gÖÇ olgusu ve eĞİtİm planlamasi prof. dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin...

25
1 GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. Kasım KARAKÜTÜK Prof. Dr. Yüksel KAVAK Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Bu makalede yönetim süreci ve eğitim planlaması, dünyada ve Türkiye’de göç ve eğitim planlaması, göçün eğitim ve eğitim planlamasına etkisi konusunda yapılan araştırmalar, Suriye’den ülkemize yapılan göçün eğitim sistemimize ve eğitim planlamamıza etkisi ele alınarak, Suriyeli sığınmacıların örgün öğretim sistemimizle bütünleştirilmesi konusunda yapılacak planlamalara yönelik öneriler oluşturuldu. Yönetim Süreci ve Eğitim Planlaması Eğitim yönetimi, eğitim sisteminde - eğitim örgütlerinde insangücü ve madde kaynaklarını örgütün amaçlarını gerçekleştirmeye yönlendirme, varolan kaynakları etkin ve verimli kullanma, olmayan kaynakları sağlama işi olarak tanımlanabilir. Eğitim – okul yöneticilerinin örgütü yönetirken, karar almaları, planlama yapmaları, örgütlemeleri, eşgüdümü (koordinasyonu) sağlamaları, iletişimi gerçekleştirmeleri, denetleme (değerlendirme) yapmaları gerekir. Bunlar yönetim sürecini oluşturur. Yönetim süreci, sorun çözme sürecidir; eğitim sisteminin – okulun karşı karşıya kaldığı sorunları çözme çabasıdır. Göç de, birçok soruna yol açtığı için eğitim – okul yöneticilerinin sürekli sorun çözme çabası içinde olmasını gerektirir. Görüldüğü gibi eğitim planlaması, eğitim yönetimi sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Karar verme süreci ile eğitim planlaması süreci, aynı zamanda sorun çözme sürecidir. Denizde ilerleyen pusulasız bir gemi, gitmek istediği limana gidemez. Eğitim sistemi de pusulası olmadan amaçlarına ve hedeflerine ulaşamaz, sorunlarını çözemez. Eğitim sisteminin pusulası, kılavuzu da planlama olmalıdır. Çünkü tesadüflerle başarılı olunamaz. Eğitim planlaması, eğitim sistemini-okulu gelecekte daha yüksek bir düzeye ulaştırmayı tasarlamaktır. Eğitim planlaması, geleceğe ilişkin kararlar alınmasını içerir. Eğitim planlaması, kaynakların akılcı biçimde kullanılması, yurttaşların eğitim isteminin karşılanması için eğitim sunumunun sağlanması, eğitim hedeflerine ulaşılması, fırsat ve olanak eşitliğinin sağlanması için yapılır. Diğer yandan planlama, sistemi araştırmalar yoluyla yönetmektir. Bu ise, eğitim planlamasının araştırmalara dayalı olarak yapılmasını gerektirir. Ülke kaynaklarının yerinde kullanılması, kalkınmanın engellerinin ortadan kaldırılması, belli bir süre içinde daha iyi bir düzeye ulaşılması için eğitim planlaması yapmak gerekir. Eğitim planları süre yönünden uzun (on yıldan fazla), orta (üç- yedi yıl) ve kısa (1 yıl) süreli olabilir. Ölçek yönünden de eğitim planlaması uluslarüstü, ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde olabilir. Göçü ilgilendiren eğitim planları, Milli Eğitim Bakanlığı (ulusal), il-ilçe ve okul (yerel) düzeyinde hazırlanmalı; uluslararası boyutu da dikkate almalıdır (Karakütük, 2016). Bu ise, eğitim planlaması sürecinin aşamaları olan eğitimle ilgili durumun saptanmasını, sonra geleceğe yönelik çağ nüfusu, öğrenci, öğretmen, okul, harcamaya ilişkin kestirimlerin yapılmasını, varolan durumdan gelecekte öngörülen hedeflere ulaşmak için önerilerin belirlenmesini gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 166. maddesi “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir” hükmüyle planlamayı devletin görevi olarak belirlemiştir. Eğitimle ilgili yasalar; 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu (14. ve 39. mad.), 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu da okulöncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimin planlanmasını zorunlu tutmaktadır. Özellikle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu (9. mad.) gereğince bütçe (ödenek) verilen tüm kamu örgütleri ve birimlerinin, aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı, bağlı kuruluşları ve okulların stratejik planlama yapmaları, buna bağlı olarak performans programı ve etkinlik (faaliyet) raporu hazırlamaları zorunludur. Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığı ve okulların stratejik planlarına da ışık tutan, eğitim politikaları ve hedeflerini içeren kalkınma planları ile programları hazırlanmaktadır. Kısaca Ülkemizde eğitim planlaması, yasal düzenlemelere göre zorunludur, eğitim-okul yöneticilerinin yapmak zorunda oldukları bir iştir.

Upload: others

Post on 28-May-2020

42 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

1

GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI

Prof. Dr. Kasım KARAKÜTÜK Prof. Dr. Yüksel KAVAK Ankara Üniversitesi

Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı

Öğretim Üyesi

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Bu makalede yönetim süreci ve eğitim planlaması, dünyada ve Türkiye’de göç ve eğitim planlaması, göçün eğitim ve eğitim planlamasına etkisi konusunda yapılan araştırmalar, Suriye’den ülkemize yapılan göçün eğitim sistemimize ve eğitim planlamamıza etkisi ele alınarak, Suriyeli sığınmacıların örgün öğretim sistemimizle bütünleştirilmesi konusunda yapılacak planlamalara yönelik öneriler oluşturuldu.

Yönetim Süreci ve Eğitim Planlaması

Eğitim yönetimi, eğitim sisteminde - eğitim örgütlerinde insangücü ve madde kaynaklarını örgütün amaçlarını gerçekleştirmeye yönlendirme, varolan kaynakları etkin ve verimli kullanma, olmayan kaynakları sağlama işi olarak tanımlanabilir. Eğitim – okul yöneticilerinin örgütü yönetirken, karar almaları, planlama yapmaları, örgütlemeleri, eşgüdümü (koordinasyonu) sağlamaları, iletişimi gerçekleştirmeleri, denetleme (değerlendirme) yapmaları gerekir. Bunlar yönetim sürecini oluşturur.

Yönetim süreci, sorun çözme sürecidir; eğitim sisteminin – okulun karşı karşıya kaldığı sorunları çözme çabasıdır. Göç de, birçok soruna yol açtığı için eğitim – okul yöneticilerinin sürekli sorun çözme çabası içinde olmasını gerektirir. Görüldüğü gibi eğitim planlaması, eğitim yönetimi sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Karar verme süreci ile eğitim planlaması süreci, aynı zamanda sorun çözme sürecidir. Denizde ilerleyen pusulasız bir gemi, gitmek istediği limana gidemez. Eğitim sistemi de pusulası olmadan amaçlarına ve hedeflerine ulaşamaz, sorunlarını çözemez. Eğitim sisteminin pusulası, kılavuzu da planlama olmalıdır. Çünkü tesadüflerle başarılı olunamaz.

Eğitim planlaması, eğitim sistemini-okulu gelecekte daha yüksek bir düzeye ulaştırmayı tasarlamaktır. Eğitim planlaması, geleceğe ilişkin kararlar alınmasını içerir. Eğitim planlaması, kaynakların akılcı biçimde kullanılması, yurttaşların eğitim isteminin karşılanması için eğitim sunumunun sağlanması, eğitim hedeflerine ulaşılması, fırsat ve olanak eşitliğinin sağlanması için yapılır. Diğer yandan planlama, sistemi araştırmalar yoluyla yönetmektir. Bu ise, eğitim planlamasının araştırmalara dayalı olarak yapılmasını gerektirir. Ülke kaynaklarının yerinde kullanılması, kalkınmanın engellerinin ortadan kaldırılması, belli bir süre içinde daha iyi bir düzeye ulaşılması için eğitim planlaması yapmak gerekir. Eğitim planları süre yönünden uzun (on yıldan fazla), orta (üç-yedi yıl) ve kısa (1 yıl) süreli olabilir. Ölçek yönünden de eğitim planlaması uluslarüstü, ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde olabilir. Göçü ilgilendiren eğitim planları, Milli Eğitim Bakanlığı (ulusal), il-ilçe ve okul (yerel) düzeyinde hazırlanmalı; uluslararası boyutu da dikkate almalıdır (Karakütük, 2016). Bu ise, eğitim planlaması sürecinin aşamaları olan eğitimle ilgili durumun saptanmasını, sonra geleceğe yönelik çağ nüfusu, öğrenci, öğretmen, okul, harcamaya ilişkin kestirimlerin yapılmasını, varolan durumdan gelecekte öngörülen hedeflere ulaşmak için önerilerin belirlenmesini gerektirir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 166. maddesi “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir” hükmüyle planlamayı devletin görevi olarak belirlemiştir.

Eğitimle ilgili yasalar; 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu (14. ve 39. mad.), 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu da okulöncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimin planlanmasını zorunlu tutmaktadır. Özellikle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu (9. mad.) gereğince bütçe (ödenek) verilen tüm kamu örgütleri ve birimlerinin, aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı, bağlı kuruluşları ve okulların stratejik planlama yapmaları, buna bağlı olarak performans programı ve etkinlik (faaliyet) raporu hazırlamaları zorunludur. Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığı ve okulların stratejik planlarına da ışık tutan, eğitim politikaları ve hedeflerini içeren kalkınma planları ile programları hazırlanmaktadır. Kısaca Ülkemizde eğitim planlaması, yasal düzenlemelere göre zorunludur, eğitim-okul yöneticilerinin yapmak zorunda oldukları bir iştir.

Page 2: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

2

Bu zorunluluklar olmasa da, eğitim sisteminin – okulun karşılaştığı sorunların çözümlenmesi için planlama yapılması gerekir. Bir eğitim-okul yöneticisinin, eğitim sisteminin-okulun amacını (öğretim yapmak) gerçekleştirebilmek için eğitim planı yapması gerekir.

Eğitim sistemimizde okulöncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretimle ilgili planlama Milli Eğitim Bakanlığının, yükseköğretimle ilgili planlama da Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerin görevleri arasındadır. Eğitim sistemimizde olağan olarak yapılması gereken bu eğitim planlaması çalışmalarını bazı başka değişkenler; göç, kentleşme ve doğal yıkımlar (afetler) çok etkiler. Gözlemler, başka ülkeye göç edenlerin büyük çoğunluğunun, kendi ülkelerindeki koşullar düzeldiğinde dönmediklerini göstermektedir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne göre Türkiye’ye göçün, birçok nedene bağlı olarak devam etmesi beklenmektedir (http://www.goc.gov.tr). Bu ise göç alan ülkelerin, eğitim planlarını uzun dönemli olarak yapmaları gerektiğini belirtmektedir.

Göç olgusunun Türkiye eğitim sistemini nasıl etkilediğini değerlendirmeden önce, nüfusumuzun eğitim durumu ile ilgili genel bir inceleme yapmaya gerek vardır. Konunun bir yönü eğitim hizmetini sunmamız gereken nüfusla ilgili eğitim planlaması, diğer yönü de göçle gelen nüfusun eğitiminin planlanmasıdır. Bu iki boyutun aynı plan içinde yer alması gerekiyor.

Nüfusun Eğitiminin Planlanmasında Nüfussal Çözümlemelerin ve Kestirimlerin Gerekliliği

Nüfus, belirli bir anda belirli bir alanda yaşayan insan sayısıdır. Nüfusbilim (demografi) nüfusun büyüklüğünü, yapısını ve gelişimini inceler. 1802 yılında bir milyara, bugün 7.5 milyara yaklaşmış olan dünya nüfusu insanlar tarihinde en çok son iki yüz yılda özellikle son yetmiş yılda arttı. 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşması bekleniyor. Dünya’da ve Türkiye’de nüfus artış oranı (hızı) azalma eğilimine girmesine karşın, nüfus miktarı -1927 yılında 13.648.270 iken 2017 yılı başında 79.814.871- giderek artmaktadır. Başka ülkelerden gelen dış göç de nüfusumuzu artıran bir etki yaratıyor.

Nüfus artışı kalkınmadan kentleşmeye, beslenmeden istihdama, devlet giderlerinden eğitime toplumdaki her alanı etkiler. Nüfus artışı; çevre, toplumun güvenliği ve barışı da doğrudan etkiler. Nüfus artışı eğitim istemini (talebini) artırır. Eğitim de doğrudan ve dolaylı biçimde nüfusun eğilimini etkiler. Nüfus artışının ekonomik, toplumsal, kültürel, siyasal yaşama etkisinin ne olacağının önceden incelenmesi ve geleceğe yönelik kestirimlerin (tahminlerin) yapılması gerekir.

Eğitim, nüfusu oluşturan bireylerin yaşam düzeylerinin yükseltilmesi için gerekli yeterliklerle (bilgi, beceri, tutum ve davranış) donatılmasıdır. Nitelikli nüfus, eğitim düzeyi yüksek bir toplumda olur. Eğitimin bir insan hakkı olduğu tüm ülkelerce benimsendiğinden eğitim sunumu (arzı) devletin görevleri arasındadır. Bu durumda nüfusu genç bir ülkede eğitim sunumunda darboğazlarla karşılaşılırken, nüfusu yaşlı ülkelerde nüfusun niteliğini iyileştirici politikalar uygulanmaya çalışılır. Yurttaşlara nitelikli bir eğitim sunulması, onların eğitim istemlerinin karşılanabilmesi ise eğitim planlamasının yapılmasını gerektirir.

Kamu yöneticileri nüfus verilerine sahip olmadan, devlet hizmetlerinin sunulmasını sağlayamazlar. Nüfus, eğitim planlamasını doğrudan etkiler. Nüfus verileri olmadan, eğitim planlaması yapılamaz. Çünkü, eğitim isteminin üst sınırını nüfus miktarı, alt sınırını nüfusun yaş ve cinsiyet bileşimi belirler. Nüfusun yaş ve cinsiyet yönünden dağılımı, eğitim politikası için bir çıkış noktası, öğrenim çağındaki nüfusun göreli büyüklüğünü ölçme ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim planlamasında nüfus konusunu incelemenin amacı, nüfusun yapısı ve eğitime etkilerinin tartışılmasıdır. Eğitim planlamasında, nüfusun yaş ve cinsiyete göre dağılımının yanında, eğitim hizmetinin ulusal düzeyde dengeli dağılımında temel öğe olan nüfusun coğrafi dağılımı da önemlidir.

Kentleşme oranının yüksek olması, okul çağındaki nüfusun eğitime daha fazla istemde bulunmasını, daha iyi iş olanağı arayanların da eğitimlerini tamamlamak için istemde bulunmalarına yol açar. Nüfusun niteliğinin yükselmesi, ortalama yaşamda kalma umudunun artması eğitimin yalnız örgün öğretimle değil yaşamboyu sürecek biçimde planlanmasını kaçınılmaz kılar. Nüfusun coğrafi dağılımı, eğitim hizmetinin yurttaşın ayağına götürülmesi ya da onların eğitim yerlerine toplanması, bunun gerektirdiği ulaşım olanak ve harcamaları, eğitimin maliyeti, okulların yeri, büyüklüğü ve tiplerinin seçimini, olanaklarla gereksinimler arasında denge kurulmasını gerektirir. Ayrıca göç hareketleri de eğitime ilişkin önlemleri etkiler. Bunun için eğitim-okul yöneticilerinin nüfusu incelemesi; eş deyişle eğitim istemi (talebi) ile eğitim sunumunun (arzının) dengelenmesi için nüfus hareketleri, doğum ve ölüm oranları, bağımlılık oranı gibi nüfussal göstergeler, göçler (iç-dış), nüfusun coğrafi dağılımı, kentleşme, nüfusun yaş ve cinsiyet yapısı, çağ nüfusu ve öğrenci sayılarının artış oranları gibi nüfus göstergelerini göz önünde tutmaları, bunlarla ilgili geleceğe yönelik kestirimler (tahminler) yapmaları gerekir. Bu veriler, öncelikle okul çağı nüfusunun şimdiki ve gelecekteki durumu hakkında veri sağlar ve ulusal ve yerel düzeyde öğrenci sayılarının kestirimine (tahminine) ilişkin temel oluşturur. Kavak’a (2010) göre öğrenci sayılarının

Page 3: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

3

kestirimine ilişkin veriler de, eğitimle ilgili temel girdiler olan derslik, öğretmen ve donanım gereksinimleriyle olası eğitim maliyetleri hakkında görüş verir. Bunlara ek olarak, nüfus sayımları ve nüfus araştırmaları yoluyla sağlanan başka veriler (genç ve yetişkin okur-yazarlığı, yetişkinlerin eğitim düzeyi, göç hareketleri vb.), toplumların insan sermayesi stokları ve bunların hareketliliği hakkında ipuçları verir. Nüfusbilimin sağladığı bu veriler, eğitim hizmetlerinin sunumu, yeni eğitim politika tasarımları ve eğitim yatırımları konularında karar vericilere yol gösterir.

Eğitim-okul yöneticisi, eğitim sisteminde-okulunda kaç öğrencinin öğrenim göreceğini, bunun için kaç öğretmenin görev yapması gerekeceğini, kaç derslik, sıra-masa-projeksiyon ve araç-gereç, laboratuvar malzemeleri gerekli olduğunu, okulda görev yapacak öğretmenlere yapılacak ödemelerin tutarını ve nasıl yapılacağını, okulun büyük onarımlarının nasıl yapılacağını, okulun kırtasiye gereksinimlerinin, telefon, su, doğalgaz ve elektrik faturalarının nasıl ödeneceğini, yıl sonunda kaç mezun vereceğini bilmeden görevini yapamaz.

Nüfussal çözümlemeler, nüfusun şimdiki durumunun (nüfus yapısı ve bileşimi) yanında nüfusun değişimiyle ilgili nüfus hareketlerine (doğurganlık, ölüm, evlilik, göç vb.) odaklanmakta, zaman içindeki artış (bazen azalış) eğilimlerini dikkate alır. Öte yandan, nüfus büyüklüğünün gelecekteki eğilimi ve onun okul çağı nüfusu üzerindeki etkileri eğitim planlamacılarının özel ilgi alanıdır. Göç hareketleri; yeni yatırımlar, kapasite kullanımı, verimlilik vb. konulardaki eğitime ilişkin kararları etkileyen önemli öğelerinden birisidir.

Nüfus değişiklikleri ve gelecekteki öğrenci sayılarının kestirimi (tahmini) ulusal ve yerel düzeyde iki farklı düzeyi içermektedir. Ulusal düzeydeki kestirimler: Öncelikle okul çağı nüfusunun hesaplanmasına gerek vardır. Zorunlu eğitim kademesine kadar, öğrenci sayılarının kestirimine ilişkin bir güçlük yoktur. Çünkü, zorunlu eğitim düzeyinde kayıtlı öğrenci sayısı yaklaşık olarak okul çağı nüfusuna eşit olacaktır. Diğer eğitim kademelerinde öğrenci sayılarının kestirimi, başka etmenlerle ilgilidir. Çünkü kuramsal olarak, eğitime erişim oranları toplumsal istem (sosyal talep) ve hükümet politikalarına bağlıdır. Ancak uygulamada okullaşma oranları her iki etmenin bileşimince belirlenir. Toplam öğrenci sayısının kestirimini izleyen soru; bu toplam öğrenci ülke düzeyinde nasıl dağılmaktadır? Bu nedenle, ulusal düzeydeki öğrenci kestirimlerinden sonra yerel düzeydeki kestirimlerin yapılması gerekir.

Yerel düzeydeki kestirimler: Yerel düzeydeki kestirimlerde, öncelikle “iç göç” olgusunu hesaba katmak gerekir. İç göçler, okul çağı nüfusunu çok etkiler. Göç hareketleri bazen çok geniş olabilir. İç göç hareketleri nedeniyle şehir ve kasabalardaki nüfus artışları, doğal nüfus artışından yüksek olabilir. İç göç sürecinde çok farklı yönlere akışlar vardır. Çeşitli etmenler nedeniyle iç göç hareketleri yerel düzeyde etkili olur ve yerel yetkililer, bölge ya da alanlarının eğitim sorunlarını, geçmişteki okullaşma oranlarını vb. çok iyi bilirler. Tüm bu nedenlerle, gelecekteki öğrenci sayılarının kestirimi konusunda hataları en aza indirmek için olabildiğince yerel yetkililerle çalışmak gerekir.

Nüfusun Yaş ve Cinsiyet Yapısının Eğitim Planlamasına Yansıması

Üç ana yaş. Eğitim finansmanı, ekonomik olarak etkin (faal) nüfusun üretiminden elde edilir. Eğitim harcamalarının etkin nüfus üzerindeki göreli yükü, 5-14 yaş kümesi nüfus 15-64 yaş kümesi nüfusa oranlanarak değerlendirilebilir. 2016 yılı başında üç ana yaş nüfusun oranları şöyledir: 0-14 yaş % 24, 15-64 yaş % 68, 65+ % 8. Nüfusumuz artmaya devam ediyor. Ancak 0-14 yaş kümesi nüfusun oranı 1935 yılında % 41 iken bugün % 24’e düştü. Buna karşılık aynı dönemde 15-64 ve 65+ yaş kümelerinin oranı arttı.

Beşli yaş kümeleri ve nüfus piramidi. Türkiye’de eğitim planlamasında çoğunlukla beşli yaş (0-4, 5-9, 10-14,...) kümeleri ve tek yaşlarla ilgili istatistiksel veriler kullanılıyor. Yaş ve cinsiyete göre nüfusun yapısını incelemenin en yalın yöntemi, nüfus piramidi (nüfusun yaş piramidi) hazırlamaktır (Châu, 1989, 14; Üner, 1972, 30). Nüfus piramidi bir ülke nüfusunun az mı çok mu olduğunu, genç mi yoksa yaşlı mı olduğunu, tüketici durumundaki nüfus ile nüfusu etkileyen ekonomik bunalımlar, savaşlar, toplu ölümler, doğal yıkımlar gibi geçmişteki olayların anlaşılmasını sağlayabildiği gibi, nüfusun gelecekteki eğilimini de göstereceği için nüfussal çözümlemelerde yaygın olarak kullanılabilecek bir göstergedir.

Nüfus piramidi, sonraki yıllarda sunulacak eğitim hizmeti, öğretmen ve okul sayılarına yönelik ipuçları verir. Nüfus piramidinin tabanındaki yaş kümelerine bakılarak, eğitim istemi kestirilebilir. Nüfus piramidi, yeni doğanların üç yıl sonra okulöncesi eğitime, altı yıl sonra ilköğretime, ondört yıl sonra ortaöğretime ve onsekiz yıl sonra yükseköğretime kayıt olacaklarını gösterir. Bu nüfusa uygun hazırlıklar yapılmazsa, önemli sorunlarla karşılaşılabilir. Nüfus piramidi, okul, öğretmen, eğitim bütçesi gereksinimi, birim maliyetler konusunda genel değerlendirmelere, planlamaya olanak tanır. Çağ nüfusu piramidi, öğretmen gereksinimini de gösterir. Öğrenci nüfusunun artışı, öğretmen yetiştirmede ve istihdamda (işlendirmede) göreli yetersizliklere neden olabilir. Çağ nüfusları, eğitim harcamalarının büyüklüğünü de gösterir.

Page 4: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

4

Beşli yaş kümelerine göre Türkiye nüfus piramidi Şekil 1’de sunuldu (TÜİK ADNKS, 2016 Yılı Başı).

Şekil 1. Türkiye Nüfus Piramidi (2016 Yılı Başı) Şekil 1’den 2016 yılı başında 78.741.053 olan Türkiye nüfusunun 39.511.191’i (% 50,2) erkek, 39.229.862’si

(% 49,8) kadın nüfustur. Cinsiyete göre nüfus birbirine çok yakındır. Nüfusumuzun genç bir nüfus olduğu, tabandan tavana doğru azalan bir piramit özelliği gösterdiği görülüyor. 0-39 yaş kümesindeki nüfusun toplam nüfusa oranı % 64’tür. Genç nüfuslu ülkelerde eğitim, istihdam (işlendirme), altyapı nüfusun bu yapısına uygun olarak biçimlendirilmek, ancak yaşlı nüfusa sunulacak hizmetler de dikkate alınmak zorundadır.

Tek yaşlar. Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısı incelemelerinden yararlanarak eğitim planlamasında çağ nüfuslarının hesaplanmasında tek (her) yaştaki (0, 1, 2, 3,…) nüfus verilerinin sağlanması gerekir. Çağ nüfusu, genel nüfus sayımlarından ve TÜİK’in adrese dayalı nüfus verilerinden hesaplanabilir, veri bulunamadığında kestirilebilir. 1970 yılından 2013 yılına kadar okulöncesi eğitim çağ nüfusunun (3-5) 3.373.053’ten 3.759.355’e, ilköğretim çağ nüfusunun (6-13) 7.741.297’den 9.981.970’e, ortaöğretim çağ nüfusunun (14-17) 3.190.035’ten, 5.242.493’e, yükseköğretim çağ nüfusunun (18-21) da 2.772.715’ten 5.075.526’ya yükseldiği, başka bir deyişle tüm çağ nüfuslarının arttığı gözleniyor. 2013 yılı çağ nüfusları Çizelge 1’de sunuldu.

Çizelge 1. Çağ Nüfusları (2013) Çağ Nüfusu 2013

03-05 3.759.355

06-13 9.981.970

14-17 5.242.493

18-21 5.075.526

Türkiye Nüfusu 76.481.847

Kaynak: TÜİK. Çizelge 1’e göre okulöncesi eğitim hariç tutulursa 6-21 yaş arası 20.299.989 yurttaşımıza eğitim hizmeti

sunulması gerekiyor. Bu sayılar, bugün olduğu gibi gelecek yıllarda ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim çağında yaklaşık 20 milyon öğrencinin öğrenim isteminde (talebinde) bulunacağını gösteriyor; geleceğe yönelik eğitim isteminin ve sunulması gereken eğitim hizmetinin büyüklüğünü ortaya koyuyor.

Resmi örgün öğrenci nüfusumuz da sunulan eğitim hizmetinin nicel olarak büyüklüğünün kanıtıdır (Çizelge 2).

Çizelge 2. Örgün Öğretimde Düzeylere Göre Resmi Öğrenci Sayıları (2015-2016)

Düzey Öğrenci Sayısı

Okulöncesi Eğitim 1.017.436

İlkokul 5.128.664

Ortaokul 4.595.342

Ortaöğretim 3.798.897

Yükseköğretim 4.894.798

Toplam 18.417.701 *Açıköğretim hariç.

Page 5: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

5

Milli Eğitim Bakanlığı. (11.12.2016). 2017 Yılı Bütçe Sunuşu. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK). Yükseköğretim İstatistikleri: 2015-2016. www.yok.gov.tr

2015-2016 öğretim yılında açıköğretim dışta tutulduğunda resmi okulöncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimde 18.417.701 öğrencinin öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır.

Yukarıda verilen çağ nüfusları ile öğrenci sayılarına ek olarak Suriyeli sığınmacılara da eğitim hizmeti sunulması gerekmektedir. Eğitim planlamamızın bu büyüklüğü kapsayacak biçimde yapılması gerekmektedir.

Nüfusun Coğrafi Dağılımına Göre Eğitim Sunumunun Planlanması

Nüfusun ülkeye coğrafi dağılımı, nüfusla toprak arasındaki tüm ilişkilerin araştırılmasını; nüfusun doğal, ekonomik ve yönetsel bölgelere dağılımı, toprak üzerindeki yerleşme biçimi, göçebe olarak yaşayanların bulunup bulunmadığı, kentler ve köyler arasındaki bölünüş ve bunlarla ilgili tüm sorunları belirtir (Üner, 1977, 27). Bir ülke nüfusunun, yerleşim birimlerine (il, ilçe, köy, mezra, yayla, mahalle) dağılımı, bu nüfusa sunulacak kamu hizmetlerinin düzey ve niteliğini doğrudan etkiler. Bir yerleşim birimindeki nüfus miktarı, yurttaşların hizmet istemini yansıtır. Nüfusun coğrafi dağılımı, ulusal düzeyde eğitim planlarının hazırlanmasında, enuygun okul büyüklüğünün, okul sayılarının ve okulların kurulacağı yerlerin belirlenmesi, derslik gereksiniminin saptanması, öğretmen gereksiniminin planlanması, eğitime ayrılacak bütçe ve yapılacak harcamaların miktarı konusunda önemli göstergelerdir.

Okul yapımının planlanması, eğitim planlamasının önemli bir konusudur. Okulların kurulacakları yerlerin seçilmesi kadar, okul büyüklükleri konusunda enuygun ölçütlerin belirlenmesi de önemlidir. Çünkü okulun kurulacağı yer, küçük yaşlardaki öğrencilerin yürüyerek mi yoksa ulaşım aracıyla mı okula gidecekleri konusundaki kararları etkiler. Taşımalı eğitim kapsamındaki ya da ulaşım aracıyla okula gidecek öğrenciler için ev-okul arasındaki mesafenin ne kadar olacağı, kaç dakika süreceği önemlidir. Bu sürenin 40 dakikayı geçmemesi uygun olur. Ayrıca nüfus ile varolan dersliklerin nüfusun eğitim istemini karşılamaya yetip yetmediği, yetmiyorsa yeni derslik gereksiniminin belirlenmesi ve buna uygun yatırımın planlanması gerekir.

Öte yandan nüfusu dağınık ve az yoğun yerleşim düzeni, eğitim hizmetinin sunumunda daha büyük bir çabayı gerektirir. Nüfusu örneğin bir ilkokul ve ortaokul kurmak için yeterli olmayan yerleşim birimlerindeki (nüfusu 500’den az köylerde) yurttaşların eğitim isteminin karşılanmasında güçlüklerle karşılaşılabilir. Ayrıca nüfusu fazla olan kentlerde, nüfusa eğitim hizmeti sunulması başka güçlükleri getirir. Ancak, nüfusun ülke düzeyinde dağılımı, bu hizmetin kime, hangi düzeyde sunulması gerektiği konusunda önemli bilgi sağlar. Bu bağlamda Türkiye’nin 81 ilinde, 919 ilçesi, 397 beldesi - ilk kademe belediyesi, 18.362 köyü vardır. Nüfusun illere göre dağılımı incelendiğinde illerin nüfus büyüklüklerine göre sayıları şöyledir: 1-250.000 arası 16 il vardır. Nüfusu en az olan bu iller Artvin, Bilecik, Çankırı, Erzincan, Gümüşhane, Kırşehir, Sinop, Bayburt, Tunceli, Karaman, Bartın, Ardahan, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis’tir. Nüfusu 250.001 ile 500.000 arası 23 il, 500.001 ile 750.000 arası 13 il, 750.001-1.000.000 arası 9 il, 1.000.001-1.250.000 arası 4 il, 1.250.001-1.500.000 arası 3 il, 1.500.001’den fazla nüfusu olan 13 il vardır. Son küme, nüfusu en fazla olan illerdir. Bu iller İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Antalya, Kocaeli, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Diyarbakır ve Mersin’dir. İllerin nüfus büyüklüğü, bu illerde yapılacak eğitim planlamasını etkiler.

Nüfus yoğunluğu. Türkiye nüfusunun dörtte birinden fazlasının Marmara Bölgesi’nde (% 28), sonra İç Anadolu (% 16), Akdeniz (% 13), Karadeniz (% 10), Güneydoğu Anadolu (% 10) bölgelerinde ve en azı Doğu Anadolu Bölgesi’nde (% 5) oturmaktadır. En son verilere göre ülkemizde kilometre kareye düşen nüfus miktarını gösteren nüfus yoğunluğu ortalaması 102’dir. Nüfusu en yoğun iller İstanbul (2.821), Kocaeli (493), İzmir (347), Gaziantep (283), Yalova (275), Bursa (273), Hatay (263), Ankara (215), Sakarya (197), Zonguldak (180), Trabzon (165), Osmaniye (164), Adana (157), Tekirdağ (149), Samsun (141), Düzce (140), Aydın’dır (134). Nüfusu en az yoğun olan iller ise Tunceli (12), Erzincan (19), Bayburt (21), Ardahan (21), Sivas (22), Artvin (23), Gümüşhane (24), Çankırı (24), Karaman (27), Kastamonu (28), Kars (29), Yozgat (30), Erzurum (30), Bingöl (32), Bolu (35), Sinop (35), Kırşehir (36), Hakkari’dir (39). Bu verilere göre nüfus yoğunluğu fazla olan iller genellikle nüfusu kalabalık iller, nüfusu az yoğun iller de nüfusu az olan illerdir. Ülkemizde batı bölgelerinde doğu bölgelerine göre, kentlerde köylere göre, kıyılarda iç bölgelere göre nüfus daha yoğundur. Nüfusun illere dağılımı, nüfus yoğunluğu eğitim planlamasında göz önünde tutulması gereken değişkenlerdir.

Göçün Eğitim Planlamasına Etkisi

Silahlı çatışmalar, doğal yıkımlar (afetler), siyasal veya ekonomik nedenlerle milyonlarca insan doğup büyüdüğü toprakları terk etmektedir. Göç; siyaset, ekonomi, sosyal ve kültürel yaşamla yakından ilgilidir. Özellikle uluslararası göç, birden fazla devleti aynı anda etkilemektedir.

Page 6: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

6

Göç, bir ülkenin sınırını geçerek ya da bir ülke içinde süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun insanların yer değiştirdiği nüfus hareketleridir. Bunun içinde, sığınmacılar (mülteciler), yerinden edilmiş kişiler, yerinden çıkarılmış kişiler ve ekonomik göçmenler, düzensiz göçmenler ve çeşitli nedenlerle yerinden edilmiş insan kümeleri de yer alır (Perruchoud, 2009).

Göç, itici ve çekici nedenlerle gerçekleşir. Göçün itici nedenleri; nüfusu bulunduğu yerden başka bir yere iten etmenler daha çok geçim (yoksulluk, işsizlik, nüfusa göre ekilebilir alanların azlığı), terör, mezhep ya da siyasal görüş farklılığı, doğal yıkımlar (deprem, su baskınları, toprak kaymaları…), töre cinayetleri, sağlık nedenleri, evlilik sorunlarıdır. Göçün çekici nedenleri ise eğitim, sağlık, iş bulma konusunda kentlerin olanaklarıdır. Çocuklarına eğitim sağlamak göçün önemli bir nedenidir. İlkokuldan daha üst düzeyde eğitim kurumu bulunmayan yerleşim yerlerinden göçte bu önemli bir nedendir.

Göç hareketleri, özellikle göç alan bir ülke için iyi yönetildiğinde olumlu, iyi yönetilemediğinde başta kamu düzeni ve güvenliğine tehdit olmak üzere insan hakları ihlallerinin oluşması kadar bir dizi olumsuz sonucu beraberinde getirir. Kuşkusuz, göç konusunda ülke yurttaşlarının vereceği tepki de çok önemlidir. Bu nedenle ekonomik kalkınmayı destekleyen, kamu güvenliğini koruyan ve göçmenlerin insan haklarının korunmasını amaçlayan bir göç yönetimi geliştirebilmek yaşamsal önem kazandı. Göç yönetimi kavramı, özellikle hem Devlet sınırları içerisinde yabancıların girişi ve varlığını, hem de sığınmacılara (mültecilere) ve korunma gereksinimi bulunan diğer kişilere sağlanan korumayı yönetmek yanında, sınır ötesi göçleri düzenli ve insancıl bir biçimde yönetmek için çeşitli devlet kuruluşları ile ulusal bir sistemden oluşan yönetimi tanımlar (Perruchoud, 2009).

Göçün bir ülkeye olumlu ve olumsuz etkileri vardır. Bir ülkeye gelen göçün olumlu etkileri, insangücü sağlaması, farklı değerleri taşımasıdır. Bu göç türü, çoğu zaman yerleşilen ülkeye insangücü katkısı sağlar, farklı beceriler ve yeni görüşler getirebilir. Göçün olumsuz etkileri, gittiği ülkede, barınma, beslenme, eğitim, istihdam, güvenlik gibi konularda ülkenin varolan sorunlarını artırır. Göç veren ülkelerde ise nitelikli insangücü kaybına neden olabilir. Dolayısıyla, göç, göçmenlerin yerleştikleri ülkeler kadar ayrıldıkları ülkeleri de ilgilendirmekte ve bu ülkeler arasındaki etkileşimi biçimlendirip kalıcı izler bırakmaktadır.

Tüm göç hareketleri (iç ve dış göçler), eğitim ve eğitim planlamasını etkiler. Nüfus hareketlerinin sonucunda oluşan nüfus artışının (veya göç veren yerler açısından nüfus azalması) ortaya çıkaracağı eğitim gereksiniminin nasıl karşılanacağı temel sorun alanı olarak görülür.

Göçlerin, hem yetişkinler hem de çocuklar üzerinde önemli etkileri gözlenmektedir. Özellikle çocuklar üzerindeki etkileri, kayıp kuşaklara yol açabilmektedir. Çocuklar kriz karşısında en büyük bedeli ödeyen ve en ağır yükü taşıyan kesim olmaya devam etmektedir. Çünkü yalnız yakınlarını değil, geleceklerini de kaybetmektedirler.

İki tür göç vardır: İç göç ve dış (uluslararası) göç.

İç Göçlerin Eğitim Planlamasına Etkisi

İç göç, bir ülke içinde bir yerden diğerine yapılan nüfus hareketleridir; geçici ya da kalıcı olabilir. Yerel düzeydeki öğrenci tahminlerinde “iç göç” olgusunu hesaba katmak gerekir. İç göçler, okul çağı nüfusunu güçlü bir biçimde etkiler. Göç hareketleri bazen çok geniş olabilir (Chaû, 2003, 103). İç göçler kentten kente, köyden kente, kentten köye, köyden köye, bir kent merkezinden kentin dışına doğru olabilir. Bunlardan yaygın olanı köyden kente göçtür. Köyden köye göçte daha çok kadın nüfusun evlilik nedeniyle hareketliliği etkilidir. Mevsimlik göçler de yılın belli dönemlerinde genellikle tarım ve tarım dışı alanlardaki geçici işlerle ilgili göçlerdir. Türkiye’deki iç göç hareketlerini inceleyebilmek için illere göre aldığı göç ile verdiği göç arasındaki farkı gösteren net göç miktarı Çizelge 3’te sunuldu.

Çizelge 3. İllere Göre Net Göç Miktarı (2014-2015)

Net Göç Miktarı İller

50.000’den fazla Ankara, İstanbul, İzmir

50.000 ile 10.000 arası Antalya, Aydın, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ

10.000 ile 1 arası Bilecik, Bolu, Burdur, Çanakkale, Düzce, Denizli, Edirne, Elazığ, Eskişehir, Gümüşhane, Isparta, Manisa, Kastamonu, Sakarya, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Uşak, Bartın, Yalova, Karabük, Kilis,

1 ile -10.000 arası Ardahan, Iğdır, Tokat, Trabzon, Tunceli, Samsun, Çankırı, Çorum, Adıyaman, Afyonkarahisar, Amasya, Artvin, Balıkesir, Bingöl, Bitlis, Kütahya, Malatya, Erzincan, Osmaniye, Gaziantep, Kars, Konya, Giresun, Hakkari, Hatay, Mersin, Nevşehir, Aksaray, Bayburt, Zonguldak,

Page 7: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

7

Niğde, Rize, Ordu, Kahramanmaraş, Muğla, Siirt, Sinop, Sivas, Karaman, Batman, Kırıkkale,

- 10.000 ile – 50.000 arası Van, Yozgat, Şanlıurfa, Adana, Ağrı, Şırnak, Diyarbakır, Erzurum, Mardin, Muş

Kaynak: TÜİK. Çizelge 3’e göre 2014-2015 yılları arasında 51 ilde net göç miktarı eksidir. Eş deyişle bu iller göç vermektedir.

Son yıllarda en çok göç veren illerin Van, Yozgat, Şanlıurfa, Adana, Ağrı, Şırnak, Diyarbakır, Erzurum, Mardin, Muş; en çok göç alan illerin de İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de nüfus sürekli göç etmektedir. Özetle, göç veren ve göç alan illerin durumu, eğitim planlaması çalışmalarında göz önünde bulundurulmalıdır.

İç göçlerin, hızlı ve çarpık kentleşme, konut yetersizliği ve gecekondulaşma, kente göçenlerin işgücü piyasasına ve istihdam yapısına etkileri, kentlileşme sorunu ve toplumsal yapı değişmeleri gibi yaşamın ekonomik, kültürel, siyasal her yönüne etkisi vardır. Ülkemizde göç edenlere ilişkin yeterli ve ayrıntılı (yaş, cinsiyet vb) veri zamanında sağlanamadığı için, göç edenlere ilişkin önlemlerin alınması güç olmaktadır. Ancak göçler gerçekleştikten sonra eğitim sorunlarına çözüm aranmaktadır. Göçlerle ilgili bilgiler, sayımlar, yapılacak araştırmalar ve yöresini iyi tanıyan yerel yetkililerin eğitim planlaması sürecine katılmasıyla sağlanabilir. Ayrıca, illere ilişkin genel veriler yanında, ilçe ve köylere ilişkin veriler edinilmesi, böylece göç veren ve alan yörelerin daha iyi bilinmesi gerekir. İllere ilişkin göç verileri genel değerlendirmelerde, ilçe ve köylere ilişkin veriler ise somut önerilerin alınmasında kullanılabilir.

İç göçler, hem ayrıldığı yeri hem de yerleştiği yeri etkiler. Göç veren yörelerde yeni yatırımların yapılıp yapılamayacağı göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca, öğrenci azlığı nedeniyle kapasitesinin altında kullanılan okullar, kapanan okullar, öğretmenlerden verimli olarak yararlanamama, birleştirilmiş sınıflar, tek öğretmenli okullar söz konusu olabilir. Göç veren illerde okullaşma oranlarının ülke ortalamasına göre düşük, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının, derslik başına düşen öğrenci sayısının fazla olduğu görülür. Bu illerde okul sayısı azdır. Göç, göç veren illerde ve kırsal kesimde eğitim olanaklarına erişimi önemli ölçüde engeller. Bazı bölgelerde köy okulları öğrenci yetersizliği nedeniyle kapanır. Göç veren illerdeki okullarda öğrenci sayısının azalması ve bağımsız sınıf açmanın ekonomik olmaması yüzünden birleştirilmiş sınıf uygulamasına başvurulur. Tek öğretmenli okullar vardır. Bunun yanında taşımalı öğretim yapan köy okullarının yeniden açılması gibi çözümler üretilmektedir. Bu kentlerde okullaşma oranı düşmekte, eğitim planlaması hedeflerine ulaşılması güçleşmektedir.

Göç alan yörelerde ve kentlerde, nüfusun artması nedeniyle eğitim sunumunun sağlanamaması, eğitim isteminin karşılanamaması, ikili öğretim gibi sorunlar doğabilir. Göçün, eğitimin işleyişinin bozulmasına ve yetersizleşmesine etkileri olur. Yüksek nüfus artışı ve köyden kente göç, eğitim sistemini ve okulları zorlar, kentlerde eğitim istemini artırır. Bu ise bir sınıfta okuyan öğrenci sayılarının (sınıf büyüklüğünün) artmasına, okulların fiziksel kapasitelerinin ve araç gereçlerin yetersiz kalmasına, tüm öğretim düzeylerinde parasal yetersizliklerin yanı sıra ikili öğretime ve eğitimin niteliğinin düşmesine yol açar. Sınıflardaki öğrenci sayısının artmasıyla öğretmenlerin öğrencilere ayırdığı zaman azalır, sınıf yönetimi zorlaşır, öğrencilerin başarısı düşer, kalabalıklaşan sınıflarda öğrenciler edilginleşir, oyun alanları ile okuldaki yardımcı personelin sayısı yetersiz kalır, sınıf içi demokrasi ve disiplin sorunları ortaya çıkar. Göç alan yerlerde, her düzeyde okul, derslik, donanım, eğitim araç-gereçlerinin gereksinime yetmemesi, öğretmen-öğretim elemanı açığı, öğretmenlerin dengesiz dağılımı, okulların başarılarının düşmesi gibi birçok soruna yol açabilir. Göç alan yerlerde, göç okullardaki sorunları artırarak, okul yönetiminin zorlaşmasına yol açar. Bu sorunların çözümlenmesi için eğitim-okul yöneticilerinin daha fazla çaba harcamasına yol açar. Göç, eğitim planlamasını zorlaştıran bir etmendir. Göçlere ilişkin kestirimler karar vericilere ışık tutar.

Kentleşme genelde iç göçlerin bir sonucu olduğu için eğitim planlaması açısından göçlerle birlikte ele alınabilir.

Göçlerin Bir Sonucu Olarak Kentleşmenin Eğitim Planlamasına Etkisi. Kentleşme, kentlerde yaşayan nüfus oranındaki artıştır. Kent nüfusu, kentlerde yaşayan nüfus ya da il ve ilçe merkezlerinin belediye sınırları içindeki nüfustur. Kır (köy) nüfusu ise, köylerde, kırsal alanlarda yaşayan nüfus ya da il ve ilçe merkezlerinin belediye sınırları dışındaki (köyler) nüfustur. Kent sayısı, il ve ilçe merkezlerinin sayısıdır. Köy sayısı ise il ve ilçe merkezlerinin belediye sınırları dışındaki köylerin sayısıdır. Doğal nüfus artışının kırda kente oranla daha yüksek olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa, kentleşme olgusunu açıklayan en önemli etmenin göç olduğu anlaşılır. Belli bir büyüklüğe ulaşan yerleşim yerlerinin kent tanımına girmesi de kentleşme hızını artıran bir etmendir. Nüfussal nedenlerle ortaya çıkan okul gereksinimi de, kent nüfusundan yola çıkılarak bulunabilir. Böylece bir okulu besleyebilecek nüfusa sahip yerleşim yerlerinde yeni okullar kurulabilir. Kent planları, yeterli

Page 8: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

8

büyüklük ve sayıdaki okulların kurulmasını içermediğinde, okul için alan bulma sorunu yaşanır. Kentleşme ve göçler, nüfusu artan yerleşim yerlerinde okul istemini (talebini) artırır.

Kentlerde eğitime katılım ve kızların okullaşma oranı kırsal bölgelerden daha yüksektir. Bununla birlikte, bazı büyük kentlerde eğitim durumunun çözümlenmesi, tersi sonuçlar gösterir. Bazı durumlarda eğitim planlamasının usdışı olması, okulun temel bir öğe olduğu sosyo-kültürel altyapıyı içeren kent düzenlemesiyle tutarlı planların olmayışından kaynaklanır. Bazı durumlarda ise bir plan olmasına karşın, toplumsal konulardaki kararların günlük alınması, sorunun kaynağıdır. Ayrıca kentlerde arsa ve eğitim yatırımlarının sınırlılığı nedeniyle bina ve donanım nicelik olarak yetersiz, nitelik olarak uyumsuz, dolayısıyla ikili öğretim yaygın olabilir. Göç ya da doğum nedeniyle nüfusu hızla artan kentlerde yeni okul, konut, sağlık kuruluşu vb ile donanım gerekir. Bu, kentler için yapılacak eğitim planlamasında gerçek gereksinimlerin planlanmasını ve okul binalarının yerlerini açıkça belirten kent planlarının hazırlanmasını gerektirir. Kentlerde yerel etkiler, yüksek yapım maliyetleri ve arsa bulma güçlüğü, eğitim planlaması hizmetlerinin sunulmasında uygun bir yöntemin benimsenmesini, kentsel eğitim planlaması birimlerinin, kentsel düzenleme araçlarıyla bütünleşmesini gerekli kılar (Hallak, 1976, 163-169).

Kent ve köy nüfuslarının durumu Çizelge 4’te sunuldu.

Çizelge 5. Kent ve Köy Nüfusları ile Oranları (1927-2016)

Yıl Nüfus Kent Nüfusu % Köy Nüfusu %

1927 13.648.270 3.305.879 24,2 10.342.391 75,8

1935 16.158.018 3.802.642 23,5 12.355.376 76,5

1950 20.947.188 5.244.337 25,0 15.702.851 75,0

1990 56.473.035 33.326.351 59,0 23.146.684 41,0

2000 67.803.927 44.006.274 64,9 23.797.653 35,1

2016 79.814.871 73.671.748 92,3 6.143.123 7,7

Kaynak: TÜİK.

Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne kadar hem kent nüfusu, hem köy nüfusu sayısal olarak arttı. Ancak bugün, oransal olarak kent nüfusunun toplam nüfusa oranı, köy nüfusunun toplam nüfusa oranından fazladır. Cumhuriyetin ilk yıllarında 3.305.879 olan kent (il ve ilçe merkezleri) nüfusu, 2016 yılında 73.671.748’e ulaştı. Oran olarak % 24.2’den % 92.3’e yükseldi. Köy (belde ve köy) nüfusu ise 10.342.391’den 6.143.123’e düştü. Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun büyük çoğunluğu köylerde yaşarken, bugün nüfusun büyük çoğunluğu kentlerde yaşamaktadır. Bu, özellikle 1950’lerden sonra köyden kente yönelen göçün sonucudur. Diğer bir etken de, 2008 yılında yayımlanan 5747 sayılı yasa ve 2012 yılında yayınlanan 6360 sayılı yasalarla yeni ilçelerin kurulması ve büyük kentlerin çevresindeki belde ve köylerin, büyükşehir belediyelerine bağlanması konusunda alınan kararın etkisidir. Bu kararla, büyük kentlerin çevresindeki köyler, kent nüfusu içinde sayıldı, dolayısıyla kent nüfusu oranı bir ölçüde arttı; belde-ilk kademe belediyesi ve köy sayıları azaldı.

Kentsel nüfus artışı sürmektedir. Bu eğilim sürerse, yüzyılın sonunda dünya nüfusunun büyük bir bölümü kentlerde yaşayacaktır. Ekonomide beklenen yapısal değişmeler ve gittikçe küçülen kırsal kesimin daha az göç vereceği düşünülebilir. Türkiye’de kentleşme düzeyine ilişkin kestirimlerin incelenmesi, eğitim planlaması için gereklidir. Kentleşme oranı sürekli yükselirse kentlerde giderek artan eğitim isteminin karşılanması için gerekli çözüm önerilerinin oluşturulmasını, öte yandan köylerdeki nüfusun da ihmal edilmemesini gerektirir.

Dış Göçlerin Eğitim Planlamasına Etkisi

Dış göç ya da uluslararası göç, kişilerin geçici veya kalıcı olarak başka bir ülkeye yerleşmek üzere ülkelerinden veya oturdukları ülkeden ayrılmalarıdır; çalışmak ya da yerleşmek amacıyla başka bir -daha çok az gelişmiş ülkelerden gelişmiş- ülkeye yapılan nüfus hareketleridir. Yerel düzeydeki öğrenci sayılarının kestiriminde, genellikle savaşlar (Liberya, Sierra Leone ve Afganistan) dışında okul çağı nüfusu üzerindeki etkisi az olmakla birlikte, uluslararası göç hareketleri de hesaba katılmalıdır (Chaû, 2003, 103).

Dış göçlerin yönü ülkeden dışarı doğru ya da içeri doğru olabilir. Dışarı doğru dış göçler, bir ülkeden başka ülkelere göç edenleri gösterir. Türkiye’den 1960’lı yıllarda Almanya’ya yapılan göçler, dışa doğru göçlerin en önemlisidir. Daha sonra diğer Avrupa ülkelerine, ABD’ye, Avustralya’ya, son yıllarda Rusya ile doğu ülkelerine yapılmaya başladı. İçeri doğru dış göçler de, başka ülkelerden o ülkeye gelen göçleri belirtir. Dönüş göçü olarak da belirtilen içeri doğru dış göçler ise, genelde, bir kişinin en az bir yılını başka bir ülkede geçirdikten sonra ülkesine veya oturduğu yere dönmesidir (Perruchoud, 2009). Bu dönüş, gönüllü veya istek dışı olabilir. Türkiye için, başka ülkelerden Türkiye’ye gelenler ile daha önce başka ülkelere göç etmiş olanlardan örneğin Almanya’dan Türkiye’ye dönenleri kapsar.

Page 9: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

9

Son yıllarda dünyadaki terör olayları, savaşlar ve ülkelerde çıkan karışıklıklar, insanları yerinden yurdundan ediyor, insanların başka ülkelere canlarını kurtarmak için göç etmesine, sığınmasına yol açıyor. Sığınmacıların (mültecilerin) göç sırasında yaşadıkları, can kayıpları, tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Toplumsal olarak kendi ülkelerinde çok iyi konumda olanlar bile, sığınmacı durumuna düştüklerinde diğerleriyle birlikte aynı zor durumları yaşıyorlar. Sığınmacıların gittiği ülkelerde nereye yerleşecekleri, nasıl barınacakları, nasıl beslenecekleri, yurttaşlık durumları, okul çağındaki çocukların nasıl eğitim alacağı, meslek sahibi olanların ya da olmayanların nasıl istihdam edilecekleri başta olmak üzere birçok sorunun çözümü için planlamanın yapılması gerekiyor. Çünkü sığınmacıların ekonomik ve psikolojik durumları, göç ettikleri ülkenin dilini, kültürünü bilmemeleri, okul yönetiminde buna bağlı eğitim sorunlarının çözüme kavuşturulması çabasını getiriyor.

Tarih boyunca nüfus hareketleri insan yaşamının bir özelliği olagelmiştir. Bir bütün olarak OECD ülkelerine yönelen göç günümüz dünyasının temel bir özelliğidir. Temel “itici güç” yoksulluktan kurtulmak için dünyanın varlıklı ülkelerine bir kaçıştır. Yoksul ülkelerden gelenler çoğu zaman düşük becerili (vasıfsız) ya da düşük eğitimlidirler. Ancak, beyin göçü de söz konusudur. Göç veren ülke açısından bu durum, son derece değerli olan insan sermayesinin kaybıdır. Bu bağlamda; okullar, çeşitlenen toplumun istemlerini (taleplerini) nasıl karşılayacaktır? Bu nüfus hareketliliğinin eğitimde fırsat eşitsizliği açısından doğurguları neler olabilir? (OECD, 2008).

Dış göçle ilgili bazı kavramların tanımlanması konunun daha iyi değerlendirilmesine olanak sağlar.

Uluslararası düzeyde genel kabul gören bir göçmen tanımı bulunmamaktadır. Göçmen kavramının, “kişisel rahatlık” amacıyla ve dışarıdan herhangi bir zorlama olmadan kişinin özgür iradesiyle göç etmeye karar verdiği durumları kapsadığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu kavram, hem maddi ve toplumsal durumlarını iyileştirmek hem de kendileri veya ailelerinin gelecekten beklentilerini arttırmak için başka bir ülkeye göç eden kişi ve aile üyelerini kapsamaktadır (Perruchoud, 2009).

Ekonomik göçmen, yaşam niteliğini iyileştirmek amacıyla kendi ülkesinin dışına yerleşmek üzere oturduğu yeri terk eden kişidir. Bu kavram göçmenleri zulümden kaçan sığınmacılardan (mültecilerden) ayırt etmek için kullanılabilmekte ve aynı zamanda bir ülkeye yasal izni olmadan ve/veya iyi niyetli (bona fide) bir gerekçesi bulunmadan sığınma yöntemlerini kullanarak girme girişiminde bulunan kişilere yollama yapmak için kullanılır. Bu kavram ayrıca, bir tarım mevsimi süresince ülkeleri dışında yaşayan mevsimlik işçiler için de kullanılır (Perruchoud, 2009).

Mülteci (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin tanıdığı), BMMYK'nın tüzüğündeki ölçütlere uygun olan ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi veya Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1967 Protokolüne taraf olan bir ülkede bulunup bulunmaması veya bu hukuki belgeler uyarınca ev sahibi ülke tarafından mülteci olarak tanınıp tanınmaması farketmeksizin, Yüksek Komiserlik tarafından sağlanan Birleşmiş Milletler korumasından yararlanmaya hak kazanan kişidir (Perruchoud, 2009).

Mültecinin (tanınmış) başka bir tanımı da ırkı, dini, uyruğu, belirli bir sosyal gruba üyeliği ve siyasi görüşleri yüzünden haklı bir zulüm korkusu nedeniyle yurttaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve söz konusu korku yüzünden, ilgili ülkenin korumasından yararlanmak istemeyen kişidir (Perruchoud, 2009).

Sığınmacı, ilgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin yaptıkları başvurunun sonucunu bekleyen kişilerdir. Olumsuz bir karar çıkması sonucunda bu kişiler ülkeyi terk etmek zorundadırlar ve eğer kendilerine insani ya da diğer gerekçeler nedeniyle ülkede kalma izni verilmemişse bu kişiler ülkede düzensiz bir durumda bulunan herhangi bir yabancı gibi sınır dışı edilebilirler. Mülteci ve sığınmacı kavramları ayrı tanımlanmakla birlikte bu çalışmada her ikisi için sığınmacı kavramı kullanıldı.

Sığınmacıların, gittikleri ülkelerde yurttaşlık haklarını edinmeleri bir süreç gerektirir. Gözlemler, bunun zor gerçekleştiğini gösteriyor. Türkiye, 2011 yılının Nisan ayından itibaren, Suriye’den ayrılmaya zorlanmış kişilerin ani gelişen kitlesel akınlarıyla karşı karşıya kaldı. Suriye’deki durumun ciddiyetini koruması ve sığınmacıların ülkelerine güvenli dönüşlerine olanak verecek koşulların henüz sağlanamamış olması nedeniyle Suriyeli sığınmacılara hiçbir ön koşul aranmadan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nce geçici koruma sağlanmaktadır. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası gereği geçici korumaya ilişkin iş ve işlemler Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenecektir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile oluşturulan Göç Politikaları Kurulu “kitlesel akın durumunda uygulanacak yöntem ve önlemleri belirlemek”le görevlidir. Geçici koruma, devletlerin geri göndermeme yükümlülükleri çerçevesinde kitlesel göç akımlarla ülke sınırlarına ulaşan kişilere belirli haklar sağlamayı hedefleyen bir çözüm yoludur. Geçici korumanın üç temel öğesi, güvenli topraklara erişime izin verilmesi, geri gönderme yasağının uygulanması, temel ve acil insani gereksinimlerin karşılanmasıdır (http://www.goc.gov.tr). Geçici koruma şöyle tanımlanıyor (Perruchoud, 2009): Ülkelerine

Page 10: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

10

dönemeyen üçüncü ülke yurttaşlarından kaynaklanan kitlesel bir akının meydana gelmesi ya da meydana gelebilecek olması durumunda, söz konusu kişilerin yararına olarak, sığınma sisteminin etkin işleyişi üzerinde olumsuz etki yaratmadan sığınma sisteminin işletilememesi riski varsa, bu kişilere ivedi ve geçici koruma sağlamak amacıyla sağlanan istisnai özellikteki prosedür.

Uyum, göçmenlerin hem birey hem de grup olarak toplumun bir parçası kabul edildiği süreci belirtir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde uyum, toplumun ve göçmenin karşılıklı ve aynı ölçüde çaba göstereceği iki yönlü dinamik bir ilişki olarak ve göçmenlerin kendileriyle ilgili konularda edilgen olmadığı etkin katılımcı bir süreç olarak planlanmakta, uyum programları ise isteğe bağlı etkinlikler olarak tanımlanmaktadır (Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Md. 96).

Dünyadaki hemen her ülke göçten etkilenmiştir. Özellikle Yirminci Yüzyılın ikinci yarısı toplu nüfus hareketlerine tanıklık etmiştir. Nitekim son elli yıllık dönemde 175 milyondan fazla insanın kitlesel olarak göç ettiği bilinmektedir. 2013 Birleşmiş Milletler (BM) küresel göç verilerine göre dünya üzerinde 232 milyon kişi – yani dünya nüfusunun % 3.2’si – uluslararası göçmenlerden oluşmaktadır (http://www.göc.gov.tr).

Ülkemize yönelik göç hareketleri Cumhuriyet’in kuruluş süreci ve sonrasında da sürdü. Bu hareketlerin kitlesel örnekleri Şekil 2’de verildi (http://www.goc.gov.tr) .

Şekil 2’de Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye, 1922’den 2001’e kadar 89 yılda 2 milyon 100 bin sığınmacıya sınırlarını açtı. Göç akınlarının çoğunlukla, Balkanlar, Orta Asya, Kafkaslar ve Ortadoğu’dan gelen göçmen ve mültecilerden oluştuğu görülmektedir. Nisan 2011’den beri ise 2.992.567 Suriyeliye sınırlarını açmıştır (http://www.goc.gov.tr). Bu sayılar, göçlere alışkın olmasına karşın, Türkiye’nin 2011’den bu yana daha öncekilerle hiçbir biçimde karşılaştırılamayacak ölçüde dev bir akımla karşı karşıya olduğunu ortaya koymaktadır. Veriler, Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacıların sayısal büyüklüğünü değerlendirmek ve politikalar üretmek bakımından önemli ipuçları vermektedir. Suriye’den Türkiye’ye Nisan 2011’den beri süren göç, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğince, yakın tarihte görülen en büyük göç dalgası olarak nitelendirmektedir. Çalışma ve eğitim

800.000

467.489

384.000

345.000

51.54220.000 17.746 10.500 800

Balkanlar1923-1945

Irak (I.KörfezSavaşı)

Yunanistan1922-1938

Bulgaristan1989

Irak 1988 Bosna 1992-1998

Kosova1999

Makedonya2001

Almanya1933-1945

Şekil 2. Cumhuriyet Döneminde Türkiye'ye Kitlesel Göçler (1922-2011)

Page 11: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

11

gibi amaçlarla gelen yabancılar bu sayılar içinde değildir. Türkiye’ye çalışma, eğitim ve diğer amaçlarla gelmiş olan yabancılara ilişkin rakamlara bakıldığında son 13 yılda 2.442.159 yabancının ikamet izni aldığı kaydedilmiştir.

Diğer yandan Cumhuriyetin ilk yıllarında 1933-1945 döneminde Almanya’dan Türkiye’ye gerçekleşmiş sığınma durumunu vurgulamakta yarar var. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’ndan kaçmak zorunda kalan bilim insanlarını ABD, İngiltere ülkelerinin ekonomik durumunu gerekçe göstererek kabul etmezken, Türkiye’nin bu bilim insanlarına kapılarını açması, bu bilim insanlarından Türkiye’ye sığınanların 1933 üniversite reformuna, İstanbul Üniversitesi, Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi’nin kuruluşuna katkı vermeleri, Atatürk’ün dünyadaki önderlik yeteneğinin, dönemin yöneticilerinin de üstün çabalarının somut kanıtıdır.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 27.04.2017 tarihli verilerine göre Suriyeli sığınmacıların nüfus piramidi Şekil 3’te verildi.

Türkiye’de 2.992.567 kayıtlı Suriyeli sığınmacının 1.600.804’ünün erkek, 1.391.763’ünün kadın olduğu görülmektedir. Suriyeli sığınmacıların büyük bölümünün genç olduğu gözlenmektedir.

Koruma altındaki Suriyeli sığınmacıların en çok bulundukları on il, Şekil 4’te verildi (http://goc.gov.tr).

481.548

420.622

385.242

329.586

154.695 148.511125.180

109.804 109.26294.392

İstanbul Şanlıurfa Hatay Gaziantep Adana Mersin Kilis İzmir Bursa Mardin

Şekil 4. Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İlk On İle Göre Dağılımı

Şekil 3. Suriyeli Sığınmacıların Nüfus Piramidi (27.04.2017)

175 490207 764

154 371116 707

191 100126 453

107 14780 181

63 81448 301

40 53028 25420 11713 4737 7485 1722 8871 530724

50 000 100 000 150 000 200 000 250 000

00-0405-0910-1415-1920-2425-2930-3435-3940-4445-4950-5455-5960-6465-6970-7475-7980-8485-89

90+

KadınYaşlar

188 717220 647

167 443138 596

162 221136 651

96 96868 190

52 49742 25328 39019 68813 088

6 9874 3362 2891 235

581

50 000 100 000 150 000 200 000 250 000

Erkek

Page 12: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

12

Şekil 4’e göre geçici koruma altındaki Suriyelilerin en çok bulundukları iller İstanbul, Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Adana, Mersin, Kilis, İzmir, Bursa ve Mardin’dir.

Şekil 5’e göre Kilis nüfusunun % 96’sı, Hatay nüfusunun % 25’i, Şanlıurfa nüfusunun % 22’si, Gaziantep nüfusunun % 17’si, Mardin nüfusunun % 12’si kadar Suriyeli sığınmacı eklenmiştir. Eş deyişle şu anda Kilis nüfusunun % 49’u, Hatay nüfusunun % 20’si, Şanlıurfa nüfusunun % 18’i, Gaziantep nüfusunun % 15’i, Mardin nüfusunun % 11’i Suriyeli sığınmacıdır.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 27.04.2017 tarihli verilerine göre Suriyeli göçmenlerden okul çağı nüfusu (0-24 yaş), Şekil 6’da görülmektedir.

Şekil 6’ya göre 2.992.567 Suriyeli’nin 1.810.862’si 0-24 yaşları arasındadır. Bu rakamlardan da Suriyeli

sığınmacıların büyük çoğunluğunun genç olduğu ve eğitim çağında oldukları görülmektedir.

Diğer yandan 1960’lı yıllardan sonra yabancı ülkelere göç eden yurttaşlarımızın çocuklarının eğitim sorunları, üzerinde durulması gereken bir konudur. Göçmen işçilerin ve ailelerinin yaşadıkları topluma uyumu, ırkçılık ve yabancı düşmanlığından kaynaklanan sorunlar önemini korumaktadır. Bunun için dış göçün yöneldiği ülkelerde okul ve Türkiye’den gönderilecek öğretmen gereksiniminin planlanması önemlidir. Ayrıca, yurtdışından

Kilis Hatay Şanlıurfa Gaziantep Mardin

Suriyeli 125 385 420 330 94

İl Nüfusu 130 1533 1892 1931 796

0

500

1000

1500

2000

2500

Bin

Kiş

i

Şekil 5. Suriyeli Sığınmacıların İl Nüfuslarına Oranı En Yüksek Beş İl (Bin Kişi, 2017)

364.207428.411

321.814255.303

441.127

1.810.862

00-04 Yaş 05-09 Yaş 10-14 yaş 15-19 Yaş 20-24 Yaş TOPLAM

Şekil 6. Suriyeli Sığınmacıların Okul Çağı Nüfusu (27.04.2017)

Page 13: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

13

yurda dönen ya da yurtdışında doğup bir süre sonra yurda dönen çocukların öğrenimlerini sürdürmeleri konusu da eğitim planlamasında dikkate alınmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Yaptığı Çalışmalar

Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli sığınmacılara yönelik çalışmalarını iki yönde yürütmektedir. Birinci uygulama Suriyelilerin, kendi yurttaşları ile birlikte, eğitim sistemine erişimlerinin sağlanmasıdır. Resmi ve özel okullara Suriyeli öğrencilerin kayıtları önünde hiçbir engel yoktur. Bu öğrencilerin okullara devamı ve Türk akranları ile eşit koşullarda öğrenim görmeleri için Milli Eğitim Bakanlığınca program ve proje çalışmaları başlatılmıştır. İkinci uygulama ise; Milli Eğitim Bakanlığınca, Suriyeli sığınmacılara yönelik yürütülen etkinliklerin kapsamını ve kapasitesini artırabilmek amacıyla yayınlanan 2014/21 sayılı Genelge çerçevesinde geçici barınma merkezlerinde ve Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde “geçici eğitim merkezleri” açılmaktadır. Suriyelilerin yoğun yaşadığı kentlerimizde oluşturulan geçici barınma merkezlerinde (kamplar) onlara özel olarak hazırlanmış bir program ile kendi dillerinde ve kendi gönüllü eğitim görevlilerinin desteği ile yürütülen çalışmalardır. Bu merkezlerde Türk öğretmenler Suriyeli öğrencilere Türkçe öğretirken, gönüllü Suriyeli öğretmenler ise diğer dersleri kendi dillerinde aktarmaktadır. Böylece, çocukların yıl kaybetmeden eğitimlerine kaldıkları yerden devam edebilmeleri ve aynı süre içerisinde Türkçe öğrenerek Türk eğitim sistemiyle bütünleştirilmesi hedeflenmektedir (Milli Eğitim Bakanlığı, 2017). Resmi okullarda ve geçici eğitim merkezlerinde eğitim sunulan Suriyeli öğrencilere ilişkin veriler Çizelge 5’te sunuldu.

Çizelge 5. Eğitim Sunulan Suriyeli Öğrencilerin Eğitim Düzeylerine Göre Yaklaşık Sayıları (Kasım 2016) Eğitim Kademesi

Varolan Durum (2016 Ekim) Hedefler (Haziran 2017)

Resmi Okullarda

Geçici Eğitim Merkezlerinde

Toplam Resmi Okullarda

Geçici Eğitim Merkezlerinde

Toplam

Okulöncesi 16.233 10.925 27.158 20.000 10.500 30.500

İlkokul 108.950 190.234 299.184 110.000 143.500 253.500

Ortaokul 30.388 84.894 115.282 55.000 118.000 173.000

Lise 10.101 44.928 55.029 15.000 28.000 43.000

Toplam 165.672 330.981 496.653 200.000 300.000 500.000

Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, 2017 Yılı Bütçe Sunuşu, 113-115.

2015-2016 öğretim yılında, açıköğretim hariç toplam (okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim yükseköğretim) 14 milyon 540 bin örgün eğitim resmi öğrencimiz bulunmaktadır. Suriyeli öğrencilerin bunun içindeki oranı % 3,4’tir. Yükseköğretim öğrencileriyle birlikte açıköğretim hariç resmi 18 milyon 417 bin örgün eğitim öğrencimiz vardır.

27.04.2017 tarihinde geçici koruma altındaki 2.992.567 Suriyelinin 249.236’sı (% 8.3) geçici barınma merkezlerinde, geri kalanı geçici barınma merkezi dışında oturmaktadır. 2016-2017 öğretim yılında resmi devlet okullarında 165.672, geçici barınma merkezlerinde 330.891 (geçici barınma merkezlerindeki (kamplarda) geçici eğitim merkezlerinde yaklaşık 109.000, kentlerdeki geçici eğitim merkezlerinde ise yaklaşık 221.000) olmak üzere öğrenim gören Suriyeli öğrenci sayısı 496.653’tür. Suriyeli çocukların % 67’si Geçici Eğitim Merkezlerinde, % 37’si de Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarında öğrenim görmektedir. Eğitim hizmetine erişemeyenlerin sayısı yaklaşık 467.000’dir.

Devlet ilköğretim okullarında öğrenim gören 158.618 Suriyeli öğrencinin sınıflara göre dağılımı da şöyledir: Anasınıfı 16.946, 1. Sınıf 62.879, 2. Sınıf 21.352, 3. Sınıf 14.244, 4. Sınıf 10.260, 5. Sınıf 14.691, 6. Sınıf 4.682, 7. Sınıf 3.317, 8. Sınıf 2.319 (Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürünün Semineri Açış Konuşması, 29.01.2017).

Milli Eğitim Bakanlığı’nca resmi devlet okulları ile geçici eğitim merkezlerinde Haziran 2017’ye kadar eğitim sunulacak Suriyeli öğrenci hedefleri Şekil 7’de verildi.

Page 14: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

14

Şekil 7’ye göre, Haziran 2017’de resmi okul ve geçici eğitim merkezlerinde 500.000 Suriyeli sığınmacının okullaştırılması hedefleniyor.

Uluslararası göç kapsamında ülkemizde bulunan yabancı uyruklu öğrencilerin eğitim iş ve işlemelerinde eşgüdümü sağlamak ve eğitim olanaklarının artırılması ve geliştirilmesi etkinliklerinin kurumsal bir yaklaşımla yürütülmesi amacıyla Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nde Göç ve Acil Durum Daire Başkanlığı kuruldu.

Bu konudaki başka bir uygulama, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı-AFAD işbirliğiyle uluslararası fonlardan da yararlanılarak Suriyeli sığınmacıların yoğun yaşadığı il ve bölgelerde prefabrik, çelik ve betonarme okullar yapılmasıdır.

Eğitim kurumlarımızda ve oluşturulan geçici eğitim merkezlerinde yürütülen eğitim-öğretimle ilgili her türlü iş ve işlemi kayıt altına alacak Yabancı Öğrenciler Bilgi İşletim Sistemi (YÖBİS) kuruldu. Bu sistem üzerinden Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda, kamplarda ve kentlerdeki geçici eğitim merkezlerine yabancı tanıtma belgesi bulunan öğrencilerin kayıtları yapılarak, eğitim merkezlerinde görev alan öğretmenlere ve öğrencilere yönelik her türlü veriler bu sistem üzerinden izlenebilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığınca, örgün eğitim yanında Suriyeli sığınmacılara yönelik olarak yaygın eğitim de sürdürülmektedir. Bu amaçla, Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği güncellenerek Suriyeli sığınmacıların da halk eğitimi hizmetlerinden yararlanabilmelerinin önündeki engeller kaldırıldı. Başta yabancılara Türkçe öğretimi olmak üzere, yüzlerce alanda halk eğitimi merkezlerinde Suriyeli sığınmacılara yönelik farklı kurslar düzenlenmektedir. Kamplarda ve halk eğitimi merkezlerinde bugüne kadar on binlerce Suriyeli sığınmacı kurslara katılarak eğitimlerini tamamladı. 2017 yılı başında bu kurslara 136.000’in üzerinde Suriyeli sığınmacı devam etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle yaygın eğitim kapsamında Suriyeli sığınmacılara mesleki beceri kazandırma çalışmalarını ilgili paydaşlar ile işbirliği içerisinde yürütmeyi ve proje temelli yapılacak çalışmalar ile belirlenecek alanlarda belirli sayıda yetişkin Suriyeliye ulaşmayı hedeflemektedir. Böylece mesleki beceri kazanmaları ve geçimlerini sağlayacak bir iş bulmaları sağlanmış olacaktır. Ayrıca istismar gruplarının etkisi altına girme riski de azaltılmış olacaktır. Ülkemizde ortaöğretimlerini tamamlayan Suriyeli öğrenciler için yükseköğretim fırsatları da sunulmaya devam etmektedir. Bu kapsamda Yükseköğretim Kurulu ve Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) eşgüdüm içerisinde üniversitelerimize Suriyeli öğrencilerimizi yerleştirmektedir.

Avrupa Birliği finansmanı ile geçici korumadan yararlanan Suriyelilerin ülkemize uyumunu kolaylaştırmak, kişilere beceri ve meslek kazandırmak amacıyla Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin Eğitim Hizmetlerinin Desteklenmesi Projesi, İçişleri Bakanlığı 2014 Eylem Planının 6. etkinliği doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı eşgüdümünde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ortaklığında üç yıl süreyle hazırlanmıştır. Proje imza sürecinin tamamlanması ile Proje etkinliklerine başlanacaktır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2017 Yılı Bütçe Sunuşu, 95).

Okulöncesi İlkokul Ortaokul Lise TOPLAM

20.000

110.000

55.000

15.000

200.000

10.500

143.500118.000

28.000

300.000

30.500

253.500

173.000

43.000

500.000

Şekil 7. Eğitim Sunulacak Suriyeli Sığınmacı Öğrenci Hedefleri (Haziran 2017)

Resmi Okul Geçici Eğitim Merkezi TOPLAM

Page 15: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

15

Öte yandan ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyeli sığınmacıların eğitim ve diğer alanlarda desteklenmesi amacıyla Avrupa Birliği’nce geliştirilen bir mali yönetim mekanizması olan “Türkiye’deki Sığınmacılar (Suriyeliler) İçin Mali İmkan” (Facility for Refugees in Turkey-FRiT) kapsamında Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonlarının Desteklenmesi Projesi ile Türkiye´deki Suriyeli sığınmacı öğrencilerin ivedi eğitim gereksinimlerine yönelik 300 milyon Euroluk destek sağlandı. 2016-2017 öğretim yılında bu proje ile Suriyeli sığınmacı öğrencilere Türkçe öğretilmesini sağlamak amacıyla Geçici Eğitim Merkezlerinde ve Milli Eğitim Bakanlığı okullarındaki Suriyeli sığınmacı öğrencilere Türkçeyi öğretmek amacıyla 4.200 eğitici bir yıllığına görevlendirildi ve uyum (oryantasyon) eğitimi verildi (Milli Eğitim Bakanlığı, 2017 Yılı Bütçe Sunuşu, 95). Ayrıca, konuyla ilgili olarak 2017 yılı başında Milli Eğitim Bakanlığı merkez örgütü, il-ilçe milli eğitim müdürlüğündeki konuyla ilgili şube müdürleri, okul müdürleri ile müdür yardımcılarına hizmetiçi eğitim verildi.

Göçlerle İlgili Araştırma Sonuçları

İç göçlerle ilgili Türkiye’de yapılmış bazı araştırmaların sonuçları ile dış göçleri konu edinen araştırma ve raporlar konuya ışık tutacaktır.

İç Göçle İlgili Türkiye’de Yapılan Bazı Araştırma Sonuçları

Karakuş’un (2006) “Göç Olgusu ve Eğitime Olumsuz Etkileri (Sultanbeyli Örneği)” adlı araştırmasının amacı; büyük kentlere göç eden sosyo-ekonomik düzeyi düşük kalabalık ailelerin çocuklarının okullarda karşılaştıkları sorunları, bu ailelerin çocuklarının okul başarılarını etkileyen durumları, ailelerin eğitime bakış açısını ve bu okullarda ortaya çıkan eğitim sorunlarını saptamaktır. Araştırmada öğretmen, veli ve öğrencilerle görüşmeler yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre, köyden kente göç, göç alan okullarda sınıf öğrenci sayılarının artmasına ve öğrenci başarısının azalmasına neden olmaktadır. Bu durum ise öğretmenlerin meslek doyumlarını ve başarılarını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle öğretmenler bu okullardan tayin isteyip ayrılmaktadırlar. Bu okullarda öğretime gereken zaman ayrılamamakta, öğretim programının yetiştirilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Bunun sonucunda da bu okullar başarı sıralamasında diğer okullara göre daha geride kalmaktadır. Çocukların birçoğunun evinde Türkçe konuşulmadığı bazı annelerin Türkçe'yi bilmediği belirlenmiştir. Bu çocukların okula uyum sağlamaları ve okumayı-yazmayı öğrenmeleri diğerlerine göre daha zordur. Göç eden ailelerin birçoğunun eğitime gereken ilgiyi göstermeyip geçim derdine düşmesi, küçük yaşta çalışan çocukları, okuldan ve oyundan geri kalmakta ve okullarda bu çocuklarla sorunlar yaşanmaktadır.

Karakuş’un araştırmasıyla büyük benzerlik gösteren bir araştırma da Nar’ın 2008 yılında yaptığı “Göçün Eğitime ve Eğitim Yönetimine Etkileri” adlı araştırmadır. Bu araştırmanın amacı, Dilovası beldesine göç etmiş ailelerin çocukları ile öğretmenlerinin yaşadığı ve okulda ortaya çıkan sorunları belirlemektir. Araştırmada yapılan görüşmelerde, göç eden öğrenciler, yaşadıkları yeri güvenli görmediklerini, bölgesel ve kentsel ayrımcılığa uğradıklarını, dil ve kendini ifade konusunda sıkıntı yaşadıklarını, arkadaşları tarafından alaya alındıklarını ve dışlandıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin bazılarının evinde Türkçe konuşulmadığı bazı annelerin Türkçeyi bilmediği belirlenmiştir. Bu öğrencilerin okuma-yazma öğrenmelerinin okula uyum sağlamalarının diğerlerine göre daha zor olduğu ortaya konulmuştur. Öğretmenlere göre, öğrenciler uyum sorunu yaşamakta ve bunun sonucunda saldırgan ve içe kapanık davranışlar göstermektedirler. Öğrencilerin şiddet eğilimli oldukları belirlenmiştir. Göç eden aileler maddi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bu yüzden çocukları küçük yaşta çalıştırmaktadırlar. Çalışan çocuklar okula devamsızlık yapmakta ve başarıları düşmektedir. Yaşanan sorunlar öğretmenlerin iş doyumunun azalmasına ve bu okullardan tayin isteyip ayrılmalarına neden olmaktadır. Yöneticilere göre, velilerin eğitim düzeyi düşüktür. Velilerin çoğunun okuma yazma bilmemesi ve Türkçeyi iyi konuşamaması gibi nedenlerle velilerle iletişim eksiklikleri yaşanmaktadır.

Uluocak’ın (2009), “İç Göç Yaşamış ve Yaşamamış Çocukların Okulda Uyumu” adlı araştırmasının amacı, iç göç yaşayan çocukların okulda uyum durumlarının ortaya konması, göç yaşayan ve yaşamayan çocukların ev ve okul ortamında uyum durumlarının farklılaşıp farklılaşmadığının belirlenmesidir. Bu araştırmada, göç yaşamış çocuklarda uyumsuzluk sıklığı, göç yaşamamış gruptan anlamlı olarak fazla bulunmuştur. Öğretmenler, göç yaşamış çocuklarda daha fazla nevrotik bozukluk bildirmişlerdir. Göç yaşayan grubun ruhsal uyum durumu için anne ve öğretmen bildirimleri arasındaki uyum düşük bulunmuştur. Öğretmenler, göç yaşamış çocuklarda görülen uyum sorunları arasında en fazla okul başarısızlığı, tik, tırnak yeme sorunlarını belirtmişlerdir. Araştırmada, göç yaşamış çocukların okulda uyumlarının sağlanması amacıyla, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarının eşgüdümlü çalışmaları önerilmiştir.

Avcı, Koçoğlu ve Ekici’nin 2013 yılında yaptıkları “Göçün Eğitim ve Eğitim Yönetimine Etkisine İlişkin Okul Yöneticilerinin Görüşleri (Diyarbakır İli Örneği)” adlı araştırma; göçlerin eğitime ve eğitim yönetimine etkileri

Page 16: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

16

konusunda okul yöneticilerinin görüşlerinin belirlenmesi amacını taşımaktadır. Diyarbakır ili merkez ilçelerindeki devlet ilköğretim ve ortaöğretim okullarından 30 okul yöneticisiyle görüşme yapılmıştır. Araştırmada, okul yöneticilerinin çoğu göçle gelen ailelerin sosyo kültürel açıdan okula olumlu bir etkisinin bulunmadığını ve veli-öğretmen-öğrenci bağının yeterince kurulamadığını belirtmişlerdir. Göçle gelen ailelerde karşılaşılan en yoğun sorun dil ve ekonomik sorunlardır. Göçle gelen öğrencilerde karşılaşılan en yoğun sorun ise uyum sorunu ve buna bağlı olarak gelişen davranış bozuklukları ve başarısızlıktır. Okul yöneticilerinin tümüne göre göçle gelen öğrenciler sınıf ve okul başarısını olumsuz etkilemektedirler.

Bingöl’ün (2014). “Almanya ve Hollanda’da Türk Göçmen İşçi Çocuklarına Dönük Eğitim Politikaları ve Uygulamaları” adlı yüksek lisans tezinin amacı Hollanda ve Almanya eğitim sistemlerinde Türk göçmen çocuklarının durumları, sorunları ve bu ülkelerin diğer göçmen çocuklara ve Türk çocuklarına dönük eğitim politikalarının incelenmesidir. Betimsel yöntemin kullanıldığı araştırmada, problemle ilgili alanyazın taranmıştır. Araştırmanın sonunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: Önceki kuşaklara göre biraz daha düzelmiş olsa da Türk çocukları Almanya ve Hollanda eğitim sistemleri içinde o ülke yurttaşları ve diğer yabancılara göre daha geri bir düzeydedirler. Almanya'da uygulanan ve göçmenlerin eğitim durumunu iyileştirici politikalara Türk çocuklarının diğer yabancı çocuklara göre daha az dahil edildikleri söylenebilir. Hollanda'da göçmen çocuklarına ilişkin yasalarda kültürlerarası yaklaşımdan söz edildiği ancak bu yaklaşımın uygulamaya tam olarak yansımadığı belirtilmektedir.

Kaştan ve Bozan’ın (2016) “Yöneticiler Açısından Göçün Eğitim Üzerindeki Etkisi: Bir Durum Çalışması” adlı araştırmasıyla Antalya İli Kepez ilçesine gerçekleşen yoğun göçün eğitime ve eğitim yönetimine etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Beş okul yöneticisiyle görüşme yapılan bu araştırmada, okul yöneticilerinin çoğu göçle gelen ailelerin sosyokültürel açıdan okula olumlu bir etkisinin bulunmadığını ve veli-öğretmen-öğrenci bağının yeteri kadar kurulamadığını belirtmişlerdir. Göçle gelen ailelerde karşılaşılan en yoğun sorun dil, uyum, kültür ve ekonomi kaynaklı olanlardır. Göçle gelen öğrencilerde karşılaşılan en yoğun sorun ise uyum sorunu ve buna bağlı olarak gelişen davranış bozuklukları ve başarısızlıktır. Görüşme yapılan okul yöneticilere göre, göç göçle gelen öğrencilerin sınıf ve okul başarısını olumsuz etkilemiştir.

Türkiye’de yapılan yukarıdaki araştırmalarda iç göçlerin sonucu olarak öne çıkan bazı kavramlar şöyle belirtilebilir: Göçle gelen öğrencilerin uyum sorunu, buna bağlı davranış bozuklukları, sınıf ve okul başarılarının düşmesi, tik, tırnak yeme sorunları, yaşadıkları yeri güvenli görmemeleri, bölgesel ve kentsel ayrımcılığa uğradıklarını belirtmeleri, arkadaşları tarafından alaya alındıkları ve dışlandıklarını belirtmeleri, dil ve kendini ifade konusunda sıkıntı yaşamaları, şiddete eğilimli olabilmeleri, ailelerinin ekonomik sorunları nedeniyle küçük yaşta çalışmaya başlamaları, çalışan çocukların okula devamsızlık etmeleri, başarılarının düşmesi, göç alan okullarda sınıf öğrenci sayılarının artması, öğretime gereken zamanın ayrılamaması, öğretim programının uygulanamaması ya da yetiştirilememesi, göç alan okulların başarı sıralamasının düşmesi, yaşanan sorunlar nedeniyle öğretmenlerin iş doyumunun düşmesi, başka okula geçme eğilimine girmeleri, göçle gelen ailelerin sosyokültürel açıdan okula olumlu etkilerinin olmaması, veli-öğretmen-öğrenci bağının yeteri kadar kurulamaması, dil, uyum, kültür, ekonomi sorunları, velilerin eğitim düzeylerinin düşük olması, Türkçeyi bilmeyenlerin olması, göç eden çocuklara ailelerinin gereken değeri verememesi.

Dış Göçlerle İlgili Araştırma ve Raporların Bulguları

OECD PISA 2013’ün Göçmenlerle İlgili Sonuçları. Göçmen öğrencilerin ve anne-babalarının doğdukları ülkeler ile ilgili PISA’ya katılan ülkelerin bazılarından derlenen bilgiler, bu öğrencilerin başarılarına ve bulundukları ülkelerin, öğrencilerin özel gereksinimlerini ne ölçüde karşıladıklarına ilişkin bilgi sağlamaktadır. Bu ülkelerin sonuçları, aynı ülkeden gelmiş benzer sosyoekonomik durumu olan göçmen öğrencilerin, okul sistemleri genelinde çok farklı başarı gösterdiklerini göstermektedir. Örneğin Çek Cumhuriyeti’nde yaşayan Rus öğrenciler, okuma becerilerinde OECD ortalamasının 30 puan (bir yıllık okul öğrenimine karşılık gelmektedir) altında, Yunanistan’da yaşayanlar ortalamanın 50 puan ve altında puan almışken; Finlandiya, Almanya ve İsrail’de yaşayanlar OECD ortalamasına yakın başarı göstermişlerdir. Benzer şekilde Lüksemburg’da yaşayan (eski) Yugoslav öğrenciler OECD ortalamasının 80 puan ve altında, Danimarka’da yaşayanlar ise ortalamanın 40 puan altında puan almışlardır. Hollanda’da yaşayan Türk öğrenciler OECD ortalamasının 45 puan altında; Belçika, Danimarka, Almanya ve İşviçre’de yaşayanlar ortalamanın 70 – 80 puan altında ve Avusturya’da yaşayanlar ortalamanın 115 puan altında puan almışlardır. Benzer durum OECD ülkelerinden diğer ülkelere göç eden öğrencilerde de görülmektedir. Örneğin; Hollanda ve İsviçre’de yaşayan Alman öğrenciler OECD ortalamasının 30 puan ve üstünde puan almışken, Avusturya ve Lüksemburg’da yaşayanlar ortalamanın en az 10 puan altında başarı göstermişlerdir. İsviçre’deki okullara giden Fransız öğrenciler OECD ortalamasının 35 puan üstünde puan almışken; Belçika, İsrail ve Lüksemburg’daki okullara giden Fransız öğrenciler ortalamaya yakın başarı göstermişlerdir. Lüksemburg’daki İtalyan öğrenciler OECD ortalamasının 55 puan altında puan almışken;

Page 17: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

17

Hırvatistan, Almanya ve İsviçre’dekiler ortalamanın 20-25 puan altında başarı göstermişlerdir. Avustralya’daki İngiliz öğrenciler OECD ortalamasının 31 puan üstünde puan almışken, Yeni Zelanda’dakiler ortalamanın 64 puan üstünde puan almışlardır. İrlanda (24 puan) ve Lüksemburg’da (17 puan) yaşayan İngiliz öğrenciler ise OECD ortalamasına yakın başarı göstermişlerdir.

Ortak kökeni ve benzer sosyoekonomik durumu olan öğrenciler arasındaki geniş başarı farklılıkları, göç edilen ülkelerdeki okulların ve eğitim politikalarının, öğrenci başarılarını etkilediğini ortaya koymaktadır. Göçmen politikaları, göçmenler ve göç edilen kültür arasındaki benzerlikler ve diğer sosyal politikalar, başarıdaki bu farklılığın bir kısmını açıklarken; göçmen öğrencilerin uyum sağlamasında kolaylıklar sağlayabilme konusunda bazı eğitim sistemlerinin diğerlerine göre daha iyi oldukları görünmektedir. (http://pisa.meb.gov.tr/wp-content/uploads/2013/11/pisa-bulteni-ekim.pdf).

OECD 2016 Bir Bakışta Eğitim Raporunun Göçmenlerle İlgili Sonuçları. Birçok OECD ülkesi göçmen nüfus içinde önemli bir paya sahiptir ve bu nüfus grupları genelde dil engelleri ve / veya zor sosyo-ekonomik durumlardan dolayı eğitimden diğerlerinden daha az yarar sağlamaktadır. Eğitime katılım oranları göçmen çocuklarda, göçmen olmayan çocuklardan daha düşüktür. Zorunlu eğitim süresince, göçmen kökenli öğrencilerin performansı daha düşüktür ve ileri eğitim düzeyine erişim de göçmen kökenli öğrenciler arasında daha düşük olma eğilimindedir.

Göçmenlere ilişkin zorluklar ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Amerika Birleşik Devletleri daha iyi eğitim almış göçmenlere ve istikrarlı bir girdiye sahipken, bazı Avrupa ülkeleri düşük eğitimli göçmenlerden daha fazla göç alma eğilimindedir. Zorlukların büyüklüğü göçmenlerin sayısına, eğitim düzeylerine, yaşlarına, evde konuştukları dilin göç ettikleri ülkede konuşulan dilden farklı olup olmamasına, göçmen anne-babaların ve çocukların göç ettikleri ülkeye gelmeden önce eğitim aldıkları ülke gibi değişkenlere bağlıdır.

Aile geçmişinin; hem sosyo-ekonomik durum hem de anne-babaların eğitim düzeyi okuldaki çocuk başarısı ve yükseköğrenime devam etme kararlarında bir miktar etkili olduğu bilinmektedir. 2016 Yılı araştırması, annelerin ve babaların, çocuklarının yükseköğretime girmesi ve tamamlaması üzerinde farklı etkileri olabileceğini gösteriyor.

2016 yılı araştırması kapsamındaki ülkelerden bazılarında, göçmenlerin bütünleşmelerini (entegrasyonunu) artırmak ve sosyal içermeyi ve yukarı doğru sosyal hareketliliği artırmak için eğitim politikalarının uygulanması uzun yıllardır sürüyor. Örneğin, 2007 Ulusal Uyum Planı'ndan sonra Almanya, 2011 yılında eğitim-öğretim ve sürekli eğitimde göçmen öğrencilerin katılımını ve başarısını artırmayı amaçlayan Entegrasyona İlişkin Ulusal Eylem Planını geliştirdi. Son yıllarda orta öğretimsiz göçmen gençlerin oranı azalmış ve göçmenler arasında üniversite girişinde nitelikli olan mezunların oranı artmıştır. Hollanda, Norveç ve İsveç dahil birçok ülke, göçmenlere, dil eğitimi, örgün eğitim ve yetişkin eğitimi de dahil olmak üzere toplumla bütünleşmelerine yardımcı olmak için destek sağlamıştır. Norveç'te, hem ulusal hem de belediye hükümetleri, düşük gelirli ve azınlık dil ailelerini destekleyerek nitelikli okulöncesi eğitime erişimi özendirmek için çaba harcamıştır.

Genel olarak, Avrupa'daki ülkeler Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Birleşik Devletler gibi ülkelerden daha fazla göçmen ve insani göç almaktadır. Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda'da, güney Avrupa'daki ülkelerde işgücü göç politikaları eğitim veya beceri eşiklerini genellikle uygulamıyor; en kalıcı ekonomik göç, kısıtlayıcı ölçütleri karşılamayı gerektiren kanallardan geliyor. Son yıllarda, OECD ülkelerindeki düşük eğitimli göçmenler giderek Avrupa'da yoğunlaşmaktadır.

Göçmenlerin eğitim durumları ülkeler arasında değişmekte ancak birçok ülkede yerli-doğumlu olanlardan daha düşük gözükmektedir. Ortaöğretim sonrası eğitim görmeyenlerin oranındaki geniş farklar, Flandre (Belçika), Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde (doğum öncesi ve doğuştan olan anne-babalar arasında 20 puan fark veya daha fazla) görülmektedir. İnsani gerekçelerle gelen sığınmacıların büyük bir bölümünün eğitim düzeyinin düşük olduğu İsveç'te de bir farklılık var. Bununla birlikte, Yunanistan, İrlanda, İsrail, Singapur, İspanya ve Türkiye gibi ülkelerde, orta öğretim görmeyenler içinde, göçmen anne-babaların oranı daha fazladır.

Ortalama olarak, yükseköğrenimli yetişkinlerin payı yerli-doğumlu yükseköğrenim görmüş anne-babalar ve yabancı doğumlu anne-babalar arasında, ülkelere göre önemli değişiklik göstermektedir.

Bazı OECD ülkelerinde, yükseköğretime yönelik yukarı doğru hareketliliğin büyüklüğü, yabancı ülkede doğmuş anne-babalar ile yerli anne-babalar arasındaki farktır. Fransa, Yunanistan, İtalya, Slovenya ve İspanya gibi ülkelerde, yukarı doğru hareketlilik, yabancı ülkede doğan anne-babalar arasında, yerli ana-babalardan daha

Page 18: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

18

düşüktür. Bu ülkelerde, yükseköğretime erişimde eşitlik sağlama gereksinimi duyulabilir ve yükseköğrenim ücreti azaltılır veya öğrenim ücretlerinin feragat edilmesi ve test edilmiş mali destek gibi dezavantajlı kişilere destek verecek politikalarla özendirebilir. Kanada ve Yeni Zelanda'yı da içeren ülkelerde, yükseköğretimde yukarı hareketlilikte anne-babaları dış ülkede doğanlar arasında yerli doğum yapan anne-babalardan daha büyük olduğu görülmektedir.

Göçmen politikaları arasındaki farklar, göçmenler arasında eğitimde kuşaklar arası hareketliliği çözümlerken de dikkate alınmalıdır.

Avusturya’da Göç Azınlıklar ve Siyaset: 2014 Raporu

2013-2014 öğretim yılında Avusturya’da göçmen öğrenci sayısı 126.413’tür (% 11,1). Aynı öğretim yılında özel eğitim okullarında (Sonderschule) öğrenim gören yaklaşık her yüz öğrenciden 18’i yabancı uyrukludur ve bunların da çoğunluğu eski Yugoslavya ile Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Yabancı uyruklu öğrencilerin lise diploması (Matura) veren okullardaki oranlarının ortalamanın altında olduğu görülmektedir. Ayrıca 2012-2013 öğretim yılında sekizinci sınıfı bitiren ve günlük konuşma dili Almanca olmayan öğrencilerin % 11’i 2013-2014 öğretim yılında öğrenimlerine devam etmemiştir ki bu oran günlük konuşma dili Almanca olanlarda % 3’tür. Eğitim sistemindeki göçmen çocukların ve özelde de Türk çocuklarının arkadaş çevresinden kaynaklanan sıkıntılarla karşı karşıya kaldıkları, bu durumun da sosyal dışlanmaya kadar varabildiği gözlenmektedir. Ayrıca yabancı uyruklu çocukların diğer bir sorunu da dil konusunda yetersiz kalmalarıdır. Çoğu eğitimsiz ailelerden oluşan göçmenlerin evlerinde kendi ana dillerinin konuşulması onların okula başlayıncaya kadar Almanca öğrenememelerine neden olmakta ve bu da bütünleşmeyi zorlaştırmakta; çocuğun başarı durumunu etkileyerek onu okuldan soğutmaktadır (http://iktisat.istanbul.edu.tr/ifesam/wp-content/uploads/2015/12/AVUSTURYADA-GOC-AZINLIKLAR-VE-SIYASET_IFESAM.pdf).

Avusturya 2016 Bütünleşme (Entegrasyon) Raporu

Avusturya 2016 Entegrasyon Raporu, ülkedeki göçmenlerin durumu ve bütünleşmeye (entegrasyona) ilişkin veriler ortaya koyuyor. İlk bölümde Bağımsız Entegrasyon Uzman Konseyi’nin raporu yer alıyor. İkinci bölüm ise göç ve uyuma ilişkin çalışmaları yansıtıyor. Rapora kaynak olan Avusturya’nın 2016 verilerini bir araya getiren istatistikleri bu bölümde aktarılıyor. Son bölümde ise internet üzerinde kurulan veri bankası aracılığıyla bütünleşmeye özendirmek için olumlu örnekler sunuluyor. Söz konusu Entegrasyon Uzman Konseyi’nin raporuna göre 2015 yılında Avusturya’ya 88.340 sığınma başvurusu yapıldı. Başvuru sahipleri uyruklarına göre şöyle sıralanıyor: Yüzde 29 Afganistan, yüzde 28 Suriye, yüzde 15 Irak. Bu sığınma başvurularının yüzde 40,5’i (14.413) olumlu sonuçlandı. 2.478 kişiye de geçici koruma statüsü verildi. Aile birleşimi kapsamında ise 6.680 başvuru yapıldı. Kimsesiz ve reşit olmayan sığınmacıların yaptığı sığınma başvuru sayısı ise 8.380’i buldu. 25 ile 64 yaş arası göç geçmişi olan kişilere (bu kişiler, yukarıda belirtilen sığınma başvurusu yapıp ülkeye gidenlerle karıştırılmamalıdır) ilişkin istatistikler paylaşılmıştır. 2015 yılında ülkedeki 25 ile 64 yaş arası göç geçmişi olanların işgücü piyasasına katılım oranı yüzde 63’tür. Bu oran Avusturyalılarda yüzde 74’tür. Ayrıca 25 ile 64 yaş arası göç geçmişi olanların yüzde 39’u yükseköğrenim mezunudur (http://gocvakfi.org/avusturyada-2016-entegrasyon-raporu-yayinlandi/).

Bu raporların ortaya koyduğu bazı anahtar sözcükler şöyledir: Göçmenlerin eğitim düzeyleri düşüktür, bazı ülkeler daha nitelikli göçmenleri seçerken, bazılarında niteliksiz göçmenler çoğunluktadır, ülkelerin göçmenlere yönelik uyguladıkları politikalar farklıdır, göçmenlerin dil sorunları, göçmenlerin uyum sorunları, göç ettikleri ülkeyle bütünleşme (entegrasyon) sorunu, sosyal dışlanma sorunu bulunmaktadır.

Mevzuat ve Politika Belgelerinde Suriyelileri de Kapsayan Dış Göçlerle İlgili Politika ve Hedefler

Çocukların eğitim hakkının korunması ve sağlanması, çocuğun yüksek yararının gözetilmesi konusunda Ulusal ve uluslararası düzenleme ve sözleşmeler; eğitim hakkı, ayrımcılık yasağı, özel gereksinimi olan çocukların eğitim olanaklarına erişimi, çatışma etkilerinin azaltılmasına yönelik eğitim politikalarının belirlenmesini öngörüyor. Bu konuda uluslarüstü ve ulusal belgelerde politika ve hedefler konuya ışık tutacaktır.

Çocuk Hakları Sözleşmesi

Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne (1989 2. mad.) göre; “Taraf Devletler, bu Sözleşme’de yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa … hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.”

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (89. mad.), uluslararası koruma statüsü sahibi kişi ve aile üyeleri “ilköğretim ve ortaöğretim hizmetlerinden yararlanır” hükmünü öngörmektedir.

Page 19: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

19

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na (96. mad.) göre; “Kamusal ve özel mal ve hizmetlerden yararlanma, eğitime ve ekonomik faaliyetlere erişim, sosyal ve kültürel iletişim, temel sağlık hizmeti alma gibi konularda kurslar, uzaktan eğitim ve benzeri sistemlerle tanıtım ve bilgilendirme etkinlikleri Genel Müdürlükçe kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarıyla da iş birliği yapılarak yaygınlaştırılır”.

Geçici Koruma Yönetmeliği (RG 29153, 22.10.2014).

Madde 26. “Bu Yönetmelik kapsamındaki yabancılar; sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim, sosyal yardım ve hizmetler ile tercümanlık ve benzeri hizmetler sağlanabilir”.

Eğitim Hizmetleri

Madde 28. 1. “Bu Yönetmelik kapsamındaki yabancıların eğitim faaliyetleri, geçici barınma merkezlerinin içinde ve dışında Milli Eğitim Bakanlığının kontrolünde ve sorumluluğunda yürütülür. Bu kapsamda;

a. 54-66 aylık çocuklar öncelikli olmak üzere okulöncesi eğitim çağındaki 36-66 aylık çocuklara, okulöncesi eğitim hizmeti verilebilir.

b. İlköğretim ve ortaöğretim çağındakilerin eğitim ve öğretim faaliyetleri, Milli Eğitim Bakanlığının ilgili mevzuatı çerçevesinde yürütülür.

c. Her yaş grubuna yönelik dil eğitimi, meslek edindirme, beceri ve hobi kursları talebe bağlı olarak düzenlenebilir.

2. Geçici korunanların ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimleriyle ilgili usul ve esaslar Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından belirlenir.

3. Bu Yönetmelik kapsamında ülkemizde eğitim alan yabancılara, aldıkları eğitimin içeriğini ve süresini gösteren belge verilir. Farklı müfredatta eğitim alınmış ve belgelendirme yapılmış ise bu belgeler, Milli Eğitim Bakanlığı veya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının ilgili birimleri tarafından değerlendirilir ve uygun bulunan seviyelere denklikleri yapılır”.

• Kayıt altına alınarak Geçici Koruma Kimlik Belgesi düzenlenmiş olan Suriyeliler Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili düzenlemesi ile ilk ve orta öğretim okullarına kayıt yaptırabilmektedirler.

• Üniversitelerde bu belge ile öğrenim görebilmektedirler.

Milli Eğitim Bakanlığı Genelgesi

Milli Eğitim Bakanlığınca, “… ülkemizde bulunan yabancıların eğitim-öğretim hizmetlerinden yararlanmaları ve yararlandırılmaları hususlarında yaşanmakta olan sorunların ve tereddütlerin giderilmesi amacıyla yol gösterici ve açıklayıcı bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur” denilerek, Suriyelilere yönelik yürütülen etkinliklerin kapsamını ve kapasitesini artırabilmek amacıyla 23.09.2014 tarih ve 2014/21 sayılı Genelge yayınlanmıştır.

Genelge ile; merkezi düzeyde yönlendirme ve koordinasyonun sağlanması amacıyla, bir müsteşar

yardımcısının eşgüdümünde yeni bir Komisyon oluşturulmuş, ayrıca yerel düzeyde yabancılara yönelik eğitim-

öğretim etkinlikleri ile iş ve işlemlerin yürütülmesi amacıyla İl Komisyonu oluşturulmuştur.

Onuncu Kalkınma Planı

Onuncu Kalkınma Planı’nda (2013, 41) Temel Hak ve Özgürlükler başlığı altında amaç ve hedefler olarak “Çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasi anlayışıyla bireylerin ve toplumdaki farklı kesimlerin bütün yönleriyle kendilerini özgürce ifade ettiği, tüm inançlara ve yaşam tarzlarına saygıyı ilke kabul eden bir toplumsal zeminin geliştirilmesi temel amaçtır. Anayasada ifadesini bulan cinsiyet, yaş, ırk, dil, renk, felsefi inanç, din, mezhep, sağlık durumu, gelir, uyruk, etnik köken, göçmenlik, siyasi tercih ayrımı yapmama, bütün vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alma anlayışı esastır”.

Onuncu Kalkınma Planı’nda (2013, 50) nüfus dinamikleriyle ilgili politikalar içinde

Madde 353: “Nüfusa ilişkin kayıt sistemleri; doğum, ölüm, iç ve dış göçe ilişkin verilerin güncel olarak takip edilmesine imkân verecek şekilde geliştirilecektir”.

Madde 354: “Ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını destekleyecek şekilde seçici bir yaklaşımla nitelikli yabancı işgücü artırılacak ve yabancı kaçak işçi sayısı azaltılacaktır”.

Page 20: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

20

Madde 355: “Yurtdışındaki vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik faaliyetler çeşitlendirilecek ve ülkemizle bağları güçlendirilecektir”.

Madde 356: “Ülkemize yurtdışından gelen göçmen, uluslararası korumaya muhtaç olanlar, kaçak işçiler ve transit geçiş yapanlara ilişkin etkin bir izleme ve takip sistemi oluşturulacak ve uluslararası koruma statüsü tanınan kişilerin ülkeye uyumu desteklenecektir”.

Milli Eğitim Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı

Milli Eğitim Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı, “Eğitim ve Öğretime Erişim” ana başlığı altındaki stratejik

amaç 1 (Bütün bireylerin eğitim ve öğretime adil şartlar altında erişmesini sağlamak) kapsamında mültecilerin

eğitimiyle ilgili şu stratejilere yer verilmiştir:

- Mülteciler, geçici koruma altındaki yabancılar veya vatansız olarak yurdumuzda bulunanların da

bulundukları sürece eğitim görmelerini sağlamak üzere bu öğrencilerin eğitim sistemine

entegrasyonunun sağlanmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır.

- Mülteciler, geçici koruma altındaki yabancılar veya vatansız olarak yurdumuzda bulunanların

denklik işlemlerinde yaşanan sorunların giderilmesi ve bu alanda eğitime ilişkin yaşanan genel sıkıntıların

bertaraf edilmesi için uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmalar yapılacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı 2017 Yılı Bütçe Sunuşu

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2017 yılı bütçe sunuş konuşmasında (113-115) “Milli Eğitim Bakanlığı’nın amacı; İlgili bütün paydaşlar ile iş birliği içerisinde, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriye vatandaşlarının eğitim ihtiyaçlarını karşılayarak, Suriyeli çocukların kayıp nesil olmamasını ve kendilerine güzel bir gelecek inşa edebilmelerini sağlamaktır” denilerek şu politikalara yer verildi:

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriye yurttaşlarının eğitim gereksinimlerini desteklemek amacıyla çalışma yapan Birleşmiş Milletler Kuruluşları, uluslararası ve ulusal sivil toplum kuruluşları, paydaş kamu kuruluşları, belediyeler ve ilgili diğer paydaşlar ile işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürerek uluslararası topluma örnek olacak projeler yürütmeye devam edecektir.

Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriye yurttaşlarının eğitim gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik yürüttüğü çalışmalarla Suriyeli çocukların kayıp kuşak olmaması ve kendilerine güzel bir gelecek kurabilmelerini amaçlamaktadır.

Türkiye’de Göç Yönetimi: Planlama ve Eşgüdümleme

Merkezi Yönetim

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü

Yabancıların Türkiye’ye girişleri, Türkiye’de kalışları ve Türkiye’den çıkışları ile Türkiye’den koruma isteminde bulunan yabancılara sağlanacak korumanın kapsamına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları ve İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemek amacıyla kabul edilen Yabancılar ve Koruma Kanunu ile göçün yönetimi konusunda Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kuruldu (Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (6458 SY, 2013). Bu Genel Müdürlükte iki kurul oluşturuldu.

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Göç Politikaları Kurulu. İçişleri Bakanının başkanlığında, Aile ve Sosyal Politikalar, Avrupa Birliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Dışişleri, İçişleri, Kültür ve Turizm, Maliye, Millî Eğitim, Sağlık ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlıkları müsteşarları ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı ve Göç İdaresi Genel Müdüründen oluşur. Toplantı gündemine göre, konuyla ilgili bakanlık, ulusal veya uluslararası kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri toplantıya davet edilebilir. Kurul, Kurul Başkanının çağrısı üzerine her yıl en az bir kez toplanır. Gerek görüldüğünde Kurul Başkanının çağrısıyla olağanüstü toplanabilir. Toplantı gündemi, üyelerin görüşü alınarak Başkan tarafından belirlenir. Kurulun sekretarya hizmetleri, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce yerine getirilir (Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6458 SY, 2013, 105 mad.). Göç Politikaları Kurulu’nun Görevleri şunlardır:

* Türkiye’nin göç politika ve stratejilerini belirlemek, uygulanmasını izlemek,

* Göç alanında strateji belgeleri ile program ve uygulama belgelerini hazırlamak,

* Kitlesel göç akını durumunda uygulanacak yöntem ve önlemleri belirlemek,

Page 21: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

21

* İnsani gerekçelerle toplu olarak Türkiye’ye kabul edilecek yabancılar ile bu yabancıların ülkeye giriş ve ülkede kalışlarıyla ilgili ilkeleri belirlemek,

* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının önerileri çerçevesinde, Türkiye’nin yabancı işgücü gereksinimine ilişkin ilkeleri belirlemek,

* Yabancılara verilecek uzun dönem oturma iznine ilişkin koşullarını belirlemek,

* Göç alanında yabancı ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla etkin işbirliği ve bu alandaki çalışmaların çerçevesini belirlemek,

* Göç alanında görev yapan kamu kuruluşları arasında eşgüdümün sağlanmasına yönelik kararlar almak.

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Göç Danışma Kurulu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı veya görevlendireceği müsteşar yardımcısının başkanlığında Göç İdaresi Genel Müdürü, genel müdür yardımcıları, Yabancılar Dairesi, Uluslararası Koruma Dairesi, İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Dairesi, Uyum ve İletişim Dairesi ve Göç Politika ve Projeleri Dairesi başkanları, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Avrupa Birliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Dışişleri bakanlıklarının en az daire başkanı düzeyindeki temsilcileri, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi, Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Temsilcisi, göç konularıyla ilgili beş öğretim elemanı ve göç alanında çalışmalarda bulunan beş sivil toplum kuruluşu temsilcisinden oluşur. Kuruluş amacı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve kamu kuruluşlarına öneri niteliğinde kararlar almaktır. Kurul başkanının çağrısı üzerine olağanüstü olarak toplanabilir, yurt içi ve yurt dışından göç alanında uzman kişiler çağrılarak görüşleri alınabilir. Yılda iki kez olağan olarak toplanan Göç Danışma Kurulu’nun görev ve yetkileri şunlardır (Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6458 SY, 114 mad.):

* Göç uygulamalarını izlemek ve önerilerde bulunmak,

* Göç alanında yapılması planlanan yeni düzenlemeleri değerlendirmek,

* Göç politikaları ve hukuku alanında bölgesel ve uluslararası gelişmeleri değerlendirmek ve bu gelişmelerin Türkiye’ye yansımalarını incelemek,

* Göçle ilgili mevzuat çalışmalarını ve uygulamalarını değerlendirmek,

* Göç alanında çalışmalar yapmak üzere alt komisyonlar kurmak, komisyon çalışmaları sonrasında ortaya çıkacak raporları değerlendirmek.

Suriyeli sığınmacıların eğitim hizmetlerinin yönetimi konusunda da şu birimler görev yapmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı Bakanlık Komisyonu

Merkezi düzeyde yönlendirme ve eşgüdümün sağlanması amacıyla Müsteşar yardımcısının eşgüdümünde oluşturulan Bakanlık Komisyonunun başlıca görevleri şunlardır:

*Bakanlığa bağlı her tür ve derecedeki eğitim kurumunda yürütülen eğitim etkinliklerinden yabancıların yararlandırılmaları konusunda yaşanan sorunları gidermek,

*Ülkemize kitlesel olarak akın eden yabancıların eğitim-öğretim gereksinimleri ile ilgili durumu gösterir raporlar hazırlamak; söz konusu durum ile ilgili çalışmalar yürüten ilgili diğer kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve/veya uluslararası kuruluşlar (paydaşlar) ile eşgüdümü sağlamak,

*İzleme ve raporlama çalışmalarını yürütmektir.

Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Göç ve Acil Durum Daire Başkanlığı

16.05.2016 tarihinde kurulan Göç ve Acil Durum Daire Başkanlığının başlıca görevleri şöyledir:

*Göç ve acil durumlarda eğitime yönelik politikalar geliştirmek, uygulamak, izlemek ve değerlendirmek.

*Bakanlığa bağlı örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yürütülen eğitim etkinliklerinden yönelik çalışmaları ilgili birimlerle eşgüdüm içinde yürütmek.

*Kriz durumlarında geçici olarak oluşturulan eğitim merkezlerinde yürütülen etkinlikleri planlama, izleme ve raporlamak,

*Göç ve acil durumlarda eğitime yönelik öğretim programı ve materyalleri belirlemek, ilgili birimlerle işbirliği içinde eğitime yönelik gereksinimleri belirleyip sağlanmasına çalışmak,

*Göç ve acil durumlarda eğitim kapsamında ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliğini yürütmek.

Page 22: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

22

* Göç ve acil durumlarda ulusal ve uluslararası eğitim projelerinin ve destek programlarının eşgüdümünü sağlamak.

*Göç ve acil durumlarda Bakanlık merkez ve taşra örgütü arasındaki eğitim eşgüdümünü sağlamak.

Yerel Düzeyde Yönetim

İl Komisyonu

İl Komisyonu; il milli eğitim müdürlüklerinde, yabancılara yönelik eğitim – öğretim etkinlikleri ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere bir il milli eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürü başkanlığında şu üyelerden oluşur: Her tür ve derecedeki eğitim kurumundan en az bir müdür ve yabancı öğrencilere mülakat yapabilecek yabancı dil öğretmeni veya tercüman, Vali tarafından gerekli görülen ilgili diğer kurumlardan (İl göç müdürlüğü, il emniyet müdürlüğü, il AFAD müdürlüğü, il müftülüğü, il aile ve sosyal politikalar müdürlüğü, il sağlık müdürlüğü) yetkili birer kişi, geçici eğitim merkezleri bulunan illerde eğitim koordinatörleri bulunur. Kitlesel olarak o ile akın eden yabancılardan, eğitim-öğretim konusunda deneyimli olanlar arasından komisyon tarafından belirlenecek temsilciler, gerek görüldüğünde komisyona davet edilebilir. İl Komisyonunun Görevleri şunlardır:

*Yabancı öğrencilerin, 2014/21 sayılı Genelgede yer alan kayıt kabullere ilişkin koşulları taşımaları durumunda, diploma ve öğrenim belgelerine dayalı olarak denkliklerini belirleyerek öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonları aracılığı ile öğrenim görecekleri eğitim kurumlarına yönlendirmek

*Yabancı öğrencilerden öğrenim belgesi bulunmayanları, bildirimlerine dayalı olarak mülakat, gerektiğinde yazılı veya sözlü sınav yoluyla ülkelerinde öğrenim gördükleri sınıf düzeyinde denkliğini belirleyerek öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonları aracılığı ile ilgili eğitim kurumlarına yönlendirmek,

*Kitlesel akın ile ülkemize gelen yabancılar için … geçici eğitim merkezi kurulması amacıyla gerekli önlemleri almak,

*Kitlesel akından etkilenen illerde, barınma merkezleri dışında da gereksinim duyulması durumunda geçici eğitim merkezleri oluşturulmasını valilik oluruna sunmak.

*Bakanlığa bağlı her tür ve derecedeki eğitim kurumu ile oluşturulan geçici eğitim merkezlerinde Türkçenin öğretilmesi, yaygın eğitim kurumları aracılığıyla mesleki beceri kazandırılması, sosyal ve kültürel içerikli kurslar düzenlenmesi ve kurs dışı etkinliklerin gerçekleştirilmesi için gerekli önlemleri almak.

Eğitim-Öğretim Hizmetlerinin Yürütülmesi

Suriyeli sığınmacıların eğitim-öğretim etkinlikleri iki uygulama ile sürdürülmektedir. Bunlar geçici eğitim merkezleri ve örgün öğretimde okullardır.

Geçici Eğitim Merkezleri (Kamp içi – kamp dışı) Yönetimleri

Amacı, Suriyeli sığınmacı öğrencilerin yıl kaybı yaşamadan Türk eğitim sistemiyle bütünleştirilmelerinin sağlanması olan Geçici Eğitim Merkezleri, kitlesel göç akımlarından etkilenen il / ilçelerdeki kamp merkezleri ve kamp dışında açılan Gönüllü 12 bin Suriyeli eğitim personeliyle Arapça Suriye öğretim programı verilen, Türk öğretmenlerce de Türkçe öğretimi verilen eğitim yerleridir. Türkiye düzeyinde 21 ilde 425 Geçici Eğitim Merkezi bulunmaktadır. Bunların 36’sı kamplarda, 389’u kamp dışındadır. Geçici Eğitim Merkezlerinde şu anda çoğunluğu kamp dışı merkezlerde olmak üzere 331 bin öğrenci bulunmaktadır..

Devlet Okulları Yönetimleri

*Suriyeli sığınmacıların, Türk akranlarıyla birlikte eğitilmeleri doğrultusunda 166 bin Suriyeli sığınmacı öğrenci Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında öğrenim görmektedir. Orta dönemde devlet okullarındaki sayının artırılması ve geçici eğitim merkezleri kapatılarak tüm Suriyeli sığınmacı öğrencilerin okullarda öğrenim görmeleri hedeflenmektedir.

Türkiye’de Suriyeli Sığınmacıları da Kapsayan Eğitim Planlamasına Yönelik Politika Önerileri

Bazıları beş seneyi aşkın zamandır Türkiye’de bulunan Suriyeli çocukların eğitimi, hem sürecin aşırı dinamik ve kontrolsüz oluşu hem de yeterince kapsamlı stratejiler ve politikalar geliştirilememesinden dolayı, her geçen gün daha da büyüyen önemli bir sorun alanıdır. Suriyeli çocuklar konusunda ciddi bir perspektif değişikliğine ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun en önemli kısmı da eğitim alanındadır. Travmaların etkisinde, eğitimden uzak, meslekten uzak kalan bu yüzbinler artık sadece Suriyelilerin değil; bizim de sorunumuzdur (Erdoğan, 2016).

*Göçmenleri de kapsayan eğitim planlaması çalışmaları, uzun dönemi kapsamalıdır.

Page 23: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

23

*Eğitim planlaması çalışmaları Milli Eğitim Bakanlığı (ulusal), il-ilçe ve okul (yerel) düzeyinde yapılmalıdır.

*Her şeyden önce tüm çocukları; okul, sıra ve öğretmenlerle buluşturmalıyız.

*İl Eylem Planları (İEP) yaygınlaştırılmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı ve İl-İlçe Düzeyinde Yapılacak Eğitim Planlamasına Yönelik Öneriler

*Toplumsal katılımı ve hareketliliği kolaylaştırmak sosyo-ekonomik sonuçları iyileştirmek için nitelikli eğitime erişim düzeyi düşük anne-babalar ve göçmen kökenli olanlar da dahil olmak üzere, dezavantajlı geçmişe sahip (çoğunlukla düşük sosyo-ekonomik statüye sahip) kişiler arasında özellikle göçmen kökenli kişilerin gereksinimlerini de karşılamak, yeterliklerini geliştirmek üzere etkin bütünleştirme (entegrasyon) ve eğitim politikaları geliştirmeli ve uygulanmalıdır.

* Suriyeli sığınmacılara sağlanan eğitim hizmetlerinin, Geçici Eğitim Merkezlerinden devlet okullarına geçiş süreci hızlandırılmalıdır.

*Suriyeli sığınmacıların çocukları için okulöncesi eğitim; dil eğitimi, uyum ve örgün öğretime hazırlama açısından çok önemlidir. Bu nedenle göçmen çocuklarının okulöncesi eğitimi, öncelikli ele alınmalıdır.

* Göçmenler arasında eğitim başarısı ve erişim, Türkiye’nin kültürel ve eğitimsel etmenlerine bağlı olmayabilir, ancak başarı ve erişim eğitim sisteminden de etkilenebilmesi nedeniyle, göçmenlerin yükseköğretime erişimini ve tamamlamasını sağlamada, toplumsal bütünleşme, hareketliliği ve kaynaşmayı özendirmede önemli bir rol oynadığını düşündürmektedir.

* Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonlarının Desteklenmesi Projesi kapsamında okul içi uyum ve destek programları geliştirilecektir. Öğrencilere taşıma ve burs olanakları sunularak devlet okullarında Türk akranları ile eşit koşullarda ve nitelikte eğitim görmeleri sağlanacaktır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2017 Yılı Bütçe Sunuşu, 95).

* Genel bütçe ve uluslararası fon kaynakları da kullanılarak okul binası yapımına devam edilecektir (2017 Yılı Bütçe Sunuş Konuşması).

* Göçenlerin sosyoekonomik özellikleri, nüfussal özellikleri ve yaşlarıyla ilgili sağlıklı verilerin derlenmesi, eğitim planlaması açısından önemlidir.

* Merkezi ve yerel düzeyde uzmanların, Suriyeli sığınmacıların öğrenim gördüğü okulların yönetici ve öğretmenlerinin ve diğer personelin hizmetiçi eğitim etkinliklerinin sürekliliğinin sağlanması planlanmalıdır.

* İlçelerdeki Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezlerinden eksik kadrosu olanlara görevlendirmeler yapılmalıdır. Ayrıca, İl Komisyonlarında görev alanlarla da işbirliği içinde, Suriyeli sığınmacılarla iletişim kurmayı sağlayacak (çevirmen vb) personel de görevlendirilmelidir.

* Eğitimi etkileyen en önemli sorun dil konusunda yaşanmaktadır. Suriyelilerin Türkçeyi öğrenmeleri öncelikli bir konudur. Bunun için çocuklara ve ailelerine yönelik Türkçe eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı’nın istihdam ettiği Türkçe öğretmenleri, Halk Eğitim Merkezleri, TÖMER ve Yunus Emre Enstitüsü vb dil öğretim kapasitesi olan tüm kuruluşlar işbirliğiyle Türkçe eğitimleri yoğunlaştırılmalıdır. Olanaklar ölçüsünde öğretim saatleri dışında okullarda da bu kapsamda Türkçe eğitim programları uygulanmalıdır.

* Çalışma çağında olan çocukların; ağırlıklı olarak mesleki eğitim merkezleri ve açıköğretim okullarına yönlendirilmesi tartışılmalıdır.

* Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonlarının Desteklenmesi Projesi kapsamında okul içi uyum ve destek programları geliştirilmesi öngörülmüştür. Bu bağlamda, öğrencilere taşıma ve burs olanakları sağlanması, devlet okullarında nitelikte eğitim görmeleri önem taşımaktadır.

* Yaklaşık bir milyon eğitim görecek potansiyel kitlenin varlığı, ek fiziki kapasiteyi gerektireceği açıktır. Genel bütçe ve uluslararası fon kaynakları da kullanılarak okul yapımlarına devam edilmelidir.

* Ek öğretmen gereksinimini sağlayıcı önlemler alınmalıdır.

* Eğitim yatırımları ve öğretmen dağılımında öncelik, Suriyeli sığınmacıların en yoğun olduğu illere verilmelidir.

* Eğitim kurumlarının fiziki kapasitelerinin daha etkili kullanılması çerçevesinde gerekli yerlerde ikili eğitim yapılmalı, hafta sonları kullanılmalı ve okulların Suriyeli sığınmacılar için yaz döneminde de kullanımı sağlanmalıdır.

Page 24: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

24

* Geçici Eğitim Merkezleri’nden okul içinde-okula bağlı hizmet sunanlar dışındakilerden uygun durumda olanlar okula dönüştürülmelidir.

* Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, e-okul, YÖBİS vb veri tabanlarından istenilen nitelikte ve düzenli veri sağlanması (sosyoekonomik özellikleri, yaş ve cinsiyet yapısı vb) eğitim planlaması açısından önemlidir.

* Üniversitelerin, Suriyeli sığınmacılara yönelik araştırma ve yayınları özendirilmelidir.

* Suriyeli sığınmacılara yönelik tüm çalışmalar için etkin bir izleme ve değerlendirme sistemi oluşturulmalıdır.

* Ulusal düzeyde, iyi örneklerin paylaşıldığı toplantılar yapılmalıdır.

Okul Düzeyinde Yapılacak Eğitim Planlamasına Yönelik Öneriler

* Okulun Suriyeli sığınmacıların eğitimini de içeren yıllık eğitim planlaması yapılmalıdır.

* Öğrenim gören Suriyeli sığınmacı öğrencilerin sınıflara dağılımı, ailelerine ilişkin veriler, oturdukları yer bilgileri gibi bilgiler iletişim kurmak amacıyla düzenli tutulmalıdır.

Okul rehberlik servisleri Suriyeli öğrencilere de gerekli hizmeti sunmak konusunda gerekli hazırlıklarını yapmalıdır. Gerektiğinde Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden destek sağlamalıdır.

* Kurumsal kapasite geliştirme bağlamında, mültecilerin öğrenim gördüğü okulların yönetici ve öğretmenlerine hizmetiçi eğitim verilmesi planlanmalıdır. Ayrıca, velilere yönelik etkinlikler de planlanmalıdır.

*Okulda ortaya çıkan disiplin olayları okul yönetimince dikkatle izlenmeli, suç eğilimli öğrencilerle ilgili önlemler alınmalıdır.

*Okulun başarısının artırılması konusunda ortaya çıkan engeller değerlendirilmelidir.

*Eğitime erişim ve devamsızlık sorunu önemsenmelidir.

*Okulun güvenlik sistemi gözden geçirilmelidir.

* Yerel düzeyde, okullar arasında iyi örneklerin paylaşıldığı toplantılar yapılmalıdır.

Sonuç

Nüfusbilimin sağladığı, mevcut nüfus durumu ve nüfus projeksiyonlarına ilişkin pek çok veri (örneğin; nüfusun yaş ve cinsiyet yapısı, coğrafi dağılımı, okur-yazarlık oranları, nüfusun eğitim düzeyi vb.); eğitim politikaları ve planları için temel oluşturmaktadır. Ancak bu verilerden yararlanması gereken eğitim politikacıları, üst düzey eğitim yöneticileri ve eğitim plancılarının bu verileri doğru anlamaları, değerlendirmeleri ve yorumlamaları gerekmektedir. Ayrıca verilerin düzenli ve güvenilir olup olmadığını dikkatle izlemelidirler. Öte yandan, nüfus yapısı ve değişikliklerinin, okul çağı nüfusunun büyüklüğü, öğrenci sayıları, eğitime katılım ve eğitim harcamaları üzerindeki etkileri açıktır.

Châu’nun vurguladığı gibi (2003, 105); her şeye karşın nüfus verileri eğitim planlaması için can alıcı bir role sahiptir. Bir ülkenin varolan ve gelecekteki demografik profiline dayanmaksızın plan yapmanın bir anlamı yoktur. Eğer bu profil tam olarak bilinemiyorsa, daha sonra elde edilebilecek daha doğru verilerle düzeltme koşuluyla, eğitim hedeflerinin belirlenmesinde kestirimlerden yararlanılmalıdır.

Türkiye’de bugün ve gelecekte eğitim sunulacak nüfus ile Türkiye’ye sığınmış olan Suriyeli sığınmacıların eğitim gereksinimleri ve Geçici Eğitim Merkezlerinin kapatılarak örgün öğretim sisteminde hizmetin sunulması konusunda nüfus çözümlemeleri yapılarak, Bakanlık, il-ilçe ve okul düzeyinde uzun dönemli planlar yapılmalıdır.

Kaynakça

Avcı, Yunus Emre, Erol Koçoğlu ve Özcan Ekici, (2013) “Göçün Eğitim ve Eğitim Yönetimine Etkisine İlişkin Okul Yöneticilerinin Görüşleri (Diyarbakır İli Örneği)”, The Journal of Academik Social Science Studies (International Journal of Social Science). 6:2(91-105).

Bingöl, Aslıhan Selcen ve M. Çağatay Özdemir. (2014). Almanya ve Hollanda’da Türk Göçmen İşçi Çocuklarına Dönük Eğitim Politikaları. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi. www.tebd.gazi.edu.tr/index.php/tebd/article/download/405/363

Châu, Ta Ngoc. (1989). Eğitim Planlamasının Demografik Yönleri. Çev: Reşide Kabadayı, Ankara.

Châu, Ta Ngoc. (2003). Demographic Aspects of educational planning. Second Edition. Paris: 2003.

Geçici Koruma Yönetmeliği, Resmi Gazete. Sayı: 29153, 22.10.2014.

Page 25: GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PLANLAMASI Prof. Dr. …...2017/05/22  · ve eğitim gereksinimlerinin genişliğini saptama olanağı sağlar (Châu, 1989). Âdem’e göre (1997), eğitim

25

Erdoğan, M. Murat. (2015). Türkiye’deki Suriyeliler, Toplumsal Kabul ve Uyum. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Erdoğan, M. Murat. (2016). Son Söz: Türkiye’deki Suriyeliler ve Eğitim. ERG - Eğitim İzleme Raporu 2015-2016. İstanbul.

Hallak, Jacques. (1976). La Mise en Place de Politiques Educatives: Rôle et Méthodologie de la Carte Scolaire.

Paris: UNESCO, IIPE.

Hoşgör, Şeref ve Aysıt Tansel. (2010). 2050’ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim, İşgücü, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Sistemlerine Yansımaları. İstanbul: Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu.

Kalkınma Bakanlığı. (2013). Onuncu Kalkınma Planı: 2014-2018. Ankara.

Karakuş, Emine. (2006). Göç Olgusu ve Eğitime Olumsuz Etkileri (Sultanbeyli Örneği). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Karakütük, Kasım. (2016). Eğitim Planlaması. Geliştirilmiş ikinci bası. Ankara: PEGEM AKADEMİ.

Kaştan, Yüksel ve İbrahim Bozan (2016). International Journal of Social and Educational Sciences – Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, Cilt 3, Sayı 5(2016). ISSN: 2148-8673.

Kavak, Yüksel. (2010). 2050’ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim Sistemine Bakış. İstanbul: Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu.

Milli Eğitim Bakanlığı. (11.12.2016). 2017 Yılı Bütçe Sunuşu. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı.

Milli Eğitim Bakanlığı (2014). Yabancılara Yönelik Eğitim- Öğretim Hizmetleri (Genelge).

Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı. (2015). Milli Eğitim Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı. Ankara.

Milli Eğitim Bakanlığının Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (652 Sayılı). Resmi Gazete. Sayı: 28054. 14.09.2011, mad. 12’ye dayanılarak Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü (16.05.2016 tarih ve 89505372-601-E.547077 sayılı yazı) Göç ve Acil Durum Eğitim Daire Başkanlığı’nın kurulmasıyla ilgili 16.05.2016 tarihli Bakan oluru.

Nar, Betül. (2008). Göçün Eğitime ve Eğitim Yönetimine Etkileri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

OCDE. (2016). Regards sur l’éducation 2016: Les indicateurs de l’OCDE, Éditions OCDE. http://dx.doi.org/10.178/eag-2016-fr s. 74-81.

OECD. (2008). Trends Shaping Education. Paris: OECD-CERI.

Perruchoud, Richard (Ed). (2009). Göç Terimleri Sözlüğü: Uluslararası Göç Hukuku. Ed: Bülent Çiçekli, İsviçre, Uluslararası Göç Örgütü (IOM), ISSN 2074-6709).

Tezcan, Mahmut. Ülkemizde Göç ve Eğitim Sorunları. http:// dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/495/5826.pdf Erişim tarihi: 02.02.2017

Uluocak, Gonca Polat. (2009). Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, 26(35-44).

Üner, Sunday. (1972). Nüfusbilim Sözlüğü. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü Yayını D-17.

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (6458 SY, 04.04.2013), Resmi Gazete. Sayı: 28615, 11.04.2013.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK). Yükseköğretim İstatistikleri: 2015-2016. www.yok.gov.tr

http://www.goc.gov.tr, Erişim tarihi: 02.02.2017

http://tuik.gov.tr, Erişim tarihi: 02.02.2017

http://pisa.meb.gov.tr/wp-content/uploads/2013/11/pisa-bulteni-ekim.pdf, Erişim tarihi: 02.02.2017

http://gocvakfi.org/avusturyada-2016-entegrasyon-raporu-yayinlandi/ Erişim tarihi: 02.02.2017

http://www.goc.gov.tr/icerik/goc-tarihi_363_380/ Erişim tarihi: 02.02.2017

http://iktisat.istanbul.edu.tr/ifesam/wp-content/uploads/2015/12/AVUSTURYADA-GOC-AZINLIKLAR-VE-SIYASET_IFESAM.pdf. / Erişim tarihi: 02.02.2017