glukozinolatlar - farmakognozi notları eczacı yasin doğan

3
GLUKOZİNOLATLAR Amino asit türevi olan etkili madde gruplarından bir diğeri de glukozinolatlardır. Bunlar aynı zamanda kükürtlü glükozitler veya S glikozitleri olarak da isimlendirilirler. Başlıca Brassicaceae familyasına ait bitkilerde glikozinolatlara rastlanmaktadır. Glukozinolatların isimlendirilmesinde genelde 2 kurala uyulmaktadır. 1)Birinci kuralda bitkinin isminden kaynaklanan bir kök kelimeye gluko- ön eki takılarak isimlendirilmektedir. 2)İkinci kuralda ise bir kök kelime seçilir ve buna daima glukosinolat son eki getirilir. Glukozinolatlar temelde bir aglikon, bir sülfat ve bir glikoz olmak üzere 3 kısımdan meydana gelmiştir. Glukozinolatlardaki çeşitlilik ve değişiklikler, söz konusu moleküllerin prekürsörleri olan amino asitlerin farklı oluşlarından kaynaklanır. Glukozinolatların hidrolizi Glukozinolat içeren bitkilerin dokuları yaralandığında veya parçalandığında bu bitkilerde doğal olarak daima bulunan bir tiyoglukozidaz enzimi olan mirozinaz enzimi tarafından bu bileşikler hidroliz edilirler. Bu hidroliz sonucu aglikonu serbestleşir. Ancak bu aglikon stabil olmadığı için bir dizi reaksiyon sonucu farklı bileşiklere çevrilirler. Glukozinolatların farmakolojik etkileri: 1)Brassicaceae familyasına ait bir çok tür otlayan hayvanlar tarafından gıda olarak tüketilmektedir. Ayrıca bu familyaya ait bir çok bitki gıda olarak insanlar tarafından da tüketilmektedir. Bu bitkileri aşırı tüketen bireylerde tiroid hipofonksiyonuna bağlı guatr geliştiği görülmüştür. Bunun nedeni hidroliz sonucu oluşan tiyosiyanat bileşikleri iyot pompaları üzerinde iyot iyonu ile kompetatif olarak yarışarak tiroid bezine giren iyot miktarını azaltmalarıdır ve drog bu yolla guatrojenik etkinlik gösterirler. İyot bakımından fakir ve Brassicaceae familyası üyeleri bakımından zengin bir diyet uygulayan toplumlarda guatr oldukça sık rastlanan bir hastalıktır. 2)Glukozinolatların en önemli etkilerinden biri de antikanserojenik etkileridir. Yapılan bir çok araştırma glukozinolatların bu etkinlikleri doğrulamaktadır. Glukozinolatların bu etkisi detoksifikasyonda rol oynayan faz II enzimlerini (kinon redüktaz, glutatiyon S-transferaz ve UDP-glukoronozil transferaz) aktive etmesine bağlıdır. 3)Diğer bir etkileri ise lokal olarak uygulandıklarında rubefasiyan etki gösterirler. Glikozinolat içeren droglar: 1)Semen sinapis nigrae Yabani olarak yetişen Brassica nigra başta olmak üzere diğer bazı brassica türlerinin olgun tohumlarıdır. Siyah hardal tohumu esas olarak %20 oranında müsilaj ile %30 oranında erusik, oleik ve linoleik asit gibi doymamış yağ asitleri içerir. Ayrıca glukozinolatlarca da zengindir. Kükürtlü glikozitlerin en tanınmışı sinigrozit veya alilglukozinolat adıyla bilinir ki bunun oranı %1-2 dir. Bu glikozinolatların hidrolizi sonucunda alilizotiyosiyanatlar oluşur. Etkileri: 1)Alilizotiyosiyanatlar deride batma hissi ve rubefasiyan etki oluştururlar. Ancak uzun süreli temasta bulunulursa deri lezyonları medyana gelebilir. 2)Hardal koku ve tat duyularını etkiler. Tükürük salgısını, mide sıvı sekresyonunu ve barsak peristaltizmini arttırarak sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca kolagog etkisi de sindirimi kolaylaştırıcı etkisine katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle belirtilmektedir ki hardal baharat olarak tüketilmektedir. Bu maksatla ince öğütülüp yağsızlaştırıldıktan sonra su, sirke, yağ, karabiber, karanfil, karaturp ve kapari gibi bazı baharatlarla karıştırılarak değişik lezzetlerde hardallar hazırlanır. Hazırlanış sırasında, glukozinolatların enzimatik hidroliz sonucu alilizotiyosiyanatlar teşekkül eder. Bu nedenle hardal keskin bir lezzete sahiptir. 3)Drogun ayrıca antimikrobiyal aktiviteye de sahip olduğu kanıtlanmıştır. Kullanılışı: Semen sinapis nigrae yakı gibi bazı farmasötik şekillerin hazırlamasında rubefasiyan etkisinden dolayı kullanılır. Semen sinapisten elde edilen hardal unu hafif ılık su ile muamele edilerek macun haline getirilerek bir bez yardımıyla sargı şeklinde istenile bölgeye uygulanır. Hardal ununun ıslatılması sırasında Eczacı Yasin DOĞAN

Upload: ege-ueniversitesi-eczacilik-fakueltesi

Post on 18-Jun-2015

187 views

Category:

Health & Medicine


9 download

DESCRIPTION

Glukozinolatlar - Farmakognozi Notları Eczacı Yasin Doğan wwww.yasindoğan.com.tr

TRANSCRIPT

Page 1: Glukozinolatlar - Farmakognozi Notları Eczacı Yasin Doğan

GLUKOZİNOLATLAR Amino asit türevi olan etkili madde gruplarından bir diğeri de glukozinolatlardır. Bunlar aynı zamanda kükürtlü glükozitler veya S glikozitleri olarak da isimlendirilirler. Başlıca Brassicaceae familyasına ait bitkilerde glikozinolatlara rastlanmaktadır. Glukozinolatların isimlendirilmesinde genelde 2 kurala uyulmaktadır. 1)Birinci kuralda bitkinin isminden kaynaklanan bir kök kelimeye gluko- ön eki takılarak isimlendirilmektedir. 2)İkinci kuralda ise bir kök kelime seçilir ve buna daima glukosinolat son eki getirilir. Glukozinolatlar temelde bir aglikon, bir sülfat ve bir glikoz olmak üzere 3 kısımdan meydana gelmiştir. Glukozinolatlardaki çeşitlilik ve değişiklikler, söz konusu moleküllerin prekürsörleri olan amino asitlerin farklı oluşlarından kaynaklanır. Glukozinolatların hidrolizi Glukozinolat içeren bitkilerin dokuları yaralandığında veya parçalandığında bu bitkilerde doğal olarak daima bulunan bir tiyoglukozidaz enzimi olan mirozinaz enzimi tarafından bu bileşikler hidroliz edilirler. Bu hidroliz sonucu aglikonu serbestleşir. Ancak bu aglikon stabil olmadığı için bir dizi reaksiyon sonucu farklı bileşiklere çevrilirler. Glukozinolatların farmakolojik etkileri: 1)Brassicaceae familyasına ait bir çok tür otlayan hayvanlar tarafından gıda olarak tüketilmektedir. Ayrıca bu familyaya ait bir çok bitki gıda olarak insanlar tarafından da tüketilmektedir. Bu bitkileri aşırı tüketen bireylerde tiroid hipofonksiyonuna bağlı guatr geliştiği görülmüştür. Bunun nedeni hidroliz sonucu oluşan tiyosiyanat bileşikleri iyot pompaları üzerinde iyot iyonu ile kompetatif olarak yarışarak tiroid bezine giren iyot miktarını azaltmalarıdır ve drog bu yolla guatrojenik etkinlik gösterirler. İyot bakımından fakir ve Brassicaceae familyası üyeleri bakımından zengin bir diyet uygulayan toplumlarda guatr oldukça sık rastlanan bir hastalıktır. 2)Glukozinolatların en önemli etkilerinden biri de antikanserojenik etkileridir. Yapılan bir çok araştırma glukozinolatların bu etkinlikleri doğrulamaktadır. Glukozinolatların bu etkisi detoksifikasyonda rol oynayan faz II enzimlerini (kinon redüktaz, glutatiyon S-transferaz ve UDP-glukoronozil transferaz) aktive etmesine bağlıdır. 3)Diğer bir etkileri ise lokal olarak uygulandıklarında rubefasiyan etki gösterirler. Glikozinolat içeren droglar: 1)Semen sinapis nigrae Yabani olarak yetişen Brassica nigra başta olmak üzere diğer bazı brassica türlerinin olgun tohumlarıdır. Siyah hardal tohumu esas olarak %20 oranında müsilaj ile %30 oranında erusik, oleik ve linoleik asit gibi doymamış yağ asitleri içerir. Ayrıca glukozinolatlarca da zengindir. Kükürtlü glikozitlerin en tanınmışı sinigrozit veya alilglukozinolat adıyla bilinir ki bunun oranı %1-2 dir. Bu glikozinolatların hidrolizi sonucunda alilizotiyosiyanatlar oluşur. Etkileri: 1)Alilizotiyosiyanatlar deride batma hissi ve rubefasiyan etki oluştururlar. Ancak uzun süreli temasta bulunulursa deri lezyonları medyana gelebilir. 2)Hardal koku ve tat duyularını etkiler. Tükürük salgısını, mide sıvı sekresyonunu ve barsak peristaltizmini arttırarak sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca kolagog etkisi de sindirimi kolaylaştırıcı etkisine katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle belirtilmektedir ki hardal baharat olarak tüketilmektedir. Bu maksatla ince öğütülüp yağsızlaştırıldıktan sonra su, sirke, yağ, karabiber, karanfil, karaturp ve kapari gibi bazı baharatlarla karıştırılarak değişik lezzetlerde hardallar hazırlanır. Hazırlanış sırasında, glukozinolatların enzimatik hidroliz sonucu alilizotiyosiyanatlar teşekkül eder. Bu nedenle hardal keskin bir lezzete sahiptir. 3)Drogun ayrıca antimikrobiyal aktiviteye de sahip olduğu kanıtlanmıştır. Kullanılışı: Semen sinapis nigrae yakı gibi bazı farmasötik şekillerin hazırlamasında rubefasiyan etkisinden dolayı kullanılır. Semen sinapisten elde edilen hardal unu hafif ılık su ile muamele edilerek macun haline getirilerek bir bez yardımıyla sargı şeklinde istenile bölgeye uygulanır. Hardal ununun ıslatılması sırasında

Eczacı Y

asin

DOĞAN

Page 2: Glukozinolatlar - Farmakognozi Notları Eczacı Yasin Doğan

glukozinolatlar hidrolize uğrayarak alilizotiyosiyanatlar oluşur. Bu bileşikler rubefasiyan etki oluşturur ve uygulandığı bölgede yakıcı bir his oluşturarak o bölgeye kanı toplar. Bu nedenle semen sinapis haricen kompres ve yakı halinde kronik-dejeneratif eklem hastalıklarında ve yumuşak doku romatizmalarına karşı kullanılmaktadır. Ayrıca solunum yolu enflamasyonlarında da kullanılabilirler. 2)Semen raphani ve radix raphani Burda esas olarak konu edilmesi gereken bitki raphanus sativus var. niger yani kara turp adlı bitkidir. Bitkinin karakteristik etkili maddesi kükürtlü glikozitlerdir, yani glikozinolatlardır. Bu bileşikler droğun ve bitkinin karakteristik kuvvetli kokusundan da sorumludur. Ana bileşik glukobrassin adlı bir maddedir. Söz konusu bileşik stabil olmayıp, bitkide bulunan mirozinaz enziminin etkisi ile izotiyosiyanat’a parçalanır. Etkileri: Yapılan araştırmalarda droğun kolagog (safrayı kasarak var olan safranın salgılanmasını sağlar) ve GİK motilitesini arttırıcı bir özelliğe sahip olup, ayrıca antibakteriyel etkisi de vardır. Drog kolagog etkisinden dolayı sindirim yetersizliğinde ve yemek sonrası şişkinlik duyusunun önlenmesinde kullanılır. Ayrıca, antibakteriyel etkisi nedeniyle enfeksiyona bağlı boğaz ağrısı ve öksürük gibi rahatsızlıklarda da kullanılır. 3)Brassica oleracea var. İtaliana (brokoli) ve Brassica oleracea var. Capitata (lahana) Brassicaceae familyasına ait bitkilerdir. Dahil oldukarı Brassicaceae familyasındaki bitkilerin kanser riskini azaltabilecekleri ileri sürülmüştür. Glukozinolatların bu etkisi detoksifikasyonda rol oynayan faz II enzimlerini (kinon redüktaz, glutatiyon S-transferaz ve UDP-glukoronozil transferaz) aktive etmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.. KÜKÜRTLÜ BİLEŞİKLER İÇEREN DİĞER DROGLAR 1)Bulbus allii sativi Bulbus allii sativi yanı sarımsak ülkemizde dahil birçok ülkede zirai kültürü yapılan Allium sativum bitkisinin taze veya kurutulmuş soğanlarıdır. Sarımsağın ana içerik maddeleri kükürtlü bileşiklerdir. Taze ve parçalanmamış yada hasara uğratılmamış drog kokusuz bir kükürtlü bileşik olan aliin içermektedir. Ancak sarımsak dişleri ezildiğinde, kıyıldığında veya parçalandığında drogda doğal olarak bulunan aliinaz enzimi alliin’i parçalayarak sarımsağa karakteristik kokusunu veren allisin’i meydana getirir. Allisin’de dayanıksızdır. Oda ajoenler adını verdiğimiz kondensasyon ürünlerine dönüşürler. Sarımsak dişleri çiğnenmeden yada ezilmeden bir bütün olarak tüketildiğinde içerdiği alliin’den allisin ve ajoenler oluşamaz. Sarımsağın sahip olduğu pek çok etkinin allisin ve ajoenlerden kaynaklandığı gösterilmiştir. Bu nedenle sarımsağın bu etkileri gösterebilmesi için sarımsak soğanlarının parçalanarak, ezilerek veya doğranarak tüketilmesi gerekir. Etkileri: 1)Antihelmentik etki: Sarımsak içerdiği allisinden dolayı antihelmentik etkinlik göstermektedir. 2)Antibiyotik etki: Allisin enfeksiyon yapan mikroorganizmaların dokuları istila etmek için kullandıkları sistein proteinaz enzimlerini, yine mikroorganizmaların kendi sindirimleri için kullandıkları alkol dehidrogenaz enzimini inhibe edebilir. Allisin'in bu enzimler üzerindeki inhibitör etkisi onun antibiyotik etkinliğinin mekanizmasını açıklayabilir. Sarımsağın pek çok bakteri ve mantar üzerinde inhibitör etkisi gösterilmiştir. Halk arasında özellikle ayak ve saçlarda görülen mantar enfeksiyonlarına karşı geçmişte olduğu gibi günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır. 3)Antihiperlipidemik etki: Sarımsak gerek LDL düzeyini düşürerek, gerek HDL düzeyini yükselterek plazma lipid düzeylerini düşürmektedir. Bu etkisinin hepatik HMG-CoA Redüktaz inhibisyonu ile oluştuğu düşünülmektedir. Antihiperlipidemik etkiden allisin ve ajoenlerin sorumlu olduğu görülmiştir. 4)Antitrombositik etki: Antiagregan etkinliğin ajoenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Trombositlerin etkinliğini inhibe ederek trombüs oluşumunu azaltacak doğal bir ilaç olduğu düşülmektedir. 5)Antihipertansif etki:

Eczacı Y

asin

DOĞAN

Page 3: Glukozinolatlar - Farmakognozi Notları Eczacı Yasin Doğan

Hayvanlar üzerinde yapılan in vivo deneylerde sarımsak soğanları ekstresinin intragastrik yoldan uygulanması kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir. Kan basıncında %7-20 oranında düşme yaptığı değişik araştırmalarda gösterilmiştir. 6)Hipoglisemik etki: Hipoglisemik etkisi bazı çalışmalarda gösterilmiş olsa da, yeterli çalışma ile doğrulanamadığı için bu etkisi tartışmalı olarak kabul edilir. Farmakokinetiği: Kuru sarmısak allisin içermez, fakat allisin'in öncü maddesi olan alliin ile alliin'i allisin'e dönüştürmekten sorumlu alliinaz enzimi içerir. Ancak bu enzimetik dönüşüm midenin asit ortamında gerçekleşemez. Bu nedenle kuru sarmısak içeren farmasötik dozaj şekilleri midenin asit ortamından korunacak şekilde enterik kaplanmış olmalıdır. Ayrıca sarımsak direkt tüketilecek ise ezilerek veya çiğnenerek tüketilmelidir. Bitkisel otoritelerce: Alman E Komisyonu sarımsağı hiperlipidemi ve yaşa bağlı vasküler değişikliklere karşı diyette yapılan uygun düzenlemeleri desteklemek üzere onaylamıştır. ESCOP klinik araştırma sonuçlarına dayanarak, sarmısağı ateroskleroz profilaksisi ve diyetteki düzenlemelerle yeteri kadar iyileştirilemeyen hiperlipidemi durumlarının tedavisi için onaylamıştır. ESCOP, yeterli klinik verilerle desteklenmemesine rağmen sarmısağın geleneksel olarak öksürük, soğuk algınlığı, nezle ve rinit tedavisi için de kullanıldığını belirtmiştir. Uyarılar: -Çeşitli cerrahi operasyonlar öncesi ve sonrasında yüksek dozda yada fazla sarımsak tüketilmesi postoperatif kanama riskini arttırdığı için bu durumlarda fazla tüketilmemelidir. -Warfarin ve antitrombositik ilaç tedavisi gören hastalarda kanama zamanının daha fazla uzayacağı konusunda hasta uyarılmalıdır. bu hastalarda spontan kanamalar görülebilir. -Toz drog ile temas veya inhalasyon sonucu temas dermatiti ve astım krizlerine neden olabilir. -Taze sarımsak soğanlarının, ekstrelerinin veya yağının aç karnına alınması bezen ağızda yanma hissi, GİK’da ise mide ekşimesi, bulantı, kusma ve diyareye neden olabilir. Peptik ülserli hastalarda peptik ülserin semptomlarında alevlenmeye neden olabilir. Peptik ülserli hastalarda GİK’da kanamalara neden olabilir. -Ayrıca nefes, ter ve feçeste sarımsak kokusuna neden olabilir. 2)Bulbus allii cepae Allium cepa L. bitkisinin taze veya kurutulmuş soğanlarıdır. Bu drogda da alliinaz ve diğer bazı enzimler bulunur. Droğun ana bileşeni tıpkı sarımsakta olduğu gibi kükürtlü bileşiklerdir. Taze ve parçalanmamış yada ezilmemiş drog sistein sülfoksitlerce zengindir. Sarımsakta olduğu gibi soğanları ezildiğinde sistein sülfoksitler alliinaz enzimi tarafından başka kükürtlü bileşiklere dönüştürülür. Bu dönüşüm sırasında ortaya çıkan soğanın karakteristik acı tadı ve göz yaşartıcı etkisinden sorumlu sülfenik asit de ortaya çıkar. Farmakolojik etkileri: 1)Droğun kimyasal bileşimi sarımsağa çok benzemektedir, bu nedenle farmakolojik etkileri de sarımsağa çok benzese de bazı farklılıklar görülmektedir. 2)Soğanında tıpkı sarımsakta olduğu gibi antibakteriyel, antifungal, hipoglisemik, antiagregan, antihiperlipidemik ve antihipertansif etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Ancak sarımsağın bu endikasyonlarda soğandan daha etkili olduğu ifade edilmektedir. 3)Ayrıca fibroblastların proliferasyonunu inhibe ettiği için skarların, yara izlerinin ve ve keloidlerin tedavisinde de kullanılmaktadır. Bitkisel otoritelerce: Soğan iştah açıcı ve ateroskleroza karşı koruyucu etkileri Alman E komisyonu tarafından onaylanmış bir drogdur. Antibakteriyel, lipid ve kan basıncını düşürücü, trombosit agregasyonunun inhibe edici etkileri Komisyon tarafından onaylanmıştır. Yan etkileri: Yan etkilerine baktığımızda sarımsağa benzerdir. Preparatları: Contractubex Jel (Extractum Cepae, Heparin, Allantoin) Ayrıntılı bilgi için: www.yasindoğan.com.tr

Eczacı Y

asin

DOĞAN