felsefe Ünite 07

Upload: aofsosyoloji

Post on 07-Apr-2018

236 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    1/24

    Etik

    JI hlals, deJerler glillllii' y(l ,Wl ntimrrd a J'(/jnji elllJlmiz [~vlem lie danra msl artnnrt

    doJntdl1ll etlriier. Kendimirin lie haslsalarmin eJ'lcmlenm ablaln hOJ'Ulklnyll1 de-

    Jerlel ldiri riz FeY(l rgi /(lnz. Telsnolojil: ge/i;.-me/er tie S('sJ'dl [nlJ'rlhll A>rlF1Ju1"'ll'll1,,l1ll

    J 'dJnSl glill Ii muzde J 'elli (lhf(ll'i}_ir(lhlemler ortaya ~-lhIFln\'hF_

    AJJJllflllJ"IJJJIZ

    Bu IimleCi 'i III mamla dtlsla n sonra. eJer lsnramr IJe temel etil: lsuraml ar ~-er~-el.'esillde 11('FlJU11'ij"ehJi d(ll'll1J'l1-

    hilecel/. Meta-etil: lsuramlar IJeii?:gllrhd' S(lFlIrI II ~-er,-el:csillde IJWlrl-ehJi d(ll'klJ -ahilec el:.. ~161t!l1ml1h ehJill he/Ii h(l,,-h srrrurd artrtt hetirleyehilecelssini.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    2/24

    142 Felsefe

    Ornek Olay

    Onder ue Oguzban'm rocukluk dtmemine dayanan rokyakm ue samimi arkadas-

    lthlar: uardi, Ogrencilik bayatlart birlikte germ~ ue rok ~eyi beraber paylasmislar-di, Bu iki arhadas, ytllar once birbirlerinin nikiib ~abidi olmaya harar uermisler-di. Nitekim, bir ytl once evlenen Onder'in nikiib ~abidi Oguzban olmustu, Bu kez

    Oguzban'm evlenme zamamydi ue tum baztrlzklaryapzlm1tz. Ancak, dugun salo-nuna gitmek iizere kendi arabastyla yola rzkan Onder bemen onunden giden

    aracm y~h bir bayana carparak uzakla~tzgzm gordu. Bir an duraksayan Onder,

    bir yandan arhadasma verdigi som, bir yandan etrafta yasl bayana kendisininrarpmadzgzm goren birilerinin olmamasmdan dolayt basma gelebilecehleri, oteyandan da yarali bayana yardim ederek yapacag bUyUk iyiligi d~undu. Sonuc-ta ambulans beklemenin rok zaman kaybma yol acacagrn d~unerek arkadangelenlerin de yardrmiyla yaralsyi bastaneye goturdu. Neyse ki, bayanrn durumu

    ciddi degildi, ama tum bu ugra~lar sonucu areadasirnn nikiib saati de germi~ti.Sonucta Onder somnu tutmamtst: ama bir cesaret ornegi gostererek bir insana iyi-

    lik yapmtst.

    Insanlartn ablaki eylem ue daorantslartn: degeriendirirleen birbirinden jarkholrutleri temel alarakjarkh sonuclara oarabiliriz. Bazi durumlarda eylemde bu-

    ltcnarnn iyi niyetine, baai durumlarda yaptlan eylemin sonucuna, bazen eylemin

    erdemli bir daurams olup olmadzgma ueya onu gercelelestirenin karakterine, ba-zen de icinde bulundugu duruma ueya ozgur olup olmadzgma baleartz:

    Anabtar Kavramlar

    Normatif Etik Meta-Etile Uygulamalt Etik

    OdevEtigi

    Yararcz Etik

    Erdem Etigi Feminist Etik

    Karahter Erdemler

    iflndekller

    GIRl$ NORMATIF ETlK

    Deger Kurami

    Etik Kuramlar META-ETlK

    Meta-Etik Kuramlar

    Ozgurluk ue Belirlenimcilik UYGULAMALIETlK

    Kicrta] Sava~ Ablaln

    Otanaai

    Sur ue Ceza

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    3/24

    U n ite 7 - E tik 143

    GiRi$'Ahlak' ve 'etik' kavramlan Turkcede cogunlukla e~ anlamli olarak kullaruhr, Bir

    davramsi degerlendirirken onun ahlaki veya etik olup olmadigmdan SOZederiz.

    Etik veya ahlaki ilkelerden, degerlerden, kurallardan, eylemlerden ve davrarnslar-

    dan soz ederken kastettigimiz anlam ortaktrr. Ancak, 'etik' sozcugu felsefenin bir

    dah olan "Ahlak Felsefesi" anlarrunda da kullaruhr, Bu anlamda etik ile ahlak ara-

    smda anlam farkhhgi soz konusudur. "Ahlak", belli bir donernde, belli insan top-luluklannca benimsenmis, insanlarm davrarnslanna yol gosteren temel degerleri

    veya kurallar kurnesini ifade eder. Felsefenin bir dah olan "etik" veya "ahlak felse-

    fesi" ise ahlak olgusunu kuramsal, kavramsal, mantiksal ve epistemik (bilgisel) te-

    mellerde ele ahp inceler.

    Toplumsal ve evrensel ahlaki degerleri cocukluk donerninden baslayarak aile

    icinde, okulda, yakm ve uzak cevremizdeki iliskilerde ve iletisim araclan yardimry-la ogrenir ve icsellestiririz. lcinde yasadigmnz toplumun ahlaki kurallan bizirn ne-

    yi yapmamiz, neyi yapmamamiz gerektigini emrederler. Bircok durumda bu kural-

    Ian sorgulama geregi duyrnayiz ve ne yapmamiz gerektigi aciktir. Ancak, ahlak du-~uncesi karrnasik, derin ve ~ok farkh boyutlara sahip zihinsel etkinlik alarudir. Kar-

    ~ua~tlglIDlzahlaki olaylar, durumlar, ikilemler, causrnalar, sosyal ve teknolojik ge-

    Iismeler ahlaki dusuncemizi harekete gecirir. Iste bir ahlak gOrU~unu savunmaya,

    temellendirmeye, hakh ~lkarmaya veya elestirrneye basladigumz an, "ahlak felse-

    fesi" ya da "etik" in alaruna girrnis oluruz. Etik ile ilgilenmek, ahlaki degerlendir-

    melerimizin daha nesnel, dogru, ~ok yonlu ve tarafsiz olmasina katki saglar.

    Gunurmizde, etigin incelerne alamna giren konular u~ ana bashk altmda ince-

    lenmektedir. Bunlar; normatif etik, meta-etik ve uygulamah etiktir.

    NORMATiF ETiKNormatif etik, "Ne tur eylemler dogru veya yanhsur?'', "Nasil eylemde bulunmah?","Ahlaki bakundan nasil yasamahr", "Nastl bir insan olmah?" sorunlanyla ilgilenir.

    "Bir ya~aml iyi ya~am yapan nedir?", "Insan icin ne uir erdemlilikler vardir?", "Bir-birimize ve kendimize karst ne tur odevlerirniz vardrr?", "Dogru eylem nedir?" Bu

    sorular, normatif etigin ele aldigi temel sorulardir, Normatif etik, kisinin ahlaki ba-

    kundan ne yapmasl, nasil bir kisi olmasi gerektigi gibi sorulan veya konulan aras-

    tirarak en temel ilkeleri ve kurallan ifade etmeye ve savunmaya cahsir.

    Deger KuramlAhlakm konusu degerlerdir. Bu degerlerin basmda iyi ve kotu kavramlan gelir.

    Eger bazi seylere belli degerler vermeseydik neyin iyi, neyin koni olduguna iliskinyargilanrmz da olamayacakti. Bunun yam sira, ahlaki bakirndan dogru veya yanh-

    ~m olabilmesi icin neyin iyi, neyin kotu oldugunun bilinmesi gerekir. Ahlaki de-gerleri ahlaki olmayan degerlerden aymnak gerekir. Ahlaki olarak iyi veya kotuolan seyler, bireyler, birey gruplan, karakter ozellikleri, egilimler, duygular, motiv-

    ler ve niyetlerdir. Kisaca, kisiler ve kisilik ozellikleridir. Dogru veya yanhs olan ise

    eylemler veya davraruslardir.Holanma Olarak Deger: Eger bir seyden hoslarursak veya onu baska bir se-

    ye yeglersek ona deger veririz. Hoslanmakla deger arasmda bir iliskinin oldugu

    aciktir. Bu nedenle bazi felsefeciler degerin bir seyden hoslanmaktan kaynaklan-

    digmi savunmuslardir, Ornegin, Spinoza (1632-1677)'ya gore, "Biz bir ~eyi iyi 01-

    dugu icin arzu etmeyiz, 0 arzu ettigirniz icin iyidir". Boyle bir dusunce dogal ola-

    'N o rm a tif ' k el i m e s l, 'n orm 'k elim e sin de n g elir . N o rm ,y argr la rn a v ed e g e rl e n d i r m e le ri nk en d is i n e g iire y a p i! d l g liii ~ i it; u yu l m a S l g ere kl i o la nkuraldir.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    4/24

    1 4 4 Felsefe

    Hedon ist e tig e g ore"mu ti u l uk " ,h a z ,z ev k v en e s e de n i b a re tti r.Herkeske n d i n e haz v e z ev k v er en

    ~ ey l er i y a pm a ll dtr.A ris tip po s ile E p ik Gr ilk~ agmo n em I i h a zc rl a nn d a n d lr.E pikG r, m a ne vi v eruhsalz ev kl e ri, b ed e n se l ha z vez e vk le rd en G s tGn t utmustur,

    Hedonist etik 1 9 .yGzyi !da"beneiIIi ge d ay a n a nh edo n iz m" o la r ak a n ar~ i s tdG ~GnG r M a x S tir n e rta ra f rn d a n d ab e nim s e nm i~ tir . S tir ne r~ oy le de r: " Ev et , dG n yaYI v einsan Ian kuIIa r uyo ru rn .DGnya yla ili~ kim , o n untadiru ~ Ik ar ma kta n v eb oy le G e o nu k en di z ev ki mi~ in k ul la nma kt an ib a re tt ir ."

    K an t e tig i, b ir e yle min a hla kid eg er i n i i ~ e ri g i n d e d eg ilda ya n dl g l b i ~ im d e y a dak ur ald a g o rdGgG i~ inb i ~i m s el (fo rm a lis t) e ti k

    o la ra k da a dla ndm h r. A hla kia ~ 1d a n d o g ru0 1an pek ~okfarkh eyl em elsa da b ue yl em le rin h e ps in in ilk es iy an i b i~ im iajrudrr.

    rak ahlaki gorecilige goturur. Yemek, a~ bir insan icin iyi bir seyken, tok bir insan

    icin iyi olmayacaknr. Dahasi, insan degerli olmayan bir seyden de hoslanabilir.

    Ar"fsal Degeri Olan: BaZIseyler, hoslarnlrms veya yeglenilmis olmaktan ba-

    glffiSIZolarak, bir amaca hizmet etrnis olmasi bakimmdan degerlidirler. BaZI seyler

    insarun saghgl icin, bazilan da rahat bir ortam icin degerlidirler. Belli seyler diger

    bazi seylerin elde edilmesinde aractirlar. Ornegin, paramn iyi veya degerli bir ~eyolmasi onunla satin alabilecegimiz seylerden kaynaklanmaktadrr.

    Kendinde Degeri Olan: Deger kurarru icin temellendirilmesi gu~, ama aym

    zamanda da onemli bir konu, "Kendinde degerli olan seyler var rmdir, yok mu-dur?" sorusudur. BaZIfelsefeciler herhangi bir arnactan bagimsiz, kendinde deger-li olan seylerin var oldugunu savunurlar. Aristoteles'e gore mutluluk, Hedonistlere

    (hazcilara) gore ise haz boyle bir degere sahiptir. Burada yamtlanmasr gerekenonernli bir soru, "Kendinde degere sahip olan bir ~eykendi basma dunyada var 01-

    madigmda ve bir sonuc dogurrnadigmda boyle bir degere sahip olabilir mi?" soru-

    sudur. Ornegin, 20. yuzyilm onernli dusunurlerinden Iohn Dewey'e gore boyle birseyin olmasi imkansrzdir.

    Etik KuramlarBir ahlaki eylemin degerini belirlemede bazi felsefeciler onun sonucuna bakarken

    diger bazilan da onun kendinde iyi olup olmarnasiru goz ominde bulundururlar.Ornegin yararcihk, bir ahlaki eylemi onun ortaya cikardig; sonuca gore degerlen-

    dirir. Eger bir eylem alternatiflerinden daha fazla mutluluk getiriyorsa iyidir. Felse-

    fe tarihinde Jeremy Bentham ve John Stuart Mill bu gorii:~u temsil ederler. Odev

    etigini temele alan Immanuel Kant ise deontolojik gorii:~u temsil eder. Deontoloji

    Yunanca 6devanlamma gelen deon kelimesinden gelmektedir. Buna gore bir ah-

    laki eylem odev duygusuyla yerine getirilmelidir. Bu iki ahlak geleneginin ortak

    ozelligi ahlaki bakundan dogru veya yanhs olam belirlerken eylemlere bakmalan-

    dir. Oysa, bir baska ahlak gelenegi olan erdem etigi ise eylemde bulunanm kisilik

    ozelliklerine, yani karakterine bakar. Bu u~ ahlak geleneginin dismda son yirmi yilicinde gelisme gosteren feminist etik ise ahlak alamnda somut iliskilerin, sorumlu-

    lugun ve duygulann onemine dikkat ceker.

    Odev EtiliBu kuram en sistematik bicimiyle Kant tarafmdan savunulmus ve ternellendirilmis-

    tiro Kant 'a gore bir eylemin degerlendirilmesinde eylemin sonucu degil, eylemin

    ahlak kurammm ongordiigu bicirnsel yaplya uyup uymadigi onemlidir, Bu bicim-sel yapmm merkezinde odev duygusu, iyi istenc (irade), evrensellik ve erkinlik

    (otonomi) kavramlan yer ahr. Bir baska deyisle eylemin bir mutluluk veya mutsuz-

    luk yaratmis olmasi temel kaygi degildir. Kant 'a gore boyle bir ahlak yasasl dene-yimden ortaya ~lkaruabilecek bir yasa degildir. Bu yasa insan dusuncesinin doga-

    sinda a priori olarak vardir. Demek ki Kant ahlak felsefesinde akilcihgi (usculugu)temsil eder.

    Ahlak felsefesinde Kant'm temel amaci iyinin ve kotunun, dogrunun ve yanh-

    ~m anlammi, ne oldugunu belirlemektir. Bu nedenle Kant'm ahlak felsefesi, "Neyapmalryizi" sorusu etrafmda yogunlasir. "Ne yapmahyrzr" sorusunu yamtlayabil-memiz icin her seyden once uymamiz gereken maksimleri veya eylemimiz icin ge-reken temel ilkeleri ortaya ~lkarmamlz gerekir. Kant 'rnaksirn' sozcii:gunu eylemin

    6znel ilkesi yani niyet anlammda kullamr. Dunyada en mutlak iyi, odev bilinciyle

    ve ahlak yasasma olan saygryla ortaya cikan insan 'istenci'dir. Bir ahlaki eylem

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    5/24

    U n ite 7 - E tik 145

    duygudan, olasi bir pkardan veya egilimden dolayi degil, "iyi niyetle", sirf odev-den dolayi, yani, ahlak yasasma olan saygidan dolayi istenmis ve yapilmissa bu ey-

    lem dogrudur. Ne tur eylemlerin gercek ahlaki degere sahip oldugunu acrklamakicin Kant'n bakkal orneginden hareketle ortaya koydugu ~u u~ eylem arasmdaki

    aynm uzerinde durahrn:

    a) Odeve Ay.ktrlOlan Eylemler: Ornegin bir bakkalm musterilerine farkli fi-yat uygulamasi, odeue aylnr: bir davramsnr.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    6/24

    14 6 Felsefe

    yecegimiz bir yalan baskalanna zarar vermeden bir evliligi kurtaracaksa, Kanteretik ne yapmamiz gerektigine iliskin bir ~ey soylernez.

    Yararci EtikYararcihk (faydacihk) Ingiliz felsefecileri Jeremy Bentham (1806-1873) ve JohnStuart Mill (1806-1873) tarafmdan gelistirilen bir ahlak kurarrudir. Yararci etik ku-

    rammm en temel kavrami, admdan da anlasilacagr gibi, yarar dusuncesidir: Egerbir eylem yararhysa dogrudur.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    7/24

    Unite 7 - E tik 1 4 7

    haz ile mutluluk arasmda aynm yapugmr "Felsefe nedir?" unitesinden de arurnsa-yacaksimz. Mill, felsefe yaparak ya~ayan bir insanm, hie dusunmeden ve sorgula-

    madan ya~ayan bir insamn yasadigi tum hazlan bildigini ve istedigi takdirde bu

    hazlarm hepsini yasayabilecegini ancak tersinin gecerli olmadigirn soyluyordu. Bu

    nedenle de felsefi bir hayatm, yalm bir bedensel zevk hayatmdan ustun oldugunu

    savunuyordu.

    Yararcihga gore eylem mutluluk veya haz getirmelidir, peki ama bu kimin mut-lulugu veya hazzi olacaktrr? Bir eylemin bircok kisiye olumlu veya olumsuz etkisiolabilir. Eger sadece eylemde bulunanm mutlulugunu dikkate alryorsak bu durum-da soz konusu kuram ahlaki bencillige (egoizm) yol acacaknr. Bir baska secenek

    olarak, eylemde bulunan kisinin ailesi, arkadaslan, sosyal simfi veya ulusu dikka-

    te almabilir, Boyle bir durumda da soz konusu etik kuram aynmczhga yol a~ml~

    olur. Peki, eylemde bulunan kisinin dismdaki herkesin rnutlulugunu dikkate al-

    mak olabilir mi? Boyle bir 6l~t de salt ahlaki ozgecilige (alturizrn) yol acar. Ken-

    di varhgirn hice sayan, hep baskalanm dusunen bir ahlaki tutum icinde olmak sag-duyunun kolay kolay kabul edebilecegi bir durum degildir.

    lste bunin bu nedenlerden dolayi yararcihk, bir eylemin sonucunu ondan etki-

    lenen herkesin mutlulugu veya hazzma gore degerlendiren bir 6l~utu esas ahr.

    Mill, yararcihgi "Buyuk mutluluk ilkesi" ile aciklar. Bu ilkeye gore bir eylem mum-kun olan en fazla sayida insana en fazla mutluluk getirmelidir. Bunu yaparken de

    bunin insanlan esit degerde kabul eder. Demek ki, yararcihk bir eylemin sonucu-nun kimleri olumlu veya olumsuz olarak etkileyecegi konusunda yansiz, tarafsiz-

    dir, Bir ~ocuk veya bir yetiskin, zengin veya yoksul aym degere sahiptir. Bent-

    ham'm deyimiyle, "Her bir birey tek kisi sayilmah, hie kimse birden fazla sayilrna-malt". Bu yonuyle yararcihk, bireyler arasmda yansiz ve tarafsiz bir tutum gosterir.

    C;;;agda~ahlak felsefesinde yararcihga karst kokhi elestiriler yapilmaktadir. Yu-

    kanda gordugumuz gibi yararcihk herhangi bir eylemin ortaya ~tkardlgl yarann

    hesap edilmesinde bireyler arasmda hicbir ayrtm yapmaz. Yararcihgm bu ozelligibir yomryle olumludur, bir yonuyle ise onernli bir eksikliktir. C;;;unkii:,ir eyleminsonucundan tek tek insanlarm nasil etkilendigini hesaba katmadan herkesi aym

    saymak adaletin kendisiyle celisir. Bazen bu durum, ~ogunlugun veya genel top-lumsal yarar ugruna bazi bireylerin haklannm ~ignenmesine yol acabilir. "Siyaset

    felsefesi" tinitesinde gorecegimiz gibi, yirminci yuzyihn onernli dusunurlerindenJohn Rawls'un yararcihga elestirisi bu noktayi temel ahr. Yararcihga karst getirilenbir baska elestiri, bir eylemin ortaya cikardigr sonuclan hesap etmenin oldukcagu~ olmasidir.

    Kan 4 1 v e y ar att l et ik a nlaNla rm l, Me v (g ore v) v e mu tlu lu k k av ram la nn da n y ola~tkarakkar~tl~ttrtn. Sizce Kan tve o rneginMill, mutluluAaul~mayt b ir g or ev o la ra kgorebtltrlermi? Bi ri nd i in it ede, " fe ls ef en inelestlrel boyutu"ndan soz ederken , Nie tzscb .e'n in , ge lenek-sel ahlak anlayt~lna r ad ika l b ir ~ekilde nastl kar~l ~tkttgtnl ve onun mu tl ul uk k av ram ln lnda bu elestlrel durusla ber ab er e le a h nma s rgerektigini soylemi~tik. ~imdi bu konudaldb il gi le ri ni zi de ha tt rl ayar ak Niet zscb .e 'n in de mut lu luAaul~mayt b ir g or ev o la ra k gor iipgormeyecegi i izerinedii~iiniin.

    Erdem EtiliKanter ve yararcl etik kuramlarm bircok felsefeci tarafmdan elestirildigini belirtrnis-tik. Bunlarm basmda Macintyre, Sandel, Taylor ve Walzer gibi toplulukcu (cema-

    atci) felsefeciler gelir. Bu dusunurlere gore liberal siyaset ve etik kuramlarmm ta-

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    8/24

    14 8 Felsefe

    mmladigr "ben" ya da "kisil ik" soyut, tarihsel ve sosyal baglardan kopuk metafizik-sel bir varhgi ifade eder. Oysa ahlak olgusu toplum icinde, belli tarihsel ve sosyal

    ortamda, belli i liskiler dogrultusunda gerceklesir. Bu dogrultuda Macintyre, etik

    kurarnlanru dogmus olduklan gelenekten koparan modernizmin gunurnuz ahlak

    tarnsmalanrn bos bir ugra~ haline donu~turdugunu ileri surer. Ona gore, gunumuz

    etik kuramlarmm kullanmakta oldugu ~ogu kavram gecmis geleneklerden almma-

    dir, Ancak, bu kavramlan icinde banndiklan gelenekten cekip cikardigmuzda, on-larm iceriklerini bosaltmis, ahlaki zorunluluklan sahip olduklan temelden uzaklas-tirrrus oluruz.

    Ikinci grup elestirmenler arasmda erdem etikcileri gelir. Buna gore, modern

    etik kuramlann bir baska sorunu, ahlaki normlarla bireyin sahip oldugu gercek

    duygular arasmda denge ve uyum saglayamamasr sonucu ortaya cikan durumdur.{:agda~ felsefecilerden Michael Stocker'm "modern etik kuramlarmm sizofrenisi"

    diye nitelendirdigi bu elestiriye gore, Kanter ve yararcl kuramlann ongordugu de-

    gerler ve ahlaki gerekcelendirme dogrultusunda bireylerin sahip olduklan duygu-lar ile ahlaki odevleri arasmda uyum ve uzlasma saglanmasi imkansizdrr. Stoc-

    ker 'm makalesinde (1998) verdigi ornegini bir ornek olay olusturacak sekilde ozet-

    leyerek elestiriyi daha iyi anlamaya cahsahm:

    Uzun suredir tedavi gormekte oldugunuz bastanede ziyaretci saatini dort gozle bek-

    liyorsunuz. Bir yaktn. dostunueun sizi ziyaret etmesine, onunla icten bir sohbete psi-

    kolojik baetmdan son derece ibtiyacinrz oar. Tam da bu strada areadasiru Banu

    iceri giriyor ue derin bir sohbete koyuluyorsunuz. Ancak, sohbet ilerledikce, Ba-

    nu 'nun sizi ziyaret etme nedeninin arkadasirue, yakmmzz veya dostunuz oldugu

    if'in degil, strf ode duygusundan dolayi oldugunu ogreniyorsunuz. Yani Banu,

    bastalanan yakm dostlart ziyaret etmek gerehir sorumluiugu: yla sizi ziyaret etmistir.

    Stocker, Kanter veya yararcl odev etigine gore hareket eden insanlarm, hastaneziyareti orneginde oldugu gibi, benzer catisma icine girdiklerini, bu kuramlarm is-tenilen ahlaki eylemi gerceklestirmede bireyin duygulanm ya gormezlikten geldi-

    gini ya da genel ahlaki kural ugruna feda ettigini ileri surer (Stocker 1998, s. 74).

    Siraladigurnz benzer elestirilerden dolayi bircok ahlak felsefecisi Aristotelescierdem etigine donmerniz gerektigini savunur. Erdem etigi, ahlaki yargtlamada ey-

    lemin sonucuna degil, bu eylemi gerceklestirene ve onun karakter ozelliklerine

    bakar. Yalmzca eylemin sonucuna bakarak bazr insanlann erdemli davrandiklan-rn; ornegin, cesur, gtivenilir veya ihmh davrarnslar gosterdiklerini soyleyebiliriz.Ancak, erdemli davrarusta bulunmakla erdemli olmak arasmda onemli bir aynm

    vardir. Erdemli olmadan da insanlar erdemli davrarnslarda bulunabilirler. Bu ne-denle, erdem ahlaki bir eylemi kendi basma degil , eylemi gerceklestirenin karak-teriyle birlikte degerlendirir. Ahlaki eylemi gerceklestirenin genel ahlaki ya~amml

    ve secimine iliskin i~ve dl~ kosullan bilmeksizin bir ahlaki eylem hakkmda dogru

    ve yeterli bir degerlendirme yapmak olanaksrzdir. Erdem etigi, eylemin 'erdemeuygunluguna' degil 'erdemli karakterden dolayi' yapihp yapilmadigma bakar. Bunedenle erdem etigi kural-temelli degil, eyleyen-temelli bir etik kurarndir.

    Erdem etiginin bir baska aymcl ozelligi duygulara iliskin takmdigi olumlu tavir-dir, Bu kuram, ahlaki yargl ve eylemlerin gerceklesmesinde duygu ve isteklere

    olumlu bir rol yukler. Kant'm aksine, erdem etigi kuramcilan his, duygu, heyecan

    ve tutku gibi psikolojik unsurlarm ahlakin temel amaci olarak gordukleri "iyi ya~a-ma(ya)" yaplcl katkilan oldugunu vurgularlar. Duygular yalmzca akil yurutme su-

    recinde yol gosterici olmazlar, aym zamanda onlara sahip olmak kendi basma bir

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    9/24

    Unite 7 - E tik 14 9

    erdemdir. Buna karsin Kant, saygl duygusu dismda aklm buyruguna girmeyen bu-

    tun erdem ve duygulan "patolojik" olarak niteler ve bunlann ahlaki yargl surecin-

    de dislanmalan veya en azmdan aklm buyruguna girmeleri gerektigini savunur.

    Anlasilacagr uzere, erdem etiginin temel sorusu Kanter ve yararcl etik kuramla-nn sorusundan farkhdir, Eylemi temel alan kuramlar icin ahlak felsefesinin yamt-lamasi gereken soru, "Nasil eylemde bulunmalryim]" sorusu iken; erdem etigi, "Na-sil bir insan olmalryim]" sorusunu ahlakm temel sorusu olarak gorur, Bir baska ifa-deyle, modern etik kuramlan icin "yapma/eyleme" onernli iken, erdem etigi icin

    "olrna" daha onemlidir. Buna gore, erdem etigi icin nasil eylemde bulundugumuz-

    dan ziyade nasil bir insan oldugurnuz onernlidir,

    Aristoteles, iki tiir erdemden bahseder: Dusunce (entelektuel) erdemi ve karak-

    ter (ahlak) erdemi. Dusunce erdemleri kismen dogustan, kisrnen de egitim yoluy-

    la zamanla kazaruhrlar. Karakter erdemleri ise ahskanhk ve gelenek yoluyla eldeedilirler. Buna gore, hicbir erdem bize doga tarafmdan verilmis degildir. Erdemler

    dogal olarak elde edilemezler. Ancak, dogaya aykm olarak da elde edilemezler.Ahskanhklar ve deneyimler sonucu kazarulan erdemler insan karakterinin ifadesi-

    dirler. Bundan da anlasilryor ki, Aristoteles'in iyi olarak du~undugu ~ey bireyin ka-rakterine ve toplumun gelenegine baghdir.

    Peki, Aristoteles'e gore ne tiir davrarnslar erdemli davrarnslar olabilirler? Bura-

    da Aristoteles'in ~ok bilinen gorii:~uyle karsilasryoruz, Erdemli davrarns, iki asm ucarasmdaki orta yoldur. Ornegin, yigitlik, delice atilganhk He korkakhgm arasmdabulunan "dogru orta=dir. Cesur insan ne ~ok az, ne de ~ok fazla korku duyan ki-sidir. Benzer sekilde cornertlik, rmisrifl ik He cimriligin; dengeli olus, hie kizmama

    He deli gibi kizip kopurrnenin arasmda bulunan dogru olan ortadir. Erdemli insan

    "alnn orta" veya "dogru orta" ilkesine gore davrarur. Ancak, Aristoteles dogru or-

    tanm her insan icin aym olmadigmi, her insarun kendi durumuna ve icinde bulun-

    dugu kosullara gore belirlenebilecegini vurgularrusnr. Ornegin, bir bardak su bir

    ~ocuk icin fazla, ~ok susamis bir insan icin az olabilir.

    Feminist EtikTum toplumlarda cinsiyet, ya~, meslek ve toplumsal statuye gore tarnmlanrms ah-

    laki rol ve davraruslar soz konusudur. Bu anlamda ozellikle geleneksel toplumlar-da bazi durumlarda erkeklerden beklenen ahlaki davrarnslar He kadmlardan bek-

    lenen ahlaki davraruslar arasmda farkhhklar dogal karsilamr. Peki ama, bu farkhhkkadm ve erkeklerin ahlaki olaylan degerlendirmelerinde bir perspektif farkhhgi ya-ratir ml? Ornegin, bir gelisim psikologu olan Kohlberg'in cahsmasmda 0963, s.19)

    kullandigi asagidaki ahlaki ikilern karsismda bulunan kadm ve erkeklerin ahlaki

    dusuncelerinde farkhhk ortaya ~lkar ml? Once ornege bakahm:

    Kup:lk bir kasabada ya,>ayan Heinz'in kartst kanser b astaltgtndan. olumun e~igin-

    dedir. Aym kasabada ya~ayan bir eczacmsn ke~fettigi ender hulunan bir ila~ He-

    inz'in esinin. bayatint eurtarabiltr. Ancak eczaci ilacm kendisine maliyetinin an

    misli; yani 2000 dolar ister. Heinz bore para alabilecegi tum tarudtklara basuurur,

    ancae paransn yartstru temin edebili r. Bunun uzerine eczaczya, kartstrun. olmek

    uzere aldugunu, ilact daba ucuxa satmastru veya daha sonra odemee azere borcla

    kendisine vermesini ister. Ne uar kt, eczaci bu tekliflerin bicbirisini kabul etmez.

    Umutsuzluga du~en Heinz, eczacinin dukkanma gizlice girer ue kartsi i~in gerekli

    alan ilact ali r. Heinz bunu yapmal: mtydt? Nedeni'

    F em in is t e tik , fe m in is tf el s efe yi iz l ey en v e s s ks en l iy rlla rd a o rta ya ~ Ikm l~ b ire tik a nla Y I~ tlr . F em in is t e tik ,e rk ek b a k l ~ a ~ I Slr u m e rk ez ealan ve kadr ru kii~iimseyeng e l e ne ks e l e ti g i n k a r ~ 1s in d ay er a hr .

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    10/24

    15 0 Felsefe

    F em i n i st e ti g e g or e, e rke kl e rar nk s ad e ce g en el v e s oy ut01a ru one rn s em ek tenv az ge ~e re k, iiz el v e s or n ut0 1a n a da o n em v erm e yio g re nme lid ir le r. C in st ark h II kla n run o te si n d e"in sa ni b ir g en el"tasarl am ak, an e a k ve an ea kka dinIn ve e rke gi n a kh ,m a nt i g l v e g en e l 0 1a ni, t ek ,iiz el v e s orn u t 0 1a nIn~ Ik ar la ny la de ng eli b ir~ e kild e e le a lm a ji

    b aja rrn ala njla m um kuno la ca kt ir . B u b ak l~ a ~IS I,i ~ i n de y a ~ a d I glm IZ d u n ya nInp ek ~ ok s oru n u nu n~ozum unde i~e ya rayab il ir.

    Kohlberg, yaptigr ~ah~malarda bu ve benzeri ahlaki ikilemler kadm ve erkekdeneklere yoneltilip degerlendirmeleri istendiginde, bu degerlendirmelerden ka-

    din ve erkeklerin farkh ahlaki gelisim evreleri gosterdiklerini ortaya cikarrmstir. O~

    ana duzeyden ve altr evreden olusan ahlaki gelisim deneyinde, kadmlarm coguu~uncu evrede kalrrken, erkeklerin ahlaki degerlendirme evresi daha geliskin bir

    eyre olan dorduncu evreye karsihk gelmistir. Yine bazi erkekler, soyut evrensel

    ahlaki kurallann savunuldugu altmci evreye ulasabilirken hemen hemen hicbir ka-din bu evreye ulasamarmstir.

    Benzer cahsmalarda bulunan Gilligan'a gore, kadmlarm ahlaki yargilannm co-

    gunlukla daha az gelisrnis bir evrede ortaya cikmasmm nedeni, hazrrlanan deney-

    sel duzenegin erkek perspektifine dayanmasmdan kaynaklanmaktadrr. Gilligan'm

    kadm perspektifini dikkate alan deneysel cahsmalannda da erkek ve kadmlann

    ahlaki yargilannda farkhhklar ortaya cikmaktadrr. Erkekler, ahlaki olaylan adaletveya hak etigi perspektifinden, yani, evrensel, genel, soyut ve kuralci bir bakis a~l-

    sryla degerlendirirken, kadmlar ise koruyucu (bakrci) perspektiften, yani, daha~ok, somut, iliskisel, sorumluluk ve duygu bakis acisryla degerlendirtnektedirler.Ancak, Gilligan'a gore, bu farkhhk iki farkh bakis acrsmdan birinin usninhigurni,

    eksikligini veya daha azgelismisligini degil, yalmzca farkh oldugunu gosterir.

    Gunurmizde "feminist etik" ile "koruyucu etik" neredeyse e~anlamh olarak kul-

    lamlmaktadir ve temelde Gilligan'm cahsmalanna dayanrr. Koruyucu etik, belli bir

    bireyin kendi etrafmdaki belirli insanlarla (cocugu, arkadasi, esi, vb.) ya~adlgl ilis-

    kiye iliskin bir korurnayi ifade eder. Bu kurama gore, ahlak, yalmzca iliskilerindenve kimliginden soyutlanrms oznesiz bir varhgm yine kimligi veya oznesi bilinme-

    yen insanlara (otekilere) karst nasil davranacagim belirleyen norm ve kurallardan

    ibaret degildir. Gilligan'a gore, ahlaki davrarus duygu, bilissellik ve eylemin ic-ice

    ge~tigi bir durumu ifade eder. Koruyucu eylem hem duyguyu, hem de anlamayi

    gerektirir .

    Feminist etigin sordugu temel soru sudur: Nufusun yaklasik yansml olusturankadmlar (bazi durumlarda da erkekler) ~ogunlukla ahlaki yargilanru hak etigi pers-pektifinden degil, duygu temelli, somut, ya~anan gercek iliskilerle ortaya cikan ko-

    ruyucu etik perspektiften olusturduguna gore etik kuramlan neden bu gerceklik

    uzerine kurmayahm? Bunu yapmayarak, soyut ve evrensel ahlaki ilkeler olusturma

    ugruna kisisel butunlugumuzu zedeleyen bir ahlak anlayismm pesinde kosarak

    mutlulugurnuzu engelliyor, derin icsel celiskilere ve causmalara surukleniyor ve

    benlik duygumuzu yarahyoruz. Bu durum kadmlar icin daha da vahim bir sonuc

    dogurmaktadir. Kadm ya~ammm daha cok oze! alanla ozdeslestirildigi ve erkek

    egemenliginin baskin oldugu geleneksel toplum ahlakmda, ahlaki deger ve norm-

    larm kamusal alanla smirlandmlmasr sonucu bir yandan kadmlann sahip olduguannelik, sefkat, sevecenlik, duygusalltk ve sadakat gibi erdemler ovuhirken diger

    yandan da kamusal alanda kadmlann kendilerini cesaretli, gu~lu, kararh ve akilcrnitelikleriyle ortaya koymalan farkh degerlendirilrnektedir. Modern hayatta cogu

    kadmm yasadigr bu ikilem ya da catisma durumu zaman zaman "saprna," veya"ahlaki ~tlglnltk" olarak nitelendirilmektedir (Morgan 1987, s. 214). Feminist ahlak

    felsefesine gore bunun nedeni toplumda egemen olan ahlak dusuncesinin eksikli-

    gi ve tek tarafhhgidir. Feminist etik bu boslugu doldurma iddiasmdadrr.BaZIfeminist etikciler koruyucu etige ihtiyath yaklasrrnslardir. Onlara gore ko-

    ruyucu etigi yuceltmek, kadiru koruyucu-bakici olarak goren geleneksel onyargryive bakis acistru siirdurerek onu ev-kadim, hemsire ve ogretmen mesleklerine hap-

    setmeyi tesvik eder. Diger bir grup feminist ise, "koruyucu etik" ile "hak etigi"nin

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    11/24

    Unite 7 - E tik 151

    farkh etikler degil, bir paranm iki yiizti gibi birbirini tamamlayan aynlmaz unsurla-

    rt oldugunu savunmuslardir.

    Va ro IuCuf els ef ey i s avun an F ra os tz k ad tn f eI se fe dI er in den S imone d e Beauvoir , 1 949'd aDleki eim adlt b ir k it ap y ay tm la r. Bu k it ab tn t eme l t ez i, " in sa n d ii ny ay ak ad tn o la ra k g eI -mez, k ad tn olur" t ez id ir v e~ok biiyiik yankt uyandtrmt~ttr. Bu te z ay nt zama nd a B ea uv o-ir'm ~~t o la n F ra ns tz f els ef ed J eanPaul Sar tre' tn VaroIUCuelsefes in in temelgo~iioIan "varoIu~ ozd en onc e g el ir " t ez in in f em in is tgorii~e b ir y an stmas t o la ra k d a yor um la -nabi li r. Sa rt re 't n t ez in in ne an Iamage Iebi IeceAi i iz er ined~iiniin ve b u dii~iinceleri Beau-voir' tn teziyIekar~tl~ttrtn.

    META-ETiKMeta-etik kuramlar, etigin ve ahlaki yargilann dogasi, gerekcelendirilmesi Ctemel-

    lendirilmesi) konulanyla ilgilenir. Gercekten nesnel ahlak olgusu var rrudrrr Eger

    varsa bu olgular ne tur olgulardrr? "Dogru", "yanhs", "iyi", ve "kotu" gibi ahlakikavramlarm dogru tarurruru verebilir miyiz? Ornegin, insan oldurmenin yanhs 01-dugunu soyledigimizde buradaki 'yanhs' sozrugli neyi ifade etmektedir? "Yanhs-

    hk" ne tur bir niteliktir? Bes duyunun veya bilimin kazandirdigi bir nitelik gibi go-

    runrmryor. Oyleyse, dogal bir nitelik midir? Dahasi, oldiirrne eyleminin boyle bir

    nitelige sahip olup olmadigmi nasil bilebiliriz? Butun bu sorulan yamtlamak ahlak

    bilgisinin dogasmz incelemekle rmimkun olacaktrr: Ahlakm dogrulan ne tur dog-rulardrrr Bu dogrulann kaynagi nedir? Ahlak bilgisi nesnel midir? Duygularm ve ak-

    hn ahlak bilgisindeki rohi nedir? Demek ki meta -etik, ahlak bilgisinin ne tiir bir bil-

    gi oldugunu, onun temelini, dogasmi ve yaplsml arastmr.

    Meta-Etik KuramlarAblaki dogak'llzk: Ahlak yargtlanm dogal dunyanm birer niteligi olarak gorur.

    Buna gore, bedensel islevin bir uninii ve insanm dogal par\;aSI olmalan bakimm-

    dan duygular, secimler ve ahlaki yargtlar deneysel arasnrmaya tabi tutulmahdirlar.Ahlak bilgisinin varhgi ve dogasi insanm psikolojik ve sosyal dogasma dayamr. Or-

    negin, Hobbes (1588-1679)'a gore, insan dunyaya kendini koruma gudusuyle ben-

    cil olarak gelir. lnsanlar bu gudtryii herkesi baglayicr toplum sozlesrnesi yaparakyerine getirirler. Demek ki, toplum sozlesmesiyle belirlenen ahlak ilkeleri insanm

    dogal gudusune, yani kendini koruma gudusune indirgenebilir.

    Ak'llcz sezgicilik Ahlaki dogrulan dl~ dunyadaki varhklardan veya insanm psi-

    kolojik dogasmdan degil, sezgi yoluyla dogrudan dogruya kavradigmnz bizden

    bagunsiz, kendi basma dogrular olarak gorur, Ornegin, iskencenin yanhs olmasi

    bizden bagunsiz kendi basma bir dogrudur. Biz farkh dusunsek bile iskence yine

    de yanhstir. Temel ahlak dogrulan matematigin dogrulan gibi a priori ve zorunludogrulardir. Bu dogrular insanm ozel bir yetisi olan ic-goru veya sezgi yoluyla bi-

    linirler. Goruldligli gibi ahlaki dogalcihk deneysel olarak gozlemlenehilir ahlaki 01-

    gulann oldugunu ileri surerken, akilci sezgicilik ise boyle bir olgunun olmayacagi-

    ru, ahlak bilgisinin insan aklma dayandigirn savunur.

    Oznelcilik: Ahlaki dogrulann insarun duygu ve isteklerini dile getiren onerme-

    ler oldugu konusunda dogalcihkla hem fikirdir. Bu goruse gore ahlaki onermelerdogru veya yanhs olabilirler, ancak temelde insanlann tutumlanru, yani oznenin

    duygu ve yasantilanm, aciklarlar. "lyi" , "dogru" ve "erdernli" gibi ahlaki ifadeler

    begendigimiz tutumlan dile getirirler. Buna karsin "kotu", "yanhs" gibi ifadeler de

    To pl um s oz le ~m e si a n Ia yl ~ I"a da le t e tig i" o la ra k dab ilin ir. B u e tig e g ore , a hla kino rm la r t opl umsa lu zl a ~m aya d a y a ru r. H e rk es ib agl aYI~1 i lk el er ve ey lemkura Iia n te sp it e di Ii r v e b irsoz le~m eyle bel ir len ir.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    12/24

    1 5 2 Felsefe

    Nie tz sc h e ,B a yle B u y u rd uZ e r d i i la d ll kit a bm da ~ tiy lede r: " B ir h al k in iy i 0 1a ra kde ge rle ndir dig i b ir co k ~ ey ,b ir b as ka h alk i~ ina ~a glla nm a v e ut an en r.Nihayet anladun o lup b i te n i:B i r ~o k ~ e ye b u r a d a k tit iide nd i g i n i v e0 a ym ~ ey le ri ne ra da p em b eo n uri a n d I rm a l a rl a a kl a m pp a k l a n d I gm I g tir d iim . "

    Aydm la nm a d tin e m i nin e nt in em li d ii ~ii n ii r le ri n d e nVo lt ai r e(1694-1778) ,z orun I u, m u ti a k v e e b ed ia hla k k an u nla nm ns av un uc ul u g u nu y ap m I ~ ,b i r bi r i n d e n 0 1d u k~ a f a r khin sa n g ru pla nn m a jr ua h I ak sa l t em e ll e re s a h i po ldug un u fa rk e tm i~ tir . S tiy lede r: " IH i ra YI iy i b i r e yl e ms ay an h i ~b i r ka vi m y oktu r:i ns an to p I um I a rim fe l a k etes ii r iik l e ye n e n b i iy ii kc in ay et le r b ir s ah te a da le tvesilesiyle yaprlrmslardrr."

    karst tutumlan belirtir. "Insanlara act vermek konidur" demek, "Insanlara act ver-

    meyi onamryorum'' demektir.

    Ahlaki oznelciligin asm sekli olan duyguculuga gore ise ahlaki yargtlar herhan-

    gi bir seyi betimlemezler ~nku bu tur yargtlar olgu ifadeleri degil, sadece duygu-

    muzu a~tga cikaran ifadelerdir. Ahlaki yargilann dili konusmacmm duygusunu ifa-

    de eder; dinleyiciye de soz konusu duyguyu hatirlaur. Bir duyguyu ifade eden

    curnle dogru veya yanhs olamaz. Ornegin birisi "Para calma!" diye haykirdigmda

    sadece bir seyi ahlaki bakimdan onamama duygusunu ifade etmektedir. Fakat bu,

    bir ifade olarak ne dogrudur ne de yanhstir. Bizimle aym goruste olmayan birisi dekendi duygusunu ifade etmektedir. Bu iki duygu arasmda bir celisrne soz konusu

    degildir. \=unkii: ,bu ifadeler dogruluk degeri tasunamaktadirlar. Kisaca soylemek

    gerekirse, belli bir davrarns kahbiru yanhs bulmarmz ne bir olgusal ifadeyi dile ge-

    tirir, ne de oznelcilerin one surdukleri gibi kendi zihinsel durumumuzla ilgili bir

    ifadeyi betimler. Sadece belli bir ahlaki duyguyu dile getirir.

    Ablaki gorecilik: Bunin insanlarm ve toplumlarm kabul edecegi yegane ahlakkurah oldugunu kabul etmez. Ktilturel degerler gibi, ahlaki kurallar da toplumdan

    topluma ve kisiden kisiye degisir. Farkh toplum ve bireyler icin cesitli ahlaki kod,

    standart ve degerler bulunmaktadir. Aym ahlaki konuda bir toplum veya birey icin

    dogru olan baska toplum veya birey icin yanhs olabilir. Butun toplum ve insanlar

    icin gecerli, nesnel ve evrensel ahlaki kurallar olamaz. Bir Hintlinin ahlak anlayisrbir Amerikalmm ahlak anlayismdan, bir Turk'un ahlak anlayisr bir Japon'unkindenfarkhdir. Bir matadorun bogayi oldurrnesi bir lspanyol icin basan gostergesi olur-

    ken bir Isvecli icin tiksindirici olabilir. Ancak bu, Isveclinin ahlaki bakundan dog-

    ru, lspanyol'un da yanhs du~undugunu gostermez, \=unku, ahlaki gorecilige gore

    ahlaki degerler nesnel degil, ozneldirler. lnsanlarm oznel duygulan ahlaki bakim-

    dan neyin dogru, neyin yanhs oldugunu belirler.

    Peki, farkh toplumlarda, farkh ahlaki degerlerin ve kurallann olmasi ahlaki go-

    receligi kamtlar rru? Butun toplum ve bireyler icin degisen deger ve kurallarm ya-

    nmda, degismeyen deger ve kurallar da vardir. Ornegin, bilinen butun toplumlar-da lursizhk yapmak, yalan soylemek, insan oldurrnek ahlaki olarak yanhs davra-

    rnslar olarak gorulmustur. Bu gercekten hareketle, ahlakta nesnelciligi (objekti-

    vizrn) savunmak da mumkundur. Evet, bazr toplumlarda kimi durumlar icin insanoldurrnek ahlaki bakimdan normal karsilanrmsur. Ancak, bugun bu toplumlann

    ahlak anlayislanrun yanhs ve kabul edilemez oldugunu biliyoruz. Benzer sekilde,nasil ki ~e~itli donernlerde bircok yanhs bilgiye inarulrmssa ve bu yanhshklar za-manla bir bir duzeltilrnisse, aym sekilde ahlakta da insanlar bazi yanhs degerlere

    inanrms olabilirler. ~imdilik ahlaki dogrulan bulmada, bilimsel dogrulan bulmada

    oldugurnuz kadar basanh olmarms olabiliriz. Bu, yann da basanh olamayacagmnz

    anlamma gelmez. ~urast kesin ki, gecmis donemlerle kryaslandigmda bugun ev-rensel ve nesnel ahlaki degerlere olan inancuruz cok daha kuvvetlidir.

    OzgurlUk ve BelirlenimcilikOzgurluk, ahlak felsefesinin onemli kavram ve degerlerinden biridir. OZgUr olma-

    yan insan, eylemlerinden sorumlu tutulamaz. Bu dusunce hemen hemen bunin

    etik kuramlar ve sagduyu tarafmdan kabul edilebilecek bir gorii:~tur. Bu durum hu-

    kukta da gecerlidir. Ornegin, silahh bir soyguncu, banka veznedannm basma sila-

    hr dayayip butun paralan vermesini istediginde, veznedann kasayi a~tp soyguncu-nun istegini yerine getirmesinden onu sorumlu tutmayiz. Diger taraftan, eger bir

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    13/24

    Unite 7 - E tik 153

    eylem kendi secimimizle yapilrmssa ondan sorumlu tutulabiliriz. Tehdit, santa] vezorlama gibi durumlarda ozgurlugumurun smirlanrms oldugu aciknr.

    Daha once "Metafizik" unitesinde ele alnus oldugurnuz gibi, felsefeciler ozgur-

    hik sorununu bir baska boyuttan ele almaktadirlar. Boyle bir ele ahsta baskalan ta-

    rafmdan hicbir zorlama, tehdit, vs. olmadigi durumlarda gercekten ozgur olup 01-

    madigmnz veya ozgur olup olamayacagumz sorgulanmaktadir. Bilindigi gibi mo-

    dern bilim anlayisr belirlenimcilik (determinizm) ilkesi uzerine kuruludur. Bu ilke-ye gore, dogada olup biten her olay kendinden onceki neden veya nedenlerin zo-

    runlu bir sonucudur. Belli nedenler kacmilmaz olarak belli sonuclan dogururlar.

    Dogada, insan dogasi da dahil , bell i bir duzenlilik bulunmaktadrr. Duzenliligin 01-

    madigi bir evrende bilim de olamazdi. Bu duzenlilik temelinde, eger su anda 01-

    makta olan bunin olaylann nedenlerini butun aynntilanyla bilebiliyor olsaydik ge-

    lecekte nelerin olacagmi tam olarak kestirebilirdik.

    Belirlenimcilik ilkesini insan davrarnslanna uyguladigmnzda ozgurluk bakimm-

    dan ~oyle bir durum ortaya {;tkmaktadrr: Eger insanm bunin eylemleri daha once-ki olaylarm nedensel bir sonucu ise insan nasil ozgur olabilir? Bir baska deyisle,

    eger eylemlerimiz, icinde yasadigmnz cevrenin ve kalmrmn zorunlu bir sonucu ise,

    nasil ozgur olabiliriz ki?

    Bu konuda ileri surulen gorusleri U{;temel bashkta ifade edebiliriz: Birincisi,

    katz belirlenimcilik goru~udur. Bu goruse gore, dogada, insan dogasi da dahil, bir

    belirlenim ilkesi olduguna gore ozgurluk olamaz. D olayisryla , ahlaki sorumlulukda olamaz. Insan icinde yasadigr {;evrenin ve dogustan getirdigi kahnmsal ozellik-

    lerin bir tiriinii oldugu icin belli durumlar karsisinda insanm nasil davranacagi on-

    ceden belirlenrnistir. Ikinci goru~ ise, tliml belirlenimcilik goru~u olarak bilinir. Bugoruse gore, dogada ve insan davraruslannda bir belirlenmislik olabilir; ancak bu,

    ozgurlugun olamayacagi anlamma gelmez. Belirlenimcilikle ozgurluk uyusmaz

    kavramlar degillerdir. O{;uncu goru~ ise, ozgilrlilkrillilktur. Bu goruse gore, aslm-

    da ozgurhik vardir; dolayisryla belirlenimcilik olamaz. Bu goru~ sorumlulugu esasahp bun dan ahlaki olarak ozgur oldugumuz sonucunu cikarmaktadir.

    Gorulecegi uzere, kati belirlenimcilik ozgtirlUgu daha cok metafiziksel anlam-

    da ele alrnaktadir. Aym zamanda bu goru~ insaru mekanik bir varhk gibi kabul et-

    mekte, insanm davraruslanrn gerceklestirmede ben'inin bu mekanik yapida hicbir

    aymcl ozelliginin olmadigmi ileri surrnektedir, Boyle olunca da insanm ozgur 01-

    mast olanaksizlasmaktadir. Bu goru~ cogu felsefeci tarafmdan fazla asm ve kati bir

    sonuc olarak degerlendirilmistir. Ihmli belirlenimcilere gore belli durumlarda ken-dimizi gerceklestirme ozgurlugumuzun bulunmasi ahlaki sorumlulugun gerekli ueyeterli ko~uludur. Bir baska deyisle, istedigimizi yapabilme olanagurnzm bulunma-

    Sl ozgur olmannz icin yeterlidir. Ihmh belirlenimcilik, dogal olarak, insanm eylem-

    lerini simrlayan bazi unsurlarm oldugunu kabul etmektedir. lnsarnn fiziki ve sos-

    yal cevresinin onun ahlaki karakterinin sekillenmesinde etkili oldugu aciktir. In-san, sosyallesme sureci icinde dogup buytidugu toplumun ve {;agm degerlerini ic-

    sellestirir, Bu degerlerin onun yasannsirn ve ahlaki davrarnslanru etkiledigi dogru-

    duro Ancak insan, bir ahlaki eylemi gerceklestirmeden once, eldeki alternatiflere

    bakarak kendi iradesiyle en dogru olaru sertiginde ozgur bir eylemde bulunmus

    demektir. Bunu yaparken de baska turlu davranabileceginin, diger alternatiflerden

    birini secebileceginin farkmdadrr. Eger secimi baska olsaydt, baska seleiide daura-

    nabilirdi. Bu kosullar saglandigmda insan ozgurdur, dolayisryla da yapngi eylem-

    den sorumludur.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    14/24

    15 4 Felsefe

    U yg ulam all e tik , g en el e tiki Ik el e r i y a ~ am a I a n I a nn au yg ula r, t o pl um i~ in detartrsrnah o la n a h la k

    s o ru n I an n a ~ ti zGm I e rG r et m e y e ~ aII~I.

    Ozgurlukcu gorii:~ise sorunu bir baska acidan temellendirir. BaZI durumlarda

    yapabilecegimiz eylem tektir ve onu secrnek durumunda kahnz. Boyle durumlar-

    da soz konusu davramsi ahlaki acidan iyi veya kotu olarak nitelendirmeyiz.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    15/24

    Unite 7 - E tik 155

    Bebegin, gebeligin u0incu aymdan soma bilincli olmayan bazi refleksler gos-

    terdigi, altmci aydan soma da bazi beyin fonksiyonlanna sahip oldugu, ses, t~tk,

    basmc, hareket ve diger duyumsal uyancilara yamt verdigi bilinmektedir. Bu du-rum, aln aydan soma oldurulen ceninin act cekecegini gostermektedir. Bu neden-

    le gebeligin son donerninde yapilan kurtajt ahlaki bakimdan savunmak oldukca

    gu~ gorunmektedir.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    16/24

    15 6 Felsefe

    durum karsismda u0incii: ulkelerin savasa katihp adaletsizligi gidermeye cahsrna-Ian hakh bir gerekce ve hatta yapilmasi gereken bir sorumluluk olarak gorulur. Ya-

    kin zamanda Bosna'da ya~anan soykmm durumuna cogu dunya ulkesinin insani

    rnudahalede bulunmak icin kendilerini sorumlu hissetmesi buna bir ornektir,

    Bir savas adil ve hakh bir savas olsa da, yine de savas sirasmda uyulmasi gere-

    ken bazr ahlaki kurallarm olmasi gerekir. Ilkin, boyle bir savasta rmimkun olan enaz kuvvet kullamlmahdir. lkinci olarak, savasm yol a~tlgl kotu sonuc, savasa ge-rekce olan mevcut adaletsizlik durumundan daha agir bir sonuc dogurmamahdir.Son olarak, boyle bir savasta gu~ kullamrm masum insanlara karst degil, sadece sa-vasm asil nedeni olan hedeflere karst kullarnlmahdir.

    OtanaziOhirn hakki, aCISlZolum veya iyi olum olarak bilinen otanazi, bir insarun kendi is-tegiyle baska birisi tarafmdan oldiirulmesini veya ya~amma son verilmesini ifade

    eder. Intihar ve otanazi eski Yunanhlar ve Romahlar doneminde siklikla rastlananbir durumdu. Yahudilik, Hristiyanhk ve Islam'm insan ya~amml ve varhgim yucebir deger olarak kabul eden inaner, bir insanm bilerek kendi ya~amma son verme-si veya herhangi bir nedenle baskasiru oldiirmesini, Tann'nm iradesine karst gelenbir davramsi olarak gormustur. Kanter etik anlayismdan bakildigmda da otanazikabul edilebilir bir davrarns degildir.

    Otanazi istegi veya uygulamasi farkh ~ekillerde ortaya ~lkabilir. Hastanm bizzatkendisi otanazi isteginde bulunabilecegi gibi, zihinsel ve bedensel olarak kendi

    iradesini belirtecek durumda degilse, otanazi istegi hastanm yakmlan tarafmdan is-

    tenebilir. Kuskusuz bu durum onernli bir ahlaki farkhhk yaratir. Ote yandan otana-zi etken (aktif) ve edilgen (pasif) olarak uygulanabilir. Edilgen otanazi, hastanm te-

    daviyi reddetmesi veya doktorlar tarafmdan kesilmesi, etken otanazi ise distan mu-

    dahale ile hastarun ya~amma son verilmesidir. Bu noktada ortaya cikan sorun ~u-

    dur: Ger~ekte etken sekilde oldurrnekle, edilgen sekilde ohime terk etme arasmda

    ahlaki bir fark var rrudu? Ohimcul bir hastayi ele alahm: Diyelim ki, t ibbi kamtlareger olaganustu bir tedavi uygulamrsa, hastamn en fazla aln ayhk bir ornrunun kal-digmi gosteriyor, Ancak bu olaganustu tedavi hem zaman hem de ekonomik ba-kirndan ~ok buyuk bir fedakarhgi gerektiriyor. Eger tedavi kesilirse, hastanm alnay yerine sadece u~ ay daha yasayacagim varsayahm. ~imdi, bu durumda tedaviyedevam etmemek bir tur otanazi midir? Tedaviyi kesip bir hastamn omrunu u~ ay

    kisaltmakla, kalan bir ayhk omrunu acilar icinde gecirmekte olan hastaya kendi is-tegi uzerine zehirli oldurucii yaparak otanazi uygulamak arasmda ne fark var? Ba-

    zilan, oldurmekle (etken otanazi) olume terk etmek (edilgen otanazi) arasmda ah-

    laki bakundan hicbir fark olmadigmi ileri surerler. Ancak, bircok mahkeme, edil-gen otanazi konusunda olumlu gorii:~bildirirken, cok az mahkeme etken otanazi

    konusunda olumlu gorii:~bildirmistir. Sagduyu ahlaki da bunu benimsemektedir.

    SU ive CezaSuclular icin uygun cezarun ne oldugunu nasil belirleyecegizr Cezalandirmarunesasen kendinde iyi bir ~ey olmadigi ~ogu insan tarafmdan kabul edilir, ~unkii:ce-zalandirma kisiyi bazi degerlerden mahrum etmektir. Ancak, cezalandirma egerdaha fazla aClyl onleyecekse yararcl bakis acisindan gerekli gorulur. Buna gore,

    sucluyu cezalandirmak olasi bazi suclan onleyecegi icin, ceza hakhdir ve gerekli-

    dir. Ancak, eger boyle bir gerekceyi kabul edersek, sue isleme egilimi olan ama

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    17/24

    Unite 7 - E tik 15 7

    henuz SU{; islememis insanlan da cezalandirrnarruz gerekir mi? Yararci gorii:~boy-le bir karst {;tkl~l yamtlamak zorundadir.

    Ceza sorununa ikinci yaklasim ise sucun karsihksiz kalrnarnasi gerektigi inaner-na dayanrr. Bu goruse gore suclu, eylemini bilerek ve tasarlayarak isledigi icin ce-

    zayi hak etmistir. Bu gorii:~ cezayi kendinde kotu bir ~ey olarak kabul etmez. Bu

    yaklasun da eger suclulan cezalandrrmak iyi bir sonuc dogurrnayacaksa suclulanneden cezalandirmalryiz sorusunu yarutlamahdir.

    Yukanda dile getirdigimiz bu iki yaklasim sekli olurn cezasi icin de gecerlidir.

    Yararci goruse gore, eger olum cezasi toplumdaki SU{; islerne oraruru azaltacaksa

    ohirn cezasi kabul edilebilir. Ancak, dunyanm cesitli tilkelerinde yapilan istatistik-

    ler ohirn cezasmm SU{;U azaltmadigiru gostermektedir. BaZI felsefeciler de insamnhicbir zaman ozgur olarak eylemde bulunmadigmi, bu nedenle olum cezasmm ah-

    laki bakimdan savunulamaz oldugunu ileri siirerler. Modern hukuk, bir sucluya ce-

    za verirken onun gecmis deneyimlerini, yasannsmi ve SU{; isleme amndaki gudu-

    lerini dikkate alarak, eger varsa, olumsuz kosullan hafifletici nedenler olarak gozorninde bulundurur. Ancak, modern hukuk, hicbir zaman ozgur olmadigmnz gibi

    metafiziksel bir gerekcelendirmeyi kabul etmemektedir. Bircoklan da {;e~itligerek-

    {;elerle medeni toplumlarda ohirn cezasirun hicbir sekilde kabul edilemez oldugu-

    nu savunur.

    ~imdi sttalay.reagtmtz sorulann, "NormatlfEtik", "Meta-Etik" ve "Uygulama1t Etik" alanla-r1ndan bangisine ait oldugunu bulunuz.Soru 1: Bir doktorun dogal olmayan yollardan bayat iiretmesi hangt kosullarda kabuledilebilir?Soru 2: Eger "belirlenimdlik" dogru Ise, eylemlerimden sorumlu tutulmam i~inbangi hak-It gerekcelerl ileri siirebilirim?Soru 3: Ahlak dogrulart, maank dogrwartndan farklt olarak, ne tiir dogrulardtt?Soru 4: Ahlaki dogrwarm kayaagt nedir?Soru 5: insanlartn birbirlerine kar~t ne tijr Odevleri vardtr?Soru 6: "lnsanlara yardtm etmek dogrudur" onermesindeki 'dogru' kelimesi ne anlamagelmektedir?Soru 7: Nastl bir insan olmak gerekir?Soru 8: i~inde ~tgtmtz dogaI ~evreye kar~t ne tijr sorumluluklanmtz var?

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    18/24

    158 F"I~"j"

    Ozet

    nei~ey leurairu ne temel et iii h,YdmZdY cerceuesirc

    de nrmnati] f'lif) d~l;'dd~d!)illl!f'iI

    Normauf erik. alrlak i cvlcrnlcri, ahlak: ilkt: vc ku-

    rallarr, ai,laki degerleri konu c dinon fc Ic,di aras-

    urrna alan,d,r ..... 1ilakrn konu edindigi deger ala-

    mna hakl.,g,m'7.da. deger kavrarru u zcrinc geli-

    ~en I.arl.,~malan. "IT o~lanma olarak deger", "Ara,:-

    "al degeri olan" vc "Kc ndindc degcri olan" ha~-

    10klan a lt.m da

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    19/24

    lIliite 7 - E tik lS 9

    l)gldarnail f!!iHirl belli l~a~,;ll S('Yli.NZaYffU belirie

    vehiltnel.

    TTyguhm:lh ct.ik , genel ct.ik ilke lcri v:l~:lm alan 1:1-

    nna uygu hr. to plum i':inde tart.is mah olan ahlak

    :-:'OfU nlarm a ~~h7.lirnlcr li rc t.rneye ~~all~lr. (~~ok~~c~it.-

    l i olan bu ' ,Ofunlar arasmda kurtaji, c,ava~ vc ha-

    n~l. hL:lnv:iyi vc c,w: vc Ce7.a\' l c ,a \'ahi lir i7. Kurtaj -

    dak i :II.lak i sorun, hir ,:ocugu n can h olarak dun-

    y:ly:l ge Ichilmec,inin on lenmec,i soru nu du r. I tuna

    ghre kurta]

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    20/24

    16 0 Felsefe

    Kend im i zi S i naya llm

    1 . A;iagldakilerden hangisi norrnatif etigin arasnrdigisorulardan biri deglldJr?

    a. Nasil bir insan olrnahyim?

    b. Bir bilgi turu olarak ahlak bilgisinden soz edebi-

    lir miyiz/

    c. Bir eylemi ahlaki eylem yapan nedir?

    d. Dogru eylem nedir?

    e. Nasil erdemli olabilirirn?

    2. A;iagldakilerden hangisi Kant'in odev etigine uygun

    bir dusunce deglldJr?

    a. Eylemin dcgcrlcndirilmcsindc eylemin sonucu-

    na bakmak gereksizdir.b. iyinin ve kotunun anlarnlan akla uygun olarak

    belirlenir.

    c. Insanlan eylemi gcrccklesttrrncdc birer arac ola-

    rak gormek gerekir.

    d. Evrensel ahlak yasasindan soz etmek anlarnlidtr.

    e. Neyi yaprnarruz neyi yaprnamarruz gcrektigi ke-

    sin buyruk olarak ifade edil ir.

    3. A;iagldakilerden hangisi Kant'm ahlaki bir eylemin

    nasil dcgcrlcndirilmcsi gcrektiginc dair dusunccsidir?

    a. Eylemin dcgcrlcndirilmcsindc onernli olan eyle-

    min sonucudur.

    b. Eylemin dcgcrlcndirilmesmdc onernli olan eyle-

    min mutluluk veya mutsuzluk yaratrrus olrnasidir.

    c. Eylemin degerlendirilmcsinde onernl i olan duy-

    gulardir,

    d. Eylemin degerlcndirilmcsi deneyimden yola p-

    kilarak yapilrnalidir.

    e. Eylemin degerlcndinlmcsinde gozcttlecck olan

    eylemin insan dusunccsmdc a priori olarak bu-

    lunan yasaya uygunlugudur,

    4. Kant'a gore, asagidaki buyruklardan hangisi katego-rik yani kosulsuz bir buyruga ornektir?

    a. Ceza almamak icin calrnamahsm.

    b. Hicbir sektldc yalan soylcmcmclisin.

    c. Eger suclanrnak istemiyorsan sirndi dogruyu soy-

    lemelisin.

    d. Cezalandmlrnak istemiyorsan arkadasina zarar

    vermemelisin.

    e. Yargi lanacagim bile bi le hirsizhk yaprnamahsm.

    5. Asagidakilcrdcn hangisi yararci etigin savundugu

    bir goru~ deglldJr?

    a. Ahlaki eylemler sonuclarma gore degerlcndiri-

    lirler.

    b. Ahlaki eylemler mutluluk ya da haz getirmelidirler.

    c. Kendinden iyi ya da kotu ahlaki eylemler yoktur.

    d. Ahlaki eylemler degcrlcndirihrkcn insanlar esit

    dcgcrde kabul edilir.

    e. Iyi ya da kotu ahlaki eylemler akla uygun olarak

    belir lenir.

    6. C;:agda;ietikcilerden Michael Stocker'm "Modern Etik

    Kurarnlanrun Sizofrenisi" bashkh makalesinde asagida-kilerden hangisi hcdeflenrnistir?

    a. Ahlakm niyetlere gore belirlenmesi gcrcktigi

    b. Ahlaki degcrlcndirmclcrdc duygulara yer veril-

    memesi gercktigi

    c. Tum ahlaki eylemlerin ; iizofrenik oldugu

    d. Ister Kanter ister yararci olsun, hicbir etik kura-

    rrun hicbir ahlaki eylem hakkmda bir dcgcrlen-

    dirmede bulunarnayacagi

    e. Kanter ve yararci etik kuramlann, genel ahlaki

    kurallar ugruna bireylerin duygulanru goz ardi

    ettigi

    7. Erdem ctiginc gore asag rdakilcrdcn hangisi

    yan.h~tu?

    a. Ahlaki eylemlerin gerceklesmcsinde duygulara

    onern verir.

    b. Ahlaki bir eylemi dogru bir sekilde degerlendi-

    rebilmek icin eyleyenin genel ahlaki yasarruru

    bilmek gerekir.

    c. Ahlaki eylemlerin dcgerlcndmlmcstnde en

    onernli ol~ut eylemlerin sonucuna bakmak ge-

    rektigidir.

    d. "Nasll bir insan olmalryimr" sorusunun yamtmiarastmr.

    e. Erdemli olmak ile erdemli davramslarda bulun-

    mak arasmda bir aynrn oldugunu savunur.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    21/24

    Un ite 7 - E tik 161

    8. A;lagldakilerden hangisi feminist etigin savundugu

    goruslerden bid deglldJrJa. Erkek perspektif in temel almdigi geleneksel etik

    kurarnlann ckstkhgi ve yanhhgmi gostermck

    b. Etigm, yalruzca soyut bakis acisiyla degil somut

    bir bakis acismdan da olusturulabilecegini gos-

    termek

    c. Kadin perspcktifin erkek perspcktifc gore daha

    ustun oldugunu zarnanla karutlayabilmek

    d. Kadin ve erkek perspektiflerin birbirlerini ta-

    mamlayabileceklerini ortaya koyabilmek

    e. Toplum iccrisinde kadin ile ilgili zamanla olu-

    san onyargilan yikabilmek

    9. Ahlaki kurallarin rnutlak olmadigmr, farkh toplum-

    larin ve farkli insanlarin farkli ahlaki dcgcrlcrc sahip

    olabilecegini soyleycn bir ki;li hangi meta-etik kurarru

    savunu yordur?

    a. Ahlaki gorecilik

    h. Oznelcilik

    c. Ahlaki dogalcilik

    d. Ahlaki nesnelcilik

    e. Akrlci sezgicil ik

    10. A;lagldaki konulardan hangisi uygularnah etigin sor-dugu sorulardan biri deglldir?

    a. Bir doktorun ilac vererek insanlar uzerinde de-

    ney yapmaya hakki var rrudir?

    b. Insarun turn eylemleri daha onceki olaylann ne-

    densel bir sonucu mudur?

    c. Diinyada adaleti nasil saglayabtlinzz

    d. Bir toplum hakli gerekcelerle biyolojik silahlar

    uretebilir mi?

    e. Hangi gerckcclcrle bitkisel hayattaki bir hasta-

    nm yasarrum uzatmak icin onlernler almabilir?

    Okuma Par~aslKendi Odevin

    Kendini bil: Gorevinle, -kalbinle-, baglanti kurarak, bu-nun iyi mi yoksa kotu mil oldugunu, davramslanrun

    kaynagirun gilvenilir mi guverulrnez mi oldugunu btl.

    Kalbin karrnasik derinliklerine girmeye cahsan ahlaksal

    kendini bilis, insarun bilgcliginin baslangicidir.

    Insarun en buyuk i;li,yaraulrmslann arasmda kendi ye-

    rini hakkiyla nasil doldurdugunu ve bir insan olrnak

    icin ne olrnak gcrcktigini, dogru olarak anladrgim bil-

    mektir.

    Insan, davraruslarmm bir ilkesinin evrensel bir yasaya

    donusmesini istemek zorundadir: Bu ashnda ahlaksal

    yargilamarun temel dusturudur.

    Bu yasa icimize konulrnus olrnasaydi, hicbir akil yoluy-

    la onu bulup crkaramazdik.

    Insan, dogru olan sey uzerine cok erken bir hassasiye-

    te sahiptir.

    Mahkeme insarun icinde kurulrnustur.

    Yanilan bir vicdan anlarnsizhktir.

    Hicbir insan, ahlaksal duygulardan yoksun degildir.

    Vicdansrzhk, vicdan eksikligt demek degildir, tersine

    onun kararma geri donmerne egilimidir.

    Insan hicbir zaman icindeki kotuyu kabullenemez, ashn-

    da teme1 ilke1erden dolayi kotuluk diye bir ;ley yoktur,

    tersine teme1 ilke1erin terk edilmesinden dolayi vardir.Birey, digcr insanlara karst sorumlu oldugu odevlerini

    gelisiguzel hir bicimde yaparsa, kisinin kendisine yone-

    lik en agir kinamalan, sanki bu konuda hesap vermesi

    gereken hakimin sesiymis gibi onun icmde bir konus-

    rna yapacaktir (...)

    Her bireyin vicdaru vardir ve icindeki hakim tarafindan

    gozlendigini bilir.

    Birey gerci zevk ve eglcncelerle kendisini uyusturabilir

    ya da uykuya terk edebilir, ama her ne zaman kendine

    gelir ya da uyamrsa ayru vicdarun 0 korkunc sesini duy-

    maktan kacarnaz. Birey, en a;llfl rezilliklerini bir daha

    hi~ geri donmernek uzerine bastirabilir, arna onu duy-

    maktan kacinamaz.

    Ahlak yasasi kutsaldir. Insan gerci yeterince masum de-

    gildir, arna kendi kisiligtnde insanhk onun icin kutsal

    olmahdir.

    Ahlaksal yasa, kendi olanaklan uzerinde her turden akil

    yururrnenin ve crkanlmak istenen turn sonuclann once-

    sinde gerceklesen bir olgudur.

    Ahlak yasasi, sonlu her akilli varhk istenci icin bir go-

    rev yasasidir.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    22/24

    16 2 Felsefe

    Ken dim iz i S in ayallm Van lt A na htarl

    Insarun kendine karst gorevi, insarun insanhk erdemini

    kendi kisiligmde korurnasmda yatmaktadir.

    Gorev, davranism mutlak gerekliligi olrnahdir; yani tum

    akilh varhklar icin gccerli olmahdir.

    Gorev, yasaya saygidan dolayi bir davrarns gerckliligidir.

    Iyiyi yapmak ve kotuyu yapmamak, ikisi de ahlaksal

    olarak iyidir, yani ahlakhhkta ikisi de birbirine estuir;

    bizler karsitmm ihmalini davrarus gibi gorebihriz.

    Felsefe, aduun da actkladigi gibi bilgeligi arastirmaktir.

    Bilgelik ama en buyuk servet olan son eregin istencle

    uyusrnasidir. Ve bu, ulasabildigi surcce ayru zamanda

    gorev de olrnasi ve bunun tam tersi, yani gorev oldu-

    gun dan ulasilabilir de olrnasi gerektiginden, davrarusla-ra yonclik boyle bir yasa ahlaksal olarak ;iu anlama ge-

    lir : Insanlar icin bilgelik, ahlaksal yasalara uyma sonu-

    cu istencin i~ ilkesinden baska bir sey olmayacaktir.

    Ahlak yasasi, daha iyi insan olrnarruzr emrediyorsa, kaci-

    rulmaz bir ~ekilde bunu yaprnarruz gercktigi ortaya cikar.

    Kaynak: 1. Kant (2004). Ya~anun Anlamt. ceviren:

    Gursel Uyaruk, Ahmet San, istanbul: Birey Yaymcihk.

    1. b Yarutiruz dogru dcgilse, unitenin "Normatif Etik"

    kisrmnda yazilanlan yeniden okuyun. Ahlak

    bilgisinin norrnatif etigin arastirdigi sorulardan

    biri olmadigrrn goreceksiniz. Bu soru meta-

    etigin alaruna giren bir sorudur.

    Yarutiruz dogru degtlse, unitenin "Normatif Etik"

    kismmda yazilanlan yeniden okuyun. Kant'm

    odev ahlakma gore, insanlari eylemi

    gcrccklcsttrrncde birer arac olarak degil, tam

    tersine arnac olarak gorrnck gcrcktig ini

    2 . c

    hatrrlayacaksimz.

    3. d Yarutiruz dogru degilsc, unitenin "Normatif Etik"

    kismmda yazilanlari yeniden okuyun. Kant'inahlaki bir eylemi dcgcrlcndirirkcn deneyimden

    yola cikmaya karst ciktigm; arumsayacaksmiz.

    4. b Yarutrruz dogru degilse, unitenin "Norrnatif Etik"

    krsrrunda yazilanlan yeniden okuyun. "Hi~bir

    sckrldc yalan soylcmcmelisin" buyrugunun,

    diger seceneklerde yer alan buyruklann aksine,

    kosulsuz yani kategorik bir buyruk olmasi

    gerektigini anlayacaksiruz.

    Yamttruz dogru dcgilsc, unitenin "Norrnatif Etik". e

    kisrrnnda yazilanlari yeniden okuyun. Yararci

    ahlakm ahlaki eylemleri, Kanter ahlakm aksine,

    akla olarak belir lemcdig iniygun

    anlayacaksiruz.

    6. e Yarutmtz dogru degilsc, unitenin "Normatif Etik"

    kisrmnda yazilanlan yeniden okuyun. Stocker'in

    makalesinde arnacladigi seyin, Kanter ve yararci

    etik kurarnlarm, genel ahlaki kurallar ugruna

    bireylerin duygularirn g oz ardi ettigini

    gosterrnek oldugunu hatirlayacaksimz.

    7. c Yarutiruz dogru degtlse, unitenin "Norrnatif Etik"

    kisrmnda yazrlanlan yeniden okuyun. Erdem

    etiginin, yararci etigin aksine, ahlaki eylemlerin

    dcgerlcndmlmcstndc en onemli ol~uIDneylemlerin sonucuna bakmak olrnadigim

    anlayacaksiruz.

    8. c Yarutiruz dogru dcgilsc, unitenin "Norrnatif Etik"

    kisrrunda yazrlanlan yeniden okuyun. Feminist

    etigin, kadin perspcktifin erkek perspektife gore

    daha uSIDn oldugunu karutlamaya cahsmak

    yerine, bu iki perspcktifin farkhligim ve

    birbirlerini tamamlayabilecek yanlan oldugunu

    gosterrneye cahsmak oldugunu anlayacaksiruz.

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    23/24

    9 . a

    Unite 7 - E tik 163

    Yarntmrz dogru dcgilse, unitenin "Meta-Etik"

    kisrmnda yazilanlan yeniden okuyun. Ahlaki

    kurallann mutlak olrnadigim, farkh toplumlann

    ve farkh insanlann farkh ahlaki degerlere sahip

    olabilecegini savunan bir kimserun ahlaki

    goreciligi savundugunu hatirlayacaksimz.

    10. b Yarutiruz dogru degilse, unitenin "Uygulamah

    Etik" kisrrunda yazilanlari yeniden okuyun.

    "Insarun rum eylemleri daha onceki olaylann

    nedensel bir sonucu mudur?" sorusunun,

    uygulamah etigin degil rneta-etigin arastirdigi

    bir soru oldugunu anlayacaksirnz.

    S lra S iz de Yan lt A nahtarlSua SJzde 1

    Kanter etige gore ahlakilige, akilcihga ulasmak, mutlu-

    luga ulasrnaktan daha onemli kabul edildigi icin , gorev

    ilkesi yararcilann mutluluk ilkesinden once ge1en en te-

    mel ilke olarak gorulur, Ahlak, kendimizi nasil mutlu

    edecegimizin ogretisi dcgildir. Kant'a gore mutluluk ah-

    lakh olrnayi ogrenmenin ardindan gelir. Baska bir de-

    yisle, mutlu olrnayi isternek dogrudan bir gorev degil-

    dir. Insan dogrudan gorev ilkesine gore eylcdigi surcce

    mutlu olma onuruna da erisecektir. Bu sebeple Kant,

    rnutluluga ulasrnayi bir gorev olarak gorrnez. Mill'e go-

    re ise mutluluk insan eylemler inin tek arnact ve ahlakm

    olrudi ir. Baska bir dcyisle mutluluk bir ahlak normu-

    duro Dolayrsryla rnutluluga ulasrnak bir gorevdir, Butuninsanlar eylemlerinde, rnutluluga ulasmayi bir gorev

    olarak yerine getirmelidirler. Mutluluga ulasrnaya caba-

    layarak ayru zamanda bir gorevi yerine getiriyor oldu-

    gumuz icin, Mill 'e gore, Kant'in aksine, mutluluk ile go-

    rev arasmda bir aynm yoktur. Gelelim Nietzschc'ye ...

    Radikal dusuncelcre sahip Nietzscherun mutluluk ko-

    nusunda farkh goruslerc sahip oldugunu daha once

    soylemistik. Burada bu soylediklerirnizi kisaca hatirla-

    yahm ve soylediklerirnizden yola cikarak Nietzsche'nin

    gorev kavrarruyla ilgili soyleyebileceklerini yorumlama-

    ya cahsaltrn. Nietzsche'nin en onemli arnaci, geleneksel

    ahlak anlayisinda var DIan "iyi-kotu" ikileminin ashnda

    zayif karakterlerin ahlaki dcgerlcrinin baskin cikrnasi-

    run bir sonucu oldugunu gostermcktir. Bu sebeple gii~-

    Iii karaktere sahip olanlar, iyinin ve kotunun otesinde

    kendi dcgerlcr ini yaratarak geleneksel ahlak anlayisma

    karst cikmalidirlar. Nietzsche'nin bu elestirel durusu

    kullandigi mutluluk kavrarruru da donusturmusmr. Ona

    gore mutluluk, gundeltk yasarrurruzda kullandigrrruz an-

    larrundanfarkli

    olarak, insarunhayatim

    aktif olarak ya-

    ~ama gucudur. Mutluluk, ulasrnaya cabaladigirmz, arzu

    ettigirniz bir sey olarak degil, yozlasrms ahlaki degerle-

    re baskaldiracak kadar guclu bir durusa sahip olup ken-

    di dcgerlerini yaratabilme basansidir, ~imdi boyle bir

    bakis acisina sahipsek, yukanda sordugurnuz soruda

    gecen "rnutluluga ulasrna" deyimine zaten karst cikrna-

    rruz gerekecektir. Mutluluk, ulasilan, arzu edilen bir ~ey

    degildir. Mutluluk ahlakin ol~iiru, bir ahlak normu ola-

    maz. Bu anlamda Nietzsche, yararci bakis acisina karst

    cikacaknr. Diger taraftan Nietzsche'nin bir anlamda "go-

    rev" duygusuna sahip oldugundan soz edebili riz. Gii~-

    Iii olma cesaretini gostcrerck, geleneksel ahlaka karst

    cikarak, iyinin ve kotunun otesinde dcgcrler yaratmak

    aslinda oldukca "yuce" bir gorev ("geleneksel degerleri

    yikrna" yuce gore vi) olarak yorumlanabilir ve boyle sinebir gorev anlayisinm kcndisi zaten mutluluktur. Bu an-

    lamda gorev duygusunun Nietzsche'deki oneminden

    soz edebil iriz. Diger taraf tan Kant'm gorev kavrarru ile

    Nietzsche'nin gorev kavrarru arasinda cok temel bir fark

    oldugunu hicbir sckildc goz ardi etmemeliyiz. Kant'm

    soylemi (yani kullandigi kelimeler, kavramlar, usluplar,

    dusunccler) Nietzsche'nin "geleneksel" olarak deger-

    lendirdigi ve bu sebeple elestir isinin hedef aldrgi soy-

    lem icerinde yeserrnistir. Dogal olarak Kant'm "gorev"

    kavrarru da bu geleneksel ahlak soylemi icerisinderi

    dogmus bir kavramdir.

    Sua Sizde 2

    J. P. Sartre, "varoluscu" bir ahlakin temelleri olabilecekbazi dusuncclcr ortaya atrrusur. Bu dusuncclerden en

    onemlisi "varolus ozden once gelir" tezidir. Bu goru-

    ~iiyle 0, "ozcu" bir anlayisa karst cikrrustir. Ornegin,

    Sartre'a gore, ozellikle 18. yuzyilda yaygm DIan goru-

    ~iin aksine, "insan dogasi" diyebilccegimiz belirlenrnis,

    sabit, dcgismez bir insan dogasi yoktur. Insan neredey-

    se bir sifir baslangic noktasmda dunyaya gelir. Dolayi-

    siyla kendis inden once hicbir ~ey yoktur, hicbir ~ey "ve-

    rili" degildir. Insan varolduktan soma kendi ozunu ken-

    disi olusturur. Yasarken yapugi rum secimlerle kendisi-

    ni yaratir. Sirndi bu tezden yola ciktigmnzda, Beauvo-

    ir'in "insan dunyaya kadm olarak gelmez, kadm olur"

    tezini yorumlayabiliriz. Eger tersini, yani, "insan dunya-

    ya kadm olarak gelir, sonradan kadin olrnaz" tezini sa-

    vunuyor olsaydik, her scydcn once ozcu bir anlayisa

    sahip olacaktik cunku "kadm ozu" diye sadece kadinla-

    ra ait bir ozun yani kadm dogasmm varhgina inamyor

    olacaktik. Bu durumda da kadm ve erkek arasinda oz-

    cu bir aynrncilik yaprrus olacaktik. Kadinlara zaman

    iccr isindc yuklenen toplumsal roller in aslmda kadirun

  • 8/3/2019 Felsefe nite 07

    24/24

    16 4 Felsefe

    zaten ozunde, dogasinda onceden varolduguna dair bir

    inaner mesrulasurrms olacaktik, Oysa Beauvoir'm tezi

    tam da bunun aksini ortaya koymaya cahsan bir tezdir.

    0, topluma, toplumun "karst cins" diye gordugu ve bu

    anlamda "otekilestirdigi" kadm anlayismi fark ettirrneyi

    amaclarrustir. Bu fark cdildiginde, kadmm oncel ikle va-

    roldugu, daha soma ise "insan" oziinu kendi istcdigi gi-

    bi olusturdugu da kabul edilir hale gelecekt ir. Baska bir

    deyisle, yuzyillardir bu goru;i fark edilrnedigi icindir ki

    kadma yuklencn belirli toplurnsal roller, onun ozune

    de yiiklenmekte ve tum bunlan rnesru kilacak bir etikanlayis gclistirilmcktcdir.

    Sua SJzde 3

    Soru 1: Bir doktorun dogal olmayan yollardan hayaturetrriesi hangi kosullarda kabul edilebilir? Bu soru "Uy-

    gularnah Etik" sorusudur,

    Soru 2: Eger "belirlenimcilik" dogru ise, eylemlerimden

    sorurnlu tutulmam icin hangi hakh gerekceleri ileri su-rebilirim? Bu soru "Meta-Etik" sorusudur.

    Soru 3: Ahlak dogrulan, rnantik dogrulanndan farkli

    olarak, ne tur dogrulardrr/ Bu soru "Meta-Etik" sorusudur.

    Soru 4: Ahlaki dogrulann kaynagi nedir? Bu soru "Me-

    ta-Etik" sorusudur,

    Soru 5: Insanlann birbirlerine karst ne tur odevleri var-

    drr? Bu soru "Normatif Etik" sorusudur.

    Soru 6: "lnsanlara yard irn etmek dogrudur" onerrnesin-

    deki 'dogru' kelimesi ne anlama gelmektedir? Bu soru

    "Meta-Etik" sorusudur.

    Soru 7: Nasil bir insan olmak gerekir? Bu soru "Norma-

    tif Etik" sorusudur.

    Soru 8: Icinde yasadiguruz dogal cevreye karst ne tur

    sorurnluluklanrruz var? Bu soru "Uygulamah Etik"

    sorusudur.

    Yara rla nlla n v e Bavu r u la bile ce kKaynakla rAristoteles. (1997). NJkomakhos 'aEtlk. ceviren: Saffet

    Babur, Ankara.

    Bunnin, N. ve Tsui-jarnes, E. P., editorler (1996). The

    Blackwell Companion to Philosophy. Oxford.

    Baron, M. W., Pettit, P. Ve Slote, M. (2002). Three

    Methods of Ethics. MA.

    Darwall, S. (1998). Philosophical Ethics . Oxford.

    Gilligan, C. (1982). In a Different Voice. MA.

    Held, V. (1993). Feminist Morality. Chicago.

    Honderich, T., editor (1995). The Oxford companion

    to Philosophy. Oxford.

    Kagan, S. (1998). Normative Ethics, Oxford.

    Kant, 1. (1982). Ahlak Metafiziginin Temellendiril-

    mesi, ceviren: Ionna Kucuradi, Ankara.

    Kittay, E.F. ve Meyers, D. T. (1987). Women and Moral

    Theory. USA.

    Klemke, E. D. ve Kline, A. D. (1989). Introducing

    Philosophy. New York.

    Kohlberg, L. (1963). "The Development of children's

    Orientations Toward a Moral Order" Vita Hum., 6.

    Kohlberg, 1. (1981). Essays on Moral Development,

    Vol. I: The Philosophy of Moral Development.

    Harper & Row.

    Mill, J. s . (1979). Utilitarianism. Indianapolis.Morgan, K. P. (1987). "Women and Moral Madness"

    Science, Morality and Feminist Theory. (Der: M.Hanen ve K. Nielsen), Calgary.

    Pieper, A. (1999). Etige Giri~. ceviren: Veysel Atayman,

    Gonul Sezer, istanbul: Ayrmti.

    Pojman, 1. P. (1995). Ethics. California.

    Pojman, 1. P. (1994). Philosophy: The Pursuit of

    Wisdom. California.

    Sahakian, W. S. (1974). Ethics: An Introduction to

    Theory and Problems.New York.

    Singer, P. , edi tor (1995). A Companion to Ethics.

    Oxford.

    Slote, M. (1992). From Morality to Virtue. Oxford.

    Solomon, R. C. (1989). Introducing Philosophy. New

    York.

    Sterba, James P. Morality in Practice, 1984, California.Stocker, M. (1998). "The Schizophrenia of Modern

    Ethical Theoreis" Virtue Ethics, (der: R. Crisp ve M.

    Slote) Oxford.

    Warburton, N. (1992). Philosophy: The Basics.

    London.

    Warburton, N. (2000). Felsefeye Giri~. ceviren: Ahmet

    Cevizci, istanbul: Paradigma.

    Yazici, S. (1999). Felsefeye Giri~. istanbul.

    Yazici, S. (2003). "Erdem Ahlaki: Son Donern

    Tartismalara Iliskin Elestirel Bir Deneme" FelsefeTartt~maJarl, 30 (2).