gaziantep Şehrinde yaşayan suriyeli mültecilerin sosyo-ekonomik etkileri.pdf
DESCRIPTION
Despite the immediacy of this issue, there is alarmingly little information on Syrian urban refugees and their impact on Southeastern Turkey, making it difficult for stakeholders to deliver services as needed. This gap in knowledge was the impetus behind this report, which aims to present an initial survey of the socioeconomic impact of refugee presence in the urban center of Gaziantep. In the scope of this initial assessment, SREO’s goal is to provide preliminary findings on the issues of housing, labor, and education, and to examine what impact, if any, the influx of refugees has had on Gaziantep.TRANSCRIPT
Gaziantep Şehrinde Yaşayan Suriyeli Mültecilerin
Sosyo-Ekonomik Etkileri: Bir İlk Değerlendirme
Ekim 2013
Bu yayınherhangi bir üçüncü taraf seyirciler talebi üzerine değil, Suriye Araştırma ve Değerlendirme Organizasyonu tarafından bir örnek olarak üretildi. Bu yayında ifade edilen görüşler okumacıların görüşlerini yansıtmaz.
DOĞRULAMALAR
Bu rapor, Gaziantep kent merkezinde Suriye mülteci varlığının sosyo-ekonomik etkileriyle ilgili
bir ön araştırma amacıyla SREO tarafından yaptırılmıştır.
SREO bu çalışmada emeği geçen tüm yetkililere, sivil toplum liderlerine, işadamlarına, Suriyeli
mültecilere, akademisyenlere ve yerel topluluk üyeleri de dahil olmak üzere bütün katılımcılara
en içten teşekkürlerini sunar.
Syria Research and Evaluation Organization 3
İÇİNDEKİLER
Suriye: Çatışma’ya Giriş
Rapora Giriş
Literatür Taraması
Yöntemler
Bulgular
Konut Piyasası Etkileri
İşçi Piyasasına Olan Etkiler:
Eğitim: Bazı Ön Bulgular
Sonuçlar
İleriye
ARAŞTıRMACıLAR HAKKıNDA BİLGİLER
Bu calışmadan sorumlu SREO ekibi Elliot Ackerman, Kristine Anderson, Heather Hughes,
Megan Northey, Abdulhamid Qabbani, Daniel Seckman, Abdullah Murat Subaşı, ve Matthew
Trevithick’ten oluşur.
SREO HAKKıNDA BİLGİLER
Suriye Araştırma Değerlendirme ve Danışmanlık Ltd. Şti. (SREO) Türkiye’de kurulan, yönetim
merkezi Gaziantep’te olan bağımsız bir araştırma ve değerlendirme merkezidir. SREO’nun
misyonu devam eden çatışma ve insani krize etkili bir şekilde cevap verebilmek adına Suriye’ye
yapılacak olan bağışlar için pratik stratejiler geliştirmektir. SREO’nun diger verdiği hizmetler
Rusça, Farsça, Arapça ve Türkçe çeviri ve proje değerlendirmelerini kapsar.
Syria Research and Evaluation Organization 4
SREO’nun personeli araştırmalar uygulama ve uluslararası kalkınma konusunda geniş deneyime
sahiptir.
SREO tüm eksiklikler ve hatalar için tam sorumluluk alır.
İletişim: [email protected]
SURIYE: ÇATIŞMA’YA GİRİŞ
Devam eden Suriye çatışması, Orta Doğu ve uluslararası toplum için, çok büyük insani ve
güvenlik sorunu oluşturmaya devam etmektedir. Barışçıl protestolar olarak Mart 2011'de
başlayan ve daha sonra çatışmalara dönen ayaklanmalar, ülkede daha politik ve özgür bir ortam
arayışı olarak devam etmiş ve ülke çapında bir savaşa dönüşmüştür. Çatışmalar 100.000'den
fazla insanın hayatına mal oldu, daha binlerce insan kayıp ve milyonlarcası ise evlerinden
edildi.1
Ülke içinde Suriyeliler için koşullar fenalaşıyor. Birleşmiş Milletlerin rakamlarına göre, Suriye
içinde birçok okul mülteci kampları haline getirilmiştir, ve okul çağındaki çok sayıda çocuk
eğitim haklarından mahrum kalmıştır.2 Ülkenin alt yapısı harap olmuş ve binlerce Suriyeli aile
evlerini, iş ve geçim kapılarını kaybetmiştir.
Yabancı girişimler, rejimi ve muhalefet gruplarını, kendi kaynaklarını katarak mezhep
bölünmelerini ateşleme suretiyle ve kayıpların sürekli büyümesine katkıda bulunarak, çatışma
ortamını daha da kötüleştirdi. İstikrarsızlık, bir insani krizle sonuçlandı. Şu an Birleşmiş
Milletlerin kayıtlarında iki milyon Suriyeli mülteci var ve 2014 yılında dört milyondan fazlasının
ya ülkelerinden kaçması ya da evlerinden olması bekleniyor.3
1 UNHCR Syria Regional Refugee Response. (2013). Regional Overview. Retrieved from http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php. 2 Okul çağındaki çocuklar nüfusun yüzde 24.7’ sini oluşturuyor. The Demographic Profile of Syria. United Nations Economic and Social Commision for Western Asia. Retrieved from http://www.escwa.un.org/popin/members/syria.pdf.. 3 UNHCR Syria Regional Refugee Response. (2013). Regional Overview. Retrieved from http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php.
Syria Research and Evaluation Organization 5
Mülteci kampları yerinden olmuş kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak için hem komşu ülkelerde
hem de Suriye içinde çokça kurulmuştur. Mültecilerin çoğunluğu Lübnan, Ürdün ve Türkiye’nin
kampları ya da kentsel mültecileri olarak şehirlerin içinde yaşıyor. Bunun yanında, sınırı
geçtikten hemen sonra, binlercesi kayıtsız olarak kamplara kabul edilmeyi beklerken derme
çatma barınaklarda yaşıyor. Ufukta herhangi bir diplomatik çözümün yokluğu ile beraber, insani
kaygılar ve güvenlik kaygıları muhtemelen çok daha karmaşık hale gelecektir.
Uluslararası toplum Suriye çatışmalarına bir çözüm bulmak için çabalarken, mülteciler ve onları
barındıran topluluklar kitlesel göçün birçok etkileri ile mücadele ediyorlar. İç savaşın üçüncü
yılına girmesi ile, çatışmaların ve etkilerinin tarafsız değerlendirme yoluyla eleştirisel anlayışlar
kazanmalarına ihtiyaç duyulması zorunluluk haline gelmiştir.
RAPORA GİRİŞ
Bu konunun aciliyetine rağmen, Suriyeli şehirli mültecilerin (şehirli mülteci tanımı için bu
raporun sayfa 5’ine bakın) Güneydoğu Anadolu bölgesi üzerindeki etkisi hakkındaki bilgilerin az
olması, paydaşların gereken hizmetleri ulaştırmasını zorlaştırıyor. Bu bilgi eksikliği, Gaziantep
kent merkezinde yaşayan mülteci varlığının sosyo-ekonomik etkilerini ilk defa incelemeye
almayı hedefleyen bu raporun ivme kazanmasında en büyük etkidir. Bu ilk değerlendirme
kapsamında, SREO’nun hedefi emlak piyasası, iş imkanları, iş gücü piyasası ve eğitim
konularında ön bulgular sağlamak ve mülteci akının Gaziantep üzerine bir etkisi varsa o etkiyi
incelemektir.
Gaziantep Türkiye’nin 6. büyük kenti olarak sanayi, tekstil ve tarımsal üretim alanlarında
büyüyen bir merkezdir. Bu alanlarda iş olanakları hayli yoğun olduğu ve şehir Suriye sınırına
çok yakın olduğu için, Gaziantep, Suriyeli mültecilerin odak noktası haline gelmiştir. Bir makale
Gaziantep’teki Suriyeli nüfusunun yaklaşık 100.000 olduğunu tahmin etmektedir,4 bununla
4 Songül, H. (2013, October 08). Para suyunu çekti, 100 bin Suriyeli’ye çalışma izni lazim. Milliyet. Retrieved from http://ekonomi.milliyet.com.tr/para-suyunu-cekti-100-bin/ekonomi/detay/1774339/default.htm.
Syria Research and Evaluation Organization 6
birlikte Gaziantep’in nüfusu 1,799,558 ulaşmıştır, ama Suriyeli şehirli mülteciler hakkında
güvenilir rakamlar bulunmamaktadır.
Resmi kampların dışında yaşayan mülteciler benzersiz zorluklarla karşı karşıyadır. Maddi ve
sosyal kaynakların sınırlı olması nedeniyle hizmetlere erişimde ve geçim kaynağı bulmakta
çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Mültecileri misafir eden toplumlarda artmaya devam eden bu
durum, meseleyi daha karmaşık hale getiriyor. Bu vaziyet kaçınılmaz bir şekilde mevcut sosyo-
ekonomik altyapıya baskı yapıyor. Çatışma uzun süreli olduğu için başka zorluklarla da
karşılaşılıyor: BMMYK (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği) verileri uzun süreli mülteci misafir
eden hükümetler ve komşu ülkeler arasında uzun vadeli insan hakları endişeleri, siyasi kaygılar
ve güvenlik kaygıları uyandırdığını doğruluyor.5
SREO projesi geniş kapsamlı olmaktan ziyade yol göstericidir. Hem mültecilerle hemde onları
barındıran topluluklarla yapılan görüşmelerden, gayet bilgilendirici ve kilit veriler elde
edilmiştir. Bu çalışmanın amacı Suriyeli mültecilere ve onları misafir eden topluluklara daha iyi
bir hizmet sağlamak amacıyla gelecekteki çalışmalarda daha derin konulara dikkat çekmek ve
Gaziantep'te mevcut mülteci durumuna çok boyutlu ve önyargısız bir bakış göstermektir.
LİTERATÜR TARAMASI
Süriyeli mülteciler üzerinde varolan bilimsel bilgiler yeterli değildir. Buna rağmen, bu mevcut
olan ama artan literatür kaynakları SREO’nun araştırmasına yön verip analizlerini bilgilendirmek
için kullanılmıştır.
Uluslararası yardım kuruluşları operasyon ülkelerinde bazı raporlar yayınladılar;6 ancak Türk
yetkililerin kamplar içinde ve dışında, Suriyeli mülteciler için tüm sorumlulukları almasıyla
birlikte, insani ihtiyaçlar hakkında kapsamlı veriler, tam anlamıyla mevcut bulunamamakta.
5 Betts, A., Chimni, B.S., Cohen, R., Collinson, S., Crisp, J., Gil-Bazo, M., Hall, I., Loescher, G., Milner, J., Schmidt, A., Stigter, E. (2006). “Protracted Refugee Situations: the search for practical solutions,” from The State of the World’s Refugees 2006: Displacement in the New Millenium. Retrieved from http://www.unhcr.org/4444afcb0.html. 6 See CARE (2012). “Care Jordan Baseline Assessment of Community Identified Vulnerabilities among Syrian Refugees living in Amman.” IOM (2013). “Refugee Site and Shelter Assessment.”
Syria Research and Evaluation Organization 7
Türkiye'deki Suriyeli mültecilerle ilgili bazı genel çalışmalar olmuştur,7 ancak devam eden
göçler ve Türkiye'de ikamet eden mültecilerin uzun vadeli etkilerinin değerlendirilebilmesi için,
hem mülteciler hem de onları misafir eden topluluklar üzerinde daha fazla araştırma yapmak
gereklidir.
Ortadoğuda mülteci konusuyla ilgili olarak çoğunlukla Filistinli mültecilere odaklanılmıştır,
ancak yeni yeni İraklı mülteciler de odak kaynağı olmaya başlamıştır.8 Türkiye, Avrupa ve
Asya'yı birbirine bağladığı için, Avrupa’ya girmek veya başka bir yerde sığınma aramak isteyen
göçmen ve mülteciler için önemli bir geçiş noktasıdır. Türkiye, bundan önce de Avrupa ve
Ortadoğu’dan gelen mülteci ve sığınmacılarla karşılaştı.9 Türkiye’deki göç ile ilgili literatürün
çoğu, Türkiye’nin Avrupa Birliği hukukuna uymasına odaklanmıştır. Bu konuda, AB
standartları, hem güvenlik hem de sığınmacılarin insani haklarını birinci derecede önemser.
Akademisyenler AB’den Türkiye üzerine bir ikili baskı olduğunu vurgulamışlardır. Bir yandan
sınır güvenliği güçlendirilmesi, diğer yandan ise mültecilerin daha çok hak sahibi olmaları
istenmiştir. Literatürde yinelenen bir diğer tema, Avrupa’nın Türkiye’nin Cenevre
Sözleşmesinde Madde 1 (B)’de tanımlanmış olan sadece Avrupalıları mülteci olarak belirleyen
coğrafi sınırlamaları kaldırılmasını taleb eder.10 Bu literatür, geçici koruma rejimi olarak
kategorize edilen Türkiye’nin şimdiki Suriyeli mülteci politakasını anlamak için bize bir kavram
verir.11
7 Özden, Ş. (2013). “Syrian Refugees in Turkey.” Migration Policy Centre. Retrieved from http://www.migrationpolicycentre.eu/docs/MPC-RR-2013-05.pdf. 8 See Stevens, D. (2013). “Legal Status, Labelling, and Protection: the Case of Iraqi ‘Refugees’ in Jordan.” International Journal of Refugee Law: 25 (1). See also Refuge: 28 (1) 2011 for an entire volume devoted to Iraqi refugees. 9 Kirisci, K. (2003). Turkey: A Transformation from Emigration to Immigration. Retrieved from http://migrationinformation.org/Feature/display.cfm?id=176. 10 See Cavlak, H. (2013). “The Impact of the EU on Turkish Asylum and Immigration Policy.” International Anatolia Academic Online Journal: 1(1). Kirisci, K. (2003). “The Question of Asylum and Illegal Migration in European Union-Turkish Relations.” Turkish Studies: 4 (1). Soyaltin, D. (2013). “Good News, Bad News, or No News: Management of Irregular Migration in Turkey.” Research Turkey: 2 (3), Centre for Policy Analysis and Research on Turkey. 11 UNHCR (2013). 2013 UNHCR country operations profile-Turkey. Retrieved from http://www.unhcr.org/pages/49e48e0fa7f.html.
Syria Research and Evaluation Organization 8
Türkiye’nin mülteci politakası hakkında bilgili olmak, mültecilerin aldığı hizmetleri ve hakları
anlamak için önemlidir. Mülteci hakları da onların ekonomik iyiliği ve yersel ekonomiye katkı
veya yüküne göre şekillenir. Şimdiki sistemin altında, kamplardaki mülteciler yardım alırken,
şehirli mülteciler ne hizmetlerden yararlanabiliyor ne de geçimlerini sürdürmek için hak iddia
edebiliyor. Karen Jacobsen (2005) şehirli mültecileri şöyle tanımlıyor: “kentsel yerlerde oturan -
resmen tanınmış ya da tanınmamış - kendi kendine yerleşmiş mülteciler.”12 Şehirli mülteciler
belirsiz bir durumda. Kamptaki mülteciler gibi hizmetler alamıyorlar, aynı zamanda vatandaşlar
gibi her hangi bir hakları veya yararlanabilecekleri farklı servisler yoktur. Genellikle kamp
mültecileri kadar görünür olmamasına rağmen, şehirli mülteciler daha çok ilgi çekmeye başlamış
ve bu sebeple mülteci çalışmaları alanında bir genişleme olmuştur.13 Sık sık ekonomik
göçmenler ile karıştırılmış olsa da mültecilerin, farklı statüye bağlı ek ihtiyaçları ve sorunları
vardır.
Şehirli mülteciler belirsiz bir durumda omlasına rağmen, işletmeler oluşturması veya ucuz iş
gücü sağlaması ile, yerel ekonomi büyük bir ihtimalle daha da etkilenecektir. Bu nedenle, şehirli
mülteciler ve misafir eden topluluklar arasında sosyal etkileşimin incelenmesi özel bir önem
taşıyor. Literatür, şehirli mültecilerin konut, yasal statü, istihdam ve eğitim konularında
karşılaştıkları engellere işaret etmekte, ve bu Gaziantep'teki SREO bulguları ile doğrulanmakta.
Mülteciler genelde resmi istihdam alamadıkları için, yasadışı ve düzensiz işler yapıp varlıklarını
sürdürmek zorunda kalıyorlar.14 Önceki çalışmalarda şehirli mültecilerin ekonomik aktörler
olarak karakterize edilmesine rağmen, onları bir güvenlik tehdidi olarak gören, mülteci alan
ülkeler, mültecilerin uzun vadeli kalmalarını önlemek istemektedirler.15 Bu tutumlar onları
misafir eden hükümetlerin, kendilerine verdiği hakları ve mültecilerin entegre olmasını
etkilemektedir.
12 P. 40, 2005. The Economic Life of Refugees. Bloomfield, CT: Kumarian Press. 13 See the special issue of Journal of Refugee Studies: 19(3) 2006. 14 See Buscher, D. (2011). “New Approaches to Urban Refugee Livelihoods.” Refuge: 28 (2). Retrieved from http://pi.library.yorku.ca/ojs/index.php/refuge/article/viewFile/36473/33161. 15 See Buscher, Gabos, A. & Kibreab, G. (2007). “Urban Refugees: Introduction.” Refuge: 24 (1). Retrieved from http://roar.uel.ac.uk/264/1/Fabos,%20A.%20H.%20(2007)%20Refuge%2024(1)%201-19.pdf.
Syria Research and Evaluation Organization 9
Mevcut literatür mültecilerin ekonomi üzerindeki hem olumlu hem de olumsuz etkilerini
tartışmaktadır.16 Mülteciler kendilerine sermaye, üretim fırsatı getirerek iş ihtiyaçlarını kendileri
karşılayabiliyor. Aynı zamanda, işsizlik zaten başlı başına bir sorun olsa da, ucuz iş gücü
olmalarından dolayı yerel işçilerin yerini alabiliyorlar. Göç dışında diğer faktörlerin de mülteci
bulunduran toplulukarın ekonomisi üzerinde bir hayli etkisi vardır. Yardım kuruluşlarının
getirdiği hizmetler ve alt yapı hizmetleri de ekonomiyi etkileyebiliyor.17 Bu çalışma, mülteci
akını başladıktan sonra, bu akının Gaziantep üzerindeki etkisini değerlendirmeyi
hedeflemektedir. Bunun yanısıra, mülteci göçünün, onları misafir eden topluluk üzerine uzun
vadeli etkilerini değerlendirmek için daha derinlemesine bir çalışma gerekli olacaktır.
YÖNTEMLER
SREO’nun Gaziantep şehrinde yaşayan Suriyeli mültecilerin sosyo-ekonomik etkileri üzerine
yaptığı bu çalışması, Gaziantep’te yaşayan Suriyeli mültecilerin bireysel, ekonomik, sosyal ve
çevresel belirleyicilerinin etkisini inceleyen bir sosyal etnografik projedir. Bu ilk değerlendirme
için, SREO kalitatif, anket-tabanlı bir yaklaşım kullanmaktadır. Bu yaklaşım, anlatım analizi ve
etnografya epistemolojik temelleri tarafından bilgilendirilir.
Şehirli mültecilerin yaşadıkları benzersiz zorluklar sadece çok disiplinli ve yorumlayıcı bir
yaklaşım kullanılarak ele alınabilir sorunlardır. Bu çatışmaların karmaşık doğasından dolayı
etkilenen insanların çeşitliliği, etnik ve dini kökenleri, farklı memleketlerden olmaları ve bir çok
başka faktörlerle birlikte sosyo-ekonomik geçmişleri üzerinde belirli yada belirsiz etkileri vardır.
Bu sebeple, SREO araştırmacıları, araştırmalarını yaparken, bu tarz çalışmalarda subjektifliği ve
birey durumlarındaki kültürlerin etkilerini koruyabilmek için en iyi yöntem olan etnografik anlatı
yöntemini kullanarak çalışmalarını yapmış bulunmaktadır. Kalitatif yöntemler kullanımı ampirik
bilimin eksiklerini kabul etmektedir. Bu nüanslar, arastırmaların dogrulugu anlamında önemli
bir rol oynamaktadır. Karmaşık toplumsal sorunların çözümünde zengin anlayışlar sağlayabilir.
Ferrier’in anlattığı gibi (1998): “Bu felsefi görüş bağlamında, çoklu bakış açılarının geçerliliğini
16 UNHCR (1997). Social and economic impact of large refugee populations on host developing countries. Retrieved from http://www.unhcr.org/3ae68d0e10.html. 17 Zetter, R. (2012). “Are refugees an economic burden or benefit?” Forced Migration Review: 41. Retrieved from http://www.fmreview.org/preventing/zetter.
Syria Research and Evaluation Organization 10
vurgulamaktadır; bilim insanlar ve gruplar tarafından yaratılır; gerçeklik çok yönlü; doğruluk
günlük yaşam ve sosyal ilişkiler temeli üzerine kurulmuş; bilim ve diğer tüm insani faaliyetlerde
değer yüklüdür.”18
Araştırmanın örnekleri bir amaca yönelik, hedef seçim tekniği ile belirlendi, şöyle ki: SREO
araştırmacıları çeşitli örnekler oluşturan katılımcılarla röportaj yaptılar. Yarı yapılandırılmış,
derinlemesine görüşmeler, üç kadın ve 15 erkek olmak üzere toplam 18 katılımcı (n = 18) ile
yapılmıştır. Katılımcılar da etnik ve dilsel gruplara ayrılmış: on Suriyeli ve sekiz Türk dahil.
Büyük çoğunluğunda (18 kişiden 15’ i) görüşmeler katılımcının anadilinde yapılıp yazıya
geçirilmiştir. Veriler anlatım yöntemiyle analiz edilmiş – tekrarlayan temaları belirlemek için
görüşmeler kodlanıp karşılaştırılmıştır. Veriler daha sonra ortak noktaları, farklılıkları gözlemek,
bu konuların kanıta dayalı değerlendirmelerde bulunan önemli boşluklarına dikkat çekebilmek
için, mevcut literatür doğrultusunda değerlendirilmiştir.
BULGULAR
Toplanan verilerden, tutarlı ve önemli bulgular gösteren iki ana konu; konut piyasası ve iş gücü
piyasası. Bunlara ek olarak eğitim konusunda ön bulgular, gözlenen temalarda kendiliğinden
ortaya çıkmıştır.
KONUT PİYASASI ETKİLERİ:
Lübnan ve Ürdün değerlendirmeleri ile uyumlu olarak, SREO araştırmacıları mülteci akının
Gaziantep’teki kentsel konut piyasası üzerine etkide bulunduğunu gözlemlemiştir. Hem Türk
hem Suriyeli katılımcılar, şu iki temel konuya işaret etmektedirler: yüksek talep nedeniyle artan
konut kıtlığı bunlardan biri, ve son 1-2 yıl içerisinde kira fiyatlarındaki belirgin bir artış ise bir
18 Ferrier, J. (1998), An investigation into the diffusion of innovation in technical and further education: Implementing e-mail through action research, Thesis (PhD), Chapter 3.3, Deakin University.
Syria Research and Evaluation Organization 11
diğeridir. Özellikle, bu iki konu bu çalışmadaki tüm görüşmelerde hem Türkler hem de
Suriyeliler tarafından gündeme getirilmiştir.
Gaziantep’in 2000 yılında başlayan yüksek büyüme oranı, mültecilerin Gaziantep’e gelmesiyle
birlikte yetkililerden alınan açıklamalar doğrultusunda var olan yerleşim yerlerinde emlak
yokluğunu işaret etmekte. Halbuki, bu çalışmada toplanan veriler, yurtlarından olan
Suriyeliler’in 2011 yılında, zaten yüksek olan emlak talebinin en yüksek düzeye getirdiğini
gösteriyor. Yüksek emlak talebi kiraların aşırı artmasına sebep olurken bu durum mülteci
popülasyonunu olumsuz yönde etkiliyor. Tüm Türk yetkililerinin belirttiği gibi kira
fiyatlarındaki artış bundan 1-1.5 yıl önce gözle görülür bir hal almaya başladı. Bir emlak
firmasında çalışan eleman şu örneği veriyor: “600TL ye kiralanan bir apartman dairesi şu anda
1,000TL ye yükselmiş durumda.”19
Benzer gözlemler Suriyeliler için de yapılmakta. Röportaj yapılan iki Suriyeli, ev sahiplerinin
her ay aynı ev için daha fazla para istediklerini, eğer ödeyemezlerse kendilerini ve ailelerini
evden atmakla tehdit ettiklerinden bahsetti. Ev sahiplerinin boş evlerine kiracı bulmakta hiç
sıkıntı yaşamayacağı göz önüne alındığında, bu tip tehditlerle karşılaşılması muhtemel hale
geliyor. Ulaşabildiğimiz hem Türkler hem de Suriyeliler fiyatlardaki artışı Suriyeli mültecilerin
gelmesine bağlıyor. Ancak bu öngörülerin her hangi bir sayısal dayanağı yok, yine de uzun süreli
mülteci durumlarında, mülteci nüfusun yerli kaynaklarla rekabet içine girmesi
gözlemlenebilmekte.20
Çalışmanın katılımcılarının tamamı, ev sahiplerinin şu anki vaziyetten çıkar sağladığına ve boş
emlak sıkıntısından, çok yüksek fiyatlar isteyerek faydalandığına işaret etmekte. Bir Türk iş
sahibi (Emlakçı Ofisi) “Ev sahipleri bize gelmektense evlerinin camına “kiralık” tabelaları asıyor
çünkü komisyon ödemeksizin daha yüksek bir kira bedeliyle kiracı bulabileceklerine inanıyorlar”
diyerek işlerindeki düşüşe sebep olarak mültecilerin gelişini gösteriyor. SREO’nun yaptığı emlak 19 1 USD = ~1.9946 TL. http://www.tcmb.gov.tr/yeni/eng/. TL ISO 4217 standartlarına uygun olarak kullanılır. 20 Betts, A., Chimni, B.S., Cohen, R., Collinson, S., Crisp, J., Gil-Bazo, M., Hall, I., Loescher, G., Milner, J., Schmidt, A., Stigter, E. (2006). “Protracted Refugee Situations: the search for practical solutions,” from The State of the World’s Refugees 2006: Displacement in the New Millenium. Retrieved from http://www.unhcr.org/4444afcb0.html. P. 118.
Syria Research and Evaluation Organization 12
piyasasındaki bu artış gözlemi 2013 yılında Türkiye’nin güney bölgesinde yapılmış olan bir
çalışmada şu şekilde not edilmiştir: “Emlak sahipleri… Suriyelilerin bu zor durumlarından
faydalanmaya çalıştıkları için eleştrilmelidir.”
Ev sahiplerinin finansal yönden çıkar sağlamalarına ek olarak, ulaştığımız hem Türk hem de
Suriyeli bireyler kiracı seçimlerinde ayrımcılık yapıldığını rapor etmiş bulunmaktadır. Suriyeliler
ev kiralarken, ev sahiplerinin evde olması gerekenden ve söz verilenden çok fazla sayıda kişi
kalması durumları yaşandığından dolayı emlak sahiplerinin kendilerine ev kiralamadıklarını not
etmişlerdir. Bir Türk, bu durumu “beş çocuklu üç aile, yani yaklaşık 15 kişi bir dairede kalıyor”
diye özetlemiş bulunmaktadır. Yine aynı durum, Suriyelilere ev kiralamada tereddüt eden bir kişi
tarafından şöyle anlatılmıştır: “üç kişilik bir apartman dairesi gösteriyorsun, kiralıyorsun, bir
hafta sonra evde 10 kişi kalmaya başlamış oluyorlar.” Diğer taraftan, Türk sakinleri ev
sahiplerinin Türk kiracıları redderek, daha yüksek bir ücret ödemeyi kabullenen çaresiz
Suriyelerilerden yüksek kira geliri elde edebileceği için tercih edildiklerini gözlemlemişlerdir.
Bir Türk vatandaşı, bir ev sahibiyle arasında geçen konuşmayı şöyle özetliyor: “Çoğu Türklere
ev sahibileri size sabit fiyattan evi vereceğime fiyatı ikiye katlayıp Suriyelilere kiralarım derler.”
Kira fiyatlarına ve kiracı seçmekteki ayrımcılığa ek olarak, bazı Suriyeliler evlerin kalitesinin
kötülüğüne de dikkat çekiyor. Bir katılımcı, SREO’ya ailesinin Gaziantep’teki ilk evinde tek bir
oda oldugunu ve banyo bulunmadığını, bu eve bile ev sahibinin 350TL kira alıyor olmasına
rağmen kirayı arttırmaya çalıştığını, sonucunda da evden ayrıldıklarını anlattı. Ulaştığımız başka
bir kişi ise “Suriyedeki evimizde her şeyimiz vardı. Burda sadece bir evimiz var. Ama içinde
yapılabilecek hiç bir şey yok, ev daracık” sözleriyle ev kalitesindeki durumu anlatıyor.
SREO’nunki gibi bulgular Ürdün ve Lübnan'da şehirli mültecilerle ilgili yapılan çalışmalarla
tutarlılık göstermektedir. Bu araştırmadaki kaygıların sürekliliği içinde, diğer devam eden
mülteci olaylarından ziyade açıkça görülüyor ki ev kaygısı, mülteci alan ülkelerdeki en büyük
sorun haline gelmeye başlamıştır. Ev bulma zorlukları, bulundukları ülkelerdeki mültecilerin
başarılı bir şekilde toplumla bütünleşmesinde sorunlar doğurarak onların iyi olmasının ve
güvenliklerinin sağlanmasının önünde bir engel oluşturuyor.
Syria Research and Evaluation Organization 13
İŞÇİ PİYASASINA OLAN ETKİLER:
Bu çalışmada elde edilen veriler mülteci iş gücünün Gaziantep’te zaten var olan işsizlik
sorununu daha da kötüleştirdiğini göstermektedir. Görüşme yaptığımız üç Türk özellikle
işsizliğin alınan göçler sebebiyle büyük bir sorun haline geldiğini belirtti ve 2009 yılındaki
istatistikler de gösteriyor ki Gaziantep’in işsizlik oranı şehrin çok kuvvetli endüstrisine ve ticari
gücüne rağmen %17.2 bulunmaktadır (ulusal oran %14).21 Türkler ve Suriyeliler iş arama
konusunda farklı sıkıntılardan söz ettiler. Suriyeliler genellikle iş yerlerinde ayrımcılık, fiziki
istismar, dil ve çalışma izni alma konularından şikayetçi.
Çalışmada bizimle konuşan bütün Türkler, Suriyelilerin, Gaziantep’te yaşayan Türklerin yaptığı
işin aynısını çok daha düşük bir ücretle yapmayı kabul ettiğinden dolayı iş gücü piyasasında
haksız rekabet oluşturup, Gaziantep’in yerli işçi halkının işsizlik oranını arttırdığını söylüyor. Bu
durum da iş verenlerin gayrı resmi Suriyeli ucuz iş gücünü, daha pahalı olan Türk iş gücüne
tercih etmesine sebep oluyor. Örnek vermek gerekirse, bir Türk konu hakkında şöyle bir
yorumda bulunuyor: “eğer ben bir fabrika sahibi olsaydım, Türk işçi çalıştırırsam fabrikada
günlük 50TL öderim ama Suriyeli çalıştırırsam 10-15TL öderim. Yani ben de Suriyeli
çalıştırırdım.” Başka bir Türk, yerel işletmeler şu anda Suriyeli çalıştırmayı tercih ederken, bu
durumun işsizlik oranı üzerindeki etkisinin abartıldığını, Suriyelilerin sadece başka bir ucuz iş
gücü olan azınlık gruplarının yerini aldığını belirtip “inşaatlarda önceden Kürtler çalışırdı.
Suriyeliler geldi ve daha düşük ücretlerde çalışmaya başladı böyle olunca da Kürtler gitmek
zorunda kaldı” diyor.
Suriyeliler Gaziantep iş gücü piyasasında sürekli iş bulma zorluğu veya buldukları işlerin
belgesiz ve gayrı resmi olması sebebiyle, çeşitli problemlerle yüz yüze geliyorlar. Bir başka
problemse, Suriyelilerin yasal olarak çalışabilmeleri için çalışma izni çıkartmaları gerektiğinden
21 Lifelong Competition Project: Baseline Analysis Report of the City of Gaziantep with Respect to Tourism and Life-long Learning. (2011). EU and the Republic of Turkey. Retrieved from http://www.gto.org.tr/editorupload/HAYATBOYU_ING.pdf.
Syria Research and Evaluation Organization 14
ancak bir çok Suriyeli ya bu izin için gereken masrafları karşılayamıyor ya da izni çıkartmak için
çok zahmetli ve uzun süren prosedürlerde takılıyor.22
Çalışmamız sırasında başarılı bir şekilde görüşme yaptığımız Suriyeliler, eğitimlerine ve
mesleklerine bakılmaksızın restorantlarda, fabrikalarda ve oto tamircilerinde, düşük beceri
gerektiren işlerde çalışıyorlardı. Bir Suriyeli, Halep’te yüksek maaşlı profesyonel bir meslek
dalında çalışırken Gaziantep’te günde 12 saat ve günlüğü yalnızca 10TL’ye çalıştığını, çalıştığı
yerde ise duygularıyla oynanıp aşağılandığını ve hor görüldüğünü anlattı.
Bir kaç Suriyeli, çoğu Suriyeli’nin iyi derecede Türkçe bilmediği dil durumunun iş bulmada ve
çalışmada kayda değer bir etkisi olduğunu belirtti. Başka bir Suriyeli “bir dondurma fabrikasında
çalışan, Suriye’de ekonomi bölümünden mezun birini tanıyorum - bütün problemi dil. Üniversite
mezunu olmamızın burada hiç bir anlamı yok” diyor. Bunlara rağmen, Lübnan ve Ürdün de
yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Suriyeliler, mülteci oldukları yerlerde düşük ücretli, hizmet
işlerini almaya meyilliler. Bahsedilen dil bariyeri sadece Türkiye’ye özel ve buradaki
mültecilerin Gaziantep’te iş aramalarına köstek olmakta.
Dil bariyerinden başka, Suriyeli iş gücünü çevreleyen yasallık boyutu da bir dizi Türk haber
kaynakları tarafından mevzu bahis edildi. Katılımcılar, yasadışı işçi piyasasının yasallığının,
sorumlu otoriteler tarafından usulüne göre denetlenmediğine dikkat çekti. Yine bir Türk
katılımcı, yasa dışı işçi denetlemelerinin sadece “kazaya sebebiyet verme” durumunda
yapıldığını ve yasa dışı Suriyeli çalışanların tespitlerinin sadece bu şekilde olabildiğini belirtti.
Bu nokta da 2013 Ocak ayında meydana gelen bir fabrikadaki patlamada bir kaç Suriyeli işçinin
yaşamını yitirmesiyle, yukarıda bahsi geçen Mülteci Merkezi çalışmasında hatırlatılmıştır.23
Yasa dışı Suriyeli işçilerin devlet harici çalışma durumları, küçük çaplı iş yerleri için de geçerli:
22 Türkiye'de "misafir" statüsünde oldukları için, Suriyelilerin, Türkiye'de Cenevre Sözleşmesi tarafından mültecilere verilen hakları bulunmamakta. Türk hukuku dahilinde, çalışma izinlerine başvurmak zorundalar, ve bu izinler genelde $700 - $ 1.000 arası bir masrafa mal oluyor. Daha fazla bilgi için bkz: “Turkey: Syrian refugees choosing to work risk exploitation.” (2012, 26 December). IRIN News. Retrieved from http://www.irinnews.org/report/97125/turkey-syrian-refugees-choosing-to-work-risk-exploitation. 23 Özden, Ş. (2013, May). Syrian Refugees in Turkey. Migration Policy Center. Retrieved from http://www.migrationpolicycentre.eu/docs/MPC-RR-2013-05.pdf. P. 7.
Syria Research and Evaluation Organization 15
bir Türk katılımcı bir çok mültecinin şehirde kendi işini kurduğnu fakat bu iş yerlerinin
Gaziantep Ticaret ve Sanayi Odasında kaydı bulunmadığını belirterek kendi tahminine göre
Suriyelilerin açmış olduğu iş yerlerinin %90’ ının kaydının bulunmadığını söyledi.
Kanunsuz iş gücü Suriyelileri iş yerinde istismara açık hale getirebiliyor. Hem Türk hem de
Suriyeli katılımcıların anlattıklarına göre Suriyeliler çok düşük maaşlarla uzun saatler boyunca
çalışıyor. Bu durum yasa dışı olarak çalışan bütün Suriyeliler tarafından dile getiriliyor. Bir çoğu
aynı işi yapan Türk iş arkadaşlarından daha uzun ve daha ucuz ucretle çalıştıklarına dikkat
çekiyor. Bir restorantta garsonluk yapan Suriyeli bir çalışan “benim gibi garsonluk yapan [Türk]
diğer arkdaşlar günlük 80TL kazanıyor ama bana sadece 40TL veriyorlar. Ben 12 saat
çalışıyorum, çift vardiya yapıyorum ama buna rağmen tek vardiya ücreti alıyorum. Şefler bahşiş
almama izin vermiyorlar. Aldıklarımı bir kutuya koymamı istiyorlar. Kutuyu açtıklarında biriken
paranın çoğunu kendileri alıp bana çok az bir para veriyorlar” diyerek durumu paylaştı. Türk
katılımcılar da Suriyelilerin Türk iş verenlere karşı tamamen savunmasız olduğunun farkında.
Bir Türk şöyle özetliyor: “Türkiye’de çalışabilmek için çalışma izinleri yok. Bu yüzden
çalıştıkları yer berbat bile olsa hiç bir şekilde şikayet edemiyorlar.”
Yine de mültecilerin Gaziantep’teki iş gücü piyasasına etkilerini gösteren sayısal bir veri
bulunmamakta. Çalışmaya katılan kişilerin endişelerinin tutarlılığı bu meselenin önemini
desteklemekte ve ilerde çok daha detaylı ve kapsamlı bir araştırma yapmanın gerekliliğini
göstermekte.
EĞİTİM: BAZI ÖN BULGULAR
Çatışmaların bir sonucu olarak üç milyon Suriyeli, Suriye içinde yerlerinden oldu ve 1.6 milyon
mülteci komşu ülkelere göç etti - yarıdan fazlası çocuk nüfus.24 Sonuç olarak, bütün Suriyeli
genç nesil düzgün bir eğitimden mahrum kaldı. Bu etkiler büyük olasılıkla on yıllar boyu bölgeyi
etkilemekle beraber, eğitim konusundaki etkiler hakkında varla yok arasında bir takım araştırma
mevcut, hatta ve hatta Suriye’yi konu alan çok büyük kapsamlı araştırmalarda bile eğitim
24 UNICEF. (2013, June). Shattered Lives:Challenges and Priorities for Syrian Refugee Children and Women in Jordan. Retrieved from http://www.unicef.org/infobycountry/files/Shattered_Lives_June10.pdf.
Syria Research and Evaluation Organization 16
durumları hakkındaki bilgiler yalnızca yüzeysel verilerle desteklenmektedir. Bu konuda en
kapsamlı rapor, türünün tek örneği olarak, krizin Suriyeli gençlerin eğitimi üzerindeki etkilerini
belirtiyordu ve bu rapor 9 Eylül 2013 tarihinde yayınlandı ama sadece Lübnan’daki Suriyeli
mülteciler ve mültecilerin Lübnan eğitim sistemine olan uyum ve adaptasyonları hakkındaydı.25
Devam eden çabalar önceki bulgaları kanıtlamalı ve krizin daha nüanslı bir şekilde anaşılmasını
sağlamalıdır. Bu yöntem bütün komşu ülkelerde yapılan araştırmaların, orada yüzleşilen ve yer
alan sorunları detaylı bir şekilde incelemeyi gerektirmektedir. Aslında, Türkiye’deki Suriyeli
mültecilerin genel eğitim ihtiyaçları diğer yerlerdeki Suriyeli mültecilerin eğitim ihtiyaçlarına
benzemektedir ama Türkiyedeki mülteciler daha zorlu şartlarla karşı karşıya kalmakta ve bu
konuda daha derin araştırmalar yapılması gerektirmektedir. Bu durum SREO’nun Gaziantep’teki
şehir mültecileri hakkındaki ilk değerlendirmesinde not edilmiştir.
Buna rağmen bu çalışmanın merkez odağı eğitim değildir. Gaziantep’teki Suriyeli mültecilerin
yaşadığı eğitim sorunları, SREO’nun yaptığı çoğu görüşme sırasında yüzeysel olarak
bahsedilmiştir. Bu görüşmelerin tamamında bulunan, ailelerin çocuklarının eğitimine engel teşkil
eden en büyük ortak sorunları, çocuklarını sadece dil probleminden dolayı değil, aynı zamanda
finansal nedenlerden ötürü Türk devlet okullarına gönderilemedikleri ortaya çıkmıştır.
Dil sorunu ailelerin çocuklarını okula gönderebilmek için cesaretlerini kırmasının yanı sıra,
çocukların yaşlarına uygun eğitime veya eğitim sisteminin tamamına adapte olmasına engel
olmakta. Türkçe konuşabilen Suriyeliler bile çocuklarına rahat ve güvenilir bir okul bulmakta
zorluk çekebiliyorlar. Görüşme yaptığımız Türkçe konuşabilen bir Suriyeli, beş yaşındaki
oğlunu, bir Türk anaokuluna çok uzun süre dil döktükten sonra kabul ettirebilmiş. Görüşme
yaptığımız başka bir Suriyeli ise dört yaşındaki kızını, Gaziantep’te bir okula göndermek istemiş
ancak çocuk Türkçe bilmediği gerekçesiyle kabul edilmemiş.
Dil sorununa ek olarak, finansal bariyerlerin de çocukların eğitim alamamalarında büyük etkisi
olabilmekte. Aileler her zaman eğitim masraflarını karşılayamayabiliyor veya çocuklar aile
gelirine katkı sağlamak için çalışmak zorunda kalabiliyor. SREO’nun yaptığı bu çalışma
sırasında, üç okul çağında çocuk sahibi olan dul bir Suriyeli, çocuklarını okula gönderebilmenin
25Watson, K. (2013, September 9). Education Without Borders.
Syria Research and Evaluation Organization 17
ne kadar önemli olduğunu bildiğini ancak çocuklarının aile ekonomisine katkı sağlamaları
gerektiği için onları okula gönderememenin üzüntüsünü yaşayıp “çocuklarımı okula
göndermeliyim ama gönderemem, çünkü hepsi çalışmak zorunda” diyerek açıklıyor. Diğer
aileler de Türk okullarına kayıt ücretlerini karşılayamadıklarını belirtiyorlar.
Ancak yapılan bu sohbetlerde bir kanıt eksikliği var ve bu yüzden de Gaziantep’teki Suriyelilerin
eğitim ihtiyaçlarını belirlemek hiç kolay olmuyor. Her şeye rağmen, SREO’nun yaptığı
görüşmeler neticesinde ortaya cikan sonuc gösteriyorki, Suriyeliler çocukları için bir eğitim
fırsatı kovalamakta, ancak aşılması güç engellerle karşılaştıkları kesin. Bu sorunun gelecek
nesillerde oluşturabileceği büyük etkilerden dolayı, SREO eğitim problemlerini müteakip
çalışmalarda daha detaylı incelemek istemektedir.
SONUÇLAR
Suriye’deki çatışmaların değişken ve bir türlü durulmayan doğasıyla beraber, mültecilerin komşu
ülkelere devamlı giriş çıkışlarının bir sonucu olarak, yaşanan olaylar hakkında her hangi bir
sayısal veya istatistiki analiz elde etmek mümkün olmuyor. Bununla beraber, çatışma’larla ilgili
literatür eksikliği, SREO’nun şu anki değerlendirmelerinin en büyük limitlerini oluşturmaktadır.
Yukarıda bahsedilen limitle birlikte, SREO araştırmacıları çalışmalarında, elde olan kaynaklara
ve çalışmaya katılan görüşmecilerin verdiği bilgilerin doğruluğuyla samimiyetine güvenerek
aşağıdaki sonuçlara ulaşmış bulunmaktadır. SREO, Gaziantep’teki artan mülteci varlığının bazı
ana sosyo-ekonomik olgulara olumsuz etkisi olduğunu bulmuş ve bu etkilerin hem mülteci
halkına hem de mültecileri kabul eden toplumda, bireylerin hayat kalitesine olumsuz etkiler
oluşturmaya başladığını gözlemlemiştir. En belirgin etkilerin öncelikle emlak ve işçi
piyasalarında olduğu gözlemlenmiştir ama ileride görülebilecek en olumsuz etkilerin eğitim
sektöründe yaşanacağı anlaşılmaktadır.
SREO’nun emlak piyasasındaki bulguları sonucu değerlendirmesi: mülteci aknıyla birlikte
kiralık ev bulmada sıkıntılar başlamıştır. Bununla beraber, emlak piyasasındaki aşırı fiyat artışı
ve kiracı ararken ev sahiplerinin yaptığı ayrımcılıklar en büyük problemler olarak göze
çarpmaktadır. Bu değerlendirmeler aynı zamanda SREO’nun görüşme yapmış olduğu iş
Syria Research and Evaluation Organization 18
gücündeki şu gözlemlere de dikkat çekmektedir; işsizlik oranının artması, ayrımcılık ve kişi
istismarıyla birlikte iş yerinin veya işçinin yasallığı ve ciddi dil engelleri en başlı sorunlar olarak
karşımıza çıkmış bulunmaktadır.
Emlak ve iş gücü sektörleri içerisinde bir “aracı” bulundurması en muhtemel olan ve hayati
önem taşıyan sektörler olması itibariyle, mülteciler ve bulundukları toplum arasında her iki
tarafın da hayat kalitesini doğal olarak etkilemektedir. Türk katılımcılar, Türkler arasında,
mültecilerin başlıca kaynaklarda potansiyel bir gerginlik yaratabileceğine dair gittikçe artan bir
bakış açısı içinde olduklarına dikkat çekmektedir. Başka bir veri ise, mülteci popülasyonunun
şehirde zaten yüksek olan işsizlik oranını, belgesiz, yasal olmayan ve ucuz iş gücü bağlamlarında
çalışmayı kabul ederek daha da arttırdığını belirtmektedir. Kırılganlık ve hassasiyet duyguları
Suriyeli katılımcılarda ortak bir duygu olarak gözlemlenmiştir. Bu durumda şehirde yaşayan
mültecilerin bulundukları bölgenin sosyal ortamlarına karışmakta büyük güçlükler çektiklerine
işaret edebilmektedir.
Buna rağmen orjinal olarak düşünülmemiş olsa da, eğitim meselesi bu çalışmaya katkıda
bulunan bütün katılımcıların ortak sorunları olarak karşımıza çıkmıştır. Suriyeli çocuklar için
eğitim, dil ve finansal bariyerlerden ötürü büyük oranda olanaksız durmaktadır, bu da onların
ileride Gaziantep şehrine ayak uydurmalarına başlı başına bir engel teşkil etmektedir. SREO,
Suriyelilerin Gaziatep’teki eğitim kaynaklarıyla beraber bu kaynaklara nasıl ulaşabilecekleri
detaylı bir şekilde belirlemeyi hedeflemektedir.
Emlak piyasası, işçi piyasası ve eğitim, birlikte insanların en kritik ihtiyaçlarını temsil eder.
Mültecileri misafir eden bir toplumda bu kaynaklara haksız ulaşım, her iki topluluğun da düzeni
için belirgin veya belirsiz bir tehdit oluşturur. Bu konular detaylı ve kapsamlı çalışmaları
kesinlikle hak ediyor. Özellikle, Suriye’deki çatışmalar devam ederken ve daha çok mültecinin
Türkiye’ye gelip çatışmalar yüzünden evlerine dönememeleri ihtimali varken, bütün bu
problemlerin en iyi şekilde araştırılmasını gerektiriyor.
Syria Research and Evaluation Organization 19
İLERİYE
SREO, şehirde yaşayan mülteciler ve Gaziantep halkının mültecilerle olan ilişkisi üzerindeki bu
giriş seviyesindeki ilk çalışmayı bitirirken, Suriyeli mülteci halk sebebiyle oluşan gelişmeleri ve
değişimleri, sağlık ve eğitim konularıyla beraber, çok daha derinden olmak şartıyla
gözlemlemeye devam etmektedir.
Bu ilk bulgular, Gaziantep’teki mülteci popülasyonunun uzun vadeli etkilerini derin bir şekilde
araştırmak için bir temel oluşturmaktadır. SREO aynı zamanda coğrafi alanını genişletip,
Türkiye’nin Güneydoğu bölgesindeki diğer şehirlerinde de Suriyeli mültecilerin etkileşimlerini
inceleyecektir. Türkiye’nin farklı bölgeleri, mülteci akınına, yerel altyapı ve etnik köken farkları
sebebiyle farklı tepkiler verecektir. Belirli bir şehirde yapılan bir araştırma ne kadar değerli
olursa olsun, Türkiye’deki mülteci meselesini araştırmak için daha detaylı araştırmalar ve
çalışmalar yapılmasına ihtiyaç vardır.
SREO’nun amacı, bu araştırmanın hem mülteci toplumuna hem de mültecilerin içinde
yasadıkları yerel topluma daha iyi destek verebilmek için, bu yapılan çalışmanın üzerine devamlı
yeni katkılar sunmaktır.