fİlm mÜzİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “don juan”a william act’in...

24
FİLM MÜZİĞİ: TARİHSEL GELİŞİM Bu bölümde Film müziği olgusunun başlangıcı, yapısal değişimi ve gelişimi hakkında genel bilgi verildi. Film müziği tarihi araştırılırken ilk film gösterimleri ve sessiz sinema döneminden başlayarak günümüze kadar filmde müziğin ne şekilde ve ne amaçla kullanıldığı ıklandı. Ayrıca Film müziği tarihi incelenirken başlangıcından günümüze sinemada film müziğinin yeri, işlevleri, özellikleri ve önemi hakkında bilgiler değerlendirildi, geçmişten günümüze kimler tarafından film müziği yapıldığı ve film müziği yapılırken hangi akımlardan etkilenildiği incelendi. Bunların yanında, soundtrackların ortaya çıkışı, yapısı, özellikleri ve önemiyle ilgili bilgiler toplanarak yine tarihsel sırayla sunuldu. Sinema endüstrisinin gelişimiyle birlikte birçok yenilik kendini göstermeye başlamıştır. Sinema kendi yapısını geliştirirken beraberinde yeni yapılanmaların da oluşmasına yol açmıştır. Bu oluşumlardan biri de film müziğidir. Film müziğinin ortaya çıkışı film gösterimleriyle birlikte başlamıştır. Bilinen ilk film müziği Lumiere kardeşler tarafından yapılan ilk film gösterimleri sırasında kullanıldı. Paris’te Boulevard Des Capucines’deki Grand Cafe’de, 28 Aralık 1895 günü yapılan film gösterimi sırasında filme piyano eşlik etmiştir (Prendergast, 1992, Maas,1993, Brown,1994). Çok kısa bir zaman sonra Lumiere Kardeşlerin İngiltere’deki halk gösterilerinde, Londra’nın çeşitli tiyatrolarında 20 Şubat 1896 tarihinde ve yine aynı yılın Nisan ayında bu kez orkestra eşliğinde gösterilmiştir (Prendergest,1992). Berg (1976), sessiz filmlerin müzik eşliğinde sunulmasına neden olarak şunları göstermiştir: (1) Rahatsız edici gürültülerin ortadan kaldırılması, (2) Durgunluğun, hareketsizliğin, sessizliğin ortadan kaldırılması, (3) Film olgusunun sürekliliğine aracılık etmek, (4) Filmin görüntülerinin illüstrasyonu, (5) Ticari nedenler (aktaran: Maas,1993).

Upload: others

Post on 02-Feb-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

FİLM MÜZİĞİ:

TARİHSEL GELİŞİM

Bu bölümde Film müziği olgusunun başlangıcı, yapısal değişimi ve gelişimi hakkında genel bilgi verildi. Film müziği tarihi araştırılırken ilk film gösterimleri ve sessiz sinema döneminden başlayarak günümüze kadar filmde müziğin ne şekilde ve ne amaçla kullanıldığı açıklandı. Ayrıca Film müziği tarihi incelenirken başlangıcından günümüze sinemada film müziğinin yeri, işlevleri, özellikleri ve önemi hakkında bilgiler değerlendirildi, geçmişten günümüze kimler tarafından film müziği yapıldığı ve film müziği yapılırken hangi akımlardan etkilenildiği incelendi. Bunların yanında, soundtrackların ortaya çıkışı, yapısı, özellikleri ve önemiyle ilgili bilgiler toplanarak yine tarihsel sırayla sunuldu.

Sinema endüstrisinin gelişimiyle birlikte birçok yenilik kendini göstermeye başlamıştır. Sinema kendi yapısını geliştirirken beraberinde yeni yapılanmaların da oluşmasına yol açmıştır. Bu oluşumlardan biri de film müziğidir. Film müziğinin ortaya çıkışı film gösterimleriyle birlikte başlamıştır. Bilinen ilk film müziği Lumiere kardeşler tarafından yapılan ilk film gösterimleri sırasında kullanıldı. Paris’te Boulevard Des Capucines’deki Grand Cafe’de, 28 Aralık 1895 günü yapılan film gösterimi sırasında filme piyano eşlik etmiştir (Prendergast, 1992, Maas,1993, Brown,1994). Çok kısa bir zaman sonra Lumiere Kardeşlerin İngiltere’deki halk gösterilerinde, Londra’nın çeşitli tiyatrolarında 20 Şubat 1896 tarihinde ve yine aynı yılın Nisan ayında bu kez orkestra eşliğinde gösterilmiştir (Prendergest,1992).

Berg (1976), sessiz filmlerin müzik eşliğinde sunulmasına neden olarak şunları göstermiştir: (1) Rahatsız edici gürültülerin ortadan kaldırılması, (2) Durgunluğun, hareketsizliğin, sessizliğin ortadan kaldırılması, (3) Film olgusunun sürekliliğine aracılık etmek, (4) Filmin görüntülerinin illüstrasyonu, (5) Ticari nedenler (aktaran: Maas,1993).

Page 2: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 76

Müziğin iyi seçildiği taktirde filmin seyirci üzerindeki etkisini arttırdığını fark eden yapımcılar filme özel müzik yapılması gerekliliği üzerinde durdular. Bunun üzerine Pathé kardeşlerin talebiyle ilk film müziğini (score) 1908’de “‘L’Assassinat du Duc de Guise” filmi için Camille Saint-Saens yapmıştır. Bundan sonra, 1913’te “Der Student von Prag” için Joseph Weiss, 1914’te “Cabirio” için Ildebranda Pizzetti, “Rapsodra Satanica” için Lyda Barelli ve Pietro Mascagni, 1915’de ‘The Birth of a Nation’ için Joseph Carl Breil, 1916’da “Civilisation” için Victor Schertzinger özel film skorlarını hazırlamışlardır (Burlingame, 2000; Prendergest, 1992; Konuralp, 1995).

Gramofonun gelişmesiyle ilk ticari kayıtların başlaması aynı tarihlere rastlamaktadır.7 İlk 33½ rpm diskler, 1926 yılında Bell laboratuarında Warner Bros için, John Barrymore’un romantik macera filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri daha sonra film müziğinin bir pazarı olabileceğini anlayınca, kompozitörleri film müziği yapmaları için teşvik ettiler. Onlara çeşitli imkanlar sağlamanın yanında onları kiraladılar. Böylece film müziği hem film için özel yazılmış olacak hem de filmle birlikte promosyonu yapılacaktı. Bütün bunların sonucunda “Sinema Şarkısı” ortaya çıktı. Bu dalda ilk büyük “hit”, 1926 yılında çekilen “What Price Glory” filminde Dolores Del Rio karakteri için yazılan, Kanadalı bando şefi Guy Lombardo’nun “Charmine” adlı şarkısıdır.9 Bu şarkıyı 1927 yılında çekilen “Seventh Heaven” adlı filmine, Erno Rapée’nin, Janet Gaynor’un oynadığı Diane karakteri için yazdığı “I’m in Heaven, When I See You Smile” adlı şarkısı izlemiş, şarkı, 1928 yılının başlarında Top-20 listesinin ilk üç sırasında yer almıştır.

1927 yılında Warner Bros. “The Jazz Singer” filmiyle sinemada müzikal dönemini başlatmıştır (Burlingame,2000; Prendergest, 1992; Thomas, 1973; Konuralp, 1998, W. Darby and J. Du Bois, 1990).

7 Gramofon: Fonograf olarak da bilinir, dönen bir diskin ya da silindirin

üzerine oyularak kaydedilen seslerin daha sonra bir iğne aracılığıyla yeniden üretilmesinde kullanılan aygıt.

8 Vitofon: Plak – tabanlı sesli film sistemi. 9 Hit: (İng.)En başarılı eser, halkın beğendiği kitap, şarkı, piyes vb.

Page 3: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 77

Müzikal filmlerde bolca dans ve şarkı hakimdir.10 Sesler vitofonla kaydedilmiştir. Bu müzikallerde kullanılan şarkılar da listelerde hit konumuna gelmiş ve özellikle Arthur Freed ve Nacio Herb Brown hit şarkıları yazan besteciler arasında önde gelenlerden olmuşlardır. İlk sesli filmlerde tür olarak en çok müzikal filmlere rastlanmasının önde gelen nedeni olarak 1930’larda ekonomik krizin başlamasıdır ve böyle bir ortamda Amerikan seyircisinin sinemaya çekmenin en iyi yolu eğlenceli filmlerin çekilmesi verilmektedir (Konuralp,1998). Sinemanın bu atılımı Broadway’den müzisyen, besteci, oyuncu, yönetmen ve teknisyenlerin Hollywood’a geçmesine neden olmuş, stüdyolar kendi özel müzik dairelerini kurup bunların başına şirketlerin tüm prodüksiyonlarının müzik sorunlarıyla uğraşması amacıyla müzik direktörleri getirttirmişlerdir.

Amerikan müzikal filmleri kısa zamanda Avrupa ülkelerinde de bu tür filmlerin çevrilmesine önderlik etmiştir. Müzikal film yapmak istemeyenler bile filmlerini şarkı ve dip müziklerle süslemek zorunda kalıyorlardı Örneğin Der Blaue Engel (1930, Sternberg) ve Kameradschaft (1931, Pabst) filmlerinde, aynı şekilde Fransızların Sous les Toits de Paris (1930, Clair) ve Le Million (1931, Clair) gibi ilk sesli filmlerde bu yola gidilmiştir (Konurap,1998:73).

Şarkılı filmler ile müzikal filmleri karıştırmamak gerekir. Şarkılı film kurgusunda şarkı yerleştirilen filmdir. Müzikal filmde anlatının kendisinde müziksellik egemendir. Konuralp’in belirttiği gibi (1999:76) neden ister Amerikan filmlerini taklit etmek, ister sessizliği yenmek, ister iktidarın yönetilen insanları oyalamak, ister evrensel dil arama çabası olsun, dünyadaki hemen her ülke, sesli sinemaya başlarken şarkılı film üretme yolunu tutmuştur. Amerikan sineması, çok kısa bir süre içinde şarkılı filmleri müzikal film kalıbı içerisinde tutarak sorununu halletmiştir. Öte yandan üçüncü dünya ülkeleri, bu şarkılı film modasını kolay kolay bırakamamışlar; üstelik sinemaya yeni başlamış komşu ülkelerin filmlerini de etkilemişlerdir. Mısır’ın Abdülvahap’lı, Arjantin’in Carlos Gardel’li, Meksika’nın Jorge Negrete’li, Endenozya’nın Rhoma İrama’lı filmlerinin 1950 yıllarına

10 müzikal: (Fr.) müzikli sahne eseri için kullanılan terim.

Page 4: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 78

kadar dünyanın her yerinde boy göstermeleri ve taklit edilmeleri bu kalıcılığı desteklemiştir.

Kısa bir süre sonra Amerika’da ekonomik krizin atlatılmasıyla müzikal filmler yerini konulu filmler almaya başlamıştır. İlk başlarda müzik kullanımı, sessiz film müzik tekniklerinin olduğu gibi aktarılması şeklinde olmuş;; müzik eskiden olduğu gibi filmin tümüne değil daha çok konuşmasız yerlere ve hareketli sahnelere yerleştirilmiş; öncelikle sesli sinemanın ilk dönemlerinde müzik sessiz yerleri müzikle seslendirme amacıyla kullanılmıştır. Ancak; ses tekniğinin yeteri kadar gelişmemesi ve seyircinin konuşma olmayan yerlerde sıkılacağı endişesinin sürmesi müzik kullanımının gereğini sürdürmüştür. Müziği sözlü iletişimin olmadığı yere yerleştirme daima vardı ve devam etmektedir. Bu yerleştirme inşa edilen duygunun devamını sağlamak ve devamlılıkta gelecek sahne için belli bir ruh halini tutmak ya da oluşturmak olabilir.

Konulu filmlerin sayısındaki artış beraberinde yeni müzik materyallerinin aranmasını gerektirmiştir. Sessiz film müziğinden kalma repertuarların biçim açısından zaman aşımına uğramış olması da bu ihtiyacı arttıran koşulları oluşturmuştur. Ayrıca stüdyoların bunların çoğuna telif ücreti ödemektense filmler için yeni müzik eserleri besteletmesi daha ekonomik bir çözüm olmuştur. Bu nedenle stüdyolar; kısa bir zaman içinde müzik dairelerini yeniden yapılanma işlemine sokarak her birimin bünyesinde orkestralar kurmuş, kadrolu besteciler, düzenleyiciler (aranjör), orkestrasyoncular, kopistler, kütüphaneciler, vokal direktörler, müzik denetimciler işe alınmıştır. Böylece Hollywood’ da besteci sayısında büyük bir artış olmuştur. Film müziği tarihi açısından bu yapılanma büyük değişiklikler getirmiştir (Prendergest, 1992; Konuralp;1998). Aslında bu dairelerin yapılanışı sessiz sinema döneminde de film stüdyolarının bir alt birimi olarak vardı. Günümüzde de müzik daireleri büyük film şirketlerinde halen bulunmaktadır. Ancak; 30’lu ve 40’lı yıllar en iyi yapılanmanın ve verimin olduğu zamanlardır. Hollywood Stüdyosuna ait Müzik Dairesi’nin kuruluş şeması şekil 1’de sunuldu (Prendergest,1992; aktaran, Konuralp;1998:78)

Page 5: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 79

Müzik daireleri sadece Hollywood’a özgü değildi. Hollywood kadar muhteşem olmasa da Avrupa ülkelerinin film stüdyoları da 40’lı yıllardan itibaren, birer müzik dairelerine sahipti. Ancak bu dairelerde besteciler pek bulunmamaktaydı. Bunun yerine özellikle İngiltere ve Fransa’da, film müzikleri Arnold Bax, William Walton, Ralph Vaughan-Williams, Malcolm Arnold, Georges Auric, Arthur Honegger, Sergei Prokofiev, Dimitri Shostakovich gibi daha çağdaş bestecilere yaptırılmaktaydı. Yönetmen gerektiğinde besteciyi seçip uzun süre onunla çalışabiliyordu. Sergei Eisentein ve Sergei Prokofiev, Jean Renoir ve Joseph Kosma, Rene Clair ve Georges van Parys, Marcel Carne ve Maurice Jaubert ortaklıkları 30’lu dönemin en belli başlı örnekleri olarak gösterilmektedir. Film müziklerinin orkestrasyonu, çalınması ve kaydedilmesi işlemlerini müzik daireleri üstlenirdi. Almanya’da ise Hollywood ile boy ölçüşebilecek kapasitede olan UFA, Amerikan sistemini aynen benimsemişti. Özellikle İngiltere’de Muir Mathieson, Fransa’da Maurice Jaubert ve Almanya’da Werner Richard Heymann, dönemin başarılı müzik direktörleridir (Konuralp; 1999:75).

Şekil 1. Kuruluş şeması

Page 6: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 80

Amerikan film stüdyoları 30’lu yılların ilk başlarından itibaren Avrupa’dan birçok önemli besteciyi de kendi bünyesine almıştır. Max Steiner ile Erich Wolfgang Korngold Avusturya’dan, Dimitri Tiomkin Rusya’dan Miklós Rózsa Macaristan’dan Bronislau Kaper Polonya’dan gelmişlerdir. Ayrıca 1933’den sonra Almanya’da Nazilerin iktidara gelişiyle birlikte bu ülkeden birçok bestecinin Hollywood’a göçmesi Avrupa’dan gelen bestecilerin çoğalmasına neden olmuştur. Bunlar arasında Franz Wachsmann, Frederich Hollaender, Paul Dessau, Hans J. Salter, Werner Richard Heymann vardır. Bütün bu bestecilerin müzik tarzı, Hollywood müziğinin biçimlenmesinde rol oynamıştır. Aynı zamanda film müzikleri yapılırken Wagner, Puccini, Verdi ve Richard Strauss’un sahne eserlerindeki müzikler örnek alınmıştır (Prendergest,1992; Flinn,1992; Thomas,1973).

Film dünyasındaki bu gelişme yanında film müziği özellikle eleştirmenler, akademisyenler tarafından ciddiye alınmamaktadır. Ayrıca film müzikleri özellikle 19. yüzyıl klasik müzik temellerine dayanan, fakat ne klasik ne de popüler müzik sınıfına giren, daha çok akılda kalıcı melodik yapı içeren müzikal inşa olduğundan, kimse soundtrackların satacağına inanmamıştır. Bu yüzden 1939 yılının dokuz Oskarlı filmi olan “Gone With The Wind”ın müziği bile 15 yıl sonrasına kadar müzik marketlerde yerini alamamıştır.

1940 yılına gelindiğinde Walt Disney yapımcılık Victor P-18’le “Pinocchio” adlı filme ilk orijinal soundtrackı basmıştır. 1942’lerin ortasına doğru soundtracklara olan ticari kaygı değişmeye başlamış. RCA yapımcılık Macar asıllı müzisyen Miklós Rózsa’ya “The Junge Book” adlı filmin 28 dakikalık müziğini yaptırır 12 inc – 78 rpm ( Victor M-905) plaklara basar. “The Junge Book” büyük bir şirket tarafından ticari amaçla yapılmış ilk Amerikan Film müziği’dir (Burlingame,2000)

Tüm bunlar olurken sinema şarkıları yapımı da devam etmektedir. 1943 yılında 1931’de çekilen “Casablanca” filminin “As Time Goes by” adlı şarkısı RCA tarafından yeniden kaydedilmiş ve şarkı 6 hafta boyunca birinci sırada yer almıştır.

1942 yılında Paramount Film tarafından çekilen “Holiday Inn” filmi için Irving Berlin’e yazdırılan ve Bing Crosby tarafından söylenen “White Christmas” adlı parça 10 hafta liste başı kalmış ve albüm

Page 7: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 81

30.000.000 adet satmıştır. Bu tüm zamanların en büyük albüm satışı olarak belirtilmektedir (Burligame;2000: 4) .

1946’da Jesse Kaye tarafından çekilen “Till The Clouds Roll By” adlı müzikalin tüm yıldızları Judy Garland, Lena Horne, Kathryn Grayson, Tony Martin, Virginia O’Brain ve June Allyson’ın söyledikleri Brodway’in büyük ismi Jeromo Kane’nin şarkıları MGM prodüksiyon tarafından soundtrack olarak kaydedilmiştir. Daha sonra yapılan müzikallerin de soundtracklari yine MGM tarafından yapılmıştır.

1949’da 10’inçlik disklere MGM tarafından kaydedilen “Madam Bovary” filminin müzikleri yine Miklós Rózsa’ya aittir. Müzik marketlerde “original soundtrack” olarak satışa çıkarılmıştır.

Bu sıralarda Columbia yapımcılık şirketi 33 rpm 10 ve 12 inç (LP=Long Playing”) uzunçalar plaklara geçiş yapar ve bu yapılanış kısa bir süre sonra 78-rpm’lerin yerini alır. Dolayısıyla uzun orkestral eserler, soundtracklar LP formatında, şarkılar da 45’lik olarak kaydedilmeye başlanır (Burlingame, 2000; Thomas,1973).

1950’li yıllar müzik dairelerinin çöküş yılları olarak kabul edilmektedir. Bestecilerin kendi eserlerine sahip olmak istemesi, televizyonla rekabet, telif hakları gibi durumlar film şirketlerini bütçe kısıtlamasına iten etmenleri oluşturmuş, sonuçta müzik dairelerinin kapatılmış ya da işlevleri daraltılmıştır. Hukuksal engellerin kalkmasıyla besteciler artık kendi bestelerinin sahibi olmuştur. Buna en önemli örneklerden biri Tiomkin’dir.

1952’de film müziği Rus asıllı olan Dimitri Tiomkin’le birlikte başka bir anlam daha kazanır. “High Noon” filmiyle sinema için oldukça farklı bir şarkı olan “A Cowboy Ditty” Tiomkin tarafından yazılır. Yapımcı Stanley Kramer, Tiomkin’den Folk stilinde bir şarkı istemiş ve Ned Washington’ın sözlerini yazdığı “Do Not Forsake Me, Oh My Darling”, adlı şarkı Tiomkin tarafından bestelenmiştir. Ancak şarkı beğenilmemiş ve Kramer parçayı az sıklıkla sahne geçişlerinde kullanmayı uygun görmüştür. Tiomkin, bunun üzerine parçalarını başka bir şirkete kayıt ettirebilmek için yayın haklarını satın almış. Önceleri kimse kabul etmek istemmiş. Bunun üzerine Tiomkin Columbia’nın aranjörü ve yapımcısı Mitch Miller ve Vokalist Frankie Laine gitmiş. Frankie Laine şarkıyı söylemiş ve kaydedilen albüm

Page 8: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 82

Columbia versiyonuyla çıkartılmış. Bunun üzerine Capitol de parçaları Ritter’in yorumu ile kayıt etmiş. Her iki yorumda “High Noon” olarak piyasaya çıkmış. Laine’nin icrasında arkada görünmez bir koro ve güçlü davullar eşlik etmiştir. İki kayıtta 1952 Nisan ayında piyasaya sunulmuş. İlk başlarda fark edilmeyen albüm yavaş yavaş listeleri zorlayıp Eylül ayı ortalarında hit olmuştur. İki milyon adet basılan albümün başarısı sonucu yapımcılar için Tiomkin önemli bir konuma gelmiş ve artık yapımcılar bestecilerinden hit parça bestelemeleri için talepte bulunmaya başlamışlardır. 19 Mart 1953’te Tiomkin ve Washington en iyi şarkı ve en iyi orijinal film müziği oskarlarını alır. “High Noon” Ritter’in yorumuyla Tiomkin favori bestelerin kompozitörü olarak 1955’te Richard Brooks yönetiminde “We’re Gonna Rock Around the Clock” ile başarılarını sürdürmüştür (Burligame;2000). Araştırmacılar “Rock Around the Clock”’ şarkısının popülerliğinin filmde doğrudan kullanılmasının sonucu olduğu kadar rock’n roll’un Amerika kültüründeki etkisinin başlamasından da olduğunu belirtmektedir (Burligame;2000).

50’li yıllarda sinema, televizyona karşı rekabet amacıyla geniş perde sistemini ortaya çıkartırken bir yandan da çok kanallı ya da en azından iki kanallı (stereo) ses sistemlerini yeniden ele almaya başlamıştı. Bu şekilde The Robe (1953, Koster) filmindeki Alfred Newman’ın film skoru ilk stereo film müziği olmuştur. Bu dönemde film müziğine yeni stillerin uygulandığını görürüz. Caz, atonal ve elektronik müzikli skorların denemeleri başarıyla sonuçlanmıştır. Bunun yanı sıra, Bernard Herrmann gibi radyodan sinemaya geçen bestecilerin de etkisiyle, radyo oyunlarında kullanılan bazı müzik teknikleri (stinger, köprü müzikleri), filmlerde de kullanılmaya başlanmıştır.11 Ayrıca

11 Stinger Tekniği: Özellikle gerilim ve korku filmlerinde seyirciyi ürkütmek

amacıyla kullanılır. Genelde 1-2 saniyeyi geçmeyen müzikler şeklindedir. Kimi zaman kavga sahnelerinde yumruğun daha etkili olması istendiği durumlarda da kullanılır. (Konuralp,1999:79

Köprü müzikleri: Ayrı zaman dilimlerindeki ya da ayrı mekanlardaki sahneler arasındaki geçişlerin daha yumuşak olmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Bunların süreleri ise ortalama 5 saniye civarındadır. Sit-com komedilerde sıklıkla kullanılır. (Konuralp,1999:79.

Page 9: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 83

radyodan televizyona ve oradan da sinemaya geçen müzik teknikleri de vardır (act-out, act-in gibi). “Her filmin tek bir mesajı olduğuna göre müzikte de tek bir tema olmalıdır” şeklinde bir düşünüşle ortaya çıkan bu tekniğin ortaya çıkışı, aslında 40’lı yıllardadır.12 David Raksin’in Laura (1944,Preminger) filmine yaptığı müzikler, bu tekniğin bilinçli olarak kullanıldığı ilk örnek olarak gösterilmektedir. (Konuralp, 1999: 76-77, Darby ve Bois,1990).

1950’li yıllarda film müziği yapan bestecilerin diğerleri arasında Roy Webb, David Raskin, Hugo Friedhofer, Leigh Harline, Fred Skinner, Jerome Moross, Leonard Rosenman, Alex North, Elmer Bernstein, Johnny Mandel sayılabilir. 50’lerde sinema saundtracklarının başarısı hemen hepsinin dayandığı temel geleneksel popüler şarkılar ve büyük Broadway müzikalleri yapımlarından adaptasyon sahnelerinden oluşur. 60’larda Elvis Presley’in gelişiyle rock’n roll’un sinemadaki kalıcı gücü iyice belirginleşmiş olur. Başarılı soundtracklardan biri de Broadway uyarlaması olan Oscar kazanan “West Side Story” filminin müziğidir. 1962-1963 yıllarında tam 54 hafta listelerin bir numarası olmuştur. Michael Jackson’ın “Thriller” albümü dahi 37 hafta listelerde yer alabilmiştir.

Yine 60’larda Henry Mancini ve Johnny Mercer’a Oskar kazandıran “Moon River” milyonlar satan bir başka albümdür. Shirley Bassey yorumuyla James Bond serisi “Goldfinger” adlı filmin şarkıları ve Frank Sinatra yorumu “Strangers in the Night” 1965 başlarında bir numara oldular. 1966 yılında büyük ilgi Toplayan En İyi Albüm, En İyi Şarkı gibi ödüller kazanan David Lean’ın unutulmaz filmi “Doctor Zhivago”, Maurice Jarre’nin orkestrasyonu ve bestesi “Lara’nın Teması” 1966 yılında Grammy almış ve beş dalda oskara aday gösterilmiştir. Bunun

12 Act-in ve Act- out teknikleri: Radyo programlarında reklamlara geçiş için

kullanılırdı. Bu yöntem daha sonra televizyon piyasasında daha sistemli bir şekilde kullanılmaya başlandı (ve hala da kullanılmaktadır). Sinemalarda ise bu teknik özellikle heyecanı dorukta tutma, açılma ve kararmaların müzikle vurgulanması, seyircide bir bölümden başka bir bölüme geçiyormuş hissini uyandırma gibi amaçlarla kullanılmaktadır. (Konuralp,1999:79)

Page 10: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 84

üzerine en iyi orijinal film müziği, en iyi koral performans oskarlarını kazanmıştır. Aynı zamanda tüm zamanların en büyük orijinal film müziği LP satışlarından birini gerçekleştirirken listelerde 157 hafta kalmıştır. Daha sonra “Lara’nın temasına Paul Francis Webster tarafından yazılan söz eklenir ve şarkının adı “Somewhere My Love” olur. Birçok müzisyen yalnızca enstrümantal temayı kullanarak kayıt yapmıştır bu yöntem günümüzde de devam etmektedir.

1965’te Rodgers ve Hammerstein tarafından bir albümde toplanan popüler film şarkıları “The Sound Of Music” 233 hafta listelerde kalmıştır. Bu arada Beatles da kendi rekorlarını kırmaktadır. Enstrümantal temaların başarısı ve orkestral yapıtların devamı geniş ölçüde filmlerin gişedeki başarısına dayanmaktadır ve yapıtlar bu durum göz önüne alınarak yapılmaktadır. Bazen yalnızca enstrümantal tema yeterli olabilmektedir. Max Steiner yirmi yıl aradan sonra “Gone With the Wind” ile büyük başarı sergilemiştir.

Filmciler bazı büyük yapımlardaki romantik temalara da ilgi duydular. 1969 yılında Henry Mancini ile “Love Theme From Romeo & Juliet” yapıtında olduğu gibi. Bu arada Televizyon içinde müzikler yazılmaya başlanmıştır. TV’lere Yapılan kayıtların satışları elbette sinema kadar iyi değildir ancak; bazı kayıtlar çok ilgi görmüştür. “77 Sunset Strip”(1959), “Mission Impossible” (1967), “Dark Shadows” (1969) bunlardan bazılarıdır.

1968 yılında “Mrs. Rabinson” 5 dalda Oskar’a aday olmuştur ve en iyi orijinal ses, en iyi vokeller ve yılın kaydı olmak üzere üç dalda ödül alır. Bestecisi Dave Grusin, albümün plağı 3 hafta, Simon & Garfunkel’in “Bookends” albümü 7 hafta ve Soundtrack albümü 9 hafta liste başı kalmıştır.

1960’lı yıllarda bağımsız film müziği bestecilerinin yanında popüler müziğin önemli isimleri de görüldüğü gibi film müziği piyasasında yer almaktadır. Bu arada Avrupa’da farklı yapılanışlar bulunmaktadır. İngiltere’de artık çağdaş besteciler yerine popüler müziğe yönelim oluşmaya başlamıştır. “Fransa’daki yeni dalga akımının gelişmesi müziği de etkilemiştir. Kısa motifli az sayıda enstrümanla çalınan müzikler ya da romantik açıdan zengin, piyano ve vurmalı çalgılarla donatılmış geniş orkestra skorları, bu dönemin Avrupa film müzikleri

Page 11: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 85

en güzel karakteristik özellikleridir. Giovanni Fusco, Michel Legrand, Francis Lai, Maurice Jarre kısa zamanda diğer Avrupa filmlerini de etkileyerek, stil açısından Avrupa film müziğini Amerikan film müziğinden tamamen ayırmışlardır. Bu döneme ait diğer besteciler; Alessandro Cicognini, Georges Delerue, Nino Rota, Ennio Morricone, Ron Goodwin, Laurie Johnson, Richard Rodney Bennett, Roman Vlad, Mikis Theodorakis, Manos Hadjidakis gibi önemli sanatçılardır.

1970’de bir Kubrick filmi olan “2001: A Space Odyssey” bilim kurgu türünde Arthur C. Clarke uyarlamasıdır. Filmin açılışında Richard Strauss’un “Also Sprach Zarathustra,” uzayın güzel ve büyük boşluğunda yolculuk sırasında Johann Strauss’un “Blue Danube” valsini, uzaydaki uzun görev sırasında yaşamın sıkıcılığını ve uyuşmuşluğu için Khachaturian’ın “Gayene” bale suiti, Filmin vurucu noktasında çağdaş Macar kompozitörü Gyorgi Ligeti’nin eserleri film boyunca 3 defa kullanılmıştır. Filmde konusu geçen adamın onsekiz ay sonra 2001 yılında Jüpiter görevi sırasında düşüşüne, Ligeti’nin 1965 yılında yazmış olduğu Mezzo–Soprano ve 2 karışık Koro ve Orkestra için “Requiem”i Ay otobüsü sırasında, 1966’da yazmış olduğu Koral yapıtı “Lux Aeterna” ve kaleydoskopik yıldız geçidi sırasında, 1961 de yazmış olduğu “Atmospheres” adlı orkestral yapıtı temel alarak Keir Dullea, filmin geleceğin çocuğu (yıldız çocuğu, uzay çocuğu) bölümü için vokal solistler ve ensemble için dönüştürüm yapmış ve bu “Adventures” olarak adlandırılmıştır. MGM kayıtları yapımcısı Jasse Kaye “2001”in soundtrack albümü için Deutsche Grammophon firmasıyla anlaşmıştır. Performansı Viyana Filarmoni Orkestrası’yla Şef Herbert Von Karajan yapmış, bir başka kaydı ise Şef Karl Bohm, Berlin Filarmoni Orkestrası’yla yapmıştır. Albüm büyük ilgi görmüş ve 1968 yılında yalnızca pop listelerinde 120 hafta ilk 25 arasında yer almıştır. 90’lı yıllarda da kompozitörler bu albümden etkilenerek müzik yapmışlardır. Filmden sonra klasik LP satışları artmış ve daha çok Ligeti, Strauss vb. satılmaya başlamıştır (Burlingame, 2000).

Fonda Yapımcılığın yapımını üstlendiği Dennis Hopper’in yönettiği “Easy Rider” 1969’un en başarılı filmlerinden biridir. Film yapımcılarının tipik tercihi favori olan Rock’n Roll parçalardan oluşan

Page 12: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 86

bir film müziği hazırlamaktır. Film için 1969’da Peter Fonda Denis Hopper’ın plak arşivini ele aldıklarını söylemiştir. The Byrds, The Band, Jimi Hendrix ve diğer çağdaş gruplardan şarkılar kullanılmıştır. Akıllıca seçilen şarkılar filmle büyük uyum sağlamış ve daha sonra da birçok yapımcı aynı yolu izlemiştir. Yani, film müziği kullanımında endüstrinin yapılanışı her zaman yaşamın, yani günün koşullarına göre Çağdaş müzikler, Pop, Rock, Soul, Country, yada Rap gibi tarz olarak sürekli yenilenmektedir (Burlingame, 2000).

“Easy Rider” 1970’de piyasaya çıkışından 4 ay sonra Amerika’da altın plak statüsünü kazandı. Böylece Hollywood’un rock istilası başlamış ve 4 yıl sürmüştür. 1971 soul şarkıcısı ve şarkı yazarı Isaac Hayes Gordon Parks’ın filmi “Shaft” ile en iyi şarkı, ayrıca beste ve aranjman olmak üzere iki dalda Grammy kazanmış ve bir numarada satış yapmıştır. Bunun üzerine double LP basılmıştır. Ardından soul artistlerinden Curtis Mayfield, Boby Womack, Marvin Gaye ve Willie Hutch film müziği yapanlar arasına katılmıştır. Diğer pop, rock ve jazz müziğinden isimler de film müziği yazmışlardır: pop tarzında Elton John, blues çalgıcısı Taj Mahal ve Beatles’in eski üyelerinden Paul McCartney, folk rock tarzında Bob Dylan, (“Last Tango in Paris” (1973) filminde Arjantinli jazz saksofoncusu Gato Barbieri, Pop Şarkıcısı ve şarkı yazarı Neil Diamond ile jazz bestecisi ve (“Death Wish” (1974) filminde piyanist Herbie Hancock gibi isimler önde gelenler arasındadır.

1972’de RCA firması bir sürpriz yapar film müziği severlere yeni bir fırsat sunarak yeni bir endüstrinin kapısını açar. 1972’de “Lady Sing The Blues” Diana Ross ve Billie Holiday 1973’te bir numara olurlar. “The Sea Hawk” Erich Wolfgang Korngold’un klasik film müziği, 1972 Aralık ayında 37. sıradan listelere giren albüm, Kasım 1973’te en iyi satan klasik albüm olmuştur. Korngold iyi bir seçimdir; çünkü 20’lerde ve 30’larda Avrupa’da iyi bilinen bir kompozitör, aynı zamanda kendine özgü romantik stili olan ve önemli artistlere eşlik eden müziklerin bestecisi olmasından dolayı Hollywood’un diğer kompozitörlerinden ayrılmaktadır. Korngoldun 12 adet film müziği içeren albümü vardır. Bu gün Korngold yüzyılın en iyi bestecilerinin içinde yer almaktadır. Öldüğünde unutulacağına inanılırken film müziği

Page 13: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 87

bestecisinin diğer müziklerle ilgili de tarzı tutulur ve örneğin New York City Operası Kompozitörün 1920’de yazdığı “Die tote Stadt” adlı eserini yeniden canlandırır (Burlingame,2000; Prendergest,1992; Thomas,1973). 1973’te bir yıl içinde “The Sea Hawk” 38.000 satmıştır, en iyi satan klasik albümler listesinde 5. sırada yer almıştır. Bunun üzerine Max Steiner, Alfred Newman, Bette Davis filmleri için yapılan müzikler albümü ve ikinci Korngold albümü piyasaya çıkmış ve bu beş albümün tirajı 100.000’den fazla olmuştur. Daha sonra Miklos Rozsa ve William Walton’un film müzikleri de albüm olarak piyasaya sürülür. Bunlarda 1973’te en iyi satan albümler arasında yer almaktadır. Bunun üzerine yapım şirketleri MGM ve Warner Bros da ellerindeki müzikleri piyasaya sürdüler. Ondan sonraki altı yıl boyunca RCA 14 klasik film müziği albümü çıkarmıştır. Bernard Herrmann, Franz Waxman, Dimitri Tiomkin, John Williams (“StarWars”) bunlardan bazılarıdır (Burlingame,2000).

1978’de Deutsche Grammophon Miklós Rózsa’nın eserlerini koleksiyonuna katar. Elmer Bernstein’da film müzikleri kolleksiyonu yapmıştır. Fakat Bernstein’in albümlerinin farkı bir soundtrackta yalnızca bir filmin müziği içeriyor olmasıdır. Bazı albümlerde olduğu gibi bestecinin farklı filmlere yaptığı müziklerden alınmış her biri 10’ar dakikalık bölümler şeklinde değildir. 1979’da bu seri de sona erer. Steiner’in “King Kong” (1933), Alex North’un “Astreetcar Named Desire” (1951), Leonard Rosenman’ın “The Cobveb” (1955), Bernard Herrmann’ın “Psycho” (1960), ve John Williams’ın “Star Wars” (1977) filmlerinin müzikleri Hollywood film müziği tarihinde önem taşıyan eserlerdendir. 1977 yılında “Star Wars” ses track’i hiçbir orkestral film müziğinin satılmadığı kadar hızlı satış rekorları kırmıştır. Film, 25 Mayıs 1977 ‘de seyirciyle buluşur ve iki hafta geçmeden listelere girer. 2 ay sonra Temmuz 18’de 2 LP altın plak ve 1 ay sonra 17 Ağustos’ta Platinyum sertifikası alarak bir milyonun üzerinde satış yapar. Sonuçta hiçbir pop albümünün o tarihe kadar görmediği satışı da yaparak hemen hemen 4 milyon adet satmıştır. Grammy’de en iyi enstrümantal kompozisyon ve en iyi orijinal film müziği olmak üzere iki dalda ödül kazanan Star Wars, Mart 1978’ de de Oscar’ı da almaya hak

Page 14: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 88

kazanmıştır. “Doctor Zhivago”’dan sonra ilk kez bir film bunca başarıyı göstermiştir.

Aynı zamanlarda Amerika’da büyük ödül alan 2 LP ve 10 milyonun üzerinde satış yaparak tüm zamanların en iyi satışlarından birini gerçekleştiren “Saturday Night Fever” (1977), Grease (1978), filminin içindeki şarkı “Last Dance”ın oskar kazanmış olduğu Donna Summer’in “Thank God It’s Friday” (1978) uluslararasında 25 milyon civarında satış yapmıştır. Bu tür albümlerden parça seçilip 45’lik single13 plak yapılmış ve bunlar da büyük satışlar yapmışlardır.

1970’li yıllarda film müziği yapan besteciler arasında Jerry Goldsmith, John Willams, Ernest Gold, Gerard Fried, Lalo Schifrin, John Barry, Henry Mancini, Andre Previn, Marvin Hamlisch, Dave Grusin, Patrick Williams, Ralph Burns, John Cacabas, Burt Bacharach, Bill Conti, Giorgio Moroder, Quincy Jones sayılabilir (Konuralp,1999)

Ağustos 1981 yılından itibaren müzik Televizyonu MTV 24 saat aralıksız yayın yapmaya ve üst üste videoları göstermeye başlamıştır. Genellikle 3-5 dakikalık mini gösterimler popüler kayıtlardan ve popüler artistlerden alınan (single) hit parçalardan örnekler gösterilmektedir. MTV stili film yapım tekniklerinde sürekli pop ve rock alt yapılı oluşumu getirmiş ve genellikle en iyi satan albümlerle birbirini destekleyen bir görüntü ortaya çıkarmıştır. MTV’nin çıkışı müzik filmlerinin promosyonunu da artırmıştır.

1983 yılında Giorgio Moroder’ın yazıp bestelediği “Flashdance” en iyi şarkı Oskar’ını almıştır. Lawrence Kasdan’ın Ensemble’ının orijinal film müziklerinden toplanan albümü “Eddie ve The Cruisers” 1984’te 3 platin (triple Platinum) ödül almış ve top on listesinden yıl boyunca inmemiştir. Stevie Wonder “The Woman in Red” (1984) filmindeki şarkısı “I Just Called to Say I Love You,” ile Oskar almıştır. Taylor Hackford pop müziğin efektlerle birlikte kullandığı akıllıca uygulamalardan “An Officer and a Gentleman” 1982’nin en iyi şarkısı ve öbür filmi “White Nights” da kullanılan iki şarkının single’ı Phil

13 Single: tek bir şarkı ya da iki şarkı içeren, bazen içinde yer alan şarkının

çeşitlemeleri de olabilen çöğü kez 45’lik denen küçük plaktır.

Page 15: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 89

Collins ve Marilyn Martin’in söylediği “Separate Lives” söz ve müziğiyle Lionel Richie’nin “Say you, Say me” 1985’ın sonlarına doğru bir numara olmuştur. Yapımcılar fırsatı değerlendirerek hit olan film single’larının toplandığı albümler yapmaya başladılar.

1985 yılında Eddie Murphy’li aksiyon-komedi filmi “Beverly Hills Cop” üç ayrı hit içermektedir: Glenn Frey’in “Heat Is On” , The Pointer Sisters’in “Neutron Dance”, Giorgio Moroder “Protegé” ve Harold Faltermayer’in enstrümantal “Axel F.” Bu albüm bir numarayı kaptığı gibi Grammy’de en iyi sinema albümü ödülünü almıştır.

1986 ‘da “Top Gun” bir başka en iyi albüm olur ve listelerde birinci sırayı alır. Yine Giorgio Moroder’in “Take My Breath Away” Aşk teması bir numaralı single olarak listelere yerleşirken en iyi şarkı dalında Oskar’ı kazanmıştır.

1987’de sürpriz yapan bir başka albüm “Dirty Dancing”in şarkısı “I’ve Had the Time of My Life” Kasım ayında listelerde bir numaraya yerleşmiştir.

1988’de “The Big Chill” 2 Platin albüm ödülü alarak ve 161 hafta listelerde yerini korumuştur.

MTV ve radyo da yayınlanan listelerin, listelerdeki hitlerin filmlere yansıması çok doğal hale gelmiş ve listelerden 2 ya da 3 parçanın aynı filmde yer alması görünür bir durum olmuştur.

Film stüdyoları ve kayıt şirketlerinin ortak çalışması yoğunlaşır. Pop ve rock şarkılarının bu kadar ön planda olması özellikle bu ortak ilişkiden kaynaklanmaktadır.

1983 yılında kayıt şirketleri yeni bir yapılanmaya girer ve CD’ler (Compact Disc) kayıt piyasasında yerini alır. Aslında Polygram yeni kayıt formatının ilk denemesini “Star Wars”, “Chariots of Fire” ve “Fame”de yapar. İlk aşamada 78 rpm’lerle LP’ler aynı anda üretilmiş daha sonra kayıt teknolojisinin gelişimine paralel olarak LP’lerin CD’lerle aynı anda üretimi yapılmıştır. Fakat 1990’lara gelindiğinde LP’ler artık hemen hemen devre dışı kalmıştır; tüm bunların yanında Kaset formatı geçerliliğini korumaktadır.

1989 yılında Disney Prodüksiyon’un “The Little Mermaid” müzikal tiyatro tarzındaki animasyon filmi, sözlerini Howard Ashman’ın yazdığı ve Alan Menken’in bestelediği film müziği ve şarkı “Under The Sea” en

Page 16: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 90

iyi film müziği ve en iyi şarkı dalında Oskar kazanmış ve üç platin albüm sertifikası başarısını göstermiştir.

80’li yıllardan sonra günümüze kadar James Horner, James Newton Howard, Alan Silvestri, Basil Pouledoris, Michael Colombier, Rachel Portman, Michael Kamen, Denny Elfman, Harold Faltermeyer, Angelo Badalamenti, Elliot Goldenthal, Hans Zimmer, Mark Isham, Marc Shaiman gibi bestecileri sayabiliriz.

1990 yılında “Ghost” Maurice Jarre’nin orkestral ve elektronik film müziğiyle ve Alex North’un şarkısı “Unchange Melody”nin 1965’deki versiyonuyla büyük başarı kazanmıştır. Dolayısıyla Film de soundtrackı da hit olur. Varése yapımcılığın ilk platin albümünü getiren bu soundtrack, listelerde sekizinci sıraya ulaşmış ve 64 hafta listelerde kalmıştır.

1991 yılında yine Menken ve Ashman “Beauty and The Beast” filminde yine en iyi şarkı ve en iyi film müziği dalında Oskar’ı almışlardır. Şarkısını Celine Dion ve Peabo Bryson seslendirmiş olduğu Disney Prodüksiyon’un bu soundtracki 2000’in başında hala üst sıralarda yer almaktadır.

1992 yılında Menken “Aladdin” filmindeki müziğiyle yine Oskar’ları toplayarak başarısını arttırırken, filmin şarkısının pop versiyonu listelerde altıncı sıraya yükselmiştir. Üç platin almaya hak kazanan albümdeki şarkıyı Bryson ve Regina Belle seslendirmiştir. Aynı yıl, “The Bodyguard” tüm dünyada 30.000.000 adet satılmış ve 250 bin dolarlık bir hasılat getirmiştir. Buna 90’lı yılların en büyük satışı da denebilir. 20 hafta liste başı kalmış; filmde rol alan şarkıcı Whitney Houston’ın söylediği şarkılar 141 hafta da listelerde yerini korumuştur.

Disney’in en büyük hit şarkısı 1994 yılında ortaya çıkmıştır. “The Lion King” için Elton John tarafından yazılan şarkıları ve Hans Zimmer’in film müziği yine Oskar’ları almıştır. Film için Elton John’un yazdığı iki şarkı da “Can You Feel the Love Tonight” ve “”Circle of Life” listelerde üst sıralarda yer alırken albüm 10 hafta bir numara olarak ve 88 hafta listelerde kalmıştır.

Bunlardan sonra Kenny Loggins’in “Dangerous Minds” (1995) filminde hit olan single “Danger Zone” bir numaraya çıkmıştır.

Page 17: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 91

1996 yılında “Shine” filminin soundtrackında David Hirschfelder’in orijinal müzikleri ve aranjmanları bir arada yer almaktadır. Bu durumda Albüm marketlerde birkaç reyonda birden satılabilmektedir. Bu da albümün pazarını arttırma yöntemi sayılabilir.

1997’de “Koyaanisqati to Kundun” filmine Philip Glass’ın yaptığı müzik, Toru Takemitsu, Leonard Rosenman, Alex North ve Georges Delerue’nun albümlerini geride bırakmıştır. Aynı yılın favori film müziği temalarının sololarını keman virtüözü Itzhak Perlman’ın çaldığı John Williams’ın “Cinema Serenade” albümü haftalarca listelerde kalmıştır.

90’larda özellikle eski film müziklerini yeniden kaydetme süreci hız kazanmıştır. 1997 yılında İngiliz kayıt şirketi “Vertigo” (1958) için Bernard Herrmann’ın yaptığı film müziğini yeniden kayıt ederek 1997 yılının en iyi film müziği kaydı ödülünü almıştır. Yeniden kaydedilen eserler arasında Hermann’ın “The Trouble With Harry” (1955), “Tom Curtain” (1966), Jerry Goldsmith’in eserlerinin büyük bir kısmı (The Sand Pebbles, Tora! Tora! Tora! ve diğerleri), Alex North’un “Viva Zapata!” ve Korngold, Newman, Steiner, Young ve Rózsa’nın eserleri çeşitli şirketler tarafından toplanıp kaydedilmiştir. (Burlingame, 2000)

Coolio’nun “Gangsta’s Paradise” ve Bruckheimer’in “Armegeddon” filminde 1998’de Aerosmith’in Diane Warren’in yazdığı “I Don’t Want to Miss a Thing,” ile 1 numaraya single çıkıyor. 1998 yılında sürpriz başarı Titanic’le gelir. James Horner’ın yaptığı film müziğinde “My Heart Will Go On” şarkısını Celine Dion söylemektedir. Single ve score listelerde 1 numara olur. Eleştirmenler tarafından çok da orijinal bir yapılanış olarak bulunmayan Horner’ın new age stilindeki müziği izleyiciler tarafından sevilir ve 1 hafta içinde 500.000 adet satılır.

1999 yılında Stanley Kubrick ses getiren “Eyes Wide Shut” filminin müzikleri çeşitli bestecilere aittir. Albümde, filmde yer alan müzikler yer almaktadır. Çağdaş Macar Kompozitör Ligeti’nin Musica Ricecata II, Shostakovich Jazz Suitleri’nden 2 numaralı Waltz, Chris Isaak’ın filmle birlikte listelerde üst sıralara yerleşen şarkısı “Baby Did A Bad Bad Thing” albümde yer alan parçalardandır.

Soundtrack yapılanışında yapımcılar tarafından uygulanan bir yöntem vardır ki bu Orkestral film müziğinin alıcısını başka yöne yöneltmiş olmakla da açıklanabilir. Soundtracklarda yer alan şarkıların

Page 18: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 92

popüler pop şarkıcılarına sipariş edilip ya da onlar tarafından söylenince –ki filmde rol alıyor da olabilir- bu şarkıcıların albümleri filmin soundtrackı olarak sunulabilmekte böylece asıl soundtrack değil pop şarkıcısının albümü ön plana çıkartılabilmektedir. Bu durum filmin ve soundtrackın pazarlanmasını kolaylaştırmakta uygulanan bir taktik halini alabilmektedir. 1989 yılında Prince’le “Batman”, Madonna’nın hem oynadığı hem şarkısını söylediği 1990 yapımı “Dick Tracy” bu tip yapıların içinde yer alan örneklerdendir. Ayrıca bazen Soundtracklarda Film için yazılmış, fakat kullanılmamış (filmin içinde yer almamış) tracklar de bulunmaktadır.

Easy Rider filminde olduğu gibi pop ve rock tarzında sahneye ve konuya uygun şarkılar seçerek film müziği oluşturma durumu 90’larda da oldukça sık rastlanan bir soundtrack yapılanışı olmuştur. İlginç olan kullanılan müziklerin filmle birlikte yeniden popüler olmasıdır. 1994 yılında Forrest Gump filminde 57 parça müzik kullanılmıştır. Bunların 44 tanesi 60’ların, 70’lerin hatta 50’lerin parçaları kullanılmış 31 track’dan oluşan 2 CD piyasaya sürülmüştür. Bu albüm beş hafta içinde ikinci sıraya yükselerek dokuz milyon adet satarak 94 hafta listelerde yerini korumuştur. Aslında bu endüstriyel bir yaklaşımdır. 1991 yılında “Robin Hood” filminde kompozitör Michael Kamen, tarzını popüler tutarak orkestral film müziği ve single’ı bir arada yayınlatmayı sağlamıştır. Filmin şarkısı “Everything I Do, I Do It For You” Rock şarkıcısı Bryan Adams tarafından söylenmiştir. Bu şarkı aynı zamanda Kamen’ın filmin orijinal soundtrackının aşk temasıdır. Ayrıca ve single listelerde 1 numaraya otururken, orkestral soundtrack beşinci sıraya yükselir ve platin statüsü kazanır.

Filmin ve aynı zamanda müziğin promosyonunu yapmak için MTV ya da başka kanallar film gösterime girmeden müzik 6-8 hafta önceden duyurulmakta ve film parçaları gösterilmektedir. Bu günümüzde aynı zamanda internete taşınmıştır.

Kayıt tekniğinde önemli aşama olan dijital kayıt tekniğinin sinemaya uyarlanması müziklerin artık teknik olarak daha kaliteli bir şekilde sinema salonlarında verilebilmesini sağlamıştır. Disco, Heavy Metal, Rap türlerine ait müzikler günümüzde halen kullanılmakta ancak bunlar için tam bir kullanım kalıbı bulunmadığı düşünülmektedir.

Page 19: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 93

Filmlere özel şarkı bestelenmesi durumu yine günümüzde de süre gelen bir durumdur. new age türü müzikler yapısal olarak film müziklerine benzer nitelikler taşıdığından film müziği olarak kullanılmasına çalışılmaktadır ancak; bunları da eleştirmenler kayda değer bulmayabilmektedir. Ayrıca elektronik müzik aletlerinin MIDI teknolojisinin gelişmesi, tek kişilik film müziği besteci kuşağı oluşturmuştur. Vangelis bunlardan biridir. Günümüzde bu tek-kişilik orkestralarla müzik yapma eğilimi sıklıkla görülen bir durumdur (Burlingame,2000; Konuralp,1999).

Filmde müzik kullanımında daima izleyiciyi çekme, dikkatini tutma, bir şekilde etkileme aranmıştır. Bu arayış film yapım sanatında profesyonelleşmenin artmasıyla ve profesyonelleşmenin yeni teknik araçlarla desteklenmesiyle piyano ile eşliğin ötesine gitmiş ve oldukça titiz seçme ve kullanım planıyla müzik (ve ses) filme eklenmiştir. Örneğin daha 1920’lerde The Big Parade filminde (1925) yönetmen çekim sırasında asker aktörlerin yürüyüşünde tempo için bass davul kullandı ve gösteri sırasında bu sahneye gelindiğinde piyano sustu ve bass davulun vuruşlarıyla suspense uyandırıcı bir yürüyüş sunuldu (Isenberg, 1980: 25, 26). Diğer filmlerde olduğu gibi Public Enemy (1927) ile Başlayan ve Godfather ve Bonny and Clyd’a kadar uzanan gangaster filmlerinde müzik ve ses filmin sahnelerinde verilmek istenen biliş ve duyguyu yoğunlaştırmada ön plana geçmiş ve filmi taşımıştır. Public Enemy filminde silah sesleri, diyalogun kullanılışı ve geri plan müziği film plotunun önemli öğeleri olarak düşünülmüş ve kullanılmıştır. Örneğin bir sahnede Tom’un kız arkadaşı Gwen ile olan ilişkisindeki memnuniyet fonda çalınan ”I Surrender Dear” müziğiyle anlatılmıştır (Jowet, 1980:65).

Bu bölümdeki gelişmelerin ortaya koyduğu bir diğer gerçek de film müziklerinin filme bağlı, filmi destekleyen öğe içinde kalmamasıdır. Meşhur komposerların ve film için yazılan müziklerin bu işlevine kısa zamanda yeni bir öğe eklenmiştir: Film müzikleri hem filmin promosyonu için kullanılmaya başlanmış hem de filmden koparak kendi başlarına müzik alanında önde gelen meşhur müzik parçaları olmuştur. Bu değişim daha 1920’lerin ortalarında “hit” olan film müzikleriyle başlamıştır. Bu yönelim hem filme hem de filmde

Page 20: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 94

kullanılan müziğe büyük paralar kazandırdığı için hızla gelişmiş ve günümüzde yetişmiş ve olgun “soundtrack” olgusuna erişmiştir. Dolayısıyla film yapımcılarının bazıları o sırada meşhur olan (hit) şarkıları ve hatta şarkıcıları filmlerine dahil etme yoluna gitmişlerdir. Diğer bazıları da o film için özel müzik yazdırmış, bu müziğin hem filmin promosyonu olarak hem de müzik endüstrisinde emtia olarak kullanmıştır. Bu müziklerden bazıları filmden daha çok meşhur olmuş ve daha çok para getirmiştir. Daha önceki sayfalarda verilen örneklere birkaç daha ekleyelim: Mission to Moskow (1943”) filmi 1942’de jukebox hit’i olan “Meadowlands” adlı Rus folk şarkısını kullanmıştır.

Bertolt Brech’in belirttiği gibi eğer sanat hayatı yansıtıyorsa, özel aynalarla yansıtıyordur. Sinema ve film müzikleri de hayatı özel aynalardan yansıtan sanattır. Filmler ve müzikler kesinlikle belli yer ve zamandaki ideoloji ve politikanın dışında değildir, isteseler de olamazlar. Sinema (ve müzik) var olan ideolojileri yansıtır, canlandırır, vücutlandırır, açıklar ve sembolleştirirler. Bunu da bilinçli veya bilinçsiz olarak beli bir zaman ve yerdeki mitleri, fikirleri, ideolojik düşünceleri ve imajları film içeriğinden ve film tekniğinden geçerek yeniden üretirler. Bu tür doğrudan yansıtma yanında, bu yeniden üretme filmin kendi üretimiyle yapılır: Film kendi ideolojisini ve kendine özgü bir şekilde gerçeğin ifadesini sunar. Bunu yaparken de belli bir ideolojiyi destekler veya kötüler. 1920’lerin propaganda atmosferi, 1930’ların ekonomik sıkıntılar ve nazizmin/faşizmin yükselişi koşulları, İkinci Dünya Savaşı ve sonrası, 1960 ve 1970’lerin bağımsızlık ve özgürlük arayışları ve başkaldırıları, 1980’lerin ve sonrasının özel teşebbüs sisteminin 12-13 yaşında dondurduğu bilinçleri taşıyan kitlelerin ardından koşturulduğu “tüketiyorum o halde varım” durumu daima kendini yansıtan ve destekleyen film ve müzikler yaratma yoluna gitmiştir. Bu değişen egemenlik atmosferleri 1920’nin Almanyasında Caligari’den aynı yılların The Big Parade ve The Scar of Shame gibi Amerikan filmleri, 1930’ların ve sonrasının bu kitapta da adı geçen filmleri ve müzikleri zamanlarının koşullarıyla yakından ilişkilidir. Bu filmlerin bazıları zamanındaki krizlerin (örneğin 1930’ların ve savaşların) duygusal ve diğer psikolojik etkilerini ve acılarını anlamlandırırken, önemli bir kısmı da (şarkılı filmler, müzikal filmler,

Page 21: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 95

komediler) kaçışçı avenüler sunmuş ve insanları gerçek koşulları üzerinde düşünmeden belli bir süre de olsa alıkoymuş ve yönlendirmiştir. Filmlerin çoğu “mutlu sonla” biterken aynı zamanda kaçış çabasının başka kaçışlarla desteklenmesini de getirmiş, kapitalizmi, şovenizmi, ırkçılığı, seksizmi, pazar ideolojisinin bütün öğelerini yüceltmiştir. Daha kötüsü “anti-establishment” olarak nitelenen düzene karşı filmlerin önemli bir kısmı gene pazar ideolojisinin özgürlük, bireycilik, fırsat eşitliği, devletin baskıcı kontrolünün kötülüğü gibi temel düşünsel yanını desteklemişlerdir. Dolayısıyla Robert Sklar’ın “Movie made America” kitabında ve benzeri sunumlarda Hollywood’un egemenliğindeki film endüstrisinin anti-establishment karakteri aslında “özgürlükçü liberal” görüşün ötesine çok az gider. Film ve müzik endüstrileri ta baştan beri artan bir şekilde biliş ve bilinç yönetimini kullanarak mal ve ideolojilerini satma yarısında maksimum başarıyı aramışlardır. Bu arayışta yapılan filmlerde toplumsal yapısal sorunlar ele alındığında ve işlendiğinde mikro seviyeye (kötü bireye, kötü firmaya, kötü yöneticiye, tekele, yabancılara, gangsterlere, beceriksiz bürokrasiye) indirgenerek toplumsal yapının örgütlenişi ve iş yapış biçimi aklanmıştır. Toplumsal sorunlar ele alınmak istenmediğinde insanların duygusallığına ve eğlenme gereksinimlerine eğilerek komedi vb filmler ve romantik müzikler pazarı doldurmuştur. Bu romantiklik ve duygusallık savaş sırasında milliyetçiliği destekleyen bir karakterle işlenirken, örneğin 1960’ların öğrenci ayaklanmaları sırasında uyuşturucu madde, sigara, içki, kişisel aşk duygusallığını işlemiştir. O zamanların hisseden insanının bu yönde sürüklemek de kolay olmuştur. Günümüzün hissedişine gelindiğinde, o zamanların romantik duyarlılığıyla pek ileri gidilemez. Onun yerine “post-modern” durumun düşünmeden ve analizden geçmeyen paketlenmiş “kullan ve at” mantığının ve bu mantığı destekleyen “özü tanımlayan görüntünün” egemenliğiyle gelen ve bu egemenliği destekleyen filmler ve müzikler vardır. “Yüzüklerin Efendisi” gibi filmlerin ve onların soundtracklarının yarattığı ve desteklediği mitlerin bilincini taşıyan insanın zeka yaşını düşünün. Daha kötüsü belli bir zeka yaşında dondurulmuş bilinci taşıyan insanların günlük yaşam ve ilişkilerinde ilgi duydukları ve

Page 22: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 96

duymadıkları, değer verdikleri ve vermedikleri şeyleri düşünün. İnsanlık için dehşet verici ve kapitalist pazar için mutluluktan uçurucu bir sonuçla karşılaşırsınız. En iyi biçimiyle Che Guevera bir sloganla ve sembol yoluyla direniş duyarlılığıyla kullanılan (satın alınan) bir şapka ve bir t-shirt olur. Şarkısında “bir elimde ayna, şair beni kıskanır” diye, gerçeği ve şairi anlamaktan yoksun geri zekalılaştırılmışlığın ifadesi, kısa bir süre sonra onun yerini alan bir benzeriyle, dillerde destan olur. Elindeki aynayla çeşitli endüstrilerin maymunu olmuş insandan ancak aynaya bakıp aptalca bir söz ve gülümseme beklenir. Bu söz ve gülümseme hem onun mutluluğu hem de maymunlaştıran endüstrilerin çıkarı için yeterlidir. Özlüce sinema ve müzik var olan dünyaların var olan koşullarının bütünleşik bir parçasıdır. Bu parça kendinin varlığını yeniden üretmek zorundadır ve bunu yaparken hem kendini hem kendini yaratan egemen koşulları hem de istemden çeşitli biçimlerdeki mücadeleleri de yeniden üretirler.

Filmdeki ve müziklerdeki karakterler sadece sosyal rollerin ve sosyal tutumların, beklentilerin, umutların, umutsuzlukların, başarıların ve engellenmişliklerin prototipleridir. Her film ve müzik belli normlar (sosyal kaideler, kurallar, etik, anlayış) taşır ve aynı zamanda bu normlara hitap eder. Bu normlara göre bazı davranışlar ve düşünceler tasvip edilen ve uygun olandır. Bazıları da değil. Bazı etkinlikler ve eylemler alkışlanırken bazıları kötülenir. Bazı karakterler kahraman ve iyi, bazıları da korkak ve kötü olarak tasvir edilir. Sinema filmi dili olan ve filmle kullanılan bir üründür; Bu ürünle bu ürünü oluşturanlar hem kendileriyle hem de bu ürünü saldıkları dünya ile iletişimde bulunurlar. İnsanları tek bir kefeye koyarak ifade edersek, filmle dünya/insan kendisiyle iletişir. Bu iletişimde inançlar, tutumlar, ideolojiler, değerler, korkular, mitler, varsayımlar, kültürel ve siyasal beklentiler, materyal ve psikolojik başarı ve engellenmişlikler vardır. Fakat bütün bunlar çoğunlukla bütün bunları yaratan yapının kendini meşrulaştırması biçiminde işlenir filmde ve müziğinde. Eleştirel olanların çoğunda düzeltilmesi gereken sorunların olduğu, bu sorunların çoğunun sistemle değil sistem içindeki kötü insanlar nedeniyle olduğu, dolayısıyla var olanın gene de en iyisi olduğu işlenir. Bunu işlerken eğer alternatiflerle bu görüş desteklenecekse, alternatifiler

Page 23: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 97

kötülenecek bir şekilde kurgulanır ve yansıtılır. Bu yansıtmalar sosyal ve gerçek koşullarda yaşayan gerçek insan ile doğrudan ilgilenmeyen günümüzdeki egemen filmlerde (Matrix, Yüzüklerin Efendisi vb) gizli olarak yansıtır. Bu filmlerde kapitalist sistemin kaygıları mitleştirilen öykülemeler içinde sunulur ve sonunda “serbest pazar ideolojisinin planlanmış düşünseli desteklenir. Bu tür son filmler doğaüstü süper güç gösterisiyle donatılan öyküleme yanında yoğun bir şekilde takı, giyim ve moda endüstrilerinin promosyonunu yapılmaktadır. Bonny and Clyde (1967) filmi yaygın bir şekilde ün kazandıktan sonra, o zaman moda olan mini yerine filmdeki maksi moda olmaya başlamıştır. O zaman bu filmi yapanlar böyle bir amaçla hareket etmemişler ve böyle bir amacı planlamamışlardı. Fakat endüstriyel yöndeşmenin (convergence) egemen olduğu ve sayısız yan ürünlerin çıkartıldığı uluslararası pazarda, bu bilinçli ve kasıtlı olarak yapılmaktadır. Filmlerde, filmlerin afişlerinde ve kliplerde takılar ve giysilerin promosyonu yapılmaktadır. Bu promosyonlar aynı zamanda özün görüntüden geçerek tanımlandığı bir tüketim, gösteri ve teşhir kültürünün ve bu kültürün ürünlerini üreten endüstrilerin egemenliğini destekler ve perçinler. Kapitalist sistemin kaygı ve korkularını yansıtan türdeki filmlerin önemli bir kısmı da uzay ve gelecekle ilgili filmler olmuştur. Bu filmlerde de değişim görüntüde (giymede, makyajda, yemede, içmede) ve teknolojik taşıma ve kullanım araçlarında olmaktadır. Bu filmlerde kapitalist sınıfın günümüzdeki mülkiyet ilişkileriyle ve mülkiyetin korunmasıyla ilgili korku ve kabusları geleceğe taşınmaktadır. Bu taşıma gelecekte mülkiyet düzenini ve ilişkilerini gene gelecekteki “kötülerin” veya “yabancıların” ihlali kurgusuyla başlar ve sonunda evrensel mülkiyet düzeni tekrar kurularak normale dönülür; kapitalist sınıf rahatlar ve derin bir iç çekerek yatağına uzanır. Filmsel anlatılarda ele alınan gerginlik, şiddet, vahşet, korku, dehşet, kıskaca alınma, tehlike içinde zamanın gittikçe azalması, insanın kanını donduran bekleyiş, her an bir şeyler olacağı hissi ve korkusu, sakinlik, durgunluk, rahatlama ve benzerleri ustalıkla yapılan görüntü çekimi, ışık, ses ve müzikle doruğuna çıkartılarak izleyicilerin soluklarını keserek izlemesini, canhıraş feryatla koltuklarından fırlamasını, üzülmesini, sevinmesini, kısaca bir

Page 24: FİLM MÜZİĞİirfanerdogan.com/sinema/sinemadases.pdf · filmi “Don Juan”a William Act’in hazırladığı vitofonla senkronize edilen müzik ve ses efektleridir.8 Film şirketleri

Film müziği: tarihsel Gelişim 98

gerçek şey oluyormuş gibi ona katılmasını sağlar. Hayatlarında ve günlük yaşamlarında çok az şey ve hatta hiç bir şey olmayan veya olmadığı düşüncesi ve duygusu verilen kitleler için “bir şeylerin olduğu” duygusu kadar güzel ne olabilir ki? Artan işsizlik, yoksulluk, engellenme ve hoşnutsuzluk gibi bireyselleşmiş sosyal gerçekler ve toplumsal gerginliklerin çözümü ancak bu koşulları yaratan örgütlü gerçekleri değiştirmekle mümkündür. Bunun ilk sonucu Hollywood’da film ve müzik denen ürünün üretimiyle zengin olanlar ve yoksullaştırılanlar arasındaki uçurumu kapatacak bölüşümün yeniden düzenlenmesini filmde işlemek gerekir ki, bu da düşünülemez; yoksun bırakmanın normal olduğu yerde yoksun bırakmama normal değildir: Çalışsınlar zengin olsunlar. Bu normal olmayan normalin ilk ve son sözüdür. Dolayısıyla kendini yücelten dalı kesme gibi anormal bir düşüncenin akıldan geçmediği Hollywood filmlerinde ve müzik endüstrisinin müziklerinde düzene uymayı en geçerli strateji olarak işlerler. Daha kötüsü artan sorunlar ve güvensizlik film ve müzikte bireyin diğer bireylerle ve doğayla olan ilişkisi üzerine yansıtılır: Düşman ve sorumlu olanlar şunu yapma, bunu da yapma” diyen anne ve babalar ve çevredeki insanlar olur. Özellikle metal ve benzeri müziklerde işlenenleri düşünün. Sığınak olarak da elbette kurtarıcı rolündeki endüstri gelir “bağımsız ve özgürlük veren sattığı küpesiyle, diğer takılarıyla, giysisiyle, fastfood’uyla, kozmetiğiyle, kolasıyla, çikolatasıyla, Karum’uyla, Armada’sıyla, Migros’uyla, eğlencesiyle, eğlence yerleriyle ve elbette televizyonu, sineması ve müziğiyle. Böylece gerçeği deneyimleyen insanın gerçekle olan sorunları ve sorunların çözümleri yönetimsel endüstriyel araçlarla (siyasal seçim süreçleri ve resmi eğitim dahil) aracılanarak hem gerçek hem insan hem sorunlar hem de çözümler yeniden inşa edilip yaşanan gerçekler üzerine yeni bir planlanmış insan gerçeği çökertilir.