAD’ın İs-tanbul’da düzenlediği “CEZAEV-LERİ VE İŞKENCE” panelindeGrup Yorum tutsak yakınlarıylaidi.

- 13 Şubat 1988; İsrail işgalialtındaki Filistin topraklarında ya-şanan Siyonist vahşetin protes-tosunda 48 kişinin gözaltına alın-masına karşı açlık grevi başlatıldı.

Genel Hizmet İş’te sürdürülenaçlık grevinde, Grup Yorum’cularoradaydı.

- 6 Mart 1988; DEMKAD’ınDünya Kadınlarıyla DayanışmaGecesi’nde Grup Yorum sahnededirenen kadınların türkülerini söy-ledi.

- İ.ET.T. Şoförleri Derneği’ninŞubat 1988’de “Dostluk ve Da-yanışma Gecesi”nde, Spor veSergi sarayında 15.000 emekçivardı ve Grup Yorum 15 bin emek-çinin sesi, türküsü olarak oradaydı.

- TAYAD’ın “SUÇLU OLANÇOCUKLARIMIZ DEĞİL 12 EY-LÜL HUKUKUDUR” kampanyasıçerçevesinde gerçekleştirdiği SEV-GİMİZ ÇİÇEK AÇSIN gecesindeGrup Yorum 3000 kişiye türkülerinisöyledi.

- DEMKAD’lı kadınların 1988Ağustos’unda Sultanahmet Mey-danı’nda düzenlediği emperyalizmiprotesto eylemine Grup Yorumda türküleriyle katıldı.

- Grup Yorum 10 Eylül 1988’deIrak’taki Kürt katliamını protestoetmek için İstanbul’da düzenlenengeceye katılarak Kürtçe türkülersöyledi. (Bu gecede söyledikleritürküler nedeniyle Grup Yorumhakkında DGM tarafından davaaçıldı ve bir Grup Yorum elemanıtutuklandı.)

- DEMKAD’ın 17 Aralık 1988’dedüzenlediği “Hayat PahalılığınaSon” gecesine Grup Yorum dakatıldı.

- 25 Şubat 1989, Grup Yorumİzmir’deydi.

- Bakırköy Kültür, Araştırmave Yaygınlaştırma Derneği (BA-KAD), 18 Mart Cumartesi günü“Bakırköy Halkıyla TanışmaGünü”yle açılışını gerçekleştirdi.Coşkunun kaynağı olarak GrupYorum oradaydı.

- DEMKAD’ın Ankara Şube-si’nin 11 Mart 1989’da düzenlediğiDünya Kadınlarıyla DayanışmaGecesi’nde Grup Yorum sahne-deydi.

***

HALKIN AVUKATLARI

ORADAYDILAR-125 Nisan 1989, Halkın avu-

katları, Alboy grevini ziyaret ettiler.

18 Haziran 1989; müvekkilin-den haber almak için 1 Şube’yegiden halkın avukatı, 1. Şube’deişkence gördü. İşkenceciler bukadar cüretli bir avukatlığa alışkınolmadıkları için bu avukatlık an-layışını baştan ezmek istemişlerdi.Ama halkın avukatları o gündensonra da işkencehanelerin kapı-larında müvekkillerinin haklarınısavunmaktan hiç vazgeçmediler.

Ağustos 1989; 1 Ağustos Ge-nelgesi’ne karşı hapishanelerdesüresiz açlık grevleri yapıldığı sü-reçte, halkın avukatları her türlühukuki girişimi sürdürüp, hapis-haneler arasında mekik dokudular;aynı zamanda kendileri de 17Ağustos 1989 günü, İstanbul Ba-rosu önünde 3 günlük destekAçlık Grevi yaptılar.

Halkın avukatları, eylemlerini1 Ağustos Genelgesi direnişindeşehit düşen Hüsnü EROĞLU’nunÜmraniye’deki mezarı başındabitirdiler.

27 Kasım 1989; Aynur Kara-aslan’ın sarı sendikacılığa karşıaçlık grevini destekleyenler ara-sında Halkın Avukatları da vardı.

Aralık 1989; Halkın Avukatları,Romanya’daki karşı-devrimi pro-testo etmek ve karşı-devrimcileredirenen Çavuşeskular’ı sahiplen-mek için TAYAD’lılar ve DEM-KAD’lılarla birlikte bir eylem yap-tılar.

6 Ocak 1990; Halkın avukatları,devrimcilere küfür yayınları yapanSabah gazetesini protesto eyle-mindeydiler.

Ocak 1990; DKÖ’lere yönelikbaskıları protesto eylemlerindeHalkın avukatları da yer aldılar;bu çerçevede yapılan açlık grevine31 demokratik kitle örgütünden600’e yakın kişi katıldı.

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 17

Page 18: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Merhaba,Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben tutsak olan Halkın Mühen-

dis Mimarları'ndan birisiyim. Yanimühendislik bilgimi, tecrübemi, pra-tiğimi rant uğruna değil de halkiçin kullandığı için tutuklanan birmühendisim.

Ülke olarak zor günlerden geçi-yoruz. Halkımız gittikçe artan birbaskı altında. Gazeteci-yazar, avu-kat, milletvekili, belediye başkanı,öğretmen, akademisyen vb. birçokmeslekten, halkın her kesimindenAKP’ye muhalif insanlar tutuklanıyor.

Siyasi iktidarın en küçük bir mu-halefete dahi tahammülü yok. Ka-ranlık, zehirli bir ağ gibi sarıyorAnadolu'nun dört bir yanını. Ancako karanlığı delen ışık hüzmeleride var. Vatansever evlatları, halkçocukları var. Yani umut her zamanvar. Bugünlerde ne kadar haberdeğeri olur bilemiyorum; ama sizekendimden başlayıp Halk için Mü-hendisliğe, oradan da hapishaneyeuzanan hikayemi anlatmak istiyo-rum.

Adım; Kenan Emre Üstündağ.Konya Ereğli'de, 1992'de doğdum,büyüdüm. Fırat Üniversitesi Me-katronik Mühendisliği bölümünü bi-tirdim. Mezun olduğumda bir ha-yalim vardı: Yapay zeka üzerineçalışıp, insansı robotlar yapıp in-sanlığa hizmet edebilmek. Bununpeşinde Konya'da bir firmada işebaşladım (AKINSOFT). İnsansı ro-botlar üzerinde çalıştık.

Haberlerde görmüşsünüzdürbelki; Konya'da bir kafede siparişalıp dağıtabilen bir garson robotyapmıştık. Yani tam hayalimdekimesleği yapıyordum.

Ancak ülkemizde tüm mühend-islerin yaşadığı sorunlar boy ver-meye başladı. Biz ayrıntıya girme-den kısaca "kapitalizmin tokadınıyedim" diyelim. İstifa edip İstanbul'ageldim. Burada da bilişim sektörüne

ortam izleme cihazları yapanbir firmada uzun süre çalış-tım.

Bir yandan da Halkın Mü-hendis Mimarları ile tanıştım.Kapitalizmin yıktığı hayallerimiHalk için Mühendislik yaparakgeliştirebileceğimi, kaptializ-min bünyesinde meslek onu-rumu korumanın mümkünolamayacağını gördüm.

Halkın Mühendis Mimar-ları; mesleğini halkı içinkullanan, bu amaçla çeşitliprojeleri olan, devrimci mü-hendis, mimarlardan oluşanbir topluluk. Ev tipi "Rüzgar Tür-bini", "Su Türbini", "Yürüteç", "HalkBahçesi", "Kentsel Dönüşüme KarşıYerinde ve Yerlisiyle Islah" gibiçeşitli projelerimiz var.

Rant uğruna talan edilen arazi-lerimize dikilen, yurtdışından ithaledilen devasa rüzgar türbinleri ye-rine ev tipi, tamamen kendi üre-timlerimiz olan, motorunu dahi ken-dimiz sıfırdan tasarlayıp ürettiğimizbir rüzgar türbinimiz var.

Adı "Hasan Ferit Gedik RüzgarTürbini". Bu türbini herhangi birkâr-rant amacıyla yapmadık. Ta-mamen halkımız için, herhangi birek ücret talep etmeden yapıyoruz.Tek derdimiz; altından kalkama-yacağı vergiler bindirilen, elektrikfaturasını ödeyemeyen halkımızabu pahalı elektriği kullanmak yerine,kendi enerjisini kendisinin üretebi-leceğini göstermek. Bu türbini,direği ve elektronik cihazları hariç1500 TL'ye üretiyoruz.

Dersim Hozat'ta bir köy var, adıKarsel. 21. yüzyılda elektriği, yoluyok ve telefon da çekmiyor. Birilerirant uğruna mega HES'ler yapıp,derelerimizi kurutup, tarihimizi-köy-lerimizi sular altında bırakırken;biz Karsel köyündeki mini dereyeherhangi bir zarar vermeden elektriküretebilen, yine sıfırdan kendimiz

tasarladığımız bir su türbini yaptık.Artık köyün ışıkları yanıyor, hattasokak lambası bile var.

Omurilik felçli insanlarımız içinbir yürütecimiz var. İlk olarak Yü-rüyüş dergisi dağıtırken polis tara-fından arkadan kurşunlanarak felçbırakılan Ferhat Gerçek için yaptıkve adına da "Ferhat Gerçek Yürü-teci" dedik.

Bu yürüteç, Ferhat'ı tekerleklisandalyesinden ayağa kaldırıyorve ayakta gezebilmesini sağlıyor.Üstelik kimsenin yardımı olmadankendi başına sandalyeden yürütecebinebiliyor. Aynı tip cihazlar, me-dikal piyasasında 75 bin lirayasatılıyor. Ancak biz kendimizürettiğimiz için 5 bin liraya maledebiliyor ve hiçbir çıkar bekle-meksizin halkımızın ihtiyacınıkarşılayabiliyoruz.

Düzen, parası olmayan engellilereve kapansın derken; biz, parasıolmayan engelliler de hayata-top-lumsal yaşama tutunsun diye ça-balıyoruz.

İstanbul Küçükarmutlu'da birHalk Bahçemiz var. Adı "Şenayve Gülsüman Halk Bahçesi". Kü-çük bir bahçe. Mahalle halkı ortakgeliyor, çalışıyor, ekiyor, suluyorve ihtiyacı olan ürünü alabiliyor.Aynı zamanda Anadolu'nun dört

Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi'ndeTutsak Olan

Halkın Mühendisi Kenan Emre ÜSTÜNDAĞ'danBasına Mektup

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!118

Page 19: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

bir yanından gelen organik to-humlarımızı topluyor ve bahçe-mizde çoğaltıyoruz.

Büyük bir tohum ambarı yapıp,tohumlarımızı halkımızla paylaşmakistiyoruz. Polis şafak operasyonuile büromuza giriyor, eşyalarımızılevyelerle parçalıyor, tohumlarımızıyerlere saçıyor. Ancak engelleye-miyor.

Toplayıp, tekrar tekrar ayırıp,üretmeye devam ediyoruz. Halkı-mıza hormonlu - GDO'lu sebze vemeyveleri manavdan-markettenalıp yemek yerine kendi sebzemeyvelerini üretebileceğini göster-meye çalışıyoruz. Halk Bahçemiz,kapitalizmin tüketim kültürüne karşıalternatifimizdir.

Fikirtepe'deki kentsel dönüşümmağdurlarını haberlerde sık sıkgörüyoruz. Halkımızı evlerindenalıp beton yığını rezidanslara hap-setmeye çalışıyorlar. Ancak bunubile beceremeyip, insanlarımızı ça-dırlarda yaşamaya mahkum edi-yorlar.

Biz, kentsel dönüşüm yerine "Ye-rinde ve Yerlisiyle Islah" diyoruz.Basitçe, insanı evinden etmedenevlerini sağlamlaştırmak. Bunun içinTürkiye'de ses getiren mimari projeyarışmaları düzenleyerek, sempoz-yumlarla halkımızı bilinçlendirerek,kapitalist inşaat tekellerinin halkımızısömürmesinin, evlerinden etmesininönüne geçmeye çalışıyoruz.

Bunlar projelerimizden yalnızcabelli başlıları. Yoksul halkımızıngece yatağına karnı aç girmemesiiçin evde mantar üretimi, mahalle-lerde temiz içme suyu ihtiyacı içinarıtma cihazı ve çeşmeler, tarımkooperatifleri, enerji üreten kon-disyon bisikleti, 3 boyutlu yazıcıgibi çok geniş bir alanda sosyalistalternatifler yaratmaya çalışıyoruz.

İşte ben de 4 senedir bir taraftaniş yerinde çalışırken, bir yandanda geceleri bu projelerde çalışı-yordum. Birçok arkadaşım da benimgibi gündüz işte, gece bu projelerdeidi. Bir yandan da Fırat ÜniversitesiMekatronik Mühendisliği BilgisayarSistemleri (Robotik) bölümündeyüksek lisansa başladım.

Ancak zaman hepsine yetmi-yordu. Bu yüzden birkaç arkadaşımile istifa edip, kendi işyerimizi aç-maya karar verdik. Bir ofis tuttuk,eşyalarımızı da aldık. 1 Kasım2017 günü şirket açılışı için noteregiderken; Şirinevler Meydan'da ikikişinin üzerime atılıp, yere yatırıpters kelepçe takmasıyla hayatımtamamen değişti. 8 günlük sıkıntılıbir gözaltı sürecim oldu.

Siyasi şubede, istihbarattan gel-diğini söyleyen iki kişi tarafındantehdit edildim. Beni tutuklayıp 7 yılceza vereceklerini, onların istedik-lerini yaparsam elimi kolumu sal-layarak çıkıp gidebileceğimi söy-lediler. Şöyle bir diyalog geçti ara-mızda:

- Dersim'de neler yapıyordunuz?Anlat bakalım...

+ Su türbini yaptık (Kısaca sutürbinini anlattım)

- Başka şeyler de yapıyormuş-sunuz.

+ Ne yapıyormuşuz? Ben nedenbilmiyorum?

- Mantar üretecekmişsiniz!Böyle bir şey olabilir mi? Milli

İstihbarat Teşkilatı işi gücü bırakmış,bizim yatağına aç giren insanlarımıziçin üretmeyi düşündüğümüz isti-ridye mantarlarına takmış kafayı.Gözaltında iken anlamıştım zatenbu sürecin Halk için Mühendislikyaptığım için başına geleceğini.Dediklerini yaptılar; onların istediğiyalan ifadeleri vermedim diye nehakim, ne de savcı dinledi ve tu-tuklanıp Silivri 9 No'lu Hapishane-si'nde buldum kendimi. Ardındanda Adana Kürkçüler F Tipi Hapis-hanesi'ne sürgün sevk ile getirildim.

Dışarıdaki baskının, zulmün,keyfiyetin içeriye nasıl yansıdığınıaz çok tahmin edersiniz. Mektubumgasp edilmesin diye onlara hiç gir-

meyeceğim. Şunu belirteyim ama;dışarıda OHAL zulmüne boyun eğ-meyenler içeride de tecrite boyuneğmiyorlar, direnmeye devam edi-yorlar.

İşte bu şekilde ne ile suçlandı-ğımı bilmeden 7 ay dört duvar ara-sında kaldım. Tutuklu olduğum içinyüksek lisans eğitimime de devamedemiyorum. 7. ayın sonunda id-dianamem ve 418 sayfalık dosyamgeldi. Ama 418 sayfanın içinde sa-dece tek cümlede adım geçiyor.Suçlama olarak bir gizli tanığın ya-lan ifadesinden bir cümle alınmış.Bir de Halkın Hukuk Bürosu'nun"Kenan Emre Üstündağ gözaltınaalındı" diye tweet atması var sa-dece.

Bu gerekçeler ile çalınan 8 ayımdoldu. İlk mahkemem 25 Ekim'de.Yani en az 1 senem çalınmış ola-cak. Dosyada hiçbir şey yok. Ken-dini kurtarmak için bir kişinin kur-guladığı yalan ifadeler var. Ve budosyadan onlarca kişi tutuklu. Be-nim payıma düşen ise sadece tekcümle olmuş. Böyle bir dosyanınaçılmış olması bile büyük bir hukukgarabetidir. Adaletsizliğin her günbüyüdüğü, yargının adeta bir sopagibi kullanıldığı bir ülkede binlercedevrimci demokrat muhalifin tutuk-lanmasına şaşırmıyorum. Yasa,hukuk geçerli olsa böyle bir davaaçılmaz, bizler tutuklanmazdık. Buhukuk ucubeliği muhtemelen yıllarsürecek ve her geçen gün mağ-duriyetimiz büyüyecek. Halbuki or-tada ne suç, ne delil, ne gerçekbir yargılama var.

Tamamen siyasi bir kararla,polis senaryolarıyla yıllarca içeridetutma politikası izleniyor. Dosyasadece yasal bir kılıf. Esas tutuk-lanma nedenim Halk için Mühen-dislik yapıyor olmam. Dersim'deelektriksiz bırakılmak istenen Karselköyüne elektrik götürmüş olmamız.İlginçtir ki su türbininde beraberçalıştığımız arkadaşlarımızdan AliOlcayto Öğretmen ve Olcay Abalayda benzer saçma-hukuksuz ne-denlerden dolayı tutuklandı.

Bu çok açık gösteriyor ki, faşizmaramızdan üç kişiyi seçerek bizegözdağı vermeye, halk için mü-hendislik yapmamızın önüne geç-

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 119

Page 20: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

meye çalışıyor. Çünkü ülkemizdemühendislik rant-talan uğruna ya-pılıyor ve biz onların bu kirli çark-larına çomak sokuyoruz.

Ancak bilmedikleri bir şey var:Baskı ile, tutuklama ile halk için mü-hendislik yapmamızın önüne aslageçemezler. Bizler bu yoksul halkınhalk ve vatan sevgisini bileylemişevlatlarıyız. Onların rant mühendis-liğini reddedip mesleki bilgi ve tec-rübelerimizi halkımız için kullanmaya,devrimci mühendislik yapmaya veonları teşhir etmeye devam edeceğiz.Ki biz tutuklandıktan sonra da pro-

jelerimizin devam etmesi bunun enbüyük kanıtıdır.

Dünyanın herhangi bir yerindehalkın adalet arayışı, sallanan biryaprak, bir annenin çocuğunun ba-şını okşaması, bilim ve evrendekibilcümle hareket yasaları bizdenyana. Bizler geçmişin mirasçıları,geleceğin kurucularıyız.

Bilimi ve teknolojiyi üç-beş te-kelin elinden alıp halkımıza ulaş-tırmak sözüyle çıktık bu yola. Hal-kımız ekmeğe, adalete ve özgür-lüğe doyuncaya dek de bu yoldadevrimci mühendislik yapmaya de-

vam edeceğiz. Bu yolculuğumuzunönüne asla geçemeyecekler.

Benim hayat ve tutsaklık hika-yem kısaca böyle işte. Yani binlerceadaletsizlikten birini anlattım sizleresadece. Ülkemiz sorunlarına duyarlıbir aydın olduğunuzu düşündüğümiçin sizinle de paylaşmak istedim.

Bu adaletsizliğe karşı sesimizeses olmanızı umuyorum. Daha gü-zel günlerde, güzel projelerimizisizinle tekrar paylaşıp güzel şeylerhakkında sohbet etmek dileği ile...Çalışmalarınızda başarılar ve ko-laylıklar diliyorum. Hoşçakalın.

UĞRUNA SAVAŞTIĞINIZ ŞEYLER, HAL-KIN ARZULARINDAN YANAYSA; BİR KİŞİDEĞİL, ÇOĞUNLUK SAYILIRSINIZ

W. J. Pomeroy Filipinler'de üniversitedeakademisyenlik yaparken Amerikan emper-yalizmi ve işbirlikçilerinin halka yönelik sömürüve zulmü karşısında yaşananlara gözlerinikapatmaz. Eşiyle birlikte direnen Huk'ların ya-nında savaşmak için gerilla saflarına geçer.Halk kurtuluş savaşında yerini alır. Artık öğ-rencileri savaşmak için ormana gelen halktaninsanlardır. İlk öğrenci grubu 12 kişidir. Eğitimdönemi bittiğinde bu öğrencilere sembolikolarak "diploma" verilir. Gerisini Pomeroy'unkendisinden dinleyelim:

"... Kırmızı kurdelelerle bağlı kağıt yığını,ortadaki küçük masanın üstüne konuyor, Reg,öğrencileri birer birere adlarıyla çağırıyor. Top-lantı salonu sinek uçsa duyulacak gibi, çünküçok ciddi bir an bu. Sessizliği, her öğrencidiplomasını aldıktan sonra alkış sesleri bozuyor.Diplomalar elle yazılmış, “Sierra Madre Yetiş-tirme Okulu: Halk Üniversitesi.” Son konuşanöğrenci Maniladan. Veda konuşmasında okulunkendisi ve ülkesi için taşıdığı önemi anlatı yor.Daha sonra Reg çıkıyor, son söylev için. “Sizikutluyorum.” diyor ve yalnız siz onikiniz değil -siniz kutladıklarım.

Sizi meydana çıkaran Filipin halkı nı, tarihi-mizin bu devresinde kendileri için savaşacakve özgürlüğü getirecek sizleri yarattıkları içinkutluyorum. Siz burada ülkemizde gerekli de-ğişikliklerin nasıl gerçekleştirilebileceği üzerindeçalışırken, Manila'da ve ülkemizin her yanındakiokullardan binlerce öğrenci de öğretim gördüler,görüyorlar.

Oradaki okullarda bugünkü düzenin nasılsürdürülebileceğini öğretir yüksek ücretli öğ-retmenler. Birçokları beyinlerinin sömürge sta-tüsünü kabül edebilecek şekilde iyice yıkanmasıiçin. Amerika'ya gönderilip eğitim görmüşlerdir.Bunlardan binlerce var; sizler bir avuçsunuz.

Ama şunu söyleyeyim, onların sayıca üs-tünlüğü yüzünden ezileceğinizi düşünmeyinhiçbir zaman. Sizin kafanızdaki ve yüreğiniz-dekiler emperyalizmin aşılamaya çalıştığıbütün doktrinlerden daha üstündür. Bu söyle-diklerim doğru olmasaydı, bize karşı fikirlerimizive bilgimizi öldürmek için silahlı birlikler gön-dermezlerdi. Bir avuç insan dünyanın gidişinideğiştirebilir; yeter ki, fikirleri dünya üzerindekihalkların sorunlarının çözümlenmesi için gereklifikirler olsun. Rizal'ın bir romanı İspanyollarınyönetimini yıkmaya yetti. Bir Bonifakyo, Kati-punanı'yı doğurdu. Uğrunda savaştığınız şey -ler, halkın arzularından yanaysa bir kişi değil,çoğunluk sayılırsınız..."

(ORMAN - Filipinler Gerilla Savaşı - W.J. Pomeroy - syf: 50)

HALKLARIN TARİHİNDEN ÖĞRENECEĞİZ

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!20

Page 21: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

HEDEFLERİMİZ ve GÖREVLERİMİZ

1Devrimcilik her şey-den önce ideolojik-politik bir program

işidir.İdeoloji; NASIL YAPACAĞIMI-

ZI,Politika; NE YAPACAĞIMIZI

gösterir.Program; ideoloji ve politikamızın

gündelik hayattaki somut karşılı-ğıdır.

Biz kimiz?Kime karşı savaşıyoruz?Ne için savaşıyoruz?Bunlarsız bir devrimcilik olmaz,

bir iktidar mücadelesi olmaz, biralan faaliyeti de olmaz.

2) Hedefsiz-programsız birfaaliyet daha baştan başarı-sızlığa mahkum bir faaliyet-tir.

Hedef ve Program:- Mevcut durumumuzu, olanak-

larımızı, eksiklerimizi gösterir.- Ulaşacağımız noktayı işaret

eder.- Elimizde ne var, şu an ne du-

rumdayız, ne yapacağız, nasıl ya-pacağız? Bu sorulara cevap verir.

- İradi olmak demektir. Gelişmekve büyümek demektir.

HEDEFLİ OL GELİŞ!PROGRAMLI OL SONUÇ AL!

3) DEVRİMCİ MEMURCEPHESİ (DMC)

Nedir?Neden önemlidir?DMC iktidar bakış açısına sahip

olmaktır, iddialı olmaktır.

Hedef: Düşman cephesini da-

ralt, dost cepheyi genişlet!DMC düşmanın bizi kuşatmasını

boşa çıkartmak demektir.EMPERYALİZMİN VE FAŞİZ-

MİN TECRİT VE İMHA SALDIRI-SINA, ONU DMC İLE KUŞATARAKCEVAP VERECEĞİZ!

4) MEMUR MECLİSLERİve MEMUR KOMİTELERİ

Nedir ve neden önemlidir?Memur Meclisleri; günlük so-

runlarımızı çözmenin araçları,Memur Meclisleri; kendimizi yö-

netmeyi öğrenmenin araçları,Memur Meclisleri; kitlelerin ya-

ratıcı gücünü, inisiyatifini, sahip-lenmesini açığa çıkarmanın araç-ları,

Memur Meclisleri; örgüt-tarih-sınıf bilincini kazanmanın araçları,

Memur Meclisleri; iktidar iddia-sının araçlarıdır.

SORUNLARIMIZI BİZ ÇÖZE-CEĞİZ, DÜZEN ÇÖZMEZ!

BİZ EMEKÇİLERİZ, ONLARSÖMÜRÜCÜLER!

5) DEVRİMCİ MEMUROKULLARI

Nedir?Neden önemlidir?Okul; sistemli, düzenli eğitimdir,

kurumlaşmış eğitimdir.Okul; kitlesel ve dar eğitimdir.Okul; kamu emekçilerinin olduğu

her yerdir.Devrimci Okul düzenin sistemine

alternatiftir.Devrimci Memur Okulu, devrimci

memur yetiştiren okullardır.Yüksel Okulu bir örnektir... Bunu

yaygınlaştırmalıyız ve sistemli halegetirmeliyiz. Bu okulları düzeni teş-

hir ettiğimiz; düzenin memuranlayışını reddettiğimiz; dev-rimciliği öğrettiğimiz kurumlaryapmalıyız.

6) FAŞİZME KARŞIMÜCADELE EKİPLERİ(FKME)

Nedir?Neden gereklidir?

FKME'ler düzendışıörgütlenmelerdir.

FKME'ler silahlı-silahsızörgütlenmelerdir.

FKME'ler düzenle uzlaşmaz ör-gütlenmelerdir.

FKME'ler resmi ve sivil faşistteröre karşı kamu emekçilerinincan, mal ve iş güvencesini sağ-lamayı hedefleyen örgütlenmeler-dir.

Faşizmle yönetilen, emperya-lizmin yeni-sömürgesi bir ülkede,düzen, emekçilere hiçbir güvencetanımaz. Tersine emekçilerin hertürlü güvenliği tehdit altındadır.

Faşist düzenle emekçilerin çı-karları uzlaşmaz çelişki halindedir.Sömürü arttıkça, emekçilerin mü-cadelesi yükseldikçe bu çelişki kes-kinleşir ve derinleşir.

Faşizmin yönetmek için tek si-lahı; baskı ve terördür.

Emekçilerin haklarını kazanmak,faşizmi yok etmek için tek silahı;emekçilerin örgütlü gücüyle birleş-miş devrimci şiddettir.

Emekçilerin can güvenliğini sağ-lamadan onları mücadeleye, ör-gütlenmelere katmanın olanağıyoktur.

7) DÜZENİÇİ, REFORMİSTANLAYIŞLARI, SENDİKA YÖ-NETİMLERİNDEN SÖKÜPATACAK, DEVRİMCİ SENDİ-KACILIĞI HAKİM HALE GE-TİRECEĞİZ!

Düzeniçi reformist sendikacılıknedir, ne yapar?

- Sendikaları bitirir,- Emekçileri çürütür,- Düzene hizmet eder,- Devrimi-devrimciliği tasfiye

eder.Devrimci sendikacılık nedir? Ne

yapar?- Sendikalara gerçek işlevini

kazandırır. Nedir sendikaların ger-çek işlevi? Sendikalar, ekonomik-demokratik hak alma araçlarıdır.Emekçiler için buralar bir okulduraynı zamanda.

- Devrimi büyütür. Nedir devrimibüyütmek? Demokratik mücade-lede mevziler kazanmaktır. Siyasal

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 221

Page 22: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

bilinci geliştirmektir.DEVRİMCİ SENDİKACILAR

SENDİKA YÖNETİMİNE!

8) MİLİTAN MÜCADELEHATTINI ESAS ALACAĞIZ!

- Militan mücadele nedir?Doğru talep, doğru hedef vesonuç alıcılıktır.- Mücadelemiz dost düşman bi-

lincini kazandırmalı, mevzii kazan-dırmalı, faşizmi geriletmeli. Baştakamu emekçileri olmak üzere halkamoral ve güven vermelidir.

- Çıkarlarımız uzlaşmazdır, mü-cadelemiz de uzlaşmaz olmalıdır.Biz emekçileriz, onlar sömürücü.Biz haklıyız onlar haksız.

- Sömürünün, sınıfların olduğubir toplumsal düzende uzlaşmazmücadele esas alınmadan hiçbirhak kazanılamaz.

9) İDEOLOJİK MÜCADELEKAZANILMADAN SİYASİ ZA-FER KAZANILAMAZ!

- İdeolojik mücadele nedir? Kimekarşı nasıl yürütülür?

İki sınıf ve iki ideoloji vardır.Ezilenlerin ideolojisi ve ezenlerinideolojisi; proletaryanın ideolojisive burjuvazinin ideolojisi. Her dü-şünce, her davranış, her tutum birideolojiye hizmet eder.

İşte ideolojik mücadele, içimizegirmeye çalışan burjuva düşünce,davranış ve kültüre karşı kendiideolojimizi savunma ve burjuvaideolojisini yok etme mücadelesidir.Üç tür ideolojik mücadele vardır:

Sınıf düşmanımıza karşı yürüt-tüğümüz ideolojik mücadele, solsaflarda olup da sapma anlayışlarasahip olan oportünizme, reformizmekarşı ideolojik mücadele ve kendiiçimizdeki eksik ve zaaflara karşıideolojik mücadele.

Burjuvaziye karşı mücadele-miz uzlaşmazdır.

Bunun dışında yürüttüğümüzmücadelede birlik-eleştiri-birlik il-kesine göre hareket ederiz.

- İdeolojik mücadele araçlarımıznelerdir? En temel aracımız ya-yınlarımızdır; kitap ve dergilerimiz-dir.

10) KOLEKTİVİZM veKOMİTELEŞME- Kolektivizm nedir?Kelime anlamı ortaklaşa, ortak-

laşacılık demektir. Birlikte hareketetmek, birlikte yapmak, birlikte üret-mektir.

Kolektivizm bir ruhtur. Onlarca,yüzlerce, binlerce beynin aynı hedefiçin çalışması, yüreğinin aynı amaçiçin atmasıdır. Kolektivizm örgüt-lülüğün devamını ve kadrolaşmayısağlar.

Kolektivizm ideolojik tercihimizve zorunluluktur. Kolektif işleyişkurulmadığında herkesin sorunlaravakıf olması, sorunları içinde his-setmesi sağlanamaz.

Kolektivizim, bir örgüt gerçe-ğinde, "ben"i "biz" yapan harçtır.İnsanlar bu mekanizma, bu anlayışiçinde örgütle bütünleşirler.

Kolektivizm, komiteye hayat ve-ren ideolojik güçtür. Salt bir kavramdeğil, bir mekanizmadır.

- Komite nedir?Komite, kolektivizmin somut-

landığı birimlerdir. En az iki vedaha fazla kişiden oluşur.

Komite kurmak için ideal, ye-tişmiş, birikimli insanlar aramayız.Eldekilerin en iyisi, en ilerisiyle birkomite oluşturmayı tercih etmeliyizasıl olarak.

- Komiteler nasıl çalışır?Bir sorumlusu olur. Düzenli top-

lanır. Eğitim programı vardır. Kendiaralarında işbölümü yaparlar. Bun-ları tamamlamışsak komiteleşmedeasgari bir adım atmışız demektir.

Bundan sonrası bunu daha dageliştirmektir. Önümüze programlar,hedefler koymaktır. Kendimizi ge-liştirmek ve büyütmektir.

Komitelerde karar almada iknaesastır. Yani öncelikle oybirliği tercihedilmelidir. Bu sağlanamıyorsa oyçokluğuyla karar alınır.

Komite örgütlü yapının en küçük

birimidir diyebiliriz. Komitenin özüyukarda da söylendiği gibi kolekti-vizmdir.

Kolektif işleyişi hakim hale ge-tirmeli ve her alanda, birimde, herişte komiteleşme esasına göre ör-gütlenmeliyiz.

11) KADROLAŞMANIN TE-MELİ PRATİKLE BÜTÜNLEŞ-MİŞ EĞİTİMDİR

Eğitimi beş cümlede özetlersekşunları diyebiliriz:

- Eğitim bir insanı yeniden ya-ratmaktır.

- Bizim eğitemediğimiz kitleleriburjuvazi eğitir.

- Burjuvazi kendi ideolojisi çer-çevesinde kavramları çarpıtırarakiçini boşaltır; devrimcileri ve dev-rimci değerleri yok sayar.

- Eğitim, burjuva ideolojisi ilekıyasıya verilen mücadelenin enönemli ayağıdır.

- Eğitimi ertelemek ve sürekli-leştirmemek, burjuvazi ile suç or-taklığı yapmaktır.

Eğitimimizin esası, Diyalektik-Materyalizmi öğretmek-öğrenmekve bunu yaşamımızın parçası ha-line getirmektir.

Eğitim, öncelikle mücadeledegörevlerimizi yapabilmemize hizmetetmelidir. Sorun çözmemize hizmetetmelidir. Uzun vadede ise eğitim,yeni bir insan yaratmayı hedefler.

Kendimizi eğitmeliyiz, çevremizieğitmeliyiz. Bunun için eğitim grup-ları kurmalıyız. Eğitimi yaşamınbütününe yaymalıyız.

Eğitim, devrimci bir içerik taşı-dığında, sistemli ve hedefli yapıl-dığında; düzenin yozluğuna, zayıfkarakterli kişilikler yaratmasına,çaresizliğe, düzeni yaşatmasınakarşı devrimin, halkın değerlerinin,ideolojisinin taşıyıcılarını yaratır.Bu anlamda devrimci eğitim, umutve inanç taşır. Kazanma azmi sağ-lar.

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!222

Page 23: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Faşizmin Sürekli Ve ArtanSaldırılarına Direnebile-cek, Dayanabilecek Ve

Geri Püskürtebilecek Tek Örgüt-lülük Meclislerdir!

Sendikaları Ekonomik, De-mokratik Haklarımızı Alacak Mi-litanlığa Ve Kararlılığa Sıçrata-bilecek Tek Güç Meclislerdir!

Geçmişimizdeki Tüm Birikim-leri Alıp Yarınlarımızı Kurabile-ceğimiz Tek Yol Meclislerdir!

Memur Meclislerinde Örgüt-lenerek Hak Ve Özgürlükler Mü-cadelemizi Büyütecek, İşimizi,Ekmeğimizi, Hakkımızı FaşizminCiğerinden Söküp Alacağız!

Ülkemizde ekonomik, siyasi,sosyal her boyutuyla krizin derin-leştiği bir dönemden geçiyoruz.Faşizm yönetebilmek için de, yö-netemedikçe de saldırısını artırıyor.Yani faşizm yönetemedikçe saldı-rıyor, saldırdıkça yönetemiyor. Nefaşist anayasası, faşist yasaları,ne faşist kurumları ona yetmiyor.Her yeni gelen gün bir öncekigünkü yasaları da, uygulamalarıda, KHK düzenlemelerini de boşaçıkarıyor. Çünkü kriz büyüyor, em-peryalizmin sömürüsü arttıkça yok-sulluk, adaletsizlik, yozluk büyüyor.Bugün 12 Eylül'ün ötesinde bir krizvardır ülkemizde. Bunun için de12 Eylül'ün ötesinde bir baskı vesaldırı vardır. 12 Eylül'ün üzerineemperyalizmin dünya çapında uy-gulamaya soktuğu "ya düşüncedeğişikliği ya ölüm" politikası ileyeryüzünde demokrasi ve devrimmücadelelerine varlık-yokluk savaşıaçılmıştır. Tartışılan 12 Eylül değilemperyalizmin teslimiyet, tasfiye,uzlaşma saldırılarıdır artık. Ve bun-lar halkı objektif olarak her an, herdakika bu düzenin tam karşısınayerleştiriyor. Bu faşizm için ne za-man patlayacağı, ne zaman düzenialaşağı edeceği belli olmayan, kes-tirilemeyen bir tehlike demektir.Hele ki örgütlü olduğunda yasalarla,yasal düzenlemelerle durdurula-mayacak bir güçtür.

Faşizmin korkusu bundandır.Bunun için halk hangi alanda olursaolsun örgütlenmeden, onu en başta

faşist yasalarla, ideolojik kuşatmaylave fiili saldırılarla teslim almak, hi-zaya getirmek istiyor. Bugüne kadarhemen hemen örgütsüzleştirdiğikitlede; korkuyu kurumlaştırmak,örgütsüzlüğü kültürleştirmek, boyuneğmeyi gelenekselleştirmek, tesli-miyeti, icazeti değer haline getirmekistiyor. Yani halkı sadece nefesalır, bu nefesi almaya devam etmekiçin de her türlü baskıya, onursuz-luğa sessiz kalır hale getirmeyihedefliyor. Faşizmin tüm halkı teslimalmak için bir programı var ve onuhiç ara vermeden uyguluyor.

Halk olarak, emekçiler olarakda bu baskı, korku, örgütsüzlüksaldırısı karşısında bizim de prog-ramımızda, hedefimizde meclislerolmalıdır. Faşizm koşullarında tümsaldırılara karşı varlığını koruya-bilecek esneklikteki örgütlenmemeclislerdir. Faşizm koşullarındadayandığı kitlenin sorunlarına çö-züm getirebilecek zenginlikteki tekörgütlenme meclislerdir.

Faşizm koşullarında faşizmetaleplerini dayatabilecek, hak veözgürlüklerini savunabilecek güçtekiörgütlenme meclislerdir ve sendi-kaların üzerindeki faşist baskılara,faşist sınırlamalara, faşist dayat-malara karşı mücadele edebilecek,sendikaları memurların ekonomik-demokratik taleplerini savunan ya-pılar haline getirebilecek tek ör-gütlenme meclislerdir.

NEDEN ISRARLAMECLİSLER DİYORUZ?Emperyalizme göbekten bağlı,

faşizmle yönetilen bir ülkede hiçbirörgütlenme, siyasi mücadele ver-meden ekonomik-demokratik hak-larını kazanamaz. Kazansa bileuzun süreli olmaz. İşte bugün ya-şanan tam da budur. Meclisler isemeşru örgütlenmelerdir. Her ko-şulda ayakta kalabilir. Çünkü memurmeclislerinde söz ve karar tümkamu emekçilerine aittir. Faşizminelinin uzanabileceği bir zemin yok-tur.

Sendikalar ve meclisler birbirinealternatif değildir, olmamıştır hiçbirzaman. Sendikalar memurların eko-nomik-demokratik haklarını savunur

ve bunun için mücadele eder.Ancak sendikalar yasalara daya-nılarak kurulmuş ve yasalarla tutsakalınmıştır. En azından bugün geli-nen aşama budur. Adım adım yasalsınırlara hapsedilen sendikalar, iş-verenin ve devletin yörüngesindehareket etmekten kendi niteliğini,misyonunu unutmuş, sendikal mü-cadelenin içini boşaltmış ve bugünartık sendikal mücadeleyi dahi yü-rütemez hale gelmiştir.

Meclisler Sendikalara Alter-natif Mi Sorusuna Yıllardır CevapArayanlara Faşizm 5 No’lu Ka-rarname İle Cevap Verdi

Meclisler Sendikalar Karşı-sındaki Tercihimiz Değil Zorun-luluğumuzdur!

5 No’lu Cumhurbaşkanlığı Ka-rarnamesi ile demokratik kitle ör-gütlülükleri, odalar, sendikalar iş-levsiz hale getirildi. Devlet Denet-leme Kurulu yargı kurumları dışın-daki tüm kurumlara idari soruşturmaaçabilecek artık. Yani DİSK, KESK,Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Oda-lar ve Borsalar Birliği, Türk TabiplerBirliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği,TMMOB, Eczacılar Odası, ülke-mizde kurulmuş tüm vakıflar, il veilçelerin ticaret ve sanayi odalarınıdenetleyebilecek. Öncesinde idaribir gücü olmayan DDK raporlarıve talepleri 5 No’lu Cumhurbaş-kanlığı Kararnamesi ile tüm de-mokratik örgütlülükler, hak örgüt-lülükleri, meslek örgütlülükleri üze-rinde bir yaptırım gücüne dönüştü.DDK tüm bu örgütler hakkında so-ruşturma açabilecek. Bu kuruluş-lardan üye listelerini, her türlü bilgive belgeyi isteyebilecek. İstediğiher yöneticiyi görevden uzaklaştı-rabilecek.

Bu ne demektir?Bu, bu ülkede ekonomik, de-

mokratik mücadele yasal kurumlarve yasalar çerçevesinde yürütüle-mez demektir.

Bu tüm oda, sendika, dernek,vakıf gibi onlarca kurumun, halkınhak ve özgürlükler mücadelesi deiçinde olmak üzere siyasal müca-delesini yürütemez demenin ensomut, en açık halidir.

KAMU EMEKÇİLERİ OLARAK İŞYERLERİMİZDE, SENDİKALARIMIZDA;ONURUMUZLA, HAKLARIMIZLA YAŞAMAK İSTİYORSAK; MEMUR MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENMEKTEN BAŞKA YOL YOKTUR!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 223

Page 24: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Bu; faşizm istediği gibi baskıuygulayacak, karşısında tek birgüç olmayacak; oligarşi istediğigibi sömürecek, bu sömürüye karşıkoyan tek bir emekçi olmayacakdemektir.

Bu; bize tercih hakkı tanımamakdemektir.

Artık nasıl örgütleneceğimiz ter-cih değildir. Artık tartışmalar bizzatfaşizmin uyguladığı politikalarlaboşa çıkmıştır. Artık bizim yerimizefaşizm cevap vermiştir.

Sınırlar, sınıflar arasındaki uçu-rum derinleşmiştir, çelişkiler kes-kinleşmiştir.

Ya bu düzenin dayattığı kölelik,onursuzluk, açlık çemberi içindeyaşayacağız ya da kendi sınırları-mızı kendi örgütlülüklerimizle bizçizeceğiz.

Artık göstermelik muhalefetler,göstermelik karşı çıkışlar, göster-melik eylemler, eylem programlarıdahi yapılamaz hale gelmiştir.

FAŞİZMDE YASALARADAYANANÖRGÜTLENMELERİNÖMRÜ FAŞİZMİNİCAZETİ KADARDIRFaşist iktidarın çıkarları neyi

gerektiriyorsa yasa odur. Yasa fa-şizmin kılıfıdır, halklar karşısındaelini güçlendirir. Bugün gelinen nok-tada sendikaların, memurların eko-nomik-demokratik mücadelesiniveremeyeceği gün gibi ortadadır.Kendi ellerini kollarını bağlayan birkararnameye karşı bırakalım bireylem örgütlemeyi tek bir açıklamadahi yapmayan bir örgütlenmenin;memurların hak ve özgürlüklerini,ekonomik çıkarlarını savunmasıgerçekçi değildir. Olamaz.

Sendikalarda Önce YasalaraHapsolduk, Sonra Sendika Bi-nalarının İçine Gömülmek İsten-dik... Sesimiz Sendika Duvarla-rına Çarptı, Sesimizi Kendimiz-den Başkası Duymayacak HaleGeldik...

Ve Şimdi Artık O Sendika Bi-nalarına, O Dört Duvara Da ElKoyuyorlar... Yetmiyor Faşizme...Önce Emeğini, Sonra Düşünce-lerini, Sonra Bedenini Ve TümVarlığınla Seni Teslim Alıyor...

Teslimiyeti Reddetmenin Bi-ricik Yolu Meclislerdir

Eğer bugün sendikalara da ye-niden bir varlık kazandırmak isti-yorsak memur meclislerini örgüt-lemek dışında bir yolumuz kalma-mıştır.

Başta da belirttiğimiz gibi mec-lisler dışında tüm yollarımızı faşizm;kendi yasaları, yasadışılıkları, sal-dırıları ile tıkamıştır. Meclisler isefaşizme rağmen bir yoldur, faşizmindışında bir yoldur. Bunun için tekyoldur ve zorunludur.

Memur Meclislerinde irade ço-ğunluğun iradesidir. Kurallarını ken-di belirler, programını katılımcılıklaçıkarır, demokrasi ile yönetir, kolektifuygular ve denetler. Kendi kendiniyönetir, kendi kendini denetler. Me-murun olduğu her yer ona yönetimbinası, eğitim odası, seminer sa-lonudur. Memurun olduğu her yertüm düşüncelerin kolektif olaraktartışılacağı, çoğunluğa dayalı ka-rarların alınacağı, sözde ve emekteherkesin eşit olacağı, dayanışmanınbüyüyeceği, çocuklarının diş ağrı-larından kamu emekçilerinin iştenatılmalarına, vatanımızın bağımlı-lığına kadar her konuya dair dü-şüncelerini tartışacağı, ortak ka-rarlar alacağı, bunu uygulama ira-desini göstereceği yerdir.

MEMUR MECLİSLERİTÜM MEMURLARINÖRGÜTLENMESİDİR Çünkü; resmi ve sivil faşist ör-

gütlenmelerin içinde yer almayanher memur meclislerde yer ala-caktır. Çeşitli milliyetlerden, inanç-lardan, partilerden, örgütlenmeler-den tüm memurlar kurumsal kim-likleri dışında meclislerde yer ala-cak, söz ve karar haklarını kulla-nacaklardır. Bunun için yaygın, kit-lesel örgütlenmelerdir.

Bunun için yönetimin düşünceve ideolojisiyle sınırlı bir sendikalmücadeleden farklıdır.

Kapsayıcıdır. Her bir memurun,tek tek tüm memurlarının düşün-celerinin konuşulup tartışılabileceğiörgütlenmeler olması yanıyla dagüçlüdür.

MECLİSLER:Kamu emekçilerinin ülkemizin

emperyalizme bağımlılığından ken-disine dayatılan yoksullaşmayı,yozlaşmayı, onursuzlaşmayı da-

yatan politika ve yasalarına karşıtepkisini örgütleyecek tek yoldur.

Kamu emekçilerine düzenle uz-laşarak hak alınamayacağını, uz-laşmayla yaşam alanı yaratılama-yacağını, devrimcileşmek, halkındevrimci mücadelesine katılmak,kendi iktidarını kurmak dışında hakve özgürlüklerin korunamayacağınıgösterecek tek yoldur.

Tek Bir Yerde Tek Bir ÖrnekUmudumuzu Büyütecektir!

Görevimiz Tek Bir Örnek Ya-ratmak, Umudu Büyütmektir!

Bir kişi, bir komite, bir eğitimgrubu... Sadece ve sadece ileriyedoğru atılacak tek bir adıma ihti-yacımız var.

Bu tarihsel görevi yüklenecekilk kişi, ilk komite olmak onurukimin olacak?

TEK BİR ADIM... ama arkasındabütün bir mücadele tarihinin, tümdevrimci politikaların, büyük birideolojik gücün, geniş bir siyasalbirikimin, devrimci-militan bir pratiğinolduğu TEK BİR ADIM bu sessiz-liğin, bu kafa karışıklığının çözümüolacaktır.

İşimizi, hakkımızı, geleceğimizimemur meclislerinde savunalım!Kendi geleceğimize dair söz vekarar hakkımızı kullanacağımız tekörgütlenme memur meclisleridir!Faşizmin baskılarına karşı memurmeclislerinde örgütlenelim!

HAKLARIMIZ VE GELECEĞİ-MİZ NE FAŞİZMİN İPOTEK KO-NUSU NE DÜZEN SENDİKACI-LIĞININ PAZARLIK MALZEME-SİDİR.

HAKLARIMIZ VE GELCEĞİ-MİZ İÇİN MEMUR MECLİSLE-RİNDE ÖRGÜTLENELİM!

SENDİKA BİNALARINA KİLİTVURULUR...

SENDİKALAR YASALARLATUTSAK EDİLİR...

DÜZEN YASALARIYLA KU-RULAN HER ÖRGÜTLENME DÜ-ZENİN YASAL, FİİLİ DUVARLA-RIYLA SINIRLIDIR...

MECLİSLERİN YAŞAM SINIRISONSUZDUR...

ÇÜNKÜ FAŞİZMİN YASALA-RINDAN DEĞİL BİZZAT MEMUR-LARIN ÖZÜNDEN BESLENİR...

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!224

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Page 25: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

AKP Faşizmi, Yüksel Direnişçileri’nin diren-işlerini ve faşizme karşı direnmenin gerekli-liğini anlatacakları söyleşiyi engellemek için

bir parkı abluka altına alacak kadar aciz durumdadır.

Direnişçilerin “Yüksel Direnişi’ni Anadolu’ya Ya-yacağız!” sloganıyla çıktıkları yolda, faşizm her fırsattabunu engelleyebilmek için bütün gücüyle saldırmayadevam ediyor.

Faşizm biliyor ki; Yüksel Direnişi bütün Anadolu’yusaracak kadar güçlü. Direnişin politik etkisinin bütündünyaya yayıldığını gören AKP faşizmi, bu yüzdenne şekilde olursa olsun söyleşileri engellemeyeçalışıyor.

Faşizm en çok da yoksul mahallelerden korkuyor.1 Eylül 2018 tarihinde AKP faşizminin bu korkusuvücut bulmuştur.

Öyle ki, Yüksel Direnişçilerinin Mamak’ta yapmakistediği söyleşiyi engellemek için yüzlerce çevik kuvvetpolisi, güvenlik şube polisleri hatta TOMA bile getirmelerifaşizmin direniş korkusunun en canlı örneğidir.

Faşizm korkuyor; çünkü yoksul halkta ne direnişkültürünün ne de direnişin yayılmasını istemiyor.Çünkü biliyor ki, direniş kültürü devrimci kültürün birparçasıdır. Anti-faşist direniş kültürünün yayılması,mahallelerde uyuşturucunun son bulmasıdır. Çünküuyuşturucuyu yoksul halkın başına bela eden faşizminta kendisidir.

Örneğin, Yüksel’de kurulan karakolun polislerihalka işkence etmek, direnişçileri gözaltına almakiçin fırsat kollarken, bir yandan da karakolun tamönünde çocuklara uyuşturucu satılmaktadır. OrasıAnkara'nın merkezidir ve durum budur.

BU MAHALLE BİZİM...

1 Eylül 2018'de parkı basıp kitleye saldıran AKPpolisi "Bu parkı boşaltın, gidin" dediğinde, bedelinigöze alarak polise “bu mahalle bizim, asıl siz gidin!”diyen bir halk çocuğunun yarın milyonlar olmasındankorkuyorlar. O gün kuşatıp bastıkları parkta “Kızımaişini verin!” diyerek gözaltı aracını yumruklayanannenin milyonlar olmasından korkuyorlar.

Korksunlar! Çünkü, o halk çocuklarını zehirleme-lerine izin vermeyeceğiz. Mahalle parklarının uyuşturucusatış merkezi olmasının karşısına o parklarda direnişsöyleşileri yapılmasını çıkartmaya devam edeceğiz.Olanca öfkesiyle TOMA'yı yumruklayan o mukaddesanneleri yalnız bırakmayacağız.

Yüksel Direnişi artık sadece belli sayıda emekçininişine geri dönmesi kavgasının ötesine geçmiş; halkınonur, ekmek ve adalet kavgasının rehberi olmuştur.

AKP faşizmi, halkın Yüksel Direnişi'nin rehberliğindegeleceğe yürümesinden korkuyor.

Korksunlar! Çünkü, Yüksel Direnişi'nin misyonutarihsel olarak budur zaten. Hak ve özgürlük müca-delesinde emekçilere rehberlik yapmaktadır.

Biliyoruz ki; yoksul mahallerde uyuşturucuyu,kumarı, fuhuşu, yozlaşmayı yaymaya çalışan AKP'ninpolisi ve onlara bağlı çetelerdir. Direnişçiler ise sadeceişi ekmeği için değil, yozlaşmaya karşı da direniyorlar.Bu yüzden her fırsatta bu kadar azgınca saldırıyorfaşizm.

Yozlaşmanın arkasında devlet, karşısında direnişçilervar. Yüksel Direnişçileri sadece işleri için değil, genç-lerimizin geleceği için de direnmeye ve umuduyaymaya devam ediyorlar.

AKP FAŞİZMİ, HALKIN YÜKSEL DİRENİŞİ'NİN REHBERLİĞİNDE

GELECEĞE YÜRÜMESİNDEN KORKUYOR

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 225

Page 26: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

NURİYE GÜLMEN: TÜRKAN ALBAYRAK'IN DİRENİŞİNDEN ETKİLENDİMTÜRKAN ALBAYRAK: BEN DE NURİYE'DEN ETKİLENEREK

MÜCADELE EDİYORUM!

Türkan Albayrak, 2010 yılında işten atılıncaPaşabahçe Devlet Hastanesi önünde direnişegeçti. 4 ay süren direniş sonucunda işe geri

alınarak İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Sarıyer İlçeSağlık’ta görevlendirildi.

8 yıldır burada çalışan Albayrak kadroya geçtikten4 ay sonra ‘güvenlik ve arşiv soruşturması’ gerekçesiyle15 Ağustos'ta yeniden işinden atıldı. Ve 3 Eylül'de işyerinin karşısında yeniden direnişe başladı. O gündensonra her gün gözaltına alınan Türkan Albayrakyaptığı açıklamada şöyle diyordu:

“Aslında beni direnişe başlamaya iten neden-lerden biri de Nuriye’ydi. Nuriye’nin davalarındanbirine katılmıştım ve davada ‘Türkan Albayrak’ındirenişinden etkilendim’ demişti. Gerçekten çoketkilenmiş ve gözlerim dolmuştu. Nuriye bendenetkilenerek mücadele etti, ben de Nuriye’den et-kilenerek mücadele ediyorum.”

Bu etkilenmeyi yaratan olgu direniş geleneğimizdir.Nerede haksızlık varsa orada direnmek haktır. Buhakkı kullananların birbirlerinden etkilenmesi doğaldır.Direnişlerin bir geleneğin halkaları olarak birbirinindevamı olması gibi direnişçiler de emekçilerin onurbayrağını birbirlerine devrederek dalgalandırıyorlar.

Ve böylece faşizme karşı omuz omuza olmanıngüncel ve tarihsel anlamını direnişleriyle somutluyor-lar.

Ki "Faşizme KarşıOmuz Omuza" olmakbir slogan değildir sa-dece. Meydanlarda di-renmektir. Direnişleribirbirine ekleyip bü-yüterek faşizmin üs-tüne yürümektir. Bunuyaratan kişisel cesa-retler değil, Kızılde-re'den bu yana sürenve halklaşan direnişgeleneğimizdir. Direnişgeleneğine sahip bir halk ise yenilmezdir.

Nuriye Gülmenler, Türkan Albayraklar bugün mey-dana çıkıp faşizme karşı tek başına direniyormuşgibi görülebilir. Ama asla yalnız değiller. Çünkü, "Uğ-runda savaştığınız şey ler, halkın arzularından yanaysabir kişi değil, çoğunluk sayılırsınız..."

Ve yarın o çoğunluğu oluşturan potansiyel dire-nişçilerinden birisi çıkıp; "Nuriye Gülmen ve TürkanAlbayrak'ın birbirinden etkilenerek direnmesindenetkilenerek direnişe başladım" diyecektir.

Çünkü o Grup Yorum şarkısında denildiği gibi"ateş sıcacıktır çeker insanı", söz konusu olan direnişinateşidir. İşte bu ateşin söndürülmesine izin vermiyoruz.Vermeyeceğiz; direne savaşa faşizmi yeneceğiz.

YÜRÜYORUZ DALGALAR GİBİ...Yürümek;yürümeyenleriarkanda boş sokaklar gibi bırakarak,havaları boydan boya yarıp ikiyebir mavzer gözü gibikaranlığın gözüne bakarak yürümek! (Nazım Hikmet)

Yürüyoruz Yüksel Caddesi’nden yayılarak. KESKyönetimine çöreklenen tasfiyeci solculuk ardımızdakalıyor, boş ve suskun sokaklar gibi. Yürüyoruz "biravuç" olduğumuzu zannedenlerin yanıldıklarını görerek.Ve ancak bir mavzer gözü gibi bakıldığında karanlığınötesini görmenin mümkünlüğünü tecrübe ederek.Zulmün kuşatmasını boydan boya yarıp ikiye, yürü-yoruz halkın geleceğine...

Yürüyoruz, dostlarımızdan güç alarak. Faşizminsaldırılarına karşı onların vefası ve sahiplenmesiylegeldik buraya kadar. Yaramıza merhem, dizimizetakat, bileğimize kuvvet oldular. Ve zafere kadaromuz omuza ilerleyeceğiz ekmek ve adalet kavga-sında.

Biliyoruz ki, kellemizi orta yere koymadan yanibedel ödemeyi göze almadan zafer mümkün değildirbu kavgada. Bu sebeptendir yüreğimizin yumrukları-mızın içinde çarpıyor oluşu.

Yürüyoruz, yolumuzda pusuya yatanların AKP fa-şizmi olduğunu bilerek. Arkadan çelme atanların datasfiyeci solculuk olduğunu bilerek yürüyoruz.

Sarsılıp savrulmadan yolumuzda ilerliyoruz. KamuEmekçileri Cepheliler olarak görevlerimizin başında,hedeflerimizin peşindeyiz. Yurdun dört bir yanındakişehirlerde olsak da omuz omuza ilerliyoruz bu yolda.Durmayacağız, duraklamayacağız, direne direne ka-zanacağız.

Dünyanın en güzel gülen insanlarıdır direnişçiler.Çünkü yürekten gülüyorlar ve yüreklerinde o büyüksevdamız var. Emperyalizm ve işbirlikçilerine ezdir-mediğimiz o büyük sevdamızdır devrim.

Ve devrimci kamu emekçileri Yüksel'den Bakırköy'eyürekten ve gülerekten çıkıyorlar kavga meydanlarına.Ve kavgayı yüreklerinde taşıyorlar bulundukları bütünşehirlere...

Selam olsun, faşizmin dayatıp tasfiyeci solculuğuniçselleştirdiği yılgınlığı ezip geçen direnen emekçilere,BİN SELAM!

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

226

Page 27: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

DİRENME HAKKIONURUMUZ, GELECEĞİMİZ, EKMEĞİMİZDİR

VAZGEÇMEYECEĞİZ...

Yüksel Caddesi'ndeki Nuriye Semih'ten Ba-kırköy Meydanı'ndaki Selvi ve Nursel öğ-retmene direnme hakkını savunuyoruz.

NEDEN?ÇÜNKÜ;

1- Faşist AKP'nin OHAL saldırısı kapsamında gaspedilen çalışma hakkımızı savunmak için direnmekhaktır.

2- Ezenler ve ezilenler arasında tarih boyuncasüren kavgada halk düşmanlarının temel hedefidirenme hakkını yok etmek olmuştur. Çünkü çaresiz-leşen bir halkı boyunduruk altına almak kolaydır.

3- Direnme hakkını kullanamamak maruz kaldığınızhaksızlık karşısında çaresiz kalmak demektir. Çaresizlikteslimiyeti doğurur. Egemenlerin istediği de budur.Dayattıkları haksızlığa teslim olmanızı isterler.

4- Direnme hakkınız yoksa haklarınızı savunamazve kendiniz olarak dahi kalamazsınız. Denildiği gibihakkını savunamayan onurunu da koruyamaz.

5- Adaletsizliğe başkaldırmak, zulüm gören halklarınen doğal hakkıdır.

6- Hak ve özgürlüklerin gasp edilmesinin yasalkılıfa sokulmasına karşı emekçilerin direnme hakkımeşrudur.

7- Adaletsizlik karşısında direnme hakkını kulla-namayanlar köleleştirilmiş demektir.

8- Halkların direnme hakkı yok edilmeden; halkdüşmanları siyasi, ekonomik kararlarını istedikleri gibiyaşama geçiremezler.

9- Halkların zulme, baskıya, sömürü politikalarınakarşı direnme hakkı yoksa, hiçbir hakkın hükmüyoktur. Kağıt üzerinde yasalar ne derse desin, “de-mokrasi” adına hangi oyun oynanırsa oynansın, di-renme hakkının olmadığı koşullarda halkın tüm diğerhak ve özgürlükleri bir yalandan ibarettir.

10- Direnme hakkı, bütün hakların temelidir.

11- Direnme hakkının yok edilebileceğini düşünmek,toplumlar tarihini yok saymaktır. Direnme hakkını yokedebileceğini düşünenler, tarihten habersiz cahiller,zulümle her şeyi halledebileceklerini sanan diktatör-lerdir.

12- Direnme hakkı kutsaldır, yok edilemez. Buuğurda halklar, emekçiler kanlarını dökmüştür. Yoketmek isteyenlerin karşısında gösterilecek her tür di-reniş, bu nedenle meşru ve haklıdır.

13- Halklar, verdikleri mücadeleyle direnme hak-kından daha güçlü bir yasa, kural olmadığını defalarcaispatlamışlardır.

14- Direnme hakkını savunmayanlar, ekonomik-demokratik örgütlenme ve mücadelenin var olanasgari güvencelerini bile kaybederler.

15- Direnme hakkımıza sahip çıkarak, haklılığı-mızdan, meşruluğumuzdan aldığımız güçle, faşizmekarşı mücadele ettiğimizde, elbette şu veya bu biçimdebedeller de ödenecektir. Ama hepimiz bilmeliyiz ki,faşizmin önünde ezilmemenin, aşağılanmamanın,onursuzlaşmamanın, onurumuzla yaşayabilmenin vehaklarımızı, özgürlüklerimizi kazanabilmenin bundanbaşka yolu yoktur.

LENİN: Umutsuzluk ve karamsarlık yıkımınnedenlerini kavrayamayan, çıkış yolu göremeyen,mücadele yeteneğini kaybetmiş olanlara ait birsorundur.

CHE: Dünyada gerçekleşen herhangi bir ada-letsizlik karşısında eğer siz de öfkeyle titriyor-sanız, yoldaşız demektir.

DURSUN KARATAŞ: Düzenden her yönüylekopmalıyız. Bizi düzene bağlayan hiçbir şeykalmamalıdır. O zaman beynimiz, yaşamımız,her şeyimiz özgürdür. Devrimcileşmek budur.

MAHİR ÇAYAN: Dünyanın her yerinde, herzaman Marksist hareket oportünizmin suçla-malarına, iftiralarına, hatta provokasyonlarınarağmen, emperyalizmin ve hakim sınıfların in-sanlıkdışı bütün cebir ve baskılarına rağmengiderek güçlenmiş, çelikleşmiş ve zafer kazan-mıştır!

FİDEL CASTRO: "... Marksizm bana toplumunne olduğunu öğretti. Ben ormandaki bir geyikya da ormanda hiçbir şey bilmeden dolanan birinsan gibiydim; kuzey neresi, güney neresi,bundan bile haberim yoktu. Sınıf mücadelelerinintarihini ya da en azından toplumun zenginlerile yoksullar arasında bölünmüş olduğu fikrinigerçekten anlamazsan, ormanda kayıpsındır,hiçbir şey bilmiyorsundur..."

UUSTALARDAN

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 27

Page 28: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

KESK NEDEN BİR TANE BİLE DİRENİŞ ÖRGÜTLEMEDİ?

AKP faşizmi, "Allah’ın lütfu"olarak gördükleri 15 Tem-muz darbe girişiminin ar-

dından OHAL ilan ederek halk saf-larına yönelik dizginsiz bir saldırıbaşlattı.

Kamu emekçileri bu saldırınınen pervasız biçimlerini yaşadı. Onbinlerce memur işinden atıldı. Busaldırılar karşısında KESK, DİSKgibi önderliğini tasfiyeci solcularınyaptığı sendikalar kıllarını bile kı-pırdatmadılar. Hatta, döneminKESK başkanı Lami Özgen kendiüyelerinin ihraç edilmesini "yol ka-zası" olarak niteleyebildi. Yani yan-lışlıkla ihraç edildiklerini kastedi-yordu. Hayat her zaman olduğugibi gerçeğin gücünü reformist LamiÖzgenler'in yalanlarının suratınaindirdi.

KESK'in yayınladığı OHAL Ra-poru ise yaşananın nasıl bir "yolkazası" olduğunu yeterince net birbiçimde gösteriyordu.

Buna göre OHAL Sürecinde;* 116 bin 296 kamu emekçisi

hukuksuzca ihraç edildi.* İhraç edilen KESK üyesi 4218.* İhraç edilenlerin 2 bin'i engelli

kamu emekçisi. * 1267 KESK üyesi başka illere

sürgün edildi.* En az 1267 KESK üyesi göz-

altına alındı.* 200’den fazla KESK üyesi tu-

tuklandı.* İhraç nedeniyle intihar eden-

lerin sayısı 43.* Vakıf Üniversitelerinin kapa-

tılması nedeniyle bu kurumlardaçalışan yaklaşık 6 bin kişi bir gecedeişsiz kaldı.

Görüldüğü gibi emekçilerin ça-lışma hakları, yıllara varan emekleriOHAL KHK'ları aracılığıyla bir çır-pıda gasp ediliyor. Hukuki açıdanitiraz hakkınız bile yok. VE KHKile işten atıldığınız için, sosyal gü-vencesi olan bir başka yerde ça-lışma hakkınız daha baştan yokedilmiş oluyor. AKP'nin bir geceyarısı KHK'sı ile işten attığı buemekçilere söylediği ise şu: Ağaç

kabuğu kemirin...Söz konusu olan, OHAL adı al-

tında kamu emekçilerinin iş gü-vencesinin ortadan kaldırılmasıydı.Ve bu, uzun süredir gündemdeolan emperyalist bir politikaydı.AKP faşizmi uygulamaya geçiril-mesini OHAL ilan edilmesinin ar-dından başlattı. Aradıkları fırsatıbulmuşlardı.

Bu saldırı karşısında KamuEmekçileri Cephesi olarak, 'OHAL'iTanımıyoruz" dedik ve ekledik; "İşGüvencemiz İçin Ankara'ya Yürü-yoruz."

15 Eylül 2016 tarihinde AKP'ninOHAL saldırılarına karşı AnkaraYürüyüşü'ne başladık. Bu yürüyü-şün amacı AKP'nin saldırılarını hal-ka anlatmak ve bu saldırılara boyuneğmeyeceğimizi dosta düşmanagöstermekti. İşte bu içerikteki basınaçıklamamızı henüz okumaya baş-lamıştık ki AKP polisinin saldırısıbaşladı. Evet saldırdılar. Çünküdayattıkları korkuya boyun eğme-miştik. Korkuyu cesarete çevirerekbir yürüyüş eylemiştik. Artık bu yü-rüyüşün her bir adımı cüret veemekle atılacaktı.

Çünkü bu yürüyüş kamu emek-çilerinin devrimci iradesinin eseriolarak ilerleyecekti.

Yürüyüşümüz sürüyor. YükselCaddesi'nden Bakırköy Meydanı'na,muzaffer adımlar atarak ilerliyoruzyarına. Çünkü direnişle geçen herbir gün halkların direniş tarihineyazılan zaferlerdir bunu biliyoruz.Bu tarihsel gerçeği Yüksel Cad-desi'ne çıktığımız ilk günden buyana biliyoruz.

Bakın, 9 Kasım 2016 tarihindeYüksel Caddesi'ne ilk kez çıkanNuriye Gülmen ne diyordu o gün:

"... 2016’nın Kasımında ülkegündemi tutuklanan HDP’li vekillerve gazetecilerle kaynıyor. AKP yö-netememe krizini baskıyla aşmayaçalışıyor. Korku duvarları her geçengün yükseliyor. Böyle zamanlardaimdadımıza yetişen tarih bilincine,tarihi yazanların acıya, öfkeye, sev-daya, umuda, inanca bulanmış hi-kâyelerine tutunuyorum. Zafer ka-zananların, yenilenlerin, yeniden

ayağa kalkanların ve düşenlerinama hep dövüşenlerin hikâyeleri-ne.

Bugün yaşamaya ve anlatmayadeğer hikâyeler yaratma sırası biz-de. Tarih bizi sahnesine davet edi-yor. Günümüz geldi..."

Gelen; AKP faşizminin OHALsaldırısına karşı kavga günüydü.Geleceğe inancımız ve tarih bilin-cimizle boydan boya girdik kavgaya.Geleceğe inanç, kendimize inan-mak, yani emek ve cüretimize gü-venmek demekti.

Yenilebilirdik ve fakat kavgadankaçtığımız asla görülmeyecekti.Bugüne kadar görülmemişti vebundan sonra da görülemezdi.Çünkü biz halk düşmanı faşist or-dulara "asıl siz teslim olun" diyebi-lenlerin soyundan geliyorduk.

Yürüdük, AKP faşizmine başeğmeden. Nuriye Gülmen'in söz-leriyle ifade edersek: "...Tarihin so-rusunu cevaplamanın tam zamanı.Direnmenin, bize ait olanları gerialmak için mücadele etmenin tamsırası. Her şeye rağmen ve iyi ki..."

"İyi ki" diyerek girdik kavgaya:İyi ki direniyoruz... Böyle dedik,çünkü tarih bilinci haykırıyordu:Haksızlığa boyun eğenler haklarıylabirlikte onurlarını da kaybederler...

Faşist saldırılar karşısında "iyiki direniyoruz" derken, kulakları-mızda 1984 ölüm orucu şehidi Ab-dullah Meral'in "nasılsın" sorusunaverdiği cevap yankılanıyordu: İyidiriyi...

Ölüm orucu içinde "iyidir iyi"derken Abdullah Meral, yıllar sonra"iyi ki direniyoruz" diyecek olanNuriye Gülmen henüz iki yaşındabir bebekti. Ama işte Nuriyelerin'in"iyi ki direniyoruz" diyebilmesi için,Abdullah Meraller'in "iyidir iyi" deyipölümsüzleşerek yaşatması gere-kiyordu direniş geleneğini. Ki fa-şizmin saldırıları karşısında bugün"iyi ki direniyoruz" diyemiyorsaKESK yönetimi, tarihlerinde "iyidiriyi" denilerek ölümsüzleşilen dire-nişler olmadığı içindir.

AKP faşizminin OHAL saldırı-sının üstüne üstüne yürümenin za-

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

228

Page 29: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

manıydı artık. Ve biz tarihimizdenaldığımız güçle bir kez daha ileriatıldık. Bu atılımın adresi artık Yük-sel Caddesi'ydi. Faşizmin OHALsaldırısına karşı halkın en ileri di-reniş mevziisi Ankara'nın göbeğin-deki bu caddede kuruldu.

Nuriye Gülmen görünürde tekbaşınaydı. Ama aslında bir yanındatarih bilinci diğer yanında halkıngelecek özlemi vardı. Ahmet HamdiTanpınar'ın bir sözü vardır. Der ki;"Haklı olmak, haklı olduğunu bilmek,bir insanı bir ordu karşısında bilegüçlü yapar."

İşte haklılığın o gücüyle alanaçıktığı ilk gün yaptığı açıklamadaşöyle diyordu Nuriye; "... Bu bir di-reniş çağrısıdır. İşimizi, iş güven-cemizi, emeğimizi, hepsindenönemlisi onurumuzu koruyalım diye.Hiç unutmayalım: Zulüm varsa di-renmek haktır..."

O günden sonra yolumuzungeçtiği her yerde her zaman böylesöylemeye devam ettik: "Zulümvarsa direnmek haktır" diyerek di-renişler nakşettik hayata. Tasfiyecisolculuk ise: "zulüm varsa yılgınlıkkaçınılmazdır" diyerek, başta sen-dika yönetimleri olmak üzere etkinoldukları her yerde faşizme tesli-miyeti örgütlediler.

KESK bir tane direniş örgütle-mez mi? Ama örgütlemedi! Sormakhakkımız değil mi? Neden KESKbir tane bile direniş örgütlemedi?Soruyoruz; Sarı sendikalar ile nefarkı kalmıştır KESK'in?

Sendikal faaliyet yürüttüğü alan-da 116 bin 296 kamu emekçisi hu-kuksuzca ihraç edilmişken, ihraçedilenlerin 4218 kişisi kendi üye-siyken KESK neden bir tane biledireniş örgütlemez?

Çünkü, direniş demek AKP fa-şizmiyle çatışmaya girmek demektir.KESK yönetimi uzlaşmacı olduğuiçin çatışmayı göze alamaz. Çünkü,KESK yönetimi devrimci değil, dü-zen içidir. Faşizme karşı direnecekideolojik güçleri ve devrimci iradelerikalmamıştır. Böyle olduğu içindirki, direniş adına bir adım, sadecetek bir adım bile atacak durumdadeğiller.

Tam da bu nedenle, düzenekaldırmadıkları yumruklarını bakınnasıl da Yüksel Direnişçileri'nedoğru sallıyorlar:

"... Sendikal işleyiş ve hukuku-muza uygun olmayan bir şekildeüyelerimizin de içinde olduğu sen-dikal bir grubun KESK Genel mer-kezinde ve bazı şubelerde devamettirdiği fiili durumun kabul edilemez,bu durumun sonlandırılması içinçalışma yürütülmesi..." kararı alıyorKESK Eğitim-Sen yönetimi.

Ne anlamalıyız bundan? AKPfaşizminin OHAL ihraç ve saldırılarıkabul edilebilir mi? Öyle ya OHALsaldırılarının sonlandırılması içinçalışma yürütülmesi kararı alma-dıklarına göre...

Sokakta, militan bir tarzda sür-dürülen mücadelenin eseri olarakkurulan KESK'in kendi üyeleriningerçekleştirdiği direnişlere ilişkin"sonlandırılması için çalışma yü-rütülmesi" kararı alacak kadar düş-künleşmesinin kökleri, 2000'li yıllarınbaşına dayanır. O dönem emper-yalizm tarafından gerçekleştirilen"ya düşünce değişikliği ya ölüm"operasyonuna yenilen oportünist,reformistlerin geldiği sonuçtur ya-şananlar.

2000'li yılların başında yaşanandüşünce değişikliği dayatmasınakarşı sadece devrimci hareketimizdireniş kararı aldı ve tam yedi yılve 122 şehit vererek direndik.

Bugün biz alanlarda direnmeyedevam ediyoruz. Ve fakat o gündirenme iradesi gösteremeyenlerbugün artık direnişleri sonlandırmakiçin çalışma yürütülmesi kararı alıroldular.

Nereden nereye değil, ne eker-seniz onu biçerseniz demek gerekir.O gün direniş kaçkınlığı ekersenizbugün direnmeye mecaliniz kalmaz.Ve dahası, direnenlere karşı fa-şizmin yanında saf tutar olursunuz.Bu yanıyla mücadelenin diyalekti-ğine uygundur yaşananlar. Politiktercihler mantıksal sonuçlarınaulaşmıştır.

Tam da bu nedenledaha o günlerde di-renmeyen çürür, sa-vaşmayan ölür demiştik.

“... Neydi direnme kararı aldı-ğımız, yineleyelim: Saldırı devrimhedefinden vazgeçirmeyi, solu dü-zeniçine çekmeyi amaçlıyordu. Bizbuna karşı direnmeyi seçtik... Saldırıtemelde radikal, devrimci solu he-defliyor olsa da, tüm solu, muhalifleride bulunduğu yerden daha geribir noktaya götürmeyi amaçlıyordu.Reformizmin, direnişin şu veya buaşamasında ve yerinde yer alma-yışı, tasfiye planının karşısına çık-mayışı da bu hedeften bağımsızaçıklanamaz. Yani, sorun direnentutsaklara destek sorunu değildir.Reformizm, emperyalizmin ve oli-garşinin dayattığı “solculuk” türünükabul ettiği için direnme kararı al-mamıştır. Nitekim, 19 Aralık katliamsaldırısı ve sonrası gelişen süreçte,politikada, pratikte, sıradan birbasın açıklamasında seçilen kav-ramlarda dahi, sivil toplumculuğundaha koyu batağına gömülen birreformizm vardır karşımızda...”(Büyük Direniş Ve Sol, syf: 624)

Emperyalizm ve oligarşinin da-yattığı “solculuk” türünü kabul eden-lerin yönetimindeki KESK'in nedenbir kez bile direniş örgütlemediğinincevabı yukarıda vardır. Çünkü butürden bir “solculuk” artık tamamendüzeniçidir. İşbirlikçi ve uzlaşmacıdır.

Kamu Emekçileri Cepheliler iştebu yılgınlığı da, faşizmin yaratmakistediği korku kuşatmasını da eze-rek yürüyorlar. Bu nedenle attıklarıher bir adım zaferdir. Çünkü atılanher bir adım hem faşizmin kadir-imutlak olmadığını gösteriyor hemde halkın emperyalizmin ve oli-garşinin dayattığı “solculuk” türünemahkum edilmesini engelliyor.

Yürüyoruz; sadece Yüksel ya daBakırköy'de, Düzce ve Sarıyer'dedeğil. Kamu Emekçileri Cephelilerinbulunduğu her yerde meclisleri oluş-turarak daha güçlü örgütlenmek içingeleceğe yürüyoruz.

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

229

Page 30: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

YÜKSEL MECLİSİ,HALKIN İRADESİNİ HALK DÜŞMANLARININ

PARLAMENTOSUNA TESLİM ETMEYİŞİMİZİN İLANIDIR...

Halkımıza;

Bizler Yüksel Direnişininbir parçası olan direnişailesiyiz. Yüksel Direnişi,

başladığı günden bugüne kadarhalkın birçok kesiminden insanı;aydını, sanatçıyı, esnafı, işçiyi,kamu emekçisini, öğrenciyi, sokakçocuklarını içine almış ve direnişinemekçisi yapmıştır.

Kimimiz direnişçilerle birlikte ba-sın açıklamalarına katıldık, kimimizsokakları pullar, afişlerle donattık;kimimiz polis saldırısında yaralananbir direnişçiyi hastaneye götürdük;Yüksel’de devam eden işkenceyiprotesto ettik, etmeye devam edi-yoruz.

Direnişçilerin ihtiyaçlarını kar-şılıyoruz; direnişin görünür olmasıiçin çekim yapıyoruz, sosyal med-

yada paylaşıyoruz.Direniş gazetesini dağıtıyoruz;

direnişte tutsak düşen evlatlarımızınserbest bırakılması talebini yük-seltiyoruz.

Daha pek çok şeyi yaptık, bugünde yapmaya devam ediyoruz. Yük-sel Direnişini sahiplenmeyi; direnişibüyütmeye çalışmayı; bu direnişinbir parçası olmayı onur olarak gö-rüyoruz.

Bizler birlikte olduğumuzda, bir-likte hareket ettiğimizde neler ya-pabildiğimizi gördük. Nuriye ve Se-mih’in açlığını, dünyaya duyurduk;Yüksel Direnişini kendi direnişimizbildik ve hem direnişin yarattığısorunları hem de gururu sahiplen-dik. Belki hiçbirimiz çok büyük işleryapmadık ama hepimiz, herkesinyapabileceği bir şey vardır diyerekdirenişin bir ucundan tuttuk ve ko-caman bir aile olduk.

Bugün Yüksel Ailesi olarak ka-zandığımız tüm bu tecrübeleri bir ör-gütlülüğe, meclise dönüştürüyoruz.

Çünkü daha örgütlü hareket et-mek gerektiğini düşünüyoruz.

Meclisimiz sayesinde şimdiyekadar yaptıklarımızı daha etkili birbiçimde hayata geçireceğiz vedaha fazlasını yapacağız.

Belli aralıklarla bir araya gelecek,hem direnişi hem de bizleri ilgilen-diren sorunları konuşacağız, busorunlara çözümler üreteceğiz vekararlar alacağız. Kararlarımızı ha-yata geçireceğiz. Biliyoruz ki, so-runlarımızı ancak kendimiz çöze-biliriz. Meclisimiz, irademizi bizimyararımıza tek karar alınmayandüzenin parlamentosuna teslim et-meyişimizin ilanıdır.

Yüksel’de devam eden işken-ceye şimdiye dek sessiz kalmadık.Bundan sonra da kalmayacağız.

Başta kendi işleri ve ekmekleri,halkın ve ülkenin geleceği için di-renen evlatlarımızın yanında ol-maya devam edeceğiz.

Yüksel Meclisi

29 Ağustos 2018 tarihinde ger-çekleştirilen basın toplantısındaifade edilen aşağıdaki açıklamaile Yüksel Meclisi ilan edildi.

Halkın mimarı Alev Şahin, Düzce’de işini geri almak içinbaşlattığı direnişin 350. gününde karikatür sergisi açtı.

Serginin sahiplenilmesinihazmedeyerek ‘kaldırımişgali’ bahanesiyle paracezası kesildi.

Alev Şahin’in “Kaldı-rım öyle değil böyle iş-gal edilir” diyerek yaptığısergi için özgür tutsak-ların gönderdiği karika-türlerden...

Yunanistan Özgür Tutsakları’ndan Düzce Direnişi’nin 350. Günü İçin Alev Şahin’e Karikatür

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!30

Page 31: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

"Evimde faşizmin beni öldürmesini beklemeye-ceğim. Onları sokakta savaşarak karşılayacağımdedim. Kararımı verdim."

DİH’Lİ OLMAK DİRENMEK DEMEKTİRDİH’Lİ OLMAK, ZAFER KAZANMAK DEMEKTİR!

Türkan Albayrak açıklıyor:"3 Eylül’den itibaren direnişe kaldığım yerden devam

ediyorum. 2010 yılında 118 gün direnerek kazandığımSarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü’ndeki işimden atıldım.İlk düşüncem direnmekti.

Peş peşe aklımdan kendi direnişim ve ondan sonrayapılan direnişler geçti. Cansel Malatyalı, Rozeteks, Dark-men, Kazova, Salih Savaş, Sarıyer, Beşiktaş, Şişli Belediyesiİşçileri, Kınık Maden İşçileri, Oya Baydak direnişleri.

Ve yaprak kımıldamazken korkunun kol gezdiği,kimsenin ağzını açamadığı ülkemizde Ankara’nın gö-beğinde bir direnişçi çıktı. Nuriye Gülmen, sokağa çık-maya korkan halka, işten atılanlara, OHAL var bir şeyyapılmaz diyenlere faşizme karşı direnileceğini gösterdi.Ve kazandı.

Nuriye’nin mahkemelerinden birinde; “ben TürkanAlbayrak direnişinden etkilendim” sözü bana tekrar di-renme cesaretini verdi. Evimde faşizmin beni öldürmesinibeklemeyeceğim, onları sokakta savaşarak karşılaya-cağım dedim. Kararımı verdim.

Zafer kazanmak için karar vermek yeterlidir. Kararvermek için tarih bilincine sahip olmak yeterlidir. Benne yapmalıyım? Benden önce, benden sonra neleryapıldı deyip düşünmem yeterlidir.

DİH’ li Türkan da bunu yapmış. Kendine bakmış,118 gün direnerek kazandığını görmüş. Sonra kendidirenişinin yarattığı siyasi sonuçlara bakmış.

Cansel Malatyalı, Rozeteks, Darkmen, Kazova,Salih Savaş, Sarıyer, Beşiktaş, Şişli Belediyesi İşçileri,Kınık Maden İşçileri, Oya Baydak direnişleri görmüş.Sonra en önemli aşamaya gelmiş. Karar vermiş. Dev-rimcinin kendini en huzurlu hissettiği, duyguların, dü-şüncelerinin birleştiği aşama gelmiş.

"Nuriye’nin mahkemelerinden birinde ben TürkanAlbayrak direnişinden etkilendim sözü bana tekrardirenme cesaretini verdi. Evimde faşizmin beni öl-dürmesini beklemeyeceğim, onları sokakta savaşarakkarşılayacağım dedim. Kararımı verdim."

Son cümle çok açık ve çok net. Karar vermiş birdevrimcinin iç huzurunu yansıtıyor.

Bütün mesele budur. Tarihsel ve siyasal haklılığı-mızdan güç alarak karar vermek. Şimdi, Türkan Albayrak

bu kararı alırken siyasi bir zafer kazanmış mıdır?Bundan sonra faşizm tankı, topu, polisi, iti, miti ilegelse direnişçi Türkan Albayrak’ı yenebilir mi?

YENEMEZ!AKP’nin itleri, ters kelepçe, düz kelepçe taksalar

da, Türkan’ı yerlerde sürükleseler de, saatlerce gözaltındatutsalar da direnişçi Türkan Albayrak’a geri adım attıra-bilirler mi?

ATTIRAMAZLAR!Direnişçi Türkan Albayrak’ın “evimde faşizmin beni

öldürmesini beklemeyeceğim, onları sokakta savaşarakkarşılaşacağım” dedikten ve direnme kararı aldıktansonra direnişçi Türkan Albayrak’ın bu tavrı, seslenişi;işten atılan işçilere, kamu emekçilerine, sağlık emekçi-lerine, akademisyenler, AKP faşizminin zulmüne uğramışTürk, Kürt tüm sınıf ve milliyetlerden emekçi halklarımıza“gelin birlikte direnelim” çağrısıdır.

Gelin birlikte AKP faşizme karşı bayrak açalım çağ-rısıdır. Gelin AKP faşizmine karşı güçlerimizi birleştirelimçağrısıdır.

Bugün direnişlerin sahiplenilmesi, direnişin dışındakalan tam emekçiler, ilericiler, devrimciler, demokratlariçin bu vazgeçilmez devrimci bir görevidir. Dayanışmaiçinde olmak, faşizme karşı bir taş atmak önemli ve de-ğerlidir. Ama yetmez!

Direnişleri sahiplenmenin yanında dayanışmayı daörgütlemek gerekiyor. Bu dayanışma önce direnen iş-çilerin, emekçilerin yani direnen direnişçilerin kendiaralarındaki birliği ve dayanışmayı sağlamaktır.

Bu ne demektir? Yüksel direnişlerini, Alev Şahin’i,Bakırköy direnişlerini, Mahir Kılıç’ı, Kezban Ana’yı,Türkan Albayrak’ı bir araya getirmek, direnenlerinmeclisini kurmaktır.

Tek tek süren direnişlerden birlik ve dayanışmaiçinde süren direnişlere geçmeliyiz. AKP faşizminin böl-parçala-yönet politikasına karşı güçlerimizi birleştirerekcevap vermeliyiz.

Zor mu? Zor!Ama bizim için zor yok emek var. Emeklerimizi birleş-

tirirsek, bu bilinçle hareket edersek, AKP faşizmininkarşısına demirden bir yumruk, çelikten bir irade olarakçıkarız.

TÜRKAN ALBAYRAK İŞTEN ATILANLARI, HAK-LARI GASP EDİLENLERİ DİRENMEYE ÇAĞIRIYOR

YOLUMUZ DİRENENLERİN YOLU OLMALIDIR!

TTÜRKAN ALBAYRAK İŞTEN ATILDI, 118 GÜN DİRENDİ, KAZANDI!YİNE İŞTEN ATILDI, YİNE DİRENİYOR, YİNE KAZANACAK!

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

31

Page 32: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

İddianamede İcatEdilen Yeni Suçlar: Gözaltındayken HalkCephesi TarafındanSahiplenilmeHalkınsesi.Tv’de HaberYapılmasıBüroda Müvekkile AitKaşe Bulundurma…

Berk Ercan’a polis tarafın-dan yazdırılan iftirana-mede şöyle deniliyor:

“Avukatlar tutuklu örgüt üyelerininher türlü maddi ihtiyaçlarını karşı-lamanın yanı sıra aileleriyle de il-gilenir ve yardımcı olurlar. Yaptıklarıişlemlerden asla para almazlar.Benim akıl veremediğim işlerdenbirisi de budur. Hiçbir davadan,kimseden para almadan bu işleriyapıyorlar, nasıl geçiniyorlar? Parayınerden buluyorlar bilmiyorum. Ör-gütünün yönetim kadrosundan iyipara aldıklarını düşünüyorum çün-kü; hepsi çok lüks burjuva hayatıyaşıyorlar.”

300 SAYFALIKİFTİRANAMEBerk Ercan’a polis tarafından

yazdırılan ifade, 300 sayfa… 300sayfalık iftiralar yani.

HHB’nin müvekkillerinden avu-katlık ücreti talep etmedikleriherkesin bildiği bir gerçek. Çünkühalkın avukatları, düzen avukatlarıgibi para için avukatlık yapma-maktadır. Ev, araba, rahat-konforlubir yaşam tercihleri ve beklentileriyoktur. Halkın Hukuk Bürosu halkındayanışmasıyla ayakta kalmakta,halkın avukatları da günlük ihti-yaçlarını halkın dişinden tırnağındanartırarak verdikleriyle karşılamak-tadırlar. Halkın avukatları, düzenavukatlarından farklı olarak bir ge-lecek kaygısı taşımazlar. Evimiz,arabamız olsun diye uğraşmazlar.Halkın avukatları hiçbir avukatınsahip olmadığı bir sosyal güven-ceye sahiptir. Bunun da temelindehalkın dayanışması vardır. BerkErcan haininin, yani aslında polisin“akıl erdiremediği” gerçek budur.

*Berk Ercan haininin halkın avu-

katları hakkındaki iftiralarından sonbir örnek daha verelim. Şöyle diyor

Berk Ercan: “Avukatlar yasal militangibi çalışır, bazen savaşçıya talimatıgetirirler bazense de eylem ger-çekleştiren savaşçıyı saklar veyurtdışına çıkartırlar.”

Berk Ercan’ın kim olduğunu dahaönce yazmıştık. Kısaca hatırlatalım:24 yaşında, kısa bir süre devrimcisaflarda yer almış, kendi ifadesinegöre 2017 yılı başında illegal alanageçmiş, savaşçı olmuş, ancak hiçbireylem gerçekleştirmeden 2017 yılıtemmuz ayında yakalanmış bir kor-kaktır. Yani kendi ifadesine göre sa-dece 6 ay “illegal alanda” kalmıştırve hiçbir silahlı eylemi de yoktur. Ohalde, avukatların “savaşçıya talimatıgetirmesi… savaşçıyı saklaması veyurtdışına çıkartması” hakkında bilgisahibi olması da mümkün değildir.Hiç eylem yapmamış biri nasıl oluyorda avukatların eylem talimatları ge-tirdiğini söyleyebiliyor. Bu ifadeninkomplonun bir parçası olduğu açıktır.

Halkın avukatları hakkında ha-zırlanan iddianamede bu iftiralardışında, baştan sona bir hukuk-suzluk hakimdir. Bunlardan biri denormal koşullarda “suç” olma-yan birçok şeyin suçlama ko-nusu yapılmasıdır. Bir diğer hu-kuksuzluk ise, davanın “sanıkları”ile yani halkın avukatları ile hiçbirilgisi olmayan birçok olayın yer al-ması. Bunları biraz daha ayrıntı-landıralım:

İşte suç:HALK CEPHESİTARAFINDANSAHİPLENİLMEİddianamenin birçok yerinde “şi-

şirme dosya” yaratmak için bolcahabere, açıklamaya, genel geçerbilgilere yer verilmiştir. Bunlardanbiri Halkın Hukuk Bürosunun HalkCephesi tarafından sahiplenildiğinigösteren haberlerdir. İddianamedeşöyle deniyor:

“DHKP/C terör örgütüne müzahiryayın yaptığı değerlendirilenwww.halkinsesitv.org isimli internetsitesinde 29.01.2016 tarihinde “Hal-kın Hukuk Bürosundan AçıklamaVe Çağrı” başlıklı haber ile Yargıtaykararıyla DHKP/C terör örgütününbir yapılanması olarak kabul edilen

HALKIN AVUKATLARINA DÜŞMANLIK,FAŞİZMİN HAKİM VE SAVCILARINA

KANUNDA OLMAYANSUÇLAR İCAT ETTİRİYOR

ADALETSAVAŞIMIZ

Emperyalizmin ve faşizmin politikasıTecrit et, yalnızlaştır! / Terörize edip imha et!BU KUŞATMAYI DA YARACAĞIZ!

Halkın Avukatlarına, Sanatçılarına ÖZGÜRLÜK!

9

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!32

Page 33: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Halk Cephesi tarafından sahiple-nildiği tespit edilmiştir.”

Başka bir örnek:“DHKP/C ( Devrimci Halk Kurtuluş

Partisi/Cephesi) terör örgütünün yayınorganı olan http://halkinsesitvl6.blogs-pot.com.tr/ linkli Halkın Sesi TV isimlisitede “Ankara Halk CephesindenHalkın Hukuk Bürosu Baskını Açık-laması’’ başlıklı haberin 12 Ağustos2017 tarihinde (iddianamede yanlışyazılmış, doğrusu 12 Eylül 2017 ta-rihinde olacak-bn) yayınlandığı tespitedilmiştir.”

Bir diğer örnek:“Ayrıca Halkın Hukuk Bürosu

avukatlarının gerçekleştirmiş ol-dukları bahse konu eyleminDHKP/C terör örgütü fikir ve ideo-lojisi doğrultusunda yayın yapanHALKINSESİ tv isimli internet si-tesinden https://halkinsesitvl.org/caglavan-adlivesinde-oturma-evle-mi/ linkle paylaşım yapıldığı ve sa-hiplenildiği görülmüş olup pay-laşımın ön izlemesi aşağıya çıkar-tılmıştır.”

Hukukta genel bir ilkedir: “Ka-nunsuz suç ve ceza olmaz”. Yanisuç olduğu iddia edilen şey, her-hangi bir kanunda açıkça suç olarakbelirtilmemişse suç değildir. Peki,Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında“Halk Cephesi tarafından sahiple-nilme” diye bir suç var mı? Yok.

İkincisi, iddianamede aktarılanaçıklama da, halkın avukatları göz-altına alındıktan sonra yapılmışbir açıklamadır. Yani, tutukladıktansonra suç oluşturuyor savcı. Benzerbütün davalarda gördüğümüz birdurumdur bu. Gözaltında olan kişiye“seninle ilgili şu sitede haber çıktı”diye suçlama yöneltilir. Oysa hukukiaçıdan kişinin bu “suç”la hiçbir ilgisiyoktur. Gözaltındaki kişinin bu “suçu”işleyebilmesi mümkün değildir. Hu-kuk, açıkça “insanların yalnızcakendi iradeleriyle gerçekleştirdikleri”fiilleri “suçlama” konusu yapar. Ör-neğin halkinsesi.tv sitesinde yapılanaçıklama nedeniyle gözaltındaki ki-şinin suçlanması bu nedenle müm-kün değildir.

Tabii amaç ne olursa olsun hal-kın avukatlarını suçlamak ve ce-zalandırmak olunca hukukun, ya-

saların bir önemi de kalmıyor zaten. Burada şunun altını da çizmek

gerekir; burada siyasal amaç, sa-hiplenmeyi ve sahiplenilmeyi “suç”haline getirerek dayanışmayı yoketmektir.

TARİHİ GERÇEKLERSUÇ! Halkın avukatlarının iddiana-

mesinde yer alan suçlamalardanbiri de Halkın Hukuk Bürosu’nunkuruluşu sürecine dair tarihsel ger-çekler. Şöyle denilmiş iddianamede;

“…Aynı link içerisinde “HalkınHukuk Bürosu işte bu davalarınen büyüklerinden birisinde bugünhala devam eden ve ülke tarihininen uzun sürmüş ceza davası ün-vanına sahip olan, 1243 sanıklıDevrimci Sol ana davasında mü-cadelesine başladı.” denilmekle …birçok şiddet eylemi bulunan Dev-Sol terör örgütünün davasına mü-dahil olunduğu ve ilk davalarınınolduğu belirtilmektedir.”

İddianamede suçlama konusuyapılan şey, tarihsel bir gerçektir.Evet, HHB, Devrimci Sol Ana Da-vası’nda kurulmuştur. Kökleri ora-dadır ve bu bilinen, açıkça yazılıpsöylenen bir gerçektir. Bunun ne-resi suç?

Ortada düzenin kanunlarına

göre de bir suç yoktur esasında.Ama, bütün siyasi davalarda olduğugibi burada da, hukukta ya da ka-nunda “suç” olarak belirtilen şeyindeğil siyasi iktidarın, faşizmin be-ğenmediği, onun çıkarlarına tersolan her şeyin “suç” sayıldığını gö-rüyoruz. Faşizm kendinden olma-yan herkese, her şeye düşmandır.Bunu her fırsatta açıkça ortayakoymaktan da çekinmiyorlar.

İddianamede suçlama konusuyapılan başka tarihsel gerçeklerde var. Ele geçirilen Halkın HukukBürosu Tarihi başlıklı çalışmadanalıntılar yapılarak şöyle deniliyor:

Çalışmada… “tarihi sürecin an-latımı” niteliğinde açıklamalar ya-pılmış, örgütün eylemleri üstü kapalışekilde övülerek anlatılırken,DHKP/C örgütünün saldırı eylemleriile hayatını kaybeden devlet gö-revlileri; “katil, işkenceci, KürdistanKasabı, tutsakların ölümüne sebepolan” gibi sıfatlar yakıştırılarak anıl-mış, bu kişilerin ölümle cezalandı-rıldığı (örgütün söylemlerine paralelşekilde) belirtilmiştir.”

Kürdistan’da Kürt halkına yönelikişlediği katliamlar nedeniyle bir ge-neral hakkında “Kürdistan Kasabı”denilmesi, kontgerillacılara katil de-nilmesi, iddianameyi hazırlayansavcının zoruna gitmiş anlaşılan.

�Egemenlerin adaleti ezilenlere zulümdür.

�Sömürülenler, adaletin mahkemelerde, parlamento-larda, müftülerde, kadılarda, şatolarda, saraylarda aran-mayacağını deney ve tecrübeleriyle öğrenmişlerdir.

�Adalet, halkın kendi ellerindedir.

�"Adalet Mülkün Temelidir" sözü, hak ve hukukunsadece zenginler için geçerli olduğunun belgesidir.

�Halkın adaleti eylemleri, yol gösteren fener olur.Umutsuzlukları silip karabulutları dağıtır. Kavga umuduve direncini yaratır. Ve milyonlarca insanın diline sözverir: "Yaşasın Halkın Adaleti"

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 333

�HALKIN ADALETİsözler/tanımlar

Page 34: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

AVUKAT FUATERDOĞAN’IANMA SUÇUFuat Erdoğan, 28 Eylül 1994’te

kontrgerillanın katlettiği bir devrimciavukattır. Halkın Hukuk Bürosu’nunkurulmasında en büyük emeği olanavukatlardan biridir. Büronun emek-çisidir. İddianamede yer alan suçla-malardan biri de Fuat Erdoğan’ı an-mak. Şöyle deniyor iddianamede:“Avukat Fuat Erdoğan’ı Yitirdik,Onunla Onur Duyuyoruz” alt başlığıaltında, HALKIN HUKUK BÜROSUavukatlığı yapmakta iken, örgüt üye-liği suçundan hapis cezası almasısonrasında yeraltına çekilen ve 1993yılında Beşiktaş ilçesinde, polislegirdiği çatışma sonucunda hayatınıkaybeden Avukat Fuat ERDO-ĞAN’ın, polis tarafından “çatışmasüsü verilerek” katledildiği belirtilmiş,kişiliği ile ilgili anlatımlar yapıldıktansonra; “Dava adamı, güzel insanFuat Erdoğan örnek mücadelesi vefedakar kişiliğiyle yolumuzu aydın-latmaya devam edecek. Onunlaonur duyuyoruz” denilmiştir.”

Halkın avukatlarının O’nu an-masından daha doğal bir şey ola-maz. Halkın avukatları Fuat Erdo-ğan’ı anmanın çok daha ötesindeFuat ERDOĞAN’ın öğrencisi ol-duklarını, avukatlığı onun gibi elealdıklarını her fırsatta dile getiriyorlarzaten. Ki, tutsak edilmelerinin asılnedeni de budur zaten.

YENİ SUÇ:MÜVEKKİLLERİNE AİT KAŞELERBULUNDURMAİddianamede şöyle deniyor: Yine

her iki tarihli arama işlemleri neti-cesinde HHB yapılanmasının terör

örgütüyle irtibatını ortaya koyacakşekilde:

- 1 Adet üzerinde terör örgütününyapılanmalarından olan “İstanbulGençlik Derneği…” ibareli kaşe,

- 1 Adet üzerinde terör örgütününyapılanmalarından olan “AdaletOkulu Demeği Kütük No: 06-120064” ibareli kaşe,

- 1 Adet üzerinde terör örgütününyapılanmalarından olduğu Yargıtaykararıyla da belirtilen “Halk CephesiKocatepe Mahallesi Dolapdere Tak-sim Caddesi No: 77/30 Beyoğlu/İs-tanbul” ibareli kaşe, bulunduğu…”

Yanlış okumadınız. Bir hukukbürosunda, müvekkilleri olan değişikyayın kuruluşu ve derneklere aitkaşeler bulunmuş ve bunlar çokönemli suç delilleri gibi dosyayakonulmuş. Bundan daha doğal neolabilir? Halkın Hukuk Bürosundaişbirlikçi tekellere, AKP beslemesiişadamlarına ait kaşeler bulunmasıdüşünülemez herhalde. KİMİ YAR-GILADIKLARINI UNUTMUŞLAR.

HALKINAVUKATLARIYLAHİÇBİR İLGİSİOLMAYAN “SUÇLAR”İddianamede şöyle bir bölüm

var: “Dev Genç @devgencdergisiisimli twitter kullanıcısının yapmışolduğu… Bu resme iyi bakın! Sav-cılar, hâkimler, faşizmin tetikçisi ol-mayın” ve “NURİYE VE SEMİH’İTAHLİYE ETMEYEN SAVCILAR,HAKİMLER BU FOTOĞRAFA İYİBAKIN” başlıklı paylaşımlar ince-lendiğinde amacı cebir ve şiddetkullanarak, Türkiye CumhuriyetiAnayasasının öngördüğü düzeniortadan kaldırıp Marksist-Leninistideolojiler doğrultusunda bir devlet

kurmak olan ve ülkemizde birçoksilahlı bombalı eylem düzenleyenradikal sol terör örgütü DHKP/C(Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cep-hesi)nin fikir ve ideolojileri doğrul-tusunda paylaşımda bulunulduğugörülmüş, … Bu hususta tanzimedilen tutanak soruşturma evrakınaeklenmiştir.”

Tekrar bakın, halkın avukatlarıylailgili tek bir cümle, tek bir kelimevar mı bu satırlarda? Dev-Gençile ilgili bir yargılamaya konu ola-bilecek şeyler halkın avukatlarınındosyasına konulmuş. Evet, halkınavukatları Dev-Genç’lilerin de avu-katlığını yapmaktadır. Bu yüzdenDev-Genç’lilerle ilgili şeylerden do-layı da Halkın Avukatlarını suçla-yacaksanız, bu halkın avukatlarıiçin onurdur elbette. Ancak bu, ya-sal olarak mümkün değildir. Amafaşizmin yargısı için bunun da öne-mi yoktur. Düşman gördükleri kimvarsa, her zaman, her şeyi suçolarak gösterebilirler.

*Halkın avukatları hakkında ku-

rulan komplodan bazı örnekler ver-dik. Dosyada bunlar gibi onlarcaörnek olduğunu bir kez daha ha-tırlatalım. Halkın avukatları hak-kındaki bütün iddialar komplo ürü-nüdür. Dosyada hiçbir suç ve hiçbirdelil yoktur.

Faşizmin yargısı düşman olarakgördüğü halkın avukatlarını yargı-lamak için buna ihtiyaç da duy-mamaktadır. Her türlü yöntemle,her türlü hukuksuzluğu yaparakhalkın avukatları hakkında suçoluşturulmaya çalışılmaktadır. An-cak faşizmin savcısı da, yargısıda çürük, kof bir zemindedir vehalkın avukatlarıyla birlikte bu kom-ployu bozacağız!

Zalime Karşı 79 Yaşında

Direnen Kezban Ana

Onurumuzdur!

İstanbul Gazi Halk Meclisiüyeleri 2 Eylül’de, KüçükarmutluMahallesi’nde bulunan SarıyerPSAKD’de zamanın yezitlerineboyun eğmeyen, direnişçi KezbanAna’yı ziyaret etti.

Çayan Halk Cephesi:Mahallelerimizi ve Halkımızı Teslim Alamayacaksınız!

6 Eylül’de açıklama yapan HalkCepheliler, 4 Eylül’de halkın avukatlarıve sanatçıları için stand açan TAYAD’lı-lara dönük polis terörü ile yıldırılama-yacakları söylendi.

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!334

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Page 35: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

ULUSLARARASI EYÜP BAŞEMPERYALİST SALDIRGANLIĞA KARŞI HALKLARIN BİRLİĞİ

SEMPOZYUMU YAPILDIGÜCÜMÜZÜ, EMPERYALİZME KARŞI BİRLİĞİMİZDEN ALIYORUZ!Uluslararası Eyüp Baş Emperyalist Saldırganlığa

Karşı Halkların Birliği Sempozyumunun 9.su bu yıl 8-9Eylül tarihlerinde Küçük Armutlu’da gerçekleştirildi.

Sempozyuma Almanya, Bulgaristan, İtalya, Lübnanve Yunanistan’dan katılan devrimci ve demokrat örgütlerinkonuşmacıları tarafından sık sık vurgulanan; faşizminbu denli yoğun saldırıları ve teslim alma politikalarınarağmen bu sempozyumu 9. kez gerçekleştiriyor olmanınAnti-Emperyalist Cephe açısından önemi, yine aynışekilde verilecek desteğin hayatiliği oldu.

SEMPOZYUMUN BİRİNCİ GÜNÜ, saygı duruşuylabaşladı. Açılış konuşmasının ardından tutsaklardan veSuriye Baas Partisi’nden gelen dayanışma mesajlarıokundu. Sempozyumun çevirmenliğini yapmak için Hol-landa’dan gelen Ekrem Deniz Osmanoğulları’nın 5 Eylültarihinde havaalanından gözaltına alınıp 6 Eylül’de tu-tuklanması üzerine açıklama yapıldı.

Yapılan açıklamada, AKP’nin tutuklama saldırılarınayabancı olunmadığından ve 8. Eyüp Baş sempozyumununçalışmalarına katılan arkadaşlarımızın da herhangi birsomut gerekçe gösterilmeksizin tutuklandıklarından bah-sedildi. Anti-Emperyalist Cephe tutsakları için yapılan veAKP’nin tutuklama terörünü teşhir eden açıklamanın ar-dından sempozyumun ilk oturumuna başlandı.

Sempozyumun “Emperyalist Kriz ve Halklara Saldırılar”adlı ilk oturumunda Halk Cephesi, Halkın Hukuk Bürosu,Devrimci Taarruz (Yunanistan), Filistin’in Kurtuluşu içinDemokratik Cephe’den katılımcılar söz aldı.

Halk Cephesi adına konuşma yapan Mulla Zincir, ko-nuşmasında Amerikan emperyalizminin ve işbirlikçilerininhalklara saldırılarının arttığından, bu artışın ise emper-yalizmin krizinin derinleşmesinden ve bu krizi yöneteme-mesinden kaynaklandığını anlattı. Sonrasında emper-yalizmin yerli işbirlikçisi AKP faşizminin öncelikle devrim-ci-demokrat olan ama nihayetinde kendisine muhalifolan herkese azgınca saldırdığını ve bu saldırılarınınsonuç alamayacağını aktararak devam etti.

Ardından söz alan Halkın Hukuk Bürosu avukatı EzgiÇakır, 7 ayda 3 defa basılan bürolarından ve ardındanyapılan ev baskınlarından söz etti. Tüm bu baskınlardansonra tutuklanıp faşizmin hücrelerinde mücadeleye devameden devrimci avukatların bir yılı aşkın süredir tutsak ol-duklarından bahseden Ezgi Çakır, sonrasında sempozyumakatılan veya katılamayan herkesi 10 Eylül’de BakırköyAdliyesi’nde gerçekleşecek olan mahkemeye katılmayaçağırdı. Konuşmasını: “Son dönemde hukuk alanındakidayatmaları devrimci hukukçular olarak asla kabuletmiyoruz. Bazıları ‘AİHM bu kararları bozacak’ diyor;fakat biz onların ikiyüzlülüğünü biliyoruz. Avrupahukukuna, emperyalistlerin hukukuna güvenmiyoruz.

Kendi mücadelemizi sonuna kadar veriyoruz, ve-receğiz.” sözleriyle bitirdi.

Sempozyumun ilk oturumu, Yunanistan Devrimci Ta-arruz’dan Konstandina Kartsioti’nin söz almasıyla devametti. “Faşizm, Türkiye’de yüzlerce devrimci-demokratinsanı tutukladı ve yüzlercesine işkence yaptı. BizlerHalk Cephesi’nden yoldaşlarımızın yanındayız.” diyerekbaşlayan Konstandina, konuşmasının devamında Suri-

ye’nin şu anki duru-mundan, AKP hükü-metinin Suriye’deki po-litikasından bahsettik-ten sonra: “Anti-Em-peryalist Cephe’nin bi-leşenleri olarak sorma-mız gereken sorularöncelikle Suriye’de şuanda gerçekten ne ol-duğudur. Çünkü bu so-ruyu cevaplamadan,emperyalistlerin Suriyeve Ortadoğu’daki politikalarını ve ilerleyen süreçlerde iz-leyecekleri politikaları tahlil edemeyiz.” diyerek devametti.

Konuşmasının sonunda, emperyalizmin ve işbirlikçi-lerinin saldırı ve işgallerinin, halka zulümlerinin ve bununüzerini kapatma çabalarının karşısında hep beraber, da-yanışma içerisinde olarak engellenmesi gerektiğini be-lirtti.

Filistin’in Kurtuluşu için Demokratik Cephe’den NicolasEl Khattab, “Direniş bütün saldırılara karşı büyük birazim ve irade gerektirmektedir. Çünkü karşımızda dünyahalklarını çıkarları için katletmeye çalışan bir güç var. Bizhalkların direniş eksenini büyütmeliyiz.” diyerek daya-nışmaya çağıran konuşmasını yaptı.

Ardından Ukrayna Borotba Örgütü’nden Dimitro Ko-lesnik sempozyumun birinci oturumuna Skype ile bağlandı.Ukrayna’daki emperyalist politikadan söz eden Kolesnik,bazı sebeplerden ötürü sempozyumda bizzat yer ala-mamanın üzüntüsünü yaşadığını belirten dayanışmamesajını sempozyumda paylaştı.

Verilen arada hep beraber yenilen yemeğin ardından,tüm katılımcıların oturduğu bahçede halaylar çekildi. Ha-laylar oldukça kalabalık ve coşkulu bir şekilde çekildi.Dünya’nın farklı ülkelerindeki devrimci-demokrat örgüt-lerden, hareketlerden gelen ve Anti-Emperyalist Cephebileşenleri olan yoldaşlarımızla geçirdiğimiz bu coşkudolu molanın ardından sempozyumun ikinci oturumunabaşlandı.

Sempozyumun 2. Oturumu, “Tutsaklar” oturumuoldu. Konuşmacılar söz almadan önce, Donetsk HalkCumhuriyeti Komünist Partisi ve İspanya Halkların De-mokratik Partisi’nin sempozyuma dayanışma mesajlarıokundu. Tutsaklar oturumunda ilk olarak, tutsaklarını herkoşulda ve şartta sahiplenen, “evlatlarına atılan hertokadın acısını hissedip” teşhir eden ve bu uğurda onlarlabirlikte direnen, işkence gören TAYAD’lı Aileler adınaNaime Kara söz aldı. Hapishanelerde yaşanan hak ihlal-lerini, tek tip dayatmasını ve işkenceleri anlatan NaimeKara, sözlerine ne olursa olsun “evlatlarına yapılan budayatmalara karşı direndiklerini ve yeni direnişler yara-tacaklarını” aktararak devam etti.

Ardından İtalya Anti-Emperyalist Cephe adına Gian-franco Castellotti söz aldı. Sözlerine öncelikle sempozyumu

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

335

Page 36: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

düzenleyen, katkılarını sunan ve emperyalizme karşımücadele eden yoldaşlara sevgi ve saygı dolu selamlarınısunarak başlayan Castellotti, İtalya’daki hapishane vetecrit politikalarını anlattı.

Castellotti’nin ardından söz alan Bulgaristan 23 EylülHareketi’nden Stefan Petrov, Türkiye’de faşizmin hapis-hanelerindeki devrimci tutsaklara selamını ilettikten sonra,Bulgaristan’daki tecrit koşullarından ve tutsakların yaşa-dıkları hak ihlallerinden bahsetti. Hapishanelerdeki direnişikırmak, örgütlülükleri çürütmek adına devrimci-demokrattutsakları tecrit eden ve sosyalleşmelerine izin vermeyen,bu haklarını sekteye uğratan koşulların varlığından bah-setti.

Ardından Lübnan Halkın Hareketi’nden Rajaa Hachemkonuşma yaptı ve İsrail siyonizminin Filistin halkına veFilistinli tutsaklara yaptığı saldırıları anlattı.

Şili Komünist Partisi - İşçi Hareketi adına konuşanIvan Parchomenko, üzerinde hareketin sembolünün vePC(AP) kısaltmalarının yer aldığı bayrağı açarak tutsaklaroturumunda konuşma yaptı.

Bu oturumda son olarak yeni tahliye olan TahsinSağaltıcı konuşma yaptı. “Bizler öncelikle devrimcileriz.Bizler Cepheli devrimcileriz. Hapishanelerde devrimcileriteslim almaya yönelik saldırılar var. Ancak devrimcileriteslim alamazlar. Bu yüzden özgür tutsak terimini kulla-nıyoruz. Özgür tutsaklık bir gelenektir, tarihtir. 2 ayrı ha-pishanede tutsaklığım oldu. Özellikle Silivri Hapishanesi,AKP faşizminin kendini gösterdiği bir hapishane. Yöne-tememe krizini halklara saldırarak aşmaya çalışıyor.Bunu da hapishanelerde yoğun bir şekilde yapıyor. Şimdiben dışarıdayım ama özgür tutsaklarımızın haklarımızısöke söke alana kadar direneceklerine eminim.” cümlelerinikurarak AKP faşizminin tutsaklara saldırılarını teşhir ettive direnenlerin eninde sonunda kazandığını ve kazana-caklarını ifade etti.

Sempozyumun ilk günü böylece sona ermiş oldu. Ar-dından yenen yemekten sonra, ateş yakıldı. Yakılanateşin etrafında kurulan geniş “enternasyonal” çemberlehalaylar çekildi ve şarkılara eşlik edildi. Müzik dinletisisonrasında 10 Eylül’de gerçekleşecek olan Halkın HukukBürosu avukatları mahkemesine çağrıda bulunularakdilek fenerleri uçuruldu.

SEMPOZYUMUN İKİNCİ GÜNÜ, “Direnişler” oturu-muyla başladı. Oturumun başında yurtdışından gelen 2dayanışma mesajı okundu.

Bu oturumda söz alan konuşmacılar; aynı zamandaoturumun moderatörü olan Nuriye Gülmen, GülnazBozkurt, Mahir Kılıç, Erdem Varan, Kezban Bektaş,Kemal Gün, Mehmet Güvel, Feridun Osmanağaoğlu veBulgaristan’dan işçi direnişlerini anlatan Mihail Bliznaşkioldu.

Yüksel direnişçisi Nuriye Gülmen, direnişin başlamanedeninin sadece işine geri dönmek olmadığını; aynızamanda faşizme “Hayır, sen benim ekmeğimi elimdenalamazsın. Senden korkmuyorum.” demek olduğunubelirtti.

Ardından Gülnaz Bozkurt, konuşmasında Yüksel di-renişine destek verdiği için işinden atıldığını ve sonrasındada direnişe destek verdiğini anlattı. Hala devam eden budireniş sürecinde gördükleri işkenceleri, kırılan kemikleri,yolunan saçları, aşağılamaları, küfürleri ve tehditleri teşhiretti. Bütün bunların direnişlerini asla zayıflatamayacağını

belirterek direnişedevam edeceklerisözleriyle konuş-masını sonlandır-dı.

İzmir’de CHPBelediyesi önündedaha önce açlıkgrevi yaparak işinigeri kazanmış ol-masına rağmen,belediyenin sözünütutmaması sonucu tekrardan direnişe geçen Mahir Kılıç,İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni teşhir ederek halihazırdadestek verdiği Yüksel direnişine desteğine devamedeceğini ve direnişini açlık grevine dönüştüreceğini be-lirtti.

Erdem Varan... İki tutsak Grup Yorum üyesininbabaları... “Kızım gitme demedim, omuz verdim kavgasına”diyerek Hollanda’da oturma eylemi yapıyor evlatları için.Bergün’ün yolunan saçının hesabını, direnişiyle soruyorfaşizmden. Evlatlarının onurlu mücadelelerini biliyor, ken-dinden aşina. Biri Bolu’da, diğeri Burhaniye hapishanesindetutsak olan kızlarının dışarıdaki sesi olan Erdem Varan,direnişin hayati öneminden bahsederek sonlandırıyorkonuşmasını.

Sarıyer Boğaziçi Cemevi yönetiminde bulunan vecemevi baskınında polislerin cemevi koridoruna tuvaletiniyapmasını, işkencelerini teşhir ettiği için tutuklananZeynep Yıldırım’ın annesi Kezban Bektaş, kızı için oturmaeylemine başladığını belirtti. Oturma eyleminin 42.gününde olduğunu ve bu direniş geleneğinin Pir Sultan-lardan bugüne geldiğini belirtti.

TAYAD’dan Mehmet Güvel ve Feridun Osmanağaoğlu,Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek için başladıklarıaçlık grevinden ve genel olarak o süreçten bahsettiler.Nuriye Gülmen’in tek başına bir dövizle başlattığı direnişin,faşizmin koşullarında bir gedik açtığından ve sonrasındapek çok direniş örgütlemeyi başardığından söz etttiler.

Ardından oğlunun ve 10 yoldaşının kemiklerini alabilmekiçin Seyit Rıza Meydanı’nda yaptığı direniş hakkındasöz aldı Kemal Gün. Sığınakları bombalayarak,evlatlarınıen büyüğü 7 cm kemikleri kalacak şekilde bombalayanve sonrasında ailelere cenazeleri vermeyi bile çok görenfaşizme ve faşizmin bekçilerine karşı zafer kazandığınıdile getiren Kemal Gün, evlatlarının onurunu, gururunutaşıdığını ve zaferin direnişle geleceğini belirtti.

Direnişçiler ve TAYAD’lı Aileler’in ardından, Bulgaristananarşist hareketinden Mihail Bliznaşki, Bulgaristan’dakiişçi direnişlerini anlattı. Özellikle fabrikaların iflasındansonra maaşlarını ve tazminatlarını alamayan işçilerinmağduriyetlerinden ve bu mağduriyetlerinden dolayı baş-ladıkları direnişlerden bahsetti. Bulgaristan’ın merkeziyerlerinde yaptıkları direnişleriyle, hakların direnilmedenkendilerine verilmeyeceklerini, çünkü bunun kapitalistlereve çıkarlarına aykırı olduğunu söyledi.

3. oturumdan sonra verilen aranın ardından, mini birGrup Yorum sempozyum konseri yapıldı. Yurtdışındangelen arkadaşlarımızın da şarkılara bildikleri ve dillerinindöndüğü ölçüde eşlik ettiği görüldü. Grup Yorum “Şimdiherkesi halaya davet ediyoruz.” dediğinde herkes bu anıbekliyormuşcasına hızlı ve coşku dolu bir halay kurdu.Parmak parmağa, el ele, omuz omuza bu tutuş, bu

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

336

Page 37: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

duruş birliğin ve dayanışmanın ta kendisi oldu.Dillerde Yorum türküleri, yüzlerde ise bir coşku ve gü-

lümseme vardı. Evet, bizim halayımız da emperyalistlereve onların işbirlikçilerine bir cevap niteliğindeydi. Konserinardından Mehmet Esatoğlu, Sanat Meclisi adına kısa birkonuşma yaptı.

Sempozyumun 4.Oturumu, İspanya Anti-EmperyalistEnternasyonalist Cephe’nin ve Yugoslavyalı bir devrimcidostumuzun destek mesajlarıyla başladı.

Ardından TAYAD’dan Zeynal Danacı, ölümünün 34.yıldönümünde Yılmaz Güney’i anarak sözlerine başladıve “Faşizm, sadece saldırdığı ülke halkına değil, tümdünya halklarına saldırı gerçekleştirmiş olur.” dedi.Ardından TAYAD olarak yapılan kampanyalardan bahsetti.Kemal Gün’ün Dersim’deki direnişini tekrar hatırlatarak;“11’lerin katledildiği sığınaktan kemiklerini alabilmek içindirendik ve kemik parçaları da olsa onları düşmanınelinden aldık” dedi. Ayten Öztürk’ün Lübnan’da gözaltınaalındıktan sonra 6 ay haber alınmamasına karşı TAYAD’lıAileler’in yaptıkları çalışmalarını anlattı.

Nuriye Gülmen, Kamu Emekçileri Cephesi adınayaptığı konuşmasında yalnızca faşizme karşı değil aynızamanda, direnişlerini desteklemesi gerekirken vazge-çirmeye çalışan KESK’i teşhir etti. Daha sonrasındabaşlattıkları Yüksel Okulu’nun yine KESK tarafından en-gellendiğinden, ancak bütün tasfiye politikalarına rağmendirenişlerini sürdürdüklerinden bahsetti.

Sempozyum, Meral Hır’ın Grup Yorum’a yapılan sal-dırılar hakkında konuşmasıyla sürdü. Tutsak olan vearanan üyelerle aslında hep beraber olduklarını vefaşizme verdikleri en güzel cevabın besteleri olduğunusöyledi. Ekim ayında gerçekleşecek olan “İlle Kavga” in-ternet konserine çağrıda bulundu. Halkın Mühendis Mi-marları adına konuşan Orhan Acar, mühendislik-mimarlığıntanımını halkın mühendis mimarı olarak yapıyor. Herşeyin rant için yapıldığı ülkemizde, halk için yaptıklarıprojelerden bahsetti.

Çözümsüzlüğe mahkum edilen halkımıza, mahalle-lerimize halkın mühendisleri mimarları olma onurunu ta-şıyarak nasıl umut olduklarından ve olabileceklerindensöz eden Orhan Acar, sözlerini “Rant için değil, halk içinmühendislik-mimarlık” sloganı eşliğinde bitirdi.

Bu esnada sempozyumun yapıldığı salona girenTürkan Albayrak,konuşma yapmak üzere davet edildi.Türkan Albayrak, direnerek işini geri almış ve yıllar sonratekrar direnerek kazandığı işinden ‘güvenlik ve evrak so-ruşturması’ bahanesiyle çıkarılmış bir emekçi. Kendinegüveniyor. Direnişinden aldığı güçle yapıyor konuşmasını.Şu sözleri kullanıyor sonrasında, ki biz oldukça aşinayızbuna; Nuriye Gülmen de benzer cümleleri Türkan Albayrakiçin kurmuştu: “Nuriye’nin direnişinden çok etkilendim.Ve tekrar direnişe başladım.”

Ardından Halkın Hukuk Bürosu avukatı Berrak Çağlar;Berkin Elvan’ın, Dilek Doğan’ın, Hasan Ferit Gedik’in,Soma maden katliamında çocuklarını, eşlerini kaybedenailelerin ve daha nice adalete ve evlatlarına hasretemekçi ailenin avukatlığını yapan ve şimdi faşizmin tecritialtında onurunu savunan avukatların mahkemesineçağrıda bulundu.

“Mahkeme, meslektaşlarımızın duruşmalarına SEGBİSile katılmalarını istedi. Fakat meslektaşlarımız buna dadirendiler ve ‘Bu karar savunmanın yüzyüzeliği ilkesine

aykırıdır. Bu kararı kesinlikle kabul etmeyeceğiz, du-ruşmaya getirileceğiz. Getirilmek için de her şekildedireneceğiz.’ diyerek açlık grevine başladılar.

Elbette kazananlar her zaman direnenler olduğu içinkazandılar ve duruşmaya getirilecekler. Yarın BakırköyAdliyesi’nde, saat 10.00’da duruşmalar başlayacak.Herkesi duruşmaları sahiplenmeye davet ediyoruz.” diyenBerrak Çağlar, konuşmasını “Biz kazanacağız” sözüylebitirdi.

Ardından Dev-Genç’in coşkusuyla söz alan RohatKılıç; “Bir Dev-Genç’imiz var... Evinde, sokağında katle-dilenlerin hesabını sormak için halkının silahını kuşanan;Çiğdem’leri, Berna’ları yaratan” diyor. Dev-Genç’in yarattığıkahramanları ardı ardına sıraladıkça, art arda tokatlarpatlatmış oluyor sanki düşmanın suratında. Faşizminson çare yakıp yıktığı Gençlik Federasyonu, işte bir kezde sempozyum salonu içinde mevzii oluyor. Faşizminacizliğini teşhir eden Dev-Genç’li arkadaşımız, “YaşasınDev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler” sloganıyla bitiriyorkonuşmasını.

Gençliğin coşkulu konuşmasından sonra Devrimciİşçi Hareketi’nden Ahmet Serdar Demirtaş, “Yapacağımkonuşmayı DİH’te mücadele etmiş Oğuz Meşe için yapı-yorum” diyerek aldı sözü. Devrimci İşçi Hareketi’nin ör-gütlediği direnişlerden söz etti. Konuşmasında MahirKılıç’ın CHP önünde 2. kez açlık grevi yapacağını hatır-lattı.

Son olarak, mahalleler ile ilgili konuşma yapan AslıhanDiş; OHAL sürecinde mahallelere yönelik saldırılardanve direnişlerden bahsetti.

Sempozyumun 5. ve son oturumu öncesinde kendisininsempozyumda konuşma yapma isteği üzerine mahalledeyaşayan emekli öğretmen Kadir Sütçü, karınca labora-tuvarında yaptığı deprem araştırmalarını bir sunum ileanlattı. Emperyalizmin bilimi dahi kullanıp kendi çıkarınakullandığını söyledi.

SEMPOZYUMUN 5. VE SON OTURUMU; “Ne yap-malı, Çözümümüz nedir” sorularına cevaplar veren ko-nuşmalardan oluştu. Halk Cephesi adına konuşan EzgiKul; önceki oturumda emperyalizmin politikalarından veemperyalizme karşı direnişlerden halihazırda söz ettiğimizi,son oturumda ise emperyalist saldırganlığa karşı neyapmamız gerektiğinden bahsedeceğimizi aktardı.Ardından Konstandina Kartsioti, konuşmasında emper-yalizmi ve hamlelerini iyi tahlil etmemiz gerektiğini belirtti.Sonrasında ise Gianfranco Castellotti ve Stefan Petrov’unkonuşmaları oldu.

Sempozyumun son oturumu böylece sona erdi. Verilençay molasının ardından cemevi önünde bir eylem yapıldı.Basın açıklamasında, Anti-Emperyalist Cephe olarakemperyalizmin ve faşizmin saldırıları ve baskılarınamaruz kalan tüm dünya halklarıyla ve Türkiye’dekitutuklama saldırıları karşısında Halk Cephesi’yle dayanışmavurgulandı. “Bu yolda çok şey öğrendik. Bizler haklıyızve kazanacağız” denildi. Katılımcılar, basın açıklamasınıhep bir ağızdan olanca hınçlarıyla attıkları “KAHROLSUNAMERİKAN EMPERYALİZMİ!” sloganıyla bitirdi.

2 gün 5 oturum şeklinde yapılan sempozyumun biti-minde, “9.ULUSLARARASI EYÜP BAŞ EMPERYALİSTSALDIRGANLIĞA KARŞI HALKLARIN BİRLİĞİ SEM-POZYUMU SONUÇ DEKLARASYONU” okundu.

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz!

Sayı: 84 16 Eylül 2018

337

Page 38: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

BORAN YAYINLARINDANYENİ BİR KİTAP:SAVAŞIYORUZ KAZANACAĞIZ

- Son Bölüm -

Yürüyüş’ün 82. sayısında Boran Yayınları’ndanyeni çıkan Savaşıyoruz Kazanıyoruz kitabının ta-nıtımını yapmış ve bölüm bölüm tanıtmaya başla-mıştık. Bu yazımızda, kitap tanıtımının son bölümünüyayınlıyoruz.

6. Bölümde, Anadolu Örgütlenmesi; Kürdistan,Ege, Karadeniz, İç Anadolu, Marmara, Akdeniz ör-gütlenmesinin faaliyetleri veriliyor.

7. Bölümde, Cephe Gerisi de savaşın bir alanıdırdenilerek Cephe Gerisi’ndeki faaliyetler anlatılıyor.

8. Bölümde, Enternasyonalist mücadele alanıanlatılıyor. UTMP (Uluslararası tecritle mücadele

platformu), Eyüp Baş Anti-Emperyalist Cephe Sem-pozyumları enternasyonalist alanda attığımız somutörnekler oldu.

9. Bölümde, Devrim Silahla Yapılır Silahla Ko-runur denilerek silahlı mücadele örnekleri, halkınadaleti eylemleri DHKC’nin açıklamalarıyla verili-yor.

Devrimci hareket bu alanda da farkını netçizgilerle ortaya koyar. Mahirlerden bu yana çizgisideğişmemiştir. Halka zarar vermeme ilkesini esasalan, silahlı eylemi iktidar perspektifiyle yürüten birpratiğe sahiptir. Anlayışını şu sözlerde somutlar:“silahların gücü çıkardıkları seste değil ideolojisin-dedir”.

Ne uğruna savaşıyoruz? Kim için savaşıyoruz?Kime karşı savaşıyoruz? Silahlı savaş, silahlı eylembu sorulara halkların kurtuluşu için, sınıfsız sömü-rüsüz bir düzen için, sosyalizm için... Silahlarınıemperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe yö-neltir cevaplarını veriyorsa işte o bizim silahlı anla-yışımızdır. İşte o devrime ve halka hizmet eder.Değilse o “silahlı savaş” ne denirse densin düzeninhizmetindedir.

Bu kitapta anlatılan son 10 yıllık süreçteki silahlıeylemlere bakıldığında da bu gerçekler somut netolarak görülecek, devrimci çizgi ile düzen ve ondanetkilenen çizgi arasındaki kalınlık anlaşılacaktır.

Devrimci hareket bu bilinçle silahlı savaşını şe-hirlerden kırlara taşıdı. Halkın umudu olduğunugösterdi bir kez daha...

10. Bölümde, savaşın ihtiyacı olan Yeni Komutanve Yönetici kuşağı anlatılıyor.

Savaş, her koşulda savaşan ve savaştıranyönetici ve komutanlarla büyüyecektir. Bu gerçek,bu ihtiyaç savaşımızın gelinen aşamasında kendiniaçıkça göstermiştir. Yeni bir savaşçı kuşağı yarattık.Şimdi görev yeni bir yönetici ve komutan kuşağıyaratmaktır dedik.

Boran Yayınları’ndan Bir Kitap Daha:SAVAŞIYORUZKAZANACAĞIZ

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!338

Page 39: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Bu komutan ve yöneticilerimizin örnekleriniHasan Selimler, Muharremler, Alişanlar, Şafaklar,Elifler, Leylalar, Bilgehanlarda somutluyorduk.

11. Bölümde, Cepheli Eğitim Tarzını anlatıpDayı’nın şehitliğinden sonra Eğitim Alanında ya-rattığımız örnekler, yeni araçlar anlatılıyor.

Stratejik hedefe yürümek, ideolojik netlik vebirliği sağlamanın yolu eğitimden geçiyordu. Bilimsel,devrimci eğitimin gücüne güvendik, inandık. Eğitimibu temelde ele aldık.

Parti ve Halk okullarını yaratmayı hedefimizekoyduk.

Bilmiyorsan öğren, biliyorsan öğret, eğitim bileninbilmeyene borcudur dedik. Bu ilkeden hareket et-tik.

Eğitimde kendi araçlarımızı yarattık. Okumagünlerinden kart notlarına... kıssadan hisseler,şiirler, atasözleri, film izlemeler, patika çalışmaları,hayat bilgisi ile araçlarımızı zenginleştirdik.

12. Bölümde, son 10 yıllık dönemdeki ürettiğimizpolitikaları yazdık.

Politika üretmek çözüm üretmektir. Ve biz hiçpolitikasız kalmadık. Hayata dair, insana dair hemenher konuda, her sorunda doğruluğu kanıtlanmışve kanıtlanmaya devam eden politikalarımız, çö-zümlerimiz vardı.

Politikalarımızı hayata geçirme noktasında adımattığımızda, emek harcadığımızda, bedelini ödedi-ğimizde gördük ki politikalarımız halk kitlelerindede karşılık buluyor. İnancımız daha da büyüdü.Misyonumuzu kavradık. İdeolojik gücümüzü gör-dük.

Ürettiğimiz her politika hayatın, savaşın, direnişve mücadelelerimizin, ödediğimiz bedellerin, bizzathalkın ve mücadelenin ihtiyaçlarının ürünüdür.

Politikalarımıza bakıldığında, okunduğunda bugerçek görülecektir.

13. Bölümde, Sessiz-Yazısız Tüzüğümüzün ör-nekleri veriliyor.

Tüzük sözlükte şöyle tanımlanır: Herhangi birkurumun ya da örgütün tutacağı yolu ve uygulayacağıhükümleri sırasıyla gösteren maddelerin tümü, ni-zamname, statü.

Dayı, program ve tüzük sorununa savaş örgütügerçeği içinde nasıl baktığımızı çok açık ve netortaya koymuştur. Evet, her zaman özgün bir örgütolduk. Çünkü taklitçi değildik. Özgünlüklerimiz sa-vaşın ihtiyaçlarından doğdu.

Peki Sessiz-Yazısız Tüzük ne anlam ifadeeder?

Sessiz-Yazısız Tüzük, içeriğinden de görüleceğigibi devrimci yaşama, çalışmaya ve düşünceyedair her konudaki bakışımızın, anlayışımızın enözlü ifadesidir. Sessiz-Yazısız Tüzüğümüz, hayatınve devrimci pratiğimizin içinde ortaya çıkmıştır.Sessiz-Yazısız Tüzük, tüm dünya devrimcilerinin,ustalarının pratiğinden alıp ona bizim kattıklarımızdır.Ve bizim dünya devrimcilerine devrettiğimizdir. Ses-siz-Yazısız Tüzük, mücadeleye bakışımızın slo-ganlaşmış ifadesidir.

Sessiz-Yazısız Tüzüğümüzde yazılanlara ba-kıldığında Parti-Cephe’yi Parti-Cephe yapan diğersiyasal anlayışlardan ayıran fark da görülecektir.

Tarih yazmaya devam ediyoruz. Devrim yolundailerliyoruz.

Hasretin o büyük güneSavaşarak varacağızSilahımız söyleyecek son sözüHaklıyız Kazanacağız!

Bitti...

Ne uğruna savaşıyoruz? Kimiçin savaşıyoruz? Kime karşı sa-vaşıyoruz?

Silahlı savaş, silahlı eylem busorulara halkların kurtuluşu için,sınıfsız sömürüsüz bir düzen için,sosyalizm için...

Silahlarını emperyalizme, faşiz-me ve her türden gericiliğe yöneltircevaplarını veriyorsa; işte o bizimsilahlı anlayışımızdır. İşte o dev-rime ve halka hizmet eder.

Değilse o “silahlı savaş” ne de-nirse densin düzenin hizmetin-dedir.

Sayı: 84 16 Eylül 2018

Kayıplar, İşkencelerle Korku İmparatorluğu Kurulmasına İzin Vermeyeceğiz! 39

Page 40: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

24 Eylül - 30 Eylül

Elmas YALÇIN,Fuat ERDOĞAN,İsmet ERDOĞAN:28 Eylül 1994’te İs-

tanbul Beşiktaş’ta bu-lunan Arzum Kafe’depolis tarafından katle-dildiler. Üçü de Dev-

rimci İşçi Hareketi Komitesi’nde yer alan devrimcilerdi.Elmas Yalçın, 1960 Sivas Divriği doğumludur. 1978-79’da

lise yıllarında devrimci oldu. 1986’da İstanbul’da örgütlü müca-delede yerini aldı. BEMSEN’in kurucularındandı.

Fuat Erdoğan, 1962 Denizli Acıpayam Dedebağı Köyü do-ğumludur. Hukuk Fakültesi öğrencisiyken mücadeleye katıldı.Avukat olarak düzenin değil, halkın adaletinin temsilcisi oldu.

İsmet Erdoğan, 1968 Sivas Yıldızeli doğumludur. KayseriErciyes Üniversitesi öğrencisiyken mücadeleye katıldı. 1990’daİstanbul Belediyesi’nde atölye şefi olarak mücadelesini sürdürdü.

Elmas Yalçın Fuat Erdoğan İsmet Erdoğan

Derya Devrim AĞIRMAN,Mustafa İŞERİ, Salih ÇINAR,Sebahattin YAVUZ,Songül KOÇYİĞİT:29 Eylül 2004’te Tokat İli Yağmurlu

Beldesi kırsal alanında gerillalarla oligarşininaskeri güçleri arasında çıkan çatışmadaşehit düştüler. Bir görev nedeniyle bölgedebulunan Cephe üyesi, Çorap Emekçileri

Derneği (ÇEM-DER) başkanı Salih Çınar ise sağ yaka-landıktan sonra infaz edildi. Uzun yıllar boyunca dağlardatüm zorluklara göğüs gererek devrim ve sosyalizmbayrağını taşıdılar. Umudu büyüttüler Karadeniz’in yoksulköylerinde. Beş gerilla; yılların tecrübesiyle, sınıf kinleriyle,devrimci coşkularıyla direndiler. Songül Koçyiğit 11 yıl,Sebahattin Yavuz 10 yıl, Mustafa İşeri 10 yıl, DeryaDevrim Ağırman ise 6 yıldır dağlardaydılar.

Sebahattin Yavuz, 1973 doğumludur. Aslen Erzin-can-Kemahlı olup, Tokat Almus İlçesi Mescit Köyü’ndedoğup büyüdü. 1990 başlarında mücadeleye katıldı.

Songül Koçyiğit, 1973’te Sivas Ulaş İlçesi, KurtlukayaKöyü’nde doğdu. 1991’de örgütlü mücadeleye, Eylül1993’te gerillaya katıldı.

Mustafa İşeri, 1971’de Tokat’a bağlı Almus İlçesininDurudere Köyü’nde doğdu. Mücadeleye 1989’da Küçü-karmutlu’da başladı. 1994 Kasım’ında gerillaya katıldı.

Derya Devrim Ağırman, 1981 İstanbul doğumludur.16 yaşındayken devrimci harekete sempati duymayabaşladı. 17 yaşında dağlarda savaşçı oldu.

Salih Çınar, Tokat Almus İlçesinin Kınıklı Köyü’ndedoğdu. 1998’den bu yana mücadele içindeydi. ÇorapEmekçileri Derneği’nin (ÇEMDER) başkanıydı.

D. Devrim Ağırman Mustafa İşeri Salih Çınar Sebahattin Yavuz

Songül Koçyiğit

Fatma SÜZEN, Kayhan TAZEOĞLU:29 Eylül 1992’de İstanbul Beylerbe-

yi’nde bulundukları üssün ölüm man-gaları tarafından kuşatılması üzerine,üslerini, SDB savaşçılarına yaraşır birtarzda savunarak şehit düştüler.

Fatma Süzen, 1972 Konya/Akşehirdoğumluydu. Yoksul bir emekçi aileninkızı olarak, Manisa’da büyüdü. Mücade-

leyle 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi iken,dernek çalışmaları sırasında tanıştı. Ve Dev-Genç’li oldu. ‘91 Mayıs’ındanitibaren yeraltına geçti. ‘92 başında SDB savaşçısı olarak görev aldı.

Kayhan Tazeoğlu, 1970 Bayburt doğumludur. Kayhan, yoksulbir emekçi ailenin çocuğuydu. Mesleği elektronikçilikti. Yaşamıhep çalışmakla geçti. ‘89 sonunda devrimci mücadeleyle tanıştı.‘90 1 Mayıs’ında gözaltına alındı. İşkencecilerle ilk karşı karşıyagelişinde onları yenilgiye uğrattı. Giderek daha çok, daha güçgörevler üstlendi. Eğitim sürecinden sonra SDB’li oldu.

Fatma Süzen Kayhan Tazeoğlu

Ayşe BAŞTİMUR: 1967 Balıkesir-Bigadiç doğumludur.

1987’de örgütlü ilişkiler içinde yer aldı.Türk Hemşireler Derneği’nde görevlerüstlendi. Mücadele içinde çeşitli görevlerüstlendikten sonra, ‘92’de tutsak düştü. FTiplerine karşı, Çanakkale 1. Ölüm OrucuEkibi’nde yer aldı. 19 Aralık katliamını,

zorla müdahale işkencesini yaşadı. Tahliye sonrası,direnişini dışarıda Özlem Durakcan’la yan yana sürdürdü.28 Eylül 2001’de ölümsüzleşti.

“Mücadele konusundaki ısrarım yaşadığım yoksulluktandolayı düzene duyduğum kin ve öfkemdendir.” Songül Koçyiğit

Ayşe Baştimur

Hasan Ferit GEDİK:İstanbul Gülsuyu mahallesinde uyuşturucu çe-

telerine karşı verilen mücadelede polis destekliuyuşturucu çetelerinin saldırısı sonucunda 30 Eylül2013’te şehit düştü. 28 Eylül günü Halk Cephesi ta-rafından İstanbul Gülsuyu’nda yozlaşmaya karşı biryürüyüş düzenlendi. Bu eylemde çeteler Halk Cep-helilerin üzerine ateş açtı. Ertesi gün, 29 Eylül’de

Halk Cepheliler saldırıyı protesto ederken polis destekli çeteler busefer arabayla gelip kitleyi arkadan tarayıp kaçtılar. Bu saldırıdaHasan Ferit Gedik’in kafasına 4, boynuna 1 ve sırtına 1 kurşunisabet etti. Kaldırıldığı hastanede 30 Eylül’ün ilk saatlerinde şehitdüştü. Uyuşturucuya karşı mücadelede bayrağımız oldu.

Hasan Ferit Gedik

Ali Rıza DEMİR:9 Kasım 1973’te Adıyaman’ın Merkez Gökçay (Ka-

rikan) Köyü’nde doğdu. 1991’de İTÜ Tekstil Mühendisliğiöğrencisiyken devrimci hareketin saflarında mücadeleyekatıldı. 1994’te tutsak düştü. F Tipi saldırısına karşı 1.Ölüm Orucu Ekibi’nde yer aldı. Sakat bırakılıp tahliyeedildi. O ihanetin bataklığını değil, direnmenin onurunuseçti. Katliamlara, zorla müdahalelere, tahliyeye, polisle

işbirliği yapan ailesine karşı 343 gün boyunca direnerek, 27 Eylül2001’de Armutlu’da kahramanlar kervanına katıldı.

Ali Rıza Demir

Page 41: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

Hasan Veli AŞIKÇI:1977’den itibaren

devrimci hareketinBalat, Fener, Ayvan-saray Bölgesi’ndekiçalışmalarında yeraldı. 12 Eylül sonrasıKabakoz ve MetrisHapishaneleri’nde kal-

dı. Tahliyesinden sonra da müca-delesini sürdürdü. 29 Eylül 1987’dehastalığı sonucu aramızdan ayrıldı.

Hasan Veli Aşıkçı

Merhaba, Ben Özlem Durakcan. 19 yaşında bir

gencim. Ülkemizde ve dünyanın pek çokyerinde var olan eşitsizliğe, sömürüye,adaletsizliğe karşıyım. İnsanca yaşaya-bileceğimiz bir ülke istiyorum.

1982’de Çorum’da doğdum. Demokrat,duyarlı bir çevrede büyüdüm. Ahlaksızlığın,namussuzluğun, hırsızlığın, dolandırıcılığınyüceltildiği bir dünyada, insanı insanlığındançıkaran her türlü yozluğa karşı bir şeyleryapmam gerekiyordu. Özellikle hapisha-nelerde üç mevsimdir süren direnişi, ölüm-lere karşı kayıtsızlığı gördüğümde bende bu sürece dahil olmalıyım dedim.

Gerçekten bir insan olarak dönüp bakmak lazım onlara...Nasıl yaşadıklarına, neyi amaçladıklarına, ne için öldüklerine...

... İnsan olmanın gereği; düşünmek, sorgulamak ve onagöre davranmaktır. Herkes üç mevsimdir yaşanan direnişidüşünüp sorguladığında bu direnişin kendi direnişi, kendihakları için olduğunu görecektir.

... Hapishanelerde, hastanelerde, direniş evlerinde her anölümle karşı karşıya olan direnişçiler için“ölümü kutsuyorlar, ölmekle bir şey kazanıl-maz, zaten ölmemizi istiyorlar” diyenlere, sizde bir şeyler yapın ki bu insanlar ölmesin di-yorum.

Demokratik kitle örgütlerine, insan haklarısavunucularına, sendikacılara, tek tek duyarlıinsanlara sesleniyorum. Bu direniş sizin di-renişinizdir. 9 ay, 3 mevsimdir bir tarih yazılıyor.Eğer daha çok insan ölmesin, sakat kalmasınistiyorsanız siz de bir şeyler yapın. Direnişçilerdışarıda, yanı başınızda... Kayıtsız kalmayın.

Özlem Durakcan17.07.2001

Özlem Durakcan’ın Tutuklu Aileleri BülteniAnkara Temsilciliği’nde ölüm orucuna başladığıgün yaptığı açıklama:

Makbule SÜRMELİ:28 Eylül 1992 gecesi, İçerenköy’de

bulunduğu evde kuşatıldığında çatışarakşehit düştü. 1966 Muş Varto doğumluMakbule, Ankara Cebeci Sağlık MeslekLisesi’nde mücadeleye katıldı. 89 1 Ma-yısı’nda tutsak düştü. Tahliyesindensonra Türk Hemşireler Derneği’nde ça-

lıştı. 90 ortalarından itibaren farklı görevler üstlendi.

Ahmet BAŞÇAVUŞ,Nurettin TOPAL:

27 Eylül 1992’deSivas’ın Zara Büyük-güney Köyü’nde oli-garşinin askeri güç-leriyle girdikleri ça-tışmada şehit düş-

tüler. Nurettin Topal, 1972 Sivas Hafik doğumludur.1989’da İstanbul’da mücadeleye katıldı. ÇiftlikHalk Kültür Dayanışma Derneği’nde çalıştı.Ahmet Başçavuş, Denizli Tavas doğumludur. 10yaşındayken Belçika’ya gitmiş, 14-15 yaşlarındayurtdışında mücadeleye katılmıştı. Avrupa’nın“nimet’leri, yoz yaşam ve kültürü onun için değildi.O ülkesi için savaşmak istiyordu. Tıpkı Fintözgibi. Gönlünde hep kırlar vardı.

Ahmet Başçavuş Nurettin Topal

Zeynep Arıkan GÜLBAĞ:1968 Malatya Hekimhan doğumludur. 1986-87’de İstanbul

Üniversitesi’nde öğrenciyken katıldı mücadeleye. Yaklaşık 5yıl Dev-Genç içinde çeşitli görevler aldı. ‘92’de, BüyükDireniş’te ölümü birlikte kucaklayacakları Kazım Gülbağ ileevlendi. Daha sonra İstanbul SPB Komutanı olarak müca-delesini sürdürürken tutsak düştü. Harbiye Orduevi’ne LAW’lasaldırı düzenlemekten yargılanmıştı. Tutsaklık koşullarındaki

Büyük Direniş’te bedenini silah yaptı. Ölüm orucunda hastane hastane do-laştırılırken Mengeleler’e karşı direndi. Tahliye edildiğinde Armutlu direnişmahallesinde direnişini sürdürerek 27 Eylül 2001’de ölümsüzleşti.

Z. Arıkan Gülbağ Makbule Sürmeli

24 Eylül1996 Diyarba-kır Hapisha-nesi Şehitleri:Mehmet AS-LAN, Kadri DE-MİR, Edip DÖ-

NEKÇİ, M. Nimet ÇAKMAK, Erkan Hakan PERİ-ŞAN, Rıdvan BULUT, Hakkı TEKİN, MehmetKadri GÜMÜŞ, Cemal ÇAM, Ahmet ÇELİK; 24Eylül 1996’da, oligarşinin planlı bir şekilde ger-çekleştirdiği saldırıda, Diyarbakır’da özel timlertarafından demir çubuk, cop ve kalaslarla dövülerekkatledildiler.

Anıları Mirasımız

F. Yılmaz GÜVEN:1959 doğumlu-

dur. 1 Ekim1979’da İstanbulBahçelievler’de fa-şistlerle çıkan birçatışmada bıçakla-narak katledildi.F. Yılmaz Güven

Yüksel GENÇ:Devrimci bir

görevi yerine geti-rirken 28 Eylül1980’de silahınınateş alması sonucuaramızdan ayrıldı.

Yüksel Genç

Özlem DURAKCAN:1982 Çorum doğum-

ludur. Lisenin ilk yılların-dan itibaren mücadeleiçinde yer aldı. 1996’danbaşlayarak, tüm 1 Ma-yıslar’da, Newrozlar’da,8 Martlar’da kavganın

içinde oldu. Ülkemizde Gençlik dergi-sinde muhabirlik yaptı. TAYAD’ın dü-zenlediği eylemlerin çoğunda yer aldı.Ve nihayetinde “Bu ülkede zulüm varsa,direniş de var” diyerek ölüme yattı. Tu-tuklu Aileleri Bülteni Ankara Temsilcili-ği’nde başladığı direnişte 28 Eylül2001’de ölümsüzleşti.

Özlem Durakcan

Özlem Durakcan’ın Bir ŞiiriRotası çizilmemiş gemiyeyardım etmez hiçbir rüzgarOysa rota çizildi mi bir kezAsılmak gerek küreklereDinliyoruzkah işin zorluğunu aşarakkah sevinçten ve efkardan coşarak

Bağırıyoruz!Bu gemi güneşe ulaşacak!

Özlem Durakcan

Bülent KARATAŞ:Dersim Hozat Türk

Taner Köyü, 1974 do-ğumlu olan Bülent; evlive iki çocuk babasıydı.Hayvancılıkla ve kahve-hanelerde çalışarak ge-çimlerini sağlıyordu. Dev-

rimcilere yardım ettiği için, 1997 yılındakısa süreli tutsaklık yaşadı. 27 Eylül2007’de odun toplamak için gittiği or-manda özel TİM tarafından katledildi.

Bülent Karataş

Page 42: yuruyus.biz@gmail.com BİTİRİLMEK İSTENİYOR!yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY084.pdf · 38 Boran Yayınları’ndan bir kitap daha: Savaşıyoruz Kazanacağız-3 ... Yakın tarih,

� ALMANYAMannheim’da Konser

Çalışmaları SürüyorManheim merkezindeki işlek

caddelerde konsere çağrı amaçlıafiş ve pullar yapıştırıldı. ‘Tüm hal-kımızı 29 Eylül’de bizimle birlikteIrkçılığa ve Yozlaşmaya Karşı TekSes Tek Yürek olmak için çağırı-yoruz!’ denildi.

Köln’de Sonnur Demiray İçinÇadır Direnişi 58. Gününde

30 Ağustos 2018 Perşembegünü Köln Ossendorf Hapishaneidaresi ile bir görüşme gerçekleşti.Hapishane idaresi, direniş saye-sinde ilk kez Sonnur’un eşi ve avu-katıyla görüştü.

Dortmund:Halk Cepheliler, 12 Eylül günü

Ayten Öztürk’e yapılan işkenceyiteşhir etmek için Lübnan ve Türkiyekonsolosluklarını aradı.

Frankfurt, SchwabischGmünd, Heidenheim, Wiesba-den, Aalen, Rüsselsheim,Darmstadt, Schwetzingen,Karlsruhe, Darmstadt üniversi-tede, Ober Ramstadt, Groß Zim-merdorf ve Roßdorf’da KonserÇalışmaları Devam Ediyor

29 Eylül’de Frankfurt’ta IrkçılığaKarşı konseri yapılacak. Konsereçağrı için afişler asıldı, ziyaretler

gerçekleştirildi.Frankfurt,

Karlsruhe, Hei-denheim, Wi-esbaden veçevresinde deAlevi Dernek-leri, aileler veesnaflar ziyaretedilerek 29 Ey-lül’deki GrupYorum konse-rine davet edil-di.

Gülaferit’leDayanışmaGrubuBerlin’deDirenişeDevam Ediyor

Gülaferit’le Da-yanışma Grubu 10Eylül’de BerlinA l e x s a n d e r p -latz’da eyalet baş-bakanlık önündekieylemlerine de-vam etti. Eylemde “Gülaferit’e Öz-gürlük” pankartı ve Gülaferit’in ta-leplerinin olduğu dövizler açıldı.Bugün HHB avukatlarının Türki-ye’de duruşmalarının başlamasıüzerine Almanca “Türkiye’deki tut-sak avukatlara özgürlük” döviziaçıldı.

� AVUSTURYAAvusturya Anadolu Federasyonu

3 Eylül günü, Türk konsolosluğuönünde, Ayten Öztürk için eylemyaptı.

� İSVİÇREBasel2 Eylül günü, Boran Kültür Mer-

kezi’nde kahvaltıda bir araya gelindi.Yozlaşma konulu sohbetlerin ar-

dından, 29 Eylül’de Frankfurt’tayapılacak Grup Yorum konserineçağrı yapıldı.

� HOLLANDATürkiye’ye çevirmenlik için gi-

den ve tutuklanan Ekrem Deniz’inevine giden Halk Cepheliler geçmişolsun ziyaretinde bulundu. ZiyareteAyten Öztürk’ün yakınları da katıldı.

Teslim Alınamayan Özgür Tutsaklara İşkence ve SaldırılarDevam Ediyor

Tekirdağ İnfaz Hakimliği’nde 6 Eylül’de, Özgür Tutsak SinanÇam ve Hasan Karapınar’a adliye önünde slogan attıkları gerek-çesiyle işkence yapıldı. Özgür Tutsaklara işkenceler hala devamediyor.

Samandağ Esnaf Meclisi: Tüm Halk Kesiminin

Kurtuluşu İçin Meclislerde ÖrgütlenelimHatay Samandağ’da, 31 Ağustos’ta Esnaf Meclisi, döviz ile

kira ve satış sözleşmelerine karşı, Samandağ’da esnaf çalışmasıyaptı. 250 bildiri dağıtıldı.

Av ru pa’da

Ayten Öztürk 6 Ay Boyunca İşkenceye Direndi!42

Köln

Berlin

Frankfurt

Avusturya