ge Çli do.eml vektp.isam.org.tr/pdfdrg/d073846/2000/2000_kulan.pdf · 182 gençlill dönemi ve...
TRANSCRIPT
. .. . GE ÇLI DO.EMl
ve ~ . . .
EGI IMI
D. Mehmet DOÖAN Ayşe Betül AKSU Doç. Dr. Mehmet Emin AY Dr. Yurdagül MEHMEDOÖLU
Doç. Dr. Sabahattin ARIBAŞ Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜVEN Yrd. Doç. Dr. M. Naci KULA Doç. Dr. Mustafa TAVUKÇUOÖLU
Yrd. Doç. Dr. Mustafa KÖYLÜ Yrd Doç. Dr. Erkan PERŞEMBE Ar. Gör. Ahmet ALBA YRAK Doç. Dr. A. Nedim SERİNSU · ·
Doç. Dr. Mualla SELÇUK
BU KiTAP ----~
İSLAMI İLİMLER ARAŞTIRMA VAKFI TARAFINDAN HAZlRLANMIŞTIR
@ ~
ENSAR NEŞRİYAT
..... :
BEDENİ ÖZÜRLÜ GENÇLERiN DİN EGİTİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN PSİKOLOJİK HUSUSLAR
GİRİŞ
Yrd. Doç. Dr. Naci KULA Gazi Ü. Çorum İlahiyat Fak. ()~retim il)'esi
Dünyaya gelen her birey kalıtım ve çevresel faktörlerin etkisiyle bireysel gelişimini sürdürür. Bu gelişim sürecinde aynı zamanda onu başkalanndan ayıracak olan bireysel farklılıkları da oluşmaya başlar. 1 Bazen bu farklılıklar doğuştan gelen özelliklerle meydana gelirken bazen de hastalık, kaza, çevresel imkan veya imkansızlıklar gibi nedenlerle daha sonra ortaya çıkar. Bireyin eğitiminde onun farklılıklarını gözönünde bulundurmak önemlidir. Çünkü bireyin çevresine uyum sağlaması ve yeteneklerinin ortaya çıkanlıp gelişmesi açısından bireysel farklılıklannı dikkate almak gerekir.
Özürlüler açısından ise, sahip oldukları bireysel farklılıklar, onlann özel eğitim kapsamında değerlendirmelerini gerektiren bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Özür durumlarına göre ayrı veya sağlam bireylerle birlikte eğitilmeleri söz konusu olabilmektedir.2 Aynı zamanda bazı özürlü bireyler için de eğitimleriyle ilgi-
1 Hasan Bacanlı, Eğitim Psikolojisi, s. 81.
180 Gençlik Dönemi ve Eğitimi
li özel yöntemler geliştirmek gerekmektedir. Böylece özürlü bireyler mevcut bireysel farklılıklan dikkate alınarak topluma kazandırılınaya çalışılmakta ve yaşamlarını sürdürecek şekilde bilgi ve becerilerini geliştirme imkanını kazanabilmektedir. 3 Bunların gerçekleşebilmesi için de bireyin mevcut bireysel farklıklılarının çok iyi tanınması, bilinmesi gerekir.
Ülkemizde sayıları yaklaşık olarak 7-10 milyon civarında bulunan özürlülerle4 ilgili çalışmalann çok fazla olmadığı görülmektedir. 5 Her geçen gün üzülerek artışını gözlemlediğimiz trafik kazaları başta olmak üzere değişik nedenlerle sakat kalan bireylerin sağlıklı bir kişilik gelişimi ve topluma kazandırılması açısından özürlülerle ilgili çalışmalann yoğunlaştınlmasına da ihtiyaç vardır.
Buna bağlı olarak özürlülerle ilgili din konusu çerçevesinde de bazı araştırmalar yapılmasının gerekliliğini vurgulamak, bu alanda bir adet lisans tezi çalışması6 dışında şu ana kadar araştırmaya dayalı bir çalışmanın yapılmaması nedeniyle de önem kazanmaktadır. Zira din konusu insam kuşatan bir olgu olmakla birlikte özellikle engellenme psikolojisi çerçevesinde engelin anlaşılınası ve aşılmasında bireyin baş vurahileceği bir kaynak olma özelliğini de taşımaktadır. 7 Bu nedenle din ile ilgili özürlülere ilişkin dini inanç ve tutumlarım tespit edici çalışmalarla birlikte özür durumlarıyla başetmede, olumlu benlik gelişiminde din ve din eğiti-
2 Mehmet Özyürek ve Ark. Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar, Özel Eğitime Giriş, s. 17-18.
3 Tandoğan Karabulut, Yaşam Kavgası, s. 93. 4 Bkz. Zaman Gazetesi, (8.9.1994) s. 12; (4.12.1997), s. 14. 5 Bu konuda yapılan çalışmalar arasında Mehmet Özyürek, Birlikte ve
Ayrı Eğitimin Etkinliği, Ank. Ü. Eğt. Bil. Fak. Yay. No, 123, Ank. 1983; Özyürek, Engelli Kişilere Yönelik Değiştirilen Tutumların Sürekliliği, Gazi Ü. Ank. 1995; Alev Arık, Görmezlerle Normaller Arasında Dokunsal ve İşitsel Yönden Karşılaştırmalı Bir Duyarlık Araştırması, İst. Ü. Ed. Fak. Yay. No. 3610, İst. 1993; Lütfiye Bıyıkh, Bedensel Özürlü Çocukların Benlik Kavramı, (Aile kabul düzeyi açısından), Ank. Ü. Eğt. Fak. Ank. 1989; Gönül Erkan, Ortopedik Özürlü Çocukların Kendini Kabul Düzeyi Üzerine Bir Araştırma, İst. 1990 sayılabilir.
6 Ömer Özer, Ortopedik Özürlülerde Allah Kavramı Üzerine Bir Araştırma, Lisans Tezi, Ank. 1995.
7 Engellenme ve din ilişkisi ile ilgili teoriler için bakınız, Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, s. 86-120.
Özürlü Gençlerin Din Eğitimiııde Dikltat Edilmesi Gereken Psilwlojik Hw;uslar 181
mi nin rolünü araştıran çalışmalar, öncelikliği olabilecek konular olarak zikredilebilir. Bundan dolayı biz de özürlü gençlerin hem özür durumlarıyla başetmede ve onların oh:ımlu benlik kavramı oluşturmasında katkı sağlaması açısından hem de ilgi ve istekleri sonucu gereksinim duyabilecekleri dini eğitimlerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini araştırma konusu olarak incelerneyi düşündük.
Bu çalışmamızda, İstanbul'da 50 ortaperlik ve görme özürlü üzerinde uyguladığımız anket ve kendileriyle yapılan görüşmeler sonucu elde edilen verilerden de yararlanarak konuyu ele almak istiyoruz.
1· Kapsam ve Sınırlılıklar
Çalışma konumuz, bedensel özürlüler içerisinde yer alan ortopedik ve görme özürlülerle8 sınırlı tutulmuştur. Çünkü bedensel özürlüler grubunu oluşturan işitme, konuşma ve sürekli bakım gerektiren özürlülere9 ulaşma imkarn ve onlarla iletişim kurma zorlukları göz önüne alınarak çalışma, görme ve ortopedik özürlülerle sımrlandırılmış; bununla birlikte diğer bedensel özürlü gruplar için de özür durumuyla ilgili geçerli olabileek genel hususlar ort?-k olarak değerlendirilmiştir.
Bu çalışmada, 1996 yılında İstanbul'da Beyaz Ay Görmezler Derneği, Fiziksel Engelliler Vakfı, Dragos Özürlüler Kampı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Florya'da düzenlediği Özürlüler Yaz Kampı'nda uyguladığımız anket çalışması ve görüşme sonucu elde ettiğimiz bulgulardan konumuza ışık tutabilecek olan bir kısmını kullandık.
8 Görme özürlü, görme duygusunu tamamen yitiren kişiye denir. (Hasan Usta, Bedensel Özürlü Olmanın Sebepleri, s. 18); Ortopedik özürlü, bütün düzeltmelere rağmen normal yaşam ve çalışmalarında iskelet, sinir sistemi, kas ve eklemlerinden yeterince yararlanamayan kişiye dımir. (Bıyıklı, a.g.e., s. 8).
9 Usta, a.g.e., s. 18.
182 Gençlill Dönemi ve Eğitimi
2- Problemin Ortaya Konması
Doğum öncesi veya doğum esnasında ve daha sonra meydana gelen bir sebepten dolayı yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak aynanınası gereken rollerin, yetersizlikten dolayı yerine getirilememesi şeklinde yaşanan özür-engel hali, 10 bireyin yaşamında istenmeyen beklenmedik bir durumdur. Böyle bir durumla karşılaşan birey ve ailesi özür-engel haline karşı değişik tepkilerde bulunabilir. Özellikle doğumla ilgili beklentinin aksine doğan çocuğun özürlü olması aile içinde çok karmaşık psikolojik duyguların yaşanmasına neden olabilir. Yapılan çalışmalarla bu yaşanan duyguların doğal ve evrensel olduğu belirtilmektedir.U
Çocuk özürlü olarak dünyaya gelmiş ise, önce bir şok yaşanır. Anne-baba bu aşamada inançsızlık ve çaresizlik duyguları içinde olayı bir türlü kabullenemez, şaşırmış bir durumla karşı karşıya kalır. Şok halinin akabinde çocukta meydana gelen bu farklılık ve yetersizliği kabul etmeyerek uzmandan uzmana dalaşma ve çare arama safhası olan red duygusu yaşanır. Bunu aşırı üzüntü, depresyon, karşıt duygular yaşama, suçluluk, kızgınlık, utanma, sıkılma, uzlaşma, uyum, yeniden düzenleme ve kabul aşamaları izlenebilir. Ulaşılması çok güç olan fakat özürlü çocuk üzerinde en olumlu etkiyi bırakan son aşama kabul aşamasıdır. Bu aşamaya gelen anne-babalar çocuklarını olduğu gibi kabul etmeye ve onu ailenin bir ferdi olarak görmeye hazırdırlar. Aynı zamanda bu aşamayı yaşayan aileler ev dışı sosyal ilişkilerini sürdürmekte ve normal çocuklarının ihtiyaçlarıyla da özürlü çocuğun ihtiyaçlarıölçüsünde ilgilenebilmektedirler. 12
Özürlü çocuğun ailesinde yaşanan bu durumlar anne-baba tutumları olarak çocuğun kendini değerlendirmesinde de etkili olur. 13 Ayrıca toplum tarafından özürlü çocuğun algılanış biçiıni, onun kendini daha az değerli veya değerli görmesi açısından da
. önem taşır. 14 Çocukluk dönemi ve sonrasında meydana gelen bazı
10 Özyürek ve Ark. a.g.e., s. 5. ll Bkz. Bıyıklı, a.g.e., s. 5. 12 Bıyıklı, a.g.e., 5-6. 13 Bıyıklı, a.g.e., s. 6. 14 Özyürek, EngelliKişilere Yönelill, s. 1-2.
Özürlü Gençlerin Din Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gereken Psikolojik Huszu;lar. 183
sebeplerle özürlü olan birey için de kendi durumunu algılamada başta ailesinin ve toplumun tutum ve davranışlan önemli ölçüde rol oynar. Olumlu benlik kavramı geliştirme ve kendini kabul düzeyinin yüksek olması, öncelikli olarak bireyin özür durumuyla ilgili sağlıklı tutum ve davranışlar gerçekleştirebilmesiyle mümkün olabilecektir. Bunun için de aile ve toplumun özürlü bireye olumlu katkılannın olması gerekir.15
Özürlü birey açısından durumunu kabul etme, olumlu benlik kavramı oluşturma ve özür durumundan kaynaklanabilecek sorunları aşmada olumlu katkıda bulunacak kaynaklardan biri de din olabilir. Çünkü din, bireyin kendini ve dış dünyasını tanıma, anlama ve buna bağlı olarak bir yaşam felsefesi oluşturması açısından ona birtakım bilgiler sunar.16 Aynı zamanda aşkın bir varlığa inanma bireyde bir güven duygusu oluştururP Birey, Allah'a iman duygusuyla birtakım değerlere bağlanmakta ve aynı değerlere inanan diğer insanlarla birlikte olma duygusuyla, içinde bulunduğu toplumda kendisinin bir yerinin ve anlamının olduğunu kavramakta, sorunlarını aşabilecek bir gücü kendisinde hissederek güven duygusunu kazanabilmektedir.18
Dinin bireye bu katkılan sağlayabilmesi için de din eğitiminin sağlıklı bir şekilde yerine getirilebilmesi gerekir. İşte özürlü bireylerin arasında dini ilgi ve istek sonucu dini öğrenmek isteyenlere ~n eğitiınini mevcut bireysel farklılıklarını da gözönünde bulun-
15 Erkan, a.g.e., s. 18-19. 16 Gençlik döneminde birey, çocukluktan yetişkinliğe doğru adım atarken
kendisinde meydana gelen fiziksel ve ruhsal değişme ve gelişmelerle ilgisini kendisine yöneltir. Ben kimim, neyim, bende ne oluyor vb. soruları sorar. Kendisinde olup biteni anlamak ister. Bu anlama çabası içerisinde toplumda sevilen, sayılan, saygın kişileri de kendine model almaya başlar ve onlarla özdeleşerek kimliğini oluşturmaya çalışır. Özdeşleşme örnekleri arasmda gencin arkadaşı, öğretmeni de olabileceği gibi din ve ideoloji de yer alabilir. Din ve ideoloji gencin hayat içindeki yerini belirleme, kendini tanımasında referans olarak başvurabileceği bir özdeşleşme örneğidir. (Ahmet Şirin "bunalımın oluşumu" (makale), Altınoluk, Ekim 1986, s.?; Şerif Mardin, İdeoloji ue Din, s. 24).
17 Bkz. Erik Erikson, Childhood and Society, s. 249-250; Şerif Mardin, Din ve ideoloji, s. 67.
18 İlyas Göz, Dinin İdeoloji ile Münasebeti, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 36-37.
184 Gençlik Dönemi ve Eğitimi
durarak nasıl verilebilir sorusuyla karşılaşmaktayız. Aynı zamanda özürlünün, durumunu kabul etme ve mevcut durumundan kaynaklanabilecek sorunlannı aşmada dinin olumlu katkılannı sağlamak üzere bu bireylere nasıl bir din eğitimi verilmeli ve öncelikli olarak hangi konulara yer verilmeli şeklinde de bazı sorular önem kazanmaktadır.
Bu sorular ışığında gerek özürlü bireyin ilgi ve isteği sonucu ona verilecek olan din eğitiminde gerekse onunla sorunlarını ~şmada dinin katkısım sağlamak üzere kendisine verilmesi gereken din eğitiminde; -özürlünün mevcut durumunu gözönünde bulundurarak- dikkat edilmesi gereken psikolojik hususlan ele almak araştırma problemimizi oluşturmaktadır. Bu araştırma probleminde iki husus dikkate alınarak özellikle özürlü gençler üzerinde durulmuştur.
Bu hususlardan birincisi, gençlik döneminin dini gelişim sürecinde genelde 12-14 yaşında başlayan din! uyamş ve ilgi ile; 14-18 yaş döneminde yaşanan din! bunalım ve şüpheler nedeniyle19 dinin bu dönemde genç için önem taşımasıdır. İkinci olarak da ergenlik döneminde meydana gelen fiziki ve ruhsal değişmeler sonucu gencin yeni bir kimlik kazanma sürecine girmesi, buna bağlı olarak da ilgisini kendi üzerinde yoğunlaştırmak suretiyle kendini sorgulaması ve taruma çabasıdır. 20
Özürlü genç için de özür durumu nedeniyle fiziki görünüm ve kendini tamma, ifade etme, önem taşıyan problemler olarak karşısına çıkacaktır. Buna bağlı olarak kendini kabul etme veya ken- _ dinden utanma davramşlan gerçekleşebilecektir.21 Bunun bir yansıması olarak da dine karşı ilgi ya da ilgisizlik, dine sağınma veya dini reddetme gibi birtakım tutumlar da geliştirebilecektir. Kendini taruma sürecinde özür durumundan kaynaklanabilecek sorunIann aşılmasında ve bir hayat felsefesi oluşturmada dinin katkısının sağlanması dolayısıyla bunu gerçekleştirecek nitelikteki din eğitiminin verilmesi, incelenmesi gereken bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
19 Bkz. Hökelekli, a.g.e., s. 267-273. 20 Atalay Yörükoğlu, Gençlik Çağı, s. 92. 21 Erkan, a.g.e., s. 49.
Özürlü Gençlerin Din Eğitiminde D iMal EdilrtU?Si GerekenPsikolojik Hususlar 185
3~ Özürlü Gençlerin Beden İnıgesi ve Benlik Gelişimi Açısından Özür Durumlarını Algılama Biçimi
Özürlü gençlere verilecek din eğitiminde, onların özür durumlarının -:Çevresinden de etkilenerek oluşturdukları- kendileri tarafından algılanış biçimi ve bunun. onların psikolojik yapılarına olan etkisini belirleme, nelerin yapılınası gerektiğini belirlemeye de yardımcı olabileceğinden, önce durum tesbiti yapmak, daha sonra din eğitiıninde dikkat edilmesi gereken hususlan ele almak istiyoruz.
Bireyin psikolojik, fizyolojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da kalıcı türden meydana gelen bir kayıp ya da işleyiş bozukluğu22
onun dünyasında anlam ve önem kazanır. Aynı şekilde bireyin boyıınun akranlarına göre çok uzun ya da çok kısa olması, burnunun çok uzun veya küçük oluşu ve benzeri durumlar onu akran gruplanndan çok farklı göstereceğinden ve çevresi tarafından da çoğu kez bunların farkında olunacağından mevcut bireysel farklılıklar, bireyi olumlu ya da olumsuz yönde etkiler.
Bedensel özürlü için de, özür durumu, algılanış biçiınine göre onun benlik kavramını, kendini kabul düzeyini ve çevreye uyıım durumunu belirler. Çünkü özürlünün sahip olduğu özür durumu, onun başkalanndan farklı olarak değerlendirilmesine, aynı zamanda bir insan için nonnal kabul edilen bir etkinlik ya da davranışı gerçekleştirmede yetersiz kalmasına yol açar. Mesela, bireyin kör olması, onun görmez olarak değerlendirilmesini ve görememe durumunu yaşamasına neden olur.23
Sahip olunan bireysel farklılık, bireyin çevresi tarafından algılanma durumuna göre de onun hayatında olumlu ya da olumsuz bir anlam taşır. Zira bireysel gelişim sürecinde oyıın dönemine kadar ağırlıklı olarak anne-baba tutumlan çocuğun kişilik gelişiininde önemli bir rol oynar. Oyıın dönemiyle arkadaş ve akran gruplan içerisinde toplumsaliaşmaya başlayan çocuk, toplumsal etkilere
22 ve Ark., a.g.e., s. 5. 23 Aynıyer.
186 Gençlik Dönemi ve Eğitimi
açık hale gelmeye başlar. Okul dönemi ile ·öğretmen ve okul ortamı çocuğun kendini algılamada önemli etkilerde bulunur.24
Ergenlik dönemine gelindiğinde ise bireyde meydana gelen fiziki ve rUhi değişim ve gelişmeler sonucu bireyin ilgisi kendine yönelir. Kendisinde meydana gelen değişme ve gelişmeleri anlamak ister, artık çocukluk dönemini geride bırakmıştır, yetişkinliğe doğru ilk adımı atmıştır. Bu nedenle yetişkinlik rolüne uygun bir kimlik oluşturma çabası başlar. Çevresinde model alacağı, onlar gibi olmak isteği birilerine yönelir. Kimi zaman bu bir sanatçı ya da sporcu veya siyasi, dini bir lider olabilir. Kimi zaman da bir arkadaşı ya da sevilen sayılan birisi olabilir, onların görüşleri genç için önem taşır.25 Aynı zamanda fiziki gelişme ve değişmeler, gencin kendi bedeni üzerinde ilgisini yoğunlaştırmasına neden olur.26 Başkalarımn kendisiyle ilgili değerlendirıneleri önem taşır. Böylelikle ergenlik başlangıcında bedeni inceleme, vücudunda meydana gelen değişikliklere dikkat etme, model aldığı kişiler gibi giyinme, saçım beğendiği kişi gibi tarama vb. davramşları gerçekleştirir.
Özürlü genç açısından da, çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinde beden imgesi ve kendi durumunu sorgulama önem kazanacaktır.27 Eğer başta anne-baba tutumları olmak üzere çevresinin kendisine yönelik tutum ve davramşları olumlu ise gencin kendini kabul düzeyi daha yüksek olabilecek ve olumlu benlik kavramı geliştirebilecektir. 28
İstanbul' da uyguladığımız ankette sorduğumuz sorular arasında özürlü gençlerin görünümünden memnun olup olmama ile mevcut durumlarımn değişmesini ve kendilerinin sağlam olarak yaratılmalarını istemeleri ile ilgili sorulara 16-25 yaş arasındaki özürlü gençlerin verdikleri cevaplar, mevcut durumlanın nasıl değerlendirdiklerini gösterınesi açısından manidardır.
24 Bkz. Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, s. 147; Yörükoğlu, a.g.e., s. 14-16.
25 Yörükoğlu, a.g.e., s. 30. 26 James F. Adams, ErgenliğiAnlamak (Yay. haz. Bekir Onur), s. 139-140. 27 Erkan, a.g.e., s. 49; Yörükoğlu, a.g.e., s. 29. 28 Erkan, a.g.e., s. 59.
Özünü Gençlelin Din Eğitiminde DillkatEdilmesi GerehenPsikolojik Hususlar 187
a- Özürlü Gençlerin Görünüşünün Kendilerini Rahatsız Edip-Etmeme Durumuna İlişkin Bulgular
Tablo: 1
Görmezler Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 2 18 7 63 2 18 ll
Sonradan 2 22 7 77 - - 9 Genel Toplam 4 20 14 70 2 10 20
Ortopedik Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 2 17 8 67 2 17 12 Sonradan 2 ll 10 56 6 33 18 Genel Toplam 4 13 18 60 8 27 30
Evet % Hayır % ararsız %
Or. ve Gör. Gen. Toplam 8 6 32 64 10 20
Tablolar incelendiğinde, ortopedik ve görme özüriilierin genelde görünüşlerinden memnun oldukları görülmektedir (% 64). Doğumdan sonra ortopedik özürlü olanlarda da görünüşünden memnun olanların oranı yarıdan fazlayı geçmekle birlikte belli bir oranda kararsız olaniann olduğu gözlenmektedir(% 33).
Ortopedik ve görme özürlü 16-25 yaş grubu gençlerin % 64'ünün görünüşlerinden rahatsız olmama durumunun birkaç nedeni olabilir; bunlardan biri, araştırma yaptığımız ortopedik ve görme özürlü gençlerin doğuştan özürlü olanlarla sonradan özürlü olanlarda çocukluk döneminde ailede özür durumunun kabul edilebilir bir aşamaya gelmesi, kendileri üzerinde olumlu bir etki yapmış olabilir; bunun bir yansıması olarak da görünümlerinden fazla rahatsızlık duymuyor olabilirler. Ayrıca görmezleringörme yerine dokunma ve işitme yoluyla çevreleriyle iletişim kurmaları29
sonucu güzellik-çirkinlik gibi daha çok görmeye bağlı bir olguyu yeterince değerlendirememenin etkisi düşünülebilir. Aynı zamanda araştırma grubundaki sonradan özürlü olanların büyük bir çoğunluğunun da(% 76) 5 yaş öncesinde özür durumu ile karşılaşmış olduğu kendileri ile yaptığımız görüşmelerde ayrıntılı olarak
29 Özyürek ve Ark., a.g.e., s. 32.
188 Gençli/e Dönemi ue Eğitimi
tesbit edilmiştir. Genelde görme gücünü 5 yaş öncesinde yitirenlere de anadan doğma kör denmektedir. Çünkü bu yaşa kadar edinilmiş olan görsel yaşamlar görme gücü yitirildikten sonra hızla silinip zayıflamaktadır.30 Böylece görmeye dayalı görüntü imgesi ile ilgili değerlendirme yapmak zorlaşabilecek, bunun yerine dokunma ve işitme ile ilgili algılama öncelik kazanacaktır.
Araştırma yaptığımız özürlü grubun büyük çoğunluğunun katılma imkanı bulduklan kamp sürelerince çevreye uyum, sanatsal ve sportif bazı etkinliklerde bulunma, seminer, vb. faaliyetlere katılma gibi imkanlan bulunduğundan bu durum, görünümden ziyade kendini ifade etmenin önem taşıdığını düşünmelerini sağ'lamış olabilir. Bu da görünüşlerinden rahatsızlık duymamalanna olumlu yönde etki etmiş olabilir.
Ortopedik özürlülerde, sonradan özürlü olanlar arasında görünüşünden rahatsızlık duyma yönüyle kararsız olaniann oranının% 33 gibi belli bir oranda olması da dikkat çekici bir durumdur. Zira çocukluk döneminin belli bir devresinde sağlam olmasına karşılık daha sonra özürlü olan birey üzerinde yaşanan bu farklılığın olumsuz etkisi olabilir. Sağlam hali ile özürlü olma durumu arasında kendisi ve çevresi tarafından bazı kıyaslamalar yapabilirler. Bundan dolayı da özürlü birey, ·durumunu kabuUenmede zorlanabilir.
Sonradan ortopedik özürlü olan gençler arasında görünüşlerinden memnun olma yönüyle kararsız olan1ann oranının dikkat çekici sayıda olmasında aynı zamanda ergenlik dönemindeki gençlerin çocukluktan yetişkinliğe geçişte farklı bir beden imgesi oluşturmalannın da etkisi olabilir. Bu dönemde fiziksel değişmeler sonucu bedensel bir farklılaşma sözkonusudur. Aynı zamanda cinsel gelişime bağlı olarak da beğenilme arzusu beden üzerindeki ilgiyi arttırmaktadır. 31 Bu nedenle genç açısından fiziksel yapı önem kazanır. Sonradan özürlü olan birey sağlam olduğu dönemi de gözönüne alarak gençlik dönemindeki bedene yönelen ilgi ile görünüşünden rahatsızlık duyabilir.
Araştırma yaptığımız özürlü gençlerin büyük bir çoğunluğunun görünüşlerinden genelde memnun olduklannı belirtmelerine
30 Bıyıklı, a.g.e., s. 14. 31 Yörükoğlu, a.g.e., s. 29.
Özürlü Gent;leri.n Din Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gerel~en Psikoloji!~ Hususlar 189
karşın, mevcut durumlarının değişmesini istedikleri ve Allah'ın kendilerini sağlam ve sağlıklı yaratmasım arzu ettikleri de görülmüştür.
b~ Özürlü Gençlerin Kendi Durumlarını Değiştirecek Mucize Gibi Bir Olay Yaşanmasının istenmesine İlişkin Bulgular
Tablo: 2
Görmezler Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 6 55 2 19 3 27 ll Sonradan 4 44 2 22 3 33 9 Genel Toplam 10 50 4 20 6 30 20
Ortopedik Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 7 58 4 33 1 0.8 12 Sonradan 15 83 2 ll 1 0.5 18 Genel Toplam 22 73 6 20 2 0.6 30
Evet % Hayır % Or. ve Gör. Gen. Toplam 32 64 10 20
c- Özürlü Gençlerin Allah'ın Kendilerini Sağlam ve Sağlıklı Yaratmasını İstemelerine İlişkin Bulgular
Tablo: 3
Görmezler Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 9 82 1 0.9 ı 0.9 ll
Sonradan 7 78 2 22 - 9 Gene] Toplam 16 80 3 15 ı 0.5 20
Ortopedik Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 9 75 2 17 ı 0.8 12 Sonradan 10 56 4 22 4 22 18 Genel Toplam 19 63 6 20 5 17 30
1 Evet % !Hayır % !Kararsız % Toplam Or. ve Gör. Gen. Toplam / 35 70 1 9 18 ı 6 12 50
190 Gençlih Dönemi ue Eğitimi
Her iki tablo incelendiğinde, iki özür grubunungenelde kendi durumlarının değişmesini ve sağlam, sağlıklı bir birey olmayı istedikleri görülmektedir (Gör.% 80, Or.% 63, Genel Toplam% 70). Bu durum, özürlü gençlerde gerçek benlik ile ideal benlik arasındaki farkın fazla olduğuna işaret edebilir. Benlik kavramı, bireyin özelliklerine karşı geliştirdiği tutumları da içerir. Kişi bazı özelliklerinden memnun olduğu halde bazılarından memnun olmayabilir. Bu durumda birey, hoşnut olmadığı özelliklerinden kurtulmak, beğendiği özellikleri geliştirmek isteyecektir.32
Böylece elde edilen bulgularda ortopedik ve görme özürlü gençlerin durumlarının değişmesini sağlayacak mucize bir olayı yaşamak istemesi, gerçek benlik algılamasında bazı sıkıntılar olduğuna işaret edebilir. Nitekim özür durumunun benlik kavramı üzerindeki etkisini ele alan bazı araştırmalarda özür durumu ile benlik algısı arasında ilişki olduğu saptanmış, genelde bedene güven ve saygı, yeterlik duygusu, başedebilme yeteneği, aşağılık duygusu, kaygı şeklinde bazı olumsuz sonuçlar elde edilmiştir. Aynı şekilde normal bireylerle yapılan karşılaştırmalı çalışmaların bir kısmında da, özüriilierin kendilerini algılamaları normallere göre daha olumsuz bulunmuştur. 33
Bazı çalışmalarda ise, normallerle özürlüler arasında fark gözlenınediği ve özür durumunun benlik kavramı üzerinde etkisinin olmadığına ilişkin bulgular da elde edilmiştir. Bu sonuçlarda özürlüye karşı olumlu anne-baba tutumlarının, özürlünün durumunu kabullenişinin ve bireysel farkların rolünün olabileceği görülmüştür. 34
Araştırmamızda ortopedik ve görme özürlü gençlerin kendi durumlarının değişmesini istemeleri çevreye uyum ve kendilerini ifade etme açısından bazı sorunlannın bir yansıması olarak da değerlendirilebilir. Nitekim kendileriyle yaptığımız görüşmelerde büyük bir çoğunluğu, kamplardaki bazı faaliyetlere katılmalarına karşın, bunların yeterli olmadığını, özel yaşamlarında çevre ve toplum tarafından da gerekli imkan ve desteğin sağlanması gerektiğini vurgulamışlardır.
32 Richard Roessler-Brian Bolton, Psychological Adwjustnıent to Disability, s. 24-25; Bıyıklı, a.g.e., s. 12. ·
33 Bıyıklı, a.g.e., s. 18-19. 34 Bkz. Bıyıklı, a.g.e., s. 19-20; Özyürek, Birli/de ve Ayrı Eğitim, s. 24.
Özürlü Gençlerin Din Eğitiminde Dildwt Edilmesi GerehenPsilwlqjih Husu<ılar 191
Bu sonuçlar ışığında özürlü gençlerin özür durumundan veya toplumun onları algılama biçiminden kaynaklanabilecek olumsuz kişilik algısı veya düşük düzeyli kendini kabul ve çevreye uyum sorunlarınıaşmadaneler yapabilir sorusu gündeme gelmektedir.
Bu noktada özür durumunun gencin hayatındaki anlam ve yerini kavramasını sağlayacak bilgilendirme ile birlikte onun çevreye uyumuna yardımcı olabilecek maddi ve manevi bazı destekierin sağlanması gerekmektedir. İş ve eğitim imkanı bu destekierin başında sayılabilecek hususlardandır. Ayrıca fiziki ve sosyal çevre düzenlemesi de özürlünün topluma intibakını kolaylaştıracak nitelikteki konular arasında yer almaktadır. Özürlü gencin sağlıklı kişilik gelişimine sağlayabilecek bu vb. hususlar arasında öncelikli olarak kendi durumlarını sağlıklı bir şekilde kavramalarma yardımcı olacak bilişsel nitelikte bilgilendirme açısından din eğitimi yönüyle nasıl yardımcı olunabileceği konusunu ele almak istiyoruz.
4. Özürlü Gencin Durumunu Kavramasında ve Olumlu Benlik Gelişiminde Yardımcı Olacak Bilişsel Nitelikte Dini Bilgiler Vermek
Özür durumunun gerek özürlü tarafindan gerekse çevresi tarafindan algılanmasında mevcut durumun öncelikli olarak sağlam, bilişsel bir zemine oturtillması gerekir. Bu açıdan özür durumu nedir, özürlü olmanın sebepleri nelerdir, özürlü kişi veya ailesi yaşanan özür durumuyla cezalandırılmış mı olmaktadır, özür durumunu aşmada nelere dikkat edilmelidir? gibi özürlü birey ve çevresi tarafindan bazı zihinsel problemler, öncelikli olarak çözüme kavuşturulması gereken hususlardır. Çünkü insan yaşadığı olayları, etrafında olup bitenleri anlamak ve izah etmek ister. Genel bir anlama sisteminin herhangi bir köşesini boş bırakması da, dünyada karşılaştığı bütün olayları anlatabilecek bir sisteme sahip olma isteği, insanın temel güdülerinden birisi olarak karşımıza çıkar. 35
35 Hayati Hökelekli, a.g.e., s. 115.
192 Gençlill Dönemi ve Eğitimi
Nitekim araştırma yaptığımız ortopedik ve görme özürlü 16-25 yaş arası gençlere sorulan sorulardan biri de, görünen sebeplerin ötesinde yaşadıkları durumu izah edip-edemerneyle ilgili idi. Bu konuda büyük bir çoğunluğu, içinde bulunduğu durumu izah etmede zorlandığım, neden böyle bir olayı yaşadığım yeterince anlayamadığım belirtmiştir (% 60).
d- Özür Durumunu Anlamada, izah Getirmede Zorlanma Durumuna İlişkin Bulgular
Tablo: 4
Görmezler Evet % Hayır % Kararsız %
Doğuştan 6 55 2 19 3 27
Sonradan 7 78 - 2 22
Genel Toplam 13 65 2 10 5 25
Ortopedik Evet % Hayır % Kararsız %
Doğuştan 6 50 "2 17 4 33
Sonradan ll 61 2 ll 5 28
Genel Toplam 17 57 4 13 9 30
Evet o/o Hayır % ararsız %
Or. ve Gör. Gen. Toplam 30 60 6 12 13 26
Toplam ll
9 20
Toplam 12 18 30
Ergenlik döneminde de kendinde olup bitenleri anlama ve zihinsel gelişim açısından soyut düşünme gücünün kazanılması, gencin başta kendisi olmak üzere herşeyi sorgulamasını sağlar. Akılcı izahlar ve temellendirmeler önem taşır. Bu dönemde çocukluk dönemindeki kolay inanırcılık yerine anlama, sorgulama, tutarlı izahlar getirme yerini alır. Bu bakımdan gençlik, zihni ve fikri sebeplerle din e en fazla ilginin yoğunlaştığı bir dönemdir. Din, bu yaştakilerin ferdi kimlik problemlerine ve hayatın gayesine bir çözüm ve açıklama temin etmeye yardım eder.
Dinin zihinsel problemler içerisinde cevaplamaya çalıştığı ızdırap, acı, ölüm gibi çok zor kabul edilen durumlarla; mağdur olffia ve engellenme, yetersizlik hali yaşaması gibi ferdi, olumsuz yönde etkileyen olaylar, özüdünün zihin dünyasında cevap araya-
Özürlü Gençlerin Din Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gereken Psikolojik Hususlar 193
cağı konulardandır.36 Özürlü, neden ben özürlüyüm de bir başkası değil, benim diğerlerinden farkım nedir, bu Tann'mn bana bir cezası mıdır, insan neden olumsuz bazı şeyler yaşar? vb. soruları zihninde sorarak cevaplamak ister. Bu sorulara bulunacak olan cevaplar özürlünün durumunu daha iyi idrak etme ve Çevresiyle uyumunda da olumlu katkılar sağlayabilecektir. Aynı zamanda olumlu benlik gelişimine de yardımcı olabilecektir. Bu nedenle dini referans alarak cevap aranabilecek, bu sorular ile ilgili özürlüye, dolayısıyla ailesine de öncelikli olarak 2 temel başlık altında şu konularda dini bilgiler kazandırılmalıdır. Birinci husus, hayatın anlamı ve yaşamın gayesi ile ilgili genel bilgiler, ikinci olarak da özürlünün kendi durumunu kavramasını sağlayacak özel konular.
4a- Özürlü Gencin Durumu İle İlgili Tutarlı Hayat Felsefesi Oluşturmasını Sağlayacak Bilişsel Nitelikteki Dini Bilgiler
Özür, engel durumu, çoğu kez beklenmedik bir şekilde karşılaşılan, yaşamlan bir haldir. Doğum öncesi sağlıklı bir bebek bekleyen anne-baba için özürlü bir çocuk, beklenmedik ve istenmedik bir durumdur. Ayın şekilde kaza, hastalık, dikkatsizlik vb. nedenle bir orgamn yitirilmesi veya işlevinde sıkıntı yaşanınası da bireyin beklemediği bir olaydır. Beklenmedik ve istenmedik bir şekilde yaşanan özür durumu veya bir engel halini kişinin anlaması, kavraması açısından insanın hayattaki yerinin ve amacının ne olduğuna ilişkin bazı bilgilerin önemli ölçüde katkısı olabilir. Bu nedenle özürlü gence dini açıdan verilebilecek genel bilgiler arasında şu hususlar yer alabilir:
a- İnsanın Varoluşunun Anlam ve Önemi
İnsan olarak dünyaya gelen birey, varoluşunun anlamım kavradığı oranda hayata olumlu bakabilecek ve olayları daha rahat kavrayabilecektir. Bu hususların izahında İslam dini gözönünde
36 Hökelekli, a.g.e., s. 117.
194 · Gençli/ı Dönemi ve Eğitimi
bulundurularak bazı ayet ve hadisler de zikredilmek sOretiyle konu üzerinde düşünme imkanı oluşturabilir. Bu konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de 23/115 ve 75/36'da insanın boşuna yaratılmadığı vurgulanarak yaratılışının anlamına dikkat çekilmektedir. 51156-57 ayetlerde ise insanın yaratılış esprisinin, yaratıcısına kulluk olduğu belirtilmekte ve bir açılım kazandınlınaktadır. Böylece özürlü gence önce insan olarak yaratılmasının anlamı ve bunun önemi vurgulanarak varoluşu kavratılmaya çalışılabilir ..
b- İnsan Hayatında imtihan Olgusu
Birey, yaşamı içerisinde kimi zaman sevinçli, neşeli anlar yaşarken; kimi zaman da üzüntülü, sıkıntılı, hatta istemediği bazı durumlarla da karşılaşabilir. Yaşanan bu olaylann ne anlama geldiğini ve bu olaylar karşısında nasıl hareket edilmesi gerektiğinin kavranması önemlidir. Çünkü herhangi bir olayla karşılaşıldığında çok fazla sarsılmadan, şaşırmadan o olayı zihinsel düzeyde kavrayıp daha sağlıklı davranma imkanı elde edebilir. Bunun için de insan hayatındaki olaylann imtihan olma olgusu, özürlü gence verilebilecek bilgiler arasında yeralabilir.
Mesela, Kur'an-ı Kerim'de 67/2. ayetde hayat ve ölümün güzel davranmanın anlaşılınası açısından bir sınama olarak yaratıldığı belirtilmekte; 2/155. ayette de insanın sınanacağı olaylar ve durumlara dikkat çekilerek konunun açılımı yapılmaktadır.
Ayrıca özürlü gencin yaşadığı durumu daha rahat algılaması açısından din büyüklerinin ve peygamberlerin başlanndan geçen sıkıntılı, üzüntülü olaylara dikkat çekilerek onların olaylan nasıl değerlendirdikleri ve nasıl davrandıklan anlatılabilir.
Mesela, peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in İslam'ı insanlara ulaştırırken çektiği sıkıntı, işkence vb. durumlardan örnekler verilerek bu sıkıntıların onu görevinden alıkoymadığını; hatta bu görevinden vazgeçmesi için kendisine teklif edilen menfaate dayalı teklifleri de reddederek peygamber olma sorumluluğunun idraki içinde davrandığı belirtilebilir.
Özünü Gençlerin Din Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gereken Psilwlojik H!fSııslar 195
c- İnsanın İnanç İle Zorlukların Üstesinden Gelebileceği Konusu
İnsan, bazı durumlarda çaresiz, ne yapacağım bilemez bir durumda olabilir. Gerekli bazı tedbir ve çarelere başvursa bile o anda yaşadığı olayın çözümüne birden ulaşamayabilir. Kendisini çaresiz hissedebilir ve ümitsizliğe düşebilir. Bu nedenle insanın Al-. lah'a iman ile bu duyguyu yenebileceği ve inancın insan üzerindeki olumsuz durumları aşmada ve kendini güvende hissetmesinde önemli rolünün olabileceği özürlü gence verilebilecek olan bilgilerdendir.
Bu konuda da bazı ayetler ve örneklerden yararlamlabilir. Örnek olarak 59/23. ayette Allah'ın-insam gözetip kolladığına ve ona yardımcı olduğuna vurgu yapılarak, Allah'a imanın insan üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekilebilir. Bedir Savaşı'nda da inananların karşı taraftan daha az sayıda olmalarına karşın, savaşı kazanmalarında inancın rolü vurgulanabilir.
d- Kaza-Kader Olgusu
İnsan yaşadığı olaylarda kendi rolünü anlamak ve daha dikkatli davranmak içiiı de olayların sebeplerini bilmek ister. Dini açıdan olayların meydana gelmesini anlamada önem taşıyan ancak akıl plamnda kavranması yönüyle bazı noktaları da dikkate almak zorunluluğunu taşıyan kaza-kader konusu da, özürlü gencin yaşadığı durumu kavramasında anlatılabilecek konulardandır.
Kaza-kader konusunda bilgi verilirken olaylar karşısında insanın sorumluluğunun ve iradesinin önemine dikkat çekildikten sonra daha geniş bir çerçevede herşeyi varedenin Allah olduğu ve her olayın kendi içerisinde bir mantalitesinin olduğu vurgulanabilir. Böylece Allah'ın takdiri ve insanın iradesinin rolü çerçevesinde olayların meydana geldiğini dikkate alan özürlü genç, ne aşırı kaderci bir yaklaşımla Allah beni öyle yarattı veya bana bunu diledi diyerek pasif bir yaşam sürmeyi arzulayacak ne de isyankar bir tavırla kaygı, endişe duyacak; olayları değerlendirirken Allahinsan ilişkisini kavrayarak yapması gerekenleri belirlemek süretiyle kendi üzerine düşeni gerçekleştirme çabasında olabilecektir.
i'
196 Gençlik Dönemi ve Eğitimi
4b- Özürlünün Durumunu Kavramasında Yardımcı Olacak Bilişsel Nitelikteki Özür Durumuna İlişkin Dini Bilgiler
Özürlü gence özür-engel durumunu daha iyi kavratacak şekilde bazı dini bilgiler verilmek sfıretiyle yaşanan durumun bitişsel izahını yapabilme konusunda yardımcı olunabilir.
a- Farklılıkların Yaşamın Bir Olgusu Olduğu ve Çeşitlilik Arzettiği Konusu
Hayatı gözlemlediğimizde, varlıklar arasında çeşitlilik ve farklı özelliklerin olduğunu görürüz. Aynı cinsten olan varlıklarda bile renk, boy, şekil vb. farklılıklan gözlemlemek mümkün olabildiği gibi aynı türde birçok cins varlığın yer aldığı görülmektedir. İnsanlar arasında da bazı farklılıklar sözkonusudur. Zengin-fakir, yaşlı-genç, erkek-kadın, siyah-beyaz ırk, yaşanan bazı farklılıklardandır. Bu farklılıklaTin insan hayatında ne anlam taşıdığı yeterince kavranmadan, birey yaşadığı dllrumıan kabulleurnede zorlanabilir. Bu nedenle özürlü gençlere kendi durumlannı kavramayı kolaylaştıracak olan hayattaki farklılık ve çeşitlilik ilkesinin izahında dinin bakışı ortaya konabilir.
Nitekim, bu konuda Kur'an-ı Kerim'de 49/13. ayette insaniann bir erkek ve dişiden yaratıldığı ve topluluklara aynidığı belirtilerek bu farklılığın bir çeşitlilik ve çeşnilik olarak insanların birbirleriyle tanışmasına vesile olacağından bahsedilmektedir. Ayni sekilde 30/22 ve 35/27-28. ayetlerde renklerin ve dillerin farklı ~luşundan bahsedilerek bu durumun hayatın bir olgusu olduğu ve hayata zenginlik kazandırdığı vurgulanır.
Hayattaki farklılıklar, adeta çeşitli meslek gruplannın mevcudiyetine benzetilebilir. Herbiri diğeriyle ilişki içinde olduğu gibi; hayatın bir yönüne katkıda bulunmaktadır. Özürlü gencin de özürlü olmasına karşın farklı bazı şeyleri gerçekleştirerek hayata katkısının olabileceği anlatılabilir.
Özüriü Gençlerin Din Eğitimüıde Dikllat Edilmesi Gereken Psilwlojik Hususlar 197
b- Görünüşten Ziyade Davramşların ve Yapılanların Önem Kazandığı Konusu
Özellikle gençlik döneminin başlangıcında beden ve fiziki yapı önem kazanır. Genç, kendisinde meydana gelen fizild değişim ve gelişmeleri kavramaya çalışırken bir yandan da bazı tedirginlikler yaşar. Bıyığı, sakalı henüz çıkmamışsa, tıraş olarak çabuk çıkmasını arzular. Yüzündeki sivileelerini problem edinip böylece hem yetişkin olma hem de beğenilme arzusunu taşır. Özürlü genç için de aynı şekilde beden imgesi önemlidir. Yapılan araştırmalarda normal bireylerdeki gelişim özelliklerine benzer, gelişim sorunlanna özürlülerde de rastlandığı görülmüştür. 37
Bu nedenle özürlü gencin bedeninden dolayı utanma ya da aşağılık duygusuna kapılmaması ve başkalannın olumsuz tutumlarından fazla etkilenmemesi açısından görünüşten çok daha önemli olan hususun davranış olduğu belirtilerek dunımunu kavramasına yardımcı olunabilir. Mesela; bu konuda Peygamberimiz'in Allah'ın insanın süretine, şekline bakmayacağını, yaptıklarını değerlendireceğine vurgu yaptığı belirtilerek Kur'an-ı Kerim'deki davranışiann önemi ile ilgili ayetlerde zikredilerek görünümden ziyade olumlu davranış modellerine sahip olmanın gerekliliği vurgulanabilir.
c- Ha,yır ve Şerrin Nisbi Olduğu ve Hayrın İçinde Şer, Şerrin İçinde Hayır Olabileceği Konusu
Gencin içinde bulunduğu özür durumunun mutlak olumsuzluk olarak değerlendirilmemesi gerektiği belirtilebilir. Çünkü bize göre iyi olan birşeyde olumsuz bir durumun veya olumsuz gibi gözüken ,bir olayda da iyi dururulann olabileceği vurgulanabilir. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'deki 2/216. ayette sizin hayır zannettiğiniz şeylerde şer, şer zannettiğiniz şeylerde de hayır olabilir ayeti vb. ayetler alınarak bilgi verilebilir. Aynı şekilde Peygamberimiz döneminde H/6 M/628'de yaşanan Hudeybiye andiaşmasının başlangıçta Müslümanların aleyhine bir durum arzetmesine karşın bu andiaşmanın Mekke'nin fethini hazırlayan faktörlerden biri haline geldiği örnek olarak verilebilir. Böylece özürlü gencin ve ai-
37 Erkan, a.{<.e., s. 49.
198 Gençli/ı Dönemi ve Eğitimi
lesinin engel durumunu mutlak olumsuzluk şeklinde değerlendirme yerine, bu durumu olumluya çevirebilecek şekilde kullanmak gerektiğine dikkat çekilebilir.
d- Kazanılandan Dolayı Şımarmamak Kaybedilenden Dolayı da Üzülmernek Gerektiği Vurgulanarak Dengeli Davranmanın Önemi Konusu
İnsanın yaşamında bazen kazandığı bazen de kaybettiği anlar olabilir. Bir başarı durumu olabileceği gibi başarısızlık da yaşanabilir. Her iki halde de dengeli hareket etmek gerektiğine dikkat çekilebilir. Mesela; bu konuda Kur'an-ı Kerim'de 57/23. ayette insanın birşeyi kazandığında şımarmaması, kaybettiğinde de aşın üzüntüye kapılmaması belirtilmektedir. Özürlü gencin de engel durumuna üzülmek, kaygılanmak yerine yaşama sevincini kaybetmeden hayatını sürdürecek şekilde normal yaşamına devam etmesi gerektiği vurgulanabilir. ·
e- Suçluluk ve Günahldirlık Duygusu İçerisinde Özürlünün Kendisini Cezalandırılmış Olarak Hissetme ve Endişe Duyması
Birey, bazen başına gelen sıkıntı, bela vb. durumlan herhangi bir suç ve günahın sonucu olarak algılayabilir. Kendisinin Allah tarafından cezalandınldığını düşünebilir. Bu duygu bireyde gerginlik ve kaygı meydana getirebilir. Doğuştan özürlü olan birey: lerde anne-baba için bu durum bir suçun ya da günahın bedeli olarak algılanmış olabilir. Daha sonra özürlü olan birey için de bu, ya anne-babasının ya da kendisinin bir suç ve günahı sonucu meydana gelmiş olarak algılanabilir.
Araştırma yaptığımız özürlü genç grubunda özür durumunun ailesinin yaptığı bir suç ya da günahın cezası olarak değedendirilip değerlendirilmedİğİ sorulmuş; % 70'i durumlarını böyle değerlendirmiştir. Doğuştan özürlü olan görmez ve ortopedik özürlülerde bu oran biraz yüksek bulunmuştur. Her iki grupta doğuştan özürlü olanın oranı % 78 iken sonradan özürlü olanların oranı % 62 olarak ortaya çıkmııştır.
Özürlü Gençlerin Din Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gereken Psikolojik Hususlar 199
e- Özürlü Gencin Özür Durumunu Ailesinin Bir Hatası Sonucu Cezalandırılması Olarak Değerlendirmesine İlişkin Bulgular
Tablo: 5
Görmezler Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 9 82 ı 0.9 ı 0.9· ll Sonradan 7 78 2 22 - - 9 Genel Toplam ı6 80 3 ı5 ı 0.5 20
Ortopedik Evet % Hayır % Kararsız % Toplam Doğuştan 9 75 2 ı7 ı 0.8 ı2
Sonradan ı o 56 4 22 4 22 ı8
Genel Toplam ı9 63 6 20 5 ı7 30
Evet % Hayır % Kararsız %
Or. ve Gör. Gen. Toplam 35 70 9 ı8 6 ı2
Özürlü genç, ailesinin bir hatasımn bedelini ödemekte olduğunu düşünmesi, onda öfke, kaygı oluşturabilir. Bu nedenle her insanın kendi günahım kendisinin çekeceğini; bir başkasının günahını üstlenmenin mümkün olmadığı bazı ayetler (5/105, 6/31, 52/162) ışığında anlatılabilir. Aynı zamanda insanın bir günah işlediğinde tövbe ettiği takdirde Allah tarafından aifedileceği belirtilerek gencin aşırı suçluluk ve günahkarlık duygusundan kurtulmasına yardımcı olunabilir. Bu konunun önemi ile ilgili ayetler, hadisler zikredilerek bazı kitaplar da gence tavsiye edilebilir.
5. Özürlü Gençlere Dini Gelişim Özellikleri Dikkate Alınarak Din Eğitiminin Verilmesi
Özürlü gençlerin diğer gençler gibi din eğitimlerinde, dini gelişim özellikleri, yaş, cinsiyet durumları gözönünde bulundurularak dini eğitim verilmelidir.38 Özellikle ergenlik döneminde dini
38 Bkz. Alan S. Brown, Religious Education and Pubil with Learning Difficulties, s. ı50-ı5ı; Bu konuda ülkemizdeki özürlü gençlerin dini: gelişim özelliklerine uygun din eğitimi verilmesiyle ilgili din psikologları, ·
200 Gençlik Dönemi ve Eğitimi
şuurun uyamşının yaşandığı 12-14 yaş döneminde çocuklukta verilen yanlış dini bilgilerin doğru bir şekilde anlatılması ve dilli bunalım ve şüphelerin yaşandığı 14-18 yaş döneminde de bunalım ve şüphe konuları tespit edilerek gence doğru bilgiler sunuimalı ve bunalımı aşmasım sağlayacak şekilde kendisine yardımcı olunmalıdır. Ayni zamanda özürlü gençlere dilli eğitim verilirken, onların özelliklerini bilen kişiler tarafından bahsettiğimiz bitişsel konular, öncelikli olmak üzere ibadet vb. konular sevdirilerek öğretilmelidir.
6. Özüdülere Din Eğitiminde Bazı Teknik imkanların Kullamını
Özellikle görme özürlüler için kabartma yazılı Kur'an-ı Kerim, hadisi şerif kitapları hazırlanmalı ve öncelik verilmesi gereken konular olmak üzere kabartma yazılı dilli kitaplar hazırlanmalıdır. Özüdülerin durumlanın kavramalarını sağlayacak ve özür durumunu dikkate alarak onlara ibadet öğrenimini kazandıracak görsel ve sesli yayınlara öncelik verilmelidir. Aynı şekilde bilgisayarı olan özürlüler için de sesli ve görüntülü programlar hazırlanabilir.
7. Özürlü Gencin Dini Sosyalleşmesi ve Dini Pratiklere Katılımının Sağlanması
Özürlü gencin topluma uyum sürecinde din eğitimi açısından dini sosyalleşmesine yardımcı olunabilir. Cemaatle namaza katılma, dini sohbetlerde bulunma imkarn oluşturabilir. Ailesi ile birlikte dini bilgiler verilerek aile ortamında da dini sosyalleşmesine katkıda bulunulabilir. Zaman zaman özürlü gence de bazı sorumluluk ve görevler verilebilir. Mesela, dini sohbetlere katıldığında
din eğitimcileri, pedogog ve psikologlardan oluşan bir ekip çalışmasına da ihtiyaç bulunmaktadır. Zira özürlü gencin yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik ve kültürel durumlann da gözönüne alınarak dini gelişmelerine uygun din eğitiminin verilmesine yönelik konu belirleme, yöntem ve davranış modeli oluşturma vb. hususlann tesbit edilmesi gerekmektedir.
Özürlü Gençlerin Din Eğitiminde Diklwt Edilmesi GerelıenPsilwlojik Hususlar 201
kendisiyle sohbet etme imkanı sağlanabilir. imkanlar ölçüsünde bazen özellikle ev ortamında özür durumu imam olmasına imkan veriyorsa cemaate imam olabilir. Böylece din eğitimi açısından özürlü gencin dini sosyalleşmesine de katkıda bulunarak çevreye uyum sağlamasında yardımcı olunabilir.
SONUÇ
İnsan hayatında gerek doğuştan gerekse daha sonra bazı nedenlerle meydana gelen özür durumu bireyin dünyasında önemli bir yer işgal eder. Özür durumunun niteliği ve çevresinin kendisine yönelik tutumları onun kendisi ile ilgili değerlendirmelerinde etkili olabilir. Genç, olumlu benlik imgesine sahip olabileceği gibi olumsuz benlik kavramı da geliştirebilir. Kendi durumunu kabullenebilme ve çevreye uyum sağlama açısından katkıda bulunabilecek kaynaklardan birisi de dindir. Özellikle gençlik döneminde yetişkinlik rolünün kazanılması çabasının yaşanınası sonucu gencin kendini tanıma ve sorgulama sürecinde kendisi tarafından din referans alınabilir. Bu aşamada öncelikli olarak ne tür dini bilgiler verilmeli ve ilgi, istek sonucunda din eğitimi almak isteyen gence de din eğitimi nasıl verilmeli sorunu önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır .
. · Özürlü gencin özür durumunu kabullenmesinde katkıda bulunabilecek şekilde öncelikli olarak dinin bilişsel düzeyde yaşamın anlamı ve gencin özür durumunu kavrayacak nitelikteki hususlara ilişkin bilgiler verilebilir. Bu bilgiler içerisinde hayatta insanın yaşayış gayesi, imtihan olgusu, yaşamdaki farklılık esprisi, iyi-kötü değerlendirmesi gibi hususlar yer alabilir. Ayrıca din eğitimi yapılırken özürlü gencin yaşı, cinsiyeti ve dini gelişim özellikleri gözönünde bulundurulmalı ve imkanlar ölçüsünde teknolojik imkanlar gözönünde bulundurularak sesli ve görüntülü yayınlar hazırlanmalıdır. Aynı şekilde özürlü gencin çevreye, topluma uyumunun sağlanabilmesi açısından dini sosyalleşmesine önem verilmelidir. Bu çerçevede dini sohbetlere katılma, dini pratikleri diğer insanlarla birlikte yerine getirme ve imkanlar ölçüsünde de dini görev ve sorumluluklar verilerek dini sosyalleşmesi sağlanmalıdır.
KAYNAKLAR
Adams, F. James,ErgenliğiAnlamak, (Yay. Haz. Bekir Onur), Ankara 1995.
Bacanlı, Hasan, Eğitim Psikolojisi, Ankara 1993.
· Bıyıklı, Latife, Bedensel Özürlü Çocukların Benlik Kavramı, (Aile kabul düzeyi açısından), Ankara 1989.
Brown, Alan S., Religious Education and Pubil with Learning Difficulties, New York 1987.
Dalat, Ziya, Çocuk ve Genç Ruhu, Ankara 1955.
Erkan, Gönül, Ortopedik Özürlü Çocukların Kendini Kabul Düzeyi Üzerine Bir Araştırma, İstanbul 1990.
Erikson, Erik, Childhood and Society, New York 1965.
Göz, llyas, Dinin İdeoloji ile Münasebeti, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 1986.
Hökelekli, Hayati, Din Psikolojisi, Ankara 1993.
Jersild, Arthur, Gençlik Psikolojisi, (Çev. İbrahim Özgür), İst. 1974.
Karabulut, Tandoğan, Yaşam Kavgası, Ankara 1976.
Mardin, Şerif, Din ve)deoloji, İstanbul 1983.
Özyürek, Mehmet ve Ark., Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar, Özel Eğitime Giriş, Ankara 1996.
__ , Birlikte ve Ayrı Eğitimin Etkinliği, Ankara 1983.
__ , Engelli Kişilere Yönelik J)eğiştirilen Tutumların Sürekliliği, Ankara 1995.
Roessler, Richard-Brian Bolton, Psychological Adjustment to Disability, Baltomi-re 1978.
Usta, Hasan, Bedensel Özürlü Olmanın Sebepleri, İstanbul 1992.
Yavuzer, Haluk, Çocuk Psikolojisi, İstanbul 1988.
Yörükoğlu, Atayay, Gençlik Çağı, Ankara 1985.