ekstraselÜler matrİks (hücrelerarası madde) · 2019-12-20 · ekstraselüler matriks; jel...
TRANSCRIPT
EKSTRASELÜLER MATRİKS
(Hücrelerarası Madde)
• Hücreler, sentezledikleri ekstraselüler matriks
(hücrelerarası madde) adı verilen makromolekül
kompleksleri içinde bir araya gelerek dokuları
oluştururlar.
• Bağ dokularında hücrelerarası madde, hücrelere kıyasla
hacimce çoğunlukta olduğundan, temel madde
(fundamental sübstans), (ekstrasellüler
matriks=ECM) diye isimlendirilir.
• Yani diğer dokulardan (epitel, kas, sinir) farklı olarak,
bağ dokusunun ana bileşeni ECM’ dir.
Bağ dokusunun besleyici, destekleyici ve bağlayıcıfonksiyonları fundamental substansı tarafından yerinegetirilir.
Ayrıca, içinde yataklandığı hücrelerin metabolikfonksiyonlarını düzenler.
Fundamental substans aynı zamanda hücreler ile kanarasında madde alış verişinin yapıldığı bir ortamdır.
Bulunduğu dokuya özgü biyokimyasal özellikler taşır.
Ekstraselüler matriks; jel kıvamında şekilsiz bir temel
madde ile bu madde içine gömülen kollagen, retiküler ve
elastik liflerden oluşur.
Şekilsiz temel madde, hücrelerin yüzeyindeki reseptör
proteinlerine (integrinler) ve diğer matriks bileşenlerine
bağlanarak matriksin dayanıklılığı ve sertliğine katkıda
bulunan glikozaminoglikanlar (GAG), proteoglikanlar ve
glikoproteinlerden oluşan yüksek düzeyde su sever
(hidrofilik) akışkan bir komplekstir.
Bu üç grup molekülün yapısı ve büyüklüğü çeşitlilik
gösterdiğinden birbirleriyle, liflerle, epitel ve bağ dokusu
hücreleri ile farklı etkileşimlerde bulunurlar.
• Bu moleküller yapısal işlevlerinin yanısıra, hücre çoğalmasını ve
farklılaşmasını kontrol eden hormonlara yönelik bir depo
oluşturmak gibi, başka önemli biyolojik işlevleri de gerçekleştirir.
• Bu maddelerin birbirlerine oranı, bağ dokusunun türüne göre
farklılıklar gösterir. Bazı bağ dokusu türlerinde iplikler, bazılarında
ise şekilsiz madde çoğunluktadır.
• Bağ dokusu şekilsiz temel maddesinin ve ipliksel unsurlarının
yapımı fibroblastlar tarafından gerçekleştirilir.
• Embriyonal bağ dokularında ise, fundamental sübstans daha çok
mezenkim hücreleri tarafından yapılır.
Bağ doku fundamental substansı;
I. Şekilsiz temel madde ve
II. Bağ doku iplikleri olmak üzere ikiye ayrılır
ı) Şekilsiz temel madde:
• Bütün bağ dokusu türlerinde bağ dokusu hücreleri ve iplikleri,
strüktür göstermeyen, kolloid özelliğinde homojen bir madde içine
yataklanmışlardır ki, buna şekilsiz temel madde denir.
• Bunun miktarı ve bileşimi bağ dokusunun türüne göre büyük farklar
gösterir.
• En bol olarak gevşek bağ dokusunda bulunur.
• Şekilsiz temel madde kolay tesbit olmaz. Bunun için de, doldurduğu
kısımlar rutin preparatlarda çoğunlukla boş olarak görünür.
Şekilsiz temel maddenin büyük bir bölümünü, amino
şekerler, şeker asitleri ve üronik asit içeren
polisakkaritler (glikozaminoglikanlar) oluşturur.
Bunlardan bağ dokularında en bol ve bağımsız olarak
bulunan hiyaluronik asit dir.
Bunun dışındaki diğer glikozaminoglikanlar bağımsız
halde olmayıp protein moleküllerine bağlıdır.
Böyle olan glikozaminoglikanlara proteoglikanlar adı
verilir.
Şekilsiz temel madde başlıca üç grupmaddeden oluşur:
a. Glikozaminoglikanlar
b. Glikoproteinler
c. Doku sıvısı
a. Glikozaminoglikanlar(asit mukopolisakkaridler):
• Glikozaminoglikanların (GAG) her molekülühidrofiliktir. Şekilsiz temel maddedeki suyun tamamıbunlara bağlıdır.
• Bu nedenle ayağa kalkdığımızda bağ dokudaki suaşağıya doğru akmaz. Aynı nedenden dolayıbağdokunun suyunu enjektörle aspire etmek mümkündeğildir.
• Bağ doku amorf maddesinin sol halinde bulunmasıhücre ve diğer dokuların beslenmesinin yanısıra bağdoku hücrelerinin hareketleri için de zorunludur.
• GAG’lar ; 1.Sülfatsız ve 2. Sülfatlı GAG’lar olarak ikigruba ayrılırlar :
1.Sülfatsız GAG :
-Hiyaluronik asiti: Fibroblastlar tarafından salgılanır,amorf maddenin sol-gel durumunu ayarlar.
• En fazla gevşek bağ dokuda bulunur. Eklem sıvısında,gözün humor vitrözünde, göbek kordonunda, deri vekıkırdakta bulunur.
• Eklem sıvısındaki hiyaluronikasit, karşı karşıya gelen kemiklerin kaygan bir ortamda hareket etmelerini sağlar.
• Lokal enfeksiyonlarda zararlı ajanların yayılmasını önlemede ömenli rol oynar.
• Su bağlama kapasitesinden ötürü, temel maddenin vizkositesinden ve geçirgenliğindeki değişikliklerden büyük oranda sorumludur.
2. Sülfatlı GAG:
(bunlara proteoglikanlar adı da verilir)
• Bunlar bağ doku ipliklerinin organizasyonunda görev
alırlar.
• Belirgin bir osmotic basınca ve dolayısıyla çok yüksek
şişme kapasitesine sahiptirler.
• Proteoglikanları, bağ dokularında fibroblastlar, kıkırdak
dokularında kondroblastlar, kemik dokusunda ise
osteoblastlar salgılarlar.
• Proteoglikanların üç boyutlu yapısı şişe temizleme fırçasına benzemektedir. Bu yapının tel sapını protein öz, buna tutunan fırça tellerini ise sülfatlı GAG’lar oluşturur.
• Proteoglikanlar çok çeşitlidir. Protein öze tutunan GAG’ların sayısı 1’den (dekorin) 200’e kadar (agrekan) değişir.
• Bütün proteoglikanlar ekstraselüler matrikste
yerleşmezler. Başta epitel hücreleri olmak
üzere pek çok hücrenin yüzeyinde, membrana
bağlı moleküller olarak da bulunurlar.
• Proteoglikanlar, bağ dokuları yanında, kıkırdak
ve kemik gibi diğer destek dokularında da
bulunurlar.
• Proteoglikanlar, çoğunlukla bağ dokusu ipliklerinin
bünyelerinde ve etraflarında toplanarak bunların
organizasyonlarını sağlarlar.
• Bunlardan önemlileri ve işlevleri şunlardır;
dermatan sülfat
kontroitin sülfat
keratan sülfat
heparan sülfat
• Dermatan sülfat: En bol olarak I. tip kollagenden oluşmuş
olan sıkı bağ dokularında (dermis, tendolar, ligamentler),
fibröz kıkırdakta ve daha az olarak da gevşek bağ dokularında
bulunur. En faza deride vardır.
• Kondroitin sülfat: Hyalin ve elastik kıkırdakta kollagen (tip
II kollagen) ve elastik ipliklerin organizasyonunda görev
yapar. Arterlerde, deride ve korneada boldur.
• Heparan sülfat: Retikülin ipliklerinin (III. tip kollagen)
organizasyonunda görev yaparlar (dalak, hepar, lenf nodları).
• Keratan sülfat: En heterojen GAG’dır. Kıkırdak, kemik ve
kornea’da bulunur, tip VI ve tip VIII kollagen liflerle ilgilidir.
b. Glikoproteinler:
• Temel maddenin bileşimine az miktarda olmakla beraber,
glikoproteinler de katılırlar.
• Bu tür glikoproteinler bağlayıcı özelliğe sahiptirler; bulundukları
yerlerdeki hücreleri temel maddedeki ipliklere bağlarlar.
• Çeşitli bağ ve destek dokuların şekilsiz temel maddesinde yerine
göre bulunan başlıca glikoproteinler şunlardır:
Fibronektin kondronektin osteonektin laminin trombospondin entaktin
-Fibronektin: Bağ dokuda fibroblastlar tarafından
salgılanır, bağ dokularındaki fibroblast ve fibrositleri
kollagen ipliklere bağlar.
Bazal membranda bulunan fibronektin de, epitel hücrelerini
bazal membrandaki retikulum ipliklerine bağlarlar.
Hücre membranlarındaki fibronektin reseptörlerine
integrinler adı verilir.
-Kondronektin: Kıkırdak dokuda kondroblastlar tarafından
salgılanır. Kondronektin, kondroblast ve kondrositleri,
kollagen ipliklere bağlar.
-Osteonektin: Kemik dokuda osteoblastlar tarafından salgılanır.
Osteonektin, osteoblast ve osteositleri, bu dokuların ara maddelerinde bol miktarda bulunan kollagen ipliklere bağlar.
-Laminin: Laminin, bazal membranın yapısında
bulunur.
Epitel hücreleri tarafından salgılanır, epitel hücrelerini
bazal membrandaki retikülin ipliklerine bağlar.
-Entaktin: Bazal membranın yapısında
bulunur ve laminin'in tip IV kollagenlere
bağlanmasını sağlar.
-Trombospontin: Deri, kas ve kan
damarlarında bulunur, bulunduğu yere gore
fibroblast, düz kas ve endotel hücreleri
tarafından salgılanır.
c. Doku sıvısı:
• Bağ doku amorf kısmının bir miktarını da doku sıvısı
adı verilen, kan plazmasına benzeyen bir sıvı oluşturur.
• Kapillar damarlardan amorf madde içine geçen besin
maddeleri, hormonlar ve iyonları içeren sıvıdır.
• Doku ve hücrelerin beslenmesine, ayrıca şekilsiz temel
maddenin sol-gel durumunun ayarlanmasına yardım
eder.
• Bu sıvı aynı zamanda doku ve hücrelerde oluşanmetabolik artıkların uzaklaştırılmasını da sağlar.
• Metabolik artıklar doku sıvısı vasıtasıyla tekrarkapillarlara aktarılır ve bu yolla, vücuttan atılmaküzere, karaciğer, böbrek gibi organlara ulaştırılır.
• Doku sıvısı statik bir sıvı değildir. Devamlı olarakyenilenir. Patolojik etkiler altında doku sıvısındaartış olursa ödem şekillenir.
Bazal
membran:
Organizmada bulunan epitel hücrelerinin büyük çoğunluğuen az birer yüzleri ile bağdokusu üzerine oturmuşlardır.
Bu iki farklı dokuyu birbirinden ayıran ekstrasellülermatrikse "bazal membran" adı verilir.
Bazal membran bu iki dokuyu birbirine bağlar.
Epitel hücrelerinin bağ dokuya temas eden yüzlerine bazalyüz adı verilir.
Bazal membran ayrıca kas telleri, sinirler ve yağhücrelerinde de, bu hücrelerle etraflarındaki bağ dokuarasında biraz ince de olsa bulunmaktadır.
Bazal membran rutin H&E boyamalarında seçilmez, PAS
ve gümüşleme boyamalarıyla iyi boyanır ve ışık
mikroskobunda seçilebilir.
Bazal membranın kalınlığı vücudun farklı yerlerinde
değişebilir.
Örneğin; trake’da kalın, barsaklarda incedir.
Böbrek glomerullarındaki süzücü membranlarda ve
akciğer solunum membranındaki bazal membranın yapısı
diğer yerlerdekinden farklıdır, kalındır ve ışık
mikroskopunda görülebilir.
• Bazal membran genellikle iki ana katmandan oluşmuştur.
A. bazal lamina: Epitel hücrelerine komşu olan katman, iki alt katmana ayrılır;
• 1. lamina rara (lusida) - epitel tarafında bulunanı• 2. lamina densa - retiküler lamina tarafında bulunanı
B. retiküler lamina: Bağ dokusuna komşu olan katman.
a) Bazal lamina: Bazal laminanın temelini,
glikoproteinler; laminin, entaktin, fibronektin
proteoglikanlar; heparan sülfat, kondroitin sülfat oluşturur.
Yapıştırıcı özelliği olan bu maddelerden laminin epitel
hücrelerini, fibronektin ise retiküler lamina'yı lamina
densa'ya bağlar.
Bazal lamina içinde ayrıca tip IV kollagen lifler de
bulunur, çok ince olan bu kollagen lifleri elektron
mikroskobunda dahi zorlukla seçilen keçemsi bir örgü
yaparlar.
• Bazal membranların yukarıda belirtilen yapısı ancak elektronmikroskopu ile görülebilir.
• Işık mikroskopunda ise bu oluşum katmansız ve ince bir çizgi halindekendini belli eder.
• Bazal membran geçirgen bir membrandır. Bağlayıcı işlevi yanında,damarsız olan epitel ile damardan zengin bağ dokusu arasındakimadde alışverişine de aracılık eder.
• Bazal membrana epitel hücreleri yanında, kas tellerinin ve yağhücrelerinin yüzeylerinde de rastlanır.
• Yerleşiminden ötürü bu hücrelerdeki bazal membrana, eksternallamina adı da verilir.
b) Retiküler lamina: Bazal membranın bağ dokuya dönük
olan bu katmanı daha kalındır, -tip III kollagen lifler
(retikülin lifleri) ile bu iplikleri birbirine bağlayan
fibronektin ve aralarını dolduran heparan sülfat’tan ibarettir.
Bazal membran kendisine bitişik olan dokular tarafından
(epitel ve bağ dokusu) müştereken sentezlenir ve bu iki
dokuyu birbirinden ayırma, birbirine bağlama işlevinin
yanında ayrıca bir diffüzyon bariyeri olarak hizmet verir,
hücre bölünmeleri ve göçünde destek sağlar.
İki doku arasında madde alış-verişi yine bazal membran
üzerinden olur.
• Bazal laminada bulunan; laminin epitel hücrelerini, fibronektin de retiküler laminayı, lamina densa'ya bağlarlar.
• IV. tip kollagen bazal lamina içinde keçemsi bir örgü yaparlar.
• Entaktin, tip IV kollagen ile laminin'in birbirine bağlanmasını sağlar.
• Retiküler laminayı, retikulum iplikleri (III. tip kollagen) ile bu iplikleri birbirlerine bağlayan ve bunların aralarını dolduran heparan sülfat ve fibronektin oluşturur.
• Retiküler lamina bazen bulunmayabilir.
II) Bağ dokusu iplikleri
• Bağ doku fundamental substansının fibröz kısmınıfibroblastlar tarafından salgılanan başlıca kollagen veelastin adlı proteinlerden oluşan lifler teşkil eder.
• Elektron mikroskopik yapıları ve boyanma özellikleridikkate alındığında; kollagen, retikülin ve elastik ipliklerolmak üzere üç çeşittir.
• Kollagen ne retikülin ipliklerinin her ikiside tropokollagenadı verilen proteinden yapılır, oluşan iplik demetleri 50 nmden daha küçük çaplıysa retikülin iplikleri, 50 nm denbüyük çaplıysa kollagen iplikler olarak adlanırlar.
• Üç çeşit bağ dokusu ipliği bulunur:
1) kollagen iplikler
2) retikulum iplikleri
3) elastik iplikler
• Bağ dokusunun türüne göre, bunlardan biri diğerlerindendaha bol miktarda olabilir ya da hiç bulunmayabilir.
1.Kollagen iplikler
(fibra'lar):
• Bu tür bağ dokusu iplikleri kollagen adı verilen bir grup
glikoproteinden oluşmuşlardır.
• Bu glikoproteinler, kollagen ipliklerin bulundukları dokunun türüne
göre, farklı hücreler tarafından sentezlenirler.
• Örneğin; bağ dokularında fibroblastlar, kıkırdak dokularında
kondroblastlar ve kemik dokuda da osteoblastlar bu ipliklerin
yapımından sorumludurlar.
• Bugün için özellikleri oldukça açık bir biçimde tanımlanmış olan 12
tip kollagen maddesi vardır.
• Bunların hepsinin de ana öğesi tropokollagen molekülleri'dir.
• Bu moleküllerin kimyasal yapıları, bunları oluşturan amino asitlerin
türleri ve diziliş sıraları birbirlerinden farklıdır.
• Kollagen iplikler esnek değildirler.
• Mekanik basınç ve çekilmeler etkisiyle uzamaz ve bu tür etkilere
karşı büyük direnç gösterirler.
• Buna karşılık eğilip bükülebilme özellikleri vardır.
• Kollagen iplikler kaynatılınca eriyip jelatin denen maddeye
dönüşürler.
• Fibroblastlarda sentezlenip ara madde olarak salgılanan tropokollagen
molekülleri Tip I, Tip II, Tip III kollagenlerde özel bir tertiplenmeyle
mikroiplikcikler oluştururlarken,
• Tip IV ve Tip V kollagenlerde özel bir tertiplenme göstermeksizin
ipliksel makromoleküller halinde kalırlar.
• Bu özel tertiplenme
durumundan dolayı
mikroiplikcikler enine
bantlaşma gösterirler, bu
nedenle mikroiplikciklerin
birleşmesi ile oluşan
fibriller ( Tip I, Tip II,
Tip III) enine bantlaşma
gösterirler, buna karşın Tip
IV ve Tip V kollagenden
oluşan fibriller enine
bantlaşma göstermezler.
• I. tip kollagen organizmada en bol olarak bulunan kollagen türüdür.
• Deride (dermis), tendo ve ligamentlerde, organ kapsüllerinde, fibröz
kıkırdakta, kemik ve dişlerde (dentin katmanında) bulunur.
• II. tip kollagen hiyalin ve elastik kıkırdakta
• III. tip kollagen (retikulum iplikleri) Bazal membranlarda ve kan yapan
organların (kırmızı kemikiliği, dalak, lenf düğümleri, lenf follikülleri) çatısını
oluşturan retiküler bağ dokularında rastlanır.
• IV. tip kollagen erişkinlerde bazal membranların bazal lamina katmanında,
• V. tip kollagen ise sadece plasentadaki bazal membranlarda bulunur.
• Tip VI kollagen: Böbrek, karaciğer, uterus bağ dokusu, göz korneasında
bulunmuştur.
• Tip VII kollagen: Deride, dermis-epidermis birleşme yerinde bulunduğu,
tip I ve tip III kollagenler etrafında ilmek oluşturduğu bildirilmektedir.
• Tip VIII kollagen: Aortun endotel hücreleri tarafından salgılandığı
(endotelyal kollagen), kornea epitelinin bazal laminasını oluşturduğu
bildirilmektedir.
• Tip IX, Tip X ve Tip XI kollagen: Kıkırdakta bulunduğu bildirilmektedir.
• Tip XII kollagen: Dokulardaki dağılım ve fonksiyonları henüz
aydınlatılmamıştır.
• Bir bağ dokusunda bulunan kollagen iplik demetlerinin
seyir yönleri, o dokunun karşılaşacağı basınç ve
çekilmelerin yönlerine göre ayarlanmıştır.
• Bu durumdan ötürü derinin dermis katmanında ve deri altı
dokusunda bulunan kollagen iplikler değişik yönlerde;
tendo ve ligamentlerde bulunanlar ise birbirlerine paralel
seyrederler.
• Bu özellikten yararlanılarak hayvanların derilerinin sıkı bir
kollagen iplik örgüsü halinde olan dermis katmanı
tabaklanır ve böylelikle kösele ya da deri elde edilmiş olur.
2-Retikulum iplikleri
• Bu tür bağ dokusu iplikleri III.
tip kollagenden meydana
gelirler;
• Çok incedirler (0.5-2 mikron)
• Dallanıp anaztomozlaşarak,
dokusuna göre dar ya da geniş
gözenekli bir ağ oluştururlar.
Zaten isimlerini de bu
özelliklerinden alırlar
(retikulum=ağ).
• Retikulum ipliklerinde hem az miktarda iplikcik
bulunur hem de bu iplikcikler daha incedirler.
• Bu iplikçikler gevşek bir biçimde demetlenirler; bundan
ötürü de aralarında fazla miktarda proteoglikan
(heparan sülfat) ve glikoprotein (fibronektin) bulunur.
• Retikulum iplikleri gümüş tuzları ile de iyi boyanırlar.
Bu iplikler, gümüşü sevdikleri için argirofil (gümüş
seven) iplikler diye de isimlendirilirler.
• Bir dereceye kadar uzama özelliğine sahiptirler.
• Uzayabilmelerinden ötürü en bol olarak bulundukları dokulardan biri,daralıp genişleme durumunda olan boşluklu organların (mide vebağırsaklar, uterus, damarlar vb.) duvarlarında bulunan düz kasdokusudur (tunika muskularis).
• Ayrıca, kan tarafından doldurulan dalak ve kırmızı kemikiliği, lenf tarafından doldurulan lenf düğümleri ve havanın şişirdiği akciğerler de bol miktarda retikulumipliği içerirler.
• Embriyogenez devamınca, yangısal olaylarda ve yara iyileşmesi sırasında çoğu bağ dokuları bol miktarda retikulum ipliği içerirler.
• Daha sonra bunların yerini I. tip kollagen alır.
3.Elastik iplikler
• Organizmada en az bulunan bağ dokusu ipliğidir.
• Elastik ipliklerin ileri derecede uzayıp tekrar eskişekillerine dönme özelliklerinden dolayı daralıpgenişleyen ya da uzayıp kısalan doku ve organlardabulunurlar.
• Bol olarak bulundukları doku ve organlar;
elastik kıkırdaklar;
bazı ligamentler (lig. nuchae gibi)
elastik arterler (aorta ve diğer büyük arterler)
düz kasların tendoları
akciğerler
sığırların karın duvarlarındaki tunika flava
deri
• Elastik ipliklerin kalınlıkları genelde 1-4 mikron arasındadır; ancak
bazen 10-12 mikronluk bir kalınlığa ulaşabilirler.
• Yuvarlak, poligonal ya da yassı şekilli olabilirler.
• Seyirleri sırasında dallanıp birbirleriyle anastomozlaşarak ağlar veya
membranlar yaparlar.
• Ayrıca, dallanmayıp birbirlerine paralel seyrederek elastik ligamentleri ve
elastik tendoları da meydana getirirler.
• Işık mikroskopunda homojen görünen elastik ipliklerin ana maddesi, elastin
adı verilen bir tür proteindir.
• Elastin, dezmozin ve izodezmozin adı verilen ve kollagende bulunmayan
iki farklı amino asiti içerir.
• Elastik ipliklerin, uzayıp kısalma özellikleri bu aminoasitlerden ileri gelir.
• Bu maddenin ana öğesi olan proelastin, büyük ölçüdefibroblastlar, ikinci derecede ise düz kas telleri tarafındansentezlenir.
• Rutin preparatlarda elastik iplikler çoğu kez görülemezler.
• Bunlar en güzel olarak orsein ya da rezorsinfüksin adlıboyalarla boyanırlar.
• Bu boyalarla boyanmalarına, yüzeylerini kaplamış bir türproteoglikan neden olur.
Bağ Doku Türleri
• Bağ dokusunun karakteri, organizmada bulunduğubölgelere ve yüklendiği görevlere göre büyük farklargösterir.
• Bazı bağ dokuları hücrelerden, diğer bazıları iseipliklerden daha zengindirler.
• Bir kısım bağ dokularında iplikler düzensiz,diğerlerinde ise düzenli seyrederler.
• Bağ dokularının amorf maddesi de miktarca bağdokuları arasında büyük farklar gösterir.
Bağ dokuları
• 1- Mezenkim dokusu,
• 2- Müköz bağ dokusu,
• 3- Gevşek bağ dokusu,
• 4- Sıkı (kompakt) bağ dokusu,
• 5- Retiküler bağ doku,
• 6- Yağ dokusu.
• A. Embriyonal bağ dokular:
1. Mezenkim dokusu
2. Müköz bağ dokusu
1- Mezenkim dokusu:
• Mezenkim hücrelerinden ve bu hücrelerin aralarında kalan kısımları dolduran temel maddeden oluşur.
• Mezenkim hücreleri tarafından yapılan temel maddede yoğun olarak hiyaluronik asit bulunur.
• En bol olarak embriyonal dönemde ve fötal dönemin ilk yarısında bulunur.
• Mezenkim hücreleri güçlü bir bölünme (mitoz) ve farklılaşma gücüne sahiptirler.
• Bundan ötürüdür ki, bütün destek dokuları (bağ, kıkırdak, kemik ve kan dokuları) mezenkim dokusundan farklılaşırlar.
2- Müköz bağ dokusu:
• Olgun bağ dokuları ile mezenkim dokusu arasında bir geçit tipioluşturur.
• Onun için de daha çok fötal dönemin ikinci yarısında bulunur.
• Hücreleri mezenkim hücreleri gibi yıldız şekillidir.
• Bunların bir bölümü fibroblast niteliği kazanmışlardır. Bundan ötürüde temel madde içinde, dalgalı seyreden ince kollagen ipliklerbulunur.
• Bunun tipik bir örneğini; göbek kordonundaki Wharton peltesiErişkinlerde diş pulpası ile horozların ibikleri de müköz bağ dokusuyapısındadırlar.
• B. Olgun bağ dokular:
1. Gevşek bağ dokusu:
2. Sıkı ( kompakt ) bağ dokusu:
3. Retiküler bağ dokusu:
3- Gevşek bağ dokusu:
• Müköz bağ dokusunun farklılaşmış bir türüdür.
• Erişkin organizmalarda en bol ve yaygın olarak bulunanbağ dokusu, gevşek bağ dokusudur.
• Kas dokularında kas tellerinin aralarını doldurur. Diğer türdeki dokuların
ise aralarını doldurarak organların ya da organ katmanlarının
şekillenmelerini, desteklenmelerini ve birbirlerine bağlanmalarını sağlar.
• Bundan ötürüdür ki intersitisyel (ara) bağ dokusu diye de isimlendirilir.
• Derinin str. papillare alt katmanı ile subkutis katmanı,submukoza ve subserozalar gevşek bağ dokusundanyapılmışlardır.
• Bezlerin ve bu bezleri oluşturan parenkim ünitelerininetrafları da gevşek bağ dokusu tarafından sarılmıştır.
• Doku ve organları besleyen damarlar ile, innerve edensinirler gevşek bağ dokusu içinde yerleşmişlerdir.
• Gevşek bağ dokularında, en sık rastlanan hücrelerfibroblastlar ve makrofajlardır.
• Bu dokuda temel madde çoğunluğu oluşturur. Temelmaddede seyrek olarak yerleşmiş kollagen ve elastik ipliklerbulunur.
• Gevşek bağ dokularında retikulum ipliği fazla bulunmaz.
• Şekilsiz temel madde bol olduğu ve bu maddenin su tutmaözelliği bulunduğu için, gevşek bağ dokuları organizmanın sumetabolizmasında önemli bir yere sahiptirler.
4- Sıkı (kompakt) bağ dokusu:
• Bu dokunun gevşek bağ dokusundan başlıca farkı,hücrelerden fakir, buna karşılık temel maddeden çokzengin olmasıdır.
• Temel maddenin büyük çoğunluğunu bağ dokusuiplikleri oluşturur; şekilsiz temel madde ise çok azdır.
• İpliklerin seyir durumuna göre sıkı bağ dokusu:
a) düzensiz sıkı bağ dokusu
b) düzenli sıkı bağ dokusu
a) Düzensiz sıkı bağ dokusu:
• Bu tür bağ dokusunda hakim olan iplikler kollagen
ipliklerdir.
• Bu iplikler, değişik yönlerden gelebilecek çekilmelere karşı
koyabilmek için değişik yönlerde seyrederek keçe gibi sıkı
bir örgü oluştururlar.
• Düzensiz sıkı bağ dokusunun en tipik örneğini derinin
dermis katmanının str. retikülare alt katmanı,
• Kıkırdak ve kemik zarları, bazı organların kapsülleri
(karaciğer, testis, dalak, lenf düğümleri vb.)
b) Düzenli sıkı bağ dokusu:
• Bu gruptaki bağ dokularında da hakim unsur bağ dokusu iplikleridir.
• Şekilsiz temel madde ve bağ dokusu hücreleri çok azdır.
• Bağ dokusu iplikleri, dokuya etki yapan güce göre paralel , dikey ya
da hem paralel hem dikey seyrederler ve sıkı bir şekilde birbirlerine
sokularak demetler yaparlar.
• İçerdikleri ipliklerin türüne göre düzenli sıkı bağ dokuları:
1. Kollagen türdeki düzenli sıkı bağ dokuları ve
2. Elastik türdeki düzenli sıkı bağ dokuları
Kollagen Türdeki Düzenli Sıkı Bağ Dokuları
Tendolar:
• Tendo üzerine etki yapan mekanik çekilmeler tek yönlü olduğundan,tendodaki bütün kollagen iplikler aynı yönde ve birbirine paralelseyrederler.
Ligamentler:
• Bunlar da paralel seyirli kollagen ipliklerden yapılmıştır; ancakiplikler, tendolarda bulunanlardan daha incedirler ve daha düzensizolarak seyrederler.
Fasiya ve aponevrozlar:
• Kasları kılıflayan bu zarlar da düzenli seyreden kollagen ipliklerdenyapılmışlardır, fakat buradaki iplikler birbirine dikey düşen iki ayrıyönde seyrederler.
5- Retiküler bağ dokusu:
• Retiküler bağ dokusu ise hücreden çok zengindir.
• Dokunun esasını, sitoplazmik uzantılarla birbirlerine tutunarak ağlaryapan retikulum hücreleri ile bu hücreleri dıştan destekleyen vedallanıp anastomozlaşan retikulum iplikleri oluştururlar.
• Ana maddesi retikulum hücreleri tarafından sentezlenip salgılananbu iplikler dokuya dayanıklılık kazandırırlar.
• Retiküler bağ dokusu kan yapan organların çatısını oluşturur. (lenffolikülleri, lenf düğümleri, dalak, kırmızı kemik iliği)
• Retiküler dokulardaki retikulum hücrelerinin fagositoz yapabilirlerfakat bakteri öldürücü nitelikleri yoktur.
6- Yağ dokusu:
• Bu doku da hücreden zengin olan bir bağ dokusudur.
• Dokuyu yağ hücreleri meydana getirir.
• Metabolik aktiviteleri, vaskularizasyonları, renkleri ve
dağılımları birbirinden farklı olan iki tip yağ dokusu
vardır.
1. beyaz yağ dokusu
2. esmer yağ dokusu
Beyaz yağ dokusu
• Organizmanın başlıca enerji deposudur.
• Erişkinlerde görülen yağ dokusunun hemen hemen tamamını beyazyağ dokusu oluşturur.
• Beyaz yağ dokusunun rengi, beslenmeye bağlı olarak yağdamlacığındaki erimiş karotinoidlerin miktarına göre beyazdan-sarıya kadar değişebilir.
• Bu dokuyu ünivakuoler yağ hücreleri meydana getirir.
• Yağ hücreleri sıkıca birbirlerine sokulmuşlardır.
• Beyaz yağ dokusuna en fazla deri altı dokusunda (subkutis),
omentum ve mezenteryumda, retroperitoneal bölgede rastlanır.
• Yağ hücreleri deri altı bağ dokusunda, özellikle domuzda kalın bir
tabaka yapar.
• Deri altı beyaz yağ dokuları daha çok organizmanın enerji
depolarıdır.
• Organizmada bunlardan başka göz çukuru, ayak yastığı, eklemler
vb. gibi bölgelerde de beyaz yağ dokuları bulunur ki, buralardaki
yağlar daha çok destek ve koruma görevleri yüklenmişlerdir.
Esmer yağ dokusu
• Yeni doğmuş memeli hayvan ve insanlarda, erişkinlerde ise kışuykusuna yatan hayvanlarda görülür.
• Bu dokuyu, plurivakuoler yağ hücreleri meydana getirir.
• Bu hücrelerde mitokondriyon çoktur. Mitokondriyonlar sitokromoksidaz’dan zengindir. Dokuya esmer rengi veren bu enzimdir.
• Esmer yağ dokusu, ısı üretimi için özelleşmiş bir dokudur.
• DepoIanmış kimyasal enerjiyi, ısıya çevirir.
• Çok sayıda mitokondriyona sahip oluşu, yağ asitlerinin oksidasyonusırasında ısının şekillenmesi için kapasite oluşturur.
• Rutin preparatlarda yağlı maddeler erimişolduklarından, beyaz yağ hücreleri tek bir boşluk(vakuol), esmer yağ hücreleri ise çok sayıda boşlukiçerirler.
• Bu bakımdan beyaz yağa "ünivakuoler yağ dokusu“esmer yağa ise, "plurivakuoler yağ dokusu" adları daverilir.
• Gerek beyaz ve gerekse esmer yağ dokularındaki yağhücreleri etraflarından, ağlar yapmış retikulum iplikleriile çevrilmişlerdir.
• Esmer yağ dokusunun fonksiyonu:
Yeni doğanda ilk 1-2 ay bebeği soğuktan korur. Soğuk
durumlarda sempatik sinirlerden boşalan norepinefrin
esmer yağ dokusu hücrelerindeki yağ damlalarını lipaz
aracılığıyla parçalar.
Bu evrede yağ hücreleri mitokondrisinde oksidatif
fosforilizasyon olmaz, sonuçta ATP sentezi yapılmaz,
böylece üretilen tüm enerji ısı enerjisi olarak
değerlendirilir.
•TEŞEKKÜRLER